You are on page 1of 417

http://groups.google.

com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
merakediyorum@
googlegroups.com

üyeleri için hazırlanmıştır.


Benzer çalışmalardan haberdar
olmak, öneri, istek ve bu çalışma
ile ilgili karşılaştığınız sorun ve
hataları lütfen bildirin.

http://groups.google.com/group/
merakediyorum

E-posta :
merakediyorum@googlegroups.com

http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Amiral Thomas Cochrane'den, Fransız hal-
İLK REKLAM ŞİRKETİ kına seslenen bazı bildirilerin dağıtılmasını is-
tediler. Donanma Komutanlığı, söz konusu
Resmi kayıtlara göre, bilinen en eski reklam bildirilerin İngiliz kıyılarında avlanan Fransız
şirketi, 1786 yılında, Londra'da kuruldu. Şir- balıkçılarına verilmesini ve kendilerinden bu
ketin sahibi William Tayler, özellikle yerel ba- bildirileri yurttaşlarına dağıtmalarının isten-
sında sayısız ilan yayınlattı. İlk ilan metinleri, mesini öneriyordu. İngiliz Cochrane ise, Fran-
genellikle "duyuru" biçimindeydi. 1809 yılın- sız balıkçılarının, düşmanları tarafından
dan itibaren reklam ajansları, metinlerde vu- ellerine zorla tutuşturulan kâğıtları, kendi
rucu sloganlara yöneldiler. Bu akımı ilk başla- yurttaşlarına ileteceklerine hiç inanmıyor-
tan metin yazarı ise James White'ın reklam du. Bu yüzden, teslim edilen emanetleri, Fran-
ajansında çalışan Charles Lamb oldu. Lamb' sa'ya ulaştırmak için başka bir yöntem ara-
in yazdığı ilk orijinal reklam metninde, bir eş- maya başladı. Daha önceki yıllarda, Kraliyet
ya piyangosunun tanıtımı yapılıyordu. 1880' Donanması'ndan "Pallas" adlı geminin gü-
lerden itibaren gazete ilanlarında, biçim ola- vertesinde uçurduğu dev uçurtmalarla, tekne-
rak da yaratıcı zekânın ürünleri sergilenmeye nin hızını artırabilmek için bazı deneyler
başlandı. 1889'da İngiltere'de Thomas Smith, gerçekleştirmişti. Bu deneyler ona esin kaynağı
kurduğu reklam ajansını "yaratıcı metin ve oldu ve küçük uçurtmalar yaptırttı. Bildiriler,
mizanpaj kuruluşu" olarak tanımlıyordu. bu uçurtmaların kuyruklarına düğümlendi.
Amerika'da J. Ayer tarafından kurulan rek- Gemi, Fransız sahillerinde dolaşmaya başla-
lam ajansı, ilk metin yazarını 1892, ilk grafi- dı. Belirli aralıklarla, uçurtmaların ipleri bı-
keri ise 1898 yılında kadrosuna aldı. rakıldı ve böylece İngilizlerin bildirileri, Fransız
sahillerine ulaşmış oldu.

İLK HAVADAN İLAÇLAMA


Tarım ürünlerini zararlılardan korumak
için ilk havadan ilaçlamayı 3 Ağustos 1921 gü-
nü Teğmen John B. Macready ABD'de, Ohi-
o'nun Troy yöresinde gerçekleştirdi. Dünya
yükseklik rekorunun da sahibi olan Teğmen
Macready, Ohio Tarımsal Deneyler İstasyo-
nu adına, Curtiss JN6 tipi uçağıyla 24 dönüm-
lük bir katalpa ormanını ilaçladı. Yerden
yaklaşık 10 metre yüseklikte giden uçaktan bo-
şaltılan 80 kilo toz kurşun arsenatla, 4 bin 815
ağaç ilaçlanmış oldu. Bu ilaçlama işlemi, bir
dakikadan bile daha az sürmüştü.
İki gün sonra, bu projenin fikir babası
olan Ziraat Mühendisi C.R. Nellie, ağaçlar
üzerinde bir inceleme yaptı ve katalpa ağaç-
larına büyük ölçüde zarar veren böceklerden
yalnızca yüzde birinin sağ kaldığını saptadı.
Ticari amaçlı ilk tarımsal ilaçlama şirketi
ise, ABD'nin Georgia eyaletinde C.E. Wool- Dünyanın ilk resimli ilam, 1887 yılında İngiltere'nin Manc-
man tarafından 1925 yılında kuruldu. Daland hester kentinde The Parrot adlı gazetede yayınlandı.
Dustters İnc. adlı bu şirket, Petrel türü tek
uçağı ile boşalttığı kalsiyum arsenat sayesin- İLK RESİMLİ İLAN
de, Georgia'daki pamuk tarlalarını büyük öl- Basın tarihinde ilk resimli ilan, 11 Kasım 1887
çüde zararlılardan kurtardı. günü İngiltere'nin Manchester kentinde yayın-
lanan İngiliz "The Parrot" adlı yerel gazete-
de çıktı. Bu ilanda "Harrison Patent" dikiş
HAVADAN İLK PROPAGANDA makinelerinin tanıtımı yapılıyordu. Siyah-
beyaz yarım ton verilerek basılan fotoğraf,
Havadan yapılan ilk propaganda, 1806 yılı Pratt and Co. adlı reklam şirketi tarafından
Mayıs ayında gerçekleştirildi. İngiliz Donan- çekilmiş, ilan da aynı şirket tarafından hazır-
lanmıştı.
ması'nın komutanları, 10. Dundonald Dükü

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yine 1911-1912 yılları arasında Türk-İtalyan
KÜRTAJA İZİN VEREN İLK ÜLKE savaşı sırasında, Libya üzerinde gerçekleştiril-
di. Tripoli'ye gönderilen İtalyan hava birliğin-
Sovyetler Birliği, kürtaja izin veren ilk ülke- de (19 Kasım 1911), 10 subay, 29 er ve 9 uçak
dir. Bu ülkede, !920 yılında, çocuk aldırmak vardı (2 Bleriot, 2 Etrich, 2 Henri Farman ve
yasal olarak serbest bırakıldı. Ancak, tüm 3 Nieuport). Bu birlik, daha sonra birkaç De-
kadın-doğum doktorlarına birer genelge gön- perdussin ve hava gemisi ile takviye edildi.
derilerek, hastalarını, özellikle ilk hamilelik- İtalyanların Libya'daki hava kuvvetleri, kısa
leriyse, ameliyattan vazgeçmeye ikna etmeye zamanda bir savaş uçağı taburu, bir hava ge-
çalışmaları istendi. Ancak, hamilelik iki bu- misi taburu (4 Mart 1912'de faaliyete geçti),
çuk ayı geçmemişse, doktorun, hastanın ar- bakım ve onarım için bir fabrika ve deneysel
zusuna karşı çıkması olanaksızdı. Yani, son çalışmalar için bir laboratuvardan oluştu. Ha-
söz annedeydi. Kürtajın serbest bırakılması vacı gönüllülerin görevleri ise, beş ana nok-
üzerine, Sovyetler Birliği'nde çocuk aldıran tada odaklanıyordu. Havadan keşif,
annelerin sayısı hızla arttı. 1934 yılında, yal- fotogrametri, topçulara hedef tayin etme, ha-
nızca Rusya Sosyalist Cumhuriyeti'nde 700 vadan propaganda ve hava saldırıları. Görül-
bin kürtaj olayı kayıtlara geçti. Bu gelişme- düğü gibi, bu birlik hava kuvvetlerinin
den endişe duyar, yetkililer, 1936 yılında ya- günümüzdeki işlevlerinden yalnızca ikisini ye-
sada yaptıkları bazı değişikliklerle, kürtaj için rine getiremiyordu: Son derece hafif plan
bazı koşullar getirdiler. Buna göre, bir anne- uçaklarla, asker ve cephane nakli mümkün de-
nin çocuğunu aldırabilmesi için, hamilelik ne- ğildi ve havada başka uçaklarla savaş olanak-
deniyle yaşamının "ciddi bir tehlike" altında sızdı. Eğer o dönemde Türklerin de savaş
olması ya da bebeğin hastalıklı doğacağına uçakları olsaydı, belki bu ikinci olasılık da ger-
ilişkin bazı belirtiler bulunması gerekiyordu. çekleşebilirdi.
Bu koşullar, 1955 yılına kadar geçerliliğini ko-
rudu. O yıl, Kürtaj Yasası'nda bazı değişik-
likler yapıldı. Bugün Sovyetler Birliği'nde, SAVAŞTA GÖREV YAPAN İLK UÇAK
resmi kayıtlara geçen yıllık kürtaj sayısı. 6 mil-
yon civarındadır. Türk-İtalyan savaşı sırasında, Tripoli'deki
Mediko-sosyal nedenlerle, kürtajı yasal ha- İtalyan Hava Kuvvetleri'nin komutanı Binbaşı
le getiren ilk ülke ise, İzlanda'dır. 28 Ocak Piazza, 23 Ekim 1911 günü "Bleriot XI" tü-
1935 günü kabul edilen 38 sayılı yasaya göre, rü uçağıyla, Aziziye'deki Türk birliklerinin
eğer doğum annenin bedensel ya da ruhsal üzerinde bir keşif uçuşu yaptı. Bu, bir savaş-
sağlığı açısından ciddi tehlikeler taşıyorsa ve ta uçak tarafından yerine getirilen ilk görev
hamileliğin ilk 28. haftası geçilmemişse, çocuk oldu.
alınabiliyor. Batı Avrupa'da, yine mediko-
sosyal nedenlerle kürtajı yasal hale getiren pek
çok ülke, kendilerine İzlanda'daki uygulamayı SAVAŞTA YARALANAN İLK HAVACI
örnek almıştır.
31 Mart 1912 günü. Tobruk'taki Arap siper-
lerini bombalayan bir uçağın ikinci pilotu
UÇAKLA PROPAGANDA Yüzbaşı Montu, yerden açılan bir ateşle vu-
ruldu. Teğmen Rossi kumandasındaki uçak,
Havadan, uçakla ilk propaganda, 1911-1912 yerden 600 metre yükseklikteyken, dört kur-
yıllarında, Türk-İtalyan savaşı şırasında ger- şun yarası aldı ve bunlardan biri Yüzbaşı
çekleşti. İtalyan havacılık teşkilatı olan"Itali- Montu'ya isabet etti.
an Servizi Aeroriautici", Libya üzerinde iken
uçakla Tripolili Araplara seslenen, "Tripoli,
15 Ocak 1912" tarihli ve "Cavena" imzalı bil- İLK HAVA SALDIRISI
diriler attılar. Bu bildirilerde, teslim olan her-
kese bir "Napolyon altını" ile bir çuval 1 Kasım 1911 günü, Teğmen Giulio Gavotti,
buğday ya da arpa vaat ediliyordu. "Etrich" türü uçağıyla, Tripoli'den havalan-
dıktan sonra, Ain Zara'daki Türk mevzileri-
nin üzerine, yaklaşık iki kiloluk "Citelli" tipi
HAVADAN İLK ASKERİ İNDİRME bir bomba attı. Mevzilerin üzerinde dolaşıp
yaptığı tahribatı gördükten sonra, Tagiura
Havadan ilk savaş operasyonları, italyan üzerine yöneldi ve yanındaki üç bombayı da
Ordusu'ndaki havacılık gönüllüleri tarafından buraya fırlattı.
8

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Üç gün sonra, Ain Zara'ya düzenlenen Fas üzerinde gerçekleştirdikleri harekâtla,
ikinci bir hava saldırısı, Türklerin çok şiddetli 1913 yılındaki İkinci Balkan Savaşı'nda da
protestolarına neden oldu. İtalya, Cenevre uçakların kullanıldığım görüyoruz. İkinci Bal-
Konvansiyonu'na aykırı davranmakla suçlan- kan Savaşı'nın bir özelliği de, savaşan taraf-
dı. Havadan yapılan bombardımanın tahrip ların hepsinin uçak kullanmış olmasıdır. 1914
gücü, yalnızca Türk ve İtalyan gazetele- Nisan'ında, Birinci Dünya Savaşı'nın patla-
rinde değil, tüm dünya basınında günün ko- masından birkaç hafta önce, Meksiko üzeri-
nusu oldu. ne gerçekleştirdikleri küçük bir harekât
sırasında, Amerikalılar da uçaklardan yarar-
landılar. Curtiss tipi bir deniz uçağı ile iki Cur-
tiss uçan-gemisi, Birmingham ve Mississippi
İLK ESİR PİLOT uçak gemileriyle Vera Cruz'a gelerek, gemi-
den kıyıya keşif uçuşları yaptılar.
Libya'daki Türk-İtalyan savaşı sırasında, İtal-
yan Hava Kuvvetleri'nden ölen olmadı. An-
cak, Teğmen Moizo, 11 Eylül 1912 günü İLK TELSİZ TELGRAF
Nieuport türü uçağıyla Aziziye yakınlarında
zorunlu iniş yapınca, "savaş tarihinde esir Irak Posta Direktörü Douglas Gumbley, ilk
olan ilk pilot" unvanını kazandı. Tripoli'ye telsiz telgraf gönderen kişi olarak tarihe geç-
ilk gelen pilotlardan biri olan Moizo, 11 ay- ti. Gumbley, 1933 yılı Şubat ayında, buluşu-
lık görev süresi içinde 82 hava saldırısıyla bir- nu Londra'da kendi adına tescil ettirdi. Daha
likte bir rekor kırmıştı. sonra telsiz telgraf, posta amacıyla 15 Tem-
muz 1933'ten itibaren Irak Postanesi'nde kul-
lanılmaya başlandı.
SAVAŞTA ÖLEN İLK PİLOT
Savaş sırasında ölen ilk pilot, Bulgar M. Po- UÇAKLA İLK UÇUŞ
poff tur. Reuter's Ajansı'nın Sofya muhabi-
ri, Popoff'un, 3 Kasım 1912 günü Edirne Belirli bir güçle çalışan bir uçakla ilk uçuş, Or-
üzerinde bir keşif uçuşu yaparken, yerden ville Wright tarafından 17 Aralık 1903 günü
açılan ateş sonucu vurularak öldüğünü saat 10.35'te 12 beygir gücündeki "Flyer-I"
bildirdi. ile, Kittyhawk'ta, Kil! Devil tepelerinde ger-
çekleştirildi. Uçak, 12 saniye süren uçuşu sı-
rasında, yerden 4 metre yükseklikte, saatte 35
GEMİ ÜZERİNE İLK HAVA SALDIRISI millik bir hıza ulaştı. Olayın görgü tanıkları,
Orville Wrihgt'ın kardeşi ve uçağı birlikte yap-
Bir gemi üzerine düzenlenen ilk hava saldırı- tıkları Wilbur Wright ile beş sahil koruma gö-
sı, 1913 yılında gerçekleşti. Ancak, aynı yıl revlisiydi. Aynı gün, üç uçuş daha yapıldı.
içinde meydana gelen iki olaydan, hangisinin Bunların en uzunu 59 saniye sürdü ve Wilbur,
daha önce yaşandığına dair kesin kanıt yok. 284 metre yol almayı başardı. Ertesi gün ba-
Birinci Balkan Savaşı'nın sonlarına doğru, sın, insanoğlunun havayla giriştiği bu müca-
Yunan Donanması'nda görevli "Farman" tipi deleyi "bir hafiflik örneği" olarak nitelendirip
bir uçak, keşif uçuşu yaptığı sırada, Çanak- vermedi. Olayı tüm İngiltere'ye duyuran, yal-
kale Boğazı'nda mevzilenmiş Türk gemileri- nızca Daily Mail gazetesi oldu.
nin üzerine dört adet el bombası attı. Bu
olayın, Mayıs ayından önce meydana geldiği
sanılıyor. Aynı yıl içinde bir başka gemi bom- UÇAĞA PARAYLA BİNEN
balama olayı da, Meksiko'da.General Carran- İLK YOLCU
za'nın, General Huerta'ya karşı verdiği savaş
sırasında yaşandı. General Carranza'nın em- İngiltere'de 1911 yazında, Keith Prowse and
rinde Fransa doğumlu, ancak aslen Amerikalı Co. adlı bir şirket, eğlenmek amacıyla uçağa
olan Lidier Masson adlı bir pilot vardı. "Tek binmek isteyenleri, 2 İngiliz altını karşılığın-
kişilik hava kuvveti" olarak bilinen Masson, da gezdiriyordu.
"Curtiss" tipi uçağıyla Guyamas Körfezi'nde, Belirli bir ücret karşılığında bir yerden bir
Huerta'ya bağlı bir savaş gemisini bombala- yere gitmek isteyen ilk yolcuyu ise, 17 Mayıs
dı. Masson, attığı patlayıcı maddelerin, tek- 1911 günü, J.V. Martin taşıdı. Martin, yol-
neye büyük ölçüde zarar verdiğini söyledi. cusunu G.W. Farman tipi uçağıyla, İngiltere'
1914 yılında, Fransızlarla İspanyolların nin Brooklands yöresinden Hendon'a götürdü.

