You are on page 1of 145

NSZ eviri: Ersin Balc Rahman ve Rahm olan Allahn adyla.

www.schoolofsufism.com

Her ne kadar mmetlerin eitliliinden dolay dinler ve mezhepler birbirinden farkl ise de; hikmetleri, dosdoru yolun ahadiyeti ile ilk makamdan (yani, ahadiyet mertebesinden) kelimelerin (yani, herbiri Rahmann Nefesi ile yaratlan birer kelime olan btn mevcudatn) kalpleri zerine indiren Allaha hamdolsun. Ve Allahn rahmeti ve selam, ihsan ve cmertlik hazinelerinden szn en dorusu ile himmetlere yardm eden Hz. Muhammede (sav) ve onun ailesi zerine olsun. Bundan sonrasna gelince, 627 ylnda Muharrem aynn sonlarna doru am kentindeyken, ryamda [mbeire] Resulallah (sav) grdm. Elinde bir kitap vard ve bana yle buyurdu: Bu kitap, Fusus el-Hikemdir. Bunu alp insanlara gtr ki ondan faydalansnlar. Ben yle dedim: itip itaat edilecek olan, Allah ve Resul ve aramzdaki emir sahipleridir ve biz de emrolunduk. Dolaysyla, bu kitabn herhangi bir fazlalk veya eksiklik olmakszn, Resulallahn (sav) bana getirdii snrlar ierisinde ortaya konmas iin isteneni yerine getirdim ve niyetimi arlatrdm ve kendimi (nefsan) ynelim ve istemlerden yalttm. Ve Allahu Tealadan bu kitab ortaya koyarken ve btn hallerimde beni eytann sz geiremedii kullarndan klmasn; parmaklarmn yazd ve dilimin syledii ve kalbimin iine ald btn hereyde ilahi korumayla, beni, kalbimin tabiat alemine dnk yznde [ru-i nefs] ahadiyet mertebesinden gelen ilhamlara [ilka-i Subbuh] ve ruhun fleniine zglemesini; bu ekilde, kendi hkmlerimi dayatc deil yalnzca tercman olmay; yle ki, kalb sahibi olan ehlullahtan bu kitab anlayan kiinin, onun aldatc nefsin garazlarndan mnezzeh bulunan takds (yani, ahadiyet) makamndan indiini mtehakkk olmasn istedim ve bunun iin duac oldum. Ve Hak Tealann duam iittiinde, sesleniimi kabul etmesini umarm. mdi ben, ancak bana verilen eyi verdim. Ve ben bu kitap ierisinde, ancak benim zerime inen ilmi indirdim. Ve ben nebi deilim, resul de deilim; yalnzca ahireti iin alan bir vrisim. mdi Allahtan dinleyin ve Allaha dnn Getirdiim eyi iittiinizde, onu koruyun

Sonra, anlay ile szn mcmelini tafsil edin ve cem edin Sonra, onu, isteyenlere verin, alkoymayn te bu, sizi iine alan bir rahmettir; siz de onu geniletin. Allahtan, teyit olunan ve teyit eden, temiz Muhammed eriat ile kaytlanan ve onunla kaytlayan kimselerden olmay ve bizi onun mmetinden kld gibi, onunla birlikte haretmesini mit ederim.

DEM KELMESNDEK HKMET- LAHYYE Hak Sbhanehu ve Teala, sonsuz saydaki Gzel simlerinden dolaydr ki, bu simlerinin aynlarn grmeyi diledi, veya dilersen yle de diyebilirsin: (Varlnn kll oluundan dolay) varlkla niteleniyor olmaklyla, Emri (yani, vahidiyet mertebesinde, btn lahi simlerin aynlarnn tecellisini) kendine ikin klan toplayc-varoluta [kevn-i cami] (yani, nsan- Kmilde, nsan- Kmilin hakikatinde) Kendi aynn grmeyi ve bu toplayc-varolula Kendi srrn Kendine zahir klmay diledi. nk bir eyin kendini kendinde grmesiyle, kendini kendine ayna olabilecek bir baka eyde grmesi ayn deildir: Kendini aynada grmek, baklan yerden yansyan bir suretin zahir olmasyla olur. Bu (yansyan) suretin kendisine zahir olmas iin, bu yerin (yani, aynann) olmas ve kendisinin bu yere tecelli etmesi gerekir. Hak btn bir alemi yaradl kusursuz olmakla birlikte ruhtan yoksun bir ceset olarak yaratt. Dolays ile alem, cilsz bir ayna gibiydi. Ama, lahi hkmnn an gerei, O hibir zaman, flenen lahi Nefes olan lahi Ruhu kabul etmeyecek bir mahal hazrlamamtr [tesviye]. Ve Ruhun kabul, bu ruhtan yoksun alem suretindeki, daimi tecellinin bitimsiz feyzini kabul etme istidadnn aa kmasndan baka bir ey deildir. Bylece, (bu bitimsiz feyzi) kabul-edici [kabil] olan dnda bir ey kalmaz ki, bu kabul-edicinin (yani, ayn- sabitenin) ortaya k da Feyz-i Akdestendir (yani, ayan- sabite, Zatn tecellisi yoluyla Zatn Kendine ilikin ilminin suretleri olarak ortaya kt iin Haktan bakas deildir). Ve balangta ve sonda, her ey Ondan olduu gibi, yine her ey Ona dner. mdi Emr, alem aynasnn cillanmasn gerekli klnca, dem bu alem aynasnn cils ve bu suretin ruhu oldu. te yandan melekler de, bu suretteki, yani ehlullahn stlahnda Byk nsan ad verilen alemin suretindeki baz yetileri [kuvve] oluturdular. nsan oluumu [neet-i insaniyye] iin hiss ve ruhan yetiler ne ise, alem sureti iin de melekler odur. Bu yetilerin herbiri kendi nefsiyle rtldr ve byle olunca da (lahi Cemiyetin yalnzca kendilerine zg olduunu sandklarndan) kendilerinden stn hibir eyi gremezler (yani, kendi nefslerinde grdkleri kemal, bakalarnda bulunan kemali grmelerine engel olur). nk, kendilerince onlar Allahn indinde olan btn

yksek mertebeler ve yce menziller iin gereken yeterlilie sahip olduklar zann ierisindedirler nk onlarn indinde; hem lahi Tarafa [cenab- ilahi], hem Hakikatlar Hakikat [hakikatl hakaik] tarafna ve hem de bu sfatlar (yani halkiyyet ve hakkyyet sfatlarn) yklenmi olan oluumda, alemin ulvi ve sfli btn kabul-edebilirliklerini [kabiliyet] ieren Klli Tabiatn gerektirdii eye ilikin olarak lahi Cemiyyet szkonusudur. Ama (Klli Tabiata ilikin) bu ilme aklyrtme yoluyla ulalamaz, nk bu trden ilim ancak ilahi kef yoluyla gelir; ve ancak ilahi kef yoluyladr ki, ruhlarn (yani, lahi simlerin kendilerindeki etkilerini) kabul-edici olan alem suretlerinin aslnn ne olduu (yani, Klli Tabiat olduu) bilinebilir. Yukarda sz edilene, nsan ve Halife ad verildi. nsan ad verilmesi, oluumunun [neet] genel olmasndan ve btn hakikatlar kendinde ikin klmasndan dolaydr. Ve nsan Hak iin, gzdeki grmeyi mmkn klan gzbebei gibidir. Bylece ona (gzbebei anlamna gelen) nsan ad verilmitir. nk Hak, mahlukatna nsandan doru bakar ve mahlukatna ynelik rahmetini onunla ihsan eder. O ezel olan sonradan olma insandr [insan- hdis]; ve ebed olan daimi-oluumdur [neet-i diml ebed]; ve ayrmszlayc olan ayrmlayckelimedir [kelime-i fasl- cam]. Alem insann varlyla tamamland. Ve onun aleme nisbeti, mhrn, zerinde bulunduu yzk kana nisbeti gibidir sultann hazineleri zerine nakettii mhr, yzk kann zerindedir. Ve insana halife denmesi bu nedenledir: Nasl ki sultan hazinelerini mhryle muhafaza ediyorsa, Allah da mahlukatn halifesiyle muhafaza eder. zerinde sultann mhr olduka hi kimse, sultann izni olmadan bu hazineleri amaya cret edemez. Bylece insan, alemin muhafazasnda Kendisine halife kld ve alem, ierisinde nsan- Kmil bulunduu srece muhafaza olunacaktr. Grmez misin ki, dnya hazinelerinin mhr olan nsan- Kmilin bu dnyadan ayrlmasyla bu dnyann zerindeki mhr paralanacak olsa, Hakkn onda saklayaca hibir ey kalmaz ve iinde olan ne varsa boalr, herbir paras (kendi asllar olan) dier paralara katr. Ve her eyin ahirete intikal etmesiyle, nsan- Kmil, ahiret hazinelerinin zerine ebed (mhr) olarak mhrlenir. lahi sureti oluturan simlerin btn insann ortaya kyla zahir oldu ve bylece insan bu mevcudiyetiyle btn bir mevcudat kapsama ve kendinde toplama [cem] ayrcaln elde etti. Ve bundandr ki, Allahu Tealann meleklere gsterdii delili oldu. O halde sakn! nk Allah seni, bir bakasndan rnek vererek uyarmaktadr ve sulanan kiinin ne ile sulandn dikkatlice dn! nk Melekler bu halifenin ortaya knn ne anlama geldiini anlayamadklar gibi, Hazret-i Hakka zat ibadet iin neyin (yani, btn lahi simlerle ibadetin) gerekli olduunu da anlayamadlar. nk hi kimse Hakka ilikin olarak, kendi zatnn verdiinden bakaca hibir ey bilmez. Melekler demin toplayclna [cemiyet] sahip olmadklar iin, Hakk hangi lahi simlerle tesbih ve takdis ediyorlarsa, ancak bu

kendilerine mahsus lahi simleri anlayabildiler. Melekler, Allahu Tealann, kendilerine bilgisi ulamam baka lahi simleri de olduunu bilmediklerinden, bu lahi simlerle Allah tesbih ve takdis edemediler. Bylece, szn ettiimiz ey (yani, anlay yokluu) onlara egemen oldu ve bu halin (yani, bilgisizliin) hkm altna girdiler. Oluumlar itibaryla, Yeryznde bozgunculuk yapacak birini mi yaratacaksn? [Bakara Suresi, 2/30] dediler. Ama bu, (demi) ktlemekten baka nedir? Ve ktledikleri ey, bizatihi bu ktlemeleriyle onlarn kendisinde ortaya kt. Bu ekilde, demin yapacan syledikleri bozgunculuu, Hakka kar kendileri yapm oldular. Eer, oluumlar bunu gerektirmeseydi, dem hakknda sylemi olduklarn sylemezlerdi ama bu yaptklarnn bilincinde deildiler. Eer kendilerini bilselerdi, (kendi snrllklarn) bilirlerdi ve eer bilselerdi bundan saknrlard. demi ekitirmekle de kalmadlar. Takdis ve tesbih ettikleri eyle davalarnda ileri gittiler. Halbuki dem indinde, meleklerde bulunmayan lahi simler vardr. Ve onlar, Rablerini bu isimlerle ne tesbih ne de takdis etmediler. Allahu Teala, kendimizi sakndralm ve Ona ynelik edebi renelim ve kendimizde hakikatini gereklediimiz ve kendimizde barndrdmz ey zerinde, kaytl oluumuza bakmakszn, dava gtmeyelim diye bize bunlar bildirmektedir. Biz nasl olur da mutlaklk davas gdebiliriz? Haliyle hallenmediimiz ve kendisi hakknda bilgi sahibi olmadmz bir ey hakknda kendimizi gln duruma drmeksizin nasl genellemeler yapabiliriz? te bu ilahi bilgilendirme, Hakkn, edeb sahibi kullarn, iman sahibi kullarn ve halifelerini edeblendirme yoludur. Ondan sonra, hikmete dnerek yle deriz: Bil ki, kll eyler [umur-u kllye] her ne kadar (duyumsal birer) ayn olarak var olmasalar da hi kuku yok ki, zihinde aklla-kavranabilir ve bilinirdirler. Batn olmalar, onlar (duyumsanabilir olan) ayn varlktan [vcud-i ayn] ayr klmaz, tersine, kendilerine ayn varlk olan hereye hkmeder ve etkide bulunurlar. Gerekte kll eyler (duyumsanabilir olan) ayn varlklardan ayr deil, onlarn ta kendisidirler. Ve kll eyler, kendi ilerinde hibir zaman aklla-kavranabilir olmaklktan kmazlar. Bylece, aklla-kavranabilir olmaklklar itibaryla batn ve (duyumsanabilir) mevcud aynlar [ayan- mevcudat] olmaklklar itibaryla zahirdirler. Ayn varlklarn herbiri akldan sklp atlamayan ve aklla-kavranabilir olmaklktan karlarsa (duyumsanabilir olan) ayndaki varlklarndan sz edilemeyecek olan kll eylere dayanr. Geici olan veya geici-olmayan her ayn varlk iin bu durum geerlidir: ayn varln kll eye nisbeti, her iki durumda da bir ve ayndr. Ne var ki, kll ey tarafndan ayn varlklara verilmi olan dolaysyladr ki, bir hkmn gerisingeri kll eye dnmesi szkonusudur; tpk ilmin ilim sahibine, hayatn da hayat sahibine nisbetinde olduu gibi. yle ki: Hayat aklla-kavranabilir olan bir hakikattir, ilim de yle. Ve her ikisi de bir dierinden ayrktr. mdi, Hak Tealaya ilikin olarak, Onda hayat ve ilim olduunu syleriz ve O, Hayat ve lim Sahibidir deriz. Ve melekte de hayat ve

ilim olduunu syleriz ve onun iin de o, hayat ve ilim sahibidir deriz. Ayn ekilde, insanda da hayat ve ilim olduunu syleriz ve onun iin de yine o, hayat ve ilim sahibidir deriz. Herbirinde, ilmin hakikat tektir (yani, ilim tek bir hakikata iaret eder), ve ayn ekilde hayatn hakikat da tektir. Ve onlarn ilim sahibi ve hayat sahibi olmakla nisbeti de tektir. Ama, Hakkn ilmi szkonusu olduunda, bu ilmin kadm olduunu ve insann ilmi szkonusu olduunda bu ilmin hdis olduunu syleriz. O halde, bu (kadm ve hdis biimindeki) vasflandrmayla akllakavranabilir hakikatin nasl grecelik kazandna ve aklla-kavranabilir eylerle (duyumsanabilir) ayn varlklar arasndaki bu bantya bak. mdi ilim, kendisinde ilim olan kimseye hkmeder ve ona alim denir. Ve bu ilimle vasflanan kimse de, ilmi hdis ise ilmin hdis olmaklna ve ilmi kadm ise ilmin kadm olmaklna hkmeder. Bylece (ilim ve alimin) her ikisi de (yani, akledilebilir tmel ile duyumsanabilir tikel ayn) hem hkmeden hem de hkmolunandr. uras muhakkak ki, aklla-kavranabilir olan kll eyler, ayn olarak yok [madum] ve hkm olarak vardrlar [mevcud]. Nitekim, (kll eyler) ayn varla nisbet olunduklarnda hkmolunandrlar. Hkmolunmay kabul ederler, ama ayrmlanmay veya blnmeyi kabul etmezler, nk byle bir ey onlar iin mmkn deildir. nk kll eyler, niteledikleri her bir mevcud aynda zat olarak zahirdirler. Tpk herbir insandaki insanlkn, insanlarn saysnca blnmeye uramakszn veya oalmakszn, aklla-kavranabilir olarak kalmas gibi. Ve ayn varl olanla, ayn varl olmayan (kll ey) arasnda bant kurulursa, bu varolmayan bir nisbettir [nisbet-i madumiyye]. Bir ayn varlkla bir dieri arasndaki bant anlalmaya daha yatkndr. nk, ne de olsa, bunlarn arasnda bir birleyici [cami] vardr ki, o da ayn varlk olmaklklardr. Ama, ayn varl olanla, ayn varl olmayan arasndaki bantda birleyici yoktur ve bant birleyicinin yokluuyla kurulmutur. Ve birleyicinin varl ile bant daha salam ve daha yerincedir. Ve hi kukusuz, hdis olann hdis olmakl, ve kendisini ortaya karan ortaya karcya varlk ynnden gereksinimi [iftikr] olmas, kendisinin mmkn olmaklndan dolaydr. mdi onun varl kendinden deil, bakasndandr. Byle olduu iin de, gereksinim bantsyla bantlanmtr. Ve Kendisine dayanlyor olunan; kendi Zatndan varl zorunlu olan, Kendisiyle gani olup, bakasna gereksinimi olmayandr; bu zorunlu olarak byledir. Bylece, hdis olan, Kendi Zatyla varlk verene bantlanm oldu. Ve zorunlu varln [vacibl-vcud], Zatyla onu gerektirmesinden dolay da, zorunlu oldu. Ve zatyla, Kendisinden zahir olduu Zata dayanmas da, kendisine btn sim ve Sfatlardan nisbet olunan ne varsa zat zorunluluk dnda Onun suretinde olmasn gerektirdi. nk, hdis olan hakknda bu (yani, zat itibaryla zorunlu olmaklk) szkonusu deildir ve zorunlu varlk haline gelmi olsa bile, zorunlu olmas, kendisiyle deil, kendisinden bakas yoluyladr.

Ondan sonra, bil ki, i bizim dediimiz gibi, yani, Onun Kendi suretini hdis olanda zahir klmas eklinde olunca, Hak Teala, Ona ilikin ilmi edinebilmemiz iin bizi hdis olan zerine dnmeye sevketti ve ayetlerini onda gsterdiini syledi. Bylece, Onun yol gsterdii ekilde, biz Onu Zatna zg olan zorunlu olmakl dnda ancak kendi sahip olduumuz vasflar lsnde vasflandrrz. Ve Onu kendimizden ve kendimizle bildiimiz iin kendimize nisbet ettiimiz hereyi Ona nisbet ettik ve bundandr ki, lahi haberler bize tercmanlarn (yani, nebilerin) dili zere ulat ve O, Nefsini bize bizimle vasflandrd. Bylece, Onu mahede ettiimizde, kendimizi mahede ederiz. Ve bizi mahede ettiinde, O Kendini mahede eder. Her ne kadar bizi ayrmsz klan [cem] tek bir hakikat [hakikat- vahid] zre olsak da, hi kukusuz, kii ve tr olarak ok saydayzdr. mdi, biz kesinlikle biliriz ki, kiileri bir dierinden ayran bir ayrc vardr. Eer bu olmasayd, birde [vahid] okluk olmazd. Bylece, O, btn vecihleriyle birlikte Kendini vasflandrd vasflarla bizi vasflandrm olsa da, bir ayrc olmas kanlmazdr. Ve bu ayrc, mmkn varlmz iin Ona duyduumuz gereksinimden dolay, varlmzn ona dayanmas ve Onun, bizim Kendisine duyduumuza benzer bir gereksinimden Gani olmasdr. Bundandr ki Onun iin, yokluktan [adem] varln almas anlamnda evveliyetin szkonusu olmad nceden olmaklk ve ncesizlik szkonusudur. Bylece O, Evvel olmakla birlikte, Kendisine hibir varolusal evveliyet nisbet olunmaz. Bundandr ki Ona Ahir denir. mdi Onun evveliyeti, kaytl varln evveliyeti olsayd, bitimi olmayan mmkn eylerin ahiri olmadndan, Onun kaytl olann Ahiri olduu sylenemezdi. Onun Ahir olmas, btn hereyin bize nisbet olunduktan sonra Ona dnmesinden dolaydr. Byle olunca o, Evvel olmaklnn kendisinde Ahir ve Ahir olmaklnn kendisinde de Evveldir. Yine bil ki, gerekte Hak Teala Kendini hem Zahir hem de Batn olarak vasflandrd: Ve, gaybmz ile batn idrak edebilmemiz iin gayb alemini ve ehadetimizle zahiri idrak edebilmemiz iin de ehadet alemini var etti. Ve Kendisini, ayn zamanda da, rza ve gazabla vasflandrd: Ve Onun gazabndan korkalm ve Onun rzasn umalm diye de alemi, korku ve mit sahibi olarak var etti. Ve yine Kendisini Ceml ve Celal Sahibi olarak vasflandrd. Ve bizleri de (celal tecellilerinin mahede edilmesi olan) heybet ve (cemal tecellilerinin mahede edilmesi olan) ns zere var etti ve Ona nisbet olunan ve Onunla adlandrlan her ey iin bu byledir. mdi Hak Teala, alemin hakikatlerini ve bireylerini cami olan nsan- Kmilin yaratlna yneldii bu iki sfat (yani, Celal ve Cemal sfatlar) iin ki El ibaresini kulland. Byle olunca, alem ehadettir ve (bir cesetten ibaret olan alemin ruhu olmaklyla) Halife gaybdr. Ve bundan dolaydr ki, Sultan rtnr. Hak Teala Kendini, (Celal sfat olan) tabii cisimlerin oluturduu zulman perdelerle ve (Cemal sfat olan) latif ruhlarn oluturduu nuran perdelerle vasflandrd.

Byle olunca kesif ve latif olan eylerden oluan alem, (kesif, latif olana ve latif de kesif olana perde olduundan) kendisi iin perdenin ta kendisidir. mdi alem, bu her iki vechinden dolay, Hakk, Hakkn Kendini idrak ettii vech ile idrak edemez. Ve Ona duyduu gereksinimle kendini var edenden ayr olduunu bilse bile, bu perde [hicab] hibir zaman kalkmaz. nk alem, Hakkn varl olan Zat varln zorunlu oluunu tadamaz ve Onu sonsuza dek idrak edemez. Bu demektir ki, Hak Teala; hdis olann onda (yani, zat zorunlulukta) yeri olmamasndan dolay, deneyimleme [zevk] ve uhud ilmiyle sonsuza dek bilinemez olarak kalr. mdi Allahu Tealann demi ki Eli arasnda cem etmi olmas, onu ereflendirmek iindi. Bundandr ki, Hak Teala blise, ki Elimle yarattma secde etmekten seni alkoyan nedir? [Sd Suresi, 38/75] buyurdu ki dem, Hak Tealann ki Eline karlk gelen iki suretin, yani alemin suretiyle Hakkn suretinin cem olmaklndan baka bir ey deildir. blis ise ancak alemin bir paras olduundan, bu cemiyet onda ortaya kmad. Ve dem, bu vasfndan dolay halife oldu. Eer halife klnd eyde, kendisini halife klann suretiyle zahir olmasayd, kendisine halifelik verilmezdi. Ve eer, zerlerine halife klnd ve (bundan dolay) kendisine dayanyor olan uyruklarn btn talebleri kendinde bulunmasayd ve onlarn taleplerini karlayacak durumda olmasayd, onlar zerine halife olmazd. Byle olunca kendisine muhta olanlarn tmn birden kendinde barndrmas kanlmazdr. Deilse, onlarn zerine halife olamaz. Bu takdirde halifelik ancak nsan- Kmil iin geerlidir. Ve Hak Teala, nsan- Kmilin zahir suretini alemin hakikatlerinden ve suretlerinden ve batnn da Kendi suretinden ina etti. Ve bunun iin nsan- Kmile ilikin olarak, Ben onun grmesi ve iitmesi olurum dedi; gz ve kula olurum demedi ve bylece iki sureti birbirinden ayrd. Ve bylece o (yani, Halife), alemdeki her varlkta, bu varln hakikatinin talep ettiincedir. Ama, Halifeden baka (Hakkn suretiyle, alemin suretini) cem edici olan yoktur ve o da bu cemiyete sahip olmakl ile stn oldu. Eer Hakkn mevcudatta (ilahi) suret yoluyla yaynm olmasayd, alemin varl szkonusu olmaz ve ayn ekilde, kll olan aklla-kavranabilir hakikatler iin olmasayd, ayn varlklarda bir hkm zahir olmazd. Ve bu hakikat dolaysyladr ki, alemin kendi varl iin Hakka gereksinimi olduu kesinlenmi oldu. Herey mftekir; mstani olan yok... Durum budur, szn gerei Anarsam Tek, Mstani olan diye Anlarsn kimden sz ettiimi Herey birbirine bal, kaacak yer yok yleyse anlayver szlerimi... Artk demin, kendi zahir sureti olan bedeninin ortaya kndaki hikmeti (yani, demin bedeninin alemin hakikatlerinden ve suretlerinden ina olunmasnn, bir halife olarak, alemin muhta olduu her ey ile kaim olmas gerekliliinden dolay

olduunu) rendiin gibi; demin, kendi batn sureti olan ruhunun ortaya kndaki hikmeti de (yani, demin batn suretinin Hakkn sureti zre ina olunup, Onun iitmesi ve grmesi olduunu) renmi oldun. Ve bildin ki o, hem halk hem de Haktr. Ve onun kendisiyle Halifelii hak ettii hereyi birleyici [mecmu] olan rtbesini de bildin. dem kendisinden btn bir insan trnn yaratld bir-olan nefstir [nefs-i vahid]. Ki Hak Teala yle buyurmaktadr: Ey insanlar, sizi bir tek nefsten yaratp, ondan eini yaratan ve her ikisinden birok erkekler ve kadnlar karan Rabbinizden saknn! [Nisa Suresi, 14/1]. Onun, Rabbinizden saknn sz u anlama gelir: Sizden zahir olan Rabbiniz iin korunak [vikaye] kln, ve sizin iin batn olan da, ki o Rabbinizdir, zahiriniz iin korunak kln. Ve, gerekte i, yergi ve hamddr. Ve (senden zahir olan yerilesi fiillerini Hakka izafe etmeyerek) yergiye korunak ol ve hamd ile Onu kendine korunak kl ki, ilim ve edeb sahiplerinden olasn. Sonra, Allahu Teala, deme ne verdiyse kendisine gsterdi. Ve deme verdikleri ki Eli arasndayd. Bir elinde alem ve br elinde de dem ve herbiri kendi mertebesinde bulunan onun soyundan gelenler vard. Ve Allahu Teala, ilk bykbabamza verdii eyi, bana kendi srrmda gsterdi; ben de bu kitapta, bana getirilen snrlar gzeterek (bu grdklerimi) yazdm, yoksa (grdklerim) hakknda btn bildiklerimi deil. nk bunlar ne bu kitaba, ne de u an varolan aleme sar. Bu kitapta, mahede ettiim eyleri, Resulallahn salat ve selam onun zerine olsun bana getirdii snrlar ierisinde kaleme aldm. Ve kitabm, ilki bu dem Kelimesindeki lahi Hikmet blm olmak zere, u blmlere ayrdm: it Kelimesindeki Nefes Hikmeti, Nuh Kelimesindeki Subbuhiyye Hikmeti, dris Kelimesindeki Kuddusiyye Hikmeti, brahim Kelimesindeki Mheyyemiyye Hikmeti, shak Kelimesindeki Hakkiyye Hikmeti, smail Kelimesindeki Aliyye Hikmeti, Yakub Kelimesindeki Ruhiyye Hikmeti, Yusuf Kelimesindeki Nuriyye Hikmeti, Hud Kelimesindeki Ahadiyet Hikmeti, Salih Kelimesindeki Ftuhiyye Hikmeti, uayb Kelimesindeki Kalbiyye Hikmeti, Lut Kelimesindeki Melkiyye Hikmeti, zeyir Kelimesindeki Kaderiyye Hikmeti, sa Kelimesindeki Nebeviyye Hikmeti, Sleyman Kelimesindeki Rahmaniyye Hikmeti, Davud Kelimesindeki Vcudiyye Hikmeti, Yunus Kelimesindeki Nefsiyye Hikmeti, Eyyub Kelimesindeki Gaybiyye Hikmeti, Yahya Kelimesindeki Celaliyye Hikmeti, Zekeriya Kelimesindeki Malikiyye Hikmeti, lyas Kelimesindeki nasiyye Hikmeti, Lokman Kelimesindeki hsaniyye Hikmeti, Harun Kelimesindeki mamiyye Hikmeti, Musa Kelimesindeki Ulviyye Hikmeti, Halid Kelimesindeki Samediyye Hikmeti ve Muhammed Kelimesindeki Ferdiyye Hikmeti.. Ve herbir hikmetin bulunduu blm, bu hikmetin nisbet olunduu Kelimedir. Dolaysyla bu kitapta, Ana Kitabn [mml kitab] getirdii snrlar ierisinde, kendimi bu blmlerde yazm olduklarmla snrladm. Ve ancak bana gsterilene uydum ve bana ekilen snrda durdum. Eer daha fazlasn yapacak olsaydm buna

g yetiremezdim nk Hazret bunu yapmaktan alkoyar. Baar Allahndr ve Ondan baka Rabb yoktur.

T KELMESNDEK HKMET- NEFESYYE Bil ki, alemde kullarn araclyla olsun veya olmasn zahir olan hediyeler ve balar iki ksma ayrlr: lki Zattan gelen balar [ataya-y zat], dieri ise simlerden gelen balardr [ataya-y esma] ve bunlar zevk ehli indinde birbirinden farkldr. Bu balar, zglenmi veya zglenmemi bir dileyi zerine verildii gibi, herhangi bir dileyi olmakszn verilen balar da vardr ve gerek Zattan gelen [zat] balar ve gerekse simlerden gelen [esma] balar iin olsun, bu byledir. zglenmi bir ey isteyen kii, hatrna baka bir ey getirmeksizin yle der: Ya Rabb bana unu ver! zglenmemi bir ey isteyen kii ise, yine hatrna baka bir ey getirmeksizin yle der: Ya Rabb, varlmn ltif ve kesif herbir parasna benim iin hayrl olduunu bildiin eyi ver! Ve dileyite bulunanlar iki snftr: Bir snf, insann doasnda bulunan acelecilikle bir ey dilemeye davranr. Bu, insann aceleci bir yaratlta olmasndandr. Ve dier snf da, Allahn indinde, halihazrda lahi limde bulunan ve istenmedike elde edilemeyecek olan pek ok ey olduu yolundaki bilgileriyle bir ey dilemeye davranarak yle derler: Umulur ki, Haktan dileyite bulunduumuz ey bu trdendir. Bylelikle, bu kimse, dileinin gereklenme imkan konusunda ihtiyatldr. Allahn ilminde olan ve (kendisinin bu ilimden) neyi kabul etmeye istidad olduunu bilmez. nk, iinde bulunulan herbir anda, kiinin kendi istidadn bilmesi, bilgi olarak en zor bilgilerden biridir. (Ama her ne kadar istidadn bilmese de) eer istidad, dilemeye yneltmeseydi, dilekte bulunmazd. Huzur Ehli olanlar da tpk onlar gibi bilmezler; bunu (yani, istidatlarn), olsa olsa bulunduklar an ierisinde bilirler. Huzurda olmaklklaryla, Hakkn o anda kendilerine ne verdiini ve verileni almalarnn ancak buna istidatlar olmalarndan dolay olduunu bilirler. Ve onlar iki snftr: Bir snf kabul ettiklerinden doru istidatlarn bilirler; ve dierleri de neyi kabul ettiklerini istidatlarndan doru bilirler. Bu da, bu snfta istidadn bilinmesinde, olabilecek olann en eksiksizidir. Ve bu snftan kimileri vardr ki, acelecilikten ve dileyiin kabul edilebilir olmasndan deil, ancak Allahu Tealann, Bana dua edin, duanz kabul edeyim [Mmin Suresi, 40/60] yolundaki emrine uymak iin dileyite bulunurlar. Ve bylesi bir kimse, katksz kuldur. Ve bu ekilde dileyite bulunan kimsede, diledii eye ilikin bu ey ister zglenmi, ister zglenmemi olsun herhangi bir himmet yoktur. Onun himmeti ancak efendisinin buyruklarna uymaya yneliktir. Eer hali bir dileyite bulunmay gerektirirse, kulluu diler; ve Allaha havale etmeyi ve sessizlii

gerektirdiinde de, Eyyub ve dierlerinde olduu gibi sessiz kalr ve Allahtan, bana getirdii eyi gidermesi yolunda bir dileyite bulunmaz. Baka bir zamanda, (bulunduklar hal) bu balarna gelen eyin giderilmesini gerektirdiinde, dileyite bulunurlar ve Allah bunu onlarn bandan giderir. Dilenen eyin bir an nce yerine gelmesi veya gecikmesi, Allahn takdirine kalm bir eydir. Eer zamannda dileyite bulunulmusa, dilek hemen kabul olunur ve eer zaman henz gelmemise, ister bu dnyada olsun ister ahirette, dilenen eyin kabul olunmas gecikir; yoksa geciken Allahn lebbeyk biimindeki icabeti deildir. Bunu anla. Ve ikinci ksma (yani, Allahn balarnn ikinci ksmna) gelince, bunlar dediimiz gibidir, bu balar herhangi bir dileyite bulunulmu olmakszn yani dile getirilmi bir dilekte bulunmakszn verilirler. nk, aslna baklrsa (bir ban verilebilmesi iin) sz, hal veya istidat yoluyla dilenmi olmas kanlmazdr. Nitekim (szle dileyite bulunmakszn verilmi olan ba nasl ki szle kaytlanmam olduu halde, hal ve istidat ile kaytlanmsa, verilen bu baa karlk olarak edilen) hamd, dile getirilmekliinde kaytlanmamtr; ama manada bu hamdn halle kaytlanmamas imkanszdr. Seni Allaha hamdetmeye ynelten ey; hamdn, ya Allahn fiillerine ilikin bir sim [ism-i fiil] ya da (Subbuh ve Kudds gibi bir) Allahn aknlna ilikin bir sim [ism-i tenzih] yoluyla kaytlar. Kul kendi istidadnn farknda deildir, ama halinin farkndadr, nk (kii) kendini (bir eyi dilemeye) neyin ynelttiini bilir ve bu da (kendi bulunduu) haldir. stidat, dilemenin en gizli olandr. Ve, Allahn kendileri hakknda ncel bir hkm olduuna ilikin ilimleri, ancak bu, onlar (yani, szle dileyite bulunmayanlar) dileyite bulunmaktan alkoyar. Dolaysyla onlar, Haktan gelen eyin kabul iin mahallerini hazrladlar ve nefslerinden ve garazlarndan getiler. Ve onlar arasnda; Allahn, btn hallerine ilikin olarak kendileri hakkndaki bilgisinin, mevcudiyetlerinden nce deimez aynlarnda [ayan- sabite] bulunuyor olduklar hal zre olduunu ve Hakkn onlara, ancak kendi aynlarnn Ona verdii eyi verdiini bilenler vardr. Ve onlar Allahn ilminin kendilerinde nereden ortaya ktn bilirler. Ve Ehlullah arasnda bu snftan daha stn ve kefi daha ak bir snf yoktur. Ve gerekte bunlar kader srrn kavramlardr. Bu (kader srrn kavram olan) snf da kendi arasnda ikiye ayrlr: Bunlardan bir ksm kader srrn ayrntlanmsz [mcmel] olarak bilirken, dier ksm da ayrntlanml [tafsil] olarak bilir. Kader srrn ayrntlanml olarak bilenler, ayrntlanmsz olarak bilenlerden daha stn ve daha eksiksizdir. nk kader srrn ayrntlanml olarak bilen kii, Allahn ister ilim olarak kendisinin Allaha verdii eyi Allahu Tealann kendisine bildirmesiyle olsun, isterse Allahu Tealann,

kendi aynn btn sonsuz hallerinin birbirini izleyii ierisinde kendisine amlamasyla [kef] olsun kendisine ilikin olarak ne bildiini bilir. Bu kii, daha stndr. Bylesi bir kimse kendini, Allah onu nasl biliyorsa, yle bilir nk ilmin kayna birdir. Ne var ki, kul asndan kendine ilikin ilmi Allahn bir ltfundan baka bir ey deildir ve bu ltuf da deimez aynnn halleri cmlesindendir. Bylesi bir kef sahibi olan kii, Allah ona kendi deimez aynnn hallerini gsterdiinde bunun Allahn bir ltfu olduunu bilir. nk, Allah ona, kendisi zerinden varlk suretinin ortaya kt deimez aynn gsterdiinde; bunu, Hakkn deimez aynlar yokluk [adem] hallerinde grmesi gibi gremez. nk bunlar (yani, yokluk halindeki deimez olan aynlar) zat nisbetlerdir ve zat nisbetlerin sureti yoktur. Eer btn bunlar anlalacak olursa, diyebiliriz ki, (ayn- sabitenin gerek Hakka ve gerek kula ayn ilmi vermesiyle szkonusu olan) ilimdeki bu denklik, Allahn kula ynelik ltfu sonucunda ortaya kar (yani, Hak ile kul arasndaki ilimdeki denklik, ancak ayan- sabite suretlerinin lahi limde ortaya kmasndan sonradr). Bundandr ki Allahu Teala, ..ta ki bilelim buyurmutur [Muhammed Suresi, 47/31]. Ve bu, anlam kesin bir szdr ve bu merebden olmayanlarn (yani, gerek tevhidi deneyimlememi olanlarn) sandndan son derece farkldr. Tenzih edicinin amac, ilimdeki sonradan olmakl (ilmi Zattan ayrarak) ilme ilikilendirmektir. Eer ilmi Zata bir eklenti olarak ortaya koymasayd, bu meselede kendi akl gcn en st dzeyde kullanm olurdu. Ama Zata deil, ilme ilikilendirdi. Ve byle yapmam olmakla, kef ve uhud sahibi olan gerekleyici [muhakkik] ehlullahtan ayrld. imdi balara dnelim: Bunlar, ya Zattan (yani, zat- uluhiyeden) veya lahi simlerdendir. Zattan gelen ba ve hediyeler ancak ilahi tecelli yoluyla gelir ve Zat tecelli, ancak kendisine tecelli olunann istidad suretinde olur, bunun dnda Zat tecellinin olmas szkonusu deildir. Kendisine tecelli olunan kii, Hakkn aynasnda kendi suretinden bakasn grmez; ve Hakk grmez. Ve kendi suretini ancak Hakkn aynasnda grdn bilse bile, tpk zahirdeki ayna iin szkonusu olduu gibi, Onu grmesi mmkn deildir. Aynaya baktnda, ve onda suretleri grdnde, kendi suretini ve baka suretleri onun vastasyla grdn bilsen bile, aynann kendisini gremezsin. mdi, Allahu Teala bu durumu, kendi Zat tecellisi iin bir misal olarak sundu, yle ki kendisine tecelli olunan Onu bilsin diye. Ve grm [ryet] ve tecelliye bundan daha yakn olabilecek bir misal yoktur. Aynada kendine baktnda, aynann kendisini grmeye al, hi kukusuz onu hibir zaman gremezsin. Bu aynadaki suret misalini anlayan baz kimseler, grlen suretin, grenin gzyle ayna arasnda olduunu dndler. Bu onlarn ilim olarak varabildikleri eyin son noktasdr. Ve i, bizim sylediimiz gibidir ve biz bunu Fthat- Mekkiyede aklamtk. Ve sen bunu deneyimlediinde, yaratlm olan iin daha bir st olmayan amac deneyimlemi olursun. Byle olduundan dolay, bu derecelerden daha ykseine ilerlemeye tamah etme ve kendini yorma! Bundan tesi hi bir zaman olmu deildir ve bundan sonras katksz yokluktur. mdi, O, nefsini grebilmen iin sana bir aynadr; ve sen de

hibir ekilde Onun kendisinden baka bir ey olmayan simlerinin hkmlerinin zuhurunu mahedesinde Ona bir aynasn. Ve bylece, i kark ve iinden klmaz hale gelir. imizden bazlar, bu konudaki bilgisizliklerini kabullenerek, drak idrak etme konusundaki acz, idrakn kendisidir dediler. Ve aramzda bilenler ve byle sylemeyenler vardr; ve bu, szn en iyisidir. Bilgi, bu kimselere acz deil, sessizlii vermitir. Ve bu, Allaha ilikin en yce bilgidir ve bu bilgi ancak Hatem-i Enbiya ve Hatem-i Evliya iin szkonusudur. Ve bu bilgiyi nebi ve resuller ancak Hatem-i Enbiyann kandilinin nurundan grmlerdir. Hatta, hi kukusuz, resuller bilgiyi ancak Hatem-i Velayetin kandilinin ndan grrler, nk eriat getirme risaleti ve nbvveti sona ermitir, te yandan ise velayet hibir zaman sona ermez. Ve resuller (ayn zamanda) evliya olduklarndan dolay, szkonusu bilgiyi Hatem-i Velayetin kandilinin ndan grrler; byleyken, nasl olur da onlardan daha alt mertebede olan evliyalar baka bir yerden alabilirler? Her ne kadar Hatem-i Evliya, Hatem-i Enbiyann eriatna bal ise de, bu durum onun makamn alaltmaz ve ona ilikin inanmzla da elimez. O, bir yanyla aada, bir yanyla da sttedir. ne srdmz bu eyler eriatmzn zahiri tarafndan, merin Bedirde ele geirilen esirler hakkndaki hkmnn stnlnde ve hurma aalarnn alanmas meselesinde gsterildii gibi, dorulanr; o halde, kmil kiinin her eyde ve her mertebede en nde olmas zorunlu deildir. Ricalullah, ancak Allah bilme mertebelerinin yceliini dikkate alrlar; dnya hadiselerine gelince, bunlarla kendilerini megul etmezler. Bu ekilde, szn ettiimiz ey dorulanm oldu. Nebinin (sav) verdii rnee gelince, nbvvet, tuladan rlm ve bir tulas eksik olan bir duvar gibidir. Bylelikle Resul (sav), duvar tamamlayan bu eksik tula oldu. Ve Resul (sav), kendi syledii gibi, btn bir duvarda sadece tek bir tulann eksik olduunu grd. Ama Hatem-i Evliya iin, Resuln grdn grmesi ve duvarda iki tulann eksik olduunu grmesi kanlmazdr. Tulalar altn ve gmtendir ve Hatem-i Evliya duvarda iki tulann eksik olduunu ve biri altn ve biri de gm olmak zere iki tulayla bu duvarn tamamlandn grr. Ve kendini bu iki tulann bo yerini tastamam doldurduu grdnden, bu iki eksik tula ve duvar tamamlayan olur. ki tula grmesinin sebebi, kendisinin zahirde Hatem-i Enbiyann eriatna bal olmasdr ve gm tulann yeri bu ball simgeler ve (bu ballk) Hatem-i Evliyann zahiridir. Ne var ki bu zahir suret itibaryla bal olsa bile, (bu zahir olann) srrn dorudan doruya Allahtan alr. nk ii, ne ise o olarak grr ve bu ekilde grmesi kanlmazdr. Ve bu durum (yani, ilahi emri dorudan doruya Allahtan almas) altn tulann yerini simgeler resule vahiy getiren melein ald ayn kaynaktan almtr. Eer iaret ettiim eyi anlarsan, senin iin faydal olacak bir bilgi elde etmi olursun. demden son Nebiye (sav) varncaya dek btn nebiler, ne almlarsa, herhangi bir istisna olmakszn Hatem-i Enbiyann kandilinin nurundan almlardr; yaratlm

bedeni sonradan gelse bile, hakikat ile her zaman mevcuttur. Ve o yle demitir: dem suyla balk arasndayken, ben nebiydim. Dier nebilere gelince, onlar ancak gnderildikleri zaman nebi oldular. Ayn ekilde Hatem-i Evliya da, dem suyla balk arasndayken veliydi ve geri kalan evliyalara gelince, ancak lahi ahlka ilikin olan velayet artlarn yerine getirip bu ahlk ile vasflandklarnda, Allahu Tealann onlar Veli ve Hamid olarak adlandrmasyla veli oldular. Hatem-i Rusln, velayeti ynnden, Hatem-i Velayete nisbeti, nebi ve resullerin Hatem-i Velayete nisbeti gibidir. Ve gerekte Hatem-i Rusl hem veli, hem resul, hem de nebidir. Ve Hatem-i Evliya kaynaktan alan ve mertebeleri mahede eden vristir. Ve o, efaat kaps aldnda demolunun efendisi ve nebilerin nde geleni olan Muhammedin (sav) gzelliklerinden bir gzelliktir. Ve Resul (sav), efendi-olmakln (efaat konusunda) zglletirdi ve bunu genellemedi. Ve, sadece bu zgl halde, (Rahman smine mazhar olmasndan dolay) lahi simler zerinde ne geti. Ve gerekte, Rahman smi, Mntakim sminin mazhar olan bela ehli iin, ancak (baka) efaatlarn efaatndan sonra efaat etti. Ve Muhammed (sav) bu zgl makamda efendi olmaklyla btn hepsinin nne geti. Mertebe ve makamlar anlayan kimseler iin, burada sylenen szleri kabul etmek zor deildir. lahi simlerden gelen hediyelere gelince: bil ki, Allahu Tealann mahlukatna verdikleri, Ondan bir rahmettir ve bunlarn hepsi lahi simlerden gelirler. Bunlarn kimisi saf rahmettir tpk bu dnyada temiz ve lezzetli olan ve Kyamet Gnnde aypla lekelenmeyecek olan nimetler gibi; ve bunlar Rahman sminden gelirler. Kimisi de, (acyla) kark rahmettir tpk, iildikten sonra insan rahatlatan ac bir ilacn iilmesinde olduu gibi. Ve bunlar da ilahi batr. Ve gerekte, ilahi ban, simlerin yardmclarndan (yani, Allah ve Rahman simleri dndaki btn dier lahi simlerden) bir yardmc eliyle olmaktan baka bir yolla verilmesi mmkn deildir. Allahu Teala kimi zaman kuluna Rahmann iki eliyle bata bulunur. Byle olduunda, ba, o anda ho gelmeyen veya istenen eye uymayan veya buna benzer her trl karmdan arnktr. Ve kimi zamanlar Allahu Teala, ba, Vasinin iki eliyle verir ve byle olduunda verilen ba genel bir nitelik tar. Veya Hakmin iki eliyle verir ve byle olduunda O, en uygun deni verir. Veya Vahib sminin iki eliyle vererek nimet verir ve ba alann, bu verilen iin kretme veya amelde bulunma ykmll yoktur. Veya Cebbar sminin iki eliyle verir ve byle olduunda da kulun bulunduu yere ve hale bakarak verir. Eer ierisinde bulunduu hal cezay gerektiriyorsa, onun bu halini rter veya eer cezay gerektirmiyorsa, onu, cezay gerektirecek halden korur (ve cezay gerektirecek halden korunmu) bylesi bir kimseye masum, inayet olunmu ve korunmu ve benzeri isimler verilir. Veren, Kendindeki hazinelerin sahibi olmasndan dolay, Allahtr. Ve O, ba zgl sminin [ism-i has] iki eliyle, bilinen kader [kader-i malum] zre datr. Adil smiyle ve benzeri simlerle, her eye halkn verir.

Allahn simleri her ne kadar simlerin Analar veya simlerin Hazretleri olan sonlu asllara dnc olsalar da sonsuz saydadr. nk bu simler kendilerinden ortaya kan eyle (yani, etkileriyle) bilinirler ve kendilerinden ortaya kan eyler sonsuzdur. Ve gerekte varlkta, lahi simler olarak iaret edilen btn bu nisbetleri ve vasflandrmalar kabul eden bir-olan-hakikatten [hakikat- vahid] bakas yoktur. Ne var ki hakikat, bitimsiz bir ekilde (etkileriyle) zahir olan bir smin dier bir simden ayrk olabilmesi iin belirli bir hakikati olmasn getirir ve bir smi dierlerinden ayrk klan bu hakikat, o smin ayn olup, (btn simler iin) kendisinde ortaklaalk szkonusu olan eyin (yani, bir-olan-hakikatin) ayn deildir. Ve ayn ekilde, bir-olan-ayndan [ayn- vahid] olmalarna karn, herbir (ilahi) ba kendi zgl niteliiyle btn dierlerinden ayrr. Bir ban dieriyle ayn olmad bilinen bir eydir ve bunun nedeni simlerin birbirinden farkl olmasdr. Geniliinden dolay, lahi Hazrette hibir tekrar yoktur. Bu, kuku gtrmez bir hakikattir. Bu, it aleyhisselamn sahip olduu ilimdir ve onun ruhu, bu konuda sz syleyen btn (kmil) ruhlara yardm eder. Sadece Hatem-i Evliyann ruhu bunun dndadr, nk Hatem-i Evliyaya gelen yardm dier ruhlardan deil, dorudan Allahtandr ve tersine, btn ruhlara yardm onun kendisinden gelir. Ve Hatem-i Evliya bunun byle olduunu (yani, btn ruhlarn maddesi olduunu ve herhangi bir arac olmakszn Allahtan yardm ettiini) unsurlardan oluan bedeninin terkib olunmas srasnda kendi nefsinden akletmi deildir. Kendi hakikati ve mertebesi dolaysyla btn bunlar kesinkes bilir, te yandan unsursal terkibi ynnden bunlar bilmez. Ayn anda hem bilir, hem bilmez ve zt niteliklerle nitelenmeyi kabul eder, tpk asln (yani, Huviyetin) ayn ekilde, Cell ve Ceml, Zahir ve Batn, Evvel ve Ahir olarak nitelenmeyi kabul ettii gibi ve O (btn bu zt nitelikleri kabul etmekliinde) Kendi varlnn ta kendisidir ve Kendisinden bakas deildir. mdi, Hatem-i Evliya (zatnn hakikati ve unsursal terkibi dolaysyla) bilir ve bilmez, ariftir ve arif deildir, mahede edicidir ve mahede edici deildir. Sahip olduu bu ilimden dolaydr ki it aleyhisselama bu isim verilmitir ve it (branicede) Allahn armaan anlamna gelir. Dolaysyla, trleri ve nisbetleri birbirinden farkl olan (ilahi) balarn anahtar onun elindedir. Ve gerekte Allahu Teala onu deme bir ba olarak vermitir ve balad ilk ey odur ve bu ba demin kendisindendir; nk oul, babann srrdr, ondan kar ve ona dner. Ve anlayn Allahtan alan kimse iin, bu ilahi hediyede kendisine yabanc olan hibir ey yoktur. Ve varolutaki btn balar bu mecra zeredir. Ve hi kimsede Allahtan bir ey yoktur. Ve herbir kimsede, suretler ne kadar eitli olursa olsun, kendi nefsinden gelenden baka bir ey yoktur. Bunu herkes bilmez ve gerekte i byledir. Bunu ancak ehlullahtan olan Bireyler [Efrad] bilir. Ve bunu bilen birini grrsen, ona bu konuda gven; bylesi bir kii, ehlullahtan olanlarn

sekinlerinin en sekinlerinin zdr. Herhangi bir kef sahibi, sahip olmad bir bilgiyi veren bir suret ve bu bilgiyle daha nceden elinde olmayan bir eyi kefederse, (zerine tefekkr ettii) bu suret kiinin kendisinden bakas deildir. Ve kendi nefsinin aacndan kendi bilgisinin meyvelerini devirir. Ayn ekilde, kiinin, cilalanm bir yzeyde grd sureti, kendisinden bakas deildir. Her ne kadar kendi suretini grd mahal veya dzlem [hazret], bu dzlemin hakikati dorultusunda, suretin belli bir ekilde deimesine neden olsa da durum byledir. Tpk byk olan bir eyin kk bir aynada kk, uzun olan bir aynada uzun, hareket eden bir aynada hareketli grnmesi gibi ve bazen zel bir dzlemden (alttaki bir yzeye yukardan bakldnda) suretin tersini, bazen de kendisinden beliren eyin aynsn verir. Ve bazen de suretin sa, aynaya bakann sana der. Ve bazen de suretin sa, bakann sol tarafna der; ki bu, daha sk karlalan bir durumdur. Bazen de alldnn tersine sa sol tarafa der ve bu durumda hayal ters grnr. Ve bunun hepsi, suretin belirdii dzlemin hakikatinin ihsanlarndandr ki, biz bu hakikat ayna menzilesine indirerek, bu ekilde bir misal olarak verdik. Her kim kendi istidadnn bilgisine sahipse, alaca eyin ne olduunu da bilir, ama alaca eyin bilgisine sahip olan herkes, her ne kadar alaca eyi genel olarak bilse bile, istidadnn ne olduunu ancak alacan aldktan sonra bilebilir. Kurgusal dnce [nazar] ehli olan baz zayf aklllar, Allahn dilediini yapar olduunu grdklerinde, Allaha ilikin olarak, hikmete aykr olan eyi (yani, var olann yokedilmesi ve yok olann varedilmesini) olabilir grdler, halbuki i byle deildir. Ve ite bunun iin, baz dnrler, imkann deillenmesine ve kendinden ve bir dolaymla zorunlu olan varln kesinlenmesine saptlar. Ve bizden tahkik ehli olanlar, gerekte (katksz varlk ile katksz yokluk arasnda olan) imkan kesinlerler ve onun dzlemini [hazret] bilirler; mmknn ne olduunu, bir eyin mmkn olmaklnn nereden olduunu, ve mmknn kendisinin ancak bakas yoluyla zorunlu olduunu ve kendisini zorunlu klana bakas isminin verilmesinin hangi bakmdan doru olduunu bilirler. Bunu ayrntlanml olarak ancak Allaha ilikin ilme sahip olanlar bilir. nsan trnden doan son insan, itin izinde olacak ve onun srlarn tayacaktr. Ve artk ondan sonra herhangi bir ocuk dnyaya gelmeyecektir. Ve gerekte o ocuklarn sonuncusudur. Onunla birlikte dnyaya gelen kzkardei, ondan hemen nce doar. O da ba, kzkardeinin ayaklarna deiyor olarak, kzkardeinin hemen ardndan doar. Bu ocuk inde doacak ve bu lkenin dilini konuacaktr. Ve erkeklerde ve kadnlarda ksrlk yaygnlaacak, ocuksuz evlilikler oalacaktr. Onlar Allaha arr ama kendisine uyan olmaz. Ve Allahu Teala onun ve onun zamanndaki iman sahiplerinin canlarn aldnda, geri kalanlar hayvanlar gibi olacaktr. Bunlar helali helal ve haram da haram olarak bilmezler. Akldan ve

eriattan tmyle yoksun olarak tabiatn hkmlerine gre ehvetin gdmnde hareket ederler. Ve Kyamet onlarn zerine kopar NUH KELMESNDEK HKMET- SUBBUHYYE Bil ki, hi kukusuz, hakikat ehline gre, Cenab- lhinin tenzihi, snrlama ve kaytlamann ta kendisidir. mdi, tenzih eden kimse ya cahildir, ya da gereken edebden yoksundur. Ama, bylesi cahil ve gereken edebden yoksun kiiler, tenzihi mutlaklatrp bu ekilde konuurlarken eriatlar erevesinde tenzih edip, tenzihte kalan, ve tenzihten baka (bir ekilde) grmeyen iman sahibi (de) gerekte bilincinde olmakszn edebe aykr davranr ve Hakk ve Resulleri yalanlar. Yaklamnda isabetli olduunu sanr, halbuki uzaa dmtr ve bu kimse, bir ksmna iman edip bir ksmn inkar eden gibidir. Gerekte, ilahi eriatlarn dilleri Haktan sylediklerinde, insanlarn geneli iin kavramlarn ilk anlalan anlam zere sylediler; zelde ise bu ayn szler hangi dilde sylenmi olursa olsunlar o szden karlabilecek farkl anlamlar ierirler. Hak, yaratlm olan her eyde zuhur etmekte olduundan, btn kavramlarda zahir olan Odur. Her anlalandan batn olan da Odur ve ancak, Alem Hakkn sureti ve huviyeti, ve Onun Zahir smidir diyen kimsenin anlayndan batn deildir. Gerekte Hak, mana ynnden, zahir olan eyin ruhu olmasyla batndr. Hakkn, alemin suretlerinden zahir olan eye nisbeti, ynetici ruhun surete nisbeti gibidir. mdi, insann tanmnda [had] tanm yaplan btn dier eyler gibi onun hem zahiri hem de batn gznne alnr. Hakka gelince, O (btn suretlerin zahiri ve batn olduundan) btn bu tanmlar ile tanmldr. Ne var ki, alemin suretleri (sonsuz sayda olduklarndan) zaptedilemedikleri gibi, kapsanamazlar da ve alemdeki herbir suretin tanm, ancak bu suretlerden ortaya kan kadarnca bilinebilir. te bunun iindir ki, Hakkn tanm bilinmiyor olarak kalr. Hakkn tanm, ancak btn suretlerin tanmnn bilinmesiyle bilinebileceinden ve bunun olmas da olanaksz olduundan, Hakkn tanmlanmas olmayacak bir eydir. Ve Hakk tenzih etmeksizin tebih eden kimse de hi kukusuz Hakk kaytlayp snrlad ve Onu bilmedi. Ve Hakk bilmekliinde tenzih ve tebihi cem eden ve Hakk bu iki vasfla (yani, zahir ve batn ile) vasflandran kimse nasl ki kendi nefsini ayrntlanmlk [tafsil] yoluyla deil, ayrntlanmamlk [icmal] yoluyla biliyorsa Hakk da ayrntlanmlk yoluyla deil, ayrntlanmamlk yoluyla bilir. nk alemdeki suretlerin kapsanamamasndan dolay, Hakk bu iki vasfla (yani, zahir ve batn vasflaryla) ayrntlanmlk [tafsil] yoluyla vasflandrmak olanakszdr. Ve bunun iindir ki, Nebi (sav) Hakkn bilinmesini nefsin bilinmesine balayarak, Nefsini bilen, hi kukusuz Rabbini bildi buyurdu. Ve Hak Teala da yle buyurdu: Yaknda, Onun Hak olduu onlara apak olana kadar, ayetlerimizi ufuklarda.. ve ufuklar senin dnda olanlardr ..ve nefslerinde.. ve bu da senin

kendindir ..onlara gsteririz [Fusslet Suresi, 41/53]. Bu, senin Hakkn sureti olman ve Onun senin ruhun olmas dolaysyla byledir. mdi sen, Onun iin cismani bir suret gibisin; ve O, senin iin cesedinin suretini yneten ruh gibidir. Ve tanm, senin hem zahirini hem de batnn kapsar. nk geri kalan suret, kendisini yneten ruh kendisinden ayrldnda, insan olarak baki kalmaz; fakat bu suret hakknda, o, insan suretine benzer bir surettir denilir. Dolaysyla bu suret ile, aatan ve tatan yontulmu olan insan sureti arasnda fark yoktur; ve bu surete insan ismi genellemesi hakikat ile deil, mecaz iledir. Ve Hakkn (batn olmaklyla) alemin suretinden zevali asla mmkn deildir. Byle olunca, Hak iin uluhiyet tanmlamas diri olduundaki insann tanm gibi hakikat iledir, mecaz ile deil. Ve insann suretinin zahiri, kendisini yneten ruhuna ve nefsine, kendi diliyle nasl sensn dile getirirse; ayn ekilde Allahu Teala da alemin suretini Hakk hamdetmekle tesbih edici kld. Ne var ki biz, alemdeki suretleri kuatamadmzdan, onlarn tesbihini idrak edemeyiz. Byle olunca, alemin suretlerinin hepsi Hakkn dilleri olup, Hakkn hamdn dile getirirler. Ve ite bunun iindir ki, Hamd alemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur [Fatiha Suresi, 1/1] dediler. Ki bu, hamdn sonular Ona dner, demektir. Dolaysyla, sen eden ve sen edilen ancak Odur. Yalnzca tenzih edecek olursan, kaytlayc olursun; Yalnzca tebih edecek olursan, snrlayc olursun. Hem tenzih hem de tebih edecek olursan, Dosdoru yolda olursun ve bilgide imam ve seyyid olursun. mdi iki varlktan szeden, ortak klc oldu Ve (okluun tesinde) tek olandan szeden, birleyici oldu. Eer ikileyici isen, tebihten sakn! Ve eer birleyici isen, tenzihten sakn! mdi, sen O deilsin ve sen Osun; Ve sen Onu eylerin aynnda Kaytlanmam ve kaytlanm olarak grrsn. Allahu Teala, Onun benzeri hi bir ey yoktur [ura Suresi, 42/11] diyerek tenzih etti; O, Semi ve Basirdir [ura Suresi, 42/11] diyerek tebih etti. Ve Allahu Teala, Onun benzeri gibi bir ey yoktur diyerek tebih ederek ikiledi [tesniye]; O, Semi ve Basirdir diyerek tenzih etti ve tek kld [ifrad]. Eer Nuh, kavmi iin (bu) iki daveti birletirseydi, elbette kavmi kendisine icabet ederdi. Byle olunca, onlar apak olarak davet etti ve sonra gizleyerek [israren] davet etti. Sonra onlara, Rabbinize tvbe edin ki, muhakkak O balaycdr [Nuh Suresi, 71/10] dedi. Ve Nuh, Ya Rabb, ben kavmimi gece-gndz davet ettim, bu

davetim onlar karmaktan baka bir ie yaramad [Nuh Suresi, 71/6] dedi. Nuh, kavmi hakknda; kendi davetine uymalarnn neyi gerektirdiini bildiklerinden, yapt daveti duymazlktan geldiklerini syledi. Byle olunca Allah bilenler, Nuhun kendi kavmini yergi diliyle vmekle neye iaret ettiini bildiler; ve Nuhta Furkan olduu iin, onun davetine uymadklarn da bildiler. nk emr (yani, varln kendisi) Kurandr, Furkan deil. Ve Kuranda bulunan kimse, Kuran iinde olduundandr ki Furkana ynelmez; nk Kuran, Furkan ierir. Bundandr ki, Kuran ancak Muhammede (sav) ve mmetlerin en hayrls olan onun mmetine zg klnd. Ve Muhammed (sav), Onun benzeri yoktur diyerek, tenzih ve tebihi tek bir eyde cem etti. mdi, eer Nuh, kavmine bylesi bir ayet getirseydi, ona uyarlard. nk tek ayette, hatta belki ayetin yarsnda tebih ve tenzih etti. Nuh aleyhisselam ise, gayb olan akllar ve ruhaniyetleri dolaysyla kavmini geceleyin (batna) davet etti; ve ayn ekilde, zahir olan suretleri ve bedenleri dolaysyla onlar gndzn (zahire) davet etti ve davette, Onun benzeri yoktur gibi cem etmedi. Byle olunca, onlarn batnlar bu Furkandan nefret etti ve onlarn kap uzaklamalarn artrd. Sonra Nuh (Hakka hitaben) kavmini, Hakkn Kendini onlara amlamaklna [kef] deil, Hakkn onlar Kendisiyle rtmekliine [gafr ve setr] davet etmi olduunu kendinden bildirdi. Ve onlar, Nuhtan bunu anladlar. Bunun iin, parmaklarn kulaklarna tkadlar ve elbiselerine brndler btn bunlar, davet olunduklar rtmenin [setr] suretidir. mdi, onlar Nuhun davetine sz ile deil, fiil ile uydular. Halbuki, Onun benzeri yoktur ayet-i kerimesinde benzerin hem kesinlenmesi [isbat], hem de deillenmesi [nefy] vardr. Ve ite bunun iin (yani, fark ve cemi, tenzih ve tebihi birleyici olduundan) Resulallah Efendimiz (sav) kendisine btn kelimelerin verildiini bildirdi. mdi, Muhammed (sav) kavmini geceleyin ve gndzn davet etmedi. Belki onlar gndzde geceye ve gecede gndze davet etti. mdi Nuh, (istifar ile maksud olan) hikmetinde kavmine yle dedi: (eer siz, akl tenzihin gerei zere bana uyarsanz) Hak Teala, zerinize gkten yamur gnderir.. ve (bu yamurlar) manalara ilikin akl marifet ve varsaymsal kurgulamadr [nazar- itibar] ..ve size mallar ile.. yani sizi Ona meylettiren ey ile ..yardm eder [Nuh Suresi, 71/12]. mdi, sizi Kendisine meylettirdii zaman, Onda suretinizi grrsnz. Byle olunca, iinizden, hi kukusuz Onu grdn tahayyl eden kimse, arif deildir, olmamtr; ve sizden hi kukusuz nefsini grdn bilen kimse ariftir. te bunun iin, insanlar Allah bilenler ve Allah bilmeyenler olarak iki ksma ayrld. Ve ocuu [Nuh Suresi, 71/21], (Allah bilmeyenlerin) dnsel kurgulamasnn vard sonutur; ve i, (ilahi) ilmin mahedesine dayand iin, dnsel kurgulamann sonularndan uzaktr, olsa olsa ziyandr [Nuh Suresi, 71/21]. mdi, onlarn ticaretleri kazan getirmedi ve onlar doru yola dnmediler [Bakara Suresi, 2/16].

