You are on page 1of 417

MAM GAZZALI

TEHFT EL-FELSFE

FLOZOFLARIN TUTARSIZLII

Dr. BEKR

KARLIA

(STANBUL YKSEK SLM ENSTTS RETM YES)

C C ! SyfliARI R

' ikinci onlarla iin ayn

ksma gelince; bu k o n u d a onlarn peygamberlerin husslar

mezheph>ri i i - Allahedilmesi gibi:"Ay ay, Gk, i;onu gibi. gne dakika

(grleri) dini esaslarla k a t i y e n tartmak, olan yok m s e l t ve s e l m zorunlu nn tutulmas;

a t m a z ve b u k o n u d a ve R e s u l l e r i n - tasdik szleri nk u

onlarn zerine olsun deildir. ile ay gne

yeryznn,

arasna

girmesiyle

olmasndan

ibarettir.

n g n e t e n alr. Y e r y z kre b i i m i n d e d i r . her yandan dnce "Gne arasna evreleyerek kuatr. Ay, dnyann ondan kesilir'.' V e u gnein

glgesine

szleri

tutulmasnn girmesinden

anlam; ayn cirminin,bakanla ibarettir. Bu, her ikisinin bir dolaydr.

ierisinde ayn noktada birlemelerinden Biz bu sanatn girmenin kar su iptaline din de

girimeyeceiz; olduunu)

nk iin

maksadmzla tartmaya kimse, dine

ilgisi y o k t u r .

Bu konulan (vecbe

iptl etmek

zanneden /.a\ l'B kogivebu petburhan

ilemi

ve d i n i n d u r u m u n u phe ve yoktur.

l a t m olur. Z i r a bu h u s u s l a r he.sb ve g e o m e t r i k lara d a y a n m a k t a d r luluhasnn ren k i m s e y e ; konuda mek darbe heye der. isteyen vurmak ve o konuda nulara muttali olup delillerini vakitlerini, dip) a y d n l a n m c a y a pheye dein

a r a t r a n l a r , a y n ve g n e (tutulmann haber

miktarlarn

ne kadar kalacan aksine eriat

" b u , eriata aykrdr" denirse, o kimse dmez, konusunda (eriat daha daha eriata, (eriat) kimsenin isteyen yolunun dnda yardm

zarar; kiinin

erata

yoluyla) oktur. hayrldr"

zararndan

Nitekim,

"Akll

dman

cahil d o s t t a n

denilmitir. "Resjlullah Allah'n veya yaamas (S.A.V.): iin Muhakkak Siz ki gne ve ay tukosy-

yetlerinden grrseniz

iki y e t t i r , h i b i r k i m s e n i n Allah' zikretmeye

lm

tutulmazlar.

(gne ve a y n ) ve n a m a z a (bilginlerin) yoktur.

tulduunu yulun" onlarn sadece

buyurmutur. sylediklerine gne ve a y alkas

Bununla onlarn ters den

ledikleri nasl u y u u r ? "

denilirse; biz deriz ki, bu birey

hadste nk veya ve

tutulmasnn

bir kiinin lm

hayatiyle na)

olmadn

belirtmektedir. batnda ve b u n u ve

(Gne

ay lutulnas) srasnda n a m a z klmay e m r e t m e gelince; gnein douunda, namaz nasnda klmay emreden namaz

(konusuzevlinde eskar-

bir din i i n ; gne t u t u l m a s mstehap

klmay emretme grlsn?"

lama niin uzak

steme Adressi ar Yaynlar Klodfarer Cad. BinbrdrekMev. Sok. No. 5 Trbe stanbul

Ebu Hmid Muhammed bn Muhammed el-AZZL

TEHFT EL-FELSFE

ARI YAYNLAR Klodfarer Cad. Binbirdirek Meyd. Sok. 5 / 1 Trbe$T. Tel: 28-08-03

an Yaynlan : 33 Felsefe Dizisi :2

Dizgt-Bagki : zdem Kardeler Matbaas Tel: 26 77 87 Cild: Nmune Mcellidhanesl Receb 1401 , Mays - 1981
STANBUL

MM GAZZL

TEHFT EL-FELSFE
FLOZOFLARIN TUTARSIZLII

Notlar ekleyerek eviren: Dr. BEKR KARLIA stanbul. Yksek slm Enstits Felsefe retim yesi

Deerli Okuyucu, slm dncesine hizmeti kendisi iin vazgeilmez bir ama bilen yayinevimiz, kltr mirasmzm klasik ve modern eserlerini Trk okuyucularma sunmakla eref duyar. Yaynlar arasnda bir yandan imdiye kadar ihmle uram olan klasik ve orijinal eserlerin tpk basmna yer verirken dier yandan da, modern islm kltrn tantc eserlere yer vermektedir. Bylece bir btn olan kltr mirasmz batan sona okuyucularna sunmak en byk hedefimizdir. Elinizde bulunan Tehft el-Felsife ile, yayn hayatmzda imdiye kadar hi denenmemi olan yepyeni bir tarz deniyoruz. Bir yandan arapa bilmeyen okuyucularmz iin eserin trke nerini yaparken, dier yandan merakllarn ve yeni arapa renenlerle, henz ihtissa balayanlarn ok ilgileneceklerini mid ettiimiz arapa-trke ortak metin ve tercme nerine balyoruz. Bilindii gibi bu tr yaynlar Batda ondokuzuncu asrdan itibaren ok gelimi, zellikle Bat kltrnn temelini tekil eden Greko-Latin klasikleri bu ekilde seri olarak yaynlanmtr. Biz de kendi klasik kaynaklarmzn bu ekilde nerederek hem orijinalitesini korumaya, hem de konuyla yakndan ilgilenenlerin daha ok faydalanmalarm salamaya alacaz. Bu hususta Tehft el-Felsife gibi imdiye kadar dilimize tam olarak evirilmemi, fakat zerinde fazlasyla tartlm ve Gazzl gibi asrlarca islm dnyasnda dinin hcceti saylm bir dnrn eseriyle balam olmak bizim iin ayn bir mutluluk vesilesidir. ARI YAYINLARI

VII

SUNARKEN
eriata, eriat yolunun dnda (bir yolla) yardm etmek isteyen kimsenin zarar; eriata (eriat) yoluyla darbe vurmak isteyen kiinin zararmdan daha oktur. Gazzl! (Tehft el-Felsife, 11. Mukaddime)

Tehft el-Felsife, phesiz ki yalnz Gazzli'nin deil, ayn zamanda ortaalarn da en dikkate ayan eserlerinden birisidir. Kendinden sonra gelenlere onun kadar etkili olmu ok uz eser vardr. Kimi aratrclara gre o, slm dnyasndaki fikri durgunluun en byk mili olmu, Aristoteles'i slm felsefe akm olan Melliin ve daha sonra da tm felsefe hareketinin yklmasna neden olmutur. Bu hkm biraz abartmal olsa da, slm dnyasnda felsefenin etkinliini yitirmesinde Gazzli'nin filozoflara ynelttii bu ar eletirilerin nemli rol oynad muhakkaktr. En azndan felsef dnceye kar olanlar her zaman Tehft el-Felsife'de kendilerine dayanak bulabilmilerdir. Gnmzde bile felsefeye kar olanlar, ou kerre Gazzli'nin eletirilerini tekrarlamaktadrlar. Ne var ki Aristoteles felsefesinin temel kavramlar Rnesans ile birlikte geerliliini kaybetmitir. Rnesanstan sonraki ilm ve fikr gelimeler mvcehesinde ve zellikle ondokuz ve yirminci asrlardaki felsefi cereyanlar karsnda artk Tehft el-Felsife'nin Aristoteles felsefesine ynelik tenkdlerini, tm felsefeye temil etmek hi te verimli sonular salamaz. Tehft el-Felsife'nin slm dnce hayatnda bu kadar nemli bir yeri olmasna karlk -ne yazk M- bugne kadar dilimize tam olarak evrilip yaynlanmamtr. Sultan II. Abdlhamid devrinde yaplm bir tercme saray yazmalar arasndan karlp ummi efkra mal edilememitir. IX

Elinizde bulunan eviri, baarl olma iddisndu deildir. Sadece imdiye kadar eitli kayglarla gn na kmam olan nemli bir eserin Trk okuyucusuna ve yetimekte olan gen Mslman - Trk aydnna sunulmas umacn gtrr\ektedir. Eer bu amacnda baarl olursa eviren kendisini bahtiyr addedecektir. Eserin kendi dnce hayatm bakmndan da ayr bir nemi var. yle ki, daha ocukluumda merhum babamn byk tevikiyle birlikte okumaya altmz Gazzl'nin hya ellm adl eseri zerimde byk te'sir brakmt. Dini tahsilim sresince, gittike Gazzli'yi biraz daha yakndan tanma frsatn buldum. Ve her defasnda ona kar hayranlm daha da artt. Bu arada Tehft el-Felsife'nin slm dncesi bakmndan nemini grdm ve on yl akn bir sre nce eserin ilk iki blmn dilimize evirip yaynladm. Bu eviri faaliyeti beni ok deiik bir yne evketti. Felsefe okumann lzumuna inandm. Yksek renimimi bitirdikten sonra tekrar felsefe renimine baladm. stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe blmn bitirmek frsatn buldum. Daha sonra felsef konulan yakndan ve esasl olarak renebilmek iin ayn fakltenin Trk - slm Dncesi Tarihi Krssnde* sayn Prof. Dr. Nihat Keklik'in ok deerli rehberliinde slm dncesinin ilk kaynaklarna inen, slam kaynaklar ve filozoflar nda Pythagoras ve Presokratik filozoflar isimli bir doktora almas yapmam myesser oldu. Bylece Tehft el-Felsife'nin dilimize aktarlmas uzun sre gecikti. u ana kadar bir baka evirinin de kmam olmas, eserin tercmesinin bitirilmesini gerektirdi. Eski tercmeyi olduu gibi brakarak yeniden btnyle tercme ettim. Bylece samimiyetle balanm bir tercme, benim dnce hayatmn ynlenmesinde nemli bir rol stlendi. Gerek eserin konusu, gerekse dili, eviride karma dikilen en byk engel oldu. Elimden geldiince anlalr bir dille tercme etmeye altm. Fakat eserin ortaa felsefe diliyle yazlm olmas, manann bugnk dile aktarlmasnda byk glklerle karlamama sebep oldu. Kltrmzn her ubesinde olduu gibi felsefe alannda da kavramlarn yeterince otur( * ) Dr'l-Pnn'un lav le birlikte Edebiyat Fakltesi Felsefe blmnden kaldrlm olan slm felsefesi, sayn Prof. Dr. Nihat Keklik'in byk himmet ve gayretleriyle 1973 ylnda kurulan T r k - s l m Dncesi Tarihi krss ile yeniden ihya edilmitir. ok titiz ilm bir aba ile faaliyetini devam ettiren krsde Trk-slm dncesinin k a y n a k l a n a r a trlp incelenmektedir. Bu krs, Trk dnce hayatnda ok byk ve nemli bir boluu dolduracaktr.

mam olmas, konunun Mslman Trk aydmlarmca gerektii kadar bilinmemesi ve eserin orijinalitesini bozmak endesi beni mmkn mertebe aslna uygun bir tercme yapmaya evketti. Ayrca eserin sonuna kavramlar aklayan bir terimler szl ekledim. Terifler szlnn hazrlanmasnda, mellifin, Tehft el-Felsife'deki terimleri izah ettii Mi'yr el-lm ve Maksd el-Felsife adl eserlerine, ayrca Cazzli'nin tenkid ettii Mei ekolnn iki nl filozofu, Frbi ile bn Sin'nm eserleriyle, Seyyid erif CrcnVnin Ta'rift adl eserine ba vurdum. Bylece hem eserin aslm korumaya, hem de okuyucular tarafndan metnin daha iyi anlalmasn salamaya altm.
iii,^- ,

Bilindii gibi GazzlVnin filozoflar eletirmesi, onun lmnden sonra da tartma mevzuu olmu, bu konuda muhtelif zamanlarda eserler kaleme alnmtr. Mukayese imkn verebilmek maksadyla; bu konuda yazlm eserlerin en nls olarak bilinen ve filozoflar mdfaa saadedinde Gazzlt'ye cevap olarak bn Rd tarafndan yazlm olan Tehft el-Tehft ile, Ftih devri bilginlerinden Hocazde'nin kaleme ald Tehft el-Felsife^ isimli eserden de baz blmler tercme ederek dipnot halinde vermeye altm. Dier taraftan gerek Yksek slm Enstits rencilerine, gerekse ortaa edebiyatna vkf olmayan dier bilim dallarndaki aratrclara yardmc olaca dncesiyle, bu neirden ayr olarak arapa orijinal metin ile birlikte trke tercmesini de verdim. Eserin daha iyi olmas iin elimden geleni yaptm. Ancak eksiksiz bir eser neredilemiyeceini bilerek, deerli okuyucularmdan, grdkleri hatalar ltfedip hatrlatmalarn dilerim. Tehft el-Felsife'yi, bizim iin ok anlaml olan hicretin onbeinci asrn idrk ettiimiz u gnlerde ve eserin yazlndan yaklak dokuz yzyl sonra ilk defa ve tam olo.rak dilimize kazandrmann mutluluu iinde bulunduumu belirtir, Rabbimizin bizi kendi yolunda muvaffak klmasn temenni ederim.. Bekir Karla 3.5.1981 Gztepe

XI

N D E K L E R

GAZZL VE TEHFT EL-FELSFE aHayat bEserleri cTehft el-Felsife dDier Tehftler MUKADDMELER GR I. Mukaddime II. Mukaddime III. Mukaddime IV. Mukaddime BRNCI MES'ELE Onlarn (filozoflar) lemin kadm olduu hususundaki szlerinin iptaline dirdir. Filozoflarn grlerinin aklanmas Birinci Delil kinci Delil Filozoflarn Zamann kadm olmas konusunda iizm edililerinin ikinci ekli nc Delil Drdnc Delil KNC MES'ELE Onlarn (filozoflar) lemin ebediyyeti Zaman ve Hareket konusundaki szlerinin iptaline dirdir Birinci Delil kinci delil ' NC MES'ELE Onlar (filozoflar) n Allah lemin fili ve sniidir ve lem de onun sun'udur- diyerek karklk meydana getirmelerinin ve bu szn onlann yannda hakikat olmayp mecaz olduunun beynna dirdir
XIII

XXI XVII XIX XXII XXVII 1-16 1 5 7 11 13

17-46 17 18 32 37 40 41 4754 47 48 49 55_73

55

Birincisi, fail ynnden kincisi, fiil ynnden ncs, fiil ile fail arasnda mterek olan nisbet ynnden DRDNC MES'ELE Onlar (filozoflar) n lemin snii bulunduuna dir delil getirmekten ciz 'kalmalannm beynma dirdir BENC MES'ELE Onlar {filozflar) n Allah'n bir olduuna, illeti bulunmayan iki vcib el-vcdu varsaymann ciz olmadna dir delil getirmekten ciz kalpaalannm beynna dirdir. ALTINCI MES'ELE AUah'n sfatlarna dirdir. YEDNC MES'ELE Onlar {filozoflar)n, evvel'in cins bakmndan g a y r a mareket etmesinin ve fasl bakmndan ondan ayrlmasnn ciz olmad, akl hakknda cins ve fasl bakmndan blmlenmenin O'na sirayet etmeyecei konusundaki szlerinin iptline dairdir SEKZNC MES'ELE Onlar (filozoflar) n, Evvel'in varl basittir sznn iptline dirdir. Birinci Meslek kinci Meslek DOKUZUNCU MES'ELE Onlar (filozoflar) m, Evvel'in cisim olmad hususunda delil getirmekten ciz kalmalarna dirdir ONUNCU MES'ELE Onlar (filozoflar) m lemin snii ve illeti olduu hususunda delil getirmekten ciz braklmalarna dirdir. ONBRNC MES'ELE Onlar (filozoflar) dan Evvel'in gayr bileceini, cins ve trleri de klli tr olarak bileceini iddia edenlerin ciz braklmalarna dirdir. ...,.,,.
XIV

56 59 ^ 62 7479

74 8190

9l~X0l 91 103107

103 109111

109 109 110 113115

113 117118

117 119123

119

Birinci San'at kinci San'at Birinci Cevap ikinci Cevap ONKlNCl MES'ELE Onlar (filozoflar) n, Evvel'in kendi ztn bildii hususunda delil getirmekten ciz braklmalarna dirdir ONNC MES'ELE

119 12i 12i 122 125126 125 1271'35

Oar (filozoflar) n Allah Telnn-ki O, onlarn szlerinden mnezzehtir-zaman bakmndan, olan, olmu ve olacak diye ayrijlan cz'leri bilmedii hususundaki szlerinin iptaline dirdir Birinci tirz kinci tirz ONDRDNC MES'ELE Gn devri hareketiyle Allah'a itaat eden bir canl olduu konusunda delil getirmekten ciz braklmalarna dirdir ONBENC MES'ELE G hareket ettiren malcsat konusunda onlar (filozoflar) n zikrettikleri hususlarn iptline dirdir. ONALTINCI MES'ELE Onlar (filozoflar)m, gklerin nefisleri bu lemde hdis olan btn cz'lere muttali olur szlerinin iptline dirdir TABYTA (FZE) AT MES'ELELER Usle it kideler Fra it kideler ONYEDNC MES'ELE Mucizelere dirdir Birinci Metod kinci Metod ONSEKZNC MES'ELE Onlar (filozoflar) n insan nefsinin rhn bir cvher olup kendiUinden kim olduu, bir yer tutmad, cisim olmad, cisim tabiatna girmedii, bedene bitiik olmad ve ondan ayr da olmad hususunda akl burhn getirmekten ciz braklmalarna, dirdir.

I27 131 133 137140 137 141144 141 145151 145 153157 153 154 159168 159 162 163 169188

169

XV

I. II. III. IV. V. VI. VII. VIII. IX. X.

Delil Delil Delil Delil DeUI DeUl Delil Delil Delil Delil

173 176 178 178 179 180 182 183 185 186

ONDUKUZUNC MES'ELE Onlar (filozoflar) n insan nefislerinin varolduktan sonra yok olmasnn mstahl olduu ve onun ebedi olup yokluunun dnlemyecei konusundaki szlerinin iptline dirdir. YtRMNCt MES'ELE Onlar (filozoflar) n cesedlerin (yeniden) diriliini, r h l a n n bedene gnderiliini, cehennemin cismni olarak varlm, cennetin, hrlerin ve insanlara vaad edilen dier eylerin varln inkr etmelerinin ve btn bunlarn a v a m tabakasna rhn sevap ve cezann anlatlmas iin rnek olarak verildiine dir szlerinin iptline dirdir Birinci Ksm kinci Ksm nc Ksm SONU Dipnotlar Bibliorafya indeks

180194

189 195211

195 202 203 204 212 215 389 373"

XVI

GAZZL VE TEHFT el-FELSFE


a Hayat: Huccet'l-slm ebu Hmid Muhammed ibn Muhammed el-azzl, Hicri 450 (M. 1058-1059) ylnda bugn ran'da bulunan Horasan'n Ts kentinde (IVIehed yaknlar) dnyaya geldi. (1) Babas ipliki olduu iin kendisine babasnn bu san'at nisbe olarak verilmi ve ipliki anlamna el-azzl denilmitir. (2) azzl'nin babas ilim adam deildi, ancak iki olunu da lim yetitirmek iin byk aba harcad. mr vef etmedii iin kk olu ebu'l-Fth Ahmed ile birlikte Muhammed'i sfi bir arkadana tavsiye ederek onlarn eitimi ile ilgilenmesini rica etti. (3) azzl, 465 (1072-1073) yllarna doru Ts'da Ahmed ibn Muhammed el-Rzekn'den fkh okudu. (4) Ardndan da Grcan'a giderek imam ebu Nasr el-smil'den ders ald. (5) Grcan'dan doum yeri olan Ts'a dnnde tuttuu notlarn haydutlar tarafmdan asbedilmesi olay bir ok kaynakta szkonusu edilmi ve hret bulmutur. (6) 470 (1077-1078) yllarnda memleketi olan Ts'ta yaklak yl ikmet ettikten sonra Niabur'a gitti. Orada Horasan ve evresinin mctehid derecesinde bilgini kabul edilen mam el-Haremeyn ebu'lMeli el-Gveyn'den dersler ald. (7) Bu arada nl mutasavvf ebu Ali FadI ibn Muhammed el-Farmed ile iliki kurduu baz kaynaklar tarafndan sz konusu edilmektedir. (8) azzl, ksa zamanda byk baar elde ederek mam el-Haremeyn'in ileri gelen rencisinden birisi oldu. Hatta hoca ile rencisi arasnda gizli bir ekime olduu baz mellifierce kaydedilmektedir. (9) nl Seluklu vezn Nizm el-Mlk slm dnyasnda ilk ei tim kurumu olan Nzmiye Medreselerini yaptrdnda, Niabur med resesine mam ei-Haremeyn'i, Badad medresesinin bana da Irak'n nl fi fkh bilgini ebu shk brahim ibn Ali el-irz'yi (l. (474-1081) getirmiti. mam el-Haremeyn'in veftndan sonra 478 (1085-1086) azzl Nzm'el-Mlk'n kararghna gelir. Orada birok ilim erbb ile mnzaraya girer ve baar gsterir. Bunun ze-

XVII

rine Nizm el-Mlk onu Badat Nzmiye Medresesine, ebu smil el-rz'nin yerine mderris tayin eder. (484/1091) Badad'da byk bir rabete mazhar olan dnrn derslerine geni dinleyici kitlesi katlr. Halfe ve Badad ulems tarafndan byk ilgi grr. Bu ilgi dolu ortamda azzl 488 (1095) ylna kadar derse vermeye devam eder. (10) Ancak bir sre sonra kazand makm ve hret onu tatmin etmez. Manev kriz (dnce krizi) geirir. 488 (1095) ylnda, elde ettii makm ve mevki ile birlikte zirvesine ulat hreti tekmeleyerek gnlnce yaamak zere Badad' terkeder. Nzmiye Medresesindeki yerine kardei Ahmed'i brakarak am'a gider: 488 senesi Recep ayndan itibren alt ay kadar bir zaman dnya arzularnn cazibesi ile hiret dnceleri arasnda kararsz kaldm. Bu son ayda durum ihtiyar olmaktan km zarur hale gelmiti. Bunun te'siriyle hazm kuvveti kalmad, yemek ve imek ithm kesildi. Boazmdan ne bir yudum su geiyor ve ne de bir lokma hazmediyordum. Beden kuvvetlerim zayf dmt... Sonunda Badad'dan ayrldm, malm dattm... (11) Bir mddet her eyden phe eder. Nihayet ilh bir lutuflo bu durumdan kurtulur. Tamamen sfiyne bir hayat sren mtefekkir, am Emeviyye camiinde itikfa ekilmi ve nl eyh Nasr el-Makdis'nin zaviyesinde iki yla yakn bir sre ikmet etmiti. (12) Buradan Kuds'e gitti, Kubbet-s-Sahre camiinde istiraka ekildi ve oradan Hacca gitti. ki yl srd sanlan bu seyahattan sonra azzl, 490 (1097) ylnda tekrar Badad'a dnd. Ksa bir sre Badad'daki Ebu Sa'd rabtnda hy dersleri vermeye balad. Buradan Hemedn'a gitti. (13) Sfiyne hayata alan mellif tekrar memleketi olan Ts'a dnmeye karar verdi. 493 (1099-1100) ylnda Ts'ta inziva hayat yaamaya balad. Fakat bir sre sonra Nizm el-Mlk'n yerine gemi olan vezir Fahr el-Mlk, dnr tekrar ders vermeye ikn etti. Kendi deyimiyle on seneye yakn bir zaman uzlet ve halvete devam (14) ettikten sonra halkn zayflayan iman karsnda halvete ekilmesinin doru olmayacan dnr ve kendi kendime hastalk salgn halini alm, tabbler hastalanm ve halk helk olmak zere iken halvet ve uzlet ne fayda verir? diyordum. Sonra iimden, bu bely gidermek, bu karanlkta arpmak iin ne zaman imkn bulabilirsin? zaman fetret zamandr, devir btl devridir... Nihyet Allah Teal, dardan bir tesir olmakszn zamann sultnnn arzusunu kamlad ve bu fetreti kaldrmak iin onun vstasyla Nivabur'a gitmememi kesin ekilde emretti. (15) Ve 499 (1105) senesinde azzl tekrar Niabur'da dersler vermeye balar.

xvn

Dr yl oiduu sanlan bu tedris dneminden sonra 503 (1109) ylnda tekrar anayurdu olan Ts'a dner ve evinin yannda bir tekke ile bir medrese yaptrr. Burada hem ilm, hem de tasavvuf irdda bulunur. (16) Sultan Sencer'e, azzl'nin imam A'zam Ebu Hanfe aleyhinde bulunduunun bildirilmesi zerine, Sencer Gazzlyi huzuruna arr ve kendisiyle zel olarak sohbet eder. Dnrn uslbundaki samimiyet hkmdarn ona kar saygsn artrr. Sencer azzl'yi kendi tahtna oturtup dinler, fakat ders vermekten feragat konusundaki isteklerini yerine getirmez. Hrmetle memleketi olan Ts'o gnderir. (17) Ts'ta kendi evinin yanndaki medresede halka ders verip manev irad vazifesini yerine getiren azzl 505 (1111) yl Cmd'el: hiresinin 14. pazartesi gn rahmet-i Rahmna kavuur. Cenazesi, Ts'un Tabern semtine defnedilir (18) Erkek ocuu bulunmayan azzl'nin -kaynaklarn belirttiine gre- sadece bir kz ocuu kalmtr. (19) Klasik slm kaynaklarnn birounda azzl'nin hayatna di bilgiler yeralr. Ancak dnrn bizzat kaleminden km olan el Mnkiz min'ed-Dall bize azzl'nin dnce dnyas ve hayat hak knda son derece nemli malmt vermektedir. Bunun dnda bizzat kendisi ile grm olan Abd'el-fir el-Fris (l. 529) Tarih' Neysabr adl eserinde bilgi vermektedir. Bu zatn detayl olarak verdii bilgileri Sbk (l.771) olduu gibi aktarmtr. Okuyucularmza bir fikir vermek amacyla orijinal bilgiler ihtiva eden bu klasik kaynaklardaki malmt eserin sonunda dipnot olarak vermeyi uygun grdk. nce mellifin kendi eseri olan el-Mnkiz'den bir blmn evirisini verdik. (20) Sonra srasyla Abd'el-fir el-Fris'nin klasikleen ibarelerini aktardk, (21) Bu i hrelerin tekrarlanan ksmlarn brakarak farkl olan ve zellik tayan blmlerini tercme ettik. Bu cmleden olarak bn Askir (l. 571) in (22) Ibn el-Gevz (l.597)nin (23), ibn Hallikn (l.681)nin (24), Zeheb (l.948)nin (25) Tc'ed-Din el-Subk (I.771) nin (26), ve nihayet azzl'nin en byk eseri olan ihy'y ehreden nl bilgin Muhammed Murtaza el-Zebd (l. 1205)nin (27) mellif haknda verdii bilgileri dilimize evirdik. b Eserleri: azzl; te'lif hayat son derece zengin olan ndir dnrlerden birisidir. O, ele ald her konuda -gnne gre- fevkelde orijinal bilgiler verir. Nitekim hyy' erhetmi olan Yemen'li nl

XIX

bilgin Zebd'nin naklettiine gre, Tifls yie demi: azzl'nin e'lf ettii eserleri saydm ve mrne taksim ettim, her gnnfi drt cz' (bir cz' yaklak on sayfa) dt. (28) Bunu mellifin kermetine hamleden, mezkr bilgin, slm tarihinde kermet gstererek ok eser yazan melliflerin ismini yle sralamaktadr; bn Cerr el-Taber, bn hn, bn el-Nakb, Nevev, Sbk ve Syt. (29) Ne var ki, azzl'ye atfedilen eserlerin bir ounun, onun kaleminden kmad veya baz eserlerinden alnm blmler olduu .da bir hakikattir azzi zerine alma yapm olan Lbnan'l papaz Maurice Bouyges, dnrn te'lf hayatn be ayr blm halinde ele alr: I mam e!-Cveyn'nin veftmdan nceki dnem : (465-478/ 1072-1085) Bu dnem azzl'nin talebelik devridir. Bu dnemde onun kaleminden km olan baz notlardan (Ta'lkt) bahsedilmektedir ki bunun, kaynaklarda haydutlar tarafndan sbedildii nakledilen notlar olmas gerekir. (30) Yine bu dnem rnleri arasnda el-Menhl fi lm'il-Usl adl bir eser yeralmaktadr. (31) II !k Tedris dnemi: (478-488/1085-1095) Bu dnem azzl'nin te'lf hayatnn en verimli olduu dnemdir. On ylda hemen hemen fkh, kelm ve felsefe gibi bir ok ilim dalnda yirmiye yakn eser kaleme almtr. Bunlar ylece sralayabiliriz: el-Bast (32), el-Vast (33), el-Mntehal fi lm'il-Cedel (34), Mehz el-Hlf (35) if'el-All (36), el-Fetv (37), yet'el-avr fi Mesi!' il-Devr (38), Meksd el-Felsife (39), Tehft el-Felsife (40), Mi'yr el-lm (41) Mihakk el-Nazar fi llm'il-Mantk (42), Mzn el-Amel (43), Kitab elMstazhir=:Fedih el-Btiniyye (44), Hccet el-Hakk (45) Kitab elktisd fi'l-'tikd (46), Kavid el-Akid (47), Marif el-Akliyye (48), el-Rislet'el-Kudsiyye (49). III Badad' ve ders vermeyi terketii dnem: (488-499/10951106) azzl'nin manev nevelerle dolu olan bu dnemi, onun kendisini daha ok tasavvuf ve dern konuiara verdii dnemdir. phesiz ki bu dnemin slm kltr hayatna getirdii en byk hediyye hy el-Ulm'ed-Din'dir. (50) Ancak bunun dnda daha baz deerli eserler de kaleme almtr. Bunlar ylece sralayabilirz: Kitab Muhassl el-HIlf (51), el-Maksad el-Esn fi Esmillah'ii-Hsn (42), Bidyet'el-Hidye (53), Kitab el-Vecz (54), Cevahir el-Kur'an (55), elErban fi UsOl'id-Dn (56). Kitab el-Madnn Bihi ala ayri Ehlihi (57) Kitab el-Madnn el-Sar (58), Kitab el-Derc (59), el-Ksts el-Mstakm (60), Faysal el-Tefrika Beyn'el-islm ve'l-Zendaka (61), Kimy-i Sadet (62), Eyyh'el-Veled (63), el-Tiber el-Mesbk fi Nashat'il-

XX

Mulk (64), el-Risiet'ei-Ledmyye (65), Mikt ei-Envr (66), Kitab el-Kef ve'-Tebyn (67). IV kinci defa ders vermeye balad dnem: (499-503/11061109) nl vezr Fahr el-Mlk'n ricasyla tekrar tedrs hayatna balayan azzl'nin bu dnemde o ayr eser kaleme ald sanlmaktadr. Bunlar srasyla: el-Munkiz min'ed-Dall (68), el-Mustasf min lm'il Usl (69), Srr el-lemin (70). V Son yllar: (503-505/1109-1111) mrnn son yllarnda tekrr doum yeri olan Ts'a ekilen dnr, bir yandan ilim retmeye alrken, bir yandan da yanma gelenlerle tasavvuf? sohbetlerde bulunuyordu. Bu son bir ka ylda, el-Drret el-Fhire fi Ulm'il-hire (71), lcm el-Avmm an lm'il-Kelm (72) ve Minhc elbidn adl eserlerini yazd. (73) Klasik kaynaklarda ozzl'ye atfedilen eserlerin birou mellifin kaleminden kmad gibi, bir ou da cnun byk eserlerinin zetlerinden veya muhtelif blmlerinin biraraya getirilmesinden ibrettir. (74) Nitekim M. Bouyges bunlardan drtyz tanesinin ismini vermektedir. (75) Klasik kaynaklar azzl'nin hayat ve fikirleriyle fazlaca ilgilenmilerdir. Daha dnrn hayatnda balayan bu ilgi veftmdan itibaren gnmze dein artan bir alka ile devam etmitir. (76) azzl'nin etkisi sadece dou slm dnyasna inhisr etmemi, Bat dnyasna da uzanmtr. Nitekim Dominicus Gundissalinus, Toledo'da 1145 de dnrn Maksd el-Felsife adl eserini, Logic et Philosophia Algazelis Arabis adyla latinceye evirmitir. (77) Bu nedenle slm dnyasnda Aristoteles felsefesine en byk darbeyi indiren dnr. Bat dnyasnda-yanllkla-Aristoteles -yorumcusu olarak tannmtr, azzl'nin batl dnrlerden, St. Thomas d'Aguina (l. 1274), Albertus Magnus. (l. 1280), Roger Bacon (1214-1294), Descartes (1596-1650) ve David Hume (17111776) gibi byk filozoflar zerinde- dorudan veya dolayl-etkileri olmutur. (78) XVI!I. asrdan itibaren gelien Onenolizm hareketi ile birlikte batl aratrclarn dikkati yeniden Gazzl zerine toplanm baz eserleri, ada Avrupa dillerine evrilmi, hayat ve grleri zerinde ilm aratrmalar yaplmtr. (79) slm dnyasnda modern aratrma ve inceleme faaliyeti ok ge balam olduundan bugn bile azzl'nin btn eserlerinin kritikli neri yaplmamtr. Hatta ona isnd edilen eserlerdeki dil ve slp ile kendi eserlerindeki dil ve slp incelenmemitir. Sadece Lbnan'l papaz Maurice Bouyges'in (80) titiz almalar ve Msr'l

XXI

profesr Sleymn Dnya'nn dikkatli neirieri (81) i!e, memleketimizde sayn Prof. Dr. Mbh Kyel'in deerli ve orijinal aratrmas dnda (82) bu konuda cidd tedkkler yapld sylenemez. Grlyor ki, ozzl ellibe yl gibi inili kl ksa bir mrn krk yln ilme ve bunun da otuz yln te'lfe adam ndir dnrlerden birisidir. Eserleri o gnden bugne, hem enteliekteller, hem de kalabalk halk ynlar tarafndan byk rabet grmtr. Bu nedenle kendisine hakl olarak verilmi olan Huccet'l-slm (islmn delili) nvn sekiz yzyl akn zamandan beri srekli artan bir hayrnlkla devam edip gelmitir. c Tehft ei-Felsife: Tehft el-Felsife, azzl'nin te'lf hayatnn en verimli olduu ikinci dnemde (478-488) felsefe konusunda yazd ikinci kitaptr. Bundan nce 487 ylnda Maksd ei-Felsife'yi yazm ve bu kitabn nsznde yle demiti: imdi sen benden, filozoflarn tehftn (tutarszln), grlerinin eliikliini, artma ve aldatmacalarnn gizli noktalarn aklama hususunda (sadra) if verici bir sz istedin... Onlarn mezhebini sana tantmadan, inanlarn retmeden, seni (bou bouna) yormann gerei yoktur. Zira grlerin derecelerini iyice kavramadan bozukluu zerinde durmak muhldir. Bu sebeple onlarn tutarszln (tehft) aklamadan nce; ilh, tabi ve mantk ilimlerindeki maksadlarnn (Maksd el-Felsife) zetini ksaca takdim etmeyi uygun grdm... ilerde btl olarak kabulledilmesi gerekenin btl olduu Tehft kitabnda aa kacaktr, yleyse imdi doru veya yanltan bahsetmeksizin ksa ve z olarak akladklarmz anlayalm. Nihyet bunu bitirince ciddiyet ile ona (filozoflarn tutarszl konusuna) yklenir ve o konuya tekrar balbana bir kitap ayrrz. Ve inaallah (ona) Tehft el-Felsife adn veririz... (83) Bu ifdelerden de anlalyor ki, azzl, Maksd' bitirdikten sonra Tehft' yazmaya balamtr. Kendi otobiyorafisinde de syledii gibi azzl, Nzmiye'de yz talebeye ders verdii srada iki yl felsef bilimleri incelemi ve ardndan da bir yl boyunca aratrp inceledii konular zerinde dnmtr. Kelm ilmini rendikten sonra felsefeye baladm... Aah Tel beni sadece okumak sretryle iki seneden daha az bir zamcn iinde onlarn ilimlerinin son mertebelerine muttali' kld. Bu i t e i anladktan sonra bir seneye yakn bir zaman tekrar ederek ye ve derinliklerini aratrarak devaml dndm... (84) azzl, istediini gerekletirmi ve Moksd'dan hemen sonra 11 Muharrem 488 (1-Ocak 1094) Tehft el-Felsife'yi kaleme almtr. (85) Yazl tarihi kesin olarak bilinmemekte ise de arat-

XXII

rclar eserin azzl'ye it oluunda mttefiktirler. Sadece ismi zerinde il<;i farkl rivyet vardr. (86) Tehft kelimesinin ifde ettii anlama gelince bu kelime arapa H-F-T kknden tretilmitir. Bir eyin zerine yava yava dmek, bir yapnn birbiri stne kmesi, tenakuz, tairb, ykl, bir eyin zerine atlmak, zaaf, bozukluk, budalalk, yere serilme' gibi anlamlara gelir. Kelimenin deiik anlamlar konusunda M. Kyel geni bilgiler verir. (87) Mtercim Asm ise bu kelimeyi yle aklamaktadr; Tehft; tefl vezninde olup bir nesnenin zerine bi'lihtiyr peyderpey dmek manasnadr... Ekseriy er hususunda msta'meldir. Pervnin era tehft gibi. (88). Mbahat Kyel ise tehft kelimesini tam karl olmamakla beraber tutarszlk diye tercme etmenin yerinde olacan belirtir. (89) Farkl anlamlar tayan bu kelimeyi dilimizde btnyle karlayacak bir ifde bulamadmz iin biz de sayn Mbahat Kyel'in tercih ettikleri tutarszlk tabirni benimseyerek Tehft el-Felsife'yi Fiiozofiann Tuarszii biiminde trkeletirdik. Tehft el-Fessife, devrinde ve daha sonra islm dnyasnda byk ilgi grd iin dnya ktphanelerinde pek ok nshalar bulunmaktadr. Eserin edisyon kritiini yapm olan papaz Bouyges, bu yazma nshalardan onyedi tanesini bizzat incelediini kaydeder. (90) Bunlar stanbul, Vatican, Escurial, Leningrad ve Paris (Bibliotheque National) de bulunmaktadr. (91) Tehft ei-Felsife'nin basklarna gelince, bildiimiz kadaryla imdiye kadar alt deiik basks olmutur. Bunlar srasyla, l-Khire, 1302 (1884-1885) Bu ilk bask olup, azzl ile birlikte bn Rd ve Hocazde'nin Tehftlerini de ihtiv etmektedir, lBombay 1304 (1886). MIKhire, 1319 (1901-1902). IVKhire, 1321 (1903-1904). VBeyrut, 1927. Papaz Maurice Bouyges tarafndan yaplm olan bu kritikli neir titizlikle hazrlanm ilk ciddi neirdir. Bu neir, nsha farkllklar kaldrlarak, Mcid Fahr tarafndan gzden' geirilmi ve uzun bir nsz eklenerek 1962 ylnda yeniden yaynlanmtr. VIKhire, 1366 (1947) Sleyman Dnya tarafndan Bouyges'un neri de gznnde bulundurularak hazrlanmtr. Biz tercmede bu nerin 1958 tarihli nc basksn esas aldk. Tehft el-Felsife ortaadan itibaren -ksmen veya tamamen- branca, Latince, Almanca, Franszca ve ngilizce gibi muhtelif Bat dillerine evrilmitir. Franszcaya tam olarak evrilmemekle beraber, A. J. VVensinck (La Pensee de Gazal, 1940). Asin Palocios (Algazel) ve Maurice Bouyges (Algazel, ncoherence des Philosophes) adl eserlerinde zet halinde evirmilerdir. ngilizceye ise Sabh Ahmed Keml (Tahfot al-Falasifa, Lahor-1958) ve Simon Van den Bergh (The ncoherence Philosophy, 1964) tarafnndan iki kez tam olarak evrilmitir,

XXIII

Tehft el-Felsife'nin ikinci mukaddimesi brahim Hakk Erzurum! tarafmdan, astronominin isima uygun olup olmayaca konusunda bir delil olmak zere rkeye evrilmitir. rnek olmas iin biz bu eviriden baz pasajlar dipnotta verdik. (92) Eserin tam olarak Osmanl trkesine evirisi, II. Sultan Abdlhamd Hn'n istei zerine (ser kttb- Hazret-i ehriyr, Sleyman Hasb efendi tarafndan yaplmtr. Bu tek nsha baslmam olup stanbul niversitesi kitapl, Yldz yazmalar 4213 noda kaytldr. 147 varaktan ibret olan nshada baz iml hatlar bulunduundan hattn mtercimden bakasna it olmas ihtimali vardr. ki sayfalk bir dibaceden sonra dorudan Tehft tercmesine balanmaktadr. Yaz okunakl ve kitap, saray yazmalarna has gzel bir cild ierisindedir. Tercmenin biti tarihi 1308 (1892-1893)dir. Sleyman Hasb efendinin kimlii haknda yeterli bilgi -ne yazk ki- yoktur. Osmanl melliflerinin yazar merhum Bursal M. Tahir, Sleyman Hasb Efendi iin u ksa bilgiyi vermektedir: Hasbi Sleyman Efendi, pervitev erbb- ilm ve ma'rifeten bir zt olup Drama sanca muzftndan Pervitevi'dir. Bir mddet hkimlikle if-i vazife-i er'iyye iderek hiren ktbiyyn- ehriyr adedine dhil ve mahheren serkttb oldu. 1327'de irtih". eyleyp Edirnekapusi hricinde brahim Celebi civrna defnedildi... Gelenbevzde Ahmed Tevfik Efendi merhmun tercmeye balad Tehft el-Felsife'yi de ikml etmitir. (93) Ne var ki Sultan Abdlhomd'in emriyle Tehft el-Felsife' tercmesine ilkin Gelenbev zade Ahmed Tevfk Efendinin baladna dir ne kitabn nsznde, ne de baka bir yerde malmt vardr. Bu tercmenin gerek nsznden gerekse, dier blmlerinden baz pasajlar yeni harflere evirerek okuyucularmza bir fikir vermek istedik. (94) Nere hazrladmz arapa metin, Sleyman Dnya tarafndan neredilen Tehft el-Felsife'nin 1958 tarihli nc basksnn 1321 tarihli Khire nshas ve M. Bouyges neriyle karlatrlmasndan meydana gelmektedir. Sleyman Dnya nerinin -mizanpaj dndaIVIaurice Bouyges nerinin ayn olmas ve Bouyges nerinin de kritikli olmas nedeniyle ayrca bir kritik almas yapma gerei duymadk. Khire basksyla Sleyman Dnya nerini satr satr mukbele ettik. Baz yerlerde mana karmak mmkn olmaynca parantez ierisinde bu baskya gre kan anlam verdik. Tehft el-Felsife'nin imdiye kadar dilimizde tercmeleri neredilmemi olduundan, konu ve kitap yeterince ilenmemitir. Sadece IVlbahat Kyel'in adgeen almas nmzde rnek bir alma olarak yerald ve zaman zaman ondan yararlanmaya altk. Ne var ki bu da bir tercme olmaktan ok, konuyu zetleyen bir tedkktir.

XXIV

Tehft el-Felsife'nin muhtevs zerinde de birka sz sylemek istiyoruz. Bu konuda geni aklamalara yer vermeyeceiz. Sadece eserin ele ald konularn ksa bir zentini vermekle yetineceiz. azzli Thft el-Felsife'de, daha ok Mei (Peripaticienne) slm filozoflarndan Frb (l. 950) ve Ibn Sn (l. 1037)nn eserleri dorultusunda Aristoteles metafiziini eletiri konusu yapmaktadr. Ona gre bu dnrlerin -dolaysyla onlarn resi olan Aristoteles'in- grleri ksma ayrlmaktadr. Bunlardan bir ksm btnyle din inanlarla attndan onlar reddetmek gerekmektedir. kinci ksm grlerine gelince, bunlarn din esaslarla hibir ilgisi bulunmaz. Mttasl kemmiyetlerden (saylardan) mteekkil riyz bilimlerle, mnfasl kemmiyyetler (hacim ve boyut)den mteekkil olan geometrik bilimler ve dncenin arac olan mantk bu t r ilimlerdendir. Ona gre bu ilimlerde tartmaya girimek yersizdir. Bu ilimleri tartma konusu yaparak dine hizmet ettiklerini sananlar; dine kar en byk cinyeti ilemektedirler. (95) Din ile felsefenin att asl konu nc tr bilimlerdir. Ilhiyat v e tabiyt konusunda filozoflarn grleri slmn esaslaryla atmaktadr. te mellifin eletirmek istedii konu, bu nc ksm bilimlerdir. azzl Tehft'te sadece b u bilimlerin tutarsz ve eksik taraflarn ortaya koyacan, doru ve hak gr ise Kavid el-Akid adn vereceini syledii baka bir eserinde aklayacan belirtmektedir. Bu eseri, hy el-Ulm'un drdnc kitabdr, bu ismi tayan baka bir eser yazp yazmad tartmaldr. (96) Mellif, filozoflarn nc ksm grlerini yirmi ayr balk altnda eletirmektedir. Bunlar belli bal iki esasl noktada toplanyor: I Filozoflarn lhiyt ve Tabiyat konusundaki grlerinin bir ksm kesinlikle slama aykrdr. Peygamberleri yalanlar ekilde olduundan dolay onlarn tekfr edilmesi (kfir saylmas) gerekir. Bunlar; lemin kadm olmas (I. Mes'ele), Allah'n c z i l e r i bilmemesi (XIII. Mes'ele) Bedenin cismn olarak harini redden (XX. Mes'ele) grleridir. II Geriye kalan onyedi mes'ele ise filozoflardan daha nce baz mslman frkalar tarafndan da bahis mevzuu edildii iin, bu konularda o frkalar tekfr edenlere gre filozoflarn da tekfr edilmesi gerekir. Onlar tekfr etmeyenlere gre filozoflarn da tekfr edilmemesi gerekir Ayrca Tehft el-Felsife'de azzl'nin eletiri konusu yapt mes'eleler tabiyat ve ilhiyt mes'eleleri olmak zere iki grup halinde tasnf edilebilir: san I Tabiyta ait olan meseleler: Mucize (XVII, Mes'ele), inrhu (XVIII ve XIX. Mes'eleler) ve ldkten sonra dirilme

XXV

(XX. Mes'ele) gibi konular ihiv etmektedir. II lhiyta dir mes'eleler ise unlardr: a Allah'n ztna ait olan Allah'n birlii (V. Mes'ele), Allah'n tarifinin yapilamomas (VIL Mes'ele), bas olmas (Vll. Mes'ele), cisim olmomasi (IX. Mes'ele), Allahm sfatlar (Vi. Mes'ele) ve zellikle ilim sfatnn Allah'a izfesi {Xi, X!l, XIII. Mes'eleler) gibi konulardr. b Allah ile lem arasndaki mnasebetten don; lemin kadm (ezel) olmas (1. Mes'ele), lemin ebed olmas (. Mes'ele), lemin yapcsnn (Sniinin) bulunmamas (III, IV, X , Mes'eleler)dir. c Ge ait olan; gn canl oluu (XIV. Mes'ele), gn hareketindeki maksat (XV. Mes'ele) ve gn ruhlarnn bilgisi (XVI. Mesele) gibi konulardr. Badat'ta Nzmiye medreselerinde derslerine devam eden azzl iki yl boyunca felsef incelemelerde bulunmu, hvn el-Saf rislelerini tedkk etmi ve Frb ile ibn Sn'nn eserlerini gzden geirmitir. azzl muarzlarn tenkd ederken hangi eserlerini nozar- itibra aldn belirtmemekte, sadece onlarn grlerini tenkd edeceini bildirmektedir. Aslnda azzl'nin filozoflarn grlerini nasl anlayp deerlendirdiini ortaya koyabilmek iin, Frb ve ibn Sn'nn eserleriyle Tehft zerinde karlatrmal bir metin tetkiki ve hangi ifdelerin hangi kitaplardan alndn ortaya koyarak, buna dayal bir kritik almas yapmak gerekir. Bu konuda Sleyman Dnya (87), Mbahat Kyel (98) ve Sleyman Hayri Bolay (99), azzl'nin grleri zerinde almlarsa da metin mukayesesi henz yaplm deildir. Biz yeri geldiince her mes'elede, konuyla ilgili Frb ve bn Sin'nn eserlerinden iktibslar ve karlatrmalar yapmaya alacaz. azzl'nin eletiri konusu yapt grlerden bir ksm, Aristoteles'e, bir blm Frbi ve bn Sn'ya aittir. Fakat bir ksmnn da idiyeti phelidir. (100) Nitekim bn Rd, Tehft el-Tehft'te bu hususta azzl'yi eletirmektedir. Mesel azzl'nin lemin kadm olmas mes'elesindeki ikinci delilinin byle olduunu syleyen bn Rd, bu delilin Allah'n lem ile mukyesesi esasna istind ettiini, halbuki Allah ile lem arasnda hibir mnsebet bulunmadn, dolaysyla Allah'n lemden nce veya sonra olamoyacan belirtmekte ve Zamnn iinde olmak Br Sbhneh'nun nndan deildir, fakat lemin anndandr. diyerek azzl'nin szlerinin safsatadan ibret olduunu sylemektedir. (101) Buna karlk azzl, tenkdlerinin birounda son derece tutarldr. Filozoflarn grlerini zetlerken, olduu gibi aktarmaya a-

XXVI

ba gsterdii anlalmaktadir. (102) azzl'nin filozoflar tekfir etmesi konusuna gelince bu huss asrlar boyunca hep tartlagelmitir. Ona bu grnde hak verenler olduu gibi, insafsz davrand iin kar kanlar da olmutur. Bazlar azzl'nin filozoflar eletirmek iin felsefeye dalmasn ho grmemilerdir. Bu sebeple eserlerinin halk tarafndan okunmamas iin yaktrrlarken (103) bazlar da azzl'nin eletirileriyle slm dnyasnda felsefenin kmesine sebep olduunu belirterek kendisini tenkd etmilerdir. Ne var kj slm dnyasnda Aristoteles metafiziini eletiren ilk kii azzl deildir. Ondan nce Mlik bn Enes (179/785) ve Ahmed'ibn Hanbel (164-241/855)'den balayarak Bkiln (l. 404/1013), Gveyn (478/1065) ve Abdlkhir el-Badod (429/1037)'ye kadar uzanan kelmc dnrler Aristoteles metafiziini ayn ekilde eletirmilerdi. Fakat o, kelmclar gibi sadece din slp kullanmam, onun yerine felsefe slbunu kullanarak Aristoteles metafiziine son ve ldrc darbeyi indirmitir. (104) Gazzl'den sonra gelen islm dnrlerinin birou onun grlerini tekrariamakton geri kalmamlardr. Ne yazk ki azzl'den sonra uzun yllar slm dnyasnn dousunda onun apnda byk mtefekkir yetimemitir. Belki de bu azzl'nin ulat zirveye ulamann glnden kaynaklanyordu. Sadece slm dnyasnn batsnda azzl'nin dncelerine kar kan bir dnr onun fikirlerinin eksik ve tutarsz taraflarn anlatan bir eser kaleme ald. azzl'nin filozoflar tekfir etmesinin yanlln ortaya koyarak yle dedi: Bu adam (azzl) mes'elede (filozoflar) tekfr etmitir. Birincisi bu (XX. Mes'ele)dur. Biz filozoflarn bu konudaki grlerinin nasl olduunu ve bu mes'eleye onlarn (bak tarznn) nazar olduunu syledik. kinci mes'ele ise onlarn Allah'n cz'iyyt bilmediini sylemi olmalardr. Biz bu szn onlarn (filozoflar) sz olmadn daha nce sylemitik. nc (konu) ise lemin kadm olduunu sylemeleridir. Biz ayn ekilde, onlarn bu isimle (ifde) kasdettikleri eyin kelmclarn onlar tekfr ettikleri anlamn kendisi olmadn syledik... phesiz ki bu adam (azzl) hikmete kar hat ettii gibi, erota kar da hat etmitir. Doruya muvaffak klan ve dilediine gerei tahss eden Allah'tr... (105) azzl, filozoflar tekfr ederken ne derece haklyd? Bu konuda bu gn de kesin bir ey sylemek zor. Fakat azzl'nin tekfr mes'elesinin neminin ve zorluunun uurunda olduu nne kan kimseleri olur olmaz kfir sayacak birisi olmad muhakkaktr: Bu konuda (tekfr) iki makm vardr. Birincisi avm- nsn (halkn) rtakmdr. Bu da (nassn) zhirini tefsr etmekten uzak du-

XXVII

rup hakka tabi olmaktr. Sahabenin aka beyan etmedii husslar aklamaya kalkmaktan uzak durmaktr... kinci makm ise gr sahiplerinin makmdr. Bunlarn aratrmasnn zarret mikdrmda olmas ve kesin burhn bulunduunda zhiri terketmeleri gerektir. Burhana dayal inandklar hussiarda yanldklarn grnce birbirlerini tekfr etmemeleri icbeder. nk bu i kolayca kavranan bast bir i deildir... Kfrn ne olduunu soranlara da azzl u karl vermektedir: yle sanyorum ki sen, kfrn ta'rfini renmek istiyorsun. te sana salam bir iret veriyorum... Onlar Lilhe illallah Muhammedn Resluiiah szne bal ve bunda sdk olduklarna, ona kar gelmediklerine gre-yollar, senin yolundan ayr da olsa islm ehline dil uzatmaktan ve frkalar tekfr etmekten bu iret araclyla kanrsn. Ben derim ki, kfr; Resluiiah (A.S.) getirdii eylerden herhangi birisinde onu yalanlamaktr. man ise, onun getirdii eylerin btnnde onu dorulamaktr... (107) azzl'nin eletirdii isim filozoflarndan Frbi ve bn Sn'y ondan sonra, Ebubekr Muhamed ibn Tufeyl (l. 580/1185), Abdlhakk ibn Seb'in (l. 669/1270) ve Takiyyddn Ahmed ibn Teymiyye (l. 728/1338) gibi birok islm dnr de eletirmilerdir. (108) bn Sn daha hayatta ilken kfr ithmyla karlam olacak ki, kendisini kfir sayanlara yle karlk vermektedir: Benim gibi giriini kfir saymalt koiay deildir. nk benim imanm gibi iman yoktur. Dnyado benim gibi birisi oson ve kfir olsun. yleyse btn zaman iinde tek bir mslman yoktur. d Der Tehftler: azzl'nin Tehft el-Felsife'l kaleme alnndan yaklak 85 yl sonra,bat slm dnyasnn en harretli ilim evresi olan Endls'te geni yanklar yapt. Kuruba'nn byk dnr bn Rd (520-595/1126-1198) Aristotelesi bir filozof olarak azzl'nin eserine reddiye yazd. azzl'nin filozoflar eletirdii yirmi ayr mes'elenin her birini teker teker ele alorak onun eletirilerinde haksz olduunu anlatmaya alt. Ve eserine Filozoflarn Tutarszlnn Tutarszl anlamna Tehft el-Tehft el-Felsife) adn verdi. Eserin yazl tarihi kesin olmamakla birlikte 1180 civar olduu tahmn edilmektedir. (109) Eserin ad kaynaklarda, Tehft el-Felsife, erh Tehft el-azzl, Kitab Redd-i Tehft gibi deiik ekillerde kaydedilmektedir. (110) Bir ok yazma nshas bulunduu gibi 1302

XXVIII

(1884-1885), 1319 (1901-1902) ve 1321 (1903-1904) tarihlerinde azzl ve Hocazdenin tehftleriyie birlikte Khire'de baslmtr. (111) Yukarda belirttiimiz gibi azzl'nin Tehft'nn edisyon kritiini yapm oian Lbnan'l papaz Maurice Bouyges, 1930 ylnda bn Rd'n Tehft'nijn de kritikli nerini yapmtr. (112) bn Rd'n Tehft' yaklak 1328 tarihinde Caionymus ben David ben Todros tarafndan branca'ya evrilmitir. Calo Caionymus adl bir yahud'de bu branca tercmeden ad geen eseri Latince'ye evirmitir. XIV. yy. balarnda bir baka mtercim bn Rd'n Tehft'n arpa aslndan, Destructio Destructionum adyla latinceye evirmitir. Bu evirinin bir ksm (on drt mes'elesi) Augustinus Nifus (1473-1546) tarafndan yaynlanmtr. (113) X I X . yy. dan itibaren bn Rd'n eserleri ve Tehft' batl mterikler tarafndan tekrar gzden geirilmi ve zerinde almalar yaplmtr. (114) bn Rd'n vefatndan yaklak asr sonra tehft tartmas ve dolayisiyia Aristoteles metafizii ile ehl-i Snnet kelmnn mcdelesi yeniden canlanr. lim ve tefekkre ok byk deer veren cennetmekn Ftih Sultan Mehmed Hn bu konunun aa karlmas Ve azzl ile bn Rd'n tartmalarnn aydnlatlmasn ister. Osmanl kaynaklarnn belirttiine gre, devrin nl bilginlerinden Aleddn Ali el-Ts? (l. 887/1482) ile, Bursa'l Hocazde Mustafa Muslihuddn (893/1488) bu hussta birer eser kaleme alrlar. Bu konuda Ktip Celebi u bilgiyi verir: ...Sonra Osmanl Sultn Ftih Muhammed Hn, 893 ylnda veft etmi olan Mevl Mustafa ibn Ysuf-ki Hocazde diye mehrdur-el-Bursev ile, 887 ylnda veft etmi olan Mevl Aleddin Ali el-Ts'ye emretti ki, imamn (azzl) tehft' ile filozoflarn arasnda muhkeme iin (her biri) birer kitab tasnif edeler. Hocazde drt ayda, Mevl Ts ise alt ayda yazdlar. Hocazdenin kitabn (ulem) Ts'nin kitabna stn tuttular. Sultan Muhammed Hn her birine on bin dirhem verdi. Ayrca Hocazde'ye ok gzel bir katr hediyye etti. te bu (fazla hediyye verilmesi) Mevl Ts'nin Acem diyrma gitmesine sebep olmutu. (115) Hocazdenin kitabnn ad sadece Tehft el~Felsife olarak kaydedilmektedir. stanbul ktphnelerinde muhtelif yazmalar vardr. Eserin yaklak (860/1455) yl civarnda kaleme alnd sanlmaktadr. Yukarda zikredilen tarihlerde Khire'de azzl ve bn Rd'n Tehft'leriyle birlikte bir ok kez baslmtr. (116) Mellif nsznde, eserini Ftih'in istei zerine yazdn ylece beyn etmektedir: mdi, ben itaati vcib olan, ona uymaktan baka bir ey yap-

XXIX

iamayan kii tarafndan emrolundum: Bu Sultn- A'zam, Hl<n- A'lem ve Ekrem hazretlerinden bakas deildi. O, Arap ve Acem milletlerinin hkijmdrdr, yce ahlak (kendisinde) toplayan, hakl olarak hilfet tahtnn mliki, Allah'n lemler zerindeki glgesi, hakkn, dn ve dnyann yardmcs, btn mahlktn snd (makam olan) el-Sultn ebu'l-Feth Muhammed Hn ibn el-Suitn Murd Han ibn e l - S u i t n Muhammed Hn'dr. Kymet gnne dein yce eii gnlerin getirdiklerinden korunma yeri, deerli taht da insan gruplarnn sna olsun... Eer ben onu hakkettii nitelikleriyle nitelendirmeye kaiksam, kuloyla gkyznn alann lmek isteyen kimse gibi olurdum. Onu medhetmeyip susmak, ite onun medhi budur. Onu vasfetmekten ciz olmay itirf etmek, ite onun vasf budur. Allah onun parlak saltanat gnlerini ebediletirsin, onun devletinin devam ile (Allah'n) erot- rrsnn nizamini te'yid etsin... Onun (azzl'nin kitab) gibi bir kitap yazmam ve onun tar zyla bir desenli ipek kuma dokumam (emretti.) Ben de iretin gereine koyuldum ve tkatma gre vcib olan tato imtisl ettim... (117) Hocazdenin tehrt devrinde ok tutulmutur. Nitekim hussu belirten Ktip elebi yle der: bu

Zikredilir ki, ibn el-Meyyed (Myyedzde Abdurrahmn, (860-922/1456-1514) ailme e-Devvan'nin (l. 928/1522) hizmetine varnca bize ne hediyye ile geldin? diye sordu. O da, Hocazde'nin Tehft kitab ile dedi. Devvn bir sre onu mlaa etti ve dedi ki, Allah onun shibinden raz olsun, bunu tasnf etmekle beni zahmetten kurtard. ayet ben de tasnf etseydim ancak bu kadar olabilirdi. Senden da raz olsun ki onu bana ulatrdn. Eer getirmemi olsaydn (byle bir kitab) yazmaya balamak zereydim... (118) Katip Celeb'den aktardmz bu rivyetler daha nce Takprlzde (901-968/1495-1561) tarafndan ekik el-Nu'mniyye'de (119) ve Mifth el-Sade'de (120) aynen nakledilmektedir. Drdnc Tehft -yukarda getii gibi- Aleddn Ali el-Tsi (l. 887/1482) tarafndan yine tahminen (860/1455) ylnda kaleme alnm olan el-Zahre fi'l-Muhkeme lil-azzl ve'l-H-kem'i li'ibn Rd adl eserdir. Tehftler konusu Ftih'den sonra da Osmanl bilginlerinin zerinde alt bir konu olmaya devam etmitir. Nitekim Yavuz Selm ve Knn Sultan Sleyman devrinin nl bilain'erinden, Hocazdenin rencisi Mft es-Sekaleyn unvnyla mehur olan eyh'l-islm, Kemal Paa-zde emseddn Ahmed ibn Sleyman (873-942/1468-1536) tarafndan da bir Tehft kaleme alnmtr. (121)

XXX

Alnc olarak Hakmh Muhammed e!-Kazvn (l. 908/1502)'nin de bir tehft kaleme alm olduu Ktip eleb tarafndan kaydedilmekte ise de bu hususta bakaca bir bilgi verilmemektedir. (122) Yine Ktip eeb, Munddn adnda bir ztn yazd tehfn adn kaydetmekte, fakat ek bilgi vermemektedir. (123) i. Hakk Uzunarl da Karab diye bir bilginin tehft kaleme aldn bildirmekte, ancak bu ztn kimlii hakknda bir ey yaznamaktadr. (124) Kaynaklarda Muhammed Muhyiddn el-Karab (l. 842-1535) diye ad geen (125) bilginin bu zt olmas ve Muhyiddn isminin Ktip elebi tarafndan yanllkla Munuddn eklinde kaydedilmi olmas muhtemeldir. Ne var ki bu zta it Tehft adnda herhangi bir eser ismine raslayamadk. Tehft konusu XVIII. yy.'da da Trk bilginleri tarafndan bahis mevzuu edilen bir konudur. Nitekim bu devir bilginlerinden Mestizde diye hret bulmu olan Abdullah ibn Osman ibn Musa (l. 1150/1737) el Meslik fi'-Hilfiyyt Bey-n'el-Mtekellimn ve'l-Hkem adyla bir eser kaleme almtr. (126) Ayn konunun dokuz ayr mellif tarafndan ele alnm olmas islm bilginlerinin konu zerine ne kadar eildiini gsteren ak bir belgedir. D. Bekir KaHa stanbul Yksek islm Enstits Felsefe retim yesi

XXXI

RAHMN VE RAHM OLAN ALLAH'IN ADIYLA (Esiz, zhid, baarl, eyh imam Tus'lu Muhammed ibn Muhammed el-azzl -Allah rhunu takdis etsin- dedi ki): Allah'n her (eyin) son (un) a eren celli, her gayeyi aan keremi ile dileriz ki; zerimize hidyet nurlarn sasn. Sapklk ve erilik karanlklarn zerimizden alsn. Bizi hakk hak olarak grp ona uymay ve tabi olmay seenlerden, btl btl olarak grp ondan kanmay ve saknmay tercih edenlerden klsn. Enbiy ve evliysna vaadettii mutlulua bizi de erdirsin. Gurur diyrndan gettiimizde; anlay basamaklarnn, onun yceliklerinin altnda kald, vehim oklarnn hedeflerinin, onun zirvelerine ulaamad, nimet, sevin, bta ve mesrriyete bizi de ulatrsn. Maherin dehetinden kp, Firdevs cennetlerine vardktan sonra, gzlerin grmedii, kulaklarn iitmedii ve hi bir beerin kalbine gelmeyen eye (nimete) bizi de nil klsn. Salt (ve selm) beerin hayrls peygamberimiz. Muhammed Mustafa (S.A.) zerine olsun. Ve o'nun, hidyetin anahtarlar, karanln kandilleri olan tertemiz ashabnn ve erefli linin (ailesinin) zerine olsun. mdi ben, zek ve anlay fazlal bakmndan kendilerinin akrn ve emsalinden ayrcalkl olduklarna inanan bir grub grdm ki bunlar, islmn ibadetlerle (ilgili) vazifelerini terketmiler, namaz (klmak), yasaklardan korunmak grevleri (gibi) dini davranlar kmsemiler, eriatn buyruklarn ve hududunu inemiler, (eriatn) durak ve ballklarn dinlememiler, aksine zanlara (dayal) san'atlarla dinin boyunduruunu btnyle atmlard. Bu hussta, Allah'n, yolundan ahkoyan, onda erilik arayan ve kendileri hireti inkr eden (*) bir toplulua uyuyorlard. Bunlarn kfrlerinin Yahdi ve Hristiyanlarn taklidi gibi kulaktan duyma alkanl taklidden baka bir dayana yoktu. Zira onlarn (Yahdi ve Hristiyanlar) doumlar ve yetimeleri islm dininin dnda (bir ortamda) cereyan etmitir. Babalar ve atalar da o yolda yrmlerdir. (Onlann kfrlerinin) phe kntlarna taklmaktan doan ve doru yoldan ayran nazari aratrmadan, se(*) Hd: 22

rap panits gibi aldatc hayallere kanmaktan baka (bir dayana yoktu.) Bid'at ve heves ehlinden, inanlar ve (din) grler ile ilgili aratrma yapan gruplarda olduu gibi. Onlarn kfrlerinin yegne kayna; Sukrt (Sokrates)\ Bukrt (Hipokrates)^ Eflatun (Platon), Aristtls (Aristoteles)^ ve benzeri isimleri duymalardr. Onlara (adgeen filozoflara) tabi olan ve saptanlardan (baz) gruplarn o (filozoflarn) akllarn, usllerinin gzelliini, geometri, mantk, tabii ve ilh ilimlerinin inceliini tavsifte, zeka ve anlaylarnn fazlal nedeniyle, o gizli meseleleri aa karmakta bamsz olularn uzun uzadya (mbalaal olarak) anlatmalardr. Ve onlardan (yle) hikye etmeleridir: Onlar, akllarnn ciddiyeti ve faziletlerinin okluu ile beraber, eriatlar ve mezhebleri inkr etmektedirler. Dinlerin ve inanlarn tafsiltn reddetmektedirler. Bunlarn, uydurulmu kanunlar ve aldatc hileler olduuna inanmaktadrlar. Bu (husus) 1ar onlarn (slam filozoflarnn) kulana arpnca, ve onlann (eski filozoflar) inanlarndan anlatlanlar kendi tabiatlarna uygun gelince o (faziletli kiDlerin topluluunda -zanlarna gre- yeralabilmek ve onlarn hizsna dizilmek, kalabalk halk topluluklaryla birlikte yrmekten uzaklamak ve atalanK dinlerine inanmaktan vazgemek iin kfr inancn gzel grdler. Ve zannettiler ki; hakk takldden ayrlarak, btl taklide baalayarak byklk taslamak gzeldir. Halbuki bir takldden bir taklide geiin samalk ve aklszlk olduunu bilmediler. Takld olarak inanlan hakikati terketmenin, bilip aratrmakszh abucak btl tasdik ve kabule komann gzellik olduunu (sanan) kimsenin rtbesinden Allahn dnysnda daha aa bir rtbe var mdr? Avamdan budalalar bile bu dkln rezletinden uzaktrlar. nk onlarn seciyyelerinde sapklara benzeyerek iyi grnmek sevgisi yoktur. Budalalk sakat anlaytan kurtulua daha yakndr. Krlk selmete a bakmadan daha yakmdr. Bu budalalarn zerinde ahmakln bu denli derin olduunu grnce; eski filozoflar reddetmek, onlarn inalannn tutarszln, ilhiyt ile ilgili hususlarda szlerinin elikisini aklamak ve mezheplerinin gizliliklerini ve ktlklerini ortaya karmak iin bu kitab yazmaya koyuldum. yle ki: (bunlarn grleri) gerekte aklllarn glecei, zeklerin yannda ibret (alnacak) eylerdir. Kitlelerden ve halk ynlarndan ayrldklar eitli gr ve inalar kasdediyorum. te onlarn mezhebinin (olduu) ekilde hikyesi. T ki bu mlhidlere takld olarak evvelki (filozoflardan) ve sonrakilerden hayat sahiplerinin Allah'a ve hiret gnne iman zerinde (konusunda)

ittifak ettikleri belli olsun. htilflar ise tu iki kutbun (Allah'a ve hirete iman) dnda kalan tafsilta racidir. Mucizelerle desteklenmi olan peygamberler bu ikisi iin gnderilmilerdir. Sadece sakat akl ve te-s gr sahiplerinden kk bir aznlk dnda kimse bu ikisinin inkrna yeltenmemitir. Onlar da nazar sahipleri arasnda deer verilmeyen ve bavurulmayan kimselerdir. Bunlar ancak irretli eytanlar zmresinden ve ahmaklar topluluundan saylmlardr. yleyse taklidi olarak kfrle gzel grnmenin, grn gzelliine delalet ettiini, zekay ve anlay gsterdiini zannedenler bu arlklarndan vazgesinler. Zira filozoflarn nderlerinden ve reislerinden kendilerine benzemeye allanlarn; eriatlar inkr ettiklerine dir iftiralardan uzak olduklar gereklemi (aklanm/ oluyor. Onlar Allah'a inanmlar ve Onm resullerini tasdik etmilerdir. Bu esaslarn dnda kalan tafsiltta yanlla dmler, ayaklan kayarak yolun dorusundan hem (kendileri) saptmlar, hem de (bakalarn) saptrmlardr. Biz ise, onlarn aldandklan hayal ve uydurmalarn ekillerini aa karyor ve btn bunlarn bir tehvil (korkutma-aldatma) olduunu arkasnda elde edilecek (bir ey) bulunmadn belirtiyoruz. Gerekletirmeyi kasdettiimiz eyi aa karmada baarmzn sahibi Allah Teldr. imdi kitabtaki sz (mz)n seyrini dile getiren mukaddimelerle kitaba balayalm.

MUKADDME (yi) bilinmelidir ki; filozoflarn ihtilflannm hikyesine dalmak ok uzun srer. nk onlarn szleri (kr krne gidileri) uzundur, tartmalar oktur, grleri yaygndr, metodlar (birbirinden) uzak ve (birbirine) srtn dnmtr. yleyse biz onlarn elikisini izhr etme konusunda nderleri olan ve muallim-i evvel, feylesf-u mutlak olan (kiinin) grndeki elikiyi aklamakla yetinelim. Onlarn bilimlerini tertib eden ve dzenleyen -iddilarna gre -o olmutur. Grlerindeki kntlar o silmitir, arzularnn esaslarna en yakn olan o anndrmtr. Bu kii Aristtlis'tir. O (Aristoteles) kendisinden nce gelen herkesi, hatt (filozoflarn) yannda ilh Efltun (Efltun el-lh) diye lakaplanm olan stdn bile reddetmitir. Sonra da stdna muhalefetini Efltun dostumdur (severim), hak da dostumdur (severim), ancak hak ondan daha ok dostumdur (hakk daha ok severim) diyerek mazr gstermitir. Bu hikyeyi nakletmemizin (sebebi;) onlarn mezheplerinin (grlerinin) kendi aralarnda bile dzenlenmi ve tesbt edilmi olmadnn ve onlarn kesin bilgiye ve aratrmaya dayanmayan zann ve tahminlerle hkm verdiklerinin bilinmesini salamaktr. Onlar, ilh ilimlerinin doruluunu hesap ve manta dir bilimlerinin ortaya koyduu (neticelerle) dell getirmeye ve bylece akl zayf olanlar yava yava yoldan karmaya almaktadrlar. Eer ilh bilgileri -hesba it bilimleri gibi- burhnlarla dzenlenmi tahminlerden uzak olsayd hespta nasl ayrla dmedilerse, bu (ilh ilimlerde de) ayrla dmezlerdi. Sonra Aristtals'in szn eviren mtercimlerin szleri de tabrf ve tebdilden uzak kalmamtr. (Bu szler) tefsir ve te'vli gerektirir. Hatt bu husus (tercmeler) bile onlar (filozoflar) n arasnda tartma konusu olmutur. slm felsefecilerinden onlar en iyi aktaran, inceleyen Ebu Nasr el-Frb (5) ve bn

Sn (6) olmutur. Bunun iin biz onlann (ikisinin) S9,pklktaki reislerinin (Aristoteles) mezhebi (gr) nden seip doru kabul ettikleri husslan iptal ile yetineceiz. nk onlann terk ettikleri ve balanmaktan kamdklan husslann eksiklii phe gtrmez ve bunlarn iptali iin uzun uzadya aratrmaya gerek kalmaz. (yi) bilinmelidir ki; onlar (filozoflar) m mezhep (gr) lerini reddeden bu iki adamn (Frbi ve bn Sn) nakillerine dayanmakla yetiniyoruz. T ki mezhep (gr) lerin yaylmasna gre szler de yasalmasn.

KNC MUKADDME (yi) bilinmelidir ki; onlar (filozoflar) la dier frkalar arasndaki ihtilf, ksmdadr: Bir ksmnda tartma mcerred lafzlara rcidir. Onlarn; lemin sni'i (yapcs) na cevher ad vermeleri -halbuki Allah onlarn szlerinden yce ve nnezzehtir- sonra da cevheri; mevz olmayan mevcd eklinde, yani kendisini ayakta tutacak bir destee muhta olmayan ve kendi nefsiyle kaim olan diye yorumlamalar gibi. Onlar (filozoflar) yer kaplyan cevherlerle hasmlarnn (dier frkalarn) kasdettii eyi kasdetmemilerdir. (7) Biz bu (blmn) iptali hussuna dalmyacaz. nk kendiliinden kim olmann anlam zerinde ittifak edildiine gre, (sylenecek) sz, cevher isminin bu anlamda kullanlp kullanlmayacana bakmak zere lgati aratrmaya kalmaktadr. Eer lat (bakmndan) cevher isminin bu anlama (kullanlmas) uygun derse, eriatta (bu kelimenin) kullanlmasnn caiz olup olmad hussu fkhi aratrmalara rci olur. nk isimlerin kullanlmasnn haram veya mbh oluu eriatn zahiri hkmlerinin dellet ettii (prensiplerden) alnr (renilir). Belki siz diyebilirsiniz ki; bu hussu kelmclar sfatlar konusunda zikretmilerdir, fakat fakihler fkh ilminde bu hussa dalmamlardr. Sana gereken ey; meselelerin hakikatim det ve mersimlerle kartrmamaktr. Biliyorsun ki bu konu, bir lafzn anlamnn isimlendirilen konuya uygun dp dmediinin aratrlmasndan ibarettir. Bu ise fiillerden herhangi bir fiilin ciz olup olmamasnn aratrlmasdr. kinci ksma gelince; bu konuda onlarm mezhepleri (grleri) din esaslarla katiyen atmaz ve bu konuda onlarla tartmak, peygamberlerin ve Resllerin-Allah'n selt ve selm onlann zerine olsun- tasdik edilmesi iin zorunlu olan husslar deildir.. u szleri gibi: Ay tutulmas; yeryznn, gne ile ay rasma girmesiyle ayn nn yok olmasndan ibrettir. nk

o, n gneten alr. Yeryz krre biimindedir. Gk, onu ier yandan evreleyin kuatr. Ay, dnyann glgesine dnce gnein ondan kesilir. Ve u szleri gibi: Gne tutulmasnn anlam; ayn cirminin bakanla gne arasna girmesinden ibarettir. Bu, her ikisinin bir dakika ierisinde ayn noktada birlemelerinden dolaydr. Biz bu san'atm iptaline de girimiyeceiz, nk maksadmzla ilgisi yoktur. Bu konulan iptal etmek iin tartmaya girmenin din (vecbe olduunu) zanneden kimse, dne kar su ilemi ve dinin durumunu zayflatm olur. Zira bu hususlar hesb ve geometrik burhanlara dayanmaktadr ve o konuda phe yoktur. Bu konulara muttali olup delillerini aratranlar, ayn ve gne tutulmasnn vakitlerini, miktarlann ve (tutulmanm gidip) aydmlanncaya dein ne kadar kalacan haber veren kimseye:, bu, eriata aykrdr denirse, o kimse bu konuda pheye dmez, aksine eriat konusunda pheye der. eriata, (eriat) yolunun dnda yardm etmek isteyen kimsenin zarar; eriata (eriat yoluyla) darbe vurmak isteyen kiinin zararndan daha oktur. Nitekim, Akll dman chil dosttan daha hayrldr denilmitir. Reslullah (S.A.V.): Muhakkak ki gne ve ay Allah'n yetlerinden iki yettir, hibir kimsenin lm veya yaamas iin tutulmazlar. Siz (gne ve ayn) tutulduunu grrseniz Allah' zikretmeye ve namaza koyulun buyurmutur. (*) Bununla onlarn (bilginlerin) syledikleri nasl uyuur? denilirse; biz deriz ki, bu hadste onlarn sylediklerine ters den bir ey yoktur. nk sadece gne ve ay tutulmasnn bir kiinin lm veya haytiyle alkas olmadn belirtmektedir. (Gne ve ay tutulmas) srasnda namaz klmay emretme (konusuna) gelince; gnein douunda, batnda ve zevalinde namaz klmay emreden bir din iin; gne tutulmas esnasnda namaz klmay emretme ve bunu mstehap karlama niin uzak grlsn? Hadsin sonunda ancak Allah bir eye teccelli edince o, kendisine boyun eer buyrulduu rivyet edilmektedir. Bu da, gne tutulmasnn ilh tecell sebebiyle boyun emesine dellet eder denilirse, biz deriz ki; bu son ilvenin (hadiste) vrid olduu konusundaki nakil sahih deildir ve nakledenin yalanlanmas gerekir. Rivyet edilen hads bizim zikrettiimiz kadardr. Hem sahih olsa bile, onu te'vl etmek, kesin emirlere (ilm gereklere) kar byklenmekten daha az ktdr. Nice mucizeler vardr ki; bu derece vzih deilken akl delillerle te'vl edilmitir.
(*) Buhr II. 24, 25, 26

Mlhitleri en ok sevindiren ey; eriat destekleyen kiinin; bu ve benzeri konnlann eriata aykn olduunu aklamasdr. Bylece onlar (mlhitler) iin -bu gibi husslar art olarak (ne srlrse) - eriat iptal etme yolu gayet kolaylar. Durum byledir. nk lemin hdis veya kadm olduunu aratrdktan sonra, hdis olduu sbit olunca; onun krre biiminde veya yayvan olmas veva altgen biiminde olmas veya sekizgen olmas farkszdr. sterse gkyz ve onun altnda bulunanlar -onlar (filozoflar) m dedikleri gibi- on kattan ibaret olsun, ister daha az olsun farkszdr. Bu konulara atf- nazar etmenin ilhiyt bahsine nisbeti. soann tabakalarna ve saysna ve narn tanelerinin saysna bakmak gibidir. Maksat -ne ekilde olursa olsun, bunlarn sadece Allah'n fiili olduu (nukabul etmek) dir. nc ksm ise; o konuda tartmann din kaidelerden bir kaideyi ilgilendirdii husstur. Bu, lemin hdis olmas, sni'in sfatlar, bedenlerin ve (bedenlerin) harinin aklanmas konularnda sz sylemek gibidir. Onlar btn bunlar inkr etmilerdir. te onlarn grlerinin bozukluunun aklanmas gereken husslar bu ve benzeri konulardr, dierleri deil.

NC MUKADDME (yi bilinmelidir ki; (bu kitab teliften) maksat; filozoflar hakknda inanc iyi onlanlan (hsn- zann besleyenleri) ve onlar (filozoflar) n mesleklerinin (metodlannn) elikiden uzak olduunu sananlar; onlarn (filozoflarn) tutarszlk ynlerini aklayarak uyarmaktan ibarettir. Bunun iin ben onlara kar itiraz hussunda, sadece iddia ve isbt eden kimsenin mdhalesi gibi deil (*) Onlarn kesin olarak inandklar eyleri muhtelif ilzamlarla iptl edeceim. Onlar, bazan Mu'tezile (8) mezhebine, bazan Kerrmiyye (9) mezhebine, bazan da Vkfiyye (10) mezhebine dayanarak iizm edeceim. Bu konuda zel bir mezhebe (gre) dayanarak hareket etmiyeceim. Bilakis btn frkalar birletirerek onlarn zerine yryeceim. nk dier frkalar, ou kez bizim (inanlarmzn) tafsilt konusunda bize muhalefet etmilerdir, bunlar ise (filozoflar) dnin usllerine taarruz etmektedirler. yleyse biz de onlara (topluca) kar kalm. nk iddet anlarnda kinler ortadan kalkar.

(*)

Mutlib (delil isteyen) ve mnkir (inkr eden) kimsenin mdhele-

si gibi mdhale edeceim.

11

DRDNC m u k a d d i m e

Bunlar (filozoflar) m istidrc yolundaki en byk hilelerinden birisi de -halbuki bu hileleri onlara delil sadedinde problem karmtr- yle demeleridir: lhi ilimler, kapal ve gizlidir ve keskin anlaylara en zor gelen ilimlerdir. Bu problemlere cevap verebilmeye ancak riyzi ve mantk (ilimlerin) ne alnmasyla ulalabilir. Onlarn kfrlerinde kendilerini taklid eden kimseye, onlarn mezhebi konusunda bir zorluk vki olursa, kendilerine (filozoflara) iyi zann besleyerek der ki; phesiz onlarn ilimleri bu zorluklar halledici muhtevaya sahiptir, ancak ben mantk (ilimlerde) salam (bilgiye sahip) olmadm ve riyazi (bilimleri) tahsil etmediim iin anlalmas bana zor geliyor. Biz deriz ki; a y n kemmiyetlere (el kemm el -mnfasl) nazardan ibret olan riyzi (bilimlere) gelince -ki bu hesp ilmidirilhiytn onunla hibir ilikisi yoktur. Ilhiyt anlamak iin ona ihtiy vardr diyenin sz samadr. (Bu sz), tp, nahiv (gramer), lat (dil) ilimleri ona (riyzi bilimlere) muhttr. Veya hesp tbba muhtatr diyenin sz gibidir. Bitiik kemmiyetlere (el kemmel-Muttasl) nazardan ibret olan hendesi (geometrik bilimlere) gelince bunlarn z; gklerin ve onun altnda merkeze kadar bulunan eylerin eklinin krre biiminde olduunu aklamaya, gklerin tabakalarnn saysn belirtmeye, feleklerde hareket halinde olan krrelerin saylarn ve hareket miktarlarn belirtmeye yneliktir. Biz cedel iin veya inanarak -bu konuda burhn ortaya koymaya muhta brakmadan- onlarn grlerinin hepsini kabul edelim, ancak bu kabul ilhi ilimlere nazar konusunda hibir eyi engellemez. (lh ilimlere nazar konusunda bunlarn zorunluluunu sylemek;) bu ev, irde, kudret, bilgi shibi ve canl bir yapcnn san'at sonucunda ortaya kmtr, bunu bilmek; evin altgen veya sekizgen olduunu, blmlerinin saysn veya kerpilerinin adedini bilmeyi gerektirir diyenin sz gibidir. Bu sz, bozuk olduu saklanamyacak Toir hezeyndan ibrettir. Keza bu sz, soann hdis olla

duu; katlan bilinmeden bilinmez, n a n n hadis olduu; tanelerinin says bilinmeden bilinmez diyenin sz gibidir. Bu ise akll herkes tarafndan abes kabul edilen irkin bir szdr. Evet, onlarn, mantk (bilimlerinin) hkmleri muhak-' kak lzmdr szleri dorudur. Ancak mantk sadece onlara mahss (bir bilim) deildir. Bu, bizim Kelm san'atmda (ilminde), kitab el-Nazar adn verdiimiz kidenin kendisidir. Onlar bu ifdeyi kendi arzularna uyarak mantk eklinde deitirmilerdir. Halbuki biz, bazan ona kitb el-cedel: adm veririz. Bazan da Medrik el-ukl adn veririz. Ne var ki, gsz ve akll grnmek isteyen kiiler mantk ismini duyunca bunun, kelmclarn bilmedii yabanc bir san'at olduunu ve filozoflardan baka bir kimsenin bu san'attan haberdr olmadn zannederler. Biz bu yanll defetmek ve gerei saptrma konusundaki bu hileyi kknden ykmak iin, Medrik el-ukl konusunda bu kitapta ayrca sz etmek ve kelmclarn, usl bilginlerinin ifdelerini brakarak, mantklarn ibretlerini kullanmak ve (konuyu) onlarn kalbna dkmek istiyoruz. Lafz lafz onlarn izinden gideceiz. Bu kitpta kendi dilleriyle -mantktaki ifdelerini kastediyorum- onlarla tartacaz ve kysn maddesinin shhati iin Mantn Burhan (11. Analitikler) ksmnda art kotuklar eylerle. Kys (I. Analitikler) kitabnda, kyasn ekli konusundan art kotuklar eyleri ve mantn blmleri ve mukaddimelerinden olan Katioryas (Kategoriler) ve sgc (Eisagoge) de koyduklar durumlar aklayacaz. Onlar ilh (metafizik) ilimlerin hi birisinde bunlara dayanmamlardr. (11) Fakat biz Medrik el-ukl' kitabn sonunda bir (baka kitpta ayrca) aklamay gerekli gryoruz. nk kitabn maksadn kavramak iin o, bir ara niteliindedir. Ne varki, bakanlarn birou anlama konusunda ona (Medrik el-Ukl) gerek duymazlar. Onun iin biz de bunu (Medrik el-Ukl) geriye brakyoruz. T ki ona muht olmayanlar (o blme bakmaktan) vazgesinler. Onlar (filozoflar) red konusunda bu meselelerin herhangi birindeki ifadelerimizi anlamyanlann Mi'yr el lim kitabmz hfzetmeye balamalar gerekir ki bu kitab onlar (filozoflar) n yannda mantk adyla anlr. imdi ise, mukaddimelerden sonra bu kitpta onlarn (filozoflarn) grlerinin eliik olduunu akladmz mes'elelerin fihristini zikredelim. Bu mes'eleler yirmi tanedir: Birinci mes'ele: Onlar (filozoflar) m lemin ezeli oluu konusundaki grlerinin" iptline dirdir. kinci mes'ele: Onlar (Filozoflar) m lemin ebed oluu konusundaki mezheplerinin iptline dirdir. 14

nc mes'ele: Onlar (filozoflar) n Allah, lemin sni'idir ve lem Allah'm sun'u (yaps) dr szlerindeki aldatmacann beynna dirdir. Drdnc mes'ele: Onlar (filozoflar) m, sni'i isbttan ciz braklmalarna dirdir. Beinci mes'ele: Onlar (filozoflar) m iki tanrnn varlnn mstahil oluu konusunda delil getirmekten aciz braklmalarna dirdir. Altnc mes'ele: Onlar (filozoflar) m sundaki mezheplerinin iptaline dirdir. sfatlarn reddi konu-

Yedinci mes'ele: Onlar (filozoflar) n, Evvelin zt cins ve fasl diye blmlenmez szlerinin iptline dirdir. Sekizinci mes'ele: Onlar (filozoflar) n Evvel, mhiyetsiz ve bast bir varlktr szlerinin iptline dirdir. Dokuzuncu mes'ele: Onlar (filozoflar) m, Evvel'in cisim olmadn aklamaktan ciz braklmalarna dirdir. Onuncu mes'ele: Onlara filozoflara) dehr ve sni'in reddini sylemenin lzm olduunun aklanmasna dirdir. Onbirinci mes'ele: Onlar (filozoflar) n Evvel, gayrini bilmez szlerinde ciz braklmalarna dirdir. Onikinci mes'ele: Onlar (filozoflar) n, Evvel, ztn bilmez, szlerinin iptline dirdir. Onnc mes'ele: Onlar (filozoflar) m, Evvel, cz'ileri bilmez szlerinin iptline dirdir. Ondrdnc mes'ele: Onlar (filozoflar) m, gk, irde ile hareket eden bir canldr szlerine dirdir. Onbeinci mes'ele: Onlar (filozoflar) m, g hareket ettiren maksat konusunda zikrettiklerinin iptline dirdir. Onaltnc mes'ele: onlar (filozoflalr) n Gklerin rhlannn btn cz'ileri bildii hussundaki szlerinin iptline dirdir. Onyedinci mes'ele: Onlar (filozoflar) n, detlerin yrtlmasnn mstahil olduu konusundaki szlerinin iptline dirdir. Onsekizinci mes'ele: onlar (filozoflar) n nsan nefsi kendiliinden kim bir cevherdir, cisim ve araz deildir szlerine dirdir. Ondokuzuncu mes'ele: Onlar (filozoflar) m beer rhlannn
15

yok olmasnn mstahil olduu konusundaki szlerinin iptaline dirdir. Yirminci mes'ele: Onlar (filozoflar) m, cesetlerin haerini, cennet ve cehennemde cisman zevkler ve aclar duymay inkr etmelerinin iptaline dirdir. te onlarm ilhiyt (metafizik) ve tabiiyt (fizik ad verilen) ilimlerinin tmndeki tenakuzlarn bylece aklamak istedik. Riyz (bilimlere) gelince, bunlar inkr etmenin veya onlara kar kmann hibir anlam yoktur. nk bu bilim hesp ve hendeseye (geometriye) dayanr. Mantki (bilimlere) gelince ki bu, ma'kller konusunda dnmenin arac niteliindedir ve bu noktada nemsenebilecek bir ihtilf konusunda ittifak yoktur. Biz Mi'yr el-llim= kitabnda bu kitbn (Tehft) muhtevsn anlamak iin gerekecek konularn btnn inallah akhyacaz.

BRNC MES'ELE Onlar (filozoflar) m lemin kadm olduu hususundaki szlerinin iptaline dirdir Mezhep (gr) lerinin aklanmas: Filozoflar, lemin kadim olmas konusunda ihtilf etmilerdir. Onlardan mtekaddimn (eskileri) ve mteahhirn (sonrakiler) in hepsinin zerinde karar kld gr-, onun (lemin) kadm olmas szdr. O (lem), devaml Allah ile birlikte var olmutur. O'nun malldr ve onunla birliktedir. Ma'lln illeti, n gnei takip edii gibi onu takip eder. Zaman bakmndan ondan sonra deildir. Br Tel'nn (leme) ncelii, illetin ma'lle ncelii gibidir. Bu ncelik sra ve zt bakmndandr, zaman bakmndan deildir. Eflatun'dan nakledilir ki o, lem var edilmi ve sonradan meydana getirilmitir demitir. Sonra onlar (filozoflar) dan bir ksm onun (Efltun) szn te'vil edip lemin sonradan meydana gelmi olduuna inanmay reddetmilerdir. Calinus (1) da mrnn sonlarna doru: Calinus'un nand grler adn verdii eserinde bu mes'elede duraklama yoluna gitmitir. O, lemin kadm mi, yoksa sonradan meydana getirilmi mi olduunu bilmemektedir. Belki de bunun bilinemiyeceine delil getirmitir. Ancak bu, ondaki bir eksiklikten dolay deil mes'elenin akllara zor gelmesinden dolay olabilir. Bu gr, onlarn mezhepleri ierisinde z (mstesn) bir grtr. Onlar (filozoflar) m hepsine gre lem kadmdir ve-yine hepsine gre- bir vsta olmadan kadmden hdisin sdir olmas katiyen dnlemez. Onlarn Delillerinin rd edilmesi: Eer ben onlardan delil sadedinde nakledilenleri anlatmaya ve bu konudaki itirzlan zik retmeye yeltenseydim, bu mes'elede sayfalar karalardm. (2) Ne varki uzatmann hayri yoktur. Biz onlarn delillerinden; her bakan kiinin zmleyebilecei ekilde zayf tahayyle dayanan
17

tahakkm sadedindeki glilerini bir kenara atalm ve rhlarda te'siri olan sekin gr sahiplerini pheye drecek delillerini ird etmekle yetinelim. Zira zayf grl kimselerin en kk bir haylle pheye drlmesi mmkndr. Bu tr delilleri tanedir: Birinci Delil: Onlar (filozoflarhn, mutlak srette kadmden bir hadisin sdru mstahildir szleridir. (Derler ki:) Eer biz bir kadm var sayacak olursak ve bundan -szgelimi- lem sdr olmamsa, sdr olmay onun var olmas iin bir mreccih (tercih edici bir neden) bulunmayndan dolay olabilir. nk lemin var olmas salt imkn bakmndan mmkndr. Bundan sonra lem eer, hdis olursa mreccih (tercih edici Dir neden) ya yenilenmitir veya yenilenmemitir. Eer mreccih yenilenmemise lem daha nce olduu gibi salt imkn (ekli zere) bk kalr. Eer bu mreccih yenilenmise bu mreccihi meydana getiren kimdir? (Ve bu mreccih) niin u anda hdis olmutur da daha nce hdis olmamtr? Mreccihin meydana gelmesi konusunda sul bkdir. (3) Ezcmle, eer kadmin halleri birbirine benziyorsa,, ondan ya hi bir ey var olmyacaktr veya devaml var olacaktr. Bu takdirde (var olmann) terk edilmesi halinin, (var olmaya.) balama halinden ayrdedilmesi muhldir. Bunun tahkiki iin denilebilir ki: lem, hdis olmazdan nce neden meydana gelmemitir? Bunun, (Muhdis'in -Allah'm) ihdas etmekten aczine hamledilmesi-mmkn deildir. Hudsun mstahl olduuna hamledilmesi de (mmkn deildir) nk bu, kadmin (Tanrnn) acz halinden kudret haline inklb etmesine, lemin de istihlleden imkn haline dnmesine vesile olur. Bunun her ikisi de muhldir. Daha nce (lemin hdsundan evvel) bir gye yoktu, sonra gye yenilendi denilmesi de imknszdr. (lemin hdsundan nce) let (lemi meydana getirecek ara) m yok olup sonra var olmasna da hamletmek imknszdr. u halde insan zihnine en yakn sz udur: O (Tanr) daha nce (lem yaratlmazdan evvel) onun (lemin) varln istememitir. Bu takdirde yle demek zorunluluu da doar: (imdi) lemin vcudu hsl olmutur. nk O (tann), onun (lemin) var olmasn nce istemezken imdi ister olmutur. Bu durumda irde hdis olacaktr. rdenin (Tanrnn) ztnda hdsu muhldir, nk o hdisler iin bir mahal deildir. Ztnn dnda hdis olmas ise onu irde edici duruma getirmez. 18

Biz hdc mahalline atf- nazar etmeyi brakalm, lemin hdsu kuralnda da problem mevcd deil midir? O, nereden hdis olmutur? Neden imdi hadis olmutur da, daha nce hadis olmamtr? u anda Allah'tan baka birisinin tarafndan m hdis klnmtr? Muhdis (meydana getiren) olmadan hdis olmak ciz ise, lem de sni'i (yapcs) bulunmadan hdis olmu olsun (caizdir). Aksi takdirde bir hdis ile bir baka hdis arasnda ne fark vardr? Eer lem Allah'n ihds etmesiyle hdis olmusa, niin imdi hdis olmutur da, daha nce hdis olmamtr? Ara yokluundan m? Kudret yokluundan m? Gye yokluundan m? Tabiat yokluundan m? Bunlar varlk (ekline) dnnce mi lem hdis olmutur. O zaman, ayniyle problem yeniden dner. Yoksa irde olmadndan m (lem hdis olmamtr?) Bu takdirde irde (bir baka) irdeyi gerektirir, ilk irde de bir baka irdeyi. Ve bu, sonsuza kadar uzayp gider. yleyse, kadim'in durumunda; kudret, ara, vakit, gye veya tabi at bakmndan bir deiiklik olmadan, hdisin kadmden sdr etmesinin muhl olduu mutlak bir szle (ekilde) gereklemi oluyor. (Kadm'de) bir hal deiiklii var saymak ise muhldir. nk bu sonradan meydana gelen deiiklik konusunda (sylenebilecek sz), dieri iin sylenebilecek sz gibidir ve her ikisi de muhldir. lem mevcd olduuna ve onun hdis olmas muhl grndne gre, phesiz ki kadm olduu sabit olmutur. (4) Bu, onlarn delillerinin en hayli olandr. (Filozoflarn) dier ilhiyt mes'elelerine dir szleri, btnyle bu mes'eledeki szlerinden daha aadadr. nk burada ylesine (deiik) hayl sanatlarn varsayyorlar ki dier (mes'elelerde) bunlara dayanamyorlar. Bunun iin de biz bu mes'eleyi ne aldk ve en kuvvetli delillerini nce zikrettik. (Buna) itirz (mz) iki yndendir: Birincisi: Denilebilir ki; lem kadm bir irde ile hdis olmutur. Onun (rdenin) var olduu vakitte lemin varl gerekmitir. rdenin devam ettii noktaya kadar yokluk da devmetmitir. rdenin balad anda varln da balamas gerekmitir. lemin var oluu; (irdeden) nce murd edilmedii iin, lem hdis olmamtr. Onun hdis olduu vakitte (hdis olmas) kadm bir irdeyle murd edilmitir. Dolaysyla bu sebeple lem hdis olmutur. diyene nasl karlk verirsiniz? Bu inanc engelleyen veya muhl klan hangi sebep olabilir? Denilirse ki; bu, muhl olduu apak olan bir muhldir. nk hdis muceb ve msebbebtir. Sebep ve mucip olmadan 19

bir hadisin meydana gelmesi mstahil olduu gibi, vcd bulmar smm artlar, esaslar ve sebepleri tamamlanm olup geriye beklenen hibir ey kalmad halde, yine de geciken bir mucebin varl mstahil olur. Muceb olan hadisin varlnn mucipsiz olarak meydana gelmesi mstahil olduuna gre, mucibi btn artlaryla gerekleen mucebin varl zarurdir, gecikmesi ise muhaldir. lem var olmazdan nce mrd (irade sahibi) de mevcud idi, irde de mevcd idi. rdenin murda (irde edilene) nisbeti de mevcd idi. rde eden yenilenmediine, irde de yenilenmediine gre ve irdenin, olmayan bir eye nisbeti de yenilenmediine gre -ki tm bunlar (mridin ve irdenin yenilenmesi) deimedir- irde edilen ey nasl yenilenmektedir ve (irde edilen eyin) daha nce yenilenmesini engelleyen hangi ey vardr? Yenilenme hali, bir nceki halden hibir ekilde ayrd edilmi deildir. Hibir ekil, hibir durum ve hibir nisbet yenilenme halini (bir nceki halden) ayrmamtr. Aksine btn durumlar eskisi gibi durmakta iken ve murad (irde edilen) mevcd deilken, aynyla olduu gibi dururken, irde edilen vcd bulmutur. Bu son derece muhl bir eydir. Bu cins istihle; yalnz kendiliinden zorunlu olan mucib ve muceb iin deil, ayn zamanda vaz'i ve rfi olan mucib ve muceb iin de gereklidir. Zira kii kansn boadna dair sz sarfetse ve o anda beynnet meydana gelmese, daha sonra meydana gelmesi dnlemez. nk o, sz; vadi ve istilh bakmndan hkmn illeti olarak kullanmtr. Dolaysyla ma'lln (illetin sonucunun) gecikmesi ancak boamann, yarnn gelmesine veya eve girilmesine talik edilmesiyle dnlebilir. Ve boanma, o zaman hemen vki olmaz, ancak yarn geldii veya kadn gelip eve girdii zaman vki olur. nk kii boamay beklenen bir eye bal sebebe dayandrmtr. Bu (sebep) o a^da hazr olmadna gre -ki bu, yarn veya mutlak eve girmedir- mucebin (icb eden hususun) hsl olmas, hazr olmayan eyin hazr olmasna dayanr. Mucebin meydana gelmesi ancak yenilenen bir durumla -ki bu, kadnn eve girmesi veya yarnn gelmesidir- mmkn olabilir. Hatt kii, hsl olmayan bir eyi uslne dayandrmadan sz sarfetse ve bununla mucebin (icb eden hussun) te'hir edilmesini istese de durumu aklamakta serbest olmasna ve durumu vaz'eden kendisi bulunmasna ramen- dnlemez. Bu konuda kendi arzularmza gre durum vaz'etmek imknmz bulunmadna ve byle bir eyi dnemiyeceimize gre zorunlu olan akli ztiyyetin icblan konusunda nasl dnebiliriz?

det (alkanlk) lere gelince; bizim kastmzla hsl olan ey; kastn varlyla beraber ancak bir engel olmas halinde gecikebilir. Kasd ve kudret gerekletii ve engeller de ortad.an kalkt zaman; kastedilen eyin gecikmesi dnlemez. (Gecikme) ancak (kast olmayp) azm halinde dnlebilir. nk azm, fiilin var olmas iin kfi deildir. Yazma azmi; kasit yenilenmedike -ki bu fiilin halini yenileten ve insann iinden gelen bir haldir- yazmay gerekletiremez. Kadm irde; bizim fiili kasdetmemiz hkmnde ise; kastedilenin gecikmesi ancak bir engelle dnlebilir. Kastn ne alnmas da tasavvur edilemez, yleyse yann ayaa kalkmay bugnden kastetmek dnlemez. Ancak bu, azm yoluyla mmkndr. Eer kadm irde, bizim azmimiz hkmnde ise; bu da azmedilenin meydana gelmesi iin yeterli deildir. Aksine (azmedilenin) meydana gelmesi iin, kasta dayal bir itilmenin yenilenmesi gerekir ki bu, kadmin deitiini sylemektir. Sonra ayn problem yine duruyor. yleki; o itilme veya kast veya irde -ya da istediiniz ismi verin- niin imdi hdis olmutur da, biraz nce hdis olmamtr? Hdisin ya sebepsiz olmas gerekir veya sebep zincirinin sonsuza kadar uzamas icbeder. Szn z una dnyor: Mucib (icab ettiren hal) tm artlaryla mevcd bulunuyor, beklenen hibir durum kalmyor. Ama yine de muceb (icab eden husus) gecikiyor ve vehmin balangcna uzanamyaca bir sre -binlerce y ondan hibir eyi eksiltmez -(muceb) mevcd olmuyor. Sonra yenilenen bir durum ve gerekleen bir art bulunmadan nden muceb mevcd halinde dnyor. te bu (gr), kendiliinden muhdir. Cevap olarak denilir ki: Bir eyin ihdas (yoktan meydana getirilmesine -hangi ey olursa olsun- ilikin kadm bir irdenin muhal olduunu siz akl zarret olarak m, yoksa nazar olarak m biliyorsunuz? Sizin mantktaki dilinize (ifde tarznza) gre iki tarifin arasn birletirmeyi bir orta tarifle mi, yoksa orta tarif olmadan m biliyorsunuz? Eer bir orta tarif ile bildiinizi iddia ediyorsanz bu, nazar bir yoldur ve onun aklanmas gerekir. Eer bunu zarr olarak bildiinizi iddi ediyorsanz; o takdirde muhlifleriniz neden onu bilmekte size elik etmiyorlar? lemin kadm bir irde ile hdis olduuna inanan frkalarn (saysn) hibir lke sayamaz ve hibir say tketemez. phesiz ki onlar da (lemin kadm irdeyle hsl olduuna inananlar) bildikleri halde ind olsun diye akllaryla byklenmiyor1ar. u halde bunun (lemin kadm bir irdeyle hdis olmasnn) mstahl olduuna dellet eden -mantk kurallarna gre- bir
21

burhnn ikme edilmesi gerekir. nk sizin zikrettiklerinizin hepsi, bizim azmimize ve irdemize dayal temsil ve uzaklatrmadan baka br ey deildir ki bu bozuktur. yleyse kadm irde, hdis olan kastlara benzemez. Mccerred uzak saymak ise -burhnsz olarak- yeterli deildir. (5) Denilirse ki-. Biz akl zarret olarak muceb (icab eden huss) olmadan, mucibin btn artlannm tamamlanmasnn dnlemiyeceini biliyoruz. Buna cevz veren kimse, akl za,rret karsnda byklenmektedir. Deriz ki: (Hasmlarnz) Size: Btn kllileri okluu icab ettirmeden bilen ve bu bilgi ztnda fazlal gerektirmiyen ve bilinenin saysz olmasna karlk, bilginin saysz olmad bir tek ztn (var olduunu) syleyenlerin sznn muhl olduunu biz zarur olarak biliyoruz derlerse sizinle hasmlarnzn arasn ayran nedir? Nitekim (hasmlarnzn bu gr) sizin, Allah hakkndaki mezheb (gr) inizin aynsdr. (Bu grnz) bize ve bizim bilgilerimize nisbetle son derece muhldir. Lkin siz diyorsunuz ki: Kadmin bilgisi, hadisle kyas edilemez. Ve sizden bir grup bunun muhl olduunun farkna vararak dediler- ki: Allah, ancak kendi nefsini bilir. O kil (akleden) akl ve mkl (aklolunandr) bunlarn hepsi de birdir. Bir kii derse ki, kilin, akl'n ve mkl'n birlemesinin mstahil olmas zorunlu olarak bilinmektedir. Zira lem iin kendi san'atn (yapt eyi) bilmiyen bir sni'in (yapcnn) takdiri (var saylmas) bizzarre muhldir. Binaenaleyh kadm, kendi nefsinden baka bir eyi bilmezse, -Allah Tel sizin sylediklerinizden ve btn sapklarn sylediklerinden ycedir, mnezzehtirelbetteki san'atn (yapt eyi de) bilmi olmaz. Bilakis biz bu mes'elenin (lemin kadm olmas) ilzamlarn (lzm kld eyleri), gemiyor ve diyoruz ki: lemin kadm olmas, muhldir, nk bu altda biri, drtte biri ve yars olmasna ramen saysnn sonu olmayan ve tekleri sraya ve sayya smayan feleklerin devrelerinin sbtna (kabulne) vesile olur. Binaenaleyh zhalin dnm, gnein dnmnn onda birinin te biri (kadar) olur. Mteri (feleinin) dnleri ise gnein dnnn altda birinin yars kadardr. nk Mteri oniki senede bir devir yapar. Hem nasl zhal (feleinin) devrelerinin gne (feleinin) devrelerinin de says sonsuzdur. Hatt otusays sonsuz ise, onun onda birinin te biri olmasna ramen zalt bin senede bir kerre dnen yldzlarn feleinin dnlerine de nihayet yoktur. Ayn ekilde gece ve gndzde bir kerre dn yapan gnein doudan balayan hareketi de sonsuzdur diye hasmlarnza nasl karlk verirsiniz? 22

Bir kii, bunlann mstahil oluu, zorunlu olarak bilinmektedir derse onun sznden ne ile syrlacaksnz? Hatta bir kii derse ki; bu (feleklerin) devrelerinin says, ift midir? Tek midir? Yahut hem ift hem tek midir? Yahut ne ift ne tek midir? Eer hem ift hem tek veya ne ift ne tektir derseniz bunun btl olduu zorunlu olarak bilinir. Eer ifttir derseniz ift, bir (eklen^mesiyle) tek olur. Binaenaleyh sonsuz olan eye tek nasl muht olmutur? Eer tektir derseniz; tek bir eklenmesiyle ift olur. Binaenaleyh teki ift haline getiren bir e nasl muhta olmutur? O takdirde sizin ne ifttir, ne de tektir demeniz lzmgelir (6) Denilirse ki:, ancak sonlu olan ey, ift ve tek (diye) nitelendirilir sonsuz ise nitelendirilemez. Deriz ki: Yukarda getii gibi, altda biri, onda biri bulunan birlerden mrekkep bir topluluk, ift ve tek niteliiyle nitelendirilemez. Bunun btl olduu nazara (mantk) gerek kalmakszn zorunlu olarak bilinir. Siz bundan nasl syrlacaksnz? Denilirse ki: Sizin sznzn galat taraf birlerden mrekkep bir btn sznzdr. nk bu devreler (felein dnleri) yok olmutur. Gemi ortadan kalkmtr, gelecek henz var olmamtr. Btn ise hazr olan mevctlan iaret eder ki burada mevcd yoktur. Deriz ki: Sayi; ift ve teke blnr. Saylan ey; ister var olan, ister yok olan bir mevcd olsun, bunun (tek ve ift) dna kmas mstahildir. Biz, belirli sayda atlar farzettiimiz zaman, onlarn ift veya tek olmaktan uzak bulunmayacana inanmamz lzmdr. Biz onlan ister var sayalm, ister yok sayalm eer (bu atlar) var olduktan sonra yok olmularsa bu kaziye (nerme) yine deimez. Kald ki biz, onlara yle diyebiliriz: Sizin bu kaidenize gre; nitelik bakmndan birbirinden farkl teklerden oluan ve sonu olmayan hzr mevcdlann bulunmas mstahl deildir. Bu, lmle bedenlerden ayrlan insanolunun ruhlardr. Bunlar, ift ve tek diye nitelendirmek mmkn olmyan varlklardr. Siz, bunun btl olduunun zorunlu olarak bilindiini syleyene ne karlk verirsiniz? Nitekim siz de kadim irdenin hadislere taallukunun zorunlu olarak btl olduunu iddi etmitiniz. Rhlarla ilgili bu gr bn Sina'nn tercih ettii grtr ki bu Aristatalis'in mezhebi olsa gerektir (7) Denilirse ki: Sahih olan Efltun'un grdr. (Bu gre gre) nefs (rh) kadimdir ve birdir, ancak bedenlere blnm23

tr. (Bedenlerden) ayrlnca tekrar aslna dnerek yine birleir. Deriz ki: Bu, daha irkin ve daha ktdr. (nanlacaksa) akln zorunluklanna aykr olarak inanlmas gerekir. Zira biz (karlk" olarak) deriz ki; Zeyd'in nefsi (rhu) Amr'n nefsinin ayn mdr ayr mdr? Eer ayn ise bu; zorunlu olarak btldr. nk her birey kendi nefsinin bilincine v a n r ve onun bakasnn nefsi olmadn bilir. Eer (Zeyd'in nefsi ile Amr'n nefsi) ayn olsayd, her izafette ruhlarla birlikte ve rhlarn zti nitelikleri olan bilgileri de eit olmas gerekirdi. Eer (Zeyd'in nefsi Amr'n nefsinin) ayndr, ancak bedenlere taalluk bakmndan ayrlmtr derseniz deriz ki: Hacim bakmndan bykl ve miktar bakmndan kemmiyeti olmyan birin blmlenmesinin muhl olduu aklen zorunludur. O zaman nasl olur da bir, iki, hatta bin olur, sonra da dner yine bir olur? Bu, ancak bykl ve kemmiyeti olan eyler iin dnlebilir. Irmaklar ve derelere blnp sonra denize dnen deniz suyu gibi. Kemmiyeti olmyan ey ise nasl blnebilir? Btn bunlardan maksad, unu aklamamzdr: Onlar, kadm irdenin hdislere taalluku hususunda -zaruret iddias dnda- hasmlarn inanlarnda ciz brakamamlardr. Onlarn (filozoflarn grlerinin) aleyhinde olarak, kendi inanlarna aykr biimde bu konularda zarret (durumunu) ne srenlerden (kendilerini) syramamlardr. Bu (durumun) k hi yoktur (8) Denilirse ki; bu (gr), sizin de aleyhinize dner. yle ki, Allah Tel; lemi yaratmazdan bir veya birka yl kadar (nce) onu yaratmaya kadir idi. Onun kudretinin nihyeti yoktur. Sanki o sabretmi ve yaratmam ta, sonra yaratmtr. halde (yaratmay) terk sresi, sonsuz mudur sonsuz deil midir? Sonsuzdur derseniz Bri'nin varl balang bakmndan sonlu olur. Sonsuzdur derseniz bu takdirde says sonsuz olan (yaratmann) mmkn olduu sreler yok olmu olur. Deriz ki: Bize gre sre (veya madde) ve zaman mahlkturlar (yaratlmlar). Biz bu cevbn hakikatini onlarn ikinci delillerinden syrlrken aklayacaz. Denilirse ki: Zorunluluk iddisn terkeden ve buna baka trl delil getirenlere nasl karlk verirsiniz? yleki; irdenin (yaratmaya) taallukunun ciz oluu (konusunda) vakitler eittirler. yleyse, (yaratmanm olduu zamanda) belirli bir 24

vaktin, ondan ncesinden veya sonrasndan ayrd edilmesinin sebebi nedir? ne alma ve ya gecikmenin kasdedilmi olmas muhl deildir. Hatt (vakitlerin eitliinden arazlarn eitliine dnerek diyoruz ki, irdenin yaratmaya taallukunun ciz olmas hussundaki eitlik) siyahlk ve beyazlk, hareket ve sknet konusunda da vardr. Siz dersiniz ki: (Bir yerde) beyazlk kadm bir irde ile hdis olmaktadr. (Ayn) mahal beyap kabule (msait olduu kadar) siyah kabule de msaittir. yleyse kadm irde neden beyaza taalluk etmitir de, siyaha deil? rdenin taalluku bakmndan iki mmknden birini dierinden ayrd eden ey nedir? Biz zorunlu olarak biliyoruz ki; bir ey mislinden; ancak tahsis edici (hususletirici) bir zellikle ayrd edilebilir. Bu (bir eyin mislinden tahsis edici olmadan ayrd edilmesi), ciz olursa -vcdu mmkn olduu gibi yok olmas da mmkn olan- lemin hdis olmas da ciz olur. Ve mmkn olu bakmndan adem (yok olma) tarafyla eit olan vcd (var olma) taraf hibir tahs? edici olmakszn tahasss ederdi (zellemi olurdu). Derseniz ki: onu (lemin var veya yok olma. imknndan birine tahsisini) irde tahsis etmitir. O zaman sul irdenin tahsisi konusuna dner ve neden tahsis etmitir diye sorulur. Derseniz ki; Kadim iin neden sorusu sorulmaz. O zaman kadm olduu iin lemin de sni'inin ve sebebinin sorul mamas gerekir. nk kadm iin neden sorusu sorulmaz. Eer, kadmin iki mmknden birine tesdf yoluyla tahsis edildii ciz olursa, lem mahss olarak zel ekillerle tahsis edilmitir denmesi son derece uzak bir sz olur. nk bu takdirde bu eklin yerine baka ekillere de tahsis edilmesi ciz olur ve bu, tesdfen vuku'bulmutur denir. Tpk sizin irde tesdfen bir vakte tahsis etmi, dierine etmemitir, bir ekle tahsis etmi dierine etmemitir demeniz gibi. Eer derseniz ki; bu soru lzm deildir, nlm Br Tel'nn murd ettii her eye vrid olduu gibi, takdir ettii her eye de it olur biz deriz ki; hayr, bu sul lzmdr, nk o, her vakte it ve bize kar kanlar iizm edicidir. Biz diyoruz ki; lem bugn var olduu ekilde, var olduu nitelikte ve var olduu meknda irde ile var olmutur. rde (yle bir) niteliktir ki; bir eyi dierinden ayrd etmek onun zelliindendir. Eer bu zellii olmasayd, kudretle yetinilirdi. Lkin kudretin; nisbeti ztlann her ikisine de eit olduundan ve bir eyi benzerinden tahsis edecek bir muhasss (zellik) bulunmadndan, kadim iin -kudretin tesinde- yle bir nitelik sylenmitir ki, bir eyi benzerinden tahsis etmek o (niteliin) zelliindendir. rde, benzer iki eyden biri
25

ne neden tahsis "olmutur? diyenin sz ilim, bilineni olduu ekilde bilmeyi niin gerektirmitir?. diyenin szne benzer. (Ve yle) denir; nk ilim yle bir nitelikten ibarettir ki, o niteliin zellii budur. Ayn ekilde irde de yle bir nitelikten ibarettir ki, onun zellii budur. O, eyi benzerinden temyiz eder. Denilirse ki; eyi benzerinden ayrd etme niteliine (sahip olan) bir sfatm tesbiti (kabul) ma'kl deil, eliiktir. Zira bir eyin benzer olmas demek, o ayrd edilmez demektir ve bir eyin ayrd edilmi olmas demek benzer deildir demektir. Bir mahalde her balcmdan birbirine benzer iki siyahlk olduunu zannetmek gerekmez. nk bu (siyahlk) bir yerdedir, o (siyahlk) ise bir baka yerdedir. Bu da ayrd edilmeyi gerektirir. Bir yerde ve iki vakitte yer alan iki siyahlk mutlak anlamda birbirinin benzeri deildir. nk bu (siyahlk) vakit bakmndan dierinden ayrlmtr. Dolaysyla her ynden ona nasl eit olabilir? Biz -szgehmi- benzer iki siyahlk dediimiz zaman, bununla mutlak olarak deil, zel olarak izfe edilmi siyahl kasd etmekteyiz. Aksi takdirde zamanla yer birlemi olsa ve deiiklik kalmam olsayd, iki siyahlk dnlemedii gibi, ikilik te katiyen dnlemezdi. Bu da ifde ediyor ki, irde lafz, bizim kendi irdemizden alnm bir lafzdr, bizden hi kimse irde (lafz ile) eyi benzerinden ayrd etme zelliini tasavvur edemez. Susuz kalm bir kiinin nnde her bakmdan -maksadna izafetle- eit olan sularn bulunduu iki kadeh yer alsa, ikisinden birisini almas, ancak en gzel olan veya en hafif olan veya -eer sa elini hareket ettirme alkanlna sahipse- sa tarafna en yakn olan alr, veya -gizli ak herhangi bir sebeple -ikisinden birisini alr. Aksi takdirde bir eyi benzerinden ayrd etmek hibir ekilde tasavvur edilemez. Buna itiraz iki yndendin Birincisi, siz bu tasavvur edilemez szn zarr olarak m biliyorsunuz, yoksa nazar olarak m? kisinden hibirisini de iddia edemezsiniz. (lh irdeyi) bizim irdemizle temsiliniz bozuk (fsid) bir mukyesedir. Ve bilgi konusundaki mukyeseye benzer. Allah'n bilgisi birok bakmdan bizim bilgimizden ayrdr. O halde irde konusundaki farkllk niin uzak karlanyor? Bu SZ; lemin ne dnda, ne iinde, ne ona bitiik, ne de ondan ayn bir varln zt dnlemez. nk biz onu kendimiz hakknda dnemiyoruz diyenin sz gibidir. Buna yle denir: Bu senin vehminin iidir. Akl delile gelince; akl shipleri bunun dorulanmas ynnde hareket etmitir. u halde, akl de26

lil; zellii, bir eyi mislinden ayrd etmek olan bir niteliin Allah Tel iin tesbtini kabul etmitir diyenlere ne karlk verirsiniz? rde ismi (lafz) buna mutabk gelmiyorsa baka bir isimle isimlendirin, nk isimlere itibr yoktur. Biz (irde ismini) eriatn izniyle kullandk, aksi takdirde lat bakmndan irde; kastl olan eyi tayin etmek iin konulmutur ( k u l l ^ lr). Halbuki Allah hakknda maksat szkonusu olamaz. u halde (irdeden) kasd olunan; lafz deil mandr. Kald ki, bunun (benzer iki eyden birinin irde ile tercih edilmesi hussunun) bizim hakkmzda dnlemiyecei (iddsn) kabul etmiyoruz. Zira her bakmdan birbirine eit iki hurma, farzedelim, bunlar onu yemek isteyen kiinin nnde hazr olsun, ancak (o kii) ikisine birlikte uzanmaktan ciz olsun. phesiz ki adam bu (iki hurmadan) birisini, bir eyi benzerinden ayrd etme zelliine ship olan bir nitelikle alacaktr. Sizin gzellik, yaknlk veya kolay elde etmek gibi zikrettiiniz bu husslar (tahsis edici sebepler) n yok olduunu farzedelim, o zaman geriye, almaktan baka bir imkn kalmayacaktr. Bu durumda siz iki halle kar karya bulunursunuz: Y a kiinin maksatlarna izfetle eitlik katiyen tasavvur edilemez diyeceksiniz ki bu budalalktr, ama farzedilmesi mmkndr. Y a da eer eitlik farzedilirse o (hurmalar) almak arzusu duyan kii, sresiz kararsz kalacaktr, her iki hurmaya da bakacak, mcered irde ve maksattan ayr olan ihtiyr gcyle, iki hurmamn birisini alamyacaktr diyeceksiniz, ama bu da muhldir, btl olduu zarr olarak bilinmektedir. yleyse ister grerek, ister uzaktan olsun, ihtiyari fiilin gereklemesi iin bir eyi benzerinden ayrd eden zellie ship bir niteliin tesbiti (kabul edilmesi) gerekmektedir. (9) kinci itiraz ekli.- Biz diyoruz ki; sizin mezhebinize gre; siz, eyi mislinden ayrd etmekten mstani kalamadmz. Zira lem; ztlanna benzer olan zel ekiller zere (varln) icb ettiren sebepten var edilmitir. yleyse (lem,) niin bu (sebeplerden) bazlar iin zellemitir? eyi mislinden ayrd etmeyi fiilde veya tabi lzmda veya zarrette mstahil saymak farkszdr. Derseniz ki: lemin klli nizm ancak (bugn) olduu ekle imkn vermektedir. lem eer, bugn olduundan daha byk veya daha kk olsayd bu nizm tam olarak gereklemezdi. Feleklerin ve yldzlarn saysndaki sz de byledir. Sizin iddianza gre; byk, kn tersidir. ok; irde edilen bakmndan azdan farkldr. Bunlar birbirinin benzeri deil ayn eylerdir. Ancak beer gc miktar ve ayrntlarndaki hikmet noktalarn idrk etmek gcnden yoksundur. Hikmetin sadece bir ksmn kavrayabilir. Burlarn feleinin gndnm (nok27

tasndan) eiminde (yldzlarn dnyadan) en uzak noktada olmasndaki ve merkez d yrngedeki hikmet gibi. ounluk bunlarn srrn bilmez sadece farklln bilir. Bir eyin kartndan; o eyin nizmnn taalluk etmesinden dolay ayrd edilmesi uzak grlemez. Vakitlere gelince; imkn ve nizma nisbetler bakmndan kesinlikle birbirlerine benzerler. nk (lemin) yaratldndan bir saniye nce veya sonra yaratlm olmas halinde bu nizmn varl dnlemiyecek (diye) iddi etmek mmkn olmaz. nk hallerin birbirine benzetii zarr olarak bilinmektedir. Biz diyoruz ki; her ne kadar haller konusunda size ayn ekilde karlk vermeye gcmz j^-eterse de -nitekim bazlar (lemi Allah) yaratlmaya en uygun olan vakitte yaratmtr demektedirler- bu karlkla yetinmiyor, sizin kidenize gre, aralarnda iki farklln takdir edilmesi mmkn olmayan bir tahsisin varln farzediyoruz. Bu iki farkllktan birincisi hareket yn, dieri de o mntka zerindeki hareketin kutup noktasnn tayinidir. Kutbun ayklanmas yledir: Gkyz kre biiminde, sbit gibi duran iki kutup zerinde hareket etmektedir. Gk kresinin blmleri birbirine benzerdir, (homegene) zira basittir. zellikle dokuzuncu (felek olan) en stteki felek katiyen bileik deildir. O, kuzey ve gney kutuplan zerinde hareket eder. Biz diyoruz ki; onlara gre sonsuz olan noktalardan karlkl iki noktann muhakkak iki kutub olmas dnlr. Kutup (noktas) olarak yeretmek zere kuzey ve gney noktalan neden taay yn etmitir de, mntka izgisi her iki noktadan geecek ekilde olmamtr. Ta ki kutub (noktas) mntkann zerinde paralel iki nokta haline dnsn. Eer gkyznn byklnde ve eklinde bir hikmet varsa kutup mahllini, dierinden ayran zellik nedir ki kutup olmak bakmndan dier noktalar ve blmler deil de oras taayyn etmitir? Halbuki krenin btn blmleri eittir ve btn noktalar birbirine benzerdir. Bu (sorunun) k yoktur. Denilirse ki: Belki kutup noktasnn bulunduu mahal; dierinden, orann kutup mahalli olmas iin elverili olan bir zellikle aynim ve o yzden tesbit edilmitir. Ve onun yeri, mekn, durumu- ya da verilebilecek isimlerden herhangi birisiyle ifde edilirse edilsin- ayrd edilmez. Dnme hareketinden dolay felein dier yerlerinin yeryzne ve feleklere gre durumu deiir, ancak kutub (noktas) her zaman sbittir. Belki o yer; durumu itibriyle sbit olmak iin dierlerinden daha evldr. 28

Deriz ki: Bu (ifde) tabiatta ilk krenin blmlerinin farkl olduunu ve btn czlerinin birbirine benzer (homegene) olmadn aka ifde etmektedir. Halbuki bu (ifde) sizin kaidenize aykrdr. nk sizin gkyznn kre eklinde olmasnn gerektiine dir (getirdiiniz) delilin (dayand) kide (udur:) Onun (gkyz) tabiat basittir, (czleri) birbirine benzerdir ve onda farkllklar yoktur. ekillerin en basiti ise kredir. Drtgen veya altgen olu veya dier (ekiller) alarn farkl kn gerektirir. Ne varki bu (ifde) her ne kadar sizin mezhebinize (grnze) muhalif olsa da, bununla iizm (edilme) durumu ortadan kalkmaz. nk bu (kutub noktas olma) hussiyyeti zerinde (yine sul kimdir. yle ki; (krenin kutup noktasnn dndaki) dier blmleri o zellie (kutup noktas olma) yetenekli midir deil midir? ayet evet derlerse o halde bu zellik niin benzer eylerden bir ksmna tahsis etmi te dierine tahsis etmemitir? ayet, bu zellik, sadece oraya mahsstur, dier czler onu kabul etmezler derlerse, biz deriz ki; dier blmler de cisim olmas ve ekillere kbiliyetli olmas (bakmndan) zorunlu olarak birbirine benzerdir. O yer (sizin szkonusu ettiimiz) o zellie salt cisim olmas veya salt sem olmas bakmndan hak kazanmyor. nk bu anlamlar bakmndan gn dier czleri de ona ortaklk ederler. yleyse o noktaya tahsisi bir tahakkmle olmaldr veya eyi mislinden tahsis etme zellii bulunan bir nitelikten dolay olmaldr. Aksi takdirde nasl onlarn (filozoflarn) lemin vuk bulmasn kabul iin btn haller eittir szleri kendileri bakmndan doru (grnyor) sa, hasmlar bakmndan da bir durumun sbit kalmasn o durumun deimesinden daha uygun klan anlam kabul hususunda, gkyznn czleri eittir sz dom olur. Bu ise k olmayan bir durumdur. (10) kinci iizm: Ynler eit olduu halde, feleklerin hareket ynnn bir ksmnn doudan batya, bir ksmnn da tersine ta^yyn etmesinin ve vakitlerin eitlii gibi ynlerin eitliinin farksz olmasnn sebebi nedir? Denilirse ki: Eer (btn felekler) bir tek ynden dnseydi, durumlar birbirinden ayrd edilemez ve genlik, altgenlik ve paralellik gibi yldzlar arasndaki ilild meydana gelmezdi, hepsi ayn olurdu ve aralarnda hibir farkllk bulunmazd. Halbuki bu ilikiler lemdeki hdislerin prensibleridir. Deriz ki: Hareketlerin ynlerinin ayr olmayn kabul etmiyoruz, aksine diyoruz ki; en stte bulunan felek (el-Felek'el-A' l) doudan batya hareket eder, onun altnda bulunan da ter29

sine. Bununla elde edilmesi mmkn olan her ey tersiyle de elde edilebilir. Yani en stte bulunan, batdan douya, onun altmda bulunanlar da ona mukabil olarak tersine hareket eder ve bylece farklk elde edilir Hareket ynleri; dnl, karlkl olduu gibi, eit de olabilir. yleyse bir yn ona. benziyen dier ynden ayrd eden ey nedir? Derlerse ki, birbirine ters ve karlkl iki yn nasl birbirine eit olabilir? Deriz ki. Bu yle diyenin szne benzer: lemin varl konusunda ncelik ve sonralk birbirinin tersidir, bunlarn eit olduu nasl iddia edilebilir? Nasl ki varlk imknna nisbetle ve varlkta farzedilebilecek btn menfaatlar bakmndan O (Tanr) muhtelif vakitlerin birbirine benzediini bilirse, ayn ekilde hareketi kabul bakmndan ve bu konuyla ilgili her menfaat ynnden hayyizlerin, durumlarn, yerlerin ve ynlerin eitliini de bilir diye iddi ettiler. Evet eer onlar iin bunca benzerlie kar farkllk iddias uygun gelirse, hasmlar iin de haller ve durumlarn farkll iddias uygun gelir. kinci itirz: Onlarn deliline dayanlarak denilebilir ki; Siz bir kadmden bir hadisin meydana gelmesini uzak saydnz ama bunu (bir kadimden bir hadisin meydana gelmesini) kabul etmek zorundasnz. Zira lemde hadisler vardr ve bunlarn da sebepleri vardr. Eer hadisler sonsuza kadar hadislere dayanrsa bu muhldir ve hibir akll (buna) inanmaz. Bu mmkn olsayd, btn mmknlerin dayana olan bir Vcib'el-Vcd'u kabul ve Sni'i (yapcy) itiraf gerei duymazdnz. Eer hadisler silsilesinin son bulduu bir noktas varsa bu nokta kadmin kendisidir. yleyse sizin kidenize gre, bir kadmden bir hadisin sdruna cevz verilmesi gerekir. (11) Denilirse ki; hangi hdis olursa olsun biz; bir kadimden bir hdisin sdrunu (meydana gelmesini) uzak grmyoruz. Sadece hdislerin ilki olan hdisin kadmden sdrunu uzak gryoruz. nk* ne vaktin gelmesi ne letin, ne artn, ne tabiatn, ne maksg,dn, ne de sebeplerden bir sebebin bulunmas bakmndan hdis olma halini ncesinden (hdis olmamaktan) hibir ey ayrd etmez. Bu, ilk hdis olmadna gre, hds iin kabiliyetli mahallin ve uygun vaktin gelmesiyle, ya da bunun yerine geen bir eyin bulunmasyla ondan baka bir eyin sdr olmas cizdir.
(*)
30

Varolma cihetini tercih etmek hussunda

Deriz ki; hdise kabiliyetli olan mahallin hazrlanmas, vaktin meydana gelmesi ve yenilenen her durumun hsl olmas konusunda da sul varittir. Y a (bunlar) sonsuza kadar zincirleme Cdevm edecektir), ya da ondan ilk hdisin meydana geldii bir kadmle son bulacaktr. Denilirse ki; ekilleri, arzlar ve kejrfiyetleri kabul eden maddelerden hibirisi hdis deildir. Hdis olan keyfiyetler (nicelikler) feleklerin hareketidir, yani (feleklerin) devri hareketi ve ona izfi olarak yenilenen niteliklerdir. genlik, drtgenlik, altgenlik gibi. Bunlar, -dou ve bat, ykselmesinin zirvesine vardktan sonra (gnein) zevli, yldzn en st noktada olduu srada yerden uzakl, en alt noktada olduu srada yer yaknl, kuzey veya gneyde olmas nedeniyle baz blgelere kar eimi gibi- felekin czlerinin ve yldzlarn birbirine olan nisbeti ile, onlarn yeryzne olan nisbetidir. Bu izfet; zorunlu olan devri hareket gibi lzmdr, nk bunun mucibi; devri harekettir. Kamer feleinin i bkeyinin ihtiva ettii hdislere gelince -ki bunlar oluma ve bozumaya (el-Kevn v'el-fesd) birleme ve ayrmaya, bir nitelikten bir baka nitelie gemeye maruz plan drt unsurlardr. Btn bunlar uzun bir ayrmla birbirine dayal olan hadislerdir. En sonunda bunlarn sebeplerinin ilkesi; gn devri hareketine, yldzlarn birbirine olan nisbeti ile yeryzne olan nisbetine dayanr. Bu anlatlanlarn toplamndan (ortaya) u kyor: Btn hdislerin dayana ebed ve devaml olan devri harekettir. G devri hareketi ile hareket ettiren de gklerin nefisleridir (ruhlardr) . Bunlar, bizim ruhlarmzn bedenlerimize nisbeti gibi plup canldrlar. (Gn) rhlan kadmdir. Dolaysyla (bu rhiann) mucibi (gerektiricisi) olan devri hareket te phesiz kadmdir. Kadm olduu iin ruhlarn durumu birbirine benzediinden, hareketlerin durumu da birbirine benzemektedir, yani ebediyen dnc olmaktadr. u halde bir kadimden hdisin sdr olmas ancak ebed olan devri hareket vastasyla dnlebilir. (Bu hareket) bir ynden kadme benzer nk o ebeddir ve sreklidir. Bir ynden de hdise benzer, nk onun var saylan her cz' var deilken sonradan hdise olmutur. Dolaysyla blmleri ve izfetleriyle hdis olmas bakmndan, hdislerin ilkesidir, hallerinin birbirine benzemesi ve ebed olmas nedeniyle de ezel nefis (rh) ten sdr olmutur. Binaenaleyh eer lemde hdisler varsa, mutlaka devri hareket te vardr. Alemde hdisler olduuna, gre, ebed olan devri hareketler var demektir.
31

Deriz kl: Bu uzatma sizi kurtarmaz. Btn hadislerin dayana olan devri hareketin kendisi hdis midir kadm midir? Eer kadm ise nasl olmu ta ilk hadislerin ilkesi olmutur? Eer hdis ise bir baka hdise ihtiy duyacaktr ve bu durum zincirleme (uzayp) gidecektir. Sizin bir ynden kadme, bir ynden de hdise benzer, dolaysyla o sbit ve yenilenendir; yani yenilenmesi sbit, sabitlii yenilenir sznze gelince; biz deriz ki: O, sbit olma bakmndan m, yoksa yenilenmesi bakmndan m hdislerin ilkesidir. Eer sbit olmas bakmndan (hdislerin) ilkesi ise, baz vakitlerde durumlar' birbirine benzeyen baz vakitlerde benzemeyen bir ey; sbit olan bir eyden nasl sdr olmutur? Eer yenilenmesi bakmndan (hdislerin ilkesi) ise kendi nefsinde yenilenmesinin sebebi nedir? Bu sebep bir baka sebebe ihtiy duyar ve (sebepler halkas) zincirleme devm eder. te bu son derece iizmn kesinlik kazanmasdr. Onlarn bu iizmdan kabilmeleri; bir tr hle ile mmkndr ki bundan sonra baz mes'elelerde onu aklyacaz. (Maksat) bu mes'elede szn dallarnn ve san'atlannn blnerek uzamasn nlemektir. Kald ki biz ilerde devri hareketin hdislerin ilkesi olmaya elverili olmayacan aklayacaz. nk tm hadisler balangta Allah tarafndan yoktan var edilmilerdir. Biz onlarn gkyznn kendi ihtiyriyle-tpk bizim hareketimiz gibi- canl olduunu syleyen szlerini iptal edeceiz.

(lemin kadim olmas) mes'elesinde Onlar (filozoflar) m ikinci delili: Onlar (filozoflar) iddia ettiler ki; lem Allah'tan sonradr, Allah ondan ncedir diyen bununla; ya Allah, lemden zaman bakmndan deil, zt bakmndan ncedir demek istemitir. -Tpk birin, ikiden nce olmas gibi, bu (ncelik) tabiat bakmndandr. Halbuki zaman varlk bakmndan onunla beraber olmas caizdir ve illetin mallden nce olmas gibi szgelimi, sahsn hareketinin ona tbi olan glgenin hareketinden nce ve elin hareketinin, (parmaktaki) yzn hareketinden nce (olmas gibi) ve elin su iinde hareketiyle birlikte suyun hareketi gibi. Bunlar zaman bakmndan eittirler, ancak bir ksm illet bir ksm da ma'lldurlar. Nitekim ahs hareket ettii iin glge de hareket etti, el suyun iinde hareket ettii iin, su da hareket etti dehir de, glge hareket ettii iin ahs hareket etti veya su hareket ettii iin el hareket etti denmez, halbuki her ikisi birbirine eittir.. 32

Eer Br Tel'nn leme ncelii ile bu kastedilmise ikisiin de (Allah ve lem), ya hdis veya kadm olmalar lzm gelir ve birisinin kadim dierinin hdis olmas muhl olur. Eer, lem Allah'tan sonradr, Allah lemden ncedir sz ile; Br Tel, lem ve zamandan zt bakmndan deil, zaman bakmndan ncedir demek kastediliyorsa bu takdirde; zamann ve lemin varlndan nce lemin yok olduu bir zamann bulunmas gerekir. nk varlktan nce bir yokluk bulunmaktadr ve Allah son bakmndan bir noktas bulunan ama ncelik bakmndan hibir noktas bulunmayan uzun bir sre (zaman ve lemden) nce vardr. O halde zamandan nce sonu olmyan bir zamann bulunmas gerekir ki bu eliiktir. Bu sebeple zamann hdis olduunu sylemek muhldir. Zamann kadm olmas gerekirse -ki o (zaman); hareket miktandan ibrettirhareketin de kadim olmas icbeder. Keza kendisinin hareketinin devm ile zamann devam ettii hareket ettiricinin de kdm olmas icbeder. (12) tiraz olarak yle denilebilir: Zaman, hdis ve mahlk (yaratlm) dr ondan nce kesinlikle bir zaman yoktur. Bizim, Allah lemden ve zamandan ncedir szmzn anlam udur: Allah Sbhneh vard ve lem yoktu. Sonra O, vard ve beraberinde lem de olmutu. Bizim Allah Sbhaneh vard ve lem yoktu szmzn anlam ise udur: nce Br Tel'nn ztnn varl vard ve lemin ztnn varl yoktu. Allah vardi' ve onunla beraber lem oldu szmzn anlam da her iki ztn (Allah ve lem) var olmasdr. Biz ncelik ile onun varlk bakmndan tekliini kastediyomz, lem ise bir tek ahs gibidir. Biz Allah vard ve szgelimi- s yoktu, sonra Allah vard ve beraberinde s da oldu dersek bu ifde ancak; bir ztn var oIuId bir zt^n olmadn, sonra her iki ztn varolduunu tazammun eder (kapsar). nc bir eyin var saylmas bunun zorunlu gerei deildir. Eer vehim nc bir eyi var saymaktan geri kalmazsa -ki zamandr, vehmin uydurmalarna iltift gerekmez. (13) Denilirse ki; bizim Allah vard ve lem yoktu szmzn, lemin yokluu ve ztn varlndan baka nc bir anlam daha vardr. Zira biz delil olarak gelecekte lemin yokluunu farzedecek olursak, bir ztn varlnn ve bir ztn yokluunun hsl olduunu, grrz, o zaman Allah vard ve lem yoktu szmz doru* olan yle dememizdir: Allah oluyordu ve lem
(*) Olmaz. Doru olan

33

yoktu. Biz, ancak gemi iin Allah vard ve lem yoktu deriz. yleyse bizim vard szmz ile oluyor szmz arasnda fark vardr, bunlardan birisi dierinin yerine gemez. u halde biz bu farkn neye rci olduunu aratralm: phesiz ki bu iki ifde bir ztn varl ile lemin yok olmasnn bulunmayn birbirinden ayrmaz, aksine nc bir anlam tar. nk, biz; gelecekte lem yok olaca iin, Allah vard ve lem yoktu dersek bize bu hatdr denilir. nk, vard sz ancak gemi iin sylenir ve vard sznn altnda nc bir kavram bulunduunu gsterir ki bu da gemi kavramdr. Zt ile geen ey, zamandr. Bakasyla geen ey ise harekettir. nk hareket zamann gemesiyle geer, dolaysyla zorunlu olarak lemden nce yok olmu bir zamann bulunmas ve (bu zamann) lemin var olmasyla son bulmas lzumu ortaya kar. Deriz k! Her iki ifdeden temel olarak anlalan; bir ztn varl ve bir ztn yokluudur. ki lafz birbirinden ayran nc duruma gelince bu; bize kysla lzm olan bir nisbettir. yleki; biz gelecekte lemin yok olmasn var sayarsak, sonra ona ikinci bir varlk farzedersek, o zaman, Allah vard ve lem yoktu diyebiliriz ve ister ilk yokluu kastetmi olalm, ister varlktan sonraki (gelecek olan) ikinci yokluu kastetmi olalm, szmz dorudur. Bunun bir nisbet olduunun iareti udur; gelecek aynyla gemi olabilir ve onun iin gemi lafz kullanlabilir. Btn bunlarn sebebi vehmin, (balang) iin bir ncelik farzetmeden bir balangcn varln anlamaktan ciz kalmasdr. Vehmin (farzetmekten) uzak durmad ncelik yle sanyoruz ki, muhakkak mevcd bir eydir ve o da zamandr. Bu (acizlik), tpk vehmin -szgelimi- ban (hizsndan) sonra cisimlerin son bulmasn, st olan bir yzey olmadka farzetmekten ciz olmas gibidir. (Zihin) lemin tesinde dolu veya bo bir meknn varln vehmeder. Ama ona, lemin yzeyinin stnde bir st, onun tesinde bir boyut yoktur denildiinde vehim bunu kabul edip boyun emekten kaar, tpk lemin varlndan nce kesinlemi bir varlk olan ncelik yoktur dendii zaman, vehmin bunu kabulden kanmas gibi. Nitekim lemin zerinde boluk farzetmek -ki bu, sonu olmayan bir sonralktan ibrettir- konusunda vehim yalanlanabilir ve ona yle denebilir, boluk, kendiliinden anlalmaz, sonrahk ise ap birbirinden uzaklaan cisimlere tbidir. Eer cisim sonlu ise ona tbi olan sonrahk ta sonludur. yleyse boluun ve doluluun anlalmaz olduu kesinlemitir ve lemin tesinde boluun da, doluluunda bulunmad sbit olmutur. Vehim bu (gr) kabule yanamaz. Ayn ekilde denilebilir ki: Nasl

34

mekn bakmndan sonralk, cisme tb ise, zaman bakmndan sonralk ta harekete tbidir. Zira nasl mekn; cismin boyutlarnn uzanmasndan ibaretse, zaman da hareketin devamndan ibarettir. Ve nasl ki, cismin boyutlarnn sonlu olduu konusunda getirilen deliller, (meknn) tesinde mekn bakmndan bir sonraln var saylmasn engelliyorsa, hareketin iki taraf bakmndan sonlu olduuna dir getirilen deliller de (zamann) tesinde, zaman bakmndan bir sonluluun var saylmasn -her ne kadar vehim bunu hayletmeye ve varsaymaya teebbs edip ondan kanmazsa danlemektedir. fde edildii zaman, izfet ynnden ncelik ve sonralk diye blmlenen zaman bakmndan sonralkla, ifde edildii zaman st ve alt diye blmlenen mekn bakmndan sonralk arasnda fark yoktur. Kendisinin stnde bir st bulunmayan stn kabul ciz ise, kendisinden nce bir ncelik bulunmayan ncenin varlnn ve kesinliinin kabul de-st konusunda olduu gibi -haylen ve vehmen cizdir. Bunu (kabul etmek) lzmdr, zerinde dnlmelidir. nk onlar, lemin tesinde, ne boluun, ne de doluluun bulunmad konusunda ittifk etmilerdir. (14) Denilirse ki-, bu muvzene sakattr. nk lemin st veya alt yoktur, o kre biimindedir. Krenin ise st ve alt yoktur. Eer bir yere st ad verilmise bu, senin bandan sonra (stnde) gelmesindendir. Dier yne alt (ad verilmise) ayandan aaya (alta) gelmesindendir. Bu isim, sana izafetle tayin edilmektedir. Sana izfetle alt olan yn, senden bakasna (izafetle) sttr. nk sen yer yuvarlann br tarafnda bir insan var sayarsan ve onun ayann taban senin ayann tabanna gelecek ekilde durmu kabul edersen (sana izfetle st olan yn) ona izfetle alttr. Hatt senin gndz gn blmlerinden st diye takdir ettiin yn; yerin altmda gecedir. Yerin altnda olan ksm, dnerek yerin stne gelebilir. lemin varlnn bann sona dnmesi dnlemez Bu; bizim, iki tarafndan biri kaln, dieri ince bir tahta farzetmemiz ve -kendi ifdemizle- inceden sonra gelen ksm st, dierine alt dememiz gibi (bir varsaymdan ibret) dir. Byle bir (varsaymla) lemin czlerinde zti bir ayrlk ortaya kmaz. Bunlar sadece ayr ayr isimlerdir. Bu (isimlendirmenin) dayana tahtann eklidir. yleki tahta parasnn konumu tersine evrilirse isim de tersine evrilir. Ancak lem (in kendisi) deimez. yleyse st ve alt sana hs birer nisbettirler. lemin cz'leri ve yzeyleri bununla deimez. lemden nce (var olan) yokluk ile lemin varlnn ilk sonu, onun ztna mahsstur, deiik bir baka ekle girmesi dnlemez. Keza lemin yok olmas annda var saylan yokluk t, ona 35

sonradan ilien yokluktur, nceden olmas dnlemez. u halde birisi nce, ikincisi son olan lemin sonundaki iki taraf sbit ve onun ztma bal taraflardr. Ona (leme) izafetlerin deimesiyle onlnn da (ncelik ve sonralk) deimesi dnlemez. st ve alt ise bunun hilfnadr. Binaenaleyh bizim lemin st ve alt yoktur dememiz mmkn olduu halde, sizin lemin varl iin nce ve sonra yoktur demeniz mmkn olmaz. lem iin nce ve sonra sbit olduuna gre; zamann nce ve sonra (kelimeleri ile) ifde edilenden baka bir anlam bulunmad aktr. Deriz ki: (Arada) hibir fark yoktur. nk st ve alt tabirlerinin belirlenmesi maksat deildir. Biz bu (tabirden) vazgeiyor i ve d lfzlarn kullanyoruz ve diyoruz ki; lemin ii ve d vardr. Ancak lemin d doluluk mudur, boluk mudur? Onlar (filozoflar) diyeceklerdir ki: lemin ierisinde ne doluluk, ne de boluk vardr. Eer siz d ile lemin her iki yzeyini kastediyorsanz onun d vardr. Eer baka bir eyi bastediyorsanz onun d yoktur. Bize, lemin ncesi var mdr? denildii zaman da -ayn ekilde- biz yle deriz: Bu ifdeyle lemin varlnn balangc, yani lemin o noktadan balad bir balangc varmdr demek istiyorsanz, bu anlamda onun bir nce lii (balangc) vardr. Tpk lemin u (ekilde) yorumlanan bir d olduu gibi (lemin d); alm olan taraf ve kesimi olan yzeyidir. Eer siz nce ile (lemin varlnn balad bir noktann dnda) baka bir ey kastediyorsanz lemin nce lii yoktur. Tpk lemin d ile, yzeyin dnda baka bir ey kastedildii zaman, lemin d yoktur dendii gibi. Eer ncelii olmyan bir varln mebdeinin dnlemiyecei sylenirse, d olmyan bir cismin varlnn sonsuzluunun dnlemiyecei de sylenir. Eer sen, (lemin) d; onun kesimi olan yzeyidir bakas deildir dersen, biz de (lemin) ncesi; varlnn balangcdr bu noktadan bakas deildir deriz. Geriye yle dememiz kalyor: Allah'n varl vard ve onunla beraber lem yoktu. Bu sz de -ayn ekilde- baka bir eyin kabuln gerektirmez. Onun vehmin uydurmas olduunnu gsteren ey, onun zaman ve mekna mahss olmasdr. nk hasm, (muhlifimiz olan filozoflar) her ne kadar cismin kadm olduuna inanrsa da, vehmi onun hadis olduunun farzedilmesine boyun eer. Biz de, her ne kadar cismin hdis olduuna inanyor isek te, vehmimiz onun kadim farzedilmesine boyun eebilir. Bu cisim konusunda byledir. Zamana dndmz vakit, hasm (filozoflar); ncesi olmayan bir zamann hdis oldu-unu farzedemez. Halbuki inanlann tersini farazi olarak (varsaym olarak) vehme yerletirmek mmkndr. Ancak bunu (fi36

iozoflarn zaman grn) vehme yerletirmek mmkn deildir. Tpk meknda olduu gibi. Zira cismin sonluuna inananla inanmyann her birisi; tesinde boluun ve doluluun bulunmad bir cismi varsaymaktan ciz kalr, hatta vehmi bunu kabule yanamaz. Fakat denilir ki; delile istind ettii iin sonlu bir cismin varln sarh akl men'etmezse de (onu) vehmetmeye de iltifat etmez. Ayn ekilde (denilir ki,) sarh akl; kendisinden nce bir akln bulunmad bir varln (mmkn oluunu) men'etmez. Eer vehim onu (kabul etmekten) eksik (ciz) kalrsa, ona yanamaz. Zira vehim, sonlu bir cismin yansra muhakkak baka bir cismin (bulunduuna) alkn olduu veya bir hava ile (birlikte) boluk dnd iin, grlmeyen (konusunda) buna imkn vermemitir. Ayn ekilde vehim; bir hadisi ancak bir eyden sonra (kabule) almtr. Bunun iin de, ncesi olmayan bir hdisi var saymaktan -ki mevct olup ta yok olan eyin kendisidir- kanmtr. te galatn (yanlgnnn) sebebi budur, ona mukvemet, bu ekime ile hsl olmutur (baarya ulatran Allah'tr). Onlar (filozoflar) n zamann kadm olmas Konusunda iizm edililerinin ikinci ekli: Onlar (filozoflar) dediler ki; phesiz Allah -size gre- lemi yarattndan bir yl, yz yl, bin yl veya sonsuz sre nce yaratmaya kadir idi. Bu takdirler miktar ve kemmiyet bakmndan birbirinden farkldr. yleyse lemin var olmasndan nce bir ksm dierinden daha uzun ve daha devaml olan bir sre ve miktarn kabul edilmesi gerekir. Derseniz; ki, seneler lafz ancak felekin hdis olmasndan ve dnmeye balamasndan sonra kullanlabilecek bir lfzdr. yleyse biz seneler lafzn brakalm, baka bir ifde kullanalm ve diyelim ki: lemin -szgelimi- varlnn balangcndan u ana kadar kendi yrngesinde bin devir yapm olduunu kabul edelim. Acaba Allah Sbhneh bu lemden nce, onun gibi bizim zamanmza kadar bin yz devir yapm olacak- bir baka lem-yaratmaya kdir mi idi? ayet hayr (kdir) deildi derseniz bu sz; sanki kadmin acz halinden, kudret haline inklp etmesidir veya lemin istihlleden imkn haline dnmesidir. ayet evet (kdirdir) derseniz ki -bunu demek gerekir- o takdirde bizim zamanmza kadar binikiyz devir yapan nc bir lem yaratmaya kdr miydi, deil miydi? Buna da evet 37

demek lzmdr. O halde biz diyoruz ki: Her ne kadar en eskisi o olmakla beraber (nk bize kadar binikiyz devir yapmtr) bizim varsaymmzdaki sralamamzda nc dediimiz lemin, ikinci adn verdiimiz lemle beraber yaratlmas mmkn mdr deil midir? Bu lem bize kadar binikiyz devir yapmtr, dieri ise (ikinci diye sraladmz) binyz devir yapmtr. Bunun ikisi hareketin hz ve mesfesi bakmndan eit midirler? ayet evet (eittir) derseniz bu, muhaldir. Zira hz ve durgunluk bakmndan birbirine eit olan iki hareketin ayn vakitte son bulduu halde, farkh miktar (saylar) m ortaya kmas mstahldir. Eer derseniz ki, binikiyz devirle gnmze ulaan nc lemin bize binyz devirle ulaan ikinci lemle birlikte yaratlm olmas imknszdr, aksine bunun (nc lemin) ondan (ikinci lemden) ikinci lemi birinci lemden ne geiren miktara eit bir miktar nce yaratlm olmas gerekir. Biz birinciye birinci adini; bizim vehmimize daha yakn olduu iin veriyoruz, nk varsaymmzda kendi zamanmzdan ona doru ykseldiimizde birincinin imkn sresi dierinin imkn sresinin bir katdr* Bu takdirde hepsinden daha fazla olan bir baka lemin var saylmas imkn gerekir. Bir ksm dier ksmndan belirli bir miktar daha uzun olan ve say bakmndan varsaylan bu imknn zamandan baka bir gereklii yoktur. u halde bu var saylan kemmiyetler Br Te-' l'nn sfat deildir, Allah bu tr varsaymdan mnezzehtir. Alemin yokluunun sfat da deildir, zira yokluk bir ey deildir ki muhtelif miktarlarla takdir edilebilsin. Kemmiyet, bir sfattr ve kemmiyeti olan bir eyi gerektirir ki bu, hareketten baka bir ey deildir. Kemmiyet ise; hareketin miktan olan zamandan baka bir ey deildir. u halde -size gre- lemden nce farkl kemmiyetlerde bir ey bulunmas gerekir ki bu zamandr. Binaenaleyh -size gre- lemden nce bir zaman vardr. ttirz (olarak denilir ki:3 Btn bunlar vahmin oyunlandr. Bu oyunlar bertaraf etmenin en ksa yolu zaman meknla karlatrmaktr. Biz diyoruz ki: Allah Tel en yce feleki (elfelek'el-'l) yaratm olduu ekilden bir kula daha byk (kaim) yaratabilir miydi, yaratamaz myd? Eer hayr (yaratamazd) derlerse bu, (Allah') ciz saymaktr. ayet evet (yaratabilirdi) derlerse bu miktar iki kula, kula veya sonsuza kadar uzayabilir. O zaman biz deriz ki, bu ifdede, lemin tesinde
( * ) Yani nc lemin birinci lemden nce olduu miktar ikinci lemin birinci lemden nce olduu m i k t a n n bir katdr, keza birinci lemin nc lemin getii m i k t a n n bir kat daha geen drdnc bir lem v a r saymak mmkndr. (Sleymn Dny.)