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK FIRLATMALI PİLOT
KOLTUĞU
Bu tür koltukların ilki, sıkıştırılmış hava ile
çalışıyordu ve 2 Nisan 1941 günü Rostock-
Marienehe seferini yapan Alman Heinkel He
280 jet savaş uçağına takıldı. İlk kullanımı ise
13 Ocak 1942 günü, Almanya'da Rechlin üze-
rinde oldu. Şiddetli buzlanma nedeniyle uça-
ğın yere çakılacağını anlayan pilot Binbaşı
Schenk, 2 bin 625 metre yükseklikte koltuğu-
nu fırlatarak kurtulmayı başardı. "He 280"
tipinde tek olan bu uçağın yapımına, daha
sonra Messerschmitt tipi jet savaş uçakları ter-
cih edildiği için devam edilmedi.
Bir patlayıcı gücüyle havaya fırlayan ilk pi-
lot koltuğu ise, ilk kez 30 Temmuz 1943 günü
uçan İsveç yapımı Saab-21 türü uçağa takıl-
dı. Bu koltuk, daha sonraki benzerleri için de
ilham kaynağı oldu.
Fırlayan pilot koltuklarıyla üretilen ilk
uçak ise Heinkel He 162'dir. Bu uçak, ilk uçu-
şunu 6 Aralık 1944 günü yaptı ve 14 Nisan
1945 günü Alman Luftwaffe Birliği L/JGI'-
de hizmete girdi. Toz şarjlı balistik-katapult
tipi fırlayan koltuklar, toplam 116 uçağa mon-
te edildi. He 162'den önce geliştirilen Saab 21
Fırlatmalı pilot koltuklarının, İngiltere'de 1945yılı Ocak ayında ise, 1945 yılı Aralık ayına kadar İsveç Hava
yapılan ilk deneylerine, Bernard Lynch adlı pilot, gönüllü Kuvvetleri'nde hizmete konmadı.
olarak katıldı.

yı yerden Fransızlar ve Almanlar da izliyor-


İLK HAVA SAVAŞI du. Hepsi de daha iyi görebilmek için mev-
zilerinden dışarı çıktılar. Havadaki bir çarpış-
ma sırasında ölen ilk havacılar olarak tarihe
Havada, iki uçak arasında gerçekleşen ilk sa- geçen Almanların adları Wilhelm Sclienting ve
vaşı, 15 Ağustos 1914 günü Reuter's Ajansı, Fritz von Zangen'di. Ölü pilotun cebinden,
şu satırlarla dünyaya duyuruyordu: annesine hitaben yazılmış bir mektup çıktı. Bir
"Dün bir Fransız uçağı, bir Alman uçağı Fransız uçağı, bu mektubu en yakındaki Al-
ile karşılaştı. Fransız pilot, Brovming'ini çe- man havaalanına götürdü. Bu davranış, ha-
kerek ateş etmeye başladı ve Alman'ı kovala- va savaşının ilk yıllarında bir "gelenek" haline
dı. Alman havacı, karşı koymak yerine kaç- geldi. Zira o yıllarda, göklerde birbirleri ile dü-
mayı tercih etti." ello yapan "kahramanlar", insanca bazı er-
Taraflardan birinin ölümüyle sonuçlanan demlerini yitirmemişlerdi ve düşmanlarından
ilk hava çatışması, 5 Ekim 1914'te yaşandı. nefret etmiyorlardı.
Fransız Hava Kuvvetleri'nin V 24 savaş birli-
ğinde görevli Joseph Frantz, Voisin tipi uça-
ğıyla düşman mevzileri üzerinde yaptığı keşif KAÇIRILAN İLK UÇAK
uçuşundan dönerken, Almanlara ait bir Avi-
atik'le karşılaştı. Frantz'ın teknisyeni Quena-
ult, derhal uçağın burnundaki Hatchkiss Havacılık tarihinde kaçırılan ilk uçak, Cathay
marka makineli tüfeğin tetiğine sarıldı. Avia- Pasifik Havayolları Catalina'ya ait "Miss
tik'teki teknisyenin ise yalnızca tabancası var- Macao" adlı uçan-gemidir. 16 Haziran 1948
dı. O, daha nişan alamadan Quenault, Hotch- günü, Hong Kong'a gitmek üzere Macao'dan
kiss'in tüm mermilerini Aviatik'in üzerine bo- havalanışından az sonra Wong-yu Man adlı
şalttı ve Alman uçağı, havada parçalanarak bir toprak işçisinin önderliğindeki bir grup
Fransız mevzilerinin gerisine düştü. Çatışma- Çinli tarafından ele geçirildi. Korsanlar, yol-
10

http://groups.google.com/group/merakediyorum
cuları rehin almak istiyorlardı. Ancak, pilot Jumo 004 motorlarıyla saatte 540 mil yapa-
direndi. Korsanlar, silahlarını ateşlediler ve biliyordu. 4 adet MK.10S 30 milimetrelik kı-
uçak düştü. Kurtulan tek kişi ise, korsanların sa namlulu silahı vardı. İlk yapılan 13 adet A-I
lideri Wong-yu Man oldu. Önceleri kimse savaş uçakları, Rechfeld ve Rechlin'deki de-
onun korsanların başı olduğunu anlamadı. neme merkezlerine gönderildi. 1944 yılı Mart
Uçağın enkazındaki kurşun deliklerini bulan ve Nisan aylarına kadar gelişimleri sürdürül-
polis, bir adamını Hong-Kong'daki hastane- dü, Mayıs ayında ise seri üretime geçildi. 1944
de yatmakta olan \Vong-yu Man'ın yanında- Haziran'ında, dünyanın "ilk jet savaş uçağı
ki yatağa yatırdı. Çok geçmeden, Wong-yu filosu" Erprobungskommando EK 262, Lech-
Man'ın "çenesi düştü" ve tüm olup biteni ya- feld'de, Werner Thierfelder'in komutasında
tak komşusu "hasta"ya anlattı. Öyküyü tü- hazır bekliyordu.
müyle barıda alan Hong-Kong polisi de,
gerekeni yaptı. İLK UÇAK ÜRETİM ŞİRKETİ
Uçak üretmek üzere kurulan ilk şirket, Voi-
İLK UÇAK YOLCULUĞU sin Freres firmasıdır. 1906 yılı Kasım ayında,
26 yaşındaki Gabriel Voisin ve 24 yaşındaki
İçinde pilottan başka bir yolcuyla havalanan kardeşi Charles Voisin tarafından Fransa'da
ilk uçak, Wrihgt kardeşlerin "Wright Flyer " L a rue de la Ferme, Billancourt" adresinde
III" adlı uçakları oldu. 14 Mayıs 1909 günü, faaliyete geçti. Gabriel'in anılarında belirtti-
Kittyhawk'ta, Wilbur Wright", Charles W. ğine göre, uçak endüstrisinin temellerini attık-
Furnas'ı yanma alarak, 29 saniyede 656 met- ları zaman, bankada birkaç frankları ve cep-
re uçtu. lerinde de biraz bozuklukları vardı. Yanların-
da eski bîr gemi yapımcısı Metayer ve Brost
adlı kabin yapımcısı işçi olarak çalışıyordu. İlk
İLK KADIN UÇAK YOLCUSU siparişlerini 1906 yılı Aralık ayında Mösyö
Florencie'den aldılar. Ancak, planlarındaki
Uçağa binen ilk kadın, Fransız yontucusu Ba- bazı hatalar nedeniyle uçak yerden kalkmadı.
yan Therese Peltier'dir. Bayan Peltier, 8 Tem- İlk başarılı üretimi de aynı ay içinde gerçek-
muz 1908 günü Fransa'da, Voisin yöresinde, leştirdiler. 50 beygir gücündeki sekiz silindir-
Leon Dalagrange tarafından uçağa alınarak li "Antoniette" motoruyla hareket eden bu
çok kısa bir süre gezdirildi. uçağı, Parisli yontucu Leon Delagrange sipa-
riş etmişti. Deneme uçuşunu 30 Mart i907'de
bizzat Charles Voisin yaptı. Uçak. aynı gün
İLK TURBO-JET müşteriye teslim edildi ve bu tarih, dünya ha-
vacılık endüstrisinin "doğum günü" olarak
"Heinkei He-178" kot adıyla üretilen ve mer- kitaplara geçti.
kezkaç akımlı motorla çalışan ilk turbo-jetin
planlan Dr. Hans von Ohain tarafından çizildi SAVAŞAN İLK JET
ve ilk kez 24 Ağustos 1914 şafağında Erich
Warsitz kumandasında Almanya'da Rostock- Bir düşman uçağı ile savaşa tutuşan ilk jet, bir
Marienehe arasında uçtu. Üç yıl sonra, daha "Me 262" tipi uçak oldu. Lechfeid'deki EK
uzun bir mesafeyi katetti. Dr. Ohain, Hein- 262 filosundan olan bu Me 262, 25 Temmuz
kel'e, 1936'da katılmıştı. İlk turbo-jet moto- 1944 günü Münih üzerinde, İngiliz 544 RDF
runun deneylerini de ertesi yıl yaptı. " H e S I " birliğine ait bir Mosquito ile kapıştı. İngiliz
kot adlı bu motorun denemeleri, Alman Ha- uçağının pilotu Teğmen Wall, Me 262'nin beş
vacılık Bakanlığı'ndan habersiz, gizli bir yö- kez açtığı ateşten kurtulmayı başardı ve bu-
rede gerçekleştirildi. Alman resmi lutların arasında kayboldu,
makamlarının, He-178'den, 1939 Ekim'ine
kadar haberi olmadı.
JETLERARASI İLK HAVA SAVAŞI
İLK TURBO-JET İMALATI İki jet savaş uçağı arasındaki ilk çatışma, 8
Kasım 1950 günü Kuzey Kore üzerinde mey-
Seri olarak üretilen ve savaş uçağı olarak kul- dana geldi. Amerikan Hava Kuvvetleri'nden
lanılan ilk turbo-jet, "Messerschmitt Me Teğmen Russel John Brow, "Lockheed F-80"
262A"dır. Bu uçak, ilk uçuşunu 18 Temmuz tipi uçağıyla, bir Sovyet "MİG-15"ini vura-
1942 günü gerçekleştirdi. Üzerindeki Junkers rak düşürdü.
11
http://groups.google.com/group/merakediyorum
TELSİZLİ İLK UÇAK TELSİZLİ İLK SİVİL UÇAK
Telsiz taşıyan ilk uçak, 27 Ağustos 1910 gü- 1919 yılında, Aircraft Transport and Travel
nü New York'ta, Sheepshead Bay üzerinden şirketi tarafından Londra-Paris arasında ça-
uçtu. Kanadalı pilot J.A.D. McCurdy, H.M. lıştırılan "DH 42 G-EALU", telsiz takılan ilk
Horton kumandasındaki yer istasyonuna şu sivil uçak oldu. AD I/S tipi telsiz, Marconi
mesajı gönderdi: firması tarafından monte edilmişti.
"Uçuş halindeki bir uçaktan gönderilen bu
ilk mesajla, havacılık çalışmalarıyla ilgili ge- SAVAŞTA İLK KEŞİF UÇUŞU
lişmelerde yepyeni"bir sayfa açılıyor."
Bu tür bir uçuş, ilk kez 1911-1912 yılları ara-
SAVAŞ SIRASINDA İLK UÇAK MESAJI sında Türk-İtalyan Savaşı sırasında, Tripoli'-
deki İtalyan Hava Üssü'nün komutam Yüz-
başı Piazza tarafından gerçekleştirildi. Piaz-
Savaş sırasında uçaklardaki telsizin ilk kulla- za, 23 Ekim 1911 günü "Bleriot XI" tipi uça-
nımı, 24 Eylül 1934 günü gerçekleşti. İngiliz ğıyla Tripoli'den havalanarak Aziziye'deki
Hava Kuvvetleri'nden 4. RFC Birliği'ne bağ- Türk mevzilerinin üzerinde uçtu. Bu, aynı za-
lı Teğmen D.S. Lewis ve Teğmen B.T. Ja- manda bir uçağın savaş sırasında ilk kez kul-
mes", " 1 . Aisne Savaşı" sırasında, bir topçu lanılışıydı. Üç gün sonra, Yüzbaşı Piazza ve
harekâtını yönettiler. Öğleden sonra 04.02'de Teğmen Gavotti, Türk hatları üzerinde bir
uçaktan alınan ilk mesaj. "Biraz kısa düşü- başka keşif uçuşu yaptılar ve Sciara-Sciat mu-
yor. Ateş!.. Ateş!.." şeklinde idi. Saat harebeleri sırasında savaş gemisi "Carlo
04.42'de alınan son mesajda ise pilotlar, "Ar- Alberto" ile dağlarda mevzilenmiş İtalyan
tık eve dönüyoruz" dediler. Her iki teğmen topçularının atışlarını yönettiler.
de, birkaç gün sonra öldü.

İLK FOTOĞRAFLI KEŞİF UÇUŞU


UÇAĞA GÖNDERİLEN İLK MESAJ
Fotoğraf makinesi kullanılarak yapılan ilk ke-
1916 yılında, Mühendis Binbaşı C.E. Prince, şif uçuşu, Tripoli Harekâtı sırasında "Italian
yerden uçağa ilk mesajı göndermeyi başardı. Servizi Aeronautici"den Yüzbaşı Piazza tara-
Brooksland Havacılık Merkezi'nde yapılan fından 24 Şubat 1912 günü "Bleriot XI" tü-
deneme sırasında, Teğmen J.M. Furnival, sa- rü bir uçakla gerçekleştirildi. Kısa bir süre
atte 50 mil hızla merkezin üzerinde dolaşıyor- sonra Kumandan Sulsi, ilk sine-kamera ile P.
du. Birden, uçaktaki alıcıdan Binbaşı Prince' 3. hava gemisine binerek havalandı ve düşman
ın sesini duydu: "Selam, Furnie... Şu anda be- mevzilerinin filmini çekti.
ni duyabiliyorsan, hareket halindeki bir uça-
ğa ilk mesajı iletebildim demektir." Furnival,
kanatları üzerinde yatarak mesajı aldığını be- HAVAYOLUYLA İLK TURİZM
lirtti.
Turizm amaçlı ilk uçak seferleri, 1932 yılın-
UÇAKLA YAPILAN İLK KEŞİF da, Londra Politeknik Turing Derneği tara-
fından düzenlendi. O yıl, İngiliz Hükümeti,
bir yıl önce yaşanan mali kriz nedeniyle, yurt-
Uçakla yapılan ilk keşif uçuşu, 9 Haziran 1910 taşlarını dış ülkelerde para harcamamaya ça-
günü, Fransız Ordusu'ndan Yüzbaşı Marcon- ğırmıştı. Bu çağrı üzerine "bir uçak kiralayan
net ve Teğmen Fequant tarafından, tek kişi- Politeknik Turing Derneği, tatil yapmak iste-
lik "Henri Farman" tipi bir uçakla yenleri bu uçakla İsviçre'ye götürerek See-
gerçekleştirildi. Teğmen Fequant, uçağa ku- burg'daki kendi tesislerinde ağırladı. Böylece,
manda ederken, Yüzbaşı Marconnet de, pilot geziye katılanların ödedikleri ücretin yüzde
koltuğu ile motor arasındaki daracık yere sı- 95'i, yemden İngiltere'ye dönmüş oldu. Bu şe-
kışmış, kara ve demiryollarının, kasabaların kilde tatile çıkan turistlerin 24 kişilik ilk gru-
ve köylerin fotoğrafını çekiyordu. İki korku- bu, Imperial Havayolları'na ait "Heracles"
suz havacı, o gün iki buçuk saat içinde Camp adlı uçakla, Mayıs ayında Croydon'dan Bas-
de Chalons'tan Vincennes'e kadar 145 kilo- le'e beş saatte uçtular. İsviçre'de geçirilen bu
metre uçarak ayrı bir rekor kırdılar. güzel tatilin ücreti, günlüğü 12 ile 14 İngiliz
12

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Seri üretimi yapılan ve savaşta ilk kullanılan turbo-jet türü 'uçak olan Messerschmitt Me 262A 'nın bir örneği.

İLK JET BOMBARDIMAN bardıman filosu da, 3. Staffel of L/KG 51 adı


altında Ağustos ayı içinde Rheims yakınların-
UÇAĞI daki Juvincourt'ta kuruldu. Filoda beş tane
İlk jet bombardıman uçağı, Me 262 A-2 "Fırtınakuşu" vardı. Bu bombardıman uçak-
Strumvogel (Fırtınakuşu) adı altında gelişti- ları, planlan gereği böyle bir görev için uygun
rilmek üzere 1944 Haziran'ında, Rheine'daki olmamakla birlikte, Hitler'in kişisel baskısı so-
Kommando Schenk'e gönderildi. İlk jet bom- nucu üretilmişti.

lirası arasında değişiyordu. Yaptığı organizas- bulunan Pennsylvania kruvazörünün 40 met-


yonlarla tatilcilerin güvenini kazanan ve on- relik uçuş pistine inmeyi başardı.
ları uçak yolculuğunun güvenli olduğuna
inandıran Turing Derneği yöneticileri, aynı yıl
yedi Avrupa başkentini içeren "büyük bir UÇAKLARDA İLK ÇİFT YÖNLÜ
tur" düzenlediler. Heracles uçağı ile yola çı- HABERLEŞME
kan turistler, 14 gün içinde 2 bin 829 mil uç-
tular ve Amsterdam, Berlin, Viyana, Budapeş-
te, Roma ve Paris'i ziyaret ettikten sonra Çift yönlü haberleşme sistemine sahip olarak
Londra'ya döndüler. 1932 yılında da Londra kurulan ilk filo, 141 no'lu Londra'yı Savun-
Politeknik Turing Derneği, 900'ü aşkın turis- ma Birliği'dir (RFC). Bu birliğin eğitimini
te Avrupa kıtasını gezdirmişti. yaptıran telsiz subayı F.S. Mockford,
"Mayday" olarak da bilinen acil yardım çağ-
rısını bularak, savaştan sonra dünyanın en ün-
lü kişileri arasına katıldı.
UÇAK TAŞIYAN İLK GEMİ

Üzerine kurulan uçuş güvertesi ile uçak taşı- SAVAŞAN İLK UÇAK GEMİLERİ
yan ilk gemi, Amerikan hafif kruvazörü "Bir-
mingham"dır. Pilot Eugene Ely, 14 Kasım Uçak gemilerinin bir savaşta ilk kez aktif gö-
1910 günü,gemi, Chesapeake Körfezi'ne de- rev üstlenmeleri, 1914 yılı Nisan ayında oldu.
mir atmış durumdayken, 50 beygir gücünde- O tarihte, ABD savaş gemisi "Mississippi" ile
ki "Curtiss" tipi uçağıyla Birmingham'dan "Birmingham" kruvazörüne, beş Amerikan
havalandı ve 2.5 mil uçtuktan sonra, Norfolk deniz uçağı ile birlikte Vera Cruz'a gitme em-
yakınlarındaki Willoughby Spit'e indi. ri verildi. Söz konusu uçaklar, gemilerin yan
Bir geminin güvertesine uçakla ilk inen pi- tarafından suya indirildikten sonra, Meksika
lot da, Eugene Ely'dir. Bu pilot, 18 Ocak 1911 hatları üzerinde keşif uçuşu yapmak üzere ha-
günü saat 11.0l'de San Francisco Körfezi'nde valandılar.
13

http://groups.google.com/group/merakediyorum
DÜNDEN BUGÜNE ZIRHLAR
A— Romalılar'da: Deri giysiler üzerine yatay olarak sırala- B— Normandiyalılar'da: Küçük demir halkalardan örülen bir
nan demir bandajlar, bronz menteşelerle birbirine bağlanır- giysi, yüz hariç vücudun tümünü kaplardı. Başa sıkıca otu-
dı. Demir ya da bronzdan yapılan başlıkların her iki yanında, ran başlığın, burun üzerinden ağıta kadar sarkan bir uzantısı
yanakları da koruyan muhafazalar uzanırdı. vardı. Ayrıca bir de kalkan kullanılırdı.

İLK ZIRH göğsü koruyan plakaları geliştirdiler. Romalı


Bilinen en eski zırhlar, İ.Ö. 2000 yılında, Me- generaller de bu tür zırhlar kullanıyorlardı.
zopotamya'da bronz pullardan yapıldı. Zırh, Romalı lejyon askerlerinin zırhları ise, giysi-
oradan Doğu'ya yayıldı ve en yaygın örnek- lerinin üzerine takılan demir bantlardan olu-
leriyle Japon Samuray savaşçılarının üzerle- şuyordu.
rinde görüldü. Yunanlılar, bronzdan bacak ve İngiliz Kralı William'm süvarileri ise, 1066

14

http://groups.google.com/group/merakediyorum
C— Ortaçağ zırhı: Çelik plakalardan oluşan bu zırh, 14. yüz- D— Günümüzde zırh: Güvenlik güçlerinin giydiği emniyet ye-
yılda gelişimim tamamladı. Vücudun tüm bölümleri, bu çe- lekleri, naylon gibi yüksek dirençli liflerin sayısız tabakalar
lik yığını ile gizleniyor, giysiler de bu zırhın altında kalıyordu. halinde üst üste konması esasıyla yapılır. Hafif başlıklar ve
Ağırlıkları 30 kiloya kadar çıkanı vardı. kırılmaz camdan yapılan yüz koruyucuları, bu yelekleri bü-
tünler.

yılında metal halkalar takılmış gömlekler gi- ların, taşınamayacak kadar ağır oldukları or-
yiyorlardı. 13. yüzyılda zırhlara, vücudun taya çıkınca, 1650 yılından itibaren, yalnızca
önemli yerlerini koruyan parçalar eklendi. 15. göğsü ve sırtı korumaya yarayan tabakalar ya-
yüzyılda ise zırhlar, tüm vücudu koruyacak bi- pıldı. Günümüzde zırhların yapımında, çok
çimdeydi ve ağırlıkları 30 kiloya yaklaşıyordu. hafif olan naylon, plastik ya da fiberglas gibi
Tüm vücudu koruyacak kurşun geçirmez zırh- kurşun geçirmez maddeler kullanılıyor.

15
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Franklin D. Roosevelt" uçak gemisinden,
SEYİRDEKİ GEMİDEN UÇAKLA İLK Teğmen James J. Davidson'un pilotluğunda
havalanan XFD-l Phantom, bir uçak gemisin-
KALKIŞ den havalanarak tekrar inen ilk jet uçağı ol-
du. Geminin pist uzunluğu 153 metreydi.
Böyle bir kalkışı,dünyada ilk kez Teğmen
Samson, "Short S.JB" türü uçağıyla Weymo-
uth'ta 8 Mayıs 1912 günü gerçekleştirdi. O
UÇAK GEMİSİNDE İLK JET FİLOSU
gün, İngiltere Kralı V. George, donanmayı tef-
tiş ediyordu. Teğmen Samson, 10.5 knot hız- Dünyada ilk kez bir uçak gemisi üzerine üsle-
la seyreden HMS Hermes gemisinden uçağıyla nen jet filosu, ABD Hava Kuvvetleri'nden
birlikte havalandı. "17-A" adlı birliktir. 16 Phantom uçağından
oluşan bu birlik, 5-7 Mayıs 1948 günlerinde,
ABD uçak gemisi USS Saipan üzerinde görev
İLK UÇAK GEMİSİ yaptı.