mdi, kendi mlkleri (yani, kendi dnsel kurgulamalar sonucunda elde ettikleri ilimleri) olduunu tahayyl ettikleri hereyi yitirdiler. Ve Hak Teala (mlke ilikin olarak) Muhammed olanlara, Allahn sizi zerine halife kld eylerden sarfedin [Hadd Suresi, 57/7] dedi. Ve Nuha ve Nuh mmetinden olanlara, Benden baka vekil tutmayn [sra Suresi, 17/2] dedi. Dolaysyla, Nuh mmetinden olanlar iin mlke sahip olmakl ve Allahn bu mlke vekil olmakln kesinledi. Muhammedler ise, mlk zerinde halife klnmlardr, dolaysyla Allah hem mlkn sahibi hem de onlarn vekilidir ve onlar mlke ancak halife olmaklklar bakmndan sahiptirler. Bylelikle Tirmizinin dedii gibi Hak, Mlkn Melikidir. (Ve, Nuhun davetine kar,) byk hileyle aldattlar [Nuh Suresi, 71/22]. nk Allaha davet, davet edilene hiledir. nk O, (davet olunann) bir ncesinde yok deildir ki, (davet olunan,) bir sonraya davet edilsin. Allaha davet ediyorum! [Yusuf Suresi, 12/108] ite bu, hilenin ta kendisidir. Ama Nebi (sav) bunun basiret zerine [Yusuf Suresi, 12/108] bir davet olduunu syleyerek btn her eyin (yani, davet eden kiinin gznde; davet eden, davet edilen, kendisine davet olunan ve kendisinden davet edilenin tek olup, btn bunlarn) Allaha mahsus olduunu tenbih etti (bylelikle, Muhammed davet Furkana/farka deil, Kurana/ceme olduundan dolay bir hile deildir). Byle olunca, Nuh onlar hileyle davet ettii gibi, onlar da (bu davete) hileyle uydular. Ve Muhammed olan geldiinde, bildi ki hi kukusuz Allaha davet, Onun Huviyeti dolaysyla deil, ancak simleri dolaysyladr (yani, davet Celal sminden Cemal smine dorudur). Bundandr ki Hak Teala, Biz o gn itaat edenleri gruhlar halinde Rahmana doru bir araya toplarz [Meryem Suresi, 19/85] buyurarak, (ayetin Arapa yazlndaki) bir eye doru olmaklk anlamna gelen ila n-ekini, sime (yani, Rahman smine) bititirdi. yleyse, biz bildik ki, alem (rububiyet ynnden) itaat edenlerin itaatkar olmalarn gerektiren bir lahi smin (yani, Cebbar sminin) kuatmas altndadr. mdi, hilelerinde, lahlarnz terk etmeyin; ve Veddi ve Svay ve Yeusu ve Yauku ve Nesri de terk etmeyin [Nuh Suresi, 71/23] dediler. Eer ilahlarn terketmi olsalard, ilahlarn terk ettikleri lde Haktan cahil olurlard nk Hakkn herbir ibadet olunanda bir vechi vardr. Bunun byle olduunu, bilen bilir ve bilmeyen bilmez. Ve Hak Teala Muhammed olanlara yle buyurdu: Senin Rabbin ancak Ona ibadet etmenize hkmetti [sra Suresi, 17/23]. mdi, ilim sahibi olan, ibadet olunann kim olduunu ve hangi surette zahir olduu iin kendisine ibadet olunduunu bilir. Ve, hi kukusuz ayrmlama [tefrik] ve okluk [kesret] beerin duyumsanabilir suretindeki uzuvlarn ve ruhani suretindeki manevi yetilerin okluu gibidir. Byle olunca, herbir ibadet olunanda Allahtan bakasna ibadet olunmad. Dolaysyla kulun aa dzeyde olan, onda uluhiyet tahayyl eden kimsedir. Eer bu tahayyl olmasayd, taa ve ondan bakasna ibadet olunmazd. Ve ite bunun iin Hak Teala yle buyurdu: De ki: tapndklarnz

isimlendirin [Rad Suresi, 13/33]. Bunu yapacak olsalard, ibadet ettikleri eyleri ta, aa ve yldz olarak isimlendirirlerdi. Ve eer onlara, Kime ibadet ettiniz? denilse, bir ilaha derlerdi Allaha ve laha demezlerdi. Ve kulun ycesi, onda uluhiyet tahayyl etmeyip, buna (dier her ey gibi) bir ilahi tecelli mahalli olmaklyla hrmet edilmesi gerektiini syleyerek, uluhiyeti ona zg klmaz. Tahayyl sahibi olan aa dzeydeki kul ise, Biz bunlara Allaha yaknlmz artrsnlar diye taparz [Zmer Suresi, 39/3] der. Ve yce olan kul yle der: Sizin ilahnz ancak tek ilahtr.. dolaysyla, nerede zahir olursa ..Ona boyun ein. O alakgnll kimselere.. yani, tabiat atei snm olanlara ..mjdele! [Hac Suresi, 22/34]. mdi onlar (yani, tabiat atei snm olanlar), ilah dediler ve tabiat demediler. Nuh kavminden olanlar ise birounu dalalete drdler [Nuh Suresi, 71/25], yani, onlar, Bir [vahid] olann vecihleri ve nisbetlerinin okluu yoluyla hayrete drdler. Ve Kitaba vris klnp seilmilerden olan, nefslerine zulmedenler oaltmadlar. Ve bylesi bir kimse, n ilkidir ve Hak onu, orta yolu tutan ve ne geenden nce and [Ftr Suresi, 35/32]. Ancak arm olarak [dalalen] yani hayret ierisinde oalttlar. Nitekim Muhammed olan, Sana olan hayretimi artr! dedi. Her ne vakit onlara aydnlk olsa (yani, Hak ahadiyet nuru ile tecelli edip aydnlatsa), onun iinde yrrler; ve zerlerine karanlk basnca (yani, okluksal taayynat perdelerinin karanl ktnde, hayret ierisinde) dururlar [Bakara Suresi, 2/20]. mdi, hayret ehli iin devr vardr ve devr hareket daire merkezinin evresinde olup, ondan ayrlmaz. Ve uzayp giden yolda olanlar, amacn dna ynelirler. Bylesi bir kimse, hayal ettii eye taliptir ve amac da o hayaldir dolaysyla onun iin bir yerden doru olmaklk ve bir yere doru olmaklk ve o ikisinin arasndaki ey vardr. Ve devr hareket sahibi iin balang yoktur ki, ona, bir yerden doru olmaklk gereksin. Ve onun iin ama yoktur ki, ona, bir yere doru olmaklk hkmetsin. Byle olunca onun varl en eksiksiz ve en kmil olandr. Ve ona kelimelerin ve hikmetlerin toplam verildi. Gnahlar (yani, kendilerini Haktan ayr varlklar olarak grme gnahlar) dolaysyladr ki, bu gnahlarndan geerek Allahn ilim deryalarna garkoldular ve bu da hayret denilen eydir. mdi onlar suyun kendisinde (yani, ilm-i billahta) atein iine (yani, vahdete) daldrldlar (ve zat tecelli, okluksal taayynat yakt). Ve denizler tututuu zaman [Tekvir Suresi, 81/6] ayeti, Muhammed olanlar iin gelmitir ve (denizlerin tutumas), frn yaktn zaman, frn tututu dendiindekiyle ayn anlamdadr. Byle olunca onlar, (zat tecelli, zuhur mahallerinin izafi varlklarn yakt ve varl olmayan eyden yardm szkonusu olmad iin) kendilerine Allahtan baka yardmc bulamadlar. Dolaysyla, Allah onlar iin yardmcnn ta kendisi oldu. Onlar, sonsuza dek Onda helak oldular. Eer Allahu Teala onlar sahile, tabiat sahiline karsayd, onlar bu yksek dereceden indirirdi her ne

kadar btn her ey Allah iin ve Allah ile ve gerekte Allah ise de, bu byledir. Cenab- Nuh, Rabb.. dedi, lah.. demedi. nk Rab iin (haceti kaza hususunda) deimezlik [sbut] olduu halde, lah simler ile eitlenir ve O her an bir endedir. mdi, Nuh Rab (ismi) ile, eitlenmekliin sabit klnmasn [sbutu telvin] (yani, hacetine uygun den suret ne ise, Hakkn o sfat ile zuhurunu) diledi; nk (rububiyet mertebesinde) bundan bakas szkonusu deildir. Ve Nuh, (Rabb sesleniinden sonra) ..Yeryznde brakma! [Nuh Suresi, 71/26] diyerek, kavmi iin, arzn iinde olmalar ynnde dua etti (ki bu, kendilerini Zahir sminin rtsnde brakan varlksal taayynlerinden kurtulup batn- ahadi ve cemiye dahil olmalar iin, beddua eklinde hayr duas idi). Ve Muhammed olan, Eer ipi sarktacak olursanz, Allahn zerine derdi dedi ve, gklerde ve yerde olanlar Onundur. mdi sen, yerin iine gmldn zaman, onun iindesin ve o senin rtndr; ve Sizi onun iinden.. vecihlerin benzemezliinden (yani, lahi Hazretin, farkl simlerin vecihleriyle zuhuru gerektirmesinden) dolay ..tekrar ortaya karacaz [Taha Suresi, 20/55]. (Bu durumda Nuh, yle dua etmi olur:) rtnme [setr] talebiyle giysilerine brnen ve parmaklaryla kulaklarn tkayan kafirlerden kimseyi brakma ki, davet genel olduu gibi, fayda da genel olsun. Eer Sen onlar brakrsan.. yani Sen onlar terkedersen ..kullarn artrlar.. [Nuh Suresi, 71/27] yani onlar hayrete drrler; ve onlar kulluktan, kendilerinde rububiyet srlarndan bulunan eye geirirler. Byle olunca onlar nefsleri indinde kul olduktan sonra, nefslerini rabblar olarak grrler; ve onlar hem kul hem de rabblardr. Ve onlar ..ancak faciri.. yani kendilerindeki rtlmesi zorunlu olan rububiyeti ..doururlar [Nuh Suresi, 71/27] ve aa karrlar; ve facir olanlar, smsk rtcdrler [keffar], yani zahir olan eyi (yani, kendi suretlerinde zahir olan ilahi hakikat), zahir olduktan sonra (enaniyetleri ve izafi varlklaryla) rterler. mdi, rtlm olan eyi (yani, rububiyet srrn) aa karrlar. Onun aa kndan sonra da (zahir enaniyetleriyle) rterler. Byle olunca gren kii (onun hangi haline uyacan bilemediinden) hayrete der. Ve ortaya karcnn [facir] ortaya karndaki ve rtcnn [kafir] rtndeki maksadn bilmez halbuki, her ikisini yapan da (rububiyeti szle aa karan ve fiilen rten) ayn kiidir. Ya Rabb, beni bala [gafr]!.. Yani, beni rt; ve benden dolay rt! Ve senin, Allahn kadrini hakkyla bilmediler [Enam Suresi, 6/91] sznde kadrin bilinmedii gibi, benim de makamm ve kadrim bilinmesin! ..Ve ana-babam da rt.. ki ben onlarn sonucuyum; ve onlar akl ve tabiattr ..Ve benim evime.. yani kalbime ..giren kimseyi de mmin olarak rt.. yani nefslerin ieriden syledikleri olan kalbime gelen ilahi haberleri tasdik edici olarak gireni rt. Ve akllar olan ..mmin erkekleri.. ve nefsler olan ..mmin kadnlar.. da rt. Ve karanlk rtlerin arkasnda gizlenen ve gayb ehli olan ..zalimlerin ancak helakn artr [Nuh Suresi, 71/28]. mdi onlar (yani, nefslerine zalim olan Muhammediler), nefsleri olmakszn Hakkn vechini mahede ettikleri iin, nefslerini bilmezler. Muhammed olanlar iin, Onun vechi dnda herey helak olucudur [Kasas

Suresi, 28/88]. Ve bir kimse Nuh aleyhisselamn srlarna vakf olmak isterse, gne feleine ykselmesi gerekir. Ve gne feleine ykselme konusundan Tenezzlat- Mevsiliyye adl kitabmzda szettik.

DRS KELMESNDEK HKMET- KUDDUSYYE Yceliin [ulvv] iki nisbeti vardr: mekn ycelii [ulvv-i mekn] ve mekndaolmaklk ycelii [ulvv-i meknet]... Mekn yceliine, Onu yce mekna ykselttik [Meryem Suresi, 19/57] szyle iaret edilmitir ve meknlarn en ycesi, zerinde felekler aleminin bir deirmen gibi devr-i daim ettii mekndr, yani Gne Feleidir ve drisin ruhani makam ite buradadr. Gne Feleinin altnda yedi felek, zerinde de yine yedi felek vardr ve kendisi onbeincidir. zerindekiler unlardr: Felek-i Ahmer, yani Merih (gezegeninin bulunduu felek), Mteri (Jpiter) Felei, Zhal (Satrn) Felei, Menziller Felei (Yldzsz Felek, yani Felek-i Atlas), Burlar Felei, Krs Felei ve Ar Felei... Ve aasnda olanlar da unlardr: Zhre (Vens) Felei, Utarid (Merkr) Felei, Ay Felei, Esr Felei, Hava Kresi, Su Kresi ve Toprak Kresi... Ve Gne Felei, feleklerin kutbu olmas itibaryla en yce mekndr. Meknda-olmaklk yceliine [ulvv-i meknet] gelince; bu, bizim iin, yani Muhammed olanlar iindir. Allahu Teala yle buyurdu: Sizler yce olanlarsnz ve Allah (bu ycelikte) sizinle birliktedir.. [Muhammed Suresi, 47/35] nk O, mekndan akn olsa da, meknda-olmaklktan [meknet] deildir. Byle olmasndan dolay, aramzdaki amel-edici nefsler korkunca, Hak Teala, birliktelii u szlerle srdrd: ..Ve O hibir amelinizi boa karmaz [Muhammed Suresi, 47/35]. Amel mekn, ilim ise meknda-olmakl [meknet] talep eder. Ve Allah, bizim iin bu iki ycelii; yani, amelden dolay mekn yceliiyle, ilimden dolay meknda-olmaklk yceliini, ayrmszlatrd [cem]. Ve bundan sonra bu birliktelikten herhangi bir biimde ortaklaalk anlalmasn diye Kendini ortaklaalktan tenzih ederek, Yce Rabbinin Adn tesbih et [Al Suresi, 87/11] buyurdu. nsann, yani nsan- Kmilin varlklarn en ycesi olmas alas eylerdendir. Ama ona yceliin nisbet olunmas, ancak tabi olduu mekn ve meknda-olmaklk dolaysyladr. Yani o, zatndan dolay bir ycelie sahip deildir. Onun ycelii, ierisinde bulunduu meknn veya meknda-olmakln yceliinden dolaydr. Dolaysyla ycelik, mekn ve meknda-olmaklk iin szkonusudur. Mekn ycelii unun gibidir: Rahman Ara oturdu [Taha Suresi, 20/5] ve bu

(Ar), meknlarn en ycesidir. Meknda-olmaklk ycelii de udur: Onun vechi dnda herey helak olucudur [Kasas Suresi, 28/88], Her ey Ona dncdr [Hud Suresi, 11/123] ve Allahn yansra bir ilah var mdr? [Neml Suresi, 27/63]. Ve Allah (dris hakknda), Onu yce bir mekna ykselttik dediinde, yce kelimesini, mekn niteleyen vc bir vasf olarak dile getirdi. Ve Rabbin meleklere, yeryznde bir Halife yaratacam dediinde.. [Bakara Suresi, 19/57] ite bu da meknda-olmaklk yceliidir. Ve melekler hakknda (blise hitaben) syledii, ki Elimle yarattma secde etmekten seni alkoyan nedir? Gururlandn m, yoksa yce olanlardan msn? [Sd Suresi, 38/75] szleriyle de, ycelii meleklere zg kld. Eer bu ycelik yaktrmas kendilerine melek olmalarndan dolay yaplm olsayd, btn melekler bu ycelik ire olurdu. Ama, bu ycelik yaktrmasnn btn melekleri iine alacak ekilde genelletirilmemi olmasndan anlyoruz ki, burada sz edilen ycelik, Allah indinde meknda-olmaklk yceliidir. Ve, insanlar arasndaki Halifeler iin de durum byledir. Halife olmakla elde ettikleri ycelik, zatlarndan dolay bir ycelik olsayd, (dier) btn insanlarn (da ayn ekilde) yce olmas gerekirdi. Ama bu ycelik genel olmad iin, anlyoruz ki bu, meknda-olmaklk yceliidir. Yce [li] smi, Onun Gzel simlerindendir. Onunla birlikte Ondan bakas olmadndan, neye itibarla Ycedir? Demek ki, O gerekte Kendi Zat itibaryla Ycedir. Ya da hangi eyden Ycedir? Ancak O var olduundan, Onun bu ycelii Kendiliindedir. Ve O, varlk itibaryla, btn varlklarn ayn olduundan, sonradan olma diye adlandrlan eyler, kendi zat itibaryla Ycedir. Dolaysyla Hak, Kendinden bakas olmadndan, izaf ycelik olmakszn Ycedir. Ve bu aynlara gelince, onlar iin yokluk [adem] szkonusudur ve onlar yoklukta yerleiktirler [sabit] ve varln kokusunu koklamamlardr. mdi varlklardaki ok saydaki suretleriyle birlikte, bu aynlar hep kendi hallerinde kalrlar. te yandan, ayrmlamamlkta [cemiyet] ayrmsz [cem] olan hereyin ayn Birdir ve okluun [kesret] varl simlerdedir. Ve simler nisbetlerdir. Ve nisbetler, var olmayan eylerdir [umur-u ademiyye]; ve ayndan, yani Zattan bakas yoktur. Ve O, izafet yoluyla deil, kendi Nefsiyle Ycedir. Bundan dolay, alemde izafi ycelik yoktur; ne var ki, varln vecihleri arasnda stnlk farkll vardr. zafi ycelik ancak Kendi oul vecihleriyle Bir-olan-aynda [ayn- vahid] vardr. Bu nedenle, bu konuda (hakikat itibaryla) Odur ve (taayyn itibaryla) O-deildir, (suret itibaryla) sensin ve (hakikat itibaryla) sen-deilsin denmitir. El-Harraz ve o Hakkn vecihlerinden bir vecih ve kendi nefsinden konuan, diller arasnda bir dildir ancak Onun zerine kendileriyle hkmedilen ztlarn (yani, zt simlerin) birlenmesiyle Allahn bilinebileceini sylemitir. O Evveldir ve Ahirdir ve Zahirdir ve Batndr. O, zahir olann ta kendisidir ve batn olann ta kendisidir. Ve zuhurunu, Kendinden baka grebilecek olan olmad gibi, Kendisinden gizlenebilecek [batn] olan da yoktur. O Kendisiyle zahirdir ve Kendisinden

gizlenmitir. Ve O, Ebu Said el-Harraz ve benzeri dierlerinin sonradan olma isimleridir. Zahir Ben dediinde, Batn Hayr der ve Batn Ben dediinde Zahir Hayr der. Bu, her zt olan iin byledir (yani, ztlarn herbiri kendi zatnn gereini olumlar ve kendisine aykr gelen zttn gereini olumsuzlar). Ama (bunlarn her ikisini) syleyen birdir ve (bunlarn her ikisini) iiten de syleyenin ta kendisidir. (Bu duruma bir rnek vermek gerekirse:) Nebi, sallallahu aleyhi ve sellem, yle demitir: Allah, sz ve eylemle ortaya kmadka, mmetimden olanlarn ilerinden geenleri (nefslerinde olup bitenleri) balad. Ve nefs, kendi iinden geirdiklerini kendisi oluturur; iinden geenleri iittii gibi, bunlarn ne sebeble olutuunu da bilir. Hkmler birbirinden farkl olsa da, ayn birdir; ve durumun byle olduunun bilinmemesi szkonusu deildir, nk Hakkn sureti olan insan, kendi nefsinden durumun byle olduunu (yani, syleyen ve iitenin bir olduunu) bilir. Bylece, (bir-olan-aynn taayyn yoluyla oklamas ve mertebelerle farkllamasyla) eyler birbirinden farkl oldu. Ve saylar, bilinen basamaklar (10, 100, ...) dorultusunda birden [vahid] tredi. Bylece nasl ki bir saylar varettiyse, saylar da bire alm kazandrd. te yandan, saynn [aded] hkm de ancak saylan [madd] ile zahir oldu. Ve sayya gelen eylerin kimisi yok [madum] ve kimisi de vardr. Bir ey, his itibaryla var olmad halde, akl itibaryla var olabilir. mdi bir eyin ya say ya da saylan olmas kanlmazdr. Byle olunca birin zerine ina olunarak bir ortaya k kanlmaz olur. (u halde) bir (says) kendi kendisini ortaya karr. Ve saylarn herbiri rnein dokuz, on gibi saylar ve bunlarn aasnda olanlar ve bunlarn zerinde sonsuz bye kadar gidenler tek balarna birer gereklik [hakikat- vahid] iseler de, hibiri btnl kendinde toplamaz. Ve hibiri birlerin toplam adyla anlmaktan kurtulamaz. nk (birlerin toplamndan oluan) iki tek bana bir gerekliktir; (ve yine birlerin toplamndan oluan) de tek bana bir gerekliktir ve sonraki saylar iin de durum byledir. Ve bu saylarn hepsi, (birlerin toplamndan olumalar bakmndan) bir ise de, hibir saynn birin kendisini barndrmas, dierininkiyle ayn deildir. Byle olunca toplam [cem], (saylarn ve say basamaklarnn) hepsini tutar. u halde, toplam, saylarda saylarn kendileriyle sz sahibidir. Ve onlara, onlarn kendileriyle hkmeder. Ve bu ekilde, yirmi basamak zahir oldu (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90, 100, 1000). Dolaysyla bu basamaklar (birlerin toplamlarndan olumalar bakmndan) bileimseldir. Byle olunca, senin indinde zatndan dolay menf olan eyin (yani, vahidin say olmamaklnn) ta kendisini msbet klmaktan (yani, saylarn say olmayan birlerin toplamndan olutuunu dorulamaktan) kendini kurtaramazsn. Ve her kim, saylar hakknda vardmz sonucu, yani birin say olmaklnn deillenmesinin, birin say olmaklnn kesinlenmesiyle ayn olduunu anlasa;

gerekte bilir ki, akn [mnezzeh] olan Hak, halkta benze [mebbeh] olandr ve halk, Hlikten ayrk olsa da, bu byledir. mdi i odur ki, Hlik mahluktur. Ve yine i odur ki, mahluk Hliktir. Her ikisi de bir-olan-ayndandr. Belki de, tersine (hakikat itibaryla) bir ayndr ve (taayyn ve zuhur itibaryla) oul aynlardr. Neyi gryor olduuna bak! (smail, babasna dedi ki:) Ey babacm, sana emredileni yap! [Safft Suresi, 37/102]. Oul babasnn ta kendisidir. Ve brahim, (ryasnda) nefsinden bakasn boazlyor olduunu grmedi. Ve O, brahime fidye olarak byk kurban verdi; ve (ryada) insan suretinde grnm olan bu kurban, (his aleminde) ko suretinde grnd. Oul suretinde grnmt; hayr, belki de oul hkmnde grnmt ve oul, babasnn ayns olan kiidir. Ve O, ondan eini halk etti [Nisa Suresi, 4/1]. Bu demektir ki, demin nikh, kendi nefsinden bakasyla olmu deildir; ei ve olu kendi nefsindendir. Ve varlk, saysal oklukta birdir. Tabiat nedir ve ondan zahir olan nedir? Tabiatn, kendisinden zahir olan yznden eksiklendiini; ve zahir klmadklaryla da artklandn grmedik. Ve Tabiattan zuhur eden, ondan (yani, Tabiatn kendisinden) bakas deildir. Ve o, kendisinden zahir olan eylerin hkmleri yoluyla suretlerin birbirinden farkl olmasndan dolay, kendinden zuhur edenle ayn deildir. Ve u, souk ve kurudur; u dieri de scak ve kurudur ve bunlar kuru olmalarndan dolay ayrmszdrlar ve brleri (yani, souk ve scak) yznden de farkllamlardr. Tabiat (bu hkmleri) biraraya toplaycdr [cam]. Ya da, tersine, ayn (yani, ayn- vahid) Tabiatn ta kendisidir. Dolaysyla, tabiat alemi, bir aynadaki suretlerdir. Ya da, tersine, birbirinden farkl aynalardaki bir surettir. Bylece, bak alarnn farkl olmasndan dolay, ancak hayret vardr. Ve bizim sylediklerimizi bilen kimse, hayrete dmez. Ve bylesi bir kimse ilimde ilerlemi biri olsa bile, bu ilim ancak mahallin hkmncedir. Ve mahal, deimez aynn [ayn- sabite] ta kendisidir. Ve Hak, deimez aynla tecelli mahallerinde eitlenir. Byle olunca da, Kendisi zerine hkmler eitlilik gsterir. Ve O, her hkm kabul eder. Ve Kendisi zerine, ancak tecelli ettii ayn hkmeder. Byle olunca da, (aynn hkmetmeklii dnda Hak zerine hkmeden) bakaca hibir ey yoktur. Hak, bu ynyle halktr, dn yleyse Halk deildir dier ynyle de; an, zikret yleyse... Kim ki anlad dediklerimi, zayflamaz basireti Ve ancak basireti olan anlar bu sylediklerimi... ster ayrmlar kaldr, ister ayrmlar koy Birdir ayn. Ve baki deildir, kalmaz bir ey okluktan... mdi Kendinden dolay Yce olan, varolan eylerin btnn ve varolmayan

nisbetleri [niseb-i ademiyye] istirk eden bir kemale sahip olandr. Ve bu kemal, Onun bu vasflardan hibirini yitirmemesi ve Onun bu vasflardan bakas olmamas sayesindedir. Ve bu vasflarn ilm, akl ve er olarak vlesi veya yerilesi vasflar olmas bir ey deitirmez. Ve bylesi bir kemal, ancak Allah smiyle adlandrlana zgdr. Ama Allah ismiyle adlandrlandan bakas olanlar, ya Onun iin (duyumsal varlkta) birer tecelli mahallidirler, ya da Onda (yani, Hakkn varlk aynasnda, ilahi ilimde) birer surettirler. Eer Onun iin tecelli mahalleri varsa, byle olduundan dolay kanlmaz olarak bir tecelli mahalliyle dieri arasnda (lahi simleri kapsayclk ynnden) stnlk farkll ortaya kar. Ve eer bu (Allahtan baka olan), Onda (yani, Hakkn varlk aynasnda, akl mertebesinde zahir olan) bir suret (yani, lahi limde ortaya kan ayan- sabiteden biri) olursa, bylesi bir suret iin zat kemal szkonusudur; nk bu suret, kendisinde zahir olan eyin ta kendisidir. Ve, Allah olarak adlandrlan iin szkonusu olan, bu suret iin de szkonusudur. Ve bu suretin O olduu sylenemeyecei gibi, Ondan baka olduu da sylenemez. Gerekte, Ebu Kasm ibn Kasiyy, Haln-Naleyn adl kitabnda, buna, herbir lahi smin, btn lahi simlerle isimlendiini ve onlarla vasflandn syleyerek iaret etti. Ve burada syledii udur ki, herbir sim Zata ve kendisi iin szkonusu edilen ve kendisi tarafndan talep edilen manaya delalet eder. Ve bu sim, Zata delalet etmesinden dolay, lahi simlerin hepsini kendinde toplar. Ve tekilletirdii [infrad] anlama delalet etmesiyle de, Rab ve Hlik ve Musavvir ve benzeri dierleri gibi, dierlerinden ayrr. Ve sim, Zattan dolay, adlandrlann ta kendisidir. Ve sim, kendisi iin szkonusu edilen kendine zg anlamndan dolay, adlandrlandan bakadr. Eer szn etmi olduklarmzdan (Zat) yceliin ne olduunu anladysan; bunun, mekn veya meknda-olmaklk ycelii olmadn da anlam olmalsn. nk, meknda-olmaklk ycelii sultan ve hakimler ve vezirler ve kadlar ve bu mevki iin yeterlilii bulunsun bulunmasn amir olan herbir mevki sahibine zgdr. Ama sfat yoluyla ycelik byle deildir. nk bir kimse, insanlarn en alimi olsa da, bu kimseye; insanlarn en cahili de olsa, hkmetme mevkiinde bulunan bir kimse tarafndan hkmedilebilir. Byle olunca, amirin ycelii, meknda-olmaklktan dolay yceliktir. Onun ycelii, kendisine tabi olanlara hkmetmesi bakmndandr ve byle olunca da o, kendinden bir ycelie sahip deildir. Dolaysyla, bulunduu mevkiden alndnda, yksekte bulunmakl ortadan kalkar. Ama, alim iin durum byle deildir. BRAHM KELMESNDEK HKMET- MHEYYEMYYE brahim aleyhisselamn Halil olarak adlandrlmas, zat- Halilin, Zat- lahiyenin vasfland Sfatlarn tmne birden brnmesi [duhul] ve onlara nfuz etmesinden

dolaydr. air yle der: Ruhum, bedenimin uzuvlarna nasl nfuz etmise, Sen de ayn ekilde uzuvlarmn btnne nfuz ettin; Halilin Halil olmas ite bylece oldu. Bu tpk rengin, renge boyanana nfuz etmesi gibidir: araz, cevherin bulunduu mahaldedir, ona ulanmtr ama bununla birlikte, arazn (yani, rengin) bu nfuz edii cevherin (yani, renge boyanan eyin) yer tutmakl gibi deildir. Veya brahime Halil adnn verilmesi Hakkn onun suretinin varlna nfuz etmi olmasndan [tahalll] dolaydr. Her iki yaklam da geerlidir nk her hkmn, kendi snrlarn amayan kendine zg bir yerindelii vardr. Grmez misin ki, Hak, sonradan olma [hdis] eylerin sfatlaryla ve hatta kusurlu ve yerilesi sfatlarla zahir olduunu Kendinden haber vermitir. Ve grmez misin ki, yaratlm olan (nsan- Kmil) bandan sonuna dek Hakkn sfatlaryla zahir olmutur. Ve nasl ki, Hakkn btn sfatlar yaratlm olann (yani, nsan- Kmilin) sfatlarysa, sonradan olmaklk sfatlar da Hakkn sfatlarndan baka bir ey deildir. Hamd Allaha mahsustur [Fatiha Suresi, 1/1] sz, her venin [hamid] yceltmesinin ve her vlenin [mahmud] yceltilmesinin sonuta Allaha dnmesi anlamna gelir. Ve, her ey Ona dner. mdi, bu geri dn hkm yerilesi ve vlesi eyleri iine alr ve varlkta vlesi veya yerilesi olandan bakas yoktur. Bil ki, herhangi bir ey ancak bir bakasna yklenmi olduunda ona nfuz edebilir. Nfuz eden yani etkin olan nfuz edilenle rtlmtr. Hal byle olunca, edilgin olmaklyla nfuz edilen zahir ve etkin olmaklyla nfuz eden de batndr. Ve batn olan eyleyici, zahir olan iin gdadr; tpk, bir yn parasnn, kendisine nfuz eden suyla imesi ve genilemesinde olduu gibi. Eer, Hak Zahir ve mahluk Onda batn ise, mahluk Hakkn btn simlerini, Onun iitmesini, grmesini, Onun btn nisbetlerini ve Onun ilmini yklenmitir. Ama eer mahluk zahir ve Hak onda Batn ise, o halde Hak kuds hadiste belirtildii gibi mahlukun iitmesindedir, onun grmesinde, elinde, ayanda ve onun btn yetilerindedir. Eer Zat- ilahiye bu nisbetlerden arnk olsayd, bir ilah olmazd ve bu nisbetler bizim aynlarmzla sonradan ortaya ktlar, yle ki ilah klmaklmzla, Onu ilah klan bizleriz. Bundandr ki, bizler bilinmedike ilah da bilinmez. Resulallah (sav), Nefsini bilen, Rabbini bilir demitir ve o yaratl ierisinde hi kukusuz Allah en iyi bilen kimsedir. Ebu Hamid gibi baz alimler, Allahn, aleme baklmakszn bilinebileceini sylemilerdir ama bu doru deildir. Evet, Zatn kadm ve ezel olduu (aleme baklmakszn) bilinebilir, ama ilah-klan [meluh] bilinmeyince, Zatn ilah olduu bilinemez; o halde, ilah-klan, ilahn delilidir. Ardndan, ikinci halde (yani, cem makamnda) gelen kef, gerekte Hakkn Kendisine ve Uluhiyetine ilikin delilin, yine Kendisi olduunu ve gerekte alemin,

(bu alem ierisinde yer alan) bireylerin deimez aynlar [ayan- sabite] suretlerinde (dier deyile, aynlarn aynasnda) Hakkn tecellisinden baka bir ey olmadn ve te yandan da Hakkn tecellisi olmakszn bu deimez aynlarn var olmasnn mmkn olmadn aa vurur. Bu kef ayn zamanda, Onun Kendisini, bu aynlarn hakikatlerine ve hallerine gre eitlendirdiini ve birbirinden farkl suretlerde zahir kldn ve dolaysyla farkl suretlerde tasavvur olunduunu da aa vurur. Ve bu (haldeki) kef, Hakkn bizim ilahmz olduuna ilikin ilmin olumasndan sonradr. Bundan sonra (cemden-sonra-fark makamnda) son bir kef daha gelir ki, suretlerimizi (yani, deimez aynlarmzn suretlerini) sana Hakta (Hakkn aynasnda) zahir klar, ve Hakta (ayna mesabesinde olan Hakkn varlnda) bazmz (yani, baz aynlar) dier bazlarna zahir olur, bazmz dier bazlarn bilir ve bazmz dier bazlarndan (ilim sahibi olma ynnden) ayrrlar. Bizden bazmz bu marifetin bize (aynlarmzn Hakka verdiince) Hakta bizden geldiini bilir, ve bazmz da bu marifetin bize bizden geldii lahi lim Hazreti konusunda cahildirler. Cahillerden olmaktan Allaha snrm! Bu iki kef ile birlikte, O, bizim zerimize ancak bizimle hkmeder; belki de daha dorusu biz kendi zerimize hkmederiz ama Onda. te bu nedenledir ki, Allahu Teala, perdelenmi olanlar neden balarna kendi arzularna aykr eyler geldiini sorduklarnda, buna karlk olarak, Apak delil Allahndr [Enam Suresi, 6/149] buyurdu. Ve Hak onlar iin sak (yani, kendi hakikatleri olan deimez aynlarn) gsterir ve bu, aramzdan arif olanlarn kefetmi olduu eydir. Ve bu arifler, perdeli olanlarn Hakkn yaptn iddia ettikleri eyi Hakkn yapmadn, ama bunun kendilerinden olduunu grrler. Ve gerekte Hak onlar, lim Hazretindeki deimezlikleri zre bilir. Bylelikle perdelenmi olanlarn delili geersiz klnr ve geriye Allahn apak delili kalr. Eer, Dileseydi, hepinizi hidayete erdirirdi [Enam Suresi, 6/149] sz ne anlama gelir diye soracak olursan, deriz ki: ..seydi taks varsa, bu saknma iindir ve Hakkn meiyyeti, ey ne zre ise onu dilemektir. Ama akl delil, mmkn bir eyin aynnn bir eyi ya da o eyin kartn kabul edebilir olduuna hkmeder. Bu iki aklla-kavranabilir olan hkmden biri vaki olduunda, bu vaki olan hkm, bu mmkn eyin kendi deimezlii [sbut] halinde kendisi zre bulunduu eydir. Hidayet ederdi sz, apak gsterirdi anlamna gelir. Hak, eyin, kendisinde ne zre deimez olduunu anlamas ynnde btn mmkn eylerin basiret gzn am deildir. Sonuta bazs ilim sahibi, bazs ise cahildir. Ve Allah dilemedi, ve herkese hidayet etmedi ve dileyecek de, hidayet edecek de deildir. Ve dilerse sz iin de ayn durum geerlidir. Allah, olmayacak eyi hi diler mi? Bylece, Hakkn meiyyeti tek bir eye baldr, yani meiyyet ilme tbi bir nisbettir ve malum olan, sen ve senin hallerindir. Ve ilmin malum zerinde hibir etkisi

yoktur, tersine malumun alim zerinde bir etkisi vardr aynnda her ne zre ise, kendinden onu verir. lahi hitap, ancak muhataplarn zerinde anlatklar ey zre ve akl kurgulamann verdii ey zre geldi. Ve bu ilahi hitap, kefin verdii ey zre gelmedi. Bundandr ki, mminler ok sayda olduklar halde, kef ehli arifler az saydadr. Bizim aramzdan (ilahi ilimde) bilinen bir makam [makam- malum] olmayan ve bu makamda bulunmayan yoktur. Ve bilinen makam, deimezlii ierisinde kendisiyle olduun ve varlnda kendisiyle zahir bulunduun eydir ve bu, senin iin varlk szkonusu olduunda byledir. Eer (birinci kefin verdii marifetle) varln sana deil de Hakka ait olduu kesinlenirse, hkm Hakkn varlnda hi kukusuz senin hkmndr. Ve eer (ikinci kefin verdii marifetle) senin varolmakln kesinlenecek olursa, o zaman hkm hi kukusuz (senin Hakka vermi olduun hkm dorultusunda) senin zerinedir. Ve hkm verici olan Hak olsa bile, Hakkn hkm vermeklii, senin zerine varlk samaktan [feyz] ibarettir ve kendin zerine hkmeden ancak kendinsindir. O halde, ancak kendi nefsini v ve kendi nefsini yer. Artk geriye varlk sat iin Hakka hamd etmekten baka bir ey kalmaz nk bu (yani, varlk sac olmaklk) gerekte Ondandr, senden deil Ve sen hkmlerle Onun gdassn ve O, varlkla senin gdandr. mdi, sende kendini gsteren (hkm vermeklik), Hakta kendini gsterdi. Hkm vermeklik, Ondan sana ve senden Onadr. Aradaki fark udur ki, sen ykml olarak adlandrlrsn ve Hak seni ancak kendi haline ve istidadna gre, beni ykml kl dediin eyle ykml kld. Ama Hak, ykml olarak adlandrlmaz. O (btn simlerine mazhar oluumdan dolay) beni ver, ben de Onu, O (taleplerime icabet etmekle) bana kulluktadr, ben de Ona. Belli bir halde (cem makamnda) Onu isbat eder, Ve (kesretteki) aynlarda Onu nefy ederim. O beni bilir, ben (suretlerde zahir olmaklnda) Onu inkar ederim, Onu (ceman ve tafsilen) bilir ve Onu mahede ederim. O bizden nasl gani olabilir ki, Ben Ona (zuhura geliinde) yardm eder ve Ona varolu veririm. te bundandr ki Onu bileyim diye beni varetti Ve Onu (kendi ilmimde) varettim. Ve (Bilinmek istedim eklindeki) hadis bize bu mana ile geldi Ve Onun amac bende gerekleti. Ve brahim aleyhisselam (Hak Tealann zahir olduu btn ilahi makamlara zuhur mahalli olma mertebesinde, bu makamlara nfuz ederek Hakkn gdas olmasyla ve Hak da, brahimin btn hakikatlerine ve yetilerine nfuz ederek Varl ile brahimin gdas olmasyla), kendisine Halil denildii bu mertebeye eritiinden,

konuklarn doyurmak kendisi iin bir adet haline geldi. bn Meserre, onun Mikail ile birlikte, bir rzk kayna olduunu syledi. Ki rzklar rzklandrlanlarn gdasdr. Gda, her paraya nfuz ederek, beslenen kiinin zatna nfuz eder. Ne var ki burada (yani, ilahi cemiyette) paralar yoktur brahim aleyhisselam lahi simler denilen btn ilahi makamlara nfuz etmi ve Hak celle ve alann Zat da onda zahir olmutur. Kantland zre bizler Onunuz Tpk ayn zamanda kendimize ait olduumuz gibi. Ve O bana ancak varlk verir Ve (O bizimle zahir olduundan) biz Onun iiniz Ve (kendi aynlarmzla zahir olduumuzdan) kendimiz iiniz. Benim iin iki vecih vardr: O ve ben Ve Onun Ben-liinin zuhurunda Ben yoktur. Ama ben Onun zuhur mahalliyim Ve bizler onun iin bir kap gibiyiz. Ve Allahu Teala hak olan syler ve doru yola iletir. SHAK KELMESNDEK HKMET- HAKKYYE Nebiyi kurtaran, bir kurbann kesilmesi oldu Ama koun bartsyla, insann konumas nasl bir olur? Halbuki Yce Allah bizim iin veya kendisi iin kou yceltti Bilmem ki bu yceltme nedendir? Kuku yok, dier kurbanlklar arlnca daha deerlidir Ne var ki, kurban olarak kesilen kotan daha aa oldular. Bilmek isterdim, kck bedeninden ibaret bir koun Rahmann Halifesinin yerini nasl tutabildiini. Bilmez misin ki, bu kurban iinde bir dzenleni vardr: Krda oalma ve kaypta azalmadr o. mdi, canszlardan daha yce yaratlta olan yoktur Ondan sonra deerce yksek olan bitkilerdir. Bitkilerden sonra, his sahibi hayvanlar gelir, Yaratclarn bildikleri kef ve ak delil ile sabittir. Ve dem denilen yaratla gelince: O, akl, fikir ve imanyla kaytldr. Sehl el-Tusteri ve benzerimiz olan tahkik ehli byle dedi, nk biz ve onlar ihsan makamndayz. mdi, ii benim mahede ettiim gibi mahede eden Gizlide ve akta benim sylediim gibi syler

Ve bizim szmze aykr olan sze bakma Ve buday orak yere ekme! Onlar, Masum Olann, Kuranda sz ettii sarlar, dilsizlerdir. Bil ki Allah bizi de seni de glendirsin Halil brahim aleyhisselam oluna (shaka) yle dedi: Ryada seni kurban ettiimi grdm [Saffat Suresi, 37/102]. Ve rya alemi hayal hazretidir. brahim, grd bu ryay tabir etmedi. Halbuki, ryasnda kendisine olu (shak) suretinde grnen (ve dolaysyla asl kurban edilmesi gereken) kotan bakas deildi. Ama brahimin, grd ryay (tabir etmeksizin) olduu gibi kabul etmesi (ve shak gerekten de kurban etmeye yeltenmesi) zerine, brahimin bu vehminden dolay, Rabbi, shaka kou [zibh-i azim] feda etti; ki bu (kou kurban etmesi) brahimin grd ryann her ne kadar kendisi bundan haberdar olmasa da Allah katndaki tabiriydi. Demek ki, hayal hazretinde grlen suretlerden Allahn murad ettii eyin ne olduunu anlamak iin bir baka ilme ihtiya vardr. Grmez misin ki, Ebubekir (ra) ryay tabir ettiinde Resulallah (sav), Bir ksmn doru, bir ksmn da yanl tabir ettin buyurdu. Ebubekir, nerede yanllk yaptn sorduysa da Resulallah Efendimiz bunun hangisi olduunu sylemedi. Hak Teala brahim aleyhisselama seslendiinde, ona, Ey brahim! Sen ryada grdn doruladn [Saffat Suresi, 37/104] dedi; yoksa, ryada grdn doruydu, yani, ryanda grdn gerekten de olundu demedi. nk brahim, ryasn tabir etmeyip, grd eyi kendisine grnd ekilde ald. Halbuki ryann tabir edilmesi gerekir. Ve bundandr ki (Msr firavunu) Aziz, yanndakilere, Eer rya tabir etmeyi biliyorsanz.. [Yunus Suresi, 12/43] demiti. Tabir, ryada grlen suretten baka bir eye izin [cevaz] demektir. Ve (Azizin ryasnda grd) kzler, ktlk ve bolluk yllaryd. brahimin ryasnda grd doru olsayd, olunu kurban etmesi kanlmaz olurdu. Ama o, sadece ryada grdnn olu olduunu dorulad ve Allah indinde ise olu suretinde grnen ey gerekte kotan [zibh-i azim] bakas deildi. Bundandr ki, brahimin zihninde olunu kurban etme dncesi dounca, kou shak iin feda etti. Ama (gerekte kurban edilmesi emrolunan shak olmadndan) bu ko Allah indinde (shaka karlk olarak) feda edilen bir ey deildi (nk kurban edilmesi gereken zaten koun kendisiydi). mdi, his (kurban) ko olarak biimlerken, hayal de brahimin olu olarak biimledi. Eer hayalde bir ko grm olsayd, onu olu olarak veya bir baka ey olarak tabir ederdi. Ve sonra Hak Teala yle buyurdu: Bu, apak bir imtihandr [Saffat Suresi, 37/106]. Yani bu, brahimin, rya durann [mevtn] tabir gerektirdiini bilip bilmedii konusunda bir imtihandr; nk O, rya durann [mevtn] tabir gerektirdiini bilir. Ama brahim, grd ryay tabir etmesi gerektiini

dnemedi [gaflet] ve (bu ekilde) rya durann [mevtn] gereini yerine getiremediinden dolay da, ryasnda grdn dorulad. Ayn ekilde, Msned (yani, Hadis derleme kitab) sahibi bir imam olan Taki bin Mahled de dncesizlik etti [gaflet]. Resuln (sav) yle dediini iitmiti: Her kim ryasnda beni grrse, uyanklkta beni grmtr; nk eytan benim suretime giremez. Ve Taki bin Mahled ryasnda Resul grd; ve bu ryada Resul kendisine st iiriyordu. (Uyandnda) ryada grdn dorulad; (ve bunu kendisine kantlamak iin de) kusarak, imi olduu st kard. Eer ryasn tabir edecek olsayd, itii st kendisinin sahip olaca birok ilim olacakt. (Byle yapt iin,) itii st kadar ilimden Allah onu mahrum kld. Grmez misin ki, Resul (sav) ryasnda kendisine bir kap dolusu st verildiini syleyerek yle buyurdu: yice kanncaya kadar itim ve kalann mere verdim. Kendisine, Ya Resulallah, itiiniz st ne olarak yorumladnz? diye sorulduunda ise, lim diyerek karlk verdi. Ve rya durann [mevtn] tabir edilmeyi gerektirdiini bildiinden, grd bu sureti st olmaklnda brakmad. Ve hi kukusuz Nebinin (sav) duyularla mahede edilen sureti Medineye defnedilmitir. Ve onun ruhunu ve latifesini hibir kimse ne bakasnda ne de kendisinde mahede etmemitir. Dier btn ruhlar iin de bu byledir. mdi, Nebinin (sav) ruhu, ryada kendisini gren bir kimseye, topraa defnedilen bedeninin suretinde grnr. Ve ryada grlen sureti, onun bedeninin aynsdr, herhangi bir eksiklik szkonusu deildir. Ve Allahn rya gren kiiyi korumasndan dolay, eytann onun suretine girmesi mmkn deildir. Bundandr ki, her kim onu bu ekilde grecek olursa; kendisine emrettii, sakndrd veya bildirdii ne varsa, bunlarn hepsini onun kendisinden alm olur. Tpk, Nebi (sav) hayattayken onu grseydi anlam ister ak ister rtk olsun, veya hangi ekilde olursa olsun sylediklerini nasl ki ondan alm olacaktysa, yle. Ve eer Nebi (sav), ona bir ey verecek olsa, bu eyin hi kukusuz tabir edilmesi gerekir. Ama eer hayaldeki eyin ayns duyumsal olarak da grlecek olursa, bylesi bir ryann tabir edilmesi gerekmez ite Halil brahim ve Taki bin Mahled bu ekilde, grdkleri surete, grdkleri kadarnca gvendiler. Rya iin bu iki yn (yani, tabir etmek ve etmemek) szkonusu olduundan, nbvvet makamn verdii brahime yapt ve syledikleriyle bize edebi retti. Ve bizler de (rendiimiz bu edeb sayesinde) Hakk akl delilin kabul etmedii bir surete brnm olarak grdmzde, grlen sureti ya gren kiinin hali ve Hakkn grld mekn asndan veya her ikisi asndan eriata uygun olan Hak (anlay) dorultusunda tabir etmemiz gerektiini bildik. Ve eer akl delil, grdmz eyi reddetmezse, onu grdmz suret ne ise, o ekilde alkoyarz tpk ahirette Hakk grdmzde, Onu grdmz suret zre kabul etmemizde olduu gibi.

Her bir mevtnda Rahman olan Birin suretleri vardr gizli ve ak Eer bu Haktr dersen doruyu sylemi olursun Yok eer, bu Haktan baka bir eydir dersen br yana (yani, yaratla) gemi olursun. Onun hkm bir mevtn ierip, dierini dlamak deildir Ve O, kendi hakikatyla yaratlta seyrini srdrr. Kendini gzler nne serdiinde, akllar Alageldikleri akl delillerle Onu reddederler Ama gerek akl sahipleri, akl hazretinde ve hayal denilen eyde, Onu kabul ederler. Ebu Yezid Bistam bu makamda (yani, kef-i tam ve uhud-i mm makamnda) yle demitir: Eer Ar ve onun ierisinde olan her ey, yzbinlerce kez daha byk olsayd, arifin kalbinin bir keciinde olurdu ve onun farkna bile varmazd ve bu Ebu Yezidin (kalbinin) cisimler alemindeki geniliidir. Ne var ki ben yle diyorum: Varl bitimli olmayan eyin (yani, varolusal taayynatn) bitimli olduu varsaylarak, kendisini var eden ayn (ayn- vahid) ile birlikte arifin kalbinin bir keciinde ortaya ksayd onun farkna bile varmazd. nk kalbin, Hakk kendisine sdracak genilikte olduu (kuds hadisle) ortaya konmu ama kanmaklkla nitelenmemitir. Eer dolacak olsayd, kanard. Nitekim Ebu Yezid de byle dedi. (Muhabbet arabn kadeh kadeh itim; ne arap tkendi, ne de ben kandm.) Biz de szmzle hi kukusuz bu makama dikkat ektik. Ey eyay Kendi nefsinde yaratan Yarattn her eyi Kendinde toplarsn Varl bitimli olmayan eyi, Kendi varlnda yaratrsn Ve Sen hem genisin, hem de darsn Eer Allahn yaratt ey benim kalbimde olayd Btn bu eyler kalbimde snk kalrd Eer kalbim Hakk sdracak kadar genise, Yaratl onu nasl daraltsn Ey bana kulak veren, bu nasl bir itir? nsan, hayal gcnde, varl olmayan ve yalnz hayal gcnde varlk kazanan eyi vehimle yaratr. Ve arif, himmetiyle, himmet mahallinin dnda varl ortaya kan eyi yaratr. Ama arifin himmeti, onu korumaktan geri kalmaz. Ve onun yaratt eyi korumas, himmete bir yk oluturmaz. Arif yaratt eyi korumaktan gaflete decek olduunda, eer btn hazretleri zaptetmi deilse, yaratt bu ey yok olur. Btn hazretleri zaptettii durumda, bylesi bir gaflet szkonusu deildir, yaratt eyi hi kukusuz (herhangi) bir hazretten mahede eder. mdi, arif btn hazretleri kuatm olarak, himmetiyle bir ey yaratacak olsa, o yaratlan eyin sureti herbir hazrette zahir olur. Bu durumda, (herbiri baka bir hazrette bulunan) suretleri (belli bir hazretteki) dier suretlerle korur. Arif, bir hazretten veya birka hazretten gaflete dse ve fakat yaratt sureti koruduu hazretlerden birini mahede etmeyi

srdrse, gaflete dmedii hazretteki bu bir suretin korunmasyla, btn suretler korunmu olur. nk gerekte gaflet ister btn alemler iin, isterse baz alemler iin olsun hibir zaman genel deildir. Ve hi kukusuz, burada yle bir sr akladm ki, ehlullahtan olanlar bylesi bir srr aa vurmaktan kanrlar. Burada, kendilerinin Hak olduklar yolundaki davalarnn reddi vardr. nk, Hakkn hibir zaman hibir eyden gafil olmas szkonusu olmad halde, kulun bir eyden gafil deilken, baka bir eyden gafil olmas kanlmazdr. mdi, yaratt eyi korumasndan dolay ben Hakkm demesi szkonusudur. Ne var ki, o eyin suretini korumas, Hakkn korumas gibi deildir. Ve ite biz bu fark ortaya koyduk. Ve herhangi bir suretten ve bu suretin bulunduu hazretten gafleti dolaysyla, kul hi kukusuz Haktan ayrlr. Ve suretlerin tmn korumay srdrmesine srdrr de, bunu, bu hazretlerin tm ierisinde gafil olmad hazrette bu sureti koruyarak yapmas nedeniyle, kulun Haktan ayrlmas kanlmazdr. nk kulun yaratt sureti gafil olduu hazretlerde korumas zmnen szkonusudur. Ama Hakkn yaratt eyi korumas byle deildir. nk O, yaratt her sureti alet-tayin korur. Ve bu mesele bana bildirildi. Bu meseleyi, bu kitaptan baka hibir yerde hibir kimse yazmamt; ne ben, ne de bir bakas. Dolaysyla bu mesele vaktin benzersiz incisidir. mdi, sakn ola ki bundan gafil olma! nk, bir suret ile huzur zre olduun hazret, Hak Tealann Ben Kitapta hibir eyi eksik brakmadm [Enam Suresi, 6/38] dedii, olmu ve olmam olan hereyi kendinde toplayan Kitabn (yani, levh-i mahfuzun) benzeridir. Bizim sylediklerimizi ancak nefsinde Kuran olan kimse (yani, btn hazretleri kendinde toplam olan nsan- Kmil) bilir. nk, takva sahibi bir kimse iin Allahu Teala bir furkan klar [Enfal Suresi, 8/29] (yani, Hak ve batl, ve dolaysyla da Hak ile halk ayrmlama yetenei kazandrr). Ve (nsan- Kmile ait olan) bu furkan da, kendisiyle kulun Rabbinden ayrk oluuna ilikin olarak bu meselede szn ettiimiz furkan gibidir. Ve bu, en byk ayrmdr [furkan]. mdi bir zaman olur ki kul, hi kukusuz Rabb olur Ve bir zaman olur ki kul, kesinkes kul olur Ve kul olduunda Hakla genitir Ve Rabb olduunda ise darlktadr Kul olarak nefsinin gerekte ne olduunu grr Ve Haktan istedikleri oalr, geniler. Rabb olarak, mlk ve melekut hazretlerinde Btn yaratln kendisinden taleplerde bulunduklarn grr Ama o, zat itibaryla, onlarn isteklerini karlayamaz

Bundandr ki, baz arifleri alar grrsn mdi sen Rabbin kulu ol; Onun kulunun Rabbi olma Yoksa atee ve erimeye dersin.

SMAL KELMESNDEK HKMET- ALYYE Bil ki, Allah olarak adlandrlan, Zatyla Tek [Ahad] ve simleriyle btndr [kll]. Herbir varln kendi zgl Rabbi [rabb-i has] vardr ve bu Rabbin btnn kendisi olmas olanakszdr. Ama ilahi ahadiyette, hi kimse iin yer yoktur. nk, bir eyde ilahi ahadiyetten bir ey vardr; ve dierinde de ondan bir ey vardr denilemez; nk O, blnme kabul etmez. mdi, Onun ahadiyeti aa kmam olan simlerin tmnn toplamdr. Said, Rabbi (terbiye edicisi) indinde raz-olunandr. Ve varlk hazretinde, Rabbi indinde raz olunmayan yoktur. nk o Rabb, onun zerinde rabb-olmakln [rububiyet] srdrr. Byle olunca da raz olunandr ve dolaysyla saiddir. Bu konuda Sehl (Sehl bin Abdullah Tuster) yle der: Rububiyetin bir srr vardr bu sr sensin. Sehl, sen szyle herbir ayna (yani, herbir varolan-ayna) seslenir. Ve yle srdrr: Eer o sr ortadan kalkabilecek olsayd, elbetteki rububiyet geersiz hale gelirdi. Sehl, ortadan kalkabilecek olsayd szyle syledii eyin olanakszlna iaret etmitir. nk bu sr ortadan kalkmayaca gibi, rububiyet de geersizlemez. nk aynn varl ancak Rabbi ile szkonusudur ve ayn her zaman iin varolduundan, rububiyet hibir zaman geersiz hale gelmez. Ve her raz olunan sevgilidir; ve sevgilinin her yapt ey sevgilidir. nk aynn bir fiili yoktur; olsa olsa bu fiil o ayndaki, Rabbinin fiilidir. Bylelikle, ayn, iledii fiilin kendisine dayandrlmasndan kurtuldu. Bu durumda, ayn, Rabbinin fiillerinden ve kendisinde olan ve kendisinden zahir olan eyden raz oldu. Bu fiiller raz olunmutur. nk her fiil ileyen ve sanat kimse, kendi fiilinden ve sanatndan razdr. nk her fiil ileyen ve sanat kimse, kendi fiilinin ve sanatnn hakkn kusursuz bir ekilde verdi. O, her eye halkn verdi ve ona doru yolu gsterdi [Taha Suresi, 20/50]. Bylece her eye halkn verdiini beyan etti ve (yaratlm olan her ey, kendi istidadyla talep ettii eyde) eksiklik veya fazlalk kabul etmez. smail, szn ettiimiz eyi kefetmesinden dolay Rabbinin indinde raz-olunan oldu. Bunun gibi, herbir varlk Rabbinin indinde raz-olunandr. Ve herbir varln,

sylediimiz gibi, Rabbi tarafndan raz olunmas, baka bir kulun Rabbi tarafndan raz olunmas gerektii anlamna gelmez. nk (varolan-aynlarn herbiri) rububiyeti birden [vahid] (yani, tek bir lahi simden) deil, olsa olsa btnden (yani, btn simleri kendisinde toplayan uluhiyet mertebesinden) almtr. Bylelikle ona btnden ancak kendisine uygun olan ey tayin olundu, ki bu da o eyin Rabbidir. Ve hibir kimse rububiyeti, Hakkn ahadiyeti dolaysyla almaz; ve bunun iindir ki, Ehlullahtan olanlar, ahadiyette tecellinin szkonusu olmadn sylediler. mdi sen (fen makamnda) Ona, Ondan doru bakarsan, O, Kendi nefsine bakar ve bylece O, (zuhurun szkonusu olmad ahadiyette) Kendi nefsine, Kendi nefsiyle bakyor olmaktan hibir zaman geri kalmaz. Ve eer sen Ona seninle (kendi nefsin ve kaytl varlnla) bakarsan, ahadiyet ortadan kalkar (ve Hak, vahidiyet ile tecelli eder). Ve eer sen (Muhammed vrisler gibi) Ona Onunla ve seninle (Hak halka ve halk da Hakka rt olmakszn) bakarsan yine ahadiyet ortadan kalkar. nk sen bakyorsun szndeki sen zamiri baklann kendisi deil, ondan bakasdr. Burada, bakan ve baklan olarak iki eyin gerektirdii bir ilikinin varlndan dolay, ahadiyet ortadan kalkar. Ama (Ona seninle baknda ve Ona Onunla ve seninle baknda) yine de, O Kendi nefsiyle Kendi nefsine bakmaktadr ve bu vasfta (yani, senin varln ile ve Kendi varl ile bakmada), bakan da Odur, baklan da. mdi, bir kimsenin mutlak olarak raz-olunan olmas, ancak o kimsede zahir olan fiilin, Raz-olann onun yoluyla olan fiili olmasyla szkonusu olabilir (ve bu durum ancak nsan- Kmil iin geerlidir). mdi, Hak Tealann smaili Rabbi indinde razolunmaklkla nitelemesiyle smail, dier aynlardan stn oldu. Ve, kendisine, Ey nefs, Rabbine dn!.. denilen her mutmain nefsin durumu da byledir. mdi, Hak Teala, mutmain nefse, kendisini davet eden Rabbine dnmeyi emretti. Ve ..raz olmu olarak kullarm arasna katl.. ki bu makam bu kullarmn mlkdr. u halde, burada sz edilen kullar, Rabbini bilen ve Onunla yetinen ve ondan baka bir Rabbe bakmayan kullardr. ..Ve gir cennetime [Fecr Suresi, 89/27-30] ki, Ben Kendimi onunla rterim [setr]. Ama Benim cennetim senden bakas deildir. nk sen, zatn ile Beni rtersin. mdi, Benim bilinmem ancak seninledir ve sen de ancak Benimle varsndr. Bylece seni bilen Beni bilir. Ve Ben (hakikatimle) bilinmem, sen de (hakikatinle) bilinemezsin. Ve Rabbinin cennetine girdiinde, kendi nefsine girmi olursun. O zaman, kendini bildiinde Rabbini bildiin marifetten baka bir marifetle kendini bilirsin. Bylelikle iki tr marifete sahip olursun: ncelikle Onu, kendini biliyor olarak, bu sayede bilirsin ve ikinci olarak, nefsinden dolay deil ama Rabbinden dolay ve Rabbini biliyor olman nedeniyle nefsini bilirsin. Sen (kendi zgl Rabbin iin) kulsun

Ve sen (istidadnla hkmettiin zgl sim iin) Rabbsin O kimse ki, Onun iin ve Onda kulsun Sen (sende zahir olan huviyet itibaryla) Rabbsin Ve sen (Elest bi Rabbikum? sesleniindeBeliEvet diyerek) Szleme yaptn Rabb iin (taayynn ve kaytlanmln itibaryla) kulsun Herbir belirli Rabb-kul szlemesi Baka bir Rabb-kul szlemesi karsnda geersizleir Byle olunca, Allah kullarndan raz oldu, kullar da raz olunanlar oldu. Ve kullarn hepsi Ondan raz oldu ve O da bylece raz olunan oldu. mdi, iki hazret (yani, rabb-olmaklk hazreti ve kul-olmaklk hazreti), benzerlerin birbirine karlk gelmesi gibi birbirine karlk geldi. Ve benzer olanlar, birbirlerine karttrlar. nk iki benzer birlenemez, aksi halde aralarnda bir ayrm kalmazd. Varlkta ise dierlerinden ayrk olmayan bir ey yoktur. mdi, bir-olan-hakikatte [hakikat- vahid] benzer yoktur. Byle olunca varlkta benzer yoktur ve varlkta kart da yoktur. nk varlk bir-olan-hakikattr ve bir ey kendisine kart deildir. Haktan bakas baki deildir, yaratlm olan baki deil Ulama diye bir ey yoktur, ayr olma diye bir ey yok Apak delil bununla geldi Bylece ben gzlerimle grdm ve incelediim zaman Onun aynndan baka bir ey gryor deilim Bu, (yani, Hakkn kulundan ve kulun da Rabbinden raz olmas) ancak, kendini Rabbin varl olarak grme konusunda Rabbinden korkan kimselere zgdr, nk onlar (rabb-olmaklk hazreti ve kul-olmaklk hazreti arasndaki) ayrmay bilirler. Bazlarnn cehaleti, bizi, bilenlerin yapt bu ayrm yapmaya yneltti. Gerekte kullar arasnda ayrm vardr ve Rabbler arasnda ayrm vardr. Herhangi bir ayrm olmasayd, o zaman hi kukusuz lahi simlerin herbiri, tpk dierleri gibi btn vecheleriyle yorumlanrd. Ama Muiz (Aziz-klc) smi, Muzill (Zelilklc) sminin yorumland gibi yorumlanmaz ve dierleri iin de bu byledir. Ne var ki, ahadiyet ynnden bakldnda durum bakadr. Btn simlere ilikin olarak diyebilirsin ki, her sim, kendi huviyeti ynnden hem Zata, hem de kendi hakikatine gtrr, nk adlandrlan Birdir. Bylelikle Muiz, adlandrlan Bir ynnden Muzillle ayndr ve te yandan Muiz, kendine zg hakikati ynnden Muzillden farkldr, nk her ikisinden farkl kavramlar anlalr. Halktan ayr tutarak Hakka bakma! Ve Haktan baka olmaklk giysisine brndrerek halka bakma! Ve Hakk tehzih ve tebih et; Ve dosdoru olmaklk [sdk] makamnda dikil. Ve ister cem makamnda, istersen fark makamnda ol!

