You are on page 1of 188

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ........

CAN YAYINLARI'NDAK KTAPLARI DRT MEVSM SONBAHAR / roman SUDAK Z /roman YALNIZLIIN ZEL TARH / roman GECEYARISI ARKILARI / deneme TEHLKEL MASALLAR / roman KARANLIKTA SABAH KULARI / deneme KILI YARASI GB / roman SYAN GNLERNDE AK / roman Ahmet Altan, 1950 ylnda dodu. Orta ve lise renimini eitli okullarda dolaarak tamamladktan sonra Orta Dou Teknik mverstesi'ne devam etti, stanbul niversitesi ktisat Fakl-tesi'ni bitirdi. Yirmi drt yanda gazetecilie balad. Gece muhabirliinden, genel yayn mdrlne kadar gazeteciliin hemen hemen btn kademelerinde alt. 1987 ylnda ke yazar oldu, 1990'da genel yayn mdryken gazetecilie ara verdi. eitli televizyon programlar hazrlad. Birok yazsndan dolay yargland ve 1995 ylnda bir buuk yl hapse mahkm edildi. lk roman Drt Mevsim Sonbahar 1982'de yaynland. 19^5' te yaynlanan ikinci kitab Sudaki z, toplatld ve mstehcenlikten yarglanarak mahkeme kararyla yakld. nc roman Yalnzln zel Tarihi 1991'de basld. Drdnc roman olan Tehlikeli Masallar 1996 Ekiminde yaynland ve rekor saylacak bask saysna ulat. Deneme kitaplar Geceyars arklar 1995'te, Karanlkta Sabah Kular 1997'de yaymland. Ahmet Altan'm 1998'de yaynlanan roman Kl Yaras Gibi, 1999 yl Yunus Nadi Roman dl'n kazand. r Baz geceler, eskimi Acem hallarnn stnde yryen karncalarn adm seslerini duyarak uyanyordu. Yzlerce yl nce da kylerinin izbe odalarnda dokunmu, inene inene solgunlam bu hallarn stnde yryen son canllar olan ince belli, titrek eklemli, boumlar simsiyah parlayan karncalarn kimsenin duymad adm sesleri, Osman'n zamandan ve dnyadan kopmu durgun ruhunda iini korkuyla titreterek yanklanyordu. Bir zamanlar bykannesinin, ehvetin en ssz, en cra kelerine gidip oralarda insan etinin tadabilecei en keskin zevkleri arad geni yataktan zorlukla iniyor, ayaklarn, srekli trtlarla eskiyen ahap tabana basp bir zaman bu prtkl serdikten g almaya abalayarak bekledikten sonra, kalkp yorgun admlarla odadan kyordu. Srtnda, dedesinden kalma, yer yer eprimi, beyazln oktan kaybetmi uzun gecelik entarisiyle salona gidip btn lambalar yakyor ve orada grmeyi bekledii karncalar deil, effaf ve kaygan bedenleriyle huzursuzca kprdaan llerini buluyordu. Zamann mahpuslaryd onun lleri, doduklarnda nlerinde uzanan zamann iinde sanki onlar hibir ey durdurmayacakm gibi yrmler, lm nlerini Kestiinde, doumlaryla lmleri arasndaki zamana kslp kalmlard. Geriye dndklerinde doumlarnn ardna geemiyor, ileriye yrdklerinde lmlerinden teye atlayamyorlard; artk sonsuza dek, doduklar anla ldkleri an arasnda dolamak zorundaydlar. ki kesin tarihin kskacnda donmu ve hi deimeyecek olan hayat hikyelerini anlatp, her anlattklarnda yeni ayrntlar, yeni olaylar ekleyerek deimeyecek olan szleriyle deitirmeye urayorlard. Hikyelerini anlatmak iin Osman', daha yaarken hayattan kopan ama lme de tutunamayp gemile gelecein iinde birbirine kart, derin ve tehlikeli bir zamanszla derek sakatlanan bu gen akrabalarn semilerdi. Osman lleriyle ne zaman konumaya baladn hatrlamyordu. Ne huzuru bulmasna ne de baary yakalamasna yardmc olan tuhaf ve karanlk zeksyla hem kendini hem evresindekileri zehirleyerek, zppece kaprisler ve garip cinsel fantezilerle sanclanan bir hayat srklemeye alrken anszn yorulup dedesine ait bu eski kke ekilmiti. Onu buraya lleri mi getirmiti, yoksa llerini buraya geldikten sonra m bulmutu, onu da bilmiyordu. lleriyle birlikte gemie kap tarihin artc dehlizlerinde dolamaya koyularak, kendisini bunaltan kararszlklardan, aclardan, hayal krklklarndan kurtulmutu. Kendisine kalan kk mirasla gndelik ihtiyalarn karlyor, gemiin aclarn izleyerek, gnn aclarndan saklanyordu. nsanlar onun deli olduuna inanyorlard, o ise insanlarn aptal olduunu dnyordu; llerin gemi hayatlarn btn aklyla grmek, insanlarn aptallna olan inancn pekitiriyordu. Ona hikyelerini anlatan lleri, belki de en ok bu nedenle seviyordu. Sayfa 1

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Onun sevgili lleri, bu eski ve tozlu kkte yapayalnz yaayan Osman' her grdklerinde, penceresi alm bir odadaki mum alevleri gibi, kar koyamadklar bir gle hep birden ona doru seyirtiyorlar, bedenleri gibi effa*lam krgn ve krk sesleriyle anlatmaya balyorlard. Hepsinin dehet verici srlar vard. Bir alevi avularnda tutmaya alr gibi bir yandan tutkuyla ellerini kapatp o srlar saklamaya urarken, bir yandan da sakladklarnn yakclna dayanamayp avularm aarak, sakladklarnn hi olmazsa bir parasn gstermek ihtiyacna kaplyorlard. Gsterdikleri srlarn iinde cinayetler, ayaklanmalar, ihanetler, gnahkr aklar, acl zlemler bulunuyordu; onlar gsterirken bir yandan da saklamaya abaladklarndan, anlattklar elikilerle, yalanlarla, unu-tularla doluydu. llerinin anlatma isteiyle saklama arzusunu bir arada grmek ise Osman'a her zaman gizli bir stnlk duygusu veriyordu. Onu grdklerinde hep birlikte konumaya balyorlard. Aralarndan birini seip, o uultulu anlatmn ortasnda yalnzca onun sesini duyup onu dinlemeyi renmiti. Bu, ona ve onun gibi zamann izini kaybetmi olanlara zg bir yetenekti ve her eksilttiinin yerine bir ey veren ya da her verdiinin karlnda bir ey eksilten kaderin ona balad, zamandan kopmam olanlarn deerini asla anlayamayaca bir armaand. Korkuyla uyand o gece, llerinin arasnda kendisini en ok elendiren Hasan Efendi'yi semiti dinlemek iin; Hasan Efendi'nin sesinde, lmn krlganlna ramen anlattklarndan yansyan bir hamet, meydan dolduran binlerce kiilik kalabaln alkantl grlts, gelecein, sevinli naralarn altndan sezilen sarsc deheti vard. Osman, o sesin peinden yryp girdi dalgalanan kara bayraklarn altndaki artk her biri oktan unutulmu bir l olan kalabaln arasna. Ayasofya, kpkzl bir deniz gibi kprdayan binlerce fesle evrelenmiti. K gneinin prlts, kenardaki askeri birliklerin upuzun, djjd dizi snglerine arpyor, hassa blklerinin srmal niformalar, Arnavut muhafzlarn beyaz esvaplar, Suriye zhaflarmm bir ucu omuzlarna deen yeil poular parlyordu. Otuz yl sren bir istibdattan sonra 'Meclis'in almasn kutlamaya gelen kalabalk, meydana smam; binlercesi, yzlerce yldr Bizans'tan Osmanl'ya uzanan birok iktidar, ayaklanmay, dallarna kelleler aslm aalar, idamlar, kymlar, ta giyme trenlerini grm olan ve grdklerini sessiz bir vakarla kendine saklayan Ayasofya'nn damlarna, payandalarna, stunlarna, minarelerine, kntlarna trmanmt. Ayasofya'nn muhteem kubbesinin tam tepesinde, devasa gm hilalin dibinde, akama eyhine anlatmak iin evresinde olanlar gzleyip en ufak ayrnty bile aklna yazan Hasan Efendi, yeil sar ve uzun siyah cppesiyle bir heykel gibi hi kmldamadan, tek bana dikiliyor, ge izilmi siyah bir siluet gibi en yksekteki yalnz duruuyla belki kalabaln kendisinden bile daha etkileyici gzkyordu. Kalabaln kenarnda, dnyadaki btn Mslmanlarn da halifesi olan Padiah'a kar ayaklanarak merutiyet ilan eden Selanik'teki nc Ordu'nun, Ha-life'ye bal olan molla takm 'eriat elden gidiyor' na-ralaryla ortal kartrmasn diye zel olarak stanbul'a getirilmi haki niformal birlikleri dizilmiti. Bu birliklerin askerleri bellerine doladklar fiekliklerle yetinmemiler, niformalarnn ceplerine de fiekler doldurmular, gren herkesi, yeni dzene ayak uydurmaya ikna etmek iin rktc bir kararllkla duruyorlard. Halife'ye ve eriata ok bal olan, hibir zaman ttihatlardan holanmayan Hasan Efendi, daha sonra Osman'a, yznde, bir lye hi yakmayan alayc ve neredeyse sinsi bir glmsemeyle, "Allah'n bir ii," demiti, "drt aya varmadan, eriata kar tedbir diye getirilen bu askerler eriat isteriz diye ayaklandlar da yzlercesi stanbul sokaklarnda kstrlp kendi arkadalarnca kltan geirildi." Meydann her yannda, stlerine Kuran- Kerim'in askerlie ait ayetlerinin gm srmalarla yazl olduu siyah bayraklar dalgalanyor, dinin ve askeriyenin bu toplum iin nemini kara bir gururla hatrlatyordu. 10 Yalnzca meydan deil meydana giden sokaklar da imparatorluun drt bir yanndan kopup gelen Trakyal obanlarla, adal denizcilerle, esrarl yarmadalarnn baharat kokularn tayan Araplarla, kutsal kentlerden gm Yahudilerle, bellerine pitovlar sokuturulmu Karadallarla, Bulgarlarla, Krtlerle, Krgzlarla, srekli arklar syleyip oynayan ingenelerle, ksk gzl Tatarlarla dolmutu. Bu karmakark kalabalk 'hrriyetin' ilanndan sonra sat serbest braklan Sayfa 2

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak tabancalarn ekip ekip gkyzne ate ediyor, hrriyet marlar silah seslerine karyordu. Kalabalk kendi sesiyle ve cokusuyla sarho bir halde kaynarken, uzaklardan ne olduu tam kestirilemeyen bir uultu yaklamaya balad; insanlar kendilerine ulaan o gmbrtl sesin ne olduunu hemen anladlar; mzrakl svarileriyle Padiah'n arabas geliyordu. Arabay grenler, sanki daha birka dakika nce merutiyeti alklayp istibdadn ykln kutlayarak hrriyet arklar syleyenler kendileri deilmi gibi il-drmasna, "Padiahm ok yaa!" diye barmaya baladlar. ktidarnn snrsz ve Tanrsal olduuna inanrken ar bir darbe yiyerek kendi ordusu tarafndan yetkileri kstlanan ve o gnden beri olduundan daha yal ve salksz grnen Padiah'n, kalabalklarn karsna karken renk versin diye yanaklarna srd alla ramen yorgunluu saklanamayan, izgileri sarkm yzne bakan doktoru Reit Paa, biraz neelendirebilmek iin, kendisini alklayanlar duymam gibi ba nnde duran padiahna usulca seslendi: - Kullarnz sizi grmekten mesut oldular Padiahm, bakn nasl alklyorlar. Padiah yavaa ban kaldrp doktoruna, biraz kmseyerek biraz da dargnca bakt. - Sen bu alklara hl inanyor mn nm Doktor? Onlar bizi lme gndermek isteyenleri de alklyorlar. 11 Bir suikasta uramasndan ekinilen Padiah' tayan araba, sokaklar ve meydanlar dolduran kalabalklar son sratle yarp, tekerleklerinden kvlcmlar saarak hi durmadan geiyordu. Arabann getii her yerde insanlar, Hazreti Musa'nn asasyla dokunduu Kzlde-niz gibi mucizevi bir ekilde ikiye yarlp 'Halife Hazret-leri'ne yol veriyorlar, bylece hem sayglarn gsteriyorlar hem de ne olursa olsun yavalamayaca anlalan arabann tekerlekleri altnda paralanmaktan kurtuluyorlard. Bir saldrdan korkulmasna ramen yol boyunca hibir tatszlk olmam, sadece eski sarayn yaknlarnda, batan aa siyahlar giymi, yal bir kadn, clz kollarn arabaya doru uzatarak, "Oullarm bana geri ver!" diye haykrm ama o grltde sesi bile duyulmamt. Sarayn kapsndan ktklarndan'beri bir an bile duraksamadan koan, bembeyaz kpe kesmi atlar Meclis binasnn nnde durduunda, hazr bekleyen bando. Padiah' selamlamak iin Hamidiye Mar'm almaya koyuldu. Sinirli svariler arabann evresinde bir daire oluturarak kalabal uzakta tuttular; baran, haykran, marlar syleyen, ortak bir heyecanla kprdap duran bu byk kalabaln ortasnda Padiah, iktidarlarn aniden kaybeden insanlarda grlen kindar bir ksknlkle, kimsenin yzne bakmadan, ar ar arabadan inip yavaa byk kapya yrd. Daima birisini sevmeye ve birisinden nefret etmeye muhta olan kalabalklarn bu iki duygusuna da cevap verip onlarn her zaman a olan his dnyalarn varlyla doyuran bu kk omuzlu adamn admlarn sry-nden, kendine ait olmayan bir kudret yaylyor, mirass olduu alt yz yllk bir tarih ve halifesi olduu bin yz yllk bir din, onun varln, yer yer lekelenmi de olsa hl ilahi bir kla aydnlatyor, sadece grnmesi bile insanlar engel olamadklar bir biimde derinden etkiliyordu. 12 O daha koridorlarda yrrken, Meclis salonundaki-ler kendilerine yaklaan Padiah'n varln havadaki keskin bi" koknyu hisseder gibi hissetmiler, ierdeki uultu perde perde azalarak dinmi, Padiah tmyle sessizlemi bir salona girmiti. Mebuslarn ou srtlarndaki simsiyah redingotlar, balarndaki krmz fesleriyle, iten ie yadrgadklar, hatta rktkleri bu salonda yeni giyilmi bir rugan ayakkab gibi fazlasyla parlak ve.fark edilir duruyorlard; siyah redingotlularn arasnda, burann bir imparatorluk meclisi olduunu kantlamak ister gibi yeil ve mor kefyeleryle Yemen mebuslar, allarn balarna sarp devetynden kara bir eritle balam Arap mebuslar, beyaz sarklaryla hocalar ve bu kark kalabaln arasnda askeri niformal mebuslar yer alyordu. Krsnn yannda madalyalar, yaldzlar, gsterili kyafetleriyle Ayan yeleri, onlarn nnde, batan aa bembeyaz giyinmi eyhlislam, eyhlislamn yannda zmrt yeili cppeleriyle ulema oturmutu. Mslman din adamlarnn yanna ise dev gibi, iri csseli, uzun sakall, simsiyah cppeli patrikler, bir yeralt mezarlndan getirilmi simsiyah lahitler gibi sra sra dizilmilerdi. Btn salon Padiah girince ayaa kalkmt. Padiah, locasnda, yere dayad klcna yasla la-rak salonu uzun uzun szd. Sayfa 3

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ktidann eski sahibi, iktidarn yeni sahiplerine, yznde hibir kmlt olmadan bakyor, onlar baklaryla, duruuyla, sessizliiyle eziyordu. Padiah'n 'Kanun-u Esasi'yi ilan ettiini syledii konuma bir mebus tarafndan okunduktan sonra dualar balad ve o anda Ayasofya Meydan 'nda toplar grledi. Boazdaki bataryalar, Marmara Denizi'ndeki sava gemileri de toplarn atelediler. Merutiyetin douu yz bir pare top atyla imparatorlua ve dnyaya ilan edildi. Padiah, geldii gibi ayaklarn sryerek ayrld salondan; kendisini bekleyen arabasna sanki bu yaanan13 lar onu hi ilgilendirmiyormu gibi sessizce binip kendini koltuklarn yumuaklna brakt. Arabada doktoru, Padiah'm solgun yzne bakp, telala sordu: - Yoruldunuz mu Sultanm? Padiah'm yznde, Doktor'un ok iyi tand kmseyici glmseme yle bir grnp kayboldu, cevab ise tek kelimeydi: - Skldm. Saraya dnene kadar bir daha hi konumad. - O gece Dersaadet'in yedi tepesi alev demetleri gibi parlad; sarayda, ehzadelerin kklerinde, paa konaklarnda btn klar yaklm, aslnda derin bir keder duyanlar da bu byk sevinten ayr dm gibi grnmekten korkup bu eski ehrin her sevincinin altndan ban gsteren dehetin esiri olarak bu alevli nmayie katlmlard. Camiler, kiliseler, gemiler, yallar, mealelerle aydnlanan eski surlar ateten gzlerini gkyzne dikmiler, eri bir kama gibi ehrin iine saplanan Hali'e ve Boazii'ne ehrin kzl klaryla, yzlerce yllk mabetlerin glgeleri yansmt. K ayaznn iyice hissedildii o aralk gecesi, o gnk gsteriye davet edilmesine ramen katlmayan eyh Yusuf Efendi, 'Halife-i Ruyi Zemin Hazretleri'ne reva grlen muameleye duyduu fkeyi saklamaya gerek grmeden ama bu hissiyatn da kelimelere dkmeyip yalnzca sesindeki fkeli aclkla ifade eden Hasan Efen-d''den btn olup bitenleri, hi yorum yapmadan, ii krkl cppesine sarnarak Unkapan'ndaki tekkenin bahesinde dolap yanan klara bakarak dinledi. Hasan Efendi olanlar anlatrken ehrin aydnl da birdenbire snvermi, ehir yeniden her zamanki zulmetin iine gmlm, ehrin iine yaylm evliya ya-trlaryla, padiah trbelerine dikilmi kandillerin titrek klarndan baka k kalmamt. O karanln iinde eyh Efendi, ehirde yaanacak olanlar hissetmi gibi rpererek, "Hava ok sd," deyip ieri yrmt. 14 n Fransz hastanesinin rahibe hemireleri', gzlerinin altndaki mor halkalarla nedense bir hercaimenekeyi andran solgun yzl, yumuak bakl, harikulade Franszca konuan kibar hastaya, zel bir efkat ve ilgi gsteriyorlard. Sk sk yanna gelip hatrn soruyorlar, elini tutuyorlar, cesaretlendirici szler sylyorlar, bazen de gittike uzayan gecelerde baucuna bir iskemle ekip ona hastanenin ktphanesinden aldklar kitaplar okuyorlard. Eski bir barones olduu sylenen Sor elementine ise, sesinde iyi bir eitimin derhal tannan tnsn tayan bu hastaya br rahibelerden biraz daha fazla zaman ayryor, onunla edebiyattan, yazarlardan, insanlardan, zaaflardan, dinden, hatta tazen, evrede hi kimse yokken siyasetten konumaktan aka belli olan bir zevk alyordu. Srler, ya ackl hikyesini rendiklerinden ya da kestane rengi iri gzlerindeki dnyaya yabanc baklarla ruhlarna dokunup onlan kardelikle sevgi-liliin kart bir heyecana srklediinden, aralarndaki sohbetlerde de 'Msy Hikmet' bahsini amaktan holanyorlard; artk tek bana tra olabilecek kadar iyileen hastann yaknda taburcu olacan dnmek hepsinin iinde gizli bir sz, asla aklanamayacak bir znt yaratyordu. Hayatnda ilk kez kulland tabancay kendine yneltip, kalbini nian,almasma ramen titreyen elleriyle kendini, Allah'n bir ltf, cierinin stnden vurup 15 kprck kemiini paralayan Hseyin Hikmet Bey, daha sonralar Osman'a, "lmeyi becerememek ne hazin bir utan, tahmin edemezsin," demiti. k olduu kadm bir daha geri alamayacan aka anlamann teselli kabul etmez acs, sevdii kadnn bir baka erkei tercih etmesinin rseledii gururu ve siyasette yaad hayal krklyla kendini ldrmek istemi ama btn bu aclara lmeyi becerememe-nin utanc da eklenmiti. Hikmet Bey bedeninden daha Sayfa 4

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak da yaral olan ruhunu tedavi edebilmek iin scak bir ilginin ne kadar nemli olduunu, bu hastane odasnda, baka odalarda yatan hastalarn iniltilerini, hemirelerin fsltlarn dinleyip koridorlar silen hademenin su dolu kovaya boaltt lizoln kokusunu koklayarak, salkl gnlerinde anlayamayaca kadar iyi anlamt. Kendisine gsterilen ilgiye duyduu minnete, Sor Cle-mentine'in, kestane kzl olduuna karar verdii salarn grme arzusunun nasl szdn ise hi bilememiti. Hemirelerin efkatine, Sor Clementine'in, dua okurken bile sesinde duyulan, eski balolarn, Paris gecelerinin, kaamaklarn ve gnahlarn heyecan veren dolgun ahengine, ihanete uram olmann yaratmas gerektii dnlen fkesine ramen karsn, Mehpare Hanm' aklndan karamamt. Btn krgnlna, aresizliine, terk edilmiliine ramen, hatta belki de bu krgnlk, aresizlik ve terk edilmilik yznden o gzel kadn hemen hemen her gece ryasnda grm, ateli nbetlerinde adn sayklam, bu ac dolu yalnzlktan kendisini ancak o kadnn kartabileceini dnmt. hanete uram her erkek gibi, bu ihanete ne kadar fkelenirse fkelensin, gizliden gizliye, onu ektii acdan ancak acy yaratann kurtarabileceine inanm, hayaller kurmutu; Mehpare Hanm'm dnmesini, hastanedeki odasna bir sabah, yznde, utangaln saklayan o mesafeli bakyla girmesini, zr dileyip yalvarmasn beklemiti. Bunun gereklememesi ise onu Mehpare Hanm'dan uzaklatr-mam, aksine eski karma daha da balamt. Kars-16 m, daha tand ilk gnden itibaren sevmi, bu ak da, birok ak gibi mutluluklarla deil, kukularla ve aresizliklerle beslenmi, bym, uzun yllar iinde, kiiliinin, varlnn bir paras haline gelmiti; bu aktan kurtulamyor, dahas, kurtulmak da istemiyordu. zlem bazen dayanlmaz hale gelip sadece ruhunu deil bedenni de hrpalamaya baladnda, sancl bir hastann morfin iin yalvarmas gibi unutmak iin Tan-r'ya yakaryor ama bedeninin bu yakarm ruhu ba-kaldryor, Mehpare Hamm'm en gzel hallerini, salarn tarayn, yatak odasna giderken elini tutuunu hatrlyordu; unutma ihtimalinin Mehpare Hamm'm tmden hayatndan kmas olduunu kavryor, k herkes gibi, o anda unutma fikrine bile tahamml edemiyordu. O, uzakta olan, kendisine gelmeyecek olan birini seviyordu ve aralarndaki tek ba kendisinin duyduu akt; unuttuu anda aralarndaki ba tmyle kaybolup gidecekti ve Hikmet Bey bunu dnmeye bile dayanamyordu. Bir gn, duyduu ak, ondan habersiz olarak kendisini brakp gitmedike, o, akn brakamayacakt. Hikmet Bey, aslnda, sevebilmek iin ac ekmek zorunda olan insanlardan deildi; o, sevdii zaman btn ruhuyla, varlyla seviyordu; bu sevgiyi bir engel, bir zlem, bir aresizlik, bir oyun ya da bir ihanet daha fazla artramazd; Mehpare Hanm' sevdiinde ruhunun hibir zerresini saknmam, kendisine bir ey ayrmam, bir tereddt duymamt. yi yetimi baz erkeklerde grlen ocuka bir saflk ve masumiyetle, sevebilmenin son snrna kadar yrmt; bu duygularn daha tesi yoktu, daha tesi lmd; zaten o da sevilmedii anda lmn snrn gemeyi denemi ama kendi deyimiyle 'maalesef bunu becerememiti. O gn utanla hatrlyordu; tabancann patlamasndan sonra odaya girenler, kkn iindeki lklar, kouturmalar, ayak sesler', ocuklarn rkm ve kederli baklar, hizmetilerin alamaya hazr telalar ve Mehpare Hamm'm yznae, Hikmet Bey'in, "Hatrlamak bile beni muazzep ediyor," dedii skntl, aalatayan Gnlerinde A/. 17/2 yc ifade... Kendisini kollarndan bacaklarndan tutup bir boha gibi arabaya tamlar, kanlar iindeki bedenini koltuklarn stne yerletirmilerdi. Arabacnn atlara barn ve kamnn saklayn duymu, gsndeki sancy hissetmi ve, "Mehpare," diye fsldadktan sonra kendinden gemiti. Daha sonralar Osman'a, "Mehpare'ye bir ey sylemek, ona seslenmek istediimi hatrlyorum, ona bir ey syleyecektim; hastanede beni ameliyat etmiler, kendime geldikten sonra, Mehpare'ye ne syleyecektim diye gnlerce dndm ama, tuhaftr, hatrlayamadm," demiti. Saray doktorunun olu, ar yaral olarak getirildii hastanede, kimsesiz bir zavall gibi braklm, ne ocuu, ne kars, ne annesi, ne de babas ziyaretine gelmiler, hatta kader birlii ettii ttihat dostlar bile kendilerini baarlarnn sevincine kaptrp, kans tarafndan ihanete urad iin kendini vuran bu dostlarn unutmay tercih etmilerdi. lseydi, hastaneye gelmeyenlerin hepsi byk bir ihtimalle cenazesine gelirlerdi ama lmemi, kaderi de, sayg duyulacak bir trajediye deil 'aldatlm bir erkein' aalanan utancna dnmt. Sayfa 5

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Reit Paa, Padiah'm hl sren nfuzu sayesinde, olunun shhatini her gn valilik kanalyla hastaneden takip etmi, Mihriah Sultan, olunun kurtulacan renir renmez, hibir zaman sevmedii gelinine ksa bir telgraf ekerek, "ocuklar derhal Paris'e gnderin," demiti; iin garibi, ar yaral olunun ziyaretine bile gitmeyen bu kadn, yalnzca olunun Mehpare Hanm'dan olan torununu deil, Mehpare Hamm'n ilk kocas eyh Yusuf Efendi'den olan kzn da, herkesi artarak yanna almt. eyh Efendi ise, kzm yanma istetmemi, Mihriah Sultan'm onu yanna almasn, verdii kararn arln ve huzursuzluunu ruhunda hissederek kabullenmii ti. 'Sahipsizlerin sahibi' olarak tannmasna, hi gue-h'i, bilmedii, tanmad insanlardan yardmn ve efaatini esirgememesine ramen kendi kzn sahiplene18 memi, kendi canndan olana sahip kamam, Mehpare Hanm' ilk grd andan itibaren kendisini bir an bile rahat brakmayan gnahlarna bir yenisini daha eklemi, nedendir bilinmez, bu ar gnah hi kimseye bir aklama yapmadan yklenmiti. Hasan Efendi daha sonra Osman'a, eyhi iin dertlenerek, "stese alrd," demiti, "ama Mihriah Sultan'm yannda kalmasn istedi; kz, hem eski kars Mehpare Hanm'la hem de tekkeye gelip gzelliiyle akln elen Mihriah Sultan'la arasnda bir rabta oluturuyordu; kzm istemediinden deil, o rabtay koparmaya gc yetmediinden kzm o orospunun yannda brakt." iki ocuunu birden kaynvalidesine gnderen Mehpare Hanm ise hem dedikodulardan uzaklamak hem de yeni akn rahata yaayabilmek iin Selanik'teki kk kapatp Yunanl sevgilisinin Serez'deki, usuz bucaksz balar arasndaki byk konana tanmt. Daha oraya vard ilk gn, sevmedikleri erkei, sevdikleri biri uruna terk edenlerde grlen bencilce bir vahet, hatta anlatlmas g bir i huzuruyla Hikmet Bey'i ve yaadklarn aklndan silmiti. Hikmet Bey ise, klarn rktc sezgisiyle unutulduunu, daha da zcs, lseydi unutulmayacan hissediyor, lmediine bir de bu sebepten zlyordu. Duyduu acya ramen iinde bir krgnlk yoktu; lmn kenarndan dnenlerde grlen bir dervilikle, herkesi tek tek anlamaya alyor, sevdiklerinin kendisini grmeye bir kez bile gelmemesine kendince mazeretler buluyordu. Belki kzacak gc yoktu, belki de kendisi kendini dier insanlardan daha fazla aalayp ayplad iin onlarn yaptklarndan gocunmuyor, gizlice de olsa onlara kzmyordu. Sadece derin bir pimanlk hissediyordu, intihara kalkp da sonulandran amann, hi intihara kalkmamaktan daha onur krc olduunu anlamt. Mslman ahali Meclis'in almasnn sevincini yaarken zellikle Selanik'teki Hristiyanlar kendilerim yaklaan Noel'in cokusuna kaptrmlard; hastanede, 19 hemirelerle doktorlarn btn arballna ramen neeli bir tela bagstermi, herkes yaknlarna kk kk hediyeler almaya balamt. Hikmet Bey, sevinecek bir ey bulamadndan bakalarnn sevinlerinden dn bir eyler almaya alm bir boynu bkklkle Noel hazrlklarn hasta yatandan krgn bir glmsemeyle izliyordu. Noel'den iki gece nce, ortalktan el ayak ekilip hastalar uyuduktan sonra koular dolamaya kan Sor elementine, Hikmet Bey'in odasnn kapsndan ieri girip de onun hl uyumadn grnce, memnuniyetini gizlemeye almadan, "Siz daha uyumadnz m Msy Hikmet?" demiti. Hikmet Bey, solgun yzne pek yakan krk bir glmsemeyle, - Uyku tutmad, diye cevap vermiti. Sor Clementine, yatan rtlerini dzeltmi, battaniyeyi biraz daha yukar ekmiti. - Bu gece souk olacak, iyice rtnn. - Vaktiniz varsa biraz otursanza, demiti Hikmet Bey. - Uyumayacak msnz? - Pek uykum yok, nedense geceleri pek uyku tutmuyor, uyusam da sk sk uyanyorum. Sor Clementine, bir sandalye ekip yatan yanna oturmutu. - Size kitap okumam arzu eder misiniz? - Vaktiniz varsa biraz sohbet etmeyi tercih ederim. Sor Clementine dizlerini birletirip ellerini kucana brakmt ama sesinde, oturuundaki masumiyete hi benzemeyen bir dalgalanmann olduunu ikisi de fark etmiti. - Haftaya bizi terk ediyorsunuz Hikmet Bey, knca neler yapacaksnz bakalm? - Herhalde stanbul'a dneceim. Sor Clementine'in yznden bir glge geivermiti. Sayfa 6

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Bu kadar ok mu sktk sizi, hemen kartacak kadar? 20 "Ben," demiti Hikmet Bey, daha sonra Osman'a, "ak meselelerinde dier erkeklerin aalad bir duruma den bir erkei, kadnlarn cazibeli bulduklarn galiba ilk defa o gece, orada, o uzun boylu rahibeyle konuurken.fark ettim." Osman, onun Sor Clementine'den, adm sylemeden yalnzca 'uzun boylu rahibe' diye, ok nemsiz birinden bahseder gibi bahsettiini fark etmi ama bu kk kurnazl yzne vurmam, Hikmet Bey'in utanga bir yan olduunu dnmt. - Estafurullah, hi olur mu, demiti Hikmet Bey Sor Clementine'in sitemini duyunca, zaten daha bu -ada halledeceim ok i var, gideceim dediysem, ilerimi hallettikten sonra. - zlediniz mi stanbul'u? - zledim galiba, stanbul'dan ok vapurun limana yaklam zledim herhalde, o ehrin garip kokusunu, uultusunu... stanbul denince dnebildiim yalnzca liman, sanki gerisini hatrlamyorum... Ya siz. siz Paris'i zlemediniz mi? Sor Clementine iini ekti, sonra akac bir glmsemeyle Hikmet Bey'e doru eildi. - Kimseye sylemeyin ama ok zledim. Arkasndan ekledi: - Bahemire duysa ok kzar. - Niye? - Eh, ehir dediiniz dnyevi bir yerdir, hayat zlemek manasna gelir ki bizim durumumuzda pek yakk almaz. Bir sessizlik oldu. - Ben stanbul'u zledim ama hayat zledim mi ok emin deilim dorusu, yok, hayat zledim diyemem, buraya, hastaneye altm hatta; git demeseler kalrm burada, hayatn gailesinden, derdinden uzak. - Byle sylemeyin Hikmet Bey, bizim hayat zle-memiz ne kadar yakk almazsa sizin zlememeniz de o kadar yakk almaz, gen bir erkeksiniz, yaamalsnz. - Artk gen deilim Sor Clementine ama ^nlii de aramyorum zaten, zlemiyorum... Bundan sonras ar 21 tk Beyhude bir hayat benim iin; beklediin bir ey kalmaynca genlik de bitiyor; ben ne bekleyebilirim, hibir ey... Bundan sonra hayat sadece bir mecburiyet benim iin, hatta inanr msnz, bir mahkmiyet... Hikmet Bey, en derin acnn iinde bile glmsemesi gerektiini renmi soylularn glmsemesiyle kendisiyle alay eder gibi gld. - Kamaya alan mahkmlara hcre hapsi verilir bilirsiniz; kamaya altn m, yakalandnda, katnda sahip olduklarn bile kaybedersin; ben de kamay becerememi, kamaya alrken yakalanm biri olarak devam edeceim hayatma. Sor Clementine, Hikmet B?y'in elini tuttu, - Neler sylyorsunuz Hikmet Bey, bu ne pesimizm byle?.. Bu kadar abuk vazgemeyi hi yaktramadm size. - abuk mu? abuk vazgetiimi mi dnyorsunuz?.. ok ge vazgetim, ok ge, daha nce vazgemeliydim... Zamannda vazgeebilen biri yeniden kazanabilir belki ama vazgemekte ge kalan birinin hi kazanma ans yok... abuk vazgemedim, aksine ge kaldm Sor Clementine, ok ge kaldm, on yl kadar ge kaldm. Sor Clementine, uzun yllar allarak elde edilmi, fanileri saygya ve uzak durmaya zorlayan ruhani bir olgunlukla, hafife azarlar gibi konutu: - Msy Hikmet, biz lmden sonra bile hayatn bitmediini, hayatn lmden sonra yeniden ve daha gzel baladn bilirken, siz nasl olur da hayatnzn daha bu dnyada, mrnzn en gzel zamannda bittiine karar verebilirsiniz?.. Sadece bizim dinimizde deil, biliyorum ki sizin dininizde de gnahtr bu. Hikmet Bey bu sefer gerekten, iinden gelerek gld. - Ah, keke tek gnahm bu olsayd... Ama ben gnahn ok daha zevklilerini, daha affedilmez olanlarn yaadm... Emin olun bu yeni gnah, dierlerinin yannda ok masum kalr. 22 Gnah szc, bir kadnla bir erkek arasnda her telaffuz edildiinde, o kadnla o erkek kim olursa olsun, kendi yakclm ve ekiciliini yaratr, kendisinden korunmak iin giyilen en kaln niformalardan, cppelerden, rtlerden geip hafzalardan asla silinemeyen o gnahkr tecrbelere ve onlarn vermi olduu hazza ular, sahip olduu eytani gle insann ruhunu kprdatr. Bu kez de yle oldu; Sor Clementine'in yznde, Paris suarelerinin ve unutulmaya allan kimbilir ne trl gnahkr tecrbelerin apkn glgesi, ksack bir an iinde dolat ama yz o kadar abuk her zamanki ruhani haline Sayfa 7

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak brnd ki insan o apkn glgenin kendisi tarafndan hayal edildiini bile dnebilirdi. Lakin, Hikmet Bey, ruhu ve bedeni ne kadar yaral olursa olsun, gnahkr bir glgeyi derhal tanyacak kadar bx grntye ainayd. Sor Clementine, insiyaki bir hareketle, sanki kendini korumak ister gibi, entarisinin derin cebine elini sokup ucunda bir ha bulunan uzun tespihini kard. - Gnah herkes biliyor Msy Hikmet, onun iin sev&b aryoruz, onun iin gnahtan byle saknyor, en knn, en masum grnenin bile hayatmza szmamas iin her gn dua edip Allah'a yakaryoruz. Unutmaynz ki gnahn en tehlikelisi, en basit ve en masum gzkenidir; insan, ruhunu byk gnahlara daha kararl bir ekilde kapatabilir ama kk gnahlar, ite onlar, iimize szacak bir yer her zaman bulabilirler. Hikmet Bey, hastaneye yattndan beri ilk kez, Sor Clementine'in yzne dikkatle, bir kadnn yzne bakar gibi bakp kuu kanad gibi uzun beyaz balklarn, kaba kumatan soluk mavi entarilerin, entarilerin nne balanm beyaz nlklerin, tespihlerin, anlayl ve olgun glmsemelerin, birbirine kavuturulmu ellerin arkasnda sakl olan grmeye urat. Kadna ve yatak oyunlarna alkn bir erkein igdleriyle, cins bir taznn av kokusu almas gibi, kadn kokusunu almt, orada bir kadn saklyd. Hafife kntl, fildii parlaklnda geni bir aln, kalnca, akaklarna doru uza23 nan kumral kalar, yzne soylu bir grnt veren kemerlice bir burnu, ok ak kumral, neredeyse sarya yakn sk kirpikleri, laciverte alan koyu mavi gzleri, k ti-hn dudaklar vard. "Fark edilmeyecek bir yz deildi," demiti daha sonra Hikmet Bey, "demek, daha nce hi dikkatlice bakmamm, baktmda da entarisini, baln, tespihini grmm; onlarn arasnda bir kadn bulunabilecei aklma bile gelmemi." Hikmet Bey, bunu kimseye sylememiti ama kendisini brakp baka bir erkee giden karsna sadkt; alay konusu olmayacan bilse de birine iini aabilseydi, bunun karsna deil akna sadakat olduunu sylerdi. stelik sadk olmak iin verdii bir karar, hatta bir istek bile yoktu, sadece bir baka kadna arzulayarak bakmak iinden gelmiyordu. lk kez o gece, Sor Clementine'e, onun bir kadn olduunu fark ederek ve istekle bakt. "Kader beni kendisini elendirmek iin yaratt," demiti bir seferinde ve ;aliba haklyd, kendisini terk eden karsna sadk olan erkein ilk holand kadn, kadnlndan vazgemi bir rahibeydi. llerine de, hayata da gvenmeyen, her eyden kukulanan Osman, bunun bir rastlant olduuna inanmyordu; ona gre, artk daha fazla yalnzla ve kadn-szla dayanamayan Hikmet Bey, holanmak iin, asla bir araya gelemeyecei bir kadn seerken, farkna varmadan karsna olan sadakatini srdrmeye urayordu. Grene de Hikmet Bey'i Mehpare Hanm'a balayan kaim balardan biri kopuvermiti; bir umutla ya da bir hayalle beslenemeyen bu ak, beslenemeyen btn aklar gibi gszlemenin ilk iaretini vermi, bir baka kadna duyulan ilgiyle, kk de olsa ilk yaray almt. Bir esaretin ve azap veren bir balln zayflamaya baladn gsteren bu ilk iaret ok zmt Hikmet Bey'i ama bu znt Sor Clementine'e duyduu ilgiyi azaltmamt. 24 Karsndaki kadna dokunma isteine engel olabilmek iin ellerini yorgannn altnda, ayn Sor Clementi-ne gibi balamt; gzlerinde nasl bir yalvar olduunu hi gremeden usulca, daha sonra niye sorduuna kendisinin de ard o garip soruyu sordu: - Dans etmoyi sever miydiniz Sor Clementine? Gzel yzl rahibe, ban bir omzuna eerek, sanki bir ey syleyecekmi gibi bakt Hikmet Bey'e, sonra o ruhani glmsemesini yzne yerletirerek ayaa kalkt. - Artk uyuyun Msy Hikmet, ge oldu. Hikmet Bey, kapdan kmadan nce dnp bir ey sylemesini bekledi ama rahibe dnmedi. Salkl ve mutlu insanlarn dnyasndan, hastalklar, aclan, yaralar nedeniyle kopup ayrlm olanlarn, byk bayram gnlerinde, salkl olanlarn elencelerine katlmak iin gizli bir utanla duyduklar istek, Noel'den nce hastanedeki hastalarda da kendini gstermiti. Hali vakti yerinde olanlar oda komularna ve rahibelere vermek iin dardan kk hediyeler getirtmiler, durumu iyi olmayanlara da rahibeler hediyeler almlard. Noel gecesi, rahibelerin yemekhane olarak kullandklar, halanm et, kahve ve ila kokan alt kattaki salonda kk bir elence dzenlenmiti. erbetler yaplm, kurabiyeler alnm, bir kenara byk bir am aac konmu, Sayfa 8

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak rahibelerin korosu ilahiler okumutu. Hikmet Bey hastaneye yattndan beri ilk kez elbiselerini giymi, boyunban balam, yeniden Reit Paazade Hseyin Hikmet Bey olmutu. Gzlerinin altndaki mor halkalara ve yzndeki, artk bir daha hibir zaman tmden kaybolmayacak solgunlua ramen, duruu, bak, bahemireyle konuurken usulca kravatn dzeltiiyle imdi efkate muhta bir yaral, hastane yataklarnn sahipsiz hastas deil, daha ocukken ruhuna sinen gururu her koulda tamay beceren zengin bir Osmanl soylusuydu. 25 Herkesin acd, intihar bile becerememi o yaral adam, kars tarafndan aldatlan o zavall erkek, neredeyse btn hastalarn onun durumuna bakarak hallerine krettikleri o ocuk bakl hasta, kendinden izgili siyah takm elbisesi, alttaki dmesi ak braklm yelei, kolah gmlei, inci grisi boyunbama taklm inesi, yeni boyanm iskarpinleri ve taze kalplanm fe-siyle birdenbire Selanik'in nd% gelen ittihatlarndan, Padiah'n doktorunun olu Hseyin Hikmet Beyefendi oluvermiti. evresindekileri etkileyen elbisesi deildi elbet, ok fazla deilse de Hikmet Bey'den daha k, daha zengin insanlar grmlerdi; onlar etkileyen, gecelik entarisiyle yatanda yatarken, grd her insana, ne olduunu kendisinin bile bilmedii bir yardm ister gibi bakan bu adamn, hastanenin kapsndan kanlar iinde girerken kaybettiine bilinaltnda inand gemiini, ailesini, kimliini, servetini, elbisesini giyer giymez anlalmaz bir ekilde yeniden kazanmas, daha dorusu vcuduna dokunan, alkn olduu pahal kumalarla yemden kim olduunun ve gcnn farkna varmasyd; Hikmet Bey gcn hatrlaynca, ondan yaylan o gvenli havayla herkes de hatrlamt. Fransz terzilere diktirdii ngiliz kumandan elbisesi, kendim toparlamasnda btn ilalardan daha etkili olmutu. O kk elenceyi kmseyiini saklayabilmek iin gsterdii soylulara mahsus aba, kendi snfndan olmayanlara kar taknd anlayl ifade, her tr- den, her zmreden insanla karlam olan rahibelerin hemen dikkatini ekmi, ona duyduklar efkat azalma-sa da, davranlarnda daha mesafeli bir dostluk grnr olmutu. Yalnzca Sor Clementine, bu yeni elbiseli Hseyin Hikmet Bey'i kendine daha yakn hissetmiti. Yzndeki ruhani glmsemesiyle yanna yaklamt. - Bir dakika gelir misiniz Hikmet Bey, size bir ey gstereceim. Kendilerine sakin bir ke bulmular, Sor Clementine, eteinn cebinden bir paket kartp Hikmet Bey'e 26 uzatmt. Hikmet Bey, elbiselerinden olsa gerek, bir an nerede olduunu ve kiminle konutuunu unutarak, "Mersi madam," diye paketi alp sakin hareketlerle amt. Paketten, kahverengi kapa anm, krmz deriden, srt ksmndaki sar yazlar yer yer dklm, 1808 basks 'Abelard'la Eloise' kmt. Hikmet Bey, k, tabn bir koleksiyoncudan ve epeyce bir paraya alndm anlayacak kadar eski kitaplara ainayd. Sor Clemeatine, kendisine gemiini hatrlatan bu erkee pahal bir hediye vermek istemi ve bunu ok sradan ve ok ucuz gzken bir kitapla gerekletirmiti. Hikmet Bey, kitab hakiki bir sevinle kartrd, deerini anladn rahibeyi zor durumda brakmadan ima etti. - 1808 basks... Bunu Selanik'te bulmak ok zor olmal. - Bir arkadamda grp aldm... Daha nce uku-mu muydunuz? Hikmet Bey, rahibelerin hercaimenekeye benzettikleri yzne ocuksu bir k katan glmseyiiye yantlad: - Benim de masum gnlerim oldu... Ayrlk hikyelerinden nce, ben de herkes gibi, kavuamayanlarn hikyesini okudum, birok arkadam gibi dokunmann hazzn kendim kefettim ama dokunamamann korkun hazzn da bu kitaptan rendim. Duraksayp rahibenin gzlerine bakt. - Teekkr ederim, ok teekkr ederim... Hayatm boyunca saklayacam, ok gzel bir hediye... Sonra, kendini tutamayp ekledi: - ok da masum. Rahibenin parlak ve geni aln bir an kzard; Hikmet Bey, onu utandrdn anlayarak kendisi de utand ve telala cebinden, rahibe iin ald hediyeyi kartp uzatt. - Ben de size bir ey aldm. 27 Sor elementine, Hikmet Bey'in yzne bakmadan, ar bir abayla paketin yaldzl sicimlerini zmek iin urat. Sayfa 9

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Hikmet Bey'in verdii paketten, Baudelaire'in 'Ktlk iekleri' isimli iir kitab kt; krmz maroken kapl kitabn ad altn kakmal yaldzla yazlm, kapan en altna da Sor Clementine'in ismi ilenmiti. Sor Clementine'in fakir grnl pahal hediyesinin yannda Hikmet Bey'in hediyesi biraz fazla gsterili kamt; kendini bir aklama yapmak zorunda hissetti: - Hastaneden kamadm iin smarlamak mecburiyetinde kaldm, biraz fazla gsterili yapmlar. Sor Clementine bu szleri duymamasna kitab kartrmaya balad. Ban kitaptan kaldrdnda, sanki Tanr 'mn Noel hediyesi olarak kendisine birka dakikalna kadnca davranma hakkn baladn kabul etmi gibi, Sor Clementine olmay bir kenara brakp gerek adna dnerek Paris salonlarnn Barones Ro-ucheau'su olmutu. Onun iin asl hediye kitap deil, st yeni bir kimlikle, dualarla, tespihlerle rtlse de hibir zaman tam olarak lmeyen bir gemiin, birka dakikalna yeniden canlanmasna, onu ayplamadan imkn veren Hikmet Bey'in kendisiydi. Bir rahibe gibi deil bir kadn gibi gld. - Benimki ok masumdu msy, sizinki de ok g-nal :ir. Cevap, rahibeye deil baronese verildi: - kisine de ihtiyacmz var madam, yaralanmak ve iyilemek iin. . Yaralanmaya neden ihtiyacmz olsun ki?.. - yileebilmek iin madam... Sor Clementine, o Noel gecesi, yumuak bakl kestane rengi iki gzle gnahkr bir mucizenin gereklemesine izin vererek gemiini ksa bir sre iin dirilt-miti ama hemen rahibeliine dnd nsan belki bir kere kendini ve kimliini ldrebilirdi ama bunu ikinci kere yapmak imknszd; bir baronesi yok ettikten sonra bir de bir rahibeyi yok etmeye gc yetmezdi. Bunu, o 28 gece orada, unuttuu bir gemii yaad birka dakika iinde acyla, kimbilir, belki de hibir zaman itiraf edemeyecei bir pimanlkla anlad ve rahibeliin kendine rettii tevekklle bu geree boyun edi. - sterseniz oturun Msy Hikmet, yorulmayn. - Teekkr ederini Sor Clementine, bu gece iyile-tim... Zaten yarn taburcu oluyorum. Hseyin Hikmet Bey'in daha sonra Osman'a syledii gibi: "Byk kederleri unutturacak byk mutluluklar bulmak, derin ve keskin aclar yaamakta olan insanlar iin neredeyse imknszdr; tanmas zor bir azabn altnda ezilen insanlar, bazen byk bir mutluluk ihtimali kaplarn alsa da o kapy aacak gc ve cesareti kendilerinde bulamazlar, hatta sessizce durup kaplarm alan bu beklenmedik yolcu gitsin diye beklerler; kederli insanlar yeniden hayata dndrp yzlerini g-lmsetecek tlsm kk, ani ve ksa sevinlerde gizlidir." Bu hakikati o Noel gecesi, baka zamanlar kokusunu yzn buruturarak hatrlayaca o hastanenin yemekhanesinde kefetmiti. Bir kadnn kendisi iin bir anlna da olsa kimliini deitirmesi, ksa ama ikisi tarafndan da asla unutulmayacak o konuma, aylar boyu duvarlar bembeyaz boyal bir odann ortasna konmu gri parmaklkl demir bir yatakta yeis iinde yatp artk hayatnn tkendiine inanan, srekli kendisiyle hesaplap yenilgiye uram her drst adam gibi insafszca kendini sulayan Hikmet Bey'e sanki bir k yolu, ilikisini kestii hayata uzanan bir kpr olmutu. Ertesi sabah keyifle uyand; hl szlayan omzuna aldrmadan kk bir ocuk gibi yatanda gerindi, duvardaki aynann 'inne gidip oktandr grmekten holanmad, kendisine hep kt gnleri hatrlatan solgun yzne memnuniyetle bakt. tinayla giyindi. Ortalardan kaybolmu Sor Cleme tine'in dndaki btn rahibelerle teker teker vedalap hepsine teekkr etti, "o olarak batabibi ziyaret edip hastaneye ykl bir ba29 ta bulunduktan sonra kendisini bekleyen arabasna binip ayrld. Aralk aynn sonu olmasna ramen gneli, lk bir gn vard. Hastanenin bakml bahesinden karken son kez arkasna dnp sar renkteki, hibir girintisi knts olmayan, byk drtgen binaya bir daha bakt. Omzunda hayat boyunca yamurlu havalarda szlayacak bir yara, iinde hibir zaman kaybolmayacak l bir keder ve btn bunlar rten, kk ama canl bir sevinle evin yolunu tuttu. Hikmet Bey evik hareketlerle arabadan inip evine girince birden duraklad, her zamanki alkanlyla soyunup ev kyafetlerini giymek iin yatak odasna doru ynelmek isterken, yatak odasna gitmek istemediini hissetti, kendisini vurduu ktphaneye de gitmek istemiyordu; nereye gideceini ard, giriteki geni talkta durdu. Sayfa 10

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Eksikliini hissettii eyin ne olduunu o zaman birden fark etti; kendisini kar:lamaya gelen Mehpare Ha-nm'n topuk tkrtlar, ocuklarn glleri, dadlarn konumalar, hizmetilerin fsltlar, bu evin iinde duymaya alkn olduu seslerin hibiri kalmamt. Mutfaa toplanan hizmetiler de beyin dnn nedenini anlayamadklar bir korkuyla beklediklerinden susmulard. Hikmet Bey hayatnn nasl boaldm en iyi o an, kendi deyimiyle 'o korkun skn' iinde anlad. Hemen dnp kmak, o geceyi bir otelde geirmek ve bir daha bu eve adm atmamak geti aklndan ama khyann baktm grnce, son bir gayretle kendisini toplayp, "Bana bir kahve getirmelerini syleyin ltfen Latif Aa." diyerek salona doru yrd. Btn ev temizlenmi, tahtalar vlmt, ancak yem tanlan evlerde, byk bir temizlikten sonra duyul bilecek olan arapsabunu ve lavanta kokusu hissediliyordu. Evi ev yapan, evin duvarlarna zaman iinde sinen insan kokusu, yemek kokusu, eski eya kokusu da yoktu; sesler gibi kokular da kaybolmu, byk bir kazadan 30 sonra hafzasn kaybeden biri gibi ev kendi gemii ni kaybetmiti. Hseyin Hikmet Bey iin bu ev, bir yandan btn odalar, salonlar, eyalar, pencerelerinden grnen manzaralaryla ok tandk ve bildikken, bir yandan da alkn olduu hibir sesi, hibir kokuyu, gznde deil de ruhunda iz brakm hibir iareti bulamad bir yabancyd. Bu haliyle konak daha da tahamml edilmez oluyordu. Hatralarla dolu bir evde o aclar bir daha hatrlamaya, onlar bir daha yaamaya katlanabilirdi, gemile hibir ba olmayan yeni bir evde de eskiyi unutmaya alarak yaayabilirdi ama bu kadar tandk olduu halde bu kadar yabanc hissedilen bir yerde kalmas ok zordu. fkeyle yryerek, sert admlarla, be ay nce kendini vurduu alma odasna geti. Oras da evin br odalar gibi tertemizdi, yalnzca kendini vurduktan sonra stne ykld masada, ne kadar silinirse ilinsin kmayan koyu bir kan izi kalm, o da zamanla kahve-rengilemiti. Bir an o kahverengi ize baktktan sonra ekmeceyi ap bir kt kard, masaya oturup annesine 'chere maman' diye balayan Franszca ksa bir mektup yazd. "Hastaneden ktm. yiyim. Derhal stanbul'a hareket ediyorum. Ltfen ocuklar oraya gnderin. Ellerinizden pyorum." Mektubu bir zarfa koyup postaneye gnderdi, kahvesini iip Latif Aa'ya bavullarn hazrlatmasn ve ertesi gnk stanbul vapuruna yer ayrtmasn syledi. Selanik'ten ve bu evden bir an nce uzaklamak, stanbul'a gitmek, gemii unutmak istiyordu. Ertesi gn stanbul vapuruna bindi. Vapurun kpetesinden bakarken, aslnda bir ehirden deil, hibir zaman unutamayacan bildii bir kadndan ayrldm fark ediyordu. Sevdii kadn burada kalyordu; artk bir toplantda karlamak, sokakta rastlamak gibi hep hayallerini besleyen bir ihtimali de 31 kartp atyordu hayatndan, daha dorusu bir vapura binmekle bunu yapabileceini sanyordu. Hayatndan kard kadn, ruhunun derinliklerinde, stelik daha iddetli bir zlemle tayacakt. Bunu, henz bilmiyordu. 32 III Binba Ragp Bey, kaln, boz kaputuna sarnarak yeni yeni attrmaya balayan karn altnda Galatasaray'dan Taksim'e doru yrrken, tam Odeon'un nne geldiinde, nl birahanenin byk kaps ald, iki, kadn parfm, beyaz badem kokulu bir buhar bulutuyla birlikte akrkeyif gen subay sokaa frlad. Vakit, leni daha yeni geiyordu ama Dersaadet'teki muhtemel bir ayaklanmay bastrmak iin gnderilen Selanik birliklerinin subaylar olduklar anlalan mlazmlar daha bu saatten imeye balamlard. Ragp Bey yzn fkeyle buruturdu. Uzun Makedonya gecelerindeki nbetlerinde, tecrbeli subaylardan dinledikleri Beyolu maceralarn, hayallerinde her gn yeni ayrntlar katarak ulalmaz masallara eviren gen subaylarn ou, stanbul'a gelir gelmez, ssz gecelerin ruhlarnda yaratt korkun alkla kendilerini Rum orospularn koynuna atmlar, batakhanelerden kmaz olmulard. Klalar, avularla, alayl subaylarn eline kalm, talimler durmu, disiplinsizlik alm yrmt. Asl rktc olan ise, ttihat subaylarla Padiah yanls subaylar arasndaki korkun dmanlkt; daha bir gece nce, nbette, 'ki subay siyaset tartrken, tabancalar ekilmi, Ragp Bey son anda araya girerek, kararghta kan dklmesini nlemiti. Sayfa 11

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Babozukluktan hi holanmayan ve son gnlerde grdklerinden neredeyse nelret eden Binba, o sarIsyan Gnlerinde Ak 33/3 ho subaya niye kmadna hayflanarak, kk bir fkeyi bile sratle iinde besleyip bytmeye yatkn olan yapsnn iddetlendirdii bir hiddetle yrrken kar da hzlanmaya balamt. O srada, gzlerine giren kar serpintilerinin beyaz bulankl arasndan, daha sonra arabac olduunu rendii yal adamn, korkudan ok aresizliin utancndan allak bullak olmu yzn grd. Hayatnn akn deitirecek bir olayda, o olayn en nemsiz kahramann ilk olarak fark etmek, onu, bu olay hatrladka hep artacakt ama o srada bunu dnemedi bile. O adamn niye yle baktn anlamak iin evreyi yle bir kolaan edince, peesi ak, duyduu korkuyu eleverme-meye alan kadnn sessizce yardm aratran gzlerini ve kadnn arafn ekitiren iki kopuun ylk srtlarn fark etti. Hi duraksamad, hzla yryp kadnn arafn tutan kopuun grtlan, tam enesiyle boynunun birletii yerden tutup kafasn geriye doru itti. Biraz nce ektii esrarla kendini zebellah gibi gren klhanbeyi, grtlana yapan elin sahibine aknlkla yle bir baktktan sonra elini koltuk altndaki saldrmasna att ama Ragp Bey'in yzne o tuhaf glmseme oktan yerlemiti, neredeyse sevinle, yumruunu klhanbeyin yzne, krlan burnunun eziliini parmaklarnn altnda hissetmek isteyerek vurdu. Arkadann, ken burnundan oluk gibi kan fkrtarak ykldn gren br kabaday, elini kuana sokuturduu tabancasna uzatt ama Ragp B ey'in de tabancasna uzandn grnce, ya karsndakinin atikliinden korktuundan ya da bir zabitle Bey olu'nn ortasnda tabanca oyununa girmeyi gz kesmediinden, byklarnn arasndan anlalmaz bir eyler homurdamp elini belinden ekerek yerde yatan arkadan kaldrd. Bitirim leminin klhanbeylerinde grlen hayvans bir doallkla daha gl olana boyun eerek, bunu gurur meselesi yapmadan, kendilerine daha gsz bir av aramak iin, krlan burnuna geni yazmasn bast34 ran arkadayla birlikte, kaldrmda kan izleri brakarak uzaklatlar. Ancak onlarn iyice uzaklatna kanaat getirdikten sonra Ragp Bey dnp kadna bakt; kadnn baklarnda grmeyi bekledii minnet, korku ya da hayranlk yoktu, aksine sanki grdklerinden elenmi gibi aldrmaz bir memnuniyetle bakyordu, Ragp Bey, adnn Dilara Hanm olduunu renecei bu kadnn, erkekler ne yaparsa yapsn korkmadn, erkeklerin en vahi, en saldrgan hallerinde bile hep gsterii bir gszlk grdn, onlara, sanki onlarn hepsi de Dilara Hanm' elendirmek iin yaratlm nemsiz birer kuklaym gibi davrandn daha sonra fark edecekti ama onu asl artacak olan, Dilara Hanm'n bunu her zaman nezaketle, altndaki alaycl ok iyi saklayan saygl bir tavrla yapmay becermesi olacakt. Ragp Bey, klhanbeyini kadn etkilemek i^in dv-memiti ama gene de kadnn baklarnda bekledii hayranl gremeyince bir nankrlkle karlam gibi sinirlendi. Kadn ise hafife Ragp Bey'in koluna dokundu, duyanda gven ve sayg uyandran, dolgun ve gl bir sesle, szlerini daha da etkili klan belli belirsiz bir aksanla konutu: - Sa olun, beni kurtardnz, siz olmasaydnz bilmem ki bamza neler gelirdi. Kadnn baklarnda bulamad minneti szlerinde bulmasna ramen Ragp Bey tedirgin oldu; daha nce hi byle bir kadn sesi duymamt ama btn erkekler gibi igdleriyle, erkeklik hkmranlnn bittii snr iaret eden, bundan te atlacak her admn bir esarete gittiini gsteren o kadn sesini tanm ve rkmt rkmek ise alkn olduu bir duygu deildi. Aksilemi bir sesle, "Mhim bir olay deil," dedi. - Kopuklar bugnlerde azdlar az biraz, onlar' yola getirmek vazifemiz. Sonra da konumann bittiini gstermek ister gibi bayla selam verip kadnn yanndan gemek istedi ama kadn kolunu brakmad. 35 - Ne tarafa gidiyordunuz efendim? Ragp Bey bu suali yersiz bulduunu belli etmek ister gibi bakt. - Anlayamadm hanmefendi? Kadn imay hi anlamam gibi yapt. - Ne tarafa gidiyorsunuz diye sordum. Ragp Bey, isteksizce cevaplad: - Akaretler'e gidiyorum. Kadn Ragp Bey'in huysuzluundan eleniyormu gibi glmsedi. - Ah ne kadar iyi, ben de Nianta'na gidiyorum, buyrun beraber gidelim, sonra arabac sizi brakr. Ragp Bey kararl bir ekilde teklifi reddetti: Sayfa 12

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Hi lzum yok, siz zahmet buyurmayn, hem ben biraz yryp hava alacam. Dilara Hanm, gzlerim ksp kalarn atarak dudaklarn bzd, halinden karsndaki adamn hibir tavrn ve szn ciddiye almad anlalyordu. - Lzum olmaz olur mu, bu havada sizi nasl brakabilirim; hem ne hava almas kuzum, zemheri souun-da hava m alnr, biraz daha oyalanrsanz beni de tp hasta edeceksiniz. Kar hzlanmaya balamt, yrmekte srar etmek Ragp Bey'i gln duruma drecekti, Dilara Hanm onu gln olmakla kararsz bir adam olmak arasnda bir seim yapmaya zorlamt. Ragp Bey kar altndaki bu tuhaf tartmay daha fazla uzatmak istemedi, yzn asarak, "Buyrun gidelim," dedi. Arabaya bindiler, Dilara Hanm, lacivert kadife koltuklarn ucuna bzr gibi oturdu. - Arabann ii de buz gibi olmu. Taksim Meydan'na kadar hi konumadlar, meydan geerken, arabann ii biraz snm, pencereleri, yol-" .larn nefesleriyle buulanmt. Dilara Hanm, arabada kendisinden baka kimse yokmu gibi arafnn stn at; Ragp Bey, karlatklarndan beri ilk kez kadnn yzne dikkatle bakabildi. 36 Topuz yapt salar, Ragp Bey'in kkken oynad bahede, dikenli gibi gzken yeil kabuklarn atlatp yere den atkestanelerimn parlak kabuklarnn rengindeydi ve tpk onlar gibi parlyordu. Yz, sanki gizli bir yerden k tutuluyormuasma, evresindeki her eyden onu ayran garip bir kla aydnlanm gibiydi; ne allk ne rastk srmt; sanki biraz nce bol ve temiz suyla ykanm duygusu uyandran bu doallk, iinde, kadnn alayclna hi uymayan bir masumiyeti ve bu masumiyetle hi badamaya^ bir ehveti ayn anda barndryordu. Ularna doru hafife damklaan ve yzne alayc bir ifade veren kalarnn altndaki gzleri, Ragp Bey'in Almanya'da grd Meryem Ana tablolarnn gzleri gibi hafife bombeliydi, Slav rkn hatrlatan muntazam burnunun altnda kk ama etli dudaklar elle izilmi gibiydi; gzel rni yoksa irkin mi olduu tam anlalamayan ama insanda srekli olarak bakma istei uyandran yzlerdendi. Yzndeki her kprtyla, kann kalkmas, gzlerinin alp kapanmas, dudaklarnn bzlmesiy'e ifadesi deiiyordu; arkaama doru yaslanp kalarn kaldrarak dmdz baktnda, insann sz sylemekten bile saknaca mesafeli bir hanmefendi oluyor, ne doru usulca eilip glmsediinde her erkein rahata sohbete koyulaca hafifmerep bir hal alyordu. Avrupa'dan getirtildii anlalan arabann hibir gsterii olmayan salaml, kadife kapl koltuklarn yumuakl, konak terbiyesi ald hemen sezilen arabacnn saygs, kadnn esvab, arafnn kuma, yakasnda gzken zmrt bro, byk bir servetin ve yerleik bir grgnn hemen fark edilmeyen ama sayg uyandran iaretlerini tayordu. Dilara Hanm, uzanp pencerenin buusunu sildi; kar tipiye eviriyordu; sokaklar sszlam, evler ve yollar beyazlanmaya balamt. - Bir de bu havada yryecektiniz, donardnz Allah muhafaza. 37 Kadnn yzne bakmaya dalan Ragp Bey, mnasebetsiz bir i yaparken yakalanm gibi irkildi. Gururlu fakir erkeklerin zengin kadnlar karsnda duyduu huzursuzlua ve nedensiz kzgnla kaplmt. Kadnn kendisiyle ilgilendiini anlyor ama bu ak ilginin kendisinde yaratmas gereken gven duygusu yerine kadnn kendisini hafifsedii iin ilgisini bu kadar aka gsterdiini dnerek kendini aalanm hissediyordu. Saldr emri vermeye hazrlanr gibi kendini kasarak omuzlarn geri atm, ban dikmi, snabilecei tek yere, erkekliine snmt. "Biz bu havalara alknz," demeye hazrlanrken, birden halinin glnln fark ediverdi. Boz kaputunun dmelerini ar ar aarken, hasmn vurduktan sonra yzne yerleen alayc glmsemeyle ban kaldrd. - Sa olun, hayatm size borluyum. Alay ederek erkekleri dumura uratmaya alm kadnlarn alay edildiklerinde duyduklar aknlk, fke ve hep aradklar bir eye kavumular gibi ilerinde beliren gizli sevinle Dilara Hanm'n nce kalar atld, elleriyle salarn dzeltti, yzne, aradaki mesafeyi hatrlatan saygdeer hanmefendinin souk ifadesi yerleti, sonra izgileri yumuad ve kk bir kahkaha att. - Escafurullah, kim olsa Beyolu'nda donan bir zabiti kurtarrd. Dilara Hanm'n, kadnlarn beendikleri erkeklere, kendilerini etkileyecek yolu iaret eden gizli klavuzlu-uyla att bu kk kahkaha, Ragp Bey'e nasl davranmas gerektiini st rtl bir biimde gsteriyordu. Ragp Bey, bunu, kadnn kahkahasn duyar duy-rnaz anlamt. Zengin ya da fakir, gzel ya da irkin, arbal ya da hoppa, btn kadnlarn sonunda ayn zevk lklarn atacana emin olan, kendi gcne marur Sayfa 13

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak erkeklerin, kadnlarn hemen fark ettikleri meydan okuyan gvenine yeniden kavumutu. 38 Dilara Hanm ise, biraz nce sokak ortasnda grd o iddetli yumruun ve serserinin burnunu hi tereddtsz kran vahetin, yalnzca bir sokak kavgasnn sonucu olmadnn, karsndaki adamn o vahete her an her yerde sahip bulunduunun, tuhaftr, o kavgay seyrederken deil de asl Ragp Bey kendisiyle alay ederken aka farkna varmt. Ragp Bey onun alayclndan rkt gibi o da Ragp Bey'in vahetinden rkm, Ragp Bey onun alayclnn cazibesine kapld gibi o da Ragp Bey'in vahetinin cazibesine kaplmt. Karsndaki erkein kendisini ciddi bir ekilde etkileyebileceim sezen her kadn gibi, biraz daha sokulmak iin nce biraz geri ekildi, mesafeli bir hanmefendi oldu. - Nerede vazifelisiniz? - Takla'da. - Selanik'ten gelenlerdensiniz yani. Ragp Bey, Selanik'ten gelen btn subaylarda ister istemez grlen o gururla karlk verdi: - Evet, Selanik'ten gelenlerdenim. - Padiah babamz kzdranlardansnz. Ragp Bey, ciddi mi diye Dilara Hanm'n yzne bakt ama ayn alayc glmsemeyi grnce aka yaptn anlad. - Hem de ok kzdranlardan. Ragp Bey tabakasn kartt, bir sigara yakacakken, durdu. - Msaade eder miydiniz? - Estafurullah, lakin eve geldik zater, imdi scak bir ay demletiriz, ayla iersiniz. Ragp Bey, bu kez eve girmeyi reddetmedi, tabakasn cebine yerletirdi; araba da byk konan bahesine girmi, mermer basamaklarla klan geni kapnn nnde durmutu; arabadan indiklerinde kar lapa lapa yayordu. Daha onlar arabadan inerken evin kaps alm, siyah redingotlu bir uakla, dantelli beyaz balk takm 39 Rum bir hizmeti koarak gelip onlar karlamlard; Dilara Hanm nde, Ragp Bey arkada eve girdiler. Geni sahanlkta Dilara Hanm hizmetinin yardmyla arafn kartrken bir yandan da sakin bir sesle emir-. ler veriyordu: - Salona ay getirin, konyakla fondan getirmeyi de unutmayn. Sol taraftaki bir kapdan, minesi alev alev yanan byk bir salona girdiler, pencereler baheye bakyordu. - Siz oturun, dedi, ben hemen geliyorum. Salonda yalnz kalan Ragp Bey, iinde iri ktklerin arada bir kvlcmlar fkrtarak yand minenin nne gidip ellerini atee uzatt. Eflatun dilli kzl sar alevlerin ktkleri nasl sardn seyretti; alevler nce kte dokunup ekiliyorlar, sonra kte tekrar dokunup ktn zerinde kzl bir su gibi akarak gezinip yeniden geriye dnyorlard; seyreden, atein asla o kte nfuz edemeyeceini, hep zerinde dolanp kaacan sanyordu ve beklenmedik bir anda ktn kenarnda minicik bir alev kalyordu. Dierleri geri katnda o orada yanmay srdryordu, derken bir baka uta daha minik bir alev beliriyor, sonra ktk tutuuveriyordu. Alevlerin ktklerle oyununu seyrederken iyice sndn hissederek minenin nnden ayrld, kar duvara asl altn varakl kristal aynada kendine baktktan sonra iri kulakl berjer koltuklarn arasndan geip pencerenin yanma giderek baheyi seyretmeye koyuldu. Kar lapa lapa yayordu. plak aalar beyazla-mlar, kk havuzun iindeki, epeydir deitirilmemi koyu renkli suyun kenarlar donmaya balamt. K bahesinin kederli yalnzl Ragp Bey'i de etkiledi, birden kendini yapayalnz, yabanc ve gsz hissetti. Bir paann olunu dvdkten sonra byle karl bir gnde geleceinin mahvolduunu d inerek nasl korkuyla yrdn hatrlad. Pencerenin nnden ayrlp salonun scaklna dnd, iri koltuklardan birine oturdu. 40 Salonda'gven veren yerleik bir scaklk vard; bir sigara yakp yanndaki sehpann zerinde duran kristal kl tablasna brakt; kl tablasnn yannda ak braklm Almanca bir kitap duruyordu, kitab ald, Goet-he'nin 'Gen Werther'in Aclar' isimli kitabyd. Ragp Bey kitab kartrrken kap ald, Dilara Hanm, arkasnda ay tepsisini tayan bir hizmetiyle ieri girdi. Ragp Bey, yasak bir ey yapyormu gibi telala kitab ald yere brakt. Sayfa 14

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Hizmeti, kanepenin nndeki uzun sehpann zerine tepsiye yerletirip ktktan sonra Ragp Bey Dilara Hanm'a bakt. - Almanca biliyorsunuz galiba? - Evet, niye sordunuz? Ragp Bey, kitap konusu aldnda hep yapt gibi utangaa glmsedi. - Kitabnz grdm de... Dilara Hanm ararak etrafna baknd. - Kitabm m? Ragp Bey, kitab kaldrp gsterince gld. - Dilevser okuyor onu, kzm. - Niye gldnz, kitap okumaz msnz? - Okurum elbet, lakin o benim yamda bir kadndan ziyade gen bir kzn okuyaca bir kitap... Adndan da anlalaca gibi gen birini anlatyor. Dilara Hanm bir gaf yapm gibi durup aklad: - Gen Werther'in Aclar, kitabn ad. Ragp Bey, bam sallad. - Grdm. - Aaa, Almanca biliyor musunuz? Ragp Bey nemsiz bir konudan bahseder gibi cevap verdi: - Bir zamanlar Almanya'da kalmtm, dedi, orada bir Alman birliindeydim. Dilara Hanm, bardaa ay koyup uzatrken, "Ne kadar kaldnz?" diye sordu. - seneye yakn. - ok kalmsnz, zevcenizle mi gitmitiniz? 41 - O zaman henz evlenmemitim. Dilara Hanm, kesme kristal bir karaftaki konyaktan tombul bardaa iki koyarken Ragp Bey'e bakt. - Biraz konyak iersiniz deil mi, bu havada iinizi str. - Sa olun, ierim. - Sevdiniz mi Almanya'y? - yi askerler. Dilara Hanm glmsedi. - Askerlerden bakalar da var Almanya'da, yoksa ..izi hi kladan dar karmadlar m? Ragp Bey, Almanya'da yaad ve hi unutamad ak hatrlad. - Var tabii, iyi insanlar, ben sevdim Almanya'y. Dilara Hanm kendisine de konyak koydu. - Ben pek sevemedim dorusu, bana biraz souk geldiler, nasl syleyeyim, sanki fazla hesapllar. - Siz ne maksatla gitmitiniz? - Zevcimle banyolara gitmitik, Baden-Baden'e, hattzatnda gzel yerdir Baden-Baden, bilmem hi bulundunuz mu, yeillikler iindedir, elencelidir ama gene de, ne bileyim, bana hep o elencenin altnda bir katlk varm gibi geldi. - Zevciniz neyle itigal ediyor? - Maalesef vefat etti uzun zaman nce, evlendiimizde yalyd zaten, Baden-Baden'e de onun iin giderdik. Darda hava iyice kararm, minedeki uzun dilli alevlerin oynak kzll kristal aynadan salona vurmutu. Arkasndaki geni pencereden gzken beyazln nnde Dilara Hanm'in her kmlts, lo salonda kadna bakan Ragp Bey'de, al ipekten parlak bir kuman dalgalanm seyrediyormu gibi ho bir gz yanlgsna sebep oluyordu. Yumuakl uzaktan hissedilen bu ipeksi dalgalanmaya dalp gidince, salonda bir sessizlik oldu. 42 Dilara Hanm, yannda duran gm ngra ald, ieri giren hizmetiye, "Buras ok karanlk oldu, klar yakn," dedi. Ragp Bey, eve geldiinden beri kendisini srekli rahatsz eden duygunun nedenini o anda kavrad; bu zengin ve saygdeer konakta, hizmetiler, hanmlarnn eve yabanc bir erkekle gelip onunla konyak iiini hi yadrgamamlard. Buraya byle misafirlerin sk sk geldii anlalyordu. Konyak kadehini sehpann zerine brakt. - Ben artk kalkaym. - Hi olur mu, baksanza kar nasl bastrd, hava biraz sakinlesin araba sizi istediiniz yere gtrr ama bu havada atlar da gitmez; hem nedir kuzum bu gitme lakrds, size rastladmdan beri hep gitmek istiyorsunuz, ok mu skyorum sizi? Ragp Bey telala, "Estafurullah," dedi. - Rahatszlk vermek istemedim. Kadnda aka davetkr bir hal vard ama ayn zamanda, sesine katt o alayc tondan m, yoksa zenginliin getirdii gvenden ini bilinmez, asla ulalmaz ve Sayfa 15

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak mesafeli de duruyor, birbirine benzemeyen, hatta birbirinin tam aksi iki tavr bir arada grmek de, nedense kadnlardan tek ve anlalr bir tavr grmeyi bekleyen Ragp Bey'i artyordu. Dilara Hanm, uzanp konyak dolu kristal karaf ald, "Biraz daha arzu eder miydiniz?" diyerek Ragp Bey'e bakt, Ragp Bey 'evet' anlamnda ban sallaynca, nce onun kadehine, sonra kendininkine biraz daha konyak koydu. Btn hareketlerinde doduundan beri sarayda bym bir kadnn szlm, eitimli zarafeti vard ama saray kadnlarnda hemen hemen her zaman rastlanan yapayln en kk bir iareti bile grlmyordu. Hi zorlanmadan sayg uyandryor, salad bu saygnn iinde de can istedii gibi dolap yaratt etkinin dourduu gvenle karsmdakilerle eleniyordu. Daha yksek tabakadan olanlarn dah t aadakilere kar 43 duyduklar gizli korku yoktu onda, her tabakadan erkee hi ekinmeden sokulabiliyordu; kendisi istemedike kimsenin kendisine dokunamayacana, nedenini bilmeden, hatta bunu bir kere bile aklndan geirmeden, emindi. Pencerelerden grnen karn ar ar dne uygun bir usulluk ve yavalk iinde konumalarn srdrdler ve ilk sefer rastlaan her kadnla her erkek gibi kendi hayatlarndan ve gemilerinden sz ettiler, daha dorusu Dilara Hanm konutu, Ragp Bey dinledi. Dilara Hanm, Lehistan'da Alman asll kk bir toprak aasnn kz olarak domu, bir Lehli vatansever retmenin kz olan annesinden mzik dersleri alm, edebiyatn tadm kefetmi, babasndan ise insanlar istedii zaman kendisinden uzakta tutmay ve onlar baklaryla ynetmeyi renmiti. On yanda kylerine yaplan bir basknda karlp Osmanl saraynn haremine hediye olarak gnderilen bir kafileye katlmt; haremde, br kzlar kadar gzel olmad ve onlardan daha zeki olduu iin hep yalnzla itilmi ve on sekiz yanda Giritli ihtiyar bir paayla evlendirilniti. Paa, gen karsn gerekten sevmi, onun yarm, kalan eitimiyle ilgilenmi, ud dersleri aldrm, bizzat kendisi Franszca retmi, shhi sebeplerle, Padiah'in iznini alarak sk sk gitmek zorunda kald Avrupa'ya karsn da gtrp onu en gzel ehirlerde, en rahat otellerde dolatrm, bir Avrupal kadn gibi yaatm, sonra da byk bir servet brakarak bu dnyadan ayrlmt. O zamandan beri Dilara Hanm bu kkte, kzyla birlikte, her trl kaygdan uzak, sakin ve gvenli hayatn yayordu. Ragp Bey'e sylememiti ama kocas ldkten sonra, gen yata dul kalan birok Osmanl kadnnn aksi ne. kadnln unutmam, bir dedikoduya yol amamak iin de, kendi evresinden olmayan yakkl erkeklerle gelge ilikiler kurmutu. Bir sessizlik nnda, Dilara Hanm, baheye yaan kara bakt. 44 - Kar, dedi, bana hep ocukluumu hatrlatr, kar sevip sevmediime bir trl karar veremem. - Kar herkesin hatrna ocukluunu getirir. minenin trtlar, aynalara yansyan lambalarn klar, pencerenin dndaki beyaz glgeli kar karanl-yla tam tezat tekil ediyor, insan yumuack sarp Ragp Bey'in aklnn bir kesindeki gitme fikrini srekli erteletiyordu. Dilara Hanm, gm ngra ald, ieriye giren hizmetiye sakince sordu: - Yemek hazr m? - Evet efendim. Dilara Hanm, Ragp Bey'e dnd. - Yemei hazrlattm, yemekten sonra araba sizi gtrecek. Ragp Bey, aslnda ok da gl kmadn kendisinin de fark ettii bir sesle itiraz etmeye'alt: - Ben hi rahatsz etmesem, gecikmeden gitsem... Arabaya da hi lzum yok, ben bir kira arabas bulurum. Dilara Hanm, ayaa kalkarken, Ragp Bey'in daha nce hibir kadndan duymad otoriter ve alayc bir sesle konutu: - Zabit efendi, tavrnz, nezaket snrlarna tecavz etmiyor mu, gitme konusunda bu srar neredeyse bir istiskale dnecek, skc olduumu bu kadar da yzme vurmayn kuzum. Ragp Bey, "Estafurullah," diye mrldanarak yerinden kalkp Dilara Hamm'n peine dt ama iten ie bu baskya da sinirlendi; bu tuhaf kadna bir trl itiraz edemiyor, iin kts gitmekle kalmak arasnda kendisi de karar vermekte glk ekiyordu. Aydnlk ve byk bir salona getiler; ortada, beyaz rtl geni bir masa duruyordu, masaya kiilik servis konmu, gm amdanlar yerletirilmiti. Sayfa 16

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Ragp Bey'in gzleri yemee oturacak nc kiiyi arad ama ikisinden baka kimse gzkmyordu salonda, sorar gibi Dilara Hanm'a bakt. 45 Dilara Hanm glmsedi. - Kzm da bizimle yiyecek. O szn bitirirken yandaki kap ald ve ieriye on yedi-on sekiz yalarnda bir gen kz girdi; sofrada bir erkek misafir olduunu grmekten duyduu honutsuzluu saklamaya alarak, ald terbiye icab nemsiz insanlara bile gsterilmesi gereken nezaketi gsterip Ra-gp Bey'e gnlszce, "Ho geldiniz," dedikten sonra kafasn yerden kaldrmadan masaya oturup yemein getirilmesini beklemeye balad. Dilara Hanm kznn tavrlarna aldrmam, kznn yabanc bir erkei alk bir honutsuzlukla karlamas gibi o da kznn kabaln snrndaki tavrn aldrmazlkla kabul etmiti. Aralarnda byle bir davranla karlamaktan en ok rahatsz olan, bu evde kendini yanl yerletirilmi fazla bir eya gibi hisseden Ragp Bey'di. Bir sre hi konumadan orbalarn itiler. ki kadnn yannda, hibirine kendini beendirmeye abalamadan sessiz durmay beceren Ragp Bey'in souk, hatta kzgn hali, iki kadnda da kendi iktidarlarna bir meydan okuyula, bir masada kadnlarn sahip olmas gereken gizli hkimiyete bir bakaldrla karlamlar hissi uyandrd. Dilara Hanm bu suskun meydan okumay kendi suskunluuyla karlad ama gen Dilevser'in sabr, btn aldrmazlna ramen sessizlii srdrmeye yetmedi. O gne dek bu eve gelen hibir erkee benzemeyen, bir kadn tarafndan davet edilmi olmann yaratt, aa pek vurulmamaya allan ylk markl tamayan bu adamn ask suratl ve umursamaz duruu ilgisini ekmiti. - Siz miralay msnz, dedi birdenbire. Her trl askeri rtbeyi ve mansb kmsediini gereinden fazla hissettiren bir vurgu vard sorusunda. - Hayr, dedi Ragp Bey. Dilara Hanm, elindeki gm ka azna gtrrken bir an durdu, ban kaldrmadan yalnzca gzle46 riyle kzna ve Ragp Bey'e baktktan sonra yeniden orbasn imeye dnd. - Peki nesiniz? - Binbaym, - Sizi bilmeden kzdracak bir ey mi syledim? - Ne mnasebet, neden beni kzdracak bir ey syleyeceksiniz?.. - Kzgmm gibi konuuyorsunuz da. Dilara Hanm, bu konumay hi karmadan dinliyor, kznn densizlii karsnda Ragp Bey'in ne yapacan merak ediyordu. - Yoo, hayr kzgn deilim, sadece bu neviden konumalara pek alkn saylmam. Dilara Hanm, ' mecrasn kaybeden konumann yanl yerlere srklenmesini nlemek iin artk karmas gerektiim dnp efkatli mi, yoksa alayc m olduu pek kolay anlalamayan o ekici glmsemesiyle Ragp Bey'e bakt. - Siz hangi nevi konumalara alknsnz? - Daha ziyade zabitlerin kendi aralarnda konutuklar mevzulara. - Nelermi onlar? - Neler olacak, memleket meseleleri, askerlik mevzular. Dilara Hanm uzanp tuzluu alrken sesinde belirgin bir akaclkla konutu: - u kadnlarn anlamayaca mevzular yani? - Estafurullah, yle bir ey sylemedim, lakin hanmlarn bu tarz konumalardan pek hazzetmeyeceini dndm. - Memleket sadece beylere mi ait Ragp Bey, hanmlar neden bu mevzulardan hazzetmesinler; daha biraz nce sizin de bizzat ahit olduunuz gibi memleket bozulduunda erkeklerin ellerinin ilk uzand yer bizim peemiz oluyor; erkekler memleket meselelerinden, konutuklar kadar anlasalard herhalde halimiz byle olmaz, memleketin maliyesi hrszlara, sokaklar uursuzlara kalmazd. 47 Ragp Bey bu sefer gerekten aard ve aknln gizlemeyi baaramad; bir kadnn maliyeden sz ettiini duymak hi beklenmedik bir durumdu, Dilara Hanm'm yzne diktii gzleri neredeyse dehetle almt. Dilara Hanm, sesini ciddiletirerek devam etti: - Niye ayorsunuz, bu aknlnzda hakareta-miz bir eyler olduunu bile fark etmiyorsunuz nk; btn erkekler byle, bunu biliyorum; bu, sadece size ait bir vaziyet deil ama aranzdan birinin farkl olduunu da grmek isterdim dorusu... Bakn, Dilevser'in beybabas ldnde, rahmetli paann kzma devredilen maan alabilmek iin Maliye Nezareti're, Harbiye Nezareti'ne defalarca gittim, oradaki sefillie bizzat ahit oldum ve be kuru para da Sayfa 17

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak alamadm, sonunda lanet olsun deyip peini braktm; eer biraz akarmz olmasa, bugn elegne muhtatk, caddeleri dolduran o zavall kadnlar gibi biz de koynumuzu para karl erkeklere amak zorunda kalacaktk. Ragp Bey, kpkrmz kesilip yalnzca, "Rica ederim..." diye mrldanabildi. - Niin utanyorsunuz Ragp Bey, hayatn hakikati deil mi bu, benim grdm kadnlar siz de grmyor musunuz, siz gitmiyorsamz bile bugn Dersaadet'i kurtarmak iin buraya gelen zabt arkadalarnz gitmiyor mu o kadnlara, gidiyorlar ve hi dnmyorlar niye o kadnlar bu vaziyete dt... Btn Avrupa'y dolatm, siz de gitmisiniz oralara, siz de grmsnzdr, inkiaf etmi milletlerin ne olduunu bizzat iinde yaad)m; kr deilim grdm, sar deilim duydum, aptal deilim dndm, akl erenlerle mnakaalara girdim, kitaplar okudum, Allah gani gani rahmet eylesin paa hazretleri de pek ak fikirli bir zatt, grmemi, renmemi istedi... Ne rendin derseniz, inkiaf etmi btn milletler kadnlarn hr brakmlar, erkeklerle omuz omuza oralarda kadnlar, kadnlarn birer mcrim gibi evlere hapseden milletler ise inkiaf etmemiler, edememiler. Dilara Hanm, elindeki ka masaya brakp devam etti: 48 - Kadnsz millet olmaz Ragp Bey, bir memleketin sokaklarna bakn, yle uzun boylu dnmenize hi lzum yok, hemen anlayacaksnz, kadn yoksa o memleketin hali bizimki gibi bir sefalettir... Zavall kadnlar, bugn hepsi birer mahkm evlerinde, lakin siz pek mi hrsnz, sizin hrriyetiniz bir hapishanede mrn rten bir gardiyann sefil hrriyeti en fazla. Bu sefer de araya Ragp Bey'e acyan Dilevser girdi: - Anneciim byle konumay srdrrseniz Ragp Bey'i a uurlamak zorunda kalacaz, siz konumaya baladnzdan beri azna tek lokma koymad. Dilara Hanm, Dilevser'e baktktan sonra glmsedi. - Affedersiniz Ragp Bey, sizi sofrada a braktm, belki de bu yzden bizi konuturmuyorsunuz, konuunca ok konuuyoruz nk. Ragp Bey, daha nce hi byle konuan bir kadna rastlamam, Almanya'da bile kadnlarla erkekleri kyaslayan, erkekleri byle sulayan bir kadn grmemiti. - Estafurullah, ok gzel konuuyorsunuz, siz anlatn, ben faydalanyorum. - Sz imdi yemeinizi yiyiniz, daha sonra bu mevzular gene konuuruz. Dilara Hanm, daha sonra da greceklerini, buna kendisinin karar vermi bulunduunu gene yle syleyi-vermi, bu davetkr tavrndan dolay da hi sklmam-t. Ragp Bey'in Osman'a syledii gibi: "Onun en tesirli taraf, bakalarnn utandklarn utan verici bulmay-yd belki de." Dilevser, Ragp Bey'in tabana yemek koydu. - Bu mevzular hi bitmez, annem kadn erkek msavat mevzuunda pek hassastr. - Kadn erkek msavat m? - Hi olmaz deil mi Ragp Bey, msavat hi olmaz. Ragp Bey, hi dnmeden, bu eitlik anlayna elinde olmadan itiraz etti: - Ama biz savayoruz, erkekler savayor, onlar lyor. isyan Gnlerinde Ak 49/4 - Kimin iin savayorsunuz peki Ragp Bey, kimin iin lyorsunuz? Savap lmek erkekliinizin bir ispat m sadece, erkeklerin arasnda bir erkeklik yarmas m bu, yoksa geride kalanlar, yani kadnlar iin mi savayorsunuz? Ragp Bey sustu. Dilara Hanm steledi: - Cevap vermiyorsunuz? - Kuatma altna dnce Dilara Hanm, huru harekt yapmadan nce bir dnmek gerekir, aksi takdirde benim yaptm gibi her kar koyusunuz bir hezimetle sonulanr, msaade ediniz bir dneyim. - Kuatma altnda deilsiniz, dostlar arasmdasmz. - Ben dmanlara alknm Dilara Hanm, dostlara almak biraz zaman alacak. Dilara Hanm karsndaki erkei nereye kadar kkrtacan, nerede duracam, ne zaman artacan, ne zaman bu aknln bir glmsemeyle yattracan igdleriyle bilen bir kadnd. Konumay biraz daha srdrrse Ragp Bey'in gerekten kendisinden korkacan ve korkuyu tayamayaca iin kap gideceini anlamt. Byle bir erkek korkacaksa artk gidemeyecei kadar baland zaman korkmalyd, daha tankln ilk ban la deil; stelik bu zabit, Dilara Hanm'm korkun denilebilecek doallna ayn doallkla karlk verebilen, olduundan daha fazla grnebilmek iin uramayan, hayatn dalarda geirmi zabitlerin zaman zaman bir salon erkei tavn taknmaya alrken dtkleri ackl glnle, tartmann kendisi iin en zor anlarnda bile dmeyen nadir erkeklerden biriydi. Tartmada yenilirken bile bu yenilgiyi kabul edi Sayfa 18

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak biimiyle Dilara Hanm'n da, Dilevser'in de beenisini kazanmt ve kznn bir erkei beendiini hissetmek Dilara Hanm iin her zaman nemli olmutu. Ragp Bey onlara bandan geenlerden, Makedonya'da yaadklarndan, katld atmalardan, kahramanlklarla dolu gemiinden, evinden, karsndan, im50 paratorluun en nl eyhlerinden biri olan kaynpederinden hi sz etmedi. Kahvesiyle birlikte son bir kadeh konyak daha itikten sonra, kendisi iin hazrlatlan arabayla, geldiinden daha byk bir sr olarak ayrld konaktan. ki kadn da, giden zabitin suskunluu arkasnda sakl duran o erkeksi gveni hissetmiler, daha nce konaa gelen erkeklere pek de benzemediini anlamlard. Ragp Bey, hibir ey anlatmayarak, byle eyleri anlamakta erkeklerden ok daha usta olan kadnlara, farknda olmadan kendisi hakknda ok ey anlatmt; iki gn sonraki akam yemei davetini de zaten buna borluydu. Havagaz fenerlerinin, yalnzl ve sessizlii artrd karla kapl ssz sokaklarda, arabann tekerleklerinin karlarn iinde fsltl dnsn ve atlarn karlara vuran tok nal seslerini dinleyerek giderken, ormanlarn arasndan akan bir nehrin kenarnda, nehrin sularna aksinin her vuruunda grn deien, bazen bir su-perisi, bazen bir denizkz, bazen bir ejderha gibi gzken bir esatirle karlam bir obann aknlm, hayranln ve korkusunu tayordu iinde. O, zeknn, bilginin, parlak fikirlerin, yerli yerinde yaplm tebihlerin deil cesaretin, gzkaraln, yiitliin, lmle oynamann hayranlk yaratt yerlerde yaam, girdii her yerde, hi aba gstermeden evresindeki kadnlarla erkeklerin hayranlm, bu, onun doal bir hakkym gibi kazanmaya almt. Hi kimseye kendini beendirmeye uramadan beenilmi, kadnlar tarafndan arzulanmt. Bu gece ayn arzuyu Dilara Hanm'n baklarnda da grmt ama bu arzu onun houna gidecei yerde onu bir hakarete uramlk duygusuna itmiti. Dilara Hanm'n onu bir erkei deil de bir oyunca ister gibi, onun arzularna ve duygularna hi aldrmadan istediini anlayacak kadar kadnlar tanyordu, bu arzulayta bir hayranlk, bir tutku yoktu. Vitrinde beendii elbiseyi tezghtara gsteren mark bir kadn gibi semiti Dilara Hanm Ragp Bey'i, onu, 51 sokaktan evirdii bir yosma gibi alacak, koynuna sokacak, sklnca da gnderecekti. Hem arzulanm hem yenilmi olmay, ak oyunlarnda ounluk yan yana gelmeyen bu iki duyguyu ayn anda yaamak Ragp Bey'i heyecanlandryor, hem bu kadna sokulmak hem de onu hrpalamak istiyordu. Kendisini tanyan herkesi rktp sindiren o nl ve erkeksi fkesine hayatnda ilk kez kadns bir krlganlk ekleniyor, Dilara Hamm' koynuna alp ona kadnln zevkini ve erkein saldrganln gstermek isterken bir yandan da Dilara Hanm tarafndan sevgiyle okanmay arzuluyordu; o karl gecede bir mucize gerekleiyor, her erkein en derinlerinde, en karanlk kuytularnda saklanan kadns krlganlk, btn zayflklar, gszlkleri, aresizlikleri, sevilme ve efkat grme istekleri, sabrszliKlar, ihtirasl beklentileriyle uyanyor; hibir erkein iindeki kadns yann klavuzluu olmadan geemeyecei, haritasn hi kimsenin karta-mad, iinden geenlerin getikleri yollar geer gemez unuttuklar ve adna insanlarn ak dedii o esrarengiz corafyaya doru Ragp Bey'i ekip gtryordu. Dilara Hanm, erkekleri etkileyip kendilerine balamay bilen btn kadnlar gibi ksa bir srede Ragp Bey'in iindeki, btn erkeklerin k olmak iin mutlaka uyanmasna ihtiya duyduklar ve varlnn asla farkna varmadklar kadns yan uyandrm, sevilme isteini hareketlendirmiti. Sadece birka saat iinde kaderi ve hayat deimi, mutsuz ama huzurlu bir erkek, mutluluu hayal eden huzursuz biri olmutu. 52 IV Hseyin Hikmet Bey, bir sabah vakti, karla kapl kubbeleri, minareleri, kuleleri, tepeleri ve tepelerine yaylm ormanlaryla uzaktan bakana ince oymal geni ve yumuak bir dantel gibi gzken stanbul'a varp yaan karla rengi solgunlam sulardan yakamozlu parltlarla rpnan balklar kapan deniz kularn, cami avlularndan kanat patrtlaryla havalanp karlara karan beyaz gvercinleri, gergef ileyen nazl bir kadn parmana batm bir tdan oyal bir beyazla sram kan damlalar gibi gzken krmz fesli glgeleri, btn o beyazln iinde kara bir by gibi dolaan uzun siyah kayklar grp de, kylara dizilmi kahvehanelerden ykselen slak tmbeki kokusuyla, tepelerdeki iek tarlalarndan gelen serin fulyalarla kasmpatlarn rayihalarna karan zift ve insan kokusunu iine ekince rperdi. Sayfa 19

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak O gne dek, bir baka diyara g etmek iin geici bir mola verdii elenceli bir menzil gibi grnen bu ehrin artk onun yuvas olduunu, ne olursa olsun artk buradan baka bir yere g edemeyeceini, nereye giderse gitsin yemden buraya dneceini, bir servencinin o cokulu ve gezgin genlik gnlerinin bittiini anladnda duyduu hznle ama artk yerleecek bir yeri K. yurdu olduunu bilmenin huzuruyla hissetti. Birinci mevki kadnlarnn ipek araflar, yumuak bir bulut gibi insanlar saran esanslar, scak dokunulu krkleri arasnda iskeleye ktnda, hi ummad bir 53 durumla karlat: Kendisini bekleyen arabann yannda babas duruyordu. Reit Paa, olunu karlamaya gelmiti. Babasnn kendisini beklediini grmek bir sevinten ziyade tuhaf bir keder uyandrd iinde; geleneklerin aniden deiebilmesi iin byk sevinlerin ya da byk aclarla kntlerin yaanmas gerektiini o anda fark etti. Kendisini bakalarndan farkl ve stn klan bir zelliini, servetini, gcn ya da hretini kaybetmi insanlarda grlen yorgun ve anlayl bir ifade vard Reit Paa'nm yznde. izgileri oalmam ama sanki derinlemiti, kadere rza gsteren bir tevekkl ruhuna sindirdii ama bunu yaparken kendisine ve gcne olan inancndan epeyce fedakrlk etmek zorunda kald hareketlerinin yavalndan, baklarnn glgelenmesinden hissediliyordu. Baba oul, birbiriyle arpan iki ayr dnya grnn ve iktidar cephesinin, dahil olduklar cepheyi de aslnda fazla benimsemeyen iki yesi olarak kar karya durduklarnda, bir an birbirlerine garip bir hznle baktlar; ikisi de karsndakinin ac ektiini biliyor ve kendinden ok karsndakinin acsna zlyordu. Hikmet Bey, her zamankinden daha iten bir saygyla eilip babasnn elini pt; Reit Paa o gne dek hi yapmad bir ey yapp olunu kucaklad, kk bir ocua sarlr gibi sarld ona. - Naslsn? - iyiyim, sa olunuz, siz naslsnz, ok iyi grdm sizi. Gelecekle ilgili btn kayglara, hatta hayatnn bile tehlikede olduunu dnmesine ramen Reit Paa bunlardan sz etmeyi gereksiz buldu. - yiyim, evet... Biraz duraksadktan sonra tereddtl bir sesle sordu: - Sen nasl oldun? Hikmet Bey, babasnn yarasn sorduunu ama bu olaydan aka sz etmekten ekindiini anlad. Bu ko54 ny u anda byle tereddtl bir sesle geitirirlerse bundan sonra bu olayn aralarnda hep sz edilmeyen bir hayalet gibi kalacan kestirdiinden aka cevap verdi: - Yaram tamamyla kapand efendim, souk havalarda biraz szlamasnn dnda pek bir araz kalmad. - yi, hadi gel arabaya binelim, yolda konuuruz. Arabaya bindiler, arabac Hikmet Bey'in valizlerini arka tarafa ykledi, yola koyuldular. Kar yznden, sokaklarda her zaman gzken uultulu kalabalk yoktu, sokaklar bo gibiydi; arabann buulanan pencerelerini gderi eldivenleriyle silerek dar bakmaya alan Hikmet Bey, sadece bir beyazlk gryordu. - Nianta'nda bir konak kiraladm sana, ok acele olduu iin belki iinde bir-iki eksii olabilir, onu bizim kalfa kadnla halledersiniz, gzel, sakin bir yerde, geni bir bahesi var. - Sa olunuz, iyi dnmsnz, biraz sknete ihtiyacm var hakikaten... Anneme de telgraf ektim ocuklar gndersin diye, ocuklar yanma alacam. Reit Paa'mn yznde tuhaf bir tebessm dolat. - Annen ocuklar gndermiyor. Hikmet Bey oturduu yerde hafife doruldu. - Anlayamadm... Paa yaramaz bir ocuktan sz eder gibi ban sallad. - Kendisi geliyor, ocuklarla birlikte tabii... O ihtiyar bunan burnunun srtldn gzlerimle greceim, diye haber gndermi bana... htiyar bunak dedii, tahmin edersin, Padiah Hazretleri. Babasnn, Padiah'tan sz ederken, annesinin alayc szlerini hi ekinmeden tekrar etmesi, merutiyetin etkilerinin saraya kadar nfuz ettiini gsteriyordu. - Padiah nasl? - Nasl olsun, bin bir emekle yetitirdii kendi ordusunun nankrlne urad iin zgn, sanki aniden ihtiyarlad bu ihanet karsnda. Sayfa 20

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 55 - Yapmaynz baba, siz de iyi biliyorsunuz ki yllarca kanla idare etti bu lkeyi, ka zabitin, ka mnevverin hayatn yok etti, ondan byle bignah bir ihtiyardan bahseder gibi bahsetmeyiniz ltfen, yaplmas iktiza eden yapld sadece, hatta bence eksik bile yapld. Paa, tartmaya istekli gzkmyordu, kendisi kaybeden tarafta olmasna ramen olunun kazanan yanda bulunmasndan gizli bir memnuniyet duyduu bile hissediliyordu. - Seninle bu konuda mnakaa etmeyeceim Hikmet ama unu unutma, o elleri kanl dediin adamn lokmas duruyor kursamzda, hi kimse deilse bile ben ona minnet borluyum ve bunu unutacak da deilim. Babas nasl olunun kazanan tarafta olmasndan gizli bir memnuniyet duyuyorsa, Hikmet Bey de babasnn, artlar deiir deimez taraf deitirmemesinden, bu muhataral gnlerde hayat pahasna eski efendisini satmamasndan, babasna syleyemedii bir memnuniyet duydu. - ehirde vaziyet nasl? - ok kark, Padiah Hazretleri vaziyete hkim deil, biliyorsun Meclis ald, ama vaziyete hkim olan kimse de yok ortada, arkadalarn, merutiyeti ilan etmeyi dnmler ama ondan sonra ne yapacaklarn dnmemiler, hatta diyebilirim ki merutiyetin ilan Padiah'tan ziyade sanki onlar artt, hibir hazrlklar yokmu memleket idaresi iin, her yana eskisinden beter bir babozukluk hkim... Korkarm, bu vaziyet uzun srmez, karanlk ve kt gnler geliyor bana sorarsan. - Kimin iin karanlk? - Herkes iin Hikmet, inan bana herkes iin. Arabann iinde bir sessizlik oldu, ikisi de gereksiz bir siyasi tartmaya girerek dierini zmekten ekiniyordu. - Neyse, brakalm imdi bunlar, neler yaanacan nasl olsa hep birlikte greceiz, imdi doru bana gi56 delim, kalfa sevdiin yemekleri hazrlatt, biz yemekleri yerken eyalarn konana yerletirirler. Hikmet Bey, birden babas iin endielendi. - Siz, dedi usulca, iyi misiniz? Paa, iini ekti, olunun yzne bakp yalnzca babalarn glmseyebilecei gibi sevgiyle ve biraz da aldrmazca glmsedi. - htiyarladm Hikmet, artk hayattan bir beklediim yok, bir avuntum yok, yllarca Padiah'la yasaya yasaya ona benzemiim sanki, o birden ihtiyarlaynca ben de ihtiyarladm ama buna zlyorum sanma, tam aksine ihtiyarlamaktan, kendimi bu dnyada bir misafir gibi hissetmekten memnunum, eskiden bana ok mhim grnen meselelere aldrmamay rendim, belki ihtiyarlk da budur zaten, kimbilir. Hikmet Bey, babasnn, hayat kendisini kenara itmeden kendiliinden kenara ekilmek isteyen bir telala ihtiyarl benimsemeye uratn anlad ama babasnn da bir paras olduu sarayn ortadan kaldrlmas iin mcadele etmesine ramen, Reit Paa'y -ihtiyarla rza gstermi bir adam olarak grmeye dayanamad, sz deitirdi. - Annem ne zaman geleceini bildirmi mi acaba? - Anneni tanmaz msn, bir bakmsn sen eve gittiinde o oktan gelmi seni bekliyor, bir bakarsn hemen geliyorum demi aradan yllar gemi hl yok... Ne zaman geleceini dorusu bilmiyorum ama ok ge kalmaz endielenme, Padiah'm kendisini buradan srdrdn unutmaz o, gelip, Padiah'a, sen gnderdin ama bak ben geldim demeden duramaz, oa kalmaz gelir. Reit Paa, susup gzlerini kapatt, syleyeceim sylemekte tereddt eder gibiydi. - Hattzatnda ok vakitsiz geliyor buraya, senin de gelmeni istemedim, muhataral gnlere giriyoruz, imparatorluun drt bir yannda huzursuzluklar sryor, Arabistan'da, Krdistan'da, Balkanlar'da yeni ayaklanmalar eli kulanda bekliyor, Dersaadet'te ise iktidar or57 tadan kayboldu, kimse iktidarn sahibi deil, senin ttihatlar bile ikiye blnd, bir ksm yeni bir frka kuruyor, buralarda yeni bir hesaplama olacak. Hikmet Bey, ocuklarn babalarnn szlerini hep bir abart pay olduunu dnerek dinledikleri gibi dinledi babasnn o szlerini ama birka ay sonra babasnn ngrlerinin ve sezgilerinin ne kadar doru olduunu bizzat yaayarak anlayacakt. O gece Hikmet Bey, babasnn yalsnda kald. Khya kadnla, artk iyice yalanan Habe dadsnn gzlerinde sevgiyi, zlemi ve kendisi iin duyulan Sayfa 21

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kederi grp kendisini sevenlerin kederiyle yeniden yaralanarak, yaamak zorunda kaldklar yznden bir kez daha kendini aalanm hissetti. Babas ise olu adna duyduu acy, bunun bir erkek iin ne kadar yaralayc olduunu, kendisi de karsn kaybetmi bir erkek olarak ok iyi bildiinden elinden geldiince saklad. Yalnzca bir-iki kez Hikmet Bey, babasn, sanki vcudunun bir parasn kaybetmi bir sakata bakar gibi aresiz bir zntyle kendisine bakarken yakalad. Yemei, eskiden olduu gibi sessizce yediler; alar, khya kadnn titiz ve azarlayc denetimi altnda Osmanl mutfann en sekin yemeklerim paazade iin hazrlamlard. Hikmet Bey, hastasn inceleyen bir doktor gibi kendini sezdirmeden inceleyen babasn sevindirecek bir itahla, yatl okuldan eve dnm kk bir ocuk gibi byk bir istekle, kaymakl pilavdan, klbastdan, bir kaa krk tanesi sacak biimde minicik bohalar hainde durulmu Kayseri mantsndan tka basa doyana kadar yedi. Kahveler i ierken iki dost gibi, daha nce pek yapmadklar bir biimde sohbete koyuldular; Mehpare Ha-nm'dan hi sz etmediler, Hikmet Bey'in annesi Mihri-ah Sultan', eski karsndan sz etmekten hep holanan Reit Paa'nn akac taklmalaryla ekitirdiler, paalarn agzl grgszlkleriyle alay ettiler. Osmanl mertiyet alkantlarn yaarken Bulgaristan'n stik-58 lalini ilan etmesinin, Bosna Hersek'in Avustur ya-Macaristan mparatorluu'na ilhak edilmesinin, G-rit'in Yunanistan Krall'na katlmasnn ilerde Bal-kanlar'da byk bir savaa neden olabileceinden konutular. kisi de i siyasetle ilgili konulara girmemeye zen gsterdi; Reit Paa, olunun, Padiah' deviren bir cemiyete ye olmasna krldysa da bunu hi hissettirmedi; belki de, olunun, Hazine-i Hassa'dan geinen dier paazadelerin aksine, hrriyetten yana kp mcadele etmesini beenmi, memnun olmutu ama bunu da aka dile getirmedi. Paa iin de, Hikmet Bey iin de drst ve ahlakl davranmak her eyden daha nemliydi ve onlarn durumunda, drst davranmak, birbirlerinin dncelerine tmyle kar kmakla mmkn olabiliyordu. Kaderin kendileriyle byle oynamasn, kendilerine byle bir te-zat yaatmasn ikayetsizce kabullendiler. Gece yarsna doru Reit Paa, "Ben artk yataym," dedi. - Senin de odan hazrladlar, khya kadn sana yardmc olacak. Hikmet Bey, "Khya kadn yatsn, ben odam biliyorum, " dedi ama Paa ya bu szleri duymad ya da duymazlktan geldi; cevap vermeden, artlar ne olursa olsun, harem blmne geerken hareketlerinde beliren bir eviklik ve neeyle kt salondan. Babas ktktan sonra, Hikmet Bey, hl yaan karn altnda simsiyah akan Boaz'a bakarak bir sigara yakt; ocukluundan beri gelmekten skld, buraya her geldiinde Paris'i zledii evde imdi kendini gvende hissederek ilk kez babasnn yannda olmaktan huzur duydu. Sigarasn itikten sonra kalkt, yllardan beri yatmad odasnda yatmak zere salonun kapsna yrd; kapya giderken, ocukluunun o serazat, dertsiz gnlerini hatrlayp bugn srtna yklenen acy ve utanc dnd bir an; genliinde okuduu Faust aklna geldi, 59 yaadklarn yaanmam hale getirmesi iin eytanla anlama yapabileceini anlaynca, kendi kendine glmsedi; daha sonra Osman'a, "Kaderle ilgili pazarlk yapacak birinin olmasn istiyor bazen insan," diyecekti, "Tanr pazarla yanamadna gre pazarlk yapacak eytandan baka kim kalyor?" O gece pazarlk yapacak bir eytan da yoktu, en azndan salonun kapsndan kana kadar eytann da kendisiyle ilgilenmeyeceini sanyordu. Salondan knca, kapnn yanndaki bir iskemlede uyuklamakta olan khya kadn, gzlerini ovuturarak ayaa kalkt, yanna brakt idare lambasn eline ald. - Sen niye uyumadn khya, ben odam aracak deilim ya, bunadm m dnyorsunuz nedir? Khya kadn, ocukken Hikmet Bey'e eker verdiinde gzlerinde beliren o muzip prltyla, Hikmet Bey'in szlerine aldrmadan koridorda yrmeye balarken, bir yandan da cevap yetitiriyordu: - Seni odana yerletirmeden uyumak olur mu a Hikmet Beyim, sen de tuhafsn, yle sahipsiz boha gibi seni salonda brakp herkes yatacak m yan... Koridorda, kaykhanenin duvarlarna vuran dalgalarn sesini, ahap yalnn pencerelerindeki rzgrl uultuyu, tahtalarn geceleri daha da artan iniltisini duyarak yrdler. ocukken de ayn sesleri duyar, bu yar karanlk koridorlardan geerken hep, Habe dadsnn onu korkutmak iin uydurduu 'hamam anasnn' bir yerlerden kvereceinden korkard; ocukken ruhuna yerletirilen o korkunun, ok klm de olsa yerinde durduunu fark etti, ii hafife Sayfa 22

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak rperiyordu; kaybolup gitti sanlan ocukluk, gitse de, tmden yok olmam, yllar nce yaanlan evin duvarlarnda, koridorlarnda, seslerinde kendinden bir para brakmt. Odann kapsna gelince, khya kadn, kapy yarm ap Hikmet Bey'e yol verdi. Hikmet Bey, "Allah rahatlk versin khya," deyip ieri girerken, khya kadn da, "Bir eye ihtiyacn olur60 sa bana seslen Hikmet Bey, ben ayaktaym, hadi hayrl geceler yiidim," demiti. Souk koridordan sonra, odann ortasnda yanan, pembe-yeil kabartmal byk ini sobann scakln hissetti Hikmet Bey; odaya baknca, pencerenin yannda kendisini bekleyen gen kz grd; henz kapatmad kapy ardna kadar ap, "Khya!" diye bard. Khya kadn, karanlk koridorda uzaklarken arkasna dnmeden, sesindeki alaycl da saklamadan usul sesle cevap verdi: - Paa Hazretleri'nin hediyesi. Hikmet Bey, bir an ak kapnn nnde ne yapacan bilemeden durdu; khya kadn uzaklap koridorun sonunda kaybolmutu, aralk aralk konmu idare lambalarnn, yalnzca kendi evrelerini aydnlatan soluk ziyasndan baka bir ey kalmamt koridorda. Mecburen kapy kapatp ieri girdi. Kz, bileklerinin biraz stnde biten paalar bzgl parlak ipekten beyaz bir alvar, zerine, dizlerine kadar uzanan ayn kumatan dar bir Pstan giymi, beline kaln gmten bir erkez kemeri balamt, ayaklarnda, pembe topuklarn akta brakan inci ilemeli beyaz bir yemeni vard. Misk yayla ovulmu, siyah gm-rah salarn omuzlarna salm, ularna boncuklar dizmiti; akr gzlerini glgeleyen uzun siyah kirpikleri, ulara doru incelen, ortalar birbirine yakn, parlak kara, kemane kalar Hikmet Bey'in hemen dikkatim ekmiti. Biraz nce kt anlalan hamamn buusu hl zerinde duruyordu, elmack kemikleri hafife kk yanaklarnda dolaan kzllk, utangalktan ziyade, sabunlu scak sularn teninde brakt teravettendi; ince parmakl ellerini dmdz inen karnnn altnda balam, bam nne emiti. Bir baka zaman olsa Hikmet Bey, bu emrivakiye fkelenir, kendisine bir kadn hediye edilmesini bir hakaret olarak kabul ederdi ama bunun, olunun ektii strap karsnda aresiz kalan bir babann, yaptnn zavallca olduunu bile bile gsterdii bir aba olduunu 61 anlayacak kadar aresizlie ainayd; yaplan, fkeyle deil, birisinin kendisi iin tasalandn grmenin min-netiyle kabul etti. Bu hogrl olgunlukta, aylardr bir kadn tenine dokunmam bedeninin de rol bulunuyordu elbet. Sobann yanna doru yrd. - Adn ne senin? Kzn, ark syler gibi, ahenkli bir sesi vard. - Adm siz koyacakmsnz efendim, yle dediler. - Adn yok mu ki kzm, ben niye ad koyaym? - Yok efendim. Hikmet Bey srar etmedi, kzn kendisine verilen na-sihatlarn dna kmayacam anlamt; belli ki onu odasna getirmeden nce, 'beyefendiyi memnun ederse, hayatm kurtarabilecei' kendisine sylenmiti. Kzcaz, istikbalini kurtarabilmek iin btn gemiinden vazgemeye razyd; kz ona adn, gemiini, bedenini verecek, eer beenirse Hikmet Bey de ona bakacak ve hayatn emniyet altna alacakt. Pazarlk ak ve berrakt. Hikmet Bey, bir an yzn buruturdu ama sonra kendine ramen yaplan bu pazarla raz oldu. Yataa oturdu - Adn Hediye olsun o zaman. Hikmet Bey, yataa oturur oturmaz, kz yatan yanna seirtip yere kerek ayakkablarn karmaya davrand. Hikmet Bey telala ayaklarn ekti. - Dur ltfen. Kz, korkuyla ayaa kalkp Hikmet Bey'e neredeyse yalvaran bir bakla bakt. - Gel, dedi Hikmet Bey, gel yanma otur ltfen. Ben kendim soyunurum. Nerelisin sen? - erkezim efendim. Gzelliinden belli. Bir 'tadnn tartmasz efendisi olmann btn al-altcln ve her arzuya ak snrsz heyecann ayn anda hissediyordu. Hibir aba harcamadan bir kadna sahip olmak, bunun kendisine ait bir ayrcalk olmad32 m, mazisinin, zeksnn, bilgisinin, kiiliinin, yaad onca macerann, Sayfa 23