Dünyada, uçak gemisi olarak inşa edilen ilk İLK NÜKLEER UÇAK GEMİSİ
savaş gemisi, ilk planları bu amaca uygun ol-
masa da, İngiliz Donanması'ndan " H M S Ark
Nükleer enerjiyle çalışan ilk uçak gemisi, 72
Royal"dir. 122 metre uzunluğundaki bu ge-
bin 500 tonluk "USS Enterprise"dır. ABD
mi, 1914 yılı Eylül ayında Blyth'ta kızağa kon-
Donanması'nın bu dev gemisi, 24 Eylül 1960'
du. Ertesi yıl 9 Aralık'ta denize indirildi.
ta Newport News'ta kızağa kondu. 25 Kasım
Yapımı sırasında amiralliğin emriyle planla-
1961'de denize indirildi. Sekiz adet su soğut-
rında bazı değişiklikler yapıldı ve alt güverte-
malı nükleer motoruyla, bugüne dek yapılan
sinde 10 deniz uçağı taşıyacak şekilde
tüm savaş gemilerinin en güçlüsü (Yaklaşık
geliştirildi. Ark Royal, yapımının hemen ar-
300 bin beygir gücünde), en büyüğü (367 met-
dından Çanakkale Boğazı'na gitti ve savun-
re) ve en pahalısıdır (445 milyon dolar). Ge-
ma amaçlı ilk görevini de 17 Şubat 1917 günü
minin tüm mürettebatı, 440 subay ve 4 bin 160
Bozcaada'da yaptı, O gün Ark Royal'den ha-
erden oluşuyordu. 100 uçak taşıyabilen USS
valanan bir uçak, Türk mevzileri üzerinde ke-
Enterprise'ın uçuş güvertesi ise, dört futbol sa-
şif uçuşu yaparak bilgi topladı.
hası büyüklüğündeydi.
"Tekerlekli uçak" taşımak amacıyla inşa
edilen ilk savaş gemisi ise, İngiliz Donanma-
sı'ndan " H M S Furious"tur. 1917 yılı Hazi- İLK YEMEKLİ UÇUŞ
ran ayında donanmaya katılan bu gemi, hem
kruvazör, hem de uçak gemisi özelliklerine sa-
hipti. İlk yapıldığında, üzerinde yalnızca kal- Bu yolda ilk girişim, 11 Ekim 1919'da,
kış güvertesi vardı. Taşıdığı altı uçağın havada Londra-Paris arasında çalışan Handley Page
görevini tamamladıktan sonra karaya inmesi Transport tarafından yapıldı. Şirket, önceden
planlanıyordu. Ancak, bunun yeterli olmadı- hazırlanan kumanyaları, uçuş sırasında yol-
ğı görüldü ve 1917 Kasım'ında yeniden kıza- culara dağıtarak, ekstra bir ücret aldı.
ğa çekilerek bir iniş güvertesi monte edildi. İlk sıcak yemek servisi konusunda, deği-
Furious'un en önemli özelliklerinden biri, uça- şik havayolu şirketlerinin öncülük iddiaları
ğı hangardan uçuş güvertesine çıkaran hidro- vardır. Ancak, bunlar içinde en inandırıcı ola-
lik kaldırma sistemiydi. nı "Air Union" adlı havacılık şirketidir. Bu
Uçak gemisi olarak planlanan ve o amaç- şirket, beş kap sıcak yemeğin yanı sıra, yolcu-
la yapılan ilk gemi, Japonlar tarafından 9 Ara- larına 1925 üretimi şarap servisi de yapıyordu.
lık 1919'da denize indirilen " H o s h o " d u r .
Hosho, ilk görevini 30 Kasım 1922 günü Tate- İLK ERKEK KABİN MEMURU
yama açıklarında yerine getirdi. En çok 25 de-
niz mili yapabilen bu gemi, 21 uçak taşıyordu.
Sivil havacılık tarihinin ilk erkek kabin me-
muru, İngiliz Jack Sanderson'dur. Bay San-
UÇAK GEMİSİNDEN KALKAN VE derson, "Daimler Airways" tarafından
Londra-Paris arasında işletilen Havilland 34
İNEN İLK JET tipi uçakta, 2 Nisan 1922'de göreve başladı.
Ancak, çok sevdiği mesleğini yalnızca bir yıl
21 Temmuz 1946 günü Cape Henry açıkların- sürdürebildi ve 1923'te çalıştığı uçağın düşmesi
da bulunan ABD Donanması' na ait "USS sonucu hayatını kaybetti.
16
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ÖKÜZ GÜCÜYLE Öküz gücüyle çalıştırılan su dolapları, yüzyıllarca insan-
lığa büyük katkılarda bulundu. Bu "ilk mekanik araçlar",
SU ELDE ETME değirmenlerden tarım alanlarının sulanmasına, maden ocak-
larına kadar pek çok yerde uygarlığın gelişmesine yardıma
oldu.

kullanıyorlardı. Portekiz'de, San Domingo


İLK BASİT MAKİNELER yöresinde bulunan bir bakır madeninde, içe-
İnsan ya da hayvan gücüyle çalışan ilk basit riye su aktarmak için kutlanılan aygıtın da İ.S.
makineler, İ.Ö. 300 yıllarında Atina yöresin- 3. yüzyıldan kaldığı sanılmaktadır. Akdeniz
de kullanıldı. Üzerinde yürüyerek çalıştırılan ülkelerinde rastlanılan su dolaplarının tarih-
ilk ayak değirmenlerinde, Romalılar, köleleri leri de çok eskilerde yatar.

17

http://groups.google.com/group/merakediyorum
günü, Lignes Aeriennes Farman tarafından
İLK ULUSLARARASI HAVAYOLU Paris-Brüksel arasında başlatıldı. Farman, F.
SERVİSİ 60 Goliath tipi uçağın pilotu Bay Bossoutrot'-
tu. 2 saat 50 dakika süren yolculuk için bilet
İlk uluslararası havayolu servisi, 22 Mart 1919 ücreti olarak 365 frank ödemek gerekiyordu.

Dünyanın ilk hava kuvveti, 1909 yılında, ABD'de kuruldu. Fotoğrafta, bu dirlik, elindeki tek uçakla birlikte görülüyor:

İLK HAVA BİRLİĞİ edildi (2 Ağustos 1909)- Sonra, dünyanın ilk


askeri uçağı olarak College Park'a getirildi.
Hava kuvveti olarak görev yapan ilk birlik, Bu uçakla havalanan ilk subay, Pilot Asteğ-
1 Temmuz 1907 günü, ABD Donanması Ae- men Frederic E. Humpreys'tir. Humpreys, 26
ronatik Bölümü bünyesinde, Yüzbaşı Charles Ekim 1909 günü, College Park üzerinde 3 da-
de Forest Chandler komutasında kuruldu. Bu kikada iki tur attı. ABD, askeri uçak alanın-
birliğin ilk insan gücü, bir subay, bir teknis- da ilk adımını atmış olmasına karşın, bu işin
yen ve bir erden oluşuyordu. Wright kardeş- üzerine fazla eğilmedi. Öyle ki, 1914'te Av-
lerle en az saatte 36 mil hız yapabilecek bir rupa'da savaş patladığında, Amerikan Ordu-
uçağın yapımı için anlaşma imzalandı. Uçak- su'nun elinde yalnızca altı uçak vardı.
tan istenen bir başka özellik de, en az bir saat Etkin bir hava gücü oluşturan ilk ulus,
sürekli olarak havada kalabilmesiydi. Uçak, Fransızlardır. 1910 yılının sonlarında, Fran-
ilk uçuş denemeleri için 1908 yılı Ağustos ayın- sa'da çok iyi eğitilmiş 34 askeri pilot ve 32
da Fort Myer'e getirildi. Ancak, bir ay sonra uçak vardı. 20 pilotun eğitimi de sürmektey-
yere çakıldı. Wright kardeşler, ikinci bir uçak di. 1911 yazında, Fransız Hava Kuvvetleri'n
daha yaptılar. Denemelerin başarıyla sonuç- deki uçak sayısı 100'ü buldu. 1912 başların-
lanması üzerine uçak, silahlı kuvvetlere teslim da ise uçak sayısı 234, pilot sayısı da 300'dü.

18

http://groups.google.com/group/merakediyorum
KITALARARASI İLK HAVA YOLU
SERVİSİ

Kıtalararası ilk havayolu servisini, "Lignes


Aeriennes Latecoere" adlı kuruluş başlattı.
Yolcuları, "Breguet 14" tipi uçaklarla taşıyan
şirket, ilk seferini 1 Eylül 1919 günü Toulouse-
Barcelona-Tanca arasında yaptı. 1920 yılı Ni-
san ayından itibaren, Tanca-Kazablanka bağ-
lantısı kuruldu.
Amerika kıtasında, 1. Dünya Savaşı'ndan
sonra hizmete giren ilk havayolu şirketi, Fran-
sız Guyanası şirketi olan S. des T.A. Guya-
nais'dir. İlk seferini 1919 Kasım'ında yapan
şirket, bu girişimiyle demiryolu ulaşımı yeter-
siz olan azgelişmiş ülkelerin havayoluna yö-
nelmeleri için "öncü" görevi üstlenmiş oldu.
Bundan sonra, bu ülkeler, sivil havacılıktaki
gelişmelerde ön saflarda yer aldılar. Kara ula-
şımı açısından çok büyük gelişmeler sağlayan
ABD'de ise, düzenli bir havayolu servisinin Penisilinin, mikroplar üzerinde öldürücü bir etkisi vardır. Bu
kurulması, ancak 1926 yılında mümkün oldu. fotoğrafta, penisilinin etki alanından uzakta bulunan bakte-
Uçağın doğum yeri olan Amerika, uçakla yol- riler koyu kırmızı ve büyük olarak görülüyor. Penisilinin ulaş-
cu taşımacılığı alanına en son giren ülkelerden tığı yerde ise bakteriler küçülmüş ve beyazlaşmıştır. Bunlar,
biri olma unvanını kazandı. Ne var ki, "uçan ölü mikroplardır.
otobüsler"le yolcu taşımanın ne denli önemli
olduğunu, çok kısa sürede kavradı ve arada-
ki mesafeyi hızla kapatarak öne geçti. Avru- İLK ANTİBİYOTİK
pa'da, İkinci Dünya Savaşı'ndan önce, 1928 yılında, Londra'nın St. Mary's Hastane-
yalnızca zamanı çok kıymetli olan varlıklı ki- si'nde çalışmalarını sürdüren Prof, AIexander
şiler uçağa rağbet ederlerken, ABD Havayol- Fleming, tıp tarihinde devrim yaratan ilk an-
ları, demiryolu ulaşımından daha ucuz bir tibiyotiği, yani "penisilin"i bir rastlantı sonu-
taşımacılık politikasını uyguladılar. cu buldu. Ancak Fleming, bu büyük keşfiyle
elde ettiği maddenin uzun süre kalıcı olması-
nı başaramadı. Penisilinin mikrop öldürücü
İLK HAVAYOLU özellikleri, birkaç gün içinde ortadan kaybo-
luyordu. 1940 yılında Oxford Üniversitesi'nde
Tarifeli seferlerle yolcu taşıyan ilk havayolu çalışmalarını sürdüren iki bilim adamı, Avus-
bağlantısı, St. Petersburg ile Tampa arasında, turya asıllı Howard Florey ve Alman asıllı
"St. Petersburg-Tampa Airboat Line" adı al- Ernst Chain, penisilinin özelliklerinin kalıcı ol-
tında 1 Ocak 1914'te kuruldu. Yolcular, 20 mil masını sağladılar. 1945 yılında, Fleming, Flo-
genişliğindeki Tampa Körfezi üzerinde teker rey ve Chain, Nobel Tıp Ödülü'nü paylaştılar.
teker taşınıyorlardı. Benosit tipi uçan-geminin
pilotu Tony Jannııs idi. Uçağa binmek için 5
dolar ödeyen yolcular, böylece karayolundan uçaklarda yolcular da özel uçuş giysileri,baş-
36 mil dolaşmaktan kurtuluyorlardı. Servis, lık ve botları giyiyorlardı. Çok geçmeden şir-
günde iki kez olmak üzere dört ay sürdü. ket, beş yolcu kapasiteli, pilot kabini kapalı,
Avrupa'da kurulan ilk havayolu, aynı za- AEG JII tipi uçakları hizmete soktu. Aynı yıl,
manda ilk sürekli servisi de olan Almanya'- başka iç hat seferleri de açıldı. Bunlar arasın-
nın "DLR" (Deutsche Luft-Reederei) da, Berlin-Hamburg (1 Mart), Berlin-Hanno-
şirketidir. Berlin ile Weimar arasında günlük ver-Rotthausen (15 Nisan), Berlin-Warnemün-
düzenli uçuşları 6 Şubat 1919'da başlattılar. de (15 Nisan) büyük ilgi gördü. 1919 yılı son-
İlk seferlerde, yalnızca mektuplar ve gazete- larında, DLR şirketi, tüm uçakların üzerine
ler taşındı. 28 Şubat'ta ise taşınan yolcu sayı- kendi amblemini koymayı kararlaştırdı. Bu
sı 19'u bulmuştu. Yolculuk, pilot kabini açık amblem, bugün de tüm Lufthansa uçakları
"LVG CIV" tipi uçaklarla yapılıyordu. Bu üzerinde görülebilir.
19

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ANESTEZİNİN DEĞİŞEN YÜZÜ
19. yüzyılda hasta, kloroformla bayıItılırdı. O dönemde ge-
rek hasta, gerekse hekim, günlük giysileriyle ameliyat salo-
tamda ham bulunurlardı. Günümüzde be anestezi işlemi
uzman doktorlarca yapılmaktadır. Bu doktorlar, ameliyatha-
neye girerken mikroplardan arındırılmış özel giysiler giyerler.

AMELİYATTA İLK ANESTEZİ Morton'un ısrarla eteri tavsiye etmesi üzeri-


Bu tür bir uygulama, ilk kez 16 Ekim 1846'da, ne, Dr. Warren, hastasını ameliyat öncesinde
ABD'nin Massachusetts kentinde "General uyuttu ve sonuç, son derece başarılı oldu.
Hospital" adlı hastanede yapıldı. Dr. John Operasyonun yapıldığı ameliyathanenin duva-
Collins Waren, Gilbert Abbott adlı 20 yaşın- rına şu plaket asıldı: "Hasta, ameliyat sıra-
daki matbaa işçisinin çenesindeki bir tümörü sında hiç acı duymadığını söyledi ve 7 Aralık
alırken anestezi kullandı. Dr. Warren'ı bu günü tamamen iyileşmiş olarak taburcu edil-
ameliyat sırasında anestezi yapması için ikna di. Bu buluş, bu odadan tüm uygar dünyaya
eden kişi, Bostonlu dişçi William Morton'dur. yayıldı ve cerrahide yeni bir çığır açıldı."

uçuş süresi ise 2 saat 30 dakika idi. 7 pound


İLK BAĞIMSIZ HAVA KUVVETİ ödemeyi tercih eden "ikinci sınıf" yolcular ise,
Handley Page tipi uçaklarla 2 saat 50 dakika
uçuyorlardı. Hosteslerin görev almadığı bu se-
Kara ya hava hava kuvvetlerinin bünyesinde ferler sırasında, yiyecek ve içecek ikramı da
olmayıp, ayrı bir bağımsız güç olarak kuru- yoktu.
lan ilk hava kuvveti, İngiltere Kraliyet Hava
Kuvvetleri'dir. Kraliyet Uçuş Gönüllüleri ile
Kraliyet Donanması Havacılık Servisi'nin kat- ATLANTİKÖTESİ İLK HAVA YOLU
kılarıyla 1 Nisan 1918 günü hizmete girdi. SERVİSİ
Atlantik Okyanusu'nu aşan ilk havayolu ser-
İLK SINIFLI SERVİS visini, "Pan American Airways" başlattı.
"Yankee" adlı Boeing-314 uçan-gemi, 27-28
Birinci ve ikinci sınıf gibi servis ayrımı ya- Haziran 1939'da Newfouland'deki Botwood
parak yolcularına farklı bilet ücretleri öneren Havaalanı ile İngiltere'nin Southampton Ha-
ilk havayolu şirketi, Imperial Airways'tir. vaalanı arasındaki mesafeyi 18 saat 42 daki-
Londra -Paris arasında çalışan şirket, 1927 yılı kada katetti. Uçaktaki 19 yolcunun rahat
Ekim ayında bu uygulamayı başlattı. Birinci ettirilmesi için her çareye başvurulmuştu. Yol-
sınıfı tercih eden yolcular, "gümüş kanatlı" cular için ayrı kabinler, bir yeke salonu, ha-
Argosie'lerle taşınıyorlardı. Hosteslerin hiz- nımlar için giyinme ve makyaj odaları ve bir
met ettiği bu uçaklarda bilet ücreti 9 pound, balayı odası vardı. Ücret ise 140 pounddu.
20

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK HOSTES
Dünyanın ilk hostesi, asıl mesleği hemşirelik
olan Bayan Elen Church'tür. Bayan Church,
15 Mayıs 1930 günü, California'nın Oakland
Havaalanı'nda United Airlines'a ait üç motor-
lu Boeing 80A uçağına gelen 11 yolcuyu,
"Hoşgeldiniz" diyerek karşıladı. Özel bir pi-
lot olan hemşire Curch, birkaç ay önce hava-
yolu şirketine bir mektup yazarak, "Kendisi
gibi belirli nitelikleri olan genç hanımların,
uçak içinde ev sahibeliği yapmasının" çok ya-
rarlı olacağı önerisinde bulunmuştu. Bunun
üzerine havayolu şirketi, yalnızca Bayan
Church'ü işe almakla kalmadı, aynı zaman-
da onu "başhostes" olarak görevlendirdi ve
seçeceği yedi genç kızı da eğitmesini istedi. Ba-
yan Church'ün öteki hostes adaylarında ara-
dığı koşullar da şunlardı: "Diplomalı bir
hemşire olmak, 25 yaşını geçmemek, 52 kilo-
dan ağır, 1 metre 55 santimden kısa olma-
mak." İlk elemeyi kazanan adaylar, gri ve
gürnüş düğmelerle kaplı yünlü üniformaları-
nı giyerek görevlerine başladılar. Kendilerine
ayda 125 dolar ücret ödeniyordu. Buna kar-
şılık, ısınması ve havalandırması olmayan
uçaklarda, ayda 100 saat uçmaları gerekiyor-
du. Görevleri sırasında, yolcuların valizlerini
taşımak, uçağın iç temizliğini yapmak, uçak
hangara girip çıkarken iterek pilota ve teknis-
yenlere yardımcı olmak, yakıt alımına neza-
ret etmek gibi oldukça "zevkli" işler de vardı.
Her kalkıştan sonra biletleri toplarlar, uçak
havalanınca da meyve kokteyli, kızarmış pi-
liç, çay ya da kahve servisine başlarlardı. 950
millik tarifeli bir uçuşun süresi 18 saatti, ama
bu süre bir hostes için 24 saat demekti. Önce-
leri Bayan Church ve öteki yedi hostes, pilot- Eski bir hemşire olan Ellen Church, 15 Mayıs l930'da, dün-
ların ve hatta pilot eşlerinin kaba davranış- yanın ilk hostesi olarak Amerikan Havayolu Şirketi Airlines'ın
larından çok rahatsız oldular. Pilot eşleri, ha- Boeing-80A tipi yolcu uçağında göreve başladığında, yalnız-
ca 11 yolcuya hizmet verdi.
vayolu şirketine yazdıkları mektuplarla, "Bu
kızların uçaktan kovulmalarını" istiyorlardı. başladılar. Bunlar, aynı zamanda "ilk ulus-
Ancak, yolculardan gelen büyük baskı üzeri- lararası uçuşa çıkan hostesler" özelliğini de
ne, United Airlines, hosteslerin görevine son kazandılar. 1934 yılında İsviçre Havayolları
vermedi ve bu sekiz kadın, yeni bir mesleğin "Swissair" 1935'te Hollanda Havayolları
öncüleri oldular. "KLM", 1938'de de Almanya Havayolları
ABD dışında ilk hostesler, 1931 yılında Şirketi Lufthansa, seferlerinde hosteslere de
Fransız Havayolları "Air France"da göreve görev vermeye başladı.