Eer sana bunlardan biri zahir olursa, dierine ynel ki, kisiyle birden zafere eresin! Sen ne (hakikat ynyle) fani olur, ne de (halkiyet ynyle) baki kalrsn, Ne yokedebilir ne de baki klabilirsin. Ve vahiy (ilham) senin zerine (sen Hakkn sureti olduundandr ki) bakasndan verilmez; ve sen de onu (gayr olmadndan) bakasna vermezsin. Yceltme [sen], verilen sze sadk olunmasna yaplr. Ve ilahi hazret vlen [mahmud] yceltmeyi talep eder. Dolaysyla O, verdii szde sadk olmas [sdk- vad] ynnden yceltilir, tehdidinde sadk olmas [sdk- vad] ynnden deil. Allahu Teala, Allahn resullerine verdii szde sadk olmayacan sanma [brahim Suresi, 14/47] dedi (sz yerine) tehdit demedi. Hatta, onlar (iledikleri sulardan dolay) tehdit etmi olmasna ramen, yle dedi: Biz onlarn gnahlarndan geeriz [Ahkaf Suresi, 46/16]. Ve Allah, smaili, szne sadk olmasndan dolay vd ve bylece, gerekte Hak iin tehdidin gereklemesi imkan ortadan kalkt. mdi geriye yalnzca Szne Sadk Olan kald Ve Hakkn tehdidi asndan incelenebilecek tek bir ayn yoktur Ve her ne kadar eka yurduna girseler de onlar eka yurdundan bir tat alrlar; o da farkl bir nimettir Yani ebedilik (huld) cennetlerindekinden farkl bir nimet Halbuki alnan lezzet birdir Ve aralarnda (istidadlarn farkllyla) tecelli bakmndan farkllk vardr ekilen azab, (lezzet anlamna gelmesi ynnden) Tadnn tatllndan dolay azab olarak adlandrlr. Ve (eziyet anlamna gelmesi ynnden) azab sz, (Azabn gerek anlam olan) lezzete kabuk gibidir ve kabuk (Azabn hakikatini, rtl olan gafillerden) koruyucudur.

YAKUB KELMESNDEK HKMET- RUHYYE Dinin iki tr vardr: lki; Allahn indinde, Hakkn bildirdii kimse (yani, nebiler) indinde ve Hakkn bildirdii kimsenin bildirdii kimse (yani, nebinin mmetinden olan) indinde olan dindir. kincisi ise, halkn indinde olan dindir ki, Allah onu geerli klmtr. Allah indinde olan din, Onun setii ve halkn dini zerinde yce kld dindir. Hak Teala yle buyurur: brahim ve Yakub, oullarna yle vasiyet ettiler: Allah sizin iin dini seti, o halde ancak Ona teslim olmu bir halde ln [Bakara Suresi, 2/132]. (Bu ayette sz edilen) din, harf-i tarifle birlikte kullanlmtr, dolaysyla bu,

bilinen ve belirli bir dindir. Ve Hak Teala yle buyurur: Allahn indinde din slamdr [l-i mran Suresi, 3/19] yani, teslimiyettir. Dolaysyla din, senin teslimiyetinden ibarettir ve Allah indinde olan din, senin hkmlere teslimiyet gstermekliindir. mdi din teslimiyet ve nmus da Allahu Tealann koyduu hkmlerdir. Dolaysyla, Allahu Tealann kendisi iin ortaya koyduu hkmlere teslimiyet gstererek bunlarla nitelenen kimse, dini uygulayan ve onu kld namazla yerleik klandr, yani onu ina edendir. Bylece kul, dini ina eden ve Hak da, eri hkmleri ortaya koyandr. O halde, teslimiyet senin fiillerinin ta kendisidir ve din senin fiillerinden ortaya kar. Byle olunca, sen ancak kendinden olanla (yani, kendi fiillerinle) mutlu olursun. Ve nasl ki senin mutluluunu ortaya karan senin kendi fiillerinse, lahi simleri de ortaya karan ancak Allahn fiilleridir. Ve sen Allahn fiillerisin ve bunlar sonradan olmadrlar. Allah, ortaya koyduklaryla lah olarak adlandrlr ve sen de ortaya koyduklarnla said olarak adlandrlrsn. Ve sen dini yerleik klp Allahn koyduu hkmlere teslimiyet gsterdiinde, Allahu Teala, seni Kendi nefsi menzilesine indirir. Bu konu hakknda faydal olacak eyleri, inaallah, Allahu Tealann geerli kabul ettii halk indinde olan dini akladktan sonra ortaya koyacam. mdi, (Hak ve halk indinde olan) her iki din de (fillerin yaratcsnn O olmas bakmndan) Allahndr. Ve (din, teslimiyet olduundan ve teslimiyet senin fiillerinle ortaya ktndan dolay) ikisi de Allahtan deil sendendir. Dinin Allahtan olmas, ancak iin asl itibaryladr. Allahu Teala yle buyurdu: ..onlarn balattklar ruhbaniyeti var kldk.. Ve bu hikmetli kanunlar herkesin bildii resul tarafndan ve bildik zel yoldan (yani, vahiy yoluyla) Allah katndan getirilmi deildir. Ama, ierdii hikmet ve zahirdeki faydadan dolay konulmu eriatn [vaz- meru] amacna uygun bir ekilde ilahi hkmlere uyarllk gsterdikleri iin, Allahu Teala bu hikmetli kanunlar ..onlar zerine farz klmad halde.. tpk Kendi koyduu hkmleri geerli kld gibi geerli kld. Ve Allahu Teala, Kendisiyle onlarn kalpleri arasnda yardm ve rahmet kapsn aarak, onlarn kalplerine kendileri bunun farknda olmakszn koyduklar bu hkmleri yceltmeklii yerletirdi. Bu ekilde onlar ilahi retimle bilinen nebev yoldan baka bir yolla Allahn rzasn isterler. mdi, bu kanunlar kendileri iin bir hkm olarak koyanlar ve kendileri iin bu hkmler konmu olanlar, ..ancak Allah rzasn istediklerinden dolay, onlar hakkyla yerine getirdiler.. ve bu ekilde itikat ettiler ..bylece, onlar arasndan iman edenlere dllerini verdik; ve onlarn bir ou sapmtr [Hadd Suresi, 57/27] yani, bu hkmlere teslimiyetten ve bunlar yerine getirmekten uzaktrlar. Ve bu hkmlere teslimiyet gstermeyenlere, bu hkmleri (onlarn kalplerine ilham ederek) koymu olan (Hak), kendilerini honut edecek eyleri onlara vermeyerek, teslimiyet gstermez [mnkad]. Ama, emr (yani, uluhiyet ve rububiyet, Hak tarafndan) teslim olmakl gerektirir. Ve bu, u demeye gelir:

Ykml olan, ya uymak suretiyle teslimiyet gsterir [mnkad] veya kar gelir. Kendi isteiyle itaat edenin [muvafk- muti] durumu ak olduundan, onun hakknda sze gerek yoktur. Kar kan kimseye gelince; bu kii, kendisine egemen olan kar geli nedeniyle Allahtan, u iki eyden birini ister: balanmak veya cezalandrlmak. Ve, kendi nefsinde bunlardan birini hakettii iin bunlardan biri olmak zorundadr. mdi, kulun fiillerine ve bulunduu haline gre, Hakkn teslimiyet gsterdii dorulanm [sahih] oldu. Bylece, etkiyici [messir] olan, kulun halidir. Bu ekilde bakldnda, din, verilen karlk, yani ho olan ve ho olmayan bedel olur. Ho olan eyle verilen bedel udur: Allah onlardan raz, onlar da Allahtan razdrlar [Mide Suresi, 5/19]. te bu sevin veren eyle bir karlktr [ceza]. Sevin vermeyecek eyle karlk ise udur: Sizden zulmeden kimseye Biz byk azab tattrrz [Furkan Suresi, 25/19]. Ve Biz, onlarn gnahlarndan geeriz [Ahkaf Suresi, 46/16] de bir karlktr. Bylelikle, dinin bir karlk olduu ortaya km oldu. nk, din slamdr ve bu da teslimiyet demektir. Ve Hakkn kula teslimiyeti, kulun halinin gerektirdii karl vermektir. Bu, o halde, dinin ne olduunun zahir aklamasdr. Bu sylenenlerin srrna ve batnna gelince: din, Hakkn varlk aynasnda bir tecellidir. Byle olunca, mmkn varlklardaki Hakka ait olan ey, bu mmkn varlklarn bulunduklar hal ierisinde kendi zatlarnn Hakka verdii eydir. nk mmkn varlklarn bulunduklar her halde, birer sureti vardr. Bundan dolay, mmkn varlklarn hallerinin birbirinden farkl olmasndan dolay, suretleri de birbirinden farkldr. Ve hallerinin birbirinden farkl olmasndan dolay da, Hakkn tecellisi farkl farkldr. Sonuta Hakkn kuldaki etkisi [eser], kulun iinde bulunduu hal zre ortaya kar. mdi, kula hayr veren kulun kendisinden bakas deildir. Ve kendisine hayrn kartn veren de kendisinden bakas deildir o, kendi zatn nimetlendirir ve azaplandrr. Yerecekse sadece kendi nefsini yersin ve vecekse sadece kendi nefsini vsn! O halde, Hakkn onlara ilikin ilminde apak delil [hccetl-balia] vardr nk ilim, maluma tabidir. imdi, meselenin biraz daha derinine inip, daha bir tedeki u srr ortaya koyalm: mmkn varlklarn asllar yokluktur ve bu deimez. Ve mmkn varlklarn nefslerinde ve aynlarnda, iinde bulunduklar hallerin suretine brnen Hakkn varlndan baka bir varlk yoktur. mdi sen haz ve ac duyann kim olduunu ve hallerden herbir hali izleyenin ne olduunu bildin ve bundandr ki, bir hali izleyen bir sonraki hal (yani, karlk), (takip kknden gelen) ukubet ve ikab olarak adlandrlmtr. yi olsun, kt olsun her durum iin bu geerlidir; ama toplumsal uylam, bu sonucu, iyi olan eyler iin sevap ve kt eyler iinse ikab olarak adlandrd. te, bundandr ki, din det (yani, tekrarlama) olarak adlandrld veya bu ekilde yorumland. nk (mmkn varln veya kulun) halinin gerektirdii veya talep ettii ey geri dner. Byle olunca, din dettir. air

yle der: mm el-Huvarisin nnde byle yapmak senin dinindi, yani, detindi. Ve det denince anlalan, bir eyin kendi zgn haline dnmesidir; ama bir eyin nceki haline, ncekinin ayns olarak dnmesi olabilir bir ey deildir. Ve det denince de, bir eyin kendini tekrarlamas dnlr. Ama det, aklla-kavranabilir olan bir hakikattir ve birbirine benzeyen suretlerde vardr. Biliriz ki, Zeyd insanlk itibaryla Amrn aynsdr. Ama burada insanlk tekrarlanm deildir; eer yle olsayd, oalrd. Ne var ki, insanlk tek bir hakikat [hakikat- vahid] olduundan oalmaz. Yine biliriz ki, Zeydin birey olmakl, Amrn birey olmaklnn ayns deildir. mdi, her ikisi de birey olmakla birlikte, birey olarak Zeyd, birey olarak Amrn ayns deildir. Dolaysyla biz, bu benzerlikten dolay his olarak insanln yinelendiini, hkm olarak da yinelenmediini syleriz dolaysyla bir ynden tekrarlama [det] varken, bir ynden de tekrarlama yoktur. Ayn ekilde, bir ynden bakldnda karlk [ceza] vardr ve bir dier ynden bakldnda da karlk yoktur nk karlk da mmkn varlktaki bu mmkn varln hallerinden bir haldir. Bu meseleyi bilenler, bu meseleyi gereince akla kavuturmadlar. Bu konuda cahil olduklarndan deil; bu mesele, yaratlanlar zerinde egemen olan kader srrna ilikin olduundan, bu meseleyi aklamaktan kandlar. Bil ki, hekimlerin tabiata hizmet ettii sylendii gibi, resul ve vrislerinin de genel olarak ilahi emre hizmet ettikleri sylenir. Halbuki onlar, iin aslna baklrsa mmkn varlklarn hallerine hizmet ederler. Ve yaptklar hizmet, bu mmkn varlklarn deimez aynlarnn ierisinde bulunduu hale gredir. Bunun ne alas bir ey olduuna bak! Burada istenir olan hizmet edici, hizmet ettii kii iin yazlm olan (yani, deimez aynn) hal ve sz ile bilen hizmet edicidir. nk hekim iin, ancak tabiatn suyuna gittii lde tabiata hizmet edici denebilir. Tabiat, hastann bedeninde zel bir miza oluturmutur ki, bu kimse bu nedenle hasta olarak adlandrlr. Ve eer hekim (bu durumda) yardm edecek olsayd, sadece hastal artrm olurdu. Bylelikle, hastann bedenini iyiletirmek iin tabiat hastalktan alkoyar. Ne var ki, salk da, hastala neden olan mizaca kar olan baka bir miza oluturulmasyla elde edilebilecei iin, salk da yine tabiattandr. mdi, bu durumda, tabiata hizmet edici deildir ve tabiata ancak hastann bedenini iyiletirmeyerek hizmet edebilir. Ve o hasta mizac deitirmesi de yine tabiat iledir. Tabiata genel ynden [vech-i amm] deil, zel ynden [vech-i has] hizmet ederek, bu ynde aba harcar. nk bylesi bir meselede, geneli kapsayacak bir yaklam yoktur. O halde hekim, tabiata hem hizmet eder, hem de etmez. Resullerin ve vrislerinin Hakka hizmetleri de bunun gibidir. Hak (ilahi emir ile) ykml olanlarn hallerine iki ynden hkmeder. Kul zerindeki emir, Hakkn

iradesinin gerektirdii ekilde ortaya kar. Ve Hakkn iradesi de, Hakkn ilminin gerektirdii eye ilikilenir. Ve Hakkn ilmi de, bilinenin (yani, ayn- sabitenin) kendi zatndan Hakka verdii eye ilikilenir. Dolaysyla kul, ancak kendi (ayn- sabitesinin) suretiyle zahir olur. Byle olunca, resul ile vris olan, Allahn iradesine deil, Allahn iradesiyle olan ilahi emre hizmet eder. Resul ve vris olan, ykml olan kiinin mutluluunu istediinden dolay, ona ilahi emir ile gelir. Eer ilahi iradeyle gelseydi, t vermezdi. Halbuki resul ve vris ancak ilahi irade ile t verir. mdi, resul ve vris, nefsler iin uhrev (yani, ahlak ve manev) hekimdir. Allah emrettiinde, Onun bu emrine uyar. Allahu Tealann emrini gzetir ve Onun iradesini gzetir ve Hakkn, Kendi iradesine aykr eyle kendisine emrettiini grr. Halbuki yalnzca Hakkn irade ettii ey olur. Ve byle olduundan (yani, Allah irade ettiinden) dolaydr ki, emir ortaya kt. mdi, emri diledi, ortaya kt; ve emrolunana emredip de, ortaya kn dilemedii ey de, emrolunandan ortaya kmad. Bu durum, kar gelme ve isyankarlk olarak adlandrlr. Durum byle olunca, resul tebli edicidir, baka bir ey deil. te bunun iin Resul (sav), ierisindeki ..emrolunduun gibi dosdoru ol [Hud Suresi, 11/112] sznden dolay, Hud suresi ve benzerleri beni ihtiyarlatt buyurdu. mdi, onu emrolunduun gibi sz ihtiyarlatt. nk, Allahn iradesine uygun olan ve dolaysyla gerekleebilecek bir eyle mi, yoksa Allahn iradesine aykr olan ve dolaysyla da gereklemeyecek olan bir eyle mi emrolunduunu bilmiyordu. Ve hi kimse, Allahn iradesinin neye hkmettiini bilemez. Bunu ancak irade ettii eyin gereklemesinden sonra bilir. Ama Allahn basiret gzn at kimse bunun dndadr. Bu kimse, mmkn varlklarn aynlarn deimez olduklar hal zre idrak ederek, grd ey dorultusunda hkm verir. Ve bu durum, insanlarn bazlarnda (yani, nebiler ve kmil velilerde) zaman zaman olur, ama her zaman olmaz. Nitekim, Hak Teala, De ki: Benim ile ve sizin ile ne ilenir, bilmem [Ahkaf Suresi, 46/9] buyurarak, rty [hicab] apak kld ve istenen, ancak kimi zgl eylerden haberdar olmaktr, baka deil.

YUSUF KELMESNDEK HKMET- NURYYE Bu, nur hikmetidir. Bu nur hikmetinin yaylmas Hayal Hazreti zerindedir. Ve inayet ehli (yani, nebiler) iin, Hayal Hazreti, vahyin ilk balangcdr [mebde]. Hz. Aye, Allah ondan raz olsun, yle dedi: Resulallaha vahyin gelii rya [rya-y sadka] ile balad. Ve grd rya, ierisinde herhangi bir gizli sakllk olmakszn, gn mas gibi apak olurdu. Hz. Ayenin bilgisi bundan teye gemedi. Ve bu ryalar alt ay srd, sonra (ehadet mertebesinde) Melek geldi. Bilmedi ki, Resulallah (sav), nsan uykudadr, ldnde uyanr buyurmutu. Ve her ne

kadar (uyurken grlen suretlerle, uyankken grlen suretlerin) halleri birbirinden farklysa da, Resulallahn (sav) uyanklk halinde grd her ey, ryada grlen gibidir. Hz. Aye, alt ay srdn syledi, halbuki onun btn yaam ryadan farkszd. Ve szn ettii alt aylk dnem, olsa olsa uyku iinde uykudur. Ve uykuda grlen ey trnden gelen [varid] ne varsa, Hayaldendir; bundan dolay da tabir edilmesi gerekir. Bu demektir ki, asl suretinden baka bir surette beliren bir ey tabir edilir. Bylece tabir eden kii, ryada grlen suretten, o eyin kendi iinde ne ise o olan suretine geer; tabii eer bunu gereince yapabilirse [isabet]. Resulallaha ilim st suretinde grnd ve o bunu yorumlarken, st suretinden, ilim suretine geti. Ve bu st suretinin anlamnn [meal] ilim sureti olduunu syledi. Sonra, kendisine vahiy geldii zaman Resulallah (sav), duyumsanan bildik eylerden uzaklar [ahz] ve yannda bulunanlardan rtlenirdi. Ve rt kaldrlnca, nceki haline dnerdi. Dolaysyla vahyi ancak hayal hazretinde idrak etmitir ama onun bu haldeyken uykuda olduu sylenemez. Ve yine, melek kendisine adam suretinde grndnde, bu da hayal hazretindendir. nk o adam deil, insan suretine brnm bir melektir. mdi bu adam suretine bakan arif (yani, Resulallah), bu adam suretinden geerek, onun gerek suretine ulat. Bylece, Bu Cebraildi, size dininizi retmeye geldi dedi. Halbuki, orada bulunanlara daha nce, O adam bana getirin demiti. Orada bulunanlara grnd suret dolaysyla, Cebraili adam olarak adlandrd. Ama daha sonra, adam olarak tahayyl edilenin gerek suretini gznne alarak Bu, Cebraildir dedi. Her iki durumda da doruyu syledi: Gzn grd suretine bakarak adam demekle doru sylemi olduu gibi, Bu, Cebraildir demekle de doruyu syledi nk o, hi kukusuz Cebraildir. Yusuf, babasna (yani, Yakub aleyhisselama) yle dedi: Onbir yldz ve gne ve ayn bana secde ettiklerini grdm [Yusuf Suresi, 12/4]. mdi, kardelerini yldzlar suretinde, babasn gne ve teyzesini de ay suretinde grd. Onlar bu ekilde grmesi, kendisinin onlar bu ekilde hayal etmesinden dolaydr. Eer, grd kimselerden dolay olsayd, kardelerini yldzlar, babasn gne ve teyzesini ay olarak grmesi, onlarn istedikleri bir ey olurdu. Ama, grd eyi bilmediklerinden, Yusufun grd ey kendi hayal hazinesinden ortaya kt. Yusuf bunu anlattnda, Yakub bunun byle olduunu bildi ve yle dedi: Olum bunu kardelerine anlatma, yoksa sana tuzak kurarlar [Yusuf Suresi, 12/5]. Sonra da, hile yapmakl oullarndan geri tutarak, hile yapmay eytana zg kld; ki o hilenin ta kendisidir. Ve Yakub yle dedi: Gerekte eytan insann apak dmandr [Yusuf Suresi, 12/5] yani, dmanl apak ortadadr. ok sonralar (kardeleri, babas ve teyzesi Msrda kendi nnde saygyla eildiklerinde) Yusuf yle dedi: Bu nceden grdm ryann yorumudur. Rabbim bu ryay doru kld [Yusuf Suresi, 12/100] yani, nceden hayal suretinde grnen eyi, duyumsal olarak da apak kld. (Hayal ve his arasnda yaplan ayrmdan dolaydr ki) Kerem Sahibi Nebi (sav), nsanlar uykudadr..

buyurdu (ve bylece, his ve hayali ayrmszlad). Byle olunca, Rabbim bu ryay doru kld sz; ryasnda uykudan uyandn grp, grd ryay tabir eden kimsenin sznden farkl deildir. Bu kimse bilmez ki, hala uykudadr ve uykudan uyanmamtr. Ve gerekten uyandnda ise, Byle byle bir rya grdm; ryamda, grdm ryadan uyanp, bu ryay yorumladm der. mdi, Muhammedin (sav) idrakiyle, Yusufun idraki arasndaki fark gr! Bu nceden grdm ryann yorumudur. Rabbim bu ryay doru kld [Yusuf Suresi, 12/100] derken Yusufun kastettii ey histir (yani, ryasnda grd hayal suretinin duyumsal olarak apak hale gelmesidir). Halbuki ryada grlen ey, duyumsanandan bakas deildir (nk, eer duyumsanr olmasayd idrak edilemezdi). nk hayal, hibir zaman duyumsanandan baka bir ey vermez. Hayal iin bundan (yani, histen) bakas yoktur. mdi, (bu gerei bilen) Muhammed vrislerin ilminin ne kadar erefli olduuna bir bak! Ve ben birazdan bu hayal hazreti hakknda sylenenleri, Muhammed Yusufun diliyle akla kavuturacam. Cenab- Hak dilerse, bunu anlarsn. Bil ki, Haktan baka olan veya alem olarak adlandrlann Hakka nisbeti, glgenin kiiye nisbeti gibidir. Byle olunca alem, Allahn glgesidir. Ve bu, varln aleme nisbetinin aynsdr. nk glge hi kukusuz duyumsanan bir eydir. Ama glgenin grnmesi, ancak glgenin zerine dt mahal varolduu srece szkonusudur. Eer bu glgenin grnmesini salayan mahallin yokluunu varsayacak olsaydn, bu glge akl bir ey olarak kalr ve duyumsal olarak varolamazd. Olsa olsa, glgenin sahibi olan kiide aa kmam olarak [bilkuvve] kalrd. O halde, Allahn, alem olarak adlandrlan glgesinin dt yer, mmkn varlklarn aynlardr ve glge bunlarn zerine der. Dolaysyla, zatn varlna iaret eden bu glge, zerine dt ey yoluyla idrak edilir. Ama idrak, Nur ismiyle ortaya kt. Ve bu glge, mmkn varlklarn aynlar zerine, (ilim mertebesinde) bilinmez gayb suretinde (yani, yokluun karanl zere) dt. Grmez misin ki, glge, siyahla meyillidir. Ve bu siyahlk, kii ile glge arasndaki ilikinin uzaklndan dolay, glgedeki gizlenmilie iaret eder. Ve kii beyaz bile olsa, glgesi yine de bu ekilde siyahtr. Dalar grmez misin ki, bakan kiiden uzakta olduklarnda kara gzkrler. Halbuki renkleri gze grlenden farkldr. Ve byle grlmelerinin tek nedeni aradaki uzaklktr. Ve gkyznn mavilii de bunun gibidir. Gkyznn mavi oluu, uzakln k vermeyen cisimlerde duyulara etkisidir. Ve yine, mmkn varlklarn aynlar da k vermezler, nk yokturlar [madum]. Ve her ne kadar (ilahi ilimde) deimezlik [sbut] ile nitelenseler de varlk ile

nitelenmezler nk varlk nurdur. Ikl cisimlere uzaktan bakldklarnda ise, (k vermeyen cisimlerin tersine, siyah grnmeyip) gze kk grnrler. Bu da uzakln bir dier etkisidir. Bylesi cisimler, duyulara kk hacimli grnseler bile, aslnda gze grndnden daha byktrler. rnein, gnein dnyadan ok daha byk olduu kantlanm olduu halde, gzle bakldnda bir kalkandan daha byk deildir. Bu da uzakln bir etkisidir. Byle olunca, Hak, bir eyin glgesinden bilindii lde bilinir. Ve Hak, bir eyin glgesinden bilinmedii lde bilinmezdir. mdi alemin Kendi glgesi olmasndan dolaydr ki Hak, (aleme baklarak, ayrntlanmsz olarak) bilinir. Ve glgesi den kiinin suretinin, o glgenin kendisine baklarak bilinememesinden dolaydr ki, Hak (aleme baklarak) bilinmez. te bundan dolay biz deriz ki: Gerekte Hak bizim iin bir ynyle bilinir ve bir ynyle de bilinmezdir. Sen Rabbinin glgeyi nasl uzattn grmez misin? Dileseydi, onu sakin klard.. [Furkan Suresi, 25/45] yani, aa kmam olarak Onda olurdu. Ve bu, u demeye gelir: Hak Teala glgeyi zahir klmadan nce, mmkn varlklara tecelli etmeseydi, bu glge, varlkta ayn zahir olmayan mmkn varlklar gibi (yoklukta) kalrd. ..Sonra, gnei glgeye delil kldk.. Ve gne, daha nce szn ettiimiz, Allahn Nur smidir. Ve his, glgenin varlnn gne yoluyla olduuna tanklk eder. ..Ondan sonra, glgeyi Kendimize kolaylkla ektik [Furkan Suresi, 25/46]. Onu Kendisine ekmesi, Kendi glgesi olmasndan dolaydr. Nasl ki Ondan zahir olduysa, btn her ey yine Ona dner. mdi glge, Odur; Ondan bakas deildir. Byle olunca, senin idrak ettiin ne varsa, mmkn varlklarn aynlarnda (tecelli ediyor) olan Hakkn varldr. Hakkn huviyeti ynnden, idrak edilen ey Onun varldr; te yandan, ierisindeki suretlerin birbirinden farkll ynnden, bu idrak edilen ey mmkn varlklarn aynlardr. u halde, mmkn varlklarn aynlarnn birbirinden farkl suretlerde olmasndan dolay, idrak edilen ey her zaman iin glge olarak adlandrlr ve yine ayn nedenden dolay alem ve Allahtan baka olarak adlandrlr. Glge olmaklnn tekliinden [ahadiyet] dolay, o (idrak edilen ey) Haktr nk Hak, Bir [Vahid] ve Tek [Ahad] olan varlktr. Ama suretlerinin okluundan dolay (bu idrak edilen ey) alemdir. yleyse, senin iin akla kavuturduum eyi anla ve uyank ol! Ve i benim sylediim gibi olunca; alem vehmolunmu bir eydir, gerek bir varl yoktur ve hayal bu demektir. Yani sen alemin zaid bir ey olduunu, kendi bana durduunu ve Hakkn dnda olduunu hayal ettin ama aslnda yle deildir. Glgenin, glgesi den kiiye iliik olduunu ve glge iin bu iliikliin ortadan kalkmasnn olmayacak bir ey olduunu grmez misin? O halde aynn bil: Sen kimsin? Huviyetin nedir? Hakka nisbetin nedir? Ve sen ne ynden Haksn ve ne ynden alemsin, Haktan bakasn? Bu ve benzeri eyler konusundaki bilgileriyle

alimler arasnda, bilenler ve ok bilenler olarak stnlk dereceleri vardr. Hak, glgenin dt belli bir yerin durumuna gre, kk veya byk, saf veya daha saftr. Hak, bakan kimseye camn (yani, ayan- sabitenin) rengiyle renklenmi olarak grnen, ama aslnda rengi olmayan kandildeki nur gibidir. Ve sen bu misalin, Rabbin ile kendi hakikatin arasndaki ilikiyi betimlediini grrsn. Ve eer sen, camn yeilliinden dolay nur yeildir dersen, doru sylemi olursun his bu konuda sana tanklk eder. Ve eer sen, akl delilden yola karak nur yeil deildir dersen, yine doru sylemi olursun bu konuda sana tanklk eden ise, doru [sahih] olan akl kurgulamandr [nazar- akl]. Ve cam ile renklenen bu nur, camdan yani, glgeden yansyan nurdur. Ve saf olmasndan dolay da, bu glge, ltl bir glgedir. Ve iimizden Hak ile gereklenmi [mtehakkk] bazlarmzda Hakkn sureti, saflklarndan dolay, bakalarnda zahir olandan daha ok zahir olur. Ve bizden ylesi (yani, Hakkn sfatlarnda kendi sfatlarndan fani olmu olanlar) vardr ki, Haktan haber veren eriat getiricinin (yani, Resulallah Efendimizin) verdii iaretlerle Hak bu kimsenin iitmesi, grmesi ve btn yetileri ve uzuvlar olmutur. Buna ramen (Hakkn Zatnda deil ama yalnzca sfatlarnda fani olan bu kulda) glgenin ayn (hala) vardr. nk, (kudsi hadiste geen) onun iitmesi szndeki o zamiri, o kula ilikindir. Ve dier kullar onun eritii bu noktaya erimemilerdir. Bu kulun Hakkn varlna yaknl, dier kullara nisbetle daha fazladr. sana anlattm gibi olunca, bil ki, sen bir hayalsin. drak edip, bakadr ben deilim dediin ne varsa hayaldir. Btn bir varlk (Hakkn glgesi olan ayan- sabitenin glgesi olduundan), hayal iinde hayaldir. Ve gerek varlk [vcud-i hak] Zat ve ayn dolaysyla ancak Allahn varldr. Ve zat- ahadiyye olarak adlandrlan Hakkn hakikati, belirmemilik [la taayyn] ve belirmilik [taayyn] kouluna bal olmakszn bir varlk olduundan dolay, katksz varlktan ibarettir. Ve O, bundan (yani, tek olan zatyla katksz varlk olmasndan) dolay, sfatlar ve isimlerden arnktr. Ve Onun sfat, ismi ve ekli yoktur. Ve kendindeki oklua hibir ynden itibar yoktur. Ne var ki, oklua itibar olmamas, simler ynnden deildir (yani, Kendindeki oklua itibar, simler ile adlandrlmas dolaysyladr). Ve Onun simleri iki eye delalet eder: smin delalet ettii ilk ey, (bu simle) adlandrlann ta kendisidir (yani, Zattr). Ve delalet ettii dier ey de, bu smin kendisini, dier simlerden ayran eydir. Bylece Gafr (yani, Balayc), Zahir ve Batn olmad gibi, Evvel de Ahir deildir. Artk, herbir smin hangi itibarla dier simlerin ayns olduunu ve bir smin hangi itibarla dier simlerden baka ve onlardan ayrk olduunu anladn. O sim, dier simlerin ayns olmas itibaryla Haktr ve o sim, dier simlerden baka olmas itibaryla da ele aldmz balamda hayal olunan Haktr [Hakk- mtehayyel] (yani, zat- ilahinin glgeleri olan simler, ayan- sabite ve onlarn harite varolan zuhur mahalleridir).

Kendine delili yine ancak Kendisi olan tenzih ederim, ki Onun varl ancak Kendi ayn iledir. mdi, varoluta Onun ahadiyetine delalet etmeyen hi bir ey yoktur. Ve hayalde de her ey oklua delalet eder. Anlay okluk yoluyla olan kimse, alem ile ve lahi simler ile ve alemin isimleri ile olur. Ve anlay ahadiyet yoluyla olan kimse, Hakkn sureti (yani, sfatlar) dolaysyla deil, alemlerden gani olan Zat dolaysyla Hakla olur. Ve Allahn alemlerden gani olmas, simlerin Kendisine nisbet olunmasndan gani olmasnn ta kendisidir. nk simler Onun Kendisine delalet ettikleri gibi, bu simlerin etkilerini [eser] gerekleyen adlandrlanlara da delalet ederler. De ki: O Allah, Tektir. O ayn dolaysyla Tektir [ahad]. Bizim Ona dayanyor olmamz dolaysyla Allah Sameddir. Kendi huviyetinde ve bizimle ilikisinde O dourmamtr ve ayn ekilde dourulmu da deildir. Ve yine, Ona denk olan tek bir ey yoktur. Bylece bu (hlas Suresi) Onun, Kendini nitelemesidir ve O, kendi Zatn Allah, Tektir sz ile tek klmtr. Ve Hakkn bu bilinen nitelenii sayesinde okluk, bizde zahir oldu biz doururuz ve douruluruz, Hakka dayanrz, ve kimimiz kimimize denk oluruz. Halbuki Bir [Vahid] olan, bu nitelemelerden mnezzehtir ve O, bizlerden gani olduu gibi, bu nitelemelerden de ganidir. Ve Hakkn, (bu nitelemelerden gani olmaklyla) bu hlas Suresinden baka bir sfat yoktur. hlas Suresi, bu ahadiyeti nitelendirmek iin indi. mdi, Allahn ahadiyeti bizi talep eden simlerden dolay okluun ahadiyetidir [ahadiyet-i kesret]. Ve bizden ve simlerden gani olmas dolaysyla da, Allahn ahadiyeti, aynn ahadiyetidir [ahadiyyet-i ayn]. Her ikisi de ahadiyet olarak adlandrlr, (ama aralarnda bir fark olduunu) bil! mdi Hak, saa ve sola dnerek secde eden glgeyi senin kendine ve Onun kendisine bir delil olarak senin iin varetti sen kendini bilesin; senin Hakka nisbetin nedir, Hakkn sana nisbeti nedir, anlayasn diye. Allahtan baka olanlarn hangi itibarla ve hangi ilahi hakikatten Allaha kar tmyle yoksunluk ierisinde olduunu ve kimisinin kimisine gereksinimi nedeniyle nisb yoksunluk ile nitelendiini bilesin diye. Ve, nasl ve hangi ilahi hakikat ile, Hakkn insanlardan ve alemlerden gani olduunu ve alemin nasl gani olmaklk ile nitelendiini, yani insanlarn kimisinin kimisine bir ynden gereksinim duymazken, kimisinin de onlarn gani olduklar bu ayn ynden bakalarna nasl muhta olduklarn bilesin diye. Hi kukusuz alem (asl varl olmayp, yokluk zere olduundan) tmyle sebeplere muhtatr. Ve alemin muhta olduu sebebiyet, Hakkn lahi simlerinden bakas deildir ve muhta olunan lahi simler ister muhta olann, alemdeki benzeri olan sim olsun, isterse Hakkn aynndan bir sim olsun alemin muhta olduu herbir simdir. Ve muhta olunan sim, Allahtr, ondan bakas deildir.

Bundandr ki Allahu Teala yle buyurur: Ey insanlar, siz Allaha muhtasnz; O ise Gani ve Hamiddir [Ftr Suresi, 35/15].

HUD KELMESNDEK HKMET- AHADYYE Allah doru yol [srat- mstakim] zerindedir Ve bu genelde apaktr, gizli deildir Bykte ve kkte, bilende ve bilmeyende Allahn ayn zahirdir Bunun iindir ki, Allahn rahmeti ster hakr ister yce olsunlar her eyi iine ald. Hibir hayat sahibi yoktur ki, Allah onu alnndan yakalam olmasn; benim Rabbim hi kukusuz doru yol zerindedir [Hud Suresi, 11/56]. Her ey kendi Rabbinin doru yolu zerinde yrr; bu bakmdan gazaba uram ve dalalete dm deillerdir. Dalaletin gelip geici olmas gibi, ilahi gazab da bunun gibi gelip geicidir. Ve sonunda varlacak olan, hereyi kaplayan rahmettir ve rahmet gazabn nne gemitir. Haktan baka olmaklkla nitelenen herey yrycdr, nk ruh sahibidir. Ve hibir ey kendi nefsiyle hareket etmeyip, ancak nefsinden baka olanla hareket eder. Dolaysyla her ey, doru yol zerinde olann (yani, kendisinin zuhur mahalli olduu, zgl rabbi olan smin) hkmne tabi olarak hareket eder. Yol, eer zerinde yrnmyor olsayd, yol olmazd. Halk sana uyduu zaman, sana uymu olan Haktr Ve eer Hak sana uyarsa, bazen halk sana itaat edip, uymaz O halde, ne dediimizi iyi anla! nk Haktr benim szm Ve varoluta, konumayan hibir varlk yoktur Gznle grdn her yaratlm olan, Hakkn ayn ve zatdr. Gerekte O, yaratlm olanlarda gizlidir Ve yaratlm olanlarn suretleri klftan ibarettir. Bil ki, ehlullahn sahip olduu ilahi deneyimleme [zevk] ilimleri, yetilerin birbirinden farkl olmasndan dolay, farkllk gsterirler her ne kadar bir-olan-ayna [ayn- vahid] dnc olsalar bile, bu byledir. Allahu Teala yle der: Ben onun iitmesi ve grmesi, tuttuu eli ve yrd aya olurum. Bu szyle Hak, kendi huviyetinin, kulun kendisi olan uzuvlarn ta kendisi olduunu syler. Huviyet birdir [vahid], uzuvlar ise birbirinden farkldr. Ve herbir uzvun deneyimleme [zevk] ilimlerinden, kendisine zg olan farkl bir ilmi vardr. Bu, suyun durumu gibidir: Su, tek bir hakikat [hakikat- vahid] olduu halde, akt yerlerin bir dierinden farkl olmas nedeniyle, tad farkllar kimisi ac olur, kimisi de tatl. Halbuki o, btn bu hallerde, yine de sudur. Tad eitli olsa da, suyun hakikat deimez olarak kalr.

Ve bu ahadiyet hikmeti ayaklar ilmi [ilm-i ercl] ile ilintilidir. Ve bu ayaklar ilmi, Onun kitaplarna uyan kavimlerin (ilahi ilimle) beslenmelerine ilikin olarak Allahu Tealann, ..ayaklarnn altndan beslenirlerdi.. [Mide Suresi, 5/66] sznden tretilmitir. zerinde yrnen yolda yolculuk etmek ve ilerlemek, ancak ayaklar yoluyla olur. Doru yol [srat- mstakim] zere olan Rabbin eliyle alnlarn yakalanm olduu, ancak, deneyimleme [zevk] ilimlerinden biri olan bu zel ilim (yani, ayaklar ilmi) ile mahede edilebilir. mdi, Allahu Teala sulular sevkeder. Ve onlar, Allahu Tealann bat rzgaryla sevkettii bir makam hakeden bir kavimdir. Ve Hak, bu bat rzgaryla (yani, kendi nefslerinin hevalaryla) onlarn nefslerini helak etmitir. u halde Rabb, onlarn alnlarndan tutar ve zerinde sabit olduklar hevalarnn ta kendisi olan bat rzgar onlar vehmettikleri uzaklk olan cehenneme sevkeder. Onlar bu duraa [mevtn] sevkettiinde, yaknla [kurb] eritiler ve onlarn cehennem olarak adlandrdklar uzaklk ortadan kalkt. Ama sulu olduklarndan dolay, ancak hakettikleri kadaryla yaknlk nimetine [naim-i kurb] eritiler. Hak onlara bu honutluk verici makam gnl yceliinden dolay vermi deildir; onlar bu makam, ancak yaptklar amellerle, hakikatlerinin bu makam haketmesiyle aldlar. Ve amellerini srdrrken, Rabbin doru yolu zerindeydiler. nk alnlar, bu ekilde sfatlanm olann (yani, zgl Rabbin) elindeydi. Bylece onlar nefsleriyle yrmediler; yaknln kendisine ulancaya kadar (kendi ayn- sabitelerinden gelen) zorlamann hkm altnda yrdler. Biz lmekte olan kiiye sizden daha yaknzdr, ama siz bunu grmezsiniz [Vaka Suresi, 56/85]. lnn grmesi, kendi zerindeki perdenin kalkm olmasndandr ve onun bu gr keskindir. Ve Hak Teala bir ly dier lden ayrmad, yani yaknlk bakmndan said ve aki arasnda bir ayrm yapmad. Yine, Biz insana ahdamarndan daha yaknz [Kaf Suresi, 50/16] dediinde de, insanlar arasnda bir ayrm gzetmedi. Kulun ilahi yaknlk ierisinde olduu, bu ilahi haberde apak bir ekilde ortaya konmutur. mdi, Hakkn huviyetinin, kulu kendisi yapan uzuv ve yetilerin ta kendisi olmasndan daha te bir yaknlk szkonusu olamaz. Byle olunca kul, vehmolunan halkta mahede olunan Haktr. Nitekim, iman sahipleri ve kef ehli indinde, halk aklla-kavranabilir olan ve Hak da duyumsanan ve mahede olunandr. Bu iki snfn dnda kalanlar iin ise Hak aklla-kavranabilir olan ve halk da mahede olunandr dolaysyla onlar, ac su menzilesindedir. Ama iman sahipleri ve kef ehli ise ieni kandran tatl ve lezzetli su menzilesindedirler. mdi, insanlar iki ksmdr: Kimileri, zerinde yrdkleri yolu ve o yolun sonunu bilirler. Dolaysyla da bu yol, kendileri iin doru yoldur [srat- mstakim]. Kimileri de zerinde yrdkleri yolu ve o yolun sonunu bilmezler. Halbuki bu yol

dier snfn bildii yoldur. mdi, arif olan kii basiret zere Allaha davet ederken; arif olmayanlar ise, taklid ve cehalet zere Allaha davet ederler. Bu zel ilim (yani, ayaklar ilmi), aann aasndan [esfel-i safilin] ortaya kar nk ayaklar, kiinin aasndadr ve bu aa olann da aasnda ise yolun ta kendisi vardr. Dolaysyla, Hakkn, yolun ta kendisi [ayn] olduunu bilen kii, iin hakikatini bilir. Ve (Hakkn varlndan baka bir varlk olmadndan) yolda yryen ve yolculuk eden hi kukusuz Haktr. nk, bilinen ancak Odur. Ve O, yolda yryen [sluk] ve yolda olann [msafir] ta kendisidir. Byle olunca alem ancak Odur. yleyse kim olduunu, hakikatn ve yolunu [tarik] bil (ki o, Haktr)! nk i, tercmann (Resulallahn) diliyle sana akland eer anlayabildiysen. Ve onun sz Hakkn szdr ve bunun byle olduunu, anlay Hak olan anlad. yle ya, Hakkn birok nisbetleri ve birbirinden farkl vecihleri vardr. Sen Hud aleyhisselamn gnderildii d kavmini iitmedin mi? Onlar, Bu, zerimize yamur indirmek zere gelen bir buluttur dediler [Ahkaf Suresi, 46/24]. Byle diyerek, Hakka ynelik iyi bir zan beslediler ki Allahu Teala, kullarnn Kendisi hakkndaki zannna gredir. Byle olunca, Hak onlarn bu szlerine karlk olarak, onlara yaknlk bakmndan daha kusursuz ve daha yce olan eyi haber verdi. Eer Hak Teala onlar iin yamur yadracak olsayd, bu yamur topran yzn gldrecek ve taneler sulanm olacakt. Ne var ki, onlar bu yaacak yamurun sonucuna (yani, ekinlerin bitmesine) ancak ok zaman sonra kavuacaklard. Allahu Teala (onlarn szlerine karlk) yle dedi: Belki o sabrszlandnz ey, ierisinde elemli azab olan bir rzgardr [Ahkaf Suresi, 46/24]. Ve rzgarn onlara rahatlk verecek bir ey olduunu sezindirdi. nk Hak Teala bu rzgarla onlar, bu karanlk beden-suretlerinden [heykel], zor yollardan ve karanlk rtlerden [hicab] kurtarp rahatla kavuturdu. Ve bu rzgarda azab vardr. Yani, bu azab tattklarnda, her ne kadar altklar eyden (yani, cisimler aleminden) ayrlmakla elem iine dseler de, bu azab ierisinde lezzet bulacaklar bir ey vardr. Azab onlara gelip att. Bylece i (yani, bekledikleri hayr), onlara tahayyl ettiklerinden daha yakn oldu. Rzgar, Rabbinin emriyle her eyi yok etti. Evlerinden baka hibir ey grnmeksizin sabahladlar. Ve onlarn evleri, hakiki ruhlarnn [ervah- hakkyye] mamur kld bedenleridir. Byle olunca, bu zgl nisbetin [nisbet-i hassa] hak olmakl [hakkyyet] (yani, Hakkn ilahi sfatlar ile tecellisi) ortadan kalkt. Ve beden-suretlerinde [heykel], Hakkn kendilerine zg kld hayat baki kald ki deriler, eller, ayaklar, kamlarn ular ve uyluklar sahip olduklar bu hayat ile konuurlar. Ve bunun byle olduu, ilahi haber yoluyla bildirilmitir. Allahu Teala kendi nefsini kskan olmaklkla [gayret] nitelendirdi. Ve kskan olmaklndan dolaydr ki, taknl (yani, Kendisinin eylerin ayn olduu

srrnn aa vurulmasn) haram kld. Ve taknlk [fuh], zahir olandan bakas deildir. Ve batn olan taknlk, indinde taknlk zahir olan varlk (yani, Hak ve arifler) iindir. mdi, Hak Teala taknlklar, yani szn ettiimiz eyin hakikatn bilmekten, yani Hakkn eylerin ta kendisi olmakln bilmekten sakndrarak, taknlklar haram kld ve bu hakikati baka olmaklk [gayret] yoluyla rtt ve bu baka olan, sensin. mdi baka olan, itme, Zeydin iitmesidir der. Arif ise, Zeydin iitmesi, Hakkn ta kendisidir [ayn] der. Geri kalan btn uzuv ve yetiler iin de bu byledir. Herkes Hakk (szn ettiimiz ekilde) arif olmadndan; insanlar birbirinden stn ve mertebeler birbirlerinden ayrk oldu. Bu ekilde, stnlk zahir oldu. Bil ki, Hak Teala demden Muhammede (sav) kadar beerden olan btn resul ve nebilerin aynlarn bana gsterdi. Bu olay (hicr) 586 ylnda Kurtubada bulunduum srada gerekleti. Onlarn arasndan yalnzca Hud aleyhisselam benimle konutu ve bana toplanmalarnn sebebini syledi. Ve ben onu, orada bulunanlar arasnda; yapl, gzel grnml, konumas latif ve kef ilerini arif olan bir kimse olarak grdm. Onun kef ilerini bildiine ilikin delilim, Hak Tealann, (Hud dedi ki:) Hibir hayat sahibi yoktur ki, Allah onu alnndan yakalam olmasn; benim Rabbim hi kukusuz doru yol zerindedir [Hud Suresi, 11/56] szdr. Ve yaratl iin, bundan byk ve bundan kusursuz bir mjde var mdr? Ve Hakkn, Hud aleyhisselamn bu szn Kuran yoluyla aktararak bize bildirmesi, bize bir ihsandr. Sonra, btn hereyi toplayc [cami-i kll] olan Muhammed (sav), Hud aleyhisselamn diliyle sylenen bu ilahi sz, Haktan bize bildirdii eyle tamamlad buna gre, Hak iitmenin ve grmenin ve elin ve ayan ve dilin ta kendisidir [ayn], yani duyularn ta kendisidir. Ruhani yetiler (Hakka) duyulardan daha yakn olduu halde, Resul (sav), daha yakn olup da snrlar bilinmez olan ruhani yetiler yerine, daha uzak olan ama snrlar bilinen duyusal yetileri dile getirmekle yetindi. mdi, Hak, Hud aleyhisselamn kavmine syledii sz bir mjde olarak bize tercme etti. Ve Resul (sav), Hud aleyhisselamn szn bize bir mjde olarak Haktan tercme etti. Bylelikle ilim, kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde [sadr] kmil hale geldi. Ve Bizim ayetlerimizi ancak kafirler bile bile inkar ederler [Ankebut Suresi, 29/47]. nk onlar, bilseler de, nefslerindeki ekemezlik ve kskanlk [nefaset] ve zulmden dolay Hakkn ayetlerini rterler. Ve biz, Hak Tealann gerek indirdii ayetlerdeki, gerekse (Resuln dilinden syledii kudsi hadisler yoluyla) bize ulatrd haberlerdeki, Kendisine ilikin hem tenzih ynnden ve hem de tebih ynnden nitelemelerinde hibir zaman bir snrlamadan [tahdid] baka bir ey grmedik. Haber verdii ilk ey, altnda ve stnde havann olmad Amadr. Hak, yaratlm olanlar yaratmadan nce Amadayd. Sonra, Allahu Teala, Ar zerine oturduunu syledi. Bu da, tpk

nceki gibi snrlamadr. Daha sonra, Hakkn dnya semasna indiini syledi, ki bu da bir snrlamadr. Ondan sonra, snrl (varlklar) olduumuz halde, biz nerede olursak olalm bizimle birlikte olduunu syledi ta ki, bizim ta kendimiz [ayn] olduunu bize haber verene dek. Bylece Hak, Kendisini ancak snrlama yoluyla niteledi. Allahu Tealann, Leyse ke-mislihi eyn [ura Suresi, 42/11] sz de, eer ke mislihideki kaf harfini sfat olarak dnmeyip artkl [zaid] olarak kabul edersek, Onun benzeri hibir ey yoktur anlamna gelir ki, bu da yine snrlamadr. Snrl olandan ayrk olarak, o snrl olan olmamaklyla tam da bu nedenle snrlanm olur. Dolaysyla, anlayan iin, kaytlanmam klma [tlak] kaytlamadr, nk mutlak olan, kaytlanmamlkla kaytldr. Eer kaf harfini sfat n eki olarak kabul edecek olursak, ayet, Onun benzeri gibi bir ey yoktur anlamna gelir ki, bu ekilde de Hakk (tebih yoluyla) snrlandrm oluruz. Ve eer bu ayeti, benzerliin deillenmesi [nefy-i misl] olarak aldmzda, anlay ve doru haber yoluyla Hakkn eylerin ta kendisi [ayn] olduunu kukuya yer kalmakszn bilmi oluruz. Ve eyler, her ne kadar snrlar birbirinden farkl da olsa, snrldrlar. Ve Hak, her snrl olann snryla snrldr. Ve dolaysyla herbir snr, Hakkn snrdr. mdi, Hak (zamansal olan ehadet aleminde) mahlukat ve (zamansal olmayan ruhlar aleminde) mbdeat olarak adlandrlan eyde yaynmtr [sari]. Eer byle olmasayd, (yaratlm olanlar iin) varlk szkonusu olamazd. Dolaysyla Hak, varln ta kendisidir [ayn]. Ve durum byle olunca da, Hak her eyi kendi Zat ile korur; yle ki, bu koruma Ona hibir ekilde bir yk oluturmaz. Onun her eyi korumas da, Kendi Suretini baka bir suret olmaktan korumas demektir ve bunun baka trl (bir koruma) olmas szkonusu deildir. Ve O, her ahid olanda ahid ve her ahid olunanda ahid Olunandr [mehud]. Dolaysyla alem Onun sureti ve O da alemin ynetici ruhudur. Bu ekilde alem, Byk nsandr [insan- kebir]. mdi btn varolu Haktr Ve O Birdir yle ki varoluum Onun varoluuyladr Bundandr, derim ki, biz besleniyor olanlarz O benim varlmla beslenir Ve biz de Onun varlyla besleniriz Bir vecihden (yani, zat ve varlk ynnden) bakacak olursan, Benim snmam Ondan Onadr. Darlktan dolaydr ki, (Hak Teala) Nefes verdi ve bu Nefesi de Rahmana nisbet etti. nk alem suretlerinin varedilmesini isteyen ilahi nisbetlere (yani, ilahi isimlere) Rahman smiyle rahmet etti. Ve bu alem suretlerine biz Hakkn zahiri diyoruz, nk Zahir olan Odur. Ve Hak, alem suretlerinin batndr, nk Batn olan Odur. Ve Hak, Evveldir; nk alem suretleri yokken O vard. Ve Hak, Ahirdir; nk

alem suretlerinin zuhurunda O, bu suretlerin ta kendisi oldu [ayn]. Bylece Ahir, Zahirin ta kendisiyken; Batn da Evvelin ta kendisidir. Bylece Hak, her eyi bilir; nk O, hi kukusuz Kendi Nefsini bilir. Ve Hak, suretleri Nefeste varettiinde, simler olarak adlandrlan nisbetlerin hkmranl zahir oldu; alem iin (bylece, ilah/meluh, rab/merbub, halik/mahluk arasnda nisbet zahir olmakla) ilahi nisbetlerin varl gereklenmi oldu. Dolaysyla, (alem suretlerinin varl ve sfatlar, Hakkn varl ve sfatlar olduundan) alem suretleri Allahu Tealaya bantlandlar [intisab]. Allahu Teala (bir kudsi hadiste) yle der: Bugn (yani, kyamet gn) sizin nisbetlerinizi kaldrp Kendi nisbetlerimi koyarm yani, sizin kendinize olan bantlannz [intisab] sizden alrm ve sizi, Bana olan bantlannza [intisab] geri dndrrm. Hak, takva sahiplerinin zahiri olunca, yani onlarn zahir olan suretlerinin ta kendisi [ayn] olunca, (kemalat ve vlesi eyleri Hakka izafe ederek) Hakk (kendi nefslerine) korunak [vikaye] klan bu (kendileri iin meknn szkonusu olabilecei bir zahir varlklar kalmam olan) takva ehli nerededir? Ve o takva sahipleri, btn ehlullah indinde, insanlarn en ycesi, (zat vahdaniyet ile nitelenmelerinden dolay varlk ve yaknla) en layk olan ve (btn uzuv ve yetileri Hakkn olduu iin) en glsdr. Takva sahibi olan kii, zaman olur ki, kendi nefsinin suretini Hakka korunak [vikaye] klar (yani Onu, kendindeki yerilesi eyleri Ona isnad edilmeklikten korur). nk, Hakkn huviyeti, kulun yetileridir. Byle olunca, kul olarak adlandrlan, Hak olarak adlandrlana korunak klar bilenlerle bilmeyenler ayrlsn diye. De ki: Hi bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak iin zn bilenler dnrler [Zmer Suresi, 39/9]. Ve bu kimseler, eylerin zn grrler ki, z [lbb], eylerin istenir olan yandr. Bu konuda, eylerin zahirine taklp kalan kimseler, eylerin zn bilme yolunda abalayanlar geemezler; tpk cret karl alann, karlnda cret beklemeksizin alan geememesi gibi. Ve Hak, kul iin bir ynden korunak olduuna, ve kul da Hak iin bir ynden korunak olduuna gre, varolu [kevn] hakknda dilediini syleyebilirsin. stersen, varolu (eksikli sfatlarn mahalli olmas itibaryla) halktr diyebilirsin. Ya da, dilersen, varolu (Hakkn kemal sfatlarnn zuhur mahalli olmas itibaryla) Haktr diyebilirsin. Ve eer, dilersen, varolu (zahir ve batn, eksikli ve kmil sfatlar cami olmasndan dolay) Hak olan halktr dersin. Ya da, dilersen, bir ynyle (yani, zahir ynyle) halk ve bir ynyle (yani, batn ynyle) de Haktr dersin. Ve eer, dilersen, varolu hakknda (ne Haktr ne de halktr diyemeyip) hayretini dile getirirsin. mdi, mertebelerin belirmesiyle, (herbir mertebeye zg olarak) talep olunanlar [metalib] zahir oldu. Ve eer snrlama olmasayd, Resuller, Hakkn suretlerde deitiini [tahavvl] haber vermezler ve Onu btn suretlerden ar olmaklkla nitelemezlerdi.

Gz Ondan bakasn grmez Ve hkm ancak Onun zerinedir Bylece, biz Onun iiniz Ve Onun iki elinde Onunlayz. Ve bulunduumuz her halde Onun indindeyiz... Bu snrlandrmadan dolaydr ki, O inkar edilir ve bilinir; tenzih edilir ve (tebih yoluyla) nitelenir. Hakk, Haktan, Hakta ve Hakkn gzyle gren kimse, ariftir. Ve Hakk, Haktan, Hakta ve fakat nefsinin gzyle gren, arif deildir. Ve Hakk, Haktan ve Hakta grmeyip de, nefsinin gzyle ahirette grme beklentisinde olan cahildir. Sonuta herbir kimse iin Rabbine ilikin olarak Ona dnebilecei ve Onu talep edebilecei bir itikat gereklidir. Hak, bir kimseye, itikatndaki surete brnm olarak tecelli ettiinde, bu kimse Onun Hak olduunu bilir ve Onu dorular ve ne zaman ki, bir kimseye itikat ettii suretin dnda tecelli edecek olsa, Onu inkar edip Ondan saknr. Ve kendince Hakka kar edeb gsterdiini vehmederken, iin aslnda, Hakka kar gereken edebi gstermemi olur. Dolaysyla, itikat sahibi bir kimse, ancak nefsinde varettii laha itikat eder. Byle olunca, itikat edilen ilah, yaratlm olan ilahtr. tikat sahipleri ancak nefslerini ve nefslerinde yarattklar eyi grrler. mdi, insanlarn Allahn ilmindeki mertebelerini dn! nsanlarn Allahn ilmindeki mertebeleri, kyamet gn, Hakk grdklerinde bulunacaklar mertebenin ta kendisidir. Ve ben sana, mertebelerin birbirinden farkl olmasn gerektiren sebebi akladm. mdi, sen zgl bir itikatla snrlanmaktan ve bundan bakasn da inkar etmekten sakn. Yoksa byk bir hayrdan ve iin hakikatini bilmekten yoksun kalrsn. yleyse, sen btn itikat suretlerinin hepsinin heyulas ol! nk Allahu Teala, bir itikada uygun dp de, dier bir itikada uygun dmemekle snrlanamayacak lde ycedir. nk Allahu Teala, Nereye dnerseniz dnn, orada Allahn yz vardr [Bakara Suresi, 2/115] buyurarak, belli bir ynden sz etmeksizin, Allahn yznn her yerde olduunu syledi. Ve bir eyin yz, o eyin hakikatidir. mdi, Allahu Teala bu szle, ariflerin kalplerine, dnya hayatndaki geici eyler bunun hatrlanmasndan kendilerini alkoymasn diye tenbihte bulundu. nk kul hangi nefeste leceini bilmez kimi zaman gaflet ierisindeyken lr. Ve bylesi bir kimse, huzurda olduunun bilincinde olanla bir deildir. Kmil kul, bunun byle olduunu (yani, her yerde Allahn yz olduunu) bilmekle birlikte, zahir ve snrl suretiyle namaz klarken, Mescid-i Harama ynelmeyi gerekli grr; ve namaz srasnda Allahu Tealann, yneldii dorultuda [kble] olduuna itikat eder. Ve Mescid-i Haramn bulunduu dorultu, Nereye dnerseniz dnn, orada Allahn yz vardr [Bakara Suresi, 2/115] ayetinde de belirtildii gibi, Hakkn yznn bulunduu mertebelerden bir mertebedir. Ama, Onun yz sadece bu dorultudadr deme ve namaz srasnda, bir yandan

Mescid-i Haramn bulunduu dorultuya ynelerek edebini korurken, br yandan da, Hakkn yznn belirli bir dorultuya zglenemeyecei ve Mescid-i Haramn, Hakka ynelinecek dorultulardan biri olduu konusunda edebini koru. mdi, hi kukusuz, Allahu Teala, ynelinen her dorultuda olduunu akla kavuturdu. Dolaysyla ynelinen her dorultu, ancak Ona ilikin bir itikattr. Ve herkes, yneldikleri dorultuya ynelmi olmakla isabet etmitir; her isabetli olan dllendirilecektir; her dllendirilecek olan saiddir; her said raz olunmutur. Her ne kadar bunlardan kimisi ahiret yurdunda bir sre iin aki olsa da, bu byledir. Nasl ki, said olanlar da, ehlullah arasnda said olduklarn bildiimiz halde, bu dnyada hastalanyor ve ac ekiyorlarsa; Allahn kimi kullar da vardr ki, onlar, ahiret hayatndayken cehennem denilen yerde bu aclar ekerler. Bununla birlikte, iin hakikatini kefetmi olan ilim sahibi bir kimse, cehennem yurdunda bulunanlarn, kendilerine zg bir nimetleri olmayacan kestirip atmaz. Bu nimet, ektikleri acnn ortadan kalkmasyla azabn onlardan uzaklamasdr bylece, ektikleri acdan kurtulmalar, onlarn nimeti olur. Ya da cennet ehline, cennete zg bir nimet verilmesi gibi, cehennem ehline de cehenneme zg bir nimet verilir SALH KELMESNDEK HKMET- FTUHYYE

Yryen binekler Onun ayetlerindendir Yollarn eitliliinden dolay byledir bu Bu bineklerle kimisi doru yolu izlerken Kimisi de ssz llerde gezinip dururlar Dosdoru gidenler, ayn ehlidir (ayn bilgisine sahip olanlardr) Gezinip duranlar ise, uzaklaanlardr. Ve her ikisine de Ondan gelen Onun gayblarnn almas herbir ynden gelir. Bil ki Allah seni baarya erdirsin i (yani, varetme ii), teklik [ferdiyyet] zerine dayanr; ve bundandr ki, leme [teslis] vardr, nk , tek olanlarn [efrad] (yani, tek saylarn) ilkidir. Ve alem, (lemeyi ieren teklikten ibaret bulunan) bu ilahi hazretten var olmutur. Allahu Teala yle buyurdu: Biz bir eyi dilediimizde Ol! deriz, olur [Nahl Suresi, 16/40]. Burada Zat, rade ve Sz vardr. Eer bu Zat olmasayd ve Onun bir eyin tekvinine ynelmesi olan rade olmasayd ve bu ynelie elik eden Ol! Sz olmasayd, o ey olmazd. Bundan sonra, eyde de l teklik [ferdiyyet-i selasiye] zahir oldu ve bu sebepledir ki, kendisinin kendisi tarafndan tekvini ve varlkla nitelenmesi gerekleti ve ondaki bu l teklik [ferdiyyet], kendisinin (ilahi ilimde) ey-olmakl [eyiyyet],

(Ol! emrini) iitmesi ve Var-Klcsnn [mkevvin] var etme ynndeki emrine uymasdr. Bylece , e karlk geldi. eyin, deimez olarak yokluk halinde bulunan zat, Varedicisinin [mucid] Zatna karlk geldii; iitmesi, Varedicisinin radesine karlk geldii ve (Varedicisinin kendi varoluu iin verdii emre uyarak) bu emri kabul de, Varedicisinin Ol! szne karlk geldii iin, bu ey var olmutur. mdi, Allahu Teala tekvini eye nisbet etti. Eer kendisinde kendi nefsi yoluyla varolmaklk kuvveti olmasayd, Ol! szn iitse bile, varolamazd [mtekevvin]. Gerekte, nceden yok [madum] olan ey, tekvin emri verildiinde, kendini varetti [icad]. mdi, Hak Teala, tekvinin Haktan deil, eyin kendisinden olduunu ve Haktan olann, yalnzca o eye ynelik Emir olduunu kesinledi. Nitekim, Hak Teala, Biz bir eyi dilediimizde Ol! deriz, olur [Nahl Suresi, 16/40] szyle Kendisinden haber vererek, kendi Emriyle gerekleen tekvini, eyin kendisine nisbet etti ve Hak Teala ne sylerse dorudur. Ve iin byle olmas da akla yatkndr. Korkulan ve itaat olunan biri, klesine kalk! dediinde, kle efendisinin emrine itaat ederek hemen kalkar. Klenin bu kalknda, efendisine ait olan tek ey kalkmas ynndeki emridir ve kalkma eylemini gerekletiren efendi deil, klenin kendisidir. Bylece tekvin leme zerine dayanr; bu, biri Hak tarafndan ve dieri de halk tarafndan olmak zere iki-tarafl bir lemedir. Sonra, bu leme mantksal karmlar yoluyla ulalan anlamlarn varedilmesine de [icad] dayanak oldu. mdi, mantksal karmn ten oluan zel bir dzenleni ve zel bir koul zere olmas gerekir ki, ancak bu ekilde kanlmaz olarak bir sonu verir. zel dzenleni, aklyrten kiinin ortaya koyduu mantksal karmn, herbiri iki terimden [mfred] oluan iki nclden oluturmasdr bylece ortaya konan iki nclde (toplam olarak) drt terim vardr. Ne var ki, terimlerden biri, iki ncl nikahta olduu gibi birbirine balamak zere her iki nclde de mevcuttur. Bylece, her iki nclde de bulunan terimin tekrarlanmasndan dolay, (gerekte) terim vardr. Ve bu dzenlenite, tekrarlanan terimin iki ncl birbirine balanmas szkonusu olduunda istenen elde edilir (yani, karm gerekleir). Ve sonucun doru olmas iin gereken zel koul, byk terimin [hkm] kk terimden [illet] daha genel olmas veya hi deilse ona denk olmasdr. Byle olmad takdirde, sonu yanl olur. Ve sonucun yanl olmas durumu, Allaha nisbet edilmeksizin fiiller yalnzca kula izafe edildiinde veya tekvin Hakka izafe edildiinde ki Hak, tekvini Ol! sesleniinin yneldii eye izafe etmitir szkonusu olur. rnein, alemin bir sebebi olduunu kantlamak istediimizde, (ilk ncl olarak) yle deriz: Her hdisin (yani, sonradan olma eyin) bir sebebi vardr. Bu ilk nclde iki terim vardr: hdis ve sebeb. kinci nclde ise yle deriz: Alem hdistir.