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ektii onca acnn bu kz koynuna girmeye raz etmekte hibir rol bulunmadn, bu gece kendisinin yerine bir baka birinin de bu kzla yatabileceim bilmek; gemiini ve onu Hikmet Bey yapan btn kymetleri soyuyor, onu cemiyetin iinde kendi g cyle kendine yer edinen bir insan olmaktan karp j anda, orada yaratlm bir erkee dntryordu. Kendisinin ne gemiiyle ne de geleceiyle ilgilenen bir kadnn, sahip olduu her eyi o gece hi sorgusuz sualsiz, sakmmasz kendisine vereceini bilmenin do duygulara, dncelere aldrmayan, gvdesel bir ehvet' ayaklandrdm, karncalanan bedeninde, belli belirs, titrediklerini garip bir mahcubiyetle fark ettii ellerinde hissediyordu. Genliinde, Paris'te orospularla yattnda da, sahipsiz kadnlarla sevimekte, hep, bir uuruma der gibi bir zavalllk, ayn zamanda da, gkyzne ykselir gibi hibir ahlaksal ya da duygusal kaygyla snrlanmam bir zevk bulur, birbirinin zdd iki uca^doru ekilmenin yaratt gerginlikten de, adn koyamad, ok da fazla kurcalamad hayvans bir haz alrd. Birden oda fazla aydnlk gzkt. - Lambalar sndr ltfen, dedi, yalnzca yatan yanndaki kalsn. Hediye, Hikmet Bey'in kendisini arzuladn sezmiti; ayaa kalktnda kalalar tam Hikmet Bey'in yznn hizasna gelmiti; neredeyse varlndaki btn gc, ancak kadnlarn yapabildii bir ekilde, etine ykleyip, etinden ykselen gizli n erkein etine deeceine emin olarak ar ar yryp lambalar teker teker sndrmeye balad. Ik azaldka, beyaz ipekten elbisesinin parlakl oalyordu, yanan tek bir lamba kaldnda dnp Hikmet Bey'in yanna oturdu. Byk ini soba, iindeki kmrlerin, alttakiler yanp bittike aaya doru kerken kartt grltyle zaman zaman sarslarak, gittike artan bir scaklkla yanyor, kaykhanenin, yalnn ssz koridorlarndan dola63 narak gelen uultusu, akp giden Boaz'n karanlk sularnn derin altsyla birlikte duyuluyordu. Iklar sndrlen oda, tam da Hikmet Bey'in istedii bir lolua kavumu, glgeler leminin hkmranlnda her ey gerek biimini kaybetmi, btn eyalar, soba, konsollar, aynalar, gardroplar, hallar, aydnlkta sahip olduklar biimlerin ve snrlarn dna tap erimi cam gibi birbirlerinin iine akarak onlara bakanlarn her seferinde bir baka ekilde grebilecei byl bir hareketlilik kazanmlard. Glgelerin byd bu scak ve lo odada, imdi Hikmet Bey, aynen odann eyalar gibi biim deitirebilir, Selanikli rahibelerin 'hercaimeneke bakl, solgun ve asil hastas', Paris batakhanelerinde, kzl jartiyerli orospular arasnda aykr zevkler arayan 'perverse' paazadesine dnebilirdi. O odada utanaca kendisinden baka kimse yoktu; gittike azgnlaan arzularnn yaratt bir sisle kapanan zihninde utan da dahil btn duygular yok oldu. Hediye'ye soyunmasn syleyip onu rlplak yataa yatrarak bir sre seyretti. Bacaklarn amasn syledi, sonra kapatmasn, sonra yeniden amasn; kzn bedenini seyrederek gzlerini ondan hi ayrmadan, kendi elbiselerini kard, kzn kk ayaklarndan birine dokundu nce, sonra iki ayan birden avularna ald, yatan ayakucuna rlplak diz kp kzn ayaklarn yanaklarna bastrd. O gece kar sabaha kadar yad ve onlar sabaha kadar, Hikmet Bey'in Fransz orospularndan rendii ve rendiklerine Mehpare Hamm'la birlikte kefedip kattklarnn hepsini denediler. Hediye, hayatnn ilk erkeinden, bazen acyla bazen zevkle inleyerek, bu ehirde yaayan birok kadnn bir mr grmedii, bilmedii, iitmedii birok hazz ve oyunu rendi, kendisinden her isteneni yapt, dahas yapt her eyden tat almay becerdi; gndzleri bir kenara braklan kadnlarn geceleri erkekleri kendilerine balayabileceklerini anlad. 64 f Ta>r'y iaret eden upuzun dev parmaklar gibi gkyzne dikilmi, kardan bembeyaz minarelere kan si yah cppeli mezzinler sabah ezanlarn okuyarak, ehre yeni bir gnn ve ibadet vaktinin geldiini haber verirlerken Hikmet Bey, k olduu insandan bir bakasyla seviip bu sevimeden zevk alan her gnahkr gibi, sevdii insann da bir bakasndan zevk alabileceim acyla fark ederek, zevkle doymu yorgun bir beden v^e kskanlkla sancyan huzursun bir /ihinle uykuya dalarken, Mehpare Hanm' djnd. Mehpare imdi ne yapyor acaba?'1 diye kendine sorup, bu sorunun cevabm duymak istemediini bilerek Hediye'nin scaklna sokulup, yeniden hercaimenekeye benzemi yzyle bilin mez ryalar grmek zere kendinden geti. Elesi sabah uyandnda, kendini uzun zamandr hissetmedii kadar gl Sayfa 24

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak hissediyordu, kaybettii erkekliine ve gururuna sanki yeniden kavumutu; iri bir kedi gibi gerinerek yatan iinde dndnde, kendini bu kadar memnun hissetmesine neden olan kadnn baucundaki iskemlede oturduunu grd Hediye, boynuna kadar ilikli, lacivert kadifeden dik yakal uzun bir elbise giymi, beline daha nce takt gm kemeri takmt. Gzlerinin altnda, nceki gecenin izleri olan koyu halkalar vard, elbisesinin aksinden olsa gerek o halka1, ar da lacivert gzkyordu ve yzne dan? yorgun ama daha manal bir ifade veriyordu; Hikmet Bey'in uyandn grnce glmsedi, onun glmsediini grmek a~rtt) Hikmet Bey'i, nedense onun kendisine glmseyebilece-i, aralarnda byk iliki kurulabilecei hi aklna gelmemiti. - Kahvaltnz buraya m getireyim; yoksa sa:onda m yemek istersiniz efendim''' Hikmet Bey, yeni bir damat gibi Hediye'yle birlikte odada kahvalt etmekten tand. -- Salona hazrlamalarn syle ltfen. - Peki efendim. l.syan GunKnnde Ak 65/5 Hediye odadan knca, Hikmet Bey, onun geri dnp kendisini plak grmesinden ekinerek telala giyindi. Kravatn balarken Hediye ieri girdi. - Kahvaltnz hazrlyorlar. Bir an tereddt ettikten sonra, bir mahremiyeti paylamakta ancak kadnlarn gsterebilecei bir doallk ve yaknlkla, "Hamam yakmlar efendim, su dkn-meyecek misiniz?" dedi. Hikmet Bey, yal halknn kendisiyle alay edebilecei kaygsyla, sinirli bir sesle cevap verdi: - Hayr, kendi evime gittiimde ykanrm, imdi ne lzumu var? -- Siz nasl mnasip grrseniz - Paa Hazretleri burada m? - Sabah erkenden gitmiler efendim. Hikmet Bey rahatlad, bu sabah babasyla karlamak istemiyordu, babasnn da kendisiyle karlamaktan ekindiini anlad; aralarndaki bu su ortakln hazmedebilmeleri iin bir sre birbirlerini grmemeleri gerektiini ikisi de sezmiti. Kendisi iin hazrlatlan kekikli zeytinlere, eit eit reellere, imparatorluun drt bir yanndan zel getirtilmi envai tr peynirlere, lop yumurtalara, muska breklerine, iek kokulu ballara, stl taze kaymaklara, tereyana elini bile srmeden, kendisini ayakta izleyen khyayla Hediye'nin baklar altnda acele bir ay iip khya kadna dnd: - Syleyiver de arabay hazrlasnlar, gidip bir eve bakaym. - Araba hazr bekliyor Hikmet Bey, ne zaman arzu edersen gidebiliriz. - Nereye gidiyoruz? - Nianta'ndaki konaa. Hikmet. Bey, bir paazadenin sinirli markltyla homurdand: - u m biliyorum, gidiyoruz ne demek? 66 - Paa Hazretleri benim de bir zaman senin yannda kalp eve bir ekidzen vermemi emretti. Sonra bayla Hediye'yi iaret etti. - O da bizimle gelecek. Hikmet Bey, meseleyi uzatmann, durumu daha da zorlatracan anlad. - Hadi yleyse, abuk hazrlann. - Biz hazrz zaten, araflanp kalm. iki kadn, erkei daha huysuzlatrmadan aceleyle odadan karken, Hediye'nin baklarndaki ksknl grd Hikmet Bey ama aldrmamaya alt; kzcaz bir gece nce onunla her eyini paylaan erkein, ertesi sabah kendisini orada brakp gitmek istediini anlamt. Bir-iki dakika sonra iki kadn, ellerinde bohalary-la, araflanm olarak geldiler, hi konumadan arabaya binip, hi konumadan Nianta'ndaki konaa vardlar; Hikmet Bey'in asabiyeti kadnlar korkutmutu. Khya kadn, Hikmet Bey'in utand iin byle homur-dandn anlamt ama Hediye bunu anlayabilecek durumda deildi, o beenilmediini dnyordu. ki katl, kagir konak, geni bir bahenin iindeydi, bahe kapsndan girildikten sonra akl tal bir yoldan geni kapya ulalyordu, kapnn nnde mermerden be basamak vard, alak bir duvarla evrilen bahenin br yannda ayn Hikmet Bey'in konana benzeyen, iki katl ta bir konak daha grnyordu ama Hikmet Bey, ona bakmad bile, kimseyle komuluk etmeye niyeti yoktu. Konan ii, bir zamanlar Mehpare Hanm'la birlikte oturduklar ili'deki Sayfa 25

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak konaa benziyordu, en azndan o sabah Hikmet Bey, yeni evini o eski eve benzetti; hizmetiler daha bey gelmeden btn evi temizleyip sobalarla, mineleri yakmlard, evin ii scackt. Hikmet Bey eve girer girmez, azarlar gibi, hamam yakmalarn syledi, hamamn hazr olduunu sylediklerinde daha da sinirlendi. Herkese, her eye bir kusur buluyor, evin iinde hizmetilerin elini ayan birbirine dolandran bir fkeyle dolap eyalarn yerlerim dei67 tirmeleri iin e^irer yadryor, uaklarla hizmetiler, yerini deitirmek iin bir eyay tuttuklarnda ayn fkeyle o eyay yerine brakmalarn sylyordu. Yaptklarnn hi yakk almayan bir huysuzluk olduunun farkndayd ama kendine hkim olamyordr. Sonunda, konak halknn rahat bir n.rfes almasn salayarak ykanmak iin hamama girdi; mermer zeminli geni oda lavanta kokulu bir buharla kaplyd, Avusturya'dan getirtilmi nikelajl musluklarn altna, talya'dan getirtilmi bir kvet yerletirilmiti. Soyunup kvete girecei srada, kap ald, ieri Hediye girdi, ba n nne eip krgn bir sesle, "Bir emi iniz var m efendim?" diye sordu. Kaln kadife elbisesiyle buharlarn arasnda tuhaf bir grnts vard ve Hikmet Bey ona baktnda elinde olmadan onun bir gece nceki plakln ve kendisi ne verdii hazz hatrlyordu; bunun hatrlamasyla birlikte aklna Mehpare Hanm'n imdi ne yapt geliyordu ama ne Mehpare Hanm' hatrlamak bu kz; arzulamasn engelliyordu ne de bu kz arzulamak Mehpare Hanm' aklndan karmasna yardmc oluyordu. Garip bir zincire dolanm gibiydi, bu kz arzuladka Mehpa re Hanm' daha ok hatrlayp daha ok kskanacak ama bu kz arzulamaktan da kurtulamayacakt. Azarlar gibi konutu: - O elbiseyle burada terleyeceksin. Szlerinden iki ayr anlam karmak da mmknd, terleyecei iin Hediye dar kmalyd ya da terleyecei iin Hediye soyunmalyd; Hikmet Bey karar kza brakm, nedense kendi isteini aka sylemeye utan mt. Hediye de onun ne dediim, ne isteaki tam kes-i.iremedi, buharlarn arasndan bir adm atp Hikmet Bey'in yzne bakt; bu sabah Hikmet Bey'in szlerinden deil de baklarndan bir anlam karabileceini sezmiti. Btn o barp armasna, fkelenmesine, azarlar gibi konumasna ramen Hikmet Bey'in yznde yalvaran bir ifao13 grlyordu. stedii her eyi yapmaya, her 68 emrini yerine getirmeye hazr olan bu kza isteini sylemeye bu sabah utanyordu, belki de bakalarnn, uaklarn, hizmetilerin bu ilikiye ahit olmalar, aralarnda olup bitenin alenilemesi onu utangalatrmt, oncu yaadklarndan sonra imdi hayatndaki tek kadnn gen bir erkez halayk olmas ve bunun aka bilinmesi onu tedirgin ediyordu Hediye, elbisesinin dmelerini zmeye balad ama kadnca ve kk bir intikam almaktan da geri kalmyordu bunu yaparken, ldrtc bir yavalkla zyordu minik dmeleri; kendisine hibir sz hakk tannmam bir ilikide bile bir kadnn kendine sadece kendisinin hkim olabileceini, nemsiz de olsa, bir alan yaratabileceini bu yavalyla Hikmet Bey'e gsteriyor, yalnzken onu byle isteyip de bakalarnn yannda hor-lamasrn kendisinde yaratt krgnln acsn karyordu. Hikmet Bey, kzn ne yaptm ve kendisinin aslnda yakksz bir kabalk gstermi olduunu fark etti, glmsedi ve orada, o anda, bir daha bu kza bakalarnn yannda kt davranmamaya karar verdi, kendisine yakmayann asl bu davran olduunu, kz soyunurken aka anlamt. Glmsedi. - Sen onu tek bana kartamayacaksn galiba, yardm edeyim mi? - Ben kartrm efendim. - Niye bana her lafn banda efendim diyorsun? - Biz yle syleriz efendim, yle terbiye grdk. Hikmet Bey, ban kvete dayad. - Peki yleyse, kartn bakalm efendim. Bu kk aka etkisini hemen gsterdi ve Hediye e"1 bisesinin dmelerini inanlmaz bir abuklukla zd. Hikmet Bey gerek bi^ aknla derek kzn slbisesi-nin altms hibir ey giymemi olduunu grd. Ondan sonraki gnlerde, kza bi? nanraefendiym gibi davrand, konak halknm da oy1 e davranmasn salad; Hediye ise tavrm va saygsn hi deitirmeyerek, 9 Sayfa 26

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kendisine byle davramlmasm hak ettiini gsterdi. Aralarndaki ban her geen gnle biraz daha glendiini hissediyordu Hikmet Bey; bu bir ak deildi, hl Mehpare Hanm'a kt ve hibir zaman Hediye'yi yle sevmeyecekti ama gen kz da onun vcudunun bir paras olmu gibiydi, onun hep yannda olmasn istiyor, onunla birlikte olmaktan, birlikte ykanmaktan, birlikte uyumaktan, kk akalar yapmaktan, artk kolayca vazgeemeyecei kadar holanyor, arada bir pahal hediyelerle kz artp sevindiriyor ve srekli Mehpare Hanm'in da byle eyler yaayp yaamadm merak ediyordu. Koskoca ehirde Mehpare Hanm hakknda bilgi alabilecei kimse yoktu, eski karsnn akrabalar lmt, yaasalar bile gidip onlara soramazd, aslnda kendisini brakp bir baka e kee giden H.ars hakknda kimseye bir ey sormas mmkn deildi. Mehpare Hanm'in neler yaadn renmek istiyordu, reneceklerinin kendisini nasl yaralayacan, nasl zeceini, hatta belki son zamanlardaki en byk sevinci olan Hediye'den bile soutacan, ondan uzaklatracam bilse de bu merak iinden silemiyordu. O sralarda Dersaadet'te, Mehpare Hanm'm Se-rez'de 'Yunanl zamparasyla' neler yaadn bilen iki kii buluauyordu; biri, bazen dmanlarn dostlardan daha sadk olabileceini gstermek istercesine, herkes bu gzel kadn unutmuken bile onu asla unutmayan ve yalnzca kendi bildii yollardan onun hakknda bilgi edinen Hasan Efendi, dieri ise Hasan Efendi'nin bildii her eyi bilen eyh Yusuf Efendi'y^L kisi de, Hikmet Bey'in renmesi halinde ekecei acnn benzerini ekerek. Mehpare Ham'm ok mesut olduunu, dnyaya tldrmadm biliyorlard 70 Serez'deki yeni yl kutlamalarndan gn sonra Mehpare Hanm'm Konstantin'le birlikte, artk dedikodularn dindiine inanarak dnd Selanik, gzel kadn, okalipts aalarnn k yamurlar ile keskinlemi kokul aryla karlad. Ne olursa olsun skneti hi bozulmayacakm gibi gzken zengin mahallelerinin bahelerindeki iek kokusu, kordon boyuna sralanm birahanelerinden taan bira kp ve kzarm kalamar kokusu, sahildeki yosun ve deniz kokusu, pastanelerinden yaylan stl kakao ve vanilya kokusu, cafe antatlardan ykselen konyak ve kadn kokusuyla, ehir, Mslman sahiplerine ramen Hristiyan bir rayihayla nefes alp veriyordu. Hrriyetin ilan burada Dersaadet'te olduundan daha fazla hissediliyor, siyaset, her an byk bir panayr kavgasna dnebilecek izlenimi yaratan bir cokuyla yaanyordu. Ekalliyetin cemiyetleriyle, sosyalistlerle libealleri partileri, imparatorlukta kurulacan varsaydklaj yeni bir hayatn haritasn kendilerince izebilmek iin toplantlar dzenleyip kongreler yapyorlard. eh:e damgasn vuran ttihatlar ise bu n imparatorlukta bir efsane>e dnmelerine ramen ak n ve huzursuzdu, aniden ele geirdikleri gten korkmular, bu gcn altnda ezilmiler ve lke ynetimine sahip kamam lar-d. 71 lkede yle tehlikeli bir belirsizlik vard ki, kimse uzanp da iktidarn dizginlerine dokunamyordu, "herkes ellerinin yanacandan, bunu hayatyla deyeceinden ekiniyordu; lkenin bir padiah, kabinesi, meclisi, ok gl olduu sanlan ttihat Terakki gibi merutiyeti ilan ettirmi bir cemiyeti, eitli fikirlerden ve akmlardan oluan partileri olduu halde, lke kimse tarafndan ynetilmiyor, gnbirlik kararlarla bir belaya doru srkleniyordu. enliklerle gelen hrriyet, buna alkn olmayan bir idarenin elinde kanl bir istikbalin habercisi olan fkeli ve ihtirasl bir anariye dnyordu. mparatorluun, kanl bir altst oluun arifesini sinirli bir sevinle yaad o tuhaf ve karmak gnlerde Mehpare Hanm, kimselerin dikkatini ekmeden Yunanl sevgilisinin ehrin kndaki byk konana yerleti. Ayn imparatorluk gibi o da kendi tarihinin en hr, en cokulu, en huzursuz ve en mutlu gnlerini yayordu. Hayat hibir zaman bu kadar belirsiz, gelecei hi bu kadar mehul olmamt ama bu belirsizlik belki de ilk kez onu korkutmuyor, tam aksine, uurumun kenarndaki bir dala tutunmu biri gibi yaama isteini, na-yata sarlma arzusunu artryordu. Etinin azgn huzursuzluu, o gne dek, hep sevildiini ve hep sevileceini bilmenin gveniyle maran ruhunu daima bunaltm, rahatsz edici bir sknetin iinde o huzursuzluk, nne kan hibir engele rastlamadan alabildiine geliip bym, onu sinirli, huysuz, srekli etini doyurmaya alan bir bencil yapmt. imdi ilk kez, kendisi kadar sevilmeye alkn, mark, bencil, her an insann elinden kayacakm duygusu uyandran oynaklktaki bir erkekle karlanca, kskanl, kaygy, kaybetme korkusunu renmi, her zaman Sayfa 27

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak doyurulmay bekleyen a etinin karsna, o gne dek hep doymu ve rahat olan ruhu, ilk kez etinkine benzer act-c bir alkla kmt. 72 Hayatna yeni bir huzursuzluun eklenmesi, bedeninin doymak bilmez hkimiyetini krm, etiyle ruhu arasnda bir denklik ve denge yaratm, bu denklik de onu, ne tuhaftr ki sakinletirmiti, evet, eskiye kyasla huzursuzluklar daha fazlayd; imdi Konstantin'in nereye gittiini, kimle grtn, ne zaman geri dneceini, hayatnda baka kadnlarn olup olmadn, kendisinden sklp sklmadm srekli merak ediyor, erkein her hareketinden, her bakndan, sesinin her tonundan bir mana karmaya alyordu. Artk baka insanlara tahamml yoktu, erkeiyle yalnzca yatak odasnda deil gnn her saatinde ilgileniyor, sadece onunla olmak, daima onunla babaa kalmak istiyordu. Btn bunlar ona bilmedii bir mutsuzluu ama ayn zamanda bilmedii bir mutluluu retiyordu. Yaad kk hayal krkhklaryla endielere ramen bilmedii bir mutluluu tatmaktan honuttu; hayat, eyh Yusuf Efendi ile evlendii o uursuz gnden bu yana ilk kez yatak odasndan km, salonlara, bahelere, ehirlere yaylmt. Konstantin, neredeyse hayvans bir igdyle, Mehpare Hanm'm mutluluunu ve mutsuzluunu ayn ekilde besliyor, ift atl bir arabay srer gibi, bu iki duyguyu hep babaa koturuyor, birinin dierini gemesine izin vermiyordu. Bir gn Mehpare Hamm'm yan banda, ona akn fsldayp ellerini tutarak, bahede, aalar altnda yaptklar yrylerde, ona sarlp, zaman zaman bir aa gvdesine dayayp uzun uzun perek onunla eski Yunan felsefesinden, iirden, mitolojiden, Mehpare Hanm'm, Konstantin'in bildiini asla tahmin etmedii bu konulardan sz ediyor, ona ocukluunu anlatarak bazen Olimpos Da'nn tanrlar gibi derin ve dolgun bir sesle, Kzen limanlarda klhanbeylik eden bir palikaryann rtkan sesiyle hikyelerden hikyelere geerek onu elendiriyordu. Geceyi, oyunlarna her zaman Mehpare Hanm' artan yeni bir oyun, yeni bir dokunu, yeni bir szck, yeni bir ac ekleyip yumuak temaslar ve 73 gl sarllarla, bir tenin bir tene deiinin mziini, her notaya hakkn vererek ve btn tulara, bazen bir kadn bazen bir erkek gibi dokunup Mehpare Hanm'n bu mzii ta iinde hissetmesini salayarak geirdikten sonra ertesi gn minnettar ve mutlu uyanan Mehpare Hanm' terk edip ortadan kayboluyor, btn gn kkte, erkeinin nereye gittiini merak ederek sinirli sinirli gezinen Mehpare Hanm' bir pheden bir pheye dolatrp zyordu. likilerini, hibir zaman bir limana varamayan ama hep huzurlu bir limana varacaklar duygusu da hi eksilmeyen, srprizlerle ve maceralarla dolu bir byk yolculua eviriyordu. Asla tek bir duygunun iine samayan Mehpare Hanm, hibir duygunun, mutluluun ya da mutsuzluun, sevincin ya da kederin, zlemin ya da kavumann iinde sklmaya vakit bulacak kadar uzun kalamadan, bu duygu deiikliklerinin tayfununda, heyecandan ii kamaarak savrulup duruyordu. Mehpare Hanm, yeni karlat, kukuyla beslenen bu acda ve endiede bir mutluluk buluyordu; sklmaktan ve skntdan lesiye korkup bunalan bu gzel ve kaprisli kadn, acdan bir haz kartabiliyordu. Acy, endieyi, pheyi ve kskanl bir hazza e-virebilmesinin srr ise, hl istedii zaman oyunu tersine dndrp Konstantin'i de dier erkekler gibi avucu-nun iine alabileceine olan gizli gveniydi; bu gven, kendisini acya hi tereddtsz brakabilmesini salyor ve dier birok insann aksine acdan kamyor, tam tersine bu acnn sona ermesinden, iinde yaad sarho edici gelgitlerle alkantnn tkenmesinden ekiniyordu. Uzun yllar srm gvenli bir hayatn ardndan imdi nn ihtiya duyduu, huzursuzluk, kuku ve tedirginlikti, bir keresinde Osman'a syledii gibi: "Herkes kendinde olmayan arard, bazen o arad bakalarnn bulmaktan korktuu bir ey olsa da." Uzaktan bakldnda, bu ilikide hrpalanan Mehpare Hanm gibi grnmesine ve gerekten de hrpalan74 masna ramen, onun aclara ve kskanlklara kendini arzuyla brakmas, bundan tat almas, Konstantin'i, duygu ayaklanmalarn daha da beslemesi iin gizli gizli kkrtmas, daha nce hi byle bir eyle karlamam olan erkei tedirgin ediyordu. Neden Mehpare Hanm'n dier kadnlar gibi acdan kurtulmaya almadn, neden gvenli bir hayat kurmak iin kendini zorlamadn, neden onun kaamaklarn bask altna almaya uramadn anlamakta ok zorlanyordu. Kadnlarla srekli oynad ve ok sevdii bu oyunun bir kesinde kendisinin gremedii gizli bir para olduu ve onun Mehpare Hanm tarafndan sakland duygusuna kaplyor, ilikide pheyi, belirsizlii yaratan kendisi olduu Sayfa 28

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak halde, Mehpare Hanm pheden yaknmad iin Konstantin phelere sahip oluyor, Mehpare Hanm' kkte brakp ehre indiinde, akl kkte kendisini bekleyen kadnda kalyor, dndnde, hi deti olmad halde, uaklar incelikli sorgulara ekiyor, bilmedii bir eyi renmeye urayor, kke yabanc birinin gelip gelmediini, Mehpare Hanm'n hi dar kp kmadn soruturuyor, onun kkten hi ayrlmadm renince de evdeki yakkl uaklar, gzel yzl, grbz bedenli Arnavut bahvanlar dmanca gzlerle izliyordu. Mehpare Hanm'n artsz teslim oluu, onu teslim alan erkei rahatla emiyor, alabildiine tedirgin ediyordu; Mehpare Hanm biraz sylense, yaknsa, sitem etse, ehre gitmemesini istese Konstantin kendisini daha iyi hissedecekti ama Mehpare Hanm bunlarn hibirini yapmyordu. O, ektiklerinden holanyordu ve bunu Konstantin'in anlamasna imkn yoktu; kadnlar ok iyi tandn sanan her erkek gibi de alkn olmad, daha nce grmedii bir kadn davranyla karlatnda aryor, kendisine olan gveni sarslyordu. Mehpare Hanm, teslim olurken bile kendini teslim alam esir etmeyi beceriyordu. O gne dek ak oyunlarnda hep kendi glerinin ve hkimiyetlerinin tadn karm, biri kendi gzelliine, 75 dieri ekiciliine hayran bu iki insan, ilk kez kendi zaaflarnn ve gszlklerinin farkna varp bunun kendine zg tadn ve heyecann, birbirlerine esir olarak yaarken, arada bir soluklanmak ve tazelenmek iin baka insanlarn arasna da kyorlard ama Mslman kesim, zellikle de Selanikli ttihatlar, Mehpare Hanm', 'bir gvura kam orospu' olarak grdklerinden, mecburen yabanc grevlilerle ve yerli Rumlarn zenginle-riyle gryorlard. Mehpare Hanm, her zaman olduu gibi o evrelerde bir hayranlk dalgalanmas yaratyor, etraf daima erkeklerle doluyor, onun erkekleri olmadk hayallere srkleyen aksanl Franszcasn dinleyip, kocasn brakp kaan bir kadn olmasna ramen ald terbiyeyi kalabalklarn iinde hi unutmasna izin vermeyen Osmanl arballnn ona katt esrarengiz havay ilerine ekiyorlard. Gizli gizli hepsi, kocasn terk etmi kadnlarn karsnda erkeklerin her seferinde aklna gelen, 'bir dahaki sefere benimle de ayn eyi yapar m' sorusunu kendilerine soruyorlar, aka olmasa da anlalacak biimde ona kur yapyorlar, Konstantin'i itiraf edemeyecei bir kskanlkla yaralyorlard. Bu toplantlarda erkekler genellikle gecenin bir vakti siyasetten sz ediyorlard, bu konumalar, kadnlarn kendi aralarnda dedikodulara daldklar zamanlard; sonra erkeklerle kadnlar yeniden ortak konularna, edebiyata, konserlere, o gnlerde parlayan sopranolara, yeni alnan kklere, yolculuk anlarna dnyorlard. Mehpare Hanm siyasetle hi ilgilenmiyor, erkekler bu konulara daldklarnda, onlar aaladn belirten bir edayla yanlarndan uzaklayordu ama son zamanlarda konumalarndaki zafer havas, Girit'i Yunanllarn almas karsnda duyduklar sevinleri, kadnl erkekli kutlamalar, Osmanllarla, Padiah'ia, ttihatlarla alay etmeleri, Mehpare Hanm' ilk kez rahatsz etmi, ona, yabanc bir evrede bulunduunu hissettirmiti. O gne dek insanlar yalnzca kadnlarla erkekler ve zenginlerle fakirler olarak ayran Mehpare Hanm, in76 sanlar arasndaki farklarn sadece bunlardan ibaret olmadn, konumalar karsnda hissettii fkeyle anlyordu. Bir gece byle bir davetten dnerken, kanlmaz tartma bagsterdi. Mehpare Hanm sinirli bir sesle Konstantin'e kt: - Nedir bu Girit, Girit, Yunan hkmeti bir aday ald diye biraz fazla sevinmiyor musunuz, yani bu konumalarda bir tuhaflk, ne bileyim bir hoppalk bulmuyor musun sen? - Bunun hoppalkla ne alakas var, insanlarn esaretten kurtulmasna sevinmek neden hoppalk olsun? - Sana ne Yunanllarn ald adadan, sen Osmanl tebas deil misin? - Osmanl tebasym ama ben Yunanlym, benim damarlarmda Yunan kan var. Mehpare Hanm, her zamar kadnlarla konumak iin hafif konular seen Konstantin'in bu szlerine gerekten sinirlendi. - Bu kan lakrds da nereden kt imdi, ben senin arab kandan ok sevdiini sanrdm, hem sen damarlarnda dolaan kan yeni mi fark ettin, bugne kadar byle eyler sylemezdin. Konstantin, kavga etmek yerine Mehpare Hanm' dosta kendi tarafna ekmek istedi. - Bizi Osmanl ok ezdi Mehpare. Konstantin'in dosta sesine Mehpare Hanm Sayfa 29

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak dmanca bir sesle cevap verdi' - Hi ezilmi gzkmyorsun, ban, bahen, araphanelerin, servetin... Biraz nankrce davranmyor musun? - Zenginlik her zaman yetmiyor, sen hi gvur y 3, Rum palikaryas diye kmsendin mi, hi horlandn m, hi sana bu topraklarda senin aslnda pheli bir g-yjr olduun hissettirildi mi? Ne kadar zengin olursan ol, en fakir Mslman, en ahlaksz Trk bile senden daha kymetli, daha fazla emniyet telkin eden biri oldu mu9 Mehpare Hanm ban sallad. 77 - Ben sana kt davranan kimseye rastlamadm bugne kadar, biraz mbalaa ediyorsun bence. - Bunu sen anlamazsn, sen o baklar, o kmsemeyi, o aba altndan sopa gstermeleri hi yaamadn. - Nasl yaamadm, seninle gittiim her davette yayorum. - Niin byle sylyorsun, sana hep bizden biri gibi davranyor herkes, etrafnda pervane oluyor. - Bu da bir aalama deil mi? Ben sizden biri deilim ki, bunu sylersem beni reddedecek gibisiniz hepiniz. Konstantin, "Esas sen imdi mbalaa ediyorsun," diyerek Mehpare Hamm'n salarn usulca okad. - Hadi brak bunlar, siyaset bizi alakadar etmez, en azndan bizim aramzda siyasete yer yok... O gece bu konuma orada bitti, sz deitirdiler ama ikisi de aralarnda o gne dek farkna varmadklar bir ayrlk olduunu zlerek anladlar. Bir daha bu konuya deinmemeye zel bir dikkat gsterdiler; yalnzca bir kere, geceleri kke gelen, kaln bykl, siyah elbiseli adamlarn ziyaretleri sklamaya balaynca, adamlarn kendisine baklarndaki dmanl ve odadan kmasn beklerkenki sabrszlklarn gren Mehpare Hanm sevdii erkei uyard: - Konstantin, tam olarak ne yaptn bilmiyorum ama kahramanla heves etme, bunlar senin yapacan iler deil. Konstantin gld. - Sen kahramanl da biliyorsun demek. Mehpare Hanm, olgun bir tavrla ban sallad. - Geceleri byle ziyareti kabul eden bir kahramanla evliydim. Hikmet Bey'den sz almasndan pek holanmayan Konstantin sanki aldrmyormu gibi davrand. - Eee, ne oldu? - Kendini vurdu. Konstantin yeniden gld. 78 - Ziyaretiler yznden vurmad kendini, onun kahramanl seninle birlikte olmakt, onun bedelini dedi. Mehpare Hanm, bu szlerde hakaretamiz bir eyler sezerek Konstantin'in yzne, devam etmesini bekleyerek bakt. Konstantin, biraz ileri gittiini anlad. - Benim kahramanlm da ayn Mehpare, ben de seninle birlikteyim ve ben de bunu hayatmla derim, emin ol senden baka bir tehlike yok hayatmda. Mehpare Hanm, cevap vermedi, bir daha da bu konuyu hi amad, zaman zaman kayglansa da bunu dile getirmedi, sadece Konstantin'le aralarnda ilk kez yabanc bir unsurun bulunduunu daha iyi anlad ve kadnlarla erkeklerin ilikilerinde de akla, sevimenin dnda da bir eyler bulunabileceini hayretle fark etti. Aslnda bunlarn hibirine ok da fazla nem vermedii halde Hristiyanlarn sevinlerinin kendisini onca fkelendirdiini, dinlerin, devletlerin, snrlarn insanlarn en mahrem ilikilerinde bile kendilerine bir yer bulabildiklerini anladktan sonra Mehpare Hanm toplantlara, davetlere gitmekten vazgeti, kke kapand. Konstantin ehre inmedii zamanlar onunla eski hayatna devam ediyordu, Konstantin gittiinde ise ya bahede yrye kyor ya da minenin bana oturup Paris'te, eski kaynvalidesinin yannda bulunan oluyla kzna mektuplar yazyordu. Hikmet Bey'den olan olu Nizam, hele babas ald yaradan kurtulduktan sonra, annesini ok abuk balam, Mehpare Hanm'm yazd mektuplara, hibir zaman bir sayfay gemeyen ama her zaman ok scak, ok elenceli mektuplar yazarak cevap vermi; 'hanm sultann' yannda geirdii ve ok da memnun olduu anlalan Paris gnlerim, annesini glmsetecek biimde anlatmt. Bulunduu yere derhal uyum salama yetenei sayesinde Nizam, Paris'teki evreye de uyum salam, gittii okulda kzlarn gzdesi olmu, teneffslerde onlardan pckler almay bile ksa zamanda becermiti. Babaannesine kar daima Sayfa 30

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sayglyd, karsndakilere her zaman onlar memnun edecek bir biimde davranma79 yi beceriyor, bunu da ucuz bir karclkla ya da art niyetli bir dalkavuklukla yapmyor, aslnda kendisi de dahil hi kimseye ok fazla nem vermediinden, kimseyi zecek kadar da ciddiye almyordu. Onun iin hayat bir elenceydi ve elenceyi bozan her ey Nizam iin bir ze-kszlk ve manaszlkt. Paris'in zengin burjuvalaryla aristokratlarnn ocuklarnn gittii okulun apkmla-ryla arkadalk kurmu, derslerden sonra onlarla cafele-re gidip, bir kadeh krmz arap iip, kzlardan ve kadnlardan konumaya almt; babaannesinin ok zengin ve nl bir prenses olmas, yakkll, nkteleri, hazrcevapl ve yanndakilere hayat hep tanmas kolay bir hafiflikte gsterebilmesi onu ksa zamanda okulun gzdesi yapmaya yetmiti. Rukiye ise vy babasnn bana gelenleri ve annesinin Hikmet Bey'i terk etmesini, Nizam kadar rahatlkla kabullenememiti, Mehpare Hanm'n mektuplarna verdii cevaplarda her zaman hissedilen bir krgnlk ve uzaklk vard. Nizam'n mektuplar Mehpare Hanm' ne kadar elendriyorsa Rukiye'nin pek de sk olmayan mektuplar da o kadar zyordu. Mektuplar, hibir zaman aka dile getirilmeyen ama her zaman hissettirilen bir sulamann izlerini tayor, Mehpare Hanm kznn kendisini affetmediini anlyordu. Okulda ok fazla arkada edinememiti, arkadalarn rkten mesafeli bir davran, holanmad eylere kar tepkisini aka ortaya koyan bir tavr vard; btn drstlne ve ak yrekliliine ramen, hatta bu yzden gizemli ve mark bir ark prensesi gibi herkesin ilgisini ekiyor ama herkesi de kendisinden uzak tutuyordu. Yalnzca, Rus asll bir felsefe profesr olan Kona-rov'un, mrdm eriine benzer gzlerinde hep garip bir hzn bulunan, sa kann stne den kuzguni siyah peremini sabrl bir hareketle geri atan, suskun olu Boris'le, dostlua m yoksa aka m dneceim bilmedikleri bir arkadalk kurmutu. 80 Arkadalkla sevgililik arasnda uzanan o isimsiz ve mulak alanda, duygulardan hi sz etmeden, sadece karsndakinin ilgisini hissederek dolamann yaban yemilere benzeyen lezzetli ve kekremsi tadm ilk kez reniyordu. Kendisini terk ettii iin affetmedii babasnn, vey babasn terk ettii iin affetmedii annesinin ve ne kadar severse sevsin duygularm hi gstermeyen vey babaannesinin yannda bulamad ve btn ocuklar gibi, asi, hatta zaman zaman terbiyesizce bir bakaldrsn altnda sakl tuttuu snma isteinin tatminini, Konarovlarn evinde bulmutu. Neredeyse her gn, okul knda " amura, kara aldrmadan Boris'le sokaklarda yryor, sonra da souktan uyumu bir halde onlarn evine gidip, Madam Konarov'un hazrlad jambonlu sandvilerden yiyip, sabrszlkla Profesr Konarov'un alma odasndan kp yanlarna gelmesini bekliyordu. Profesr Konarov, dalgal, uzun beyaz salar, geni omuzlar, iki metreye yaklaan boyuyla bir step aslanna benziyordu; evcilletirmekte glk ektii gr sesiyle, yanna oturan ocuklara, onlarn zeksndan ve alakasndan memnun bir ekilde felsefeyi, hayat, Rusya'da yaanan 1905 ayaklanmasn, Paris-komnn, cemiyetin iindeki snflar, filozoflar, filozoflarn, yazdklar olaanst kitaplara hi benzemeyen gnlk hayattaki kk zaaflarn anlatyordu. Rukiye, her soruya, bazen bu sorular ok ocuka, hatta aptalca da olsa, byk bir ciddiyetle cevap veren Profesr Konarov'dan renebileceklerinin hepsini hemen renmek ister gibi bir sabrszlkla aklna taklan her eyi soruyordu. Profesr Konarov'a duyduu hayranlk ve ballk arttka Boris'e olan ball da artyordu. Bir leden sonra, Profesr Konarov'un karsna gstermeden iine azck Konyak katt kakaolarm ierken, her zaman olduu gibi cevaplanmas zor sorularndan birini, Profesr' kahkahalarla gldrerek, "FelIsyan Gnlerinde Ak 81/6 efe nedir Profesr Konarov?" diye soru vermiti. Sorusuna ksa, kesin ve ak bir cevap bekledii anlalyordu. Hayat, yallarn karmaklatrdna, aslnda hayatn ok basit ve kolay olduuna inanan genlerin bu tr sorularna alkn olan Konarov, bin bir zorlukla bulduu o sert ve tatsz Rus sigaralarndan birini yaktktan sonra, "imdi, bak Rukovna," diye balamt. Her biri asLnda gizli kalm bir tiyatro oyuncusu olan hocalann ou gibi anlattka kendi sesinin ve tiradnn cokusuna kaplan Profesr Konarov, felsefenin 'hayat nedir' gibi ok basit ve sradan olan ve sradanl-ndan dolay da insan kaderinin iine hapsolduu alay c bir manaszl iaret eden Sayfa 31

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sorunun cevabn aradn, hibir zaman bu cevab bulamayacam bilmenin grkemli aresizliyle bylendiini ama cevapsz sorularn peinde koarken insanlara cevaplan bulunabilecek baka sorular sunduunu ve hep arayan felsefenin aksine hep bulan bilimin yolunu atn anlatrken Rukiye'nin hi unutmayaca ve onun hayatn deitirecek bir cmle syledi: - Felsefe, dinin huzursuz kardeidir. O na kadar Profesr', hibir kelimesini karmamak gayretiyle sessizce dinleyen Rukiye birden atld: - Felsefeyi dinle bir mi tutuyorsunuz Profesr? eyh babasna olan kzgnlndan dolay dine hep uzak duran, dini inanlan kmseyen, bylece babasn da kmseyip onu sarmalayan o efsanevi ekicilikten kendini kurtarmaya abalayan Rukiye, dinin, felsefenin yannda anlmasna armt. Profesr, Rukiye'nin babasnn bir eyh olduunu biliyordu, dine olan tepkisini de anlyordu, dnrken hep yapt gibi dudaklarn bzd. - Bir yaz gecesinde kk kzm, otlarn stne uza-; np yldzlarla dolu gkyzne baktnda, eer bu. bir yaz romantizminin, dans ya da ark gibi o geceye tat katan bir ss deilse, gerekten gkyzne ve yldzlara baky< r ve onlar gryorsan, o gkyznn kaplar iki yere alr o zaman, dine ve felsefeye... Din, o muhteem 82 kinatn yaradln Allah'a balar ve huzura kavuur, onun iin din insanlara huzur ve gven verir, insanolunun en ok merak ettii sorunun cevabn kendince bulmutur nk; felsefe ise, demin de sylediim gibi dinin huzursuz kardeidir, o, bulunan hibir cevaptan tatmin olmaz, her cevaptan sonra yeni bir soru daha sorar. Profesr Konarov, Rukiye'nin dini reddediinir altnda nasl bir ac yattn, dini reddederken babasn reddettiini seziyordu ve bir babay reddetmenin yaratt huzursuzluu bir nebze olsun skna kavuturabilmek iin konumasn srdrd: - Rukovna'cm, kolayc hkmlerden kanmak gerekir; dindar olmamz, hatta Allah'a inanmamn gerekmiyor ama din niye var diye de sormalyz. Hayati anlamaya alyorsak, hayatn her parasn da anlamaya almalyz... Allah'n olmasn isterdim, kaderimizi gnl rahatlyla ellerine brakabileceim-'z kudret bulunsayd bir yerde, hayat daha kolay olurdu ve dindarlarn kendi hayatlar hakknda hkm vermesini sknetle bekledikleri bir mercileri bulunuyor dorusu. Kendisine ok yakan glyle gld. - Bunu bir uyuturucu gibi de grebilirsin, insanlara balanm bir huzur olarak da grebilirsin ama din adamlar bana insanlara huzur veren birileri gibi grnr, genliimde onlardan ok ey rendim... Dorusu inanl bir insan olmasam da din fikrine de ok kar deilim; ne olduunu anlamadmz bir hayat yayorsak, ne olduunu bilmediimiz bir varlktan da huzur bekleyebiliriz. Biz Allah'n olduunu bilmiyoruz ama olmad n ds bilmiyoruz, varlna kar pheciysek yokluuna kar da pheci w1 malyz, eer dini kmsyorsan, o zaman Allah'n varlna duyulan inan kadar yokluuna olan inanc da knv.s Bir eye inanman gertk medii gibi, bir eye inanmaktan korkman da gerekmiyor nkr. O akam, Mihriah Sultan'n, nnde mzrak gibi sivri ulu, sar yaldzl demir parmaklklar bulur'in geni bir baheyle evrili konann nne gelene kadar 83 Rukiye hi konumam, Boris de onun sessizliine katlmt. Kapnn nnde ksa bir vedayla ayrldlar. Zeksn bilgiyle zenginletiren btn genler gibi, Rukiye de, henz geliimini tamamlayamam kiil.ini koruyabilmek iin yapmak zorunda kaldna inand, keskin bir inanla keskin bir inanszlk arasndaki tercihini, daha yllar nce yapmt. Babasndan intikam alabilmek iin elinde bulunan tek silah kullanabilmek amacyla inanszl semi ve genliin ateiyle bu inanszl, dini ve din adamlarm kmsemeye, hatta onlar aalamaya kadar gtrmt. imdi ise, hayran olduu, ycelttii, ruhundan karp att inancn yerine farkna varmadan yerletirdii Profesr Konarov'un szleri, onun kendi dncelerine olan gvenini sarsmt. Kendi aklnda yok ettii eyh Efendi, birden btn efsanesi, kudreti, kendisini evreleyen hayranlk klaryla dirilmi, Rukiye, bir dman olarak belledii insann aniden ortaya kveren hameti karsnda kendini kck, ezik ve gsz hissetmiti. Doduundan beri hi grmedii babasn kmse-dii zaman kendi kaybn da kmsemi oluyordu ama babas nemli biriyse eer kayb da byk olacakt. Sayfa 32

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Kon-arov'la yapt konumadan sonra babasn kmseye-bilmek iin Profesr' de kmsemesi gerekiyordu ki, bunu yapmak Rukiye'y i bu kez gerekten ksz brakacakt; "nk Profesr, onun hayatndaki btn boluklar dolduran, gzel kokulu ve sihirli bir sv gibiydi, ondan vazgemek, kuruyarak, yalnzlk ve gvensizlikle rmek gibi geliyordu o srada Rukiye'ye. Sevdikleri ve gvendikleri birine rastladklarnda, sevdikleri insann gcn kendi gleri sanarak hemen gvenli ve rahat biri olduklar gibi, sevdikleriyle aralarndaki en kk anlamazlkta da birden kendilerini tmyle gsz ve yalnz hissetmeye meyyal genlerin o krlgan ruh hahyle, Rukiye de yeniden kendini yalnz, sahipsiz, hatta snt gibi hissetmiti. Kmsedii biri84 nin ok gl olabileceini fark etmek kendine olan gvenini tarumar etmiti. Yatak odasna gitmek iin merdivenleri trmanrken, o akam dar kaca anlalan, krmz tuvaletinin kuyruu merdivenlere yaylm Mihriah Sultan'a rastlad. Sultan, her zaman olduu gibi 'naslsn Rukiye' deyip geecekken birden gz Rukiye'nin yzne iliti, gen kzn beyazlam yznde korkuyu, aresizlii, yalnzl grd. O gen yz, henz duygularn saklamaya muktedir deildi, dahas yzn sahibi, duygularnn farkna bile varmyordu. - Ne oldu, neyin var? - Bir eyim yok efendim. Mihriah Sultan, kendisinden hi beklenmeyecek bir yumuaklkla uzanp Rukiye'nin elinden tuttu. - Gel benimle. Birlikte merdivenlerden inerken, Rukiye itiraz etmeye alt: - Ge kalacaksnz efendim. - Mhim deil Rukiye. Giriteki holn sa yanndaki byk salona girip minenin karsndaki koltuklara yan yana oturdular. Mihriah Sultan, uzun beyaz eldivenlerini kartp usulca Rukiye'nin salarna dokundu, beyazlaan yzyle birdenbire eyh babasna benzeyiveren bu gen kza o srada duyduu efkat, Sultan'm, bir ocuu okamaktaki acemi beceriksizliini saklayabilmesine yardm etmiti. Rukiye'nin halinden, onun pek de sradan olmayan bir acyla sarsldn anlam ve kendini de artan bir biimde, sebebini bilmedii o acya benzer bir acy kendisi de hissetmiti. Ya, Rukiye'nin aniden babasna benzeyiveren yznn, Sultan'a, eyh Efendi'ye bir zamanlar besledii ve izlerini hl tad ak hatrlatmasndan, ya kendini sahipsiz kalm hisseden bir ocuun ektii kederin bylesine apak nne kmasndan, ya kendi oluna hibir zaman sevgi ve efkat gstermemesinin yaratt gizli pimanln ruhunda yol at hasarn, imdi acl 85 bir baka ocukla karlatnda, birdenbire bencillik duvarlarm kertmesinden, ya kendine bile zaman zaman bunaltc alen bencil yalnzlnn onda gizliden gizliye uyandrd bir baka insan karlkEiz sevme ihtiyacndan ya da hi bilemeyeceimiz bambaka bir sebepten, Mihriah Sultan, kendine olan gveni aniden atlayan Rukiye'rin, o atlan altndan beklenmedik sel .ilde fkran &t'rabn grnce, tahmini zor bir efkat ve sevgi duymutu Kendini ve kendi gemiini okar gibi, sessizce, aniden beliren yalar saklamak iin gzlerini kapayarak munis hareketlerle okad Rukiye'nin salarn, ^ilerini tuttu. Hi konumadan ylece, yan yana, bir anne gibi sevmenin ve bir anne tarafndan sevilmenin benzersiz zevkini ve gvenim yaayarak, ne kadar olduunu bilmedikleri bir sre oturdular. Duygularn hemer hemen hi gsterme>en, hem birbirlerine hem de ae insanlara kar mesafeli, biri gen dieri yalanmakta olan bu iki kadn, o akam orada, o minenin nnde, hi* akllarna gelmeyen, hi ummadklar, hi tahmin ekmedikleri suskun ve cokulu bir se- ven yaadlar. inde, daha kk ocukluundan itibaren, bir terk edilr Jlii ve kimsesizlii, kendine bile itiraf etmeden tayan Rukiye, bu kimsesizlik kendini ok gl bir ekilde hissettirdii bir anda onun salarn okayan Mihriah Sultar'm gsne yaslanp ocukluundan beri zledii gibi hkrklarla sarslarak ve gzyalarn saklamaya ya da dindirmeye hi uramadan alad. Bakalarnn duygularna daima bigne kalm, R larla ilgilenmemi, hatta alay etmi olan Mihriah Sultan ise kendi yalnzl ile yralaam bir insann duy gul.MT'n paylamann, ona bir snak ve gven olman.n hazzn, ilk kez byle gl bir ekilde yaad. O gece gerekten bir bykanneyle torun o'aular, bir daha hi eksilmeyecek bir biimde sevdiler uirbirleri-ni. 86 Sayfa 33

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Profesr Konarov'un ok da aldrmadan syledii bir sz, Rukiye'nin, Mihriah Sultan'la yeni bir iliki kurmasna ve babas eyh Efendi'ye bambaka bir gzle bakmasna neden olmu, onun hayatnn mecrasn deitirerek gen kzn geleceini, bir baka ehre, bir baka erkee, bir baka korkun kedere tamasna yol amt. 87 VI Osmanl payitahtnn muhteem siluetini, Tanr'nn suf bir yazyla yeryzne att imzasna benzeten ince minareli, yuvarlak kubbeli camilerin evresi gn gnden kalabalklamaya balamt. sizler, fakirler, kimsesizler, sefiller, alar, meczuplar; pejmrde kyafetleri, imarethanelerden datlacak bir tas orbayla nohutlu pilav bekleyen bo mideleri, dertleri ve kjzgmlklaryla, her biri bir baka saltanatn izini tayan bu tarihi yaplarn glgeli ta avlularnda, gittike ykselen fkeli mrltlaryla kmldanr olmulard. Yllarca ar bir istibdat altnda ezilerek susmak zorunda kalan, kendi sessizliiyle zehirlenen bu kalabalk, imdi ilk kez konuma imkn buluyor; kime kzacana tam karar veremedii, hatta bunu pek de dnmedii, slam'n yeryzndeki glgesi olan Halife Hazretleri'ne kzmak gibi byk bir gnaha da alkn olmad iin, ttihatlara kzyor, daha nce ektiklerini unutup o gnk aclarnn sebebim me(tm)f.iyet olarak gryordu. Halife-i Ruyi Zemin Hazretlerime bakaldran ttihat gvurlarndan nefret eden Ulasan Efendi, her gn leye doru tekkeden kyor, cami cami btn stanbul'u geziyor, asla doymayacak gibi gzken iri gvdesi ve mthi itahyla bazen ayn gnde -drt ayr imarethaneden yemek yiyor, yemeini yerken de etrafta toplananlarla sohbet edip eyhi iin bilgi topluyordu. 88 Padiah' desteklemediini hissettii halde eyhine kar kmyor, ald terbiye icab bu konularda asla tartmaya girmiyor, hem Padiah'a hem de o tuhaf sadakat anlayyla eyh'e balln srdryor, eyhinin de bir gn kendi fikirlerine katlacan umuyordu. Son zamanlarda Fatih Camii'nin nnde peydah olan Kr Ali isimli bir meczup ilgisini ekmiti. Bandaki klaha yal bir sark saran, bir gz kr, ancak iki kiinin yardmyla yryen yar ktrm bir adamd, daha caminin avlusunda grlr grlmez etrafna insanlar toplanyordu. Kr Ali, szlerine vecde gelmi gibi, "Tecelliyat var..." diye balayp, konumasn, "Evliya perde altnda gzkt..." diye srdryor, gzken evliyann kendisi olduunu ima ediyordu. O cuma gn de Hasan Efendi camiye erkenden gitmi, inko tabak iinde datlan bir kap yemek alm, avlunun dibinde melmi dertli dertli yemeini yiyen bir adamn yanna, "Selamnaleykm," deyip kmt. Ar ar attran karn altnda adam bir yandan souktan titriyor, bir yandan da tabandaki yemei yemeye urayordu, souktan elleri titredii iin elindeki kak sk sk tabaa arpyor, her seferinde tabakten ald pilavn bir ksm yeniden tabaa dklyordu. Adamn stnde ne bir palto ne bir cppe ne bir aba vard, bandaki, kirden siyaha dnm fesinin yllardr kalp yz grmedii anlalyordu. Atletinin stne, kol ular eskilikten iplik iplik olmu kirli bir gmlek giymi, onun stne de bir hayr sahibinin verdii anlalan lacivert uhadan bir yelek geirmiti. alvarnn yrtklar beyaz bir iplikle acemice teyellenmiti, teyellemeyi unuttuu bir yrtktan, souktan rperip tavuk derisi gibi diken diken olan eti, bakanda merhametle kark bir irenti uyandryordu. - Cumaya m geldin kardelik? - He, cumaya... - Daha nce pek grmedim seni buralarda... 89 - Yok, daha nce gelmiliim yok, evliya grnm dediler, Kr Ali Hoca varm, dediklerine gre ryasnda Hazreti Muhammed'i grm... Adam pilavm bitirip taban titreyerek nne brakp kollarn gsne bztrd, sesini alaltt. - Yeil sancak alacak deniyormu. Hasan Efendi'nin kalar atld. - Halife Efendimize kar m? - Tbe, hi olur mu... Halifemize bakaldran farmason gvurlarna kar. Adam, Hasan Efendi'ye yalvaran gzlerle bakt. - Biraz ttn olsayd... - Olsa iyiydi ya kardelik, yok, ttn kullanmam, Allah'n izniyle muzafarattan kendimizi syral ok oldu. yle az itim belleme, biz donanmadayken baca gibi pskrtrdk, lakin yarayl bir yann grmedik, bir ara sabahlar Sayfa 34

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak uyandmda, Allah seni inandrsn, bir ksrrdm, erat geminin makineleri fayrap etti sanrd. Hasan Efendi bir sr verecekmi gibi adamn kulana eildi: - Erkee de iyi gelmez zati, sen de brak musibeti gitsin... Bak laf aldk uzattk, eee, sen nerdensin, kimlerdensin? Adam bir an, sanki kim olduunu, nereli olduunu unutmu gibi durup dnd, sonra, kimbilir hangi uzak hayalleri hatrlamann mutlu, hatta biraz da kibirli glmsemesi dolat yznde; o adam, orada, o elbiseler iinde gren birinin, o insann yznde yle bir glmseme olabileceine, o insann yle glmsemeyi becerebileceine, tebessmler daarcndan byle bir ifadeyi bulup karabileceine inanmas mmkn deildi. .Ama o glmseme ksa srd, yerini sratle ar bir kedere brakt, adam derin derin iini ekti. - Aah, bey birader, ah, ben bile kimlerden, nerelerden olduumu dndmde aryorum da acaba uyduruyor muyum diye kendi kendime pheleniyorum... Ben de byle deildim elbet, biz de vakti zamannda 90 umur grdk, gn grdk ama hepsi geldi gCsjti, koskoca orman mfettii Kamil Bey'den geriye, grdn, imarethane kaplarnda srnen berdu bir Kamil kald... Adam, bir sre kendi kendine dnd. - Aslen Uaklym, babamn hali vakti yerindeydi, ben evlendikten sonra orman muhafz oldum, gel zaman git zaman, beni Denizli, Mentee, Manisa, Aydn ve zmir livalarndan mrekkep Aydn vilayetine orman mfettiliine tayin ettiler. Ben de o srada stanbul'daydm, Orman Nazr'na teekkre gittim. Nazr Bey iyi karlad, ben teekkr edip karken, "Bir de mstear beyi grn gitmeden," dedi... Neyse uzatmayaym, ben, "Peki," deyip mstearn yanma gittim, izzet ikram, mstear bana iltifatlar etti. karken, elime stnde ller yazl bir kt tututurdu, "Bu ebatlarda Uak hals hazrlatp gnderin," dedi, "Hay hay," dedim... stenilen hallar yle ufak tefek eyler deil, her biri kocaman taban hals, neyse efendim, ben Uak'a gittim, aratrdm, en iyisinden hal gzme kestirdim, etraftan bor bulup hallar satn aldm... Faturasyla nakliye masraflarn gsteren ktlar da mhrl bir zarfa koyup hallarla beraber gnderdim... Benim aptal kafam, benden rvet istedikleri aklma bile gelmedi... Ben vazifeye baladm, aradan bir ay geti, para falan gelmedi, alacakllar ufaktan sktrmaya balad... Bir mektup daha yazdm nezarete, paray bir daha istedim... Postadan, 'tahakkuk eden ehliyetsizliim sebebiyle azledildi-ime' dair bir kt geldi... Meer ben onlara rvet verip karlnda da ormanclardan rvet toplayacakm-m; ben ne bileyim bey birader? Onca borla isiz kaldm, bir de ehliyetsiz damgas yaptndan zerimize, i de bulamadm. Sattm savdm, borlar deyip stanbul'a g ettim... Sonras grdn gibi, sene kadar nce bizim hanm da brakp kat. - Nereye kat? - Ne bileyim birader, artk babasnn kyne mi gitti, kt yola m dt, zaten ksr avradn biriydi... E, karnn karnn doyuramadn m, kan gider, eve ekmek 91 getirmeyen erkein erkeklii erkeklikten saylmaz... te byle t teber ah merdan ortada kaldm... Elde yok avuta yok, Tophane'de bekr odasnda kalyorum, ortal silip spryorum kira yerine, karnm da imarethanelerde doyuruyorum... Adam birden susu verdi, souktan elleri morarmaya balamt, ellerini koltuk altlarna sokup evresine baknd; onlar konuurken avlu da dolmutu, bakmsz bir insan kalabal, rengi solmu cppeleri, eskilikten sararm sarklar, kalb bozulmu fesleri, tirfillenmi al-varlaryla caminin nne birikmilerdi. Bir ibadethanenin avlusunda bulunmas gereken huzur yerine kar taneleriyle birlikte savrulan fkenin ve huzursuzluun kokusu seziliyordu. Kalabalkta bir kay nama oldu, Kor Ali'nin iki kiinin kolunda, ne dedii pek de anlalamayan bir eyler mrldanarak geldiini grdler, hep birlikte camiye girip saf tuttular. Namaz kinda cemaat dalmad, ne olduunu bilmedikleri bir eyi bekler gibi avluda durdular. Kalaba lk sessizdi. Kar hzlanmt. Hali'ten ykselen martlar karlarn arasnda dne dne uarak bu kalabalktan kendilerine yiyecek bir eyler kp kmayacan anlamaya urayorlard. Birden kalabalk yarld, Kr Ali eller stnde caminin kapsndan kp kapnn yanndaki musalla tann stne kondu, tek gzn ksp kalabala bakt, baka bir zaman baka bir insanda bir zavalllk gibi gzkebilecek olan sarsakl, o anda onda Tanrsal bir glgenin insana yabanc kudreti gibi gzkyordu. Her len bir baka insann tabutuna ev sahiplii yapan mermerden musalla tann stnde, kr gz, sakat bedeni ve fkeli cesaretiyle, orada, karlarn Sayfa 35

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak altnda toplanm a. ve aresiz insanlara bir are gibiydi. Karanlk bir kuyudan fokurdayan bir su gibi zor anlalr sesiyle kalabala bard: - Tecelliyat var ey mminler... Evliya perde altn dan gzkt. 92 nsanlar titreten soua ramen Kr Ali'nin gs bar akt, sanki souk ona ilemiyordu. - oban isteriz, diye baryordu, her srye bir oban gerek... Sr basz kald... eriat emrediyor, Halife Hazretleri'ne gidelim. Birden kalabaln iinden, nereden kt anlalamayan, zerinde Kuran- Kerim'den ayetler yazl yeil bayraklar ykseldi. Musalla tandan alman Kr Ali eller stnde tanarak kalabaln bana getirildi, tekbir sesleriyle, "Tecelliyat var!" haykrlaryla caminin avlusundan kp Yldz Saray'na doru yola kovuldular. Gidebilecekleri, snabilecekleri baka hibir yer yoktu; birisinin kendilerini bu sefaletten, bu zilletten kurtarmasn istiyorlard ve doduklarndan beri bildikleri tek kurtarcya, Halife'ye gidiyorlard. Bunca yldr ayn halifenin kendilerini kurtarmadm unutmulard, umutlanabilmek iin unutmak zorundaydlar. Hafiye tekilat nemli lde kertilen Padiah, Fatih'ten bir kalabaln yola ktndan habersiz, o srada kendisine getirilen yeni tabancalar masann stne dizmi, doktoru Reit Paa'yla birlikte onlar inceliyordu. - unlara bak Doktor, ne kadar gzeller. Padiah her birini teker teker eline alp tartyor, kaldrp kar duvara nian alyor, bo tabancada tetik dryordu. Onlara dokunmaktan, onlarla oynamaktan bir sevin duyduu, elendii belliydi. Birden durup alayl alayl Reit Paa'ya bakt. - Sen bunlar pek sevmezsin, deil mi Doktor? - Pek merakl deilim Sultanm, belki de mesleim icalb, silahlara pek meyletmedim. - Ben hayat kurtarrm, ldrmem, diyorsun yani Doktor, biz ldrdmz iin severiz silahlar, yle mi? Reit Paa, eski gcn oktan kaybeden, artk insan hayat stnde pek hkm kalmayan Padiah'tan eskisi kadar korkmuyordu ama saygszlk etmi olmaktan utanp telaland; korkmad zaman saygszlk edebilen biri olarak grlmekten ekindi. 93 - Estafurullah Hametlim, onu demek istemedim. - Telalanma Doktor, bir padiah bir tabip deil elbet, biz ldrmeyi de biliriz, yeri gelir ldrrz de, padiahlk dediin budur zaten, lmle hayat arasnda srekli bir tercih yapmaktr, bazen bir bakasn yaatmak iin bir dierini ldrmeye mecbur kalrsn, evet, her padiah bilerek ya da bilmeyerek birilerini ldrmtr ama birilerini de yaatrsn... yi padiah, hi ldrmeyen deildir Doktor, ylesi yoktur zaten, iyi padiah kimi ldrp kimi yaatacana doru karar verendir... ldrmeden yaatmak ne mmkn Doktor, bunu, haa, Al-lah-u teala bile beceremiyor, bize mi kald becermek? Padiah, elindeki silah masann stne brakp biraz dnd. - Bize kan iici diyorlar, dur itiraz etme, ben ne dediklerini sylyorum... Ceddimizle vnyorlar ama... Ceddimiz harbe girdiinde insanlarn lmne emir vermiyor muydu Doktor, biz hi deilse harplerden sakndk, Mslman evladn cephelerde krdrmadk, hata m ettik, cenge girip binlerle mi krdrmalydk vatan evladn, o zaman m seveceklerdi bizi, o zaman m bu hakaretlere maruz kalmayacaktk?.. Padiah, son aylarda hep olduu gibi birden kendini mdafaa etmeye balam, karsndakine bir ey anlatmaktan ok, kendi iini rahatlatabilmek iin ne kadar hakl olduunu sralamaya koyulmutu, sanki kendisi inanrsa bakalar da onun hakllna inanacakt. Daha sonralar Reit Paa, Osman'a, "O, kenJi hakkndaki hkm de kendi vermek istiyor, bunu bakalarna brakmak istemiyordu ama bunun zorlatn grdke de bakalarnn verecei hkme kar daha dayankl olabilmek iin srekli kendisine kendi haklln ispat etmeye urayordu," demiti. Padiah, yeniden tabancalardan birini eline ald, birden konuyu deitiriverdi: - Sen hi tabancayla ate ettin mi Doktor? - Genliimde bir kere ate ettim Hametlim ama tutturamadm. 94 Padiah gvenle glmsedi. - Kibir eytann ama ben iyi niancymdr Doktor, genliimden beri her attm vururum. - Ona ne phe Padiahm, bunu bilmeyen mi var, nianclnzn hreti dnyay Sayfa 36

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak tuttu. - u grdn tabanca var ya Doktor, ite hayatta bir insann emniyet edebilecei tek ey budur, hi ihanet etmez. Gn gelir koynuna aldn hareminden, bakp byttn kardeinden bile ihanet grebilirsin ama bir silah asla ihanet etmez. Velev ki padiah bile olsan, bazen yle bir zaman gelir ki, hayatn bir tabancayla kurtarrsn, bir tabanca hem padiah hem imparatorluu kurtarr... Ceddimizden ka nabekr nankrler tarafndan odalarnda ldrldler, bir silah tama ferasetini gs-terselerdi belki de tarihi deitireceklerdi, lakin onlar bunu yapmadlar, beklediler ki bakalar kendilerini korusun... Kendini bakasna brakmayacaksn Doktor, bak bu odada hi kimse benim canm alamayacak, neden dersen, ben hep iki tabanca tarm ceplerimde, beni ldrmeye gelecekleri ben ldrrm, be dakika vakit kazanrsan bazen btn kaderi deitirirsin. Padiah tabancay yeniden masann stne koydu. - Hadi gel gidip u tabancalar deneyelim. Tabancalar denemek iin salondan kacaklar srada dardan grltler geldi; zellikle o gnlerde her sesten, sra d her olaydan kukulanan Padiah sinirli sinirli evresine baknd, yksek sesle, "Ne oluyor?" dedi. - Darda bir kalabalk toplanm efendim, sizi grmek istiyorlar. - Bana Baktip Ali Cevat Bey'i arn. Ali Cevat Bey, al al moru mor tela iinde geldi. - Buyrun Padiahm beni emretmisiniz. - Darda birileri toplanm bizi grmek isterlermi, gidin bir bakn bakalm, neymi, ne isterlermi, bir anlayalm. Ali Cevat Bey, sarayn nne ktnda yaklak bin kiilik bir kalabaln toplanm olduunu grd; Kalabalk hep bir azdan homurdanyor, yeil bayrakla95 n, kalpsz mor fesleri, kirlenmi sarklaryla sabrsz titremeler geiriyordu. Baktip en nde duran Kr Ali'ye yaklat. - Ne var, ne istiyorsunuz? Kr Ali, fokurtulu sesiyle konumaya balaynca kalabaln grlts kesilir gibi oldu. - Meyhaneler kapanmal, resim kartmak yasaklanmaldr. slam kadnlar sokaa kartlmamaldr. Ali Cevat Bey, adamn ne dediini anlayamad. Kr Ali'nin koluna girmi olan, krmz yzl, seyrek sakall, genten bir sarklya sordu: - Hoca Efendi ne istiyormu? Krmz yzl gen kestirip att: - Kanun-u Esasi'yi istemiyoruz. Baktip sara>a dnd ama bartlarna byle abuk cevap almak, kalabal cesaretlendirmiti, "Halife Hazretleri'ni grmek isteriz!" diye baryorlard, etraftaki bo gezer tayfas da grltye gelip kalabala karyordu. Padiah, Ali Cevat Bey'e, "Ne istiyorlarm?" diye sordu. - Kanun-u Esasi'yi istemiyorlarm Padiahm. Padiah, memnun mu yoksa kzgn m olduu anlalamayan bir sesle sylendi: - Eee, Kanun-u Esasi'yi kim karttysa ona gitsinler. - Efendimiz, kalabalk artyor, mbarek yznz bir gsterseniz, sizi grmeden galiba dalmayacaklar. Padiah, kacak her olaydan ttihatlarn kendisini sorumlu tutacaklarn biliyordu, kalabal fazla bymeden datmak iin mabeyne geti, mabeynin meydana bakan penceresi ald, Padiah'n ba gzkt. Kr Ali'yi pencereye doru kaldrdlar. - Padiahm, oban isteriz... obansz sr olmaz. eriat emrediyor, Mslman kadnlar ak sak gezme-meli, resim kartlmamal, meyhaneler, tiyatrolar kapanmal... Korkma Padiahm, tecelliyat var, evliya perde altndan grnyor, korkma... 96 Padiah, yzne kar 'korkma' denmesini duymazdan geldi. - cap eden emir verilir, eriatn gerekleri yerine getirilir, msterih olunuz hoca efendi... Padiah, Doktor'un yanna skntyla dnd. - Ah Doktor, meczuplar ortaya kt, bu kyamet alametidir, bamza bir gelecek var... Bu adam kim tahrik edip de buralara gnderdi acaba, ttihatlar m tahrik ediyor acaba bunlar, daha sonra da Padiah mr-tecileri tahrik ediyor diye benim stme ykacaklar da, onun hesabn m yapyorlar?.. - Padiahm niye byle sylyorsunuz, kullarnz skm, size komular, sizin mbarek yznz grp sesinizi duymak istemiler. - Kullarm ttihatlar da alklyor ama... Sana hep sylyorum Doktor, Sayfa 37

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kalabalklara gvenme, onlara sakn gvenme... Bizim memlekette kalabalklar ne zaman ortaya ksa biri lr... Hep byle olmutur, hep de byle olacak... Allah vere de bir tatszlk olmadan kapansa bu iler. Kr Ali ise hakknda konuulanlardan habersizdi. mr hayatnn en muhteem gnn yaam, kalabalklar peine takm, Padiah' pencerelere kartp yzn grmt. Yllarca horlanp, itilip kaklm o zavall arpk beden, imdi eller stnde Yldz'dan aaya, ii sevin dolu olarak iniyor, gerek Padiah'n gerekse ttihatlarn hafiyeleri, Emniyet Mdrl'nir taharrileri, resmi polisler, Beikta karakolunun nbetileri ona sessizce bakyorlar, yazacaklar jurnalleri hazrlyorlard. stanbul her ne kadar sahipsiz kalmsa da sarayn nndeki byle bir gsteriden haberdar olmayacak kadar da sahipsiz deildi. Ne Kr Ali ne de onu omuzlarnda tayan kalabalk, Padiah'n yzn grmenin bir bedeli olduunu, Kr Ali'nin o bedeli daraacnda aslarak deyeceini biliyordu o srada; baar, ksa bir sre de olsa o aresiz kalabala dertlerim unutturmu, onlaIsyan Gnlerinde Ak 97/7 ra kendilerim nemli hissetmeleri iin bir sebep vermiti ve onlar, her zaman olduu gibi bununla yetineceklerdi. Kalabalk ar ar dalp dar ve karanlk sokaklardan, kr kandillerin yand karanlk evlerine, rutubetli bekr odalarna, izbelerine, bakmsz medrese hcrelerine, kahvehanelerine alklarn yeniden hissederek giderlerken Hasan Efendi tekkenin yolunu tuttu. eyhi ve eyhinin nc kz olan cce kars onu orada bekliyorlard ve ne kadar dolarsa dolasn, ne yaarsa yaasn sonunda tekkeye dnp hayatnn olan eyhiyle, mrnn karanl olan karsn orada bulmak, neeyi ve sknty orada, ayn yerde, ayn atnn altnda yaamak onun kaderiydi. Hava kararm, kar hzlanmt. Hali'in kysndaki tekke, uzun servileri, sessiz avlular, kl pencereleri, tts kokan duvarlar ve daha kapsndan girerken hissedilen scaklyla, her geleni kabule hazr bir snak gibi misafirlerini bekliyordu. eyh Efendi, beyazlktan effaflam yz, siyah sakal, bir tutam aarm siyah uzun salaryla, her zaman olduu gibi zikir salonunda tek bana oturmu, Kuran okuyordu. Hasan Efendi ieri girince, yavaa ban kaldrp Hasan Efendi'ye bakt, eliyle yannda yer gsterdi. d aac kokan bu glgeli salonda, beyaz bir k gibi gzken yz, her eyi anhyormu gibi bakan, kendi kederiyle buulanm siyah gzleri, ruhundaki huzursuzluu ancak bakalarna huzur datarak yattrabi-ien birinin, insanlarn aclarn her zaman dinlemeye hazr sabr, iindeki kasrgalar rtebilmesi iin bir al gibi sarnd skneti, hayatn getirdii hayal krklklarn strapl bir kmseyile tamasna yardmc olan byk inanc, duyan herkesin iine bir ferahlk veren ve semavi bir kaynaktan dklyormu gibi gelen sesi, Tanr'ya yaklaabilmek iin insana yaklamas gerektiine inanan tevazuu ve efsanevi kudretiyle, Hasan Efendi'yi, baka insanlar etkiledii gibi byk bir gle etkileyip onu, hayatn karmaasndan bir bakyla 98 kartan eyh Efendi, gene bir bakyh damadn sakin-letirmi, ona btn yorgunluunu unutturmutu. Hasan Efendi, tazelenmi bir gle ve bulunduklar salona uygun bir sknetle olanlar anlatmaya balad eyh Efendi, her zaman olduu gibi nne bakarak sanki baka bir ey dnyormu gibi hibir tepki vermeden dinliyordu, yalnzca bir keresinde, Hasan Efendi, Kr Ali'den bahsederken, "Ali Hoca..." deyince, hafife kalarn atarak bam kaldrd. - Efendim? Hasan Efendi, eyh Efendi'nin neye kzdm anlamam gibi lafn srdrd: - Ali Hoca... eyh, Hasan Efendi'nin yzne bakt, elindeki tespihin akrts biraz hzland. - Btn serserileri paa, btn meczuplar hoca yapyorlar galiba. Hasan Efendi daha ileri gitmekten ekinip sustu, eyh Efendi'nin devam etmesini bekledi; eyh, hemen hemen hibir konuda ayn fikirde olmad Padiah'la, farkna varmadan ayn endieleri paylat. - Allah, cezalandraca insann nce akln bandan alr, gzn kr edermi, meczuplarn ortaya kmas, aklmzn bamzdan alndna, gzlerimizin kr olduuna iaret... Osmanlnn bunca zaman yedii haramn, dkt kann cezasn, dua edelim de, u zavall, bignah halk ekmesin... Sonra, Hasan Efendi'yi uyarr gibi devam etti: - Belli ki, lm, ehrin kapsna dayand, kimi alr, kimi brakr, bundan sonras hepimize karanlk, Hali-fe'nin kendisinden Stlce'deki seyise kadar Sayfa 38

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak herkesin hayat muhatarada .. Bizi dnyadaki iktidar kavgalar hi alakadar etmez, bamza bir i gelecekse kendi yolumuzda yrrken gelsin. Bu dnyadaki kavgadan bir istediimiz yok, bu kavgaya verecek bir eyimiz de... Herkesi tembihle, zinhar tekkeden kimse katlmasn bunlara, onlarn hepsi bana emanet, bir tekini bile kaybedersem, bunun hesab ruz-u maherde bana sorulur. 99 Hasan Efendi, eyh'in yannda otururken, bir n yannda oturur gibi her eyi aydnlk gryordu ama daha salondan kar kmaz ii karard, ruhuna bir sknt bast. Aslnda o da eriat isteyen kalabalklara katlmak, haykrmak, kendine bir dman bulmak, deitiremedii, bakaldramad kaderinin yerine bir eylere bakaldrp deitirmek istiyordu ama eyhi buna izin vermiyordu. O, hep, ruhundaki ar bunaltyla dolamak zorunda kalyordu. Hareme yaklatka, iindeki eziklik ve fke artyordu; odasna girince, cce karsn, geceliini giymi, salarn ap omuzlarna dkm, kendisini beklerken buldu. Kapdan, kocasnn girdiini, o iri bedenin neredeyse btn oday kapladn grnce, kadnn yznde, Hasan Efendi'nin, sinsice bulduu bir glmseyi belirdi, kadn konusunda daha usta biri ise bunun bencil bir ehvetin iareti olduunu dnrd. Binaz Hanm, Ragp Bey'le evlenen kardeinin aksine tensel zevklere dknd, yznde avm bekleyen ve beklediini ele geireceine emin bir avcnn glm-seyiiyle kocasn her gece beklerdi. Hasan Efendi'y i yataa yatrdktan sonra, minicik boyuyla yatan iinde hareketlenir, kocasnn bedeninin her yannda dolanr, erkei her seferinde azdrr, istediini kocasndan alr, bu arada Hasan Efendi'ye de gerekten zevk verirdi ama Hasan Efendi ald bu zevkte tiksindirici bir yan bulurdu, /.evkin geici olmasna ramen duyulan tiksintide kaic bir yan vard, ald zevk arttka duyduu tiksinti de artp iine iyice yerleirdi. Karsn, kendisini bekler grnce gene her zaman olduu gibi birisinin kendisine zorla bir ey yaptraca duygusuna kaplarak sinirlendi: ratmadm m Binnaz Hanm? Her akam bu soruyu hi aksatmadan sorand, kars da hep ayn cevab verirdi: - Seni bekledim Hasan Efendi. Gene ayn cevab alnca, byklarnn arasndan her zamanki gibi homurdand: 100 - Lzum etmezdi. Binnaz Hann, kocasnn homurdanmasna aldrmad bile, onun iin nemli olan istediini elde etmesiydi; o kck bedeninde hi kimsenin tahmin edemeyecei bir kararllk ve irade tar, kk ya da byk herhangi bir eyi istediinde, istediini ele geirinceye kadar her yolu dener, istediini de ele geirirdi. Aalanmak, horlanmak, hatta hakarete uramak, ki eyh'in kzn aalamaya annesiyle babasndan baka kimsenin gc yetmezdi, onu yolundan eviremezdi. Cce bir kadn olmann getirdii ar yk tamay renirken, kendisine benzemeyen, bu byk, salkl, yakkl insanlarn duygularna hi aldrmamay, kendisinin bile fark etmedii gizli bir intikam, o insanlara hi nem vermeyerek almay renmiti. O, onlardan deildi, o zaman onlarn kurallar da onun iin geerli olamazd. Her akam bu odaya isteksizce, homurdanarak, fkeyle giren kocasna isteklerini yaptrmann yolunu da biliyordu, kocasnn asabi gerginliini basit bir soruyla zerdi genellikle, gene ayn soruyu sordu: - Yemek yedin mi? Binnaz Hanm, o minicik bedeniyle ala da, uykusuzlua da sesini karmadan dayanabilir, gnlerce uykusuz ve a durabilirdi, Hasan Efendi ise, iri gvdesine ve dev yapsna ramen uykuya da, ala da dayanamazd; cceyle devin bu tuhaf ve ackl birlikteliinde, kafaca da bedence de gl olan, yabanc gzlere daha gsz gzkendi. Damatlarndan yaknmaktan pek holanan kaynvalide hanmn Hasan Efendi'den sz aldnda, eyh Efendi'ye duyurmadan syledii gibi. "Deve de bykt ama onu spa gderdi." Hasan Efendi, karsnn sorusunu duyduunda, acktn fark etti, len yemeinden sonra bir ey yememiti. - Yemedim, acmdan lyorum. - Ben sana hemen bir eyler getiririm. 101 Binnaz Hanm, yataktan atlad, minik ayaklarna terliklerini geirdi, srtna bir al alp dar frlad, Hasan Efendi iin daha nceden bir tepsi hazrlatmt zaten, bir hizmetkrla tepsiyi kapya kadar getirdikten sonra, tepsiyi ieri tek bana tad; neredeyse boyundan byk, st dolu bir tepsiydi ama Binnaz Hanm, annesinin deyimiyle, 'ecinni gibiydi', bazen koca koca adamlarn kaldramad bir yk, ksa kollaryla tuttuu gibi, 'hh' diye Sayfa 39

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak bir ses kartp kaldrverirdi. Tepsiyi, yer sofrasnn stne yerletirdi; kars mutfaa gittiinde soyunup gecelik entarisini giymi olan Hasan Efendi, sofrann bana oturdu, Binnaz Hanm da yeniden yatan stne trmanp koca adamn yemekleri yiyiini seyretmeye koyuldu. Hasan Efendi'nin itahnda, Binnaz Hanm'm arzularm kztran bir ey vard, onun yemek yiyiini seyretmek neredeyse cinsel bir haz veriyordu ona; yzne yeniden o tuhaf, ehvetli glmseme yerlemiti. Yemee hzl balayan Hasan Efendi, sonlarna doru yavalamt, yemei mmkn olduunca ge bitirip yataa da mmkn olduunca ge girmek istiyordu, sonunda yemeini bitirip yataa girmek zorunda kald. Yataa yatp yorgan stne eker ekmez, Binnaz Hanm da kandili fleyip sndrd, yorgann altnda kayboldu, karsnn ufack elinin gecelik entarisinin altna uzandn hisseden Hasan Efendi, sinirli ama umutsuz bir sesle Binnaz Hanm' durdurmaya alt: - Dur kadn, yorgunum. Binnaz Hanm hi aldrmad bile. - Sen yorulmazsn aslanm, senin gibi bir yiit yorulur mu hi. Hasan Efendi, Binnaz Hanm' itmeye alyordu ama vaptmdan utand ve kararl bir ekilde davra-namadndan, o koca adamn gc minik kadn stnden indirmeye yetmiyordu. - Bir dakka, diyordu Binnaz Hanm, dur bi dakka aslanm, sen bana brak kendini. 102 Biraz ititikten sonra Hasan Efendi kendini brakt, stnde slak bir srngen dolaan bir adamn tiksinti-siyle, karsnn bedeninde dolamasna, kk ellerini kasklarna dokundurmasna, gecelik entarisini syrmasna ses karmad; her zaman olduu gibi bu tiksinti bir sre sonra yerini isteksiz bir zevke, daha sonra da iinde hibir sevgi, hatta arzu bile bulunmayan kr ve sar, et-sel bir azgnla brakt. Hasan Efendi bir kere bile pmeden, boynunu, salarn bir kere bile koklamadan, bir hayvann baka cins bir hayvanla iftlemesi gibi karsnn isteklerim yerine getirdi. Btn gece uykusunda dilerini gcrdatt, uyurken bile yatmayan fkesiyle dnp durdu, Binnaz Hanm ise huzurlu bir uykuya dald. Ertesi gn Hasan Efendi sabahla beraber yollara koyuldu, btn ehirdeki tekkelerde, derghlarda, camilerde, kahvelerde Kr Ali'nin yaptklarndan sz ediliyor, heyecanl tartmalar yaplyordu. Gn grm hocalar, tarikat ehli mminler, namaznda niyaznda tevekkl sahibi dindarlar, aka kar kmasalar da Kr Ali'nin yaptklarn pek de tasvip etmediklerini hissettiriyorlar, Padiah'la ttihatlar arasndaki iktidar mcadelesine karmann ok doru olmayacan, neticede Mslman'n Mslman' kraca bir kavgann kabileceini sylyorlard. aresizler, alar, snacak bir kap, gvenecek bir g arayanlarla, bu iktidar kavgasndan ken-dileririe bir pay karmak isteyenler ise Kr Ali'yi heyecanla destekliyorlard. Mslman ahali ikiye ayrlm gzkyordu. Saray da, Dersaadet'teki ttihat mebuslarla subaylar da, btn hafiyelerini harekete geirmi, olup biteni izliyor, bu olayn nasl bir siyasi sonu vereceini hesaplamaya alyorlard; saray tedirgindi, ttihatlar ise kzgn. Birka gn sonra ttihatlar, derhal bir tedbir aln mamas halinde Kr Ali'nin taraftarlarnn artacandan, dindarlarn akn akn saraya koup Halife'ye destek vereceinden korkup Kr Ali'y i tevkif ettirdiler. Ca103 mi avlularndaki yksek sesli konumalar hemen birer fsltya dnverdi. Fakir dindarlarn isyan, henz lm gze alacak kadar keskiniememiti; fkelerini, dualarnn ve lanetlerinin altna sakladlar ama bu fsltlar yksek sesle konumalarndan daha da tehlikeliydi, topraa atlm tohum gibi imdi karanlkta byyor-lard. Kar Ali'nin mahkemesi ok sratli cereyan etti, ilk bata mahkemeye ftursuz bir edayla gelip giden, hkimleri korkutmaya alan, fokurtulu sesiyle, "Tecelli-yat var!" diye baran Kr Ali'nin tavrlar uysallamaya, mahkemenin nnde biriken taraftarlarnn says azalmaya balad. Herkes lmn kokusunu almt. Mahkemenin sonuna doru, Kr Ali, siyasetle hi ilgisi olmadm, Allah'n ve eriatn emirlerini Halife'ye hatrlattn syledi ama hkimler artk onu dinlemiyorlar, zavall bir meczup olduunu anlamalarna ramen, onu bir kere mahkemeye getirdikten sonra serbest brakamayacaklarn biliyorlard; karar, Kr Ali tevkif edilip mahkemeye sevk edildii gn verilmiti zaten. Ask suratl hkim kararn aklayp kam kalemini krd. - Aslarak idamna... Kr Ali'nin Fatih Camii'nin kapsndan omuzlar stnde kt gn hatrlatan karl bir gn, afak vakti idam seyretmek iin toplanan kalabaln arasnda Sayfa 40

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Hasan Efendi de vard. Gkyz souk demir rengindeydi, mavimsi bir kar yayor, sabah ayaz bekleyenlerin yzn kesiyordu. Marmara Denizi'nin bir ucunda kzl bir aydnlk belirdiinde mahkmu bir blk jandarmann arasnda getirdiler; elleri kelepelenmi, boyu daha k- -lmt, stne, etekleri yerlerde srnen beyaz bir idam gmlei giydirmiler, gsne idam karr yazl bir yafta asmlard, iki koluna girmi jandarmalar tarafndan daraacna doru srkleniyordu. Tek gzyle, evrede toplanm kalauala bakan Kr Ali'nin yznde sanki grd kalabalktan memnun olmu gibi garip bir ifade seziliyordu, ne olduunu 104 anlamam gibiydi. Jandarmalar tarafndan srklenirken birden daraacm, o uursuz ilmei, altndaki sehpay, kendisini bekleyen ingene cellad grd, olduu yerde duruverdi; o sarsak ve sakat vcut yle direniyordu ki gl kuvvetli iki jandarma artk onu srkleye-miyordu; jandarma subaynn komutuyla birka nefer daha, srtlarna astklar tfeklerin kalalarna arpan dipiklerini bir elleriyle bastrarak koup mahkmun kollarna yaptlar. Kr Ali'nin ayaklar yerden kesildi, dalm bir boha gibi daraacna kardlar. yi bir yemek yemeye hazrlanrcasma dudaklarn yalayan ingene, alt jandarmann zorlukla daraacna kard Kr Ali'yi omuzlarndan tuttuu gibi ipin altnda duran taburenin stne koyuverdi, artk direnecek gc kalmayan meczup, klm, burumu, titrek bir zavall olmutu. Bir eyler sylemeye alt ama sylediklerinden hibir ey anlalmyor, yalnzca garip bir fokurtu duyuluyordu. Cellat, kaln ilmei Kr Ali'nin boynuna geirdi. Meydan, lm sessizlii denilen o korkun ve mutlak sessizlie gmlmt, yalnzca Hali'ten havalanan a kularn yrtc lklar sessizlii bozuyordu. Son bir istei olup olmadn sordular. Kr Ali, bir eyler sylemeye alt ama azndan anlalr bir sz kmyordu. Cellada, infaz tamamlamas iin iaret verdikleri srada birden Kr Ali btn meydandakilerin duyaca bir sesle bard: - Tecelliyat var... Cellat, tabureyi tekmeleyip devirdi. Kr Ali, bir an bolukta kald, sonra sanki bedeni uzad, gerildi, ayaklar birka kez oynad, btn bedeni titredi ve birden geveyip boald. Hareketsiz kalan vcudu ipin ucunda dnmeye balad. Kalabalk, hi konumadan korkuyla dald. ehrin kapsnda bekleyen lm, ehre girmiti. 105 VII Daha sonralar Ragp Bey, Osman'a, "Tuhaf bir his-ti," demiti, "senelerce, adm koyamadm." Ragp Bey, hayatnn en huzursuz dnemini yayordu; ruhu, onu aresiz brakan yabanc ve belirsiz duygularla her gn bir baka biimde zorlanyor, ok iyi tandn sand hayat srekli olarak nne bir trl zemedii yeni srlar sryordu. Karsnn tts ve dua kokan, insan etine yabanc etinden sk sk kap, 'klada kalmam lazm' mazeretiyle Dilara Hanm'n konana gidiyor, annesiyle karsn, bu iki kat ve tavizsiz kadn, aralarndaki dmanl sessizce bytebilmeleri iin babaa brakyordu. Dilara Hanm, her seferinde onu zarafetle karlyor, ikiler sunuyor, en gzel yemekleri hazrlatyor, asla neden daha nce gelmediini, ne zaman gideceini, bir daha ne zaman geleceini sormuyor, onunla yumuak sesini sanki daha iyi hissetsin diye uzun uzun sohbetler ediyor, gezdii yerlerden, grd insanlardan, okuduu kitaplardan sz ayor, uJ alp ark sylyordu. Ragp Bey'e, hep mum klarnn ve ktk atelerinin sar kzlln hatrlatan, scak, gzel kokulu ve mahrem bir dnya yaratyor, ona, o dnyann efendisi olduunu hissettiriyor, sonra da Ragp Bey'i bazen utandran, bazen sinirlendiren ama her seferinde, bundan daha byk bir zevki bulamayacana inandran, neredeyse bencil bir itahla seviiyordu. 106 Ragp Bey, ertesi sabah kendisi iin yaklm olan banyoda ykanyor, Dilara Hanm'n ceviz gardroplarndan birinde kendine ayrlm bir ekmecede her zaman hazr duran temiz amarlarn, kimin ne zaman alp tlediini bir trl anlayamad niformasn giyiyor, bir gece ncesinden hibir iz tamayan, kzl salarn topuz yapm, kibar tebessm ve hizmetkrlarn bir kez bile azn amadan gzleriyle idare eden sessiz oto-ritesiyle, kahvalt masasnda kendisini bekleyen Dilara Hanm'n karsna oturuyor, bir kenarda uslu bir kedi gibi mrldanan semaverden yaylan ay kokusunu, Dilara Hanm'n btn eve Sayfa 41

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sinmi hafif parfmn koklayarak kahvaltsn ediyor, bu saadet ve huzur dolu kzlm-s kl dnyadan kp kapda hazr duran arabaya, ihtiyar arabacnn saygl selamn alarak biniyordu. Bu mutluluk dolu huzur, sokaktan kana kadar sryordu ve birden, biraz nce kt evin ruhunda brakt gzel kokulu scakln yerini, karl ehrin soukluu alyor, bir gece nce yaadklarnn, yaptklarnn, sevimelerinin gerekliinden kukuya dyordu; hemen dnmek, Dilara Hanm'n yzne bakmak, onun plak vcuduna dokunduuna yeniden inanmak istiyordu. Yaanm her eyi yok eden, hibir yaanmln birikmesine, yaananlarn bir tekine rahata balanmasna izin vermeyen bu ani hayal kopukluu, o anla bir gece ncesi arasnda rktc bir boluk ap Ragp Bey'e, bir boluktan kyormu duygusu yaatyordu; bu boluk, bir gece ncesinin grntlerini ok uzaa, ulalmaz bir yerlere itiyor, bir daha yaanamayacandan iddetle endie etmesine yol ayordu. Hemen hemen her seferinde yaad bu sarsntl kopuun ve kaygnn nedeni ise, Ragp Bey'e gre, O& man'a sz ettii o garip ve isimsiz duyguydu. Araba sokaktan ktktan sonra bir eksiklik hissediyordu, sylenmesi gereken bir cmlenin sylenmediini dnyordu, sanki Dilara Hanm bir konumann sonunda, en son cmleyi sylemeden susuvermi gibi geliyordu ona. 107 Byle bir cmle var myd, varsa neydi, bilmiyordu Ragp Bey ama hep son cmle sylenmedi hissi kaplyordu ruhunu ve o sylenmemi cmle, duymu olduu her cmleyi siliyor, hafzasn boaltyor, sylenmi olanlarn hepsini anlamsz klyordu. Her seferinde, o eksik cmleyi duymak iin o konaa gidiyor, her seferinde o cmleyi duyarnadan, iinde bir boluk ve eksiklikle ayrlyordu. in en tuhaf Ragp Bey'i, Dilara Hanm'a, sylenmi olan btn o cmleler deil de, sy'enmemi, ne olduu bile bilinmeyen o eksik cmle balyordu; bir gn o cmleyi duysa ya da duyduunu sansa, o evden iinde o bolukla, o kopula, o eksiklikle ayrlmasa, sanki bir daha o konaa dnmeyecek, dnse de Dilara Hanm'a ayn istekle, dokunduu bedenin gerekliine emin olmak isteyen birinin ihtirasl arzusuyla sarlmayacakt. Ragp Bey hayatnn nemli bir dnemini, sylenmemi, var olmayan bir cmlenin, bir boluun, bir eksikliin tutsa ve takipisi olarak, bir bolua balandn bilmenin sancl tedirginliiyle yayordu. Evliliindeki kusursuz mutsuzluk ve Dilara Ha-nm'la ilikisindeki isimsiz eksiklik, Ragp Bey'in, teselliyi mesleinde aramasna, asken itaate ve disipline daha ok balanmasna neden oluyordu. br subaylar siyasi tartmalarla ve Beyolu lemleriyle vakit geirirken o, birliini mkemmel bir hale getirmek iin srekli talimlere kartyor, talimgahnda en kk bir hatann bulunmasna, yatakhanelerde iyi kapatlmam bir yataa, boyasz bir postala, niformada sallanan bir dmeye, en kk bir laubalilie izin vermiyor, emrindeki kk rtbeli subaylarla, avulara gz atrmyordu ama tek bir subayn abalar hibir anlam tamyordu. Ragp Bey'in gerek bir acyla fark ettii gibi, btn ordu bir lakala yuvarlanmak zereydi; neferlerin subaylara saygs ve gveni kalmamt, deiik grteki subaylarn birbirlerinden nefret ettiklerini fark etmilerdi; stanbul'daki askerler, zellikle de Selanik tabur108 lar bir baboluktan yararlanarak isyankr bir hal almaya balyorlard. Karargh kaplarnda, hatta kararghlarn iinde sarkl, cppeli mollalara rastlanyordu; bunlarn ;ou Takla'daki Selanik taburlarnn klalarndan ayrlmyorlar, subaylarn aldrmazlndan faydalanarak askerin kontroln ele geien avularla fsl fsl konuup dualar okuyorlard. Gen subaylarla mollalar karargh kaplarnda karlatklarnda birbirlerine nelretle bakyorlar ama bir ey sylemiyorlard; iki taraf da aralarnda bir anlamazlk ktnda neferlerin hangisini tutacan henz kestiremiyordu. Siyasi irade ortadan kaybolunca her zaman olduu gibi, imparatorluun gizli efendileri olduklarna inanan subaylarla hocalar kar karya kalmlard. Ragp Bey bile btn sertliine ramen mollalarn kendi birliklerinde dolamasna kar gelemiyor, bir tatszlk kmasndan ekiniyordu ama belann yaklamakta olduunun farkndayd. Bir keresinde, gvendii subaylardan brahim zzet Bey'le dertleirken, sz mollalar? getirmiti. - Nedir bu byle, her yan sarkldan geilmiyor, askerden ok molla var kararghta. brahim zzet Bey derin derin i ekmiti. - Askere gvensem o mrteci takmnn hepsini sngnn ucuna takp kap dar Sayfa 42

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak edeceim ama dorusunu istersen birader, askere gvenemiyorum, herifler ellerinde Kuran- Kerim ile dolarken askerlerin bizim emirleri dinleyeceklerinden pheliyim... Geenlerde arkadalardan biri bu mollalardan birini azarlayacak olmu ama avular mollaya yle bir sahip kmlar ki, bizim arkada arkasn dnp uzaklamak zorunda kalm, uzaklamak zorunda kalm dediysem, aslnda basbaya kam da sylemeye insann dili varmyor... Korkak bir adam da deildir hani, birlikte Makedonya'da ok Bulgar kovaladP, tek bana komitaclarn inine girdiini ok grdm... Korkusu lmekten deil, Allah'a 109 kr aramzdan ylesi pek kmaz, korkusu kendi askerinden dayak yiyip rezil olmaktan, ki lmekten beter. Ragp Bey yzn buruturdu. - Rezillik bir orduya bulat m artk ne olacan kestiremezsin; yle eyler iitiyorum ki, anlatandan nefret ediyorum; askerler bir odada mollalarla Kuran okuyormu, bir baka odada gen subaylar kar oynatyor-mu, ttihatlk-Padiahlk kavgasndan birbirine silah ekenler de cabas.... Askerin saygsn kaybettik biz, bir daha kazanmak da zor... Korkarm bu i kansz bitmeyecek, kendi askerimizi vuracaz biz sonunda. Bu konumann stnden daha bir hafta bile gemeden Ragp Bey'in korktuu bana geldi. Bir sabah odasnda talim programlarn yazarken dardan gelen grltleri iitti, bir askeri kararghta duyulmasna allmam sesler, barlar, kfrler duyuluyordu; palaskasn skp kaputunu srtna alarak dar frlad. iki grup asker, silahlarn birbirlerine dorultmular, karlkl duruyorlard, bir grubun banda gen subaylar, dierinin nnde ise iriyar avu vard. avularn en kdemlisi meydan kavgasna karm bir kabaday gibi baryordu: - Siz burada pamuk gibi karlarn koynunda oynarken bizi Arabistan'a gndermeye urayorsunuz. Makedonya'da dalarda biz vurutuk, biz ehit verdik... Hibir yere gitmiyoruz, yeter hep bizim gittiimiz, biraz da bakalar gitsin... Hibir kudret bizi stanbul'dan k-prdatamaz... Halife Hazretleri'ne kadar karz, Padiah babamza derdimizi anlatrz. Sinirli gen bir subay, fkesini bastrmaya alarak cevap verdi: - avu, buras askeriye, hepimiz emir kuluyuz, buray Kr Agoj-'un meyhanesine evirme... Tayin emrini aldnz, hazrlann, yola kn, yoksa i tatsza varacak. avu, yatmaya hi niyetli deildi, kendisine doku-nulamayacandan emin gibiydi. - Namertten korkan namert olsun zabit efendi, tatszlktan korkan yok burada... Buradan bizim lmz 110 kar, hepimiz kararlyz bir adm atmayacaz... Tayinleri iptal etsinler. - avu, askeri isyana sevk ediyorsun, cezas byktr, sana SOP defa ihtar ediyorum, askerlerini hizaya sok, emirlere itaat et. - O i yle kolay deil zabit efendi, Padiah babamz grmek istiyoruz... Farmason subaylarn emriyle Arap'n lne gitmeyeceiz... Gnderin de grelim... Kar yayordu, kenarda duran iki topun stlerinde kar birikmi, karanlk azlar daha da siyahlamt, karargh binalarnn atlarndaki karlar gri gkyznn yansmasyla kuruni bir renk almlard; boz ka-putlu askerler, gzlerine giren kar tanelerinden koruna-bilmek iin gzlerini krptrarak, tfeklerini birbirlerine dorultmu, sonucun ne olacan kaygyla bekliyorlard. Ksa bir sessizlik oldu, gen subaylar geri dnlmez noktaya yaklatklarn hissediyorlard; itaati salamak zorunluluu ve itaatsizlik karsnda duyduklar fkeyle, dklecek kann sorumluluunu srtlamak arasnda kaygl birka dakika geirdikten sonra gen subaylardan biri bard: - avu, askerlerini hizaya sok, emirlere itaat et... Derhal kararghtan kp kapnn nnde tadata hazrlan! - Hibir yere gitmiyoruz... Padiah babamz grmek istiyoruz... Subay, askerlerine dnp sert ve kesin bir sesle emir verdi: - Tfek doldur, nian al! Takla'mn ii bir anda silah mekanizmalarnn rktc akrtlaryla doldu, kar damlardan korkuyla birka ku havaland. Ragp Bey, mdahale etmek iin bir adm att srada, avulardan birinin 'allahuekber' diye baran sesiyle, gen subayn 'ate' emri ayn anda duyuldu. ndeki avutan ikisi yzst, ncs srtst, sanki ayaklar bir trpanla biilmi gibi, hibir hare111 Sayfa 43

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ket yapamadan kmltsz dmlerdi, arkalarndaki askerlerden bei de kvranarak ykld, dierleri tfeklerini atarak ellerini havaya kaldrdlar. Ragp Bey, bir an eliyle alnn ovuturduktan sonra koarak gen subaylarn yanna geldi. - Teslim olan neferleri tevkif edin, yarallar hemen hastaneye sevk edin. O srada br subaylar da klann her yanndan koarak gelmilerdi; Ragp Bey, gen mlazmlardan birinin verdii emirle, yerde l olarak yatan avuun ayaklarna ip balandn grd. - Ne oluyor mlazm efendi, niye bunlarn ayana ip balyorlar? - Bunlar kapnn nne astracam Binbam... Grsnler de itaatsizlik etmeyi dnenler ibret alsnlar. Ragp Bey fkeyle yzn buruturdu. - ldrdn m sen mlazm, kimi astryorsun, senin adamlarn bunlar. - Ne yaptklarn grdnz Binbam, bunlar orduya isyan ettiler. Dier gen subaylar da mlazmn yannda toplandlar; arkadalarn destekledikleri, avularn kapya aslmasn istedikleri belliydi, biraz nce avularn yapt itaatsizliin aynsn kendi stlerine kar imdi kendileri yapmaya hazr grnyorlard; Ragp Bey elini, her ihtimale kar tabancasnn stne koydu. - Buras babozuk panayr deil, askeriye... Burada yaamann da lmenin de kural var mlazm. Sonra mlazmn cevabn beklemeden, biraz ilerdeki yzbaya dnd: - Ordu Komutan Muhtar Paa'ya hemen haber verin, cenazeleri ieri tayn, balarna nbeti koyun... Cenazelerin yanna benim emrim olmadan kimseyi almayn... Nbetilere syleyin, benden emirsiz cenazelere kim yaklarsa ate asnlar. Gen mlazmlarn acemiliklerinin askeri daha da azdracan anlayan yzba, ii uzatrlarsa tatszln 112 daha byyeceini de fark etti, hemen askerlere emir verip avularn cesetlerini ieri tatt, yarallar hastaneye gnderdi. Ragp Bey, gr bir sesle bard: - Daln... Herkes blnn bana, kimse karargh terk etmesin... Birazdan paalar gelecek, tahkikat yaplacak. Ancak o zaman, yaananlarn arln fark eden subaylarla askerler, fkelerini ve endielerini ilerinde saklayarak yorgun admlarla daldlar. O akam Ragp Bey, kararghtan kp ttihat Te-rakki'nin zel olarak grevlendirilmi dier merkez-i umumi azalaryla birlikte stanbul'a gelmi olan aabeyi Cevat Bey'i grmek iin Caalolu'na gitti. oktandr grmemi olan iki karde, muhabbetle sarldlar, iine dtkleri kavgada byle kaygsz ve sevgiyle sarlabilecekleri bir kardee sahip olmann gvenini memnuniyetle hissettiler. - Naslsn Ragp? Ragp Bey aabeyine bakt, baklarnn sertlemi olduunu, alnndaki izgilerin oaldn, hl gen olan o yze, ihtiyarl andran bir otorite yerletiini fark etti. - Sa olun aabey iyiyim... Sizi de iyi grdm. - Annem nasl? oktandr elini pmeye gidemedim, bir hengmeye daldk, annemizin elini pmeyi bile unuttuk. - Annem de iyidir, ben de sk sk gidemiyorum, ou zaman kararghta kalyorum. Cevat Bey, kardeinin yzne, orada gizli bir ey grmek ister gibi bakt. - Gelin hanm nasl? - O da iyi aabey, ellerinizden pe. Ragp Bey, selam sabah fasln abuk geip asl konumak istedii konuya girdi: - Bug olanlar duydunuz mu aabey? Cevat Bey yzn buruturdu. - Duydum... Rezillik... lm ha avular? syan Gnlerinde Ak 113/8 - ldler... Neler oluyor aabey, nereye gidiyoruz? Orduda disiplin diye bir ey kalmad, gen subaylar kadnlarn koynundan karamyoruz... Ragp Bey bir an sustu, aklna bunu sylerken Dilara Hanm geldiinden yz kzard ama kendi kendine, kendisinin iini aksatmadn dnp szne devam etti: - Kararghlar hoca takmnn eline geti, avularla, bizim alayllar, hocalarn azna bakyorlar, ttihatlardan, Bulgar'dan nefret ettiklerinden fazla nefret ediyorlar... Bugn avu ld, yann daha fazlas lecek, sizinkiler grmyor mu olan biteni? Cevat Bey, iini ektikten sonra birden glmsedi. Sayfa 44

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - A msn? Ragp Bey, gerekten ackm olduunu fark etti, aabeyinin annesinin sorusunu hatrlayarak gldn anlad. - Am. - nce bir yemek yiyelim, sonra konuuruz. Pilav, nohut ve tahin pekmezden oluan yemeklerini yerken, iki ocuk gibi eski arkadalarndan, tandklardan, Ragp Bey'in konann bahesinden, mahalle hatralarndan, okuldan konutular. Yemekten sonra kahvelerini ierken, Cevat Bey byklarn svazlayp yemekten nce yarda braktklar konumaya sanki hi ara vermemiler gibi devam etti: - Herkes olup bitenin farknda aslnda lakin karar vermekte glkleri var; ben ka defa syledim Talat'a, byle olmaz, Padiah' devirip idareye el koyalm diye ama laf aramzda cesaret edemiyorlar, aslnda belki de hakllar, elde hazr kadro yok. dareyi aldk diyelim, kimleri koyacaz kabineye, halk o ttihat efsanesinin arkasndaki adamlar grnce sktu hayale uramayacak m? Nafa Nezareti'ni kime vereceiz, Orman Nazr kim alacak, hangi arkadan bu mevzularda bir malumat var? Aslnda bunlar da mkl meseleler deil de, benim anladm Talat asl iktidar kavgasna dalp birbirimize deriz diye endie ediyor ki, dnrsen pek de 114 haksz saylmaz... Peki, bylesi daha m iyi diyeceksin, deil, onda da haklsn, memleketi kimin idare ettii bile belli deil. Cevat Bey, bir sigara yakt. - Dorusunu istersen Ragp, biraz hazrlksz yakalandk, sandk ki merutiyet ilan edilince her ey hallolacak, gllk glistan oluverecek ortalk... Kocakarlarn yatra aput balamas gibi oldu biraz bizim merutiyet, onu bir dua gibi falan grdk galiba, duay okuyacaz, Allah da meseleyi halledecek... Ama yle olmuyor, Talat'n endielerine ramen ben hl szmdeyim, idareye el koymamz lazm, memleketi sahipsiz braktk, mesuliyet bizim. Hani neredeyse, Padiah'm zaman daha iyiydi diyecek millet, demiyor da deiller ya, okuyor musun kardklar cerideleri, her gn kyamet gibi svyorlar ttihatlara, sanki otuz yldan beri bu memlekete zulm eden biziz, biz fakir braktk insanlar, biz istibdatla ezip getik. Cevat Bey, byklaryla oynad, sigarasn sndrd. - Melanetin ba Padiah denilen melun, bu hac hoca takmn o azdryor, onlar da gidip askeri tahrik ediyorlar... O Dervi Vahdeti nabekr imdi bir ttihad- Muhammedi Cemiyeti diye mrteci bir tekilat kurdu, geen gn okudum gazetede, ellinci alay olduu gibi aza yazlm bunlarn cemiyetine... Bu hac hoca takmn, mrtecileri hemen durdurmak lazm, yoksa bugn olanlar her gn olur, vatan evlad birbirini krar... e o medreselerdeki mollalardan balamak lazm. Sen merak etme, biz de dnyoruz bir eyler elbet, arkadalar medrese mollalarm askere alalm diyorlar, onlar alp asker ocanda bir iyi terbiye ederiz. - Bugne kadar askerlikten muaf olan molla takm hemen raz gelir mi askere yazlmaya, bir melanet karmaz m? Cevat Bey, gzlerini kst, baklarna souk bir prlt yerleti. - Bedelim derler Ragp, ok kelle gider. Belki daha da iyi olur, byle bir hesaplama lazm belki de... Bizim 115 daha gidecek yerimiz kalmad, bundan byle ya o molla takmyla onlar iteleyen Padiah Efendi geri basacak ya da biz onlar imamn kayna bindireceiz... Ben baka are grmyorum, yumuamann hi sras deil, inceldii yerden kopacak artk. - ok kan akar aabey, ekindiimden deil, beni tanrsn ama askeri askere krdrmann vebali byk olur... Molla takmnn askeriyede taraftar gittike artyor, bizim alayl subaylarla avularn neredeyse tekmili bunlarn azna bakyor, bizi gvur belliyorlar... Bazen dnyorum da, biz bunun iin mi merutiyet istedik? - Akacak kan damarda durmaz derler Ragp, kan akacak diye ekilelim de memleketi yeniden o Padiah denilen melunun istibdadna m terk edelim?.. Sen gnln ferah tut, biz tedbirlerimizi alacaz... Bu memleket bize emanet, emanete hyanet etmeyiz, edemeyiz, etmeye kalkann da karsnda oluruz... Vatan evlad krlmasn, krlmasn da, vatan kurtarmak iin gerekirse vatan evlad da krlr, bu vatana hepimizin can borcu var, lzum ederse bunu deriz, lerek deriz, ldrerek deriz ama deriz. Ragp Bey, asl merak ettii konuyu da sordu sonunda: - Ordunun hali ne olacak peki, onu da dnyor mu sizinkiler? Ordu elden gidiyor aabey, siz siyasetle urarken belki fark etmiyorsunuz ama ben Sayfa 45

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak iindeyim, asker askerliini kaybetti, itaat yok, disiplin yok, hrmet yok, doru drst talim yok, maneviyat yok, tehizat yok, silah yok, avu subayna emkiriyor, subay avuundan ireniyor. Allah muhafaza yarn bir gn bu ordu savaa girerse, inann, perian oluruz. Orduyu ne yapacaksnz, her eyin batan aa deimesi lazm artk... Biliyorsun ben Prusya ordusunu da grdm, onlarn yannda biz babozuk bir srden farkszz, bu ordu beni askerliimden utandryor, askerimden Irr hrmetsizlik greceim diye endie iindeyim; size daha an syleyeyim, subaylar bir avuu ya da neferi karargha ardklarnda, tabancalarnn namlusuna mermi srp 116 sonra onlar ien alyorlar... Paalar hibir ey yapmyor, dnyann gidiatndan habersizler, orduyu hemen dzeltemezseniz, bakn sylyorum aabey, istikbal bize karanlk. Cevat Bey, duyduklarndan ac eker gibiydi. - Ordunun halini de biliyoruz Ragp, onu da tanzim edeceiz, Enver'in de bu mevzuda dnceleri var ama her ey srayla, orduyu genletirip yenileyeceiz ama nce u molla takmnn ban ezelim, sonra sra ona gelecek. O gece aabeyinin btn srarna ramen Ragp Bey orada kalmad, klaya dnmesi gerektiini syleyerek gece yarsna doru kt; kar lapa lapa yayordu, kapnn nnde durup dinledi, t kmyordu, sessiz ve masum bir uykuya dalmt ehir; sokaklar, evler, atlar bembeyazd, bu beyaz sessizlik Ragp Bey'e ocukluun da dinledii masallar hatrlatyordu. Gndz yaananlarla kyaslandnda gerekten de gece bir masal gibiydi, huzurlu, sakin ve gndz yaadn akam unutan bir ocuk gibi gamszd ama Ragp Bey ehrin ertesi sabah yeniden uyanacan, beyazln kirlenecein1', huzurun kaybolacan biliyordu. Cevat Bey'in anlattklar onu tatmin etmemi, aksine kayglarn artrmt; aabeyinin sertliime, her zaman sert ve kat bir adam olan, gerektiine inandnda gzn krpmadan adam ldren Ragp Bey'i bile rkten bir eyler vard. Yaamaktan gurur duymayacaklar olaylar yaamaya hazrlandklarn hissediyor, mesleini seven her gerek subay gibi lmekten ya da ldrmekten deil de, yapacaklarndan utanmaktan korkuyord".. O karanlk ve ssz sokakta, yaan karn altnda yrrken ilk aklna gelen eyh Efendi'ye gitmek oldu, onun yattrc sesine, dnya halini nemsemeyen tavrna, Allah'n varlndan haber veren dualarna ihtiyac vard ama vaktin ge olduunu dnd, geri bu saatte bile gitse eyh Efendi kalkar, hi sual sormadan onu yanna oturtur ve sylediklerini dinlerdi ama eyh'i o saatte rahatsz etmeye ii raz gelmedi. 117 Acelesiz admlarla, soua ve kalpanda biriken karlara aldrmadan Babli yokuundan aaya yrd. Sadaret binasnn nnde, karanlk glgeler halinde yorgun nbetiler bekliyordu, biraz nce nbeti avuun drtmesiyle uyanp nbete gelmiler, henz uykularndan tam aylamamlard, belki de uyandrlmadan nce grdkleri ryalar grmeyi srdryorlard. Aralarndan bazlarnn, sebebini hibir zaman bilemeyecekleri kanl bir kavgada leceim dnd Ragp Bey; onlarn leceini biliyordu ama onlar kurtaracak bir gc yoktu, sadece onlar deil kendisini bile kurtarabilecei kukuluydu; lm herkese adm adm yaklayordu ve kimi alp gtrecei belirsizdi. "lm insanlar hep artr," demiti bir seferinde eyh Efendi Ragp Bey'e. - Geceye armaz, gndze armaz, dne, savaa armaz ama lme arr; yaratldndan beri lr insanolu, Yaradan daha yaratrken verecei can alacan syler ama her eye hazrlanan insan, ne gariptir ki lme hazrlanamaz. Bu da Allah'n bir ltf belki, neden derseniz, aksi takdirde demolu yaadnn tadna varamazd. Allah-u teala, leceini bildirir de insana, onun buna inanmasna izin vermez, lmeyecekmi gibi yaatr insan. Rabbmzdan baka kimin kudreti yeterdi insan byle korkun bir hakikatle bir arada yaatmaya? Ragp Bey, aralarndaki dostlua gvenerek akac bir ekilde kar kmt: - ldrmeye gc yeten Allah'n gc ldrmeme-ye niye yetmiyor ki eyh Efendi? - Ona da gc yeterdi elbet ama lm olmasa hayatn deerini kim bilirdi? Biz baladk, akbet belli, biteceiz... Faniler iin sonsuzluk bir hiliktir Ragp Bey, bir hilii ister miydin, sor bir kendine. Sonra sesini daha da yumuatarak eklemiti: - Sonu olmayan bir hayat, bizini iin lmden sonra balar, ancak da o zaman mana kazanr. Dnya, bir sonsuzluu tayamayacak kadar kk, ne bu dnya ne de bu dnyann stnde yaayanlar sonsuzlua bir mana 118 katamaz, kudretimiz yetmez buna, ama vakta ki terk-i dnya eder, baka bir leme Sayfa 46

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak gersin; orada ite, belki bitmeyen bir hayatn bir mana kazandn grrsn ama burada deil, burada gzel olan, gzelliim bir sonu olmasna borludur. Seyrek dikilmi havagaz lambalarnn rktc kara glgelere evirdii binalarn arasndan geerken hl eyh Efendi'nin szlerini dnyordu. "eyh, lmn hayata bir mana, hatta gzellik kattn sylyordu ama o gzelliin, o manann bir msademenin ortasnda gen ocuklara nasl geldiine hi ahit olmad ki," demiti daha sonralar, "paralanm vcutlar, kopmu kollar, kanl bir beyazlkla akm gzler, inleyen askerler hi grmedi ki... O, belki hayat biliyordu, belki lmden sonrasn, ahireti biliyordu ama lm bilmiyordu, lm biz biliyorduk, biz onu grdk. Dedii doru, lme de hep ardk ama ona, dorusu ya, hi mana atfetmedik, bir mana gremedik nk." Eminn'ne vardnda, gecenin ayazna denizden esen rzgr da eklenmi, azndan burnundan fkran buharlar byklarnda minik beyaz salkmlar halinde donmutu. Etrafta ne bir insan ne bir araba ne de kar kyya gidecek bir kayk gzkyordu. Her gece olduu gibi o gece de Dersaadet terk edilmi hayalet bir ehir gibiydi; Yenicami, gkyzne uzanm minareleri ve iri kubbesiyle, ellerini ap Tanr'ya yalvaran simsiyah bir dev gibi duruyordu deniz kysnda; Ragp Bey, bir an kendini yapayalnz ve kck hissetti caminin yannda. Sert bir hareketle palaskasn dzeltip ellerini kaputunun ceplerine soktu, yaan karn altnda gittike be-yazlap karanln iinde kmldayan beyaz bir hayalet gibi yrmeye koyuldu kprnn stnde. Klaya gitmeye karar vermiti. Postallarnn altnda gcrdayan kar, uzaklardan gelen tek tuk kpek seslerini, denizin hrtsn, kendi soluunu duyuyordu. Souk, tabanlarndan balayarak btn bedenine yaylyordu, o kadar mt ki, scak bir 119 odadan, banda duraca bir sobadan baka bir ey dnmyordu, bu scaklk zlemi de aklna Nianta'ndaki kona ve Dilara Hanm' getiriyordu. Aslnda, son zamanlarda ne dnrse dnsn, sonunda dnd her ne ise, o, aklna kanlmaz olarak Dilara Hanm' getiriyordu. Kk bir ky gibiydi ii, nereden yrrse yrsn hep ayn meydana, o kzl sal kadna kyor, Dilara Hanm'm kendisiyle birlikte olmad zamanlarda ne yaptn, kimlerle grtn merak ediyordu. Dilara Hanm'm kendisinden baka erkeklerle de grme ihtimali, bunu her dndnde gsn sktryor, gururunu zedeliyordu; bunu kendine itiraf etmekten ne kadar kansa da kskandnn farkndayd. Onu en ok rahatsz eden de, ilk gn o konaa gittiinde evdekilerin kendisini karlaylarndaki alkn tavrd; o eve kendisinden baka erkeklerin de rahatlkla girdiini, bundan sonra da girebileceini dnyordu ve bunu nleyebilecek hibir gc yoktu, bu aresizlii fark etmek, zaman zaman onu Dilara Hamm'dan nefret etmeye ve bir daha onunla grmeyeceine yemin etmeye kadar gtryordu ama bu yeminleri tutamyordu. Ancak Dilara Hanm' grdnde, onun yannda olduunda huzura kavuuyordu, baka bir erkekle olmasnn imknsz olduu tek zaman paras birlikte olduklar zamanlard nk; Dilara Hanm'la birlikte olduunda bu kadna duyduu sevgi de nefret de azalyordu; birlikteyken, sanki onu grmemeye rahata dayanabilirmi gibi geliyordu ama ayrlr ayrlmaz sevgi de nefret de ayaklanveriyordu. Ayn insana kar birbirine benzemez iki duyguyu ayn anda tayor, kadn meselelerinde tek bir duyguyu bile tamaya alkn olmayan ruhu bu ar ykn altnda yorulup bunalyordu. Son zamanlarda lke ve ordu iin gsterdii hassasiyet bile sanki Dilara Hanm hakkndaki duygularndan besleniyor, o kadnla ilgili hissettii ac, fke ve aresizlik hayatn her cephesine yansyor, her konuda onu mutsuz ve tedirgin bir insan haline getiriyordu. Hibir eye 120 aldrmayan tabiat, serazat ruhu, Dilara Hanm yznden deimi, kaygl biri olup kmt. Bu dncelere ve bu dncelerin yaratt fkeye kendisim o kadar kaptrmt ki, admlan hzlanm, bir yere ulamak iin deil de, bir dmana saldrr gibi yrmeye koyulmutu. Souu artk fark etmiyordu, yalnzca, karanln ve sessiz beyazln farkndayd, srt terlemiti, etrafna bakmdnda klann nne geldiini grd, nerelerden getiini bile anlamamt, paasna takl kalm kuru dikenlere baklrsa, yolunu arp tarlalarn, bahelerin arasndan gemi olmalyd. Karn yanda hznl ve mahrem bir ey vard, sanki kar, gizli ileri olanlar saklyordu. Birden, Dilara Hanm'n o anda ne yaptn merak etti; karn koynuna saklanm bu sessiz ehirdeki bir konan, gzlerden rak arka Sayfa 47