38

miktar ve kemmiyeti olan bir sonralk kabul yer almaktadr. Zira iki veya kula byk olan ey, bir kula olann igal ettii yerden daha byk bir yer igl edecektir. yleyse -bu hkmi gre- lemin tesinde bir kemmiyet vardr. Kemmiyet ise saylan bir ey gerektirir ki bu, cisim veya boluktur. Binaenaleyh lemin tesinde bir boluk veya doluluk bulunmaktadr. Ayn ekilde, Allah Tel lemin yuvarlan (kresini) yaratt ekilden bir kula, sonra iki kula daha kk yaratabilir miydi? Bu iki varsaym arasnda yer igl etmeyi ve boluu ortadan kaldracak farkllk var mdr? Zira iki kula eksiklik halinde reddedilecek doluluk, bir kula eksiklik halinde reddedilecek (doluluktan) daha oktur. yleyse boluk bir miktar olmaktadr. Boluk bir ey olmadna gre nasl miktar olabilir? lemin varlndan nce zaman (bakmndan) imknlarn takdiri (ne dir) vehmin tahayyllerine bizim (vereceimiz) cevabmz, lemin varlndan nce mekn (bakmndan) imknlarn takdiri (ne dir) vehmin tehayyllerine sizin (vereceiniz) cevbnz gibidir. (15) Denilirse ki: Biz mmkn olmayann llm olacan sylemiyoruz lemin bugn olduu ekilden daha byk veya daha kk olmas mmkn deildir, dolaysyla bu llm deildir. Bu zr ynden btldr: Birincisi: Bu, akla kar bir byklenmedir, nk akim, lemi olduu ekilden bir kula daha byk veya daha kk olarak takdir etmesi; siyahla beyazn, yoklukla varln arasn birletirirken yapt takdirden ayrdr. Mmteni; olumsuzla olumlunun arasn birletirmektir. Btn muhali ar buna dnr (dayanr) ki bu souk ve bozuk bir tahakkmdr. kincisi: lemin olduu ekilden daha byk veya daha kk olmasnn imknszl halinde; olduu ekilde var olmas mmkn deil vcip olacaktr. Vcip ise bir illetten mstani dir. O takdirde siz de Dehrilerin (Materyalistlerin) sni'i (kinatn yapcsn) sebeplerin msebbibi olan sebebi reddederken syledikleri sz syleyin. Halbuki sizin grnz byle deildir (16) ncs: Bu bozuk (ifde); hasmn benzeriyle mukabeleden ciz brakamaz. Biz deriz ki: lemin varl var olmasndan nce mmkn deildi. Aksine varlk ile imkn -ne fazla ne eksik- uygun geldi (ve lem var oldu). Eer siz, kadim czden kudrete intikl etti derseniz, biz de hayr deriz. nk varlk" mmkn deildi ki, kudret dhilinde olsun. Mmkn 39

olmayan bir eyin hsl olmasnn mmten oluu, acze dellet etmez. Eer mmten idi de nasl mmkn oldu? derseniz biz de deriz ki, bir halde mmkn olann (baka) bir halde mmten olmas neden mstahl olsun? Nitekim bir ey iki zttan bir tarafyla alnrsa br tarafyla nitelendirilmesi mmten olur. Eer dier taraf olmadan alnacak olursa mmkn olur. Haller eittir derseniz, biz de size miktarlar eittir deriz. Nasl oluyor da bir miktar mmkn oluyor ondan bir trnak boyu byk veya k mmten oluyor? Eer bu mshl olmazsa o da mstahl olmaz. te mukvemet (kar koymann) yolu budur. Cevbn tahkikine gelince; onlarn imknlarn varsaym konusunda zikretmi olduklar eylerin anlam yoktur. Kesin olan, Allah Telnn kadm ve kdir olmasdr. O istedii takdirde hibir fiil onun iin ebediyen mmten olmaz. Bu varsaymda, nceden uzanan bir srecin veya zamann kabul edilmesini gerektiren hibir ey yoktur. Sadece vehim karklkla ona baka bir eyi ekliyebir. lemin kadm olmas konusunda Onlar (filozoflar) m nc delilleri: Onlar (filozoflar) yle diyerek tutundular: lemin varl var olmasndan nce mmkndr. nk (nce) mmten olup sonra mmkn olmas mstahldir. Bu imknn (lemin var oluundan nce varlnn mmkn olmasnn) ncesi yoktur, yani her zaman vardr, lemin var olmas her zaman iin mmkndr. Hibir halde, lemin varlnn mmten olabileceinin ifde edilebilecei bir durum yoktur. mkn, devaml var olduuna gre, -imkn uyarnca- mmknn de devaml var olmas gerekir. Bizim onun (lemin varlh mmkndr szmzn anlam var olmas muhl deildir. Onun (lemin) varl ebediyen mmkn olduuna gre, var olmas da ebediyen muhl deildir. Aksi takdirde ebediyen varl muhl olmu olur ve bizim varl ebediyen mmkndr szmz btl olur. Varl ebediyen mmkndr szmz btl olunca, imkn devaml vardr szmz de btl olur. mkn devaml vardr szmz btl olunca, imknn ncesi vardr szmz doru olur. mknn ncesi vardr szmz doru olunca onun (zamandan) nce mmkn olmad ortaya kar. Bu ise lemin henz mmkn olmad ve Allah'n ona (lemi var etmeye) kdir olmad bir halin var saylmasna vesle olur. (17) tirz olarak denilir ki: Her zaman lemin hdsu mmkn olmutur. Bu takdirde mutlaka lemin ^hds edildii bir vaktin 40

tasavvur edilmesi gerekecektir. Ebediyen mevcd olup da hadis olmad var saylacak olursa onun vuku bulmas, imkna uygun olarak deil, tersine meydana gelir. Bu (gr) onlann mekn konusundaki szleri gibidir. yleki, lemin olduundan daha byk veya lemin stnde bir cismin yaratlmasnn farzedilmesi mmkndr. Bu son cisim zerinde bir baka cisim yar saylabilir ve bu sonsuza kadar gidebilir, binaenaleyh fazlalk imknnn sonu olmaz. Buna karlk, mutlak manda sonsuz olan bir doluluun varl mmkn deildir. Ayn ekilde bir taraf mmkn olmayanla sonulanan varlk ta byledir. Hatt (bu yle) demeye benzer: Mmkn, yzeyleri sonlu olan cisimdir. Ancak (mmknlk) miktar byklk veya- kklk ile belirlenemez. Hds mmkn olan da byledir. Varln ilkeleri de ncelik ve sonralk ile belirlenemez. Ama hdis olmas prensibi bellidir. (Bu (prensib) mmkndr, baka deil. (lemin kadm olmas konusunda filozoflann) drdnc delili:(*) Onlar (filozoflar) dediler ki: Her hdiste bulunan madde ondan nce gelir. Zira hdisin maddeden mstani olmas mmkn deildir, binaenaleyh madde hdis olmaz. Hdis olan, maddenin zerine gelen ekiller, arazlar ve keyfiyetlerdir. (Bu grn) aklanmas: Her hdis; hdis olmazdan nce, ya vcdu mmkn olacaktr veya vcdu mmten olacaktr, yahut ta vcdu vcip olacaktr. Vcdunun mmten olmas muhaldir. nk mmten olan ey biztih kafiyen var olmaz. (Hdisin) kendiliinden vcib'el-Vcd olmas da muhldir, nk kendiliinden vcib olan kafiyen yok olmaz. u halde bu ifdeler gsteriyor ki; onun (hdis) kendiliinden vcdu mmkndr. yleyse vcd imkn onun iin var olmazdan nce, hsl olmutur. Var olma (vcd) imkn, izfi bir niteliktir, kendi iinde bir dayana yoktur. Onun muhakkak izfe edilecek bir mahalli olmas gerekir. Bu mahal ise maddeden bakas deildir. Dolaysyla vcd imkn; maddeye izfe edilir. u madde, hararet ve souklua, siyahlk ve beyazla, hareket ve sknete kabiliyetlidir denildii gibi. Yani bu keyfiyetlerin onda meydana gelmesi ve bu deiikliklerin zerinden gemesi onun iin mmkn (denilmek istenir). yleyse imkn maddenin bir nitelii oluyor. Maddesi olmayan bir maddenin hdis olmas ise imknszdr. Eer hdis o8.bilse onun varlnn mmkn oluu, varlndan nce olurdu, varlnn imkn ken(*) Halbuki mellif daha nce bu tr delilleri tanedir demiti.

[Bkz. 14 b (5)1 imdi ise drdnc bir delil ilve ediyor.

41

diliinden kim olurdu ve hibir eye izafe edilmezdi. Kald ki (varlk imkn) izaf bir nitelik olduundan, kendiliinden kim olmas dnlemez ve imknnn anlam, onun kudret dhilinde olmas ve kadmin ona gcnn yetmesidir denemez. nk biz bir eyin kudret dahilinde olmasn ancak mmkn olmasyla biliriz. Ve bu ey, kudret dahilindedir, nk mmkndr. deriz, u da kudret dhilinde deildir, nk mmkn deildir deriz. Eer bu mmkndr szmz, bu kudret dhilindedir demek oluyorsa; biz, bu kudret dhilindedir, nk kudret dhilindedir, u kudret dhilinde deildir, nk kudret dhilinde deildir demekteyiz. Bu ise bir eyin kendisi ile tarifidir. u halde bir eyin mmkn olmas, aklda apak beliren bir baka kaziyyeye (nermeye) dellet etmektedir. Bu kaziyye ile ikinci (kaziye) olan kudret dhilindedir kaziyesi bilinmektedir. Bu (ifdenin) kadmin mmkn olduunu bilmesine gtrlmesi mstahldir. Zira bilgi; bir bilineni gerektirir. Bilinen imkn, phesiz ki bilginin gayrdr. Ayrca o, izaf bir niteliktir, mutlaka kendisine izafe edilecek bir zt gerektirir. Bu da maddeden bakas deildir. u halde her hdisten nce bir madde vardr. yleyse ilk madde hibir ekilde hdis (sonradan meydana gelmi) deildir. (18) tiraz olarak denilir ki: Sizin zikrettiiniz imkn (tarz) akim ykmna varr. nk akln varln takdir ettii ve bu takdirin mmten olmad her eye biz mmkn adn veriyoruz, (takdirin) mmten olduu eye, mstahl adn veriyoruz. Akln yok saylmasn farzetmedii eye de vcib adm veriyoruz. Bunlar akl kaziyyelerdir. Bir eye nitelik olabilmeleri iin varla ihtiyalar yoktur. Bunun delili ekildedir. Birincisi: Eer imkn; kendisine izfe edilecek bir mevcdu gerektirseydi ve bu, onun imkndr denseydi imtina da, kendisine bunun imtindr denilebilecek mevcd bir eyi gerektirirdi. Halbuki mmtenin kendiliinden varl yoktur. Muhlin zerine geirilebilecei bir madde de i'^oktur ki imtina maddeye izfe edilebilsin. , kincisi; Akl siyah ve beyazn var olmasndan ncce mm.kn olmalarna hknietmektedir. Bu imkn zerine geirilecei cisme muzf olursa ve bu, cismin siyah veya beyaz olmas mmkndr anlamnda sylenirse beyazn kendiliinden mmkn olmad ve onun imkn nitelii bulunmad ortaya kar. Mmkn olan cisimdir, imkn ise ona izfe edilmitir. Biz deriz ki; kendiliinden siyahn varl mmkn mdr, vacip midir, mmten midir? Elbette mmkndr demek gerekecektir. Bu
42

da gsteriyor ki akl; imkn hkmn verirken imknm kendisine izafe edilecei mevcd bir ztm ortaya konmasma gerek duymuyor. ncs: Ademoullannm rhlan-onlara (filozoflara) gre-kendiliinden kim olan cevherlerdir. Cisim deildir, madde deildir ve madenin yapma karm da deildir. Ibn Sn'nn ve onlardan muhakkiklerin tercih ettiklerine gre, onlar (insanlarn rhlan) hdistirler. Bunlar, hdis olmazdan nce (hdis olma) imknna shiptirler ancak ne ztlar vardr, ne de maddeleri. u halde bunlarn (rhlann) mmkn oluu izfi bir vasftr, ne kudret sahibinin kudretine, ne file rci olur. O zaman neye rci olacaktr? te bu zorluk onlarn aleyhine dnmektedir (19) Denilirse ki; imknn akln hkmne dndrlmesi muhaldir, zira akln hkm demek, sadece imkn bilmek demektir. mkn, bilinendir ve bilginin ayrdr. Hatta bilgi onu (imkn) kuatr, takip eder ve ona olduu halde- iliir. Eer bilginin yokluu farzedilirse bilinen yok olmaz, ama bilinenin yokluu farzedilirse, bilgi yok olur. yle ise bilgi ve bilinen iki durumdur, birisi dierine tbi'dir dieri ise tbi olunandr. Eer biz akl sahiplerinin imkn takdirinden vazgetiklerini ve onu grmezlikten geldiklerini farzedecek olursak, imknn ortadan kalkmadn sylemi oluruz. nk kendiliklerinden mmkn olanlar, kendiliklerinden mmkndrler, ancak a,kllar onlar grememilerdir. Akllar ve aklllar yok olsalar da phesiz ki imkn hali bki kalr. duruma gelince; bu konuda hibir hccet deri) yoktur. Zira imtin da ayn ekilde izfi bir niteliktir ve izfe edilen bir mevcudu gerektirir. Mmteni'in anlam iki zddn arasn birletirmektir. Eer bir yer beyaz ise, beyazln (olduu gibi) kalarak siyah olmas mmtendir. yleyse, beyazln gsterilebilecei bir yerin bulunmas ve o yerin bir sfatla nitelendirilmesi gerekir. O zaman, bunun tersi oras iin mmteni'dir denilir. u halde imtin izfi bir nitelik oluyor ve kendisine izfe edilen yer ile kim bulunuyor. Vcba gelince, onun vcip olan bir vcda izfe edildii gizlenemez. kincisi ise -siyahn kendiliinden mmkn olmas- galattr. Zira somut olarak yerletii bir mahal olmadan saf siyah, ele alnacak olursa, mmkn deil mmteni olur. Ancak bir cisim eklinde var sayld takdirde mmkn olabilir. Cisim ise ekil deitirmeye hazrdr ve deiiklik cisim iin mmkndr. Aksi takdirde siyahlk iin tek bana kendilik yoktur ki, imknja nitelendirilebilsin. 43

ncye gelince -ki bu, rh meselesidii'- o bir gruba gre kadmdir. Fakat onun bedenlere ilimesi mmkndr. Bu takdirde sizin syledikleriniz lzm gelmez. Rhun hadis olduunu ka bul edenlere gelince; bunlardan bir grub ruhim maddeye karm olduunu ve -Calinus'un baz yerlerde syledii szlerin gsterdiine gre- mizaca tbi olduunu kabl etmektedirler Bu takdirde o bir madde eklinde olup mmkn oluu maddesine izfe edilmitir. Rhun hdis olduunu, ancak maddeye karmam olduunu kabul edenlerin mezhebine (grne) gre; bunun anlam udur: Maddeyi nefs-i natkann idre etmesi mmkndr. Binaenaleyh hdis olmazdan nceki imkn hali, maddeye izfe edilmi olmaktadr. Rh, her ne kadar maddeye karmam olsa da onunla (madde) alkas vardr. nk o maddeyi ynetmekte ve kullanmaktadr. Bu yolla da ona imkn hali rc etmektedir. Cevp (olarak denilir ki:) mkn, vcp ve imtin hallerinin, akl kaziyyelere dndrlmesi dorudur. Onlarn akln hkm vermesi; bilmesi demektir, bilgi ise; bilineni gerektirir diye zikrettiklerine gelince, biz deriz ki; malmdur, renklilik, canllk ve dier klli kaziyeler -onlara gre- aklda sabittirler ve bunlar birer bilgidirler. Bilinenleri yoktur denemez, fakat bunlarn bilinenlerinin yn arasmda varl yoktur. Hatt filozoflar, kllilerin zihinde mevct olduunu a'yn arasnda bulunmadn tasrh etmilerdir. (Kllilerden) 'yn iinde mevct olan, ahslara (bal) cz'lerdir. Bunlar ise ma'kl (akledilmi) deil, mahss (duyumlanm) durar. Ancak akln bunlardan maddeden soyutlanm akli kaziyyeler karmasna sebep olmaktadrlar. yleyse renklilik; beyazlk ve siyahlktan ayr tek bana aklda (yer eden) bir kaziyyedir. Siyahlktan, beyazlktan ve dier renklerden ayr varlkta, (soyut) bir renk dnlemez. Renkliliin ekli aklda tafsltsz olarak yer eder. Bu sebeple (renk iin), varl zihinlerde yer eden, fakat 'ynda bulunmayan bir ekildir denir. Bu mmten deilse bizim zikrettiimiz de mmten olmaz. (20) Onlar (filozoflar) n akl sahiplerinin yok olmas veya grememesi farzedilse de, imkn yok olmaz szlerine gelince, biz de deriz ki; akl sahiplerinin yok olmas farzedilse klli kaziyyeler (nermeler) -ki bunlar cinsler ve trlerdir- yok olur muydu? JEer, evet yok olurdu, zira bunlarn aklda birer kaziyye olmaktan teye anlamlan yoktur derlerse, bizim imkn konusundaki szmz ayndr ve ikisi arasmda fark yoktur. Eer onlar (filozoflar kll nermenin) Allah Sbhanehnun ilminde bk olduunu iddi ederlerse, imkn konusunda da sz ayndr. u halde iizm vki'dir ve maksat onlarn szlerinin elikiliini aa karmaktr.
44

mtin; bir eyle nitelenen maddeye izfe edilmitir, dolaysyla onun zdd mmtenidir mazeretlerine gelince, her muh byle deildir. Allah'n erikinin (ortann) bulunmas muhaldir ve (bu konuda) imtinann kendisine izfe edilecei bir madde yoktur. (Allah'n) erikinin mstahil olmasnn anlam; Allah'n zt ile mnferid olmas ve vcudunun vacip olmasdr, mnferid olmak ise ona muzftr diye iddia ederlerse, biz de deriz ki; bu (Allah'n zt ile mnferid olmas) onlarn kaidesine gre vcip deildir, nk lem onunla beraber var olmutur ve ondan ayr (mnferid) deildir. Eer (Allah'n) nazrinden ayrd edilmesi vaciptir, vacibin tersi ise mmtenidir ki bu, Allah'a izafetidir diye iddi ederlerse, deriz ki; Allah'n ztyla mnferid olmas, nazrinden ayrd edilmesi gibi deildir. nk onun nazrinden ayrd edilmesi vaciptir. Mmkn olan yaratklardan ayrd edilmesi ise vcip deildir. Tpk onlar (filozoflar) n imtin ifdesini vcb (ifdesiyle) deitirmeleri sonra da vcub sfat ile ona (Allah'a) mnferid olmay izfe etmeleri ve imtin' Allah'n) ztna dndrerek ykledikleri gibi, biz de ayn hile ile ona imkn izfetini yklyoruz. Siyah ve beyazn mnferid bir zt ve nefsi yoktur mazeretlerine gelince, eer bununla varlkta (mnferid bir ztnn ve nefsinin yokluu) kastediliyorsa bu dorudur, ama aklda (mnferit bir ztnn olmad) kastediliyorsa doru deildir. nk akl, klli olarak siyah dnr ve kendi ztnda bunun mmkn olduuna hkmeder. Kald ki bu mazeret, hdis olan rhlarla da btl olmaktadr nk hdis olan rhlann hem tek bana ztlar vardr hem de hdstan nce imknlar vardr. Ancak ona izfe edilecek bir ey yoktur. Onlarn, maddeyi rhlann idre etmesi mmkndr szlerine gelince bu, uzak bir izfettir. Eer bununla yetinirseniz, hdisin mmkn olmasnn mns, gc yetenin (hdisi) meydana getirmesinin mmkn oluudur denilmesi de uzak grlemez. Bylece file izfet gerekleir, ancak fil katm olmaz. Tpk edilgen olan bedene (filin) katmadan onun yapsna izfe edilmesi gibi. File nisbetle mnfail (edilgen) e nisbet arasnda -her iki yerde katma szkonusu olmaynca- fark yoktur. Denilirse ki; btn itirazlarda siz problemlere, problemlerle karlk vermeye altnz fakat onlarn ne srdkleri problemleri zemediniz. Deriz ki: Muraza (kar kma) phesiz ki szn bozukluunu aklar. Problem ekli muraza ve mutlebe takdiri ile #;mlenir. Biz ise bu kitpta sadece onlarn grlerini tekzip et45

me yolunu tuttuk. Delil getirme ekillerini derinlemesine ortaya koyarak, tutarszlklarm belirtmeyi hedef aldk belli bir gre dalmay denemedik. Bu sebeple kitabn maksadnn dna kmadk. Hdsa dellet eden delilleri uzun uzadya anlatyoruz. nk maksadmz; onlarn kadmi bilme konusundaki iddialarnn iptalinden ibrettir. Hak mezhebinin tesbtine gelince; bu (kitab) bitirdikten sonra Allah diler ve Tevfiki de destek olursa bir baka kitapta onu aklyacaz. O kitaba Kavid'el-Akid (Akaidin kaideleri) (21) adn vereceiz. Bu kitapta ykmaya altmz gibi, orada da (doru gr) isbta alacaz. phesiz ki Allah en iyi bilendir (22)

79

KNC MES'ELE ONLAR (FLOZOFLAR) N LEMN EBEDYET. ZAMAN VE HAREKET KONUSUNDAK SZLERNN PTLNE DARDR: Bilinmeiidir ki; bu rnes'ele, birincinin dal (devam) dr. Onlara (filozoflara) gre lem; nasl ezeli ise ve varlnn balangc yoksa, ayn ekilde ebeddir ve sonu yoktur. Onun bozulup yok olmas dnlemez, bylece devam eder gider. (lemin) ezelilii konusunda zikrettiimiz delillerinin drd (lemin) ebedlii konusunda da geerlidir. (Bizim yaptmz) itirzlar da ayn itirazlardr ve hibir fark yoktur. Onlar diyorlar ki: lem malldr (illetlenmitir). Onun illeti hem ezel hem de ebeddir. Binaenaleyh mll ile illet beraber olmaktadr. Ve (yine) diyorlar ki: llet deimeyince ma'll da deimez. (lemin) hdis olmamasn buna dayandryorlar. Ayn ekilde son bulmas konusunda da bu grleri geerlidir. te bunlann birinci mesleki (metodu) budur. kinci mesleklerine gre; eer lem yok olursa, yokluu varlndan sonra olacaktr. yleyse onun iin bir sonralk szkonusudur. Bununla zaman isbt edilmektedir. nc mesleklerine gelince, yledir; varlk imkn hibir zaman yok olmaz. Ayn ekilde mmkn olan varlk, imkn uyarnca her zaman olabilir. Ancak bu delil yeterli kuvvete (sahip) deildir. Biz lemin ezel oluunu muhl sayyoruz. Fakat Allah Tel onu ebediyen bki klacak olursa (lemin) ebed olmasn muhl saymyoruz. nk hdis olan bir eyin sonunun bulunmasi zorunlu deildir. Fiilin hdis olmas ve evvelinin (balangcnn) bulunmas ise zorunludur. lemin muhakkak sonlu olmasnn gerektiini ne sren yalnzca Ebul-Hzeyl elAllf'tr, o der ki; nasl gemite lemin sonsuz devirleri mstahl ise, gelecekte de ayn ekilde mstahldir. bu fasit bir grtr, nk btn gelecekler; ne birbirini takip ederek, ne bir47

birinin ard sra gelerek varla dhil olabilirler. Halbuki gemi birbirini takip etmese de birbiri ard sra gelerek varla dhil olmutur. yleyse Bizim, lemin ebediyen bki olmasn muhl saymadmz, hatta onun bki kalmasna veya yok olmasna cevaz verdiimiz aa kmtr. Fakat mmknn iki ksmndan vki olan, ancak eriat yoluyla bilinir, buraya akim nazar ilimez. (Yani lemin devaml kalp kalmamas akl yoluyla deil eriat yoluyla bilinir). Drdnc meslek (metod) lerine gelince bu, muhaldir. Zira diyorlar ki; lem yok olunca varlk imkn bki kalr. Mmkn mstahl haline dnmez. Zira o izafi bir vasftr ve -onlarn iddisna gre- her hdis nceden bir maddeye muhtatr. Her yok olan da kendisinden yok olduu maddeye gerek duyar. Binaenaleyh maddeler ve ilkeler yok olmaz. Yok olan o maddeye hll eden ekiller ve arazlardr. Hepsinin cevb yukarda getii gibidir. Biz bu mes'eleye balbana (bir blm) ayrdk, nk onlarn (bu drt delilden baka) iki ayn delilleri bulunmaktadr. Birinci Delil Bu (delil) Calinus'un tutunduu delildir. Nitekim o der ki; mesel gne yokluu kabul etseydi, uzun bir sre sonunda onda zayflama meydana gelirdi. Halbuki binlerce yldr devm eden gzlemler onun miktarnn ancak bu kadar olduunu gstermektedir. Gne bu uzun srelerde zayflamadna gre bu, gnein bozulmadn gsterir. Buna itiraz birka yndendin Birincisi: Bu delil ekli yle de ifde edilebilir: Eer gne bozulsayd mutlak ona zayflama iliirdi, ancak tli (ikinci nerme) muhldir, dolaysyla mukaddime (ncl) de muhldir. Bu kysa onlar bitiik artl kys (el-arti el-muttasl) adn verirler. Ancak bu kystan bu sonucu karmak lzm deildir, nk ncl doru deildir. Ancak ona bir baka art izfe edilir ve -szgelimi -yle denilirse doru olabilir: Eer gne bozulmu sa mutlaka zayflam olmaldr. Bu tli (ikinci nerme) bu ncl ancak bir artn fazlalamasyla lzm klabilir ki yle demeliyiz: Eer gne zayflyarak bozuluyorsa, uzun bir sre zayflamas gerekir. Y a da bozulmann ancak zayflama yoluyla olduu aklanmaldr ki, nclden tli (ikinci nerme) lzm olsun. Biz, bir eyin ancak zayflama ile bozulabileceini kabul etmeyiz, nk zayflama bozulma ekillerinden (sadece) birisi48

dir. Bir eyin en olgun halinde bulunduu srada aniden bozulmas uzak grlemez. kincisi, bu grleri kabul edilse ve bozulmann ancak zayflama ile olduu teslim edilse bile (gnee) zayflamann sirayet etmedii nereden bilinmektedir? Gzlemlere iltifat etmek muhaldir, nk gnein miktar gzlemlerle yaklak olarak bilinir. Yeryznden yzyetmi defa veya buna yakn bir miktar daha byk olduu sylenen gneten -szgelimi- bir da kadar miktar eksilse bu, duyularla anlalamazd. Belki de (gnete) zayflama vardr ve gnmze kadt bir da m.ktan veya daha fazla bir miktar azalmtr da duyular bu miktar kavrayamamaktadrlar. nk Menzr (gzlemler) ilminde bu miktarn tesbiti yaklak olarak bilinebilir. Bu, unun gibidir. Onlara gre ykt ile altn unsurlardan mrekkeptir ve bu unsurlar, bozulmaya kabiliyetlidir. Eer bir ykt yz sene bir yerde bekletilse duyularla onun eksildii farkedilemez. Belki de gneten gzlem tarihinden bu yana eksilen miktar bir ykttan yz sene de eksilen miktar kadardr ve bu da duyularla grlememektedir. Bu ise (onlarn) delillerinin son derece bozuk olduunu gsterir. Biz aklllarn terkedecei bu trden pekok delillerini ird etmekten vazgetik. Burada sadece bu (delili) rd ettik ki, terkettiklerimize rnek ve ibret olsun. Daha nce getii gibi phelerini zmek iin zorlam.ay gerektiren drt delili aklamakla yetindik. (1) kinci Delil Onlar (filozoflar) lemin yok oluunun mstahil olmas konusunda (ikinci bir delil getirerek) dediler ki: Alemin cevherleri yok olmaz, zira onu yok edici bir sebep dnlemez. (nce) yok olmayp ta sonra yok olan eyin elbetteki bir sebebi olmaldr. Bu sebep te ya Allah Sbhneh'nn kadm irdesi olacaktr ki bu, muhaldir. Zira Onun (Allah'n) nce lemin yok olmasn istemeyip sonra istemi olmas, bir deimedir. Veya kadmin ve onun irdesinin her ahvlde ayn nitelik zere olmasn gerektirecektir. (lemin yok olmasn istemekle) istenilen (ey) nce yokluktan varlk haline deimekte, sonra da varhk halinden yoklua deimektedir. Kadm bir irde ile hdisin var olmasnn muhllii konusunda zikretmi olduumuz hususlar, lemin yok olmasnn mstahil olduuna dellet eder. (2) Burada ondan ok kuvvetli bir baka problem daha ortaya
(*} Bunun mukbilini mellif zikretmemektedir.

49

kar. yleki; murd (istenen ey) phesiz ki mrid (isteyn) in fiilidir. nce fil olmayp ta sonra fil olan herkes, eer kendi nefsinde bir deime meydana gelmemise muhakkak ki onun fiili nce mevcd deilken sonra mevcd olmaldr. Zira~ fil, olduu gibi kalsayd, onun fiili nasl nceden yok idiyse, imdi de olmayacakt. yleyse o (fil) bir ey ilememitir. Yokluk bir ey olmadma gre, nasl fiil olacaktr. Eer lem yok olur ve onun nceden olmayan fiili yeniden oluverirse bu fiil nedir? Alemin var oluu mudur? Bu muhaldir, nk varlk kopmu (yok olup gitmi) tur. Yoksa onun fiili lemin yok oluu mudur? (lemin yok oluu bir ey deildir ki fiil olsun. Zira var olmak fiilin derecelerinin en alt basamadr. Alemin yok oluu ise var olan bir ey deildir ki onun iin filin fiili, mcidin icd ettii ey denebilsin. Bu zorlamadan dolay -onlar- kelmclann bu konuda drt frkaya ayrldklarn iddi ettiler ve her frkann muhale daldn (sylediler). (Birinci frka olan) Mu'tszile'ye gelince, onlar dediler ki: Filden sdr olan fiil, mevcuttur. Bu (fiil), yok (fen) olmadr. Onu yersiz (bir mahall dnda) yaratmtr. Bu sebeple lemin (hepsi) bir defada yok olur. Binaenaleyh kendisi yaratlm olan yokluk ta yok olmaktadr. Ta ki bir baka yoklua ihtiy hissedip te sonsuza kadar teselsl etmesin. Bu (gr) birok bakmndan fasittir: Birincisi; yokluk (fen bulma) dnlebilen bir mevcd deildir ki onun yaratld farzedilebsin. Hem eer mevcd ise bir yok edici bulunmadan kendiliinden niin yok oluyor:? Sonra lem, ne ile yok oluyor? Eer (yokluu) lemin ztnda yaratlmsa ve onun ierisine hll etmise bu, muhldir. nk hll eden hll edilenle karlanr ve bir anda da olsa ikisi birleir. kisinin birlemesi ciz olduuna gre, ikisi birbirinin zdd deildir. Binaenaleyh onu yok etmez. Eer (yokluu), lemin dnda (lemsiz) ve mahalsiz yaratlmsa onun varl, lemin varlna nereden ters dmektedir? Kald ki bu mezhep (gr) lerde bir baka irkinlik daha vardr. yleki; lemin cevherlerinden bir ksmn yok etmeye Allah Tel'nn gc yetmemekte, bir ksmna yetmektedir. Hatt sadece lemin cevherlerinin tmn yok edecek, yok olma (fiilini) meydana getirmeye gc yetmektedir. Eer bu cevherler bir mahalde deilse, bunun klle nisbeti tek bir sre (vetire) zere olmas gerekir. kinci frka Kerrmiye'dir. Nitekim onlar da dediler ki: (Filin - Tanr'nn) fiili yok etmedir. Yok etme ise, onun ztnda 50

meydana getirdii bir me^^cttan ibarettir- Allah onlann szlerinden mnezzehtir- ki lem bununla yok edilmi olmaktadr. Onlara gre; ayn ekilde varlk ta O'nun (failin = Ta^n'mn) ztnda meydana gelen bir var olula var olmaktadr ve var olan onunla var olmaktadr. Bu (gr te) fasittir. Zira bunda kadmin hadislerin mahalli olmas szkonusudur, ayrca ma'kln dna k vardr. nk var etmek ile, ancak irde ve kudrete nisbet edilen bir varlk dnlebilir, rde ve kudretin dnda baka bir eyin tesbiti vq farzedilen eyin varl -ki o lemdir- dnlemez. Yok etme de byledir. nc frka E'ariye'dir. Nitekim onlar da dediler ki : Arazlar kendiliklerinden yok olurlar ve onlann bk kalmas dnlemez. nk (arazlarn) bk kalmalar dnlseydi, yok olmalar -bu anlamda- dnlemezdi. Cevherlere gelince onlar, kendiliklerinde bk deildirler, aksine varlklanmn zerinde artk olan (eklenen) bir bk olula bakdirler. Allah Sbhneh; beky yaratmam olsayd, cevherler -bek olmad iin- yok olacakt. Bu (gr te) ayn ekilde fsittir. nk siyahln ve beyazln bk kalmamas ve (onun) varlnn her bir halde yenilenmesi (grnde) duyumlara kar kma vardr. Akl; her bir halde cismin varl yenilenir diyenin sznden uzak durduu gibi bu (grten de) uzak durur. nsann banda bugn yer alan san dn yer alan san benzeri deil kendisi olduuna hkmeden akl, ayn ekilde san siyahlna da hkmetmektedir. Ayrca bunda bir baka zorlama daha vardr: yleki; Bk olan; bir bek ile bak oluyorsa, bunun neticesinde Allah Tel'nn sfatlarnn da bir bek ile bk olmas lzm gelir. Bu bek'nn da bir baka bek ile bk olmas gerekir ve bu teselsl sonsuza kadar uzanr. Drdnc frka ise E'ariye'den bir baka taifedir Onlar dediler ki: Arazlar kendiliklerinden fena bulurlar, cevherler ise Allah Tel'nm onlarda hareket ve sknu, birleme ve ayrmay yaratmamas sebebiyle fen bulurlar. nk hareket etmeyen veya durucu olmayan bir cismin bk kalmas mstahldir, bu sebeple yok olur. (yle grlyor ki) E'ariye'nin her iki frkas da yokluun bir fiil olmadn dndklerinden yok etmenin bir fiil olmadna, sadece fiili engelleme olduuna meyletmilerdir. Filozoflar da dediler ki; bu yollarn hepsi btl olduuna gre lemin yok edilmesinin cevaz iin sylenecek bir baka sz ekli kalmamaktadr. 51

Bu Cyni lemin yok olmadnn filozofarca kabul) hatta lem hdistir dense de byledir. nk onlar insan nefsinin hadis olduunu kabul etmekle beraber yukarda zikrettiimize yakn bir yolla bunun Cinsan nefsinin) yok olmasnn mstahil olduunu iddia etmektedirler. Ezcmle onlara (Filozoflara) gre; kendi nefsiyle kim olan ve bir malaalli bulunmayan her eyin var olduktan sonra -ister kadm olsun, ister hdis olsun- yok edilmesi dnlemez. Onlara denilirse ki; suyun altnda ate yaklrsa su yok olur. Hemen derler ki (hayr) yok olmad sadece buhar haline dnt, sonra su haline (dnecektir). Madde -ki o heyldr- havada bakdir. Bu madde su eklinin yer ald mahal idi, ancak heyl su peklinden syrlarak hava ekline brnmtr. Hava souyunca youacak ve su haline dnecektir. Bu, bir maddenin yenilenmi olmasndan deildir. Bilakis madde unsurlar arasnda mterektir, deien sadece ekillerdir. Cevp (olarak deriz ki): Sizin zikrettiiniz ksmlarn (gmlerin) her birine teker teker dalp, sizin (filozoflar) kaidelerinize gre bunlarn iptl edilmesinin doru olmadn aklamamz mmkndr. nk sizin kaidelerinizde o trden grleri ihtiv etmektedir. Ancak biz konuyu uzatmyor ve (cevbmz) bir tek ksma (konuya) inhisar ettiriyoruz. Ve diyoruz ki: Var etme ve yok etme kudret sahibinin irdesiyledir. Allah Sbhneh ve Tel irde edince var eder ve irde edince yok eder. Onun -Sbhneh- kadir olmasnn en mkemmel anlam budur. O, btnyle kendi nefsinde deiiklie uramaz, sadece fiili deiir diyene nasl karlk verirsiniz? Sizin, Failden mutlaka bir fiil sdr olmaldr. yleyse Ondan (Tanr) sdr olan nedir? sznze gelince, biz deriz ki, Ondan sdr olan yenilenen eydir ki bu, yokluktur. nk yokluk yok iken sonradan meydana gelmi ve yokluk yenilenmitir. te bu, ondan sdr olandr. Derseniz ki; o (yok olma) bir ey deildir, ondan (fil) nasl sdr olmutur? Deriz ki; o (yokluk) bir ey deilse nasl vuku'bulmutur? Ondan sdr olmann anlam sadece vuku'bulan eyin onun kudretine izafe edilmi olmasdr. Vuku'buluu dnlebildiinc gre, kudrete izfeti niin dnlmesin? Sizinle, yokluun arazlar ve ekiller zerine sirayetini kesinlikle inkr ederek yokluk bir ey deildir, yleyse nasl siryet edecek, siryet ve yenilenme ile nasl nitelendirilecektir? diyenin arasnda ne fark vardr? phesiz yokluun arazlar ve ekiller zerine sirayetinden biz phe etmiyoruz, nk siryet ile nitelendirilen eyin vuku -ister bir ey ad veilsin, ister verilmesin- dnle52

bilir. Vuk'bulan ve dnlebilen eyin kudret sahibine izafeti de ayn ekilde dnlebilir (3) Denilirse ki; bu (gr,) bir eyin var olmasndan sonra yok olmasn ciz grenin mezhebine gre lzmdr. Ona denilir ki; sirayet eden ey nedir? Bize gre var olan ey yok olmaz. Arazlarn yok olmas demek; var olan ztlannn onlara sirayetidir. Yoksa hibir ey olmayan mcerret yokluun siryeti deildir. nk bir ey olmayan, nasl sirayet niteliiyle nitelendirebilir? Sa; beyazlamca sirayet eden sadece beyazlktr ve o mevcuttur. Biz, sirayet eden siyah olmamaktr diyemeyiz. Bu {gr de) iki ynden fasittir: Birincisi: (saa) beyazln siryeti; siyahln yok olmasn tazammun eder mi etmez mi? Etmez derlerse akllar karsnda byklk taslam olurlar. Eder derlerse bu takdirde tazammun eden ey tazammun edilenin ayn mdr gayr mdr? Eer ayndr derlerse bu, eliik olur, nk bir ey kendi nefsini tazammun etmez. Eer gayrdr derlerse, bu ayn olan ey, ma'kl mudur deil midir? Hayr (ma'kl deildir) derlerse biz de, onun tazammun ettiini nereden biliyorsunuz? deriz. Onun tazammun edici olduuna hkmetmek; ma'kl olduunu itirftr. Evet (ma'kldur) derlerse, bu ma'kl olan ve tazammun eden ey -ki bu siyahn yokluudur- kadm midir, yoksa hdis midir? Kadmdir derlerse bu, muhldir. Hdistir derlerse hds ile nitellendirilebilen ey, nasl ma'kl (dnlebihr) olamaz? Eer, ne kadmdir, ne de hdistir derlerse bu, muhaldir. nk beyazln siryetinden nce siyahlk yok olmutur denilirse bu y a l a n olur. Beyazln siryetinden sonra bu (siyahlk) yok olmutur denilirse bu doru olur. yleyse phesiz ki bu beyazlk sirayet edicidir ve siryet eden ey de ma'kldur. yleyse kudret sahibinin kudretine nisbet edilmesi cizdir. (Fasit oluun) ikinci ekli: Onlara (filozoflara) gre arazlarn bir ksm ancak zdd ile yok olur. Onlara gre; hareketin zdd yoktur. Hareket ile sknet arasndaki karlk meleke ve yokluun karl gibidir. Varlkla yokluun karl demek istiyorum. Sknet demek, hareketsizlik demektir, hareket yok olunca onun zdd olan sknet siryet etmez, Bilakis o salt yokluktur, istikml (kemal istei) kabilinden sfatlar da; duvumlanan eylerin ekillerinin gzn a tabakasnda ekillenmesi gibidir. Hatt ma'kllerin ekillerinin rhta yer etmesi de byledir. Bu (ekillerin rhta yer etmesi) zddmn ortadan kalkmasna gerek olmadan, varln almas eklindedir. Eer yok 53

olursa, bunun anlam; zdd ardndan gelmeden varln yok olmasdr. u halde sirayet eden yokluun gereklemesi dnlebilir. Bir ey olmasa da kendiliinden vuku'u dnlebilen eyin kudret sahibinin kudretine nisbet edilmesi de dnlebilir. Buradan ortaya kyor ki; her ne zaman bir hadisin kadm bir irde ile vuk'u dnlrse vuk'bulan eyin var veya yok olmas arasda fark yoktur. Ve en iyi bilen Allahtr. (4)

54

NC MES'ELE Onlar (Filozoflar) m Allah; lemin fili ve sn'i (yapcs! dr ve lem de onun sun'u (yaps) ve fiilidir diyerek karklk meydana getirmelerinin ve bu szn onlarn yanmda hakikat olmayp mecaz olduunun beyanna dirdir: Dehr (Materyalist) lerin dnda filozoflarn tm; lemin bir sni'i (yapcs) bulunduu ve Allah Tel'nn lemin fili ve sni'i, lemin de onun fiili ve sun'u (yaps) olduu konusunda ittifk etmilerdir. Bu, onlarn kurallarna gre bir aldatmacadr. Bilkis onlarn kurallannm seyrine gre lemin Allah'n sun'u (yaps) olmas ynden dnlemez: 1 Fail ynnden 2 Fiil ynnden 3 Fiil ile fail arasnda mterek olan nisbet ynnden. Fil ynnden: Filin muhakkak ihtiyr ve irde sahibi olmas, istediini bilmesi gerekir ki istediinin fili olabilsin. Allah Tel onlara gre- mrld (istek shibi) deildir. Hatt onun hibir sfat yoktur. Ondan sdr olan ey zorunlu ve lzm olarak sdr olmaktadr. . . kincisi, lem kadmdir, fiil ise hdistir. ncs -onlara gre- Allah Tel her ynden birdir. Birden -onlara gre- ancak yine bir sdr olabilir. lem ise muhtelif eylerden mrekkeptir, dolaysyla lem ondan (Allah'tan) nasl sdr olabilir? Biz bu ynn her birini, onlarn savunmaktan ciz kallanyla birlikte inceleyelim: 55

Birincisi; (lemin Allah'n sun u (yaps) olmaynn fil bakmndan dnlememesi:) Biz deriz ki; fil, fiilin kendisinden irde ve ihtiyar yoluyla ve irde edileni bilerek sdr olduu kimseden ibrettir. Size gre lem, Allah Tel bakmndan malln, illete nisbeti gibidir ve ona zorunlu olarak lzmdr. Allah Tel'nn onu (lemi yaratmay) red etmesi dnlemez. Glgenin ahsa, n gnee lzmu. gibi. Bunlar ise hibir- ekilde fiil deildir. Hatta yapan (fail) radr, glgesini yapan fail ahstr diyen kimse an gitmi ve arlkta da haddin dna km olur. Kendisiyle istire yaplanla, kendisinden istiare yaplan eyin bir nitelikte ortak olmasna dayanarak; bir lafz istire etmi olur. yleki, fil; hepsinin sebebidir. In sebebi lamba, aydnln sebebi gnetir. Ancak file-salt sebep olmasndan dolay- fil ve sni (yapcc) ad verilmez. Aksine zel bir ekilde sebep olmasndan dolay bu ad verilir. Bu ekil fiilin ondan irde ve ihtiyr eklinde vki olmasdr. Hatt duvar fil deildir, ta fil deildir, kat (maddeler) fil deildir, nk fiil, sadece canllar iindir diyen kimseye bu noktada bir ey sylenemez ve sz yalanlanamaz. Halbuki onlara (filozoflara) gre, tan bir fiili vardr bu da yuvarlanma, arlk ve merkeze doru meyildir. Ayn ekilde atein de bir fiili vardr bu, stmadr. Duvarn da bir fiili vardr bu, merkeze doru meyil ve glge yapmadr, nk btn bunlar ondan sdr olmaktadr. Bu sz sylemek ise muhldir. (1) Denilirse ki: Her var olann varl kendiliinden vcip deildir. Bilakis o bakasyla var olur. te bu (varolan) eye biz mef'l ve ona sebep olan eye de fil adn veririz. rdi olarak m, yoksa sebep olarak m fil olduuna aldr etmeyiz. Tpk sizin filin letle mi, yoksa letsiz mi fil olduuna aldr etmemeniz gibi. Fiil; bir cinstir; letle olan (fiil) letsiz olan (fiil) diye aynlr. Keza (fil de) bir cinstir, tabi olarak vuk bulan ve ihtiyr ile vuk bulan (diye ikiye) ayrlr. yleki; biz tabii olarak yapt dediimiz zaman tabi olarak szmz yapt szmzn zdd olmaz, onunla elimez ve onu reddetmez. Bilakis fiilin trnn aklanmas olur. Tpk dorudan ve letsiz yapt dediimiz zaman, bunun bir eliki olmayp aklama ve trlendirme olmas gibi. htiyr ile yapt dediimiz zaman bu da canl insan szmzde olduu gibi, tekrar olmaz. Bilakis fiilin trn beyn olur, tpk let ile yapt dediimiz gibi. Eer yapt szmz irdeyi tazammun etseydi ve irde de 56

fiil olmas nedeniyle, fiil iin zti bir nitelik olsayd o zaman tabi olarak yapt szmz tpk yapt ve yapmad dediimiz gibi eliik olurdu. Deriz ki: Bu isimlendirme bozuktur ve ne ekilde olursa olsun her sebebe fil ve her msebbebe de (sebeplenen eye) m e f l demek ciz deildir. Eer byle (ciz) olsayd kat maddelerin fiili yoktur, fiil ancak canhiara hstr demek doru olmazd. Halbuki bu (ifde) doru olduu hret bulan klli nermelerden birisidir. Eer kat nesneye fil ad veriliyorsa bu, istire yoluyladr, tpk isteyene, mecaz yoluyla mrid ad verildii gibi. Denilir ki; ta yuvarlanyor, nk o merkezi ister ve arar, isteme ve arama ancak istenen ve aranan bilmekle dnlebilen bir gerekliktir, dolaysyla canllardan baka bir ey iin dnlemez. Sizin yapt szmz ummdir, tabi ve ird olmak zere (ikiye) blnr sznze gelince bu, kabul deildir. Bu tpk, irde etti szmz umumdir: irde edileni bilerek irde etmek ve irde ettii eyi bilmiyerek irde etmek diye (ikiye blnr diyenin sz gibidir ve fsittir. nk irde; zorunlu olarak bilmeyi tazammun eder. Ayn ekilde fiil de irdeyi tazammun eder. Sizin tbii olarak yapt sznz ncekiyle (yapt szyle tabii olarak sz birbiriyle) eliik deildir demenize gelince bu yle deildir, bilakis hakikat bakmndan o ncekiyle eliiktir. Ancak mecz olarak kald iin kavraymz birden bire elikiye gemiyor ve tabiatn ondan kanmas hzlanmyor nk o bir bakmdan sebep olduu iin fil de sebeptir ve bu yzden mecz olarak fiil ad verilmektedir. htiyr ile yapt denilince gerekten bu, bir tekrardr. Tpk neyi irde ettiini bilerek, irde etti demek gibidir. Lkin mecz olarak yapt ve hakikat olarak yapt demek tasavvur edilebildii iin nefis ihtiyar ile yapt demekten nefret etmemektedir. Bunun anlam mecz deil hakk bir fiille yapt olmaktadr. Diliyle konutu, gzyle bakt diyenin sz gibidir. Nasl ki bakn mecz olarak, kalb iin, szn de el ve ban hareket ettirilmesi iin kullanlmas ciz ise, hatt bala evet denilebilirse ayn ekilde dili ile syledi, gzyle bakt demek te irkin karlanmamaldr. Bunun anlam; mecz ihtimlini reddetmektir. te ayan kayd nokta burasdr. Bu budalalar aldanma noktasna dikkat etsinler. Denilirse ki; file, fil adnn verilmesi ancak lgat bakmndan bihnebilir. Aksi takdirde bir eye sebep olann iradeli ve irdesiz olmak zere blmlendii akl bakmndan apak 57

ortadadr. Fail isminin gerekten her iki ksm iin verilip veriimiyecei tartma konusudur. Bunu inkr etmenin yolu yoktur. Nitekim araplar ate yakar, kl keser, kar dondurur, sakamonya ishl eder, ekmek doyurur, su susuzluu giderir derler. Bizim vuruyor szmzn mans, vurma ilemini yapyor, yakyor szmzn mans yakma ilemini yapyor, kesiyor szmzn mans kesme ilemini yapyor demektir. Eer btn bunlar mecazdr derseniz, siz hi bir dayanak olmakszn tahakkm edici (olmu) olursunuz. Cevb (olarak deriz ki): Tm bunlar mecaz yoluyladr. Gerek olan fiil, sadece irde yoluyla olandr. Bunun delili udur: Biz, hsl olmas iki eye dayanan bir hdis farzedelim. Bunlardan birisi irdi dieri ayriirddir. Akl; fiili ird olana izfe eder. Lat ta byledir. nk bir insan atee atp ldren kimseye ktil denir, atee ktil denmez. Hatt onu ldren falancadr denildiinde bu sz syleyen dorulanr. Eer fil ismi; hem irde edene, hem de irde etmeyene bir (ayn ekilde), veriliyorsa ve birisine asl olarak, dierine de istire yoluyla veriliyor deilse ldrme (fiili); akl, lat ve rf bakmndan niin irde edene izfe edilmektedir? Halbuki ldrmenin en yakn illeti atetir ve atee atan kimse lenle atein arasn birletirmekten baka bir ey yapmamtr. Ne var ki lenle atein arasn birletirme fiili irde ile olduundan ve atein etkisi de iradesiz olduundan (atee atan kiiye) ktil ad verilmitir de atee ktil denmemitir. (Atee ktil denmesi) ancak (istire ile) mmkndr. Bu da gsteriyor ki fil; fiilin kendisinden irde ile sdr olduu kimsedir. Onlara (filozoflara) gre Allah Tel; lemi (yaratma) fiili iin irde ve ihtiyar sahibi olmadndan, onun fili ve sni'i de deildir, ancak mecz yoluyla (lemin fili ve sn'i olabilir.) Denilirse ki; biz Allah'n fil olmasyla; onun kendisinden baka her varln sebebi olduunu ve lemin ayakta durmasnn ona bal bulunduunu kastediyoruz. Eer Bari Tel'nn varl olmasayd lemin varl dnlemezdi. Tpk gnein yokluu farzedilecek olursa n yok olmas gibi. ayet Bri Tel'nn yokluu farzedilecek olursa lem de yok olur. te Allah Tel'nn fil olmasyla bunu kasdediyoruz. Eer hasm (dmanmz) bu manya fiil ismini vermekten kanyorsa, ipimle-e itibr yoktur, yeter ki man aa ksn. Deriz ki, bizim maksadmz bu manya fiil ve san'at (adnn) verilmiyeceini aklamaktr. Fiil ve san'at, sadece gerek irdeyle sdr olan eydir. Siz ise fiilin hakk mansn reddettiniz ve srf" islamclara gzel grnmek iin, fiil lafzn kullan58

diniz. Halbuki din; anlamlardan fari olan (soyutlanm) ifdeleri kullanmakla tamamlanmaz (gereklemez). yleyse Allah Sbhneh ve Tel'nm fiilini aklaymz ki sizin inandklarnzn mslmaJarm dnine aykr olduu aa ksn. Allah Tel'nm lemin sni'i olduunu ve lemin onun sun'u (yaps) olduunu syleyerek aldatmacaya bavurmaynz. nk bu, sadece sylediiniz bir szden ibarettir, onun hakikatim ise reddetmektesiniz. Bu mes'elede maksad; bu aldatmacay aa karmaktan ibarettir. kinci ekil: Onlar (filozoflar) m kurallarna gre fiilde artn yok olmasndan dolay, lemin Allah Tel'nm fiili olmasmm iptline dirdir. yle ki; fiil, ihds (meydana getirmek) tan ibrettir.. Onlara gre lem, hdis deil kadmdir. Fiilin anlam ise sonradan meydana getirilerek bir eyi yokluktan varla karmaktr. Bu ise kadm iin dnlemez, nk mevcdu icd etmek mmkn deildir. u halde fiilin art hdis olmaktr. Onlara gre ise, lem kadmdir, binaenaleyh nasl (kadm) Allah'n fiili olabilir? Allah onlarn sylediklerinden yce ve mnezzehtir. Denilirse M, hdisin mans; yokluktan sonra var olmaktr. yleyse fil; (bir ey) ihds ettii zaman, ona iliik olarak kendisinden sdr olan ey, salt varlk mdr, yoksa salt yokluk mudur veya her ikisi birden midir? Biz bunu aratrahm. Ona ilien ey; nceki yokluktur, sz btldr. nk filin yoklua etkisi yoktur. (Ona ilien ey, hem varlk hem yokluk) ikisi birdendir demek te, btldr. nk yokluun faile katiyen iliemiyecei ve yokluun yok olmas nedeniyle hibir ekilde file muht olmad aktr. Geriye yalnz (filden sdr olan ve ona ilien eyin) var olu bakmndan ilimesi, ondan sdr ola,n eyin salt varlk olmas ve file sadece varln nisbet edilmesi hussu kalyor. nk srekli olarak varln var saylmas srekli nisbetin var saylmasdr. Bu nisbet devm ettii srece, kendisine nisbet edilen ey de etki bakmndan devam edecektir. nk file yokluk hibir ekilde taalluk etmemitir. Geriye yle demek kalyor: O (yokluk), ona (file) hdis olmas bakmndan imitir. Hdis olmasnn anlam ise; sadece yokluktan sonra var olmas ve yokluun ona ilimemesidir. Eer nceki yok olu, varhk iin bir nitelik saylr, ona ilien ey btn varlk deil, zel ve yokluun kendisinden nce olduu bir varlktr denilirse buna yle denilir: Varlktan nce yokluun gelmesi filin fiili, sni'in sun'u (yaps) ndan dolay deildir. nk bu varln, filden sdru; ancak ondan nce bir yok59

lun dnlmesiyie dnlebilir. Yokluun ncelii ise, filin fiilinden dolay deildir. Binaenaleyh nceden bir yokluun bulunmas filin fiilinden deildir ve onunla ilikisi yoktur. Fiil olmas bakmndan (nceki yokluu) art komak; hibir ekilde filin etkisi olmayan bir eyi art komaktr. Sizin, mevcudun icd mmkn deildir sznze gelince, eer bununla mevcdun yok olmadan sonra var olmas yenilenmez demek istiyorsanz, bu dorudur. ayet bununla, mevcudun mevcd olmas bakmndan bir mcid ile mevcd olmas gerekmez demek istiyorsanz, biz mevcdun mevcd olmas halinde, mevcd olduunu, yok olmas halinde mevcd olmadn aklamtk. Zira bir ey ancak onun fili mcid (icad edici) olursa mevcd olabilir. Yokluk halinde ise fil mcid olamaz. Ancak bir eyin ondan vcd bulmas halinde fil, mcid olabilir. Fil mcid olduu, mef'l mevcd olduu iin icd onunla beraberdir. nk icd; mcidin mevcda nisbetinden ibrettir ve btn bunlar, vcd (var olma) ile beraberdir, ondan nce deildir. u halde eer icd ile kastedilen ey, filin mcid ve mef'ln de mevcd olduu nisbet ise; icd, ancak mevcd iindir. Onlar (filozoflar); te bunun iin biz lem ezel ve ebed olarak, Allah'n fiilidir hkmn verdik dediler. Ondaki her halin fili Allah Tel'dr. nk fe ilitirilen ey, varlktr. Eer iliki devm ederse, varlk devam eder, iliki kesilirse varlk ta kesilir. Yoksa sizin tahayyl ettiiniz gibi, Br Tel'nn yokluu var saylrsa lem yine bki kalr (deildir). nk siz (Allah ile lemin) yapc ile yap gibi olduunu iddi ettiniz. Yapc yok olduu halde, yap yine bk kalr. Yapnn bk kalmas; yapc ile deildir, aksine yapnn bileimini tutan kuruluk iledir. Eer yapda -szgelimi- su gibi tutucu bir g bulunmazsa onu meydana getiren filin fiiliyle ortaya kan eklin bk kalmas dnlemez. Cevb (olarak deriz ki:) Fiil; file hdis olmas bakmndan iliir. Yoksa (hdis olmazdan nceki) yokluu bakmndan veya sadece var olmas bakmndan (ilimez). nk -bize gre- fiil; file varln ikinci halinde (merhalesinde) ilimez -o zaten vardr- aksine varln hdis olmas halinde iliir. nk vcd bulma; hdis olma ve yokluktan varla kmadr. Eer fiilden hds anlam reddedilecek olursa; onun fiil olduu da dnlemez, file ilimesi de dnlemez. Sizin (filozoflarn) fiilin hdis olmas; yokluk ile sebkat edilmi (nnn alnm) olmasndan dolaydr, yoksa filin fiilinden veya j^apann yapmasndan dolay deildir sznz byledir (dorudur). Ancak bu -yokluk ile sebkal edilmi olmay kasdediyorum -varln filin fiili olmas iin arttr. Yokluk ile sebkat edilmemi 60

(nceden yokluk bulunmayan) varlk, dimdir ve failin fiili olmaya elverili deildir. Fiilin fiil olmas iin art koulan her eyin; failin fiili ile olmas art deildir. nk failin zt, bilgisi, irdesi ve kudreti fil olmasnn artdr ve bunlar failin eseri deildir. Ancak fiil yalnz var olan iin dnlebilir. Binaenaleyh, failin varl, bilgisi, irdesi ve kudreti -failin eseri olmasada- fil olmas iin arttr. (2) Denilirse ki: Fiilin fil ile beraber ve ondan gecikmemi olmasnn ciz olduunu itiraf ettiniz. Dolaysyla bundan, fil hadis, ise fiilin de hdis olmas, fil kadim ise fiilin de kadm olmas zomnluluunu (kabul etmek neticesi doar). Eer siz, fiilin, failden zaman bakmndan gecikmesini art komusanz, bu muhldir. nk suda elini hareket ettiren kimsenin, elinin hareketiyle su da hareket eder. Ne ondan nce ne de sonra. Eer su, sonra hareket etmi olsayd, el bir anda oynatlmadan nce su ile breaber olurdu. Eer el sudan nce hareket ettirilmi olsa.yd, su elden ayrlm olurdu. Hareket ettiini var sayacak olursak, suyun hareketi de ayn ekilde hem srekli, hem de ma'll ve mef'l olur. Ve bu, hareketin sreklilii varsaymn engellemez. te lemin Allah Tel'ya- nisbeti de byledir. Deriz ki: Fiilin hdis olmasn (kabul ettikten) sonra -suyun hreketi gibi- fiilin fil ile beraber olmasn muhl saymyoruz. Suyun hareketi yokluktan hdis olmutur ve onun fiil olmas caizdir. ster failin ztndan sonra olsun, ister onunla beraber olsun farkszdr. Biz sadece kadm fiili mull sayyoruz. nk yokluktan hdis olmayan eye; fiil adn vermek salt mecz yoluyladr, bir hakikati yoktur. lletle beraber ma'le gelince; onlarn ikisinin birlikte hdis olmas veya ikisinin birlikte kadm olmas cizdir. Nitekim denilir ki: Kadm bilgi; kadm (Allah) Sbhneh ve Tel'nn bilen olmas iin bir illettir. Bu konuda sylenecek sz yoktur. Sz, fiil ad verilen eydedir. lletin ma'lluna, illetin fiili ad, ancak mecaz olarak verilebilir. Hatt fiil ad verilen eyin art; yokluktan meydana gelmi olmas (hdis olmas) dr. Eer bir kii, varl dim olan Kadme, an giderek bakasnn fiili ismini verirse, istirede an gitmi olur. Sizin (filozoflarn) Eer biz suyun hareketinin parmakla beraber, srekli ve kadm olduunu var sayarsak, suyun hareketi fiil olmaktan kmaz sznze gelince bu bir aldatmacadr. nk parman (harekette) fiili yoktur, fil; parmak sahi-, bidir, isteyen odur, eer onu kadm farzedecek olursak parman hareketi onun fiili olur. u bakmdan ki; hareketin her cz' yoktan hdis olmutur ve bu itibrla da fiil olmutur. Suyun hareketine gelince o, parman fiilidir diyemeyiz, bilakis o Allah Sbhneh'nun 61

fiilidir. Her ne bakmdan olursa olsun, suyun fiil olmas, hdis olmasndandr. Ancak onun hdis oluu devamldr. Dolaysyla o, hdis olmas bakmndan bir fiildir. Denilirse ki: Fiilin file nisbetinin, tpk ma,'lln illete nisbeti gibi onunla beraber mevcd olmas bakmndan olduunu itirf ettiniz ve illetin srekli nisbetini dnmeyi kabul ettiniz. Biz, lemin fiil olmasyla Allah Tel'ya nisbeti dim olan bir mall olmaktan bakasn kastetmedik. Eer siz buna fiil adn vermiyorsanz; man zhir olduktan sonra isim vermelerde skmaya gerek yoktur. Deriz ki: Bizim bu mes'elede sizin bu isimleri (srf) gzel grnmek iin aratrmadan kullandnz aklamaktan baka maksadmz yoktur. -Size gre Allah Tel gerek fil deildir ve lem de onun gerek fiili deildir ve bu (fiil kelimesinin) ismin kullanl sizin bakmnzdan gerek deil, mecazdir. te bu, ortaya kmtr. nc ekil Onlar (filozoflar) m kaidesine gre fil ile fiil arasnda ortak olan bir arttan dolay lemin Allah Tel'nm fiili olmasnm mstahil oluuna dirdir. yleki; Onlar (filozoflar), birden, ancak bir kar, ilk mebde her bakmdan birdir, lem ise muhtelif eylerden mrekkeptir dolaysyla -onlarn kural uyarnca- lemin Allah'n fiili olmas dnlemez dediler. Eer onlar (fozoflar) derlerse ki; lem, Allah Tel'dan vastasz olarak btnyle sdr olmamtr, ondan sdir olan bir tek varlktr ve o salt akldr -Yani- o kendi nefsij/le kimdir, yer igal etmeyen mcerred bir cevherdir, hem kendi nefsini hem de ilkesini bilir. Bu cevhere eriat lisnnda melek ad verilir,. Ondan nc bir varlk sdr olur, ncden drdnc ve bylece vstal olarak varlklar oalr. Fiilin ihtilf ve okluu gazab kuvvetiyle yaptmzn hilafn -ehvet kuvvetiyle, yapmamz gibi. ya fil kuvvetin ihtilfndan dolay olur, veya -gnein ykanan elbiseyi beyazlatt halde insan vcudunu siyahlatmas, baz cevherleri erittii halde bazlarn sertletirmesi gibi- maddelerin ihtilfndan dolay olur, veya (fiilin ihtilf ve okluu) -bir dlgerin testere ile bimesi, keserle yontmas ve matkap ile delmesi gibi letlerin ihtilfndan olabilir, veya fiilin (ihtilf ve) okluu -bir fiili ileyip sonra o fiilin dierlerini yapmas bylecce fiilin oalmas gibi- aracc ile olur. 62

Bu ksmlarn hepsi de ilk mebde bakmndan muhaldir. nk onun ztnda ihtilf, ikilik ve okluk yoktur. Nitekim ilerde Tevhd delillerinde bu (konu) gelecektir. Ortada maddelerin ihtilf da yoktur; zira -szgelimi- ilk ma'll diye sylenen ey, ilk maddedir. letlerin ihtilf da yoktur; zira rtbe bakmndan Allah ile birlikte olabilecek hibir mevcd yoktur. nk sz ilk letin (ihdas) meydana getirilmesi konusundadr. yleyse geriye -daha nce getii gibi- Allah Tel'dan tavassut yoluyla sdr olan lemin, okluktan ibret olmas (hussu) kalyor. Deriz ki: Bundan (bu grten) lemde birlerden mrekkep bir eyin bulunmamas, btn var olanlarn birler (tekler) halinde olmas zorunluluu doar. Her bir (tek) ise kendinin zerinde bir baka birin ma'll ve kendinin altndaki (bir baka birin de) illetidir. Nihayet ykselme ynnden illeti olmayan illete kadar uzanp gittii gibi mall olmayan malle kadar uzanp gider. Ama durum byle deildir. nk -onlara grecisim; ekil (suret) ve heyl (madde) den mrekkeptir ve bu ikisinin birlemesiyle bir tek ey olmaktadr. nsan cisim ve ruhtan mrekkeptir, bunlardan birisinin varl dierinden deildir. Her ikisinin de varl br baka llettendir. Onlara (filozoflara) gre, felek te yledir. O (felek) rh sahibi bir cirim (kat cisim) dir. Ancak rh, cirimden cirim de, rhtan hdis olmamtr. Her ikisi de kendilerinden ayr bir illetten sdir olmulardr. yleyse bu bileik (eyler) nasl var olmulardr? Tek bir illetten mi? Bu takdirde birden sadece bir doar szleri btl olmaktadr. Yoksa bileik bir illetten mi? Bu takdirde de sul, illetin birleimine yneltilir. Neticede -zorunlu olarakbileik basit ile kar karya gelir nk ilke basittir, dierinde ise terkib vardr. Bunlarn ikisi ise ancak birleince tasavvur edilebilir. kisi birletii zaman da birden ancak bir sdir olur szleri btl olur. (3) Denilirse ki; bizim mezhebimiz bilinirse (bu konuda) problem (zorluk) ortadan kalkar. Zira (bizim mezhebimize gre) varlklar arazlar ve ekiller gibi bir yerde bulunan ve bir yerde bulunmayan diye (ikiye) blnrler. Bu da -cisimler gibi- bakalar iin yer olan ve -kendiliinden kim cevherlerden ibret varlklar gibi- (bakalar iin) yer olmayan diye (ikiye) blnr. Bu da cisimlere etki eden -ki biz onlara ruhlar adn veriyoruz- ve cisimlere etki etmeyip rhiara etki eden -ki biz bunlara da mcerred akllar adn veriyoruz- diye (ikiye) ayrlr. Arazlar gibi bir yerde yer eden varlklara gelince; bunlar hdis olduklar gibi, illetleri de hdistir. Nihyet bir bakma h63

dis, bir bakma dim olan bir ilkeye kadar uzayp gider. (Bu ilke) devri harekettir. Sz (mz) bu (devri hareket) konusunda deildir, asl sz (mz) kendi nefisleriyle kim olup da bir mahalde yer etmeyen esslar zerindedir. Bunlar da e ayrlrlar: (Birincisi) cisimlerdir. Bu, (kendiliinden kim olan ve bir mahalde yer igal etmiyen esslarn) en dk olandr. (kincisi ise) mcerred akllardr. Bunlar cisimlere fiil alka veya onlarn tabiatna kararak ilimezler. Bu ise (kendiliinden kaim olan ve bir mahalde yer igal etmeyen esslarn) en stn olandr. (ncs ise) ruhlardr. Bu, ortada yer alr. nk cisimlere bir tr iki ile taalluk eder ki bu iki etki ve onda fiil (halinde) dir. eref bakmndan ortada yer alr. Zira o hem akllardan etkilenir, hem de cisimleri etkiler. Sonra cisimler on tanedir dokuzu gk (cisimleridir) onuncusu ise kamer feleinin ibkey uzantsnda yer alan maddedir. Dokuz gk (cisimleri) canldrlar, onlarn cirimleri ve ruhlar vardr. Zikredeceimiz gibi onlarn varlk ierisinde bir de sras vardr: yleki; ilk mebde'in varlndan ilk akl sdr etmitir. O kendi nefsi ile kimdir, cisim deildir, cismin iine karm ta deildir. O kendi nefsini ve kendi ilkesini bilir. Bunun iin biz ona el-Akl'el-Evvel (ilk akl) adn verdik. Ona ister melek densin, ister akl densin, ister istenen herhangi bir isim verilsin isimlere itibr yoktur. (4) Onun (ilk akln) varlindan ey lzm olur: (Birincisi) akl, (ikincisi) en uzak felein (el-felek'el-aks) nefsi -ki, bu dokuzuncu gktr- (ncs) en uzak felein cirmi. Sonra bu ikinci akldan nc akl ve yldzlar feleinin nefsi ve cirmi lzm olmutur. Sonra nc akldan drdnc akl ve Zhal feleinin nefsi ve cirmi lzm olmutur. Drdnc akldan da beinci akl ve mteri feleinin cirmi ve nefsi lzm olmutur. Bu sralanma bylece gider, nihayet kendisinden akim ve kamer feleinin nefsinin ve cirminin lzm olduu akla kadar uzanr. Bu son akl, ite faal akl (el-akl'el-faal) ad verilen akldr. Kamer feleinin uzants -ki bu kevn ve fesada (olu ve bozulua generation et corruption) kbil olan maddenin kendisidir- faal akldan ve feleklerin tabiatlarndan lzm olmutur. Sonra maddeler; yldzlarn hareketleri sebebiyle muhtelif karmlarla kanrlar ve bundan; madenler, bitkiler ve canllar hsl olur. Her akldan sonsuza kadar bir aldn lfzm gelmesi zorunlu deildir. nk bu akllarn trleri muhteliftir, birisi iin sbit olan ey, dieri iin lzm olmaz. Bundan ortaya kyor ki; ilk mebde'den sonra, akllar on 64

tanedir felekler ise dokuzdur. lk Mebde'den sonra yer alan bu yce mebde'lerin toplam ondokuzdur. Ve yine bundan ortaya kyor ki; ilk akllardan her akln altnda; bir akl, felekin nefsi ve cirmi olmak zere ey yer almaktadr. Binaenaleyh her akln ilkesinde phesiz (bu) lem (akl, felekin nefsi ve cirmi) bulunacaktr. lk mallde ise okluk ancak bir ynden dnlebilir. yleki; o (ilk ma'll) kendi ilkesini (mebde) dnr ve kendi nefsini dnr. O, zt itibariyle vcdu mmkndr, nk varlnn vcip olmas kendisinden deil baka smdan dolaydr. Muhtelif anlam ite bunlardr. malllerden en erefli olana bu anlamlardan en stn olannn nisbet edilmesi gerekir. Dolaysyla ondan -kendi ilkesini akletmesi nedeniyle- akl sdr olur. -kendi nefsini akletmesi nedeniyle de- ondan felekin nefsi sdr olur Varl zt ile mmkn olduundan dolay da ondan (ilk mebde'den) felein cirmi sdr olur. O halde yle demek gerekir: Mebde'i bir olduuna gre ilk m'llde bu lem (teslis) nereden hsl olmutur? Biz deriz ki: lk Mebde'den ancak bir ey sdr olmutu.r ve bu, kendi nefsini akleden akln ztdr. Mebde'i akletmek buna mebde cihetinden deil zorunlu olarak lzm olmutur, o (akl) zt itibariyle vcdu mmkndr Onun mmkn oluu ilk Mebde'den dolay deil, ztnn kendisinden dolaydr. Biz birden birin sdr olmasn uzak grmyoruz Mebde ynnden deil, kendi ynnden ma'lln zt, baz zorunlu halleri -izaf veya gayri izfi olarak- lzm klar. Bu yzden onda okluk meydana gelir ve bylece okluun varlnn ilkesi olur. Buna gre bileiin basit ile bulumas mmkn olur: nk (bileik ile basitin) mutlaka birlemesi gerekir. Bu da sadece bu yolla mmkn olur. Bu konuda hkm verilmesi gereken husus budur. te onlarn mezheplerinin aklanmasmdaki szleri bundan ibarettir. Deriz ki: Sizin zikrettikleriniz, tahakkmlerden baka bir ey deildir. Gerekten bu (szler) karanlk zerine karanlktan ibarettir. Eer bir kii onu r'yda grdn syleyerek nakletseydi bu sz onun mizcmm ktlne delil getirilirdi. Hatt asl maksad tahminlerden ibret olan bu tr szler fkh konularda zikredilmi olsayd bunlarn lzumsuzluk olduu ve ounlukla zannlardan baka bir ey ifde etmedii sylenirdi. Bu tr szlere itirz noktalar sayszdr, ancak biz sayl ynlerden itirz edeceiz: Birincisi, biz yle deriz: Siz ilk ma'llde okluk ifde eden anlamlardan birisinin. Onun vcdunun mmkn olmas olduunu iddi ettiniz. Biz diyoruz ki Onun vcdunun mmkn ol65

mas, varlnn ayn mdr, ayr mdr? Eer varlnn ayn ise ondan okluk meydana gelmez. Eer varlnn ayri ise yle diyenler siz deil miydiniz? lk mebde'de okluk vardr, nk o mevcddur ve ayn zamanda vcdu vaciptir. Vcdun vcip olmas, vcdun kendisinin ayndr. Binaenaleyh bu okluktan dolay, muhtelif eylerin ondan sdr olmas cz olmaldr. Eer vcdun vcip olmasnn anlam, sadece varlktr denilirse, deriz ki vcdun mmkn olmasnn anlam da, varlktan baka bir ey deildir. Eer siz (filozoflar) derseniz ki; O (ilk mebde'), mevcd olduunu bilebilir, ancak mmkn olduunu bilemez, nk o kendisinin ayndr. Biz de deriz ki; Vcip el-Vcdun kendi varln bilmesi mmkndr. Vcbunu ise ancak bir baka delille bilebilir. yleyse onun gayri olmaldr. Ezcmle varlk; umm bir haldir. Vcip ve mmkn diye (ikiye) ayrlr. Eer iki blmden (vacip mmkn) birinin ayrmlar (fasllar) ummun (varln) zerine zid olursa ikincinin ayrmlar da zid olur nk (aralarnda) fark yoktur. Denilirse ki; onun varlk imkn ztndandr, varl ise ayrindendir, binaenaleyh kendi ztndan olan eyle, ayrinden olan ey nasl bir olabilir? Deriz ki: (Peki yleyse) Vcdun vcip olmasnn, vcdun ayn olmas nasl mmkndr? Vcdun vcip olduunu nefyedip vcdu kabul etmek nasl olabilir? Her ynden gerel Bir, nefy ve isbta (olumluluk ve olumsuzluk) asl elverili olmaz. nk onun iin var ve var deil denemez. Keza vcdu vcip tir ve vcdu vcip deildir denemez. Fakat vardr ve vcdu vcip deildir demek mmkndr. Tpk vardr ama vcdu mmkn deildir demek mmkn olduu gibi. Birlik, ancak bylece bilinebilir. Vcud imkn, mmkn olan vcdun ayndr diye zikrettikleri doru ise, bu hussun Evvel hakknda var saylmas doru olmaz. kinci itirz: Biz yle diyebiliriz. (lk Mebde'in) kendi mebde'ini akletmesi varlnn ve kendi nefsini akletmesinin ayn mdr, ayri midir? Eer ayn ise, ztnda okluk yoktur, sadece ztnn ifdesinde (okluk) vardr. Eer ayri ise, bu takdirde Evvelin kendisinde okluk vardr, nk o, hem ztn akleder, hem de ztnn ayrini akleder. Eer onlar, (Evvelin) ztn akletmesi, ztnn ayndr, o, ayrinin mebdei olduunu akletme den kendi nefsini akletmez, nk akl akledilene uygun der, dolaysyla o, ztna rc olur diye iddi ederlerse, biz de deriz ki: Malln de kendi ztn akletmesi, ztnn ayndr. nk o, kendi cevheriyle akleder, dolaysyla kendi nefsini akleder. Onun iin akl, kil (akleden) ve kendisinden akledilen ey birdir. Sonra, eer kendi ztn akletmesi ztnn ayn ise, kendi 66

ztn bir illetin mall olarak akletsin, nk o byledir. Akl, akledilene uygun der dolaysyla hepsi (onun) ztna rc olur ve okluk bulunmaz, eer bu okluk ise o (okluk) Evvelde de mevcddur. Dolaysyla ondan birbirinden farkl olan eyler kabilir. Eer bu tr oklukla onun vahdaniyeti ortadan kalkyorsa, biz her ynden vahdaniyet tezini brakalm. ayet Evvel; ancak ztn akleder. Onun ztn akletmesi, ztnn ayndr, dolaysyla akl, kil (akleden) ve ma'kl (aklolunan) birdir ve o bunun gayrini akletmez denirse buna iki ynden cevap verilebilir: Birincisi, bu mezhep (gr) irkin olduundan dolay bn Sn ve dier muhakkikler onu terketmilerdir. Onlann iddisna gre. Evvel kendini mebde olarak akleder, nk kendisinden sdr olan ey; mebde olarak sdr olur. Btn mevcdt ise her eidiyle birlikte cz' olarak deil, klli olarak akleder. Onlar, ilk Mebde'den bir akl sdr olur, kendisinden sdr olan 0 akletmez onun m'll akldr diyenlerin szlerini irkin saymlardr. lk Mebde'den akl, felekin nefsi ve felekin cirmi sdr olur. Ve O, nefsini, her malln, illetini ve mebdeini akleder. Dolaysyla ma'll, illetten u bakmdan daha stn olur. lletten ancak bir ey sdr olmutur, halbuki bundan (ma'll) ey sdr olmutur. Evvel ancak kendi nefsini akletmitir, bu (mall) ise hem kendi nefsini akletmi, hem ilk Mebde'in nefsini akletmi, hem de malllerin nefsini akletmitir. Allah Tel hakkndaki sznn bu dereceye rc olduuna kanaat getirenler, O nu btn varlklardan daha aaya drm olurlar nk varlklar hem kendi nefslerini, hem de gayrini aklederler. Hem kendi nefsini, hem de gayrini akleden (ey); mertebe bakmndan Ondan (Allah Tel'dan) daha stn olur. nk O (Allah) sadece kendi nefsini akleder. Onlarn ta'zim konusunda derine dalmalar son haddine varm ve neticede azmet anlamn ifde eden her eyi ortadan kaldracak noktaya ulamtr. Bylece Allah Tel'nn durumunu, lemde cereyan eden eylerden haberi olmayan bir l durum.una getirmilerdir. Onu (Allah Tel'y) lden kendi nefsinin urunda olmas'i ayrd etmektedir. te Allah'n hidyet yolundan yz eviren ve doru yoldan saparak Allah'n, Ben onlar gklerin ve yerin yaratlna ve kendi nefislerinin yaratlna ahit klmadm (*) buyruunu inkar edenleri Allah Sbhneh byle yapar. (Onlar,) Allah hakknda kt zann besliyerek, akl1 aryla ururlanan insanlarn kuvvetlerinin rubbiyet konularnn knhne (derinliine) hkim olaccana inanmlardr.
(*)Kehf: 51

67

Bylece Peygamberler -Allah'n selt ve selm onlarn zerine olsun- ve tblerini -Allah onlardan rz olsun- taklide gerek kalmyacam zannetmilerdir. phesiz ki dndkleri eylerin z, kendilerine ryada anlatlsa hayrette kalacaklarn itiraf etmek zorunda, kalmlardr. (5) kinci cevb: : Evvel, ancak kendini akleder diyenler sade ce okluun lzmundan kanmak iin bunu demilerdir. Eer bunu (okluun luzumunu) demi olsayd (kabul etseydi) onun (Evvelin) ayrn akletmesi; nefsinin akletmesinin gayridir demek de lzm gelirdi. Bu ise, ilk mall konusunda lzmdr. n k onun ancak kendi nefsini akletmesi icbeder. lk mall Evveli veya onun ayrini akletmi olsayd bu akletme, kendi ztnn gayri olurdu ve ztnn illetinden baka bir illete muhta olurdu. Halbuki onun ztnn illetinden -ki o ilk mebde'dir- baka bir illeti yoktur. Dolaysyla onun ancak ztn bilmesi gerekir. Bu bakmdan domu olan okluk ta ortadan kalkar. Denilirse ki; o var olduuna ve ztn aklettiine mebdei de akletmesi lzm gelir. gre, ilk

Deriz ki; bu, illetli olarak m yoksa illetsiz olarak m lzm gelmitir? Eer illetli (olarak lzm gelmi) ise, ilk Mebde'den baka bir illet yoktur. Ve o bir olduu iin, ondan ancak birin kmas tasavvur edilebilir ki bu, malln kendisidir. yleyse ikincisi ondan nasl sdr olmaktadr? Eer (ilk mebde n akletmesi) illetsiz olarak lzm ise Evvelin varlndan illetsiz olarak birok varlklarn kmas gerektii ve bunun okluu lzm klmad kabul edilmelidir. Eer Vcib'el-Vcd, ancak bir olabilir ve bunun (birin) stnde olan mmkndr, mmkn ise illete muhttr ve bu bakmdan o akledilemez denirse bu huss; malln hakknda da lzmdr. Eer o (ilk mebde) kendi ztyla Vcib el-Vcd ise onlarn, Vcib el-Vcd birdir sz btl olur. Eer mmkn ise onun bir illeti olmas gerekir. Dolaysyla onun illeti olmadna gre varl dnlemez. Bu huss vcdu mmkn olduu iin mll bakmndan zorunlu deildir. nk vcd imkn, her mall iin zarridir. Nasl illetin mall bilici olmas, ztnn varl bakmndan zarri deil ise, malln illeti bilir olmas da, ztnn varl iin zorunlu deildir. Hatt mall bilmenin lzm oluu, illeti bilmenin lzm oluundan daha ak ve sarihtir. u halde Evvelin mebdei bilmesinden meydana gelen okluun muhl olduu aklk kazanmtr. nk Evvelin mebdei yoktur ve bu bilgi malln ztnn varl iin zarri deildir. Bu da k olmayan (bir yoldur.) nc itirz: lk malln kendi nefsinin ztn akletmesi, 68

ztnn ayn mdr ayri midir? Eer ayn ise bu, muhaldir. nk bilgi, bilinenin ayridir. Eer ayri ise bu huss ilk mebde konusunda da byle olmaldr ve onun iin de okluk gerekir. Onlarn iddia ettikleri gibi sadece lem deil drtlem gerekir. Bu (drtlem); onun (ilk malln) zt, nefsini akletmesi, mebdeini akletmesi ve ztyla vcdunun mmkn olmasdr. Buna vcdunun gayriyle vcip olduunu da eklemek mmkndr, (bu takdirde) belem olma durumu ortaya kmaktadr. Bylece onlarn ne kadar hevese dalm olduklar belli oluyor. (6) Drdnc itiraz (olarak) biz deriz ki; ilk mall iin lem yeterli deildir. nk ilk semnn cirmi -onlara gre- mebde'in zt bakmndan birlik anlamn gerektirmektedir. Halbuki onda (ilk semda) ynden bileiklik vardr: Birincisi: O (ilk sem) sret ve heyldan mrekkeptir. Onlara gre, her cisim de byle (mrekkep) dir, dolaysyla onlarn (cisimlerin) her birisi iin (sret ve heylmn) bir ilke (mebde) olmas gerekir. nk sret, heylya kardr. Yine onlarn mezhebine gre, (sret ve heyldan) her: birisi dieri iin balbana (bamsz) bir illet deildir ki (o illetin) zerine zid baka bir illet olmadan birisi, dierinin vstasyla (meydana gelmi) olsun. kincisi; el-Cirm el-Aks'nm byklk bakmndan zel bir snn vardr. Bunun (el-Cirm el-Aks'nn) dier miktarlar ierisinde yalnz bu miktara tahsis edilmi olmas, kendi ztnn varl zerine zittir. nk onun (el cirm) el-Aks) ztnn olduundan daha kk veya daha byk olmas mmkndr, yleyse onun (el-cirm el-Aks) iin; basit anlamn zerine zid olan. Fakat akln varl gibi olmayan, varln icbettiren ve bu miktarda olmasn salayan bir muhasss (zel sebep) bulunmas gerekir. nk akl salt varlktr dier miktarlar mukbil bir miktar ile tahsis edilmez, dolaysyla ancak akl basit bir illete muhtatr demek ciz olur. Denilirse ki, (dier miktarlara deil de olduu miktara tahsis klnmasnn) sebebi udur: Eer o (olduundan) daha byk olsayd; klli nizmn elde edilmesi konusunda ona gerek duyulmazd. Eer olduundan daha kk olsayd, kastedilen nizm iin elverili olmazd. Deriz ki; nizm cihetinin belirlenmesi nizmn varl iin yeterli midir, yoksa var edici bir illeti gerektirir mi? Eer yeterli ise, siz illetleri vaz etmekten mstani oldunuz. Binaenaleyh, bu varhklardaki nizmn bulunmas bu varlklar gerektirirmitir, baka hibir illet yoktur diye hkmediniz. Eer bu, yeterli deil 69

de bir baka illet gerekiyorsa, ayn ekilde o da miktardan birinin tahsis edilmesi iin kfi deildir, aksine birletirici bir illete ihtiy duyar. cncs; el-Felek'el-Aks (en uzak felek) iki noktaya blnmtr bunlar kutup noktalardr ve her iki (kutup noktas) da konum bakmndan sbittirler, durumlann asl deitirmezler. Mmtkann dier blmlerinin konumu ise deiir, dolaysyla el-Felek'el-Aksnm blmleri ya birbirine benzerdir - (benzer ise) niin sadece bu iki noktann kutup noktas olmak zere belirlenmesi lzm olmutur- Veya el-Felek el-Aks'nn cz'leri birbirinden ayrdr; bazsnda bulunan zellikler bazsnda bulunmamaktadr. O zaman bu ayrlklarn balangc nedir? elFelek el-Aksnn cirmi, basit bir tek anlamdan sdr olmutur. Basit ise ancak ekil bakmndan bsiti icbettirir ki bu, krre biimidir. Anlam bakmndan ise benzeri gerektirir ki bu da; ayrd ettirici zelliklerden uzak kalmadr. te bu da k olmayan bir husstur (yoldur). Eer belki de mebde'te pek fazla okluk tr lzm olmutur, ancak bu (lzm olu) Mebde bakmndan deildir. Biz bundan n veya drdn fark etmiiz, geriye kalanndan haberdr deiliz. Bizim onlara (gzmzn) ilimemesi; okluun balangcnn okluk olduu ve birden okluun sdr olamayaca konusunda bizi kukuya drmez. denilirse (7) Deriz ki; Siz buna cevz verdiinize gre; yle deyiniz Tm varlklar btn, okluklarna ramen -ki binlere bali olmaktadr- ilk mallden sdr olmutur. Binaenaleyh sadece el-Felek elAks'nn kendisine ve cirmine mnhasr kalma gerei yoktur. Aksine btn feleki ve insan rhlarm, tm yeryz ve semav cisimlerin lzm olan pek ok trleriyle ilk ma'llden sdr olmas cizdir. Ancak siz bunlarn (hepsine) muttali olmadnz iin, ilk ma'llle yetinmek (durumu) ortaya kmtr. Sonra, bundan ilk illetle yetinme zorunluluu da doar. nk o okluu meydana getirdiinden, kendisine ilk ma'lln varl-zorunlu olmamakla beraber- illctsiz olarak lzmdr denil. Fakat varlnn illetsiz olmas ve bunun yansra kendisinin ilk illette var saylmas cizdir. Ve denilir ki: okluk kendisi iin lzm olmutur, ancak saysn bilmemektedir. lk illet olmakszn okluun var oluu tahayyl edildiine gre, ayn huss, ikinci illetle birlikte olmadan da tahayyl edilebilir. Hatt bizim ilk ve ikinci (illetle beraber) szmzn anlam da kalmaz, nk aralarnda ne zaman ne de mekn bakmnda bir aynlk vardr. Zaman ve mekn bakmndan birbirinden ayrlmayan ve illetsiz olarak var olmas ciz olan eyin ikisinden birisi izfet ile ona tahsis edilmez. 70

Eer (ondan sdr olan) eyler, o kadar oald ki, bini at. lk ma'llden bu derece okluun kmas uzak grld iin biz vstalar da oalttk denilirse. Biz de deriz ki; (lk mallde okluun bu dereceye ulamas) uzak grld sz tahminle (bolua) ta atma gibidir ve onun dnlebilir olduuna hkmedilmez. Ancak bunun mstahil olduu sylenebilir. Biz de niin mstahl oluyor? deriz. (lk ma'llden sdr olan eyler) biri getiine ve illet bakmndan deil, ilk ma'll bakmndan ikinci ve nclerin lzm olabileceine inandmza gre; drdncy beinciyi ve bylelikle bininciyi muhl klan ey ve bunlar birbirinden ayran maksat nedir? yleyse bir miktan dier miktardan (ayracak) hkm kim verecektir? Biri atktan sonra, varlacak bir yer yoktur. Bu da ayn ekilde kesindir (8) Sonra biz deriz ki; bu, ikinci ma'll bakmndan da btldr. Zira ondan (ikinci ma'll) yldzlarn felei sdr olmutur. Bu felekte bilinen ve isimlendirilmi olan binikiyz u kadar yldz bulunmaktadr. Bu yldzlarn bykl, ekli, rengi, etkisi, nhseti (kt tesiri), mutluluu (sevinci) salamas deiiktir. Bir ksm aslan, boa ve kz eklindedir, bir ksm ise insan eklindedir. Bunlarn sfli lemde scaklk ve soukluk, mutluluk ve mutsuzluk gibi bir mahalle te'sirler farkl olduu gibi, kendi miktarlar da farkldr. Bunca farklla ramen hepsi bir trdr demek mmkn olmaz. Eer (bunca farklla ramen hepsi bir trdr demek) ciz ise; lemdeki btn cisimler, cisim olma bakmndan bir tek trdr ve hepsine yeterlidir demek de cizdir olur. lemdeki cisimlerin niteliklerinin, cevherlerinin ve yaplarnn farkl oluu onlarn trlerinin de farkl olduuna dellet eder. Yldzlar da phesiz ayn ekilde farkldrlar. Her birisi sreti iin bir illete, heyls iin bir illete, stc veya soutucu tabiatna tahsis iin bir illete, mutlu veya mutsuz kl tabitna tahsis iin bir illete, yerlerinin tahsisi iin bir illete, sonra hepsinin muhtelif hayvan ekillerine tahsis edilmesi iin bir illete muhtatrlar. Eer bu okluk ikinci ma'll iin dnlebilirse ilk ma'll iin de dnlebilir. Bylece istin (gerek duymama) durumu ortaya km olur. Beinci itirz: Biz diyebiliriz ki; sizin bu fsit (bozuk) tahakkmlerinizi ve souk durumlarnz kabul edelim, ancak ilk ma'lln vcdunun mmkn olmas; ondan felek-i aks'nn cirminin vcd bulmasn gerektirmitir. lk ma'lln kendi nefsini akletmesi; ondan felein nefsinin varln gerektirmitir. Onun (ilk ma'lln) Evveli akletmesi; ondan felein aklnn varln gerektirmitir sznzden utanmayacak msnz? Byle diyen kii ile ortada bulunmayan bir insann varln tand71

m ve onun varlnn mmkn olduunu, kendi nefsini ve sni'ini aklettiini syleyen ve varlnn mmkn olmasndan felekin var olmas gerektiini bildiren kii arasnda ne fark kalr? Ona denir ki; (bir insann) vcdunun mmkn olmasyla; felein vcdu arasnda ne mnsebet vardr? Keza (bir insann) kendi nefsini ve sni'ini akleder olmasyla (bu aklediten) baka iki eyin lzm olmas arasnda ne gibi bir iliki vardr? Bunu bir insan sylese ona glnr. Keza bir baka varlk iin de sylense durum ayndr. nk varln mmkn olmas bir kaziyyedir, ancak bu (mmknn zt), ister bir insan olsun, ister melek olsun, ister felek olsun mmknn ztnn deimesiyle deimez. Ma'kller konusunda kl krk yardklann iddi eden aklllar bir yana brakalm bu gibi durumlara deliler bile nasl inanabilirler anlayamyorum? (9) Birisi derse ki; onlarn mezhebini (grlerini) iptal ettiinize gre, siz ne diyorsunuz? Her bakmdan bir olan eyden, birbirinden farkl iki eyin sdr olacan m iddi ediyorsunuz? Bu akllara kar byklenmedir. Yoksa ilk Mebde'de okluk vardr diyerek tevhidi terk mi ediyorsunuz? Yoksa lemde okluk yoktur diyerek duyular inkr m ediyorsunuz? Yoksa vstalar lzm oldu diyerek onlar (filozoflar) m dediklerini kabul zorunda m kalyorsunuz? Deriz ki; biz bu kitpta derinliine bir dalla (o konulara) dalmyoruz. Maksadmz; sadece onlarn iddilarn sarsmaktr ve ite bu da hsl olmutur. Kald ki, birden ikinin kmasn kabul etmenin ma'kllere kar byklenme olduunu veya mebbde'in ezel, kadm sfatlarla nitelendirilmesinin tevhdle eliik olduunu kim iddi edebilir? Bu iki tez de btldr ve bu konuda onlar (filozoflar) n hibir burhnlar yoktur. Zira, birden ikinin sdr olmasnm mstahl oluu, bir ahsn iki yerde olmasnn mstahl oluunu bilmek gibi bilinemez. Ezcmle bu; ne zaruri ne de nazar (mantk) bakmdan bilinebilir O halde ilk mebde alm (bilici) mrid (irde sahibi) kdir (kudret sahibi), istediini yapan ve murd ettiine hkmeden birisidir. Muhtelif ve mtecnis eyleri istedii ekilde ve istedii zaman yaratabilir demeyi engelleyen ne (mni) vardr? Bu szn mstahl oluu ne akl zorunlulukla, ne de nazar (mantk) yolla bilinebilir. Kald ki mucizelerle desteklenmi olan peygamberler bu (fikri) getirmilerdir. Binenaleyh onun kabul icbeder. Allah Tel'dan fiilin irde ile nasl sdr olduunu aratrmak; fzl (bir aratrma) dr ve umulmayan (bir eyi) arzu etmedir. Bu konuda bilgi ve mnsebet aramay arzu edenlerin grnn z una varr: lk mall -vcdu mmkn olduu iin- ondan felek sdr olmutur. O kendisini akleder olduu

iin de ondan felekin nefsi sdr olmutur. Bu (gr) bir mnsebet ortaya koyma deil ahmaklktr. u halde bu konularn ilkelerini, peygamberlerden -Allah'n salt ve selm onlarn zerine olsun- alalm. Onlar bunu tasdik etsinler. nk akl bunlar muhl saymaz. Keyfiyet, kemiyet ve mhiyet gibi konular aratrma braklsn. Zira bunlar beer gcnn kapsyaca hususlar deildir. Bunun iin eriat sahibi zt -Allah'n salt ve selm onun zerine olsun- da Allah'n yaratklar (konusu) nda dnnz, ancak Allah'n zat (konusu) nda dnmeyiniz buyurmutur. (10)

73

DRDNC MES ELE Onlarn (Filozoflarn) lemin sni'i (yapcs) bulunduuna dir delil getirmekten ciz kalmalarnn beynmdadr. Biz deriz ki; insanlar (bu konuda) iki frkadrlar: Bir frka hak ehlidir. (Bunlar) lemin hadis olduunu kabul ederler. Hadisin kendiliinden var olmayacam, (bu yzden bir Sni'e (yapcya) muhta olduunu zorunlu olarak bildiklerinden, mezhepleri (grleri) Sani'in varln sylemeyi (ikrn) kabul etti. Dier frka ise Dehr (ier)dir. Onlar, lemin (imdi) olduu ekilde kadm olduunu kabul ettiler. Onun iin de bir Sani (yapc) tesbit etmediler (kabul etmediler) Her ne kadar delil, bu (inanlarnn) btl (olduuna) dellet ederse de, onlarn inanlar anlalmtr. Filozoflara gelince; onlar lemin kadm olduunu kabul ettiler. Bunun yan sra ona (leme) bir Sni tesbt ettiler. Bu gr, vaziyyeti itibriyle eliiktir. Ve onun iptaline ihtiy yoktur. Denirse ki; biz lemin Sni' olduunu sylerken, bu (szmzle Sni'in), ihtiyr shibi bir fil olduunu- terziler, rcler ve (bina) yapclarndan fil (i yapan) snflarda mhede edildii gibi- nceden i yapmazken, sonra i yapar olduunu kastetmiyoruz. Yalnz bu (szmzle), lemin br illeti olduunu kastediyor ve ona ilk Mebde (ilk prensib) adn veriyoruz. Bu ifdemiz u anlamdadr: Onun (lk Mebde'in) varl iin br illete gerek yoktur. nk o, bakalarnn varl iin bir illettir. Biz ona (lk Mebde'e), Sni adn veriyorsak bu yoruma gredir. Varl iin bir illete gerek bulunmayan bir mevcdun (varolann) tesbti hemen hemen kesin burhana dayanr. Biz diyoruz ki; lem (in iindeki) mevcdtm, ya br illeti vardr veya bir illeti yoktur. Eer bir illeti var ise, bu illetin de bir baka 75

illeti var mdr, yok mudur? Keza o illetin illeti konusundaki sz de byledir. Bu (ta'll=illet gsterme), ya sonsuza kadar sralanp gidecektir -ki bu, muhaldir- veya bir noktada son bulacaktr. te bu (son bulan nokta), varl iin bir illet bulunmayan ilk illettir ki biz ona ilk Mebde adn veriyoruz. Alem kendiliinden var olsa da, bir illeti bulunmasa da, lk Mebde'in (varl) ortadadr. nk biz, lk Mebde (tabiri) ile; illeti olmayan bir mevcttan bakasn kastetmiyoruz. Bu ise, zorunlu olarak sabittir. Evet, semvt'n (gklerin) lk Mebde olmas caiz deildir. nk o, adettir. Tevhid (Allah'n birlii) delili onun (gklerin ilk Mebde) olmasn_ engeller. (lk) Mebde'in niteliklerine bakmakla da (gklerin lk Mebde olmasnn) btl olduu bilinir. Onun (lk Mebde) bir tek gk veya bir tek cisim veya bir tek gne veya baka bir (tek) olduunu sylemek te ciz deildir. nk bu (nlar) bir cisimdir. Cisim ise, suret (ekil) ve heyl (madde) den mrekkeptir. lk Mebde'in mrekkep olmas ciz deildir. Bu (huss) ikinci bir nazarla bilinir. Varl iin bir illet bulunmayan, zorunlu olarak ve ittifakla -ihtilf, sadece onun niteliklerindedir -sabit olan bir mevcd ile kastedilen,ey, bizim lk Mebde ile kastettiimiz (eyin) aynsdr. Buna iki ynden cevap verilebilir: Birincisi, (denilir ki;) sizin (filozoflar) grnz uyannca, lemin cisimlerinin kadim olmas ve ayn ekilde illetinin de bulunmamas icbeder. Bu ise, ikinci bir nazarla bilinir, sznz, tevhid (Allah'n birlii) ve sfatlarn nefyi (kabul edilmemesi) mes'elesinde sizin aleyhinizde iptal iin (kullanlabilir) ki onlar bu mes'eleden sonra gelecektir (aklanacaktr.) kincisi ise, sadece bu mes'eleye hstr. Denilebilir ki; bu mevcdtn bir illeti olduu, onun illetinin de bir illeti olduu, onun illetinin de bir illeti olduu ve bylece (illetler zincirinin) sonsuza kadar (devam edip) gittii farazi olarak (varsaym) sabit olmutur. Sizin sonsuza kadar illetler tesbt etmek muhaldir. sznz, sizi dorulamaz. Biz deriz ki; siz bu hkm, bizzarre ve vstasz olarak m, yoksa bir vsta ile mi rendiniz? (1) Bizzarre (rendiinizi) iddi etmenizin yolu yoktur. (Gnk), zikrettiiniz btn meslekler (metod) ve bak ekilleri, balangc olmayan hdislerin varln ciz klmakla aleyhinizde iptal edilmitir. Varla, sonu olmayan (illetlerin) idhli ciz ise bunlarn bir ksmnn, dierinin illeti olmas niin uzak (kabul ediliyor?) Teselsl, bir yandan ma'llu olmayan bir ma'lle kadar uzanyor da, dier yandan illeti olmayan bir illete kadar 76

niin uzanmyor? Nitekim, (lemin) ncesindeki zamann bir sonu vardr ve bu gelmi olan zamandr. Onun ncesi ise yoktur. Eer siz, gemi hadislerin u halde veya baz hallerde (birlikte) bulunmayacan, yok olann (ma'dm) ise, sonsuzluk veya sonsuz (olmamakla) nitelendirilemiyeceini iddi ediyorsanz, bu; sizi bedenlerden ayrlan beer rhlarn (kabul etmeye) ilzam eder. nk size gre; (bedenlerden ayrlan rhlar) yok olmazlar. Rhlar ierisinde, bedenlerden ayrlan ve yok olmayan varlklarn saylan sonsuzdur. Zira insandan bir nutfe, nutfeden de bir insan doar. Ve bu, sonsuza kadar devam eder. Sonra len her insann rhu baki kalr. Ancak o (bkkaan rh), her ne kadar cins ve nevi bakmndan bir ise de, say (bakmndan) kendisinden nce, yahut beraber, yahut sonra len kiinin rhunun ayn deildir. Size gre her hl krda saylan sonsuz olan rhlar vardr. Denilirse ki; Rhlann bir ksmnn (dier) bir ksmyla irtibt yoktur. Ne tabiat, ne de vadi (durum) dzenli deildir. Biz sadece sonsuz varlklar muhi kabul ediyoruz. Eer onlarn (rhlann) cisimler gibi durum bakmndan bir tertibi (dzeni) olursa, birbirilerinin stne sralanm olur. Veya tabiat bakmndan bir tertibi var ise bu, illet ve malller srasna gredir. Rhlann ise byle bir (tertibi) yoktur. Deriz ki; Bu vaz (durum) konusundaki hkmn reddi, aksinden daha evl deildir. yleyse iki ksmdan birini neden muhi sayyorsunuz da, dierini saymyorsunuz? Bu (hususta) ayrc delil nedir? yle diyeni nasl reddedeceksiniz: Size gre, sonsuz olan bu rhlar tertibten hli deildir. nk bir ksmnn varl dier ksmndan ncedir. Gemi gecelerin ve gndzlerin nihyeti yoktur. Eer biz, her gn ve gecede bir tek rhun varolduunu takdir edecek olursak, u anda varl meydana gelen rhlar sonsuzun dnda kalacaktr, ama varlk bakmndan tertbte yerini alacaktr. Yani bir ksm, dierinden sonra gelecektir. Netice itibariyle illet konusunda o (illet) mallden ncedir denilebilir, tpk bu (illet) mallden mekn bakmndan deil, zt bakmndan stndr denildii gibi. Gerek zaman bakmndan bu ncelik muhl olmadna gre, tabii ve zti bakmdan nceliin de muhl olmamas icbeder. Onlara ne oluyor ki, mekn bakmndan, cisimlerin bir ksmnn sonsuza kadar dierinin zerinde olmasna cevz vermiyorlar da, zaman bakmndan varlklardan bir ksmnn sonsuza kadar dierinden nce olmasna cevz veriyorlar? Bu souk ve temelsiz tehakkmden baka bir ey midir? Denilirse ki; sonsuz illetlerin muhl oluuna kesin delil olarak yle denilebilir: Tek illetlerden her birisi kendihinden 77

mmkn mdr, yoksa vacip midir? Eer vacip ise, neden baka bir illete ihtiy duymaktadr? Eer mmkn ise, hepsi imkn ile nitelendirilmi demektir. Her mmkn kendi ztnn zerinde zid bir illete muhtatr, hepsi de kendi zatnn dnda baka bir illete gerek duyar. Deriz ki; mmkn ve vacip lafz mphem (anlalmaz) bir lafzdr. Fakat vcip (lafz) ile, varl iin bir illet gerekmeyen ey kastediliyorsa, mmkn (lafz) ile de, kendi ztnn stnde (zid), varl iin bir illet gereken ey kastediliyorsa, eer maksat bu ise, biz bu szlere tekrar dnelim, diyelim ki, kendi ztnn zerinde bir illeti vardr manasna her tek mmkndr. Btn (kll) ise kendi ztnn zerinde ayr ve kendisinin dnda bir illete ihtiyac yoktur anlamna mmkn deildir. Eer mmkn lafzyla bizim (az nce belirttiimiz) maksadinzn dnda bir ey kasdediliyorsa bu anlalr deildir. Denilirse ki; (bu ifadeniz) Vcib'el-Vcud'un (Allah'n) mmkn el-vcd (varlklar) dayanmas neticesini dourur ki bu muhaldir. Deriz ki, eer Vcip ve mmkn ile bizim zikrettiimizi kasd ediyorsanz bu istenilenin kendisidir. Ve biz onun muhal olduunu kabul etmeyiz. Bu yle diyenin sz gibidir: Kadmin hadislere dayanmas muhaldir. Onlara gre zaman kadimdir. Fakat teker teker devirler hdistir ve onlarn bir ncesi vardr. Ancak (devirlerin) toplamnn ncesi yoktur. Bylece ncesi olmyan ey, ncesi olana dayandrlm olmaktadr. ncesinin olmas tekler iin dorulanmakta, ancak teklerin mecmuu iin dorulanmamaktadr. Ayn ekilde her tekin illetinin olduu sylenebilir, ancak (teklerin) toplamlarnn illeti olduu sylenilemez. Tekler iin dorulanan her eyin toplamlar iin de dorulanmas gerektii sz konusu edilemez. nk her tek iin, onun tek (vahid), baz (ksm), cz (para) olduu dorulanr da toplam iin bunlar dorulanamaz. Yeryznde tayin ettiimiz her yer gnele gndz aydnlanm gece karanlkta kalmtr. Her tek henz olmadan evvel hdistir, yani onun bir ncesi vardr, onlara gre toplamn ise ncesi yoktur. Ortaya kyor ki; ncesi olmyan hadislerin -ki bu deien drt unsurun ekilleridir- varlna cevaz veren, sonsuz illetlerin inkr konusunda dayanamamaktadr. Buradanda u (netice) kmaktadr: Bu zorlamadan dolay onlarn ilk mebde'in isbatna ulama yollar yoktur. Frkalarnn hepsi dorudan doruya tahakkme dayanmaktadr. Denilirse ki, devirler ve unsurlarn ekilleri bu anda mevcud deildir. Ancak onlardan mevcud olan, fiilen tek bir ekildir. 78

Mevcud olmayann sonsuzluk veya sonsuz olmama (niteliiyle) nitelendirilmesi mmkn olmaz. Ancak hayali olarak varl farzedilirse mmkn olabilir. Hayal olarak farzedilen ey, her ne kadar farzedilenler birbirinin illeti iseler de uzak karlanamaz. nsan bunu hayalinden farzedebilir. Ancak szmz varhkla ve yn zerinedir. Zihindeki (hayaller) zerine deil. u halde ancak geriye kalan llerin ruhudur. Baz filozoflara gre ruhlar bedenlere ilimezden nce ezeli ve tek bir varlk idiler, bedenlerden ayrlnca da (tekrar) birleirler ve onlar iin sonsuzlukla nitelenmek yle dursun say bile sz konusu olmaz. Dier (filozof) ler dediler ki; ruh, bedenin mizacna baldr. lmn anlam (ruhun) yok olmasdr. Cisim olmadan ruhun cevherinin kim olmas ise mmkn deildir. Binaenaleyh ruhlarn varl ancak canllar iin szkonusudur. Var olan canllar ise sayldrlar. Onlardan sonsuzluk reddedilemez. Yok olanlar ise, ne sonsuzun varlyla, ne de yokluuyla katiyen nitelendirilemezler. Ancak (ayr) iki varlk (olarak) farzedildii takdirde vehmen nitelendirilebilir. (Buna yle) cevap verilebilir: Ruhlar konusundaki bu problemleri biz bn Sn, Frb ve onlardan muhakkiklere ird ettik. Onlar ruhun kendiliinden kim bir cevher olduuna hkmettiler ki bu (gr) Aristalis'in ve evvelki (filozoflardan) onu yorumlayanlarn seimidir. Bu tutumdan vazgeenlere deriz ki; bki kalan bir eyin sonradan meydana getirilebilmesi dnlebilir mi dnlemez mi? Hayr (dnlemez) derlerse bu, muhldir, eer evet (dnlebilir) derlerse, deriz ki eer biz hergn bir eyin sonradan meydana geldiini ve bki olduunu takdir edersek bir anda phesiz ki sonsuz varlklarn birletiini sylemi oluruz. Devir her ne kadar ortadan kalkm ise de mevcudun meydana gelmesi o an iin bakdir ve yok olmaz. Bu ise mstahl deildir. Bu takdirde ikl (zorlama) belirir. Bak olan o eyin; bir insanna bir cinnin, bir eytann veya bir melein veya istediiniz herhangi bir varln ruhu olmas maksud deildir. Onlarn her mezhebine gre bu lzmdr. nk onlar sonsuz devirleri tesbit etmilerdir (2)

112

BENC MESELE Onlar (filozoflar) n Allah'n bir olduuna, illeti bulunmayan iki Vcib'el-Vcd'u var saymann ciz olmadna delil getirmekten ciz oImala,rmn beynn dadr: Onlarn bu konudaki istidlalleri iki yntemledir: Birinci yntem: Derler ki, (Vcib'el-Vcd) iki tane olsayd o zaman varln vcib olu eklini herbirine (ayr ayn) sylemek (izafe etmek) gerekirdi. Kendisine Vcib'el-Vcd denilen eyin varlnn vciplii; ya kendiliinden olacak -ki bakasndan olmas dnlemez- veya varlnn vciplii bir illetten dolay olacaktr. Bu takdirde Vcib'el-Vcd'un zt mll (illete dayal) olurdu. Onun vcdunun vcib olmas iin bir illetin (bulunmas) icb etmi olurdu. Biz Vcib'el-Vcd ile; varl iin hi bir ynden, hi bir illetle balants olmyan eyden bakasn kasdetmiyoruz. Onlar (filozoflar yle) iddia ederler: nsan tr (nevi) Zeyd ve Amr iin ifde edilir. Zeyd, kendiliinden insan deildir. Zira kendiliinden insan olsa idi Amr insan olmazd. Aksine (Zeyd'in insan olmas) bir illete dayaldr. Bu illet ayn zamanda Amr' da insan yapmtr. u halde illeti tayan maddenin ok olmas ile insanlk ta oalmtr. (lletin) maddeye ilimesi ma'll olarak insanln ztndan dolay deildir. Vcib'el-Vcd'un varlnn vcip olmasnn sbtu da ayn ekildedir. Eer (varln vcip oluu) kendisinden ise, ancak kendisi iin (vcip) olur. ayet bir illetten dolay ise bu takdirde (onun Vcib'el Vcd olmas) ma'll olur. Bylece ortaya kyor ki; Vcib'el-Vcd bir tek olmaldr. Biz deriz ki: Sizin Vcib'el-Vcd'un varlnn vcip olma trnn ya ztndan veya illetten dolaydr (diye yaptnz? taksim konumu itibariyle hatldr. nk biz varln vcib olmas sznn: cmal (ksa ve z) olduunu aklamtk. Ancak bununla illetin nefyedilmesi kasdolununca (durum deiir), biz bu ibreyi kullanarak (yle deriz:) illeti olmayan ve biri de dieri iin illet olmayan iki varln sbit olmas niin mstahl 81

(imknsz) olsun? Binaenaleyh, sizin illeti olmayann, ya ztndan veya bir illetten dolay illeti olmadn syliyerek (yaptnz) taksim hataldr. nk illetin nefyedilmesi ve varln illetten mstani kabul edilmesi bylece illete gerek bulunmamas halinde; lleti lmyann ya kendiliinden veya bir illet nedeniyle illeti yoktur sznn ne a,nlam kalr? nk bizim illeti yoktur szmz dorudan selp (olumsuzluk) tur. Dorudan selbin ise illeti ve sebebi olmaz ve onun iin; kendiliinden veya kendiliinden olmyan (diye bir ey szkonusu) deildir. Varln vcip olmas (terimiyle) Vcib'el-Vcd'un sabit bir nitelii bulunduunu, fakat onun yar olmak iin illeti bulunmyan bir varlk olduunu kasdediyorsanz; bu da kendiliinden anlalmaz (bir ifdedir). Lafzndan varlk iin illetin nefyi anlalan -ki bu srf olumsuzluktur- (fdeye) ztndan veya bir illeten dolaydr denilemez ki bu taksimin durumuna gre bir maksad bina edilsin. Grlyor ki bu aslsz bozuk bir burhndr. Aksine biz yle diyoruz: Sizin O, Vcib el-Vcd'dur sznz u anlamdadr: Onun varlnn (Vcd) illeti yoktur, llletsiz olduu iin de (kendisi) illet deildir. lletsiz oluu, kendi ztiyla illetlenmi olmasndan deildir. Bilakis, varlnn illeti yoktur, hibir ekilde illeti olmad iin de (kendisi) illet deildir. Bu nasl olur? Bu taksim selbe rci olmaktan te baz isbt sfatlarna girmez. Bir kii karalk kendiliinden mi yoksa bir illetten dolay m renktir? dese; Eer (karalk) kendiliinden (bir renk ise) krmzln renk olmamas icbeder. Bu trn (renkliliin) ancak karaln kendisine ait bulunmas gerekir Eer karanlk illete dayal olarak bir renk ise sen onu renk klmaktasn. Dolaysyla renksiz karaln da dnlmesi gerekir. Yani illetin onu renk klmamas gerekir. nk bir jiletten dolay zta zaid olarak, zat iin sabit olan ey, vcd bakmndan gereklememi olsa da hayal olarak onun yok oluunu farz edebiliriz. Ancak denir ki bu taksim konum bakmnda, hataldr. Siyah iin; kendiliinden renktir denemez. Bu sz kendiliinden bakas iin olmasn engeller. Ayn bunun gibi bu mevcd kendiliinden mevcttur. Yani kendiliinden bir illeti yoktur, denilemez. Bu sz, -ne ekilde olursa olsm- kendiliinden bakas iin olmasn engeller. (1) kinci ekil: Onlar (Filozoflar) derler ki: Eer biz iki vcib el-Vcd (Allah) farzetmi olsaydk ikisinin ya her ynden birbirine benzer olmalar veya a y n olmalar gerekirdi. Her ynden birbirine benzer olsalard o zaman say ve ikilik dnlemezdi. 82

nk iki siyahlk vardr ve ikisi de a y n yerde veya bir yerde fakat ayr vakitlerdedir. Y a da siyahlk ye hareket bir yerde ve ayn vakittedir, bu ikisi kendiliklerinden ayn olduklar iin iki tanedirler. Fakat kendi ztlar ayr olmazsa, iki siyahlk gibi zaman ve mekn ayn olursa taaddt dnlemez. Eer bir yerde ve ayn vakitte iki karalk var denilirse her ahs iin de iki ahstr ama aralarndaki ayrlk belirlenemez demek ciz olur. Her ynden benzerlik imkanszlar da ayrlk gerekirse ve (ayrlk) zaman ve mekn bakmndan deilse geriye sadece zti ayrlk kalr. ki (Vcib'el-Vcd) (herhangi) bir eyde ayrlsa bile (baka) bir eyde ya mterek olacaklardr veya mterek olmyacaklardr. (Herhangi) bir eyde mterek deillerse bu muhaldir. nk bu, hem varlkta itirak etmemelerini, hem vcdun vcbiyetinde mevzu olarak ortak olmamalarn, hem de her birinin kendiliinden kim olmamalarn gerektirir. Eer bir eyde itirk, bir eyde de ihtilf ederlerse; itirk ettikleri ey, ihtilf ettiklerinin ayr olur. Bu takdirde sz bakmndan blnme ve terekkp olur. Halbuki Vcib el-Vcd'un terkibi yoktur. Kemmiyet olarak blmlenemedii gibi, aklayc sz olarak ta blmlenemez. Zira onun zti; aklayc szn (ztnn) taadddne dellet (edebilecei) eylerden terekkb etmez. Hayvan ve ntk sznn insann mhiyetinin (zerine) kim olduu eye dellet etmesi gibi, (nsan) muhakkak hayvan ve ntktr. Hayvan lafznn insana delleti, insan lafznn delletinden ayrdr. nsan blmlerden terekkb eder. Hadde (cevhere dayal tarifte) lafzlar yanyana dizilir ve bu blmlere dellet eder. nsan ismi bunlarn btnne verilir. Bu ise Vcib'el-Vcd iin dnlemez. Kald ki bunun dnda ikilik te tasavvur edilemez. (Buna verilecek) cevap yledir: Herhangi bir eyde ikilik, sadece ayrlk ile tasavvur edilebilir (sz) dorudur. Her ynden birbirinin benzeri olan eylerin ayrl tasavvur olunamaz. Ancak sizin, Bu tr terkip ilk mebde bakmndan muhldr sznz mahz tahakkmdr. Bunun dayand delil nedir? Bu mes'eleyi biz onlarn vazettii ekilde canlandralm. Onlarn mehr szlerinden birisi udur: lk Mebde kemmiyet bakmndan blnemedii gibi aklayc sz bakmndan da blmlenemez. Onlara gre Allah'n birliinin isbt buna dayamr. (2) Hatt onlar yle iddia ettiler: Bari Tel'nn ztnn birlii her ynden isbt edilmedike tevhid tamamlanamaz. 83

Birliin isbat da her ynden okluun reddi ile mmkndr. okluk ise be ynden ztlara sirayet eder. Birincisi, fiilen veya vehmen blnmeyi kabul ile. Bunun iin bir cisim; mutlak manda bir deildir. O, yok olmay kabul eden mevcud bir balant ile bir dir. Ve o, vehmen kemmiyet bakmmdan blmlenebilir ki ilk mebde iin (byle bir ey) muhaldir. kincisi, obje aklda kemiyyet yoluyla deil farkl iki anlamda blmlenebilir Cismin heyl ve sret (eklinde ikiye) blnmesi gibi. Heytl ve suretin her ikisinden birisinin her ne kadar dieri olmadan kendiliinden kim olaca dnlemezse de, hadd (cevhere dayal tarif) bakmndan ve hakikat bakmndan ayr iki objedirler. kisinin birlemesinden bir tek ey meydana gelir ki bu da cisimdir. Bu ise Allah Sbhaneh ve Tel iin ayn ekilde nefy edilir. nk Bri Sbhaneh'nn bir cismin sureti veya bir cismin heyls veya her ikisinin toplam olmas caiz deildir. kisinin toplam olmamas iki sebeptendir: Birincisi, o (cisim) vehmen ve fiilen paralanma annda kemmiyet olarak blmlenir. kincisi, anlam olarak sret ve heylya blnr. (Allah) madde olamaz, nk madde srete muhtatr. Vcib'elVcd (Allah) ise her ynden mstani dir. Onun varlnn ondan baka bir eye balanmas ciz deildir. Sret te olamaz. nk o (sret) maddeye muhtatr. ncs sfatlar (bakmndan) okluktur. lim, rde, kudret takdiri gibi. Bu sfatlarn eer varl vcip ise, varlnn vcbu zt ile bu sfatlar arasnda mterek olmaldr. Bu takdirde birlik ortadan kalkar ve Vcib'el-Vcd'un okluu icabeder. Drdncs cins ve fasln birlemesiyle meydana gelen akl (zihn) okluktur. Gerekten siyah, siyahtr ve renktir. Siyahlk, akl bakmndan renkten ayrdr. Renklilik cinstir, siyahlk ise fasl (ayrm) dr. Siyah da cins ve fasldan mrekkeptir. Akl bakmndan insanlk; hayvanlktan ayrdr. nk insan; hayvan ve ntktr. Hayvan cinstir, ntk ise fasl (ayrm) dr. Ve insan cins ve fasldan mrekkeptir. Bu da ite bir tr okluktur. Onlar (filozoflar) bunun da ilk mebde iin reddedilir olduunu iddi ettiler. Beincisi bir ynden bir mhiyetin takdirini ve bu mhiyet iinde bir varlin takdirini gerektiren, okluktur. nk insann varlktan nce bir mhiyeti vardr. Varlk bunun zerine gelir ve ilve edilir. Keza, genin de szgelimi bir mhiyeti vardr, bu; kenar ieren ekildir. Varlk bu mhiyetin kendisinden bir cz deildir, Ona dayanak deildir. Bunun iin akl shibinin insann ve genin mahiyetini kavrad halde onlarn yan (e84

ya) arasnda varlnn olup olmadn bilmemesi caizdir. Eer varlk, mhiyetine dayanak olsayd, onun mhiyetinin aklda varlndan nce sbit olmas dnlemezdi. yle ise varlk mhiyete eklidir. ster -gk gibi- mhiyet ancak varlkla beraber olsun ve ondan hi ayrlmasn, ister nce yokken sonra n z olsun .-nsann Zeyd ve Amr eklindeki mahiyeti gibi ve arazlarn sonradan meydana gelen ekileri gibi- hi fark yoktur. (Filozoflar) bu okluun da ayn ekilde Evvel'den nefy edilmesi (olumsuzlanmas) gerektiini ne srdler. Denilir ki, onun (Evvelin) mhiyeti yoktur varlk ise (mhiyete) eklidir Hatt onun (Evvel) iin vacip olan varlk, o'ndan bakalar iin mhiyet gibidir. yleyse vcip olan vcd mahiyettir, klli hakikattir ve hakiki tabiattr. Tpk insan, aa, gk (lafzlarnn) mhiyet olmas gibi. Eer (Evvel) iin mhiyet tesbit edilirse; vcibin vcdu bu mhiyet iin lzm olur ve ona dayanak olmaz. Lzm tabi ve malldr. Dolaysyla Vcib olan Vcd da mall olur. O (Evvel) vcib olduu iin bu (mall olma) onun (bakmndan) eliiktir. Bununla beraber onlar Br Tel hakknda diyorlar ki; o (ilke) Mebde, Evvel, Mevcd, Cevher, Bir (Vhid), Kadm, Bki Halim, lm, kl, kil (akleden). Makl (alkolunan), Fil, Hlik, Mrd, Kdir, Hayy (diri) k, Mk, lezz (zevk veren), Mtelezziz (zevk alan), Cevd (cmert) ve mahz hayrdr. Onlar btn bunlarn bir tek many ifade ettiini ve (bu manda) okluk bulunmadn iddia ettiler ki bu garip eylerdendir. Bizim nce onlarn mezhebini (grlerini) anlamak iin aratrmamz gerekir. Sonra itiraz iin urarz. Zira bir mezhep iyice ve tamamen anlalmadan nce itiraz etmek karanla (ta) atmak gibidir. Onlarn mezhebini anlamaktaki ana esas udur: Onlar derler ki; ilk Mebde'in zt birdir. simlerin okluu objenin ona izafeti veya onun objeye izafeti, yahut objenin ondan salbi dolaysiyledir. Selb ise selbolunann ztnda okluu gerektirmez. zafet te okluu icabettirmez. u halde onlar selblerin okluunu veya izafetlerin okluunu inkr etmiyorlar, ancak btn bu konularn selb ve izfete dndrlmesi konusunda diyorlar ki: O'na (Vcib'el-Vcd = Allah) Evvel denilince, bu ondan sonraki varlklara izafet (bakmndan)dr.. Mebde denilince, bu ondan bakasnn varlnn kendisinden olduuna, (kendisinin) onlarn varlnn sebebi olduuna irettir. u halde bu, O'nun malllerine izfetidir. O'na Mevcd dendiinde bunun mans malmdur. O'na Cevher dendiinde mans varlktr. Konu bakmndan hllun ondan selbedilmesidir ki bu bir tr 85

selbtir. O'na Kadm dendiinde ondan yokluun nceden selbi demektir. O'na Bak dendiinde bunun mans; ondan yokluun sonuna kadar selbi demektir. Kadm ve Bknin neticesi una vanr: O'nun varlmdan nce bir yokluk yoktur, sonunda da yokluk O'na iliemez. O'na Vcib'el-Vcd denilince bunun mans udur: O vardr ve varlnn illeti yoktur. O bakasnn illetidir. u halde bu (Vcib'el-Vcd sfat) selb ile izfetin birletirilmesi oluyor. Zira onun (varlnn) illeti nefyediliyor ki bu selbdir. Ve o bakas iin illet klmyor ki bu da izafettir. O'na Akl denilince bunun mans udur: O maddeden uzak bir mevcuttur. Bu niteliklere (sahip bulunan) her mevcd, akldr. Yani kendi zt akleder ve onun uuruna varr ve kendinden bakasn akleder. Allah'n ztnn nitelikleri de bunlardr. Yani o maddeden uzaktr, dolayisiyle akldr. Bu ikisi (akl ve makl) ayn mandan ibarettir. O'nun iin kil dendiinde bunun mans udur: Kendisi akl olan ztn makl de vardr ki bu kendi ztdr. O, kendi nefsinin bilincine varr ve kendi nefsini akleder. Bu takdirde O'nun zt (kil) akleden Makl akledilen ve akl olur ki hepsi de birdir. nk o maddeden mcerred bir mhiyet olmas nedeniyle makldr. Akln kendisi olan ztndan sakl deildir. u anlamda ki O, maddeden mcerred bir mahiyettir ve hibir ey ondan sakl olmaz. Kendisini (nefsini) akledince kil olur. Kendi nefsi, kendisi iin akledilmi olduuna gre de makl olur. Akletmesi kendiliinden (zti) olduuna, kendisinden zid olmadna gre de Akl olur. Akl ve Makl'n birlemesi ihtimali uzak deildir. nk kil; aklyla, akledici olduunu akledince akletmi olur, kil ve mkl bir bakma bir olur. Ne var ki bizim aklmz, Evvel'in aklndan ayrdr. Evvel'in akl ebediyyen fiil iledir, bizim aklmz ise bazan kuvve ile bazan fiil iledir. Onun iin Halik Fil, Br ve dier fiil sfatlan sylendiinde bunun mans udur: O'nun varl yce bir varlktr. Ondan klln (her eyin) varl lzm (zorunlu) bir okuyla kar. Onun dndakilerin varl O'ndan hsldr ve O'nun varlna tabidir. Tpk n gnee, snn atee bal olmas gibi. lemin ona nisbeti; n gnee nisbetine benzetilemez. Ancak mall olmas bakmndan (benzetilebilir) bunun dnda byle deildir (benzetilemez). nk gne kendisinden n, ate te snn ktnn bilincinde deildir. Bu, dorudan doruya onlarn tabiatdr. Evvel ise kendiliinden bilendir. Onun zt bakasnn varl iin ilkedir. Ondan kan eylerin k onun tarafndan bilinir. O, kendisinden kan eylerden habersiz deildir. O bizden birisi gibi deildir. Bizden birisi bir hasta ile gne arasnda durursa gnein ss onun isteiyle deil sebep olmas nedeniyle (hastadan) uzaklar ve o, bilir ki kendisinin kemli; kendisinden bakasnn -yani glgenin- sdr etmesindedir (Gne ile kii arasna) duran 86

kimse glgenin vukuunu irade eden (birisi) olsa da ona (Evvele) benzemez. nk glgeyi yapan glge sahibinin kendi ahs ve bedenidir. Glgenin vukuuna raz olan ve onu bilen ise (glge yapan ahsn) bedeni deil, nefsidir. Evvel konusunda ise durum byle deildir. nk onda fil, bilenin kendisidir ve raz olan da odur. Yani o, yaptn istemiyerek yapmaz. nk o kendi kemlinin, kendisinden bakasnn sdr etmesinde olduunu bilmektedir. Hatta glge yapan cismin kendisinin, glgenin vukuunu bilenin ve buna raz olann kendisi olduunu farzetmek mmkn olsa bile (bu durum) Evvel'e msavi olmazd. nk Evvel lim ve faildir, ilmi, fiilinin mebde'idir. nk O'nun kendisinin klln mebdei oluunu bilmesi klln (ondan) sdr etmesinin illetidir. Zira mevcut nizam, makl nizama baldr. u anlamdaki o (mevcud nizam) bununla (makl nizam) vakidir. Onun fail olmas, kll bilir olmasnn zerinde zaid deildir. nk kll bilmesi, klln ondan kmasnn nedenidir. Kll bilir olmas, kendi zatn bilmesinin zerinde zaid deildir. nk o klln mebdei olduunu bilmedii srece ztn bilemez. u halde ilk maksadla malm olan onun ztdr. kinci maksadla onun ztndan malm olan da kldr, O'nun Fil olmasnn anlam ite budur. O'nun iin Kadir denilince belirttiimiz ekilde fil olmasndan baka bir ey kasdedilmemektedir. Yani onun varl btn llerin kendisinden kt bir varlktr. Ki bu kla imkn ekilerinin keml ve gzellikte en lls ile klle dzen ve nizm verilir. Onun (Evvel) iin Mrid denilince sadece ondan sdr eden ey kasdedilir. O, (sdr eden bu eylerden) habersiz ve onlar istemez deildir. Aksine bilir ki, kemli, klln kendisinden sdr etmesindedir. Bu anlamda ona raz demek daha uygun olur, raz olana da Mrid demek cizdir. u halde irade ancak kudretin ayn, kudret te ilmin ayn, ilim de ztn aynndan bakas olmaz. yleyse kll, ztn aynna dnr. Bunun sebebi udur: O'nun (Evvelin) objeleri bilmesi objelerden alnm deildir. Aksi takdirde kendisi sfat ve keml bakmndan bakasndan faydalanm olurdu ki bu, Vcib'el-Vcd hakknda muhaldir. Bizim bilgimize gelince bu iki ksmdr: Birincisi objenin eklinden hsl olan bilgidir. Gkyznn ve yeryznn eklini bilmemiz gibi. kincisi, eklini grmediimiz ancak, kendimizde sretini tasarladmz sonra meydana getrdiimiz, bizim icad ettiimiz bilgidir. Bu takdirde eklin varl bilgiden faydalanlarak elde edilmi olur, bilgi varlktan deil. Evvel'in bilgisi ikinci trdendir. nk onun ztnda nizmn temessl etmesi, ztndan nizmn domasnn sebebidir. Evet, sadece bir desenin veya yaznn eklinin bizim nefsimizde hazr olmas onun meydana gelmesi iin kfi gelseydi, bizim iin de ayn bilgi ayn kudret ve ayn irade (mmkn) olurdu. Ancak bizim eksikliimizden dolay tasavvurumuz, sre 87

ti meydana getirmeye yetmiyor. Aksine bunun yansra bizim istee dayal bir gten kaynaklanan ve yenilenen bir iradeye ihtiyacmz vardr ki bu ikisiyle birlikte organizmadaki kas ve sinirleri harekete geiren g te hareket edebilsin. Kaslarn ve sinirlerin hareketiyle birlikte el veya dier uzuvlar da hareket eder. Bunlarn hareketiyle birlikte de kalem veya dier d aralar hareket eder. Kalemin hareketiyle mrekkep veya benzeri dier maddeler hareket eder ve sonra nefsimizde (zihin) tasarlanan ekil meydana gelir. Bunun iin bu ekillerin nefsimizde bizzat var olmas kudret ve irde olamamaktadr. Bizdeki kudret, kas harekete geiren prensipte (mebde) dir. (Nefsimizdeki) bu ekil, kas harekete geiren muharrik tarafndan harekete girilmitir ki kudretin balangc odur. Bu husus Vcib'el-Vcd iin byle deildir. nk o, gleri evreye datan cisimlerden mrekkep deildir. Onda Kudret, rde, lim ve Zt hepsi birdir. O'nun (Vcib'el-Vcd) iin Hayy (diri) denilince, bunun la; sadece u kasdedilir: O, yle bilgi ile bilmektedir ki kendi fiih ad verilen varlk bu (bilgi) den sdr olmaktadr. Zira Hayy idrk sahibi ve faaldir. Bununla kasdedilen -yukarda zikrettiimiz ekilde- fiillere izafet ile birhkte ztdr, yoksa bizim diriliimiz gibi (bir dirilik)) deildir. nk bu (dirilik) farkl iki kuvvetle tamamlanr ki bu ikisinden fiil ve idrk ortaya kar. Keza O'nun hayat ztnn ayndr. O'nun (Evvel) iin Cevd = Cmert denilince bununla, klln ondan kendisine rci bir maksad bulunmakszn meydana gelmesi kasdedilmektedir. Cmertlik iki eyle tamamlanr. Birincisi ltfedilen eyde kendisine ltfedilen (kimseye) bir fayda olmaldr. Zira birisine gerei olmyan bir eyi hibe eden kimseye cmert sfat verilmez. kincisi cmerdin cmertlik yapmaya ihtiyac olmamaldr. Zira (bu takdirde) onun cmertlie ynelii kendi ihtiyacndan dolay olur. Binaenaleyh vlmek iin, anlmak iin veya bir knanmadan kurtulmak iin cmertlik yapan kimse cmert deil mstizdir. (karlk gzetendir) Gerek cmertlik Allah Tel ve Sbhaneh'ya aittir Zira o cmertlikle; ktlenmeden kurtulmay ve vlmeden faydalanarak kemle ermeyi kasdetmemektedir. u halde cmertlik, fiile izafetle birlikte onun varln bildiren ve karl (maksad) ondan selbeden bir isim olmaktadr. Dolaysyla (Evvel'in) ztnda oklua vesile olmamaktadr. Onun (Evvel) iin mahz hayr denilince bununla, varlnn her trl noksanlktan uzak ve yokluk imknndan beri olduu kasdedilebilir. nk errin zt yoktur. Y a da cevherinin olmayna veya cevher halinin elverili olmayna rcidir. Aksi takdirde varlk -varlk olmas bakmndan- hayrn kendisidir. O takdirde bu isim O'ndan (Evvel) eksiklik ve, er imknn selb bakmndan88

dr. Yahutta objenin nizamna sebep olmas dolaysyla ona hayr denir. Evvel her eyin nizamnn balangcdr. O hayrn kendisidir. u halde isim bir tr izafetle birlikte varla delil olmaktadr. O'na (Evvel) Vcib'e-Vcd denilince bunun mans bu (anlamda) bir varlktr. Bata (evvel) ve sonda (hir) varl iin illeti selbederek (reddederek), yokluu iin illeti muhl saymaktr. Onun (Evvel) iin k ve mak leziz ve mtelezziz denilince bundan maksad udur: Her gzellik parlaklk ve keml, keml sahibi iin sevimli ve k (olunabilir bir zellik) tir. Lezzetin anlam uygun olan kemlin kavranmasndan baka bir ey deildir. Malmt kuatc olunca, bilgileri kuatmada nefsinin kemlini, eklinin cemlini (gzelliini) gcnn mkemmelliini, organlarnn kuvvetini, ezcmle, kendisi iin mmkn olan (btn) mkemmellii bulunduunu idrk eden kii -eer bunun bir insan iin dnlmesi mmkn olsayd- (o kii) kendi kemlinin sevincisi (muhibbi) olur ve ondan zevk duyard. Ancak onun zevki, eksiklik ve yokluk takdiri i le ortadan kalkabilir. nk sevin, zeval bulan veya zevaline den korkulan eylerle tamamlanmaz. En mkemmel parlaklk, en btn gzellik Evvel'indir. nk edilmitir. Yok olma ve eksilme imknndan emin olarak bu kemli mdriktir. Kendisi iin hsl olan (elde etmi olduu) bu keml, her kemlin zerindedir. Onun bu kemle kar sevgisi ve ak her sevginin fevkindedir. Onun bundan duyduu zevk her zevkin stndedir, zevklerimizin katiyyen ona (o zevke) nisbeti yoktur. Hatta bu zevk, sevin ve gzellik kelimeleriyle ifade edilmekten ok stndr. Ne var ki bizim (dilimizde) o duygular ifade edecek ibreler yoktur. Bunun iin (kavramlar) istiare ile (kullanrken) uzaklatrma zorunluluu (ortaya kyor.) Nitekim biz mrid, muhtr ve fil (terimlerin de) kendi lafzlarmzdan istire ediyoruz ve kesin olarak, onun rdesinin bizim irdemizden, onun ilminin ve kudretinin bizim ilim ve kudretimizden uzak olduunu (belirtiyoruz). Lezzet terimini irkin grp baka bir terimi kullanmakta uzaklatrma yoktur. Kasdolunan udur: Onun hali meleklerin halinden ok stndr. gpta edilmeye daha layktr. Meleklerin hali de bizim halimizden ok stndr. Eer sadece karn (mide) ve cins arzulardan (mteekkil) bir zevk olsayd eeklerin ve domuzlarn hali meleklerin halinden daha stn olurdu. Ancak maddeden mcerred olan melekler iin, zevlinden korkulmayan ceml ve kemlin bilincinden duyulan zevk vardr. Evvel iin olan (zevk) meleklerin zevkinin ok stndedir. nk meleklerin varl -ki bunlar mcerred akllardr, zt bakmndan mmkn bil* varlktr ve varl bakas ile vcibtir. Adem (yokluk) 89

imkn bir tr ktlk (er) ve eksikliktir. Evvelden baka mutlak manda her trl ktlkten (er) uzak hibir ey yoktur. Evvel ise mahz hayrdr. Parlaklk ve en mkemmel gzellik O'nundur. Ayrca ster ondan bakas ona k olsun, ister olmasn o k olunandr, ister bakas onu akletsin ister etmesin o akleden ve akledilendir. Btn bu anlamlar, onun ztna, ztn idrke ve kendisini akletmesine racidir. Kendisini akletmesi ztmn ayndr nk o mcerred akldr. Dolaysyla hepsi bir manya dnmektedir. te onlarn mezheplerini (grlerini) anlatma yolu budur. Bu hususlar (blm blmdr) nanlmas caiz olanlar biz onlarn esasna gre ( kendi ifadelerine dayanarak) sahih olmyacam aklyacaz. nanlmas sahih olmyana gelince bunIrn da fsid olduunu belirteceiz. imdi okluun ksmlar konusundaki be basamaa (mertebeye) dnelim: Onlarn (okluu) reddetme iddialarm ele alalm, delil getirmekten ciz olduklarn akhyalm ve her bir meseleyi kendi seyri ierisinde canlandralm. (3)

90

ALTINCI MES'ELE (Allah'n sfatlarna dirdir) Mu'tezile'nin ittifak ettii gibi, filozoflar da, ittifak ettiler ki; ilk mebde iin ilim, kudret ve irde (sfatlarnn) isbt mstahl (imknsz) dr. Onlar bu isimlerin er'an (dini literatrde) vrid olduunu ve lgat (filolojik) olarak tlknn (sylenmesinin) ciz olduunu, ancak hepsinin yukardaki gibi tek bir zta rci olduunu ifade ederler. Fakat (onlara gre) bizim iin bilgimizin ve kudretimizin bizim ztmzdan zid sfatlar olmas ciz olduu gibi, O'nun (ilk mebde) ztna zid sfatlarn tesbti ciz olmaz. Onlar (filozoflar) bunun ztndan ayr sfatlar kabuln kesreti (okluu) gerektireceini iddi ederler. nk bu sfatlar bizim zerimize ilitirilecek olursa yenilendiklerinden biz bunlarn ztn zerine zid olduunu biliriz. ayet gecikmesiz bizim varlmzla bitiik olarak takdir olunsalar bile bu, bitiik olarak ztn zerine zid olma halinin dna kamaz. ki eyden biri dierinin zerine (sonradan) gelirse ve bunun o, onun da bu olmad bilinirse, bitiik te olsalar iki ayr ey olduu dnlr. yleyse bu sfatlarn Evvel'in ztna bitiik sfatlar olmas, onlar zttan baka eyler olmaktan karmaz. Bu ise Vcib el-Vcd'da okluu icab ettirir ki bu, muhldir. Bu nedenle onlar sfatlarn nefyi konusunda, icma etmilerdir. (1) '
*

Onlara denir ki: Bu bakmdan (yukarda akland ekilde) okluun mstahl olmasn nasl rendiniz? Halbuki siz, Mutezile'nin dnda btn mslmanlara muhalefet ediyorsunuz, bu konuda burhannz nedir? Tavsif edilen zt bir olmakla beraber Vcib'el -Vcd (Allah) hakknda, okluk muhldir, diyenin sz, sfatlarn okluunun muhl olmas (ekline) dnr. -Bu ise mnakaaldr. Bunun muhl olduu zorunlu olarak malm deildir. Dolaysyla burhn gerektirir. 91