Hdis terimi birinci ve ikinci ncllerde yinelenmitir. Ve nc terim olan alem u sonucu verir: O halde, alemin sebebi vardr. Sebeb terimi, hem ilk nclde, hem de sonuta kendini gsterir. zel yn [vech-i has] hdis szcnn yinelenmesidir. zel koul ise, hdisin varlnn sebebi olmasndan dolay, illetin genel olmasdr. nk illet, hdisin varlna sebebtir; ve bu sebeb, yani hkm, alemin Allah tarafndan sonradan var klnmasndan daha geneldir. Bylece, her hdisin bir sebebi olduuna hkmederiz bu sebeb ister hkme denk olsun, isterse hkmden daha genel olsun, bu byledir. Byle olunca hdis, sebebin hkm altna girer ve sonu doru olur. yleyse, leme ilkesi [hkm], mantksal karmlar ile elde edilen anlamlarn varedilmesinde de hi kukusuz zahir oldu. Bundandr ki, kavminin helakn gn geciktirmekle, Allahu Tealann zahir kld Salih aleyhisselamn hikmeti, yalanlanamaz bir tehditti ve gerekten de Allahn onlar helak ettii lkla bu gereklendi bylece evlerinde yzst kapaklanm bir halde sabahladlar. nsanlarn yzleri, bu szkonusu gnn ilk gn sapsar, ikinci gn kpkrmz ve nc gn de kapkara oldu. Bu gnn tamamlanmasyla helak olmalar ynndeki istidadlar kuku gtrmez [sahih] oldu. Bylece, onlarda bozunmann varl zuhur etti ve buna da helak dendi. Bu durumda akilerin yzlerinin sararmas, Allahu Tealann O gn kimi yzler parlaktr [Abese Suresi, 80/38] ayetiyle iaret ettii, saidlerin yzndeki parlakla karlk geldi. Parlama, zuhur etme demeye gelir. Nitekim, ilk gn Salih aleyhisselamn kavminin yzlerindeki sararma, onlardaki akilik belirtisinin zuhuru oldu. Sonra, kzarmaya karlk olarak, Allahu Teala, saidler iin gle szn kulland. nk glme, yzn kzarmasna sebep olur ve bu durumda saidlerin yanaklarnn al al olmas glmsemelerinden dolaydr. Daha sonra, akilerin yzlerinin kararmasna karlk olarak, Allahu Teala, saidlerin sevinli olduunu syledi. Bylece aldklar mjde, saidlerin yznde sevin etkisi yaparken, akilerin yznde ise kararma etkisi yapt. Ve, Allahu Teala hem saidler hem de akiler iin mjde szn kullanmtr. Saidlere ilikin olarak yle buyurur: Rabbleri, onlara rahmetini ve rdvann mjdeler [Tevbe Suresi, 9/21]. Ve akilere ilikin olarak ise yle buyurur: Onlara elem verici azab mjdele! [l-i mran Suresi, 3/21]. Bylece, herbir zmre, bu sesleniin nefslerindeki etkisini yzlerindeki rengin deimesiyle da vurdu. Dolaysyla, kendilerinde, ancak batnlarnda yerleik olan eyin hkm zahir oldu. O halde, kendilerine kendilerinden bakaca bir ey etkide bulunmad tpk tekvinin kendilerinden olmas gibi. yleyse, insan zerinde apak delil sabit oldu. Her kim bu hikmeti anlar ve bu hikmeti kendinde yerleik klar ve bu hikmeti kendisi iin mehud klarsa, kendinden bakasyla ilgilenmekten yana rahata erer ve bana gelen hayr ve errin ancak kendinden geldiini bilir. Hayrdan kastm, bir kimsenin garazna uygun

den ve tabiatna ve mizacna ho gelen eydir. erden kastm ise, bir kimsenin garazna uygun dmeyen ve tabiatna ve mizacna ho gelmeyen eydir. Bunu mahede eden [uhud] (marifet sahibi) bir kimse, btn varlklarn her ne kadar kendileri tarafndan dile getirilmese bile zrlerini ikame eder ve balarna her ne geldiyse, nefslerinden geldiini bilir. Ve biz, bunun byle olduunu, lim, maluma tabidir szyle belirtmitik. Dolaysyla, bylesi bir kimse, bana, garazna uymayan bir ey geldiinde yle der: Kendin yaptn, kendin ettin. Allah doruyu syler ve hidayet eder. UAYB KELMESNDEK HKMET- KALBYYE Bil ki, kalb yani, Allah arif olann (yani, nsan- Kmilin) kalbi (katksz rahmetten verilen ilahi bir ba olduundan) ilahi rahmettendir ve ilahi rahmetten daha genitir. nk bylesi bir kalp kendi ierisine Hakk sdrr. Hakkn rahmeti ise genel anlaya gre Hakk kapsayamaz. Ve bu anlaya gre Hak rahmet edendir, rahmet olunan deil. Byle olunca, Ona rahmet olunmas szkonusu deildir. Ariflerin (Hakkn, cem-i ahadiyet makamnda rahmet eden ve kesret ve tafsil makamnda rahmet olunan olduu ve dolaysyla Hakkn rahmetinin Hakk kapsad ynndeki) anlay ise; Allahu Tealann, Nefsini (soluk vermek ve rahatlamak anlamndaki) tenfis szcnden gelen Nefesle nitelendirmi olmasna dayanr. Ve lahi simler, adlandrlann ta kendisi olup, bu da Haktan bakas deildir. Ve simler, kendi hakikatlarnn verdii eyi talep ederler ki, bu da alemden bakas deildir. Byle olunca uluhiyet ilah-klan [meluh] ister; rububiyet de rab-klan [merbub] ister baka trl (yani, ilah-klan ve rab-klan olmakszn), bunlarn (yani, uluhiyet ve rububiyetin) ayn olmaklklar szkonusu olmayp, varlk ve takdir ynnden var olmalar ilah-klan ve rab-klan sayesindedir. Ve Hak, zat ynnden alemlerden gani iken, bu durum rububiyet iin szkonusu deildir. mdi i, rububiyetin alemi talep etmesiyle, Zatn alemlerden gani olmas arasnda kalm gibi gzkse de, rububiyet hakikati ve niteleniinde [ittisaf], bu Zatn ta kendisidir, baka deil. mdi, nisbetlerin hkm birbirine zt olunca, Hak Kendi nefsini kullarna efkat gsterici [Bakara Suresi, 2/207] olarak niteleyerek, bunu ilahi haber yoluyla bildirdi. Hakkn Rahmana nisbet olunan Nefes ile rububiyet mertebesinde verdii ilk Nefes (yani, feyz-i mukaddes); rububiyetin ve btn lahi simlerin talep etmekte olduu alemi vareden Nefestir. Bu ynden, hi kukusuz, Hakkn rahmeti her eyi ierisine ald; hatta Hakk da ierisine ald. Bu durumda, rahmet, kalpten daha genitir; ya da rahmetin genilii kalbin geniliine denktir ki bundan daha nce sz edilmiti.

Sonra, bil ki, Hak Teala sahih haberde kesinlenmi olduu zere, eitli suretlerde tecelli eder ve hi kukusuz Hak Teala kalbe sdnda, kalbe Onun yansra Ondan baka olan hibir mahlukat smaz O, bu ekilde btn kalbi doldurur. Ve bunun anlam udur: Kalbin, Hakkn tecellisi srasnda Hakka bakarken, bunun yansra bakasna bakmas mmkn deildir. Ve arifin kalbi Beyazd Bestaminin dedii gibi ylesine genitir ki, Ar ve onun ierisinde olan her ey, yzbinlerce kez daha byk olsayd, arifin kalbinin bir keciinde olurdu ve onun farkna bile varmazd. Ve Cneyd, bu konuya ilikin olarak yle demitir: Sonradan olan Kadm Olana bititiinde, bu sonradan olandan eser kalmaz. yleyse, Kadm Olan iine alan bir kalp, nasl olur da o sonradan olan var olsa bile duyumsar? Ve Hakkn eitli suretlerde tecelli etmesinden dolay kalp, ilahi tecelli suretlerine gre zorunlu olarak geniler veya daralr. nk kalp kendisinde ortaya kan tecelli suretlerinden fazlas deildir. nk arifin veya nsan- Kmilin kalbi, yzk tann yuvas gibidir ve yzk ta, yuvasndan fazlalkl olamaz. Eer yuva yuvarlaksa, yzk ta da yuvarlak; eer yuva drtgen, altgen veya sekizgen ise yzk ta da drtgen, altgen veya sekizgendir. Yuva hangi ekilde ise, yzk ta da yuvann bu eklini alr ve bunun baka trl olmas szkonusu deildir. Bu sylenenler, ehlullahn, Hak, kulun istidadna gre tecelli eder szyle iaret ettikleri eyin tersidir ve durum onlarn syledikleri gibi deildir; nk kul, Hakkn kendisine tecelli ettii suretle ve bu suret kadaryla Hakka zahir olur. Ve meselenin asl udur ki; Allahn iki trl tecellisi vardr ve bunlar gayb tecellisi ve uhud tecellisidir. Gayb tecellisi ile, kalbin zerinde bulunduu istidad verir. Ve bu gayb tecellisi, hakikat gayb olan zat tecellisidir. Ve bu gayb tecellisi, Hakkn (Kuranda) Kendi nefsinden haber verdii Huviyetidir. mdi (Hakkn Huviyeti olan) bu zat tecellisinin srekli ve sonsuza dek Hak iin olmakl bir an iin olsun ortadan kalkmaz. Kalpte bu istidat ortaya knca, Hak bu kalbe ehadette (yani, ehadet aleminde) uhud tecellisiyle tecelli eder. Bylelikle kalp, kendisinde ortaya kan tecelli suretiyle zahir olur ki bundan sz etmitik. Sonra Hak, Kendisiyle kulu arasndaki rty [hicab], O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] szyle kaldrd. Bylelikle (itikat sahibi olan) kul, Hakk kendi itikad suretinde grd. Dolaysyla Hak, kulun itikadnn ta kendisidir. Ve, kalp ve gz Hakka ilikin olarak kendi itikat ettii suretten bakasn mahede etmez. mdi, itikat edilen Hak, sureti, iman sahibinin kalbine san Haktr ve kalbe tecelli eden bu itikat edilen Haktr ki, bylelikle kalp Onu bilir. Dolaysyla gz, itikat edilen Haktan bakasn grmez. Ve itikatlarn eitlilii apak ortadadr. Hakk (kendi itikadyla) kaytlayan kii, baka itikatlardaki Hakk inkar eder ve Onu ancak kendi kaytlad itikadnca tecelli ettiinde, ancak o zaman kabul [ikrar] eder. Ve Hakk herhangi bir kaytla kaytlamayan kii, Hakkn herbir suretteki deiimini inkar etmeyip kabul [ikrar]

eder. Ve Hakkn sonu gelmez bir ekilde kendisine tecelli ettii herbir suretin kadrini Hakka verir. Ve yine arifler iin Allah bilmenin sonu olmadndan, kendileri iin durabilecekleri bir son yoktur. Arif olan kii, Rabbim, ilmimi artr! Rabbim, ilmimi artr! diyerek, Allah bilme ynnde hep daha fazlasn ister. Byle olunca i, iki taraftan da bitimsizdir (yani, bir yandan Hakkn tecellileri sonsuz olduu gibi, te yandan bu tecelliler yoluyla Hakk bilmenin de bir sonu yoktur). Bu durum, Hak ve halk arasnda bir ayrm gzettiin zaman byledir. Ve sen Allahu Tealann, Ben kulumun yrd aya, tuttuu eli ve syledii dili olurum ve dier yetileri ve bu yetilerin bulunduklar uzuvlar olurum szne bakarsan (Hak ile halk) birbirinden ayramazsn. Byle olunca, herey Haktr veya herey halktr dersin. mdi o, bir bakmdan halk ve bir bakmdan da Haktr ve ayn birdir. Dolaysyla tecelli suretinin ayn ile, bu tecelli suretini kabul edenin ayn birdir. Bylelikle O, (Batn olmakl itibaryla) tecelli eden ve (Zahir olmakl itibaryla) tecelli olunandr. mdi huviyeti dolaysyla (bir olan) ve Gzel simlerinin hakikatlerinde aleme nisbeti dolaysyla (ok olan) Hakkn varlnn ne kadar alas olduuna bak! mdi olan (mevcud-i kil) kimdir ve olan (mehud-i gayr-i kil) nedir? Olanda ayn (ayn- vahid) vardr o ayn, olann kendisidir. Onu (ayn- vahidi) genelletiren kimse onu zglletirir Ve onu zglletiren kimse de onu genelletirir. Bir-olan-ayn vardr, byle olunca Nurun ayn ile karanln ayn birdir. mdi, bundan gafil olan kimsenin nefsi (taayyn perdesiyle) rtldr Ve bizim bu sylediklerimizi ancak himmet sahibi olan kul bilir. Kuranda, Bunda hi kukusuz kalp sahibi olanlar iin t vardr [Kaf Suresi, 50/37] buyurulmutur. nk kalp, eitli suretler ve sfatlar yoluyla dnme urar. Ve Hak Teala, akl sahibi olanlar iin dememitir; nk akl kaytlar ve Emri tek bir nitelie zg klar. Halbuki hakikat, iin aslnda bylesi bir zglenmeyi kabul etmez. Dolaysyla Kuran akl sahipleri iin bir t deildir. Onlar, itikat sahipleridir ki, birbirlerini kafirlikle sular ve lanetlerler. Ve onlarn yardmcs yoktur. nk, itikat edilen bir ilahn baka bir itikat edilen ilah zerinde herhangi bir hkm yoktur. tikat sahibi kimse, kendi itikat ettii ilah savunur ve ona yardm ederken; bu itikat ettii ilah ona herhangi bir yardmda bulunmaz. Bundan dolaydr ki, kar taraftakinin itikat ettii ilah zerinde herhangi bir etkide bulunamaz. Ve yine kar taraftaki iin de itikat ettii ilahtan kendisine bir yardm gelmesi szkonusu deildir. Dolaysyla, bunlardan hibirinin yardm edeni yoktur. Bu, Hakkn itikat sahibinin hiddet-i infirad zere itikat edilen ilahtan yardm olumsuzlamasndan dolay byledir. Ve yardm edilen, btn itikatlar kendinde toplayandr [cem] ve yardm eden de, btn bu itikatlarn toplamdr [mecm]. Byle olunca Hak, arif tarafndan (hibir ekilde) inkar olunmakszn bilinir. Bu

dnyada bilenler, ahirette de bileceklerdir. Bundan dolaydr ki, Hak Teala, kalbi olanlar iin [Kaf Suresi, 50/37] buyurmutur arif kii, kalbin (btn mertebelerdeki) suret ve ekillerde dnme uramas nedeniyle, Hakkn (birbirinden farkl) suretlerde dnme uradn bilir. Arif kii, Hakkn nefsini kendi nefsi yoluyla tanr. Arif kiinin nefsi Hakkn huviyetinden bakaca bir ey deildir ve kevnde varolan hibir ey Hakkn huviyetinden bakaca bir ey olarak varolmayp, varolan herey Hakkn ta kendisidir. Dolaysyla, bu suretlerde bilen, anlayan ve kabul eden Haktr ve bir dier surette bilmeyen, anlamayan ve inkar eden de yine Haktr. te bu (sz edilen hakikatler), Hakk tecelli yoluyla, ve ayrmszln ta kendisinde [ayn- cem] mahede yoluyla bilen kimsenin deneyimledii bir eydir. Bu kimse, (Mminin kalbi, Rahmann iki parma arasndadr. Onu istedii yne evirir biimindeki) Hakkn sz gereince, Hakkn (birbirinden farkl suretlerde) dnme uramasyla eitlenen bir kalp sahibi olan kimsedir. Ama iman ehli olanlar, Hakka ilikin olarak haber verdikleri eyler konusunda, nebi ve resulleri taklit edenlerdir. nkar ehlini taklit edenler ve gelen haberleri kendi akl delillerine dayandrarak yorumlayanlar taklit edenler ise, (nebi ve resulleri) taklit eden (iman ehli) kimseler deillerdir. man ehli olanlara, Allahu Teala tarafndan, nebilerin dilleri zere gelen ilahi haberlere kulak verenler [Kaf Suresi, 50/37] olarak iaret edilmitir. Ve kulak veren bylesi bir kimse ehiddir. Allahu Teala, (ve onlar ehiddirler szyle) hayal hazretine ve bu hayal hazretinin kullanlmasna dikkat ekmektedir. Ve buna Resulallah Efendimizin (sav) u szleriyle iaret edilmitir: hsan, senin Allah gryor gibi Ona ibadet etmendir ve Allahu Teala, namaz klan kimsenin kblesindedir. te bundan dolaydr ki, bylesi bir kimse ehiddir. Ve dnsel kurgulama sahibini taklit eden ve dnsel kurgulama ile kaytl olan kimse, kulak veren kimse deildir. nk, kulak veren kimsenin, bizim szn ettiimiz eyi ehid olmas kanlmazdr. Ve bizim szn ettiimiz eyi ehid olmayan kimse, bu ayet ile kastedilen kimse deildir. Bu kimseler (yani, dnsel kurgulama sahipleri), Allahu Tealann kendileri hakknda, Kendilerine uyulanlar, kendilerine uyanlardan yz evirdiklerinde.. [Bakara Suresi, 2/166] buyurduu kimselerdir. Resuller ise, kendilerine uyanlardan hibir zaman yz evirmezler. mdi ey dostum, bu kalp hikmetinde senin iin szn ettiim eyi iyice anla. Ve kalp hikmetinin (ismi, ube szcnden treyen) uayba zg klnmas, kalp hikmetinde ubelenme olmasndan dolaydr. Yani, bu hikmet belli bir ubeye zg deildir, nk her itikat bir ubedir. Dolaysyla itikatlarn toplam birok ubelerden oluur. Byle olunca, perde aldnda, herbir kimse iin itikat ettii ey lsnde alr. Kimileyin ise itikat ettii eyin tersine bir ekilde alr tpk Allahu Tealann u sznde olduu gibi: Kyamet gn onlara zannetmedikleri ey Allahtan zahir olur [Zmer Suresi, 39/47].

Bu almalarn [inkiaf] ou ilahi hkmlere ilikindir. Nitekim bir Mutezili, tevbe etmeksizin len isyankar bir kimse iin Allahn (cezalandrma) tehdidini yerine getireceine itikat eder. Ama, Allah, len bu kimseye inayet edip herhangi bir ceza vermeyecek olursa, (itikat ettiinin tersine) Allahn Gafr ve Rahman olduunu grr dolaysyla da, zannetmedii ey Allahtan zahir olur. Ve Huviyete ilikin olarak perdenin almasna gelince: Kullarn kimisi, kendi itikatlarnda Allahn muhakkak yle ve byle olduuna kesinkes inanr. Perde aldnda itikat ettii eyin suretini grr ve bu suret itikat ettii Haktan bakas deildir. Ve dm (yani, kalbi balayan itikat dm) zlr. Bylelikle de itikadn ortadan kalkmasyla, (Hakk) mahede yoluyla bilir. Grn keskinlik kazanmasndan sonra, zaaf ve dncenin noksanl artk geri gelmez. Hak birbirinden farkl suretlerde tecelli etmesindendir ki kimi kullarna da grm [ryet] indinde itikat ettikleriyle uyumaz bir ekilde zahir olur. nk tecellide tekrar yoktur. Bylece kimi kullar iin, grdkleri bu yeni suret huviyete ilikin itikatlar olur. Ve Huviyet hakknda zannetmedikleri ey, perdenin almasndan nce Allahtan kendilerine zahir olur. Ve biz, Tecelliyat adl kitabmzda, lmden sonra Allaha ilikin marifetteki [maarifi ilah] ilerlemeden ve kef srasnda ehlullahtan bir araya geldiimiz kiilere, bu mesele hakknda bilmedikleri baz eyleri anlattmzdan sz etmitik. nsann srekli ilerleme halinde olmas hi kukusuz ok alas bir itir. Ve insan, rtnn inceliinden ve suretlerin birbiriyle benzemesinden dolay, bu ilerlemenin farkna varamaz. Ve bu suretlerin benzemesine, Hak Tealann, Cennet ehline bir meyveden kendilerine rzk olarak yedirildiinde, Bu, nceden dnyada bize verilenlerdendir, derler [Bakara Suresi, 2/25] sznde iaret edilmitir. Halbuki bir rzk, bir dier rzkn ayns deildir. nk benzeen iki ey birbirlerine benze olmalarndan dolay, arif iin iki farkl eydir. Ve tahkik ehli bir kimse birde [vahid] okluu [kesret] grr. Ve, lahi simlerin tek bir eye delalet ettiklerini ve her ne kadar hakikatleri eitli ve ok ise de, delalet ettikleri eyin hi kukusuz bir-olan-ayn [ayn- vahid] olduunu bilir. mdi bu, bir-olan-aynda aklla-kavranabilir olan bir okluktur. Tecellide, bir-olan-ayndaki okluk mahede edilir. Nitekim heyula, btn suretler iin varsaylan bir eydir; ve okluklarna ve eitliliklerine ramen btn bu suretler hakikatte bir-olan-cevhere [cevher-i vahid] dnerler ki, bu birolan-cevher de bu suretlerin heyulasdr. Nefsini bu marifetle bilen kii, hi kukusuz Rabbini bilir. nk Hak, insan Kendi Sureti zere yaratmtr. nsan Hakkn huviyetinin ve hakikatinin ta kendisidir. Bundandr ki, resuller ve sufiler arasndaki ilahiyyundan bakaca hibir alim, nefsin marifetine ve hakikatine ulaamad. ncekilerden ve kelamclardan kuramc ve dnce erbab olanlarn, nefs ve nefsin mahiyeti hakkndaki szlerine gelince: Bunlardan nefsin hakikatine erimi olan

yoktur. Ve dnsel kurgulama hibir zaman marifete gtrmez. mdi, dnsel kurgulama yoluyla, nefsin hakikatini bilmeyi isteyen kii, imeyi semizlik sanr ve atesiz odunu fler. Hi kukusuz bunlar, dnya hayatnda abalar boa gitmi ve batl olduu halde, iyi iler yaptklarn sananlardr. mdi, bir ii uygun denden (yani, kef yolundan) baka bir yoldan isteyen kii, o iin hakikatine erimek konusunda baarl olamaz. Ve Hak Teala, alem hakknda ve alemin her Nefeste yeni yaratlla [halk- cedid] bir-olan-aynda dnme uramas hakknda ne gzel buyurmutur! Belli bir kesim ve belki de alem ehlinin ou hakknda, Onlar yeni yaratl konusunda phededirler [Kaf Suresi, 50/15] buyurdu. Dolaysyla bu kimseler, alemin her Nefeste yenilendiini bilmezler. Ama Eariler, yeni yaratln [halk- cedid] baz varlklar, yani arazlar iin szkonusu olduunu, Hisbaniyyeden olanlar ise alemin btn iin szkonusu olduunu grdler. Ama kuramclarn hepsi onlar cehaletle sulad. Hisbaniyyenin hatas, btn bir alemin bakalamasna ilikin szlerinin varlna ramen, bu suretleri kabul eden aklla-kavranabilir cevherin aynnn tek-olmaklna [ahadiyet-i ayn] akl yetirememi olmalardr. Halbuki, bu cevher ancak bu (duyumsanabilir olan) suretlerle varolur ve bu suretler de ancak, aklla-kavranabilir olan bu cevherle akledilebilir olurlar. Eer byle dnselerdi, iin asln bilmi olurlard. Ve Earilerin hatasna gelince: onlarn bilmedii ey, (yalnzca baz varlklarn araz olmakla kalmayp) alemin btnnn arazlarn toplam olduu ve her an bakalatdr nk araz, iki farkl anda ayn kalmaz. Bu, eylerin tanmlanmasnda apak ortadadr; nk onlar bir eyi tanmladklarnda, bu tanmladklar eyin araz olduu, tanmlamalarnn kendisinde apaktr. Ve bu eyin tanmnda sz edilen arazlar da, varl kendisinden olan cevherin ta kendisi [ayn] ve bu cevherin hakikatidirler. Ve kendi hakikati ynnden cevher, arazdan baka bir ey olmayp, varlnn kendisinden olmas szkonusu deildir. mdi, (onlarn elikili olan grne gre) varl kendisinden olmayan eyin (yani, arazn) toplamndan, varl kendisinden olan bir ey (yani, cevher) ortaya kar (rnein) varl kendisinden olan cevherin zat tanmnda (bir araz olan) bolukta yer tutma olmas gibi. Ve cevherin araz kabul, o cevherin zat tanmdr. Ve hi kukusuz, kabul arazdr. nk kabul varl kendisinden olmad iin ancak kabul-edende [kbil] varolur. Halbuki kabul, cevher iin zatdir. Ve bolukta yer tutma da arazdr; bolukta yer tutma da varl kendisinden olmayp ancak bolukta yer tutanda szkonusu olur. Halbuki bolukta yer tutma ve kabul, tanmlanan cevherin kendisine birer eklenti deillerdir. nk zat tanmlar, tanmlanann ta kendisi ve huviyetidirler. Bylece, iki farkl anda ayn kalmayan ey, iki veya daha ok farkl zamanda ayn kalm olur ve varl kendinden olmayan ey, varl kendinden olan ey haline dner. Ama onlar bunun (yani, sylediklerindeki bu

elikinin) farknda deillerdir. Ve onlar yeni yaratl konusunda phededirler [Kaf Suresi, 50/15]. Ve kef ehline gelince, onlar Allahn her Nefeste tecelli ettiini ve tecellide tekrar olmadn grrler. Ve yine onlar, her tecellinin yeni yaratl ortaya kardn veya (bir nceki) yaratl ortadan kaldrdn mahede yoluyla grrler. mdi, yaratln fens tecellinin ortadan kalkmas iken, yaratln beks da, bir sonraki tecellinin yaratl ortaya karmasdr. yleyse, anla!

LUT KELMESNDEK HKMET- MELKYYE Melk iddet, g ve melk iddetli, sk, gl [edid] demektir. Hamur iyice yorulduunda, Hamur skca yoruldu diye bir ifade kullanlr (Arapada). Kays bin el-Hatm, savrulan bir mzra yle betimler: Mzra elimle ylesine sk [edid] tutup sapladm ki, alan yarn geniliinden, karda duran kii arkada olan grebilir... Ve Allahu Teala, Kuranda Lut aleyhisselamn u szlerini aktarr: Eer size kar gcm yetseydi veya gl bir kaleye snsaydm.. [Hud Suresi, 11/80]. Ve Resulallah (sav) yle buyurmutur: Allahu Teala kardeim Luta rahmet etsin, ki o gl bir kaleye snd. Ve Lut aleyhisselamn gl bir kale [rkn-i edid] derken kastettii ey kabiledir (yani, kavmini cezalandrmak iin, mezahir-i kaviyye ve edidedir); Eer size kar gcm yetseydi.. szyle kastettii de, kar koymadr ve bu da burada (yani, Lut aleyhisselamn syledii balamda) beere zg himmettir. Ve Resulallah (sav) yle buyurdu: Lutun, Eer size kar gcm yetseydi veya gl bir kaleye snsaydm dediinden bu yana gnderilen btn peygamberler, kendi kavminden bir topluluk ierisinde ve kendisini kollayan bir kabile ierisinde gnderilmitir tpk Ebu Talibin Resulallah (sav) koruyup kollamas gibi. Lut aleyhisselamn, Eer size kar gcm yetseydi.. demesi, Allahu Tealann, Allah sizi zaaftan yaratt ve ardndan g verdi [Rum Suresi, 30/54] szn (bulunduu fenafillah makamnda, ilahi nur ile idrak etmek suretiyle) iitmi olmasndan dolaydr. Demek ki, g, (nceden varolmayp) yapnmla [cal] ortaya kmtr; dolaysyla da bu, arzi bir gtr. Sonra, gcn ardndan zaaf ve ihtiyarl ortaya kard; dolaysyla yapnm, ihtiyarla ilikilendi. Zaaf ise, yaratln kendi aslna dnmesidir ve O yle buyurmutur: Allah sizi zaaftan yaratt [Rum Suresi, 30/54]. Bylece O, insan kendisinden yaratt eye dndrr: inizden kimi de mrn en verimsiz ana dek gtrlr, yle ki bilen bir kimse olduktan sonra bir ey bilmez bir hale gelir [Hac Suresi, 22/5]. Burada Allahu Teala, bu kimsenin balangtaki zaafa dndrldne iaret etmektedir. Dolaysyla, zaaf

szkonusu olduunda, ihtiyar kiinin durumu hkm bakmndan tpk bir ocuunki gibidir. Hibir nebi yoktur ki, krk yan doldurmadan gnderilmi olsun ve krknc ya, insann gten dmeye balad zamandr. Bundandr ki, Lut aleyhisselam, Eer size kar gcm yetseydi.. dedi ve kendisinde zaaf ortaya knca (tabii kuvvet talebinde bulunmayp) etkide bulunucu olan himmeti [himmet-i messire] istedi. Eer sen, Lut aleyhisselam, etkide bulunucu olan himmetten alkoyan nedir; tbi olma durumundaki saliklerde bulunan bu ey nasl olur da onlardan daha stn olan resulde bulunmaz? diye soracak olursan, derim ki: Doru sylyorsun, ama bilmediin ey; marifetin, himmet yoluyla tasarrufta bulunmaya engel olduudur. Dolaysyla arifin marifeti arttka, himmet yoluyla (bakalar zerindeki) tasarrufu azalr. Bunun iki sebebi vardr. Birincisi, (bylesi bir kimsenin) kulluk makamn gereklemi ve tabii olan yaratlnn [halk] asln grm olmasdr. kincisi ise, tasarruf-eden ile tasarruf-edilenin birliidir (bylesi bir kimse) himmetini yneltebilecei bir ey gremez; dolaysyla bu, onu tasarrufta bulunmaktan alkoyar. Ve bulunduu mahede noktasnda [mehed] grr ki, karsndaki kendisiyle ekien kimse, yokluk halindeyken [hal-i adem] aynnn deimezliinde bulunduu hakikat zere olup, bundan herhangi bir ekilde sapm deildir varlyla, yokluk halindeki deimezliinde ne zere bulunuyorsa onu zahir klar. Dolaysyla, kendi (deimez) hakikatinin snrn am ve kendi yolundan am deildir. Bunun, ekime olarak adlandrlmas arzi bir eydir, byle grlmesi ancak insanlarn gzlerindeki perdeden dolaydr ve (gzleri perdeli olan bu kimseler iin) Allahu Teala yle buyurmaktadr: nsanlarn ou bilmezler [Araf Suresi, 7/187] yani, Onlar dnya hayatnn zahirini bilirler ama ilerin sonundan gafildirler [Rum Suresi, 30/7]. Bu (gafil szc, glaf szcnden), evrinmitir. Gafil olanlar, yle derler: Bizim kalplerimiz glaf iindedir [Bakara Suresi, 2/88]. Ve glaf, hakikati ne ise o olarak grmekten alkoyan perdedir. te bu ve buna benzer eyler, arif olan bir kimseyi alemde tasarrufta bulunmaktan alkoyar. eyh Ebu Abdullah Muhammed bin Kid, eyh Ebu Suud bin e-iblye yle sordu: Niin tasarrufta bulunmuyorsun? Bunun zerine e-ibl yle cevap verdi: Ben tasarrufu, Hakkn zerimde dilediince tasarrufta bulunmas iin terkettim. Burada, Allahu Tealann, Onu vekil kl! [Mzemmil Suresi, 73/9] emrine gndermede bulunur. Ve vekil, tasarrufta bulunandr. Ebu Suud, Allahu Tealann u emrini iitmitir: Allahn sizi zerine halife kld eylerden sarfedin! [Hadd Suresi, 57/7]. Dolaysyla Ebu Suud ve arifler, ellerinde olann kendilerine ait olmayp, kendilerinin bu mlke halife klndklarn bilirler. Hak, ona yle dedi: Seni halef kldm ve sana mlk olarak verdiim eyler iin Beni vekil kl! Byle olunca, Ebu Suud, Allahn emrine uyarak, Onu vekil kld. mdi, buna benzer eyleri mahede eden bir kimsede, bakalar zerinde tasarrufta bulunabilecei bir himmet nasl kalabilir ki? Himmet ancak zerinde tasarruf

edilecek ey zerinde younlalp dier eylerin gzard edilmesiyle etkisini gsterebilir ite bunun bilgisidir ki, (arif kiiyi) bylesi bir younlamadan alkoyar. Dolaysyla, marifeti eksiksiz olan arif, son derece acz ve zaaf ierisinde zahir olur. Abdallardan biri Abdurrezzaka yle dedi: Ey Abdurrezzak! eyh Ebu Medyene selamdan sonra de ki: Ey Ebu Medyen! Nasl olur da bize hibir ey g gelmedii halde, sana eyler g gelir stelik de biz senin makamna rabet edici olup, sen bizim makammza rabet edici olmadn halde? Ebu Medyen, Abdallarn makamna ve dier makamlara sahipti. Biz, ne var ki, zaaf ve acz makamnda Ebu Medyenden daha tedeyiz. Abdaln Ebu Medyene bu syledikleri, ayn meseleyle ilgilidir. Ve Resulallah (sav) bu zaaf ve acz makamnda, kendisine ynelik ilahi emir dorultusunda yle buyurdu: Ben, bana ve size ne yaplacan bilmem. Ben ancak bana vahyolunana uyarm [Ahkaf Suresi, 46/9]. Dolaysyla Resul (sav), kendisine ne vahyolunmusa, onun hkmne uyar ve onun iin, ilahi hkme uymaktan bakas szkonusu deildir. Ona aka tasarrufta bulunmas vahyolunursa, tasarrufta bulunur. Ve eer tasarruftan sakndrlrsa, tasarrufta bulunmaktan kanr. Ve eer tasarrufta bulunma konusunda serbest braklrsa marifeti eksik olmadka tasarrufta bulunmamay yeler. Ebu Suud bin ibl Badad, mridlerine yle dedi: Onbe yl oluyor ki, Allahu Teala bana tasarruf verdi ve ben incelik gstererek tasarrufta bulunmadm. Burada, naz szkonusudur. Ama biz, tasarrufu incelik gstermek iin brakmadk, bizim tasarrufta bulunmaymz, ancak marifetin kusursuzluundan dolaydr; nk marifet tasarrufta bulunma iini tercihe brakmaz. Dolaysyla arif olan kii, himmetiyle alemde tasarrufta bulunduunda bunu, kiisel tercihiyle deil, ilahi emirle ve zorunda kalarak yapar. Ve hi kukumuz yoktur ki, risaletin (insanlar tarafndan) kabul gerektiinden dolay, elbetteki risalet makam tasarrufu talep eder. mdi, (resuln bu tasarrufu) Allahn dininin zahir olmas iin, mmeti ve kavminin doruluunda phe duymayacaklar bir eyle (yani, bir mucizeyle) zahir olur. Ne var ki, bu durum (Batn isminin mazhar olan) evliya iin byle deildir. Resul de tasarrufu zahiren talep etmez. nk kavmine kar merhametlidir. Dolaysyla (ilahi) delilin onlara apak klnmasnda bu, onlarn helak olmasna neden olacandan arya gitmeyi istemez. Bylelikle, onlarn helak nedenleri olan delilin ortaya kmasnda arya gitmek istemeyiiyle, onlarn yaamlarn srdrmelerini salar. Resul, mucize bir toplulua apak klndnda baz kimselerin bu mucizeye inanacaklarn ve baz kimselerin de bildikleri halde bu mucizeyi inkar edeceklerini; grdkleri mucizeyi, zulm, byklenme ve ekememezlik nedeniyle

aktan aa dorulamayacaklarn ve (bu inkarclardan) bir ksmnn bu mucizenin sihir ve by olduunu syleyeceini bilir. Resul, bunu grd ve ancak Allahu Tealann, kalbini iman nuruyla aydnlatt kimsenin mmin olduunu ve bir kimse iman denilen bu nur ile bakmadka, mucizenin bir yarar salamadn grd iindir ki mucizenin, orada bulunanlarn kalplerindeki etkisi genel olmadndan himmetini, mucize gstermekten alkoydu. Nitekim, Allahu Teala, resullerin en kmil olan, yaratlmlarn en bilgili ve hal itibaryla en sadk olan (yani, Resulallah Efendimiz) iin yle buyurdu: Sen sevdiin kimseye hidayet edecek deilsin; dilediine hidayet edecek olan Allahtr [Kasas Suresi, 28/56]. Ve eer himmetin etkisi genel olsayd; kendisinden daha kmil ve himmet itibaryla kendisinden daha stn ve yce bir kimse bulunmayan Resulallahn (sav) himmeti (bu ekilde genel bir) etkide bulunurdu. Ne var ki, Resulallahn himmeti amcas Ebu Talibe etkide bulunmad ve yukarda andmz ayet, Ebu Talibe ilikin olarak indi. Bundandr ki Allahu Teala Resul (sav) hakknda yle buyurdu: Onun grevi ancak bildirmektir [Mide Suresi, 5/99]. Ve Allahu Teala yine yle buyurdu: Onlara hidayet etmek senin iin deildir; Allahtr dilediine hidayet eden [Bakara Suresi, 2/272]. Ve Allahu Teala, Kasas Suresinde unu ekledi: Allah hidayet olunanlar bilir [Kasas Suresi, 28/56] yani, Allahu Teala, deimez aynlar [ayan- sabite] yoluyla yokluk hallerinde hidayet olunmalarna ilikin ilmi Kendisine verenleri bilir. Bu, ilmin maluma tabi olduunu kantlar. Dolaysyla, aynnn deimezliindeki [sbut] yokluk halinde mmin olan bir kimse, varlk halinde de ayn suret zre zahir olur. Ve Allahu Teala, onun byle olduunu (yani, mmin olduunu) ondan (yani, onun bu bilgiyi Ona vermesi yoluyla) bildi. Bundandr ki, Allah hidayet olunanlar bilir [Kasas Suresi, 28/56] buyurdu. Ve yine Allahu Teala yle buyurdu: Benim indimde sz deimez.. [Kaf Suresi, 50/29] nk Benim szm yaratm olduklarma ilikin ilmimle snrldr. ..Ve Ben kullarma asla zulmedici deilim [Kaf Suresi, 50/29] yani, Ben onlar aki klan kfr kendi zerlerine takdir edip de sonradan, onlarn g yetiremeyecekleri bir eyi kendilerinden istiyor deilim; Biz onlara ancak (deimez aynlarndaki onlara ilikin) ilmimiz kadarnca muamele ettik; eer ortada bir zulm szkonusuysa, zalim olanlar ancak kendileridir. Dolaysyla, Allahu Teala onlara zulmetmi deildir: Onlar kendilerine zulmediyorlar [Bakara Suresi, 2/57] ve Biz, Zatmz onlara ne sylemekliimizi verdiyse onu syledik; ve Zatmz, Bize malumdur ve bylelikle onlara unu mu yoksa bunu mu syleyeceimizi biliriz; Biz ancak sylemekliimize ilikin olarak neyi biliyorsak onu syleriz; sz Bizden, iittikleri sze uymak veya uymamak ise onlardandr. Her ey Bizden ve her ey onlardandr Ve ilmin alnmas da Bizden ve onlardandr Bizden olmasalar bile Hi kukusuz Biz onlardanz. yleyse ey dostum, marifetin z olan bu Lut kelimesindeki melk hikmeti iyi anla!

imdi sr sana ald ve i akla kavutu: Tek denilenin, iftin ierisinde yer almasdr bu. ZEYR KELMESNDEK HKMET- KADERYYE Bil ki, kaz denilen ey, Allahn eylerdeki hkmdr. Ve Allahn eylerdeki hkm; eylere ilikin ve eylerdeki ilmiyle snrldr. Ve Allahn eylerdeki ilmi de, bu bilinen eylerin [ey-y malme] nefslerinde deimez olarak bulunduklar halden Hakka verdikleri ilimle snrldr. Kader, eyler kendi aynlarnda ve nefslerinde ne zere deimez iseler, (ilahi) hkmn buna gre fazlalk olmakszn zamansal olarak verilmesidir. Ve ilahi kaz, eyler zerine ancak eyler ile hkmeder. Ve bu kader srrnn ta kendisidir. Ve bunu bilmek, (zuhur mahallerinde Hakk) mahede ederek, (hiss ve akl zuhur mahallerinde Hak ile dnme urayan bir) kalbi olan ve kulak veren kimseye zgdr. Ve apak delil Allahndr. Byle olunca, Hkm Verici, gerekte hkm verilenin aynna uyarlk ierisinde hkm verir hkm verilenin zat neyi gerektiriyorsa o ekilde hkmeder. Hkmolunan, kendisinde olan eyle Hkm Vericinin nasl hkm vereceine ilikin hkm vericidir. mdi, hkm verme konumunda olan, (hkm verdii eyin zatnn ve hakikatnn gerektirdiine gre hkm verdiinden dolay) hkm verdii eyle ve hkm verdii eyde hkmolunandr. mdi, bu meseleyi iyice anla! nk kader srr, ancak zuhurunun yeinliinden dolay bilinmez oldu. Ve nebiler kader srrn bilmeyi ok istedikleri ve bu konuda srarl davrandklar halde, bu kader srr bilinmez olarak kald. Bil ki, resuller Allahn selam onlarn zerine olsun evliya ve arif olmalar dolaysyla deil, resul olmalar dolaysyla, mmetlerinin bulunduklar hal mertebesi zeredirler. Bundandr ki, resullerde kendilerine bildirilen ilim, ancak artksz ve eksiksiz olarak mmetlerinin gereksindii kadar vardr. Ve mmetler arasnda stnlk derecelenmesi szkonusudur. Kimi mmetler, kimi mmetlerden daha fazlasna sahiptir. Resuller de mmetlerin arasndaki stnlk derecelenmesi dolaysyla resullk ilminde [ilm-i irsal] biri dierinden daha stndr. Buna ilikin olarak Allahu Teala yle buyurur: Resullerin bazsn bazsndan stn kldk [Bakara Suresi, 2/253]. Ve yine resullerin, kendi zatlar gereince ilimlere ve hkmlere olan istidadlar dolaysyla, kendi aralarnda stnlk derecelenmesi szkonusudur. Ve Allahu Teala buna ilikin olarak yle buyurur: Nebilerin bazsn bazsndan stn kldk [sra Suresi, 17/55]. Ve Hak Teala, yaratla ilikin olarak yle buyurdu: Allah kiminize kiminizden daha fazla rzk verdi [Nahl Suresi, 16/71]. Ve rzk bir yanyla ilim gibi ruhani ve bir

yanyla da yiyecek gibi duyumsaldr. Ve Hak Teala rzk bilinen kader [kader-i malum] (yani, bir eyin istidadnn gerektirmesiyle bu ey hakknda kaz olunan hkm) ile indirir ve bilinen kader denilen ey, yaratlm olanlarn [halk] talep ettii istihkaktr ve O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50]. mdi Hak Teala, bir ey iin ne dilemise [meiyyet] o kadar rzk indirir. Ve O, bildii ey lsnce ve hkmettii ey yoluyla diler. Ve nceden dediimiz gibi, Hak Teala bilineni [malum] ancak bu bilinenin kendi nefsinden Hakka verdii kadaryla bildi. mdi, zamanlama [tevkt], asl itibaryla, bilinen (yani, istidadyla bu zamanlamay talep eden bilinen-deimez-ayn) iindir. Ve ilim, irade ve meiyyet kadere tabidir. Byle olunca, kader srr, ilimlerin en stnlerinden ve en byklerinden biridir ve Allahu Teala bu ilmi ancak eksiksiz marifete eritirdii kimse iin anlalr klar. Kader srrn bilmek, onu bilen kimseye hem byk bir rahatlk, hem de elemli bir azap verir. Dolaysyla kader ilmi, bu ilme sahip olan kiiye birbiriyle elien iki ey verir. Ve bundandr ki, Hak Teala Kendi nefsini gazab ve rza ile nitelendirdi. Ve bylelikle lahi simler birbirlerine kart oldu. Byle olunca, mutlak varlkta ve kaytl varlkta tek bir hakikat (yani, kader srr) hkmeder; ve (bu kader srrnn) hkm geili [mteaddi] ve geisiz olarak genel olduundan (yani, btn eyleri kapsadndan), bundan (yani, kader srrnn hakikatndan) daha kusursuz, daha gl ve byk bir eyin olmas olanakszdr. Nebiler Allahn selam onlarn zerine olsun ilimlerini belli bir ekilde (yani, melek araclyla) ilahi vahiy yoluyla aldklar iin; akln, dnsel kurgulamasndan dolay, ilerin hakikatini ne ise o olarak grmek konusunda eksikli olduunu bildiklerinden, kalpleri akl kurgulamadan arnktr. Ve yine, ancak deneyimleme [zevk] ile eriilerek idrak olunan eyin (yani, kader srrnn; ilahi vahiy yoluyla) haber verilmesi de eksiklidir. mdi, kusursuz ilme, ancak ilahi tecelli yoluyla ve Hakkn gzlerden ve kalplerden rty kaldrmasyla eriilebilir ve bylelikle kii, kadm olan ve sonradan olan; yokluu ve varl; olanaksz ve zorunlu ve olabilir olan kendi hakikatlerinde ve aynlarnda deimez [sabit] olduklar ey zere idrak eder. zeyir aleyhisselam (kader srrn) vahiy yoluyla renmek istediinden dolaydr ki hadis-i erifte belirtildii gibi azarland. Eer bizim szn etmi olduumuz kefi istemi olsayd, bu isteinden dolay azarlanmas szkonusu olmazd. Ve zeyir aleyhisselamn kalbinin arnklnn kant, bir ynden bakldnda, onun, Allah, lmnden sonra bunlar nasl diriltir acaba? [Bakara Suresi, 2/259] szdr. Ve bizim anlaymza gre, zeyir aleyhisselamn bu szleri, brahim aleyhisselamn (Ey Rabbim! ly nasl dirilttiini bana gster) szleri gibidir. Bunun zerine Allah onu ldrp yz sene brakt; sonra tekrar diriltti ve ona imdi sen kemiklere bak, onlar nasl dzenliyor, sonra ona nasl et giydiriyoruz dedi [Bakara Suresi, 2/259]. Bu ekilde, zeyir aleyhisselam, cisimlerin nasl dirildiini dorudan inceleme [muayene-i tahkik] yoluyla grd. Bylelikle Allah, (kendi kaytl nefsinde)

ona, bunun (yani, diriltmenin) naslln gstermi oldu. Ne var ki zeyir aleyhisselam, eyleri ancak yokluklarndaki deimezlik hallerinde kef etmekle idrak edilebilecek kader srrn renmek istedi. Bundandr ki, ona bu kader srr verilmedi nk bu kader ilmi ttla- ilahi hasisndandr. Kaderi Allahu Tealadan bakasnn bilmesi olmayacak bir eydir. nk bunlar (bu aynlar), ilk anahtarlardr [mefatih-i vel], yani gayb anahtarlardr ki, bunlar Allahtan baka hi kimse bilmez. Ama Allah kullarndan dilediine buna ilikin baz eyleri bildirir. Bil ki, anahtarlar, ancak fetih halinde anahtarlar olarak adlandrlrlar. Ve fetih hali de, tekvinin eylere ilikilenmesi halidir veya, dilersen, buna kudretin takdir olunmua [makdur] ilikilenmesi halidir de diyebilirsin. Ve bunu Allahtan bakas deneyimleyemez [zevk]. Ve bu hal ierisinde ne tecelli ne de kef szkonusu olmaz. nk kudret ve fiil ancak herhangi bir ekilde kaytlanmam mutlak varlk sahibi olan Allaha zgdr. Kadere (yani, kader srrn bilmeye) ilikin isteinden dolay Hakkn zeyir aleyhisselam azarladn grdmzde, bildik ki, zeyir aleyhisselam bu eriimi [ttla] istemi ve sonuta, kendisi iin, takdir olunmua [makdur] ilikilenir olan bir kudret istemitir. Ne var ki bu, ancak mutlak varlk sahibi olan iin szkonusu olabilir. Dolaysyla zeyir aleyhisselam, yaratlta [halk] deneyimlemesi olanakl olmayan eyi istedi ve bir iin nasll ancak deneyimleme yoluyla idrak olunur. Ve Allah zeyir aleyhisselama, Eer bu isteinden vazgemezsen adn nbvvet defterinden silerim dediinde, bununla kastolunan ey udur: Ben sana vahiy yolunu kapatr ve ii sana tecelli yoluyla bildiririm. Ve bu da ancak senin istidadna gre olur. Ve sonuta sen, ancak istidadn kadarnca idrak etmekte olduunu bilirsin. (Tecelli srasnda) bu istediin eye bakarsn. Ve tecellide istediin eyi grmeyecek olursan, grmek istediin bu eye istidadn olmadn ve bu istediin eyin Allaha zg niteliklerden [hasis-i ilahiyyeden] olduunu bilirsin. Biliyorsun ki, Allahu Teala her eye halkn vermitir. Eer ki, Allahu Teala sana bu zel istidad vermemi ise, bu senin yaratln deil demektir. Eer bu senin yaratln olsayd, O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] szn bildiren Hak, elbette onu sana verirdi. Ve (azarlama suretindeki) bu (sesleni), zeyir aleyhisselama (kef ve tecelli zere ilim verilmesi vaadinden ibaret olmakla) Allahn bir inayetidir bunu bilen bildi, bilmeyen bilmedi. Bil ki, velayet (ilahi sfat olmas ve ilahi kefin onunla hasl olmas itibaryla) her eyi iine alan felek [felek-i mm] olduundan ard kesilmemitir. Ve (nbvvetin batn olan) velayet iin haber verme [inba] (hem nebiler hem de evliya iin) genel bir nitelik tar. Ama, Muhammed (sav) ile birlikte eriat getiren nbvvet ve risaletin ard kesildi ve artk ondan sonra nebi yoktur; yani, eriat getirici ve kendisine (nceki bir nebinin getirdii) eriat verilmi nebi, ve eriat getirici olan resul yoktur. Ve Resulallahn (sav), Benden sonra nebi yoktur hadisi, eksiksiz kmil kulluk

zevkinin kesilmesini ierdiinden dolay, evliyaullahn (eksiksiz kmil kullar olarak) zuhurunu ksntlad. mdi, eksiksiz kullua zg olan nbvvet ismi, bundan byle, kullua ilintilendirilemez. nk kul, efendisi olan Allaha, isim ynnden ortak olmamay diler yani, Allah isminde ortak olmamay diler. Allahu Teala Nebi ve Resul isimleriyle adlandrlmazken, Veli ismiyle adlandrld ve bu isimle nitelendi ki O yle buyurmutur: Allah inananlarn Velisidir [Bakara Suresi, 2/257] ve O gerek Velidir, vlmeye layk olandr [ura Suresi, 42/28]. Bu Veli ismi dnyada ve ahirette kullar iin kalcdr. mdi, nbvvet ve risaletin sona ermesinden dolay, Hakka zg olmayp da yalnzca kula zg olan bir isim kalmad. Ancak Allahu Teala, kullarna ltfundan dolay, onlara eriat getirici olmayan genel nbvveti [nbvvet-i mme] (yani, birleyici ve ayrmszlayc istidadn kusursuzluuyla Hakkn sfatlarn, isimlerini ve fiillerini Allahtan haber almay) kalc kld. Ve Allahu Teala, kullar iin, hkmlerin deimezlii korunarak itihad yoluyla eriat getirmeyi kalc kld yani, kullar iin eriat getirme konusundaki veraseti kalc kld. Bundandr ki, Resulallah (sav) yle buyurmutur: Alimler, nebilerin vrisleridir. Bu veraset, ancak hkmlerden itihad yoluyla eriat getirmelerine ilikindir. mdi sen bir nebiyi, eriat getirmenin dnda bir sz sylerken grdnde, o, arif bir veli olmas dolaysyla konumaktadr. Bundandr ki, o nebinin, alim bir nebi ve bir veli olmas dolaysyla olan makam, resul veya eriat getirici ve eriat sahibi olmas dolaysyla olan makamndan daha stn ve daha kmildir. mdi, ehlullahtan birisinin, Velayet, nbvvetten stndr dediini iitecek olursan, o bu szyle ancak bizim szettiimiz eyi (yani, peygamberin velayetinin, yine peygamberin nbvvetinden stn olduunu) kastediyordur. Veya, ehlullahtan birinin, Veli, nebi ile resuln stndedir dediini iitecek olursan, o bu szyle (iki ayr kiiyi deil) tek bir kiiyi kasteder onun veli olmas dolaysyla bulunduu makam, nebi veya resul olmas dolaysyla bulunduu makamdan stndr. Yoksa, nebiye tabi olan veli, nebiden stn deildir. nk tabi olan bir kimse, hibir zaman tabi olduu kimseyi geemez eer tabi olan, tabi olduu kimseyi geecek olsayd, tabi olmaklndan sz edilemezdi. Bunu iyi anla! mdi, resuln ve eriat getiren nebinin varaca nokta [mercii] velayet ve ilimdir. Grmez misin ki, Allahu Teala, Resule (sav) daha fazla ilim istemesini emretti. limden baka bir ey iin, elinde olandan daha fazlasn istemesini emretmedi. Bylece ona yle buyurdu: De ki: Rabbim, ilmimi artr! [Taha Suresi, 20/114]. eriat, belirli amellerle ykmlendirme ve belirli amellerden sakndrmadr. Ve bu amellerin mahalli de, geici olan dnyadr. Ama velayetin geici olmas szkonusu deildir. Eer velayet geici olsayd tpk risalet iin szkonusu olduu gibi hakikati ile birlikte geici olurdu. Ve eer velayet bu ekilde hakikat ile birlikte geici olsayd Veli ismi kalc olmazd halbuki, Veli ismi Allah iin kalcdr ve

bu sim, hallenme yoluyla [tahallukan] ve gereklenme yoluyla [tahakkukan] ve ilikilenme yoluyla [taallukan] Hakkn kuluna zgdr. mdi, Hak Tealann zeyir aleyhisselama syledii, Eer kaderin mahiyetine ilikin sorup durmaktan geri durmayacak olursan, adn nbvvet defterinden silerim sz, , sana kef ve tecelli yoluyla gelir ve senden nebi ve resul isimleri kalkar demeye gelir. Ve bylece, (yani, nbvvetinin ve risaletinin kalkmasyla) velayeti kalr. Ne var ki, hal karinesi, kendisine ynelik ilahi sesleniin bir tehdit eklinde olduuna delalet edince, zeyir aleyhisselam, bu sesleniin, velayet mertebelerinden kimisinin bu dnyada kendisinden alnaca eklinde bir tehdit olduunu bildi nk nbvvet ve risalet, velayetin ieriyor olduu (ilme ilikin) mertebelerden kimi mertebeleri ieren zel bir rtbedir. Bylece zeyir, eriat getirici nbvveti ve eriat getirici risaleti olmayan veliden stn olduunu bildi. Ve bylece, nbvvet mertebesinin gerektirdii sonraki hallere yaklaan kimse iin, bu sesleniin tehdit deil, verilen bir sz olduu ortaya kar. Byle olunca, zeyirin dileyite bulunduu ey hi kukusuz makbuldr nk, bir nebi olmaklyla has bir veli olduundan hal karinesi ile bilir ki, bir nebinin velayetin bu zel mertebesine sahip olmasndan dolay Allahn kerih grdn bildii ve olmasnn olanaksz olduunu bildii bir eyin peinden gitmesi olmayacak bir eydir. Ve bu haller, bunlara yakn olan kimse indinde yakn ve sabit olduundan, bylesi bir kimse, adn nbvvet defterinden silerim, biimindeki ilahi seslenii kendisi iin (bir tehdit deil) verilmi bir sz olarak grr. Ve bu sesleni, kalc mertebeye (yani, velayete) delalet eden bir haber olur. Ve bu mertebe, ahiret yurdunda kalc olan mertebedir ki bu ahiret yurdu yle bir yerdir ki, yaratlm olanlar bir kez cennete veya atee girdiklerinde artk orada eriata yer yoktur. Biz eriat, cennet ve ate olan iki yurda girilmesiyle kaytladk. (Ama szkonusu olan bir istisnai durum vardr) nk, kyamet gnnde ara-dnem [fetret] ehli olanlar (yani, ne nceki peygamberin, ne de bir sonraki peygamberin davetini iitememi olanlar), henz ocukken lm olanlar ve deliler iin eriat szkonusudur. Bunlar, adaletin yerine getirilmesi ve sulu olanlarn cezalandrlmas ve cennet ehlinden olanlarn iyi amellerinin dllendirilmesi iin bir arada harolunurlar. Bunlar dier insanlardan ayr bir yerde harolunduklarnda, aralarndaki iyi olanlarndan biri kendilerine nebi olarak gnderilir. Ve bu arada kendilerine bir ate gsterilir. Nebi yle der: Ben size gnderilmi Hakkn resulym. Kimileri ona inanr ve kimileri de onu inkar eder. Sonra, bu nebi onlara yle der: Kendinizi bu atee atn, iinizden her kim bana uyacak olursa, kurtulacaktr; ama her kim bana isyan edecek ve emrime kar gelecek olursa helak olup, ate ehlinden olacaktr. Sonra, ona uyup kendilerini atee atanlar said olurlar ve iine atladklar atein serin ve esenlikli bir yer olmasyla dllendirilirler. Ve her kim o nebiye asi olmusa, ceza ekmeyi hakederek atee girer ve kar gelmesinden dolay atee iner. Ve sz edilen gnde (yani, kyamet gnnde) bu nebinin gnderilmesi, Allahn kullarna ynelik adaletini yerine getirmesi iindir.