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak odalarndan birinde neler yapyordu u anda; minenin ateiyle tellerinde sar yaldzlarn oynat o kzl salarn am, bir bak*-- .abite avucunda stt konyak kadehini mi sunuyordu, yoksa okuduu o tuhaf ve esrarengiz romanlarndan birini mi anlatyordu hafife bouk sesiyle, yoksa kendisini stne ektii gibi bir bakasn stne mi ekmiti? Bir baka erkein Dilara Hanm'a dokunabileceini dnmek bile ldrtmaya yetiyordu Ragp Bey'; iddetli bir sevime isteiyle, ldrme arzusu duydu, ikisi de birbirine ok benziyordu ve ikisinin de hedefi ayn insand. Galata kerhanesinden bir orospuya tutulmu olsayd, bileinin gcyle kadn kapatr, kimsenin ona yaklamasna izin vermezdi ama bir hanmefendinin oynaklna engel olmaya gcnn yetmeyeceini hissediyordu. Btn kaplar kapatlm karmakark bir dehliz gibiydi bu zengin hanmefendiler; ieri girmek istediinde girecek yolu, dar kmak istediinde kacak yolu bulamyordu, onu bazen o dehlizlerin iine eken, bazen de darda brakan irade kendisine ait deildi. 121 Kararl admlarla yrmeye balad, nereye gideceine karar vermi, karar verince de sanki aniden rahatlamt, onca yolu o soukta yrmesine ramen bir yorgunluk hissetmiyordu. Dilara Hanm'la ilgili bir karar verememek, her konuda tedirgin olmak onu uzun zamandan beri farkna varmadan yle yormutu ki imdi bu konuda kck bir karar bile onu glendirip diriltmeye yetmiti. Dilara Hanm'n konann bulunduu sokaa kacfar ayn kararllkla ve hzla, kulaklarnda srekli bir rzgr sesi duyarak yrd, sokan bana vardnda birden durdu. Gecenin bu vaktinde kapy alp konaktaki-leri korkutmann yakksz kaacan dnd, konan nnden geip klaya dnmeye karar verdi. Kapy almayacak olsa da kona grmek, onun yaknndan gemek, o duvarlarn arkasnda bulunduunu bildii kadnn scakln hissetmek istiyordu. Sokaa ar ar, neredeyse admlarn srkleyerek, yrd btn o yolun yorgunluunu ve souunu hissederek girdi; yolun iki yannda, karla kapl geni baheler ve ksz heybetli konaklar sralanmt. Kar kendi beyazlyla gkyzn aydnlatyor, o aydnlk, kar taneleriyle birlikte evlerin damlarna doru akyordu; kar taneleri damlara dedikten sonra n kaybedip beyaz glgeler gibi sokaktaki arnavutkald-nmlarna ylyordu. Ragp Bey, karn sszl iinde yrd, sokan br ucundan geri dnecekti ama Dilara Hanm'n konann hizasna gelince, gkyznn donuk aydnlyla sokan beyazms karanlnn birbiriyle bulutuu noktada kzl bir parlt grd, Dilara Hanm'n yatak odasnn penceresinde k vard. O anda hissettikleri, bir snr atmasnda ilk vurulduunda hissettikleriyle hemen hemen aynyd; nce, sanki grnmeyen gl bir el onu geriye doru iterek sarsm, ardndan gsnn st yannda bir sz duymu, o sz cierlerine doru yakc bir duman gibi dalp nefesini kesmi, ba dnm, dizleri dermann kay122 betmi, gzleri kararm ve savan dna atldn, bunun kendisi iin alaltcln dnp fkelenerek yklmt. Mermiyi yediinde duyduu keskin ac gibi, grdnde hissettii de gvdesel bir acyd ve bu gvdesel acya tpk vurulduunda olduu gibi bir aalanma ve savan dna atlma duygusu karyordu. Kar azna burnuna doluyor, nefes almakta zorlanyordu, yakndaki bir duvara dayand. Bir bakas olsa belki oradan hemen uzaklar, hayatnn geri kalann, o karl gecede kzl bir kla parlayan yatak odasnda neler olduunu merak ederek ve kendi hayalinde yarattklaryla kendi cann actarak geirirdi ama Ragp Bey'in tabiatnda yenilgiyi sessizce kabul etmek, savan dna atlmay sknetle karlamak yoktu. Dilara Hanm'a duyduu ballk ne kadar gl olursa olsun, onu ne kadar kararsz ve akn bir adam haline getirirse getirsin, gene de onu kendi gznde zavall bir kurban, bir mazlum haline sokacak bir eyi sineye ekmesine neden olamazd. Dayand duvarda biraz soluklandktan, byklarna biriken buz paracklarn eliyle serte sprdkten sonra demir bahe kapsn itip girdi, yumuak karn altnda hepsi birer buz parasna dnen akl talarn atrdata atrdata kkn kapsna varp kaln ahap kapy yumruklamaya balad. Bir sre bekledikten sonra alt kat pencerelerinden birinde titrek bir k grnd. Uan rkek sesini duydu: - Kimdir o? - Ben, Ragp. A kapy. Sayfa 48

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Kap alrken, Dilara Hanm'n merdivenlerden gelen sesi arpt kulana: - Kimmi gelen? - Ragp Bey gelmi efendim. Kap telala ald. Ragp Bey, kapnn ardnda duran, paltosunu omuzlarna alm, mahmur yzl uaa yle bir gz atp derhal baklarn merdivenlerin orta123 smda trabzanlara dayanm duran Dilara Hanm'a evirdi, ilk bakt yer salaryd. Salar dzgnd, topuzu bozulmamt. Ragp Bey ancak o zaman, bir elinin tabanca klfnn stnde durduunu ve Dilara Hanm'm kapsna, Galata kerhanesinin kapsna dayanr gibi dayandn utanla fark etti; bir hakarete urayabilirdi ve bunu hak ettiinin de farkndayd, kapnn nnde yle durup sevdii kadna bakt. Dilara Hanm, uaa, - ay hazrlasnlar, atei de canlandrsnlar, dedikten sonra merdivenlerden aa indi. Ragp Bey, kapdan ieri giremiyor, eikte, souktan ve utantan kzarm yz, bembeyaz uzun kaputuyla hareketsiz duruyordu. Dilara Hanm, Ragp Bey'in yanma gelerek elini tuttu. - Niin orada duruyorsunuz, ieri girsenize... Elleriniz buz gibi olmu, msnz, imdi bir ay iinizi str. Ragp Bey, "Klaya ge kaldm, eve gitmek iin de kayk bulamadm," diye mrldand ama Dilara Hanm, onun mazeretlerini dinlemedi bile, sanki o saatte o eve gelmesi ok doalm gibi davranyordu. - stnz kartn, bu havada btn yolu yrdnz m yoksa? Kaputunu karmasna yardm etti, onu uaklarn hemen odun atp canlandrd atein karsna oturttu. Semaveri getirmiler, yerse diye, bir yemek tepsisi hazrlamlard. Dilara Hanm, ay koyup iine biraz da konyak katt. - Bunu iin, iiniz snsn nce... Biraz da bir eyler yiyin, ackmsmzdr. Ragp Bey, hibir ey sylemeden ayn iti, souktan buz kesen vcudu, atein karsnda garip bir szyla snyordu, yemeklere dokunmad, onun yemek yemeyeceini anlayan Dilara Hanm bir kadeh konyak doldurdu, yanna da bir bardak ay daha koydu. 124 imdi, o uzun ve souk sokaklar, kar, yzne gzne doluan kar taneleri arasnda hissettikleri, Dilara Ha-nm'n penceresindeki grdnde gsne saplanan ac, bu odada, atein ve Dilara Hanm'm karsnda btn gerekliklerini kaybetmilerdi, sanki sokaklarda yrmemi, kayglanmam, kskanmamt. m bedeni gibi ii de snp zlmt, yalnzca belli belirsiz bir utan kalmt derinlerde, bir de, kendisini byle hi ayplamadan, soru sormadan, onu aklamalar yapmaya zorlamadan karlad iin deil de, odasnda o saatte yalnz olduu iin Dilara Hanm'a duyduu gl bir minnet hissi. Hi konumadan konyaklarn itiler. kilerini bitirince, Dilara Hanm ayaa kalkt. - Yatalm isterseniz, yorulmusunuzdur. Dilara Hanm, onun utandn hissetmi, bir kez bile vakitten, vaktin ge olmasndan sz etmemiti. Lambalar sndrp merdivenlerden yan yana yatak odasna ktlar. Yatak bozulmamt, yalnzca stnde, Dilara Ha-nm'n vcudunun izi olduu anlalan bir ukurluk vard, yatan yannda Dilara Hanm'm okumaktan holand yabanc romanlardan biri ak duruyordu. O gece, her zamankinin aksine, ok usul, ok yava, birbirlerinin bedenini gerekten hissederek, ehvetten ziyade sevgiyle ve efkatle sevitiler; belki de ilk kez o gece, sevimek Ragp Bey iin tek bana bir ama, bir elence, bir zevk olmaktan 'kp bir sevginin, akn, minnetin belirtisi oldu. Deiik kadnlarla deiik biimlerde seviilebilece-i gibi ayn kadnla da deiik duygulardan kaynaklanan deiik sevimelerin yaplabileceini rendi; ilk kez seviirken bir kadnn elini tutup sevgiyle pt, ilk kez sevime aralarnda bir kadnn gsne ban koyup yatt; ilk kez sevitii bir kadnn bedenini kendi bedeninin bir paras gibi hissetti. Belki baka sevimeleri kadar alevli, yakc, yatan dndaki her eyi unutturacak kadar badndrc deildi ama sevimeyi yatan 125 dna, hayata tayor, her dokunu, derin ve kalc bir sevgi ve ballk yaratyordu. ehrin kara teslim olduu o souk gecede Ragp Bey bir kadna gvenmeyi ve kendisine bunu reten kadna minnet duymay rendi. Sayfa 49

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Daha sonralar Osman'a, "Sevdiin kadna gvenmenin lezzeti hibir eyde yok," demiti, "bunu yaayan, bunun esiri olur." Ama ertesi sabah o evden her zamanki gibi mutlu bir halde ayrldktan sonra yeniden bir cmlenin eksik olduu kaygsna kapldm sylemedi. 126 VIII O gnlerde Reit Paa vaktinin ounu sarayda Pa-diah'la birlikte geirdiinden, stanbul'a gelmek iin sabrszlanan Mihriah Sultan'a anna yakr bir yal bulma grevi Hseyin Hikmet Bey'e kalmt. Selanik'ten dndnden beri yeni konanda srgn bir mnzevi hayat srdren, artk iktidara gelmi bulunan eski ttihat dostlaryla grmeyen, zamann kitap okumakla ve Hediye'yle geiren Hikmet Bey, sokaklar ve insanlar zlediini fark ederek bu grevi sevinle kabullenip yal aramay bizzat stlenmiti. Yal aramaya kt gnlerden birinde, Kanlca'da ocukluk arkadalarndan Selim Bey'le karlat, ksa boylu, mtenasip hatl, siyasi tartmalardan ve kadnlardan holanan, ateli bir gen olarak tand eski arkada hemen hemen hi deimemiti. Hikmet Bey'i, son zamanlarda neredeyse hibir dostunda rastlamad bir muhabbetle kucaklam, Padiah'n yeeninin yz yirmi yedi odal yalsnn yan bandaki yalsna davet etmiti. Hikmet Bey, bir an, bana gelenlerden Selim Bey'in haberdar olup olmadm merak etti ama Dersaadet'te hibir ey sr olarak kalmazd, hele saray evresine ait dedikodular ok abuk yaylrd, Kbrsl Mustafa Paazade Selim Bey'n, Doktor Reit Paa'nn olunun, kars yznden kendini vurduunu duymam olmas neredeyse imknszd. 127 T Yalya girdikleri srada Hikmet Bey buraya geldiine piman oldu, ocukluundan beri tand babasnn arkada Mustafa Paa'yla ya da eiyle karlamak fikri bile birden iini karmakark etmiti. Henz insanlarla karlamaya, onlarla konumaya, onlarn gzndeki o acyan baklar grmeye hazr olmadn anlamt. Bir mazeret bulup kamay dnyordu ama Selim Bey koluna girmi, bir yandan ateli bir ekilde ttihatlar ekitiriyor, bir yandan da hzl hzl yryordu; eer szlerine bir an ara verseydi Hikmet Bey zr dileyip geri dnecekti ancak Selim Bey hi susmad. Kendilerini karlayan uaklara talimatlar verdikten sonra Hikmet Bey'in kolunu hi brakmadan dairesine doru yrd, uzun koridorlardan, her an birine rastlamann tela iindeki Hikmet Bey'le birlikte getiler. Hikmet Bey'in yz, anlamsz bulduu ve kendisini utandran bir korkuyla sararm, alnn ter basmt; sonunda kimseye grnmeden Selim Bey'in dairesine girip kl rengi bir gkyznn altnda gri-yeil akan Boaz'a bakan geni pencerelerden birinin kenarna yerletirilmi peykelere oturdular, ancak-o zaman Selim Bey, eski dostunun yzne bakp birden ard. - Naslsn, bir eyin mi var? - Teekkr ederim, bir eyim yok, korudan buraya biraz hzl yrdk, yoruldum herhalde, oktandr sokaa kmy ordum. Selim Bey, dikkatle eski arkadann yzne bakt, Hikmet Bey de ar ar soluunu toplam, kendini birdenbire etkisi altna alan o tuhaf ve anlamsz korkudan syrlmay baarmt. - imdi ay getirirler, biraz nefesleniriz, ben de sana rastlaynca birden ok konutum, dalgal havalarda bazlarn vapur tutar ya, bazen de benim konumalarm tutuyor insanlar, dalgal vapura dm gibi oluyorlar. Hikmet Bey gld. - Estafurullah, hi olur mu yle ey... Toparlandm zaten. aylar geldikten sonra Selim Bey ilk sormas gereken soruyu sordu: - Sen ne aryorsun bu k gn buralarda, birini mi ziyarete gelmitin, ben mani mi oldum yoksa, hani sylenmeyecek bir eyse sen git, ben soru sormam. - Yok canm, annem geliyor Paris'ten, ona bir yal bulunacak, ben de bunalmtm evde otura otura, ev aramak bahanesiyle dolayorum, sana rastladmda iskelenin oradaki ttncye buralarda bo yal var m diye soracaktm. - Mihriah Sultan'a yal m aryorsun? - Evet. - yi olacak hastann ayana doktor gelirmi derler ya, sen doktorun ayana geldin, yanmzdaki yal bo, arkasnda da bizimki gibi tepeye kadar bir korusu, tepede de yazlar oturmak iin alt-yedi odal kk bir kona var... Mihriah Sultan'a yakr bir yal. - Hay yaayasn Selim, ben gidip konuaym o zaman. Selim Bey, hayatta her eyin hallolacana inanan paazadelerin marklyla Sayfa 50

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kolunu tuttu Hikmet Bey'in. - Dur birader, sana ne oluyor, syleriz bizim khyaya, gidip konuur, halleder, biz de biraz lakrd ederiz bu arada. Derhal khyay artp gerekli talimatlar verdi, sonra yeniden siyasete ve ttihatlarn yaptklarna dnd. - Senin ttihatlar gryor musun hi? - Kimseyle grmyorum. - Ama neler yaptklarndan haberdarsn herhalde, bir mstebiti bamzdan attk diye sevinirken, imdi yz mstebit birden var bamzda, en kk bir muhalefete bile tahammlleri yok, derhal tehdit, antaj. Birden kabalk yapmaktan ekinip sustuktan sonra sordu: - Sen hl ttihat msn? isyan Gnlerinde Ak - Bilmem ki Selim, ben eskiden de ttihat deildim galiba, yani imdi dnnce bana yle geliyor, sadece o boucu istibdattan kurtulup biraz hrriyet havas teneffs etmek istiyordum. Hikmet Bey, biraz durduktan sonra ekledi: - Galiba asl istediim buray Paris yapmakt ama imdi bunun tahmin ettiim kadar kolay olmadm gryorum. ocuka bir hayal ite... - Hepimiz bunu istemiyor muyuz aslnda, u memleket dediimiz viraneliin Avrupa'da grdmz ehirler gibi olmasn istemiyor muyuz? Ama bunun iin istibdadn her eidinden kurtulmak lazm geliyor. Geenlerde bir ahbabmla bu mevzular konuuyorduk, o da, ne garip, senin gibi Fransa emsalini verdi, onlar dedi krallarnn istibdadndan bizzat ayaklanp kan dkerek kurtuldular, hakiki kurtulu budur, bizimki gibi asker eliyle kurtulu olmuyor. Ksacas halksz olmuyor. Hikmet Bey, ban mitsizlikle sallad. - Lakin halk kprdamyor burada Selim. - Ahmet Samim'i tanr msn? - Arada bir yazlarn okuyorum gazetede. - ok sevdiim bir dostumdur, tannca sen de ok seveceksin; o ve onun gibi arkadalar yazlar yazarak halk tenvir etmeye urayorlar ama ttihatlar her gn tehditler yadryorlar. Gene de, ne olursa olsun anlatmak zorundayz, hepimiz yazlarla, konumalarla halka dorusunu sylemek zorundayz. Hikmet Bey birden glmeye balad. Selim Bey, hafife alnd. - Farkna varmadan komik bir ey mi syledim? - Hayr, hayr, bunun senin syledikleriyle bir ilgisi yok... Aklma bir ey geldi... Babam sarayn doktoruydu, ben de mabeynde ktiptim, bir gn ocukluk arkadam bir paazade bana gelip artk halka anlatmalyz, dedi, ben sarayn iktidarn paylaan bir aileden olduum halde muhaliflere katldm, katldklarm mcadeleyi kazanp iktidara geldi, imdi ocukluk arkadam olan bir baka paazade gene gelip halka anlatmalyz, diyor, be130 ni muhalefete aryor... Hayat beni iktidarn iine koyuyor, paazadeler gelip beni muhalefete gtryor... Bana halk anlatanlar da hep paazadeler... Eee, Selim, elini vicdanna koy da syle, buna glmez misin? Selim Bey de gld ama sonra yeniden ciddileti. - Drst olanlar iin bu lkede muhalefetten baka bir kader var m Reit Paazade Hseyin Hikmet Bey? Hikmet Bey de ciddileti. - Dorusunu istersen bilmiyorum Selim... Asl aklma taklan, ben drst olmay hak ediyor muyum? Dnyorum da drst olmay hak etmek iin ne yaptm ben? - Sen drst dodun Hikmet... Elinden ba-ka bir ey gelmez. Hak etsen de etmesen de bu senin kaderin... Drstlk bazlarna alnyazs. Bir sre bir sessizlik oldu. - Hadi gel, dedi Selim Bey, gidip annemleri grel.m, birlikte yemek yeriz, bu akam burada kain sn, biraz d& ha gevezelik ederiz. Hikmet Bey yeniden telaland. - oktandr insan iine kmyorum Selim, bir yemek sohbetine katlmayal epey oldu, dorusu annenle baban skmaktan ekinirim, eer yaly tutarsak nasl olsa sk sk greceiz, bu gece msaade edersen ben kimseye grnmeden eve dneyim. Hikmet Bey'in gerekten huzursuz olduunu anlayan Selim Bey srar etmedi. - Peki sen bilirsin... yleyse yarn sabah gel de gndz gzyle yaly bir grelim, inallah hallederiz de Mihriah Sultan'la komu olma erefine eriiriz... Neyse, syleyeyim de muu hazrlasnlar, seni karya braksn. 'Mu' denilen motorlu atanann hazrlanmas iin emir verdikten sonra birlikte yaldan ktlar, karanln iinde aniden, iki yanndaki krmz ve yeil klaryla beliriveren mu gelene kadar Boaz'n akm dinleyerek konumadan durdular. Mua binmeden nce Hikjnet Bey, Selim Bey'e kardeini sordu. Sayfa 51

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 131 - yi, iyi... Biliyorsun Paris'te ama yaknda dnyor. - Selamm syle, onu da grmek isterim. - inallah... Yarn sabah bekliyorum, ben anahtarlar aldrrm birlikte gezeriz, eer ltfederse Reit Paa da buyursun, o da grsn. - Ben eve gidince babama haber gnderirim. - Hafta iinde de tanman istediim bir-iki arkadam davet edeceim, hep beraber bir yemek yiyelim... Yabanilik etmene gerek yok, hepsi sevecein, iyi insanlar. Hikmet Bey, davet lafm fazla uzatmad. - Tamam, tamam, ben de biraz insan iine kmak istiyorum. Mua binmeden nce sarlp kucaklatlar. Mu gzden kaybolana kadar Selim Bey rhtmdan ayrlmayp arkalarn ian bakt, Hseyin Hikmet Bey ise oktandr hasret kald dosta bir sarln saadetini yayordu. Ayaza ramen ieri girmeyip Boaz'n sert rzgrn .yznde hiosederek atanann arka tarafnda ayakta durdu. Selim Bey'de, kendisinin ttihat Terakki'ye ilk girdiinde hissettiine benzer bir heyecan grdn dnyor, onun muhalif bir harekete katldn tahmin ediyordu. Onun kendisine gsterdii dostlukta kardee bir ey de vard ki, Hikmet Bey kendi tecrbeleriyle, bu tarz kardeliklerin ancak bir kudrete bakaldran muhalif ce-miyetlerih yeleri arasnda grldn biliyordu; hayatnn belki de en gzel gnleri olarak aklna hep, ttihat Terakki Cemiyeti'yle ilk alt, ortak bir korku ve fkeyle bakaldrya hazrlandklar ve hayatlarn birbirlerine emanet ettikleri zamanla/geliyordu. imdi Selim Bey, o gnlerin yeniden yaanabileceine dair bir umut yaratmt iinde; evinden hi kmasa da ttihatlarn iktidara geldikten sonra zorbalatklarn, yolsuzluklara bulatklarn ve memleketi ynetmekte aciz kaldklarn biliyordu. Kendisini, aka kar kmay bile gze alamadan nasl kaypaka terk ettiklerini, bir 132 skandala bulamak korkusuyla nasl kendisinden habersizce uzaklatklarn da unutmamt, onlardan birinin bana kendi bana gelenler gelseydi, kendisi onlar terk etmezdi, en azndan terk etmeyeceini dnyordu. Kar sahil, byyerek yaklayor, kara bir kabartma gibi gzken koruluklarn arasndan tek tuk klar gzkyordu, rzgrdan umamas iin bir eliyle fesini bastrp dier eliyle paltosunun yakalarn kaldrd. Birden, Selim Bey'in ailesiyle karlama fikrinin onda yaratt korkuyu hatrlad; bu korku, ona ruhundaki yaralarn henz kapanmadn, hl iyileemedii-ni, yarm kalm bir intiharn utancyla, terk etmi bir kadna duyduu zlemin, btn alaltclyla orada durduunu gstermiti. Bazen unutuyordu Mehpare Hanm', birka gn aklna hi gelmiyordu, sonra birdenbire, ii acyla kavrularak hatrlayveriyordu, byle zamanlarda snaca hibir ey yoktu, ne bir ii ne bir mcadelesi ne de dostlar. Hediye'yi arp ban onun kucana dayayarak yle saatlerce yatyor, ban dayad vcudun scaklnda bir teselli deilse bile, bir yaknlk bulmaya urayor, kendini kuatan yalnzla bylece tahamml etmeye abalyordu. Hikmet Bey'in gzlerindeki hznl baka, byle ani susularna ve ehvetsiz sokulularna alan Hediye, hi sesini karmadan yle saatlerce kprtsz oturuyordu; byle zamanlarda, Hikmet Bey'in saatlerce kucanda yattktan sonra birden ehvet pskrten bir yanarda gibi dorulup kendisine sarlarak yataa srklediim artk renmiti. Kendisinin, bir baka kadnn yerine konduunu tahmin etse de, bunu asla sylemiyor, hi yaknmyordu. Eve vardnda Hediye, kendisini kapda karlad, Hikmet Bey'in gecikmesinden endielendii anlalyordu ama bu endieyi gsterme hakknn kendisine balanmadn da biliyordu; nedense hep Hikmet Bey'in 133 bana bir ey geleceinden korkuyordu. Hikmet Bey'in paltosunu sevinle ald. - msnz efendim. - Evet, biraz dm... Dars souk. - Yemei hemen emreder misiniz? - yi olur, acktm dorusu, souk insan acktryor biliyor musun? Birlikte salona getiler, Hikmet Bey atein karsna oturdu, Hediye ayakta durdu. - Otursana Hediye, niye ayakta duruyorsun? - Ben gidip yemei hazrlamalarn syleyeyim efendim... - Khyaya da syle bana gelsin, babama bir haber gndereceim. - Peki efendim. Hikmet Bey. khya kadna babasna bir adam gnderip Kandilli'de Kbrsllarn yalsnn yannda bir yal bulduunu ve ertesi sabah babasyla birlikte gidip Sayfa 52

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak grmeyi istediini sylemesini tembih etti. - Hemen gitsin, babam evde deilse beklesin, cevabm da alsn gelsin. O muhataral gnlerde, btn paalar gibi Reit Paa da tetikteydi, her an kt bir haberle karlamaktan, dahas tutuklanmaktan, srgne gnderilmekten, hatta daha beterinden korkuyordu; kimin bana ne gelecei belli deildi, Padiah'n bile durumunun sarsntl olduu bir lkede herkes kendi hayatndan endieliydi; olundan bir haberci geldiini sylediklerinde 'hayrdr inallah' diye dorulmu, kt bir haberle karlamaktan ekinerek selamla gemiti. Habercinin sylediklerini duyunca rahatlamt. - Hikmet Bey'e syleyin yarn sabah saraya gideceim, len kendisini konandan alrm, beni beklesin, dedi. Padiah, ttihatlarn kendisini tahttan indirmek iin bir bahane aradklarn seziyor, siyasi mevzularla alakasn herkesin grecei ekilde azaltp vaktinin ounu marangozluk yaparak, Doktor'la tbbi gelimeler134 den sz ederek, genlik hatralarm anlatarak geiriyordu; anlattklarnn ou Reit Paa'y artyordu. nceki gn, konuurlarken, laf nedense kuduz hastalna gelmiti. - Ben, demiti Padiah, Msy Pasteur'e bizzat mektup yazp stanbul'a davet etmitim vaktiyle, ne yazk ki gelemedi, gelebilseydi biz bu kuduz illetine herkesten nce are bulabilecektik. - u mehur Pasteur'e mi Sultanm? ~ Evet, Doktor. O zamanlar henz o kadar mehur deildi ama almalarndan haberdar olmutum, ok istedim buraya gelsin, bir hastane kurup almalarn burada srdrsn diye ama, ne yapacaksn, ksmet deilmi. Ardndan da Avrupa'ya tahsile gnderilen doktorlardan ikyet etmiti. - Dikkat ettim Paa, bizim Avrupa'ya gitmemi doktorlar iinde, Avrupa'da tahsil edenlerden daha iyileri, mstaitleri var. Hele Paris'e tahsile gidenlerden ben hibir ey beklemem. ok iyi biliyorum ki Paris'e gidenlerin ekserisi elenceye dalyorlar, almaya vakit bulamyorlar. Ben Paris'i grdm ehzadeliim srasnda, orada geceleri bile gndz gibidir, insan sefahatten gz aamaz. Biz Paris'e gittiimiz sralarda Mnr Paa orada sefaret ktipliinde bulunuyordu, onu daha sonra padiah olunca saraya aldm, kendisini severdim, iyi adamd. Ben Paris'te hibir gece bilmiyorum ki afaktan nce yataa girmi olaym, derdi. Fakat daha otuz-krk yandayken bile artk erkeklii kalmamt. O kadar suiistimalde bulunmu... Hi unutmam, bir gn sfera ile oturuyoruz, bir kalem iktiza etti, Mnr Paa'mn kalemini istedim, o da cebinden kalemim karrken cebinden bir kutu drd, o ne, dedim, k geliyor, kuvvetli olmak lazm, doktorlar kuvvet hap verdiler, dedi. Epeyce gltk... te byle Paa, Paris'te yaayanlar daha gen yalarnda kuvvet ilalarna ihtiya gsteriyorlar. Bu ne kadar fena. 135 Durup bir sigara yakmt, konudan konuya geme huyu olduu iin birden iki konusuna atlamt: - Bir de ok iiyorlar... Ben ngiltere kralm grmtm, yani bu kral kadar ikiye mukavim insan azdr Doktor, en sert birann iine konyak koyarak ier, gene sarho olmaz, ikiye mukavemet eder... Rahmetli pederim Sultan Mecit de ierdi, zaten iki ile cimaa kurban gitti, gen yanda vefat etti. Biraderim Sultan Murad'm da ldrmasna sebep ikidir. Biraderimi, siz bilmezsiniz, mehur Namk Kemal Bey batan kard, sabahlara kadar oturur rak ierlerdi. Namk Kemal Bey benim de ahbabmd, kendisine ka defa syledim, Kemal Bey, iyi bil ki biraderimin manen sebebi mevti olacaksn, o kadar ikiye tevik etme, dedim, lakin ne ona ne biraderime dinletemedim. Ertesi sabah, gnlerden beri sren kardan sonra hava am, parlak bir k gnei ehrin ehresini deitirmi, sanki her eye bir nee gelmiti; Reit Paa erkenden kalkp saraya gitti, derhal Padiah'n huzuruna kardlar, Padiah sanki Doktor ge kalm gibi sylenerek karlad: - Nerede kaldn Doktor, seni bekliyorum, bak gne at, gnlerden beri ruhuma karanlk kt, oturduum yerde semen getirdim, u gnei karmadan kp bizim bahede biraz yryelim, dedim, lakin sen bir trl gelmek bilmedin, stanbul'un havas bu, hi gven olmaz ki, bakarsn biz dar kana kadar hava kapanm. Doktor ard. - Baheye mi kacaz Sultanm? - Niye ardn Doktor, biraz hareket etmek iktiza etmez mi, yrmek iyidir Doktor, kan deverann sratlendirir, kalbi glendirir, gel yryelim, stne sk bir eyler giydin mi, yoksa syleyelim sana bir krk getirsinler, tme. - Sk giyindim Padiahm, mem. - yi o halde, gel bakalm, sana tepeli tavuklarm gstereyim, bylesini hi Sayfa 53

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak gnr.emisindir. 136 Reit Paa, sarayn, byk bir tepeyi olduu gibi kaplayan, dnyann drt bir bucandan getirilmi envai eit aala, iekle sslenmi, klar bile rengrenk ve yemyeil kalan arka bahesini hi gezmemiti. Sanki bir baka iklime gelmilerdi; aa dallarndaki karlar bile temizlenmi, parlak gnee uygun bir mevsim salanmt, btn ehir k ve souu yaarken bu bahe bir sihirle scak kalm gibiydi. Muhafzlarla bahvanlar ortadan kaybolmutu, gizlendikleri yerlerden Padiah' gzlyorlard; bahe gezintileri srasnda aniden Padiah'n karsna kmann ne kadar tehlikeli olduunu biliyorlard; bir seferinde bahvanlardan biri bir maruzatn arz etmek zere aniden Padiah'n karsna kvermi, her an bir suikasttan korkan Padiah da rkp, daima cebinde tad tabancasn kartp bahvan vurmutu. Binlerce insan srgne gnderen Padiah'n hayatndaki cinayetten birinin bu olduunu duymutu Reit Paa; kendi elleriyle ldrd bu bahvann dnda, bir de ok sevdii bir haremaasm astrd sylenirdi; haremaas bir tartma srasnda saraydaki bir baka haremaasn vurarak ldrm, sonra da derhal Padiah'a snmak iin huzuruna karak, "Ben adam ldrdm," demiti. Padiah, "Neyle ldrdn?" deyince de, cebindeki tabancasn kartp, "Bununla," diyerek Padiah'a gstermiti. Huzurunda tabanca karlmasn affetmeyen Padiah, derhal haremaasn tevkif ettirip ertesi sabah Beikta'ta astrmt. Bir de amcasnn devrilmesinden sonra Kanun-u Esasi'yi hazrlayarak kendisini iktidara getiren Mithat Paa'y daha sonra Taife srp hapishanede bodurtmutu. Reit Paa, hibi^ zaman bu cinayetlerle ilgili sylentileri Padiah'a sormaya cesaret edememiti, bu sylenenler doru mu deil mi bilmiyordu ama Padiah'n aniden karsna kan birini vurabileceine inanyordu; bu, Padiah'n evresindekiler iin rktc bir gerekti. 137 Geni gvdeli binlerce yllk, aalarn, krmz amlarn, insan iine doru eken sihirli kokular yayan sandal aalarndan olumu kk korularn, altn sars lale tarhlarnn, damla damla yapraklardan olumu rengrenk smbl tarlalarnn, orkide seralarnn, kn bile gl veren gl bahelerinin arasndan geip insan eliyle yapld anlalan, dibine incecik bir kumla, parlak yass talarn yerletirildii berrak bir derenin bana geldiler, orada bir kayk duruyordu. - Gel Doktor, dedi Padiah, kaykla gezelim. Padiah'n kaya binmesine yardm ettikten sonra Reit Paa da yanna oturdu ama kayn krekleri yoktu, Reit Paa'nn kayn iki yanna bakp krek aradn gren Padiah, insanlar artt her seferinde olduu gibi keyifle gld. - Bouna bakma Doktor, krei yok bu kayn... Bak burada pedallar var, bunlara basacaksn... Hi pedal evirdin mi? - Hayr Sultanm. Padiah, bakalarnn bilmediklerini bilmekten her zaman holanr, her konudaki bilgisini de kendinden emin aklard. - Kolay, bak benim gibi yapacaksn, zaten bir-iki bastktan sonra alrsn. Padiah'la doktoru, pedallara bastlar, kayk derede gitmeye balad, derenin iki yannda, Boazii iskelelerinin minik kopyalar yaplmt, her biri, oymal binalar, kenarnda duran pirin an, stlerine aslm tabelala-ryla, aslnn aynsyd. - nce ffir tavuklarla horozlara gidelim, sen hi byle gzel horozlar grdn m bakalm. Bir yerde Padiah kay durdurdu, birlikte indiler. Neredeyse bir konak byklnde, kocaman, tel kafesli bir kmesin iinde belki otuz bin tavukla horoz vard. Bunlar Reit Paa'nn daha nce grd tavuklarla horozlara hi benzemiyordu; st beyaz olanlar, krmz, yeil, tyleri prl prl yananlar, uzun boyunlular, 138 tepeliler, kmenler, sivri mahmuzlular, benekliler, kzllar, kahverengiler.... Kmese yaklatklarnda, Padiah' selamlar gibi binlerce tavukla horoz bir azdan tmeye baladlar, gdaklamalar, uzun tler, rpnmalar, bir vaveyladr koptu, her zaman her trl grltden, ani hareketten rken Padiah, hayvanlarn grltsne tebessm ederek sevgiyle bakt. - unlara bak Doktor, nasl baryorlar... u beyaz ligornlar var ya, bunlarn bir yumurtas olur nah u yumruum byklnde, her sabah bunlarn yumurtalarndan bir tane yerim, ben, bilirsin, ya yemem kahvaltlarmda, ya Sayfa 54

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak vcudu arlatrr lakin yumurta bnyeyi glendirir, sen de sabahlar bir yumurta mutlaka ye Doktor. Padiah, ellerini arkasna koyup kmesin nnde gezinmeye balad, teker teker btn tavuklarla horozlarla konuuyordu, sanki onlarn kendisim anlayacandan emindi. - Naslsn kzm, zyor mu bu koca ispen seni, sen naslsn bakalm, senin sesin clz kyor bugn, hasta msn yoksa, sen yumurta vermiyormusun, danl-dn m sen, kzdn m yoksa... Reit Paa, bu konumalar dinlerken, dudaklarm srarak gld, Padiah tavuklarla horozlarn ne yaptn renmek iin bile bir hafiye tutmu diye dnd. Padiah o srada kendisine dnnce, yzndeki tebessm zorlukla bastrd. - Hayvanlarla konuacaksn Doktor, hatta bitkilerle de, neden dersen, bu garipler konumazlar ama, Allah'n bir ii, bunlar laf anlar, btn hayvanlar laf anlar, kzgn msn, zgn msn, hasta msn anlarlar, onlarn da hepimiz gibi alakaya, sevgiye ihtiyac var... Gel gidelim, br hayvanlara da bakalm, oktandr onlar ziyaret edemedim. Doktor kaya doru dnecekken, Padiah mdahale etti: 139 - Kaya lzum yok, hayvanlarn kafesleri duvarn dibinde, oraya yryelim, kay sonra alrz. Her biri tek tek ovulmu gibi tertemiz olan beyaz akl tal yollardan yan yana yrdler, bahenin, bina boyundaki yksek duvarlarna yaklatklarnda Reit Paa, hi duymad kkremeler, haykrlar, barlar, hrlamalar duydu, hayvanlar gelenlerin kokusunu almlard. nce tavuskularm grdler, tll kanatlarn amlar, birer gkkua gibi gnein altnda parlayarak, gzelliklerine hi uymayan irkin sesleriyle lk la baryorlard. - Allah'n iine kulun akl hi ermez Doktor, bir eliyle veriyorsa bir baka eliyle alr, unlarn gzelliine bak, gel gelelim seslerine ne diyeceksin, duymaya tahamml edemezsin, bir de el kadar gsterisiz blbl dn, dinlemeye kyamazsn, buna gzellii veren Allah sesi blble vermi. Hi kimseye, her eyi bir arada vermez, ne kua ne Padiah'a... Sonra koca gzleriyle, hemen kaacakm gibi rkek rkek bakan zebralar grdler, siyah-beyaz izgileriyle bir arada hareket ettiklerinde hzla evrilen bir daire gibi insann ban dndryorlard; Reit Paa hayatnda ilk defa grd bu zebralara gzleri fal ta gibi alm, hayretle bakyordu, Padiah da ona bilgi veriyordu: - Bunlar yalnzca Afrika'da yaar, bunlar buraya zor zahmet getirttik... Ben daha nce grmediim bir hayvann resmine rastladm m ecnebi dergilerde, dayanamam, hemen smarlarm, bu hayvanlara kar bir merakm var, isterim ki benim bahemde de olsun, gidip onlara bakaym. Biraz daha yrdkten sonra, korkun kkremele-riyle btn baheyi inleten aslanlarn kafeslerine geldiler, iki aslan, arbal bir sinirlilikle kafeslerinin iinde volta atyor, gelenlere aldrmyordu; onlarn biraz ilerisinde kahverengi, sar, siyah izgili kaplanlarn kafesi duruyordu, onun iinde de iki kaplan uzanmt. Padiah kaplanlarn kafesinin nnde durdu. 140 - Aslana ormanlarn hkimi derler Doktor, onlar ormanlarn hkimiyse bunlar da tabiatn kraliesi, bunlar kadar gzel bir hayvan yoktur, hem gl hem gzeller, u izgilerine, gzlerine bak... Gren gz Allah'n elini her yerde grr, biliyor musun, aslanlarla kaplanlar hibir zaman ayn yerde olmaz, birine Afrika'da rastlarsn, dierine Hindistan'da, niye dersen, bu ikisi ayn yerde olsa birbirini paralar, bire kadar krar dierini, soylar tkenir... nsanlar da byle datmalyd bana sorarsan, her birimiz ayr bir ktada. Yan yana olunca, gryorsun ite... Karacalarn, geyiklerin, kurtlarn, tilkilerin, kedilerden biraz daha byk vaaklarn, parslarn, zrafala-rn nnden, her birine ayr ayr bakp her birine aarak getiler; Padiah her birine hayranln ve onlar hakkndaki bilgisini dile getiriyordu; Reit Paa, Padi-ah'm hayvanlar gerekten sevdiini gryor, insanlara kar bu kadar vesveseli ve souk olan bu adamn hayvanlara duyduu bu sevgiye, o sevgisiz ve souk ftratnn iinde nasl yer bulduuna hayret ediyordu. Asl byk aknl, daha dorusu hibir zaman unutamayaca deheti kpeklerin blmnde yaad Reit Paa. Kafeslerde yzlerce kpek olmasna ramen en kk bir ses kmyordu, ne bir hrlama ne bir havlama ne bir uluma, kmldamyorlard da, btn hayvani seslerden ve kkremelerden daha korkun bir Sayfa 55

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sessizlikle duruyorlard. Grnleri ise sessizlikleri kadar korkuntu, Pa-a'nm o gne kadar grd hibir kpee benzemiyor-lard: tyl boksrlar, minik dalmayallar, ksa bacakl dobermanlar, azmanlam finolar... He.' biri kenenden baka bir eye benzeyen tuhaf yaratklar. Padiah, Paa'nn aknlm grnce aklad: - Bunlar dnyann hibir yerinde gremezsin, ayr cins kpekleri birbirleriyle iftletiriyorum, hi kimsede olmayan cinsler istihsal ediyorum lakin grdn gibi sesleri kmyor, buna bir are bulamadm gitti. 141 Yllarca Reit Paa'nn kbuslarna girecek kpeklerin nnden abuk getiler, belli ki Padiah da neticeden pek memnun kalmamt. Oradan hzla ayrlp btn hayvanlardan ayr bir yere konulmu beyaz hintdomuzlarna bakmaya gittiler, hayvanlarn lekesiz beyazl gnein altnda byk bir kartopu gibi parldyordu. - te bu hayvanlar ok severim, bunlarn beyazl bana hep tesir eder, ne kadar masum gzkyorlar, deil mi Doktor? Paa, Padiah'n 'bu hayvanlar severim' derken ne kadar samimi olduunu, birka ay sonra Padiah srgne giderken, binlerce altnlk mcevherlerini, deerli saat, tespih, tabanca koleksiyonlarn hi ikayetsiz geride brakrken, siyam kedileriyle iki beyaz hintdomuzundan birini yanna almakta srar etmesinden de anlayacakt. - Hakikaten ok gzeller Padiahm, dedi. - Hadi gel Doktor, bir kahve ielim. medin deil mi? - Hayr Sultanm. Aalarn arasndan yrdler ve birdenbire, sundurmas sazdan yaplm, nne alak tahta masalarla, arkalksz tabureler konmu sala bir kr kahvesiyle karlatlar. Paa, saray bahesinde bir kr kahvesi grnce daha da ard; bu adam bunca yldr tanyordu ama bir saatlik gezintide daha nce grmedii birok ey grm, Padiah'la alakal bilmedii birok hakikat bulunduunu, bu adamn ruhuna szmann o kadar kolay olmadn anlamt. Sundurmann altndaki taburelere, paltolarna iyice sarnarak oturdular, ierden ayn kr kahvelerinin sahipleri gibi giyinmi imanca bir kahveci kt, sradan mterilerini karlar gibi, "Buyrun beyler," dedi. - Ne emretmitiniz? - Bize iki sade kahve yap, dedi Padiah, ama bak kpkl olsun, kpn karma. - Emredersiniz beyim. 142 Tahta masann stnde bir kl tablas, tablann iinde de bir sigara paketiyle, bir kibrit bulunuyordu. Padiah tiryaki olduundan sigara aranmak zorunda kalmasn diye sarayn her yanndaki kl tablalarnn iine bir sigara paketiyle bir kibrit konuluyordu, bu kr kahvesinin saraya ait olduunun tek iareti de bu sigarayla kibritti. Sarayndan dar kamayan, sradan insanlar gibi yaayamayan Padiah, dary sarayn iine tamak istemi, bahenin bir kesine de bu kr kahvesini yaptrmt. Koca sarayda, hatta btn imparatorlukta Padi-ah'a sradan bir insanm, kul ksmym gibi davranma hakk tannan, dahas bunun iin emir alan tek insan da bu kahveciydi; vazifesi, kahve yapmak deil, Pa-diah'a bir kr kahvesine gelmi sade bir insanm duygusunu tattrmakt ve Padiah kendi kurduu oyundan, ayn bir ocuk gibi, bunun kendi kurduu oyun olduunu bile bile zevk alyordu. Daha sonralar Reit Paa, Osman'a, "yle ocuksu yanlar vard ki, imkn yok bu adamn bir imparatorluu tam bir otoriteyle idare eden insan olduuna inanamazdn," demiti. Kahvelerini beklerken Padiah her zamanki alkanl ile konuya birden girip konumaya balamt: - Sana tavuskularnn orada da sylemitim ya, Doktor, Allah hibir canlya her eyi tam tekmil vermez, bir yerinden ksar, imdi bize bakanlar da dnr ki koca Padiah, her eyi var, mesut bahtiyar yayordur, halbuki bizim de hayatmzda ne aclar, ne cefalar var ama bize ikyet etmek yasak... Dnyada kahr grmeyen, keder ekmeyen insan yoktur, ihtimal ki birok kimseler beni baka trl tanrlar. Hibir strap ve elem duymam, mddeti mrnde bir ku gibi kafesinde oturmu bir adam zannederler... Kahveci kahveleri getirince sustu, kahveci gittikten sonra kahvesinden bir yudum alp devam etti: - ehzadelik zamanmda idi, bir gn engelky'e giderek biaderimin deniz hamamnda ykanyordum. Adamlarmdan biri geldi, kk kzmn biraz rahatsz143 Sayfa 56

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak landndan bahsederek saraya avdet etmemi syledi. Derhal denizden ktm, kaya binip Dolmabahe Sara-y'na geldim, beni uzaktan grnce saraydakilerin birou rhtma topland. Bu hali grnce benim merakm bsbtn artt. Kendimi rhtma zor attm. Saraya girmek iin davrandm lakin oradakiler nme geerek mani oldular. Bana mani olanlar ite kaka zorla saraya girmeye alrken Marko Paa geldi, bana fnani olanlara, brakn, dorusunu anlatalm, diye kt. Bana dnerek, efendim, kznz bir kazaya urad, vcudunun baz yerleri yand, doktorluka lazm gelenleri yaptk. ifa Allah'n inayetine kalm, dedi. Ben bunu iitince, dp baylmm. Neden sonra kendime geldim, hemen kzmn odasna kotum, zavall yavruca yataa yatrmlar, her tarafm pamuklarla sarmlar... Yznn bir ksm akt. Padiah, kl tablasndaki sigara paketini alp bir sigara daha yakt. - Yzn ptm, sanki lmek iin beni bekliyormu Doktor, gzlerini ap bana bakt, zannederim glmsedi beni grnce. Sonra ruhunu teslim etti... Gnlerce kendime gelemedim. Daha sonra aratrdm, validesi bir "eyle megulm, ocuun yannda da kimse yokmu, bir kibrit bulup oynamaya balam, kibrit ate alm, stndeki ipekli tl elbise tutumu, lklarna komular ama onlar gelene kadar i iten gemi. Derin derin iini ekti. - Bilir misin Doktor, ben ili Etfal Hastanesi'ni bu yavrumun ruhu ad olsun diye yaptrdm, bakalar evlat acs grmesin diye. Avurtlarna doldurduu sigara dumann halka halka savurup bir zaman dumanlar seyretti. - Nereden geldik biz imdi bu mevzuya?.. Ne garip Doktor, insan kederli olduu zaman, kendini enlendirecek bir eyler dnemiyor da, aklna hep daha nce ektii straplar geliyor, sanki keder kederi ekiyor. Elini havada yle bir sallayp birisine cevap verir gibi, "Neyse," dedi. 144 r - Kahve gzel olmu deil mi Doktor? - Evet sultanm, kpn de karmam. - Burada hakikaten iyi kahve yapyorlar... Bitirdiy-sen kalkalm artk, yoksa teceiz, souk havada ok fazla hareketsiz kalmamak lazm. Kahve tabann yanna, ayn bir kr kahvesindey-mi gibi bir on kuruluk brakt. - Eyvallah kahveci, kahven gzel olmu, eline salk. - Gle gle efendiler, gene buyrun, beklerim. Aalarn arasndan yryp derenin kysna geldiler, kaya bindiler, pedallara basarak geldikleri yoldan geri dndler; dnte Padiah bir ey sylemedi, Reit Paa da Padiah susarken konumay yakksz bulduundan azn amad. Kayktan indiklerinde, Padiah, sanki yol boyu dndklerini Reit Paa da biliyormu gibi sze balad: - Bela geliyor Doktor, yle bir bela ki misli grlmemi, Allah hepimizin yardmcs olsun. - Niin byle sylyorsunuz Sultanm, her ey halloldu Allah'a kr. - Hibir ey hallolmad Doktor, sen de biliyorsun ya, beni zmek istemiyorsun; alttan alta kaynyor memleket, bu byle ok gitmez, elden de bir ey gelmiyor, ne diyeyim, Allah encamn hayra tebdil eylesin... Reit Paa, kendisini de artan elemle, Padiah'n yalandn dnd; kaderine rza gsteren bir hali vard, olaylar izliyor, meselenin nereye gittiini gryor ancak mcadele etmek yerine tevekklle duruyordu. Sanki ar ar bu saray terk edecei gne kendini hazrlyor, hakknda verilen hkme boyun een bir mahkm gibi sarayyla, bahesiyle vedalaarak, iten ie olacaklarn bir an nce olmasn dileyerek bekliyordu. Belki gerek byle deildi ama Reit Paa, o gnk bahe gezintisini bir veda gezintisi olarak naketti zihnine; Padiah'n sesindeki ve szlerindeki keder onu da etkilemiti. Daha sonra Osman'a, "Filaakka, Padiah'n biraz oyuncu bir tabiat olduunu, o esnada artlar kendi isyan Gnlerinde Ak 145/10 lehine deise bir anda onun da deiip kudretli ve mcadeleci bir adam haline dneceini biliyordum ama gene de onun halleri bana kt tesir ediyor, beni zyordu," demiti. Reit Paa, o gn Padiah'n yanndan, iinde kederli bir tortu tayarak ayrld; Padiah'a kar hislerini tam tahlil edemiyordu, bu adamdan korkuyor muydu, kzyor muydu, seviyor muydu, minnet mi duyuyordu bilemiyordu, belki de bu hislerin hepsi bir arada bulunuyordu. Sayfa 57

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Efendiyle kle arasndaki tuhaf ve karmak duygularn hepsi vard onlarn ilikisinde; Reit Paa, ne zaman ve nasl olduunu bilemeden kendi hayatnn Padiah'm hayatna balandn seziyordu, stelik bunun karlkl olmadnn da farkndayd, eer kaybeden Reit Paa olsayd Padiah ok fazl aldrmadan hayatna devam ederdi ama Padiah'm kaybedii Doktor'un hayatn derinden sarsyordu. Aralarndaki bu eitsizlii de hi yadrgamyordu Paa, yenilmi de olsa o bir padiaht, kendisi de kul taifesindendi, hayat boyunca Padiah'm ilahi kudretini hi sorgulamamt, bunu yapmak iin de artk ok geti. Hayatn balad insann yalanmas kendisini de yalandryor, onun yenilgisi kendisinin de yenilmesi manasna geliyordu. Hikmet Bey'in konana, iindeki sknty atamadan gelmiti. Hikmet Bey babasn grnce telala sordu: - Naslsnz, kt bir ey mi oldu, zgn grnyorsunuz? - Bu sabah Padiah'la sarayn bahesinde dolatk biraz. Btn zntsne ramen, kendisine balanan bu ayrcalktan gizli bir gurur duyduu hissediliyordu. Hikmet Bey, sesini karmadan babasnn szne devam etmesini bekledi. - Kederli bir ihtiyar gibiydi, hallerine zldm biraz, zannmca onun ihtiyarlnda kendi ihtiyarlm gryorum. 146 - Padiah'a acmanz biraz mbalaal bulmuyor musunuz efendim, o sizin iin bu kadar zlmezdi. - Elbette ki zlmezdi, o bir Padiah, biz kimiz? Hikmet Bey, babasn biraz teselli edebilmek iin, takldn belli eden bir tebessmle konutu: - Siz bir doktorsunuz, bugn kalkp bir baka lkeye, bir baka diyara gitsek, siz kendinize bir i, bir mevki bulabilirsiniz, Padiah bir baka lkeye gitse kendine bir i bulabilir mi? Hangi lkede mnhal bir padiahlk kadrosu vardr ki? Paa ban sallad. - Sizin iin... Durdu, kelimeyi bulabilmek iin biraz dnd, bulamaynca da Franszcasn syledi: - Bir 'symbole' yok, hayatn manasn ifade eden bir 'symbole'e sahip deilsiniz, Padiah bizim iin o 'symbo-le'dr oysa, onu kaybedince ok ey kaybedeceiz. - Byle dnyor olamazsnz baba, sahiden byle dnmyorsunuz deil mi? Nasl bizim hayat mana-landran 'symbole'lerimiz olmadn syleyebilirsiniz, halk ya da millet kelimeleri bu kadar manasz m geliyor size, hibir ey ifade etmiyor mu, ruhunuzda bir hareketlenme dourmuyor mu bunlar? - Halk nasl bir 'symbole' olabilir olum, halkn kendisi bir 'symbole'e, bir, nasl syleyeyim, bir mefkureye muhtaken kendisi nasl bir mefkure olabilir? Nedir halk, kimdir, neyin 'symbole'dr?.. Halk hi kimsedir... Haa, halk iin bir eyler yaptnz syleyebilirsiniz, bunu syleyenler hep kmtr, ama ne yaptnz, eskiden olduundan daha m zenginler, daha m hrler? Siz halka yardm etmiyorsunuz, halk size yardm ediyor iktidara gelebilmeniz iin.~ Hikmet Bey, hi istemeden birden kendisini ortasnda buluverdii bu tartmada babasnn bunlar sylemesi karsnda gerekten ard. - Benim bir yerlere gelebilmek iin halk kullandm m dnyorsunuz hakikaten? Paa oluna bakt. 147 - Hayr, senin iin byle dnmyorum, sen iktidar isteyenlerden deilsin ama halk senin de kurtarcn oldu, bir baka manada... Reit Paa sustu, olunu krm olmaktan korkmutu; Hikmet Bey ise babasnn ne sylemek istediim anlamt, dudaklarn srarak nne bakt, tartmay daha uzatmak, iki taraf iin de zc sonular verecekti. - Sen bana bakma olum, ben de ihtiyarlyorum, bizim devrimiz geiyor, hayat dediimiz, o eski tandk deil bizim iin artk... Hadi, ne zaman kacaz, vakitlice gidip u Mihriah Sultan'in yalsn grelim. Evden ktklarnda, arabaya binmeden nce, ikisi de paltolarnn yakasn iki elleriyle tutup gslerinde kavuturarak baheye baktlar, bir an, iki ayr insan gibi deil de tek bir insann iki glgesi gibi davranmlard. O kk hareketleri ylesine birbirine benzemiti ki, onlarn bir baba oul olduunu, onlar hi tanmayan biri bile o anda anlayabilirdi; deiik fikirlerin, deiik inanlarn, deiik mcadelelerin insanlar olsalar, hatta birbirlerine dman kesilseler de, babalarla oullar arasnda, kk alkanlklarda, bir kelimenin syleni biiminde, bir fkenin ifadesinde, bir kahkahada, ok dikkatle bal mayan yabanc gzlerin fark edemeyecei byle minik ayrntlarda, bir insan dierlerinden ayran parmak izleri gibi bir baba oulu dier baba ouldan ayran Sayfa 58

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak benzerlikler bulunuyordu; evden ktklarnda ayn hareketi yaptklarn fark etmeyen Hseyin Hikmet Bey'le Reit Paa'nn benzerlikleri stelik yalnzca ayrntlarla da snrl deildi. Inarlarndaki samimiyet ve bu samimiyete ramen inanlarn hayatlarnn merkezi yapmamalar, hatta kendi inanlarn gizlice kmsemeleri de birbirine benziyordu. Onlarn inanlarnn samimiyeti, ektikleri aclarn samimiyetinden kaynaklanyordu, bu inanlar biraz bo verir gibi durmalar da, aclarn tayabildiklerini, o acyla yaamaya devam edebildiklerini grmelerinin sonucuydu; ikisi de ok gzel kadnlara k olmular, ikisi de terk edilmiler, ikisi de bir kez kapldklar aktan 148 hibir zaman kurtulamamlar, hayatlarn neredeyse o acnn etrafnda, o acy unutabilmek iin kurmulard. K gneinin vurduu bahe, stlerini kaplayan karlarn arasndan boyunlarn uzatm iekleri, salkm salkm buzlar sarkan aalaryla neredeyse mavimsi bir renk alm, erimeye hazrlanan karlar, incecik, mavimtrak bir buu salmlard; bir arada bulunan daha irice ieklerin dierlerinden daha kabark bekleri, gnein yansmalaryla beyaz mor parltlar yaratyor, bahenin mavilii bu parltlarla bazen mor bazen beyaz yaldzlanyordu. Reit Paa, baheye uzun uzun bakt; meye balayan Hikmet Bey arabaya binmek iin sabrszlanyor, lakin babas yerinden kprdamad iin o da beklemek zorunda kalyordu. Reit Paa, ne dndyse, birden dnp olunun koluna girdi, arabaya doru yrrken, mrldanr gibi konutu: - Demez bunlara Hikmet. O anda Hikmet Bey babasnn bu szne aldrmad ama ondan sonra hayat boyunca ne zaman gzel bir eyle karlasa, o gn mana veremedii bu nemsiz cmleyi, buna byk bir nem atfederek hatrlad; babas dan kendisine kalan belki de en unutulmaz cmlelerder 'iri bu oldu. Arabaya bindiklerinde, zellikle Reit Paa'da ani bir nee belirmiti; o mavimsi buulu bahenin etkisiyle, aralarndaki ar hava dalm, neredeyse genleip bi raz da hoppalamlard; yol boyu saray dedikodularn dan, ttihatlarn grgszlklerinden, paa konaklarndan arada bir dar taan ve her zaman iindeki ac kadar komik yanlar da tayan ak maceralarnn elenceli yanlarndan sz ettiler. Yalya vardklarnda, neeleri devam ediyordu. Paa, Hikmet Bey braksa btn odalar tek tak dolaacakt ama Hikmet Bey, "Buna gerek yok baba, btn odalar iyi durumda," diyerek ona engel oldu. 149 Reit Paa, olunun szne uydu ama onu akac bir tavrla uyarmaktan da geri kalmad: - Bak, annen gelir, bir yannda bir kusur bulur, sana dnyay zindan eder, her tarafn annenin zevkine uygun olduuna eminsin deil mi? - Eminim baba, annemin buray beeneceini sanyorum. Siz nasl buldunuz? - Gzel, evet, iyi bir yal bulmusun. Durup oluna baktktan sonra glerek ekledi: - Bazen beni artyorsun, hayat adam m oluyorsun nedir, bu ii iyi kotarmsn. Hikmet Bey, babasnn bu basit vgsnden hi tahmin etmedii bir sevin duydu, Paa'nn neesi ve memnuniyeti oluna da gemiti. Dnmeden nce, bir sahil kahvesine oturup baba oul, denize bakarak birer kahve itiler, Reit Paa oluna, kendi ocukluuyla ilgili elenceli hikyeler anlatt. Daha sonra, Hikmet Bey, Osman'a, "Babam galiba hi o kadar neeli grmemitim," demiti, "bilmem ki o bahenin tuhaf gzellii mi onu etkiledi, yoksa Mihriah Sultan dnyor diye o kadar sevindi de, biz mi bunun farkna varamadk?" 150 IX Btn bir yzyl etkileyecek kanl ve unutulmaz bir kyama hazrlanan, rktc bir hengme iinde kendi bann derdine dm olan Dersaadet, iin iin kaynayan askeri kararghlarna, kaln ta duvarlarnn iindeki izbe odalarda bin bir dalaverenin bir faciann yollarn dedii karanlk medreselerine, aknlk ve korkunun her gn biraz daha byd devlet dairelerine, fkeli naralarn duvarlarna arpp durduu ttihat mahfillerine, gelecek kaygsnn her gn biraz daha arlat- ekbir konaklarnn telana, fakirliin ve aresizliin gittike artt amurlu mahallelerin her an patlamaya hazr bir kzgnlkla kavrulmasna ramen Mihriah Sultan'm geldiini fark etti. Sanki bir an ehirdeki herkes sustu ve o koca ehir dnp Marsilya vapurundan Sayfa 59

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak birrnek giyinmi zenci uaklar, yirmi arabaya ancak san ipekli giysilerle dolu sandklar ve birbirinden gzel Fransz nedimeleriyle inen kzl sal kadnla yanndaki ask suratl vey torununa bakt. Bir ehre, bir salona girer gibi herkesi kendine baktrarak girmekten holanan Mihriah Sultan, stanbul'a geen geliinin aksine bu kez, balar kendisine dndre-bilmek iin byk bir alay dzenlemek zorunda kalm olsa da, gsteriin hibir tarzndan holanmayan Ruki-ye'nin honutsuzluuna ramen isteine ulam, bu karmakark ehri hi deilse bir sre kendisinden konuturmutu. 151 Mollalar kadnn dinsizliinden, zabitler gzelliinden, tccarlar zenginliinden, kadnlar kyafetlerinden, saray erkn densizliinden sz etmilerdi. O tuhaf ve karmak gnlerde ehir sanki bir geceliine durulmu, dmanlklar bir geceliine unutulmutu. eyh Efendi de Mihriah Sultan'n geldiini o akam, zikir salonunda, yznde en kk bir kprt olmadan, Hasan Efendi'den dinlemiti. Hasan Efendi, tek tek, Mihriah Sultan', uaklarn, nedimelerini, Ruki-ye'yi anlatm, kzn yznn ask olduundan deil salkl gzktnden sz etmeyi tercih etmiti. Szn bitirirken de Mihriah Sultan iin, - Herhalde yaknda gelir tekkeye, demiti. eyh Efendi ise, "Kapmz herkese ak," demekle yetinmiti ama byk bir utanla Mihriah Sultan' bir an nce grmek istediini de hissetmiti. Ancak eyh Efendi'nin bunu hissedi biimi bir baka insann zlemi hissetmesine hi benzemiyordu. O, ta ocukluunda Allah'a sadakat sz vermi, Allah'n ve dinin yasaklad her trl gnahtan uzak durmaya yemin etmiti; sadakatini ve yeminine balln srdrebilmesi iin, zle-mesine izin verilmeyenleri, kendi hareminden baka kadnlar asla zlememesi, onlar dnmemesi, hayal etmemesi gerekiyordu. eyh Efendi, Allah'a olan inancnda ve dinine ballnda ylesine samimiydi ki, zlememesi gereken bir kadn grmek istediinde, iinde byle bir arzu duyduunda, bunun bir arzu olduunu, bir zlem olduunu bile kabul edemiyor, kabul edememekten de te, bunun byle olduunu fark etmeyi bile ruhu reddediyordu. inde gnahkr bir arzunun bydn, bu arzunun ne olduunu tam olarak isimlendiremeden, yalnzca duyduu derin bir ac ve vicdann sarsan bir gnahkrlk azabndan anlyordu. Arzu, hibir zaman belirgin, ak, grlebilir bir duygu olarak ortaya kmyordu, o arzu eyh Efendi'nin kendinden bile saklanyordu; hissedilen, yalnzca gerek152 letirilmeyen bir arzunun yaratt ac ve o acnn kaynandan duyulan kukunun yaratt utant. Belki daha da garibi, Mihriah Sultan' grmek iin sabrszlanan, onu zleyen eyh Efendi'nin, imdi kendinden bile bunu saklarken ve bunu saklamakta baanl olurken, aslnda Mihriah Sultan' zlemek iin daha nce farknda olmadan ok aba harcam olmasyd. Hayat boyunca bir daha hi gremeyeceini bildii eski ei Mehpare Hanm yerine hi olmazsa arada bir grebilecei bir kadn zleyebilmek, bir imknszl hayatnda tamann kederinden biraz olsun kurtulabilmek iin ok uram, Mehpare Hamm'n yerine Mihriah Sultan' koymak iin ok aba sarf etmiti ama btn bu duygular, bu abalar, bulutlu bir gkyzne bakan bir insann, o bulutlarn ardnda sakl olan gnein orada olduunu hissetmesi, hatta bilmesi, ama onu grememesi gibiydi. eyh Efendi'nin duygular, kendi inancnn yaratt bulutlarn arkasna saklanmt, baka trls de mmkn deildi; o arzular kendi kendisiyle babaa kaldnda bile dile getiremez, onlarn varln kabul edemezdi. Mihriah Sultan iin hissettii duygulan hem yaratmak, hem de yok etmek iin urayor, bu iki abasn da kendinden saklyordu. Btn bu karmaay, kimseye, hatta kendine bile sezdirmeden tamas gerekiyordu. Bir insan iin neredeyse imknsz olan yapmak, arzularn gerekletirmekten vazgemekle de yetinmeyip, o arzular hissederken, bu arzularn varln kendinden bile saklamaya uramak, bu arzular isimsiz ve belirsiz bir duyguya dntrmek, bir kavumann hayalini kurmay bile gnah kabul etmek, var olan duyguyu yok etmiyordu. O arzuyu isimsiz bir kedere eviriyor ve bunca abadan yorulan eyh Efendi, her gn ruhuna biraz daha sinen bir kederden ve vicdan azabndan kurtulmay artk baaramyor, kederli ve duyduu kederden utanan bir insan oluyordu. O gece uykusundan bararak uyand. 153 Kars da uyanm, ter iinde dorulan eyh Efen-di'ye telala bakarak, "Hayrdr, ne oldu?" diye sormutu. Sayfa 60

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak eyh Efendi, cevab geitirmiti: - Yok bir ey, bir rya grdm herhalde, ama ne grdm hatrlamyorum. Sonra kalkp cppesini giymi, tek mumun yand zikir salonuna inip yksek sesle Kuran okumaya koyulmutu. Ruhuna biraz sknet veren tek ey, Kuran okumak, Allah'n sesini dinleyip onun varln hissetmekti; o zaman kendi varl ilahi kudret karsnda klp nemsizleiyor, bylece aclar ve gnahlar da biraz olsun azalyordu. Farkna varmadan cehennemi anlatan sureleri okuyordu hep; ektii azabn, utancn, gnah korkusunun aslnda cehenneme gitmek korkusuyla ilgisi yoktu; ruhunda tad bu gnahn cezasn cehennemde yanarak deyeceine inansa, hatta Allah-u teala o anda, orada, o tek mumin yand karanlk salonda, cehennemi eyh'in nnde ap onu alevlerin arasna atsa, gnahlarnn cezasn dediini dnp ferahlayacakt. eyh Efendi, gerekten inanan insanlar gibi Allah'n fkesinden, kzgnlndan korkmuyordu; onu korkutan, Yaradan' yarattndan dolay utandrmak, onun gznden dmek ve Allah'n sevgisini ve efkatini artk hak etmediine inanmakt. O, Rabbna kt ve bir kadna, hele ki kendine yasaklanm bir kadna duyduu gnahkr arzunun bylesine utan verici ve yakc olmas da, bunu asl sevdiine kar bir ihanet gibi gr-mesindendi. O gece grd ryay kimseye anlatmamt, szn bile etmemiti, yalnzca yllarca sonra bir gn Osman'a anlatt o hi unutmad ryay: - Ryamda, demiti, Hazreti sa'y grdm, srtnda hayla tepeye doru yryordu, ben kenardan onu seyrediyordum, yanmda yzn hatrlamadm iki kadn vard, onlar Hazreti sa'yla alay ediyorlard. Sonra rya bu ya, birden ha tayan ben oldum, seyreden de ben154 dim ha tayan da, sonra kollarm iki yandan ektiklerini ve beni haa yaptrdklarn hissettim, o acy duydum, uyandmda avularma baktm, uyku sersemi orada kan grdm, sonra yllarca hep o ryay hatrladm ve dndm ki belki de hakikaten uyandmda avularmda kan vard. Osman ise, gnahtan bylesine korkan dedesinin ektii acy deil de, syledii yalan hatrlamt, byk dedesinin 'yzlerini hatrlamadn' syledii iki kadnn yzlerini grdne emindi, ama eyh ldkten sonra bile bunu aklamyordu. Ayn gece, Osman'n br dedesi Reit Paa da ryasndan ter iinde uyanmt, ama o ne grdn biliyordu ve bunu kendisinden saklamaya almyordu. Her zaman olduu gibi gene Mihriah Sultan' rlplak haliyle grm, dinmi ama asla tkenmemi bir ak tayan insanlar arada bir yoklayp sarsan o korkun zlemlerden birine tutulmutu. Kalkp ge -elik entarisinin stne am hrkasn giydi, selamla geip deniz stndeki salonda, pencerenin yanna konmu sedire oturdu. Anszn gelen bu zlemlere, bir akn ani alevlenmelerine alknd; geeceini ama geene kadar kendisini ok hrpalayacan biliyordu. Her seferinde bu zlemler kendisini terk ederken, geride biraz daha yorgun, biraz daha kederli bir erkek brakyordu. Tpk eyh Efendi'nin kendi aresizliinden kurtulabilmek iin Kuran'a uzand gibi, o da sedirin yannda her zaman ak duran kitabna, Naima tarihine uzand; eyh Efendi, Tanr'nn sesi karsnda kendi gszln, yetersizliini anlayarak kendisiyle birlikte aclarn da nemsizletirirken, Reit Paa, kendi geiciliini, nemsizliini tarihin sesini dinlediinde gryordu. Tarih kitabnn sayfalan arasndan akan onca insann, salklarnda kimbilir neleri, hangi olaylar, hangi menfaatleri, hangi sevgileri ve nefretleri nemsemi bu dehetli l kalabalnn, yaadklar duygularla birlikte sonsuz bir karanlkta akp kaybolmu olduklarn gr155 mek, Reit Paa'y a da, bu byk akn ok nemsiz bir paras olduunu, bir gn kendisinin de bir sonsuzlukta kaybolacan fsldyordu. Bitmekte olan bir kn, hrnln hl srdren rzgrlaryla kabarp yalnn duvarlarna vuran dalgalarn sesleri arasnda, okuduu her satrla, her sayfayla kendisinin ufahp nemsizletiini hissediyordu. O anda, o ssz ve uultulu gecede ektii acnn tek tesellisi, tek aresi, insan bekleyen boluun sonsuzluunu grmek, hayatn ve kendisinin geiciliini anlamakt. O gece, Mihriah Sultan'm hayalinden kurtulmak, o gzel kadna duyduklar zlemi ve arzuyu yattrabilmek, ektikleri acy bir nebze olsun hafifletebilmek iin, kendi merepleri uyarnca Tanr'ya ve tarihe sndlar. Acnn deerini ve ykn hafifletebilmek iin abaladlar, ar bir hasta gibi, birbirlerinden habersiz ama ayn elemle yanarak sabah beklediler. Sabah, karanlklarn iinden syrlp geldiinde, bu iki erkei de, yorgun, Sayfa 61

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak yaral ve solgun buldu, ama ikisi de Tanrlarnn ve tarihlerinin yardmyla kendilerim yattrabilmiler, ruhlarndan taan kederi yeniden toparlayp derinliklerine saklayabilmilerdi. Onlarn geceleyin ektii acy kimse gremedi, yalnzca biraz daha solgunlam tenlerine ve gzlerinin altndaki mor halkalara bakanlar, eyh Efendi'yle, Doktor Reit Paa'nn kt bir gece geirmi olduunu tahmin ettiler; ikisinin de yorgunluunda, bu yorgunluu gren gzler kutsal bir eyle~ buldu; eyh'in ibadetle, Doktor'un hastalarm iyiletirmek iin uykusuz bir gece geirdiini dndler. Bu dndkleri doruydu. eyh, geceyi ibadetle, Doktor da bir hastay tedaviyle uraarak geirmiti, ama ibadetin nedeni de, hastann kimlii de, bakalarnn sandndan ok farklyd; birok zaman olduu gibi insanlarn grd gerek, btn gerekliine ramen iinde o gerek kadar byk bir yalan tayordu. Reit Paa'nm daha sonra dedii gibi: "Hibir hakikat yeterince hakiki deildi." 156 Mihriah Sultan ise iki erkein ruhunda yaratt o gnahkr alkantlarn farknda bile olmamt. Reit Paa'nn ektiklerine, sevmedikleri bir erkein kendilerini srarla sevmesi karsnda kadnlarn duyduklar bencilce kzgnlk ve kmsemeyle aldrmyor, eyh Efendi'nin ise byle bir ac ekeceine inanamyordu. Kendi gzelliine olan gvenine ramen, eyh Efendi'nin bir baka faniyle karlatnda farkna va^aa-dan brnd o tuhaf dokunulmazlk, inancnn gcnden yansyan kudret, Mihriah Sultan'm, eyh'i bir kadn iin ac ekerken hayal etmesine engel oluyordu. lk frsatta gidip eyh'i grecekti, siyah cppesi, alnndaki bir tutam beyaz sa, solgun, nerdeyse effaf cildi ve mtenasip izgileriyle Yusuf Efendi, Mihriah Sultan'm rastlad en ulalmaz erkekti; eyh'in varlndan yansyan bu imknszlk, onu gren her kadn kendine ekiyordu. Kadnlarn ou, bu imknszlk karsnda, biraz da bir din adamn ayartmaya almann gnahndan korkarak geri ekilirken, Mehpare Hanm ve Mihriah Sultan gibi, varlklarn neredeyse tmyle kendi gzelliklerine balam olan kadnlar, eyh'in ruhuna szabilme isteinin karsnda direnemiyorlard. stanbul'un ekiciliinde artk Mihriah Sultan iin eyh Efendi'nin burada, bu ehirde bulunmasnn da byk pay vard ve btn bir ehri, en karmak gnlerinde kendine baktrd gibi eyh'i de kendine baktrmak, onu da bir ehir gibi yerinden kmldatmak istiyordu. Mihriah Sultan, sakin ve hareketsiz bir mr sren Kanlca'ya, yallardaki btn gen kzlarla halayklarn pencerelerdeki cumbalarn gerisine ylmalarna yol aan, kahvehanelerin gnlerce konuaca yeni malzemeler yaratan bir debdebe ile girip yalsna yerletikten sonra oluna haber gndertip artt. Hikmet Bey, annesinin nasl bir nmayile vapurdan ineceini, kendisini bu ehirden sren Padiah'tan intikam alabilmek, 'senin hkmn artk ne bana ne de bu ehre geiyor' diyebilmek iin nasl bir tren dzenleyebileceim tahmin ettiinden, limana, ona karlamaya 157 gelmemiti. Mihriah Sultan'm, kalabalklar, kendi gzelliini ve gcn yanstan bir ayna gibi kullanma istei de, gc de Hikmet Bey'de yoktu. O yzden, ziyarete gitmek iin annesinin yalsna varmasn beklemiti. Ana oulun, o korkun olaydan sonra, kouan uaklar, telal halayklar, emirler veren khyalar, grdkleri her eye aknlkla bakp kk lklar atan Fransz nedimeler, henz almam sandklar ve yerleri deitirilmekte olan eyalar arasnda ilk kez karlamas hi de beklenildii gibi olmad. Mihriah Sultan, oluna dikkatle bakarak, "yi grnyorsun," dedikten sonra yanandan usulca pt. Bu yadrgatc tavrnda, hibir olay kendi varlndan daha nemli bir hale getirmeme alkanlnn yan sra, olunun bir baka kadn iin intihara teebbs etmesine duyduu kzgnlk ve zayf bulduu erkekler karsnda hissettii belli belirsiz bir tiksintinin de rol vard; kendi olu sz konusu olduunda bile bu duygularn stesinden gelemiyordu. Rukiye ise, hibir ey sylemeden Hikmet Bey'e btn gcyle sarld ve onu gsne bastrd. Sevilmeme-ye, kendisini gittike daha kederli yapan bir ba eile alan bu erkei, sanki kk bir ocukmu gibi kucaklad. Rukiye, Hikmet Bey'i gerekten seviyordu ve mkemmel bir sevginin ortaya kabilmek iin ihtiya duyduu her ey vard bu sevginin iinde: Hikmet Bey'in bilgisini, inceliini, vurgulamamakta zen gsterdii kibarln, gerek siyasette gerekse akta kimsenin farkna varmad cesaretini, drstln, aclarn ortaya samamasn beeniyordu. Yllarca bu insan ok yakndan izlemi; doutan var olan sezgileri, Profesr Kona-rov'la yapt sohbetlerle ve okuduu romanlarla daha derinleen kavrayyla, Hikmet Bey'in her trl beeniyi hak ettiine karar vermiti. Bu beeni, hak etmedii darbeler yiyen Sayfa 62

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak birine duyulan efkatle, annesi adna hissettii vicdan azabyla zenginlemi ve Rukiye'nin kararl ve gl tabiatnn iinde neredeyse annece bir sev158 giye dnmt. vey babasn olu gibi gryor, onu korumak, onu teselli etmek istiyordu. O ksa ama gl sarl srasnda ikisi de bu sevgiyi hissedip bu yeni ilikiyi kabul etmiti ve bu kabul edi, sevgilerini daha da artrp salamlatrmt. Sevgi gsterilerinden oldum olas pek hazzetmeyen Mihriah Sultan, Hikmet Bey'i neredeyse zorla ekerek ald Rukiye'nin kollarndan, "Gel," dedi, "seni tantrmak istediim birileri var." Biraz tede, rengi, kokusu, insanlar, camileri, deni-ziyle daha ilk grte kendilerini bir Dou masalnn iine tayan bu sihirli ehrin etkisiyle sevinli bir aknla dm Fransz nedimeler toplanmlar, kendilerine doru yaklaan Sultan'la Hikmet Bey'e bakyorlard. Hepsi de ok gzeldi, kendilerine Sultan bir tek gn bile sz etmedii halde, Hikmet Bey'in yaadklarndan haberdardlar. Aka konuulmayan aile srlan, hi kimsenin anlayamad tuhaf bir sebatla evlerin iinde hayaletler gibi grnmeden hatta duyulmadan dolarlar, herkes, kimden ya da nereden duyduunu bile fark etmeden bunlardan haberdar olurdu, Hikmet Bey'in hikyesi de sessizce yaylan o aile srlarndand. Tpk Selanik'teki rahibeler gibi Fransz nedimeler de bir kadn iin kendisini vuran bu adamn macerasndan, acsndan, solgun ve yakkl yznden etkilenmilerdi. Yeni bir ehirle, yeni bir hayatla karlaan insanlarn ounda grlen bir hafiflikle kendi aralarnda g-lrlerken, Sultan'la Hikmet Bey'in kendilerine yaklatklarn grnce, aniden, grmeyenin inanmayaca bir sratle, havai bir ocukluktan arbal bir hanmefendilie geiverdiler; genlere zg bir neeyle pembele-en yzlerine olgun bir glmseme, muzipe parldayan gzlerine hznl denilebilecek esrarl bir bak yerleti, topuzlarndan kurtulup parlak alnlarna dveren serke peremler yerlerine yerletirildiler, her grdklerini birbirlerine heyecanl daireler izerek iaret eden kollar sessizce iki yana indirildiler, eller, avularnda buruturduklar dantel mendillere kenetlendi; bir dizlerim belli 159 belirsiz krarak, kk bir ba selamyla gelenleri selamladlar; hepsi de Paris aristokrasisinin sekin ailelerine mensup gen kzlar, Mihriah Sultan teker teker oluyla tantrd. Genliinde Paris'in aristokrat evrelerinde tant gen hanmlarda grd, kibarln, masumiyetin ve muzip bir fettanln bir araya gelmesiyle oluan o tuhaf ve etkileyici karmla birdenbire yeniden karlanca, Hseyin Hikmet Bey, birbirine hi benzemeyen, neredeyse birbirinin tmyle zdd iki duyguyu bir arada hissetti. Bir yandan, ihanetlerle, elemlerle, straplarla zedelenmi ruhuna, kzlarn varlklarndan, glmsemelerinden, zeki nktelerinden yansyan bir genlik ve coku yaylrken, ayn anda da onlarn genliiyle kendi halini kyaslayarak, ihtiyarlam olduu dncesinin mthi aresizliini ve yorgunluunu etinde duydu. htiyarlk fikri ilk kez aklndan geiyordu; hissettiklerinin ztlndan ve iddetinden bir an sarslp hafife sendeledi. Onu kurtaran annesinin alayc sesi oldu: - Hikmet, baylarak bu hanmlara hayatlar boyunca unutamayacaklar bir kompliman yapmay dnmyorsun, deil mi? Hseyin Hikmet Bey, annesinin yzne, bu muhteem gzellie, bu ebedi gzken genlie baknca, kendi ihtiyarlk kaygsnn tuhafln fark edip toparland. Pencerenin kenarna giden Mihriah Sultan, Hikmet Bey'e dnd. - O bunan saray gzkyor mu buradan? Kendini toplam olan Hikmet Bey hnzrca glmsedi. - Halife Hazretleri'nin sarayn m soruyorsunuz anne? - Saray olan ondan baka bunak var m bu ehirde, yani onunki kadar byk saray olan demek istiyorum. - Hava ak olduunda saray buradan gzkr ama bugn gremezsiniz. Ancak aile toplantlarnda grlebilen manasz konumalar, kimsenin nem vermedii kk srtmeler, 160 taklmalar, szcklere dklmeyen ama hissedilen gizli bir ilgi, bir szn vurgusunda sezilen, yerinden kolayca kopanlamayacak olan derin ve yerleik sevgi, Fransz nedimelerin vaatkr akalar, btn bunlar, Hikmet Bey'in artk kiiliine, varlna, dokusuna sinmi olan kederi yumuatyor, ksa bir sreliine de olsa neeye bir yer ayor, neenin belirdii noktadan Parisli gen bir apkn, nktedan bir beyefendi, mark bir ocuk, kstah bir paazade, bazen srayla, bazen teker teker belirip onun olgun ve arbal Osmanlcasnn Sayfa 63

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak aksine her zaman szcklerinde bana buyruk bi delikanlnn haff-merepliini ta-yan, hi yalanmayan, unutulmayan bir ocukluk ans gibi hep taze ve hafif kalan Franszcasyla elenceli cmlelere dnyordu. Bu konumalar, Mihriah Sltan', olunun 'o kadn unutmaya baladn', iyileebileceini dndrerek sevindiriyor, Hikmet Bey'de hep o olgun kederi grmek isteyen, onun, her eyden ok acsn seven Rukiye'yi hznlendiriyor, kanlar kaynayan Fransz nedimeleri elendiriyordu. Yemein hazr olduunu haber verdiklerinde, Hikmet Bey, Fransz nedimelerle Paris'ten konuuyor, onlardan k olduu ehir hakknda malumat alyor, onlarn stanbul'la ilgili sorularna da, onlarn bilgisizlikle-riyle elenen cevaplar veriyor, ihtiyar paalar hakknda cinasl, kinayeli hikyeler anlatp hepsini kahkahalarla gldryor, bazen de esrarengiz bir cinayetten, geceleyin ehrin sokaklarnda dolaan ruhlardan, Peygamber Efendimizin Fatih Sultan Mehmet'in fethi srasnda nasl ehrin zerinde uarak dolatna dair sylentilerden sz ediyor, kzlarn gzlerinin kocaman kocaman almasna glmsyordu. Btn bu konumalar boyunca, salonun iinde ne kadar yer deitirirlerse deitirsinler, kzlarn en ekicilerinden biri olan Matmazel de Lorenz, hep Hikmet Bey'in yannda durmay ya da onun yanndaki koltua oturmay baarm, btn bu zaman iinde Hikmet Bey, onun yasemin kokulu parfmn hep hissetmiti, bu kokuyla birlikte kzn bedeninin scakl da sanki bedeniIsyan Gnlerinde Ak 161/11 ne deiyormu duygusuna kaplp ad konulamayan bir heyecan yaamt. Yemek, tam bir Osmanl ziyafetiydi, Ermeni, Rum, Arap, Krt ve Trk mutfaklarndan szlp gelmi deiik tatlarda, deiik kvamlarda, deiik renklerde, Fransz damaklar iin tam bir macera olan bir len hazrlanmt; erkeztavuklar, kaymakl pilavlar, altnm-s bir ltyla sofraya getirilen zeytinyallar, azda eriyen kekik kokulu kuzu kapamalar, erbetler, fstkl, cevizli hamur tatllar, Fransz kzlarn lklar ve aknlklar arasnda sofraya getirilmiti. Bu yemeklerin yannda sunulan araplar da sofrann Osmanl tadna Fransz bir hava eklemiti. Konumalar hep Franszca yaplyor, bu ahenkli dil Hikmet Bey'e genliiyle birlikte Mehpare Hanm'm bu dile duyduu sevgiyi de hatrlatyordu. Bir ara Hikmet Bey, annesine dnd: - Biliyor musunuz, Paris'i hatrlatan her ey beni heyecanlandrp sevindiriyor, btn dertleri unutturuyor, dedi. Rukiye, masadaki needen rahatsz olmu gibi yzn asarak sze kart: - Ama hi Paris'e gelmiyorsunuz. Mihriah Sultan, her zamanki alayc soukluuyla glmsedi. - Belki de aclarn unutmak istemiyordur. Yemekte de Hikmet Bey'in yanma oturmay baaran Matmazel de Lorenz, kendilerini masadaki br insanlardan ayran bir mahremiyetin iareti gibi usulca yanndaki erkee doru eilip bakalarnn duyamayaca bir sesle fsldar gibi sordu: - Aclarnz ok mu seviyorsunuz gerekten? Kalabaln iinde kendisine gsterilen yaknlktan utanan, utand iin de ayrca rahatsz olan Hikmet Bey ban sallad. - Emin olun Matmazel, aclar hi sevmem, onlar sevmeyecek kadar iyi tanyorum... Siz anneme bakmayn, o benimle, daha dorusu btn erkeklerle alay et162 meyi sever, ayrca zaten yle bal olduum bir acm da yok artk. Kz, bu kez gerekten ard. - Eskiden acnza bal mydnz? - Bazen, ac, onu yaratan insann bir paras gibi gzkr, ondan kopmak acy yaratandan da kopmak gibi gelir... Neyse, sizin gibi gen bir hanmla acdan konumak skc olmay gze almak demektir ki, dorusu ben sizin yannzda skc olmay gze alamayacam... Brakalm bunlar, yemekleri nasl buldunuz, beendiniz mi? Matmazel de Lorenz, ok ksa bir an, sylediklerini anladn sezdirecek kadar bir sre Hikmet Bey'in gzlerine baktktan sonra sanki aklndaki konuyu deitirmek ister gibi ban sallayp gld. - Byle lezzetli yemekleri hayatmda yemedim, ama bir ay bunlardan yersek tam hareme girecek kvama ereriz. Sonra tant btn Fransz kadnlarn kanlmaz olarak sorduu, iinde kkrtc bir vurgunun da bulunduu soruyu sordu: - Sizin de hareminiz var m? - Hayr yok. ' - Niye? Sayfa 64

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - yle kendime uygun bir harem bulamadm. Matmazel de Lorenz, bu cmlenin ne anlama geldiini anlayabilmek iin yle bir duraladktan sonra ksknce kalarn att. - Benimle eleniyorsunuz. Hikmet Bey gld. - Evet. - Utanmyorsunuz Msy Hikmet, cehaletimden yararlanp benimle alay ediyorsunuz. - Sadece taklyorum... Hayr, sylediiniz gibi bir haremim yok gerekten, sizin aklnzda canlandrdnz trden haremler yalnzca Padiah'n ve belki birka vezirin saraynda vardr. Herkesin harc deil onca byk bir kadn kalabalyla baetmek. 163 Matmazel de Lorenz gene kkrtc tavrna brnd. - Olmasn ister miydiniz? - Bazen... Peki, siz byle bir haremde yaamak ister miydiniz? Kz, Hikmet Bey'in sesini taklit ederek cevap verdi: - Bazen. Yemek, tam da Mihriah Sultan'm arzulad gibi Hikmet Bey'in yllarca nceki kiiliine, kendine gvenine kavutuu, neeli ve nkteli bir len olarak devam otti. Hikmet Bey, konumaya ackm gibi btn yemek boyunca, konutuka alp parldayan Franszcasyla, masadakilere hikyeler anlatt, merakl sorulara cevaplar verdi, kadnlar gldrmenin bir erkekte yaratt me nuniyeti ve gveni sonuna kadar tatt; Matmazel de Lorenz'e br kzlarn kskanln tahrik ederek kur yapt; keyifli sesi ve salyla annesini sevindirdi; Ruki-ye'yi hafifliiyle biraz kzdrd ve kahveler iildikten sonra kararmakta olan havaya bakp artk gitmesi gerektiini syledi. - Hava iyice bozmadan ben msaadenizi rica edeyim anne. Mihriah Sultan'm, "Bu gece burada kal istersen, sabah gidersin," teklifim kibarca reddetti. Rukiye'ye sevgiyle sarld. Kzlarla tekrar grmek zere vedala-t, Matmazel de Lorenz'in, "Umarm annenizi sk sk ziyaret edersiniz," szlerine glerek, "Anneme ne kadar dkn olduuma bizzat ahit olacaksnz," diye cevap verdi ve Mihriah Sultan'm elini minnetle ptkten sonra kendini yeniden glenmi hissederek yaldan ayrld. Kendisim rhtmdan alan atana kar kyya yananca, orada bekleyen arabaya binip bir keye bzld, ateten uzaklatka klen bir glge gibi, annesinin yalsndan, onun hametinden, Rukiye'nin sevgisinden, Matmazel de Lorenz'in ilgisinden, Fransz nedimelerinin beeni dolu kahkahalarndan uzaklatka, ruhundaki genlik ve gven porsuyor, yalnzlna, yarasna, umutsuzluuna, aresizliine dnyordu. 164 Gemi onu brakmyor, o gelecee eriemiyordu. Gemiten kalan aclarnn sahibi uzaktayd, gelecek ise ksa bir deniz yolculuunda bile vaat ediciliini kaybedecek kadar anlamsz ve cazibesiz gzkyordu. Nianta'ndaki konaa yorgun admlarla girdi. Ev halk yatm, merdiven bana konmu birka idare lambas dnda btn klar sndrlmt. Koca konak terk edilmi, hatta Hikmet Bey'in deyimiyle 'lm gibiydi'. fkeye benzer bir telala, neredeyse bararak kendisine kapy aan khyay azarlad: - Btn klar yakn, nedir burann hali, kabre dndrdnz evi, bir daha buray karanlk grmeyeceim, btn gece yanacak klar. Khya, "Ama biz kendimizi bildik bileli her gece klan sndrrz," diyemedi, emir kullarnn o ackl boyun eiiyle, sanki kendi kabahatiymi gibi azarlanmay sineye ekti, "Emredersiniz beyefendi," diyerek, tpk efendisinden grd sinirli edayla evdeki btn uaklar fkeli barlarla uyandrp konan iinde ne kadar lamba varsa hepsini teker teker yaktrd. Merdivenlerden karken, uaklarn telal kouturmalarla btn lambalar yaktklarn, birbirlerine seslerini ykseltmemeye alarak seslendiklerini, kona *-iinde aniden bir hareket baladn grnce, konaa girdiinde iinde bulunduu ruh haline hi uymayan, yaramaz bir ocuk glmsemesi yayld yzne. Bir emriyle insanlarn byle telalandklarn grmek, aslnda sama olan bir emri bylesine ciddiye aldklarna ahit olmak, onu birden elendirmi, insanlar gecenin bir vakti uyandrp ayaklandrmaktan utansa da, bu utan onun kendisini yaramaz bir ocuk gibi hissetmesine engel olmamt. Odasnn kapsna vardnda bu kk elenceyi unutmu, gemiten gelecee uzanan yeni bir kpr kuramayacan bilmenin sknts gene iine yerlemiti; 'karlatm her mit, beni biraz daha endieli ve zgn bir adam m yapacak' duygusuna kaplmt. Kapy ap odaya girdi. 165 Geni yatak odasnn ortasndaki byk ini soba yanyordu, oda karanlk Sayfa 65

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak olduundan, sobann iindeki atein kzl parlts, sobann alt tarafndaki oymal demir kapan kenarlarndan, incecik drtgen bir izgi gibi dar yansyor, o drtgen izgi bir aza, yuvarlak soba da bir masal yaratna dnyordu. Sobann yannda, gk mavisi parlak ipekten, ayak bileklerine kadar uzanan, bedenine oturmu dar fista-nyla Hediye ayakta duruyordu; geldiini duymutu herhalde. Kirpiklerinin altndan Hikmet Bey'e bakt, baklarnda garip bir acelecilik, bir tela vard. Her zaman olduu gibi, Hikmet Bey'in eve sapasalam dndn, bu evin dnda dolarken bana bir ey gelmediini, kolunu ya da bacam kaybetmediini, yaralanmadn, vurulmadn bir bakta anlamak ister gibi tek tek her yanna bakyordu. Erkein eve salkl bir ekilde dndne inandktan sonra yznden bir glmseme geti ama ok abuk kayboldu. Bir erkee balanm kadnlarn o artc igdleriyle Hikmet Bey'in sinirli olduunu, artk bilinmez nasl, anlamt. Soba kapann aralndan szan kzl yalazlarn klar, mavi ipekli elbisenin eteklerine arpyor, yumuak beyaz gderi yemenilerinin hemen stnde mor bir hale, maviyle krmznn i ie getii alevli bir kaynama yaratyor, ama orada durmuyor, elbisenin parlak kvrmlarndan yukarlara doru trmanyor, gizemli bir dalgalanmayla gslerine kadar ykseliyordu. Hediye byk bir alevden kopmu bir ate buklesi gibi karanln iinde belirsiz bir aydnlkla salnyor, yznn zorlukla fark edilen durgun beyazlyla, k oyunlaryla dalgalanr gibi gzken bedeni, garip bir tezat tekil ediyordu. Karanlk odann iindeki bu beklenmedik k kprtlarna bir an ararak bakt Hikmet Bey, gre gre alt Hediye'nin gzelliini, aslnda onun gzelliim ok da ortaya koymayan, hatta saklayan bu karanlk odann ortasnda yeniden ve daha iyi fark etmi gibiydi. Onu her zaman olduu gibi aydnlkta grse byk bir 166 ihtimalle bu kadar etkilenmezdi. Kendini hep silen, bir kimlii, bir kiilii, hatta bir varl yokmu gibi davranan, bu davranyla gzelliini bile neredeyse grnmez klan gen kz, o kprtl mavi, mor, kzl klarn iinde yeni bir kimlik, yeni bir kiilik kazanm, yeni bir insan olmu gibi gzkmt Hikmet Bey'e; aydnln saklad gzellik imdi karanlkta ortaya kmt. Hediye, sobann yanndan ayrlp kendisine doru ilerleyince, mavi fistanndaki klar kayboldu, bedeni koyu karanln iinde sanki eridi, buna karlk yznn beyaz glgesi daha belirginleti. Hikmet Bey'in yanna gelip koluna hafife dokundu. - Oturun efendim. Hikmet Bey, yatan kenarna oturdu. Hediye eilip ayakkablarn kard, sonra alkn hareketlerle Hikmet Bey'i soydu. - msnz efendim. Msaade ederseniz sizi lavanta suyuyla ovaym. Hikmet Bey ses karmaynca daha nceden hazrlad ieden, gm bir kaba lavanta suyu dkt, gm kaba dklen suyun sesiyle birlikte sanki sobann altndaki kzl izgiden btn odaya bir lavanta buusu dalyordu. Koku, Hikmet Bey'in yar kapal gzkapaklarn-dan bedenine kzl bir kla birlikte nfuz ediyor, onu bilmedii, grmedii ama her eyin gzel olduuna inand bir diyara doru gtryordu. - Lambalar yakmam ister misiniz efendim? - Hayr mersi, byle iyi. Hediye, Hikmet Bey'in bileklerini ovmaya balad. Scak odada etine serin bir su deince btn bedeni r-perdi. Kollarn, omuzlarn ovdu. Hikmet Bey'i yatan ortasna yatrm, kendisi de yatan zerine kp diz kmt, yemenilerim kard iin ayaklar plakt, bileklerine kadar inen fistan stndeydi, kmldadka bacaklarnn alt yan grnp kayboluyordu. Hikmet Bey'in sa yannda duruyordu, sol omzunu ovmak iin erkein sol yanna gememi, olduu yerden sol tarafna 167 doru uzanmt, ovduka gsleri Hikmet Bey'in yzne belli belirsiz deiyordu. Sanki amalar gerekten gecenin o vaktinde Hikmet Bey'in omuzlarnn ovulmasym gibi ikisi de rollerini byk bir sadakat ve soukkanllkla oynuyorlard. Hikmet Bey hayatna giren btn kadnlara olduu gibi Hediye'ye de sevimenin bir de oyun ksm olduunu retmi, oyun oynamaktan zevk almann yollarn gstermiti. imdi ikisi de iyi bildikleri bir oyunu oynuyorlar, oyunu uzattka isteklerinin arttn da hissediyorlar, ama ayn zamanda gizli bir inatlamayla oyundan ilk nce karlarmdakinin vazgemesi iin sabrediyorlard. Sabrl sevimelerin, sabredenlere ne tr dller vaat ettiini ikisi de ortak tecrbeleriyle biliyordu. Sayfa 66

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Omzunu ovan eller, yzne deen gsler, bacaklarna dokunan plak ayaklar, parmaklarnn ucunda hissettii ipek kuman altndan sertlii sezilen bacaklarla, lavanta kokulu kzl bir karanln iinde her an biraz daha fazla etine ileyen bir kkrtclkla kuatlan Hikmet Bey'in, kendini ve duygularm srekli denetim altnda tutmak iin terbiye grm Hediye'yle bir inat yansn srdrp kazanmas pek mmkn deildi, bunu ikisi de biliyordu. Hediye, gsz bir klelikten gl bir efendilie, Hikmet Bey ise gl ve kararl bir efendilikten iradesini kaybetmi bir zayfla doru deimenin tadm ka-ryordv; geceyle gndzn yer deitirmesi gibi efendilikle klelik de yer deitiriyordu. In ve zamann kiilikleri stndeki etkisinin ikisi de farkndayd. Biri ihtiya duyduu gce, br ise tadn bildii klelie yel almaktan memnundu. Bu oyunun ne kadar srdn ikisi de bilmiyordu, ama sonurda Hikmet Bey, Hediye'nin belini iki eliyle tutup stne doru ekti, ipek kuman altndaki scaklk Hikmet Bey'in bedenine kapand. Sabrsz elleriyle Hediye'nin elbisesinin dmelerini zmek iin uraan Hikmet Bey dmeleri bir trl bulamyordu, Hediye onun bu abalarn bir vakit hi kmldamadan, o karan168 ln iinde kimsenin grmedii bir glmsemeyle izledikten sonra omuz balarndaki asklar zd ve inrrm bedeninin o benzersiz, sarho edici dokunuunu, iki bedenin birbirine dedii anda oluan ve darda kalan her eyi souk ve yabanc klan sy her zerrelerinde duydular. Sobann kapsndan szan kzl izgi, yatan ayaku-cuna arpyordu imdi, oradan yukar doru keskinliini kaybedip yaylarak trmanyor, Hediye'nin ayaklarnn dibinde tortop duran mavi ipek giysinin kvrmlarndan yatan iine, glgelemi bir kzl ziya olarak varyordu; bu, karanl azaltmyor ama karanln rengini deitirip belli belirsiz kzllatryordu; Hediye'nin gm bir bala benzeyen bedeni bu solgun kla daha parlakla-yor, Hikmet Bey ise onun altnda tmyle kayboluyordu. Hediye'nin yz, Hikmet Bey'in yznn stndeydi, ban erkee doru eince uzun salar siyah bir alayan gibi her yandan yasta dklm, iki yz yumuak ve parlak salarn oluturduu dalgal bir rtnn altnda kaybolmutu; soluklar birbirine karyordu. Hediye, dudaklarn hafife Hikmet Bey'in dudaklarna dedirdi; dudak dudaa pmeyi Hikmet Bey'den renmi, nce ok yadrgam, bir-iki kez dudaklarn bil" karmaya almt; byle bir pmeyi bil niyordu. Hikmet Bey'in Osman'a dedii gibi: "Osmanl'da kim biliyordu ki o zamanlar pmeyi?" Sonra, dudaklardaki, insan bedeninin baka hibir yannda bulunmayan gevrek diriliin tadn kefetmi, diliyle dokunmay, kk kk srmay, gzel kokulu bir meyve gibi Hikmet Bey'in dudaklarn dudaklarnn arasna alp emmeyi sevmiti. Uzun uzun, tadn kartarak, sanki btn vcutlarn dudaklarnda toplamlar gibi, her dokunuu bedenlerinin her yannda hissederek, ihtirasla pmeye koyuldular; byle pmek onlar heyecandan ldrtyordu. Hikmet Bey'in daha sonra da syledii gibi, Meh-pare Hanm da dahil olmak zere hibir kadnla pmekten bu kadar zevk almamt, hibiri pmeyi Hedi169 ye kadar ok sevmemi, etinin btn ihtirasn ve arzusunu dudaklarna yklemeyi bylesine becerememiti. Dudaklarnda, bir kadn bedeninin her yann hissetmek Hikmet Bey'i zevkten coturuyor, onu sanki hayatn dnda bir maceraya srklyor, o pme, yaad her eyin arln stnden alyor, gereklerden onu koruyup saknyordu; Hikmet Bey, kollaryla Hedi-ye'nn beline sarlp onun vcudunu kendi vcuduna bastrrken, minnet ve heyecanla mrldand: - Sen benim tek hakikatimsin Hediye. Bir sevimenin cokusu iinde sylense de o anda Hikmet Bey, bunu inanarak sylemi, Hediye de bu szleri bir daha mr boyunca unutmamt. Btn bedenini, ruhunu, varln verdii bu erkein ona balad hibir armaan bu ksa cmle kadar onu sevindirmemi-ti. ilk kez o gece, o yatakta, Hikmet Bey iin ze] bir yeri, onun hayatnda zel bir anlam olduuna inanmt. Dudaklarn, erkein kulana doru kaydrm ve ancak duyann manasn anlayabilecei bir ses karmt: - Ah, Hikmet Bey... Baka hibir ey syleyememiti; Hikmet Bey'in adn seviirken syleyebilecek cesareti gstermesi bile, ancak ikisinin anlayaca zel lisan iinde, byk ve derin bir ilan akt. Yalnzca seviirken yaayacaklar, baka zamanlarda hi yokmu gibi davranacaklar bir ak orada, uzun pmelerle ve ksa konumalarla yarattlar. kisi de, karl bir k akam, kzlms bir karanlkta lgnca denilebilecek Sayfa 67

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak bir arzuyla seviirken, o srada birilerinin de btn Osmanl'y sarsacak bir cinayetin planlarn yaptn, herkesle birlikte kendi hayatlarnn da ertesi sabah patlayacak iki el silahla birlikte deieceini bilmiyorlard. 170 llerin de baz bilmedikleri vard, Osman'a gre ise, ldkten sonra bile baz gerekleri saklamaya, kendi hayatlarn bir daha ve istedikleri gibi yazmaya urayorlard. Osmanl mparatorluu'nu sarsacak byk bir ayaklanmann ilk adm olan Serbesti gazetesinin Bayazar Hasan Fehmi Bey'in mehul bir katil tarafndan Galata Kprs zerinde vurulmas konusunda da garip bir suskunlua brnmler, bu cinayetle ilgili bilgilerinin olmadn sylemilerdi. Yalnzca Ragp Bey, her zamanki ak yrekliliiyle, "Bu cinayetle alakal bir malumatn szmamas iin ok itina gsterdiler ama ben gazeteciyi Abdlkadir Bey'in vurduunu duydum arkadalardan, lakin syledikleri doru mu deil mi, orasn tam bilemeyeceim," demiti. Sesinden bunun doruluuna inand, ittihatlarn nl silahrlerinden biri olan Abdlkadir Bey'den de pek holanmad anlalyordu. Tekilatn merkez komitesinde bulunan Cevat Bey'in bu konuda bilgi sahibi olduuna btn llerle birlikte Osman da inanyordu ama o, her zamanki ciddiyetiyle, "Ben cinayet srasnda Berlin'deydim, Enver Bey'le grmeye gitmitim," demiti. Cinayet haberini, Enver Bey'in hayat boyunca unutmak istedii, Cevat Bey'in ise hayat boyunca unutamad, hatralarnn arasnda hep zaptedilmi bir kahkaha gibi saklayp her seferinde yzne yaylan bir glmsemeyle hatrlad, Berlin'deki imparatoluk saraynda verilen o muhteem baloda renmilerdi. 171 Binlerce k damlas, insan boyundaki kristal avizelerden, kehribar .rengi akllarn stnden akan bir su gibi sarmtrak menevilerle oalarak akyor, insanda ktan bir suyun iinde ykanyormu duygusu yaratyordu. Hassa Alay'nn sekin subaylar, rengrenk niformalar ve gslerinde kk mealeler gibi gururla parldayan madalyalaryla o k denizinin iinde dolayorlar, uzun beyaz tuvaletleriyle, bir yerden bir yere kayar gibi giden fildii tenli gzel kadnlarla konuuyorlard; yzlerce ayr parfmden oluan ad konulamayacak bir rayiha, btn bu renk ve k volkanna Cevat Bey'in bir daha asla rastlayamayaca kadns bir cazibe katyordu. O grkemli ve parlak gecede ba dnen Cevat Bey, bu karmak ve tarifsiz kokuyla ylesine sarho olmu, bu koku btn ruhuna ve zihnine ylesine yerlemiti ki, bir daha kadn dendiinde, hibir kadnn asla tek bana sahip olamayaca bu kokuyu aram, hayat boyunca arad hemen hemen her ey gibi bunu da bulamamt. Orkestra mzie balamak iin hazrlanrken, Cevat Bey de Enver Bey'le birlikte salonun bir kesinde konumaya alyor, ama bu gen ve suskun zabite bir prensmi gibi davranan Alman subaylaryla diplomatlarnn sk sk gelip Enver Bey'i vg dolu szlerle lafa tutmalar yznden bir trl konumaya frsat bulamyordu. Enver Bey ise kendisine gsterilen saygdan ve dinledii vglerden ylesine honuttu ki Cevat Bey'in szlerine pek fazla kulak veremiyordu. Sklan Cevat Bey, salona dalan arkadalarn gzleriyle aramaya balad srada, bir saray grevlisi yanlarna yaklap Enver Bey'i saygyla selamladktan sonra bir sr verir gibi sesini alaltarak konumutu: - Prenses Hazretleri, Ekselanslarn dairelerinde bekliyorlar efendim. Yz kzaran Enver Bey bam evirip aknlkla bakm, Cevat Bey'in de ayn aknl paylatn baklarndan fark edince hi sesini karmadan, bayla 'olur' deyip terifatnn peine dmt. Ksa boyuyla 172 kalabaln arasnda dimdik yryor, bir kadnla bulumaya giden bir erkekten ok, bir savaa giden bir komutana benziyordu. Boz niformas ve krmz fesiyle, kendisini bu ltl kalabaln yabancs gibi hisseden, herkes klarn iinde o klarn bir parasym gibi rahata dolarken, bir trl bir kaya gibi kaslmaktan kurtulamayan Cevat Bey, yalnz kalnca iyice huzursuz olup bir stunun dibine ekildi. Bu kalabala, bu klara, yeni balayan bu mzie, kadnlarn gzelliine, erkeklerin niformalarnn ekiciliine imrendiini kendine bile itiraf etmekten ekinerek, yabanclara duyulan hayranla nereden kart anlalamayan o tuhaf kmseme duygusunu da hissederek, evresinde olup bitenleri seyretmeye balad. Farkna varmadan bir teftiteymi gibi topuklarn birbirine yaptrm, nereye koyacan bilemedii ellerini de arkasnda kavuturmutu; nnden akp geen bu elencenin bir paras olmadn ve asla olamayacan anlyor, daha da fenas kendi lkesinin bu zenginlie, bu grkeme, bu insanlarn elencesinde bile hissedilen gce kavuamayacan seziyor, ama kime ve neye kzacan da kestiremiyordu. Bir yandan da akl Enver Bey'dey di. Btn arkadalar gibi o da, imparatorun Sayfa 68

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak yeeni olan prensesin Enve" Bey'den holandn, ona kur yaptn ama Enver Bey'in o kat ahlak anlayyla buna cevap vermediini biliyordu, imdi ise yukarda neler olduunu merak ediyordu. ok fazla beklemedi, Enver Bey gittiinden on dakika sonra, surat allak bullak dnd. Kalar atlm, yz kararmt. Cevat Bey, bir ey sormaya cesaret edemedi, hem Enver Bey'in fkeli hali hem de ald terbiye, bir bakasna zel hayatyla ilgili soru sormasna engeldi. Onlar kapya doru yrrken, br arkadalar da salonun dier kelerinden toplanp yanlarna gelmilerdi, evrede-kilere ksa selamlar vererek ilerlerken etrafta da fsltlar dolayordu. Salonun kapsndan mermer deli geni 173 bir koridora ktlar, biraz ilerde yayvan bir merdiven gzkyordu, merdivenin basamaklarnda dekolte giyinmi gzel bir kadnn, Berlin'deki Osmanl Bykelili-i'nin memurlarndan Necdet Bey'e, Enver Bey'i gstererek bardn duydular: - nsan deil bu, bu, bir kukla, bir kukla! Sesi koridorlarda yanklanan prensesi hep birlikte balaryla selamlayarak, bir askeri trendeymiler gibi uy^un adm yrdler. Prensesi neyin bu kadar kzdrdn uzun zaman renemediler, ancak epey vakit getikten sonra olup bitenler dilden dile fsltlarla dolat. Kalabaln arasnda Enver Bey'i bir trl istedii gibi etkileyemeyen prenses, sonunda bu ii kendi dairesinde babaa halletmeye karar vermiti. Dairesine artt Enver Bey'i, bir divann zerine uzanm bir halde, stnde, bacaklarn ve gsnn byk bir ksmm akta brakan bir gecelikle karlamt. Enver Bey, kadnn karsnda durup bir ey sylemeden prensesin konumasn beklemiti. Kadn, Trk zabitinin konumayacan anlaynca, kendisi konumak zorunda kalmt: - Sizden ok holanyorum Enver Bey. Bu szleri duyan Enver Bey, birden sert bir ekilde hazr ola geerek, kadn bir topuk selamyla selamlayp geri dnerek odadan km, prensesi fkeden lgna evirmiti. Berlin'deki bykelilik, bu davrann Alman imparatorluk ailesine kar bir saygszlk deil bir Osmanl gelenei olduunu anlatp iki lke arasnda meydana gelebilecek bir soukluu yattrmak iin ok uramt. Hep birlikte sarayn kapsna geldiklerinde, nefes nefese kalan Enver Bey'in yaverlerinden Hulusi Bey'e rastlamlard. Gen mlazm haberi vermiti: - Bugn Serbesti gazetesinin bayazar Hasan Fehmi Bey'i Kpr'de vurmular efendim. 174 Enver Bey hi sesini karmam, sadece, Cevat Bey'in, hangisi olduunu anlayamad arkadalarndan biri, kuru bir sesle: - Hak etmiti, demiti. O anda, hibiri bu olayn sonularn tahmin edememiti. ttihatlarn aleyhinde ok sert yazlar yazan bu gen yazarn lmne bazlar aka, bazlar gizlice sevinmiti, Enver Bey ise bu cinayete hi armamt, sanki biliyor gibiydi. Saraydan ayrldktan sonra, gerek Almanlardan gerekse Osmanl Bykelilii'ndeki grevlilerden, sradan bir ataemiliterin grd saygdan ok fazlasn gren Binba Enver Bey'e ayrlm daireye gittiler. Berlin'e, Enver Bey'i geri dnmesi iin ikna etmeye gelmi olan Cevat Bey, durumu btn aklyla, orada bulunan subaylara bir kez daha anlatmaya koyuldu: - Ciddi bir hata yaptmz anlalyor, en deerli arkadalarmz memleket haricine gnderdik, Enver Bey'i buraya, Fethi Bey'i Paris'e, Hafz smail Hakk Bey'i Viyana'ya, Ali Fuat Bey'i Roma'ya sevk ederken sanki her ey hallolmu, artk bu arkadalara memlekette ihtiya kalmam gibi bir fikre kapldk, imdi bunun ceremesini ekiyoruz. Dersaadet'te mrteci akmlar kuvvetleniyor, Dervi Vahdeti denilen zibidi ttihad- Muhammedi Cemyeti'ni kurdu, ciheti askeriyenin siyasetle itigal etmesi hususi emirlerle yasaklanmasna ramen stanbul'daki ellinci alay btn mevcuduyla bu cemiyete katldn aklad. Softa takmnn bundan sonra askerlikten muaf olabilmesi iin bir imtihandan geirilmesi emrini veren Harbiye Nezareti'nin kararma, softalar, dine kfrdr diyerek kar kp askeri kkrtyorlar. Naci Bey, sanki Cevat Bey softalar koruyonnu gibi atld: - Brak u sahtekr takmn Cevat Bey, onlar din adam deil soytar, okumas yazmas bile yok o serserilerin, okumas olmayan rezil, Kuran- Kerim'i nasl okuyacak da cemaate yol gsterecek? Onlar askerden kamak iin medreseye snm ipsiz takm. Sayfa 69

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 175 Cevat Bey, bir an siniriendiyse de bunu belli etmedi. - Bunu ben de biliyorum Naci Bey, kararn alnmasn isteyen heyette ben de vardm, ben onu sylemiyorum, ben size vaziyeti anlatyorum, medreselerin kaynadn, softalarn askeri tahrik ettiini sylyorum. Bu softalara, Harbiye mezunu olmayan, sra askerliinden subayla ykselen, bizim alayl subaylar dediimiz zabitler de katlyor. Alayllarn ordudan ihra edilecei sylentileri artnca, onlar da ordudaki huzursuzluu alttan alta ateliyorlar, mektepli subaylara kar askeri tahrik ediyorlar, hepimizi farmason gvuru olarak gsteriyorlar. Genellikle pek konumayan Enver Bey, kesik kesik konumasyla lafa kart: - Var m Alman ordusunda alayl subay? - Yok Enver Bey, ben de bizim orduda olsun demiyorum ama ordudaki subaylarn te birinden fazlas alayl, bunlar ayaklanrsa zaptetmesi g olur; daha da fenas, bizim gen arkadalarn asker stndeki hkimiyetlerini kaybetmi olmalar. ounluu, merutiyetin ilanndan sonra vazifesini ihmal etmeye balad, hususiyetle stanbul'dakiler kendilerini Beyolu elencelerine kaptrdlar, ou nbete bile uramyor. Asker neredeyse tamamyla alayllarla, cahil avularn elinde, paalar ise ne etliye karyorlar ne stlye, her an taraf deitirmeye hazrlar. Anlayacanz arkadalar, ordu sahipsiz kalm gzkyor, Dersaadet iten ie kaynyor, onun iin Enver Bey'in ve dier arkadalarn derhal memlekete dnmesi, vaziyete el koymas gerekiyor, aksi takdirde ok ge kalm olacaz. Birisi 'ok ge kalacaz' dediinde genellikle olduu gibi, bu sefer de bu sz sylendiinde, syleyenler ok ge kalmlard ama Cevat Bey'in daha sonralar fsltl bir sesle yavaa Osman'a itiraf ettii gibi bundan honut gzkyorlard. Bu ge kal epeyce insann lmne, bu topraklardan hi silinmeyecek kanl bir izin tarihin etine ilemesine neden olacak ama ttihatlara, epeydir zledikleri bir iktidarn yolunu aacak, Alman 176 prensesin 'kukla' diye bard gen zabit, tarihten, kendini de yakarak bir yldz gibi parlayp geecekti. Cevat Bey, olaylarn daha da kark bir hal almas halinde derhal dnecei konusunda Enver Bey'den sz aldktan ve onun 'tamam, tamam' derken yakkl yzne yaylan kendi stnlnden emin alayc glmsemesini; bir dostluun; dostluktan daha baka bir eye, bir yannda kibrin, bir yannda boyun eiin bulunduu bir baa dntnn sezildii o tuhaf anlarda hep olduu gibi, biraz acyla biraz da aa kmasna izin verilmeyen bir fkeyle iine sindirerek iki gn sonra Berlin'den ayrlrken, stanbul da byk bir gsteriye, bir cenazeye, bir maherin balangcna hazrlanyordu. lme, ldrlmeye, cinayete, suikasta alkn ve bigne bir corafyann, bir gazetecinin ldrlmesine gsterdii o hn dolu tepki, tek bana, o cinayetten daha fazla bir eyin acsnn ya da hncnn iareti olduunu belli ediyordu. Bir lmle ayaa kalkan ehrin bir daha yatmas, sknete kavumas iin saylamayacak kadar ok cinayetin ilenmesi, insanlann ldrlmesi ve cenazelerin kalkmas gerekiyordu; lme aldrmayan bir diyarda tek bir lme bylesine byk bir tepki gsteriliyorsa, arkas ok kanl gelecek demekti. Cenazenin yapld gn, Sultanahmet Meydan, yz binlerce ba olan bir canavar gibiydi, o balar tayan gvde grlmyor ama hnla titreyen, intikam almak iin fkeyle seyiren adaleleri ehrin her bir yannda, toprakta, havada, hatta ehri kuatan suda hissediliyordu. Sultanahmet Meydam'ndan btn ehre yaylan o uultu, sinirli ihtilalarla rperen o garip sarsnt, sanki insanlara ait bir ey deil, topran ta derinlerinden, nne katt her eyi ykmak arzusuyla yeryzne kmaya hazrlanan, trnaklaryla ehri kazyan bir zelzele, arzn merkezindeki ateten silkelenerek kan bir gulyaba-niydi. Mart aynn sonlarnda, krlgan bir k souunun altndan hissedilen mjdeli bir bahar kokusu tayan o gn, Sultanahmet Meydan'ndaki kalabalktan, insan isyan Gnlerinde Ak 177/12 etinden, scaklndan, terinden olumu bir buhar ykseliyor, kalabaln bann stnde ham deri, yal bez, kirli kuma kokusundan olumu bir bulut asl duruyordu. Tekbirlerle dalgalanan kalabaln ellerinde ilerleyen yeil uhaya sarlm tabut, btn ehrin ruhunu tayan meum bir kutu gibiydi; onu topraa koyup stn rttklerinde, gmdkleri yalnzca bir insan, muhalif bir yazar olmayacak, ehrin ruhu, insani varl gmlecek, geriye yalnzca hayvans bir fke, yok etme arzusuyla seyiren vahi bir adale yn kalacakt. Birok deiik yerde, birok deiik insan, bu ruhsuz ve basz kalmaya hazrlanan Sayfa 70