(Filozoflarn bu noktada) iki meslekleri vardr: Birincisi, derler ki. Bu konuda burhan udur, sfat ile mevsf Cnitelenen) den her birisi bu o, o da bu deilse; ya her biri var olmas ynnden dierinden mstani olacaktr veya biri dierine muhta olacaktr, yahut ta biri dierinden mstani olacak ve dieri ona muhta kalacaktr. ayet herbirinn mstani olduu farzedilirse her ikisinin de vcdu vacip olacaktr. Bu ise mutlak manda ikileme (dalizm) dir ki bu muhaldir. Veya ikisinden her birisi dierine muhta olacaktr, o zaman ikisinden birisinin vcdu vacip olmaz. nk Vcib'el Vcd'un mans kendi ztyla kaim olmaktr ve bu (kendi ztyla kim olan) her bakmdan kendisinden bakasna muhta olmaz. Kendisinden bakasna muhta olursa o bakas kendisinin illeti olur ve bu bakas ortadan kaldrlnca varl imkanszlar, dolaysyla varl kendinden deil bakasndan olur. Eer (sfat ile mevsftan) birisi dierine muhta fakat dieri (ona) muhta deildir denilirse bu takdirde muhta olan malldr. Vcdu vacip olan ise brdr. (Muhta olan) mall olunca bir sebebe gerek duyar bu ise vcib'el-vcd'un ztnn bir sebebe balant kurmasna vesile olur. Buna itirz iin yle denir: (Saydnz bu ), ksmdan seilebilecek olan sonuncusudur. Ancak birinci ksm -ki bu mutlak ikileme di- iptal ediinizin, bir burhana dayanmadn bundan nceki meselede belirtmitik. Bu iptal ancak bu ve daha sonraki meselede okluun nefyine dayanlarak tamamlanabilir. Halbuki o, bu meselenin fer'i dir, dolaysyla bu mesele onun zerine nasl bin edilebilir? Ancak (bu nden) seilebilecek sz yle sylemektir: Zt, kim olmak bakmndan sfatlara muhta deildir. Tpk bizim iin olduu gibi, sfatlar ise mevsfa muhtatr. yleyse geriye u szleri kalyor: Bakasna muhta olan ey Vcib'el-Vcd olamaz. Onlara denilir ki: Eer siz Vcib'el-Vcd (tabiri) ile; kendisi iin fil illet olmyan (eyi) kasdetmi iseniz, neden byle diyorsunuz. Ve niin (Vcib'el-Vcud'un) zt kadm olduu ve fili bulunmad gibi, sfat da onunla beraber kadimdir ve (sfatnn da) fili yoktur demeyi mstahl (imknsz) sayyorsunuz? Eer siz Vcib'el-Vcud (deyimi) ile onun kabiliyet (ncelik) bakmndan bir illeti olamyacan kasdediyorsanz, bu yoruma gre o, Vcib'el-Vcd olamaz. Fakat buna ramen ka92'

dm olup onun faili yoktur. Bunu muhal saydran (sebep) nedir? Denilirse ki; mutlak Vcib'el-Vcd fil ve kbil illeti olmayandr. Onun kbil illeti olduu kabul edilirse mall olduu da kabul edilmi saylr. Deriz ki: Kbil olan zta kbil illet ad verilmesi sizin istitlhnzdandr ve sizin istilhnza gre; Vcib'el-Vcd'un sbtuna dellet eden bir delil yoktur. Sadece onun illet ve malllerinin teselsln (uzamasn) kesen bir cephesinin isbtna dellet eden delil vardr ve bu (dellet) bu kadardan teye gitmemitir. Teselsln kesilmesi; kadm sfatlar olan, fil sfatlan olmayan bir tek (vhid) ile mmkndr. O ztndan fil deildir, ancak sfatlar ztnda tekarrr etmitir. yleyse Vcib'elVcd lafz braklmaldr. nk bu noktada iltibas mmkndr. Zira burhan ancak teselsln kafine delil olmutur. Bunun dndaki bir eye katiyen dellet etmez. Bunun dndaki (ne dellet) iddialar ise tahakkmdr. Denilirse ki; fil illet hususunda teselsl kesmek gerektii gibi kbil illet konusunda da teselsl kesmek gerekir. nk her var kim olacak bir mahalle muhta olsa ve o mahal de baka bir mahalle muhta olsa teselsl lzm gelir. Tpk her vann bir illete, illetin de ayn ekilde bir baka illete muhta olmas gibi. Deriz ki; doru sylersiniz. phesiz ki biz de ayn ekilde bu teselsl kestik ve dedik ki; sfat (evvelin) ztndadr ve O'nun zt bakasyla kim deildir. Nitekim bizim ilmimiz ztmzdadr. ztmz^ da ilmimizin mahallidir ve ztmz (kendisi bir) mahal durumunda deildir. Ayn ekilde sfatn da zt ile birlikte kim illet olarak teselsl kopmu saylr. nk ztn fili bulunmad gibi onun da faili yoktur. Zt; bu sfatla kendisinin ve sfatnn illeti olmadan mevcuttur. Kbil illete gelince, onun teselsl ancak zt zerinde inkitaa urar. lletin ortadan kalkmasyla .mahallin de ortadan kalkmas nereden icab etmektedir? Burhan; ancak teselsln kat'n mecbur klmaktadr. Teselsln kat'n imkn veren her yol, Vcib'el-Vcd'un varlna sevkeden burhann kaziyesine uygundur. ayet, Vcib'el-Vcd (lafz) ile fil illeti olmayan mevcuddan baka bir ey kasdedilmise ve onunla teselsl inktaa uruyorsa biz bunun vcip olduunu asla kabul etmeyiz. Akl, varlna illet bulunmyan kadm bir mevcudun kabul iin ne kadar genilerse, hem ztna, hem de sfatlarnn varlna illet
Q3

bulnmyan kadm bir mevsfun. kabul iin de ayn ekilde geniler. kinci meslek u szleridir: Bizdeki ilim ve kudret (nitelikleri) bizim ztmzn mhiy.etine dhil deil, aksine bize anz olarak ilimilerdir. Bu sfatlar Evvel iin de tesbit edilince; ayn ekilde onun da ztna dhil olmaz, her ne kadar srekli onunla beraber olsa da ona eklenerek rz olmu olur. Nice rz vardr ki, rz olduu eyden ayrlmaz veya (ona) lzm olur ve buna ramen ztn dayana (eklinde) olmaz. nz olunca da zta tabi olur, ztta onun sebebi olur ve bylece o mall olur. Bu takdirde (onun) vcdu nasl vcip olur? Bu deiik bir ifadeyle Evvel'in ayndr. Deriz ki; (sfatn) zta tabi ve ztn ona sebep olmasyla, ztn onun fail illeti, onun da ztn mefl olduunu kasdediyorsanz (durum) byle deildir. nk bu (gr) bizim bilgimizin ztmza izfeti (hususunda bile bunu zorunlu klmaz. Zira bizim ztmz, bilgimizin fil illeti deildir. ayet bununla ztn mahal olduunu ve sfatn da mahalden ayr kendiliinden kim olmadn kasdediyorsanz bu kabuldr. Bu, neden mmteni (imknsz) olsun? Bunu tabi, rz veya mall ile ya da ifadecinin istedii herhangi bir tabir ile ifade e.tmek many deitirmez. (Kasdedilen) man, sfatlarn mevsflarla kim olmas gibi O'nun (Evvelin) zt ile kim olmasndan bakas deil ise. (Evvel'in) ztyla kim olup bunun yansra kadm olmas ve fili bulunmamas neden mstahil olsun? Onlarn (filozoflarn) btn delilleri; mmkn, ciz, tbi, lzm ve mall gibi adlar takarak ifadeyi ktletirip saptrmaktan ibarettir. Bu ise ho karlanmayacak bir eydir. Denir ki; bu (ifadeyle); onun fili bulunduu kasdediliyorsa (mesele) byle deildir. Eer fili bulvnmad, sadece onun kim olduu mahallin bulunduu kasdediliyorsa, hangi ibre istenirse kullanlsn, hibir istihale szkonusu deildir. Bir baka bakmdan da ibreyi irkinletirmeye alyorlar ve bu (ifade), Evvel'in sfatlara muhta olmasna vesile oluyor, O'nun mutlak manda mstani olmadn ortaya koyuyor. nk mutlak manda mstani, kendi ztndan bakasna muhta olmayandr. diyorlar. Bu sz de ifde olarak, son derece rekketle doludur. nk keml sfat, kmilin ztndan ayrlamaz ki onun iin, bakasna muhtatr denebilsin. Zira o halen ilim, kudret ve hayat (sfatlar) ile kmil ise ve kmil olmaya devam ediyorsa ve (nceden) kmil idi ise nasl muhta olacaktr? Veya kemli iltizm
84'

etmenin, ihtiyala ifadelendirilmesi nasl caiz olur? Bu yle diyenin szfle benzer: Kmil, kemle muhta olmayandr. Kendi zt iin keml sfatnn varlna nuht olan eksiktir. Bmun iin denilir ki: Kmil olmasnn anlam; kemlin ztnda var olmas demektir. Ayn ekilde zengin olmasnn anlam; kendi ztnda ihtiyac reddeden sfatlarn mevcd bulunmasdr. Siz bu tr lafz tahayyllerle lhiyetin kemle erdii, keml sfatn nasl inkr ediyorsunuz? yleyse siz, bir zt ve sfat tesbit ettiniz ve sfatn zta hlln belirttiniz bu, ise, terkiptir ve her terkip bir terkip edene muhtatr. Bunun iin Evvel'in cisim olmas ciz olmaz. nk cisim mrekkeptir. denilirse, Deriz ki; her terkip bir terkip edene muhtatr sz, her mevcd bir icd edene muhtatr sz gibidir. Ona denir ki: Evvel Mevcd'dur, Kadm'dir, onun illeti ve icd edicisi yoktur. Ayn ekilde denilir ki o mevsftur. Kadmdir ztnn ve sfatnn illeti yoktur, sfatnn zatyla kim olmasnn bir nedeni de yoktur. Hepsi de illetsiz kadmdir, cismin Evvel'in kendisi olmasnn ciz olmay onun hdislerden hli olmamas nedeniyle hdis olmasndandr. Cisminin hdis olduu tesbt edilemiyen (ztn) ilk illetinin cisim olmasnn cevz gerekir. Nitekim biraz sonra biz sizi buna zorlayacaz. Bu meselede onlarn btn meslekleri tahayylttan baka bir ey deildir.
* tS

Sonra onlar, ztn kendisine ilitirdikleri eylerin hepsini redde muktedir olamyorlar. Onlar ztn lim olmasn kabul ediyorlar. Bu ise onlar (ilmi) mcerred varln zerine zid klmaya zorluyor. Kendilerine denilir ki; Siz Evvel'in kendi ztndan bakasnn bildiini kabul ediyor musunuz? lerinden bir ksm bunu kabul eder, bir ksm da, ztndan bakasn bilmez der. Birincisi bn Sn'nn tercih ettii (meslektir). O (Ibn Sin) Evvelin tm eyay zaman ierisine girmeyen kll bir trden bildiini ne srd. (bn Sn'ya gre,) O, (Evvel) kendisini ihata etmenin bilenin ztnda deiiklii gerektirdii cz'leri bilmez. Deriz ki. Evvelin btn trleri ve sonsuz cinslerin varln bilmesi; kendi nefsini bilmesinin ayn mdr, ayn mdr? Derseniz ki bu, onun ayrdr, okluu tesbit etmi ve kaideyi bozmu olursunuz. Ayndr derseniz insann aynn bilmesinin kendini ve ztn bilmesinin ayn olduunu iddia edenden
05'

ayrd. edilemezsiniz. Byle diyen kiinin ise aklnn eksikliine (hkmolunur). Denilir ki; bir tek eyin haddi (tarifi), onun vehmen birlikte hem olumlu, hem olumsuz olmasn mstahl (imknsz) saymaktr. yleyse bir tek eyi bilmek; bir tek ey olmas nedeniyle onun bir tek hal ierisinde var ve yok olarak vehmedilmesini mstahl klar. nsann kendi nefsini bilip bakasn bilmemesini kabul etmek vehmen mstahl olmadna gre; (yle) denilebilir: O'nun (Evvelin) bakasn bilmesi kendisini bilmesinden ayrdr. Zira o (bilmesi); o (Evvel) olsayd o'nun (bilmesinin) nefyi o (Evvelin) nun nefyi olurdu ve isbt da o nun isbt olurdu. nk Zeyd'in hem var hem de yok olmas mstahldir, yani ikisinin de (varlk ve yokluk) ayn halde olmas imknszdr. Buna karlk bakasn bilmekle kendini bilmenin birlikte olmas mstahl deildir. Evvel'in, bakasyla birlikte ztn bilmesi de ayndr. nk birinin bulunup dierinin bulunmamasn vehmetmek mmkndr. yleyse ikisi (ayr) eylerdir. Ama ztnn varl olmadan varolmasn d.'vnmek imknszdr. Eer kl byle olsayd bu tevehhm muhal olurdu. Filozoflardan Evvel'in ztndan bakasn bildiini kabul edenler; phesiz ki okluu tesbt etmi saylrlar. (2) Denilirse ki; o, kendinden bakasn ilk kasdla bilmez. Ancak klln mebdei olarak ztn bilir. Bu ise kinci kasdla klln bilgisini gerektirir. nk ztn bilmesi ancak bir ilke (mebde) olarak mmkn olur ki bu, ztnn hakikatidir. Ztn ise, bakasnn ilkesi larak bilmesi mmkn deildir. Aksi takdirde bakas da tazammun ve lzum yoluyla onun bilgisi dahiline girer. Ztnn lzmlar bulunmas uzaksanamaz. Bu ise ztn mhiyetinde okluu icabettirmez, aksine ztn kendisinde okluun bulunmasn nler. (Buna) cevap birka ynldr: Birincisi, sizin Evvel ztm mebde olarak bilir sznz tahakkmdr. nk (Evvelin) sadece ztnn varln bilmesi gerekir. Mebde olomasn bilmesi ise varln bilgisinin zerinde (zid) dir. nk mebde olu zta muzf (ekli) dir. O'nun ztn bilip te izfetini bilmemesi cizdir. Mebde oluu izafet olmasayd zt okluk kazanrd ve onun hem varl hem de mebde olomas sz konusu olurdu ki bu ikisi ayr eylerdir. Nasl ki insann ztn bilmesi ve ztnn mall olmasn bilmemesi ciz ise -nk onun mall oluu illetine izafet iledir- ayn ekilde illet oluu da mall oluuna izfet iledir. u halde O, (Evvel) mebde olusunu bilir, nk onda ztn ve mebde oluun bilgisi vardr ve bu izafettir, izfet ise ztn ayndr, izfeti bili zt biliten ayrdr szlerinde yukardaki zikrettiiniz delile gre iizm var96'

dr. yieki; zt bilmek ve mebde oluu bilmemek.vehmen. mmkndr. Ancak zt bilmeden zt bilmeyi tevehhm mmkn deildir nk zt bir tektir. kinci ekil u sznzdr: Btn (ey) ona ikinci kasdla malmdur sznz makl bir sz deildir. nk onun ilmi, kendi ztn ihta ettii gibi, aynn da ihta ettii iin iki ayr bilinen olacaktr ve o, (Evvel) her ikisini de bilecektir. Bilinenlerin birden fazla olmas ve deiiklii bilginin de birden fazla olmasn ve deiikliini gerektirir. nk bilinenlerden birisi vehmen dierinden ayrlmay kabul eder. Dolaysyla ikisinden birisini bilmek, dierini bilmenin ayn olmaz. nk ikisinden birisini bilmek dierini bilmenin ayn olsayd, ikisinden birisinin varln farz edip dierinin farz etmemek zorlard. Hepsi bir olduuna gre, burada dieri yoktur. Bu ise onu ikinci kasdla ifadelendirmekten ayr deildir. Sonra, Onun bilgisinden ne gkte ne de yerde zerre miktan hi bir ey eksik bulunmaz, sz okluun nefyine nasl takdim edilebilir?. O, kll; klli ekilde bilir, O'na malm olan klliler sonsuz deildir ve buna ilien bilgi de okluuna ve deiikliine i'amen her ynden bir tek bilgidir. Bu konuda bn Sin, kesretin (okluk) lzmundan kanmak iin, onun ancak kendi nefsini bileceini ne sren dier filozoflara muhalefet etmitir. yleyse nasl oluyor kesretin nefyi (konusunda) onlara itirk ediyor da, ayr bilmenin isbt konusunda onlardan ayrlyor? ve neden Allah Tel. ne dnyada, ne de hirette hibir eyi bilmez, ancak kendi nefsini bilir, (Allah'n) dnda olan ise hem onu bilir, hem nefsini, hem de aynn bilir. demekten utanmyor da Dolaysiyle gayr, bilgi bakmndan kendisinden (Allahtan) daha stndr, demekten utanyor?. Evet utanarak (byle demeyi) terkedip kanyor, ama her ynden okluun (kesretin) reddinde isrr etmekten utanmyor? O'nun kendini ve gayrn bilmesinin, hatta btn e,yay bilmesinin fazla olmakszn ztnn kendisi olacan iddia ediyor. Bu gr; ilk bakta elikisi belli olduundan dolay, dier filozoflarn kandklar elikinin ayndr. yleyse onun mezhebindeki rezillikte ilerinden bir frka dierinden ayrlm deildir. Allah'n yolundan ayrlanlara ve ilhi ilerin knhne nazar ve hayaliyle hkim olacan sananlara, Allah Azze ve Celle ite byle yapar. Denilirse ki; (Evvel'in) kendini mebde olarak izfet yoluyla bildii sbit olunca, her iki muzf bilmek birlemektedir. nk oulu bilen kii bunu tek bir bilgiyle bilmektedir. Bu (bilginin iinde) zmnen babay, babal ve oulluu ola bilme vardr. 97'

Bylece bilinen Oahr bilgi tekleir. te ayn ekilde (Evvel de) ztm bakasnn mebdei olarak bir. Bylece bilinen oalsa da bilgi, bir tane olur. Sonra bu, (husus) bir tek bilinen ve bilginin o (bilinene) izafeti konusunda dnlrse ve bu okluu gerektirmezse; cinsi okluu gerektirmeyen eyden artk olan (zid) ey de okluu gerektirmez. Ayn ekilde bir eyi bilen ve bir eyi bildiini bilen onu ayn bilgiyle bilir. Her bilgi; kendisi ve bilineni ile bilgi'dir, bylece bilinen birden fazla olursa da, bilgi bir tane olur. Buna u da dellet eder: Siz gryorsunuz ki Allah'n malmatnn sonu yoktur. Bilgisi ise bir tektir. Siz onu saysmm sonu olmayan bilgilerle tavsif etmiyorsunuz. Eer bilinenlerin okluu bilginin ztnn da okluunu gerektirseydi Allah Tel'nn ztnda saylarnn sonu olmayan bilgilerin bu lunmas gerekirdi ki bu, muhaldir. Deriz ki? her ne kadar bilgi, birok cepheden tek ise de onun iki bilinene taalluku dnlemez. Bilkis bu, filozoflarn okluun takdiri konusundaki tutum ve stlahlarna gre bir tr okluu gerektirir. Hatta onlar daha da ileri giderek demilerdir ki; eer Evvelin varlkla nitelenen bir mhiyeti olsayd bu (bile) okluk olurdu. Onun iin hakikati olan bir tek eyin sonra varlkla nitelendirilmesini dnmemilerdir. Hatta yle zannetmilerdir: Varlk hakkata muzaftr ve onun gayrdr, dolaysyla okluu gerektirir. yleyse -bu ekilde- birok bilgilere ilien bir bilgi farzetmek imknszdr. O zaman mhiyete izfe edilen bir varln takdiri halinde lzm gelen okluk trnden daha nemli ve daha stn bir okluk tr gerekir. Oulun ve dier muzflann bilgisine gelince onda da okluk vardr. nk oulun bilgisi oulun ztnn bilgisini ve babann ztmn bilgisini gerektirir ki, bunun ikisi iki bilgidir. nc bilgi de oulun babaya izfetidir. Evet bu nc bilgi nceki iki bilgi tarafndan tazammun edilmitir. nk onlarn her ikiside bu bilginin art ve zaruretindendir. Aksi takdirde nce izfe edileni bilmeyen kimse, izfeti de bilmez. Bunlar ise birden fazla bilgilerdir bir ksm dierinin art durumundadr. Ayn ekilde, Evvel, ztn onlarn mebdei olmas nedeniyle dier tr ve nevilere izfe edilmi olarak bilince; ztn ve teker teker cisimleri, keza nefsinin mebdeiyet bakmndan onlara izafetini de bilmesi gerekir. Aksi takdirde izfetin onun tarafndan bilindii dnlemez. Onlarn, bir eyi bilen bu bilginin kendisiyle (ayn bilgi ile) bildiini de bilir, bylece bilgiler birden fazla, bilgi ise tek olur szleri doru derildir. Aksine bir eyi bilen bildiini baka bir eyle bilir. Ve nihayet bilmedii, kendisinden habersiz olduu bir bilgiye ular. Biz bunun sonsuza kadar teselsl edeceini syle98'

miyoruz. Aksine bilinenle ilgili bir bilgide kesileceini, oln s bilinenin varlndan deil, bu bilginin varlndan habersiz olduunu sylyoruz. O, siyah bilen kii gibidir. Bilgi halinde nefsi; (konusu) karanlk olan bilinene dalmken ve siyah bildiinden habersiz ve ona ynelik deilken, ona ynelecek olursa; ynelileri son buluncaya kadar bir baka bilgiye ihtiya duyar. Bu, Allah Tel Sbhaneh'nn dier malmtnda sizin aleyhinize dner, nk (onun malmt) sonsuz deildir. Size gre bilgi tektir demelerine gelince, deriz ki; biz but kitapta hazrlk yapan kimselerin (konulara) dalmas gibi (dalmadik) Bilakis itiraz eden insanlarn dal gibi (konulara daldk). Bunun iin de kitaba Tehft'el-felsife adn verdik, geree balang demedik. Binaenaleyh bizim bu konuda cevap verme zorunluluumuz yoktur. Denilirse ki; biz sizi frkalardan muayyen bir frkann mezhebine gre iizm etmiyoruz. Mahlkatn btn frkalarna ynelen ve probleme yneli bakmndan eit olan konulara gelince, bu noktada sizin bir ey ne srmeniz caiz olmaz. Bu problem sizin aleyhinize yneliktir ve hibir frkann ondan kurtulu imkn yoktur. Derizki; hayr, maksad; sizi, meselelerin gereinin kat'i delilleriyle bilme konusunda ki iddianzda ciz brakmak ve iddianzdaki pheyi ortaya koymaktr. Sizin ciz olduunuz ortaya kmtr. nsanlardan bir ksm, ilah meselelerin hakkatma akl nazariyle eriilemiyeceine kaildirler. Hatta (onlara gre) ilah konularn hakikatna muttali olmak insann gc dhilinde deildir. Bunun iin eriat sahibi (Allah'n salt ve selm onun zerine olsun) buyurnutur ki: Allah'n yaratklar hakknda dnnz. Fakat zat hakknda dnmeyiniz O halde sizin, Allah'n Reslnn doruluuna mucize deliliyle inanan, akln kaziyyelerine istind ederek gnderilen Resln ztn kabul eden, akl nazaryla sfatlara bakmaktan kanan ve Allah'n sfatlaryla ilgili olarak eriat sahibinin Allah katndan getirdii eylere uyan, onun izini takip eden. Alm, Mrd, Kadir ve Hayy (gibi sfatlan) ona tlk eden, kendisine izin verilmiyen sfatlar tlaktan uzaklaan, akln bu konularn hakikatini idrk etmekten ciz olduunu itirf eden bu frkaya kar reddiyeniz nasldr? Sizin onlara reddiyeniz; sadece, burhan metodlarm ve kyaslarn ekilleriyle ilgili ncller sralama usllerini bilmemeisndndan ve biz bu hususlar akl metodlarla bildik iddiasndan ibarettir. Halbuki sizin acziniz ortaya kmtr, meslekinizin tutarszl ve bilgi iddianzn fezhat belirmitir. Bu akla99'

madan maksad ite budur. lahyet delilerinin geometrik delilleri gibi kesin olduunu iddia edenler nerededirler? Denilirse ki; bu zorluk bn Sina'y zm eder, nk o Evvel'in kendisinden bakasm bildiini iddia etmitir. Halbuki filozoflardan tal^kik erbab onun sade kendi nefsini bildiinde ittifak etmilerdir, dolaysyla (onlar iin) bu zorluk ortadan kalkar. Deriz ki; sizi btnyle bu mezhepten nehyederiz. Eer bu derece rekket ierisinde bulunmasayd daha sonra gelenler o (mezhebi) desteklemekten ekinmezlerdi. Biz burdaki rsvaylk ekline dikkatleri ekeriz. nk burada malllerinin ona (Evvel'e) stn klnmas bahis mevzudur. Zira melek, insan ve akl sahiplerinden her biri, kendi nefsini ve mebdeini bildii gibi, gayrn da bilir. Evvel ise ancak nefsini bilir sz brakn melekleri insanlardan herhangi birisi iin bile eksik bir szdr. Hatt hayvanlar bile kendilerinin uuruna vararak, kendilerinden baka eyleri de bilirler. phesiz ki bilgi bir ereftir. Bilginin yokluu ise eksikliktir. Onlarn O, k ve Mak'tur, en mkemmel parlaklk ve en btn gzellik ona aittir szleri nerede kalyor? Mhiyeti ve hakikati bulunmyan ve lemde cereyan eden olaylardan haberdr olmayan, ztn ilzam eden ve ztndan kan eyleri bilmeyen basit bir varln gzellii ve btnl nerededir? Allah'n evreninde bunun tesinde daha fazla bir eksiklik olabilir mi? Akl sahipleri; kendi iddialannca dnlen konularda delinliine daldklarn syleyip te nihyet grlerinin neticesinde Rablajrn Rabb'mm, sebeplerin Msebbibinin lemde cereyn eden olaylar hakknda hibir bilgiye sahip olmad sonucuna varan bu grup hakknda (ne kadar) hayret etseler (yeridir.) Bu taltdirde onunla (Allah) l arasnda, kendini bilmekten baka ne fark kalr? Zlimlerin sylediklerinden btnyle yce olan Allah bundan mnezzehtir. Kendini bilip bakasn bilemeyenin bilgisindeki keml nerededir? ^Bu mezhebin rezilliini ve irkinliini ortaya koymak iin uzun uzady aklamaya ve sz uzatmaya lzum yoktur. Onlar bu rezlete dm olmalarna ramen, okluktan kurtulmu olmadklar syleneblir. Biz diyoruz ki onun (Evvelin) ztn bilmesi, ztnn ayn mdr, ayn mdr? Derseniz ki ztnm ayndr, okluk gelmi olur. Derseniz ki ztnn ayndr; ozaman, sizinle insann kendi ztn bilmesi ztnn ayndr diyen kiinin arasnda ne fark vardr? Ki bu sz budalalktr. nk o (Evvel),. ztndan habersizken kendi ztnn varln dnr, sonra bu habersizlii ortadan kalkar, ztnn farkna 100

varr. Bylece ztnn uuruna varmas phesiz ztnn gayn olur. Derseniz ki; nsan bazan kendi ztn bilmekten uzak olur (sonra anden (bilgi) kendisine sirayet eder, o zaman (bilgiiin sirayeti) kendinin gayri olur phesiz. Deriz ki; gayrhk sirayet ve yaklatrma yoluyla bilinmez. Zira bir eyin aynnn bir eye sirayet etmesi ciz olmaz. Bir eyin gayri da bir eye yaklanca o ey o (ayn ey) olmaz, dolaysyla onun gayn olmas ortadan kalkmaz. yleki Evvel, kendi ztn bilmekte ise O'nun kendi ztn bilmesi ztnn ayn olmasna dellet etmez. Vehim ztn takdiri konusunda daha da geniler. Sonra (bilme) uurunun sirayeti eer aynyla ztn kendisi olsayd bu tevehhm dnlemezdi. Denilirse ki; onun zt akl (dnme) ve ilimdir. Onun nce zt sonra ona dayal bilgisinin varl sz konusu deildir. Deriz ki; bu szde aka hamkat grlyor. nk bilgi sfat ve arzdr ve bu bir mevsfun bulunmasn gerektirir. O, nun zt akl ve ilimdir, diyenin sz o kudret ve irdedir ve kendi nefsi ile kimdir diyenin sz gibidir, eer bu (sz) sylenmise, siyah ve beyaz hakknda; o, kendi nefsiyle kimdir, kemmiyet; leme ve drtleme hakknda kendi nefsiyle kimdir, keza btn arzlar da byledir diyenin sz gibidir. Cisimlerin sfatlarnn cisim olmadan kendiliinden kim olmas sfatlarnn gayrdr. sznn mstahil olduu yolun (metodun), aynyla canllarn ilim, hayat, kudret ve irde gibi sfatlarnn kendi nefisleriyle kim olmayp, ztla kim olduu da bilinir, yleyse hayat zt ile kaimdir ve o'nun (Evvelin) hayat zt iledir, dier sfatlar da byledir. u halde onlar, Evvel'i hem dier sfatlardan selbetme, hem de hakikat ve mhiyeten selbetme ile yetinmemilerki ondan kendi nefsiyle kim olmasn da selbetmilerdir. Sonunda onu (Evveli) kendi nefsi ile kim olamayan ve sfatlarna hakikatna evirmilerdir. araz

Biz buhdan sonra inallah O'nun (Sbhaneh) kendi nefsini ve bakasn bilici olmas konusunda onlann delil getirmekten ciz olduklarn bal bana bir mesele olarak aklayacaz. (3)

101'

YEDNC MES ELE Onlar (filozoflar) m, Evvel'in cins bakmndan gaynna mareket etmesinin, fasl bakmndan ondan ayrlmasnn caiz olmadn, akl hakknda (belirtilen) cins ve fasl bakmndan blmenmenin o'na sirayet etmiyecei hussundaki szlerinin iptaline dirdir: Onlar bu hususta ittifak etmilerdir. Ve o'un (Evvelin) ayn n a cins anlamnda itirak etmiyeceine gre, fasl anlamnda da ondan ayrlmayaca, dolaysyla onun haddinin (tarifinin) bulunmyaca grn bu esasa bin etmilerdir. Zira hadd, (tarif) fasl ve cinse gre tanzim olunur. Kendisinden terekkp (bileim) bulunmyan eyin haddi yokttr. Bu ise (had) bir tr terekkptr. Onlar (*) unu ileri srmlerdir: O (Evvel); mevcut,oluu, cevher oluu ve gayrna illet oluu bakmndan ilk malle msavidir. Hi phesiz ki baka bir ey ile ondan (ilk mall) ayrlr. Bu itirak cins bakmndan mareket olmayp, lzm- ammda marekettir. Mantkta bilindii ekilde her ne kadar ummiyetle (cins ile lzm) birbirinden aynlmazlarsa da, hakikatta cins ile lzm arasmda fark vardr. nk zti cins, nedir o? (sorusunun) cevabna sylenen umum (terimdir.) Ve bu, (ta rif edilen) eyin mhiyetine dahil olduu gibi, onun zt iin de bir dayanak olur. yleki, insann canl olmas insann mhiyetine yani canllna dhildir. Dolaysyla cins olmaktadr. nsann dourulmu ve yaratlm olmas onun lzmdr. Katiyen kendisinden ayrlmaz. Her ne kadar lzm- mme ise de onun mhiyetine dhil deildir. Bu husus mantkta tartmaya gerek kalmyacak ekilde bilinir.

(*) Onlar O (Evvel) ilk malle msavidir diyenin szn, onun (Evvelin) bakasna illet, cevher ve varolmakta (msavidir eklinde) zannetmilerdir.

103'

Onlar iddi ettiler ki; varlk kafc'iyyen eyann mhiyetlerine dhil olmaz. Aksine o (varlk) mhiyete ya lzm olarak izafe edilmitir, ondan hi ayrlmaz -gkyz gibi, ya da -spnradan meydana gelen obj eler gibi- nce yok iken ona sonradan gelmitir. u halde vcd bakmndan mreket cins bakmndan mareket deildir. (Evvel'in) ayrma; gayrn illeti olmas nedeniyle -dier illetler gibi- mareketi, ayn ekilde mhiyete dhil olmyan lzm izafet bakmndan marekettir. nk mebdeiyet ve varlk ztn dayana olmaz, bilakis ztn mhiyetinin czlerine dayanak olmasndan sonra: ztn lzm olmulardr. yleyse bu husustaki mreket; lazm- mm'e mreket eklindedir. Onun lzumiyeti zta baldr cinse deil. Bunun iin objeler ancak dayanaklanyla tarif edilirler. Lzmlaryla tarif ediliri erse bu (tarif olmaz) objenin hakikatini tasvir iin deil, (dierlerinden)_ayrd etmek iin resm (araz tarif) olur. u halde genin tarifinde; iki dik as birbirine eit olan ekil gendir denilemez. Her ne kadar bu (iki dik ann eitlii) her gen iin lzm- mm ise de, bununla tarif edilemez. Ancak gen; kenarn evreledii ekildir denilebilir. Cevher olmak bakmndan mreket te byledir, nk (Evvelin) cevher olmasnn mans (udur): O mevcuttur, ancak mevzu (biiminde) deildir. Mevcut ise cins olamaz. Selbi (olumsuz) bir eyin ona izfe edilmesiyle-ki, bu, mevzu (eklinde) deildir ifadesidir -kendisine dayanan bir cins olamaz. Hatta ona msbet (olumlu) bir ey izfe edilse ve Mevzu eklinde mevcuttur denilse araz bakmndan yine cins olamaz. Bunun sebebi (.udur): Zira cevheri; onun iin resm (raza dayal tarif) ile tarif eden kimse -ki bu (tarif) o, mevcuddur mevzu (eklinde) deildir ifadesidir- mevzu olup olmayna gre tarf etmek yle dursun, cevherin mevcdiyetini bile tarf etmi olmaz. Cevherin resmi (araza dayal tarif) konusunda onun, mevcut olup mevzu olmayn sylememizin anlam udur: O (cevher) herhangi bir gerekliktir. Bulunduu zaman bulunur, ancak mevzu olarak deil. Biz cevher ile; tarf halinde fiilen mevcut olmay kasd etmiyoruz. Dolaysyla ondaki mreket cinsteki mreket deildir.. Bilakis cins bakmndan mreket mhiyetin dayanandaki mrekettir. Bu, sonra da fasl bakmndan mbyeneti (ayrl) gerektirir. Evvel'in ise Vcib'el-Vcd olmaktan te bir mhiyeti yoktur. Vcib olan vcd, gerek bir tabiattr ve kendiliinden bir mhiyeti vardr. Ancak bu (mhiyet) kendisi iindir, bakas iin deildir. Varln vcib oluu ancak kendisi iin olduuna gre; bu noktada gayr ona mreket edemez ve ondan nev'e dayal bir ayrmla ayrlamaz, bu yzden de onun tarifi olamaz. 104'

Onlarn mezheplerinin anlatlmas bundan ibarettir. Bu konuda (syleyeceimiz) sz iki ynldr: Bir mutlebe (delil isteme) dieri de iptal eklindedir. (1) Mtlebe bakmndan vle denilebilir. Mezhebin hikyesi bu. yle ise sylediiniz bu eyin Evvel hakknda mstahl olduunu nereden rendiniz ki, ikiliin nefyi (grnz) buna bin ettiniz ve yle dediniz; ikincinin (Evvele) bir eyde mareket etmesi, bir eyde mbyenet etmesi gerekir. Kendisine mareket edilen ve mbyenet edilen ey ise mi'ekkeptir. (Evvel hakknda) mrekkep olmak ise muhaldir. Biz deriz ki; bu tr terkibin (Evvel hakknda) mstahl olduunu nereden bildiniz? Bu hususta sizden nakledilen, sfatlarn nefyi konusundaki ifdelerinizden baka bir delil yoktur. (Sfatlarn nefyi konusundaki sznz) yledir: Cins ve fasldan mrekkep olan (ey) czlerin toplamdr. Eer czlerden veya btnden birisi iin varlk hali sahih olur, dierleri iin sahih olmazsa, onun vcdu vcibdir, dierlerinin ki deil. Eer toplam olmadan, cz'ler iin, varlk sahih olmazsa veya cz'ler olmadan toplam iin varlk sahih olmazsa hepsi de malldr ve muhta tr. Biz bu konuda sfatlar hakknda (sz ederken) bahsettik. Ve illetlerin teselsln kat'ederek bunun muhl olmadn akladk. Burhann da ancak teselsln kat'na dellet ettiini belirttik. Sizin Vcib'el-Vcd'un onunla nitelendirilmesi gerektii hususunda icd ettiiniz byk (iddialara) gelince bu konuya dellet eden bir delil yoktur. Eer Vcib'el-Vcd onlarn tavsif ettii gibi ise -ki bu (tavsife gre) onda kesret (okluk) yoktur, dolaysyla kim olmak iin gayra muhta deildir eklinde idio zaman Vcib el-Vcd'un isbtna delil yoktur. Delil, sadece teselsln kat'na dellet etmektedir. Biz bu konuyu da sfatlar (mevzuunda) bitirmitik, orada ok daha ak (anlatlm) tr. Objenin, cins ve fasla blnmesi; mevsfun zt ve sfata blnmesi gibi deildir. nk sfat, ztn ayrdr, zt da sfatn ayndr. Nev'e gelince o, her bakmdan cinsin ayn deildir. Biz ne zaman nev'i zikretmisek, cinsi de daha fazlasn da zikretmi oluruz. nk biz insan zikrettiimiz zaman, canly (hayvan) ve onun stne fazla olarak konumay da zikretmi oluruz. u halde insanlk hayvanlktan mstani olur mu? sz insanlk, kendisine ba^ka bir ey eklenince kendisinden mstani olur mu? sz gibidir. Bu ise oklua sfat ve mevsftan daha ok uzaktr. Birisi gkler illeti, dieri unsurlar illeti veya birisi akllar 105'

(ukD illeti, dieri btn cisimler illeti Colsa) ve bir yerde (bulunan) kzllk ile scaklkta olduu gibi, mana bakmndan ayrlk (mbyenet) ve farkllk (mfreket) bulunsa bu iki illetten hangisinde malller silsilesinin kesintiye ura,mas hangi ynden mstahl olabilir? nk (kzllk ve scaklk) arasnda kzllkta cins ve fa^l bakmndan ayrlmay (fasl) kabul edecek ekilde bir terkib farzetmeden (srf) anlam bakmndan ayrlk vardr. Aksine eer onda okluk varsa bu, ztn birliini ortadan kaldrmayan bir tr okluktur. Bu husus hangi bakmdan illetler (bahsin) de mstahl olabilir? Bylece onlarn yapc iki ilhi reddetmekten ciz olduklar ortaya kyor. Denilirse ki bu; iki zt arasnda mbyenet olmas bakmndan mstahl olabilir. Eer vcdun vcbu iin art ise, vcdu vacip olan her ey iin var olmas gerekir. Dolaysyla mbyenet bulunmaz. Eer bu veya dieri art deilse vcdun vcbu iin art olmayan her eyden onun varl mstanidir ve o olmadan da vcdun vcib olmas tamamlanr (gerekleir) Deriz ki; bu, sfatlar konusunda zikrettiinizin ayndr. Biz orada (bu hususta konutuk). Btn bunlarda karkln kayna Vcib'el-Vcd lafzdr, bunu bir kenara brakalm. Bununla (vcib el-vcd lafz ile) Faili olmayan kadm bir mevcd kasdedilmemise biz delilin Vcib'el-Vcd'a dellet ettiini kabul etmiyoruz. Eer kasdedilen bu ise, Vcib'el-Vcd lafz terk edilsin, illeti ve fili bulunmayan bir mevcdun taaddt (okluk) ve tebynnn (ayrlk) mstahl olduu ve hibir delile istind etmeyecei aklansn. u halde geriye sadece (iki zt arasndaki ayrln) onun (Vcib el-Vcdun) illeti olmamas iin art olup olmad szleri kalyor ki bu (bo) bir hevestir. lleti olmayan ey'in neden illetinin olmad belirtilemiyecei iin (herhangi bir) artn taleb edilemiyeceini akladk. Bu yle demek gibidir: Siyahlk, rengin renk olmas iin sart mdr deil midir? Eer art ise bu takdirde krmzlk neden renk oluyor? Denilir ki rengin hakikati konusunda siyahlk veya krmzlktan hi birisi art olmaz. Bununla rengin zihindeki hakikatinin mevcudiyetini kasdediyorum. Ancak akln dnda bu hakikatin (renk) varl iin ikisinden biri arttr bizzat kendisi deil. Yani varlkta cinsin mutlaka fasll (ayrm) olmas gerekir. Ayn ekilde iki illeti kabul edip onlarda teselsl kesenin durumu da byledir. O demektedir ki; ayrmlarla (fasl) bu iki illet birbirinden ayrlmaktadr ve bu ayrmlardan birisi phesiz varln artdr ancak hi (birisini) tayin etmemektedir. Denilirse ki; bu, renk konusunda caizdir. nk onun mhiyetten zid ve mhiyete ekli bir varl vardr. Ancak Vcib'el
106'

Vcd iin caiz deildir. nk onun sadece vcdunun vcip olmas vardr ve ortada varln kendisine izafe edildii bir mhiyeti yoktur. Nasl rengin renk olarak varl iin krmzlk ayrm veya siyahlk ayrm art deilse, ancak onun varl iin var klc bir illetin mevcudiyeti art ise, vcdu vcib olan konusunda da (ayrmn) art olmamas gerekir. nk Evvel iin varln vcib olmas, renk iin renkliliin vcib olmas gibidir yoksa renklilie izfe edilen varlk gibi deildir. Deriz ki; kabul etmeyiz, bundan sonraki mes'elede aklayacamz gibi bilakis onun (Evvel) iin varlkla nitelenen bir hakikat vardr. Onlarn o (Evvel) mhiyetsiz varlktr szleri ise makln dndadr. Szn hsd una dnd. Onlar ikiliin (vcd ve mhiyet) reddi (hususundaici) grlerini; cins ve fasln terkibinin reddi (esasna) dayandrdlar. Sonra bunu varln tesinde mhiyetin reddine bin ettiler. Biz sonuncusunu iptal edince -ki bu esasdr, ashdr- dierleri de ayn ekilde btl olur. nk bu, kk zayf bir yap gibidir. Tpk rmcein yuvasna (ana) benzer. kinci meslek (metot) ise iizm yoludur. Bunu biz yle deyimleriz: Varlk, cevheriyet ve mebdeiyet cins deilse- nk bunlar nedir o? sorusunun cevab iin sylenememektedir- size gre, Evvel de dier akllar gibi -ki onlarn katnda melek olarak isimlendirilen ve Evvel'in mallleri olan varln prensipleri, maddeden mcerred akllardr, mcerred akldr. Bu gerek Evveli de onun ilk malln de ihtiv eder. nk ilk mall, ayn ekilde ztnda terkip olmayan basit (bir ey) dir. Ancak lzimla^n bakmndan (terkip vardr). Her ikisi de (Evvel ve ilk mall) maddeden mcerred akl olmalar bakmndan mterektirler. Bu ise cinse dayal bir gerektir. Akll olmak mcerred olarak zt iin lzm deil, mhiyettir. Bu mhiyet Evvel ile dier akllar arasnda mterektir. Eer baka bir ey ile (Evvel) ondan (akllar) aynimyorsa siz ayrmsz bir ikilik dnyorsunuz Eer ayrlyorsa, mbyenet olan (ey) akl mreket olan (eyin) gyndr ve bundaki (akl mreket) mreket hakikatte marekettir. -Bunu kabul edenlere gre- Evvel kendini de akleder, dierlerini de akleder nk o zt bakmndan maddeden mcerred akldr. Mall- Evvel de -ki Allah'n vastasz olarak yoktan var etti ilk akldr- bu anlamda mrik (ortak) tr. Bu konudaki deliller yledir: Mall olan akllar, muh telif trdendirler, itirkleri akl olma bakmndandr, ayrlklar ise bunun dndaki fasllardan (ayrm) dr. te bylece Evvel akl olma bakmndan onlarn hepsine mreket eder. Bu konuda onlar, ya kaideyi bozmak veya akllln zt iin dayanak olmad grne varmak (durumuyla) kar karyadrlar. Onlara gre her ikisi de muhaldir (2) 107'

SEKtZNC MES'ELE Onlar (filozoflar) n iptaline dirdir. Evvel'in varl basittir sznn

Yani (onlara gre) Evvel; kendisine varlk izfe edilen bir mhiyet ve hakikat deil salt varlktr. Hatta onun iin vcib olan vcd, bakalar iin mhiyet gibidir. Bu konudaki sz iki ynldr: Birincisi; delil isteme (eklinde) dir. Onlara denilir ki; bunu ne ile bildiniz? Akim zorunluluklaryla m, yoksa nazaryla m? Zorunlu olmadna gre nazar tarikinin zikri gerekmektedir. Denilirse ki; eer onun (Evvelin) mhiyeti olsayd, varlk ona izfe edilmi, tbi klnm ve lzm olmu olurdu. Tabi ise malldr, binaenaleyh vcib olan vcdun mall olmas gerekir ki bu, eliiktir. Deriz ki; bu, Vcib'el-Vcd lafznn kullanlndaki kaiklm kaynana dnmedir. Biz diyoruz ki. Evvelin hakikati ve mhiyeti vardr ve bu hakikat mevcttur. Yani ma'dm (yoksaylm) veya menf (olumsuzlatrlm) deildir ve vcdu ona izfe edilmitir. Eer onlar (filozoflar) buna tbi ve lzm isimini vermeyi seviyorlarsa, isimler zerinde tartmaya lzm yoktur. Yeter ki vcdun fili olmad ve fil illet olmakszn bu vcdun kadim olduu bilinsin. Eer onlar tbi ve mall (lafzyla) onun (Evvelin) fil illeti olduunu kasdetmilerse, byle deildir. Eer bundan bakasn kasdetmilerse bu kabuldr ve onda istihle yoktur. nk delil; ancak illetlerin teselsln kat etmeye dellet etmektedir. Mevcd bir hakikatle ve sabit bir mhiyet ile (teselsln) kat' mmkndr. yleyse bu hususta mhiyetin selbine gerek duyulmaz. Denilirse ki: (Bu durumda) mhiyet kendisine tabi olan varln sebebi olmaktadr, dolaysyla varlk mall ve mef'l durumundadr.
109'

Deriz ki: H.dis olan eyada mhiyet; varln sebebi olamaz. Onlar eer sebep ile, onun faili olduunu kasdediyorlarsa (hdis eyada mhiyet varln sebebi olmadna gre) kadmde nasl olabilir? Eer bununla (sebep ile) baka bir ekil kasdetmilerse -ki bu, onun varlktan mstani olmamasdr- byle olsun. Onda istihale yoktur. stihle illetlerin teselslndedir. lletlerin teselsl kesildiine gre istihale ortadan kalkmtr. Bunun (illetlerin teselsl) dndakilerin istihalesi kabul edilmez, dolaysyla istihleleri (ni kabul) iin bir burhana gerek vardr. Onlarn btn burhnlan tahakkmlerden teye gemez. Dayana Vcib'el-Vcd lafzn onun varlnn lzmlar eklinde almalardr. (Delilin;) onlarn nitelendirdikleri niteliklerle vcdun vcib olduuna dellet ettiini kabullenmeleridir. Halbuki yukarda getii gibi durum byle deildir. Ezcmle bu konudaki delilleri; sfatlarn nefyi hususundaki delillerle, (Evvelin) cins ve fasla blmlenmesinin nefyi konusundaki delillere rc etmektedir. Ancak bu ok daha gz kapal ve zayftr. nk buradaki okluk ancak lafzlara rc eder. Aksi takdirde ak mevcd bir tek mhiyet varsaymn kavryabilir. Halbuki onlar, mevcd her mhiyet oalcdr, nk onda hem mhiyet hem de vcd vardr demektedirler. Bu ise dalletin zirvesidir. nk her halkrda bir tek mevcd dnlebilir, her mevcdun da hakikati vardr, hakikatin varl vahdeti ortadan kaldrmaz (1)

kinci meslek; yle dememizdir: Mhiyetsiz ve hakikatsiz varlk dnlemez. Nasl ki biz sonsuz bir yokluu, ancak yokluu takdir edilen bir varla izfetle dnebiliyorsak, ayn ekilde sonsuz bir varl da ajcak muayyen bir hakikate izafetle dnebiliriz. zellikle bir tek zt belirlenince, man bakmndan dierlerinden ayrlan, fakat hakikati olmayan bir tekin belirlenmesi nasl mmkn olabilir? u halde mhiyetin nefyi hakikatin nefyidir. Mevcdun hakikati nefyedilince vcdu dnelemez. Sanki onlar mevcd olmayan varlk demi olmaktadrlar: Bu ise eliiktir. Eer bu (hakikatsiz ve mhiyetsiz varlk) dnlebilseydi, malllerde hakikati olmayan varln bulunmas ciz olurdu. Bu (varlk) hakikati ve mhiyeti olmayan varlk olm.asyla Evvele itirak eder, illeti olmas dolaysyla da ondan ayrlrd, nk Evvelin illeti yoktur. yleyse bu husus mlller iin neden dnlmyor? Onun iin kendiliinden dnlemez olmaktan baka bir sebep var mdr? Kendiliinden dnlemi110'

yen ey, illetin nefyedilmesiyle makl olamaz. Dnlebilen sey iin illet takdir etmek ise onun makl olmaktan karmaz. Makllerde bu noktaya kadar ilerlemek onlarn karanlnn neticesidir. Onlar sanmlardr ki; syledikleri szle (Evveli) tenzih etmi oluyorlar. Halbuki szleri mcerret olarak nefiy ile sonulanmtr. nk mhiyetin nefyi, hakikatin nefyidir. Hakikatin nefyedilmesiyle geriye sadece vcdun lafz kalr ki o da (varlk) mhiyete eklenmeyince bir msemms olamaz. Denilirse id; onun hakikati vcdunun vcib olmasdr ki bu bu mhiyettir. Deriz ki; vcibin mans sadece illetin nefyidir. Bu ise ztn hakikatinin dayanmad bir selbtir. Hakikattan illetin nefyi, hakikat iin lzmdr. Hakikat dnlebilir olmaldr ki illeti olmad eklinde nitelendirebilsin. Vcd iin bundan baka man olmadna gre onun (illetin) yokluu tasavvur edilemez. Kald ki, vcb varla (zid) olursa okluk gelmi olur. Zid olmazsa nasl mhiyet olabilir? Vcud mhiyet deildir, keza onun zerine zid olan da (mhiyet) deildir. (2)

111'

DOKUZUNCU MES'ELE Onlar (filozoflar) m evvel'in cisim olmadna delil getirmekten ciz kalmalarna dirdir hususunda

Diyoruz ki; bu (Evvelin cisim olmay) ancak cismin hdis olduunu kabul edenler iin dorndur, u bakmdan ki (cisim) ldis olmaktan hli olamaz. Her hadisin de bir muhdise ihtiyac vardr. Ama siz kadim, varl iin ncelik olmayan bir cisim dnyorsanz ve bununla beraber (o cismin) hdis olmaktan da hli olmadn kabul ediyorsanz. Evvelin cisim olmas neden mmten olsun? (Bu cisim) ya gne, ya feleki- aks veya bakasidir. Denilirse ki; cisim ancak mrekkep olabilir ve kemmiyet bakmndan iki ksma blnebilir, manev taksim bakmndan heyl ve suret eklinde ayrlabilir. phesiz ona has zelliklere taksim edilebilir ki, dier cisimlerden ayrd edilebilsin. Aksi takdirde cisim olmalar bakmndan btn cisimler msavi olur Vcib'el-Vcd ise birdir, o bu tr ayrmlarn hibirisini kabul etmez. Deriz ki; sizin aleyhinizde bunu da iptal ettik ve belirttik ki; bu noktada sizin toplamn baz blmleri, dier bir ksm (blmleri) ne muhta olursa mall olur sznden baka hibir deliliniz yoktur. Biz bunun zerinde sz ettik ve belirttik ki; icd edicisi olmayan bir mevcdun takdiri uzaksanamazsa, mrekkibi bulunmayan bir mrekkebin takdiri de uzaksanamaz. Keza mcidi olmayan mevcdlann takdiri de (uzak kabul edilemez.) nk say ve ikiliin nefyini siz terkibin nefyine bin ettiniz. Terkibin nefyini de varlktan bakas iin mhiyetin nefyine bin ettiniz. Sizin'bu son senedinizi ise biz kkten yktk ve bu (noktadaki) tahakkmnz belirttik. Denilirse ki; cismin eer nefsi olmazsa fil olamaz, nefsi olursa; nefsi onun illeti olur, dolaysyla cisim Evvel olamaz. 113'

Deriz ki; bizim nefsimiz cismimizin varl iin bir illet deil dir. Ayn ekilde tek bana felekin nefsi de size gre cisminin varl iin illet deildir. Bilakis ikisi (bizim nefsimiz ve felekin nefsi) baka illetlerle mevctturlar. Vcdlannn kadm olmas ciz olursa illetlerinin olmamas da caiz olur. Denilirse ki; nefsin cisim ile birlemesi nasl olumutur? dir. Deriz ki; bu, Evvelin vcdu nasl olutu diyenin sz gibi-

Denir ki; bu, hadisten suldir. Binaenaleyh her (srekli) var olan iin nasl olutu? diye sylenemez. Keza cisim de, nefis de her biri de her biri devaml mevcd idiyseler sni olmas uzak karlanamaz. Denilirse ki; cisim, cisim olmas hasebiyle gayrn yaratamaz. Cisme ilien nefis te ancak cismin vastasyla fiil icra edebilir. Cisim ise, cisimlerin yaratlmas nefislerin yoktan var edilmesi ve cisimlere mnasip olmayan objelerin meydana getirilmesi konusunda nefse tavassut edemez. Deriz M: nefislerin arasnda husus olarak bunun iin bir nefsin bulunmas cisimlerin ve cisim olmayanlarn bundan (nefisden) var olmas neden ciz olmasn? Bunun mstahl olmas zorunlu olarak bilinemez ve aleyhte dayanlacak bir burhn da bulunamaz. Ancak biz grlen bu cisimlerde bunu mahede etmedik. Mahde etmeyiimiz mstahl olmasna dellet etmez. Onlar (filozoflar); ilk mevcde, hi bir mevcuda izafe edilemiyecek eyleri izafe ettiler ki biz onlar onun dndaki (mevcd) larda mahede etmedik. Onun (Evvel) dndakilerde mhede edilmeyii onun (Evvel) iin mstahl olduuna dellet eder. Cismin nefsi ile cisminde de durum byledir. (1) Denilirse d:, felek'el-aks veya gne veya cisimlerden takdir edilen herhangi bir ey bir lyle takdir edilmitir. Dolaysyla onun (miktarn) stnde veya ondan az olmas caizdir. Ciz olan bu miktara tahsisi onu tahsis eden bir muhasss gerektirir, yleyse bu Evvel olamaz. Deriz ki; yle diyenlere ne karlk vereceksiniz? Zira o cisim bir miktar zere olacaktr, klln nizam iin. (bu miktar zere) olmas gerekir. Eer (o miktardan) daha byk veya daha kk olsayd ciz olmazd. Nitekim siz yle demitiniz. lk malldan cirm'el-aks bir l (miktar) ile llm olarak doar. Dier ller ise ilk malln ztna nisbetle mtesvdir. Lkin bir ksm ller nizamn ona taalluk eder olmasndan dolay belirlenrhiti. Bu yzden vuku bulan miktar gerekmi, hilaf 114'

(kart) caiz olmamtr. lletsiz olarak takdir edilince de durum byledir. Onlara gre cirm'el-aksnm illeti olan ilk mall iin kendileri -irde gibi- bir tahsis balangc tesbit etmilerdir. Fakat sul yine kesilemez. nk onlara denilir ki; (ma'll Evvel) neden bu miktan murad etmitir, bakasn deil? Tpk onlarn ms4manlan, objeleri kadm iradeye izafet konusunda iizm etmi olduklar gibi. Nitekim gn hareket cihetinin tayininde ve kutup noktalarnn belirlenmesinde bunu onlarn aleyhine evirmitik. Onlar (filozoflar) m bir eyin vuk bulmas iin benzerinden bir illetle ayrdedilmesine cevz vermek zorunda kaldklar ortaya kmtr. nk illetsiz olarak cevz vermek, illet ile cevz vermek gibidir. Zira ey'in kendisine soru yneltilerek niin bu miktara tahsis edildi? demekle nedenine tevcih edilerek benzerinden (ayn olarak) bu kadarna niin tahsis edildi? demek arasnda fark yoktur. Bu miktar benzeri kadar deildi nizm eyin kendisine baldr aynna deil de ondan diyerek illetten soruyu defetmek mmkn olursa ey'in nefsinden de soruyu defetmek mmkn olur ve illete ihtiya hasl olmaz bu ise k olmayan bir yoldur. Zira vaki olan bu belirli miktar, eer vaki olmayan miktarn misli ise -zellikle kendi kurallarna uyularak- ey, mislinden nasl ayrd edilmitir? diye yine soru yneltilir nk onlar (filozoflar) ayrd edici iradeyi inkr ediyorlard. Eer (vaki olan bu miktar, vaki olmayann) benzeri deilse (bir eyin vuk bulmas iin bir illetle benzerinden ayrd edilmesine) cevz vermek (hususu) sbit olmaz. Sadece eskiden byle vuk bulmu denilir. Nitekim onlar (filozoflar) n iddiasna gre kadim illet te byle vuk bulmutur. Bu sze dikkat edenler, onlar iin kadm irde konusunda tevcih ettiimiz sule bavursunlar. Bu soruyu kutup noktal^ ve felein hareket yn konusunda da onlarn aleyhine evirmitik. , Bylece ortaya kyor ki; cisimlerin hdis olduunu donalamyan kimse. Evvelin kat'iyyen cisim olmadna dir delil getirmeye muktedir olamaz. (2)

115'

ONUNCU MES ELE Onlar (filozoflar) m lemin snii ve illeti olduu hususunda delil getirmekten ciz brakmalarma dirdir Biz diyoruz ki; her cismin hadis olduunu, zira hdis olmaktan hli olmyacam ne srenlerin, her cisim bir sni ve illete muhtatr szndeki grleri anlalabilir. Fakat sizi Dehrlerin (materyalistlerin) grn (kabulden) alkoyan ey nedir? Onlara gre lem kadimdir, illeti ve snii yoktur, illet hdis olanlar iindir. lemde hibir cisim hdis olmaz (meydana gelmez) ve yok olmaz. Sadece sret ve arazlar hdis olur. Gklerde olan cisimler kadimdirler. Kamer felekinin uzants olan gk unsurlar onun cisimleri ve maddeleri kadmdir. Ancak imtizc (karm.) ve istihaleler (deiim) yoluyla bmlann zerinden ekiller deiir; insan, hayvan ve bitki rhlan hdis olur. Bu hadislerin illetleri devri hareketle son bulur, devri hareket ise kadmdir. Kayna da felekin kadm nefsidir. yle ise lemin bir illeti yoktur, (lemdeki) cisimlerin de bir snii yoktur. Bilakis o (lem) olduu ekildedir, illetsiz olarak -cisimleri kasdediyorum- nceden beri vardr. u halde onlarn bu cisimlerin varl bir illete dayaldr ve kadmdir sznn mans ne olabilir? (1) Denilirse ki; her illeti olmayan Vcib'el-Vcddur. Biz Vcib'el Vcdun sfatlarn zikrettik ve buradan cismin Vcib'el Vcud olamyacann ortaya ktn belirttik. Deriz ki; biz de sizin Vcib'el-Vcd'un sfatlar konusunda ne srdklerinizin bozukluunu belirttik. Burhnn ancak teselsln kat'na dellet ettiini, Dehrlerin yannda da (teselsln) balangta inkta uradn syledik. Zira (Dehri) der ki; cisimlerin illeti yoktur, sret ve arzlara gelince bir ksm dier bir ksmnn illetidir. Nihayet (bu illetler zinciri) devri harekete kadar ular. Bunlar (devri hareketl in bir ksm dier bir ksm117

nm sebebi durumundadr. Nitekim baa filozoflarm mezhebi de byledir. Bununla (illetlerin) teselsl kesilir. Bizim zikrettiimizi dnenler; cisimlerin kadm olduuna inanan herkesin, cisimlerin illetini bulmaktan ciz olduklarn grrler. Bir frkann aka belirtti^ gibi, o zaman bunlar iin dehr ve ilhd zo runluluu doar. te onlar (bu frka): bunlarn (filozoflarn) grlerinin gereini yerine getirmilerdir. Denilirse ki-, bunun delili udur: Bu cisimlerin ya vcdu vcib olacaktr -ki bu muhaldir- ya da vcdu mmkn olacaktr. Her mmkn de bir illete muhtatr. Deriz ki; Vcib'el-Vcud ve mmkn'el vcd lafz anlalmamaktadr. Onlarn btn karklklar bu iki lafzda gizlidir. Biz anlalana dnelim- ki bu illetin nefyi ve isbtdr- onlar sanki yle demektedirler: Bu cisimlerin bir illeti var mdr, yok mudur? Dehr diyor ki; illeti yoktur. Buna ne karlk verilebilir? mkn (lafz) ile bu (illeti olan) kasdedilirse deriz ki; O, vciptir ve mmkn deildir. Cismin vacip olmas imknszdr szleri ise tahakkmdr, asl yoktur. . Denilirse ki; cismin paralarnn olduu, btnn ise, ancak paralarla kim olabilecei ve btnde paralarn zttan nce olduu inkr edilemez. Deriz ki; yle olsun. Btn, paralar ve onlarn birlemesiyle kim olur, paralarn da onlarn birlemelerinin de illeti yoktur. Onlar fil illet olmakszn ylece kadmdirler. Onlann bunu reddetmeleri; ancak ilk varlktan okluu nefyetme zorunluluu konusunda zikrettikleri ekilde mmkn olabilir ki biz onlann bu grlerini aJeyhlerinde iptal ettik. Bunun dnda ise hibir yollan yoktur. u halde ortaya kyor ki; cisimlerin hadis olduuna inanmayann sniin (varl) na inancnn hibir temeli ve dayana yoktur. (2)

118'

ONBiRNCt MES'ELE Onlar (filozoflar) dan, evvel'in gayr bilecei, cins ve trleri de kll Tr olarak bileceini iddia edenlerin ciz braklmama dirdir. Biz diyoruz ki; Mslmanlara gelince; onlarn yannda yarlk hadis ve kadim olarak (ikiye) inhisar ettiinden, onlar iin Allah Sbhaneh ve sfatlarndan baka kadm bulunmadndan, ondan (Allahdan) mad, her ey onun tarafndan ve Onun iradesiyle hdls olduundan; onlar (mslmanlar) iin O'nun (Allah'n) ilmi konusunda zorunlu bir mukaddime (ncl) hsl olmutur. nk murad (edilen ey) bizzarre murd eden iin malm olmaldr. Klln Allah'a malm olduu (grlerini) buna bin etmilerdir. nk kll; O'nun (Allah) iin istenilen eydir ve O'nun iradesiyle hadis olmutur. Var olan her ey, muhakkak O'nun iradesiyle hdis olmutur. (Bunun dnda) geriye O'nun zt kalyor. O'nun (Allah'n) mrd (irde edici) ve irde ettiini bilici olduu sabit olduuna gre, bizzarre O (Allah) Hayy (diri) dir. Her diri ise kendinden aynn bilir. Binanaleyh, O'nun kendi ztn bilmesi daha ok uygundur (evldr). Onlarn yannda (mslmanlar) kll, Allah Tel iin malm bulunmaktadr.. Kendileri iin O'nun (Allah'n) lemi yoktan meydana getirmeyi irde ettii (konusu) belli olduktan sonra, bu yolla (Allah'n kllileri bildiini) kabul etmilerdir. (1) Size gelince (Filozoflar) siz, lemin kadm olduunu, Allah'n irdesiyle hdis olmadn ne srdnze gre; O'nun ztndan bakasn bildiini nereden biliyorsunuz? Bu konuda mutlaka dayandnz bir delil olmaldr. bn Sina'nn szleri arasnda bu noktay tjahkik iin zikrettiklerinin zeti iki sanata (ynteme) dayanr. Birinci Sanat: Evvel, mevcttur. ama madde eklinde deil dir. Her maddesiz olarak mevcd olan ise mahz akldr, her 119

mahz akl olan, iin tm akl edilen eyler, apaktr. nk btn eyay (objeleri) idrk etmeye engel; maddeye balanmak ve onmla megl olmaktr. nsanolunun nefsi, maddenin yani bedenin idaresiyle meguldr. lmle maddeyle itigali kesilir ve bedeni ehvetlerle ve buna vesile olan tabi eyler sonucu (ortaya kan) aalk nitelilderle kirlenmi olmazsa, akledilea eylerin tmnn gerekleri kendisine aklanr. Bunun iin btn meleklerin dnlebilen eylerin hepsini bildiklerine hkmolunmutur. Bunlardan hibir ey mstesna klnmamtr. nk onlar da maddesiz olarak mcerred akldrlar. Biz diyoruz ki; sizin Evvel, mevcuttur ama madde eklinde deildir. sznzle onun cisim olmad, cisim ekline girmedii, mekansz olarak ve hibir cihet (yn) ile tahsis edilmeksizin kendi nefsi ile kim olduu kasdediliyorsa bu, kabuldr. Geriye sfat bunlardan ibret olan eyler mcerred akldr sznz kalyor. Aklla ne kasdedilmektedir? Aklla, dier eyay akleden eyi kasdediyorsanz bu, istenilenin kendisidir. Tartma konusu ise udur: Siz bunu istenen konuda kysa ncl olarak nasl alyorsunuz. Eer siz, (aklla) bunun aynn kasdediyorsanz, yani o, kendi nefsini aklediyor (diyorsanz) filozoflardan kardelerinizin bir ksm bunu kabul edebilir. Ancak bunun neticesi, kendi nefsini akleden aynn da akleder hkmne vanr ve denilir ki; siz bunu niin ne sryorsunuz? Bu zorunlu deildir. Bu hususta bn Sina dier filozoflardan ayrlmtr. yleyse bunun zarur olduunu nasl iddia ediyorsunuz? Eer nazar (olduunu iddia ediyorsanz) bu konudaki burhnnz nedir? Denilirse ki; eyay idrk etmeye engel olan ey maddedir, halbuki (O,) maddesizdir. Deriz ki; evet biz de maddenin (eyay idrke) mni olduunu kabul ediyoruz. Ancak tek engelin bu, olduunu kabul etmiyoruz. Onlarn kys artl kyas ekline gre dzenlenmitir. (artl kyas ekli) yle denilir.- Eer bu madde eklinde ise o, eyy akletmez. Ancak bu, madde eklinde deildir. yleyse o da eyay akleder. Bu ise ncln aksinin istisnsdr ki ncln aksinin istisnasnn neticeye varmad (mantklarca) ittifakla kabul edilmitir. Bu yle demek gibidir: Eer bu insansa, o da hayvandr. Fakat bu insan deildir yleyse o da hayvan deildir. Halbuki bu iizm edici olamaz. Zira bu insan olmayabilir de at olabilir. O zaman yine hayvan olur. Evet bu istisn ve ncln aksi; tlinin de aksini dourur ki bu (kyas) mantkta artl (kyas) olarak zikredilmitir. Bu (arta gre) 120'

tlinin ncle aksedilmesinin sbtu hasr ile olmaldr. Bu da u sz gibidir: Eer gne domusa gndz vardr. (Bunun aksi) Gne domam olduuna gre gndz de yoktur. nk gndzn varl iin gnein douundan baka bir sebep yoktur. Bylece gnele gndzden herbiri dierine aksedilmi olur. Bu durumlarn ve lafzlarn aklamas bizim bu kitaba ek olarak tasnif ettiimiz Mi'yr'el-tim kitabmzda anlatlmtr. Denilirse ki; biz teks (akisleme) olduunu iddia ediyoruz buna gre (eyay idrk etmeye) engel olan sadece maddedir ve baka hibir engel yoktur. Deriz ki; bu tehakkmdr. (Bu konuda) delil nedir? kinci san'at ise, u szdr: Biz her ne kadar, Evvel; hdisleri irde edicidir demedik ve klln zaman bakmndan hdis olduunu belirtmedikse de dedik ki; bu, onun fiilidir ve ondan var olmutur. Ancak bu iki filin sfatn ortadan kaldrmamtr ve o, yine fil olarak kalmaktadr. Biz dierimizden ancak bu kadaryla ayrd edilebiliriz. Fiilin aslnda ise deil. Filin lim olmas -ittifkla gerektiine- ve fiilini bilmesi icab ettiine gre kll, bize gre onun fiilidir. Buna cevap, ki yndendir: Birincisi; fiil iki ksmdr: rad (fiil) Hayvann ve insann fiili gibi. Tabi (fiil), gnein aydnlatma, atein stma, suyun soutma fiili gibi. Fiilin ilmi gerekli klmas, insanlarn yaptklarnda olduu gibi ancak irdi fiil iin gereklidir. Tabii fiil iin gerekli deildir. Size gre; Allah Sbhaneh ve Tel; lemi kendi ztndan rde ve ihtiyr ile deil tabii ve zorunlu olarak lzm yoluyla yapmtr (yaratmtr) Hatt kll (Allah'n) ztna lzm olmutur tpk aydnln gnee lzm olmas gibi. Gnein ve atein stmay engelleme gc olmad gibi Evvelin de .fiillerinden vazgeme gc yoktur. Allah onlann sylediklerinden ok yce ve byktr. Bu tr (fiile) her ne kadar fiil ad verilirse de o fiilin fili tarafndan bilinmesini katiyyen gerektirmez. Denilirse ki; iki durum arasnda fark vardr. yleki: Klln, (Evvelin) ztndan sdru, onun (Evvelin) kll bilmesi sebebiyledir. Klli nizamn (onun ztnda) temessl ise, klln d o ^ u n u n sebebidir, onm (temessl iin) kll bilmekten
121'

baka bir sebep yoktur. Kll bilmek onun ztnn ayndr, eer (Allah'n) kll bilmesi olmasayd kll var olamazd. In gne karsndaki durumu ise bunun tersinedir. Deriz ki; bu hususta kardeleriniz (filozoflar) size muhalefet ettiler. Zira. onlar yle dediler: Allah Tel'nm zt, (yle) bir zttr (ki) klln vcdu o'ndan; bilir olmas hasebiyle deil, tabiat ve zorunluluk tertibine gre lzm olur. Siz irdenin nefyine muvfakat ettiinize gre bu gr muhl klacak hani (sebep) vardr? Nasl ki, n lzmu iin gnein bilmesi art deilse k zorunlu olarak (gnei) takip ediyorsa ayn husus Evvel konusunda da var saylabilir ve bunun iin bir mani yoktur (2) kinci (cevap) ekli ise yledir: Eer onlann bir eyin filden sdr etmesi, sdr ettirenin ilmini gerektirir szleri kabul edilirse, onlara gre Allah'n fiilinin bir ve bunun da basit akldan ibret ilk mall olduu (ortaya kar). Dolaysyla o'nun (Evvel) sadece onu (ilk mall) bilmesi gerekir. lk mall ise ayn ekilde sadece kendisinden sdr olan bilir. nk kl Allah'tan bir defada mevct olmamtr, bilakis vastal olarak doum ve lzm (yolu) ile var olmutur. Sdr edenin, kend'isinden (bir eyin) sdr ettii kimse tarafndan bilinmi olmas gerekmez. nk ondan bir tek ey sdr olmutur. Hatta bu husus irad fiilde de zorunlu deildir. yle olunca tabii fiilde nasl zorunlu olur? Dan, tepesindeki tan hareketi irdi bir tahrik ile olabilir ve bu (irad tahrik) hareketin asl konusunda bilgiyi gerektirebilir de hareket vastasyla kendisinden doan arpmak ve bakasn krmak (gibi halleri) bilmeyi gerektirmez. Bu hususta da onlann cevab yoktur. Denilirse ki; (Evvelin) ancak kendi nefsini bileceine medecek olursak, bu ok irkin olur. nk (Evvelin) gayr kendi nefsini bilir, hem onu (Evveli) bilir ve hem de onun rn bilir, dolaysyla eref bakmndan ondan (Evvel) stn Fakat mall illeten nasl daha erefli olabilir? hkhem gayolur.

Deriz ki; bu enaat; filozoflarn irdeyi ve lemin hdis olmasn reddetme szlerinden domaktadr. Bu sebeple ya dier filozoflar gibi o enaati irtikb gerekmektedir, ya^^hut ta felsefeyi terkedip lemin irde ile hdis olduunu itiraf icbetmektedir. Sonra denilir ki; siz filozoflardan bunun eref (in) fazlalyla (ilgisi) olmadn syleyenleri nasl reddededebilirsiniz? nk ondan (Evvelden) gayrisi, tamamlanmak iin ve faydalanmak zere bilgiye muhta olmutur. Zira kendi zt nkstr (eksik), nsan ise aklettii eylerle ereflenir. Bu eref, ya ilerde dnya ve ahirette elde edecei faydalarndan haberdr olmas
122'

iindir veya kendisinin karanlk ve eksik olan ztn tamamlamak iindir, dier mahlukat ta byledir. Allah Sbhaneh ve Tel'nn zt ise tamamlanmaktan mstanidir. Onun iin, kendisini tamamlayacak bir bilgi farzedilse, zt ztlk bakmndan nks olur. Bu, Semi ve Basar (sfatlar) ile zamann altna giren cz'lerin bilinmesi konusundaki sznn ayndr ki, Allah'n, bunlardan mnezzeh olduunu, zamann iine giren olmu ve olacak eklinde blmlenen deikenleri Evvelin bilemiyecei hususunda sen dier filozoflara muvfakat ettin. nk bu ztnda deimeyi ve etkilenm.eyi gerektirir. Bunu bilmemesi onun eksikliine delil deildir, bilakis kemlinin ifadesidir. Ekseldik duyularda ve duyulara ihtiya hissetmektedir. Eer insanolunun eksiklii olmasayd, bana gelen ktlklerden korunabilmek iin duyulara ihtiya hissetmezdi. Cz' hadisleri bilmek te byledir. Siz bunun noksanlk olduunu iddi ettiniz. Biz, eer btn hdisleri bilir ve duyumlanabilen her eyi idrk edersek Evvel de czilerden hibir eyi bilmez, duyumlardan da hibir eyi idrk etmezse ve bu da onun iin eksiklik olmazsa akli kllileri bilmeyi de CEvvelin gayr) iin kabul edip kendisi iin kabul etmemek caiz olur. Bu, onun iin eksiklik olmaz. Bu (iddi) k olmayan (bir yol) dr. (3)

123'

ONKNC MES'ELE Onlar (filozoflar) n Evvel'in (tann) kendi ztn bildii hususunda delil getirmekten ciz braklmasna dirdir Biz deriz ki; Mslmanlar, lemin onun (Tanr'nm) iradesiyle hadis olduunu bildiklerinden, irdeyi ilme delil getirdiler. Sonra irde ve ilmi birlikte hayata (delil getirdiler). Sonra hayat (dellini) her canimm canl olduu iin kendi nefsinin bilincine varacama delil getirerek ayn ekilde (hayat sahibinin) ztn bileceini belirttiler, ve bu son derece salam makl bir metod oldu. Size gelince, irde ve ihdas (hdis klmay) reddettiinize, o'ndan (Tanrdan) sdr olan eyin tabiat ve zarret yoluyla, zorunlu olarak sdr olduunu ne srdnze gre Bu takdirde onun ztnn zellii itibariyle kendisinden sadece ilk malln vcd bulduu, sonra bu ilk mallden ikinci malln gerektii (ve bu sralama) tm mevcudtn sralanmasna kadar devam ettii bir ztiyyete shib olmas, bununla beraber onun ztnn bilincine varmamas ne kadar uzak (bir ihtiml) dir? O tpk kendisi iin scaklk zorunlu lzm olan ate ve aydnlk zorunlu lzm olan gne gibidir. Bunlarm her ikisi de kendi ztlarndan aynn bilmedikleri gibi kendi ztlarn da bilmezler. Halbuki kendi ztn bilen kendinden sdr olan da bilir. Dolaysyla aynn da bilir. Biz onlarn mezhebini (daha nce) akladk ve Evvelin aynn bilmediini (ne srdklerini belirttik). Onlara bu hususta muhlefet edenlerin durumlar itibariyle muvafakat etmek zorunda kaldklar n, (evvelin) gayrn bilmeyince kendi ztn bilmemesinin uzak (ihtiml olarak) kabul edilemiyeceini ifde ettik. Denilirse ki; kendini bilmeyen her (ey) ldr. Evvelin l olmas nasl olabilir? Deriz ki; grnzn seyri sizi buna mecbur kld. nk sizinle irde, kudret ve ihtiyrla hareket etmeyen, duymayan, grmeyen ldr, aynn bilmeyen de ldr diyen arasnda fark yoktur. Eer Evven btn bu sfatlardan hli (uzak) olmas ciz ise onun kendi ztn bilmesine ne hcet var? ayet maddeden uzak olan her eyin bizatihi akl olduunu, dolaysyla kendi nefsini akledeceini (ne srerek, ayn gre) dnerler125'

se bunun hibir burlna dayanmayaj aklamtk.

tahakkm

olduunu

Denilirse ki; bunun burhan udur-. Varlk, canl ve l olmak zere (ikiye) ayrlr. Canl lden daha erefli ve daha ncedir. Evvel de daha erefli ve daha ncedir. Dolaysyla canl olmas gerekir. Her canl, kendi ztnn bilincine varr. nk onun malllerinin canl olup da, kendinin canl olmamas mstahldir. Deriz ki; bunlar tahakkmlerdir (zorlamalardr). Biz diyoruz ki, kendi nefsini bilmiyenden birok vstalarla veya vstasz olarak kendi nefsini bilenin (sdrunun) lzm oluu neden mstahl olsun? Bunu mstahil klan (husus;) malln illetten daha stn olma (durumunun ortaya kma) s mdr? Ama neden mall illetten stn olacak? Bu bedihi deilki. Sonra onun (Evvel'in) stnln bilgisinden deil, klln varlnn onun ztna tabi olmasndadr. diyen neden reddediliyor? Bu konudaki delil udur: O'nun (Evvelin) gayn-, kendi ztndan baka birok objeleri bilebilir, duyabilir ve grebilirken O (Evvel) grmez, duymaz. Eer bir kii yle diyecek olursa; varlk gren ve grmeyen, bilen ve bilmeyen diye (ikiye) ayrlr. Gren, daha nce olsun (farzedelim) ve Evvel de gren, objeleri bilen olsun. Siz bunu reddeder ve derdiniz ki; stnlk grmede ve objeleri bilmede deil, aksi grg ve bilmeden mstani olup bilginlerin ve gr sahiplerinin de iinde bulunduu klln ztta vcd bulaca ekilde olmasndadr. Keza kendini bilmekte de stnlk yoktur. Bilakis (stnlk) bilgilerin kendisi iin ilk mebde olmasndadr. Bu ise ona mahsus bir stnlktr. Ayn ekilde onlar bizzarre (Evvelin) ztm bilmesini de reddetmek zorunda kalmaktadrlar. nk (onun) bilgisine, irde (sin) den baka hi bir ey dellet etmez. rde (sine) de lemin hdsundan baka hibir ey dellet etmez. Bu (silsileninJ bozulmasyla; btn bu hususlar akln nazarndan alanlara gre o (grler) de bozulur. nk onlarm Evvelin sfatlan konusunda reddettikleri veya zikrettikleri eylerin tmnn bir dayana ve hcceti yoktur. Sadece zann ve tahminlerden ibarettir. Bu konuda bilgin olanlar ise zann ve tahminlerden kanrlar. , Akln ilh sfatlar (kavrama) konusunda hayrete sinin garip ve acayip yan yoktur. Acayip olan, sadece kendi nefislerine ve delillerine hayran olmalar ve bu lar - btn eksikliine ve yanllna ramen- kesin bildiklerine ina.nmalnd!r. (1)
126'

dmeonlarn hususbilgiyle

ONUUNCU MES'ELE Onlarn (filozoflarn) Allah Tel'mn-ki o, onlann szlerinden mnezzehtir-zaman bakmndan; olan, olmu ve olacak diye ayrlan cz'leri bilmedii hussundaki szlerinin ip tline dirdir. Bu hususta onlar (filozoflar) ittifak etmilerdir. lerinden, O (Evvel), ancak nefsini bilir grne sahip olanlarn bu grleri gizli deildir. O (Evvel) gyrm bilir grne sahip olan ise -ki bn sin'nm tercih ettii gr budur- O'nun (Evvelin) objeleri zaman ierisine girmeyen, gemi, gelecek ve hal diye ayrlmayan kll bir bilgi ile bildiini iddia etmilerdir. Bununla beraber onxm (Tanr) bilgisinden gklerde ve yerde zerre miktar bir ey'in bile uzak kalmadn, ancak onun cz'leri kll bir (bilgi nev'i) ile bildiini ne srmlerdir. nce onlarn grlerini anlamak, sonra itirazla megul olmak gerekir elbette.

Biz bunu bir mislle aklayalm; Szgelimi gne, henz tutulmamken bilhere tutulur, sonra tekrar doar. Bylece onun -yani gnein tutulmasnn- durumu hsl olur. (Birinci) Halde o, (gne) yoktur var olmas beklenmektedir, yani olacaktr. (kinci) Halde o, mevcttur yani vardr. (nc) Halde o, yoktur ancak biraz nce var idi. Bu ahvl karsnda bizim birbirinden farkl bilgimiz olacaktr: (Birinci halde) Gnein tutulmasnn (imdilik) yokluunu a,ncak sonra olacan bilmekteyiz. ~ (kinci halde) o (gnein tutulmas imdi) vardr.
127'

(nc halde) o (gnein tutulmas nce) var idi ama imdi var deildir. Bu bilgi (birbirinden) farkl ve ayrdr. Mahal bakmndan (bilginin) birbiri ard sra gelmesi, bilen ztn deimesini icb ettirir. yleki, gne doduktan sonra (bilen kii) u anda gne tutulmas, daha nce olduu gibi vardr diyebilirse bu, bilgi deil cehl olur. Eer o, gne tutulmasnn mevcdiyeti annda (daha nce tutulmann) yok olduunu bilse chil olur. Bunun birisi dierinin yerine gemez. (Filozoflar) Allah Tel'nn bu ahvlde hlinin deimediin iddi ettiler. nk (hl deiikliini kabul etme) teayyre vesile olur. Hli deimeyenin ise bu durumu bilmesi dnlemez. Zira bilgi, bilinene baldr. Bihnen deiince bilgi de deiir. Bilgi deiince hi phesiz ki bilen de deiir. Halbuki Allah hakkn da deiiklik niuhldir. Bununla beraber (bn Sin) unu iddia etti: Allah Tel gnein tutulmasn (tutulma) olaynn tm niteliklerini ve arzlarm bilir. Ancak bu yle bir bilgidir ki; ezel ve ebedde (Tanr) onunla muttasftr ve hi ihtilf etmez. Mesela O (Tanr) gnein mevcut olduunu, ayn mevcut olduunu bilir. Bu ikisinin bilgisi onda melekler vastasyla hsl olmutur. Ki onlar (filozoflar) kendi istilhlarna gre buna (meleklere) mcerred akllar adn vermilerdir. Allah Tel yine (gnein ve ayn) devri hareketlerle hareket ettiklerini bilir. Onlarn felekleri arasnda bir kesime olduunu, bu kesime noktalarnn ba ve kuyruk olduunu bilir. Baz hallerde bunlar (Felekler) in iki noktada birletiini, bu takdirde gnein aa ktn, yani ayn cirminin gnele bakanlarn gzleri arasn engellediini ve bylece gnein gzlerden gizlendiini bilir. Keza onun bu noktay bir miktar gemesi halinde -mesel bu bir sene olabilir- tekrar gne tutulur ve bu tutulma gnein tmnde veya te birinde veya yansnda olur ve sresi de bir veya iki saat olur. Byle btn tutulma hallerini ve arzlann Allah bilir. O'nun bilgisinden hibir ey eksik kalmaz. Fakat O'nun bilgisi gne tutulmazdan nce, tutulma halinde ve aydnlandktan sonra ayn vetire (sre) zeredir (birbirinden) ayrlmaz ve bu, O'nun ztnda bir deiiklii gerektirmez. (Allah'n) btn hdisleri bilmesi de byledir. (Hadisler) sebeplerle hds ederler, bu sebeplerin de baka sebepleri vardr. Nihayet (bu sebepler zinciri) gn devri hareketlerine kadar varr. Devri hareketlerin sebebi; gklerin nefsidir. Nefislerin harekete gemesinin sebebi de Allah'a ve ona yakn meleklere benzeme evk ve arzusudur,
128'

Kll (Tann'ya) malmdur, yani O'na bir ve mtensip olarak aktr. Bunda zamann hibir etkisi yoktur. Buna ramen gne tutulmas gereklemitir. (Tanr) gne tutulmasnn mevct olduunu u anda biliyor, ama daha sonra, imdi aydnlanm olduunu bilmez denilemez. Bilinmesi iin, zjamana izafe edilmesi gereken her eyi bildii dnlemez. nk bu teayyr (deimeyi) gerektirir. Bu, zamanla blmlenen eyler konusunda byledir. nsalarn ve hayvanlarn ahslar gibi madde ve meknla blmlenme konusunda da grleri ayndr. Onlar (filozoflar) derler ki. (Tanr) Zeyd, Amr ve Hlid'in (bandan geen) arazlarn bilmez. Sadece mutlak anlamda ve klli bir bilgi ile insan, (insann) arazlarn ve zelliklerini bilir. Onun bedeninin, uzuvlardan mrekkep olmas gerektiini, (bu uzuvlardan) bir ksmnn basmak, bir ksmnn yrmek, bir ksmnn idrk etmek iin olduunu, bir ksmnn ift, bir ksmnn tek olduunu (insan) kuvvetlerinin bu blmleri arasna serpitirilmi olmas gerektiini ve daha buna benzer insanolunun i ve d dnyasyla ilgili btn niteliklerini, ona ilien sfat ve levzmn bilmesi gerektiini, onun bilgisinden hibir eyin eksik kalmyacam ve tmn bileceini sylerler. Zeyd'in ahsna gelince o, Amr'm ahsndan ancak duyu bakmndan ayrd edilebilir, akl bakmndan (ayrd edilemez). Ayrmn lsnn de belirli ynlerde iaretleri vardr. Akl mutlak olarak klli ciheti akleder ve klli mekn dnr. Bizim u ve bu szlerimiz o duyumlarn duyuda hsl ettikleri duyguya gre bir irettir. nk (duyumlanan ey) yakn veya uzakta belirli veya belirsiz bir yndedir. Bunla-r ise ( Tann Tel' nm), hakknda mstahldir. te onlarn inandklar kide budur (buna dayanarak) eriatlar kkten ykmlardr. (1) nk bu (inancn) zmnnda gizli olan udur-. Szgelimi Zeyd Allah'a itat veya isyn etmi olsa, Zeyd'in halindeki deiimden dolay Allah Azze ve Celle onu bilmez. nk O (Allah), ayn olarak Zeyd'i bilmez, nk ^eyd bir ahstr. Onun fiilleri nce yok iken sonra hdis olmutur. (Tann Tel) ahs bilmeyince onun ahvlini ve fiillerini de bilmez. Hatta Zeyd'in kfrettiini veya mslman olduunu da bilmez. O (Allah) sadece insann ahslara mahsus deil klli olarak mutlak manda kfrn veya mslmanlm bilir. Hatta (bu gr) unu gerektirin Hz. Muhammed (S.A.V.) peygamberlik iddia ederek meydan okuyup (ortaya kmtr) ancak O (Tanr) bu halde onun (Hz. Muhammed'in) meydan okuduunu da bilmez. Bu durum belirli her peygamber iin ay129'

nen byledir. O (Allah) ancak, insanlardan bir ksmnn peygamber olarak meydan okuduunu ve onlarn sfatlarnn da yle ve yle olduunu bilir. Muayyen bir peygamberi ahs olarak bilmez ve tanmaz. nk bu, duyularla bilinir. Peygamberlerden sdr olan halleri de bilmez. nk bunlar belirli bir ahs iin zaman bakmndan blmlenirler. Bu Cdeiik zamandaki) hallerin kavranmas teayyr gerektirir. nce nakletmek, sonra anlatmak, nc olarak onlara lzm olan irkinlikleri beyn etmek iin, onlarn mezheplerinden (gr) zikretmek istediimz ksmlar bunlardr. imdi onlarn sapklklarn ve btl olma ynlerini zikredelim.
t 41

Onlarn sakatlklar udur: Muhtelif ahvl vardr. Muhtelif (haller) bir mahalde ard arda gelirse phesiz onda deimeyi gerektirir. Eer (kii) gne tutulmas halinde onun daha nce olduu gibi olacan biliyorsa o lim deil childir. Olduunu ve ondan nce de olmam olduunu ve olacan bilmekteydi, onun bilgisi deiik ve durumu da deiiktir dolaysyla teayyr gerektirir. nk teayyrn anlam sadece bilenin farklldr. nk bir eyi bilmeyip de sonra bilmi olan kii deimitir. Bir (eyin) oldumu nce bilmeyip de sonra olu halinde (olduuna dir) bilgi hsl olursa yine (durum) deimitir. derler. Bunu yle tahkijk ederler, haller eittir: Birinci hal, mahz izfettir. Senin san ve solmun olmas gibi. Bu, zti bir nitelie deil, mahz izfete rci'dir. nk sargnda olan bir ey soluna geerse senin ona izfetin deimitir, ztn ise hibir ekilde deimemitir. Bu zta ekli olarak deimedir, ztn deimesi deildir. (kinci olarak) Senin nnde hazr olan cisimleri hareket ettirme gcn olduu takdirde de durum ayndr. (nndeki cisimleri hareket ettirdiin zaman) cisimler tamamen veya ksmen yok olacaktr, ancak senin ftr enerjin ve gcn deimemitir. nk senin kudretin nce mutlak anlamda cismi tahrike kudrettir. Sonra ikinci olarak cisim olmas nedeniyle muayyen bir cismi (tahrike kudrettir.) u halde kudretin muayyen bir cisme izfeti zti bir vasf deil mahz izfettir. Onun deiimi izfetin de ortadan kalkmasn gerektirir, deitirmeye gc yetenin halinin deimesini deil. ncs de zt bakmndan teayyrdr. Bu, nceden bilir deilken, sonra bilmek veya nceden kdir deilken sonradan kudretli olmaktr ki ite teayyr budur. 130'

Bilinenin deimesi (teayyr) bilginin de deimesini gerektirir. nk bilginin ztmm hakkatnda; zel bir bilinene izafeti de dhildir. Zira muayyen bir bilginin hakikati onun muayyen bir bilinene-olduu hal zere- ilimesidir. Baka bir halde iken ilimesi ise zarur olarak ayr bir bilgidir ve bunlarn ard arda gelmesi bilenin durumunun deimesini gerektirir. yle denmesi imknszdr: Ztn tek bir bilgisi vardr. Onunla olaca bildikten sonra, olan bilir ve olan bildikten sonra da olmuu bilir, dolaysyle bilgi tektir (bilgi) halleri birbirine benzemektedir. Binaenaleyh bilgiye izafet deimitir. nk bilgide izfet, bilginin ztnn hakikatidir. Bunun deimesi bilginin ztnn deimesini gerektirir. Bu da teayyr icbettirir ki o, Allah Tel iin muhaldir. A (Buna) iki ynden itiraz edilebilir: Birincisi denilebilir ki; siz yle diyene ne karlk verirsiniz: Mesel, gne tutulmasnn muayyen bir vakitte varl (konusunda) Allah Tel'nn bir tek bilgisi vardr. Bu bilgi ile; (tutulmann) varlndan nce onun olacan bilmitir. Yine aynen o (bilgi) ile (tutulmann) varl annda onun (tutulmann) olduunu bilmitir. Yine (gnein) aydnlanmasndan sonra (tutulmann) son bulduunu da bilmitir. Bu ihtilflar, bilginin ztnda deimeyi gerektirmeyen, dolaysyla bilenin ztnda da deimeyi gerektirmeyen, izafete rcidir. Bu, mahz izafet menzilesinde yer alr. nk bir tek ahs, senin sandan bulunurken sonra dnp nne geebilir, sonra arkana. Bylece izfet1er senin evrende dolar. Bu durumda deien sen deil, yer deitiren o ahstr. Allah Azze ve Celle'nin bilgisi konusunda da durumun byle anlalmas icbeder. Biz Allah'n objeleri ezelde, hlde ve ebedde hi deimiyerek tek bir bilgiyle bildiini kabul ederiz. Onlarn maksad (Allah'tan) deiimin nefyidir ki bu hususta ittifak vardr. Ancak u anda olmuu ve sonra yok olmay bilmenin, deiiklik olduu zorunlu olarak sbittir. szleri kabule yn deildir. nk bunu nereden bilmektedirler? Eer Allah Tel, bizim iin Zeyd'in yarn gne doarken gelebilecei konusunda bir bilgi halketse ve bu bilgi devam etse, baka bir bilgi halketmese ve bu bilgiden de fil klmasa biz gne doarken bir nceki bilgiye dayanarak Zeyd'in o anda gelebile131'

ceini biliriz. O andan sonra da Zeyd'in biraz nce gelmi olduunu biliriz. Tek ve Bak olan bu bilgi hali de ihata etmek konusunda yeterli saylr. Geriye u szleri kalyor: Belirli bir bilinene izafet; bilginin hakikatna dhildir. zafetler deiik olduka, izafetin kendisi iin zti olduu objeler de deiir. htilf ve tekb (ardarda gelme) hsl olunca deiiklik de hsl olur. Deriz ki; eer bu sahih ise, siz de filozoflardan kardelerinizin metodunu benimseyin. Nitekim onlar derler ki: (Tanr) ancak nefsini bilir. O'nun kendi ztn bilmesi, ztnn ayndr. nk, o, mutlak olarak insan veya mutlak olarak hayvan veya mutlak olarak cemdt bilmi olsayd -bunlar phesiz ki farkl olduklarndan- onlara yaplan izafetler de hi phesiz deiik olacakt. Dolaysyla bir tek bilgi farkl eyleri bilme (konusunda) elverili olmayacakt. nk izfe edilen ey deiik olduundan izfet de deiik olacakt. Bilinene izfet, bilgi bakmndan ztidir. Bu ise taa^dd ve ihtilf (deiiklii) gerektirir, sadece benzerlikle taaddd deil. Binaenaleyh bu konuda taaddt ve ihtilf gerekir. Sadece benzer ve eit eylerin bir ksm dierinin yerine geebilir. Halbuki hayvan bilmek cemdt bilmenin yerine kim olmaz. Beyaz bilmek siyah bilmenin yerine kim olmaz nk bunlar muhteliftirler. Sonra bu neviler, cinsler ve sonsuz olan klli arazlar ok farkldrlar. Farkl bilgiler tek bir bilginin ierisine nasl sar? Sonra bu bilgi, zerine hibir ey eklenmeksizin bilenin ztdr. Keke byle olsayd, akl (sahibi) durumlar; gemi, gelecek ve hl olmak zere taksim edilen tek bir objenin bilgisinin birlemesini muhl kabul etmeyi kendine nasl ciz grr? Halbuki o, btn farkl cinsler ve neviler ile alkal bilginin birlemesi ni muhl kabul etmez. Avn cinsler ve neviler arasndaki ihtilf ve uzaklama zaman bakmndan blmlenen tek bir objenin durumlar arasndaki ihtilftan daha fazladr. Orada taaddt ve ihtilf gerekmezken, burada taaddt ve ihtilf nasl gerekir? Zaman bakmndan ayrln cins ve nev bakmndan ayn^ lktan daJa aada bulunduu burhn yoluyla sbit olduuna ve (zaman bakmndan ayrln) taaddt ve ihtilf gerektirmedii kabul edildiine gre, bu da ayn ekilde ihtilf gerektirmez. htilf gerekmediine gre, bir tek bilgiyle ezel ve ebedde srekli olarak kll ihta ciz olur ve bu, bilenin ztnda bir deiiklii gerektirmez. (2)
* t

132'

kinci itiraz yledir: Denebilir ki; sizin kuralnza gre deise de c z i durumlar (Allah'n bilmesini) kabul etmek iin engel nedir? Bu tr teayyrn onun iin mstahil olmadma siz de inanmadnz m? Nitekim Mutezile'den Cehm bn Safvn, Tann'nn bilgisinin hdis olan eylerle hdis olduunu bildirmektedir. Nitekim onlarn yannda bir baka grub olan Kerrmiye, Allah'n bilgisinin hadislere mahall olduunu kabul etmektedir. Ehl-i hak (Snnet ehli) topluluu onlara ancak u bakmdan kar kmlardr: Deien, deiimden hal olmaz, deien ve deiimden hal olmayan da kadim deil hadistir. Size gelince, sizin mezhebiniz (e gre) lem kadmdir ve o deimeden hl deildir. Deien bir kadm dndnze gre sizi, bu inantan (deien cz' umru Allahm, bilecei esasndan) alkoyan bir ey olamaz. Denilirse ki; biz bu (Allah'n deien cz' umru bilecei konusunu) muhl kabul ediyoruz. nk onun ztnda hdis olan bilgi y.a kendi tarafndan hdis klna,caktr veya bakas tarafndan. Kendisi tarafndan hdis klnmas btldr. nk biz kadmden hdisin sdr olamyacan ve fil deilken fil olunamyacan bunun teayyr gerektireceini lemin hdsu meselesinde beyn etmitik. Eer bu, (hdis olan bilgi Evvel'in) ztnda bakas tarafndan hsl olmusa bu bakas, onda nasl messir ve deitirici olabiliyor ki, bakas tarafndan onun durumu baml ve zorunlu olarak deiebiliyor? Deriz ki; her iki ksm da sizin kidenize gre muhl deildir. Kdmden hdislerin ilki olan bir hdisin sdr etmesi mstahldir sznze gelince, biz bunu (kadmden hdisin sdru meselesini) incelerken iptal etmitik Nasl olabilir ki? Size gre kadmden hdislerin ilki olan hdisin sdr etmesi mstahldir. Mstahl olmasnn art onun ilk olmasdr. Aksi takdirde bu hdislerin sonsuza ka,dar hdis olan sebepleri yoktur. Devri hareket vstasyla nihyet kadm olan bir objeye v a n r ki bu, felekin nefsi ve hayatdr. Felek nefis kadmdir, devr hareket ondan hdis olur. Hareketin cz'lerinden her bir cz, hdis olur ve yok olur, ondan sonrakiler ise phesiz ki yenilenir. u halde size gre, hdisler kadmden sdr etmilerdir. Kadmin halleri birbirine benzer olursa, ondan hdis olanlarn da devaml olarak sdru birbirine benzer. Tpk hareketin hallerinin benzemesi gibi nk o hli birbirine benzeyen (homojen) kadmden sdr olmutur.
133'

Ortaya kyor ki; onlardan her bir frka kadmden hadislerin sdrunun caiz olduunu itiraf etmektedir. Ancak bu sdr uyum ve sreklilik ierisinde olunca mmkndr. yleyse hadis olan bilgilerde bu kabilden olmaldr. kinci ksma gelince ki, Bu (Tann'nn) bilgisinin gayrndan sdr olmasdr. Biz deriz ki: Size gre bu neden mstahil oluyor? Bu konuda durum bahis mevzuudur: a) Birincisi, deimedir ki biz bunun sizin aslnza (kaidenize) gre lzmunu aklamtk. b) kincisi gayrn, gayrn deimesi iin sebep olmasdr-ki bu size gre- muhl deildir. Dolaysyla bir eyin hdsu onunla bilginin hdsuna sebep olmaldr. Nitekim siz yle dersiniz: Renk (sahibi) kiinin, grc gz bebeinin hizasnda temessl (belirmesi) etmesi; ahsn mislinin- gz bebei ile grlen ey arasndaki affaf havann tavassutu ile-gz bebeinin kat tabakasnda grlmesinin sebebidir. Bir cemdn (kat maddenin); eklin gz bebeinde belirmesine sebep olmas -ki bu, grmenin ifde ettii anlamdr- ciz olduuna gre, hadislerin hdsunun Evvelin onlar bilmesinin sebebi olmas neden mstahil olsun? Nasl kuvve-i Bsire (grme gc) idrk yeteneine (sahip) ise ve kiinin (grme) idrkinin hasl olmas iin, gz kapaklarnn kalkmasyla, gz bebeinde renk (sahibi) ahsn eklinin hsl olmas mmkn oluyorsa -size gre- ilk Mebdein ztnn da ilmi kabule yetenekli olmas ve o hdisin varl ile kuvveden fiile kmas mmkn olmaldr. Eer bunda kadimin deikenlii szkonusu ise -size gre- deien kadm mstahil deildir. Bu durumun Vcib'el-Vcd (Allah) iin mstahil olduunu iddia ediyorsanz, sizin Vcib'el-Vcud'un isbt hussunda -yukarda getii gibi. illet ve mall silsilesini kesmekten baka bir burhannzn olmad meydandadr. Biz ise bu teselsln kesilmesinin deien bir kadm ile mmkn olduunu beyan etmitik. c) Bu konunun (bilginin Evvelde hdis olmas ve ayn tarafndan sdr olmas) tazammun ettii nc huss ise, kadm'in ayn ile deiken olmasdr. Bu, buyruk altna girmeye, ayrn (Evvel) O'nun zerine hkim olmasna benzemektedir. Denilir ki; o, hdislerin vstalarla hdisuna sebep olduuna, sonra hdislerin hdsu onda bilgilerin hsl olmasnn nedeni olduunu ve bylece o kendi nefsi iin bilginin elde edilmesinin sebebi gibi olduuna ve bu bilgi yalnz vstalarla gerekletiine gre bu, sizin iin neden mstahil oluyor? Bu buyruk altna girmeye benzer sznze gelince, yle 134'

olsun. nk bu sizin aslnza (kaidenize) uygundur. Zira siz Allah'tan sdr olan her eyin lzm ve tabiat yoluyla sdr olduunu iddia ettiniz ve bu eyin sdru hususunda (Allah'n) onu yapmamaya gcnn yetmediini ne srdnz ki bu da bir tr buyruk altna girmeye benzemektedir ve onun kendisinden sdr olan ey (in meydana gelmesine) mecbur olduunu gstermektedir. Denilirse ki; bu, mecbriyet deildir. nk O'nun kemli btn objelerin kayna olmasndandr. Deriz ki; yleyse bu da, buyruk altna girme deildir, nk onun kemli tm objeleri bilmesindendir. Her hadisle birlikte bizde bir bilgi hsl olursa bu bizim iin noksan ve buyruk altna girme deil, bir keml olur. yleyse ayn husus O'nun (Allah'n) hakknda da (geerli) olmaldr (3)

135'

ONDORDUNCU MES ELE Gn devri hareketiyle Allah'a itat eden bir canl olduu konusunda delU getirmekten ciz braklmalarna dirdin (Filozoflar) Dediler ki, gk bir canldr onun nefsi (rhu) vardr. Bu (nefsin) gn bedenine nisbeti, bizim nefislerimizin (ruhlarmzn) bedenlerimize nisbeti gibidir. Bizim bedenlerimiz nasl rhun hareketiyle iradeli olarak, maksatlara doru hareket ederlerse gklerin durumu da ayndr. Gklerin devri hareketleriyle maksatlar, lemlerin Rabbna-aada, aklayacamz ekilde- ibdet etmektir. Bu konudaJ mezhepleri (grleri) inkr mmkn olmayan ve mstahil olmas iddi edilemiyen husslardandr. nk Allah Tel her cisimde hayat yaratmaya kdirdir. Cismin bykl onun canl olmasn engellemez. Yuvarlak olmas da byle. nk hayat iin zel bir ekil art yoktur. Hayvanlar ekilleri ayr olmasna ramen hayat kabul hususunda mterektirler. Lkin biz bunun akl delille bilinmesinden onlarn ciz kaldn iddi ediyoruz. Eer bu (gklerin canl olmas) sahih ise, bu hususta ancak Allah'tan ilhm veya vahiy ile peygamberler haberdr olurlar. Akln kyas (yoluyla bilgisi) buna dellet etmez. Evet, bu gibi hussun delille bilinmesi -eer delil varsa- ve gl ise uzak (ihtiml olarak) kabul edilmez. Fakat biz diyoruz fA, onlarn delil olarak ortaya srdkleri ey, tahminin ifdesinden baka bir eye elverili deildir, kesin olarak ifade etmek ise asl. Buradaki yanlglar yle demelerindendir: Gkyz hareketlidir -bu hissi (duyulara dayal)) ncldr- hareketli olan her cismin bir muharriki vardr -bu da akl ncldr- nk her cisim, cisim olmas nedeniyle hareket etmi olsayd, her cismin hareketli olmad gerekirdi. 137'

Her hareket ettirici (zellik) ya hareket edenin kendisinden (ztndan) kaynaklanr -tan tabi olarak yukardan aaya dmesi, canlnn hareket hussunda kudret ve irdesi gibi- yahut ta hareket ettirici (hareket edenin) dnda olacak- ve tan yukarya (doru) frlatlmas gibi kaslma yoluyla onu hareket ettirecektir. Ztmdaki bir anlamla (zellik) hareket eden her ey; ya -tan yukardan aaya dmesi gibi- hareketin uurunda olmayacaktr ki, biz buna tabii hareket adn veriyoruz. Y a da uurunda olacaktr ki biz buna da irdi ve nefsn (hareket) adn veriyoruz. Bu, snrlandrc ve msbet ile menf arasnda dnp (duran) taksime gre, hareket ya kaslma yoluyla, ya tabi, ya da ird olacaktr. (Gkler iin) ikisi btl olduuna gre, ncs taayyn etmi olur. (Gklerin hareketinin) kaslma hareketi olmas mmkn deildir. nk kasarak hareket ettiren (g) ya irde veya kaslma yoluyla hareket eden bir baka cisim olacaktr. (Bu takdirde) neticede yine irde ile sonulanacaktr. Gkyzndeki cisimlerin hareketinin irde ile hareket eden bir hareket ettiricinin (eseri olduu) sabit olunca maksat hsl olmutur. Neticede irdeye dn olduuna gre kaslma yoluyla hareket (eden muharrikleri) koymann ne faydas vardr? Y a da (gkyzndeki cisimler) kaslma (kasr) ile hareket ediyor denecektir ki, bu takdirde kaslma, hareketini vstasz olarak salayan Allah Tel (olacaktr) bu, ise muhldir. nk o (gk cisimleri) srf cisim olmak ve Allah'ta onun yaratcs olmak nedeniyle hareket etseydi, her cismin hareket etmesi gerekirdi. Bylece hareketin; cisimlerin dierlerinden ayrd edildii bir zel nitelik olmas icbederdi. te bu nitelik, hareket ettirici (olmaya) yakndr. rde veya tabiata gelince; Allah Tel'nn bir eyi irde yoluyla hareket ettirdiini sylemek mmkn deildir. nk onun irdesi cisimlere tek bir nisbet ierisinde nisbet edilir. Bu takdirde hareket ettirilmek iin neden zellikle o cisim kasdedilmitir de dieri kastedilmemitir? Bunun (hareket ettirilmenin) maksatsz olmas da mmkn deildir. nk alemin hdsu meselesinde getii gibi bu, muhldir. (Hareket eden) bu cisimde (gklerde) hareketin mebdei olan bir sfatn bulunmas gerektii sbit olduuna gre, birinci ksm yani kaslma yoluyla hareketi fazretme durumu btl olmu olur. Geriye hareket tabidir demek kalyor. Bu ise mmkn deildir. nk mcerred olarak tabiat, kat'iyyen hareketin nede138'

ni olamaz. nk hareketin anlam; bir yerden kamak ve baka bir yeri taleb etmektir. Cismin bulunduu mekn; eer ona uygun ise ordan hareket etmez. Bunun iin havayla dolu tulum suyun yznden dibine doru hareket etmez.. Suyun dibine batrlacak olursa tekrar yzeye doru hareket eder, nk o en uygun yeri bulmu ve durmutur. Beraberinde tabiat ta bulunmaktadr. Eer uygun olmayan bir yere nakledilirse oradan kaarak uygun olan yere gelir. Tpk hava ile dolu olan eyin (tutum) suyun ortasndan havann bulunduu mahalle kamas gibi. Devri hareketin de tabii olmas dnlemez. nk kalmas (gerektii) farzedilen her durum ve mekn ona ittir ve tabi olarak kalan ey, tabii olarak matlp olamaz. Bunun iin hava ile doldurulmu olan tulum, suyun dibine dnmez. (Yeryzne den) ta da yeryznde durduktan sonra (tekrar) havaya dnmez. Geriye sadece nc k kalyor ki, bu da irdi harekettir. (1) *
S*
*

itiraz iin biz yle deriz-. Biz sizin mezhebiniz (grnz) den ayr olarak btl olmas iin burhn bulunmayan baka ihtiml takdir ediyoruz: Birincisi, gkyznn hareketinin, onun hareket etmesini isteyen ve devaml olarak dndren bir baka cismin zoruyla meydana geldiini farzetmektir. Bu hareket ettirici cisim kre olamaz muhit (dire) de olamaz dolaysyla gk olamaz. u halde onlarn gkyznn hareketi irdidir ve gkyz canldr szleri btl olur. te bizim zikrettiimiz de budur. Bizim sylediimiz (cismin) varl mmkndr ve mcerred anlamda uzak saymaktan te defedilme yolu yoktur. kincisi, yle denilebilir: (Gkyznn) hareketi kasr (kaslma yoluyla) dir, balangc ise Allah'n irdesidir. Biz de deriz ki Tan yukardan aaya (dme) hareketi de kasridir. Allah'n onda hareketi yaratmasyla, sonradan hdis olmaktadr. Canl olmayan dier cisimlerin hareketleri iin de ayn sz sylenir. Geriye sadece cisim olmak bakmndan dier cisimler de onunla ortak olduu halde irdenin neden (yalnz) ona tahsis edilmi olduunu (sorarak bu hussu) uzak saymak kalyor. Biz, bir eyi benzerinden tahsis etmenin (zelletirmenin) kadim irdenin zelliinden olduunu, onlarn devri hareketin ynn tayin ile kutub yerinin ve noktasnn tayininde zellii bu olan bir nitelii tesbt etmek zorunda olduklarn beyn ettiimizden (bu konuyu) yeniden tekrrlamyoruz.
139'

Szn z udur: Bir sfatla temeyyz etmeksizin sadece irdenin kendisine taallku ile cismin tahsis edilmesi hususunda uzak grdkleri ihtimller cismin bu nitelikle temeyyz konusunda onlarm aleyhlerine dner. nk biz deriz ki: Neden yleyse gn cismi, dier cisimlerden ayrd eden bu sfatla temeyyz etmitir? Dier cisimler de cisim olduuna gre, niin dier cisimler de hsl olmayan nitelik gkte hsl olmutur? Eer bu soruya, bir baka nitelikle diye sebep gsterilirse sul, dier nitelie da ynelir ve bylece sonsuza kadar uzar. Neticede irde ile diye hkmetmek zorunda kalrlar. lkelerde ey'i mislinden ayran ve benzerlerinden tahsis edici bir nitelii gerektiren unsurlar bulunur. ncs ise, biz gkyznn bir nitelikle tahsis edildiinin ve bu niteliin -onlarn tan yukardan aaya dmesinde kabul ettikleri gibi hareketin balangc olduunu kabul ediyoruz. Ancak (gkyz) bu hareketin urunda deildir, tpk tan (derken) dmenin urunda olmay gibi. Tabi olarak matlb olan eyden tabi olarak kalamaz szleri ise bir artmacadr. nk meydanda -onlara gre- say bakmndan birbirinden stn yerler yoktur. Bilakis cisim tektir, devri hareket te tektir. Fiilen cismin de hareketin de czleri (paralan) yoktur. Paralanma sadece vehmi (zihn) dir. Binaenenaleyh hareket; bir yeri taleb etme veya bir yerden kama deildir. u halde ztnda devri hareketi gerekli klan bir anlamn (zelliin) bulunduu, bu anlamn ( zelliin) gerei; mekn istemek olup, sonra o mekna ulamak iin hareket etmek (eklinde) olmad ve hareketin kendisinin bu anlamn (zelliin) gerei olduu bir cismin yaratlmas mmkndr. Sizin, her hareket bir mekn aramak veya bir mekndan, kamaktr sznz zarr ise, sanki mekn aramay tabiatn gereiymi gibi kabul etmi olmaktasnz ve hareketin kendiliinden kasdedilmi olmadn, bilakis ona vsta olduunu iddia etmektesiniz. Biz de deriz ki; hareketin mekn talep etmek olmayp maksadn kendisi olmas uzak grlemez, bunu muhl klan ne vardr? u halde ortaya kyor ki; her ne kadar onlarn syledikleri (ihtimlin) dier ihtimllerden daha glip olduu sanlrsa da kesin olarak dier (ihtimlin) reddedilmesi kestirilemez. u halde gn canl olduu (konusundaki) hkm mahz tahakkmdr ve hibir dayana yoktur. (2)

140'

ONBENCt MES'ELE G hareket ettiren maksat konusunda onlarn (filozoflar) zikrettikleri husslann iptaline dirdir Onlar (filozoflar) dediler ki: Gk, hareketleriyle Allah'a itaat etmekte ve ona yaklamak istemektedir. nk iradeli olan her hareket bir maksada mebnidir. Zira bir canldan fiil ve hareketin sdr etmesi, ancak fiili (yapmann), onu terk etmekten daha evl olmas halinde dnlebilir. Aksi takdirde fiil ve terk msavi olsayd fiil tasavvur edilemezdi. Sonra Allah'a yaklamak demek (onun) rzsn talep etmek ve gazabndan saknmak demek deildir. nk Allah Tel gazab ve rzdan mnezzehtir. Bu szler (Allah Tel iin) tlk olunursa da mecaz yoluyla tlk olunmaktadr. Bununla ceza irdesi ve sevap irdesi kinaye olunmaktadr. (Allah'a) yaklamay, ona meknda yaklama istei olarak (anlamak) ciz deildir, nk bu, muhldir. Geriye, sadece ona, sfatlarda yaklama istei kalyor. nk onun varl en ekmel varlktr. Her varlk onun varlna izfetle eksiktir. Eksikliin de birbirinden farkl dereceleri vardr. Sfat bakmndan ona en yakn olan melektir. Ancak (bu yaknlk) mekn bakmndan deildir. Melike el-mukarrebn (Allah'a en yakn olan melekler) ile bu, kasdedilmektedir. Yani deimeyen, fena bulmayan, istihlle etmeyen, akli cevherleri kasdediyorum. Bunlar eyy, (objeleri) olduu ekilde bilirler, insan sfat bakmndan meleklere ne kadar ok yaklarsa, Allah'a daha ok yaklar. Ademoullannn tabaka bakmndan (ulaabilecei) en son nokta, meleklere benzemektir. Allah'a yaklamann a,nlamnn bu olduu ve bununla sfat bakmndan (Allah'a) yaklama istei kastedildii sbit olduuna gre (bu yaklama) eynn hakikatim bilmek, lmden sonra onun iin mmkn olan en mkemmel hallerde, ebed olarak bak kalmak eklnde (ortaya kar) Zira- kemlin en son nok141'

tasndaki bek Allah iindir. Melike'el-Mukarrebn iin mmkn olan keml ise onlarla birlikte var olmutur. nk onlarda hibir ey kuvve halinde deildir ki fiil haline kabilsin. yleyse onlarn (Melike'el-Mukarrebn) kemli Allah'tan bakasna nisbetle en son noktadadr. Semav melekler ise, gkleri hareket ettiren nefislerden (ruhlardan) ibrettir. Gklerde kuvve halinde olan rhlar vardr. Onlarn kemlleri blm blmdr. (Bir ksm) fiil halindedir- krre ekli ve heyeti gibi- ve o kendisiyle beraberdir. Bir ksm da kuvve halindedir.- Bu da vaz ve mekn bakmndan heyettir- belirli (olabilen) her durum onun iin mmkndr. Ancak fiil halinde olan dier durumlar onun iin ayn ekilde mmkn deildir, zira hepsini birletirmesi imknszdr. Durumlardan her birisini devaml olarak kaplamak mmkn olmadna gre, tr bakmndan kaplama kasdolunmutur. Ve onlar srekli her durumdan sonra bir dierini ve her mekndan sonra bir baka mekn talep ederler. Bu imkn, hi bir zaman kesilmedii iin, bu hareketler de inkta uramaz. Onun maksad, imkn nisbetinde ve kendisi iin mmkn olacak ekilde, kemlin en son noktasna ermek iin ilk mebde'e benzemektir. Semvi meleklerin Allah Tel'ya itatnn anlam budur. Onlar iin (semvi melekler) ona (ilk mebde'e) iki ekilde hsl olmutur: benzemek

Birincisi, tr bakmndan kendisi iin mmkn olan her durumu ihta etmek iledir. te ilk kastla kasdolunan budur. kincisi ise, gen, drtgen, kartlk ve eitlik gibi oranlarn farkll ve yeryzne nisbetle tulun (gn douu) deiiklii gibi ihtilflardan doan hareketlere dayanr. Bundan. Kamer feleinin altnda olanlara hayr hsl olur. Bu hdislerin hepsi de ondan meydana gelir. te semvi nefislerin keml isteme ekli byledir. Akll olan her nefis, ztyla kemle erme arzusu duyar (1)

Bu noktadaki itirz yledir: Bu szlerin ncllerinde tartma imkn olan hususlar mevcttur. Ancak biz bu hussta sz uzatmak istemiyoruz ve sizin son olarak tayin ettiiniz maksada ' dnyor, onu iki ynden iptl ediyoruz. Birincisi: Kinatta kendisi iin mmkn olan her meknda keml arama arzusu itat deil, budalalktr. Bu hibir megalesi olmayan, arzularna teslim, ihtiylarna esir olmakla yeti142'

nen, .bir beldede veya bir evde dolaan ve bylece kendisinin Allah'a yaklatn sanan bir insan (n durumu) gibidir. O, kendisi iin mmkn olan her meknda bir varlk temin etmekle, mkemmelemek ister, meknlarda var olmak benim iin mmkndr, say bakmndan bunlar birletiremiyeceime gre, tr bakmndan birletirmekle yetineceim diyerek bunda Allah'a yaklama ve keml istei bulunduunu iddi eder. Bu huss onun aklnn eksikliine hkmedilerek budalalna hamledilir. Ve denilir ki: bir hayyizden dier hayyize ve bir mekndan dier mekna intikl; allabilen veya arzu duyulabilecek bir keml deildir. te onlarn zikrettikleriyle bunun arasnda hibir fark yoktur. kincisi ise, biz yle deriz: Sizin maksad olarak zikrettiiniz ey, bat (ynl) hareketle hsl olmaktadr. yleyse ilk hareket neden dou (ynnden) olmutur? Hepsinin hareketi ayn ynde deil midir? Eer deiiklikte bir maksad varsa, aksine de deiemez miydi? Ve o zaman dou (ynnden) olan hareket batdan olur, bat (ynnden) olan hareket de doudan olurdu. Sizin hadislerin hsl konusunda, hareketlerin ihtilflaryla ilgili genler, altgenler ve dier hususlarda zikrettiklerinizin hepsi aksi iin de hsl olur. Keza durumlar ve meknlarn kaplanmas konusunda zikredilenler de byledir. Nasl olur? Dier yne hareket etmesi mmkn iken -eer her mmknn kaplanmas keml ise- kendisi iin mmkn olan kaplamak zere neden bir kerre bir yandan, baka bir kerre dier yandan hareket etmektedir? Grlyor ki; bunlar hibir neticesi olmayan haylden baka bir ey deildir. Gkyznn melektunun srrna bu gibi hayllerle muttali olunamaz. Allah peygamberlerini ve velilerini bu srlarna istidll (akl yrtme) yoluyla deil, ilhm yoluyla muttali klar. Bunun iin filozoflar, dierlerinin yansra hareketin yn ve (bu ynn) seiliinin sebebini aklamaktan ciz kalmlardr. (2) Bir ksm da der ki: (Gkyznn) keml istei -hangi cihetten olursa olsun -hareket ile hsl olduundan ve yeryzndeki hdislerin intizm, hareketlerin deiikliini ve ynlerin teayynn gerektirdiinden onu (gkyz) hareketin aslna sevkeden unsur, Allah'a yaklama, hareketin ynne sevkeden unsur da sfli leme haynn yaylmas arzusu olmutur. Bu da iki ynden btldr: Birinci; eer byle tahayyl etmek mmkn olursa yle hkm verilebilir demektir. (Gkyznn) tabiatnn gerei -ha143'

reket ve teayyrden kanmak iin- sknettir. Bu ise kesinlikle Allah'a benzeme olur, nk Allah kesinlikle teayyrden mnezzehtir. Hareket ise teayyrdr. Fakat o yeryzne hayr samak iin hareketi tercih etmitir. O hareketle bakasm faydalandrmaktadr, hareket onun iin arlk (tekil etmez) ve kendisini yormaz. Bu hayl nleyecek engel nedir? kincisi; hadisler, hareket ynlerinin deiikliinden doan oranlarn farkllna dayandna gre, -ilk hareket batdan olsun, dierleri de doudan olsun, bylece ihtilf hsl olmu ve oranlar arasnda farkllk meydana gelmi olsun neden yleyse bir tek yn taayyn etmitir? Bu ihtilflar, ancak ihtilfn aslna (inmeyi) gerektirir. Bir yn (takdiri) bu maksadn ifdesi iin, aksinden hi de evl deildir. (3)

144'

ONALTINCI MES ELE Onlarn (filozoflarn) Gklerin nefisleri bu lemde hdis olan btn czilere muttali olur szlerinin iptaline dirdir Levh-i mahfuzdan maksad gklerin rhlandr, alemdeki czilerin orada nakedilmesi mahfztn insan beynine verilmi olan hafzada nakedilmesine benzer. Ancak bu, onun yaygn bir kat cisim olup, ocuklann tahtaya yaz yazmas gibi zerine objelerin yazlm olmas anlamnda deildir. nk bu yazma onun okluunu ve zerine yazlanlarn ihata edilmesini gerektirir. yazlan eylerin sonu olmazsa, zerine (yaz) yazlan eylerin de sonu olmamas gerekir. Sonsuz bir cisim tasavvur etmek ise mmkn deildir. Keza bir cismin zerinde sonsuz izgiler mmkn olmaz. Aynca sonsuz objelerin sayl izgilerle cismin zerinde bulunmas da trf edilemez.
*

(Filozoflar) iddia ettiler ki; semav melekler gklerin rhlandr. Kurrbiyyn (adn alan) Melike'el-Mukarrebn ise kendi nefisleriyle kim olan, yer kaplamayan, cisimlerde tasarruf etmeyen cevherlerden ibaret, mcerred akllardr. Cz'i ekiller ise semav ruhlara o (nefislerden) yaylr. (Kerrb melekler) Semv meleklerden daha stndrler. nk onlar fayda vericidirler, bunlar ise faydalancdrlar. Faydalandran, faydalanandan daha stndr. Bunun iin stn olan Kalem diye ifade edilmitir. Allah Tel: Kalem ile retti. buyurmutur. nk o, faydaland^ran bir nakka gibidir, retene Kalem faydalanana da Levh benzetmesi (yaplmtr) onlarn gr ite budur. Bu konudaki tartma, bir nceki tartmadan farkldr. Bir nceki (meselede) zikrettikleri eyler muhl deildir. nk onun neticesi gkjrznn bir maksada gre hareket eden canl olmasdr ve bu mmkndr. Burada (zikrettikleri) ise mahlk 145'

(yaratlm) m sonu olmayan czleri bilmesinin isbtna rci dir. Bunun muhal olduuna inanlabilir. Bunun iin biz kendilerinden delil isteriz. nk bu inan kendiliinden tahakkmdr
(1)
*

Bu hususta yle diyerek delil getirmek istemilerdir: Devri hareketin irdi olduu sabit olmutur. rde ise murd (irde edilene) tbi'dir. Klli murada (irde edilen) ancak klli irde ynelir. Klli irdeden hibir obje sdr olmaz. nk bilfiil mevcd olan her kl, cz'i olarak berlidir. Klli irdenin, cz teklere nisbeti; bir tek vetire (sre) ierisindedir. Binaenaleyh ondan cz'i bir ey sdr olmaz. Bilakis belirli hareket iin cz irde arttr. Felekin, belirli bir noktadan, bir baka belirli noktaya (doru) her cz hareketi (halinde) hi phesiz hareketinin, cz irdesi vardr. O (felek), hi phesiz bu cz t hareketi cismaai kuvvet ile tasavvur eder. nk cz'ler ancak cismn kuvvetlerle idrk edilebilirler. yleyse irdenin, murd edileni tasavvur etmesi zarrdir. Yani ister cz' olsun, ister klli olsun onu bilmeyi gerektirir. Felek'in, hareketlerin czlerini tasavvuru ve ihatas nasl olursa olsun, hi phesiz ki onun (felekin yeryznn) baz czlerinin (blm) doucu, bazlarnn batc, bazlarnn gn ortasnda, topluluun stnde veya aya altnda olmak (gibi) yeryzndeki lzmlarn ihta (edecek) ve hareketle yenilenen genlik, altgenlik, kartlk ve bitiiklik gibi dier semav hdislerin lzm kld farkl nisbetleri bilecek (ekilde) olmutur. Yery^zndeki dier hdisler, gkyzndeki hdislere; ya vstasz olarak, ya bir vstayla veya birok vstayla istind eder. Ezcmle, her hdisin, hdis olan bir sebebi vardr. Bu teselsl birbirinin sebebi olan ebed, semv hareketlere ykselerek kesilir. yleyse sebepler ve msebbipler (bu) silsile ierisinde, gn devri ve cz' hareketlerine kadar uzanr. (Onlarn) hareketlerini tasavvur eden, onun lzmlarn da tasavvur eder. Ve silsilenin sonuna kadar lzmlarn lzmn da tasavvur eder. Ve bylece hdis olan her (eye) muttali olur. nk her hdis olann hdsu -illeti ne olursa olsun- illeti iin vcibdir. Biz gelecekte olacak eyleri bilmiyoruz. nk biz onlarm btn sebeplerini bilmiyoruz. Eer onlarn btn sebeplerini bilmi olsaydk, btn nedenlerin sonulanm da bilirdik. Biz, ate146'

in pamua deceini -szgelimi- bilecek olursak, pamuun yanacam da biliriz. Bir ahsn yiyeceini bilirsek, doyacan da biliriz. Keza bir ahsn falanca yere admn atacan ve orada ok hafif bir eyle rtlm gizli bir hazne olduunu ve o haznenin zerinde yryenlerin ayann deebileceini bilirsek, o ahsn hazneyi bulmakla zenginleeceini de biliriz. Ne var ki biz bu sebeplerin tmn deil bir ksmn biliriz. Bylece sebebin sonucunun vuku konusunda bizde bir tahmin hsl olur. Eer sebeplerin ounluunu ve en nemlilerini bilirsek, neticelerinin vuku konusunda ak bir zannmz hsl olur. Sebeplerin tmnn bilgisi hsl olursa, sebeplerin sonularnn tmnn bilgisi de hsl olur. Ne var ki semav cisimler okturlar. Ayrca onlarn yeryzndeki hdislerle ihtilt da vardr ve onlara muttali olmak, beerin gc dhilinde deildir. Gn ruhlar ise bunlarn ilk sebeplerine muttali olduklarndan onun lzm olan eylere de muttali bulunmaktadrlar. Keza silsile sona erinceye kadar lzmn lzmna da muttali olmaktadrlar. Bunun iin onlar iddi ettiler ki; uyuyan, uykusunda gelecekte olacak eyleri grr. Bu onun levh-i mahfz ile balantsndan ve orada olanlar okumasndandr. (Uyuyan kii) bir eye muttali olunca o ey, ya aynyla ezberinde kalm olacaktr veya muhayyile gc hzlca onu taklide yeltenecektir. Zira (muhayyile gcnn) tabiatnda, objeleri biraz uygun olan benzeriyle uyuturup taklid etmek veya ondan zdlarma intikl etmek isti'dd (yetenek) vardr. Bylece gerek idrk edilen (ey) hafzadan silinir ve hafzada haylin benzeri kalr. (Bu nedenle muhayyile gc) haylindekini rneldetirmek iin, yorumlamak ihtiycn duyar. Szgelimi erkei aala, kadn mesh ile hizmetiyi baz ev eyalaryla temsil ettii gibi. Sadaka ve infk mallarn koruyan (kimseyi) zeytinya ile temsil eder. nk zeytinya aydnln nedeni olan rann sebebidir. te (ryalarn) yorumu ilmi bu esastan hareket eder. Ve yine (filozoflar) iddi ettiler ki, bu ruhlarla balant kurmak (fazlasyla) mmkndr. nk orada perde yoktur. Fakat biz uyank iken duyularmzn ve arzularmzn bize getirdii eylerle megul bulunmaktayz. Bu duyusal eylerle megliyetimiz bizi onlar (grmekten) uzaklatrmaktadr. Uyurken baz duyusal meguliyetlerimiz ortadan kalkt iin, olarla baz balantlar kurma istidd hsl olmaktadr. Ve yine (filozoflar) iddi ettiler ki, (seilmi) Peygamber Mustfa (Allah'n salt ve selm onun zerine olsun) bu yolla gaybe muttali olmaktadr. Peygamberin rh gc zaman zaman 147'

ok fazla kuvvetlenir ve zahir duyular (hissi megaleler) onlar kuatmazlar. phesiz ki dierlerinin ryda grdklerini peygamber uyankken grr. Sonra kuvve-i hayliyye ona grd eyi temsil eder. Grd ey ya aynyla hatrnda kalr veya modeli (misal) ile. Tpk o tr ryann tabire ihtiyc olduu gibi, bu tr vahyin de te'vle ihtiyc vardr. Eer btn varlklar levh-i mahfzda sabit olmasayd Peygamberler uyurken veya uyankken gyb (grlmeyen eyleri) bilemezlerdi. Lkin kalem kyamet gnne kadar olacak eylerin hepsini oraya (levh-i mahfuza) ilemitir. te bunun anlam zikrettiimiz eylerdir. Onlarn (filozoflarn) mezheplerini (grlerini) anlatmak iin zikretmek istediimiz eyler bunlardr.
*

Cevap olarak deriz ki; siz Peygamber (S.A.V.) in gayb daha balangta Allah Azza ve Celle'nin bildirmesiyle bildiini syleyen, ry gren kiinin Allah'n onu bildirmesiyle veya meleklerden bir melein tarifiyle bildiini ne sren ve sizin zikrettiklerinizin hibirisine gerek duymayan kimseye ne karlk verirsiniz? Kald ki, bu hussta hibir delil yoktur. Keza eriatta vrid olan Kalem ve Levh-i Mahfuzu (sizin anladnz anlamda anlamay icbettiren) hi bir delil yoktur. nk eriat ehli, Levh ve Kalemden sizin anladnz bu many kat'iyyen anlamamlardr. Dolaysyla sizin eriatta tutananz yoktur. Geriye akln metodlarna tutunmak kalyor. Zikretmi olduunuz eylerin mmkn olduu kabul edilse de -bu bilgilerin sonucunun reddedilmesi art olmadna gre- (onlarn) varl (akl yoluyla) bilinmiyebilir ve yanll da gereklemeyebilir. Bu konuda (takip edilecek) yol, (onlar) akldan deil, eriattan renme (yoludur.) Akl delil olarak zikrettiiniz eylere gelince, nce bunlar birok ncllere dayanmaktadr, ama biz bunun iptali iin sz uzatmyacaz. Sadece nl zerinde tartacaz: Birinci ncl: Gn hareketi irdidir demenizdir. Biz bu meseleyi ve bu konudaki iddnz (rtmeyi daha nce) bitirmitik. kinci ncl; srf msamaha iin, bu birinci ncl kabul edilirse de cz'i hareketlerin cz'i tasavvurlar gerektirecei eklindeki sznz kabul edilemez. nk size gre cisimde cz 148'

(blm) yoktur. nk bu bir tek eydir. Blmlenme yehmdir. (zihndir). Harekette de blmlenme yoktur. O sreklilik bakmmdan birdir. Geriye -dedikleri gibi- kendisi iin mmkn olan (yn) yerleri kaplama arzusu kalyor ki bunun, iin klli tasavvur ve klli irde yeterlidir. Biz onlarn maksadn anlatmak iin, klli ve cz'i irdeyi bir rnekle temsil edelim: ayet bir insan iin -szgelimi- Allah'n evini haccetme konusunda klli maksad mevcd olsa, bu klli irdeden hareket sdr olmaz. nk hareket zel bir miktarda ve zel bir ynde cz'i olarak vki olur. radi harekette cz'i irdenin bulunmas gerektir. Kiinin Allah'n evine ynelmede ataca adm ve gidecei yn tesbit iin birbiri ardnca tasavvurlar yenilenir, her cz'i tasavvurun ardndan, hareket ile ulalan mahalden (tekrar) hareket etmek iin cz' irade takibeder. te onlarn (filozoflarn) cz'i tasavvura tbi olan cz' irdeyle kasdettikleri budur. Bu (grleri) hacc konusunda onlar iin kabul edilir. nk Mekke'ye ynelmede ynler deiiktir, mesfe taayyn etmi deildir. Binaenaleyh bir yerin dier yerden, bir ynn dier ynden ayr taayyn etmesi, baka bir cz' irdeye muhtatr. Semvi harekete gelince, onun bir tek yn vardr. nk kre kendi ekseni etrafnda ve kendi yerinde hareket eder, bunun (yer) dna kmaz. Hareket irde edilmitir ve ortada bir tek yn, bir tek cisim, ve bir tek hedef vardr. Bu, tan (yukardan) aaya yuvarlanmas gibidir. Ta, en yakn yoldan yere ulamak ister. Yollarn en yakn ise, yere dikey olan dz izgidir. Binaenaleyh, dz izgi taayyn etmitir. Fakat bu (hususta) da, uzaklk ve yaknln deimesi, bir izgiye ulap, ondan (geri) kmann yansra merkeze tlib olan (arayan) klli tabiatn dnda hdis (olan) bir sebebin yenilenmesine gerek duyulmamtr. Ayn ekilde bu harekette, hareket iin klli irde (nin bulunmas) kfidir ve daha fazlasna ihtiy yoktur. te bu ncl koymakla da onlar tahakkm etmilerdir. nc (ncl:) Bu (konudaki) Kii cz'i hareketleri tasavvur ederken ayn ekilde onun tabi ve lzmlarn da tasavvur etmektedir szleri cidden ok uzak bir tahakkmdr. Mahz hevesten ibrettir. Bu tpk yle demek gibidir: nsann hareket ederken ve hareketini belirlerken, hareketi iin lzm olan durma ve geme gibi-stnde, altnda ve yannda bulunan cisimlere nisbetini de bilmesi gerekir. (Yahut ta) nsan gnete yrrken; glgesinin decei ve dmeyecei yerleri, gnein k149'

larn kesmekle glgesinin dt yerlerde hsl olacak soukluu da bilmesi gerekir. Keza ayamn altnda toprak paralarna yapaca basky ve bundan doacak ayrmlar veya iindeki karmlar ve hareket sebebiyle meydana gelecek istihaleleri; hararet ve ter ekline dnecek paralarn ve daha buna benzer bedeninde veya bedeninin dnda hareketin neden olduu veya art olduu veya hazrlaycs olduu btn hadisleri bilmesi gerekir. Bu ise apak bir hevestir ki akl sahipleri onu dnemez. Bununla ancak chiller gurur duyar. te (onlarn) bu tahakkm de byledir. Kald ki biz yle diyebiliriz: Felekin nefsi tarafndan bilinen tafsilatl cziler o anda mevcut mudur yoksa gelecekte olmasi beklenenler de eklenmekte midir? Eer (cevab) o anda, mevcut olduu eklinde kstlarsanz, gayba muttali olma durumu btl olur. Keza Peygamberlerin (Allah'n salt ve selm onlarn zerine olsun) uyank iken, dier halkn da uykuda iken onun vastasyla gelecee dair (elde ettikleri) bilgileri de btl olur. Ayrca delilin muktezs da btl olur. nk bir eyi bilenin onun Jzm ve tabi'lerini de bilmesi gerektii (iddias bir) tahakkmdr. Hatta biz, btn sebepleri bilmi olsak gelecekteki tm hadisleri de biliriz. Btn hdislerin sebepleri ise hl'de hazrdr. nk bu (sebepler) semav hareketlerdir. Ancak msebbeb vastal olarak veya birok vstayla (gereklemeyi) gerektirir. Eer (felekin nefsine malm olan bu mjfassal cziler halde mevcuttur demez de) gelecee uzatrsanz, onun sonucu olmaz. nk gelecekteki czilerin btnnn tafsiltn sonsuza kadar nasl bilecektir? Ayrca bir halde ardarda gelmeyen, saylar sonsuz olan ve birleri iin netice bulunmayan czilerin mufassal bilgilerini bir mahlkun nefsinde nasl toplayacaktr? Akl bunun mstahl olduunu ehdet etmeyen kii, aklndan midini kessin. Eer onlar bu delili, bizim Allahin bilgisi konusunda aleyhimize evirecek olurlarsa, Allah Tel'nn bilgisinin malllere taallk -ittifkla kabul edilmektedir ki- mahlkatn bilgilerinin taallku trnden deildir. Hatt, felekin nefsi insann nefsi gibi dnecek olursa, insann nefsi trnden olur ve insana czileri vstal olarak idrk etme hususunda itirk eder. Eer buna katiyyen itirk etmi olmazsa, zanna glip olan huss, onun da bu trden olmasdr. Eer zanna galip olmazsa mmkndr, imkn ise onlarn kesin (kabulettikleri) hususta davalarn inkta uratr ve iptal eder. Denilirse ki, cevher bakmndan insan nefsi de, ayn ekilde btn objeleri idrk etme hakkna sahiptir. Ancak ehvet, gazab, 150'

hrs, kin, kskanlk, alk ve acnn neticeleriyle bilcmle bedeni arazlar ve duyularn verdii eylerle megl olduundan, insan nefsi bir eye yneldii vakit, (bu arazlar) onu dier eylerle megl olmaktan alkoyarlar. Felekin nefislerine gelince bu tr niteliklerden uzaktrlar. Nitekim hibir megale, ona sirayet etmez, elem, keder, ihss ve dier eyler kendisini kaplamaz. Onun iin btn objeleri bilir. Deriz ki; felein nefislerini megl eden hibir eyin bulunmadn nereden bildiniz? Onun ibdeti ve Evvel'e duyduu itiyak kendisini kaplayp ta czilerin mufassal tasavvurundan onu alkoymaz m? Gazab, ehvet gibi duyusal engellerden baka engellerin bulunabileceini hangi sebebe dayanarak muhal farzediyorsunuz? Engellerin sadece bizim kendi nefsimizde mahede ettiimiz kadar olduunu nereden biliyorsunuz? Akl sahiplerinin, nemli iler ve bakanlk (riyaset) talebi (istei) gibi baz megaleleri vardr ki, ocuklar iin bunlar dnmek mstahldir. ocuklar bunu megale ve engel olarak kabul etmezler. Ayn ekilde felek nefislerde bunun yerine kim olan engellerin bulunmasn mtahl kabul etmek nereden bilinir? (2)
*

te onlar (filozoflar) tarafndan ilhiyt olarak adlandrlan bilgiler konusunda zikretmek istediimiz bu onalt meseledir. Hamd olsun bir tek Allah'a, Allah'm salt ve selm da Neb'si Muhammed Mustafa (S.A.) ya olsun.

