You are on page 1of 1

“Fırtınanın Gözü”nde Olmak

Fırtınanın Gözü ifadesiyle, fırtına, kasırga, hortum gibi meteorolojik fenomenlerin tam
ortasında bulunan ve çevresindeki müthiş hareketlilikten soyutlanmış sakin nokta
kastedilir. Çevresi şiddetle sarsılırken fırtınanın merkezi büyük bir sükûnet içinde kalır. Bu
konuyu başka bir örnekle açıklarsak: Tekerleğin merkezinde dingil vardır. Tekerlek ve
göbeği tam bir dengede olursa dingil tümüyle hareketsiz görünür, ama aslında gücün
merkezidir. Hareketin tümü bu noktadan kaynaklanmaktadır. Aynı şekilde kasırganın
merkezi durağan görünür, ama aslında güçle doludur.

İnsan ve yaşadığı çevre yukarda anlatılan kasırganın merkezi ve çevresindeki


hareketliliğe benzetilebilir. İnsanın çevresinde de günlük yaşamın koşullarından
kaynaklanan bir hareketlilik vardır ve bu hareketlilikle sürekli bir etkileşim içindedir. Ne
yazık ki, bu etkileşim çoğunlukla olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Her insan
çevresindeki bu kaosun, karmaşanın etkisinde kalır; daha sonra kendi içine dönmek,
sakinleşmek ve asla karmaşaya düşmeyen, acele içinde olmayan ve rahatsız olmayan iç
huzurunu yaşamak ister. İnsanı, izin vermedikçe hiçbir şey içindeki huzurdan ayıramaz.
Asıl sorun insanın hayata verdiği karşılıklardır. Gerçek Ben sonsuz bir ahenk içindedir.
Karışıklık duygusuna sırt çevirerek, dış dünyanın koşullarından korkmayı reddederek
sürekli bu uyum içinde yaşamak mümkündür. Bu durum ancak sakin ve dengeli bir
kişilikle gerçekleştirilebilir. Dengeli insan hayatla birlikte akar, hayata direnmez, hayattan
korkmaz ve hayatla bir uyuşmazlığı yoktur. Her insanın dengesini yitirdiği anlar vardır.
Böyle zamanlarda insanın ileri düzeyde tepkiler oluşturması önemlidir. Ortalığı dağıtmakla
övünenler önce kendileri parçalanırlar. Kaostan bahsedenler kaosu sık ve düzenli olarak
yaşarlar; ama huzurlu olanlar sakin bir şekilde “Bu beni etkilemez; hiç rahatsızlık
duymuyorum” deyip geçerler. İnsan içsel bir denge geliştirmeli ve karşılaştığı her
durumda dengeli bir biçimde davranmaya çalışmalıdır. Örneğin, saat hiç ara vermeden
aynı ritimde “tik,tak,tik,tak” diye çalışır. Hiçbir şey saati rahatsız etmez. Çevresindeki
gürültülere, seslere, hareketliliğe tepki göstermez. Diğer bir örnek ise, Menkul Kıymetler
Borsasında hisse senedi alıp satan bir broker verilebilir. Bu kişi, her gün yüzlerce işlem
yapıyordu. Çevresinde tam bir kargaşa yaşanıyordu. Gün boyunca birkaç kez durup,
”Huzur içindeyim. Huzur tüm varlığımı kaplıyor. Sakinim, huzur içerisindeyim. Rahatım.
Kafam sükûnet içinde” diyordu. Bu telkinlerin etkisiyle gün boyunca dengesini
koruyordu. Yalnızca dengeli görünmüyordu, gerçekten de dengeliydi. Ne rahatsızlık
veriyor ne de acele ediyordu. Soğukkanlılığını koruyordu.

Günlük yaşamda, bir kaosun ortasında bulunduğumuz zamanlarda biz de böyle sakin
kalabilseydik çok güzel olurdu. Kendinizi bir “insan fırtınası”nın gözünde (merkezinde)
olduğunuzu hayal etmek sanıldığı kadar zor değildir. Biraz sabırlı olmak ve pratik yapmak
yeterlidir. Örneğin, oldukça tartışmalı geçeceği beklenen bir toplantıya gideceğinizi farz
edin. Kendinize bunun, sakin kalabilme denemesi için bir fırsat olduğunu telkin edin. O
odada bulunan insanlar arasında ılımlı tavrınızla herkese örnek olacağınıza söz verin.
Sonra toplantı sırasında soluma taktiğini uygulayın. Dinleme yöntemini devreye sokun.
Başkalarının haklı çıkmasına ve üstün gelmesine göz yumun. Önemli olan şudur: eğer
kararlı davranırsanız, bunu başarabilirsiniz. Aile toplantıları, kokteyl partileri gibi zararsız
senaryolarla işe başlayarak bu alanda deneyim kazanabilirsiniz. Fırtınanın gözünde
olmakla, kendinizi içinde bulunduğunuz ortama daha çok verebildiğinizi fark edecek ve
daha çok keyif alacaksınız. Önce yukarıdaki örnekler gibi tehlikesiz ortamlarda piştikten
sonra, hayatın karşınıza çıkaracağı daha ciddi ve zorlu durumlar için hazırlıklı olursunuz.
Bu uygulamalar sonunda, deneyimleriniz arttıkça başarınız da giderek artacak ve kısa
zamanda fırtınanın gözünde yaşamayı öğreneceksiniz.

You might also like