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kalabaln bann ve ruhunun kendisi olduunu, bu gvdeyi kendisinin, kendi iradesinin etki altna alacan sanyor ve aldanyordu. Siyah cppeleri yal bir parltyla erimeye balam, kuaklarna palalar sokmu mollalarn peine taklm cenaze kalabaln oluturan, isiz gsz, kunduralar delik, cepkenleri yamal, tralar uzam, suratlar sararm, zayflktan kemikleri yzlerini yrtp kacak kadar keskinlemi insanlarn gzlerinde; btn ehri saran o fkeli uultuya ramen bir hiddet deil, alk, aresizlik ve yarnn bilemeyen insanlarn gzlerinde rastlanan trden bir korku ve kararszlk vard. Her an kamaya balayabilirler ya da aniden saldrabilirler-di; onlarn, hiddetlenmeye bile gc yetmeyen kararsz korkaklklarnda, cenazenin n saflarnda yryen kaln cppeli, baklar kibirle ve gvenle parlam mollala-rmkinden daha rktc, grenleri saklanmaya zorlayan bir belirsizlik bulunuyor, kararsz bir kalabaln, kararl bir kalabalktan daha tehlikeli olduunu cenazeyi seyredenler hissediyordu. O gn, cenaze iin camide verilen selada bile, Tan-r'ya bir yakar, onun ellerine braklan bir fani iin istenen bir efaat deil, o kalabaln yolunu arm fkesiyle aresizliine bir yardm dileni vard. Gen lnn cenazesi, tabutundan kartlp, sarld bembeyaz kefenin iinde ukura konulup stne tek178 birlerle toprak atldktan sonra kalabalk, sokaklara yayld; fkelerini, aclarn ve korkularn srtlarnda tayarak, her sokakta biraz daha azalarak ehrin iinde kayboldular. Daha biraz nce tehditkr varlyla meydan dolduran kalabalk yok oldu, birka gn sonra yeniden dirilmek zere lp ehrin iine gmld sanki; kalabal oluturan herkes ehrin iindeydi ama kalabalk artk yoktu. Hasan Efendi de, paras olduu kalabalktan kopup olan biteni, daha nemlisi olacaklar haber vermek iin tekkeye, eyhinin yanna gitti. eyh, Hasan Efendi'nin ona btn haberleri getireceini, o esrarengiz bilgi kaynaklan ve sezgileriyle her eyi ona anlatacan; Hasan Efendi de syleyecei her eyi eyh Efendi'nin daha nceden renmi olacan ama bunu kendisine sylemeyeceini biliyor, ikisi de tekinin bu bilgileri nereden edindiini merak ediyor, bu esrarengiz gten hem biraz rkyor hem de bu gcn yannda bulunmaktan bir gven duyuyordu. Bu duygulara alktlar, yllar iinde ylesine bu duygularla i ie yaamlard ki neredeyse bunu hissetmemeye balamlard. Bu duyguyu yeniden hatrlamalar iin sanki aralarndan birinin kaybolmas ya da yeteneklerini kaybetmesi gerekiyordu. Hasan Efendi, eyh'i Hali'in kysnda, krkn omuzlarna atm olarak suya bakarken buldu. Cenazedeki kalabal, Dervi Vahdeti ile Said-i Krdi'nin bellerine sokulmu baklarn, kalabaln fkesini, acsn, cenazeye birok avula alayl subayn sivil olarak katldklarn anlattktan sonra asl bilgileri verdi: - Cihet-i askeriye birka gne kadar isyan edecek, Selanik'ten gelmi olan birlikler eriatn ellen gitmesine msaade etmeyecekler, kararllar. Bunu sylerken Hasan Efendi'nin sesinde, eyh'in bu hareketi destekleyen bir sz sylemesi iin yalvaran bir ton vard. eyh Efendi o yalvar ve ne istediini his179 sediyordu ama hi sesini karmadan Hasan Efendi'nin devam etmesini bekledi. - Allah'n yoluna kmak iin silahlarn ee alacaklar. eyh Efendi hibir duyguyu yanstmayan dmdz bir sesle konutu, sanki bir eye itiraz etmiyor, kendi kendine cevabn merak ettii bir soru soruyordu: - Ne zamandan beri Rabbmza giden yola silahla klyor? eyh Efendi, ken akamla birlikte morumsu bir renk alarak rzgrla dalgalanan suya bakyor, sanki o sulardan kacak birini,ya da bir iareti bekliyordu. Hasan Efendi de elinde olmadan suya bakt ama orada her zaman grd Hali'ten baka bir ey yoktu. eyh Efendi'nin sinirlendiini anlaynca sanki kendi sylediklerine katlmyormu da yalnzca duyduklarn anlatyormu gibi konumaya devam etti: - Cihat ilan edeceklerini sylyorlar. - Kime kar? Hasan Efendi birden heyecanland. -- Farmason gvuru olan zabitlere, ttihatlara kar... Zabitler duvarlara plak avrat resimleri asyorlar-m, Beyolu'nda Mslman kadnlar balan ak dola-yormu, zina alm yrm, Padiah Efendimizin, Halife Hazretleri'nin hkmn dinleyen kalmam... Btn bu gvurluklara kar. eyh Efendi, uzun parmaklarn birletirip enesine dayayarak ban ne edi, Sayfa 71

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak akam serinliyordu. - Allah bizi, bunca insan, bu gsz ve zavall kullarn neden halk etti, u sersefil kmldap duran zavallcklar niye yaratt da dnya zerine getirip kondurdu, biz nive btn eksikli hallerimizle, ktlklerimiz ve kendi ktlmzden ac eken vicdanlarmzla, sevaba yrrken ayamza dolanan gnahlarmzla, byle yaratldk? eyh Efendi susunca Hasan Efendi kendisinden bir cevap beklediini sanarak telaland, bir cevap bulmaya urat ama o srada ayaklanacak askerlere dalm olan 180 zihni birden bu sorulara bir cevap bulamad, zaten eyh Efendi de konumaya devam etmiti: - Allah'n yaptklarnn nedenini niyesini sormak bir gnah m, hayr deil, Rabbmz soru sormamz istemesiydi bu akl bize vermez, bizi de br<- bcek gibi halk edip sal verirdi... Hayr, bizi soru soralm diye yaratt Rabbmz, bu byk hilkati merak eden birileri olsun istedi yaratt dnyada, peki bizi niye eksikli yaratt diye sorarsan... Evet, istese bizi mkemmel de yaratabilirdi, yle yaratmadna gre demek bir sebebi var... Bir sebebi var elbet, olmaz m, mkemmel yaratlm hibir ey yeterince mkemmel deildir Allah katnda... Mkemmel olan nedir biliyor musun... Eksikli yaratlm olanlarn tevekklle, sabrla, acyla tekml edip mkemmele doru inkiaf etmesidir... Rabbn kudreti, kendi halk ettii eksikli kullarnn, kendi balarna, sorular sorarak, arayarak inkiaf edebilme kabiliyetinde gzkr... Bizim tekml etmek iin attmz her adm, bir taksirden kurtulmak iin yrttmz her fikir, Rabbmzm kudretinin ispatdr... Hasan Efendi, her zaman olduu gibi, eyh'in sesine dalm, suya den bir ar gibi nce kurtulmak iin kanatlarn rpp urarken, sonunda teslim olup altyla birlikte akp gitmiti; eyh'in yanna gelirken iinde bulunan duygularn hepsini unutmu, ne fkesi ne isyan desteklemesi iin yardm isteme arzusu ne gvurlara verilecek muhtemel dersin ruhunda yaratt iddet dolu sevin kalmt. Hava kararyor, bulutlarn arasndan szan k demetleri, yeryzne varamadan havada kayboluyor, glgelenen ekillere leylak rengi ktan bir toz dalyordu; eyh'in elleriyle yz alevli bir beyazlkla belirginlemiti. - Bizim silaha, ayaklanmaya, iddete deil dnmeye, olduumuzdan daha iyi ohnak iin uramaya ihtiyacmz var. eyh Efendi, iini ekip ar ar dnp tekkeye doru yrmeye baladnda Hasan Efendi de ardna takl181 di, tek-cenin kapsna kadar hi konumadan yrdler; kapda eyh Efendi, damadna dnd, sesine, mtehak-kim, kendisine ve postuna yakr bir ton yerlemiti imdi, az nceki alakgnll ses kaybolmutu: - Bizden kimse bu ilere karmasn, silahla deil bizim iimiz, sen de gz kulak ol, hususiyetle gen mritlerden kimseyi ayartmasnlar. kmekte olan mor yaldzl gecenin, servileri karal-tan yalnzl iinde, tekkeden insann iine ileyen bir ney sesi ykseliyor, Tanr'ya yakaran bir ilahinin mzii, ar ve acelesiz kederiyle dinleyenlerin ruhuna akarak onlara gszlklerini ve kimsesizliklerini hatrlatp Tanr'mn yolunu gsteriyordu. Hasan Efendi, duvara dayanp ken karanln iinde yapayalnz alan, sanki sesiyle gecenin karanlndan geip uzaklara, gecenin hi olmad, semavi bir ziyayla aydnlanan bir baka diyara doru ykselen o sesi, sesle birlikte geceden, dnyadan, fkelerinden, krgnlklarndan, hatta kendinden kurtularak dinlemeye koyuldu. Onu dindar yapan, inanl yapan, gerek bir mmin yapan, ne kfirlere duyduu kzgnlk ne Tanr yolunda yrmeye hazrland cihat ne de eyhine duyduu byk hayranlkt; onu dindar yapan bu sesti, yapayalnz alan bu neyi duyduunda hissettii o tuhaf kederdi. O an Tanr'nm huzurunda olmak, Tanr'ya, kendisini yarattndan dolay kretmek, bir kul olmann o benzersiz ve saf itaatiyle boyun emekten duyduu sevinci anlatmak istei ve bu istee ulaamayacan bildii iin ektii acyd onu gerek bir mmin klan. lm, Allah'na kavuaca an olarak grp lm hayattan ok sevdiini, lnme hazr olduunu, hatta onu zlediini hissetmekti ona huzur veren. Ney sesi aniden kesildiinde, usulca, sanki sesinin duyulacana inanr gibi. "Aziz Allah," diye mrldand. Ban kaldrp baktnda kapnn nnde eyh'in durduunu, onun da kendisi gibi neyin sesini dinlemi oldu182 unu grd, ikisi de ayn eyleri hissettiklerini anladlar. Sayfa 72

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Hasan Efendi, eyh'i grmemi gibi baheye doru ilerledii srada eyh'in kendisine seslendiini iitti: - Sana ne sylediimi imdi anladn m? Hasan Efendi, o karanlkta grlmeyeceini bile bile ban sallad ama cevap vermedi. Biraz uzaklatnda eyh'in sesini yeniden duydu: - Ragp Bey'e de haber vermeyi ihmal etme. Hasan Efendi talimat duyduunu belirten bir ses karmadan bahenin iinde yryp uzaklat. O srada, bir insanla, bu eyh bile olsa konumak, sesini bir faniye duyurmak istemiyordu; Tanrsyla babaa olduunu hissediyor, o mziin onu bir anda Tanr'yla kar karya getirdii duygusundan kurtulamyordu. Bu duygu, ayinlerde duyduu o cokuya, vecde, kendinden gemeye benzemiyordu, daha baka, daha sakin, daha ar, daha derinden bir eydi, bir duygu bile deildi sanki; onu, kendisinden baka bir ey, bir aa, bir yaprak, bir su yapan, topraa kartran, Rabbjn yaratt her eyde kendisinden bir para grmesine yol aan, kendini yaratlan her eyle btnletiren bir garip haldi. Bunu, duygularyla, dnceleriyle deil btn bedeniyle, etiyle hissediyordu; bunu hissetmeye onun duygular, anlamaya dnceleri yetmezdi, bu hali yaayabilmesi iin etine, bedenine, onu o yapan her eye ihtiyac vard, bedeni bir rzgrla savrulur gibi savrulup hafifliyor, btn dnyaya dalyordu ve dalmak, onu, bir byk ve sonsuz btnn ayrlmaz paras klyordu. O geceyi, bahede, bir aacn dibinde oturarak geirdi; belki de o gn yaadklaryla yorulan ruhu, ney sesiyle aniden arad skneti bulmu, birden ona ok manasz ve sfli gzken bu hayattan onu kurtarp hi balamam ve hi bitmeyecek bir byk kudretin paras olduunu ona kuvvetle hissettirmiti. O gece, hibir dua okumamt; hibir ayet aklna gelmemi, hibir sureyi ezberinde bulmaya abalama-mt; kederli ney sesi Tanr'ya giden yolu nnde a183 vermiti ve o, nnde alan yoldan ruhuyla ve bedeniyle gemi, kulara, balklara, bceklere, denizlere, yosunlara dalm ve btn gece bir aacn dibinde, bir aa gibi hibir ey hissetmeden ve hibir ey dnmeden durmutu; ne akla ne duyguya ihtiyac vard. Daha sonralar Osman'a, "Ben hakiki ibadeti o gece rendim," demiti, "dayandm aala bedenim arasnda bir fark kalmadn hissettiim gece anladm asl Rabbn kudretim ve sevgisini." Tanr'ya olan inancm bile, en sradan ve en kaba bir fkeye, hayatndaki pimanlklarn tedavi edilecei deersiz bir snaa eviren bu basit adamn, yaad mucizeyi eyh Efendi'den baka gren VJB anlayan kimse olmamt. Hasan Efendi, duygular ve dnceleri biraz daha gelimi biri olsayd, o gece hissettikleri onu kanlmaz olarak deitirir, kendisiyle ve hayatla hesaplamasn, semavi bir inanc dnyevi bir kzgnla evirmenin aybn fark etmesini salard, ama onun iin bu mmkn deildi; fkenin tesine geen duygular ve dnceler, onun iin derinliinde kaybolup yok olaca bir yerdi. yle bir yer olduunu grm, grdyle bylenmi ama gittii yerde kalamayp geri dnmt. Sabah namazndan sonra tekkeden bir armmlk hissi ve sevinciyle yola kt ama klaya varana kadar yeniderj eski benliine, fkenin esaretine dnmt. Klann kapsnda, tfei tutan elleri sanki saatlerce souk suda kalm gibi kzarp kabarm bir er, aldrmaz bir sesle Hasan Efendi'yi durdurmutu: - Kimi aradn hac? - Binba Ragp Bey'i grecektim. - Hangi Ragp Bey bu? Hasan Efendi sinirlendi: - Birazdan buraya gelir de kafana sms indirirse grrsn hangi Ragp Bey olduunu, seslen ieri de bilen biri baksn Binba Ragp Bey'e. Hasan Efendi'nin askerlik gnlerinden kalma emredici sesini duyan asker, fazla uzatmadan ieri seslenmi, 184 'Binba Ragp Bey'i arayan biri' olduunu sylemiti, biraz sonra admlarn yorgun yorgun srkleyen bir er gelmiti klann kapsna. - Sen mi aradn Binba Efendi'yi? - Ben aradm, ne olacak? - Olaca bir ey yok, d peime de gtreyim. - Fesuphanallah, olum siz de askeriyenin ocan ky kahvesine evirmisiniz. Nizamiyeden bir-iki adm ieri girmilerdi ki Hasan Efendi biraz nce 'Ragp Bey de kim' diyen nbeti askerin az tesinde duran bir avua, sesini ksmaya bile lzum duymadan seslendiini iitti: - Bu Ragp Bey gvuruyla bu mollann ne ii ola ki Hsam avu? - Ne bileyim ki ben, Ragp Bey'i grmeye geldiine gre bu da gizli din tayan Sayfa 73

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ttihat atlarndan biridir herhal. Hasan Efendi, iinden ykselen fkeyi g bela zaptedip dilerinin arasndan homurdanarak n sra giden askerin peinden yrd. stnde 'nbeti zabit' yazan odaya girdiinde, Ragp Bey'in masann zerinde duran tabancasn aceleyle klfna yerletirdiini, masasnn arkasndaki dolaba dayal bir de filintann durduunu grd; gece nbete kalm olan Ragp Bey'in yorgun yznde bir dost grmenin sevincinin dn da fark etti. - Vay Hasan Efendi, hayrdr, sabah sabah seni buralara hangi rzgr att? - Hayr m, er mi artk Rabbim bilir Ragp Bey, eyh Hazretleri gnderdi beni. Bir kahve syle de kendimize gelelim. Kahvelerin gelmesini beklerken, tekkeden, eyh Efendi'den, 'kaynvalide hanmdan' konutular, bir ara Hasan Efendi, "Dn akam tuhaf bir ey oldu," dedi. Ragp Bey'in susup kendisini dinlediini grnce tekrarlad: - ok tuhaf bir ey... 185 Sonra, yaadklarn paylamaktan sakndndan deil, nasl anlatacan bilemediinden, balad sz bitirmekten vazgeti, akr gzl bir neferin getirdii kahvesinden bir yudum alp ban sallad: - Neyse, demem o deil, sana mhim havadislerim var, eyh Hazretleri sana da anlatmam tembih etti. Hasan Efendi, ikinci kez geliiyle eyh Efendi arasndaki ilikiyi vurgulayarak, hem kendisini kmsediini hissettii Ragp Bey'in, szlerini daha nemsemesini salamak hem de aslnda kar olduu ttihatlardan birine olacaklar haber verirken, hi olmazsa kendi gnlnde, suu eyh'e atp vicdanm rahatlatmak istiyordu. Ragp Bey, nemli bir haber geldiini daha batan beri anladndan dikkatle dinliyordu. Hasan Efendi, biraz susup Ragp Bey'e fazla bilgi vermeden vaziyeti nasl anlatacan dnd. - eyh Efendi diyor ki, Ragp Bey birka gn garnizona uramasn, hatta mmknse ehir dna ksn, diyor. - Peki, niyesini de syledi mi eyh Hazretleri? Yoksa onu da remil atp ben mi bulacam? Hasan Efendi yzn buruturdu. - Niyesi... Sonunda her eyi anlatmadan iin iinden kamayacan kestirdi. - Niyesi u, bir-iki gne kadar asker ayaklanacak, kyam olacak diyorlar, ttihat zabitleri ldrecekler. - Ne istiyorlarm, neden ayaklanacaklarm? - eriat istiyorlar, yeniden Osmanl'nn hak dinine gelmesini, yollarda ak sak kadnlarn dolamamasn, namusun payimal edilmemesini istiyorlar, farmason subaylarn yoldan saptt ahaliyi yeniden eriata dndrecekler. Hasan Efendi, birden kendini kaybetmi, uyaran bir dost gibi deil, ayaklanacak olanlarn szcs gibi konumaya balamt. Ragp Bey, gzlerini ksp bakt. - Peki sen ne diyorsun bu olacaklara Hasan Efendi? 186 Bunca yl birlikte nice maceradan getikleri, birlikte dn yapp, iki kardei alp akraba olduklar, her zaman sevdii ama grlerine katlmad Ragp Bey'in elini tuttu Hasan Efendi. - Git Ragp Bey, git, bir zaman uzakla buradan. Ragp Bey'in sesini kartmadn grnce steledi: - Allah lillah akna git, bildiin gibi deil bu sefer, ok kan akacak, senin yapabilecein bir i yok, kimsenin yapabilecei bir i yok, bir-iki gne kalmaz bu ehir ayaa kalkp kefenini giyecek. - Anlamadm Hasan Efendi, eriat istiyorlar diyorsun, ama eriat durduu yerde duruyor, Halife Hazretleri dersen o da saraynda shhat ve afiyetle oturuyor, isyana ne lzum var? - Ragp Bey, yapma Allah akna, eriat bu mu, avratlarn ellerini yzlerini maymun gibi boyayp muhallebici dkknlarnda camekn simiti gibi oturmalar m?.. Allah korkusu olsa, bir Mslman evlad, helalini byle ortala salar m, sen benden iyi biliyorsun. Senin iin sylemiyorum ama Selanik'ten gelen zabitler Beyo-lu'nu kerhaneye evirdiler, her yanda fuhu, zina, gnah; bir ayet syle desen syleyemeyecek adamlar sra arliston trksne geldi mi susmak bilmiyor. Hem Ragp Bey, molla takmn askere yazmak, dnyann, dualar yz suyu hrmetine ayakta durduu bu mbarekleri ayaklar altnda ezdirmek, dini btn zabitleri, bunlarn hepiciini alayl diye ordudan atmaya kalkmak neyin nesi, bu mu eriat, bu mu din, bu mu Mslmanlk? Ragp Bey arkasna yasland. Sayfa 74

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Yahu Hasan Efendi, sanki kendin de bilmezmi-sin, hi orduda olmamsn gibi konuma, u ordunun haline bak, git bir de gvur dediklerinin ordusuna bak, her savata yenilmek mi Mslmanlk, elin olu atr atr mitralyzleriyle Mslman evladn krarken hl sngyle savamaya abalamak m eriat?.. Bunlar palavra, kusura bakma, ben ak konuurum. Bizim ger. zabitlerin biraz azd doru, evet, ama senin dini btvl dediin zabitler de ordudaki her trl yemlie kar be 187 birader. Padiah da bunlar el altndan kkrtyor, mollalar 'din elden gitti' diye bartyor. imdi dinin gibi doru syle, sen de askerlik yaptn, u ordunun halini beeniyor musun, yarn bir gn kt Bulgar, Yunan'la birleip payitahtn kapsna dayandnda, bu ordu seni koruyabilir mi? kisi de aslnda hangi konuyu konumak iin bulutuklarn, hemen kaplarnn nnde bekleyen tehlikeyi unutmular, Osmanl erkeklerinin en sevdii Konuyu tartmaya koyulmulard. Hasan Efendi, koltuunda bir-iki kmldand. - yi sylyorsun da Ragp Bey, kffar asrlarca titreten, gvuru Sultan Sleyman'n ayaklarnn dibinde kvrandran o orduya ne oldu, sen bana onu sylesene... Benim azm yle pek fazla laf yapmaz, lakin bizi Ku-ran'n emirlerini unutmak bu hale getirmedi mi? Tahta sarho Selim getikten sonra lkenin bereketi kamad m? mann kaybetmi bir orduya tfek versen ne olur top versen ne olur, tetii ekecek parmak titredikten sonra ne fayda; Allah'tan korkmayan, halifesine hizmetten imtina eden bir ordu kffaro karsnda kamaz da ne yapar? te ordunun durumu ortada, sen dahi ikyet ediyorsun. Niye? Bu ordu Allah'n ipini brakt nk, Pnver'in ipine tutundu. Ragp Bey tam cevap vermeye hazrlanrken dardan nbet deitiren askerlerin postal sesleri, tfek akrtlar, komutlar duyulunca, ikisi birden irkilip pencereye doru dndler, o sesler, onlara aslnda Hasan Efendi'n in niin oraya geldiini hatrlatt. - Neyse, dedi Ragp Bey, inallah bunu daha geni bir zamanda daha rahat konuuruz... Bu ayaklanmann ne zaman olacan biliyor muymu eyh Hazretleri, bir tarih syledi mi sana? - Hayr ama bir-iki gn iinde olacak. Kladan uzak durman istiyor. - O olmaz da... Ragp Bey, byklarn dilerinin arasnda ineyerek bir zaman dnd. 188 - Bak en iyisi ne yapalm Hasan Efendi, nce bizim valideyle hanm tekkeye atalm, onlar koca kkte bir balarna kalmasnlar. Geri Arnavut bahvan var, lakin byle durumlarda kimseye gvenilmez... Onlar salama aldktan sonra benim ne yapacam dnrz. Hasan Efendi, birden eski gnlerinde, genliklerinde gld gibi gl verdi. Bu iriyar, molla klkl adamdan beklenmedik masum ve ocuksu bir glmsemesi vard. - lah Ragp Bey, ben sabahtan kke araba gnderdim zaten hanmlar alsnlar diye, tekkede de daireleri hazrland, o yandan sen meraklanma... Seni bir an nce ehir dna atalm, birka gn buralara urama. Daha biraz nce dman gibi grd, fkelendii insann, kendisi bir ey sylemeden annesiyle eini korumak iin nlemler alm olmas, kardee bir dostluk gstermesi, Ragp Bey'i birdenbire sevindirmi, ona artc bir gven vermiti. - Sa ol Hasan Efendi, dedi, sayende biz bunlar da hallederiz. Siz tekkeye mukayyet olun, ben bamn aresine bakarm. eyh Efendi'ye hrmetlerimi ve kranlarm syle. Ben de ilk frsatta urayacam. Sarlp helalletiler; Hasan Efendi, syleyecei btn lakrdlar syleyememi insanlarn ar hareketleriyle, her an dnp bir ey daha syleyecekmi gibi ayaklarn srkleyerek kapya doru gitti, kapy aarken bir an duraklad, sonra ne dndyse dnd hzla kapy ap dar kt. Nizamiyeden karken, Ragp Bey'in lmesinin kendisini ok zeceini aknlkla ve acyla fark etti. Nizamiyedeki nbetiler deimiti, girerken karlat neferin yaknlarda olup olmadna bakt, grse ona iki laf edecekti, ama nefer oktan nbetini devredip gitmiti. Ragp Bey de, Hasan Efendi'nin arkasndan kaputunu giyip kararghtan ayrld. Biraz nce ald haberin arlna ramen iinde, kendisini huzursuz eden garip bir sevin vard. Caalolu'ndaki ttihat Terakki kararghna gitmek iin bir araba baknrken, bir yandan da 189 bu sevincin nedenini anlamaya alyor, byle bir zamanda manasz bir sevin duyduu iin neredeyse kendine kzyordu. Sayfa 75

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Meydanda dedii yeri yakan hain bir rzgr esiyor, siyah, eflatun, erguvan, yeil, mor arafl kadnlarn araflan, alttan giren rzgrla rengrenk balonlar gibi iip kabaryor, erkekler krmz feslerinin umamas iin bir elleriyle tepelerine bastrarak yan yan yrmeye urayorlard. Bir tek araba bile gzkmyordu ortalkta. Ragp Bey kaputunun yakalarn kaldrp ban nne eerek iri ve dengeli admlarla Beyolu'na doru yrd. Karaky'e inip oradan Caalolu'na gitmeye karar vermiti. Aabeyinin henz Berlin'den dnmemi olmasna can sklyordu, Cevat Bey burada olsayd onunla rahata konuup olup bitenleri anlatabilir, aabeyini yaklaan tehlikenin byklne inandrabilirdi, ama br ittihatlar, bir eyhten gelen habere kolay kolay inanmazlar, srf haberin kayna bir din adam diye bunda bir tuzak, bir hile ararlar, bir din adamna inand diye Ragp Bey'in saflna glerlerdi. Ragp Bey, daha sonralar, ldkten sonra bile dinmeyen fkesiyle Osman'a, "Kendilerinden baka kimseye inanmyorlard," demiti, "hatta kendilerine bile inanmyorlard, cemiyetin idarecilerine olan inanlarn dahi kaybetmilerdi, her biri bir baka adamn peine taklm, dier idareciden phelenir olmutu, g onlar hastalandrmt." Cevat Bey'in yorumu elbette daha derinlikli olmutu: "Bakaldrnn atei," demiti Osman'a, "kendisini kontrol edecek hibir fikirle beslenmeyince, lgn bir yangna dnp btn inanlar yakp kl etti, yalnzca hrs ve fke kald geriye, afyon alkanl gibi srekli olarak pheye ve kzgnla ihtiya duyan bir isyan ehvetiyle yaadk yllarca, isyan edecek kimse kalmaynca, hayata isyan edip lme sarldk." Cephelerinde kk mermer heykeller, at alnlklarnda ssl oymalar olan, gri binalarn arasndan yrrken, caddeyle kk sokaklarn kesitii ke bala190 rnda ani rzgr anaforlarna rastlayarak kaputuna sarlmak zorunda kalan Ragp Bey, rzgrdan korunmak ister gibi sk skya kapal demir apartman kaplarnn, vitrinleri ierdeki insanlarn soluuyla buharlanm birahanelerin, camlarna esans afileri aslm dkknlarn arasndan geerek Yksekkaldrm'a vard, dam altlarna snm iportaclarn rzgrla dalan zayf bartlarna aldrmadan Karaky'e indi, aniden denizden gelen yosun kokusunu ve suyun yzne vuran slak souunu hissetti. Karaky'de de araba yoktu, rzgrla savrulur gibi bir kaldrmdan bir kaldrma paltolarn ve feslerini tutmaya alarak gemeye uraan birka kiinin dnda Kpr'nn ba botu, bir-iki atana kenara demirlemiti. Rzgrn ve Hali'in uultusunu dinleyerek, yanaklarnda ve kulaklarnda mein kamlar gibi actc vurularla kendini hissettiren rzgra aldrmamaya alarak Kpr'y geti. Can, scak bir odada oturup ay ve sigara imeyi ekiyor, sokaklarda yrmek zorunda olmasna, gittii yerde kendisine inanmayacaklarn bilmesine duyduu kzgnlk gittike byyor ama bu kzgnln altndaki, kendisini tedirgin eden nedensiz sevin de orada yle duruyordu. Hissettii sevin, yle garip bir duyguydu ki, Ragp Bey'in dier duygular yaamasna engel olmuyordu, onlar kendi yla karanlkta brakacak kadar aydnlk deildi; fke, sknt, bkknlk, huzursuzluk, kayg yol boyunca yer deitirerek Ragp Bey'in iini yokluyor, varln hissettiriyor ama her zamanki gibi dolu dolu yaanmyorlard. Btn bu duygular, o sebepsiz sevin yznden, kaygan bir zeminin stne kurulmu binalar gibi bira? sonra yklacaklar, yok olacaklar duygusunu da birlikte getiriyorlard; Ragp Bey br duygularn her birinin nedenini aka grebilmesine ramen sevincinin nedenini anlayamadndan, bu sevin duygusu, brleri kadar gl ve ak hissedilmese de, hepsinden daha fazla fark ediliyordu. 191 Cemiyetin merkezinde onu, ordu iindeki rktc nnn ve Cevat Bey'in kardei olmasnn ona salad ayrcala uygun bir biimde saygyla ama epeyce mesafeli karladlar. Sokaa bakan geni bir odaya aldlar. Ierdekilerden bir ksmm, Hakk Bey'i, Abdlkadir Bey'i, Mmtaz Bey'i, pencerenin kenarnda oturan kumral bykl, yumuak yzl Mtak Bey'i eskiden tanyordu. eri girdiinde, anlk bir sessizlik oldu; ilk ayaa kalkan, bir zamanlar Fuat Paa'nn maiyetinde birlikte olduklar Mtak Bey'di, gerek bir muhabbetle yanna gelip, "Ooo, buyur Ragp Bey," dedi, "naslsn, hayrdr, hangi rzgr att seni buralara, pek uramazdn." ou eski subay olan ve daha sonra ttihat Terak-ki'nin silahorluunu yklenen brlerinde ise, yabani hayvanlarn kendi cinslerinden birine rastladklarnda gsterdikleri trden, saygl ama kukulu bir hal vard. Onlar Ragp Bey'i, Ragp Bey onlar eski 'vukuatlarndan' biliyordu; hepsi ayn saftayd ama gene de herkesin usulca dirseiyle, koltuk altndaki tabancasn yokladn Ragp Bey tecrbeli gzleriyle hemen grd. Ksa sren bir selamlama faslndan sonra Sayfa 76

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Ragp Bey'e bir kahve sylediler. Ardndan huzursuz bir sessizlik sard oday, kimse ilk sz almak istemiyordu Ragp Bey, geldiine oktan piman olmutu ama artk hib'r ey olmam gibi ekip gitmesi mmkn deildi; onun gibi birisi merkeze geldikten sonra hibir ey sylemeden gidemez, giderse ardnda belki de hayatna mal olacak ar bir kuku bulutu brakabilirdi. Sessizlii, aralarnda Ragp Bey'i gerekten seven tek kii olan Mtak Bey bozdu: - Ee, Ragp Bey hayrdr? - Pek hayr saylmaz Mtak Bey. Ragp Bey, iskemle gcrtlarn hissetti, herkes yerinde yle bir kprdanp dikkat kesilmiti. - Mollalarn askeri kkrttn, bir-iki gn iinde bir ayaklanma dzenleyeceklerini duydum... Kimse sesini karmaynca Ragp Bey, kendisini dinleyenleri inandrmaya alarak devam etti: 192 - Haber salam yerden; gvendiim eski bir dostum syledi. Hakk Bey, her zamanki kstah haliyle sordu: - O nereden duymu? Ragp Bey, bu soruyu soracaklarn ve gerei rendiklerinde, yzne kar olmasa da, arkasndan alay edeceklerini biliyordu. Ne syleyeceine karar vermek iin zaman kazanmaya alarak tabakasn kartp bir sigara yakt. - Mollalarn arasnda ahbaplar var. Hakk Bey arkasna yasland, cesaretini ve hretini kskand, cemiyete her zaman biraz uzak duran Ragp Bey'e duyduu nefreti gizlemeye almadan, her zaman bela arayan haliyle glmsedi. - Ahbaplarn m gammazlyor bu senin dostun? Ragp Bey, sigarasn yanndaki tablaya brakp usulca ceketinin nn aarak odadakilere bakt. Aralarnda Mtak Bey'den baka gvenebilecei kimse yoktu, o da bir kavgada en fazla tarafsz durur ama Ragp Bey'den yana kmazd. tekiler alabildiine kyc, tabancay tespih gibi elinden drmeyen, attn vuran adamlard. Ragp Bey midesinin stnde bir kaslma hissetti. imdi bildii bir oyunu oynamaya hazrlanyordu, lmn kenarnda gezinmenin, kendini her defasnda lmle snamann ruhunda yaratt yakc haz iini doldurdu; odadaki dier adamlar gibi o da lmle oynamay seviyor, yaadn ancak lme bu kadar sokulup ona dokunduunda anlyor, ancak lm, karsnda etli canl bir insan gibi grdnde, yaadnn bylesine gl bir ekilde farkna varyordu. ekilleri glgeler halinde gren yar kr bir adamn gzlerinin almas, zorlukla nefes alan birinin aniden cierlerini havayla doldurabilmesi gibi bir eydi bu; her eyin grnts, , kokusu keskinleiyor, baka zamanlarda biraz can-szlaan btn duygular hassaslayor, ruhu yeniden hayata kavumann cokusuyla kabarryordu. isyan Gnlerinde Aflk 193/13 O nl glmsemesiyle glmsedi; bu herkes iin tandk bir glmsemeydi; herkes lmn kokusunu alm, herkes iine derin bir soluk ekip srtn dikletir-miti; kimse kmldamyordu ama herkesin kaslarnn gerginletii hissedilebiliyordu. Kimi peceini bilmedikleri gzel bir kadn gibiydi lm, ondan rkyorlar ama ancak onu grdklerinde bu kadar heyecanlanp varlklarn ve erkekliklerini hissediyorlard. Konan ahap merdivenlerinin gcrdadn, birinin merdivenlerden kp odann nnden getiini duydular, sobadaki atein hrlts, atnn saaklarna vuran rzgrn uultusu, uzaktan uzaa alan bir vapur dd, avludaki talara arpan yamurun, krlan camlar andran akrts tek tek duyuluyordu. - Biz gammazln dolat yerlerde dolamyoruz Hakk Bey, yle olsa seninle daha sk karlardk. Hakk Bey, ordu iindeki nyle ve ttihat Terakki iin defalarca hayatn ortaya koymasna ramen hep tekilata mesafeli duruuyla kendisini fkelendiren Ra-gp Bey'i grnce, silahrlerin kendi aralarndaki lm dansnda bir adm atmt ama bu tehlikeli knn bir nedeni, iindeki dayanlmaz lmle oynama drtsy-se, ikinci nedeni de alttan alta Ragp Bey'in bir sonraki adm atmayacana duyduu gvendi. Bir silahor kalabalnn arasnda, kendi aleyhine bitecei ok ak bir meydan okumaya onun bu kadar ak bir meydan okumayla cevap vermeyeceini dnmt. Ragp Bey'in cevabn duyunca ayaa kalkt: - Lafn tart da konu Ragp Bey! Ragp Bey yerinden kmldamad, sadece sa kolunu sandalyeden aaya doru brakp askeri liseden beri hep niformasnn yeninde tad ba avucunun Sayfa 77

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak iine drd. Hakk Bey tabancasna davrandnda, daha o tabancasna dokunurken oturduu yerden onu iki kann arasndan vurabileceini biliyordu. Asl ondan sonraki hamleleri dnyordu; hangileri tabancalarna davranacakt, tabancasn ektiinde ilk hangisini vur194 malyd? Hakk Bey'den sonra Abdlkadir Bey'i vurmaya karar vermiti. - Laf ben yemeyeceim ki ben tartaym Hakk Bey, laf yiyen tartacak artk. Yardm etmek, yaklaan bir kasrgay haber vermek iin geldii yerde Hakk Bey'in kibirli kstahl yznden bir anda lmle karlamt. Ragp Bey'in cevabndan sonra artk Hakk Bey'e tabancasn ekmekten baka are grnmyordu, bu szn altnda kalamazd, sylenen sz ise bir baka szle temizlenecek gibi deildi; gz gze geldiler, ikisinin baklarnda da hibir duygu yoktu, ne korku ne de fke, yalnzca karsndakinin ne zaman harekete geeceini gznden anlamak iin hi kmldamadan bakyorlard. Hakk Bey tam elini tabancasna atmac iin hazrlanrken Mtak Bey'in yumuak sesi duyuldu: - Arkadalar... Hakk Bey, duruunu hi bozmadan yalnzca gznn ucuyla Mtak Bey'e bakt. Mtak Bey, kollarn usulca iki yana ap silaha davranmak gibi bir niye olmadn gstererek yerinden kalkt, ikisinin arasna gelip durdu. - Dmanlarmz kendimize gldreceiz durduk yerde... Ragp Bey, bir tehlikeden bizi haberdar etmek iin buraya geliyor, hemen burnumuzun dibinde tekilatlanan yobaz takmnn ayaklanmaya hazrlandn sylyor, biz bir tedbir dneceimize birbirimize giriyoruz. Bence hemen dier arkadalar da vaziyetten haberdar edelim, nedir ne deildir bir tetkik edilsin, Talat Bey'e haber salalm, mnasip grrse o dier azalar toplantya davet etsin. Payitahtta asker ayaklanrsa btn memlekette bunun sknts hissedilir. Byle dar zamanda birbirimizi krmamz hi yakk almaz, bence kafa kafaya verip dnme vaktidir, burada kimsenin, evve-lallah, lmden korkusu yok; kimsenin kimseye bir ey ispatlamasna da ihtiya yok, her bir yiit kendini defalarca dmann karsnda ispatlam. yleyse nedir bu halimiz? yle bir oturalm, salim kafayla bir dne195 lim. Tamam, sz var yiidi ldrr, sz var ylan deliine dndrr, ama burada bir yanl anlama oldu, bu atnn altnda kimin kime dmanl olabilir ki, kim kime kem sz sylemeyi aklndan geirir ki? Hakk Bey, hi kmldamadan duruyordu; ikna olup olmad belli deildi, alt dudan dilerinin arasna alm, yz sanki kaslp donmutu, Ragp Bey'e bakyordu. Onu tanyanlar tabancasn ekmesinin an meselesi olduunu hissediyorlard; Abdlkadir Bey araya girmesi gerektiini dnd, hukuklar eskiydi, szn dinlete-bilirdi. Cemiyet merkezinde silahrlerin, kendilerini uyarmaya gelmi birini, stelik de Ragp Bey gibi drstlyle ve hizmetleriyle tannan birini vurmalar, tekilatn iinde silahrlere kar balayan muhalefeti hzlandrabilirdi, ayrca Ragp Bey'in Cevat Bey'in kardei olmas, durumu daha da ciddiletiriyordu. - Mtak Bey hakl, dedi oturakl sesiyle. Bu zor zamanda, cemiyetin merkezinde bir hadise kmas tekilata zarar verir, kendimizden evvel tekilat dnmemiz iktiza eder. Zaten, ortada mbalaa edilecek bir ey de yok. Hakk Bey, Abdlkadir Bey'e bakt ama gznn ucuyla srekli Ragp Bey'i kontrol ediyordu; bayla Ragp Bey'i iaret etti. - Sen, bunun sylediini duymadn m? Abdlkadir Bey, Ragp Bey'in bir aklama yapmamas halinde meselenin halledilemeyeceini anlad. - Ragp Bey, sana bir ey sylemedi. Ragp Bey, sizin Hakk Bey'le aranzda bir garez var m? Ragp Bey sakin bir sesle cevap verdi: - Benim kimseye bir garezim yok, garezim olsa bunu zaten herkes renirdi, ben gizli garez besleyenlerden deilim, beni tanyan herkes bunu bilir. O srada, ikisinin de en ok istedii, bundan byk haz alacaklar tek ey, karsndaki hasmn ldrmekti; bu byk istee ramen harekete gemelerini, yapacaklarnn 'yakksz' kaaca kaygs nlyordu. Yapacaklarnn yakksz bulunmas, onlara duyulan sayg196 nn kaybolmas anlamna gelirdi ki, buna asla katlanamazlard. O yzden, ikisi de fkeyle girdii bu tartmadan, 'lafn altnda kalmadan', onurunu kurtararak kmaya urayor, silahrler dnyasnda, en az tabanca ustal kadar sk grlen diplomasi ustalyla, szcklerle oynayarak, yeniden hakaret etmeden ama hakarete de uramadan syrlmaya aba gsteriyorlard. Abdlkadir Bey, kendisinde artk bir igdye dnm bulunan tecrbeleriyle harekete gemesi gerektiini hissedip ayaa kalkt, Hakk Bey'in kolundan tuttu. Sayfa 78

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Ge otur Hakk, artk uzatmaya mahal yok, ite Ragp Bey de syledi, ortada bir garez yok, ellemi kendimize gldrmeyelim. Hakk Bey hibir ey sylemeden oturdu, ama hl alt duda dilerinin arasndayd, 'Kalktm anda ekip vurmalydm deyyusu!' diye dnyor, araya tekilerin girmesine frsat verdii iin, ii iini yiyordu, ama artk yaplabilecek bir ey yoktu, kavgay uzatmak bundan byle yersiz kaacakt. Ragp Bey de, Hakk Bey de lmcl birer hasm edindiklerini, bu anlamsz ve tehlikeli birka dakika iinde, birinden biri lene kadar devam edecek bir dmanln taraf olduklarn biliyorlard; bir gn bir yerde bu tartmann hesab sorulacak, kozlar paylalacakt. Ragp Bey, ba avucunun iinde sessizce oturuyor, tek tek odadakileri szyordu, Hakk Bey'in terbiyesizliine cevap vermi, sznden geri adm atmam, Hakk Bey'in bir anlk tereddt sayesinde de bu tartmann gizli galibi olmutu, ama kendisine meydan okuma cretini gsteren Hakk Bey'i hibir zaman affetmeyeceini, bunun cn mutlaka alacan da biliyordu. Bu, tknaz ama tknaz olduu kadar da atik silahoru ldrecei gn dnnce, yznde o nl lm glmsemesi yeniden belirmiti. Birer kahve daha iildi, daha sonra Rago Bey'in getirdii haberin tekilatn yneticilerine bildirilmesine karar verildi. Abdlkadir Bey, kendisinin de buna ben197 zer havadisler duyduunu syledi. Btn bu konumalar arasnda Ragp Bey, onlarn bu ayaklanmayla, ya byle bir eye ihtimal vermediklerinden ya da byle bir kalkma srasnda mollalar ve Padiah' iyice ezeceklerim dndklerinden pek ilgilenmediklerini, ciddi hibir nlem alnmayacan fark etti; aabeyinin istanbul'da olmamasna bir kez daha hayfland. Yllarca tarihin en byk imparatorluklarndan birinin kalbi olacak ve odalarnda alnan kararlarla o imparatorluu adm adm ykma srkleyecek olan bu kk ahap konaktan kp nndeki yayvan, eskilikten ular hafife anp yuvarlaklam mermer basamaklardan avluya indiinde, souk havay derin derin iine ekti. Bir badireyi, Hakk Bey'e dersini de vererek atlatm olmann memnuniyeti, konaa gelirken iinde, derinlerde bir yerde kprdanp duran o sebepsiz sevinci neeye evirmiti; bu neeye aarak kendi kendine, 'Allah Allah' diye sylendi, kendisiyle akalar gibiydi. Babli Caddesi'ne kadar yrd, caddenin tam banda bir arabaya rastlad. Arabaya bindikten bir sre sonra, iri burnu souktan neredeyse morarp yznden kopacakm gibi duran arabacnn, "Nereye beyim?" dediini duydu. Nianta'na. Sanki bir bakas tarafndan sylenmi gibi, duyduunda kendisini de artan bu tek szc syledii anda, saatlerden beri, bir nehrin dibindeki kk bir balk gibi ruhunun derinlerinde kprdaan ve imdi neeye dnen o sevincin sebebini de anlayverdi: Dilara Ha* mm' grecekti. Dilara Hanm' her zaman, hep ayn heyecanla, hatta her seferinde biraz daha fazla heyecanlanarak gryordu ama bu seferki sevin, her trl duygunun, ldrme arzusu ve ldrlme kaygsnn bile altndan sanki hi dokunulmam gibi kan, evresinde dolap duran baka duygulardan etkilenmeyen, Ragip Bey'in hi alk olmad bu garip nee, sevdii kadn greceini bilmesinden kaynaklanmyordu; bu neenin, kalabalk bir 198 pazaryerinde grd yabanc bir yz ikinci kez grdnde fark edecei bir ainalk gibi izgilerini tam aklnda tutamadan fark ettii bu duygunun gerek sebebini birden sezivermek, onu gerekten utandrp fkelendirdi. Bu sevincin, bir vicdan azabnn yattrlmasndan kaynaklandn anlamt. Dilara Hanm ile bulumalarnda, iinde bir huzursuzluk, bir vicdan azab tadn daha nce hi fark etmemiti; belki de vicdan azabn daha nce hi bilmedii iin zaman zaman iinde hissettii huzursuzluun vicdan azab olduunu kavrayamamt. Hasan Efendi, karsyla annesini tekkeye gtrdklerini syleyince, Dilara Hanm'a, onlar hi dnmeden, onlarn kendisini merak edecei konusunda kayglara kaplmadan gidebileceini, evdekilere bir mazeret bulmasna gerek kalmadn fark edip tadn bilmedii ar bir ykten kurtulmu; ancak o ykten kurtulmann ferahlyla daha nce byle bir yk tadn anlayabilmiti. stelik bir ayaklanma olmas ihtimali, bu ihtimalin iinde tad korkun katliamlara, lm tehlikelerine, tehditlere, cinayetlere ramen, uzun sre eve gitmemesine doal bir neden yarataca iin Ragp Bey'i gizliden gizliye sevindiriyordu; br yandan bu ayaklanmay nlemeye urayor, bir yandan da bu ayaklanmann patlamasn, bu karmaada kendisini, eskiden olduu gibi, tmyle zgr ve bamsz hissetmeyi istiyordu. Ragp Bey, kendini bildi bileli gl bir rkek olmutu; lm karsndaki, Sayfa 79

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak aslnda bir hastalk saylabilecek korkusuzluu, lmn gerekliine neredeyse inanmamas onu br insanlardan ayrm, hayatnn sert bir kabukla sarlmasna yol amt, ama sahip olduu bu g, btn gler gibi, altnda hi tahmin edilemeyecek zaaflar ve gszlkler tayordu. Her zaman olduu gibi Ragp Bey'in gc de ancak baka gszlklerle beslenerek var olabiliyordu; imdi odun duman kokan bir akamst, kl rengi bir yamurla savrulan ehrin sokaklarndan, deriden krklerine damlalarn vurduu bu souk faytonun bir kesinde bzm bir 199 halde geerken fkelenmesi, gcnn altndan beklenmedik bir zaafnn kmasmdand. Gizliden gizliye k-msedii, hibir zaman anlamad, anlamaya da almad kadnlar lemine girdiinde, sert kabuunun iinde sakl duran zaaflar ve korkular varlklarn hissettiriyor, onu kayglara, vicdan azaplarna, utandrc sevinlere, kltc neelere yneltiyordu. Bu lemden ald her hazzn, bu haz bydke byyen bedelini demekten nefret ediyordu. Bu kadnlar, onu kayglandrma gcn nasl ele geiriyorlard, bunu kavrayamyordu, ama onlarn hibir zaman aka ortaya koymadklar bu g, onu sinirlendiriyordu. Dilara Hanm'n Nianta'ndak konana, kendi duygularndan yorgun dm bir halde vard. Her zaman olduu gibi onu ezberlenmi bir kibarlkla karlayp salona aldlar; gecelerinin ounu o kkte geirmesine karn, her geldiinde evin hizmetkrlar ona bir konukmu gibi davranyorlar, asla kendini o eyin beyi gibi hissetmesine izin vermiyorlard; onlarn gznde o, bir zaman sonra ortadan kaybolacak olan yakkl bir zabitten baka bir ey deildi ve Ragp Bey bunu her seferinde hissediyordu. Biraz sonra kap ald, Dilara Hanm'n ieri girdiini, Ragp Bey, daha arkasn dnmeden, btn bedeninde hissettii o lk syla hissetti. Her seferinde byle oluyordu, Dilara Hanm'n varln, onu grmeden bile hissedebiliyordu. ok sonralar, o hain yzne hi uymayan uysal bir merakla Osman'a sorup onu artmt: "nsanlarn ak dedikleri acaba dokunmadan hissedilen bu scaklk mdr?" Osman, Ragp Bey'in bunu kendisine bir ey anlatmak iin deil, gerekten cevabn merak ettii .cin sorduunu anladnda, aknl daha da bymt. Mrldanr gibi, "Bilmem," diyebilmiti ancak. Ragp Bey, dnp baktnda, Dilara Hanm'n ken-aisine don' geldiini grd; artk bu kadn her grdnde ilk hi, settii byk bir zlem oluyordu, ilk kez bir insan uzaktayken olduundan daha fazla yaknnday-ken zlyordu. 200 lllli lllllll lIlllHill l lllll llllllllllIllUllIl iillllUIIIUIIIUUlllIlIll l Dilara Hanm, yanna gelip ellerini tuttu. - msnz. Bu sesi duyunca neredeyse minnetle doldu ii, bu tek szckte, duymak istedii birok eyi duymu gibiydi; Dilara Hanm bunu yle bir sylemiti ki sanki bu sradan szcn iine, 'sizi zledim, sizi merak ettim, sizi arzuladm' laflarnn hepsini sdrabilmiti. Yz de sesi gibiydi, o anda olduu gibi birok anlam i ie, yan yana tayabiliyordu. Neredeyse kprtsz duran, Ragp Bey'e, dolunayn olduu bir gece Alman ormanlarnda arkadalaryla at kotururken aniden nlerine kan, ay yla gmlenmi o durgun gl hatrlatan yznde, alayclk, efkat, sevgi, ehvet, zlem hep birlikte duruyor, ama onlardan hangisini brlerinden ayr grmek iin dikkatle baksanz, o duygu derinlere ekilip gzlerden kayboluyordu; bu tuhaf ka o durgun yze sihirli bir hareket katyor, Ragp Bey'de o yz iki avucunun arasna alp sk skya tutma istei uyandryordu. Ragp Bey, "ok yamur yayor," dedi yalnzca. - Hemen yemek yemek mi istersiniz, yoksa size nce bir ay m hazrlasnlar? - Mmknse nce bir ay ieyim, hem de biraz konuuruz, Devser'in yannda konumak istemediim bir mevzu var... Dilara Hanm, konuulacak konunun ne olduunu sormadan ellerini rparak ay getirmelerini syledi. Erkeklerin nemli bulduu konular ciddiye almamay ok ncelerden renmiti ama bu, onlarn sylediklerini ciddiyetle dinlemesine engel deildi, zaman zaman gerekten nemli eyler de syleyebildiklerini grmt. ay tepsisini getiren hizmetkra gzleriyle tepsiyi masaye brakmasn iaret ettikten sonra Ragp Bey'in bardana ay koydu. - Biraz da konyak ekleyelim mi, diye sordu glmseyerek. Ragp Bey, "Ltfen," derken, Dilara Hanm'n ses tonundaki, gen bir akrabayla konuurken yal hanmlarn taknd o alayl efkatin farkna varmad; farkna 201 varabilseydi Dilara Hanm'n kendisi iin ne dndn iddetle merak ederdi Sayfa 80

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ama Ragp Bey, Dilara Hanm'n yalnzca duygularn merak ediyordu. Dncelerini merak etmek aklndan bile gemiyordu. Eer Dilara Hanm'n kendisi hakknda bir fikri olduunu rensey-di, kadnlarn kendileri hakknda dnceleri, kararlar olabileceine, byle bir ihanete srklenebileceklerine asla ihtimal veremeyen btn erkekler gibi herhalde o da ok arrd. Dilara Hanm, bir gn o kibar glmseyiiyle Osman'a, Ragp Bey hakkndaki dncelerini anlattnda, Osman da ok armt, bu kadarn beklemiyordu; zaten lleri arasnda belki de onu en ok artan Dilara Hanm'd; en kolay tandm, aralarnda anlalmas en kolay olduunu sandyd onu en sarsan. Gerek kimlii, dnceleri ve duygularyla, yaad hayat arasna sanki zek ve zarafetten rlm bir duvar yerletirmi, ne dncelerinin insanlara ne de insanlarn duygularna ulamasna geit vermemiti. Bu duvarn iki yana alan tek bir geidi vard ki o da hazd, ama hayattan haz alnda, yataktaki saldrgan ehvetinde hep bir intikam tad bulunuyordu; bilinmeyen bir dman vard sanki, ald her zevk dmannda bir yara ayordu ama bu dmann kim olduunu Dilara Hanm'n kendisi bile bilmiyordu. Bazen btn insanlar oluyordu bu dman, o zaman karsndakini alaylar, zekyla sivriltilmi nkteleriyle delik deik ediyordu; bazen kendisi oluyordu dman, o zaman odasna kapanyor, kimseyle grmyor, glmyor, her zamankinin aksine yardmclarna, hizmetkrlarna inanlmaz bir kabalkla davranp onlara, baka zamanlarnda hep bir zarafet kvrm tayan dudaklarna asla yakmayan szcklerle hitap ediyordu; bazen de bu dman bizzat hayatn kendisi oluyordu ki, o zaman da yapt, o srada hayatndaki erkek her kimse onu yataa srkleyip sabahlara kadar sevimekti. Dilara Hanm'n, var olup olmad bir trl anlalamayan bir dmana kar besledii gizli fke, Ragp 202 Bey'in abucak parlayan fkesine hi benzemiyordu; ayn duygu iki insanda sanki iki ayr duyguymu gibi ortaya kyordu. Ragp Bey'inki yaln, ak ve derhal saldran bir fkeyken, Dilara Hanm'mki asla keskinleme-yen, aa kmayan, insanlar korkutmayan ama onlar srekli tedirgin eden ve anlalmaz bir biimde kendine eken bir fkeydi, insanlar bu fkeyi grmyorlar ama bu kadnn karsnda hissettikleri srekli tedirginlikle, ona sokulmaya, ona yaklamaya, bu tedirginliklerinden kurtulabilmek iin bu kadn ilgileri ve sevgileriyle kuatp ona kendilerini sevdirmeye alyorlard. Bir keresinde, Osman dayanamam ve yapmamas gereken bir ey yapp Dilara Hanm hakkndaki dncesini syleyivermiti: - Ama sizin birini sevmeniz imknsz. Dilara Hanm, o yaralayc alayclyla, sanki ok sevecen bir ey sylermi gibi konumutu: - Ne kadar banalsiniz 'Mein Lieber', insanlar tanmak konusundaki aczinizi kabul etmek yerine onlar hakknda byle kesin kararlar vermeye kalkmanz sizi baya ve sradan bir aptal vaziyetine dryor. Elbette ki insanlar sevdim, hatta aralarnda ok sevdiklerim de oldu... Mesele onlar sevmemde deildi, mesele bunu onlarn asla anlayamamasndayd... Onlar ok sevdiime inandklarnda bile daima derin bir phe duyarlard... Siz bana unu syleyebilirdiniz, eer umduum kadar zeki olsaydnz, Dilara Hanm diyebilirdiniz, siz insanlar pheye sevk etmekten, stelik de bunu onlarn phelerini yattrmaya alr gibi yapmaktan zevk alyorsunuz ve bu zevk karlnda birok daha tatl olabilecek zevkten vazgeiyorsunuz. Dilara Hanm, Ragp Bey'in bardana biraz konyak koyduktan sonra karsna geip oturdu. - Isndnz m biraz? Ragp Bey, soruya cevap vermeden bir sre ayn kartrd, sonra aniden ban kaldrp mmkn olduunca souk ve sakin bir sesle, 203 - Dilara Hanm, bir sre Dilevser'i de alp buradan uzaklamanz istiyorum, dedi. Dilara Hanm gerekten ard. - Niye, ne oldu? - Henz bir ey olmad ama olacak. stanbul'u kt bir kader bekliyor, bir-iki gne kadar bir ayaklanma ihtimali var, sonunun nereye varaca, neler olaca belli deil. Ben de byk bir ihtimalle sizinle alakadar olamayacam, iki kadn burada yalnz kalamazsnz. - Siz de gelirseniz giderim. Ragp Bey ban sallad. - Ben gelemem. - Neden gelemiyorsunuz? - Ben bir askerim Dilara Hanm, vazifelerim var. Dilara Hanm, glmsedi. - Ben de gidemem o zaman, ben de bir kadnm ve benim de vazifelerim var. Sayfa 81

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Bu cevap Osman' ok artmt o zaman, Ragp Bey de ard. - Sizin vazifeniz nedir? - Sizin olduunuz yerde kalmak. Ragp Bey, alayc bir ifadeyle karlaacan sanarak Dilara Hanm'n yzne baktnda, orada mahzun bir tebessmle saklanm bir kararllk grd ve daha sonra Osman'a syledii gibi 'saadetin bazen hi beklenmedik zamanda bir tek cmlenin altndan kabileceine' inand; memnuniyetini gizlemeye alarak ama kendisini seven ve kendisi iin fedakrlk ederek onu, hayat boyunca tayaca bir minnete srkleyen -bu kadn kesinlikle kurtarmaya kararl olarak itiraz etti: - Burada kalamazsnz, bugnden tahmini mmkn olmayan hadiselerle karlaabiliriz, bu ehir yamala-nyla mehurdur, yobaz takm sokaa dkldkten sonra ne olacan bilemeyiz, stelik kadn banza, sizi kim savunur, kim mdafaa eder, hayr, buna msaade edemem. - O zaman siz de bizimle gelin. - Bu da mmkn deil... 204 Ragp Bey bir an durduktan sonra, kendisini bile artan yumuak bir sesle devam etti: - ok isterdim gelebilmeyi ama hakikaten mmkn deil, arkadalarm brakamam. Dilara Hanm, yerinden kalkp Ragp Bey'in yanna geldi, elini elinin stne koydu, ona yataktan baka bir yerdo asla adyla hitap etmedii halde, bu kez ona, - Ragp, dedi, sen arkadalarn brakamazken, benim seni brakp kaabileceimi gerekten dnebildin mi, koynuna girdiin kadn byle mi tandn, byle mi bildin beni? Ragp Bey ne syleyeceini kestiremedi birden. - Estafurullah, elbette deil... Hi olur mu... Lakin, tehlike ok byk, stelik Dilevser de var... Aklm sizde kalr. Dilara Hanm, neredeyse uh denilebilecek en bir kahkahayla ayaa kalkt. - Aklnzn bende kalmas iin ben bunu gze alrm, aklnzn bende kalmas iin bir sava lazmsa, ne yapalm sava da karrz. Ragp Bey, o kahkahann atlmam olmasn, bu akann yaplmam olmasn, Dilara Hanm'n biraz nce 'Ragp' diyen haliyle konumaya devam etmesini isterdi ama bundan hi sz etmedi. - Ama... Dilara Hanm bam sallad. - Mevzu kapanmtr Binbam... Hadi syleyelim de yemei hazrlasnlar, ackmsmzdr... Dilevser'i de arsnlar... Ragp Bey de ayaa kalkp son kez Dilara Hanm' ikna edebilmek iin konumaya alt: - Ama Dilara Hanm... Dilara Hanm, parmaklarn Ragp Bey'in dudaklarnn stne koydu. - Susun... Beni zmek mi istiyorsunuz? Daha fazla konuamadlar, o srada Dilevser ieri girdi, elinde, okuduu yeri kaybetmemek iin bir parman sayfalarnn arasna soktuu bir kitap tutuyordu; 205 Ragp Bey'e, "Naslsnz?" derken sesindeki hlyal dalgalanma, onun hl okumakta olduu kitabn satrlarnda dolatn, henz kendisini sarmalayan cmlelerin, szcklerin arasndan syrlp insanlarn 'gerek' dedii ama Dilevser'e her nedense hi de sahici gzkmeyen hayatn iine giremediini gsteriyordu. Annesinin biraz nce verdii kararn kendi hayatn nasl deitireceini, hayatn nasl sahiciletireceini, ki Dilevser daha sonra hayatnn 'romanlatm' dnecekti, o srada bilmiyordu. Oysa Dilara Hanm, verdii kararla, yan bandaki insann hayatn deitirecek, onlara sevinler, cokular ve lmcl kederler verecek bir yola adm attnn farknda bile deildi. Ragp Bey'in ak sand, elbette iinde Ragp Bey'e duyduu sevginin de byk pay tad ama aslnda kendi ahlakna, terbiye tarzna, 'kamaktan' nefret eden tabiatna ve biraz da aldrmazlna ve byk olaylar izleme merakna dayanan bu kararn nelere yol aacan bilse, btn bunlara ramen o karar verir miydi, bu soruya daha sonra kendisi de bir cevap bulamamt; "Ama," demiti, "gelecek konusundaki bu korkun bilgisizliimiz olmasa nasl yaayabilirdik ki, neler olacan bilip de onlar deitirmeye kalksak, bu kez de baka hadiselere sebebiyet vermez miydik, hayatmz srdrebilmemiz iin istikbalin hep karanlk iinde sakl kalmas gerekiyor zanmmca." Osman ise, btn bunlara bakp, eyh Efendi'ye, "Bir insann verdii kararn baka insanlarn hayatlarn deitirmesi adalete uyar m?" diye sormak isterdi, Sayfa 82

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak "nsann kendi geleceinin belki de hi tanmad insanlarn elinde olmasn dnmesi ok aalayc ve rktc deil mi?" Ama bu soruya byk dedesinin, "Takdir-i ilahi," diye cevap vereceini biliyordu. eyh Efendi, 'btn olacaklarn yle olmas iin Dilara Hanm'a o karar Rab-bn verdirdiini, bunun onun takdiri' olduunu syleyecekti. 206 Herhalde bunu syledikten sonra, takdir-i ilahinin neden kendi hayatnda bir kere de byle tecelli etmediini, sevdii kadnn kendisine, "Sizin iin burada kalrm," diyerek kaderi deitirmesinin, bir kere de niye onun bana gelmediini, daha sonra iledii gnahtan aclara gark olarak soracan da tahmin ediyordu. 207 XI Yamurlarn ehirde brakt ince buu, gnein ilk klaryla, bir mcevher kutusunun stnden kaldrlan parlak bir saten gibi nazl kvrmlarla ykselerek, gecenin mahmur glgesinden henz kurtulamam lacivert minarelerin, bakr krmzs kubbelerin, altn hilallerin arasndan syrlrken, mezzinlerin, mminleri gnn ilk ibadetine aran ezanlar da payitahtn tepelerine arpa arpa oalarak yaylmaya balad; ezanlar ayn anda ve aniden bittiinde, ehir bir lahza, Allah'n suretini gerekten grmesine, huu dolu bir sessizlie brnd. Sonsuzluk gibi hissedilen o bir anlk sessizlikte ehir, erguvan rengi denizlerin iinden, saf ktan bir serap gibi kristal yansmalarla kt. O minicik zaman paras iinde, Dersaadet, kendisinden bylenmi gibi kmltsz ve suskun durdu. Sonra o mthi sessizlik, balad gibi aniden bozuldu, kristal serap, dzensiz postal sesleri, yerlere arpan tfek dipikleri, naralar, tekbirler, kfrler, rkn haykrlar ve silah sesleriyle dald; barakalarndan karmakark frlayan askerler, kararghlardaki zabitlere saldrdlar, yakaladklarn, kafalarm avlunun talarna vura vura yerlerde srklemeye, niformalarn paralamaya, "Dinsizlere lm!" diye barmaya koyuldular. zleri koca bir yzyl silinmeyecek olan kanl ayaklanma gneli bir bahar sabah balam; bakente, 'eriat bir ayaklanmay' nlemek iin getirilmi olan Sela208 nik taburlar, 'eriat istekleriyle" ayaklanm, ehir anszn korkup ihtiyarlamt. Greve gitmek iin giyinmekte olan Ragp Bey, uzaklardan gelen belli belirsiz grltlerden ok, kt eyler olmasn bekleyen insanlarn keskinlemi, gergin igdleriyle bir eyler olduunu fark etmi, hemen pencereye koarak dar bakm, bakt yerde sakin bir sokak grmesine ramen Dilara Hanm'a dnerek, - Balad, demiti. Derhal palaskasn kuanp yatak odasndaki koltuun arkasna asl ceketini giymiti. Dilara Hanm, erkeklerin heyecana kapld byle byk olaylarda kadnlarn gsterdii soukkanl dikkatle, kapdan kmaya davranan Ragp Bey'i tuttu. - Ne yapyorsunuz, niformanz kartn ltfen, sivil elbiselerinizle gidin, ayet sizin tahmin ettiiniz gibi askerler ayaklandysa zabitlere bir ktlk yapabilirler. Ragp Bey, Dilara Hamm'n sylediinin akllca olduunu fark etmesine ramen askerlerden korkup niformasn deitirmeyi kendine yediremedi. - Karargha gidiyorum Dilara Hanm, sivil urbalarla gidip kendime mi gldreyim? Dilara Hanm, o ok etkileyici mesafeli ve alayc sesiyle, ki bu sesin Ragp Bey'i her zaman tesiri altna aldn tecrbeleriyle biliyordu, konutu: - Askeri bir ayaklanmada kimsenin glecek hali olduunu sanmam. Sonra da kadns, neredeyse yalvarr bir halle ekledi: - Ltfen, rica ediyorum... Benim hatrm iin. . Ragp Bey, hafife glmseyerek soyunmaya balad, Dilara Hanm da, Ragp Bey'in daha nceden 'hini hacette lazm olur' diye brakt sivil elbiselerini dolaptan kartp tek tek yatan stne serdi, gittii yerder gelip gelmeyecei belli olmayan erkeinin giyinmesine, boyunban balamasna yardm etti. Bu z*rada, odadan kp arabay ve kahvalty hazrlamalarm ve abuk olmalarn syledi, geri dndnde Ragp Bey'in palaskalayan Gnlerinde Ak 209/14 sini balayp tabancasn taktn grnce gene itiraz etti: - Palaska kuanmayn ltfen, tabancanz cebinize koyun, Allah muhafaza, bir ey olur, palaskanz grnr, zabit olduunuz anlalr. Ragp Bey, ban sallayarak tabancasn cebine koydu. Sayfa 83

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Aaya indiklerinde kahvalt hazrd; Ragp Bey hemen gitmek istiyordu ama Dilara Hanm, birka lokma bir ey yiyip bir bardak ay imesi iin srar etti. Ragp Bey, Dilara Hanm'n byle davrandn daha nce hi grmemiti, herhangi bir konuda srar etmek asla onun yapt bir ey deildi, ama bir kadnn 'srar eden biri' olmay l endisi iin gze almasnn hazzn da hissetti. - Annemi andryorsunuz Dilara Hanm, dedi. Dilara Hanm, henz topuz yapmaya vakit bulamad salarn arkaya doru atarak, bir ayaklanmann gbeine, lmn iine giden erkee gzbebeklerini ko-yulatrp iriletiren bir hznle bakt. Bir daha birbirlerini grmeme ihtimali, ayrlma n yaklatka, derin bir ormann en diplerinde yatan kuru yapraklar tututuran bir ate gibi; en altlarda yatan ve sadece insan olduumuz, lml olduumuz ve lmllerle .evrili yaadmz iin, daha doutan sahip bulunduumuz, varlmzn bir paras gibi tadmz, en neeli olduumuzda bile gizlimizde sakladmz, insanlar tarafndan deil, Tanr tarafndan yaratlm ve onun grkemini paylaan Tanrsal bir kederi tututurmutu. Keder, byyerek btn ruhlarna yaylyor, her biri ayr ayr yerlerde duran duygularnn hepsine sirayet edip onlar da ateinin iine ekiyor, btn duygular ayn ateli sramalarla ykselmeye alyor, hepsi ayn kedere bulanp baka zamanlarda olduklarndan daha yakjc bir hale geliyorlard; sevgi, efkat, kayg, zlem, ac, hatta ehvet, kuru yosunlara sarlm iri gvdeli aalar gibi patlamalarla alevleniyor, zihinleri kzl bir acyla bulanyor, zaman, btnln kaybedip dal210 yordu. Keder ylesine ar gelmiti ki, onu tayamayacaklar iin sanki yaadklar n atlamlar, henz gelmemi olan gelecei, karlarndaki yzn kayboluunu yaamaya balamlar, baktklar yz imdiden zlemilerdi. Ragp Bey, kalmak istedikleri halde gitmek zorunda olanlarn, hareketlerini acemiletiren telayla, acele ettiine sonradan piman olacan bile bile kapya doru yrd. - Artk gitmem lazm Dilara Hanm. - Tabii... Elini uzatp orada olmayan bir iplii alrm gibi usulca omzuna dokundu, sonra onu kapnn nnde bekleyen arabaya doru hafife iterken yavaa fsldad: - Bana geri dnn Ragp Bey... Beni baka bir kederden koruyun. Ragp Bey, hzl admlarla yryp arabaya bindi, arabacnn atlara baran sesiyle birlikte tekerleklerin talarda brakt takrt duyuldu. Sokan kesini dnmeden nce Ragp Bey son kez el sallamak iin ban landonun arkasndaki pencereye evirip eve bakt. Dilara Hanm ieri girmi, kap kapanmt; evin nndeki bo basamaklar, uzun zaman, ac veren bir yara gibi kald zihninde. Yollar bombotu, arabac, daha nceden, Dilara Ha-nm'm tembihledii gibi, dikkati ekmemek iin yava gidiyordu. Konaklarn kaplar ve panjurlar kapalyd; birka gn srm yamurlarla slanm bahelerdeki aalarn gvdeleri, terli zenci yzleri gibi kahverengi ve parlakt; baz aalarn tomurcuklandn, hatta aralarnda, aceleci beyaz bir iein utanga bir kz ocuu gibi ban nne emi olarak atn grd; 'Bahar geliyor,' diye dnd ararak, sanki gnlerin iinde srklenip giderken, mevsimlerin varln ve onlarn deitiim unutmutu. Her zaman olduu gibi sivil elbiselerin iinde rahat edemeyen Ragp Bey, stnden dverecekmi .duygusuna kapld ceketinin yakalarn ekitiriyor, bir .van211 dan da neler yapmas gerektiini, nelerin olmu olabileceini tartyordu aklnda, Takla'ya gelmeden birka sokak nce arabadan inip karargha yryerek gitmeye, durumu uzaktan kolaan etmeye karar verdi. Karargha yaklatklarnda arabay durdurup indi, arabacya hi oyalanmadan konaa dnmesini, konaktan ayrlmamasn, bahe kaplarn da sk skya kapamalarn bir kere daha syledikten sonra amurlu yollardan evreyi kollayarak yrmeye balad, ince iskarpinleri amur olmu, pantolonunun paalarna da amur bulamt, sanki bu onlarn kabahatiym gibi isyanclara fkelendi; karargha yaklatnda her ey sakin gzkyordu, ortalk sessizdi, tek tuhaflk nizamiyede durmas gereken nbetinin yerinde olmamasyd. Birden kapda birka asker gzkt, aralarnda itiiyorlard, biraz daha dikkatlice baknca itimediklerini, ortalarna aldklar birini dvdklerini fark etti. Dvenler azck aralanr gibi olunca, ortadaki adamn yan beline kadar plak olduunu, kocaman krmz bir yara gibi gzken yznden gsne kanlar szldn grd. Adam kendini korumak iin elini bile kaldrmyordu, Sayfa 84

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak artk hareket edecek gc kalmad uzaktan da anlala-bili/ordu. Nasl olduysa, adam o srada bir hareket mi yapt', yoksa ban Ragp Bey'e mi evirdi, bir ey oldu ve a amin ikinci blkteki yakkl mlazm olduunu tand, yakkllndan dolay askerler ona 'Parlak hsan Bey' a1 n takmlard. Askerlerden biri mlazm duvara dayad, askerlerin arasndan iki tanesinin tfeklerini glerek mlazma dorulttuklarn grdnde, ancak o zaman, gnlerdir sz edilen, kendisinin 'bir felaket' olabileceini syledii ayaklanmann ne demek olduunu kavrayabildi, insan, gelmekte olan bir felaketi anlayabiliyor, tarif edebiliyor, onu szcklere dkebiliyordu ama sylenen hibir sz, hibir tarif, gerein o korkun yalnln anlatmaya yetmiyordu. nsan yaklaan bir karmaay, bir felaketi, bir deheti, byk ve geni ifadelerle anlatyordu, bu geni anlatmn iinde her insana, her harekete, her duy212 gya yer bulunuyordu ama felaketin kendisi ok sade, ok dar, ok skkt, ne iine girmek ne de dna kmak mmkn olabiliyordu. u anda olduu gibi, daha birka gn nce karsnda hazr ol duran, btn emirlerini dinleyen, her zaman itaat gsteren, savata omuz omuza dveceini dnd askerleri, gen mlazm duvara dayamlar ve onu glerek, belki kzgnlk bile duymadan ldrmeye hazrlanyorlard. Seyrettii bu sahnede, hibir ses, bar, aklda kalacak keskin bir davran yoktu, her ey ok sade ve basitti, neredeyse bir akaya benziyordu. Ragp Bey, ayaklanmann, 'felaket' hissinin ortadan kaybolmas, insanlarn dehet duygusunu kayb tmesi, lm dahil olmak zere daha nce korkulan her eyin olaan grlmes^ olduunu anlad. Gne ykselmeye balamt, klann nndeki geni meydanda araba tekerleklerinin, asker postallarnn brakt karmakark izler yamur sularyla dolmutu; gn su birikintilerine vurduka kl rengi bir parlt girintili kntl amur ynlarna yansyor, meydan, iinde milyonlarca baln kprdap durduu kahve^en-gi bir deniz gibi alkantl gzkyordu. Tabancasnn kabzasn avucunun iinde skan Ragp Bey, bu amur denizine dalp askerlere doru komay bir an ?Mndan geirdi, ama oraya varamadan kendisini fark edip , TP caklarm kestirdi; aresiz bir halde tfeklerin patlamasn ve mlazmn amurlarn iine devrilmesini bekledi. Mlazmn lecei na bakarken, onu ldrecek olan askerlerin, bunu kzgnlktan, fkeden, intikamdan deil, yalnzca, bir ayaklanmann, ayaklanmaya katlanlara verdii o sonsuz zgrlk duygusunu tatmin etme isteinden dolay yapacaklarn seziyordu. Byk bir frtnayla krlp nehre dm dallar gibi, bu ayaklanmayla, kendi gemilerinden ve kimliklerinden uzaklara srkleniyorlar ve bu srkleniin tm sorumluluunun kendilerini srkleyen nehirde olduuna inanmann ocuka denilebilecek keyfiyle, kendilerini akntya brakyorlard; byk olaylarla srklenmenin insanlarda ya213 ratt coku iinde kendilerinden gemi gibiydiler; onlar engelleyen hibir snr kalmamt ve bu snrszln ulaabilecei son noktaya, lme, hzla ve telala kouyorlard. Tfek seslerim beklerken, kapdan kan bir avuun bardn duydu; askerler, biraz nce vurmak iin duvara dayadklar mlazm o halde brakp alt snflara zg itinrli akalarla ieri doru yrdler, biraz nce mlazmn lmne aldrmadklar gibi imdi de yaamasna aldrmyorlard. Usuz bucaksz meydann kenarndaki yksek duvarlarn dibinde mlazm yle krmz bir nokta gibi kald. Ragp Bey, oradan ayrlmas gerektiini bildii halde ayrlamyor, adama bakyordu; mlazm, yava yava ne doru bklmeye balad, bedeni neredeyse yere paralel bir hale geldiinde yzst amurlarn iine dt. Ragp Bey, oradan ayrlp Pera'nn arkasndaki dar sokaklara doru yrd. Beyazt'taki Harbiye Nezare-ti'ne gitmeye karar vermiti, olup bitenleri izleyebilecei baka bir yer yoktu. ehirden derin bir uultu, rktc bir ses geliyordu ama sokaklar botu, sanki ses yeraltndan ykseliyordu. Arka sokaklardan dolaa dolaa, olabildiince caddelerden uzak durarak, Tepeba'.na inip oradan Karaky Meydan'na geldiinde, uultu yaklamt ama her zaman kalabalk olan meydan ve meydan Eminn'ne balayan Kpr bombotu, bir tek insan bi-'e grlmyordu. Kpr'nn altndan akan Hali; bir yan alabildiine neeli, elenceli, oynak ve zengin, br yan ise mtevekkil, sakin, arbal ve fakir olan iki hayat, iki dini, birbirini alabildiine kmseyen iki tarz birbirinden ayrmak iin Tanr'mn ehrin ortasna saplad zmrt kakmal, eri bir kl gibi yemyeil bir halde ierlere doru uzanyordu. Kpr'nn stnde iri lekeler grnyordu, ilerledike o lekelerin, snglerle Sayfa 85

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak paralanm, stlerindeki kanlar kuruyup kararm zabit cesetleri olduunu grd; ldrlp braklmlard. Cesetleri, isyanclarn kendisini grmeleri halinde ldreceklerim bile bile, teker teker yolun ortasndan alp kenara tad. Kuyu suyu imi gibi, tuhaf, kekre bir tat vard genzinde; dilerini skm, yzn isyanclara duyduu irentiyle buruturmutu; ayaklanan askerler, daha birka zaman nce dalarda dmana kar birlikte vurutuklar, hayatlarn birbirlerine emanet ettikleri insanlard ve imdi lm karsnda yaplm kutsal bir anlamay bozup subaylarn ldryorlard. hanete urayanlarn duyduu o aalanmay hissediyordu, bu aalanmlktan kurtulmak iin intikam almak, bu subaylar ldrenleri ldrmek zoundaydlar ve ldreceklerini, bu yaptklarn askerlere deteceklerini ve aralarndaki gvenin bir daha hibir zaman eskisi gibi olmayacan biliyordu. Kpr'nn br ucuna vardnda uultudan yer titriyordu ama Yenicami'nin nndeki meydan da bombotu, yalnzca Kpr'nn tam ucunda bir askeri kulbeyle, bir mitralyz duruyordu. Kulbenin yanna baknca, ensesinden vurulmu bir yzbann cesedini grd, isyanclar yzbay ldrdkten sonra makineli tfei bile almadan gitmilerdi. Onlara bir de silahlarn braktklar iin kzd, yllarca onlara silahlarn brakmamalarn retmilerdi ama gene de brakyorlard. Caminin yanndan dolap Babli yokuunun bana gelince, birden isyanclardan bir grup karsna kt, caddenin ortasnda askerler dank bir ekilde, arada bir, "Padiahm ok yaa! eriat isteriz!" diye bararak gidiyorlar, yanlarnda yryen isiz gsz takm da onlar seyrediyordu; aralarnda birka sarkl, molla klkl adam da bulunuyordu. Kalabalk, yklmak zere olan bir sarho gibi yryor, bir kaldrmdan bir kaldrma savruluyor, baz gazete binalarnn kaplarn zorluyor, kaplar almaynca fazla srar etmeyip yoluna devam ediyordu, bazen de, "Yaasn merutiyet!" diye ba-ryorlard, sylediklerinin birbiriyle ztlatnn farknda bile deillerdi. Kararsz bir halleri vard. Ragp Bey, emrinde bir manga iyi asker olsa bunlarn hepsini ku srs gibi databileceini dnd. 214 215 syanclarn peine taklp ehrin altna oyulmu derin bir kuyu gibi uuldayan Ayasofya Meydan'na geldiinde asl byk kalabal grd. Ar bir insan kokusunun iinde renksiz bir bulama gibi duran kalabaln ounluunu oluturanlar, ne olacan seyretmeye gelmi babozuk takmyd. syanc askerlerin says birka bini gemiyordu. Byk bir isyanda olmas beklenen heyecan hissedilmiyordu meydanda, tam aksine, bekledikleri gsterinin henz balamam olmasndan sklm bir halleri vard. S.ra sra parldayan snglerden, Meclis binasnn askerler tarafndan sarlm olduunu anlad. Tecrbeli bir subayn gzlen snglerin dizili biiminden askerlerin bir dzenden yoksun durduunu hemen fark edebiliyordu. Kaldrmn kenarna dizilmi askerler daha dzenliydi. Ortalkta hibir subay gzkmyor, birlikleri avular ynetiyordu. Kendisini tanyabilecek birine rastlamamak iin neferlerden uzak durmaya alarak kalabaln arasndan Meclis binasna doru ilerlemeye balad; a yzl, donuk bakl insanlar, kendilerini iterek nlerine geen birine itiraz etmiyorlar, aldrmaz bir hareketle yol veriyorlard. Meclis binasna yaklat srada, emberlita ynnden kalabal yararak bir arabann yaklatn grd, kalabalk, araba Meclis binasna varmadan evresini sard; askerler arabann kapsn atlar; bir paa belirdi, kalabalk paaya bakt. Sonra birinin bard duyuldu: - Bu Harbiye Nazr, vurun!.. Arabann evresindeki kalabalk kara bir girdap gibi kmldad, paay iine ekip yuttu; havaya kalkp inen snglerin parlts grld ve kalabalk geri ekilip aldnda paann paralanm gvdesi kanlar iinde talarn stnde yatyordu. Ragp Bey, beyaz sakal kanlanm cesede baktnda bunun Harbiye Nazr deil, Adalet Nazr olduunu grd. Yanl adam ldrmlerdi. 216 Paay ldrdkten sonra kalabalk yeniden eski durgun haline dnd, sanki biraz nce bir cinayet ilenmemi gibiydi; insanlar uyuturulmu gibi ok ar hareket ediyorlar, biraz nce olduu gibi aniden galeyana gelip birisini ldrdkten sonra yemden o uyumu hallerine dnyorlard, olup bitenlerin farknda deil gibiydiler, sanki hep birlikte ortak bir kbusu yayorlard. Olduklar yerde alkalanp duran, barmayan, kendi aralarndaki mrltl konumalaryla rktc bir uultu yaratan kalabaln onlar harekete geirecek Sayfa 86

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ya da durduracak bir nderi yoktu, birisi kuvvetli bir sesle 'dalm' diye barsa dalacaklard, birisi 'saldrn' dese saldracaklard, ama emir veren kimse kmyordu. Kalabaln arasnda kirli sarklaryla mollalar da gzkyordu ama aralarnda halkn tanyp sayg duyduu ulemadan birisi bulunmuyordu. Mollalardan biri arada srada, i olsun gibi, "Serisi isteriz!" diye bardnda, kalabalk da onun szlerini tekrarlayp, "eriat isteriz!" diye haykryordu. Ragp Bey, bir an nce Harbiye Nezareti'ne ulap oradakileri harekete gemeleri iin uyarmak istediinden yeniden arka sokaklara sapt, bir mitralyz olan kararl bir birlik bu ayaklanmay on be dakika iinde bastrabilirdi, bunu anlamt, gerekirse Birinci Ordu Komutan Mahmut Muhtar Paa'y bulacak, kendisine verilecek bir birlikle ayaklanmay bastrmak iin gnll olacakt. Baka zamanlar, Habei, Arabi, Krd, ingenesi, Yahudisi, Ermenisi, Rumu, Arnavutuyla her renkten, her merepten insann, gkkuandan gemi rengrenk bulutlar gibi inip kalkt Kapalar'nn girii bombotu; yemeniciler, hasrclar, kuyumcular kepenkle-rini indirip dkknlarn kapamlar, erbet, helva, yemi satan ayak satclar kaybolmulard. Her zaman her yerde grnen sokak kpekleri bile ortalkta grnmyordu. Issz sokaklardan dolanp emberlita'a ktnda kalabaln biraz seyreldiini fark etti, askerler dank gruplar halinde duruyorlard. O srada birden, 217 Makedonya'dan tand Birinci Hassa Alay'ndan Yzba Spathari Efend'nin komutasndaki bir keif kolunun uygun adm isyanclara doru yaklatn grd; ayn anda yere vuran dzenli adm sesleri, o belirsiz uultu iinde bile derhal seiliyordu. Keif koluyla isyanclar kar karya geldiklerinde, iki tarafta da bir kararszlk yaand. Rum Yzba, emrindeki askerlerin saysnn azlndan ya da atmaya girmemesi konusunda ald kesin emirlerden dolay, birka dakika sonra lmesine yol aacak bir hata yapt; isyanc askerlere, kararl bir sesle dalmalar iin komut vereceine, dosta nasihat etmeye kalkt: - Daln, birliklerinize dnn, devlete isyankr olmayn, siz askersiniz, asker gibi davrann! Askerler, alayc glmsemelerle baktlar Yzba-'ya, dzenli birlik karsndaki ksa aknlklar, Spathari Efendi'nin dosta tavr nedeniyle abucak gemiti. Subaylara besledikleri nefret yle bir-iki yumuak szle yatmayacak kadar bykt; aksine bu davran onlara bir acz gibi grndnden kstahlklar ve kzgnlklar artyordu; yllarca emir alp baemenin yaratt eziklik, ayaklanmann muhteem zgrlyle birleince btn duygular silmi, geriye yalnzca nefretle korku kalmt; onlar korkutmayan her ses nefretlerini artryordu. Askerler kaba bir ylklkla alay etmeye baladlar: - Bak bak, neler de biliyor kefere. - Sen snnet oldun mu Yzba Efendi? - Hadi unu snnet edelim. Spathari Efendi'nin yakkl Yunani yz balmu-mundan dklm bir maske gibi donup sarard; lmn, bir subayn en korktuu biimde, onurunu krarak yaklatn fark etmiti. - Arkadalar, diyebildi. Ama, bu onun syleyebildii son sz oldu, neferlerden biri tfeini kaldrp, "Sus kefere!" diyerek ate etti, ona tekiler de katld, bir enlii kutlar gibi neeyle 218 ate ediyorlard; her patlamadan sonra mermi, oktan lm olan Yzba'mn etine, slak bir amara sopayla vuruluyormu gibi garip bir sesle saplanyor, kurunun iddetiyle l beden karaya vurmu iri bir balk gibi titreyip sarslyordu. Yzbalarnn emrindeki keif kolu, komutanlarnn ldn grnce dehete kapld, neferler, ellerindeki tfekleri atarak kalabaln iine daldlar. Ragp Bey, keif birliindeki neferlerin korkaklndan da isyanclarn askerlii katillie evirmelerinden de tiksinmi, yz nefretle kararmt; bir an tabancasn ekip kalabaln arasna dalmay, Spathari Efendi'yi ldrenleri vurmay aklndan geirmedi deil ama kendisini yakalamalarndan korktu. Bu, lm korkusu deildi, Ragp Bey lmden ekinmiyordu, o hep lmle birlikte yaayan, lm kendisinden ayr, kendisine dman grmeyecek kadar varlnn bir paras sayan biriydi; lmle ilikisi gerek bir dindarn Tanr'yla ilikisi gibiydi, ondan kamaz, aksine ona snrd; onu korkutan, sayg duymad biri tarafndan alay edilerek ldrlmekti. Harbiye Nezareti'ne varabilmek iin hzland, Beyazt Meydan'na vardnda asl Sayfa 87

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak byk kalabalkla karlat; isyanc askerler nezareti kuatmlar, aralarnda sarkllarn fazlaca olduu byk bir kalabalk cta onlarn arkasna dizilmiti. Nezaretin bahesini eviren demir parmaklklara yaslanyorlar, parmaklklar her an devrilecek gibi geriye doru esniyordu. Buradaki kalabalk, karsnda bir hedef grd iin ok daha canl ve cokuluydu, borular alnyor, tekbirler getiriliyor, "eriat isteriz!" lklar ykseliyordu. Ar insan- kokusu burada da meydan kaplamt. Nezaretin bahesine, parmaklklarn biraz berisine ift sra asker dizilmi, balarndaki subaylarn emirleriyle dzenli bir ekilde duruyorlar, kalabala bakyorlard. Ragp Bey, bu halin biraz daha devam halinde, bahedeki erlerin de isyanclara katlabileceklerini hissetti. Kalabalk, sarkl hoca219 lar, tekbir sesleri, stnde Kuran- Kerim'den ayetler olan kara bayraklar onlar da etkisi altna alyordu. Baheye nasl girebileceini dnmeye balad; kalabal yarp gemesi mmkn deildi, daha kapya varmadan onu paralarlar, kolunu bacan bir keye atarlard. O srada Vefa ynnde bir kaynama olduunu fark etti, bir top bataryas, makineli tfekli bir maksim birliiyle beraber Harbiye Nezareti'ndeki glere des.^k vermek zere geliyordu. Ragp Bey o yana doru ilerlemeye balad. Birlik, nezaretin bahesine girmeden onlara yetiebildi, birliin bandaki binbann snf arkadalarndan kr Bey olduunu grrce, sesini o grltde duyurabilmek iin var gcyle, "kr Bey!" diye bard. kr Bey, nce kendisine baran, potinleri amurlu, ceketi burumu bu sivil giyimli adam tanmad, ama biraz daha yaklaanca kim olduunu anlad. - Ne bu halin Ragp? - Nezarete girmeye alyorum. - Gel benimle. Hep birlikte nezaretin geni bahesine girdiler, arkalarndan demir kap yeniden kapand. kr Bey, birliklerini aalarn dibine yerletirip, avua, "Ben imdi geleceim, ben gelene kadar asker dinlensin," dedikten sonra Ragp Bey'e dnd: - Sen ne yapacaksn? - nce u stme doru drst bir niforma bulabilseydik... Bu sivillerle kendimi tuhaf hissediyorum. - Ben Muhtar Paa'y grp geldiimi bildireceim, istihbaratta bizim snftan Binba Rfk var, o arada, sen de git onu gr, kalplarnz birbirini tutar, sana bir niforma uydursun. - Tamam... Muhtar Paa'ya syle, bir top bataryas, bir maksim birliiyle ben bu akallarn hepsini datrm, imdi Ayasofya'nn oradan geldim, kof kalabalk bu, bir kumandanlar yok, kararl bir huru hareketiyle hepsini il yavrusu gibi savururuz. - Ben bir Paa'nn emirlerini alaym da nce... 220 Tam gidecekken yeniden Ragp Bey'e dnd. - Sen tanr msn Muhtar Paa'y, hi birlikte oldunuz mu? - Almanya'dan tanrm, bir manevrada birlikteydik orada. - Peki... Ben senden de bahsederim. Ragp Bey, Binba Rfk Bey'i bulabilmek iin nezaret binasna girdi. Uzun ta koridorlar, bir odadan bir odaya koturan subaylarn izme takrtlaryla, telefon sesleriyle, yksek sesle verilen emirlerle nlyor, kaplarn nlerinde bezgin bakl neferler nbet tutuyordu. Ragp Bey, heyecanla yanndan geen gen bir mlazma, 'istihbarat dairesini' sorunca mlazm yzne bile bakmadan cevap verdi: - Koridorun sonundaki merdivenlerden ikinci kata k, orada. stihbarat dairesinin ii maher yeri gibiydi, subaylar masalarndaki manyetolu telefonlarn kollarn evirerek ehrin eitli blgelerindeki askeri birliklere ulamaya alyorlar, neferler srekli notlar getirip masalara brakyor, molla, dilenci, simiti klndaki hafiyeler sokaktaki gevek hallerine hi benzemeyen hzl admlarla ieri girip, bir subaya bir eyler fsldayp yeniden meydandaki yerlerini almak iin gidiyorlard. Oradaki neferlerden birine Rfk Bey'i sorunca pencerenin kenarndaki masada oturmu, bara bara telefonda konuan bir subay gsterdi. Yanna yaklatnda, Rfk Bey, sunturlu bir kfr sallayp telefonu at diye kapatt. Okulda da onun byle sinirli olduunu hatrlayan Ragp Bey iinde bulunduklar koullara ramen glmsedi. - ler nasl gidiyor? Sayfa 88

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Rfk Bey ban kaldrp yle bir baktktan sonra homurdand: - Sen de kimsin? - Galiba vaziyet kt. - Ne diyorsun be adam, kimsin sen? 221 - Beni de tanmayacak kadar akln kartna gre hakikaten vaziyetimiz pek fena olmal. Rfk Bey, bu sefer dikkatle yzne bakp birden omzuna vurdu, - Allah cezam vermesin, bu ne klk, sen de m istihbarata girdin? - Sen buradan pek fark edemiyorsun ama dardaki-ler zabit niformasndan pek hazzetmiyorlar, yol boyu yedi tanesinin lsn ben saydm, Spathari'yi de gzmn nnde vurdular. Nianta'ndan buraya niformayla gelseydim, ben de imdi onlarn yannda olurdum. - Sen Nianta'ndan m geliyorsun? - Evet, her yan dolatm... Dardakilerin kalaba-lklna bakma Rfk, bir top bataryas, bir maksim mfrezesiyle hepsi dalr, kumandanlar yok balarnda. - Sen ne diyorsun, her an saylar artyor, baksana daha imdi haber aldm, Zincirlikuyu'dak Beinci Alay'la, Yedinci Alay'n ikinci taburu da isyanclara katlmak zere yola km. - Rfk, sana ben gzlerimle grdm diyorum, kararszlar, sen Muhtar Paa'ya syle, ben gnllym, bana bir topu bataryas ile iki ar makinelisi olan bir tabur verin, iki saatte stanbul'u stliman yapaym. - Meclis binasn sardklarn biliyor musun? - Sana oradan geliyorum diyorum Rfk, kulan da m iitmiyor? - Gel ben seni paann yanna gtreyim en iyisi, sen grdklerini bizzat onr anlat. - nce bana bir niforma bul, bu sivillerden kurtulaym. - Benim bir yedek takmm olacak, artk uyduu kadar, onu giy. - Nerede? Yan taraftaki kk bir odaya getiler, Rfk Bey, dolabndan bir binba niformas kartp verdi, sonra rahata giyinebilsin diye yeniden alma odasna dnd. Ragp Bey, niformalarn giydikten sonra derin bir 222 'oh' ekti, kendini plakm gibi hissetmekten kurtulmutu. Geriye dndnde, ierdekilerin sevinle barp birbirlerinin omzuna vurduklarn grd. - Ne oluyor? - Birinci Svari Tugay geliyor, birazdan meyda" girer... Gel, st kata kp bakalm. Onlar, st kattaki geni pencerelerin oraya vardklarnda, ellerindeki uzun mzraklarn tepelerindeki flamalar rzgrda uuturarak gelen svari tugay drtnala meydana girip dorudan kalabaln stne saldrd. Yukardan baktklarnda, svarilerin kalabaln arasndan geerken, arkalarnda, bir ocuun kuma parmayla izdii izgi gibi insanlardan boalm bir koridor braktklarn grdler. Svariler meydann iinde atlarn drtnala koturarak daireler iziyorlar, getikleri yerlerde insanlardan boalm izgiler oalyordu. Sonunda meydan bombo kald. Biraz nce oray dolduran binlerce insan, sanki meydan seyredenler onlar kendi hayalhanelerinden uydurmular gibi yok olmulard, yalnzca svarilerin nal sesleri duyuluyor, baka hibir ses kmyordu ssz meydanda. Biraz nce orada binlerce insann durduunu gsteren hibir iaret kalmamt. Rfk Bey, Ragp Bey'in srtna vurdu - Aferin svarilere, bak, bunlar da bazen ie yaryor. Svari tugay, meydanda son bir tur daha attktan sonra kendileri iin alan byk kapdan kasntl bir trsla nezaretin bahesine girmeye balad. Ragp Bey, svarilerin giriiyle ilgilenmeden, meydana alan dar sokaklara bakyordu, svariler kapdan ieri girer girmez, sokaklarn ularndan kalabalklar yeniden krra-ya balad. Ragp Bey, yzn buruturdu. - Bouna sevinme Rfk, bu i yle sirk gsterileriyle hallolacak i deil, be dakikaya kalmaz meydan gene dolacak. 223 O szn tamamlarken meydan da yeniden dolmaya balamt; en nde tfekleri ellerinde avc taburlar, arkalarndaki sivil kalabalkla birlikte hzla oalarak bahe parmaklklarna yaklayorlard. Sayfa 89

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Rfk beni Paa'ya gtr, bu iin benim dediimden baka hal aresi yok, mutlaka bir huru hareketi yapp bu kalabal pskrtmeliyiz, bak sylyorum, her dakika aleyhimize alyor. - Gel hadi gidelim, beni inandrdn ya, Paa'y inandrabilecek misin bakalm. Merdivenlerden hzla inerek Muhtar Paa'nn bekleme odasna gittiler; oda, subaylarla, habercilerle, yaverlerle doluydu, herkes bir an nce paay grmek, ona getirdii haberleri aktarmak istiyordu. Rfk Bey, bayaveri bulup bir kenara ekti. - Ragp Bey, biraz nce Meclis binasnn oradan geldi, btn avc taburlarnn mevkilerini, silahlarn grm, Paa'ya mhim maruzat var, Paa da kendisini Almanya'dan tanyp sever, gzn seveyim, geciktirilecek bir vaziyet deil. Bayaverle Rfk Bey, daha nce birka grevde birlikte almlard, hukuklar eskiydi, onun yle olur olmaz eyler iin Paa'nn huzuruna kmayacan da biliyordu. - Sizi ieri alacam ama be dakikanz var, Binba ne anlatacaksa abuk anlatsn. eri girdiklerinde Muhtar Paa, masasnn banda dimdik durmu, evresindeki kxrmayl arnn anlattklarm dinliyordu. Yakkl bir adamd, iyi bir asker olarak tannr, subaylarndan sayg grrd, uzun yllarn Almanya'da geirmi, orada da askerliiyle olduu kadar kl oyunlarndaki mahareti ve gzel hanmlar" nez-dindeki baarlaryla kabul grm, Alman askeri aristokrasisinin dostluunu kazanmt. imdi ise ne yapacam bilemiyor, budalaca bulduu bu ayaklanmay nasl bastracana karar veremiyordu; kendine bal askerlerin kann dkmek ona ar geliyor ama askerleri tarafndan kuatlmak da onurunu yaralyordu. 224 ki binbann karsnda hazrolda beklediini grnce, biraz sinirli bir sesle sordu: - Ne var? - Efendim, Ragp Bey, Meclis binasnn oradan geliyor, isyanclarn yaknna kadar sokulmu, msaade ederseniz bir maruzat vard. Muhtar Paa, yle bir bakt. - Ragp, sen bizim Ragp deil misin, Almanya'daki manevralarda madalya alan yzba? - Evet Kumandanm. - Sen karargha m tayin oldun? - Hayr Paam, benim birliklerim isyanclara katlnca buraya geldim. Paa, ban sallad. - Evet, peki Ragp, syle, ne var? - Paam, ben sabahleyin Nianta'ndan buraya kadar sivil kyafetle yryerek geldim, isyanclarn arasndan getim. Dardakiler kara kalabalk Paam, askerden ok babozuk var, askerin banda bir kumandan yok, yle aylak aylak bir yerden bir yere dolap rastladklar zabitleri ldryorlar. Bir topu bataryas ve makineli tfek birliiyle yarm saatte hepsim datmak mmkn, msaade ederseniz be vazifeye talibim. - Sence onlar yarm saatte databilir misin? - Datrm Paam, kararl bir birlikle ar silahlar grdkleri anda dalacaklarna eminim, zaten stanbul'a da yabanclar, gidecek yerleri yok, hepsi klalarna dneceklerdir, akam da elebalarn yakalarz. Muhtar Paa, masann stnde duran bir harita sopasn alp izmelerine vurmaya balad. - Evet, seni tanrm, sylediklerine de inanyorum ama Sadrazam Hazretleri'nden biraz nce kesin emir geldi, isyanclara asla ate almayacak deniyor, Harbiye Nazr istifa etmi. Hatta isyanclarn saldrmas halinde bile ate almamasn istiyorlar ama saldrrlarsa ate edeceimi sadarete bildirdim. - Paam, zatliniz benden iyi bilirsiniz ama demiri tavnda dvmek lazm, ge kalrsak dier asker de isyaIsyan Gnlerinde Ak 225/15 na katlacak, u anda istanbul'daki birliklerin ou kararsz ama her geen saat isyanclarn lehine, bizim aleyhimize iliyor. Paa, bir trl karar veremiyor, kendi askerlerine saldrmaktan ekiniyordu, ama asl, bu ayaklanmann sebebini kendisine izah edememesi, ayaklanmann arkasnda kimin bulunduunu bilememesiydi onu kararszla iten. syanc birliklere ate at zaman kime ate am olacakt; onu dndren, isyanclarn arkasndaki, kim olduunu bilmedii gt, sonunda kendi ba derde girebilir, askerlerini ldrm bir hain durumuna debilirdi. O srada ieri bir yaver girip Paa'ya bir telgraf uzatt. Paa telgraf Sayfa 90

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak okuduktan sonra Ragp Bey'e bakt. - Meclis-i Mebusan'dan bir grup, Padiah Hazretle-ri'yle grmek zere saraya gidiyormu, grmenin sonucunu beklememiz emrediliyor. Ragp Bey, Paa'nn neler dndn bilmiyordu, bu ayaklanmann siyasi yn aklna bile gelmemiti, yalnzca gzlerinin nnde bir subay ldren askerlere haddim bildirmemek, payitaht onlara brakmak dncesi, onu fkeden deli ediyordu, bir an kendini kaybetti. - Hata ediyorsunuz Paam! Muhtar Paa, Ragp Bey'e dnp baktnda, gzlerinde gerek bir askerin hiddeti vard. - Anlamadm Binbam? Ragp Bey, ileri gittiini, sayg snrn atn fark etti. - Paam, bu akam bu isyan bastramazsak yarn payitaht isyanclarn olur, btn birlikler onlara katlr, her geen saniye cretleri ve gleri artacaktr. Muhtar Paa, artk Ragp Bey'i dinlemiyordu. - kabilirsiniz Binba, saraydaki grmenin neticesini bekleyeceiz. Ragp Bey, "Biz bu stanbul'u bugn, bu saatte kaybettik Rfk," diye homurdanarak odadan karken, Meclis-i Mebusan'dan kendisine temsilciler gnderilen yal 226 Padiah da, dudann kenarna ilitirdii sigarasnn dumanlar arasndan ihtiyar bir falc gibi kaygyla bakyor, bir zamanlar yzne bir heybet veren iri burnuyla knal sakal imdi bir panayrda yzne taklm takma bir maske gibi onu gln ve gsz gsteriyordu. Gen bir mabeyincinin getirdii bir rota yle bir gz atp yanndaki sehpann zerine brakt. Doktor Reit Paa, Pa-diah'n azndaki sigaray unuttuunu, dudaklarn yakacan dnyordu ki sigaray alp tablaya bastrarak sndrd, yenisini yakmadan nce derin derin iini ekti. - u hale bak Doktor, mr hayatmzda bamza gelmeyen rezillik, dnyay terke hazrlandmz u ihtiyarlk gnlerinde bamza geliyor, payitahtmzda askerlerimiz zabitlerimizi ldryor, iki ksm asker kar karya geliyor. - Siz niye hayflanyorsunuz Sultanm, aske" kullarnz her yanda, "ok yaa Padiahm!" diye baryorlar, size ballklarn haykryorlar. Padiah, byk bir kederin iinde kendisinden daha aresiz biriyle karlaanlarn anlayllkla alaycln 'i ie getii glmsemesiyle Reit Paa'ya bakt. - Doktor senelerdir yanmdasm, u odada devletin halleriyle alakal neler grdn, benden neler dinledin ama hibir ey renemedin, iyi bir doktorsun, velakin siyasetten hi anlamyorsun. Padiah'n, evresindeki herkesi kmseyen bu kendini beenmi hallerine alkn olan Doktor, boynunu bkt. - Sizin yannzda kim aciz gzkmez ki Sultanm. - yle deme Doktor, u sra aciz olan, naar olan benim, yle bir kumpasn iine drdler ki beni, iinden kmann mmkn yok. - Neden byle soy yorsunuz Sultanm, askerleriniz adnz haykryor. - Ah Doktor ah, grmyor musun, adm baranlar, bu sava kaybedecek olanlar, kaybedenlerin adn bard adama ne olur biliyor musun? 227 Reit Paa, 'n 3 olur' diye sormaya cesaret'edemedi, Padiah da zaten ondan bir ey sylemesini beklemiyordu, kendisi devam etti: - Taht kaybetmek, hatta, Allah muhafaza, kelleyi kaybetmek va*- bu ite, ldme yanmam lakin oluu-muz ocuumuz ayaklar altnda ezilir, bundan e'ndielenirim. Daha ilk andan itibaren bu ayaklanmada Padiah'n parma olduunu dnen Reit Paa, yal adnm, kimseye gvenmeyen tabiat nedeniyle kendisine de" dorular sylemediini dnd, gzlerinde beliren kukuyu Padiahn grmesinden ekinerek ban ntte edi. Hayat boyunca btn gcn karsndaki insanlarn dncelerini anlamaya harcayan; hem srekli baka insanlarn peinden koup onlar yakalamaya alan bir avc, hem de bakalarnn kendisini ldrmelerinden korkan bir av gibi yaadndan, avcnn daj avn da sezgilerini kendinde birletiren, evrerinde dolaan duygu bulutlarn bir paratoner gibi toplayacak melekelerini keskin otirm. olan Sultan, doktorun ne dndn u ^ heme* tahmin etti. - Bana inanmyorsun deil mi Paa? - Estafurullah Sultanm, Dr kulun haddine mi Sayfa 91

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak inanmamak... Padiah birden glverdi, karsndakini zor durumda yakalamaktan neelenmiti. - Elbette kimse bir padiaha, saha inanmyorum, demez Doktor, diyemez, ama inanmadklar zaman bunu saklamak iin hepsi ayr bir hareket yapar, ben, bana inanmadklarn, fikirlerini saklamak iin yaptklarndan hissederim, sen ban nne eersin mesela, gzlerini baklarsn, biraz nce yaptn gibi... Sonra yeniden eski haline dnd, yz asld. - Ben sana hep sylerim cinai romanlar oku diye, hayatn ve iktidann srr o kitaplarda... O zaman vakalar lahlil kabiliyetin artar... u yaadmz hadiseler-dek f;arabei grmyor musun Doktor, dikkatli bakmaya i Jkn olsan grrdn... ttihatlarn getirdii avc 228 taburlar ayaklanm, bunlar kime kar getirmilerdi, bana kar getirmilerdi, imdi bunlar kendilerim getirenlere bakaldryor... Birinci Ordu Kumandan Muhtar Paa'nn emriyle Birinci Ordu yle bir kprdansa bunlar ezer, zaten avc taburlarnn banda zabitleri yok, ya askerler ldrm, ya zabitler canlarn kurtarmak iin kam... Ama Birinci Ordu kprdamyor... Niye, Doktor? Niye Birinci Ordu harekete gemedi? te bu beni dndryor... Bir sigara yakt yeniden. - Sabahtan beri jurnaller geliyor, elbette her yanda olanlardan haberim var, ama emir vereceim kimse yok... Birinci Ordu kmldamyor, Sadrazam kmldamyor, grnrde isyanclar ttihatlara kar ama ttihatlar da kprdamyor... ttihatlar, Sadrazam'a biraz tazyik etseler, Muhtar Paa'ya, "Yr, biz arkandayz," deseler, isyan bastrrlar. Demiyorlar.. Kendisine birisi saldrmas iin emir vermedike Muhtar Paa'nn kmldamayacam, kendi bandan korkacan biliyorlar... Syle bana Doktor, ttihatlar niye bir gayret gstermiyor, ne oldu merutiyetin kahramanlarna, niye sustular... Benim dmanm, onlarn sessizlikleri ite Doktor. Reit Paa'nn bu sefer gerekten akl kart. - Peki kim yaptryor bu isyan Sultann? - Hasan Fehmi Bey'i kim ldrttyse, isyan da o karmtr Doktor. Doktor elinde olmadan bard: - ttihatlar!.. Padiah sesini karmadan pencereden dar, dolgun bir mavilikle yakamozlar saarak akp giden Bo-az'a bakt, Reit Paa'nn sylediini tasvip eden bir hali yoktu. Sessizlik uzaynca Reit Paa dayanamad. - ttihatlar deil mi? - Onlarda bu akl olduundan pheliyim Doktor, bu ileri becerebilecek olsalar oktan imparatorluun iplerini ellerine geirirlerdi ama yapamadlar... stan bul'un efendisi olamadlar... Selanik'in efendisi olabildiler ancak... Niye Selanik, diye sormalsn Doktor... n229 k ttihatlarn kontrolndeki nc Ordu Selanik'te... nc Ordu'yu buraya getirmeden stanbul'un efendisi olamayacaklar, bunu biliyorlar. Ama o orduyu buraya nasl getirecekler? Reit Paa'nn kendisini hayranlkla dinlediini grnce, iinde bulunduu durumun belirsizliine ramen, kendi aklnn ve stnlnn karsndaki insanlardaki yansmasn her grdnde olduu gibi memnun oldu. - nc Ordu'nun askerleri yaknda payitahta gelecek Doktor, ordunun geecei yerlerde iae ambarlarn oktan kurdular, ben de, bunlar niye byle malzeme yyorlar diye merak ediyordum, geri bir ara aklmdan da gemedi deil ama Birinci Ordu varken nasl olacak diyordum.. Birinci Ordu'nun byle ie yaramaz hale getirilebilecei aklma gelmemiti. Reit Paa kafasn sallad, kendi kendine mrldand: - Demek ttihatlar... - Btn bu ileri ttihatlarn dzenlediinden pheliyim Doktor. Reit Paa, kendini tutmasa sinirlenip, 'eee kim o zaman' diyecekti ama kendine hkim oldu, bir ocuk gibi Padiah'n yzne merakla bakt. - Bunlar yapmak iin bir kere akl lazm, ki bizim ttihatlarda akl yoktur, Talat biraz aklldr onlarn arasnda... kincisi, byk para lazm... Para kimde var Doktor? Reit Paa, az kald ki, 'sizde var Padiahm' diyecekti ama gene son anda susmay baard. Padiah birdenbire hi ilgisiz gzken bir soru sordu: - Enver imdi nerede Doktor? Reit Paa btn saflyla hemen cevap verdi: - Berlin'de... Sayfa 92

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Sonra, birden kendi cevabyla irkildi: - Almanlar... Almanlardan m phe ediyorsunuz Padiahm? 230 - ok muhtemeldir Reit Paa... ok muhtemeldir... - arp Alman sefir-i kebiriyle grseniz. - Glerler bana Doktor, ne diyecek adam, biz yaptk m diyecek... Sen de syledin, isyanclar benim adm baryor, ben hangi delili gstereceim Almanlar sulamak iin? Paa'nn akl iyice karmt. - ttihatlar ihaneti bu raddeye gtrebilirler mi Padiahm? - ou bunun farknda bile deildir, onlar mrtecilerin ayaklanmasn, Padiah'n tertibini bastrdklarn dnecekler... Tepedeki birka kii bilir ancak, onlar da bunun imparatorluun menfaatine olduuna kendilerini inandrmlardr. Tam bu srada, ieri Padiah'n yaverlerinden biri girdi, eilip Sultan'n kulana bir eyler fsldad ki, Reit Paa'ya fsltlar arasnda sanki 'avu' diye bir ey sylenmi gibi geldi ama bundan emin deildi, Padiah telala ayaa kalkt, kendisiyle birlikte ayaa kalkan Doktor'a nazike glmsedi. - Doktor, ortalk kark, seni sarayn arabalarndan birisiyle gtrsnler, senin araban da saray arabasn takip eder. Yaverine dnd. - Paa'nn yanna drt de svari verin, yolda bana bir ey gelmesin. Evine vardn da bana haber verin. Doktor kapya doru yrrken, Padiah da kendi alma blmne alan gizli kapya doru hzla ilerlemeye balamt, birden durdu. - Doktor, senin evin Anadolu yakasnda, bugn karya geme, hem benim her an sana ihtiyacm olabilir, hem de yol uzun. Mahdum bey Nianta'na tanm diye duydum. - Evet Sultanm. - Sen mahdum beyin yanna git bu akam. - Ba stne Padiahm. 231 Yldz Yokuu'ndan inerken, Hassa Alay askerlerinin iki sra halinde dizilmi olduklarn grd, muhtemel bir saldrya kar tedbir alnmt; askerlerde de, balarndaki subaylarda da nemli bir olayn paras olduklarn dnmenin getirdii kasntl bir ciddiyet vard. Bu zavallcklar, tarihin sk sk yrtlp yeniden yazld bir diyarda, tarihin yeniden yazlmakta olduu bir faciann tam ortasnda duran adamdan, hayatlarn uruna fedaya hazrlandklar Padah'tan yalnzca yz metre uzaktaydlar ama hibir zaman neler olup bittiini renemeyecekler, gerekleri bilemeyeceklerdi. "Ben bile bilmiyordum," demiti Reit Paa daha sonra Osman'a, "hl da bilmiyorum, Padiah'n syledikleri aklma yatt ama onun da bir iler evirdiine eminim, yle hareketsiz durmamtr o, ama dndklerini hi kimseye anlatmazd, kimseye gvenmezdi, ama imdi seninle konuurken anlyorum ki, ben de ona gvenmiyor-muum, ne bileyim, belki de bir padiahla kurulan ilikide gven aranmamal." Vakit akamstne yaklayordu, glgeler uzamaya balam, sokaklara sakin bir serinlik inmiti, Akaret-ler'de yan yana munis sar kediler gibi dizilmi evlerde, evlerin nndeki tomurcuklan kabarm atkestanelerin-de, arka taraflardaki bostanlardan szan imen kokusunda, arabann nnden kap gidiyormu gibi gzken parke tal yolda, tekerleklerin atrtl sesinde Reit Pa-a'nn houna giden bir akaclk, bir hafiflik, bahara zg bir hafifmereplik vard. Paa, Padiah'n anlatt tehlikenin aslnda kendisini de hedef aldn bilmeyecek kadar dnyadan habersiz deildi; Padiah'n kellesi derse, onunkiyle birlikte yaknlarnn kellesi de derdi, bu bir gelenekti ve her ne kadar aralarnda tam bir gven bulunmasa da, Dok-tor'u, Padiah'm en yaknlarndan biri olarak tannyordu ama bu lmcl ihtimal onu ok fazla tasalandrmyordu. htiyarladna inandndan beri hayata gizlice ksm, ihtiraslarndan uzaklam, tevekklle ayrl 232 nn beklemeye balamt; o, iinde yaad btn ihtiama ve zenginlie ramen hayat kadnlarla len erkeklerdendi, kendisinin eskisi kadar gl ve etkileyici olmadna karar verdiinden beri hayat da onun iin eski ekiciliini kaybetmiti, bu, onun kimseyle paylamad basit ama belirleyici srryd; bundan sonra olacaklar onu ok fazla ilgilendirmiyordu, uzak bir Sayfa 93