151'

TABYT (FZE) AT MES'ELELER Onlarca tabiyyt olarak nitelendirilen ilimler ise pek oktur. Biz bunun (baz) ksmlarn zikredeceiz ki, eriatn bunlarda zikrettiimiz yerlerin dnda inkr ve tartmay gerektirmedii bilinsin. (Tabiiyyat) usl ve fr olmak zere (kaideleri) sekiz ksmdr: ikiye ayrlr asllar

I Bu (ksmda) cisme, cisim olmas bakmndan ilien; blmlenme, hareket deime ve harekete ilierek ona bal olan zaman, mekn, boluk gibi eyler zikredilir. Bu konuyu Sem'el-Kiyn (fizika) kitab ihtiva eder. II lemin rknlerinin ksmlarn ve hallerini anlatan gk cisimleri ve kamer feleindeki kvrkl, drt unsuru, onlarn tabiatn ve herbirinin belirli bir ekil almasnn nedenini belirtir ki bunu da es-Sem ve'1-lem es-Sfli adl (De Caelo et Mundo) kitab ihtiva eder. III Bunda kevn ve fesat tevelld, tevld, gelime, rme, istihale gn dou ve batya ynelik iki hareketiyle, ahslarn fesadna ramen trlerin bk kalmas gibi konular anlatlr. Bunu da el-Kevn ve'l-Fesat (De generation et corruption) kitab ihtiv eder. IV Drt unsura n z olan karmlan ve bunlardan ortaya kan sr- ulviyeyi (meteorolojik) olaylar) bulutu, yamuru, imei, yldrm, hley'i, ebemkuam, rzgr ve depremleri anlatr. V Maden cevherler konusundadr. VI Bitkilerin hkmlerini anlatr. VII Hay^ranlar konusundadr ve bu bahiste hayvanlarn tabiatlar kitab (De Anima) vardr. VIII Hayvani nefis, idrk edici gler ve insan nefsinin 153'

bedenin lmyle lmeyen rhn bir cevher olduunu, onun fena bulmasmm imknszlm anlatr. (1) : 1 *i Tabiyt (Fizik) ilminin fratna gelince bu da yedidir: Birincisi tiptir. Bundan kasdolunan, insan bedeninin ilikilerini, ahvlini, shhat ve hastaln, bunlarn sebep ve emarelerini bilmek, bylece hastaln giderip, shhatini korumaktr kincisi yldzlarn ahkmn bildirir. Bu ise, delil getirme konusunda yldzlarn ekillerinden ve bunlarn karmndan; lemin ahvlini, milletlerin, doan (ocuk) larm, yllarn durumlarn tahmin iindir. ncs Feraset ilmi. Bu, yaratltan ahlka istidlldir. Drdncs Tabr (ilmidir). Bu, ryda grlen hayllerden, rhun mhede ettii gayb lemine istidlldir. Muhayyile gc onu baka bir mislle benzetmeye alr. Beincisi Tlsmlar ilmidir. Bu, yeryznde garip bir ilem grmek zere, bir g oluturmak iin baz dnyevi cirmlerin gleriyle, semvi gleri uyuturmadr. Altncs Neyrenct ilmidir. Bu, garip iler meydana getirmek iin yeryzndeki cevherlerin gleriyle karm yapmadr. Yedincisi Kimya ilmidir. Bu ilimin maksad da madensel cevherlerin zelliklerini deitirerek bir nevi hiyel ile altn ve gm elde etmektir (2) er'an bu bilimlere muhlefet zorunluluu yoktur. Biz btn bu bilimlerden sadece drt meselede onlara (filozoflara) muhlefet etmekteyiz: Birincisi udur: Varlkta sebeplerle msebbibler arasnda gze arpan paralelliin zarri bir paralellik olmas hkmdr. Ne farazi olarak, ne de imkn olarak msebbib olmadan sebep icd edilemiyecei ve sebepsiz msebbibin varl olamyaca kanaatlandr. ikincisi: nsan rhlarnn kendiliinden kim cevherler olduu, cismin yapsnda bulunmad ve lmn anlamnn; rhun (bedeni) idre etmesinin kesilmesiyle bedenle alkasnn kesintiye uramas olduu aksi takdirde lm halinde de onun (rhun) kendiliinden kim olaca szleridir. Onlar bunu akl 154'

burhanla bildiklerini iddia ettiler. ncs: Bu rhlann yok olmas imknszdr, bilkis bunlarn varl ebed ve sonsuzdur, yokluu dnlemez szleridir. Drdncs: Bu rhlann cesetlere geri dnmesi mstahldir szleridir.
*

Denein ejderhaya dnmesi, lnn diritlimesi, ayn yarlmas gibi hrikulde mucizelerin isbt buna dayandrld iin, birinci konuda tartma gerekmektedir. Onlar det gerei cereyan eden (normal) olaylar, luzmlu ve zarur olarak kabul etmiler ve bu mucizeleri muhl saymlardr. Kur'an'da llerin diriltilmesi hususunda (vrid olan mucizeleri) te'vil ederek, bununla bilginin canlandrlp cehlin lsnn kaldrlmasnn kasdedildiini belirtmilerdir. (Hz. Musa'nn) As'nn sihirbzlann bylerini yutmasn da te'vl ederek; Hz. Ms'nn elinde zahir olan ilh hccetin, mnkirlerin phelerini iptal ettii anlamna geldiini belirtmilerdir. Ayn yarlmas mucizesine gelince bunu; ounlukla inkr etmiler ve mtevtir olmadn ileri srmlerdir. Filozoflar, hrikulde mucizelerden ancak hususu var saymlardr. Birincisi; hayl edici g (el-kuvvet el-Mtehayyile) konusundadr. Onlarn iddisna gre'kuvve-i mtehayyile glenip hkimiyet salayarak, duyularn meguliyeti onu kuatmaynca levh-i mahfza muttali' olur ve gelecekte olacak cz'ilerin ekli onun (zihnine) ilenir. Bu huss, dier insanlarda uykuda, peygamberlerde ise -Allah'n salt ve selm onlara olsun- uyank iken hsl olur. te kuvve-i mtehayyile'ye it olan bu zellik peygamberlere hstr. kincisi: akl bak gcyle ilgili husstadr. Bu da tahmin gcne dayanr. (Tahminin asl) bir bilinenden (bir dier) bi, linene abucak intikl etmektir. Nice zek kimse vardr ki; kendisine medll hatrlatlnca delili hemen hata-lar. Delil hatrlatlnca kendiliinden medll hatrlar. Ksacas orta terim hatrlannca neticeyi hemen kavrar. Kafasnda neticenin tarifi yerleince hemen neticenin iki tarafn birletiren orta terimi ha turlar. Bu konuda insanlar ksm ksmdrlar. Bir ksm kendiliin155'

den (bir uyar olmakszn) uyanverir, bir ksm ise ok kk bir uyan ile (hemen) uyanr, bir dier ksm ise ok yorulduktan sonra ancak bir uyar ile kavrayabilir. Eksik taraf (negatif yn) katiyyen tahmin sahibi olmayan ve maklleri anlamayacak durumdaki kiilere kadar uzanabildii gibi kuvvet ve ziydelik (pozitif) taraf da btn maklleri veya ounu en yakn vakitte ve en seri ekilde kavramaya kadar ulaabilir. Bu husstaki farkllk, isteklerin tmnde veya bir ksmnda kemiyet bakmndan olduu gibi, keyfiyet bakmndandr da. Nihayet uzaklk ve yaknlk bakmndan da tefvt (farkllk) vardr. Nice saf ve kutsal rhun tahmini, en ksa vakit ierisinde btn makllere ulaabilir. te nazar kuvvet bakmndan, mucize gsteren peygamberin durumu byledir. O makller hususunda bir reticiye muhta olmaz, hatta kendiliinden renir. te o; Az kalsn ya kendisine ate demese de aydnlatr, nr stne nurdur (*) ayeti- celilesinde tavsif edilen kiidir. ncs ise; ameli ve ruh kuvvet (el-Kuvvet el-Nafsiyye el-Ameliyye) hussundadr. Bu husus tabileri etkileyip buyruk ialtna alacak hadde kadar vanr. Bunun rnei udur-. Bizde bulunan nefis, bir eyi tevehhm edince kendisindeki gleri ve organlar kullanarak, istenilen ve tahayyl edilen yne doru hareket ettirir. yleki tatl bir ey tevehhm edince; dama sulanr ve tkrk tkrmeyi salayan g canlanarak tkrk nerine balar. Cins birlemeyi tasavvur edince cinsel gc harekete geirerek (cinsel) organ gerilir, (canbaz) iki ucu iki duvarn zerinde, (kendisi) bolua uzatlm bir kalasn zerinde yrrken; dme tevehhm artarsa, beden bu tevehhmn etkisi altnda kalr (ve adam yere) der. Ayn kalas topran zerinde olsayd zerinde yrr ve dmezdi. Bunun sebebi udur: Cisimler ve cismn kuvvetler, rhlara musahhr olarak, hizmet etmek zere yaratlmtr. Bu (hizmet) ruhlarn parlakl ve kuvvetlerinin farkllna gre deiir. Rh kuvvetin; tabi kuvveti bedenin dmda kullanacak derecede ileriye gitmesi uzak grlemez. nk kiinin rhu bedenine kark deildir. Sadece onun (rhun bedeni) idare etmek iin bir tr arzu ve istei vardr. Yaratlrken bunun iin yaratlmtr. (Kiinin) bedenindeki cisimlerin rhuna itaat etmesi ciz olduuna gre bakalarnn ona itaat etmesi mmten olamaz. Bylece onun (kiinin) rhu; rzgrlarn esmesine, yamurun inmesine, yldrmn hcmuna veya yeryznn sarslp bir c*)
156'
Nr,

35

topluluu batrmasna muttali olabilir. Bunlarn meydana gelii; soukluun olumasna, suhnetin (snn) meydana gelmesine veya havann hareketine baldr. Ayn ismin veya soukluun (kiinin) rhunda da meydana gelmesi ve zahiri (fizik) sebep meydana kmadan nce bu ilerin domas mmkndr. Peygamber aleyhiselam iin bu, mucize olur. Lkin bu huss almaya (kabule) hazr bir ortamda husule gelir. Odunun canl bir hayvan olmasna, paralanmay kabul etmeyen ayn paralanmasna kadar ulaamaz. Mucizeler konusundaki mezhepleri (grleri) byledir. Biz onlarn zikrettiklerinden hibirini inkr etmiyoruz ve bunlarn Peygamberlere (Allah'n salt ve selm onlarn zerine olsun) mmkn olacan reddetmiyoruz. Sadece (meseleyi) bu noktaya hasretmelerine, denein ylan haline dnmesini, llerin ve dier yarlklarn diriltilmesini kabul etmeyilerine kar kyoruz. u halde hem mucizelerin isbt iin, hem de bir baka meseleden dolay; Mslmanlarn zerinde birletikleri Allah'n her eye Kdr olduu inancm desteklemek iin bu mes'eleye dalmak lzm oldu. yleyse istenene (konuya) dalalm (3)

157'

ON YEDNC MES'ELE (MUCZELERE DRDR) Alkanlk eseri olarak, sebep diye inanlan ey ile msebbeb diye inanlan ey arasn birletirmek bize gre zarur deildir. Bilakis her (ikisi) ayr eylerdir, bu; o, deildir, o; da bu, deil-, dir. Birinin isbt (olumlanmas) dierinin isbtn tazammun etmez. Birinin nefyi (olumsuzlanmas) dierinin nefyini de mutazammn deildir. Birinin varl iin; dierinin varl zorunlu olmad gibi, birinin yokluu dierinin yokluu iin zorunlu deildir. Susuzluk ve su imek, doymak ve yemek, yanmak ve atee girmek, aydnlk ve gnein domas, lm ve boynun kesilmesi if ve il imek, ishl ve mshil kullanmak vs. gibi tpta, ncm ilminde (Asrtroloji'de) sanatlarada (kimya'da) ve mahretlerde grld gibi birbirine bitiik eyler deildir. Bunlarn birbirine bitiik oluu Allah'n daha nceki takdirinden dolaydr. Bilakis, yemeden topluu yaratmak, boyunu kesmeden lm yaratmak, boynu kesmekle beraber hayat devm ettirmek ve daha buna benzer ard arda gelilerin hepsine (Allahn) gc yeter. Filozoflar ise bunun, mmkn oluunu reddederek mstahl olduunu iddia etmilerdir. Saylmaktan uzak olan bu konulara atf- nazar etmek uzun olur. Bz bir rnek (model) tyin edelim. Bu da szgelimi- pamuun atee dedii anda yanmas olsun. Biz (atele pamuk arasnda) buluma olduu halde (pamuun) yanmamasm ciz grrz. Ayrca pamuun ate dokunmadan yanm bir kl haline dnebileceini de ciz kabul ederiz. Onlar ise bunun cevazn reddederler. Bu meselede sylenecek szn makm vardr: Birinci makm: hasm iddia edebilir ki, yanmann faili sadece tetir. Ate (kendi) tabiat itibariyle fildir, ihtiyar ola159'

rak deil. Dolaysyla yanmaya elverili bir yere dtkten sonra onun kendi tabiatnda (yer etmi) olan (yakma fiiline) engel olmas mmkn deildir. Biz ise bonu inkr etmekteyiz. Aksine diyoruz ki: Pamukta kararmay yaratarak, czlerini ayrarak veya onu yank kl haline getirerek yanma (fiilinin) faili Allah Tel'dr. Bunu ya melekleri vastasyla veya vastasz olarak yapar. Ate ise kat bir maddedir, onun fiili olamaz. Yanmann failinin (ate) olduunun delili nedir? Onlara gre; atein pamua demesi halinde yanmann meydana geldiini gzlemekten baka bir delili yoktur. (1) Gzlem o anda yanmann hsl olduuna dellet eder, ancak bu onunla hsl olduuna, yanmann ateten baka bir illeti (nedeni) bulunmadma dellet etmez. nk ruhun ve kuvve-i mdrike ve muharrikenin; canllarn nutfesinden akp (meydana gelmesi), scaklk ve soukluk, kuruluk ve yalk gibi snrl tabiatlardan domaz. Keza baba nutfeyi annenin rahimine salvermekle olunun faili deildir, olunun hayatnn, grmesinin ve iitmesinin ayrca bunun ierisine giren dier manlarn (zelliklerin) faili deildir. Bilindii gibi bunlar o anda''(tems annda) vcd bulmaktadr, ancak bir kimse onunla vcd bulmaktadr diyemez. Bilakis ocuun vcd bulmas; Evvel (Allah) tarafndan ya vstaszdr veya bu gibi hdis ilere bakan melekler vstasyladr. Sniin (varln) kabul eden filozoflar (susturan) onlarla konumay kesen husus ite budur. Burada ortaya kyor ki; bir eyin yanmda var onunla var olmaya dellet etmez. ve

olmak,

Hatta biz bunu bir mislle aklayalm: yleki, anadan doma krn iki gznde perde olsa ve gece ile gndz arasndaki fark hi kimseden iitmemi olsa, ve bir gndz, iki gznn perdesi kalksa gz kapaklar alsa ve renkleri grse, zannederki; iki gznde hsl olan renklerin ekilleriyle ilgili idrkin faili gzn almasdr. Onun gz ak ve slim olur da perdesi kalkm bulunursa karsnda bulunan ahs ta renkli bulunursa, phesiz ki onu grecektir. Grmemesi dnlemez. Nihayet gne batp hava kararnca o zaman renklerin gznde intiba (etmesine) gnein nn sebep olduunu anlar. yleyse hasm; varln balangcnda baka illet ve sebeplerin bulunmasn ve aralarnda mlkat (buluma) hsl olunca ondan bu hdislerin meydana gelmi olmasn nereden kestirebilir? Bu sebepler sabittirler, yok olmazlar. Onlar hareket eden cisim deildirler ki yok olsunlar. Eer yok olup kaybolsaydlar biz anrm farke160'

der ve anlardk ki, grdmzn tesinde baka sebepler de vardr. Onlarn aslna (kurallarna) kyasla bu, k olmayan bir noktadr. Bunun iin onlarn muhakkikleri irtifak ederler ki; cisimler arasndaki buluma halinde meydana gelen arz ve hadisler ve bilcmle nisbet farkllklar vhib el-suver katnda meydana gelmektedir ve o (vhib'el-suver) meleklerden bir melektir. Hatt dediler ki; renklerin gzde intiba, vhib el-suver (melek) tarafndan hsl olmaktadr. Gnein domas, salam gzbebei ve renkli cisim ise bu ekilleri kabul etmek iin hazrlanm birer vsta ve mahaldirler. Onlar bu hususu btn hdislerde serdetmilerdir. Bylece atein yanmann faili, ekmein doymann fili, ilcn saln fi olduunu iddi eden ve daha buna benzer sebepleri ne srenlerin dvas btii,! olmaktadr. (2) kinci makm ise; bu hdislerin, hdislerin ilkelerinden kaynaklandn, ancak ekilleri kabul istiddnn, grlen gzlemler sebebiyle hsl olduunu syleyen ve objelerin bu ilkele rinden ihtiyr ve istek yoluyla deil, n gneten sdru gibi, lzm ve tabii olarak sdr olduunu kabul edenlere kardr. (Onlara gre ekilleri) kabul konusundaki tartma farkl olmutur. nk (kabul istidd farkldr. Parlak bir cisim gnein ualarn alr ve geri evirir. Bylece onunla bir baka yer aydnlanr. amur ise bunu kabul etmez. Hava, gnein nn nfzunu engellemez, ta ise engeller. Baz eyler gnete yumuarken baz eyler sertleir. Baz eyler -kasabn elbisesi gibi- gnete beyazlar bazs da -yz gibi- siyahlar, lke birdir ancak netice muhteliftir. nk mahaldeki kbiliyet muhteliftir. Ayn ekilde varln ilkeleri kendisinden sdr olan eylere cokunca verir. Onun yannda engel yoktur, cimrilik te yoktur, kusr alclardadr. Durum byle olunca; biz (tm) nitelikleri (yerinde) bir ate ve bunun yansra birbirinin ayn olan iki pamuk farzedelim. Bunlar bir tek srete (vetirede) atele karlasnlar, birinin yanp dierinin yanmamas nasl dnlebilinir? nk burada bir seme (ihtiyr) yoktur. Bu anlamda onlar (filozoflar) brahim Peygamberin (Allah'n salt ve selm onun zerine olsun) atee dt halde yanmayn ve atein ate olarak kaln inkr etmekte ve bunun ancak ateten harreti selb (yok) etmekle mmkn olacan, bu takdirde de atein ate olmaktan kacan, ya da b161'

rahim. (A.S.)in ztnn deitirilerek taa veya atein etkili olmayaca herhangi bir eye dntrlmesi gerektiini iddia etmektedirler. Onlara gre ne bu, ne de o mmkndr. (3) Buna M meslek ile (metod ile) cevap (verebilir) : Birincisi, deriz ki; biz, ilkelerin ihtiyar ile ilemediini ve Allah Tel'nn irde ile i yapmadn kabul etmiyoruz. Nitekim lemin hdsu mes'eleslnde onlarn iddilann iptal etmitik. Pamuun atele karlamas annda failin, yanma olayn iradesiyle yaratt sbit olunca, akl bakmndan (pamuun) atele karlamas halinde yanmann yaratlmamas da mmkndr. Denilirse kij bu, ok irkin muhlleri ilemeye (kabul etmeye) vesile olur. nk msebbeblerin sebepler iin lzumu reddedilirse ve sebebi icd edenin irdesine eklenirse, (sonra) irde iin belirli ve zel bir metod bulunmazsa, hatt onun (irdenin) deiik tr ve ynteminin mmkn olduu kabul edilirse, her birimiz; nnde saldrgan canavarlarn, yanan alevlerin, sarp dalarn ve kendisini ldrmek iin hazrlanm silahl dmanlarn bulunabileceini ve onun bunlar gremiyeceini, nk Allah Tel'nn onu grmeyi halketmediini ciz kabul edebiliriz. Evinde bir kitap brakann, evine dndnde; bu kitabn parlak bir olana, hareket shibi akll varla veya bir hayvan haline dnmesine de cevz verebilir. Keza evinde bir olan brakp, (evine) dndnde onun kpek haline dnmesine cevz verebilir. Y a da (evinde) bir kl brakp dndnde onun bir misk haline dnmesine, tan altn haline, altnn ta haline dnmesine cevz verebilir. Kendisine bunlardan sul edildiinde u anda evde ne olduunu bilmiyorum demesi gerekir. Benim bildiim ey; sadece evde bir kitap brakm olmaklmdr, belki de o, imdi bir at haline dnmtr, idrn ve pisliiyle ktphneyi kirletmitir. Ben evde su testisi brakmtm, belki de o, imdi bir elma aac haline dnmtr, nk Allah, her eyi yaratmaya kdirdir. Atn mutlak nutfeden yaratlma zarureti yoktur. Aacn da mutlaka tohumdan yaratlmas zarr deildir. Hatt aacn bir eyden yaratlmas zorunlu deildir. Olabilir ki; daha nce mevcd olmayan eyler, imdi yaratlm olsm. Hatt imdiye kadar grmedii bir insana bakp, kendisine bu domu mudur denildiinde, tereddt ederek, muhtemeldir ki ardaki baz meyveler insan haline dnmtr, ite bu insan da odur, Allah mmkn olan her eye kdirdir, bu hususta tereddt gerekir

162'

diyebilir. Bu sanatn tasviri (hussunda) snrlar geniletiebilirse de bu kadan kfidir. (Buna) cevap olarak diyebiliriz ki; (Olmas) mmkn olan (bir eyin) olmamas iin, insanda bir bilginin yaratlmasnn ciz olmad sabit olursa (sizin sz konusu ettiiniz) bu muhaller lzm olur. Sizin ird ettiiniz bu ekillerden biz phe etmiyoruz. Fakat Allah Tel, bizim iin o mmkint yapmadn bildiren bir bilgi halketmitir. Biz bu durumlarn vacip olduunu deil, mmkn olduunu iddi ediyoruz. Olabilir de olmayabilir de. Alkanln sreklilii ve ardarda gelmesi; zihnimizde onlarn (olaylarn) ayrlmaz biimde (baka trl olmayacak ekilde) gemi alkanlklara uygun olarak cereyanna msade ediyor. Hatta onlar ( filozoflar) m zikrettikleri yollarla; peygamberlerden bir peygamberin, falancann yarn yolculuktan dnmeyeceini bilmesi cizdir. (O kiinin) dnmesi mmkn olmakla beraber o (peygamber) bu mmknn vuku bulmayacan bilmektedir. Hatta avamdan (bir kiinin) bak gibi bakar ve (avamdan olan) o kiinin hibir konuda ayb bilmediini ve renmeksizin mklt idrk etmediini bilir. Buna ramen onlarn (filozoflarn) mmkn olduunu kabul ettikleri, ancak mmkn olan (bu eyin) vuku bulmadn bildikleri hususu (avmdan) o kiinin nefsinin takvs ve tahmin (gc) syesinde peygamberlerin -Allah'm selt ve selm onlarn zerine olsun- kavradklar gibi kavrayabileceini inkr etmezler. Eer Allah allageleni (deti) yrtar (ortadan kaldrr) da, detlerin yrtld bir zamanda (bu tr faraziyeleri) gerekletirirse bu bilgileri (yani onlarn olmyacana dair bilgiler) kalblerden karr ve onlar yaratmaz (yerine baka bilgileri yerletirir) .* yleyse bir eyin Allah'n takdirinde mmkn olmasna ve daha nce geen bilgisinde cereyn etmi bulunmasna ramen, baz vakitlerde mmkn olduu halde onu yapmayp o vakitte bu (mmkn olan eyi) yapmayaca konusunda biz de bir bilgi yaratmasn nleyen bir engel yoktur. (4) kinci meslek (metod) -ki bu metodda tenittan kurtulu vardr- ise yledir: Biz kabul ederiz ki; ate yle bir yaratlla yaratlmtr ki; benzer iki pamuk onunla karlasa ikisini de yakar ve her ynde ayn olduklar takdirde, aralarnda fark gzetmez. Bununla beraber biz, bir peygamberin atee atlp ta ya atein niteliinin deitirilmesiyle, ya da peygamber aleyhissel( * ) Bu paragraf -Sleyman Dnya'nnda belirttii gibi- etrefil ve anlalmaz bir cmle yapsna sahip (Bkz. Sleyman Dnya Tehft neri, sh. 243, 3 nolu dipnot.)

163'

inin bedeninin niteliinin deimesiyle yanmamasn ciz grrz. Allah Tel'nn, ya da meleklerin ihdas ettii bir zeUikle atein nitelii deiir, peygamberin bedenine (isabet eden) ss azalr ve onu yakmaz. Ate; s eklinde ve hakikati olduu gibi bak kald halde (atein) ss peygambere ulamaz ve onu etkilemez. Ya da peygamberin bedeninde onu et ve kemik olmaktan karmayan fakat atein etkisini ortadan kaldran bir nitelik meydana gelir. Kendisini (Talak) Talk ile (5) svayp yanan frna kan ve ateten etkilenmeyen kimseler gryoruz. Bunu grmeyen onun vukunu inkr eder. Hasmn (Allah'n) atee veya bedene yanmay nleyecek ekilde nitelik verebileceini inkr etmesi, talak ve etkisini grmeyenlerin inkr gibidir. Allah'n gc ierisinde ne garip ve acayip haller vardr ki, biz onun btnn mhede etmi deiliz. yleyse neden mmkn olduunu inkr edelim ve mstahil olduuna hkmedelim? lnn diriltilmesi ve as'nn ejderhya evrilmesi de ayn ekilde bu yolla mmkn olabilir. yleki madde her eye kbiliyetlidir. Toprak ve dier unsurlar (elementler) bitki haline dnr. Sonra bitki hayvann onu yemesiyle kan haline dnr. Sonra kan meni (sperma) haline dnr. Sonra sperma (annenin) rahmine dklr ve canl olarak yaratl kazanr. Bu, allan ekliyle uzun bir zaman ierisinde vuk bulmaktadr. yleyse hasm (muhalifimiz olan filozoflar) Allah Tel'nn maddeyi, allandan ok daha yakn (ksa) bir zaman ierisinde bu merhalelerden geirmeye muktedir olduunu niin muhl sayyor? Bu olayn ok daha az (ksa) -ki az iin sinir yokturbir vakitte (cereyan) ciz olduuna gre, bu glerin ameliyesini abuklatrarak peygamber (A.S.) iin mucize olan halin meydana gelmesi de ciz olur. Denilirse ki; bu (mucize) peygamberin kendisinden mi sdr oluyor, yoksa peygamberin istei halinde baka ilkelerden bir ilkeden mi? Deriz ki: Siz; peygamberin rhi gcyle; yamurun yadrlmasn, yldrmn akmasn ve yeryznn sarslmasn kabul ettiinize gre, bu peygamberin kendi (gcyle) mi yoksa bir baka ilkeden mi hsl olmaktadr? Bizim bu konuda diyeceimiz (szmz) sizin o konuda (syleyeceiniz) szn aynsdr. Bizim iin de sizin iin de evl olan; bunlarn vstasz olarak veya melekler vstasyla Allah Tel'ya izfetidir. Lkin (olayn) hsl olmas gerektii vakit ona peygamberin himmeti ynlemi, eratm dzeninin devamlln salamak iin hayr nizm bunun zuhrunu tayin etmi ve bylece (pey164'

gamberin himmeti) vcd ynnden bir mreccih durumuna gemitir. u halde ey (olay) kendiliinden mmkn oluyor. Bu konudaki mebde'de msamahal ve cmert davranyor. Fakat (olayn) mebde'den (vcd bulmas iin) onun vcdunu gerektiren bir tercih (unsuru) bulunmas ve hayrn da bunda (olayn vcdunda) taayyn etmi olmas icbediyor. Sadece (o olayn meydana gelmesinde) bir peygamberin peygamberliini isbt ederek, hayn yaygnlatrmak iin ona ihtiy hsl olmasyla (o olayda) hayr tiaayyn ediyor. Onlar, peygamber (S.A.V.)e (bu konuda) ihtisas kaplarn atklar ve peygamberin insanlarn alkanlna aykr zelliklere (ship olduunu kabul ettiMeri) takdirde -kendi szleri uyarnca- kendileri iin bunlarn kabulu, uygun ve lzmdr. nk bu ihtisas miktarnn ne kadar mmkn olduunu akl kestiremez. Fakat er'an tasdiki vrid olduuna ve naklen de mtevtir olarak geldiine gre bunu yalanlamak gerekmez. Ezcmle; canl eklini nutfeden baka bir ey kabul etmiyor. Onlara (filozoflara) gre, canllk gc nutfeye mevcudtn ilkeleri (mebde) olan melekler tarafndan verilir. nsan nutfesinden sdece insan yaratlr, at nutfesinden de sadece at yaratlr. Nutfe; attan redii iin, at eklinin dier ekillerden daha uygun olmas nedeniyle (at eklini almas) tercihen icbediyor. (Nutfe) tercih edilen ekli ancak bylece kabullendii iin; ne arpadan buday, ne de armut tohumundan elma yetimektedir. Sonra biz haere gibi baz canb cinsleri gryoruz ki, topraktan doarlar ama kendileri birbirlerini dourmazlar. Fare, ylan ve akrep gibi baz hayvan cinsleri de gryoruz ki, hem kendileri doururlar, hem de (birbirinden) doarlar. Bunlarn hepsi de topraktan doarlar. Ancak ekilleri kabul hususundaki yetenekleri -bizim grmediimiz nedenlerden dolay- farkldr. Beerin gc bu (nedenleri) bilmeye yeterli deildir. Zira onlara (filozoflara) gre, (varlklarn) ekilleri meleklerin isteine gre ve maksatsz olarak meydana gelmez. Hatta her mahalde ancak onu kabul elverili olan ey meydana gelir. nk meydana gelecek hale kendisi msaittir. stidtlar ise deiiktir. Bunlarn ilkesi -onlara (filozoflara) gre- yldzlarn karm ve ulv cisimlerin hareketlerindeki orant farklldr. Buradan ortaya kyor ki; kabiliyetlerin mebde'leri (ilkeleri) garip ve acayiptir. yleki tlsm sahipleri, bycler; hcm (astroloji) ve madenlerin cevherlerindeki zellikleri renerek, madeni zelliklerle semav gleri kartrmay baarmlar ve bu topraklardan ekiller elde etmilerdir. Onun iin zel bir tli (ans) bulmular ve bu syede dnyada garip iler meydana getirmilerdir. yleki, bazan bir akrebi, bir ylan bir beldeden
165'

bir baka beldeye srmler, biti bir beldeden uzaklatrmlar ve tlsm bilimiyle renilen buna benzer birok eyleri yapmlardr. u halde istidatlarn mebde'leri (ilkeleri) kontrol (mz) den ktna, bizim onlarn derinliini kavramamz (mmkn) olmadna ve onlar belirleme yolumuz bulunmadna gre, baz cisimlerin -daha nce kabule mstaid olmad- ekli kabule mstaid (hale) gelerek baz merhaleleri en yakn (ksa zamanda) ama istidadnn hsl olmasnn ve bunun mucize eklinde ortaya kmasnn mstahil olduunu nereden bilebiliriz? Bunun (mmkn oluunu) inkr, ancak havsala darlnn, yce varlklarla nsiyet eksikliinin, Allah Sbhnehnn yaratl ve ftrat (kanunlarndaki) esrarn grememenin ifadesidir. limlerin garipliklerini dnebilenler, peygamber (A.S.) lerden herhangi bir konuda zuhr eden mucizeleri gerekletirmenin Allah'n kudretinden uzak olmayacan kabul ederler. Denilirse ki; her mmknn Allah'n kudreti (dhilinde olduu grnzde biz, sizi destekliyoruz. Siz de her muhalin kudret dhilinde olmad konusunda bizi destekliyorsunuz. Objelerden bir ksmnn mstahil olduu, bir ksmnn mmkn olduu bilinir. Baz objeler konusunda ise akl durur, (onun) mstahil ve mmkn olduu konusunda bir hkm yrtemez. mdi, size gre muhlin haddi (tarifi) nedir? ayet bu (muhal) bir objede nefy (olumsuz) ile isbt (olumlu) cem'etmekten (ibret ise) o zaman yle deyiniz: Bu, o olmayan ve o da, bu olmayan iki objeden birinin varl dierinin de varln gerektirmez. Ve (yine) deyiniz ki; Allah Tel murd (ettii) ni bilmeden irdeyi yaratmaya, hayat (sahibi) olmadan ilmi yaratmaya kadirdir. Bir lnn elini oynatmaya, onu oturtarak, eliyle cildlerle (kitap) yazmaya, maharetler icr etmeye muktedirdir, o (l) nun gz aktr, bak kendine doru evrilmitir, ancak grmez, canllktan (eser) yoktur ve onun buna (yazmaya) gc yetmez. Sadece bu sralanan fiilleri, onun elini oynatarak Allah Tel halkeder. (Onun) hareketi Allah Tel tarafndandr. Bunu ciz grmekle; ihtiyri, hareketle, sarsnt hareketi (refleks) arasndaki fark ortadan kalkar. Bu takdirde, muhkem fiil, bilgiye dellet etmedii gibi, filin kudretine de dellet etmez. A3T11 ekilde cinsleri deitirmeye de gcnn yetmesi gerekir. Canly; sansza, ta, altna evirebilme gcne ship olduu gibi. Cevheri; araza, bilgiyi kudrete, siyah beyaza, sesi 199

kokuj^a evirebilir. Ayn ekilde onun (gerekletirmek) lzm gelir. ! t

iin saysz muhlleri

Cevap olarak (denir ki;) O'nun iin muhal farzedilemez. nk muhl; bir eyi olumsuz olduu halde, olumlu klmaktr. Veya geneli olumsuz olduu halde, onun zelini olumlu kabul etmektir. Veya biri reddedip ikiyi kabul etmektir. Neticede buna dnmeyen eyler muhl deildir, muhl olmayan ise var saylabilir (muhl farzedilir). Siyahla beyaz birletirmek muhldir. nk biz bir yer iin; siyahn, siyahlk eklini olumlu kabul etmekle, beyazn mhiyetini (o yerden) nefyettiimizi (olumsuz kldmz) anlarz. Siyahn olumlanmasndan (msbet kabul etmek) beyazn olumsuz (menfi) olduu anlalnca; olumsuzlanan beyazn olumlanmas muhl olur. Bir ahsn iki yerde birden olmas unun iin ciz deildir. Biz onun evde olmasndan, evin aynnda (dnda) olmadn anlarz. yleyse onun evin aynnda olmadm belirtmekle evde olmasndan dolay, evin aynnda olmasn ferzetmek (var saymak) imknszlar. Keza bir irdeden (lafzndan) bilinenin talebini anlanz. Bir eyin taleb edildii kabul edilir de, bilinmedii sylenirse bu, irde olmaz. nk onda bizim anladmzn olumsuzu vardr. Cemtta (kat varlklar'da) bilginin yaratlmas mstahildir. nk biz; kat varlk (tabiriyle) idrk etmeyen (varii) anlyoruz. Eer onda idrk yaratlrsa, ona bizim anladmz mnda kat^, demek muhldir. Eer idrk edemezse hdisin bilgi adn almas ve buna ramen girdii yeri idrk edememesi muhldir. Onun muhl olu ekli byledir. Cinslerin deitirilmesi (konusuna) gelince baz kelmclar bunun Allah'n kudreti dhilinde olduunu sylemilerdir. Biz deriz ki; bir eyin baka bir eye dnmesi dnlemez. nk siyah; bulank (gri) renge dnnce bu durumda siyahlk bki midir deil midir? Eer (siyahlk) yoksa dnmemi demektir. Siyahlk yok olmu, onun dnda baka bir ey var olmutur. Eer (siyahlk) bulanklkla birlikte mevcut ise o yine deimemitir, ancak ona bakas eklenmitir. Eer siyahlk bki ise ve bulanklk yok ise yine (o ey) baka bir ekle dnmemi, olduu ekilde kalmtr. Biz, kan meniye dnt dediimiz zaman bununla, o 167'

maddenin ayner bir ekli attn (braktn) ve baka bir ekli giydiini (aldn) kasdediyoruz. Hsl- kelm; bunun sonucu udur: Bir ekil yok olmutur ve bir ekil meydana gelmitir. Ortada mevcd bir madde vardr ve o maddenin zerinden ki ekil ard arda gemitir. Su, snarak havaya dnt dediimizde, unu kasdetmi oluruz: Su eklini almaya kabiliyetli madde; su eklini terk etmi ve baka bir ekli kabullenmitir. Madde mterektir, ekil ise deiiktir. Ayn ekilde as ejderhya dnt, toprak canlya dnt dediimiz zaman da bunu kasdediyoruz. Arazla cevher, siyahlkla bulanklk ve dier trler arasnda da mterek bir madde yoktur. Bu bakmdan o da (cinslerin deimesi) muhaldir. Allah Tel'nn; lnn elini hareket ettirmesi ve onu oturan bir canl halinde dikerek, elinin hareketinden manzum bir yaz yazmasn salamas, -hadisler iin ihtiyar sahibi bir irdeyi muhal kabul etsek te- kendiliinden mstahil deildir. Sadece det (alkanlk) bunun hilfna cereyan ettii iin garip karlanr. Sizin, bununla fiilin, filin bilgisine hkm (iin) dellet etmesi btl olur, sznz byle deildir. Zira imdi fil Allah Tel'nn kendisidir ve o, fiilini bilir. Titremeyle (refleks), ihtiyri hareket arasnda fark kalmaz sznze gelince, biz de deriz ki; biz bunu kendi nefsimizde idrk ettik. nk biz kendi nefsimizde iki hal arasnda zarur bir aynm yapmann gerekliliini mhede ettik ve bu fark, kudret deyimi ile ifadelendirdik. Bildik ki; mmkn olan iki ksmdan vki olan birisi bir halde dieri de baka bir haldedir. Bu, bir halde gc yeterek hareketin icd, dier halde ise gc yetmeden hareketin (icd meydana getirilmesidir.) Bizden bakalarna baktmz zaman da dzenli birok ha-reketler grrz. Buradan o (kiinin) harekete gcnn yettii bilgisi hsl olur. Bu bilgileri Allah Tel alkanlklar uyarnca halkeder. Biz o bilgiyle imknn iki ksmndan birinin var oluun bilebiliriz, ancak ikinci ksmn mstahil olduunu aklyamayz. Nitekim daha nce gemiti. (6)

168'

ONSEKZNC MES'ELE Onlarn (filozoflar), insan nefsinin rhn bir cevher olup kendiliinden kim olduu, bir yer tutmad, cisim o l m ^ , cisim tabiatna girmedii -Allah, lemin dnda deildir, iinde de deildir, melekler de yledir dedikleri gibi -bedene bitiik olmad ve ondan ayr olmad hussunda akl burhan getirmekten ciz braklmalarna dirdir.

Bu konuya dalmak onlarn hayvan ve insan kuvvetler konusundaki mezhep (gr) lerlni aklamay gerektirir. (Onlara gre) hayvani kuvvet (canl g) iki ksma ayrlr: (Kuvve-i) muharrike (itici g) ve (kuvve-i) mdrike (kavrayc g). (Kuvve-i) mdrike de iki ksmdr: Zhir ve btn. Zahir be duyudan ibarettir. Bu gler, cisimlerin tabiatna karm anlamlardan ibrettir. Btn ise eittir: Birincisi; beynin nnde ve grc kuvvetin gerisinde bulunan (kuvve-i hayliyye) hayl edici kuvvettir, grnen objelerin ekilleri gz yumulduktan sonra orada kalr. Be duyu vastasyla gelen bilgiler orada toplanarak onun iine yerleir. Bunun iin onlara mterek his (el-Hiss el-mterek) ad verilir. Eer bu nokta olmasayd, beyaz bal grp te onun tadn tadarak anlayabilen kimse; ikinci defa grd takdirde-k defa olduu gibi onu tatmadka-tadm idrk edemezdi. . Ancak orada hkm veren bir anlam vardr. yleki; bu beyaz tatldr hkmn verir. yleyse onun ierisinde hkm verici bir mekanizma bulunmaldr. nk onun yannda her iki durum birlemitir. Yani renkle tat. Nihyet birinin varl halinde dierinin varlna da hkmetmi olmaktadr. 169'

kincisi; Kuvve-i vehmiyyedir. Bu, anlamlan idrk eder. (yle sanlyor ki) ekilleri idrk eden ilk kuvvet te odur. Buradaki ekillerden murd; varl maddeye yani cisme muhta olan eydir. Mnlardan murd varl cismi gerektirmeyen, ancak cisim halinde olmak kendisi iin araz olan-dmanlk ve uyuma gibi- eydir. Koyun kurdun rengini, eklini ve durumunu idrk eder. Bu (idrk ancak cisim halinde olur. Ayn ekilde (koyun,) kendisine onun (kurdun) muhlif olduunu da idrk eder. Olak ta annenin eklini ve rengini idrk eder, sonra onun kendisine uygun ve muvfk olduunu renir. Bunun iin kurttan kaar ve annenin peinden koar. Ancak gerek muhalefet ve gerekse muvfakat-renk ve ekil gibi cisimler iin zorunlu unsurlar deildir. Fakat muvfakat ve muhlefet, bazan cisimlere de rz olur. u halde bu kuvvet (kuvve-i vehmiyye) ikinci kuvvet (kuvve-i ha,yliyye) den farkldr. Yeri beynin sonundaki karncktr. nc (gce) gelince; bu da, hayvanlarda (mtehayyile ve insanlarda mfekkire adn alan kuvvettir. Bu kuvvetin grevi, duyularla alnan ekilleri birbiriyle terkib etmek ve anlamlarn ekillere uyumunu salamaktr. Bu kuvvet (beynin) orta karncnda, ekiller ile anlamlsinn korunduu yerin (hfza) arasndadr. Bunun iin insan, uan at ve ba insan ba ve bedeni at bedeni olan ahs ve daha buna benzer bir takm terkbleri grmemi olsa da -tahayyl edebilir. Evl olan, bu kuvvetin kuvve-i mdrikeye deil ilerde gelecek olan- kuvve-i muharrikeye ilhk edilmesidir. Bu kuvvetlerin (beynin iindeki) yerleri tp ilmiyle bilinir. nk bu karncklara bir n z a geldii zaman bu (gler) almaz. Sonra onlar (Filozoflar) iddi ettiler ki; be duyu vstasyla (duyumlanan) duyumlarn ve ekillerin yer ald bu kuvvet, o ekilleri aldktan sonra da srekli muhfaza eder. Bir ey, bir eyi muhafaza eder, ncak (o eyi) kabul ettii gle deil. nk su kabul eder ancak muhfaza edemez. Mum, ya olarak kabul eder, kuru olarak muhfaza eder. Su ise bunun aksinedir. Bu itibrla hfza (gc) alc (kabul edici) gten ayrdr. Bunun iin de ona kuvve-i hfza (koruyucu g) ad verilir. Keza anlamlar da kuvve-i vehmiyede tab edilir ve kuvve olarak muhfaza edilir. Bunu muhfaza eden gce de zkire ad verilir. Bylece btn idrkler de ona kuvve-i mtehayyilenin eklenmesiyle birlikte -zhiri idrkler gibi- bee km olur.

170'

Kuvve-i muharrikeye (itici g) gelince bu da iki ksma ayrlr: (Birincisi) Harekete sevkedici anlamnda itici kuvvet. (kincisi) Hareketi dorudan yapan ve (hareketin) faili anlamnda muharrik kuvvet. tici anlamda muharrik kuvvet; ftr arzu gcdr. Bu g kuvve-i hayliyede istenen veya kanlmas gereken ekli canlandrnca -ki biz kuvve-i hayliyyeyi zikretmitik- fail olan hareket ettirici kuvveti harekete sevkeder. Bunun iki ubesi vardr: Bir ubesine kuvve-i ehevniyye ad verilir. Bu kuvvet, zevk elde etmek iin -faydal veya zararl- hayl edilen eyaya yaklamay salayan) harekete sevkeden gtr. Dier ubesine de kuvve-i adabiyye ad verilir. Bu kuvvet galibiyet (egemenlik) elde etmek iin -zararl veya bozguncuhyl edilen eyay itmek zere hareket sevkeden gtr. Bu kuvvetle irdi ismi verilen fiil zerinde tam toparlanma gerekleir. Fil olan (anlamnda) muharrik gce gelince; bu g sinirlerde ve kaslarda yaygndr. Grevi kaslar kasmak ve kuvvetin yer ald noktaya ekmek zere, organlara bal olan balar ve kas tellerini uzun sre kasmak, kendisine ekmek veya brakmaktr. Bylece teller ve balar ncekinin tersine bir ekil ahr. Tafsilt brakarak zetleyecek olursak, nefs-i hayvninin gleri bunlardr. Onlarn (filozoflarn) yannda ntka ad verilen insani akledici nefse gelince, onlara gre ntkadan murd kiledir. nk konuma zhir itibariyle akln en zel rndr bunun iin akl konumaya nisbet edilmitir. Bunun iki gc vardr: Kuvve-i lime ve kuvve-i mile. Her birisine de akl ad verilir. Ancak bu isimde itirak bakmndandr Kuvve-i mile, insan bedenini harekete geiren ilk (mebde) gtr. nsana has rahatlk ierisinde, dzenlenen insancl san'atlann mertebelerine doru bedeni tahrik eder. 171'

Kuvve-i lime ise, nazariye ad verilen bir gtr ki, bu g, madde, mekn ve cihetten uzak dnlebilen gerekleri idrk eder. Bu klli kaziyelere; kelmclar bazan ahvl bazan da vch adn verirlerken, filozoflar mcerred klliler adn verirler. u halde iki yana kyasla rhun iki gc vardr. Meleklere ynne gre kuvve-i nazariye. Bununla, meleklerden hakik bilgileri alr, bu kuvvet stten geldii iin devaml kabul edilmesi icab eder. Kuvve-i ameliye (mile) ise, ona (kuvve-i lime'ye) gre daha aadadr. Onun yn bedenin tedbir (idaresi) ahlkn islh yndr. Nefiste beden niteliklerden rezil (rezillikler) ad verilen baml birimler olumamas iin bu gcn bedenin dier glerine hkim olmas ve dier glerin onun te'dibi (uslandrmas) ile edeblenmesi ve onun emrine boyun emesi gerekir. Bu syede o, bunlardan etkilenip mnfail olmaz. Aksine o gler kendisinden etkilenirler. Nefiste fedil (faziletler) ad verilen birimlerin oluabilmesi iin bunun (kuvve-i mile) hkim olmas gerekir.
*

Onlarn hayvani ve insan gler diye akladklar ve uzun uzadya izh ettikleri (fikir'I&rin) zeti budur. Nebti kuvveti zikretmekten uzak kaldk nk burada onu zikretmeye -gayemiz bakmndan- gerek yoktur. (1) Bu konuda zikrettikleri eylerin hibirisi eriat bakmndan inkr gerekli hususlar deildir. nk bunlar mhede ile (bilinen) hususlardr. Allah detini (kanununun) bunlara gre icr etmektedir (2)

Ancak biz, onlann nefsin kendiliinden kim olan bir cev her olduunu akln burhanlaryla bilme iddilarna itirz etmek istiyoruz. Bu iddilarna itirz ederken, bu iddilann Allah'n kudretinden uzak sayanlarn veya eriatn bunun tersini getirdiini ne srenlerin itirz gibi itiraz etmiyoruz. Bilakis biz -har ve ner'n tafsiltnda aklayacamz gibi- eriatn bunu tasdik ettiini biliyoruz. Sadece onlann iddialarn mcerred akln delletiyle inkr ediyor ve eriatn bundan mstani olduunu belirtiyoruz. yleyse onlardan delilleri isteyelim. ddilanna gre, bu hussta birok burhanlar vardr.

172'

I DELL Derler ki: Akl bilgiler insan rhuna hll eder, o (akl bilgiler) ise sayldr ve blnmez birimler (tekleridir. Bunun iin bilgilerin mahallinin de blnmemesi gerekir. Her cisim ise blnebilir. Bu da gsteriyor ki akl (bilgilerin) mahallinin blnmeyen bir ey olmas gerekir. Bunu, mantk ekillerine bal artlar (kurallar) ierisinde ird etmek mmkndr. Bunun en yakn olarak yle denilebilir: Eer bilginin (yer ald) mahal blnebilir bir cisim ise, orada yer alan bilgi de blnebilir. Lkin (o mahalde) yer alan bilgi, blnemediine gre bilginin yer ald mahal de cisim olamaz. Bu (mantk bakmndan) bir artl kyastr. Tl'nin (orta terim) tersi istisna edilmitir ki bu, ncln tersi neticesini dourur. Kys eklinin shhatna itibr edilmedii gibi ilk iki ncllere de itibr edilmemitir. Birinci ncl u szmzdr: Blnebilen bir (eyde) yer alan her ey -phesiz ki mahallinde blmlenme farzedildiinden- blnecektir. Bu birinci ncldr ve bunda kuku duyma imkn yoktur. kinci ncl (mukaddime) ise u szmzdr. nsanolunda yer alan bir tek bilgi blmlenmez. nk o blmlenseydi sonsuza kadar blmlenmesi gerekirdi ki bu, muhaldir. Eer sonlu (olarak) blmleniyorsa o zaman blmlenmeyen birimleri ihtiv etmesi gerekir. Ezcmle biz baz objeleri biliyoruz, ancak bunlarn ksm olmad iin- onlardan bir ksmnn yok olup bir ksmnn kalabileceini farz edemiyoruz.
*

(Buna) itiraz iki makamdadr: Birinci makam. Denilebilir ki; bilginin mahalli, yer igal eden ve blmlenmeyen tek bir cevherdir diyenlere ne karlk veriyorsunuz? Nitekim kelmclann mezhebinin bu olduu bilinmektedir.
173

Bu durumda geriye, sadece uzak grme ihtimli kalr. yleki, btn bilimler nasl olur da tek bir cevhere sarlar ve onlar evreleyen cevherlerin tm, ona komu olduu halde nasl alamaz durumda bulunabilir? Uzak grmede de hayr, yoktur, nk yine onlarn mezhebine (grne) gre, nasl olur da nefis; yer igal etmeyen, kendisine iaret edilmeyen, bedenin iinde ve dnda bulunmayan, cisme bitiik veya ondan ayrlmayan bir obje olabilir? Fakat biz bu makam tercih etmiyoruz. nk paralanmayan (blmlenmiyen) paralar (blmler=cz' lyetecezz =atom) konusunda sz ok uzundur. Onlarn bu konuda hendesi delilleri vardr ki bundan sz etmek konuyu uzatr. Ezcmle derler ki; iki cevher arasnda yer alan bir tek cevherin, iki tarafndan bir (taraf) dierinin karlatnn aynyla m, aynyla m karlar? Eer aynyla (karlarsa) bu, muhaldir. nk bundan iki tarafn karlamas lzumu (doar.) Zira (bu takdir de,) karlaan (tarafla) karlaan (ksm) karlam olmaktadr. Eer karlat (taraf) dierinin aynysa, bu (takdirde) blnme ve saylmay kabul etmek gerekir ki bu da halli uzun bir phedir. Biz bu konuya dalmaya gerek duymuyoruz, yleyse dier makama dnelim. ikinci makam. Deriz ki; bir cisirnde yerleen her eyin blmlenmesi gerekir diye ne srdnz iddianz, koyunun kurdun dmanln idrk etmesi cihetiyle sizin aleyhinizde iptl edilmitir. nk o, (koyunun kurdun dmanln idrki) bir tek eydir ve taksimi dnlemez. Zira dmanln blmleri yoktur ki; bir ksmnn idrki dnlp, bir ksmnn yokluu dnlebilsin. Dmanln bir kuvvet eklinde idrkinin husl-size gre- mevcttur. nk hayvanlarn rhu cisimlere yerlemitir ve ldkten sonra bki deildir. Bu noktada onlar (filozoflar) ittifak etmilerdir. Her ne kadar be duyuyla, hiss-i mterek ile ve ekilleri hfzeden kuvvet ile kavranan mdrektta blmlenmeyi farzetmeleri mmkn ise, de madde eklinde olmas art olmayan anlamlarda blmlenmeyi farzetmeleri mmkn deildir. Denilirse ki; koyun, maddeden mcerred mutlak bir dmanl idrk etmez, sadece mahhas ve muayyen bir kurdun, kendi ahs ve heykeline (iskeletine) iliik dmanln idrk eder. Kuvvei kile ise gerekleri madde ve ahslardan mcerred olarak idrk eder. Deriz ki; koyun, nce kurdun rengini, eklini, sonra da dmanln idrk etmitir. Eer renk, kuvve-i bsirede yerlemise -ekil de byledir- ve grlen mahallin blmlenmesiyle b174'

lnebiliyorsa (koyun) dmanl nasl idrk etmektedir? Eer (dmanl) cisim olarak idrk etmise, onun da (cismin) blmlenmesi gerekir. Ne yar ki cisim blmlendii takdirde idrkin durumu ne olur? (drkin) ksm nasl olacaktr? Bu (idrk) , dmanln bir ksmnn idrki midir? (Dmanln) bir ksm nasl olabilir? (Cismin) btnn m idrk etmitir? O zaman -dmanln mahallin btn blmlerinde idrk edildiinin sbit olmasyla- dmanln da bir ka kez bilinmi olmas gerekir. u halde bu onlar burhnlarnda kukuya drc bir phedir, zmlenmesi gerekir. Denilirse ki: bu eliki, makllerdedir, makller ise elimez. Siz her ne kadar iki nclden kukulanmazsanz, -ki bunlar, bir bilgi blmlenmez ve blmlenmeyen belirli bir cisimde kim olmaz nclleridir- neticeden kuku imknnz kalmaz. Cevap olarak (deriz ki:) Biz bu kitb, srf filozoflarn s?;ndeki eliki ve tutarszlklar aklamak iin tasnif ettik, bu (maksadmz) da hsl olmutur. nk ya nefs-i natka konusunda zikrettikleri, ya da kuvve-i vehmiye hussunda zikrettiklerinin ikisinden birisi eliiktir. Sonra diyoruz ki: Bu eliki aa kard ki; onlar kystaki karklk noktasndan habersiz bulunuyorlar. yle sanyoruz ki bu karklk noktas u szleridir: lim. bedenin tabiatna karmtr. (Bu tpk) rengin; renklenen eyin tabiatna girmesi gibidir. Renklenen eyin blmlenmesiyle renk te blmlenir. Bylece bilgi mahallinin blmlenmesiyle bilgi de blmlenir. Sakatlk; tabiatna karma lafzndadr. nk blginin, bilgi mahalline nisbeti; rengin renklenen eye nisbeti gibi olmas imkn yoktur ki bu sebeple (buna dayanlarak) O (renk) renklenen eyin zerine yaylm, onun ierisine karm ve evresine dalmtr, dolaysyla renklenen eyin blmlenmesiyle o da (renk) blmlenir denebilsin. Belki de bilginin mahalle nisbeti bir baka ekildedir. Bu (baka) ekilde ise mahallin blmlenmesiyle onun (bilginin) da blmlenmesi ciz olmaz. Bilakis bilginin bilgi mahalline nisbeti; dmanlk idrkinin cisme nisbeti gibidir. Niteliklerin mahallerine nisbet ekilleri, bir san'ata mnhasr olmad gibi tafsilt da bizim iin gvenilir bir bilgiyle bilinmemektedir. Bunun iin ihtaszca ve nisbetin tafsiltn bilmeden hkm vermek gvenilir (bir hkm) deildir. Ezcmle (filozoflar) zikrettikleri eylerin zann glendirip, galip klaca inkr edilemez. Sadece yanlmas ve hatas ciz olmayan, phe siryet etmeyen kesin bir bilgi olmas inkr edileb i l i r B u miktar ise phelidir.
175'

III. DELL Onlar (filozoflar) dediler ki: Bilgi; akli, tek bir bilinene nisbetle -ki bu maddeden mcerred bir bilinendir- maddenin tabiatnda var ise vu tabiata karmas arazlarn cismni cevherlerin tabiatna karmas gibiyse, onun (bilginin) zorunlu olarak-daha nce de belirtildii gibi- cismin blmlenmesiyle blmlenmesi gerekir. ster onun (cismin) tabiatna dhil olmasn ve onun ierisinde yaylm bulunmasn. Eer tabiata karma lafz ho karlanmyorsa biz bunu bir baka ibareyle deitirelim ve diyelim ki, bilginin onu bilene nisbeti varmdr yok mudur? Nisbetinin olmamas muhaldir, nk (bilginin bilene nisbetinin) kesilmesi halinde, bilenin; bilgiyle bilen olmas, niin bilmeyen olmasndan daha evl olmutur? Eer nisbeti var ise u ksmdan birisine girer: Y a (bilginin bilene) nisbeti; bilinen mahallin btn cz'lerini ierecektir. Y a da (bilginin, bilene nisbeti) bilinen mahallin czlerinden bir ksmn ierecek, bir ksmn iermeyecektir. Veya bilinen mahallerin czlerinden birisinin bilene nisbeti olmayacaktr. (Bilinen mahallerin) czlerden hi birisinin bilene nisbeti yoktur demek btldr. nk, eer birimlere nisbeti yoksa btn lere de nisbeti yoktur. Btnler mbyenet yoluyla zaten ayrlmtr. Bilinen mahallin czlerinden bir ksmna nisbeti vardr denmesi de btldr. nk nisbeti olmayan ksm onun anlamndan hibir ey tamaz. Bu ise bizim zerinde sz etmek istediimiz huss deildir. (Bilginin, bilenin) ztna nisbet (edilmesi), bilindii farzedilen mahallin btn czlerini ierir sz de btldr. Zira ayet (bilgi) dorudan bilginin kendisine nisbet ediliyorsa (o takdirde) czlerden her birinin malmu olan (ey), malmun bir cz' deildir,bizzat malmun kendisi olur. Bylece bilfiil sonsuz ekilde defalarca akledilmi olur. Eer her cz'nn (bilgiye) ayn bir nisbeti varsa ve bu nisbet, dier czlerin bilginin ztna nisbetinden ayn ise, bu takdirde bilginin zt anlam bakmndan blmlenmi demektir. Biz ise bir tek bilineni, her bakmdan bilmenin anlam ynnden blmlenmiyeceini anlatmtk. Eer czlerden her birinin -dierinin ona nisbetinden ayn- bilginin 176

ztndan bir eye nisbeti varsa bu yolla bilginin ztnn blmlenmesi apaktr. Bu ise muhaldir. Bu yzden ortaya kyor ki; be duyuda yereden duyumlar^ blmlenmi paralarn ekillerinin (misllerinden) baka bir ey deildir. nk idrk demek; idrk edilenin mislinin (rneinin) idrk edenin nefsinde hsl olmas demektir. O zaman, duyumlanan eylerin rneklerinden her bir para, cismni aracn bir cz'ne nisbet edilmi olur.
*

Buna yaplan itiraz, nceki ekildedir. nk intib (tabiata karma) lafznn, nisbet lafzyla deitirilmesi; -anlattklar ekilde- koyunun kurda kar dmanlndaki velimi kuvvette intib eden ey zerindeki pheyi yok etmez. phesiz ki (koyunun kurda kar dmanl) bir idrktir ve onun kendisine (koyma) bir nisbeti vardr. Bu nisbet sylediiniz eyleri lzm klar. nk dmanlk; miktar bakmndan bir kemiyyeti farzedilen ey deildir ki o, misli varsaylan bir cisimde intib etsin, onun czleri bunun (cismin) czlerine nisbet edilsin. Kurdun eklinin takdir edilmi olmas, yeterli deildir. nk (koyun) kurdun eklinden ayr bir ey idrk etmitir ki bu, kendisine muhlefet, terslik ve dmanhktr. eklin zerinde dmanlk (idrkinin) ls yoktur. Onu mukadder bir cisimle idrk etmitir. Bu ekil de-tpk nceki gibi- burhan bakmndan phelidir. Bir diyen kii ilim; cisme paralanmayan, yer igal eden bir cevher eklinde -ki bu, tek bir cevherdir- hll etmitir diyerek bu burhnlar def'edemez miydiniz derse? Biz deriz ki; tek cevher konusunda sz, hendesi mes'elelerle ilgilidir. Bunun (tek cevher konusunun) halli iin sz uzar. Ayrca, bu (ifdenin) problemi ve zorluu def'edici bir yn yoktur. nk kudret ve irdenin de ayn cz'n ierisinde olmasm gerektirir. Zira bir insann fiili vardr ve bu fiil ancak kudret ve irdeyle tasavvur edilebilir. limsiz irde dnlemez. Yazma gc elde ve parmaklardadr, bilgisi ise elde deildir. nk eli koparmakla bu g zil olmaz. rde de elde deildir, (jnk elin topa olmasndan sonra da o (yazmak) isteyebilir. Ancak irdesizlikten dolay deil, kudretsizlikten dolay yazmas imknszlar.

177'

III. DELL Onlar (Filozoflar) n bilgi, eer cismin czlerinde olsayd; insann dier czlerini bilen kii deil, o czlerini bilen kii lim olurdu. nsana bilen denilir, nk bilen olmak; belirli bir yere nisbeti olmakszn btnyle ona hs bir niteliktir. szleri konusundadr.
*

Bu da bo bir hevestir. nk insana gren, duyan ve tad alan da denilir. Keza hayvan da bununla nitelendirilir. Ancak bu, duyumlananlarn idrkinin cisimde olmadna dellet etmez. Bilakis bu, bir tr ar gitmektir. Nitekim bir kii (Badat'n) btnnde deil bir cz'nde de olsa falanca Badat'tadr denilerek btne izafe edilir.

IV. DELL Eer bilgi, szgelimi kalbin veya beynin bir blmne hll etmise, bilgisizlik onun zdddr. Dolaysyla onun varlnn kalbin veya beynin baka blmnde kim olmas cizdir. Ve insan bir tek halde hem bir eyin bileni, hem de bilmeyeni olabilir Bu (gr) mstahl olduuna gre, bilgisizliin mahallinin, bilginin mahalinin ayn olduu ortaya kar. Bu mahall bir tek (mahal) olduu iin onda iki zddn birlemesi mstahildir. nk (eer mahaller) blmlenmi olsayd, onun bir ksmnda cehaletin bir ksmnda da bilginin kim olmas caiz olmazd. nk bir mahalde olan bir eyin zddnn baka bir mahalde olmas eliik deildir. Nasl ki bir tek atta beneklilik (beyazlk ve siyahlk), bir tek gzde siyahlkla beyazlk birleebilirse de ayr ayn mahallerde olur. Aralarnda ancak varlk ve yokluk bakmndan bir kartlk vardr. phesiz ki biz bir kii iin; baz blmleriyle -gz ve kulak gibi- idrk edebiliyor, fakat bedeninin dier ksmlar ile idrk edemiyor diyebiliriz ve bunda bir eliki olmaz. Sizin, bilgililik, bilgisizliin tersidir sznz bunun dnda kalmaz. Hkm btn bedene mildir. nk hkmn illet mahallinin dnda olmas mstahildir. Bilen, bilginin kendisinde kim olduu mahaldir. Her ne kadar isim btn iin sy178

leniyorsa da bu mecazdir, tpki o Badat'tadr dendii zaman kiinin Badat'n bir ksmnda olduu gibi. Keza zorunlu olarak biz grme hkmnn kiinin el ve ayanda sbit olmadn, aksine gze hs olduunu bildiimiz halde o gryor deriz. Hkmlerin tezad (elikisi) illetlerin elikisi gibidir. nk hkmler, illetlerin mahalline inhisar eder. Bu aklamalardan insanda bilgi ve bilgisizlii kabul etmek iin hazrlanm olan mahal tek bir mahaldir diyenin sz karlamaz. nk bu ikisi birbiriyle eliiktir. Size gre, canl olan her cisim bilgi ve bilgisizlie kbiliyetlidir. Siz bilgi iin hayttan baka hibir art ne srmedinz. Bilgiyi kabulde -size gre- bedenin dier blmleri ayn vetire (sre) ierisindedir.

(Buna yle) itiraz edilebilir: Bu huss istek, evk ve irde ko nusunda sizin aleyhinize dner. nk bu haller insanlar ve hayvanlar iin sabittir. Bunlar bedende intiba eden (tabiatnda yer alan) anlamlardr. Sonra (insann) itiyak duyduu eyden nefret etmesi mstahildir. O takdirde bir mahalde itiykin, dier mahalde nefretin bulunmasyla, bir tek eye kar nefret ve meyil birleir. Bu da gsteriyor ki o (duygular) cisimlerde yer etmezler. Zira bu gler her ne kadar pek ok ve muhtelif letlere dalm ise de onlar (balayan) bir tek ba vardr, bu da nefistir. Bu (ba) hem hayvanlar iin, hem de insanlar iin (geerli) dir. Ba bir olunca eliik izafetler onun iin mstahil olur. Bu ise nefsin, hayvanlarda olduu gibi, cisme intiba etmediine (tabiatnda olmadna) dellet etmez.

V. DE L L Derler ki; eer akl akledileni cismni bir letle idrk ederse kendisini akledemez. Tli (kinci nerme), muhaldir, nk akl kendini akleder, yleyse ncl de muhaldir. Deriz ki, tlinin tersinin istisnas, ncln tersini dourur sz dorudur. Ancak ncl ile tli arasnda lzmiyyet var ise bu, geerlidir. Hatt biz deriz ki; tlinin ncle lzmu kabul edilmez. Bu konuda delil nedir? Denilirse ki; bu konuda delil udur: Grme, cisimle olduuna gre, grme; grme ile alkal deildir, gr (organ) gr179'

mez, duyu (organ) duymaz, dier duyular da byledir. Ayn ekilde akl da ancak cisimle idrk ediyorsa, kendini idrk edemez. Akl kendinden bakasm aklettiine gre, kendini de akleder. nk bizden birisi, kendinden bakasn aklettii gibi, kendini de akleder. Ve kendinden bakasn aklettiini aklettii gibi, kendini aklettiini de akleder. tur: Deriz ki; sizin zikrettiiniz eylerin hepsi iki ynden bozuk-

Birincisi, grme, bize gre kendisine taalluk edebilir. Hem kendinden bakasm grr, hem de kendisini grr. Bir tek bilgi, hem kendinden bakasn bilme, hem de kendini bilme olduu gibi. Lkin det (alkanlk) bunun hilfna cereyn etmitir ve -bize gre- detlerin almas cizdir. kincisi -ki bu daha kuvvetlidir- biz bu hususlar, duyular iin kabul ediyoruz. Acak siz neden baz duyularda bu mmteni olunca, dier ksmnda da mmten olur dediniz? Cismniyet konusunda mterek olduklar halde, idrk bakmndan duyularn hkmnn farkl olmas ne kadar uzak (bir ihtiml) dir. Nitekim grme ile dokunma birbirinden farkldr. Dokunmann, ancak dokunulan letle, dokunann birbirine demesi halinde idrk ifde edebileceini sylediniz. Tat alma da byledir. Grme ise bunun tersinedir. nk onda aynima art vardr. Hatt bir kii gzkapaklann st ste getirse, gzkapamm rengini gremez. nk o kendisinden uzaklamamtr (ayrm yoktur). Bu farkllk, cisme ihtiy konusunda farkl olmay gerektirmez. Dolaysyla cismni duyularda akl ad verilen bir eyin bulunmas ve kendini idrk etmesi cihetiyle dierlerinden ayrlmas uzak grlmez. VI. DELL Dediler M: Akl, eer grme gibi cismni bir letle idrk etseydi dier duyular gibi kendi letini idrk etmezdi. Lkin akl, kalp ve beyni de idrk eder. Bunun leti olduu sylenilemez. Bu da gsteriyor ki onun ne leti vardr, nede mahalli, aksi takdirde onu (kalb ve beyni) idrk etmezdi. Bu sze itirz, bundan ncekine itirz gibidir. Biz diyoruz ki: Grn kendi mahallini idrk etmesi uzak kabul edilemez, ancak byle alld iin (kabul edilmemektedir.)
180'

Veya diyoruz ki; daha nce getii gibi, cisimlere intiba bakmdan mterek te olsa, duyularn bu anlamda (cisimlerden) ayn olmas,' neden mstahil olsun? Siz niin, cisimde kaim olan eyin kendisinin mahalli olan cismi idrk etmesi mstahldir dediniz? Niin muayyen bir cz'iden mrsel bir klliye hkmetme lzm olsun?. Cz' bir sebeple veya pek ok cz'ilerle, klliye hkm vermenin btl olduu mantkta ittifakla bilinmektedir. Hatta bunun iin yle bir misl verilmitir. Bir insan, her hayvan, inerken alt enesini oynatr. nk biz btn hayvanlar teker teker gzden geirdik ve hepsinin byle olduunu grdk. derse bu hkm timsah bilmezliin ifadesidir. nk o st enesini oynatmaktadr. Bunlar da, sadece be duyu ile istidlal etmilerdir. Onu bilinen ekilde grmler ve buna gre klle hkmetmilerdir. Halbuki timsahn dier hayvanlar arasndaki durum gilsi, aJcln da dier duyular arasnda baka bir duyusu vardr. u halde duyular cismani olmakla beraber, idrk ettii eyleri -gz gibi- ancak dokunarak idrk eden ve -dokunma, tadalma gibi- ancak dokunarak idrk eden diye ikiye blnd gibi, kendi mahallini idrk eden ve etmeyen diye de ikiye blnr. u halde onlarn zikrettii ey sadece zan getirir, gvenilebilen bir yakn getirmez. Denilirse ki: biz, sadece duyular ve istidll ile yetinmedik, aksine burhna dayanmaktayz ve diyoruz ki; eer kalp ve beyin insann kendisi olsayd, insann onlar idrktan uzak olmas imknszlard. Hatt her ikisini de birlikte akletmekten hli olmazd. Tpk kendisini idrkden hli olmad gibi. nk hibir eyin zt kendi ztndan uzak kalmaz. Bilakis her zaman kendi nefsini, nefsinde isbt eder. nsan, kalp ve beyin szn duymad veya anatomi (ilmi yoluyla) baka birisinden iitmedii srece onlan idrk etmez, varlna inanmaz. Eer akl bir cismin ierisine yerlemise, o cismi ebediyyen akletmesi veya ebediyyen akletmemesi gerekir. Bu iki (ihtiml) den hibirisi sahih deildir. Bilakis akl bir halde akleder, bir halde akletmez. Bu gereklemi (bir gerek) tir. yleki bir yere yerlemi olan idrk, o yeri, kendisinin o yere nisbeti ynnden idrk eder. Kendisinin o yere nisbeti onun ierisine girmekten baka bir ekilde dnlemez. Bylece Onu ebed olarak idrk eder. Eer bu nisbet yeterli olmuyorsa ebediyyen idrk etmemesi gerekir. nk onun buraya baka bir nisbetinin olmas dnlemez. Nitekim o kendi nefsini aklettii iin nefsini ebediyyen akleder ve ondan hibir ekilde gfil olmaz. 181'

Deriz ki; nefisinin bilincinde olduu ve ondan gfil olmad mddete; cesedinin ve cisminin uruna sahiptir. Evet onun iin, kalbin ad sreti ve ekli beli-li deildir. Ancak beden olarak kendi nefsini tesbit eder. Hatt o, kendisini elbisesi ve evi ierisinde tesbit eder. Onlarn zikrettii nefis ise ev ve elbiseye uygun dmez. Bunun cismin asln tesbit etmesi, onun aslnn mlzimidir. nsann kendi isminden ve eklinden habersiz olmas, koku mahallinden habersiz olmas gibidir. Bunun ikisi de, beynin n ksmnda memelerin bana benzeyen iki kntdadr. Her insan kokuyu bum,uyla (bedeniyle?) idrk ettiini bilir. Her ne kadar o, koku idrkinin baa arkadan daha yakn olduunu, ban ierisinde de, kulan iinden bumun iine daha yakn olduunu farkederse de, idrk mahalli onun iin teekkl etmez ve belirginlik kazanmaz. Ayn ekilde insan kendinin uruna varr ve bilir ki; kendisi ile kim olduu hviyeti kalbine aittir ve gs kalbine ayandan daha yakndr. nk o, kendisinin aya olmadan kalabileceini farzedebilir de kalbi olmadan kalabileceini (yaayabileceini) farzedemez. u halde onlarn (filozoflarn) insann bazan cisminden habersiz olduu bazan da olmad (eklinde) syledikleri eyler byle (doru) deildir.

VII. DELL (Filozoflar) dediler ki; cismani letle idrk eden mdrike kuvvetinde devaml almaktan (idrk etmek) dolay sakatlk hasl olur. nk hareketi devam ettirmek cismin mizcm bozar ve onu sakatlatr. Ayn ekilde yce ve kuvvetli konular da idrki ypratr ve baza,n da bozar. Hatt ondan sonra en kk ve zayf eyi bile idrk edemez. Kulan byk bir sesi duymas ve gzn byk bir grmesi gibi. (Bunlar) kula ve gz bozar veya kendisinden sonra gelenleri idrk etmeyi nler. Bylece kulak; gizli sesi idrkten, gz; ince grntleri almaktan uzaklar. Hatta ok tatl bir eyi tadanlar; onun ardndan ok hafif bir tad dahi hissetmezler. Akl gcn durumu ise bunun aksinedir. nk onun mklta bakmasn devam ettirmesi kendisini yormaz. Hatta ak ve zarr eyleri idrk etmek onu gizli grleri idrk hussunda takviye eder, zayflatmaz. Eer akl kuvvete baz vakitlerde sakatlk nz olursa- bu kuvve-i haylliyyeyi kullanp ondan yardm istemesindendir. Kuvve-i hayliyyenin leti zayflar, akl kullanamaz. 182'

Bu da bir nceki gibidir. Biz deriz ki; bu hussta cismn duyularn farkl olmas, uzak kabul edilemez. Onlardan bir ksm iin tesbit edilen zelliklerin, dieri iin de tesbt edilmesi gerekmez. Hatta cisimlerin bu hussta birbirinden farkl oluu uzak grlemez. nk bir ksm cisimleri bir tr hareket zayflatrken, bir ksmn da ayn hareket glendirir, zayflatmaz. ayet onda bir etki yaparsa meydana etkiyi hissettirmiyecek ekilde glenmesini salayan bir sebep bulunabilir. Btn bunlar mmkndr. nk baz objeler iin sbit olan hkmn btn objeler iin sbit olmas gerekmez.

VIIL DELL (Filozoflar) dediler ki: Gelimesinin nihayetine vardktan sonra (ihtiyarlkta) bedenin btn czlerinin gc zayflar. Duraklama ise krk yanda veya daha sonradr. Bu srada gz, kulak ve dier gler zayflar. Halbuki akl kuvveti ounlukla bundan sonra glenir. Buna ramen, bedene bir hastalk girince veya ihtiyarlk nedeniyle bunama balaynca, ma'kllere nazar etmenin imknszl icb etmez. Her ne kadar akl gc, baz hallerde-bedenin zayf olmasna ramen- kuvvetlenirse de, onun varlnn kendi nefsi ile kim olduu aktr Binaenaleyh beden alamaz olunca, onun da alamamas; onun bedenle kim olmasn gerektirmez nk tlinin (ikinci nermenin) aynyla istisns, bir netice ortaya karmaz. Biz diyoruz ki; eer akl gc bedenle kim ise, her halkrda bedenin zayfl onu da zayflatr. kinci nerme muhldir. yleyse ncl de muhldir. Biz dersek ki ikinci nerme baz hallerde mevcuttur, bu takdirde ncln de mevcut olmas gerekmez. Aynca meguliyet fiili vardr. Bir fiili midir. bunun sebebi udur: Bir engel engellemedii, bir igl etmedii takdirde nefsin, kendiliinden bir Zira nefsin fiili iki trldr: bedene kysladr ki, bu, bedenin idaresi ye yneti-

Biri de kendi ilkelerine ve ztna kiysladr ki, bu da, ma'klleri idrktir. Bu ikisi birbirine zttr ve birbirini engeller. Nefis ikinsinden birisiyle megul olduu srece dierinden uzaklar. ki hali birletirmek onun iin imknszdr. 183'

Beden ynnden nefsin megliyetleri; ihsas, tahayyl, istekler, gazab, korku, znt ve acdr. Sen bir ma'kl dnmeye baladnda btn bu eyler durur. Hatta mcerred olarak hiss, akln letine veya akln kendisine bir fet isbet etmeden akl ve akln nazarn idrk etmesini nleyebilir. Btn bunlarn nedeni; nefsin fiillerden bir fiille megul olmasdr. Bylece akln nazan, ac, hastalk ve korku annda almaz, nk o beyin de rahatszlanmtr. Nefsin fiilinin iki ciheti arasndaki ihtilfn temnuu (karlkl olarak engellenmesi) nasl uzak kabul edilebilir? Bir tek cihetin birden fazla olmas bazan temnu icb ettirebilir. nk korku acy, ehvet gazab bir ma'kle nazar; dier ma'kl unutturabilir. Bedende yerlemi olan hastaln, bilgilerin yerine sirayet etmemesinin iareti (kiinin) hastalktan kurtulup saln kazannca o bilgileri yeni batan renmeye gerek duymamasdr. Bilakis nefsinin durumu olduu gibi eski haline dner. (Eski) bilgilerini yeniden renmeksizin, hepsi -olduu gibi- geri gelir. tirz olarak diyebiliriz ki; kuvvetlerin artp eksilmesinin pek ok sebepleri vardr. Baz gler, mrn balangcnda kuvvetlenir, bazs ortalarnda, bazs da sonlarnda. Akln durumu da sonuncu gibidir. Geriye sadece ounluun (nerede olduu hususu) kalmaktadr. Crme ile koklama duyusunun farkl olmas uzaksanamaz. nk cisme nz olan iki durum olarak -eit olsalar dakoklama duyusu krkndan sonra kuvvetlenir, grme duyusu zayflar. Bu gler hayvanlarda da farkllk gsterir. Bazsnn koklama duyusu kuvvetlidir bazsnn iitme, bazsmn da grme duyusu. Bunun sebebi kontrol imkn olmayan mizlardaki farkllklardr. letlerin mzcnn da, ayn ekilde ahslar ve durumlar bakmndan farkl olmas uzak grlemez. Herhangi bir sebep, akldan nce gze zaafiyet getirebilir. nk gz daha ncedir. O, (canlnn) douundan beri grmektedir. Halbuki akl onbe yandan sonra -veya daha fazla- insanlarda gzlenen farkllklara dayal olarak tamamlanmaktadr. Hatt denilir ki ihtiyrlk; bataki salara, sakaldan daha nce siryet eder. nk bataki su daha ncedir. Bu sebeplere dalnd takdirde, normal seyir takip etmediinden dolay bu durumlarn zerine gvenilir bir bilgi bin etmek mmkn olmaz. nk kuvvetlerin artp eksilmesinin muhtemel olan ekilleri saylamaz (snrszdr). Bu ise, kesin bir bilgi ortaya koymaz. 184'

III. D E L t L Onlar (Filozoflar) dediler ki: nsan nasl arazlaryla birlikte cisimden ibaret olabilir? Halbuki cisimler srekli 3apranrlar. Gda ypranan ksmn yerini alr. Hatt annesinden ayrlan (doan) ocuun defalarca hastalandn, sonra solduunu, sonra semirip gelitiini grdmz zaman, diyebiliriz ki; krkndan sonra onda annesinden ayrld (doduu) srada mevct olan czlerden hibirisi artk kalmamtr. Hatt diyebiliriz ki, varlnn evveli sadece meni'nin (sperma) czlerinden ibarettir. Bu czlerden hibirisi geriye kalmam, iepsi ypranarak bakasyla yer deitirmitir. Dolaysyla bu cisim, o cisimden ayrdr. Halbuki bu insan o insann ayndr deriz. Hatt oculciuunun balangcnda elde etmi olduu bilgiler onunla beraber kalr, halbuki bedeninin btn uzuvlar deimitir. Bu da gsteriyor ki rhun bedenden ayn bir varl vardr ve beden onun letidir.

(Buna yle) itiraz edilebilir: Bu eksiklik hayvnlarda ve aalarda da vardr. Bunlarn byklkleriyle kklk halleri kys edildiinde grlr ve denilir ki, bununla, o ayndr. Tpk insan iin denildii gibi. Halbuki bu, onun cisimden ayr bir varlnn bulunduuna dellet etmez. Bilgi konusunda zikredilen husslar; hayl edilen ekillerrin korunmasyla btl olur. nk beynin dier blmleri deise de o (hfza) ocukluktan bykle kadar olduu gibi kalr. Onlar beynin dier blmlerinin deimediini iddi ederlerse, kalbin dier blmleri de ayndr, ikisi de bedendedir ve hepsinin deimesi nasl tasavvur edilebilir? Hatt biz deriz ki: insan -mesel- yz yl da yaam olsa onda nutfenin czlerinden (bir ksm) kalm olmaldr. Btnyle yok olmas olmaz. Onda (insan) bir miktar kalm olduundan dolay bu (insan) o insandr. Tpk bu, o aatr, bu, o attr dendii gibi. Pekok deiiklie ve ypranmaya ramen yine de sperma bki kalr. Bunun misli unm gibidir; Bir yere bir batman su boaltlsa, sonra bir batman daha boaltlsa ve onunla karsa, sonra
185

ondan bir batman su alnsa ve sonra bir batman daha boaltlsa ve yine bir batman su almsa sonra, bunu tekrarlamaya bin kez devam edilse, biz son defasmda ilk sudan bir paranm kalm olduuna, alnan her batman suda, mutlaka o ilk sudan bir para bulunduuna hmederiz. nk o su, ikinci seferde de mevct idi. ncs ise ikinciden daha yakn bir mertebededir, drdncs ncsnden daha yakndr va bylece sona kadar uzanr. Bu onlarn aslna (kaidelerine) gre daha ok gereklidir. nk onlar cisimlerin sonsuza dein paralanabileceini tecviz etmilerdir. Bedene gdann eklenmesi ve bedenin blmlerinin ypranmas tpk bu kaptaki suya konulan ve alnan sular gibidir.

X DELL Onlar (filozoflar) dediler ki: Kuvve-i Akliyye kelmclarn ahvl adn verdikleri akl ve klli genelleri idrk eder (Kuvve-i akliyye) muayyen bir insann ahsn duyulanyla mahede ettii zaman; mutlak insanlk (kavramn) idrk eder, Halbuki o (mutlak insanlk) gzlenen ahsn bakasdr. nk gzlenen ahs belirli bir yerde, belirli bir renkte, belirli bir miktarda ve belirli bir durumdadr. Akledilen mutlak insan (kavram) ise, btn bu hallerin dndadr. Fakat (kavram olara,k) insan isminin (lafznn) intibak ettii her ey -grlen insann renginde, lsnde ve durumunda olmasa dahatta gelecekte ortaya kmas mmkn olan (btn insan, cinsleri de) onun iine (insan kavram) girer. nsan (tn'i) ortadan kalksa dahi, aklda insan gereklii (kavram) btn bu (insan) zelliklerinden soyutlanm olarak bk kalacaktr. Duyularn mahhas (somut) olarak gzledii her ey de byledir. (Bu gzlemlerden) aklda, kiinin hakikati, madde ve durumlardan soyutlanm, klli olarak yer eder. Ve onun nitelikleri; zti -aa ve hayvan iin, cisimlilik, insan iin, canllk gibi- ve araz -aa ve insan iin, beyazlk ve uzunluk gibi- olmak zere (ikiye) blnr. nsan ve aa cinsi veya idrk edilen her ey iin bu nitelikler; zt ve araz olarak hkmolunur. Grnen ahsa gre deil. Bu da gsteriyor ki; duyumlanan karinelerden 186' soyutlan-

m olan kll; (insan) tarafndan akledilir ve onun zihninde yer eder. Akledilen kll de byledir, onun ne iareti, ne durumu, ne de miktar vardr. Durum ve maddeden soyutlanmas ya kendisinden alnan eye izafetle olacaktr -ki bu muhldir- zira kendisinden alnan ey; durum, mekn ve miktar sahibidir. Ya da alana izafetle olacaktr -ki bu da akleden nefistir- bu durumda da nefsin bir durumu, iareti, miktar olmamaldr. Aksi takdirde nefis iin, bunlar kabul edilecek olursa, ona yerleen ey iin de kabul edilir. (Buna ylece) itiraz edilebilir: Akla yerlemi olarak koyduunuz kull mn kabul edilemez. nk ancak duyulara yerleen eyler, akla yerleebilir. Duyulara yerleen eyler de btn olarak yerleir. Duyu, onun ayrmn yapamaz, akl ise onlan ayrp tafsil edebilir. Sonra (duyulara yerlemi olan ey) ayrlrsa-, cz'i olmas nedeniyle aklda karinelerden tek bana ayrlan; karinelerle birlikte (ayrlan) gibi olacaktr. Ne var ki, aklda yer eden (ekil); ma'kl olan (akln eklini idrk edip ayrd) eye ve benzerlerine bir tek uygunlukla uygun decektir ve denilecektir ki; Bu u anlamda kll'dir: Aklda ilkin, duyularn idrk ettii tek bir ma'kln ekli vardr. Bu eklin o cinsin dier birimlerine nisbeti bir tek (ayn) nisbettir. Binaenaleyh, insan bir insan grdkten sonra bir at grecek olursa; aklda iki deiik ekil meydana gelecektir. Halbuki (bir insan grdkten sonra) baka, bir insan grecek olursa (aklda) baka bir heyet (biim) hsl olmaz. Bazan bu rnek dorudan salt duyuda da rz olur. yleki, bir kii suyu grrse; haylinde bir su ekli belirir ve ondan sonra kan grrse baka bir ekil meydana gelir. Tekrar baka bir su grrse, baka bir ekil meydana gelmez. Bilakis suyun haylinde yer eden ekli, her bir tek sular iin rnektir. O, bu anlamda bu eklin kll olduunu zannedebilir. Kez insan szgelimi bir el grrse, (elin) czlerinin birbiriyle olan durumu -avu ayasnn yayvan, olmas ve zerindeki parmaklarn birer birer ayrlmas ve (parmaklarn) trnaklarla son bulmas gibi- haylinde ve aklnda hsl olur. Bunun yan sra (elin) bykl, kkl ve rengi de meydana gelir. Bilhare her eyiyle ona benzeyen bir baka el grrse, aklda yeni baka bir ekil belirmez. Hatt yeni bir eyin meydana gelmesi iin; ikinci gzlemenin hi bir etkisi olmaz. Tpk bir sudan sonra bir kapta ayn miktarda su grmesi halinde olduu gibi. Fakat ayn kii renk ve miktar bakmn187'

dan bir nceki elden farkl bir baka eli grecek olursa, (bu yeni el) iin bir baka renk ve miktar hdis olur, ancak yeni bir el ekli hdis olmaz. nk siyah ve kk olan el, blmlerinin durumu bakmndan beyaz ve byk olan elle ortaktr. Sadece renk ve miktarda ondan farkldr. Birincide eit olan noktalardan dolay ikincide yeni bir ekil belirmez, nk bu ekil, o eklin ayndr. Sadece birbirinden ayrlan ekillerin ksmlar yenilenir. te akl ve duyunun her ikisinde de kllinin anlam budur. Akl hayvandaki cismin eklini idrk edince, cisim olma bakmndan aa iin yeni bir ekil meydana getirmez. ki suyun eklini iki ayn vakitte idrk rneinde olduu gibi. Benzer iki kllide de durum ayndr. Bu ise durumu (vaz') szkonusu olmayan bir kllinin kabul edilmesine izin vermez. Kald ki akl, lemin sni'nin varlna hkmetmesi gibi, ireti ve durumu olmayan bir eyin varlna hkmedebilir. yleyse bunun cisimle kim olmasn neden tasavvur edemiyor? Bu blmyle maddeden syrlan ksm, kendiliinden akledilendir, yoksa akl ve akleden deildir. Maddelerden alnm olan ksma gelince onun durumu yukarda zikrettiimiz gibidir. (2)

188'

ONDOKUZUNCU MESELE Onlarn (filozoflarn) insan ruhlarnn (nefislerinin) var olduktan sonra yok olmasnn mstahil olduu ve onun ebed olup yokluunun dnlemiyecei konusundaki szlerinin iptaline dirdir. Bu iddia iin delil istendiinde onlar iki delil getirirler: Birincisi, onlarn u szleridir: Ruhun yok olmas; ya bedenin lmyle veya ona bir zddnn siryetiyle olacaktr ya da g sahibinin gcyle olacaktr. Bedenin lmesiyle (rhun) yok olmas btldr nk beden rhun mahalli deildir, aksine onun aracdr. Bedendeki kuvvetler vstasyla rh, bu arac kullanr. Aracn bozulmas, arac kullanann (bedenin) bozulmasn gerektirmez. Ancak arac kullanan -hayvan rhlan ve cismani kuvvetler gibiaracm iinde yer etmi ve onun yapsna karm olursa mstesnadr. Hem, rhun bedene mareket ile ve mreketsiz diye iki fiili vardr. Bedene mareket ile olan fiili; tahayyl, ihsas, ehvet ve gazabtr. Bu fiili, phesiz bedenin fesd bulmasyla bozulur ve kuvvetlenmesiyle kuvvet kazanr. Bedenin mreketi olmakszn, kendiliinden olan fiiline gelince bu, maddelerden soyutlanm ma'kllerin idrkidir. Ma'klleri idrk etmesi iin rhun bedene ihtiyc yoktur. Hatt bedenle itigl etmesi onu ma'klleri idrkten alkoyar. Rhun bedenden a y n ve bedenle beraber fiilleri olduuna gre, var olabilmesi iin bedene ihtiyc yoktur. Ona (ruha) bir zddmn siryetiyle mek te btldr. nk cevherlerin zdd rende ancak arazlar ve objelerin zerine bilir: Su olma ekli zddyla yok olabilir yok olduunu syleolmaz. Bunun iin evilien ekiller yok olaki bu hava olma ek189'

lidir. Mahalde olan madde ise hibir zaman yok olmaz. Mahalli olmayan her cevherin zdd ile yok olmas dnlemez. nk mahalli olmayann zdd da yoktur, Ztlar bir mahalde ard arda gelen hallerdir. (Rhun) kudret sahibi birinin kudreti ile yok olacan sylemek te btldr. nk yokluk bir ey deildir ki kudret ile vukuu dnlebilsin. Bu, lemin ebediyeti mes'elesinde zikrettiklerinin ayndr. Biz bu konuyu orada belirttik ve zerinde konutuk.

Buna itiraz (mz) bir ka yndendir: Birincisi, rh; bedenin lmyle lmez, nk o cisme hll etmi deildir, grdr ki bu bir nceki mes'eleye binaen yrtlmektedir. Biz bu (gr) Biz onu kabul etmiyoruz. (Onsekizinci meseleyi kasdediyor.) kincisi -onlara gre- her ne kadar rh bedene girmiyorsa da onun bedenle ilikisi vardr. yle ki, rh ancak bedenin meydana gelmesiyle meydana gelir. Bu gr bn Sin'nm ve muhakkiklerin tercih ettii gr tr. Onlar, Eflatun'un rh; kadmdir, bedenlerle megl olmas ona burhni metodJarla rz olur szn reddetmilerdir. Buna gre, rhlar; bedenlerden nce eer bir idiyseler nasl ayrlmlardr? nk hacmi ve miktar olmayan eyin paralanmas dnlmez. Eer paralanmadklar iddi ediliyorsa bu, muhldir. Zira zorunlu olarak bilinir ki; Zeyd'in rhu Amr'n ruhunun gayrdr. Eer bir olsaydlar, o zaman Zeyd'in bilgilerinin, Amr'n bilgileri olmas grekirdi. nk bilgi; rhun zti niteliklerindendir. Ztn nitelikleri, her izafete zt ile beraber girer. Eer rh, bedenlerden nce (bir deil de) ok idiyse, neden oalmtr? oalmas; maddeler, yerler, zamanlar ve sfatlarla olamaz. nk onda sfatlarn deimesini gerektiren bir zellik yoktur. Bedenin lmnden sonra rhlann durumu, ise bunun hilfnadr. nk-rhun beksn kabul edenlere gre- (bedenin lmnden sonra rhlar) sfatlarn deimesiyle oalr zira o (bedenin lmnden sonraki rh) bedenlerle deiik ekiller edinmitir. Onda iki rh birbirinin benzeri deildir. nk (onun elde ettii bu ekiller) ahlkdan hsl olur. Ahlk ise birbirine benzemez. Tpk zahir ahlk benzemedii gibi. Eer benzemi olsayd bizim iin Zeyd ile Amr'n benzer olmas gerekirdi. 190'

Bu burhana gre, nutfenin rahimde meydana gelip, mizc ynetici nefsi kabule hazr hale gelince, ruh meydana gelir. (Nutfe) ruhu sonra kabul eder, nk o (kabul edilen rh) sadece nefistir. Bazan bir rahimde ikiz olan iki nutfenin rhu kabule msait olmas mmkndr. Bu durumda iki nutfeye de, ilk mebde'den vastal v eya vstasz olarak hdis olan iki rh iliir. Bunun Cbirinin) rhu onun (dierinin) bedeninin yneticisi, onun rhu da bunun bedeninin yneticisi olma-z. u halde (bir rhun bir cisme) tahsisi, ona tahsis edilen ruhla, ona tahsis edilen beden arasndaki huss bir alkadan dolay olur. Aksi takdirde bu ikizlerde birinin bedeni bu rhu kabul konusunda dierinden evl (ncelikli) olamazd. ncelikli olsayd, iki rh; birlikte meydana gelmi olurdu ve iki nutfe birlikte ynetimi kabule msait olurdu. O zaman ikisini birbirinden ayran zellik ne olacakt? Eer bu zellik onun tabiatna karma (intiba) idiyse bu, bedenin yok olmasyla btl olurdu. Eer ortada zellikle bu nefisle, zellikle bu beden arasndaki alkann bir baka ekli var idiyse ve bu alka o rhun meydana gelmesinde art olmusa, ayn alkann rhun bekas konusunda da art olmas hangi ekilde uzak grlebilir? Alka kopunca rh ta yok olur. Sonra ancak dirilme ve neir yolu ile varl Allah Sbhneh'nn iradesiyle vcd bulur. Nitekim bu huss; eriatta mead (ldkten sonra dirilme) konusunda vrid olmutur. (1) Denilirse ki; rh ile beden arasndaki iliki, ancak doutan gelme bir arzu ve tabi bir evk yoluyla olmaktadr. Doutan, bu rh; zellikle bu beden iin yaratlmtr. Bu evk, onu dier bedenlere balamaktan alkoyar ve bir an olsun onu ba bo brakmaz. Dolaysyla doutan gelen bu evk ile snrl olarak, belirli bedene bal kalr ve dierinden uzaklam olur. Bu ise, rhun doutan bir itiyakla ynetimine itiyak duyduu bedenin fesdyla (bozulmas) fesd bulmasn gerektirmez. Evet, bazan bu evk, rhun bedenden ayrlmas halinde devam eder. Eer yaamak ile; rhun bedenle megliyetine, ehvetlere engel olmaktan vazgeip ma'klleri taleb etmesine hkm ediliyorsa; evkin gereine vsl klan letin orta' dan kalkmas halinde ayn evkle, rh, ac ve ve eziyet duyar. Hudsun (yoktan meydana gelmenin) balangcnda, Zeyd'in ruhunun, Zeyd'in ahs iin tayinine gelince bu, hi phesiz bedenle rh arasnda mevcd olan bir sebep ve mnsebete dayanr. yleki bu beden -szgelimi- bu rh iin, dierlerinden daha elverili olmal ve aralarnda daha fazla iliki bulunrnaldr ki, zellikle onu seebilsin. Bu mnsebetlerin zel191'

ligini idrk etmek beerin gc dhilinde dedir. Bu idrkin tafsiltna muttali olamamamz bir tahsis ediciye ihtiy duyma kidesinden pheye dmemizi gerektirmez. Keza bizim, ruh, bedenin yok olmasyla yok olmaz szmze de zarar vermez. Deriz ki her ne kadar tahsisi gerektiren bu iliki, bizim gzmzden uzak bulunsa da bu bilinmez ilikinin, rhun beks iin bedenin beksn gerektirecek ekilde olmas uzak grlemez. Bylece beden bozulunca, rh ta bozulur. Bunun zorunlu olarak gerekip gerekmedii bilinemedii iin mehle gre hkm vermek mmkn olmaz. Olabilir ki bu mnsebet, rhun varl iin zarridir. O iliki yok olunca rh ta yok olur. yleyse onlann zikretmi olduklar delile gvenilemez. nc itiraz ise udur; lemin ebedlii konusunda da belirtmi olduumuz gibi, rhun; Allah'n kudretiyle yok olacam sylemek uzak grlemez. Drdnc itiraz ise yledir: Denilebilir ki, rhun yokluunu kesinlikle belirten bu metodu zikrettiniz. Bunlar kabul. Ancak bir eyin yokluu sadece bu yolla dnlebilir sznzn delili nedir? Eer blmlenme yalnz olumsuzlukla, olumluluk arasnda dnmyorsa yok olu eklinin ten ve drtten fazla olmas uzak grlemez. Belki de yokluun, sizin zikrettiklerinizin dnda drdnc ve beinci bir yolu vardr.. Btn yollan bu ekle hasretmek burhnla ve delille bilinen bir huss deildir.
t-

kinci Delilleri Onlarn tafras, (bbrlenmesi) da bu delile dayanmaktadr. Nitekim onlar derler ki; bir mahalde olmayan her cevherin yok olmas mstahldir. Hatta Cbirleik olmayan) basit (cevher) 1er katiyyen yok olmazlar. Bu delil ile, her eyden nce bedenin yok olmasnn -yukarda getii gibi- rhun yok olmasn gerektirmeyecei sabit olmaktadr. Bmdan sonra denilir ki. (bir mahalde olmayan her cevherin) baka bir sebeple yok olmas mstahldir. nk herhangi bir sebeple -bu sebep ne olursa olsun- yok olan her eyde, bozulmazdan nce bir bozulma gc vardr. Yani yok olma imkn, yok olmadan ncedir. Nasl, hdislerden yeniden meydana gelen eylerin var olma imkn; varlk (lann) dan nce ise ve var olma imknna; varlk gc, yok olma imknna da bozulma gc deniyorsa ve nasl varlk imkn, izfi bir vasf olduundan, kendisine izafetle mmkn olabilmesi iin ancak bir eyle
192'

kim olabilirse, yokluk imkn da ayn ekildedir. Bunun iin her hdis, hadisin varlk imknnn ve gcnn (kendisinde) bulunduu daha nceki bir maddeye muhtatr. Alemin kadm olmas mes'elesinde getii gibi, varlk gc olan madde oluan varl kabul eder. Kabul eden ise, kabul edilenin gayridir. Bu durumda (varl) kabul eden, (varln) olumas annda bile kabul edilenle birlikte vardr ve bu, ondan ayrdr. Yokluu kabul eden de byledir. Onun da yokluun olumas annda var olmas gerekir ki, kendisinde bir ey var, bir ey yok olsun. Yok olan ey kalandan bakas olur. Nasl varln olumas annda kalan ey, oluan eyden -oluan eyi kabul etme gc bulunmasna ramen- baka ise, ayn ekilde (yok olandan) kalan ey, kendisinde yokluk, gc (yokluu) kabul ve (yokluu) imkn bulunan eydir. u halde, zerinde yokluun olutuu eyin, yok olmu ve yokluun olumasyla beraber yok olmay kabul eden eyden mrekkeb olmas lzm gelir. Aslnda o ey, yokluun olumasndan nce yok olma gcn tayan, eydir. Yok olma gcn tayan ey, madde, ondan yok olan da sret (ekil) gibi olmaktadr. Lkin rh basittir. O, maddeden syrlm ekildir. Onda birleme yoktur. Madde ve ekilden birletii farz edilirse biz bu aklamaya ana esas (ilke) olan maddeye dntrrz. nk maddenin bir asla ulamas gerekir. Bylece o asln yok olmasn ortadan kaldrrz ki buna rh ad verilir. Tpk cisimlerin maddesinden yokluu muhl kabul ettiimiz gibi. nk bu madde ezeldir ve ebeddir. Onun zerinden ekiller meydana gelir ve ondan ekiller yok olur. ekillerin olu gc de, ekillerin yok olma gc de ondadr. nk o, iki zdd ayn eitlikte kabul edicidir. Bundan da anlalyor ki; zt bir olan her varln yok olmas mstahldir. Bunu bir baka ifdeyle de anlatmak mmkndr. yleki; bir eyin var olma gc, o eyin varlndan nce olur. O zaman (bir eyin varl) o eyin gayri iin bulunur, varlk gcnn kendisi iin olmaz. Bunun (aklamas yledir:) Gz salam olana denilir ki o, bilkuvve grcdr, Yani onda grme gc vardr. Bunun anlam ise udur: Gzde iyi grmek iin mutlak bulunmas gereken nitelikler onda mevcuttur. Eer grme gecikiyorsa bu, baka bir artn gecikmesindendir. Sz gelimi siyah grme' gc; bilfiil siyah grmezden nce de gzde mevcuttur.
193'

Bilfiil siyah grme hsl olursa, siyah grme gc (bilfiil) grme annda mevcd olmaya (bilir) Zira, ne zaman grme hsl olursa, o (grme gc) bilfiil mevcd olduu gibi, bilkuvve de mevcd olur denemez. Bilakis, varlk gc, bilfiil hsl olan varlk hakikatma benzemez. Bu ncl sabit olunca, deriz ki: Basit bir ey yok olmca, yok olmazdan nce, o ey iin yok olma imkn meydana gelmi olur ki bilkuvve ile kasd olunan budur. Ayn ekilde o ey iin varlk imkn da hsl olmu olur. Yokluu mmkn olan eyin, vcdu vacip deildir. Bilakis vcdu mmkndr. Biz varlk gcyle vcd imknm kasd ediyoruz. Bu ise, netice itibriyle bir eyde kendi nefsinin varlk gcyle, bilfiil var oluunun meydana gelmesinin birlemesine ve bilfiil var olmasnn, varlk gcnn ayn olmasna vesile olur. Biz, grme gcnn grmenin gayr olan gzde bulunup grmenin kendisinde bulunmadn aklamtk. Aksi takdirde bu, bir eyin hem kuvve, hem fiil halinde olmas sonucunu dourur ki, bunlar birbiriyle eliiktir. Bir ey kuvve halindeyse fiil halinde olmaz, fiil halinde ise kuvve halinde olmaz. Basitte, yok olmazdan nce, yok olma gcnn varlnn kabul varlk halinde varlk gcnn kabul demektir ki bu, muhldir.
* * *

Bu (netice) onlarn lemin ezellii ve ebedlii mes'elelerinde madde ve unsurlarn hdis olmasyla, yok olmasnn mstahil oluunda kendileri iin kararlatrdmz neticenin aynsdr. Karkln menei ise, imkn; kim olmak iin bir mahalli gerektirecek ekilde va'z etmeleridir ki, biz bu konu zerinde ikna edici (biimde) orada sz ettiimizden burada tekrarlayamyoruz. nk mes'ele ayn mes'eledir. zerinde konuulann; maddenin cevheriyle, ruhun cevheri olmas arasnda fark yoktur. (2)

194'

YRMNC MESELE

Onlar (filozoflar) m, cesetlerin (yeniden) diriliini, (ba's), ruhlarn bedene gnderiliini, cehennemin cismn olarak varln, cennetin, hrilerin ve insanlara vaad edilen dier eylerin varln inkr etmelerinin ve btn bunlarn halkn avm tabakasna rhni sevab ve cezann anlatlmas iin -ki bu rtbeler cismn rtbelerden daha stndr- rnek olarak verildini sylemelerinin iptaline dirdir.
* "S

Bu (grleri) bilcmle mslmanlann inalanna muhliftir. nce biz onlarn uhrev konulardaki inanlarn anlatmaya alalm. Sonra btnyle slm'a aykr olan husslarna itiraz edelim. (Filozoflar) dediler ki: Rh, lmden sonra ya bir zevk ierisinde -ki o (zevk) in bykln insan tavsifi kuatamaz- ya da bir elem ierisinde -ki bu elemin bykln de insan tavsifi kuatamaz. ebedi olarak bki kalr. Sonra bu elem, sonsuz da olabilir, zaman boyunca ortadan kalkabilir de. Ayrca insanlar dnyev zevklerde ve mertebelerde saysz farkllklar gsterdikleri gibi, elem ve lezzetin dereceleri konusunda saysz farkllk (1ar arzederek) tabakalara ayrlrlar. Ebed zevk, temizlenmi mkemmel rhlar iindir. Ebed ac kirli ve eksik rhlar iindir. (Zamanla) bitecek olan elem ise; kirlenmi fakat kmil ruhlar iindir. Bunlar keml, arttma ve temizlik ile mutlak saadete ulaabilirler. Keml; ilim iledir, annma ise amel iledir. lme ihtiya ekli yledir: Akl gcn gds ve zevki ma'klleri idrk etmesindedir. Tpk ehvet gcnn zevki; arzulanan eye ulamasnda, grme gcnn zevki de; gzel ekillere bEdcmasmda olduu gibi. Dier gler de byledir.
195'

Ancak (rhun) akledilenlere muttali' olmasn nleyen ey; beden ve onun megliyetleri, duyular ve ehvetlerdir. Dnya hayatnda, chil olan rhun hakk, rh lezzeti kaybederek elem ekmektir. Ancak bedenle megul olmak ona kendisini unutturur ve acsn avutur. Tpk korkann ac duymamas, afyonkein atei hissetmemesi gibi. u halde rh; eksik olunca, nihyet bedenin megalesi zerinden kalkt vakit (lnce esrar ierek) uyumu gibi olur'. Atee dedirilirse ac duymaz. Fakat (esrarn) uyuukluu zil olunca bir kerre de ynak halinde byk ac duyar. Ma'klleri idrk eden rh, bundan (bu idrkten) dolay gizli bir zevkle zevkyb olur. Ancak (bu zevki) tabiatnn gerektirdiinden az olur. Sebebi de; bedenin megliyetleri ve nefsin (beden) ehvetlere almasdr. Bunun misli; ac eken hastann mislidir. O, gzel ve tatl eyleri, irkin grr, kendi hakknda en iyi zevk nedeni olan gdalar nefretle karlar. Kendisine nz olan hastalk sebebiyle bu gdalardan tad almaz. ilimlerle olgunlam olan ruhlarn zerinden lmle bedenin yk ve megliyetleri atlnca onun da misli; en gzel zevk ve en tatl yemek sunulan kimsenin mislidir. Bu kiiye geici bir hastalk nz olmu ve o zevki kavramaktan kendisini alkoymutur. Hastalk ortadan kalknca o, bir anda byk zevkin farkna vanr. Veya bunun misli; bir kiiye kar an tutkusu olan kimsenin durumu gibidir. O kii uykuda iken veya baylmken veya sarhoken sevdii kimse yanma gelip uzanr. Ancak o, bunun farknda deildir (seven) kii aniden ayhverirse, uzun sre bekledikten sonra (bu ni) bulumann zevkini bir defada hisseder. Bu zevkler; akli ve rhni zevklere nisbetle ok kk ve basittir. Ne var ki bunu insana anlatmak imknszdr. Ancak insanlann bu hayatta grdkleri rneklerle anlatlabilir. Bu, una benzer: ocua veya iktidrsz bir kiiye! cimn (cinsel temas) zevkini ve tadm anlatmak istediimizde bunu, ancak misllerle anlatabiliriz. ocua onun iin eylerin en tatls olan oyunla, iktidrsz kiiye de; son derece alk halinde gzel (yemek) yemenin verdii zevkle ifde edebiliriz. Bylece, nce zevkin var oluunu prensib olarak kabul eder, sonra da rnekten anlad zevkin cima annda (ki zevki) aynyla ifde etmediini, bu (zevkin) ancak tadlarak kavranabileceini renir.
196'

Akl lezzetlerin cismn lezzetlerden daha stn olduunu delili iki husustur: Birincisi; meleklerin hali, yrtc hayvanlarn ve domuzlarn hallerinden daha stndr. Onlarn, cinsel temas ve yemek gibi bedensel lezzetleri yoktur. Sadece onlar (melekler) iin eyann hakikatna vkf olmak ve lemlerin Rabbna -mekn ve varlk sras bakmndan deil- sfatlar bakmndan yakn olmak (gibi) kendi nefislerine tahsis edilmi olan (Allah'n) ceml ve kemlinin uuruna varmann zevki vardr. (Mekn ve varlk sras bakmndan deil) zira varlklar Allah Tel'dan srayla ve vstalarla hsl olmutur. phesiz ki (bu) vstalara yakn olanlarn sras, geride kalanlardan daha ycedir. kincisi; insan bazan akl lezzetleri beden lezzetlere tercih eder. (mesel insan;) dmann malp edip yenebilmekmek iin cinsel birleme ve yemek ile elde edilen zevklerin hepsini terkedebilir. Hatt dk (nemsiz) olmasna ramen (insan) satran ve tavlada glib gelecek elde edecei zevk iin gn boyu (yemek) yemeyi terkeder, aln elemini hissetmez bile. htim, riyset tutkunu da byledir. htimnn yklmasyla, sevgilisinden (cinsel birleme ile) doyum salama arasnda herkesin bilecei gibi tereddt gsterir o, ihtim tercih ederek arzusunu dindirmeyi brakr. Yznn suyunu korumak iin birlemeyi kmser ve onun iin bu, phesiz ki daha zevkli olur. Hatta yiit kii, yiitlerden bir kalabaln huzrunda lm tehlikesini kmseyerek ve ldkten sonra olmasn tevehhm ettii vg ve alka imrenerek hcuma geer. u halde hiretle ilgili akl lezzetler dny ile ilgili cism lezzetlerden daha stndr. Eer byle olmasayd Resulullah (S.A.V.) Allah Tel: Salih kulanm iin gzlerin grmedii, kulan iitmedii ve beer kalbine gelmeyen (nimetler) hazrladm, buyuruyor. (*) demezdi. Ve yine Allah Tel, Hi bir nefis, kendileri iin saklanan mjdeyi (sevinilecek eyleri) bilmez. (**) buyurmazd. Bilgiye ihtiy ekli bundan ibrettir. Btn bilgiler ierisinde en faydals salt akl bilgilerdir ki bu; Allah Tel'y, onun sfatlarn, meleklerini, kitaplarn
, (*) Buhr, V, 31. ( " ) Secde: 17.

197'

ve objelerin ondan nasl var olduunu bilmektir. Bunun tesinde kalan bilgiler, eer buna vesile oluyorsa -bu sebeple- faydaldr. Fakat Nahiv, lat, iir ve dier deiik bilimler gibi bu (akl bilgiye) vesile olmuyorsa, dier san'atlar gibi birer sa'nat ve meslektirler. Amel ve ibdete ihtiy ise; ruhun arnmas iindir. nk bu bedenle bulunan rh; eyann hakikatini idrk etmekten engellenmitir. (Bu engellemenin nedeni;) bedenin tabiatna karm olmas deil, aksine bedenle megl olup onun arzu ve isteklerine, evk ve gereklerine tbi olmasdr. Bu istek ve arzular ruhun bir eklidir. Uzun sre arzulann peinde giderek, lezzet verici duyularla srekli arkadalk etmenin sonucunda orada (rhta) yerleir. Beden lnce rha yerlemi olan bu sfatlar iki bakmdan ona eziyet verir: Birincisi; rhu kendi zel zevklerinden alkoyar. Bu (zevkler) meleklerle bulumak, ilhi ve gzel mes'elelere muttali, olmaktr. Ancak bu srada rhu, -lmden ncesi gibi- bu aclan duymaktan alkoyan ve megl eden beden yoktur. kincsi; rhla beraber, dnyaya, dnyev sebeplere ve lezzetlere temyl ve hrs olduu gibi kalr, ancak (elinden) aleti alnmtr. nk onun (rhun) bu zevklere ulamas iin leti bedenidir. Bu takdirde onun durumu; bir kadna k olup bakanla alt, oluk ocuuyla uyuup, malyla rahatlad ve bu ihtimla sevindii halde, sevgilisi ldrlen, bakanlktan atlan, oluu ocuu esir edilen, mal dmanlarnca alnan ve btn ihtim yerle bir olan kiinin durumu gibidir. Bu kii saklanmayacak elemler duyar. Ancak hayatta bulunduu srece (eski) hallerinin tekrar geri geleceinden midini kesmez. Zira (bilir ki,) dnynn ii bir gelir, bir gider, ya lm sebebiyle bedenini yitirerek artk midi (tamamen kesilirse durumu ne olur? Bu gibi hallere dmekten kurtulmak; ancak nefsi, arzulardan ekmek, dnydan yz evirmek, dnyevi ilerden ilikisini kesecek kadar btn ciddiyetle ilim ve takvya sarlmakla mmkn ola,bilir. O artk dnyda iken, uhrevi mes'elelerle alkasn pekitirir. Bu takdirde lnce, zindandan kurtulmu, btn arzularna ulam gibi olur. Onun cenneti ite budur. Ne var ki, rhtan btn bu nitelikleri almak ve tmyle yok etmek imknszdr. nk bedeni zarretler onu kendisine eker. Buna ramen rhun bu ilikilerini kuvvetlendirmesi mmkndr. Bunun iin Allah Tel: Sizden her biriniz mut-

laka ona (lme) ulaacaksnz bu, rabbin iin verilmi bir hkm olmutur (*) buyuruyor. Ancak bunlarla (dny nimetleri) ilikisi zayflarsa lnce onlardan ayrlmak fazla ac vennez, muttali olaca ilh mes'elelerden dolay byk zevk duyar. Dnydan ayrlr ayrlmaz bu ilikilerden ve onlara kar arzu duymaktan kolayca vazgeer. Bu vatanndan ayrlp yce bir mevkie ve stn bir makama ykselen kimsenin durumuna benzer. Onun rhunda vatannmdan ve ailesinden ayrlm olma halinden dolay bir ztrb hsl olur ve nisbeten ac duyar, bununla beraber yenilenen mlk ve bakanlk zevki (nevesi o duyguyu) siler, yok eder. Bu sfatlar btnyle synp atmak mmkn olmad iin eriatte ahlk hususunda karlkl iki taraf arasnda orta bir yol izlenmitir. nk lk su, ne scak, ne de souktur. O hemen hemen her iki nitelikten de uzaktr. Bunun iin kiinin mal tutmakta an gitmemesi gerekir. Aksi takdirde onda mal hrs hkim olur. Harcamada da an gitmemelidir. Yoksa msrif olur. Her iten kanan olmamaldr korkak olur, her ie dalan olmamaldr kzgn olur. Cmertlii istemelidir, nk o cimrilikle, savurganln ortasdr. Yiitlii istemelidir nk o korkaklkla kzgnln ortasdr. Dier btn huylar da byledir. Ahlk ilmi uzundur, eriat onun tafsiltnda son derece ileri gitmitir. Ahlk eitmenin yolu; btn ilerde eriatn kanunlarna uymakla mmkndr, ta ki insan hevesine uymasn ve arzularn tann edinmesin. Bilakis, eriat takld ederek adm atmal -kendi isteine deil- onun iretlerine balanarak, ahlkn dzeltmelidir. Kendisinde ilim ve ahlk bakmmdan bu faziletler eksik olan kii, helk olmutur. Bunun iin Allah Tel: Kendisini temizleyen felah bulmu, aldatansa kaybetmi (**) buyurur. lm ve amel faziletlerin her ikisini de kendinden toplayan kii rif ve bid'dir. O mutlak mutludur. Kendisinde meli fazilet bulunmayp ta, ilm fazilet bulunan kimse ise lim ve fsktr. Bir sre azb eker, ancak azb devam etmez. nk onun nefsi ilimle olgunlamtr. Fakat bedeni nzalar onu kletmitir. Rhun cevherinin tersine bu kirlilik, geicidir. Yenilenen nedenlerle bu kirler yenilenmez ve uzun zaman sonrayok olur.
(*) (*) Meryem : 71 emsi : 9

199'

Kendisinde ilm fazilet olmayp da meli fazilet olan kii kurtulur ve ztrplardan slim olur, ancak mkemmel mutluluun hazzma, eremez. Onlar (filozoflar): len kiinin kyametinin koptuunu iddia ettiler. eriatta (kyametle ilgili olarak) vrid olan husslar ve hissi ekillerden maksad; misl vermektir. nk zihinler bu lezzetleri kavramaktan cizdir. Bunun iin anlayabilecekleri rnekler verilmitir. Sonra da kendilerine bu lezzetlerin .anlatlanlarn ok stnde olduu hatrlatlmtr. te onlarn (filozoflarn) mezhebi (grleri) bundan ibarettir. I H H Biz diyoruz ki: Bu hususlarn ounluu eriata aykr deildir. nk biz hirette (bu dnyda) duyulabilen zevklerden daha yce zevk trlerinin bulunduunu inkr etmiyoruz. Rhun bedenden ayrlnca bk kalacan da inkr etmiyoruz. Ancak biz bunu eriat vstasyla renmi bulunuyoruz. nk eratte med (tekrar dn) vrid olmutur. Tekrar dn ancak ruhun beksyla mmkn olabilir. Sadece biz onlarn bu husslar mcerred aklla bilme iddilanna kar kyoruz. Bu grlerden eriata muhalif olanlar; cesetlerin harinin inkr, cennetteki beden zevklerin inkr, cehennemdeki cismn elemlerin inkr, cennet ve cehennemin Kur'an'da tavsif edildii gibi mevcd oluunun inkrdr (1) Rhn ve cismn saadetlerin ve mutsuzluun birlikte hahakkuk etmesini engelleyen nedir? Allah Tel'nn: Hibir nefis kendisi iin saklanan mjdeyi (sevinilecek eyleri) bilemez. (*) buyruunun anlam; btn bunlar bilemez eklindedir. Slih kullarm iin gzlerin gremedii, kulan duymad ve beer kalbine gelmeyen (nimetleri) hazrladm (**) buyruu da byledir. Bu gibi yce eylerin varl dierlerinin yokluuna dellet etmez. Bilakis her ikisinin birlemesi daha mkemmel olur. Burada vaadolunan da ilerin en mkemmelidir ki bu, mmkndr. Dolaysyla eriata uygun olarak bunun tasdiki icb eder.
( * ) Secde : 17 ( * * ) Buhri V, 31

200'

Denilirse ki; eriatta vrid olan husslar halkn anlayna gre verilmi misllerdir, tpk tebih ve benzer konularda vrid olan yetler halkn anlayna gre verilmi rnekler olduu gibi. lh sfatlar ise mukaddestir, halkn haylinin stndedir. Cevp olarak denilir ki; bunlar birletirmek dr. Bilakis ikisi birbirinden iki bakmdan ayrlr. tahahkm-

Birincisi, tevih konusunda vrid olan lafzlar; istire yaparken araplarda adet olduu gibi- te'vil ihtimli olan lafzlardr. Cennet ve cehennemin tavsifine dair ve buradaki ahvlin aklanmas konusunda vrid olan ifdeler ise, yle bir dereceye bli olmutur ki te'vil ihtimli yoktur. Geriye sadece, halkn menfaati iin hakkn zddmm tahayyl etme (gibi) sz kark (anlamlara) hamletmek (durumu) kalyor ki, nbvvet makam bu gibi durumlardan mnezzehtir. kincisi, akl dehller; Allah Sbhaneh ve Tel iin; mekn, yn ekil, organ olarak gz, intikl ve istikrr imkn gibi konularn muhal olduuna dellet etmektedir. Bunun iin bunlarn akl delillerle te'vli icab etmitir. hiret ileriyle ilgili vaad olunan husslar ise, Allah'n kudreti bakmndan muhl olmad iin, onu kelmn zhirine gre yrtmek, hatta aklanan anlama gre icr etmek gerekmektedir. Akl delil, cesedlerin yeniden dirilmesinin mstahil olduu gibi bu sfatlarn da Allah Tel iin (sylenmesinin) mstall olduuna dellet etmektedir denilirse biz de onlarn delillerini aklamalarn isteriz. Bu konuda iki meslekleri (metodlan) va,rdr: Birinci metodlan, derler ki rhlann tekrr mesi ekilde farzedilebilir: bedene dn-

a) Denilebilir ki, insan bedenden ibarettir, -baz kelmclann da ne srdkleri gibi- onun hayt ise, kendisiyle kim olan bir arazdr. Kendiliinden kim ve cismin yneticisi olan rha gelince, onun varl yoktur. lmek demek haytn kesilmesi demektir. Yani (hayt) yaratann onu yaratmaktan kanmas ve bylece (hayatn) yok olmas demektir. Beden de, ayn ekilde yok olur. Tekrr dn (med) demek ise, Allah Tel'nn yok olan bedeni yeniden ide edip, varla evirmesi ve yok olan hayt ide etmesidir. yle de denilebilir: Bedenin maddesi toprak olarak kalr. Yeniden dn (med) demek ise; uzuvlarn bir insan eklinde toplanp birletirilmesi ve onda yeniden haytn yaratlmasdr. (Grlerinin) bir ksm budur.
201'

b) Veya yle denilir: Rh, mevcttur ve lmden sonra da bk kalr. Sadece btn blmleri birletirilerek yeniden ilk beden geri dndrlr. Bu da (grlerinin) bir ksmdr. c) Veya yle denilir: -ister aynyla o blmden, ister baka blmlerden meydana gelsin- rh; yeniden bedene dner. Geri dnen; o insann kendisi olur, nk rh, o rhtur. Maddeye ise hibir itibr yoktur, nk insan, madde ile insan deildir, rh ile insandr.
SjSS!

=! 1

Bu ksm da btldr. Birincisinin btl olduu apaktr: nk, hayt ve beden yok olduuna gore; her ikisinin de yeniden yaratlmas; eski eklinin benzerinin icddr, yoksa eskinin aynnn icd deildir. Bilakis burada anlalan dn, falanca nmetlendirilmeye tekrar dndrld denildii gibi bir eyin beksnn ve bir eyin yenilenmesinin farzedilmesidir. Bununla; nmetlendiren bkidir, ancak nmetlendirmeyi nce terk etmi, sonra geri dnmtr demek istenir. Yani cins bakmndan daha nce olan ekle geri dnmtr, ancak say bakmndan onun gayrdr, dolaysyla bu dn; gerekten ona (dn) deil, benzerine dntr. Nitekim falanca, memlekete geri dnd denilirken yani onun memlekette nce bir varl olduu, (bu varl) memleketin dnda kalmken, imdi o (varlk) nun benzerine yeniden dnd kasdedilir. Eer geride kalan bir ey yoksa, birbirinden ayn (ama) birbirine benzeyen iki eyin arasn bir zaman (dilimi) ayryorsa dnme ismi tamamlanmaz (verilmez). Ancak Mutezile'nin mezhebine slk edip, yok olan sabit bir eydir, varlk ise ona bazan nz olan, bazan yok olan, sonra tekrar dnen bir hldir denilince mmkn olur. Bu takdirde dnmenin anlam, ztn bk kald fakat salt olumsuzluk olan mutlak yokluktan dolay ortadan kalkt kabul edilerek gereklemi olur. Bu ise ztn, kendisine vcd tekrar dnnceye kadar srekli olarak sabit olduunu kabuldur ki bu, muhldir. Bu ksm destekleyen (kabul eden) kii; hile yaparak bedenin topra fena bulmaz, dolaysyla bk kalr ve hayt ona geri dner derse,. Biz de deriz ki; o zaman bir mddet hayt yok olduktan sonra toprak yeniden canland demek daha doru olur. Ancak bu, (topran) insan (haline) dn olmaz. Kaz aynyla o insann dn de deildir. nk insan; maddesiyle ve on202'

da bulunan toprakla insan deildir. Gda yoluyla insandaki dier blmler veya pek ou deitii halde o (insan) yine nceki (insann) aynsdr. Dolaysyla o (insan), rhu ve nefsiyle insan dr. Ruh ve hayt yok olunca, yok olan ksmn dn dnlemez, sadece onun benzeri yenilenebilir. Allah Tel her ne kadar insan haytn topraktan yaratmsa da bu takdirde med (dn) olur, yani rhun, bedenii ynetimibilir ve bu, insann yaratlnn balangc saylr. Yok olann katiyyen dn dnlemez. Dnen var olandr. Yani daha nce bulunduu bir hale dnmtr. Yani daha nce bulunduu halin benzerine, yleyse hayt sfatna dnen o topraktr. nsan bedeniyle insan deildir, nk atn bedeni insan iin bir gda olabilir. Bundan bir nutfe yaratlr ve onda,n da insan hsl olabilir. Bu takdirde at; insana dnt denmez. Bilakis at maddesiyle deil ekliyle attr, ekil yok olunca geriye sadece madde kalm olur. kinci ksma gelince bu; rhun bk olduunu ve aynyla o bedene dndn farzetmektir. Eer bu dnlecek olursa, bu takdirde med (dn) olur, yani rhun, bedenin ynetimine bir mddet ondan ayrldktan sonra geri dnmesi olur. Ancak bu, muhldir. Zira lnn bedeni toprak haline dnmektedir veya kurtlar, kular, onu yemektedirler. Su, buhar ve havaya dnmekte ve evrendeki hava su ve buhrla, ayrlmas ve zmlenmesi uzak (imknsz) bir karm ierisine girmektedir. Lkin bu faraziye Allah'n kudretine dayanlarak kabul edilecek olursa; (bunu Allah'n kudretinin byle yapt varsaylacak olursa) sadece lm olan blmler toplanm olacaktr ve o zaman, kolu kopmu, bumu km, kula yok olmu ve uzuvlan eksik insan geri dndnde olduu gibi, geri dnecektir. Bu ise zellikle cennet ehli konusunda irkin karlanabilecek bir husstur. nk onlar ftratn balangcnda eksik olarak yaratlmlardr. Onlan lrken bulunduklar, uygun olmayan ekille tekrr dndrmek, son derece irkindir. Bu durum, rhun bedene dn lm annda mevcd olan btn blmlerin toplanmas ekline inhisr ettii takdirde varittir. Eer mrnde mevcut olan btn blmlerinin toplanmas eklinde dnlecek olursa bu, iki bakmdan muhldir: Birinci, insan; bir insan etiyle beslenmise -ki bu alkanlk baz blgelerde cardir ve ktlk zamanlarnda vuku ok oluro zaman ikisinin birlikte hari imknszdr. nk tek bir madde hem yenilenin bedeni olmakta, hem de -yenildiinden 203'

dolay- yiyenin bedeni olmaktadr. Bir rhun iki bedene iadesi ise imknszdr. kincisi, ruh, bedene geri dndrlrken cier, kalp, el ve ayak gibi bedenin bir blmnn dndrlmesi icb edecektir. Ancak tp san'atyla sabit olmutur ki; organik blmler birbirinin gdasyla beslenirler. Birinin artan gdasn br alr, dolaysyla cier kalbin blmleriyle beslenebilir. Dier uzuvlar da byledir. Biz baz uzuvlarn maddesinin oluturan belirli blmler farzedelim. Bunlar geri dnerken hangi uzuvlara iade edilecektir? Birinci (kkn) imknszln kabul etmek iin, insann, insan yemesi durumunu kabul etmeye hacet yoktur. Eer siz, mamur bir topran d yzne bakacak olursanz, bilirsiniz ki o toprak uzun bir sre nce llerin bedenleri idi. Bu bedenler toprak haline gelmi, o (toprak) ekilmi, biilmi, (buday) tanesi olmu, meyve olmu, onu hayvanlar yemiler, et haline dnm, biz o eti yemiiz ve o bizim bedenimiz olmu. Hangi madde gsterilirse gsterilsin muhakkak o, bir ok insann bedeni iken istihle etmi ve toprak olmu, sonra bitki olmu, sonra et olmu, sonra canl olmutur. Bu (k kabul edildii takdirde) oluyor ki o da udur: nc bir muhal lzm

Bedenlerden ayrlan ruhlar sonsuzdurlar. Bedenler ise sonlu cisimlerdir. nsann maddesini tekil eden maddeler, tm insan rhlann karlamaz, bilakis ruhlara dar gelir. sjt nc ksma gelince; ki bu, hangi maddenin olursa olsun, hangi toprakta birleirse birlesin, rhun bir insan bedenine geri dnmesini kabul etmektir ki bu da iki bakmdan muhaldir: Birincisi, kevn ve fesde kabiliyetli olan maddeler kamer feleinin ibkey ksmnda snrlanmtr, bunun zerine kmas imknszdr. Bu sonludur, bedenlerden ayrlan rhlar ise sonsuzdur, bunlar onu karlamazlar. kincisi; toprak, toprak olarak kald srece rhun ynetimini kabul etmez. Ancak nutfenin karmna benzer ekilde unsurlarn karmas gerekir. Hatt demir ve aa ta rhun ynetimim kabul etmez, dolaysyla bedeni demirden veya aatan olan bir insann geri evrilmesi imknszdr. nsan ancak; bedeninin organlar et, kemik ve ilik haline geldii zaman

insan olabilir. Beden ve bedenin yaps; rhu kabule hazr olunca rhlar ltfeden ilkelerden rhunun meydana gelmesini istemeyi hak eder bylece bir bedene iki nefis gelmi olur. Bylece tenash mezhebi de btl oluyor. Zira bu mezhep, tenash mezhebinin ayndr. (Tenash mezhebine gre) rh, bedenden ayrlmasndan sonra -ilk bedenden ayr olarak- bir baka bedenin ynetimiyle megl olmak zere geri dner. Tenash mezhebinin btl olduuna dellet eden meslek (metod) bu mezhebin de btl olduuna dellet eder.

tirz (olarak) denilebilir ki; son ksm tercih eden ve rhun ldkten sonra bki kaldn ve onun kendiliinden kim bir cevher olduunu ne sren kimselere nasl karlk verebilirsiniz? Bu, eriata da muhlif deildir. Hatt Allah Te'lnn u kavliyle eriat ta buna dellet etmektedir. Allah yolunda ldrlm olanlar ller sanmayn, bilakis onlar diridir 1er, rablannm huzrunda nzklandrlrlar... (*) Reslullah (S.A.V.) de yle buyurmutur: Slillerin rhlan yeil kular halinde arzn altna aslmlardr. Ruhlarn; iyilikleri, sadakalar farkettiklerine, mnker ve nekirin sulini anladklarna ve dier husslar farkettiklerine dair rivyetler de vrid olmutur. Bunlarn hepsi ruhlarn beksna dellet eder. Evet bu, ayrca ldkten sonra dirilmeye, ondan sonra da nere dellet eder ki bu, bedenlerin yeniden dirilmesidir. Beden; ister ilk bedenin maddesinden (meydana gelmi) olsun, ister bakasndan veya yeniden yaratlm olan maddeden (meydana gelmi olsun) hangi (tr) beden olursa olsun, (dirilme) rhun bedene geri dndrlmesiyle mmkn olur. nk o, rhuyla o'dur, bedeniyle deil. Bedenin czleri; kklkten byynceye kadar imanlyarak veya zayflayarak ald gda ile deiir. Mizc farkl olmasna ramen yine de o, aynyla o insandr. Bu Allah Tel'nn gc dahilindedir. Bu dirili, o rhun yeniden dn eklinde olur. nk rhun beden elemleri ve zevkleri tatmas leti (olan bedeni) yitirmesiyle imknsz hale gelmitir. Halbuki tekrr eskisi gibi letine geri dndrlnce bu onun iin gerekten dn olur.

(*)

Bakara : 154 205'

239

Rhlann sonsuz, maddelerin sonlu olmas nedeniyle bunun (rhun dnnn) mstahl olaca hususunda zikrettiiniz eylerin asl yoktur ve muhaldir. nk bu (grler) lemin kadm omas ve devirlerin srekli ard arda gelmesi (fikrine) dayanmaktadr. lemin kadm olduuna inanmayan kimseye gre, bedenlerden ayrlan rhlar sonludur ve onlar mevcd olan maddelerden daha ok deildir. Eer daha ok olduu kabul edilirse, Allah Tel' yaratmaya ve icdlan yenilemeye kadirdir. Bunu inkr, Allah Tel'nn var etme kudretinin inkrdr ki; lemin hdsu mes'elesinde bu (grn) iptal edilii gemiti. Sizin bu, tenshtr diyerek ikinci ekli de muhl saymanza gelince, isimlere itibr yoktur. eriatn getirmi olduu her eyin tasdiki gerekir. sterse bu, tensuh olsun. Kald ki biz bu lemde tensuhun varln inkr ediyoruz. ldkten sonra dirilmeyi ise ister tensuh ad verilsin ister tensuh ad verilmesini inkr etmiyoruz. Sizin, rhu kabule hazr olan her mzc, ilkelerden bir nefsi meydana getirmeyi istemeye hak kazanr sznz ise tekrr ruhlarn irde ile deil, tabi olarak hdsuna dnten ibrettir ki, biz bunu lemin hdsu mes'elesinde iptl etmitik. Nasl olur ki, sizin mezhebinizin (grlerinizin) seyrine gre, meydanda mevcd bir rh olmaynca, rhun yenilenmesini isteyerek yeni bir rhn hdsunu taleb etmeye hak kazanr demek uzak saylmaz. O zaman geriye yle demek kalyor: Neden yleyse (rh) kabule hazr olan mzlara yeniden dirilme ve neirden nce rahimde iken tealluk etmemitir de bu lemimizde (taalluk etmitir) ? Denilir ki; belki de bedenlerden ayrlan rhlar bir baka istidad gerektirmektedir ve bunun sebebi ancak o zaman tamamlanmaktadr. Bedenlerden ayrlan kmil rhlar iin art koulmu olan istidadn; balangta bir sre bedenin ynetimi ile olgunluk iin gelimemi olan ve yeniden meydana getirilmi olan rhlar iin art klman istidddan ayrlmas uzak grlemez. Allah Tel bu artlar ve sebepleri, rhlann hazr olma vakitlerini en iyi bilendir. Bu huss eriatta vrid olduu iin mmkndr ve tasdiki icb eder.
*

kinci meslek (metod), yle demeleridir: Demirin, rlm bir elbise haline dndrlmesi ve onunla bedenlerin rtl -

mesi; ancak u ekilde mmkn olabilir. Demire hkim olan ve onu en basit unsurlanna ayran sebepler (vastasyla) demir paralan en basit unsurlanna aynlr, sonra bu unsurlar birletirilir ve pamuk ekline girinceye kadar yaratl merhalelerinden geirilir. Sonra pamuk, ip haline getirilir sonra iple malm olan dzen temin edilerek rg yaplr ve bilinen ekilde rlr. Demirin, pamuktan bir sark haline dnmesi; srasyla bu merhalelerden gemeden mmkn denilirse de bu muhaldir. Evet btn bu istihalelerin hepsinin yaklak (ksa) bir zaman iinde vukbulmasna caiz olduu insan zihnine gelebilir o (sre)nin uzunluunu insan hissetmez de bir defada ve aniden vukbulduunu zanneder. Bu (durum) dnlnce; yeniden diriltilen ve haredilen insann bedeni eer tatan veya ykttan veya inciden veya saf topraktan olsayd (o kii) insan olmazd. Hatt, kemiklerden, damarlardan, etlerden, iliklerden ve karmlardan (ahlat) mteekkil zel bir ekille ekillenmeden ins.an olmas dnlemezdi tek tek blmler (cz'ler) bileiklerden nce gelir. Binanaleyh organlar olmadan beden olmaz. Kemikler, etler ve damarlar olmadan birleik organlar olmaz. Karmlar (ahlt) olmadan da tek bana bu (blmler) olmaz (karmlan salayan) gda maddeleri olmadan da drt karm olmaz. Hayvan ve bitki -ki bu, et ve hubbttr- olmadan da gda (maddesi) olmaz. Drt unsur tamamen zel artlar iinde -btn bizim akladmzdan ok fazla olan- uzun sre bir karmdan (gemeden) de hayvan ve bitki olmaz. u halde rhun yeniden insan bedenine dnmesi ancak bu yollarla insan bedeninin yenilenmesi, neticesinde mmkn olabilir. Bunun pek ok sebepleri vardr: Ol denilmesiyle veya bu merhalelerden gei sebeplerinin hazrlanmasyla toprak insan haline dnebilir mi? (Deiim) sebepleri ise unlardr: nsan bedeninin znden karlan nutfenin rahme atlmas, (rahme atlan) bu nutfenin kan phts halinde uzun mddet beslenerek deiimlerden gemesi sonra bir idem et olup, sonra cenin haline gelmesi, sonra ocuk, sonra gen, sonra yal sonra da ihtiyar olmasdr. u halde ol denilince olur diyenin sz m'kl deildir. nk topraa hitap etmek mmkn deildir. Bu merhaleleri geirmeden (topran) insan haline dnmesi muhldir. Yine bu sebeplerin cereyan olmadan, topran bu merhaleleri amas muhldir. Dolaysyla lmden sonra (bedenin) dirilmesi de muhldir.

207'

tirz olarak (deriz kis) Topran insan bedeni haline dnebilmesi iin; bu merhalelerden geip terakki etmesinin mutlak gerektiini biz de kabul ederiyorz. Ayn ekilde demirin sank haline dnmesi iin de bu merhaleleri geirmesi gereklidir. nk demir, demir olarak kahnna ebise haline dnemez. Onun ip ve dokuma haline gelmesi gerekir. Ancak bu belirli bir sre veya mmkn olan an ierisinde cereyan eder. Bize diriliin tahmin edilen en ksa zamanda olacana dir bir aklama gelmemitir. nk kemiklerin toparlanmas, etlerin yaptrlmas ve yetitirilmesinin uzun bir zaman almas mmkndr. Burada tartma yoktur. zerinde durulan (nokta) bu merhaleleri gemenin mcerred bir kudretle (Allah'n gc) vastasz olarak veya herhangi bir sebeple olmas hussudur. Tabiiyt blmnn ilk neselesinde, detlerin seyri hussunda zikrettiimiz gibi -bize gre- her ikisi de (vastasz veya herhangi bir sebeple) mmkndr. Varlk bakmndan bitiik olanlarn bitiiklii lzimiyet eklinde deildir. Bilkis detleri yrtmak cizdir. Sebepleri bulunmadan da Allah Tel'nm kudretiyle btn bu iler meydana gelebilir. kincisine gelince, (sebebli olarak vuku) biz diyoruz ki: Btn bunlar sebeplerle olur. Ancak sebeplerin ahlan ekil ierisinde olmas art deildir. Bilakis ilh takdirin hazneleri ierisinde son derece garp ve acip husslar vardr ki ona henz muttali' olunmamtr. Grdnn dnda varlk bulunmadn zannedenler, onu inkr ederler. Tpk bir grubun byy, nrenct, tlsmlar, mucizeleri ve kermetleri inkr etmesi gibi. Ki bunlarn bilinmiyen garp sebeplerle meydana geldii ittifkla tesbit edilmitir. Hatt bir kii, mknats ve onun demiri kendisine ektiini grmese fakat ona bu durum (mknatsn demiri ekmesi) anlatlsa o bunu inkr eder ve demirin ekilmesinin ancak ona bal bir iple dnlebileceini syler. nk grlen ekilme yolu, budur. Ama (demirin mknats tarafndan) ekildiini grnce; hayret eder ve bilgisinin eksik ve ilh kudretin acayipliklerini ihatadan ciz olduunu anlar. ldkten sonra dirilmeyi ve hari inkr eden mlhidler de kabirden kalkp dirildikleri ve Allah'n bu konudaki san'atnn hrikalarn grdkleri zaman; kendilerine fayda vermeyecek bir pimanlkla piman olurlar. nkrlarna yanarlar. Ancak bu yanl kendilerine fayda vermez ve kendilerine:
208'

ite yalaniadmz ey budur (*) denir. Tpk havss ve garip eyay yalanlyan kimse gibi. Hatt bir insan, balangta akll olarak yaratlsa ve onu; birbirine benziyen blmleriyle (homojen) u deersiz nutfe var ya onun birbirine benzeyen blmleri sonra bir kadnn rahmine girer ve muhtelif blmlere ayrlr, et olur, sinir olur, kemik olur, kan olur, ilik olur ve ya olur. Ve bundan yedi muhtelif bileime sahip olan gz, dil ve dilerin sertlii ve elastikiyeti farkldr, ama her ikisi de yanyanadr. Ve daha ftratta grlen ynlarca hrikalar meydana gelir denilirse onun inkr da bu mlhitlerin inkrndan daha iddeth olacaktr. Nitekim onlar (mlhitler de): Biz rm kemik olduktan sonra m diriltileceiz? (**) demilerdi. ldkten sonra dirilmeyi inkr eden kimse, varlk sebeplerinin kendisinin grdne inhisr ettiini nereden biliyor ve dnyor? Bedenlerin diriltilmesinde onun grdnden baka bir metod bulunabileceini nasl uzak gryor? Halbuki baz haberlerde vrid olduuna gre, ldkten sonra dirilme vaktinden nce yeryz yamurlarla dolar. Onun (yamurun) damlalar nutfeye benzer ve bu damlalar toprakla karr. yle ise, ilhi sebepler (arasnda) bu duruma benzeyen ve bizim bilmediimiz (sebeplerin) bulunmas ve bunlarn cesedlerin yeniden dirilip haredilen rhlar kabule hazr olmasn gerekli klmas nasl uzak saylabilir? Bu inkrn mcerred bir uzak saymann tesinde bir dayana var mdr? Denilirse ki; ilh fiilin bilinen tek bir ak vardr ve bu (ak) deim_ez. Bunun iin Allah Tel: Bizim enriniz bir gz ap kapayacak kadar tek bir andr (***) buyurmutur. Ve yine: Sen Allah'n snnetinde deiiklik bulamazsn (****) buyurmutur. Sizin mmkn olduunu vehmettiiniz bu sebepler -eer var ise- ard arda gelmesi ve sonsuza kadar tekerrr etmesi icb eder. lemde mevcd olan bu dzenin doma ve dourulma eklinde sonsuza kadar devam etmesi gerekir. Tekerrr ve devri itiraf ettikten sonra, szgelimi her bin kerre bin (milyon) senede mes'elelerin metodunun ve nizmnn deimesi uzak grlemez. Ancak bu deiim de srekli olarak tek bir snnete (kural) dayanr. nk Allah Tel'nn snnetinde bir deiiklik bulunmaz.
(*) Mutaffifin, 17 { * * ) Nzit; 11 ( * * * ) Kamer : 50 ( * * * * ) Ahzb; 62. Ftr; 43, Feth; 23 209'

Bu ancak unun iin olabilir: lhi fiil; ancak ilh meiyetten (irde) sdr olur, ilh meiyetin ise cihet bakmndan taaddd yoktur ki cihetlerin ihtilf ile onun nizm da deisin. Dolaysyla ondan sdr olan ey -nasl olursa olsunmuntazam bir nizma dayanr. Bu nizm tpk dier sebep ve msebbeblerde grdnz gibi evveli ve hiri ayn nizm zere birletirir. Eer siz doum ve tensln u anda mahede edilen ekilde devm edeceini veya -uzun bir sre sonra da olsa- bu metodun tekrar devam eklinde geleceini belirtirseniz o takdirde kymeti ve hireti ortadan kaldrm olursunuz. Tabii eriatn zhirinden buna dellet eden hususlar da. nk (bu gr) bizim bu varlmzdan nce diiliin defalarca gereklemi olup tekrar defalarca gerekleeceini gerektirir ve bu tertibin devamn icb ettirir. Derseniz ki; snnet-i ilhyye, kll olarak bir baka ekle dnr ve bir daha (eski ekline) geri dnmez. Bunun mmkn olmasnn sresi ise ksma ayrlr: Bir ksm lemin yaratlmasndan ncedir. nk o zaman Allah Tel vard ve lem yoktu. Bir ksm bu lemin bu (gnk) ekilde sonradr. yaratlmasndan

Bir ksm ise en son eklindedir ki bu, ldkten sonra dirilme yoludur. O takdirde dzen ve ahenk , btl olur ve Allah'n snnetinde deiiklik hsl olur ki bu, muhaldir. nk bu, ancak hallerin deimesiyle deien irde ile mmkn olur. Ezel irdenin ise izilmi bir tek ak ekli vardr ki o hi deimez. nk fiil irdeye paraleldir, irde ise tek bir knun zerinedir, zamana izafetle deimez. Onlar (filozoflar) bunun, bizim: Allah her eye kadirdir szmze ters dmeyeceini iddia ettiler. Biz diyoruz ki; Allah, ldkten sonra diriltmeye, hare ve mmkn olan btn ilere kdirdir. Bu (szmz) u anlamadr: Eer O, isterse yapar. Allah'n istemesi ve yapmas bizim bu szmz dorulamann art deildir. Bu yle dememiz gibidir. Falanca kendi boynunu koparmaya kdirdir, kendisinin kamn delebilir. Bu, isterse yapabilir mnsnda domdur. Ancak biz biliyoruz ki o, istemez ve yapmaz. Bizim istemez ve yapmaz dememiz, gc yeter dememizle eliik deildir. nk (gc yeter szmz) isterse yapar anlamndadr.
210'

Mantkta zikredildii gibi yklemli nermeler, art nermelerle eliraez. nk bizim isterse yapar szmz olumlu bir arttr. stemedi ve yapmad szmz ise olumsuz iki yklemdir. Olumsuz yklem olumlu artla elimez. Bize Allah'n irdesinin ezeli olduunu ve deimediini gsteren delil; ilh emrin aknm ancak tekerrr ve dne dayal ahenk ve intizmla olduunu da gsteriyor. Eer (bu akta) belirli vakit birimlerinde farkllk oluyor ise, bu farkllk ta; yine tekerrr ve dn eklinde bir dzen ve henge dayaldr. Bunun dnda imknszdr. Cevap (yledir): Bu (gr) lemin kadm olmas ve irdenin kadm olmas meselesinden medet istemedir ki lemin kadm olmas mes'elesnde biz, bu konuyu iptl etmi ve aklen ksm ortaya koymann uzak olmadn aklamtk. Bu ksm unlardr: dr. (nce) Allah Tel mevcd fakat lem henz yok olmalSonra Allah lemi grlen nizm zere yaratr. Sonra yeniden ikinci bir nizm getirir ki bu vaadolunan cennettir. Son hepsi yok olur, Allah'tan baka hibir ey kalmaz. eriat sevap ve cezann, cennet ve cehennemin sonsuz olduunu belirtmemi olsayd bu mmknd. Bu mes'ele nasl dndrlrse dndrlsn, iki mes'eleye dayandirlmaktadr: Birincisi lemin hdis olmas ve kdmden hdisin meydana gelmesinin ciz olmasdr. kincisi ise, msebbtn sebepsiz olarak yaratlp detlerin delinmesidir veya allmayan bir baka metodla sebeplerin meydana getirilebileceidir ki biz her iki mes'eleyi yukarda belirtmitik. Allah, en iyisini bilendir. (2)

211'

S O N U Bir kii derse ki; bunlarn mezheplerini (grlerini) akladnz, acaba tekfir edilmeleri (kfir saylmalar) konusunda kesin sz sylyor musunuz? Ve onlarn inandna inananlarn ldrlmesinin vcib olduuna hkmediyor musunuz? Deriz ki, onlarn (filozoflarn) mes'elede muhakkak olarak tekfiri gerekir: Birincisi; lemin kadm olmas mes'elesidir. Ve btn cevherler kadmdir szleridir. (1) onlarn

. kincisi; onlarn, Allah, ahslardan ayr olarak yenilenen cz'leri bilgisiyle kuatamaz szleridir. ncs; cesetlerin diriliini ve harini inkr etmeleridir. Bu mes'ele (mes'eledeki grleri) hi bir ekilde slm ile uyumaz. Buna inanlar, peygamberlerin yalan sylediklerine inananlar gibidir. Peygamberlerin zikrettikleri husslarn hepsini; halkn anlayabilmesi iin temsili mhiyette ve maslahat gayesiyle zikrettiklerine inanmak gibidir. Bu ise, mslman lardan hibir frkann inanmam olduu apak kfrdr. Bu mes'elenin dnda kalan ilh sfatlardaki tasarruflarna ve tevhd konusundaki inanlarna gelince; bu konudaki grleri Mutezile'nin grlerine yakndr. Tabi sebeplerin zorunluluu konusundaki grleri Mutezile'nin doum konusunda zikrettiinin aynsdr. Onlardan naklettiimiz dier mes'elelerin hepsi de byledir. Ayn mes'eleleri slm frkalarmdan herhangi bir frka sylemitir. Ancak o esas mstesndr. slm bulanlar; tekfirden mes'eleye frkalarndan bid'at ehlinin tekfir edilmesini gereldi onlan da bu yzden tekfir ederler. (Bid'at ehlini) geri duranlar ise onlar tekfir etmeyi sadece bu hasrederler. (2)

Biz ise imdi bid'at ehlinin tekfiri ve bunun sahh olup olmayaca konusuna dalmay tercih etmiyoruz. Ta ki sz kitabn kasdettiinin dna km olmasn. Doruya muvaffak klan ise Allah Tel'dir. SON 212'

dipnotlar

213'

AZZL VE TEHFT e-FELSFE BLMNN DPNOTLARI


1 - - Abd'el-fir el-Fris'den naklan Sbkl, Tabakt, IV, 102, bn Askr, Tebyn, (nakleden, Osmn, 49), bn el-Cevz, el-Muntazara (nakleden Osman, 59), bn Hallikn Vefeyt, IV, 216, Ykt, Mucem (nakleden, Osman, 63), Zeleb, Siyer (nakleden, Osman, 69), Yfi, Mir't (nakleden. Osman, 84), Ayn, kd'el-Cmn (nakleden, Osman, 145), Murtaza el-Zebd, thaf, I, 42 2 Sbk, Tabakt, IV, 102, Murtaza, tlf, I, 45 3 ~ Sbk, Tabakt, IV, 102, Murtaza, thf, I, 42 4 Sbkl, Tabakt, IV, 103, bn Hallikn, Vefeyt, IV, 217, Murtaza, thf, I, 42 5 Sbk, Tabakt, IV, 103 6 Bu olaym tafsilt iin bakz, Sbk, Tabakt, IV, 103 ve tercmesini verdiimiz dier kaynaklar (21 - 26 nolu dipnotlar) 7 Sbk, Tabakt, IV, 103, bn Hallikn, Vefeyt, IV, 217 8 Murtaza, thf, I, 43 9 Sbk, Tabakt 103, bn Hallikn, Vefeyt, IV, 217, Murtaza, thf, I, 42 10 el-Bundr, Tarih, 80, Sbk, Tabakt, IV, 103-104, Eb'ul-Mehsin ibn Tariberd, 287, bn Hallikn, Vefeyt, IV, 217 11 el-Munkiz min ed-Dall, Trke ev. A.S. Furat, s. 73 12 el-Munkiz min ed-Dall, Trke ev. A.S. Furat, s. 74, bn Hallikn Vefayt, IV, 217, Sbk Tabakt, IV, 104, Murtaza, thf, muk, s. 7 13 el-Makkr, Nafh el-Tayyib, 344, ibn el-Esr, el-Kmil, X , 59 14 el-Munkiz, Trk. ev. s. 81 15 el-Munkiz, Trk. ev. s. 86 16 Sbk, Tabakt, IV, 105, bn Hallikn, Vefeyt, IV, 218, Murtaza, thf, I, 42 17 ~ slm Ansiklopedisi, azzli maddesi. 18 Abd'el-fir el-Fris (nakleden Sbk, Tabakt, IV, 104, 110), bn Hallikn, Vefeyt, IV, 218, Murtaza, thf, I, 45 19 Sbk-Tabakt, IV, 110, Murtaza, thf, I, 46 20 EL-MUNKZ MN ED-DALL'dan (*)

Genliimin ilk senelerinde, 20 yana varmadan, yani bul ana yaklaan bir zamandan beri -ki imdi 50 yam gemi bulunuyorum- bu engin denizin dalgalan ile mcdele ediyor, ekingen ve korkak deil, ce(*) el-Munkiz min ed-Dall Trk ev. A. Subhi Furat.