1952'de, Londra ile Johannesburg arasında-


İLK JET HAVAYOLU SERVİSİ ki 6 bin 724 millik mesafeyi 23 saat 34 daki-
kada uçtu.
Atlantik'i aşan ilk jet yolcu uçakları ise,
Jet yolcu uçaklarını servise koyan ilk havayolu Londra-New York seferini yapan BOAC Ha-
şirketi BOAC'tır. BOAC'ın "Havilland vayolları'na ait Comet 4, G-APDC (pilotu
Comet" türü jet yolcu uçağı, 2-3 Mayıs R.E. Millichap) ile New York-Londra seferi-
21

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ni yapan yine BOAC'a ait Comet 4, G-APDB' ix üzerinde meydana gelen kazada, kurtulan
dir (pilotu T.B. Stoney). Her iki sefer de, 4 olmadı.
Ekim 1958'de yapıldı, New York-Londra ara-
sı 6 saat İ î dakikada aşılarak yeni bir rekor
kırıldı. İLK ULUSLARARASI UÇAK POSTASI

İLK SEYAHAT ÇANTALARI İlk uluslararası uçak posta hizmeti, 1917 yılı-
nın Mayıs ve Haziran aylarında, bir İtalyan
Yolculara ücretsiz seyahat çantası armağan et- askeri uçağıyla İtalya'nın Brindisi kenti ile Ar-
me uygulamasını ilk kez KLM başlattı. Bu navutluk'un Valona kenti arasında denendi.
Hollanda şirketi, Amsterdam ile Cakarta ara- İlk düzenli uluslararası posta servisi ise, eski
sradaki 9 bin millik mesafeyi kendi uçaklarıyla bir pilot olan A.R. von Manvil yönetiminde-
kaleden her yolcuya, bir seyahat çantası ve- ki Avusturya Sivil Posta İdaresi tarafından 11
riyordu. Mart 1918'de başlatıldı. Mektuplar, Hansa-
Brandenburg Cl tipi nakliye uçakları ile Vi-
yana'dan Krakovv üzerinden Lvov'a (sonraki
İLK SÜPERSONİK YOLCU UÇAĞI adı Lemberg) ve Proskurov'a taşınıyordu.
Proskurov'dan da, Odessa'ya iletiliyordu. 4
Haziran 1918'den itibaren Budapeşte bağlan-
Tarifeli sefer yapan ilk süpersonik (sesten tısı da hizmete girdi. Bu servis, Avusturya-
hızlı) yolcu uçakları, İngiliz Havayolları "Bri- Macaristan İmparatorluğu'nun 1918 yılı Ekim
îish Airways"in Heathrow-Bahreyn seferini ayında yıkılmasıyla çalışmalarına son verdi.
yapan "Concorde"u ile, Fransız Havayolları
Air France'ın Paris-Rio de Janeiro seferini ya-
pan "Concorde"udur. Her iki uçak da, 21
Ocak 1976 günü aynı anda (11.40) havalan- ATLANTİK ÖTESİ İLK UÇAK POSTASI
dı. İngiltere'den havalanan pilotun adı Nor-
man Todd, Fransa'dan yola çıkanın ise Pierre
Chanoine'di, Atlantik aşırı ilk başarılı posta servisi, 14 Ha-
ziran 1919'da Yüzbaşı John Alcock ve Teğ-
men Whitten-Brown kumandasındaki bir
"Vickers Vimy" uçağıyla gerçekleştirildi.
İLK UÇAK KAZASI Amerika'da, Newfouland'ın St. John's yöre-
sinden havalanan uçak, İrlanda'nın Clifden
Tarifeli bir yolcu uçağının başına gelen ilk fe- Havaalanı'na indi. Aynı yıl, daha önce Harry
laket, 14 Aralık 1920 günü, Londra'nın ku- Havker tarafından girişilen bir başka deneme,
zey banliyölerinden Golders Green üzerinde uçağın denize inmek zorunda kalması üzeri-
öğle saatlerinde yaşandı. "Handley Pages ne başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Gerçi uçağın
Continental Services" adlı havayolu şirketi- mürettebatı kurtarıldı ama, mektuplar, Okya-
ne ait uçak, Paris'e gitmek üzere Cricklewo- nus'un üzerinde kaldı. Birkaç gün sonra, bir
od Havaalanı'ndan henüz havalanmıştı. İki yolcu gemisi, yavaş yavaş batmakta olan uça-
kişilik mürettebatı ve altı yolcusu vardı. Yeni ğın gövdesinden mektupları aldı. Üzerlerinde,
yapılmış bir binanın arka cephesine çarptı ve "İlk Atlantik Ötesi Hava Postası" damgası
alevler içinde bahçeye düştü. Yolculardan dör- bulunan zarflar, biraz ıslanmış olmalarına
dü, uçak tam yere çakılmak üzereyken dışarı rağmen, yine de adreslerine gönderildiler.
atlamayı başardılar. İkisinin burnu bile kana- İlk düzenli Atlantik aşırı hava postası hiz-
madı. İkisinde ise hafif sıyrıklar vardı. Uçak- meti, Alman Lufthansa Havayolları tarafın-
ta kalan iki yolcu ile ' mürettebat ise dan başlatıldı. 3 Şubat 1934'te hizmete giren
kurtulamadı. bu servis, mektupları Berlin ile Buenos Aires
arasında taşıyordu. Önceleri her 14 günde bir
HAVADA ÇARPIŞAN İLK UÇAKLAR havalanan posta uçağı, 1935 yılı Mayıs ayın-
dan itibaren haftada bir uçtu. Mektuplar, dört
gün içinde verilen adrese ulaşıyordu.
İki uçağın havada birbirleriyle çarpışmasına Kuzey Atlantik üzerinde ilk hava postası
ilk kez 7 Nisan 1922'de tanık olundu. Fransız taşımacılığı, 20 Mayıs 1939'da Pan American
Havayolu Şirketi "Grands Express"e ait bir Havayolları tarafından New York ile Lizbon
Farman Goliath, Daimler Havayollarına ait ve Marseilles arasında başlatıldı. Boeing 314
DH 18'in yoluna çıktı. Kuzey Fransa'da Po- tipi uçan-geminin uçuş süresi, 29 saat idi.
22

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ton cephaneyi, General Franko'ya destek sağ-
İLK JET UÇAK POSTASI lamak amacıyla İspanyol Fası'ndan alarak
İspanya'nın Seville kentine indirdi.
Jet uçağı ile ilk posta, 18 Nisan 1950'de, bir
Avro Canada jet uçağı ile Toronto'dan New İLK ASFALT
York'a götürüldü.
Bugün büyük ölçüde petrolden elde edilen an-
cak Trinidad Gölü gibi bazı yerlerde doğal ola-
İLK "UÇAK İLE" ETİKETLERİ rak da bulunabilen asfaltın ilk kulanımı, İ.Ö.
2500 yıllarında oldu. O tarihlerde, Pakistan'-
Uçakla göndermek istediğimiz mektuplarımı- daki Mohenjo-Daro hamamlarının tuğlaları
zın üzerine yapıştırdığımız "par avion", "air arasında yapıştırıcı olarak asfalt kullanıldı.
mail" ya da "uçak ile" gibi minik etiketlerin Aynı dönemde, Mezopotamya'da ilahlar için
ilk örneği, İ918 yılı Ağustos ayında Fransa' döşenen kadirim taşlarının birbirine yapışma-
da bastırıldı. Paris ile Saint Nazaire arasında, sının asfaltla sağlandığı da biliniyor. Katran-
mektupları uçak ile göndermek isteyenler için la taşın karışımından oluşan ve
Fransız Sivil Hava Postası Şirketi tarafından "tarmakadam" denilen bir tür asfalt ise, ilk
bastırılan bu etiketlerin zemini kırmızı, üze- kez 1845 yılında Nottinghamshire'da kullanıl-
rindeki "par avion" yazısı ise siyahtı. Ulus- dı. Günümüzde yol kaplaması olarak çok ge-
lararası Posta Birliği tarafından Fransızca, rekli olan asfalt ise, otomotiv sanayiindeki
ortak yazışma dili olarak kabul edildiğinden, gelişmeler üzerine 1920'li yıllardan itibaren
daha sonra tüm ülkeler, uçakla gönderilmesi dünya ölçüsünde önem kazandı.
istenen mektpların üzerine, "par avion" ya-
zılı etiketlerin yapıştırılmasını istediler. İLK MOTORLU CANKURTARAN

HAVADAN İLK ASKER NAKLİ İlk motorlu cankurtaran, 1895 yılı Aralık
ayında, Paris'te Endüstri Sarayı'nda Panhard
et Levassor tarafından sergilendi. Üzerinde
Bu tür bir operasyon, ilk kez 1923 yılı Nisan "Daimler" marka bir motor bulunan bu am-
ayında, Irak'ta ortaya çıkan Kürt isyanı sıra- bulansla hasta taşındığını gösterir bir kayıt
sında yapıldı. 280 kişiden oluşan "Sih" birli- yoktu.
ği, tam teçhizattı olarak Kingarban'dan Ker- Motorlu cankurtaranların düzenli olarak
kük'e, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri tara- kullanılması, ilk kez 1900 yılı Temmuz ayın-
fından "Vickers Vernon" tipi 12 kişilik uçak- da Fransa'nın 9. Ordusu tarafından gerçek-
larla taşındı. Her askerde bir tüfek ve sekiz leştirildi. İlk sivil motorlu ambulans da, aynı
kiloluk malzeme vardı. Bütün birliğin, 75 mil- yıl Fransa'nın Alençon yöresinde hizmete gir-
lik mesafeye aktarılması, bir buçuk gün için- di. Autocar dergisi, bu ambulansla ilgili ola-
de 10 saat uçularak tamamlandı. Aynı işlemin rak şunları yazdı; "Dört tekerlekli bir
karadan gerçekleştirilmesi için beş gün gere- motosikletin üzerine bir kabin yerleştirilmiş.
kiyordu. Sürücü ve doktor motosikleti kullanırken,
Uzun mesafeli ilk havadan birlik nakli ise, hasta da kabinde yolculuk ediyor."
1932 Haziran'ında yapıldı. 21 adet Vickers
Victoria nakliye uçağıyla İngiliz Kraliyet Ha-
va Kuvvetleri'nin 70. ve 216. bölükleri, Mısır' İLK ANESTEZİ
daki Birinci Northamptonshire Alayı'ndan
Irak'a aktarıldı. Bu işlem 6 gün sürdü.
Bir ameliyat sırasında hastanın uyutulması, ilk
kez 30 Mart 1842 günü, ABD'nin Jefferson
İLK HAVADAN İSTİLA kentinde uygulandı. Dr. Crwford Long, "Ja-
mes Venable" adlı öğrenciyi, boynundaki kisti
almadan önce eterle uyuttu.Dünyadaki bu ilk
İlk havadan istila hareketi, 1936 yılının Ağus- anestezi uygulaması için James Venable'ın
tos ve Eylül ayları arasında, Alman Hava ameliyat ücretinin dışında fazladan 2 dolar 25
Kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi. Rudolf sent ödemesi gerekti. Dr. Long, kapalı bir top-
Freiherrvon Moreau komutasındaki Luftwaf- lum olan Jefferson halkına, eteri ilk tanıtan
fe Nakliye Bölüğü, 20 adet Junkers 52/3 tipi bir bilimadamı olmuştu. Gençler, bu madde-
nakliye/bombardıman uçağı ile 8 bin 899 as- ye büyük ilgi gösterdiler ve ebeveynlerinin bil-
ker, 44 ağır makineli, 90 hafif makineli ve 137 gisi dışında, birbirlerine küçük şakalar
23

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yapmak için Dr. Long'dan kendilerine bir ması gerekirdi. Bu bilgiden habersiz olan Dr.
miktar eter vermesini istediler. Gençlerin bu Wells, kahkaha gazını ağrı kesici olarak kul-
isteğini kıramayan Dr. Long, bir rastlantı so- lanarak 40 diş çekti.Bunlardan yarısı başarıyla
nucu, aşırı miktarda koklandığı zaman, ete- sonuçlandı. Ama, bir kezinde hastalarından
rin kişiyi hiçbir şey duyumsamayacak hale biri ölümün eşiğinden dönünce, denemeleri-
getirdiğini gördü. Bunun üzerine, James Ve- ne derhal son verdi. Bu arada, Dr. Wells'in
nable'a yapacağı ameliyatta bu harika ilaçtan eski ortaklarından William Morton, ıslah edil-
yararlanmaya karar verdi ve sonuç çok başa- miş sülfirik eter kullanarak, 1846 yılının Ey-
rılı oldu. Daha sonra, dokuz başka ameliyat- lül ayında, ağrısız diş çekimim başardı. Bu
ta da bu yöntemi kullandı. Bunlardan birinde, tarih, ağrı kesicilerle ilgili gelişimin başlangıç
bir zenci çocuğun parmağını kesti. Ne var ki, noktası olarak kabul edilir.
onun tıp biliminde yeni çığırlar açan bu çalış-
maları, Jefferson kentinin son derece tutucu
olan halkını rahatsız etti. Kendisini "büyücü- İLK WESTERNLER
lükle" suçlayan yaşlı Jeffersonlular, çalışma-
larına derhal son vermediği takdirde, linç edi-
leceğini söylediler. Dr. Long, çaresiz anestezi Western türü filmlerin çekim haklan 21 Ey-
bilimine büyük katkilar sağlayabilecek araştır- lül 1903 günü, Mutoscope and Biograph adlı
malarına son verdi. Onun tıp bilimine yaptığı Amerikan şirketi tarafından tescil edildi. Bu
ve önemli katkı da, Georgia Eyaleti Tıp Der- türün ilk örneklerinden olan "Kit Carson" ad-
neği tarafından yapılan bir araştırma sonucu, lı filmde, filmin kahraman?, Kızılderililerin eli-
1852 yılında gün ışığına çıkarılıncaya kadar ne tutsak düştükten sonra, genç ve güzel bir
gizli kaldı. Kızılderili kızın kendisine âşık olması sonucu
hayatını kurtarıyordu, 11 bölümlük bu film,
21 dakika sürüyordu. "The Pioneers" adlı bir
SAVAŞTA KULLANILAN İLK baka filmde de, Kızılderililer, bir çiftliği ya-
MOTORLU CANKURTARAN karak., çiftlik sahibi ile karısını öldürüyorlar,
kızını da kaçırıyorlardı. Film, çiftlikteki ceset-
leri gören bir grup beyazın, zavallı kızı kur-
Motorlu ambulansların bir savaşta ilk kez
tarması ile sona eriyordu. Her iki film de 1904
kullanılmaları, Türk-İtalyan Savaşı'na rastlar
yılı Ağustos ayında gösterime girdi.
Haziran 1912 günü Zanzur çarpışmaları sıra-
sında İtalyanlar. 10 adet ambulans kullandılar.
O gün, bu 10 cankurtaran. 70 yaralı İtalya'nın
Gargares'teki Sahra Hastanesi'ne ANESTEZİ İLE İLK DOĞUM
karldırırken, 40 ölüyü de mezarlığa götürdü..
Anestezi yöntemiyle yapılan bir doğumla sağ
olarak dünyaya gelen ilk çocuk İndian Medi-
ANESTEZİ İLE İLK DİŞ ÇEKİMİ cal Service doktorlarından William Carstairs'
in kızı Wilhelmina Carstairs'tir. Dr, Carsta-
Anestezi uygulayarak ilk diş çeken kişi, ABD'- irs, eşinin ağrısız bir biçimde doğum yapma-
nin Conaecticut eyaletinde, Hartford kenti sını öneren meslektaşı Dr. James Young
doktorlarından John M. Miggs'dir, Riggs'e bu Simpson'un isteğini kabul etti. Doğum dok-
yöntemi öneren meslektaşı, Dr. Horace Wells, toru James Young Simpson, meslektaşının eşi-
11 Aralık 1844 günü, gezginci bir tiyatronun ni doğum sırasında "kloroform" ile uyuttu.
şovmeni tarafından bulunan güldürücü gazın Anne, uyandığında kolları arasında kızım gö-
(diazot monoksid) ağrı kesici bir etki yaptığı- rünce, doğum yaptığına güçlükle inandırıldı.
nı fark etti. Grander Colton adlı şovmen, bul- Aradan 17 yıl geçtikten sonra Wilheîmina'nın
duğu gazın bu özelliğini bilmiyor, ondan bir fotoğrafını gören doğum doktoru Simp-
yalnızca numaralan sırasında insanları güldü- son, yaşanan mucizenin etkisiyle, "Ah, haz-
rebilmek için yararlanıyordu. Dr. Riggs, mes- reti anestezi" diye bağırdı.
lektaşı Dr, Weils'in önerisiyle, bu gazdan
yararlanarak, sağlam bir dişi hiç acı duyurma-
dan çekti. Bu buluştan son derece keyiflenen İLK LOKAL ANESTEZİ
Dr. Welis, "diş çekiminde yeni bir ufkun
açıldığını" duyurdu. Ancak, Dr. Wells'in o
gün bilmediği bir şey vardı. Diazot monoksi- Kokainin ağrı kesici etkisi, ilk kez Viyana'daki
din etkin ve güvenli bir biçimde anestezik ola- Alman Hastanesi doktorlarından Karl Koller
rak kullanılabilmesi için oksijenle karıştırıl- tarafından bulundu. Koller, Sigmund Freud
24

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İlk kez 1911 yılında havayolu posta ulaşımında kullanılan
uçaklar, dış görünümüyle, bugünkü seyyar satıcıların kullan-
dıklan arabalara benziyordu.

İLK UÇAK POSTASI ler gösterileri sırasında gerçekleşti, Henri


Pecquet, "Humber-Sommer" tipi uçağıyla, 6
İlk resmi uçak servisi, 18 Şubat 1911'de Hin- bin mektup ve posta kartını Allahabad'dan
distan'ın Allahabad kentinde, Birleşik Eyalet- alarak 5 mil uzaklıktaki Naini'ye götürdü.

ile birlikte, kokainin morfin bağımlılığına kar- nirsel bölge anestezisi, 1885 yılında Baltimo-
şı tedavi edici etkilerini araştırıyordu. Koka- re'daki John Hopkins Üniversitesi doktorla-
in, anestetik olarak ilk kez, Josef Brettauer rından William Halstead tarafından takdim
tarafından Heidelberg Kliniği'nde bir göz has- edildi.
tasının ameliyatı sırasında kullanıldı. Dr. Bret-
tauer, kokainin bu konudaki yararlarını, 15
Eylül 1884'te Heidelberg'de yapılan Oftalmo- İLK SANAT SERGİSİ
loji Kongresi sırasında Dr. Koller'den öğren-
mişti. Bildiğimiz anlamda ilk sanat sergisi, 9-23 Ni-
Enjeksiyon yoluyla lokal anestezi ya da si- san 1667 tarihleri arasında, Paris Resim ve
25

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Heykel Akademisi tarafından, Paris'te Palais- Benjamin Murphy tarafından gerçekleştirildi
Royale'de açıldı. Sonraları, iki yılda bir yine- ve bu türde ilk ameliyat, 2 Mart 1889 günü
lenen bu sergi, 1671 yılında Louvre Müzesi'n- Cook Country Hastanesi'nde yapıldı. Mon-
deki "Grand Galerie"de süreklilik kazandı. han adlı genç işçi, sekiz saat süren ameliyat-
tan önce, Dr. Murphy'ye geldiğinde, yalnızca
İLK YAPAY DÖLLENME karın ağrılarından şikâyet ediyordu.