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak akrabaya ait dedikodular dinler gibi anlk bir merakla ama fazla alakadar olmadan yayordu artk. Hikmet Bey'in konana vardklarnda, sarayn armasn tayan arabayla muhafzlar gren bahvan koarak gelip demir parmaklkl byk bahe kapsn at, arabalar bahe yolundan hzla geip konan nnde durdular. Drt muhafzla bir saray arabasnn geldiini haber alan Hikmet Bey, babasna bir ey olmasndan kayglanarak kapya gelmiti, Reit Paa'nn arabadan indiini grnce ii rahatlad. - Buyrun baba, ho geldiniz... - Padiah fermamyla sana misafir geldim Hikmet, bu gece sende kalmam emredildi. Saray arabasyla muhafzlar geri gnderip ieri girdiler. - Olanlardan haberin var m? ~ Herkes kadar, askerlerin eriat isteriz diye ayaklandklarn duyduk, sabahleyin bir ara Takla tarafndan bir-iki el silah sesi de geldi ama sonra ne olduunu bilmiyorum, arkadalar evden kmasn, ortalk kark diye haber gndermiler, ben de kmadm. - yi yapmsn... Askerler, Meclis'le Harbiye Neza-reti'ni sarm bekliyorlar, Harbiye Nazr istifa etti. Meclis'ten bir heyet de Padiah' ziyarete geliyordu, sanrm genel af kacak. Bu akam iin rengi belli olur. Hikmet Bey, babasn alma odasna ald. Buras, ieri giren herkesi yabanclndan soyan, yar yarya indirilmi panjurlaryla azaltlm, insann okamaktan holanaca bir krk gibi yumuak bir huzurla doluydu. Hikmet Bey'in ocukluundan beri kulland ngiliz sabunu, ttn ve kitap kokusundan mteekkil, er233 keksi olmasna ramen, yalnzln krlganln da iinde barndran bir rayihas vard. mine yaklmt, kelere yerletirilmi kk abajurlardan, kaygan glgeli turun rengi bir k yaylyordu. - Bir yorgunluk kahvesi ier miydiniz baba? - eyim, iyi olur. Hikmet Bey, kahve getirmelerini syledi. Babas, yeniden yerine dnp oturan oluna dikkatle, salnn nasl olduunu anlamak iin bakt. - yi grnyorsun. - yiyim. Hikmet Bey'in yzndeki solgunluk gitmi, yerini salkl, dinlenmi bir ifadeye brakmt, yzne bir hercaimeneke grnts veren gzlerinin altndaki mor haleler kaybolmutu. Gzleri gene usulca ama daha canl bakyordu, yakkll da sanki biim deitirmi, biraz daha sradan, biraz daha az fark edilir bir hale gelmiti. Byk aclar yaam kederli insanlarn yznde grlen, bakalarn dayanlmaz bir cazibeyle iine eken o ilahi sessizlik izgilerinden silinmi, daha derine gizlenmiti; o keder bazen kendi varln bir bakta, bir mimikte ama mutlaka bir harekette belli ediyordu. Yeni evinde, Hediye ile birlikte mutluluk denemese de mutluluu andran bir huzur yayordu; ruhu da alma odas gibiydi, rahat, sakin ama hayata biraz uzak ve kendi iine kapal... Arada bir annesini ziyarete gidiyor, zaman zaman arkadalaryla buluuyor, siyasetten konuuyor, ttihatlar eletiriyordu, ama eletirileri bile olgunluk kazanmt, eskisi kadar atak ve hrpalayc szckler kullanmyordu, yalnzca inand dorular sylyordu ve bunlar sylemek ona yetiyordu. Geceleri alma odasndaki koltuuna yerletiinde, Hediye de yanna oturuyor, onun kitap okuyuunu hi konumadan seyrediyor, bir arzusu olursa, bunu daha Hikmet Bey sylemeden sezmek iin dikketle bekliyor, bu arzu ne olursa olsun, her zaman daha Hikmet Bey'in aklndan geerken seziyordu. 234 Bir arkdaki gl ve tiz bir ykseliten sonra gelen bir duraklama, bir soluk alma aral gibiydi o gnlerdeki yaam ama Hikmet Bey, kimseye sylemese de, arknn bittiini dnyordu. Bu sknetin, iki k arasndaki bir duru olduunu, yeni ve gl bir notann tam a eiinde bulunduunu bilmiyordu. Akam yemeini baba oul babaa yediler. Hediye hi ortada gzkmedi. Hikmet Bey'i, her zaman birlikte yemek yedii Hediye'yi babasnn yannda sofraya davet edemeyecek olmann utancndan kurtararak, sevdii adamn efkatini ve minnetini bir kere daha kazand. ylesine mutlak bir sevgiyle balyd ki Hikmet Bey'e, her dncesi, her duygusu, her gds, erkee biraz daha yer aabilmek iin asl sahibine ait yklerden boaltlm, kendisine, kendi ruhunda hi yer kalmamt. steklerinden, zevklerinden kendi iradesiyle vazgemi, mutluluunu tmyle Hikmet Bey'in mutluluuna balamt; bir bakasna hznl grnebilecek bu korkun vazgei, Hediye'yi mutlu edebilen tek varolu tarzyd, o hayata Hikmet Bey'in elleriyle tutunmu ve yaayabilmek iin Hikmet Sayfa 94

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Bey'e daha sk sarlmaktan baka hibir are brakmamt kendisine. Bu dehet verici balanma sayesinde, Hikmet Bey'i, ne zaman varlyla ne zaman yokluuyla memnun edebileceini, Hikmet Bey'in kendisinden bile nce fark edebiliyordu. Yemekte, Hikmet Bey, 'ok iyi bir mahsul' dedii deerli bir Fransz arab ikram etti babasna, evlendikten sonra durulan eski yosmalarn ho grlen kk koket-likler yapmas gibi Hikmet Bey de gemite kalan pahal zevklerinder bazlarn srdrmekten, dama kadar hafzasna da ho gelen bir tat alyordu. Kendi kanl maherini yaamaya hazrlanan ehrin ortasnda, hayata deiik sebeplerden dolay biraz kaytsz olan baba oul, kendi geleceklerini de ilgilendirecek olan olaylardan, tuhaf, handiyse gln bir aldrmazlkla sz ettiler. - Ne olacak sizce baba? 235 - Bilemiyorum Hikmet, ama hayrl bir eyler olmayaca artk mehulmz deil, her eye hazr olmak la-im geliyor... Benim istikbalim, mevkimden dolay Padi-al'm istikbaline bal, bugn grp iittiklerimden sonra onun istikbaliyle de ilgili pek mitvar deilim... Bizim gibi ihtiyarlar iin yolun sonu yakn gzkyor; eh, ben yaayacam yaadm, dorusu ya kader bana cmert davrand, bundan sonra biraz eli sk davranrsa artk bunun da hesabn tutmaya kalkmak benim iin yakk almaz. Ben asl sizin iin endie ediyorum, sizlerin istikbali, ne olacak, nasl bir lkede yaayacaksnz, bu karklktan, kandan nasl syrlacak bu memleket? Bana emniyet telkin eden bir irade, bir kararllk grmyorum ben, bundan sonra daha epey bir zaman bu imparatorluk elden ele srklenir, Allah muhafaza, paralanr diye korkuyorum. O zaman ne yapacaksnz, sen ne yapacaksn, ocuklarn ne yapacak?.. Belki de hep sevdiin, hep gitmek istediin Paris'e g vaktin gelmitir. Hikmet Bey, Paris konusuna hi girmedi, artk hibir yere g etmeyeceini, bir baka yerde bir baka hayat kurmak iin sarf edecek gc kalmadn dnyordu. - syanclarla ordu birlikleri arasnda msademe kar m acaba? -Mutlaka kacak, bugn deilse yarn... Tarihe baktnda grrsn, byle byk olaylar bir kere balad m artk kan dklmeden durmaz... atma kanlmaz... Ama ne zaman, nasl, onu bilemem... Benim korktuum o deil, atma karsa, biri kazanr, yeniden sknet vasl olur; beni endielendiren, ehrin bir vakit sahipsiz kalmas, kimin galip olduunun ortaya kmamas, o zaman ite, yamalar balayabilir, zengin konaklarna, kadnlara tasallut balayabilir... Senin silahn var m? Hikmet Bey, glmsemesini saklamaya alt, ona uzun zamandr kimse, eskileri hatrlatmasn diye silahtan sz etmiyordu. - Bir tabancam var. 236 - yi... Onu elinin uzanabilecei bir yerde tut.... Sizin iki tarafnz da askeri kla, babozuk askerler buralara da uzanabilir... - Kaplar kapattrdm... Fazla da yapabileceimiz bir ey yok baba... Kader diyeceiz, bekleyeceiz artk... Reit Paa, kendi aldrmazln doal karlyordu ama olunun olup bitene kar bu kadar kaytsz kalmas, geleceini ok fazla dnmemesi, daha da kts, bir zamanlar deitirmek iin gizli tekilatlara girip ihtilallere kart lkenin gelecei ile ilgilenmemesi onu tedirgin ediyordu. Birdenbire sz deitirip, - Sen neler yapyorsun, diye sordu. Hikmet Bey, bu sorunun, 'mutlu musun, gemii unuttun mu; Mehpare'yi zlyor musun' somlarnn tmn birden ierdiini anlad, babalarn ocuklar iin duyduklar kaygnn hi bitmeyeceini, bunun kuaktan kuaa tanan bir lanet olduunu, kendisi de baba olduktan sonra renmiti, babasnn iini rahatlatacak bir cevap arad. - yiyim, baba, hakikaten iyiyim... Huzurlu bir hayatm var, maziyle hesabm kapattm, sadece, insann kendi kaderine hkim olabilecei, istikbali deitirebilecei yolundaki kanaatlerim biraz deiti, bu da yaadm hayal krklklar sebebiyle oldu sanrm. ttihatlara ok gvenmitim bir zamanlar ama sonra anladm ki burada politikaya giren herkes biraz Padiah, benim gzmde Enver'le Yldz Saray'nda oturan Sultan arasnda bir fark kalmad artk. Onlar birbirinden ayrt etmiyorum. Hakiki hrriyetin bizim geleneklerimizle attndan da phe etmeye baladm. Sanrm, o yzden hadiseler beni eskisi kadar heyecanlandrmyor, galiba ben bir eit Fransz ihtilali gibi bir Osmanl ihtilali hayal etmitim. Tarihi dikkatli okumamm, buras ihtilallerin deil isyanlarn topra. Ne yaparsan yap, idarenin adn ne koyarsan koy, sonunda gene tepende bir padiah gryorsun. Sayfa 95

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak arap bardan alp imeden nce biraz koklad. 237 - Ne gzel kokuyor, deil mi, arabn yapamadn memleketin ihtilalini de yapamyorsun galiba. arabndan iip yutmadan nce diliyle dama arasnda tutarak, kekremsi tadn altndaki meyve rayihasnn genzine yaylmasn bekledi. - Ama sanrm, siz asl benim hususi hayatm soruyorsunuz. O konuda da size vereceim cevap ayn, iyiyim. Olanlar unuttum. Annemin deyimiyle, bir miktar hayat yorgunu oldum yalnzca. Kendimi tekade ayrdm da sylenebilir ama bunun iin endie etmeyin, gzel bir hayat bu da, en azndan tehlikesiz. Her gn kendime, ben bu hayattan ne bekliyorum, diye sormuyorum artk, o bana ne verebileceini gsterdi, ben ne alabileceimi grdm. Artk hayat kurcalamyorum, hayatn da beni kurcalamasn istemiyorum. Daha baka, daha zevkli dertler yarattm kendime, Cervantes'i, Rabelais'yi okuyorum, ayn asrda yaayan Fuzuli ile Baki'yi de okuyorum, niye onlar neeli ve tenkitiler de bizim bura-lardakiler mahzun ve boynu bkk diye merak ediyorum, bununla alakadar oluyorum. Szn bitiremeden epeyce yaknlardan silah sesleri ve haykrlar duyuldu, bu bir atmaya benzemiyordu, askerlerin havaya ate ettiklerini anladlar. - Bunlar isyanclar, dedi Reit Paa. Dzenli birlikler buralarda ate etmezler, Zincirlikuyu'daki birliklerine mi dnyorlar acaba? - Byle serazata ate etmelerine baklrsa, isyanclar dzenli birlikleri ehir dna srm olmallar. Her ne kadar hayatla ve gelecekle ilikilerinin pek kuvvetli olmadn dnseler de, gerek, karlarna silah sesleri ve asker lklaryla dikilince, ikisi de uzaktan kolay kmsenen lmn, yoksulluun, zilletin, yakna sokulduunda tahminlerinden daha yakc olabileceini fark etti. Bir an ikisinin de aklndan ayn grnt geti, evlerinin krlan kapsndan giren askerlerin onlar aalayarak yerlerde srklemesi, eyalarnn yamalanmas, kadnlarn hoyrat ehvetlere kurban olmas; lmden beter eyler olduunu da hatrladlar. 238 Reit Paa, "Iklar sndr," dedi. Hikmet Bey alma odasndaki klar sndrdkten sonra hizmetkrlara evdeki btn klar sndrmelerini, panjurlar kapatmalarn, kapya kol demirini vurmalarn emretti. Bir an gidip tabancasn almay aklndan geirse de, bunun fazla 'dramatik' olacan dnp vazgeti. Karanlkta pencerenin nnde yan yana durdular, ikisi de atan taraflarn amalarn aka bilmediinden, hangi taraf tutmalar gerektiini tam kestiremi-yordu. Reit Paa her eye ramen Padiah' destekleyen isyanclarn kazanmasn isterken, Hikmet Bey ordunun ve ttihatlarn kazanmasnn daha iyi olacan dnyordu. Sessizce durup beklediler. Silah sesleri uzaklat. Reit Paa, "Sanrm, bugnlk bu kadar," dedi, "gn ola harman ola." Sonra da, "Ben artk yataym, yarn erken kalkp saraya gideceim," dedi. Hikmet Bey, babasn odasna gtrrken, btn gece boyunca Reit Paa'nn Mihriah Sultan hakknda tek soru sormamasnn garipliini fark etmiti; ehir bunca karklk yaarken, babas, eski karsnn halini merak etmemiti. Hikmet Bey, salona dnp tek bana, karanlkta arabn imeyi srdrrken, babasnn, olaylar patlak verir vermez, birini Kanlca'ya gnderip durumu soruturduunu, Anadolu yakasnda isyanc bulunmadn ve evredeki Padiah yaknlarn savunmak iin o blgeye muhafzlar yerletirildiini rendikten sonra gnlnn rahat ettiini bilmiyordu. Elbette babalar, oullarna her eyi sylemezlerdi, oullarnn da babalarna her eyi sylememeleri gibi; baba oul bile olsalar, erkekler arasnda konuulmamas, bir baka erkein nn asla aydnlatmamas gereken karanlk baheler vard, iinde kadn hayaletlerinin dolat, zehirli yemilerinin tadnn bakalar tarafndan bilinemeyecei baheler. Babasnn niye yle davrandn merak ederken, akl kendi gemiine, adn anmad eski karsna, her239 keten, hatta kendinden bile inatla saklamaya alt kendi bahesine kaym, unutmann dehlizlerine kapatt hatralar o dehlizlerden kp gelmiti. Giderken, arkalarnda nasl aclar brakacan bilmesine ramen Hikmet Bey tarafndan, neredeyse, hastalkl bir sevinle karlanmlard. Hatralara dalan Hikmet Bey, yaad ehrin sokaklarnda olup biteni, kendilerim nasl bir sabahn beklediini unutmutu ama Reit Paa tahmininde haklyd; o gn Sayfa 96

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak isyanclar, Birinci Ordu Komutan Muhtar Paa'nm kararszl yznden galip kapamlar ve ok uzun srmeyecek bir zaman iin payitaht ele geirmilerdi. Ertesi sabah, Hikmet Bey ok aracak, ruhunun yalnzca hatralara deil istikbale dair hayallere de hl ak olduunu, derinden sarslarak kefedecekti. 240 XII Hikmet Bey'le Reit Paa'nm, isyanclarn silah seslerini duymasndan -drt saat nce anlamt Ragp Bey ehrin ayaklananlara teslim edileceini. Btn gn, bir saldr emri bekleyerek Rfk Bey'in yannda oturmu, skldka nezaretin bir mahalle kadar byk bahesinin eitli noktalarnda mevzilenmi birlikleri dojap bahe parmaklklarna abanan isyanclar izlemiti. ki kere, ayaklanan askerler nezareti ele geirmek iin saldrya gemi, bir seferinde zerlerine su sklarak, ikincisinde ise bizzat Mahmut Muhtar Paa'mn gelip bana getii birliklerin havaya ate amasyla gerilemilerdi ama Ragp Bey, nezaret bahesindeki birliklerin isteksizliini grmt. Akam, hava kararmaya balarken, nezaretin bando takmnn subaylaryla sivil memurlar, bahede gruplar halinde dolap askerleri isyanclara katlmaya ikna etmek iin uramaya balamlard. Askerlerin isyanclara katlmak iin nezaretin bahesinden ayrlmak istediklerini, homurdandklarn Ragp Bey kendi kulaklaryla duymutu; her geen dakika, tam da tahmin ettii gibi, dzenli birliklerin maneviyat sarslyor, isyanclarn gveni artyordu. Karanlk bastnda, klar yanan nezaret binasna girip Rfk Bey'in yanna gitmiti, sabahki hareketlilik durulmu, herkesin yz aslmt. Rfk Bey'e, "Hi umut yok mu?" diye sormutu. isyan Gnlerinde Ak 241/16 Rfk Bey ban sallamt. - Muhtar Paa'nn Meclis Bakan'na, Sadrazam'a, Harbiye Nazr'na, saldr emri vermeleri iin yalvardn kulaklarmla duydum ama hepsi asla saldrmamasn syiedi. - Rfk, nezaret kuatlm, asker ayaklanm, artk daha ne emri bekliyor ki senin paa? - Ragp, bu iler senin bildiin gibi deil, muhataral iler, yarn emre kar kmaktan Divan- Harp'e verilmek de var... Hatta, bir hain olarak isyanclara teslim edilmek de yazl haritada... Kimin ne yapt, kimin kimden yana olduu belli deil ki, Muhtar Paa ne yapsn? Bir ara, kendisini ziyaret eden mebuslarla gren Padiah'n isyanclar affeden bir ferman yaynladn rendiler. Saat yediye doru, bir yzba telala Rfk Bey'e geldi: - Bizim askerler kaplara yaklamaya alyorlar, isyanclara katlmaya hazrlanyorlar Kumandanm. Rfk Bey yalnzca yzn buruturmakla yetindi, "Ben komutana haber vereyim," dedi; sabahleyin byle bir haber gelse, ortalk birbirine girer, hemen nlem almak iin planlar yaplrd ama artk herkes umudunu kaybetmeye balamt. Biraz sonra Rfk Bey dnd, yz kl gibi olmutu. - Muhtar Paa, Birinci Ordu'nun askeri adan artk bir kymeti kalmadna karar verdiinden istifa etmi, birazdan nezaretten ayrlyor. Ragp Bey, yerinden frlad. - Deli mi bu paa, btn mazisini bir gnde ykyor, tabanszlk etmenin vakti mi Rfk? Rfk Bey, uzun yllardr birlikte olduu Muhtar Pa-a'nn yaptklarn onaylamasa da Paa'y korkaklkla sulamaya da yrei elvermiyordu. - yle deme Ragp, mesele sadece askeri olsa Paa gereini yapard, yiit adamdr, ben ka sefer grdm ama bu defa iin iinde siyaset var, Sadrazam istifa etti, 242 Harbiye Nazr istifa etti, Erkn Harbiye Reisi, askerleri Ayasofya Meydan'na gnderin, isyanclarn silahlarn alp onlarla kaynasnlar diye emir gnderiyor, ttihatlarn gzbebei olan Meclis Bakam bile silah kullanmayn diyor. Ne yapsn Muhtar Paa? Sen dman gster Paa hcum etsin ama kim dost kim dman Paa anlayamad ki... O srada, Ragp Bey'in nezaret bahesine girmesine yardm eden kr Bey de nefes nefese geldi. - Ne oldu, Paa'nn istifa ettii syleniyor, bize de klalarmza dnmemiz iin emir geldi. Rfk Bey, ban sallad. - Paa istifa etti, doru. Sayfa 97

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak subay birbirlerine baktlar. Ragp Bey, hepsinin aklndan geen soruyu sordu: - Biz ne yapacaz? kr Bey bir iskemleye oturup sigara yakt. - Burada bize yapacak bir i kalmad, buralarda oyalanrsak isyanclar dier zabitlerle birlikte bizi de temizlerler, ldrmeseler bile olmadk zilletle karlarz... Bence hemen ehri terk edelim, Edirnekap'nn oradan bir-iki at tedarik edip atalca'y tutmaya bakalm... Selanik bunu stanbul'un yanna brakmaz, yaknda nc Ordu'nun birlikleri harekete geer, onlara katlrz. Ragp Bey, hi dnmedi bile. - Tamam, hadi gidelim. Rfk Bey, ban sallad. - Siz gidin, ben kalyorum, birilerinin buralarda olup bitenden arkadalar haberdar etmesi gerekir, buralar tmden bo brakamayz. kr Bey, arkadan ikna etmeye alt: - Seni ldrrler bunlar. - Kyafetimi deitiririm, Ragp'n sabahleyin benim niformamla deitirdii sivillerim giyerim. Sabah ona bir niforma lazmd, niforma kymetliydi o vakit, imdi bana bir sivil urba lazm, niforma kymetini kay243 betti nk. Bir gn yetti, srtmzdaki niformay braktrmaya. Ragp Bey, niformaya at yakmakla uramak niyetinde deildi. - Hadi gidelim o zaman, kalm buradan. Oyalanmaya gerek yok, daha yaplacak epey i var. nc Or-du'yla geri geldiimizde, niformay bu hale drenlere hesabn sorarz. Rfk Bey sivillerini giydi, subay binadan karken, Muhtar Paa da yan kapdan arabasyla ayrlyordu; ertesi gn isyanclar evini kuatnca Rum balk klnda kap Almanlara snacak ve gemiini bir gnde mahveden btn insanlar gibi, hayatnn geri kalan ksmnda, 'o gn' ne hata yaptn dnecek ama hatann nerede oidtunu bir trl bulamayacakt. Nezaretin bahesinde, yenilen ordularda grlen o byk kargaa yaanyordu. Kadifemsi bir morlukla inen gecenin karanlnda, avular, klarnn dedii her eyin glgesini saldrmaya hazrlanan bir canavara benzeten gazya lambalarn sallayarak, aalarn arasnda askerlerini aryor, grltden korkan svari tugaynn atlan huysuzlap kineyerek aha kalkyor, talara arpan nallarnn sesleri saldrya uradklarn sanan askerlerin tfeklerine mermi srmelerine neden oluyor, subaylarn kaybeden birlikler ayn anda kaplardan kmaya altklarndan birbirlerini iniyor, neferler korkularn bastrabilmek iin kfrler edip yumruklayorlard. Subaylarn ou, ehri terk etmek ii gizlice baheden ayrlyorlard, ayrlmayanlar da ya sokaklarda askerler tarafndan dvlecek ya da daha anssz olanlar kurunlanarak ldrlecekti, kimse ldrlen subaylarn saysn tam olarak bilemeyecek ama krk kadar oldukla - sylenecekti. O l engmede, lk atmaya hazrlanan bir devin az gibi ardna kadar alm byk kaps ve ksz pencereleriyle Harbiye Nezareti'nin grkemli binas, bir 244 yangndan geriye kalm ssz ve zavall bir harabe gibi gzkyordu. subay; karanlktan yararlanarak Mercan tarafndaki kapdan ktlar; kr Bey'le Ragp Bey, sivilleri iinde taral bir celebe benzemi olan Rfk Bey'le helal-leip ayrldlar. kr Bey, "Benim Edirnekap'daki ahrda tandklarm var, oraya gidip birer at tedarik edelim," dedi. - Sen Edirnekap'ya gidip atlar ayarla, benim bir iim var, onu halledip bir saate kadar seni orada bulurum. Bir saate kadar gelemezsem, bil ki bama bir hal geldi, en git. kr Bey'den ayrldktan sonra, Ragp Bey tekkenin yolunu tuttu, ehirden ayrlmadan nce annesinin elini pmek, karsna bir allahasmarladk demek ve eyh'in bu ayaklanmayla ilgili fikirlerini renmek istiyordu. Tekkenin byk kapsn ilk kez kapal buldu, pirin tokma vurup kapnn almasn bekledi. ehirden silah sesleri geliyordu. eyh'in yannda, garip bir aksanla konuan yabanc bir kadnla, on -on drt yalarnda iki olu vard; kadn alyor ama konumasn, hkrmadan, sesini ykseltmeden srdryordu. eyh Efendi her zamanki sknetiyle kadn yattrd: - Siz hi endie etmeyin Emily Hanm, aslnda sizin iin bir tehlike yok ama mademki ekmiyorsunuz, onun da bir hal yolunu buluruz. Sonra kapnn kenarnda, ellerini gbeinde birletirmi bekleyen mride dnd: - Emily Hanm'a bir araf bulsun bizim hanmlar, araflansn, delikanl oullarmza da bizim kyafetlerden getirin, onlar da o kyafetleri giysinler... Sonra bizim kayklardan birini bulun, bizden de iki mrit yanlar.-na katlsn, Sayfa 98

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak skdar'daki dergha gtrsnler... Sonra yeniden kadna dnd: 245 - Sabahleyin de Beylerbeyi'ndeki ahbaplarnzn yanna gidersiniz. Merak etmeyin, bizim mritlerimiz ya-nmzdayken klnza bile halel gelmez. imdi gidin giyinin, sonra yola karsnz... Haydi selametle. Kadn eyh'in elini pt, ocuklar da annelerini taklit edip acemi hareketlerle eyh'in elini ptler. Kadnla ocuklar knca, Ragp Bey'i eliyle yanna ard. - Ho geldiniz Ragp Bey, naslsnz, sizi merak etmitim. - Sa olun eyh Hazretleri, duanz sayesinde iyiyim. Ragp Bey'in kapdan kmakta olan kadnla ocuklarn arkasndan baktn grnce eyh durumu ksaca aklad: - Emily Hanm, tekkeye gelir gider, eski bir elilik grevlisinin zevcesi, kocas lm, o burada kalm. Evinin nnde askerler silah atmlar, o da korkmu, ahbaplarnn yanna gitmek istiyor, bizden yardm istedi. Ragp Bey, bu tekkenin srrna hibir zaman vakf olamayacana, her zaman kendisini artan bir eylerle karlaacana bir kere daha inand. Sonra asl konuya dnd: - Hadiselerden haberdarsnz elbet... - Duydum... Ulema bu hadiseleri asla tasvip etmiyor, tekke eyhleri de iddetle kar bu ayaklanmaya... Hadiselerde din ehlinin hi dahli yok, ortada din adna dolaanlar medrese art birka softayla, Dervi Vahdeti denilen meczup, bir de beline bir haner sokuturmu Said-i Krdi var ki o da ayr bir lem... Size unu ak syleyeyim Ragp Bey, Allah'n, dinin ad ortada ok dolayor, lakin olanlarn ne Allah'la ne dinle alakas var... Olanlarn sebebini bir arayan olursa, bu sebebi dinde aramasn, baka yerlere, dinle hi alakas olmayan yerlere baksn. Sesinin yanklammda, her zaman insann iine ileyen ince bir hzn, hitap ettii her faninin kendisiyle zdelemesini salayan krlgan bir tevekkl bulunan 246 eyh Efendi'nin szlerinde ilk kez bir fke seziyordu Ragp Bey. - Bunlar Padiah melunu tahrik ediyor, dedi. - Hakikat ok kere onu bulduumuzu sandmz yerde deil Ragp Bey, kolay ele geen hakikatlerden daima phe duymuumdur... nanrm ki hakikati ele geirmek iin her vakit biraz zahmet iktiza eder, kolayca yakaladmz sandmz hakikatler ou kere hakikat adna yakalansn diye ortaya salnm yalanlardr. eyh'in sesi her zamanki sknetine kavumutu ama szlerindeki gizli azar, kendi huzurunda uluorta konuulmasmdaki kstahla haddini bildirme isteini Ragp Bey hissedip utand, utancn, aldrmaz bir kibrin altna saklamaya alt. - Peki kim Efendi Hazretleri, ulema deil, Padiah deil, bu mollalar kim tahrik etti, kim askeri klasndan kard? Hakikat ne? - insanlar hakikati istediklerini sylerler hep ama bazeri dnrm ki, onlar hakikat olduuna daha nceden karar verdikleri eyin peindedirler, hakikati deil kendi inandklarnn hakikat olduunun ispatlanmasn isterler... Bu zaaf, insanolunu kr eder Ragp Bey, grmesi gereken nndeyken gremez... Hem hakikati grmek istemezsiniz belki de... Hakikat bize Allah'n bir ltf mu yoksa bir cezas m hi karar veremedim, ben onda hep bir ate sezerim, her gz ona deemez, her el ona dokunamaz, hakikat yakcdr Ragp Bey, onu tutmak h kesin harc deil. Sonra Ragp Bey'den ziyade kendine syler gibi kederle ekledi: - Allah hakikati isteyenlerin yardmcs olsun. Bakalarna aklayamadklar bir kederi ilerinde tayan, sylenemeyen bir srrn ateiyle ikence eken herkes gibi eyh Efendi de her sz, her tartmay, karsndakine sezdirmeden bir i hesaplamaya eviriyor, her zaman, karsndaki kim olursa olsun, szn bir yerinden sonra kendi kendisiyle konumaya balyordu, iinde tad sr ylesine insana ait bir sr, ruhunu ya247 kan keder yle insani bir zaaft ki, onunla konuan herkes, onun szlerinde, onun hesaplamasnda kendine ait bir eyler buluyor, onun gizli kederinin, szckler halinde uuan kvlcmlarndan kendine bir k alyordu. eyh Efendi, Ragp Bey'in, hakikatin ne olduunu kendisinden renmek iin beklediine aldrmadan birden sz deitirdi: - Siz ne yapmay dnyorsunuz imdi? Bu durumda ehirde dolamanz pek emniyetli olmaz, bir zaman tekkede kalmay dnr msnz, buras hl Sayfa 99

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak payitahtn en gvenli yeridir. - Vakit saklanma vakti deil Efendi Hazretleri, msaade ederseniz ben Selanik'ten gelecek orduya katlmak zere ehirden ayrlacam, arkadalarm beni Edirnekap'da bekliyor... Oradaki ahrdan at tedarikle-yip hemen hareket edeceiz. eyh Efendi memnuniyetini belli edercesine glmsedi. - Doru dnmsnz... Selanik'ten ordu hareket etmi L.I peki? - Henz etmemitir, sanmam, ama bunu bu sefillerin yanna brakmayacaklarna eminim, mutlaka bir ey yaplacaktr... Yaplacak her ne ise bize de bir vazife der. Ragp Bey, kzyla evlenip eyh'in damad olduktan sonra da aralarndaki iliki hi deimemi, itiraf edilmeyen bir dostluk eskisi gibi srm, ikisi de dierinin yaptklarndan gurur duymu, karsndakine gvenmiti. Dilara Hanm konusu eyh'in kulana gitmesine ramen eyh Efendi hibir zaman bu konuda Ragp Bey'e bir sz sylememi, bir imada bile bulunmamt. Damadnn, kzndan baka bir kadn sevdiini biliyor ama kendi inancna ve ahlakna aykr olan bu davran, dostu, bunu, kendi inancna ve ahlakna uygun bulduu iin sessizce kabullenip sayg gsteriyordu. Daha sonralar Osman'a, "Kimseyi kendi llerinle yarglama, herkesi kendi lleriyle yargla," demiti, "ahlak248 sz, benim ahlakma uymayan deildir, ahlaksz kendi ahlakna uymayandr." eyh, cppesinin eteklerini toplayarak ayaa kalkmaya hazrland. - Gitmeden validenizi greceksiniz herhalde... - Msaadenizle bir helallemek istiyorum. - Eminim geldiinizi oktan haber almlar, szi bekliyorlardr... Birlikte ayaa kalktlar, eyh, sanki gidebilen birine gpta edermi gibi bakt Ragp Bey'in yzne ya da ona yle geldi. - Bir isteiniz, arzunuz olursa, bana bir haber uu-run. eyh'in bu her zamanki veda szne Ragp Bey de her zamanki cevabn verdi: - Bizi dualarnzdan eksik etmezseniz, bu bize elverir. Annesi, tekkenin harem ksmnda kendisine ayrlm olan sade odada, bana sard beyaz tlbenti, savalarn, glerin, basknlarn, lmlerin darbesini yiye yiye daha gen yata glmeyi kendi aclarna bir ihanet olarak alglayp glmeye dman olmu, bir sevinci nereye, hangi izgilerine yerletireceini bilmeyen atk ehresi, oullarna yaklaan bir felaketi herkesten nce grp nlemini almak istermi gibi dikkatle bakan kk kara gzleri ve ne baknda, ne duruunda, ne ko-nuuunda grld halde, ocuklarnn karlar karlamaz hissettikleri, neredeyse tabiat d korkun sevgisiyle onu bekliyordu. Ragp Bey'e elini ptrrken, koullar ne olursa olsun hi savsaklamad soruyu sordu: - A msn? Bir ey yedin mi? Birden sabahtan beri bir ey yemediini, sabah kahvaltsndan, Dilara Hanm'n ona zorla bir eyler yedirmesinden bu yana ne kadar uzun zaman getiini fark eden Ragp Bey yalan syledi: - Yedim anne... Siz naslsnz, rahat msnz burada? 249 - Allah'a kr iyiyim, rahatm, sen beni merak etme... Askerler ayaklanm diyorlar? - Evet, bir-iki serseri ayakland. - Zabitlere satayorlarm diye duydum. Ragp Bey, annesinin isyanclardan mahalledeki kavgac ocuklardan sz ediyormu gibi sz ettiini duyunca dayanamayp gld; annesinin aslnda neyi sormak istediini anlamt. - Bana sataan olmad anne. - yi... Aabeyinden haber aldn m? - En son Berlin'deydi, tahminim Selanik'e gelmi olmal, onu da merak etmeyin... Ben de birazdan ehirden ayrlp Selanik'e gideceim. - Bu gece kalmayacak msn? - Gitmem lazm, arkadalar beni bekliyor, yola kmadan nce elinizi pp hayr duanz almaya geldim. - Hemen mi gidiyorsun? - Hemen gitmeliyim anne. Uzun bir sessizlik oldu, sonunda annesi yerinden kalkt. - Peki... Vazifen neyse onu yap... Allah muinin olsun. - Bir emriniz, bir ihtiyacnz var m anne? Sayfa 100

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Benim bir eye ihtiyacm yok olum, sen beni dnme. Ragp Bey annesinin elini pp odadan karken yal kadn yandaki kapy gsterdi: - Hatice Hanm'n odas oras. - Ona da bir allahasmarladk diyeyim. - ok oyalanma, yolcu yolunda gerek, ge kalma. - Peki anne. Gelinine duyduu nefreti asla dile getirmeyen, bir gn bile oluna karsndan ikyet etmeyen yal kadn, Hatice Hanm'n kaps almadan nce kendi kapsn kapatp ieri girmiti. Hamileliinin son gnlerine gelmi olan Hatice Hanm, iyi kzartlm bir puf brei gibi imi, elleri, ayaklar boum boum yuvarlaklamt; karn, entarisi250 nin altna sokulmu iri bir kazan gibi duruyordu kucanda. Ragp Bey girdiinde, yanma yerletirdii bir idare lambasnn i karartc, snk nda Kuran okuyordu, kafasn kaldrp kocasna yle bir baktktan sonra, kitab dizlerinin stne brakt ama yerinden kmldamad. Kocasnn bir baka kadn sevmesini affetmiyor, onu affedenleri, kendi babas da dahil, bir dman gibi gryordu; 'ho geldin' bile demeden, ieri izinsiz giren bir hizmetkra bakar gibi aalayc bir kzgnlkla bakyordu. - Naslsnz Hatice Hanm? - yiyim, elhamdlillah. Sesinde, aldatlan ve bunu yalnzca erkeinin deil btn insanlarn, btn hayatn ihaneti gibi grp kendini yapayalnz hisseden kadnlarn, bu aresizlikten kurtulmasna yardm edecek bir umut iin yalvaryla, bu aresizlie srklendii iin duyduu nefretin birbirine kart o souk ve boucu ksknlk hissediliyordu. ihanet, bir akrebin evresine dizilen ate gibi onu ihanete uramam herkesten ayrp yalnzlatryordu. Bu, baka hibir yalnzla benzemeyen, yalnzca ihanete urayanlarn bildii bir kimsesizlik, iine baka hibir canlnn giremedii bir sszlkt. Aldatlan kadnn mrn iinde geirdii bu sszln bykln, br kadna duyulan kskanlk doldurmaya yetmediinde , ihanete uramam herkese ayn iddette bir kskanlk besleniyor, hepsi ayn ekilde kt ve hain gzkyor, kadnn kendisini de bencilletirip hainletiriyordu. Suyun yzne kmasna, nefes almasna izin vermeyen dev yosunlar gibi bedenine ve ruhuna dolanan bu yalnzlktan ve dmanlktan kurtulabilmek iin yalvarmaya ne kadar hazr olduunu hissettiinden, bunu engellemek amacyla souk ve mesafeli durmak zorunda kalyordu. Ragp Bey, karsnn 'siz naslsnz' demediini, bir hatrn sormay bile ondan esirgediini, sanki hemen gitmesini beklermi gibi yerinden kmldamadn gr251 yordu; kader onlar yle bir biimde bir araya getirmiti ki birinin mutlu olmas iin brnn mutlaka mutsuz olmas gerekiyordu. Kendi duygularnda, isteklerinde, sevgilerinde ok masum ve ok hakl olan bu iki insan, bir araya geldiklerinde, sisli bir karanlkta karlaan iki katile dnyorlar, kendi mutluluunu yaatmak isteyen, brnn mutluluunu ldrmek zorunda kalyordu. - Selanik'e gidiyorum, birazdan yola kacam, veda etmeye geldim. - Gle gle. Aldatanlar, aldatmakla yetinmezler; onlar, ihanete urayandan, bunun iin zlmemesini, kahrlanmamasn, dertlenmemesini, sevdiinin bir bakasyla yaad hazzn stne kendi aclarnn glgesinin vurmasna izin vermemesini de isteyecek kadar bencilleirler. hanetin yaratt ve hem aldatann hem aldatlann hayatna yaylan kederli glgeyi, isterler ki aldatlan temizlesin, aldatan vicdan azabndan, sululuktan, bir bakasn haksz yere zm olmann utancndan kurtarsn; bunu elde edebilmek iin aldattklarnn nnde alalmay, kendilerine acndrmay, gln a^abanlklarla bir glck koparmaya uramay mubah sayarlar ama ne yaparlarsa yapsnlar bu armaan aldattklarndan alamazlar; aldatlan, elinde kalan son silah asla kendini aldatana gnl rzasyla teslim etmez. Ragp Bey de, ehrin bir isyanla sarsld o akam, akbeti mehul bir yolculua karken, istedii armaan alabilmek iin farkna varmadan kendisini acndrmaya urat; eer yapt eyin farkna varabilseydi bunu asla yapmazd ama o anda, kendi kederiyle soumu kadnn bir tebessmne, yar karanlk bir odada tek bana Kuran okuyan yalnz kadnn kendisine balayaca bir vicdan rahatlna ylesine muhtat ki kendine hkim olamad. - Bir atma kanlmaz gzkyor, gidip de dnmemek var, hakknz helal edin. Sayfa 101

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Hatice Hamm'n verdii cevab hibir zaman unutmad: 252 - Benim sizde bir hakkm yok. Ragp Bey, karsnn karnna bakt ama artk doacak bebekle ilgili bir sz sylemenin yersiz kaacan anlad. - Sizi daha fazla rahatsz etmeyeyim, allahasmarladk. Hatice Hanm yeniden Kuran- Kerim'i eline alm, okumaya balamt bile, ban kaldrmaya gerek grmedi. - Uurlar olsun. Tekkeden ktnda, isyanclarn kutlama atlar, klarn sndrm ehrin stne, hi bitmeyen bir tar-rakayla, binlerce mermiyi pelerinde kzl izgiler brakan lmcl atebcekleri gibi serpiyordu. ok da uzun srmeyecek bir zaferi kutlamak iin askerler rktc bir grlt yaratmaktan baka bir yol bulamamlar, kendi cokularn paylamayan insanlar korkutmay tercih etmilerdi. Yan banda yrd Hali, kimsenin dinlemedii binlerce yllk bir masal anlatr gibi mrltlarla akyor, arada bir fokurtular karyordu; ksz evlerin nnden geerek Edirnekap'ya doru giderken, Hatice Hamm'n bouk ve kskn sesiyle, lo odada Kuran okuyan hayali, dnp ayaklarna kapanarak af dilemek istekleri uyandryordu. Bunun geici bir duygu olduunu, sabahtan beri grd lmlerin, isyanclar karsnda yaad yenilginin, simsiyah sokaklarda yrrken boynuna bir kement gibi dolanan bu zntlerin hepsinin altnda bir baka grnt olduunu, o grntnn, her eyin olduundan daha acl hissedilmesine yol atn da seziyordu; eer sabahleyin arabann penceresinden baktnda, bo basamaklar yerine orada kendisine son kez el sallamak iin bekleyen Dilara Hanm' grm olsayd, daha sonra yaadklarndan gene zlrd ama kendini byle kaybolmu, hayal krkl ve yalnzlkla boulmu hissetmezdi. Edirnekap'daki ahra vardnda, gecenin serinliine ramen terlemiti; duvarlarna deri koumlarn, boy 253 boy eerlerin, zengilerin, kamlarn asl durduu ahrdan hayvan ve gbre kokan ar bir scaklk ttyordu; kapatldklar blmlerde tuhaf hrtlarla nlerindeki samanlar yiyen atlarn yemlerini inerken kardklar slak seslere, arada bir, bir atn tahta blmelere srtnmesinin ya da huysuzlaan bir ksran ksa kinemesinin sesi karyordu. kr Bey, seyislerin giriteki odasnn duvarna dayanm sigara ierek Ragp Bey'i bekliyordu; geldiini grnce sabrsz bir hareketle sigarasn yere atp izmesinin ucuyla bastrarak sndrd. - Ge kaldn. - Yryerek gelmek zorunda kaldm, atlar hazr m? - Hazr. kr Bey, seyislerin odasna doru seslendi: - smail, arkada geldi, bizim atlar getiriver. Seyislerin odasndan ksa boylu, yz kr kr bir adam kt, Ragp Bey'e, sanki kendisine bir at verilmesini hak edip etmediini anlamak ister gibi yle bir bakp ahrn arka tarafndaki karanla doru yrd, biraz sonra yedeinde iki atla geldi, rahat binmeleri iin atlarn balarn skca tuttu. Atlarna bindikten sonra kr Bey eilip smail'e bir ey verdi. - Sa ol smail Aa, eyvallah. - Uurlar olsun beyim. Ahrdan knca birbirlerine bir ey sylemedikleri halde ikisi de ayn anda atlarn drtnala kaldrdlar, bir an nce bir orduya, dzene, emirlerini dinleyecek olan askerlere kavumak, bu yenilginin utancndan kurtulmak istiyorlard. Surlardan uzaklarken, Ragp Bey, gittiini bile haber veremedii Dilara Hanm' bu karmakark ehirde yapayalnz braktn dnyordu. O gece ehirde silah sesleri hi susmad, binlerce mermi evlerin atlarna l kular gibi patrtlarla yad, bunlar, kazandklar zaferden rken askerlerin kendilerini yreklendirmek ve zgrlklerinin tadn kar254 mak iin sktklar fieklerdi ama Dilara Hanm btn gece bu seslerde lmn sesini dinledi; Ragp Bey'in o korkun tarrakalarm ortalarnda bir yerde, bir tehlikenin iinde olduunu dnp kayglanyordu. Erkekler iin duymaya alkn olmad bu endie, Ragp Bey'e besledii, deniz kular gibi bir trl bir yere konamadan iinde gezinip duran belirsiz duygular, kum ynlarndan bir heykel yapan keskin bir mala gibi sratli darbelerle iddetli bir zleme, vazgeemeyeceine inand bir sevgiye eviriyordu; Dilara Hanm'n ruhundaki, Ragp Bey'in varlnn dolduramad Sayfa 102

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak boluklar, imdi yokluu ok daha kuvvetle dolduruyordu. Ragp Bey'in beendii yanlarn, drstln, cesaretini, duygularna bir karlk istemeyen ketumiyeti, ifadesini soru sormayan sessizliinde bulan nezaketini, yatakta ne zaman hoyratlaacan ne zaman usullaa-can bilen bedenini, btn bunlar zlemle, beenmedii yanlarn, edebiyattaki koyu cehaletini, etkileyici szler sylemekten utanan ksa ve sert konumasn, kat bir disiplinle yetitirilmi insanlarda grlen kvraklk yoksunluunu ise efkatle hatrlyordu. Zamann paralara blnd ve zaman paralarnn her birinin nn bir baka trl olduu hayatta, Ragp Bey, baz zaman dilimlerinde kusursuz, baz zaman dilimlerinde yetersiz gzkebiliyordu Dilara Hanm'a, ama lmn tkenmez na yaklatndan beri, orada yalnzca cesur ve onurlu bir insan duruyordu artk. O sonsuz k, beeniyi hak eden yanlarn parlatyor, kusurlar ise hogryle balanmay hak eden sevimli kabahatlere dndryor, hatta onlara bir saflk, bir masumiyet katarak erkein ekiciliini artryordu. Bir baka vakit olsa, Dilara Hanm, bir erkee duyulan zlemle efkatin, bu muhteem bileimin, kendisini nereye srkleyeceini derhal fark eder, ya kanlmaz bir aka dmemek iin uzaklar ya da en azndan kendisine dnmek, bu duygularnn gzkt kadar gerek olup olmadn anlamaya almak iin bir sre ay255 nrd; ama ehrin bir ocuk gibi korktuu o gece, kendini arzuyla brakt bu duygulara. O duygularn birbirine karmasna, birbirini bytmesine izin verdi, bir ana rahmi gibi istekle besledi onlar; belki bir erkek iin bu duygular hissetmeyi zlemiti, belki de leceinden endie ettii birine kar iinde byyen sevgiyi engellemek alaka bir ihanet gibi gelmiti; nedenini hibir zaman bilemedi. Ertesi sabah lklarla ve kaba saba barlarla uyand. Telala yataktan frlayp pencereye kotuunda, bahe kapsnn nnde 'tersaneliler1 diye bilinen bahriye piyadelerinden neferin, Rum hizmetiyi sktrdn, kz demirlere dayayp entarisinin eteklerini syrmaya altklarn grd. arafn geceliinin stne giyip plak ayaklaryla darya kotu, fkesinden, koca demir kapy tek bana ap btn gcyle, - Brakn o kz, diye bard. Geceden beri ien sarho tersaneli, kendilerine baran bir Mslman kadnla karlanca birden dura-ladlar, edepsizlii srdrmek mi yoksa gerilemek mi gerekiyor karar veremediler. Yedi yz kiilik bir birlik olan tersaneliler, azgnlklar ve serserilikleriyle nlydler; esrar ekerler, klalarnda kadn oynatp olan kapatrlar, esnaf tedirgin eder, hara toplarlard. Btn ayaklanma boyunca isyanc askerlerden hibiri kadnlara sarkntlk etmedii halde yalnzca bu tersaneliler, afyonlu araplarn iip iip sarho bir halde 'eriat isteriz' diye sokaklarda dolarken, ba ak kadnlar da taciz etmilerdi. imdi ise karlarnda bir Mslman kadn vard ve Mslman bir kadna sarkntlk etmek, hele bir 'eriat' ayaklanmasnn ortasnda bunu yapmak tehlikeli olabilirdi. Tersanelilerin kararsz kaldn gren Dilara Hanm daha da cesaretlenip barmay srdrd, barrken biraz da evreden duyanlarn yardma gelmesini bekliyordu: - Defolun buradan, kadnlara saldrmak m eriat!.. 256 Dilara Hanm'n bahvamyla uaklar da gelmi, evre konaklarn kaplarnda tersanelilere kzgnlkla bakan hizmetkrlarn fkeli yzleri belirmiti. O srada, sesleri duyup pencereye kan Hikmet Bey, yandaki konan nndeki isyancy, baran arafl kadn, alayan Rum hizmetiyi grnce, birden kendi ailesi saldrya uram gibi korkun bir hiddete kapld. oktandr uysallnn ve olgun sknetinin altnda yatan sessiz fkesi ayaklanmt; hibir ey dnmeden epeydir kullanmad tabancasn ekmeceden alp beline sokarak, "Gelin benimle!" diye barp merdivenlerden koar adm indi; komu konan bahe kapsna varana kadar, kkte alan adamlar da beylerinin fkesinden kendilerine pay kararak peine taklmlard. - Ne oluyor burada, sizi rahatsz m ediyorlar hanmefendi? Tersaneliler tfeklerine sk skya yapmlar, evrelerinde toplanmaya balayan kalabala, kranta giyimli Hikmet Bey'e, k arafl Dilara Hanm'a bakyorlar, uykusuzluktan ve ikiden kzarm gzlerini her birinin yznde dolatrp bir karar vermeye alyorlard. Bunlarn arasndan birini tepeleseler hepsinin dalacan hissediyorlard ama orta yerde bir de arafl kadn duruyordu, 'tersaneliler Mslman bir kadna satamlar' laf yayld m, balarn bu beladan syramaya-caklarn, subaylarn keklik gibi avland, Sayfa 103

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak btn kentin bir av sahasna dnd u gnlerde kendilerinin tantu-na gidebileceini, kimsenin de serserinin hesabn sormayacan kestiriyorlard. Hikmet Bey aniden dnp tersanelilere kt: - Siz Halife Hazretleri'nin payitahtnda onun kullarndan birini ne cretle rahatsz edersiniz, Mslman bir kadna sarkntln cezasn bilir misiniz? Tersaneliler, tam da korktuklar sz duyunca aralarndan biri yarm az kar kt: - Biz Mslman kadna bir ey demedik, br ba ak kadna ban kapat dedik, o kadar. isyan Gnlerinde Ak 257/17 - Ba ak olan, Mslman hanmn Rum hizmetisi, o da Halife Hazretleri'nin bir kulu, hadi gidin buradan, bir daha da buralardan gemeyin, buras namusu mseccem bir mahalle, burada kopuklua yer yok. Tersaneliler, kendileri iin elencenin bittiini, iin tatsz bir hal aldn anlaynca, "O kar da ban amasn sokaa karken..." diye homurdanarak cakal admlarla sokan kesine doru yrmeye baladlar, soka n kesine geldiklerinde, tfeklerini dorultup havaya birka el silah sktktan sonra, "eriat istiyoruz!" diye bararak gzden kayboldular. Tfek sesleriyle birlikte br konaklarn hizmetkrlar hzla evlere ekilmiler, kaplar kapanmt. Dilara Hanm, Hikmet Bey'e dnd: - Teekkr ederim efendim, sayenizde bu serserilerin errinden kurtulduk. - Estafurullah efendim, benim yaptm bir ey yok, onlar zaten gideceklerdi, bir Mslman hanm rahatsz etmeye cret edemezlerdi. Siz iyi misiniz? - yiyim, sa olun... Zannederim siz Reit Paa'nn mahdumu Hikmet Bey'siniz, tandnz duymutum ama tanmak ksmet olmamt... Buyrun bir kahve imez misiniz? - Rahatsz etmeyeyim efendim. - Estafurullah, ne rahatszl. Dilara Hanm, hizmetkrlar eve gnderirken, Rum hizmetiye de kt: - Neden ban rtmeden kyorsun dar? - Aba tuz bitti deyince kedeki bakkala kadar kouverdim tuz almaya... - Bir daha kadnlardan kimse dar kmayacak, ben syleyene kadar btn dardaki ileri erkekler grecek. Birlikte salona girdiklerinde, ikisinin de biraz nceki olaydan dolay rengi biraz umutu, arada derin bir soluk alyorlard. Yaadklar olayn korkunluunu imdi daha iyi hissedebiliyorlar, tersanelilerden birinin silah dorultmas halinde olabilecekleri ancak imdi d258 nebiliyorlard; olay yaanrken, sratle giden bir trenin penceresinden bakar gibi ayrntlarn pek farkna varamadan, her eyi hzla yaamlard. Akp giden bir manzara gibi duygular karmakark akp gitmi, heyecan ve korku btn izgileriyle ortaya kmamt, ama artk durmular, biraz nce getikleri yerlerde neler olduuna daha dikkatle bakmaya koyulmulard. - Bizim kzn aklszl yznden sizin de banz derde sokacaktk. Bizim iin kendinizi tehlikeye attnz. - Yok canm, dedi Hikmet Bey, sizi grdklerinde zaten korkup ne yaptklarnn farkna varmlard. Ben gelmeseydim de hallolurdu mesele ama birden dayanamadm onlar silahlaryla sizin kapda grnce. Aslnda sizin varlnzn bana cesaret verdiini itiraf etmeliyim, eer orada sizi grmeseydim dar kmakta tereddt edebilirdim dorusu ama sizin onlar benden daha ok korkutabileceiniz! hissettim. Dilara Hanm, kendisini daha nce iki serseriden kurtaran Ragp Bey'le imdi tersaneliler karsnda mdafaa eden Hikmet Bey'in tavrlarn elinde olmadan kyaslyordu. Bir keresinde Hikmet Bey, Osman'a, "Onl-ar hep kyaslarlar," demiti, "grdkleri btn erkekleri birbirleriyle kyaslar kadnlar." Hikmet Bey'in kendi roln nemsemeyen, cesaretini yok sayan, kendini byk tehlike karsnda Dilara Hanm'la edeer gren szlerindeki incelii elbette takdir ediyordu, iyi yetimi bir erkekle Kar karya olduunu anlyordu ama Ragp Bey'n yalnzca dvd serserilere deil kurtard kadna bile meydan okuyan, cesaretini ve erkekliini her an snamaya hazr halindeki vahilik Dilara Hanm' daha ok etkiliyordu; erkeklerin yabaniliini seviyordu. Olayn etkisinden kurtulmaya alan hizmetkrlar ellerinin titremesini nlemeye alarak kahvelerini getirdiler, Dilara Hanm, arafnn ban aarak dank salarn geriye doru parmaklaryla tarad. - Bu halimin kusuruna bakmayn, ]'klan duyunca kendimi nasl dar attm Sayfa 104

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak bilemedim, byle sam bam dank... 259 - Rica ederim hanmefendi, ben sizi byle rahatsz etmemeliydim, zaten hemen kalkyorum. - Ltfen, kahvenizi iin. Dilara Hanm, konuurken ayaa kalkm, altn varakl aynada Hikmet Bey'e sezdirmeden kendisine bir bakm, salarna biraz daha ekidzen vermiti. - Msaadenizle ben stm deitirip hemen geliyorum, ltfen siz rahatnza bakn. Dilara Hanm ktktan sonra Hikmet Bey fincann alp geni pencerenin nne gitti, biraz nce sanki hibir ey olmam gibi sakin gzken baheye bakarak kahvesini imeye balad. Kapnn aldn duyunca, "Ne kadar gzel baheniz var," diyerek dnd ama kapda Dilara Hanm durmuyordu. Bu, bazen Hikmet Bey'in bana gelirdi, karsndaki eyann ya da insann btnn deil, nce yalnzca bir parasn grrd ve ne tuhaftr ki, parasn btnnden nce fark ettiklerine daha abuk balanrd; imdi de gsnn stne kavuturulmu, arasnda kahverengi ciltli kitap tutan bir ift el grd; iaretparmakla-rnn ular belli belirsiz ortaparmana doru eimli, eklemleri minicik kemik kntlar yapan, uzun, beyaz ve Hikmet Bey'in o gne dek grd en masum eller. Gzlerini ellerden, o ellerin sahibinin yzne kaldrd, kahverengi bukleli gr salar bir omzunun stnden gsne braklm, enesi biraz sivrice, geni alnl oval l ir ehre, akaklarna doru incelen kalnca kalar, karsndakinin gzlerinin iine dupduru bakan siyah gzler: bir gen kz yz. Hayatla ilikiye gememi olanlarn cretine ve saflna sahip, genliin kstahln kuvvetli bir terbiyenin altna saklamay baarm, gzelliiyle deil aldrmazl ve dokunulmazlyla etkileyici bir gen kz duruyordu kapda. kisi de birbirlerine bir vakit ayn akn tedirginlikle baktlar, ikisi de o salonda yle birisiyle karlamay ummuyordu. - Annemi mi bekliyordunuz? 260 - Evet efendim, sanrm Dilara Hanm'n kerimesi-siniz? - Evet... Dilevser 'ya siz' demedi ama tamamlamad cmle bu soruyu soruyordu. - Ben komunuzum, Hseyin Hikmet, anneniz burada beklememi sylemiti. - Annemin geldiinizden haberi var m? Dilevser bu soruyu yle bir sormutu ki, 'bu saatte ziyaret biraz tuhaf deil mi' sorusu sylenmedii halde duyuluyordu. Hikmet Bey gld. - Misafirlik iin mnasebetsiz bir saat olduunun farkndaym efendim ama biraz olaanst bir sabah yaadmz iin byle oldu... Umarm sizi rahatsz etmedim. - Estafurullah, ardm sadece... Sabahlar burada pek kimseye rastlanmaz da... Hikmet Bey, Dilevser'in elleri arasnda tuttuu kitaba bakarak adn okumaya alt ama kzn parmaklar harflerin zerine geldii iin gremedi. Ne okuduunu merak etmiti, aka sormaktan da utand. - Okumaya erkenden balyorsunuz galiba. Dilevser de elindeki kitaba, sanki onun orada olduunu unutmu gibi bakt. - Alkanlk, ben kitapsz dolaamam, hep elimin altnda bir kitap bulunsun isterim, annem marazi bir halde okuduumu sylyor... - Neler okumaktan holanrsnz en ok? - Aslnda annem hakl, marazi bir oburluum var okumak konusunda, neredeyse her eyi okurum ama en ok roman ve iir severim. Hikmet Bey, ehirdeki isyan, biraz nce olanlar, hatta Dilara Hanm' handiyse unutmutu, Osmanl'nn payitahtnda edebiyattan konuacak bir kadnla karlaabilmek Hikmet Bey gibi erkekler iin byk bir nimetti. 261 - Kabalk kabul etmezseniz en ok hangi mellifi sevdiinizi sorabilir miyim? - Birok mellifi severim ben ama galiba son zamanlarda en ok Tolstoy diye bir Rus mellifi var onun tesiri altnda kaldm, Anna Karenina adl bir eserini okudum. - Ben de ok severim o kitab. Dilevser karlatklarndan beri ilk kez dikkatle ve biraz da ararak bakt Hikmet Bey'e. - Siz de okudunuz mu? - Evet, geenlerde bir arkadam vermiti, ben zaten Tolstoy'un btn kitaplarn severim, Tolstoy denilince nedense benim aklma kocaman iki avu Sayfa 105

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak gelir, iinden btn hayatn akt iki el, sanki hayatn her vehesini avularnda tayor o adam. - Ben hi yle dnmemitim... Sanrm ben Anna Karenina'nn ektii strabn tesirinde kaldm. Erkekler ne kadar egoist davranyorlar... Kadnlarn his dnyasna ne kadar yabanclar. - Sizce sahiden bu kadar yabanc myz biz kadnlarn his lemine? Dilara Hanm ieri girdiinde ikisi de sanki gizli bir ey konuurken yakalanmlar gibi susuverdiler; aniden beliriveren bu suskunluk, birbirini tanmayan iki insann souk ve skc suskunluu deildi, tam aksine birbirini ok iyi tanyan ve aralarndaki balanty gizlemeye alan iki iliinin, nefes alp veren, canl, neredeyse kendi zel diliyle konuan, bir szden ok daha dikkat ekici, gizli bir su ortaklyla kvranan suskunluuydu. Dilara Hanm, bir anlam veremedii bu tuhaf suskunluu bozarak, "Demek Dilevser'le tantnz," dedi. Hikmet Bey glmseyerek cevap verdi: - Biraz kitaplardan konutuk, lakin tantk diyemeyiz, ben hanmefendinin adnn Dilevser olduunu imdi rendim, galiba bu saatte karsna kp biraz artp rkttm de onu. 262 Dilevser, gen kzlarn, her szckten, bakalarnn tahmin edemeyecei, aklna gelmeyecei anlamlar kar-tabilen duyarllyla, kendisinden bu salonda ilk kez 'kk hanm' olarak deil de 'hanmefendi' olarak sz edildiini duyunca, belki de baka hibir szcn salayamayaca bir heyecan, kendisine hep kapal duran bykler dnyasna bir kap aldm grmenin sevincini hissetti. Dilara Hanm, Dilevser'e neden sabahn o vaktinde salonlarnda tanmadklar bir erkek bulunduunu aklama ihtiyac hissetti: - Hikmet Bey olmasayd bu sabah bamza korkun eyler gelebilirdi. - Nasl korkun eyler anne? - Ah Dilevser, biraz ban u kitaplardan kaldrp etrafna baksan artk... Sabahleyin neler olduunu duymadn m? Olup biteni, Hikmet Bey'in nasl yetitiini, tersanelilerden kendilerini nasl kurtardn, Hikmet Bey'i utandracak bir vgyle anlatt. Hikmet Bey engel olmak zorunda hissetti kendini: - Anneniz nezaketinden dolay biraz mbalaa ediyorlar efendim, ben olmasam da... Cmlesini tamamlayamad, Yldz'dan, sarayn bulunduu yandan mthi bir grltyle birlikte silah sesleri geldiini duyarak kendilerine ait olmayan ama kendi hayatlarn kuatan bir baka gerei, isyanclarn elindeki babo bir ehirde savunmasz olduklarn, krlgan hayatlarnn yeni paralanlarn tehdidi altnda olduunu hatrladlar. Dilara Hanm sanki bir ey grmesi mmknm gibi pencereye doru yrrken bastrmaya alt heyecanyla sordu: - Ne oluyor acaba? - Bilmiyorum, dedi Hikmet Bey, imdi uaklardan birini saraya gnderir ne olduunu renmeye alrm. Babam sabah erkenden saraya gitmiti, inallah kt bir ey yoktur... Ama, siz burada byle yalnz kalamazs263 ni bijdirdi, biraz sonra gelen bir muhafz, "Paa hazretleri Zat- ahaneleri'nin yannda, u sra seninle gremez ama kendisi afiyettedir, olum merak etmesin buyurdular," dedi. Reit Paa, Padiah'la birlikte byk mabeyindeki orta salonda oturmu, Sadrazaml teklif etmek iin adam gnderdii Tevfik Paa'dan gelecek cevab beklerken, skntyla sigara ien Padiah'n, arada bir gz att dardaki kalabaln uultusu arasnda sylenmelerini dinliyordu: - Bak hl bir cevap gelmedi, ben bu adam daha nce de Hariciye Nazr yaptm, Sadrazam yaptm, bu adam o zaman da karar veremezdi, imdi ne sorular soruyor, karar vermek iin neler dnp duruyordur... Geri ben de onu kararszlndan dolay Sadrazam yapyorum ya... u dnya ne tuhaf Doktor, bir adam, imparatorluun, bir kulun kabilecei en yksek makamna, karar veremedii iin kacak. Niye dersen, u sra bize hi karar vermeyecek, hi hareket etmeyecek, hadiselerin tekmln bekleyecek bir adam lazm... Karar veren biri, yanl bir karar verirse nk, neler olur kimse bilmez. O srada kalabalkta bir kaynama oldu. - Ne oluyor Doktor, bir eyler oluyor... Dikkatle kalabala baknca bir bahriye zabitinin kalabaln arasnda olduunu, askerlerin zabiti hrpaladn grdler. Padiah telala ayaa kalkt: - Bunlar bu zabiti ldrecekler Doktor, derhal buna man olmalyz. Padiah, yaverini armak iin azn at srada ieri Ur mabeyinci girdi. Sayfa 106

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Bamabeyinci Ali Cevat Bey dndler efendim, huzura kabullerini istirham ediyorlar. Tevfik Paa'ya. gnderdii adamnn dndn duyunca, Padiah bir an kalabala bakp ban yeniden kapya evirdi. - Derhal ieri aln. 266 Bamabeyinci soluk solua ieri girdi. -- Ne oldu Ali Cevat Bey, ne dedi Tevfik Paa? - Kabul etti Sultanm. Padiah cierlerindeki btn soluu bir seferde boaltp koltuuna oturdu. - yi... Dardaki grltler artmt, yeniden pencereye dndnde, zabitin yznn lekeli bir kzllkla kaplandn, askerlerin onu bazen ayaklarnn altnda tekmelediklerini, bazen de ayaa kaldrp yumrukladklar-m grd. Zabit, sesini saraya, daha dorusu kalabal seyrettiini tahmin ettii Padiah'a duyurabilmek iin var gcyle baryordu: - Ben vazifesini yapm erefli bir zabitim. Bir hatam varsa Zat- ahaneleri versin cezam, ben cezama razym. Bamabeyinci, askerlerin arasndaki bahriye zabitini tamd. - Bu Yzba Ali Kabuli Bey, iyi bir kaptandr kendisi, ahsen de tanrm efendim, bahriyede takdir edilen bir zabittir. Padiah birden hiddetle ayan yere vurdu. - Nerede bu akir Paa, kapmzn nnde adam ldryorlar, mabeyin miri ortada yok, saraymzda bir cinayeti nleyecek bir kimsemiz, bir zabitimiz, bir paamz yok mu Ali Cevat Bey? Derhal git akir Paa'yi bul, bu ie bir nihayet versin, zabiti alsn askerlerin elinden. Ali Cevat Bey yandan umulmayacak bir eviklikle neredeyse koarak salonu terk edip telala akir Pa-a'nn odasna girdiinde, aceleden kapy bile vurmam, akir Paa'y, perdelerin arkasna gizlenmi vaziyette darda olanlar izlerken yakalamt. - Paa... Paa... Olanlar grmyor musunuz, masum bir insan Padiahmzn gzleri nnd ldryorlar... Size Zat- ahane'nin iradesini tebli ediyorum, mabeyin miri olarak derhal dar kacak ve madur zabiti kalabaln elinden alacaksnz. 267 akir Paa hzh admlarla yryerek Ali Cevat Bey'in nnden basamaklar inip sarayn nne kt, gr sesi Padiah'n salonundan da duyuluyordu. - Evlatlarm, sakin olunuz. Padiahmzn fermandr: Bu zabit mcrim ise cezasn grecektir, derhal mahkeme edilecektir. O zabiti bana, kumandannza teslim edin! Kalabalk bir an duraksar gibi oldu ama aralarndan bir tersaneli fkeyle bard: - Sen bunun bize neler yaptn biliyor musun Paa? Bir baka tersaneli de sze kart: - Bizim zabitlerden yediimiz dayaklardan haberdar msn Paa Efendi? Kalabalk, akir Paa'nn ortaya kmasyla yatacana, sanki muhteem bir seyircileri olduunu, imparatorluu yneten kudretin kendilerini seyrettiini fark etmi ve seyircinin anna layk bir gsteri yapmak istermi gibi daha da azgnlamt. Padiah, slak klden yaplm bir heykel gibi solan yzyle, binle -ce askerin plak elleriyle zabiti paralamalarn, ban gvdesinden koparmalarn, basz bedenini yerlerde srklerken, kopardklar ba, seyircilerine gstermek i'n havaya kaldrmalarn seyretti. - Ben, buna mstahak olmak iin ne yaptm, ne gnah iledim Doktor, dedi. Zabitlerimi gzlerimin nnde paralyorlar. Memleketi bu hale drenler dilerim Allah'tan cezalarn bulsunlar... Benden hep ikyet ettiler ama benim saltanatmda, otuz ksur senedir byle bir rezillik olmad, onlar geldiler, bak imdi neler oluyor. Reit Paa, oturduu yere km gibiydi, Padiah'n sylediklerini duymuyor, hibir ey grmyordu. Kulaklarnda kalabaln dinmeyen uultusu, gzlerinin nnde, kanl gzkapaklan aralk kalm, boynundan paralanm damarlar mor iplikler gibi sarkm kopuk bir ba vard. Bir ayaklanmann nasl bir ey olduunu, bir daha asla unutamayaca bir biimde renmiti. 268 XIII Konstantin, onun ince kavisli enesini sol eliyle sk skya tutup yzn yana evirerek, akana den salarn sa eliyle geriye ittikten sonra yananda Sayfa 107

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak dilini dolatrmaya baladnda, Mehpare Hanm ne olacan anlam, btn bedeni kasklarndan balayarak heyecanla ve korkuyla kamamt. Erkein sa elini tutarak dudaklarna gtrd, bir kedi gibi kk pembe diliyle avucunun iini yalad; bu, ikisinin kendi aralarnda hi aka szn etmedikleri zel bir ifreydi; Konstantin ne yapacam onun yanan yalayarak gstermi, o da onun avucuna diliyle dokunarak hazr olduunu sezdirmiti; imdi tokatn inmesini, yanamdaki yanmayla birlikte btn damarlarna bir atein yaylmasn bekliyordu ama tokat inmiyordu. Mehpare Hanm, korkusu her an biraz daha oalarak bekliyordu; gergin bir korku, kaln ptrl siyah uhadan bir kuma gibi beyninin btn kvrmlarna sr-tnerek gittike daha geni bir alana yaylyor, onu tuhaf bir baygnln kenarna kadar getiriyordu. Ar ar yaylp onu karanln iine eken bu siyah rtnn altnda bak ucu gibi sivri ve keskin zevk akntlar beynini karncalandrarak ard ardna akp snyordu. Korkudan zevk almay, kara tyl bir kaplan gibi penelerini bedeninin her yanna dediren ehveti korkuyla keskinletirip beslemeyi ona Konstantin retmiti. Elini yanana yaklatrrken korkuyu yle bir noktada tutuyordu ki, duyulan korku asla Mehpare Hanm' 269 arzudan kopartp telalandracak kadar bymyor ama kendisini rahata brakmasna izin verecek kadar da azalmyordu. Bir ustura az gibi tenine deen korkuyla tokatn inmesini bekliyordu ama bekledii her zaman gerekle-miyordu, r.e zaman gerekleeceini de bilmiyordu; zaten sevimelerini bylesine unutulmaz klan da iinde her duygunun dolamasna imkn verecek kadar byk olan bu bilinmezlikti. Mehpare Hanm ne zaman ne olacan asla kestiremiyordu, bu mulaklk iinde olacaklar beklerken, olanlar kadar olmayanlar da hayalhanesinde y atatp onlarn da tadn hissedebiliyordu. Konstantin kasklarn biraz geriye ekiyor, aralarndaki temas yalnzca kk dokunularla sryordu, o kk dokunular byk bir darbenin geleceinin iaretiydi; Mehpare Hanm onu bekliyordu, her dokunula beklentisi ve istei artyor, yalvaryor, baryor, Rumca kfrler savuruyor ama delirtici kk dokunular bazen daireler izerek, bazen yukardan aa ini klarla sryor, en beklenmedik anda Konstantin birden btn vcuduyla abanyor ve kasklar birbirine yapyordu; o zaman Mehpare Hanm bir dan tepesinden bolua atlm gibi ii kayarak bir lk koparyor, birbiri ardna gelen darbelerle, atld boluktan gkyzne doru ykselmeye balayp artk bulutlara dokunacan san-u. anda Konstantin aniden geri ekiliveriyor ve kk dokunulara dnp yanan yalyordu ve anszn gelen tokatn sesi sanki btn kinata yaylyor, o sesle birlikte Mehpare Hanm'm kasklarndan beynine kzl bir ate ykseliyordu. Btn bunlar yaparken Konstantin bir yandan da kulana neler yaptklarn Rumca ve Trke fsldyordu. nce yavaa soruyordu: - Ne yapyorum? Mehpare Hanm cevap vermekte geciktiinde Konstantin rktc bir sabrszlkla baryordu ona: - Syle! 270 Mehpare Hanm ne yaptklarn sylyordu, kendi sesi uzun bir zincirin ucunda sallanan bir balyoz gibi iindeki btn duvarlara iddetle arpyor, birbiri ardna duvarlar acl bir zevkle yklyor ve bembeyaz sonsuz bir parlaklk onu btn renklerden ve grntlerden koparp kucaklyordu. Konstantin, birden bir akam denizi gibi durulup sa-kinleti, kasklar birbirine yapmt, Mehpare Hanm iinin dolduunu, her zaman bir paras eksik gibi olan bedeninin eksik olan parasna kavuup btnletiini hissediyordu; o halde duruyorlard, Konstantin, bir zm tanesini emer gibi dudaklarnn kenarn, ortasn kk kk paralar halinde kendi dudaklarnn arasna alyor ve hemen brakyordu, kmldamak isteyen Mehpare Hanm' kollarnn arasnda skp yle tutarak, "imdi kmldama," diyordu, "sadece ne yaptmz dn, hi kmldamadan dn." Mehpare Hanm ne yaptklarn dnyordu, bedenin kendinden gemeye hazr olan hazzna, her eyin farknda olan dncenin hazzn da ekliyordu. Mehpare Hanm'm topuklarndan balayan bir titreme, kk kaslmalar halinde gvdesine ykselirken, Konstantin kendini geri ekti, kasklar birbirinin scakln hissederken aralarnda yalnzca kk bir dokunu olmas, bir boluun kenarnda asl kalmak gibiydi. Mehpare Hanm neredeyse fkeyle bard: - Hayr! Konstantin'in, zevkten kaslm yznde, Mehpare Hanm'n ancak seviirken Sayfa 108

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak grd tuhaf, hayvans bir glmseme belirdi. - Evet, yle dur. - Sen hayvansn! - yle dur, acele etme, acele etme, hisset, sadece hisset. Mehpare Hanm, bedeni kaslmalarla kprdanrken ellerini Konstantin'in beline sarp onu kendine doru ekti ama Konstantin kmldamyordu. nsan etinin tadabilecei en byk zevkin tam eigindeydi Mehpare 27i Hanm; arzu iddetle ykseliyor ama bir trl sona ere-mediinden iine artk ac da katlyordu ve bir bedenin tayamayaca ama vaz da geemeyecei, neredeyse korkun bir zevkle btn vcudunun infilak edip parampara dalacan sanyordu. Konstantin onu anszn kendisine doru ekerek kasklarn kasklarna yaptrd, kr edici bir imek akt iinde, beyninin uyutuunu, uyuukluun kollarndan ellerine, parmaklarna kadar yayldn hissetti, baylacan sand; imdi hi durmadan, iddetini hi azaltmadan delice darbelerle iki beden birbirine arpyordu. lk, nce kesik kesik, sonra bir alayandan dklen azgn sular gibi zgrce ykseldi ve bir zaman yle srdkten sonra yeniden yavalayp durdu. l- isi de hareketsiz kaldlar, vcutlar terden srlsklamd ve birbirlerinin buharlaan scakln btn s-laklyla kendi tenlerinde duyuyorlard; Konstantin usulca pt yanandan, dipleri slanan salarn okad, parmaklarnn ucunu yznde, izgilerinde, onu tanmak ister gibi efkatle gezdirdi. Bu efkat, bu usul dokunular, biraz nce hissedilmi olan ve bir dahaki sevimede yeniden hissedilecek olan o korkuyu, iddeti, acy neredeyse kutsallatryor-du. Onlarn dnyadaki br iftlerden farkl birok yan vard, bunlardan biri de, byle bir sevimeden sonra biraz nce yaananlarn scakln hl tayan dank araflarn arasna ekilip kendini uykuya benzer bir dalgnla brakarak, biraz nceki dokunularn szsn tayan bedenini acelesiz bir rehavete teslim etmekten holanann Konstantin olmasyd, yata ilk terk eden ise, bir ekek gibi, her zaman Mehpare Hanm olurdu. Mehpare Hanm, Konstantin'i yanandan yavaa pp kalkt, yan taraftaki banyoya gitti, Konstantin'in Avusturya'dan getirttii, aslan penesi biimindeki pirin ayaklarn zerine oturtulmu, beyaz porselen kvetin iine girdi. Ege Denizi'nden karlm ve bir deniz 272 bitkisinin sihirli biimini hl kaybetmemi, geni delikli sngerlerle ovunarak ykand; her seferinde, byle btn bedenini sngerlerle, yalnzca biraz nceki sevimenin deil sanki btn sevimelerin izlerini silmek ve yemden bekretine dnp yeni bir sevimeye taptaze balamak ister gibi ovarak ykanrd. Kaln havlulara sarnp ylece yatak odasna dnd, Konstantin'le yaadndan beri yeni bir hayat tarzna, bu tarz ona ok daha rahat geldiinden, kolayca uymutu; artk erkein yannda plak dolamaktan utanmyor, bunu, mahremiyetin heyecan verici bir iareti olarak grdnden, holanyordu. Aynal konsolun karsnda ban nne eip slak salarn yere doru sarktt, bir havluyla salarn kavrayp onlar kurulamaya koyuldu; erkein yataktan abuk kalkmasnda bir duyarszlk, bir efkat ve sevgi eksiklii hissedip hibir ey sylemeden iten ie krlan kadnlar gibi Konstantin de Mehpare Hanm'in bylece yataktan kalkvermesinde hep iini burkan bir eyler buluyor ama bunu asla dile getirmiyordu. Mehpare Hanm'n salarn kurulamasn seyrederken, bir dirseine dayanarak yatan iinde doruldu. - Biliyor musun, dedi, senin iinde bir erkek var bence. Mehpare Hanm ban hzla arkaya doru atarak, nne dm salarn geriye savurdu. - Senin iinde de bir kadn olduu iin beni yle gryorsun. Konstantin ona yakan serseri glyle bakt. - Peki sence yatakta benim kadnmla senin erkein mi seviiyor yoksa benim erkeimle senin kadnn m? Mehpare Hanm, ban evirmedi, yalnzca gznn ucuyla fettan bir bak att Konstantin'e. - Hepsi birden... Kalabalk olduumuz iin o kadar ok eleniyoruz. Konstantin'in hibir ey sylememesine ramen yataktan abuk kmasna krldn hissetti, bunu her seferinde hissederdi, yanna gidip onu yanandan pt. syan Gnlerinde Ak Sayfa 109

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 273/18 - Ama senin erkeinden ok memnunum... O bir harika. Hzla giyindi, iyice kuramam salarn bir earpla balad, Konstantin'e, "Hadi sen biraz uyu," deyip aaya, mutfaa ay imeye indi; sabahlar mutfakta a kadnla sohbet edip onun yemekleri hazrlayn seyrederek ay imekten holanyordu. Sula, onun belki de hayatnda sevdii, konumaktan holand, hatta kendisiyle neredeyse eit grd tek hizmetkrd. Selanik'in en nl asyd, btn zengin aileler srarla onu ayartmaya alrlar, byk maalar nerirler ama onu Konstantin'in yanndan bir trl kopartamazlard. nceleri Mehpare Hanm, br hizmetkrlara olduu gibi ona kar da ok mesafeli ve souk durmu, yoksul insanlara duyduu nefreti ve korkuyu aradaki mesafenin arkasna saklamt. Ama, hatlar inanlmaz derecede yuvarlak kavislerden oluan bu uzun boylu iman kadnda, eski Msr gecelerinde tek bana dolaan keilerdeki gibi hayata kar ylesine bir aldrmazlk, insanlarn hi sorgulamadan kabul ettikleri kurallara ve deerlere yle bir yukardan bak, kendi iinden yle bir memnuniyet vard ki, o, bir imparatorluu ynetir gibi gl bir iktidarla ynettii mutfanda iman bedeninden hi beklenmeyecek bir eviklikle dans eden bir fok gibi kaygan ve kvrak admlarla dolap arklar mrldanrken ieri giren herkeste onunla dost olma, hatta ona yaltaklanma istei uyandrrd. O, kimsenin dostluunu kabul etmez, Konstantin de dahil olmak zere mutfana giren herkesle ya ineli szlerle alay eder ya da azarlayp dar atard. Hi kendinden sz etmedii iin onun hakkndaki eitli hikyeler her gn oalrd; bazlarna gre bu yal kadn genliinde bir paann kapatmasyd, bazlar bir vakitler adal bir korsanla ateli bir ak yaadn, bazlar ok pahal bir randevu-evinde altn, bazlar Konstantin'in babasnn metresi olduunu sylerdi, hatta bir samanlar imparatorluk hareminde bulunduu bile bu efsanelere eklenmiti. 274 Sula, evresindeki dokunulmazlk halesi ve yoksul insanlarda ortaya ktnda zengin efendileri ok rahatsz eden kkrtc aldrmazlyla, ksa zamanda Mehpare Hanm'n dikkatini ekmi, onda, insanlarla iyi geinmeye almadan etrafndaki herkesin huzursuz sevgisini kazanm bu kadna haddini bildirme istei uyandrmt. Mehpare Hanm sk sk mutfaa girer kar olmutu. Bakalarna laf yetitiren Sula, bir zaman Mehpare Hanm'a hibir ey sylememi, onun mutfaa girdiini bile fark etmemi gibi davranmt. Bir gn, Mehpare Hanm telala mutfan iinde dolap ortal kolaan ederken, tezghn zerinde duran bir tencereye kal-asyla arpm, tencere iindeki yemekle birlikte yere devrilmiti. Sula, grltye dnp yle bir baktktan sonra yeniden elindeki iiyle ilgilenmeye koyulduunda sakin bir sesle sylenmiti: - Gzel bir kadnsn ama fil gibi yryorsun. Mehpare Hanm, bunu duyunca donup kalmt. Bir hizmetkrn kendisiyle byle konuabileceine inanamam, bunu havsalas almamt, Konstantin'in ahrdaki o harikulade gzel at bir sabah konusayd ancak bu kadar arrd. aknlktan aklna bir cevap bile gelmemiti, tam iinden byk bir hiddet fkraca srada kendisine 'fil gibi yryorsun' diyen kadnn, sanki bir ey sylememi gibi bir tezghtan tekine yrrken eteklerinin altnda byk deirmen talar gibi yuvarlanan iri kalalarn fark edince birden kendisini de artan bir ekilde glvermi, bir ey sylemeden mutfaktan kmt. Aradan geen zamanda nasl olduunu tam kavrayamadan ahbap olmulard. Sula'nn davranlarndaki doallk, hayat beklentisiz ve ikayetsiz kabul edi, Mehpare Hanm' da etkisi altna almt. Bu dostlukla vnen, bundan kendine bir pay kartan da Sula deil Mehpare Hanm olmu, kimseyle dost olmayan kadnn dostu olabilmekten gizli bir vn duymutu. Sk sk mutfakta Sula'nn yapt rengrenk erletleri, iine li275 mon kabuklar rendelenmi limonatalar, demli aylar, gzel kokulu koyu kahveleri ierek erkeklerden konuuyorlard; yal kadnn erkekler hakkndaki bilgileri Mehpare Hanm' hem dndryor hem de elendiriyordu, hele bir keresinde syledii bir sz vard ki daha sonra aklna epeyce taklmt. - Erkekleri, demiti Sula, yataktan tam doyurmadan kaldracaksn, biraz a kalksn ki abuk ve istekli dnsn yataa. O gn de sabah sevimesinin ardndan, ruhunda bagsteren bir sknet ihtiyacyla mutfaa, Sula'nn yanna snmt. Baz duygular, insanlarn glgeleri gibi hep yanlarnda dolar ama hibir zaman ele gemez, onu ele geirmek iir yaplan her hamlede, o hamleyle birlikte biraz uzaa kaar; Mehpare Hanm'm da Konstantin'le yaadklarnn ardnda hep byle Sayfa 110

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ele gemez bir duygu varln sezdiriyordu. Aslnda bu tek bir duygu da deildi, bir duygular demetiydi; sevimeleri, bu duygular daha grnr, daha fark edilir klyordu. Tahtaya ileyen nem gibi hi grnmeden ruhuna ileyen ihanet yorgunluu, sevimele-rindeki mkemmel uyumun ve muhteem ehvet parlaylarnn bir sevgi eksikliinden beslenmi olabilecei kukusu zaman zaman daha durgun, daha sade ama daha gerek ve inandrc bir sevgiye duyulan zlem ve onu, ihanet yorgunluundan, kukudan kurtarp gvenli bir sevgiye ulatracak bir hayat da aslnda istemediini bilmenin btn bu duygu glgeleriyle yaratt tezat, onu huzursuz ve huysuz yapyordu byle zamanlarda. Belki de bu duygularn karmakark alacakaranl onu zellikle sevimelerden sonra sardndan, yataktan hemen kalkp kayordu ve Sula'nn neredeyse her duyguyu uysallatrp nemsizletiren doall, kendi bana yaayan bir orman gibi kendi rzgrlarndan bakasna kar aldrmazl, Mehpare Hanm' bir bardak ayla birlikte yattryordu. 276 Onun slak salarna ve pembelemi yzne bakan Sula, neler olduunu anlayp, dudaklarnn kenarnda zaptettii bir glmsemeyle bir bardak ay koyup Mehpare Hanm'a verdikten sonra len yemei iin avclarn getirmi olduu slnn tylerini yolmaya devam etti; tezghn st, parl parl parlayan altn rengi, kzl, mor, lacivert ku tyleriyle kaplsnmt. Daha sze balamadan ieri heyecanla Rum hizmetkrlardan biri girdi, tam azn ap bir ey syleyecekken Mehpare Hanm' grp sustu, yznde donmu heyecanyla yle katld kald, Sula her zamanki azarlayc sesiyle, "Ne var?" dedi adama. - Ne oldu, o irkin kz kardeini babanla m bastn, ne o suratnn hali? Adam, Mehpare Hanm'a bakarak susuyordu. - Konusana ocuum, unuttun mu ne syleyeceini, salaksn, unutursun... Sonunda adam konuabildi: - stanbul'da byk bir ayaklanma olmu diyorlar, sokaklar kan iindeymi, mollalar herkesi kesiyormu, ehir bu havadisle alkalanyor. - stanbul'da isyan m km? Mehpare Hanm oturduu tabureden frlad ama ba dnd, masaya yasland, gzleri karard, ellerinin souduunu, iinin ekildiini hissetti, 'isyan' szc, korkun ve kanl grntler yaratmt zihninde. Sula handiyse kucaklayarak onu kalkt tabureye yeniden oturttu, hemen bir bardak su getirdi. Mehpare Hanm oturduktan sonra derin derin soluk alarak kendini toparlamaya alt; duyduu habere duygularndan nce tepki veren bedeni btn gcn kaybederek kmt. Oturduu yerde hemen hemen hibir ey hissetmeden ne arkaya hafif hafif sallanyordu, rengi solmu, slak salarndan bir perem alnna dmt. Gen ve ehvetli yznde ilk kez bir yalln solgun hayali belirmiti. Sanki evresindeki hava boalm, iinde hibir ses. hibir duygu olmayan bir klfla sarlmt; kendisini ku277 satan boluun hemen dnda kendisim bekleyen byk bir strap olduunu hayal meyal seziyor, yaklaan kedere daha demeden, ona dediinde duyaca acnn iddetine dayanamayacandan korkarak bitki .leiyordu. - Arabay hazrlatn, dedi zorlukla. Sula, hizmetkra arabay hazrlatmam iin iaret ederken Mehpare Hanm'a efkatle sordu: - Nereye gideceksin? - Postaneye gideceim. - Konstantin'e haber vereyim, bu halde yalnz gitme. Mehpare Hanm ban sallad. - Hayr, sakn onu uyandrma, ben gittikten sonra sylersin, hemen bir telgraf ekmeliyim. Sula birlikte gitmeyi nerecekti, ama lehpare Ha-nm'n kkten kimseyi yannda istemedi, ona yaad hayat hatrlatacak kimseyi yannda g -meye katlanamayacan anlad. Mehpare Hanm' arabaya kadar gtrp binmesine yardm etti. ehre kadar Mehpare Hanm kendisim saran o tuhaf boluun paralanmasn, klfn yrtlmasn korkuyla bekleyerek ve Rukiye'ye bir ey olmamas iin dua ederek gitti. Sokaklar kalabalkt, insanlar akn akn bir yerlere gidiyorlard, hizmetkrn ge irdii haberin yalan kmas iin besledii o kk mit de o kalabal grdnde dald. Araba ehrin me-kezine yaklatnda Beyaz Kule'nin yanndaki byk kafenin terasndaki orkestrann 'Marseillaise'i aldn fark etti, ayn orkestrann merutiyet ilan edildiinde de orada ay ii mar aldn hatrlad, sanki bir yldr hi kmldamadan hep ayn ezgileri alyor Sayfa 111

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak gibiydiler. Telgrafhanenin nnde arabadan indiinde byk bi1" kalabaln ieri girebilmek iin urat^m, kaplarn at iadn, pencerelerin krldn gri, yal bir kadn yere dm bir trl kalkamyordu, adamlar birbirlerine sverek yumruklayorlard. Telgrafhaneye giremeyince, limana dor yrmeye balad. Ne yapacana sanki kendisi karar vermiyor, bi278 risi ona sylyordu; ensesi uyuuyor, gzleri yerinden frlayacakm gibi zonkluyordu. Caddeden srekli askerler geiyordu, postallarn sesi beyninde yanklanyordu, insanlar kme kme toplanmlar, heyecanla konuuyorlard, her yanda fke hissediliyor, intikam isteyen sesler duyuluyordu. Mehpare Hanm, her eyi sanki buzlu bir camn ardndan seyrediyordu; her eyi gryor, duyuyor ama evresinde yaanan bu byk hareketlilik onda bir gereklik duygusu uyandrmaya yetmiyordu. Hayat sahiciliini kaybetmi gibiydi. Liman her zamanki gibi ok kalabalkt, stanbul'a gidecek vapur akta bekliyordu ama o gn yolcular vapura gtrecek kayklar bombo duruyordu. Mehpare Hanm kalabaln arasndan syrlp stanbul'a gidecek birini aramaya balad, o srada kayklardan birine doru yryen yalca bir dervie gz iliti. Hemen yanma gitti. - stanbul'a m gidiyorsunuz? - Evet. - Unkapan'ndaki eyh Yusuf Efendi'yi biliyor musunuz? - Bilirim. - Allah rzas iin kendisine bir haber gtrr msnz? - Elbet. - Mehpare Hanm, Rukiye'nin shhati iin endie ediyor, bir malumat bekliyor, der misiniz? - Derim tabii. - simleri aklnzda tutabilir misiniz? Dervi glmsedi. - Merak etmeyin, o kadarck bir akl hl tayorum. Derviin cppesinin eteklerini toplayarak bir kaya biniini, kayn arkasnda ince bir iz brakarak gemiye doru uzaklam seyretti. Dehet verici havadisle sarslan zihninde rktc ihtimaller dolayordu. lm olmasndan endie ettii kzyla arasndaki tek ba u 279 anda o kaykta gemiye doru giden hi tanmad adamd. O derviin gittii yoldan kendisine bir lm haberi ya da bir mjde gelecekti ve o dervi o kayn iinde bir kadnn btn geleceini belirleyecek bir haberi almaya giden birine hi benzemiyordu. Limandan kt, yrmeye balad. Bir ara ban kaldrdnda ehrin d mahallelerine vardm fark etti, Alatinilerin katl byk kknn tesinde bir aaca yaslanp durdu; yolun neresinde baladn bilmedii korkun ve hastalkl bir hayalin iine dalm buldu kendini. Kznn, Rukiye'nin cenazesini hayal ediyordu. syanclar rzna geip ldrmlerdi. eyh Efendi beyaz ve effaf yzyle Kuran okuyor, Hikmet Bey usulca alyordu, cenazer in en ince ayrntlarm bile hayalinde ekillendiriyordu, Rukiye'nin tabuta konuunu, tabutun stne yeil bir rt rtlp ba tarafna beyaz bir tlbent balann, omuzlar stnde tann, topran kazln, tabutun mezara indiriliini... Gerek cenazede duyaca acy yayor ve hayali sanki gerekmi gibi ii katlarak alyordu; bir yanyla bu hayali bitirmek, bu grntlerden ve acdan kurtulmak istiyor, bir yanyla da bu hayalden vazgeemiyordu; bir hayvann memelerine yapp kan gelene kadar onun stn saar gibi, iindeki acy ruhunu kanatana, geride bir ey kalmayana kadar emebilmek iin bu hayale yapp neredeyse maraz bir tutkuyla, lmemi olan kznn gmln seyrediyordu deniz kenarnda. nsanlarn hazinelerini ve zehirlerini biriktirdikleri ruhlarnn o gizli blmelerinde, kocasna ihanetiyle, ocuklarn terk ediiyle, kendinden habersiz byyen zehir, sevime sonrasndaki rehavete kaplm bedeninin korumasz olduu bir anda 'stanbul'da isyan balad' haberiyle ortaya km; yapmaktan ok memnun olduunu sand birok eyi ho karlamayan bir yan, yaptklarndan memnun olan yanndan intikamn alvermiti. Rukiye'nin nedense kendisi Konstantin'le seviirken ldne, ihanetinin bylece cezalandrldna aniden inanmt; kendi bedeninden de, Konstantin'in bede280 ninden de, sevimelerinden de ireniyordu o anda. Selanik'ten, Konstantin'den ayrlmak, uzaklara gitmek, yalnz kalmak istiyordu. Gitmeyi dndnde, konaa nasl geri dnecei geldi aklna, ehrin d Sayfa 112

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak mahallelerinde, hibir vastann bulunamayaca bir yerdeydi; telala evresine baknd-nda, bir balkabanm bir arabaya dnt masalda olduu gibi hemen arkasnda bir arabann beklediini grd; bekleyen arabann kendisini getiren araba olduunu, yol boyunca kendisini izlediini anlamas epeyce bir zaman ald. Arabaya binip bir keye bitkin bir halde oturduunda iindeki titremelerle kaslmalar hl sryordu, o dehet verici hayalden sonra yalnzca korkun bir bitkinlikle bu titremeler kalmt geriye. Eve doru giderlerken aslnda konaa ve Konstantin'e geri dnmek istemediini hissetti ama gitmek istedii, gitmenin onu mutlu edecei bir yer olmadn da fark etti; Rukiye'nin yannda bile olmak istemezdi, zaten kznn salyla ilgili aniden kapld bu dehet verici korkularn kaynandan da birden kukuya dmt. Sevdii birinin bana kt bir ey gelmi olmasndan m kayglanyordu, yoksa sevmek zorunda olduu biri iin zlmesi gerektiini dnd iin mi bylesine korkulara kaplyordu? O bitkinlik nnda, artk hibir insan iin besledii duygularn gerekliinden emin deildi, ocuklaun, sevgilisini, eski kocasn, daha eski kocasn seviyor muydu, sevmi miydi, sevecek miydi, bir insan iin herhangi bir duygu var myd iinde bilmiyordu. Ona yle geliyordu ki, aslnda kendisi sadece bir bedenden ibarettir ve bu bedeni hareket eden bir cesetten farkl klmak iin ona sahte duygular yklemekle geirmektedir hayatn. Kendi duygularna kar besledii kukunun, byk bir sarsntnn ardndan gelen boalma ve bitkinlikten tr m ortaya ktn, yoksa gerein, trajik bir endieyle sarslan sahte duygularn ardndan m belirdiini kesti-remiyordu. Hayatla olduu gibi kendisiyle ilgili de sahi281 cilik hissini yitirmiti, her ey bir belirsizlik ve kukuydu artk ve onun hep yle kalacandan da korkuyordu. Onun iin tek gerek duygu korkuydu, asl nedenini bilemedii byk bir korku, yalnzlktan, kimsesizlikten, insanlarn arasna girip onlarla birlikte yaamasna yardm edecek duygular bulamamaktan, kendisini saran belirsizlikten korkuyordu. Her insann kendi kendisiyle iliki kurabilmek iin varlna muhta bulunduu, kendi yansmasn grebilmek iin bir ayna gibi kullanmak zorunda olduu baka insanlara, onlarn duygularna ve dncelerine artk ulaamayacan, bylece kendisiyle ilikisini de kaybedeceini, ak seik szcklerle olmasa da bulank duygu kprtlarryla hissediyor, yalnzca sevgilisini ve ocuklarn deil, kendisini de elinden karacandan rkyor-du. Konaa kadar, yorgun bedenini daha da hrpalayp bitkinletiren, tand ve tanmad korkularla, kukularla gitti. Eve vardnda artk yalnzca tkenmilik ve uyku istei vard iinde, ba arlayor, gzleri kapanyordu. O gn, o arabada hissettiklerini hi kimseye, Osman'a bile anlatmad, zaten Osman'n lleri arasnda en ketum olanyd Mehpare Hanm, onun ketumiyeti, bir olay, bir duyguyu saklamak isteyenlerin bildik ketumiyeti deildi, onunki ruhu boalm bir bedeni tamaktan kukulanan birinin sarslmaz ketumiyetiydi. Yalnzca bir keresinde Osman'a, "Eer hakikat, hibir eyin hakiki olmad ise o zaman sahteyi tercih etmek gerekmez mi?" demiti, Osman ne bu soruyu ne de sebebini anlayabilmi, bunu Mehpare Hanm'n tuhaflklarndan biri olarak deerlendirmiti. Bu sorunun Mehpare Hanm'n kendi kendine hayat boyunca sorduu tek ciddi soru olabilecei ihtimali aklna gelmemiti ama bu ihtimali dnm olsayd bile Mehpare Hanm'n bu soruyu sk sk sormayacak kadar akll olduunu da ~nutlaka hatrlard. 282 Mehpare Hanm eve varp da Sula'mn yardmyla yatana yattktan sonra amur gibi karanlk ve yapkan bir uykuya dald srada, Cevat Bey de Selanik'e gelen Berlin treninden inip derhal, habercilerin girip kt, askeri telgrafhaneden telgraflarn getirildii, askerlerle sivillerin ard ardna toplantlar yapt&, planlarn dzenlendii, emirlerin verildii, imparatorluun drt bir yanna temsilcilerin yola karld ttihat Terakki Merkezi'ne komutu. Merkezde onu sahte bir fke ve gizli bir sevin karlamt. Merdiven balarnda, koridorlarda, oda kaplarnn nlerinde ayakst bir araya gelip konuan gruplarda bir kararllk ve bu kararlln yaratt bir memnuniyet hissediliyordu. Cevat Bey, karlat eski dostlaryla selamlaarak Talat Bey'in odasna doru giderken, stanbul'da tekilata birlikte girdikleri arkadalarndan Binba Necip Bey'e rastlad; iki yolda kucaklatktan sonra Cevat Bey, trenden indiinden beri gvendii birine sormak istedii soruyu sordu: - Ne oluyor? - Ne olacak, mollalar bizim askelari tahrik edip ayaklandrm. - stanbul ne durumda? Sayfa 113

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - syanclarn elinde. - Padiah ne yapyor? - O sanki karmyormu gibi duruyor ama melanetin ba o... Ama bu sefer onun iini bitireceiz. - Ne yapmaya karar yerdiniz? - nc Ordu'dan, kinci Ordu'dan ve Birinci Or-du'nun stanbul dnda kalan birliklerinden yirmi taburluk bir ordu hazrland, ayrca on svari birliiyle dokuz da topu bataryas var. Bana da imdilik Selanik Redif Frkas Komutan Hsn Paa'y geirdik, Kurmay Bakanl'na da Mustafa Kemal Bey geldi... Sivillerden de gnlller kaydediyoruz, yani sadece askeri bir birlik olmayacak, sivillerle birlikte bir halk ordusu olacak... imdilik aramzda kalsn ama ordu stanbul nne gelince Mahmut evket Paa'y gndereceiz ki. 283 mandan olarak, o daha Ferttir, ayaklanmay bastrmakta daha iyi vazife yapar diye dnld ama imdilik Padiah'a niyetimizi sezdirmeyelim diyoruz... Cevat Bey, tekilatn kararllm ve hzn takdir etmiti. - Dorusu her eyi ok sratli halletmisiniz, bravo... Ben endieliydim biraz buraya gelirken ama imdi iim rahatlad... Enver Bey'le grtnz m? - Tabii... Talat Bey kendisiyle telgraf vastasyla sk sk temas ediyor... Zaten o da yola kt ama herhalde artk orduya stanbul nnde yetiir... u anda her ey hazr, merkez daha nceden olabilecekleri tahmin edip tertibini almt. Cevat Bey, sorduu sorunun cevabn bilen biri gibi sordu: - Mustafa Kemal Bey'in Kurmay Bakan olmasna ne dedi Enver Bey? Enver Bey'in, Mustafa Kemal Bey'i gizli gizli kskandm bilen btn ttihatlar gibi Necip Bey de alayc bir glmsemeyle cevap verdi: - Bir ey demedi herhalde ama geldiinde bir tertip dnr. Cevat Bey yeniden ciddileti. - Neyse ben bir Talat Bey'le greyim, sen beni de yaz orduya, ben de gideceim onlarla... Hem bu ordunun ad ne, her taraftan birlikler almsnz, gnlller almsnz, halk ordusu mu deniyor? - Hayr, Mustafa Kemal Bey gzel bir isim buldu, 'Hareket Ordusu* ad takld bu orduya. - yi isim... - Sen Talat Bey'le grtkten sonra bana ura, ben u odadaym, akam iin de kimseye sz verme, bizde kalrsn. Cevat Bey ayrlmadan nce, herkesin hayatnn tehlikede olduu bir dnemde kendi kardei iin fazla tela-lamyormu gibi grnmemeye alarak batan beri sormak istedii soruyu biraz da skntyla sordu: - Ragp'tan bir haber aldnz m? 284 Necip Bey alnna vurdu. - Yahu kusura bakma, ordu ilerine daldm sana batan syleyeceimi unuttum. Ragp stanbul'dan kmay baarm, atalca'ya varm, dn bir arkada haber getirdi, orada orduyu bekliyor. Cevat Bey derin bir soluk ald. - Sa ol,^birazdan grrz. Talat Bey'in odas kalabalkt, herkes gelip ona soruyor, her derdin aresini ondan bekliyor, o da hepsine bir zm yolu bulmaya urayordu, ilerinin bandan am olmasna ramen Cevat Bey'i grnce yerinden kalkp her zamanki babayani, hatta biraz da laubali haliyle kucaklayarak yanaklarndan pt. ten ie, ttihat Terakki'nin askeri yelerine, zellikle de Cevat Bey gibi Enver Bey'e yakn olanlara kukuyla baksa da onlara zel bir yaknlk gstermekten de geri kalmaz, parti iindeki dengeleri her an kollard. - Ho geldin, naslsn, nasl geti yolculuk? - Sa olun, iyi geti... Asl siz naslsnz? stanbul'u o mrteci takmna kaptrmz. Talat Bey, Cevat Bey'in omzuna vurdu glerek. - Her eyde bir hayr vardr Cevat E ey... Yaknda hepsi piman olacak yaptklarna, geen sefer bitiremediimizi bu sefer bitireceiz Allah'n izniyle. O srada yanlarna gelen bir subaya masasnda duran, daha nce yazm olduu bir yazy verdi. - Ben Padiah'a yazlacak bir telgraf hazrladm ama Mahmut evket Paa bir baksn, istedii gibi dzeltip kendi adyla Yldz'a gndersin, hazrlklarmz, ordunun yola kmak zere olduunu Padiah'a bildirelim. Cevat Bey, Talat Bey'in ciddi olup olmadn anlayabilmek iin dikkatle yzne bakt. Sayfa 114

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Ordunun harekete geeceini Padiah'a m bildiriyorsunuz? Talat Bey, Cevat Bey'in aknln anlamam gibi yapt, askerlerin siyasetteki ocuksu beceriksizliklerine, cesareti akldan stn tutan katlklarna alknd, Cevat Bey gibi tekilatn askeri kadrolar arasndaki en 285 parlak, en zeki olanlarndan biri yaplan hamlenin nemini sezemiyordu, yapmak istediini, anlayl bir baretmen gibi tane tane anlatt: - Padiah ordunun yola ktn nasl olsa renecek, hatta renmitir bile, eer bunu ona biz haber vermezsek, kendisini tahttan indirmek zere harekete getiimizi dnecek, o zaman btn gcn, parasn, paalarn isyanclar desteklemek iin aka kullanacak, bu da stanbul'u geri almamz tmden engellemese de zorlatracak. Halbuki ordunun yola ktn bizden renirse, hl aramzda anlaabileceimize inanacak, kendi tahtn salama almak iin, isyanclar hi olmazsa aka destekleyemeyecek, hkmet tarafsz kalmaya alacak. - Peki biz onu tahttan indirmeyecek miyiz? - Tabii ki indireceiz ama bunu ona imdiden sylemek zorunda deiliz. Savata dman artmak, gafil avlamak esas deil mi? Cevat Bey, Talat Bey'in hakl olduunu anlayp kendini aptal gibi hissetti ama gene de, yaptndan utanmasna ramen, kar kt: - Askerlikte dmana bilgi vermemek de esastr. Talat Bey, bu ka aldrmad, Cevat Bey'in durumu anladn sezmiti. - Bu bilgi, dman mahvedecek Cevat Bey... Ben ona yle bir bilgi veriyorum ki o bilgiyle btn istikbalini yok edecek... O da aptal deil elbet, phelenecek ama phe onu kararszlatracak, o karar verene kadar da biz stanbul'a gireceiz. Sonra sz deitirdi: - Sen ne yapacaksn? - Ben de orduyla birlikte stanbul'a hareket edeceim. - yi... Senin stanbul'da bulunman iyi olur. Artk biraz siyaseti renmenin zaman geldi bizim iin, bunun iin de en iyi yer stanbul. Talat Bey'in yanndan ayrldktan sonra Necip Bey'e, "Ben akamst dnerim," diyerek merkezden ay286 rld, yollardaki heyecanh kalabalklarn arasna katld; btn Selanik'te bir seferberlik varm gibi gzkyordu, herkes merutiyet ilannda olduu gibi kendini yeniden ortak bir mcadelenin cokusuna brakmt. Cevat Bey, belki de ilk kez, kendi mcadelesini destekleyen bu insanlara, her olaydan onlara bir umut karmaya alan, bir byk olayn kk de olsa kahramanlarndan biri olmann tadn tadan kalabalklara biraz kmseyerek, biraz da acyarak bakt; hibiri gerei bilmiyordu, hibir zaman da bilemeyecekler, bakalarnn onlardan habersiz verdii kararlar kendi zgr iradeleri sanarak yanlacaklar ve bu zavall yanlgdan kendilerine kk sevin paylar ayracaklard. Cevat Bey, bu son olayda, kendisinin de acd bu insanlarn durumuna dtn hissediyordu; kendisine sylenmeyen gerekler bulunduunu, yaplan her hamlenin ok daha nceden hesaplanm olduunu artk tahmin edebiliyordu. O, hadiseler kacak diye kayglanrken belki de en yakn arkadalar, byk bir mcadeleyi paylatn dnd dostlar iten ie onunla alay ediyorlard. Sahildeki bir birahaneye oturup kendine bir bira smarlad, byle bir ey mmkn myd, ondan gerekleri saklam olabilirler miydi, bunu niye yapacaklard, ihanet etmesinden korkmu olamazlard, bundan emindi, yleyse neydi, niye kendini bir sr duvarnn ardna hapsedilmi hissediyordu? Kar kacan dnm olabilirlerdi ama bunu dnmeleri iin de bir neden yoktu. Cevat Bey'in kutsal olduuna inand mcadelenin baars iin her atlm, her giriimi desteklediini defalarca grmlerdi, neydi yleyse herkesin bildii <J kendisinin bilmedii sr, niye onu aralarndan kartp u nnde dolaan, hayattan habersiz kalabalklarn iine atmlard. Birasn bitirdikten sonra akam Necip Bey'le bunu konumaya karar verdi. O gn leden sonray sokaklarda aylak aylak dolaarak geirdi. ok sevdii, kendini her zaman ayrlmaz bir paras olarak grd tekilatn merkezine gitmek 287 istemiyordu. Bilmedii sokaklarda gezdi, daha nce girmedii dkknlara girdi, tanmad kahvehanelerde oturdu, Selanik'in bir baka yzn grd, sokaklarda dolaan kadnlarn gzlerinde, kk dkknlardaki esnafn hareketlerinde, zengin iadamlarnn yrylerinde, ehre damgasn basan Yahudiliin kendini Sayfa 115

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ele vermeyen binlerce yllk esrarn hissetti. ehir de sanki ona yabanclam, hi tanmad bir baka hayatn eline gemiti; bu ehri hi tanmam olduunu fark etti, stanbul'u ele geirseler de bir gn Se-lanik'i kaybedeceklerini o gn anlad; daha sonra Osman'a, "Kendimizi en gvende hissettiimiz ehri aslnda hi tanmadmz grdm birden," demiti, "eer kafamz kaldrp biraz etrafmza baksaydk, Selanik'i tansaydk, o insanlar kurtarmak yerine onlarla kay-nasaydk belki de imparatorluk byle batmazd." O akamst, merkeze gidip Necip Bey'i ald. Eve kadar gitmeye bile dayanamad, konuyu yolda at: - Siz stanbul'da bir hareket olduunu ne zaman haber aldnz? Necip Bey yle bir dnd. - Yanlmyorsam merkeze ilk haber ismail Canbo-lat Bey'den geldi, zannmca askerler ayaklandktan iki saat sonra falan bizim haberimiz olmutu. - Peki, nasl oluyor da bu kadar abuk her ey hazrlanabildi, hangi ordulardan hangi birliklerin alnaca, yola kan askerin nerelerde konaklayp nerelerde duraca nasl bu kadar abuk karara baland, erzak depolar ne zaman byle bir sefer iin dolduruldu? Necip Bey iki elini iki yana at. - Ne bileyim birader, hi dnmedim, her ey abucak oldu, her ey hazr gibiydi. Birden Necip Bey de yolun ortasnda duruverdi, Ce-vat Bey'in neyi sorduunu ancak anlayabilmiti. - Sen ne demek istiyorsun? - Bir ey demek istemiyorum, sadece merak ediyorum... Bizim lagar ordu nasl oldu da byle tay gibi silkinip abuk harekete geebildi? 288 Bir sre hi konumadan birlikte yrdler. Necip Bey yava bir sesle konumaya balad: - Belki de daha nce stanbul'dan bir istihbarat gelmitir, hazrlk yapmlardr. - Kim yapmtr? - ttihat Terakki Merkezi tabii ki... - Sen merkezde deil miydin, hi mi haberin olmad? - Merkezdeydim, tabii baz sylentiler vard ama kesin bir malumat yoktu. - Peki, hazrlklar kim yaptrd senden bile habersiz? Necip Bey iini ekti. - Enver Bey'le Talat Bey herhalde... Onlarn haberi vard belki de... Bir de Mahmut evket Paa'ya tlatm olabilirler. -' Ben iki gn nce Enver Bey'in yanndaydm, bana bir ey sylemedi. - Cevat Bey, bu ilerde gizlilik esastr, sen de bilirsin... Biz yllarca byle yaamadk m... Cevat Bey, ban iki yana sallad. - Bizden de mi sakl?.. Bize de mi emniyetleri yok artk? Necip Bey, Cevat Bey'i yattrmaya alt: - Bu emniyet meselesi deil, elbette emniyetleri vardr, niye olmasn, gene hep beraber deil miyiz btn ileri birlikte yapmyor muyuz? Belki kendi erine gelen malumata emniyetleri yoktu, yaylmasn, durduk yerde herkes tedirgin olmasn istediler. - Ben Enver Bey'e stanbul'daki askerin rahatszln sylediimde hi aldrmad, Hasan Fehmi'nin ldrldn rendiinde de aldrmad... Ne oluyor Necip, bizi kim idare ediyor? Bize emniyet etmiyorlarsa kime emniyet ediyorlar? O gece tatsz geti, en ok gvendikleri insanlarn artk kendilerine gvenmediine, onlardan habersiz iler yaptna dair kuku ilerini kemirmeye balamt ama ikisi de aslnda byle bir kukuyu tamaya, nerenlerinde 289/19 deyse kendilerinin varlk nedeni olan, hayatlarna mana katan mcadelelerinin onlara birer yabanc muamelesi yaptn kabul etmeye hazr deillerdi. Birbirlerini yattrmaya alp, 'mbalaa etmeyelim' derken, aslnda kendilerini yattrmaya, ilerinden kmayacan bildikleri kukuyu tayacak kadar glenene dek zaman kazanmaya hazrlanyorlard. Huzursuz geen bir geceden sonra Cevat Bey daha rahatlam olarak uyand, en azndan sr labirentinin dnda braklan, alay konusu olan bir tek kendisi deildi, birka kiinin dnda herkese ayn davramlmt; aklndan Enver Bey'le Talat Bey'in davranlarna mazeretler buldu, onlarn en doru ekilde davrandna inandrd kendini ama iten ie aslnda buna inanmadn hissediyordu. Kendine kar drst olacak gc o srada yoktu, bile isteye yalan seti, o yalan minnetle kabul etti. Sayfa 116

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Bir nceki akam konutuklarndan, sanki ortaklaa bir karar almlar gibi, birbirlerine hi sz etmeden ertesi sabah birlikte tekilat merkezine gittiler, kendilerine verilen grevleri byk bir istekle yerine getirdiler. Askeri hazrlklar inanlmaz bir hzla tamamlanyordu. lk birlikler iki gn sonra trenlerle hareket ettiler. Cevat Bey de ilk trende yerini ald. Bir savaa gittiini, dostun ve dmann daha ak belli olduu bir cephede dveceini bilmenin sevincini yayordu. Cevat Bey'in iindeki huzursuzluu ve pheyi yalanc mazeretlerden yaplm bir huzura sarm olarak yola kt gnn akamnda, Mehpare Hanmlarn konana Bulgar klkl bir adam uram ve Mehpare Ha-nm'a ksa bir tezkere getirmiti. "Rukiye Hanm'm shhati iyidir, hibir endieye mahal yoktur." Btn tezkere bu kadard, ne bir selam vard ne bir sevgi belirtisi ne de bir imza ama haberin nereden ve kimden geldii belliydi. Mehpare Hanm ok zlmesin, ok endielenmesin isteyen biri, haberin, yollarn o kark durumuna, yaanan karmaaya ramen iki gn in-290 de Selanik'e ulamasn salam ama bir selam bile yazmamt. Bir satrlk o ksa tezkere geldikten sonra ayr duygu belirmiti Mehpare Hanm'n iinde, bunlarn biri kesinlikle o tezkereyle ilgiliydi ama br ikisinin tam ne zaman, nasl olutuunu kendisi de bilmiyordu; birincisi, Konstantin'i terk etmeye karar vermiti ancak bunun iin acele etmeyeceini biliyordu; ikincisi ocuklarn gerekten ok zlediini, onlarn bedenlerinin kendi bedenine demesine, yzlerine, salarna dokunmaya, gzlerine bakmaya ihtiyac olduunu hissetmesiydi ve bunun gerek bir duygu olduunu kavryor, insann gerek bir duyguyu nasl tanyabileceini de bizzat hissederek anlyordu. ncs ise, eyh'in kendisiri hl sevdiine inanmann memnuniyetiydi. O tezkerede tek bir sevgi szcnn bile yer almamas, bir selamn bile gnderilmemesi Mehpare Hanm' sevildiine inandrmaya yetmiti. Her mektubun, her tezkerenin sonuna yazlanlara benzer bir sevgi szc grseydi eer, byk bir ihtimalle, artk unutulduunu dnp zlrd. 291 XIV Mihriah Sultan'n tek merak ettii, 'o bunan' yeniden eski gcne kavuup kavumayacayd. Padi-ah'n bir zamanlar kendisini bu ehirden srm olduunu hi unutmuyor, ondan sadece 'o bunak' diye sz ediyordu. Yal komularnn olu olan sadaret mabeyninin ktiplerinden Tevfik Bey her gn Babli'den dndnde Mihriah Sultan onu heyecanla karlayp btn gelimeleri anlatmasn istiyor, sanki bir sava yneti-yormu gibi deerlendirmeler yapyor, haberlere gre bazen umutsuzlua, bazen kzgnla, bazen sevince kaplyordu. Onu grenler, ehirdeki isyann, aslnda Padi-ah'la Mihriah Sultan arasndaki anlamazlktan ktn sanabilirdi. Semt sakinlerini dehete dren byk davetleri ayaklanma baladndan beri durdurmu, ehirdeki yabanc bykelilerin, sefaret grevlilerinin, Osmanl aydnlarnn katld konserlere, mzik seslerinin ve kahkahalarn neredeyse btn mahalleye yayld dansl balolara ara vermiti. O balolarda, derin gzleri, takn gzellii ve sessiz ihtiamyla evresindeki herkesi bir sradanln ortak glgesinin iine hapsediyor, sonra aralarndan setiklerini kendi yla parlatyordu. En gzel kadnlar bile ancak onun bir glmsemesini yansttklarnda gzelliklerini gsterebiliyorlar, en zeki erkekler ancak o bir nktelerini beendiinde zek sahibi olduklarn hissedebiliyorlard. Btn insanlar, hatta btn hayat bir ayna gibi kullanyor, yalnzca kendini 292 grp seyrediyor, onun evresindeki hayat ancak onun grnts vurduunda can kazanyordu. Gzellii kadar muhteem olan kibri, hibir zaman dier insanlarn kibri gibi doyurulmak iin yalvarmyor, asla onlar gibi iltifatlarla vnmelerden oluan zavall ziyafetlerde karnn doyurmuyor, iltifatlara glmse-mekle yetiniyor, vnmeye asla tenezzl etmiyordu. Onun kibrini doyurabilmek iin btn hayat onun nne koymak gerekirdi ve 'o bunak' yeniden glenecek gibi olan varlyla onun kibrini kryordu. Hayatta hibir eyin snrlandramayacana inand kibrinin bu rselenmiliiydi Mihriah Sultan', 'erkeklerin bir budalal' olarak grd siyasetle, hatta 'daha da byk bir budalalk gsterisi' olarak niteledii askerlikle ilgilenmeye iten; imdi btn gelimeleri renmek istiyor, kabine deiikliklerinden, Sadrazam'n beyanatlarndan, isyanclarn hareketlerinden, Padi-ah'n tavrlarndan, Selanik'teki ttihatlarn hazrlklarndan haberdar olmay arzu ediyor, en nemsiz ayrnty bile byk bir dikkatle dinliyordu. Fesinin altndan taan dalgal kumral salar, yumuack kumral byklar, bazen Sayfa 117