215'

sur bir kimsenin dal ile derinliklerine dalyor, ler karanlkla urayor, her mkl yenmee, her uurumu atlamaa alyor, her frkann akidesini dikkatle aratryor ve hakka ulam ile btlda kalm olan, snnete gre hareket edenle, bid'atte bulunan tefrik iin her tifenin mezhep srlarm kef etmek istiyordum. Bir btmnln hakkn yemiyor, sadece onun i yzn anlamak istiyordum. Bir zahiriye de yle; sadece onun zhir manlara gre hareketini renmek istiyordum. Ayn ekilde bir feylesofun sadece felsefesinin ashna vakf olmay kasdediyor, bir mtekellimin sadece sznn ve mcadelesinin gayesine muttali olmaa gayret ediyor, bir bidin sadece ibdetinin ona ne saladn takip ediyor, bir zmdkn sadece Allah' inkr cesaretini gsteriinin ve zndklnn sebeplerini aratryordum. Hadiselerin hakikatlarm anlamaa susay, ilk anlarmdan itibaren Allah'n bana bahettii ftr bir alkanlmd. Bu benim ihtiyar ve gayretimle deildi. Nihayet takld bandan kurtuldum. ocukluk ana yakn bir devrede, anne ve babamdan tevrs ettiim akidelerden syrldm. Zira hristiyan ocuklarnn sadece hristiyanla, yahudi ocuklarnn da sadece yahudilie, mslman ocuklarnn da sadece slm'a gre yetitiklerini grdm. Allah'n Resul'nden Allah ona rahmet ve selm etsin Her doan, slm ftrat zere doar. Anne ve babas onu yahudi, hristiyan ve mecsi yapan> eklinde rivyet edilen hadisi iitmitim. Neticede asl ftrat ile anne, baba ve hocalar takldle elde edilen arz akidelerin hakikatini aratrma, telkinlerle balayan ve hangisinin hak, hangisinin btl olduunda ihtilflar olan bu takldleri birbirinden ayrma arzu ettim, n c e kendi kendime: Arzum, hadiselerin hakikatlerini renmektir. lmin hakikatini ve ne olduunu aratrmak behemahal lzmdr dedim. Nihayet anladm ki, yakn derecesindeki bilgi, iinde hibir phe kalmayacak ekilde bilinen, kendisi de yanllk ve vehim ihtimali vrit olmayan, kalbin, yanllna inanmaddr. Bu bilgi hatdan salim olmak iin yakne o derece uygun omahdr ki mesel biri onun btl olduunu iddia etse, ve ta altna, denei ejderhaya evirse, bu, o bilgi sahibine lierihangi bir ek ve phe getirmemelidir. Eer ben, 10 saysnn 3'ten byk olduunu bildiim halde, birisi Hayr. 3, lO'dan daha byktr diye iddia etse ve delil olmak zere Bu denei ejderhaya evireceim dese ve evirse, ben de bunu grsem, bu yzden bilgimde pheye dmemeliyim. Ancak, onun bunu nasl yaptna aarm; yoksa bildiim, kendisine yakn hasl etmediim her bUgi, gvenilemlyecek ve emin olunamyacak bir bilgidir. Kendisine itimad edilemlyen her bilgi de yakn bir bilgi deildir... ... Mezkr ilimleri tetkik ettikten sonra, btn gcmle sflerin yoluna yneldim ve yollarnn ancak ilim ve amelle tamamlandn anladm. Onlarn ilimlerinin gayesi, nefsin geit yollarn kesmek, onu kt huylardan ve kt sfatlardan uzak tutmaktr. T ki kalb, Allah'tan baka eylerden arnsn ve O'nun zikriyle sslensin. Bana bu yolun ilim taraf, amel tarafndan daha kolay gelmiti. Sflerin ilimlerini tahsile, Eb Tlib el-Mekki'nin Kt'l-Kulb' el-Hris'l-Muhsib'nin kitaplar, el-Cneyd, e-Sibl, Eb Yezid el-Bistm'nin ve dier eyhlerin szlerini okumakla baladm. Nihayet onlarn ilm gyelerinin esasna muttali oldum ve mezheplerinden, renme ve dinlenme yoluyla elde edilebilecek eyleri tahsl ettim. Bende u kanaat hasl oldu: En byk sflerin elde etmek istedikleri, renme ile deil de zevk, hal ve sfatlarn deimesi

yoluylayd. Ama, shhatin ve tokluun tariflerini, sebeplerini ve artlarn bilmekle shhatli, tok olmak arasnda, sarholuun mideden ykselen buharn dima kaplamasndan meydana gelen bir haldir eklindeki trifini bilmekle, sarho olmak arasnda ne kadar fark varm! Sarho, sarholuun tarifini bilmez, o sarho hakknda bir ey bilmedii halde sarhotur. Ayk kimse, kendisinde sarholuktan bir eser olmad halde, sarholuun tarifini ve lzumlu eylerini bilir. Hasta olan tabib te, shhatin trifini, sebeplerini, larn bilir; fakat o anda shhatini kaybetmitir. Ayn ekilde zhdn hakikatini, artlarn ve sebeplerini bilmen ile zhidne hayat yaaman ve nefsinin dnyadan uzaklamas arasnda bir fark vardr. Onlarn sz deil, hal sahipleri olduklarn iyice anladm. Okumakla renilebilecek olanlar , elde ettim. Artk dinleme ve renme ile deil de zevk ve slk ile elde edilebilecekler kalmt. Tetkik ettiim ilimlerden, er' ve akl ilimleri kontrol iin slk ettiim yollardan, bende Allah Tel'ya, nbvvet ve hiret gnne yakni bir iman hasl olmutu. mann bu esas bende muayyen ve mcerret bir delille deil, bilkis izah edilemeyecek sebepler, krineler ve tecrbelerle salamca yerlemiti. hiret saadeti iin tek yolun, takv ve nefsin hev ve hevesten men'edilmesiyle olaca kanaati hasl olmutu. Bunun esas da, gurur evinde dnyadan uzaklap, ebedlik evine (hirete) balanmak ve btn gayretle Allah Tel'a tevecch etmek sretiyle kalbin dnyadan ilgisini kesmektir. Tabiatyla bu da ancak, mevki ve maldan uzaklama, engelleyici megale ve ahlklardan kamakla tamamlanr. Sonra kendi durumumu gzden geirdim, bir de ne greyim! dnyev alkalar iine dalmm. Onlar beni her taraftan sarmlar. lerimi gz nne getirdim; en gzeli tedris ve talim idi. Fakat bunlar arasnda da hiret yolu iin ehemmiyetsiz ve faydaszlarla uramm. Sonra tedris ile ilgili niyetimi dndm. Baktm ki Allah rzas iin deil, mevki ve hret endiesiyle hareket etmiim. Bu durum karsnda, uurumun kenarnda bulunduuma, eer halimi dzeltmee kalkmazsam atee yuvarlanacama kanaat getirdim. Bir mddet mtemadiyen bunu dndm sonra birini tercih durumunda kalmtm. Bir gn Badat'tan kmaa ve bu halleri terketmee karar veriyor, ertesi gn bu karar bozuyordum. Bir adm atyor, dierini geri ekiyordum. Sabahleyin hirete meyil ve arzum beliriyor, akam zeri dnya arzular onun zerine saldryor ve onu datyordu. Dnya arzular, zincirleriyle beni makama ve mevkie doru ekiyor, imn mndisi ise: G zaman gelmitir. mrnden ok az kald. nnde uzun yolculuk var. Elde ettiin btn amel ve ilim bir riy ve gsteritir. hirete imdi hazrlanmazsan, ne zaman hazrlanrsn? Dnyev alkalarn imdi kesmezsen, ne zaman kesersin? diye sesleniyor. Bunun zerine^ iimdeki arzu yaylyor, kamak ve firar etmek azmi yerleiyordu. Sonra eytan geliyor ve: Bu geici bir haldir; ona uymaktan sakn. Zira o abuk yok olur. Ona uyar ve bu yksek mevkii, kimsenin bozamyaca muntazam hayat ve hasmlarn hcumlarndan kurtulup sknet bulmu ii brakrsan, bir gn nefsin onu arzu eder ve fakat dn kolay olmaz diyordu. 488 senesi Recep ayndan itibaren 6 ay kadar bir zaman dnya arzularnn cazibesi ile hiret dnceleri arasnda kararsz kaldm. Bu son ayda dulUiTi, ihtiyar olmaktan km.} zarur hale gelmiti. Zira Ailah dilimi, tedris yapamayacak bir halde kilitlemit. Kendimi bir gn olsun, gelen talebeiein hatr iin ders vermee zoluyor, fakat dilim bir kelime syleni-

217'

yor, tauna muktedir olamyordum. Dilimdki bu tutukluluk 3onra kalbimde Dir hzn dourdu. Bunun tesiriyle, hazm kuvveti kalmad; yemek ve imok itahm kesildi. Bcasri-d;Ui ne bir yudum su geiyor ve ne de bir lokma hazmedemiyordum. Beden kuvvetlerim zayf dmtit.- Nihayet doktorlar iltan mitlerini kestiler ve: Bu kalbe rz olan bir haldir: buradan mizca siryet etmitir. Kalbe r;z olan hzn gitmedike illa tedavisine imkn yoktur dediler. Sonra bir ey yapamyacam anlayp, g ve taktm tamamen elden gidince, hibir aresi kalmam kimsenin sn ile Allah Tel'ya sndm. aresizin duasn kabul eden Allah Tel duam kabul etti. Mevki, mal, aile, ocuk ve arkadalardan uzaklamam kalbime kolaylatrd. imde am'a gitmek meyli olmasma ramen, halfenin ve btn arkadalarn am'da kalmak kararnda oluumu renmelerin'den saknarak Mekke'ye gitmek arzusu izhar ettim. Badat'tan bir daha dnmemek zere kmda tuhaf hilelere bavurdum; Irak'n ileri gelen limlerinin tenkdlerine hedef olmutum. Zira onlar arasnda, iinde bulunduum her eyden uzaklamann din bir sebeple olduunu kabul edecek kimse yoktu. Onlar bu mevkiimin, dinde varlacak en yksek makm olduunu zannediyorlard; bu onlarn, ilimden anladklar ey! gsteriyordu. Halk tahminler iinde arp kalm, Irak'tan uzakta olanlar ise bunun memleketi idare edenlerin arzularndan ileri geldiini zannetmilerdi. Ancak devlet adamlarna yakn olanlar, onlarn beni brakmamakta srarlarn, zerime dmelerini ve benim de onlardan yz evirdiimi, szlerini umursamadm gryorlar ve: Bu semav bir i. Mslmanlara ve limler zmresine gz dedi; baka sebebi olamaz diyorlard. Sonunda Badat'tan ayrldm, malm dattm; Irak'taki malmdan sadece mslmanlara vakfedilmi oluu dolaysyla, hayrl ilere tahsisini dnerek, kendimin ve ocuklarmn nafakasna yetecek miktar ayr(n. Dnyada, limin kendi oluk ocuu iin ayrabilecei bundan iyi bir mal grmemitim. Sonra am'a gittim, orada iki seneye yakn oturdum. Sflerden rendiim ekilde, orada nefsi temizleme, ahlk dzeltme, Allah' Tel'y zikr iin kalbi tasfiye, uzlet, halvet, riyzet ve mchededen baka megalem yoktu. Bir mddet Dmak camiinde itikfa ekiliyor, btrs gn caminin minaresine kyor ve kapy ierden kilitliyordum. Sonra Kuds'e gittim, her gn Salr'ya (Kuds'te mukaddes bir kaya) giriyor, kapsn ierden kapyordum. Hz. Halil'i -Allah'n rahmet ve mafiretleri ona olsun- ziyaretten sonra bende, hacc farizasn if, Mekke'yi, Medine'yi ve Mah'm Resi'n -Allah ona rahmet ve mafiret etsin- ziyaretle, teberrkte bulunmak arzusu belirdi. Hicz'a gittim. Sonra megaleler ve oluk ocuun dveti beni memlekete ekti. Bir mddet herkesten fazla arzusuz bulduum halde, nihayet dndm. Orada da kalbi tasfiyeye itina gstererek uzlet hayatn tercih ettim. Hadiseler, oluk ocuun mes'eleleri, geim zarretleri huzurumu karyor ve yalnzhm zevkini bozuyordu. Hlet-i ruhlyem ancak arasra dzeliyordu. Fakat buna ramen ondan midimi kesmiyordum. Mniler beni ondan alkoyuyor, fakat ben ona tekrar dnyordum. 10 sene kadar bu ekilde devam ettim. Bu uzlet hayat boyunca bana sayp anlatamyacam birok ey malm oldu... On seneye yakn bir zaman, uzlet ve halvete devam ettim. Bu esnada zarr olarak bende sayamyacam sebepler dolaysyla, bazan zevk, ba218'

zan akl delil ve bazan da imandan ileri gelen bir kabul ile, insann beden ve kalbten yaratld hususu zahir oldu. Kalble; l olan et ve kandan mteekkil bir halde, hayvanlarda da bulunan yrekten ayr olarak, Allah' tanmaa mahsus yer olan ruhun hakikatini kastediyorum. Bedenin, saadetinin kendisine bal olduu bir shhati ve helkine sebep olacak >)ir hastah vardr. Kalbin de ayn ekilde bir shhat ve selmeti vardr. Ancak salim bir kalble Allah'n huzuruna gelenler (uar, 89) necat bulurlar. Onun yamsra kalbin, Allah Tel'nn kalblerinde bir hastalk vardr (Bakara, 10) buyurduu gibi, iinde insann ebed ve uhrev helaki bulunan bir hastah vardr. Allah' bilmeme, ldrc bir zehirdir. Arzu ve hevese uyarak Allah'a kar gelme, bu zehrin verdii bir hastalktr. Allah Tel'y tanma, onun diriltici panzehiridir; arzu ve hevese kar gelerek O'na itaat etme, onun if verici ilcdr. Onun, hastalnn izlesi ve shhatini elde etmesi ancak illarla mmkndr. Nitekim bedenin tedavisi de ancak bu yolla olur. Bedenin tedavisinde kullanlan illar ilerinde bulunan hassa ile shhatin tekrar kazanlmasna tesir ederler. Bunlar, akll kimseler, akl sermayesiyle idrak edemezler. Burada illarn tesirini eyann hassalarna nbvvet hassas sayesinde muttali olmu nebilerden alm olan tabbleri tedkik etmek icb eder... ... Halkn itikadnn geveme ve imanlarnn zayfl sebeplerini aratrdm. Karma drt sebep kt: Biri felsefe ile megul olanlardan, ikincisi tasavvuf yoluna girenlerden, ncs tlim davasna balananlardan, drdncs de halk arasnda ilimle tannm kimselerin davranlarndan gelmekteydi. Bir mddet halktan teker teker, eratin emirlerine uymakta neden gevek davrandklarn, niye phe ettiklerini sorarak dncelerini aratrdm ve her birine; neden emirleri fda kusur ediyorsun? eer hirete inanyor ve fakat hazrlanmyor, onu dnya karlnda satyorsan bu br aptallktr; zira sen ikiyi bire kar vermemelisin, nasl olur da sonsuzu, sayl gnler karlnda satarsn? Eer ona inanmyorsan, man elde etmek iin hemen tedbir al. Her ne kadar imanla gzel grnmek, eriatla ereflenmek iin izhar etmiyorsan da, btmen mezhebinin, zhiren de cesaretinin sebebi olan gizli kfrnn sebebi nedir? aratr dedim. Biri: bu, muhfazas icab eden bir husus olsayd, bunu fya en lyk kimseler limler olurdu. Faziletli kimseler arasnda filn kimse namaz klmyor, filn arab iiyor, filn evkfn ve yetimlerin mallarn yiyor, filn padiahn ihsanlaryla geiniyor, haramdan saknmyor, filn hakimlikte ve ahitlikte rvet alyor, vesaire... diyor. Dier biri, tasavvuf ilmine vakf olduunu idia ediyor ve ibadete ihtiya gstermiyen bir dereceye kadar ykseldiini ileri sryordu. Bir ncs, ehl-i ibhann phelerinden biriyle pheye dtn zikrediyordu. Ehl-i ibha tasavvuf yolundan sapanlardr. Bhl-i talim ile grm bir drdncs: Hakk bulmak gtr, ona giden yol kapahdr. Bu hususta ihtilf pek oktur. Mezheplerin bazs, dierinden daha iyi deildir. Akllarn ileri srdkleri deliller birbirlerine muhliftir. Rey sahiplerinin fikirlerine itimad edilmez. Tlim mezhebine davet eden de mtehakkimdir, onun delili yoktur. u halde, phe uruna yakini nasl brakabilirsin? diyordu. Bir-beincisi de: Bunu, taklid ederek yapyorsun. Ben felsefe okudum ve nbvvetin hakikatini anladm. Bunun neticesi hikmet ve maslahata

219'

dayanyor. badetlerden maksat, halkn cahil ksmn zaptetmek, onlar birbirlerini ldrmekten, ekimekten ve nefsn arzulara dalmaktan alkoymaktr. Ben, cahil halktan birisi deilim ki er' hkmlerin altna gireyim. Ben, hakimlerdenim, hikmete uyarm. Hakikati bununla grrm, bu hususta taklide ihtiyacm yoktur. Bu ilhiyatlarn felsefesini okuyann varaca son inantr. O bunu, bn Sin, Eb Nasr el-Frb'nin kitaplarndan renmitir. Bunlar slm kendileri iin ss vastas yapanlardr. ou kere onlardan birini, Kur'an okur, cemaatlere itirak edip namaz klar ve dolaysyla eriat tebcil eder grrsn. Fakat buna ramen o, arab imei, ktlklerin her trlsn yapma terketmemitir. Eer ona: Nbvvet eer, sahih deilse, niin namaz klyorsun dense, ou zaman: bedeninin idman, ehir halknn deti, maln ve oluk ocuun muhafazasdr der. Bazan da: eriat dorudur, nbvvet haktr diye cevap verir. Bunun zerine kendisine: Niye arab iiyorsun denilirse: arab, dmanhk ve kin dourduu iin yasak edilmitir. Oysa ben hikmetim sayesinde bundan saknrm ve bunun maksad sadece zihni amaktr der. bn Sina bile yazd bir ahitnmede, Allah Tel'ya u ve bu akidlerde bulunduunu, er' davranlar ta'zim edeceini, din ve beden ibadetlerde kusur etmiyeceini, arab zevk iin deil, fakat tedavi maksadyla ve ifa bulsun diye ieceini yazmt der. Onun man safveti ve ibadetlerin fsndaki ihtimam hususundaki son tutumu, ifa maksadyla arab imei istisna etmee kadar varmt. te, bu onlar arasnda, imanlar olduunu iddia edenin mandr. Kendileriyle birlikte bir ksm insan da aldanmlardr. Yukarda iaret ettiimiz ekilde, hendese, mantk ve benzerleri gibi kendileri iin zarur olan ilimleri inkr eden kimselerin itirazlarnn zayf oluu da, onlarn aldanlarn artrmtr. Bu gibi sebeplerle her eit halkla mann bu derece zayf dtn ve kendimi bu pheyi gidermek iin msait durumda grnce -yleki sfilerin feylesflarn, tlimiye mezhebi mensuplarnn ve lim geinen kimselerin ilimleriyle pek fazla meguliyetim sayesinde, onlar mtetmek benim iin bir yudum su imekten daha kolay olmutu-, iime, bunu imdi gerekletirmek lzmu dodu. Kendi kendime: Hastalk salgn halini alm, tabibler hastalanm ve halk hchk olmak zere iken halvet ve uzlet ne fayda verir? diyordum. Sonra imden, Bu bely gidermek, bu karanlkta arpmak iin ne zaman imkn bulabilirsin? Zaman, fetret zamandr; devir btl devridir. Eer halk, kendi yollarndan Hakk'a davetle megul olursan, zamne insanlanmn hepsi sana dman olurlar; onlara nasl mukavemet edersin; ve onlarla nasl geinirsin. Bu ancak msait bir zamanda mtedeyyin ve kudretli bir sultan sayesinde yaplabilir diyordum. Hakk delil ile izhrdan ciz olduumu bahane ederek kendi kendime uzlete devam etmei kararlatrdm. Nihyet Allah Tel, dardan bir tesir olmakszn zamann sultannn arzusunu kamlad ve bu fetreti kaldrmak iin onun vastasiyle Niabur'a gitmemi kesin bir ekilde emretti. Emir o derece kesin idi ki, muhalefette israr etseydim, onun kalbini krm olurdum. Bylece kendimi mzur grmemin zayf bir mesnede dayandn fark etmitim. Kendi kendime; sana uzlette kalman iin tenbelliin, istirahatin, nefsi aziz klmann ve onun kendi azsndan korumann kfi sebep olmamas lzmdr. Sen, nefsine halkn verecei skntlara katlanmama ruhsat vermedin diye dnyordum...

220'

... Bu hususta kalb ve mahede erbbndan bir zmre ile istiare ettim. Onlar uzleti terk ve zviyeden kmamda ittifak ettiler. Buna, slih kullarn, bu hareketin, Allah'n bu yzyl banda takdir ettii bir hayr ve rdn balangc olduunu gsteren birok mtevtir ryalar da eklendi. Gerekten Allah Tel, her yzyl banda dinini ihy edeceini va'd etmitir. Bu ehadetler sebebiyle iimde mid kuvvetlendi ve hsn zan hkim oldu. Ve Allah Tel bu mhim vazifeyi f iin 499 senelerinin zilkadesinde Niabur'a hareketimi myesser kld. Badad'tan ayrl 487 senesinin zilkadesinde olmu uzlet mddeti 11 seneyi bulmutu. Bu Allah Tel'nm takdir ettii bir harekettir. Nasl Badad'tan kacam ve bu halden ayrlacam asla hatrma gelmemise, bu hareket de, uzlet esnasnda kalbimden gememiti. Allah Tel kalbleri ve halleri deitirendir. Bir hadiste M'minin kabi, Rahman olan Allah'n parmaklarndan ikisinin arasndadr buyurulmutur. Tedris hayatna dnm grlyorsam da dnmediimi biliyordum. Zira dnmek, eski hale gelmek demektir. Ben bu geen zaman zarfnda kendisiyle mevki elde edilen ilmi yayyor; insanlar, sz ve amelimle buna davet ediyordum. Kast ve niyetim bu idi. Fakat imdi, mevkii ve rtbeyi terkettiren ilime davet ediyorum. imdiki niyet, maksat ve arzum budur. Allah bu halimi bihr. Ben nefsimi ve dierlerini Islh etmei istiyorum. Muradma eriir miyim? Yoksa mahrum mu kalrm, bilmem? Fakat ben yakn ve mhedeye varan bir manla bir halin deimesinin, bir ii yapmak gcnn ancak ulu Allah sayesinde olabileceine inanyorum. Ben hareket etmedim, fakat o beni harekete geirdi. Ben bir ey yapmadm, fakat o bana yaptrd. Ondan, nce beni slah etmesini, sonra benim vastamla bakalarn islah etmesini, nce beni doru yola kavuturmasn, sonra benim vstamla dierlerini doru yola kavuturmasn... isterim 21 ABD'EL-GAFR EL-FRS'den (*)

Nisabur hatibi eb'ul-Hasan Abd'el-Gfir ibn smail el-Hatb el-Frisi der k i : Muhammed ibn Muhammed Ebu Hmid el-Gazzl, mslmanlarn ve slm'n hcceti (delili), din imamlarnn nderidir. Lisan ve beyan, mantk ve zek, htra ve tabiat bakmndan gzler onun gibisini hi grmemitir. ocuk iken Ts ehrinde mam Ahmed el-Razekni'den (**} biraz fkh okumutu. Sonra Niabur'a gitti. Orada mam el-Haremeyn (Ebu'lMeli) el-Cuveyni (***) 'nin derslerine Tus'lu genlerden bir gurupla be(*) Abdel-Gfir ibn smail el-Hatb el-Fris el-Hfz Ebu'l-Hasan el-Fris, Nisabur'ludur. 451 Hicri ylnda domu, imam el Haremeyn eb'lMeli el-Cveyni'den ders okumutur. 529 ylnda vefat etmitir. Tarih' Neysabur ve erh Garib el-Mslim adl eserleri vardr. Tarih' Neysabur'den naklen Subk, Tabakt el-fiiyye el-Kbr IV, 107-111. (**) Ahmed ibn Muhammed Ebu Hamid el-Razekn Ts'un evresindeki Razeknda domutur. Veft tarihi bilinmemektedir. Subki, Tabakt'nda (III, 36) ondan bahseder. ( * * * ) Abd'el- Melik el-Cveyni Ebu'l-Mel, nl fi fkh bilginlelrdendir azzl'nin stad olup ondan evvel Nizamiyye medresesinde ders vermitir. 478 yhnda Hicazda vefat edince yerine azzl gemitir.

221'

raber gidip geldi. alt, dersleri dikkatle izledi, yatlarn geti ve ksa bir stire ierisinde Kur'an ilimlerinin hmili olarak onun medresesinden kt. Zamann halk ierisinde son derece esiz birisiydi. mam el-Haremeyn'in rencileri arasnda bir taneydi. Talebeler ondan faydalanyordu. O kendilerine ders veriyor, yol gsteriyor ve bizzat ahyordu. Nihayet o da eser tasnif etmeye balad. Derecesinin yceliine, ifdesinin stnlne, hzl konuup anlatmadaki akc uslbuna karlk mam el-Haremeyn dikkatini azzli'den evirmiyordu. nk o, seri ifadede ve tabi kuvvette kendisinden ileriydi. Her ne kadar azzli onun yannda yetimi ve ona muntesib birisi idiyse de mam el-Haremeyn onun tasnife balamasn ho grmyordu. Nitekim bu durumu ondan saklamyordu. Fakat Gazzl ile nd ve iinde saklad duygularnn tersine onu kendi yerine hazrlad da apakt. mam el-Cuveyn'nin mrnn sonuna kadar bu durum byle devam etti... ... azzl Nisabr'dan karak asker! karargha gitti. Vezir Nizm elMlk onu ok iyi karlad, derecesinin yceliinden adnn hretinden, mnzarasnm stnlnden ve ifdesinin akclndan dolay ona itibr gsterdi. Hazretin yan; bilginler kervannn konak mahalli, imamlarn ve fesahat ehlinin arad makam idi. Burada azzl iin gzel tevfuklar meydana geldi. mamlarla karlat, hasmlarla bulutu, sekinlerle mnkaa etti ve ulularla eletiriler yapt, ismi ufuklara yayld ve bylelikle en stn seviyeye ulat. Nihayet bunun neticesinde uurlu Nizmiye medreselerinde ders vermek zer Badat'a doru gitmek gerekti, oraya gitti. Medresede herkes, onun ders verme metoduna ve tartmalarna hayret etti. nce Horasan sonra Irak imam oldu. Sonra usul lmine dald ve onda kk sald. Bu konuda birok eserler tasnif etti, fkhta mezhebi yenileyici oldu ve birok kitaplar yazd. Hilf ilmine dald, onu yeniledi ve yeni eserler meydana getirdi. htiam ve derecesi Badat'ta stn mevkie erdi. yleki onun grd sayg ulularn, emirlerin ve hilfet yurdunun ihtiamn bastrd. Fakat durum sonra baka bir ekle dnd. Derin ilimleri inceledikten ve bu konuda tasnif edilmi kitaplarla har- neir olduktan sonra zhd ve ilhiyat yoluna yneldi, ihtim terketti, takva ve hiret hazrl gerekeleriyle ulat derecelerle megul olmaktan vazgeti, Olduu durumu brakarak Allah'n evini haccetmek maksadyla oraya yneldi. Sonra am'a geldi "ve bu diyarda on seneye yakn ikmet etti. Grlecek yerleri gryor ve geziyordu. Ondan nce kimsenin ulaamad hy'el-lm'ed-Dn gibi mehur kitaplar tasnif etti. Ve bundan zetlenmi olan Erbain ve benzeri eserleri yazd. Bu tr eserlerini dikkatle izleyenler adamn eitli ilim dallarnda hangi mertebeye ulatn grrler. Sonra nefsi ile mcdeleye koyuldu, ahlkn tanzim edip davranlarm gzelletirmeye, yaaym iyiletirmeye alt. Gsteri, eytni riyaset, mevki ihtiras ve kt huylar ahlk edinme gibi davranlar rh huzra, ahlk ycelie, resmiyet ve dzenlerden uzaklamaya dnt. Slihlerin kyafetine brnd, uzun emeller beslemeyi brakt. Vakitlerini halk doru yola ekmeye vakfetti. Onlara hiret ilerinde yardmc olacak ve dnyadan nefret ettirecek hareketlere davet etti, slihleri hi-

222'

ret iiyle uramaya ve bel yurduna ge hazrlanmaya ard. Mahede nurlarndan herhangi bir nuru hissettii ve herhangi bir kolcuyu ald kiilere tabi olarak bu konuda yumuamas gerekleti. Sonra vatanna dnd evinde dnceye dalarak vaktini geirmeye balad. Kendisine gelen ve arayan herkese takvya ve gnl hazinesine balanmay buyurdu. Bylece bir sre devam etti, eserleri yayld, kitaplar dald. Gnnde onun bulunduu hali reddeden kimse grlmedi. Emrettii bir konuya kar kan bilinmedi. Nihyet vezirlik sras yce vezir Fahr'el Mlk'(*) e geldi... Horasan onun ihtim ve devletiyle sslendi. O, Gazzli'nin yerini ve derecesini, faziletinin kemlini, halini, akdesinin arln ve davranlarnn temizliini duymu ve aratrmt. Ona gelerek huzrunda bulundu ve szn dinledi. Vezir Gazzli'den nefeslerinin ve faydalarnn akm kalmamasn ve kendisinden faydalanp nurundan kvlcmlar almann eksilmemeslni dileyerek srr etti. Nihyet (Gazzli) fazla isrra dayanamyarak hnkhmdan kmay kabul etti. Onu Nisabur'a gtrd. Artk aslan ininden kmt, Mes'ele Allah'n kazas ve haznesinde sakl kalmt. Kendisine uurlu (el-Meymne) Nizmiye medresesinde ders verilmesi gsterildi, efendisine boyun emekten baka yapacak bir ey bulamad. Azgnlar doru yola getirmek ve isteklilere yol gstermekle megul olma niyetini aa kard.. ...Ben onu defalarca ziyaret etmitim, onun benzerine hi rastlamamtm. Konumadaki rahatl, ifde ve zihindeki genilii ile gururlanmasn makam ve mevki istemesini hi grmemitim. O btn bunlarn tersine her trl bulanklklardan arnmt. Onun tekellf elbisesine brnm ve olduu durumla rahatlam olduunu zannediyordum. Fakat aratrp inceledikten sonra grdm ki mes'ele sanlann tersinedir ve adam delilikten sonra aylmtr. Nice geceler bize ilhiyt yoluna slke baladktan sonra zhir olan hallerinin keyfiyetini anlatt. limlerdeki derinlemesinin ve szn ardndan sz uzatmasndaki zenginlik halinin galebesini dile getirdi. eitli ilimleri elde etmekle Allah'n kendisine sunduu istidd, aratrma ve incelemedik! tutarlln nakletti. Nihyet garib ilimlerle meul olmaktan .uzaklat ve hiret iin faydal olan bilgileri dnmeye koyuldu. el-FadI bn Muhammed el Farmed ile sohbete koyuldu ve ondan tarikat kapsnn anahtarn ald. badet vazifelerini yerine getirme konusunda nfilelere dikkat etti. Zikirlere ciddiyetle devam hususunda onun gsterdii yola koyuldu. Kurtulu iin alt. Nihyet btn bu engelleri at ve btn bu skntlara katlanarak maksadna ulamak iin gereken zahmete tahamml etti. Sonra nakledilir ki o, ilimlere bavurmu, san'atlara dalm, ciddiyeti ve almay adet haline getirmi, derin ilimlere dalma alkanln edinmiti... Sonra anlatlr ki o, bir sre kendisine korku kaplarm amt. yleki bu, baka eylerle megul olmaktan onu alkoymu ve baka konulardan yz evirmesine vesile olmutu. Nihayet yava yava bunu da atlatt. Bylece btn riyzat basamaklarndan geerek kendisine hakkatlar zhir oldu. Bizim tahminimize gre ahlk ve davrantan tabiat ve hakikate geti. Bu kendisi iin mukadder olan mutluluun eseri idi. (*) Ebu'l-Muzaffer Ali. Nizam'el-Mik'n oludur 500 ylnda bir btn tarafndan ldrlmtr. 223'

Sonra biz kendisine (Gazzl) evinden kp Nisabur'a gitmek konusundaki davete icabet ederken neler yapmak istediini sorduk. Bu konuda zr beyan ederek dedi ki: Ben dinim konusunda davetten vazgemeyi ve anlatma hususunda rencilere faydal olmaktan uzak durmay ciz grmezdim. nk hakk tevik etmek, hakka armak ve hakka davet etmek grevimdi. Bu hususta syledikleri doruydu. Sonra kendisi terkedilmeden nce o, bu grevi terketti, evine dnd ve evinin yannda ilim renenler iin bir dershne ve sfiler iin bir hnkh (tekke) kurdu, vaktini, Kur'an hatmi, gnl ehliyle sohbet, renim celsesi gibi konularda yanna gelenlere taksim etti. yleki ne kendisinin ne de beraberinde olanlarn bir an faydasz gemiyordu. Nihayet zamann gz ona da dedi. Gnler onu asrnn halkna ok grd. Hasmlarla yartktan, hkmdarlara kotuktan ve eitli mesafelerden sonra onu kendi yce katma gtrd... inin sonunda Hz. Mustaf (S.A.)'nn hadsine ynelmi ve onunla sohbet etmeye balamt. slmn hcceti olan Buhri ve Mslin'in Sahhlerini mtlaya koyulmutu. Eer yaasayd bu san'atta da herkesi geer, ksa zamanda onuda elde ederdi. phesizle! o gemi gnlerde hads dinlemekle uramt, mrnn sonuna kadar da hadisle megul oldu. Ancak rivyet hususunda herhangi bir pyesi yoktu. Bunun zarar yoktur, nk geriye brakt usl ve fra dir kitaplar ve dier trden eserler onun hatrasn ebedletirdi. O kitaplar inceleyenler faydalananlar tarafndan benzeri hibir kitap braklmad kabul edildi. Gazzl 505 senesinin Cumd'el-hiresinin 14. Pazartesi gn Allah'n rahmetine ulat ve Tabern kasabasnn dna gmld. Allah onu dnyada ltfuyla eitli ilimlerde ihtisas sahibi yapt gibi, hirette de muhtelif kerametlerle ereflendirdi. Geriye sadece kzlar kald. Dnya sebeplerinden mirs ve kazan olarak kendinin, ailesinin ve ocuklarnn geimini salyacak kadar imknlar vard. Dnya ilerinde kimseye boyun emezdi. Ona pek ok mal sunulduu halde kabul etmemi, almaktan ekinmi, dinini muhafaza edecek miktar ile yetinmiti. Bakasndan istemek ve bir ey elde etmek ihtiyacm duymamt... Ona yaplan itirzlardan birisi de szlerinde gramer bakmndan baz eksikliklerin grlmesiydi. Kendisine bavurulduunda, insafl davranarak bu ilmi yeterince renmediini ve konuma iin muhta olduu kadaryla yetindiini itiraf etmitir. Kald ki o hutbeler telif eden ediplerin ve belat sahiplerinin rneini yazmaktan ciz olduklar slpla kitaplar erhederdi. u halde onun kitaplarn mtla edip de eksik taraflar gzlerine ilienlerin lafz bakmndan dzeltmeleri ve bu konuda onu ma'zr saymalar gerekir. nk asl maksad lafzlar uyuturmak deil, onlarn ifade ettii anlamlar ortaya koymaktr. Ona yaplan tenkdlerden birisi de; fara kaleme ald Kimy el-Sadet adh kitabnda irkin szler zikretmesidir. Baz mes'eleleri ve problemleri eriatn kurallarna uygun olmyacak ekilde aklam olmasdr. aslnda onun iin en uygun olan -ki sylenen szlerde en dorusu gerei sylemektir- bu tr ifdelerden vazgeip onlara aklamaktan kanmasyd. nk halk ou kerre din kaideleri ve esaslar bur224'

hn ve delillerle bile kavrayamazlar. Bu tr szleri iittikleri zaman inanlarna zararl olan konularda hayaller yrterek bu grleri eskilerin mezheplerine nisbet ederler. Kald ki akl ve insafl kii dnd zaman; Gazzl'nin zikrettii hususlarn ounun -er'an mbah olmasa da tarikat eyhlerinin konumalarndaki remizli szler olduunu aka grrler. Herhangi bir kii bu szlerle mevhum ifadeleri kastedebilecei gibi din ehlinin inanlarna uygun ekilleri de kastedip anlayabilir. yleyse bu szleri ancak uygun gelen ekilde yorumlamak gerekir. Ona kar kmak iin herhangi bir noktasna katlmamak icab eder. Mmkn olursa usle uygun ve doru biimde aklanabilecekleri ylece aklamak gerekir. Kald ki bu kadar bile onu aklayacak kimsenin bulunmasn gerektirir. Ama en uygun olan -yukarda getii gibi- bu hususlar aka sylemekten vazgemektir. nk herkesin tek bana yrd yol bakalar tarafndan anlalamaz.. eylerin ounluu grlen ve bilinen hususlarda saklanp anlatlmayanlandr. Bunun iin selef-i slihin (gemiler) eriatn kurallarna bah kalmaya dikkat etmiler ve dini ona saldranlarn saldrlarndan ve inkarclarn azgnlktaki gayretlerinden korumaya gayret sarfetmilerdir. Allah doruya muvaffak klandr. Sbit olduuna gre Gazzl; Ebu Davud'un Snen'ini, Hakim Ebu'l Fetih el Tsl'den dinlemitir. Ben onu dinlediine dir bir eye rastlamadm. Muhtelif hadislerden binlercesini de fukahdan dinlemitir... 22 BN ASKB'den: (*) eyh,^ fakh Ebu'l-Kasm Sa'd bn Ali bn Ebu'l-Kasm bn ebu Hreyre el-sfern der ki; eyh mam ebu'l-Feth Amr el-Svi'den duydum ki; Mekke'de iken o yle demiti: 505 senesi evvl aynn 14. gn le ile ikindi aras Mescid-i Harm'a vardm, vcdumda krklk vard ve ba dnmesi hissediyordum. Duracak veya oturacak halim yoktu nk arm fazla idi. Bir saat yanm zeri yatp dinlenecek bir yer aradm. A'zre kapsnn yannda Rmet Rabtnm kapsn ak grdm, varp oraya girdim ve sa yanm zeri elimi yanamn altna koyarak erefli Kbe'nin hizasna doru uzandm. Maksadm uyuyup ta abdestimin bozulmasn nlemekti. Bir de baktm ki bid'at ehli bir kii -ki bid'atyla tannyordu- geldi, seccadesini o evin kapsna doru serdi, cebinden bir par kard, zannediyorum ki o tat ve zerinde de bir yaz vard. Onu pt ve nne koydu. Uzun sre namaz kld, adetleri olduu gibi elini yana brakyor ve her seferinde o tan zerine secde ediyordu. Namazn bitirince yine o parann zerine secde etti ve secdesini uzatt. ki yandan yanan ona sryor ve du ediyordu. Sonra ban kaldrd ve onu pt, gznn zerine koydu sonra ikinci kez pt ve olduu gibi cebine koydu. (Ebu'l-Feth Amr el-Svi diyor ki) Onu grnce canm skld, ondan rahatszlk duydum ve kendi kendime de(*) Ebu'l-Ksm Ali ibn Hseyn ibn Hibetullah. 499 (1105) ylnda domu ve 571 (1175) ylnda am'da veft etmitir. Trih el-m ve Tebyin -Kezib el-Mfter adh eserleri vardr. Bu blm sonuncu eserden alnmtr. (Nakleden, Abdlkerim Osmn, Sret el-azzl, s. 49-58)

225'

dim ki Reslullah (B.A.) hayatta olsayd, aramzda yaasayd onlarn yaptklar kt davranlar kendisine bildirseydik ve ne gibi bid'atlar bulunduunu haber verseydik? Zihnimde bu dnceler ile uykuyu kovmaya ahyordum. Maksadm uyuyup abdestimin bozulmamas idi. Bu durumda iken uyku bana galip geldi ve beni sard. Uyku ile uyanklk arasnda gibiydim, geni bir alan grdm, orada pek ok insan vard, ayakta durmulard. Her birinin elinde cidd bir kitap bulunuyordu, hepsi bir ahsn etrafna halkalanmt. Orada bulunanlardan durumlar ve etrafnda halkalandklar kimseyi sordum. Dediler ki O Reslullah (S.A.) dr. Bunlar da mezhep sahipleri, inanlar ve mezheplerini kendi kitaplarndan Reslullah (.A.)a okuyup tashih ettirmek istiyorlar. (Ebu'l -Feth mr el-Svi diyor ki;) Ben bu durumda halk szerken topluluktan bir kii geldi ve elinde bir kitap vard. Denildi ki bu mam afii'dir (Allah ondan razi olsun). Topluluun arasna girdi ve Reslullah (S.A.)'a selam verdi. (Sv dedi ki:) Ben Reslullah (S.A.)'yi gzellii ve olgunluu ierisinde tertemiz ykanm beyaz bir kaftan giyinmi olarak grdm, sar entarisi ve dier elbiseleri bembeyazd. Tasavvuf ehlinin kyafetinde idi. Reslullah (S.A.) ona cevap vererek arlad mam afii'yi nne oturtarak kitabndan onun mezhebini ve inanlarn okuttu. Sonra bir baka ahs geldi -bu Ebu Han'fe'dir dendi (Allah ondan raz olsun) elinde bir kitap vard selam verdi ve afi'nin yanna oturdu, kitaptan mezhebini ve inan esaslarn Resuluilah'a okudu. Sonra birer birer dier mezhep sahipleri geldiler ok az mstesna hi birisi kalmad. Her gelen okuyor ve dierinin yanna oturuyordu. Onlar bitirdikten sonra, Rafz lakabyla lakaplanm bid'at ehlinden birisi geldi, elinde ciltli defterler vard, orada btl inanlarn anlatyordu, Reslullah'n halkasna girip ona kendi inancn okumak istedi ise de Reslullah (S.A.) beraberinde bulunanlardan bir kii kt ve onun elinden defterleri alarak halkann dna att, kendisini de azarlayp dar srd. (Sv der ki:) Topluluun iini bitirdiini ve Reslullah'a okuyacaklar bir ey kalmadn grnce biraz yaklatm. Benim elimde de ciltli bir kitap vard yksek sesle ey Allah'n Resl dedim bu kitap benim inanlarm ve snnet ehlinin inanlardr, izin verirsen onu sana okuyaym. Reslullah (S.A.) nedir o.- dedi, dedim ki, ey Allah'n Resl bu kitap Gazzh'nin tasnif ettii Kavid el Akid kitabdr, izin ver de okuyaym. Oturdum ve okumaya baladm: Rahman ve Rahm olan Allah'n adyla Bu kitap akaidin esaslarn anlatr ve drt blmden _ ibarettir. Birinci blm ehl-i snnet akidesinin tercmesine dirdir. slm'n temellerinden biri olan kelime-i ehdet konusunda snnet ehlinin inanlarn anlatr. Biz Tevfk Allah'tandr diyerek balarz... kinci kelime ise Reslullah (S.A.)'nn Kureyli mmi bir peygamber olarak btn araplara, acemlere, cinlere ve insanlara peygamber gnderilmesinin gehdetidir... Sv der ki: Ben bu noktaya gelince Reslullah (S.A.)'nn yznde bir glmseme ve tatllk grdm, kendisinin niteliklerini anlatmaya balaynca bana yneldi ve buyurdu ki, Gazzl nerededir? Bir de baktm Gazzl halkann ierisinde huzr-u Nebevi'de duruyor. Hemen bu^ yur ya ResuluIlah dedi, ne doru ilerledi ve Hz. Peygambere selm verdi,. Reslullah (S.A.) ona karlk verdikten sonra getefli elini Gazzal'226'

ye doru uzatt, Gazzl Hz. Peygamberin elini pyor ve teberrken yanaklarna sryordu sonra oturdu. (Svi der ki) Reslullah (S.A.)'m benim Kavid el Akid kitabm okumamdan sevindii kadar hibir kitaptan sevinmediini grdm. Sonra uykudan uyandm, karlatm hallerden, mahede ve yceliklerden dolay gzmde ya izleri vard. nk bu arzularn oald hir zamanda Allah tarafndan byk bir nmet idi. Allah Tel'dan dileimiz; bizi hak ehlinin inancnda sbit klmas ve bu inanla birhkte yaatp ldrmesi ve ehl-i hakla birlikte har edip peygamberler, nebiler, sdklar, slihler ve ehidlerle yolda etmesidir. Onlar ne gzel yoldatrlar? Ltf olarak bu yeter, Allah istediini yapmaya kdirdir. mam Ebu'l-Ksm el-sferini der ki: Ebu'l-Peth el-Sv'nin bana anlattnn manas bundan ibarettir. Rysm bylece nakletti. O farsa anlatt ben ise Arapaya tercme ettim. 23 BN el-CEVZ'den () Muhammed bn Muhammed Ebu Hmid el-Gazzl. Onun 450 senesinde doduu sylenir. Ebu'l-Meli el-Cveyni'den okumu, ksa zamanda limde derinleerek arkadalarndan stn olmutur. Usl ve fra dir esiz gzelikte eserler tasnif etmitir. Onun eserlerinin tertibi ve tanzimi gzellikte yegnedir. Sznn derinlii benzersizdir. Hatta o stad Cveyni'nin hayatnda eserler tasnif etmitir. Cveyn'- onu elMenhl adl eserine bakarak demi ki: Sen daha diri iken beni kabre gmdn, lnceye kadar sabredemez miydin? Bununla, senin kitabn benim kitabm geti demek istemi... Vezir Nizm'el-Mlk tarafndan kabul grm ve Badd'taki medresesine ders vermek zre tayin edilmitir. 484 senesinde Badd'a gelmi ve orada ders vermitir. nb Akil ve Ebu'l-Hattb gibi byk imamlar dersinde hazr bulunmular szne hayran olarak faydasna inanmlardr. Bunun iin eserlerinde onun kelmn nakletmilerdir. Sonra o ders vermeyi ve riyseti terketmi, basit elbiseler giyerek oru tutmaya balam, kitaplarnn cretinden baka bir ey yemez olmutur. Hacca gitmi ve dnmtr. am'a gitmi Beyfl-Makdis'te ve am'da bir sre ikmet etmi, eski eserleri gezmitir. Kuds'te hya kitabn tasnife balam am'da bitirmitir. Ancak bu kitabnda sflerin mezhebini esas alarak fkh kuraln terketmitir. Mesel o insandaki mevki ihtirasn mahvetmek ve nefisle cihd etmek konusunu anlatrken der ki, adamn biri mevki ihtirasn yok etmek istedi, hamama girdi ve bakasnn elbisesini giydi, sonra zerine kendi elbisesini giydi yava yava yrmeye balad. Fakat onu yakaladlar ve zerindeki elbiseyi aldlar. Kendisine de hamam hrsz dediler. Mridlere malmat vermek iin byle rnekler sunmak irkindir. nk fkh bu gibi davranlarn ktlne ( * ) mam Ebu'l-Ferec Abdurrahmn ibn Ali ibn el-cevzi, 510 (1116) ylnda domu, 597 (1200) ylnda Badd'da veft etmitir. slm ihmleri zerinde pekok eserleri vardr. zellikle Telbis iblis adl eseri nldr. Bu blm el-Muntazam fi Tarih el-Mlk ve'l-mem adh eserinden alnmtr. (Nakleden, Abdlkerim Osman, sret el-Gazzl, s. 59-62)

227'

hkmeder. Fkha gre hamamn bir bekisi varsa ve bir kii de orada hrszlk yapmsa onun eli kesir. Sonra bir msltimann insanlarn kendisi hakknda gnaha girecekleri bir harekete tevessl etmesi hell deildir. Yine der ki; adamn biri et satn ald, ancak nefsinin eti eve gtrmesinden utandn grnce nefsini ldrmek iin onu boynuna ast ve yrd. Bu da son derece irkin bir eydir. hy'da bunun gibi pekok rnekler vardr ki burada zikretmenin yeri deildir. Ben hya kitabndaki hatlar topladm ve lm el-Ahy b Alt "il-hy adn verdim. Keza Telbs blis adh kitabmda bu konularn bir ksmna iaret ettim. Mesel (Gazzh hynm) nikh kitabnda Hz. ie (R.D.) nin Hz. Peygamber (S.A.V.)'e kendisini Allah'n Eesi sanan sen.. dediini nakleder ki bu, muhldir. Gazzl'nin, yazlarnda fkhn icblarndan uzak kalmasnn sebebi, sflerle arkadalk etmesidir. Onlarn ileri hallerini grmtr. Gazzl der ki; ben tarikat Ebu Ali el-Frmed'den aldm. Onun gsterdii ekle uyarak ibdet grevlerini yerine getirdim ve zikre devam ettim. Nihayet engelleri atm zahmetleri yklendim ve istediimi elde ettim. Sonra o, Ebu Tlib'el-Mekk'nin (Kt'el-Kulb) adh kitabn okumu ve eski mutasvvflarn szne bakmtr. Bylece onlarn cezbelerine kaplarak fkhn dna kmtr. hy kitabnda mevz hadisleri zikretmi ve sahih olmyan pek ok hadise yer vermitir. Bunun sebebi hadis naklini bilmesindeki eksikliidir. Keki o hadsleri bilen birisine gsterseydi... Mstazhr iin Btnleri red konusunda bir kitap tasnif etmi, sonunda halfelere tler vermitir. Bu tlerde der ki; (Emev hkmdarlarndan) Sleyman bn Abdlmelik, Ebu Hzm'a haber gndererek bana biraz iftr yemei gnder dedi. O da kavurulmu kepek gnderdi. Sleyman gn hibir ey yemeden durdu, sonra bununla iftr etti ve eiyle mnsebette bulundu. Bunun sonunda Abdlaziz dnyaya geldi. O bula erince (evlendi ve) olu mer dnyaya geldi. Bu ok irkin bir eydir. nk mer bn Abdlaziz, Sleymn'n amcas oludur ve onu yerine kendisi vekl klmtr. Gazzl ise bunu torunu yapmaktadr. Bu ifdeler, nakilden haberi olan kimsenin asla syleyemeyecei eylerdir. nsanlardan bir ksm hy kitabna fazla dalmlard. Onun eksikliklerini kendilerine haber verdim ve yazdm. Atlmas gereken yerleri attm, eklenmesi gereken yerleri de ekledim... ...Sonra Ebu Hmid vatanna dnd, ibdetle megul oluyordu, F a h r el-MIk vezr olunca onu yanna ard szn dinledi. Nisbr'a gitmesini istedi, o da gitti, orada ders verdi. Sonra tekrar yurduna dnd ve evinin yannda bir medrese ile, sfler iin bir Rabat kurdu. Gzel bir ev ve bahe yapt. Kur'an' hfzetmek ve Sahh Hadsleri dinlemekle megul oldu. Ben smail bn Ali el-Mavsil (*) 'nin fakh Ebu'l-Mansr el-Rezzz (**) 'dan yle naklettiini duydum. O dedi ki: Ebu Hmid Badad'a gelmiti, biz onun giydiklerini ve bindiklerini deerlendirdk 500 dinar kyme(*) Ebu'l-Fid el-Viz, fii'dir, 592 senesinde Musul'da veft etmitir. (**) Sad bn Muhammed el-Rezzz. 462 senesinde Badad'da domu, Gazzl'den ve dier bilginlerden renim grm ve Nizmiye medreselerinde ders okutmu, 539 ylnda veft etmitir. 228'

tinde idi. Soma zhd ve takvaya dald, sefere kt ve Bafdad'a dndnde giydiklerini deerlendirdik 15 krat deerinde idi. Bana baz fakhler naklettiler ki Enuirvn halfeye vezr olmutu ve Ebu Hmid el Gazzlyi ziyaret etmiti. Ebu Hmid ona demi ki yaptklarn senin aleyhine hesaplanyor. Sen bir kirac gibisin. Bunlara nem vermen beni ziyret etmenden daha evldr. Enuirvn onun yanndan ktnda yle diyordu: L lahe llallah.. Bu adamd ki mrnn banda unvanlarna bir nvan daha eklemek istiyordu. Altm ve ipek giyiyordu. Nihayet durumu bu hale dnd. Ebu Hmid bu senenin Cumd el-hiresinin 14. Pazartesi gn Ts'ta veft etti ve oraya defnedildi. lmezden biraz nce baz arkadalar bize vasiyet et dediklerinde; o <hlsa sanln demiti. lnceye kadar durmadan bunu tekrarlyordu. 24 BN HIILLKN'dan (*) Asrnn sonlarnda fii tifesi arasnda onun gibisi yoktu. Balangta Ts'ta Ahmet el-Razekn'den ders okudu, sonra Nisabur'a geldi, mam el-Haremeyn Ebu'l-Meli el-Cveyn'nin derslerine devam etti. Ciddiyetle aht ve nihyet ksa bir srede yetiip kt. stdnn zamannda (parmakla) gsterilen sekinlerden oldu. Ve o vakit eser tasnif etti. stad onunla nyordu. Hal tercmesinde zikredilen tarihte hocas lenedein Gazzl ona devam etti. Sonra (asker karargha) gitti, vezr Nizm ei-Mlk ile bulutu. Vezr ona ikrm etti ve ta'zm gsterdi. Saygda son derece ileri gitti. Vezirin huzrunda sekinlerden bir topluluk vard, onlarla aralarnda mnkaa ve mnzara cereyn etti. Tartmalar birka meclis devam etti. Gazzl onlara stn geldi, n yayld, ans kfilelerle (dilden dile) gezdi. Sonra kendisine Badd'taki Nizmiye Medresesinde ders okutma grevi verildi, oraya geldi ve ders vermeye balad. Bu, 474 senesi Cumd el-ulsndayd. Irak halk ona hayran kald. Irakllarn yannda mevkii daha da yceldi. Sonra ,488 senesi Zilkadesinde zhd ve takv yoluna girerek sahip olduu her eyi terketti. Hacca yn tuttu, dnte am'a geldi. am ehrinde bir sre ikmet etti. Emev camisinin bat zviyesinde ders okutuyordu. Oradan Beyt el-Makdis'e (Kuds) tand, ibdet, muazzam mevkileri ve grlecek mahalleri ziyaret iin alt. Sonra Msr'a yneldi, bir sre skenderiyye'de kald. Denilir ki o Msr'dan deniz yoluyla Merake sahibi Yusuf bn Tafin adl emirle bulumak arzusuyla marib lkelerine gitmek istedi. Gitmek zere iken mezkr Yusuf ibn Tafin'in ld haberi kendisine ulat ve bylece o yne gitmek azminden vazgeti...

( * ) emseddn Ahmed ibn Muhammed ibn Ebubekr ibn Hallikn 608 (1211) ylnda Erbil'de domu, 681 (1282) yhnda am'da veft etmitir. Bu blm mellifin nl eseri vefeyt el-yndan alnmtr. IV, 217-218.

229'

25 ZEHEBI'den. (*) eyh mam el-Bahr Hccet'l-slm, zamann hrikas, elinin ss, Ebu Hmid Muhammed bn Muhammed bn Muhammed bn Ahmed elTsi, el-fi, el-Gazzl. Ar zek ve tasnif sahibi. nce memleketinde renim grd, sonra rencilerden bir topluluun eliinde Niabur'a gitti mam el-Haremeyn'e baland, ksa zamanda fkhta derinleti, kelm ve cedelde mhir oldu. yleki bakanlarn gz haline geldi. Tekrar renim grd ve tasnife balad... (Mellif buradan itibren Ahd el-Gfir'in ifdesini naklediyor.) ... Abdl-Gfir'in Kimy-i Sadet konusunda Ebu Hmid'e satamas hususunda derim ki; onun teliflerinde (eserlerinde) pek ok rnekleri vardr. Hatta bn Arabi: eyhimiz Ebu Hmid felsefeyi yuttu kusmak istedij'se de buna gc yetmedi. der. ...Ben derim ki, adam filozoflarn zemmi hususunda Tehfut kitabn te'lf etti. Onlarn utanlacak taraflarn aklad ve baz ynlerden onlara muvfakat etti. Bu yerlerin doru olduunu zannederek muvfakat etmiti. Onun hads ilminde bilgisi yoktu. Akla zor gelen peygamberin snnetlerinden de habersizdi. hvn el-Saf risleleri adl kitaba fazlaca bakmas ona ho grnmt. Halbuki bunlar ldrc zehir idi... Eer Ebu Hmid sekinlerin ulularndan, ihlsllarn temizlerinden olmasayd heder olurdu. Bu kitablardan saknn... Dininizi ncekilere benzetmekten kann. Aksi takdirde kararszla dersiniz. Kurtulmak ve sadet isteyen kullua koyulsun. Allah'tan yardm dilemeye devam etsin ve slm'da sebat etmek hususunda Allah'a yalvarsn... ...Ebu Amr bn Salh der ki: Bu blm Ebu Hmid'e kar ktm mhim eylerin aklamas beymndadr. Onun eserlerinde kendi mezhebinin mensblarmm holanmyaca ar ifdeler vardr. Bunlardan birisi mantk hakkndaki szdr. O, mantn btn ilimlerin mukaddimesi orduunu syler. Mant iyi kavrayamyann bilgisine asl gvenilemiyeceini ifde eder ki, bu merdddur. nk zihni salkl olan herkes tabiat itibariyle mantkh olur. Manta kar ba kaldrm nice imam vardr... el-Madnn bihi al ayri ehlih kitabna gelince onun olmasndan Allah'a snrm. Ben Kdi Kemleddin Muhammed bn Abdullah elehrzr'nin yazsyla onun bir nshasn grdm. O Gazzl'ye isnd edilmitir ve Maksd el-Felasife adh kitabndan karlmtr. Adam Tehfut kitabnda onu nakzetmitir... ...bn el-Neccr der ki: Ebu Hmid bilumum fakhlerin imamdr ve bu mmetin Rabbnsidir. Bunda ittifak vardr. Zamannn mtehidi ve devrinin nderidir. Fkhta, uslde, hilfta, cedelde ve tpta derin bilgi sahibidir. Hikmet ve felsefe okumu, onlarn szlerini anlam ve onlara red(*) emsddin Ebu Abdullah Muhammed bn Ahmed el-Trkmni el-Dmak 573 (1177)'de domu ve 648 (1250)'de am'da vefat etmitir. zellikle hadis ilminde hret bulmutur. Tabakt sahibi Sbk gibi pek ok renciler yetitirmitir. Bu metin Zehebi'nin Siyer-A'lm el-Nbel adl kitabndan alnmtr. Kitabn orjinal Msr milli ktphanesinde bulunmaktadr. (Nakleden, Abdlkerim Osman, Siret el-azzl, 69-83)

230'

diye yazmak iin almtr. ok zeki ve idrki gl idi. sabetli anlay vard. Manlarn derinliine dalard. Hatt denilir ki o e Menli adl eserini te'Hf edince Ebul-B'e demi M: Ben daha diri ikoa beni kabre gmdn. Biraz daha sabredemez miydin? Yani senin kitabm benim kitabm bastrd demek istemi. Sonra bn el-Neccr der ki; Ebu Hmid'in babas yn eiriyor ve Ts'taki dkknnda satyordu. ki olu Muhammed ile Ahmed'i dostu, slih ve sf bir kiiye vasiyet etti. Onlara yazy bu kii retti ve babalarnn brakt eyler bitip geimleri zorlamea dedi ki; siz fkh rencisiymi gibi medreseye snn ki geiminizi elde edebilesiniz. Onlar da byle yaptlar. Ebu'l -Abbas Ahmed el-Htibi der ki: Ben Gazzl'nin ders halkasnda idim. O ye dedi: Babam ldnde bana ve kardeime ok az bir ej' brakmt. Bu da bitince geimimiz imknsz hae gedi. Bunun zerine biz fkh renmek iin medreseye gittik. Aslada maksad, sadece geim sa&amakt, renimimiz Allah iin deil, bunun iindi. ...Ebu Bahr el-Osmni ve dierleri dediler ki: Muhammed bn Y a h ya'dan iittik ki o yle diyordu: 500 ylnda skenderiyye'de gnein sanki batdan doduunu grdm. Bir yorumlaycya bunu yorumlatnca dedi ki batda meydana gelecek bir bid'ata iarettir. Birka gn sonra Merlye'de (Endls'te bir ehir) Gazzl'nin kitaplarnn yakld haberi ulat. ...Muhammed bn Veld el Tart, bn Muzaffer'e yazd mektubunda der ki: Ebu Hmid'den zikrettiim hususa gelince, ben onu grdm ve kendisiyle konutum. Saygdeer bir kigi idi, ilim ehlindendi. Onda akl ve anlay birlemiti. mr boyunca ilimlerle urat ve bu konuda zamannnn en stn (kiDlerine faik oldu. Sonra bilginlerin yolundan vazgemek durumu ortaya kt. Amel edenlerin deryasna dald. Sonra t a savvufa girdi, ilimleri ve ilim ehlini terketti. Hatr ve gnl erbabnn ilimJerine dald, eytann vesveselerine kotu. Sonra filozoflarn grlerine dald. Hallc'n remizlerini benimsedi. Fakhleri ve kelmclar itham ediyordu. Az kalsn dinden syrlacakt. hy'y yaznca sflerin remizlerinden ve hal ilimlerinden sz etmeye koyuldu. Ancak bu bilimlerden haberdar deildi, bann stne dt ve kitabn mevz hadislerle doldurdu. Ben derim ki hy'da pek ok btl hadsler vardr. inde hayrllar da pek oktur. Oradaki adb ve rsm olmasayd daha iyi olurdu. O hikmet sahiplerinin yolundan giderek tak\''ya dald. Sflikte derinleti. Allah'tan faydal ilim steriz biz. Faydah lmin ne olduunu bilir misin? O Kur'an'n indirdii ve Reslullah'm fiiliyle, kavliyle tasvir ettii ilimdir. Yasaklanmam olan bilgidir. Nitekim Peygamber (A.S.) der ki: Benim snnetimi terk eden benden deildir. Kardeim sen Allah'n kitabn g^ zet, Buhr ve Mslim'e, Nese'nin Sne'nine ve Nevev'nin riyz ve ezkr'na bakmaya devam et, kurtulur, saadete erersin, sakn felsefenin kullarnn grlerine, riyzat ehlinin vazifelerine, rahiplerin alklarna, halvet sahiplerinin boluklarna dalmayasn. Hayrn tm tertemiz hanf yoluna tabi olmaktadr. Ey Allah'm bizi senin dosduru yoluna hidyet et.

231'

imam Muhammed bn Ali ei-Mzer (*) es-Sakal'nii ihya konusunda baz szleri var ki onun imamlma dellet eder, (Mzer) der ki; din ilimlerinin ihys diye aktarlan kitabn bizim mezhebimize gre belirtilmesi konusundaki mektuplarnz tekerrr etti. Halkn bu konuda^ki grn belirterek bir grubun onu desteklediini ve mehur etmek iin ona sarldm bir grubun ise ondan kanp nefret ettiini, bir taifenin onun kitaplarm yaktn zikrettiniz. Dou halk da benimle yazarak ayn ekilde onu soruyorlar. Bir ksmnn dnda bu kitab okumak nsib olmad. Eer Allah mrmn nefesini ltfederse ben de o konudaki nefesleri uzatr, gnllerden karkl giderebilirim. Biliniz ki, bu adam (yani Gazzl')nin rencilerini grdm, her birisi bana onun halinden bir eit nakletti. Bu nakledilenler gzle grlebilir hale geldi. Ben onun ve kitaplarnn halini ksaca zikredeceim. Muvahhid ve mutasavvflarla, iaret ashabnn ve filozoflarn mezheplerinden de bir cmle zikredeceim. nk onun kitaplar bu yolun yolcular arasnda dolamaktadr. Sonra Mzer Ebu Hmid'i fkh konusunda verek dedi ki: O, uslden ok fkhta bilgindir. Dinin asl olan kelm ilmine gelince, bu konuda eserler te'lf etmise de derinliine bilgi sahibi deildir. Neden derinliine bilgi sahibi olmadn aratrdm. nk o usl ilminden derinlemeden felsefe ilimlerini okumutur. Felsefe ona manlara kar cr'et kazandrmtr. Hakkatlara saldrmada kolaylk salamtr. nk nemli de olsa hibir kural filozoflar durdurmaz. Bir arkadam bana bildirdi ki, o (Gazzl) ilvn el-Saf risalelerine fazla dalm. Bu risaleler 51 tanedir. er', nakl ve hikmet ilimlerine dalanlar onu te'lf etmiler ve her iki ilimleri meczetmilerdir... Ayrca bn Sina diye tannan bir adam vard, eserleri dnya dolusu idi. Onun felsefedeki kuvveti kendisini akid usllerini felsefe ilmine dndrmeye evketti. abasn bu noktada derinletirdi ve nihayet bakalar iin olmayan ey onun iin oldu. Onun divnlarndan (kitaplar) bir blmln grdm. Ebu Hmid'in felsefe ilimlerinde iret ettii husslarn ounda ona dayandn farkettim. Sfilerin mezhebine gelince bu konuda kime dayandn bilmiyorum. Lkin baz arkadalarnn kaydettiine gre onun bn Sn'nn kitaplarn zikrettiini grdm. Sonra Ebu Hayyn et-Tevhid'nin kitaplarn zikretmiti. Bana gre tasavvuf mezhebinde buna dayanm olmaldr. Haber aldma gre Ebu Hayyn bu san'atta byk bir divan te'lf etmitir. hyda pek ok yanlhklar vardr... Mtteklerin, kesin olarak bilmedikleri konuda Mlik yle dedi afi yle dedi dememeleri detleridir. Sonra o trnak kesmeye ba parmaktan balamak gibi baz eyleri gzel grmektedir ki; aslnda bunlarn hakikati yoktur. Gy ba parman dier parmaklara stnl varm, zira tebih eken o imi. Sonra onun yanndaki parman trnan kesmek lazmm, zira o yan tarafta imi... Bu konuda bir de hads rivayet etmi. Derim ki, bu hads mevzdur... ...eyh Takiyddn bn Salaha Gazzl'ye, niin Gazzl ad verildii sorulduunda o demitir ki; kendilerine gvendiim kimseler edip ebu'lHarem el-Mkes'den o da Ebu Benna Mahmud el Faraz'den, o da Tc'el(*) Ebu Abdullah Muhammed Ali el Mzer. Mhk fakh ve muhaddisi. Sikilya'da Mzer kentinde domu ve 536 (1141) ylnda veft etmitir.

232'

islm bn Hami ten rivayet etmitir. O demi ki, bana Gazzl yle dedi: Halk benim iin Gazzi diyor, halbuki ben Gazzl degUim sadece Gazle denilen bir kye rsiensup anlamna Gazl'yim.... ...Allah mam Bbu Hmid'e rahmet eylesin. Onun gibi ilimlerde bilgin ve fazilet sahihleri nerede bulunur. Ancak biz hat ve yanllklardan ma'sm olduunu iddi etmiyoruz. Uslde takld yoktur. 26 SBK'den (*) Hccefl-slm. Selmet yoluna ulalan dinin dayana. eitli ilimleri cem' eden, anlalan ve nakledilen konularda sekin kii.. Ondan nce imamlar yrmler fakat hedefe ulaamamlardr... Kendi yatlarndan her dman onun ulat mevkie ulamaktan uzak kalmtr. 450 ylnda Ts'ta domutur. Babas yn eirir ve dkknnda satard. Veft edecei zaman onu ve kardei Ahmet'i layr ehli sflerden bir dostuna vasiyet etti. Ve ona dedi ki ben yaz renmek hususunda byk bir zntye sahibim benim yapamadm eyi bu iki ocumnun 5'apmasm isterim, onlara yazj ret. Fakat kendilerine braktm mallarn hepsini de ba uurda tketmiyesin. Babalar veft edince sf onlar yaz renimine evketti. Ancak babalarnn brakt o ok az miktar (ml) bu uurda yok oldu ve sfnin onlar geindirmesi imkanszlat. Kendilerine dedi ki: yi biliniz M, sizin olan eyleri sizin iin harcadm, ben fakr bir adamm, sizi besleyecek malm dahi yok. Sizin; iin uygun grdm ey bir medreseye smmamzdr. Eer ilim talebi iin medreseye girerseniz sizin geiminizde size yardmc olabilecek imkn elde edersiniz. Onlar adamn dediini yaptlar. te onlarn dnyadaki mutluluklarnn ve derecelerinin yceliinin sebebi bu kii olmutur. Gazzl bunu anlatr ve derdi ki: Bizim ilim taleb etmemiz Allah'tan bakas iindi. Fakat neticede Allah'tan bakas iin olmad. Nakledilir ki, babas fakr ve sllh bir kiiydi, elinin kazancndan bakasn yemezdi, yn eirirdi ve fakhlerin meclisinde dolar onlarla oturur ve hizmetlerinde bulunurdu. Fkh erbabna hizmet eder ve mmkn mertebe onlara yardmc olurdu. Hatta szlerini duyunca alar Allah'n kendisine bir ocuk vermesini ister ve yalvarrd. ocuunu fakh yapacan sylerdi. Vaaz meclislerinde hazr bulunurdu. Gzel bir demde alad ve Allah'tan kendisine bir ocuk vermesini diledi. Allah duasn kabul etti. Ebu Hmid kendi adalarnn en bilgini, zamannn halknn imam ve yar meydannn svarisi idi. Onun sz muvfk ve muhalif tarafndan kabul edildi. Dman ve muhalifi de hakkm ikrar etti. Ahmed ise kendisini dinleyince kayalam sarlarn bile yumuayaca ve meclislerinde hazr bulunanlarn kemiklerinin titreyecei bir viz olmutu. Huccet'l-slmn ilm taebetmeye balamas: ocukluunda kendi memleketinde Ahmed ibn Muhammed el-Rzekn'den biraz fkh okudu. Sonra Grcan'a mam Ebu Nasr el-smil'ye gitti. Ondan talikay yazd (not tuttu.) ve Ts'a geri dnd. ("-) Tc ed-Dfr.' ebu Nasr Abdivehhb lun Takiyyddn el-sbk, 722 (327) yhnda Khire'de domu, 771 (1370) ylnda am'da veft etmitir. afi afhihi, tarihi ve edebiyatdr. En nl eserleri Tabakt el-fiyye el-sur, el-vust ve el-Kbr'dr. Bu blm, Tabakt el-Kbr'nn IV. cildinin 101-182. sayfalarndan alnmtr. (Kahire basks, 1324) 233'

imam E s a d el Meyhen dedi ki; ben Gazzlinin yle dediini iittim: Bizim yolumuz kesildi, haydutlar beraberimde buinan her eyi alp gittiler. Ben ds arkalarmdan lakip ettim. Bakanlar bana dnd ve git yoksa seui ldrrm dedi. Ben kendisinden selmet dilediin zt adna notlamm bana vermeni istiyorum. nk onda sizin faydalanacanz bir ey yok dedim. Haydut notlarn nedir? diye sordu. Torbadaki kitaplar. Onu dinlemek, yazmak ve renmek iin yabanc illere gittim. dedim. Adam gld ve dedi ki; nasl rendiini iddia ediyorsun? te bK, onu senden aldk, sen onu bilmekten uzaldatn ve bilgisiz kaldn. Sonra arkadalarndan bazsna emretti ve torbam geri verdiler. Gazzl der ki: te bu, Allah tarafndan beni ird etmek zere gnderilmi bir kimsenin konutuu sz idi. Ts'a ulatmda yl boyunca notlarmn hepsini ezberlemekle megul oldum. yleki yolum kesilse artk onlar bilmekten ayr dmezdim. Bu hikyeyi Vezr Nizm'el-Mlk de azzl'den nakleder. Nitekim bn el-Sem'ni'nin Zeylinde Nizm el-Mlk'n tercme-i hlinde bylece mezkrdur. Gazzl am'da iken ounlukla Emevi camisinde ona nisbetle bugn Gazzlye diye bilinen eyh Nasr el-Makdis'nin zviyesinde otururdu. azzl'den nce bu zaviyeye eyh Nasr el-Makdisi'nin ad verilirdi. ...Ondan burayla ilgili pek ok hikyeler nakledilir. Bunlardan birisi yledir: azzl eyh Nasr el-Makdis ile bulumak istemi, ancak Makdisinin ld gn am'a girebilmi. Tesdfen fakhler gibi elbise giyinmi olarak camiye gitmi igret edilen kede oturmu. Bir sre sonra ilim rencilerinden mteekkil bir topluluk onunla ilm konularda itirk etmiler. nce bir sre gzleyip dnmler ve derslerine itirak ettikten sonro onun bitmez tkenmez bir deniz olduunu grmler. Gazzl onlara; eyh Nasr el-Makdis ne yapar? demi. Onlar da veft etti demiler. imdi onu defnetip geldik. Hazretin veft yaklanca, senin ders halkana kimi halef brakyorsun? diye sorduk. Siz beni defnettikten sonra bu zaviyeye gelin, bir yabanc ahs bulacaksnz -bize senin eklini tasvir etti- benden ona selm syleyin benim halfem odur dedi. Bu hikye bende kayth deildir, ancak eyh Nasr'n veft tarihi 490 senesidir. Eer hikye doru ise Gazzl'nin Kuds'ten am'a dnnde olmaldr. Aksi takdirde onunla bulumas eyh Nasr'n vefatndan bir yl nceki geliinde yani 489 senesinde olmas gerekir. eyhimiz Zeheb Gazzl'nin Nasr ile sohbetini aka bildirir. Ben derim ki, Nasr el-Makdis'nin kendisinden sonra halfe tayin ettii zt rencisi Nasrullah el-Miss'dir. Anlatlan hikyelerden birisi de yledir: Gazzl fakir kyafetiyle am'a gelince, Smeyst Hankh'nn kapsna oturdu. Bilinmez tannmaz bir fakir olduu iin burada oturmasna izin verilmiti. Hankh'm hizmetine ve temizUine bakyordu. Bir gn Emev cam.isinde otururken mftlerden bir topluluk caminin avlusunda dolayordu. O srada bir kyl geldi ve onlara fetv sordu. Onlar fetvya cevap, veremediler. Gazzl ise dnyordu. azzl mftlerden hibirinin adama cevap veremediini grnce, ird edilmemi olmasna zlerek adam ard ve cevabn verdi. Kyl onunla alay ederek u mftler benim soruma cevap ve-

234'

remiyor da avmdan u fakr nasl cevap verecek dedi. Mftler ise ona bakyorlard. Gazzl szn bitirince kyly ardlar ve O, adam sana ne dedi? diye sordular. Adam durumu onlara aklad. Avamdan kiinin (Gazzl) yanma geldiler ve onunla tanp evrjesini sardlar. Kendilerine bir (ders) meclisi kurmasn istediler. Gazzl ikinci gn grebileceini vaad etti ve o gece am'dan ayrld (Allah ondan raz olsun). Anlatlanlardan birisi de yledir: Bir gn o tesadfen medresesine girdiinde mderrisin, Gazzli yle diyor diye konutuunu duydu kendisinin grn retiyordu. Gazzl kibre kaplmaktan korktu ve am'dan ayrlarak seyhata koyuldu... ...mam Gazzl'nin kardei Ahmed der ki: Pazartesi gn sabah olduunda, kardeim Eb Hmid abdest ald ve namaz kld. Bana kefen dedi. Kefenini ald pt, gznn nne koydu. Hkmdarn huzruna girmek.. Bamla gzm stne dedi sonra ayaklarm ekti. Kbleye yneldi ve gn aarmadan evve! ld. Allah rhunu takdis etsin... te muhtasar ekilde Gazzl'nin tercme-i hali. zet isteyen bununla yetinir. Eer sen genilik istiyorsan ve bu yldzn halinin aklanmasn arzu ediyorsan ktlar onun htrasyla doldurursun... ...mam Fahreddin Ebu Bkr el- der ki: Nizm'el-Mlk Ebu Hmid'i Badat'taki Nizmiye medresesinde ders vermeyle grevlendirince 484 senesinde buraya geldi. Fakhler yanma toplandlar ve efendimiz bilirler ki det byledir: Burada ders veren kii fakhlere bir davet verir ve onlar dinleyici olarak arr. Biz de isteriz ki, senin davetin ilimdeki rtbenle denk olsun. dediler. Gazzl dedi ki bala gz stne, ama iki eyden birini tercih edin: Y a takdir size, tayn bana it olsun ya da bunun tersi. Fakhler dediler ki, takdir senden tayn bizden olsun. Biz davetin bugn olmasm istiyoruz. Gazzl onlara, yle ise benim takdirim imknm lsndedir; davetim ekmek, irke ve bakladr. dedi. Fakhler hayr yleyse tayn senden, takdr bizden olsun. Biz bu davette u kadar tavuk, u kadar tath olmasn istiyoruz. dediler. Gazzli dedi ki; ba stne, ancak iki sene sonrasn tayin ediyorum. Onlar biz ciz kaldk, her eyi kabul ediyoruz dediler. ... Hfz Affedidn el Matar -ki peygamberimiz efedimizin Medine'sinde oturuyordu- ye bir mektup yazarak eyh imamn azzl hakkndaki grn sordum. Kendisine bunu hatrlatnca aadaki cevab yazd: Hamd Allah'a mahsstur. Olum Abdlvahhb, Allah seni mbarek klsn, sylediin huss zerinde durdum, eyh, imam, lim ve nder Affeddin el Matar'nin Gazzl'nin ve Ebu Hayyn el Tevhid'nin tercmesi konusundaki sorusu hakknda sylediini dndm. Tabakt'ta sen Tevhid'nin tercmesinde gerekeni zikrettin. Benim yanmda ondan daha fazla yazlacak bir ey yok, onu kendisine yazasn. Gazh'nin ki de byle. Benim bilgim bn Askr'in ve dierlerinin anlattklarndan daha fazla deil. nsan bu konuda ne diyebilir ki, onun fazileti ve ad yeryzn sarm... eyh Takiyeddin bn el-Salh'n kendisinden zikrettii ve Yusuf el-Dmalt ve Mzer gibi kimselerin sylediklerine gelince; Allah onlara rahmet eylesin, onlar kalpleri temiz, ibdet sahibi bir

235'

topluluk olmakla beraber ok kk eylerle uramlardr. yleki; mslman bir svari islm dmanlarndan byk bir dman tifesl grp zerlerine saldrm, saflarna dalarak ilerine girmi, glerini krp datm, topluluklarm darmadan etmi... Kendisi salim olarak dnm ama islm dmanlarmn kan zerine bulam. Bu ztlar, (adgeen bilginler) o svarinin zerindeki kam ykayarak kendileriyle birlikte namaza baladm grnce, zerinde kan lekeleriyle namaza durmasna kar kyorlar. te Gazzli ile onlarn halleri byledir. naallah hepsi, gl bir hkmdarn katnda (Allah), doruluk sedirinde oturup toplanverirler. Mzer'ye gelince o Marip'lidir. Marip'lilere hy kitab ulatnda onu anlamyarak yakmlard. te Mzer'nin syledikleri de bu trdendir. Sonra Marip'liler tekrar hyaya ynelerek onu ve Gazzli'yi kasidelerle methetmilerdir... ... eyh Ebu'l-Hasan bn Hirzihim hy'y okuyup dnnce, bu, bid'attr ve snnete aykrdr. dedi. Kendisi Marip lkesinde sz dinlenen bir eyhti. Orada mevcut olan ihy nshalarnn hepsinin toplatlmasn emretmiti. Sultan da halkn buna uymasn istemiti. Sultan evreye yaz yazarak bu konuda iddetli davrand ve ihy'y sakhyanlann cezalandrlacan bildirdi. Halk, yannda bulunan ihy kitaplarn getirdi. Fakihler toplanp onu iyice gzden geirerek cuma gn yaklmasn kararlatrdlar. Toplant gn Perembe gn idi. Cuma gecesi olunca ad geen Bbu'l-Hasen; r'ysnda, deti vehiyle devam ettii caminin kapsndan ieri girince Mecsidin direinde bir k grd. Bakt ki; Hz. Peygamber (S.A.), Hz. Ebu Bekir (R.A.) ve Hz. mer (R.A.) oturmular, mam Ebu Hmid (el-Gazzli) elinde hys ile ayakta durmu. Ve demi ki; Ey Allah'n Resl benim hasmm ite budur. Sonra dizi st kerek Reslullah (S.A.)'nn huzruna kadar varm ve peygambere hy kitabn sunmu. Demi ki, Ey Allah'n Resl ona bak, eer iinde iddia edildii gibi senin snnetine aykr bir bid'at varsa ben Allah Tel'ya tevbe ederim. Eer senin ho grdn bir ey varsa bu senin bereketinden bende hsl olmutur, hasmma kar bana yardm et. Reslullah (S.A.) ihy'ya sonuna kadar sayfa sayfa bakm, sonra buyurmu ki; Allah'a kasem ederim ki bu ok gzel ey. Sonra Hz. Ebu Bekir (R.A.) alm ve ayn ekilde kitaba bakp demi ki; evet ey Allah'n Resl seni hak ile gnderen Allah'a kasem ederim ki bu gzeldir. Sonra Hz. mer (R.A.) alm ayn ekilde bakm ve Ebu Bekr'in (R.A.) sylediini tekrarlam. Bunun zerine Hz. Peygamber Ebu'l-Hasen'in elbisesinin soyulup kendisine mfteri haddinin vurulmasn emretmi. Soyulmu ve had vurulmu, be sopa vurduktan sonra Hz. Ebu Bekir (R.A.) efat ederek: Ey Allah'n Resl o, bu davrann senin snnetine dayanarak onu ta'zim ettiinden itihdla yapmtr demi. Bu srada Ebu Hmid de onu affetmi. Uykusundan uyarmca sabahleyin arkadalarna durumu bildirmi ve bir aya yakn sre yedii sopadan ac ekmi. Sonra acs dinmi, ama lnceye kadar srtnda krbalarn izi varm. Bundan sonra artk ihy kitabna bakar, sayg duyar ve takdir edermi... Bu doru hikyeyi zel, byk eyhimiz veliyullah Ebu'l-Abbas Tsi'den o d eyhi byk eyh veliyullah Ebu'l-Hasan el-zel'den nakletmi...

236'

ZEBD'den

(*)

Hamd o Allah'a ki zikri ile rif kullarn gnllerini ihy etmitir. lerinden gizlilik _ perdelerini kaldrm ta din ilimlerini ihy iin ayaa kalkmlardr... mdi bu deerli takriler ve hafif yazlar Huccefl-slm Ebu Hmid-azzl (rahmetullahi aleyh)'nin ihy kitabn okuturken bana sorulduunda yazdrdm notlardr... Fahrddn bn Askr der ki; Gazzl 505 yhnm Cumd'el-hiresinin 14. Pazartesi gn Allah'n rahmetine kavutu ve Tabern kasabasnn dnda defnoldu. Allah dnyada ona ltfuyla eitli ilim ve sanatlar tahsis ettii gibi. hiretinde de eitli kerametler tahsis etti. Geride sadece kz ocuu brakt. Onun mlk kendi ile ve ocuklarnn nafakasna yetecek kadar idi. Bir ksm mirs bir ksm kendi kazanc idi. Dnyev ilerde hi kimseye el amamt. Kendisine ok (mal) sunulmak istenmise de kabul etmemi ve geri evirmiti. Dinini koruyacak miktarla yetinmiti. Bakalarndan istemeye ve bir eyler elde etmeye gerek duymazd. bn el-Sem'ni der ki; ben onun kabrini Ts'un kasabas olan Tabern'da ziyret ettim... ... Tuhfet el-rd kitabnn sahibi, mam Nevevi'nin Dekik el-Ravza kitabnda Gazzli eklinde eddeli olarak kaydettiini bildirir. bn Kesir'in de zikrettii gibi marf olan ekil budur. Bize ulatna gre o Ts kylerinden byk bir ky olan Gazzle'ye mensbtur. Ben derim ki Nevev Tibyn'nda da ayn eyi nakletmitir. Zeheb el-ber'de ve bn Hallikan, Tarih'inde der ki; Harizm ve Grcan halknn detidir el Kassar ve Abbar gibi yalar eddeyle okurlar azzl'ye de yn rgsne nisbet ederek el-azzl demilerdir, e-aham de byledir. Ayn hususa iaret eden bn el-Sem'n de Gazali eklinde tahfif ile okumay reddeder ve der ki; ben Ts halkna bu ky sordum beni knayarak buradaki ya'nm birisinin te'kd iin olduunu sylediler. Bizim eyhlerimizin bazlarnn notlarnda da ya'nm fazlalnn; sanatn kendisine mensup olan kimseyle babasnn ve dedesinin sanatna mensup olan kimse arasnda tefrik iin olduunu belirttiler. Lkin Feyym'nin el-Misbh adl eserinde tahfif ile okunmasn destekleyen bir ifde vardr. O Gazle'nin Ts'ta bir ky ad olduunu mam Ebu Hmid'in buraya nisbet edildiini syler. eyh Mecdeddin bn Muhammed bn Ebu Thir irvnh bn Ebu'l Padil bn beydullah bn Sittel-Mena'nn yle haber verdiini syler-ki o, Ebu Hmid el azzli'nin kzdr -710 senesinde Badat'ta halkn dedemizin ismini eddeli okumakla yanldn, tahfif ile okunmas gerektiini syledi. ihbeddin el Hafci ise erh'el-if'nm sonunda der ki, 'Gazzli'nin K'b el-Albr'n kz Gazele'ye mensup olduu sylenir. Eer bu doru ise ( * ) Ebu'l-Feyz Muhammed bn Muhammed. Murtaza el-Zebidi diye mrftur. 1145 (1732) senesinde Yemen'in zebide kentinde domu. Khire'ye gelmi orada 1205 (1790) ylnda veft etmatir. Bu metin mellifin ihy erhi diye bilinen tf el-Sdet e-mtakin b erh- Esrr- ihy'llm'ed-Dn eserin mukaddimesinden ahnmtr. 237'

tabii ki baka trls dnlemez. u anda tarih ve ensb imamlarndan mteahhirnin gvendii gre gre sz, bn el-Esr'in szdr ve Gazzli eddelidir... ... Daha nce de getii gibi mam Ebu Hmid'in fkhtaki eyhlerinin ilki Ts'lu Ahmed bn Muhammed el-Rzekn'dir. Sonra Ebu Nasr el sml, sonra mam el-Haremeyn (el Cveyn)'dir. Birinciden Ts'ta, ikinciden Crcn'da, ncden de Nsabur'da okumutur. Tasavvuftaki eyhleri ise zhid imam Ts'lu ebu-Ali, el-FadI, bn Ali ei Prmed'dir. Bu zt, el-Risle kitabnn sahibi Ebu'l-Ksm el-Kueyr'nin talebelerinin sekinlerindendir. Ts'ta 497 ylnda veft etmitir. Gazzli'nin eyhlerinden biri de Yusuf el Nessc'tr. Hadiste stadlar; Ebu Sehl Muhammed bn Muhammed bn Ahmed bn Ubeydullah el Hafzi el Mervez, Hkim Ts'lu Ebu'l-Feth Nasr bn Ali bn Ahmed, Ebu Muhammed Abdullah bn Muhammed el-Hri. Zevzer'li Muhammed bn Yahya bn Muhammed el Sec, Hfz Dastanl Ebu'l-Ftyn mer bn Ebu'l-Hasen el Rsidir. Zeheb'nin szne gre Nasr bn brahim el-Makdis de eyhlerindendir. Bu Gazzl'nin ilimdeki eyhlerinin addr. Ben onun kelm veya cedel ilmini okuduu eyhlerinin isimlerine rastlyamadm. Eer bundan sonra rastlarsam inaallah onu da ilitiririm. Felsefe ilimlerindeki eyhlerine gelince kendisinin el-Mnkz mIn'ed-Dell kitabnda aklad gibi bu ilimde eyhi yoktur. bn el-Sem'n der ki Gazzl yurduna dndnde son demleri idi, o zaman hads renmeye balad ve hads erbbyla oturup okumaya ve yazmaya alt. Dstan'l Ebu'l-Ftyn mer bn Ebu'l-Hasan el-Rs'yi Ts'a ard ve ona ikrm edip gnlerini deerlendirdi. Kendisinden Buhri ve Mslim'i dinledi. Ondan herhangi bir hads rivayet ettiini sanmyorum. Eer rivayet etmise bu da ok azdr. nk kendisinden hads rivyeti duyulmamtr. ...el-Menvi der ki: Nevevi Bostan adl eserinde eyhi Tiflls'den nakletti o da baz kimselerden naklen dedi ki; ben Gazzl'nin te'lf ettii ki tapan .saydm ve mrne taksim eitim, ler birine drt cz (on sayfa) dt. Ben derim d bu zaman geniletme kerametlerin en byndendir. bn Cerr el Tsber, bn Mn, bn e-Nakb Nevev, Siibk, Snyt! ve dikerleri gibi imamlar iin de aym huss vaki' olmutur. 28 Zebd, thf Mukaddime evirisi iin 27 nolu dipnota baknz. 29 Zebid, ithf el-sde, Mukaddime. 30 Gazzl'nin Crcn'da iken Ebu Nasr el-smail'den' rendii notlar (El-Ta'lika) haydutlarn gaspettikleri klasik kaynaklarda bahsedilir. (Subk, Tabakt, IV, 103, Ktib elebi, Kef 11, 32-3, Murtaza, thf, I, 41) 238'

31 Bu ilk dnemlerde Gazzl'nin bir de el-Menkl fi ilm'il-Us! adl bir eser kaleme ald baz kaynaklarca zikredilmektedir. (bn Hallikn, Vefayt, 1-587, Murtaza, thaf 1-42, Takprzde, Mifth, 11-202) 32 ei-Bast. Gazzl bu eserini imam el-Cveyn'nin Nihyet elMatlab adl byk eserine erh olarak yazmtr. Bu eseri Gazzl'nin ilk byk eserlerinden birisidir ve 478 ylnda yazld kabul edilir. Gazzl bu eserini yazdnda stad hayatta olmahdr. (Murtaza, thf, 1, s. 41, el-snauy, Tabakt, s. 334, Sbki, Tabakt IV s. 197) 33 el-Vast. Ayn konuda el-Bast'ten sonra el-Vast adl eserini kaleme alr. Nitekim Basit adh eserinin nsznde Gazzl daha geni bir eser kaleme alacam kaydeder. (Murtaza, thf, 1, s. 43, Ktip elebi Kef, 437) 34 el-Mntehal f iI'm'l-Cedel. Gazzl bu dnemde fkha ait eserlerini yazmakla^ yetinmez, ayn zamanda kelma dir eserler de kaleme almaya balar. te Gazzl'ye ait olup olmad tartlan eserlerden birisi olan el-Mntehl de bu dnemin mahsllerindendir. (Takprlzde, Mifth, II, s. 208, el-Aydars, Tarf, s. 31, Murtaza, thf, I, s. 42, Sbk, Tabakt IV, s. 116.) 35 Meliz el-Hilf. Bu eserinde Gazzl, afi'lerle Hanef'ler arasndaki ihtilf zerinde durmaktadr. (Aydars, Tarf. 31, Takprzde, Mifth II, Sbk, Tabakt, IV, 116) 36 if el-All. Gazzl, muhtelif eserlerinde kyas konUsunda yaz m olduu bu esere atflar yapmaktadr. Bu eserin el-Menhl'den sonra yazld sylenebilir. (Aydars, Trf, 30, Takprzde, Mifth, II, 208, Murtaza, thf, I, 42) 37 el Fetv. Gazzl'nin 485-486 yhnda yazd eserler arasnda Marb emiri Ysuf bn Tafne verdii fetvlar ihtiva eden bir kk eserden de sz edilir. (Sbk, Tabakat, IV, 136, Takprzde, Mifth, II, 202, Murtaza, thf, I, 42) 38 yet el-avr fi dirayet'id-Devr. Gazzl'nin bu eserini 484 yhnda Badat'a geliinden sonra kaleme ald kabul edilmektedir. (Murtaza, thf, I, 42, Brockelmann, G.A.L. Sup. I, 754) 39 Maksd el-Felsife. Gazzl'nin 487 ve 488 yllarnda filozoflarn felsef sistemlerini incelediini gryoruz. Gerek Tehft, gerekse Maksd'm yazl sresi hazrlanlanyla beraber yl bulmaktadr. Maksd'n 487'de, Tehft'n ise 488'de tamamlanm olduu kabul edilmektedir. (Sbk, Tabakt IV, 116, Takprzde, Mifth, II, 208) -40 TeMft el-Felsife. Gazzl bu eserini 488 yhnn 11 Muharreminde tamamlamtr, ancak bu tarih (11 Muharrem tarihi) hi bir yaz239'

mada mevcut deildir. Sadece Ftih 2921 nou nshada not olarak kaydedilmitir. (Daha geni bilgi iin bu blmn C bendine bakmz. 41 Mi'yr el-lm. Gazzl'nin Tehft' bitirmesiyle Suriye'ye gitmesi arasmda on ayhk blr sre vardr. 488 ylmn bu son aylarnda Manta it olan Mi'yr el-lm kaleme almtr. Bu eser ayn zamanda Tehft'te geen haz terimlerin aklamalarn vermektedir. (Brockelmann, GAL, I, 425 kitabm, Khire, 1329/1911, 1971 basklar) 42 M i h a k k el-Nazar f'l-Rlantk. Gazzl'nin felsef ve mantki eserleri 487 ve 488 ylnda btnyle tamamlanm deildir. Bu arada mantk konusunda ikinci bir eser olarak Mihakk el-Nazar' kaleme almtr. Mi'yr ile Mihakk'm ayn dnemde olmas gerekir. M. Bouyges'in kanaatine gre Mihakk'de 488 ylnda Tehft'ten sonra kaleme alnmtr. Bu eserin Gazzl'nin Badat' terketmesinden nce yazlm olmas gerekir. (Brockelmann, GAL. Supl. I, 755, Maurice Bouyges, P. 27-28) 43 Mzn el-Amel. Gazzl'nin felsef eserlerinin yansra din eserleri de kaleme ald bu dnemde Mi'yr'dan sonra Mzn el-Amel adl ahlk eserini yazmtr. Bu sralarda dnr artk tasavvuf hayata balam ve mistik terctaelere girmitir. (Aydars, Trf, 30, Sbk, Tabakt, IV, 116, Murtaz, thaf I, 34, Maurice Bouyges, Essai, p. 28-29) 44 Kitab e! Mstazhir. Bu eserini Gazzl Btnlere reddiye mahiyetinde halfe el Mstazhir'e armaan olarak yazmtr. Onu Badat' terkediinden (488/1095) nce kaleme alm olmaldr. Ancak bu isme benzer Fedih el-Btniye ve Fadih el-Mstazhir adl bir eserinden daha sz edilmektedir. Tehft'n 488 ylnda yazldn bildiimize ve Mstazhir'de de Tehft'ten bahsettiine gre Mstazhir'nin 488 ylnda kompeze edilmi olmas gerekir. (Kahire, 1326/1908 basks, Brockelmann, GAL, supl. I, 747, Montgomery Watt; JRAS 1952, p.p. 43-44, nakleden; M. Bouyges, Essai, p. 31.) 45 Kitab Hccet-el Hakk. 488 ylnda yazd bu eserinde de Gazzl, el-Mstahzir gibi Btniyeye kar snn akidini mdfaa etmektedir. Grlyor ki Gazzl'nin 487 ila 488 yllar son derece dolu ve kabark te'lflerle ykldr. Hatta bazlarna gre; Gazzl, hyann yazmna da bu yllarda balamtr. Bylece Gazl'nin Btnlie kar Mstazhir, Hccet'el- Hakk Mfassl-el Hilf, ed-Dorc el-Merkm ve el-Kstas gibi bir seri eserler yazd grlmektedir. (Sbk, Tabakt IV, 116, M. Bouyges, Essai, p. 32-33) 46 Kitab el-ktisd liI-'tikd. Gazzl'nin Mihakk, Mi'yr ve Tehft ile Mstazhir'yi 488 ylnda kaleme alm olduunu grmtk. M. Bouyges Gazzl'nin Badat' terketmeden evvel Kitab e!-ktisd f'l-'tikd' kaleme ald kanaatndadr. ktisd'n hya'dan sonra yazldn syleyenler de bulunmaktadr. (Sbk. Tabakt, IV, 116, Brockelmann, GAL. I 421, M. Bouyges Essai, p. 39-34) 47 e!-Rislet el-Kud.syye. Gazzl hy'nn birinci blmnde akid kideerine ait bir bahis ayrr. Bu blmn nc fasl balbana 240'

el-Rislet el-Kudsiye f Kavid'il-Akid ad altnda bir risale haline getirilmitir. Ancak Rislet el-Kudsiye'nin, Kuds'te yazlm risale anlamm tadn belirtenler de vardr. Bu eser 488 ylnn son aylarnda yazlmtr. (hya, I, 78, 1326/1908 basks, Brockelmann, GAL. I, 421) 48 el-Marif el-Akliye. Gazzl'nin bu dnemde yazm olduu eserlerden birisi de el marif el-Akliye'dir. (Murtaz, thaf, II, 3. M. Bouyges Essi, p. 37) 49 Kavid el-Akid. Gazzl'nin Tehft'te szn ettii eser budur. Bu eserin hy'nn akidle ilgili bir blm olmas mmkndr. Ancak ehit Ah Paa ktphanesinde 1673 numarada Gazzl'nin Kavid el Akid adh eserinin erhi bulunmaktadr. Gazzl bu eserini de Badat' terk etmezden nce kaleme almtr. (Sbk, Tabakt, IV, 118, Brockelmann GAL. I. 305 Murtaz, thf, I, 33.) 50 hya el-Ulm ed-Dn: Gazzl'nin en nemli eseri saylan hy; din, ahlki, felsef ve tasavvuf konular ieren geni muhtevasyla drt blmden meydana gelmektedir: I Rub'ul-bdt, II Rub'ul-dt, III Rub'ul-Mhlikt, IV - Rub'ul-Mnciyt. Bu byk eseri azzl, 489-495 yllar arasnda kaleme almtr (M. Bouyges, A.g.e. 41-42). Baz melliflere gre ise Badad'da yazmaya balam ve alt ylda tamamlamtr. (W. Gardner, al-Gahazzl, P. 21, 25, bn el-Esir, Trih, %, 94 Zebid, thf I, S. 44.) Nitekim Gazzl hyada bugn 500, seneye yaklaan gnler geiyor demektedir. (hy, II, S. 257). Eseri, Gazzl'nin kardei ebu'l-Fth Ahmed el-azzl, Lbb el-lhy adyla zetlemitir. Ayrca Ahmed ibn Msa el-Mavsili, Muhammed ibn Sad el-mihan, Yahya ibn ebu'l-Hayr Ali Yaman gibi zevat ta ihyy telhis etmilerdir. Muhammed ibn mer ibn Osman el-Belh tarafndan yaplan hy telhisine Ali ibn Sultan el-Kr tarafndan erh yazlmtr. hy'da yeralan hadsleri zeyn'ed-Dn ebu'l-FadI Abd'r-Rahm el-rk, tahr ederek el-Mun an Haml'il-Esfr fi Tahrc ma fi'l-hya min elAhbr adyla neretmitir. Onun rencisi ihb ed-Dn bn Hacer el-Askaln, stdnn incelemedii hadsleri tahkik ederek ayr bir cild halinde kaleme almtr. Bu arada Hanef bilginlerinden Kasm ibn Kutlu-Baa, Tuhfet'el-Ahy fi ma Fte min Tahrc Ehds'il-hy adl eserinde hy'daki hadsleri tahkik etmitir. hy'y savunma kabilinden yazlm eserler arasnda bizzat mellif tarafndan kaleme alnm olan, el-ml an klt'il-hy ile, Abd'elKdir el-Ayders tarafndan kaleme alnm olan, Ta'rf el-Ahy bi F e zil'il-hy adh eseri yer alr. (Daha geni bilgi iin bkz. Kef el-Zunn, I. s. 23-24) hy zerindeki en geni almay phesiz ki Yemen'h byk bilgin Seyyid Muhammed Murtaz el-Zebd (1145-1245/1733-1830)'nin kaleme ald thf el-Sdet'el-Mttakn bi erh'i hy el-Ulm ed-din isimli on ciltlik byk erhtir. (Daha geni bilgi iin bkz. Kasm Kufrah, slam Ansiklopedisi azzl mad.)
241'

51 Yazl sras itibariyle Gazzl'nin bu dnemde kaleme ald bir dier eser de Kitab Mufassl el-llilf'tr. azzli bunun Btnlere kar yazlm nc eseri olduunu el-Mnkiz'de kendisi belirtmitir. (azzli, el-Munkiz 27 Brockelmann, GAL, supl. 749) 52 azzli, el-Maksad el-Esn, erh-i sm Allah el-Hsn adl eserini Cevahir el-Kur'an'dan nce kaleme almtr. Eserin ismi kaynaklarda deiik biimlerde zikredilmektedir. (Murtaza, thf, 11-70, Sbk, Tabakt, IV, S. 116.) 53 Daha sonra azzli Bidayet el-Hidye adl eserini kaleme alr. Bu eserinin hydan bir blm olduu da sylenir. (Murtaza, thf, I, s. 46.) 54 Kitb el-Vecz. fii fkhna it olan bu eseride Gazzl'nin ders vermekden uzaklat dnemde (495 ylnda) kaleme alm olduu kabul edilmektedir. azzli hyada (1273) Cevahir el-Kuran'da (527) el-Veciz'den bahseder. Ancak bunun Basit ve Vast'in baz blmlerinden meydana geldii ve zetlendii kabul edilir. (Sbk, tabakt, IV, 115, Murtaza, thf, I, 43, Brockelmann GAL. I,

424.)
55 Cevahir el-Kur'an. Gazzl bu eserini de hy'dan sonra kaleme almtr. Bu eserin ismi deiik biimde zikredilmektedir. (Murtaza, thf X, s. 183.) 56 el-Erban f usl'id-Din. Bu eserin Cevhir el-Kur'an'n son blm olduu ne srlmse de, balbana bir eser olarak eitli defalar neredilmitir. (ehd Ali Paa (1161) ve Lleli (2147) ktphanesinde iki yazmas bulunmaktadr) Sbk, Tabakt IV, s. 108, bn Hallikn, Vefayat I, s. 587.) 57 Kitab el-Madnn bihi al ayri Ehlihi. Bu kitabn Gazzl'ye ait olup olmad muhtelif melliflerce tartlmtr. Ancak Gazzl kendisi hy'da ve dier klasik kaynaklarda azzl'den bahsedilen blmlerde bu eserin ad gemektedir. (Sbk, IV, k 131, Murtaza, thf, I, s. 44, Carra de Vaux, Al-Gazel p. 53. Bu eserin Gazzl'ye it olduunun aratrmalar sonunda ortaya konulduunu M. Bouyges zikretmektedir. (Bkz. Essai, P. 52.) 58 Gazzl, el-Madnn bihi al ayri Ehlihi adl eserinde bu konuda bir baka kitap daha kaleme alacam zikreder ki bu, el-Madnn el-Sar olsa gerektir. Gerek ada yazarlardan, gerekse klasik yazarlardan bir ksm bu eserin Gazzl'ye ait olup olmadn tartmaktadrlar. (Bu eserin muhtelif basklar vardr. Kprl ktphanesinde 853 nolu 700 H. tarihli bir el yazma nshas bulunmaktadr. (Murtaza, thf, I, s. 45.) 59 Kitab el-Derc. Bu eser Batnlie kar Gazzl'nin yazd seri eserlerin drdncsdr. Beincisi ise el-Kstsel-Mstakmdir. Gazzl el-

242'

Munkiz'de bu eserinden bahsederken, el-Cevhir'de Btmilie kar yazd ilk eserden bahsetmekte ancak bu eserin isminden sz etmemektedir. Bu eserin ehit Ali Paa ktphanesinde 1712 numarada bir nshas bulunmaktadr. 779 ylnda kopye edilmi bir nshas da Khire'de Mecmi, 66'da bulunmaktadr. 60 el-Ksts el-Mstakm. Gazzl'nin Btnlie kar yazd seri eserlerin sonuncusudur. Bu eserin el-Mnkz'dan sonra yazlm olmas da muhtemeldir. nk hya ve el-Cevahir de bu eserinden Gazzl sz etmektedir. (Brockelmann, GAL, supl. I, 749) 61 Faysal el-Tefrika Beyn'el-slm ve'l-Zendeka. Bu eserin kaleme ahnd tarihi kesin olarak belirtmek zordur. Eserin ismi kaynaklarda deiik ekilde gemektedir (Borckelmann Gal, S. I, P. 747.) 62 Kimy-i Saadet. Gazzl bu eserini farsa olarak kaleme almtr. hy'nn ^farsa tercmesi ya da zeti olarak kabul edilir. Kimy'nn, Cevhir'den sonra yazld kabul edilmektedir. Bu takdirde (499/1105) ylndan evvel yazlm olmas gerekir. (Murtaza, thaf, I, 42, M. Bouyges, Essa, P. 60.) 63 Eyyha'l-Veled. slm dnyasnda ok okunan bu eseri Gazzl hydan sonra ve farsa olarak kaleme alm bilahere ismi bilinmiyen bir mellif arapaya tercme etmitir. (Murtaz, thaf, I, 41.) 64 Nasihat el-Mik. Farsa kaleme alnm olan ahlk ve siyas tleri muhtevi bu eser _ Melikah'n olu Sultan Muhammed'e hitaben yazlmtr. Bu eserin de hy'dan sonra kaleme alnd tahmin edilmektedir. (Takprlzde, Miftah, I, s. 345, bn el-Esr, el-Kmil, X , s. 107) 65 el-Rislet' el-Ledniyye. Bu eserin Gazzl'ye ait olup olmad tartma konusu yaplmtr. (Maurice Bouyges, Essai, p. 65) 66 Mikt el-Envr. Gazzl'nin mistik dncesinin ileri safhaya vard eserlerinden birisi olan Mikt (500/1106) yllarnda kaleme ahnmtr. Bu tarihte Gazzl tekrar Badad'a dnerek dersler vermeye balamtr. Ancak eserin baz melliflerce 503-504/1109 yllarna kadar uzatld da grlmektedir. (D.B. Macdonald, bu eseri Gazzl'nin mrnn sonlarnda yazdn belirtir. M. Bouyges, Essai, p. 66.) 67 Kitb el-Kef ve'l-Tebyn. Gazzl bu eserini yazdn hy'snda belirtmektedir. 490/1096 yllarnda yazlm olmas kuvvetle muhtemeldir. (D.B. Macdonald, bu eseri Gazzl'nin mrnn sonlarnda yazdn belirtir. M. Bouyges, Essai, p. 66) 68 el-Mi^nkiz mn'ed-Dell. Gazzl otobiyografi eklindeki bu eserini Niabur'da kaleme almtr. Kendisi bu ehre geli tarihi olarak 499

243'

yl Zlkadesini gstermektedir. Eserin kaleme aln tarihinin 501-502/ 1107-1109 yllan olmas mmkndr. nk Gazzl el-Munkiz'de kendisinin 50 yan gemi olduunu sylemektedir. Eserin ismi deiik ekillerde kaydedilir. (Bu konuda baknz- Brockelmann, GAL, I, p. 425, el-Munkz'in e.5itli evirileri ve basklar mevcuttur. (Baknz, M. Bouyges, A.g.e. P. 70) D.B. Macdonald, eserin 500 senesinden sonra yazlm olduunu zikreder. (Ghazzal, p. 8 7 ) . ) 69 el-Mustasf min el-Usl. Gazzl bu eserini Niabur'da ve byk bir ihtimlle 6 Muharrem 503/5 Austos 1109 tarihinde yazmtr. (Sbki, Tabakt, IV, s. 58, bn Hallikn, Vefayt, I, s. 588.) 70 Srr'el-Alemn. Bu eserin Gazzli'ye it olup olmad tartmaldr. (Murtaza, ithaf, I, p. 42, Ktipelebi, Ke, 11936. Brockelmann, GAL, s. 1, P. 754. M. Bouyges, Essai, P. 75) 71 Gazzli'nin son yllarnda yazd eserler arasnda bir de kendisine it olup olmad tartmal olan el-Drret'el-Fhire f kef'il-lm' U-hire bulunmaktadr. Mellifin son yllarnda hads konusuna arlk verdii bilinmektedir. Bu eserini de o yllarda kaleme alm olabilir. (Sbk, Tabakt, IV, s. 116, Murtaza, ithf, I, s. 42 Brockelmann, GAL, I, 421, M, Bouyges, A.g.e. P. 80) 73 lcm el-Avamm an Um'il-Kelm. Gazzl bu eserini veftndan ok ksa bir sre nce kaleme almtr. Kaynaklarn ifdesinden anlaldna gre Cmd'el-hire 505 (Aralk-llll) tarihinde yazm olmaldr. (el-Aydars, Ta'rf, 30, Sbk, Tabakt, IV, 116 Ktib elebi, Kef, 1129) Bu eserin mellifin en son kaleme ald eser almas kuvvetle muhtemeldir. 73 Minhc el-bidn. Gazzli'nin mrnn sonlarnda kaleme ald zikredilen bir dier eseri de budur. Ancak eserin gerekten azzli'nin kaleminden kp kmad tartlagelmitir. 74 W. Montgomery Watt, slm Tetkikler, s. 11 75 Maurice Bouyges, Essai, p. 170 76 Gazzl hakknda gerek slm dnyasnda gerekse Bat dnyasnda bir ok eser ve makle kaleme alnmtr. Bu konuda bir fikir verebilmek iin imdiye kadar yazlanlarn nemli bir ksmn buraya kaydetmek istiyoruz. slm dnyasnda, Gazzli'nin hayat ve fikir yaps hakknda ilk ve en gvenilir bilgiyi bizzat kendisinin kaleminden km olan el-Munkiz min ed- Dall adl eserinde buluyoruz. Daha sonra yine bizzat mellifle grm olan Abd'el-fir el-Fris'nin Tarih Neysabr adh eserinde orijinal bilgilere rastlyoruz. Bu mellifin vermi olduu bilgileri kendisinden sonra gelen melliflerin bir ou olduu gibi tekrarlamlardr. Mellifin ad geen eseri bugn elimizde bulunmad iin onun verdii bilgiyi Sbk'nin Tabaktndan reniyoruz. Daha sonra gelen melliflerden el-Sem'n, Zeyl Tarih Badad adl eserinde, bn el-Askir,^ Tarih elKebr ve Tebyn Kezib cl-Mfter adl eserlerinde, Abd'el-afir el-F-

244'

ris'nin verdii bilgileri tekrarlamaktadrlar. Ebu'l-Ferec ibn el-Cevz elMuntazam fi Tarih'il-Mlk ve'l-mem adl eserinde, Ykt el-Hamev, Mu'cem el-Bldnda, bn Hallikn, Vefeyt el-'ynda, ems'ed-Dn ebu Abdullah el-Zeheb, Siyer 'lm en-Nbelda, ebu Abdullah Muhammed el-Yfii el-Yemn, Mir't el-Cennda, Tc'ed-Dn ebu Nasr Abd'elVahhb el-Sbk, Tabakt el-fiiyye el-Kbrda, Sirc'ed-Dn ebu Mustafa mer ibn el-Mlakkin, Tabakt e-fiiyyede, Bedr'ed-Dn Mahmd el-Ayn, ikd el-Cmnda az-ok farkl bilgiler vermektedirler. Ebu'l-Feyz Muhammed Murtaz el-Zebid, hy erhi olan thf elSdenin mukaddimesinde kendisinden nce geen melliflerin verdikleri bilgileri kaydetmitir. Ayrca bn el-Esr, el-KmiI fi'l-Tarihte, ibn Kesir, el-Bidye ve'l-Nihyede, Safed, el-Vf bil-Vefeytta, Mnv, el-Kevkib el-Drriyyede, bn el-md, ezert el-Zehebte Takprl-zde, Mifth eI-Saadede, lsi, Cila el-Ayneynde, Muhammed elHusari, Tercemet el-azal adl eserinde. Zeki Mbarek, el-Ahlk ind'elazlde, Abd'el-Kerim Osman, Sret el-azzlde ve azzli'nin 900. doum yldnm mnsebetiyle amda dzenlenen ilm kongrede sunulan teblilerin yerald ebu Hamid el azzl fi zikr'l-Mieviyye el-Tsia 11 Mildih adl eserde detayl bilgiler vermektedirler. 77 Henri Corbin, Histoire de la Philosophie slamique, I, p. 252 78 De Lacy O'Leary, slam Dncesi ve Tarihteki Yeri, s. 147, Mcid Fahri, Tehft el-Felsife nsz, s. 9 79 XII. asrdan itibaren azzli'nin eserlerinin Bat dillerine evrildii bilinmektedir. Ancak slm dnrleri zerindeki atmalar Batda Orientalizm cereyan ile balamtr. Batl orientalistlerden azzl zerine aratrma yapm olanlar ve bu aratrmalarnn isimlerini aaya alyoruz: D.B. Macdonald, Life of a-Gazzli with speclal Referance to his Religious Experiences and opinios (Journ. of Am. Or. Soc. 1899, X X , 71-132) D.B. Macdonald, Development of Mslim Theology, London 1903, Carra de Vaux, azzal, Paris, 1902, De Boer, Geschichte der Philosophie in slam, 138-150, Pranti, Geschichte der Logik, II, 361, E.G. Gro^ne, Al litterary History of Persia (Cambridge, 1928) II, 293, R.A. Nicholson, Literary History of the Arabs, s. 338, Jewish, Ene. V. 649. azzl hakknda Bat dnyasnda yaynlanm maklelerin nemlileri ise unlardr: Arkoun, m. Revlation, vrite et histoire d'apres I'oevru de Gazl'. SI 31 (1970), pp. 53-69. Lazarus Yafeh, Hava Philosophicel terms as a criterion of authenticity in the writings of Al-Ghazzl. SI 25 (1966), pp. 111-121. Najm, Sami m. The place and function of doubt in the philosophies of Descartes and Al-Ghazl. Philosophy East and west 16 (1966), pp. 133141. Ghazzli Agmlar, e.g. Sur un livre rcent: La notion de la Ma'rifax| chez Ghazzali par Farid Jabre. IBLA 20 (1957), pp. 21-30; 21 (1958), pp. 389-407; 23 (1960), pp. 299-326. Borrmans, m. Note sur l'observation de la nature et son utilisation chez Abu Hamid Muhammed al-Ghazl, IBLA 21 (1958) pp. 117-152.

245'

Cabanelas, d. Un capitulo inedito de Algazel sobre la razons. Miscelanea de esludios arabesy hebraicos 8 (1958), pp. 29-46. Cabalenas, d. Un opuesculo in edito de Algazel: el Lbibro de las intuirciones intelectuales. And. 21 (156), pp. 19-58. Chelhod, v. Al-Qistas al-Musta<im et le connaissance chez Ghazl, BEO 15 (1955-1957), p. 7-98. Demeerseman, a. Le Maghreb IBLA 21 (1958), pp. 109-116. a-t-il une marque rationelle

ghazzllienne? (1959),

Houram, g.f. The chronology of Ghazl's Writings. JAOS 79 pp. 225-233.

Houram, g.f. The dialogue between Al-Ghazl and the philosophers on the origin of the world. Part II. MW 48 (1958), pp. 308-314. Kempener, g. Rationalisme et mystique. LA 21 (1958), pp. 153-160. Leruwen, a.p. van. (1958), pp. 221-227. Essai de A propos sur d'Al-Chazl IB-

bibliographie

Al-Ghazl IBLA 21

Lelong, m. Actualite de Ghazzli IBLA 21 (1958), pp. 195-212. Marmura, m.e. The logical role of the argument from time in the Tahafut's second proof for the "vyorld's preeternity. Mslim worlm 49 (1959) pp. 306-314. Van den bergh, S. Ghazl on gratitude Greek sources SI 7 (1957), pp. 77-98. toward God and its of

Van den bergh, s. The love of God in Ghazl's theology. J. Semitic Stud. 1 (1956), pp. 305-321. Qckens, g. m. The 'Persian mic Q. 3 (1956) pp. 109-116.

Vivification

letters' attrihuted to al-Ghazl. sladeficiencias de la

Alonso, m.a. Los 'maqaid' de Algazel. Algunas edici'on caradiense And 25 (19960), pp. 445-454.

Bhruyan, a.f.m. Hafeezullah. The concept of causality in al-Ghazh. IC 37 (1963), pp. 88-91. Lazarus-yafeh, Hava. Place of the religious commandments in the philossophy of Al-Gahzl MW 51 (1961), pp. 173-184. Lohr, c.h, Logica Algazelis; 21 (1965), pp. 223-290. Curash, m.a. Al-Ghazzali's Baroda 13 i, 1964, pp. 63-69. introduction and critical text. philosophy Traditio

of education J.M.S. Univ. trans-

Tbaw, a.l. al-Ghazl's tract on dogmatic theology, edited, lated, annotated, and introduced, IQ 9 (1965), pp. 65-122.

246'

Watt, w. montgomery. The study of al-Ghazl. Oriens 13-14 (19601961), pp. 121-131. ABD-el-jalI, j.m. Autour de la sincrit d'al-Ghazl. M61. L. Massignon I, 1956, pp. 57-72. Ahmad, rashid, al-Ghazl. Kristhnasu'ami Aiyangar Mem. Vol. 1936 pp. 107-110. Asn palacios m. pp. 67-104. La mystique d'al-GhazliI, Musj 7 (1914-1921),

Asin Palacios m. Sens du mot Thfot dans les oeuvres d'el-Ghazl et d'Averros. RA 50 (1906) pp. 185-203. Bamy f.j. The Moslem idea of ilm (knowledge). al-Ghazl's experience) MW 9 (1919), pp. 159-168. (illustrated by

Beaurecuel, s. de, de, Gahazl et S. Thomas d'Aguin. Essai sur la preuve de I'existence de Dleu proposee dans I'lqtisd et sa comparaison avec les voies thomistes BIFAO 46 (1947) pp. 199-238. Bercher, L. L'obligation d'ordonner le bien et d'interdire lemal se lon al-Ghazl (Kitab al-amr bi-1 ma'ruf wa-n-nahy 'ani-1 Munkar Traduction L. Bercher). (Pages de theologie musulmane). IHLA 18 (1955) pp. 53-91. Cabanelas, D. Notas para la historia de Algazel en Espana. And. 17 (1952), pp. 223-232. Davds, t.w.r. Does Al-Ghazzl use 1911 pp, 200-201. an Indian metaphor? JRAS, issued

Ettnghausen, r. Al-Ghazl on beauty. Art and Thought, in honour of A.K. Coomerasuamy, 1947, pp. 160-165. Fars, N.A. The Ihy'lNm'id-Dn of al-Ghazl. Soc. 81 (1939) pp. 15-19. Gairdner, w.h.t. al-Ghazl's Mishkt Problem. slm 5 (1914) pp. 121-153. al-Anwr

Proc. Amer Phlos. and the Ghazl

Gardet, L. L'abandon Dieu (tawakkul), presentation et tradustion d'un texte d'al-Ghazl. IHLA 13 (1950), pp. 37-48 Gardet, L. Qu'est-ce que I'homme? Texte d'al-Ghazl pr6sent par L. Gardet IHLA 7 (1944), pp. 395-426. traduit et

Gmtsburg, I.I. Rukopisnaya evreiskaya versiya Mizn al-'amal alGhazl. (La version manuscrite hebraique hebraique Mozne Cedek du livre Mizn al'amal de al Ghazh.) ZIVAN 6 (1937) pp. 141-168. Jabre, F. La biographie l'oauvre de Ghazl reconsideres la lumlfere des Tabaqat de Sobki MIDEO I (1954), pp. 73-102. Karam, J . La requlsitoria de Algazel contra los filosofos. Cencia tomista 61 (1941) pp. 234-314.

247'

Krachkovsky, I. Yu. Rukopis Destructio philosophorum al-Ghzl Azlatskom Muzee. (Un manuscrit du Desctrustio philosophorum d'al-Ghazl au Musee Asiatique) CRASB, 1925, (April-June), pp. 47-49. Lambton, a.k.s. The theory of kingship in the Nasihat l-Mlk of Ghazl. IQ 1 (1954) pp. 47-55. Le Tourneau. R. al-Ghazl et BEA 7 (1947), pp. 147-148. Massgnon, L. Le (1932) pp. 523-536. bn Tomert se sont-ils vangiles selon recontrs?

Christ dans le

Ghazl. REI 6

Rahman, S.M. Al-Ghazl. IC 1 (1927), pp. 406-411). Renon, A. L'education des enfants des le premier ge, par al-Ghazl, texte et traduction IBLA n (1945), pp. 57-74. Sherwan, H.K. el-Ghazl on the theory and practice of IC 9 (1935), pp. 450-474.

rimm politics.

Smth, M. al-Ghazl on the practice of the presence of God. MW 23 (1933), pp. 16-23. Upper C.R. al-Ghazl's thought concercning the nature of man and onlon with God ]VrW 42 (1952), pp. 23-32. Watt, W.M. The authenticity of the -orks attributed to al-Ghazl. JRAS, 1952, pp. 24-45. Watt, W.M.A. forgery in al Ghazl's Mishkt? JRAS, 1949, pp. 5-22. Wensmck, A.J. Ghazl's bekeering (1932). Sem. Stud. uit de Nalatenschap v. A. J. Wensinck, 1941, pp. 154-177. Wensmck, A.J. Ghazl's Mishkt al- Anwr (Niche of Lights). Sem. Stud. uit de Nalatenschap v. A. J. Wensinck, 1941, pp. 192-212. (Daha fazla bilgi iin NDEX ISLAMCUS'un felsefe ve ilimler blmne bakmz) 80 Maurice Bouyges, Algazel, Tahafot al-Falasifa ou ncoherence des Philosophes, Beyrut-1927, Averroes, Tahafot at-Tahafot, Beyrut, 1930, 1959, Ayn eseri Mcid Fahri kritikleri kaldrarak ner etmitir, Beyrut, 1962 81 Sleyman Dnya, Tehft el-Felsife, Kahire, 1959, Maksd elFelsife, Khire 1960. 82 Mbahat Trker, Tehaft Bakmndan Felsefe ve Din Mnasebeti, Ankara, 1956 (doktora tezi) 83 Maksd el-Felsife, s. 31-32 84 el-Munkiz min ed-Dall, Trke ev. A. Subhi Furat, s. 47-48 85 Maurice Bouyges, Essai, p. 23-24 86 Maurice Bouyges, A.g.e., p.23 87 Tehft-l Felsife terkibinin mns ve tercmesi hakknda. Kelimenin gramer ynnden yaplm olan bir analizinin tercmede sonuncu ve kesin bir destek olaca sanlmamaldr. Zira, Gazl'nin kitabna vermi olduu bu isim geni ve eitli anlamlar bir arada iinde toplamtr. Bu bakmdan arapann dnda kalan dillerde bu dolgun ve zengin mnay verebilecek bir karlk kelime bulunamamtr. Kelimenin

mns ve tercmesi zerinde yazlan eyler az saylamaz. (Bk.: 1-A. F. Mehren, Etudes sur Gazl, Museon de Louvain, 18871888, s. 620; 2 - M . A. Palacios, Sens du Mot Tahafot dans les oevres d'al-Gazali et d'Averros, trad. de l'espagnol par J. Robert, Revne Africaine nos. 261-262, 2- 3 trim. 1906; 3-L. Gauthier, La Theorie d'bn Roschd, s. 99 not. I; 4 . bn Rosch, Trait Decisife (Faci al-Maqal), 3. e ed. Alger 1948 Carbonel s. 42 not 29: 5- Al-Gazal, Tahafot, s. X . X I : 6- L. Gardet, Raison et Foi, R. Thomiste 1938, s. 243 not I; 7- . Madkour, Organon, s. 130 not 2). M. Asin bu konuya bir makale ayrmtr. Tehftn mns hakkndaki mnakaann H. -Purgstall tarafndan ortaya atlp attaque ve combat mutuelle terimlerinin teklif edildiini syler (Bk. Sens du Mot Tahafot, s. 185). M. Asin kitabn adnn ilk defa Calo-Calonymos adh bir mtercim tarafndan Destructio Destructionum ad ile ltinceye evrildiini sylerse de makalesinin sonunda eer ben btn samimiyetimle aratrmalarmn hareket noktas bulunan ve Orta an rihi olan ve Pugio Fldei'de Tehft' Ruina seu Praecipitium Philosophorum diye alan spanyol dominiken Raimundi Martini'yi zikretmeseydim bu aratrmam eksik kalrd dediine gre terkibin ilk tercmesinin R. Martini'ye atfedilmesi icabeder (Bk. ay. es., s. 203. Ayrca Bk. Algazal, Tah. s. X ) . M. Asin makalesine devamla der ki: Schmlders 'refutation mutuelle des Philosophes' ile evirdi. Her nekadar M. Asin zikretmiyorsa da A.F. Mehren de refutation rciproque teriminin tehft' karlyamyaca kanaatmdadr. Ona gre kelimenin kknden mnay karmaya ahmak filolojik bir oyundur, maksada ok az yarar (Bk. Etudes, s. 620). Gosche bunun aynen almanca karl olan gegenzeitige Wiederlegungu kabul etti. (Bk. ber Gazali's Leben, s. 263). Gazl'nin eserinin bu trl tercmesi, onun S. Ampricus'un Hypostases Pyroniens'lerinden biri saylmasna sebep olmutur. Bu grn yanl olduunu Munk ibran tercmeye dayanarak metinlerle gstermitir (Bk. Sens du Mot Tah., s. 186). Munk gramer endielerini brakp geleneksel destructiona veya rneversement des philosophesa dnmeyi teklif etti. Renan iin bu kelime kttan yaplm olan atolar gibi birbiri zerine yklmak mnasna gelir. Dugat'da demolition veya renversementdr. De Boer de Wiederspruche mnsna almtr. Bouyges ise onun Zuzammensteurz kelimesini kabul ettiini sylemektedir. Flugel, van den Bergh de ayn kelimeyi benimsemilerdir (Bk. Al-Gazal, Tahafot s. X ) . Gauthier Renan'n teklifine benzeyen bir teklif ortaya atmtr, o da effondrement des Felaifedir (Bk. L.'Accord, s. 42, not 29). Tehftte tenakuz mns vardr. Aristocu sistemin muhtelif paralar birbirini karlkl olarak nakzeder, yle ki sistem bir btn halinde ayakta duramaz kendi zerine yklr, (Bk. ay. es. s. 187). Gauthier ayn ismi daha sonra da muhafaza etmitir. (Bk. La Theorie, s. 98, 100). M. Asin ise meselenin mareket kalb iinde mtalea edilmemesi ve asl l kk HBT'ye gidilmesi taraftardr. M. Asin Tc ul-Arus yardmiyle tahftn aktif bir mn ifade ettiini ve kendini atmak mnsna geldiini ileri srer; hya ve Tehaft'ten paralar zikrederek kelimenin precipitation irreflechieye tekabl edebileceini beyan eder (Bk. ay. es., s. 189-190). nsanlar pervanenin gne n arad gibi hakikati ararlar. Hakikati ve saadeti bulduklar zaman kendilerini oraya atarlar. , Teolojik meseleleri aratrrken zek, vahiyden yoksul olarak ve aristocu usavurmalarla gz balanm bulunarak aldanr. Bu usavurmalar,

249'

szde, netice verir gibi grnrse de aslnda btldr ve her trl mantk salamlktan mahrumdur. Nasl pervane gne zanniyle kendini lmbaya atyor ve orada yok oluyor, hakikati bulduunu zannederek lm buluyorsa, ite tpk bunun gibi aristocular da sof istik delillerini, demonstratif ve apodiktik saydklar zaman ayn durumdadrlar. Btn bunlar benim kanaatma gre kitabn isminde ihtiva edilmek istenmitir (Bk. ay. es., s. 195). M. Asin asl mnnn solution premature des problemes philo-sophico-theologiques (Bk. ay. es., s. 199) veya le hvre de la distinction entre la verite scientifiguent demontre et les affirmations prematurees (Bk. ay. es., s. 202) olduunu ikinci dereceden mnalarn erreur, confusion, incohereunce olduunu syler (Bk. ay. es., s. 201). L. Gauthier ise M. Asin'in meseleyi koyu tarzn tenkit eder ve zet olarak unlardan bahseder : Tehft kelimesi esas mnaya gelmektedir. 1) Precipitation, hte irreflechie, conciusion prematuree. 2) Inconsistence, incoherence, contradiction. 3) Chute, ecroulement. M. Asin o zamana kadar zerinde durulmam olan birinci mna zerinde srar etmekte, buradan ikinci mnya geip nc mny reddetmektedir. Bu mndan birbirine kolaylkla geilebilir. nk bir sistemin istidlllerindeki dncesiz gidi precipitation), binann salam olmamasna (inconsistence) sebep olur. Bundan da bina paralarnn birbiri arkasndan yklmas neticesi kar. L. Gauthier'ye gre mesele eit olarak mmkn olan bu mnlardan hangisinin eserin ismine uyacam tesbit etmektir, yoksa Gzli ve bn-i Rd'n eserlerinde ne mnaya geldiini tesbit etmek deildir. Mesele byle vazedilince, M. Asin'in kabul ettii birinci mnay bir tarafa brakmak icabeder. kinci mn esas olarak alnd zaman Gzl'nin eseri Inconsistence des Felaifa deil, Inconsistence de la Falsafa olarak tercme edilmek lzm gelir. Fakat, L. Gauthier'nin kabul etmi olduu kelime effondrement kelimesidir. Bu suretle bn-i Rd'n eserinin ismi I'Effondrement de I'Effondrement olacaktr (Bk. La Theorie, s. 99, not I). Tehft kelimesinin tercme edilmesindeki kararszla Bouyges'da iaret etmekten kendini alamamtr. Mehren'le birlikte incoherence kelimesini kabul eder bununla beraber der ki: Dier mnalara kar cephe almamak icabeder. Zira, bu mnalar yardmiyle tehft kelimesi kendisinde bulunmyan bir dakiklik kazanmtr. Bu kelime bazan filozoflara, bazan onlarn istidll veya retilerine tatbik edilmitir. Sonuncu halde chute, ecroulement, effondrement gibi tamamlayc ve ikinci derecede fikirler yabana atlamaz. Birinci halde de precipitation irreflechie veya sottisse mnas ihmal edilemez. Bu iki hal arasnda dier mnalar yer alr ki, bunlar iin dayanak olarak metin bulmak kolaydr (Bk. Algazal, Thafot, s. X I ) . Araplar da tehft kelimesine birden fazla karlk vermektedirler. (Bk. De Boer, Trih al-Falsfa al-slmiyya, s. 217 mtercim notu 1), Trke literatrde bata S. Hasb tercmesi olduu halde tehft kelimesi aynen muhafaza edilmitir (Bk. niversite Ktb. no. 4213 AY, ayrca Bk. i. H. zmirli, Yeni lm-i Kelm, s. 87; A. A. Advar, Osm. Trk. L, s. 39). Ancak . Gnaltay ...bu esere Tehft-l Felsife, yani Filozofla-

250'

rm yere serilmesi gibi bir isim verilmesi ayan dikkattir demek suretiyle kelimeyi yep serilme eklinde tercme etmi olmaktadr (Bk. si. Dn. ., s. 82). i. H. Uzunarl ise iddetli arzu ve heves ile bir eyin zerine dmek ve atlmak ile tercme etmektedir (Bk. Os. Ta., II, s. 650, not I). H. Gngr ise bu hususta unlar sylemektedir: Tehft, arka arkaya bir eyin zerine dmek, arpmak manasnadr. Pervanenin lmbaya arpmas gibi, Tehft-l Felsife filozoflarn hatalara dmesi dklmesi demek olur (Bk. El-Munkiz, s. 22, not I). Grlyor ki, tehft kelimesi muhtelif dillerde ok eitli suretlerde tercme edilmitir. Bunlar mstakil olarak tehft'n mnasn karlayamamaktadrlar. Tereddtlerin kayna kelimenin bazan filozoflarn fikir sistemlerini bazan da filozoflarn kendilerini ifade etmek iin kullanlm olmasdr. Bouyges stanbul'da kelimenin tam karln renmek in kendilerine mracaat etmi olduu kimselerden sarl bir cevap alamadm ifade etmitir (Bk. Algazal Tahafot, s. X ) . Tehft-l felsife tutarl bir dnceye dayanmadan kurmu olduklar fikir yaplarndan dolay filozoflarn veya onlarn fikirlerinin birbiri arkasndan yklp dmesi mnasn tazammun etmektedir. Bu mnada arhk noktas tutarszlk mefhumudur. Metinde kelimenin kullanlm olduu yerler bu hususta bir fikir verebilir; 1 O aklszlarn byle dncelere kapldn grnce, eski filozoflar reddetmek iini zerime aldm. Burada, filozoflarn ilhiyat meselelerindeki grlerinin tutarszln (tehftn) ve szlerinin eliikliini ortaya koymak bahis konusudur... (bk. Algazal, Tahafot, s. 7). 2 Maksadn filozoflara inanan ve yollarnn elikiden uzak olduunu zanneden kimseyi, onlarn tutarsz taraflarn ortaya koymak suretiyle uyarmak olduunu tasrih etmeliyim... (Bk. ay. es., s. 13). 3 Biz bu kitapta, sadece, filozoflarn grlerini deerlendirmek ve onlarn tutarszlklarn beyan ederek delillerini kartrmak istedik, yoksa belirli bir gr tutmadk... (Bk. ay. es., s. 73). 4 Biz bu kitapta yapmak ve kolaylatrmak cihetine gitmedik, tam tersine, itiraz etmek ve ykmak cihetine gittik ve ite bu yzden kitaba Temhid ul-Hak yerine Tehaft-l Felsife Filozoflarm Tutarszl dedik... (Bk. ay. es. s. 179-180.) 5 Biz bu kitab ancak felsefecilerin szlerindeki tutarszl (tehaft) ve elimeyi beyan etmek iin yazdk, bu da hasl olmutur (Bk. s. 30). Bununla beraber son zamanlarda, kelimeyi tercme etmektense olduu gibi almak dncesi hkim olmaktadr. Trke literatrde de durum byledir. Batllar da kelimeyi evirmek ve ince mna farklarn belirtmek gl karsnda onu aynen almaktadrlar. (Bk. L. Gardet, Raison et Foi, s. 343-344 not 1; Anawati, Int., s. 73; Bouyges, Tahafot, s. X I ) . Biz de kitabn ismini aynen muhafaza etmek istiyoruz, bununla beraber muhakkak surette bir tercmesi yaplmak gerekirse, daha iyisi bulununcaya kadar. Filozoflarn Tutarszh karln tercih ediyoruz. (M. Trker, Tehft, 8-11 23 nolu dipnot)

251'

88 Mtercim sim, Kamus Tarcmesi, I, 629 89 Mbahat Trker, A.g.e., s. 8-11 (23 nolu dipnot)

90 Maurice Bouyges, Al-Gazel, Tahafot al-Falasifa, p, 12-15 91 Mbahat Trker, A.g.e., s. 41 Ey aziz mal'm olsun ki ehl-i hey'et' demilerdir ki isbt- krriyet-i eflk ve ansr iin sevkolunan edilleden kat'i nazar fenn-i hey'ette lazmdr ki lem-i ecsmn istidresi ve arzn krri olmas msellem ola. Zira ki bu fennin kavidi cmle ol asi zre mebnidir. Gayri hle med azl (aleyhi rahmet'l-Mel hazretlerinin Tehft-i Felsife halecn ve husl-i itmi'nn in, menba feyz-i lyezl, mam Muhammed azl (aleyhhi rahmet'l-Mekli hazretlerinin Tehft-i Felsife nm kitabnda yazd arab ibare ayniyle bu mahalde tercme-i Trk klnmtr. Ve ol mm- hmm hazretleri buyurmudur ki: Ma'lm olsun ki, hkem ile firak- enm beyninde olan hilaf ksmdr ki, bir ksmnda niza' mcerred lafza rc olur. Mesela anlar lemin sniine cevher deyp, cevheri mevziinde deildir, yani mekndan mnezzeh mevcd-i kimn bizzat ile tefsir eyledikleri gibi. Ve ksm- sn, mezheblerl usl-1 dinden bir asla muraza itmeyen mrdur. Pes anlar ile anda niza' itmek enbiy tasdiki zarretinden deildir. Yani ol umru tasdik, anlar tekzb ve aks ittiz itmez. Mesel hsf-i kamer; krre-i arz cirm-i ems ile cirm-i kamer miynnda tevassut eylemekle kamerin nuri zevlinden ibarettir, zira ki, kamer nurini gneten ahz ider, arz ise krredir. Ve sem cmle cnibten zemini ihta eylemidir. Kaan kamer zll- arzda vaki olsa nur-i ems andan mnkati' olur didikleri gibi.... ...Pes ol kimse ki bu makle umri ibtlda mnzaray levzm- dniyyeden zanneder, ol kimse taz'if ve tevhn ve cinyeten al'ed-din itmi olur. Zirki mr-i mezkrenin vukuuna berhin-i hendesiyye ve hisbiyye dellet eder. Bir kimse ki ana muttali'olup tahkikine kdir olur ve sebebinden ve vaktinden ve miktarndan ve mddet-i beksndan haber virir, ana dinilise ki, bu er-i erife muhlifdir. ol yakn zre istidlal eyledii emrde phe itmez, bel ki er-i erifde istikl ider ki, yakine muhalif er' nice olur deyu tevcihe balar. Pes er-i erife yoluyla ta'n idenlerin zararndan, yolsuz nusrat idenlerin zarar ekserdir. Nitekim advv-i kil, sadik-i childen evldr dimiler... ... Ve ksm- slis oldur ki anda niza'itmek usl-i dnden bir asla mteallik ola. Huds-i lem ve sft- sni' ve har-i ecsd gibi. Bu maddelerde anlarla bahs-i iizmi birle bahs ve kelmlarn ibtl itmek lzmdr... ...Ol imm- hmm (Rahmet'ul-Lah-i aleyh) hazretlerinin bu kelm bu mahalde yazlmtr. T kim ehl-i vera' b redd-i umr-i tiyeyi er'i erife muhlifdir deyu redd itmekle merdd olur, kabilinden zann itmeyeler ve inkr yoluna gitmeyeler...

252'

92 (ibrahim Hakk Erzurm, Ma'rifetnme, 45 (4-38) Tbi ve nairi, Krm Yusuf Ziya, Matbaa-i Ahmed Kmil, stanbul, 1330.) 93 Bursal M. Thir Osmanl Mellifleri s. 288-289. 94 Malmdur ki din ve devletin dima tev'em olduuna ve hum-i er'i ve dinin himyet ve muhfazas synet ve sahbet-i mlkneye her dem vbeste bulundna eshb- ukl ve erbb- nkl mtetbk ve mtevfktiar. Binabern kudem-i felsifenin enbiy (Sallallah aleyhim) hazertnn eriine muhlif olarak evilde sernm-i zuhr olan ekvil-i fside ve i'tikdt- btilelerini red ve ibtl ve kavid-i slmiyyeyi beyn sadedinde uzem-i millet ve ulemi mmet tarafndan birok ktb-i mu'tebere ve resil-i muhtasara te'lf ve tasnif edilmi ve hussiyle Huccet'l-slm azli hazretlerinin felsife-i mmileyhin usl-i diniyyemize muyir bulunan ahvl ve mezhibini red ve cerh meksd- liyesiyle ibtid ve ihtira' buyurduklar ve Tehft el-Felsife nmyla benm kldklar risle-i azr ve tenh-i arrsmda anlarn tenkuz-i akaidini ve za'f- kavidi ve butln- mahidi beyn olunmu ve anda taht el-estr mustr birtakm garib- nkt vaz' ve isda' klnm, andan sonrasin de ebsrdan muhtelifeye turuk-i vsia izah edilmi olmasyla risle-i mezkrenin zebn- azeb'il- beyn- Osmni'ye naklen tercme ve ta'mmi hussu, hfz- din-i mbin halfe-i Resl-i Rabb'il-lemin es-Sultn ibn es-Sultn el-Gz Abdlhamid Han- Sn (eyedeallah evketehu bin-nusrati ve te'yidihi) efendimiz hazretlerinin mir't- envr- hakikat ve menzil-i ilhm- kermet olan zamr-i mnr-i ehriyr- frkiir- a'zamilerine sa ve lik olmu olmas ve ol babda erefe mteallik bulunan irde-i seniyye-i Cenb- Zllullahlerine imtislen tercme-i mezkrenin nm- nm-i hmynlarna olarak hsn-i hitma erimi bulunmasyla nsha-i mtercemesi huzr-u lmi'n-nr-i hazret-i Hilfetpanhirine arz ve takdim klnmtr. (Sleyman Hasb, Tehft tercmesi dbcesi) Tehft el-Felasife mam Evhad, zhid, muvaffak el-eyh ebu Hmid Muhammed ibn Muhammed el-azl el-Tsi (Kaddesellah rhahu) yle dedi ki; her nihyeye vefabah olan ve her gayeye cd-u keremi erien Allah Tel hazretlerinin cell ve azametinden envr- hidyetin zerimize ifzasn zulumt ve dall-u ivayetin bizlerden defini ve hakk hakk grp srna ittiba' ve ihtiz ve bth btl grp andan ictinb ve ictivy ihtiyar idenlerden olmamz ve enbiy ve evliysna va'd eyledii saadet-i ebediyyenin bizlere telkin buyurmasn ve dr- urrdan irtihlimizde efhm ve evhmn iriebilemedii derect- liye-i nimet ve btaya ve mertib-i celle-i surr-u hubra isl olunmamz ve hevl-i maherden kurtulup nam-i firdevs-i sudra vrdumuzdan sonra gz grmemi olan niam- cinn- cvidniye nilliyyetimizi istid' eyleriz. (Sleyman Hasb, Tehft tercmesi, 2(1-11). > Mukaddime-i sniye :

Malm ola ki fessife ile anlardan ayr firak beynindeki ihtilf ksma mnkasim olur. Bu ksmdan bir ksmda niza'; niza' lafzlyyedir. yleki felsife sni-i leme cevher tesmiye ettiler ve cevheri dahi mevcd'n l fi mevzu'in ile yani binefsih himdir ve zt kendini takvim ider bir mkavvime muhta deildir diye tefsir eylediler. Halbuki hasm-

253'

larmn cevherle mtehayyizi murad ittikleri misill bunlar bu vehile mtehayyizi kasd ve irde ittiler. Binen alzlik bunun ibtliyle uramayacaz... (6(7-11) ...Ksm- sn'de felsifenin mezhebi usl-i diniyyeden bir asla msdeme eylemez ve mnazaalar ise zarret-i tasdk-i rsl ve enbiy kabilinden ma'dd olmaz. Bu da felsifenin ite u kavilleri gibidir: Ksf- kamer arzn ems ile kamer beyninde tevassut cihetiyle dav'i kamerin Inmihsndan ibarettir. Zira kamer nr emsden iktibs ider. (Arz) bir krredir. Sem an cnibden muhittir. Ve kamer zll- arzda vukuunda nr- ems andan mnkati' olur. Ve ksf-i emsin manas cirm-i kamerin nzr ile ems beyninde vukfidur. Ve bu dah ems ile kamerin bir dakikada iki ukdede itimalar ile husl bulur. yle ise bu fennin ibtliyle mel olmayacaz. nki maksad ve garazmzn bu fenne taalluk ider ciheti yokdur. Bu makle ey'i ibtlde mnzara dne mtallikdir zannda bulunan dne cinyet itmi olur... (S. Hasb, Tehft tercmesi, 7(11-19) Yedinci Mes'ele : Felsifenin mebde-i Evvelin cinsde ayra mreketi ve fasi ile gayrden mfrakat ciz olmaz. Ve mebde-i Evvele akl hakknda cins ve fasi ile inkism tr olmaz dey kavillerinin ibtli beynndadr. Ve felsifenin kavl-i mezkr zerine ittifk ve itima'lar vukuyle szlerini ann zerine bin ettiler ki mebde-i Evvel mana-y cinsce ayre mrik olmadndan mana-y faslce de cinsinden mnfasl olmaz. Bu srete mebde-i Evvel in bir hadd olmaz. Zira hadd cins ve fasldan muntazam olur. Ve ol mesneki anda terkb yoktur ann in had yoktur. Zira hadd terkbden bir nev'i-dir. Ve felsife kilin kavlini u vehiyle zu'm ittiler ki Mebde-i Evvel mevcd ve cevher ve ayre illet olmaklkda ma'll olsa msv olur. Ve lmuhle ey'i her ile de ma'll olsa mbyin olur. Bu halde tesv-i mezkrede cinsde mareket yokdur. Belki mreket lzm- ammdadr. (S. Hasb, Tehft tercmesi, 134 (19-21) - 135 (1-8). Onsekizinci Mes'ele : Nefs-i insnnin cevher-i rhn olup bil tehayyz bi-nefsihi kim olmu, cisim olmam ve cisimde de mntabi' ve mnkasim olmam ve nitekim Allah Tel hazretlerinin hric-i lem ve dhil-i lem olmam ve melikenin de felsife indinde bu kabilden bulunmu gibi nefs-i insnnin bedene muttasl ve andan mnfasl olmamas zerine felsifeyi burhn- akl ikmesinden ta'cz beynndadr. Ve u mes'eleye ru' ibtid felsifenin kuva-y hayvniyye ve insniyye hakkndaki mezheplerinin erh ve beynna vabeste ve mtevakkifdir. Kuva-y hayvniyye felsife indinde iki ksma mnkasimdir ki birisi anlarn muharrike, dieri de mdrikedir. Mdrike iki ksmdr ki anlar da zahire ve btnadrlar. mdi zahire havass-i hamsedir ki anlar da ecsmda mntabia ve mntakie, bir de ksm- man ve kuvdr. Ve emma btna dr ki anlardan birisi kuvve-i bsrenin versnda ve dimn mukaddeminde kuvve-i hayliyyedir ki gz yumuldukdan sonra ey-i mer'iyyenin sreti anda bk kalur. Bel ki havass-i hamsin rd ettii nesne anda mntabi' ve mntaki olur ve anda itima' vuku'bulur. Binaenalzlik ana hiss-i mterek dinr... S. Hasb, Tehft tercmesi, 22 (6-21).
254'

95 Bkz. Tehft el-Felsife, II. mukaddime. 96 Bu blmn 47 nolu dipnotuna bakmz. 97 el-Hakka fi Nazar'il-azzl, Kahire, 1947.

1956.

98 Tehft Bakmmdan Felsefe ve Din Mnasebeti,

Ankara, s-

99 Aristo Metafizii ile azzl Metafiziinin karlatnlmas, tanbul, 1980. 100 Mcid Fahr, Tehft el-Felsife Mukaddimesi, s. 17. 101 Tahfot at-Tahfot, Bouyges, neri, s. 65. 102 Bkz. Tehft el-Felsife, dipnotlardaki karlatrmalar. 103 Bkz. 26 nolu dipnot. 104 Mcid Fahr, Tehft el-Felsife mukaddimesi, s. 31-32. 105 bn Rd,

Tahafot at-tahafot, M. Bouyges neri, s. 587-27.

106 azzl, Faysal el-Tefrike Beyn'el-slm ve'l-Zendeka, 107 azzl, Faysal el-Tefrike Beyn'el-slm ve'l-Zendeka, 19. 108 ~ Ernest Renan, Averraes et l'Averroisme, P. 65, Maurice Bouyges, Tahafot at-Tahafot neri takdim, p. X I . 109 Bkz. bn Tufeyl, Hayy ibn Yakzn, s. 58-65, z. smail Hkk, iki Trk feylesofu, FRAB, s. 695-697. 110 Maurice Bouyges, Tahafot at-Tahafot neri, takdim, p. X I I 111 Maurice Bouyges, Tahafot at-Tahafot neri, takdim, p. X I V - X I X 112 Maurice Bouyges, Averroes, Tahafot at-Tahafot, Beyrut, 1930 113 De Lacy O'Leary, slm Dncesi ve Tarihteki Maurice Bouyges, A.g.e. takdim, p. X X I I - X X I I I Yeri, s. 141

114 Migguel Asin Palacios, T.J. De Boer, Leon Gauthier, max Horten ve A.F. Mehren bn Rd'n Tehft'yle ilgili yazlar kaleme almlardr. Bkz. M. Bouyges, A.g.e. takdim, p. XXVII-XXVIII. 115 Ktip elebi, Kef el-Zunn, I, 513. 116 Mbahat Trker, Tehft, s. 54. 117 Hocazde Mustafa Muslihddn, Tehft el-Felsife, s. 4-5, K hire, 1321. 118 Ktip eleb, Kef el-Zunn, I, 513. 119 B'deh Sultan- A'zam ve Hkn- Ekrem, seltn-i Rm ve kahraman- Kurum olan l-i Osman'n erefi es-Sultn Muhammed Hn ibn Murd Hn hazretleri ki Hak Tel ruhunu ve ervh- eslfn ravza-i cinnda Hr-u ilmn ile mutenim ve sde ve a'kb ve eslfnn mr-

255'

lerini il yevm'il-Har ve'l-Mzan dim idp herbirini pster-i saf ve srrde gnde eyleye. Vakta ki Mevlna Ali Ts ile Mevlna Muslihddin Mustafaya-ki Hocazde dimekle mehurdur-emr eyledi ki mam Gazl ile felsife miymnda mukkeme idp birer kitap tasnif eyleyeler. Monlayan- mezbrn dah birer kitab- latf te'lf ve tasnif idp Mevlna Muslihddin drt ayda itmm ve bnynm tarsif eyledi. Ve Mevlana Ts alt ayda tekmil eyledi. Ve maa zlik ulem-i zaman Mevlna Mslihddn'in kitabm herden tercih, belki heri nice mevzi'de tecrh eylediler. Pes Sultn- mezkr her birine on bin dirhem atiyye ve Mevlna Muslihddne ziyde bir bala-i liye-i liye-i behiyye ihsn eyledi. Rivyet olunur ki ol baglenin ziydesi Mevlna Ts'nin bild- Rm'i terkinin cmle-i esbbmdan olmutur. Hikyet olunur ki, Mevlna Celleddin el-Devvn; Mevlna Mslihddn'in kitabm grdke hayr ile du ve enva' medh- sen eyledi. Ve kendlerin dah hatrlarnda merkz imi ki ol babda tasnif-i kitab eyleyeler. An grdkde dimiler ki, eer grmeden mukaddem ben te'lf itmi olsam dayhaka-i nuzzr ve mazhar- kadh- sr ve kibr olurdum. Takprlzde Kemleddn Muhammed (L 1030 - 1621) tercmesi Mevzt el-Ulm, I, s. 632-633). 120 Mevlna Hocazde Molla Zeyre'i iizm idp ann medresesi fzl- mmileyhe ihsn olundu. Ve medrese-i mezkrede emr-i pdih ile Tehft nm kitab- mstezy ibda' ve ihtira' etti ki sbikan tahrr ve tastr olunmudur... akik, s, 153). ...Mevlana Meyyedzde bild- Acem'e varup allme Devvn'nin yanna geldkde, diyr- Rm'un tuhaf ve hedysndan bize ne makle nesne getrdin? diye sul eyledi. Mevlna Meyyedzde Ulem-i Rm'dan Hocazde nm bir fzln Tehft nm bir kitabn size armaan getrdm deyu ol kitab izzet hazretlerine takdm eyledi... (akik, s, 167.) 121 Ktip elebi, Kef el-Zunn, I, 513, smet Parmakszolu, slm Ansiklopedisi, Kemalpaazde maddesi, smail Hakk Uzunarl, Osmanh Tarihi, II, 668-671. 122 Ktip elebi, Kef el-Zunn, I, 513, mer Rza Kahhle, Mu'cem el-Mellifn, XI, 151. 123 Ktip elebi, Kef el-Zunn I, 513. 124 i. Hakk Uzunarh, Osmanl Tarihi, II, 665, 1 nolu dipnot. 125 O. Rza Kahhle, Mu'cem el-Mellifn, XI, 151. 126 Badadh smail Paa, zh el-Meknn, II, 473, O. Rza Kahhle, Mu'cem el-Mellifn, VI, 95-98, . Hakk Uzunarh, Osmanl Tarihi, II, 655, 1 nolu dipnot.