Başarıyla sonuçlanan ilk yapay döllenme de- İLK ARTİST ORGANİZATÖRÜ


neyi, 1779 yılında, İtalyan Abbe Lazare Spal-
lanzani tarafından yapıldı. Spallanzani, Sanatçılar için ilk iş bulma bürosu, 1858 yı-
İspanyol türü bir erkek köpekten aldığı dölü, lında, Londra'da Ambrose Maynard tarafın-
dişi bir av köpeğinin üreme organına yerleş- dan kuruldu. Kendisi de komik şarkılar söy-
tirdi. 62 gün sonra üç yavru dünyaya geldi. leyen bir sanatçı olan Maynard, artistlerin mü-
Bunlar, ispanyol-av köpeği türünün melez- zikhollerde iş bulmasının ne denli zor olduğu-
leriydi. nu biliyordu. Özellikle taşrada çalışan
sanatçıların Londra'da sahneye çıkabilmele-
İNSANDA İLK YAPAY DÖLLENME ri, son derece güçtü. Maynard, iş arayan sa-
natçılardan aldığı birer şilin karşılığında,
onların isimlerini ve yeteneklerini düzenli ara-
İnsan üzerinde ilk yapay döllenmeyi, 1785 yı- lıklarla müzikhol yöneticilerine gönderiyordu.
lında Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Önceleri, müzikhol yöneticileri, Maynard'la
Thouret gerçekleştirdi. Bay Thouret, kendi- ve listesindeki sanatçılarla hiç ilgilenmediler.
sinden elde ettiği dölleri, ince bir şırınga ara- Ama, bir gün, ünlü müzikhollerden birinde
cılığıyla, karısının rahmine yerleştirdi. Bu sahneye çıkması gereken bir artist, sırası gel-
deneme, sağlıklı bir bebeğin dünyaya gelme- diği halde ortalıktan kayboldu. Rastlantı bu
siyle sonuçlandı. ya, Maynard da bu durumdan anında haber-
Daha sonra, 1799 yılında İngiltere'de Dr. dar olarak, müşterilerinden Julia Weston'u,
John Hunter, hipostastan rahatsız olan bir müzikholün ne yapacağını şaşırmış yönetici-
aristokrat aile reisinden aldığı dölleri, aynı ai- sine gönderdi. Julia Weston da, Maynard'ın
lenin genç annesine yerleştirdi ve başarılı so- yüzünü kara çıkarmadı ve büyük bir başarı-
nuç aldı. ya imzasını attı. Bunun üzerine, Londra'da-
Kocanın dışında, bir başka erkekten alınan ki tüm müzikhol sahipleri, yeni yetenekler
dölle yapılan ilk yapay döllenme ise, Phila- keşfedebilmek için Maynard'ın bürosunu aşın-
delphia'da Prof. Pancoast tarafından 1884 yı- dırmaya başladılar.
lında kloroformla bayıltılmış bir kadın
üzerinde, kadının bilgisi dışında denendi. Bu
deneme, kadının kısır olan kocasının isteği
üzerine yapıldı. İLK ATLETİZM KULÜBÜ
1863 yılı Haziran ayında, Londra'da birkaç
İLK APANDİS (KÖRBAĞIRSAK) işadamı bir araya gelerek, "Mincing Lane
AMELİYATI AC" adlı atletizm kulübünü kurdular. Kulü-
bün ilk toplantısı, 9 Nisan 1864 günü, Bromp-
ton'da, Londra Kürek Kulübü Tesisleri'nde
Tıp tarihine geçen ilk apandis ameliyatı, 4 yapıldı. Aynı yıl, kulüp ilk yarışmaları düzen-
Ocak 1885'te, ABD'nin Iowa eyaleti Daven- ledi. Bu ilk yarışmaya katılan atletler, 220 yar-
port kentinde, Dr. William West Grant tara- da (yaklaşık 210 metre) koşma ve 10 mil yü-
fından yapıldı. Bir çiftçinin kızı olan 22 ya- rüme dallarında dereceye girmek için uğraş
şındaki Mary Gartside, Dr. Grant'a verdiler. Kulüp, 1866'da London AC (Londra
getirildiğinde, akut apandisitin ilerlemiş aşa- Atletizm Kulübü) adını aldı.
masındaydı ve ameliyat edilmediği takdirde
ölecekti. Ameliyat, tam bir başarıyla sonuç-
landı, Bayan Gartside, 1919 yılına kadar ya- İLK ASPİRİN
şadı. İlk yapılan apandisit ameliyatlarının
hemen tümünde, tamamen arızalanmış, yani Bugün, hemen her yerde, herkes tarafından
hastalığın ileri aşamalarına gelinmişti. Apan- çeşitli küçük rahatsızlıklar için oldukça sık bir
disitin ilk dönemlerinde ameliyat fikri, İrlan- biçimde tüketilen Aspirin, ilk kez 1899 yılı
da asıllı bir Amerikalı cerrah olan John Mayıs ayında, Almanya'nın Leverkusen ken-
26

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Dünyanın ilk ambulansı, 1792 yılında, Fransa'da, Napolyon'
un başcerrahı Baron Dominique Jan Larrey tarafından, ya-
ralıları savaş alanından güvenlik içinde taşıyabilmek düşün-
cesiyle geliştirildi.

dan arabalarla taşınan yaralıların, kan kaybı-


İLK CANKURTARAN nın daha fazla olduğu, yaralarının daha da
derinleştiği görülmüştü. Bunun üzerine Lar-
Tarihte bilinen ilk cankurtaran (ambulans), rey, Fransız Ordusu'nun başcerrahı Pierre
1792 yılında Napolyorı'un özel cerrahı François Percy ile birlikte, özel bir "cankur-
Baron Dominique Jean Larrey tarafından ya- taran birliği" oluşturdu. Birlikteki her takım-
pıldı, Larrey'in ambulansı, savaş alanında ya- da, 12 ambulans vardı. Bunlar, ilk kez Napol-
ralanan kişileri, daha fazla kayba yol açmadan yon'un İtalya'ya karşı açtığı 1796-1797 sava-
bölgeden uzaklaştırmayı amaçlıyordu. Sıra- şında görev aldılar.

tinde, Bayer AG firması tarafından toz halin- recesi ise 6.49 metreydi. 1866 yılında yapılan
de piyasaya sürüldü. Aspirinin kimyasal adı Oxford-Cambridge spor karşılaşmalarında,
olan "asetilsalisilik asit", ilk kez 1853 yılın- ilk kez olarak eski bir İskoç sporu olan çekiç
da Alsaslı kimyacı Karl Gerhard tarafından atma da yarışmalara dahil edildi.
sentetik olarak elde edilmişti. 1897 yılında ise
Bayer firmasından Dr.Felix Hoffman, bu
maddeyi tedavi amacıyla ağızdan alınabilecek İLK ULUSAL ATLETİZM ŞAMPİYONASI
kadar katışıksız bir biçimde üretmeyi başar-
dı, Önceleri, yalnızca Almanya'da reçete kar- Bilinen ilk ulusal atletizm şampiyonası 23
şılığında satılıyordu. 1915 yılından itibaren Mart 1886'da, İngiltere'de Wallhaİm Green'
Bayer tarafından 20'lık paketler halinde tab- de Amatör Atletizm Kulübü tarafından orga-
let olarak piyasaya sürüldü. nize edildi. Bu yarışmalardaki zaman ve me-
safe kayıtları, İngiliz atletizminin ilk resmi
kayıtlarıdır.
ÜNİVERSİTELERARASI İLK YARIŞMA
KAPALI SALONDA İLK
Üniversitelerarası ilk sportif karşılaşma, 3
Mart 1864 günü İngiltere'de, Oxford ve ATLETİZM YARIŞMALARI
Cambridge üniversiteleri arasında yapıldı.
Christchurch kriket sahasında yapılan sekiz Kapalı salonda ilk atletizm müsabakaları, 1 i
ayrı yarışmadan dördünü Oxford, dördünü ise Kasım 1868 günü, New York'ta bir paten sa-
Cambridge kazanınca, sonuç beraberlik şek- lonunda yapıldı. Bu karşılaşmalar, aynı za-
linde tescil edildi. Bu yarışmalar sırasında, manda ABD'de yapılan ilk atletizm yarışma-
yüksek atlamada birinci gelen sporcunun de- ları oldu. Yarışmalardan iki ay önce New
recesi 1.68 metre, uzun atlama birincisinin de- York Atletizm Kulübü'nü kuran kişilerden bi-
27

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ri olan William B. Curtis, kabaralı koşu ayak-
kabılarını lanse etti. Atletlerden dördü, yedi İLK ÖZYAŞAM ÖYKÜSÜ
ayrı yarışta bu ayakkabılardan kullandı.
İngilizce olarak yazılan ilk özyaşam öyküsü,
İLK ATLETİZM PİSTİ muhtemelen 1576 yılında, besteci Thomas
Whythorne tarafından kaleme alındı. Adı,
"Çocukların yaşamlarından gençlerin yaşam-
Koşu amacıyla kullanılan ilk atletizm pisti, larına giren, oradan da yaşlıların yaşamları-
1868 yılında, Amatör Atletizm Kulübü tara- na geçen uzun söylevlerin, sonelerin ve
fından İngiltere'de West Kensington'da, Lil- şarkıların kitabı" idi. Yazar, kitabında Mag-
lie Bridge'de kuruldu. Pistin uzunluğu, 536 dalen Koleji'ndeki okul günlerini, John Hey-
metre idi. wood'dan müzik eğitimi alarak geçirdiği
gençlik yıllarını ve İngiltere'nin en büyük
konaklarında arandığı ve Başpiskopos Parker
İLK BAYRAK YARIŞI tarafından "Müziğin efendisi" olarak kabul
edildiği olgunluk çağlarını anlatır. Yayınlan-
17 Kasım 1863 günü, ABD'nin Berkeley ken- mamış el yazması tek kopye, 1955 yılında,
tinde, bugünkü bayrak yarışlarının ilki sayı- Londra'da Sotheby's Müzayede Salonu'nda
labilecek bir koşu yapıldı. Bu yarışmaya, dört yapılan bir açık artırma sırasında James Os-
kişilik bir tek takım katıldı. Her biri yarım mil born tarafından ortaya çıkarıldı. Halen, Ox-
koşan dört sporcu, iki millik mesafeyi (yak- ford'da, Bodleian Kütüphanesi'ndedir.
laşık 3 bin 218 metre) 9 dakika 51 saniyede
tamamladılar. Bayrak yarışına, iki ayrı takı-
mın katıldığı ilk deneme ise, 1893 yılı Mart İLK AEROSOL KUTUSU
ayında yapıldı. Pennsylvania Üniversitesi öğ-
rencilerinden oluşan iki ayrı takım, aynı me- Bir sıvı ya da gazın iç basıncın etkisiyle bir te-
safede birinci gelebilmek için yarıştılar. neke kutudan dışarı püskürtülebileceği düşün-
cesi, ilk kez 1926 yılında Norveçli Erik
Rotheim tarafından geliştirildi. Ancak, bu te-
ÇÖMELEREK YARIŞA BAŞLAYAN ori, uzun süre uygulamaya konulamadı. Ni-
İLK ATLET hayet 1941 yılında, iki Amerikalı, L. I>.
Goodhue ve W.N. Sullivan, karbondioksit
yardımıyla püsküren, böcek öldürücü bir ae-
Bugün bildiğimiz biçimde yarışa çömelerek rosol yaparak pazarladılar. 1950'lerden itiba-
başlayan ilk atletin, ABD'li yüz yarda (91.5 ren çok geniş bir kullanım alanı bulan bu
metre) şampiyonu, Yale Üniversitesi öğrenci- teknik, mobilya cilalarında, hava temizleyici-
si Charles Sherrill olduğu söylenir. Sherrill, lerde, hatta tutkallarda bile kullanılmaktadır.
1888 yılında, antrenörü Mike Murphy'nin
önerisi üzerine, kısa mesafeli yarışlara bu şe-
kilde başladı. Bir başka iddiaya göre ise, ALKOLÜN İLK BULUNUŞU
Yeni Zelandalı atlet Bobby MacDonald, da-
ha 1884 yılında İskoçya'da yapılan atletizm
yarışmalarında bu yöntemi uygulamıştı. Şim- Alkol, en eski ve en çok kullanılan kimyasal
diki başlama çizgilerini düzenleyen kişi ise, maddelerden biridir. Alkolün ilk kez, tarih ön-
Amerikalı antrenör George Bresnahan'dır. cesi insanlar tarafından, mayalanma yoluyla
Bresnahan, bu çizgileri 1927 yılında geliştir- doğal alkol oluşturmuş meyve ve sebzelerin
di. Bu türdeki bir kulvarda koşan ilk atlet yenmesiyle bir tesadüf sonucu bulunduğu sa-
ise, Guyana doğumlu İngiliz J.E. London' nılıyor. İnsanoğlu, onun gerçek özelliklerini
dur (1929). kavradıktan sonra, ilaç sanayiinden endüstri-
ye, çeşitli bilimlerden sosyal festivallere kadar
birçok konuda, alkol, insan yaşamının vazge-
İLK ATOM ENERJİ SANTRALI çilmez unsurlarından biri haline geldi.
İlk biranın, İ.Ö. 8000-6000 yılları arasın-
Bu tür bir santral, ilk kez 27 Haziran 1954 gü- da Mezopotamya'da yapıldığı biliniyor. O dö-
nü, Sovyetler Birliği'nde, Moskova'nın 88 ki- nemde insanlar, arpanın mayalanmasını sağ-
lometre uzağındaki Obninsk yöresinde lıyorlar, sonra da sıcak suyla karıştırarak içi-
kuruldu. Buradan üretilen elektrik enerjisi, en- yorlardı. Bira gibi, şarabın bulunması da, çok
düstride ve tarımsal işletmelerde kullanıldı. eski yıllara dayanır.
Kullanılabilir kapasitesi, 5 bin KW idi. Saf alkolün ilk damıtılması ise, İ.S. 1100
28

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yıllarına rastlar. O tarihte, İtalyanlar, şarabı 1867 yılında, Doktor Lister'in eski şefi Sir
ya da birayı belirli bir sıcaklığa kadar kayna- John Erichsen, "Karın boşluğu, göğüs ve be-
tarak buhar haline dönüşen alkolü damıtarak, yin, başarılı bir ameliyat için insanoğluna son-
saf alkol elde etmeyi öğrenmişlerdi. Bu yön- suza dek kapalı kalacaktır" diyordu. Oysa
tem, 15. yüzyıldan itibaren Asya ve Batı Av- Lister'in buluşu antiseptikler ve daha sonra
rupa'ya yayıldı. Sarhoşluk ise, alkolün insan anesteziklerin de devreye girmesiyle, Sir Erich-
vücuduna girdiği ilk günden bu yana, bir top- sen'in bu iddiası, çok kısa sürede geçersiz ka-
lumsal sorun oldu. lacaktı. Doktor Lister'in Glaskow'da 1864-
1866 yılları arasında yaptığı ameliyatlarda,
ölüm oram yüzde 45 iken, 1867-1869 yılları
İLK HAVALANDIRMA arasındaki ameliyatlarda, mikrop öldürücüler
sayesinde bu oran yüzde 15'e düştü.
19. yüzyılın sonlarında havayı serinletmek için
kullanılan tek yöntem, belli bir mekândaki ha-
vayı buzun üzerinden geçirmekti. Bu yöntem- İLK METALLER VE ALAŞIM
le, New York'taki ünlü "Madison Square
Garden" salonlarını soğutmak için her akşam, İnsanlar tarafından kullanılan ilk metaller, al-
dört ton buz kullanılıyordu. tın ve bakırdır. (Î.Ö. 4000). İlk "alaşım" ise,
Gerçek anlamda ilk havalandırma aygıtı, bir rastlantı sonucu İ.Ö. 3500 yılında Mezo-
"Air-Condition"m patenti, 1902 yılında Wil- potamyalılar tarafından bulundu. Bakır ve te-
lis H. Carrier adındaki Amerikalı tarafından nekenin karışımı olan bu alaşıma, "bronz"
alındı. Bu aygıt, giren havayı suyla doyuru- adı verildi ve söz konusu buluşla birlikte, in-
yor, böylece bir yandan havanın ısısını denet- sanlık tarihinde "Bronz Çağı" başlamış oldu.
lerken, bir yandan da nemliliği belirli bir
düzeyde tutuyordu. Dört yıl sonra, Stuart
Crawer adlı Amerikalı, bu aygıta bir de toz İLK SU KEMERİ
filtresi takmayı akıl etti.
İ.Ö. 703 yılında, Asur Kralı Sennacherib, baş-
İLK CEBİR PROBLEMİ kent Ninova'ya fazladan su getirilmesini sağ-
lamak için bir su kemeri yapılmasını emretti.
30 mil uzunluğundaki bu kemer, Jerwan Wa-
İ.Ö. 1700 yılından kalma bir Mısır papirüsü-
disi'nde, 9 metre yüksekliğinde, 21 metre ge-
nün üzerinde, Ahmes adlı bir yazar tarafın-
nişliğinde ve 262 metre uzunluğunda bir
dan yazıldığı anlaşılan şu satırlar vardı: "Bir
köprünün üzerinden geçiyordu. Bu köprünün
uzunluk, kendisinin yedide biri kadar bir baş-
yapımında, 2 milyon tuğla kullanıldı.
ka uzunlukla toplandığında ortaya çıkan so-
nuç 19 olduğuna göre, acaba bu uzunluğun
kendisi ne kadardır?"
Ahmes adlı yazar, aynı papirüsün üzerin- İLK BEBEK KUVÖZÜ
de, sorunun çözümünü rakamlarla değil, be-
lirli birtakım sembollerle yapıyordu. Bu Normal süresinden önce doğan ve tıp dilinde
örnek, bugün bilinen cebir kavramının ilk ör- "prematüre" denilen bebeklerin derhal içine
neğidir. alınması gereken "kuvöz" adı verilen aygıt,
ilk kez 1891 yılında Fransa'nın Nice kentinde
Dr. Alexandre Lion tarafından geliştirildi. Bu
İLK ANTİSEPTİK kuvözün havası bir vantilatör yardımıyla sü-
rekli temizleniyor, ısısı da bir termostat ara-
Mikrop öldürücü olarak kullanılan antiseptik- cılığıyla sürekli denetim altında tutuluyordu.
lerin bulunmasından önce, ameliyat salonla- Dr. Lion, bu buluşun başarılı sonuç verdiğini
rı, hasta için bir umut ışığı olduğu kadar, çok görünce, Nice'de erken doğan çocuklar için
büyük tehlikelerle dolu bir yerdi. Zira, ame- bir bakım merkezi kurdu. Bu merkezi, Bor-
liyat için vücudun açılan yerlerine, mikroplar deaux, Marseilles, Lyons ve Paris'te kurulan
kolayca girebiliyorlardı. 1865 yılında Glas- benzerleri izledi. Nice'deki klinik, bir yandan
kow'da Joseph Lister adlı cerrah tarafından yardım dernekleri tarafından sağlanan katkı-
geliştirilen mikrop öldürücülerin, ameliyatta lar, bir yandan da belediyenin yardımları sa-
ilk kez kullanılmaya başlanması ile, bu sorun yesinde ücretsiz hizmet veriyordu. Paris'teki
büyük ölçüde ortadan kalktı ve tıp biliminde klinik ise, hemşire ücreti de dahil olmak üze-
yeni bir çığır açıldı. re, bir aylık hizmet için 60 frank alıyordu ki,
29