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak yorgun bir ihtiyar gibi, bazen muzip bir ocuk gibi bakan gzleri, yzlerce yllk bir gemie dayanan gsterisiz soyluluu, genliine ramen sahip olduu edebiyat ve mzik bilgisi ve bir ocuu okarm gibi efkat dolu usul sesindeki gizli hznyle Tevfik Bey, her akam yalnn Boaz'a bakan geni salonunda Mihriah Sultan'n karsna oturup btn gelimeleri tek tek anlatyordu; anlatmnda artc bir zenginlik vard, alayc bir zeknn gnlk hayatn iine sallandrd oltalara taklan elendirici kk olaylar, ancak devlet kadrolarnn iinde yetien birinin sahip olabilecei nemli bilgiler, ciddi yorumlar, paalar arasndaki ekimelerle ve aknlklarla ilgili gln dedikodularla bezeliydi konumalar. Belki de babasnn ocukken getirttii ingiliz mrebbiyelerin etkisiyle, Osmanllarda pek rastlanmayan trden garip bir ngiliz mizahna ve soukkanlla sahipti, en skk durumda 293 bile telaa kaplmaz, hafif bir tebessmle anlatrd olanlar. Hareket Ordusu'nun yola ktn da Mihriah Sul-tan'a Tevfik Bey haber vermiti. - Ne zaman stanbul'a varrlar, diye sormutu Mihriah Sultan heyecanla. - Zanmmca bir hafta iinde stanbul nlerinde grrz onlar, duyduuma gre hzla geliyormrm. - Sizce ttihatlarn ordusu gelince ne olur? - Bivaz daha kan dklr herhalde Sultanm. - Sava m kar sizce? - syanclar da Hareket Ordusu'na kar hazrlam-yo-larm, civardaki btn birlikleri stanbul'a topluyorlar, kk apta da olsa bir sava mukadder gzkyor. - Peki o bunak ne yapyor? - Hibir ey yapmyor, kim galip gelirse onu destekleyecek ama isyanclarn pek galip gelme ihtimali yok. - Ne diyorsunuz Tevfik Bey, ttihatlarla m teriki mesai edecek bizim bunak? - Padiah'a kalsa tahtta oturabilmek iin onlarla da ibirlii yapar ama ttihatlar onunla ibirlii yapmazlar artk, devirmek iin bu frsat karmazlar... syanc-Jann kendilerine sunduu bu hediyeyi boa karmalar iin aptal olmalar gerekir, geri onlarn ok akll olduunu syleyen bir kimseye hi rastlamam olsam da, bu kadar aklsz olduklarn da dnmyorum. - Peki Tevfik Paa ne diyor bu ie? - Sadrazam m Sultanm? - Evet, Sadrazam Tevfik Paa. - O ne syleyeceine henz karar vermedi efendim... Bilirsiniz, Sadrazam Hazretleri'ni karar vermek daima biraz yorar, onun iin ne karar vereceine nce bakalarnn karar vermesini bekler. Zannmca, bu sefer de kim galip gelirse o karar verecek Sadrazam Hazretle-ri'nin ne karar vereceine. O gnden sonra Mihriah Sultan, Hareket Ordusu'nun ilerleyiini adm adm izledi, Tevfik Bey'in Osman'a syledii gibi, 'corafya malumat, dnyann yu294 varlak olduunu ve bu yuvarlan bir yerinde Paris'in, bir yerinde istanbul'un bulunduunu bilmekten ibaret olan' Site n, Selanik ile stanbul arasndaki sadece ehirleri deil kasabalar bile neredeyse ezberledi. Her akam heyecanla Tevfik Bey'i bekliyor, Hareket Ordusu'nun bir ya da iki kasabay daha gemi olduunu, muzaffer bir general gibi sevinle reniyordu. Yalda, Tevfik Bey'i heyecanla bekleyen sadece Mihriah Sultan deildi, bambaka nedenlerden dolay Ruki-ye de her akam, Padiah'tan hi holanmayan bu Osmanl prensinin Babli'den dnn gzlyordu. Kolayca tahmin edilebilecei gibi bu gen kz, Tevfik Bey'e k olmak zereydi ama k olma sebebi kolayca tahmin edilemeyecek kadar deiikti. Mihriah Sultan yalya yerletikten sonra, Tevfik Bey, Hikmet Bey'in de sk sk yalda bulunmas nedeniyle, Selim Bey ve ateli yazlaryla tannan Ahmet Samim Bey'le birlikte ziyarete geliyor, Hikmet Bey'le ve Mihriah Sultan'la ahbaplk ediyordu; zamanla Hikmet Bey'in gelmedii gnlerde de ziyaret eder olmutu; hikayeleriyle hem Sultan Hanm' hem de onun Fransz nedimelerini elendiriyordu. Rukiye'ye ise fazla ilgi gsterdii sylenemezdi. Grnrde hibir neden olmad halde, ya Tevfik Bey'in Rukiye karsndaki dikkati ekecek ilgisizliinden ya kadnlarn o olaanst sezgilerinden ya da sadece laf olsun diye, Mihriah Sultan, bir gn Rukiye'ye, - Bu gen adam sana m k nedir, byle sk sk geliyor, demiti. Baz zamanlar, insan ruhunun btn kaplar, yoldan geen herkesi kabule hazr ucuz bir meyhane gibi hayata alr, daha nce nemsenmeyen biri ya da bir baka vakit hi fark edilmeyecek bir cmle, byle gnlerde insan ruhunun kaplarndan ieri girip orada kendine nemli bir yer bulur, kaplar yeniden kapandnda Sayfa 118

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak artk orada o insan ve o cmle yerleir kalr. Belki de byle bir vakte rastladndan Mihriah Sultan'm daha sonra unuttuu o cmle, Rukiye'ni ruhunda kendine 295 bir yer buldu, Tevfik Bey'in her hareketini, 'acaba gerekten bana k m' diye yakndan incelemeye balad; onu izlemekten, onun konumalarn dinlemekten gittike daha ok holanp bu gen adamn kendisine k olduuna karar verdi ama bu karar verirken asl kendisi, Tevfik Bey'in k olduu fikrine gen kzlarn dizginsiz tutkusuyla balanmt. O sralarda Tevfik Bey'den vazgese bile bu fikirden vazgeemez, bu fikir olmadan yaayamaz hale gelmiti ama bunun farknda deildi. Kendi kendine, 'Ya ben de onu seversem, ne olur?' diye soruyor, bu sorunun kendisi bile onu heyecanlandryor, sevdiinde ne olacan grmek istiyor, sevmek ve sevilmek szcklerinin bys, henz kendileri gzkmeyen bu duygularn nne geiyor, bu duygulara yollar ayor, hatta bu szckler adn tadklar duygular douruyorlard; itiraf etmek gerekir ki bu, gayet garip ve tersine bir duygusal doumdu, duygulara bir isim taklmam, isimlerden duygular domutu. Artk Tevfik Bey'in her sznde, her davrannda, her glnde bir iaret aryor ve arad iareti de her defasnda buluyordu; bu iaretler gerekten var myd, bunu bugn bile Osman'n llerinden hibiri bilmiyordu ama onlarn varlna inanmak Rukiye'nin duygularn gerek bir biimde deitirmiti. Tevfik Bey'in kendisine k olduuna karar verdikten sonra ani bir sabrszla kaplm, iaretlerde beliren duygularn sze dklmesi, bunlarn kendisine cmlelerle kantlanmas iin dayanlmaz bir istek duymaya balamt. Konumaya ve duygularn aklamaya kkrtmak iin Tevfik Bey'e her zamankinden fazla sokuluyor, imal konumalar yapyor ama bir trl istedii yaknlamay salayp duymak iin sabrszland szleri duymuyordu. syan patlamadan nce, btn hayatn deitirecek bir ey yapmak zere olduunu fark etmeden Tevfik Bey'e mektup yazmaya karar vermiti; ayaklanmann aniden patlamas, Tevfik Bey'in yalnzca ehirdeki is296 yanla ve Mihriah Sultan'la ilgilenmesi, Rukiye'nin kararn ertelemesine yol amt ama bu karar ertelemesinin nedeni, byk bir savan iinde bir ak mektubunun nemsiz kalacan dnmesinden deildi, (o sralarda gen bir l olacan bilmeyen Tevfik Bey'in daha sonra Osman'a o kendine zg glmsemesiyle syledii gibi: "Hangi kadn, bir savan b'r aktan daha nemli olduuna inanrd ki, buna inanmak erkeklere mahsus bir budalalkt.") yalnzca Tevfik Bey'in mektubuna verecei cevabn arkasndan yaayacaklarn^hayal ettii iliki iin gerekli zaman bulamayacaklar kaygsmdan-d. O da her akam 'sava raporlarn' Mihriah Sultan gibi heyecanla dinliyor, olacaklarn bir an nce olmas iin sabrszlanyor, aknn nne dikilmi gibi gzken bu ayaklanmann sona erip onun yaamak istediklerine yol amasn bekliyordu. Siyasete yabanc olduu iin bir zaman bu atmada hangi taraf tutacan bilememiti, sonunda ttihatlarn galip gelme ihtimallerinin daha kuvvetli olduunu anlaynca, bu galibiyetin hemen gereklemesini isteyerek iin iin ttihatlar destekleme-" ye, Mihriah Sultan gibi onlarn her ilerleyiinden sevin duymaya balad. Gelmelerini byk bir istekle bekledii ttihatlarn birka yl sonra sevdii adam bir basknda vurarak ldreceklerini bilmiyor, kendi isteklerinin gereklemesini iddetle arzu ederken o isteklerinin ne sonular vereceini hibir zaman bilemeyen ve bilemeyecek olan in sanolunun o korkun aresizliiyle sevdii adamn cellatlarnn ehre varmasn ve galip gelmelerini bekliyor du. Eer o gnlerde kadere hkmetme kudreti Rukiye'ye balanm olsayd, farkna varmadan o da kaderi aynen Tan-j'nm izdii gibi izer, ttihatlar bratle stanbul'a getirir ve bylece hem sevdii adamn hem de kendisinin felaketini hazrlard. Olacaklar yalnzca Mihriah Sultan'la R'ikiye deil, btn insanlar, btn ehir, kimi kaygyla, kimi umutla ama ayn heyecanla bekliyor, her gn yeni bilgi297 ler, dedikodular, sylentiler yaylyor, herkes kendine gre sonular karyordu. yeleri arasnda eyh Yusuf Efendi'nin de bulunduu 'Cemiyet-i Tedrisiye-i slamiye' isimli yksek seviyedeki din hocalarndan oluan slami eitim tekilat toplanp ayaklanmaya kar karak merutiyeti destekleyen bir beyanname yaynlam, isyanclar kkrtan molla grnl adamlarla stanbul'un nde gelen din ulemasnn hibir alakas olmadn herkese gstermiti. O beyannameyi hazrladklar toplant srasnda Hoca Rza Efendi, Sayfa 119

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak herkese hitaben ortaya doru sormutu: - Ortalkta yeil bayraklarla dolaan molla takmndan kimseyi tanyan var m aranzda? Herkes susmu, yalnzca, hep bir ilahi syler gibi melodik dalgalanmalarla konuan eyh Sadullah Efendi cevap vermiti: - Ben aralarndan Dervi Vahdeti denilen zatla bir kere karlamtm. Bir kula hakszlktan Allah'a s.-nrm lakin bu zat bana klliyen cahil grnd. Ezberine ald bir-iki hadis-i erif ile hocalk taslar gibi geldi bana. Yaradltan fkeli yapsna pek uyan gsterili sesiyle fkh'hocas Necmi Efendi herkesin aklndan geeni ortaya vurdu: - Bu chela srs nasl byle bir densizlikle bizim abmz kullanr, medreselerde dit sek rtm sizin gibi eyhlerle hocalarla kendilerini bir tutup bizim admza ortaya kma cretini gsterir, kimseye danmadan, ulemann bir fikrini sormaya bile tenezz* etmeden, dinen de vacip olmayan bir farfaralkla askerin nne der? Bugn kendinde bu creti bulursa, yi rn camilerimizin, medreselerimizin, tekkelerimi/in kapma dayanp bize dinimizi retmeye kalkmayacaklarm, ibadetimize karmayacaklarn kim bilebilir? Herkes Necmi Efendi'yi onaylayan bir ekilde ban sallarken eyh Yusuf Efendi sz alp her zamanki alakgnll tavryla konumaya balad: 298 - Siz benden daha iyi bilirsiniz elbet, lakin bir kere daha sylemekte fayda var, eriatn askeri olur lakin askerin eriat olmaz. mmet-i Mslman'n eriat dzenine uygun bir halde yaad bir diyarda, bazlarnn sanki eriat yokmu gibi eriat isteyip silaha sarlmas, Mslman'n Mslman'a zorbal olur. Mslman'n silahl olan silahl olmayann ezer. Herkesi daha yol yaknken uyarmakta ben fayda mlahaza ederim, bence heyetimizin bu hareketi tasvip etmediini ahaliye aklayalm. Aralarndan bu grlere kar kan olmam, oybirliiyle o beyannameyi yazmay kararlatrmlard; aslnda bu beyanname bile isyanclarn kaybedeceinin bir iaretiydi; eer imparatorluun drt bir yanyla ilikisi olan, ku kanadndan haber alan hocalar, ayaklanan askerlerin kazanabileceine ihtimal verselerdi, en azndan aralarndan bazlar, bu ortak tavr iinde yer almay redderdi ama hepsi olacaklar sezmiti; bir ksm olacaklar anladndan, eyh Yusuf Efendi gibi samimi olan bir ksm da doru olann bu olduuna inandndan, isyana aka kar kmaya raz olmutu. Hangi nedenlerle, hanp- hesaplarla bu beyannameyi yazm olurlarsa olsunlar, tir din savann eiinde grnen bir lke iin bu ok nemli bir giriimdi, ama ttihatlar, ulemann bu giriimini grmezden geldiler. Hatta 'isyana kar ktlar ama ttihatlara bu beyannamelerinde destek vermediler' diye bir dmanlk bile sezdiklerini akladlar. Bu beyanname tarih kitaplarndan silindi, yok sayld, kck harflerle yazlm dipnotlarda unutulmaya terk edildi, eyhlerin, hocalarn, mderrislerin sesleri bir bolukta eriyip gitti. Daha sonralar eyh Yusuf Efendi, hibir kzgnlk, ksknlk tamayan sesiyle Osman'a, "Bir insan ldrmek iin nce sesini ldrmek gerekir," demiti, "inanlar duyuran sesi yok edersn, o sesin sahibi kendiliinden yok olur, onla" bizim dine sahip kan sesimizi ldrdler, dikkatle be -arsan greceksin ki bizim se299 simi/i ldrrken, kendilerine en ok dman gzken Dervi Vahdeti'nin sesini yaattlar. Aradan bunca yl geti, artk ben bir lym, benim sesimi ldrenler de l ama imdi iyice dinlersen Dervi Vahdeti'nin sesini duyarsn, o hl sa, onun sesini yaattlar, sesini yaatHar iin OT u da yaattlar. Varlklarn dmanlarna ', olan herkes gibi onlar da daraacna ektikleri adamn sesini sevdiler en ok." O dadaal gnlerde eyh Efendi, 'sesinin ldrleceini' henz bilmiyordu, gene de her yandan gelen haberleri gzlerini kapayarak endieyle dinleyip mum klarnn kzl glgeliindeki salonuna ekilerek, 'ehl-i dinin bir kyama' uramamas iin dualar ediyordu. Ona her akam, btn gn ehri dolap isyanc avularla, askerlerle, okullu subaylara kin kusan alayl zabitlerle ahbaplk eden Hasan Efendi en doru haberleri getiriyordu. Hareket Ordusu ehre yaklarken, Hasan Efendi'ye sormutu: - syanc askerler Hareket Ordusu yla dvecekler mi, yoksa son anda silahlarn brakacaklar m? - Dvmeye kararllar eyhim, daha dn atal-ca'dan isyanclar destekleyen birlikler geldi ehre. Sayfa 120

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Halife Hazretleri bu isyana aka destek vermiyor, ulemann kar ktn ben biliyorum, ahalinin byk bir tevecch de gzkmyor, yaklaan ordunun arkasnda ise byk bir g var, peki bu isyanc askerler kime gveniyor? Hasan Efendi bu konuyu daha nce hi dnmemiti, onun iin ok abuk cevap verdi: - tikatlarna ve Allah'a gveniyorlar. - Gelen ordunun da itikad ve Allah' % ar Hasan Efendi, ayrca bu bir savatr ibadet deil, itikat kadar silaha da ihtiya var hu ite. Ertesi sabah Hasan Efendi aklnda bu soruyla yolla ra dp Takla'nn nnde, birka gndr ahbaplk peyda ettii Yozgatl bir avuu buldu, hobeten sonra, 300 eyh Efendi'nin kendisine sorduu soruyu o da avua sordu. avu, elini niformasnn iine sokup gsn ka dktan sonra, bir general edasyla aklamaya koyuldv : - imdi bak Hasan Efendi gzm, grne katiyen aldanmayacaksn, grne aldandn m bittin, Halifemiz Efendimiz niye sesini karmyor, nk ttihat gvurlarn gafil avlayacak, biz gayetle salam yerden haber aldk, Hareket Ordusu ehrin kaplarna geldiinde Padiahmz Efendimiz kacak ortaya, evlatlarm diyecek Hareket Ordusu'nun askerlerine, gelin eriat bayrann altna toplann, Allah rzas iin savaanlara katln, diyecek. imdi syle bakalm bana, o Mslman askerler, farmason ttihatlar m dinleyecek, yoksa Hali-fe-i Ruyi Zemin'i mi, ha?.. O askerler bize katlnca, ite o zaman, o gvurlarn hepsini surlarn dibinde kurbanlk koyun gibi htrp kr testereyle keseceiz. O ttihat zabitleri kendi ecellerine geliyorlar Hasan Efendi, ama bunun farknda deiller... Hasan Efendi, eyh'in aksine isyanclarn kazanmasn can gnlden istiyor, btn ahlakszlarn, orospularn, zamparalarn eriatn klc altnda titrediklerini, onlarn da gnahsz bir hayatn iine hapsolduklarm grmeyi diliyordu; bu, onun hayattan alaca b'r inti kamd sanki, ama iinde byle bir fke ve intikam istei bulunduunu bilmediinden, bunun din sevgisinden kaynaklandn dnyordu. eyh'in isyana kar kmasn aklamakta ise zorlanyordu. Kendi kendine dnd ender zamanlarda, 'zavall eyh'in o orospuya olan akndan bazen krleti-ine' karar veriyordu, eyh'te byle bir zaaf bulmas ise ne gariptir ki eyh'e duyduu hayranl biraz rselese de sevgiyi artryordu. avuun sylediklerinin doru olduundan emin olmak isteyerek steledi: - Ya Halife byle bir ey demezse? 301 - ocuk olma Hasan Efendi, hi demez mi, adam gelmi, senin tahtna gz koymu, senin hilafetine ba-kaldrm, sen olsan demez misin? - Derim herhal... Asker onun lafna uyar, hani, bir atlak ses falan olmaz deil mi? - Hi uymaz m, Halife'yi dinlemeyecek de kendini gnde posta dven o gvur zabiti mi dinleyecek... Bak grrsn, sebil gibi zabit kan akacak bu ehirde, bir besmele ekmeye bile vakit bulamayp te dnyaya c-nup gidecekler. - Sizin buradaki askerlerin yrei kavi mi bari, hani koca orduyu ehrin nnde grnce, koca koca, sakall paalar, toplar grnce... avu yle bir gvdesini geriye alp kasld. - Sen ne diyorsun Hasan Efendi, peygamberin askeri bu, uncack titremez yrei, Paa da kim koskoca Ha-life'nin yannda? Bizden yana hi merakn olmasn, asker de biliyor Halife Hazretleri iin savatn, bunun Allah adna verilen bir cihat olduunu. Hasan Efendi, avuun yanndan eyh'in akln kurcalayan sorunun cevabn bulmu olarak ayrld. stlerine gelen ordu karsnda isyanclarn niye telalanp gerilemediklerini anlamt. Hareket Ordusu zabitlerinin istanbul nnde ar ve kanl bir tuzaa dme ihtimali yksekti, her ey Padiah'n azndan kacak iki kelimeye balyd, yaklaan savata kimin leceine Padiah karar verecekti. Uuk mavi bir lHla snm o bahar gnnde, Hasan Efendi yreinde eitli sevinlerle Takla'dan ayrld. eyh Efendi'ye, sorduu sorunun cevabn gtreceini dnmek, onu baka her eyden daha fazla sevindiriyordu. Onun varln, btn ^kirlerinin, inanlarnn, duygularnn tesinde iinde besledii o hayvans sadakat duygusu belirliyordu, Tanr onu sanki birisine sadk olmas iin yaratm ve eyh Efendi'yi sadakatinin merkezi semiti. Hasan Efendi'nin kendine ait dnceleri, kaln duvarlarla evrili bir avluda oynayan ocuklar gibi kendi 302 aralarnda oynarlar ama yksek sadakat duvarlarn asla amazlar, bunu akllarndan bile geirmezlerdi. Bylesine youn ve bir insan iin neredeyse Sayfa 121

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak dayanlmaz olan sadakat duygusunun derinliklerindeki kanlmaz ihanet isteinin minik kprtlarm ise, eyh'in bulamad bilgileri bulup ona gtrerek ve iten ie bu bilgilerin derlenmesinde eyh'ten daha stn ve becerikli olduunu hissederek tatmin ediyordu; ihanet istei bile sadk olduu insana daha fazla hizmet etmek biiminde kyordu ortaya. Beyolu'mn, sanki yzlerce yldr orada yaanm entrikalarn, aklarn, cinayetlerin esraryla hi bitmeyen bir glgelie gmlm caddesine girdiinde, Pe-ra'daki btn sefaretlerin herhangi bir saldrya kar kendilerini emniyete alabilmek iin bayraklarn ektiklerini grd; zerlerinde kartallar, halar, yldzlar olan rengrenk bayraklar hafif bir rzgrla nazl nazl kmldyorlar, hepsinde kutsal insan kann temsilen krmz renk, ya bir izgi, ya bir yldz, ya bir salip olarak gzkyordu. Tarih boyunca yaplan ve oralarda lenlerin daha sonra gelenlerce unutulduu savalarda akan kanlarn yok yere dklmediine insanlar inandrabilmek iindi o krmzlklar ve tuhaftr ki, uzun direklerin ucunda rzgrlara teslim edilen o kuma paralarndaki parlak krmzlar insanlar, kanlarn aktmann gerekliliine ve kutsallna inandrmaya yetiyordu, Hikmet Bey'in dedii gibi: "Bu bile cann sorgusuz sualsiz veren insanolunun zavalllndan kukulanmak iin kfiydi aslnda." Arka sokaklara girdiinde, bir grup sarho tersaneliyle karlat Hasan Efendi, ikiden yayvanlam sesleriyle, "eriat isteriz, Padiahm ok yaa!" diye bararak yryen adamlarn peine takld; bo sokaklarda birka isiz gsz de tersanelilerin yannda yryor, onlar sanki bir sirkten kam hayvanlar seyreder gibi biraz rkntyle, biraz merakla izliyordu. Tersaneliler, kepenkleri yar yarya ak bir kasap dkknn nnde durup kasapla pazarla giritiler; de303 risi yzlm btn bir kuzu karlnda tanesi tfeklerini kasaba satt, aldklar kuzuyu srtlarna vurup ak sak bir ark tutturarak yrmeye devam ettiler. Bir amalar, gitmek istedikleri bir yer olmad, akam iin nevaleyi dzmeye altklar anlalyordu. Bir Rum bakkal korkutup ondan da bir sepete doldurduklar araplar aldlar. avuun kendisine anlattklarna hi uymayan grntleriyle tersaneliler birden Hasan Efendi 'yi ok fkelendirmi, sanki bu isyann geleceiyle ilgili umutlarn ve beklentilerini ykmt. Onlarn kalabalk ve silahl olduklarn unutup gidip en nde yryenin koluna yapt. - Bre nabekrlar nedir bu haliniz, kuldan utanmaz Allah'tan korkmaz msnz, sarho aznzla eriatn adn anar, Halifemiz Hazretleri'nin adn pis nefesinizle kirletirsiniz? Tersanelilerin reisi, evrede bakalar da olup olmadm anlamaya alarak ylk bir tehditkrlkla cevap verdi: - Ne oldu molla ne kzyorsun, eriat iin canmz feda... - Pis cann s^nin olsun, gidin kaybolun sokaklardan, Mslmanlk sizlere mi kald? Evlerin pencereleri almaya, grlty merak edenler oalmaya balamt, o mahallede yaayanlarn ounluu Mslman deildi ama btn stanbul halk gibi bu tersanelilerden yaka silkiyorlar, biri bunlarn aznn payn versin diye bekliyorlard. - Sana ne molla, srtna bir cppe geirdin diye.ken-dni eyhlislam m sandn? Tersaneli bir sz sylemese de aslnda Hasan Efendi ne yapacana daha nceden karar vermiti ama adamn kstahl onu daha da kzdrd, bir kaya gibi iri ve gl yumruxyla tersanelinin tam kafasnn stne vurunca, sarho denizci azndan burnundan kanlar boa-narak yere yld. Hasan Efendi'nin cssesinden ve gcnden rken tersanelilerden birka tfeklerini dorult304 maya altlar ama namlusundan tutup yerlerde srkledikleri tfeklerini sarholuktan dorultamyorlard; onlarn bu halinden yararlanan Hasan Efendi, mollaln unutmu, bir anda eskilerin 'Bahriyeli Hasan' olup kmt. Elinin yettiinin tepesine o koca yumruuyla vurup yere deviriyor, bir yandan da, "Dahn deyyuslar, tepelerim hepinizi!" diye baryordu. Gz ap kapayana kadar drt tanesi, krlm burunlar, km elmack kemikleri, patlam akaklaryla, ellerinden drdkleri kuzu budunun yanna yklmlard; ayakta kalanlar da tfeklerini atp kamaya balaynca pencerelerden bir alk koptu; ou Beyolu'nun kerhanelerinde alan yar plak Rum kadnlar, "Yaa molla!" diye baryorlar, 'gel, gel' diye iaretler ederek onu evlerine arp glyorlard. Bir anlna, ehri saran o korkun bunaltdan kurtulan sokak, kadnlarn neeli lklar ve edepsiz akalaryla canlandktan sonra pencereler yeniden kapand, Sayfa 122

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sokak ehrin teki sokaklar gibi sszlna ve sessizliine dnd. Hasan Efendi, kee klahn dzeltip yoluna devam etti ama pencerelerde hayal meyal grd o dolgun, beyaz gvdelerin aklndan kmadn fark edince, gnaha kaplmann telayla ban sallayp kendi kendine kulvallahi okuyup, "Tvbe estafurullah Ya-Rabbi," diyerek, grdklerini unutmaya abalad lakin o ksack anda pencerelerde grdklerini unutmadn, kimseye anlatamayaca zevk dolu karmakark ryalar ona daha yllarca hatrlatacakt. Beyazt'taki Harbiye Nezareti'ne gidecekken, vazgeip grdklerini, konutuklarn bir an nce eyhine anlatabilmek iin tekkeye doru hzland; ne de olsa, onu gizli gnahlarn karanlk ateinden kurtarp ruhunu saaltabilecek tek kii onu her zaman ayn yerde sabrla bekleyen eyh Efendi'ydi. syan Gnlerinde Ak 305/20 XV Dostluklar ve aklar, ar basklar altnda, stne basldka byyen tuhaf ve sihirli bitkiler gibi abuk serpilip geliir; yaygn ve byk tehditlerin, tehlikelerin, korkularn yaand zamanlarda, bu dehet dolu olaylar, insanlar, dna klmas mmkn olmayan scak bir sera gibi iine alr ve br insanlara sarmaklar gibi kuvvetle sarlan duygular hzla bytecek iklimi yaratr; ehrin, sonucu belirsiz kanl atmay bekledii o tedirginlik dolu gnlerde de Hikmet Bey'le Dilara Hanm ve Dilevser aras .daki duygusal ilikiler beklenmedik bir hzlr gelimiti. Hikmet Bey'in gerektiinde varln hissedilmez hale getirebilen eitimli kibarl, bu kibarln iki konua iinde rahata hareket edebilecekleri gvenlikli ve geni bir alan salamas, hibir srarn, davetin, gsterili bir ev sahipliinin bulunmamas, yzlerce yllk bir imbikten szlm bir grgnn karsndakine verdii gven duygusu, Dilara Hanm'la Dilevser'in ona hi ekinmeden yaklamalarn salam, byle bir durumda olabilecek tedirginlikler sadece birka saat iinde orta dan kalkmt. Dilara Hanm, yeni tant bu komusunda, hibir zaman bulunamayacan sand, hayatta ok az rastlanabilecek bir eyi, dost bir erkei bulmutu; daha ilk anda, aralarnda, ehveti, ak, kk apknlklar iinde barndrabilecek bir duygu ba olamayacan hissetmilerdi. Dilara Hanm, daha alt snflardan, kaba, vah306 silie ve zorbala yatkn erkeklerden holanrd; onu heyecanlandran erkek bedenindeki o hayvans iddetti, o iddeti kendi bedeniyle eitip evcilletirmekten zevk alr, eittiklerinden sklr, eitemediklerine tutulurdu, Hikmet Bey'de ise ne o kabalk, ne de o iddet vard. ok gzel bir kadnn mark olu olan Hikmet Bey ise k olaca kadnlarda mstesna bir gzellik olmasn isterdi, bir de saflk ve masumiyet ekerdi onu. Dilara Hanm'la tek ortak yan ise onun da k olmad zamanlarda yatanda alt snftan kadnlarla olmaktan, onlarn kendilerini bedenlerinin isteklerine sorgusuzca brakmalarndan holanmasyd ki, daha aa snflara duyulan bu tensel arzu soyluluun neredeyse gizli bir alameti farikas gibiydi. Ana kz ilk gn len yemeini kendilerine ayrlan dairede yemiler, akam yemeinde ise, "Dairenize mi getireyim yoksa yemek salonuna m inmek arzu edersiniz?" diye soran hizmetinin aka sylenmeyen bir yemek daveti getirdiini anlayan Dilara Hanm'n, "Aada yeriz," demesi zerine hazrlanp aaya inerek Hikmet Bey'e katlmlard. Hikmet Bey, dairelerinden honut kalp kalmadklarn, bir eye ihtiyalar olup olmadn sorduktan sonra ayaklanmadan, sabahki olaydan, neler olabileceinden sz etmilerdi. Btn ehrin konutuu bu ortak konular konuurken, kalabalklarn yrd, ahlak ve kurallar belirli byk yollardan ayrlp kendi patikalarna saparak hayatn baka yollarnda gezenlerin birbirlerini ok abuk tanmalarn salayan o parolalar da sanki birbirlerine fsldamlard; bu gizli bir lisand, cmlelerden ziyadr seilen szcklerde, vurgularda, duraklamalarda, glmsemelerde, baklarda saklyd. Hayatn kalabalklara bal olarak gtrenlerin asla konuamadklar, onlardan ayrlanlarn ise farknda olmadan benimsedikleri zel bir dildi, bu lisan konuanlar, dnceleri ne olursa olsun birbirleriyle ok abuk anlarlard. 307 Sz bir ara hizmetiye saldran tersanelilerden aldnda Dilara Hanm, yzn buruturarak, - Bu erkeklere mahsus bir zaaf, demiti, erkeklerin btn zaaflar gibi de kabalk ve saldrganlk biiminde tezahr ediyor, hibir kadn byle saldrmaz bir erkee. Sayfa 123

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Sonra da alayc bir glmsemeyle eklemiti: - En azndan sokakta yapmaz bunu. Hikmet Bey, son cmlenin, kendisine duyulan gvenin bir sonucu olduunu, Dilara Hanm'n her erkekle byle konumayacan anlam, kendisine tannan bu ayrcalktan honut kalmt. skemlesinin arkasna yaslanarak, sesindeki akacl belirginletiren bir vurguyla sordu: - Sanrm yalnzca o tersanelileri deil, btn erkekleri kmsy rsnz. - Bilmem, dedi Dilara Hanm. Sonra da kendi kendine konuur gibi devam etti: - Kmsyor muyum? Hi byle dnmedim ama kmsyorsam bile erkeklerin bunu hak etmediini syleyemem. - Neden byle sylyorsunuz? Dilara Hanm biraz dnd. - Sanrm duygularn gstermekten aciz olduklarn dnyorum, daha dorusu duygularn doru yerde gstermekten acizler; sanki kadnlarn onlarn da bir insan olduunu anlamalarndan korkuyorlar. Hangi kadn insani zaaflara sahip olmaktan korkar, ama erkekler korkuyor ite. Cesaretten bu kadar ok bahseden birinin byle korkak olduunu grseniz siz kmsemez misiniz? Hikmet Bey, nndeki kristal bardakla oynayan Di-levser'e dnd: - Siz de anneniz gibi kmsyor musunuz erkekleri? - Ben onlar haklarnda bir hkm verecek kadar tanmyorum ama romanlarda okuduklarm annemin hakl olduunu gsteriyor. 308 - O romanlar yazan erkek melliflerin kendi cinslerini byle aalamalarn tuhaf bulmuyor musunuz peki? - Mellifleri erkek ya da kadn diye tasnif etmek hi aklma gelmedi dorusu. Dilara Hanm sze kart: - Mellifler kadnlarla ilgili hakikatleri ararken erkeklerle ilgili hakikatleri de buluyorlar elbet. Hikmet Bey, biraz da kederli bir sesle sordu: - Kadnlarla ilgili bir hakikat var m Dilara Hanm? - Hem de ok var. - Bunlar renmek isterdim. - renip de ne yapacaksnz, btn hakikatleri size anlatsam, hepsini renseniz ne olacak, daha sonra sklacaksnz. Kadnlarla ilgili btn hakikatleri Bilen bir erkek grsem ona acrm. Bu, kedinin nndeki yuma zmek gibi olur, sonra neyle oynayacaksnz? - Kadnlardan baka bir elencemiz olmadn m dnyorsunuz? Dilara Hanm, "Hh!" dedi kmseyen ha'iyle. - Siyaset, sava, para... Bunlarla m eleneceksiniz, bunlarla m mesut olacaksnz? Napolyon btn savalar kazand, siyaseti biliyordu, ok da paras vard, imparatorluun hazinesi onundu, mesut olabildi mi? Belki de aradaki fark budur. Bir erkek bunlarn hibiriyle mesut olamaz. Sizleri mesut etmek iin mutlaka bir kadn gereklidir ama bir kadn, evet, eer kadnlar siyasetle, savala, entrikayla, parayla urasalard, bunlarn her biri onlar mesut etmeye yetebilirdi. - Neden bunlarla alakadar olmuyorsunuz yleyse? - Alakadar olanlarmz da var elbette, ama erkekler bunlar bize vermemek iin ok urayorlar, nk bilmeseniz de seziyorsunuz ki biz bunlar ele geirirsek erkekler olmadan da ok elenebilir, hatta mesut bile olabilirdik; bence bu korkutuyor erkekleri, onun iin btn elenceleri kendilerine ayryorlar ve elenemiyorlar. 309 Kadnlar olmadan sizler saadeti bulamazsnz, kadnsz bir erkek kaybolmu bir erkektir bence. Hikmet Bey, gren kadnlarn asla dayanamadklar o kederli tebessmle, sanki kendiyle de alay eder gibi cevap verdi: - Kadnlarla kaybolanlar da var, kadnlarn bir kaybolua gtrdkleri erkeklerden bahsedildiini ok duydum. Dilara Hanm insafsz saylabilecek bir cevap verdi: - Onlar kaybolmaktan zevk alanlar. Hikmet Bey, "Bu sz ok dndm," demiti Osman'a, "ama doru olmadna karar verdim, hayr onlar kaybolmaktan zevk almyorlar, kendi hislerine kar korumuyorlar sadece, duygularn sonuna kadar yaama arzusunun cazibesinden kurtulmaya almyorlar." Biraz durup eklemiti: "Bilmiyorum, aslnda kesin bir karar veremedim, kaybolmaktan zevk alnabilir mi, bir kadn deil de bir kadnda kaybolmay m sevdik, bir zayflk myd bu yoksa bir gllk m, her seferinde fikrim deiiyor." Sayfa 124

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Yemekten sonra Hikmet Bey'in alma odasna gemiler, minenin banda konumalarn srdrmlerdi; Dilara Harum'n zaman zaman ok kat ve insafsz olabilen konumalarn sevmiti Hikmet Bey, zeks insafsz szleriyle birletiinde yakc ama lezzetli bir tat oluuyordu ve bunu zarif bir biimde sunmay baanyor-du. Hikmet Bey acl bir yemek yer gibi zaman zaman az yanarak ama zevkle dinliyordu, ancak asl dikkatini Dilara Hamm'n konumalar deil Dilevser'in sessizlii ekiyordu. Sessizlikleriyle etkili olan insanlardand Dilevser, baka birinde bir eksiklik, bir boluk, bir bilgisizlik iareti gibi gzken sessizlik, onda, iinde deerli bir mcevher sakladna inanlan sade, sssz ama deerli deri bir muhafaza gibi duruyor, onu amak, iindeki mcevheri grmek istei uyandryordu. Hikmet Bey'in Osman'a syledii gibi: "Bu etkiyi yaratma gci sonradan edinilebilecek bir ey deildi, doutan vard 310 baz insanlarda ve o kutuyu ama isteiyle birlikte bir huzursuzluk, o sessizlik karsnda konuan herkeste bir kmsenilme korkusu yaratyordu." Hikmet Bey, srekli olarak Dilevser'i de sohbete katmak, konumalarnn bu gen kz tarafndan beenildiini belirtecek birka sz duymak iin urayordu ama bunda baarl olduu sylenemezdi; Hikmet Bey'in kendisine dnp sorduu her soruda, Dilevser, ellerine benzeyen duru ve masum bir glmsemeyle annesine bakp cevab onun vermesini bekliyordu. Hikmet Bey, Dilara Hamm'n konumalarndan, zeksndan, bilgisinden holanyor ama Dilevser'in sessizliine balanyordu. lk bakta onu huzursuzluk ve merak bu sessizlie ekmi gibi grnyordu ama neden yalnzca bunlar deildi. Anlatlmas neredeyse imknsz bir baka ey daha vard, birbirlerini ok ksa bir sreden beri tanmalarna, yalnzca sabahleyin bir para edebiyattan konumu olmalarna ramen, Hikmet Bey bu gen kza bakt zaman, sanki ikisi ssz bir adada uzun yllardan beri babaa kalmlar gibi aklanmas g, tuhaf bir yaknlk hissediyordu, hafif bir aknlkla daha sonra itiraf ettii gibi: "Aka benzer ama tamamyla sebepsiz bir yaknlk." Byle durumlarda hep olduu gibi o kanlmaz kendini beendirme istei de hemen ortaya kmt, diisine gsteri yapan bir tavuskuu gibi btn kanatlarn am, anlaryla, dnceleriyle, iirlerle, anekdotlarla ssl bir anlatm mzrak gibi kullanarak karsndaki sessizlii delmek iin comutu. Konumalarndan, gemiinde, kadnlar, zellikle de bir gen kz utandrp kkrtacak pek ok serven olduu seziliyordu ama rengrenk alan o kanatlarn altndan asl gzken, btn yaadklarna ramen varln hi yitirmeyen safl ve masumluuydu; baz insanlar dokunduklar en masum konulara bile bir gnah kokusu katarken Hikmet Bey en byk gnahlara dediinde bile onlara bir masumiyet ve ocuksuluk katyordu. Anne kz bunu hemen hissetmiler, Dilara Hanm bunda gven verici bir dostlu311 un tadn, Dilevser ise ancak roman okuduu zamanlarda, sayfalarn kt kokulu hrtlar arasnda dolaan o insanlara, onlarn hayatlarna kendini kaptrdnda hissettii korunakl bir ekicilii bulmutu. Dilara Hanm, erkein ilgisini kznn ektiini anladnda, her yerde, her zaman beenilmeye alkn kadnlarn bir bakasnn tercih edildiini grdklerinde, bu kzlar bile olsa, hissettii burukluu bir an, bir sz gibi duymu ama bu duygu kendisini bile artan bir sratle gemi, yerini ana bir meraka brakm, Hikmet Bey'i, kz* iin uygun olup olmadn anlamak iin incelemeye balamt Zengin bir erkekti, saray doktorunun oluydu, ok iyi bir eitimden gemiti, zarifti, skc olmayan bir temi/ yreklilii vard, bunlar iyi yanlaryd, ancak gemiinde yedii ar bir darbe bulunuyordu ve bunun brakt izleri kolayca gremeyeceklerine ama bir yerlerde sakl durduuna da emindi. Byle bir yara onlan". geleceim na] etkilerdi; eski eini unutmu muydu, gzellii dillere destan fettan bir kadnn brakt yaray, kitaplardan baka bir ey bilmeyen gene bir kz iyiletirebilir miydi; btn bunlan hzla, kadnlara zg soukkanl bir tarafszlkla tartm ve kar kmamaya, olaylarn gelimesini izlemeye karar vermiti. tedirgin geceyi, birbirlerinin varlnda gven bularak, ssz bir da banda bir atein evresinde toplanm, birlikte olmaktan honut insan gibi geirmiler, Dil^rn Hanm'n alayc saldrlarn Hikmet Bey olgun tebessmlerle ve kk akalarla karlam, Dilevser keresindi" Hikmet Bey'in bir akasna kk bir kahkaha atarak annesini de Hikmet Bey'i de hem artm, sevindirmiti. O kk kahkahann Hikmet Bey'k fuhuria nat,l bir1 sarsnt yarattn, tutunacak bir yer arayara% dolaan kaybolmu bir ruha farknda olmadan snabilecei bir liman gsterdiini ne o gece ne de daha sonra hi bilememiti. Sayfa 125

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Kahkahasnda, yandan daha olgun, arbal gen kzlarda ve mutsuz kadnlarda rastlanan trde, beklenmedik bir sevin alts, uzun zaman zaptedilmi, grizli312 lige alm ve ortaya kmak iin bir yol arayan bir mutluluun kristal ahenkli parlak neeli ve nihayet glebilmenin minnettar memnuniyeti vard. Bu gm, ylesine etkiliydi ki duyanda da ayn memnuniyeti ve sevinci yaratyor, bu kahkahann prltl krlmalarnn sebebi olmann byk bir baar gibi alglanmasna yol ayordu. Hayata uzak ve mesafeli baklarla bakan, mutsuzluunu bile belirtmeyecek kadar mutsuzlua ve mitsizlie alm bir yzn ani b*r neeyle aydnlanp hayatn iine karmas, uzun zaman kapal kalm bir cokunun hayata fkrrken arasndan getii mutsuzluklara srtnerek yaratt kvlcmlar, ssz ve mahzun bir sahilde birden patlayan havai fiekler gibi artc ve sevindirici oluyordu. Hikmet Bey, o akam, odasna, akhnda ehri kuatan ar sessizlikle ve daha nce patlayan silahlarn korkutucu yanklaryla deil, bir kahkahann nlaylar^ -la gitti; kk bir kz gldrebilmi olmann kendisinde yaratt sevincin zavall aresizliini bile gremiyordu; g len bir kadn m yoksa bir kadn gldrebilmi olmay m zlediini de kestiremiyordu. Odasna girdiinde, Hediye'nin kendisini bekledii ni grd. Her zamanki gibi sessizdi; hi konumadan, ban yerden hi kaldrmadan Hikmet Bey'in soyunmasna yardm etti, daha nceden scak su dolu ielerle stt yataa yatrp ieleri ald ve hibir ey sylemeden kendi odasna gitti. Hikmet Bey, Hediye'nin o akam kendisiyle kalmadn, mutlu insanlarn o korkun ben cilliiyle ancak eresi sabah fark edebildi. Dilara Hanm, Dilevser'de de o gece mutlulua benzer bir dalgnlk bulunduunu, genellikle evresindeki olaylara kar gsterdii kaytszln bu sefer, o akam sylenmi birok cmleyi hatrlayp zihninde tartarak sonular karmaya almasnn sonucu olduunu sezmiti ama o, ne kz gibi ne de Hikmet Bey gibi hay? ^-un abucak kopup kendi duygularnn iine kapanacak, onlarla memnun ya da karamsar olacak biri deildi. Yaanan btn bu duygularn evresinde dolaan hakikatle313 rin de her an farkndayd; balarna neler geleceini, neler olacan, Ragp Bey'in nerelerde ve nasl olduunu merak ediyordu. Basit gerekleri sonsuz bir kaygya dntrmekte ok usta olan hayat, btn ayaklar bilinmezlikten olumu bir rmcek gibi insanlar belirsiz ve karmak sorulardan olumu bir an iine hapseder, onlarn rpnlarn, alardan kurtulup sorulara cevap bulmak iin kvranlarn zevkle izler, zalimliini, insanlarn bunlardan heyecan duyacana, bunlarsz sklacaklarna inanmaya kadar gtrr; o gece, birbirlerini merak eden birok insan arasnda Dilara Hanm ile Ragp Bey de birbirlerinden ancak saatlik bir mesafede olduklarn, bu basit gerei bilmeden kayglanyorlard. Dilara Hanm Nianta'ndaki konakta Ragp Bey'i dnrken, Ragp Bey de Yeilky'deki kilisenin bahesinde, krlklara doru uzayp giden mealelerle aydnlanm beyaz adrlara, paalarn karargh olarak kullandklar kklerin pencerelerindeki klara, bu kk balk kynn karanlk glgelerini kuruni bir kar parltsna brndren souk geceye bakarak Dilara Ha-nm' ve ertesi gn payitaht ele geirmek iin balatlacak saldry dnyordu. Selanik'ten nc birliklerle yola kan ilk trene a-tal"&'da yetimi, hemen bir piyade birliinin bana geirilmi, aabeyi Cevat Bey'i de Yeilky'de trenden inerken bulmutu. Sevinle kucaklamlar, nicedir ttihat Terakki hakknda besledikleri kukular, balayacak savan heyecannn altna saklayarak ksaca konuup biri birliine, br tekilattaki arkadalarna katlmak zere ayrlmlard. sfanbul'dan kamay baaran subaylarla mebuslar baz ?n gruplar halinde, bazen de teker teker Yeilky'e geliyorlard. Meclis-i Mebusan gayri resmi olarak Yeilky'de toplanmt. Gece gndz trenler, yorgun puflamalarla dumanlar salarak gelip gidiyor, Selanik'ten Yeilky'e asker, mhimmat, erzak tayordu. Askeri birliklerin kat adm sesleri sanki topraa yerlemi, yryen askerler olma314 dnda bile, kydeki insanlarn kulaklarnda .opraktan ykselen adm sesleri nlar olmutu. Mustafa Kemal'in 'Hareket Ordusu' adn takt glerin komutanlna, ttihatlarn ani bir kararyla, nc Ordu Komutan Mahmut evket Paa getirilmi, Enver Bey de apar topar Berlin'den Yeilky'e gelmiti. Cevat Bey'in daha sonra Osman'a syledii gibi, Hareket Ordusu'nn kurmay heyeti, bu lkenin geleceini belirleyecek insan iinde barndryordu ama o srada kimse, Sayfa 126

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak hatta o insanlarn kendileri bile bunun farknda deillerdi. Daha sonra srayla Enver Bey, Mustafa Kemal Bey ve smet Bey, lkenin ynetimine gelecekler, birbirine hi benzemeyen, tmyle deiik mereplerden bu insan, askeri bir zincir gibi lkenin geleceim kendilerine balayacaklard. Aralarnda en cesur ve gz kara olan Enver, en tutkulu ve tekilat olan Mustafa Kemal, en tedbirli ve en iyi asker olan da s-met'ti; ne gariptir ki, askeri gleri kullanarak iktidara gelecek olan bu l arasnda iktidar sralamasnda en arkaya decek olan da en iyi asker olan olacakt. O gece, Ragp Bey ta kilisenin bahesinde sigara ierken bunlarn olacan daha kimse bilmiyordu, br gne sa kp kmayacaklar bile belli deildi. Savaa girmeden nce her subayn yapt o gidi ve ksa tren iin kendine sessiz bir yer arayp bu kilisenin bahesini bulmutu. Geceyle solgunlam ta avlu, bu ayin iin en uygun yer olarak grnmt. lmle karlamadan nce btn duygularn burada yeniden dzene sokacak, daha nce birok defalar yapt gibi kendi hayatyla vedalaacak, ruhunda hayata ait ne ^arsa on lardan soyunacak, hayatla ilgili btn duygularn, gelecekle ilgili btn beklentilerini, savatan sa kmas halinde yeniden bulabilecei derinlere saklayacak, onu bekleyen gelecek olarak yalnzca yarn grecek, tek bir gn olarak grnen hayat dostlar ve dmanlar diye ikiye blp dmanlarndan nefret edecekti. Hayallerinden, umutlarndan kendi isteiyle vazgeiyordu. Sava srasnda aklnda savatan baka bir ey oln-amas,. 315 onun lmden korkmasna, ekinmesine yol aacak hibir hayali, hibir zlemi bulunmamas gerekiyordu. Sigarasn bitirirken, artk binlerce insanla birlikte ertesi sabah lmn huzuruna kmaya, kendini teslim etmeye hazrd. Sigarasn ayann ucuyla ezerken, ban ge kaldrp her seferinde yapt gibi glmseyerek nerec1 -yse akac bir sesle mrldand: - Bundan sonrasn sen bilirsin artk. Her zamanki alkanlklaryla hayattan ykanp lme hazrlanmt ama Dilara Hamm'n yzn aklndan silmeyi baaramamt. Annesini aabeyiyle eyh Efen-di'ye emanet ettiini bildiinden o bakmdan ii rahatt ama Dilara Hanm' emanet edecek kimsesi yoktu. k erkeklerin ounda olduu gibi sevdii kadnn kendisi olmadan ktlklere kurban gidebileceinden, baka erkeklerin hakaretlerine maruz kalacandan, kirleneceinden kayglanyor, bu duygudan kurtulamyordu; stesinden gelemedii her duygu gibi bu da onu fkelendiriyor, hissettii duygunun aslnda kayg deil zlem olduunu bile anlayamyordu. Kilisenin bahesinden karken aabeyiyle karlat. - Ben de seni aryordum, dedi Cevat Bey. Bu yanlara doru yrdn sylediler. atalca'dan bu yana Cevat Bey'in hareketlerine bir eviklik gelmi, ruhu yeniden comu, karsnda somut bir dman grnce, uzun zamandr tekilatla ilgili olarak iini kemiren kukular altna saklayacak bir kzgnla ve hrsa yeniden kavumutu; o, srekli bir dmanla dvmek ve mcadele etmek zorunda olan insanlardand, hayatn kk girinti kntlarna samyor, mutluluu ve yaama gcn fanilerin gnlk hayatndaki duygularda bulamyor, byk hedefler ve byk kavgalar olmad zaman kukucu, kuruntulu, tedirgin bir insan oluyordu. imdi gene dmanna ve savana kavumutu; Kendisi iin yaamay beceremediinden 'bakalarnn' mutluluu iin dvmeye muhtat ve imparatorluu 316 bir kere daha kurtarmaya hazrlanan insanlarn arasnda olmak ona yaadn, var olduunu, bu hayatta bir grevi bulunduunu hatrlatyordu. - Gel, bir sigara ielim. Birer sigara daha yakp kilisenin duvarna dayandlar. - Mustafa Kemal Bey Selanik'e dnd, dedi Cevat Bey. - Niye? - Enver Bey Kurmay Bakanl'na getirilince, bir sylentiye gre kendi isteiyle gitmi, bir sylentiye gre de Enver onun gnderilmesini istemi. kisi de Enver Bey'le Mustafa Kemal Bey arasndaki kurmaylara zg o korkun kskanln ve ekimenin farkndaydlar. Herkes gibi, Mustafa Kemal'in yeteneklerini takdir etmelerine ramen ikisi de kendilerini En ver'in gz kara cesaretine ve ataklna daha yakn buluyorlard. - Bu sefer o melunu yaka paa indirecei? tahttan, dedi Cevat Bey. - Mahmut evket Paa, Padiah'a ballk telgraf ekti, diyorlar. - ekti ama Padiah' oyalamak iin, isyanclara destek vermesin diye... Ayryeten, eer Padiah denilen sefil imdi kalkp bizim askerleri de hilafeti savunmak iin kendi yanna davet etmeye kalkarsa, bizim askerlerin ne yapacam Sayfa 127

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak bilemeyiz. Cevat Bey duraklad, derin derin iini ekti. - Ragp, aslnda u anda bile bizim askerden emin deilim. Sadece ben deil kimse emin deil. Yarn ne yapacaklarn kestiremiyoruz. lk darbede isyanclar eze-mezsek, ondan sonraki her saat bizim aleyhimize iler, asker her in taraf deitirebilir. Yarn ok dikkatli ol, hi unutma, dman bu defa yalnzca karnda deil, ar-kandaki asker de dmann olabilir. - Savaa birliKte girdiim her asker benim askerimi aabey, ben onlara gvenmek zorundaym. 317 - Askere gvenme Ragp, u anda ayaklananlar bakasnn askeri mi, onlarn arasnda da Allah bilir seninle savam, ka atmaya girmi neferler vardr. Sen benden daha iyi bilirsin ama gene de hi unutma, nefer kalabal hasat yeri gibidir, rzgr nerden eserse o ynde savrulur, kendine mukayyet ol. - Merak etme aabey, yann alrz biz stanbul'u Allah'n izniyle. syanclarn banda doru drst subay yok, fazla direnemezler. - Ben de ona gveniyorum ama bu Padiah melununun ne yapaca da hi belli olmaz, onda oyun oktur. Ragp Bey, kyn karaltlarna bakt. - Krk yl nce tam da bizim olduumuz bu yerde Rus ordular vard, dedi. Cevat Bey, kardeine, ne demek istediini anlayabilmek iin bakt. - Kader, dedi. - Kaderse de tuhaf bir kader, kendi ehrimizi zaptetmeye geldik, bilmem ki bu nasl kader aabey, kendi askerimizin stne yryeceiz yarn. - Artk onlar bizim askerimiz deil Ragp, onlar artk bizim can dmanmz, k inlimiz. Ka subay ldrdler. Byle asker olmaz olsun. Ragp Bey, daha birka gn nce yaadklarn hatrlad yeniden. - Bili "orum, hi unutur muyum olanlar, askerlii rezil kepaze ettiler, onlara bunun hesabn detmeyi nasl istediimi bilemezsin, ama gene de beni bunca kzdranlarn kendi askerimiz olmas bana tuhaf geliyor. Ragp Be/, sigarasn sndrd. - Neyse, ben gideyim, son hazrlklar gzden geireyim, askeri ok babo brakmaya gelmez. ki karde kucaklatlar. Cevat Bey, "Allah yardmcn olsun Ragp," dedi. Tam ayrlacaklar1 srada, Ragp Bey durdu, annesini aabeyine emanet etmek, 'anneme iyi bak' demek geti aklndan. - Bir ey mi vard Ragp? 318 - Yok bir ey aabey, yarn akam grrz Allah'n izniyle. Deniz kenarndan yryp adrghn arasndan kendi birliinin bulunduu yere doru ilerledi; adrlarn aralarnda yaklm atelerin banda askerler oturmular, kendi aralarnda mrltlarla konuuyorlard. Ordughta ses azd. atma ncesinin gerginlii sanki btn sesleri bastryor, kimse, hatta atlarla topu katrlar bile grlt etmiyordu. Ordunun asl byk ksm atalca'ya yerlemiti; nc Ordu'nun birlikleri yannda, yllarca kar karya arptklar Bulgar komitaclar, Rumlar, Arnavutlar, o gne dek silah grmemi gen renciler, retmenler, avukatlar da gnll yazlp harekete katlmlard. Aslnda askeri adan bu gnlllere pek ihtiya yoktu ama halifesini devirmeye giden ordunun hareketine bir halk hareketi grntsn veriyorlard. Silah, asker says ve bilgi olarak Hareket Ordusu'nun isyanclara kar stnl tartlmazd ama Padiah'n bir sznn dengeleri bozmasndan, ayaklanmay bastrmaya gelenlerin de isyanclara katlmasndan ekiniyordu ttihatlar. Ragp Bey, evresinde bada kurmu askerlerin gl-, gelerinin iriletii, odun ve duman kokulu atelerin arasndan geerek kendi birliine gitti, askerlerinin arasnda dolat, onu grne ayaa kalkmaya davranan neferleri elinin hareketiyle oturttuktan sonra a avuu ard. - Asker nasl? - Bir czrt yok Kumandanm. Ragp Bey, dikkatle bakt avuun yzne. - Hepsi kavid'r Kumandanm, hazrlar, Halifemizin payitahtnda hrmetsizlik edenlere gnlerini gsterecekler, hi kasavet ekme. Ragp Bey.radrna girdi, dar kamp yatana uzanp ellerini bann altnda kilitledi, her ey iyi giderse yarn akam bile Dilara Hanm' grebilirdi. Aklna, "Hun askerlerini ekerin tadn kefetmeleri mahvetti," diyen 319 askeri lisedeki Halepli tarih hocas geldi, "zabit dediin hayatn tatl ksmna bigne kalacak, ekere, irete, av-rata uzak duracak, yoksam ki, Allah muhafaza, Sayfa 128

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sonu Hun ordusu gibi olur." Dilara Hanm', tarih hocasn, Hunlar dnrken yznde glmsemeyle hafife dalmt ki, ieri giren bir asker, kararghtan haberci geldiini syledi. - Gelsin, dedi Ragp Bey. eri giren ib'iyar yzl eski bir asker, yorgun bir selam verdikten sonra, boynuna ast deri antadan kard mektubu uzatt Ragp Bey'e. - Acilmi Kumandanm, yle dediler. Askeri savdktan sonra mektubu aan Ragp Bey, bir saat iinde harekete gemelerinin emredildiini grd. Halife'ye ard ardna haberler gndererek kendisine dokunulmayacan bildiren, tahtnn garantisini veren karargh, daha fazla oyalanmann tehlikeli olacan kestirerek harekete gemeyi kararlatrmt. Ragp Bey, hemen dar kp a avuu artt. - Hadi bakalm a herif, askere syle hemen hazrlansnlar, gidiyoruz, baskn basann. adrghta hareket balam, o tedirgin suskunluk birden yerini yksek sesle verilen emirlere, barlara, sng akrtlarna, at kinemelerine brakmt; saldr emri aniden o kalabal canlandrmt. Daha nce emri alm olan bir birlik uygun admlarla Ragp Bey'in nnden geip Bakrky ynnde ilerlemeye balad, oradan trene binip Sirkeci'ye hareket edeceklerdi. Ragp Bey, silerini ovuturup palaskasn sklad, stnden bir an_k kalkm, hafiflemi, neredeyse nee-lenmiti. Daha sonra da Osman'a syledii gibi: "Bir savata en kt ey beklemektir ( askerin maneviyatn kertir." On be dakika sonra kendilerine verilen emir uyarnca Edirnekap'ya doru yrye getiler. Tarihin en byk kentlerinden birine, daracr toprak bir oseden yryorlar, evre slak toprak ve kekik kokuyordu. Ses-320 sizliin iinde, henz tam uyanamam askerlerin arada bir tkezlediklerini duyuyordu; tfeklerinin kabzalar bellerinde asl duran mataralara arpyor, madeni bir ses btn geceye yaylyordu. Vakit gece yarsna yaklarken, 'ehirlerin kraliesinin' byk surlaryla karlatlar, Yunanllarn, Roma imparatorlarnn, Bizans sezarlarnn, Bulgar krallarnn, Ruslarn, Hallarn, Araplarn, Osmanl sultanlarnn, asi generallerin saldrlarn grm, kendini esir alan herkesi esir alm, bu byk ve muhteem ehir, surlarnn ardnda simsiyah ve sessiz, yeni gelenleri bek liyordu. Her zamankinden daha yksek, daha kara ve daha tehditkr grnen surlara doru uzanan eski Yunan talarndan yaplm yolla surlar arasndaki alana yaylm yzlerce yllk dev serviler, bu surlarn altnda lenlerin ruhlarn bekleyen semavi muhafzlar gibi kprtsz ve rktc duruyordu; grdklerinin hametinden rkm, saldr ihtimaliyle dikkat kesilmi askerler en kk bir ses karmamaya zen gstererek surlara doru ilerlediler. Dev servilerin altnda koca kavuklu binlerce ta cce kprtsz duruyor, bunlarn arasnda tek tuk ya kandilleri, keder ve lm kokan garip alevleriyle titreyerek yanyor, kandillerin terk edilmi kk alevlerinden yansyan heyula glgelerin devinimleriyle baz ta sarklar kmldyormu, eiliyormu ya da ban kaldryormu gibi gzkyordu. Askerler birdenbire durdu. Ragp Bey, gecenin iinden gelen kesik kesik fsltlar duyunca askerlerin dua etmeye koyulduklarn, korktuklarn anlad. Ksk bir sesle askerlere seslendi: - Bunlar Fatih Sultan Mehmet'le stanbul'u alan ehitlerinin mezarlar. Seferp kan Mslman askerleri gzetirler buradan... Birer fatiha okuyun... Hayrl bir gaza dileyin. isyan Gnlerinde Ak 321/21 Askerler her an bir saldryla karlaabileceklerini bilmelerine ramen tfeklerini omuzlarna asp birer fatiha okudular, iki elleriyle yzlerini svazlayp okuduklar dualar ehitlerin ruhlarna gndererek, efaat ve merhamet dilediler. Bir atmaya giderken snlacak Tann'dan baka kimse olmadn biliyorlard, Tanr, hayat eytanla paylamaya raz olsa da lm hi kimseyle paylamyordu; buna savaanlar iman ediyorlard. Askerlerini o ehitliin yanndan bir fatiha okutmadan geiremeyeceini bilen Ragp Bey, btn tehlikeleri gze alarak duay okuttuktan sonra a avua gene ksk sesle emir verdi: - Kapdan ieri ikierli koldan gireceiz, herkes ya-nndakini kollayacak, kimse sesini karmasn; matarasn kabzasna arptran biri olursa art olsun nce seni, sonra onu gebertirim. Yksek kemerli kapdan dikkatle girdiler, her giren yere yatp kendine bir siper Sayfa 129

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak buluyordu. Ragp Bey kapnn iine srtn vermi, askerlerin girmesini bekliyor, bir yandan da evreyi gzetliyordu. Kendilerini bekleyen hi kimsenin olmadn sevinli bir aknlkla fark ettiler. Onlar siper aldktan sonra arkalarndaki birlikler de kapdan girmeye balad. Ayn anda, Hareket Ordu-su'nun nc kuvvetleri drt ayr noktadan stanbul'a giriyordu. Surlarn dibinde durup ehre baktlar. Ka kanl kymdan gemi bu gvenilmez ve gl ehir, camileri, kiliseleri, saraylar, kubbeleri, minareleri, halar, dereleri, denizleri, servileri, narlar ve insanlaryla gecenin karanlna sarnm, btn klarn sndrm, btn seslerini dindirmiti; ehirde uyuyan bir kii bile yoktu o akam ama ehrin evleri ehrin giriindeki mezarlktan bile daha karanlk ve sessizdi. Boaz'dan Karadeniz'e kan bir mavnann uskur grlts o sessizlik iinde ta Edirnekap'dan duyuluyor, btn ehir ayn anda o kk mavnann sesini dinliyordu. O korkun karanln ortasnda, Padiah'm Yldz Tepesi'ndeki saray bir top ate gibi parlyordu; ocukluundan beri karanlktan korkan Padiah, her zaman olduu gibi o akam da saraynn tm klarn atrmt. Korkuyla bzen ehrin en ok korkan insan, ehrin aksine evinin klarn her yandan grnecek gibi yaktrm ve o klarn ortasna yerlemiti. Kullan karanla saklanrken Padiah aydnla saklanyordu. O klarn iinden, o da kendi ehrine bakyordu. - mparatorluun payitahtna bak Doktor, dedi Padiah, u kr karanla bak, bu muydu kendi ehrimde greceim, bu zulmet miydi? Saray memurlarnn kald yredeki evler bile bo ve karanlkt. Hareket Ordusu'nun atalca'ya geldii haber alnnca memurlarn ou ailelerini ve toplayabildikleri denkleri alp kayklarla skdar'a kamlar, effcndilerini terk edip gitmilerdi. - Mabeyin memurlarnn evleri bile snz, onlar bile gittiler. Mahmut evket Paa'nm ehre girmesine ne hacet var, ad bile yetti bizimkilerin kamasna. Reit Paa, her zaman olduu gibi Padiah' avuta ak szler aryordu: - Nasl olsa geri gelecekler Padiahm. Mahmut evket Paa size balln, tahtnzn emniyette olduunu, size kar bir suiniyet beslemediklerini defaatle bildirmedi mi? ok korkulan kudretli insanlarn, kalabalklardan sakladklar ama yaknlarna gstermekten ekinmedikleri, zorba yzleriyle arasndaki fark nedeniyle yaknlarnn kendilerine daha da balanmasna yol aan yumuak, sevecen bir yzleri daha vardr, o kudretin ortasnda o scakl grenler neredeyse o scakln tutsa olurlar. Padiah da Reit Paa'y her zaman etkileyen o biraz babaca, sevgiyle ama hafife kmseyen baklaryla bakt. - yi bir tabipsin, lakin hep sylerim siyaset meselelerinde bir ocuktan hi farkn yok. Padiah susup bir sigara yakt. Azlna yerletirdi. Bu srada baklar deimi, yz sertleip katla322 323 ni, son zamanlarda iyice derinleen izgileri sanki aaya doru sarkmt. - Kendi emrindeki paasndan kendi istikbali iin teminat isteyen bir padiah, artk padiahlk yapabilir mi Doktor? Yapar, elbet yapar da, artk ona padiahlk m denir? Paa'nn aklndan 'yleyse neden kar kmyorsunuz, niye bir eyler yapmyorsunuz' sorusu geti ama bunu soracak cesareti o anda bile yoktu. Padiah, onu her zaman rkten sezgisiyle Paa'nn aklndan geeni anlam gibi cevap verdi: - yleyse niye kar kmyorum, deil mi Doktor, hl bu tahtta otururken r>iye bit ey yapmyorum?.. Padiah, ayaa kalkp pencerenin nne gitti, klarn sndrm, sessizce bekleyen ehre bakt. - Niye bir eyler yapr iyorum?. Sonra kendi sorusuna kendisi cevap .verdi: - nk yapacak bir ey yok... Bunlara kar ksam, hilafet sancan atm evlatlarm, btn Mslmanlar cihat zamandr desem, evet, gelirler, askerlerimin ou gelir ama ne olur, karde kardei vurur, kaybedersem her ey gider, kazanrsam, tahtma o Dervi Vahdeti derbederini ortak etmi olurum, askerlerin yerine mollalar hak iddia eder. Daha kimse tem farknda deil ama bir devir hitama eriyor Doktor, biz burada bu akam Osmanl'nn bitiini bekliyoruz. Yeniden koltuuna dnd. - Bak devletin ordusu kendi payitahtn igale geldi. Bunun tadn aldlar Doktor, bir daha bu gc, kudreti brakmak istemezler. Asker iktidarn tadn Sayfa 130

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ald m b-* akmaz bir daha, yenieri ayaklanmasna benzemez bu... Osmanl bitiyor Doktor... Ah, Osmanl bitiyor. - Neden byle sylyorsunuz Hametlim, size dokunmazlar Kini sizin kudretinize, halifenin iktidarna bakaldrabilir, hangi kulunuzun gc yeter buna? - Be (ki, evet, tahtmda kalrm ama hibir ey eskisi gibi olmaz. stelik o kadar da emin deilim bundan, 324 beni sa koyacaklarndan bile emin deilim. Hibir eyden emin deilim, artk kimse de emin deil. Doktor ilk kez, Padiah'n ldrlmekten korktuunu bu kadar aka fark etti. - Size dokunmaya cesaret edemezler Sultanm. - Onu bilmem Doktor, lakin eer ben gidersem, onlardan birkan da benle gtrrm. Padiah bunu sylerken elini ceket cebinin stne koymutu. Doktor, Padiah'n cebinde tabancas olduunu ve gelenleri vurmaya gerekten kararl olduunu anlad, aresizliin ne olduunu, bir padiah bir silahre evirebileceini grd. Bir sergerde gibi dvmeyi hesap ediyordu yal Padiah, askerine, halkna, dostlarna deil, artk yalnzca cebindeki tabancasna gveniyordu. Reit Paa, "Bu iin bittiini o an anladm," demiti Osman'a, "elini cebinin stne koyduu an anladm, o andan sonra ne o devlet iflah olurdu, ne de o korkuyu ve fkeyi yaayan Padiah." - Syleyeyim de araban hazrlasnlar, dedi Padiah, artk evine git. Reit Paa ilk kez Padiah'a itiraz etme cesaretini buldu: - Emrederseniz kalaym Sultanm, belki bir ey iktiza eder. Padiah ayaa kalkp Doktor'un omzuna vurdu. - Git Doktor. Artk buras tekin bir yer deil, sen evine git. Bundan sonra bize Allah'tan baka kimsenin yardm iktiza etmez. Allah'tan hayrlsn dileyeceiz, aln yazsn deitirecek kudret hibirimizde yok. Doktor kapya doru giderken Padiah arkasndan seslendi: - Doktor. - Buyrun Hametlim. - Sultan Hanm biraz ksryor bugn... Ben iek suyu kaynatmalarn syledim... Sen ne teklif edersin? - Ben de olsam iek suyu kaynattrrdm Sultanm, doru tensip buyurmusunuz. 325 Padiah bam sallad; tababetteki bilgisini gstermekten bu artlar altnda bile tuhaf ve anlalmaz bir zevk alyordu. - Evet, ben de yle dnmtm. Paa, saraydan karken, muhafzlarn da ekilmi olduunu, sarayn tamamyla mdafaasz brakldn fark etti. syanc askerlerin ou klalarda toplanm, bir ksm da kaarak yaklamakta olan Hareket Ordu-su'na katlmt. Padiah'n btn bunlardan haberi olduunu biliyordu Doktor; aklndan her eyi tarttna, kazanamadn anlad iin kar kmadna emindi. Kazanabileceini bilseydi, bunun iin dnyay bile yakard, kardein kardei krmasn umursamazd. Bunun byle olduunu bilmesine ramen Padiah'a olan sevgisi azalmyordu. Kendi iktidar iin her eyi yapabilecek o adam, lmn kysnda durduunu dnd srada, Doktor'un da yannda kalmasn istememi, kurtulmas iin evine gndermiti. Simsiyah kesilmi sessiz sokaklardan geerken, Paa, 'Acaba yaland iin mi mcadeleden vazgeti?' diye dnd, 'Gen olsa mcadele eder miydi?' Ban landonun kapitone koltuunun arkasna yaslayp bunlar dnrken birden kendini Mihriah Sultan' hayal ederken buluverdi; akl ne zaman Padiah'tan Mihriah Sultan'a kaymt, bunu bile anlayamad. Daha sonra Osman'a, "Biz erkekler byleyiz," demiti, "zor zamanlarda hep kadnlar dnr, hep onlara snmak isteriz." Osman, ona, 'Ama siz baka zamanlarda da Mihriah Sultan' dnyordunuz,' diyemedi, ayrca erkeklerin zor zamanlarda hep kadnlar dnp onlara snmak istedikleri grne de akl yatmt. 326 XVI Hareket Ordusu'nun Yeilky'e kadar gelmesi ve ehre mdahalenin kanlmaz olduunun anlalmasndan sonra Mihriah Sultan birden btn bu olaylara duyduu ilgiyi kaybedivermiti. Kimseye syleyemiyordu ama, iten ie Padiah'n devrilecek olmasndan zlmeye bile balamt. O da bir dnemin biteceini hissediyordu. Btn genliini belirleyen bir an kaplan Padi-ah'n devrilmesiyle kapanacak ve o, dier insanlarla birlikte, yeni alan kapdan yeni bir aa geecekti; bu onu gizlice korkutuyordu. iddetli bir deiim sanki genliinin Sayfa 131

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ve gzelliinin artk sona ereceinin bir iareti olacakt; yeni kapdan eskisi kadar gzel ve gen olarak geemeyeceini seziyordu. Yeniliklerin bir kadn kayglandraca yaa gelmiti; hem bir yenilii zaman zaman lgnca zlyor hem de her yeniliin onu yalandracandan, daha dorusu yalanm olduunu ortaya koyacandan rkyordu. lgisinin azalmasnn tek nedeni bu belirsiz, isimsiz, varln asla kabul etmeyecei kayg deildi elbette; gzel kadnlarn ou gibi o da ilgisini kendisinden baka bir insann ya da olayn stnde ok uzun zaman tutamyor, ksa zamanda yeniden kendine dnyordu. Gzellii, iinde dolamaktan holand yksek duvarl, cazibeli bir bahe gibiydi; zaman zaman o baheden dar adm atsa da, darda yalnzca kendi bahesiyle ilgili bir eyler aryor, bunu bulamad vakit yeniden kendine ve 327 kaln duvarl bahesine dnyor, kendi gzelliiyle ilgileniyordu. Bu bahede kendisinden ve gzelliinden baka hi kimseye yer yoktu, gzellii onun iin vazgeemeyecei bir k, asla bklmayacak bir sevgili gibiydi, onunla kendi arasna baka bir eyin girmesine tahamml edemiyordu. Bu gzellik tutkunu bencilliinin arkasnda, dncelerinin bir yerinde, ince bir duyarllk ve kendi gzelliine bile mesafeli bir mizah duygusu vard ki onun gzelliini ekici klan da, kendisi dahil herkesi hedef alan bu alaycl, glnl kefetmekteki yeteneiydi. Ama onun da gerisinde, yalnzlara mahsus bir gizli sevecenlik ve sevme istei yatard, bunun ortaya kmas ise ok zordu, o herkese, sevebilecei insan o mu diye bakar, bir zaman sonra sklp vazgeerdi. Mihriah Sultan hibir zaman yle bir ey sylememiti ama Osman sanki ondan duymu gibi tekrarlamaktan holanrd: "Zor seven insanlar, sevilmesi zor olan insanlar sevmeye meyleder." Katilleri, lgnlar, dervileri, yazarlar, isyankrlar, fettanlar byle insanlar severdi, bunun kant olarak da hep Sultan' gsterirdi; belki de hi sevmemesi gereken bir baba kz sevmiti Mihriah Sultan, asla dnya nimetlerinde gz olmayan, gnahtan kaan, batan karlmas imknsz ve gizliden gizliye bir baka kadna tutkun eyh Efendi'yle, hayattaki tek olunu aldatan kadnn kz olan ve yaklalmas herkes iin zor gzken, sivri dilli, asi Rukiye'yi. Bu iki insana duyduu sevgi, birini ok az grebildii, dieri de hep yannda olduu iin yaam, bym ve Mihriah Sultan'n iine yerlemiti. Onlar da kendi gzelliini sevdii gibi, tutkuyla, kaybetmekten korkarak ve bazen sevmekten yorularak seviyordu. Sevmek ona korkmay retmiti; bunu Osman'a da sylemiti bir keresinde, "Seversen korkarsn," demiti. Kendisi iin hibir zaman korkmam olan, korkuyu aklna getirmeyen o hametli kadn, bahis konusu Rukiye olunca korkuyla titreyebiliyor, ona bir ey olaca kaygsndan kendini alamyordu. Erkeklerle, hayatla, akla il328 gili bildii ne varsa onlar gen kza anlatyor, onun hayat ac tecrbeler yaamadan renmesini istiyor, bunun imknszln da biliyordu. Bu sevgi, ona yle bilinmez yanlarn gsteriyordu ki, grdklerinden kendisi aknla dyordu; kendisini Rukiye'ye efkatle bakarken ya da biraz daha yemesi iin srar ederken yakalyor, bunu bir sevgi deil de bir ihtiyarlk belirtisi olarak grp Rukiye'ye sinirleniyor, syleniyordu. Rukiye, ayrca, onun yzn gremedii br sevgisinin grlebilir tek yanyd. eyh Efendi'yi de Ruki-ye'nin kiiliinde seviyor, onun sevgisini de Rukiye'ye aktaryordu sanki; garip bir ekilde, Rukiye'yi eyh Efendi'ye yarar bir kz gibi yetitirme arzusu besliyordu iinde; beenmedii bir yann grdnde, bunu sadece kendi beenmedii iin deil, eyh Efendi'nin kzna yakmayacan dnd iin de kzyordu. Bazen, nedense daha ziyade akam alacasnda, ekiller silikle-ip glgelerin iine kayarken, denize bakan pencerenin nnde, Rukiye'nin eyh Efendi'yle kendisinin kz olduunu tahayyl ediyor, kendisini utandran hayallere dalyor, utanmasna ramen bu hayallerden holanmaktan kendini alamyordu. Rukiye ise, babasndan sz etmeyi inatla reddediyordu. Bir keresinde, Mihriah Sultan, "Sen baban daha iyi tanmalsn," dediinde, Rukiye buna neredeyse fkeyle kar km, "Ondan bahsetmek istemiyorum, msaade ederseniz bu bahsi hi amayalm,' demiti. - Gurur, demiti Mihriah Sultan, halka mahsus bir histir ocuum, asil bir kadna lazm olan glnlkle kaynam bir gurur deil, yapt her eye, hatta gurursuz gzken davranlara bile asalet katan vakardr. Ne istersen yapabilir, ne istersen konuabilirsin, bunlar vakur bir ekilde yapabildiin srece... Babandan da sz edeoilirsin, gururunun incindiini dnmen lzumsuz. Sayfa 132

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Rukiye tam da kendine yakt, gibi bu uzun konumaya ksaca cevap vermiti: 329 - Babamdan konumak istemiyorum. - Seni aramad iin mi? - Bu yeterli bir sebep deil mi? - Mutlaka eyh Efendi'nin de kendine gre bir sebebi vardr. Rukiye cevap vermemiti; babasndan konumak, onnn hakkndaki sylentileri dinlemek istiyordu aslnda ama gidip babasyla grmeye karar vermi, onunla karlaana kadar da ondan sz etmemesi gerektiine inanmt, onunla yz yze gelmeden nce hibir eyin kendisini etki altna almasn istemiyordu. Zaten o sralarda babasndan daha baka bir erkek onun neredeyse btn dncelerini ve hayallerini dol-duruyordu, kendisinden daha byk bir erkein, karlat gizli kkrtmalara dayanamayarak son zamanlarda kendisine gsterdii ilgi ruhunu altst etmiti. Onun rktc drstl, gen bir kzda az rastlanan kararll, her konuyu en aydnlk biimde grme istei ve ayaklarn daima yere sk skya basan salaml, belirsiz bir ilgi rzgrnn esintisiyle darmadan olmutu. Biraz daha oynak bir kz, biraz daha fettan bir gen olsayd bylesine sarslmaz, ilk karlat ilginin etkisinde bylesine kalmazd ama igdsel bir merakla her eyi, her duyguyu, her sz akla kavuturma istei, onu bu belirsizliin pei sra srkleyip gtryordu. Kayp bir ruhu bulmaya alan bir medyum gibi hep onu dnyor, her szden, her davrantan bir iaret karmaya urayor, ondan baka hibir eyle ilgilenmiyordu. Binlerce sesten ve grnta^n oluan hayat, ona, bir prizmann iinden geerken tek bir huzmeye dnen k demetleri gibi Tevfik Bey'in varlndan szlp geliyordu artk, sava, askerler, padiah, siyaset, korku, kayg, hepsi Tevfk Bey tarafndan dile getirildiinde bir sahicilik kazanyor, baka zamanlarda dalp giderek onun dikkatini ekmiyordu. Tevfik Bey, o gece, yalya gelerek, 330 - Bu akam harekete geecekleri syleniyor, dediinde de yalnzca gzel yzl erkein bunu syleyi biimiyle ilgilenmiti. En dehet verici konulara bile bir yumuaklk katan kibar sesi ve kumral byklaryla verdii haber Ruki-ye'yi hi telalandrmamt. Belirgin olan, bilinen hibir ey onu telalandrmazd. Mihriah Sultan, eksilen ilgisini saklamaya alan bir merakla, "Emin misiniz?" diye sormutu. - Bir subay arkadam syledi, zannmca doru bir bilgi. - Bu sefer o ihtiyar buna tahtndan indirecekler. - Ama Sultan Hazretleri, Mahmut evket Paa, Harbiye Nazr'na yazd mektupta Halife Hazretleri'ne dokunulmayacana dair teminat verdi Mihriah Sultan, ahaliyi kmseyen btn Osmanl soylular gibi, "Hh!" diye glmsedi. - Trkler, tutamayacaklar vaatler vermeye pek merakldrlar, vaat etmeyi severler ama onlar gerekletirmeye gleri yetmez. - Ama Mahmut evket Paa yle biri deildir. - Hepsi yledir Tevfik Bey, greceksiniz szn tutmayacak, tahtndan indirecekler Padiah'. - Halkn tepkisinden ekinmezler mi? - Halkn tepkisinden bugne kadar kim ekinmi ki onlar ekinsin... Halife kurtulamaz bu defa, anslysa hayatn balarlar, o kadar. Tevfik Bey gittikten sonra Mihriah Sultan kaplara kol demirlerini vurup klar kapatmalarn emretmi, salondaki klar da iyice ksmt; ikisinin de uykusu deiik nedenlerden dolay kamt. Sultan, pencerenin yanndaki koltua bzlm olan Rukiye'nin yatmaya gitmediini grnce sordu: - Yatmyor musun? - Uykum yok. - Korkuyor musun? - Hayr, sizin yannzdayken korkmam. 331 Mihriah Sultan kendi kendine sylenir gibi konutu: - Acaba seni babann yanna m gnderseydim, orada daha emniyette olurdun. Rukiye dimdik bakmt Mihriah Sultan'n yzne. - Gnderseniz gitmezdim, yannzda kalmay tercih ederim. - Biliyorum, gitmezdin. Gen kzn byle tehlikeli bir zamanda bile kendisini terk etmeyeceini sylemesi Mihriah Sultan' tahmin edebileceinden daha fazla etkilemiti; onun yle bzlp kck bir kz gibi oturduunu grmek onu daha da duygulandrd ve Sayfa 133

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak genellikle yapmad bir aklkla sordu: - k msn Rukiye? - Bilmiyorum. - Bu, evet, demektir. - Hakikaten bilmiyorum, yalnzca aklm kark biraz. - Bu da evet demektir... ok ac ekeceksin diye endie ediyorum. Rukiye bu sefer gerekten meraklanmt: - Neden? - Sebebini buseydin bu kadar ac ekmenden endie etmezdim, gene ac ekerdin ama bu kadar korkutucu olmazd... Sebebini reneceksin am bilmem rendiine memnun olacak msn? Rukiye, bal rengi gzlerini am yle ciddi bir merakla bakyordu ki Mihriah Sultan gerekten o gen kz iin korktu; eline geirdii saati paralayan bir ocuk gibi Rukiye de iinde ne olduunu grmek iin kendi bayatn paralayabilirdi; her ayrnty, her duyguyu, her davran anlamak isteyen igdleriyle hep sabrsz, hep atak olacak, hayatn bazen gizli kalmas, grlmemesi, hatta fark edilmemesi gereken ksmlarn kurcalayacak-t. Hibir zaman bir saate zaman renmek iin bakmayacak, hep o saatin nasl ilediini merak edecekti. 332 Belki o anda hissettii efkat dolu sevgiden, belki gen kzn geleceiyle ilgili kaygdan, belki o gecenin, sabaha ne getirecei belli olmayan ar yknn etkisinden, belki de hepsinden dolay Mihriah Sultan pek yapmad bir ey yapt. - Gel yanma otur Rukiye, dedi. Mihriah Sultan, gen kza kendi hayatn anlatt, karlat erkekleri, aklar, kendisi iin yaplan dellolar, aclar, huzursuzluklar, bunlarn stesinden nr sl geldiini, hangi szlerin ne anlamlar tadn, bunlarn hepsini, sanki bir gecede btn hayat retmek ister gibi, usul bir sesle, bazen glerek, bazen sesinin hafife przlenmesini saklamaya alarak anlatt; yalnzca eyh Efendi'den ve ona duyduu ilgiden sz etmedi. Orada bir eyh kzyla bir sultan hanm gibi deil, ortada zlecek hibir ey grlmedii halde birbirleri iin zlp kayglanan iki kadn gibi oturdular; Rukiye sorular sordu, Sultan cevaplar verdi. O mutsuz ve tedirgin gecede, kendilerince tuhaf ve huzursuz bir mutluluk yaadlar. Mihriah Sultan oluna bile gstermedii ana bir sevgiyi gstermenin alkn olmad tadn tadarken bir yandan da bunun artk ihtiyarlamann bir iareti olduunu dnp hayatna giren bu yeni gerekle rperiyor, Rukiye ise, annesine deil de Mihriah Sultan'a duyduu sevginin onun asi tabiatn bir itaatkrla dntrmesinin bir zayflk olduunu sanp huzursuzlayordu; ama ikisinin de bu tedirginliklere ramen bulduklar sevgiden vazgemeye niyetleri yoktu, gl sevgilerin muhteem sknetini ve ar bedelini reniyorlard. Salonun ortasndaki devasa ini soba soumaya balayp Boaz'n siyah sular bulutlarn arasndan szan soluk bir sabahla mavileirken Mihriah Sultan ayaa kalkt. Artk yatalm, zaten ok uyuyamayacaz Odalarna gitmek zere salondan karlarken Rukiye alkn olmad bir minnetle Mihriah Sultan'n elini tuttu. 333 - Sizin varlnz... dedi ama szn tamamlayamad. Mihriah Sultan, hibir ey sylemeden Rukiye'nin yanan okad; odasna giderken, 'Benim varlm hibir ie yaramaz,' diye dnyordu, en byk dmannn kesin bir yenilgiye urayacan bildii gn, Mihriah Sultan'da da garip bir yenilgi ve bezginlik duygusu belirmiti. Onlar yatmaya giderken Hareket Ordusu'nun ana birlikleri de stanbul nlerine varm, tanyeri aarrken nc birliklere saldr emri verilmiti. Ragp Bey'in birliine yirmi svari ile bir topu bataryas eklenmiti; svariler nde, bataryalar arkada Aksaray'a doru ilerlemeye baladlar, kendilerine verilen grev Babli'yi almakt. leye doru Aksaray'a vardlar. Orada bir mola verip atlar dinlendirdiler, toplara mermi srdler. Bir gece nce korkuyla evlerine gizlenmi olan halk, askerleri alklarla karlyor, "Bravo babayiitler, ho geldiniz koyiitler!" diye baryordu. syanc askerler ise grnrde yoktu. amurlu Laleli yokuunu, Macar kadanalarnn strap eker gibi kardklar seslerini, bir attan ok bir canavarn homurtularna benzer kinemelerini dinleyerek, bir yandan iki taraftaki evleri gzleyip bir yandan amurlu yoldan kayan top arabalarn iterek ktlar. Sayfa 134

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Mahmutpaa Trbesi'nin nne geldiklerinde hl isyanclar gzkmemiti; sanki meydanlarda baran yz binlerce insan, onca sarkl molla, snglerini gnete parldatan onca asker topran iine akp kaybolmu, ehir kimliini deitirmiti, imdi yalnzca alklayan insanlar grlyordu. Trbenin oradan Babli'ye doru ilerlerken dar sokaklarda svarileri kaybettiler, onlar baka sokaklara dalmlard, ran Sefareti'nin nne geldiklerinde bir baka sokaktan gelen svarilerle yeniden birletiler. Babli'ye krk metre kala, hkmet binasnn parmaklklarnn ardnda mevzilenmi yz elli kadar isyanc asker aniden atee balad. 334 Ragp Bey, - Duvar diplerinde mevzilenin, diye bard. Svariler kineyen atlaryla birbirlerine arparak yoku yukar geri ekilip at menzilinden kmaya abaladlar. Yol dard ve iyi mevzilenmi isyanclarn karsnda askerlerin hareket kabiliyeti snrlyd, mevzilenip ate amalar zordu, aradaki bo alan geerek saldrya ge-seler can kayb olacakt. Bunun zerine Ragp Bey, toplar ne getirmelerini emretti. Babli'nin biraz tesindeki Nafa Nezareti'nde ve onun alt yanndaki Askeri Kulp'te saklanm isyanclar da atee balamlard. amurdan iyice kayganlaan arnavutkaldrmnn stnde zorlukla manevra yapan toplar, Babli'yi ve Nafa Nezareti'ni hedef alarak atee baladlar; top sesleriyle binalarn camlar angrtlarla krlyor, patlamalar dar sokan iinde cehennemi bir grltyle yanklanyordu. Top mermileriyle Babli'nin nndeki demir parmaklklar devrilmi, giri kapsnn yannda bir del;k alm, Nafa Nezareti'nin kapsnn st sa tarafndaki odann duvar km; oda, makam masas, sandalyeleri, sehpas, duvardaki 'Ya Allah' yazsyla, binann ortasna aslm koca bir resim gibi rlplak kalmt. Sokan iki yanndaki aalarn dallar top mermileriyle krlp yerlere dklmt. O srada Askeri Kulp'n st katndan bir el bombasnn frlatldn grd Ragp Bey, bomba sahipsiz bir yumruk gibi havada bir kavis izerek toplarn arkasnda bekleyen cephane arabasnn stne dt. Araba ylesine korkun bir grltyle infilak etti ki ondan sonraki her n Ragp Bey hibir ses duymadan, dehet verici bir sessizlik iiinle izledi. Sanki o patlamayla birlikte sokakta bulunan her ev, her duvar, her insan en kk zerrelerine kadar eriyip tazyikli bir su gibi Ragp Bey'in kulaklarna dolmutu; araba, kkrt sars bir alevle barut kokular saarak dev bir hortum gibi ge doru ykseldi, tahta paralarnn, elik bilyelerin, demirden mermi ekirdeklerinin arasnda, stlerinde yeil kumalar bulunan kpkzl et paralar da grlyordu; arabann banda bekleyen iki nefer arabayla birlikte havaya umular, parampara olmulard. Ragp Bey, alevin scakln kendi bedeninde hissedip yanna baktnda, ceketinin sol kolunun bir anda yanp yok olduunu, tyleri ttslenmi kolunun plak kaldn grd, burnuna dolan yank et kokusunun paralanan askerlerden mi, yoksa alevlerin yalad kolundan m geldiini anlayamad. Kendi sesini bile duyamadan, - Arabay yokutan aa itin, diye bard. Be nefer, birer kukla gibi tuhaf hareketlerle arabann bana koup yanan enkaz yokutan aaya doru ittiler. Araba, sar, mavi, mor kvlcmlar kartarak, arada bir patlamadan kalm bir merminin ani patlamasyla sarslarak yokutan aaya gidip bir duvara toslad, orada yanmaya devam etti. Askeri Kulp'n alt tarafndaki bir matbaann yanndan da be-on sivil, isyanclar desteklemek iin ate amt; Ragp Bey, derhal askerlerinin bir ksmn da o sivilleri bask atei altna almalar iin mevzilendirdi. Top atei altnda, isyanclarn direniinin zayflad aka seziliyordu. Ragp Bey, kendini atmann heyecanna kaptrm, dikkatini yalnzca kendi askerleriyle dmann stne younlatrm, sanki btn varlndan, btn hayatndan soyunup savan bir paras olmutu. Bu, onun en ok sevdii, belki de lgnca k olduu bir eydi; hayat ve lm unuttuu, hibir endie tamad, kendi varlnn farknda olmad, dncelerinin igdlerinin emrine girdii, avnn peinden giden yrtc bir hayvan gibi dikkatli ve insafsz bir istekle kotuu, hedefinden baka her eyi aklndan sildii o 336 muhteem atma zaman... Ard ardna emirler yadryor, askerlerini bir Sayfa 135

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak keden bir keye kaydryor, bataryalarn yerlerini, kardan alan atee gre deitiriyordu. O srada, ran Sefareti'nin nnden kendilerine doru, ellerini kollarn sallayarak, siyah sakall, iriyar bir adamn koarak geldiini grdler; birka asker, hibir ey dnmeden, arkaya dnp kendilerine doru koan adam taradlar, adamn gs, krmz krizantemleri andran iri krmz lekelerle doldu, olduu yerde durdu, dizlerinin stne kt, ban gkyzne kaldrp baktktan sonra amurlu kaldrmlarn stne yld. Birok sava grm, yzlerce atmaya katlm olan Ragp Bey, o adamn ykln yllarca unutmad; her savata en sama gzken hareketlerin bile kendine gre bir mant olduu halde, bu adamn plak elleriyle kendilerine doru komasnn hibir mant, akla uygun hibir nedeni yoktu; hep, 'Acaba bir ey mi sylemek iin bize doru geliyordu?' diye sormutu kendisine. Karlkl atein seyreldii srada, aa taraftan, Hafz Hakk Bey'le birka gnllnn sal sollu yanlarndan geen mermilere aldrmadan kendilerine doru geldiini grdler. Askerler tam onlara da ate aaca srada Ragp Bey, eski arkadan tanyarak askerlerin ate etmesini nledi. Hafz Hakk Bey, ok elenceli bir olay seyrediyormu gibi glerek yaklat Ragp Bey'e. - Ee, Kumandan hl yayorsun demek. Sonra askerlere dnp onlara da takld: - Naslsnz aslan paralar, eleniyor musunuz bari? Biraz sonra, sa kalan isyanclar, mevzilendikleri siperlerden karak teslim oldular. Ragp Bey, llerini ve yarallarn pelerinden gelen shhiye birliklerine teslim ettikten sonra topu bataryasn da ardna takarak Sultanahmet Meydan'nn yolunu tuttu. Byk meydana geldiklerinde, kalabalk bir halkn toplandn, Hareket Ordusu'na bal birliklerin topu bataryalaryla birlikte meydana giriini alIsyan GunlennJe Ak 337/22 klayarak, "Padiah'a lm!" diye bardklarm grd; bir hafta nce ayn meydanda bu insanlar, "Yaasn Padiah, yaasn eriat!" diye bamyorlard. atmadan yeni kan birliini meydann bir kesine yerletirmesine vakit kalmadan, asl muharebenin Takla'da srdn ve derhal oraya gitmelerini bildiren emri ald. Gslerine ifte fieklik asm Bulgar komitacla-nyla, beyaz klahl Arnavut gnllleri de yanna alp Takla'mn yolunu tuttu. Bo yollardan mmkn olduunca hzl geip soluk solua Yksekkaldnm'dan Be-yolu'na trmandlar; yanlarnda topular olmadndan bu sefer yokuu kmalar daha kolay olmutu; Beyo-lu'nda askeri okul rencileri devriye geziyor, asayii salyordu. Takla'ya yaklatklarnda, Tatavlah Ermenilerin Hali'ten gelen toplar yokuun tepesine doru ektiklerini, yol kenarlarna yatrlm yaral neferlere Ermeni kadnlarnn pansuman yapp yorgun askerlere yiyecek dattklarn grd. Bir kede ise, klay saran birliin komutan Binba Muhtar Bey'in kanlar iindeki ls yatyordu; atma srasnda ald bir yarayla lmt. Binba'nn baucunda, siyah uzun cppesi, siyah uzun kukuletas, uzun beyaz sakal ve boynunda asl duran ar hayla Ermeni patrii dua edip bu Mslman'n Tanr'nn nne gnahlarndan arnm olarak kmas iin kendi inancnca yakaryordu. Muhtar Bey'in lm zerine komutay Enver Bey almt. Ragp Bey, klay kuatan kuvvetlere katlrken, deneyimli gzleri, kuatmann yanl kurulduunu grd; yeterli sayda asker yoktu, toplar arazinin engebeli olmas yznden iyi yerletirilememi, epey zayiat verilmiti. Bu isyan kkrtt sylenen mollalarn ou ortadan kaybolmu, isyana stanbul'dan katlan askerlerin bir ksm da ya ldrlm ya teslim alnmt. 338 Klay savunanlar ise, isyan asl kartan Selanik1 ' askerlerdi ve iyi dvlerdi; teslim olmaya niyetleri olmad da anlalyordu. atma ok uzun srd; kladakiler iki kez yirmi be-otuz kiilik birlikler halinde aniden kladan kp saldrarak, bir-iki hafif topu ele geirerek klaya gtrmeyi baarmlard, ama stanbul'un br blgelerindeki birliklerden gelen takviyeler ve yeni topu bataryala-ryla glenen Hareket Ordusu'na ait kuvvetler adm adm klaya yaklayordu. Bir ara kladakiler beyaz bayrak ektiler, bayra gren askerlerin bir ksm ayaa kalkp ilerleyince, kladan alan atele biildiler; bu, iki tarafn da fkesini ve kinini artrd. Akama doru, klaya giren ilk birliklerin arasndayd Ragp Bey ve ayn gn hayatnda unutamayaca ikinci olaya tank olacan bilmiyordu. Klay bina Sayfa 136

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak bina ele geiriyorlar, pencerelerden alan atele epeyce adam kaybediyorlard. Sonunda isyanclar son binaya sktlar. Artk ne kaabilirler ne de dvebilirlerdi. Ragp Bey, binann st kat pencerelerinden birkann aldn grd, adamlarna o pencerelere nian almalarn sylerken, pencerelerden birinin pervaznda bir isyanc asker belirdi. Bir an elleri iki yana ak olarak durduktan sonra kendisini bolua brakt, beton avluya doru hzla derken bandaki fes umu, krmz bir ku gibi sahibinin peinden szlmt. lk deni brleri izledi, pencerelerden kendilerini arka arkaya bolua brakyorlard. Den bedenlerin betona arptnda kard sar sesi duyuyorlar, her yanndan kan fkran, arpmann iddetiyle beyinleri paralanan askerlerin son bir kez debelendikten sonra lmelerini izliyorlard. Bir yzyl boyunca, karanlk hatrasyla btn bir ulusu, hep bir 'din ayaklanmas' korkusuyla titretecek olan bu tuhaf isyan, havada uan askerlerle sona ermiti. 339 r XVII eyh Efendi, aniden hissedilen bahar lklnn iek kokularn artrd o sabah vakti, solgun gl rengi kadife bir rt gibi uzanan Hali'in kenarnda durmu, stanbul'un drt bir yanndan, kat kat bulutlarla kabarm smbli gkyzne doru ykselen kl kokulu kaln kara dumanlara bakyordu. Birka yl boyunca, hibir padiaha nasip olmam bir otorite ile imparatorluu ve istanbul'u tam bir diktatr olarak ynetecek olan Mahmut evket Paa'nn ilk emri, stanbul'un eitli binalarnda biriktirilmi 'jurnallerin' yaklmas olmu, milyonlarca kt, tnazlar halinde ylarak atee verilmiti. Otuz yldr birikmi bu korkun ihbar mektuplar yakmakla bitecek gibi deildi; binlerce insann hayatn karartm, vesveseli bir padiahn yersiz korkularn besleyip bytm bu kt paralar, btn toplumun damarlarnda toplanm bir irinin boalmas gibi herkese kendi suunu ve su ortakln hatrlatarak payitahtn stne kl ve duman olarak yaylyordu. Jurnallerin yaklmasna kimse ses karmamt, nk Hareket Ordusu'yla Padiah' devirmeye gelmi subaylarn .bile bir zamanlar yazd jurnaller bulunuyordu o ktlarn arasnda. Mahmut evket Paa da, neredeyse herkesin istibdat ateine ihbarlaryla katldn gsteren bu ktlar yaktrarak gemii temizledi-* ini, insanlar gemiin korkularndan kurtarmay amaladn sylyordu. 340 Bir sylentiler ve sylenceler kenti olan, dedikodularla beslenen bu ehir, yle bir aklamayla yetinme-mit1', daha imdiden, Paa'nm ilk emrinin jurnallerin yaklmas olmasnn asl sebebinin, kendi verdii jurnallerin ortaya kmadan yok edilmesi olduu kulaktan kulaa fsldanr hale gelmiti. Zaten o gnlerde iki dedikodu dolayordu ehrin sokaklarnda, biri Paa'nn jurnalleri, biri de, yakalanan isyanc askerlerin stnden kan inanlmaz miktardaki parayd. ttihatlar, paralarn askerlere Padiah tarafndan datldn yayyorlard ama bunun bir kant asla bulunamamt; gnlerce, aylarca, hatta yllarca konuulmasna ramen bu paralar isyanclara gerekte kimin verdii asla anlalamad. syan kkrtanlarn ou kam, isyandan nce kalabalklarn arasnda gzken tuhaf yabanclar da ortadan yok olmulard. Dervi Vahdeti'yle birka hempasndan baka isyann kkrtcs olarak yakalanm nemli biri yoktu, onlar da Bekiraa Bl'nn zindanlarnda idam edilecekleri gn bekliyorlard. Halk yakn bir zamanda daraalannn kurulacan biliyordu. eyh Efendi'nin ruhunda bir sknt vard, bir eyler olmasn bekleyen ama beklediinin ne olduunu ve nr-sl sonulanacan kestiremeyen birinin isimsiz huzursuzluu. nceki akam, Mehpare Hanm'm, yannda iman bir Rum kadnla stanbul'a dnp halasndan kendisine kalan Aksaray'daki kk ahap eve yerletiini renmiti. Mehpare Hanm, bir sabah, Konstantin ehre indikten sonra btn mcevherlerini, biriktirdii parasn ve Sula'y yanma alarak konaktan ayrlm, istanbul'un yolunu tutmutu; aralarnda bir kavga olmam, hatta bir tartma bile gememiti. Belki de hayat boyunca kendini en ok mutlu eden erkek oydu, sevimelerini srekli oyunlarla, vahet duygularnn en karanlk kuytularnda dolaan arzularla hep zenginletirmi, Mehpare Hanm'n tensel tutkularnn hepsine ayn gte tutkularla, ayn isteklerle karlk vermi, bunlarn hepsini de hi zorlanmadan, hi dnmeden yalnzca igdleriyle yapmt. Mehpare Hanm'n, veda bile etmeden, bir mektup bile brakmadan aniden Sayfa 137

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Selanik'ten ayrlmasnn sebebi, sevimelere doymas ya da Konstantin'den bkmas deildi, sadece hibir zaman alamad bu ehirde srekli hissettii yabanclk duygusuna daha fazla dayanamam oluuydu. Sadece ehvet, bu ehvetin gcne ramen, yabanclk duygusunu iyiletirmeye yetmemiti. stanbul'un kokusunu, kendi dilinde konuan insanlar ve kendisini doal bir paras gibi hissettii bir hayat zlemi, bu zleme daha fazla dayanamaz olunca da ani bir kararla ayrlmt Selanik'ten. Bir akam vakti, ehir yeni bastrlm bir ayaklanmann yorgunluunu yaarken inmilerdi ehre. Karanlk kerken Aksaray'daki kk eve gelmiler, komudan anahtar alp patiska ve toz kokan kk eve girmilerdi. Ne ekmek alacak bir frn ne de ak bir bakkal dkkn bulabildiklerinden a ve yorgun yatmlard yataklarna. O gece, gerek bir pimanlk yaamt Mehpare Hanm ve yapt aklszla lanetler okumu, ertesi gn derhal Konstantin'e bir mektup yazmaya karar vermiti. Yorgunluktan lene doru kalkmlar, eve biraz ekidzen verip eyalarn stndeki rtleri kaldrrken kap alnmt. Munis bakl bir dervi Mehpare Hanm' sormutu. - Benim, buyrun. Dervi bir kese uzatmt. - Buyrun bunu size gnderdiler... Ayrca ili'de bir konak tutuldu, paras dendi. Dervi, keseyle birlikte, konan adresinin yazl olduu kd da brakp gitmiti. Mehpare Hanm hi armamt, stanbul'a gelirken aslnda iten ie byle bir eyin olacan bekliyordu. 342 Mutfa temizlemeye alan Sula'nn yanna gitmiti glerek. ocukluunda bu evin odalarnda, mutfanda, bahesinde alt o sevimli kadn laubaliliiyle konuabildii tek insan olduu iin sevdii Sula'ya keseyi gstermiti. - Bu adam bana hl k. - Hangi adam? - eyh. Sula homurdanmt. - Acdndan gndermitir. Mehpare Hanm glvermiti. - Acsayd yalnzca para gnderirdi, ama o bir de ili'de konak tutmu. - Ak bu mu yani vre, konak tutmak m? Mehpare Hanm, btn kimliklerinin altnda varln hep koruyan, o mahalle kz haliyle bir sandalyeye oturmutu. - Amaan Sula, sen de... steseydi beni burada oturtur, karnmn tok srtmn pek olmasn salar, gerisine de aldrmazd... Ama o sadece iyi olmam deil mesut da olmam istiyor. Byle bir hayatn beni zeceini bildiinden, bana konak tutuyor. - Konak yetecek mi bari mesut olmana? - Yeter, yeter... Saadetim iin gerekli olan dier eyleri ben bulurum, onlar da eyh'ten bekleyecek halim yok ya... Hadi uzun etme de hazrlan, bu evde bir ge-'ce daha kalamayacam. ili'deki, uaklar, hizmetileriyle kendisini bekleyen geni baheli konaa Mehpare Hanm bir hanmefendi olarak girmi, Aksaray'daki mahalle kznn sesini, Sula'dan baka hi kimse bir daha duymamt; sanki araba Aksaray'dan ili'ye giderken, her semtten geilerinde, ocukluundan kalan sesinin stne bir rt rtlm, ili'ye vardnda o ses, renilmi birok sesin, bakn, davrann altnda yeniden kaybolup gitmiti. Yeni bir hayata, bir Osmanl hanmefendisi olarak hazrd artk. 343 eyh Efendi, eski karsna yapt iyilikle aslnda onun yeni gnahlarna yardmc olduunu, her duyduunda onu utantan ve kskanlktan kavuran o tuhaf hayatm yaamasna imkn saladn biliyor, kendi kendine kzp fkelenerek, Mehpare Hanm'm yaayacaklarm, onlar daha yaanmadan kskanyordu ama sevdii kadnn yoksul bir mahallede, ev basknlaryla, dedikodularla, evredeki esnafn arsz akalaryla rezil olup ayak altnda kalmasna da katlanamyordu; 'o kadn* yaayacak olduklarm zaten yaayacakt, hi olmazsa bunlar korunakl bir evde, korunakl bir durumda yaasn istemiti. Skntsnn asl nedeni, eski karsnn hayat iin duyduu kayg ya da kskanlk deildi, o gn olacak baka bir eyi bekliyordu. Ne olacann bir iareti yoktu ama o bir ey olacan hissediyordu. Hissettii gibi de oldu. leden sonra tekkenin nnde simsiyah, pirin fenerleri parlatlm, atlar bakml, pahal bir landon durduunda, btn tekkeye birden bir sessizlik kt. Arabadan inen, leylak rengi araf giymi gen kadnn kim olduunu daha o Sayfa 138

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sylemeden sanki herkes biliyordu, hibir ey sormadan gen kadn eyh Efendi'nin yanna gtrdler. eyh Efendi, her zamanki gibi karanlk zikir salonunda, yannda yanan iki mumla oturuyordu; siyah uzun cppesi, alnnn ortasndan geriye doru gmi bir su gibi akan parmak enindeki aarm blmn daha da siyah gsterdii omuzlarna dklm uzun salar, effaflam bembeyaz yznde, ok uzaklardan gelen bir ift kara k gibi derinlere bakan gzleriyle kprtsz duruyordu. Kz arafn at. Heyecandan biraz bouklam sesiyle sordu: - Beni tandnz m? * eyh Efendi ban sallad. - Evet. 344 Rukiye, yllardr sormak istedii soruyu sormak iin o sabah aniden dayanlmaz bir istek duymu, kimseye bir ey sylemeden doruca tekkeye gelmiti. - Beni niye hi aramadnz? eyh'in yz daha soldu, gzleri daha derinleti. - Bir gnahkrn gnahn yzne vurmak iin mi bunca zahmete katlanp buraya geldiniz? - Hayr... Binlerce insana elini uzatt halde kendi kzna elini uzatamayan, kendi kzna dokunamayan, kzn grmek istemeyen, o nl eyh Hazretleri'ni yakndan grmek iin geldim. - Sevmek iin grmeye ihtiya duyanlardan deiliz kzm, grmeden de sevmeye muktediriz. - Ama ben, grmeden sevildiini anlamaya muktedir olanlardan deilim eyh Hazretleri. eyh usulca glmsedi. Rukiye, hafife alndn sanarak alngan bir tavrla bakt eyh'e. - Niin gldnz? - lk defa biri beni cezalandrmak iin bana eyh Hazretleri diyor. - Ne dememi isterdiniz? - Ben istemeyi unuttum ocuum, istemenin tadn unuttum. Gen kz, bu sesteki kederi ve yalnzl hissetmesine ramen bunu fark etmemi gibi davrand. - stemek sizi br insanlara benzettii iin mi eyh Hazretleri? - Hayr, kendisinden bir ey isteyecek birini bulamadmdan belki, belki de seninle konumadan nce istememenin de bir kibir, bir gnah olduunu fark etmememden. - Niye beni hi grmek istemediniz? - Seni hi grmediimi mi sanyorsun? - Ben sizi grmedim. eyh Efendi ban nne eip elindeki tespihe bakt. - Grnmeyen bir kudrete inanmakla hayatn geiren biri, grnmeyi ok nemli bulmam olabilir. 345 - Ben sizin kznzm, komu tekkenin eyhi deilim, neden bana da bir eyhmiim, grnmeye ya da grlmeye aldrmazmm gibi davrandnz, benim sizi grmeye ihtiyacm olduu hi aklnza gelmedi mi, odama braklan hediyeler, hayatmdaki o kk mucizeler bana yeter diye mi dndnz? - Yetmedi mi? Kesin ve fkeli bir sesle gelen yant ksayd: - Hayr. eyh kendine ok yakan mahzun bir kederle glmsedi yeniden. - Bir eyh, bir enni$, hatta bir peygamber bile hatasn itiraf edebilir, bir babann bunu yapmas, kznn nnde hatasn kabul etmesi ok zor ama istediin buysa, evet, sana kar hatal davrandm kabul ediyorum, bu hatann, bu gnahn kefaretini deyeceimi biliyordum ama bunu bana kzmn deteceini dnmemitim. - Benim mi utanmam gerekiyor? - Hayr, senin ne kabahatin var? Bydn ve sorman gerekeni soruyorsun ama cevab bilmeyen birine so-r.yorsun bu soruyu, niye yk- davrandm bilmiyorum, gcm yetmedi yalnzca, bazen insan yapmas gerekeni yapamyor ite. Uzun bir sessizlik oldu; Rukiye daha fazla dayana-mayacn, biraz daha konuurlarsa yllarca kendisine kar bir fke besledii bu adam karsnda fkesinin yok olacan hissediyordu; bu fkeden kurtulmak ve babasn sevmek istese de bunun bu kadar kolay ve abuk olmasn kabullenemiyordu. - Ben gideyim. eyh belki de hayatnda ilk kez, yalvarmay andran bi*- sesle, birisinden biraz daha kalmasn istedi. Sayfa 139

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Biraz daha kal ltfen. - Kalmam acnz artracak diye korktum. - Gitmen acm dindirir mi sanyorsun? - Kalmam dindirir mi? - Belki... 346 eyh, sanki yllardan beri ayn evde yaamlar, birbirlerinin nelerden holandn bilmeleri ok doalm gibi, babaca bir sesle birden konuyu deitirdi: - Senin sevdiin nar erbetinden var, ier misin? Rukiye, sevme, beenme ve kendini beendirme isteklerinin zerini rten o incecik kzgnlk zrhnn yrtldn, eyh Efendi'nin baklar, sesi ve szleriyle u .ksack konuma srasnda bile hayatnda vazgeilmez bir yer edindiini seziyor, btn ocukluu boyunca besleyip bytt, neredeyse kiiliinin bir paras haline getirdii fkesinin dalp gittiini, tuhaf bir huzursuzlukla hissediyordu. Hayatn ve duygularn karmaasn da fark ediyordu. Daha sonra Osman'a syledii gibi: "Hibir hissin yalnz bana var olmadn, hep baka hislerle, hatta bazen kendilerinin tamamen zdd olan bir hisle birlikte yaadn grmek beni her zaman artp merakm cel-betmitir." O gn de yle olmu, bir sra tuhaf, birbirinin kart duygu onu artarak, duygular anlamaya alan dncelerini karmakark ederek iinde dolamt; abucak teslim olmasndaki zayfla hayflanrken, hayranlk duyulacak bir babaya sahip olmann vncnn, sevebilmesinin yolunun almasnn ve sahiciliinden hep gizli gizli phe duyduu kindar bir kzgnln kendisini terk etmesinin ferahlnn bir arada, birbirine kararak ortaya kmas, her an rengini deitiren bir bukalemunu yakalamaya alan bir ocuk gibi onu rktp yormutu. Duygularn ve dncelerini dzene sokmak, onlar sakin bir yerde aklnda tartmak, iinde birikmi birok duygunun ani hareketleriyle gerilen sinirlerinin birden orada boalmasyla alayacandan korkmak, onda hemen oradan kama istei uyandrmt. Zorlukla, "Sa olun," diyebildi. - Ben artk gideyim. eyh'in cevabn beklemeden, arafn bana rtp salondan kt. Oraya yeniden dneceini biliyordu. 347 Rukiye'nin geri geleceini eyh de biliyordu ama 'bazen bilmek neye yarar', Tanr'nn varlna hi grmeden iman eden, bu konuda yreinde hibir kukuya yer vermeyen biri bile, kendi ocuunun grnr duygularn ve davranlarn anlamakta zorlanr, eyh'in asla sylemedii ama bir anlna da olsa aklndan geirdii gibi, 'bir ocuun duygular Tanr'nn varlndan bile daha karmak ve anlalmazdr'. eyh, gzlerini kapatp dua etmeye balad Rabb-na, iindeki o korkun inancn, duygularndaki tuhaf ve kederli boluu doldurmasna yardmc olmas iin yaka-rr gibiydi; bu boluk duygusu, bir trl unutamad Mehpare Hanm'a ve imdi de ondan olan kzna hissettii sevgi ve zlem arttka sanki daha da byyordu. Duygular keskinletike, iindeki boluk geniliyordu sanki, inanlaryla bu boluu doldurmaya abalyordu. Rukiye'nin ardndan derin bir strap ve yalnzlk hissetmiti; btn kudretine ramen zayf insanlara zg bir kayg akln kemiriyor, yanndan telala ayrlan gen kzn bana bir eyler geleceinden, kznn gzlerinde grd acnn onu lgnlklara srkleyeceinden korkuyordu; bir an, evet sadece bir an, Rukiye'ye 'burada kal' demeyi geirdi aklndan ama ona hkmeden, duygularndan ve isteklerinden daha byk bir g vard, ona kudreti ve zayfl veren bu gcn etkisiyle ban nne eip tespihini ekmeye devam etti, "Bana yardm et Rabbim," diye mrldand yalnzca, "bu aciz kvluna, gnahlarn edeple tamasna yardm edecek gc bala." eyh Efendi, ban kaldrdnda her zamanki babayani haliyle Hasan Efendi'nin kapnn kenarnda dikkatini ekebilmek iin beklediini grd, cppesini karm, kyllerin giydii trden, paltoyla ceket karm, kendisine bir hayli dar gelen tuhaf bir ey giymii'; ceketten frlayan pazular, omuzlar, karnyla, dev bir ye-relmasna benziyordu; ehirde, askerler cppeli ne kadar hoca varsa yakalayp karakollara gtrdklerinden, kimse cppe giymeye cesaret edemiyordu. lk gnler, ho348 alar, kendilerini daha dokunulmaz klacana inandklar yemyeil cppeleriyle sokaklara kmlar ama askeri renciler tarafndan hrpalanp hakaret grmekten kurtulamamlard, sokakta grlen btn din adamlarna neredeyse hain muamelesi yaplyordu. Sayfa 140

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Sinirli bir ruh hali yaanan ehirde herkes korku iindeydi, hocalar ya kamlar ya kyafet deitirmiler, kadnlar pencereden bile bakmaz olmu, zadegan ksm sayfiyelere gitmilerdi; gayrimslimlerin hepsi de apkac dkknlarna hcum edip kendilerine silindir apkalar almlard; yle giyinirlerse elilikten biri sanlp rahatsz edilmeden dolaacaklarna inandklarndan, zellikle Pera, uzun, kuzguni siyah apkalaryla cenazeye giden dev kargalar gibi gezinen Rumlarla dolmutu. Hasan Efendi, nce eyhinin iini rahatlatt: - Rukiye Hanm'in arabasnn ardna adam saldm, evine kadar sa salim gtrecekler. Sonra asl haberi verdi: - Halife Hazretleri'ni srgne gnderecekler. - Ne zaman? - Ya bu akam ya yarn. eyh Efendi ne bir znt ne de bir sevin gstermiti. - Hayrls olsun, demekle yetindi yalnzca. Hasan Efendi, olup bitenleri daha yakndan izlemek iin tekkeden kp Yldz Saray'mn yolunu tuttu. Askerlerin Halife'yi devireceklerine bir trl inanamyor-du. Din adamlarn sokaklarda evirmelerini, hakaret etmelerini, hatta hrpalayp dvmelerini affedebilirdi ama Halife Hazretleri'ne dokunmalarn, slam'n direini ykmalarn, bu nankrl akl almyordu. Bir fani nasl olur da bir halifeye dokunabilirdi, Allah'n yeryzndeki glgesi nasl inenirdi? Bugne kadar ald hibir haber yanl kmamt, koca Osmanlnn drt bir ksesinde olandan haberi olur, eyhine hepsini aktarrd ama bugn duyduklarnn yanl kmas iin Jua ediyordu. eyh Hazretleri'nin, tekkesine casus soktuu iin Padiah' asla affetmediini, ondan hep kukulandn, 349 Ragp Bey'i sevdii iin ttihatlara yardm ettiini biliyordu ama Halife'nin halli karsnda byle sessiz kalmas da Hasan Efendi'yi zmt. Gene de tek sna aslnda eyh'in bu skneti, bu aldrmazlyd; eyhini rehber bilmi, ne olursa olsun sadakatten ayrlmay bir an bile dnmemiti. imdi Yusuf Efendi'nin sakin ve telasz duruu onun aresizliini de teselli ediyor, bunun sand kadar byk bir felaket olmayabileceini dndryordu. eyh'in fkelenmesini, kar kmasn isterdi ama gene de bu sknet, ona, eyh'in fkesinden daha ferahlatc, daha gven verici gelmiti. Bir insana balanmann, onun akln ve duygularn hi sorgusuz doru kabullenmenin yarar buydu zaten, sen zlrken onun zlmediini, sana ac verenin ona ac vermediini grdnde, onun duygularndan deil, kendi zntnden, kendi acndan kuku duyuyor, aslnda o kadt>r zlecek bir ey olmadna gizliden gizliye inanyordun; zaman zaman ayn duygulan ve dnceleri paylamadklarn fark ettiinde eyhine kendi iinden krlp ksse de, bir yan hep bu uyumsuzluktan sevinirdi, nk eyhiyle ayn acy ekmedii srece kendi acs hep eksik ve manasz kalyor, Hasan Efendi kendi duygularnn zehrinden eyh Efendi'nin bu semavi skneti sayesinde kurtuluyordu. Yldz Saray'na yaklatka yollar boalyor, sessiz-leiyordu, Padiah'n akrabalarna balanm evlerin, sahipleri tarafndan oktan terk edildii anlalyordu. Hizmetiler pencerelerinden sarkp birbirlerine laf atyor, haremaalar bahedeki imenlerin stnde, ieklerin ezilmesine aldrmadan geziyor, birka asker byk iek tarhlarnn arasnda insafsz admlarla yryordu. Arada bir, iinde melon apkal erkeklerin, k giyimli hanmlarn bulunduu eya ykl arabalar Orta-ky'e doru hzla geiyordu, gayrimslimlerle, klk deitirmi zengin Trkler Karadeniz kylarna doru, 'alabildiklerince eya alarak kayorlard. Saraya yaklatnda orann da terk edilmi gibi grndn fark etti. Kapda nbetiler yoktu, saray hiz350 metkr olan bir grup sivil, kendi aralarnda konuuyorlar, zaman zaman perian giyimli bir adam elinde kk bir knla sarayn kapsndan kp gidiyordu, pahal elbiseleriyle bir-iki haremaas sarayn nnde volta atyorlard, sarayn yanndaki talim sahasnda ise bir zabit, yannda koturan seyisiyle ata biniyordu; biraz yukarda-ki bir konan bahesine Hareket Ordusu'ndan bir manga asker iskemlelerini koyup oturmulard, her yanda, bir sayfiye yerindeki terk edilmi bir panayrn hznl grnts vard. Gnbatmnda sarayn bahesindeki bayrak indirilirken her zamanki gelenee uyarak birka kiinin, "Padiahm ok yaa!" diye bardn duydu, orada bir Padiah'n yaadn gsteren baka hibir iaret yoktu. Hava kararmaya balamt, ama sarayn klan yanmad, elektrik de su da Sayfa 141