Ve yine Allahu Tealann, O gn hakikat apak ortaya kar ve secdeye davet edilirler; fakat g yetiremezler [Kalem Suresi, 68/42] sz de teklif ve eriat getirmedir. mdi, onlardan kimileri secde etmeye g yetirir, kimileri de g yetiremez. Nitekim dnyada, Ebu Cehl ve bakalar Allahn emrine uymaya g yetiremediler. mdi, ahirette, kyamet gnnde, atee ve cennete girmeden nce, eriattan bu kadar kalr. te bundan dolaydr ki, biz, ahiret eriatn kaytladk. Allaha hamd sen olsun. SA KELMESNDEK HKMET- NEBVYYE Meryemin suyundan veya Balktan yaplm beer suretindeki Cebrailin soluundan Siccin olarak adlandrdn tabiattan, Ruh, o tertemiz olanda (yani, Meryemde), olua geldi [tekvin]. Bundandr ki, onda (bedeninde) tayin olunan ikameti uzad Bin yldan fazla bir zaman kadar. O ancak Allahtan bir ruhtur Yce ve aa olanda etkide bulunmasn salayan Rabbine olan nisbeti dorulansn diye lleri diriltti ve amurdan ku ina etti. Allah onun cismini temizledi ve ruhunu tenzih etti Ve tekvinde onu Kendine benzer kld. Bil ki, ruhlarn kendilerine zg olan nitelii, ilikilendikleri bir eyin canllk kazanarak, hayatn, ilikilendikleri bu eyden yaylmasdr. Ve ite Samir, bundandr ki, resuln ki o Cebraildir ve o da Ruhtur izinden bir avu kadar ald. nk Samir (Musadan rendiince) iin ne olduunu (yani, Cebrailin ruh olduunu ve ruhun dokunduu yerde hayatn akmaya baladn) biliyordu. mdi, onun Cebrail olduunu anlaynca, zerine dokunduu eyde hayatn akmaya baladn bildi. Bylece resuln izinden bir para alarak, bunu buzaya koydu. Ve buza brmeye balad. nk buzann kard ses, brmedir. Eer, ald paray, baka bir surete yerletirseydi, (bir-olan-ruh, mahallin gereince zahir olduundan) o suretten ancak o suretin kendisine zg olan ses kard ve bu sesin ismi de o surete nisbet olunurdu tpk, homurdanmann deveye, gmrdemenin koa, melemenin koyuna ve konumann insana nisbet olunmas gibi. mdi, hayatn, eylere yaynm olan kadarna lhut (yani, lahi Tabiat) ad verilir. Ve nsut (yani, nsan Tabiat) bu ruhun, kendisiyle kaim olduu mahaldir ve nsuta ruh ile kaim olmasndan dolay (mecaz olarak) ruh denilir. Cebrailin ta kendisi olan Ruhl-Emin Meryeme kusursuz bir insan suretinde

grndnde, Meryem onu kendisiyle birlemek isteyen bir beer sanarak bunun izin verilmeyen bir ey olduunu bildiinden kendisini bu adamdan kurtarmas iin btn varlyla Allaha snd. Bylelikle, eksiksiz bir ekilde Allahn huzurunda olmakla eriti, yani manev ruha. Eer Cebrail, bu durumda bulunan Meryeme o anda fleyecek olsayd, sa annesinin o anki halinden dolay yaratlnn irkinliine kimsenin tahamml edemeyecei bir kimse olarak ortaya kard. Ve Cebrail Meryeme, Ben yalnzca Rabbinin elisiyim; sana tertemiz bir ocuk balamak iin geldim [Meryem Suresi, 19/19] dediinde, Meryemin sknts geti ve gs geniledi. te o anda Cebrail, say ona fledi. Cebrail, Allahn Kelimesini Meryeme aktard tpk Resuln (sav) Allahn Kelamn kendi mmetine aktarmas gibi: O, Allahn, Meryeme ulatrd kelimesidir ve Ondan bir ruhtur [Nisa Suresi, 4/171]. (Bu flemenin ardndan) Meryemde ehvet yayld. Dolaysyla da sann bedeni Meryemdeki gerek sudan [m-i muhakkak] ve Cebraildeki nefesinin neminde yaynm olan vehm sudan [m-i mtevehhem] yaratld. nk, canl olan bedenin nefesi, bir miktar su iermesinden dolay nemlidir. Byle olunca, sann bedeni, vehm sudan ve gerek sudan yaratld [tekevvn]. Ve bu insan trnde tekvinin bildik ekilde olabilmesi iin, (sann yaratl) annesinden ve Cebrailin insan suretinde grnmesinden [temessl] dolay insan suretinde oldu. Ve sa, lye hayat verdi, nk sa lahi Ruhtur. Ve hayat verme Allaha ve fleme saya aitti tpk flemenin Cebraile ve Kelimenin Allaha ait olmas gibi. mdi, sann lleri diriltmesi bu dirilme onun flemesiyle zahir olduundan dolay gerek bir diriltmeydi. Ve lleri diriltmesinin kendisinden olduu bir vehimdi diriltme Allahtand. Byle olunca sa, zerine halk olunduu kendi hakikatndan dolay ki sann vehm su ve gerek sudan yaratldn sylemitik gerek diriltmeyle [ihy-y muhakkak] vehm diriltmeyi [ihy-y mtevehhem] kendinde toplad. Bir ynden bakldnda, diriltme ona gerekleme [tahkik] yoluyla, ve bir dier ynden bakldnda da vehim [tevehhm] yoluyla nisbet olunur. lleri diriltirim [l-i mran Suresi, 3/49] bu, gerekleme [tahkik] yoluyladr. Ve, bundan nce, O bala flerim de, Allahn izniyle, o bir ku olur [l-i mran Suresi, 3/49] bu da, vehim yoluyla diriltmedir. Yukarda anlan ayette, Allahn izniyle olan ey, kuun olmasdr, flemek deil. Ama Allahn izniyle olann fleme olmas da olasdr (ki bu durumda, sann balktan yapm olduu ey) duyumsal cisman sureti dolaysyla ku olur (yoksa hakiki ruhani sureti dolaysyla deil). Ve ayn ekilde, Benim iznimle anadan doma kr ve alacaly iyiletiriyordun [Mide Suresi, 5/110] ayetinde de durum byledir ve saya ve Allahn iznine ve Kuranda buna benzer olarak znimle ve Allahn izniyle biiminde sz edilenin iznine nisbet olunan ne varsa hepsi byledir (yani, bunlar, hakikat ve vehim ynnden sylenmitir). Eer, Allahn izniyle olan ey flemek ise, o halde

fleyenin flemesine izin verilmitir (yani, izin verilen flemenin kendisidir), bylelikle (Allahn izniyle olan) bu fleme yoluyla ku yaratlr [tekvin]. Eer Allahn izniyle olan fleme deilse, o halde, kuun yaratlmas Allahn izniyle olmutur ki bu durumda Allahn izniyle olan, kuun olmasdr. Ve hi kukusuz, emirde (yani, sann yaratlna ynelik lahi Emirde) vehim [tevehhm] ve gerek [tahakkuk] olmasayd, bu suret (yani, kua flenmesi ve kuun yaratlmas sureti), bu iki yn kabul etmezdi ama sann oluumunun bunu vermesinden dolaydr ki, bu iki yne (yani, vehim ve geree) sahiptir. Ve sa, ylesine bir alakgnlllk ile ortaya kt ki, cizyeyi alakgnll bir ekilde demelerini, kendilerine bir tokat atlacak olursa, br yanaklarn evirmelerini, tokat atan kimseye kar gelmemelerini ve ksas talep etmemelerini mmetine bir eriat kld. Bu alakgnlllk, ona annesi ynndendir. nk kadnda aadalk [sfl] szkonusudur ve kadn, hkmen ve duyumsal olarak erkein altnda olmasndan dolay alakgnlldr. te yandan ise, kendisinde bulunan hayat verme ve iyiletirme yetisi, beer suretindeki Cebrailin flemesi ynndendir. Eer Cebrail, beer suretinde gelmeyip; ister hayvan, ister bitki veya cansz olsun, baka bir unsursal varolu suretinde gelmi olsayd, sann Cebrailin geldii bu surete brnmedike ve bu surette zahir olmadka lleri diriltmesi szkonusu olmazd. Eer Cebrail kendi tabiatnn tesine gemeksizin, ki gemesi szkonusu deildir unsurlar ve erknla iliii olmayan kendi nuran suretinde gelmi olsayd, sa, annesi ynnden olan unsursal beer suretinde zahir olduunda deil, ancak bu nuran tabiat suretinde zahir olduunda lleri diriltebilirdi. Ve sa, lleri dirilttiinde ona Odur ve O deildir denildi ve ona bakta hayret ortaya kt. Nitekim, bir beerin lleri dirilttiini grdklerinde, dnsel kurgulamalaryla aklyrtenler hayrete dt nk lnn, yalnzca bedensel olarak deil, ayn zamanda sz syler olarak diriltilmesi ilahi bir niteliktir [hasis-i ilahiyyedendir]. Bakan kii, beer suretini ilahi etkiye brnm olarak grnce hayrete dt. Bu durum, bazlarn hullden szetmeye ve lleri diriltmesinden dolay da o Allahtr demeye gtrd. Bundandr ki, onlara kafir dendi ve kfr rtmek demektir. nk onlar, ly dirilten Allah, sann beer suretiyle rttler [setr]. Bundandr ki, Allahu Teala, Allah odur, Meryem olu Mesihdir diyenler kafir oldular [Mide Suresi, 5/17] buyurdu. Bu kimselerin, bu szleriyle (Mutlak Hakk yalnzca sann taayynne zg klmalarndan dolay) hem hata etmeleri, hem de (Hakk sann beer sureti ile rtmekle) kafir olmalar, o Allahtr demelerinden olmad gibi, Meryem oludur demelerinden de deildir bu ikisini biraraya getirip, Allah odur, Meryem olu Mesihtir demelerindendir. Onlar, (sann beer suretinin) ly diriltmesinden dolay, Allah, Meryem oludur szyle, o beer

suretine indirgeyerek saptlar ve o, hi kukusuz Meryemin oludur. Ama onlarn bu szn iitenler sandlar ki, bu sz syleyenler uluhiyeti surete nisbet ettiler ve onu suretin ayn kldlar. Halbuki onlar byle yapmayp, lahi Huviyeti iin bandan (yani, sann zuhurunun balangcndan itibaren) beer suretine zg kldlar ki bu (suret de, onlara gre) Meryemin oludur. Dolaysyla onlar, sureti (yani, sann beer suretini) hkmden (yani, sann beeri suretinden ortaya kan ly diriltme hkmnden) ayrdlar (ve bylece saya bakp, bu beerdir dediler; ly diriltmesine bakp, Allaha zg olan bu halin beerden ortaya kmas olmayacak bir eydir dediler. Bylece: Muhakkak Allah, Meryem olu sa suretindedir dediler). Nitekim Cebrail beer suretinde geldiinde flemedi. Sonradan fledi. Byle olunca, suret ve flemeyi ayrd. Dolaysyla, fleme suretten ortaya km olsa bile, suretin zat bir nitelii deildir. Byle olunca, insanlar arasnda sann mahiyeti hakknda gr farkllklar ortaya kt. mdi, beer sureti ynnden ona bakan kii, O, Meryemin olu Mesihdir der. Ve beer olarak grnen sureti ynnden ona bakan kii, onu Cebraile nisbet eder. Ve kendisinden ly diriltmesinin zahir oluu ynnden bakan kii, onu ruh yoluyla Allaha nisbet eder ve O, Allahn Ruhudur [Ruhullah] der yani o, fledii kimseye hayat verendir. Kimi zaman, edilgenlik ekimiyle, onda Hak vehmolunur. Kimi zaman onda Melek vehmolunur ve kimi zaman da onda insann beer olmakl vehmolunur. Bylece, kendisine bakanlar zerinde bu ynlerden hangisi egemense, sa o ynde olur. Ve o Allahn Kelimesidir ve Allahn Ruhudur ve Allahn kuludur. Ve beer duyumsal surette bylesi bir durum bir bakas iin szkonusu deildir. Her kii kendi babasna nisbet olunur [mensub], Kendi Ruhunu beer suretine fleyene deil. nk, gerekte Allah insan bedenini dzenlediinde [tesviye], Kendi syleyiiyle, Ona ekil verdiimde ve ona flediimde [Hicr Suresi, 15/29] yani, ona Kendi Ruhundan flediinde, onun varlndaki ve aynndaki ruhu Kendisine nisbet etti. Ama sa iin, bu byle deildir: onun bedeninin dzenlenii, Ruhun fleniinde ikindir ki bu durum, szn ettiimiz gibi, bakalar iin szkonusu deildir. Varolan herey, Allahn sonu gelmez kelimeleridir, nk varolan herey Oldandr ve Ol [Kn] Allahn Kelimesidir. mdi, Kelime (mutlaklk ve ahadiyet zere olup, herhangi bir sfatla sfatlanmam olan) Ona (yani, Hakkn Mutlak Zatna) nisbet olunabilir mi ki bu takdirde, (Ol Kelimesinin) mahiyeti bilinemez (nk Hakkn kelam, bu mertebede, Zatnn ayndr). Ya da, Hak Teala, Ol diyen bir surete mi nzul eder ki bu takdirde ise, Ol Kelimesinin, nzul ettii ve zahir olduu o suretin hakikati olduu sylenebilir. Kimi arifler ilkinde karar klarken, kimi arifler de brnde karar klmlardr arif olanlardan geri kalan ise bu meseleye (yani, Ol emrinin mutlak Zata m yoksa mutlak Zatn nzul ettii surete mi nisbet olunaca meselesine) ilikin olarak hayrete dm ve (bu iki itibardan hangisiyle hkmedeceklerini) bilememilerdir. Ve bu mesele ancak

deneyimleme [zevk] yoluyla bilinebilir tpk Beyazd Bestam de olduu gibi. Ki o, ldrd karncay, fleyerek (duyumsal olarak) dirilttiinde fleyenin kim olduunu bilerek flemiti. Dolaysyla Bestam, sev grye [mehed] sahipti. Manev olarak diriltmeye gelince, bu diriltme ilim yoluyla olur. Bylesi bir dirilmeyle elde edilen hayat; ilah, zat, ilm ve nuran bir hayattr ve buna ilikin olarak Allahu Teala yle buyurur: l iken dirilttiimiz ve kendisine insanlar arasnda yryebilecei bir nur verdiimiz kimse.. [Enam Suresi, 6/122]. l bir nefsi, Allah bilmeye ilikin ilm hayatla dirilten bir kimse, bu nefsi ilim yoluyla diriltmitir ve bu kimse, sahip olduu bu nurla (yani, ilim nuruyla) insanlar arasnda, yani suret olarak kendisine benzer olanlar arasnda yrr. Olmasayd O ve olmasaydk biz (yani, ayan- sabitemiz) olmazd olan Biz gerekte Hakkn kullaryz ve O bizim Mevlmzdr. Ve ben nsan dediimde, biz Onun aynyz, anla yleyse Ve nsan ile (yani, insann beer suretiyle) rtl kalma (Hakkn varlna delalet eder bir) delil verdi sana o nsan. Hak ol ve halk ol Allah ile Rahman olursun bylece. Ondan aldnla Onun yarattklarn besle Ki bylece rahatlk verici Ve (ruhun gdas olan marifet ve hakikatleri insanlara samakla) Gzel koku sac olursun Ve biz Onunla bizde zahir olan Ona verdik Ve lahi Emr Onunla bizler arasnda taksim edildi Ve O bize (ruh flemekle) hayat verdiinde, Kalbimi bilen ona hayat verdi. Ve biz (kmil insanlar) orada (Mutlak Hakkn tecelli-i akdesinden nce) Olular [ekvan] ve aynlar ve zamanlar idik Ama (zat ve sfat olarak Hakkn varlnda istihlakimiz) srekli deildir bizde, Ama byleyizdir zaman zaman Ve (Cebrail tarafndan) unsurlardan oluan beer suretiyle ruhun flenmesi iinde bizim sylediimize (yani, sann bedeni ve beeri suretinin dzenleniinin, ruhun flenmesinde ikin olduuna) delalet eden eylerden biri de, Hakkn, Kendi nefsini Rahman Nefes ile nitelendirmi olmasdr. Ve bir sfatla nitelenen herhangi bir ey, bu nitelendii sfatn kendi bulunmakln gerektirdii hereyde bu sfata tabidir. Ve, nefesin, nefes vermeyi gerektirdiini bilirsin. Bundandr ki, lahi Nefes alem suretlerini kabul etti. Byle olunca, lahi Nefes, alem suretleri iin heyulan cevher gibidir. O halde lahi Nefes, Tabiatn ta kendisidir.

Unsurlar, Tabiatn suretlerinden bir surettir. Ve unsurlarn stnde olan ve bu unsurlardan doanlar da yine Tabiat suretlerindendir. Ve bunlar, yedi gn stnde olan yce ruhlardr [ervah- ulviyye]. Gklerin (gzle grnmeyen) ruhlar ve (gzle grlen) aynlar ise, unsurlardr. nk bu ruhlar ve aynlar, unsurlarn dumanndandr ve ondan domulardr. Dolaysyla, bu gklerden yaratlm [mtekevvin] olan melekler de unsursaldr [unsuriyyun]. Ve unsurlarn tesinde olanlar ise tabiatsaldr [tabiyyun]. Ve bundandr ki Allahu Teala, yce melekleri birbiriyle uyumaz olmaklkla nitelendirdi, nk onlar kartlklar barndran Tabiattandrlar. Ve lahi simlerdeki bu kartlamalar, Rahmann Nefesinin verdii nisbetlerdir. Bu hkmn dnda olan (vahidiyetteki) Zatn bu konuda (alemin asl olan Rahman Nefesten gani olmaklyla) nasl alemlerden gani olduunu grmez misin? Aleme gelince, kendisini varedenin suretinde ortaya kt alem Rahman Nefesten baka bir ey deildir. lahi Nefes, kendisinde scaklk olduunca ycedir ve soukluk ve nem olduunca da aadr [sfl]. Ve kendisinde kuruluk olduunda sabit hale gelir ve yerinden oynamaz nk kelme, souk ve nemli olana zgdr. Grmez misin ki, doktor, hasta bir kimseye ila iirmek istediinde, ncelikle idrar kabna bakar. Tortulanma olduunu grdnde, olgunlamann tamamlanm olduunu grr ve olgunlamay abuklatracak bir ila verir. Ve tortulanma, tabiatndaki nem ve soukluktan dolaydr. Sonra, Allah bu insann baln ki Eli ile yourdu ve bu ki El, birbiriyle kartlk ierisindedir. Eer bu ki Elin her ikisinin de Sa El olduunu syleyecek olursan (bu elbetteki dorudur ama) ikisi arasnda ayrm olduu (da) aktr hi deilse iki el olmalarndan dolay bu byledir. Tabiata, ancak kendisine uygun den yani, onun gibi kartlklar barndran etkide bulunur. Bundandr ki, ki El dedi. Ve Allah onu ki Eliyle varettiinde, Kendine izafe ettii ki Eliyle, Kendine yarar bir yn ile (yani kart simler ile) dokunuundan [mbaeret] dolay, ona beer adn verdi. Ve ki Eliyle yaratmas, insan trne ynelik ltfundan dolaydr. Byle olunca, ona secde etmekten geri durana, ki Elimle yarattma secde etmekten seni alkoyan nedir? Gururlandn m, yoksa yce olanlardan msn? [Sd Suresi, 38/75] dedi. Yce olanlar [ln] ile, tabii olmasna ramen, nuran oluumu ierisinde unsursal olmaklktan yce olan kasteder. nsan, kendinden baka dier btn unsurlardan olumu olanlardan, ancak beer olmaklyla stn oldu nk o, unsurlardan bu (ki El ile) dokunu olmakszn yaratlm olan trlerden stndr. Bylelikle insan, arz ve semavat meleklerinden stndr ve yce olan melekler [mele-i ala] ise, ilahi hkm ile, bu insan trnden daha hayrldr. lahi Nefesi bilmeyi dileyen kii, alemi bilsin, nk nefsini bilen, gerekte, kendisinde zahir olan Rabbini bilir. Nitekim, alem Rahmann Nefesinde zahir oldu ve bu Nefesle Allahu Teala, lahi simlerin etkilerini zahir klmakla, etkileri zahir olmam bu lahi simleri verdii Nefesle serbest brakt. Byle olunca, O, Nefesiyle

varettii eyle (yani, alemin varedilmesiyle) Kendi nefsine bata bulundu. Gerekte, Nefesin ilk etkisi yalnzca lahi Hazrette (yani, lahi simler Hazretinde) oldu ve daha sonra, varolan son eye varncaya dek (Nefesin verilmesinden doru) genilenme yoluyla aa doru inmeyi [nzul] kesintisiz bir ekilde srdrd. Nefesin aynnda olan ne varsa, gece karanlndan sonraki aydnlk gibidir. (Akl) delile dayanan ilim (kef gndzn boa geirip) Gn sonunda uykuya dalan kimseye zgdr. Bu kimse, Rahman Nefese ilikin sylediklerimizi Rahman Nefese delalet eden bir rya sanr. Ve bu sylediklerimiz, Abese Suresinin okunuunda Onu btn skntlardan kurtarr. Ve O, atein peinde olana (yani, Musaya) tecelli etti Ve o, Onu ate olarak grd, ama O Sultanlar iin ve gece karanlnda gezinenler iin Nurdu. Sylediklerimi anladysan eer, Bil o halde fakir olduunu Eer ateten baka bir ey istiyor olsayd Onu, istedii bu eyde grrd ve yz evirmezdi. Ve, Hak Teala, ..ta ki bilelim.. [Muhammed Suresi, 47/31] makamndayken sa Kelimesine, ona nisbet ettikleri eyin (yani, uluhiyetin) doru olup olmadn bunlar ok iyi biliyor olduu halde sordu ve ona yle dedi: Sen insanlara, beni ve annemi Allahtan baka iki ilah olarak kabul edin mi dedin? [Mide Suresi, 5/116]. Ve edeb gerei, soru sorulan kiinin sorulan soruya cevap vermesi gerekir. Ve Hak Teala (ona sen biiminde seslenmi olmakla) bu makamda (yani, sen ve ben biimindeki ayrmlama makamnda) ve bu surette (yani, ona ynelik bu soru suretinde) kendisine tecelli ettii iin; hikmet, ayrmszlamann ta kendisinde [ayn- cem] (sen ve ben biimindeki bir) ayrmlama ile cevab gerekli kld. Ve tenzihle balayarak, Seni tenzih ederim.. [sbhaneke] dedi ve bu szne (ikinci tekil kiiye iaret eden) kaf harfi ile snrlama getirdi ve bu, yz yze olmay ve seslenii gerektirir. ..Bana yakmaz.. benliimin Senden ayr olmasndan dolay ..hakkm olmayan eyi sylemek.. yani, ne huviyetimin ne de zatmn gerektiriyor olmad eyi sylemek ..Eer, yle demi olsaydm, bunu bilirdin.. nk syleyen Sensin ve bir ey syleyen kimse, hi kukusuz, ne demi olduunu bilir ve Sen benim konutuum dilsin. Nitekim, Resulallah (sav) bize Rabbinden ald u ilahi haberi bildirdi: Ben onun konutuu dili olurum. Bylece Kendi huviyetini, konuann dilinin ta kendisi kld ve sz de kuluna nisbet etti. Sonra salih kulu (yani, sa), verdii cevab u szleriyle tamamlad: ..Sen benim nefsimde olan bilirsin, ve ben onda ne olduunu bilmem.. Ve (bu szle sann dilinden konuan) Hak, sann huviyetinden ilmi deilledi [nefy] onun sz syleyen [kail] ve etki

sahibi olmas dolaysyla deil, (onun huviyetinin) Kendi huviyeti olmas dolaysyla deilledi. ..Gerekte gayb bilen Sensin, Sen!.. [Mide Suresi, 5/116]. Bylece gayb ancak Onun bildiini belirttiinde, szn desteklemek ve teyit etmek iin sen zamirini iki kez yineledi. Bylelikle (verdii cevapta) hem (Seni tenzih ederim diyerek) ayrmlad [tefrik] hem de (..Eer, yle demi olsaydm, bunu bilirdin.. diyerek) ayrmszlad [cem]; hem birledi [tevhid] hem oullad [teksir]; hem (cem ve fark mertebelerindeki ilimlerin btnn Hakka zgleyerek) geniletti hem de (kaytl ilimleri gerek kendi nefsinden, gerekse bakalarndan deilleyerek) daraltt. Sonra, verdii cevab bitirmek zere yle dedi: ..Ben sylemi deilim onlara, bana sylememi emretmi olduundan baka bir eyi.. [Mide Suresi, 5/117] bylece, ncelikle (varl, Hakkn varlnda yokolmu olduundan) o varlkta olmadna iaret eder bir ekilde (bu sz syleyenin kendisi olmakln) deilledi; ve sonra, soruyu sorana edeple cevap verme gerekliliini ortaya koydu. Eer bu ekilde cevap vermeyecek olsayd, hakikatlerin bilgisinden yoksun olmaklkla nitelenirdi ama o, bylesi bir yoksunluktan uzaktr. Bylelikle, yle dedi: Bana emretmi olduundan baka bir eyi sylemedim ve (ayn- cem ve kurb-u feraiz makamnda) benim dilimden konuan ancak Sensin ve (ayn- fark ve kurb-u nevafil makamnda) Sen benim dilimsin Bu ilahi-ruhani tenbihin nasl latif ve incelikli olduuna bak! (Sonra onlara yle dediini syledi:) ..Allaha kulluk edin!.. Burada, kulluk edenlerin kulluk edilerindeki eitlilikten ve eriatlarn eitliliinden dolay, Allah adn kullanarak, Onu baka bir zgl sime [ism-i has] zg klmad ve btn simleri kendinde toplayan smi kulland. Sonra, ..benim Rabbim ve sizin Rabbiniz.. [Mide Suresi, 5/117] dedi; nk, Onun Rab-olmaklyla [rububiyet] varolan bir eye nisbeti, varolan baka bir eye nisbetinden farkldr. Bu nedenle, Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz biiminde bir ayrm yaparak, bu farklla iaret etti. Ve, ..yalnzca bana emretmi olduun eyi.. demekle de kendi nefsini emrolunan olmakl halinde olurlad [isbat] ve bu, onun kul olmaklndan baka bir ey deildir. nk emir yerine getirilsin veya getirilmesin ancak emre uyabilirlii dnlen kimseye verilir. Ve (ilahi) emir, (emir verilenin, yani mezahir-i ilahiyenin bulunduu) mertebenin hkmne gre indiinden, belli bir mertebede zahir olan herbir kimse, bulunduu mertebenin hakikatnn verdii eye boyanr. Emrolunmaklk mertebesi iin, her emrolunan kiide zahir olan bir hkm (yani, emreden kiinin emrine uyma) olduu gibi, emretmeklik mertebesi iin de her emredende zahir olan bir hkm (yani, emrolunan kiiye emir verme) vardr. Ve Hak, Namaz kln! [Bakara Suresi, 2/43] dediinde, Kendisi emreden, ykml kii ise emrolunandr. Ve kul, Rabbim, beni bala! [Araf Suresi, 7/151] dediinde ise, kulun kendisi emreden ve Hak da emrolunandr. mdi, Hakkn verdii emirle

kuldan istedii ey, kulun verdii emirle Haktan istedii eyin aynsdr (yani, emre uyulmasdr). Bundan dolay, btn dualara icabet edilmesi sonraya kalsa bile kanlmazdr. Ki, ayn ekilde, namaz klmakla ykml olanlardan kimileri, namaz klmaya arldklarnda, vakit ierisinde namaz klmayp arya icabeti sonraya brakrlar ve kendileri iin uygun olan daha sonraki bir zamanda klarlar. Bylece, niyetlenme ile olsa bile emre uymak kanlmazdr. Sonra, Ben onlar zerine idim dedi ve, Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz dediindeki gibi sylemeyip, onlarn yansra, kendim zerine idim demedi: Ben onlar zerine, onlar arasnda bulunduka, ehiddim.. nk, nebiler, mmetleri zerine, onlarn iinde bulunduklar srece ehiddirler. Ve yle srdrd: ..Ve beni l kldnda.. yani, beni Kendine ykselttiinde, onlar benden rtl kldn ve beni de onlardan rtl [mahcub] kldn ve benim bedenimde deil ama onlarn bedenlerinde ..onlar zerine Rakb oldun.. [Mide Suresi, 5/117] nk Sen, gzetmeyi [murakabe] gerektiren grmeklii oldun onlarn. mdi, insann nefsini mahedesi, Hakkn onun nefsini mahedesidir. Ve sa onu (yani, Hakkn onlarn maddi varlklarndaki mahedesini) Rakb ismine ilikin kld, nk uhudu (onlarn zerine ehid idim szyle) kendisine ilikin klmt. mdi, kendisinin kul olmas dolaysyla sann sa ve Onun kendi Rabbi olmas dolaysyla da Hakkn Hak olduu bilinsin iin, kendisiyle Rabbi arasnda bir ayrm koymay dilediinden, kendisinin ehid, Hakkn ise Rakb olduunu syledi. Bylece sa, kendi nefsi szkonusu olduunda, kendi kavmini ne ald ve Hakka ynelik edebden dolay onlar kendisine yeleyerek, onlar zerine ehiddim dedi. Haktan sz ettiinde ise, Rabbin mertebe ynnden ncelii hakediyor olmasndan dolay, onlar sona alarak, ..Sen onlar zerine Rakb oldun.. dedi. Sonra sa, onlar zerine ehiddim dediinde, kendisi iin kulland ehid isminin, gerekte Rakb olan Hakkn ismi olduunu belirterek, ..Sen her ey zerine ehidsin.. [Mide Suresi, 5/117] dedi. Ve burada, genellie iaret eden her szcn, bilinmezlerin en bilinmezine iaret eden ey szcn ve ehid ismini getirdi nk O, her bir mahede olunan [mehud] zerine, bu mahede olunann [mehud] hakikatinin gerektirdii ey lsnce ehiddir. mdi sa, Ben onlar arasnda olduka onlarn zerine ehiddim dediinde, kendi kavmi zerine ehid olann Hak Teala olduuna dikkat ekti. Ve bu, Hakkn, sann cismindeki ehadetidir. Bununla, Hakkn, sann konutuu dili, iitmesi ve grmesi olduu kesinlenmi oldu. Sonra sa, hem sev, hem de Muhammed olan sz syledi. Bunun sev olmas, Allahu Tealann Kitabnda bunun, sann szleri olduunu bildirmesinden dolaydr. Ve Muhammed olmas ise, bu szn belli bir meknda Muhammedden (sav) ortaya kmasndan dolaydr ve o, bu szn, kendisinden ortaya kt yerde, btn bir geceyi gn aarncaya kadar baka bir ey yapmayp, bu sz tekrarlayarak geirdi: ..Eer Sen onlar cezalandrrsan, onlar Senin kullarndr; ve eer onlar balarsan, Aziz ve Hakm olan muhakkak Sensin, Sen [Mide Suresi,

5/118]. Burada, onlar zamiri, tpk o zamiri gibi, gayb-olmaklk zamiridir [zamir-i gaib]. Nitekim O, gayb-olmaklk zamirini kullanarak yle dedi: Onlar kafirlerdir [Fetih Suresi, 48/25] ve bu gayb, onlarn, hzr olan mehud szyle kastedilenden (yani, Haktan) rtl olmalardr. Ve (sa), onlar Haktan perdeleyen rtden baka bir ey olmayan bu gayb-olmaklk zamirini kullanarak, Eer onlar balayacak olursan dedi. Ve Allah, onlar (sann diliyle) Allahn huzurunda bulunmaklklarndan nce and (kyamet gn) huzurda olmaklklarna kadar (onlarn hakikatleri ve zat istidatlar mesabesinde olan) maya, (vehmettikleri varlklar mesabesinde olan) hamurda tahakkm edebilsin ve hamur mayaya dnebilsin diye. nk onlar Senin kullarndr. Ve burada, zerinde bulunduklar tevhidden dolay, seslenii tek olana yneltti [ifrad]. Ve nefslerinde tasarruf olmadndan dolay, onlardaki zilletten daha byk bir zillet yoktur. Dolaysyla onlar, efendilerinin kendilerinden diledii eyin hkm altndadrlar ve bu konuda Onunla herhangi bir ortaklklar yoktur. Bundandr ki sa, Senin kullarn diyerek Onu tek kld [ifrad]. Ve azapla kastedilen, onlarn zelil olmakldr ve kul olmaklklarndan dolay onlardan daha zelil olan yoktur ve onlarn zatlar zelil olmalarn gerektirir. Dolaysyla (bu, u demeye gelir:) Sen onlar kul olmaklklarndan dolay ierisinde bulunuyor olduklar zilletten daha byk bir zillete drmezsin. Eer onlar balayacak olursan.. yani, kar gelmeleri dolaysyla hakettikleri azaba dmekten onlar rtersen; yani onlar iin, kendilerini azaptan rtecek ve azaptan koruyacak bir rt klarsan ..Sen muhakkak Azizsin.. yani, koruyucu ve kollaycsn. Ve Hak Teala, bu smi kullarndan birine verdiinde, Kendisi Azizklc [Muizz] ve kul da Aziz olarak adlandrlr ve bu durumda, bu kulunu ntikam-alcnn [Mntakim] intikamndan ve Azab-edicinin [Muazzib] azabndan korur. Ve sa, daha nce syledii, Gayblar bilen muhakkak ki Sensin, Sen [Mide Suresi, 5/118] ve Her ey zerine Rakb Sen oldun, Sen [Mide Suresi, 5/117] szlerinin ifade biimine uygun bir ekilde, sz glendirmek iin yineleme ile, Aziz ve Hakm olan muhakkak Sensin, Sen dedi. (Eer onlara azab edecek olursan.. ve Eer onlar balayacak olursan.. biimindeki) bu szler Resuln bir cevap almak iin gndoumuna kadar srarla tekrarlad bir dileyi [sual] oldu; eer dileyii hemen kabul olunmu olsayd, dileyiini ardarda tekrarlamazd. Hak ona, cezalandrlma gerekelerini, ayrntl olarak [fasl] sundu. Ve o da, Ona her sunumda ve herbir ayn iin, Eer onlara azap edecek olursan muhakkak ki onlar Senin kullarndr; ve eer onlar balayacak olursan Aziz ve Hakm olan muhakkak ki Sensin, Sen [Mide Suresi, 5/118] dedi. Eer bu sunumda, Hakkn ne ald ve Hakkn tercih ettii eyin neyi

gerektirdiini grm olsayd, (Hakkn dileini ne alr ve Hakkn tarafn tercih ederek) onlar iin (yani, onlarn lehine) deil, onlar zerine (yani, onlarn aleyhine) dua ederdi. Bundan dolay, Hak Teala, bu ayette ortaya konan Allaha teslimiyeti ve (gnahlar) Onun balayclna havale etmeyi vurgulayarak, onlarn hakettikleri eyin bu olduunu ona gsterdi. Ve (hadis-i erifle) varid oldu ki, Hak Teala dua eden kulunun sesleniini sevdiinde geri evirme szkonusu olmakszn, ona sevgisinden dolay duasn tekrarlasn diye, duaya karlk vermeyi geciktirir. Bundandr ki, Hakm dedi ve Hakm, her eyi yerli yerine koyan; (kullarnn) hakikatlerinin ve sfatlarnn istedii ve gerektirdii eyi deitirmeyen demektir. Hakm, dzeni bilendir. Ve Resulallah (sav), bu ayeti tekrar ederken, Allahu Tealadan ald byk bir ilim zere idi. Dolaysyla, herkim bu ayeti ve dierlerini okuyacak olursa, bu ekilde okusun; yoksa, sessiz kalmas daha yerindedir. Allahu Teala, bir kulun herhangi bir konu hakknda sz sylemesini yerinde bulduunda; bu konumasn, ancak buna icabet etmeyi ve gereksinimi gidermeyi diledii durumda yerinde bulur. Dolaysyla, hi kimse, kendisi iin yerinde bulunann (yani, duann) ierdii eyin (yani, duaya icabetin) geciktiini dnmesin. Tersine, Resulallah (sav), bu ayet zerinde nasl durmakszn uratysa, kendisi de btn hallerinde ayn ekilde durmakszn urasn; ta ki, Allahn icabetini, zahirde veya batnda veya Allahn diledii herhangi bir ekilde iitinceye kadar. Eer O, dil ile ifade edilmi bir karlk verirse, kulanla iittirir ve eer mana ile karlk verirse isel olarak iittirir. SLEYMAN KELMESNDEK HKMET- RAHMANYYE Bu yani mektup Sleymandandr ve o, Rahman ve Rahm olan Allahn adyladr [Neml Suresi, 27/30]. Baz kimseler burada, (Belksn, yanndakilere seslenii olan Bu mektup Sleymandandr szn, Sleymann mektubunun ba olarak dndklerinden) Sleymann adnn Allahn adndan nde geldiini dndler. Ama bu byle deildir (ve mektup gerekte Rahman ve Rahm olan Allahn adyla eklinde balamaktadr). Bu kimseler, Sleymann Rabbine ilikin marifetine yarar olmayan bir ekilde durumu ortaya koydular. Dedikleri ey hi yakk alr m? Ki, Belks (bile) bu mektup hakknda, Bana saygdeer bir mektup gnderildi [Neml Suresi, 27/29] dedi yani, sayg gsterilmesi gereken bir mektup. Bunlarn, bylesi bir ey sylemeye kalkmalar, Kisra tarafndan Resulallahn (sav) mektubunun paralanm olmasdr ama Kisra, batan sona okuyup ierisinde yazlanlar renmeksizin mektubu yrtm deildir. Ve Belks, eer ki (bu kevn varlkta) eritii eye (yani, iman ve hidayete, deimez aynnn ilahi ilimdeki deimezliinde ezelden beri) erimemi olsayd, o da ayn ekilde mektubu yrtp atard. Dolaysyla, mektubu yrtlp atlmaktan koruyan, Sleymann adnn Allahn adndan nce veya sonra yazlm olmas deildir.

Sleyman (mektubunun banda) basal rahmet [rahmet-i imtinan] ve zorunlu rahmet [rahmet-i vcub] olmak zere iki tr rahmeti and ve bunlar Rahman ve Rahmdir. Hak, Rahman olmaklyla (deimez aynlar lahi limde varetmekle, varolan her eye) karlksz bir ekilde bata bulunurken, Rahm olmaklyla da yerine getirilen ykmllklere karlk olarak rahmet eder. Ve zorunlu rahmet basal rahmette ierildii iindir ki; Rahm, Rahmanda ikindir. Hak, kul tarafndan yerine getirilen amellere karlk olan rahmeti Kendi Nefsine zorunlu kldn syleyerek, Kendi zerine yazmtr ve kul bu amelleriyle zorunlu rahmeti hak eder. Bylesi (yani, zorunlu rahmeti hak eden) kullar, kendileri yoluyla eyleyici olann kim olduunu bilirler. Ve ameller, insann sekiz uzvu arasnda blmlenmitir. Ve Hak Teala, Kendisinin bu uzuvlarn herbirinin huviyeti olduunu haber vermitir. Bylece suret kula ait kalrken, bu uzuvlarda eyleyici olan Haktan bakas deildir. Ve Hakkn Huviyeti, Onun (taayyn etmi bir) smi olan kulda (yani, kulun zahir varlnda) ikin olup, kulda (bu sim yoluyla) eyleyici olan (yine) Ondan bakas deildir nk, (btn bir yaratl, Hakkn taayyn etmi simlerinden ibaret olduundan) Hak Teala zahir olan ve halk denilen eyin ta kendisidir. Ve, nceden olmayp sonradan olduu iindir ki, Zahir ve Ahir simleri kula ilikindir. Ve kulun zahir olmas ve kendisinden amelin ortaya kmas Ona bal olduu iindir ki, Batn ve Evvel simleri Onundur. Bylelikle sen halk grdnde Evveli, Ahiri, Zahiri ve Batn grrsn. Ve Sleyman bu marifetten uzak deildi. Ve bu marifet kendisine verilen mlkn bir parasdr ki, kendisinden sonra hi kimse ehadet aleminde bylesi bir mlkle zuhur etmeyecektir. Sleymana verilen, hi kukusuz Muhammede (sav) de verildi; ama Muhammed (sav) bu mlkle zahir olmad. Allah kendisine, geceleyin namazn bozmak iin gelen friti kahretme gcn verdiinden, sabah olduunda Medinenin ocuklar onunla oynasnlar diye, onu tutup mescidin direklerinden birine balamay aklndan geirdi. Ama (bu srada) Sleymann duasn hatrlad (ve byle yapmaktan geri durdu) ve Allahu Teala friti zelil bir ekilde geri gnderdi. Dolaysyla Resul (sav), kendisine verilenle zahir olmad. Sleymann bir mlkten szetmesi, mlke ilikin olarak genellik iermez bylece biz bildik ki Sleyman belli bir mlk istemitir. Ve yine bildik ki, Allahu Tealann kendisine verdii mlkn herbir parasnda, Sleyman (bu mlkn tasarrufuna ilikin olarak) bakalaryla ortak klnd. Ve bylece bildik ki, Sleyman ancak bunun (yani, mlkn herbir parasnda bakalaryla ortaklaa tasarrufta bulunmann) toplamna zg klnd; ve frite ilikin hadiste gsterildii gibi, ancak (tasarruf ile) zuhura zg klnd. Ve eer Resulallah (sav), frite ilikin hadisinde, Allahu Teala, ona kar bana g

verdi dememi olsayd; biz, onu tutmaya yeltendiinde, Allah, kendisine friti tutma gcn vermediini bilsin diye, Resule Sleymann duasn hatrlatt ve bu ekilde, friti zelil bir halde gnderen Allahu Tealann Kendisi oldu derdik. Ama Resuln (sav), Allahu Teala, frite kar bana g verdi demi olmasndan dolaydr ki Allahu Tealann, kendisine, frit zerinde tasarrufta bulunmakl balam olduunu ve byleyken ona Sleymann duasn hatrlattn ve onun da bu duay anarak edebe uygun davrandn (yani, frit zerinde tasarrufla zuhur etmekten sakndn) bildik. Buradan bildik ki, Sleymandan sonra hibir mahluka layk olmayan ey mlkn genelinde (tasarruf ile) zahir olmaktr. Ve bizim bu meseleyi ele al nedenimiz, Sleymann and iki tr rahmeti akla kavuturmaktr ki, bunlarn Arapadaki karlklar Rahman ve Rahm szckleridir. Allahu Teala zorunlu rahmeti (salih amel ileyen takva ehline zg klarak) kaytlad ve basal rahmeti de, Benim rahmetim hereyi kaplar [Araf Suresi, 7/156] sz dorultusunda, lahi simlerle, yani (zat) nisbetlerin hakikatleriyle bile kaytlanmam kld. Dolaysyla, bunlara (yani, lahi simlere) bizimle (yani, yokluktaki gayb hakikatlerimiz olan deimez aynlarmz ile) bata bulundu [imtinan]. Ve (kevn varlklar olarak) biz, lahi simlere ve Rabban nisbetlere ynelik basal rahmetin sonucuyuz. Sonra, Hak Teala rahmetini bizim iin zahir olmamzdan dolay Kendi Nefsi zerine zorunlu kld. Ve, rahmeti Kendi Nefsi zerine ancak Kendi Nefsi dolaysyla zorunlu kldn bilelim diye de, Kendisinin bizim huviyetimiz olduunu bildirdi. mdi, Rahmet, Hakkn dnda olmadna gre o halde, kimin zerine bata bulundu ki varlkta Ondan baka bir ey yoktur. Ne var ki, halkn ilim ynnden birbirinden stnl szkonusu olduundan, aynn ahadiyet zere olmaklnn [ahadiyyet-i ayn] yansra, ayrmlayc bak asnn [lisan- tafsil] hkm gerei, bir eyin bir baka eyden daha alim olduu sylenir. mdi, bu stnlk farkll lahi Sfatlarda szkonusudur. Ve bu (stnlk farkll), ilmin (eylere) ilikilenmesine itibarla iradenin (eylere) ilikilenmesinin eksikli olmas demektir. Ayn ekilde, kudretin (eylere) ilikilenmesine itibarla, iradenin (eylere) ilikilenmesi daha kmil ve daha stn ve daha fazladr. Ve yine, Onun iitmesi ve grmesi arasnda ve btn lahi simlerin birbirleri arasnda stnlk farkll vardr. Ve ayn ekilde yaratlta da stnlk farkll szkonusudur bylece Aynn ahadiyeti szkonusu olsa bile, bu, brnden daha alimdir denir. Ve nitekim, lahi simlerden herhangi birini ne kardnda, bu lahi smi, btn simlerle isimlendirir ve onu btn lahi simlerle nitelersin. Ayn ekilde, yaratl [halk] yoluyla (bir smin zuhur mahalli olarak) zahir olan belli bir ey iin de durum byledir. Bu (bir zuhur mahalli olan) eyde, hereyin yeterlilii [ehliyet] vardr ve bu eyin stn klnmas, bu yeterliliinden dolaydr. Dolaysyla, alemin herbir paras, alemin btndr; yani o para, btn alemin

ayrmlam hakikatlerini [hakaik-i mteferrikat] kabul-edicidir. Ve Hakkn, Zeyd ve Amrn huviyetinin ta kendisi [ayn] olmas; bu huviyetin Amrda, Zeydde olandan daha kmil ve daha alim olmasyla elimez. Ve Haktan baka olmayan lahi simler arasnda nasl ki stnlk farkll szkonusuysa, taayyn iin de ayn ekilde stnlk farkll szkonusudur. Ve lahi simler, Haktan baka olmamakla birlikte, Hakkn bir eye Alim olmaklyla ilikilenmesi, Mrid ve Kadir olmaklyla ilikilenmesinden daha geneldir. yleyse ey dostum, Hakk bir zuhur mahallinde bilir olup da bir baka zuhur mahallinde bilmez olma; Onu bir zuhur mahallinde deillerken [nefy], bir baka zuhur mahallinde olumlama [isbat]! Onu ancak, Kendisinin deilledii gibi deilleyip, Kendisinin olumlad gibi olumla ve O, Onun benzeri hibir ey yoktur.. diyerek Kendini deilledi ve ..O, iiten ve grendir diyerek [ura Suresi, 42/11], iiten ve gren btn canllara atfedilebilir olan niteliklerle Kendini olumlad. Ne var ki, her eyin canl olmakl, dnyada baz insanlarn idrakinden gizlendi ama ahirette herkese zahir olacaktr, nk ahiret hayat yurdudur. Ve dnya da hayat yurdudur, ama onun canl olmakl alemin hakikatlerini idrak edilerindeki ayrmlama sebebiyle, kullar arasnda zgleme ve stnlk farkll zahir olabilsin diye kimi kullardan rtldr. Dolaysyla Hak Teala, idrak genel olan kimsede; kendisinde bu genellik ortaya kmayan kiiye itibarla hkm ynnden daha fazla zahir olmutur. mdi sen, Halk(n huviyeti), Hakkn huviyetidir, diyen kimsenin sz doru deildir diyerek, (yaratlm olanlar arasndaki) stnlk farkllyla rtlenme! Ben sana lahi simlerde stnlk farkll olduunu gsterdim ki artk sen lahi simlerin Hak olduundan ve bu simler ile iaret edilen adlandrlann Allahtan bakas olmadndan phe etmezsin. O halde, Sleyman nasl olur da bazlarnn sand gibi kendi adn Allah adndan nceye koyar? Ki o, ilahi rahmetin yaratt btnn bir parasndan baka bir ey deildir. Dolaysyla, rahmet-olunann (rahmet edene) dayanmakl dorulanabilsin iin Rahman ve Rahmin nde gelmesi gerekir. Gerekte, sonraya braklmay hakedenin ne alnmas ve hakediyor olduu durumda ne alnmay hakedenin sonraya braklmas, hakikate aykrdr. Belksn, kendisine gnderilen mektubun kimin yoluyla gnderildiini sylememesi, sahip olduu hikmetten ve ilminin yceliindendir. Byle yapmas, ashabnn hangi yoldan geldiini bilmedikleri bir eyi bildiini onlara gstermek iindir. Ve Belksn byle yapmas, ynetimde ilahi bir tedbirdir nk sultana ulaan haberlerin hangi yoldan geliyor olduunu bilmedikleri zaman, devlet yneticileri yaptklar ilerden dolay kendileri iin korku duyarlar. Bu korku dolaysyla, sultan haberdar olduunda kendilerini skntya sokmayacak iler grrler. Eer sultanlarna hangi yoldan haberlerin ulatn bilselerdi dilediklerince davranlar sultana ulamasn diye bu aracy elde etmeye alrlar ve ona byk rvetler verirlerdi. Bundandr ki Belks, siyaset gerei olarak, kimin eliyle gnderildiini belirtmeksizin, Bana bir

mektup gnderildi dedi [Neml Suresi, 27/29]. Ve bu siyaset, halknn ve sekin yneticilerinin, kendisinden saknmalarna sebep olmu ve bu ekilde onlarn nde geleni olmay haketmitir. nsan trnden olan kimsenin (yani, Sleymann veziri Asaf bin Berhiyann) tasarruf srlarna ve eylerin zelliklerine ilikin ilminin, cinlerden olan kimsenin ilmine stnl (Belksn tahtn getirmek iin harcamalar gereken) zaman miktarndan bilinir (ki frit, Belksn tahtn, oturan kimsenin yerinden kalkmasndan daha abuk getireceini sylemiken; Berhiya, bunu gzn alp kapanmasndan nce gerekletireceini sylemitir). Gzn, bakt eyi alglamas; oturan kimsenin yerinden kalkmasndan daha abuktur. nk alglamann gerekleebilmesi iin geen zaman, bakn bakt nesneye ulamas iin geen zaman kadardr ve bakan kiiyle baklan nesne arasnda belli bir uzaklk olmasna ramen, gz ald anda bak, sabit yldzlar feleine ular. Ve (gz kapanp da) bak, baklan nesneden ekildii anda, alglama yok olur. Ne var ki, insann yerinden kalkmas hibir zaman bylesi bir hzda gereklemez. Bylece, Berhiya, iin yerine getirilmesinde cinden daha kusursuz oldu; yle ki, Asaf bin Berhiyann (taht getireceini) sylemesi ile (taht) getirmesi ayn anda gerekleti. O anda Sleyman, Belksn tahtn yanbanda duruyor olarak grd [Neml Suresi, 27/40] (Allahu Teala) bu taht, yer deitirmeksizin, kendi yerinde duruyor olduu halde alglad sanlmasn diye (byle buyurdu). Bize gre aktarm zamann birlenmesiyle [ittihad] (gz ap kapayncaya kadar geen ksa bir zaman ierisinde) olmayp, ancak (Seba ehrinde) yokedilile [idam] ve (Sleymann huzurunda) varedilile [icad], bunu bilenden bakasnn kavrayamayaca bir ekilde oldu ki, Allahu Teala yle buyurmaktadr: Onlar, yeni yaratl konusunda phededirler [Kaf Suresi, 50/15]. Gryor olduklar eyi grmedikleri bir zaman dilimi yoktur. Bu i, bizim szn ettiimiz gibi olduunda; tahtn, bulunduu yerden yok [madum] olmas ve Sleymann huzurunda yaratln Nefeslerle yenilenmesi yoluyla varolmas (herhangi bir zaman gemeksizin) ayn anda oldu. Ama ilmin bu kadar hi kimsede yoktur. Gerekten de hi kimse, kendine ilikin olarak herbir Nefeste yok olup sonra varolduunun bilincinde deildir. Ve sen, yokolur, sonra varolur szndeki sonra [smme] szcnn zamann gemesine iaret ettiini dnme; bu doru deildir. Smme szc, Araplar tarafndan zel durumlarda mantksal ncelii belirtmek iin kullanlr. Tpk airin u sznde olduu gibi: Mzrak ne doru frlad, sonra titreti.. ne doru frlamayla, titreme ayn anda olduu ve ikisi arasnda bir zaman gemesi szkonusu olmad halde, air burada smme szcn kulland. Bunun gibi, Nefesler yoluyla yaratln yenilenmesinde, yokluk anyla varlk an arasnda bir zamann gemesi szkonusu deildir tpk Earilerin, arazn yenileniine ilikin olarak syledikleri gibi.

Belksn tahtnn (Sleymann huzurunda) ortaya kmas meselesi, yukarda szn ettiimiz yeni yaratl bilmeyen kimseler iin iinden klmas en zor meselelerdendir. Asafn stnl, sadece tahtn yeniden yaratln Sleymann meclisinde ortaya karma konusunda oldu. Sylediklerimizi anlayan kimse, tahtn bir mesafe katetmediini, yeryznn taht iin drlmediini ve tahtn yeryzn yarp gemediini bilir. Ve (Belksn tahtnn yer deitirmesi) orada bulunan Belks ve adamlarna kar Sleymann daha da azametli olduu anlalsn diye Sleymann baz adamlar eliyle gerekleti. Ve bunun nedeni, Allahu Tealann, Biz, Davuda Sleyman baladk [Sd Suresi, 38/30] sznden ak olarak anlald zere, Sleymann Davuda Allahn hediyesi olmasdr ve hediye, veren kiinin, herhangi bir eyin karl olmakszn veya hakedilmi olmakszn verdii batr. Ve Sleyman, (zahir ilahi halifelik, Sleymanda, babas Davuddan daha kusursuz bir ekilde zahir olduundan, Davud iin) ncekini geen bir nimet, (kyamet gn, gerek kendi ayn ve gerekse mmetinin aynlar zerine) apak delil ve (dmanlarna kar) etkili bir darbedir. Ve Sleymann ilmine gelince, buna Hak Tealann, Biz Sleymana rettik [Enbiya Suresi, 21/79] sznde iaret edilmitir. Ve Sleymann (grlen davadaki) verdii hkm, Davudun verdii hkmle elimektedir. Ve hkm ve ilmi herkese Allahu Teala vermitir. Davudun ilmi, Allah tarafndan kendisine verilmi bir ilimdir. Ve (Davudla Sleymann hkm verdii) meselede, Sleymann ilmi, Allahn ilmidir; nk (zat tecellisi srasnda Sleymann varl fani olduundan) dolaymsz olarak O hkm verdi. Bylece Sleyman, doruluk makamnda Hakkn tercman oldu. Bu ekilde Sleyman, bir meselede Allahn hkmnde isabet eden, yani verdii hkm Allahn hkmyle ayn olan bir mctehid gibidir. Eer mctehid kendi nefsiyle veya Allahn, Resulne vahyettii eyle bir mesele hakknda (doru bir) hkm verecek olursa, onun iin iki ecir vardr. Kendisinde ilim ve hkm bulunmakla birlikte, verdii bu belirli hkmde yanlan mctehid iin ise (gsterdii abaya karlk) bir ecir vardr. mdi, Muhammedin (sav) mmetine, hkm konusunda hem Sleymann rtbesi hem de Davudun rtbesi verildi. Bu ne erefli bir mmettir! Belks tahtn grdnde, aradaki uzakl bildiinden ve bu kadar ksa bir srede tahtn (Seba ehrinden Sleymann meclisine) gelmesinin kendisince olanaksz olmasndan dolay, Sanki o [Neml Suresi, 27/42] dedi. Ve yaratln benzerler ile yenilenmesine ilikin olarak sylediklerimiz bakmndan doru syledi. Taht, (suret olarak) o tahttr ve Belksn sz dorudur. Nitekim sen, yenilendiin anda, (varln itibaryla deil ama, deimez aynnn sureti olan suretin itibaryla) nceki anda olduunun ta kendisisindir.

Sonra, kke ilikin olarak ettii tenbih, Sleymann ilmindeki kemale iaret eder. Ona kke gir denildi.. Ve kk camdan olup kusursuz bir ekilde saydamd. ..Ve onu grdnde, su sanarak, elbisesi slanmasn diye elbisesinin paalarn kaldrd [Neml Suresi, 27/44]. Bu ekilde (yani, camn suret olarak suyun ayn olmakla birlikte varlk olarak suyun ayns olmadn gstererek) Sleyman, Belksa tahtnn da bunun gibi olduuna tenbih etti. Ve ite bu, insafn son noktasdr; nk bu tenbihle, Belksn sanki o szndeki isabetini ona bildirdi. Belks bunun zerine yle dedi: Yarabbi, kukusuz ben kendi nefsime zulmettim ve Sleyman ile.. yani Sleymann slam ile ..Alemlerin Rabbine teslim oldum [Neml Suresi, 27/44]. Bylece teslim olmakl, alemlerden olan Sleymana deil Alemlerin Rabbinedir. Dolaysyla, Musa ve Harunun Rabbine diyen Firavunun tersine, nasl ki resuller Allahu Tealay itikatlaryla kaytlamyorlarsa, Belks da ayn ekilde, teslim olmaklnda Allahu Tealay kaytlamad. Geri Firavunun bu teslimiyeti bir ynden Belksn teslimiyetine yetiir ama Belksnki kadar salam deildir. Dolaysyla Belks, Allaha teslimiyette Firavundan daha fazla anlay sahibiydi. Ve Firavun, zamann hkm altndayd ve bundan dolaydr ki, srailoullarnn iman ettiklerine iman ettim [Yunus Suresi, 10/90] diyerek imann (Nebilerin deil, srailoullarnn imanna) zgledi. Ve bu zglemeyi, byclerin, Musa ve Harunun Rabbi dediklerini grm olduundan dolay yapt. Belksn slamna gelince; onun slam, Sleyman ile.. demi olmasyla, Sleymann slamnn ayns oldu ve bylelikle Sleymana tabi oldu. Ve Sleyman akaid olarak neyi izlediyse, Belks da onu izledi. Ayn ekilde (yani, Belksn Sleymana tabi olup, onu izlemesi gibi), bizler Rab Tealann zerinde bulunduu dosdoru yol zerindeyiz. Ve alnlarmz Onun elinde olduundan, Ondan ayr dmemiz olanaksz bir eydir. Ve (O bizim batnmz olduundan) biz rtk bir ekilde Onunla birlikteyiz ve (biz Onun zahiri olduumuzdan) O aktan aa bizimle birliktedir nk O, hi kukusuz yle demitir: Nerede olursanz olun, O sizinle birliktedir [Hadd Suresi, 57/4]. Ve bizler, alnlarmzdan bizi tutmu olmasyla Hak ile birlikteyiz. mdi, Hak Teala kendi dosdoru yolunda bizimle yryor olmasndan dolay Kendi nefsiyle birliktedir. Bylece, alemde dosdoru yol zerinde, yani Rabb Tealann yolu zerinde olmayan hi kimse yoktur. Ve Belks, Sleymann da byle olduunu (yani, Allah sminin mazhar bir nsan- Kmil olan Sleymann mutlak Rabbin dosdoru yolu zerinde yryor olduunu ve ona tabi olmann, Alemlerin Rabbi Allaha tabi olmak demek olduunu) bilmi olduundan, herhangi bir alemi zglemeksizin, ..Alemlerin Rabbi olan Allaha dedi. Ve Allahu Tealann kendisinden sonra hi kimseye layk olmayan bir mlk olarak kendisine zg kld ve Sleymann, bu zg klnma sebebiyle bakalarndan

stn olduu teshre gelince: Bu, Sleymann emriyle olan bir teshrdir. Bundandr ki, Hak Teala yle buyurdu: Biz rzgar ona msahhar kldk; onun emriyle eser [Sd Suresi, 38/36]. (Sleymana zg klnann teshr olduu sylenemez) nk Allahu Teala, herbirimiz iin herhangi bir eyi zglemeksizin yle buyurdu: Allahu Teala gklerde ve yerde olan eylerin hepsini size msahhar kld [Casiye Suresi, 45/13] ve Allahu Teala burada rzgarn ve yldzlarn ve bundan baka olan hereyin teshrinden szetti. Ama (bu teshrin ortaya kmas) bizim emrimizle deil, Allahn emriyledir. mdi, eer anladysan, cenab- Sleyman ancak cemiyet ve himmet olmakszn tek bana, soyut emre zg klnd. Byle diyoruz, nk biliyoruz ki, (kmil olan) nefsler cemiyet makamnda bulunduklarnda, alemdeki cisimler hi kukusuz bu (kmil) nefslerin himmetleriyle edilgin [mnfail] olurlar. Ve biz bunun byle olduunu bu yolda grdk. mdi, Sleyman, bir kimseye teshr etmeyi dilediinde, himmetsiz ve cemiyetsiz olarak yalnzca emri dile getirdi. Bil ki Allah kendi tarafndan ruh ve baaryla seni de bizi de teyit etsin bir kula verilecek bylesi bir ba, bu kimsenin ahiret mlkn eksiltmez ve bu mlkn hesab kendisinden sorulmaz. te, Sleyman aleyhisselam bylesi bir mlk Rabbinden istedi. Yoldaki deneyimleme; eer Sleyman, bakalar iin verilmesi bekletilen ban kendisi iin abuklatrlmasn dileyecek olursa (talep kulun kendi nefsinden geldiinden dolay), verilen bu ban hesabnn ahirette kendisinden sorulmasn gerektirir. Allahu Teala Sleymana, Bu Bizim bamzdr.. dedi ve (genel bir ifade kullanp) bu ban Sleyman iin veya bakalar iin olduunu sylemedi ve unu ekledi: ..Hesab sorulmakszn ister kendine sakla, ister bakalarna dat! [Sd Suresi, 38/39]. Yoldaki deneyimlemeden unu bildik ki, Sleymann bu mlk istemesi, Rabbinin emri dorultusunda oldu. Ve talep ilahi emir zerine olunca, isteyen kii Hak Teala, bu istei ister hemen yerine getirsin veya isterse yerine getirmeyi geciktirsin bu isteinden dolay tam bir ecir kazanr; nk kul Allahu Tealann kendisine ynelik emrine uyarak dileyite bulunmakla, Onun kendi zerine zorunlu kld emri yerine getirmitir. mdi, eer Rabbinin emri olmakszn kendi istei dorultusunda dileyite bulunacak olursa, Rabbi ona bu sebepten dolay elbette hesap sorar. Ve Allahu Tealadan istenen her ey iin bu byledir. Allahu Teala, Nebisi Muhammede (sav) yle dedi: De ki: Rabbim, ilmimi artr! [Taha Suresi, 20/114]. Bunun zerine o, Rabbinin emrine uyarak daha fazla ilim ister oldu. Hatta kendisine ne zaman st verilse, verilen st ilim olarak yorumlard. Ryasnda kendisine verilen bir kap st ierek, kalann mer bin Hattaba verdi. (Bu ryasn anlatrken) St ne olarak yorumladnz? diye soranlara, ilim olarak karln verdi. Ve yine Gece Yolculuu [isra] srasnda, melek kendisine, ilerinde st ve arap bulunan iki kap getirdi. St itiinde, melek kendisine, Ftratta isabet ettin, Allah da mmetini sana eritirsin dedi. Dolaysyla, ne zaman ki ryada st grlecek olsa, bu st suretinde grnen ilimdir tpk Cebrailin Meryeme

beer suretinde grnmesi gibi. Resulallah (sav), nsanlar uykudadrlar, ldkleri zaman uyanrlar buyurmu olmakla, insanlarn dnya hayatnda grdkleri her eyin, uyuyan kimsenin ryasnda grd hayallerden farksz olduunu belirtmitir. Dolaysyla (bu dnyada grdmz suretlerin de) yorumlanmas gereklidir. Btn varolu bir hayaldir ama hakikatte de Haktr. Bunu gerekten anlayan kii Yolun srlarna erimitir. Bylece, Resulallaha ne zaman st ikram edilse bu st ilmin sureti olarak gryor olmasndan ve bu ilmin artmasn istemekle emrolunmasndan dolay Allahm, onu bizim iin bereketli kl ve onu bizim iin oalt! derdi. Ve stten baka bir ey ikram edildiinde ise, Allahm, onu bizim iin bereketli kl ve bizi bundan hayrlsyla doyur derdi. mdi, Allahu Teala, Kendisi tarafndan istenmesi emrolunan bir istee karlk olarak verdii eyden dolay ahirette hesap sormaz. Ve Allahu Teala, Kendisi tarafndan emrolunmakszn istenen bir eyi verdiinde ise, i Allahu Tealaya kalmtr dilerse hesap sorar veya dilerse hesap sormaz. Ve ben Allahtan zellikle ilim isterim ki, verdii bu ilmin hesabn benden sormaz. nk, ilminin artmasn istemesi yolunda Nebisine ynelik emri, ayn zamanda mmetine de ynelik bir emirdir. nk Allahu Teala, Elbette sizin iin Resulallahta gzel bir rnek vardr buyurmaktadr [Ahzab Suresi, 33/21]. Ve anlamas Allahtan olan kimse iin, Resulallah Efendimizden daha gzel hangi rnek vardr? Ve eer biz Sleymann makam zerine sylenebilecek her eyi ortaya koymu olsaydk, rendiin eyden dehete derdin. nk bu yolun ou alimi, Sleymann hallerini ve mertebesini bilmediler. Halbuki i, onlarn sandklar gibi deildir. DAVUD KELMESNDEK HKMET- VCUDYYE Bil ki, nbvvet ve risalet, zel bir ilahi ltuf olduundandr ki, eriat getirici nbvvette (kiisel abayla) edinilmi hibir ey yoktur. Allahu Teala, onlara verdii bu balar, (yaptklar herhangi bir eye) karlk olarak vermi olmad gibi; bu bandan dolay onlardan bir karlk da istemez. Dolaysyla Onun nebi ve resullere vermesi, ltuf ve ba yoluyladr. Bundandr ki, Biz ona brahime shak ve Yakubu baladk [Enam Suresi, 6/84] dedi. Ve Eyyuba ilikin olarak, Biz ona ehlini ve onlarla birlikte olanlarn mislini baladk [Sd Suresi, 38/42] dedi. Ve Musaya ilikin olarak da, Biz rahmetimizden kardei Harunu Nebi olarak bahettik [Meryem Suresi, 19/53] dedi. Bunun benzeri baka rnekler de vardr. Ve nebi ve resulleri nceden (ayan- sabitelerinde) ekip eviren, onlar hallerinin genelinde veya ounda (ayan- hariciyelerinde) sonradan da ekip evirir [tevelli]; ve bu, Onun Vehhab sminden bakas deildir. Ve Davuda ilikin olarak, Biz Davuda katmzdan stnlk verdik [Sebe Suresi, 34/10] dedi; ve bunu ona,