http://groups.google.com/group/merakediyorum
bu fatura birçok ana-baba tarafından kolay- Bu basit aygıt, hayvanların derilerinin yüzül-
ca ödenebilecek düzeydeydi. mesinde, etlerinin kesiminde, odun kesmede
Dr. Lion, çalışmalarının ilk üç yılında pre- ve kazı işlerinde kullanıldığı gibi, silah olarak
matüre 185 çocuktan 137'sini kurtarmak gibi da önemli bir işleve sahipti. Baltalara, İ.Ö. 35
hiç de küçümsenemeyecek bir başarıya imza- bin yılından itibaren sap takıldı.
sını attı. Çünkü, doktorun bu buluşu olma-
saydı, bebeklerin hepsi ölecekti. Doğal
besinlerle beslenemeyecek kadar zayıf olan be- İLK GÜZEL BEBEK YARIŞMASI
bekler, süt-hemşirelerin göğüslerinden uzanan
tüplerin burunlarına takılması yöntemiyle bes- Bugün, dünyanın çeşitli kentlerinde düzenle-
leniyorlardı. Dr. Lion'un kliniklerini gezen bir nen güzel bebek yarışmalarının ilki, 14 Ekim
İngiliz gazetecinin belirttiğine göre, bu işlem 1854 tarihinde, ABD'de, Ohio eyaletinin
sırasında zenci hemşireler beyaz bebekleri, be- Springfield kentinde yapıldı. Bu yarışmaya,
yaz hemşireler de siyah bebekleri doyuru- 127 bebek katıldı. Adaylar arasında, beş ay-
yorlardı. lık olmasına rağmen ağırlığı 14 kiloyu bulan
bir bebekle anne ve babasının on yedinci yav-
İLK TAKMA UZUV rusu olan bir bebek de vardı. Birinciliği 10 ay-
lık William Rowner kazandı. Bu şirin oğlan
çocuğu, gümüş bir plaket ile ödüllendirildi.
İlk yapay uzuvlara, Yunan tarihçisi Heredot' Ancak, yarışmada jüri üyelerinden biri-
un İ.Ö. 5. yüzyılda yazdığı kitaplarda rastla- sinin bebeklerle ilgili bir görüşü, ana-babaların
rız. Ancak, buradaki takma uzuvlar, el yeri- uzun süre çocuklarını bu tür yarışmalara sok-
ne takılan demir kanca ya da kedi veya köpek masını engelledi. En güzel bebeği seçmekle gö-
ayağıdır. revli olan bu jüri üyesinin, minik çocuklarla
Hareketli parmaklara sahip eller ya da ilgili görüş şöyleydi: "Bebekler, bir ucunda
omuzdan devinebilen kollar ise, ilk kez 16. bitmez tükenmez gürültüler, öteki ucunda da
yüzyılda yapılmaya başlandı. Fransız Ordu- büyük bir sorumsuzluk örneği olan koskoca
su cerrahlarından Ambroise Pare'nin, bu ya- bir kanaldır."
pay uzuvların gelişimine büyük katkısı oldu.

İLK YAPAY BAHARAT İLK BALE

Hareket, söz ve şarkı urlarını içeren ilk ba-


Yapay olarak elde edilen ilk baharat., "vanil- le, John Weaver'm "The Lovers of Mars and
ya"dır. 1874 yılında, Almanya'da Dr. Wil- Venüs" (Mars ve Venüs'ün Aşkları" adlı ba-
liam Haarman ve Prof. Ferdinand Tiemann lesidir. İlk kez 2 Mart 1717 günü Kraliyet Ti-
adlı iki kimyager, sentetik olarak vanilya el- yatrosu'nda sahnelendi. Mars rolünde Louis
de etmeyi başardılar. İki yıl sonra, yine bir Dupre, Venüs rolünde ise Bayan Santlow oy-
kimyacı olan Karl Reimer, Haarman'ın çalış- nadılar. Vulcan rolünü de bizzat Weaver can-
malarına katıldı ve bu ikili, yapay olarak do- landırdı. Müzik, iki ayrı besteci tarafından
ğal vanilyanın tam tadını veren bir madde bestelenmişti. Richard Fairbank, dans müzik-
üretti. Bu ilk yapay vanilya, doğal vanilyayı lerini hazırlamış, Kraliyet Orkestrası'ndan
yeterince sağlayamayan Alman çikolata ya- Henry Symonds ise senfonilerin sorumluluğu-
pımcıları tarafından ilk kez kullanıldı. nu üstlenmişti. Tiyatronun yöneticisi Colley
1870'lerde de İngiltere'de akide şekeri yapım- Cibber, prodüksiyon giderleri konusunda ala-
cıları, çeşitli meyvelerin tatlarını veren sente- bildiğine cimri davranmıştı. Çünkü, bu tür ye-
tik maddeler üretmeyi başardılar. ni eğlence tarzının ne gibi bir sonuç vereceğini
kestiremiyordu. Ancak, halkın ilgisi, beklene-
İLK BALTA nin de üstüne çıktı. Sonuçtan yeterince mem-
nun olmayan tek kişi, balenin yazarı Weaver'
Günümüzden 250 bin yıl önce, modern insa- in kendisiydi. Seyircilere göre daha gelişmiş bir
nın ataları sayılan Homoerectus olarak isim- beğenisi olduğunu öne sürüyor, bu nedenle de
lendirilen insanlar, Afrika, Asya ve dansçıların performanslarından memnun ol-
Avrupa'da taşlara biçim verecek baltalar ya- muyordu. Dansçılar da Weaver'in "avant-
pıyorlardı. Bunlar, sapsız olmalarına karşın, garde" koreografisini yeterince özümleyeme-
üçgen biçiminde yontulduklarından kolaylıkla mişlerdi doğrusu. Weaver, anılarında, "İtiraf
elde tutulabiliyordu. Üçgenin bir noktası ol- etmeliyim ki" diyordu, "Dansları düzenler-
dukça sivri, bir kenarı ise bıçak ağzı gibiydi. ken, modern eğilime daha çok kaydım."

30

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Nefes alış: Hava tüpünün birincil kapağı, ağızlığın iç oda- Su, ağızlığın ön kısmındaki Uygun basınçtaki hava,
sına basıncı azaltılmış hava gönderir. Soluk alınırken, dış oda- diyaframa yapağı basınçla ağızlığın iç kısmından ağıyı ulaşır.
sına deniz suyu dolar. Bu suyun basıncı, ağızlığın iç odasına ağıza giren hava
giden havanın basıncını düşürür ve vücuda en uygun miktar- basıncını düzenler
da hava gitmesi, böylece sağlanmış olur.
Nefes veriş: Ağızlığın iç ve dış odacıklarındaki basınç ay-
nı olduğunda ağızlıktaki hava uyarlayıcı kapak kapanır ve daha
hangi bir derinlikte, ciğerlerin içindeki ve
fazla hava gelmez. Dalgıç, bu arada nefesini verir ve kulla- dışındaki basınç, birbirine denk olmazsa, dal-
nılmış hava, kapak aracılığıyla denize aktarılır. Bu arada dü- gıcı ölümcül tehlikeler bekliyor demekti.
şen basınç nedeniyle hava tüpüne bağlı birincil kapak açılır 1942 yılında Cousteau, mühendis arkada-
ve yemden soluk almak için gerekli olan hava ağızlığa gelir. şı Emile Gagnan'la birlikte yeni bir yöntem ge-
liştirdi. Bu yöntemle, suyun derinliği de hesap
edilerek, dalgıcın istemine göre, otomatik ola-
İLK SUALTI SOLUNUM AYGITI rak ciğerlere hava pompalanıyordu. Aygıt,
Dünyada sualtı solunum cihazları, ilk kez son derece basitti ve sudaki ağırlığı, yok de-
İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransa'da, kap- necek kadar azdı. Savaş sona ermeden önce,
tan Jacques Cousteau tarafından geliştirildi. bu aygıtı kullanan kurbağa adamlar, düşman
Cousteau, Fransız Donanması'nda görev gemilerine büyük zararlar verdiler. Günümüz-
yaparken, sualtında uzun süre kalabilmenin deki sualtı solunum aygıtları, askeri, ticari ve
çarelerini araştırıyordu. Sualtında, her on met- sportif amaçlarla geniş ölçüde kullanıl-
rede, basınç bir atmosfer yükseliyordu. Her- maktadır.

31

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Weaver, baleyi operadan ayıran ve bir sa-
nat biçimi olarak bağımsızlığa kavuşturan ilk
sanatçıdır. BİR PARLAMENTODA YAPILAN
Kıta Avrupası'nda sahnelenen ilk "ballet İLK SEÇİM
d'action" ise, Marie Salle'in "Pygmalion" ad-
lı yapıtıdır. İlk kez 1734 yılı Ocak ayında Co-
vent Garden'de seyirci karşısına çıktı ve aynı Bir parlamento içinde yapılan ilk oylama,
yıl Paris'te François Riccobini tarafından 1859'da, Avustralya'daki Victoria Kolonisi
Theâtre-Italien'de yinelendi. Bale, Fransa'dan Yasama Konseyi'nde yapıldı.
Rusya'ya geçti ve bu ülkede, 1751 yılında ba-
le üstadı Lande yönetiminde İmparatorluk Ti- İLK TÜKENMEZ KALEM
yatro Okulu kuruldu. Bu verimli kaynakta
klasik formunu bulan bale, 1911 yılında do- Günümüzde hemen herkes tarafından kulla-
ğum yeri olan İngiltere'ye Diyagilev toplulu- nılan tükenmez kalem, ilk kez 1938 yılında
ğu ile geri döndü. Macar heykeltıraş ve gazeteci Lasalo Biro ta-
rafından bulundu. Biro, o yıllarda Budapeş-
te'de hükümet tarafından finanse edilen bir
BALE PABUCU KULLANAN dergi çıkarıyordu. Bir gün, derginin basıldığı
İLK KOREOGRAF matbaaya gittiğinde, çabuk kuruyan mürek-
keplerin sağlayacağı yararları düşündü ve ilk
tükenmez kalem prototipini geliştirdi. Biro, bu
Bir balede özel pabuç kullanan ilk koreograf, keşfi üzerinde daha çok çalışmak istiyordu,
Charles Didelot'dur. Didelot, 1796 yılında ama ülkesinde Nazi baskılarının tırmanması
Kraliyet Tiyatrosu'nda "Zephyr et Flore" adlı sonucu Paris'e kaçtı. Oradan da 1940 yılında
balesini sergilerken, balerinlere ve baletlere Arjantin'e gitti. Lasalo Biro, tükenmez kale-
ayak uçlannda yeterince yükselebilmeleri için mi bir türlü kafasından çıkaramıyordu. En so-
özel mekanizmalı pabuçlar giydirdi. Didelot'- nunda çalışmalarının sonucunu aldı ve 10
nun "Zephyr et Flore" adlı balesi, aynı za- Haziran 1943'te "mürekkep damlatmayan"
manda erkek dansçının partnerini bir kalemin patentini kendi adına tescil ettir-
havalandırması ve bu hareketin iki dansçı ara- di. O sırada, Henry Martin adında bir İngi-
sında bir iletişim aracı olmasından ilk ör- liz, hükümeti adına bazı çalışmalar yapmak
nektir. üzere Arjantin'e gelmişti. Martin, bir rastlantı
sonucu Biro ile karşılaştı ve buluşuna hayran
kaldı. Çünkü, büyük yüksekliklerde çeşitli he-
İLK BALE ETEĞİ saplar yapmak zorunda kalan havacıların dol-
makalem kullanırken ne denli sıkıntılarla karşı
İlk bale eteğini, 12 Mart 1832'de Paris Ope- karşıya kaldıklarını biliyordu. Bu yeni kalem,
rası'nda galası yapılan Filippo Taglioni'nin bu sıkıntıların sonu demekti. Çünkü, çeşitli
"La Sylphide" adlı balesi için A.E. Chalon yüksekliklerde, hava basıncının değişiminden
çizdi. Bazı bale otoritelerine göre, bu eteği ha- etkilenmesi söz konusu değildi. Derhal kale-
zırlayan ressam, Eugene Lami'dir. Bale, aynı min İngiltere haklarını satın aldı ve Reading
yıl 26 Temmuz'da Covent Garden'da yinelen- yakınlarındaki terk edilmiş bir hangarda, İn-
di. giliz Hava Kuvvetleri için tükenmez kalem
Her iki yapımda da başbalerin Marie Tag- yapmaya başladı. Yanında çalışan 17 kız, ilk
lioni ve öteki balerinalar, beyaz muslinden bir yıl içinde 30 bin kalem üretmeyi başardı-
yapılan bu özel etekleri giydiler. Bu giysilerin lar ve bunların hepsi satıldı.
etek boyları, baldırın ortasına kadardı; kol- Biro patenti altında halka satışı yapılan ilk
lar ise tamamen çıplaktı. Bu ilk bale eteği, tükenmez kalemler ise, 1945 yılı başlarında
ufak-tefek birtakım değişiklikler geçirmesine Buenos Aires'te Eterpen şirketi tarafından pi-
rağmen günümüz romantik balesinin standart yasaya çıkarıldı. Bir Birleşik Amerikalı işada-
giysisi olma özelliğini kazandı. James Laver mı da, bu "büyük buluş"un ABD'ye
adlı ale uzmanına göre, bu ilk bale giysisi, aktarılması için faaliyete girişti.
1830'ların moda eteklerinin biraz "tiyatrosal-
laştırılmiş" haliydi. "Su altında yazabilen ilk kalem" olarak
Çember etekli ilk bale giysisi ise, 1885 yı- reklam edilen tükenmezler, ABD'de umula-
lında St. Petersburg'da Kraliyet Tiyatrosu'nda nın da ötesinde bir ilgi gördü. 29 Ekim 1945
"La Fille du Pharaon" adlı balede, İtalyan günü New York'ta Gimbel's mağazalarında
balerina Virginia Zucchi tarafından giyildi tanesi 12.5 dolardan satışa çıkarıldı ve akşa-
ma kadar tam 10 bin adet satıldı.
32

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Tükenmez kalemlerin son derece yaygın Amerikalı ve "Boulogne'dan gelen birkaç ba-
bir biçimde kullanılması ise 1958 yılında Bic lıkçı kız" katılıyordu. Son grup, ön elemeler-
firması tarafından üretilmesiyle gerçekleşti. den geçmediği için, öteki üç Fransız gibi res-
Bir yıl içinde İngiltere'de 53 milyon Bic tüken- men aday değildi. Yarışmayı izlemeye gelen
mez satıldı. Bu, ülkede kadın, erkek ve çocuk, her seyirciye 4 sterling karşılığında üç oy pu-
herkesin bir tükenmez sahibi olması demek- sulası verildi. Böylece, güzelleri halk değerlen-
ti. dirmiş olacaktı. Kraliçelik tacını ve birincilik
ödülü olan Spencer marka piyanoyu, bir dük-
İLK DİKENLİ TEL kâncının kızı olan 18 yaşındaki İngiliz dilberi
Nellie Jarman kazandı. Ertesi gün Folkesto-
İlk dikenli telin patenti, 25 Haziran ne Herald gazetesinde yer alan yarışmayla il-
1867'de ABD'nin Ohio eyaletinde Lucien gili bir yorumda ise, seyircilerin kendi ülkele-
B.Smith tarafından alındı. Bu telin üzerine rinden birine oy vermekle "açık biçimde
tahta plakalar takılmış, bu plakaların üzeri- tarafgirlik" yaptıkları öne sürüldü.
ne de olta şeklinde kancalar monte edilmişti.
Ancak bu ilk "dikenli tel"in herhangi bir par-
çasına daha sonra rastlanmadığından, paten-
MAYOYLA YAPILAN İLK
ti alınmasına rağmen üretilip üretilmediği bi- GÜZELLİK YARIŞMASI
linemiyor. Ertesi yıl patent alan M.Kelly ise,
Güzellerin günlük giysiler yerine mayo gi-
birbiri üzerine bükülmüş iki telin kıvrımları
yerek yarıştıkları ilk güzellik yarışması, 7 Ey-
arasına yerleştirdiği oltalarla gerçek anlamda
lül 1921 günü ABD'de, Atlantic City'de ya-
ilk dikenli teli yapmış oldu. "Gerçek anlam-
pılan "Miss America" yarışmasıydı. Bu, aynı
da koruyucu" olarak reklamı yapılan bu di-
zamanda ilk kez bir ülkenin adıyla anılan ve
kenli tele, ABD'nin bazı yörelerinde hâlâ rast-
daha sonra gelenek haline gelen bir yarışma
lamak mümkündür. Sığır çiftliklerinde, hay-
oldu. "Miss Amerika" adının isim babası, At-
vanları belirli bir yerde tutabilmek için yete-
lantic City Press gazetesi muhabirlerinden
rince kereste bulamayan ve bu yüzden çeşitli
Herb Test idi. Yarışmanın birincisi olarak
zorluklarla karşı karşıya kalan Batı'da, dikenli
"Miss America" unvanını alan 15 yaşındaki
telin bulunuşu gerçek anlamda bir "devrim"
Margaret Gorman, elemelere Miss Washing-
oldu.
ton unvanıyla katılmıştı ve henüz ortaokul öğ-
Dikenli tel koleksiyonculuğu, Avrupa'da rencisiydi. Enfes bir sarışın olan Bayan Gor-
henüz pek yaygın olmamakla birlikte, ABD'- man, 75-63-80'lik vücut ölçüleriyle bütün iz-
nin güneybatı eyaletlerinde oldukça geçerli bir leyicilerin soluklarını kesti ve 1.53'lük boyuyla
uğraştır. Çeşitli dönemlerde yapılmış çeşitli bi- da bugüne kadar "Bayan Amerika" unvanı-
çimlerdeki dikenli telleri toplamak, kovboy- nı alan en kısa boylu güzel oldu.
ların torunları olan Amerikalılar için ayrı bir
zevktir. Bugün bazı koleksiyoncuların elinde
1500'ü aşkın türde dikenli tel olduğu biliniyor İLK DÜNYA GÜZELLİK KRALİÇESİ
ve bu teller zaman zaman açık artırmalarda; YARIŞMASI
yarım metresi yaklaşık 40 bin liradan alıcı bu-
labiliyor. Dünya Güzellik Kraliçesi yarışması ilk kez
1951 yılında Mecca Ltd. Halkla İlişkiler Di-
DİKENLİ TELİN SAVUNMADA rektörü Eric Morley tarafından düzenlendi. O
yıl, Morley'in patronları, kendisinden Lond-
İLK KULLANILIŞI ra Festivali'ne uluslararası bir yenilik getirme-
sini istemişlerdi. Morley de uzun uzun düşün-
Dikenli tel savunma amacıyla ilk kez 1898
dükten sonra, bu tür bir yarışmanın gerçek-
yılında Küba'da, Amerikalılarla İspanyollar
ten ses getireceğine inandı ve bu düşüncesini
arasındaki savaşta, Amerika Birleşik Devlet-
gerçekleştirmek için kolları sıvadı. 19 Nisan
leri ordusu tarafından kullanıldı.
günü, Strand Lisesi Bale Salonu'nda yapılan
finale yalnız beşi denizaşırı ülkelerden gelen
ULUSLARARASI İLK GÜZELLİK 30 aday katıldı.
YARIŞMASI Bu yarışmanın bir başka özelliği de, bü-
tün yarışmacıların o dönemde İngiltere için
Uluslararası nitelikteki ilk güzellik yarış- çok yeni bir olgu olan bikini ile podyuma çık-
ması, 14 Ağustos 1908 günü İngiltere'nin Fol- malarıydı. Sonuçta 1000 sterlinglik birincilik
kestone kentinde, Pier hipodromunda yapıl- ödülünü ve Dünya Güzellik Kraliçesi tacını
dı. Yarışmaya altı İngiliz adayın yanı sıra, üç Stocholmlü bir polisin kızı olan 22 yaşındaki
Fransız, bir İrlandalı, bir Avusturyalı, bir İsveç güzeli Kiki Kaakonson kazandı.
33

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1888 yılında, Belçika'da yapılan ilk güzellik yarışmasında, adaylar büyük bir gizlilik içinde finalin yapılacağı salona ge-
tirildiler. Bu ilk yarışmada, kraliçelik tacını, fotoğrafta görülmeyen bir zenci kazandı.