256'

MUKADDMELERN DPNOTU
(1) -Sokrat (Sokrates): M.. 469-399 yllar arasnda yaam nl yunan filozofu. Yunan felsefesinin sistemli devrinin hazrlanmasn salayan filozof, davranlar ve zellikle diyalektii ile Atina'da felsefe geleneinin yerlemesine byk katkda bulunmutur. M.. 399 ylnda, 70 yanda iken, halkn dini inanlarna kar kt ve yunan ilhlanyla alay ettii gerekesiyle lme mahkm edilmitir. Platon Sokrates'in Savunmas adl dialounda bu mahkeme safhasn trajik biimde anlatmaktadr. Hi bir eser brakmamtr. Onun en byk eseri, rencisi nl filozof piatpon'dur. (2)Bukrt (Hippokrates): M.. 460 ylnda Cos adasnda domu veyaklak 377 yh civarnda Larrissa'da lmtr. Eski tbbn babas saylr. Bugnk anlamda ilmi hekimliin kurucusudur. Eserlerinin birou Sryn mtercimler tarafndan arapaya evrilmitir. Klasik slm dnce tarihleri onun hekimliin kurucusu olduunu belirtirler. (3) Efltun (Platon) Atina'l soylu bir ailenin ocuu olup M.. 428 yhnda domu 347 ylnda ayn yerde lmtr. ocukluunda bir sre Pythagoraslardan ders alm, bilahere Sokrates ile tanarak, lnceye kadar onun derslerine devam etmitir. Yunan felsefesinin sistematik devrinin gerek anlamda kurucusudur. Eserlerini karlkl konumalar eklinde (dialo) yazmtr. Akc bir slb ile kaleme ald 35 in zerindeki eserlerinde felsefenin en zor problemlerini akc bir slupla anlatmay baarmtr. zellikle idealar gr baz gruplar tarafndan fazlasyla tutulmutur. Ruh grnde Pythagoras etkiler tar. slam dnyasnda en ok tannan yunan filozoflarndan birisidir. M.VIII. asrdan itibaren eserleri islam ortak kltr dili olan arapaya, tercme edilmitir. Klasik kaynaklarda Eflatun el-lhi diye nitelendirilir. (4) Aristo (Aristoteles) M. . 384 ylnda Selanik yaknlarndaki Stageiros'ta dodu. 19 yanda Atina'ya gelerek Platon'un academia'sna girdi. M.. 343 ylnda Makedonya krah Philip, olu skender'in yetitirilmesi iin onu sarayna davet etti. yl skender'e hocalk yapt. Atina'da Makedonya aleyhindeki faaliyetlerin gelimesi zerine buradan Chalkis'e gitmi ve M.. 322 ylnda lmtr. Yunun felsefesinin platon ile birlikte iki byk filozofundan birisidir. Eserleri iki bin y boyunca gerek douda, gerekse batda yegne mesned olarak kabul edilmitir. zellikle slam dnyasnda n ok yaylm ve VIII. asrdan itibaren eserleri arapaya evrilmitir. slm dnrlerinden. Kindi Frb, bn Sina ve bn Rd Aristocu ekoln nde gelen isimleridir. (5) Frb (Ebu Nasr Muhammed ibn Muhammed ibn Tarhn ibn Uzluk): Trkistnda dnyaya gelmi olan trk asll filozof Frbnm h a yat hakknda ne yazk ki detayl bilgi yoktur. Sadece 870 ylnda doduu, gen yata Badat'a geldii, sonra Haleb emiri Seyf'nd-Devle'nin himayesine girdii ve yaklak 950 ylnda am'da vefat ettii bilinmektedir.- Frb'nin, slm dnyasnda Aristoteles felsefesinin yaylmasnda byk tesiri olmutur. Yzn zerinde eser kaleme ald, aristotelesin baz
257'

eserlerini erhettii kaynaklarda zikredilir. Risle fil-AkI, Ihs el-lm, Uyn el-Mesil, el-Tenbih ala Seb'is-Sade. Tahsil el-Sade, el-Cem Beyne Re'yye el-Hakmeyn Efltn ve Aristotalis, el-Medinet'el-Fzla ve el-Siyset el-Medeniyye en nl eserleri arasndadr. (6) bn Sn (Ebu Ali Hseyn ibn Abdullah ibn Sn): Trkistan'da Buhr yaknlarndaki Afene'de 980 ylnda dodu. Babas Smnoullan imparatorluunun yksek derecede grevlilerinden birisiydi. Babasnn vefatndan sonra Horasan'a gitti, Grcan'da ebu Muhammed rzi ile tant. Rey, Kazvin, Hemedan gibi kentlerde bulundu. Hemedan prensi ensddevle ile tant. Prensin vefat zerine Isfahan prensi Aiddevle ile gizlice mektuplat. 1037 ylnda 57 yanda vefat etti. slara Mei felsefesinin nde gelen isimlerinden birisidir. bn Sna, yalnz felsefede byk bir isim olarak kalmaz ayn zamanda byk bir tp staddr da. Felsefe ve tbba dair eserleri uzun asrlar Bat niversitelerinde ders kitab olarak okutulmutur. Eserleri X I I . asrdan itibaren Bat dillerine tercme edilmitir. Nitekim bu dnemde eserleri Latince'ye tercme edilirken spanyolca telaffuzuna gre bn Sn knyesi Aben Sins> veya Aven Sin eklinde yazldndan Bat dillerinde Avicenna diye hret bulmutur. Yze yakn eser yazd belirtilen filozofun en mehur eserleri unlardr: elif, el Nect, el-rt ve'l-Tenbiht, el-Kn'n fi'l-Tbb, Rislet Hayy bn Yakzn. Gazzl, Aristoteles felsefesine kar tenkidlerini daha ok bu iki filozofun yorumlarna dayandrmtr. (7) Filozoflara gre (mevcd) var olan; ya (hil) hll edici, veya mahal (hll edilmi) veya her ikisinden mrekkeptir, yahut ne hll eden, ne mahal, ne de ikisinden mrekkep olandr. Hll eden, hll ettii eyin hakikatini ya deitirecektir veya deitirmeyecektir. kincisi siyahlk gibidir. Siyahlk aaca hll ettiinde o aac aa olmaktan karamaz. Birincisi ise nutfeye karan insanlk gibidir. nsan nutfeye hll edince onm hakikatini deitirir ve onun yapsna girer. Siyah araz, onun girdii mahal ise mevzu adn alr. nsanlk, sret, onun girdii mahal ise heyl adn alr. Heyl ve sretten mrekkep olan ey de ekil adm ahr. Ne hll eden, ne mahal, nede bunlardan mrekkep olan ey ise maddeden mcerrettir. Bu maddeden mcerret olan ey ya ynetim ve gzetim iin ekillere iliecektir, ya da ilimeyecektir. Birincisine nefs, ikincisine akl ad verilir. slm flozoflarna gre akl, nefis, cisim, heyl ve sret hepsi cevher adn alr. Hll ettii eyi deitirmeyen ise araz adn alr. Onun mahalline de mevzu denilir. Bunun iin filozoflar cevheri mevcd fakat mevzu degib diye tarif ederler. Bu tarif zikredilen be tr ieren bir tariftir. (Sleyman Dnya Tehft el-felsife, 77) (8) Mu'tezile: slm dnyasnda akla ok nem veren, kelm ile felsefeyi birletiren bir mezheptir. Yaklak yirminin zerinde kollan vardr. Byk gnah ileyen kimsenin kfir saylp saylmayaca konusundaki bir tartma ile balayan mu'tezile hareketi 750 yl dolaylarnda Vsl ibn At el- gazzl ile. Hasan el-Basri arasndaki tartma ile domutur. Mu'tezil dnrler arasnda Vsl ibn At (1.748), Ma'bed el-Chen (1.699), Cehm ibn Safvn (l. 745) ebu'l-Hzeyl el-Allf (l. 849), Amr ibn Ubeyd (l. 761), brahim ibn Seyyar el-Nazzm (l. 845), Ebu Osman Amr ibn Bahr el-Chiz (l. 864) Ebu Ali e-Cbb (l. 915) gibi isimleri saymak mmkndr.

258'

(9) Kerrmiyye: Ebu Abdullah Muhammed ibn Kerrn (l, 868) a nisbetle Kerrmiyye ad verilen frka ran ve Trkistn'da yaylm bir mezheptir. Allah'a cesed isnad edecek derecede ileri giden bu frkaya gre, akl birok eyleri eriattan nce bilir. Allah ar zerine yerlemi ve oturmutur. Allah'n ztnda birok hdiseler cereyan eder. Nbvvet r e rislet, nebi ve Resule hll etmi iki arazdr. zellikle fkh imamlan hakknda ta'rzkr ifadeler kullanrlar. (10) Vkfiyye: ia mmiyye'nin smili koluna mensup bir frkadr mam Ca'fer el Sdk'n (l. 765) vefatndan sonra ona mensup olan ve kendilerine immiyye denilen frka arasnda ihtilf kt. Bir grup Ca'fe'r el-Sdk'n lmediine ve sa olup saklandna inanrken, bir grup ta ldne inand. Onun ldne inananlar lmnden sonra be olundan birine tabi olmalarna gre deiik isimler aldlar. Oullarndan smail'i imam kabul edenlere; smiliyye denildi. Bunlar da kendi aralannda deiik frkalara ayrldlar. smil'i immlann sonuncusu sayanlara Karmite adverildi smail'in olu Muhammedi imam tanyp, immeti onda durduranlara ise Vkfiyye ad verildi. (Bu konuda daha geni bilgi iin bkz. ehristn, el-Milel ve'l-Nihaf, Ebu'l-Hasan el-E'ar Maklt el-slmiyyin, Abdlkhir el-Badd, el-Fark Beyn'el - Firak, Muhammed Ebuzehra, slmda siyasi ve itlkdi mezhepler tarihi, Yaar Kutlay, slm ve Yahudi mezhepleri tarihi, slm Ansiklopedisi, ilgili maddeler.) (11) Klasik slm mant, Prophyrius'un (l. 301) Eisagoge (sgc) adl eseriye birlikte dokuz kitaptan meydana gelir. sgc Aristoteles mantna giri olup, cins, nevi, fasl, hssa ve araz gibi be terimi aklamaktadr. Aristoteles manta dir eserine, dncenin arac anlamna organon adn vermitir Organun'un blmleri unlardr: Kategoriler (el-Meklt el Aer), nermeler (Hermeneutika-el-bre, el-Tefsir), I. Analitikler (el-Kys), II. Analatikler (Apodeiktika-el-Burhn, el-Beyn) Topika (el-Cedel) ve Sof istika (el-Mugalata). Bilahere buna Rhetorika (el-Hitbe) ve Poetika (el-i'r) kitaplar da eklenmitir. (Daha geni bilgi iin bkz. Nihat Keklik, slm Mantk Tarihi ve Frbi Mant, slam Ansiklopedisi; Aristo maddesi)

BRtNC MES'ELE
1 Calinus (Gailen veya Galenos) M. 131 ylnda Ege kylarnda bulunan Bergame'de doduu sanlmakta fakat lm tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ancak 201 ylnda yaad bilinmektedir. Stoac fozof olup ortaa tbbnn nl isimlerinden birisidir. zellikle islm dnyasnda hekim olarak ok byk bir n kazanmtr. 2 Sleyman Dnya'nn da belirttii gibi bu ifadeler, filozoflar eletirme hususunda Gazzli'nin kendisinden nceki filozoflardan faydalandn gstermektedir. Nitekim Dr. Binets bu noktaya dikkatlar ekmitir. Binets'e gre Gazzli'nin bu eletirileri daha eskilere, ilk kelm kaynaklarna kadar inmektedir. (Daha geni bilgi iin baknz. Binets, Mslmanlarda

259'

Atom Gr, arapaya eviren Abdlhd Ebu Reyde, s. 16. nakleden Sleyman Dnya, Tehft, s. 87.) 3 Bu mesele bn Rd'un Tehaft'nde dorudan doruya birinci konu olarak ele alnrken, Hocazdenin tehftnde ikinci konu olarak ele alnmaktadr. Bilindii gibi Hocazdenin Tehaft' yirmi iki mesele halindedir. Halbuki dier tehftler yirmi mesele laiindedir. (Baknz bn Rd, Tehaft et-Tehaft, 4, Hocazade, Tehaft el-Felasife, 15). 4 Bu hususta bn Rd, Gazzalinin ifdelerinin bir cedel ekli olduunu ve delile ulatramayacan belirtir. (Tahaft et-Tahaft, 5-6) (5) bni R.5d bu ifdelerin rekketli belirterek der ki; olup ikna gc bulunmadm

nk bu ifdelerin zeti udur: Bir iddia eden failin btn artlaryla var olduunu ve mef'lun ondan gecikmesinin imkansz bulunduunu iddia ederse, bunu ya kyas yoluyla bildiini iddia edecektir veya bu hususun ilk bilinen eylerden olduundan dolay. Eer kyas yoluyla iddia ederse kyas getirmesi gerekir ki, burada kyas yoktur. Eer bunun ilk bilinen ey olduundan dolay kavranacan iddia ederse bu hususu btn insanlarn da itiraf etmesi gerekir Ici bu sahih deildir... (Tehaft et-Tehaft, 13) (6) bn Rd'e gre bu muraza da sofistiktir. Bu szn hedefi ise phenin varhn belirtip takrir etmektir. (Bir netice elde etmek deildir.) Bu sofistlerin hedeflerinden birisidir. Ey bu kitaba bakan kii; sen filozoflarn lemin kadm olduunu ispat hususunda bu delilde syledikleri szlerle, buna karlk olarak E'arilerin syledikleri eyleri iittin. imdi de E'arilerin delilleriyle, filozoflarn E'arilerin delillerine kar olarak sylediklerini bu adamn ifdesinden dinle. (Tehaft et-Tehaft, 17). (7) bn Rde gre bu ifde nefsin dnda veya nefiste bir balangc bulunan eyler iin doru olur. Yani akln o ey iin teklik veya okluk mevcut olu veya yok olu halini hkmetmesi dorulanr. Fakat bilkuvve mevcut olan yani ba ve sonu bulunmayan eyler iin iftlik veya teklik, balama vey bitme, gemi zamana veya gelecee girme dorulanmaz. nk kuvve halinde bulunan ey yok hkmndedir. Filozoflarn gemiteki ve gelecekteki devirler yoktur szyle kastettikleri ite budur... (Tehaft etTahafut, 23-24) (8) bn Rd'e gre bu ifade de son derece anlalmaz ve karmaktr. yle ki; bizim iin zorunlu olan ey, zorunlu deildir szn inkar etmeniz gerekmez. nk siz, baz eylerin mmkn olduunu ortaya koyuyorsunuz ki hasmlarnz bunun mmteni olmas akli zaruretle bilinir diye iddia ediyorlar. Yani sizin mmkn dediiniz objeleri hasmlarnz mmteni gryorlar. Ayni ekilde siz zorunlu objeler ortaya koyuyorsunuz, hasmlarnz ise bunun zorunlu olmadn iddia ediyorlar. Sizin btn bu hususlarda her iki tezi karara balayacak bir hkm getirme kudrediniz yoktur... (Tehaft et-Tehaft, 26). Ben derim ki, Zeyd adet bakmndan Amrin gayridir. Ama o sret bakmndan Amrla birdir ki bu, nefistir. Szgelimi Zeydin nefsi adet bakmn280'

dan Amr'in nefsinin gayri olunca; Zeydin adet bakmndan Amr'in gayri olmas ortaya kar. Bylece sret bakmndan bir, fakat nefis bakmndan-say olarak-iki nefis olurdu ki bu Zeyd'in ve Amr'in nefsidir. Bu takdirde nefsin nefsi olmas gerekir. Dolaysyla Zey'din nefsinin ve Amr'in nefsinin sret bakmndan bir olmas zarureti doard. Sret bakmndan bir olana say bakmndan okluk iliebilir. Ben madde ynnden blmlenmeyi kastediyorum. Eer nefis beden helak olunca helak olmasayd veya onda byle bir nitelik bulunsayd bedenlerden aynlnca say bakmndan bir olmas gerekir. Bu bilginin aklanmasna hi te gerek yoktur. Eflatunun mezhebinin ptali konusunda kullanlan tezler ise sofistiktir.. (Tehaft et-Tehaft, 28-29) bn Rd bu hususta tartma iin belli prensiplerin bulunmasn belirterek der ki: cHasm her szde muhlifinin koyuduu grn hilfine bir gr koymak iddiasnda bulunursa hasmn onunla mnazara etmesine imkn yoktur. Bu tr davran insanln dna kmadr. Bunlann uslandrlmas gerekir. Kendiliinden bilinenin iindeki bir phe nedeniyle bilinemiyeceini iddia edenin iddasnn aresi vardrki bu, bu phenin halledilmesidir. Fakat kendiliinden bilineni ftratndanki bir eksiklik nedeniyle bilemeyene birey anlatmann yolu yoktur. Onun uslandnimas da anlamszdr. nk o kre renkleri tasavvur etmesini veya renklerin varln itiraf etmesini yklemek gibidir. (Tehaft et-Tehaft, 31). Ben derim ki, lemin hdis olduunu syleyenlerin ounluu onunla beraber zamann da hdis olduunu sylerler. Bunun iin onun (Gazzl) ya sonlu veya sonsuz olacaktr sz doru olmayan bir szdr. nk balangc olmayan eyin bitip son bulmas da olmaz. Onun hasm olanlar terk iin bir srenin varln kabul etmemektedirler. (Tehaft et-Tahaft, 32) bn Rd bu konuda filozoflarn grlerini serdettikten sonra bu meseleden irade konusuna ynelmenin sofistik bir hareket olduunu sylemektedir. (9) Bu konudaki direnmenin de iki temel nedeni olduunu belirten bn Rd, Gazzlinin grlerindeki tutarszlktan sergilemektedir. (Tehaft et-Tehaft, 38-41) (10) Bu grn kesinlememi bir direnmeye dayandn belirten bn Rd burhn yoluyla zorunlu olarak kabul edilen birok eylerin ilk bakta mmkn olabileceini belirtmekte, sonra bu hususta filozoflarn kanaatlarna yer vermektedir. Sonunda yle demektedir: Btn bunlar burada bu ekilde ikna ile aklk kazanrken yerinde burhn ile aklk kazanmaktadr. te Allahn Allahn szlerinde deime yoktur. (10/65) Ve Allahn yarattklarnda deime yoktur. (30/29) kavlinin zhiri budur. Eer sen burhn ehlinden olmak istiyorsan onu yerinde aratr. Sen bu hususu anlamsan Ebu Hmid el Gazzlinin getirdii delillerin sakatln anlaman zor olmaz diyerek Gazzlinin grndeki tutarszl anlatmaktadr. (Tehaft et- Tehaft 42-52). (11) Ben derim ki, senin yukarda geenlere gre bu szlere kanaat getirmiyecegin aktr. Bunun cevab udur: Btn bu szler o yce tabiatlar ve yaratld muhkem fiilleri anlamam olan kimsenin fiilidir. Ve Allahn bilgisini chil insann bilgisine benzetmektedir. (Tehaft, et-Tehaft 53)

261'

Bu grn btl olduu kendiliinden apaktr, diyen bn Rd, Gazzallnin grlerini eletirdikten sonra bu sebeble bu kitaba filozoflarn tutarszl yerine tutarszlk demenin daha uygun deceini sylemekte ve bakanlarn bundaki tutarszl grdklerini ifade etmektedir. (Tahaft, et-Tehaft, 53-55) (12) bn Rd'e gre burada Gazzalnin anlatt szlerin hibirisi burhna ve delile dayanmamaktadr. yle ki, bu grn zeti udur: Br Subhneh (Allah Teala) eer lemden nce ise bu ncelik zaman bakmndan deil sebebiyet bakmndan olacaktr. Kiinin glgesinden nce olmas gibi. Veya zaman bakmndan nce olacaktr. Bina ustasnn duvardan nce olmas gibi. Eer kiinin glgesinden nce olmas gibi (sebebiyet bakmndan) nce ise Bri Tel kadmdir. yleyse lem de kadmdir. Eer zaman bakmndan nce ise, bu takdirde Allah Telnn leme balangc olmayan bir zaman bakmndan nce olmas gerekir. Bu takdirde zaman da kadm olur. nk zamandan nce bir zaman bulunsa onun hdis olmas dnlemez. Zaman kadm olunca hareket de kadm olour. nk zaman ancak hareketle birlikte dnlebilir. Hareket kadm olursa onunla hareket eden de kadim olur. Dolaysyle hareket ettiren de kendiliinden kadm olur. Dorusu bu burhn sahih deildir. nk Br Tel'nn zaman iinde olmas anndan deildir. Alemin ise zaman iinde olmas ganmdandr. Kadmin lemle mukayesesi halinde bu mukayese dorulanamaz. nk ya onunla beraber olacaktr veya zaman ve sebebiyet bakmndan ondan nce olacaktr. Zira kadmin zaman inde olmak anndan deildir. lemin ise zaman iinde olomak anndandr. (Tehaft, et-Tehaft 85-65) (13) Bu hususta Ibn Rd yle demektedir: Bu, habs bir mugalataemin szdr. nk ortada iki tr varlk olduu burhn ile kimdir. Birincisi hareket tabatmdadr. Ve bu zamandan ayrlmaz. Dieri ise hareket tabiatndan deildir ve bu ezeldir, zamanla nitelendirilemez. Hareket tabiatndan Jan duyularla ve aklla biUnun varlktr. Hareket taiatnlan olmayan ve ciegim.cycn varla gelince... Her h i i e k e t edenin bir muharriki ve her rnef'ln bir faili olduunu ve hareket sebeblerinin birbiri ardsra sonsuza kadar uzamayacan, hibir ekilde hareket etmeyen bir ilk sebebte son bulacan kabul edenlere gre; onun varl burhn ile kim olur. Yine burhn ile kim olmutur ki; hareket tabiatnda olmayan hareket tabiatnda olan varha sebeta ve illettir. Hareket tabiatnda olan varln zamandan ayrlmayacan, hareket t a biatnda olmayan varla ise hibir ekilde zamann ilimeyecei burhn ile kim olur. Durum byle olunca bu iki varlktan birinin dierinden nce ol mas-yani zaman ilimeyeni kastediyorum-zaman bakmndan bir ncelik deildir. Keza hareket eden varln tabiatndan olan malllerin illete ncelii -kiinin glgesinden nce olmas gibi- cinsinden de deildir. Bunun iin hareket etmeyen varln hareket edene nceliini, hareket eden iki varln birisinin dierinden nce olmasna benzeten hata etmi olur. nk aym cinsten iki varlktan birisi dierine gre deerlendirilirse onun iin ya beraber veya zaman bakmndan ondan nce veya sonra denilebilir. Filozoflardan bu metoda slk edenler islm milletinden sonra gelen filozoflardr. Sebebi eski filozoflarn mezhebini tahsil konusunda az tetkik yap-

262'

296'

m olmalardr... Btn bu ifadeler cedel eklindedir. Ancak topluluun szlerinden ok daha ikna edicidir.

Gazzalinin biz Allah vard ve szgelimi sa yoktu, sonra Allah vard ve beraberinde sa da oldu dersek bu ifade ancak nce bir zatn var olup bir zatn olduunu tazamnun eder. nc bir eyin var saylmas bunun zorunlu gerei deildir. Eer vehim nc bir eyi var saymaktan geri kalmazsa- ki bu zamandr - vehmin uydurmalarna iltifat gerekmez sz dorudur. Ancak onun zt ve zaman bakmndan deil de araz bakmndan dierinden sonra olmas icabeder. Btn bunlar burada burhn ile aklanmaz. Aklk kazanan ey udur ki, bunda direnmek doru deildir. Gazzlnin bundan sonra filozoflardan naklettii deliller ise sahih deildir. (Tehft et-Tehaft, 69). (14) Gazzalinin bu ifadelerinin zet olarak inatlamaya dayandm syleyen Ibn Rd bu inatlamann irkin bir ey olduunu ve (Aristoteles'in) Sofistik kitabnda okuduumuz muglata ekillerinden bir ekil olduunu belirtmektedir. (Tehaft et-Tehaft 70-80) (1,5) Ben derim ki bu iizm sahihtir. Eer lemin cisminin miktarnn sonsuza kadar artmas caiz grlrse bu takdirde bu grn zarr gerei olarak Bari Subhnehdan nce, sonsuz kemiyetlerde imkna sahip olan sonlu bir eyin bulunmas icab eder. Bu byklk bakmndan ciz olursa zaman bakmndan da cizdir. Bu takdirde bir tarafndan sonlu olan bir zamann bulunmas gerekir. Her ne kadar ncelik bakmndan son lu olmayan zamanlarn mmkn oluu szkonusu ise de bir tarafndan sonlu olan zamann bulunmasn gerektirir. Buna cevab olarak denilir ki, lemin daha byk veya daha kk olmasn vehmetmek doru deildir. Bilakis bu mumtenidir. Ancak bunun mumteni olmasndan, bu lemden nce bir lemin bulunmas imknm vehmetmenin mumteni olmas gerekmez. Sadece mmknn tabiat deimise gerekebilir. lemin var olmasndan nce ortada iki tabiat vardr. Bunlardan birisi zorunlu, birisi de mumtenidir. Bu apaktr. nk akln tabiatn varlna hkmetmesi ancak zaruri ve mumten'in varlna hkmetmesi gibidir. Bu inat filozoflar iizm etmez. nk onlar lemin olduundan daha kk veya daha byk olmasn mmkn kabul etmezler. Eer lemin bugnknden daha byk olmas caiz olsayd ve bu cevaz sonsuza kadar gitseydi, sonu olmayan bykln de bulunmas ciz olurdu. Sonu olmayan bykln bulunmas caiz olsayd bilfiil sonu olmayan byklk de bulunurdu. Bu ise mustahldir. Nitekim Aristo bunu aka belirtmitir. Ben, byklkle sonsuza kadar artmann mustahl oluunu kastediyorum (Tehaft, et-Tehaft, 87-89) (16) Ben derim ki; bu sz akla kar byklenmedir sz gibidir. Bu, ilk bakta byledir. Hakiki aklda ise byklenme deildir nk bunun mmkn oluunu veya unun imknszln sylemek bir burhan gerektirir. Ben derim ki, bu ikinci kka Ibn Sina'nn mezhebine gre cevap vermek uygundur. yle ki ona gre; vcib el-vcd iki ksmdr. Birisi kendiliinden vcib el-vcd, tekisi ise bakas ile vcib el-vcddur. Bunun cevb benim yanmda daha kolaydr. yle ki; zarr objelerde bu sze gre fil ve sni bulunmamas gerekir. Bunun misali udur: Aa kesen let, kemiyyet, keyfiyyet ve madde bakmndan lldr. unu kastediyorum: O letin demir olmadan bulunmas mmkn olmaz. Testere biiminde ol-

madan olmas mmkn olmaz. Yine rastgele herhangi bir l ile olmas de testere olmas iin mmkn deildir. Binanaleyh bir kii testerenin vcib el-vcd olduunu syleyemez. Bu muglatann ne derece aalk olduuna bak. Yaplm objelerin kemiyet, keyfiyet ve maddelerindeki zarret E'arlerin yarattklarn yaratc ile durumunda vehmettikleri gibi ortadan kalkm olsayd, Snide var olan ve yarattklarda bulunan hikmet de ortadan kalkm olurdu. Bu takdirde her failin Sn olmas ve variklarda her messirin yaratc olmas mmkn olurdu ki bu akl ve hikmet bakmndan her eyiyle iptal edilmitir. (Tehaft, et-Tehaft, 92) (17) Ben derim ki, lemin var olmazdan nce srekli imkn ierisinde bulunduunu kabul eden kiinin; lemin ezeli olduunu kabul etmesi gerekir... (Tehaft, et-Tehaft, 98) Alemden nce say bakmndan mevcut olan bir tek imkn bulunduunu ne sren kiinin lemin ezel olduunu kabul etmesi gerekir. Fakat Ebu Hmid el Gazzl'nin cevabnda aklad gibi, lemden nce lemin sonsuz sayda imknlar bulunduunu ortaj^a koyan kimselerin, zorunlu olarak bu lemden nce bir lemin bulunduunu ve ikinci lemden nce nc bir lemin bulunduunu ve sonsuza kadar bunun devam ettiini kabullenmeleri icab eder... (Tehaft et-Tehaft, 100) (18) Ben derim ki, bu szn z udur: Her hdis, hdis olmazdan nce mmkndr. mkn ise dayanmas gereken bir eyin bulunmasn icab ettirir. Bu, mmkn olan eyi kabul eden mahaldir. Kabul eden tarafnda olan imknn, fail tarafnda olduuna inanmak gerekmez. Bu yledir: Bizim Zeyd hakkndaki yapabilir szmz mef'ul hakkndaki mmkndr szmzden ayrdr. Bunun iin filin imknnda kabul edenin imkn art koulur... (Tehaft et-Tehaft, 100,101) (19) Ibn Rd bu ifdenin mugalata olduunu belirterek yle demektedir: Mmkn sz hem kabul edene hem de kabul edilene sylenir kabul edene sylenen mmkn sznn mukabili mumtenidir. Kabul edilene sylenen mmkn sznn mukbili zarrdir. Mukabili mumteni olan imkn sfatyla nitelenen ey imkndan fiil haline karan ey deildir... Bu tr tabiatn varh konusunda Mtezile ile filozoflar ittifk etmilerdir. Ancak filozoflar denildii gibi bunu bilfiil mevcut olan ekilden soyutlamazlar. Varlktan soyutlamadklarm kastediyorum. Sadece nutfenin -sz gelimi-kana, kann ceninin uzuvlar haline dnmesi gibi bir varlktan dier varla getiini kabul ederler. Eer bu varlktan soyutlanm olsayd bizzat mevcut olurdu. Bizzat mevcut olsayd onun iin bir olu olmazd. te bu tabiata onlar heyl adn veriyorlar. Bu, kevn ve fesadn illetidir. Bu tabiattan soyutlanan her mevcut onlara gre ne kevn ne de fesda msittir. Ben nefsin hakki olarak hdis olduunu syleyip sonra onun bki olduunu syleyen filozoflardan hibir kimseyi bilmiyorum. Ancak Gazzli'nin Ibn Snadan naklettii mstesnadr. Dier btn filozoflar nefsin hdis oluunun izaf olduunu ve bunun da bu birlemeyi kabul eden cism imkanlarla birlemekten ibaret olduunu sylerler. Gne nlarnn aynalarla birlemesindeki birlemek imkn gibi... Bu imkn filozoflara gre bozulan ve hdis olan ekillerin imknnn tabiatndan deildir. Aksine onla_

264'

rm iddisma gre bu imkna burhn vesile olmutur. Ve bu imkn tayan tabiat heylnm tabiatndan bakadr. Filozoflarn bu konulardaki grlerini ancak vazettikleri artlarla beraber, stn bir ftrat ve bilgin bir retici vastasyla kitablanna bakanlar vkf olabilirler. Ebu Hmid el-Gazzli ise bu gibi eylere bylece el atarak lyk olmayan ekilde taarruz etmitir. nk o iki eyden birinden hli olmaz. Y a bu eyleri gerek ekillerine gre anlam ve bu yzden de onu gerek olmayan ekilde sevketmitir ki bu erir kimselerin fiilidir. Yalut t a onlar gerek ekilde anlamam ve bilgisizce sylenenlere taarruz etmitir. Bu ise cahil kiilerin fiillerindendir. Halbuki adam (Gazzl) bize gre her iki nitelikten de stndr. Ancak her atn bir srmesi olacaktr. Ebu Hmid el-Gazzl'nn srmesi de ite bu kitab vazetmesidir. yle sanyoruz ki, bu kitab vazetmeye zaman ve zemin nedeniyle mecbur olmutur. (Tahaft et-Tehft, 106-108) (20) Ben derim ki; bu blmde Gazzl'nin rd ettii eyler sahih szlerdir. Mmknn tabiatn anlatma konusunda zikrettiklerimizden bu hususun sende de aklk kazanm olmas gerekir. (Tehaft, et-Tehaft 109) (21) Gazzalinin szn ettii bu eserin hy'nn bir blm olmas mmkndr. Ancak ehid Ali Paa ktphanesinde (1673 no) bu ismi t a yan bir eserin erhi bulunmaktadr. (Baknz, Gazzali ve Tehaft el-Felasife blm, 49 nolu dipnot. (22) Zorlamayla karlatrlmas bir fikrin ykmm gerektirmez. Sadece zorlamayla karlayanlarn yannda bir phe ve hayreti gerektirir. nk onlara iki zorluktan birisinin aklanp kart olan zorluun iptl edilmesi tebeyyn etmemitir. Filozoflara kar direnen bu adamn (Gazzli) szlerinin ounluu filozoflarn szlerini birbirine katarak ve bu deiik grleri birbirine benzeterek phe meydana getirmekten ibrettir. Bu ise t a m bir direnme deildir. Tam bir direnme ancak filozoflarn mezhebini olduu ekle gre iptal etmektir. Yoksa syleyenlerin szne gre deil... Aslnda Gazzlinin; nce, bakanlarn hayretini ve kukularm gerektirecek ekilde balamadan nce hakk ortaya atarak balamas gerekirdi ki, bu kitaba bakmadan nce kii lmesin veya o bu kitab o r t a ya koymadan nce lsn. Bu kitab bize ulamad. yle sanyorum ki onu telif etmemitir. Bu kitabtaki maksadnn belirli bir mezhebi muzaffer klmak olmadna dair syledikleri sadece E'ariye mezhebini galib klmay kastettii sanlmasn diye sylenmi bir szdr. Ona nisbet edilen kitablardan anlalyor ki o, ilh ilimler konusunda filozoflarn mezhebine mr a c a a t etmitir. Bunun en ak ve en doru tesbiti Mikt el-Envr ad verilen kitabdr. (Tehaft et-Tehaft 116-117) Hocazde bu mes'elede zet olarak yle der: a ) Btn eriat sahiplerine gre, Allah lemi yaratmak ve y a r a t mamak hususunda kadir ve muhtardr, fiili Allaha lzm deildir. Filozoflara gre Allah kadir ve muhtardr, fakat, failiyetinde t a m olduu iin fiili rade ve kudretinden geri kalmaz, ona lzmdr, Eer, Allah, icapla fail olmazsa, o takdirde kudretin iki makdurdan birine taallku ya teselsl gerektirir veya mmknn messirden istinas icabeder. - Buna cevap olarak 'mreccih, bir baka mreccihe bavurmakszn, eit olan iki eyden birisini iradesiyle seebilir' denilmektedir. nk, vcib-

265'

ul vucut mreccihsiz tercihin butlan zerine kurulmutur, yoksa, mridin iki eit makdurdan birini iradeyle semesi zerine kurulmu deildir. Failin iki zttan birini tercih etmesi makdur fiile nispetledir, tercih iradeye nispet olounursa, o takdirde mreccihsiz bir tercih olur denilebilir. Fakac mucip, nasl, icapla vasflanmak iin 'i-^ka bir icaLa muhta deilse variyet muhtarda da yledir. .Eer, faili bu taallkun husulne gtrecek bir kast yoksa, o zaman, failin o eyin hasl olmalna ve nasl ohaanasina HaiIku eit olur.?, denilebilir. Bu sz, ancak, fail mucep r.ldukta gerekir. Zira, a bir kimseye her ynden eit olan bir yuvarlak ekmek verilse, bir yerinden yemeye balayacaktr, burada, tercihi gerektiren ayn bir irade yoktur. Ekmein her nok tas a insana ayn uzaklkta deildirs> denilebilir. Feleklerin her noktas eit olduu halde, kutup noktalar ve dnme mihverleri vardr, bu benzerlerden birini dierine tercih etmek ancak bir irade ile olur. Bu seimde sebep felein maddesi veya mauku olduu mufarak cevhere benzemek iin tutturmu olduu hareket tarz olabilir denilse bile meyillerin tayini mreccihsiz bir tercihe imkn vermektedir tarznda bir cevap verilebilir. Buna kar bir ey istediimiz zaman irademizi istemiyoruz, bir baka eyi istiyoruz, o halde, yeniden bir iradeye ihtiya vardr. rade ile i gren failin o ii yaptrtan bir bisi vardr, b&isin faile nispetle husule gelmesi gelmemesinden evldr, eer bu iki hal eit olsayd bis olmazd denilebilir. Fakat, biz, irade ile i gren failin bise ihtiyac olduunu kabul etmiyoruz, bisin faile nispetle varlnn evl olduunu da reddediyoruz. Hukema ve E'ariler bisin husuln evl grr ve onda zaruret iddia ederler, mutezililer ise bisi kabul eder, fakat, faile nispetinin evl olduunu kabul etmezler. b) eriat sahipleri lemi muhdes, filozoflar ise kadim kabul etmilerdir. Bu mesele hakknda hkm vermek, Galenos'un dedii gibi, zordur. Biz. sz uzatmamak iin Aristo'nun ve onu takip eden islamlarn fikirlerini incellyeceiz. lemde, mcerretler arasnda Akllar, Felek Nefisleri gibi kadim, insan ruhlar gibi hadis olan eyler vardr; feleklerin madde ve suretleri kadm, yerleri hadis, unsurlarn madde ve suretleri kadim, vasflar hadistir. Birinci delilleri: Eer, lemi yaratacak olan artlarn hepsi ezelde hsl olmusa, lem kadm olmaldr. Eer. hsl olmamsa, hdis olacaktr. Her hdlsin muhdisi gerekeceinden, teselsl hsl olacaktr, o yzden lemin kadm olmas icabeder. Allahm iki benzerden birini iradesiyle seecei ileri srlebilir. Fakat, iradenin taallku kadim olmaldr. Aksi halde ya mreccihsiz bir tercih veyahut teselsl gerekir. radenin lemin hudusuna belli bir vakitte taallk etmi olduu sylenemez, zira teselsl ilzam o belli vakte raci olur. O vakitlerin gerek bir varl olmad iin teselsl gerekmiyecei ileri srlebilir. Ama, lemin varl, bu taallklarn varhna tabi olduu iin tatbik burhan lzm gelir. Tatbik burhann kabul etmiyoruz, zira, mreccihsiz tercih mmtenldlr, fakat, burada mmteni deildir nk, baka zamanlara taallk etmektedir denilirse, bu szn zaaf aktr, zira, her hdis ister var olsun ister olmasn bir muhassise muhtatr. O husus vakti

tayin eden eyin Allahn ilmi olduu sylenebilir. Fakat, ilim malma tabidir, o lalde, ilim iradenin sebebi olamaz. Buna kar ancak infiali ilim malma tbidir, fiil ilim tbi deildir, Allahn ilmi ise fiilidir denilebilir. Eer, ilmin vazifesi tahsis ise, ayrca iradeye lzum kalmaz. Her ne kadar, ilmin bir muhasis olmas bizim grmz deilse de hasmn o soruyu karlamas lzmdr. Mutezililerin yapm olduklan gibi, belli zamann seiliinde bir maslahat olduu sylenemez, zira, bu, Allahn fiilini bir maksada balamak demek olur. Filozoflara ikinci cevap; Tusi der ki: cada taallk eden eylerin hepsi ezelde yaratlmtr, o bakmdan, mreccihsiz bir tercih gerekecei ilzam varit olamaz, lem yaratlmazdan nce, zaman var deildi; naslkl lem niin bu iinde bulunduu mekndadr diye soralmazsa, niin o zamanda yaratlm olduu da sorulamaz. Hudusun, lemden sonraki zamanlardan biri yerine dierinde vuku bulmas mreccihsiz bir tercihtir denilemez, zira, lemin yaratlmasndan sonradr. O bakmdan itiraz varit olamaz. Filozoflara nc cevap: Eer, lemi icat hususunda gereken eyler ezel! olsayd gnlk hadiseler de ezeli olurdu, halbuki muhdestirler. Buna kar filozoflar yle cevap verirler: Gnlk hadiselere arz olan teselsl mmteni deildir, ancak, lemin hudusuna arz olan teselsl mmtenidir. Bu lemdeki malller zinciri felek nefis ve cirimlerinde son bulur. Felek ne fileri cirimlerini iradi bir hareketle hareket ettirir. Cirimlerin hareketlerinden maddede istidatlar hasl olur. Bu hareketler Allahla lem arasnda arac roln oynarlar. Halbuki, lem Allahtan bu vecihle sudur etmez, zira, aksi halde bir tagayyr olurdu. O halde, baz eylerin ibda yolu ile sudur etmi olmalar icabder. Mcerret Akllar, Felek Nefisleri ve Cirimleri gibi. Bu szler kabul edilse bile, onunla kdem ispat edilmi olmaz. Zira, denilebilir ki: Vcib-ul vucut, sonsuz olarak hdis olan iradelerle mrit olur, bylece her irade bir sonrakinin illeti olur veyahut, Allah, cismani olmayan bir varla illet olur, o varhkta sonsuz, cz ve hdis iradeler bulunabilir, Eer, Allahn veya bu mcerret varln sonsuz iradeleri varsa cismin kadim olmas lzm gelir. nk, czi maksatlar cz idrklerle, onlar da cismani letlerle olur, Evve olmayan idrkler evveli olmayan cisim gerektirir. drkin cisman letlerle olduunu kabul etmezseniz bile, hdiseler clsman olan eyler zerinde vuku bulur. Hadiselerin hepsi Allahn ilmindedir, o halde, burhan tamamlanmtr denilebilir. Fakat, Allahn ilmi zamann mcerret sralannda olduu gibi bir sraya haiz deildir, onlar arasnda tabi bir tertip vardr. Filozoflara drdnc cevap: lemin ezelde var olmas memnudur. Messir lemin imknn ihdas edebihr. Buna kar lemin mkn ezelidir, aksi halde, inkilp gerekir denilebilir. Fakat, imknn ezeliyeti ezelyetin imknn gerektirmez. Filozoflarm kinci Delilleri: Zaman hdis olamaz, eer hdis olsa, iin de hdis olaca bir zamana muhta olur. Halbuki zamandan nce bir zaman bulunmas; mstahildir. Zaman harekete, hareket cisme baldr ve hepsi de kadimdir. Oysaki zaman, olularn mikdann veren bir erevedir.

267'

vehmidir. Zamann varlna dair olan delilleri unlardr: 1. Hlan eit olan iki hareketli, belli uzaklktaki bir harekete beraber balasalar beraber olan ki hareketli, belli uzaklktaki bir harekete beraber balasalar beraber biterler. Biri sonra balasa, sonra balayan "az mesafe dirde, hz az olan daha az mesafe katetmi olur. Ortada, azlk okluk kabul eden miktar bir vaziyet vardr. Bu, hz olamaz, zira hz eit farzolundukta bu miktar ey deimiti; imtidat olamaz; zira imtidat deimedii halde, o deimiti; o halde, bu, zaman denilen eydir. 2. Babalk ve oulluk mnasebetindeki ncelik ve sonrahk onlara bah deildir, sonradan ilve edilmitir. Buradaki ncelik ve sonrahk tertip zere olup yer deitiremez, itima edemez, karasz imtidatlara arz olur ite bu zamandr. Birinci delile cevap: Zikredilmi bulunan imknlar itibaridir, darda varhklar yoktur. Bunlarn zihinde artma ve eksilme kabul etmi olmalar, darda bir varlklar olduuna dellet etmez. kinci Delillerine cevap: ncelik ve sonrahk zaf bir eydir, darda varh yoktur; rz olduu eylerin de darda varlklar olmas icabetmez. Aristo'dan yle nakledilir: Bir hareketlinin balang ile son arasnda, bir zel hali vardr ki bu his yardmyla bilinir; o hal ile hareketlinin baa ve sona olan nispeti deiir, ite bu hale tavassut mnsnda hareket denir. Bu hareket zt itibariyle devaml, mesafenin ularna gre seyyaldir. Onun bu iki hali, zihinde, czlerinin bir araya gelmeyip, ardarda dizildii ve kararl olmayan bir imtidat hasl eder. Buna da kat mnsnda hareket denilir. Birinci hareket darda ikinci hareket zihinde mevcuttur. Zaman iin de vaziyet byledir. Hayali olan bu imtidat, eer darda devaml ve kararsz bir ey varsa, onun devamll (istimrar) ve kararszl (adem-i istikran) yznden hasl olur. Hayali imtidadn ancak bu suretle hasl'olabileceini kabul etmiyoruz. Den damla, hareket eden alevde olduu gibi, bir suret olmakszn imtidat hasl olabilir. Zaman hakknda u neticeye varrlar: Zaman vardr, eer hdis olsa, zamann yokluu varln zamani bir geile gemez. Buna kar denilebilir ki: Geme be trldr: lliyet, tab, eref, rtbe ve zaman bakmndan. Sonra gelen nce gelenin varlna mtevakkf ise gei (sebkat) illet iledir, deilse, tab iledir, yetkinlik bakmndan bir gei ise, erefe bir geme bahis konusudur, bu da deilse, zamandr. Zamann yokluu varln ne illiyet, ne tabi, ne eref ne rtbece geebilir, o halde geriye zamanca gemesi kalmaktadr. Fakat geiin bu sayya hasredilmesi zarur deildir. Gazali zamann yaratlm olduu hususunda konumutur. Filozoflara gre heyula lemin ancak bu eklini kabul edebihr. Eer, baka bir miktar kabul etmi olsayd, imdiki halinden daha byk veya daha kk bir miktar hem kabul etmi hemde reddetmi olurdu. lemin bu miktar zere var olmas bir failden mstani kalmay gerektirmez. Fail, ancak, onu bu miktarla var etmitir. lem yaratlmazdan nce mmkn deildi, sonradan mmkn olmutur sz mstahildir, ama, lem olduundan daha byk veya daha kk olabilir sz mstahil deildir. lem var olmazdan nce mmkn deildi sznn mns mutlak vucut bakmndan deil, sadece
268'

o vakitte var olmas mmkn olmamas bakmndandr. Hususinin imknszl umumnin imknszln gerektirmez cevabna kar bir vakitte mmkn olan bir ey bir baka vakitte mmtenl ise, o takdirde, hadiselerin bir messirden istinalar gerekir denilebilir. Bu cevaba kar sylenebilecek olan szler Gazli'nin szleridir: Farz edilen imknlar vehmin iidir, darda, varlklar yoktur. O halde, zamann kdemi gerekmez. Alemin kdemine getirmi olduklar nc Delil: lem ezelden beri varl mmkn olan bir eydir, aksi takdirde, Allahn cduna halel gelir. lemin kadim olmamas cdun terkedllmesi mnsn tamaz. nk mebde bize gre muhtar olan faildir, fiilinin gayesi yoktur ne zaman ve nasl isterse yapar. stelik, imknn ezeliyeti ezeliyetin imknnn gayrdr ve ona lzm deildir. Birisinde ezel lemin varhnm zarfdr, dierinde, lemin imknnn zarfdr. Buna kar bilkis, lzmdr, zira, imkn ezelidir demek her bir zaman cznde-varl kabul etmesinde bir engel yoktur demektir. Bu ise varlkla vasflanmakta ezel olduunu beyan etmek demektir. Eer, varlk, hudusla kaytlanrsa, o takdirde btnn iinde imkn yoktur demek olur. nk hdis ztna nispetle vucudu mmkn olan br eydir, eer bir engel varsa, mmtenidir denilebilir. Halbuki bir hdisin zt yalnz bana deil, hudus ile beraber bulunur. Hudus, hdisin cz deil, kayddr. Hareket gibi, baz seyyal arazlarn czleri varlkta itima etmezler, ama, her bir czn varlk imkn ezelidir. Hareketle beraber zaman ve ses gibi seyyal arzalar ittisali deil, basittirler, blm kabul etmezler, devamldr, fakat, kararl deildirler, hayalde, devamlym gibi bir intiba brakrlar. Bu arzalarn ztlarna nispetle devamlar ezeldir. Basit olmalarnn mns czlerinin darda itima etmemeleridir. Nasl, an zamana nokta hatta arz olmusa, sesin rz olduu harfler de iitilmi olmak ynnden vardrlar. Gazl'nin sznde bir glk kalmaktadr, o da udur: Bir eyin imknnn mns her trl vucudu kabul eder demek deil, ancak, her hangi bir vucudu kabul eder demektir. Gazali, lemin imkn ezelidir aksi hal de teselsl gerekir demektedir. Fakat, bu szne gereken imkn ezeli olunca mmkn de .ezeli olur mlzemetini aklamamtr, baz kimseler o mlzemete temas etmilerdir. Anlamazlk iki trl mmkn tanmaktan ileri gelir: 1. stidadi bir imkna muhta olmakszn, mebdeden varlk alanlar. Bunlarn varhklan ezeli olarak hazrdr, fail de tam faildir. 2. stidad imkna muhta olanlar. Bunlar var olmaya hazr deildirler, bir istidat beklerler. Ezel olmamalar cda mnafi deildir. Drdnc Delilleri: Her hdis madde ile mesbuktur, o halde, madde kadm olmaldr. Burada ey kabul etmek lzmdr. 1. Heyula, 2. Suret, 3. Her hdis madde ile mesbuktur hkm. Heyula basittir blnme kabul etmez, cismi blmeye devam etsek sonunda yoklua geliriz, halbuki yokluktan bir ey var olmaz, bununla beraber, ortada, blnmeyi kabul eden bir ey vard-r. Cismin atomlardan deil, fakat, mfret cisimlerden terekkp etmesi niin muhal olsun? O halde, heyulya lzum yoktur.
269'

Heyulnn sureteiz olduunu kabul edelim. O takdirde, ya kendisine his yolu ile iaret edilebilen bir zt vardr, veya yoktur. Varsa, cisim olur yoksa cism suretin kabilidir. Heyulnn cismi sureti ya hi bir cznde ya bazsnda veya hepsinde hsl olur. Hepsinde olamaz, zira, aym zamanda cisim iki meknda bulunmu olur; bazsnda da bulunamaz, zira ya muhassissiz bir tahsis veya teselsl gerekir. Heyulda, cism suretin btn czlerde hasl olmas mmteni deildir. Her hdlsin madde ile mesbuk olmasna gelince: Her hdis mmknaksi halde nkilp gerekir. mkn arazdr, izaf bir vasftr, rz olaca bir madde ister. Eer, mahal sabitse inkilp gerekir. Zaten, mahal sabitse, imknla deil, vucup veya imtina ile vasflanr. Eer, mmkn sz ile darda var olmazdan nce, zihinde mmkndr fikri kastediliyorsa kabul ederiz. nk mkn darda varl olmayan akl tibarattandr. Eer darda ve zihinde var olmadan nce mmkndr fikrini kastediyorsanz kabul etmeyiz. Buna kar o halde, imkn mmknn lzm olmaz denilebilir. mknn mmknn lzm olmasnn mns udur: mkn varln ve yokluun gerekmezlil deil, melzum zifin veya darda gerekleince lzm ona sbit olur demektir. mkn ztna nazaran vucut veya yokluu kabul etmedir. Bu cevap, araz ve kendiliinden olmak zere iki trl vucut kabul edilmek suretiyle reddedilemez zira arazlarn bir mevzua muhta olduklarn kabul ediyoruz, bununla beraber bir ey baka bir ey olmak iin ilkin o eyin var olmas lzmdr hkmn kabul etmiyoruz. Bir eyin baka bir ey olmas iin o eyin imkn kfi gelir. Tus'nin imkn her nekadar akli bir ey ise de dardaki bir eye mtealliktir hkmn ele alalm: Dardaki bir eye taallk eden imkn bir eyin varlnn dieri zerindeki imkndr. Bir eyin varlnn kendiliinden imkn dardaki bir eye taallk etmez. Eer, mmknn zti imkn, onun Vcib-ul Vucuttan sudur etmesi iin kfi se, o takdirde, onun devam ile devam eder; kfi deilse, o takdirde, hdis olacak artlara mtevakkftr. Onun bir zat imkn, bir de artlar hasl oldukta, varl kabul etme istidad vardr. Bu artlar iin ya teselsl gerekir veya bu istidatlar mevcuttur, o da maddedir. (Hocazde, Tehft, I, 15-49, zetleyen Mbahat Trker, Tehaft, s. 229-236)

KNC

MES'ELE

(1) Ben derim ki, onun bu sze bu ekilde kar kmas, yani ncl ile tl arasndaki Vzumiyeti ortaya koymas sahh deildir. Eer bozulma tabi ak ierisine braklr ve zorunlu kabul edilmezse, keza semavi cirmin canl olduu ve her canlnn tabi ak ierisinde bozulaca gibi onun da zorunlu olarak solmadan evvel bozulaca kabul edilirse bu takdirde bu nclden tlnin lzm olmas sahh olur. Ancak bu nclleri hasmlar gk konusunda delilsiz olarak kabul etmezler. Bunun iin Callnus'un sz kn olomutur... (Tehafut et-Tehaft 127) (2) Ben derim ki, eer gne solsayd ve onda meydana gelen eyler cirminin byklnden dolay gzlem sresince hissedilemez olsayd, onu

270'

solmadan dolay hdis olan cirimlerden u ana kadar hi&sedilen bir mikdann bozulmu olmas gerekirdi. ylek bir eyin solmas ancak ondan ayran paralarn bozulmasyla mmkn olur. Ayran cisimlerin mutalaka solan ksmlarda ayran cisimlerin muhakkak btnyle leme bki kalmas veya baka paralara ayrlmas gerekirdi. Bunlardan hangisi evrende apak bir deimeyi gerektirir? Cz'leriyle keyfiyetlerine gelince... Cirimlerinin kemiyetleri deimi olsayd fiilleriyle infilleri de deiirdi. Fiilleri ve infilleri deimi olsayd zellikle yldzlarda olanlar deiirdi. Buardan semavi cisimlerdeki bozumann ilh nizamdan hli olduu vehmedilmitir' ki bu filozoflarn anlayna sredir. Halbuki bu sz burhn mertebesine ulamaz. (Tehaft, et-Tehaft 129). (3) Ben derim ki, bu sz reddetmek in onunla megul olmaktan ok aada basit bir szdr. nk yokluk (adem) ve fena mteradif isimlerdir. Yok olarak yaratlmam olan fen olarak yaratlm olmaz. Eer biz feny varlk ularak kabul etseydik onun mertebelerinin en son ksmnn araz olmas gerekirdi. Arazn mahalsiz olarak bulunmas ise mustahldir. yleyse ademin, ademi meydana getirmesi nasl dnlebilir? Bu saraya tutulmu olanlarn szlerine benzemektedir... Ben derimki, Kerrmiye burada ey ngrmektedir. Bu fail, fiil -ki onlar buna icd ad verirler- ve mef'ul ki onlar bununla fiile ilieni kastederler. Onlar burada yokedilen bir eyi ve yoketme ad verilen bir fiili ve yokedilmi bir eyi ngrrler. Onlar fiilin, filin zatyla kim birey olduunu kabul ederler. Bu gibi durumda flide hibireyin meydana gelemiyeceini, o yzden ihds edici olamayacam ifade ederler. nk bu nisbet ve izfet bbndandr. Nisbet ve izfetin hdis olmas onun mahallinin hdis olmasn gerektirmez. Mahalde deimeyi gerektiren hdisler, bizzat mahalli deitiren hdislerdir. Bir eyin beyazdan siyaha dnmesi gibi... (Tehaft, et-Tehaft 135-136) Ben derim ki, herne kadar onu eskilerden biroklar sylemi olsa da bu sz son derece dktr. Varlklarn srekli ak ierisinde bulunduunu ve onlarn gerektirdii mahallerin hi son bulmayacan sylemelerini kastediyorum. Eer o kendiliinden yok oluyorsa yine kendiliinden var olacaktr. Eer bu byle ise, bir ey ile var olmu bulunan objenin aynen onunla yok olmu olmas gerekir ki, bumustahildlr. yle ki, varlk yokluun zdddr. Ve iki ters eyin bir tek ynden var olmas mmkn deildir. Bunu iin salt var olan eyin yok olmas dnlemez. yle ki, onun varl yokluunu gerektiriyorsa ayn anda var, yok olacaktr. Bu ise mustahildir. (Tehaft, et-Tehaft 137-138) bn Rd, arazlarn iki zaman ierisinde bki kalmayacan syleyenlerin ve arazlarn cevherlerde varlnn cevherin bki kalmas iin art oloduunu syleyenlerin sznn anlalmaz olduunu belirtiyor. Sonra Gazzl'nin bn Sina'dan rhtaki hdis olma ve fesat arasnda fark bulunduuna dair naklettii grlerin anlamsz olduunu bildiriyor. (Tehaft et-Tehaft 139-141) Yokluun bu nitelikle siryet etmesi sahihtir. Filozoflarn ortaya koyduklar gr de budur. nk yokluk failden ikinci bir kastla sdr olmutur ve rizidir. Onun sdr olmas veya mkl olmas. Bizzat ve nce-

271'

lkle olomasm gerektirmez. Filozoflarla yokluun vukuunu inkr edenler arasndaki fark udur: Filozoflar hibir ekilde yokluun vukuunu inkr etmiyorlar. Ancak ncelikle ve zt olarak filde yokluun vukuunu nkr ediyorlar. nk filin fiili ilk ve bizzat zorunlu olarak yoklua taallk etmez. Onlara gre yokluun vukuu filin varlktaki fiiline tbidir. Bu, lemin hibir ekilde var olmayana dnmesini syleyenler iin gerekli olan haldir. (Tehaft, et-Tehaft 143) (4) Ben derim ki, failden varln sudru gibi yokluun da sdr olduu ortaya konulursa arada ok byk fark vardr. Ama nce varlk, sonra yokluk ortaya konulursa; yani filden bir tr varln tavassutuyla hdis olduu sylenirse - nitekim bu, bilfiil varhn kuvve haline, getirilmesidir ve bu fiilin iptaliyle olur ki mahaldeki melekedir- bu takdirde sahihtir. Bu ynden filozoflara gre lemin yok olmas mumteni deildir. Bir baka ekle girmesi imknsz deildir. Zira burada yokluk araz ve tbi olur. Onlara gre mmteni olan ey objenin olmaz hale dnmesidir. Eer byle olsayd filin fiilinin ncelikle ve bizzat yoklua taalluk etmesi gerekirdi. Bu szlerin hepsinde araz zati olana karlk alnmtr ve filozoflarn bu konuda syledikleri imtina sznden bu gerekli klnmtr. Bu kitabn iinde bulunan szlerin ounluu bu kabil szlerdir. Bunun iin de bu kitaba verilmesi gereken en gerek isim mutlak tehft kitab veya Ebu Hmid'in Tehft (tutarszl) ismi olurdu. Yoksa filozoflarn tehaft ismi deil. Bu kitaba (bn Rdn Tehaft) verilecek isimlerin en dorusu szlerini tutarszh ile gerei arasnda ayrm ismi olacaktr. Bu mes'elede Hoccazde ise zet olarak u bilgileri verir. lemin ezeliyetinde sz konusu edilen drt delil biraz deiikliklerle burada da caridir: 1. lemin icadna taallk eden her ey ezelde hasl olmutur. Eer lem yok olursa Kadim ya durumunu deitirmez o takdirde mall illetten tahallf eder, veyahut deitirir, bu ise tagayyr gerektirir. Bu haller ancak fail, icab fail olduu vakittedir: eer fail muhtarsa iradesi taallk etmeyince lem yok olur. 2. Eer zaman var iken yok olsa, yokluu ile varh arasnda sonra ve ncenin itima edemiyecei bir uzaklk kahr, zaman yoktur derken varolarak kabul etmi oluruz zamann yok olmas mstahildir, zaman harekete baldr, hareket cisme baldr, o halde lemin ebediyeti gerekir. 3. Bu delil lemin ebed olarak mmkn olmasna dayanr. 4. Bu delil imknnn maddede bulunmas gerektii fikrine istinat eder. Gazali bu meselede filozoflarn iki delilini nakletmitir: 1. Gne yokluu kabul etseydi klrd. Buna cevap olarak yok olmann art klmek deildir, stelik, rasatlar takribidir demitir. Bir ey yok olmusa bir sebebi vardr. Bu sebep kendisi olamaz ne de bir irade olabilir, zira ona tagayyr gerekir. Fakat sebep zt olabilir, yleki bir zamanda varhn bir baka zamanda yokluunu gerektirmi olur. Ademin lemin ztnda yaratlmas ztlarm itiman gerektirmez; zira, burada kastedilen ey bekaya mnafi olan eydir. Yokluun sebebi, artn vezal olamaz zira teselsl gerekir szn kabul etmiyoruz; zira bu art hareket devirleri gibi, birbirinin yerini tutan ve kendiliinden bak kalmayan arazlardan olabilir. art son bulunca merut da son bulur. Buna kar 'hareketin varl mahalline mevkuftur, eger hareketin mahalUnin art o hareket olsa buna devir ge272'

rekir' denilebilir. Fakat bize gre devir gerekmez. nk arazlarn mahallerine ihtiyac bekalar iin deil varlklar iindir. stelik btn bunlar btl olsa bile ademin sebebi irade olabilir. Bu tagayyr gerektirmez, zira, irade bir olduu halde taallklar oktur. 'Failin eseri adem olamaz' denilebilir. Eer adem devaml ise bu dorudur, fakat, hdis olan adem iin doru deildir. radenin ademe taallkunun mns artk lemin varlna taallk etmedi demektir. Vaziyet tpk arazlarda olduu gibidir. Buna kar arazlarda yok olma deil fakat ztlarn rz olmas bahis konusudur denilebilirise de bu kabul edilemez, zira, bir zdd gelmezden nce orada bir araz bulunmaktadr. Zdd geldikte ya ztlar itima edecektir veya birinci yok olacaktr. stelik, hareket gibi, zdd olmayan arazlar da vardr. (Hocazde, Tehft, 1, 49-54, zetleyen mbahat Trker, Tehaft, s. 270-271)

NC MES'ELE (1) Ben derim ki; lem ya biztihi kadim ve mevcuttur fakat mteharrik olmas ynnden deildir. nk her hareket yenilenen paralardan meydana gelir. Onun hibir ekilde faili yoktur. Y a da srekh hdis olma anlamna kadm olur ve hdis oluunun evveli ve sonu bulunmaz. nk srekli ihds ifde eden ey; kesintili ihds ifade edenden daha ok ihds ismine layiktir. Bu ynden lem, Allah tarafndan ihds edilmitir ve ona huds ismi kdem isminden daha uygundur. Filozoflar, leme kadm ismini vermilerse bu, zaman bakmndan yokluktan sonra ihds edilmi olmaktan kanmak iindir. (Tehaft et-Tehaft 162). (2) Ben derim ki; bu szn btn dorudur. nk filin fiih ancak hareket edici olmas bakmndan mef'le taallk eder. Kuvve halinde olan varlktan fiil halinde olan varla harekete huds ad verilir. Nitekim yokluk ta, hareket ettiren de hareketin varlnn artlarndan biridir. Filin fiilinde art olmayan ey bu takdirde filin fiiline ilimezse bn Sn'nn dedii gibi zddna ilimesi gerekmez. Lkin filozoflar iddia ederler ki; varlklardan bir ksmnn hareketi cevhere dayaldr. Rzgrlar ve dierleri gibi. Gkler ve tekiler de bunun gibi varl hareket ile olan varlklar cinsindendir. Byle olunca srekli huds halinde bulunmaktadrlar ve bu hl devam etmektedir. yleyse nasl ki, ezeli olan mevcd ezel olmayandan daha ok vcda hak sahibi ise, ayn ekilde hdis olmas ezel olan mevcd bir vakitte hdis olandan daha ok hdis ismine mustehaktr. Eer lem bu sfatla olmasayd-yani cevherinin hareket etmesini kastediyorumlem var olduktan sonra Br Subhnehu'ya muhta olmazd. Tpk evin tamamlanp bittikten sonra yapcnn varlna muhta olmamas gibi. (Tehaft, et-Tehaft 167-168). (3) Ben derim ki, eer ilk fih, bast grlen konuda bast fil gibi vazederlerse bu lzmdr. Btn varlklarn bast olmasn kastediyoruz. Bu huss, talebi btn varlklar umumiletirenler iin bu lzmdr. Varlklar mfrk ve heyln varhk diye ikiye ayranlara gelince, onlar mahss (duyumlanan) varlklarn ykseldii prensipleri, mkl varlklarn ykseldii prensiplerden ayrmaktadrlar. Duyumlanan varlklarn prensiplerini madde ve ekil olarak kabul ederek, bir ksmnn dier bir ksm iin fil oldu273'

unu syleyerek semav cirme kadar ykselmektedirler. Makl olan cevherleri ise bir yandan ekle, bir yandan srete, bir yandan gayeye ve bir yandan faile benzeyen bir ilk mebde'e kadar karmaktadrlar. Btn bunlar onlarn kitablarnda aklanmtr. ncln mterek getirilmesi onlara bu kukunun lazm klnmasn gerektirmez. Aristonun mezhebi budur. Birden a n cak bir kar iddiasna gelince bu eski (filozoflarn Pre-sokratik) cedel olarak lemin ilk mebdeini aratrdklar srada zerinde ittifk ettikleri bir iddiadr. Onlar burhn aratrmayla bunu iddi etmilerdir. Hepsinin gr mebdein btn varlklar iin bir olduunda ve birden ancak bir kacanda karar klmtr. Onlar iin bu iki esas tekarrur edince okluun nereden geldiini aratrmaya balamlardr. Bu gr, bundan daha eski olan ilk mebdein hayr ve err eklinde ikilii gr btl olduktan sonra ortaya kmtr. nk onlara gre zdlarn ilkelerinin bir olmas imknszdr. Ve onlar genel olarak birbirine zd olan eylerin btn zdlar iereceini ve bunun da hayr ve er olduunu kabul ederek ilkelerin bu nedenle iki olmas gerektiini sanmlardr. Eskiler varlklar dnp; hepsini bir tek gayeye balandn ve bunun da tpk komutanlar tarafndan salanan asker bir nizam ve yine ehir yneticileri tarafndan ehirde salanan dzen gibi lemde mevct bir nizam olduunu grnce lemin de bu sfatla muttasf olmas gerektiine inanmlardr. te Allah Subhneh'nun Eer kainatta Allahtan baka ilhlar olsayd gk ve yeryz fesada urard (Kur'an, 31, ayet22) sznn anlam budur. Bunun zerine onlar her mevc t t a hayrn varln kabul etmek yerine errin-faziletli ehir halknn yneticilerinin koyduklar cezalar gibi- araz yoluyla hdis olduuna inanm lardr. Cezalar hayr iin konulmu erlerdir. lk kastla deil... Nihayet onlarn yannda ilk mebdein bir olmas inanc kesinleince ve bir zerinde phe vki olunca bu konuda tr cevab vermilerdir. Bir ksm okluun heyl tarafndan geldiini zannetmitir ki bu Anaksagoras ve taraftarlardr. Bir ksm okluun letlerin okluu tarafndan geldiini iddia etmilerdir. Bir ksm da okluun araclar tarafndan geldiini iddia etmilerdir. Bu konuyu ilk ortaya koyan Eflatun olmutur ve gr bakmndan en ikn edici olan da onun grdr... Ebu Hmid'in yapt itiraza gelince bu onlar ilzam etmez. (Tehaft et-Tehaft, 175-182) (4) Tanrnn ilminden ve cmertliinden sadr olan varlklarn sdr halkalar yledir: Evvelden ikinci bir varlk kar. Bu cisim olmayan bir cevherdir. Madde deildir. Evveli ve kendi ztm idrak eder. Evveli idrk etmek sretiyle kendisinden nc bir varlk kar. Onun zt itibariyle cevher olmasndan dolay birinci gn varl hasl olur. nc olarak kan bir varlk cevheri itibariyle akldr. Evveli ve kendi zatn idrk eder. Evveli idrk etmesi bakmndan ondan drdnc bir varlk hsl olur, kendi zatnn cevherini bilmesi sebebiyle de ondan sabit yldzlar kresi hasl olur. Drdnc varlk maddede deildir. Evveli ve kendi ztn idrk eder. Evveli idrk etmesi nedeniyle ondan beinci bir varlk hsl olur, kendi ztnn cevherini idrk etmesi nedeniyle de ondan Zhal kresi doar. O beinci varlk t a madde deildir. Evveli ve kendi ztn idrk eder. Evveli idrak etmesi nedeniyle ondan altnc bir varlk hsl olur. Kendi zatnn cevherini idrk etmesi nedeniyle de mteri kresi doar. Altnc varlk ta madde deildir. Evveli ve kendi ztn idrk eder. Evveli idrk etmesinden yedinci bir varlk doar, kendi cevherinin varln idrk etmesinden Merihin kresi doar. Yedinci varlk da madde deildir. Evveli ve kendi ztn
274'

idrk eder. Evveli idrk etmesinden sekizinci bir varlk doar, kendi zatnn cevherini idrak etmesinden ise gne krresi doar. Sekizinci varlk ta madde deildir. Evveli ve kendi ztm idrk eder. Eveli idrk etmesinden dokuzuncu bir varlk doar, kendi ztnn cevherini idrk etmesinden Zhre'nin krresi doar. Dokuzuncu varlk ta madde deildir. Evveli ve ztn idrk eder. Evvel idrk etmesinden onuncu varlk doar kendi ztnn cevherini idrk etmesinden Utrid'in kresi doar. Onuncu varlk ta madde deildir. Evveli ve kendi ztm idrk eder. Evveli idrk etmesinden onbirinci varlk doar, kendi ztnn cevherini idrk etmesinden ise Ay kresi doar. Onbirinci varlk da madde deildir. Evveli ve kendi ztn idrk eder. Bu varlkla maddeye muhta olmama durumu sona erer. Bu varlklar maddeden ayrdrlar, cevherleri akldr ama, ayn zamanda m kldr. Gksel cisimler ay kresinde sona ererler. Gksel varlklarda en stn olanndan daha az stn olana doru bir sralan vardr. Evvelden ilk kan varlklarn en stn cisim olmayanlardr yani maddeden ayr olan varlklardr. Bunlar akllar tekil ederler. Akllarn en stn Evvelden kan ikinci akildir, en aa olan da birinci akldr. Akllardan sonra stnlk mertebesi bakmndan gksel olan varlklar gelir. En stn gksel varlk birinci gktedir. Sonra derece derece onbirinciye yani ay kresine kadar iner. Bu sretle Evvelden sonra gelen maddeden ayr varlklarn saylar on tane olur. Halbuki gksel cisimlerin saylar dokuzdur, hepsi birden ondokuz ederler. Mfrik varlklarn her biri mstakildir, varhkta bakasyla itirak etmezler, ztlar da yoktur, nk maddeleri yoktur. Onlarn nevileri ahslarna aittir. Bu varlklarn her biri kendi zatn ve Eveli idrak ederler... Tanrdan ilk kan ve sayca bir olan eye Frbi el-akl-el-Evvel demektedir. Bu ilk mebdeii varl kendiliinden mmkn, tanr ise vciptir. te bu bakmdan kendisinde bir kesret hasl olur. Varlnn vcbunu Tanrdan alr, halbuki imkm kendisinden almaktadr. Kendi ztn ve Evveli idrk eder. Evvelin Vacib'el-Vcud olduunu idrk etmesiyle ondan ikinci akl hasl olur. Kendi ztnn mmkn el-vcd olduunu idrk etmesiyle en yksek gk (felek-i al) hasl olur. kinci akldan da ayn yolla yani en yksek gn maddesini ve illetini idrk etmekle bir baka akl ve bir baka felek hsl olacaktr... Gksel cisim olarak dokuz mertebede kendilerini arzederler ve tabiatlar itibariyle dairesel hareketler yaparlar. (Frbi, el-Medine el-Fzla, s. 19-23, yn el-Mesail, s. 59 nakleden Mbahat Trker, Aristoteles ve Farabi'nin varlk ve dnce retileri, s. 88-90). Gazzli bu yeni platoncu sdr nazariyesine Maksd el Felsife'nin ikinci blmnn beinci makalesinde geni yer verir. Beinci makale objelerin ilk mebde'den varlklarnn keyfiyetine ve sebeplerle msebbeblerin sralan keyfiyetine ve bunlarn sebeplerin sebebi olan bir i sebebe ykseli keyfiyetine dirdir. Sanki bu makle ilhiyt bahsinin zdr... Denildi ki, Evvelden-daha nce getii gibi-kendisinde ikilik bulunan mcerred bir akl sdr olur, bundaki ikiliin birisi kendisine Evvelden, dieri de kendi ztndan gelmitir. Bundan bir melek bir de felek hsl olur. Ben melekle mcerred akl kastediyorum. En stn olann en stn asldan sadr olmas gerekir. Akl en stndr ona Evvelden gelen vasf ta en stndr ki bu varlktr. Evvelin vacip olmas dolaysyla ondan ikinci bir akl ve el felek el-aks hsl olur. Bu hasl olu, kendisi iin madde gibi olan imkn dolaysyladr. kinci akldan nc bir akl ve burlarn felei gerekir.
275'

nc akldan drdnc akl ve Zhalin felei gerekir. Drdnc akldan beinci akl ve Mterinin felei gerekir. Beinci akldan altnc akl ve Merih'in felei gerekir. Altnc akldan yedinci akl ve Gnein felei gerekir. Yedinci akldan sekizinci akl ve Zhrenin felei gerekir. Sekizinci akldan dokuzuncu akl ve Utarid'in felei gerekir. Dokuzuncu akldan onuncu akl ve ayn felei gerekir. Bu noktada gksel varlklarn vcudu yeterli olur. Evrenin dnda ondokuz yce varlk hsl olur. Bunlardan onu akllar dokuzu de feleklerdir. Eer feleklerin says bundan fazla olmazsa bu sahihtir, eer bundan fazla olursa btn gksel cisimleri tamamlayncaya kadar akllarn artrlmas icabeder. Ancak vasat yoluyla sadece bu dokuzu zerinde durulabilir. Bundan sonra sflilerin varl balar bunlar nce drt unsurdur. Bunlarn muhtelif olduunda phe yoktur. nk tabii yerleri muhtehftir. Bir ksm merkezi bir ksm evreyi arar. Kevn ve fesada kbil olduuna gre tabiatlar nasl birleebilir?... (Maksd'el-Felsife, 217-221) Aynca baknz. Muhammed el Behiy, el-Cnib el-lhi min el-Tefkir el-slm, s. 158 ve devam, hvn el-Saf, Resil III, s. 182, Bekir Karha, slm kaynaklan ve filozoflar nda pythagoras ve presokratik filozoflar, s. 113-121, bn Sin, el-Nect, s. 251). (5) Bu tamamen bn Sin ve Ebu Nasre el-Farbi) ile dierlerinin filozoflara ykledii eylerdir. Bu kavmin (filozoflarn) eski mezhebi ise yledir: Ortada baz ilkeler vardr ki, bunlar semv cirimlerdir. Semv cirimlerin ilkeleri maddelerden ayr varlklardr ki bunlar semavi cirimleri hareket ettiren glerdir. Semv cirimler bunlara itaatla sevgi ynnden ve emirlerine imtisl bakmndan hareket ederler. nk bunlar hareket iin yaratlmlardr. yle ki, mademki semv cirimleri hareket ettiren ilkeler maddelerden ayrdrlar ve cisim deildirler, cisimlerin hareket ettii maddelerin zelliinin byle olmas durumu ortadan kalkar. Ancak muharrikin hareketle emretmesi ekli kalr. Bunun iin -onlara gre- semv cisimlerin, canh, konuan, kendisini akleden ve emir ynnden kendisini hareket ettiren ilkeleri akletmeleri gerekir. Bilgi ile bilinen arasnda fark olmad, ancak bilinen bir madde olmas, bilginin ise madde halinde bulunmad onlar tarafndan kesinlik kazand iin -ki kitab el-Nefiste byledirmadde halinde olmayan varlklar mevcut olursa bunun cevherinin ilim veya akl olmas gerekir. Y a da istediiniz gibi herhangi bir isim verebilirsiniz. Onlara gre maddelerden ayr olan bu ilkeler daha nce semv cirimler diye ifade edilmitir, srekli hareket halindedirler ve onlara yorulma, bkma ilimez. Bu ekilde srekli hareket ifade eden herey cisim deildir ve cismin kuvve hali de deildir. Semv cisim, bakay mufarkt ynnden elde etmitir. Onlara gre bu mufark ilkelerin varlnn onda bulunan bir ilk mebde ile balanth olmas sahihtir. Eer byle olmasayd ortada mevcut bir nizm olmazd. Onlarn bu konudaki grleri sayfalar halinde sakldr. Hakk bilmek isteyenlerin bunlarn grlerine vkf olmas gerekir. Keza btn feleklerin zel hareketlerle gnlk hareketlerini yapmalar onlar tarafndan kabul edilir. Bu hareketi emreden ilk mebdedir ki bu Allah Teldr. O dier ilkelere, teki feleklere baka hareketleri yapmalarn emreder. Bu emirle gkler ve yeryz ayakta durur. Tpk ilk kraln ehirde verdii emirlerle ondan sdr olan btn emirlerin bu ilk emre dayanmas gibidir. Nitekim Allah Subhnehu da her semya emrini vahyetmitir buyurmaktadr. (Kur'an, 41, 11) Bu teklif ve itaat insana hayvan- ntk olmas nedeniyle vcib olan teklif ve itaatin asldr. bn Snnn bu ilkelerin bir-

276'

birlerinden sudru konusunda anlattklarna gelince bu, kavmin (filozoflarn) bildii birey deildir. (Tehaft et-Tehaft 184-194). Ben derim ki, cahillerle bilginler, halk ile havas arasnda bu gibi hususlarn olmas uzak grlemez. Nitekim sanatkrlar yaptklar eylere birok nitelikler katarak avama sunduklar ve bu konuda garip fiiller yaptklar zaman halk onlarn sar'aya tutulduunu zanneder. Hakikatta sar'aya tutulanlar kendileridir. Aklllarla cahillerin ve bilginlerin durumu byledir. Bu gibi szlerin bilginlerin grlerinden ve nazar ehlinden alnmamas gerekir. Onun (azzl) bu eyleri zikrederken onlar bu eylere sevkeden grleri de zikretmesi gerekirdi ki iitenler bunlarla onlar arasnda mukayese yapp onun iptal etmek istedii eyleri de bilsinler. (Tehft etTehaft, 194-195) Ben derim ki eer halka ve onlardan sz bakmndan biraz daha yksek makamda bulunan kimseye, gze bir ayak byklnde grlen gneg yeryznn 170 katdr denilirse, bu mustahldir der. Ve byle dnenler onlara gre uyuyan kimse gibidir. Bu hususta onlarn kendilerinin dorulayaca ncllerle ikna edilmesi bizim iin zor olur. Kavrayabilmelerinin yolu ancak burhndr. Burhan da, burhan tarikine slk edenler bilirler. Bu husus geometrik eyleri gerektiren konularda ve talm konularnda byle olduuna gre ilah ilimlerde byle olmas daha uygundur. Yani ilah ilimlerde de baz eyler avama aklanrsa ilk balangta irkin ve kt karlanr ve rya gryormu gibi olurlar. nk onlarda bu tr bilgilerin balanglar ve ilkeleri yoktur ki buradan akl yoluyla ikna olabilsinler. Yani cumhrun akln kastediyorum. nk neticede onlar iin akl bakmndan zahir olacak ey balangta mustahil olan ey gibidir. Bu husus sadece ilm meselelerde deil amel meselelerde de byledir. Eer biz sanatlardan bir sanatn dalp yok oloduunu farzedecek, sonra varolmasm vehmedecek olursak ilk bakta bu mustahil gibi olur. Bunun iin insanlardan birou bu gibi sanatlarn insanlar tarafndan kavranlamayacak sanatlar olduunu kabul etmilerdir. Bu sebeble bir ksm onu cinlere, bir ksm peygamberlere nispet etmilerdir. Hatta bn Hazm, peygamberin varlna en kuvvetli delilin bu sanatlarn varl olduunu iddia etmitir. Durum byle olunca hakk aramay tercih eden kiinin irkin bir sz grnce ve onun iin vnmeye deer ncller ile irkinliini giderecek birey bulamazsa o szn btl olduuna inanmamas gerekir. Bu husus byle olduuna gre btn konularda cedel muhataba yollarna dmemek gerekir. Tpk dier meselelerde dld gibi. Cedel dier ilimlerde mubah ve faydal iken bu ilimde (ilhiyt) yasaktr. Bunun iin bu ilme atf- nazar edenlerin ounluu bunlarn akln niteliini kavrayamayca cevherlerin keyfiyetinden ibaret olduunu sylemek zorunda kalmlardr. nk siz ona nasl olduunu syliyecek olursanz ezel akl ve bozulan varlk bir olur. Durum byle olunca Allah, hakknda bilgisizce tartanlardan hakkn alr. Bunun iin filozoflarn bu bilimlerde son derece gsz olduu zannedilir. Bunun iin de Ebu Hmid onlarn ilhiyt ilimlerinin tahlili olduunu sylemitir. Ancak biz her hl- krda bu hususu beenilen ve bilinen ncllerle aklamak istiyoruz. Hernekadar burhn olmasa da bunu aklamaya ahacaz. Fakat biz bunun byle .olmasn iyi grmedik. Ancak bu adam bu yce ilme bu hayali sokuturduu ve faziletli davranlarla insanlar mutluluklara ulatrmaktan
277'

alakoyduu iin bunu tercih ettik. Ailaha ona sorar ve onu hesaba eker... Daha sonra bn Rd filozoflarn bu konudaki grlerini uzun uzadya aklyor. (Tehaft et-Tehaft, 206-234) (6) Karlatrnz, Tehaft et-Tehaft 237-238 (7) Bu konuda Gazzlinin Mikt el-Envr adl eserinde bn Sin ve Frbi'nin grlerine katldm beyan eden bn Rd bunun irkin bir davran olduunu belirtmektedir. Ben derim ki, eer filozoflar bu sz sylemis olsalard Mll el-Evvel'de sonsuz okluun bulunduuna inanmalar gerekirdi. Ve yine zorunlu olarak onlara Mll el-Evvel'e okluk nereden gelmitir demek icabederdi. Nasl onlar birden ok sadr olmaz diyorlardysa ayn ekilde oun birden sdr olmayacan da sylemek zorundadrlar Sizin birden ancak bir kar sznz ilk birden kendisinde okluk bulunan birey sadr olmuur sznzle eliiktir. nk bu sznze gre birden iadece birin kmas icbeder. Ancak Mll el- Evvel'deki okluun herbir'nin evvel olduunu sylemeleri kalyor ki, bu evvellerin ok olmas zarretmi dourur. Ne kadar acaibdir ki, Ebu Nasr (El Frbi) ve bn Sin bu husu^'i grmemiler. nk bu hurafeleri ilkin syleyen bu ikisidir. Halk onlar takibederek bu sz filozoflara nisbet etmilerdir... nk onlar demilerdir ki, ikinci mebde'de bulunan okluk kendi ztn ve gayrinin akleder olnasndan dolaydr. Onlara gre onun ztnn iki tbat olmas gerekir. ki suret 4emek istiyorum. yleyse ilk mebde'den sdr olan ve sdr olmayan hangisidir? Onlar, Mebdei evvel; zt bakmndan mmkn gayri bakmndan vcibtir dediklerine gre bu yine gerekmektedir nk mmkn olan tabiat zorunlu olarak vcib el- vcd'dan faydalanm olan vacib tabiatn gayri olmas gerekir. Mmkn olan tabiat vacib olan tabiat haline dnemez. Aksi takdirde, mmknn tabiat, zarur tabiata dnebilir olurdu. Bunun iin zarri tabiatlarda -ister gayriyle ister ztndan zorunlu olsunimkn asla mevcut deildir. Btn bunlar hurfe ve kelmclarn szlerinden ok daha zayf szlerdir. Ve btn bunlar filozoflara sonradan sokuturulmutur. Onlarn prensiplerine uygun deildir. Btn bu szler cedel olmak yle dursun hatb ikna mertebesine bile bl olamaz. Bunun iin Ebu Hmid onlarn ilh ilimlerinin zanlardan ibaret olduunu eserlerinin birok yerlerinde sylemekte hakldr. (Tehaft at-Tehaft, 245-246) (8) Ben derim ki, bn Sn ve dier filozoflar Mll el-Evvel'de okluk olduunu syleseler ve her okluk ta; okluu teklie dndrmeyi gerektiren bir teklikle tek olabilse ve okluun tek olduu teklik basit bir anlam olup tek bir basitten sadr olduunu ifade etseler. Ebu Hmidn kendilerini iizm ettii bu lzmlardan ve enaatlardan rahata kurtulurlard. Ebu Hmid el Gazzl; filozoflara nispet edilen yanl bir durumla onlar yenince ve kendisine salam cevab verecek birini bulamaynca bundan memnun kalm ve filozoflar iin lzm olan muhlleri oaltmtr. Bolukta yzen herkes sevinir. Eer o bununla filozoflarn reddedilemiyeceini bilseydi hi te sevinmezdi. Bu durumun bozukluunun esas onlarn birden ancak bir kar szleridir. Bunu syledikten sonra birden kan bire, okluu koymulardr. Bu ise o okluun illetsiz olmasn gerektirmitir. Bu okluu koymalar snrl olduundan mevcdtn varl iin nc ve drdnc ilkelerin ithli gerekmitir ki bu vaz' bir eydir ve bunu burhan ile kabul etmek zarreti domaz...
278'

Btn bunlar hezeyan ve hurfelerden ibarettir. Bunun temeli onlarn (bn Sn ve Frb) Aristotalesin mezhebine gre birin nasl illet olduunu kavrayamamalardr. Melerden ona tabi olanlarn mezhebi de byledir. Nitekim Aristoteles, (metafizik kitabnn lm (Lamda) da makalesinin sonunda bu hususta kendisinden nce geen eski filozoflarn birey sylemeye glerinin yetmediini belirtmitir. Bizim onlardan naklettiimiz ekle gre, birden ancak bir kar nermesi doru bir nerme olur. Birden okluk sadr olur nermesi de ayn ekilde doru olur. (Tehaft e t - T e h . ft 249-250) (9) Btn bu szler bn Sina'nn ve onun gibi syleyenlerin szleridir ki hepsi de doru olmayan szlerdir. Filozoflarn esas grlerine uygun deildir. Bununla beraber bu adamn (Gazzli) zikrettii derecede ikna kabiliyetinden yoksun deildir. Onun burada tasvir ettii ekil de konunun hakiki ekli deildir... Eer adam (Gazzali) bu konularda hak sz kastetmise yanlmtr ve mazrdur. Eer bilmi te maksad, konuyu arptmak ise-ortada gerekli bir zorunluluk yoksa-mazr deildir. Fakat bunlarla kendisinin bu meselede-yani okluun nereden geldii meselesini kastediyorumdayand burhn yoksa ve bunu bildii iin byle kastetmise o bu hussta sdktr. Nitekim biraz sonra sylediklerinden bu anlalacaktr. Zira adam (Gazzli) bu mes'elede kuatc bilgi mertebesine ulamamtr. Daha sonraki halinden anlalan budur. Bunun sebebi adamn sadece bn Sinnn kitablarna bakm olmasdr ki, bu yzden kendisine hikmet konusunda eksiklik ilimitir. (Tehaft et-Tehaft 253-254) (10) Ben derim ki; insan aklnn kavramaktan ciz olduu her konuda eriata mracaat etmemiz gerektii dorudur. yle ki, vahiy kanalyla alnm olan bilgiler akl bilgileri tamamlayc mhiyette gelmitir. unu kastediyorum: nsan aklnn ciz olduu her konuyu Allah Tela vahiy yoluyla insana anlatmtr. nsan hayatnda zorunlu olarak kavranamayan bilgilerin bir ksm btnyle kavranamaz. Yani akln tabiatnda aklettii eyi idrk edecek bir g yoktur. Bir ksm ise baz insanlarn tabiat dolaysyle ciz olduu bilgilerdir. Bu insanlarn tabiatndan gelen acizlik yaftratn aslndan kaynaklanr veya renim grmemek ve bilgisizlik gibi arizi sebeblerden dolay dardan riz olabilir. te vahiy btn bu snflar iin bir rahmettir. Gazzli'nin bizim maksadmz onlarn iddialarm geersiz klmaktr ki bu da hsl olmutu szne gelince bu sz o maksada uygun dmez. nk bu, bilginin srmelerinden bir srmedir. Bilgin olmas hasebiyle bilginin maksad hakk elde etmektir. Yoksa kuku salmak ve kafalar kararszla sevketmek deildir. (Tehaft et-Tehaft 255-256) Denilirse ki, sen bu meselede ne dersin? bn Sina'nn; kesretin illet olmas konusundaki grn iptal ettin. Y a bu hususta senin diyecein nedir? Denilebilir ki; filozoflardan bu hususta cevap verenler szden birini sylemilerdir. Birisi okluk heyla ynnden gelmitir diyenlerin szdr, kincisi aletler ynnden gelmitir diyenlerin szdr, ncs vastalar ynnden gelmitir diyenlerin szdr. Aristonun taraftarlarndan anlaldna gre onlar bu konuda vastalar sebeb klan gr dorulamlardr. Ben derim ki bu kitabta burhn bir cevap vermek mmkn olmaz. Fakat biz ne Aristonun ne de me filozoflarn eski nllerinin ken-

279'

dilerine nispet edilen bu sz sylediklerini grmyoruz. Sadece isci kitabnn sahibi Forforyos el Sr (porphyrius) mantk ilmine giri kitabnda bunu sylemitir. Adam Aristo gibi filozoflarn bilginlerinden deildir (Tehaft et-Tehaft 259-260) Bu konuda Hocazde zetle yle der: Eer fail kendiliinden bir ise ondan kan mefln o belli mefl olmas gerekir, eer baka bir mefl de gerektirirse o takdirde hi birinin faili olmaz. O belU (muayyen) mall ile tahasss etmesi illetin zt ynndendir. Mall-u Evvel ile tahasss etmesi baka Mall- Sni ile tahasss etmesi bakadr, o bakmdan ikisine birden illet olur denilemez, zira zt her bakmdan vahit olarak vazedilmitir. Eer o belli mall ile tahasss etmese, onun iktiza etmesi bakasn iktiza etmesinden evl olmazd szn ele alalm. Buradaki baka sz ile eer bir illetin mall olmayan ey kastediliyorsa, o zaman, o illet o belli malle taallk etmezse mlzemeti kabul etmeyiz. nk sadece o belli malma taallk etmeyen fakat aralarna onu da alan birok umura taallk edebilir ve yine evleviyet gerekleir. Bylece, tek mall deil ok mall sudur etmi olur. Eer bu baka sz ile o illetin ayr bir mall kastediliyorsa mlzemeti kabul ederiz. Fakat o takdirde eseliyet yoktur, o belli mall iktiza ettii gibi, dier mallleri de iktiza eder. Eer illetin zt her ynden bir ise ve kendisine nisbeti ayn olan bir ok umurla bir tek hususiyete sahip ise, yani hepsinin illeti ayn olmak durumu varsa o takdirde bu eyler tektir denilirse cevab udur: Eya arazlar ile deil, ztlar ile birbirinden ayrlr. Varlklar illet cihetinden deil kabil cihetinden temayz ederler. Geri bir tek nev'in fertleri arazen temayz ederse de bu arazlarn da sebebi baka arazlardr, teselsl gerekir Eer hakik bir olandan bu muhtelif arazlarn ifaze etmedii vahit bir nevin fertleri karsa bu fertler temayz etmezler. Birden bir kt apaktr denilemez, zira bu hususta milel ehli ihtilf halindedir. Hakiki vahidi izafet ve selpler ya bozar ya bozmaz; bozarsa, ondan bu cihetle kesret kar. Bozmazsa, bir selple bir mall, bir baka selbie bir baka mall kar. Buna kar malln sudurunda adem bir emir rol oynayamaz, aksi halde, adem malmn vucuduna dahil olmu olurdu denilemez. Zira bir eyin faili var olmahdr ki ondan vucut sdr olsun cmlesi aktr ama bir eyin vucudunun mtevakkf olduu eyin varolmas gerekir hkm ak deildir. Birinci vaziyeti kabul ederiz: Selp hakik vahdeti bozar. Selp meslp gerektirir, o takdirde, vhit vhit olmaz. Fakat biz selbin meslp gerektirdiini kabul etmiyoruz. Eer selp yznden kesret hsl olsa Mall-u Evvei'i icat ederken de kesret gerekirdi. bn-i Sina'nn talebesi Behmenyar'a yazd delil udur: Eer hakiki bir (vahit) den A ve B sadr olsa bu ayn vahitten, ayn cihetten hem A sdr olmu olur hem de A sadr olmam olur. nk B, A nn gayrdr, oysaki bu muhaldir. Bunun cevab udur: Ondan B sadr oldukta, bu, A sdr olmad demek deildir. Sadece, A olmayan ey sdr oldu demektir. Vahit bir illette

280'

taaddt vehi yoktur. Ondan A ve B gibi iki ey ksa, B,A nn kt vecihle kacaktr, oysaki kmamas lzmdr. Demekki ortada bir elime vardr. ^likaK mehaz sabit olunca, ki burada bir eyden A nn suduru ve gayr sudurudur, mtakn ona gre olmas lzmgelir, ki burada ondan A sdr olcu, A sdr olmad szdr. O halde iki nakz itima etmi olurlar denilemez. nk A nn gayr- sudurunun mns A nn suduru olmayan ey'dir. Bu takdirde A nn suduru baka B ninki bakadr. Eer A nn gfyr- sudurunun mns sudurun A dan nefyi ise bu mn daha husus olup ona B nin suduru gerekmez. B nn suduru mnsna gelen A nn gayr- suduru A nn sudurunu nefytmek mnsna gelen A nn gayr sudurunun dogruluunugerektirmez. ki zt bu halde deil aksi halde itna etmi olurlar. A nn suduru olmayan ey mefhumu umumidir, A nn sudurunun nefyi mefhumu hususdir. Umumi iin doru olan ey hususinin doruluunu gerektirmez. Onun iin A nn sudurunun gayr olan B gerekletikte, A nn sudurunun nefyinin gereklemesi icabetmez. A nn sudurunun nakizi A nn sudurunun nefyi deildir; onun nakizi A nn sudurunun gayr'dr. lemin Mebdeden Suduru: lemin mebdeden suduru keyfiyetin u itirazlar yaplabilir (284). I. lk sdr olan ey cisim olamaz zira o madde ve suretten mrekkeptir szn kabul etmiyoruz. Zira cisim kuturlar imtidatl basit bir ey olabilir. 2. Birden bir, ancak o r t a d a n bir a r t yoksa kar, s u r e t i n sebebi heyula olabilir. Buna kar Suret heyulnn illetine eriktir, birbirinin sebebi olsa devir gerekir denilemez. Zira heyulnn erik illeti mutlak urettir, muayyen suret deildir. stelik, eer suret heyulya messirse, ahs itiba riyie ona takaddm etmesi icabetmez 3. Mall-u Evvel nefis olabilir. Bunlar mstahil olsa bile, Mall-u Evvel'in yine akl olmas gerekmez, Bu, Mall-u Evvel'in sfatlarndan bir ey olabilir. Buna kar vahit bir eyin bir eyi hem kabul edip hem onun faili olmas caiz deildir denilebilir. Bu husugta ileride sz sras gelecektir. Filozoflar imkn gibi itibar eylerin kesretin sebebi olduunu ileri srdler. O halde, kesretin izafet ve selplerle kmas niin caiz olmasn? Tus buna yle cevap vermitir: Selp ve izafet ancak gayrn subutundan sonra mevcut olur; selp meslba, izafet mensuba muhtatr, aksi halde devir gerekir. Bir gayra kyas edilen eyin oir baka gayra mebde olmas caiz olmaz m denilirse, cevab udur: kinci gayrn vcib-ul vucuttan suduru birinci gayr vastasyladr. Bir eye mtevakkf olan ey, o eye de mtevakkftr. Eer sudur kendiliinden ise bu gerekmez. Buna yle cevap verilebilir: Eer bu sz ile meslbun ve mensubun zihinde subutu kastediliyorsa kabul. Fakat burada devir lzumunu kabul etmiyoruz. Eer selp ve izafet meslp ve mensubun varlna mtevakkftr fikri kastediliyorsa, bunu, izafet hakknda kabul ederiz, selp hakknda etmeyiz. Zira mantkta salibenin doruluu konunun subutunun varlna mtevakkf deildir. Eer Mebde-i Evvel'in vucudu hakikatinin ayn ise, mutlak vucut onun husus vucuduna arz olduundan dolay, daha onda ilk admda, mut-

281'

lak ve husus vucuttan dolay Mall-u Evvelde kesret hasl olur. Baz islm filozoflar itibari eylerin kesret mebdei olabileceklerini kabul etmediler. Onlara diyoruz ki itibar eylerin birden ok kmasnda mene olmalar niin caiz olmasn? Malln kesret meneinin var olan eyler olmas neden lzm olsun? Bizden oun kmas keyfiyeti hususunda Gazli filozoflara birok bakmlardan itiraz etmitir: 1. Eer Mall-u Evvel'in imkn kendinin ayn ise kesret yoktur; gayr ise, bu, Mebde-i Evvel'e de gereksin. Eer vucub-ul vucut imkn gibi kesret mebdei olamaz, vucudun ta kendisidir denilirse cevab udur: Vucubun iki mns vardr: a. Vucudun gayrndan istinas, b. Mutlak vucudu iktiza etmek. Burada iktiza itibar, itina selb bir eydir, ikisi de darda mevcut deildir, o halde illete muhtatr diye getirilen mahzur ortadan kalkm olur. Gazl'nn Vucub-ul vucut vucudun ayn olamaz, nk vucup nefyedildii halde vucut sabit kalr sz muvazeneli bir sz deildir. nk vucubun kevni olduu iddia edilen vucut onun hususi vucududur ve dier vcutlardan bununla yarlr; o yzden eer vucubu nefyedilirse vucudu sabit kalamaz. 2. Mebdeini idrk etmesindeki vaziyet de ayndr. Mebdeini idrk etmesi kesret gerektiriyorsa bu neviden kesret Mebde-i Evvel'e de gereksin. Bazlar Allahn ztn bilmesi zatn ayndr, zt idrk ederek gayrn idrk eder kanaatndadrlar. Bunu gstermek iin derler ki: nsanda bilgi hususunda hal vardr: a. Bu halde malmat (bilinenler) kendiliinden ayr ayr bir hale gelmitir, b. Bu halde malmat bir kuvvetle ayr ayr hale gelmitir. c. nsanda basit bir hal vardr o halden kesr malmat doar. Czler bu basit ilimde gizlidir. En erefli ilim ite budur. Fakat bu zam fsittir, zira gajT Evvel'in ztnn lzmdr. Zat bilmek lzmlar bilmeyi gerektirmez. nc durumdaki dier bilgi lzmlara deil czlere taallk eder. Buna kar Mebde-i Evvel'in ztn idrk etmesi gayra illet olduunu idrk etmesi demektir, bu, icmal bir bilgidir denilirse u cevap verilir: Gayra mebde olduunu idrk etmesi ztn kendisi deildir. Zira izafeti idrk etmek muzaf idrk etmek deildir, aksi halde, Akl- Evvel'in mall olduunu bilmesi ztn bilmek olur, ztn bilmesi ztnn ayn olunca kesret gerekmezdi. Bu kimselerden, Allahn gayrn bilmediine inananlar olmutur. slm filozoflarndan Allahn ztn ve btn mallleri vastasz bir ilimle bildiini iddia edenler vardr. Allahn bu bilgisinde okluk hasl edecek bir vecih yoktur. Ayn ekilde, ilmi de bu cinstendir. Gazali Mall-u Evvel'in sadece kendi ztn idrk etmesi icabettiini Sylemitir. Aksi halde kendi ztnn illetinden baka bir illet gerekirdi, halbuki, ztnn illeti hakik birdir (vahittir), birden ancak bir kar. Mall-u Evvel'in mmkh-l vucut olmas, onun mebdeini idrk etmesini, mebde-i Evvel gerektirmez. Demekki ortada mebdeini bilmekten ileri gelen bir kesret olmaz. Buna kar mebdeini bilmesi Mebde-i Evvel'den sdr olmu bir eydir denilebilir.

282'

3. Mall-u Evvel'ln kendi nefsini idrk etmesi kendi nefsi deildir. nk ilim baka malm bagkadr. O halde aym durum mebde-1 Evvel'de de varit olsun. Bunun cevab udur: Bu hal bir eyin gayrm idrk etmesi iin dorudur, oysaki burada ztm idrk etmektedir. 4. Felek cirminde basit bir mn var olmak gerekirken ynden terkip bulunmaktadr: a. Suret ve heyuldan mrekkeptir, b. miktar muayyendir, c. kutuplar bellidir. Bunlar tayin eden ayr ayr illetler olmahdr. Buna kar yle cevap verilebilir: Akl- Evvelin mallleri onun imknndan, Felek-l Aks'nn cirmi ve sureti onun varhmdan kmtr. mam Raziye gre, felek cirminde mevcut mkller yznden onda kesret hasl olmutur. Araz itibariyle bir, kemmiyet, eyn, fiil, infial yznden nevi nevidir. Fakat, iki veya kesret kabul edildikten sonra artk kesret kaps alm olur. Felek cirminin bu miktar kabul etmesi ya heyulsnn ancak bu miktar kabul etmesinden veyahut nev suretinin bu miktar ge rektirmesinden ileri gelir. Kutup noktalarnn o muayyen noktalar olmas^ o husus hareketi yapmasndandr. Hareketin ash, ilkin, yksek mebdelere benzemektir, sonra bundan aalk olan eylere (safilt) inayet hasl olur. Bu da husul mmkn olan vazlarn fiile kmas suretiyle hasl olur, ve gerekleir. Eer, kemalt vazlarn kuvveden fiile kmasnda ise, bunun iin bir husus harekete lzum yoktur, her hangi bir hareket bu ii gerekletirebilir tarznda yaplacak olan bir itiraz yle karlanabilir: Kemalt czlerle deil, klle hasl olur. nsan akl byle eyleri anlamaktan ciz olduu iin cz hususu tayin etmeye yol yoktur. Bu cz maksadn ancak bu husus hareketle hasl olduunu kabul etmek lzmdr. 5. Sabit yldzlarn felei Akl- Sn'ye dayanr. Oysaki, yldzlar sayszdr, demekki kesret ve vahdete dayanmaktadr. Fakat filozoflar Akllarn saysnn on olduunu kati olarak sylemediler, o halde sabitelerin feleinin ok sayda olduu sylenebilir. Buna kar saylar muayyendir denilse bile kesreti temin eden fakat bizim bilmediimiz cihetler olmas mmkndr. Fakat bu tarz bir cevap kabul edilemez; zira, Mall-u Sn'de bilmediimiz kesret cihetleri bulunmak caiz olunca ayn ey Mall-u Evvel'de de olsun ve bylece dier Akllar'n varl ortadan kalksn. Halbuki filozoflar bunu kabul etmezler, saylarnn on olduunu kesin olarak belirtmemilerse de daha az olabilecei fikrini tutmazlar. Eer kendisine benzenilen ey vahit olsayd, hareketler de hz ve yn bakmndan vahit olurdu denilemez, zira, hareketin gayesi benzemektedir, fakat, ondan dolay benzemek isteyenin says ile benzenilen eyin says kestirilemez. 6. mkn tabi ve birdir, vahittir; ancak, teahhusat ile oklar ve muhtelif olur. O halde, nasl olur da bundan bazen Felek-i Aksl En Uzak Felek, bazen baka felek, bazen unsur lemin heyulas, bazen de hi bir ey sadr olur? Mll- Evvel'in nefsini ve mebdeini idrk etmesinden, n a sl olur da iki ayr ey sdr olur, halbuki insanda byle bir ey olmaz? Cevab: Filozoflar Akl- Evvel'in imkn lk Felein cirmini icabeder dememiler, kendi ztnn hususiyetini, imkn ynnden idrk etmesi bunu icabeder demilerdir. nsanda byle bir ey vuku bulmamasna gelince-

283'

ikisinin imkn birdir, ama, aslnda, Akl- Evvel dier nevilerin hepsine muhaliftir. Akl- Evvel'in felei ile Felek-i Aksann cirmi arasnda ne gioi bir mnasebet vardr soru ll bir soru deildir. nk, maksat kesretin mebdeini aratrmaktadr, yoksa sudurla sdr olan arasndaki mnasebeti beyan etmek deildir. nsan akl byle eyleri anlamaktan ciz olduu halde yksek mebdelerdeki durumu nasl anlasn? Gazl filozoflarn Allahn lemin bir sanii olduunu kabul etmeleri bir telhistir, bu hal onlarn esaslarna ynden aykrdr: Fail, fiil, ye ikisi a rasmdaki mnasebet bakmndan. Fail irade ile fiil yapan eydir, faili tabii fail ve irade ile fiil yapan fail tarznda ayrmak hatahdr. Allah, filozoflara gre mucip olunca, hakiki fail olmaz. Fiil ihdastr, yokluktan varla getirmektir, oysaki bu durum kadmde farzedilemez zira, anlara gre lem kadimdir, demitir. Gazli'nin bahis konusu etmi olduu bu iki vecih filozoflarn dvalarn iptal etmek iin deil, sadece, kelimede niza etmek iindir. Zira, fiili srf iradi olana haretmek memnudur. Bir kimseyi atee atana katil deriz, atei katil saymayz fikrini kabul ediyoruz, ama, atee atan katlile mutlak olarak vasflandramayz. Gazli'nin gayesi filozoflar aleyhine telhis iddia etmektir. Halbuki filozoflar, fail ile mutlak messiri, fiil ile mutlak eser veya tesiri kastetmektedirler, irade ile fiil yapan faili noksan bulurlar. Gazli'nin nc vecihteki szlerinin hlsas udur: Allah vhit, lem kesirdir, halbuki, birden ancak bir kar, o halde lem Allahtan kamaz. Eer, lem. Akllardan ibaret bir zincir vastasiyle Allahtan kar denilirse, o takdirde birliklerden mrekkep olan bir ey olmamak gerekir. Halbuki, lemde mrekkepler vardr. Aksi halde birden bir kar sz btl olur. Fakat sana malmdurki, her bakmdan bir olan Allahtan kesir olan lemin kmas mmkndr. Zira, Mebde-i Evvel'in A olduunu farzedelim, ondan ilkin B kar, sonra B vastasiyle bir C kar... ilh. ve kesret hasl olur. Gazli'nin gayesi kesretin kendiliinden ve vastasz olarak kamyacan gstermektedir. Zaten fiilden vasta nefyedilemez, bu hali kendisi de ate vastadr diyerek itiraf etmiti. (Hocazde, Tehft, I, 54-78, zetleyen M. Trker Tehaft, 288-295)

DRDNC MES'ELE
(1) Ben derim ki, bu sz ikna edici olmakla beraber doru deildir. nk illet ismi ismen itirak yoluyla drt illet iin sylenir. Fil, sret, heyl ve gye (lletlerim) kastediyorum. Eer bu filozoflara cevap olsayd sakat bir cevab olurdu. nk onlar lemin ilk illeti vardr derlerken hangi illeti kastettiklerini sylyorlar. Eer fiili srekli var olan ve var olmaya devam eden, mef'lu de fiili olan fil sebebi kastettik demi olsalard onlarn mezhebine gre bizim sylediimiz gibi sahih bir cevap olurdu ve buna itirz edilemezdi. (Tehaft et-Tehaft, 266) Bu szler btnyle eksiktir. nk bu ismin hem birinci felee sylenmesi, hem de btnyle gk yzne sylenmesi doru olur. Ezcmle illeti

284'

bulunmad farzedilen btn mevcdlarn trleri iin sylenebilir. Bu grle dehrlerin grleri arasnda hibir fark yoktur. lleti olmayan ilk mebdei dehrlerin de, dierlerinin de kabul ettiini sylyor. Asl ihtilaflar bu mebde'dir. Dehrler diyorlar ki, ilke klli felektir. Dehr olmayanlar diyorlar ki, o felein dnda bireydir ve felek te onunla malldr. Bunlar iki frkadrlar. Bir frka felein ihdas edilmi bir fiil olduunu kabul ederden br frka kadm bir fiil olduunu iddia ediyor. (Tehaft et-Tehaft, 269-270). (2) Ben derim ki zikrettiiniz btn meslekler felein evveli olmayan devirleri caiz kabul etmekle aleyhinize batl olur bznn cevab daha nce gemiti. Biz o zaman dem.itik ki, filozoflar sonsuz illet ve mallleri ciz grmezler. nk bu, illeti olmayan bir malle vese olur, Araz yoluyla kadm bir illet bakmndan bunu gerektirir. Lkin mstakil olduu ve beraber bulunduu takdiri ile sonu olmayan maddeler iin byle deildir Sadece devir olduu zaman byledir. bn Sndan anlattklar hususlara gelince... Onun sonu olmayan ruhlar caiz grd ve bunun anak vazi olan rhlar iin mumteni olacan sylediine dair nakilleri ise doru sz deildir. Filozoflardan hi kimse bunu sylemez. Bunun mumteni olduu, onlardan naklettiimiz umm burhnlarda apak grlr. Bu bakmdan-ya ni bilfiil sonu olmayan rhlarn varhm sylemeyi kastediyorum-Gazzlnin onlar ilzam ettii eyler filozoflar iin lazmgelmez. Bunun iin ruhlar ahslarn saysyla saylr ve bakdir diyen kimse tenash fikrini sylemi olur. (Tehaft et Tehaft 274-275) Hocazde se bu konuda zetle yle der : Gazl'ye gre lemi hadis farzeden bir kimsenin onun faili olduunu kabul etmesi kolaydr. lemi kadm ve failsiz sayan bir kimsenin de gr anlalmaktadr, fakat hem kadm sayp hem fail kabul edenlerin gr eliiktir. Cevab: Eer kdem ile mall olmamas kastediliyorsa memnudur, eer sni'sz ile var etmemiken var eden anlalrsa, filozoflar bunu k a bul etmezler. Filozoflara gre, lem mmkndr o halde, bir yapcs vardr. O takdirde onlarn meslei ahma ihtiva etmez. Filozoflar bir mebde ispat etmek iin yle delil getirirler: Var olan ya mmkn ya vaciptir. Mmkn, varhnn illeti olandr, vcip olmayandr. Mmknler zinciri vaciple kesilir. Bu vcip cisim olamaz, zira o mrekkep deildir, nefis de deildir, zira her bakmdan birdir, o halde baka bir nc eydir. Gazl bu gre ynden itiraz etmitir: 1. Bu mebde feleklerden bir olabilir. 2. Burada teselsln mstahil olduu ortaya konulmamtr. T a t bik burhan evveli olmayan mteakip hadiselerle nakzedilmitir. Onlar vcutta itima etmedikleri iin tatbik tasavvur olunamaz, denilirse, buna kar filozoflar insan ruhlarnn bilfiil sonsuz olduklarn kabul etmektedirler denilebilir. Fakat, bu ruhlarda tertip olmad iin tatbik burhan yine gemez. Mteakip hadiselerin her ne kadar, dsarda vcutlar yoksa da Mele-i A'l'nn ilminde mevcutturlar denilirse, bu ilimler her halde insann il285'

minden baka trldr, zira zamana dahil olmazlar tarznda bir cevap vermemelidir. Zira maksat, teselsl iptal eden delilin mutlak olarak tamamlanamyacam gstermek deildir, bilkis maksat bu delilin filozoflara gre tamamlanamyacan gstermektir. Bu ilimlerdeki tertip mcerret, zaman! tertip deil, tabi bir tertiptir. Tabii tertibin hakiki vcutta olduu iddia edilemez, zira yksek mebdelerin eyay bilmekteki maksatlar onlarn illetlerini bilmektir. stelik her ne kadar bu ilimler hal gemi ve gelecekte deillerse de onlarla vaki olan vakitler bilinir, o yzden tertip hasl olmu olur. O halde tatbik burhan da varit olmutur. Baz kimseler, ruhlarn tabi ve vaz tertipleri olduunu kabul etmi olduuna gre, O halde ruhlar ynnden de tatbik hasl olmutur. (Hocazde, Tehaft, I, 78-85 zetleyen, Mbahat Trker Tehaft, 311-316).

BENC MES'ELE
(1) Ben derim ki, Ebu Hmid (el-Gazzl) bu ikinci yntemdeki eksiklii farkedememite filozoflarla Vacip el-vcddan nefyettikleri oklua cevaz verme konusunda konumaya balyor... Ebu Hmid bu metottaki cevaplarn ksaca belirtince onlarn tevhid konusundaki grlerini belirtmeye ve ardnda da buna kar kmaya balyor. (Tehaft et-Tehaft, 295) (2) Ben derim ki; Ebu Hmid (El Gazzl) Allahn bir olmas ve birok vasflarla nitelendirilmesi konusunda filozoflarn mezheblerini anlatmak zere naklettii eylerin ounu iyi nakletmitir. Bu konuda ona syliyecek bir ey yoktur. Sadece Br Subhnehya akl ad verilmesinin menfi anlam ifade ettiini sylemesi bunun dndadr. Mesele yle deildir. Akl ismi mel filozoflara gre bizzatili en zel bir isimdir. Onlar akln ilk mebdein gayr olduu, dolaysyla Brnin akl olarak nitelendirilemiyeceg hususunda Eflatun'un grlerine kardrlar (Tehaft et-Tehaft, 310) 3 Hocazade ise bu konuda zetle yle der: Allah'n birlii hususunda filozoflarn gr vardr: 1. Her biri kendiliinden vcib-ul vucut olan iki varln mevcut olmas caiz deildir. Onun vucudu kendiliinden taayyn gerektirir, o halde, ancak, bir tek ahsa hasredilebilir. Her biri kendi vucudunun taayynn gerektiren iki ayr vcib-ul vucut tasavvur edilemez. Zira, vcib-ul vucudun hakikati mcerret vucuttur. Bunda ayrlk olmaz, ancak, mahiyete mukarin olan vucutta ayrlk olur. Filozoflara gre, vcibin vucudu, vcibin hakikatidir. 2. Eer vucut iki ey arasnda mterek olsa o iki eyin ayrldklar bir nokta olmaldr, bu suretle terkip gerekir. Zira, vucupta itirak, taayynde farkllk terkip demektir. Vucup, vcibin mahiyetidir. Terkip vcib-ul vucutta muhaldir. Eer taayyn rza ise sebebi ya mahiyettir, bu takdirde, taaddt gerekmez veya mahiyetten bakadr, o takdirde, vucudun vucubuna mnaf bi,r vaziyet hasl olmu bulunur. Vucut ancak muayyen iin tasavvur olunabilir aksi halde, mevcut mevcut olarak dierlerinden ayrlamaz, ancak arazen ayrlr ve bu suretle, mevcut cz olmaz; o halde vucut zarur olarak ise o takdirde, vucutla taayyn etme keyfiyeti sadece o ahsn nevi olur,
286'

taayyne muhtatr. Eer bu taayynn sebebi mahiyet ve onun arzalan yani o hviyete ait bulunur, fakat bu hal hviyetten terkibi kaldrm olmaz; eer, taayynn sebebi hviyet ise hviyet cz bir eydir ve onda byle ayrlacak bir birlik yoktur. Eer onda, klli mahiyetten baka ayrlacak bir birlik yoksa, bu, onda bir birlik tasavvur etmeyi nlemez. Eer, vucup sz ile vucudun ztnn gerekirhi kastediliyorsa, vucup vcibin hakikatine eit olamaz, zira, bu halde, vucup itibar bir eydir ve darda varl yoktur. Eer, baka bir mn kastediliyorsa, o takdirde, muhtelif hakikatlann her biri vucup ile vasflanabilirler ve terkip gerekmez. Vucubun, mahiyetin ta kendisi olduuna dair getirilen delil safsatadr. Byle olmasa bile eer vucup rza olsa illetlenmi olurdu szn kabul etmiyoruz, zira, vucup itibar bir eydir, darda varl yoktur. Buna kar itibar vucutlar mahallerine tespit edilebilmek iin illete muhtatrlar denilebilir ama onun zt hususi vucuptur, arz ile (yani mutlak vucupla) kendiliinden vasflanmas icabeder, bu takdirde, kendisinin (yani vucub olan ztn) rzna( yani vucuba) tekaddm etmesi gerekir, oysaki bir ey kendi kendisinden nce gelemez. Eer taayyn mahiyete zait klarlarsa, ikinci grte tutunamazlar; eer mahiyetin ayn kabul ederlerse, birinci grte tutunamazlar. 3. Vcip birden ok olursa, herbirine mahiyete zit bir taayyn gerekir. Bu taayynle bu vucup arasnda ya bir lzum vardr veya yoktur, eer yoksa, bu, birinci pheye dnmek olur; demek ki hariten bir sebeptir, oysaki bu vacib-ul vucudu muhta klmaktr. Eer varsa, ya, taayyn vucudun sebebi olur, ya vucup taayynn veya her ikisi bir ncnn mall olur, bunlarn hepsi btldr. Vcibin ok sayda olmas mahiyete zait bir taayyn gerektirmez. E er vcip nev'i mahiyette mterek ise, bu hal lzm gelir. Her biri dierinden taayyn gerekmeden, kendiliinden ayrlm olan vacipler caizdir. Mahiyetle teahhustan yaplm olan terkip akli czlerden olan bir terkiptir, byle bir terkip vcib-ul vucut iin mmteni deildir. Eer Gazl, filozoflarn birinci grne vermi olduu cevab ile vucub-ul vucut iki seye de denilse o zaman muayyen bir fert iin vucub-ul vucudun husul o muayyen ferdin zti bakmndan kendisine vcib-ul vucut denilen eyden dolaydr fikrini kastediyorsa, fozoflar byle bir ey sylememilerdir. Vcib-ul vucudun vucubu kendiliinden olunca bakas tarafndan olamaz demek iki ayr tabiat bir lzmda itirk etmek demektir; bunun butlanna kimse kar koymaz. mkn, ztlar ayr olan mahiyetlerin zt bir hususta itirk etmeksizin, mesel cevher ve arazda olduu gibi. gerektirdikleri bir eydir. Buna kar vucup, onlara gre, vahit ve ahs bir eydir, imknn tersine onda vahdaniyet vardr. Ayr tabiatlarn ayn lzmda itirk etmeleri, mesel mmknde olduu gibi ancak, nev'i vahit iindir, yoksa ahs vahit iin deildir denilemez; zira, deriz ki: Vucubun ahs vahit olduu sabit olursa, bu, matlba kfi gelirdi; o bakmdan, Gazl'nin selp illetle midir deil midir tarznda sual sormasna lzum yoktur. Eer, Gazl bu sz ile vucub-ul vucut nevinin iki ferdi varsa birinin vucub-ul vucudu ya onun ztna mahsustur, o takdirde bu nev bir fertlidir, veyahut bakasna da mahsustur, o o takdirde vcib-ul vucut olmas baka bir ey yzndendir, ama, o zaman, vcib-ul vucudun ahsi illetlenmi o287'

lur, fikrini kastediyorsa, bu fikir, bn-i Sina'nn vucubun vacibin mahiyeti olduuna dair ileri srm olduu grn bir zetidir. Buna kar yle sylenebilir: Vucub-ul vucudun, vcibin mahiyeti olduunu kabul etmiyoruz, bilkis onun arzalarndan bir arza olmas mmkndr. Bu hale gre, ayr ayr ztlar olabilir, yoksa Gazl'nin vucup selb bir eydir, illet gerektirmez eklinde bir cevap getirmesine lzum yoktur. Zira, eer, vucup mahiyetin kendisi ise, onu selb bir ey yapacak yol kapanr. Vucup vcibin hakikati olmaynca, bir ferdin vucupla illetlenmemi olmasndan bu ferdin mmkn olmas gerekmez, nk, o ferdin hakikati ile illetlenmi olmas caizdir; bylece, selbi vasflar, hernekadar, kendilerinin yokluklarn gerekletirecek olan bir illete muhta deillerse de onlar mevsuflarna tespit edecek olan bir illete muhtatrlar szne bavurmaya lzum yoktur. Gazli'nin siyah, ya kendiliinden veya bir illetle renktir, eer, kendiliinden renk ise, krmznn renk olmas tasavvur edilemez; eer, bir illetle renk ise o zaman, siyah renk-deil olarak tasavvur etmek lzm gelir sz nemsizdir; nk, renk, siyah iin araz olsa siyahn renklilii siyahn zt ile illetlenmi olur, ama, bundan, krmznn renk olmamas gerekmez, nk, hakikatleri ayr olan eyler arasnda nev' lzmda itirk etmek cizdir. Eer, renk siyah iin zti olsa, o zaman, siyahn renklilii siyahn fash ile illetlenmi olur, bu fasl, cinsi olan renge ilve olunur ve bir nev tekil eder. Cinsin bir nev olarak elde edilmesi ve cinsi nevi iin tespit etme yle birbirine lzm olan iki eydir ki o ikisinin sebebi bu nevin fasldr. Siyah renk olmakszn idrk etmek de lzm gelmez; nk, renk siyah iin fasl inzimam etmeksizin hsl olmaz. kinci grn takririnde de kusur vardr, yle ki: ki vcib-ul vucut olsa ya her bakmdan benzerler, bu takdirde, bir tek demektir, ya hibir bakmdan benzemezler; veya, bir gurup eyde itirk ederler, o takdirde, terkip gerekir. Eer, vucup, rz deil de, zti ve mterek ise terkip gerekir. Bir eyde mcerret olarak itirk etmek veya ayrlmak terkip gerektirmez; nk, iki basit mahiyette ayrlp bir rzda itirk etmek caizdir. O halde, terkip ilzam iin ilkin ikisi arasndaki mterek vucubun rza olmadn beyan etmek lzmdr. Allahta cism blnme, suret-heyul, cins-fasl, sfatlar, ve mahiyet-vucut gibi hibir bakmdan okluk yoktur. simlerindeki okluk selplerin ve izafetlerin okluundan ileri gelir. Mesel kadm olmasnn mns ademin ondan selbidir, vcib-ul vucut olmasnn mns varlnn illeti olmamak demektir. Gazl bu tariflerin bir ksmn onlarn prensipleriyle uzlaamaz olduu kanaatndadr. Biz onun tercih etmi olduklanyla yetindik (Hocazde, Tehaft, I, 85-91, zetleyen Mbahat Trker Tehaft, 122-125)

ALTINCI MES'ELE
(1) Ben derim ki; bu szn z, Evvel ztn ve gayrini akleder. Ztn bilenin lmi, gayrini bilmesinin gayridir diyene itiraz hususundadr. Bu ise bir aldatmacadr. nk bundan iki mana anlalr. Birincisi Zeydin kendi ahsn bilmesi gayrini bilmesi olur ki bu, elbette doru olmaz. kinci
288'

anlam ise insann gayrini bilmesi-ki bu varolanlardr-ztm bilmesldir. Bu ise saihtir ve aklanmas yledir: Onun zt varlklar bilmesinden daha ok bilinir. Eer insan dier eya gibi kendisine has olan mhiyetini bilseydi ve mhiyeti de objelerin bilgisi olsayd insann kendi nefsini bilmesi zaruri olarak dier eyay bilmesi olurdu. nk o kendinin gayri olursa zt da eya bilgisinin gayri olurdu. Bu husus Sni hakknda apak ortadadr. (Tehaft et-Tehaft 335-336) (2) Ben derim ki; Br Sbhneh'nun, ztn ve gayrini bilmesi konusundaki sz bir kitabla kaydedilmesi yle dursun, mnzara halinde tartma yoluyla anlatlmas bile haramdr. nk halkn anlay bu gibi ince srlara ulaamaz. Bu hususta onlarla birlikte bir tartmaya girilirse onlarn kafasndaki ulhiyetin anlam silinir. Bunun iin bu ilimlere dalmak halka harm klnmtr. Zira onlarn mutluluu iin zihinlerinin gtrebildii kadarn anlamalar yeterli grlmtr. Bunun iin ana maksad halka Br Sbhnehu'nun varlm anlatma ve retme olan eriat bu kadarla yetinmeyerek Br Tela konusundaki anlamlar anlatabilmek iin insan uzuvlaryla temsil zarretini duymutur... bu zellikle Allahm gereklere muttali kld sekin bilginlere hastr. Bu nedenle bu konularn sadece burhan yoluyla yazlm kitablara kaydedilmesi gerekir. Bu kitablarn belirli ilimleri okuduktan sonra belirli bir sraya gre okunmas dettir. Halkn ounun bu kitablara burhn ekilde bakmalar skc olur. Ancak sekin ftratta olanlar mstesnadr. Bu ftrat sahipleri insanlar arasnda azdr. Bu konularda halkla konumak, canhiarm birouna aslnda zehirli olan eyleri iirmek gibidir. nk zehirler izfdir. Bir ey bir canh hakknda zehir, baka bir canh hakknda gda olabilir. nsanlarla ilgili grler de byledir. unu demek istiyoruz: Bir gr bir tr insan kitlesihakknda zehir olurken baka bir tr iin gda olur. Tm grleri tm insan trleri iin uygun sayanlar btn eyay tm insanlar iin gda kabul edenler cinsindendir. Ehli olan kiilere bireyi gstermekten kanan kimse de tm gdalar btn insanlar iin zehir sayan kimse gibidir. Halbuki durum byle deildir. Aksine baz tr insanlar iin zehir olan ey, baka tr insanlar iin gda olur. Zehiri, kendisi iin zehir olan kimseve iiren kimse-o zehir bakas iin gda da olsa-ksas hakketmitir. Zehir, kendisi iin gda olan kimseye, lnceye kadar zehir vermekten kaman kimseye de ayn ekilde ksas vcib olur. yleyse meseleyi bu ekilde anlamak gerekir. Lkin erir ve chil kii, haddi aarak, kendisi iin zehir olan kimseye zehiri gda diye iirirse tedavi iin doktorun sanatm bu noktaya teksif etmesi gerekir. Bunun iin biz de bu kitabta bu konuda sz etmekten vazgeiyoruz. Yoksa bizim hakkmzda ciz olarak kabul ettiimiz ey yeryznde en byk bozgunculuk ve en byk isyn olabilir. Mufsidlerin eriattaki cezas malmdur. Bu meselede mutlaka birey sylememiz gerekiyorsa bu konuda sz gcnn ulat kadarn sylemi olalm... (Tehaft et-Tehaft, 356-358) (3) Bu konuda Hocazde ise zetle u bilgiyi verir:

Ama, bu ncln lzm faaliyetten tecerrde aykrdr. Eer, nc mn kastedilip, ilkin talil sonra selp itibar edilerek kabiliyet sfat kabilde makbuln vucubu imknnn sebebi olamaz fikri iaret edilirse, bunda mahzur yoktur. Mahzur, ancak, kabiliyet sfat kabilde makbuln vcu289'

bunun imknszln gerektirir fikri kastedildii zaman varittir. nk o zaman faaliyetle kabiliyet arasndaki aykrlk onlarn lzmlar arasmdakl aykrl gerektirir, bu da onlarn ayn bakmdan ve ayn yerde itimalarua imkn vermez. Eer, ilkin selp sonra talil itibar edilirde, kabiliyet sfat kabilde makbuln vucubunun imknszlnn sebebidir mns kastedUirse, kabul etmeyiz. Kabiliyetin, makbuln imknnn sebebi olmamas, onun imknszlnn BCbebi olmay gerektirmez, imdi, iki lzm arasnda aykrlk olmaz ve birlemeleri imknsz olmaz. Fiil yalmz bana hepsinin mucibidir. Kabul yalnz bana asla mucip deildir sz ile, eer, kabul vucubun sebebi deildir fikri kastediliyorsa vucubun imtinai lzm gelmez ve bylece ayn cihetten vucubun hem imkn hem imtinai gerekir sz doru olmaz. Eer bir tek ey ayn cihetten bir eyin hem kabili hem faili olamaz fikri kastediliyorsa, burada bir mesele yoktur, nk, Mebde- Evvel'de cihetler ve itibarlar vardr; onun iin sfatlarn zt itibariyle kabul etmesi, itibar cihetlerle de onun faili olmas caizdir (Burada sekizinci mesele hlsa edilmitir). B ) Filozoflara gre Evvel'in zta zait sfatlar yoktur, sfatlar ztn ayndr. Sfata gereken ey zta gerekmi olur, mesel, insan eyay bilmek iin eyann bilgisine muhtatr, ilim sfat eyaya baldr. Allah'ta ise bu sfat eyaya bal deildir, eya onun ztna aktr. O bakmdan Gazli'nin ilim bir sfat olduu iin mevsufa muhtatr sz defedilmi bulunur. E er zta zait bir sfat olsa, bu sfat mevsufuna muhta olduu iin mmkn olur ve bir illete muhta bulunur. Bu illet ya ztdr, o takdirde her ynden bir olan bir eyin bu sfatn hem kabili hem de onun faili olmas gerekir, oysaki bu muhaldir; ya gayrdr, o takdirde vcip muhta olur. Cevap: Birinciyi seeriz, fakat lzumu kabul etmeyiz. nk Allah her bakmdan bir deildir, onda itibar cihetler vardr. stelik, geen meselede her ynden bir olan eyin bir eyin hem kabili hem onun faili olabileceinin mmteni olmadm grdk. kinci de btldr; zira delil ztnda ve vcudunda bakasna muhta olmay nefyetmitir, sfatlan hususunda muhta olabilir. Buna kar Vcibin sfat kemal sfatdr, kemal sfat gajrra muhta olmaya aykrdr demek dvay baka kelimelerle tekrarlamak demektir, yleki: Allah'n zt var olmak iin sfatlara muhta deildir. Aksi halde vcip olmaz. Eer sfatlar zait olsa o takdirde Allah mutlak ganiy olmaz. Eer bu sfatlara ihtiyac ile var olmak iin onlara muhta olduu kasdedilirse, lzum memnudur. Eer bununla eyann ona malm olmas kasdedilirse lzum sahihtir, ama, lzm mstahil deildir, zira delil kendinden baka her eyden mstani olduuna dellet eder. Varlnn mtevakkf olmad ey veya eylerin malm olmas (inkiaf) gibi hususlarda kendileri ile kaim olaca sfatlara muhta olmasna burhan kaim olmamtr. Gazl, onlarn, sfatlarn zta zait oluunun mmteni olduunu gsteren iki delillerini nakletti. Gazl, Vcib-ul vcudun zt bir sebebe balanr sz ile eer mevsuf olan zt dardaki bir llete balanr fikrini kasde290'

diyorsa sfatn ancak bir illete muhta olmas gerekir; ama, bu illet ztn gayrdr, o halde, sfatlarda zt ona muhta olur fileri lzm gelmez; lzm olan ey u iki eyden birisidir: Y a fail kabildir veya zt sfatlar iin dardaki bir ilete muhtatr. Eer sfat olan vcib-u vCut bir illete muhtatr szn kasdediyorsa, bozuktur. nk filozoflar sfatlan ziyade takdirinde ve sfatlarn vcib olan ztla olmasnda vcib-ul vcut saymaz ki bu muhal lzumu ihtimali defolunsun. Bizce birinci mn sahihtir. Filozoflarn birinci grne getirmi olduu cevap isabetsizdir. Birliin kesret nefyine mebni olmas cz itibariyle olan kesret nefyine dayanr, yoksa zt ve sfat bakmndan olan kesret nefyine mebni deildir. Zt ve sfat bakmndan olan kesret, tevhit meselesine o da cz itibariyle olan kesretin nefyine mebnidir, o halde, ortada devir yoktur. Ancak, tevhit delilindeki tertip ile vucup mahiyetin kendisidir demeksizin mcerret kesret kasdediliyorsa o baka. Fakat bu sz ne filozoflarn kitaplannda vardr ne de onlarn nakline uygundur. Messire muhta olan ey nceki kelmcarm zannettikleri gibi imkn deil, hudustur. Bir ey varl iin bir kabile muhta olunca varl ve yokluu ztna nazaran eittir. Aksi halde, bir taraf ztna evl olsa zttan ileri gelen bu evleviyet yznden dier taraf mmteni olur evla olan taraf ise vcip olur ve zt zt olarak vcut bakmndan mustahil bulunur. Halbuki byle deildir, o halde, dier taraf mmteni olmazsa zta nazaran vukuu onun sebebi ile olur. O halde, birinci tarafn evleviyeti dier tarafn sebebinin nefyedilmesine baldr. nk birinin evleviyeti, sebep ister bir olsun ister ok olsun dierininkine mnafidir. Akl iin iki eitten birini dierine tercih etmek hususunda zttan baka bir illetin bulunmas zaruri olarak lzmdr. Eer zt ynnden varl ile yokluu eit degse bir taraf dierinden kendiliinden evl olursa bu taraf vcip kar taraf mmteni olur; eer kar taraf mmteni deilse o zaman bir sebeple vukua gelmesi icabeder. Bu taraf evl olmak iin o kar tarafn sebebinin ortadan kalkmas gerekir. O takdirde birinci tarafn evleviyeti kendiliinden deil, kar tarafn yokluu yzndendir. Zta nazaran iki taraf da eit se, bir tarafn seilmesi mreccih gerektirir. Bu mreccih fail deil fakat kabil olamaz m denilse buna kar fail lzmdr cevab verilir. Vcudu icattan nce tutan bir kimse iin ztn fail olmas ciz deildir, zira kendi varlndan nce gelmi olur. nce tutmayan kimse ise bunu btn mmknler iin caiz grsn. Fakat o takdirde Allah'n eyann faili olduu tesbit edilemez; bu hususta dnlmelidir. Vcut, filozoflarn inand gibi vcib-ul vcutta mahiyete nz olmaynca, ona ihtiya ve noksan gerekmez, eer zaitse o takdirde fail gerekir. Ortada bir terkip varsa zarur olarak mrekkip de vardr bu mrekkip ya zt veya ztn gayr olur. Sfatn ya zt veya ztn gayr olan bir illet olmakszn zt ile kaim olabilecei tasavvur edilemez. Hukema hem Allah'n zt sfatlar olmadn hemd O'nun evvel, vahit, kadm, bak, vcib-ul vcut, akl, kil, mkul, mrit, kadir, canl olduunu sylemitir. Fakat bu sfat ve isimler, onlara gre, zafet veya selp yolu ile bir tek mnya racidir. Allah'n isim ve sfatlar hakknda insanlardaki sfatlara gre hkm vermek doru deildir.

291'

Gazl, bn- Sin ve benzerlerinin Allah'tan kesreti kaldrmak iin onun gayr bilmediini iddia etmek suretiyle Allah' erefe kltm olduklarn ileri srmtr. Ama, gayr bilmesi zt bilmesine mugayir olmak iin dieri sbit olduu halde o birinin nefyini ayn anda dnmek mmkn olmaldr, oysaki bu hal memnudur. Allah ztn ve gayrn, zta zit bir ekilde deil, kendiliinden olarak bilir ve buna kesret gerekmez diyenler de vardr. Fakat, bn-i Sin gibi, ztm dorudan doruya bir ilimle gayrm suret hasl olarak bilir denilirse buna kesret gerekir. stelik, vahit plan bir eyin ayn cihetten hem fail hem kabil olduunu sylemesi de lzm gelir. Allah'tan ilmi nefyeden kudema, Allah vasta ile yaratr szn sylemez. Gayrn bilmez diyenler her nekadar btl fikirli iseler de kesreti kaldrm saylrlar; zira onlara gre, kendini bilme dorudan doruya olan ilimler olur ve bir surete muhta deildir. (Hocazde, Tehft, II, 5-14, zetleyen Mbkt Trker, 173-177)

YEDNC MES'ELE (1) Ben derim ki; Gazzl'nin filozoflardan bu konuda naklettiklerinin sonu buraya kadar gelir. Bu szde hak da vardr btl da... Mevcut isminin eyann ztna lzm nn olarak delalet ettiine dir filozoflardan naklettii szler btl szlerdir. Biz bunu muhtelif yerlerde akladk. Bu sz bn Sn'dan baka hibir filozof dememitir... (Tehaft et Tehaft, 369-370) (3) Hocazde ise yle der: Filozoflara gre. Evvel cins ve fasldan mrekkep olmaz, onun iin tarifi yaplamaz. Vcut cinste itirak deildir, d lzmda itirktir; mebdeiyet izafettir, vcib-ul vcut oluu onun mahiyetine hstr, cevher deildir. Onlarn bu grleri islmiyete aykr olmamakla beraber delilleri yetersizdir, ite bu sebepten dolay Gazl meseleyi ele almtr. Bu hususta, filozoflarn iki yollar vardr: Bu yol, Allah'tan terkibi mutlak olarak kaldrlmasna dayanr. Eer, Allah'ta terkip olursa gayra muhta olur, bu ise onun vucubuna aykrdr. Buna kar yle cevap verilebilir: Akli ctizleri mhiyetin czleri olmasnn mns, basit zttan mteaddit mefhumat nez'etmektir. Cins ve fasl her nekadar ayr ayn iseler de, aslnda, vcudu tek olan bir eyin suretleridir; bu bakmdan, bir taaddt bahis konusu deildir. Buna kar 'zihindeki vcut dardaki vcuda dellet eder, bylece terkip hasl olur' denilirse, cevab udur: Akl czler, hari ynnden, vcut ve mahiyete birdir, aksi halde ihtilf etmi olurlard. Eer, bu vahit vcut, bu czlerin her biriyle kaim ise, o zaman, vahit bir eyin mteaddit bir eye hull etmi olmas lzm gelir. Eer czlerin hepsiyle kaim ise, o zaman, czsz kl gerekir; her ikisi de muhaldir. Son ilzam kl, czlerle var olmad zaman vuku bulur diyerek reddetmek mmkn deildir; nk, czler, vcut bakmndan taaddt etmilerdir. O halde bu vahit mahiyette terkip yoktur, basitlik dtaki vcuda nazarandr, terkip ise zihn vcut hasebiyledlr. O halde, mkn istilzam kabul edilemez. 2 ~ Vcib-ul vcut ma-

22

hiyete hibir eyle itirak etmez; Vcibin dnda bulunan her mahiyetin vcuda mmkndr. Eer, Vcib de gayr ile mahiyette itirk etse, mmkn olur. stirk olmaynca fasl olmaz, buna bal olarak terkip bulunmaz. Cevab: Bu fikir, vcutta iki vcib olmaz fikrine dayanr, ama, vahdaniyet (birlik) hakkndaki zikredilmi bulunan delillerin tam olmad belirtilmiti. stelik, onun mahiyete blir eyle itirk etmemi bulunmas, onun cinsi olmadna dellet etmez. Srf onun nevine mnhasr bir cinsi olmak niye caiz olmasn? Evvel'in, akldaki dier nevilerden farkh bir nev olmas birlik deliline mnafi deildir. Cinsi mahiyet vcudun vcubunu gerektirdii zaman darda nevilerinin bulunmas caiz midir deil midir meselesi dnlecek bir meseledir. 'Vacibten baka bir mahiyet vcudun imknn gerektirir' sz ile eer her mahiyet kendinden bakas iin basit bir neviyettir fikir kastediliyorsa, imkn gerekmesini kabul ederiz, ama, bunun netice iin hi faydas yoktur. Eer bu szle mahiyet nev' ve cinsi olmaktan daha geneldir fikri kastediliyorsa, kabul etmeyiz. nk, Vacib iin kendinin ve mmknn dahil olduu bir cins bulunmak caizdir. Bu da dnlecek bir meseledir. nk, her mefhum mefhum olarak ele alnd zaman, ya vcudmu tam bir gerekirlik ile gerektirir, o takdirde vciptir, veya gerektirmez; eer, gerektirmiyorsa, ya yokluunu gerektiriyordur, bu, mmtenidir (yani mmteniin hali budur), veya gerektirmiyordur, bu da mmkndr; mmkn, varhm gerektirmez, eer yle olsa vcip olurdu. bn-i Sin baz kitaplarnda demitir ki: Her mrekkepte bulunan czlerin zt dier czn zt deildir. Btn varl bu czlere baldr, bu takdirde btn vcib-ul vcut olamaz. Czlere muhta olunca vcip deil mmkndr. Gazli buna yle cevap vermitir: Burhan, illetler zincirinin, ancak, faile muhta olmayan bir mevcutla kesilmesine dellet etmitir. Bu varln, birine muhta olmayan iki czden mrekkep bulunmas niin caiz olmasn? Btn vcib-ul vcut olmaz szndeki vcip ile eer bir faile muhta olmayan kastederse, btnn vcib-ul vcut olmadn kabul etmeyiz; eer, hibir eye muhta olmayan kastediyorsa, kabul ederiz. Rzi'nin kanaatma gre, eer czler arasnda birbirine ihtiya yoksa, o takdirde bu czler gerek bir birlik tekil etmezler ve vcibin czleri onun czleri olmaz; eer ihtiya varsa, malldrler, bu takdirde, onlardan mrekkep olan ey mmkndr, vcip deildir. ki czden biri dierine muhta olup aralannda, babahk, oulluktaki gibi mlzemet bulunmas ve bu ikisinden hakik bir birlik meydana gelmesi neden caiz olmasn? Buna kar 'eer, czler arasnda birbirine ihtiya varsa onlardan mrekkep olan ey vcip olmaz; stelik, mlzemeti gerektiren bir mucibe'de ihtiya vardr. Bu halde, telzum ya illetle mall veya o illetin iki mall arasnda olur.' Eer bu tarzda bir mnasebet olmazsa, o zaman, o ikisinin varhm dierinden ayrlm olarak farzetmek mmkn olur. Aksi hal varit ise, o ikisinin birlemesiyle vcuda gelen ey vcip olmaz' diye cevap verilirse, denilebilir ki: O ikiden birinin dierine devamh olarak taallk etmesi aralarnda telzum olmas iin yetiir, ayrca birinin dierinin illeti olmas neden lzm gelsin? Veyahut, her birinin dierine taallku mahiyeti hasebiyle niin olmasn?

23

Gazl demitir ki 'cevheriyet, vcudiyet, mebdeiyet, her nekadar filozorla,ra gre cins deilse de mcerret akller ztin lzmlanndan deildir, fakat cinstirler. Allah, akli olmakta Mcerret Akllarla itirak eder. Demek ki Vcibe terkip lzm olmutur. Fakat, malmdur ki akli olmanm mns maddeden tecerrttr, bu, selb bir mndr, Allah'n ztna lzmdr, onun hakikatndan haritir. Akl olmak ne Mebdein ne de Alullarm zt ile kaim deildir, imdi, tertip gerektirmez. (Hocazde, Tehft, II, 14-20 zetleyen Mbahat Trker, 137-139)

SEKZNC MES'ELE (1) Ben derim ki; Ebu Hmid (el-Gazzl) bn Sina'nn mezhebini -Maksdda olduu gibi-burada da aynen nakletmemitir. (Tahaft et Tahaft, 39) (2) Ben derim ki, bu blm btnyle muglata ve sofizmdir. nk topluluk (filozoflar) Evvel iin ne mhiyetsiz varlk ne varlksz mhiyet kabul etmilerdir. Sadece varln bileiklerde onun ztna zait bir sfat olduunu ve bu sfat failden elde ettiini kabul etmiler ve fili olmayan basitin bu sfatnn mhiyete zid olmadna ve onun varla aykr mhiyeti bulunmadna inanmlardr. Yoksa onun filozoflara kar karken syledii szn dayandrd gibi asla mhiyet yoktur dememilerdir. (Tahaft et-TaJaft, 398) , .Hocazde ie yle der:

Bu hususta bn-i Sin'nm delili udur: Vcut mahiyetle kaim olursa, , kyaznm sebebi ya mahiyettir, o takdirde kendine takaddm etmi olur, bu muhaldir, veyahut bakasdr, o takdirde vcip vcip olmas, zira illetlenmi bulunmaktadr. Bu delile eitli cevaplar verilmitir: 1 _ rk sahibine gre, vcut itibar olduu ayanda zait olmad iin ziyade edecek olan bir illete muhta olmaz. Buna kar, mayitle vasflanmakta bir illete muhtatr deailebilir. Cevap olarak, Vcibin zt var oldukta bir illet gerektirmez, zten vardr, ancak imkn vasf ama gerektirir denilirse yle denilebilir: Vasflanma gayrdan mstani olan bir ey olmad iin mreccihten kurtul, maz. 2 mam Rz'nin itirazdr: a) llet vcut bakmndan tekaddm etmez. Mahiyetin mmknlerin illetleri kabil illetler olduuna gre, kendi vcudunun illeti olmas caizdir. Eer byle olsayd, mteessirden messire geilmezdi diye bir cevap verilse, buna kar, bir ey gayra sebep olmak iin varolmak zorunda bulunur, ama kendi kendisinin illeti olmak iin byle bir mecburiyeti yoktur denilebilir. Bunun cevab udur: Fail ister ztn ister gayrn icat etsin ilkin var olmak zorundadr. Sonra icat eder, o halde mahiyet kendi kendini meydana getiremez, b) Mahiyet, eyin sfatlarnda birine illet olabilir bylece messirin mteessirden nce gelmesi vcutca olmak gerekmez. Bunun cevab udur: bn-i Sin, onun zannettii gibi, mahiyetin, sfatlardan birine sebep olduunu sylememitir. bn-i Sina'nn fikri udur: Mahiyetin sfatlardan birine sebep olmas caizdir, fakat vcut olan

2m

sfat, mahiyet, yznden varolmaz, nk sebep vcut bakmndan ncedir, halbuki, vcut kendi vcudundan nce gelemez. bn-i Sin'ya gre, mahiyyet bir eyin sebebi olamaz ama kendi sfatlarndan birinin sebebi olabilir. Mahiyet ise mahiyet olarak bir sfata illet olamaz, sfat ancak onun lzm olabilir, ift olmakln drdn mahiyetinin lzum olmas gibi. (3) Gazl'nin itirazdr. zeti sebepler zinciri vcudu mahiyete zait olan bir eyle de kesilebilir fikiridir. Fakat, hem mahiyeti vcutla sfatlandracak fail gerekir hem de filozoflar, zinciri kesen delili vcudun ziyade edilmedii de kullanmamaktadrlar, ancak kesilecek yere geldikten sonra onun mahiyetinin vcudundan ibaret olduu neticesine varmaktadrlar. Gazl'nin mevcudun hakikati nefyedildikte vcut makl olmaz hkmn kabul etmiyoruz. Mutlak vcudun hakikati ile mkul olmas husus vcudun da yle olmasn gerektirmez. Husus vcib-l vcudda vcut mahiyete izafe edilmez, ama hal mmkn vcutta da byle olmay gerektirmez. Vcipte, onun hakikati vcududur demek onu gayrdan ayrlamaz hale sokmak demek deildir, sadece, onun kendiliinden mevcut olduunu gstermek iin onun hakikati vcuduna eittir denilir ve asl byle olmakla gayrdan ayrlr. (4) slm filozoflarndan sonra gelen bir gurup kendiliinden vclp olan ey zihnen mahiyet ve vcuda ayrlmaz, ayrlsayd mahiyetin kll! olmas gerekirdi demektedirler. Fakat, zihnin vcib-l vcudu bu trl blmeye hasretmesi zaruri deildir, zihin onu hviyet ve vcuda da blebilir. (Hocazde Tehft, 20-28, zetleyen, Mbahat Trker, 149)

DOKUZUNCU MES'ELE (1) Nefis sahibi olan ve olmayan ekilleri dourmaya mahsus rhlann cisimlerde bulunmasna niin cevaz verilmediini sylemek istiyoruz. Cismin cisimden meydana gelmesi konusunda mahede edenin bulunmad sz Ebu Hmid iin ne garip bir itiraftr. Halbuki mahede bundan brka ekildedir. Senin unu bilmen gerekir ki, filozoflarn szleri burhn metotlardan soyutland zaman cedel szler haline dnr. Eer bu szler mehur deilse mutlaka mehur veya garip ve reddedilen szler olacaktr. Bunun nedeni udur. Burhna dayal szler nazar sanatyla deerlendirildii zaman burhna dayal olmayan szlerden ayrlr. Bu szlerden cinsin tarifine giren veya cinsin onun tarifine girdii eyler burhna dayal szler olur. Bu hususun grlmedii szler ise burhna dayal olmayan szler olur. Bunun iin Ebu Hmid'in gerek bu kitabta gerekse dier kitablarnda filozoflarn mezheblerine dir naklettikleri eyler ile onlarn kitablarn grmemi olanlara vazettikleri hususlar gstermek iin yapt eyler onlarn szlerinden hakikatin tabiatn deitirici ekildedir. Veya halkn ounu onlarn btn szlerinden yz evirtici olmutur. te bu ktlkte onun yapt, hakikat hakknda iledii hayrdan daha oktur. Bunun iin Allah biliyor ki, hikmete ilien bir ktlk olmasayd ben onlarn szlerinden hi^ bir sz nakletmezdim. Hikmet ile, eyya burhnn tabiatnn gerektii ekilde bakmay kastediyorum. (Tahaft et-Tahaft, 408-410)
' 295

(2) Hocazde ise yle der: Evvelin cisim olmadna dair filozoflarn iki delili vardr; 1. Cisim hicelik itibariyle czlere, manev olarak suret ve heyulaya blnr. Blnen ey gayr gerektirir. Eer vacib-ul vcut cisim olsa blnr^ ve gayr gerektirir, bu ise muhaldir. Cevab: Cisim blnmez, bilkis, basit bir eydir, srekli bir birlik olup bilfiil deil ancak bilkuvve blnr. Cisim blnse bile, eer her cz vcipse btn de vcip olur. Buna kar, czlerin her biri zatn gayrdr zt ise o czlere yani gayra muhtatr, o takdirde nasl olur denilebilir. Eer czler birbirine muhta olursa hakiki vahit olur, eer olmazsa hakiki vahit olmaz, tala insanda olduu gibi. Muhta olduu takdirde vacip deil mmkndr, muhta olmad takdirde vacibin taaddd gerekir denilse bile Vacibin taaddd tespit edilmemitir cevab verilebilir. 2. Her isim, mahiyeti itibariyle, kendi nevinden dier bir cisim meydana getirmeyi icabetmez, mesel, felek cirimleri, ahslar mteaddit olan bir nevi tekil etmez, nk onun fertleri hakikatlan itibariyle birbirine mahaliftir, ama cisimlerin czleri olan cismani imtidat, nevi tabiatta mterek ve muhassal olduundan, her cisman kendi nevinden bir baa ey meydana getirir., malldr, cz mall olunca kl de mall olur. Halbuki vcib-ul vcut mall olamaz. Cevab: Cisman imtidat nev tabiat deildir. Mutlak cisman imtidadm nevi yerine cin veya umum araz olmas caizdir. Bylece, cisman imtidatlar arasnda tahallf ancak scak, souk veya birbirinin unsuri dierinin feleki tabiat olmak yznden vuku bulur. Bu hususlar cismiyete dardan lhik olan eylerdir. mdi cismiyet, darda mevcut olan bir eydir, felek tabiat baka bir mevcut olup cism tabiata balanr, halbuki, dier taraftan, miktar olmaklk ve hat olmaklk baka baka eyler deildirler. Cismyet, ziyade gerektirmeksizin dier eylerlerle beraber, sadece cismiyet farzeder. Mikdar ise sadece mikdar deildir, kendisine bir takm fasllar lzmdr. Cism tabiatn, mikdarda olduu gibi, mphem bir ey olmas neden caiz olmasn? D varlklardaki ayrlklar neden hakikatlarndaki ayrlklarndan ileri gelmesin? Eer Allah'n cisim olamyacama getirilen delil noksandr, delil ancak mmknler zincirini kesen bir vacibin varlna dellet eder, cisim bu vazifeyi yapamaz, nk cisme hll eden arazlar ancak kendilerini kabul eden eye tesir ederler, malller yokken onlarn faili olduu dnlen cisme nispetle bir vaz da yoktur, o halde, vacip, cisim olmaz denilirse buna yle cevap verilebilir: Cismin ve ona hull eden arazlarn ancak bunlar kabul eden bir mahalle tesir edeceklerini kabul etmeyiz, nk byle bir ey zarur deildir, getirilen delil eksik istikraya dayanr, klliye hccet tekil etmez. (Hocazde, Tehft, II, 28-31 zetleyen Mbahat Trker, 155-156) ONUNCU MES'ELE

(1) Ben derim ki; filozoflar derler ki, her cisim ihds edilmitir diyen kimse huds ile yoktan (lmevcut) yani ademden icd etmeyi anlamsa hudsa hi grlmemi bir mana vermitir. Dolaysyla bu anlam zorunlu olarak bir burhn gerektirir. Gazzl'nin filozoflara bu blmdeki itirz-

286

larma ve onlarn dehre kil olduklarm sylemek mecburiyetinde braktna dair beyanlarna gelince, biz bunun cevabm daha nce vermitirk. Burada tekrarlamaya gerek yoktur... (Tehaft et-Tehaft, 415) (2) Hocazde bu mes'eleye ayr bir bahis tahsis etmemektedir.