karlkta bulunmas isteiyle vermedi. Ve bu szettii eyi (yani, stnl) ona bir karlk olarak verdiini bildirmedi. Bunun karlnda kredilmesini istediinde ise, bunu (Davuddan deil) Davuda ilikilenmiliklerini vurgulayarak l-i Davuddan istedi ki, (kendileri iin aydnlatc bir k olan) Davuda balanan eye kretsinler. Ve bu ba, Davud iin karlksz bir nimet ve ltuftur. l-i Davud iinse, kendilerinden karlk isteniyor olduundan, byle deildir. Bundandr ki, Hak Teala yle buyurdu: Ey l-i Davud, kredin; ve kullarmdan pek az kredicidir [Sebe Suresi, 34/13]. Nebilerin Allahn kendilerine balad ve hediye ettii eylere kretmelerine gelince, Allahn bu yndeki bir istei zerine deil, kendiliklerinden krettiler. Nitekim Resulallah (sav), Allahu Tealann, kendisinin gemi ve gelecek btn gnahlarn balam olmasna kr olarak, ayaklar iinceye kadar namaz kld. Ve kendisine (btn gnahlar balanm olduu halde niin byle yapt) sorulduunda yle karlk verdi: kredici bir kul olmayaym m? Ve Nuh hakknda da yle buyurdu: O oka kreden bir kuldu [sra Suresi, 17/3] ama Allahn kullarndan pek az byledir. Allahu Tealann Davuda verdii ilk nimet, kendisine verdii, ierisinde bitien harfleri olmayan ismidir. Dolaysyla dal, elif ve vav harflerinden oluan bu ismi vermekle onu bu alemden ayrdn bize bildirdi. te yandan, Muhammedi (sav) hem bitien, hem de bitimeyen harflerle isimlendirdi. Dolaysyla onu Kendisine kavuturdu ve onu alemden ayrd bylece onun isminde her iki hali de birletirdi. Aynsn Davud iin de yapmakla birlikte, bunu onun isminde deil, mana ynnden yapt. Allah, bunu, Davud zerine Muhammed (sav) iin zg kld; ve bunu, Muhammedin (sav) her ynden eksiksiz olduuna dikkati ekmek iin yapt ve ayn durum onun Ahmed ismi iin de geerlidir. Ve bunun byle olmas Allahn hikmetindendir. Sonra Davuda ynelik ltfuna ilikin olarak, dalarn onu yanklayarak onun tesbih ediiyle birlikte (Allah) tesbih ettiklerini syledi. Ve Davud iin, dalarn onu yanklayarak, amelleri Davud iin olabilsin diye onunla birlikte tesbih etmelerini bir ltuf olarak bahettiini syledi ve kular da ayn ekilde byledir. Ve (Allahu Teala) Davuda kuvvet verdi ve onu bu kuvvete sahip olmaklkla niteledi. Ve ona hikmeti ve hak ile batl birbirinden ayrmay [fasl- hitab] verdi. Sonra, Allahu Teala ona en byk ltuf ve yaknlk mertebesi olan halifelii zg kld. yle ki, kendisi gibi olan dier nebiler iin bu nitelemede bulunmad. yle dedi: Ey Davud, Biz seni yeryznde halife kldk. O halde sen insanlar arasnda hak ve adalet ile hkmet ve hevaya uyma.. yani, hkm verirken, Benim vahyimden baka bir eylerin hatrna gelmesine izin verme ..ki bu, seni Allahn yolundan.. yani, resullere vahyettiim yoldan ..saptrr [Sd Suresi, 38/26]. Sonra, Hak Sbhanehu, Davuda edeb gstererek, Allahn yolundan dnp aran kimseler

iin, hesap gnn unuttuklarndan dolay iddetli bir azab vardr [Sd Suresi, 38/26] dedi ve Eer Benim yolumdan dnp aracak olursan, senin iin iddetli bir azab vardr demedi. Ve eer sen, halifelik deme de zg klnmt diyecek olursan, biz, demin halife olmaklnn Davudunki kadar kesinlik tamad karln veririz. Ve Allahu Teala meleklere, Ben yeryznde bir halife klacam [Bakara Suresi, 2/30] demi, ama Ben yeryznde demi halife klacam dememitir. Ve eer byle demi olsayd bile, bu, Davuda syledii, Biz seni halife kldk [Sd Suresi, 38/26] sz gibi kesinlik ifade etmezdi. Bunu izleyen ayetlerde demin adnn anlm olmas, demin Allah tarafndan halifelie zg klnan kiinin ta kendisi olduuna delalet etmez. O halde, Allahu Teala kullarndan haber verdiinde, sen (nazar- basiret ve cemiyet-i kalb ile) kalbini Hakkn verdii haberlere evir. Ve yine, brahim Halile, Ben seni insanlara imam klacam [Bakara Suresi, 2/124] dedi ama Seni insanlara halife klacam demedi. Ve gerekte biz biliriz ki imam olmaklk, halife olmaklktr ama yine de ikisi ayndr denilemez. nk dorudan doruya halifelik szcn kullanm deildir. Ve sonra halifelik dorudan doruya Davud iin anldnda ise, hkmde halife klnd ve (hkmde halifelik ancak btn simleri muhit ve cami olan Allah smine mazhariyetle olduundan) bu, ancak Allahtan olabilecek bir eydir. Allahu Teala Davuda yle dedi: nsanlar arasnda Hak ile hkmet [Sd Suresi, 38/26]. Ve demin halifelii bu mertebede deildir. demin halifelii, ilahi hkm kuvvetiyle mahlukat zerinde Allahn naibi [halifesi] olmak biiminde deil, daha nce halifelik mertebesinde olan kimsenin ardl [halifesi] olmak biimindedir. Ama i byle olmasa bile, bizim sylediimiz ey, halifeliin Davuda zg klnm olmas ve sadece Davuddan aktan aa halife olarak bahsedilmi olmasdr. Allahn yeryznde, halifelii Allahtan olan halifeleri vardr ve bunlar resullerdir. Ama bugn halifelik Allahtan deil, resullerdendir. nk bugnk halifeler ancak resuln kendileri iin getirdii kadaryla hkm verirler ve bunun dna kmazlar. Ama burada, Resuln (sav) getirdii eriattan hkm verme konusunda ancak (ilim ve mertebe bakmndan) bizim gibi olanlarn bilebilecei bir incelik vardr: Halifelii Resulden (sav) olan kii, hkm Resulallahn (kendisine) aktarmas yoluyla alr ya da asl yine Resulallahtan aktarlan ictihad yoluyla alr. Ve bizim aramzda hkm Allahtan alan kiiler vardr. Bunlar tam da (dorudan Allahtan) aldklar bu hkmle halifelikleri Allahtan olan kiilerdir. Ve onlar hkm, Resuln (sav) hkm Allahtan ald gibi, ayn ekilde (dorudan) Allahtan alrlar. Bu (halifelikleri Allahtan olan) kiiler, verdikleri hkmlerin Resuln verdii hkmlerle elimemesinden dolay zahirde resule tabidirler tpk ahir zamanda inecek ve hkmedecek olan sann durumunda olduu gibi ve yine tpk, kendisine, O nebiler Allahu Tealann yol gsterdikleridir; o halde sen,

onlara gsterilmi olan yola uy [Enam Suresi, 6/90] denilen Nebi Muhammed (sav) gibi. Bylesi bir kiinin, dorudan Allahtan aldyla bildii ey kendisine zgdr ve (ald bu ey, Resuln aldnn ayn olduundan) Resule aykr deildir. Ve bunda, kendinden nce gelen resullerin eriatn dorulayan Resulallahla (sav) ayn konumdadr. Bylelikle bizler, Resulden ncekilere vahyolunmu eriatlara deil, Resulallahn onlar dorulamasna tabi oluruz. Ve Resuln Allahtan ald hkmn aynsn halifenin Allahtan almas da byledir (yani, bu durum Resuln, nceki nebilerin hkmlerini Allahtan almasna benzer). Dolaysyla biz halifeye kef diliyle Allahn halifesi ve zahir diliyle de Resuln halifesi deriz. Ve Resul (sav), kendi mmeti ierisinde halifelii Rabbinden alan kimseler olduunu bildiinden dolay herhangi bir kiiyi halife tayin etmedi. Bylelikle, Resulallah (sav), getirilmi hkmde uyumakla birlikte, Allahu Tealadan halife olan kimseler olduunu bildiinden, iin (yani, halifelik iinin) nn kapamad. Byle olunca, Allahu Tealann yarattklar arasnda, resullerin ald eyi, Resuln (sav) ve resullerin ald kaynaktan alan halifeler vardr. Ve bu halifeler, kendilerinden nde gelenin stnln bilirler. nk Resul, hkmleri oaltabilir olduu halde, halife bir resul olmadndan dolay hkmleri oaltamaz. Kendisine ilim ve hkm olarak ancak Resul iin getirilmi olan ey (kadar) verilir. Sen say grmez misin ki, Yahudiler bugn bizim Resule gre halifenin durumu hakknda sylediimiz gibi sann, Musann eriat zerine eklenti yapmayacan zannederek, ona iman edip onu doruladlar. Ama sa, resul olduu iin Musann dorulad bir hkme eklenti yaptnda veya bir hkm geersiz kldnda, kendisi hakkndaki itikatlarna ters dt iin, buna tahamml edemediler. Ve iin hakikatini bilmediklerinden dolaydr ki, sann ldrlmesini istediler. Bu kssa, Allahn yce Kitabnda bize bildirilmitir. sa resul olduunda yerleik bir hkm geersiz klmakla veya bir hkme eklenti yapmakla eklentiyi kabul etti geersiz klma, hi kukusuz hkme yaplan bir eklentidir. Gnmzdeki halifelie gelince, bylesi bir ey szkonusu deildir. Halife, ancak Muhammedin (sav) dile getirdii eriat deil, ancak itihad yoluyla yerleik klnan hkmleri geersiz klabilir veya bunlar zerine eklenti yapabilir. Kimi zaman bir halifenin (grnte) Hadise aykr bir hkm verdii grlr. Bunun, itihaddan kaynakland sanlrsa da, durum byle deildir. Bylesi bir durumda, imam kef ynnden szkonusu haberin Nebiden (sav) olduu konusunda emin deildir eer bu haberin Nebiden (sav) olduu kesin olsayd, bununla hkm verirdi. Bu hadis, adil insanlar tarafndan bir dierine aktarlarak gelmi olsa bile, adalet sahibi bir kimse vehim ve anlam kaymas konusunda hatasz deildir. Bylesi eyler gnmzdeki bir halife iin szkonusudur tpk sa iin szkonusu olaca gibi. nk sa indiinde, zellikle de eriatn ve Resuln (sav) zerinde olduu indirilen tek bir hkm hakknda imamlarn hkmleri birbirine

ters dt konularda itihad hkmlerinden ounu kaldracak ve bylelikle Resuln (sav) getirdii eyin gerek suretini zgn biimiyle ortaya koyacaktr. Ve uras kesin olarak bilinir ki, eer vahiy inecek olsayd, elbetteki bir vecih ile inerdi ve bu vecih ilahi hkmdr. Ve bunun dnda kalanlar imamlarn itihadlardr ki, bunlar eer onlar Hak yerleik kldysa bu mmetten darln giderilmesi ve Allahn hkmnn genilemesi iin yerleik klnm olan eriattr. Ve Resulullahn (sav), Eer iki halifeye biat edilecek olursa, bunlardan birini ldrn szne gelince; bu (hadis) elinde kl bulunan zahirdeki halifeye ilikindir. Ve her ne kadar birbirleriyle uyusalar bile, bu iki halifeden birinin ldrlmesi gerekir. Manev halifelik iin ise bu szkonusu deildir, manev halifelikte ldrlme szkonusu deildir ldrlme ancak zahirdeki halifelik iin geerlidir. Ve her ne kadar zahirdeki halife, manev halifenin makamna sahip deilse de eer adaletli ise Resulallahn halifesidir. Dolaysyla, zahirdeki iki halifeden birinin ldrlmesi (hakkndaki hkm) iki ilah varolduunun sanlmamas ynndeki asl hkmn gereidir Ve onlarda Allahtan baka ilahlar olsayd.. birbirleriyle uyusalar bile ..fesada neden olurlard [Enbiya Suresi, 21/22]. Ve biz biliriz ki, bunlarn birbirleriyle uyumadklar bir durum szkonusu olduunda bunlardan ancak birinin hkm egemen olurdu. Dolaysyla hkm egemen olan hakikatte ilahtr ve hkm egemen olmayan deildir. Ve biz buradan biliriz ki, bugn alemde egemen [nfiz] olan btn hkmler hi kukusuz Allahn hkmleridir bunlar her ne kadar eriat denilen ve zahirde yerleik olan hkmlere aykr olsalar da, bu byledir. nk alemde olup biten her ey ilahi meiyyetin hkm zeredir; yerleik klnmas ilahi meiyyetten olan yerleik eriatn hkm zere deildir. Bundandr ki, eriat ayrca yerleik klnmtr. nk meiyyet eriatn yerleik klnmasn dilemitir; yerleik klnan bu eriat dorultusunda amel edilmesini dilemi deildir. Meiyyetin hkmranl byktr. Bundandr ki Ebu Talip el-Mekk meiyyeti Zatn Ar olarak adlandrmtr, nk (meiyyet) zatndan dolay hkm gerektirir. Dolaysyla varlkta meiyyet dnda ne bir ey ortaya kabilir ne de bir ey ortadan kalkabilir. O halde, isyankarlk olarak adlandrlan ey yoluyla ilahi emre kar gelindiinde, bu kar gelinen emir, yaratlsal emir [emr-i tekvin] deil, arac (yani, nebi) yoluyla gelen emirdir. Dolaysyla hibir kimse, Onun meiyyet ynnden olan emriyle ortaya kan hibir fiiline kar gelemez. Kar gelme ancak arac yoluyla gelen emre ynelik olabilir. yleyse anla! Meiyyet ynnden olan emir, hakikatte, fiilin onun eliyle zahir olduu kiiye deil, (kulun kendi ezeli istidadnn gerektirdii) fiilin aynnn varedilmesine yneliktir. Dolaysyla (bu fiilin) ortaya kmamas olanakszdr ama (elbette ki) bu zgl mahalde (yani, kulda). mdi (kuldan zahir olan fiil) kimileyin (emr-i teklifye itibarla) ilahi emre kar gelme olarak ve kimileyin de (emr-i tekvinye itibarla) ilahi emre uyma ve itaat olarak adlandrlr. Bylelikle fiil, (ehadet aleminde) kendisinden ortaya kan eyden dolay, (emr-i teklifye uygun dp dmediine

gre) vlr veya yerilir. Ve i bizim dediimiz gibi olunca (yani, emr-i meiyyet itibaryla hibir kimsenin Hakka kar gelmesi szkonusu olmaynca), o halde btn yaratlm olanlar birbirinden farkl trlerde olmak zere saadete ynelmilerdir. Ve Hak Teala bu makamdan rahmeti, her eyi iine almaklkla tabir etti; ve hi kukusuz ki rahmet, ilahi gazabn nne gemitir ve ne geen, nce gelir. mdi kula (teklif emre kart amelinden dolay) sonradan hkmeden (yani, gazab), kula eritiinde, ona, nce gelen (yani, rahmet) hkmeder ve rahmet, kendisini nceleyen bir ey olmadndan, kula eriir. Ve bu, Allahn rahmeti gazabn geti sznn anlamdr. Bylelikle rahmet, kendisine erien zerine hkmeder; nk rahmet hereyin ona doru yol ald niha gayede durur. Gayeye erimek kanlmazdr, dolaysyla rahmete eriilmesi ve gazabdan ayrlnmas kanlmazdr. Ve rahmet, kendisine erien hereye, bu herbir eyin halinin verdii ey dorultusunda hkmeder. Anlay sahibi olan kimse, sylediklerimizi mahede eder Ve eer anlay yoksa, bizden alsn. Ve i bizim sylediimizden bakaca deildir, yleyse sylenene gven Ve (sylediklerimizi mahede iin) bizim bulunduumuz hal zre ol Size akladmz ey Haktan bizedir Ve bizim size hediye ettiimiz ey bizden sizedir. Demirin (Davud tarafndan) yumuatlmasna gelince, bu, atein demiri yumuatmas gibi, kat kalplerin de sakndrma ve tehditle yumuamasna benzer. Demirin yumuatlmas g deildir. G olan, tatan daha da kat olan kalplerin yumuatlmasdr, nk ate ta atlatr ve toz haline dntrr ve fakat onu yumuatamaz. Ve Allah, bir eyin kendisinin ancak kendisiyle korunabileceine ilikin bir tenbih olarak, kendisine zrh yapabilsin diye Davud iin demiri yumuatt. Ve zrh, kiiyi mzrak, kl, bak ve ok ularndan korur; dolaysyla sen demiri, demire kar bir korunak klarsn. Bylelikle Muhammed eriat, Senden Sana snrm szyle geldi. yleyse, anla! Bu, o halde, demirin yumuatlmasnn srrnn ruhudur ve O, Mntakimdir, Rahmdir ve Baarya Eritiricidir.

YUNUS KELMESNDEK HKMET- NEFSYYE Bil ki, hi kukusuz Allahu Teala bu insan oluumunu ruhuyla, bedeniyle ve nefsiyle kmil bir ekilde Kendi suretinde yaratt. Ve bu insan oluumunun zlmesi, bu insan oluumunu yaratandan bakasnn elinde deildir. Bu zlme, ya Onun eliyle olur ki her zaman iin bu byledir ya da Onun emriyle olur. Allahn emri olmakszn bunu zerine alan kii hi kukusuz kendi nefsine zulmetmi, Allahn

koyduu snrlar am ve Allahu Tealann mamur klnmasn emrettii eyin ykmna ynelmi olur. Bil ki, Allahn kullarna efkat gstermek, Allah yolunda gayret gstermekten daha yakk alr bir eydir. Davud aleyhisselam, Beyt-i Mukaddesi ina etmeyi dileyip, onu defalarca ina ettiyse de inaat biten bina her seferinde ykld. Bu durumu Allahu Tealaya ikayet edince, Allahu Teala ona yle vahyetti: Benim bu evim kan dken bir kiinin iki eli zerinde ayakta duramaz. Davud yle dedi: Ya Rabb, ben senin yolunda kan dkmedim mi? Hak Teala yle buyurdu: Evet, ama onlar Benim kullarm deiller mi? Davud yle dedi: Ya Rabb! Bu ev benden olan bir kiinin iki eli zerine ina edilsin. Bylece Allahu Teala Davuda, bu evin, olu Sleyman tarafndan ina edileceini vahyetti. Bu hikayeyle anlatlmak istenen, bu insan oluumunun korunmasdr ve hi kukusuz bu insan oluumunun korunmas onun ykma uratlmasndan daha iyidir. Sen Allahu Tealann, din dmanlarnn hayatta kalmalar iin cizyeyi ve bar farz kldn grmez misin? Ve O, Eer onlar bara meylederlerse, sen de onlarla bara meylet ve Allahu Tealaya tevekkl et dedi [Enfal Suresi, 8/61]. Sen zerine ksas vacib olan kiiyi grmez misin? ldrlenin yaknlar bir araya gelip de bunlardan biri diyete raz olduu veya ldreni balad ve dierleri ise katilin ldrlmesini istediklerinde, Hak Sbhanehu, balayan kiiyi nasl gzetmekte ve bu kiiyi, balamayan dier kiilere nasl yelemektedir? Dolaysyla, ksas yoluyla ldrmek olmaz. Ve grmez misin ki, Resulallah (sav), katilin ksas yoluyla ldrlmesine ilikin olarak, Onun ldrlmesi, dierinin ldrlmesi gibidir buyurmutur. Ve grmez misin ki, Allahu Teala, ksasn kt bir eylem olduuna iaret ederek, Ktln cezas, ona benzer bir ktlktr.. [ura Suresi, 42/40] buyurmutur yani, meru olmakla birlikte ksas, kt bir fiildir. Ve ..Her kim balar ve slah ederse onun dl Allah katndadr [ura Suresi, 42/40] nk (balad kimse) Onun sureti zerinedir. Bylece, her kim balar ve ldrmezse, bu kii, (balad kimsenin) sureti zre olduu kimse (yani, Allah) tarafndan dllendirilecektir. Bu elbette byledir, nk onu bunun iin (yani, Kendi suretini zahir klmas iin) ina etmitir. Allah, ancak onun varl yoluyla Zahir ismiyle zahir olduundan, her kim insan oluumunu gzetecek olursa, Hakk gzetmi olur. Yerilesi olan, insann ayn deil, kendisinden ortaya kan fiilleridir. Ve bir kiinin fiili, onun bizim u anda szn ediyor olduumuz ayn deildir. Btn fiiller Allahn olsa bile, bunlardan bazlar yerilir ve bazlar vlr. Kendi houna gitmeyen bir eyden dolay bir kimseyi yermek, Allah indinde yerilesi bir eydir, nk yerilesi olan ancak eriatn yerdiidir. eriatn bir eyi yermesinde bir hikmet vardr ki bunu ancak Allah veya Allahn kendisine bildirdii kimse bilir. Nitekim ksas, belli bir fayda iin getirildi ki ksas insan tr iin bir korunma ve insan trne ynelik olarak Allahn snrlarn aanlar iin bir ekinmedir. Ey akl sahipleri, sizin iin ksasta hayat vardr [Bakara Suresi, 2/179]. Bylesi akl sahibi

kimseler eylerin zn bilen ve ilahi yasalarn ve hikmetlerin srrna erimi olanlardr. Ve sen Allahu Tealann bu insan oluumunu gzettiini ve onu koruduunu bildiinde, sen de bu insan oluumunun korunmasn daha bir gzetirsin ki bunda senin iin saadet vardr. nk insan henz hayatta iken, kendisinden yaratl sebebi olan kemale erimesi istenir. Bundandr ki, her kim onu yoketmeye alrsa, yaratl sebebi olan eye erimekten onu alkoymaya alm olur. Resulallahn (sav) u sz ne gzeldir: Size, dmanlarnz zerine varp onlarn boyunlarn vurmanzdan ve onlarn sizin boyunlarnz vurmasndan daha hayrl ve daha yce olan eyi haber vereyim mi: Bu, Allah zikretmektir. Bu demektir ki, bu insan oluumunun deerini ancak, kendisinden istenen zikir ile Allahu Tealay zikreden kimse bilir. nk Hak Teala, Kendisini zikreden kiiyle birliktedir ve birlikte olan, zikreden tarafndan mahede edilir [uhud]. Ve zikreden kii, kendisiyle birlikte olan Hakk mahede etmeyecek olursa, Onu zikrediyor deildir. nk Allahn zikredilmesi, kulun her yanna yaynm olup, zikreden kiinin yalnzca diline zg deildir. Eer kii yalnzca diliyle zikrediyorsa, bu durumda yalnzca dil Onu mahede eder ve bu, insann bir btn olarak (Hakk) mahede etmesiyle ayn deildir. Gafillerin zikrine ilikin olan bu srr anla! Gerekte gafil kiinin Allah zikreden paras hi kukusuz Allahn huzurundadr ve Zikrolunan onunla birliktedir ve o para Allah mahede eder. Ve gafil olan (paralar) gafleti dolaysyla zikredici deildir bylelikle de Hak, o gafil olan paralarla birlikte deildir. nk insan hi kukusuz ouldur [kesir], birayn [ayn- vahid] deildir. Bir-ayn olan Hak da lahi simleri ile ouldur. Ayn ekilde insan da (kendisini oluturan) paralar ile ouldur, bir-ayn deildir. Ve bir parann zikri, baka bir parann da ayn ekilde zikrediyor olmas anlamna gelmez. Dolaysyla Hak, bunlardan zikredici olan para ile birliktedir ve dierleri, gaflet ierisinde olmaklkla nitelenir. Ve insanda Hakk zikreden bir para olmas ve Hakkn bu parayla birlikte olmas gerekir ki, bylelikle geri kalan paralar Hakkn inayetiyle korunmu olsun. Ve Hakkn bu insan oluumunu lm olarak adlandrlan eyle ykma ynelmesi, yoketme deildir, olsa olsa (oluturucu unsurlar ynnden) ayrmadr. Ve bylelikle her para kendi aslna dner. Hakkn diledii ey, onu Kendine almaktr. Ve herey Allaha dner. mdi, onu Kendine aldnda, aktarld yurdun cinsinden buradaki dzenleniinden farkl bir dzenlenile ona bir dzenleni verir. Ve varl itidal zere olduundan, oras (yani, lmle aktarlnan berzah alemi) beka yurdudur. Artk burada ne lr ne de paralar bir kez daha ayrr. Ate ehline gelince, onlar sonuta nimete erieceklerdir ama bu nimet ate iindedir, nk ceza sresinin bitiminden sonra, atein ierisinde olan kimseler iin atein kzgnlnn souk ve selamet olmas kanlmazdr ve bu nimettir. mdi,

hakkn yerini bulmasndan sonra ate ehlinin nimeti, atee atld sradaki Halilullahn nimetidir. nk brahim atei grmekle ve atein, ona yaklaan kimseyi yakmasnn bildik bir ey olduunu bildiinden dolay azap ekti. Ve brahim, o ate suretinde ve o ate suretinden kendisine ilikin olarak Hakkn diledii eyin ne olduunu bilmiyordu. Ve bu elemin ortaya kndan sonra, atei rengini ve suretini grmekle birlikte souk ve selamet buldu. Oradaki insanlar iinse ate olarak grnd. mdi, bir-olan-ey, bakanlarn gznde eitlenmi oldu (ite) ilahi tecellinin hkm byledir. Dolaysyla, (ilahi tecellinin hkmnn byle olduunu bildikten sonra) dilersen, Allahu Teala bu ekilde (yani, aynlarn aynalarnda farkl suretlerde) tecelli eder dersin. Ve dilersen; alem, (Hakkn varl aynasnda) kendisine bakldnda (suretlerle) tecellide Hak gibidir, dersin. Byle olunca (alem) bakann kendisinde, bakann mizacndan dolay eitlenir. Ya da bakann mizac, tecellinin eitlenmesinden dolay eitlenir. Hakikatte her ikisi de olabilir. Eer len veya ldrlen kii, ldnde veya ldrldnde Allahu Tealaya dnmeyecek olsayd, Allahu Teala bir kimsenin lmne hkmetmez ve bir kimsenin ldrlmesini meru klmazd. Hepsi Onun avcundadr, lenlerin yitip gitmesi szkonusu deildir. Ve Allah, kulun Kendisinden kopup gitmeyeceini [fevt] bilmesinden dolay ldrmeyi meru kld ve lme hkmetti. mdi, Hak Tealann Her ey Ona dncdr [Hud Suresi, 11/123] sznde, len kiinin Ona dnmesine iaret edilmektedir ki, O, bu (Kendisine dnen) eyin ta kendisidir. Yani O, (Zahir smiyle yaratl suretlerinde) tasarruf olunan ve (Batn smiyle, lahi simlerin suretlerinde) tasarruf edendir. mdi, Ondan, Onun ta kendisi [ayn] olmayan hibir ey ortaya kmamtr. Ve Hak Tealann, Her ey Ona dncdr [Hud Suresi, 11/123] sznden kef yoluyla anlalan budur.

EYYUB KELMESNDEK HKMET- GAYBYYE Bil ki, hi kukusuz hayatn srr suda yaynd. Dolaysyla su, unsurlar ve erknn asldr. Ve ite bunun iin Allahu Teala diri olan her eyi sudan yaratt. Ve varlkta, diri olmayan ve Allah hamdyla tesbih etmeyen hibir ey yoktur. Ama bu tesbih, ancak ilahi kef ile anlalr ve Hakk ancak diri olan ey tesbih eder. Dolaysyla her ey diridir ve her eyin asl sudur. Sen arn (yani, btn bir cisimler aleminin) nasl su zerinde durduunu grmez misin? nk ar sudan olutu [tekevvn]. Dolaysyla ar, kendisini altndan doru koruyan suyun zerinde ykseldi. Ayn ekilde, Allahu Teala insan kul olarak yaratm ve insan (ise) Rabbine kar byklenerek, kendini Onun stne ykseltmitir ve Hak Teala, bu kendini [nefs] bilmeyen kulun yceliine bakarak,

onu altndan (ve batnndan) doru korur. Ve Resulallahn (sav) u sznde buna iaret edilmitir: Eer bir ip sarktacak olsanz, Allahn zerine derdi. Bu gstermektedir ki alt Ona nisbet olunur; tpk, zerlerindeki Rabblerinden korkarlar [Nahl Suresi, 16/50] ve O, kullar zerinde kahredicidir [Enam Suresi, 6/18] szlerindeki stn Ona nisbet olunmas gibi. Dolaysyla, Hakka alt ve st (denk bir ekilde) nisbet olunur. Bylelikle alt yn (n, arka, sa, sol, alt, st) ancak insana nisbetle zahirdir ve insan Rahmann sureti zeredir. Allahtan baka gdalandrc yoktur. Ve O, bir topluluk (Yahudi ve Hristiyanlar) hakknda yle buyurdu: Eer onlar Tevrat ve ncilin hkmlerine.. ve sonra, belirsiz ve genel bir ifadeyle ..ve Rabblerinden kendilerine indirilen eye uyacak olsalard.. ki burada Resule vahyolunan ve ilham olunan btn hkmler ierilir ..stlerinden.. ki, Allaha nisbet olunan stte-olmaklk ynnden gdalandrc ancak Odur ..ve ayaklarnn altndan yerlerdi ki, Allahn tercman olan Resulnn diliyle Hakkn kendi Nefsine nisbet ettii altta-olmaklk ynnden gdalandrc ancak Odur [Mide Suresi, 5/66]. Eer ar su zerinde olmasayd, arn varl korunamazd, nk diri olann varl ancak hayat ile korunabilir. Grmez misin ki, bir kii bildik bir ekilde ldnde, onun dzenleniinin paralar dalr ve onun yetileri, bu ona zg dzenlenite var kalmaz. Allahu Teala, ektii acnn atei ierisindeki Eyyuba, Ayan yere vur, bu ykanlacak bir eydir [Sd Suresi, 38/42] yani souk sudur, dedi. Dolaysyla Allahu Teala bu atei suyun soukluuyla dindirdi. Bundandr ki, tp, fazla olann azaltlmas, az olann ise artrlmasdr; ki bu ekilde istenen ey itidalin salanmasdr; ama bu itidale ancak yaklak olarak ulalabilir. Yaklak olarak diyoruz, nk hakikatlar ve uhud, tekvinin srekli olarak Nefesler yoluyla (yeni bir yaratl ierisinde) olduunu gstermektedir. Ve tekvin ancak bir ynelimle birlikte ortaya kar ki, buna, tabiat szkonusu olduunda bozunma ve rme, Hakk szkonusu olduunda ise irade denir. Ve irade, bir bakasna deil, zgl bir istee [murad] ynelmektir. tidal ise, her yne denk bir ekilde ynelmeyi gerektirir ki, (alemde) byle bir ey szkonusu deildir. Bundan dolaydr ki biz, itidal olamayacan syledik. Nebilerin getirdii ilahi ilimde Hak, rza ve gazab ile ve birbirine kart olan sfatlarla nitelenmitir. mdi, rza gazab ve gazab da rzay ortadan kaldrr. Ve itidal, rza ile gazabn denk olmasdr (ki bu, olmayacak bir eydir). Dolaysyla fkelenen, fkelendii kimseden ayn zamanda da raz olarak fkelenmez. Bylelikle, bu kimseye ilikin olarak iki hkmn biriyle (yani, fke duymaklkla) nitelenir ki, bu niteleni o kimsedeki ynelime iaret eder. Ve raz olan, raz olduu kimseden ayn zamanda da fke duyuyor olarak raz olmaz. Bylelikle (yine) bu kimseye ilikin olarak iki hkmn biriyle (yani, raz olmaklkla) nitelenir ki, bu niteleni de yine o

kimsedeki ynelime iaret eder. Ve biz bu szlerimizi, kendi zanlarnca, ate ehli iin Allahn gazabnn sonsuza dek sreceini dnenler iin syledik ki bu, bizim sylediimizi (yani, itidal olamayacan) dorulamaktadr. Eer i bizim dediimiz gibiyse, her ne kadar ate ierisinde kalsalar da, ate ehlinin varaca son, ektikleri acnn sona ermesidir ki, bu da rzadr. mdi, ektikleri acnn sona ermesiyle gazab ortadan kalkar, nk anlayacak olursan ekilen ac duyulan fkenin ta kendisidir. fke duyan kimse hi kukusuz azap ierisindedir. Dolaysyla, iindeki acnn, fkelendii kiiye gemesiyle kendisini rahatlatabilmek iin, ac ektirerek intikam almaya alr. Hakk alemden ayracak olursan, Hak bylesi bir sfatla tanmlanmaktan (yani, fkelendii kiiye fkesini aktararak rahat bulma ihtiyacnda olmaktan) sonsuz ycelikte akn olur. Ama eer Hakkn alemin huviyeti olduunu dnecek olursan, o halde, btn hkmler ancak Onda ve Ondan zuhur eder. Ve bunun byle olmaklnn delili, Allahu Tealann u szdr: Her ey Ona dncdr.. ve her eyin Ona dnmesi hakikat ve kef yoluyladr. mdi sen, hicab ve rt iindeliiyle, ..Ona kulluk et ve Ona tevekkl et! [Hud Suresi, 11/123]. Gerekte, bu alemden daha kusursuz bir alem olmas mmkn deildir ve bunun byle olmas, Allahu Tealann alemi Rahmann sureti zere yaratm olmasndandr. Yani Hak Tealann varl, alemin zuhuru ile zahir oldu. Ve ayn ekilde insan da tabii suretinin varl ile zahir oldu. mdi biz, Onun zahir suretiyiz ve Onun huviyeti, bu zahir suretin ynetici ruhudur. Ve ynetme, (alem Onun zahir sureti olduundan) ancak Ondadr ve (O, alem suretinin ruhu olduundan) ancak Ondandr. Bylelikle O, mana ynnden Evveldir ve suret ynnden Ahirdir; ve O, hkmler ve hallerin deimesi ynnden Zahirdir ve ynetme ynnden Batndr. Ve O, her eyi bilir ve O her ey zerine ehiddir. Bylelikle O, uhud yoluyla bilir, fikir yoluyla deil. Ayn ekilde, deneyimlemeler ilmi de [ilm-i ezvak] fikir yoluyla deil, uhud yoluyladr. Gerek ilim budur ve geri kalan ne varsa zan ve tahminden ibaret olup, hibir ekilde gerek ilim deildir. Sonra, bu su, bedenindeki susuzluu ve acy gidermek zere Eyyub iin bir iecek oldu. Ve Eyyubun (hastalndan dolay ektii) azab, eytann yani algladnda yakn olaca hakikatleri ne ise o olarak alglamaktan uzakln dokunmasyla ortaya kt. mdi, grlen her bir ey, her ne kadar aradaki mesafeden dolay uzak olsa da, gze yakndr. nk grlen eyin grlmesi dolaysyla gz, hi kukusuz bu grlen eye eriir ve eer byle olmasayd, onu gremezdi. Ya da grlen ey gze eriir. Dolaysyla gren ve grlen arasnda bir yaknlk vardr. te bunun iin Eyyub, dokunma tabirini bir kinaye olarak kulland ve dokunma yakn olmakl gerektirmekle birlikte, bu dokunuu eytana, yani uzakln kendisine izafe etti. Bylece, Bendeki hikmetten dolay, uzaklk bana yaknlat demi oldu (ki, Eyyubda varolan hikmet; mteayyin olan Haktan, bu taayyn sebebiyle rtl olmas ve bu taayyn rtsnn galebesinden dolay Haktan uzak olmasdr). Sen

elbette bilirsin ki, yaknlk ve uzaklk iki izafi eydir ve yakn olan eyde yaknln ve uzak olan eyde de uzakln hkm yerleik olmakla birlikte, her ikisi de, ayn olarak varlklar olmayan nisbetlerdir. Bil ki, Allahu Teala Eyyubun srrn bize ibret olsun ve Muhammed mmet bu kitabn (yani, Eyyubun varlnn) satrlarn kendi hallerince okusunlar diye gsterdi. Byle olunca (Eyyub gibi, belalara sabretmeleri sonucunda esenlik bularak, sabr ve rzada ve bunun sonucunda elde edilen mkafatta) Eyyubun makamna eriirler; onun iindir ki bu (yani, Muhammed mmete ibret olmas iin Hak Teala hazretlerinin bir nebisini belaya uratmas, hi kukusuz Muhammed mmeti) ereflendirmedir. mdi Allahu Teala, kendisinden sknty gidermesi iin dua etmi olmasna karn Eyyubu sabrl olmakla vd. Bylelikle biz bildik ki, bir kulun kendisinden skntnn giderilmesi iin Allahu Tealaya dua etmesi, ..sabredici.. olmasna ve ..iyi bir kul.. olmasna eksiklik getirmez. Nitekim Allahu Teala, ..o dncdr [Sd Suresi, 38/44] yani sebeblere deil, Allaha dncdr dedi. Ve her ne kadar Hak, kulun dayanyor olduu bir sebeb yoluyla ilese ve bir sknty gideren sebebler ok olsa da, sebeb-olan, Bir-olan-ayndr [ayn- vahid]. Dolaysyla kulun, bu acy bir sebeb yoluyla gideren Bir-olan-ayna dnmesi, ilahi ilimde sabit olan eyle ou kez uyumayan zgl sebebe dnmesinden daha yerindedir. mdi kul, Allahu Teala duam kabul etmedi der. Halbuki o kul (gerekte) dua etmeyip, (ortaya kma) zaman ve vakti gelmemi olan zgl sebebe ynelmitir. mdi Eyyub, nebi olduundan dolay, Allahn hikmeti dorultusunda davrand (yani, bela zamannda sabretti ve giderilme vakti gelince de skntnn giderilmesi iin dua etti). Sabr, bazlarna (yani, zahir ulemas ve tahkik makamna erimemi sluk ehline) gre, nefsi ikayet etmekten alkoymaktr. Ama bize gre bu, sabrn tanm deildir. Ve sabrn tanm nefsi Allaha deil, Allahtan baka olana ikayet etmekten alkoymaktr. mdi, ikayet edenin ikayetinin, kazaya rza gstermeye eksiklik getireceini dnmeleri, bu kimseleri rtl kld. Ve i, onlarn dnd gibi deildir; nk Allahu Tealaya ve Ondan bakasna ikayet kazaya rza gstermeye eksiklik getirmez, sadece kaza-olunana [makz] rza gstermeye eksiklik getirir ki, bizlere de kaza-olunana rza gstermemiz (gerektii) hibir zaman sylenmi deildir. Ve sknt, kaza-olunandr ve kaza-olunan, kaza ile ayn ey deildir. Eyyub bildi ki, skntnn giderilmesi konusunda Allahu Tealaya ikayet etmekten nefsini alkoymak ilahi kahra kar direnmek demektir; ki bu da kiinin cehaletinden kaynaklanr. Ve Allahu Teala bylesi bir kimseyi skntya sokacak bir eye urattnda, bu kii bu skntl iin giderilmesi iin Allahu Tealaya dua etmez. Ama bu durumda onun yapmas gereken ey gerekleyici [muhakkik] olan kimse indinde yakarmak ve kendisinden bu skntnn giderilmesi ynnde dileyite

bulunmaktr. nk kef sahibi olan arif indinde bu (belann kuldan giderilmesi), Cenab- lahiden giderilmesi demektir. Ve Allahu Teala, Allaha ve Resulne eza eden kimseler.. [Ahzab Suresi, 33/57] diyerek, hi kukusuz Kendi nefsini eza olunmaklkla nitelemitir. mdi sen, Ondan ya da bilmediin ilahi bir makamdan gaflete dtnde, seni bir belaya uratmasndan daha byk bir eza olabilir mi? Ve bu, sen Ona dnesin ve Onun senden bu belay gidermesiyle, senin hakikatin olan gereksinim ire olmakln [iftikr] dorulansn diyedir. Ve sonuta da, bu belann giderilmesini Ondan dilemen sebebiyle eza sen Onun zahir sureti olduundan dolay Ondan giderilsin diyedir. Ariflerden biri alktan dolay aladnda, bu bilgiyi deneyimlememi olan birinin kendisini azarlamas zerine yle dedi: Allah beni alayaym diye acktrd. Burada demek istedii, kendisinden giderilmesi iin Ondan dileyite bulunsun diye kendisini skntya drd ve bunun, kendisinin sabrl oluuna eksiklik getirmediidir. Bylelikle biz bildik ki, sabr hi kukusuz nefsi Allahtan bakasna ikayette bulunmaktan alkoymaktr. Ve bakas derken, Allahn vecihlerinden zgl bir vechi kastediyorum. Ve Hak Teala (kulun dua etmesi iin) ilahi vecihlerinden zgl bir vechi tayin etti, ki bu vecih de huviyet vechi olarak adlandrlr. Dolaysyla kul, skntnn giderilmesi iin sebebler denilen dier vecihlerden deil, bu vecihten (yani, huviyet vechinden) dua eder ve fakat bu (dier vecihler, yani sebebler) kendi ierisinde huviyetin ayrntlanndan [tafsil] baka bir ey deildirler. Ve arifin, kendisinden zararn giderilmesi iin Hakkn huviyetinden dileyite bulunmas, onu, sebeblerin tmnn Hakkn Kendisi olduunu grmekten rtl klmaz. Ve bu, Emin Olunanlar [mena] ve Edeb Sahiplerinden [deba] baka hi kimsenin bir yol bulamayaca bir srdr nk Onun iin Emin Olunanlar vardr ki, onlar Allahtan baka kimse bilmez ve bunlardan bazs (Allahn bildirmesiyle) bazsn bilir. Biz sana bu ekilde t verdik. mdi sen, bununla amel et ve Allah Sbhanehu ve Tealadan dileyite bulun.

YAHYA KELMESNDEK HKMET- CELALYYE Bu (yani, Yahyann hikmeti) simlerde evveliyet hikmetidir, nk Allahu Teala onu, kendisinden nce hi kimseyi adlandrmam olduu Yahya ismiyle adlandrd ve bu, Zekeriyann anlmas [zikr], onunla diri olur demektir. Ve Allahu Teala onu Yahya olarak adlandrmakla, gemi olup da anlmas bir oulda diri olan kiinin (yani, Zekeriyann) terketmi olduu sfat ile, onun ismini birletirdi. Dolaysyla Yahya ismi deneyimleme [zevk] ilmi gibi oldu. nk demin anlmas t ile, Nuhun anlmas Sm ile diri oldu ve bu btn dier nebiler iin de byledir. Ama Allahu Teala, Yahyadan nce hi kimse iin kendini-aklayc bir isimle (yani, yayor anlamna gelen Yahya ismiyle), bu ismin imledii sfat (yani, hayat

sfatn) birletirmedi ve bunu ancak Kendi lednnden, Zekeriyaya bir inayet olarak yapt. nk Zekeriya yle demiti: Yarabbi, Kendi lednnden bana bir vel bahet! [Meryem Suresi, 19/5] ve bunu sylerken Hakkn ismini, olunun isminden nce and; tpk Asiyenin, Senin yannda cennette bir ev [Tahrim Suresi, 66/11] dediinde Hakkn komuluunu evden nce anm olduu gibi. mdi Allahu Teala, Zekeriyann isteini yerine getirmekle ona Yahyay balad ve ad, Zekeriyann Kendisinden istedii eyi anc olsun diye Yahyay Kendi sfat ile (yani, Hayy sfat ile) adlandrd. nk Zekeriya, kendinden sonra Allahn anlmasnn srmesini diledi. nk ocuk, babasnn srrdr. Bundandr ki, Bana vris olsun ve Yakub ailesine vris olsun [Meryem Suresi, 19/6] dedi. Ve nebilerin Allah anma makamndan ve Hakka davetten baka brakabilecekleri bir miraslar yoktur. Sonra, Allahu Teala Yahyay benzerlerinin nde geleni klarak, Doduu, ld ve diri olarak bas olunduu gnde onun zerine selam oldu [Meryem Suresi, 19/15] szyle onu Zekeriyaya mjdeledi. Ve Yahyay, Kendi Zat sfat olan Hayat ile isimlendirdi. Bylece, Yahyay Kendi smi ile selamladn Zekeriyaya bildirdi. Ve Onun sz dorudur ve onda hibir ekilde yanllk yoktur. Gerekte, Ruhun (yani, Hz. sann), Doduum ve ldm ve diri olarak bas olunduum gnde selam zerime olsun [Meryem Suresi, 19/33] sz, birlenme ynnden kusursuz ise de (sann izafi ve kaytl varlnda kendine ynelik bu selam, ilahi vecihlerden yalnzca bir vecih yoluyla olduundan), Allahn Yahyaya ynelik selam, (bu selam, btn ilahi vecihleri kendinde toplayan mutlak huviyet vechinden geldii iin) hem birlenme ve hem de itikat ynnden kusursuz olduu gibi, herhangi bir yoruma da muhta deildir. nk, sann durumunda allageldik olmayan ey Allahn onu akl ve kemal sahibi klarak konuturmas ile (beikteyken) konumu olmasdr. Ne var ki, Yahya gibi kendisi zerine tanklk edilmedike, herhangi bir durumda konuabilir olan bir kimsenin sznn (akl kurgulama indinde) mutlaka doru olmas gerekmez. Bu yzdendir ki Hakkn Yahya zerine selam, sann kendi zerine selamndan ilahi inayetle sarmalanmlk ynnden daha stndr. Ve sa beik ierisinde annesi Meryemin masumiyetini kantlar biimde konutuunda, her ne kadar hal karinesi, onun Allahu Tealaya yaknlna ve szlerinin doruluuna delalet ediyor olsa da, bu byledir. Ve bu, (yani, sann beikteyken konumas, Hz. Meryemin masumiyetine ilikin) ahidlerden biridir. kinci ahid ise, (Meryemin) kuru hurma aacn sallamasdr ki, Meryem say nasl bir erkekle cinsel birleme olmakszn dourduysa, kuru hurma aacndan da dllenme olmakszn taze hurma dkld. Eer bir nebi, Benim ayetim ve mucizem u duvarn konumasdr diyecek olsayd, ve duvar konuarak, Sen yalancsn, Allahn resul deilsin deseydi, elbetteki ayet dorulanm olurdu. Ve bu ekilde, onun Allahn resul olduu kesinlenir ve duvarn syledii eye baklmazd. te bu olasln (yani, doruyu sylememe

olaslnn) beik ierisinde konuan sa iin de szkonusu edilebilecek olmasndandr ki, bu ynden de Yahya zerine selam daha stn oldu. mdi onun Allahn kulu olduunun (beikteki konumasyla) kantlanmas bu konumann kendisi apak bir kant olduu halde onun hakknda (sonradan) Allahn olu denilecek olmasndan dolaydr. Ve kendisinin nebi olduunu syleyen sonraki topluluk indinde o, Allahn kuludur. Ve beikteyken syledii herey gelecekte zahir oluncaya dek, (Allahn kulu olduu dnda, sylediklerinden) geri kalan, akl kurgulama indinde olaslk hkmnde kald. O halde sen, iaret olunan eyi iyice anla!

ZEKERYA KELMESNDEK HKMET- MALKYYE Bil ki, hi kukusuz Allahn rahmeti, varlkta ve hkmde her eyi iine ald. Ve hi kukusuz gazabn varl da, Allahn gazaba olan rahmetindendir. Ve gerekte, Onun rahmeti gazabn gemitir; yani, rahmetin Ona nisbeti, gazabn Ona nisbetinden nde gelir. Her aynn Allahtan talep ettii bir varl olduundandr ki, Allahn rahmeti her eyi kuatt. nk Onu Rahman klan rahmet, aynn varlk talebini kabul eder ve bylece onu vareder. te, bundan dolaydr ki, Onun rahmetinin varlkta ve hkmde her eyi iine aldn sylyoruz. Ve lahi simler de (ilahi rahmetin iine ald) eylerdendir nk lahi simler de (Rahman isminin hakikat olan) Bir-olan-ayna [ayn- vahid] dncdr. mdi, Allahn rahmetinin iine ald ilk ey, rahmet yoluyla rahmeti vareden aynn (yani, bir-olan-aynn) ey-olmakldr [eyiyyet]. Dolaysyla, rahmetin iine ald ilk ey, ncelikle rahmetin kendisi ve sonra, yukarda iaret edilen ey-olmaklktr (yani, bir-olan-aynn ey-olmakldr). Ve rahmet daha sonra, gerek dnyada ve gerekse ahirette sonsuza dek varlk bulan ister araz, isterse yaln veya bileik cevher olsun her var-olann ey-olmakln iine alr. Ve bu, (yani, rahmetin iine almakl, eyler bakmndan) herhangi bir garaz ve hoa gidicilik gznne alnmakszn olur ilahi rahmet, varlkta, hoa gidici olsun veya olmasn her eyi iine alcdr. Fthat- Mekkiyede belirttiimiz gibi, var-olan deil, ancak var-olmayan [madum] etkilenime urar. Var-olan, etkilenime uruyor gibi gzkse de bu ancak varolmayann (kendisine varlk verilmesi ynndeki) hkm yoluyladr. Bu garip bir ilimdir ve bu mesele zerinde pek az durulmutur. Ve sadece vehim sahibi olanlar, deneyimleme [zevk] yoluyla bunu bilirler; ama vehmin kendilerine etkide bulunmad kimseler bu (var-olmayann var-olan zerinde nasl etkide bulunduuna ilikin) meseleyi (hakikaten ve zevkan) bilemezler.

Allahn rahmeti olularda [ekvan] yaylmtr Zatlarda (yani, var-olmayan nisbetlerin ey-olmaklklarnda) Ve (bu nisbetlerin sureti olan, deimez) aynlarda akn srdrr Ve bu taaduran rahmetin mertebesini mahede etmek Bu rahmetin mertebesini dnce yoluyla bilmekten ycedir. mdi, rahmetin and [zikr] herbir ey hi kukusuz saiddir ve varlkta rahmetin anmad hi kimse yoktur. Ve rahmetin eyleri anmas, onlar varetmesinin ta kendisidir. Ey dostum, belaya urayanlarda gzlemlediin ey veya akilerden eksik olmayacak ahiret elemlerine ilikin inancn, burada sylyor olduumuz eyi anlamaktan seni alkoymasn. Bil ki, rahmet her ey iin, ancak varetme ynnden geneldir bylelikle, elemlere ynelik rahmetle, elemleri varetti. Sonra, bil ki, rahmet iki ynden etkide bulunur. lki, bizzat etkide bulunmasdr ki bu, rahmetin, zel bir garazn varlna veya yokluuna veya hoa gidici olmamasna bakmakszn, varl kabul eden her var-olann aynna, aynnn deimezliinde bakarak varetmesidir. Bundandr ki, itikatlarda (farkl suretlerde) yaratlan Hakk deimez aynlardan bir deimez ayn olarak grr. mdi, rahmetin kendine rahmet etmesi, (deimez aynlar) var etmekliiyledir. Ve bundan dolaydr ki, rahmetin kendine rahmetinden sonra, itikatlarda yaratlan Hakkn rahmet olunan ilk ey olduunu sylyoruz. Rahmetin dier etkisi ise, dileyite bulunma ynndendir. mdi, rtl olanlar, itikatlarnda olan Haktan, kendilerine rahmet etmesini isterler. Kef ehli olanlar ise (mutlak ilah olan) Allahn rahmetinin kendileriyle kaim olmasn isterler. Ve Allah ismiyle dileyite bulunarak, Ey Allah, bize rahmet et! derler. Ve (Allah da) ancak, rahmetin onlarla kaim olmaklyla onlara rahmet eder. u halde, (herhangi bir sfat ile kaim olan bir mahal o sfatn hkmnde olduundan) onlar iin hkm (yani, rahmet hkm) vardr. nk hkm, hakikatte ancak, bir mahalde kaim olan mana iin szkonusudur. mdi mana, hakikatte rahmet edicidir [rhim]. Byle olunca, Allahu Teala inayet olunmu kullarna (rahmetin onlar ile kyam suretiyle) ancak rahmetle rahmet edicidir. Rahmet kendileriyle kaim olduunda, rahmetin hkmn deneyimleyerek [zevkan] bulurlar. O halde, rahmetin (kendisine mahal edinmekle) and kimse hi kukusuz rahmet olunmutur. Ve eyleyici isim [ism-i fail] rahm ve rhimdir (ve byle ise de, bunda hakim olan rahmettir). Ve hkm, manalarn kendi zatlar iin gereken bir ey olduundan, yaratlmlkla nitelenemez. mdi (hkm bir halden ibarettir ve) haller var da deildir, yok da deildir. Yani, hallerin varlkta aynlar var deildir; nk onlar sadece nisbetlerdir. Ve haller hkm bakmndan, yok da deillerdir. nk ilmin kendisiyle kaim olduu bir kimseye alim ad verilir, ki bu (alim olmaklk) bir haldir. Dolaysyla alim, ilim ile sfatlanm olan bir kimsedir. Alim, (ilim ile sfatlanm) o kimsenin ta kendisi [ayn] deildir, ilmin de ta kendisi [ayn] deildir.

Ve gerekte, ilimden ve ilmin kendisiyle kaim olduu kimseden bakas yoktur. Alim olmak, bu mana ile (yani, alim-olmaklk manas ile) nitelenmesi sebebiyle bu kimsenin halidir. Byle olunca, ilmin o kimseye nisbeti sonradan oldu ve ona bylelikle alim dendi. Ve gerekte rahmet, rahmet-eden [rhim] tarafndan bir nisbettir ve bu rahmet nisbeti (rahmet sahibi zerinde) hkm gerektirir ve bu (hkm gerektiren nisbet), rahmettir. Ve rahmet-olunanda rahmeti vareden, o rahmet-olunana rahmet etmeksizin, rahmeti varetmi deildir. Ve ancak, rahmetin kendisiyle kaim olduu kimseye, bu rahmetle rahmet edici olmak iin, rahmeti varetti. Ve Hak Sbhanehu Teala Hazretleri, sonradan olma eyler iin mahal deildir. Dolaysyla, kendisinde rahmetin varedilmesi iin de mahal deildir. O rahmet edicidir ve rahmet edici olan, rahmetin kendisiyle kaim olmasndan dolay rahmet edicidir. Bylece apak ortadadr ki, O, rahmetin ta kendisidir. Bu ii deneyimlemeyen [zevk] ve buna eriememi olan kimse, Hak rahmetin ta kendisidir veya sfatn ta kendisidir demeye cesaret edemeyip, Hak sfatn ta kendisi de deildir, ondan baka da deildir dedi. Byle olunca, Sfatlar ne Hakkn huviyetidir, ne de Haktan bakadr demi oldu. Hakkn sfatlarn deillemeye [nefy] g yetiremedii gibi, sfatlar Onun ta kendisi klmaya da g yetiremedi ve yukardaki ifadeye yneldi. Geri bu da gzel bir ifadedir, ama u ifade iin aslna uygun der ve karkl da ortadan kaldrr: Sfatlar, nitelenen Hakkn zatyla kaim olup, aynlarnda bir varlklar yoktur; ve sfatlar, kendileri ve niteledikleri (Zat) arasnda ve birbirlerinin aklla-kavranabilir olan aynlar arasnda birer nisbet ve greceliktirler. Rahmet, cem edici [cami] olmakla birlikte, herbir lahi sme nisbetle eitlidir. Bundandr ki, Hak Sbhanehunun rahmet etmesi herbir lahi sim ile dilenir. Bylece Allah ona (yani, dileyite bulunan kimseye) rahmet eder ve bu, Rahmetim her eyi kaplamtr [Araf Suresi, 7/156] ayetinde iaret edilen rahmettir. Sonra, bu rahmetin, lahi simlerin saysnca birok kollar vardr. O halde, bir kimse, Ey Rabbim, Bana rahmet et! dediinde, rahmet, bir lahi sme (yani, Rabb ismine) nisbetle genel deildir. Bu durum, dier lahi simler iin de geerlidir. Bylece, hatta, Mntakim ismi ile (intikam peinde olan kii) Ya Mntakim, bana rahmet et! der. Bunun byle olmas, lahi simlerin adlandrlan Zata iaret ederken, (kendi tikel) hakikatlerinde, birbirinden farkl anlamlara iaret etmesindendir. mdi, bu lahi simlerle dua ederek rahmet dileyen kii, szkonusu simlerin, kendisiyle dier simlerden farkl ve ayrk olana iaret ediyor olmas dolaysyla deil, adlandrlan Zata iaret etmesi dolaysyla bu simlerle dua eder. nk o sim, dua eden kimse indinde, Zata iaret ediyor olduundan, dier simlerden ayrk deildir ve ancak kendi zatndan dolay kendi nefsiyle dierlerinden ayrktr. nk belli bir szckle kendisine iaret edilen anlam, kendi zatyla, kendisinden baka olandan ayrk bir hakikattr her ne kadar simlerin hepsi Bir-olan-ayna [ayn- vahid] iaret etmek iin konuldu [vaz] ise de, bu byledir. Hi kukusuz, herbir smin,

ancak kendisine zg olan bir hkm olduu gibi, bu simler ayn zamanda da adlandrlan Zata delalet ederler. Bundan dolay, Ebul Kasm bin Kss demitir ki, hi kukusuz herbir lahi sim, tek tek btn lahi simlerin hepsini adlandrr. Bir smi, anarak ne kardn zaman, o smi, btn simlerle nitelemi olursun bu, btn simlerin Bir-olan-ayna iaret etmesinden dolaydr. Her ne kadar ok olsalar ve her ne kadar hakikatlar eitli olsa da, bu byledir. Sonra hi kukusuz rahmete iki yoldan eriilir: Bunlardan biri zorunluluk [vcub] yoluyladr ki, buna Allahu Tealann, Ben rahmeti takva sahipleri ve zekat verenler iin farz kldm [Araf Suresi, 7/156] sznde iaret edilmi olup, Hak tarafndan kullar iin ilme ve amele ilikin sfatlarla kaytlanmtr. Ve ikinci yol, ilahi ba [imtinan] yoludur ki, burada, erien rahmet hibir amelin karl deildir. Buna da Hak Tealann, Rahmetim her eyi kaplamtr [Araf Suresi, 7/156] sznde iaret edilmitir. Ve (Resulallah hakkndaki) Ta ki, Allah senin gemi ve gelecek gnahlarn balasn [Fetih Suresi, 48/2] sz de, tpk, Ne dilersen yap, kukusuz Ben senin gnahlarn baladm sz gibi basal rahmete [rahmet-i imtinan] iaret eder. yleyse, bunu bil!