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kesilmiti. Biraz sonra bir uultuyla birlikte, top bataryalar eliinde saray kuatmaya gelen askerlerin ilk birlikleri yokuun altndan belirdi; askerleri, sarayn muhafz komutan, Padiah' korumalar iin armt; grnte korumaya geliyorlard ama herkes artk Padiah'n bir tutsaktan baka bir ey olmadn biliyordu. Padiah, birka kandilin yand salonun penceresinden, akam alacasnda gelen askerleri seyrediyordu, her zamankinin aksine, gergin bir sakinlii vard. Yandaki odada hafzlar Kuran okuyorlard, karanla tahamml edemeyen Padiah, srekli Kuran okunmas iin emir vermiti. - Geldiler Doktor, dedi. Reit Paa anlamad. - Kimler geldi Sultanm? - Mahmut evket Paa'nn askerleri... Padiah, askerlerin saray kuatmalann seyrederken avucuyla sakaln svazlyordu. - Arkadan brleri de gelir. Paa gene anlamad. - brleri kim Sultanm? 351 Elektrikleri ve suyu kesilmi, sobalar yaklmam saray karanlk ve souktu. Padiah stne, ayak bileklerine kadar inen bir pards giymiti, ceplerinin ikinliinden silahlarn cebine yerletirdii anlalyordu. - Verdikleri karar tebli edecek olanlar Doktor, payitahtmz ele geirdiklerine gre hakkmzda da bir karar verecekler elbet. - Halifesi hakknda karar vermek kul ksmnn ne haddine! Padiah, Doktor'un kendisini avutmaya almasnn, kendisi iin onur krc olan bu durumu daha da arlatrdn dnm olmal ki buna cevap vermedi. Onun yerine hizmetilerin kamasndan yaknd. - Birka sadk adammzdan baka kimse kalmad etrafmzda, onlara da bir kap yemek bile veremiyoruz, haremde sultan hanmlar souktan titriyorlar; inanr msn, ne oluyor diye soracaklar korkusundan hareme bile geemiyorum. Reit Paa'nn da ii souktan ve bu belirsiz durumun yaratt rpertiden titriyordu. - Ne kadar karanlk, dedi Padiah, otuz yldan beri evimde ilk sefer k yanmyor Doktor, u karanlk sence istikbalin iareti deildir de nedir? Bu kasvetli konumaya ramen Doktor, Padiah'n iinde hl bir mit bulunduunu seziyordu; otuz yldan beri bu imparatorluu ynetmi, bin bir badireden syrlmay becermi, lkenin tek efendisi olmutu, akl ona bu iin bittiini sylese de hl iyi bir haber bekliyordu. - Doktor, sen de kendini muhataraya attn buraya gelerek. - Ben yllardan beri buraya geliyorum Padiahm. - Ama geldiin yllarda burada hep yanan bir k, yanan bir ocak vard, bugn yok Doktor, karanlk ve souk... Padiah birden sinirli bir ekilde glmser1 i. - Karanlktan d*a, souktan da hi hazs-etmedim, imdi sanki kader bana istikbalimi gsteriyor... 352 Padiah biraz durduktan sonra devam etti: - Artk yalandm Doktor, insan genken korktuk-laryla yallnda karlatnda, niye bu kadar korkmuum diye de soruyor kendisine... Herkes gibi benim de Allah'a bir can borcum var, onu demekten imtina etmem de Doktor, oluum ocuum ayaklar altnda kalmasn isterim... Tam Padiah bunlar sylerken ieri giren bir mabeyin ktibi, Padiah'n kulana eilip bir eyler syledi. Biraz nce korkmadn syleyen Padiah'n yznn sarardn ve aniden ayaa kalktn gren Doktor, 'brlerinin' geldiini anlad. Padiah hafife titreyen ellerini pardssnn cebine sokup bacaklarn iki yana aarak tam salonun ortasnda durdu. Doktor, Sul-tan'n kendisini unuttuunu anlad, koltuuna daha bzt, karanlkta neredeyse grnmez oldu. - Buyursunlar, dedi Padiah. Hayat boyunca insanlara kaderlerini syleyen Padiah imdi kendi kaderini baka insanlardan duyacak, bir bakasnn kendisi iin karar vermesindeki o korkun aalanmay yaayacakt; btn imparatorluun hayatn emirleriyle belirleyen o yal adam, imdi bir emirle hayat deien kullarnn neler hissettiini renmeye hazrlanyordu. Salonun kaplar ald, bekleme odasnda kandillerin glgeli nda drt kiinin durduunu grdler. Padiah da Doktor da gelenlerin kimler olduunu anlamaya alarak, solgun klarn oyunuyla balmumu maskeler gibi duran yzlere baktlar. Doktor, Arif Hikmet Paa ile Arnavut Esat Paa'y seebildi, biraz daha dikkatia Sayfa 142

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak baknca Ermeni Mebusu Aram Efendi ile Selanik Meh,-.u- Yahudi Emmanuel Karasu Efendi'yi de tand. O anda anlad kararn ne olduunu. Daha sonra Osman'a, "ttihatlarn Mslmanlarn halifesini tahtndan indirmeye iki de gayrimslim gndermesinin, onlarn nkte anlayndan m, yoksa intikam arzularnn katlndan m kaynaklandna hi karar veremedim ama imparatorluun btn halklarn isyan Gnlerinde Ak 353/23 temsil etmek iin yle bir heyet gnderdiklerine de hi inanmadm," demiti. Salonla bekleme odasn ayran kap alm, Padiah salonda, heyet yeleri odada karlkl birbirlerine bakarak ayakta duruyorlard. Heyet yeleri ieri girmiyordu, Padiah'n sabrszlanp heyecanland, yznn kararmasndan, byklarn inemesinden belli oluyordu ama gelenler kmldamyordu. Daha nce Doktor'a syledii, "Ben gidersem onlardan birkan da benimle beraber br tarafa gtrrn:," szn ok sk tekrarlam olmalyd ki, bu sz ttihatlarn da kulana ulamt. Cebinde srekli silah tad bilinen Padiah'n silahn ekeceinden kayglanarak ieri girmemilerdi. Padiah ellerini cebinden karp iki yanna sarkttktan sonra ieri girip karsna dizildiler. Bir zamanlar Padiah'n en yakn bendelerinden olan Esat Paa, kendi gemiini silmek ister gibi aalayc bir hiddetle karan aklad: - karlan fetva uyarnca millet sizi azletmitir. Padiah'n yznn kl rengine dndn, olduu yerde bir an kasldn gren Doktor, Sultan'n fenalk geirmesinden korkarak yerinden kalkmaya hazrlanrken, Padiah, kendisinin sradan bir memur gibi 'iinden atldn' syleyen Esat Paa'nm szlerini dzeltti: - Herhalde halletmitir, demek istiyorsunuz. Padiah, bu szyle kimsenin Padiah' 'iinden atamayacan' ancak onu tahtndan indirebileceini hatrlatmak istiyordu karsndakilere. Sonra aklna taklan asl soruyu sordu: - Hakkmzda baka bir karar var m? dam edilip edilmeyeceini renmek istiyordu. Btn hayatn byle bir gn yaayaca korkusuyla geirmi, hayat boyunca korktuu sonunda gereklemiti ama Padiah sanki bir bakasnn istikbalini renmek ister gibi sakince sormutu bu soruyu, sanki bu aalanmaya ve korkuya dayanamayan ruhu onu terk etmi, ye354 rine brakt bedeni duygusuz bir oyuncak gibi konumutu. - Baka bir karar yok. - Nerede ikamet edeceiz? - O size daha sonra bildirilecek. - Bizce raan Saray uygundur. Biz biraderimizin orada ikametine msaade etmitik. - Bu size daha sonra bildirilecek. Heyet daha fazla konumadan kt. Adamlar gittikten sonra Padiah yerinden kprdamad. Doktor, onun bir sigara yakacan sand ama Padiah kprdamyordu, uzun pardss, kl rengi yz, ukurlarna gmlm gzleriyle biraz nce kapanan kapya bakyor, kimbilir neler dnyordu. Doktor Padiah'n mrldanr gibi konutuunu duydu: - Hanm sultanlar da buraya almlard, imdi C-raan'a tanmak zor gelecek, hangi eyalarmz almp-mza msaade edecekler acaba, bilmem ki orann rutubeti de romatizmalar azdrr m? Doktor dikkatle Padiah'a bakt, durumu kabullenmi, tayini km bir tapu mdr gibi tanma telana dm, gtrecei eyalarn, yeni oturaca yerin salna etkisinin merakna kaplmt. Doktor ancak daha sonra, byk aclar karsnda insanlarn kk sorunlara sndn anlayabilecekti. Padiah yerinden kmldamadan ktip yeniden geldi ve kaplar bir kere daha ald. Bu sefer gelenler askerlerdi. Subaylar biraz nceki heyetten daha sert ve mesafeliydiler. - Meclis-i Mebusan Selanik'te oturmanz uygun buldu. Bu akam ailenizle birlikte hareket edeceksiniz. Padiah'n, elini midesine bastrdn, yklacakm gibi olduunu grd Doktor. Bu karar, tahttan indirilmesinden daha ar gelmiti. Tahttan indirmek onu siyasetten uzaklatrmakt ama Selanik'e srgne gndermek, onu hayatn dna atmak, btn mitlerim yok etmek anlamna geliyordu. 355 - raan Saray'nda oturabileceimizi sylemitim gelen heyete. Sayfa 143

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Askerler, bu konunun pazarlnn yaplamayacan neredeyse dmanca bir sesle sylediler: - Karar verilmitir, bu konuda tartma yetkisine sahip deiliz, derhal hazrlann, bu akam yol kacaksnz. - Bu akam nasl yola klr, hi olmazsa hazrlanmamza bir imkn tannsn. - Emirler byle, bu akam yola kacaksnz. Padiah, biraz daha konumalar halinde zorla gtrleceini anlad. Doktor onun, hareme gemek iin, omuzlar km iki bklm bir ihtiyar gibi kapdan kn grd. Bir saat sonra iki kars ve ocuklaryla, zorlukla bulunan arabalara bindirilip yanma alabildii birka para eya syla Selamk'e, daha nce muhalif subaylarn srd ehre gtrlecekti. Gsz olmann ne demek olduunu, bir zamanlarn gszleri imdi Padah'a gsteriyor ard. akam, gece yarsna doru Hikmet Bey'n Kaps alnd, tan madii-bir adam babasnn yazd bir tezkereyi brakt kendisine. Hikmet Bey, ktphanede, minenin nnde, babasnn alakalem, okunaksz bir elyazsyla yazd tezkereyi ap okudu. "Hikmet, Padiah Hazretleri bu akam Selanik'e srgne gidiyor. Ben de onunla gitmeye karar verdim Bu kararmn sana tuhaf geleceini biliyorum lakin bunun iki sebebi var. Benim hayatm boyunca sahip olduum her eyi bana Padiah Hazretleri verdi, byle zor bir gnde onu terk etmenin, btn hayatm bir sahtekrn hayatna evirecei endiesinden kendimi kurtaramadm. ikincisi, bunu belki daha da tuhaf bulacaksn ama bu adam benim hayattaki tek dostum. Geri Padiah Hazretleri benim ondan dostum olarak bahset* emi bir kstahlk olarak grr hakl olarak ama gene de onu saygszlk etmek pahasna hayattaki yegne dostum olarak gryorum. Onun, kimse tarafndan anlalmam iyi bir adam olduunu ya da onu tanmadklar iin kt biri olduunu sandklarn sylemeye kalkmayacam, byle olmadn biliyorum, onun kt yanlarn yakndan grecek kadar uzun kaldm onunla ama zannm-ca dostluk da ak gibi, birini bazen iyi bir neden olmadan da sevebiliyorsun. Bu akam onunla birlikte ehirden ayrlyorum. Kk ve buradaki irad idare etmeyi sana brakyorum. Gerektike, sana daha sonra bildireceim adrese, bana lazm olan miktar gnderirsin. Hayatn bin trl hali var, ben de artk yal bir adam saylrm, onun iin, sana yz yze sylemek istediim bir konuyu imdi sylememin daha doru olacana karar verdim. Bugne kadar yaptn her hareketle, sen bunlar yaparken kar ksam bile, iftihar ettim, benim bugn Padiahla birlikte gitmem bana ne kadar doru grnyorsa, vaktinde senin ona kar kman da bana o kadar doru grnyor. Sen karlatn her artta drst bir insan ve erefli bir erkek gibi davran-dn. Belki bir gn bunlar seninle babaa konuma frsatmz da olur. Anneni sana emanet ediyorum, o her ne kadar kendini ki seye emanet edilmeyecek kertede gl grse de bir ocuktur, hep ocuktu, hep ocuk kald, stelik artk o da yalanyor. Selanik'e yerleince sana daha uzun yazarm. Gzlerinden pyorum. Allah yardmcmz olsun. Baban Reit." 356 357 XVIII Hikmet Bey ertesi sabah erkenden saraya gitmek 'cin yola kt, babasnn artk orada olmadn bilmesine ramen, bir yaknn kazada kaybetmi birinin kaza mahallini, sevdii insann son bulunduu yeri grmek istemesi gibi nedeni zor anlalr bir merak onu saraya ekiyordu. Caddelerde askerler devriye geziyorlard, sokaklar sessizdi, ehirde iine kapanm bir hal vard. syann bastrlmasndan hemen sonra askerler Krt hamallar bekr odalarna kapatmlar, fesini alnna ykp aflli aflli dolaan tulumbaclar rastladklar yerde falakaya yatrmlar, olay karmas muhtemel herkesi daha olay 'kmadan cezalandrarak sindirmilerdi. stanbul'da asayi belki hi olmad kadar salamd ama bu asayiin salanma biimi, halk asayisizlikten daha fazla rktp sindirmiti. Bir ehri ehir yapan seslerin hepsi susmutu sanki; bir tartma, bir bar, bir kahkaha, bir kaldrmdan br- kaldrma laf atan bir esnaf, pencereden pencereye konuan bir kadn, evresindekilere t veren bir hoca grnmyordu. Skynetim Kanunu, sokakta komay da yasakladndan, yanl arlalr diye, insanlar hzl yrmekten bile ekiniyorlar, ar admlarla bir yerden bir yere Sayfa 144

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak gidiyorlard. ehir ylesine gerginlemiti ki biri kosa sanki herkes uirden zembereklerinden boanp onun peine ta'alarak payitaht terk edecekti. 358 Merutiyetin ilanndaki sevin ve coku oktan kaybolmutu. Hareket Ordusu'yla stanbul'u kurtarmaya gelen Mahmut evket Paa, sadece ehrin deil, btn imparatorluun ynetimini birka gn iinde eline geirmi, yeni Padiah' tmyle kendi boyunduruu altna alm, btn lkeyi bir karargh gibi ynetmeye balamt. Keskin ve sert emirler veriyor, olaanst mahkemeler, idam cezalar, daraalar, karakol dayaklar ile yaratt baskyla kendisini oraya getiren ttihatlar bile korkutuyordu. Padiah'm, rvetle, babolukla geveyip epeyce laubalilemi basksna alk olan halk, bu yeni ve disiplinli bask karsnda, apkada kaybolan bir sihirbaz tavan gibi eilip yok olmutu; ama, ba boynunun zerinde hafife eik duran ve gsne kadar inen drtgen sakalyla kafas olduundan da uzun gzken, gzleri ieri kam, kaln kal, gsteriten uzak, sradan ve sert bir kumandan olan Paa, ne bu ehri, ne de bu halk tanyordu. Limanlar gherile, yallar yasemin, ormanlar am, arka sokaklar amur kokan, her gzelliin ardndan bir mezbelelik, her mezbeleliin ardndan bir gzellik kabilen, her tepesinden baka gzken, bir iklimi bile bulunmayan, esen rzgrla ayn gn iinde hem yaz hem k yaayabilen bu ehir, bir tavan gibi kaybolduu apkann iinden, birka yl sonra kanl bir lm olarak kacak, Paa, mthi iktidarn, bir arabann iinde delik deik edilerek deyecekti. Bu ehirde galip olmann da malup olmak kadar tehlikeli olduunu anlamaya vakit bile bulamayacakt. Hikmet Bey, bo ve sinirli sokaklardan geip Yldz Saray'na yaklarken, birka askerin denetiminde yryen uzun bir kafileye rastlad, gidecek yerleri olmad iin saraydan kaamam btn saray hizmetkrlar, haremaalar, uaklar, alar, bahvanlar, kapclar sorguya gidiyordu; korkudan Habelerin bile yz beyazla-m gibiydi. 359 Sokaklardan geerken babas iin duyduu kayg da artyordu, sarayda bir tandk bulup olup biteni renmeyi ve babasnn durumu hakknda bilgi almay umuyordu. Sarayn kaplar akt, Padiah'm gitmesinden sonra askerler de ekilmilerdi. Yllarca bu lkenin en nemli insanlarnn, paalarn, nazrlarn, subaylarn, hafiyelerin, eyhlislamlarn, daima ilerinde bir rpertiyle girdikleri byk kapdan girip bembeyaz akl ta deli bahe yolundan geerek, sa yandaki, yeil Venedik panjurlu byk mabeyin binasna ulat. Genliinin bir ksmn bu binada geirmiti, imdi buras bombotu; yerdeki hallar burumu, kokuklar ve byk vazolar devrilmiti. Koridordan, kaplar ak odalara baka baka geip bir gece nce Padiah'm tahttan indirildiini rendii byk salona geldi; souktan olsa gerek, salon yllardr kimsenin uramad bir yer gibi gzkt Hikmet Bey'e. Bu salona daha nce iki kere girmiti ama sarayla ilgili btn bilgisi bu salonun snrnda bitiyordu, daha tesinde ne olduunu hibir zaman grmemiti. Salonun arka tarafnda kk bir oda bulunuyordu; birisinin arkasndan seslenmesini, onu azarlamasn, geri dnmesini sylemesini bekleyerek, rkek admlarla o odaya yrd, buras, Padiah'm arada srada dinlendii darack ve karanlk bir odayd, kk penceresi hareme bakyordu, odann ortasndaki yuvarlak masada, zerinde 'ara sra bir bardak iilecek' gibi belirsiz bir talimat yazan koyu kahverengi bir ila iesi ile likr iesine benzer bir baka ie yan yana duruyordu. Hi kimsenin merak etmeye bile cesaretinin yetmedii bir imparatorun hayatnn ufak tefek srlarnn, insani ayrntlarnn bulunduu daha arka blmlere giden kap, kk odann dip tarafndayd; masann stnde duran iki garip ie, beklenildiinden daha basit olabilecek bu hayatn ilk mahrem ipularn veriyordu. - O kk odaya gelene kadar Hikmet Bey'in saygdeer bir nedeni vard, babasnn izini aryordu ama dipteki kapdan getii anda bu neden anlamn kaybedecek, yalnzca agzl bir merakla gezecekti o blmleri; bu, 360 bir ocuu kandrp babasnn aile hayatn renmek ya da birinin hastalndan yararlanarak en sakl itiraflarn dinlemek gibi ahlakszca bir davran olacakt. Ald terbiye ile merak arasnda kk bir kararszlk geirdi, sonra merak ahlaki kayglarna ar bast, nnde alm grkemli bir imparatorluun iyzne arkasn dnp gitmeye gc yetmedi, bu yaptn, babasnn 'erefli bir erkee yarar' bir davran olarak grmeyeceini bile bile, arka taraftaki kapdan geti. Penceresiz darack bir koridora girdi. Padiah'm her an bir suikasta uramak korkusuyla srekli olarak baz kaplarn yerine duvarlar rdrp baz duvarlara Sayfa 145

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kaplar atrdn, koridorlar ancak bir kiinin geebilecei kadar dar yaptrdn babasndan duymutu; bu koridordan, Padiah'm saraydan ayrlmadan nce son kez uyuduu odaya ulat. Buras da kk ve karanlkt, tek penceresi i avluya bakyordu, duvarn dibine yatak olarak da kullanlan kadife bir kanepe yerletirilmiti, kanepenin zerinde dank pamuklu bir yorganla, be-alt tane renkli ipek yastk vard, yatan yanndaki koltuun zerine beyaz bir gecelik entarisi buruuk bir ekilde atlmt, yatan baucuna, Padiah'm geceleyin okuduu kitab, itii kahvenin fincann, belki de tabancasn koymas iin minik bir raf yerletirilmiti, odann bir kesindeki lake paravann ardnda duvara oyulmu bir girintide bir leenle bir ibrik duruyordu, yatan stnde ise bir Japon resmi aslyd. Bir imparatorluun o muhteem grkeminin, ssl hassa alaylarnn, ipek koumlu atlarn ektii arabalarn, zmrtlerle, elmaslarla, prlantalarla dolu hazinelerin, kadife keselere doldurulmu altnlarla balanan servetlerin, madalyalarla parldayan niformalarn, ihanetlerin, cinayetlerin, ayaklanmalarn, idamlarn arkasnda duran bu basit, hatta pasakl yatak odasn grmek Hikmet Bey'de btn yaanlanlarn anlamsz ve sama bir tiyatro olduu izlenimini uyandrmt. Bunun iin miydi her ey, byle bir odada yatmak iin miydi? 361 Terk edilmi bo saray, o gne dek yaadklar hayatn, ektikleri aclarn sahiciliini gsterecek bir eyler bulabilmek iin, biraz da skntyla dolamaya balad; dar koridorlar tka basa eski eyayla doluydu, dolaplar, komodinler, masalar, konsollar, iltesiz plak pirin karyolalar yan yana dizilmiti, stlerine, iplerle bal tozlu paketler ylmt, bir kmaz sokakta unutulmu ksz ve toz kokan bir eskici dkkn gibiydi buras; odalarn hepsi bir saray iin ok ufakt, btn sarayda yalnzca iki byk salon bulunuyordu. Bir odada bini akn yakalk, fes, boyunba, yelek, inanlmaz miktarda mektup kd ve yerlere atlm Amerikan mal yaldzl, ucuz kol saati grd. Birileri btn bu eyalar datmt, koridorlardaki konsollarn ak braklm ekmecelerinden hi kullanlmadan eskimi gmlekler, oraplar, amarlar sarkyordu. st katlardaki odalardan birindeki caml dolapta altn kakmal silahlar bulunuyordu, iki tane de ipek kaplanm kaskat yelek duruyordu, Padiah bunlar bir saldrda kurunlan nlesin diye giyiyordu herhalde, odalardaki hallardan bazlar yrtlm, yer yer delinmiti, eyalar arasnda bir tutarllk yoktu, Fransz, ngiliz, Alman, Japon stili mobilyalar geliigzel yan yana konmutu. Bir odada dalm eyalarn arasndan incili, zm-rtl bir kemerin ucunun sarktn grd, sarayda grd tek deerli eya buydu, garip bir ekilde baka hibir mcevhere rastlamad, ie yaramaz ne varsa ortadayd, tanabilecek deerli eyalar ise bir gecede ortadan kaybolmu, bilinmeyen ellerde srra kadem basmt. En ok ilgisini eken, hemen hemen her odada b piyano olmasyd, baz odalarda piyano birden bulunuyordu. Zaten Padiah'n mzik merak evveleski h* p bilinirdi. Saray ele geiren askerler en ok piyano ve tabanca bulmulard; her yerden, odalardan, ekmecelerden, sehpalardan, hamamdan, yataklarn baucundan, her an atelenmeye hazr, dolu, binlerce tabanca kmt. Padiah bir saldrya hazr beklemiti yllarca ama o 362 silahlardan bir tekini bile kullanamadan sarayn terk etmek zorunda kalmt. Alt katta, tabancalarn duvarda asl olduu genie bir salona rastlad, bu tabancalarn kakmas yoktu, buray at talimgah olarak kulland belliydi. Salonun dibinde Padiah'n at talimi yaparken kulland manken duruyordu. Hikmet Bey, bu mankenlere biraz daha yakndan baknca, bir an dehetten kan dondu, Padiah'n ate ettii manken de inanlmaz bir biimde Padiah'n kendisine benziyordu; kendine benzeyen mankenler yaptrm ya da mankenleri yapanlar ona benzetmilerdi ve Padiah hayatnn nemli bir ksmn kendine benzeyen mankenlere ate ederek geirmiti. Bu benzerlii acaba fark etmemi miydi Padiah ya da bilinmez ve anlalmaz bir drtyle kendine benzer mankenleri vurmaktan, onlann sarslp yere dmesini izlemekten tuhaf ve hastalkl bir zevk mi almt? Belki de ilk kez, Hikmet Bey, mzie, marangozlua ve silahlara dkn, kendi mankenlerine ate eden bu adam kimdi diye merak etti; Padiah dedikleri o adam nasl bir adamd, bu garip, izbe, bakmsz, birounun pencere pervazlarnn boyas bile dklm odalarda nasl yaam, bu bedestene benzeyen sarayda yaarken neler hissetmiti? Bu insanla babasnn dostluuna da at. Kendisi Sayfa 146

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak byle bir yerde yaayan biriyle dost olamazd. Acaba babas 'yegne dostum' dedii Padiah'n bu garip, irkin, hatta sfli hayatndan hi rahatsz olmam myd ya da zenle seilmi eyalar, zevkli denmi aydnlk odalar, ferah salonlar, statlarn elinden km hat sanatnn en sekin rneklerinin ssledii bakml duvarlar, en iyi terzilerde dikilmi kyafetlerinin asl durduu dolaplar, gzel kyafetleriyle, Padiah'n saraynn ve hayatnn tam zdd olan kendi kkn ve hayatn kyaslayarak duyduu gizli honutluk mu, kendisini her an yok edebilecek bir gce sahip bir adamla dost olmasn, yllarn onun yannda hibir huzursuzluk duymadan geirmesini salamt? Bu saray, acaba ba363 basna gizli, hatta biraz sinsice bir stnlk duygusu mu vermiti, alt yz yllk bir ailenin ocuu olan imparatorun kendine kyasla cahil ve zevksiz bir kyl gibi yaamas m Reit Paa'y Padiah'a bylesine yaknla-trmt? Akl imparatorlukla, Padiah'la ve babasyla ilgili sorularla dolu bir halde gezinmeye devam ederken, Padi-ah'n eitli eyalar yapt marangozhanenin hemen yannda rutubet kokulu karanlk hamama rastlad; oyulmu mermer raflar, ihtiyar bir bycnn simya-hanesi gibi sa besleyici ifal sularla, cildi genletirecek eczal svlarla, krklklar giderecek pomatlarla doluydu. Arka taraftaki baheye giden koridorda yrrken birden "bir kapnn ardndan ykselen, "Padiahm ok yaa!" lklaryla irkildi. Byle bir gnde bu sarayda bu tr lklar atacak bir lgn topluluunun kalm olmasndan hem ap hem rkerek, arkasndan lklarn geldii kapy yavaa at, havada rengrenk tylerin uutuu ar kokulu odada otuz-krk papaan telala kanatlarn rpp birbirleriyle arparak, kaplar ak braklm kocaman kafeslerinin stnden havalanp tekrar havalandklar yere inerken ezberledikleri ve artk byk su olan bu cmleyi tekrarlayp duruyorlard. Birileri btn papaanlar bu odaya doldurup gitmiti, a hayvanlar birbirlerini gagalayarak bildikleri tek cmleyi barp yardm ve yiyecek aryorlard. A papaanlarn zavalllndaki dehetten rkerek kapy hemen kapatt. Yerlere atlm ekmecelerin, dklm amarlarn, devrilmi dolaplarn arasndan dikkatle geerken, uzaktan uzaa iniltiye benzer derin bir uultu duyarak sesin geldii yere doru yrd. Binann iindeki bir tala bakan bir balkona vard, aas iyice lotu ve loluun ortasnda birbirine sokulup neredeyse tek bir canl haline gelmi bir kalabalk inleyerek dizlerinin stne kmt. Gzleri karanla alnca, bunlarn, klar kesilmi souk sarayda kalm a cariyeler ol364 duklann fark etti; onlar da papaanlar gibi a ve korkmu bir halde bekliyorlard, ne kendilerine yemek verecek biri ne de verilecek yemek vard; yeni idare Kafkas kyllerine haber salm, hepsini stanbul'a haremdeki kzlarn almaya armt. Yllarn sarayda geirdikten sonra imdi bu kzlar yeniden ailelerinin oturduu da kylerine, tozlu kasabalarna gideceklerdi. Orada, yeni hayatlarn korkuyla bekleyerek inliyorlard. Bir kap bulup kendini darya attnda, duman dolu karanlk bir odadan kurtulmu gibiydi, yar karanlk koridorlara geliigzel atlm eski eyalar, dank ekmeceler, iltesiz karyolalar, yrtlm hallar sanki amurlu bir su gibi cierlerine dolmutu. Derin bir nefes ald. Bahe yolundaki beyaz akllar ylesine parlak ve gerek duruyordu ki sanki bir eyin gerek ve somut olduunu anlayabilmek iin insiyaki bir hareketle birka akl ta alp avucunda skt, onlarn souk katl, grd o tuhaf eylerden sonra ona gven, hatta sevin vermiti. Yllar sonra Osman'a o n anlatrken hl aknln korur gibiydi: "Hakikat hangisi, imparatorluun o aaas, debdebesi, saltanat ve o saltanat iin birbirini ldrenler mi, yoksa insann iini karartan o dar koridorlar ve eski eyalar m; hayatn hangi yz gerek, yoksa sahte dediimiz her eyin de aslnda hakikatin bir paras olduunu kabul etmek zorunda myz, eer sahte de hakikatin ayrlmaz bir parasysa niye ha yat hakiki ve sahte diye ikiye ayryoruz?" Lafnn burasnda durup bir an dnmt, "Biliyor musun," 'lemisti, "u, hi kimsenin alay edilmeyi gze almadan soramayaca, fersudelemi, skc bir hale gelmi, hayat nedir, suali var ya, ite o sualin hl cevabnn bulunmadn, cevabn bulamadan onu eskitip attmz ve o sualin hl bir mana tadn, hl bir cevap beklediini kefettiimiz ve bir cevaba delicesine ihtiya duydu umuzu hissettiimiz anlarda soukkanlln koruyabilen insanlara hep imrendim, itiraf edeyim ki ben onlardan olamadm, hayat beni hep dehete uratt, hep ardm, hep aresizliimi hissettim, bakalarnn hayat365 larndaki sualler bile benim kiisel meselem haline geldi, kendimi onlardan Sayfa 147

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak kurtaramadm. Kimdi o Padiah diye kendime ok sordum, binlerce insan srgne gnderen ve kendi mankenlerine ate eden o adam kimdi aslnda; babamn en iyi dostu, sarayn hangi yznde yayordu, aaal ksmnda m, sefil ksmnda m?" Baheden aaya doru yrmeye balad, bir gece nce inenmi iek tarhlarnn, byk aalarn, kameriyelerin, kk derelerin arasndan geti, ortada gzken kimse yoktu, bahe, saray ele geirenlerin hoyratlndan zedelenmi olsa da, bir imparatorluk saraynn bahesinde bulunmas gereken grkemi hl tayordu. Gne parlak ve gzel bir bahar gnnn yaanacan haber vererek Hikmet Bey'in ensesini styor, onun biraz nce yaadklarn unutmasna yardmc oluyordu; o srada, yklm kmeslere rastlad, tavuskularnn kmesleriydi bunlar, ileri boalm, telleri gmt, bir zamanlar iinde envai renkte hayvann bulunduu kafesler botu. Aalarn arasndan bir zebra kt, Hikmet Bey, bu izgili garip yarat daha nce bir kere ocukken Paris hayvanat bahesinde grmt ama birden bir bahede serbeste dolarken grnce ard, hayvan Hikmet Bey'i fark edince arkasn dnp koarak aalarn arasnda kayboldu. Biraz ilerde, byk bir kayaya benzeyen iri bir beyazlk fark etti, ona doru yrdnde bunun l bir beyaz domuz olduunu grd, alnnda, nc bir gz gibi duran krmz bir delik vard, kan kk kulaklarnn arasndan akp imenlerin zerinde kurumutu. Birisi domuzu alnndan vurmutu. Hikmet Bey, daha fazla yryemedi, geri dnp koar adm baheden kt. Hayat boyunca onca insann lmn, ldrln grmt ama bu domuzun ldrl, onu rastlad btn cinayetlerden ve lmlerden daha fazla korkutmutu; kr bir fkeyle sakatlanm sfli bir vahetin kendini her yandan kuatt, onu bu 366 hayattan, bu lkeden kartp atmak iin zorlad duygusuna kaplmt. Telala eve dnp snmak ister gibi ktphanesine girdiinde, orada, hayattan ve darda olanlardan habersiz, beyaz ve masum parmaklaryla kitaplar kartran Dilevser'i grd. Hikmet Bey, ona ktphanesini kullanabileceini sylemi, gen kz da vaktinin ounu o ktphanede geirmeye balamt. Gen kz, ieri giren Hikmet Bey'e baknca, halinde bir tuhaflk olduunu sezmiti. - yi misiniz? - yiyim, dedi Hikmet Bey. Avucundaki akl talarn hl sktn fark edip onlar kza sezdirmeden gizli bir utanla cebine koydu, parmaklarnn i ksmnda, krmz, kenarlar prtkl izler kalmt. - Saraya gittim bu sabah... Kz hibir ey sylemeden Hikmet Bey'in devam etmesini bekledi. Hikmet Bey, kza grdklerini, grdklerinin kendisinde yaratt duygular anlatamayacan fark ederek sustu. - Bir ay ielim, dedi. ay getirtip, Dilevser fark etmemi gibi yaparak ban br yana evirirken kendine konyak koydu, "ster misiniz?" diye sordu kza. Dilevser glmseyerek ban sallad. - Nasl beceriyorsunuz bunu, dedi Hikmet Bey, nasl bakalarnn hayatlaryla hi alakadar olmadan, o hayatlara hi dokunmadan hayatnz byle srdrebili-yorsunuz? - Bilmem, insanlar ok alakam ekmiyor herhalde. - nsanlar alakanz ekmiyor mu, ama dikkat ettim, hep insanlar anlatan kitaplar tercih ediyorsunuz. Dilevser duraklad, Hikmet Bey'in sorusu zerinde dnd, glmsedi. 367 - Evet, yanl syledim herhalde. nsanlar alakam ekiyor ama ancak romanlardaki insanlar anlayabiliyorum, hayattakileri anlayabildiimi syleyemem. Hikmet Bey, biraz da sitemli bir ekilde sorduunu, sorduktan sonra fark etti: - Neden anlamaya almyorsunuz hi? Dilevser, Hikmet Bey'e ok masum gzken parmaklarnn arasnda tuttuu kitapla gelip koltuklardan birine oturdu. - Anlayabileceimi sanmyorum... imdi siz sorunca dndm de, sanrm, birilerinin bana insanlar anlatmasn seviyorum, birisi anlattnda ok ak olarak grebiliyor insan, her davrann sebebini anlayabiliyor ama yaarken yle deil. Hikmet Bey, o sabah yaad sarsntnn verdii cretle olsa gerek, duygularn aa vuran bir cmleyi sylemekten kanmad: - Birinin de sizi bana anlatmasn isterdim. Sayfa 148

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Benim anlatlmaya deer bir yanm olduunu sanmyorum. Dilevser'in kendini yok sayan ylesine korkun bir alakgnlll vard ki, herhangi birinin bunu ap kza ulamas neredeyse imknsz gibi gzkyordu, kendini, karsndakini artan bir alakgnllln arkasna saklyor, bu grnn ardnda ne olduunu renmek isteyenleri, 'orada bir ey yok' diye uzaklat-ryordu. Hikmet Bey, bu kzn niye byle davrandn, neden, hayatla arasna edebiyat bir kale gibi diktiini, neden kendisini byle sakladn, duygularm neden hi gstermediini, neden hi kimseyle bir iliki kurmadn bir trl anlayamyor; bunun nedeninin, kimsenin anlatamayaca eski bir acda sakl olduunu dnyordu. Ayaa kalkp kza doru yrd. - Siz yle mi sanyorsunuz, dedi. Eer bir edip olsaydm, ilk anlatmak istediim insan siz olurdunuz; esrar dolusunuz, kendinizle alakal en kk bir ipucu vermeye bile yanamyorsunuz; hislerinizi renmek im368 kansz, parlak bir cam gibisiniz, sanki sakl hibir ey yokmu gibi ama o camdan baklnca asla nfuz edemeyecei bir karanlkla, bir srla karlayor insan. Dilevser ban sallad. - Keke byle olsayd, ama korkarm siz bir hilii sr zannediyorsunuz. Hikmet Bey, hayat boyunca her trden kadnla karlamt, ok gzel olanlaryla, kskanlklar kztran oynaklanyla, zeklarn acmasz bir silah gibi kullanan alayclaryla, erkeklerle oynamay zevk verici bir tiryakilik haline getirenleriyle, deerlerini daha da artrmak iin kendilerini ulalmaz gstermeye alan ko-ketleriyle, soyluluklarn almaz parmaklklar gibi nlerine eken asilleriyle; hibirinin karsnda bu kzn sadelii karsnda hissettii aresizlii ve aalanmay hissetmemiti. Dilevser, kendisini ekici klacak hibir ey yapmyor, erkein dikkatini ekecek hibir sz sylemiyordu. Hikmet Bey ise kendisini ekici klmaya almamann, karsndakini ekici grmediini anlatmann bir yolu olduunu seziyordu. Dilevser kendi ekiciliini reddederken aslnda Hikmet Bey'in ekiciliini reddedi yordu ve bu, Hikmet Bey'in gznde gen kza dayanlmaz bir cazibe ve kkrtc]IK katyordu. Belki de haklyd, belki de bu sadeliin ardnda, ya-anmamlm getirdii bir boluk, olgunlamam duygularn yaratt bir hilik vard, bu olabilirdi, ama bunlar saklamak iin hibir aba gstermemesindeki alal-tcla, karsndakini yok saya katlanamyordu Hikmet Bey. Dilevser'in ona kar davranlarnda bir sevgisizlik olduu sylenemezdi, aldrmazlk da denemezdi buna; her gn onun ktphanesine geliyor, kitaplarn ^art-nyor, romanlar konusunda konuuyor, Hikmet Hey bu zursuz ya da tedirgin olduunda ya da bir eye ce.m skldnda, onun skntsyla ilgileniyor, anlattklarn dinliyor, onunla birlikte zlyor, bir aka yaptnda Hik met Bey'i inanlmaz derecede mutlu eden kahkahalarndan da atyordu ama btn bunlar yaparken asla bir foyan Gnlerinde Ak 369/24 kadn gibi davranmyordu. Bir kadnla bir erkek arasnda, ad konulmam ama sokulgan bir hayvan gibi varl hissedilen heyecan verici scaklk yoktu onlarn konumalarnda. O scakln yaayaca iklimi ancak kadn ruhunun girintili kntl falezleri, glgeli kuytuluklar salayabilirdi, Dilevser ise inatla dmdz ve apak duruyordu; Hikmet Bey, ilikilerinin mutsuz bir dostlua dnmesinden korkuyordu. Artk, bu kzn yanndan geip gidemeyeceini, bu kz onun varln kabul etmedii srece baka bir yerde, baka bir kadnla var olduunu, yaadn hissede-meyeceini biliyordu. Bu kzdaki masumiyet, insanda o r asumiyeti yakalama, paralama, ona sahip olma arzusu uyandryor ama bunu yapmaya abalarken kendisi o masumiyete esir oluyordu; gnahkrl yakalamak kolayd, ama masumiyet ele gemeyecek kadar yumuak ve belirsizdi. Daha sonralar, bu olaylar renen Mihri-sh Sultan oluyla alay etmi, "Sen budalasn Hikmet," demiti, "kendini bilen hangi erkek masumiyeti grnce kamaz ki." - Dilevser, neden bir hi olduunuz konusunda byle srarc davranyorsunuz, bu size deer verenleri de bir hi derecesine indirmez mi? Hikmet Bey'e yle geldi ki sanki kk oyuncu bir k, kzn gzlerinde bir an akp geti. Hikmet Bey'in ne sylemek istediini hemen kavrayp mahzun bir glle, "Estafurullah," demiti. - Hi yle dnmemitim. Zaten Hikmet Bey'i artan da buydu, Dilevser'in zeksnn, masumiyetin arlna hi uymayan bir hz ve cevvaliyeti vard, daha nce hi duymad en karmak konular bile derhal anlar, en etrefil cmlelerin, en altlara saklanm gizli anlamlarn bile hemen zerdi ama bunlara dmdz ve imasz Sayfa 149

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak cevaplar verirdi. Hayatn her an dalabilecekmi gibi gzken arlm tayabilmek iin bulunmu btn szckler, her yne ekilebilecek cinaslar, onun ince kemikli masum yzne, kumru yavrularn andrr gzlerine, iaretparmaklar370 nn ular hafife arpk ellerine dedikten sonra ylesine sadeleirdi ki, insan, hayatn anfzn btn sesleri, grltleri, renkleri, kavgalar, aklaryla ekip gittii, bir sszln iinde yapayalnz kald zehabna kaplrd ve hayatn yeniden eski sesine kavuabilmesi iin Dilevser'in konumasnn, hayata katlmasnn gerektiine inanrd. Hayat ve insanlar ylesine sakin ve ylesine gl bir biimde reddediyordu ki, Hikmet Bey'de, parlak bir gln dibinde kprdamadan yatp hi soluk almadan suyun dna bakan biri izlenimi uyandryordu; Dilevser'i hi fark etmemek, o gln kenarndan geip gitmek mmknd, birok insan da onu fark etmeden yoluna devam ediyordu zaten ama onun orada, suyun dibinde apak masum gzleriyle yattn grdkten sonra yola devam etmek, ite bu, hi mmkn deildi. stelik, btn o berrak sadelie ramen grnts de, ruhu da, davranlar da elikilerle doluydu; solgun ama salkl bir yz vard; masumdu ama bu masumiyetini bir elence haline getirmi olabilecei konusunda kuku yaratacak bir zekya sahipti; insanlarla ilgilenmiyordu ama okuduu romanlarn kahramanlarndan gerek insanlar gibi sz edip onlarn duygularn paylayordu; tutkudan uzak gzkyordu ama edebiyata tutkuyla balyd; yaananlara kar tepkisiz duruyordu ama Anna Karenina iin alayabiliyordu; hayatn nimetlerine srtm dnm gibiydi ama giyimine ve yemeklere dknd, her zaman zarif ve k giyiniyor, zenle seip annesine piirtmesini syledii yemeklerde en ufak bir lezzet eksiklii olsa, "Bu a da son zamanlarda iyice ktleti..." diye homurdanabiliyordu. Hikmet Bey'in, Osman'a dedii gibi: "Masumiyet bir muammadr azizim." Ksa zamanda o muammann iine, bir yumakla oynarken iplerine dolanm bir kedi yavrusu gibi dolanm, ne zebiliyor, ne koparabiliyor, ne kaabiliyordu. Ama Hikmet Bey'i en ok rkten, Dilevser'in ksa cevaplar ve uzun sessizlikleriydi; bu, l- tecrbeli ka371 dnlarm erkekleri daha ok kkrtmak, daha ok konuturmak iin yaptklar bir oyundu, bu kz bu oyunu, oyun olduunu bile bilmeden doallkla yapyordu; ksa cevaplar ve uzun sessizlikleriyle erkee yle geni ve bo bir alan brakyordu ki, erkek bu alan kendi szckleriyle doldurmak zorunda hissediyordu kendim; hibir sz bir kadnn sessizliin dolduramayacandan da en uca, en sylenmeyecek olanlara doru, bir akntya kaplm gibi srkleniyor, hatta bazen hissetmediklerini bile syleyip hi istemedii vaatlerde bile bulunuyordu. Dilevser'le konuurken, kendini bu akntya kaptrmamak, sylenmeyecek olann izgisini gememek iin abalyor, uzun sessizlikleri kendi szleriyle doldurmamak iin inanlmaz bir direnle kendisiyle mcadele ediyordu. Bu kez de byle olmutu; Dilevser, "Hi yle dnmemitim," deyip susunca, Hikmet Bey, hi olmazsa Di-levser'i de heyecanlandrp konumaya katmak, bir konuyu paylaabilmek iin gen kza doru yryp, 'Seni seviyorum,' demek istedi, bir skandaldan, utan verici bir duruma dmekten korkmasa bunu syleyecekti de belki, ama dudaklarn srp sustu. Bu szleri sylemekte bylesine istekli olmasna ramen, aslnda Dilevser'i sevip sevmediini bile bilmiyordu. Gen kz birden ona ruhunu asa, onu sevdiini sylese, konusa, duygularn anlatsa, belki de hi ilgilenmeden arkasn dnp giderdi. Kzn bedeni onda bir sevime istei, bir arzu, yangnl bir ehvet uyandrmyor-d\ ama garip bir biimde bir sarlma istei yaratyordu. Hikmet Bey'in ve hayatm varln kabul eden usul bir sarl; Dilevser'den bekledii belki de en byk armaand, buna ramen, bu usul sanls btn ehvetli br sevimelerden daha byk bir tutkuyla istediini de fark ediyordu. Gvdeden ve tenden neredeyse tmyle ayrlm, etin mknatsl, youn ama dar snrl arzularndan kurtulmu b istek, hibir engele arpmadan huzursuz bir ekilde yaylyor, geniliyor, hatta Dilevser'i bile ap 372 kendisini durduracak, tatmin edecek, sakinletirecek hibir ihtimale rastlamadan, bir bulut, bir sis, bir buhur gibi Hikmet Bey'in ruhunun her zerresine nfuz ediyor, kokusu ruhunun her yanna siniyor ve bu istee teslim olmu zavall ruha bir nebze rahatlk, bir para doymuluk salamas iin bedene de bir imkn tanmyordu; sanki Dilevser'e sarlsa bile bu sarl, iindeki o kza sarlma zlemini dindirmeyecekti. Bahedeki aalarn yapraklarna arpp paralanarak geni pencerelerden ieri Sayfa 150

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak szlen nisan gnei, stnde siyah, yaprak biiminde desenleri bulunan parlak san ipek bir kuma gibi odaya yaylyor, balon kadehteki kzl kahverengi konyak, bu sar n mark saldrsyla incelip berraklaarak, Hikmet Bey'in avucunda, sanki kendisi de kuru kays kokan alevli bir km gibi duruyordu. Hikmet Bey'in gerginliine ramen, bu aydnlk v " scak odada, konyan tadn andran, kekremsi bir huzur, hznl bir sknet vard; yakc bir ier gibi konyandan bir yudum ald, scakln genzine ve vcuduna yayln, tadn kararak hissetti. Dilevser'in varl, yaratt onca azapl soruyla birlikte, garip ve anlalmaz bir ekilde bu odadaki huzuru, yumuak s'cakl, insann iini stan aydnl da artryor, btn bunlar sahici ve elle tutulur bir mutluluun paralarna dntryordu. Hikmet Bey, ya gerekten o anda birdenbire yle hissettiinden ya da sessv lii Dilevser'in dikkatini ekecek biimde bozma isteine daha fazla dayanamadndan, "Ben," dedi, ''saadetin varlna inanyorum." Sonra da, kk bir ocuk gibi, gen kzn cevabn merakla bekleyerek ekledi: - Ama galiba siz buna inanmyorsunuz? Birden ok munis, Hikmet Bey'in dahf ice onda hi grmedii bir tebessm belirdi yzncL. - Yoo, inanyorum... Hatta, bunu size itiraf edebilirim, bu hissiyat merak ediyorum, bir gn mesut olursam, bunu anlar mym acaba? 373 O kck, bir baka zaman bir baka birine ok nemsiz gzkebilecek olan 'itiraf szc Hikmet Bey'in kulaklarnda nlad, arkasnda byk hayal bahelerinin yer ald, ar ve pasl bir demir kapnn uzun bekleyilerden sonra nihayet aralanmas gibiydi bu, ok bekledii yaknln, paylamann kabulyd. Az rce, biraz da zorlama bir biimde sz ettii mutluluu, itiraf szcn duyunca gerekten hissetmiti. n alnmaz bir sevinle ayaa kalkp dolarken, bir yerden mi okuduunu, yoksa o anda aklna birdenbire mi geldiini kendisinin de kestiremedii szleri syledi: - Fosillerden, kurumu dal paralarndan, kemik artklarndan elmas yapmak tabiat iin neyse, saadet de beer iin odur, kymetsiz eylerden kymetli bir ey yaratmak, ruhumuzdaki sprntlerden paha biilmez mcevherler yapmak. Zor ve meakkatli bir i, tabiatn her parasnda elmas bulamadmz gibi her insann ruhunda da saadet bulamayabiliriz... Ama az da olsa, elmaslar gibi saadetler de var. Kendisine bir hayli yal grnen koskoca adamn, kk bir tay gibi odann iinde neeyle, elindeki konyak kadehinden arada bir ierek dolamasn, Dilevser, efkat J i bir glmsemeyle seyrediyordu. Hikmet Bey'in gln saylabilecek bir ciddiyetle syledii tuhaf szlerden etkilenmi deildi ama baka bir eyden etkilenmiti, erkein o ocuksu, akn halini grnce, kendini bir erkein karsnda byk ve akll bir kadn gibi hissetmiti, hep zak durduu kadnl, bir erkee bir kadn gibi bakmay ilk o an fark etmiti. Hikmet Bey, gen kz akllca szlerle etkilemeye alrken, Dilevser'in kalbinde kendisine kk de olsa bir yer aan, onun aptalca grn olmutu. Dilevser, Hikmet Bey'in odann iinde dolanp durmasn, anlamn tam kavrayamad bir minnet ve efkatle seyrediyordu, bir an iinden, Hikmet Bey'in yanna gidip yzn iki elinin arasna alarak tutmak ve, 'Dur biraz,' demek geti, 'dur biraz, sakin ol.' Bu iste&in 374 ne kadar tehlikeli bir duygu olduunu o srada bilmiyordu ama farkna varmadan gen kz sevmeyi reniyordu. llerine kar gittike daha saygsz ve alayc olan Osman ise, Mihriah Sultan'n, "O masumlarn en masumudur," dedii Hikmet Bey'in karsna geip, onun, "Masumiyet bir muammadr azizim," derkenki ses tonunu ve tavrn taklit ederek, "Kadnlar bir muammadr, azizim," demiti, sonra da, lm insanlarn gemiini ve geleceini ayn anda grebilmenin kendisine verdii o zppece bilgilikle eklemiti: "Hangi erkek, kadnlar aptallyla ve zaaflanyla etkileyebileceini bilebilir ki azizim?" Dilevser, duygularn ani krlmalarnn, biim deitirmelerinin, sahiplerince bile tanmlanamayan, isim ko-mlamayan hallere girmelerinin insanda yaratt, iten ie neeli ama ayn zamanda rpertici akrkeyifliiyle bir badnmesi yaam, ne yapacan, iine yaylan bu scakl nasl zaptedeceini bilemeyip sevgiyi ilk hissettiklerinde kadnlarn genellikle yaptklar gibi hemen kamak, yalnz kalmak, dnmek istemiti. Telala ayaa kalkmt. - Msaadenizle ben artk gideyim. Hemen arkasndan da eklemiti: - Daha sonra, eer rahatsz etmezsem, yine gelirim. - Estafurullah Dilevser, rahatszlk ne kelime... Sayenizde ktphane enlendi, Sayfa 151

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ben de oktandr ilgilene-miyordum, siz geldikten sonra yeniden kitaplarn farkna vardm. - Msaade ederseniz bu kitab almak istiyorum. Hikmet Bey'in kitaba baktm grnce aklad: - Dostoyevski'nin Ecinniler'i, Almancasn buldum burada. Hikmet Bey glmsedi. - Cemiyetimizin cinnet haline mnasip bir kitap bulmusunuz, delilii bir de ondan okuyun. Geri bu ehirde u sralarda yaanan lgnlklardan daha fazlasn kitaplar anlatabilir mi bilmiyorum ya, neyse, okuyun da daha sonra isterseniz zerinde konuuruz. 375 Hikmet Bey de, Dilevser gibi bir sre yalnz kalmak istiyordu; duyduu sevinten fazlasn o gn hissedeme-yeceini biliyor, gen kzn yersiz bir szle sevincini glgelemesinden eRiniyordu. Dilevser gittikten sonra bir mddet daha ayn cokuyla odann iinde dolat, slkla Franszca bir anson ald, sonra gelip baheye, beyaza alan mavimsi bahar gnn altndaki damarlar kabarm filizi yeil taze yapraklara, canlanan aalara, meme ularn andran, atlamaya hazr tomurcuklara bakt; elindeki barda sehpaya brakt ve seyrettii cvlth tabiatn aksine birden derin bir yorgunluk hissetti. Bir gen kzn syledii bir szckten dolay bylesine sevinmenin acklhn, tpk daha nce duyduu sevincin abartl lleriyle fark etti, ruhu ve dnceleri boald birden; o anda Dilevser'i de, baka birini de istemiyordu, kimsenin zlemini ekmiyordu ve bu, kederini daha da artryordu. Zavall bir adam olduunu dnrken babasnn mektubunu ve 'erefli bir erkek' szcklerini hatrlad, o anda bu szckler bir alay gibi gzkt ona, gzlerinin evresi, mor menekeler gibi kararp halelendi. Yakkl yz utanla kzard. Birden yerinden kalkt, mlk sahiplerinde, efendilerde rastlanan sert ve kararl admlarla yryerek, ar ahap kapy ap baklava biiminde siyah-beyaz mat talarla deli, kelerinde Lui Kentz iskemlelerin durduu sofaya kt, gzleriyle evrayi aratrp aradn, kt kapnn dibinde, duvara dayanm dururken gr d. Hediye, btn bedenini sarp onun uzun boyunu, ince endamn, dolgun gslerini ortaya karan, boynundan beline kadar minicik dmelerle sslenmi, kendi renginden parlak iek desenleriyle ssl eflatun bir elbise giymi, ltl salarn ensesinde toplam, kskn gzleriyle Hikmet Bey'e bakyordu. Hikmet Bey onun baklarn fark etmedi bile, koar adm merdivene doru yrrken yalnzca, "Gel," dedi. 376 Hediye, hi acele etmeden, Hikmet Bey'den geride de kalmadan, pembe topuklarn akta brakan ince ulu, yksek keli terlikleriyle, kayar gibi yryerek basamaklar kt, yatak odasna girdikten sonra kapy yavaa kapatt, bam yerden kaldrmadan, giysisiyle ayn renkteki saten kapl dmelerini teker teker amaya balad; bunun Hikmet Bey'e strap verdiini biliyor, her seferinde, kadnca bir alma duygusuyla ayn eyi yapyordu. Hikmet Bey, o gn, her zamanki sabrn gsteremedi, elbisenin yakasn tutup, neredeyse fkeyle ekince, minik dmeler kk ptrtlarla kopup erguvan iekleri gibi daldlar odaya; elbise Hediye'nin ayaklarnn dibine zarif bklmlerle yld, kz sanki hibir ey olmam gibi, ayaklarnn dibindeki elbisenin kvrmlarndan bir sudan kar gibi usulca kurtulup elbiseyi ayann ucuyla kenara itti. Hikmet Bey'in isteklerine uyarak elbisenin altna hibir ey giymediinden, Hikmet Bey'in 'Carrera mermerlerine' benzettii bedeni, kapal perdelerin, kendilerine arpan aydnlktan ieri yanstt tun rengi fosforlu n iinde yerden fkran bembeyaz bir fskiye gibi belirdi. Hikmet Bey de stndekileri, dvr gibi ekitirerek, kopararak, paralayarak kard, kzn bileinden tutup onu kabaca yataa ekti. Sanki peinden kotuu, yakalamaya urat biri varm gibi telala, hrsla, kederle seviiyor, gen kzn boynunu, gslerini cann actarak sryor, hibir istek duymadan, bir zevk alma umudu bile tamadan, yatandaki bu muhteem vcudu umarszca hrpalyordu. Uzun topuklu terlikleri hl kzn ayandayd, Hikmet Bey'in dizkapaklarnn altndan tutup kaldrd bacaklarnn bitiminde, erkein her hareketiyle, rzgrl bir tepedeki kr iekleri gibi dalgalanyorlard. Hediye, gzlerini kapatmamt, kendisinden her isteneni yaparken dmdz Hikmet Bey'in yzne bakyordu, ama gen kza, yatan bir parasym, bir gecelik 377 Sayfa 152

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak l entarisiymi, bir araf takmym, yumuak bir yor-ganm gibi davranan Hikmet Bey, kendisini seyreden gzlerin farknda deildi. Bir vakit sonra Hediye, dalgalarla salman beyaz kpkler gibi uysalca teslim ettii bedeni, usul dokunular, hafif pleriyle Hikmet Bey'i yattrd; yavaladlar, limana yanaan bir gemi gibi sakin ve dikkatli manevralarla yeniden sevimeye baladklarnda Hikmet Bey artk yanndaki kadnn, o kadnn bedeninin ve gzelliinin farkna varm, dolgun ve sabrl isteine kavumu, koyu ve baharatl zevkin kokusunu hissetmiti. Hayat bir kap gibi stlerine kapanm, kendilerini saran mahrem bir karanln iinde yalnzlamlard; iki sevgili gibi oynaarak seviiyorlar, uzun uzun pyorlar, ahlaksz szckler mrldanarak birbirlerinin azgnlklarn besliyorlard. Sonra, Hikmet Bey'in, kimseye, Osman'a bile szn etmedii, Hediye'nin ise, sadece kendisiyle oynanabileceini bildii, sevdii adamn yalnzca kendisiyle paylatna emin olduu, bu nedenle de her seferinde byk bir istek ve zlemle bekledii oyunlara getiler. Annesinin, 'masumlarn en masumu' dedii Hikmet Bey'in, bu tr oyunlar oynamasn, kederli bir ruhun, unutuu, dalabilecei en derin karanlklarda aramas olarak da grmek mmknd; ama seyrettii bu tuhaf sevimelere ramen Hikmet Bey'in 'masumiyetine' inanmay srdren Osman, bu oyunlarn, Mehpare Hanm'n arkasnda brakt ehvet yangnn aabilmek, bir baka yangnla o atei bastrmak, eski karsndan ald unutulmaz zevkin telerine geecek, sadece kendine ait bakir ehvet alanlar bulmak iin kefedilmi olduunu dnyordu. Ama bu dncesinden de emin deildi, bir keresinde Mehpare Hanm'la birlikte Hikmet Bey'i ekitirirken, "Belki de dpedz azgn ve ahlaksz bir herifti," demi, Mehpare Hanm, lmn bile silemedii gzelliiyle, yosmaca glmseyerek bu dnceyi doru bulduu378 n gstermiti. Bir keresinde ise, Osman, iyice ele ald pervaszlkla, "Belki de gizli bir deliydi," demiti Hikmet Bey iin ama br ller dnp garip garip bakarak Osman'a katlmadklarn belli etmilerdi; gene de, Osman'n aklnda Hikmet Bey'in, belirtileri ok zel yerlerde ortaya kan deliliine dair bir kuku hep kalmt. Osman'n dediine hak verdirecek biimde deliliin bir benzeriydi Hediye'yle yatakta oynad,' anlatlmas bile mmkn olmayan oyunlar. Fsltlaryla, davranlaryla, dokunularyla, dnyann, hayatn ve zamann gereinden ayrlyorlar, gerek hayatta asla yapamayacaklar, yapmay akllarna bile getiremeyeceklerini yatan iine sdrdklar bir baka zaman ve hayat parasnn iinde yapp en kutsal yasaklar bile paralayp yok ederek, iinde tmyle kaybolabilecekleri karanlk bir yuva yaratyorlard. Gittikleri yerlere onlarn peinden gelmeye cesaret edebilecek tek bir gerek bile bulunmuyordu; uzun ve haz dolu bir soyunmayd yaptklar, kyafetlerinden balyorlard, sonra gnlk gereklerden, zamandan, kimliklerinden, kiiliklerinden, anlarndan, ahlaklarndan, en sonunda da en kutsal deerlerinden soyunuyor, hepsini yakyor, pelerinde bir iz bile brakmadan bir baka leme geiyorlard. Getikleri lem ylesine karanlk ve iaretszdi ki artk kendileri bile kendilerini yakalayamyordu, kendilerinden ve bakalarndan kurtuluyorlar, tmyle zgrleen bedenleri ehvet eytannn, insan eti, tts ve amber kokan cennetine gmlyordu, orada uzun pmeler, vahi srlar, lgnca dokunularla cinnetin kysnda ftursuzca dolayorlard. Sevimek, Hikmet Bey iin, hayatn tuba aalar gibi ters dnd, sahtenin gerek, gerein sahte olduu, yeni gnahlar ilemek iin ruhundaki btn gnahlardan kurtulduu, arnd, bu kinatn tmn yakp yeniden kendi kinatn kurduu bir bakaldr, bir isyan, bir ihtilaldi; bir evren oluturmann ekicilii yannda btn br gnahlar, en ktleri bile ona seviirken nemsiz gzkyor, bu gnahlara batp kmaktan 379 hi gocunmuyor, tam aksine, btn bu eytans tapnmalar, ona ancak bir evrenin efendisinin yaayabilecei Tanrsal bir haz, btn zerrelerine kadar yaylan bir doygunluk veriyordu. Ruhsal ve bedensel altst olularla yaad olaanst servenin sonunda, seviirken soyunduu ne varsa yeniden ve abucak giyebiliyor, eski benliine, gnah ve ayp duygusuna, kutsallklara saygl ahlakna geri dnyordu; onu bylesine masum ve Osman'a g > de bir 'deli' yapan buydu, en korkun gnahlardan bile, ruhunda en ufak bir syrk bile olmadan kabilmesi, iki ayr ruha, iki ayr evrene, varlnda hibir hasar yaratmadan sahip olmasyd. Sayfa 153

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Akll biri, ya bunlar yaayamaz ya da yaarsa, iinde, derinlerde, hap saaltlamaz bir yarayla gezerdi ama yle bir yara yoktu Hikmet Bey'de; o, yaralarn, kendi yaptklarndan deil bakalarnn yaptklarndan alyordu. Dzensiz soluklarla, yorgun bir halde hayata dnp yeniden evrelerini, dnyay, hayat algladklarnda, pencereden giren klar solgunlam, o fosforlu aydnlk yerini krk bir kzlla brakmt. Hikmet Bey, Hediye'ye minnetle sarlp hemen her sevimeden sonra ve inanarak syledii cmleyi sevgiyle mrldand: - Hediye, sen benim sahip olduum tek hakikatsin. Hediye, marmasna izin verilen tek yer olan bu yatakta bile marmadan, efendisine duyduu derin akla Hikmet Bey't sokuldu, onun dl, belki de o ldrtc sevimelerden ziyade, o sevimelerin sonundaki bu sevecen sarlmalar ve okaylard; byle anlarda, son zamanlarda varlnn bir paras haline gelen ve ifade etmesine bile imkn verilmeyen ksknln biraz olsun bastrabiliyor, kendisine hibir hamle hakk tannmayan mcadelesindeki ar yenilginin yaralarn bir nebze olsun unutabiliyordu. ok sonralar Hikmet Bey, Hediye'nin duygular olabileceini hi dnmemenin, onun duygularyla hi 380 ilgilenmemenin, yan bandaki kadnn iinde kapkara bir inci tanesi gibi gn gnden byyen korkun kederi fark etmemenin ar pimanln yaarken, Osman'a, "Belki de," demiti, "en hakiki ak bir klenin akdr." Gururunu, kimliini, kiiliini, arzularn, marklklarn, varlnn hayattaki yansmalarn grme isteini karanlk mahzenlerde, esir pazarlarnda, harem odalarnda, kle tccarlarnn, halayklarn, haremaa-larnn kfrleriyle, tehditleriyle, hakaretleriyle kaybetmi, ezilmeyi, yok olmay, kendini fark ettirmemeyi, kendi istediini deil kendisinden istenileni yapmay bir erdem saymay renmi bu kk kadn; Dilevser kke gidip gelmeye baladndan beri, hi gurur meselesi yapmadan, yenilmenin, terk edilmenin, bir bakasnn kendisine tercih edildiini grmenin, ak acsnn iine karan glgelerini hi tamadan, yalnzca sevdii adam kendisinden uzaklat ve yakn bir zamanda bir daha kendisine hi dokunmamas ihtimali hissedildii iin strap ekiyor, sessizce, tek bana bu korkun kederi tayordu. Gzlerindeki, kimsenin fark etmeye bile tenezzl etmedii ksknlkten baka acsnn insanlara yansyan hibir yan yoktu; eer onun gzlerine dikkatlice bakacak biri olsayd, o sessiz yalnzln ve ksknln, anlatlan btn aclardan daha ar ve daha sarsc olduunu grebilirdi. O, ac ekmesi bile kstahlk saylacak bir insan grubundand, bir cariye, bir kleydi ama gene de dertle-ecek bir kap yolda, bu strabn ykn tesellileriyle hafifletecek, kederiyle daha da byyen yalnzln paylaacak bir dost bulabilirdi; en azndan biraz dedikodu yapabilmek iin onu dinlemeye hazr ok insan vard ama getii kle pazarlarnn, onu dven haremaalar-nn bile ondan alamad, ruhundan silemedii, dou tan gelen bir soylulua sahipti. Her trl yaknmay yakksz buluyor, bazen ok bunaldnda, yalnzl ve mitsizlii tanmayacak kadar arlatgmda, kimseye sezdirmeden odasna ekilip 381 T alnm pencereye dayayarak darya, baheye, aalara bakyordu, alnnda hissettii camn serinliiyle birka dakika dncelerinden kurtuluyor, hibir ey dnmeden geirebildii bu ksack n da Tanr'nn bir ltf olarak kabulleniyordu; bir teselli bile aramyordu, yalnzca birka dakika dnmeden geirebilecei bir zaman parasyd en byk istei, uykularnda bile o dncelerinden, kederinden kurtulamyordu nk, geceleri defalarca, her seferinde hep ayn acyla ve Hikmet Bey'in o kz sevdii dncesiyle uyanyordu. Hikmet Bey'e duyduu sevgi, onun hayatta sahip olduu tek eydi; Hikmet Bey'in baka bir kadn sevmesi da41, bu eve gelecek baka bir kadnn kendisini buradan uzaklatracan, sahip olduu tek eyi de, bir daha grmemek zere kaybedeceini bilmenin dehetiydi onu bylesine kederlendiren. Her eyini almlard, onda kendisine ait neredeyse hibir ey brakmamlard, hepsini de ok fazla zlmeden vermiti, imdi de Hikmet Bey'i vermeye hazrlanyor, l unun kanlmaz olduunu hissediyordu; gene sesi-m karmayacak ama ektii acdan vazgemeyecekti, belki de ilk kez kendisine ait bir eye, bu acya sahip kacakt; Hikmet Bey'den kendisine kalacak yegne hatrann bu ac olduunu biliyordu nk. Acnn, bir insan ne kadar yalmzlatrdm da reniyordu. Sayfa 154

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Kimseyi grmeye katlanamyor, insanlara bir duvara bakar gibi uzak gzlerle bakyor, hibir konumaya katlmyordu; Hikmet Bey'den baka herkes ruhunu skyor, varlklar rahatsz ediyordu; ktphanenin yannda durup sessizce Hikmet Bey'in gelmesini ya da evdey-se, ktphanesinden kmasn bekliyordu. Sevimelerinden sonra Hikmet Bey kendisine sarldnda mutlulua benzer bir duygu hissediyordu, usulca sokuluyor, bu anlarn kesilmesinden korkarak hareket bile etmekten kanyor ve o sihirli cmlenin sylenmesini diliyordu. - Hediye, sen benim hayattaki tek hakikatimsin. 382 Bazen bunun doru olabileceini hayal ediyor, kendini kandrdn bile bile bunu dnyordu, o zaman o gzel yznde bir tebessm beliriyordu, sonra o tebessm kayboluyor, gzlerine ksknlk gelip yeniden yerleiyordu. Karanlk kerken Hikmet Bey, acktn fark etti, leyin yemek yememiti. * Hediye, hizmet etme iini kimseye brakmadan koarak gitti, bir tepsi hazrlayp br hizmetkrlarn alayc baklar arasnda yukar kard. Hikmet Bey giyinmiti bile. Hediye, erkein giyinmesinin aralarndaki ilikinin bir baka biime dndnn iareti olduunu biliyordu, iinin szladn hissetti ama yznde hibir ifade deiiklii olmad. Hikmet Bey'in yemeini yatak odasnda onun yannda yemesi bile Hediye'nin minnettarlk duyaca bir davrant. Tepsiyi, kedeki yuvarlak masann zerine yerletirdi, iskemlesini Hikmet Bey otursun diye ekti, lambalar yakt, kenara ekildi. Hikmet Bey, obur bir telala masaya oturup itahl seslerle, yemeklerin lezzetini verek yemeye balad. Efendilerin o insafsz bencilliiyle Hediye'nin yemek yemediini fark etmemiti, karn doyduka, akl baka dncelere kaym, gzleri dalgnlamt. Bir ara, kendi kendine mi, yoksa Hediye'ye mi syledii anlalmaz bir biimde, - Domuzlar bile vurmular, dedi. Sonra ekledi: - Acaba buralardan gitmenin vakti mi geldi? Hediye, domuzlar szn anlamamt ama 'buralardan gitmek' sz yreini tretmiti, buralardan gitmek, her gn eve gelip kitaplar kartran o 'irkin rdekten' uzaklamak, baka diyarlara gmek, ne muhteem bir hayaldi ama sadece bir hayaldi, o kk sevin dalgalanmasndan sonra bunu hemen fark etti. Ama gene de, gitmenin ne kadar gzel olabileceini dnmekten, bunu yalnzken kuraca hayallerin arasna almaktan geri kalmad. 383 XIX Ragp Bey, ilgisiz bir merakla ka tane olduunu sayyordu; birincisini grdnde hafife irkilmiti ama onuncudan sonra neyi saydn bile fark etmez bir hale gelmiti. Eminn'ndeki sonuncusunun yanndan getiinde krk yediye varmt; stlerinde uzun beyaz entarileri, entarilerinin nne inelenmi byk ktlara yazlm lm hkmleri, arplp uzam boyunlar, rzgr estike ipin ucunda dnen bedenleriyle Sultanahmet'ten Eminn'ne kadar kurulmu daraalarmda sallanan idam edilmi isyanclard saydklar. lk celselerde mahkm olup aslanlard bunlar, arkas gelecek, stanbul, kalasn ortasndaki bir ipin ucunda dnp duran beyaz entarili llere alacak, grdklerinin insan lleri olduunu bile unutacakt. Ragp Bey gibi ehir de nce rpermi, sonra almt. Daraalar ve ller, bir zaman stanbul'un paralarndan biri olmutu, her zaman evresinde birka sokak ocuuyla birka aylan durduu, yal kadnlarn yanlarndan dua ederek getikleri bir nevi korkulu elenceye dnmt. Ragp Bey, bu aslm insanlar iin en kk bir acma bile hissetmiyordu, yalnzca onlarn yaptklarndan ve lm biimlerinden, vcuduna yapkan bir slk ya da solucan dediinde hissettii tiksintiyi hissediyordu, daha fazla bir anlam tamyordu bu ller onun iin; eer o isyanclara ne yaplacana karar vermeyi ona braksalard o da hi duraksamadan lmlerine karar ve384 rirdi, tek fark, Ragp Bey onlarn vurulaasmdan yana olur hatta belki de bizzat kendi vururdu. Daraacnda sallanan son cesedi de arkasnda braktktan hemen sonra onlar unutmutu bile; onlar hatrlanmaya deer birileri deildi onun iin; Unkapa-n'ndaki tekkeye giderken bedeninin her parasnda yorgunluu bir ar gibi hissediyordu. stanbul'a girdikleri ilk gece Dilara Hanm'a gidebileceini dnmt harekttan nce ama olaylar onun hesaplad gibi gelimemi, teslim olan askerleri hapishanelere yollamak, yarallar hastanelere yatrmak, birlikleri stanbul'un eitli blgelerine yerletirmek, yeni cephane datmak, Sayfa 155

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ambarlardaki fiekliklerin ve yiyeceklerin saymn yapmak subaylarn gnlerini almt. Sonunda iler biraz hale yola girip de izin sras geldiinde, Harbiye Nezareti'ne gidip birliinin son durumu hakknda rapor vermi, knca bir kira arabas tutup yola koyulmutu ama arabacya Dilara Hanm'n evinin deil annesiyle karsnn bulunduu tekkenin adresini sylemiti. Onlar grmeden dorudan Dilara Hanm'a gidebilirdi ama o zaman iinde hep bir sknt ve vicdan azab olacan anlamt, btn zlemine ve sabrsz arzularna ramen nce tekkeye urayp daha sonra Dilara Hanm'a gnl rahatlyla gitmeye karar vermiti. eyh Efendi'yi Hali'in kenarnda, mezarlarn arasnda tek bana dolarken buldu. Yosun, barut, lm ve yediveren gllerinin kokular birbirine karyordu. eyh, sanki gelmesini bekliyormu gibi karlad Ragp Bey'i. - Ho geldiniz. - Ho bulduk Efendi Hazretleri. - Zorlu gnler geirdiniz, shhat afiyetiniz nasl? - Sayenizde iyiyim efendim, bir yaramazlk yok, biraz yorgunluk belki, ona da alknz. Birlikte Hali'in kysnda yrmeye baladlar. eyh Efendi, bazen bir mezarn banda duruyor, baucundaki ieklere bakyor, talarn stne sram topsyan Gnlerinde Ak 385/25 rak paralarn elleriyle temizliyordu. Ragp Bey, onun topraa srd ellerinin hi kirlenmediini hayretle grd. - Askerler sokaklarda hocalar dvyorlarm. Ragp Bey, yzn buruturdu. - Ben de duydum, canm skld biraz... Lakin onlarn da bir zaman ortada gzkmemeleri icap ettiini anlamalar lazm. Msademeden yeni km asker, yannda arkada, kumandan vurulmu, byle hallerde askerin asabiyeti kolay yatmaz, bunlarn msebbibi olarak hocalar gryorlar, hoca derken, elbet sizin gibi alimleri kastetmiyorum ama baz mollalar boylarndan byk ie kalktlar, askeri askere krdrdlar... eyh Efendi, sakallarn svazlayarak dinledi Ragp Bey'in sylediklerini. - Molla takmnn bu ilere bulamas tasvip edilecek bir vaziyet deil, zaten ulemadan kimse de bunu tasvip etmedi, lakin benim korkum baka, biliyorsunuz, siyaset bahane arar kendine... Bir zaman sanki aralarnda nemli bir konu konu-ulmuyormu gibi yrmeye devam ettiler, sonra eyh brakt yerden yeniden balad: - Ama din siyasete bahane olmamal. Durup Ragp Bey'in yzne bakt. - Askeri dine dman etmeyin... Din bir cemiyetin, hi unutmayn, ahlak ve vicdandr, dinini kaybeden bir cemiyet, ahlakn ve vicdann da kaybeder... yle bir cemiyette hi kimse hayat hakk bulamaz kendine. Zebunu zalime kar, rz ehlini namussuza kar savunarak olan dindir... Ben dinsize de hrmet ederim, benim nez-dimde o da Rabbmm kymetli bir kuludur, yolunu kaybetmi, karanla dmse, elimden geldiince, cizane bir ziya tutmaya alrm ona, Rabbmn, talihli kullarnn yollarn aydnlatan nurunu onlara da gstermeye gayret sarf ederim, dediim o deil... Bir cemiyetin dinini kaybetmesi, bir kulun imann kaybetmesine benzemez... Hele ki dine dman bir ordu yaratrsanz, bu cemiyetin istikbalini karartrsnz, halkn dinine, man-386 na, hocasna dokunmayn... Benim inancm odur ki, hrmet eden, hrmet grr... Sahte sofuyla din ehlini, zinhar, birbirine kartrmayn, gnahsza eza ederseniz, bu halk, adaletinizden phe duyar; dine dman olursanz, bu halk size dman olur... Orduyu halkndan, halk dininden ayrmayn... Savamak kolaydr lakin barmak zordur Ragp Bey... Her kanl zalim bir sava kartabilir ama bar iin gnl yce birileri lazm gelir. Tekkeye doru yrmeye balamlard. Ragp Bey, eyh Efendi'nin sylediklerini dnyor, bir cevap vermiyordu. - Sizi burada lafa tuttum, kusura bakmayn. Validenizi grmek istersiniz, kendisi shhat ve afiyettedir, kendisi aziz bir kadn, byle birini tekkemizde arlamak frsatn bize bahettiiniz iin ayrca minnettarm. - Estafurullah efendim. eyh birden glverdi. - elik gibi de sert maallah, dedi. Ragp Bey, eyh'in ne demek istediini anlad, o da gld; iki erkek, iki dost, kendilerini korkutan ve onlarn sevgisini kazanan kadndan duyduklar ekingenlii, btn cesaretlerine, hretlerine, kudretlerine ramen hogryle ve efkatle kabulleniyorlard. - Siz gidin, valide hanm bekletmeyin, o da geldiinizi duymu, sabrszlanyordun Tam Ragp Bey hareme doru giderken eyh Efendi arkasndan seslendi: Sayfa 156

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Belki bu konumalarmzdan byk oiraderinize de bahsedersiniz, zannmca, onun daha ok ilgisini ekecek. Ragp Bey kendisiyle, ttihat Terakki'ye bir uyar gnderildiini anlad. Bu uyarnn ciddiyetini Cevat Bey anlard belki ama ttihat Terakki Merkezi'nin bu tr uyarlara kulaklarn tkayacana imdiden emindi. Tahta trabzanlara tutuna tutuna basamaklar trmand. Annesi, beyaz barts ve gittike derinleen izgileriyle karlad onu; nce batan aa, bir yaras, bir hastal, bir aksakl var m anlamak ister gibi sz387 d. Yznde kskn bir ifade vard, elini Ragp Bey'e uzatt. Her zamanki gibi elleri beyaz sabun kokuyordu; burumu, mavimtrak damarlar belirmi, kararl ve sinirli "ilerdi bunlar. - A msn, dedi oluna. -- Evet anne. - yi, sana yemek hazrlattm, yemei karnn odasna gnderttim. - Sa olun. yi misiniz? - Ben iyiyim elhamdlillah. Annesi durup kalarn atarak Ragp Bey'e bakt. - Halife'yi devirmisiniz... Sokaklarda hocalar d-vyormusunuz. Ragp Bev, derin bir soluk ald, yorgundu ve her karlat ona ayn eyi sylyordu, tam fkelenmek zereydi ki birden, btn zabitlerin evlerinde ayn ekilde karlanm olabileceklerini fark etti. Daha sonra aabeyi Cevat Bey'e bunu syleyecekti: "Abi, biz hocalarla deil analarmzla dvyoruz, nasl kazanacaz, mmkn m byle bir mcadeleyi kazanmak?" Kederli bir sesle: - Ben hibir hocaya dokunmadm, dedi, dokunan grseydim cezalandrrdm ama onlar da- askerin iine nifak soktular, niye sadece bize kzyorsunuz? Annesi dimdik bakt olunun yzne, bir gn nce ayn szleri byk oluna la sylemiti. - Senin byk deden mftyd, yaasayd onu da m dvdrecektiniz? - Biz dvdrmedik anne, zaten bundan byle olmaz artk yle eyler, savalarda byle yanllklar oluyor bazen, ok bytmemek lazm. Arkadan gelen soru, annesinin tek ksknlnn hocalarn dvlmesiyle ilgili olmadm gsteriyordu: - Akam kalacak msn? - Gideceim anne, klaya dnmem lazm, yarn gelip sizi Hatice Hamm'la birlikte Gztepe'ye gtreceim. - ok fazla klada kalyorsun. - Askerlik... 388 - Bu kadar askerlik iyi deil olum, erkek ksm evine de biraz vakit ayrmal. - Haklsnz, yarn geleceim, birlikte gideriz... Burada bir ikyetiniz oldu mu? - Hayr, ne ikyetim olacak... eyh Hazretleri bizi hibir eyden eksik brakmad Allah'a kr, lakin insann evi gibisi yok. - Bir emriniz var m bana? - Yok, dedi annesi, ne emrim olacak, ilerini hallet de artk evimize gidelim, sen de kla kelerinde brnmekten kurtul... nsann evi gibi yoktur olum, evinden rak den belaya yakn der, bunu aklndan karma. Dilara Hanm konusundaki bu gizli ihtar, ana ou-lun bu konuda konuabileceklerinin snryd, bundan daha teye ne annesi geebilir ne Ragp Bey bir ey syleyebilirdi; daha fazla yz gz olmalarna gelenekleri de, terbiyeleri de izin vermiyordu. Ragp Bey, anladn belirtmek iin ban sallad. Annesi pmesi iin elini uzatt. - imdi git karnla ocuunu gr. Ragp Bey, odasna girdiinde, kars pencerenin kenarnda kucanda ocuuyla oturuyordu. Kocasnn ieri girdiini grdnde yerinden bile kprdamad, yle bir baktktan sonra yeniden pencereye dnd. Aralarndaki nefretin ne zaman baladn kimse bilmiyordu, evlendikleri gece mi yoksa daha nce evlenmelerine karar verildiinde mi ya da daha sonra Dilara Hanm'm varlnn ikisinde de yaratt aresizlikle mi; ne kendileri hatrlayabiliyor ne de herhangi bir l bu konuda aka bir zaman verebiliyordu ama artk irenmeyi andran bir nefretle birbirlerine dokunmaya bile katlanamyorlar, gz gze bakamyorlard. Ragp Bey, kuru bir s^sle, - Naslsnz, dedi. - yiyim. Sayfa 157

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Ragp Bey, karsnn yanma yryp kucandaki yeni domu bebee bakt, yumuka gzleri, kkl imdiden belli olan elmack kemikleriyle kk bir Ra389 gp Bey gibi yatyordu. Hi bilmedii, daha nce hi hissetmedii garip bir duygu hissetti, tad houna giden scak bir ey iermi gibi bir duyguydu bu. Btn babalar gibi, Ragp Bey'in de oluna duyduu duygular isimlen-direbilmesi, bunlara bir biim verebilmesi iin evresinin yardmna ihtiyac vard ama o hemen hemen hi evde olmadndan, iinde hissettii scakl yerleik bir sevgi biimine sokabilecek zaman olmamt. Bir an bebei kucana almak istedi ama dreceinden ekindi, elleri bebein yannda ok iri ve acemi kalmt. Yavaa uzanp parman yanana dedirdi, yumuak bebek teninin dokunuunu ararak fark etti. Elini uzattnda, kars bebee biraz daha sarlm, vermek istemediini hissettirmiti; bebei kendi ocuu olarak grd, kocasnn onda bir hak iddia etmesini ho karlamayaca seziliyordu. Ragp Bey, uursuz bir kehaneti duyar gibi, karsnn o belli belirsiz sarlnda, kendine bir dman yetitirileceinin iaretini grd; olu kendisine dman olacakt, karsnn nefreti, bu bebein geleceinde ete kemie brnp bir dmana dnecekti. Ragp Bey, kenarda duran yemek sinisine bakt, kapakl bakr sahanlar, dilimlenmi ekmek ve bir srahi su vard, alktan ii kaznyordu, Hatice Hanm onun yemeklere baktn grd. - Anneniz yemek gndermi, yiyin isterseniz. Ragp Bey, yemeklere bir daha bakt. - imdi gitmem lazm, klada bekliyorlar... Baka zaman yerim. - Nasl isterseniz. - iebek nasl? - yi, elhamdlillah - Bir ey lazm m? - Ne lazm olacak, her e.dmiz var ok kr. - Ben yarn gelip aizi G/tepe'ye gtreceim. - Olur... Nasl olsa anneniz hazrlklar yaptrmtr. 390 Bunu sylerken sesinde kuvvetli bir hn vard. Kaynvalidesinin kendisini yok saymasndan, ona yapacak hibir ey brakmamasndan bunalyordu. Evin hanm olmasna izin verilmemiti; saygyla arlanan bir konuk gibi yayordu Gztepe'deki kkte ama o saygnn altnda bir sevgi yoktu. Gen kadnn babasna hi benzemeyen hogrsz dindarl, kendisine yaklaan insanlarn sevecenliklerini souk bir kaya gibi ezip yok ediyordu; iman ve inanc arttka insanlara duyduu kzgnlk da artyor, ne bakalarnn kendisini sevmesi mmkn olabiliyor, ne de o baka birini sevebiliyordu; her yerde, her davranta bir imanszln iaretini gryor, bunu belli ederek, kaynvalidesi gibi inanl insanlar da sinirlendiriyordu. Ragp Bey'e duyduu nefretin en byk nedenlerinden biri de, onun bir baka kadnla kendisini aldatmasnn yan sra, zina ileyerek gnaha batmas ve gnah kendi evine, yatana tamasyd; ona dediinde gnaha deeceinden korkuyor, onun iin kocasna deemi-yordu. Ruh temizliini, srekli ellerini ykayarak derilerini tahri eden biri gibi, hastalkl bir hale evirmi, temizlenmekten ruhu tahri olup yara balamt; artk ona dokunulamyordu. nsanlar deil, onlarn gnahlarn ve zaaflarn gryor, insanlarn bu gnahlarndan kamaya alrken farkna varmadan sadece zaaflardan deil, o zaaflarn hemen yan banda duran sevecenlikten ve sevgiden de uzaklayordu. Kznn, insancl zaaflar reddeden sofuca iman, herkesten ok eyh Efendi'yi zyor, bunun bir ibadet, bir Allah sevgisi deil, bir hastalk olduunu, herkesten fazla o seziyordu. Osman'a dedii gibi: "nsanlar sevmeden Allah' sevemezsin." Ama kz insanlar sevmiyordu ve babasn hibir gnahkrn zemeyecei kadar zyordu. Bu duruma zlen yalnzca eyh Efendi deildi, Ragp Bey de bu sevgisizliin, lmekte olan 'bir ruhun yayd rm meyve kokusunu andran bu ruhsal kokunun nedeninin kendisi olduunu dnyor, karsn her 001 grdnde, hissettii vicdan azabndan dolay hem znt ekiyor, hem de kendisine srekli olarak gnahkrln hatrlatan bu kadndan nefret ediyordu. Tekkeden, kaar gibi, eyh'e bile veda etmeden ayrld. Cmle kapsndan ktnda srtn duvara dayayp derin derin soluk ald; bir mezarlktan km gibiydi, karsnn odasna yapt o ksacak ziyaret srasnda hayatn serin kokusunu zlemiti. Hali kylarnn yosun, leylak ve gl kokularn iine ekti, suyun stnde altn sikkeler gibi kayp giden gne klarnn menevilerine bakt, can bir sigara yakmak istedi ama bir an nce Sayfa 158

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak oradan uzaklamak istei daha ar bast; hzl admlarla, bir fayton bulabilmek iin caddeye doru yrd, gitmek, bir an nce Dilara Hanm'n yanna varmak, stne sine'i bu azap kokusundan syrlmak istiyordu. Nianta'ndaki konaa vardnda, karsnn ruhunda yaratt sknt zayf bir glgeye dnmt. Onu her zaman olduu gibi salona aldlar. Biraz sonra Dilara Hanm, neredeyse koarak salona girdiinde, o son glge de uup gitti, Ragp Bey, iinin titrediini hissederken hi kmldamadan durdu, Dilara Hanm ise, hzla yanma gelip ona sk skya sarld. - Ragp, kr Allahma, geri geldin. Bir adm geri ekilip Ragp Bey'e bakt. - yisin deil mi? Bir eyin yok deil mi? Tanrm ne kadar merak ettim seni. Yeniden Ragp Bey'e sarlp gsne yasland. Ragp Bey kmldayamyordu bile, byle bir durumda ne yapacan bilemediinden hareketsiz duruyordu, yalnzca bam eip Dilara Hamm'a hissettirmeden salarm kok-lad, yapabildii tek sevecen hareket buydu, onu da sevdii kadna hissettirmeden yapmaya urayordu. - A msn? - Evet, hem de ok. Dilara Hanm, hemen ona bir sofra hazrlatt, yemeklerini elleriyle koydu, tabaklarn kendisi deitirdi, yatak odasnn dnda birbirlerine hemen hemen hi do392 kunmadklar halde o gn, Ragp Bey yemek yerken onun salarn okad, elini yanana srd, k bir kadnn telayla, kk bir uubcei gibi evresinde dolanp durdu. Gerekten de o srada Ragp Bey'e kt. Zaten Dilara Hanm'n, btn duygular k bir kadnn duygularyd; k bir kadn gibi zlemi, k bir kadn gibi merak etmi, k bir kadn gibi kayglanm, geldiini grnce k bir kadn gibi sevinmiti. Bu duygularnn hepsi gerekti. Her duygu, zlem, merak, kayg, sevin, k bir kadnn yaad gibi yaanyordu Dilara Hanm tarafndan ama kendi balarna gerek olan btn bu kane duygular yan yana geldiinde ortaya ak kmyordu; btn o para para duygular bir arada tutup onlar gerek bir aka evirecek olan o muhteem vazgei, kendinden, varlndan, hayatndan vazgeme yoktu Dilara Hanm'da. O, kendini ve hayat her an fark ediyor, bunlar hi unutamyordu, bir keresinde Osman'a itiraf ettii gibi: "Hayat, insanlar ve kendini unutmadan, bunlardan vazgemeye raz olmadan da ak ortaya kmyordu ne yazk ki." Ragp Bey'in btn o kane davranlara ramen srekli hissettii ama adn koyamad, kavrayamad eksiklik, bu vazgei eksikliiydi, Ragp Bey, bunu hibir zaman isimlendiremedi; birisi bu durumu ona anlat-sayd da herhalde bunun ne anlama geldiini anlayamayacakt. likileri boyunca hep ayn tedirginlii yaad, sevdii kadnn her davrannda ak grd ve onun yanndan her ayrlnda ise tuhaf ve belirsiz bir kaybetme duygusuna kapla. Yemekten sonra Ragp Bey'i banyoya sokup kendi elleriyle ykad; ac veren, etlerini yakan bir sabrla, sevimeden, buharlarla dolu banyo odasnda Dilara Hanm onun btn bedenine dokundu. Ragp Bey ise kadnna bir kere bile elini srmedi, azgn bedeni kadnn kendisi-..* ykamasna raz olsa da bundan duyduu ocuksu utan kmldamasna engeldi. 393 Dilara Hanm onu ykarken, isyan gnlerinde yaadklarn, Hikmet Bey'in evinde geirdikleri gnleri anlatt. Ragp Bey'in bedeninin bu maceray dinlerken aniden kaslmasnn nedenini, kendisini kskandn anladndan, onu yattracak aklamay yapmay da ihmal etmedi: - Zannmca Hikmet Bey Dilevser'den holanyor. - Nerden biliyorsun? Dilara Hanm gld. - Ben bilirim. - Dilevser ne diyor? - O biraz akn, gururu okand ama tam ne olduunu henz anlamad. Banyodan sonra yatak odasna geip lavanta kokulu araflara kendilerini brakarak yorgan stlerine ektikten sonra Ragp Bey de utancndan syrld; yatak, sava alan gibi, Ragp Bey'in kendini rahat ve gvenli hissettii bir yerdi. Hibir oyun oynamadan, hi konumadan, ormanda karlam iki salkl hayvan gibi itahla sevitiler. Dilara Hanm kendini akla ve arzuyla verdi erkee, kalalarnda, bacaklarnda, memelerinde, daha sonra moraran ve Dilara Hanm'n aynann karsnda zevkle seyrettii parmak izleri kald. Sakinleip de Ragp Bey'in yzlerce lm grm gzkapaklar uykuya kapandnda, yznde, tpk karsnn kucanda grd olunun yzndeki o Sayfa 159

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak mutlu bebek ifadesi vard. 394 XX Yaz anszn geldi o yl. isentili, serin bir bahar akam uykuya dalan ehir, ertesi sabah, sesleri, renkleri, deniz kokan nemli s-cayla yeni bir mevsime uyanmt; denizin oynak lts btn ehre vurmu, stanbul rengrenk bir deniz ta gibi birdenbire snmt. Bir hilikten kvermi gibi gelen zerzevatlar, kendilerine zg bartlar ve eeklerinin iki yanna astklar kfeleriyle ehrin sokaklarna yaylmlard, kklerin ve konaklarn bulunduu semtlerde enginar satclar, alayc bir glmseyile erkeklere iyi geldii sylenen sebzelerinin bulunduu kfelerini srtlayarak dolamaya koyulmulard, bohac kadnlarn gelilerini haber veren seslerinde bir oalma, seyyar satclarn yzlerinde bir memnuniyet vard. ehir, bu kmldanan, yaylan, byyen sedeflenmi scak parlakln altnda huzursuz bir uykuya dalm gibi suskundu; korkmaktan kurtulamam ama korkuya almt. Yeni Padiah'n Mahmut evket Paa karsndaki korkusuyla ilgili anlatlan hikyeler, ehrin yaad korkunun belki de tek elencesiydi; yeni Padiah'n haremde kendisine sunulan yeni cariyeler arasndan hangisini seeceine karar vermek iin yrrken, setii kadn iaret etmek iin birinin nnde mendilini braktktan sonra, yanndakilere telala, "Acaba Paa buna ne der?" dediini anlatan sylenti kahvelerde insanlar hl gldrebiliyordu. 395 Mahmut evket Paa'nn, kendisine ok deerli bir at hediye eden Padiah'a, "Benim bu kadar kymetli bir at balayacak ahrm yok Hametlim," diyerek armaan reddedii ise Paa'nn yaratt korkuya hak edilmi bir sayg ekliyordu. Bu durgun hayatn iinde hrsla, hiddetle, ihtirasla konuup tartan tek kesim ise subaylard. Askerin siyasete karp karmamas subaylar ikiye ayrmt; Mustafa Kemalle smet Bey'in bam ektii bir grup, 'askerin derhal siyaseti brakp asl mesleine dnmesi gerektiini' savunuyordu, Mahmut evket Paa'nn yardmcs olarak askeri siyasetin iine sokan Enver Bey'in yandalar ise askerin yeniden kararghna ekilmesi halinde lkenin rndan kacan, mrtecilerin yeniden hareketleneceini sylyordu. Hareket Ordusu'yla stanbul'a gelmi olan smet Bey'in, Mahmut evket Paa'y ikna ederek bizzat kaleme ald bir tebli, askerin artk siyasetle uramamas gerektiini belirtmiti ama bu talimat Enver Bey'in yandalar dinlemiyordu. Ne zaman iki subay bir araya gelse bu konu alyordu. Ragp Bey'le aabeyi Cevat Bey de srekli ayn konuda tartyorlard. Yaz banda, Ragp Bey'in sraryla Cevat Bey Gztepe'deki kke yerlemiti; bylece, Dilara Hanm'da kald geceler Ragp Bey'in de ii biraz daha rahat ediyor, annesiyle kars iin endielenmekten kurtuluyordu; anneleri ise yeniden iki olunu birden yannda grmekten memnundu. En artcs ise, tam bir sofu olan Hatice Hanm'la dine kukuyla bakan Cevat Bey'in ok iyi anlamalar, ok yakn ve sevecen bir aabey karde ilikisi kurabilmeleriydi. Neredeyse btn dindarlarda bir kusur, bir gnah bulan Hatice Hanm, Cevat Bey'i asla br gnahkrlarla bir tutmuyordu; onun siyasi inanlarn bir din mertebesine ykseltip bunlara sofuca sahip kmas ve hayatn bir kei gibi kadndan, zinadan, ikiden, elenceden uzak geirmesi belki de onu sevmesini salamt; belki de kardeine hi 396 benzemeyen bu subay kardee sevmesinde, Ragp Bey'in gnahkrlna duyduu fkenin bir trl ortaya kmasna izin vermedii sevginin bir yansmas vard; nedenini hi kimse bilmiyordu bu sevginin; daha da tuhaf, Ragp Bey'in kk olunun da babasndan ok amcasna glmsemesiydi. Ragp Bey'in kkte kald akamlar, bahedeki byk atkestanesnin altna sofra kuruluyor, kadnlar, huzurlu bir mutluluk iinde masay erkeklerin sevdii yemeklerle donatyorlard. Byle akamlarda Hatice Ha-mm'n kocasna duyduu nefrette bile bir hafifleme, bir geveme seziliyordu. Yemekten sonra kadnlar ieri ekiliyorla, 'H erkek, gizli bir yangndan savrulmu gibi uuan ateb-ceklerine, kk havuzun gmle clalanmasna mat bir parlaklkla kprtsz duran suyuna, aalarn koyu yeil glgelerine bakp austosbceklerinin crltsyla kurbaalarn hi durmayan barlar arasnda, toprak, iek ve meyve kokularn koklayarak, akllarn en ok kurcalayan konuya dnyorlard. Yaz banda bir bildiri yaynlayan Mahmut evket Paa'nn 'askerin siyasete karmamas' gerektiini sylemesi, iki kardein arasndaki tartmay daha da alevlendirmiti. Sayfa 160

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Kahvelerini ierken, Cevat Bey kardeine dnd. - Paa'nn yaynlad bildiriyi okudun mu? - Evet. - Btn bunlar Enver Bey'i kenara itmek iin yaplyor aslnda, koskoca Paa bu oyuna nasl dt anlamyorum, yahu, askeri siyasetin dna atarsan, bu lkedeki onca yobaza, mrteciye, medeniyet dmanna kim dur diyecek? Daha bir ayaklanmadan yeni ktk, asker olmasa buralarn hali ne olurdu Ragp bir dnsene. Asker siyasetten ksn demek de bir siyaset deil mi, stelik bunu syleyen kim, o da bir asker. - Aabey, ben askerin siyasette kalmasn tasvip etmiyorum dorusu, daha nce de size syledim ya, Balkanlar kaynyor, bir Balkan savann kanlmaz oldu397 unu sokaktaki ocuk bile gryor, siz klalarn halini bilmiyorsunuz pek, bu halde savaa girersek, bu, tarihin en byk facialarndan birine yol aar, Osmanl ezilir gider bu savata. Cevat Bey, yzn buruturdu. - Ragp, Balkan savana hazrlanalm, tamam, etrafmz dman dolu, bu da tamam ama ya iimizdeki dmanlar, eski Padiah'n adamlar hazr bekliyor, biz olmasak oktan yeniden ayaklanp yeil bayraklarn aarlard, bunu grmyor musun hakikaten, ta Balkari-lar'daki dmann kokusunu alyorsun da burnunun dibindeki dman grmyor musun, anlamyorum bu kadar kr olabilir misin? - Ben size eyh Efendi'nin bana sylediklerini naklettim, ulema takm ayaklanmadan yana deil, ayaklanmada onlarn rol de olmad zaten, bir-iki baldr plak mrteci yznden ilelebet siyasette kalamayz ki, ordu siyasetle bu kadar urarsa, askerlikle kim uraacak?.. Askerin hali perian, hepsi maneviyatsz, yorgun, silahlar eski, paalarn akl siyasette olduundan ciddi bir hazrlk yaplmyor. - Ragp sen de tutturdun eyh Efendi, eyh Efendi, bu mollalara bu kadar gvenme, sonu hsran olur, onlarn derdi askeri bir kyya itip yeniden ipleri ellerine geirmek... Halk sayor onlar, tekkelerin paralar nerelerden geliyor, zavall Mslmanlarn kesesinden. Ragp Bey iskemlesinde rahatszca kprdad. - eyh Efendi bize ok yardm etti, ka arkadamz onun sayesinde kellesini kurtard, ka yaralmz onun tekkesinde saald... Niye byle hain davranyorsunuz? - Tamam, bize yardm oldu ama bir eyh bize yardm etti diye btn siyasetimizi deitirecek deiliz, yle deil mi... Bu halk cahildir Ragp, sen de biliyorsun, bunlara biri, din elden gidiyor, dedi miydi bunlar sokaa dklr. - Halk ayaklanmaya katlmad aabey. Katlsa biz bu iin stesinden gelemezdik. Hem, Balkanlar'daki devletler btn Avrupa'nn da desteini alp bize kar ha398 zrlanrken aklmz ierdeki iki mollaya takmak sizce uygun der mi?.. Bu gidi iyi deil aabey, asker askerliini unuttu. Brakn siyaseti siyasetiler yapsn, biz iimizi yapalm... Cevat Bey, ayaa kalkt, idare lambalarnn kaygan klar iinde glgesi koca bir aa glgesi gibi bymt. - Bizim iimiz bu vatan her dmana kar korumak, icabnda dandaki dmana kar, icabnda ierideki dmana kar... Askerden baka buray koruyabilecek kim var, siyasetiler diyorsun, onlar, iktidar iin analarn bile satarlar. Mltecilerle el ele bunlar iktidara gelirse, savalarda baar m kazanacaz sanyorsun, daha beter oluruz... Sen hi tarihte, ierden rm bir lkenin sava kazandn grdn m Ragp, inan bana Osmanlnn l stikbalini belirleyen gnler yayoruz, ordu siyasetten ekilirse ger bu vatan mrtecilerin elinde. - Aabey, ben askerim, bu meslee severek girdim, severek yapyorum, benim dediim, brakn mesleimi yapaym ama bu mmkn olmuyor, askeri mahfillerde siyasetten baka bir ey konuulmuyor, herkesin akl siyasette... Vatan kurtaracaz derken ordu kyor, bunu nasl grmyorsunuz?.. Siyasetiler iktidar iin her ktl yapar diyorsunuz, siyasete bulam bir ordunun o siyasetilerden ne fark kalr peki, bunu hi dnmyor musunuz... Mahmut evket Paa'ya baksanza, iyi bir kumandand, imdi bir nevi Padiah oldu, Enver Bey, cesur bir zabitti, imdi siyasetiden daha fazla siyaseti. - Enver olmasa bu ordu byle kararl davranamazd Ragp. Gen zabitler ona tapyor, o, bu sevgiyi bileinin hakkyla kazand. Onu yerinden kmldatmaya kalkarsan ordu ayaklanr. Mahmut evket Paa'ya gelince, evet, bak orada haklsn, biz bu paayla ne yapacaz ben de bilmiyorum, onu biz getirdik bugn geldii yere, ama o bizi imdi kenara itmeye alyor. Paa'yla ne yapacaz, ben de dnyorum dorusu. 399 Sayfa 161

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak O yaz gecesi, byk bir atkestanesinin altnda tartan iki karde, bu konunun yz yl boyunca tartlacan da, birka yl sonra Osmanl'nn tarihindeki en ar askeri yenilgilerden birini Balkan Sava'nda yaayacan da bilmiyorlard; btn ciddiyetleriyle ve inanlaryla tartmalarna ramen aslnda tarttklar konunun ciddiyetinin ve arlnn o kadar da farknda deillerdi. Yllar sonra Ragp Bey Osman'a, "Aslnda Mustafa Kemal Bey'le smet Bey haklydlar, ya Enver'i kskandklarndan ya da durumu herkesten nce kavradklarndan, bu mevzuun zerinde ok durdular ama gariptir, kendileri iktidara gelince de askeri siyasetten karmadlar. Mustafa Kemal'in en ateli taraftarlar bile daha sonra onun bu grlerini unutmay tercih ettiler," demiti. Mahmut evket Paa'mn kanl geleceine giden yol ise, Cevat Bey'in, "Paa'yla ne yapacamz ben de dnyorum," szleriyle alyordu; bu szler daha sonra baka ttihatlar tarafndan da sk sk tekrarlanacak, her sylenite, Paa'yla lm arasndaki duvar biraz daha incelecek, bu cmlenin her tekrarlanyla birlikte gelecei biraz daha kararacakt. Zirvelere trmanm herkes gibi, Paa da, kendi kaderi stnde kk insanlarn ve kk cmlelerin etkisi olabileceine asla ihtimal vermiyordu ama onun kaderi de bahelerde, kahvelerde, askeri mahfillerde sylenen bu kk cmlelerle, hi tanmad ve belki de hi nem vermedii insanlar tarafndan belirlendi; kendi yanda sand insanlar bu kk cmlelerle onun etrafndan ekilip aldlar ve onu mermiler karsnda yalnz braktlar. O skntl ve sessiz yaz, birok insann bir bakasnn hayatn ve kaderini belirledii, deiik yerlerden gelen hayatlarn birbirlerine kart, mutluluklarn, hayal krklklarnn, sevinlerin, evliliklerin ve acl yok olularn yaand bir mevsim oldu. Reit Paa'mn kendisine pek yakan utanga tebessmyle Osman'a dedii gibi: "Herkes bir bakasnn kaderiydi." Bunu syledikten sonra eklemiti: "Hepimiz kendi kaderimiz400 den ok bir bakasnn kaderi stnde etkili oluyoruz, ne garip deil mi, bazen dnyorum da, bakalarnn mdahale edemedii bir hayat ve kaderi yaayabilseydik herhalde hepimizin hayat hikyesi ok deiik olurdu ama ne yazk ki bu mmkn deil, Yaradan sanki hepimizi birbirimize balam, birimiz kprdaynca hepimiz kprdyoruz." ki karde Gztepe'de lkenin geleceini tartrken, Mehpare Hanm da ili'deki konann bahesine km, bunaltc scakta biraz soluk alabilmek iin kameriyeye oturmutu. Ay , kameriyeyi sarmalayan sarmaklarn arasndan peri kzlar gibi szlyor, Mehpare Hanm kendisini byl bir ormann iinde kalm bir kz ocuu gibi hissediyordu. ocukluundan beri kaybolmay, sadece kendisine ait gizli bir kede saklanmay, bakalaryla paylamayaca kuytuluklarda hayaller kurmay severdi ama btn bunlar ona, evresinde onu sevenler, martanlar, hayran olanlar bulunduu zamanlarda ekici geliyordu. O gece ise, derin bir i sknts yayordu; ehir kendi iine ekildii, konak davetleri, elenceler, gezintiler durduu, herkes ortada gzkmek-tense gizlenmeyi tercih ettii iin Mehpare Hanm da geldiinden beri konanda yapayalnz kalmt. Bu sknt ateli bir hastalk gibi seyrediyor, bazen biraz sakinleiyor bazen de lgn nbetlere dnyordu; byle zamanlarda Konstantin'i, ii yanarak, bir hayalden bir hayale savrularak zlyor, kimi sabahlar onun teninin kokusunu duyduuna, o kokunun yzne ve boynuna scak bir hayvan gibi dediine, bu kokunun gerekliine yemin edecek kadar emin olarak uyanyordu. Onun yataktaki baka hioir erkekte rastlamad cilvelerini, vahiletiinde gzlerinde beliren delici ve deli baklarn, sevimeleri bittikten sonra uzun uzun btn bedenini sevgiyle pn, Yunan aksanl fslt-syla 'Mehpare' deyiini, akalarn hatrlyor, pimanlklarla hayaller arasnda bir sarka gibi gidip gelen sarsc gezintilere kyordu. syan Gnlerinde Ak 401/26 Asabiletiini, sinirlerinin bozulduunu, yalnzlktan yorulduunu anlyor, bu da, onun btn duygularnn bir sinir hastalndan kaynaklandna inanp Konstantin'e duyduu zlemin, ektii btn aclarn gerekliinden kukulanmasna, bunlarn gerek olmadn dnmesine yol ayordu. Bunlara, asap bozukluunun sebep olduunu dnmek, onun zlemlerini, aclarn, skntlarn hafifletmiyor, aksine zlemlerinin ve aclarnn gerekliine inanmadka, onlarn bir gn yeni kavumalarla bir mutlulua dneceine dair gelecekle ilgili hayalleri ve mitleri de zerinde var olacaklar zemini kaybedip bir sis perdesinin arkasna ekiliyorlard. O zaman bir hayalin avuntusunu da kaybeden acs ve zlemi daha da gleniyordu. Sayfa 162

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Bir belirsizlik iinde kaybolup isteklerinden ve duygularndan bile emin olamadan, bu isteklerle duygular iin ac ekmek, onun neredeyse btn hayatn zehirliyor, o sralarda en muhta olduu duyguyu, kendine olan gvenini kemiriyordu. Doall ve ak szllyle onun tek dostu haline gelen ve gerek bir sevgiyle baland tek yakn olan Sula, onun aclar iinde kvranmasn seyretmekten duyduu zntyle bir keresinde ona, - Neden Konstantin'den ayrldn, diye sormutu. Mehpare Hanm bu sorunun cevabn ok uzun zamandan beri dnyormu gibi hi duraksamadan cevap vermiti: - Bana o kadar ok benziyordu ki, ondan korktum. Galiba, o korkuyu sknt zannettim. Bir keresinde de Sula, o ana tavryla, - Ona mektup yazp ar buraya, koa koa gelir, emin ol, demiti. Mehpare Hanm ise dnceli gzlerle bakmt Su-la'ya. - Belki gelir... Ama ya onun iin hissettiklerim gerek deilse... Bunu grmeye tahamml edemem Sula... Bir baka zaman olsa belki arrdm, ama imdi, hayr, imdi olmaz. 402 i Sonra, o garip isteklerinden birini sylemiti: - Bana bir sirtaki oynaana Sula. Sula, koca bedeninden beklenmeyen, inanlmaz bir zarafetle oynamaya koyulmu, Mehpare Hanm onun oynayn, aklnda birok hatra ve hayalle seyrederken, belki de o gne dek hi yapmad, en azndan Sula'nn hi grmedii bir ey yapm, alamaya balamt. Oyunu kesen Sula, bir anne gibi Mehpare Hanm'n yanna oturup onun salarn okayarak, arzularna kendisi de dahil hi kimsenin tam olarak inanmad bu tuhaf kadn gerek bir sevgiyle barna basmt. - Bu bir hayat deil ki Sula, demiti Mehpare Hanm. Bu bir hayat deil. Ne bu? Nedir benim yaadm? Ben de herkes gibi bir hayat istiyorum; sevmek ve sevil mek istiyorum... Gvenmek istiyorum... Gvenilmek istiyorum... Sonra da gzlerindeki yalan silip glvermiti. - Ben bile kendime gvenmiyorum, onlar niye gvensin ki... Durup derin bir soluk almt. - Gene de, biri bana tam olarak gvensin isterdim... Kimbilir, belki ben de kendi hislerime gvenirdim o zaman... Her ey ne kadar baka o'urdu... Bunlar samimi dileklerdi ama biroklar gibi o da kendisinde olmayan istiyor, hangi ruh halinde yayorsa bask bir ruh halini zlyor, isteklerinin peinden br insanlardan farkl bir biimde pervaszca gitse de, istediklerine sahip olduka istekleri deiiyordu. Sahip olduklanyla isteklerinin uyum iinde olduu baz ksa zaman paralar da yaam, mutluluk konusunda o ksa zaman paralarnda bi fikir edinmiti ama huzursuz ruhu mutluluun, tatminin, memnuniyetin skneti iinde barnamyor, bir duygu biraz duraan h'r hale geldiinde, bu duygu mutluluk olsa bile, yeniden hareketlenmek, aramak, yeni istekler peinde komak, yeni mutluluklar bulmak iin kprdanmaya balyordu. imdi, onun gibi kadnlar iin en tehlikeli saylabilecek noktaya ulam ve kendisini tanmt. Artk, hibir 403 isteine gvenmiyor, hibir zlemine kendini rahata brakamyor yaad her duygudan neredeyse dmanca bir fkeyle kukulanyordu. Bir yere ulamaktan deil komaktan holanan bir koucunun, kendine 'ben nereye kouyorum' diye sorduu anda koma zevkini de kaybedip aniden durmas gibi, o da hep belirsiz bir istek peinde giderken, hangi istein peinden gittiini, hangi isteinin gerek olduunu kendine sormu ve duruver-misti, istemek de ekiciliini kaybetmiti. Aslnda hibir yere varmak istemediini anlaynca, tatminsiz arzularyla yaratt rzgr kesilmi, o rzgrn badndrcl bitmi, hayatnn yelkenleri rz-grszlktan boalp korkun bir hareketsizlikle sarkmt. stemenin ehveti de bitince, geriye, gereklikleri kukulu birok duygunun hibir yere varmay bile hayal edemeyen ac dolu alkants kalmt. ektii aclar ve zlemler, o duygular yaad anlarda gerek "e sahiciydi ama artk bu duygulan tatmin edecek hibir ama olmadn hissetmek, isteklerinin gerek hedefleri olmadn bilmek, varlacak hibir menzilin kendisini memnun etmeyeceini anlamak, hayatnda byk bir eksiklik ve boluk yaratyordu; bir baka insana dokunmayan, demeyen bu duygular da bu boluk iinde lgnleiyor, soluyor ve ne gariptir ki daha da aclayola-d. Mehpare Hanm, bir istein Sayfa 163

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sahici olabilmesinin, o istein, amacna ulatnda da varln srdrebilmesiyle mmkn olduunu anlyordu. O gece., ay nn altnda, yeim tandan yaplm bir oyma gibi gzken kameriyede akl karmakarkt, bir afyon bamls ^ttu alt hayran olunmann eksiklii onu kendisiyle yz yze brakm, pek alkn olmad kadns bir hesaplamann tam ortasnda kalmt; Hikmet Bey'in gen bir kza tutulduuna ve onunla evlenmek istediine dair dedikodulann kulana gelmesi, hayranlnn ve tutkusunun hep sreceini sand birinin kendi sihrinden kurtulduunu renmesi onu daha da artp zmt. 404 stekleri o kadar hzla yer deitiriyordu ki onlar yakalamakta, sralamakta, sahtesi ile gereini birbirinden ayrmakta kendisi bile zorlanyordu. Neredeyse yenilgiyi ve yalnzl kabul etmek zereydi, hatta kabul etmiti; bundan sonra konanda sessiz ve sakin bir hayat srmeyi, kaplarn kapamay, vaktini ocuklarna harcamay, bu durmak bilmez isteklerinden, yakc ve yaralayc ehvetinden soyunmay dnyordu artk; ona ok zevk vermi ama tam iinde, derininde, ne olduunu anlamad bir yeri eksik brakm bu hayat biimini deitirecekti. Kendini yorgun ve yal hissediyordu; beenilmemeye altracakt kendisini, Hikmet Bey'in bir bakasna gidii, onun bu hastalkl rpnlarn tam bir yenilgiyle sona erdirmiti. Garip bir i huzuruyla kendini oturduu tahta koltua brakp srtn dayad, ay nn ayaklarnn ucunda gm kular gibi oynaan parlaklna dalgn gzlerle bakt. Duygular o kadar abuk deiiyordu ki, o duygulardan bir tanesine kaplarak verdii karar, dncelerinde ekillenirken duygular da deimi oluyordu; dnceleri duygularn hibir zaman yakalayamyordu; o yenilmi ve bkm halini kabullendiine inandg* anda da birden ellerini rparak bir hizmetiyi arp kt kalem getirmesini istedi. Sarmaklarn glgeleri altnda yazdklarn zorlukla seerek Hikmet Bey'e ksa bir mektup yazd. "Hikmet, Sizinle derhal konumam gerekiyor. Mevzu, ocu.da-rmzn istikbaliyle ilgili. Yarn leden sonra bekliyorum. Mehpare." Mektubu, ertesi sabah bile beklemeden, inanlmaz bir sabrszlkla arabacsna verip hemen gnderdi, mmkn olsa derhal gelmesini isteyecekti ama bunun tuhaflnn farkna varabiliyordu. Ertesi sabah, erkenden, telala uyand, btn evi tefti etti, hizmetilerle uaklara gerekli talimatlar verdi, lene doru banyoyu yaktrp uzun uzun ykand, 405 sonra gardrobunu ap btn elbiselerini teker teker denemeye balad; Sula'y da yanna arm, giydii her elbiseden sonra ona, "Nasl oldu?" diye fikrini sormutu. Sula her seferinde, "ok gzel," diyor, o aynada kendini szyor, arkasn dnp ban evirerek srtna bakyor, bir-iki adm yryor, sonra da, "Bu olmad," diye karp atyordu, yatan st elbiselerle dolmutu. Sula sinirlendi: - Vre yeter, grelsin, ne giyersen yakr. O zaten senin elbiseni nereden grecek, o sana bakacak, daha sonra sorfan ne giydiini bile syleyemez, o bir erkek. Mehpare Hanm ban sallamt. - Hikmet grr, o ok zevklidir, sen onu bilmezsin. - Ben Hikmet'i bilmem, erkekleri bilirim. Grmez, bunca zaman sonra seninle karlanca ne bakacak vre elbisene, aput giysen anlamaz. Sonunda sar ketenden, zellikle seildii asla anla-lamayacak bir elbisede karar kld, salarn tarad, kokular srnd, aynada kendine bir kere daha bakt, salarna bir iek ilitirmeyi geirdi aklndan ama bunun fazla olacan dnd. le yemeinde Sula'nm btn srarna ramen pek bir ey yiyemedi, bir ekmein ucundan ald yalnzca, tahmininden daha fazla heyecanlanm, iyice gerilmiti; evin iinde, bahtde dnp duruyor, vaktin gemesini bekliyordu.Hikmet Bey'in gelmesine yakn ieri girip salonun penceresinden bakmaya balad. Bekledii araba bahe kapsndan girdiinde artk btn heyecann bastrabil-miti; Hikmet Bey, kendisi iin yaplan hazrlklar asla fark edejneyecek, bunlar hibir zaman bilemeyecek, kendisinin nasl bir yrek arpntsyla beklendiini hi anlayamayacakt, Mehpare Hanm ancak kadnlarn becerebilecei bir ustalkla btn izleri yok etmiti Onca zamandan sonra salonda ilk kez kar karya geldiklerinde derin bir sessizlik oldu. Hikmet Bey, eski karsnn yzne, her zamanki gibi grd Sayfa 164