ONBRNCt MES'ELE (1) Ben derim kl; kadmin bilgisi konusunda bununla filozoflarn sz arasnda bir mukayese yapmak iin bu sz ne almtr. nk bu sz ilk balangta filozoflarn szlerinden daha ok kna edicidir... (Tehaft etTehaft, 424-425) (2) Ben derim ki; bu blm filozoflardan irkin bir eyi naklederek amtr. Bu sz ne hdislerde, ne de klde fiilinin ztndan zorunlu olarak sdir olmas nedeniyle-n gneten sudru gibi-Bri Sbhnehu'nun ir. desi bulunmad szdr. Sonra onlardan; Br Telann fil olmas nedeniyle lim olmas gerektiine dair szler nakletmitir. Filozoflar Br Sbhnehu'dan irdeyi reddetmezler. Ancak onun iin beer radeyi kabul etmezler. nk beeriyet; irde sahibindeki eksiklik ve irade edilen eyden etkilenmekten ibarettir... Onun, fiil iki ksmdr; ya tabi veya rddir szne gelince bu btldr. Aksine Brn'in fiili- filozoflara gre- hibir ekilde tabi olmad gibi genel anlamda ird de deildir. Bilakis insan irdesindeki eksikliklerden mnezzeh olan bir ird fiildir. Bunun iin irde ismi bu fiillere isim bakmndan itirak ynnden verilmitir. Keza ilim ismi de (lafz) kadm ve hdisin bilgileri iin ayru ekilde verilmitir. Hayvanda ve insanda irde edilen tarafndan ona ilimi olan bir infil (edilgenlik) tir. Dolaysyla bu, onun malldr. nsan iradesinden an lalan budur. Br Sbhnehu ise mll bir sfatla nitelenmi olmaktan mnezzehtir. yleyse onun iin irde kelimesinden anlalmas gereken; fiilin bilgi ile birlikte sdr olmasdr. (Tehaft et-Tehaft, 438-439) (3) Btn bunlardan syrlmann yolu; Br Telann ilminin, insan ilminde doru ve yalan diye blnlenen karlkl doruluk ve yalanla blnmez olmasdr. Bunun rnei udur: nsan iin gayrini ya bilir veya bilmez denilir. Bu ikisi birbiriyle eliiktir. Birisi dorulannca dieri yalanlanr. Br Sbhnehu iin ise her iki durum birlikte dorulanr. Bizim bildiimizi ve bilmediimizi kastediyorum. Yani o eksiklii gerektren bir bilgi ile bilmez. Ki bu insanolunun bilgisidir. Br Tela eksiklii gerektirmiyen bilgi ile bilir. Bu bilginin keyfiyetini ondan baka kimse kavrayamaz. Klliler ve czlerde de durum byledir. Br Sbhnehu'nun onlar bildii ve bilmedii tasdik edilir. te eski filozoflarn kaidelerinin gerektirdii gr budur. Fakat bu gr ayrp da Br Sbhnehu kllileri bilir cz'leri bilmez diyen kimse onlarn mezhebini kavramam olur ve kidelerin riyet etmemi olur. nk insan bilgilerin hepsi infialler ve varlklardan etkilenmelerden ibarettir. Bu bilgilerde messir olan varlklardr. Br Sbhnehunun bilgisi ise varlklara etki eden bilgidir. Varlklar onunla etkilenirler. Bu husus takarrr edince ebu Hmid ile filozoflar arasnda bu bltimde, bundan sonraki blmde ve ondan sonraki blmde cereyan eden atmann hepsi

207'

de rahatlayverir. Lkin biz her hal- krda bu bablarm hepsini zikrederek zel hususlara dikkatleri ekelim ve bu konuda geenleri hatrlatalm, (Tehaft et-Tahaft, 445-446) Hoeazde se yle der: Filozoflara gre, Allah czileri cziler olarak deil, kll bir veclhle bilir. Kll vechin mns, klli mahiyet, darda ancak bir tek ahsta itima etmi kll sfatlarla mevsuf olarak bilinir demektir. Allah, zamanda deien czleri bilmez, fakat btn czleri bilir, onlar zaman st bir ilimle bilir, mesel, gne tutulmasn btn teferruatyla bilir. Allah'n ilmine nispetle gemi, gelecek ve imdi yoktur. O yzden Gazl'nin Allah Zeyd'in mnkir olduunu bilmez tarzndaki ilzam zaaf tar. Allah ahslarn hepsini, ancak zamana dahil olmayan bir ilimle bilir. Bu kadar eriatn hkmn icra etmek iin kfidir. Buna kar, czler ancak cisman letlerle idrk edilir, halbuki Allah mcerretir denilirse cevab udur: Bu memnudur, zira ilim sadece suretlerin idrk edende hasl olmas deildir. lim srf izafet olabilir. Buna kar eer, bu doru olsa, Allah'n, hadiseleri darda var olmazdan nce bilmesi gerekir, zira, izafetin, eer muzaflar var olmazsa, harite ve zihinde varh yoktur denilirse cevab udur: zafetin muzaflara mtevakkf olduunu kabul etmiyoruz. Muzafn ayrlmas kfidir. Fakat, bu, mkberedir, zerinde dnlmesi lzmdr. Zaman eya3a o vasfyla bilmek tagayyr gerektirir, lim de tagayyr etmezse cehil demek olur. Malma olan izafettin deimesi limin ztn deitirir denilirse cevab udur: lim ya srf izafettir, Allah'ta izafetler deiebilir; veya izafet sahibi bir sfattr, izafetin deimesi onu deitirmez. Eer, ilim malma eit bir suret olsayd, tagayyr gerekirdi, bu ise memnudur. Onun, izafetleri bulunan bir sfat olmas, mesel, iradede olduu gibi, neden caiz olmasn? Baz muteziller buna kar yle cevap evrmilerdir: Bir eyin olmad fakat olaca bilinse, o ayn ilimle onun yokluu ve var olduktan sonraki hali bilinir, mesel, Zeyd yarn memlekete gelecektir ilmi byledir. Bu ilimle Zeyd'in imdi memlekette olmad, yarn geleceini tagayyr vuku bulmadan bilebiliriz. Bu gre eitli itirazlar serdedilmitir: 1. Vak olacan hakikati vaki olmuun hakikatndan bakadr, ilimleri de bakadr. Buna kar malm lme bahdr, onun deimesi ilmi deil, bahlm deimesini gerektirir/> denilemez, zira, mutezillere gre, ilim bilenle bilinen arasndaki ilgidir, yoksa ilgiye sahip olan bir sfat deildir. 2. Vaki olmu olann ilminin art vukudur, vaki olacak olann ilminin art adem-i vukudur. Bu iki ilim bir olsayd, artlar da bir olurdu, oysaki bir deildir. 3. Vaki olacak eyin, bir veclhle bilinmesi bir vecihle ise bilinmemesi dnlebilir, zira, her vecihle vukuunu bilmemek mmkndr, Allah'n btn zamanlara olan nispeti eittir, varlklar, Allah'n ilminin zamann durumuna tabi olmasyla deil, ezelden ebede kadar, iinde vaki olduu muayyen vakitler hasebiyle Allah'n malmudur. O bakmdan Allah'n, zamana giren baz eyleri bilmemesi gerekmez. Allah, czileri bilmez, ancak onlarn zel mahiyetini bilir demek Allah'n baz vecihleri bil-

298'

memesini tazammun eder. Halbuki, illetin hususiyetini tam bilme, malln hususiyetini tam bilmedir. Buna kar yle bir itiraz serdedilmitir: Sisman czleri bu vasflaryla bilmek, idrk etmek bir varlk iin yetkinliktir, fakat, mutlak yetkinlik deildir, nk, bu, kesret gerektirir. Fakat bu itirazn Allah'a gerekmedii izah edilmiti. Allah'n czileri idrk etmesi hususunda bir ksm insanlarn kanaatlar udur: Allah ztn idrk ederken, nasl, ztn gayr olan bir surete muhta deilse, kendinden sudur edenleri idrk ederken de durumu yledir. nsan bile eyay tek suretle tasavvur eder. Sunet iin bir surete ihtiya olsa, ztmz idrk edemezdik. O halde, Allah'n, kendisinden sudur edenleri idrk etmesi iin ztndan baka bir eye ihtiyac yoktur. Taakklde, mkuln akla hull arazendir; eer, kil, kendiliinden ise, hullsz akleder. Vcip, Mall-u Evvel'i ite byle idrk eder. Cevab udur: Eyay idrk etmek iin suretin suretine ihtiyacmz olmamasndan, masdarn, kendinden sudur edenleri bilmek iin, ztndan bakasna muhta olmamas gerektiini kabul etmiyoruz. Bu sz, ancak idrk iin bir eyde mutlak husule geli kfi olsayd tamam olurdu, halbuki yle deildir. drk iin, sadece kabilde husule gelmek niin kfi gelmesin? Allah'n eyay bilmesi, eer, onlarn varlklarndan ibaretse, eya bilinmek iin var olmak gerekir. O halde, Allah'n iradesi ve ilmi birdir, failiyeti tabiidir. Fakat, Allah'n failiyeti ne hayvanlarnkine ne de cisimlerinkine benzer. lim ile irade bir olunca, Gazl'nin u itiraz kabul edilemez: lmin, izafetleri ok olan bir sfat olmas niin caiz olmasn? Onun bu itiraz bn-i Sin'ye gerekmez, zira, ona gre Allah'n ilmi malmlerin taaddd ile taaddt eden suretlerdir; bununla beraber, Allah, zaman cz olmak itibariyle, czileri bilmez. (Hocazde, Tehft, II, 31-41 zetleyen M. Trker, 191-194)

ONKtNC

MES'ELE

(1) Onun, filozoflarn Br Teladan sdr olan eyin tabiat yoluyla sdr olduuna dir naklettii sz btl bir szdr. Gerekte-onlara grevarlklarn Br Tealadan srdr insan tabiat ve iradesinden daha stn bir Cihet iledir. nk insan tabiat ve irdesine eksiklik iliir. (Gazzl'nin) filozoflardan bu konuda delil olarak naklettii ve kendi ztn bilmeyen ldr, Evvelin ise l olmas imknszdr szleri ikn bir sz olup mehur ncllerden olumaktadr... Bu fasim ihtiv ettii husslarm hepsi aldatmaca ve Ebu Hamid'in tutarszhklarndan ibarettir. Biz Allahtan geldik ve yine ona dneceiz. Bilginlerin tutarszlklarndan ve bu gibi konularda iyi anlma isteklerinden dolay Allahtan isteimiz bizi riy perdesiyle perdeleyip hiretten uzaklaanlardan klmamas ve deersizi deerliye tercih edenlerden eylememesi ve gzel bir hatime nasip eylemesidir. Muhakkak ki. O, hereye kadirdir. (Tehaft et-Tehaft, 449-454) Hocazde ise bu konuda der ki.
299'

Allah'n zatn bildii hususunda filozoflarn iki yollar vardr: Birincisi Allah'n gaynn bildiini iddia eden grtr. Allah gayr bilince, umumi bir imknla bildiini de bilir. Bu hal insanda bile yledir. kincisi: Allah'm zt kendiliinden kaim bir mcerrettir, byle olan her mcerret ztna hazr olur, taakkuln mns budur. Baz kimseler ise ztn bilmek suretiyle gayrn bilir demektedirler, bazlar ise bunun aksini iddia eder. Baz mcerretlerin gayrn bildiini bilmemesi niin caiz olmasn? nsann kendisine bakarak vermi olduu hkm yakn ve kll deildir. (Hocazde, Tehaft, II, 41-53, zetleyen, Mbahat Trker, 200)

ONNC

MES'ELE

(1) Gazzli'nin slm filozoflarnn Allah'n cz'lleri bilmesi konusundeki grlerini anlay byle. Ancak biz bu grlerin ne kadar gerei yansttm mukyese edebilmek iin Gazzalinin dayand islm filozoflarndan bn Sn, (el-rt) ve frb (el-fuss)den baz pasajlar aktararak bir fikir vermek istiyoruz: Bu konuda bn Sn el- ret'te yle der: ret Sebepleri ile bir mebde'e nisbeti gerekmesi bakmndan cz' objeler de kll objelerin akledilmesi gibi kndi irisindkl tryle ihtisas kesbettii ynde bazan akledilir. Cz' gne tutulmas gibi. Cz' sebeplerinin elde edilmesi ve akln bu sebepleri ihta ederek kllileri akletmesi gibi bunun (gne tutulmas) vuku)bulusunuda akledebilir. Ancak bu u anda veya daha nce vuku'bulduunu veya daha sonra vuk'bulacan hkmettiren zaman bakmndan cz' idrkin dndadr. Bilakis bu unun akledilmesi gibidir. Ayn u vakitte-ki bu bir tr cz'dir- urann karsnda -bu da bir tr cz'idir- bulunmas halinde ay tutulmas meydana gelir. Her ne kadar birinci ekilde akledilmi olsada el-aki el-Evvelin onun vuku' bulduunu veya bulmadn akletmesi olmadan ay tutulmas vuku'bulabilir. nk bu idrk baka bir cz' idrktir ve idrk edilenin meydana gelmesiyle idrk te meydana gelir, idrak edilenin yok olmasyla o da yok olur. Birinci ilim bakmndan cz de olsa btn devir boyunca sabittir. yleki akleden, ayn u yerle u yer arasnda bulunmas halinde ilk zamanda muayyen bir vakitte belirli bir ay tutulmas olacan akleder. Her iki hal snrldr. Evvelin bunu akletmesi ay tutulmasnn olmasndan nce ay tutulmas esnasnda ve ondan sonra sbittir. Tenbh ve ret: Eyann nitelikleri birka ekilde deiebilir. Bunlardan birinci -szgelimi- beyaz olan obje siyahlamasdr. Bu ise eklenmemi olan yerlemi bir sfatn istihlesi ile olur. Yine bir dieri de -szgelimi- objenin bir cismi hareket ettirmeye kadir olmasdr. Bu esim yok olursa, kii cismi hareket ettirmeye kadirdir demek de mstahil olur. uhalde onun sfatlan mstahil olur, fakat kendi ztnda bir deiiklik olmaz. Deiikhk izafetlerindedir. Kiinin kdir olmas onun iin bir tek sfattr. Ve bu sfata -szgelimi- herhangi bir halde cisimleri hareket ettirme gibi hll bir emrin izfeti iliir ve bu ilkin kendi ztndan olan bir lazm olur. Bu izafete Zeyd, Amr, aa, ta, gibi eyler de ikinci bir girile dhil olurlar. nk kiinin hareket et-

300'

tirmeye kdir olmas, ona belirli izafetlerle mutlaka balanmas gereken bir ekilde balanm deildir. nk Zeyd hi bir ekilde mmkn olmasa ve onun kuvvetinin hareket ettirmeye izfeti edebiyyen vuku'bulmasa bu, Zeyd' in hareket ettirme kuvvetinin bulunmasna zarar vermez. yleyse kiinin kudret sahibi olma esas ona takdir edilen objelerin hallerinin deimesiyle deimez. Sadece onun dnda olan izafetler deiir. te bu ksm ondan ncekine kart gibidir. Bir dieri de-szgelimi-bir objenin bir eyin olmadm bilmesi gibidir. Sonra o ey meydana gelir ve o obje o eyin meydana geldiini bilir. Bu takdirde hem izfet hem de izfe edilen birlikte deiir. nk objenin herhan gi bir eyi bilir olmas ona izafetle zellik kazandrr. Hatta o kll anlamda bilir olsa bile bu, cz' olarak bilir olmas iin yeterli deildir. Neticede bilgi; yenilenmi bir bilgi olarak yenilenmi bir izfeti, gerektirir... te bu objeye izfe edilen varlk ve yokluk gibi hallerin deimesi d)'rumunda nitelii bulunan o eyin halinin de deimesi gerekir. Sadece niteliin kendisnn zfetnde del, bu zfeti gerektiren nitelikte de deimeyi icbettirir. Deime konusu olmayan eyin deimeye maruz kalmas birinci ksma grede ikinci ksma gre de ciz deildir... Nkte: Senin sa veya sol olman salt izafettir. Kudretli ve bilen olman kendinde kararlam olman bir halde olmandr. Bunun ardndan lzm veya iliik olarak bir izfet takip eder. yleyse sen bu ikisinden izfe edilmi bir hale sahipsin yoksa salt izafete sahibi deilsin. Zeyl: yleyse vcib el-Vcd'un czileri bilmesinin zaman bakmndan bir bilgi olmamas gerekir. O zaman kendisine hal, gemi ve gelecek dahil olupta ve ztnn sfatnda bir deiiklik rz olur. Aksine onun cz'ileri bilmesi; dehr ve zamann zerinde yce ve kuds bir biimde olmas icab eder. Onun btn eyleri bilir olmas gerekir, nk her ey vastal veya vastasz olarak lazmdr. bn Sn, el-art ve T-Tenbihat, 18. blm, nakleden Sleyman Dnya, Tehaft neri, 206-208)) Frb ise Kitab el. Fss'da u bilgiyi verir: Fass: O, sebebini bildii her eyi vcip klmas bakmndan bilmitir. Sen sebepleri sralasan, sonular; icd yoluyla ahs tek tek cz'iyta kadar uzanr. Her klli veya cz' Evvelin zhiriytndan zuhr edicidir. Ancak onlarn zatndan zaman ve na dahil olan hi bir ey onda zuhur etmez. Aksine onun zatndan zuhr eder. Onun yanndaki sra sonsuza kadar ahs ahstr. O zatndan olan bir bilgiyle bilmektedir. O tam bir kltr onun sonu ve snr yoktur, t buradadr. Fass: Evvelin bilgisi zt iindir blmlere ayrlmaz. Onun kinci bilgisi ztndandr. Bilgi oalnca okluk ztndan deil ztndan sonradr. Gkyznden bir yaprak da dse o bunu bilir. Bunun iin kalem kyamete kadar sonsuz bir akla akar. Eer senin gznn bakt nokta o yce huzr 301'

ise ve zevk ahm da bu yaklamanda ise sen rahat ierisinde olur sonra hayrete dersin. (Frbi, Kitab el-fuss, 5-6, Haydarabad basks 1345 H). (2) Ben derim ki; bu gz boyaclmdaki esas, yaratcnn bilgisinin insan bilgisine benzetilmesi ve iki bilgiden birinin dierine kyas edilmesidir... Burada filozoflara kar k onlarn szlerine kar ktr. Yoksa mes'elenin kendisine kar k deildir. (Tehaft at- Tehaft 450-466) Hocazde ise der ki: (3) miozoflara gre, Allah czleri cziler olarak deil, klli bir vecih'e bilir. Kll vechin mns, klli mahiyet darda ancak bir tek ahsta itima etmi kll sfatlarla mevsuf olarak bilinir demektir. Allah, zamanda deien czleri bilmez, fakat btn czileri bilir, onlar zaman st bir ilimle bilir, mesela gne tutulmasn btn teferruatyla bilir. Allah'n ilmine nespetle gemi, gelecek ve imdi yoktur. O yzden Gazali'nin Allah Zeyd'in mnkir olduunu bilmez tarzndaki ilzam zaaf tar. Allah ahslarn hepsini, ancak zamana dahil olmayan bir ilimde bilir. Bu kadar eriatn hkmn icra etmek iin kfidir. Buna kar cziler ancak cismeni letlerle idrak edilir, halbuki Allah mcerrettir denilirse cevab udur: Bu memnudur, zira ilim sadece suretlerin idrak edende hasl olmas deildir. lim srf izafet olabilir. Buna kar eer, bu doru olsa, Allah'n, hadiseleri darda var olmazdan nce bilmesi gerekir, zira izafetin eer muzaflar var olmazsa harite ve zihinde varl yoktur denilirse cebab udur: zahetin muzaflara mtevakkif olduunu kabul etmiyoruz. Muzafin ayrlmas kfidir. Fakat bu mkberedir, zerinde dnlmesi lazmdr. Zaman eyay o vasfyla bilmek tagayyr gerektirir, ilim de tagayyr etmezse cehil demek olur. Maluma olan izafettinln deimesi limin ztn deitirir denilirse cevab udur: lim ya srf izafettir, Allah'ta izafetler deiebilir, veya izafet sahibi bir sfattr, izafetin deimesi onu deitirmez. Eer ilim maluma eit bir suret olsayd, tagayyr gerekirdi, bu ise memnudur. Onun izafetleri bulunan bir sfat olmas, mesel, iradede olduu gibi neden caiz olmasn? Baz muteziller buna kar yle cevap vermilerdir: Bir eyin olmad fakat olaca bilinse, o ayn ilimle onun yokluu ve var olduktan sonraki hali bilinir mesela Zeyd yarn memlekete gelecektir ilmi byledir. Bu ilimle Zeyd'in imdi memlekette olmad, yarn geleceini tagayyr vuku bulmadan bilebiliriz. Bu gre eitli itirazlar serdedilmitir: 1. Vaki olacan hakikati vaki olmuun hakikatmdan bakadr, limleri de bakadr. Buna kar malm ilme baldr, onun deimesi ilm deil, balln deimesini gerektirir denilemez, zira mutezillere gre ilim bilenle bilinen arasndaki ilgidir, yoksa ilgiye sahip olan bir sfat deildir. 2. Vaki olmu olann ilminin art vukudur, vaki olacak eyin, bir vecihle bilinmesi bir vecihle ise bilinmemesi dnlebilir, zira her vecihle vukuunu bilmemek mmkndr. Allah'n btn zamanlara olan nispeti eittir, varlklar Allah'n ilminin zamamn durumuna tabi olmasyla deil, ezelden ebede kadar, iinde

302'

vaki olduu muayyen vakitler hesebiyle Allah'n malumudur. O bakmdan Allah'm, zamana giren baz eyleri bilmemesi gerekmez. Allah, czileri bilmez, ancak onlann zel mahiyetini bilir, demek Allah'm baz vecihleri bilmemesini tazammm eder. Halbuki illetin hususiyetini tam bilme, malln hususiyetini tam bilmedir. Buna kar yle bir itiraz serdedilmitir: Cisman czileri bu vasflarla bilmek, idrak etmek bir varlk iin yetkinliktir, fakat, mutlak yetkinlik deildir, nk bu kesret gerektirir. F a k a t bu itirazn Allah'a gerekmedii izah edilmiti. Allah'n czileri idrak etmesi hususunda bir ksm insanlarn kanaatlar udur: Allah ztn idrak ederken, nasl zatn gayr olan bir suret muhta deilse, kendinden sdur edenleri idrak ederken de durumu yledir. nsan bile eyay tek suretle tasavvur eder. Suret iin bir surete ihtiya olsa, ztmz idrk edemezdik. O halde Allah'n, kendisinden sdur edenleri idrk etmesi iin ztndan baka bir eye ihtiyac yoktur. Teakklde, mkuln akla hull arazendir, eer kil kendiliinden ise hullsz aklader. Vcip, Mall-u Evvel'i ite byle idrk eder. Cevab udur: Eyay idrak etmek iin suretin suretine ihtiyacmz olmamasmdan, masdarn kendinden sdur edenleri bilmek iin, ztndan bakasna muhta olmamas gerektiini kabul etmiyoruz. Bu sz, ancak idrk iin bir eyde mutlak husule geli kfi olsayd tamam olurdu, halbuki yle deildir. drak iin sadece kabilde husule gelmek niin kfi gelmesin? Allah'n eyay bilmesi eer onlarn varlklarndan ibaretse, eya bilinmek iin var olmak gerekir. O halde Allah'n iradesi ve ilmi birdir, failiyeti tabidir, fakat Allah'n failiyeti ne hayvanlannkine ne de cisimlerinkine benzer. lim ile irade bir olunca, Gazili'nin u itiraz kabul edilemez: lmin, izafetleri ok olan bir sfat olmas niin caiz olmasn? Onun bu itiraz bn-i Sin'ya gerekmez, zira ona gre Allah'n ilmi malumlarn taaddd ile taaddt eden suretlerdir, bununla beraber Allah, zaman cz olmak itaberiyle, czleri bilmez. (Hocazde, Tehaft 43-51, zetleyen, M. Trker, 204-206)

ONDRDNC

MESELE

(1) Ben derim ki; her hareket eden ya kendiliinden hareket eder veya dardan bir cisimle hareket eder. Bu hareket kasri harket ad verilendir diye ortaya koyduu sz kendiliinden bilinen bir eydir. Kendiliinden h a reket eden eyde onu harekete sevkeden, hareket edenin gayri deildir sz kendiliinden bilinen bir sz deildir. Sadece mehur bir szdr... Burada Gazzalinin eski filozoflardan naklettii szler cedeli szlerdir. u ynden ki o ou kerre bir burhann neticesini kendiliinden bilinir olduu iin almtr. Dier ynden o buna kar, karlk verilmesi gerekmeyen sz de almtr ki bu cedelidir. Semv cirmin rhlu cirim olduunu aklamaktaki bu metod bn Sin'mn metodudur. Kudemnn ise bu hususta bundan daha gvenilir ve daha ak bir metodu vardr. Tehaft et Tehaft, 471-473)

303'

Hocazde ise der ki: (2) Filozoflara gre gk irade ile hareket eden bir canldr. Onlarn bu grleri aykr deildir, zira Allah her eye kadirdir, ama delil getirmeleri icabetmektedir. Filozoflarn delilleri udur: Felek kendiliinden hareket etmektedir. Bu hareket ya tabi ya kasri veya irad olur. Hareket devri olduu iin tabi olamaz, zira tabi olarak terk edilen yere tabi olarak dnlemez. Hareket kasr de olamaz zira tabi olmayan yerde kasr da olmaz, o halde iradidir. Cevab: Feleklerin hareket ettiini kabul etmiyoruz. Onlarn hareketine delil olarak getirdikleri gzlem (mahede) feleklerin deil, ancak yldzlann hareketine dellet eder. Feleklerin daire hareketi yapt hususunda Tabiiyyun'un kanaati udur: Felein czlerinden her birinin vaz onun ztna lzm deildir, aksi halde tabiatlar muhtelif olur ve bylece felek basit olmaz. Tasavvur olunaj her vaz'n zta nisbetle zevali mmkndr. Bu zeval imkn, o cz'n bir vaz'a intikaline imkn verir. Bu vaziyet dairesel hareketle olur. O hareket meyille tasavvur olunur. Felein bilfiil mstedir meyli vardr ve daire hareketi yapar. Tabiiyyun'un zikretmi olduu bu eyler eksiktir: 1. Basitlik zerine dayand iin bu, ancak tahdit eden ile tamamlanr. 2. Vaz'larn vacip olmamas ve zeval imknlar oraya doru hareket etmeyi gerektirmez. Eer bir vaz'a gelmeyi o eyin tabiat gerektirmiyorsa, demekki o vaz o cz iin mmtemidir. O halde vazlarm tabiata nisbet edilmesi icataeder, oysaki bu istenilen eye aykrdr. Eer tabiatlarna nazaran hereket edemiyorlarsa, sknette olmalar icabeder. 3. Felein bir czne farkl bir suret eklenmesi ve o czn farkl bir hareket yapmas caiz olabilir. 4. Felekte mstedir bir meylin mebdei bulunduunu kabul etmiyoruz. Zira takdir edilen ey mstedir hareket imknnn nce gelmesidir, o da bir mebdein varln gerektirmez. B u n a kar mebde nev'i surettir, bu suret bilfiil olan felekte mmkn olunca, ondaki vcudu da bilfiil olur denilirse yle cevap verilebilir, mebde nev'i suret olamaz. Felekte mstedir imkn onun nevi suret olduunu gerektirmez. 5. Basitte mstedir meylin mebdesinin varolmas ortada bir mani olmadn gsterir hkmn kabul etmiyoruz. 6. Aym ekilde mstedir harekete ancak mstakim olan veya mrekkep bir meyile sahip olan mni olur hkmn de kabul etmiyoruz, zira o mni olan eyin ancak cisim olmasn gerektirir. 7. Meylin mebdeinin varh ve bir maniin yokluu bilfiil meyil gerektirmez. Zira ortada meyli mtevakkif bulunduu herhangi bir art olabilir. Felein mstedir hareket ettiine getirilen delil felein cihetleri ve kutuplan meselesine aykrdr. Cihetlerin ve kutup nokt a l a n m n hususi oluu mreccihsiz bir tercihtir. Felein hareket ettiini kabul etmek bile hareketin tabi olmadm kabul etmiyoruz. nk tan yukardan aaya doru olan hareketi bunu nakzeder. Burada her nokta ilkin istenilmi sonra terkedilmitir. Buna kar hareket, zt bakmndan matlup olan bir ey deildir, bilakis gayre ynelmitir denilse bile bu szler filozoflarn szleridir, delilsizdir. Hareketin tabi olmad takdirde kasr olduu szn de kabul etmiyoruz, nk mebde dardadr. (Hocazde, Tehaft, II. 52-56, zetleyen, M. Trker. 326).

304'

ONBEINC MES'ELE
(1) Ben derim ki; burada Gazzli'nin naklettii eylerin hepsi onlarn grleri veya grlerinin gereidir. Y a da grlerindeki szleri bu noktaya indirilebilir. Ancak gn hareketi ile sonu olmayan cz'i durumlar kastettii hususundaki nakilleri mstesndr. nk sonu olmayan ey istenmez. Zira ona ulalamaz. Bunu bn Sina'dan baka kimse sylememitir. Ebu Hmidin bu teze kar direnmesi -biraz sonra grlecei gibi- yeterlidir. (2) Ben derim ki; bu sz ylesine irkin ki; ancak iki adamdan birisinden; ya cahil kii veya irretli kiiden kabilecei zannedilebilir. Ebu Hmid el-Gazzli ise her iki nitelikten de uzaktr. Lkin chil olmayandan cahilane bir sz irretli olmayandan da erir szler ndir de olsa kabihr. Fakat bu; insann unutmalardan mtevellit eksikliine delalet eder. (Tehaft et-Tehaft, 485/586) Ben derim ki, bu sz sofistik bir direnmedir. nk bir mes'leden bir baka mes'eleye gei sofistlerin iidir... (Tehaft atTehaft, 488) (3) Ben derim ki; bu konuan kii (Gazzli) fil sebeb ynnden deil gi sebeb ynnden sebeb birisi ikinci kastla gi sebeb olduundan phe etmez. Herhangi bir varlkta g sebeb zorunlu olarak vardr. Henz tafsilatyle vkf olunamamsada mevcd bir hareketin, yldzlarn gidi ve dnlerinin muhakkak bir varla mdahalesi vardr. Buradaki ihtilf varlklarn hepsinin damasna sebeb olur. Bu cz'i sebeblerin bir ou ya hibir ekilde anlalamaz veya uzun tecrbelerden ve geni bir zaman ierisinde anlalabilir. Nitekim Hakim (Aristoteles) Felek Tedbrler kitabnda bu cz eyleri tesbit etmitir. Klli mes'elelere gelince bunun zerinde durmak ve anlamak kolaydr. Astroloji bilginleri bunlarn birouna vkf olmulardr. Kildniler gibi birok gemi milletlerin bu konuda ileri gittiklerine dir zamanmza pekok ey ulamtr. Onun iin mevcdtta bir hikmetin bulunduuna inanlmamas gerekmez. nk istidll yoluyla ortaya kmtr ki; gkyznde grlen her ey gi bir hikmetin konusu ve g sebeblerden bir sebebin mahallidir. Bu husus canllarda byle olduuna gre gk cisimlerinde de byle olmas daha uygundur. Hayvanlarda ve insanlarda onbinlerce hikmet bin yl gibi bir zamanda ortaya kmtr. yleyse uzun seneler sonra gkyzndeki cirimlerin hikmetlerinin aa kmas uzak grlemez. Biz gemilerin baz rmzlarla konutuklarn gryoruz. Bu rmzlarn yorumunu ilimde gelimi olan hikmet sahihleri bilirler ki bunlar gerek filozoflardr. (Tehaft at-Tehaft, 491-492) Hocazde derki: Filozoflara gre gk mademki irade ile hareket etmektedir, o halde bir maksad olmaldr. Bu maksat hiss olamaz, zira hiss maksat istek veya isteksizlik eklinde tecelli eder, bu ikisi cisme baldr. Halbuki felekler basittir, bu eit maksatlar yoktur, onlarn maksatlar ancak akli olabilir ve hareketle elde edilir. Bu halde maksat ya unsur leme ya feleklerin kendisine veya onlardan yksek bulunan bir eye taallk edecektir. Birinci ve n305'

eti hal mmtenidir, zira o hallerde yksek alaktan istifade etmi, olacaktr. O halde maksadm kendisinde olmas lzm gelir. Bu maksat ya bir ztn, ya bir ztn sfatnn veya bunlarn benzerinin elde edilmesine taallk edecektir. lk ikisi muhal olduu iin ncs tebeyyn ,etmi,tir. Felein maksad maukuna benzemektir. Bu da onun sfatlarna benzemeyi istemekten ibarettir. Bu Akllar kemaltn gerekletirmek mnsnda hareket ederler. Onlarda iki ynden kemalt hasl olur: 1. Cismi ynden; bu bilkuvve durumlarn (vaz) bilfiiletirilmesidir. 2. Nefsi ynden: daha yksek bir kemal tekil eder. O bakmdan hareketin her meknda gidip gelmeye kyas edilmesi suretiyle yaplan ilzam burada gerekmez. Cevab: Felek hareketinin irad olduunu kabul etmiyoruz. Maksat mukarenetin kendisi olabilir, hiss olabilir, yksek alak ile tamamlanabilir, maksat ztn elde edilmesi olabilir. Kendisine benzenilenin felek cirmi olmas caizdir, benzenilen bir akl olabilir. stelik, Gazli'nn de belirtmi ol duu gibi, cihetler tersine dnmek suretiyle de aa leme hayr ifaze edilebilir. Buna kar denilebilir ki: Mesele, feleklerin hareketlerindeki maksad beyan etmektir, yoksa ynlerinin gayesini tesbit etmek bahis konusu deildir. Yn tayinindeki maksad insan akl anlam.aktan acizdir. O halde melekler ve gklerin srlarna erimekden vaz gemelidir. nsanlar bu lemdeki eylerin hepsine muttali olmamken nerede kaldki feleklere muttali olsun.

ONALTINCI MES'ELE
(1) Ben derim ki; Gazzl'nin anlatt bu hususu bildiim kadaryla bn Sn'nn dnda hibir filozof sylememitir. Semavi cisimlerin hayal edilmenin tesinde hayal ettiklerini kastediyorum. skender, Klli lkeler ad verilen maklesinde bu cirimlerin mutehayyil olmadn sylemektedir. nk hayl hayvanlarda selmet kastyla olmaktadr. Bu cirimler ise bozulmaktan korkmazlar. Dolaysyle onlar hakknda hayl vkidir. Keza hisler de byledir. Onlar iin hayller olsayd hisler de olurdu. nk hayller iin hisler arttr. Her hayl eden his sahibidir zorunlu olarak. Bunun tersi olmaz. u halde levh-i mahfzun onlardan nakledildii ekilde yorumlanmas doru olmaz. Felekin, Allaha itaat ile hareket eden mufrk akillarm mukarrebn melekleri eklinde yorumlanmasna gelince bu onlarn adetlerine uygun bir yorumdur. Feleklerin nefislerine Semv Melekler ad yerilmesi de byledir. Bununla burhan yoluyla ulalan eylerin eriat yoluyla gelene mutbk olduu kastedilir. (Tehaft et-Tehaft, 495) (2) Bu kitabta ilhiyt me'selelerine it szlerin anlatlmasnda zikretmeyi uygun grdmz eylerin sonu budur ve bu bu kitabn en byk blmdr. naallah bundan sonra tabiiyyt meselelerini syleriz. (Tehaft et-Tehaft, 508) Hocazde ise der kl: Aristoculara gre Akllarda klli, felek meselesinde czi, bn-i Sina'ya gre her iki umur zere, olmu, olacak ve olmakta olan eyler mcerret

306'

akllarda ve felek nefislerinde mrtesemdir. b-i Sin feleklerin ruhu, nefsi olduunu kabul eder, aristocufar ise kabul etmez. bn-i Sina'ya gre felek nefisleri cisimlerinde yaygndr ve bizim btna kuvvetimize benzer. eriatn Mahfuz Levha dedii ey ite budur. Eer, bu Levha yaz tahtas gibi bir ey olsayd, hdiseler sonsuz olduundan, sonlu bir eye yazlmalar mmteni olurdu diyenler kdeme inandklar iin byle sylemektedirler, halbuki, bize gre, olaylar ve lem sonludur. Levha'ya yazlmas mmteni deildir. Hadiseler arttka Levha'nn bymesi tasavvur olunamaz. Allah bilir ki, bu insan aklnn ermedii bir baka yolla olur. Nebinin gayba ulamas hususunda Gazali filozoflarn grlerini naklettikten sonra onlara baz itirazlar yneltmitir. Bakaca u itirazlar da yaplabilir: 1. Feleklerin hareketlerinin irad olduu hkmn nceden iptal etmitik. 2. Cz hareketler iin cz irade gerektii fikrini kabul etmiyoruz, zira filozoflara gre, felein hareketinde cz yoktur. 3. Cz hareketler tasavvur olundukta onlarn tbilerinin de tasavvur olunaca fikri kabul edilemez. Buna kar mebdei bilmek onun lzmlarn bilmeyi gerektirir denilirse, cevab udur: Felek nefisleri, tpk insan nefislerinde olduu gibi, Bvvel'in hakikatim bilemezler. Buna kar insan madde ve onun gerektirdikleriyle megldur. Felek Nefisleri ise yle deildir tarznda bir cevap verilse bile bunu kabul etmeyiz, stelik Aristocular felek nefislerini kabul etmezler. Gazl felek nefislerinin cz hareketleri ve onlarn lzmlarn bildiini sylemektedir, oysaki bu filozoflarn grne uymaz. nk, felek h a reketleri ve onlarn vazlar hdiselerin ne tam illeti ne de fail illetidir. Filozoflarn iddias tam illeti bilmenin mll bilmeyi gerektirdii ve felek hareketlerinin irad olmasndan onlarn, btn hareket ve hadiseleri deil, fakat yaptklar eyleri bildiklerini istidlel etmektir. (Hocazde, Tehaft, II. 63-71, zetleyen M. Trker, 336) TAB MES ELELER (1) Tabi Ihmlerin (fizik) trlerinin sekiz olduunu syleyen Gazzl'nin naklettii rivyet Aristo mezhebine gre dorudur. Fer olarak sayd ilimler ise onun sayd gibi deildir. Tp: tabi (fiziki) bir ilim deildir. O, pratik bir san'at olup ilkelerini tabi ilimden ahr. nk tabi ilim nazardir, tp ise ameldir... Yldzlarn ahkm ilmine gelince o da tabi ilimden saylmaz. Sadece lemde meydana gelecek eyleri bilmeye giri ve bir tr kehnet ve zecr ilmidir. Feraset ilmi de bu ekildedir. Ancak ferset ilmi, gelecekte deil hazr olan gizli eyleri bilmektir. Ta'br ilmi de ayn ekilde olacak eyleri bilmeye hazrlayc ilimlerdendir. Dolaysyle ne nazar ne amel bir ilimdir. Tlsm ilimlerine gelince bu btldr. nk yaplan eylerde felek ykselilerin etkili olduunu kabul etmemiz mmkn deildir. Hiyel ilimlerine gelince nazar san'atlarda hibir yeri yoktur, hayret babna girer. Kimyaya gelince varl pheli bir san'attr... Zikrettii drt meseleyi ise ayr ayr zikredeceiz... (2J Ortaa islm dnrleri Aristotles fiziine dayanan fizik ilimlerini eitli ekilde blmlerler. Tipik bir rnek olarak Takprizde'nin
307'

Mevztiat el-Ulm adl eserinden konu ile ilgili bilgileri aktaryoruz: lm-i Tab (Fizik Bilimi) u'be-i slise ilm-i tabiidir. Bu bir ilimdir ki anda ecsam- tabyyeden bi envaiha bahsolunur ve bunun mevzuu cisimdir. Mteayyir olduu haysiyetde, ve menfaati ma'rifet-i ahval-i ecsmdr, gerek basite olsun eflak ve anasir gibi, gerek mrekkebe olsun mevalid-i selase ve kainat- cevve anlarn gayr havadis-i acibe ve eraib-i mizacat gibi ki ahcar ve nebatat ve hayvanat makulesidir. Bu ilimde olan ktb-i nafiadandr: Kitab- Aristotlis ki sekiz cz ird eylemitir ki anlar usldr. Ba'deh bn Sin an tecrid idp Muktezeyat nam bir muhtasarda dere eylemidir... lm-i tabiinin dahi fru'u seb'as vardr. Ba'zilar katnda aere dir ki ilm-i tb, ilm-i baytara, ve beyzere ve ilm-i firaset, ve ilm-i ta'bir-i r'ya, ve ilm-i ahkam-i ncum, ve ilm-i sihr, ve ilm-i tlsmat, ve ilm-i simya, ilm-i Kimya, ve ilm-i felhettir. Zira ilm-i tabiinin nazar, ya clsm-i basite mteferri' olanadr, yahut mrekkebe, yahut ikisine amm olanadr. Ecsam- basite dahi ya felekiyyedir ki, ahkm- ncumdur, ya unsuriyyedir ki, tlsmattr. Ecsam- mrekkebe dahi ya ana miza lazm olmayandr ki ilm-i Simyadr, yahut miza lzm olandr ol dahi znefsin gayr ile olursa kimyadr. Znefs ile olursa ol dahi ya nefs-i gayri mdrike ola felahat gibi, yahut mdrike ola. Ol dahi ya keml-i teakkul aile ola, yahut olmaya. kincisi baytara ve beyzere ve anlar mecrasna cri olanlardr. Zunefs-i kile in olan ki-insandur-ol dahi ya hfz- shhatnda veya shhattan istirca'inde ola ki-ilm-i tpdr. Veyahut ahvl-i btnesine dellet eyleyen ahvli zahiresinde ola ki-firasettir- Veyahut nefsinin hisden aybeti ahvlinde ola ki-ta'br-i r'ydr Ve ecsm- basite ve mrekkebeye mm olan ilm-i sihrdir. mdi bu ulmu bu nehc-i malm zre bir u'bede zikredelim inaallah Tel. lm-i Tp: Bir ilmdir ki anda beden-i insandan bahsolunur, sahih ve marz olduu cihetle, shhati hfz ve maraz izle in. Calinus itti tb. hfz- shhat ve meremmet-i ilettir. Ve bu ilmin mevzuu beden-i insandr, shhat ve maraz haysiyyetinden ve menfaati zahir ve beyyindir ve her furu'un ana ihtiyac mteayyendir. (Mevzt el-Ulm I, 349-350) lm el- Baytara (Veterinerlik): lm-i mezbrda hayvan- mahsusun ahvlinden bahsolunur ki ol hayldir., sahih ve mariz olduu cihetten ve shhati hfzolunup maraz izle olunduu haysiyetten. Ve bu ilm hayle nisbet ilm-i tb menzilesindedir insana nisbet. Ve bu ilmin mevzuu ve gyeti ve garaz mtebassr olanlar katnda zhirdir. Emma menfaati a'zam- menfii celile ve fidesi ecell-i fezil-i ceziledir... (Mevzt el-lm, 1,354) lm el-Beyzere (Av hayvan yetitirme): Bu ilimde ahvl-i cevrihden bahsolunur, shhatin hfz ve marazn izle cihetinden ve saydde kuvvet ve za'fna dellet iden almtn ma'rifet cihetinden. Ve bu ilmin menraat zhirdir ki bir ferde hafi deildir. (Mezvut el-lm, I, 355)
308'

lm el- Nebt (Botanik): Bu ilimde nev'i nebtn havss ve acibinden ve ekl ve menfi ve mezrrinden bahsolunur. Ve bu ilmin mevzuu nev'i nebattr. Ve fidesi ve menfaati bunlar ile tedvidir... (Mevzt el-lm, I, 356) lm el- Hayvn (Zooloji): Bu ilm envi hayvntn havs ve acibinden ve menfi ve mezrrinden bhisdir. Ve bunun mevzuu cins-i hayvardr. Gerek berr ve bahri ve m ve zhif ve tir ve bunlarn gayri. Ve bundan garaz hayvanttan intifa ve kesb-i dev ve mazarratlarndan teharrz ve ihtim ve herbirinin acib-i ahvl ve eraib-i ef'line vkf ve ihtiddr... lm el-Fellhe: Bir ilmdir ki annla nebtn keyfiyyet-i tedbiri bllinr, evvel-i zhrundan mntehyi kemline dein... (Mevzt el-lm, I, 356) lm el-Medin (Metalrji): Bir ilmdir ki annla filizztn ahvli ma'lm olur ki tabyi' ve elvn nicedir ve medinde keyfiyyet-i tevelld ne vech iledir ve keyfiyet-i istihrc ve eczi rdiyyesinde istihls ve taby' ve evznnn tefvt malm olur ve medinin adedi. Hatta cmle-i medin yediyzdr dimilerdir. Ve bunun menfaati havss ve avmdan bir hede hafi olmaz... lm el-Cevhir (Mineroloji): Bir ilmdir ki bhisdir cevhir-l ma'deniy yenin keyfiyyetinden lm el-Kevn ve'l-Fesd (Olu ve bozulu rrgeneratlon et corruption): Bu ilm bhisdir emtr ve slcun ve ra'd ve berkin ve bunlarn emslinin keyfiyyetinden ve ba'z- bildde mevcd olup ba'znda olmadndan ve ba'z- nfi' ve ba'z- muzirr oldgin sebebinden ve bunlarn gayr ahvlden.... (Mevzt el- lm, I, 3,57) lm el-Firse (Fizyonomi): Bir ilmdir ki annla insann ahlk malm olur ahvl-i zahiresinden, ya'n elvn ve a'z ve eklden istidll ile. Ve bilcmle hulk-i zhir ile hulk-i btine istidlaldir. Ve bunun mevzu' ve menfaati zahirdir. (Mevzt el-lm, I, 358) lm-i Ta'br el-R'y: Bu iimden tahayylt-i nefsniyye ve mr-i aybiyye beyninde olan mnsebet taarrf olunur. Tki evvelkiden sniye intikl ve annla hricde olan ahvl-i nefsniyyeye veyahud fkta vk olan ahvle istidll oluna. Ve bu ilmin menfaati mr - i tiyeyi tebir veyhud inzr ve tahzrdir... (Mevzt el-lm, I, 360) lm-i Ahkm el-Ncm (Astroloji): Bu bir ilmdir ki annla teekklt- felekiyye ile lem-i kevn ve fesdde vki' olan havdise-ki ahvl-i kint cevv ve medin ve nebt ve hayvndr- istidll ile bilinr... lm el-Sihr (Byclk): Ma'lm ola ki, msahhar ol nesnedir ki ekser-i kle sebebi hafi ve istinbt sa'b-i kavi ola. Ve hakikati her ey ki kle hud'a idp nfsu kendye mnkd olup ve sdr olan akvl ve

309'

ef'li isa ve teaccb ve istihsne mu'td eyleye... (Mevzt el- lm, I, 363-364) m el-Tlsmt(Talisnans): Tlsmn ma'ns ikd-i lyenhalldir. Ya'n bir bend ki kbil-i kd oimaya. Ba'zlar ma'ns isminih maklbidur. Ya'n musallat dimekdr. Zira cevheri mahv- tesallutundandur. Ve bu ilm bhisdir kuvv-i semviyye-i faleyi kuvy-i arziyye-i mnfaile ile murd olunan fl'l ve te'sire mnsib zamanlarda terkb ve temzcin key fiyyetindei, yine anlara mnsib buhrt- mnsebe-i makviyye ile ki ol tlsmn rhniyyeti clib ola. Tki bu mrdan lem-i kevn ve fesdda nice ef'l-i arbe zuhr eyleye. Ve bu ilm karib el-me'hazdr ilm-i sihre nisbetle. Zira bunun mebdisi ve esbb ma'lmedir... lm el-Simy (Magic Blanche): Gh olur ki sihrden gayri hakk olana itlk olunur. Nitekim mehr olan budur. Ve bunun hsl cevvde ba'21 mislt- hayliyye ihdasdr ki hissde vcdu olmaya... (Mevzt el-lm, I, 365) lm el-KImy (le chimie): Bir ilmdir ki cevhir-i ma'deniyyenin havssn selb ve hssa-i cedide-i uhr ifde ve celb itmenin tarki ma'lm olur. Lafz- kimy ibrnden muarrebdir. Asl kim ye'dir ki ma'nas ayet'un mn'allah dimekdir. Ve dahi kimy hakknda ihtilf- ns ve hakkatta itibh ve iltibs okdur... (Mevzt el-Ulm, I, 366) lm el-Niyrenct (ncantatlon): Niyrenct, neyreng lafzndan muarrebdir. Ma'nas temvh ve tahyldir. Ve bu ilm kuv-i file ve mnfaile beyninde arib-i mtizct izhr eyelemekdr. Ve bilcmle lem-i ekber ile asardan mellef olur imtizcttr. Tki annla ba'z matlb olur sr bedd ve ikr ola. Mesel hbb ve buz ve i'rz ve ikbl ve bunlarn misli gibi eyy izhr eylemekdir. Ba'z kinyt- mahssa ile ki lemde mebss ve mebst olan rhniyetten mellef ola... (Mevzt el-lm, I, 396) (3) Ben derim ki, mucizeler konusundaki sze gelince eski filozoflar Allah var mdr? Mutluluk var mdr? ve faziletler var mdr? diyerek umum din prensiplerini aratranlar gibi bu konular aratrp phe karanlar cezaya arptrlrlard. nk mucizenin varlndan kimse phe etmezdi. Varlk keyfiyetine gelince, bu ilh bir emirdir. nsan akl onu kavramaktan ciz braklmtr. Bunun nedeni, insan faziletli klan hareketlerin ilkeleri olmasdr. Bunun bilgisi ancak fazileti elde ettikten sonra mmkn olur. Dolaysyle fazleti gerektiren ilkeleri fazileti elde etmeden aratrmamak gerekir... Gazzlnin filozoflardan naklettiine gelince, ben bn Sn'dan baka bunlar syleyen hibir kimseyi grmedim. Mucizenin varl dorulanr ve istihle, kuvvetle mudhele olmadan bir cismin cisim olmayan eye dnmesi mmkn olursa sebebi veren kii iin bu mmkndr. Ancak tabiat itibariyle insann mmkn olan her eyi yapmaya muktedir olmas imknszdr. nk insan hakknda mmkn olan eyler malmdur. Mmkn olan eylerin pek ou aslnda kendiliinden mumtenidir. Bu sebeple peygamberin dorulanmas insan iin mumteni olan fakat kendiliinden mmkn olan

310'

bil- hrikann getirilmesiyle olur. Bunun iin de akl bakmndan mumteni olan eylerin peygamberler hakknda mmkn olarak ortaya konulmas gerekmez. Varl doru olan mucizeleri dndnde onlarn bu trden olduunu grrsn. Bunun en ak ekli Allahm aziz kitabnda yer alan ve harika oluu iitme yoluyla olmayan eylerdir. Denein ejderhaya dnmesinin hiss bir mucize olduu sabittir. Her insan bunun bulunmas ve kyamete kadar devam etmesi mmkndr. Bunun iin bu mucizeler dier mucizelerden stn olmutur. Bu mes'elede susmakla yetinmeyen kiinin bu kadarla iktif etmesi gerekir ve bilmelidir ki peygamberleri tasdik hususunda havassn yolu baka bir yoldur. Nitekim Ebu Hmid El-Gazzl baka yollardan buna dikkati ekmitir... Filozoflardan naklettii rya konusundaki szlere gelince bn Sina'dan baka eskilerden bunlar syliyen birisini tanmyorum. Eskilerin vahiy ve ry konusunda syledikleri ey ise, bunun cisim olmad insana akl veren rhnJ bir mevcut araclyla Allah Tebreke ve Teladan alnd eklindedir. Onlarn yenileri buna faal akl adn verirler. eriatta ise buna melek ad verilir. (Tehaft et-Tehft, 514-516)

ONYEDNC MES ELE


(1) Gazzli'nin tenkit konusu yapt bu gr 18. yzyl filozoflar tarafndan zellikle Empirist filozoflarca benimsenmitir. Nitekim felsefe tarihinde David Humen'in de buna benzer grler sardettii bilinmektedir. (2) Hissedilen eylerde grlen fail sebeblerin varlnn inkr edilmesi hususuna gelince, bu sofistik bir szdr. Bunu syleyen ya diliyle iindekini inkr etmekte veya maruz kald sofistik bir phenin peinden srklenmektedir. Bunu reddeden kimsenin; her fiilin bir fili bulunduunu itirafa gc yetmez. Filozoflarn hepsi fil-i evvelin maddeden uzak olduunda ittifak etmilerdir. Bu failin fiilinin varhklann ve fiillerinin var olmas iin art olduunu ve bu failin fiilinin kendisi tarafndan akledilen vstalarla mevcdta uzandn kabul etmilerdir ki bunlar mevcdttan farkldrlar. Bazs buna sadece felek demi bazs de felekle beraber heyldan uzak bir varlk, Vhib el-suver diye isimlendirmitir. Bu grleri aratrmann yeri buras deildir. Felsefenin aratrd en deerli konu ite bu manalardr. Bu gereklere itiyak duyan kii mes'eleyi yerinde aratrr... (Tehft el-Tehft, 519-524) (3) Ben derim ki; Mahss varlklarn birbirine etkinlii olmadm, onlarn etkinliinin diardan bir ilke olduunu iddia edene bu varlklarn birbirine etkisinin yalan olduunu filozoflarn ortaya koyabileceklerini sanmyorum. Sadece, hrici bir ilkeden gelen ekli kabul istidd bulunduu iin bazs bazsna etki eder diyebilirler. Btn filozoflardan bunu syleyen birisini ben bilmiyorum. Sadece cevhere dayal ekillerde bunu sylemilerdir. Arazlarda ise sylememilerdir. nk onlarn hepsi snn kendisi gibi sy etkileyeceini sylemilerdir. Mfrak ilkelerin ihtiyr yoluyla deil, tabiat yoluyla faaliyet gsterdii hususunda Gazzli'nin filozoflara nispet ettii gr hibir kimse sylememitir. brahim Aleyhis

311'

selamn mucizesine itiraz konusunda Gazzl'nin filozoflara nispet ettii ey ise slm milletinden zmdklardan baka kimsenin sylemedii bireydir. nk filozoflara gre er'i prensipler zerinde konumak ve tartmak ciz deildir. Bunu yapan-onlara gre-iddetli uslandrmaya muhtatr. Zira her san'atn bir ilkesi vardr ve o san'ata bakan kiinin bu ilkeleri kabul etmesi ve o ilkeleri red veya iptal hususunda tariz etmemesi gerekir. yleyse er'i ve amel san'atlarda bu hususa daha ok itin gsterilmesi gerekir. Onlara gre er' faziletlere uymak insan olmas nedeniyle deil, bilen insan olmas nedeniyle insann varh iin zarr olan bir eydir. Bunun iin her insann eriatn prensiplerine boyun emesi ve onu taklid etmesi icabeder. Mutlaka bu hkmlere balanmaldr. nk eriatn prensiplerini inkr etmek ve bu konuda tartmak insann varln ortadan kaldrmaktr. Bunun iin zndklarn ldrlmesi vacib olmutur. Sylenmesi gereken ey udur: er' prensibler ilh eyler olup insan aklnn stndedir. Binaenaleyh sebebleri bilinmemekle berab(;r onlarn kabul edilmesi gerekir. Bunun iin biz eski filozoflardan yeryznde yaylp dalm olmasna ramen, mucize konusunda sz syleyen birisini grmedik. nk mucizeler eriat yerletirmenin ilkeleridir. eriatlar ise faziletlerin ilkeleridir. ldkten sonra dirilme konusunda sylenenleri de inkr eden olmamtr. nk insan er' faziletlerle yetiirse tamamen fazlet sahibi olur. Zamanla mutluluu ilerlerse rsih bilginlerden olur, bilimde derinleir ve ona eriatn ilkelerini yorumlama imkn verilir. Bu takdirde yorumlarnda ak davranmak vacip olur. Allah Telnn buyurduu gibi ilimde derinleenler ona inandk, hepsi Rabbimizin kalndandr derler (Al-i Imran, 5) te eriatn huddlaryla bilginlerin huddu bundan ibarettir. (Tehft et-Tehft, 526-528) (4) Talaka (Talk): Farsa'dan arapaya gemi bir kelime olup effaf bir madendir. Mtercim Asm Efendi bu konuda u bilgiyi verir: Msrda erbet-i Hicz ve trkide aa stleeni dedikleri nebttr... Ve bir hacerdir ki, trkde ren pulu derler. Yemni, Hindi ve Endels nev'i olur. A'ls Yemn ve ba'dehu Hindi, ve ba'dehu Endels olandr. Sah feleri beyet rakik ve berrk ve levni sadef olur. Dakk olundukda katmer katmer sahfeleri ve pullar zuhr eder. Ve anlar hammamlarda cam yerlerine isti'ml ederler. Mahllnn a'zya tals ate yangnna mni olur. (Asm Efendi, Kms Tercmesi, III, 934-935) emseddn Smi ise u bilgiyi vermektedir: efff ta sretinde bir maden ki cam imline yaramakla beraber, atee dahi dayandndan ve kat gibi ds makasla kesildiinden, sobann kap ve deliklerine konur?. (emseddn Sm, Kms-i Trk, II, 886) Talk; doal hidratl magnezyum slikat. Hekimlikte en ok deri hastalklarnda kullanlan beyaz bir toz. (Trke Szlk, 776, T.D.K. Yayn) (5) Bu pheleri halleden klli sze gelince udur: Varlklar mtekbil (karlkl) ve mtensip (uygun) olmak zere ikiye ayrlr. Uygun olan eylerin ayrlmas ciz olursa karhkl olan eylerin birlemesi de ciz olur. Ancak mtekbil olanlar birlemez ve mtensip olanlar da ayrlmaz. Bu, Allah Tel'nn varlklardaki bir hikmeti ve san'atlarndaki bir kanunudur. Sen Allah'n kanununda deiiklik bulamazsn (ra 41). Bu hikmeti idrak ile ancak insandaki akl, akl olabilmitir. Bu hikmetin bylece ezel aklda bulunmas varlklarda bulunmasnn sebebi olmutur.

312'

Bu akla gre ise mrikler ve mtensiblerin birlemesi ciz deildir. Sadece bn Hazm'in tevehhm ettii gibi muhtelif sfatlarda yaratlmas mmkndr. (Tehft et-Tehft, 542). Bu konuda Hocazde zetle yle der: Filozoflara gre cisimlerin tabiatlar maddeleri zerine tesir eder. Atein maddesi, nev'i sureti kabul eder, onun tam illetidir; illet ve maksat (garaz) tam oldukta istidat hasl olur. Tam illetten tehallf mmtenidir, yoksa illetten tehallf mmteni deildir. Mesel yemek, doymann tam illeti deildir, onun iin yemek vaki olduu halde doyma olmyabilir. Eserin vcudu istidada tabi deilse bu takdirde evdeki kitaplar insan veya baka bireye dnebilir fikri filozoflara aykr olmamaldr. Zira istidatlar felekin hareketleri yaratt iin bu hareketlerde bu tip istidat yaratacak olan deiiklikler olabilir. stelik Allah deti bozma zamannda inklb vcuda getirerek, deti bozarsa nceki ilmi akldan selbeder ve onlar yaratmaz; bylece eser istidada mtevakkf olmaz. Demek ki, mucizeleri inkr etmek iin elverili bir yol yoktur. nk Peygamberlerin unsur cisimlere tasarruf etmek iin bir kuvveti vardr, atee atldkta kendi vcudunu atein tesirinden koruyacak bir sfat hsl olmas niin caiz olmasn? Biliyoruz ki unsurlardan baz imtizalar sonunda nebat hasl olur, sonra nebat hayvanlar yer kan olur, sonra yumurta hasl olarak, onda hayvan suret istidad belirerek hayvan meydana gelir. Ama hayvan suretinin ancak bu yolla hasl olduunu bilmiyoruz. Ylann olmasnda da vaziyet byledir. Herhalde nebi vastasiyle, en ksa mddette bu maddeye hayvani suret istidadn hsl edecek, bizim bilmediimiz bir yol olmaldr. Baz hayvanlar tevalt ile hasl olur: ama baka yolla da hsl olduklarn biliyoruz, topraktan hsl olan fare gibi. Mucizeler kabul edildikte cevher de araza dnsn denilemez, zira hibir halde inklp tasavvur edilemez. Hkemnn kitaplarnda mucizeleri inkr eden bir eyle karlamadk. Ancak baz felsefeciler ve yarm bilgililer bunu inkr ettiler. eyh Ebu Ali onlar ayplam ve mucizeyi inkr ederken de tasdik ederken de bur'han lzmdr demitir. Filozoflar mucizeyi yle anlarlar: nsan nefislerinin uyku esnasnda gaibden bir nevi haberleri olur. Bu haberi olma fikir sebebiyle deildir, sebep, onun, yksek mebdelerde ruhen temas olmaktr. Ruh istidad nisbetinde o mebdelerdeki eylerle nak olunur; temasa mani olan ey, ruhun baka eylerle meguliyetidir. Bu meguliyetten tamamen kurtulu yoktur. Zira ruh bendeni idare eder. Ruh iryanlarla bedenin yzeyine yaylr, ve havss- zhireye intiba ederek idrk hasl olur; bu uyanklk halidir, ruh ieriye dnd ve havss- zhireden kurtulduu vakit bu duyular iten kesilir, uyku hali de budur. ten kesilme ruhu meguliyetten kurtarr. Ruhun mebdelerden idrk ettii mna ile mtehayyile kuvvetinin idrk ettii suret ayn ise, bu doru ryadr, tbire ihtiyac yoktur; deilse ihtiyac vardr. air ve yalancnn muhayyilesi btl ve yalanc geilere ahk olduu iin onlarn rylarna inanlmaz. Baz kuv,vetli ruhlar uyankken mebdelerle temasa gelirler, bu ruhlarn tasavvurlar ortada cisman bir sebep olmakszn hadiselerin hudusuna sebep olur.

313'

Gazap ve gamn beden hararetine sebep olmas, dmeyi tasavvur etmenin dmeye yol amas gibi. Kuvvetli ruhlarda bu suretle unsuri cisimlere hkim olur ve kurulu-bozulu (kevn- fesat) leminde infialler meydana getirir: ay-gne tutulmas, tufan, cansz diriltmek gibi. (Hocazde, Tehft, II, zetleyen, Mtibahat Trker, 72-73).

ONSEKZNC MES'ELE
(1) Btn bunlar, filozoflarn mezhebinin anlatlmasndan ve tasvirinden ibrettir. Ancak bu hususta Gazzl bn Sinya uymaktadr. Ibn Sn se hayvanda mutehayyile gcnn dnda nsandaki dnce gcne karlk olarak vehmiye adn verdii gc kabul etmekle filozoflara muhalefet etmektedir. (Tehft et-Tehft, 546-547) (2) Dokuzuncu delil eski filozoflardan hibirisi ruhun bakas konusunda kullanmamtr. Sadece doumundan lmne kadar ahslarda bki olan bir cevher bulunduu ve eyamn-eskilerden birounun inand gibi-srekli ak halinde bulunmadn belirtmek iin kullanmlardr. Onlar zarr bilgiyi terketmiler hatta Eflatun sreklilii girdirmek zorunda kalmtr. Ancak bu hususta uramann anlam yoktur. Ebu Hmid'in bu delile itirz dorudur... (Tehft et-Tehft, 571-572). Bu kanuda Hocazde ise yle der: Ruhun bedenden ayr olmas Islmiyete aykr deildir, ancak, maksat bu bilgiye eriata ba vurmakszn, srf akla dayanarak ulald iddiasn reddetmek ve delillerinin rkln gstermektir. Delilleri unlardr : Mkult czlere blnemez, eer blnrse, akhn bir defada sonsuz czleri kavram olmas gerekir, oysa ki bu muhaldir. Akl suret blnmeyince mahalli de blnmez; eer mahalli blnse, hull eden eyin yani akl suretin de blnmesi icabeder. Her cismini kuvvet veya cisim blnmeyi kabul eder, bu mahal blnme kabul etmediine gre cisim deildir. Cevab: Mkultm, bilkuvve, benzer czlere blnmedigini kabul etmiyoruz. Bu trl blnmesi caizdir. Buna kar o zaman, akl suret, ziyade ve noksana maruz kalr deyip, bununla bizzat maruz kahr fikrini kastederseniz, kabul etmeyiz. Maruz kalmann sebebi bu akl suretin nefse hullu ile olmas niin caiz olmasn? Mkul suretin mcerret olmasnn mns duyusal czlerinin maddesinden ve rzalarndan mcerret olmasdr. Mkullerin blnm om.amas mahallinin de byle olm.asm gerektirmez, zira hat farkl czlere blnebildii halde ona hull etmi olan nokta byle deildir. Buna kar 'noktann hatta hullu zat deil baka yndendir. Blnen bir eye, o eyin blnm zt ynnden olmayan hull blnme gerektirmez. Eer, akl suret ruha, blnm olan zt ynnden hull etmi olsayd, ruhun blnmesi ile akl suretin de blnmesi lzm gelirdi' denilemez. Zira biz, akl suretin, ruha, ruhun zt bakmndan hull etmJ olduunu menettik, onun oraya hullu; zat olarak deil de baka bir ynden olamaz m? Blnm bir ey hull eden

314'

bir eyin de blnm olmas iin akl suretin huluIunun, harici objelerin mahallerine hullu cinsinden olmas lsmdr, oysaki bu memnudur. stelik, bu sz, vehmi kuvvetlerle de nakzolunmutur. Bu kuvvete hull eden, ey, mesel, dmanhk, blnm deildir. Buna kar 'vehmiye kuvveti dmanl deil, dman idrk eder denilebilir, ama, onlarn ashna gre, idrk edilmek iin, idrk eden eyde suretin teekkl lzmdr. Akli suretlerin mahallinin ruh olduunu kabul etmiyoruz; bu hal, ancak eer, ilim, malm suretinin limde irtisam etmesine eit olsayd icabederdi; ama, ilim, eyann nefse bir suret olmakszn almasdr, suret baka bir mcerrete irtisam eder, ruh onu buradan mtalea eder. Biz klliyi idrk ederiz, bu klli btn madd eklentilerden (levahik) mcerrettir. drk, mkuln suretinin aklda meydana gelmesidir. Eer, insan nefsi cisim veya cismani olsayd madd eklentileri olur, ona hull eden kllinin de yle olmas icabederdi. Cevab: Kllinin maddi eklentilerden mcerret olmas, eer, bizatihi ise cisme veya cisman bir eye hull etmesi mmteni olmaz, zira, madd eklentilerden, mahalli ynnden deil, binefsihi mcerrettir; eer mutlak ise memnudur, zira, onun klli olmas iin eklentilerden zt ynnden tecerrd kfidir. Bu cihet kabul edilse bile, idrkin (taakuln) kilde, mkul suretin husule gelmesinden ibaret olduunu kabul etmiyoruz; idrkin, akl suretin baka bir mcerrede almas yoluyla olmas niin caiz olmasn? drkin bu trl tarifini kabul etsek bile kllinin btn arzalardan kurtulmu olduunu kabul etmiyoruz, eer, kll, nefse, siyahn beyaza hull edii gibi hull etseydi bu lzm gelirdi, halbuki, ortada baka neviden bir hull olmaldr. Nefis kendini ve idrk vette byle bir ey yoktur. ettiini idrk eder, oysaki cismani kuv-

Cevab: Be d duyu ve iduyu kendini idrk etmez, ama, kendini idrk eden baka cisman kuvvetler bulunmas niin caiz olmasn? Eer nefis uzuvlardan birine hull etse, ya o uzvu daima idrk edecektir veya hi idrk etmiyecektir; her ikisi de muhaldir. Cevab:idrkin; mkuln kilde husuldr diye yaplan tarifini kabul etmiyoruz. drk, kil ile mkul arasnda hasl olan husus bir izafet halidir, bu izafet hasl olunca mahal idrk edilir, olmaynca idrk edilmez. 'Nefsin mahallini idrk etmesi aynnn husulu ile olunca, mahallini ebediyyen idrk etmesi lzm gelir' hkmn kabul etmiyoruz. nk, drkin art aynn husul mdr? drkin baka bir arta bah bulunmas niin caiz olmasn? Bunu kabul etsek bile, idrkin "daimiliini kabul etmiyoruz. Eer uzvu idrk etseydi, uzvun sureti bu uzuvda hasl olur, bylece iki-benzer bir yerde toplanm olurdu' hkmn de kabul etmiyoruz, zira, uzvun sureti uzvun ayn deildir. Bu ikisinin benzer olduu kabul edilse bile iki benzerin tek maddede toplanamyacam kabul etmiyoruz, zira, delili yoktur. Per nefis cisme hull etmi olsayd, onun idrki cismani letlerle olmu olurdu. Bylece letlerin zayflam.as ila bu idrkin de zayf-

315'

lamas icabederdi; oysaki durum tersinedir. Cevab: Bu cevab kabul etmiyoruz, zira idrkin kemalinin gart letin kemali deildir. Cevab: Buna Gazali ve Razi yle cevap verdiler: ok fiille zayflar, baz kuvvetler zayflamaz. Baz kuvvetler

nsan bedenindeki czler daima deimektedir, eer ruh cisim olsayd yirmi sene nceki insann bugn ayn insan olduu iddia edilemezdi. Cevab: Bu sz doru ise, hayvan ve nebatlarn da birer ruhu olmak icabederdi. stelik, muhtar bir failin asl czleri yok olmayabilir. Kllileri ve czileri beraberce idrk eden bir ey bulunmaldr. Tahayyl edenle arzu edenin bir tek ey olmas lzmdr, aksi halde aralarnda irtibat olmaz. Btn bu idrkleri toplayan bir tek ey olmadn biliyoruz. Cevab: Bedende bu kuvvetleri toplayan bir tek ey olmas niin caiz olmasn? Byle bir cisim olmasa bile, ondan dolay idrklerin tek eyde toplanm olmas gerekmez; belki, bu ey latif bir cisimdir. Eer ilmin mahalli cisim olsa, cisim blnr, o zaman bir czde bir eyi bilme, bir baka czde bilmeme hasl olur; bu takdirde bir ahsn bir eyi ayn zamanda hem bilmesi hem bilmemesi gerekir, oysaki, bu muhaldir. Cevab: Ne cismin blnd ne de bir eyi bir czle bilmenin mstahil olduu zarurdir. Bu delil sahih olsayd kalbin bir yarsnn nefretle bir yarsnn arzuyla kaim olmas ve ayn zamanda bir eyden hem nefret etmek hem de ona alka duymak icabederdi, oysaki, bu muhaldir. Bu delil mslman felsefecilerin ilve ettii bir delildir: nsan sonsuz mefhumlar idrk eder, eer, cisimle idrk etse, cismin sonsuz olmas icabeder, oysaki bu mmkn deildir, nk cisim sonludur. Cevab: Bir mefhumun idrk edilmek iin bireyde olmasn kabul etmiyoruz. Mkuln mahiyetinin aklda hasl olmas idrkin art deildir. Bu kabul edilse bile mefhumun bir cisimde olmasnn mmteni olduunu kabul etmiyoruz. Sonsuz mefhumu n kendini idrk eden cisimde hasl olmas, o cismin de sonsuzluk ile vasflanmasn gerektirmez yani mkuln kilde hasl olmas, kilin makul ile sfatlanmasn gerektirmez. Siyah ve beyazn zt olduu hkmn veren ey cisim olamaz, zira biri bir cze dieri bir baka cze girer; bylece, zttrlar hkm verilemez. Cevab: Siyah ve beyaz surete deil, ayr bakmdan zttrlar. Suretlerinin zt olduunu kabul etsek bile, bu ikisi hakknda hkm verecek bir cisman kuvvetin varh niin mstahil olsun? kile kuvveti sonsuz fiillerle kuvvet bulur, halbuki cisman kuvvetlerde byle olan yoktur.

316'

Cevab: kile kuvveti deil sonsuz fiil yapt zaman, bir tek fiil yapt zaman bile kuvvetlenmez. nk taakkul, akli suretleri Vhib-us Srerden almadr; demek ki, bu fiil deil infialdir.Eer kuvvetlenme anden olur derseniz kabul etmeyiz; uzun zamanda olur derseniz kabul ederiz. Fakat, cisman kuvvetler de bu yolla kuvvetlenirler; stelik, felek ruhlar sizce cisman olduu halde, sonsuz fiillerle kuvvetlenirler. (Hocazde, Tehft, II, 78-99, zetleyen Mbahat Trker, 90-94)

ONDOKUZUNCU MES ELE


(1) Bu husustaki grleri Seyyid erif Crcn erh'el-Me vkf'ta yle zetler: yi bil ki br dnyadaki mead (har) mes'elesinde mmkn olan szler bei amaz: 1 Sadece cismn olarak medn sabit olmasdr. Nefs-i natkay red eden kelmclarn ekseriyetinin gr byledir. 2 Sadece rhn olarak med var sayanlar. Bu, ilhiyt filozoflarn grdr. 3 Hem cismn hem de rhn olarak med kabul edenler. Bu, Halm Gazzl, Rap, Ebu Zeyd el-Debbs gibi birok muhakkiklar ile mu'tezilenin eskilerinden Ma'mer'in ve imamiyenin mteahhirinin ve sfilerin ounluunun grdr. Bunlar derler ki, insan gerekten nefs-i natkadan ibrettir. Mkellef olan, muti olan, isyn eden, cezalandrlan ve sevaba erdirilen odur. Bu hususta beden let mesabesindedir. Bedenin bozulmasndan sonra rh bkdir. Cenab Allah yaratklar hasretmeyi murad ettiinde rhlardan her biri iin iliecei ve dnyadaki gibi sfat kazanaca bedenler halkeder. 4 Her ikisinin de sabit olmad grdr ki bu tabat filozoflardan ncekilerin (Sokrates ncesi) grdr. 5 Bu blmler arasnda hi birisi kabul etmiyen grtr bu Calinus'tan nakledilmitir. (Seyyid erif Crcn, erh'el-Mevakf, VIII, s. 297) (2) Bu konuda Hocazde yle der:

Delilleri iki trldr: I. Ruh cisme intiba etmi deildir. Eer ruh yok olsa, ya kendiliinden, ya bakas yznden veyahut sebepsiz olarak yok olur; bu ihtimal de btldr, yle ki: sebepsiz olamaz, zira, her hadisin bir sebebi vardr, bizatihi olamaz, zira, ruhun vcudunu gerektirmi olan zt, ayn zamanda, onun ademini de gerektirmi olur, bu ise muhaldir. Bakas yznden de olamaz, zira, bu bakas da vcuddir veya ademidir: vcud olamaz, zira, eer bu vcud olan ey nefse mukarin ise, onun yokluunun tam illeti olamaz; eer mukarin deilse, bu takdirde, ya onun mahal ve mekna mmanaat yznden mu'dimi (yok edicisi) olacaktr, veyahut, olmayacaktr; olmas mmtenidir, nk, ruhun, arazlar gibi mahaUi, cisimler gibi mekn yoktur. Nefsi yok edecek olan bu baka eyin adem olmas da caiz deildir, zira, aksi halde, ademin, ruhun cevherinde methali olmu olur. Ruhun varln gerektiren eyler Mufrak Mebdelerdir, bunlar yok olmazlar. 317'

Cevab: Yok edenin vcud omas caizdir; ruhun yok edilmesi mekn ve mahalline mmanaat yznden olabilir. Filozoflarn ruhun cisimde olmayan bir cevher olduuna dair tam delilleri yoktur. Mademki, bedenin yokluu nefsin yokluunu gerektirmiyor, o halde, onun, ruhun art olmas niin mmkn olmasm? Bedenle ruh arasndaki alkann sadece nefsin varlna tabi olan bir izafet olduunun delili nedir? Filozoflarn asllarm kabul etmek muhtar bir kdiri nefyetmektir. Halbuki, bizim ashmza gre. Mebde muhtardr ve mcerret iradesi ile yok eder. 2 . Eer, fenay kabul etmi olsa, onun, bilfiil bak bilkuvve fasit bulunmas icabeder. Fesada istidat, bu istidadn iinde kaim olaca bir mahal gerektirir. Bu mahal nefis olamaz, nk nefis fesat annda bak kalmamaktadr. Bu mahal ruhtan baka birey olmahdr. Bu ey ya maddenin surete mahal olmas nevindendir veya maddenin cisme mahal olmasn gerektirir, bylece ruh mcerret olmaz, oysaki, bu, farzolunana aykrdr. Cevab: Bir eyin fesat bulmas, fsitin, bir araz gibi, bir mahalle girmesi deildir; bilkis, fasit geldikte o eyin yok olmasdr. Eer bir ey aklda olur halbuki ona harici bir adem farzolunursa, bu adem haric olamaz, ancak aklda olur. Zira harite birey yoktur ki ruhun fesadnn istidad onunla hasl olsun; o halde, ruhun madd olmas gerekmez. Ruhun fesadnn istidat mahallinin cisman olmamas niin caiz olmasn? Buna kar mufrak olan cevher akldr, o takdirde nefsin ta kendisidir, zira ruhun mns bedene taallk eden, akl sahibi cevher olmaktr; bununla beraber, mcerret cevher beden fena bulduktan sonra fena bulmaz; o halde matlp hasl oldu:s> diyemezsiniz; nk, her kendi kendine kaim olan cevherin akll olduunu kabul etmeyiz. Bu kabul edilse bile, onun nefis olduunu kabul etmeyiz, nk nefis ben diye iaret edilebilen eydir. Bu eyin birbirine hull etmi oan ki cevherden ibaret olmas neden caiz olmasn? Demek ki matlplara hasl olmamtr, zira, matlp bedenden sonra ruhun bekasdr, yoksa, mcerret cevherin bekas deildir. Gazl onlarn bu delillerini yle hlsa etti: Bir eyin varlk imkn o eyin varhndan nce gelir, varhk bilfiil hasl olduu zaman, varlk imkn ortadan kalkar, aksi halde bilfiil olanla bilkuvve olan itima etmi olurlar. Ademde de vaziyet byledir. Eer, basit olan bir eye, adem arz olsa, bilfiil ile bilkuvve birlemi olurdu. Gazl bu delile yle cevap verdi: Telhisin menei, imkn, kaim olaca bir mahalle muhta olan bir vasf gibi telkki etmektir. Bu hususta unlar dnlmelidir: mkn ve kuvvet ile ne kastedilmektedir? Bu ikisi fiil, v'cup ve imtinam zdddr. Kuvve umumiyetle, fiile, imkn ise vcuba karlk olarak alnr. Ademi mmkn olan bir ey vcib-l vcut olamaz sz matlba yaramaz. nk bu szn lzm, vcudun imkn vcubun (veya imtinam) mukabili olmaktr. Halbuki, matlp olan bu deil, fiilin mukabili olan imkndr. 2 - Bir eyin dier eyden yok olmas imkn, o dier eyin var olmas imknn gerektirmese de, bir eyin bir eyden yok olmas, o dier eyin, mahal olarak, varlm gerektirir. Zira, mevcudun mahalli olmad bir eyin yok olmas mkul deildir. O halde kendisinden bir eyin yok olaca ey harite

318'

mevcut bulunmaldr. Bu lal ademin imknna zarar vermez. Vcutlar bir mahalle taallk eden eylerin (mesel siyah gibi) adem imknlar bir nrJal gerektirir; varlklar bir mahalle taallk etmeyen eylerin adem imknlar ise kendiliindendir (Hocazde Tehft, 99-107 zetleyen, Mbahat Trker, 103-105

YRMNC MES'ELE
(1) Bilindii gibi Gazl'nin mslman filozoflardan frb ve bn Sin'y tekfir ettii mes'eleden birisi cesetlerin hari mes'elesidir. Ancak bu konuda islm filozoflarnn gerek gr nasldr? Bunu bu filozoflarn kendi eserlerinden aldmz pasajlarla gstermeye ahmak istiyoruz: Bu hususta bn Sn el-Nect'ta yle diyor: Burada bedenlerden ayrlnca insan nefislerinin ahvalini aratrmamz ve hangi durumda olacan tahkik etmemiz yerinde olur. Biz diyoruz ki: bilinmelidir ki medin bir ksm eriat tarafndan kabul edilmitir. Bunun isbat iin eriat yolundan ve mbvvet haberinin dorulanmasndan baka bir yol yoktur. Bu, beden iin dirili annda olan meddr. Bedenlerin iyileri ve ktleri bellidir, ayrca belirtilmeyi gerektirmez. Peygamberimiz Mustaf Muhammed (S.A.V.) in bize getirdii hak eriat beden ynnden olan mutluluk ve mutsuzluk halini aklamtr. Medn bir tr de akl ve burhna dayal kys yoluyla kavranamdr ki bunu peygamberlik te dorulamtr. Bu, rhn llerle tesbit edilmi olan mutluluk ve mutsuzluktur. Bizim vehimlerimiz u anda belirttiimiz nedenlerle bunu tasavvur etmekten cizdir. lhiyt filozoflar mutluluun bu eklini beden mutluluktan daha ok isterler. Hatta onlar bu tr (bedeni) mutlulua iltifat etmezler ve kendilerine bu (mutluluk) verilirse bizim belirteceimiz niteliklerde olan ilk hakka yaklamaktan ibaret bulunan bu mutluluun yannda onu nemsemezler. yle ise biz mutluluu ve onun tersi olan mutsuzluu renmeye alalm. Beden olan (mutluluk) konusuna eriatta deinilmitir. Biz diyoruz ki; bilmek gerekir ki nefsn olan her kuvvet iin zevk ve ona has iyilikle eziyet ve ona has er vardr. Bunun rnei yledir. ehvetin lezzeti ve iyilii be duyu vastalarna uygun biimde hissedilecek nitelikte ona ulalmasdr. Gazabn zevki zafer, vehmin zevki umuttur. Hafzann zevki de uygun den gemi eyleri hatrlamaktr. Bunlardan herbirinin eziyeti ise bunun tersi olandr... (bn Sna, el-Nect, 291). Bu asllar kesinletikten sonra bizim gttmz asl gayeye dnmemiz gerekir. Biz diyoruz ki: Nefis-i ntkann kendisine has olan kemli onun akl olarak bilir olmasdr. Onda klln eklinin canlanmas ve klde akledilen nizamn, klden coan hayrin canlanmasdr. Klln mebdeinden balyarak yce cevherlere doru gitmesidir. nce mutlak rhnilik, sonra bir tr bedene ilime eklinde olan liici ruhnilk, sonra ulv cisimlerin ekilleri ve gleri gelir ve sonra bylece srp gider. Nihayet kendi nefsinde tm varlklarn ekillerine sahip olur ve o akledilen ve bilen olur. Btn var olanlarn bilgisine paraleldir. Mutlak gzellikte olan, mutlak hayri, hakiki cemli mahede eder, onunla birleir ve onun ekli ve rneiyle naklanarak onun hizsma girer ve onun cevherinden olur. Bu k olunan dier glerin kemlleriyle kyaslannca baka her eyin onun yannda ktlenecei bir mertebede bulunur. yle-

319'

ki bununla beraber onu daha stn ve btn olduunu sylemek irkin kaar. Aksine de Fazilet, tamamlk, okluk bakmndan bizim zikrettiklerimiz kavrananlardan elde edilen dier tm lezzetlerin hibir ekilde ona nisbeti yoktur. Devamllk durumuna gelince ebed devamlhk deien ve bozulan devamlhkla nasl kyaslanabilir... (el-Necat, 293). Bizim bu zevklerimizin o zevklerimize nisbeti, duyusal olarak lezzetli ve zevk verici kokular koklamakla tatmak arasndaki nisbet gibidir. Hatta ondan snrsz bir biimde daha uzaktr. Sen de bilirsin ki, senin iin nemli olan bir eyi dnrken sana arzuladn birey sunulsa ve iki taraftan birini tercih etmen istense eer yce ruhlu isen ehveti hafif grrsn. Avamn rhlan da ayn ekildedir. Onlarda utanma, mahup olma, ayplanma veya knanma sebebiyle, yahut ta galip gelme arzusuyla geici istekleri brakrlar, skntlar aclar ve ayrlklar tercihi ederler. Btn bunlar ise akl hallerdir. Buradan da reniliyor ki, rhlar iin akl hedefler kk eylerden daha deerli olduuna gre yce ve deerli mes'eleler daha ok deerli olmaldr. Aalk ruhlar iyilik ve ktlkte kendilerine iliecek kklkleri hissederler de deerli eylerden kendilerine iliecek olanlar hissetmezler... (bn Sna, el-Nect, 294) evk sahibi olmayan budala rhlara gelince; onlar aalk bedeni ekilleri elde etmeden bedenden ayrlrlarsa Allah'n rahmetinden bir rahata ve rahmete ererler. Eer bedenin aalk ekillerini elde etmi ve bunun yansra (aalk ekli) reddetmemise, muhakkak ki evkinin gereine erer ve mtk olduu eyi elde etmeksizin bedeni ve bedenin gereklerini yitirerek iddetli azabla azablandrhr. nk onun leti btl olmu ve bedenle ilikisi bk kalmtr. Bu, gerekten ayn zamanda baz bilginlerin sylediklerine benzemektedir. yleki bu nefislerde avama hitbedebilecek ve kendi ilerinde dnebilecekleri tarzda kibetlerine inan kkl olarak yer etmi, temizlenip arnmlar ve bedenden aynlmlarsa, evet bedenden ayrlmlarsa yetkinliklerini (keml) tamamlayn onunla mutlulua ermek iin kendisini yukarya doru cezbedecek bir mana bulunmadndan veya mutsuz klacak keml evki bulunmadndan, btn nefsni ekilleri aaya mteveccihtir, cisimlere doru cezbedilirler.. Semvi maddelerde nefsin fiili iin konu olabilecek bir engel yoktur. Dediler ki o inand uhrevi ahvl ile ilgili her eyi hayl eder ve bu onun iin hayli mmkn klan bir let olur. Bu let semav birimlerden bir eydir. O kendisine dnyada sylenilen kabir ahvli, ldkten sonra dirilme ve uhrev iyilikler gibi eylerin hepsini mahede eder. Keza aalk rhlar da kendilerine dnyada belirtilen azaplar mhede ederler ve sklrlar. nk gittike hayal ekiller zayflamaz, aksine tesiri ve arnmas daha da artar. Tpk ryda grlen gibi olur. Nitekim bazan ryda verilen hkm kendi konusunda duyulan alemde verilenden daha yce olur. Kald ki uhrevi hkmler dnyada var olandan istikrar bakmndan daha fazladr. nk engellerin azalmas ruhun tecerrd ve kabiliyetin annmas ile hirette bu husus daha ok yer etmektedir. Bildiin gibi ryda grlen ekil ile uyanrken hissedilen ekil ayn deildir. Her ikisi de rhta canlanan resimdir ancak birincisi iten balar ve rha sirayet eder, ikincisi ise dtan balar ve rhta canlannca gzlenen eyin kavranmas burada tamamlanr. te asil lezzet veya gerek dtan olan deil rhta canlanandr. Rhta canlanan her ey eylemini yapmtr isterse onun

320'

dta bir nedeni bulunmasn. Kendiliinden neden bu canlanandr, d se araz olarak sebeptir veya sebeplerden bir sebeptir. te bu ikisi de aalk, ~ mutluluk veya mutsuzluk eklidir ve bunlar aalk ruhlara kyasladr. Mukaddes rhlara gelince bunlar bu gibi hallerden uzaktrlar ve onlarn kemlleri zt ile balantldr. Hakiki lezzetin iine dalar ve onun gerisindekilere bakmaktan uzak olurlar. Onlar daha aada bulunan lkeye bakmazlar. (bn Sn el-Nect, 297-298). Ancak bu konuda bn Sn ne derece sammidir? Acaba er' esaslara inandn, takiye (kendini bakalarndan koruma saknma ve gizleme) olarak m sylemektedir, yoksa buna gerekten inanmakta mdr? Bu hususta kesin bir ey sylemek mmkn deil. Ayn sorulan soran Sleyman Dnya bn Sn'nm el-Risale el-Adhaviyye fi emr'il-Med adl eserinden ald paralarla Gazzal'nin grnn doruluunu ve bn Sina'nn gerek grn tesbit etmenin imknsz olduunu sylyor. Bu hususta ad geen eserde bn Sn yle diyor: Muhakkak ki rhlar tekrar ya ayrldklar maddeye veya bir baka maddeye dneceklerdir. Bu fasllarla muhatap olan kiilerin mezhebinin anlatlmas olarak denildi ki; onlar ruhlarn aynyla bu maddeye dnecei grn sylediler. Bu takdirde ruhlarn dnecei bumadde ya kiinin lm annda sahip olduu madde olacaktr ya da btn hayat sresince birlikte olduu maddenin tm olacaktr. Birinciye gre yani lm annda mevcut olan maddeye dnlecekse, kula koparlm ve Allah yolunda eli kesilmi olan kiinin o andaki ekli ile dnmesi gerekir ki bu onlara gre irkin bir eydir. Eer mr sresince sahip olduu blmlerin hepsiyle birlikte diriltilmesi gerekirse bundan da bir tek cesedin, el, ba, cier ve kalp olarak diriltilmesi gerekir ki bu da doru olmaz. nk organik blmlerin srekli olarak beslenme yoluyla birinden dierine doru getii ve bir ksm organlarn, dier organlarn fazla besinlerini ald sbittir. Bu takdirde insanlarn insanlar yedii nakledilen lkelerde, insanla beslenen insann, besinininden domu olan insann ldkten sonra dirilmemesi gerekir. nk onun organlarnn z bakasnn organlarnn parasndan meydana gelmektedir. Bu paralar baka bir vcud ile dirilir. Veya o, bu vcut ile dirilir de, dieri blmlerini kaybettii iin dirilmez. Med (dirili) asl blmler ile olur dersen, asl blmler mrn bandan sonuna kadar bk kalan ksmdr, yoksa bilumum blmler deildir. Bu blm insanda fazladr, eer onu, (baka birisi) yerse, mkellefin fazla ksmlarnn yeniden diriltilmesi gerekmez. Eer yenilen ksm, yenilen (insann) asl blmleri ise, o ksm diriltilir, deilse diriltilmez. ayet derlerse ki; diriltilen ksm hayat iin elverili olan czlerdir ve dolaysyla bundan kurtulmak mmkn deildir. Bir ksmnn dieri iin hayat unsuru olmas eitlemitir, buna karlk bazs faydal fakat dayankl deildir. Diriltme bu topraktan veya eit olarak meydana gelecektir aralannda fark yoktur. Byle dedikleri takdirde bedenin uzuvlarnn diriltilmesi konusunda gznnde tuttuklar adlet hkmn ortadan kaldrmaktadrlar. Ancak dirilme iin huss olan paralardan bir
,321

parada ona zid zel bir anlamn varln kabul etmeleri gerekir ki bu ilk hayat halinde hayat ayakta tutan czlerin maddesinden ibret olsun. Bunu sylemek ise tahakkm olur ve hibir ekilde fayda ve menfaat salamaz. Birbirinin benzeri olan organlarn baz blmlerinin dirilme iin tahsis edilip dierlerinin tahsis edilmemesini kastediyorum... Sen bunu dnp tandn takdirde sana ayan olur ki; yeryznn mamr blgesi topraklam l bedenleriyle doludur. Bu topraklar ekilip biilmi ve bunlardan gda maddeleri elde edilmi ve bu gda maddeleriyle baka bedenler beslenmitir. ki vakitte iki insan eklinde hsl olan maddelerin blnmeksizin topluca bir vakitte dirilmesi nasl mmkn olacaktr? (el-Risale el-Adhaviye fi emr'il-Med, s. .55. Nakleden Sleyman Dny, Tehft el-Pelsife mukaddimesi, s. 31-32). (2) Gazzali filozoflarn cesetleri harini inkr ettiini iddia eder Ancak bu hususta geini (filozoflardan) hibir ey bulunabilmi deildir. Bin yldanberi eriatlarda yaygn olan cesetlerin har lehinde sylenen szdr. Felsefeden bize ulaan da bunun gerisinde seneler deildir. yle ki, cesetlerin harini ilk syliyen Hz. Msa'dan sonra gelen Israiloullarnn peygamberleridir. Bu, Zebr'da ve birokisril peygamberine nisbet edilen sayfalarda vardr. Keza ncilde de sbittir. Hz. sa'nn bedenlerin harini syledii tevtr yoluyla bilinmektedir.Sabiler ve bu eriat mensuplar da cesetlerin harini kabul etmilerdir. Ebu Muhammed ibn Hazm der ki: Sabilik eriatlarn en eskisidir. Hatta bu topluluun durumlarndan aka ortaya kyor ki onlar, cesetlerin hari konusuna daha ok inanmakta ve sayg beslemektedirler. Sebebine gelince onlar, harin insann insan olarak varlnn sebebi olan eye doru insanlarn yneltilmesi ve insana has mutlulua bu yolla ulatrlmasdr. Bu ise insandaki ahlk faziletlerin, nazar faziletlerin ve amel san'atlarn varl iin zorunludur. nk-onlara greinsann bu dnyadaki hayat ancak ameli sanatlarla mmkn olur. Ne bu dnyada ne de br dnyadaki hayat nazar fziletler olmadan mmkn olamaz. Keza bu iki faziletlere de ancak ahlk faziletlerle ulaabilir. Ahlk faziletlere ise ancak Allah Tealay bilmek ve onun eitli dinlerde koyduu kurbanlar, ibadetler, dualar ve Allaha, meleklerine ve peygamberlerine vg sadedinde sylenen benzer szlerle teri edilen ibadetlerle, Allah' tzm etmekle mmkn olabileceini belirtirler. lkelerini akldan alan medenlik iin eriatlarn zarur san'atlar olduunu kabul ederler. zellikle btn eriatlarda umum olan konular byledir. eriatlarn az bir ksm farkldr, ounluu farkszdr. Buna ramen onlar Allaha ibdet etmek gibi eriatlarn vazettii umumi prensipleri kabul veya reddedici iszlerle tariz etmemek gerektiini kabul ederler. Allah'n hiretteki mutluluun varl ve keyfiyeti konusundaki szlerinde de ayn hususlar grrler. nk btf.'n eriatlar ldkten sonra uhrev hayatn varhfmda ittifak etmilerdir. Sadece bu varln niteliinde ihtilaftadrlar. Tpk Allahn varl, sfatlar ve fiillerini bilmek konusunda ittifak edip, zt ve fiilleri konusunda ihtilf ettikleri gibi. Keza onlar hiret yurdundaki mutlulua ulatran fiiller konusunda da mttefiktirler. Sadece bu fiillerir deerlendirilmesinde ihtilafldrlar. Btn bunlar hikmet ynnde hareket ettiinden ve hepsi iin mterek bir yol katettiinden filozoflara gre bunlara uymak vacibtir. nk felsefe, insanlara akl mutluluu tantma ynnde hareket eder. Onun hususiyeti hikmet ve eriatlar renip hal-

322'

ka retmektir. Bununla beraber biz eriatlarn hepsinde hikmete zel bir itin gsterildiini gryoruz. Halkn mterek olduu konulara da itin gsterildiini gryoruz. nsanlardan bir snfn varl ve mutluluu umumi snflarla ortaklamas ile mmkn olduundan, umm renim zel snfn varl iin zarur olmutur. Eer bilozof er' ilkelerde kukusunu aklar veya te'vlinde pheye drc aklamalarda bulunursa peygamberlerin (Allahn selat ve selam zerlerine olsun) yoluna ters dm olur ve doru yoldan ayrlm olur. Dolaysyla o nsanlar erisinde kfr isminin verilmesine en mstahak olandr. Yetitii milletin dinine gre kfr cezasyla cezalandrlmas gerekir. Keza onun iin zamanndaki dinlerin en stnn semesi icbeder. Hepsi kendisinin yannda hak ta olsa en stnn kendisinden daha stn olan neshedeceine inanmas gerekir. Nitekim slm eriat ulanca skenderiye'de halka bilgi datan filozoflar mslman olmulardr. sa (AS)m eriat ulanca Rm diyrndaki filozoflar da hristiyanlamlardr. Hi phesiz srailoullar iinde birok filozof vard. Bu srailoullarnn yannda Sleyman (AS)na nisbet edilen kitablardan aka anlalmaktadr. Hikmet, vahiy ehlinin yani peygamberlerin yannda mevcut idi. Bunun iin her peygamber filozof idi, fakat her filozof peygamber deildir. Ancak kendileri hakknda peygamberlerin vrislerdir denilen kimselerdir... Bu szlerden anlalyor ki, btn filozoflar eriatlar konusunda bu grtedirler. Yani peygamberleri takld etmek, amel ve fiillerde meru olan h a reket ve kurallar, prensipleri vazedenlere uymak grnde olduklarn kastediyoruz. Onlarn yannda bu zarur ilkelerden en ok vlenler; toplumu faziletli davranlara en ok tevik edenlerdir. yle ki, yeni yetienler bu davranlarla dierlerinden daha ok fazilete sahib olsunlar. Bizim dinimizdeki namaz gibi. phesiz ki namaz; Allah Tealann buyurduu gibi ktlklerden ve arlklardan alkoyar. Bu dindeki namaz, konmu olan bu ekliyle dier eriatlarda konulmu olan namazlardan ok daha mkemmeldir. Bu da namazn saysndan, vakitlerinden, zikirlerinden ve dier artlarndan ileri gelmektedir. Med konusunda sylenen eyler de byledir. Bunlar da dier sylenenlerden daha ok faziletli davranlara tevik eder. Bunun iin med konusuna cismn hususlara benzetilmesi rhn hususlara benzetilmesinden daha stn olmutur. Nitekim Allah Sbhnehu muttaklere vaadolunan cennetin misli altndan rmaklar akan nehir gibidir buyurmu, peygamber aleyhisselam da cennette gzlerin grmedii kulan iitmedii ve beerin hatrna gelmeyen eylerin bulunduunu belirtmitir. bn Abbas ta hirette isimlerden baka dnyalk birey yoktur demitir. Bu da gsteriyor ki hiretteki varlk yeni bir doutur ve bu dnyadaki varlktan daha stndr. Bu merhaleden daha deerli bir baka merhaledir. Bir varln bir merhaleden bir baka merhaleye getiini gren ve inanan bizlerin bunu inkr etmemesi gerekir. Kat ekillerin kendiliinden kavranan akli ekiller haline dnmesi gibi. Bu hususlarda phe saanlar ve tariz edenler ve aka inkr edenler eriatlar iptl etmeyi ve faziletleri ortadan kaldrmay kasteden zndklardr. Onlar insan iin zevkle elenmekten baka bir gaye olmadn kabul ederler. Bu konuda kimsenin phesi yoktur. phesiz ki eriat sahihlerinden ve filozoflardan kimin bu gibilere gc yeterse onlar ldrrler. Gc yetmiyenler de aziz kitabn

323'

ihtiva ettii delillerle onlarn szlerini rtrler. Bu adamn onlara kar syledikleri szler (GazzlI'nin zndklara kar syledii szler) gzeldir ve onlara kar kmak gerekir... (Tahaft et-Tehaft, 580-586) Bu konuda Hocazde ise yle der! Med hakknda be trl gr vardr. 1. Maed, bu beden iledir. Mslmanlarn ou bu gr tutar. 2. Mae'd ruhiledir, beden letten baka birey deildir. lhiyyn buna inanr. 4. Medne rhn, ne de cismndir. Maad biri ruhan dieri cismani olmak zere iki trldr. Baz mutasavvflar Gazl, Halimi, Bedui'nin itikat ettikleri gibi. 4. Mada ne cisman, ne de ruhandir. Tabiyyunun fikri budur. ,5. Tevakkuf ehli maad hakknda sarh bir ey bilmediklerini sylerler. Galenos ve benzerleri gibi. Maksat, hukemann bu hususta eriata uymayan noktalarn belirtmektir. Grleri ruhan maad kabul edip cisman olann reddetmekten ibarettir. Nasl beden iin zevk ve elem varsa ruh iin de yledir. Ruhun yetkinlii varlklarn onda temsili, fet ve elemi ise vaki olann tersinin onda temsil edilmesidir. Hal byle olunca her ruhun mkult elde etmee bir evki olmak icabeder denilirse cevab udur: Ruh duyusal lemden gelen tesirlerle megul edilince ne mkulleri aramaya evk duyar ne de onlarn yokluundan dolay znt hisseder. Bu meguliyetten kurtulduu vakit byk bely derhal anlar. Ruh bedenden ayrld zaman nceden kazanm olduu yetkinlikler onda bki kald gibi elemleri de baki kalr. Ruh bedenden ayrld iin yetkinlikleri elde edememise elemi artar. Ruhan lezzet cisman olandan daha kuvvetlidir; zira, 1) Mlyim (uygun) olann akliye kuvveti ile idrk edilmesi, cisman kuvvetle idrk edilmesinden daha iddetli ve erefli olunca akl zevk cisman zevkten daha tam ve kuvvetli olur. Cisman kuvvet sadece sathlar ve grnleri idrk eder, akliye kuvveti ise hem idrk eder hem de cins ve fasl ayrr. drk sahas daha genitir. drk konusu. Allah'n zt, mufrak cevherler ve sairede olduu gibi daha yksektir. 2) Eer akl zevk hiss zevkten daha kuvvetli olmasayd o zaman hayvanlarn hah meleklerinkine benzerdi. 3) stn gelmek veya hamet meyilleri dier cisman zevklere tercih edilir. Ruh, bedenle mnasebette iken ne kadar akh zevk tatm ve kazanmsa, bu mnasebet kesildikten sonra da devam eder: ne kadar sefil ve cisman lezzet tatm ve kazanmsa bunlara tekrar kavuamamak elemi ile elem duyar, nk bedenden ayrlmtr; ancak, bu heyetler ruhta kald mddete ruh elem duyar, heyetler silinirse elem de sona erer. Bu heyetleri tatmam olanlar ocuklar, salihler, zahitler gibi selmet ehlindendir; baz kimseler bunlarn ruhlarnn baka cisimlere taallk ettiine inanmakla beraber bu fikirleri ile asla tenash kasdetmezler. Ruhun taallk etmi olduu cisim, sadece, idrke yarayan bir lettir. Ebu Ali uhrevi saadetin kendisi ile hasl olduu ilim miktarn yaklak olarak yle verir: Mufrakat dnmek, mufrak mebdelere delil getirmek Mebde-i Evvel'den gelen nizamn tertibini bilmek, ztn varln ve ilmini bilmek v.s. tiraz: Zevkin hayrl ve yetkin eylerin idrki olduunu kabul etmiyoruz. Bu hususta tecrbeleri delil olarak vermek faydaszdr, nk deliller eksik istikraya dayanr. Yetkinlii idrk etmenin bir zevk olduu zaruri deildir, bilkis, zevk cisman yetkinliin idrkidir. Ruhun bedenden ayr)
324'

diktan sonra baki kalacam da kabul etmiyoruz. Cisman zevkler mademki akli zevklerden daha zayftr o halde, ruhun maddi zevklerle megul olmas, onun akli zevklerine nasl mani olur? Bu itiraza kar yle cevap verilebilir: Zevk sadece idrk deildir, bir takm artlarla artlanm olan idrktir. stelik, cisman zevkler ruhani olanlar ortadan kaldrmamakta, sadece, onlara tercih edilmektedir. 'Bedenle bal iken ruhun kazand elemler mufarakattan sonra bu heyetlerin kaybolmas ile kaybolur' hkm filozoflarn aslna uymaz, zira heyeti kabul eden ve onlarn faili olan ey mufarak mebdelerdir. Mebdeler baki kaldka bu heyetler nasl kaybolabilir? Heyetlerin fiiller ve mizalarla husule gelmesi, onlarn yok olmas ile onun da yok olmasn gerektirmez. Buna yle cevap verebilirler: Nefsler mufarakattan sonra da mebdelerin tesiri altndadr, bizim bilmediimiz ve elemi kaldracak bir baka tesir domas muhal deildir. Mademki byle bir tesiri dnmek mmkndr, o halde kendilerinde uygun itikatlar hasl olmu bulunan ruhlarn zevklerinin ebediyetine de hkmedilemez. Muazzep olmak iin ruhun istedii eye ulaamadn hissetmesi lzmdr, halbuki, btl itikatlara sahip olan ruhlar banlarn ilim olduuiu zannetmilerdir, onlarn bu inanlar mufarakattan sonra da devam eder, o halde bu ruhlarn deil elemde ebedi olarak kalmalar, elem duymalar bile bahis konusu olamaz. Buna yle cevap verilir: Bu itikatlar yok olmad halde, ondan dolay elem duymadklar sylenemez. Zira elem duymak idrke Itirk deil, fakat, vakaya uygun olmayan eyleri uygunmu gibi zannederek onlara ulamay istemektir: ruh, bu suretle lmden sonra isteinin yerine gelmemesi ile elem duyar. Fakat filozoflara gre zevkin mns ruhun idrk ve yetkinlik olduuna inand eyi idrk etmektir. Bu husus dnlmelidir. Biz hukemay ruhan maadler, akl elem ve zevkleri tand ve bunlar stn bulduu iin reddetmiyoruz. Zira bu cihete dellet eden deliller Allah'n ve Resuln szlerinde mevcuttur. Biz onlar ancak, bu szleri tevil etmeleri ve d mnlarn kabul etmemeleri ynnden reddediyoruz. nsan ldkten sonra czleri dalr, yok olur, asla geriye dnmez. eriatn cismani maat, cisman elem ve zevkten bahsetmesi halkn anlamasna yarayan sembollerdir. Cisman maadin imtinai hususunda pheler oktur. Cisman maat ya Allah'n bedenleri tamamen yok edip sonra onlar aynen yaratmak suretiyle gerekleir veyahut bedenlerin unsurlarn ayrp sonra bir araya getirmek suretiyle vuku bulur. Czlerin aynen geri getirilmesi birok ynlerden mstahildir: 1. Yok edilmi eyin geri getirilmesinden bahsedilemez, nk, onun hviyeti yok edilmitir. 2. Bu hal, yokluun bireyle o eyin kendisi arasna girmesini gerektirir, halbuki mstahildir. 3. Aynen geri getirme onun ilk vaktinin de geri getirilmesini icabeder, oysaki bu haldeki varlk dier haldeki varlk deildir. Bunlara cevap: 1. Hviyetin nefyi ile zihinde veya hariteki nefyi kasdediyorsanz kabul etmeyiz. Dn iin hviyetin suretinin zihinde tasavvur edilmesi icabetmez. Allah'n onu iade etmesi kfidir. 2. Ademin bir eyle onun zt arasna girdiini kabul etmiyoruz. Yokluk, ancak, ayr ayr zamanlardaki iki vcudun arasna girmitir. 3. Vaktin mahhas eylerden

325'

olduunu kabul etmiyoruz. Bugnk elbise dnk elbisedir, aksini sylemek safsatadr. Glklerden birisi de udur: Ktlk zamannda insanlar birbirlerini yedikleri vakit maat neresidir? Allah mucize yapmak sui-etiyle, maad gerekletirebilir. nk onun kudret hazinesinde yle acayip ve garip eyler vardr ki onlar yalnz Allah bilir. Glklerden dieri udur: Cisman maat ya unsurlar lemine ya feleklere veya baka bir leme olacaktr, de btldr; zira birinci tenash tazammun eder, ikinci feleklerin yarlmas (hark) n ve mstakim hareketi gerektirir, ncye gelince baka bir lem olmad aklanmt. Cevab: Birincinin tenash olduunu kabul etmiyoruz, nk, tenash czlere deil bedenlere dntr. Feleklerin yarlmasnn mmteni olduunu da kabul etmiyoruz. Delil, ancak, en byk felek'in yarlmasnn imtinana dellet eder, feleklerin yarlmasna dellet etmez. Keza, bu lemden baka bir lemin varlnn mmteni olduunu da kabul etmiyoruz. nk cihetlerin uyumazlnn onlar eviren bir cisim tarafndan deil, muhtar bir faille tayin edilmesi mmkndr. Boluun mmteni olduunu da kabul etmiyoruz belki, bu iki lemi de kucaklayan bir baka felek mevcuttur. Allah'n mlkn akl terazisi ile tartmaya kalkan apak delletlere sapar. Allah bu lemi toptan yok edebilir. Bir baka glk daha: Eer cisman maat mmkn olursa, bu, bedenlerin, netice itibariyle cisman kuvvetlerin, sonsuz olarak tesirde bulunmasn gerektirir, oysaki bu muhaldir, nk cisnani kuvvetler sonsuz tesirde bulunamazlar. Kasri kuvvet, maksurun kitlesi ile snrlanmtr, kitle byk olunca, kk kitleye nazaran, mukavemeti ok olur. Ayn cisim tabiatlar bir, cismiyeti farkl iki cismi hareket ettirse kn hareketi daha fazla olur; nk, kk daha az mukavemet eder. Byn hareketi sona erince knki de sona ermemek lzmdr. Zira, kn hareketi sini byk olduu nisbette bu tabiat barizleir. Tabi harekette, kn harekette kuvvet faillerin byklne tabidir. Tabi hareketi yapan cibyn hareketine, aralarndaki miktar fark kadar ilve edilmitir. Tabi hareketi sona erince, byn hareketi de daha sonra, aralarndaki nisbetle uygun olarak, sona erer. Cevab: Bedenlerin bekalarnn muhal olduunu kabul etmiyoru;^. Cisman kuvvetlerin sonsuz fiilde bulunmasnn memnu olduunu da tasvip etmiyoruz, zira, bu hkm beden kuvvetlerin fiillere tesir ettii inancna dayanr; oysaki, bizce beden kuvvetlerin fiillere tesiri yoktur, hepsi ancak Allah'n yaratmas ile var olur. Fiillere tesiri olduunu kabul etsek bile sonsuz tesirde bulunamyacaklarn kabul etmiyoruz. nk: 1. Felek kuvvetler bu vaziyeti nakzeder. Felekler cz idrklere sahiptirler, cz idrklere sahip olmak cisman kuvvetlere dayanr, buna ramen feleklerden sonsuz hareketler sdr olur. Buna kar felekleri hareket ettiren ey onlarn mcerret nefisleridir, eer idrkleri, cisimlerine intiba etmi olan nefisleri vastasiyle olsayd, bu lzm gelirdi; halbuki vaziyet byle deildir' denilirse cevab udur: 1. Filozoflara gre feleklerin muharriklerinin yakn iareti mufrak nefisler deil cisman kuvvetlerdir. 2. ki harekete gere-

3&6

ken farklln, kk olan tabi harekette daha ar, kasr harekette daha hzl olmak hasebiyle, srat ve yavalkta olmas caizdir. 3. Zikredilen delil ancak, cisme hull etmi olan ve cismin blnmesi ile blnen kuvvet hakknda caridir. Bir baka glk daha: Hayvan bedenleri drt unsurdan mteekkildir, Allah'n onlar aynen iade etmesi lzmdr. Aynen iade fiil ve infiallerin de iadesi demektir, bu takdirde lm vacip olur, nk, tabi s ile hareketten hasl olmu s beden rutubetini azaltmaya alr, rutubetin azalmas lmle son bulmak demektir. Cevab: Bedenin drt unsurdan olduunu kabul etmiyoruz. Bizce beden, Allah'n zerinde hayat, ilim, irade yaratm olduu cisman czlerden mteekkildir. Miza, fiil ve infialden bahsetmiyoruz eer siz bahsediyorsanz delil getirmeniz lzmdr. Bunu kabul etsek bile snn azalmasnn lm gerektirdiini kabul etmiyoruz; nk, beslenme kuvveti (kuvve-i gziyye) rutubetle kaybolan eyin yerini tamir eder. Dier bir glk daha: Cisman maat yanma ile beraber canlln devamn tazammun eder, oysaki bunu akl almaz. Cevab: Bu fikri kabul etmiyoruz, nk, bizce, hayat mizalarn dengesi deil, hibir arta bal olmadan Allah'n cicsimde yaratt bir vasftr. Allah'n deti bozmas mmkndr, stelik, scakln canlla zarar vermedii misaller gsterilebilir: Atete yaayan semender ve kalbin scakh v.s. gibi. Bir baka glk daha: Ruhun bedene taallku, ruhun yetkinlik kazanmakta bir let olmasndan ileri gelir, yetkinlik hsl olduktan sonra bu rol sona erer. Hapisten kurtulan kimse nasl bir daha oraya dnmek istemezse ruh da bylece bedene dnmek istemez. Cevab: Bedenin ruh iin bir yk olduunu kabul etmiyoruz: beden, akl ve hissi zevkleri birlikte tadarsa bu daha iyi bir durum tekil eder. Bylece ruh iki saadet birden gerekletirmi olur (Hocazde, Tehft, 130-135 zetleyen, Mbahat Trker, 111-116

SONU
(1) Birinci Mes'eleye baknz.

(2) Bu adam filozoflar mes'elede tekfir etmitir. Birincisi bu (yirminci mesele). Filozoflarn bu meseledeki grlerinin nasl olduunu ve bu konunun onlarn yannda nazar meselelerden olduunu syledik. kinci mes'ele Evvelin cz'leri bilmediini sylemeleridir ki biz bu szn onlarn sz olmadn sylemitik. ncs ise lemin kadm olduunu sylemeleridir ki yine biz onlarn bu isimle (kadm kelimesiyle) kastettik leri eyin kelmclann onlar kfir saydklar mana olmadn belirtmitik. Gazzl bu kitabnda mslmanlardan hibir kiinin rhn medi sylemediini belirtirken dier kitabnda sflerin bunu sylediini bildirmek-

327'

tedlr. Buna gre mahss olan medi sylemeyip, rhn meadi syleyenleri tekfir etmemek gerekir. nk o bizzat rhni medi sylemeye cevaz vermitir. Ve o (Gazzli) bu kitabin dmda (dier kitablarmda) btnyle tekfir etmekte tereddd gstermitir. Grld >gibi bu bir kartrmadr. phesiz ki bu adam (Gazzli) hikmete kar hata iledii gibi eriata kar da hata ilemitir. Doruya muvaffak klan ve hakk dilediine tahsis eden Allahtr. (bn Rd, Tehft el-Tehft, 596)

328'

FELSEF TERMLER SZL


evirimizde mmkn mertebe sade ve anlalr bir trlse kullanmaya altk. Fakat Tehft el-Felsife'nin ortaada ve o gnn geerli felsefe diliyle yazlm olmas, ster istemez bizi eserin orijinalitesini korumaya zorlad. Bu sebeple, o gnk kavramlar gnmz diline tercme etmek yerine, metinde olduu gibi koruyup, eserin sonuna bir szlk eklemeyi uygun grdk. Ortaa felsefesine ait terimlerin bugnk felsefe diliyle ifdesi elbette ki doru olmazd. Bunun iin terimlerin aklamasn mellifin kendi eseri olan Mi'yr el-lm'ile szkonusu edilen filozoflarn (Frb ve bn Sn) eserlerinden ve ortaa felsefe terimlerini aklayan Seyyid erif el-Crcn'nin Ta'rft adl eserinden dilimize aktardk. Adet: (le Nombre): Teklerden meydana gelen kemiyettir... Bunun iin bir adet olmaz. Ama adedi, basamaklar bulunan obje diye tefsir, edince, bir de adede dhil olur. (Seyyid erif, Ta'rft, 98) Arlk: (le poids, la pesanteur) Tabi bir kuvvettir. Cisim, onunla ortaya (merkeze) doru hareket eder. (bn Sn, Hudd, 95) Arlk: Tabi bir kuvvettir. Cisim, onunla ortaya (merkeze) doru h a reket eder. (Gazzl, Mi'yr el-ilm, 304) Akl (intellecte, l'ntelligence, I'esprit): Bu, mterek bir isimdir Bu ismi btn (bilginler), filozoflar ve kelmclar muhtelif anlamlarda ve deiik ekillerde kullanrlar. Mterek ismin birleik bir tarifi oloamaz. Fakat halk bu (kelimeyi) ekilde kullanlr: Birincisi, akl ile nsanlar arasmda mevcud olan ilk doutan (gelen) salk kasdedilir. Bunun iin doutan salkl olanlara (halk tarafndan) akll ad verilir. Buna gre; irkin ile gzel eyler arasmda iyi bir ayrm yapabilme gc diye ta'rf edilebilir. kincisi, akl ile insanlarn vastasyla edindikleri klli hkmler kasdedilir. Buna gre akln tarfi yle olur: Menfaat ve maksadlarn karld nclleri meydana getiren ve zihinde toplanm bulunan anlamlardr. nc anlam, insann vakar ve ekline rac'dir. Buna gre akln tarfi yledir: nsann hareket ve durularnda sznde ve seimlerinde insan ndren bir ekildir. Bu ortak noktalar bakmndan bir ahsa akll adnn verilmesi konusunda halk tartmaldr. Bazs u aklldr derken onnla ftri yapsnn salam olduunu kasteder. Dieri akll deildir

329'

derken tecrbesiz olduunu kasteder ki, bu kelimenin halk nezdindeki ikinci anlamdr. Filozoflara gelince, akl ismi onlarda sekiz farkl mnaya delalet eden mte-ek bir isimdir. Bu isimler: Kelmclann kastettii gibi sadece akl (lintelligence, l'esprit) Nazar akl, (intelligence spculative) Amel akl (intelligence pratique) Heyln akl (intelligence materielle) Meleke halinde akl (intelligence habituelle) Bilfiil akl (intelligence en acte) Mstefd akl (intelligence acquise) Fal akl (intelligence active) a) Kelmclann kastettii gibi birinci anlamd akl Aristalis'in Burhan (kinci Analitikler) kitabnda zikretmi olduu akldr. Onunla bilgi arasnda fark vardr. Bu akln anlam ftrat yoluyla (doutan) nefiste hsl olan tasavvur ve tasdiklerdir. Bilgi ise nefiste (sonradan) kazanma yoluyla (doutan deil) hsl olur. Filozoflar kazanma yoluyla hsl olan tasavvur ve tasdiklerle, ftrat yoluyla hsl olan tasavvur ve tasdikler arasnda ayrm yapmlar, birinciye akl, ikinciye ilim demilerdir. Bu salt terminolojik ayrmdr. Kelmclann akl ta'rf ettikleri anlam da budur. Zira Kad Ebubekir el-Bakilln akln tarifi konusunda der ki: O, mstahl olan eylerin mstahl oluunu, ciz olan eylerin ciz oluunu zorunlu olarak bilmedir. Bir eyin kadm ve hads olmasnn veya bir ahsn iki yerde bulunmasnn mstahl oluunu bilmek gibi. teki akllara gelince, filozoflar onu (en-Nefs = de Anima) kitabnda zikretmilerdir. b) Nazar akl: (l'intelligence speculative) Bu, nefsin bir gcdr. Kll emirleri, kll olma bakmndan mahiyetleri kabul eder. Bu ancak cz' emirleri kabul eden histen saknmadr. Hayal de byledir. Halkn yannda kkl ftr salk ile kastedilen sanki budur. c) Amel Akl: (l'intelligence pratigue) Bu, nefsin bir gcdr. Onun sanlan ve bilenen bir gye iin setii cz' eyleri istek gcyle harekete geirme ilkesidir. Bu g hareket verici gtr, ilimler trnden deildir. Buna akl adnn verilmesi, akla bal olmasndan ve tabiat itibariyle akln iaretlerine uymasndan dolaydr. Nice akll kii vardr ki ehvetlerine tbi olmann kendisine zarar getireceini bilir. Ancak ehvete muhalefet etmekten ciz olur. Bu, onun nazar akhnn eksikliinden dolay deil, mel akl ad verilen bu kuvvetin noksanlndan dolaydr. Amel ak denilen bu kuvvet riyzat, mchede ve ehvetleri terketmeye devamla kuvvetlenir. Sonra nazar gcn drt hli vardr. d) Onda hibir bilginin hsl olmamasdr. Bu, kk ocuk iindir, yalnz onda mcerred olarak bilgi istidd vardr. Buna heylan akl d'in telligence materielle) ad verilir.

330'

e) ocuk temyiz noktasna ular ve uzak olan kuvveti yakn kuvvet haline gelir. Ona zarur eyler arz olunduunda nefsinde bu eyleri dorulayc bir hal grr. Artk o beikteki ocuk gibi deildir. Buna da meleke halindeki akl (l'intelligence habituelle) ad verilir. f) Nazar makllarm onun (ocuun) zihninde hasl olmasdr. O, bundan habersiz olmakla birhkte ne zaman isterse bu nazar maklleri fiil haline getirebilir. Buna da bilfiil akl ('l'intelligence en acte) ad verilir. g) Mstefd akl: (l'intelligence acquise) Bu, o bilgilerin (ocuun) zihninde hazr olmasdr. Mtla ederek vednerek bunu bulur. Bu bilfiil hazr olan mevcut bilgidir. Heyln akln tarifi yledir: O, eyann mahiyetlerini maddelerinden mcerred olarak kabule hazr olan ruhta mevcut bir kuvvettir. Heyln akl ile ocuk, at ve dier hayvanlar tefrik eder, bu tefrik edii mevcut bir bilgi veya bilgiye yakn kuvvetle deildir. Meleke ile akln tarifi ise yledir: Bu heyln akln kemle doru ycelmesi ve neticede bilfiil akla yakn bir kuvvet haline gelinceye kadar mkemmellemesidir. Bilfiil ermesidir. getirebilir. la nefiste akhn tarifi ise yledir: Nefsin herhangi bir ekilde kemle Yani makl ekilleri istedii zaman akledip bilfiil hazr hale Mstefd akln tarifi ise yledir: O dtan hasl olma yoluycanlanan maddeden mcerred bir mhiyettir.

h) Faal akllar (l'intelligence active) ise baka bir kategoridedir. Faal aklla kastolunan ey; btnyle maddeden soyutlanm olan tm m hiyetlerdir. Faal akln tarifine gelince akl olmas bakmndan o (faal akl) sr bir cevherdir. Zt bir mhiyet olup kendi ztndan mcerreddir. Ancak bakasnn onu maddeden tecrid etmesi eklinde veya madde ile ilikilerden soyutlamas eklinde deildir. Bilkis o klli bir mhiyettir ve mevcuttur. Faal olmas bakmndan da (faal akl) yukarda zikredilen nitelikte bir cevherdir. Ancak bu cevherin zellii heyln akh aydnlatarak kuvveden fiile karmasdr. Burada cevherle kastolunan ey kelmclarn syledikleri gibi yer igal eden deildir.Aksine mevzu eklinde olmayp kendi nefsi ile kim olan eydir. Sr ifadesi ise cisimden saknmak ve madd olan eylerden kanmak iindir. Bakasnn soyutlamasyla deildir derken madd ahslardan nefislerde canlanan makllerden kanmak kastedilmitir. nk bunlar akln soyutlamasyla soyutlanmlardr, yoksa kendiliklerinden soyut deildirler. Ademoullarmn nefislerindeki bilgileri kuvveden fiile karan faal akln makllere ve akledici kuvvete nisbeti gnein grlen nesnelere ve grme gcne nisbeti gibidir. Bununla grntler kuvveden fiile kar. Filozoflar bu akllara bazan melekler derler. Bu tr varha sahip cevher konusunda kelmclar filozoflara muhalefet ederler. nk onlara gre hi bir yerde mekn tutmayan ve kendiliinden kim olan varlk bir tektir ve o da Allah'tr. Kelmclarn ounluuna gre melekler yer igal eden latf cisimlerdir. Bunun doruluu burhn yoluyla renilir. Biz sadece ismi erhetmek iin bunlar zikrettik. (Gazzl, Miyr el-ilm, 286-290) Akllar konusunda frb'de u bilgileri verir:

331'

Frb der kl, akl kelimesi birok mnalarda kullanlr. Onlardan biri halkn akll bir adamdan bahsettii zaman anlad eydir, yani bu tem yize kabiliyetli demektir. kincisi mtitekellimn'in daima bu, akla muvafktr, bu deildir dedikleri zaman syledikleri eydir. nc akl Aristo'nun Brhanlar kitabnda tetkik ettii akldr. Drdncs Aristo'nun ahlka id eserinin Vlnc kitabnda bahsettii akldr. Beincisi Aristo'nun nefs hakkndaki kitabnda bahsettiidir. Altncs onun metafizik adl eserinde bahsettii akldr. Bu akl kelimesile halk bir insann akll olduunu syler, veya bir adamn temyize muktedir olduunu kasteder. Fakat bazan da imann muhafaza eden kimseye aklh derler. man, dier cihetten onlarca fazilet mnasnda anlalmtr; o halde onlar akll deyince, zeks (zihin), iyi ve mkul olduu iin yaplmas lzmgelen eyi, ve fena olduu iin itinab lzmgelen eyi kefe muktedir olan kimseyi anlarlar: Bilkis fenah icat eden kimseye iyi bir zek (zihin) atfetmekten ekinirler, fakat ona hilekr, iki yzl ve bu cinsten dier isimler verirler, basiret ise bir zihnin iyi olan eyi yapmak ve fena olan da itinap maksadile kefetmek kabiliyetine sahip olmasna denilir. Nitekim bu adamlar akl deyince umumiyetle Aristo'nun basiretten kastettii eyi anlyorlar. O halde halk bu kelimenin mnasna aid iki tarika ayrlr: Bazlar bir adamn ancak iman yoksa akll adna lyk olmadn, sylerler ve fenal t a savvur edecek zek vasflarna sahip olduu zaman bile, fena bir adama basiretli demekten itinap ederler. Dier bir ksm ise bilkis, gerek iyi gerek fena, yaplmas lzmgelen eyi zihinleri kefe muktedir olan kimseye akll derler. O suretle ki onlara gre akll basiretliden baka bir eye dellet etmez. Dier cihetten Aristo'da basiretli adam, zeks faziletli fiilleri yapmak iin ne lzmsa onlar kefe muktedir olan (ve her n bu fiilleri yapmak icap edince muvafk olana gre) ve bundan maada ahlk basirete sahip olan kimse mnasna gelir. Aristo'nun bizzat Kitb-n-nefsinde (De anima) mevzuu bahsolan akla gelince, Aristo bunu drt muhtelif mnada kullanr: Bilkuvve akl, bilfiil akl, mktesep (mstefd) akl ve faal akl. a) Bilkuvve akl ya bizzat nefistir, veya nefsin bir cz'dr, yahut nefsin kuvvetlerinden herhangi biridir, yahut da zat (mahiyeti) btn mevcutlarda suretler veya zatleri maddelerinden tecrit etmek ve hepsinde onun iin veya mteaddit suret klmak iktidarna sahip olan bir eydir. Zaten maddeden mcerred olan bu suretler, bylelikle, varl kendilerile kaim olan bu maddelerden ayrlm bulunmazlar, o sadece bu zat iin bir suret olur; fakat maddelerinden mcerred olan ve bu zat iin suret vazifesini gren suret, eyadan suretleri tecrit eden zatin isminden mtak bir isim olmak zere, mkulttr: O tarzda ki onlar onun iin suretlerdir. Bu zate gelince, o ierisinde suretler mndemi olan bir maddeye benzer. Filhakika ierisinde tamamile ona nfuz eden bir iz braklan, mesel balmumu gibi herhangi cisman bir madde tasavvur edilsin, o suretle ki bu iz ve bu suret dzlne ve derinliine (umki) olsun ve bu suret tamamile bu maddeye nfuz etmi bulunsun; ite yine bu tarzda dnnce eyann suretlerinin maddeye mmasil olup bu suret iin, mevzu (sujet) tekil eden bu zat tarafndan nasl kazanldn tasavvur etmee muvaffak olacak-

332'

tr. Maamafih, o bu sureti cisman olan dier maddelerden temyiz etmelidir; zira (san'at mahsullerinin) cisman maddeleri, suretleri yalnz sathlarnda kabul ederler, fakat derinliine almazlar (halbuki tabi cisimlerde aksi vki olur); fakat bu cinsten bir zatda, zat mkullerin suretlerinden ayr deildir: gya onun iin ayr bir zat ve onda bulunan suretler iin a y n bir zat varm gibi. Balmumu zerinde mikp veya krre eklinde iz brakan damgann ona nfuz ettii ve onu tam bir tarzda uzunluuna, geniliine veya derinliine kat'ettii, ve bu suretle balmumunun bizzat z (damga) dan ibaret kald tasavvur edilsin; bu zatda eyann suretlerinin kazanlmasn da ayni tarzda tasavvur etmelidir ki, ite Aristo'nun De anima'snda bilkuvve akl dedii ey budur. b) Bilkuvve akl. Onda eyann suretlerinde, hibirisi bulunmadka, bu zat bilkuvve akldr; bilkis eyann suretleri onda tavsif ettiimiz tarzda bulunduundan itibaren, ayni zat bilfiil akl olur. Dier cihetten maddelerinden tecrit ettii mkuller onun tarafndan kazanld zaman, maddelerinden tecrit edilmezden evvel ancak bilkuvve mkul olan bu m kuller artk bilfiil mkul olurlar, ve bu zat iin suretler halini alrlar. Asl bu zat da, filhakika, ancak bilfiil mkuller dolayisile bilfiil akl olur, fakat bilfiil mkullerin bilfiil mkul olmalar ve asl zatin bilfiil akl olmas ayni ve bir eydir. O halde bu zatin filen kil olmas sadece mkullerin onun suretleri (yani onun bizzat bu suretlerden ibaret olacak tarzda bulunmas) demek olduunu sylerken bunu demek istiyoruz. O halde bilfiil kil, akl ve bilfiil mkul ifadeleri ayni ve bir mnaya gelir, ayni ve bir ey demektir. Filhakika ancak bilkuvve mkul olan mkuller, bilfiil mkul olmazdan evvel, nefsin haricinde maddelerdeki suretler halinde mevcut idiler, fakat bilfiil mkul olduktan sonra, onlarn bilfiil mkul olmak itibarile varlklar artk maddelerde kin olan suretlerin varl gibi demektir. Onlarn filhakika kendilerinde veya maddelerdeki varl, o halde bilfiil mkul olduklar zamanki varlklar deildir, zira kendi sahip olduklar varlk onlara inzimam eden eyle, yani bazan mahal'le, bazan zaman'la, bazan vaz'la bazan kemiyet'le bazan cisman keyfiyetler (vasflar) dan kan keyfiyet'le, nihayet bazan fil ve infial (yenfail)le mterafktr. Bilkis onlar bilfil mkul olduklar zaman itibaren, bu makulelerden birou onlardan ekilir ve onlarn varl baka bir varlk olur. O zaman mkuller, veya onlardan birou o tarzda olurlar ki, madllleri (mnalar) muhtelif tarzlarda anlalmaldr, mesel bu makuleler arasnda bulunan mahal'in neye dellet ettii nazar itibara alnacak olursa, o zaman onun medllnden mutlak olarak hibir ey elde edilemez, yahut da o zaman bu kelimeyi size baka bir fikir ve farkh bir medll kazandracak baka bir manada almak lzm gelecektir. O halde mkller fiil (bilfiil) olduklar zaman, kintn fiil (actuel) mevcutlarndan biri olurlar ve bilfiil mkul olmalar itibarile onlar ee'n eya arasnda saylabilirler. Halbuki mevcut olan her eyin akl tarafndan kavranmas ve bu zat iin suret vazifesini grmesi tabiat iktzasdr ve bu byle olduu iin, bu eylerin bilfil mkul olmak suretile mkul olmalarna bir mni yoktur; zira bu zat bilfiil akl olur ve bu suretle bilir (tanr). Bylece o zaman bilinmi (tanlm) olan ey, akln teakkul fiilindeki fiil temrininden farkh deildir. Filhakika, bilfiil

333'

ak olan ey, bir mkul onun sureti olduu ve bu suret akl olmakla, yalnz bu surete nisbeten bilfiil olduu iin, bilfiil akldr. Zira henz fi'len kazanlm olmayan, baka bir mkul hususunda o bilkuvve akl olarak kalr. Bu baka mkul onun tarafndan kazanlsn, o bu suretle bu mkullerin birincisine ve ikincisine (gre) bilfiil akl olacaktr. Btn mkuller hususunda o bilfiil akl olduu zaman, bu suretle varlklarndan biri olmu olunca, o zaman btn mkuller bizzat akl halinde bulunacaklardr. Zira bilfiil akl olan bir teakkul fiili ile kavranaca zaman, bildii kendi zatine nazaran haric bir ey deildir. onun

c) Mstefd akl. O halde, akl mkul bildii zaman, evvelce bilfiil akl dediimiz ey o zaman mktesep (mstefd) akl olur. Aklla bir ey kavramanm mnas: Madedede kin olan suretleri, evelce olduundan farkl bir varlk kazanacak tarzda, maddelerinden tecrit etmektir. Maddelerde kin olmayan eya mevzuu bahsolunduu zaman, bu zatin asl onlar tecrit etmeye ihtiyac yoktur. Fakat onlar tamamile mcerred olarak bulduu iin, artk maddelerde kin olmayan mkuller sayesinde o bilfiil akl olduu zaman, kendi zatini bulduu tarzda onlar kavrar. Nitekim onlarn mevcudiyeti, teakkul mevzuu olmak itibarile, ikinci bir akl olur, ve onlarn mevcudiyet tarz ve teakkul fiili ile kavranmazdan evvelki gibidir, ve maddelerde kin olmayan suretler hususunda anlalmas lzmgelen ey udur ki, onlar aklla kavrandklar zaman, kendi sahip olduklar mevcudiyet, akln fiiliyetinde sahip olduklar mevcudiyetin aynidir. Filhakika bizde bilfiil mkul olan ey maddede kin olmayan ve asl olmam olan ayni suretlerle ayni mahiyettedir, fakat bizde bilfiil mkul olarak bulunan ey hakknda nasl onun bizde kin olduunu sylersek, ayni tarzda bu suretlerin de lemde kin olduklarn sylemeliyiz. mdi bu suretler akl tarafndan, ancak btn mkuller veya onlardan ekserisi fiil halinde kavrand ve mstefd akl elde edilebildii zaman mkemmelen kavranabilirler. O zaman bu suretle teakkul edilmi olacaklar ve mstefd akl olmak itibarile akl iin deta suretler olacaklardr. Bylece mstefd akl deta bu suretlere mevzuu vazifesini grr ve ayni mstefd akl bilfiil akla deta suret vazifesini grr; binaenaleyh bilfiil akl mstefd akl iin bir madde ve bir mevzu gibidir, ve bilmukabele, bilfiil akl bu dier zat iin bir surettir, ki zat orada bir maddeye mmasildir, ve buradan itibaren suretler maddi cismani surete kadar inmee balarlar, oradan tekrar tedricen kendilerine faik olan eyden ayrlma tarzlarna gre maddeden ayrlncaya kadar ykselmeye balarlar. Eer asl maddede kin olmayan kin olmam ve olmayacak olan suretler vrsa, onlar biribirlerile mkemmellik ve mfariklk hususunda rekabete girerler. O halde onlarn arasnda bir nevi varlk nizam vardr ve onlarn tarz vcudu nazar itibara alnnca, ilerinden en mkemmelleri daha sfillerine nazaran suret roln oynar, bylece onlarn en aas olan mstefd akla kadar ulalr ve bu ini zatin maddesine ulancaya kadar bitmeyecektir, sonra onlarn altnda hayvani meleke334'

1er bulunur. Mevcut suretlerin en dileri olan unsurlarn suretlerine varncaya kadar bitmeyecektir. Onlarn mevzuu btn dier mevzularn en disidir ve bu ilk maddedir, bilkis ilk maddeden itibaren yksele meye baland zaman, tedricen heyuln maddelerde kim olan cisman suretlerden ibaret tabiate ulalr. Onlardan itibaren, yine ykselerek bu zate (yani bilfiil akla) klr, sonra daha yukar klarak mstefd akla varlr ve o zaman mahiyeti yldzlarn mahiyetine mmasil olan eye ulalr. Yeniden buradan itibaren ykselmee balanrsa; mfark mevcutlarn birinci derecesine ulalr ki, bunlarn birincisi faal akldr. d) Faal akl. Aristo'nun De anima (Kitb-n-nefs) nc babnda zikrettii faal akl, bir maddede mevcut olmam ve olmayacak olan mfarik bir surettir ve nefs bilfiil akl olmak itibarile, onun btn fazileti mstefd akla temessl etmektir. Ancak bllkuvve akldan ibaret olan bu zati, bilfiil akla veren ve ancak bilkuvve mkul olan bilfiil mkul bir hale getiren odur. Onun bilkuvve akla nisbeti gnein gze nisbeti gibidir ki, gz de karanlkta kaldka ancak bilkuvve ryetten ibarettir. Riyet filhakika karanlkta kaldka bilkuvve ryetten baka birey deildir. K a ranhk mefhumu bilkuvve nr (illumination) mefhumu veya bilfiil nrun fkdan mefhumudur; nr (irk) mefhumuna gelince, bu karya konulan ziyadar bir naevcut tarafndan aydnlanmadan ibarettir. Nitekim ziya bsireye geldii zaman, kavada veya buna mmasil bir muhitte, hava, orada bulunan ziya ile beraber bilfiil mer' olur ve renkler de bilfiil mer' olurlar. Fakat ben bundan maada derim ki, basire yalnzca kendisinde bilfiil bir ini' olduu iin deil, fakat bir ini' olduu srada mer' eyann suretleri kendisinde bulunduklar iin de, bilfiil basire olur, ve o mer'i eyann suretlerini tasavvur edecek tarzda bilfiil basire olur. Fakat bundan evvel zarur olarak bilfiil mnevver bir eyin olabilmesi iin gne ua veya buna benzer baka bir eyin olmas lzmdr ve o zaman bilkuvve mer' olan bilfiil mer' olur. Bylece basirenin bilkuvve basire olduktan sonra bilfiil bsire olmasna ve bilkuvve mer' olanlarn bilfiil mer' olmalarna sebep olan mebde (prensip) gnein bsirede husule getirdii ini'dr. Bilkuvve akldan ibaret olan bu zatta, bilfiil inin bsireye nazaran oynad roln aynini oynayan birey eden faal akldr ve bilkuvve akl bilfiil klan mebde budur ve nasl gne verdii ziya sayesinde gzn bilfiil ryet ve bilkuvve mer'lerin bilfiil mer' olmasna sebep oluyorsa, ayni suretle akl kuvveden fiile geiren faal akldr ve bu vasta ile bilkuvve mkul olanlar bilfiil mkul olurlar. Faal akl o halde mstefd aklla ayni nevidendir. Ona faik olan mfarik cevherlerin suretleri onda -basz ve sonsuz olarak, daim bir tarzda bulunurlar, zira daha az mkemmellerden daha mkemmellere ykseldike, bize ilk defa ayn olan suret, Kitb-l-Burhan da gsterildii gibi, daha az brizdir, nk bizim iin daha ma'lm olandan hareket ederek, bizim iin mehul olana doru ykseliyoruz. Halbuki biztih bir varlk derecesi, daha mkemmel olan ey, bize nazaran daha mehuldr ve bizim onun hakkndaki cehlimiz daha byktr.

335'

o halde zarur olarak bilfiil aklda mevcut olan eya nizamnn faal akldaki nizamn mksu olmas lzmgelir. Faal akl, filhakika, evvel mevcudat arasnda en mkemmel olan dnr; zira bugn maddelerde kin suretler faal alklda mcerred suretler halinde bulunurlar, u mnada ki, onlar evvelce maddelerde hibir zaman bilfiil bulunmaktan fri olmamlardr. O halde bu akl, kendi teakkul fiilile ilk maddeye ve dier maddelere nfuz ettii zaman, onlara kendilerinde bulunan bilfiil suretleri verir. Burada bahs ettiimiz hadis varlk bilhassa suretlerin varldr, fakat evvel ancak bu maddelerin kevn (tekevvn)i sayesinde meydana gelebilir. Halbuki faal aklda bulunan her suretin orada gayri kabili inksam olarak bulunduu dorudur. Faal akl kabili inksam olmad iin, ve onun zatinde bulunan eya da kabili inksam olmadndan dolay, (her ne kadar madde onu ancak inksam halinde kabul ediyorsa da) onun maddeye verdii eyin de cevherinde bulunan eye mmasil olmas hayrete ayan deildir. te Aristo'nun Kitb-en-nefs, Kitb-el-hurfs. ve Mabaad-et-Tabiiye de gsterdii ey budur. (Frb, Man'l-Aki, 190-201, Res'ail el-Frb, (ner Abdrrahim elMekkv, Msr, 1907) Trke tere. Kvmeddn Burslan - Hilmi Ziya lken) Akl: Zt itibariyle maddeden mcerred olan, fiili itibariyle maddeye bitiik olan bir cevherdir. Her kiinin ben derken iaret ettii ite bu nefs-1 ntka'dr. Denildi ki, akl, rhn bir cevherdir. Ve Allah onu insan bedenine bal olarak yaratmtr Ve denildi ki akl, kalbde bir ktr, hak ile bth tantr. Ve denildi ki, akl, maddeden soyutlanm bir cevherdir, bedene, idare ve ynetim iin balanr. Ve denildi ki akl nefs-i ntkann bir kuvvetidir. uras aktr ki akledici kuvvet nefs-i ntkaya aykr bir emirdir. Gerekletirmenin yapcs nefi'i, leti ise akldr. O, kesiciye nispetle bak mevkiindedir. Ve denildi ki, akl, nefis ve zihin birdir. Ancak akla, akl ad idrk edici olmasndan dolay verilmitir. Nefse de tasarruf edici olmasndan dolay bu isim verilmitir. Zihin de idrk etmeye yetenekli olduu iin bu ismi alr. Akl, deveyi balama tabirinden alnm olup akl sahihlerini doru yoldan ayrlmaktan alkoyduu iin bu isim verilmitir. Sahih olan udur: Akl soyut bir cevherdir. Grlmeyenleri, vastalarla, duyumlananlar gzleyerek drk eder. denildi ki Akl, objelerin hakikatinin akledildii eydir. Denildi ki (onun) yeri batr. Ve denildi ki yeri kalbtir. Bilfiil Akl: (el-aki bilfiil-intelligence en acte) bu, grlen eylerden akledici gte saklanm olan eydir. Elde edilmenin tekrar ile meydana gelir. O ekilde ki, (akledici gte) yeniden bir elde edilmeye gerek kalmayacak biimde istedii zaman hazr olma melekesidir. Lakin o bilfiil bunu mhede edemez. Heylni Akl: (el-AkI el-Heyulni Intelligence matrielle) makulleri idrak iin salt istidattan ibarettir. O, fiilde meydana gelen salt bir gtr. ocuklar iin olduu gibi. Heyulaya nisbet edilmesinin sebebi, bu mertebede nefsin haddizatnda btn ekillerden hli olan ilk heylya benzemesindendir. Meleke halinde Akl: (el-Al^l bilmekle intelligence habituelle) Bu zaruri olan eyleri bilmesinden ve nazariyyat iktisab etmesinden dolay buna nefsin hazr olmasdr.