LYAS KELMESNDEK HKMET- NASYYE lyas Nuhtan nce nebi olan dris aleyhisselamdr. Ve Allah, drisi yce mekna ykseltti. dris gklerin kalbinde, yani gnete bulunuyordu. Sonra Baalbek ehrine gnderildi. Baal bir putun, Bek de bu yerin hkmdarnn adyd. Ve Baal adl bu put, yrenin hkmdarna aitti. Ve dris olan lyas, gereksinim [hacet] anlamna gelen lbanet kknden tretilerek Lbnan ad verilen dan yarlmasyla (misal aleminde) ateten bir at grd her taraf ateten bir att bu. At grp zerine bindiinde, ehvet kendisinden uzaklat. Bylece, ierisinde hibir ehvet barndrmayan akl haline geldi ve nefsin garazlaryla hibir ilikisi kalmad. (Akl makamnda olmasyla) Hak lyasta mnezzeh olunca, ilahi marifetin yarsn elde etmi oldu. nk akl, kendi bana olduunda, ilimleri kendi akl kurgulamasndan almas dolaysyla, Allah tebih yoluyla deil, tenzih yoluyla bilir. Ve Allaha ilikin marifeti ancak Onun tecellisi ile kusursuz hale gelir. (Byle bir durumda) tenzih edilmesi gereken yerde biimsel tenzih ile deil gerek tenzih ile ve tebih edilmesi gereken yerde de uhud ve kef tebih ile tebih eder; ki bylece tabii suretler ve unsurlarda Hakkn varlnn yaynmn grr ve kendisi iin, aynn Hakkn ayn olarak grmedii hibir suret kalmaz. Ve ite bu, Allahn indirdii eriatlarn getirdii en kusursuz marifettir ve btn vehimler bu marifet yoluyla hkmederler. Bundandr ki, vehim bu insan oluumunda akldan daha byk bir gce sahiptir. Akl sahibi bir kimsenin akl her ne kadar olgun olsa da, bu

akl vehmin kendisine hkmetmesinden ve aklettii eyde tasavvurdan kurtulamaz. Vehim, insann kmil suretinde bulunan en byk hkmrandr. Ve indirilen eriatlar da bu yolla (yani, vehim yoluyla) geldi. Ve bu eriatlar, bir yandan tenzih ederken, bir yandan da tebih etti. Tenzih durumunda, vehim ile tebih etti ve tebih durumunda da, akl ile tenzih etti. Bylece her ikisi bir btn olarak birbirine baland. Dolaysyla, tenzihin tebihten, tebihin de tenzihten ayrk olmas mmkn deildir. Bundandr ki, Allahu Teala, Onun benzeri yoktur [ura Suresi, 42/11] diyerek hem tenzih, hem de tebih etti. O, iitendir, grendir [ura Suresi, 42/11] diyerek de tebih etti. Yukarda anlan ilk ayet, tenzihe ilikin olarak inen ayetlerin en by olmakla birlikte, benzer szyle, tebihten arnk deildir. Allah en iyi bilen yine Kendisidir ve O, Kendini bizim szn ettiimiz ekilde nitelemitir. Daha sonra yle der: Eriilmez olan Rabb, onlarn niteledikleri eyden mnezzehtir [Saffat Suresi, 37/180]. Bylece, Kendini onlarn tenzihlerinden tenzih eder. nk onlar, tenzih ederek, Hakk snrlamaktadrlar. Akllarn Allahn benzer-olmakln anlama eksikliinden dolay byledir bu. Sonra, btn eriatlar, vehimlerin hkmettii eyle geldiler. Ve dolaysyla da, Hakk, Kendisini zahir klan sfatlardan ayrk klmadlar (tenzih ve tebih hakknda) byle dediler ve (vehimlerin hkmettii eyle) byle getirdiler. Ve mmetler (bu eriatlar yoluyla) bu ekilde bildiler; Hak da onlara (marifet) tecellisini balad. Bylece vris olarak resullerin ardnca geldiler ve Allahn Resulleri ne sylediyse, onu sylediler. (Ve resullerin syledii ey ise, vehimlerin hkmettii eydir, nk eriatlar vehimlerin hkmettii eyle gelmitir; ve bunun byle olduu u ayette de grlr:) Allah risaletini nereye yerletireceini ok iyi bilir [Enam Suresi, 6/124]. Bu ayetteki ok iyi bilir sz (ayetin Arapadaki szdizimi bakmndan) iki ekilde ele alnabilir. ncelikle Allah resullerinin yklemi olarak ve ikinci olarak da risaletini yerletirecei yerin znesi olarak ve bunlarn her ikisi de dorudur. Bu nedenledir ki, tenzihte tebihten, tebihte de tenzihten szediyoruz. Bunu ortaya koyduktan sonra, eletiride bulunann [mntekit] ve itikat sahibinin zerine perdeleri indirir ve rtleri rteriz. Her ne kadar bu kimseler Allahn kendilerinde tecelli ettii birer suret olsalar bile, suretlerin (tecelliyi kabul etme ynndeki) istidadlar arasndaki stnlk farkllnn ve bir surette tecelli edenin ancak o suretin istidad hkmnce tecelli ettiinin zahir olabilmesi iin rtmekle emrolunduk. Dolaysyla, (tecelli istidada gre olduundandr ki) bir suretin hakikatinin ve gereklerinin [levazm] verdii ey, tecelliye (yani, tecelli eden Hakka) nisbet olunur. Bu, kanlmaz olarak byledir. Uykusunda, inkar olunamaz bir ekilde Hakk gren kimsenin durumu bunun gibidir. Ve hi kukusuz ki, Hak, bu grlen suretin ta kendisidir [ayn]. Ve Hakkn (uykudayken) tecelli ettii suretin gerekleri (yani, ekil ve tarz ve varlk gibi eyler) ve hakikatleri Hakka tabidir. Uykudan uyannca, uykuda grlenden baka bir eye

geilir ki bu, akl yoluyla Allahn (grlen suretin tesinde) tenzih edilmesini gerektirir. Tabir eden kii kef ehli veya iman sahibi ise, yalnzca tenzih etmekle kalmaz, o surette zahir olann da hakkn vererek, ayn zamanda tebih eder. Byle olunca, Allah sz, iareti anlayan kimse iin, eer tahkik edecek olursa btnlk mertebesinden [mertebe-i klliye] ibarettir. Ve btnlk mertebesi de, etkin [faal] olan lahi simlerin toplamn [cemiyyet] ve edilgin [mnfail] olan mmkn zuhur mahallerinin toplamn kendinde toplayan [cami] uluhiyet mertebesidir. Ve bu hikmetin (yani, inasiyye hikmetinin) ruhu ve zeti udur: Herey, etkidebulunan [messir] ve etkide-bulunulan olarak ikiye ayrlr ve bunlar iki kavramdrlar. Etkide-bulunan, nereden baklrsa baklsn ancak Allahtr. Ve etkidebulunulan, nereden baklrsa baklsn her hal ve hazrette ancak alemdir. mdi, sana bir ey (ilahi hazretten veya imkan aleminden) eritiinde sen onu uygun den aslna (ilahi kemalata veya kevn kusurlulua) kattr. nk, ortaya kann bir asldan dallanmas kanlmazdr. (Yani, erien ey, etkide-bulunan veya etkidebulunulan klli asldan bir dal olur ve her ikisinin de asl Haktr ve eer Hakkn etkide-bulunulan olmas nasl olur dersen bil ki) lahi sevgi [muhabbet] kulun nafilelerinden ortaya kt. Bu, etkide-bulunan (nafileler) ile etkide-bulunulan (Hak) arasnda ortaya kan bir etkidir. Hak, bu ilahi sevgiyle, kulun iitmesi, grmesi ve yetileri oldu. Dolaysyla bu, yerleik bir etkidir ki, eri olarak olumlanm olmasndan [sbut] dolay eer iman sahibi isen bu etkiyi inkar edemezsin. Ve akl- selime gelince; akl- selim sahibi bir kimse ya tabii tecelli mahallinde (bulunan insan suretinde) ilahi tecellinin mahalli olup, bizim sylediimiz eyi ariftir; ya da iman sahibi bir mslman olup, ona iman eder. Ki bu duruma, (kyamet gn Alemlerin Rabbinin tecellisine ilikin) sahih bir hadiste iaret edilmitir. mdi vehim sultannn, (Hakkn) bu surette tecelli ettii kendisine (hadis yoluyla) sz edilmi akl zerine hkmetmesi kanlmazdr nk buna (yani, Hakkn suretlerde tecelli ettiine) iman etmektedir. man sahibi olmayan kimseye gelince, vehmi vehim ile altetmeye alr. Byle olunca, dnsel kurgulamasyla, grd ryada, kendisine bu surette tecelli etmesinin Allah iin olmayacak bir ey olduunu tahayyl eder. Halbuki, byle yaparken, kendi nefsini bilmedii, bilincinde olmad iin, vehim kendisinden ayrlm deildir. Ve Allahu Tealann, Bana dua edin ki, kabul edeyim [Mmin Suresi, 40/60] buyurmas bundandr (yani, etkide-bulunan ve etkide-bulunulan arasndaki ayrmlamadan dolaydr). Hak Teala, Kullarm sana Beni sorarlar: Ben yaknm ve bana dua eden olduunda, dua edenin duasn kabul ederim [Bakara Suresi, 2/186] buyurdu. nk, ancak dileyite-bulunan olduunda (bu dilei) kabul edici olan vardr her ne kadar dua edenle kabul edenin ayn bir ise de, bu byledir. mdi, suretlerin birbirinden farkl olduu apaktr. Dua eden ve duay kabul eden hi

kukusuz iki ayr surettir; ve btn bu suretler, Zeydin uzuvlar gibidir. Zeyd, kii olarak tek bir hakikattir [hakikat- vahid] ve eli hi kukusuz; ayandan, bandan, gznden ve kandan baka bir surettedir. Ayn ekilde Hak, ok [kesir] olan birdir [vahid]: Suretler ile ok, ayn ile birdir ve hi kukusuz ayn ile bir [vahid] olan insan gibidir. Ve biz Amrn Zeyd olmadna, Halid veya Cafer de olmadna phe etmeyiz ve hi kukusuz bu bir-olan-aynn [ayn- vahid] ahslar varlk olarak bitimsiz saydadrlar. mdi insan (kavram), her ne kadar ayn ile bir ise de, suretler ve ahslar olarak oktur. Eer iman sahibi isen, kesinlikle bilirsin ki, Hak Teala kyamet gn bir surette tecelli ettiinde, tecelli ettii bu suret yoluyla bilinir. Sonra deiik bir surette tecelli edip (bu kez de) bu suret yoluyla bilinir. Ama her iki surette de tecelli eden Odur; her iki suret de Ondan bakas deildir; ve bilinir ki, ilk suret dier suretten bakadr. Bylelikle, (Hakkn ayn olan) Bir-olan-ayn [ayn- vahid], sanki bir ayna konumundadr. O aynaya bakan kii, onda Hakka ilikin itikadnn suretine baktnda, onu tanr ve onu onaylar. Ve o aynada itikat ettiinden baka bir ey grdnde, o grdn (yani, grdnn Hak olduunu) inkar eder. Nitekim, (aynaya bakan kimse) ayna ierisinde hem kendi suretini, hem de bakalarnn suretini grr. Ayna bir ayn [ayn- vahid] olduu halde, bakan kimse aynada birok suretler grr. Aynann suretlerde bir yanyla etkisi vardr ve bir yanyla da etkisi yoktur. Bununla birlikte aynada suret btnl ierisinde yoktur. Aynann etkisi, sureti, daha kk, daha byk, daha uzun veya daha geni yanstabilir olmasdr. Dolaysyla ayna (aynaya den), suretin lsne etkide bulunur ve bu etki aynadan kaynaklanr. Ve aynadan kaynaklanan bu bakalamalar, ancak aynalarn llerinin birbirinden farkl olmasndan dolay ortaya kar. O halde, (ekilleri bakalatran) aynalarn toplamna bakma da, (her sureti zgn haliyle yanstan) bir olan aynaya bak. Ki bu bakn, Hakkn zatna ynelik bakndr ve Onun Zat alemlerden ganidir. Ve lahi simler ynnden O, aynalar gibidir. Sen, hangi lahi sme bakarsan veya her kim bir lahi sme bakarsa, bakan kimseye ancak o smin hakikati zahir olur. byledir eer anlayabilirsen. O halde (nefsini ldrmekten yana) skntya dp korkuya kaplma, nk Allahu Teala ylan ldrmek iin bile olsa, cesareti sever. Ve ylan senin nefsinden bakas deildir; ve bir ylan, kendi nefsi iin, sureti ve hakikati ile ylandr. Ve bir ey, her ne kadar duyumsanan sureti bozunsa bile, kendi nefsinden (zat ve hakikat itibaryla) ldrlemez. nk ilahi ilim [hadd] onu korur ve hayal (yani, misal alemi) onu ortadan kaldrmaz. byle olunca, bu, zatlar zerine (yokolup gitme bakmndan) emniyet ve izzet ve korumadr. nk sen, ilahi ilimdeki suretlerin [hudud] bozunmasna g yetiremezsin. Bundan daha byk bir izzet olabilir mi? Dolaysyla sen, vehminle, ldrdn tahayyl edersin. Halbuki Allahn ilminde [hadd] var-olan sureti, akl ve vehim ortadan kaldramaz. Ve bunun delili, u ayet-i kerimedir: Sen atmadn attn zaman; ama Allah att [Enfal Suresi, 8/17]. Gz ise, duyumsal olarak atann Muhammedin sureti olduunu alglad. Halbuki o, Allahn, ayetin banda (sen

atmadn diyerek), onun atmakln deilledii bir surettir. Sonra, atma eylemini ayetin ortasnda (attn zaman diyerek) onun sureti iin dorulad [isbat]. Ve ayetin sonunda da, Muhammed suretinde atann ancak Allah olduunu syledi. Ve buna iman edilmesi gerekir. Bu etkiyiciye [messir] bak ki, Hakk Muhammedin suretine indirdi [inzal]. Ve Hak, Kendini kullarna bu ekilde bildirdi. Bunu Kendisi syledi, biz deil. Ve Onun bildirdii dorudur. Ve dedii eyin ilmini ister anla, ister anlama, buna iman etmek zorunludur. Dolaysyla, ya alimsindir ya da iman sahibi bir mslmansndr. Akln, sebeb, kendine sebeb olan sonucun sebebi olamaz biiminde hkmetmesi, akl kurgulamann dn ynnden akln zayflna delalet eder. Halbuki tecelli ilmine gre, bilinir ki: Sebeb, kendine sebeb olan sonucun sebebi olur. (Yani, varolmayan ayan- sabite ki sebeb olan zat- ahadiyenin sonucudur istidad ve kabiliyetleri ile lahi limdeki deimezlikleri halinde, sebeb olan zat- ahadiyeden kendilerinin varedilmesini isterler.) Ve akl, dncesini (sebeb ve sonu arasndaki nisbetten) soyutlayarak yaparsa, doru bir hkme varr. Ve iin, kurgusal delilin ona verdii eye aykr olduunu (tecelli ile) grdnde, akln varabilecei son nokta yle demesidir: Aynn bu ok olanda [kesir] bir [vahid] olduu kesinlendikten sonra, bu ayn, bu suretlerden bir surette bir sonu iin sebeb olmas dolaysyladr ki, kendi sonucuna sebeb olmas halinde sonu olmaz; onun sebeb olmas hkm, bu hkmn baka bir surete gemesiyle deiir. Dolaysyla, kendi sonucu iin sonu olur ve kendi sonucu da, onun iin sebeb olur. te, ii ne ise o olarak takdir edip, kendi dnsel kurgulamasyla kalmad zaman, akln varabilecei son nokta budur. Eer sebebiyet meselesinde durum byleyse, daha zor meselelerde akl kurgulamann ne kadar geni olabileceini sanrsn? Ve resullerden Allahn selam onlarn zerine olsun daha akll olan yoktur. Ve onlarn getirdii, hi kukusuz, Cenab- lahinin bildirdiidir. Bylece, akln doruladn doruladlar; ve buna, akln anlamakta yetersiz kald ve kendi asndan olmayacak bir ey olarak grd ve (ancak) tecellide onaylad eyi eklediler. Ve akl, tecelliden sonra, grm olduu eyden dolay hayrete der. Eer Rabbin kulu ise, akl Ona havale eder ve eer kurgulamasnn kulu ise, Hakk aklnn hkmne indirger. Ve bu ikinci durum, bu dnyada, ahiret oluumundan perdeli bir ekilde bu dnyev oluumda olunduunda szkonusudur. Ve arifler zerinde dnya ahkamnn yrrlkte olmasndan dolay, dnyada grn itibaryla dnyev surette zahir olurlar. Ama hi kukusuz ki, Allah onlar (arifleri) kendi batnlarnda ahiret oluumuna geirdi. Dolaysyla onlar, suret ile bilinmez olup, ancak Allahn basiret rtlerini kendisinden kaldrd [kef] kimse iin bilinmez deildirler arifleri ancak bylesi kimseler idrak edebilirler. lahi tecelliye mazhar olmalarndan dolay, Allah ariflerinin btn hepsi ahiret oluumu zre bir halde olmaklklar ierisinde, kendi dnyalarnda haredilmi ve kendi kabirlerinden

neredilmilerdir. Bu ekilde o, Allahn baz kullarna bir inayeti olarak, grlmeyen eyi grr ve mahede edilmeyen eyi mahede eder. Her kim, dris/lyasn hikmetini anlamak isterse ki Allahu Teala onu iki oluumda oluturdu [ina]; Nuh aleyhisselamdan nce nebiydi, daha sonra ge ykseltildi ve daha sonra da resul olarak (yeryzne) indi; bylece Allahu Teala (biri nbvvet ve dieri de risalet olmak zere) iki farkl menzili onda birledi aklnn hkmnden ehvetine inerek mutlak hayvan olsun (yani, eyada tasarruf konusunda akl kargelici olmayp, rahman varidata teslimiyet gsteren hayvan gibi olsun), yle ki, insanlar ve cinlerin dnda kalan herbir yrycnn [dabbe] kefettii eyi kefedebilsin. Ve bylesi bir kef srasnda, hayvaniyet makamn gereklediini bilir. Hayvaniyet makamnn iki alameti vardr. Birisi, (szn ettiimiz) bu keiftir, bylece kabirde kimlerin azaba uradn ve kimlerin nimete eritiini grr; l bir kimseyi yayor olarak, susan bir kimseyi (kelimat- ruhaniyye-i melekutiyye ile) konuuyor olarak, oturan bir kimseyi de (manevi ve hayal hareket ile) hareket ediyor olarak grr. Ve hayvaniyet makamnn ikinci alameti ise dilsizliktir, yle ki, bir kimse grd bir eyi sylemek istese buna g yetiremez ite bu durumdadr ki hayvaniyet makamnda (tmyle) gereklenir. Dilsizlik olmakszn kendisinde bu kefin ortaya kt bir izleyicimiz vard bundandr ki, hayvaniyet makamn (tmyle) gerekleyemedi. Allah beni bu makama yerletirdiinde [ikame] hayvaniyet makamn tmyle gerekledim. Gryor ve grdm eyi sylemek istiyordum, ama buna g yetiremiyordum. Dolaysyla, konuamayan dilsizlerle aramda fark bulamyordum. Bizim bu sylediimiz eyi gerekleyen kimse, tabii madde olmakszn, saf [mcerred] akla geer. Dolaysyla, tabii suretlerde zahir olan eylerin asllar olan birtakm eyleri mahede eder. Byle olunca, bu hkmn (yani, tabii suretlerde zahir olan eitli hkmlerin) tabii suretlere nereden zahir olduunu (yani, deimez aynlardan zahir olduunu) deneyimleme yoluyla (yani, zevk ilmiyle) bilir. Eer tabiatn Rahmann Nefesi olduunu kefedecek olursa, kendisine byk bir hayr balanm demektir. Eer, bizim szn ettiklerimizle yetinecek olsa bile aklna egemen olan marifetin bu kadar kendisine yeter ve bu kimse, arifler arasna katlr. Ve deneyimleme yoluyla [zevkan], Onlar ldren siz deilsiniz, Allah ldrd onlar [Enfal Suresi, 8/17] ilahi kelamn bilir onlar ancak demir, vuran (mminler) ve bu suretleri yaratan ldrmtr. te ldrmek ve atmak btn bunlarla birlikte ortaya kt. Bylece, arif olan kii, eyleri, asllar ve suretleriyle mahede eder ve bylece marifeti eksiksiz olur. Ve eer Nefesi (yani, Rahmann Nefesini) de mahede edecek olursa, yalnzca marifeti eksiksiz olmakla kalmaz, ayn zamanda da kmil bir kimse olur. Grenin, grlenin ta kendisi [ayn] olduunu grerek, grdnn ancak Allah olduunu grr. Bu kadar yeter Allah baarya erdirici ve doru yola ileticidir. LOKMAN KELMESNDEK HKMET- HSANYYE

lah, (Kendisi iin) rzk irade etmeye meylettiinde Varoluun [kevn] btn onun gdasdr Ve eer ilahi meiyyet bizim iin rzk irade etmeye ynelirse Meiyyetin gereince, O bizim (deimez aynlarmz) iin gdadr Onun meiyyeti iradesidir yleyse deyin ki: meiyyetle iradeyi diledi Bylece irade, meiyyetin dilediidir. Meiyyet artmay (varetmeyi) ve azalmay (yok etmeyi) irade eder Ama, Onun meiyyetinden baka meiyyet yoktur te bu, ikisi (meiyyet ve irade) arasndaki farktr, iyi anla Ve bir ynden bakldnda her ikisinin de ayn birdir. Allahu Teala, Biz Lokmana hikmeti verdik [Lokman Suresi, 31/12] ve Hikmet verilen kimseye hi kukusuz byk hayr baland [Bakara Suresi, 2/269] buyurdu. Dolaysyla Lokman, Kuranda belirtildii zere ve Allahu Tealann ehadetiyle byk bir hayr sahibidir. Ve hikmet kimileyin dile getirilir ve kimileyin de dile getirilmez. Lokmann oluna syledii u szler, dile getirilmi olan hikmettendir: Ey oulcuum! nsann rzklar ve amelleri bir hardal tanesi kadar bile olsa, o amel ve rzk tanesi ister bir kayann ierisinde olsun, isterse gklerde veya yerde olsun Allah onu ortaya karr [ihzar] [Lokman Suresi, 31/16]. Bu hikmetin dile getirilmi bir hikmet olmas, Lokmann Allahu Tealay, (habbeyi) ortaya karc klmasdr ve Allahu Teala bunu Kitabnda (Kuranda) onaylam ve bu sz, syleyene geri evirmemitir. Ve dile getirilmemi [mesktn anha] hikmete gelince, hal karinesi ile bilinen bu hikmet, tanenin kim iin ortaya karldnn (Lokman tarafndan) sylenmemesidir. Lokman bu hikmeti sylemedi ve Allah onu senin iin veya senden bakas iin ortaya karr demeyerek, ortaya karlmay genele ilikin kld yani, bakan/dnen [nazar] kimsenin, Allahu Tealann, O gklerde, yerde Allahtr [Enam Suresi, 6/3] szne bakmas/szn dnmesi iin, tenbih olarak, ortaya karlan gklerde ve yerde kld. Lokman, dile getirdii veya dile getirmekten geri durduu eyle, Hakkn (her eyin deil de) her bilinenin ayn olduunu haber verdi; nk bilinen, eyden daha kapsamldr. Dolaysyla da, (bilinen, eyiyyetin olmad taayyn-i evvel mertebesinde yalnzca Hak tarafndan bilindiinden, insanlar iin) bilinmezlerin en bilinmezidir. Bundan sonra, Lokman, kendi oluumu bu hikmetle kmil olabilsin diye, bu hikmeti eksiksiz kld ve onu eksiksiz bir ekilde ald. Bylece, Allah Latiftir [Lokman Suresi, 31/16] dedi. Latif oluu ve ltfundandr ki O, kendi ismiyle adlandrlan ve kendi snryla snrl [mahdud] olan eyde, bu eyin ayndr. Ve bu ey iin, isminin delalet ettii ey denir. Dolaysyla, ona gk, yer, kaya, aa, hayvan,

melek, rzk veya yiyecek denir. Ve (btn bu) eylerin herbirinden ve herbirinde zahir olan, bir-olan-ayndr [ayn- vahid]. te yandan, Eariler yle derler: Btn alem cevher bakmndan benzeiktir. Dolaysyla alem, tek bir cevherdir [cevher-i vahid]. Ve bu bir-olan-cevher, bizim bir-olan-ayn dediimiz eyin aynsdr. Eariler daha sonra, (tek cevher) araz yoluyla kendi ierisinde farkllar dediler. Bu da bizim (bir-olan-ayn) ayrabilmek iin, suretler ve nisbetler yoluyla oklar ve birbirinden farkllar szmzn aynsdr. Suret, araz veya miza ynnden, Bu, br deildir denir. Ve cevher ynnden, Bu, brnn ta kendisidir denir. Bundandr ki, her suret ve mizacn tanmnda cevherin ayn ikindir [ahz]. Dolaysyla biz yle deriz: Cevher, Haktan baka deildir. Ve cevher olarak adlandrlan her ne kadar Hak ise de, kelamclar, bu cevherin, kef ve tecelli ehlinin mutlak kld Hakkn ta kendisi olmadn zannederler. (Yani, cevherin ayn baka, Hakkn ayn bakadr deyip, iki ayn isbat ederler.) mdi, ite bu, Onun Latif olmasnn hikmetidir. Daha sonra Lokman, Hakk O, Habrdir [Lokman Suresi, 31/16] yani, deneme [ihtibar] yoluyla ortaya kan ilimle bilir diyerek nitelendirdi. Ve bu ilme u ayette iaret edilmitir: Biz sizi deneriz, ta ki bilelim [Muhammed Suresi, 47/31]. Ve bu ilim, deneyimleme [zevk] ilmidir. Hak Teala, ii ne ise o olarak bilmekle birlikte, Kendisini bir ilimle bilgileniyor olarak niteledi. Ve Hak Tealann Kendisi hakknda kesinledii bir eyin inkar szkonusu olamaz. Bylece Hak Teala, mutlak ilim ile, yetilerle kaytl olan deneyimleme [zevk] ilmini birbirinden ayrd. Ve Allahu Teala, Kendi nefsinin, o kulun yetilerinin ta kendisi [ayn] olduunu bildirdi: Ben onun iitmesi olurum dedi ki bu, kula ilikin bir yetidir. Ve dili, eli ve aya olurum dedi ki bunlar, kulun uzuvlarndandr. Allahu Teala, kulunun yetileri olduunu sylemekle kalmayp, ayn zamanda uzuvlar da olduunu belirtti ve kul, bu uzuvlar ve yetilerden bakaca bir ey deildir. mdi, (Hak kulun yetileri ve uzuvlar olunca) kul olarak adlandrlann ayn Haktr. Ama bu, kulun, efendinin ayn olduu demek deildir. nk nisbetler, zatlaryla birbirinden ayrktr. Ama bu nisbetlerin, Kendisine mensub olduklar Hakkn Zatnda ayrklk yoktur. nk, varlkta btn nisbetlerde Onun aynndan bakas yoktur. Bylece O, nisbetler, izafetler ve sfatlar sahibi olan Bir-olan-ayndr. Lokmann, oluna t verirken, Allah Latif ve Habr simleriyle adlandrmas, Lokmann hikmetinin kemalat derecesini gsterir. Ama eer, Allah, Latif ve Habrdir [Lokman Suresi, 31/16] demek yerine, Allah, Latif ve Habr idi (yani, Allah ezelde kendi zatnda Latif ve Habr olduu gibi, imdi de yledir) diyecek olsayd, sahip olduu hikmet ok daha kusursuz ve apak olurdu. Ve Allahu Teala, Lokmann szn bu sze herhangi bir ey eklemeksizin olduu gibi aktard. Her ne kadar Lokmann, Allah, Latif ve Habrdir [Lokman Suresi, 31/16] sz Allahn sz ise de, Allahu Teala bilir ki, eer Lokman, szn (dile getirilmemi brakmayp) tam syleseydi, elbette ki, Allah, Latif ve Habr idi derdi.

Lokmann, Hardal tanesi arlnca olsa bile.. [Lokman Suresi, 31/16] szne gelince: Burada sz edilen tane, bir kimseye gda olan bir eydir. Ve bu (gda ile) beslenen, Allahn, Kim zerre kadar bir iyilik yapmsa onu grecektir ve kim zerre kadar ktlk yapmsa onu grecektir [Zelzele Suresi, 99/7-8] szndeki zerreden bakas deildir. Dolaysyla bu zerre, beslenenin kdr; ve bir hardal tanesi de besinin kdr. Eer beslenenler arasnda, zerreden daha kk bir ey olsayd, Allahu Teala elbette ondan sz ederdi. Nitekim, Allahu Teala, Allah bir sivrisinekle misal getirmekten ekinmez.. [Bakara Suresi, 2/26] buyurdu. Sonra, varlkta sivrisinekten daha kk bir ey olduu ilahi ilimde sabit olduundan, ..ve onun tesindeki ile [Bakara Suresi, 2/26] szn ekledi ve bu (tesindeki olan), kklkte (sivrisinekten daha kk bir mahluk) demektir. Bu da, tpk Zelzele Suresindeki ayet gibi Allah kelamdr. mdi, bunu bil. Ve biz biliriz ki, zerreden daha kk bir ey olsayd, Allahu Teala, arl, abartmal bir ifade olarak kulland zerreye zg klmazd. Ama en dorusunu Allah bilir. Lokmann, oluna kltme kipiyle (oulcuum biiminde) seslenmesine gelince: Bu kltme, rahmettir. Merhametinden dolay, oluna, kendisini mutlulua eritirecek ameller ilemesini tledi. Ve, Lokmann, Allaha irk koma!.. szyle olunu irkten sakndrmas ise, undan dolaydr: ..irk en byk zulmdr [Lokman Suresi, 31/13]. Ve (bu durumda) mazlum olan, makamdr (yani, ayn- vahidden ibaret bulunan uluhiyet makamdr); nk bu makam, bir-ayn [ayn- vahid] olduu halde, blnebilirlikle nitelemitir. Ve Ona irk koan kimse, Ona Onun ta kendisini [ayn] ortak komu olur ve bu da en byk cehalettir. i ne ise o olarak bilmeyen ve iin hakikatini bilmeyen kii, bir-olan-aynda [ayn- vahid] suretler birbirinden farkl olduunda, bu birbirinden farklln bir-olan-ayn ierisinde olduunu bilmeyip, bu makamda (yani, ayn- vahid makamnda) olan bir sureti dier surete ortak koar. Ve herbir suret iin bu makamdan bir para [cz] ortaya karr (yani, o Bir-olan-ayn suretlere gre paralara ve ksmlara ayrr). ki eyin ortakl szkonusu olduunda, iyi bilinir ki, bir eyi ortak klnd dier eyden ayran; ortak klnd dier eyi, onun kendisinden ayrann ayn deildir. (Yani, belli bir ortaklaalk noktas dnda, ortak olan eylerin sadece kendilerine zg olan yanlar vardr.) Byle olunca, aslna baklrsa varlkta ortaklaalk szkonusu deildir. nk aralarnda ortaklaalk olduu sylenen iki eyin herbiri kendine zg bir paya sahiptir, (birinin sahip olduu paydan dierinin nasibi yoktur). Bunun sebebi ise, paylamsz ortaklktr [irket-i maa]. Ve her ne kadar paylamsz ise de, ikisinden birinin kullanlmas [tasrif] paylamszl ortadan kaldrr. ster Allah deyin, ister Rahman deyin.. [sra Suresi, 17/110] ite bu (ayet), meselenin (yani, ortaklaalk meselesinin) ruhudur.

HARUN KELMESNDEK HKMET- MAMYYE Bil ki, Harun aleyhisselamn varl, Biz ona rahmetimizden, kardei Harunu nebi olarak baladk [Meryem Suresi, 19/153] ayetinde belirtildii gibi, rahamut hazretindendi. Dolaysyla Harunun nbvveti rahamut hazretinden oldu. Harun ya itibaryla Musadan ileri, Musa da nbvvet itibaryla Harundan ileriydi. Nbvvetinin rahmetten olmasndandr ki Harun, kardei Musaya babasn deil de annesini anarak Ey anamn olu! [Meryem Suresi, 19/153] diye seslendi. nk rahmet, annede babadan daha ok vardr; eer annede bu rahmet olmasayd, ocuu yetitirmeye sabredemezdi. Sonra Harun, (kardeine) Sakalm ve sam tutma! ve Dmanlarm gldrme! [Taha Suresi, 20/94] dedi. Btn bu szler (Musann fkesini yattrmaya ynelik olduundan, Musa iin) rahmet nefeslerinden bir nefestir. Bunun (byle olmasnn) sebebi, elinden yere att levhalara yeterince dikkatli bakmam olmasyd. Eer yeterince dikkatli bakm olsayd, bu levhalarda Hda ve Rahmet (yazl olduunu) grrd. Hda, kendisini fkelendiren iin nasl olup bittiinin ve Harunun bu ite hibir suu olmadnn beyanyd. Rahmet ise Musann kardeine ynelikti (eer levhada yazlan grseydi) kendisinden yal olan kardeinin sakaln kavminin gz nnde ekitirmezdi. Dolaysyla bu (yani, Harunun szleri), Harundan Musaya ynelik bir merhamet oldu. Harunun nbvveti Allahn rahmetinden olduu iin, ondan ancak bylesi bir sz kar. Sonra cenab- Harun, Musaya yle dedi: Senin bana, srailoullar arasna ayrlk soktun diyerek, beni aralarndaki ayrln sebebi olarak grmenden korktum [Taha Suresi, 20/94]. nk, srailoullar arasnda, buzaya tapma konusunda ayrlk km; kimileri Samirye uyup, onu taklit ederek buzaya taparken, kimileri de ne yapmalar gerektiini Musaya sormak zere buzaya tapmaktan geri durmulard. te, Harun aleyhisselam, onlar arasndaki bu ayrln kendisine nisbet olunmasndan korktu. Ve Musa, iin hakikatini Harundan daha iyi biliyordu. nk Musa, Allahn, hi kimsenin Kendinden baka bir eye kulluk edemeyeceini hkme balam olduu [kaza] ve ancak Onun hkmettii eyin ortaya kabilecei konusundaki ilminden dolay, buzaya tapanlarn (gerekte) neye kulluk ettiklerini biliyordu. Musann, kardeini ayplamas, kardeinin inkar ve anlayamamasndan dolay idi. Arif odur ki, Hakk her eyde mahede eder ve Onun her eyin ayn olduunu grr. Bylece Musa yaa ondan daha kk olsa da kardeini eitiyordu. Ve Harunun kendisine syledii eyleri sylemesinden sonra Musa, Samirye dnerek yle dedi: Amacn neydi, ey Samir? [Taha Suresi, 20/95]. Yani, (lah)

buza suretine zg klarak, ne diye insanlarn mcevherlerinden bu buzay yaptn da, mallar ynnden onlarn kalbini eldin? dedi. (nsann kalbi, malnn bulunduu yne eilimli olduundan) sa aleyhisselam srailoullarna yle dedi: Ey srailoullar, her insann kalbi malnn bulunduu yndedir. O halde siz, malnzn gkte olduunu farzedin ki, kalpleriniz gkte olsun. Mala, mal denilmesi, tabiat gerei kalplerin ona kulluk etme eiliminde olmalarndan [tumilu] dolaydr. Ve kalbin mala duyduu gereksinimden dolay, mal kalbin en ok istedii eydir. Ne var ki, suretler kalml deildirler. Ve eer Musa buzay yakmaya davranmasayd, bu buza sureti (zaten) kanlmaz olarak ortadan kalkacakt. Ve Musada, (buzann Allahtan) baka-olmakl (dncesi) baskn geldii iin, buzay yakarak, bu suretten arta kalan klleri denize savurdu ve Samirye lahna bak!.. dedi. Tenbih yoluyla eitmek iin, buzay ilah olarak adlandrd, nk buzann ilahi tecelli mahallerinden bir para olduunu biliyordu. Ve yle dedi: ..Biz onu elbette yakarz [Taha Suresi, 20/97]. nsann hayvaniyeti, hayvann hayvaniyetini teshir ettiindendir ki, insan hayvan zerinde tasarrufta bulunur buzaya gelince, onun asl hayvan deildir, dolaysyla hayvana gre daha fazla teshir edilebilir. Hayvan olmadndan, iradesi de yoktur ve bundandr ki, tmyle, kendisinde tasarruf eden kimsenin hkm altndadr. Hayvan ise, irade ve garaz sahibi olduundan, kimileyin, kimi ynlendirimlere ayak diremesi szkonusu olur. Hayvan, irade ve garazn gsterme kuvveti bulacak olursa, insann kendisinden istedii eye kafa tutar. Eer bylesi bir kuvveti kendisinde bulamayacak olursa veya insann garazyla hayvann garaz uyuacak olursa, kendisinden istenen eyi boyun eerek yerine getirir. Ayn ekilde, insan da, Allahn (mal ve ilim ile) ycelttii benzerine (yani, baka bir insana), ondan bir mal ummasndan dolay boyun eer. Bu mala baz durumlarda cret denilir. Ve Allahu Teala, yle buyurmutur: Biz onlarn kimisini, kimisinin derecelerinden stn kldk kimisi kimisine uyup peinden gitsinler diye [Zuhruf Suresi, 43/32]. nsan, benzerine (yani, baka bir insana) ancak hayvaniyeti ynnden boyun eer, insaniyeti ynnden deil; nk benzer olan iki ey (birbirlerinden baka olduklar iin) birbirlerine zddrlar (ve birbirine zd olan iki ey arasnda biri dierine boyun emeklik szkonusu olamaz). Mal ve mevki ynyle mertebesi yksek olan, insaniyeti ynnden teshir eder. Ama dieri, ya korkusundan ya hrsndan dolay, hayvaniyeti ynnden onun emri altna girer insaniyeti ynnden deil. O halde kendisine, benzeri olan boyun emi deildir. Hayvanlar arasnda, uyumazlktan dolay ortaya kan (yani, birbirleri arasndaki didimeleri) grmez misin? Bunun byle olmas, benzer olmalarndan dolaydr ve benzer olanlar birbirlerine zddrlar. Ve bundandr ki, Hak Teala, Allah kiminizin derecesini kiminizinkinden stn kld [Enam Suresi, 6/165] buyurdu. Bylece, birinin derecesi dierininkiyle ayn deildir. Dolaysyla emir altna alma, derecelerin

farkllndan ortaya kar. Ve iki trl emir altna alma [teshir] vardr. lki, emir altna alnan kimseden bir ey istenmesiyle olan bir emir altna almadr ve emir altna alan kimse, emri altna ald kiiyi emri altna almasnda kahirdir. Bu durum her ne kadar insan olmaklkta birbirlerinin benzeri iseler de efendinin klesini emri altna almas gibidir. Ve sultann uyruklarn emri altna almas gibidir ve her ne kadar birbirlerinin benzeri iseler de sultan uyruklarn, derecesinin stnlyle emri altna alr. Ve ikinci tr, hal olarak emir altna almadr. Ve bu, uyruklarn, kendilerini zulme kar savunan, onlar koruyan, dmanlaryla savaan ve onlarn mallarn ve nefslerini muhafaza eden sultan emir altna almalar gibidir. Sultann yapt btn bu iler, uyruklarn sultan (hal ile) emir altna almasdr. Aslna baklrsa bu, mertebenin emir altna alnmasdr. Ve bu mertebe (yani, sultanlk mertebesi) sultann btn bu ileri yapmasn gerekli klar. Bylece, baz sultanlar kendi nefsleri iin alrken, kimisi de iin hakikatini bilerek, kendi mertebesi ynnden uyruklarn emri altnda olduunu bilir ve uyruklarn kadrini ve hakkn bilir. Arif olan bylesi bir sultana Allahu Teala, iin hakikatini bilen alimlere verdii mkafat verir. Ve Allahu Teala, kullarnn yapp etmelerinde [uun] (tecelli ediyor) olduundan, (kullar iin yaplanlara) karlk vermek Allahn zerine der. Ve btn bir alem, emir altna alnabilir olduundan sz edilemeyecek olan Hakkn Zatn emir altna alr ve O, yle demitir: O her an bir itedir [Rahman Suresi, 55/29]. Musann buzann zerine varmasnn (ve onu ortadan kaldrmasnn) tersine, Harunun buzaya tapanlar buzann zerine vararak, ona tapmaktan fiil olarak alkoymaya g yetirememesi, Allaha herbir surette ibadet edilmi olunabilmesi iin varlkta bir hikmet olarak zahir oldu. Ve her ne kadar bu suret, kendisine ibadet olunduktan sonra ortadan kalkacak da olsa, ortadan kalkmas ancak kendisine ibadet eden tarafndan uluhiyete brndrldkten sonra olur. Ve bylece her eye ilah veya emir altna alc olarak ibadet edilmi olur. Ve akl sahibi bir kimse bunun byle olmasndaki kanlmazl bilir. Ne var ki, alemdeki hibir eye, bu ey kul indinde ycelie [rifat] brnmedike ve kulun kalbinde (yksek) bir derece ile zuhur etmedike ibadet edilmez. Bundandr ki Hak, Kendini derecenin yksei olarak deil de, derecelerin yksei [Mmin Suresi, 40/15] olarak adlandrmakla, bir-olan-aynda [ayn- vahid] dereceleri oaltt. nk Allahu Teala hi kukusuz, birbirinden farkl birok derecelerde ancak kendisine kulluk edilmesini ve her derecenin, kendisinde Ona ibadet edilen bir ilahi tecelli mahalli olmasn hkme balad [kaza]. Ve kendisinde (Hakka) kulluk edilen en byk tecelli mahalli hevadr. Nitekim Hak Teala, hevasn kendisine ilah edinen kimseyi grdn m? [Casiye Suresi, 45/23] buyurmutur. Gerekte heva, kendisine kulluk edilenlerin en bydr. nk bir

eye ancak onun sebebiyle kulluk edildii halde, ona ancak kendi zat ile kulluk edilir. Hevaya ilikin olarak yle diyorum: Heva hakk iin, heva hi kukusuz hevann sebebidir Eer kalpte heva olmasayd, hevaya kulluk edilmezdi. Allahn eyaya ilikin ilminin ne kadar kmil olduunu ve hevasna kulluk eden ve onu ilah edinen kimsenin ilmini nasl eksiksiz kldn grmyor musun? Allah onu ilim zere dalalete drd [Casiye Suresi, 45/23] buyurdu. Ve dalalet, hayrettir. Ve (ilmi) eksiksiz ve kmil klan bu hayrettir. Hak Teala grd ki: Kul ancak kendi hevasna ve hevasnn taatna boyun emesi nedeniyle kulluk eder. Ve kul, kendi hevasnn kendi hevalarna kulluk eden kiilerde olduu gibi kulluk etmesini emrettiini ve Allaha kulluunun bile hevadan olduunu grr; nk, o kulda mukaddes olana ynelik heva olmasayd ki bu heva sevme iradesidir Allaha kulluk etmez ve Onu bakasna tercih etmezdi. Ve yine, alemdeki suretlerden bir surete kulluk edip onu ilah edinen kimse, bu sureti ancak heva ile ilah edinmitir. Kulluk eden kimse, hibir zaman kendi hevasnn egemenliinden kendini kurtaramaz. Sonra, Hak Teala grd ki: O kulluk edilenler, kulluk edenlerle deiir. Bir eye kulluk eden, bir bakasna tapan kimseyi kafirlikle sular. Ve az biraz kavray sahibi bir kulluk edici [abid], hevann birliinden ve tek-olmaklndan [ahadiyet] dolay hayrete der nk, bu heva btn kulluk edenlerde bir-olan-ayndr [ayn- vahid]. Bylelikle Allahu Teala, (tafsil varlkta bu hallerin byle olduunu grd ve snama -ihtibar- ilmi ile bildii iin) bylesi bir kimseyi dalalete (yani, aknla) drr. Yani, her kulluk edenin ancak kendi hevasna kulluk ettiini ve meru olan bir eye uysun veya uymasn o kulu kullukta kullanann kendi hevas olduunu bilmesi, bu kimseyi hayrete drr. Kmil olmu bir arif, kendisine kulluk edilen herbir mabudun, Hakkn bir tecelli mahalli olduunu gren kimsedir. Byle olduu iindir ki, onlarn hepsi, (kulluk ettikleri eyleri) kendilerine zg olan isimleriyle ta, aa, hayvan, insan, yldz, sultan olarak adlandrmann yansra, ilah olarak da adlandrrlar. Ve uluhiyet bir mertebedir ki, kulluk edici olan, bu uluhiyetin kendi mabudunun mertebesi olduunu tahayyl eder; halbuki bu mabud, bu zgl tecelli mahallinde bu mabuda kulluk edici olann grne gre gerekten de Hakkn tecelli mahallidir. Bundan dolaydr ki, baz arifler, cehaletlerini gsteren u sz sylediler: Biz onlara ancak bizi Hakka yaklatrsnlar diye tapnyoruz [Zmer Suresi, 39/3] dediler ve tapndklar eyleri ilahlar olarak adlandrdlar. Hatta yle dediler: Muhammed bu ilahlar tek bir ilah m yapt? Dorusu bu, artc bir eydir [Sd Suresi, 38/5]. Geri onlar, (tek ilah olan) Hakk inkar etmediler, ama suretlerin okluu ve uluhiyetin bu suretlere nisbet edilmesi ile snrl bir anlaya sahip olduklarndan, (Resuln daveti karsnda) aknla dtler. Ve Resul (sav)

geldiinde onlar bu suretlerin talardan yaplm olduklarn bilmelerinden dolay Biz onlara ancak bizi Hakka yaklatrsnlar diye tapnyoruz [Zmer Suresi, 39/3] szleriyle itikat ettikleri ve kendilerince isbat ettikleri ve ehadet ettikleri ve grnmeyen tek laha davet etti. Ve putlara tapanlar bu suretleri gerekten bu suretlere zg olduklarn bildikleri isimlerle (yani, ta, aa ve saire olarak) adlandryor olduklarndan, Onlar isimleriyle ann! [Rad Suresi, 13/33] szyle, putlara tapanlar, bu suretlere tapmaktan alkoyacak delil ortaya kondu. Ama ii ne ise o olarak bilenlere gelince, onlar, putlara tapanlarn, bu suretlerin aynlarna kulluk etmeyip, yalnzca bu suretlerde farkna vardklar tecelli sultannn hkmyle bu suretlerde Allaha kulluk ettiklerini bilmekle birlikte, kendilerine kulluk edilen bu suretleri zahirde inkar ederler. nk onlarn ilim mertebeleri, iman ettikleri resuln hkm dorultusunda, vaktin hkmne uymalarn gerekli klar ki, onlar bu nedenle mminler olarak adlandrlmlardr. Ve onlar, vaktin kullardr. Ve (eylerde) tecelli eden Hakk bilmeyen inkarc, bunu (yani, Hakkn eylerde tecelli ettiini) bilmez; ve resullerden, nebilerden ve vrislerden olan kmil bir arif bylesi (cahil) bir kimseye kar bunu (yani, Hakkn eylerde tecelli ettii gereini) rter. Byle olunca, (bu arif kii) vaktin resulnn bu suretlerden uzak durmasndan dolay, vaktin resulne uyarak ve Allahn Ey resulm! De ki: Eer Allah seviyorsanz, bana uyun ki Allah da sizi sevsin [l-i mran Suresi, 3/31] sz gereince Allahn kendisini sevmesini istediinden dolay onlara (bu cahil kimselere) o suretlerden uzak durmay emreder. Ve Resul, kendisine muhta olunan, icmal ynnden bilinen ve mahede olunmayan laha davet etti. Ve, Gzler Onu alglayamaz.. ama eylerin aynlarndaki latifliinden ve yaynmndan dolay ..O gzleri grr [Enam Suresi, 6/103]. Gzler Onu gremez, tpk kendi ekillerini ve zahir suretlerini yneten ruhlarn gremedikleri gibi. Dolaysyla O Latiftir. Batnlar ve zahirlerden Haberdardr [Habr]. Ve haberdar olma [hibret] deneyimlemedir [zevk] ve deneyimleme ise tecellidir ve tecelli suretlerdedir. Byle olunca (Hakkn tecellisi iin) suretler kanlmazdr. Ve (suretlerde tecelli etmek iin) Hak kanlmazdr. Ve Hakk gren kimsenin kendi hevasyla Ona kulluk etmesi kanlmazdr eer anladysan. Ve yol Allaha varr. MUSA KELMESNDEK HKMET- ULVYYE Musadan dolay ocuklarn ldrlmesindeki hikmet; kendisinden dolay ldrlen herbir ocuun hayatnn, ona yardm olarak dnmesidir. nk herbiri Musa olduundan (yani, Musadr diye) ldrld. Ve bunda (yani, ldrlm olmalarnda) bilgisizlik szkonusu deildir. Hi kukusuz onlarn herbirinin hayat Musa iindi, yani onun uruna hayatlarndan oldular. Ve bunlar kendi (asl) ftratlar zere zahir olmu hayatlard; nefsin istekleriyle [araz] lekelenmi olmadklarndan ftrat zereydiler. Ve Musa, Musadr diye ldrlenlerin hayatnn toplamyd, ve

(dolaysyla) bu ldrlenlere ruhani istidatlar lsnde verilmi olanlarn hepsi Musada vard. Ve kendisinden nce hi kimsede gereklememi olan bu durum, Allah tarafndan Musaya zg klnd [ihtisas- ilahi]. Musann hikmetleri oktur, ve bu blmde inaallah ilahi emirle bana verilmi olanlar ortaya koyacam. Ve yukarda szn ettiklerim, Musaya ilikin olarak bana anlatlarak retilenlerin ilkidir. Musa, ok saydaki ruhlarn toplam olarak domakla, (ldrlen ocuklardaki) btn faal yetileri kendinde toplad. nk, kk by emir altna alr. ocuun kendine zg bir ekilde by nasl ekip evirdiini grmez misin? Ve byk, kendi stnlk konumundan ocuun dzeyine inerek onunla oynar ve onunla ocuka konuur. Ve ocua, onun aklna gre grnr. Ve o, bilmeksizin ocuun emri [teshir] altndadr. ocuk onu skntya dmemek iin kendi yetitirilmesiyle, korunmasyla, ilerinin grlmesiyle megul klar. Btn bunlar kn byk zerindeki fiilleridir ve bunun byle olmas, (kn sahip olduu ruhani) makamn kuvvetinden dolaydr, nk kn Rabbine olan ahdi yenicedir, nk yeni olmutur. Ve byk Allahtan uzaktr ve Allaha yakn olan, Allaha uzak olan teshir eder, tpk sultana yakn olan sekin kimselerin uzak olanlar teshr etmeleri gibi. Allahn Resul, yamur yaarken [nzul] ban aar ve bunu yamurun Rabbine olan ahdinin yeni olmasndan dolay yaptn sylerdi. Ve bu Nebinin, Allaha ilikin marifetini nasl stn, yce ve apak kldna bak! Bylece yamur, insanln en stn olann Rabbine yakn olmaklyla teshir etti. Ve bu yamur, Nebiye gelen Elinin vahiyle inmesi [nzul] gibiydi ve Nebiyi, bizatihi haliyle (hal diliyle) davet etti. Ve Resul (sav), yamurun Rabbinden getirdii ey kendisine isabet edebilsin diye ona kendisini at. Eer kendisine isabet edecek olanda ilahi bir fayda olmasayd, kendisini ona amazd. Bu risalet, Allahn kendisiyle hereye hayat verdii suyun risaletidir. yleyse anla! Ve Musann sanda konup suya braklmasnn hikmetine gelince: Sandk, onun beer olmakldr [nsut] ve su, onun bedeni vastasyla kendisinde ortaya kan ilimdir ve bylesi bir ilmi baheden; dnsel kurgulama, his ve hayal yetileridir ve btn bunlar (yani, dnsel kurgulama, his ve hayal yetileri) ve bunun benzeri olan eyler insann nefsinde ancak unsurlardan oluan bedenin varlyla ortaya kar. Ve nefs bu bedende ortaya ktnda ve bedeni ekip evirmek ve onu ynetmekle emrolunduunda, Allah bu yetileri nefs iin birer ara kld, ki bu aralarla nefs, kendisinde Rabb iin sekinet olan bu sandn ynetilmesinde Allahn bu yetilerden murad ettii eye (yani, Hakkn ve halkn varln ve aralarndaki irtibat bilmeye ve eyann hakikatini grmeye ve idrak etmeye) ulaabilir. Ve bu yetiler sayesinde kendisinde eitli ilimler ortaya kabilsin diye sandkla suya atld. Ve (bu ekilde) Allah, bedeni yneten ruh her ne kadar hkmran olsa da, bedeni ynetmesinin ancak bedenle olduunu Musaya bilinir

kld. Onu, sandk olarak iaret edilen bu beer olmaklkta bulunan bu yetilerin sahibi kld. Allahn alemi ynetmesi de byledir; alemi ancak alemle veya onun suretiyle ynetir. ocuk kendisini dourann var etmesine dayanr [tevakkuf]; sebep olunan eyler sebeplere dayanr; koula dayanan eyler koullara; sonular sebeplere; delillendirilenler delillere; gereklenenler kendi hakikatlarna dayanr. Ve alemdeki btn bunlar Hakkn alemdeki ynetmekliidir, ve Allah alemi ancak alemle ynetir. Veya onun suretiyle.. deyiimize gelince: Bununla demek istediim, alemin suretidir. Ve bununla kastettiim de Allahn adlandrld Gzel simleri ve vasflandrld yce sfatlardr. Bize, Allahn adlandrld tek bir smi erimemitir ki, bu smin anlamn ve ruhunu alemde grmemi olalm. Ayn ekilde, Allah alemi, ancak alemin suretiyle ynetir. te bu nedenledir ki Peygamber Efendimiz; Zat, Sfatlar ve Fiiller olan lahi Hazretin btn vasflarn cem eden nsann yaratlna ilikin olarak, Allah demi, Kendi suretinde yaratt demitir ve demin sureti, lahi Hazretten baka bir ey deildir. Ve Allah, (Hazret-i lahiyenin numunesi olan) bu erefli numunede, yani nsan- Kmilde, lahi simlerin toplamn ve ayrntlanm [mnfasl] byk alemde (suret olarak nsan- Kmilin) kendisi dnda olan btn bu simlerin hakikatlarn varetti; ve demi alemin ruhu yapt ve suretinin kemalinden dolay onu ulvi ve sfli eyleri emri altna alc kld. yle ki, alemde kendi hamdyla Allah vmeyen tek bir ey olmad gibi; ayn ekilde, kendi suretinin hakikatn onlara bahetmi olmasndan dolay, bu nsann emri altnda olmayan tek bir ey yoktur. Allahu Teala yle buyurdu: Gkte olanlar ve yerde olanlar ve onlarn ierisindekileri sizin emrinize verdik [Casiye Suresi, 45/13] ve alemde ne varsa, nsann emri altndadr. Bunu bilen kimse nsan- Kmildir, cehaletinden dolay bunu bilmeyen ise insan- hayvandr. Musann bir sandk ierisinde suya braklmas, grnte helak olmas iken, zahirde ve batnda lmden kurtulmasyd, ve Musa tpk nefsin cehalet lmnden ilimle dirilmesi gibi diri oldu. Yce Allahn dedii gibi, Biz onu dirilttik.. yani ilimle dirilttik ..ve ona, kendisiyle insanlarn arasnda yrd nur verdik.. ve bu (nur) hidayettir ..O, karanlklar ierisinde olan kimse gibi midir?.. ve bu (karanlklar) dalalettir ..ve o, onun (yani, dalaletin) dna kamaz [Enam Suresi, 6/122] yani, sonsuza dek hidayete eremez; nk gerekte emrin (yani, ilmin) kendi ierisinde bir sonu yoktur ki, orada durabilsin. Hidayet olunmaklk nsann hayrete hidayetidir ve bylece (vlesi hayrete hidayet olunmu) bir kimse (durabilecei bir son olmadndandr ki), emrin (yani, ilmin) hayret olduunu bilir. Hayret (durmann yokluu sebebiyle olduu iindir ki), kprdanma ve harekettir, ve hareket hayattr ve onun sknu ve lm yoktur dolaysyla (hayat olan hayret), ierisinde yokluk [adem] barndrmayan varlktr

[vcud]. Ve su da (tpk ilim gibi) hayat verici olup, yeryz [arz] onunla hayat bulur. Ve Onun kprdanr.. sz, yeryznn hareketine; Onun ..kabarr.. sz, yeryznn yklenmesine; ve yine Onun ..herbir gzel iftten bitirir sz, yeryznn ancak kendisine benzeyeni, yani kendi gibi tabii olan eyi dourmasna iaret eder [Hac Suresi, 22/5]. Bylece, yeryznden [arz] doan ve ondan zahir olan ey ile birlikte, yeryz [arz] iin, ikilik [efiyyet] demek olan iftolmaklk [zevciyyet] ortaya kt. Benzer ekilde, lahi simlerin hakikatlarn talep eden ve Haktan zahir olan alemden dolay, Hakkn varl iin, okluk [kesret] ve simlerin O yledir ve byledir diye saylmas ortaya kt [sabit]. Bylece, (tek olan Hakkn varl) alemle birlikte iki [mesna] oldu; ve okluun teklii [ahadiyetl-kesre] buna (yani, tek olan Hakkn varlna) aykrdr. Hak Teala, gerekte, zatndan dolay tek ayn [ahadiyyetl-ayn] idi; tpk zatndan dolay tek ayn [ahadiyetl-ayn] olan heyulani cevher gibi. Ve heyulani cevher, zatyla yklendii ve kendisinden zahir olan suretler ile oktur [kesr]. Hak da Kendisinden zahir olan tecelli suretleriyle byledir (yani, oktur). Bylece Hak, akledilebilir olan tek-olmaklk [ahadiyet-i makuliyyet] ile beraber, alem suretlerinin tecelli mahalli oldu. Allahu Tealann, kullarndan dilediine zg klarak bildirdii bu ilahi retimin ne kadar gzel olduuna bir bak! Firavunun ailesi onu suda, aacn yannda bulduunda, Firavun ona Musa adn verdi. Kptce mu su ve sa da aa demektir. Bu ekilde, onu iinde bulunduu eyle adlandrd. nk sandk suda aacn yannda durmutu. Ve (Firavun) Musann ldrlmesini istedi. Bunun zerine, kars (Asiye) Musaya ilikin olarak konutu. Ve Firavuna syledii szde, (kendisine ilham olunan) ilahi konuma ile konutu. nk, Aleyhis-selat ves-selamn, o ve mran kz Meryem iin, erkeklerinki gibi kemale sahip olduklarn teyid eder biimde bildirdii zere, Allahu Teala onu kemal iin yaratt. Musaya ilikin olarak Firavuna, O, benim ve senin iin gz aydnldr [Kasas Suresi, 28/9] dedi. Byle olunca, onda ortaya ktn sylediimiz kemal ile, gz Musayla aydnlk oldu. (Ayn ekilde) suda boulurken, Allahn bahettii iman sayesinde, Firavunun da gznn aydnl oldu. Allah onun cann, ierisinde hi kir kalmam bir ekilde tertemiz olarak ald, nk slm nceden olanlar siler. Ve ilahi rahmetten hi kimse midini kesmesin diye, Allah Firavunu, dilediine inayet ettiine ilikin bir ayet kld. nk Allahn rahmetinden ancak kafirler mit keser. Eer Firavun mit kesenlerden olsayd, imana gelmezdi. Bylece Musa, Firavunun karsnn kendisi hakknda syledii gibi oldu, ki yle demiti: O benim ve senin iin gz aydnldr, onu ldrme! Yaknda bize faydas dokunur [Kasas Suresi, 28/9]. Ve byle de oldu. Her ne kadar, o srada, Firavunun mlkn ve ailesini kendi elleriyle ykma uratacak olan nebi olduunu bilmiyor da olsalar, Allah onlara Musa ile fayda verdi. Allah, Musay Firavundan koruduunda, Musann annesi, (olunun ldrlmedii haberini alnca) kalbindeki zntden kurtulmu olarak sabahlad. Daha sonra, Allahu Teala kendi annesinin memelerine ynelmesi iin, ona st-nineleri haram

kld. Bylece, annesinin sevincini eksiksiz klmak iin, Musay annesine emzirtti. eriat ilmi de byledir. (Musann ancak annnesinin memesinden st emerek beslenmesi gibi, her nebinin mmeti de ancak kendi eriatlarnn ilmiyle ruhlarn beslerler ve dier nebilerin eriatlar o mmete haram klnmtr.) Allahu Teala yle buyurmutur: Sizden herbiriniz iin Biz bir eriat ve minhac getirdik [Mide Suresi, 5/48] ve buradaki min-hace sz, geldii kayna antrr bir ekilde ondan geldi demektir. Tpk bir aa dalnn ancak kkyle beslenmesi gibi, bu kaynak onun (yani, bir nebinin mmetinden olan kulun) gdas oldu. Bylece, bir eriatta yasaklanan ey, dier bir eriatta helal klnd yani, surette helal klnd. Bununla demek istediim, (helal klnan) o eyin iin aslna baklrsa, gemiteki (haram klnm olan) eyle ayn olmaddr, nk o, yeni bir yaratltr ve tekrar yoktur. Bundandr ki biz sana tenbih ettik. Buna, Musann st emmesinin yasaklamasyla iaret edilmitir. nk, onun annesi gerekte onu emzirendir, onu douran deil. Douran anne onu emaneten tad, bylece ocuk ondan dodu ve istemsiz olarak annesinin hayz kanyla beslendi. Bu, ocuu zerine minnet etmesin diye byledir. nk eer ocuk bu kanla beslenmeseydi ve bu kan, kendisinden kmasayd, onu ldrr ve hastalanmasna neden olurdu. Bylece, bu kan ile beslenmekle, ceninin annesi zerinde minneti szkonusudur. nk ocuk, bu kanla beslenmekle, annede kaldnda ve dar atlmadnda veya cenin tarafndan besin olarak alnmadnda, annesine gelebilecek olan zarardan korudu. Halbuki emzirenin durumu farkldr, nk st vermekle ocuun hayatn ve varln srdrmesini dilemitir. Kendisini dourandan baka bir kadnn, onu douran zerinde bir stnl olmasn ve ocuunun eitimiyle gz aydn olsun, kucanda onun bymesine ahid olsun da zlmesin diyedir ki Allah, Musann emzirilmesini, kendisini douran anneye vermitir. Ve Allah Musay (kendi beer olmakl olan) sandn skntsndan kurtard. Musa, her ne kadar tabiatn dna kmadysa da, Allahu Tealann ilahi ilimden kendisine verdii eyle tabiat karanln yrtt. Ve Allah, bana getirdii [mbtela] eye kendi nefsinde gsterdii sabr gereklensin diye, onu birok ortamlarda snad. Allahu Tealann Musann bana getirdii [mbtela] ilk ey, Allahn verdii ilhamla ve onun srrnda verdii gle [tevfik] kendisi bunun byle olduunun bilincinde olmakszn Kbtyi ldrmesidir. Ama, Rabbinin emri gelinceye kadar beklememi olmakla birlikte, onu ldrm olmaktan sknt duymad. nk nebi, kendisine bildirilinceye kadar, (yaptnn) bilincinde olmadndan dolay, batnda masumdur. Ve ite bundandr ki, Hzr ona ocuun ldrlmesini gsterdi. Musa ocuun ldrlmesini doru bulmad ve kendisinin Kbtyi ldrm olduunu hatrlamad. Bunun zerine Hzr ona yle dedi: Bunu kendiliimden yapmadm [Kehf Suresi, 18/82]. Bu szle, Musay kendi mertebesinden, yani Kbtyi lahi Emirle ldrm olduundan haberdar etti nk nebi, bunun bilincinde olmasa bile, (nebi olmaklyla) iin aslnda yaptklarnda masumdur.