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak gzellie aarak bakt; kendisini terk eden gzel bir kadnla daha 406 sonra yeniden karlaan btn erkekler gibi kaybettii gzelliin etkileyiciliini bir kere daha grmenin acsnn ve onu yeniden ele geirebilmenin midinin yaratt i titremelerini hissetti, avular terledi, yz hafife kzard. - Otursanza, dedi Mehpare Hanm. Hikmet Bey gzleriyle salonu yle bir taradktan sonra hemen yanndaki bir koltua oturdu. - Byle pencere kenarna otursaydmz, buradan bahe ok gzel gzkyor. Hikmet Bey, hibir ey sylemeden kalkp Mehpare Hamm'n gsterdii koltua geti. Grd gzellikten dehete dm gibiydi, bu yz unutabilmek iin ne kadar uram, o grntleri ve hatralar hafzasndan si-lebilmek iin aclarla dolu ne ok gn geirmi, rastlad ve biraz yaknlk duyduu btn kadnlara bu yz kendisine unutturabilmeleri iin sessizce ne kadar ok yalvarmt; imdi o gzel yz btn ekiciliiyle yeniden karsnda duruyordu ve Hikmet Bey o yze sabahlan yeniden bakabilmek, onun tarafndan sevildiini yeniden hissedebilmek iin sahip olduu her eyi feda etmeye hazr olduunu anlyordu. O anda, Mehpare Hanm tarafndan sevilmekten daha deerli, daha nemli hibir ey yoktu; onurundan, namusundan, gururundan, isminden, gemiinden, hatta geleceinden bile vazgeebilirdi ve en kk bir pimanlk bile duymazd bunun iin. Bir sonu alabileceine inansa yalvarmaya, onu kolundan tutup srkleyerek zorbalamaya, vaatlerle kandrmaya alacak kadar alalmaya hazrd ama bunlarn bir ie yarayacandan emin deildi. Mehpare Hanm'm mektubunu aldndan beri uyumam, gemiiyle hesaplam, heyecanlanm, duygularn tartm, sonunda artk Mehpare'yi unuttuuna karar vererek evden kmt ama bunun bir yanlg olduunu imdi aka gryordu. - Biraz solgun grdm sizi, dedi Mehpare Hanm. - Scaktan sanrm... 407 - Evet, ok scak hakikaten... Bir ey ie*- miydiniz? Sula ok gzel vine erbeti hazrlad, siz seversiniz. Kuruyan dudaklarn slatabilmek iin bu neriyi sevinerek kabul etti: - Zahmet olmazsa bir bardak rica edeyim. nce sapl, ilemeli gm zarflar iindeki kristal bardaklarda getirilen vine erbetini sessizce itiler. Vine erbetini sevdiini Mehpare Hanm'n hatrlamas onu utandrc bir biimde sevindirmiti. Osman'a daha sonra, "nsan bazen ne kadar aresizleebiliyor, inana-ma/.r.n," demiti. Mehpare Hanm, aniden, - Hikmet, ben ocuklar artk yanma almak istiyo-lum msaade ederseniz, dedi. Hikmet Bey, sanki Mehpare Hanm, mektubunda ocuklardan konumak istediim bildirmemi gibi gerekten ard: - yle mi? - Evet, Nizam Paris'te yapayalnz kald, her ne kadar o halinden memnunsa da ben dorusu biraz endieliyim. Rukiye de Mihriah Sultan'a ok yk oldu, annesi burada dururken onun Sultan Hanm'n yannda kalmas bana biraz yakks^ geliyor. - Rukiye'yle hi grtnz m? - Hayr, korkarm bana biraz krgn... Ama geer... Bu ayrlk uzadka bu krgnlk da artacak diye ekmiyorum dorusu. Nizam'n adn duyunca Hikmet Bey yeniden kzard. Olunu, onun hibir eye aldrmaz hallerini, saygl akacln, herkese kendini sevdiren sevimliliini ok zlemi, onu stanbul'a yanna armay ok dnmt ama olunun karsna, aldatlm bir erkek, kendini ldrmeyi bile becerememi bir biare olarak kmaktan ok utanyor, o kk olann gzlerinde grecei en kk bir ayplama ifadesine bile dayanamayacan hissediyordu; her baba gibi, olunun saygsn kaybedecei dncesi onu korkutuyordu. 408 t - Siz nasl isterseniz, dedi. Bence de artk Nizam Paris'ten gelmeli, onu ok zledim. Rukiye'yle de siz bir konusun, o konuda ben karar veremem, zannmca bunu ana kz olarak siz halletmelisiniz. - Rukiye sizi bir baba olarak grr ve sever, Diliyorsunuz. Hikmet Bey glmsedi. - Evet, biliyorum. Ben de onu hep kzm olarak grdm. ok akl banda bir gen kz oldu. Onunla herhangi bir rabtam olmasa da, onu severdim, ama neticede onun babas deilim, byle bir konuda bana sz hakk dmez. - ocuklar almama bir itiraznz yok yeybt.? - Nasl bir itirazm olabilir ki, onlarn annesisiniz... Sayfa 165

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 'Onlar terk etmi olsanz bile' szckleri aklndan gese de bunu sylemedi ama her ikisi de bu szleri sanki sylenmi gibi duyup nlerine baktlar. Bu konu, ocuklarla birlikte dnldnde ikisini de utandryordu. Sessizlik ok uzun srmedi, Mehpare Hanm kendisine ok yakan o hafife utanga ve cilveli sesiyle, "Bakn ne diyecektim..." dedi. - Size kona gezdireyim, zevkimi beenecek misiniz bakalm. Hikmet Bey ban kaldrp eski karsnn yzne bakt anda, o gzel ehredeki pek iyi tand utanga ifadeyi grr grmez anlad ne demek istediini, ellerinin titremesini nleyebilmek iin zorlukla bacaklarna bastrd, kuruyan dudaklarn slatp, "Siz nasl isterseniz," diyebildi ancak. Birlikte salonon kapsna doru yrrken, Hikmet Bey girdiinde fark etmedii piyanoyu grd bir kenarda. - Hl alyor musunuz? - Bazen, iim ok skldnda... Ama artk eskisi kadar zevk almyorum. - Yazk... ok gzel alardnz. 409 Alt kattaki odalar hzla dolatlar, Hikmet Bey, bir-iki beeni szc mrldand, sonra merdivenlere yrdler, hi konumadan, heyecandan katlm bir biimde, birbirlerinden biraz uzak durarak basamaklar ktlar. Yatak odasna girdiler, perdeler ekilmiti. - Buras benim odam, dedi Mehpare Hanm. Hikmet Bey, cevap vermeye hazrlanrken, bir tkrt duyarak dnd. Mehpare Hanm kapy kapatarak srtn kapya dayamt. Karncalanan bir sesle, "Beni zledin mi Hikmet?" dedi. Ondan sonras tam bir lgnlkt. Uzun srm ateli beraberlikler yaam insanlarn hafzalar zamanla yaananlar unutsa ya da unuttuunu sanp o anlarn stn rtse de, tenlerine gizlenmi bir zlem ve istek orada hep canlanaca gu^ bekleyerek kalr; birbirlerine ilk dokunularyla birlikte bedenleri birbirlerini hatrlayp onlar da artan bir zlemle birbirine sarld, bacaklarna, kasklarna, parmak ularna, dudaklarna gizlenmi istek beklenmedik bir hzla canland, sanki hi ayrlmamlar gibi sevimeye baladlar. Hayatlarna giren herkese, hatta birbirlerine bile ihanet edercesine, herkesten intikam alr gibi ama ne ihaneti ne de intikam fark etmeden, hep oynadklar ve hep zevk aldklar btn oyunlar belki eskisinden de daha ok zevk alarak oynayp her anda, her dokunuta ak ve arzuyu hissederek btn bir gemiin acsndan, kederinden, kzgnlndan ykandklarm ilerinde duyarak, ruhlar ve bedenleri iinde artk hibir ey barn-dramayacak kadar incelip yorulana kadar sevitiler, belki de btn beraberliklerinin en muhteem, en unutulmaz sevimesini yaadlar. Akam hava karardnda Hikmet Bey konaktan karken, Mehpare Hanm giyinmeye bile sabredemeden, stne sabahln alp mutfaa Sula'nn yanna kotu, 410 onun kendisine verdii vine erbetini ierken sevinle, kendisinin de duymaktan ok holand haberi verdi: - Bana hl k... Bana k. Hikmet Bey de yorgun ve gvenli bir ekilde araba ya binip arkasna dayandnda, ayn duyguya kaplm, Mehpare Hanm'a hl k olduunu dnmt. Sonra tuhaf bir ey oldu. Hikmet Bey, Mehpare Hanm'n adn kendi kendine her sylediinde ya da aklndan geirdiinde, iinde bir yank duyar, ne olduunu anlayamad bir ey bu isme cevap verir, o isim her anldnda derinlerden bir ses gelirdi. Hikmet Bey bunu ok iyi biliyordu, nk bunu yllarca yaamt. O akam arabada giderken Mehpare Hanm' dndnde, iinde o yanky, o tuhaf cevab duymad; o kadar ard ki kendi kendine yksek sesle Mehpare Hanm'n adm tekrarlad. Alt o tuhaf yank iinde yoktu, o ne olduu belirsiz ses kaybolmutu. Sevime, bedenindeki btn zlemleri dindirmi ama iine, derinlerine, ruhuna ulaamamt; o sevime, gemilerini ykayp temizlerken, sanki Mehpare Ha-nm' da Hikmet Bey'in iinden ve gemiinden karmt; belki de eski karsna olan aknn bittiini anlamas iin son bir kez onunla sevimesi, ona bir kez daha sahip olduunu hissetmesi gerekiyordu, nedenini kimse bilemez ama o muhteem ak sevimesi akn bittiini Hikmet Bey'e gstermiti. zi hi silinmeyecek bir biimde ruhunda kalsa da yara kapanmt; bunu ferahlkla, ama garip bir kederle anlad. Hi bitmeyeceini sand, uruna elemli ve hznl bir adam olarak yaamay, hatta lmeyi gze ald, geceler gndzler boyu yapayalnzl iinde duyduu ak onu terk etmi, aclar, elemleri, kederleriyle birlikte gitmiti. Buna neden sevinmediini hi Sayfa 166

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak anlayamyor-du ama en ufak bir sevin yoktu iinde. Sadece btn bedeninde bir yorgunluk ve ruhunun bir yannda tarif edilmesi zor bir sz hissediyordu. O durumda, kke dnmeye ve Dilevser'le karlamaya korktu; akn bittiini anlamasna ramen bir ba411 r ka ey daha hissediyordu, anlatlmas g bir baka duygu, sanki o esnada yanl bir ey dnr ya da yanl bir duyguya kaplrsa, bir daha kurtulmamak zere yeniden Mehpare Hanm'a k olacakm gibi bir his vard iinde; Mehpare Hanm'n olaanst gzelliinden sonra Dilevser'in solgun gen yz, masum konumas, ona Mehpare Hanm'n gzelliini hatrlatmaktan baka bir ie yaramayacakt. Dilevser'i imdi grmemesi gerektiini biliyordu. Ona, Mehpare Hanm'n son etkilerini de silmek iin, eski kars kadar gzel, zeki ve alayc bir kadn lazmd, her zaman olduu gibi Mehpare Hanm'a kar annesine snacakt. Arabacya, sahile inmesini syledi. XXI Denize uzanan verandann kaplaryla pencereleri ardna kadar alm, simsiyah, parlak, devasa bir deri kay gibi, ev halknn alt bir hrtyla akp giden Boaz'n iyot kokulu serinlii geni salonun gn boyu ahaplarna sinmi yaz scana biraz ferahlk katyordu. Mihriah Sultan, Rukiye, Tevfik Bey ve ayaklanmadan sonra Paris'e dnenlere katlmayp istanbul'da kalmay tercih eden iki nedime oturmular, Tevfik Bey'in anlatt gnlk siyasi gelimelerle dedikodular dinliyorlar, Sultan Hanm'n arada bir akan alaylarna glyorlard. Siyasete olan ilgisini oktan kaybetmesine ramen Mihriah Sultan, Rukiye'nin hatrna hl ilgileniyormu gibi davranyor, Tevfik Bey de her akam gelip gnlk raporunu veriyordu. Bu, inanlarn oktan kaybettikleri ibadetlerini, ciddiye almadan am? bir trl vaz-geemeden srdren keilerin ayini gibi herkesin alt bir elenceye dnmt. Rukiye, konumaya hi katlmadan, sylenenleri de pek umursamadan Tevfik Bey'in sesini dinliyordu; o sese almt, onu duymad zaman huzursuz oluyordu. Hikmet Bey salona girdiinde hep birlikte dnp ona baktlar. Mihriah Sultan her zamanki mark pa-tavatszlyla, "Ne bu halin Hikmet?" dedi. - Yzn balmumu gibi olmu, sararmsn. - Biraz uykusuzum, ondandr. - Yemek yedin mi? 412 413 Ancak o zaman Hikmet Bey sabahtan beri bir ey yemediini fark etti a aa yemek yiyebilecek durumda deildi, yalan syledi: - Mersi anne, yedim, "yi, ge otur," diyen Mihriah Sultan, olunun salna duyduu ilgiyi de hemen kaybetmi, biraz nce konutuklar konuya dnmt. - Senin ttihatlarn salaklndan konuuyorduk, bunlar ikinci defa askeri bir hareket yapp geldiler ama gene hkmete giremediler... Hem memleketi idare etmek istiyorlar, hem de mesuliyetten korkuyorlar. Adam ldrmeye gelince cesurlar da, mesuliyet almaya gelince korkaklar. Bazen bizim bunak acaba bunlardan daha m yrekliydi diye dnmyor deilim. Hikmet Bey homurdanr gibi cevap verdi: - Onlar benim ttihatlarm deil anne, ben onlarla hesabm keseli ok oldu. - Artk onlar m seninle hesab kestiler, sen mi onlarla hesab kestin, oras da belli deil ya... - Neden byle mtecaviz davranyorsunuz anne? Mihriah Sultan, oluna daha dikkatli baknca durumunda bir tuhaflk olduunu hissetti. - Ne oldu? Hikmet Bey'in yol boyu dndklerini ve hissettiklerini annesine anlatmas mmkn deildi; Mehpare Hanm'a artk k olmadn fark ettiinde hissettii aknlk, ona, Dilevser'i sevdiini dnd gnlerde bile Mehpare Hanm'a k olduuna gizli gizli inandn gstermiti, yoksa eski karsn artk sevmediini anladnda bu kadar armazd. Kendine yol boyu ayn soruyu sormutu: "Dilevser'i sevdiimi sanrken aslnda Mehpare'yi sevdiime nasl gizlice inanm olabilirim ki?" stelik bunu hi fark etmemiti. Kendi duygularn bilmediini dnmek onu rktyordu. Mehpare Hanm' artk sevmediinin aknln yaarken Dilevser'i gerekten sevip sevmediinin cevabn da bir trl verememiti. Sadece gen kz o srada 414 grmek istemediini biliyordu. Her zaman onu etkileyen o masumiyet o gn, o anda Sayfa 167

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ar bir yk gibi gelecekti. Btn bunlar annesine anlatamayacan bildiinden, - Bir ey olmad, demekle yetindi. Hikmet Bey'in o saatte gelmesinin zel bir nedeni olmas gerektiini dnen Tevfk Bey, - Ben msaadenizle gideyim efendim, dedi. Rukiye hemen ayaa kalkt. - Ben sizi uurlayaym. Tevfk Bey'le Rukiye birlikte salondan karken Hikmet Bey, 'ne oluyor' der gibi annesine bakt. Mihriah Sultan hafife glmseyerek ban evirince, Hikmet Bey vey kznn da hayatnda yeni duygular belirdiini anlad. Rukiye, her akam, Tevfik Bey'i, ok doal bir dav-ramm gibi, yalnn bahe kapsna kadar geiriyordu. Bu srada ertesi gn yapacaklarndan bir-iki kelime konuuyorlar ve bu konumalarn verdii iaretler sayesinde arada bir 'rastlaabiliyorlar', akamstleri arkadaki korulukta yry yapp bazen birlikte Kanlca'ya kadar arabayla gidip geliyorlard. Rukiye'nin sabrszlna ramen Tevfk Bey ok temkinliydi; konuma konularn her zaman kendilerinden uzak tutuyordu, Rukiye'nin aldrmazl ve cesareti onda yoktu. Rukiye, yava yava bu ilikinin byle sonsuza kadar uzayp gidebileceini, Tevfik Bey'in alma cesaretini gsteremeyeceini, ipleri eline almas gerektiini anlyordu. ok yaknda bir gn Tevfik Bey'le aka konuacan biliyordu artk ama bu konumaya bir cinayetin yol aacan bilmesine imkn yoktu, onun hayatna sevdii erkek bir cinayetle girecek ve ne yazk ki bir baka cinayetle de ebediyen kacakt. Rukiye salona dnnce Hikmet Bey hemen konuya girdi: - Bugn anneni grdm, dedi. Mihriah Sultan, olunu her zaman yaralayan alayc haliyle bakp sylendi: 415 - Anlald halinin sebebi. Hikmet Bey onu duymam gibi davrand. - Annen seninle Nizam' yanma almak istiyor. Rukiye fkeyle ban sallad. - Ben Sultan Hamm'la kalmak istiyorum. Sonra Mihriah Sultan'a dnd: - Sizce bir mahzuru yoksa. - Ne mahzuru olacak, aksine sevinirim. Hikmet Bey araya girdi: - Ama annen ok yalnz kald Rukiye, ocuklarn yannda grmek istiyor. Rukiye, annesinin vey babasn aldatmasn asla balamamt, balamamaya da kararlyd, oysa Nizam, z babasna yaplan oktan affetmiti. - Nizam'la otursunlar, ben burada iyiyim. Hikmet Bey srar etmenin bir yarar salamayacan grd. - Sen bilirsin Rukiye ama hi olmazsa anneni bir ziyaret edip bunu ona kendin syle... O senin annen, hibir ey bu gerei deitirmez. - Ben ona bir mektup yazarm yarn. - Onu zme ltfen. Rukiye, Hikmet Bey'e, bunca olaydan sonra Mehpa-re Hanm'a gsterdii efkatten dolay kmseyerek bakt. - Annemi tammazm gibi konumayn ltfen, o hibir eyden zlmez. - Bu, biraz hain bir konuma biimi deil mi? - Hakikatleri sylemek neden hainlik olsun, siz hakikatleri grmek istemiyorsanz o baka tabii. Hikmet Bey annesine dnd: - Msaade ederseniz ben bu akam burada kalacam. Mihriah Sultan ancak o zaman, Hikmet Bey'in gerekten sarslm olduunu, uruna kendini ldrmeye kalkt karsyla yeniden karlamann onu etkilediini fark etti. 416 - Tabii, kal, sabahlar buras ok gzel oluyor, ben de seninle konumay oktandr zledim. A deilim dedin ama senin sevdiin yemekleri yapmlar bugn, syleyeyim biraz getirsinler... Belki yersin. Hikmet Bey, getirilen yemekleri artc bir itahla yemi, bir ie de Fransz arab imiti; yemek yedike yzne renk gelmi, yzndeki tebessm canllk kazanm, btn krclna ramen annesinin varl ve Mehpare Hanm' bile kzdran gzellii, onun leden sonraki sevimesiyle yerine gelen gvenim daha da pekitirmiti. Osman'a, "Annem, evresindeki herkese anlayamadm bir tarzda hayatta kendisinden daha nemli hibir ey bulunmad hissini verir, btn dertlerin onun yannda sanki manaszlar," demiti. Yemekten sonra insan ruhunun karmakl ve an-lalmazl zerine uzun bir nutuk atm, nedimelerle akalam, kadnlarn akn baklar altnda sanki biim deitirip bir baka insan olmutu. Mihriah Sultan, bu neenin sebebinin olunun Mehpare Hamm'la yeniden barmasndan kaynaklandn sanp sinirlenmiti. - Sen sarho oldun galiba. Sayfa 168

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Hikmet Bey, bir ocuk gibi marmt. - Aman anne, siz de erkekler sadece sarho olduklarnda neelenir sanyorsunuz, bilmem ki hep kederli insanlarla m ahbaplk ediyorsunuz? - nsanlarn neelenmek iin de bir sebebe ihtiya uuyduklarn dnmem sana garip mi geldi, benim bildiim sadece delilerle sarholar sebepsiz yere neelenirler. - Benim de neelenmek iin bir sebebim var. Mihriah Sultan buna daha da kzd. - yle mi? Bu sadece senin bildiin bir sebep olsa gerek, senden baka kimse neelenmediine gre. - Siz buradasnz, Rukiye burada, bu g*el hanmlar burada, bunlar iyi birer sebep deil mi? - Biz hep buradaydk lakin senin neelenmen iin bir sebep saylmyorduk o zamanlar. syan Gnlerinde Ak. 417/27 - Anne, benim neelenmem sizi sinirlendiriyor mu? - Hayr, ne mnasebet. Mihriah Sultan cmlesini tamamlamadan nce, bir an olunun hakl olduunu, onun neesinin kendisini sinirlendirdiini fark etti ama bunu fark etmemi gibi davranmay tercih etti. - Sadece biraz manasz buluyorum. Gn boyu, hava girdabna yakalanm bir kar tanesi gibi kendi evresinde dne dne kendisinin eitli yzleri ve duygularyla karlam olan Hikmet Bey'in ifadesi ve konuma biimi birdenbire yine deiti, Paris salonlarnn zppe paazadesi oluverdi. - Neeyi manasz buluyorsunuz demek, zannmca madam epeydir Rabelais okumuyor, ah madam ne byk gnah... Sonra mahzun bir stanbul beyefendisi haline brnd. - Biz manada kederden gayrisini bulamadk efendim... Kerem buyrun da bir neeyi velev ki manasz da olsa bu kulunuza ok grmeyin. O geceyi orada, annesinin srekli dokundurmalarna, inelemelerine, saldrlarna, sivri nktelerine, alayc aalamalarna muhatap olup bunlar ayn ekilde karlamakla geirdi; btn bu konumalar boyunca, asl istediinin tam da bu olduunu, annece bir efkatin kendisini boup ldrebileceini hissediyordu. Mihriah Sultan, bilerek ya da bilmeyerek, oluna en ihtiyac olan eyi, muhteem gzelliini ve zeki bir kadnla didime zevkini vermi, dii bir aslann yavrusuna avlanmay oyunlarla retmesi gibi ona kadnlarla baetmesini bir daha yeniden retmi, gzel kadnlar karsndaki hamlelerin nasl yaplacam bir daha hatrlatm, kendi varlyla Mehpare Hanm'in olaanst gzel ve rktc hayalini silmeyi baararak, bunun mmkn olduunu gstermiti. Derin ve huzurlu bir uykudan sonra ertesi sabah, deniz kenarnda hazrlanm zengin bir kahvalt sofras ve efkatli bir anne buldu. Akam didimekten ne kadar 418 holandysa sabah da alayc bir konumadan o kadar sklacakt ama Mihriah Sultan sanki olunun btn isteklerini hisseder gibi davranyordu. Rukiye de akamki kabaln balatmak istercesine yanna gelip yanandan pmt. Kahvaltlarn pek konumadan ama bir ailenin btn scakln ve sevgisini hissederek yaptlar. Hikmet Bey, kendisini bekleyen mua binmeden nce annesinin elini pt. - Anne, beni her seferinde yeniden douruyorsunuz sanki... Mihriah Sultan, usulca yanana vurmu, - Samalama, demiti. Ama limandan uzaklaan muun arka ksmndan kendilerine el sallayan Hikmet Bey'e uzun uzun baktktan sonra kendi kendine mrldanr gibi konumutu: - ok ac ekti Hikmet, umarm bir daha ekmez. Rukiye hibir ey sylemeden yalnzca el sallam, ayn dilei sessizce iinden geirmekle yetinmiti. Hikmet Bey, Nianta'ndaki kke geldiinde Di levser'i ktphanede kitaplar kartrrken buldu. - Bonjour Dilevser, nas.Isnz? Hemen hemen her sabah bu ktphanede buluup konuuyorlard; eski kitaplarn kt kokusu sanki zamann anlamszln gstererek onlarn arasndaki ya farkn azaltyor, ayn ortak zevkte bulumak, ayn yazarlar sevmek, ayn kahramanlardan sz etmek, aralarnda, stnde gvenle dolaabilecekleri salam bir kpr oluturuyordu. Gittike daha rahat, daha serbest konuuyorlard; bunda, Dilevser'in kendini ki Laplarn arasnda daha gl ve kendine ait bir dnyada hissetmesinin de rol vard. Kitaplardan konuurken, Dilevser arkasna Sayfa 169

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak sakland alakgnll brakyor, creil eletiriler yapp beenilerini keskin bir dilde -aklyordu. Birbirlerine almlard; hangi kitaplar, hangi yazarlar sevdiklerini bildikleri gibi artk birbirlerinin hangi kitaplar sevebileceini de tahmin edebiliyorlard. 419 Hikmet Bey'in her zamanki gibi 'sabah erifler hay-"">lsun' yerine 'bonjour' demesinden mi, yoksa sesindeki bir kaymadan m, yoksa bambaka bir nedenden mi bilinmez, Dilevser, o sabah bir eylerin farkl olduunu, Hikmet Bey'de bir deiiklik bulunduunu sezdi. Sezgisinde ok haklyd. Hikmet Bey, bir gn nce grd adamdan ok farklyd o sabah, gvenliydi, yaralarndan kurtulduunun farkndayd, kadnlarla bae-debecek kadar gl olduunu biliyordu, eski ekiciliini yemden kazandna inanyordu ve Mehpare Ha-nm'la sevimiti; ok gzel bir kadnn yatandan yara almadan kabilmi her erkek gibi artk dier kadnlara biraz yukardan, nasl sylemeli, biraz kstaha ve kmseyerek bakyordu. - Sabah erifler hayrolsun Hikmet Bey, bu sabah galiba biraz erken geldim.... Durdu, sonra usulca ekledi: -- Sizyokmusunuz... Hikmet Bey, 'sz yokmusunuz' szlerinin iinde birok soru barndrdn, gen kzn 'nereye gittiniz, neredeydiniz, kminieydmz' diye sorduunu anlamt. Bir nceki sabah bu sorular hemen cevaplar, nerede olduunu derhal sylerdi ama o sabah yle yapmad. - Bugn ok scak olacak galiba, u pencereleri aaym. Gidip pencereleri teker teker at. Dilevser onun hareketlerini hibir ey sylemeden izliyor, sorusuna hl bir cevap bekledii anlalyordu. Hikmet Bey de, gen kzn kskanl iyice hissetmesi iin gayet ar davranyor, gnlerce kendini bu gen kza beendirmek iin harcad abann cn alyordu. Yaptndan utanmasna ramen byle davranmaktan kendini alkoyamyor-du; tecrbelerinden gelen gizli bir ses de ona, kskanln Dilevser'i biraz daha bytp bir kadn olmaya biraz daha yaknlatracan fsldyordu. Yeniden Dilevser'e doru dndnde kzn szlerini yeni fark etmi gibi davrand: - Ha, evet, dn gece yoktum, annemde kaldm. 420 Hafife solgunlaan Dilevser'in yznden belli belirsiz bir sevin ltsnn getiini grnce, kzn ilgisinin canlandm da anlad. Osman'a daha sonra yaknm, "Neden bazen kadnlara alaka davranyoruz bilmiyorum," demiti, "ama neden kadnlar alaka davranlara daha fazla ilgi gsteriyorlar, onu da anlamyorum." Oturduu koltukta, bacak bacak stne atm, gen kza kstaha, neredeyse kmseyerek bakyor, haftalarca kendini, k akamstleri gibi melankolik ve puslu bir ruh leminde yaatan kadnn, bu incecik, solgun ve krlgan yaratk olduuna inanmakta glk ekiyordu. Mehpare Hanm'm, hayatn zehirleyen uursuz bysnden kurtulduunu ve zgrlne kavutuunu anlamak, imdi sanki boynuna ast bir muska gibi onu btn kadnlarn etkisinden, gcnden, cazibesinden koruyor, dokunulmaz, eriilmez, yabalanmaz klyordu; onu etkilemi, zm, yaralam olanlara bir drbnn tersinden bakar gibi bakyor, onlar kk, uzak ve hatta anlamsz buluyordu. inde kadnlarn neredeyse tmne kar, bir fke ya da kzgnlk deil ama, bir uzaklk ve aalama vard. O gne kadar Dilevser'in gzellikleri olarak grd zelliklerini o sabah onun kusurlar gibi gryordu; yznn solgunluu, masum parmaklarnn ocuksuluu, hibir ehvet belirtisi tamayan ince kemikli bedeni, baklarndaki mesafeli rkeklik; birisi, Dilevser'in stne tuttuu n asn deitirmi, ayn insan baka biri gibi grnmeye balam, yzndeki glgeler birden yer deitirmiti. Onun kusurlarn grmekten garip, kt bir haz alyordu. Dilevser, i dnyasnn dalgalanmalar yzne yansyan Hikmet Bey'in o kstah ve utandnc halini grmek istemez gibi ar bir dikkatle kitaplarla urayor, birini alp birini brakyor, kapaklarnn arka yazlarn okuyor, sayfalarn titizlikle kart uyordu; Hikmet Bey, onun yeni bir kitab eline aldnda ban ne eiini, f srtnn hafife kamburlamasn dikkatsizce izliyordu. Mehpare Hanm kadar deilse de bu kz da ona ac ektirmi, peinden koturmu, alakgnlllkten yapl421 m kalkanlarm, onun kendine gvenim sarsacak bir biimde karsnda hep kapal tutmutu; son zamanlarda aralarnda beliren yaknla ramen, Hikmet Bey, ocuu yandaki bir gen kzn kalbini kazanmak iin gsterdii abalarn iinde brakt utandrc tortunun tadn hep hissediyordu. Sayfa 170

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Onun, o masum ve dnyadan uzak duran halinin, kendisi iin daha birka gn nce nasl bir teselli olduunu, Mehpare Hanm'm at yaralarn stnde dolaan onun ince parmakl ellerinin hayalinin ona ne kadar iyi geldiini unutmutu bile. Dilevser, kitaplarla oyalanmaktan ve ar dikkatten yorulup elinde bir kitapla Hikmet Bey'e dndnde bir an gerek bir huzursuzluk duyarak koltukta oturan adandan baklarn kard. - Neden bana yle bakyorsunuz? - Nasl bakyorum, dedi Hikmet Bey yukardan bir edayla. - Beni kt bir ey yaparken yakalam gibi. Sizi kzdracak bir ey mi yaptm? Sonra kitab ktphaneye, ald yere brakp kapya yrmt. - Affedersiniz, byle erken saatte rahatsz etmemeliydim, dncesizlik ettim. Hikmet Bey, kzn bir daha asla bu eve gelmeyeceini o anda anlad. Dilevser'i kaybetme korkusundan ok bir kadna kabalk etmi olma kaygsyla yerinden frlad. - Rica ederim Dilevser, rahatszlkla ne alakas var, sizin varlnz hibir zaman bu evde bir rahatszlk olarak grlmedi, bunu bilmediinizi sylerseniz benim kt bir ev sahibi o'duumu da sylemi olursunuz. - Hayr, elbette byle bir ey syleyemem, aklmdan da gemez zaten... Sadece bugn rahatsz ettiim zehabna kapldm. Hikmet Bey, yavaa gen kzn koluna dokundu. - Ltfen, gelin oturun, birer sabah kahvesi ielim. 422 Ardndan da kendini tutamayp akac bir glmsemeyle ekledi: - Anneniz kahve imenize kzmaz deil mi? Dilevser buna o kadar durgun bir sesle cevap verdi ki, Hikmet Bey gen kzn kendisiyle alay m ettiini yoksa ciddi mi sylediini anlayamad: - Beni bir ocuk olarak grdnz fark etmemitim. - Estafurullah. Dilevser, siz bu sabah beni, her szmden ve hareketimden dolay utandrmaya karar m verdiniz kuzum? - Utanlacak bir ey yaptnz hi dnmedim ki. - Hadi gelin ltfen. Bu sabah bir kitap sememsi-niz. Birlikte salona dnp oturdular. - Bilmem, bir ey seemedim bu sabah... Sanrm biraz dalgnm, dikkatimi kitaplara veremedim. - Neden dalgnsnz, sizi zen bir ey mi var? Kz, kocaman berrak gzleriyle bakt Hikmet Bey'in yzne. - Hayr. Bu tek szckten baka bir sz sylemedi ama Hikmet Bey'in yzne bakmaya devam ediyordu, bir ey anlatmaktan ziyade bir ey anlamaya alr gibiydi. Kahveleri gelene kadar sessizce oturdular, kzn skneti, gzlerinin berrakl, dz ve ak baklar, Hikmet Bey'i biraz utandrm, iinde hafife bir pimanln kprdanmasna neden olmutu. Dilevser sylemese de, kzn krldn anlyordu. Belki o sabahki kt kalpli kabalyla kstahlnn iinde yaratt utantan, belki de kendisini evresindeki kadnlara ac verecek gte bir erkek gibi grmek istediinden, kzn o duru baklarnda, kendisine hi de yabanc olmayan bir acy grdn dndv, bir tr kendi eski halinin yansmas gibi; kuvvetli duygularn yaandktan sonra geride brakt o sarholua benzer bulankln sisleri arasnda, gen kzn yznde 423 kendi gzlerinin bakn, o eski ve katlamlamaz aclarn seyrettiini sand. Kzn o strab kendisi yznden ekiyor olabilecei endiesiyle yz kzard. - Sizi incitecek bir ey yapmadm deil mi, diye sordu. Sonra bir sarho gibi ayn cmleyi tekrarlad: - Sizi incitecek bir ey yapmadm deil mi? Sesinde neredeyse yalvaran bir ifade vard. Dilevser dmdz baklarn hi deitirmeden gene ayn ksa cevab verdi: - Hayr. O sakin ses, btn berraklna ramen kendini ele vermeyen baklar, uzun bir aklama yerine dile getirilen tek kelimelik cevap Hikmet Bey'i artmt; kzn duygularn anlayamyor, bundan derin bir rahatszlk duyuyordu. O rahatszlk, Hikmet Bey'in varlndan pek emin olduu gvenini yeniden sarsm, artk daldn sand ilgisi gene kzn stnde toplanmt. Kahvelerini hi konumadan itiler. Hikmet Bey bir eyler sylemek, bir konuma kaps amak, kzn duygularn anlamak istiyordu ama bir trl konuamyor-du, Dilevser ise sadece susuyordu. Gen kz yeni bir kitap almadan, ksaca, "Hoa kaln!" diyerek gittiin--1 >, Sayfa 171

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak ardnda merak, kayg, sevilme istei, anlayamama sknts gibi eitli duygulardan olumu bir karmaa brakm, byk duygusal alkantlardan sonra insanlarn yeni ve sakin bir ruh haline kolayca ulaamayacan, bu gelgitlerin epeyce daha sreceini Hikmet Bey'e gstermiti. Hikmet Bey, yorgun bir halde arkasna yaslanp her seferinde nasl olup da yenik ve zgn olann kendisi olduunu dnrken, koltuun yanndaki sehpada o sabah gelmi olan mektubu grd. Reit Paa, oluna Selanik'te bir konaa yerletiini ve adresini bildiriyor, kendisine para gnderilmesini istiyordu. 424 Kendini her yenik ve yalnz hissettiinde olduu gibi telala ktphaneden kp duvara dayanm bir halde bekleyen Hediye'ye, "Gel," diyerek yukar karken, 'Babam kurtuldu,' diye dnyordu; babasnn neden ve niye kurtulmu olduuna dair bir fikri yoktu ama onun aclarnn dindiine, stanbul'dan uzaklamann onu kurtardna inanmt. Gerekten de Reit Paa, huzurlu bir hayata kavumutu. Selanik'te eski Padiah'n kald Alatini K-k'nn yaknnda, deniz kenarnda geni bir konak tutmu, yerlemi, asyla khyasn stanbul'dan getirtmi, pek sevdii haremini de yeni ve gzel kzlarla batan kurmutu. Sabahlar erkenden kalkyor, bahede dolayor, ieklerle ilgileniyor, kahvaltsn yaptktan sonra, oktan kalkp kendisini beklemeye balam olan padiahnn yanna gidiyordu. ok zledii dostluk imdi aralarnda kurulmu gibiydi. Bir muhafz taburunun kuatt konakta esir tutulan Padiah, byk bir iktidardan sonra gelen esaretinin yaratt kntyle zaman zaman korku nbetlerine, sinir krizlerine kapldnda onu yattrmak Dok-tor'a dyor, byle zamanlarda dostluktan da te, aralarnda neredeyse bir baba oul ilikisi kuruluyor, Doktor eski efendisine sanki bir ocukmu gibi davranyor, onu usul konumalarla yattryor, ona gven veriyordu. O sabah Padiah', byk salonda dnceli bir ekilde otururken buldu. yice ihtiyar bir adam hali gelmiti stne, dilerinin neredeyse tm dklm, aznda yalnzca iki dii kalmt. Disizlik yznden enesi ieri doru kyor, az bir torba az gibi bzyordu, bu da onun ihtiyar grntsn daha artryordu; disizliine ramen, konumasna, vurgularna ok zen gsteriyor, o grkemli sesiyle harfleri yutmadan konuuyordu. Dok^r'a grnce sevindi. - Gel Doktor, seni bekliyordum ben de, Mfika Ka-dnefendi dn akam gene bir asabi bunran geirdi... 425 Genliinde de asabiydi, ne yapsn elinde deil, bu onun ftratnda var, ayn muayyen gnleri daha sinirli olur ama burada asab ok bozuldu... Endie ediyorum Doktor... Eskiden yemeklerini hep benimle yerdi, buraya geldiimizden beri yemeini de ayn yiyor, galiba pek dikkat de etmiyor yediine, imanlad, vcudu semen peyda ediyor, fazla kan yapyor, sonra da byle rahatszlanyor. Konuurken, stanbul'dan yannda getirdii, kucandaki bembeyaz, ipek tyl kedisini okuyordu. - Bir de sivrisinekler var burada, herhalde senin kaldn yerde de vardr, byle parmam gibi, insann btn gece kann emiyorlar, uyku durak kalmyor. Ka-dnefendi'nin asab biraz bu uykusuzluktan da harap oluyor. Bir sigara yakt, gn boyu birbiri ardna sigaralar iiyordu, bir sigara da Doktor'a uzatt, sonra her konumalarnda muhakkak yanlarnda bulunan Yzba Atf Bey'e de sigara ikram etti. - Bilirsin btn hastalklar bu sinekler tar Doktor, bunlarn her yan mikrop doludur, mikrop dediin de hastaln ta kendisi... Verem mesela, mikropla geer... Reit Paa, tptan, hastalktan, tedaviden konumann Padiah'n daima houna gittiini, onu sakinletirdiini renmiti; anlattklarm sk sk tekrarlamasna, bir anlattn birka kere anlatmasna ramen hibir zaman skc biri olmuyor, daima anlattklarna yeni ayrntlar katyordu. - am aac, Allah'n bir ltf, bu verem hastalna ok iyi gelir. Bana bir zaman hikye etmilerdi, Kastamonu taraflarnda hi verem olmazm, ayet biri oralarda verem olursa, am ormanna gtrr, bir adrda bir-iki ay brakrlarm... Ayn zamanda am aacnn kabuundan bir madde szarm, bu maddeyi de hastaya emdirirlermi, hastalk ok ilerlememise hasta mutlaka iyileirmi. Durup dnd. 426 - Bunlar niye syledim, nk geen gn de kendi kendime dnyordum, imdi seninle hasbhal ederken zihnimde daha bir berraklat. Bakyorsun, birok Sayfa 172

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak hastaln ilac tabiatta mevcut, tarn otu kaynatyoruz, iek otu kaynatyoruz, envai bitkinin usaresinden faydalanyoruz. Veremin bile aresi bir bakyorsun belki de am aacnda gizli... Benim aklma gelen u, hastal halkeden Allah diyorum, her hastaln ilacm da tabiata m gizledi acaba, aradka areyi tabiatta m bulacak tababet? deti olduu zere birden durup Yzba Atf Bey'e dnerek konuyu deitirdi: - Ben turun yapra istemitim, on gnden beri getirilmedi, bu kadar basit bir ey koca Selanik'te bulunmaz m... stanbul'a sipari etsek, imdiye on defa gelirdi. Artk anlyorum ki bana hi ehemmiyet verilmiyor. Turun yaprandan ikyet ederken asl cann skan meseleye dnd, konutuu konular arasnda bir ba kurmaya pek zen gstermez, neredeyse marka bir rahatlkla bir mevzudan dierine rahatlkla atlard. - Hem, anlamyorum, bana burada neden gazete verilmiyor... Beni gazete okumaktan men eden hangi kanun var? Ben bu memleketin haliyle ve istikbaliyle alakadar bir adamm. Bir an tereddt etti, bu szlerinin yanl anlalabileceinden korkarak derhal bir aklama yapt: - Vaka, artk benim siyasi hibir emelim kalmamtr. Ancak memleketin vaziyetini, memleketin ahvalini renmek isterim. Ferahl bir haberden memnun olmak, Allah esirgesin kt bir haberden keder duymak benim de hakkmdr. Canileri, katilleri bile bu haktan mahrum etmezler, bilmem ki bana niin byle yapyorlar? Btn saltanat boyunca lkeye yabanc gazetelerin girmesine, Avrupa'da yaynlanan Trke gazetelerin snrdan sokulmasna, halkn istediini okumasna izin vermeyen Padiah imdi kendisine gazete verilmedii 427 iin samimi bir ekilde ikyet ediyor, bunun acsn fark ediyordu. Reit Paa, Padiah' yattrmaya alt: - Size kar bir hrmetsizlik sz konusu deildir Sultanm, en kk arzuyu hmayununuzun daima yerine getirildiini gryorum... Bu hrmetsizlikten ziyade, belki de sizi gazetelerdeki tenkitlere zlmekten korumak iindir. Padiah belli belirsiz glmsedi. - Beni koruduklarna eminim Doktor, hem de sk skya... Birlikte yemek yedikten sonra Doktor, Mfika Ka-dmefendi'yi muayene etti, bir-iki ila yazd, sonra yeniden Padiah'n yanna dnp o sonsuz tababet konumalarn srdrd. Padiah ona genliindeki maceralardan, iktidar srasnda bir kar toprak bile kaybetmediinden sz etti. Reit Paa, kudretini kaybeden bir insann, gemiini ve baarlarn anlatmaktan ne kadar holanabileceini, hibir etkisi olmayacan bile bile kendini savunmaktan, haklln kantlamaya almaktan kendini alamadn gryor, btn bunlar samimi bir zntyle, Padiah'a biraz da acyarak dinliyordu. Hayat boyunca, zaman zaman Padiah'n hakaretleri, tehditleri ile de karlam olan Doktor, imdi efendisinin bylesine gsz duruma d karsnda en kk bir intikam duygusuna, insani saylabilecek en kk bir sevince kaplmyor, tam aksine gerek bir znt duyuyordu. Daha birka gn nce Alman bankalarndaki bir milyon altnn orduya baladna dair bir belgeyi zorla imzaladna ahit olmu, dileri dklm, srgnde bir konaa hapsedilmi bu yal adamn saltanatndan sonra servetini kaybettiini de grmt ama o akam ayrlrlarken syledii szler, Doktor'u btn bunlardan daha fazla etkilemiti: - Yarn tekrar gelirsin deil mi Doktor? Rica ederim, kadnma iyi bak.. Yirmi senedir beraber yayo428 rum, bir gn bile krlmadm, incinmedim.. Ben de ona elimden gelen iyilii yapmakta kusur etmek istemem. Mahzun mahzun iini ekti. - Vaka artk iyilik yapacak halimiz de kalmad ama... Hi olmazsa... Szleri boaznda dmlendi, Mfika Kadnefendi' ye bir ey olacan dnmenin tedirginliiyle dudaklarnn titrediini grd Doktor. Bir imparatorluu kaybetmeye dayanm olan adam kadnn kaybetme ihtimaline dayanamyordu. Padiah szn tamamlayamadan sadece elini uzatt. Reit Paa, hibir ey syleyemeden Padiah'n elini skp ayrld. Yolda, 'Kadnn kaybederse lecek,' diye dnyordu, 'kadnn kaybederse lecek.' Btn gece, Padiah'n acs kendi acsna karana kadar, bu sz kendi kendine syleyip durdu. 429 XXII Sayfa 173

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Dokuz Haziran gn, deniz kokulu yumuak bir scakln iine kendini brakm olan ehir, Bahekap'da patlayan bir silahla kaslp gerildi. 'Saday Hak' gazetesinin daha yirmi alt yandaki gen bayazar Ahmet Samim, burundan skmal tel gzlkleri, ular hafife burulmu ince byklar, alnnn parlak geniliini ortaya koyan, geriye taranm gr salar, neeli konumalar ve sert yazlaryla dostlarnn sevgisi kazanm bu gen gazeteci, arkasndan yaklaan bir katil tarafndan vurularak ldrlmt. Ayaklanma srasnda Padiah iin en sert yazlar yazm, ayaklanmadan sonra ttihatlarn ynetimini de ayn sertlikle eletirmekten kanmamt. Katil her zaman olduu gibi kam, bir daha da asla yakalanmamt. Faili mehul cinayetlere alkn ehir, katilin siluetini grmek iin ban evirip nefretle devletin iine, oradaki ttihatlara bakm ama cesareti nefreti kadar byk olmadndan, her cinayetten sonra olduu gibi korkaklara mahsus bir utanla susup ban nne emiti. Fsltlarla, dilden dile, katilin ttihatlarn nl si-lahrlerinden Abdlkadir Bey olduu syleniyor ama kimse bunu yksek sesle tekrarlayamyordu. Tevfik Bey o gn akamst her zamankinden daha erken dnm, sevgili arkadann lm haberim, munis 430 gzlerinde biriken yalar zorlukla tutarak, Mihriah Sultan'a vermiti: Mihriah Sultan, birka kez kendi yalsn ziyaret etmi olan bu delidolu, cesur gencin konumalarn, halini tavrn sevmiti. lm haberini duyunca nce dudaklarn srd. - Bu lke, dedi, bir cenaze evi gibi, hep lm h-ip lm... ller deiiyor ama tutulan yas hi deimiyor... Hi de deimeyecek... Artk bu lm kokusuna, bu cinayet merakna daha fazla tahamml edemeyeceim... Nedimelerine sert bir sesle emir verdi: - Hemen hazrlann, ilk vapurla Fransa'ya dnyoruz... Bu lke kendini ldryor, benim de bunu seyretmeyi artk yreim kaldrmyor... Sen de hazrlan Ruki-ye, toparlann, gidiyoruz, bir daha da dnmeyeceim buraya. Rukiye, yalnn bahesindeki konumalarda, gen gazetecinin lmden akac bir tavrla sz ediini dn gibi hatrlyordu. O szleri bir aka gibi dinlemi, bylesine hayat dolu gen bir adamn ldrlebileceini aklnn ucundan geirmemiti. Bu ani lm haberine, byle ani lm haberi alan herkes gibi inanamyor, daha dorusu lmn, bir insann bir daha geri gelmemek, grnmemek zere aralarndan ayrlnn anlamn kavrayamyordu. lmn ani geliiyle hayatn anlam ve szcklerin zerinde durduu zihinsel zemin birden yerinden sallanm, szcklerle anlamlar arasndaki ilikide kopukluk olmutu, tuhaf bir mana kaymas yayordu, evet, Ahmet Samim lmt, bunu anlyordu, ama onun bir daha yalya gelmeyeceini kabul edemiyordu. lm ve kaybolu sanki iki ayr kavramd; biri lebilirdi ama kaybolmazd; lr, sonra arkadalaryla bulumaya devam ederdi. Btn bu arplm anlamlar arasnda, tam yreinde, gene de lmn acsn ve manasn hissediyordu; ac, mulaklaan kelimeler ve anlamlar arasndan yolunu buluyordu. Bu puslu, paralanm anlam kmelerinin titrekliini ve acnn bunun tam tersine oalan keskinliini, sa431 gr bir badnmesiyle yaayan Rukiye, nce Mihriah Sultan'n szlerini tam kavrayamad, ancak, ikinci kez ve adn syleyerek emrini tekrar ettiinde, gitmekten sz ettiini, buradan ayrlacaklarn ve Ahmet Samim Bey gibi Tevfik Bey'i de bir daha gremeyeceini anlad; bir daha grememek ve lm szleri, o kaygan ve titrek anlam ynts iinde birbirine karnca Tevfik Bey de lecekmi gibi, onu o anda dehetle sarsan garip bir duyguya, bir tr sinir buhranna kapld. Asabi buhrandan m, gerek bir akn her koul altnda varlm srdren gcnden mi, yoksa btn bunlarn ortasnda hl cevapsz duran merakn daha fazla o halde brakmaya tahamml edememesinden mi bilinmez, evine gitmek iin kapdan kan Tevfik Bey'in peinden kotu. Bir yaz gecesine hazrlanan kzl, eflatun, mor dalgal bir gn altnda, yasemin, aailei, kavun ve yosun kokularyla dolu bahede zgn admlarla yryen Tevfik Bey'i k kapsnda yakalad. - Tevfik Bey! Tevfik Bey, biraz da ararak durup kendisine kimin seslendiini grmek iin bakt. - Buyrun Rukiye Hanm... Rukiye, eliyle salarn geriye att. Sylemek istediini, vazgemekten korkar gibi bir solukta syledi: - Beni seviyor musunuz? Tevfik Bey aknlktan ve utantan kpkrmz oldu. eyh Yusuf Efendi'nin kz, Sayfa 174

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Osmanl Padiah'nm eski doktorunun vey torunu, imparatorluk payitahtnn yallarnda belki de o gne dek hi rastlanmam bir ey yapyor, bir erkee kendisim sevip sevmediini soruyordu. Bu, deil bahe kaplarnda, yatak odalarnda bile kolay kolay konuulmayan bir konuyken, gen kz, hi ekinmeden, kendisi hakknda ne syleneceini hi umursamadan, dnyann en tabii sorusunu sorar gibi soruyordu aklna taklan soruyu. 432 Arkadann lmyle zaten aknlam olan Tevfik Bey, ne syleyeceini bilemeden Rukiye'nin yzne yalvarrcasna bakt; hibir kural, gelenek tanmayan, kendi iradesini ve isteklerini hayatn tam merkezine yerletiren, hibir szn, duygunun, konunun muallakta kalmasna katlanamayan bu tuhaf kz oktandr seviyordu ama ald terbiye bunu uluorta konumasna, konuk gittii bir evin kzna duygularn aka sylemesine engeldi. Rukiye ise Tevfik Bey'in yalvararak bakan gzlerine aldrmak niyetinde deildi. - Niin susuyorsunuz? Sevmiyorsanz, derhal syleyin, hemen gidip eyalarm toplayacam, zaten bir daha karlamayacaz. Tevfik Bey, Rukiye'nin syledii her eyi yapacak kadar kararl olduunu biliyordu; bir daha gen kz grememek fikrine dayanamayarak derin derin iini ekti, inler gibi konutu: - Seviyorum. - Benimle evlenecek kadar m? Tevfik Bey, gzlerini kapatt cevap verirken: - Evet. Rukiye, gen adamn elini tutup eve doru yrd. - yleyse gelip beni hemen Mihriah Sultan'dan isteyin. Tevfik Bey, birinin greceinden kukulanarak derhal ekti elini. - Ne diyorsunuz Rukiye, beni Mihriau Sultan'n kapsndan kovdurmak m istiyorsunuz? Byle kz istenir mi bir sultan hanmdan? - Nasl istenir? - Annemleri gndermeliyim. - Gidin syleyin, gelsinler. ' - Ruki>e istirham ediyorum, ltfen byle davranmayn. Msaade edin validemle greyim, yarn sabah gelip sizi istesinler, her eyi usulnce yapalm. Rukiye, Tevfik Bey'in yzne bakt, sylediklerini dnd, ban sallad. syan Gnlerinde Ak 433/28 - Peki, yarn sabah gelsinler, ben Mihriah Sul-tan'la imdi konuup ona olanlar syleyeceim. Tevfik Bey'in annesi, biraz sylenmesine, byle acele davranmann yakkszlndan sz etmesine ramen olunun sylediklerine kulak vermekten de geri kalmad. Tabii Rukiye'nin babasnn n, Mihriah Sultan'm serveti, Mehpare Hanm'in utan verici glgesine ramen ait olduu evrenin gc, Tevfik Bey'in ailesini etkilemekte nemli bir rol oynamt. Olanlar duyan Mihriah Stritan ise gen kz artarak onu pm, "Sen benim kzm olmalydn," demi, sonra kendini toplayarak, "babanla annene de bir sormalyz," diye eklemiti. Rukiye ise buna derhal itiraz etmiti: - Sizin muvafakatiniz benim iin yeterli. Sizce uygunsa bir bakasna sormaya hi lzum yok. Siz muvafk buluyor musunuz kararm? Mihriah Sultan glmt. - Tevfik Bey'i seviyor musun? - Evet. - Onsuz yaayamayacan m dnyorsun? - Onu grmemek fikrine tahamml edemiyorum. - Bence muvafk o zaman. Rukiye'nin iradesi, sonunda btn gelenekleri, alkanlklar yenmi, rastlanmam bir hzla Tevfik Bey'in annesi gen kz oluna istemi, Mihriah Sultan da, "Olur," demiti. Sultan, stanbul'da ok fazla kalmak istemedii iin dnn de bir hafta iinde yaplmas karara balanmt. Tevfik Bey'in annesiyle grtkten sonra Mihriah Sultan, Rukiye'yi ararak dnn bir hafta iinde yaplacan bildirmi, sonra da eklemiti: - Benim de senden bir isteim var. - Buyrun. - Tekkeye gidip babana evleneceini haber ver, hayr duasn al. Bunu benim hatrm iin yapar msn? - Tabii, emredersiniz. Zaten gidip kendisiyle grecektim. 434 Ahmet Samim'in vurulduu gnn akam, Hasan Efendi, Halep'ten dnmt. Oradaki bir Rufai eyhinin olunun dnne Yusuf Efendi'nin gnderdii hediyeleri Sayfa 175

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak teslim edip eyhi adna dnde bulunduktan ve gnlerce sren zorlu bir yolculuktan sonra stanbul'a ulaabilmiti. Grdklerini hemen eyhine anlatmak istemi ama eyh her zamanki hogrl tavryla, "imdi git, dinlen, yarn grrz," demiti. Hasan Efendi, Anadolu'da grdklerinin deheti ve uzun yolculuun yorgunluuyla hareme gemi, karsnn hazrlatt hamamda ykandktan sonra temiz pak geceliini giyip odasna ekilmi ve yatakta korktuuyla karlamt. Cce kars, gnlerce ondan uzak kalmann zaptedilmez azgnlyla ona saldrm, dev gibi adamn, "Dur bir dakika, ok yorgunum," itirazlarna hi aldrmadan, bir maymun gibi onun vcuduna trmanp her yerinde dolaarak, Hasan Efendi'nin her hatrladnda nefretle dolduu, tiksintiyle kark o korkun zevki ona gene yaatmt. Ertesi sabah, hem grdklerini bir an nce anlatmak, hem de gece yaadklarnn etkisinden kurtulabilmek iin hemen eyh Efendi'yle konumak istemi ama eyh'in yannda konuklar olduu iin btn sabah, Hali'in kysnda tek bana dolaarak geirmi, Anadolu'da yaadklarn bir daha dnm, eriattan uzaklaan, dinini unutan devletin ktne bir daha karar vermiti. leden sonra, ortahkan el ayak ekilip de yaz gnnn ar sca basnca, eyh Efendi'nin oturduu serin ve lo odaya girebilmi, eyhiyle halvet olmu ve ona grdklerim bir bir anlatmaya koyulmutu. - Anadolu bitmi eyhim, diye balamt. Anadolu bir mezbele olmu. Ne din kalm ne iman. Her yerde rvet, irtikp, sahtekrlk... Yozgat yaknnda grd bir kaymakamdan sz etmiti, adam gecelik entarisiyle kaymakamln bahesinde oturuyor, gelene gidene aldrmadan sabahtan akama kadar orada iki iiyordu; bir baka kaymakam 435 ise, kaymakamlk bahesinin duvarna ieler dizdirmi, onlar penceresinden tfekle vuruyor, ieleri vurmaktan baka hibir ile uramyordu. - Yalanm varsa nimete kr bakaym eyhim, bir naip grdm, tam yz drt yanda, bir eee biniyor, yanndaki adamlar onu devrilmesin diye tutup vilayet binasna gtryorlar, yar bunak, akl bir gidip bir geliyor ama adamn da bir kabahati yok, kendisinden dinledim, "eyhlislam efendi hazretlerine dedim ki," diyordu, "siz beni naip olarak tayin ettiinize gre Hazreti Nuh'u bulsanz onu da naip tayin ederdiniz, ama o aldrmad, hele git de bakalm, dedi," diyordu. Allah sizi inandrsn ivisi km Anadolu'nun. dare yok desem mbalaa olmaz, halk sefalet iinde, sahipsiz, rvet vermeden tek bir kd imzalatmak mmkn deil. Yol boyu cenazeye rastlyor insan, hastalklar, salgnlar, alk... Hep sylerim, din olmad m hibir ey olmaz, eriatn hkm okunmuyor artk, koskoca Anadolu'yu getim geldim, yol boyu bir nur grmedim. eyh Efendi bunlar sessizce dinliyordu, zaten bildii gereklerdi bunlar, Anadolu'dan her gelen bunlar anlatyordu. - Sana sylediim Sinop'taki keii grdn m, diye sordu. Hasan Efendi'nin yz gld. - Grdm eyhim, bir dan bandaki manastrda tek bana oturuyordu... Allah hak dininde can vermeyi nasp etsin gvura, gvur mavur ama Mslman'dan dirayetli... Ya nz az biraz kafadan atlak bence... Manastrn bahesine bir mezar kazm, kendi mezarym, mezarnn babnda yayor... Ben oradayken vali paa ma-iyetiyle ziyaetine geldi, ok severmi gvuru... Kei, aann ziyaretinden pek memnun oldu... Ayrlrlarken paaya kazd mezar gsterdi, kelimesi kelimesine aklmda syledikleri... Hasan Efendi durup, keiin sylediklerini aklnda toparlayp eyhine tekrar etti: 436 - Dedi ki paaya: "Dnyann en bahtiyar mahluklarndan beriyim," dedi, "nk Allah ne kadar mr ver-mise onu kanaatli insanlara mahsus bir gnl rahatlyla byle cennet gibi gzel, yksek ormanl bir yerde geireceim. lnce de, her gn gre gre senelerden beri bir yatak gibi varlna altm u mezara gmleceim. Sen byk bir vali, paa olduundan, ne kadar uza-sa gene de pek ksa olan mrn bin bir dadaa iinde geirecek, nerede leceini, nerede gmleceini bilmeyeceksin. Seni vilayete vali, beni de manastra kei yapan Allah hangimize daha byk bir ltuf ihsan etmi, var artk sen dn." Vali paaya aynen byle dedi. eyh ban sallad. - yi bir Hristiyan'dr o... Bana bir ey gnderdi mi? - Bir mektup yazm, onu verdi. eyh Efendi, mektubu ald, sonra okumak iin yanna koydu. Hasan Efendi, gelir gelmez renip cann skan, Mehpare Hamm'la Hikmet Bey'in grmelerine ait bir ey syleyip sylememeyi aklndan geirirken, ikisi birden Sayfa 176

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak susup kapya baktlar, bir gelen olduunu sezmilerdi. eyh Efendi gelenin kim olduunu da tahmin ettiinden yerinde huzursuzca kprdand. eri giren Rukiye'nin arafn atn gren Hasan Efendi telala ayaa kalkp, eyhinden izin isteyerek kt. - Buyrun, dedi eyh Efendi, yle oturun ltfen. Rukiye, eyh'in gsterdii yere, hemen yan, bandaki mindere oturdu. Bir zaman sessizce nne bakarak bekledikten sonra hemen hemen her zaman, yapt gibi, derin bir soluk alp tad arl karsndakinin zihnine ykleyip kendisini zgrletiren keskinliiyle konuyu kasaca aklayverdi: - Ben evleniyorum. Bu ksa cmlenin syleni biiminde, bir babadan izin istemek iin yaplan bir aklama olmad, sadece durumun bildirilmesi iin sylendii anlalyordu. eyh Efendi, kznn sesindeki gerginlii fark etmemi gibi davrand. - Allah mesut bahtiyar etsin... yi bir gen. Rukiye, nce 'iyi bir gencin' kim olduunu kavrayamad, sonra bunun Tevfik Bey olduunu anlaynca, Mih-riah Sultan'm tebessmn hatrlatan bir biimde glmsedi. - Ha evet... Her eyden haberdar olduunuzu, her eyi bildiinizi unutmuum. eyh Efendi kzna, ayplar gibi bakt ama buna bir cevap vermedi, sadece Rukiye'y i artan bir soru sordu: - Huzuru bulacak msn bu evlilikte? Rukiye, bu artlarda sorulacak sorunun 'mesut musun' olduunu kestirebiliyordu ama babas ona huzurlu olup olmadn soruyordu. - Niye byle sordunuz? - Huzura ihtiyacn olduunu dnyorum, huzursuz, sabrsz bir tabiatn var. Herkes saadetini baka baka mecralarda bulur kzm, insan vardr saadeti fkede, kavgada bulur, insan vardr saadeti heyecanda bulur, insan vardr saadeti sevgide, akta bulur... Zannm-ca sen saadeti huzurda bulacaksn, mesut olman iin nce huzurlu olman lzum ediyor... Eer itikadn olsayd, bu huzura imanda, ibadette bulabilirdin ama itikadnn zayf olduunu biliyorum, kader sana, huzuru Rabbmz-da deil de kullarda, zavall beerde arama zulmn reva grm... Saadet senin iin huzurun ardnda sakl... Dualarmda, sana huzur vermesi iin Rabbma hep yakar iyorum. Rkiye, babasnn szlerinden ok, sesindeki o dokunakl rikkatten etkilendi, ban nne edi. eyh Efendi devam etti: - Bunu itiraf etmek ok g ama kanaatimce senin huzursuzluunun msebbiplerinden biri de benim... Hayatta her hatann bir bedeli var Rukiye ama bazen o be438 deli hatay yapan deil de bir bakas dyor... Hatay ben yaptm, bedeli sen dyorsun. eyh Efendi kederle glmsedi. - Vaka bu bedel bana da payma den strab getiriyor tabiatyla, ama buna araclk etmek sana dt... Saadeti bulamayan bir babayla bir annenin evlad da saadeti bulmakta glk ekiyor. Saadete giden yolu bir ocua ebeveyni gsterir nce, o yolu sana biz gstereme-diysek, sen onu nerden nasl bulacaksn... O vakit, saadetin olmadn bile dnebilirsin ki, bu da baka bir hata olur... Sen huzuru bulursan, saadeti de bulacaksn. Rukiye, zorlukla, - Ben bir ey aramyorum, dedi. - Hepimiz aryoruz kzm, bazlarmz buluyor, bazlarmz bulamyor... Aramadn sylemek, bulmaktan umudunu kesenlere yakr... Bir izdivacn arifesinde bunu sylememelisin ocuum, aryorsun, Allah'n izniyle bulacaksn. Bir saygszlktan ziyade patavatsz bir yaknlkla soruverdi Rukiye: - Siz ne aryorsunuz? Bunu, eyh Efendi'ye kzndan baka hi kimse soramazd ve kzndan baka hi kimse bu soruya bir cevap alamazd. - Ben de huzuru aryorum. - Bana yardmc olacan sylediiniz itikada siz sahipsiniz, nasl oldu da o itikat size huzuru salamad? eyh tespihini farkna varmadan biraz daha hzl ekmeye balad. - tikadm bana niye huzur salamad?.. Eer itikadm olmasayd, huzuru arayacak kuvveti bile kendimde bulamazdm... Rabbm bana huzuru ve aydrn gsterdi ama bir vakit geldi ben karanl da merak ettim, orada neyin sakl olduuna bakmak istedim... Bir aydnlkta yrrken dnp de karanla bakarsan, o gnah ilersen, o karanlktan bir glge senin aydnlna ve huzuruna akseder... mrn boyu o glgeden kurtulmaya, aydnSayfa 177

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 439 l ve huzuru yeniden bulmaya urarsn ki, bu, tahmininden de zordur. Rukiye, babasnn ne kadar ac ektiini ancak bunlar duyduunda anlad. Bu sylediklerini kendisinden baka kimseye sylemeyeceini, kendisine inanlmaz bir ayrcalk balandn hissetti. Bunu hissetmek, iindeki son dmleri de zd sanki, eyh Yusuf Efen-di'nin kz olmak, onun tarafndan sevildiini bilmek, onu, gerekten de huzura kavuturabiliyordu. Yumuack, munis bir sesle konutu: - Bu izdivac mnasip buluyor musunuz efendim, msaade ediyor musunuz? eyh Efendi kznn yzne bakt. - Allah mesut etsin kzm, hayr duam seninle. Rukiye kalkmak iin elini nne dayayp, "Ben msaadenizle gideyim," derken birden alamaya balad; hkra hkra, ocukluundan beri hi alamad gibi katlrcasna alyordu; kendini tutmaya alyor ama baaramyordu, sanki alamadan geitirdii birok olayn iinde brakt dmler zlm, imdi ortada grnr hibir neden olmad halde hayatndaki btn olaylara alamaya balamt. Alarken, bir yandan da, "Affedersiniz, affedersiniz..." diye mrldanyordu. eyh Efendi oturduu yerden usulca kznn salarn okayarak bir sz sylemeden, istedii kadar alamasna izm vermiti. kisinin de ne kadar olduunu bilmedikleri uzunca bir zaman alad, sonra gzlerini sildi; imi gzleri ve kzarm yznde tuhaf duran alayclyla soru verdi: - Sizce byle huzuru bulabiliyor muyum? - Bulabiliyor musun? Rukiye ciddilemiti. - Galiba buluyorum. Sonra yeniden glmt. - Ama birka kere daha byle huzur bulursam o huzuru yaayacak hal kalmayacak bende. eyh Efendi de glmsemiti. - Kalr kzm, kalr. 440 - Msaade ederseniz, mstakbel zevcimi de dnden nce buraya getirmek, elinizi ptrmek istiyorum. - Tabii, kzm, bahtiyar olurum. Rukiye, omdan, hi bilmedii bir duyguyla, kendisine, hayatna, geleceine byk bir gven duyarak, btn ocukluu boyunca ektii isimsiz tedirginliklerinden, sebepsiz gerginliklerinden kurtulmu, babasnn, huzur dedii o gnl rahatlna kavumu olarak ayrld. Sanki hibir eyi atmaya kyamayan cimri birinin, ne ie yaradn, ne iin saklandn artk hi kimsenin bilmedii birok vr zvrla dolu odas boaltlm, gereksiz btn birikintiler atlmt; bu temizliin geride brakt ferahla Rukiye bile ayordu. eyh Efendi ise, bilmedii ya da kendine bile itiraf edemedii bir sebepten tr btn ocuklar arasnda en ok sevdii kzna artk kavutuunu, kznn kendisini balayp babala kabul ettiini hissediyor, onun zeksndan, tekke evrelerinde hrmetsizlik olarak kabul edilecek de olsa ak szllnden, drstlnden ve isyankr ruhundan gizli gizli gurur duyuyor, usul bir sesle onun huzuru ve mutluluu iin dua ediyordu. Rukiye'nin gidiinden sonra Hasan Efendi'yi ararak onu artan sevinli bir sesle talimatlar verdi; gen kza Boaz'da bir yal kiralanacak, bir maa balanacak, btn stanbul'a, zellikle de damadn ailesiyle Mihri-ah Sultan'a, annesi lanetle anlan bu gen kzn sahipsiz olmad, kimseye muhta bulunmad gsterilecekti. Bir kz evlilie hazrlanan eyh, baka bir kznn ise ayrla hazrlandn bilmiyordu. Kader, bu adama hibir sevinci tam olarak yaatmamaya kararl gibiydi. Ahmet Samim Bey'in vurulduu akam, Gztepe'deki kkn bahesinde iki kardein arasnda sert bir tartma kmt. Ragp Bey, ok fkeliydi. - Bu nedir aabey, diye neredeyse baryor, sesi kkn verandasnda oturan kadnlara kadar ulayordu. 441 - Hrriyet iin, bu imparatorluun bekas iin adam ldrlmesine kar kmadm, bizzat kendim insanlar ldrdm, bir tek gn yaptmn doruluundan phe etmedim, ama bizim sokaklarda vurduumuz adamlar komitaclara silah ve para buluyorlard, imparatorluun dmanydlar. Bu adam niye vurdurdunuz? Bu Abdlkadir itini kendi insanlarmzn peine niye takyorsunuz? Bu adam Bulgar'a silah m satt, Yunan'a para m verdi? Kendi insanlarmz ldreceksek, biz niye hrriyet iin mcadele ettik? Gn gelecek, bu lkenin btn insanlar bize dman olacak, bunu gremiyor musunuz? Askerlik deil bu, kendi payitahtmzda komitaclk yapmak, kime kar, kendi insanlarmza kar. Sayfa 178

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak Cevat Bey, kardeinin szlerini sabrla dinliyordu. - Ragp, dedi, lzumsuz yere sinirleniyorsun. Sen o adamn yazlarn okumadn, neler yazdn bilmiyorsun, tekilat iin demediini komad, yle eyler yazd ki hakkmzda, kpein nne atsan yemez. ttihatlar tenkit etmek ne manaya geliyor bir dnsene. Bu adam eriatlarn ekmeine ya sryordu, o bize saldrdka mrteciler zil takp oynayacakt. Eer herkes cemiyeti byle tenkit etmeye balarsa bunun sonu ne olur, irtica canlanr, yeniden eski gnlere mi dnelim, yeniden istibdat m gelsin, mrteciler bu gzelim lkeyi cehenneme mi evirsin? - Ben o adamn eski Padiah iin yazm olduu yazlar grdm, onun irticayla alakas yoktu. Bizim de yazarlarmz var, braksaydmz onlar ona cevap verseydi. Ben bunun iin asker olmadm, ben kendi payitahtmda kendi insanm ldrmek iin asker olmadm, bizi cephelerde, vatan uruna savamak iin yetitirdiler, imdi herkes bize eli kanl katil diye bakyor... Evet, ben de bir katilim, ben de adam vurdum ama ben yaz yazd diye ldrmedim kimseyi, ldrmem de, silahla ii olmayana silah ekmem ben, silahsz adamlar ldrmeye baladn m askerlii de ldrrsn, siz askerliin erefini hi dnmyorsunuz . 442 Cevat Bey btn sabrna ramen sinirlenmeye balad: - Ragp, nn ardn dnmeden konuuyorsun. Aklnn ermedii iler hakknda fikir yrtyorsun, sen bir memleketi idare etmeyi kolay m belledin, dman sadece cephede mi, nice sinsi dmann aramza szdn, bizi yok etmenin hesabn yaptn grmyor musun? ttihatlar bugn sahneden ekilse ne olur, sylesene bana, eski halifenin yeniden stanbul'a dnmesini, o korkun gnlerin geri gelmesini bizden baka kim engelleyebilir? Bu sylediklerin benim tandm Ragp'n szlerine hi benzemiyor. Ragp Bey, hafife yerinden doruldu. - Ne demek istiyorsunuz aabey? Bana da m hain diyeceksiniz? - Hayr, bu aklmdan gemez. - Ya nedir sylediiniz? - stanbul seni yumuatt. Ragp Bey, kpkrmz oldu, hiddetten beyninin uyutuunu hissetti, aabeyinin ne sylemek istediini anlam ama verecek bir cevap bulamamt. Dilerini skarak, - yle mi, diyebildi yalnzca. - yle, dedi Cevat Bey. Kendini topla biraz, yaadn hayat lzumu kadar aydnlk dnmeni engelliyor. Bir-iki cmle daha konusalar iki kardein aras mr boyu dzelmeyecek biimde bozulacak, belki orada, o meyve kokulu yaz bahesinde daha korkun olaylar yaanacakt ama o srada annelerinin kuru sesini duydular, belli ki batan beri oullarn dinliyordu: - Cevat, yatn artk, grltden ocuk uyanacak... Ragp, sen de gel, yarn erken kalkacaksn. ki karde, iki kk ocuk gibi yerlerinden kalkp ieri yrdler. Ragp Bey, odasna fkeyle girip ceketini kardnda karsnn, pencerenin kenarnda oturduunu grd; belli ki btn konumalar dinlemiti. - Yatmadnz m, dedi Ragp Bey. - Hayr, sizi bekledim, konumamz iktiza ediyor. 443 - Yarn konuuruz, gndz uvala m girdi, bu saatte ne konumas? Karsnn sesi ok souk, neredeyse dmancayd: - imdi konumalyz. - Nedir bu kadar mhim olan mevzu? - Babamn evine gitmek istiyorum. - Olur, sizi brs gn gtrrm. - Hayr anlamadnz, temelli olarak babamn evine dnmek istiyorum, nikhnzdan kmak istiyorum ve bir daha sizi grmek istemiyorum. Ragp Bey, elinde tuttuu ceketi kaldrp yere frlatacakken kendine hkim oldu, bir koltua oturdu. - Bu nereden kt imdi? - Hibir yerden kmad. Artk sizinle yaamak istemiyorum. - Delirdiniz mi siz, ben bunu eyh Efendi'ye nasl yaparm, Efendi Hazretleri'nin kzn nasl brakrm? - Evvela siz beni brakmyorsunuz ben sizi brakyorum, saniyen bunun eyh Efendi'yle bir alakas yok, bahis konusu olan bizim hayatmzdr. - Hatice Hanm, bu nasl mmkn olur, ne der insanlar, eyh Efendi ne dnr? - Siz adam ldrdnzde, baka kadnlarn koynuna girdiinizde, boynunuza kadar gnaha battnzda ne dndyse onu dnr. Sayfa 179

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Aznzdan kan kulanz iitmiyor sizin, babanzdan bahsediyoruz. - Kimden bahsettiimi ok iyi biliyorum, azmdan kan da kulam duyuyor. Ragp Bey, iini ekti. - Nasl arzu ederseniz. Ama msaade ederseniz nce gidip bir eyh Efendi ile konuaym. - eyh Efendi ile beni tekkeye gtrdnzde konuursunuz... Yarn sabah gitmek istiyorum. Siz gtrmezseniz ocuu alr kendim giderim. Ragp Bey, karsnn kararl olduunu ve fikrini deitirmeyeceini anlad. eyh Efendi'ye kar mahcup olacan dnmese bu karardan inanlmaz bir sevin 444 duyacakt; nefret dolu bir ilikiden kurtulmak, ayn zamanda Dilara Hanm ile daha rahat, vicdan azaplarna dmeden, iki gnde bir kke gitmek zorunda kalmadan, zgrce yaamak anlamna da geliyordu. Kars btn gece kucanda bebekle pencerenin yanndaki koltukta oturdu. Ragp Bey elbiseleriyle uzand yatakta, kh eyh Efendi'ye syleyeceklerini dnerek, kh Dilara Hanm ile yeni bir hayat kurmay hayal ederek sk sk kesilen bir uyku uyudu. Ertesi sabah annesinin soran baklar altnda, kahvalt etmeden, kimseye de bir aklama yapmadan kkten ayrldlar, Hatice Hanm bir kere bile arkasn dnp de bakmad, tekkeye kadar bir kelime bile konumadlar. Tekkeye varnca karsn hareme yollayp doru eyh Efendi'nin yanna gitti. Ragp Bey'i o saatte tekkede gren Yusuf Efendi kt bir haber alacan anlad. - Ho geldiniz, dedi, hayrdr? - Pek hayr yok Efendi Hazretleri geliimde. eyh devam etmesini bekledi. - Tam nasl syleyeceimi bilemiyorum. - Olduu gibi syleyin, en kolay budur. - Hatice Hanm nikhmdan kmak istiyor, artk burada yaayacakm. - Yaaa... - Evet efendim. eyh Efendi sakaln svazlad. - Siz ne diyorsunuz bu ie? - eyh Hazretleri, ben sizin kerimenizi nasl brakabilirim, sizin yznze nasl bakarm ama ben bir trl ikna edemedim, siz acaba kendisiyle grr msnz? eyh Efendi, Ragp Bey'in kolundan tuttu. - Gelin baheye kalm. Birlikte baheye kp her zaman yaptklar gibi gl fidanlarnn arasnda dolamaya baladlar. eyh birden konutu: 445 - En iyisi bunu byle brakmak. Ben Hatice'yi tanrm, o bu karar verdiyse bir daha dnmez... Aslnda, belki de bu batan hatayd. Ragp Bey, eyh Efendi'nin sesinde bir sitem duymay bekliyordu ama sitem yoktu, sadece fikrini sylyordu. - Peki, ellem ne der? - Ellemden bize ne, ellem hatrna evlilik olur mu? Bakasn kandrsanz kendinizi kandramazsnz... Yol yaknken dnmek en iyisi, Hatice doru karar vermi bence. Ragp Bey iini ekti. eyh dosta kolunu tuttu. - Bakn, eer benimle alakal bir endieniz varsa hi olmasn, ben sizi tandmda damadm deildiniz, ben sizi dost bildim, o zaman nasl dost bildiysem imdi de yle dost biliyorum... Bu ite sizin bir gnahnz yok, Hatice'nin de yok... Gnl ileri Ragp Bey hi zora gelmez... Biz gnah, bakalarnn bulduu yerlerde aramayz, bizim iin gnah Yaradan'n yarattna, bu arada kendine ktlk etmektir... Kzma bir gn bile kt davranmadnz, hrmette kusur etmediinizi biliyorum, bu bana yeter, te yan, sadece sizi alakadar eder. Bence skmayn iinizi, gensiniz. Kendinize daha uygun bir hayat srn. Azap ekmenizi gerektiren bir vaziyet yok, emin olun. Ragp Bey, eyh Efendi'nin Dilara Hamm'dan haberdar olduunu, buna ramen kendisine bylesine dosta ve anlayl davrandn biliyor, bu davran karsnda daha ok ezilip utanyordu. - Size layk bir damat olamadm eyhim, dedi. Beni baladnz, yce gnlnzde bir kzgnla, husumete yer olmadn biliyorum ama ben kendimi balamyorum. - Ragp Bey, bo yere kendinizi zyorsunuz, balanacak bir vaziyet deil ki bu, herkesin bana gelir, bir mr insann yaknlk duymad biriyle geirmesi de gnahtr, kadere hkmetmek elde deil, alnnza byle 446 Sayfa 180

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak yazldysa byle yaayacaksnz... Gidin, kendinize mnasip bir hayat kurun. Ragp Bey, eilip eyh Efendi'nin elini pt. - Duanz benden esirgemeyin, dedi, sizin iyiliklerinizi deyemem ama ne zaman, nerede, nasl olursa tek bir emriniz yeter, iki elim kanda olsa gelirim. - Biliyorum, dedi eyh Efendi, sizi tanrm... Bir eye ihtiyacnz olursa siz de hi ekinmeyin, bir haber saln. Ragp Bey tekkeden ktnda, gne iyice ykselmi, scak basmt. Hali'in stnde mavimsi bir buu dolayor, gl kokusu tuzlu deniz kokusuna karyordu. eyh Efendi'yle konumas iini rahatlatm, srtndan bir yk kalkmt. Dilara Hanm'n bu haberi nasl karlayacan, bundan sonra nasl yaayacaklarn dnyordu. Nihayet sevdii kadnla hibir sorun olmadan birlikte olabilecek, belki de ilk kez sevdii biriyle bir hayat kurabilecekti. Bir arabaya binip sigara yakt, arabacya Nianta'ndaki konan adresini sylerken sesinde yanklanan sevinci kendisi bile duyabiliyordu. Yol boyu byk bir sabrszlkla biraz daha hzl gitmesi iin arabacy sktrd, bir an nce konaa varmak, Dilara Hanm'a olanlar haber vermek, bu sevinci birlikte kutlamak, ona sarlmak istiyordu. Aralarnda hibir glge, hibir kuku, hibir vicdan azab, hibir yalan olmayacakt; o eksik cmleyi yarattn dnd evlilii sonunda bitmi, cmleyi tamamlamak iin ikisine de bir frsat kmt. Dilara Hanm' salonda sabah kahvesini ierken buldu. Ragp Bey'i grnce o gzel yz sevinle mt. - Ho geldiniz, nereden ktnz bu vakitte? Ragp Bey Dilara Hanm'a sk skya sarlmt. - Ho bulduk, sizi gresim geldi. Dilara Hanm bir adm geri ekilip Ragp Bey'e bakt. - Ne oldu, sizde bir tuhaflk var... Hayrdr? 447 - Hayrdr Dilara Hanm, hayrdr... Bu sabah Hatice Hanm babasnn yanna dnd, benim nikhmdan kmak istediini syledi... eyh Efendi'yle de konutum, beni balad. Dilara Hanm'm yznden dnceli bir ifade geti. - zldm, dedi. Ragp Bey gerekten ard. - zldnz m, neden? - Ama bir evliliin bozulmas daima zcdr, yle deil mi? Ragp Bey, Dilara Hanm'n yzne dikkatle, orada, ancak dikkatle bakarsa grebilecei gizli bir mana, sakl bir fikir varm gibi, gzlerini ksarak bakt: Dilara Ha-mm'da en kk bir sevin belirtisi bile yoktu. O anda, eksik cmlenin asla tamamlanmayacan, o eksik cmlenin kendi hayatn da eksilteceini, acnn hi dinmeyeceini anlad. O eksiklik, ilikilerinin biiminden deil, daha derinden, daha grnmez yerlerden besleniyordu; bunu kederle sezdi. Daha fazla bu konuda bir ey sylemedi, havadan sudan konutu ve kahvesini bitirir bitirmez kaar gibi kt konaktan. Hemen o gn, Harbiye Nezareti'ne bir dileke vererek Makedonya'daki birliklerden birine tayinini istedi. Orada uzun ve ssz k gecelerinde yaayaca yalnzl ve acy biliyor, o sonsuz kederi daha imdiden hissediyordu ama burada, Dilara Hanm'n, yaad ehirde daha fazla kalamaz, bakt her yerde hayatn karartan o eksik cmlenin izlerini grmeye tahamml edemezdi. Bir yaray iyi etmenin tek bir yolunu biliyordu, cephelerde onu renmiti, stne ate bastrp yaray dalamak. lk anda ok byk bir strap verse de yarann ilemesini, vcuda iyice nfuz etmesini, bedenini sakatlamasn nlemenin tek yolu buydu. Kararn vermi, kendini dalamt; bundan sonras, haykrmamak iin dilerini skp acnn gemesini beklemekten ibaretti. Bir hafta sonra, hi kimseye veda etmeden, yalnzca annesinin elini perek istanbul'dan ayrld. 448 nsansz steplerden, unutulmu kylerden geen trenin tekerlek seslerini dinleyerek birliine giderken, bir yaray dalamann acsnn tahmininden de byk olduunu anlyor, zamann bir an nce gemesi ve unutmasna yardmc olmas iin bilmedii bir kudrete yalvaryor-du. syan Gnlerinde Ak 449/29 XXIII Eyll, berrak bir su gibi akan kristal klaryla, btn duygular olgunlatnp Sayfa 181

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak btn i hesaplamalar kes-kinletirerek gelmi, ehir, gergin bir havailikle geen yazn ardndan kendi iine, bu olaanst mevsimin, neesini henz kaybetmemi hznne kapanmaya hazrlanmt. Hikmet Bey, sebebini anlayamad ani bir hevesle yeniden piyano almaya balam, gnlerini ^iyanonun banda, lgnca bir istekle alarak geirir olmutu; alarken hibir ey dnmyor, her eyi unutuyo", sanki dank duygularnn bu unutu iinden szlmesini, her birinin, fildii seslerle kristal klardan oluan bir imbikten geerek iine yerlemesini bekliyordu. lk gnlerde, parmaklar, bir gerei saklamaya alan hainler gibi onun isteklerine cevap vermekte zorlanmlar, notalar bazen gerektiinden zayf, bazen gerektiinden kuvvetli basmlar, mezrleri karmlar, seslerin tatl tnsn acemi atlamalarla bozmulard, sonra ses, klar gibi akmaya balamt. Piyano almaya sadece Dilevser'le konumak ve Hediye ile sevimek iin ara veriyor, bu sevimelerle konumalarn ruhunda brakt izler piyanoya, ald mzie yansyordu. Mehpare Hanm ile yaad ve izlerini hep tad o olaanst akn ifadesi haline gelmi olan piyanoya Mehpare Hanm'dan ayrldktan sonra ilk kez geri dnmesi, buna yeniden cesaret edebilmesi, birok deiikli450 in ve bir bitile bir balangcn iareti gibi gzkyordu ona. Bazen Dilevser konumalarndan sonra gitmeyip kalyor, bir keye oturarak onun piyano aln dinliyordu. Hediye ise gece gndz, her dakika durduu ktphanenin kapsnda, ierde alan piyanonun sesinden efendisinin ruh halini anlamaya urayor, kederli paralar aldnda onun da kederi artyor, cokulu paralara getiinde ise ii szlyordu. Rukiye'nin dnnde, babalk grevi ona dmt. Mehpare Hanm davet edilmesine ramen, davetin soukluunu ve durumun zorluunu dnerek rahatszln bahane edip gelmemi, dnden nce Rukiye'nin kendisini grmeye gelmesini istemiti ama kz gitmemiti. eyh Efendi'nin varl ise, kendisi gelmemesine ramen hep hissedilmi, gen gelinle damat iin bir haftada hazrlatlan yaldan o yalda alacak olan yardmclarn dnn btn hazrlklarn srtlanmalarna, eitli tekkelerden, zaviyelerden, ulemadan, hatta saraydan geline gnderilen hediyelere kadar her yerde onun izine rastlanmt. Geri, Mihriah Sultan'la Tevfik Bcy'in ailesinin de arl bykt ama eyh Efendi'nin kutsal bir ahenk kazanm gc yannda onlarn varl epeyce snk kalyordu. Mihriah Sultan, yalnn bahesinde, yllarca hatr-l.nacak bir dn hazrlatm, hibir eyi eksik brakmam, hatta o dar zamanda Paris'ten bir gelinlik getirtmeyi bile baarmt. Btn bu grkeme ramen, aclar henz taze olan lmlerin mahzun glgesi dne de vurmu, dn alld kadar neeli olamamt. Rukiye, dnnn bu gizli krklna aldrmam, belki de fark etmemiti; onun fark ettii, ocukluundan beri bekledii sevgiyle ve gvenle sarlm olduuydu; eyh Efendi'nin, kocasnn, Mihriah Sultan'n, Hikmet Bey'in, dn iin Fransa'dan gelen kardei Nizam'n, bu insanlarn her birinin kendisini sevdiini hissediyor, bu sevgiyi kaybce451 ceine dair bir phe tamyordu. eyh Efendi'nin szn ettii huzurun ne olduunu imdi kavryordu. Tek krkl, hi kimseye, hatta kendine bile syleyemese de, Mehpare Hanm'n dnde olmamas, daha dorusu dnnde olamayacak bir anne haline gelmi bulunma-syd. Hikmet Bey, Rukiye'nin memnun olabilmesi iin o akam elinden geleni yapm, btn davetlilerle ilgilenmi, kz gelin olan bir babann duygularn da tatm, hayatnda bir dnemeci daha dnmekte olduunu, genliinden ve genliin serazatlndan biraz daha uzaklatn, hayatn biraz daha arlatn fark etmiti. Bunu, dnden bir gn nce konanda Nizam'la uzun bir aradan sonra yeniden karlatklarnda da hissetmiti. Nizam ieri girdiinde, huzursuz bir halde yerinden kalkarak, artk gen bir delikanl olan oluna doru yrm, orada grecei ifadenin ne olacandan tasalanarak olunun yzne bakmt. Olu, sanki hayatnda keder nedir bilmeyen ve bilmeyecek bir insan gibi neeyle glmseyerek elini uzatp, "Bonjour papa," demiti. Onun yzndeki aydnl ve sevgiyi grnce, olunun elini skmak yerine ona sarlm, kendine ekip sk skya gsne bastrmt. Bu tr sevgi gsterilerine alk olmayan Nizam, kendisini biraz acemice babasnn kollarna brakm ama bu kucaklamann da bir an nce bitmesini istemiti. Sayfa 182

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak - Kocaman olmusun, demiti Hikmet Bey. Bunu sylerken, kendi babasnn sesine ok benzeyen bir sesle neredeyse ayn tonda konutuunu hissetmiti. Birlikte yemek yemiler, havadan sudan konumular, Nizam, bin bir trl elenceli hikyeyle, akayla Paris'i anlatmt babasna. Hikmet Bey, olunu dinlerken, onu hep seveceini ama onunla hibir zaman derin bir iliki kuramayacan, iki ayr an, iki ayr yzyln insan olduklarn buruk bir ekilde kavramt. Byk kavgalar etmeyecekler, gr ayrlklarna dmeyecekler, birbirlerini yalnzca baba oul gibi sevecek452 lerdi; iz brakan bir dostluklar ya da dmanlklar olmayacakt. Nizam da zaten, dnden hemen sonra annesinin btn srarlarna ramen stanbul'da kalmayp Mihri-ah Sultan'la birlikte Paris'e dnmt. O dn gecesi Hikmet Bey, belki bir kz evlendiren baba durumuna geldiini fark etmekten, belki olunun kocaman bir delikanl olduunu grp zamann akn kavramaktan, etkilenip bir baka tuhaf olay daha yaad. Bir ara bir ey sylemek iin ban kaldrp annesine baktnda, Mihriah Sultan'n yznde daha bir an nce bile var olmayan bir eyi, yalanmakta olan kadnlarn yzne aniden yerleiveren o tuhaf, tarif edilemez, yaz gnleri denizin stnde beliren ince ve effaf buuya benzer buuyu grmt. Deien hibir ey yoktu, btn hatlar, btn gzellii yerli yerindeydi ama sanki kaslan izgilerini tamakta zorlandklarn, yz ifade-sindeki anlalmaz bir kaymayla ortaya koyu vermilerdi. Bu yalanma duygusunu neyin yarattn anlayabilmek iin gzlerini dikip annesinin yzndeki btn izgileri teker teker incelemeye koyulmu, hibirinde bir an ncekinden daha farkl bir ey grememiti ama btnnde o yallk glgesi vard, Mihriah Sultan kendisine byle dikkatle bakan olunun birden sarardn fark edince, sinirli bir telala, "yi misin?" diye sormutu. - Niye sordunuz, iyiyim... - Sarardn sanki birden... Hikmet Bey, telala, annesi dndklerini anlaya-cakm korkusuyla, - iyiyim iyiyim, bir an bam dnd, dedi. Mihriah Sultan, oluna dikkatle baktktan sonra iinde eitli anlamlar barndrabilen o muhteem tebes-smyle ama zgn bir sesle konutu: - Yalanyorum deil mi? - Hayr, bunu da nerden kartyorsunuz? Mihriah Sultan, bu konuda avutulmann kendisini daha da zeceini biliyordu, iini ekti. 453 Hediye, Dilevser'e olan ilgisini biliyor ama Dilevser onun Hediye ile yaadklarn, en azndan grnrde bilmiyordu. Bu ak bir hakszlkt ama Hediye bu hakszla hi sesini karmadan katlanyor, Hikmet Bey ise bunun bir hakszlk olduunu pek fark edemiyordu. Uzun sevimelerle dolu gecelerde Hediye, ald btn zevke ramen, gnah dolu oyunlar arasnda kendi kk gnah nn, sevimeden sonra, hissettirmekten korkarak Hikmet Bey'e sokulaca ve onun kendisine ksack bir sre iin bile olsa sevgiyle sarlaca n bekliyordu; o an geldiinde, yumuaka sokuluyor, bedenini yaslyor, o nn btn tadn kanyordu. Kimse ona fikrini sormuyordu ama eer bir soran olsayd, o kk anlar karlnda, sevdii erkein gn boyu bir baka kadna sevgiyle yaklamasna tahamml edebileceini sylerdi. Bu n, bir kaamak gibi, Hikmet Bey'den bile gizli yaamaktan gocunmuyordu; o n ele geirebilmek iin her eyi yapmaya, hayatn bir duvara dayana-ak, ece-yi bekleyerek geirmeye, gndzleri yok farz ecl'lneye, btn kk halk tarafndan acnacak biri gibi grJme-ye razyd. Ama Hikmet Bey gibi o da bunun uzun sremeyeceini hissediyordu, o kk n onun elinden alacaklar, alnm bir hayattan kendine kalan da ona brakmayacaklard . Btn tecrbesizliine, hayat acemiliine ramen hi kimsenin, btn hayatn byk akla geirmi olanlarn bile, bir gn sevdiklerini kaybettiklerinde, kendisinin o n kaybettiinde hissedecei acy hissedemeye-ceklerini de seziyordu. Baz gnler, o an uzuyordu, Hikmet Bey kendince dncelere dalp Hediye'ye sarlm vaziyette yatyordu; kendisine sarlan erkein aklnn baka yerlerde olduunu anlamasna ramen o gzel ve kk kadn, soluk bile almaktan korkarak, kmldamadan yatyor, sezdirmeden, parmak1 arnn ucuyla, kendisine sarlm olan Hikmet Bey'in koluna usulca dokunuyordu. Byle 456 gecelerin ertesinde, Hediye'nin glmsediine rastlyordu konak halk. Hikmet Bey ile Hediye'nin birbirlerinden habersiz olarak tahmin ettikleri ve korktuklar gibi bu huzurlu ve dengeli hayat bir gece anszn sona erdi. Hikmet Bey'in, Mihriah Sultan'n yall bekledii gibi gizli i Sayfa 183

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak titremeleriyle bekledii, bir gn geleceini bildii telgraf gerekten de geldi. Be kelimelik bir telgraft. "Reit Paa Hazretleri vefat etti." Hikmet Bey, bu telgraf okuyunca yataa km, sonra da sabaha kadar Hediye'ye sarlarak alam, ona uzun uzun babasndan, kendi ocukluundan sz etmiti; Hikmet Bey'in hayatnn en zor gecelerinden biri, Hediye'nin hayatndaki belki de en mutlu ve unutulmaz gece olmutu. Reit Paa, bir sabah her zamanki gibi Padiah'n kald kke gider'cen bir aaca dayanarak durmu ve bir kalp kriziyle, ac ekmeden lmt. Yaz zaman ok scak olduur.rl'm cenazeyi ne stanbul'a gnderebilmiler, ne de yaknlarnn gelmesi iin bekletebilmilerdi ve Reit Paa, Selanik'te, srgn Padiah'n doktoru olarak birka kiinin katld sessiz bir trenle topraa verilmiti. Babasna gerektii gibi bir cenaze treni yaplabilse ya da cenazesi stanbul'da olunun bulunduu ehirde topraa verilse belki Hikmet Bey'in acs bu kadar L-yk olmayacak, babasnn yalnz ve saJipsiz kald duygusuyla bu kadar yaralanmayacak ve kendisini de bu kadar yalnz ve aresiz hissetmeyecekti ama babasnn cenazesine bile yetiememi olmas onun iinde derin bir ac olarak kald. Aklnda hep babasnn alelacele Selanik'e giderken yazd mektup vard; ona g veren, o unutulmaz mektup. Kendisi ise babasna gerek duygularn ve dncelerini hi sylememiti; Reit Paa hep olu tarafndan biraz kmsendiini dnerek yaamt. 457 Hikmet Bey, daha sonra Osman'a, "Ona bir kahraman olduunu sylemek isterdim," demiti, "ben ok kahraman grdm hayatmda, hakiki kahramanlar, hayatlarm ortaya koyan insanlar ama hepsi kazanmas gerektiine ve kazanacana inandklar davalar iin gsterdiler cesaretlerini, benim babam ise kaybetmi olan ve kazanma ihtimali asla bulunmayan biri iin vazgeti mrnn son demlerinden. Ben bundan daha byk bir kahramanlk grmediimi ona syleyemedim, kaybedenin yannda bylesine duran birine duyduum saygdan hi ona sz edemedim." Hayatndaki pimanlklara bu syleyemedii szler de eklenmiti ve gnlerce hep babasn ve onun Selanik'teki ssz ve yalnz mezarn dnmt. Btn mantkszlnn farknda olmasna ramen geceleri babasnn yalnz bana orada d duygusundan hi kurtulamad. Babasyla aralarnda birok tartma, tatsz izler brakan konuma gemesine ramen onu hep yznde muzip, ocuka bir ifadeyle hatrlyordu. Sanki babasn deil de ocuunu hatrlar gibi tuhaf bir duyguyla. Kendi iradesiyle, bilinli bir kararla deil igdle-riyle, bu ac karsnda snmak iin, kendisine byk bir ak ve muhteem bir beden veren Hediye'yi deil, olaanst zeksn paylaan Dilevser'i seti; onunla geirdii zamanlar uzad, onun konumalarnda ve zeksnn stc parlaklnda buldu arad teselliyi; bedeniyle /ihni arasndaki denge bozuldu ve Hediye'yle sevimeleri gittike soumaya balad. Hediye, neyin yaklamakta olduunu herkesten daha ak biimde gryor ve hi yaknmadan ktphanenin kapsnn yanndaki duvara dayanp gnlerini orada bekleyerek geiriyordu. Babasnn lmnden iki hafta sonra Mehpare Ha-rum'dan kendisini davet eden bir mektup ald. Grmek istediini sylyordu. Mehpare Hanm'n sesi, grnts, hatta yazs, her seferinde, onun zerinde ayn etkiyi yapyor, bir anda dnyadaki herkes ve her ey 458 nemsizleiyor, Mehpare Hanm simsiyah bir perdenin nnde, harikulade gzel yznde parlak bir kla tek bana kalyor ve Hikmet Bey ayn heyecan duyuyordu. Mektubu okuduunda, ellerinin heyecandan souduunu fark etti. Odann iinde dolamaya balad, bir biblonun yerini deitiriyor, bir kl tablasn dzeltiyor, pencereden dar bakyor, iindeki alkalanmay yattrabilmek iin urayordu. Bir koltua oturduunda yorulmutu. Heyecan, baz yaz leden sonralarnda stanbul'da grlen saanaklar gibi, hi bitmeyecekmi gibi anszn ve gl bir biimde bastrm, sonra balad gibi hzla, ardnda hibir iz brakmadan yok olmutu; iinde sar bir sknt, her eye kar bir isteksizlik vard. Mehpare Hamm' istemedii zaman baka hibir eyi, baka hibir kimseyi de istemiyordu ama biraz nceki heyecan gibi bu isteksizliin de biraz sonra geeceini, yeniden mektubu almadan nceki haline dneceini biliyordu artk. Yakc arzular aclar, kskanlklar, aalanmalar, defalarca amlan, hi Sayfa 184

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak durmadan yeniden yeniden yaanan anlar, strapl gnler ve gecelerden sonra Mehpare Hamm' hayallerinde tketmiti; lene dek Mehpare Ha-nm'dan bir haber aldnda, onu grdnde, sesini duyduunda bu sarsc heyecan hissedecek ama her defasnda bunun geeceini bilerek, gemesini bekleyecekti. O akamst Mehpare Hanm'a ksa bir mektup yazarak, ilerinin okluu nedeniyle gelemeyeceini, 'bir emri varsa, yapmaya hazr olduunu' bildirdi. Bu mektupla, artk Mehpare Hanm'n hayatndan bir daha dnmemek zere ktn biliyordu; gndermekten vazgemeyi dnmedi de deil ama sonunda, mektubu arabacsna vererek, eski kansna, hayatnn en olaanst akna yollad. Ama o gnden sonra da Mehpare Hanm'la ilgili btn gelimelerden, onun Fransz Elilii'nden bir diplomatla iliki kurduundan, 459 Konstantin'in arada bir stanbul'a gelip gittiinden haberdar oldu; ak bitse de uzaktan uzaa ilgisi hep srd. Artk her sabah Dilevser'i bekliyor, onunla uzun uzun edebiyattan, kitaplardan, yazarlardan, hayattan konuuyor, kendi gemiini Dilevser'in zeksyla ykamaya, temizlemeye, kalan aclar iyiletirmeye urayor, gen kza ve onun zeksna gittike daha fazla balanyordu. Edebiyat ikisinin arasnda, onlar birbirine balayan canl bir varlk gibiydi, konumalarnn renklenmesine, birbirlerine sylemek istediklerini kitaplarn araclyla sylemelerine, zeklarnn ortaya kmasna, birbirlerini beenmelerine, balanmalarna yardmc oluyordu. Dilevser, ksa ve basit cmleleriyle bazen yle eyler sylyor, Hikmet Bey'in aklna gelmemi yle eyler buluyordu ki, gen kzn karsnda duyduu aknlk ve hayranlk birbirine karyordu; onun sesini duymadan, onu dinlemeden yaayamayacan dnyordu. Geceleri ise, Dilevser'in zeks kadar korkun olan Hediye'nin sevgisiyle ve sessizliiyle karlayor, onun yumuaklnn, aresizliini tayndaki gllnn, kendisine sokulularnn, sevimelerinin gittike hayatna yerletiini, hayatnn neredeyse kopmaz bir paras haline geldiini hissediyordu. Ona, "Hediye, sen benim hayatmdaki tek hakikatsin," diyor ve bunun gerek olduuna inanyordu. Hi kimse onun hayatnda Hediye kadar hakiki ve yakn olmayacak, hi kimse Hikmet Bey'i onun gibi, sevgisinin iinde kendini yok etmeye raz gelecek kadar sevmeyecekti. Bir keresinde Osman'a, "Eer hayatm, krlacak bir eya, bir bardak ya da bir vazo, ne bileyim yle bir ey olsayd eer, bunu tutmas iin Hediye'ye verirdim," demiti, "ondan baka herkes, bir dalgnlk nnda onu bir yerde brakabilir, drebilir, bir ac duyduunda elinden atabilirdi ama o, hibir zaman, hibir artta onu elinden brakmazd." 460 Sanki Tanr Hikmet Bey'e istedii kadn vermi, eytan bunu ikiye blp iki kadn yapmt, hangisinden vazgese artk bir ey eksik kalacakt. Bazen Dilevser'Je evlenip hayatn o parlak zeknn yannda, o zeky eiterek, onu besleyerek, tecrbeleriyle onu olgunlatrarak, onunla konuarak geirmeyi is ,i-yor, bazen de bir lgnlk yapp btn stanbul'u artarak Hediye'yi nikhna almay, onunla yolculuklara A may, bylesine byk bir ak bylesine sessiz tayabi en bu kk kadn sevindirmeyi, onun seviniim grmeyi, onun da hi olmazsa bir kere gvenle, iten bir kahkaha atna ahit olmay istiyordu. O sralarda, bir gn, Dilevser, - Annem sizi bu akam yemee davet etmek istiyor, dedi. O akam komu kke gittiinde, Hikmet Bey, Dilara Hanm' hi grmedii kadar mahzun buldu. Dilev-ser'le her gn konumalarna ramen Dilara Hanm'la uzun zamandr karlamamlard. Gene her zamanki gibi zarif, ekici ama daha az konukan ve alaycyd. Ragp Bey'in gitmesine nce sevinmi, kendini zgrlne, renkli ve oynak hayatna yeniden kavumu gibi hissetmi, Mr sonu olmayacan bildii bir badan kurtulmann ferahln yaamt ama sonra gnler getike, Ragp Bey'in vahi ve katil ruhunu, onun yannda yaad gveni ve korkuyu zlemeye balamt. Ragp Bey'le birlikte olduunda, yeryznde hibir gcn, hi kimsenin kendisine dokunamayacan, bu erkein onu herkese kar koruyacan, lmeyi ve ldrmeyi gze almayan hi kimsenin kendisine bir ktlk etmeyi aklndan geiremeyeceini hissederdi; bu, bir kadnn yaayabilecei gvenin belki de almas mmkn olmayan bir zirvesiydi ve bu gveni, bir katilden, ldrmekten ekinmeyen bir erkekten bakas bir kadna 'bylesine yaatamazd. Bu gveni kendine balayan gcn iddetinden duyduu korku ise, o muhteem gvene inanlmaz bir heyecan katyordu. Bu duygular yaarken, bunla olaan bulmaya balam, her seferinde, ayn Sayfa 185

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak 461 duygular yaayabileceini sanmt, ancak Ragp Bey gittikten bir zaman sonra hayatnda o erkein nasl doldurulmas mmkn olmayan bir boluk braktn hissetmiti. O zaman onu zlemiti. Bir vakit de bu zlemin geici olduu dncesiyle avunmu, eve yeni subaylar davet etmi, baka sevimeler yaam, her erkekle birlikte Ragp Bey'e duyduu zlem oalm, tuhaf bir biimde baka erkeklerin varl Ragp Bey'in onun stndeki etkisini artrmt. Rastlad erkekleri Ragp Bey'le k-yasladka, Ragp Bey'e daha ok balanyordu. Sonunda dayanamayp akac bir slupla Ragp Bey'e bir mektup yazm, "stanbul'dan bu kadar m skldnz, buralara gelmeyi hi mi dnmyorsunuz?" diye sormutu; btn zlemine ramen bir ak mektubu yazmaya eli varmam, kendisine kzmasna ramen bunu becerememiti. Dilara Hanm gnlerce bekledi ama bu mektuba bir cevap gelmedi. Mektup, Makedonya'nn dalarnda, khne posta menzillerinde, dikkatsiz memurlarn ellerinde oradan oraya dolarken kayp m oldu, yoksa Ragp Bey, o akac slubun kendi hayatndaki eksiklii daha da artracana olan inancn pekitirdiinden ve eksik bir hayat yaamaya gururu elvermediinden cevap m yazmad, bunu Dilara Hanm hi bilemedi. Sadece, bir daha ele gemesi mmkn olmayan bir eyi kaybettiini ve uzun zaman rastlad her erkekte, o kaybolan paray arayacan anlad. Biraz, gittike glendiini hissettii Dilevser'le Hikmet Bey arasndaki ban durumunu bizzat grmek istediinden, biraz, gzel bir gece geirip skntsn hafifletmek abasndan, biraz da, gelip giden subaylarn katlklarndan bunalan ruhuna zarif bir erkein davranlarndan bir tazelik salamak arzusundan Hikmet Bey'i yemee davet etmeye karar vermiti. O yemekte, Hikmet Bey'in kendisini gldrmeyi baarmasna, ok zledii kibarln tadn karmasna ramen Dilara Hanm artk uzun bir sre eskisi' kadar 462 neeli olamayacan anlamt. Kzyla Hikmet Bey'in birbirlerine baklarndan, birbirlerinin cmlelerini tamamlama alkan' edinmi olmalarn grmekten, aralarndaki ban fndndan daha manal olduunu sezmiti. Hikmet Bey ise o yemekten, tahmin edilebileceinden fazla etkilenmiti. Dilara Hanm'n zarafeti, kibarl, grgs, incelii, gc, serveti, btn bunlar, Dilev-ser'in sahipsiz bir bulut gibi dolaan zeksna ok kuvvetli bir ereve izmi, garip bir biimde Dilevser'in kadns ekiciliini Hikmet Bey'in gznde daha da artrmt, Dilevser'le evlenebileceini belki de ilk kez o gece o kadar kuvvetli bir biimde dnmt. Eve dndnde, Hediye duvara dayanm kendisini bekliyordu. Dilevserlerin evindeki, mnevver zenginlere zg o etkileyici, inceliklerle szlm grkemden sonra Hediye, o duvann dibinde ylesine yalnz ve aresiz gzkyordu ki, Hikmet Bey'in ii szlad. Onun bir ailesi, bir serveti, bir gemii, hatta bir ismi bile yoktu; hayatn iinde akyla rlplak duruyor, hibir istekte bulunmuyor, hibi $ey umma cesaretini bile gsteremiyordu. Verebilec ii tek eyi, kendini, btn bedeni ve ruhuyla, hi saknmadan, inanlmaz bir cmertlikle veriyor, hayatnda, kendine, snabilecei minicik bir snak bile brakmyor, kendine ait her paray, asla deerinin bilinmeyeceim bilerek sevdii adama hi yaknmadan balyordu. Ragp Bey'in lm karsnda gsterdii cesareti, bu kz, cesaretinin farknda bile olmadan hayat karsnda gsteriyor, Ragp Bey'in Dilara Hanm'a verdii gveni, bir baka biimde Hikmet Bey'e veriyordu. Hikmet Bey, Osman'a daha sonra, "Gven yle tuhaf bir ,;ey ki," demiti, "o duyguya sahip olduunda duyduun rahatlk, gvenin kendisini bile kmsemene neden oluyor." Hediye'yi klarnn ou sndrlm salonda duvara dayanm dururken grdnde Hikmet Bey, Dilt-ra Hanmlarn evinde hissettiklerinden utand, o anda, 463 ksa bir sre iin bile olsa, o kzn aresizliine k oldu, bir baka insann hayatna bir mana katabilmek iin kendi hayatndan vazgemeyi ve Hediye'yle evlenmeyi, biraz nce Dilevser'le evlenmeyi dnd ciddiyetle dnd. O gece sevimediler. Hikmet Bey, sk skya sarld Hediye'ye, ban onun boynuna gmp uykuya dalana kadar ayn cmleyi tekrarlad: - Hediye, sen benim hayatmdaki tek hakikatsin. Hediye, hayatnda en ok istedii eyi, Hikmet Bey'in kendisine byle sevgiyle sarlmasn yaad gece, Hikmet Bey'den ok daha gl olan sezgileriyle, o' korkun son'un yaklatn, sevdii erkei kaybetmek zere Sayfa 186

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak olduunu anlad. Hikmet Bey uyuyana kadar bekledi, sonra usulca onun kollarndan syrld, yatan br yanna geip sesi duyulmasn diye ban yasta gmp, gn aarana kadar alad. Gn aarrken, yast, stndeki slaklk fark edilmesin diye ters evirip giyinerek odasna gitti. Hikmet Bey onun o geceyi ok mutlu geirdiini sand, yle aladn hibir zaman bilmedi. Ertesi sabah, Hikmet Bey o dayanlmaz piyano alma isteiyle uyand. Gnlerce, gnlerce piyano ald. Btn konak, komular, sokaktan geenler, hatta btn ehir, Reit Paazade Hseyin Hikmet Bey'in aclarn, zlemlerini, kederlerini, kararszlklarn, neelerini, mitlerini, hatralarn, hayallerini, sonatlar, sitler, konertolar halinde dinledi; o, stne kapand tulara bazen usulca dokunarak, bazen gl ve fkeli darbelerle vurarak, kendi gereini ve geleceini, kendi ald mziin sesinde arad, kendi duygularnda ve dncelerinde bulamad btn cevaplan fildii tulardan bekledi. Tulara her dokunuunda hayatndan bir eyler ek-silip hayatna bir eyler eklendi; kimse, belki kendisi bile, o piyanoyu alarken neler hissettiini, neler dndn bilemedi, ama o seslerde lm grdler, kaybedii 464 grdler, ihaneti gldler, yalvarmay, kvranmay, cesareti, korkuyu, midi ve mitsizlii grdler, bir insan ve o insann btn hayatn grdler; Hikmet Bey o tuhaf gnlerde kendisini bir sese, bir mzie evirmeyi baard. Eyll sonlarna doru, bitk'n, tkenmi bir halde uyand bir sabah, ktphanede Dilevser'le Balzac'tan konuurlarken, kzn sylediklerini birden yarda kesti: - Dilevser, kabalk addetmezseniz size bir ey sorabilir miyim? - Buyrun. - Benimle evlenir misiniz? Dilevser, ak pencerenin kenarna gitti, darya baktktan sonra dnd. - Evet. Bu ksa konumada syledikleri ikisini de ok artmt, o aknlkla, sanki arada byle bir ey konumamlar gibi yeniden Balzac'tan konumaya, devam ettiler. Onlarn arasnda fark edilmeyecek kadar abuk ve sessiz geen bu konuma, konan iinde byk bir grltyle patlamt. O konaktaki herkes sanki 'benimle evlenir misin' sorusunu bizzat duymutu, heyecanl fsl-damalar, glmeler, dedikodular bir anda yaylverdi. Sonra btn konak dnp Hediye'ye bakt. Hediye'nin yz soldu, izgileri bir an titredi, gzlerini bir an kapad, gzleuni yeniden atnda yznde hibir duygu belirtisi yoktu, her zaman durduu duvarn dibinde duruyordu. O gn birka kez Hediye'nin yanndan geen Hikmet Bey, kzla konuacak cesareti kendinde bulamad. Geceleyin konuacaklarn, onu avutabileceim, kendisine bir ev alacan, hayat boyunca kendisine bakacan o zaman sylemeyi dnyordu. Hediye hibir ey olmam gibi, her gn durduu yerde duruyordu; yznde bir sitem ya da bir ac gzkmyordu, bir seferinde yanndan geerken Hikmet Bey gen kadna glmsediin-de buna glmseyerek karlk verdi. Bu glmseme isyan Gnlerinde Ak 465/30 Hikmet Bey'e, Hediye'nm o kadar etkilenmeyeceini, kendisinin korktuu ktdar ac ekmeyeceini dndrd. Akam yemei hazrlanrken, gen kzn ortalarda grnmediini fark ettiler, hizmetilerden birini odasna bakmaya gnderdiler. Hediye rlplak soyunup yorgann altna girmiti. Mahzun yznde lmn izi yoktu, yaad gibi, sessizce ve hi irkinlemeden lmt. tii zehri nereden bulduunu, ne zaman, nereye sakladn hi anlayamadlar. Ne bir yaz, ne bir mektup brakmt. Yalnzca, Hikmet Bey, yatann stne, ilk karlatklar gece Hediye'nin giydii beyaz ipekli elbisenin dzgn bir biimde konulmu olduunu grd. Hikmet Bey'in iine hi dinmeyen bir ar olarak yerleen, gittii her yere yannda tad, onu, "Kedersiz bir sevincin yok mu ey Allahm!" diye isyan ettiren mektup, beyaz bir elbiseden ibaretti. 466 XXIV Osman'n o gne dek hi grmedii kadar ince bir hilal, gkyznde altn bir kirpik gibi belirmiti. Eski konan penceresinden, arkasnda llerinin krlgan ve effaf bedenlerinin oynamalarn hissederek bu hilale bakyordu. Hikmet Bey'in Dilevser'le mutlu olduunu biliyordu ama mr boyunca Hediye'yi Sayfa 187

Ahmet Altan - syan Gnlerinde Ak unutamadn da biliyordu. ehirde bir ayaklanmann bastrlp sona erdiini biliyordu ama ehrin yeni ayaklanmalar, darbeler, suikastlar, savalar, igaller, felaketler greceini de biliyordu. Yaayanlarn yalanlarn, llerin gereklerini grmt. Kendi gemiinden ona bir keder miras kalm gibi bir duyguya kaplyordu. eyh Efendi, "Hepimiz aresiziz," demiti, "hepimiz ac ekiyoruz, Rabbm hepimiz adna hepimizin acsn tayor, hepimiz adna ac ekiyor, acy saaltan, teselliyi veren gene o, onun kadar ac ekebilmeyi, btn insanlarn acsn duyabilmeyi isterdim, o zaman onun gibi sarabilirdim yaralar, aclar dindirebilirdim ama hibir kul Tanrs kadar ac ekemiyor... arenin ve tesellinin eksiklii, zannmca acnn eksikliinde." Osman daha m ok ac ekmeliyim, diye sorduunda Cevat Bey'in cevab ok daha deiik olmutu: 467 "nsann tesellisi insandadr olum, acy bulan insan, teselliyi de bulacak olan o, ama insanlar kendilerine bir frsat tanmyorlar areyi bulmak iin." Sula bunlara glmt, sesini ok ykseltmeden, Osman'a o oynak, iveli sesiyle, "Ne sylyorlar bunlar vre," demiti, "ne sylyorlar?" ncecik bir hilalin altnda btn lleri konuuyordu. Hepsinin anlatacak bir hikyesi, yaknacak bir acs, teselli iin gsterdii bir yol vard. Yalnzca Hediye susuyordu. Btn hayat gibi lmnde de susmutu. Beyaz ipekli bir elbise gibi duruyordu llerin arasnda. SON 468

Sayfa 188

You might also like