336'

Mstefd Akl: (el-AkI e-Mstefd, intelligence acquise) Bu aklda idrak ettii nazariyyatm bir daha kaybolmayacak biimde hazr oolmasdir. Seyyid erf, (Ta'rift, 101-102) lem d'univers, le Monde): O, btn basit tabi cisiralerin toplamdr. (Mi'yr, 302). lem: lugatta kendisiyle objenin bilindii eyden ibarettir. Istlhta ise, Allahtan baka varlklarn btnnden ibarettir. Zira onunla Allah isimleri ve sfatlan ynnden bilinir. (Ta'rift. 96) An: Zamandan gemi ve gelecein ortak olduu vehmedilen bir t a raftr. Bazan da denilir ki; vehim katnda kk bir zaman miktanna denilir ki bu, kendi cinsinden hakiki n ile balantldr. (bn Sn, Hudd, 92) An: Senin iinde bulunduun vaktin addr. Ve yer etmemi olan bir zarftr. Bundaki eliflam tarif iin deildir. nk o, kendiliinden maTifedir. (Ta'rift, 25) An: Gemiin ve gelecek zamann ortak olduu zarf dr. yle de denilebilir: Za:man vehmin anlayamayaca derecede miktar bakmmdan kktr. Ancak kendi cinsinden hakiki an ile birbirine iliiktir. (Mlyr, 303) Alet d'instrument, l'organe): Fail ile mnfail arasnda; failin eserinin mnfaile ulamas hususunda vstadr. Dlger iin testere bir lettir. Orta illetin meydana karlmas iin son badr. Dede ile oul arasnda babann vasta olmas gibi. Baba, fail ile mnfail arasnda vastadr. Ancak o, uzak illetin eserinin malule ulamas hususunda arac deildir. nk uzak illetin eseri, malulune ona bir eyin arack etmesi yle dursun hibir zaman ulaamaz. nk malule ulaan arac illetin eseridir. Ondan kan budur. Bu ise uzak illetten kmtr. (T'rift, 22) Asl (principe, racine): Lgatte kendisine muhta olunan, ama kendisi bakasna muhta olmayan eydir. Bir baka anlamyla asi, bakasnn zerine bin edildii eydir. (Ta'rift, 18) Araz (l'Accident): Mterek bir isimdir. Bir yerde bulunan her mevcuda araz denilir. Veya araz, mevzu halindeki her mevcddr. Yine araz, dayanmayan bir yklemle birok eye yklenmi olan kull manaya denir... Bir eyde var olan, ancak o eyin tab' dnda bulunan her anlama da araz denir. Araz varl iin bir eye yklenen ve onunla baka bir eyden de ayrlan her anlama denir. lk emirde varl bulunmayan her anlama araz denilir. Araz: Varlnda bir yere muhta olan mevcuttur. Yani vcdu bakmndan hull edebilecei bir cisme muhta olan eyin onda kim olduu mahaldir. Cisim de onunla birlikte kaim olur. Arazlar iki trldr. Zta yerlemi olan araz (krr'z-zt). Btn blmleri varlkta toplanm olan eydir. Ak ve kara gibi. Ztta yerlememi olan (gayri kr'zzt) ki bu btn blmleri varlkta toplanmam olandr. Hareket ve s^knet gibi.

337'

Araai- lzun: Bu, mahiyetten ayrlmas imknsz sana nisbetle bilkuvve yazc olmak gibi.

olan eydir. n-

Arax- mulrk: Bir eyden ayrlmas imknsz olmayandr. Bu, ya korkan yznn kararmas ve utanann kzarmas gibi abucak yok olur veya genlik ve ihtiyarlk gibi yava yava kayb olur. (Ta'rft, 99) Ate (le feu): Basit bir cisimdir. Scak ve kuru olmas onun tab'ndandr. Tab' bakmndan ortadan (merkezden) hareketlidir ve ay kresinin altmda karar klar. (Miyr, 302) Ay (La Lune): O bir yldzdr. Tabi yeri en aadadr... zellii itibariyle muhtehf ekillerde n gneten alr. Kendi rengi ise siyahtr. (Mi'yr, 302) A'yan (les Essences, Existants conoretement): Zt'nn varh kendiliinden kim olandr. Kendiliinden kim olmasnn anlam, kendinden bir yer tutmasdr. Yer tutmas, baka bir eyin yer tutmasna bal olmamasdr. Araz ise bunun tersinedir. nk onun yer tutmas, konusu olan cevherin yer tutmasna baldr. Yani onu aykta tutan mahalle baldr. A'yn- Sabite: Allah Telann ilminde mmkn olan varlklarn hakikatlandr. Bunlar ilhi isimlerin yce bilgideki ekilleridir. Haktan sonral zaman bakmmdan deil zat bakmndandr. nk O, ezel ve ebeddir. (Ta'rft. 19) A'yn: ey ...ya a'ynda mevcud olur, ya da vehim ve aklda... Sn, el-if, II, 295) (bn

Basar (la vue): e doru buluan, sonra ayrlan ve gze giderek renklerin ve ekillerle klarn kendisiyle kavranmasn salayan iki sinire tevdi edilmi bir kuvvettir. Basiret: (l'entendement, la clairvoyance) Kutsal nr ile nrlanm olan kalbin gcdr. Onunla objelerin hakikatlar ve derinlikleri bilinir. Nefsin gz mesabesindedir. Gz ile nefis eyann ekillerini ve grnmlerini grr. Filozoflar buna bakc kile veya kuds kuvvet adn verirler. (Ta'rft, 31) Basit: (le simple=s'oppose compose) ksmdr. Hakk basit, hibir ekilde paras olmayandr. Bri Tel gibi. rf bast, tabiatlar muhtelif cisimlerden mrekkep olmayandr. zaf bast, paralar dierine nisbetle en az olandr. Keza rhn bast, akl ve maddeden mcerred nefisler gibidir. Cismn bast ise unsurlar gibidir. (Ta'rft, 31) Bsit: Her bileikte, tek olana bast ad verilir. Nitekim, birok eyden oluan bir objenin basitlerini (teklerini) bilmeden tabiatn bilmek mstahldir. (bn Sn, mantk el-Merikiyyn, f. 3, nakleden, Goichon, Le:3Sique, p. 23) Bedihi; (Claire) Meydana gelmesi dikkat ve kazanmaya dayal olmayan eydir. Tahmin ve tecrbe veya bunun dnda baka eylere ister muhta olsun ister muhta olmasn. Bylece o, zorunlu olan eyin mrdifidir. Bazan bedh terimi ile akln bir eye ynelmesinden sonra hibir eye muhta olmamas kastedilir. Bu takdirde, bedh, zarrden da338'

ha zel olur. Scaklk ve soukluk tasavvuru ile msbetle menfnin birleemiyeceini tasdik etmek gibi. (Trift, 29) Birleme (itimaa) (la runion): Tek bir anlamn eylerin bulunmasdr. (Miyr, 305) kaplad birok

Boluk: (Hal-le vide) lkin ben derim ki. Eer bo bir boluk varsi ylu-sa, bu; salt bir hilik deildir. Aksine o, zt, kemiyyet ve cevherdir. nk bo farzedilen her boluktan ayr baka ondan daha az veya daha ok bir boluk bulunabilir. Ve o kendiliinden paralanm olarak feuiunur. Halbuki yokolan ve bir ey olmayan bu ekilde varolmaz. yleyse bolu, hilik (bir ey olmamak) deildir. Ayrca byle olan her sey nicelik sahibidir, yleyse boluk ta nicelik sahibidir. (bn Sn, el-Nect, 193) Boluk: Madde eklinde olmayan, esasl boyutun bulunduu farzedilebilen bir uzaklktr. Hussiyyeti, onu bir cismin doldurmasdr. Ama kendisi cisimden uzaktr. Hal (boluk) bulunmasa da bu ta'rif, smin aklanmasdr. (Mi'yr, 303) Boluk Efltna gre yaratlm olan buluttur. Kelmclara gre vehmedilen boluktur. Yani vehmin varsayd ve bir baka cisim tarafndan kuatlan cisim yoluyla idrak ettii boluktur. Destinin iindeki su ve hava ile igal edilmi olan boluktur... Filozoflar boluun imkanszl grndedirler. Kelmclar ise mmkn olduu grndedirler... (Ta'rift, 69) Blmlenme: (Divisation) eittir. AkM blttmlenme, bilfiil blmleri hsl olan ve birbirinden ayrlan blmlenmedir. Vehm blmlenme, vehmin sonsuz kabul ettii eylerdir. nk vehim, cismn bir gtr. Ve sonsuz cisimlere te'sr edemez. Farazi blmlenme ise akln sonsuz olarak kabul ettii eydir. Akl maddeden mcerreddir. Mcerred olan kuvvet, sonsuz fiillere g yetirebilir. (Ta'rift, 26) Burhan: (rArgumentation Probante, la Demonstration) Yakn bilgilerden oluan bir kystr. Y a balangta bilgi yakn olur ki buna za rriyt denir veya vasta ile olur ki buna nazariyat denir. Bunda orta t a rif, byn ke nisbetinin nedeni olmak zorundadr. Eer bunun yansra bu nispetin d alemde varl iin bir illet bulunursa buna burhn- limmb ad verilir. Mesela u ey karmlardan dolay kokumutur. Karmlar kokumu olan herey mikropludur. yleyse bu da mikropludur dediimizde kanmlarm kokumas mikrobun zihinde sabit olmasmm nedeni olduu gibi, d dnyada da sbit olmasnn illetidir. Eer burhan byle olmaz da bu nisbetin varlnn illeti d dnyada deil sadece zihinde bulunursa buna da burhn- inni ad verilir.. Mesela u mikropludur. Her mikroplu ey karmlar kokumutur. yleyse bunun da karmlar kokumutur. Mikrop her ne kadar karmlarn kokumasnn var saylmasnn illeti ise de bu, darda bir illet deildir. Tamamen tersinedir. lletten ma'lle deliller getirmeye burhn- limm mallden illete delil getirmeye de burhn- inn ad verilir. (Ta'rift, 29-30) B u r M n - hakik: yi bil ki burhn- hakik, deitirilmesi mstahl olan ~ ebed ve devaml zarur kesinlik ifade eden delildir. Senin alem

,339

-255)

bdistir. lemin snl vardr nermesini bilmen gibi. Buna benzer (nermelerin) aksinin olmas ebediyen mstahildir. Zira bir zaman gelip lemin kadm olduuna veya yaratcsnn bulunmadna hkmetmenin mtimkn olmas mstahldir. Deiken olan eylere gelince, bunlarda srekli kesinlik yoktur. Yeryznde bulunan btn cz'lerin bilgisi byledir (Mi'yr,

Bnud: (spatialit) Cisimle kim olan uzamdan ibrettir. Efltn gibi boluun varln syleyenlere gre kendiliinden kim bir uzamdr>

{Ta'rift, 31)

Bad: (Bojmt) Birbirleriyle bulumayan iki son arasnda bulunan eydir. Sadece bunun ynne iret etmek mmkn olur... (Mi'yr, 307) Cedel: (Dialectique) Mehur ve msellem kaziyyelerden meydana gelen/kystr. Bundan maksad dman iizm etmek ve burhnn ncllerini idrk etmekten ciz olanlar susturmaktr. (Ta'rift, 51) Burhn: Yakni (bir delil) elde etmek iin, yakn (delil)lerden olusan bir kystr. (bn Sn, el-Nect, 103) Cevher: Kendisinin varl mevzu eklinde olmayan her eydir. Yani yakn bir mahalde olmayan. Bakasnn desteiyle deil bilfiil kendi nefsi S kim olmutur. (bn Sn, el-Nect, 126) Vcudu mevzu biiminde olmayan her zt da cevher denilir. Aristo'nun zamamndan beri filozoflarn kadmlere cevher lafzn kullanrken bu anlama kullanmlardr. (bn Sn, Hudd, 88) Cevher: (la substance) Mterek bir isimdir klli bir zta cevher denilebilir, insan veya beyazlk gibi. Beyazln cevheri ve zt denilir. Cevher, zt varlk bakmndan ona eit bir baka zta muhta olmayan her varhk iin de sylenir. Bakasnn varlyla bilfiil olmayan varlklar iin. ste filozoflarn cevher, kendi nefsiyle kim olan eydir szlerinin anlam budur. Bu sfatlara sahip olana cevher ad verilir. Cevherin ard arda gelen ztlar kabul etmesi anmdandr. Keza varh mevzu ekilde olmayan her zta da cevher denilir. Eski filozoflarn istilhlar bu ekildedir. Mevzu ile mahal arasndaki fark daha nce geti. Onlarn mevzu eklinde olmayan mevcut szlerinin manas udur: Varl kendiliinden kim olan, bir m a halle bitiik olmayan mevcttur. Varlnn bilfiil mahalle dayanak olmayan bir mahalle istind etmesinde bir beis yoktur, nk bu takdirde her rie kadar o bir mahalde ise de mevzu halinde deildir. Bylece var olan her ey, beyazlk, s, hareket ve ilim gibi birinci anlamda cevherdir. lk mebde' ise nc ekil dnda her anlamda cevherdir. nc ekil buutlarn ard arda gelmesidir. Ancak cevher lafznn ilk varla tlk olunmas erat bakmndan edeb ynnden kanlabilir. Heyl; nc ve drdnc anlamda cevherdir, ikinci anlamda cevher deildir. Sret; drdnc anlamda cevherdir, ikinci nc anlamda cevher deildir. Kelmclar cevher ismini yer kaplayan tek bir cevhere tahss ederler ve onun blnmez olduunu sylerler. Onlar blnen cevhere cevher deil cisim adn verirler. Bu bakmdan cevher isminin ilk mebdee tlak edilmesinden kanrlar. Anlamlarm zhmdan sonra isimlere tiraz etmek kusur sahiplerinin detidir. (Mi'yr, 300)

340'

Cevher: Bir mhiyettir. Ayanda var oolunca mevzu biiminde olmaz. Ve be eye munlasrdr. Bunlar heyl, sret, cisim, nefis ve akldr. Cevher ya mcerred olour veya gayri mcerred olur. Birincisi bedene tedbir ve ynetim ilikisiyle iliebilir veya hi ilimez. Birincisi akldr. kincisi nefistir. kincisi olarak cevher gayri mcerred oloursa ya mrekkeb olacaktr veya mrekkeb olmayacaktr. Birincisi cisimdir. kincisi ise (gayri mcerred cevherin bileik olomayan) ya bir yere hull etmi olacaktr veya hull edilen mahal olacaktr. Birincisi sret, kincisi heyldr... yi bil ki, cevher, akllar ve mcerred nefisler gibi rhn basitlerle, unsurlar gibi cismn basitlere ayrlr. Cins ve fasllardan mrekkep cevherllk mhiyetleri gibi aklda bulunup d dnyada bulunmayan mrekkeplerle cins ve fasldan mrekkep olan mhiyetlere aynlr. (T'rlft, 54) V- Cins: (Le Genre) Trleri muhtelif oklara dellet eden isimdir. Hakkatta o nedir? sorusuna onun oluu bakmndan cevab vermektir. (T'rlft, 53) Cisim: Mterek bir isimdir, bazan onunla snrl, bitiik ve boyutla bilkuvve dokunulabilen ey kasdedilir. Ben bununla bilfiil olmasa da bilkuvve dokunulabillr olduunu kastediyorum. Bazan da uzunluk, enlilik ve derinlik gibi belirli snrlar nisbet edilen buutlann rz olmas mmkn olan ekle cisim ad verilir. Heyl ve sretten meydana gelen cevhere de cisim denilir... (Mi'yr, 299-300) Cisim: Cismin, uzunluu, genilii ve derinlii olan bir cevher olduunu sylemek det olmutur. (bn Sn, el-if, II, 405) Cisim: (le corps) boyuta kbiliyeti olan cevherdir. Denildi kl cisim; cevherden birleen ve meydana gelen eydir. (Ta'rft, 52) Cz: (particule) Objenin kendisinden ve bakasndan birletii eydir. (Ta'rft, 51) Cz' lyetecezz (l'Atome) (Paralanmayan p a r a = a t o m ) : Konum sahibi bir cevherdir. Ne d lem bakmndan, ne de vehim ve akl varsaym bakmndan kesinlikle blnmeyi kabul etmez. Onun birbirine eklenmesiyle teklerinden cisimler oluur. (Ta'rft, 51) izgi: (Hat'la llgne) Bu, sadece bir ynden blnmeyi kabul eden miktardr. (Blnmeyi kabul ettii bu nokta) yzeyin sonudur. (i'yr, 307) Dellet: (La signlfication) Diyebiliriz ki lafzlar anlamlara birbirinden farkl ekilde dellet eder: a) Birinci ekil; mutbakat yoluyla dellettir. Bir eyin karsna konulan isim gibi. Bu duvar lafznn duvara delleti gibidir. b) Dieri tazammun yoluyla dellettir. Bu, ev lafznn duvara delleti, insan lafznn canlya delleti gibidir. Cevherin zel niteliklerinin genel niteliklerine delleti de byledir. c) ncs iltizam ve ard arda gelme yoluyla dellettir. Tavan lafznn duvara delleti gibi. (Tavann duvara delleti) bir eyin kendi ztnn dnda ona lzm olan einin ard arda gelmesi gibi ard arda gelir.

341'

insan lafznn; dikme sanatn renme kabiliyetine delleti Ta'rflerde muteber olan mutbakat ve tazammun delletidir. delleti ise muteber deildir. (Mi'yar, 12)

gibidir. ltizm

Dehr: Sebatn btn zamn ierisinde devamllnn nefse izafetin den anlalan manadr. (Mi'yr, 303) Dehr: (la Dur6e) Srekli n'dr. Ki o, ilah huzrun devmmdan ibarettir. Ve o zamann iidir. Ezel ve ebed onunla birleir. (T'rft, 72) Doluluk: (le remplir) O, bir cismin boyutlarnn baka bir cismin kendi iine girmesini engelledii cisimdir. (Mi'yr, 303) , Eprm- felekiye (les corps celestes.) Felekler ve yldzlar gibi unsurlarn zerinde olan cisimlerdir. (T'rft, 5) Ecsm- tabiyye: Keif erbabnn yannda Ar ve Krsiden ibarettir. (Ta'rift, 5) Ecsm- unsuriyye: Ar ve Krs'nin dnda gkler ve unsurlardan ibretir. (T'rft, 5) Ezel: Gemi ynnde sonsuz farzedilen zamanlarda varln devamlldr. Ebed ise gelecek ynnde sonsuz olarak farz edilen zamanlarda varln devamlldr. nceden yokluu gememi olduu eye ezel denilir. yi biliniz ki, var olanlar ksmdr, drdncs yoktur. Birinci hem ezel hem de ebedidir ki, bu Allah Tealdr. kinci ne ezeldir, ne de ebeddir, ki, bu dnyadr. ncs de ezel deil, ebeddir ki, bu hirettir. Bunun aksi muhldir. nk kdim oluu sabit olan eyin yok olmas mmtenidir. (T'rft, 8-10) Felek: (sphere c61este, globe, corps celeste) Filozoflara gre, felek, kre eklinde basit bir cisimdir. Durmaya ve bozulmaya kabiliyeti yoktur. Ortasnn (merkez) zerinde ve onu kaplam olarak tab'an mteharriktir. (Mi'yr, 302) Felek: Kre eklinde bir cisimdir. Dtan ve iten iki yzeyle evrilidir. Bu iki (yzey) birbirine pareleldir, merkezleri de birdir. (T'rft, 112) Felsefe: (La philosophie) Ebed mutluluu elde etmek iin beerin takatma gre Tanrya benzemektir. Doru szl (peygamber) S.A.'mn Allahm ahlakyla ahlklamn buyruunda emrettii gibi. Yani cisman eylerden syrhp bilgileri ihta konusunda ona benzeyin (demek istemitir). (T'rft, 112-113) Felsefe: Biz deriz ki, felsefede maksad, objelerine tm hakikatlarna insann vkf olabilecei kadar vkf olmaktr. (bn Bn, Mantk el-Merikiyyin, f. 2) Fiil: (l'Acte, l'Action) Messirin te'sir sebebiyle bakasnda meydana getirdii ekildir. Kesicinin kesici olmas nedeniyle meydana getirdii ekil gibi. (T'rft, 112) Fiili: Bu, cevheri kendisinden mevcud olan, fakat zat karar klmayp aksine yenilenmeye devam eden bir eye nisbet etmektir. (bn Sn, elNect, 128)

342'

Hads: (ntuition intellectuelie) Zihnin nicelerden istenen sonulara abucak intiklidir. Bunun karlnda fikir yer alr ki, keif mertebelerinin en aagsdr. (T'rift, 56) Hdis: (Ce qui commence d'etre) nceden yok iken sonra var olan eydir. Ve buna zaman bakmndan huds ad verilir. Bazan huds; bakasna muhta olma diye ifde edilir ki bu, zt hudstur. Huds, bir eyin yok iken var olmasdr. (T'rift, 55) Hfza: (La mmoire, La Faculte qui conserve) Bir kuvvettir ve yeri beynin son karndr. zellii vehmin idrk ettii cz' anlamlan korumaktr. O vehim iin bir depodur. Mterek histeki hayl gibi. (T'rift, 55) Hafiflik: (la Igret) Tabi bir kuvvettir. Onunla cisim, ortasndan (merkez) tabi olarak hareket eder. (Mi'yr, 304) Hakikat: (La v6rit6) Kati ve yakn olarak sbit olan eydir. Bir ey sbit olunca o gerekleti denir. Yerine oturan ey iin verilen isimdir. sim olarak kullanldnda asl lgat koyucusunun koymu olduu eyin kendisi kastolunur. Aslan isminin hayvan iin konmas gibi. (T'rift, 62) Hareket: (le mouvement) Bilkuvve olma ynnden bilkuvve ilk kemldir. stersen yle diyebilirsin: Hareket, kuvveden fiil haline kmadr. Ancak bir anda deildir. Filozoflara gre her deimeye hareket ad verilir. Klln hareketine gelince, bu cirm-i aksann (en uzak cirmin) ortas zerindeki harekettir. Bu, ortada bulunan btn hareketleri kapsar ve onlardan daha hzldr. (Mi'yr, 303) Hareket: Fiil bir niteliktir. inde olan eyi, hafiflik ihds ettii iin yukarya doru hareket ettirir. Ayn cinsten olan eyleri birletirir. Ayr cinsten olan eyleri ayrr. Niceliin nicelikle birlemesi konusunda, bir ayrma ihds eder. Konumu bakmndan tahlil ve incelik damtma ynnden, youma meydana getirir. Hareket: Yava yava kuvve'den fiile kmaktr. Hareket, bir baka yerde iken baka bir yeri igal etmektir, denmitir. Hareket, iki anda iki yerde olmadr. Tpk durma, iki anda bir yerde olmadr dendii gibi. Kemiyyet bakmndan hareket, cismin bir kemiyyetten dierine gemesidir. Olgunluk ve solma gibi. Keyfiyyet bakmndan hareket cismin bir keyflyyetten dierine gemesidir. Olgun iken solma gibi. Keyfiyyet bakmndan ha reket cismin bir keyfiyyetten dierine gemesidir. Suyun snn soumas gibi. Bu tr harekete istihale ad verilir. Yer bakmndan hareket cismin bir yerden bir yere gitmesidir. Ve buna intikl de denir. Konum bakmndan hareket dairesel harekettir. Onunla cisim bir konumdan bir baka konuma geer. nk dairesel olarak hareket eden eyin yerinin czlerine nisbeti deimitir sadece kendisi yerine baldr ve ondan dar km deildir. Deirmen tann hareketi gibi. Ara/ hareket; hareketin cisme riz olmas gerekte baka bir eye arz olmas vastasyladr. Gemide oturan kiinin hareketi gibi. Zti hareket; hareketin cismin ztna arz olmasdr. Kasri hareket, balangc dardan elde edilen bir eim sebebiyle olan harekettir. Yukarya frlatlan ta gibi. rdi hareket, balangc dardaki birey sebebiyle olmayan irde ve ura bitien harekettir. Canldan kendi irdesiyle hareketin sdr olmas gibi. Tabii hareket; bir

343'

di eyin sebebiyle meydana gelmedii gibi ur ve irde yoluyla da mey dana gelmeyen harekettir. Tam aaya doru hareketi gibi, (Ta'rift, 57-58) Hasr: (Action de restreindre) Objenin belirli sayya ird edilmesinden ibrettir. (T'rift, 60) Hasse: (le sens) Bir tek hakikatin'teklerine sylenen araz szden ibaret kllidir. ster btn fertlerinde bulunsun insana nispetle bilkuvve yazclk gibi veya baz fertlerinde bulunsun, insana nisbetle bilfiil yaz yazma gibi. (Ta'rft, 65) Hat: (la ligne) Uzunluu olan, fakat derinlii ve genilii olmaj-an objedir. (T'rift, 68) Hava: (l'air) Bast bir cirimdir. Tab'i itibariyle scak, rutubetli .sefff ve latftir. Yer kresinin zerinde, ate kresinin altndaki mekna kadar hareket eder. (Mi'yr, 302) Hayl: (limagination, le phantasie) Bir kuvvettir. Maddenin ortadan kaybolmasndan sonra duyumlanan eylerin ekillerini mterek his tarafndan kavranan ksmn muhafaza eder. Mterek his ne zaman ona dikkat etse onu gznn nnde grr. Bu mterek hissin deposudur. Yeri beynin ilk karnnn son ksmdr. (T'rift, 70) Heyl: (matire premlere, hyle) Yunanca bir lafzdr. Asl ve madde anlamndadr. Istlahta ise cisim iin bir cevherdir. Cisme rz olan bitime ve ayrlma kbiliyetine shibtir. Cismin ve tr olarak ald ekillerin mahallidir. (T'rift, 174) Heyl: Mutlak heyl bir cevherdir, bilfiil varh vardr. Ancak varl cismn ekli kabul ile meydana gelir. ekli kabul gc gibi. Onun ztnda sreti ancak kuvve anlamnda vardr. Heyl filozoflara gre manev blmlerle blmlenen cismin bir blmdr. Ben sret ve heyl eklindeki miktar ve kemmiyet taksimini sylemiyorum. nk bunun isbtnda sz uzar ve derinleir. Her eyin bir heyls olduu sylenir. Bu heylnm kemli kabul anndandr ve kendisinden olmayan durumu da kabul eder. Bu takdirde kendisinde heyl olmayan ey ile heyl olan eye kys mevzu olur. Mesela sedirin maddesi sedir sreti iin konmutur. Ancak yanma ile meydana gelen kl sreti iinde heyldr. (Mi'yr, 297-198) Hikmet Kendilerini hat ilimej'ecek bir idrk ile idrk etmesi anndan olan objelerin idrk edilmesidir. Eer bu, kesin hccetler ve gerek burhnlarla olursa ona hikmet ad verilir. (bn Sn, Ahd. nakleden Goichon, Lesflue, p. 88) Hikmet: (le sagesse, la philosophie) Bir ilimdir. Onda eynn haklkatlan varlkta olduu ekil zere beerin takati lsnde aratrlr. O nazar bir ilimdir, l bir ilim (Bk. let) deildir. (T'rift, 62) Hiss: (le Sens) Ancak hric bir eyi hisseder. Fakat kendini, letini ve ihsaslarm hissetmez. (bn Sn, el-if, I, 360)

344'

Hiss: ancak cz' ahsleri idrk edebilir. Hiss formu maddeden alr... (bn Sn, el-Nect, 277) Hissi mterek: (le sens commun, fantaisie) Duyumlanan cz' eylerin eklinin kendisinde canland kuvvettir. Grlen be duyu, hissi mterekin ajanlar gibidir. Bunun iin nefis muttali olup onu idrk etmektedir. Yeri beynin ilk boluudur. Mterek his, kendisinden be rman kaynad bir gz gibidir. (T'rft, 59) bda: (ereation sans intermediaire) Kendisinden nce madde ve zaman olmayan akllar gibi bir eyi icad etmektir. Tekvin madde ile sebkat etmi olduundan tekvin (olu) ve mukabildir. Zaman ile sebkat etmi olduundan ihdasa (yoktan varetme) mukbildir. Eer ikisinin de varl olursa bunlarla mtekbil oluu eliik eylerin mtekbil oluu gibidir. yle ki, ibda; nceden bir madde ile sebkatm olmayndan ibarettir. Tekvin ise madde ile sebkat edilmi olmaktan ibarettir. Birisi varla, dieri yoklua ait olursa aralarndaki tekabl olumluluk ve olumsuzluk tekabldr. Bu se iki mtekbil ey tarafmdan anlalr. bda: (bir dier anlamyla), bir eyi hibir eyden var etmektir. Denildi ki, ibda bir eyi tesis, yaratma ise bir eyi, bir eyden varetmektir Nitekim Allah Tel Gklerin ve yerin varedicisi ve <dnsam yaratt buyurmaktadr. bda yaratmadan daha geneldir. Bunun iin gklerden ve yerden bahsederken ibda anlamna varetti, nsandan bahsederken de yaratt buyurmaktadr. nsann yaratan demekte fakat insann mubdil dememektedir. (T'rft, 3) bda: Bu iki mefhmda ortak olan bir isimdir. Mefhmlardan birisi bir eyin madde olmadan ve bir eyin vastas olmadan kurulmasdr. kinci mefhm ise bir eyin mutlak ekilde vastasz var olmasdr ve o eyin kendiliinden mevcut olmamasdr. Kendiliinden olan eyin tam olarak yok edilmi olmas gerekir. Bu anlamyla akl her hlkrda bda edilmitir. nk onun varl ztndan deildir. Onun yokluu ztndan dr ve bu yok olu tamamen gereklemitir. (Mi'yr, 294) bda: Bu. bir eyden bakas iin bir varlk olmasdr. Bu maddenin veya aletin veya zamann arac olmakszn yalnzca onunla balantldr. Ondan nce geen zaman bakmndan yokluk ise aracdan dolay eklenmi olmaz. yleyse bda' tekvin ve ihdstan rtbe bakmndan daha stndr. (bn Sn, rt, 153) drk: (la saisie, perception) Objeyi kemliyle Ihta etmektir. Veya idrk bir eyin eklinin nefsi ntka da hasl olmasdr. Veya idrk, bir eyin hakikatinin tek bana temsilidir. zerinde olumlu veya olumsuz hibir hkm verilmez. Buna tasavvur ismi verilir. Olumlu veya olumsuz hkm verilirse tasdik adm alr. (T'rft, 8) ftirak (ayrma): 305) hds: Bu, mterek bir isimdir u ekilde kullanlr: Birincisi, zamana baldr zaman bakmndan ihdsn manas udur; gemi zamanda varl olmadan bir eyin var edilmesidir. Zaman bakmndan olmayan ihdsm anlam ise bir eyin varlk ifde etmesidir. (Mi'yr, 294-295) (la separation) Birlemenin mukbilidir. (Mi'yr,

345'

ihdas: (faire commencer d'tre, produire, production) Zaman mndan nceden gemi olan bir eyi cd etmektir. (T'rft, 6)

bak-

hds: Zaman bakmndan ihdsm anlam, gemi zamanda bir e yin varl bulunmazken varetmektir. Zaman d ihdsm anram ise, kendisinde bir zamanda olup dier zaman olmayan deil, hi bir zamanda o varln bulunmad eye varlk kazandrmaktr. (bn Sn, Hudd, 102) thss: (FAction de sentir, la sensation) Objeyi zelliklerinden biriylt^ kavramaktr. Eer ihss zhir hislerle olursa buna mhede, batini hisle olursa buna da vicdaniyyt ad verilir. (T'rift, 6) htiml: (la probabilit) bireyin iki tarafn (olumlu-olumsuz yeterince tasavvur edememektir. Zihin bu iki taraf arasndaki nisbette tereddt eder. Bununla zihn imkn hastedilir. (T'rft, 7) lhm: Feyz yoluyla verilen rpertidir. Denildi ki llhm, kalbe vki olan bir bilgidir ve o, hibir mucizeye dayanmadan ve delile bakmadan ameli gerektirir. lhm, bilginlerin indinde bir hccet deildir. Sadece sflerin yanmda bir hccettir. lhamla i'lm arasndaki fark, i'lmn daha zel olmasdr. nk i'lm, uyar yoluyla olabilecei gibi kazanma yoluyla da olabilir. (T'rft,23) lim: (la science) Vkaya uygun olan kesin inantr. Filozoflar dediler ki; bu, bir eyin eklinin aklda hsl olmasdr. Birincisi ikincisinden daha zeldir. Denildi ki ilim; bir eyin olduu hal zere kavranmadr. Ve denildi ki, bilinenden gizliliin kalkmasdr. Cehalet ise bunun tersidir... Ve denildi ki ilim; kllilerin ve cz'lerin kendisiyle idrak edilmesini salayan bir niteliktir. Denildi ki ilim; nefsin bir eyin anlamna ulamasdr. Ve denildi ki ilim; akledenle akledilen arasnda. zel bir ilikiden ibarettir. lim; kadm ve hdis olmak zere ikiye ayrlr. Kadim ilim, Allah Tealanm zt ile kim olan ve kullar iin sonradan meydana gelmi bilgilere benzemeyen ilimdir. Hdis olan lim, bedh, zarr ve istidll olmak zere e ayrlr. Bedh bilgi, bir ncl ne srmeyi gerektirmeyen bilgidir. Kiinin kendini bilmesi, btnn paradan daha byk olduunu bilmesi gibi. Zarr bilgi; o konuda bir ncl ne srmeye muhta olunmayan bilgidir. Be duyu ile hsl olan bilgi gibi. stidll bilgi bir ncl ne srmeyi gerektiren bilgidir. Yaratcnn varln ve arazlarn sonradan meydana geldiini bilmek gibi. Fiil bilgi, bakasndan alnmayan bilgidir. nfil bilgi, bakasndan alnan bilgidir. (T'rft, 103-104) llet (La cause) Lgat bakmndan bir mahalde yer eden ve onunla birlikte ihtiyrsz olarak mahallin durumu deien anlamdan ibarettir. Bunun iin hastaa da illet denilir. nk hastaln yerlemesiyle kiinin hali kuvvetten zayfla doru deiir... llet, bir eyin varl ona dayanan ve o bu eyin dnda olup ona tesir eden eydir. Bir eyin illeti o eyin kendisine dayand eydir. Ve bu iki ksmdr: Birincisi, mhiyetin cz'lerine dayanan eydir ki, buna mhiyet illeti ad verilir. kincisi ise btn cz'leriyle haric varla dayanan mhiyetin nitelendirilmesi kendisine dayanan eydir ve buna varlk illeti ad verilir. Mahiyet illeti ile ya ma'llun varh bilfiil deil biikuvve vacib olur ki buna madd illet
346'

denir veya onunla ma'lln varl vcib olur, buna da sri llet denir. Varlk illeti, ya ondan ma'll bizzat var olur, yani o, malulde messir ve onun mucidi olur, ki buna fil illeti ad verilir. Veya messir olmaz. Bu takdirde ya ma'lul o illet iin olacaktr. Buna g illet denir. Veya onun iin olmayacaktr. Eer malln illet iin oluu vcd bakmndan se bu arttr. Eer yok olu bakmndan ise engellerin ortadan kalkmas gerekir. Tam llet onunla malln varl vcib olandr. Denildi ki tam illet; bir eyin varl ona dayanan eylerin btndr. u manada ki, onun gerisinde o eyin dayanaca bir ey kalm olmasn. Naks illet ise bunun tersidir. Sri illet, bilfiil bir eyi meydana getirendir. Maddi illet, bilkuvve eyi varedendir. Fil, illet eyin varl onun sebebiyle olandr, G illet, eyin varl ona bal olandr. (Trft, 103) llet: Drt anlama kullanlr:

a) Birincisi kendiliinden hareket olan illettir, (la cause agens, la cause effIciente) Bu bir eyin varlnn nedenidir. Sandalye iin m a rangoz, ocuk iin baba gibi. b) kincisi maddedir ve onun varlndan baka bir eyin varl gerekir. Sandalya iin odun, ocuk iin nutfe ve det kan gibi. c) ncs srettir. Bu, her eyin tamamlanm eklidir. Buna sr illet ad da verilir. Sedir iin sedirlik ekli, ev iin evlik ekil gibi. d) Drdncs gyedlr. nce itici gye sonra da varl istenen hedeftir. Ev in yerlemek, sedir iin oturmaya elverili olmak gayesi gibi. Hareket sebebinin ma'kllerden rnei yle denllmesidir: Hkmdar falanca ile niin dt? Buna cevap olarak denilir ki: nk o, onun hkimiyetini ald. Burada hkimiyetin alnmas hareketin sebebidir... Palanca falancay niin ldrd denildiinde, nk hkmdr onu buna zorlad denilir. Bunun fkhtan rnei yle denilmesldir: Bu ahs niin ldrld sorusuna (cevap olarak); nk o zina etmiti, dinden dnmt denilir. Bu takdirde zina ldrme iinin sebebi olur. Buna fakhler ounlukla sebep adn verirler. Madd Ulete (la cause matiere) gelince, bunun makllerden misali ydenilmesidir: nsan niin lr? Sen dersin ki, zira o birbiriyle ekien hararet ve serinlik, soukluk ve kuruluk gibi birbirini reddeden eylerden mrekkeptir. Bunun fkhtan rnei yle denllmesidir. Karz ve veklet lme veya baylma ile niin bozulmutur? denildiinde, sen dersin ki, nk bu akitler zayf akitlerdir, caizdirler ama lzumlu deildirler. Bu sebeb madd bir illettir. nk insann lmesiyle akit fesholmaktadr. Aslnda lm ile feshi gerektiren sebep teekkl etmektedir. Sr illet (la cause formelle) se, bir eyin dayanadr. nk sedir ekliyle sedirdir, odunuyla deil. nsan da ekliyle insandr cismiyle deil... Gyeye gelince (la cause finale) bu bir eyin onun iin var olduu eydir. Makllerden bunun rnei yle denllmesidir: Diler niin rz olmutur? nk onunla tme kastedilmitir. Niin falanca tabaka sa-

347'

vamtr denildiinde nk birbirlerini kle etmek isterler denilir. Fkhta da yle denilir. Zn, mrted ve katil niin ldrlr? Fuhe engel olmak iin denilir. (Ml'yr 258-259) llet: Filozoflara gre illetin ta'rfi yledir: O bakasnn ^t bilfiil bu fiilin varlndan olan her varlk sahibidir. Onun varh ise bilfiil onun varlndan deildir. Mll: Mlle gelince o bilfiil vartnn kendisi bakasnn varhndan olan her eydir. Bu bakasnn varh ise onun varlndan deildir. Varlndandr szmz varlyla beraberdir szmzn ifde ettii anlamdan bakadr. nk bizim varlndandr szmz u anlamdadr. Zt, onun nefsi itibriyle vucdu mmkn olandr. Ancak vucdunun bilfiil vcib olmas ztndan deildir. nk baka bir zt bilfiil mcvcddur ve ondan bu zatn vciplii gerekmektedir. Bu ztn nefsinde mahza imkn olduu gibi, onun nefsi de mevcd illetin artna baldr. (Mi'yr, 293-294)

mkn: (la possiblit, s'opposant la ncesslt^) Zt'n varh veya yokluu gerektirmemesidir. Eer imknn aksi, bakas iin vcib olsa da zt iin vacib olmazsa buna zat imkn denilir. Zorunluluun iki taraftan nefyedilmesi ise hussi imkn adn alr. Her nsan yazcdr. nk yazmak ve yazmamak onun iin zorunlu deildir. Eer zarretin nefyedilmesi iki tai-aftan birisi iin sz konusu ise buna umum imkn denilir. Mesela her ate s vericidir szmzde s, ate bakmndan zorunludur. Isnn olmay ise zorunlu deildir. (T'rft, 24)
m t i n a : (l'impossiblit^) Bu, zt'n harici varhmm bulunmamas zarretidir (T'rft, 24) nfll: (etkilenme, la possivit) Bakasndan etkilenen eyde etkilenme sebebiyle hsl olan ekildir. (T'rft, 26) nsan: d'homme) Hayvan- ntktr. nsan- kmil: ilh ve kevni btn klli ve cz' alemleri kendinde toplayan eydir. O, ilh ve kevn kitablarm hepsini iinde toplayan bir kitabdr. O, rhu ve akl bakmndan bir kitabtr. Ve kitaplarn anas adn alr. Kalbi bakmndan levh-i mahfz kitabdr. Nefsi bakmndan mahv ve ispt kitabdr. O, ereflendirilmi, temizlenmi, yce sayfalardr. K a ranlklar perdesinden arnmayaniar onun srlarn idrk edemezler. Akl- evvelin byk evrene ve onun gereklerine nisbeti, ayn ekilde, insan rhunun bedene ve bedenin glerine nispeti gibidir. Kll nefis, byk evrenin (makrokosmos) kalbidir. Tpk nefs-i ntkann insan kalbi olmas gibi. Bunun iin evrene byk insan ad verilir. (T'rft, 25-26) rade: (la volont^) Canhi gerektiren bir hal veya sfattr. Fiil de canldan bir ekilde vki olur, bir ekilde vki olmaz. Hakikatta ise srekli yok olan eye taalluk eder. nk irde herhangi bir eyin var veya hsl olmasna tahasss eden bir sfattr. Veya irde faydal olma inancnn arkasmdan gelen eilimdir. (T'rft, 9)

348'

stihle: (la transfomation) Keyfiyetteki bir harekettir. Trnn ekli bki kalmakla niteliin degimesidir. Suyun snp soumas gibi. (T'rft, 11) sti'dt: (la prparation, l'aptitude) Bir eyin fiile uzak veya yakn kuvve halinde olmasdr. (Ta'rift, 13) stita (Gyetirme) : (la force, la capasit) Allah'n canllarda yaratt ve canlnn onunla ihtiyr fiillerini iledii arazdr... Gerekte ise istita bulunduu anda fiilin sdr olmasn gerektiren tam kudrettir ve her zaman fiil ile yanyana bulunur. (Ta'rift, 11) ttihd: (Birolma, l'union et l'unit^) Mterek bir isimdir. Zti veya araz bir tek yklemde ortaklaan eylere denir. Mesel kfr ile karn beyazlkta, insan ile kzn hayvanlkta (canllkta) ortak olmas gibi. Baz yklemlerin bir konuda ortak olmasna ittihd adverilir. Elmada koku ile tadu birlemesi gibi. Konu ile yklemin bir ztta toplanmasna da ittihd adverilir. nsann beden ve rhtan meydana gelen iki ksm olmas gibi. Birok cisimlerin biraraya toplanmasna da ittihd adverilir. Bu toplanma-sofranm toplanmas gibi-aradarda gelme eklinde olabilecei gibi, sandalya ile sedirin toplans eklinde- cins bakmndan da olabilir. Veya -canlnn organlar gibi- bir birine bitierek de olabilir. Bu konuda ittihd terimine en uygun deni, birtek cismin say olarak birok cisimlerden meydana gelmesidir. Tek tek snrlarn ortadan kalkmas ve ittisal (bitime) yoluyla olabilir. Tek tek bamszlklarn ortadan kalkmas sebebiyle ona bittihad ismi verilmektedir. (Mi'yr, 306) ttihd: ki zt tek bir zt klmaktr. Bu ancak saylarda iki veya daha fazlas iin mevzuu bahistir. Cins bakmndan ittihd'a mcnese, tr bakmndan ittihd'a mmsele, hssa bakmmdan ittihd'a mkeles>, keyfiyet bakmndan ittihd'a mbehe, kemiyyet bakmndan ittihd'a musavt, evre bakmndan ittihd'a mutbakat izafet bakmmdan ittihd'a mnsebet, blmlerin konuluu bakmndan ittihd'a muvzene ad verilir. (Ta'rift, 3) zafet: (la relation) ki eyden dieri olmadan birisi dnlemeyecek ekilde tekrarlanan nisb haldir. Babahkla oulluk gibi (Ta'rift, 18) Kadm: (celui qui precdd, l'ancien, le premiere, l'ternel) Varl bakasndan olmayan var olana verilen simdir. Buna bizzat kadm denir. Kadm, varl ncesinde yokluk olmayan var olana verilen isimdir ki, bizzat kadm ve zaman bakmndan kadm budur. Bizzat kadmin karlnda bizzat sonradan var olan bulunur. Bu, varl bakasndn olandr. Nitekim zaman bakmndan kadmin mukbilinde de zaman bakmndan varolan yer alr. Bu, yokluundan nce varlnn zaman bakmndan yer ald eydir. Her zt bakmndan kadm olan zaman bakmndan da kadmdir. Ama her zaman bakmndan kadm olan, zt bakmndan kadm deildir... Denildi ki, kadm, hdisin varl iin balangc olmayandr. Hdis ise byle deildir. Bu takdirde mevcd; deimeyen varhktr, yokluk ise bunun zdddr. Ve denildi ki, kadm, evveli ve hiri olmayandr, (Ta'rift, 115-116) Kalb: de coeur) gekil bakmndan am kozala biiminde olan, gg349'

sn cnibinde yer alan ve bu cismni kalb ile ilgisi olan ilhi lutuftur. Bu lutuf insah hakikatidir. Filozof Aristo buna nefs-i natka ve rh-u btna j. adn verir. (Ta'rift, 1199) Kaziyye: (la proposition) Syleyene sylediinde doru veya yanl denilebilecek szdr. (Ta'rift, 117) Kdem: Kdem birka ekilde sylenir. Kyas yoluyla kdem, mutlak kdem gibi. Kyas yoluyla kdem yle bir eydir ki onun gemiteki zaman baka bir eyin zamanndan daha oktur. Binaenaleyh bunun kadm oluu o sonrakine kys iledir. Mutlak ekilde kdem ise iki eittir, bir zaman bakmndan mutlak kdem vardr, bir de zt bakmndan mutlak kdem vardr. Zaman bakmndan mutlak kdem sonsuz olarak gemi zamanda var olan eydir. Zt bakmndan mutlak kdem ise ztnn varl iin onu vcib klan bir balangcn bulunduu eydir. Zaman bakmndan kadm kendisi iin zaman bakmndan varhk bulunmayan eydir. Meleklerin, gkytiznn ve -filozoflara gre- lemin ilkelerinin (stukuss) btnnn varl byledir. Zt bakmdan kadm ise; hibir ekilde balangc olmayan eydir, yani illeti olmayan. Bu ise Bri Azze ve Celle'den bakas deildir. (Mi'yr, 295) Keml: (la perfection) Onunla bir trn kendisinin veya niteliklerinin tamamland eydir. (Ta'rift, 125) Kemmiyet: (le Quantite) Kendiliinden blnmeyi gerektiren arazdr. Bu, ya bitiik, ya ayr olur. nk paralarn herbiri bir parann sonu ve bir parann ba olacak ekilde bir hudda ortak olacaktr ki, bu bitiik kemmiyettir. Veya ortak olmayacaktr ki bu ayr kemmiyettir. Bitiik kemiyet, paralan varlkta toplanm olur ki, bu, izgi, yzey gibi blmlenen miktardr... Veya zt bakmndan yerlemi deildir ki bu, zamandr. Ayr kemmiyyet ise yirmi, otuz gibi saydr. (Ta'rift, 125) Keramet: (la v6n6ration, miracle d'un saint) Peygamberlik iddisma elik etmeyen ve bir ahs tarafndan ibdet iin ortaya srlen fevkalde haldir. man ve ameli slih ile birlikte olmayanna istidr ad verilir. P e y - . gamberlik iddiasyla birhkte olana mucize denir. (Ta'rift, 123) Keyfiyet: (La Qualit) Bir eyde yer eden ekildir. Ne blnmeyi gerektir, ne de zatna nisbeti. ekil sz arazlar ierir. Bir eyde yer etme sz hareket, zaman, fiil ve infil gibi yer etmeyen ekilden kanma iindir. Keyfiyetler drt eittir: Duyumlanan keyfiyetler. Bu ya baln tad, deniz suyunun tuzluluu gibi rsih olur, ki infil keyfiyetler adn alr. Veya rsih olmaz. Korkann yznn sararmas, utanann yznn kzarmas gibi. Buna da infil keyfiyetler ad verilir. nk nefsin infillerine sebeb olmaktadr. Bundaki harekete de istihle ad verilir. zmn kararmas, suyun donmas gibi. kincisi nefsan keyfiyetlerdir. Bu da ayn ekilde ya rsih olur, hazrlkl kiinin yazma sanatna msit oluu gibi, ki buna meleke ad verilir. Veya rsih olmaz. Hazrlksz olarak yazmak gibi. Buna da haller ad verilir. Kemmiyetlere has keyfiyetler ise nc ktr. Bu, ya genlik ve drtgenlik gibi bitiik kemmiyetlere hs olacaktr veya teklik - iftlik gibi ayr kemmiyetlere hs olacaktr. Drdncs istidd keyfiyetlerdir. Bu da ya yumuaklk gibi kabul eklinde olur veya sertlik gibi kabul etmemek eklinde olur. (Ta'rift, 126-127)
350'

Kys; (le syllogisme) nermelerden oluan bir szdr. O kabul edilince kendiliinden baka bir szn sylenmesi de gerekir. Mesela lem deiicidir. Deien herey hadistir szmz gibi. Bu sz iki nermeden olumaktadr. Bunlar kabul ettiimizde kendiliinden lemin hdis olduunu da kabullenmek gerekir. Bu mantklara gredir. (Ta'rift, 121) Kudret: (le pouvoir) Canlnn bir eyi yapmaya veya yapmamaya irdesiyle g yetirdii niteliktir. Kudret, irde gcne etki eden bir niteliktir. (Ta'rift, 115) Kuvvet: (Le pouvoir, la puissance, la facult6) Canllarn zor ileri yapmasn salayan eydir. Nebati nefsin kuvvetlerine tabi kuvvetler, hayvn nefsin kuvvetlerine nefsn kuvvetler denir. nsan nefsin kuvvetlerine akl kuvvet ad verilir. Akl kuvvet, kllileri idrk etmesi itibariyle nazar kuvvet adm alr. Gr ile fikr sanatlar delillerinden karmas itibariyle amel kuvvet adn alr. tici kuvvet; haylde stenen veya kalan bir eyin ekli canlannca fil kuvveti organlar harekete sevkeden gtr. Gerek faydal gerekse zararl drk edilen eyin idrk edilii annda zevk duyurucu birey elde etmek zere harekete sevkederse buna ehevn kuvvet ad verilir. ster faydah, ister zararl olsun, idrk sevkederse yannda istenmeyen bir eyi ortadan kaldrmak isteini tahrike sevkederse buna da gazab kuvveti ad verilir. Fil kuvvet kaslar tutma ve brakma hareketine sevkeden gtr... Kuvve-i kile, rhn bir kuvvettir. Cisimde yer etmemitir. Mfekkireyi kullanr. Ve ona kutsal nr ad verilir. Hads onun nrlarmn parltlarndandr. Kuvve-i mfekkire, cismn kuvvettir. Gayba bal anlamlar aklayc aydnla perde olur. Kuvve-i hfza, vehim kuvvetinin kavrad ilh anlamlar koruyan gtr. Bu anlamlarm deposu gibidir. Kuvve-i vehmiyeye nispeti mterek hisse haylin nisbeti gibidir... (Ta'rift, 120) Kll: (niverselle) ki anlama denilir: Birisi, evrenin tmdr. kincisi ise, cirm-i aksdr ki, onun cirmine cirm-i kll ad verilir. Hareketine de hareket-i kll denilir. nk kll onun hareketinin altndadr. (bn Sin, Hudd, 81) Lafz: (le mot, la parole, la expression) Lafz, mnann umm ve huss olmasna gre ikiye ayrlr: Bunlar cz' ve kll'dir. Cz' lafz, lafzn mnasn kavramann, onun mefhmunda ortaklk bulunmasn engelleyen lafzdr. Sen Zeyd ve u aa veya u at dediin zaman, Zeyd lafzndan anlalan muayyen bir ahs olan Zeyd'tir, onun Zeyd lafzndan baka bir eyle mterek olmas anlam kmaz. Kll lafz ise, manasnn kavranlmasndan onda ortaklk bulunmasnn bizzat mani olmamasdr. Eer bir engel varsa bu engel lafzn mefhmunun kendisinin dndandr ve lafznn gereinin haricindedir. nsan at ve aa demek gibi. Bunlar cins ve nevi isimlerdir ve umm kll anlamlardr... yi bil ki, bizim kastettiimiz varlk mertebeleri drttr lafz nc mettebede yer alr. nk eyin 'ynda, sonra zihinlerde, sonra lafzlarda sonra yazmada yeri vardr. Yazma lafza dellet eder. Nefiste olan mnaya

351'

delalet eder. Nefiste olan mna ayanda mevcut olann rneidir. Nefiste varl olmayan eyin misali canlanmaz... Lafzn mfret ve mrekkep olmasna gre de ayr taksimi vardr. Mrekkep lafz da kendi arasnda blmlere ayrlr. Mfret lafz tek bana olan lafzdr. Onun bir blmnn hibir ekilde baka eye dellet etmedii lafzdr. Ama o, lafzn ayn zamanda bir parasdr. Sen s ve insan dediin zaman, s'nn cz' olan ve s, insanm paras olan in ve san kelimeleriyle hibir ekilde bir ey kastetmezsin. Bunlarn delletleri de yoktur. Lafzlar anlamlan bakmndan da drt mertebeye ayrlrlar: Mterek lafzlar, mtevt' lafzlar, mterdif lafzlar, Mtezyil lafzlar... Mterek lafz; trf ve hakikat bakmndan birbirinden farkl mevcdlara ayn ekilde Itlk olunan bir tek lafzdr. Szgelimi, ayn lafz, gren bir gz iin, su kayna iin ve gnein kursu iin tlak olunur. Bunlar ta'rf ve hakikat bakmndan birbirinden farkldrlar... Mtevt' lafz, mteaddit aynlere aralarnda mterek olan bir tek anlamla delalet eden lafzdr. nsan isminin Zeyd ve Amr'a, canl isminin at ve kua delalet etmesi gibi. Bunlar canhin anlam bakmndan mterektirler... Mtezolif lafzlar ise tekbir ta'rf altnda toplanan, birtek anlama dellet eden muhtelif isimlerdir. Hamr, rh ve akar gibi. Btn bu kelimelerle verilen ismi birletiren bir tek ta'rif vardr ki o da zmden sklan sarho edici mayidir. Bu konudaki isimler mterdif lafzlardr ... Mtezyil lafzlar ise, aralarnda byle hibir nisbet olmayan ayn lafzlardr. At, altun ve elbise gibi. Bu lafzlar had ve hakikat bakdndan muhtelif anlamlara dellet eden lafzlardr. (Mi'yar, 73-74) Lzm: Anlamlarn birbirine nisbeti: yi bil ki sen, u insan beyazdr, u insan canldr ve u insan bir dii dourmutur dediinde, insana canllk, beyazhk ve dourma, dourulma yklemi bulunmaktasn ve insan bu nitelikle nitelendirmi olmaktasn. Bu niteliin insana nisbeti farkldr. Beyazln yok olmas halinde insann yine insan olarak kalmas dnlebilir. Beyazln varl insanm insanl iin art deildir. Biz buna arz- mfnk adm verelim. Canllk ise insan iin zarridir. nk sen canlll anlamamsan ve anlamaktan imtina ediyorsan insanl anlamazsn. Hatta ne zaman insanl anlarsan, canl da anlam olursun. u halde canllk zorunlu olarak senin insan anlayn iine dhildir. Bunu tefrik etmek iin bir baka ad verilir ki bu dayana kendi ztndan olan denir. nsann bir dii tarafndan dourulmu olmas, renkli olmas ona nisbetin canlla nisbeti gibi deildir. nk aklda insanlk anlamnn ta'rfinin ve hakikatinin meydana gelmesi fakat onun dourulmu olduundan haberdr olunmamas mmkndr. Veya yanlarak insann dourulmam olduuna inanmakla beraber insanlk ^nlanunn ta'rifl ve hakkatiyle de aklda hsl olmas cizdir. yle ise insanm dourulmam olduuna inanmaktan kanmak onu anlamann art deildir, ama canl olmadna inanmaktan kanmak insanln artdr. Onun beyazlktan

352'

ayrd edilii yledir; beyazllc ondan ayrlabilir ama dourulmu olmak ondan asla ayrlmaz. Keza beyaz olmali ondan ayrd edilebilirse de, renkli olmak ondan ayrlmaz, renklilik insann mhiyetine canllk gibi dhil deildir. yle ise biz bu ksma bir ad tahsis edelim. Bu lzm isimdir... Bu aratrmadan edindiin bilgi udur: Bir eye nisbet edilen her anlam ya onun iin zt olur ve ztnn dayana olur. Yani ztnn ayakta durmas ona bal olur. Veya ztndan olmaz ve ona dayanmaz, ancak ondan ayrlmayan lzm (lazm gayri mfark) olur. Veya ne zat ne de lzm olur, sadece arz olur. (Mi'yar, 94-95) Lzm: (conseguent) Bir eyden ayrlmas imknsz olan eydir. Lzm el-Mhiye: Arazlarndan kat' nazar ederek mhiyetten kendisi olmas nedeniyle ayrlmas mmteni olan eydir. nsan iin gtilme yetenei gibi. Lzm el-Viicd: zel bir ariziyyet nedeniyle mhiyetten ayrlmas mmteni olan, ancak oluu bakmndan mhiyetten ayrlmas mmkn olan eydir. Zenci iin siyahlk gibi. Genellikle lzm kelimesi vcib anlamna da kullanlr. (Ta'rft, 127-128) Levh: (la table) Bu, apak kitab ve nefs-i kllidir. Levhler drt t a nedir; Levh el- kaz, var ve yok olmazdan nceki levhdir. Ki bu, akl-1 evvelin levhidir. Levh el-Kader, levh-i evvelin kll bilgilerinin akland ve sebeblerine baland nefs-i ntkann kll levhidir, ki buna Levh-1 Mahfz ad verilir. Cz' nefsin semv levhi, ki onda bu evrende bulunan hereyin ekli, heyeti ve miktar nakedilmitir. Buna dnya g ad verilir. Nasl birincisi evrenin rhu, ikincisi kalbi mesabesinde ise bu da hayli mesbesindedir. Levh-i heyla, grnrlkler alemindeki ekillere kbil olan levhtir. (Ta'rft, 130) Madde: (la matire) Bazan haylya murdif bir isim olarak sylenir, bazan da bakasyla birlemesi ve ona ulamasyla kemli kabul eden her mevzu iin madde denilir. Mesela meni ve kan canllk ekli iin bir maddedir. Onlar birletiren ya bu trden bir ey olur veya o trden olmaz. (Mi'yar, 298) Madde: Bazan heyl'ya mradif bir isim olarak denilir. Kendinden bakasyla birlemesi ve yava yava gelmesi ile kemli kabul eden her mevzu (konu=suje) iin de madde denilir. Canh ekli iin meni ve kan gibi. (bn Sn, Hudd, 84) Mhiyet: (la quiddlt, la substence seconde, substence-attribut) Genellikle dnlen eye itlk olunur. Mesela insanda dnlen ey hayvan- ntk oluudur. Onun dtaki varlndan kat'i nazar ederek kullanlr. O nedir? sorusunun cevab olarak sylenmesi bakmndan dnlen eye mhiyet ad verilir. Mahiyet, lemde var olursa hakikat adn ahr. Bakalarndan ayrlrsa hviyet ad verilir. Kendisinin lzm olan eyleri onu ykleme bakmndan zt, lfzndan kanlan ey bakrmndan medll, hdislerin mahalli olmas bakmndan cevher ad verilir. Nev' mhiyet; bir eyin teklerinde eit olarak bulunmas gereken eydir. Nev' mhiyet; herhangi tekte gerektirdii eyi, dier tekte de ge-

353'

rektirir: insan gibi. Zeydde gerektirdiini Amr'da da gerektirir. Cins mhiyet ise bunun tersinedir. Bu, btn teklerde eit olarak gerekmeyen eydir. Mesela hayvanlk; insanda konumann da elik etmesini gerektirir. (nsan, hayvan- ntktr). Dierleri iin gerektirmez. tibr mhiyet ise ancak var sayld takdirde deerlendirilen, kiinin aklnda varl olan ve baka trl varl olmayan mhiyettir... (Ta'rift, 130-131) El^ma'kl el-klU: (saisi par l'intelligence, connu, compris, intellig) ekil olarak d dnyada bir eye uygun gelendir. nsan, hayvan, glen gibi, T 150 El-Ma'klt el-l: (lk ma'kller) Karlnda d dnyada bir mevcut bulunan eydir. Hayvanlk ve insanlk tabiat gibi. Bunlar d dnyada var olan bir eye yklenirler. Zeyd insandr. At hayvandr, deriz. El-ma'klt el-sniye: (kinci ma'kller) Karlnda d dnyada birey bulunmayanlardr. Cins, nevi ve fasl gibi. Bunlar dardaki varlklardan birine yklenemez. (Ta'rift, 150) Medll: (signifi6, indiqu6) Baka bir eyi bilince kendisinin bilinmesini gerektiren eydir (Ta'rift, 139) Mekn: (le lieu) Satha deen kuatc cevherin i sathdr. Kuatlm olan cisimden aa kar. yle de denilebilir: Kendisinden daha az olan eyin en aadaki sathdr. nc olarak da mekn onda yer eden eylerin boyutlar gibi sonlu boyutlardan ibarettir. Onda yer eden eylerin boyutlan onun iine girer. Ancak o, mevcut deildir. (Ta'rift, 154) Mevcd: (l'tre, non pas au send d'existence, mais au send d'existant) Mevcdlar ikiye ayrlr: Birisi muayyen ve ahs mevcdlardr ki buna 'yn (aynlar), ehs (ahslar) ve cz'iyt (cz'ler) ad verilir. kincisi taayyn etmemi olan eylerdir. Bunlara da klliler veya umm eyler ad verilir. ahs aynler evvel duyularla idrk edilen eylerdir. Zeyd, Amr, u at, u aa, u gk, u yldz gibi. Keza u beyazlk ve u kudret gibi. Ayn olma durumu hem arazlar, hem de cevherler iin mmkndr. (Mi'yar, 93) Melek: (l'ange) Melein trfi yledir. O, bast bir cevherdir. Hayat ve nutuk sahibidir, aklldr, lmszdr. O, Br Azze ve Celie ile yeryz cisimleri arasnda bir vstadr. Meleklerin bir ksm akl, bir ksm nefsidir. (Mi'yar, 293) Mevzu (le sujet Konu): Bazan kendisi iin herhangi bir keml bulunan eye sylenir ve bu keml o anda hazr olur ki bu onun mevzuudur, (onun iin konulmutur.) Bazan da kendiliinden kim olan her mahal iin, yer ald mahal ile kim olarak konulmutur denilir. Kendisi iin olumlu veya olumsuz hkm- verilen her eyin anlamna mevzu ad verilir ki bu mahml (yklemin) mukbilidir. (Mi'yar, 298) Miktar: (la mesure, la dimension, et quantite dtremine) Lgat olarak kemmiyettir. Istlh olarak cisim, had, yzey ve suhunet lafzlarm birlikte ieren bitiik kemiyettir. (Ta'rft, 153)

354'

Mugalata; (le sophisme) ystr. (Ta'rft, 150)

ekil veya madde ynnden bozuk olan k-

Mukaddime: (la premisse) Bazan gelecek bahislerin ona dayandrld eye kullanlr. Bazan da kysn bir blm klman nermeye kullanlr. Bazan da delilin doruluunun kendisine dayand ey iin kul lanlr. (Ta'rft, 152) Mutlak: (l'absolu, l'indtermin, Finconditionn) tek'e delalet eden eydir. (Ta'rft, 147) Gayri muayyen bir

Muttasl (bitiik le continu, non dlvls6) Mterek bir simdir ve anlam iin sylenir. Birincisi kemiyetin (saynn) blmlerinden bir blm olan bitiik bir ey iin sylenir. Bunun tarfi yledir: O blmleri arasnda mterek bir snr olan zelliktir. Resmi ise (araza dayal tarif) sonsuza kadar blnmeye kabiliyetli olan eydir. 2 ile 3 bu manada bitiik kemiyettir... (Mi'yar, 305-306) Mcerred: d'abstrait, separ, libre de toute matiere) Hikmet ehlinin stlahna gre. Bir cevhere, mahal olmayan baka bir cevhere katmam olan ve bu ikisinden birlememi olan eydir. (Ta'rft, 135) Mtecanis: (homogene, de meme genre, (Ayn cinsten) Konumu bakmndan, aralarnda benzerlik bulunan eylerdir. Bunlarn arama baka konumda birgeyin girmesi ciz deildir. (Mi'yar, 305) Mdhil: ( ie giren (l'ngerence) Baka bir eyde btnyle bitierek ikisiyle birlikte , bir tek meknn kfi geldii eydir. (Mi'yar, 305) Murekkeb: (compos) Lafznn cz'leriyle manasnn cz'lerine dellet etmek zere murd edilen eydir. (Ta'rft, 141) Mufarekat: (les separes) Kendiliinden kim olan ve cerred cevherlerdir. Be eittir... (Ta'rft, 141) maddeden m-

Mterek: (le commun) Birok mevzu ile birok anlama dellet etmek zere vazedilmi olan eydir Ayn kelimesi gibi, (Ta'rift, 145) Muhal: (l'impossible, le contradictoire, l'absurde) D dnyada varl mmteni olan eydir... (Ta'rft, 138) Mubl: Her hadis, hdis olmazdan nce varl; ya kendiliinden mmkn olacaktr veya varl muhal olacaktr. Varl muhl olan var olamaz. (bn Sn, el-if, II, 477, el-Nect, 357) Mutebyin: Lafz ve anlam dierine muhalif olan lafzdr. nsan ve at szleri gibi. (Ta'rft, 134) Mutehayyile: (l'imaginative, la facult imaginative) Hissedilen ekillerde ve bunlardan karlm cz' anlamlarda hkim olan gtr. Bu hkimiyyeti bazan bileik, bazan da ayn ayrdr. Mesela iki bal veya basz bir insan gibi. Bu kuvveti akl kulland zaman mfekkire ad verilir Vehim duyumlananlarda mutlak ekilde Onu kullanrsa muteheyyile ad verilir. (Ta'rft, 132)

355'

Mtekbil: (oppos6) Bir tek eyde bir tek ynden birlememi olan iki eydir. (T'rft, 132) Mutevt': (univoque) Manasnn meydana gelmesi ve doruluu; iem zihn, hem de harici ferdlerine eit ekilde uyan klli lfzdr. nsan ve gne gibi. nsann d dnyada fertleri vardr. Ve bu isim o fertlere doru olarak eit biimde sylenir. (T'rft, 134) Nefs: (l'me, Anima, la forme du corp vivante) Ltif, buhr eklinde bir cevherdir. rad olarak yaplan hareket, duyu ve hayat gcn tar. Filozof ona hayvn rh adn vermitir. O, bedeni aydnlatan bir cevherdir. lm annda bedenin zahir ve btnndan ayrlr, uyku annda ise bedenin btnndan deil zhirinden ayrr. Bylece lmle uykunun ayn cinsten olduu sabit olur. nk lm, klli kopma, uyku ise eksik kopmadr. Bylece sbit oluyor ki, hkim ve kdir olan Allah, nefsin cevherine (bedene) ekilde ilimesini tanzim etmitir: Birincisi nefsin zahiri ve batn bedenin btn czlerine ular ki bu, uyanlkhk halidir. Nefsin bedenin zahirinden ayrirsa bu uykudur. Bedenin btnnden ayrlrsa bu lmdr. Nebti nefis: (l'ame v6g6tae, v^gtative) Doma ve artma ve beslenme ynnden l ve tabi cismin ilk yetkinlemesi (kemli)dir. Kemlden murd; kendiliinden tr yetkinletirendir. Buna ilk keml ad da verilir. Demirin kl eklini almas gibi. Veya niteliklerinin yetkinlemesidir. Buna ikinci keml ad verilr... Klcn kesmesi gibi... Hayvn nefis: (l'me animale) Cz'iyyat idrk etme ynnden li ve tabi cismin ilk yetkinlemesidir. Ve irde ile hareket eder. tnsn! nefis: (l'me humaine) Kll eyleri idrk etmesi bakmndan l ve tabi cismin ilk yetkinlemesidir. Bu fikr eylemleri yapar. Nefs-i ntka: (l'me raisonnable) Ztlar bakmndan maddeden mcerred, fiilleri bakmndan ona bitiik olan cevherdir. Felek nefisler byledir. (T'rft, 164-165) Nefs: Filozoflara gre nefs, mterek bir isimdir ve insann, hayvann. bitkinin mterek olduu bir mnaya gelir. Bir dier mnada insan ve semv melekler bu mnada mterektirler. Birinci anlamda nefsin t'rfi onlara gre yledir: O tabi cismin bilkuvve hayat sahibi olarak otomatikman kemle ermesidir. teki anlamda nefsin ta'rfi yledir. O, cisim olmayan bir cevherdir. O, cismin ilk kemlidir. Cismi, szl, yni bilfiil veya bilkuvve akl ilkeden ihtiyr yoluyla harekete geirendir. Bilkuvve olan akl insan nefsinin bir blmdr. Bilfiil olan akl ise melek nefsinin bir blm veya zelliidir. Birinci ta'rfin aklamas yledir: Buday tohumu topraa saldnda gelimeye ve beslenmeye msit (elverili)dir. Bu yzden topraa salmazdan nceki halini deitirecektir. Bu da onda ylesine bir nitelik meydana gelmektedir ki o nitelik olmasa bu deiiklii kabul etmez. Bu nitelii veren ekillerin vhibi Allah Tel'dr. Bu nitelik onun iin kemldir, Bu yzdende ta'rif edilirken o, cismin ilk kemlidir diye ta'rif edil-

356'

mitir ve bu zellik cins yerine konulmutur. Bu zellikte tohum ve nutfe hayvan ve insan iin mterektir. nsan ve feleklerin nefsine gelince, bunlar cismin tabiatna kanm deildir, sadece cismin kemlidir. u anlamda ki, cisim onunla akli bir ihtiyrla hareket eder. Feleklere gelince, bilfiil devam halindedirler, tnsan m hareket ettirilmesi ise bazan kuvvetle olur. Akl el-kll ve akl el-kll, nefs el-kll ve nefs el-kll'n aklanmasma gelince; filozoflarm yanmda varlklar ti ksmdr: a) Cisimler. Bunlar en aada olanlardr. b) Faal akllar. Bunlar maddeden uzak olduklar iin en yce varlklardr. Bunlar maddeden uzak olduklar gibi, madde ile ilikiden de uzak trlar. Maddeleri ancak arzu ile harekete geirebilirler. c) Ortada ise nefisler yer alr. Bunlar akldan etkilenirler ve cisimleri etkilerler. Bunlar aracdrlar. Filozoflar; semv meleklerle, feleklerin nefislerini kastederler. nk onlara gre feleklerin nefisleri canldr. Melike el-Mukarrebn ile de faal akllan kastederler. Akl el-Kll ile; onlar aslnda varlklar olmayan, tasavvurda mevcut ve insanlarn ahslarndan ibret olan akllarn say bakmndan pek ok farkl ekillerine sylenen makl bir many kastederler. nk sen kll insan dediin zaman dier ahslar gibi ahslar halinde mevcut, olan insandan akledilen mnaya iaret etmi olursun. Bu akl bakmndan bir tek ekildir, dier insanlarn ahslarna tetbuk eder, ancak bir tek insanlk eklinde varl yoktur. nk tek insanlk Zeyd'in insanldr bu ayn zamanda Amr'n da insanldr. Fakat aklda mesel Zeyd'in ahsndan elde edilen insanlk ekli dier ahslara da tetbuk eder. te btn buna kll insanlk ad verilir. Onlarn kll aklla kastettikleri budur. Akl-el Kll'e gelince, bu da iki anlama kullanlr. Birincisi lafza en uygun olandr ki, kl ile btn lem kast olunur. Bu manada Akl el-Kllyani adnn aklanmas anlamnda- ne zt ne de arz bakmndan hareket etmeyen sadece sevk ile hareket eden ve her ynden maddeden soyutlanm ztlarn btndr. Bu btnn mertebelerinin en sonu akl ilimlerde insan nefsini kuvveden fiile karan el-aki el-faaldir. te ilk mebde'den sonra her eyin ilkesi bu btndr. lk mebde ise kll yoktan var edendir. kinci anlamda kl en uzak cirimdir, yani gece ve gndzde bir kerre devir yapan dokuzuncu felei kastediyorum... Onun cirmine klln cirmi, hareketine klln hareketi denir. O yaratklarn en ulusudur. Onlarn (fozoflar) yannda Ar ile kastolunan da budur. Akl el-kl bu anlamda maddeden her bakmdan mcerred cevher, kendi nefsini tevik yoluyla kll hareket ettiren muharriktir. Onun varh Evvelden faydalanan varln ilkidir. Filozoflar Efendimizin: Allah'n ilk yaratt ey akldr ona 3cabul et buyurmu o da kabul etmitir kavli ile kastedilenin bu olduunu iddia ederler. ^ Nefs el-kU'e gelince onunla murd edilen nedir? cevabnda say bakmdan birbirinden farkl iki oklua sylenen makl manadr. O okluk-

37

lardan her biri kll aklda zikrettiimiz gibi bir ahsa has nefistir. Nefs'el-kll ise akl el-klle kyasla akl ihtiyar yoluyla semavi cisimleri hereket ettiren ve yneten kemallerden ibaret olan ve cismani olmayan cevherlerin btndr. Nefs'el-klln akl'el-klle nisbeti bizim nefislerimizin faal akla nisbeti gibidir (Mi'yar 290-293) Nokta: (le point) Blnmeyen bir zttr. Onun bir konumu vardr ve bu konum izginin sonudur. (Mi'yar, 307) nerme: (la proposition) nerme zt bakmdan iki blme ayrr. Birincisi haberdir, kincisi kendisinden haber verilendir. Sen Zeyd ayaktadr dedeinde, Zeyd kendisinden haber verilen, ayaktadr ise verilen haberdir. Yine senin lem hadistir sznde lem kendisinden haber verilen, hdistir ise verilen haberdir. Mantklarn habere mahmul, kendisinden haber verilene de mevz demek detleri olmutur. nermeler yapl ekilleri itibariyle eittir. 1 Yklemi! nerme: (Kaziyye-i hamliye la proposition attributive) Onda bir anlamn bir anlama yklendiine veya yklenmediine hkmedilen kaziyedir. Bizim lem hdistir veya lem hadis deildir szmz gibi. lem, mevz (konu)dur, hdis (yklem) dir. Kimi zaman bir eyin olumsuzluunu, kimi zaman da olumluluunu gsterir. Bizim deildir szmz olumsuzluk edatdr... 2 Bitiik artl nermeler (kaziyye-i artya-i muttasla (a proposition conditionelle conjonctive) ad verilendir. Bizim eer, lem hdis ise onun bir muhdisi vardr szmz gibi. Buna arth nerme denmitir. nk o ncln (mukaddem-antecedent) varl tlinin (consequent) varl iin arttr. Bu art edtyla behrtilir... Bizim eer lem hdis ise szmz mukaddem (ncDdir. Onun bir ihds edeni vardr szmz ise tl adn alr... Tli; yklem yerine geerse de bir bakma ondan ayrlr. yleki, yklem hakikatta konunun kendisine rci olur, ancak ona lzum ve ballk yoluyla bitiik veya ondan ayr bir ey olmaz. Mesel bizim insan canldr szmzde, canldr yklemdir, ancak onun mriki veya mlzimi deildir. 3 Ayrk artl nerme, (la proposition conditionelle disjonctive) bizim lem ya hdistir veya kadmdir szmz gibi. Bu iki yklemli nermenin birletirilip birisinin dierinden ayrlmas lzm hale getirilmesinden meydana gelmitir... Kelmclar bu nermeye sebr veya taksim ad verirler. (Mi'yar, 109-116). nerme ykleminin konusuna nisbeti bakmndan da olumlu ve olumsuz olmak zere ikiye ayrlr. nermeler konusunun zellii veya genelliine gre ahsi (le proposition individuelle) veya klli (le proposition niverselle) diye ikiye ayrlr. Eer nermelerin konusu ahs ise bu nermeye ahs nerme ad verilir. Bizim Zeyd ktiptir, Zeyd ktip deildir szmz gibi. Eer nermelerin konusu kll ise nerme kll olur. Kll nerme mhmel ve mahsur diye ikiye ayrlr. nsan hsrndadr veya insan hsranda deildir szmz mlmel nermedir. Biz buna mhmel nerme adn veriyoruz nk yklemin, konu-

3S8

nun tmnde veya bir ksmnda varl aklanm deildir. Malsr klli nerme ise, hkmn konunun btnne yklendiinin akland nermedir. Bizim nsan canldr szmz gibi veya hkmn konunun bir ksmna hamledilmesidir bizim baz canllar insandr szmz gibi. Bu bakmdan nermeler drt ksmdr: ahs, mhmel, kll mahsr ve cz mahsr. Yklemin konuya nisbeti itibariyle nermeler vacip, ciz ve mmtenl diye taksim edilir. (Mi'yar, 116-118) Resm: (Description, dfinition descriptive A'raza dayah ta'rf): cinsten mey-

Eesm-i t m : (la description complete) Hssa ile yakn dana gelen ta'rftir. nsann glen hayvan diye ta'rfi gibi.

Resm-i Nks: _Tek bana hssa ile veya onun yan sra uzak cins ile yaplan ta'rfidir. nsann glen veya glen cisim diye ta'rfi gibi. Aynca hepsi tek bir hakikati ilgilendiren arazlarla tarif de resm-i nkistir. Bizim insann ta'rfinde iki aya zerinde yrr, trnaklar yayvandr, boyu uzun ve gletir diye ta'rif etmemiz gibi. (Ta'rft, 75) Rh: d'esprlt) nsann rhu emir aleminden inen hasrvan rha binmi olan insan tarafndan bilinen ve kavranan latf bir eydir. Akllar onun derinliini anlamaktan cizdir. Bu rh, bazan mcerred bazan da bedene girmi olarak bulunur. Hayvani rh latf bir cisimdir. Kayna cismn boluktur. Damarlar vastasyla bedenin dier blmlerine yaylr. En byk rh, lh ztn rubbiyeti itibryle mazhar olan insan rhudur. Bunun iin onun evresini hibir it saramaz. Ban hibir dm dmleyemez. Derinliini Allahtan bakas bilemez. Ve bu arzuya ondan bakas ulaamaz. O, ilk akldr. Muhammedi hakikattir. Tek bir nefistir. Hakkat-i esmiyyedir... (Ta'rft, 76) Rutbet: (Nemlilik la'humidite) nfiali (pasif, edilgen) bir niteliktir. Onunla cisim kolayca balanmay ve yabanc ekli almay kabul eder. Ama bu ekli koruyamaz. Tekrar kendi ekline ve cirminin tabi hareketine gre sahib olduu konumuna dner. (Mi'yr, 304) Safsata: (sophisme) Vehmiyttan mrekkeb bir kystr. Bundan maksat, hasma muglata yapp onu susturmaktr. Mesela cevher zihinde var olan eydir. Zihinde var olan herey zihinle kimdir ve arazdr. Bununla cevherin araz olduu neticesini karmak isterler. (Ta'rft, 80) Rkn: (l'16ment; au sens d'element de l'univers) Bu, basit bir cevherdir ve lemin zti bir parasdr. Felekler ve unsurlar gibi. leme kyasla ey mmkndr ve ondan bileen eylere kysla stukustur. lemden oluan eylere kysla da unsurdur. Bu eylerin oluu ister terkib yoluyla, ister terkble beraber istihale yoluyla, ister mcerred istihle yoluyla olsun farkszdr. (Mi'yar, 298-299) Sath: (yzey la surface) Kesien iki parann meydana gelmesi mmkn olan miktardr. Ve bu cismin sonudur. (Mi'yar, 307) Sebeb: (la cause) Lugatta kastedilen eye ulatran eyin ismidir... Tam sebeb: Sadece kendisinin bulunmasyla musebbebin bulunduu eydir. Tam olmayan sebep ise musebbebin varl kendisine dayanan fakat

359'

sadece onun,-varlyla musebbebin varl gerekleemeyen sebeptir. (Ta'rft, 79) , . Selb: (la ngation) Bir eyin nisbetini ortadan kaldrmaktr. (Ta'rift, 82). Sfat: (rattribut, la qualit6, la propriet) Ztn baz hallerine dellet eden isimdir. Bu, uzun-ksa, akllk-ahmak gibidir. Zat sfat: Allah'n onunla nitelendirildii ve onun tersiyle nitelendirilemedii sfatlardr. Kudret, izzet, azamet ve dierleri gibi. FliU sfat: Allah'n onun zddyla nitelendirilmesi caiz olan sfatlardr. Rza, rahmet, gazab gibi. Ceml sfat: Lutuf ve rahmeti ilgilendiren sfattr. Cell sfat: Kuvvet, izzet ve azameti ilgilendiren sfattr. 89-90) (Ta'rift,

Soukluk: (burdet la froidure) Fiil bir niteliktir. Nitelik ynnden ayn cinsten olanlarla ayn cinsten olmayanlar, kasarak ve balayarak, birletirir; (Mi'yar, 304) , Su: d'eau) Basit bir cirimdir. Tab' itibariyle souk, rutbetli ve effaftr. Yerin zerinde hava kresinin altndaki mekna kadar hareket eder. (Mi'yar, 302) Suret: (l forme, la figre) Sadece birinci anlamda arazdr. Kelmclarn cevhere mukabil olarak kastettikleri araz da budur. Kfura, kirece ve kar'a yklenen beyazlk birinci ve ikinci anlamda araz deildir. nc ekilde arazdr. Zira bir nevi yklem olan bu beyazlk dayankh deildir. O cevherdir. Ama mevzu deildir ve mahalli de yoktur. Halbuki beyazlk bir mahalde yer eder ve mevzudur. Beyaz kar'a yklem olmaz. Beyazlk yklem olur... Tan aa doru hareketi birinci, ikinci ve nc ekilde arazdr. Drt, be ve altnc ekilde araz deildir. Yukarya doru hareketi ise btn ekillerde arazdr. Gemide oturan kiinin hareketi beinci ve altnc ekilde arazdr... Nihyet: (Son la limite, le'fini) Kemiyyet sahibi objenin, kendisinden sonra bir daha hibir objenin bulunmayaca en son noktaya kadar ulamasdr. Sonsuz: (lnihye riufini, l'illimit) Bu, bir ok blmleri olan bir kemiyettir. yle ki kendi trnden, kendinin dnda bitimsiz olarak bir objenin bulunmamasdr. (Mi'yar, 307) Sret: Bir eyin sreti mahhaslar atld zaman ondan ahnan eydir. Denildi ki bir eyin sreti eyin bilfiil onunla hsl olduu eydir. Cism sret: Basit bir cevherdir. O olmadan cevherin mahallinde varh yoktur, lk bakta cisimden idrk edilebilen boyuta kabiliyetlidir. Nev' sret: Basit, bir cevherdir. Onun bilfiil varl, hull ettii eyin varl olmadan tamamlanmaz, (Ta'rift, 91)

360'

Sret: Sret ismi alt anlamda mterek olarak kullamlr: a) Birincisi nev'idir bununla cinsin altnda bulunan nev'i kastedilir ve bunun iin kullanlr. Bu manada ta'rfi nev'in trfidir. b) Nev'in ikinci btnln kazand kemlin kendisidir. Buna da sret ad verilir. Bu manada sretin trifi yledir. Bir geyde bulunan her varlk ancak o eyin bir cz' gibi deildir ve o olmadan o eyin ayakta durmas doru deildir ve o ey bunun iin var olmutur. limlerin ve faziletlerin insan iin var olmas gibi. c) Bir eyin mhiyetinin nasl olduuna da sret ad verilir. Bu anlamda sretin tarifi yledir. Nasl olursa olsun ayakda durmas doru olmayan ve ondan bir cz gibi olmayan bir eyde var olan her ey gibidir. d) Sret; tek bana mahallin kim olduu hakikattir ve bu anlamda sret baka eyde bulunan bir var olandr. Ancak onun bir cz' gibi deildir ve onun varl bu eyden ayr olarak doru olmaz, fakat onun bilfiil varl bunun iin hsl olmaktadr. Mesela su sreti su heylas iindir ve bu ancak su eklinde bilfiil kim olur. Veya bir baka ekilde denilir ki, bunun hkm suyun hkmnn ekli gibidir. Heylaya mukbil olan bu sret ite o srettir. e) Nev'in dayand sret. Bu anlamda sretin tarifi bir eyde var olan eydir. Ancak onun bir cz' gibi deildir. Ondan ayr olarak var olmas doru deildir. Onda bulunanlarn var olmas da o, olmadan doru deildir. Ancak tabi tr onunla hsl olur. nsanlk ve hayvanlk sretinin onlar iin konulmu bulunan tabi cisimdeki durumu gibi. f) Ayr kemal. Buna da sret ad verilir, nefsin insan iin durumu gibi. Onun bu anlamda trifi yledir. Sret, cismn olmayan bir cz'dr. Ondan ayrdr ve onunla tamamlanr. Cismn cz' ile de tabi bir nevidir. (Mi'yar, 297) Sr'at: (la vitesse) Hareketin, uzun mesfeyi ksa bir zaman kateder olmasdr. (Mi'yar, 304) Skn: d'immobilit^) Hareketsizliktir. zellii jSjareket etmek olan bir eyin hareket etmemesidir. zellii hareket etmek olmayan bir eyin hareket etmemesi skn olmaz. nk bu zellie sahip olan ey hareketli veya durgun niteliini tamaz. (Ta'rft, 81) Skn: (durma) Bu hareketin olmamasdr. Hareket etme zelliine sahib olan eyde hareketin yok olmasdr. yle ki o ey, nicelik, nitelik, yer ve durum bakmndan bir zamanda bir tek hal zere olur, onda iki an biriikte olur. (Mi'yar, 304) art: (conditionnel) Bir eyi bir eye balamaktr. yle ki, birinci olunca ikinci de olur. Denildi ki art, bir eyin varl kendisine dayal bulunan fakat kendinin mhiyetinin dnda kalan ve ayn zamanda varnda messir olmayan eydir. (Ta'rft, 85) az: (la chose except6e, anormal) Kysa muhlif olan eydir. Varl nn okluu veya azlna baklmaz. (Ta'rift, 84) 361'

effaf: (transparent) Kendiliinden rengi olmayan bir cisimdir. Onun araclyla arkasndaki eyin grlmesi onun zelliindendir. (MI'yar, 304) ek: le doute, synonyme de bhe) eliik iki ey arasnda phelenen kiinin birini dierine tercih etmeksizin tereddt gstermesidir. Denildi ki ek, iki taraf msv olan eydir. Kalbin iki eyden birine meyletmemesidir. Eer kalb kisinden birini tercih eder fakat brn da atmazsa bu zandr. Eer brn atarsa yakn mertebesinde olan zann- glibtir. ekil: (la forme, la figre extrleure) Cisimde hsl olan bir hey'ettir. Tek bir snrn miktar bakmndan ihatas sebebiyle hsl olabilir. (Ta'rift, 87) ey: (la chose, un tre, quelque chose) Varlktan ibrettir. ster araz olsun, ister cevher, btn var olanlarn ismidir. Onun bilinmesi ve kendisinden haber verilmesi sahihtir. Istlahta ise d dnyada gerekleen sbit varlktr. (Ta'rift, 88) phe: (le doute) Helal veya haram olduu kesinlik kazanmayan eydir ve ikiye ayrlr: Fiilde phe, bu delilsiz zan ile sabit olan eydir. Bir kz ocuunun, babasnn zina etmesininln hell olduunu sanmas gibi. Mahalde phe, haram olmay nleyen bir delilin varl le hsl olan phedir. (Ta'rift, 84) Tabiat: (la nature, nature individuelle) Cisimlere sirayet eden vetten ibrettir. Onunla cisim, tabi kemline ular. (Ta'rift, 94) kuv-

Ta'lil: Zihnin messirden esere gemesidir. Ateten dumana gei gibi. stidll ise zihnin eserden messire geiidir... Dorusu ta'lil, eserin isbt iin messirin isbtn kabul etmektir. stidll ise messirin isbt iin eserin isbtn kabul etmektir... Tab': (la nature, la nature spciflque, synonyme de tabiat) nsann zerinde irdesiz olarak vukubulan eydir. Denildi ki, tab', insann onun zerine yaratld cibiliyyetidir. (Ta'rift, 94) Tab': Bu trlerden bir trn ster fiil olsun ister infili (etken-edil gen) olsun tamamlanm olduu her ekildir ve bu tabiattan daha geneldir. Bir ey bazan tabat ile olur da tab' ile olmaz. Mesela fazla olan parmaklar gibi... (Mi'yar, 299) Tabat: Bir eyin hareketi iin bizzat ilk olan balangtr ve bir geyin kendiliinden kemlidir. Ta aaya doru yuvarlandnda bir cisim olduu iin yuvarlanmamaktadr. Aksine onu dier cisimlerden ayran bir baka zellikten dolay yuvarlanmaktadr. te bu zellik onu yukarya doru kan ateten ayrr. Bu zellik bu tr hareketin balangcdr ki buna tabat ad verilir. Bazan da hareketin kendisine tabat ismi verilir ve tan tabiat yuvarlanmaktr denilir. Bazan unsura ve zti srete de tabat denilebilir. Doktorlar tabat lafzn mzca ve tabi hararete, organlarn ekillerine ve hareketlerle, nebat nefse tlk ederler. (Mi'yar, 299) Ta'rf: (l'action de faire connaitre) Kendisinin bilinmesi, baka bir eyin bilinmesini gerektiren eyin zikredilmesinden ibrettir. Hakiki ta'rif,

362'

lafzn olduu gibi konulduu eyin karsna vazedllmesidir. Lafz ta'rf ise lafzn delletinin apak olmayp o manaya dellet ettiinin ak bir lafzla tefsir edilmesidir. Arslan bir baka ismi olan gazanferle tarf ederek arslan gazanferdir demek gibi. Bu hakik bir ta'rif deildir. (Ta'rft, 442) Ta'rif: (hadd dfinition) Had, phesiz bir eyin cinsi ve zt blmlerinden meydana gelir. Baka hibir anlam yoktur. Asl ve cinsi olmayann haddi olmaz. Bunun iin bize var olann haddi (ta'rfi) nedir? diye sorulduunda bunun ta'rfine gcmz yetmez. Sadece ismin aklanmas kastedilerek, bir baka ibareyle yabanc bir dile aktarlabilir veya arapada bir baka fadeyle deitirilir. Bu ise had olmaz sadece bir ismin yerine ona mrdif olan baka bir ismin zikredilmesi olur. Bize hamr nedir denildiinde, arak dememiz gibi. lmin ta'rfi sorulduunda bilmektir. Hareketin ta'rfi sorulduunda deimedir dediimizde bu onlarn ta'rfi olmaz sadece bir eyin mteradif olan eylerle tekrarlanmas olur. Kim bu ifdelere had adn vermeyi severse ifdelerin kullanlmasnda bir saknca yoktur. Biz had ile (unu) kastediyoruz; Had nefiste ta'rf edilene uygun den ve onun btn zt fasllarna mutabk olan ekli hsl eden eydir. (Miyar, 272) Ta'rif: (hadd) eyin mhiyetine dellet eden szdr. Mterek had, iki miktar arasna koyulmu bir paradr ki, birisinin sonu dierinin balangc olur. Ve bunun mutlaka birbirlerine aykr olmas gerekir. Hadd-i tam: Yakn cins ve fasllardan oluan ta'rif tir. nsann layvan- ntk olarak ta'rfi gibi, Hadd-i nks yalnz bana yakn blmden veya bununla beraber uzak cins ile yaplan ta'rftir. nsann konuan veya konuan cisim eklinde ta'rif 1 gibi, (Ta'rft, 56) Tasavvur: (le Concevoir) Her bilgi ve m'rifet, ya tasavvurdur veya tasdiktir. Tasavvur ilk bilgidir. Ta'rf veya onun yerine geen (bir ey) ile elde edilir. Bizim insann mhiyyetini tasavvur etmemiz gibi. (bn Sn-elNect, 3-4) lim iki ksmdr: Birincisi, Tasavvur: Bu eynm kendilerini bilmektir. kincisi, Tasdik: (l'adhson, rassentiment)dr. bu ztlarn birbirine olumlu veya olumsuz ekilde nisbet edilmesidir. (Mi'yar, 265) Tasavvur: Bir eyin eklinin aklda hsl olmasdr. Veya mhiyetin hakknda msbet veya menfi bir hkm vermeden idrk edilmesidir. Tasdik: Senin kendi isteinle haber verilen eye doruluu nisbet etmendir. (Ta'rft, 40) Taayyn: (d6termination) Bir eyin bakasndan ayrd edilmesini salayan eydir. Ona baka bir ey elik etmez. (Ta'rft, 43) Tecrd: (l'abstraction) Sr ve kalbten kinat ve Allah'n dndakileri atmaktr. (Ta'rft, 35) Tedahl: (entrer l'un dans 'autre) Bireyin baka bir eye hacim ve miktar bakmndan hibir fazlalk olmadan dhil olmasdr. (Ta'rft, 36)

363'

Teayyr: (la variatlon, altration) eyin bir halden bir baka hale intiklidir. (Ta'rft, 43) Teksf: (la concentration) Bileik eyin paralarn nondan hibir ey ayrlmadan dalmasdr. (Ta'rft, 45) ncelik: (tekaddm la priorite de nature, de temps) Zaman bakmndan olur. Nuh'un brahim'e ncelii gibi. Tabiat bakmndan olur. Birin ikiye ncelii gibi eref bakmndan olur. Ebu Bekir'in mer'e ncelii gibi. Rtbe bakmndan olur. Kendileri iin tayin edilmi bir balagca dierinden daha yakn olandr... lliyet bakrnndan olur. Ma'lle nispetle mcib olan fil illet gibidir. lliyet bakmndan ncelii fail illet olmasndandr. Elin hareket etmesi gibi. Zaman bakmndan hernekadar el le kalem birlikte hareket ediyorsa da el, illiyet bakmndan kalemin hareketinden ncedir. (Ta'rft, 135) Tekvin: (faire tre, faire exister) Maddesi nceden var olan bir eyi, cd etmektir. (Ta'rft, 45) Temsl: (tr semblant) iki saydan birinin dierine n e, drdn drde eittii gibi. (Ta'rft, 45) eit olmasdr.

Tenakuz: (le contredire, contradiction) ki nermenin olumluluk ve olumsuzluk konusunda farklldr. Birisi bireyin doruluunu gerektiriyorsa, dieri yalan olmasn gerektirmelidir. Bizim Zeyd insandr ve Zeyd insan deildiri szmz gibi, (Ta'rft, 47) Tertb: d'arrangement) Lgat bakmndan hereyi srasna gre dizmektir. Istlh olarak, birok eyi tek bir isim verilecek ekilde yapmaktr. Baz czleri dierine gre nce veya sonra olabilir. (Ta'rft, 37) Teselsl: (prptuation) Sonsuz eylerin sralanmasdr. Bu drt ksmdr. Teselsl, ya varlkta birleen teklerde olacaktr veya varlkta birlemeyen teklerde, hdislerin teselsl gibi. Birincinin ya bir tertbi olacaktr veya olmayacaktr. kincisi nefs-i ntkadaki teselsl gibidir. Birincisi ise ya tabi olarak sralanacaktr. lletlerle ma'lllerin, sfatlarla mevsflarm teselsl etmesi gibi. Veya vaz'i olacaktr. Cisimlerin teselsl etmesi gibi. (Ta'rft, 39) Teahhus: (l'individuation et e'individualit^) Bu yle bir anlamdr ki, onunla bir obje dierinden aynlm olur. Ve baka hibir ey ona elik etmez. (Ta'rft, 40) Tetl: (arada gelme, la site, la succession en s6rie) Konumu) olan eylerin, kendi cinsinden libir aralk kalmadan yanyana olmasdr. Tevl: (Alternance, Ardarda sralanma) bu, snrl bir balangca kysla bir objenin dier bir objeden sonra olmas, ayn konudan herhangi bir objenin aralarna girmemesidir. (Mi'yar, 306) Tevhd: (unifier) Lugatta bir eyin tek olduuna hkmetmek ve bir tek olduunu bilmektir. Hakikat ehlinin stlhnda ise zt-i ilhiyyeyi anlaylardaki btn tasavvurlardan soyutlamak, vehimlerin ve zihinlerin haylinden uzaklatrmaktr. (Ta'rft, 48)

364'

Tevld: (falr naltre) Fiilin baka bir fiil araclyla fllden hsl olmasdr. Elin hareketiyle anahtarn hareket etmesi gibi. (Ta'rift, 47) Tezd: (roppositlon, le contraste) Birtoirine ters olan iki eyi; karklarna riyet etmekle beraber birletirmektir. (Ta'rift, 41) Unsur: (l'61ment) Konularda ilk esasn addr. stihlesi ile ondan h sl olan varlklarn deiik ekilleri kabul ettii mahalde de unsur ad verilir. Unsur ya mutlak olur ki bu ilk akldr veya cisim olma artna baldr ki cisim eklini kabul etmesi dolaysyla var olan dier cisimlerin ondan olutuu ilk mahaldir. (Mi'yar, 298) Unsur: (llment; au sens d'eIment des corp compos6s) Muhtelif tabiatta cisimlerin kendisinden olutuu ilkedir. Ve drt tanedir: Toprak, su, ate ve hava. Hafif unsur, hareketinin ounluu yukarya doru olan unsurdur. Eer btn hareketi yukarya doru ise mutlak hafif adn alr ki bu atetir. Aksi takdirde izaf hafif adn alr ki bu havadr. Ar unsur, hareketi aaya doru olan unsurdur. Eer btn hareketi aaya doru ise mutlak ar unsurdur ki bu topraktr. Aksi takdirde izaf ar unsurdur ki bu sudur. (Ta'rift, 105) Ustukuss: O bir ilk cisimdir. Tr bakmndan kendisine muhalif olan dier ilk cisimlerle birletii zaman onun usutukussu ad verilir. Bunun iin denmitirki: o, cisimlerin tahlil edilmesi halinde kendisine ulat en son eydir. (bn Sin, Hudd, 85, if, II, 536 nakleden, Goichon Lexique, p. 5) stukuss: Bu ilk cisimdir. Bunun kendisine her bakmdan muhlif olan ilk cisimlerle birlemesine ustukuss ad verilir. Bunun iin ona cisimlerin paralanmasyla en son olarak ulat para da denir. Bu paralanma annda hi bir para kalmaz benzer cz'ler (atomlar) kalr. (Mi'yar, 298) Ustukuss: (l'lement) Yunanca bir lafzdr. Asl manasna gelir. Su, toprak, hava ve ateten ibret olan drt unsura ustukus ad verilir. nk drt unsur hayvanlar, bitkiler ve minarellerden ibret olan bileiklerin asldr. (Ta'rift, 15) Vcib: (le necessaire, s'opposant possible et impossible) Bu; ztn kendisini ve d dnyada gereklemesini zarr olarak gerektiren eydir. (Ta'rift, 169) Vcib el-Vcd: d'etre n6cessaire) Varh kendi ztndan olan ve hibir ekilde baka bir eye muhta olmayandr. (Ta'rift, 169) Vcib el-Vucd: O yle bir varolandr ki, ne zaman varolmad farz edilirse bundan muhl ortaya kar. (bn Sin, el-Nect, 366) Filozoflarn yannda vcib el-Vcd ad verilmi olan ilk illet le ben, varl bakasndan deil kendinden olan ve bakasnn varl da ondan olan kasdediyorum. (bn Sin, Risle el-Ziyre, 33, nakleden, Goichon, Lexique, p. 417) Vaz': (la position, et predicament situs) Lugatta, lafz manann karsnda koymaktr... Filozoflarn stlhnda iki nisbet sebebiyle o eye rz

365'

olan ekildir. Nisbetlerden birisi cz'lerin birbirine gre nisbetidir. Dieri de cz'lerin d eylere gre nisbetidir. Ayakta durma ve oturma gibi... (Ta'rft, 171) Vehm: (la facult6 estimative) nsanm cismn kuvvetidir. Yeri beynin orta boluunun sonudur. Duyumlarla ilgili cz'i anlamlan idrk etmek onun zelliidir. Zeydin kahramanl ve cmertlii gibi. Bu g (vehim gc) ile koyun kurdun kanmas gereken bir ey olduuna hkmeder... (Ta'rft, 172) Yakn: (connaisance certaine, indutitable) Lugatta, phe bulunmayan bilgidir. Istlahta ise realiteye uygun olarak yok olma imkn bulunmakszn objenin yle olduuna ve aksinin olamayacana inanmaktr... (Ta'rft. 175) Yavalk: Hareketin, ksa bir mesafeyi, uzun bir zamanda kateder olmasdr. (Mi'yar, 304) Yaratma: Bu mterek bir isimdir. Bazan bir varhm nasl olduunu ifde etmek iin sylenir, bazan da madde ve sretten bir varln nasl hsl olduunu ifde iin sylenir. Yaratt sz bu ikinci anlamda sylenirken; varlk gc ve imkn bulunan bir maddenin nceden mevcd oluu dnlmeksizin icd yoluyla meydana getirilmesi iin kullanlr. (Mi'yar, 294) Yer: (la terre) Bast bir cisimdir. Tab'i itibariyle souk ve kurudur. Ortadan (merkez) itibren hareket eder. (Mi'yar, 302) Yldz: (kevkeb, l'6toile et planete) Kre eklinde basit bir cisimdir. Tabi yeri felekin nefsidir. Durmaya ve bozulmaya kabiliyetsiz oluu ortadan (merkez) onu kaplamadan hareket etmesi onun zelliindendir. Gne: Bir yldzdr. Cirim bakmndan yldzlarn en by ve en ok k verenidir. Tabi yeri (gn) drdnc krresindedir. (Mi'yar, 302) Yokluk: (adem, Privation, inexistence, non-etre) Sonradan meydana gelen, varlklarn ilkelerinden birisidir. O, bireyde yok olmay kabul eden ve ayn zamanda var olan bir eyin ztnn bulunmamasdr. (Mi'yar, 303) Adem: Mutlak olarak mevcd veya mutlak olarak yokolmu bir zt deildir. Bilkuvve varolan ztn (ortadan) kalkmasdr. (bn Sn, el-Nect, 164) Ybset: (Kuruluk) nfil (edilgen bir Iceyfiyettir. Balanmas ve yabanc ekle girdirilmesl zor olan cisimlerin niteliidir. Ald ekil terkedip tabi ekline dnmesi zordur. (Mi'yar, 304) Zaman: yleyse zaman, dairev (dnl) hareketin, mesfe ynnden deil, ncelik ve sonralk ynnden mikdrdr, (bn Sn, el-Nect, 191) Zaman: (le temps) ncelik ve sonralk ynnden isimlendirilmi olan hareketin lsdr, (Mi'yar, 303) Zaman: Atlas feleinin hareket miktardr. Filozoflara gre byledir. Kelmclara gre vehmedilen bir yenilenenin kendisiyle lld bilinen 366 , , ,

bir yenilenmeden ibrettir. Mesela sana gne doarken gelirim denilih Gnein douu malmdur. Onun gelii ise vehmolunur. Bu vehmolunanla malum olan birleirse vehmetme durumu ortadan kalkar. (Ta'rft 77) Zan: Tersinin bulunmas muhtemel olmakla beraber tercih ettirici inantr. Yakn ve ek iin de kullanlr. Denildi ki zan, tercih niteliinde ekkin iki tarafndan birisidir. (Ta'rft, 96) Zt: Mevzu biiminde olmayan her zt cevherdir. Kym (Varolmas) mevzu biiminde olan her zt ise arazdr, (tbn Sn, el-Nect, 325) Zt: (l'essence d'une chose) Herey iin onu, dierlerinden ayrp tahsis eden eydir. Bir eyin zt, kendisi ve aynidir denilmitir... Zt ile ahs arasndaki fark uradandr: Zt, ahstan daha geneldir. nk zt kelimesi cisme ve dierine kullanlrken ahs kelimesi sadece cisme kullanlr. (Ta'rft, 73) Zihin: d'esprit) nefsin bir kuvvetidir. Zhir ve batini duyulan ierir. limleri kazanmak iin hazrlanmtr. O, ilimleri ve bilgileri fikir yoluyla kavramaya tam olarak hazrlanmtr. (Ta(rft, 74)

367'

BBLORAFYA
Ayn Mehmet Ali, Hccet'l-lslm mam Gazl, stanbul - 1327 Baron Carra De Vaux, Ghazl, Paris _ 1902 Behiyy Dr. Muhammed, el-Cnib el-lhi min et-Tefkr el-slm, Khire1967 Bolay Sleyman Hayri, Aristo Metafizii ile Gazzl Metafiziinin Karlatrlmas, stanbul - 1980 Bouygas Maurice (S. J.) Essai de Chronologie Des Ceuvres de al - Ghazali (Algazel), Beyrut - 1959 Burslan Kvameddin - lken Hilmi Ziya, Frb, Hayat ve eserlerinden Tercmeler, stanbul - tarihsiz. Corbin Henri, Histoire de la Philosophie slamique, I (des Origines Jusqu'a la mort d'Averroes) Paris - 1964 Crcn Seyyid erf, Ta'rft, stanbul _ 1318 Crcn Seyyid erf, erh el-Mevkif, I-VIII, Kahire, 1907 ubuku brahim Agah, Gazzl ve phecilik, Ankara - 1964 arc Mustafa, Gazzl'nin Ahlk Anlay (retim yelii tezi) Danman Nafiz, Kelm lmine Giri, Ankara . 1955 De Boer J.J. slmda Felsefe Tarihi, ev. Yaar Kutlay, Ankara . 1960 Dnya Sleyman, el-Hakka fi Nazar el-azzl, Kahire - 1947 Ea'r Ebu'l-Hasan, Maklt el-slmiyyn, Ner. Ritter, stanbul - tarihsiz, el-Frb Ebu Nasr, Resii el-Frb (Ar. Resil li'l-Mua'llim el-Sn elHakm) Haydarabad - Dekkan - 1345 Jabre Farid, La Notion de la Ma'rifa Chez Ghazali, Beyrut - 1958 Gazzl Ebu Hmid fi'z-Zikr el-Mieviyye et-Tsia 11 Mldihi, Khire - 1962 Gazzl Ebu Hmid, Bidyet el-Hidye, Khire - tarihsiz.

369'

Gazzl Ebu Hmid, hy el-Ulm ed-Dn, I-IV, Kahire - 1967 Gazzl Ebu Hmid, el-ktisd fl'l-'tikd, Kahire - 1327 Gazzl Ebu Hmid, tikadda Orta Yol, ev. Kemal Ik, Ankara Gazzl Ebu Hmid, lcm el-Avmm an lm'il-Kelm, Kahire, 1328 Gazzl Ebu Hmid, el-Madnn bihi ala Gayri Ehlihi, Khire, 1328 Gazzl Ebu Hmid, el-Madnn el-Sar, Khire - 1328 Gazzl Ebu Hmid, Maksd el-Felsife (Ner. Muhyiddin Sabri) Khire Tarihsiz Gazzl Ebu Hmid, Maksd el-Pelsife (Ner. Sleyman Dnya _ Khire1960 Gazzl Ebu Hmid, el-Maksad el-Esn erh Esm el-Hsn, Khire - 1922 Gazzl Ebu Hmid, Mi'yr el-lm fi Fenn'il Mantk, Khire - 1973 Gazzl Ebu Hmid, Mihakk el-Nazar fi'l-Mantk, Beyrut - 1966 Gazzl Ebu Hmid, Mikt el-Envr (Ner. Ebu'1-Al el-Aff) Khire - 1964 Gazzl Ebu Hmid, Mzn el-Amel, Khire - 1328 Gazzl Ebu Hmid, Meric el-Kuds, Khire-tarihsiz Gazzl Ebu Hmid, el-Munkiz min ed-Dall,Khire - 1303 Gazzl Ebu Hmid, Dalletten Hidyete, ev. A. Subhi Purat, st - 1978 Gazzl Ebu Hmid, Cevhir el-Kur'an, Bombay - 1311 Gazzl Ebu Hmid, el-Mustasf min lm'il-Usl, I-H, Khire - 1324 Gazzl Ebu Hmid, el-Ksts el-Mstakim, Khire - 1900 Gazzl Ebu Hmid, Faysal el-Tefrika Beyn el-slm ve'l-Zendeka Khire-1901 Gazzl Ebu Hmid, el-Erban fi Usl'id-Dn, Khire - 1965 Gazzl Ebu Hmid, Tehft el-Felsife, Khire . 1 3 2 1 Gazzl Ebu Hmid, Tehft el-Felsife, Khire (Ner. M. Bouyges) Beyrut1964

1962
Gazzl Ebu Hmid, Tehft el-Felsife (Ner. S. Dnya) Khire - 1958 Gazzl Ebu Hmid, el-Vecz, Griye - 1318 Goichon, Lexique de la Langue PhiIosophique d'bn Sin, Paris - 1938 Hocazde Mustafa Mslihuddn, Tehft el-Pelsife, Khire - 1321 Ktip elebi, Kef el-Zunn, I . II, stanbul - 1971 . 1972 Laoust Henri, L a Politique de Gazl, I, Paris - 1970
370'

Ibn Rd, Tahafot at-Tahafot (Ner. M. Bouyges), Beyrut - 1930 bn Rd, Tehaft el-Tehft, Kahire - 1321 bn Sn, el-Nect (Ner. M. Sabri), Kahire - 1938 bn Sn, Risle Hayy ibn Yakzn (Ner. Ahmed Emin) Kahire - 1959 bn Sn, Byk Trk Filozofu bn Sn, ahsiyyeti ve Eserleri Hakknda Tedkikler, stanbul, 1937 zmirli, smail Hakk, ki Trk Feylesofu; Frb ve bn Sna, stanbul (Drlfnn Edebiyat Fakltesi Mecmuas) Karla Bekir, slm Kaynaklan ve Filozoflar Presokratik Filozoflar, (doktora tezi) Inda Pythagoras ve

Kaya Mahmud, slm Kaynkalarna gre Aristoteles ve felsefesi, (doktora tezi) Keklik Nihat, slam Mantk Tarihi ve Frb, Mant I-II, stanbul - 1969 Keklik Nihat, Sadreddin Konev'nin Felsefesinde Allah, Kinat ve nsan, stanbul - 1967 Keklik Nihat, Felsefe, Mukayeseli Temel Bilgiler ve Kaynaklar, stanbul 1978 Kyel Mbahat, Tehft Bakmndan Felsefe ve Din Mnasebeti Ankara, 1956 Kyel Mbahat, Aristoteles ve Frb'nin Varlk Ankara - 1969 ve Dnce retileri,

Mbarek Zeki, el-Ahlk nd'el-Gazl, Kahire - 1970 Ner Ali Smi, Ne'et el-Fikr el-Felsef fi'1-sIm, I-II, Kahire - 1962 Mtrd ebu Mansr Muhammed, Kitab el-Tevhd (Ner. Fethullah Huleyf) Beyrut - 1970 Obermann, Der Philosophiche Und Religise Leipzig - 1921 Subjektivismus Ghazalis,

Osman Abdlkerim, Sret el-Gazzli, am - Tarihsiz O'Leary De Lacy, slm Dncesi ve Tarihteki Yeri, (ev. H. YurdaydnYaar Kutlay) Ankara - 1954 Palacios Asin, La Espirtualidad de Algazel Y Su Sentido Christano Konfessionen, Leipzig _ 1919 Rz Fahreddn, el-Muhassal (ev. H. Atay) Ankara - 1978 Renan Ernest, Averroes et l'Averroisme Paris - Tarihsiz Ross W. D. Aristote, Paris - 1930 Sedd Ali, Mzn el-Ukl fi'l-Mantk ve'l-Usl, stanbul - 1303
371'

Shreverd, ihbeddn, Mecma fi'l-Hikmet el-lhiyye (Ner. Henri Corbin) I . stanbul - 1949, II - Tahran - 1952 Sbkl Tceddn, Tabakt el-fiiyye el-Kbr, Kahire . 1324 ehristn, el-Milel vel-Nihal, I-II, (Ner. S. Keyln) Kahire - 1987

Tehnev Muhammed Ali, Keaf stlht el-Fnn, I-II, stanbul - 1317 Takprizde Ahmed ibn Mustafa, Mifth el-Sade ve Misbh el-Siyde fi Mevzt el-Ulm, I-III, Khire . 1968 Takprzde Kemleddin Muhammed, Mevzt 1313 el-Ulm, I-II, stanbul

Taylan Necib, ilim - Din, sahalar ve smrlar, stanbul . 1979 Taylan Necip, Mantk, Tarihesi . Problemleri, stanbul - 1981 Watt W. Montgomery, slamic Surveys, I, (slm Tedkikler, slm Felsefesi ve Kelm ev. Sleyman Ate) Ankara . 1968 Wenslck A. J . La Pense de Ghazali, Paris - 1940

372'

TERMLER
Adet: 7, 21, 76, 155, 163, 168, 201, 208. 329 Akl : 22, 42, 43, 45, 48, 51, 53, 58, 64, 65, 66, 69, 72, 73, 84, 86, 90, 93, 99, 100, 101, 106, 110, 120, 122, 125, 126, 128, 129, 132, 137, 142, 148, 150, 151, 162, 165, 166, 171, 172, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 188, 195, 196, 197, 200, 329, 337 Adem: 25, 43, 90, 366 lem: 15, 17, 19, 21, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 32, 34, 35, 37, 38, 40, 41, 45, 47, 48, 49, 50, 51, 55, 56, 58, 59, 60, 61, 63, 67, 71, 72, 75, 76, 77, 86, 100, 117, 119, 121, 122, 125, 133, 137, 143, 145. 153, 154, 162, 169, 188, 190, 192, 193, 194, 196, 199, 210, 211, 212, 337 let: 18, 30, 56, 62, 63, 179, 180, 182. 184, 185, 198, 205, 211, 337 Araz: 15, 23, 31, 41, 48, 51, 52, 53, 62, 63, 101, 115, 128, 129, 132, 151, 161, 166, 168, 170, 176, 184, 186, 189, 201, 337, 338 'yn: 1,4,79,84,338 Ayn: 129 Basar: 123, 134, 338 Bedh: 126, 338 Burhan: 5, 8, 13, 14, 22, 72, 75, 91, 92, 93, 99, 105, 110, 132, 134, 139, 147, 155, 169, 172, 175, 177, 181, 190, 191, 192, 207, 339, 340 Cedel: 13, 340 Cemdt: 132 Cevher: 7, 15, 43, 49, 50, 51, 62, 63, 66, 71, 79, 84, 85, 88, 103, 104, 141, 145, 150, 153, 154, 165, 166, 168, 169, 172,

NDEX
173, 174, 176, 177, 190, 192, 194, 199. 205, 212, 340, 341 Cins: 15, 20, 44, 56, 77, 84, 98, 103, 104, 105, 107, 110, 119, 132, 165, 166, 167, 168, 186, 187,202, 341,342, 360 Cirm: 8, 63, 65, 69, 70, 71, 128, 154 Cisim: 15, 29, 34, 35, 36, 37, 39, 41, 42, 43, 51, 63, 64, 69, 71, 76, 77, 79, 84. 87, 95, 103, 106, 111, 114, 115, ll7, ll8, 130, 137, 138. 139, 140, 145, 148, 149, 153, 154, 156, 160, 161, 165, 169, 170, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 191, Cz' : 104, 148, 181, Cz' 181, 182, 183, 184, 185, 188, 190, 193, 197, 201, 204 15, 29, 31, 35, 44, 61, 67, 70, 84, 105, 123, 127, 133, 140, 145, 146, 149, 150, 151, 160, 166, 167, l68, 183, 185, 187, 205, 212, 341 leyetecazzx: 174, 34l

Dehr: 15, 39, 55, 75, 118, 342 Ezel: 15, 47, 82, 87, 89, 128, 132, 194, 211, 342 FasI: 15, 84, 103, 105, l07, llO Fil: 13, 15, 50, 52, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 75, 86, 87. 92, 93, 109, llO, 111, 112, 133, 159, 160, 161, 162, 168, 171 Felek: 13, 22, 23, 27, 28, 29, 31, 37, 38, 63. 64, 65, 70, 71, 72, 73, 110, l i , 128, 133, 134, 142, 145, 146, 150, 151, 153, 342 Felsefe: 122, 342 Fl: 13, 15, 50, 52, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 75. 87, 93, 109, 111, 112, 159, 168, 171, 182, 183, 184, 199, 200, 204, 342 Fr': 153, 154

373'

Had: 84, 93, 103, 156, 166, 362, 363 Hdis: 13, 14, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 29, 30, 31, 32, 33, 36, 37, 41, 42, 43, 44, 45, 47, 48, 49, 51, 52, 53, 54, 55, 58, 59, 60, 61, 63, 65, 66, 68, 95, IO, 111, 114, 115, 117, 118, 19, 121, 122, 125, 128, 129, 133, 134, 135, 139, 142, 143, 144, 146, 160, 161, 167, 168, 179, 188, 191, 193, 194, 211, 343 Hakkiat: 57, 100, 343 Hareket: 13, 25, 28, 30, 31, 32, 33, 34. 35, 38, 45, 51, 53, 61, 64, 81, 88, 115, 122, 128, 130, 137, 139, 142, 145, 146, 148, 149, 150, 153, 157, 162, 165, 168, 171, 182,183, 343 Hayl: 344 Heyl: 52, 63, 69, 71, 94, 111, 344 Hikmet: 27, 28, 344 Hiss: 344, 345 Hiyel: 154 Hds: 18, 19, 30, 40, 41, 50, 53, 60, 114, 138, 162, 191, 206 Hll: 48, 50, 73, 77, 78, 85, 95, 190 Hviyyet: 182

stidr: 13 stihle: 20, 94, 109, IO, 117, 150, 153, 207, 349 zafet: 24, 26, 27, 31, 36, 41, 42, 43, 44, 45, 53, 58, 65, 70, 84, 86, 88, 89, 94, 97', 98, 104, 107, 109, IO, 111, 120, 129, 130, 132, 141, 145, 164, 179, 187, 190. 192, 349 zaf: 48, 52

Kadm: 9, 17, 18, 19, 21, 23, 24, 25, 30, 31, 32, 33, 36, 37, 39, 40, 42, 44, 47, 49, 51, 52, 53, 59, 61, 72, 75, 76, 78, 86, 94, 95, 109, 110, 114, 115, 117, 118,119,133, 134, 139, 190, 193, 206, 211, 212, 349, 350 Karine: 186, 187 Kazyye: 42, 72, 99,172, 350 Kemal: 86, 87, 88, 95, 100, 123, 135, 141, 142, 143, 195, 197, 350 Kemmiyyet: 24, 37, 38, 39, 41, 73, 83, 84, l i , 156, 177, 350 Keyfiyet: 31, 41, 73, 156, 350 Kevn: 64,153, 204 Kyas: 14, 22, 34, 48, 99, 120, 137, 161, hdas: 18, 19, 40, 63, 164, 345, 346 172, 175,183, 185, 351 drk: 71, 72, 73, 74, 75, 88, 90, 120, Kudret: 13, 18, 19 ,24, 27, 29, 42, 51, 52, 53, 54, 61, 87, 88, 89, 90, 94, 101, 130, 123, 129, 134, 160, 172, 175,' 177, 178, 172, 177, 190, 192, 200, 203, 206, 208, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 186, 187, 188, 189, 193 351 Kuvve: 86, 134, 142, 148, 155, 171, 172, lham: 137, 143, 346 175, 192, 193, 194, 351 llet: 17, 20, 32, 39, 47, 56, 61, 62, 63, 68, 70, 71, 78, 81, 82, 87, 89, 92, 93, 95, Kll: 22, 44, 45, 50, 57, 67, 69, 85, 86, 104, 106, 107, 110, li, 114, 115, 118, 87, 88, 96, 97, 114, ll9, l2l, 122, 123, 122, 127, 134, 146, 160, 178, 179, 346, 127, 129, 132, 146, 149, 172, 181, 185, 348 186, 187, 188, 210, 351 lm: 87, 88, 89, 91, 94, lOl, 122, 125, 147, 166, 175, 177, 195, 198, 199, 200, 346 Lzm: 14, 25, 31, 44, 48, 51, 53, 56, 64, mkn: 18, 27, 28, 30, 37, 38, 39, 40, 41, 65, 68, 70, 71, 72, 84, 86, 94, 98, 104, 42, 43, 44, 45, 47, 65, 68, 87, 89, 118, 109, 110, 121, 122, 125, 126, 130, 147, 142, 150, 154, 168, 173, 175, 184, 348 149, 150, 157, 161, l63, 167, 177, 181, mtina': 35, 42, 348 193, 352, 353 nsan: 70, 132, 169, 171, 172, 348 Levh: 145, 147, 148, 155, 156, 352 rde: 13, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 29, 51, 52, 54, 55, 56, 57, 58, 61, Mdde: 41, 42, 43, 44, 45, 48, 56, 57, 62, 87, 88, 91, 101, 115, 119, 121, 122, 125, 63, 64, 68, 81, 86, 89, 107, 117, ll9, 120, 137, 138, 139, 140, 141, 146, 148, 149, 121, 122, 129, 160, 172, 176, 186, 187, 162, 166, 167, 168, 206, 210, 211, 348 188, 189, 190, 193, 194, 201, 202, 203, sti'dd: 147, 161,349 204, 205, 206, 207, 353 stidll: 154, 181

374'

Mahiyyet: 73, 83, 85, 98, 100, 101, 102 106, 107, 109, 110, 167, 212, 353 Mall: 94, 100, 103, 105, 109, 110, 114, 115, 117, 122, 125, 127, 134, 150, 348 Med: 191, 200, 201, 203 Mebde': 36, 62, 63, 64, 65, 67, 69, 70, 72, 76, 78, 83, 95, 97, 98, 126, 134, 138, 142, 165, 167, 171, 191 Mekn: 25, 28, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 41, 70, 77, 83, 129, 139, 140, 141, 142, 143, 153, 172, 187, 354 Mcerred: 7, 22, 27, 53, 62, 63, 64, 86 89, 90, 95, 97, 111, 120, 128, 138, 139, 145, 172, 174, 176, 184, 200, 208, 209, 355 Muhl: 18, 19, 20, 21, 22, 24, 25, 27, 33, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 45, 47, 48, 49, 50, 53, 56, 61, 63, 68, 69, 71, 73, 76, 77, 78, 79, 83, 89, 91, 92, 93, 105, 107, 128, 131, 132, 133, 134, 138, 140, 141, 145, 151, 155, 162, 163, 164, 166, 168, 173, 174, 176, 177, 178, 179, 183, 190, 193, 194, 201, 202, 203, 024, 206, 207, 210, 355 Muhdis: 19,133 Mmteni: 1l, 156, 180 Mrekkeb: 23, 49, 55, 62, 63, 69, 84, 88, 111, 129, 193, 355 Mstahl: 15, 16, 19, 20, 21, 40, 42, 45, 48, 49, 51, 52, 62, 71, 72, 81, 91, 129, 133, 137, 150, 151, 155, 159, 163, 167, 168, 178, 181, 189, 192, 193, 194, 201, 206 Mahede: I5l, 154, 164, 168, 172, 186, 210 Mterek: 55, 83, 107, 180, 181, 189, 352, 355 Nka: 44, 83, 84, 171, 175 Nebt: 172 Nefs: 15, 22, 31, 45, 52, 53, 57, 62, 64, 65, 66, 67, 68, 71, 72, 73, 87, 89, 97, 99, 100, 114, 117, 120, 125, 127, 128, 132, 133, 134, 137, 142, 145, 150, 151, 153, 163, 168, 169, 172, 173, 175, 178, 181, 182, 183, 184, 187, 356 Niyrenct: 154 Resm: 359

Ruh: 359 Rku: 359 Sebeb: 31, 44, 49, 50, 56, 57, 58, 87, 88, 92, 94, 110, 121, 122, 128, 133, 134, 140, 143, 146, 147, 149, 150, 151, 159, SO, 161, 162, 163, 165, 184, 191, 192, 195, 196, 206, 207, 208, 209, 212, 359 Selb: 82, 85, 86, 88, 89, 101, 104, 109, 161, 360 Sem'el-Kiyn (Fizika): 153 Sfat: 7, 15, 26, 38, 43, 45, 51, 53, 55, 72, 81, 84, 8 8 , 9 1 , 9 3 , 9 4 , 9 5 , 9 9 , 1 0 1 , 105, 110, 117, 120, 121, 123, 125, 127, 129, 130, 138, 140, 141, 190, 197, 198, 199, 200, 203, 212, 360 Sret: 69, 71, 76, 84, l i , ll7, 181, 193, 360 art: 9, 14, 20, 21, 22, 30, 48, 59, 60, 61, 62, 73, 98, 107, 120, 122, 133, 147, 148, 174, 179, 180, 191, 206, 207, 208, 210, 211, 361 ekU: 29, 31, 41, 44, 46, 48, 49, 52, 53, 56, 60, 63, 71, 78, 84, 87, 89, 99, 110, 117, 125, 126, 132, 137, 151, 154, 161, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 174, 175, 177, 181, 182, 184, 185, 187, 188, 189, 362 ey: 1, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 29, 30, 32, 34, 36, 38, 40, 41, 42, 45, 48, 49. 50, 53, 59, 60, 62, 63, 65, 67, 68,69, 71, 72, 76, 78, 81, 83, 84, 87, 91, 93, 97, 99, 101, 103, 105, 107, l i , 114, 115, 17, 119, 120, 122, 123, 125, 127, 128, 129, 130, 132, 134, 135, 137, 138, 140, 142, 143, 145, 147, 149, 151, 153, 156, 159, 163, 167, 170, 176, 178, 180, 181, 190, 194, 200, 202, 206, 209, 210, 2li, 362 phe: 1, 6, 8, 18, 42, 43, 49, 52, 99, 155, 163, 174, 175, 177, 192, 362 Tabat: 29, 30, 32, 57, 86, 122, 139, 140, 143, 149, 153, 159, 176, 191,196, 362, 363 Tabi: 43, 44, 57, 109, 120, 121, 139, 140, 149, 150, 156, 161, 206, 212 135, 138, 160, 175, 122, 138, 191, 198,

375'

Ta'rtf: 42, 84, 103, 104, 145, 148, 155, 156, 362 Teayyr: 128, 129, 130, 131, 133, 134, 364 Tensuh: 204, 206 TesUs: 50, 51, 65, 76 Te'v: 17,148, 155, 201 Tr: 1, 4, 56, 64, 65, 67, 70, 71, 119 Unsur: 365, 366 Ustukuss: 365, 366 Vcib el Vcd: 6, 68, 78, 105, 365 Vahy: 137, 148 Vehm: 1, 21, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 79, 96, 140, 149, 175, 177, 209, 365 Vcd: 20, 25, 65, 72, 81, 94, 104, 109,

110, 111, 114, 122, 125, 160, 165, 194, 202 Zaman: 17, 25, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 43, 47, 61, 63, 70, 72, 77, 78, 83, 92, 95, 123, 127, 129, 130, 132, 142, 143, 153, 164, 165, 175, 181, 190, 193, 194, 199, 202, 203, 206, 207, 208, 210, 366 Zarret: 21, 22, 24, 26, 27, 28, 120, 140, 154, 155, 162, 168, 182, 192, 198,' Zat: 15, 18, 22, 24, 26, 32, 33, 34, 35, 36, 42, 43, 45, 50, 51, 57, 61, 6^ 64, 65, 68, 69, 77, 78, 81, 82, 83, 87, 90, 95, 97, 98, 100, 101, 103, 109, 121, 122, 123, 125, 126, 128, 130, 132, 134, 138, 140, 162, 176, 177, 183, 367 Zihn: 34, 44, 79, 88, 149, 163, 187, 200, 207, 367

76

K, YER,

VE ESER

NDEX

Abdlfir el-Fris: X I X , 21.5, 22l, 230, 244 Abdlhakk bn Seb'nbkz. tbn Seb'in. Sultan II. AbdulMmid Hn: x,
XXIV

Abdlkdir el-Aydars: 24l Abdlkhir el-Baddi: xxv el-Ahlk nd'el-azl (Zeki Mbrek): 245 Ahmed bn Hanbel: xxvu Ahmed bn Ms: 241 Ahmed el-Rzekn: xvu, 221, 229 Ahmed TevfIk Efendi: xxv Aleddn Ali el-TsI (Mevlna): xxx,
XXX

el Basit (mm Gazzlll): xx, 239, 242 el-Behiyy ,Dr. Muhammed: 369 el-Belh, Muhammed bn mer bn Osman: 241 Beyrut: xxu Beytel-Makdis (Kuds): 227 Bidyet el-Hidye (mm zzli): X X , 242 el-Bidye ve'l-Nihye (Hfz bn. Kesir) : 245 Bombay: xxu Bolay, Sleyman Hayri: xxv, 369 Bouyges, Maurice : xx, xx, xx,
XXIX, 2 4 0 , 2 4 4 , 2 4 8 , 2 5 0 , 2 5 1 , 2 5 2 , 2 5 5 ,

Albertus Magnus: xx Ali el-Farmed: 238 Ali bn Sultan el-Kr: 241 lsl: 245 Ankara: 248, 255 Aristoteles: x, xxv, xxv, xxvu, 2,5 Aristo Metafizii ile azzli Metafiziinin Karlatrlmas (S. Hayri Bolay): 255 sim Efendi (Mtercim): xxu, 252 Augustinus Nifus: xxx Ayn Bedreddn Mahmd: 215, 245 Ayn Mehmed Ali: 369 Badat: xx, xxv, xxvu, 218, 22l, 222, 239, 241, 243 Bursa: xxx Bakilln, Kad Ebubekr: xv Boron, Carra de Vaux: 369 Not: Kii adlar, beyaz, yer adlan aralkl, kitab isimleri siyah dizilmitir.

369 Sahh el-Buhr (mm Buhr): 224, 231 el-Bundr: 215 Kitab el-Burhn: 14 Bursal, Mehmet Thir: 253 Burslan, Kvameddn: 369 Calinos (Galenos): 259 Caloynumus, ben Davld ben
XXIX

Todros:

Calo, Calonymus: xxx, 249 Kitb el-Cedel: Cehm bn. Safvn: 133 Cevahir el-Kur'n (mam azzli): XX, 242, 243 Cil el-Ayneyn (Als): 245 Corbin Henri, 369 Grcan: xv, 233, 237 Crcn, Seyyid erif: x, 369 Cveyn, Ebu'l-Mel (mm el-Haremeyn): xv, xx, xxv, 221, 222, 227, 238 arc Mustafa: 369 ubuku brahim Agah: 369

377'

Danman Nafiz: 369 David Hume Bkz. Hume David De Boer, T.J. 249, 369 Dehrler: 117 Dekik el-Revza: 237 el-Derc (mm azzli): xx, 240, 242 Descartes Rene: xx Destructio Destructionum (Calonymus): XXIX, 249

E'ariyye: 51 Eyyuhe'l-Veled (mm 243

azzl): xx,'

Devvn, Mevlna Celleddn: 256 Dimak: 2x8 Dominicus Gundissalinus: xx el-Drret el-Fhire fi Ulm --Mre: (mm azzl): xx, 244 Dnya Sleyman: xxn, xxm, xxv, 163, 248, 369 Ebu Abbas el-Ts: 236 Ebu Abdullah Muhammed el-Yfi: Bkz. el-Yfi Ebu Ali el-Farmed: 228, 233 Ebu Bahr el-Osmn: 231 Hz. Ebubekr: 236 Ebubekr Muhammed bn. Tufeyl;, Bkz. bn. Tufeyl Ebu Benne Muhammed el-Farez: 232 Ebu Dvd (Snen): 22 Ebu'l-Fth Ahmed el-azzl: xvu, 241 Ebu'I-Hasan el-Ea'r: 369 Ebu Hayyn el-Tevhd: 232 Ebu shk brahim el-rzi: xv, xvn Ebu'l-Ksm Ali bn. Hibetullah Bkz. bn. Askir Ebu'l-Ksm Sa'd el-sferyni: 225 Ebu Mansr Sad bn. Muhammed elRczzz: 227 Ebu'l-Mehsin bn. Tariberd: 2i5 Ebu Muzaffer Ali: 223 Ebu Nasr el-Frb, Bkz. Frb Ebu Nasr el-smli: xv, 233, 238 Ebu Tlib el-Mekk: 216, 228 Ebu Yezd el-Bistmi: 216 Endls: xxv el-Erban fi Usl'id-Din (mm azzli) XX, 242 Es'ad el-Meyhen: 234 Essai (Maurice Bouyges): 244, 248 Escurial (spanya) xxu ,

Fahr el-Mlk: xvu, xx, 223, 228 Frb, Ebu Nasr Muhammed bn. Tarhan, bn. Uzlu: x, xv, xv, xvn, xvm, 5, 255, 257, 269 Ftih Sultan Muhmet: xxx Faysal el-Tefrika (mm azzl): X X , 243, 255 Fedlh el-BtmIyye (mm azzli); 240 Ferd Jabre: 369 el-Fetv (mm azzl): xx, 239 Flugel: 249 Furat, Ahmet Subhi: 215, 248 Gauthier, Leon: 249, 251 Gayet el-Gavr (mm zzli) xx, 239 azzl, Ebu Hmid Muhammed bn. Muhemmed: x, x, x, x, xv, xv,
XIX, XX, XXIV, XXV, XXVI, XXVII, XXIX,

XXX, XXXI 225, 245, 369, 370 Goichon: 370 Gnaltay, M. emseddin: 250 Gngr Hihni: 25i Hafci, ihbeddin: 237 el-Hakka fi Nazar el-azzl (S. Dnya): 255 Hakimh Muh.ammed el-Kazvin: 240 Hakim ebu'I-Feth el-Ts: 225 Hallc el-Mansr: 23 Harem el-Mkesi: 232 Hris el-Muhsib: 216 Harzm: 237 Hayy bn. Yakzn (bn. Sn, bn. Tufeyl): 237, 255 Hemedn: xv Hicz: 218 Hocazde, Mustaf Muslihddin:
xxm, XXIX, XXX, 255, 370

Hippolirates, (Bukrt): 1,257 Horasn: xv, 222, 223

378'

Hccet el-Hakk (mm azzl): xx, 240 Hume David: xx el-ber: 237 bn. el-Ak: 227 bn. el-Arab, Muhyiddin: 230 bn. el-Abbr, Fahrddn: 237 bn. el-Askir. Ebu'l-Ksm Ali bn. Hibetullah: xx, 215, 225, 244 bn. Cerr el-Taber: xx, 2l5, 227, 244 bn. el-Esr: 215, 237, 245 bn. Hallikn, emseddin Ahmed: X I X , 215, 245 bn. Hazm, Ebu Muhammed Ali: 228 bn. el-md: 245 bn. el-Kesr: 245 bn. el-Mlakkin, sircddn Ebu Mustafa mer: 245 bn. Muzaffer: 231 bn. el-Meyyed, (Meyyedzde Abdrrahmn): x x x bn. el-Nakb: xx bn. el-Neccr: 230 bn. Rd., Ebu'l-Velid Muhammed bn. Ahmed bn. Muhammed: XXVI, xxvm, X X I X , 250, 255, 371 bn. Salh Takiyyddin: 230, 232, 235 bn. el-Sem'n: 234, 236, 244 bn. Seb'in, Abdlhakk: xxvm bn. Sn, Ebu Ali Hseyn bn. Abdullah: X I , XXV, XXVI, xxn, 6,79, 95, 97, 119, 220, 232, 258, 371 bn. Sitt el-Mena: 237 bn. hn: xx bn. Teymiyye, Takiyyddin Ahmed: xxvm bn. Tufeyl, Ebubekr Muhammed:
XXVII, 255

'lm el- Ahy bi Aflt il-thy (bn. el-Cevz): 228 lcm el-Avmm an lm'il-Kelm (mm azzl): xx, 244 mam A'zam, Ebu Hanfe: xx mam el-Haremeyn Bkz. Cveyn mm afi: 226 el-ml an klt U-thy (mm azzl): 241 Irak: 218, 222, 229 el-Irk, Zeyneddn Ebu'l-Fadi Ab_ drrahm: 241 ran: xv sc (Porphyrius): l4 skenderiye: 231 slm Ansiklopedisi: 2l5, 256 slm Dncesi ve Tarihteki Yeri (T.. De Boer) 255 tslm Tedklder (W. Montgomery W a t t ) : 244 smail Paa, Badath: 256 stanbul: xxm, xxx, 251, 255 thf el-Sde (Murtaz el-Zebd) 215, 238, 241, 245 zh el-Meknn (Badatl smail Paa): 256 zmirh smail Hakk: 371 Ka'b el-Ahbr: 237 Khire: xxm, xxx, 243, 248, 255 el-Kmil fi'l-Tarh (bn. el-Esr): 215, 245 Kms Tercmesi (sim Efendi): 252 Knn, Sultan Sleyman: xxx Karas: xxx Karla Bekir: 371 Ksm bn. Kutlu-baa: 24l el-Kassr: 237 Katiorys (Kategoriler): 14 Ktip elebi (Hac Halfe): xxx, xxx,
XXXI, 2 5 5 , 2 5 6 , XXV 371

brahim (A.S.): 16l, l62 brahim Hakk Erzurm: xxv, 253 brahim elebi: xxv hvn el-Saf: xxv, 230 hya el-Ulm ed-Din (mm azzl): IX, xvm, X X , XXV, 222, 227, 241, 243 kd el-Cmn (Bedreddn Mahmd el-Ayn) 215, 245 el-ktisd fi'l-'tikd (mm azzl) : XX, 240

Kavid el-Akid (mm azzl): xx, Kaya Mahmud: 371 Keklik Nihat: x, 371 Kerrmiyye: l, 50, 133 el-Kef ve'l-Tebyin: xxi, 243 Kef el-Zunn (Ktip eleb): 256, 258 379'

Kevkib el-Drriyye (Mnv): 245 Kimya el-Sade (mni azzl): xx. 224, 243 el-Ksts el-Mstakm (mm azzl) : X X . 242, 243 el-Kiss: 14 Kuds: (Beyt el-Makdis: xy, 218, 227, 241 Kurtuba: xxv el-Kueyr (Ebu'l-Ksm Abdlekrm bn. Hevzin bn. Abdlmelik bn. Talha el-Kuyerel-Neysbr: 238 Kt el-KuIb (Ebu Tlib el-Mekki):
216, 228

Kyel Mbahat: xx, xxv, xxv, 248, 252, 255, 371 Laoust Henri: 371 Logica et Philosophia Algazalis Arabis: XXI Lbb el-ly (Ebu'l-Fth Ahmed el-azzl): 241 Lbnan: xx, xx, xxx el-Marif el-Akliyye (mm azzl): XX, 24 Mcid Fahr: xxm, 255 el-Madnn blhi al ayri Ehlihi: xx. 230, 242 el-Madnn el-Sar: xx, 242 Magrib: 236 el-Makdis Ebu Nasr: xvm, 234, 238 el-Makkr: 2i5 el-Masad el-Esn: (mm azzl): X X , 242 Maksd el-Felsife (mm azzl): X X , X X I , xxn, 230, 235, 239, 248 Mlik bn Enes: xxvn Ma'rifetnme (brahim Hakk Erzur m ) : 253 Mtrd (Ebu Mansr IVTuhammed): 371 Mavsil smail bn. Ali: Mehiz el-HiIf (mm azzl): xx, 239 Medarih el-kl: 14 Medne: 218 Mehran A.P. : 249-250 Mekke: 218, 255 Melikh Vezir: 243 380'

el-Menhl (mm azzl): xx, 227, 238 Merake: 229 Meriyye: 23 el-Mervez: 238 Mestizde Abdullah bn. Osman bn. Musa: xxx el-Meslik fi'I-Hilfiyyt (Mestizde) : XXXI Mehed: xv Mifth el-Sade (Takprizde): xxx, 245 Mevzat el-Ulm (Takprizde): 256 Mihakk el-Nazar (mm azzl): XX, 250 Minhc el-Abidn (mm azzl): XXI, 244 Mi't el-Cenn (Yfi): 215, 245 Msr: xxi. 229 Miskt el-Envr (mm azzl): xx, 243 el-Misbh (Feym): 237 Mi'yr el-lm (mm azzl): xx, 14, 121, 240 Mzn el-Amel (mm azzl): xx, 240 Molla Zeyrek Hocazde: 256 (Ykt) Mu'cem el-Bldn. Mtezile: l, 50, 91, 133, 203, 212, 215, 245 Mu'cem el-Mellifn (mer Rza Kahhle): 256 Mfassl el-Hilf (mm azzl): xx, 242 Mft es-Sakaleyn (Kemalpaazde);
XXX

el-Mun an Hami il-Esfr (Abdrrahm el-Irk): 24l Muhammed el-Husar: 245 Muhammed bn. Ali el-Mzer el-Sakal: 232 Muhammed bn. Veld el-Tart: 231 Muhammed bn. Yahy: 231 Munk S. 299 el-Mnv: 238, 245 el-Munkiz min ed-Dall (mm azzl) : XIX, XXI, 215, 238, 242, 243, 244 cl-Muntazam (bn. el-Cevz): 215, 245 el-Mntehal (mm azzl): xx, 239

Mslim (Sahh): 224, 231 el-Mustaf min lm'il-sl (mm azzl): xx, 244 Mbarek Zeki: 371 el-Mstazhir (mm Gazzl): xx, 238, 240 Nefh el-Tayyib: 215 Nasihat el-Mlk (mm azzl): 243 Nasrullah el-Miss: 234 Kitab el-Nazar: 14 Nevev: xx, 237, 238 Ner Ali Sm: 271 239 Nihayet el-Matlab (mam azzl): Nisabur (Neysabr-Niabur): xv, xvm, 220, 221, 222, 224, 228, 243, 244 Nizm el-Mlk Vezr: xv, xvm, 222, 223, 227 Nzmiye: xv, xvn, xxu, xxv, 221, 222, 223, 229 Osmanh Tarihi (smail Hakk Uzunarh): 256 Osmanh Mellifleri (Bursal Mehmet Tbir): 253 Osman Abdlkerm: 225, 245, 371 Obermenn: 371 O Lacy De Leary: 371 Hz. mer: 236 PakdilNuri: 2 Palacios Asin Miquel: xx, 249, 250, 371 Platon (Eflatun): 2, 5, 257 Pugio Fidei: 249 Raimondi Martini: 249 Rmegt: 225 Rz Fahreddin: 371 Renan Ernest: 249, 371 el-Rislet el-Kudsiyye (mm azzli): X X , 240, 241 el-Rislet el-Ledniyye (mm zzal): XXI, 243 Roger Bacon: xx Ross W.D., 372 el-Rs: 238

Sabh Ahmed Kemli: xx Safed: 245 Sv Ebu'l-Feth Amr: 225 Sedd Ali: 372 Srr el-Alemn (mm Gazzl): xx, 243 Sret el-azzl (haz. Abdlkerm Osm a n ) : 225, 245 Siyer A'lm en-Nbel (Zeheb): 25 Shreverdi, ihabddin: 372 Sultan Muhammed Tapar (Seluklu Sultan) 243 Sencer (Seluklu Sultan) xx Sbk, Tceddin Ebu Nasr Abdlvahhb: X I X , x x , 215, 221, 233, 238, 244, 245, 372 Sokrates (Sokrt): 257 Sleyman Hasb: xxv, 250 Sleyman bn. Abdlmelik (Emevi hkmdar): 228 Syt, Celleddin Abdurrahmn bn. Ebubekr bn. Muhammed: xx, 238 f drs: 242 el-ahm: 237 am: xvu, 218, 222, 225, 227 zel: 236 ehristn, Ebu'l-Feth Muhammed bn. Abdlkerm bn. Ahmed: 372 ehrzr, Kad Kemaleddin bn. Ab dullah: 230 ekik el-Nu'mniyye (Takprlzde): x x x erh arb el-Mslim: 221 erh el-if (Kad yad): 237 ezert el-Zeheb (bn. el-md) eyh el-ibl: 216 if el-All (mm azzl): xx, 239 ihbeddin bn. Hacer el-Askaln: 241 Tabakt el-fiiyye el-Kbra (Sbk): 215, 221, 235, 244, 245 Tabern: xx, 224 Taber: 238 Tahafot al-Tahafot (bn. Rd, Ner. Bouyges): 255 el-Ta'lka (mm azzl): 238 Tifls: XIX, 238

381'

T'rft (Seyyid erf): x Ta'rf el-Ahy bi FazU'il-hy (Abdlkdir el-Aydars): 241 Tarih el-Kebr (bn el-Sem'n) 244 Tarih Neysabur (Abdufr el-Fris): XIX, 215, 221,244 Tarih el-am (bn. el-Cevz): 225 Takprlzde Kemaleddin Muhammed: 256: 372 Takprlzde Ahmed bn. Mustafa: X X X , 245, 372 Taylan Necip: 372 Tebyn Kezib el-Mfter! (bn. Asklr): 215, 225 Tehft el-Felsife (mm azzl): 1, IX, X, XX, xxll, xxu, 99, 230, 239, 248, 255 Tehnev Muhammed Ali: 372 Saint Thomas d'Aquina: xx Tevhidi Ebu Hayyn: 235 el-Tiber el-Mesbk fl Nashet 'il-Mlk (mm azzl): Bkz. Nasihat el-Mlk Tuhfet el-Ahy fima fte min tahrc Ehds el-hy (Ksm bn. Kutlu-Baa): 241 Toledo: xx
Ts: XVII, x v m , xx, xx, 229

Uzunarl smail Hakk: xxx, 251, 256 Tehft Bakmmdan Felsefe ve Din Mnasebeti (Mbahat Kyel): 248, 255 Vakf iyye: 11 Van den Bergh Simon: xxn, 249 el-Vast (mm azzl): xx, 239, 242 el-Vf bi'l-Vefeyt (Safed) 245 el-Vecz (mm azzl): xx, 242 Watt W. Montgomery: 244, 372 Wensinck A.J. xx, 372 Vefeyt el-A'yn (bn. Hallikn): 245 Yafi: 215 Yahya bn. Ebu'l-Hayr el-Yemmni: 241 Ykt el-Hamev: 215, 245 Yavuz Sultan Selim: xxx Yemen: xx, 241 Yusuf el-Dimak: 235 Yusuf bn. Tafin: 229, 239 el-Zahre fl'l-Muhkeme li' azzl ve 'I-Hkem (Ali Ts): xxx Zebdi Ebu'l-Feyz Muhammed Mustafa: X I X , XX, 215, 236, 241, 245 Zeheb emseddn Ebu Abdullah: xx, 230, 245 Zeyl Tarih Badad (Sem'n): 244

Trker Mbahat (Bkz. Kyel Mbahat)

382'

YANLI-DORU CEDVEL (Elimizde olmayan nedenlerle baz dizgi hatalar olmutur, okumadan nce ltfen bu hatalar tashih ediniz). Sayfa XVIII XVIII XIX XX XXI XXIII XXIV XXV XXVII XXVIII XXVIII XXXI 22 Satr 5 21 1 19 7 25 6 31 40 24 29 21 38. satr ile 39. satr yer deitirecek. 33 18 37 32 14 dipnot s. 3 dipnot s. 5 22 24 5 9. satr tek rardr btnyle atlacak 11 16 25 25 20 Yanl derse vermeye Kubbet-s-Sahre Drt yl olduu tik Tedris Srr el-lemiin basks olmutur (Ser kttb redden olduu nne giriini ft el-Felsife'i D. Bekir Karla Doru ders vermeye Kubbet's-Sahra Drt yl srd lk Tedris Srr el-lemn basks yaplmtr Ser kttb-1 reddeden olup nne birisini Tehft el-Felsife'yi Dr. Bekir Karha

24 154 193 199 229 233 237 241 245 252 252

sonsuzdur derseniz Neyrenct Bunun (aklamas) ikisini de kendinden BN HHLLKN'dan afii afhihi eserin Tarih %, 94 atmalar Ey azz

sonsuz deildir der. seniz Nirenct Bunun (aklanmas) ikisini de kendinde BN HALLKN'dan afii fakihi isimli eserinin Tarih, X , 94 almalar 92-Ey azz

252 255 255 348 352

(aleyhhi rahmetl Me. kli Averraes Migguel Asin la possivite Mutezaolif lafzlar

(Aleyhi rahmet'l-Mel Averroes Miquel Asin la passivite Mtezyil lafzlar

383i

NOT :

TEHFT EL-FELSFE'NN ARAPASI ASLI LE TRKE TERCMES KARILIKLI SAYFALAR HALNDE AYRICA BASILMAKTADIR. EVREN

You might also like