Hzr ona geminin delinmesini de gsterdi. Bu, zahirde helak ve batnda ise gasbedicilerin [gasb] elinden kurtulmaktr. Ve Hzr bunu, Musann kendisini drt bir yandan saran suya brakld, ve zahiri helak ve batn kurtulu olan sanda nazire olarak yapt. Ve annesi, gasbedici [gasb] Firavunun, Musay elinden zorla alp, onu kendi gzleri nnde ldrecei korkusuyla bunu yaptnda, Allah byle yapmasn, kendisi bunun bilincinde olmakszn, ona vahy etti. Ve Musay (gnn birinde) emziriyor olaca iine dodu. Ve (eer yannda kalacak olursa) Musann ldrlecei korkusuyla, onu sulara brakt. Ve atasznde denildii gibi, Gz grmeyince gnl katlanr. Dolaysyla, Musann bana gelecekleri kendi gzyle grme korkusuyla korkmad, ve ona ilikin olarak gzn grmesinin zntsyle zlmedi. Ve gnn birinde Allahn onu kendisine geri verecei yolundaki hsn- zan kendisinde baskn kt ve kendisindeki bu zanla yaad. Ve mit, korku ve zntye karttr. Kendisine ilham olunduunda, belki de bu, Firavunun ve Kbtlerin helaknn kendi eliyle olaca resuldr dedi ve bu zanla yaayp mutlu oldu. Ve bu zan, iin aslnda (kendisine ilham olunmu bir) ilimdir. Daha sonra Musa, peine dldnde, zahirde korktuundan, ama mnada kurtuluu sevdiinden [hubb], kaarak oray terketti. Ve gerekte hareket, her zaman iin, sevgidir [hubb] ve bundan ibarettir; hareketi grenin (hareketin sevgi olduuna) perdeli olmas, hareketin sebebi olarak baka eyler grmesidir ve hareketin sebebi bunlar deildir. nk, gerekte hareket, alemin, skun ierisinde bulunduu yokluktan [adem] varla [vcud] hareketidir. Bylece, alemin varlndan ibaret olan hareket, sevgi [hubb] hareketidir. Ve Resulallah (sav), Ben gizli bir hazineydim, bilinmeye muhabbet ettim szyle hi kukusuz buna iaret etmitir. Bu muhabbet olmasayd, alem kendi aynnda zahir olmazd. Bylece, alemin yokluktan [adem] varla [vcud] hareketi, Yaratcnn sevgisinin [hubb] varla doru hareketidir. Ve kendisinde yokluun deimezliini [sbut] mahede etmi olan alem de ayn ekilde, kendini varlk olmaklnda mahede etmeyi sever. Ve onun deimez bir yokluktan her bir ynden varla hareketi, Haktan ve kendinden doru bir sevgi hareketi oldu. Ve kemal kendisi iin sevilir. Ve Hak Tealann Kendisine ilikin ilmi, Kendisi alemlerden gani olduundan dolay, ancak Kendisine aittir. Ve Onun iin geri kalan ey, alemin aynlar olan bu aynlardan ortaya kan hdis ilimle, ilim mertebesinin tamamlanmasdr. Ve alemin aynlar varolduklarnda, kemal sureti, hdis ve kadim ilimle zahir olur. Dolaysyla, ilim mertebesi iki yn ile kmil olur. Ayn ekilde, (alemin aynlar ile birlikte) varlk mertebeleri de kmil olur. nk, kimi varlklar ezel olduu halde, kimisi de ezel deildir. Ezel olan varlk, Kendi nefsiyle varolan Hakkn varldr. Ve ezel olmayan varlklar ise, deimez alem suretlerindeki Hakkn varldr, ve bu varlklar hdis olarak adlandrlrlar, nk bunlarn kimisi, kimi dierlerine zahir olur. Bylece O, alem suretlerinde Kendini zahir klar ve varl kemale erdirir. Bylece, alemin hareketi kemale duyulan sevgiden oldu. Bunu anla! Grmez misin ki O, alem olarak adlandrlann aynndaki etkilerinin zuhurunun

yokluundan dolay simlerde olan eye (yani, darlk ve skntya), lahi simlerden nasl Nefes verdi. Ve bylece rahat, Hak iin sevilen oldu ama bu rahata ancak ulvi ve sfli suretlerin varlyla eriti. Ve hareketin sevgi iin olduu kesinlendi, yle ki, oluta [kevn] sevgiye nisbeti olmayan bir hareket yoktur. Ve bunu alimlerden kimisi bilir, kimi alimler ise nefslerine egemen olan grnrdeki yakn-sebeple rtlmlerdir. Kbtnin ldrlmesinden sonra Musada korku grld, ama bu korku, ldrlmekten kurtulmaya sevgi duymasyd. Bylece korktuu eyden katnda, aslnda Firavundan ve onun yapacaklarndan kurtulmaya duyduu sevgiyle kat. te bu nedenledir ki, o anda, kann sebebi olarak, grlen en yakn sebebi syledi. Gsterdii bu yakn sebep (yani, korku) beerin bedensel sureti gibidir ve kurtulmaya duyulan sevgi, bedeni yneten ruhun, bedeni iermesi gibi, bu yakn sebebi ierir. Nebiler, hitaplarnn genele ynelik olmasndan ve kendilerini iiten alimlerin anlaylarna gvendiklerinden dolay zahir diliyle sz sylerler ve genelden (yani, genel anlay dzeyinden) bakasna itibar etmezler. Nitekim Resul (sav), sadaka vermeye ilikin u hadisinde bu mertebeye iaret etmitir: Kendisinden daha fazla sevdiklerim olduu halde, Allahu Tealann atee atacandan korktuum kimseye veririm. Dolaysyla, kendilerinde tamah ve nefsani tabiat egemen olan akl ve basireti zayf kimselere itibar etti. Bylelikle resuller, ilim olarak getirdikleri ne varsa, daha derinine inemeyenler kaftan [hilat] (yani, zahir ifade) dzeyinde anlayabilsinler diye, bu ilmi en alt dzeydeki anlaya bryerek getirdiler. Bylesi kimseler, bu ne kadar gzel bir kaftan! derler ve bunu anlayn son noktas olarak grrler. te yandan, hikmet incilerini bulmak iin derinlere dalan incelikli dnce sahibi kii, Bu kimse (yani, peygamber) hangi sebeple sultan tarafndan bu kaftana layk grld? der. Ve kaftann deerine ve onun giysiler arasndaki derecesine bakar ve buradan, bu kaftana brndrlm olann deerini bilir. Bylelikle, kendisinden bakalarnca benzerine eriilmemi olan bir ilme eriir. Resuller ve nebiler ve onlarn tahkik ehli vrisleri, alemde ve kendi mmetleri arasnda bu mertebede olan kimseler bulunduunu bildiklerinden, ifadelerinde hem sekinlerin [havas] hem de avamn anlayabilecei zahir dili ile konutular. Ve sekinler, avamn anladn ve bundan fazlasn anlarlar ve bundandr ki, onlara sekin denmesi yerinde olur ve bylelikle bununla avamdan ayrlrlar. Bylece, ilimleri tebli edenler (yani, resuller, nebiler ve vrisler), bu zahir diliyle yetindiler. te Musann, Ben sizden, selamet ve afiyeti sevdiim iin katm deil de, Ben sizden, korktuum ey dolaysyla katm [uara Suresi, 26/21] demesindeki hikmet budur. Ve Musa (Msrdan kap) Medyene geldiinde, (uayb aleyhisselamn ocuklar olan) iki gen kz grd. cretsiz olarak onlarn hayvanlarn (kuyudan su ekerek) suvard ve sonra ilahi glgeye snd. Ve yle dedi: Ey Rabbim, dorusu bana indirecein her hayra muhtacm [Kasas Suresi, 28/24]. Bylece suvarma iiyle,

Allahu Tealann kendisine balam olduu hayr birledi ve nefsini, hayrn Kendi indinde olduu Allaha muhta olmaklkla niteledi. Hzr, Musaya duvar cretsiz olarak yeniden-rmeyi gsterdiinde, Musa ona byle yapmasndan (yani, duvar cretsiz rmesinden) dolay itiraz etti. Bunun zerine Hzr, Musaya cret almakszn hayvanlar suvarm olduunu hatrlatt. Hzr, buna benzer baka eyler de gsterecekti, ama (Musann sabrsz olmasndan dolay) bunlardan szetmedi. Bundandr ki, Resulallah (sav), ikisi arasnda geenlere ilikin olarak Hzrn (daha baka eyler de) anlatmas iin Musann sessizliini koruyup itiraz etmemi olmakln temenni etti. Bununla, Musann yapm olduu eyi (yani, Kbtyi ldrm olmasn), buna ilikin bir ilmi olmakszn yapm olduu bilindi. nk ilmi olsayd Allahn vg ve dorulamayla ehadet ettii Hzra kendi yapm olduu eylerin benzerini yapm olmasndan dolay itiraz etmez, Hzrn bu yapm olduklarn inkar etmezdi. Ama Musa, Allahn vd ve kendisini tabi kld Hzrn art kotuklarn unuttu [gaflet] ama Allahn emrini unutmu isek, bu, Allahn bize rahmetinden dolaydr. Eer Musa, bunu (yani, Hzrn ilmini) bilseydi, Hzr ona, bilmediin eye.. [Kehf Suresi, 18/68] yani deneyimlemediin eye.. demezdi. Ve bu, Ben senin deneyimlemediin bir ilme sahibim; ayn ekilde sen de yle bir ilme sahipsin ki, ben de onu bilmem demeye gelir. Ve bu ekilde Hzr, adaleti gzetti. Ve Hzrn Musadan ayrlmasndaki hikmet, Allahn Resul hakknda, Resuln getirdiini alnz ve onun sakndrdndan saknnz [Har Suresi, 59/7] buyurmu olmasndandr. Resuln ve risaletin deerini bilen ehlullah yani, Allah bilenler bu sz karsnda durdular. Ve Hzr, hi kukusuz, Musann resul olduunu biliyordu. Byle olunca, resule kar edebin gereini yerine getirmek iin, ondan geleni gzetmeye balad. Musa Hzra, Eer bundan sonra sana bir kez daha bir ey soracak olursam, benimle arkadalk etme [Kehf Suresi, 18/76] diyerek onu kendisiyle arkadalk etmekten sakndrd. Ve Musa nc kez itiraz edince, o zaman, Hzr ona, te bu, seninle benim aramda ayrlktr dedi [Kehf Suresi, 18/78]. Ve Musa onu vazgeirmeye almad ve ondan kendisiyle arkadal srdrmesini istemedi. nk Musa, Hzr kendisiyle arkadalk etmekten sakndran kendisindeki risalet rtbesinin deerini biliyordu bylece, Musa sessiz kald ve ayrlk gerekleti. mdi sen, bu iki kiinin ilimde nasl bir kemale sahip olduklarna ve ilahi edebin gereini nasl yerine getirdiklerine bak! Hzrn Musaya, Ben, Allahn bana retmi olduu yle bir ilme sahibim ki, sen onu bilmezsin ve sen de Allahn sana retmi olduu yle bir ilme sahipsin ki onu da ben bilmem diyerek, Musa karsnda kendi durumunu kabulleniine ve gzettii adalete bak! Ve Hzr bu szleriyle, onun mertebesinin yceliini bildii ve kendisi bylesi bir mertebeye sahip olmad halde, Sen deneyimleyerek kavramadn eye nasl sabredebilirsin? diyerek incitmi olduu Musann gnln ald. Ve bu (stnlk kyaslamas nisbeti), Muhammed (sav) mmetinde, hurma aalarnn alanmas

hadisesinde zahir oldu. Resulallah (sav) ashabna, Siz dnya ilerini benden daha iyi bilirsiniz buyurdu. Hi kukusuz, bir eyi bilmek, bilmemekten iyidir ve bundandr ki Allahu Teala, Kendini, O her eyi bilendir [Bakara Suresi, 2/29] szyle vd. Resulallah (sav), ashabnn dnya ilerinde kendisinden daha bilgili olduunu kabullendi, nk kendisinin dnya ileri konusunda enine boyuna bir ilmi yoktur. nk dnya ilerini bilmek bunlar deneyimlemeyi [zevk] ve yaantlamay [tecrbe] gerektirir. Ve Resul (sav) bunun ilmiyle uramad. O, nemlilerin en nemlisiyle urat. mdi, seni en byk edebden haberdar kldm. Eer nefsini bu edebe uyarlayacak olursan, bundan fayda bulursun. Ve Musann, Rabbim bana hkm verme kudreti balad.. sznden kastedilen halifeliktir ve ..beni kitap getiren peygamberlerden kld [uara Suresi, 26/21] sznden kastedilen ise risalettir. Ve her resul, halife deildir. Halife, kl ve hkmranlk sahibidir, ama resul byle deildir kendisine gnderilmi olan neyse, ancak onu bildirir. Eer bunun iin savar ve onu klla korursa, bu kimse hem halife hem de resuldr. Nasl ki her nebi, resul deilse; her resul de halife deildir nk resullere mlk ve bu mlk zerinde hkmetmeklik verilmemitir. Firavunun Musaya, (Alemlerin Rabbi nedir? diyerek) Allahn mahiyetini sormasndaki hikmete gelince: bu soruyu cehaletinden dolay deil, ama Rabbi tarafndan resul olarak gnderildiini iddia eden Musann bu konuda doru syleyip sylemediini snamak iin sordu. Firavun resullerin sahip olduklar ilmin mertebesini bilen bir kimseydi, yle ki, onun cevabndan iddiasnda doru olup olmadn karabilirdi. Ve orada hazr bulunanlardan dolay ifte anlaml bir soru sordu; bylelikle kendisi sorduu soruya ald karlktan Musann doru syleyip sylemediini anlayabilecekken, orada hazr bulunanlar bunu anlamayacaklard. Ve Musa cevap verdiinde, iin hakikatn bilenlere gre cevap verdi. Bunun zerine Firavun, kendi konumunu korumak iin, Musann kendisine sorulan soruya cevap vermediini gsterdi. Ve anlaylarnn kt olmasndan dolay, orada bulunanlar iin Firavunun Musadan daha bilgili olduu besbelli oldu nk Musa Firavuna mahiyetten farkl bir cevap verdi. Ve grne gre bu, kendisine sorulan sorunun cevab deildi. Ama Firavun, hi kukusuz, Musann ancak bu ekilde cevap verebileceini biliyordu. Ve ashabna, Size gnderilen resulnz gerekte delidir [uara Suresi, 26/27] yani, Benim kendisine sorduum sorunun cevab ona rtldr. nk o eyin (yani, Hakkn zatnn) bilinmesi asla tasavvur edilemez dedi (ve bylece halkna kar daha alim olduunu gsterirken, Musann risalet davasnda doru sylediini onlar anlamakszn tasdik etti). Mahiyete ilikin bir soru, hakknda soru sorulan ve kendi nefsinde bir hakikat zere olmas gereken eyin hakikatine ilikin bir soru olduundan, yerinde bir sorudur. Cins ve ayrmdan [fasl] oluan tanmlar, kendisinde bakalaryla ortak nitelikler tayan her ey iin geerlidir. Ama cinsi olmayan bir eyin (yani, Hakkn), bakalar iin szkonusu olmayan bir hakikat zere olmas gerekir. Dolaysyla, soru ehl-i

Hakka, doru ilme ve akl- selime gre dorudur. Ve bu sorunun cevab da, ancak Musann Firavuna verdii cevap olabilir. Ve Musann, Zatn tanmn soran kimseye Onun fiillerinden cevap vermesinde byk bir sr vardr. Bu ekilde, Zatn tanmn alem suretlerinde zahir kld veya alem suretlerinden Kendisini zahir klan Kendi sfatyla ayn kld. Ve unu demeye getirdi: Eer kesin bilgi sahibi iseniz o zaman bilirsiniz ki O, ulvi olandaki ki bu semadr ve sfli olandaki ki bu da arzdr alem suretlerini Kendisinde zahir klan veya bu suretlerin kendisiyle Zahir olandr. (Bu cevap zerine) Firavun, ashabna dnerek, O hi kukusuz delidir [uara Suresi, 26/27] dedi ki bunun anlamn yukarda aklamtk. Ve sonra, Musa kendi ilahi ilimdeki mertebesini Firavun bilebilsin diye ve onun bunu anlam olduunu bildiinden szlerine unu da ekledi: O, dounun ve batnn.. yani, zahirin ve btnn ..ve ikisi arasnda bulunanlarn Rabbidir [uara Suresi, 26/28]. Bylece O, her eyi bilendir [Hadd Suresi, 57/3]. Eer aklederseniz.. [uara Suresi, 26/28] sz de, Eer kaytlayc iseniz.. anlamna gelir nk akl, kaytlamadr. Musann verdii ilk cevap, kesinlik sahiplerinin [ehl-i yakin] cevabdr ki onlar kef ve varlk ehlidir (yani, onlar, Hakkn bir olan varln her eyde ve kendi izafi varlklarnda mahede edenlerdir). Bundandr ki Musa, Eer kesinlik sahibi iseniz.. dedi [uara Suresi, 26/24] yani eer kef ve varlk sahibi iseniz, size uhudunuzda ve varlnzda kesin kldnz eyi bildirdiimi anlarsnz; yok eer akl ve kaytlama ehli olup, aklnzn size verdii delillerle Hakk zglletirirseniz [hasr], buna karlk olarak ben de size ikinci cevabm veririm. Bylece Musa, stnlk ve doruluunun Firavun tarafndan bilinebilmesi iin, bu iki vecih ile zahir oldu. Ve Musa, ona verecei cevab hemen anlayacan veya anlayabilecek durumda olduunu biliyordu. Bunun sebebi, Firavunun mahiyeti sormu olmasdr ve Musa, nedir? sorusunun (yani, cins ve ayrmdan oluan) bildik terimler zere olmadn bilmesindendir ki, Firavunun bu sorusuna cevap verdi. Eer Musa, bundan baka bir ey anlam olsayd, sorusunu hatal bulurdu (ve bir cevap vermezdi). Ve Musa, hakknda soru sorulan, alemin ta kendisi [ayn] olarak ortaya koyunca, Firavun da kendisine ayn dil (yani, tevhid dili) ile seslendi ama orada bulunanlar bunu anlamadlar. Ve Firavun Musaya yle dedi: Benden bakasn ilah edinecek olursan, ben seni hapsedilmilerden klarm [uara Suresi, 26/28]. Burada (hapis zindan anlamndaki) sicn szcnde bulunan s harfi artk-harftir [harf-i zaid]. Bylece bu artk-harf kaldrldnda Firavunun sz yle bir alm kazanr: Seni rterim [cenn]. nk sen, benim bu ekilde bir sz sylememi hakl karan bir cevap verdin. Eer bana, Vaadettiin eyle (yani, beni hapsedilmilerden klacan sylemekle) cehaletini aa vurdun; ayn bir olduu halde (ikimiz arasnda) nasl ayrm gzetebilirsin? diye soracak olursan, sana yle derim: Ben sadece aynn mertebeleri arasnda bir ayrm gzetiyorum. Ayn ayrmlamad ve kendinde blmlenmedi. Ve ey Musa, u anda benim rtbem bilfiil sana tahakkm etmektedir. Ve ben ayn itibaryla senim, ama rtbe itibaryla senden bakaym.

Musa, Firavunun sylediklerinden bunlar demeye getirdiini anlaynca, Sen buna g yetiremezsin diyerek ona hakkn verdi. Ve Musann zerinde g sahibi olmas ve gcnn etkisini Musada zahir klmas, Firavun iin kendi rtbesinin gstergesiydi. nk Hak, zahirde Firavunun rtbesindeydi. Ve bundan dolay da Firavun, bulunulan mecliste, Musann zuhur ettii rtbe zerine tahakkm etme gcne sahipti. Ve Musa, Firavunun kendisine ynelik saldrsna engel olan eyi (asasn) gstererek, ona, Sana apak bir ey getirmi olsam da m? [uara Suresi, 26/30] dedi. Firavun ise buna karlk olarak ancak, Eer sznn eri isen onu getir [uara Suresi, 26/31] diyebildi; nk kavminden akl kt kimselerin karsnda insafsz grnmemek istiyordu. Eer byle yapmayacak olursa, kavmi kendisinden (kendisinin ilah olduundan) kukuya decekti. Ki onlar Firavunun aalad [ihanet] bir topluluktu. Ona itaat ediyorlard ve hi kukusuz dalalet ierisindeydiler, yani, Firavunun zahir diliyle (Ben sizin yce rabbinizim diyerek) iddia ettii rabln, doru akl yrtmenin [akl- sahih] vard sonula inkar edebilecekleri bir akldan yoksundular. nk, akl iin snr vardr. Kef ve kesinlik [yakin] ehlinden olanlar bu snr atklar zaman, akl ehli olanlar bu snrda dururlar (ve daha ileriye gitmezler). Ve Musa, bundan dolaydr ki, (Firavunun sorusuna karlk olarak) hem kesinlik sahiplerinin [mukn] hem de ancak akl sahibi olanlarn kabul edebilecei cevab verdi. Ve Musa, asasn yere att. Ve, Musann davetine uymaktan saknmasnda, Firavunu Musaya kar asi klan eyin (yani, kendi nefs-i emmaresinin) sureti olan bu asa, birdenbire herkes tarafndan grlen bir ylan oluverdi. Bylece irkin olan isyan [masiyet] itaate, yani gzellie dnt. Nitekim Allahu Teala, Allah onlarn ktlklerini deitirerek gzelletirir [Furkan Suresi, 25/70] buyurmutur deitirir, yani hkmde. Ve hkm, burada, bir-olan-cevherde [cevher-i vahid] birbirinden ayrk aynlar olarak zahir oldu. Bylece o, ayn zamanda hem bir asa hem de apak bir ylandr. Ve o, apak bir ylan olmas itibaryla ylanlar, ve asa olmas itibaryla da asalar (yani, byclerin asalarn) yuttu. Ve bylelikle Musann delili [hccet] Firavunun asalar, ylanlar ve ipler suretindeki delilleri zerinde zahir oldu. Byclerin ipleri olmasna karlk, Musann ipi yoktu ve ip tepecik demektir. Yani onlarn gc Musannkine nisbetle yce dalar karsndaki tepecikler gibidir. Bycler bunu grnce, Musann sahip olduu ilim mertebesini anladlar ve bunun, gerekte hayal ve zan barndrmayan hakiki ilimle ayrcalklanm bir beerin sahip olabilecei bir kudretle olabileceini grdler ve bylece, Alemlerin Rabbine, Musa ve Harunun Rabbine [uara Suresi, 25/47-48] yani Musa ve Harunun davet ettikleri Rabbe iman ettiler ve bunu orada bulunanlara tam da bu ekilde ifade ettiler, nk biliyorlard ki, Firavun kavmi, Musann davetinin Firavuna olmadn bilmektedir.

Ve Firavun, kl zoruyla halife olup, rf-i eride zor kullanan biri de olsa, tahakkm konumunda zamann sahibi olduundan, Ben sizin yce rabbinizim [Naziat Suresi, 79/24] dedi yani, her ne kadar belli bir bakmdan herkes birer rabb ise de, benim sizin zerinizde tahakkmmn zahir olmasyla bana verilen eyden dolay btn bu rabblerin en ycesi benim dedi. Ve bycler Firavunun kendilerine syledii bu szn doru olduunu bildiklerinden, onu inkar etmediler. Ve onun bu szn dorulayarak yle dediler: Sen ancak bu dnya hayatnda hkmedebilirsin. O halde, ne hkm vereceksen ver; devlet senindir [Naziat Suresi, 79/24]. Ve bylece Firavunun, Ben sizin yce rabbinizim sz dorulanm [sahih] oldu. Ve her ne kadar, Hakkn ayn ise de, suret Firavun iindir. Ve Firavunun batl suretinde Hakkn ayn, bycleri, ancak bylesi bir sebeple eriebilecekleri mertebeye ulamalar iin, ellerini ve ayaklarn keserek ast. nk, sebeplerin ortadan kalkmasnn hibir ekilde yolu yoktur ve bu, sebepleri gerekli klann deimez aynlar olmasndan dolay byledir ve bu deimez aynlar varlkta ancak suretler yoluyla, yani eylerin kendi deimezlikleri ierisinde kendilerinde bulundurduklar ne ise ona gre biimlenen suretler yoluyla zahir olurlar. Bundandr ki, Allahn kelimelerinde deime yoktur [Yunus Suresi, 10/65]. Ve Allahn kelimeleri, mevcud aynlardan [ayan- mevcudat] baka bir ey deildir. Bylece, deimezliklerinden dolay Allahn kelimelerine nceden olmaklk [kdem] nisbet olunurken; varlklar ve zuhurlar dolaysyla da onlara sonradan olmaklk [huds] nisbet olunur. Bu tpk bir kimsenin, Bugn bize bir adam veya bir misafir kageldi dediinde, bu adam bugn kageldi [hadis] diye, bu adamn kagelmesinden nce bir varl olmamasnn gerekmemesi gibidir. Ayn ekilde Allahu Teala, yce kelamnda ki bu kadm bir kelamdr yle buyurdu: Onlara Rabblerinden yeni bir kelam gelse [kelam- muhdes] dinleyip, hemen alaya alrlar [Enbiya Suresi, 21/2]. Ve yine yle buyurdu: Onlara Rahmandan yeni bir kelam gelse, ondan yz evirirler [uara Suresi, 26/5]. Ve rahmet, ancak rahmetle gelir ve rahmetten yz eviren azaba ynelir ve azap da rahmetin yokluundan baka bir ey deildir. Ve Allahn, Yunus kavmi mstesna, azabmz grdklerinde iman etmeleri kendilerine bir fayda vermez; Allahn kullar hakknda sregelen adeti budur [Yunus Suresi, 10/98] szne gelince: bu sz, azab grenlerin imannn kendilerine ahirette fayda vermeyeceine iaret etmez. Yce Allahn bundan murad ettii ey, onlardan azabn bu dnyadayken kaldrlmayacadr. Bylelikle, Firavun iman ettii halde azaba urad. Eer, eceli geldiinde lmnn kesin olduunu bilen bir kimsenin iinde bulunduu durumda olsayd, bu byle olurdu. Ama, hal karinesi, Firavunun leceinin kesin olduunu bilmediine iaret eder. nk, mminlerin, Musann asas ile denize vurmasyla, denizde alan kuru yol zerinde yrdklerini grd. Ve Firavun iman ettii srada, helak olacann kesin olduunu bilmiyordu tpk, lm annda bulunanlarn tersine, lmn kendisine dokunmayacan uman kimseler gibi. Dolaysyla Firavun, lmn deil, kurtuluun kesin olduunu dnerek, srailoullarnn inandna inand. mdi,

kesinlik sahibi olduu ey (yani, kurtulu) gerekleti ama dilemi olduundan farkl bir ekilde. Allah onun nefsini ahiret azabndan kurtard ve bedenini korudu ve O, buna ilikin olarak yle buyurmutur: Ardndan gelenlere bir delil olsun diye bugn seni bedeninle kurtaracaz [Yunus Suresi, 10/92]. nk, eer Firavun, suretiyle grnmez olsayd, kavmi O gizlendi diyebilirdi. Ama, bilinen suretiyle ortaya knca, lm olduu bilindi. Bylece kurtuluu, hem (ruhunun beden karanlndan kurtulmasyla) duyumsal olarak hem de (ruhunun ahiret azabndan kurtulmasyla) manen genel oldu. Kendileri iin ahiret azab sz [kelime] zorunlu [vacib] olanlar, kendilerine btn ilahi ayetler verilse bile, bu azab grmedike iman etmeyenlerdir. yleyse, Firavun bu snftan deildir. Ve bunun byle olduu vahyedilen Kitapta apak olarak belirtilmitir. Bylece, biz deriz ki, onun (iman) hakkndaki i Allaha aittir. nk halkn geneli onun isyankarl [ekavet] konusunda hemfikirdir halbuki, bu konuda dayanabilecekleri hibir delilleri [nass] yoktur. Firavunun halkna gelince, onlar hakkndaki hkm bakadr ama bundan sz etmenin yeri buras deildir. Ayrca unu bil ki, Allahu Teala lmek zere olan bir kimsenin cann ancak, kendisine (o anda) gelen ilahi haberi dorulayan bir mmin olarak alr. Bundandr ki, ani lm ve habersizken ldrlmek kt bir ey kabul edilmitir. Ani lm, nefesin verilmesi ve alnamamas demektir ite ani lm budur ve bu, lmek zere olan bir kimsenin durumundan farkldr. Habersizken ldrlmek de tpk ani lm gibidir farknda olmakszn arkasndan boynu vurulur. Ve bu ekilde ldrlen bir kimse (ldrld anda) iinde bulunduu hal neyse o ekilde, kafir veya mmin olarak lr. Bundandr ki, Resulallah (sav), nsan bulunduu hal ne ise o ekilde ld gibi, hangi halde ldyse o ekilde harolunur buyurmutur. lmek zere olan kimseye gelince: Bu halde olup da uhud sahibi olmayan kimse yoktur ve (o anda) grd neyse ona iman eder ve ancak bu hal zere (yani, grd eye iman etmi olarak) lr. nk (yukardaki Hadisin Arapasnda geen) kane (yani, oldu) varlksal bir kelimedir [harf-i vcud] ve zaman ile ilikilenmesi ancak hal karinesi yoluyla olur. O halde, lmek zere olduunu bilerek len kafirle, yukarda akladmz ekilde anszn len veya habersizken ldrlen kafir arasnda ayrm gzetilir. Ve Allahn ate suretinde tecelli edip Musayla (ate suretinde) konumasnn hikmetine gelince: Musa ate aryor olduundan, kendisine ynelsin ve yz evirmesin diye, bu talep ettii eyde tecelli etti. Eer peinde olduu eyden baka bir suret ierisinde tecelli etseydi, zel olarak talep ettii eye vargcyle ynelmi olduundan, bundan yz evirirdi. Ve yapt eye ilgisinden dolay yz evirseydi, Hak da ondan yz evirirdi. Ama Musa, arnmtr ve (Hakka) yakndr. Ve her kim Ona yaknsa, o kimseye kendisi farknda olmakszn, arad eyin suretinde tecelli eder. Musa Onu ate olarak grd bu arad eydi.

Ama o laht, Musa bunu bilmedi.

HALD KELMESNDEK HKMET- SAMEDYYE

Halid bin Sinann hikmetine gelince: Davetinde Berzah Nbvvetini zahir kld. Berzahta olanlar, ancak lmnden sonra bildirecei iddiasnda bulunarak, berzahtaki hkmn, dnya hayatnn sureti zere olduunu haber verebilmek iin ve bylece btn resullerin dnya hayatlarnda haber verdikleri eylerin doruluklar bilinsin diye, gmld yerden geri karlmasn, kendisine soru sorulmasn emretti. Halidin byle yapmasndaki amac, btn bir alemin, resullerin getirdii eye iman etmesi ve bylelikle, rahmetin btn bir alem zerine olmasyd. nk o, hi kukusuz, nbvvetinin, Muhammedin (sav) nbvvetine yakn olmasyla ereflendirildi ve, Allahu Tealann Efendimizi alemlere rahmet olarak [Enbiya Suresi, 21/107] gnderdiini biliyordu. Kendisi bir resul deildi ve tebli ile grevlendirilmemi olsa da, Muhammed risalette bu rahmetten bol bol nasib alnmasn diledi. Dolaysyla, yaratla ilikin ilmini artrmak iin (berzahta) bundan (yani, bu genel rahmetten) nasib almay diledi. Bundandr ki (yani, bu hal kendisinin nasibi olmadndandr ki), kavmi onu zayi etti. Ve Nebi (sav) onun kavmini zayi oldular biiminde nitelendirmedi; tersine, diledii eye erimesinin nne getikleri iin, kendisine ilikin olarak onu zayi ettiler biiminde bir nitelendirmede bulundu. O halde, acaba Allahu Teala onu niyetinin mkafatna eritirdi mi? Tersi dnlemeyecek bir ekilde, hi phesiz onun iin niyetinin mkafat vardr. Burada anlamazlk ve phe bu mkafatn niteliine ilikindir yle ki, acaba temenni edilen bir eyin olmasyla elde edilecek olan mkafatla, temenni edilen bir eyin olmamas durumunda elde edilecek olan mkafat denk olur mu, yoksa bunlar birbirlerine denk deil midir? eriatta bunlarn denk olduunu teyid eden birok hkm vardr. rnein, cemaatle namaz klmak iin gelip de namaza yetiemeyen kimseye, cemaatle namaz klm olanlarn kazand mkafat verilir. Ayn ekilde, yoksul olup hayrl bir i yapmak iin servet ve mal sahibi olmay dileyenlere de, o hayrl ii yapanlarn dengi bir mkafat vardr. Yine de, tekiler iin hem niyetlerine hem de amellerine karlk bir mkafat vardr bunlar niyetleriyle amellerini birlemilerdir. Ve Nebi (sav), niyetlerini gerekletirenlerle, niyetlerini gerekletiremeyenler iin kesin bir hkm ortaya koymad. Ama grne baklrsa, bu ikisinin (kazanaca

mkafat) arasnda denklik yoktur. Ve bundandr ki, Halid bin Sinan, niyetiyle amelini birletirerek, bu ikisinin mkafatn alabilmek iin, (berzahta olanlar) bildirmeyi istedi.

MUHAMMED KELMESNDEK HKMET- FERDYYE Btn bir insan trnde varolanlarn en kmili olmasndan dolay, onun hikmeti teklik [ferdiyyet] oldu; ve yine bundan dolay, i onunla balad ve onunla sona erdi. dem henz suyla balk arasndayken, o Nebiydi; unsursal oluumuyla da Son Nebi oldu. , tek olanlarn [efrad] ilkidir; ve, bu tek olanlarn ilkinden (yani, ten) birbiri ardnca oalan dier btn tek olanlar ise, (bu tek olanlarn ilki olan) n almlardrlar [teferruat]. Bundandr ki, (yani, teklerin bireylerin ilki olmasndan dolaydr ki) O, Rabbine ilk delildir. Ve kendisine, demin adlandrd btn (ilahi) kelimelerin [cevamil-kelim] verilmi olmasyladr ki, (bu kelimelerin yani Birin uunatnn asldan dallanp budaklanmasna istinaden sahip olduu) kendi lnde [teslis] delile benzeik oldu. Ve onun kendisi, kendinin delili oldu. Ve Muhammedin (sav) hakikat, l bir oluum olmasndan dolay ilk teklii [ferdiyyet] ortaya kard. Ve o, varln asl olan muhabbete ilikin olarak, bu lnden dolaydr ki, Bana dnyanzdan ey sevdirildi.. dedi. Sonra kadnlar ve gzel kokuyu and ve namazn gznn aydnl klndn syledi. lk olarak kadnlar and ve namaz en sona brakt. Bu, kadnn kendi aynnn zuhurunun aslnda erkein bir paras olmasndan dolaydr; ve bu, insann Hakkn zuhurunun bir ksm olmas gibidir. nsann kendini bilmesi Rabbini bilmesinden nce gelir ve Rabbini bilmesi, kendini bilmesinin sonucudur. Bylece O, Kendini bilen Rabbini bilir demitir. Dilersen, bilmeye ve erimeye g yetirilemeyeceini [acz] syleyebilirsin, nk Onun bilinmesine ilikin olarak byle sylemek yerindedir [caiz]; veya, dilersen, Onun bilinebilir olduunu sylersin. Bunlarn ilkine gre, eer kendini (gayb hakikat itibaryla) bilmediini biliyorsan, gerekte Rabbini bilmiyorsundur. Ve ikincisine gre de, eer kendini biliyorsan, o halde, Rabbini biliyorsundur. mdi, Muhammed (sav) Rabbine en ak delil oldu ve alemin herbir paras kendi asl olan Rabbine bir delildir, yleyse anla! Ve ona ancak kadnlar sevdirildi ve o da kadnlara evk duydu [mtak] ki bu, btnn [kll] kendi parasna [cz] evk duymas trndendir. mdi o, bu haber ile, Hakkn bu unsursal oluuma ilikin olarak, Ve ona ruhumdan fledim [Hicr Suresi, 15/29] szndeki iin asln Hak tarafndan zahir kld. Sonra Hak, Kendi nefsini insana kavumaya gl [edid] bir evk duyuyor olarak nitelendirdi ve kendisine evk duyanlar hakknda, Ey Davud,

Benim onlara duyduum evk daha da gldr [edid] dedi. Ve Onun bu evki, katksz ve mahrem bir kavuma [lika-i hs] iindir. nk Resulallah (sav), Deccala ilikin bir hadisinde, lmedike, hibiriniz Rabbinizi gremezsiniz dedi. Byle olunca, bu ekilde (yani, bylesi yein bir evk duyuyor olmakla) nitelenene (yani, Hakka) evk duyulmas kanlmazdr. Dolaysyla da, Hakkn bu yakn olanlara (yani, kendisine evk duyanlara) kendilerini gryor olmakla birlikte evk duyuyor olmas apak bir durumdur [sabit]. Bylece Kendisini grmelerini arzu eder [muhabbet] ki onlar bundan alkoyan dnya makamdr. mdi, Onun (Davuda ynelik) bu sz, tpk biliyor olduu halde ta ki bilelim demesinde olduu gibidir. yleyse O, ancak lmle birlikte varlk bulacak olan bu zgl sfata (yani, Kendisinin mahede olunmaklna) evk duyar. Ve onlarn Ona duyduklar evk ancak lmle diner. Ve Hak Teala, buna ilikin olarak u teredddn dile getirdi: Mmin bir kulumun cann alrken tereddt ettiim kadar hibir eyde tereddt etmem. Ben onu incitmekten duyduum nefret lsnde o da lmden nefret eder; ama Bana kavumas kanlmazdr. Bylece O, lm anarak onu (mmin kulunu) kederlendirmemek iin lmesi kanlmazdr demek yerine, ona Kendisine kavuma mjdesini verdi. Resuln, lmedike, hibiriniz Rabbinizi gremezsiniz szndeki gibi, insann Hakka kavumas ancak lmle birlikte olduu iindir ki, Allahu Teala Bana kavumas kanlmazdr dedi. Ve Hakkn duyduu evk, bu nisbetin (yani, lm srasnda ortaya kan grme nisbetinin) varlk bulmas iindir. Sevgili beni grmeyi nasl da arzuluyor Ama benim duyduum arzu daha da ok kimiz de elemliyiz, ama kavuma vakti henz gelmedi Ben szlanmaktan ikayetiyim, O da yle. O, insana Kendi ruhundan flediini syledi; bylece, Onun duyduu evk ancak Kendisinedir. Kendi ruhundan olmasyla, onu Kendi suretinde yarattn grmez misin? nsann oluumu bedendeki, karmlar [ahlat] olarak adlandrlan drt unsurdan olutuu iin; bedende bulunan rutubetten dolay, Onun flemesi, nefste bir tutuma meydana getirdi. Byle olunca, oluumu dolaysyla, insandaki ruh, ate oldu. Bundandr ki, Allahu Teala Musayla, ancak ate suretinde konutu; ki, (ate aramak iin yola km olan) Musann peinde olduu da bu ateti. Eer insann oluumu (katksz bir ekilde) tabii olsayd, ruhu nurdan olurdu. Allahu Teala, fleme biimindeki rtk ifadeyle, bu ruhun Rahmann Nefesinden geldiine iaret eder. Ve bu Nefesin flenmesi sonucunda da, insann ayn zahir olur. Bundandr ki, Kendisine ruh flenenin (oluumundaki unsurlarn) istidadndan dolay, tutuma nur deil de, ate oldu. Dolaysyla, insan insan klan eyde (yani, kendisine flenen ruhta), Hakkn Nefesi btn oldu. Sonra Allahu Teala, onun kendi sureti zere olan ve ona itiyak duyan bir dier kiiyi ortaya kard ve buna kadn adn verdi. Ve kendi sureti zere zahir

olduundandr ki, kadna itiyak duydu bu, kendi nefsine duyulan itiyaktr. Ve kadn da, ona evk duydu bu da, kendi yurduna duyulan itiyaktr. mdi, ona kadn sevdirildi, nk Allah Kendi sureti zere yarattn sevdi ve bundan dolaydr ki, gleri [kadr] ve menzilleri azim ve tabii oluumlar yce olduu halde, nuran melekleri onun nnde secde ettirdi. mdi, iliki buradan ortaya kt ve suret, iliki ynnden en byk, en yce ve en mkemmel olandr. Bu, ift [zevc] olmadr, yani Hakkn varlnn kutupsallamasdr [ef] tpk bir kadnn, varlyla, erkei kutupsallatrmas [ef] gibi. Bylece Hak, erkek ve kadn ls zahir oldu. Kadn, kendi asl olan erkee nasl itiyak duyduysa, erkek de, kendi asl olan Rabbine itiyak duyar. Byle olunca, Allahu Teala, Kendi sureti zere olan nasl seviyorsa, Rabbi ona kadnlar sevdirdi. Ve sevgi, ancak varlnn kendisinden olduuna [tekevvn] yneliktir. Hal byle olunca, erkek, varlnn Kendisinden olduunu [tekevvn], yani Hakk sever. te bu nedenledir ki, bana sevdirildi demitir ve duyduu sevgi, sureti zere olduu Rabbine ilikilenmi olduundan, severim dememitir hatta kendi hanmna sevgisinde bile. nk hanmn Allahn kendisini sevmesi vastasyla ilah hallenimden [tahalluk- ilah] dolay sevdi. Bir erkek, bir kadn sevdiinde, ona kavumak ister, yani akn amac olan kavumay diler ve insann unsursal oluum suretinde elerin birlemesinden daha byk bir vuslat yoktur. Ve bundandr ki, ehvet btn bir bedenine yaylr. Ve bundan dolay, kendisine gusletmesi emrolundu. Bylece, ehvetin ortaya kyla kadndaki hilie erme [fen] genel olduu iin, temizliin de genel olmas gerekti. Allah, kulunun Kendisinden bakasnda haz bulabileceini [iltizaz] sanmasn kskanr, bylece O, kulunu, Hakka dnebilsin ve hilie erdii [fen] kadndan doru Kendisine bakabilsin diye guslle arndrr; nk kadnda grd Ondan bakas deildir. Erkek, Hakk kadnda mahede ettiinde, (Hakkn kadnda edilgin bir tarzda zuhur etmi olmasndan dolay) Onu (zuhurunun) edilgin [mnfail] olmaklnda grr. te yandan Hakk, kadnn kendinden zuhur etmi olmas (yani, kendinden bir para olmas) dolaysyla, kendi nefsinde mahede ettiinde, Onu (Hakkn kadndaki-kendinde etkin bir tarzda zuhur etmi olmasndan dolay) etkin [fail] olmaklnda grr. Ne var ki, Onu, kendisinden olann [mtekevvin] suretini aklna [istihzar] getirmeksizin mahede ettiinde, Onu dorudan Haktan edilgin [mnfail] olmaklnda grr. Ne var ki, erkek Hakk en eksiksiz ve en kmil olarak kadnda grr [uhud], nk bu ekilde Hakk hem etkin [fail] olmaklnda hem de edilgin [mnfail] olmaklnda mahede eder. te yandan, Hakk yalnzca kendinde mahede ettiinde, Onu ancak edilgin olmaklnda grr [uhud]. Bu nedenledir ki, Resul, Hakkn kadnlarda kmil bir ekilde grlmesinden [uhud] dolay, onlar sevdi [muhabbet]. Hak, hibir zaman maddeden soyut olarak sonsuza dek mahede edilemez, nk O, Kendi Zatnda alemlerden ganidir.

Hakkn grlmesi bu ynden olanaksz olup, bu ancak maddede szkonusudur ve Hakkn kadnlarda [nisa] grlmesi [uhud], Hakk grmenin [uhud] en azim ve en kmil olandr. Ve en byk kavuma [vuslat] da cinsel birlemedir. Ve bu, Hak Tealann, Kendi Halifesi klmak ve bylece onda Kendi nefsini grebilmek iin Kendi suretinde halk ettiine ynelik ilahi ynelime benzer. mdi, ona ekil verdi, onu dzgn kld, ve ona Kendi Nefesi olan ruhundan fledi. Byle olunca, onun zahiri halk ve batn da Haktr. Bu nedenle Allah, onu (yani, ruhu) bu bedeni ynetmeklikle nitelendirdi. Ve Allahu Teala varl semadan ynetir ve sema, arza nisbetle ycedir ve arz ise erknn aas olduu iin aalarn en aasdr. Resul (sav), kadnlar nisa olarak adlandrd ve nisa tekili olmayan oul bir szcktr. Bundan dolay, Bana dnyanzdan ey sevdirildi: kadnlar [nisa].. buyurdu, kadn [mire] demedi. Bylelikle, varlkta kadnlarn [nisa] erkeklerden sonra gelmelerine riayet etti. Gerekte nset, geciktirme demektir. Allahu Teala, Geciktirme kfrde ar gitmektir [Tevbe Suresi, 9/37] buyurdu ve veresiye, yani geciktirerek satmak da byledir. Bylece, kadnlar demitir. Onlar sevmesi ancak mertebelerinden dolaydr ve onlar edilginlik [infial] mahallidirler. Kadnlarn erkee nisbeti, Tabiatn (Kll Nefsin) Hakka olan nisbeti gibidir ki Hak, irad ynelim ve lahi Emirle, alemin suretlerini Tabiatta (Klli Nefste) amlamtr. Ve bu irad ynelim ve lahi Emir, unsursal suretler aleminde elerin birlemesi [nikah], nurani ruhlar aleminde himmet ve manalar aleminde karm iin ncllerin dzenleniidir. O halde herkim kadna bu snr ierisinde sevgi [muhabbet] duyacak olursa, bu ilahi sevgidir. Her kim kadnlara tabii ehvet yoluyla sevgi duyacak olursa, bu ehvetin ilmi onda eksik kalr. Bu kimseler iin sevgi duyduklar kadn, ruhtan yoksun bir surettir; her ne kadar bu suretin gerekte bir ruhu olsa da, hazzn kime olduunu bilmeksizin, eine veya baka bir kadna yalnzca ondan haz almak iin dokunan kii asndan (bu yneldii suretin ruhu) yoktur. Bylece, bu kimse nefsini (kendi nefsinin ilahi zuhur mahallerinden bir mahal olduunu ve ilahi sevgi ile haz aldn ve Hakkn kadnda etkinlik ve edilginlik ile mahede olunduunu) bilmez, tpk baka birinin kendisi ona sylemedike (yani, ona ben kadnlara ynelik sevgide, ilahi sevgiyle haz alrm demedike) bilmedii gibi. Nitekim, (ariflerden biri) yle demitir: Benim ak olduumu dnmekte hakllar; yle ama, kime ak olduumu bilmiyorlar. Bunun gibi, (arif olmayan) bir bakas da, hazza sevgi duyar ve sonuta haz ald mahalle, yani kadna sevgi duyar ama, meselenin ruhu kendisinden rtl [gaib] kalr. Eer bilseydi, kimden zevk aldn ve zevk alann kim olduunu bilirdi; ve kmil olurdu. Nasl ki kadnlar, Hak Tealann, Erkeklerin onlar zerinde bir dereceleri vardr [Bakara Suresi, 2/228] sznde belirttii gibi, erkeklerden daha alt bir derecede bulunuyorlarsa, erkekler de kendilerini Kendi sureti zre yaratan [ina] Haktan Onun sureti zre yaratlm olsalar bile daha alt bir derecededirler. te bu

dereceyledir ki, Hak, erkeklerden ayrk oldu ve bununla alemlerden gani ve ilk eyleyici [fail-i evvel] oldu. nk suret (yani, bu balamda, taayyn-i evvel mertebesi) ikinci eyleyicidir [fail-i sani]. Dolaysyla Hak iin szkonusu olan evveliyet, suret iin szkonusu deildir. Byle olunca, aynlar, mertebeler halinde birbirinden (belirli niteliklerle) ayrt. Ve (aynlarn hakikatlerini bilen) her arif kii, Hak sahibi olan herbir eye (yani, herbir ayna) hakkn verdi. te bunun iindir ki, Muhammedin (sav) kadnlara sevgisi, Allahn sevdirmesiyle oldu. O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] ve bu da onun (yani, o aynn) Hakknn ta kendisidir. O halde, bu Hakk her eye ancak hakettiince verdi ki hakeden de, bunu kendi zatyla hak etti. Ve (Resulallah kendisine sevdirilen eyleri anarken) kadnlar ne ald, nk kadnlar edilginlik mahallidirler. Nitekim (diil nitelikte olan) tabiat (da) kendisinden suret ile varolan eylerden nce gelir. Ve tabiat gerekte ancak Rahman Nefestir. nk Nefes, heyulan cevherde, zellikle (de) yldzlar aleminde yaynd iin, ona alem suretlerinin ycesi ve aas [ala ve esfel] flendi. Fakat Rahman Nefesin nurani ruhlar aleminde ve arazlarda yaynmna gelince, buradaki yaynm bakadr. Sonra, Resulallah (sav) bu (Bana dnyanzdan ey sevdirildi..) hadisinde diil olan eril olana stn [galib] kld ve bu ekilde kadnlara ihtimam gsterdi. Bylece derken ancak diil oulluk iin kullanlan selas kelimesini kulland. Ne var ki (sayd ey, yani kadnlar, gzel koku ve namaz kelimelerinden) biri, yani gzel koku [tb] kelimesi erildir ve Araplarn adeti her zaman iin eril olana ncelik vermektir. (Dolaysyla Arapann bu temel kural gz nnde bulundurulursa Resulallahn selas yerine, eril olana ncelik vererek selase demesi gerekirdi.) rnein, Arapada Fatmalarla Zeyd ktlar denildii zaman, fiil diil olarak deil, eril olarak sylenir; yani erkein tek ve kadnlarn birden fazla olmalarna karn, fiil yine de diil deil, eril olarak kullanlr. Halbuki Resul, Araptr (ve dolaysyla Arapann bu kuraln bilmediinden deil, baka bir eye iaret etmek iin, bilerek byle kulland). mdi Nebi (sav), kadnlara ynelik sevgisinin kendi nefsinin bir tercihi [ihtiyar] olmadna iaret etti. Bylece Allah, ona bilmedii eyi retti. Ve (kadnlarn, insan trnn varlnn asl olduu ve edilginlik mahalli olduunu retmesiyle ve bu ekilde kadnlar sevdirmesiyle) Allahu Tealann ona verdii ltuf ok byk oldu. Resulallahn (sav) diili eril olandan stn tutmas ite bu nedenledir. Resulallah (sav) hakikatleri nasl bilmekte ve her eyin hukukunu nasl gzetmektedir, bir bak! Daha sonra, son sylediini (yani, namaz) diil olmakl itibaryla ilkine (yani, kadnlara) benzer klarak, bu ikisinin arasna eril olan (yani, gzel koku anlamna gelen tbszcn) koydu. Kadnlarla balad ve namazla bitirdi ve bunlarn her ikisi de diildir ve (eril bir terim olan) gzel koku bunlarn arasndadr tpk (iki diil arasnda bulunan) kendi varlnda olduu gibi. nk erkek, kendisinden zuhur ettii Zat ile (ki bu diil bir terimdir) kendisinden zuhur eden kadn arasnda

bir yerdedir. Bylece o, biri gerekten diil ve dieri itibar olarak diil olan iki diil ayn arasndadr. Bylece, nisa gerekten diil, salat kelimesi ise itibar olarak diildir. Gzel kokuya gelince, bu kelime, bu ikisi arasna, demin, her eyin Kendisinden varolduu Zat ile, mevcudiyeti (demin) kendisinden olan Havva arasnda olmas gibi, (eril olarak) yerletirilmitir. mdi, eer dilersen (demin varlk sebebi) sfattr dersin, ve eer dilersen (ilahi) kudrettir dersin ki her ikisi de (zat gibi) diildir. Bylece, hangi mezhepten olmak istersen ol, ancak diil olan nde gelir bulursun. Hatta, alemin varlnda Hakk sebep [illet] olarak ele alanlar iin bile bu byledir nk illet kelimesi de diildir. Ve Resulallahn (sav) gzel kokuyu anmasndaki ve bunu kadnlardan sonra anmasndaki hikmete gelince: Bunun hikmeti, kadnda yaratl [tekvin] kokusu olmasndan dolaydr. nk, atalar sznde denildii gibi, Kokunun en gzeli sevgiliyle kucaklamadadr. Muhammed (sav) (btn bir taayynatn mebdei olarak) katksz bir kul olarak yaratldnda, hibir zaman efendilik peinde olmad (ilahi tasarruflar iin) edilgin [mnfail] olmaklyla, (uluhiyet hazretinde) secde edici ve (rububiyet kapsnda) kyamda durucu olmaktan baka bir ey yapmad. Ve Allahu Teala ondan (yani, taayyn-i evvel olan bu hakikat- Muhammediyeden) yarataca [tekvin] eyi (yani, btn bir mkevvenat) yarattnda [tekvin], ona etkin olmaklk rtbesini ve (varoluun) en gzel kokular olan Nefesler aleminde etkide bulunmakl vermitir. Bundandr ki ona gzel koku sevdirilmitir. te bundan dolay, gzel kokuyu, kadnlardan sonra anarak Hakkn, O, derecelerin ykseidir [Mmin Suresi, 40/15] szyle ortaya koyduu derecelenmeyi gzetti. nk Hak Teala Arn zerine Rahman smi ile oturmutur. O halde, Arn ihata edip de ilahi rahmetin isabet etmedii hibir kimse yoktur. Rahman Ar zerine istiva etti [Nur Suresi, 24/26] ve Ar her eyi ierisine alr ve Arn zerine oturmu olan Rahmandr. mdi, alemde Rahmann hakikat ile rahmetin yaynm gerekleir. Biz bundan hem bu kitapta hem de Fthat- Mekkiyede sz ettik. Hak Teala, gzel kokuyu (tb, ayn zamanda iyilik ve temizlik anlamna da gelir) Hz. Ayenin masumiyetini beyan eden Kuran ayetinde, kadn ve erkek arasndaki nikaha ilikin olarak kullanlmtr: Habis kadnlar habis erkeklere, habis erkekler habis kadnlara; temiz kadnlar temiz erkeklere, temiz erkekler temiz kadnlara yararlar. Onlar (yani, Resulallahn eleri) kendileri hakknda sylenenlerden berdirler [Nur Suresi, 24/26]. Hak Teala temiz [tayyib] olanlarn kokularn gzel kld. nk sz nefestir ve nefes de gzel kokunun ta kendisidir. Bylelikle nefes sz biiminde azdan ktnda, tayyib olan kimseden tayyib ve habis olan kimseden de habis olarak dar kar. lahi Nefes olmalar itibaryla, btn nefesler tayyibdir. vlesi [mahmud] ve yerilesi [mezmum] olmalar itibaryla da tayyib ve habistirler. Sarmsak hakknda Resulullah Efendimiz (sav), Ben sarmsan kokusunu kerih grrm buyurdu, yoksa, Ben sarmsa kerih grrm buyurmad. Bylece, bir eyin aynnn kerih olduundan sz edilemez, ancak ondan zahir olan eyin kerih olmasndan sz edilebilir. Ve irkinlik [kerahet], bir eyin rfe

uygun olmamasnda, tabiata uygun olmamasnda, bir maksada uygun olmamasnda, eriata uygun olmamasnda veya bir eyin kemal dzeyinden noksanlk derecesine dmesindedir. Bu sebepler dnda bir eyin kerih grlmesi szkonusu deildir. Az nce ortaya koyduumuz gibi, lahi Emr habis ve tayyib olmak zere ikiye ayrlmasyla, Resulallaha (sav) habis eyler deil, tayyib olan eyler sevdirildi. Ve o, meleklerin habis kokulardan tiksinti duyduklarn syledi; insann unsursal oluumunda kt koku bulunduundan dolay ki insan kokumu amurdan yaratlmtr melekler insann tabiatn kerih grrler. te yandan, benzer bir ekilde, pislik bcei de, mizac gerei, gln kokusundan rahatsz olur halbuki, gln kokusu gzeldir. Benzer ekilde, manen ve suret olarak pislik bceinin benzeri bir mizac olan kimseler hakk iittiklerinde, ondan rahatsz olurlar ve batldan holanrlar. Hak Teala onlar iin, Onlar ki, batla inandlar ve Allah inkar ettiler [Ankebut Suresi, 29/52] buyurmutur. Ve Hak Teala onlar, hsranda olan kimseler olarak nitelendirdi: te onlar nefslerine yazk eden hsran ehlidirler [Ankebut Suresi, 29/52]. nk habisi, tayyibden ayrdedemeyen kimse idraktan yoksundur. mdi, Resulallaha (sav) ancak tayyib olan sevdirildi ki varlkta ancak tayyib olan vardr. Ve alemde yalnzca tayyib olan bulup, habis olan bilmeyen bir mizacn varl dnlebilir mi yoksa dnlemez mi diye sorulacak olursa, biz byle bir ey olmaz deriz. nk biz kendisinden alemin zahir olduu aslda yani Hakta byle bir mizac grmedik. mdi, biz Hakk kerih grr ve sever bulduk ve habis kerih grlen ve tayyib ancak sevilen eydir. Ve alem, Hakkn sfat zeredir. nsan ise iki suret (Hakkn ve alemin sureti) zeredir. Dolaysyla alemde hereyde ancak tek bir eyi (yani, yalnzca habisi veya yalnzca tayyibi) idrak eden bir mizac bulunmaz. Olsa olsa, bir eyin deneyimleme ile habis ve deneyimleme olmakszn (yani, uzaktan grn itibaryla) tayyib olduunu bilmekliiyle, habis olandaki tayyib olan idrak eden bir mizac bulunur. Byle olunca, ondaki tayyib olann idrak, ondaki habis olan duyumsamaktan onu alkoyar. Ama bunun olmas azdr. Ama alemden, yani kevnden habisliin kaldrlmas hi kukusuz sahih deildir. Ve habis ve tayyibde Allahn rahmeti vardr. Ve habis, kendi asndan tayyibdir ve tayyib olan ey onun asndan habistir. Dolaysyla varlkta, bir ynyle belli bir miza iin habis olmayan hibir ey yoktur ve bunun tersi de byledir. Ve kendisiyle tekliin [ferdiyyet] kusursuz hale geldii nc ey namazdr. Bundandr ki, Resulallah (sav), Benim gz aydnlm namazdr buyurdu. nk namaz mahededir ve bylece Allah ile kul arasnda bir mnacattr. Allah yle der: Beni ann, ben de sizi anaym [Bakara Suresi, 2/152]. Namaz, sahih bir hadiste belirtildiine gre Allah ile kulu arasnda, bir yars Allaha ve dier yars da kula ait olmak zere, ikiye blmlenmi bir ibadettir: Ben kraati iki ksma ayrdm; yars bana aittir, yars da kuluma. Kulum neyi

istiyorsa, kendisine istedii ey verilmitir. Kul, El-hamdlillhi Rabbil-lemn (Hamd alemlerin Rabbine aittir) deyince; Kulum bana hamdetti derim. ErRahmnirrahm deyince; Kulum bana senda bulundu derim. Mlik-i yevmiddin (din gnnn sahibi) deyince; Kulum beni yceltti ve ululad derim. yyke nabud ve iyyke nestain (yalnz sana kulluk eder ve yalnz senden yardm dileriz) deyince; Bu benimle kulum arasndadr, kuluma istediini verdim, derim. hdinassrtel-mstakm srtellezne enamte aleyhim gayril-madbi aleyhim ve leddlln (bizi doru yola ilet, o yol ki, kendisine nimet verdiin kimselerin yoludur, gazaba urayanlarn ve dalalete denlerin deil) deyince; Bu da kulumundur, kuluma istediini verdim derim. Allahu Teala namazn ilk yarsn nasl ki Kendisine ayrmsa, dier yarsn da kuluna ayrmtr. Buradan, Fatiha Suresinin namazda okunmasnn niin zorunlu klnd anlalr; bunu okumayan, Allah ve kulu arasnda paylalan namaz eda etmemi olur. Ve Hak ile kul arasnda mnacat olduu iin, namaz zikir olur. Ve Hakk zikreden kii, hi kukusuz Hakla birlikte olur; ve Hak da Onunla birlikte olur. nk sahih bir kudsi hadiste Hak Teala yle dedi: Ben, beni zikreden kimseyle birlikteyim. Ve bir kimse, gryor olarak, zikrettii kimseyle birlikte olursa, onu mahede eder. Mahede ve grm [ryet] budur; ama gryor olmayan kimse mahede edemez. te namazda bu grmn var olup olmadna bakarak, kul kendi manevi mertebesini bilebilir: Eer Onu mahede etmezse, iman yoluyla Onu gryormuasna ibadet etsin ve mnacat srasnda Onu, yneldii dorultuda [kble] tahayyl etsin ve Hakkn kendisine verecei cevaba kulak versin. Kendi i alemine ve kendisiyle birlikte namaz klan meleklere imamlk ettiinde ki sahih bir hadiste belirtildiine gre, namaz klan kiinin arkasnda melekler namaza durduklarndan, namaz klan herkes imamdr bu kii iin resul rtbesi hasl olur ve bu rtbe Allahn vekili olmaktr [niyabet]. Semi Allahu limen hamideh (Allah hamdedeni iitir) dediinde, kendi nefsine ve arkasndaki meleklere, Allahn iitmi olduunu haber verir ve kendisiyle birlikte orada bulunanlar, Rabbena ve lekel hamd (Ey Rabbimiz, hamd sana mahsustur) karln verirler. nk hi kukusuz Allahu Teala, kulunun diliyle, Semi Allahu limen hamideh buyurmutur. yleyse namazn rtbesinin yceliine ve namaz klan nereye gtrdne bir bak! Ne var ki, namaznda mahede mertebesine eriememi olan kii, namazn gayesine ulaamamtr. nk Kendisiyle mnacatta bulunduu Hakk grmedii iin onda gz aydnl ortaya kmamtr. Eer namazda Hakkn kendisine verdii karl iitmeyecek olursa, bu kii (Hakka) kulak verenlerden deil demektir. Ve iitmedii ve grmedii iin Rabbinin huzurunda olmayan kii, asla namaz klc deildir. Bu kimse, mahede eden ve kulak verenler snfndan deildir.

Ve namaz gibi devam edildii srece kiiyi kendisinden baka eylerle megul olmaktan alkoyan bir ibadet yoktur. Ve namazdaki Allahn zikri, namazn ierisinde yer alan sz ve hareketlerden daha byktr. nsan- Kmilin namazdaki halini Fthat- Mekkiyede betimlemitik. Allahu Teala Kuranda, Namaz insan taknlk ve ktlkten alkoyar [Ankebut Suresi, 29/45] buyurmutur. nk Allah, namaz klan kimseye namazdan baka herhangi bir eyle megul olmay yasaklad. Ve Allahn zikrinden daha byk bir ey yoktur [Ankebut Suresi, 29/45] yani, namaz srasnda, kulun dileyiine karlk verdiinde, Hak Tealann bu kulunu zikretmesi ve ona sen etmesi, kulun Hakk zikretmesinden daha byktr, nk byklk [kibriya] Hakka aittir. Bylece Hak Teala yle der: Ve Allah sizin ilediiniz eyi bilir [Ankebut Suresi, 49/45] ve o kimse, mahede ediyor olarak kulak verdi [Kaf Suresi, 50/37]. Ve kulun, Hakkn sesleniine kulak vermesi, namaz srasnda Allahn kulunu zikretmi olmasndandr. Varlk, ancak aklla kavrayabileceimiz hareketten ortaya ktnda, bu hareket, alemi yokluktan varla tad ve namaz btn hareketleri kendinde toplad. Ve alemde (tr) hareket vardr. lk hareket, dikey harekettir ve bu, namazdaki kyam halidir. Dieri yatay harekettir ve bu da namazdaki rku halidir. Ve nc de aa doru harekettir ve bu da namazdaki secde halidir. mdi, insann hareketi dikeydir; hayvanlarn hareketi yataydr; ve bitkilerin hareketi aa dorudur. Minerallerin ise kendiliklerinden bir hareketi yoktur. Tan hareket etmesi, bir bakasnn kendisini hareket ettirmesiyle olur. Resulallahn (sav), Namaz benim gzmn aydnl klnd szne gelince; kendisi bunun byle olmasn kendini nisbet etmedi, nk Hakkn namaz klana tecellisi, namaz klandan deil, Haktan gelir. Gerekte, eer Hak bu sfat (yani, tecelli ve uhudun kendi tarafndan vuku bulmasn) Resule Kendisi zikretmi olmasayd; Kendisinden ona tecelli olmakszn namaz klmasn buyururdu. Ama eer tecelli Hak tarafndan ba [imtinan] yoluyla olduysa, o halde Resuln mahedesi de ayn ekilde Hak tarafndan ba yoluyla olmutur. Bundandr ki, Namaz gzmn aydnl klnd demitir. Ve bu (gzn aydnl), Sevgilinin mahede edilmesidir ve gz aydnl [kurre] karar bulma [istikrar] szcnden trer: Bylelikle sevenin gz, geri kalan hibir eye gz kaymakszn (Sevgilinin grmne) taklp kalr. Bu nedenledir ki, Hak Teala namazda saa sola bakmay kuluna yasaklamtr [nehy]. nk namaz srasnda saa sola bakmak, kulun kld namazdan eytann ald bir eydir; bununla, kulu Sevgilisini mahede etmekten alkoyar. Eer Hak, sana soluna baknan bir kimsenin (gerekten) Sevgilisi olsayd, bu kimse (sana soluna baknmak yerine) namaznda bakn kbleden ayrmazd. Ne var ki insan bu zel ibadette Hakk mahede edip etmediini nefsinin haline bakarak bilir. nk insan kendi nefsini bilir. Ve bir kimse nefsinde olanlara d grnten dolay mazeretler getirse bile, nefsini mazur gsterdiini ve onun hakknda doruyu sylemediini bilir. nk hibir eyin kendi nefsini bilmezlii szkonusu deildir. nk bir kimse, kendi halini

deneyimler. Ve namaz olarak adlandrlann bir dier blmlenii daha vardr. Hak Teala, bir yandan Kendisine namaz klmamz buyurdu ve bir yandan da bizim zerimize namaz klc [musalli] olduunu haber verdi bylece namaz bizden ve Ondandr. mdi, O namaz klc olduunda, ancak Ahir smi ile namaz klc olur. Byle olunca Hak, kulun varlndan sonra gelir. Ve O, kulun kblesinde kendi dnsel kurgulamasyla veya taklit yoluyla tahayyl ettii Haktr. Ve bu itikat edilen ilah, herbir kiide varolan istidadn farkl olmasndan dolay eitlenir. Nitekim Allahn bilinmesi ve arifler hakknda sorulan soruya Cneyd-i Badadi Allahn rahmeti onun zerine olsun yle demitir: Suyun rengi, kabnn rengidir. Ve bu, durumu btn aklyla ortaya koyan bir cevaptr. te bu Hak, bizim zerimize namaz klc olan Haktr. Namaz klc [musalli] biz olduumuzda ise, (nce Hakk tahayyl edip, ondan sonra namaz kldmzdan) bizim iin Ahir smi ortaya kar ve bu simde gerekleniriz. Kendisinde bu sim ortaya kan kiinin halinden daha nce sz etmitik. Bundandr ki, Onun indinde, halimizce oluruz ve O da bize, ancak bizim Ona ilikin olarak getirdiimiz suret zre bakar. (Ve namaz klann, Ahir isminde gereklenmesinden dolaydr ki, ona musalli ad verilmitir.) nk (Arapadaki) musalli kelimesi, yarta ndekinden bir sonra gelen demektir. Ve Hakkn, Her ey saltn ve tesbihini bilir [Nur Suresi, 24/41] sz, her ey Rabbine ibadette sonradan gelme rtbesini ve istidad lsnce Onu tenzih ettii tesbihini bilir, demektir. mdi, Halim ve Gafur olan Rabbine hamdetmeyen hibir ey yoktur. te bundandr ki biz, alemin, kendini oluturan paralaryla tek tek ayrntlanml olarak Hakk nasl tesbih ettiini anlayamayz. Ve, Kendi hamdyla Onu tesbih etmeyen hibir ey yoktur [sra Suresi, 17/44] ayetinde bir mertebe vardr ki, burada geen kendi hamdyla szndeki belirsiz zamir, tesbih eden kula iaret eder. Yani o ey, Allah kendine mahsus hamd ile tesbih eder, demek olur. Byle olunca kendi hamdyla szndeki zamir, eyin kendisine ait olur ve bu sz kulun zerine olduu sen ile anlamn kazanr. Nitekim, itikat edenin ancak itikat ettii laha sen ettiini belirtmitik. Ve o, nefsini, itikat ettii laha raptetmitir. Ve iledii ameller, kulun kendisine dner. yleyse, ancak kendi nefsine sen etmi olur. nk hi kukusuz sanat ven kimse, sanaty vm olur. nk sanat eserinin gzel olmas veya gzel olmamas, gerisingeri sanatya dner. Ve, itikat edilen ilah, onu kendi tahayylnde oluturan kimsenin oluturduu bir eydir. mdi, itikat ettii ey zerine sens, (sonuta) kendi nefsi zerine sensdr. Ve bundan dolay, kendi itikadndan baka olanlar yerer. Ve eer insaf etseydi, byle olmazd. Bu zgl mabuda sahip olan kii, kendinden bakalarnn itikadna itirazndan dolay, Allah hakknda itikat ettii eyde hi kukusuz cahildir. nk, eer Cneyd-i Badadinin, Suyun rengi, kabnn rengidir szn anlasayd, her itikat sahibinin itikatn teslim eder, ve Allahu Tealay her itikatta ve her surette

bilirdi. Ne var ki mabudu kendine zg klan, zan zredir, ilim sahibi deildir. Bundan dolaydr ki, Allahu Teala, Ben kulumun zann zereyim buyurdu. Bu sz, Allahn kuluna ancak kulunun itikat ettii surette zahir olduu anlamna gelir kul ister mutlak klsn ister kaytlasn, bu byledir. mdi, itikat edilen ilah, snrlla sahiptir. Ve bu snrlla sahip olan ilah, kulun kalbine san ilahtr. nk, mutlak ilah, hibir eye smaz. nk o, eylerin ta kendisidir ve nefsinin ta kendisidir. Gerekte, bir eyin kendi nefsine sd ya da smad sylenemez. yi anla! Ve Allah doruyu syler, doru yola iletir.

www.schoolofsufism.com

You might also like