İLK GÜZELLİK YARIŞMASI yazdı. "Toplu olarak yarışma saatini özel bir
binada bekleyen güzeller, finalin yapılacağı sa-
Bilinen ilk güzellik yarışması, 19 Eylül lona her tarafı sımsıkı kapatılmış özel araba-
1888'de, Belçika'nın Spa kentinde "Concours larla getirildiler."
de Beatue" adı altında yapıldı. Yarışmayla il- Nihayet jüri, kraliçe adaylarını teker teker
gili duyuru üzerine 350 aday, ilk elemeyi ka- inceledi ve 5 bin franklık birincilik ödülüne,
zanmak umuduyla jüriye fotoğraflarını gön- Guadeloupe'dan 18 yaşındaki Bertha Souca-
derdi. Jüri üyeleri, oldukça tartışmalı geçen- ret'i layık gördü.
toplantılardan sonra, bunlardan 21'ini finale Aynı İskandinav gazetesi, yarışmadan bir-
katılmaya layık gördü. Yarışma, tam bir giz- kaç gün sonra şu haberi veriyordu:
lilik içinde yapılıyordu ve jüri üyeleri güzelle- "Aldığımız son bilgilere göre Bayan Sou-
ri adeta gözlerinden kıskanıyorlardı. Bir İs- caret, yakın bir gelecekte sahneye çıkacakmış.
kandinav gazetesi, "Halkın kraliçe adayları- Eh, sesi belki yeterli olmayabilir, ama günü-
nı görmesine kesinlikle izin verilmiyor" diye müzde güzellik her kapıyı açıyor."

mak üzere Velocifere'ini (hobi-at) babama ge-


İLK BİSİKLET YAPIMCISI tirdi. Aynı akşam 19 yaşındaki erkek karde-
şim Ernest, bu aracı alarak Montaigne Cad-
İlk bisiklet yapımcısı, Paris'teki Cite Go- desi'nde dolaşmaya çıktı. Eve döndüğünde,
dot de Mauroy'un ustabaşısı Pierre Michaux'- babama, 'Dengemi sağlamakta pek güçlük
dur. Bu endüstrinin temelinin nasıl atıldığı, çekmiyorum. Ancak, yeterli hızı sağladıktan
Michaux'nun oğlu Henri tarafından 1893 yı- sonra yere çarpmamaları için bacaklarımı ha-
lında Le Velo'ya yazılan bir mektupta şöyle vada tutmak bayağı yorucu oluyor' dedi. 'O
anlatılır: zaman' dedi babam, 'Tekerin ön çatalının iki
"1861 yılının Mart ayıydı,.. Parisli şapka tarafına birer destek koy. Hızlanıp dengeni
imalatçısı Mösyö Brunel, ön tekerini onart- sağladıktan sonra ayaklarını bu destek üzeri-
34

http://groups.google.com/group/merakediyorum
BİNMESİ HAYLİ ZORDU
1870 yılında James Starley tarafından geliştirilen bisikletle-
rin ön tekerlekleri, arka tekerleklerine oranla çok büyüktü.
Sürücünün ön tekerleğin üzerine oturması gerekiyordu. Üze-
rinde denge sağlamak, oldukça zordu ve bu nedenle düşme
vakalarına çok sık rastlanıyordu.

BÜTÜNÜYLE METALDEN
YAPILAN İLK HAFİF BİSİKLET
Bu tür bir bisikletin patenti ilk kez 1870
yılında Coventry Makinists Co. adlı İngiliz şir-
ketinde görevli James Starley ve WilIiam'HiII-
man tarafından alındı. Bu bisikletin bir özel-
liği de, ilk kez tekerleklerinde tel kullanılma-
sıydı. Araçlarını tanıtabilmek için Starley ve
Hillman, hiç durmadan 154 km. yol alarak bir
günde Londra'dan Coventry'ye gittiler ve Ka-
tedralin çanı tam gece yarısını vururken, Star-
ley'in evine geldiler. 1871 yılında bu bisiklet
vitessiz olarak sekiz şilinge, vitesli olarak da
12 şilinge piyasaya sunuldu.

35

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK BİSİKLET
Bisiklet ilk kez 1839 yılında İngiltere'nin
Dumfries yöresinde, Courthill kasabası demir-
cilerinden Kirkpatrick Macmillan tarafından
yapıldı. Yaklaşık 27 kilo ağırlığındaki araç,
tahta bir iskeletten oluşuyordu. Ön tarafına
bir at başı geçirilmişti. Demir tekerleklerinden
öndekinin çapı 80 cm, arkadakininki ise 105
cm idi. Pedallar, kranklar aracılığıyla arka te-
kere bağlanmıştı ve ayakların ileri geri hare-
ketleriyle devinim kazanıyordu. Ne var ki,
Macmillan, büyük bir endüstrinin kurucusu
olduğundan habersizdi. Onun tek düşüncesi,
Courthill ile Dumfries arasındaki 22 kilomet-
relik yolu rahatlıkla ve daha az yorularak gi-
dip gelmesine yarayacak bir araç geliştirmek-
ti. 1842 yılında, bir iş için Glascow'a gitti ve
bu arada yine hiç farkında olmadan ilk uzun
mesafe bisiklet rekorunu kırdı. 10 Haziran
1839 tarihli Glascow Herald gazetesi, 64 ki-
lometrelik bir yolculuk sonrası Glascow'a gel-
"diğinde Macmillan'ın "şeytan icadını" seyret-
mek üzere toplanan kalabalıktan bir çocuğa
çarparak durabildiğini yazdı. Polis, bu ilk bi-
siklet kazası için Macmillan'ı beş şilin para
cezasına çarptırdı.
Birkaç gün sonra Macmillan'ın yeğeni
Mary Marchbank, dayısının yaptığı bisikletle ULAŞIM VE EĞLENCE ARACI
birkaç tur attı ve dünyada bisiklete binen ilk 1839 yılından itibaren insanların hizmetine giren bisiklet, gü-
kadın unvanını kazandı. nümüzde de bir zevk ve ulaşım aracı olmaya devam ediyor.

ne yerleştirir ve dinlenirsin. Hatta daha iyisi,


bu desteği bir krankla tekere monte et. Böy-
İLK KADIN BİSİKLETİ
lelikle ayaklarını dinlendirirken, ara sıra des- Kadınlar için yapılan ilk bisikletin patenti
tekleri hareket ettirirsin. O da krankı hareke- 1870 yılında Samuel Webb Thomas tarafın-
te geçirir ve teker döner.' dan alındı. Seri üretimi ise, 1874 yılında, Star-
Kardeşim, derhal babamın dediklerini uy- ley ve Hillman tarafından kendi buluşları olan
guladı ve böylece pedal sistemi gerçekleşmiş bisiklet üzerinde yapılan birkaç değişiklikle
oldu. Gerçi bu dahiyane fikir Pierre Micha- başlatıldı. Fakat bu bisikletin çok karmaşık bir
ux'ya aitti ama, o fikri hayata geçiren ilk ki- pedal sistemi vardı ve üzerinde denge sağla-
şi, oğlu Ernest oldu." mak hayli zordu. Üstelik bir düşme anında da
Böylece, pedallı bisiklet üretmek üzere ciddi yaralanmalara yol açıyordu. Bu neden-
"La Compagnie Parisienne Ancien Maison le fazla rağbet görmedi.
Michaux et Cie" adında bir firma kurulmuş Arka tekerleğe zincirle bağlı pedallarla ça-
oluyordu. 1861 yılında iki modelin üretimi ya- lışan basık gövdeli ilk kadın bisikleti ise, ye-
pıldı. Seri üretime ise bir sonraki yıl geçildi ve terince güvenli olarak 1884 yılında H.J.Law-
o yıl içinde firma 142 adet bisiklet üretti. son tarafından yapıldı.
36

http://groups.google.com/group/merakediyorum
17. yy'ın sonlarında Fransa'da prezerva-
İLK ZİNCİRLİ BİSİKLET tiflerin kullanımı bir hayli yaygınlaşmıştı, ama
genellikle, rahim içi koruyucu kılıflar daha
Bu tür bir bisiklet ilk kez 1873 yılında rağbetteydi. 1671 yılında, kızkardeşine bir
H.J.Lawson tarafından gerçekleştirildi. Ertesi mektup yazan Bayan de Sevigne, söz konusu
yıl, Lawson, Brighton sokaklarında bisikletiy- prezervatifleri, "İlişkiden yeterince zevk alma-
le gezmeye başladı. Sussex Cücesi adlı bisik- yı engelleyen, ama bazı tehlikeleri de ortadan
letin ahşap cantlı tekerleklerinin çapı 58 cm kaldıran bir örümcek ağı" olarak tanımlıyor-
idi. 1879 yılında Lawson, buluşunu daha da du.
geliştirdi. Ancak, bu kez ön tekerin çapı, ar-
ka tekere oranla yaklaşık iki kez daha büyük- KULLANILAN İLK PREZERVATİF
tü. Bu bisiklet ilk kez 1880 yılı Şubat ayında
bir sergide kamuoyuna sunuldu ve aynı tarihte Prezervatifin bulunuşundan bu yana mil-
satışına başlandı. yonlarcasının kullanıldığı bir gerçektir. Ama
kullanıldığı bilinen en eski prezervatif, 1950'li
yıllarda İngiltere'de bir kır evinde bulundu. Bu
İLK BİKİNİ prezervatifin içinde bulunduğu sandık, 1800
yılından beri açılmamıştı, kullanıldığı her ha-
Bugün bile birçok erkeğin gözdesi olan bi- linden belliydi. Koyun karaciğerinden yapılan
kini mayo ilk kez, 5 Haziran 1946 günü Pa- bu prezervatif, kullanılmadan önce suda ısla-
ris'te yapılan bir moda gösterisi sırasında, mo- tılması gereken türdendi. Ünlü çapkın Casa-
daseverlerin önünde sergilendi. Mayonun ta- nova, bu tür kılıfları, "İngiliz yağmurluğu"
sarımı, Fransız Louis Reard'a aitti. İlk kez ser- diye tanımlar. Anılarında yazdığına göre, pre-
gileyen ise, Micheline Bernardi oldu. Bikini- zervatifler, penisin üzerine geçirildikten son-
nin dünyaya lanse edilmesi, Amerikalıların ra uç kısımları pembe bir kurdeleyle düğüm-
Pasifik'teki Bikini Atolü'nde bir atom dene- lenir. 1744 yılında bu tür prezervatifleri pa-
mesi yapmalarından dört gün sonrasına rast- zarlayan Cundum Wahehouse firması, müş-
lamıştı. Bu nedenle, Bay Reard, yeni biçim- terilerine, daha güvenli ilişki kurabilmeleri için
lendirdiği mayoya "çarpıcı" anlamında biki- üst üste iki koruyucu takmalarını öneriyordu.
ni adını verdi. İlk yapılan bikini, pamuklu bir İlk lastik koruyucuların kullanılışına ilişkin
kumaştandı ve üzerinde gazete deseni vardı. kayıtlara ancak 1888 yılından itibaren rastlı-
Bu gazete deseninde resmi olan Bayan Bernar- yoruz. O yıl yayınlanan ve lastik ticaretiyle il-
di, öylesine büyük bir üne kavuştu ki, çok kı- gilenenler arasında dağıtılan bir dergi, üreti-
sa bir dönemde tam 50 bin hayranı, Bayan mi, çok saygın bir işkolunun yüzkarası olarak
Bernardi'ye mektup yazdı. okuyucularına takdim ediyordu.

İLK PREZERVATİF İLK DOĞUM KONTROL HAPI


1551 yılından, ölüm tarihi olan 1562 yılına ka- İlk doğum kontrol hapı, ABD'nin Massac-
dar Padua Üniversitesi'nde Anatomi Kürsü- hussetts eyaletinde, Shrewsbury kentinde bi-
sü Başkanı olan Profesör Gabriel Fallopius, yolojik araştırmalar yapan Worcester Vakfı
ilk prezervatifin bulucusudur. Profesör Fal- hesabına çalışan Dr. Gregory Pincus tarafın-
lopius'un prezervatifle ilgili ilk makalesi, 1564 dan geliştirildi. Dr. Pincus, 1950 yılında aile
yılında De Morbo Gallico'da yayınlandı. Fal- planlamasına ilişkin çalışmalar yapmak üze-
lopius'un bulduğu koruyucu kılıf, 1100 erkek re vakfa davet edilmişti. Amacı, "zararsız, ke-
üzerinde denenmişti ve ilk kullanıldığında bir- sinlikle güvenilebilir, basit, pratik, uygulaması
takım bulaşıcı hastalıklara karşı koruyucu kolay ve hem karı, hem de koca tarafından
amacını taşıyordu. Bu prezervatifin doğum fiziksel doyumu engellemeyen bir koruyucu"
kontrol unsuru olduğu daha sonra tamamen bulmaktı. Pincus ve yardımcısı Dr. John
bir rastlantı sonucu ortaya çıktı. 1655 yılına Rock, ağız yoluyla alınabilecek böyle bir ila-
kadar prezervatifi kullananlar, yalnız ilişki cı insanlığın hizmetine sunabilmek için tam
kurdukları kadınlardan bazı hastalıkları alma- beş yıl olağanüstü çalıştılar. Söz konusu ilaç
ma amacını taşıyorlardı. O yıl bir Paris der- için yola çıktıkları ana maddeler, progestin ve
gisi, "L'ecole Des Filles" başlığı altında söz östrojendi. İlk klinik deneyler 1954 yılında ya-
konusu kılıfların, spermin kadın rahmine gir- pıldı.
mesini engelleyici bir rol oynadıklarını da du-
yurdu. Bu yazıdan sonra prezervatiflerin ge- Dr. Pincus'un mucize hapıyla ilgili ilk ge-
beliği önleyici özellikleri ön plana çıktı. niş çaplı deneme ise 1956 yılında Puerto Ri-
co'da, San Juan kentinde yapıldı. Bu deneme-
37

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ye 1308 kadın, gönüllü olarak katıldı. Bunlar-
dan 811 tanesine Conovid adı verilen haptan, KAN NAKLİYLE KURTULAN
497 kişiye de daha sonra geliştirilen Uvulen'- İLK İNSAN
den verildi. Üç yıl süren denemeleri tamam-
layan 830 kadından yalnız 17'si gebe kaldı. Kan nakli sayesinde bir hastanın hayatının
Serbest piyasada satılan ilk doğum kont- kurtarılmasına ilk kez 1825 yılında Londra'-
rol hapı ise, Enovid 10'dur. G.D.Searle Ec- da tanık olundu. Dr. Doubleday, şiddetli bir
zacılık firması tarafından 18 Ağustos 1960 ta- iç kanama geçiren bir kadın hastasına, başka
rihinden itibaren eczanelerde hanımların ya- insanlardan aldığı yaklaşık 750 gram taze ka-
rarına sunuldu. nı aktardı ve bu kadını kurtardı. İlk 200 gram
kanın verilmesinden sonra hasta, yatağında
doğruldu ve "Kendimi bir boğa kadar güçlü
İLK KAN NAKLİ hissediyorum" dedi. Aynı anda nabız 140'tan
104'e düşmüştü.
Bir insana yapılan ilk kan nakli, 12 Hazi- İyi denetlenebildiği takdirde kan naklinin
ran 1667 günü, Montpellier Üniversitesi Fel- başarılı sonuç verebileceğini kanıtlayan bu ilk
sefe ve Matematik Profesörü ve 14. Louis'- denemeye karşın hâlâ aşılması gereken iki bü-
nin özel doktoru Profesör Jean-Baptiste yük engel vardı. İlk kez 1900 yılında Viyanalı
Denys tarafından gerçekleştirildi. O gün, Pro- doktor Karl Landsteimer, kan gruplarını be-
fesör Denys'e 15 yaşında bir hasta getirilmiş- lirledi. Böylece doktorlar, hangi kişilerin ki-
ti. Delikanlının çok yüksek ateşi vardı ve o gü- me kan verebileceklerini öğrenmiş oldular. Bu
nün yöntemlerine göre, bu yüksek ateşi düşü- bilginin pratik olarak uygulanabilmesi için
rebilmek için kendisine tam 20 kez hacamat aradan yıllar geçmesi gerekti. 1907 yılında
yapılmış, yani kanı alınmıştı. Kan kaybını kar- Norveçli Doktor Jansky, ilk kez kan grupla-
şılayabilmek için, Profesör Denys, hastasına rını bugün bilinen anlamıyla tam olarak ayır-
bir kuzudan alınan 250 gram kan verdi. Bu, dı. Ertesi yıl, New Yorklu Doktor Reuben Ot-
o günün bilimsel ortamına göre, çok tehlikeli tenberg, bir insandan bir başkasına kan nak-
bir denemeydi. Ancak Profesör Denys'in not- letmeden önce, kan grubunun belirlenmesi ge-
larına göre, hasta bu tehlikeli deneye "gü- rektiğini ve bunun nasıl yapılabileceğini göz-
lümseyerek" yanıt verdi ve çok geçmeden sağ- ler önüne serdi.
lığına kavuştu. Ne var ki, bu olumlu başlan-
Aşılması gereken bir başka sorun ise, pıh-
gıç, sonraki denemelerde de aynı sevindirici
tılaşmaydı. Bu sorun nedeniyle, daha önce
sonucu vermedi. İlk girişiminden başarılı so-
hayvanlardan alınan kanların verildiği bazı
nuç alan Profesör Denys, daha birçok hasta-
hastalar, çok şanssız olmuş ve bir miktar kan
sına, hayvanlardan aldığı kam nakletti. Ama
alabildikten sonra pıhtılaşma nedeniyle ken-
bu hastaların tamamına yakın bir bölümü kı-
dilerine daha fazlası verilememişti. Bu sorun,
sa süre içinde öldü. Deney önce Fransa'da, da-
sodyum sitrat adı verilen bir kimyasal mad-
ha sonra da öteki ülkelerde yasaklandı.
deyle çözüldü ve kan, hastalara verilmek üzere
şişe içinde bu maddenin yardımıyla depolana-
INSANDAN İNSANA ILK bildi. Bu yöntemin mucidi, Belçikalı Cerrah
KAN NAKLI A. Hustin'dir. Dr. Hustin, bulduğu yöntem
sayesinde ilk kez 27 Mart 1914 tarihinde Brük-
Bir insandan bir başka insana kan naklet- sel'deki Saint-Jean Hastanesi'nde bir hasta-
meyi ilk akıl eden ve bunu başaran kişi, dö- ya şişeden kan aktarmayı başardı.
neminin "dahi" doktoru 28 yaşındaki Tho- Her ne kadar bu kimyasal madde pıhtılaş-
mas Blundell'dir. Bu genç bilim adamı, 1818 mayı önlüyorsa da, çözüm yalnız birkaç sa-
yılı Eylül ayında Londra'daki Guy's Hospi- atle sınırlı kalıyordu. Bu sorunun üstesinden
tal'da kendi buluşu olan ince bir şırınga ara- de, 1917 yılında Batı Cephesi'nde Kanada as-
cılığıyla değişik kişilerden aldığı taze kanı, öl- kerleri için çalışan Amerikalı Doktor Oswald
mek üzere olan bir hastasına aktardı. Ne var Robertson tarafından gelindi.
ki, kan nakline ilişkin birtakım bilimsel sorun-
lar bir yana, söz konusu hasta zaten ölümün KAN VEREN İLK İNSANLAR
eşiğindeydi ve deneme doğal olarak başarısız-
lıkla sonuçlandı. Ancak 10 yıl sonra Doktor Gönüllü olarak kan veren ilk insanlar, 1921
Blundell, sağlıklı insanlardan aldığı taze kan- yılında İngiltere'de Doktor P.L.OIiver'in çağ-
la bir başka insanı yaşatmayı başardı ve bu ko- rısına "evet" diyen dört kişidir. İngiliz Kızıl-
nuda tıp biliminde çığır açarak kendisinden haç'ının Londra örgütünde görevli bu dört ki-
sonra gelecek meslektaşlarına öncülük etti. şi, King's College Hastanesi'nde kanlarını ver-
38

http://groups.google.com/group/merakediyorum
diler. Bu olaydan sonra, Londra'da kan ver- Londralı yayınevi sahibi Victor Gollancz'dır.
mek isteyen gönüllüler için bir çizelge tutul- Üyelere iletilecek kitapları seçmekle görevli
du. Bu çizelge, daha sonraki yıllarda herhan- komite, John Strachey, Harold Laski ve biz-
gi bir hastaneden gelen kan isteğinin karşılan- zat Gollancz tarafından oluşturuldu. Seçilen
masında büyük ölçüde yardımcı oldu. 1924 yı- her kitap, özel portakal renkli bir kap içinde
lında, Londra'daki hastanelerden yalnız 26 üyelere gönderildi. Kitapların normal satış fi-
kan talebi oldu. Bir yıl sonra ise bu çağrı, 5 yatları, üyelerden istenen fiyatın üç ya da dört
bin 333'e ulaştı. katıydı ve bunların kaplan çok daha farklı
renklerdeydi.
İLK KAN BANKASI Özel bir konuyla ilgilenen üyelerden ziya-
de herkese açık ilk kitap kulübü ise, 1937 yı-
lında kurulan "Readers Union" (Okurlar Bir-
Bugün bilinen anlamıyla ilk kan bankası, 1931
liği) adlı kulüptür. Bu kulüp, halen kendi tü-
yılında Moskova Acil Yardım Hastanesi'nde,
ründe en eski kuruluş olma özelliğini de taşı-
Profesör Sergey Yudin tarafından kuruldu.
maktadır.
"Kan Bankası" deyimi ise, 1937 yılında Chi-
cago'daki Cook County Hastanesi Kan Mer-
kezi'ni kuran Bernard Fantus tarafından kul- ÜZERİ RESİMLİ İLK KİTAP
lanıldı ve daha sonra deyim, dünya çapında
yerleşti.
GÖMLEĞİ
1860 yılında, Longman Yayınevi tarafın-
DOĞUM ÖNCESİ İLK KAN NAKLİ dan yayınlanan Bunyan'ın "Pilgrim's
Progress" adlı kitabının üzerinde Charles
20 Eylül 1963 günü, Yeni Zelanda'da, Auck- Bennett tarafından yapılmış bir resim vardı.
land kentinde Ulusal Kadın Hastanesi'nde Aynı ressam, iç sayfalara da bazı resimler çiz-
dünyada ilk kez olarak Bayan E.McLeod'un mişti.
çocuğuna doğumdan hemen önce Profesör Gerek "The Keepsake", gerekse "Pilg-
George Green tarafından kan nakli yapıldı. rim's Progress" adlı kitapların gömlekleri, ki-
Benzer bir işlem, 1964 yılı Ağustos ayında İn- tabı tümüyle saracak nitelikteydi. Bugün bil-
giltere'de, Lewisham Hastanesi'nde yinelendi. diğimiz anlamıyla ilk modern cilt ise (ön yü-
zünde ve sırtında kitabın adı ile yazarın adı
yazılı, sayfaların açılma yerleri açıkta kalmış)
CİLT ÜZERİNE GEÇİRİLEN İLK 1861 yılında Blackwood Yayınevi'nce yayın-
lanan ve Noel Paton tarafından yazılan "Po-
KİTAP GÖMLEĞİ ems by a Painter" adlı kitapta kullanıldı.
Cilt üzerine kitabın tozlanmaması için ge-
çirilen ilk kitap gömleği, 1833 yılında yayın-
lanan "The Keepsake" adlı kitap için kulla- ARKA KAPAKTA İLK TANITIM
nıldı. Bu güderi tozluğun ön yüzünde kenar YAZISI
süsleri arasında kırmızı renkte kitabın adı ya-
zılıydı. Arka yüzde ise, yayımcı Longman şir- New Yorklu iki yayınevi, Harperve Dodd
ketinin öbür kitaplarını tanıtan bir liste var- Mead, 1899 yılından itibaren yayınladıkları ki-
dı. Bu gömleğin orijinali 1934 yılında ünlü İn- tapların arka kapaklarında kitabı tanıtıcı ya-
giliz kitap koleksiyoncusu John Carter tara- zılara yer verdiler. Bu tür kitapların ilk üç ör-
fından bulundu. 1952 yılında Oxford'daki neği, Harper yayınlarından "Amiral George
Bodleian Kitaplığı'na aktarıldığı sırada kay- Dewey" (yazan, John Barrett), Memnun
boldu. Başka bir örneğine ise rastlanılamadı. Sekreter" (J.K.Bangs) ve Dodd Mead yayın-
larından Janice Meredith'tir (P.L.Ford).
İLK KİTAP KULÜBÜ
İLK ARMAĞAN KİTAPLAR
Üyelerine indirimli fiyatlarla kitap satan ilk ki-
tap kulübü, 1936 yılında Mayıs ayında hizmete 1932 yılında, İngiliz Ulusal Kitap Konseyi, in-
giren Maurice Thorez'in, "France Today and sanların sevdiklerine kitap armağan edebilme-
the People's Front" adlı kulübüdür. 5 bin üye- leri için bir kampanya başlattı. Yayınevlerinin
si olan bu kulübün fikir babası, faşizm, yok- özel armağan ciltleri içinde hazırlanan bu ki-
sulluk ve savaşın tehlikelerine ilişkin yapıtları taplar, doğum günü ya da belirli nedenlerle bir
ucuz ve kolay bir biçimde iletmeyi amaçlayan kimseye armağan edilebilecek biçimde, özel

39

http://groups.google.com/group/merakediyorum
formlarda paketleniyordu. Bu amaçla başla-
tılan kampanya "Armağan benden, seçmek İLK İZCİ HAREKETİ
sizden" sloganıyla bütün ülkeye duyuruldu. İzcilik düşüncesinin doğuşu, 29 Haziran-9
Söz konusu kampanya uyarınca, herhangi bir Ağustos 1907 tarihleri arasında, Brownsea
kimse, bir kitap armağanı kartı satın alarak Adası'nda, Tümgeneral Sir Robert Baden-
sevdiği kişiye veriyordu. Armağanı alan kişi Powell yönetimindeki bir kampta doğdu. Bu
de, elindeki bu kartla kampanyaya katılan ya- deneme kampına, 20 çocuk davet edilmişti.
yınevlerinden herhangi birinden beğenisine gö- Grubun 9 üyesi, Bourneouth ve Pool Çocuk
re tercih ettiği özel kitabını alıyordu. Tugayları'ndan gelmişlerdi. Diğerleri ise, Ge-
neral Baden-Powell'ın dostlarının çocuklarıy-
İLK MELON ŞAPKA dı. Grup, "Çulluklar", "Kuzgunlar",
"Kurtlar" ve "Boğalar" adlarını taşıyan dört
İlk melon şapka, 1849 yılında Londralı şap- kümeye ayrıldı. Ağaç kesmek, gözlemler yap-
ka yapımcıları Thomas ve William Bowler mak, yüzmek, düğüm atmak, yemek pişir-
kardeşler tarafından üretildi. İmalatçı firma- mek, beden eğitimi yapmak, kürek çekmek,
ya siparişi Lock and Co. adlı mağaza tarafın- yangın söndürmek, gece nöbeti gibi çeşitli alış-
dan, William Coke adlı bir müşterinin isteği kanlıklar ve yetenekler kazanan grubun üye-
üzerine verilmişti. Bay Coke, avlanmaya çık- leri, belirli blir üniforma giymiyorlardı, ama
tığı zaman, başını alçak dallardan korumak o dönemde hiç de yaygın olmamasına karşın,
üzere böyle bir şapkaya sahip olmayı düşün- General Baden-Powell bu "genç yetenek-
müştü. 17 Aralık 1849'da yeni şapkasını de- ler"e, kısa şortlar giydiriyordu. Şapkaların-
nemek üzere Londra'ya gitti. Şapkasını eline da da pusulanın kuzey ucunu gösteren amb-
aldı, sağına-soluna iyice baktı, sonra da başı- lemler vardı. Kamp süresince, karargâhta,
na giyeceğine, yere fırlatıp üzerinde tepinme- Mafeking Kuşatması sırasında kullanılan Bir-
ye başladı. Pek fazla deforme olmadığını gö- lik Bayrağı dalgalandı.
rünce, memnuniyetle şapkasını giydi ve 12 şil- 16 Haziran 1908'den itibaren General
linglik faturayı ödedi. İngiltere'de bugün de Baden-Powell'm bu konuda başlattığı yayın-
faaliyetini sürdüren Lock mağazalarında bu lar üzerine, bu tür kamplara ilgi attı. Aslında
tür şapkalar, ilk müşterinin anısına, hâlâ Co- generalin amacı, ulusal bir gençlik örgütü kur-
ke şapkası olarak satılır. mak değil, Avrupa'nın çeşitli yörelerinde, ken-
disinin bizzat yaşayarak kazandığı
İLK ÇOCUK KULÜBÜ deneyimleri, yeteneklerini geliştirmek isteyen
gençlere öğretmekti. Ama, gördüğü ilgi çok
1872 yılı Ekim ayında, Londra'nın Kensing- büyük oldu. Özellikle orta ve ortanın altındaki
ton semtinde Rahip Daniel Eisdale'in yöneti- sosyal sınıflardan birçok çocuk, General
ciliğinde faaliyete geçen "Kıbrıslı Çocuklar Baden-Powell'ın etkisiyle, kümeler halinde bir
Kulübü", bilinen ilk çocuk kulübüdür. Kulü- araya geldiler ve onun yazdıklarını uygulama-
bün faaliyetlerine ilişkin olarak birkaç gün ya başladılar.
sonra, "St. John's Parish Magazine" adlı der- Varlığına ilişkin somut kanıtlar bulunan
gide şu satırlar yer aldı: ilk izci birliği, Birinci Glascow İzci Birliği'dir.
"Üç hafta önce faaliyete geçen bu kulü- 26 Ocak 1908'de resmen kuruldu ve bu tarihi
bün üyeleri, Beulah salonlarında perşembe ve taşıyan kuruluş sertifikasını onaylattı. Birli-
cuma günleri birer buçuk saat, cumartesi gün- ğin temeli, 1907 yılı Eylül ayında Robert Yo-
leri ise iki saat süreyle bir araya geliyorlar. Ka- ung tarafından atılmıştı. O tarihte, Glascowlu
tılanların sayısına bakılırsa, kulübe olan ilgi çocuklar yaz kampında bir araya geldiler ve
çok büyük. Çocuklar çeşitli oyunlarla vakit dostluklarım perçinlediler. Çok geçmeden Ge-
geçiriyorlar. Bu arada birkaç çocuk dostu ta- neral Baden-Powell, Yüzbaşı Young'u ziya-
rafından kulübe armağan edilen bilardo ma- ret ederek, Bröwnsea kampında edinilen
sası da büyük ilgi görüyor. Biz uğradığımız- deneyimleri aktardı ve çocukları nasıl yönlen-
da, kulüpte 30 kadar üye vardı. Kendilerine dirmesi gerektiği konusunda kendisine yar-
çay, kahve, tereyağlı ekmek dilimleri verildi. dımcı oldu. Öğrencilerin de büyük ilgi
Pazar okuluna ve gece derslerine devam eden göstermesi üzerine grup, Birinci Glascow İzci
çocuklar için üyelik ücretsiz. Diğerleri ise her Birliği adını aldı ve dört kümeye ayrıldı. Kü-
gelişlerinde 1 şilling vermek zorundalar. Her melerden her birine, kampa en çok öğrenci ve-
toplantıya iki bay nezaret ediyor ve çocuklar ren dört okulun adları verildi.
arasında bir sorun çıkmıyor." Dünyanın çeşitli ülkelerinde kurulan izci
Bu kulüp, Birinci Dünya Savaşı'na kadar örgütleri, daha sonra bir uluslararası ortak ku-
varlığını sürdürdü.
40

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ruluşun çatısı altında birleştiler. 1964 yılında, İLK RESMİ İZCİ BİRLİĞİ
uluslararası izci hareketinin üye sayısı ilk kez 1907 yılında, Robert Young'ın önderliğinde bir araya gelen
10 milyonun üzerine çıktı. Halen, dinsel bir- Glascowlu öğrenciler, bir yıl sonra resmen izci kümesi niteli-
takım örgütlerin dışında, dünyanın en büyük ği kazandılar. 26 Ocak 1908 tarihinde, Birinci Glascow İzci
uluslararası gönüllü örgütüdür. Birliği'nin kuruluşu, bu sertifika ile onaylandı.

41

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tion Bridge" adıyla bu konudaki ilk kitabı
BRİÇİN İLK ÇIKIŞI yayınladı.

Briç, büyük bir olasılıkla Türkiye'den dünya- KONTRAT BRİÇ


ya yayılan bir oyundur. 1885 yılında, İstan-
bul'u ziyaret eden İngiliz gezgini John
Collinson, burada öğrendiği kuralları, İngil- Bu oyun ilk kez 1912 yılında Poona'da,
tere'ye döndükten sonra 1886 yılı Şubat ayın- "Saac" adı altında dört kişi tarafından oynan-
da bir kitap halinde yayınladı. Her ne kadar dı. İlk kuralları ise 15 Temmuz 1914'te Hin-
Collinson bu kitaba Biritch ya da Rus Briçi distan'da yayınlanan "Times of India"
adını verdiyse de, oyunun Rus kökenli oldu- gazetesinde Sir Hugh Clayton tarafından ya-
ğunu gösterir hiçbir belirti yoktur. Britich söz- yınlandı.
cüğü ise, bilinen dillerden herhangi birinde Kontrat Briç, Amerika'da ise daha farklı
belirli bir anlam taşımaz. bir biçimde ortaya çıktı. 1925 yılında, döne-
1906 yılında briç üzerine bir başka kitap min ünlü milyonerlerinden Harold S. Vander-
yazan William Dalton ise, Collinson'un Tür- bilt, o yılın Mayıs ayında Los Angeles ile
kiye'den dönüşünden çok daha önce İngiltere' Havana arasında seyreden bir buharlı gemi-
de briç oynandığını öne sürer: de, Plafond denilen Fransız oyununu öğren-
" M r . Scramanga adlı Yunan asıllı bir bey- di. Daha sonra bu oyunun kurallarında, ken-
efendiden bir mektup aldım. Kendileri, söz disine göre bazı değişiklikler yaptı ve Kontrat
konusu oyunun 1870'lı yıllarda Manchester'- Briç adıyla ABD'de lanse edildi.
de yaşayan Yunan kolonisi arasında oldukça
sık oynandığını belirtiyorlar. Mr. Scramanga'-
nın mektubundan anlaşıldığına göre, o dö- ULUSLARARASI İLK BRİÇ
nemde oynanan oyunla bugün bildiğimiz briç MÜSABAKASI
kuralları arasında çok az fark var. Örneğin,
bir eldeki dört as bugün 100 puan olarak de- Uluslararası nitelikte ilk briç karşılaşması, 15
ğerlendirilirken, o zaman 80 puan olarak de- Eylül 1930'da Londra'da, İngiliz ve ABD ta-
ğerlendiriliyordu.' ' kımları arasında yapıldı. İngiliz takımının
Briçin İngiltere'de hızla yaygınlaşması ise, kaptanı. Tümgeneral Walter Buller'dı. Ame-
1894 yılında başladı. O yıl Lord Brougham, rikan takımının kaptanlığını ise Ely Culbert-
Kahire'de öğrendiği oyunu, Portland Kulü- son yapıyordu. Karşılaşmayı ABD, 4 bin 845
bü'nde lanse etti. Bunun üzerine briç, hızla puanla kazandı.
rağbet görmeye başladı. Ertesi yıl Haziran
ayında Turf ve Portland kulüplerinin üyele-
rinden oluşan bir ortak komite, ilk resmi ku- İLK İNŞAAT ŞİRKETİ
ralları belirlediler. ABD'de ise 1892 yılının
Nisan ayında, Paris'ten dönen Henry Barbey'- Bilinen en eski inşaat şirketine, 13 Temmuz
in, orada öğrendiği oyunu arkadaşlarına öğ- 1778 günü, "Aris's Mirmingham Gazette" ad-
retmesi üzerine, hızlı bir salgın başladı ve oyun lı gazetede yayınlanan bir ilanda rastlanıyor.
bütün ülkeye yayıldı. Söz konusu ilanın metni şöyleydi:
"Bu ayın 22'sinde (çarşamba günü), Snow
Hill'deki Golden Cross'ta akşam saat yedi ile
OKŞIN BRİÇ dokuz arasında bir inşaat şirketinin üç hisse-
si, açık artırma yoluyla satışa çıkarılacaktır."
Briçin bu dalının ilk kez, 1902 yılında ıssız bir Aynı şirketle ilgili iki ayrı duyuru da, 26
istasyonda uzun süre kalmak.zorunda kalan Ekim 1778 ve 29 Mart 1779 günleri yayınlan-
üç İngiliz-Hint tarafından oynandığı kabul dı. Son ilanda, şirketin Richard Ketley'in elin-
edilir. Söz konusu üç kişi, dördüncü bulama- de bulunan ve en son 80 pound teklif edilen
dıkları için briç oyununa bu şekilde bir biçim üç hissesine müşteri arandığı duyuruluyordu.
vermişler ve böylece okşın briç (Türkiye'de ge- Şirketin ne zaman kurulduğu, kesin olarak bi-
nellikle oşkin adıyla bilinir) ortaya çıkmıştır. linmemekle birlikte, ilk ilanın verildiği tarih-
Oyunla yazılı ilk yazılı metin, 16 Ocak 1903 te en az üç yıllık bir geçmişe sahip olduğunu
günlü "The Times" gazetesinde yayınlanmış- gösterir kanıtlar vardır.
tır. Söz konusu yazı bir mektuptu ve Hindis- ABD'deki ilk inşaat şirketi ise, 3 Ocak
tan'dan yeni dönen Oswald Crawford 1831 tarihinde üç İngiliz göçmeni tarafından,
tarafından kaleme alınmıştı. Ertesi yıl Hindis- Philadelphia'da "Oxford Provident Building
tan'ın Allahabad kentinde John Doe, "Auc- Association" adı altında faaliyete geçti.
42

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Petrol enerjisiyle hareket eden ilk motorlu otobüs, 18 Mart 1895 günü, Almanya'da Siegen-Netphen-Deuz hattında hiz-
mete girdi. Beş beygir gücünde, Beni marka bu sekiz kişilik otobüsün şoförü ise, Hematin Golze idi;

İLK OTOBÜS mini" yaşıyorlardı. Kral dahi bu modadan


"Carosses â cinq solz" olarak bilinen sekiz kendini kurtaramadı ve bir gün bu yeni ula-
yolcu kapasiteli ilk otobüsler, 1662 yılında Pa- şım aracını deneyerek, tarih boyunca otobü-
ris'te hizmete girdi. Kuruluşun isim hakkını, se binen sayılı kraldan biri oldu.
ünlü Fransız filozof ve bilim adamı Baise Pas- 5 Temmuz'dan itibaren, dört yeni hat da-
cal ile arkadaşı ve mali destekçisi Duc de Ro- ha işletmeye açıldı. Ne var ki, ilk modanın et-
annez aldı. Tarifeli servislere ise ilk kez kisi geçip, aristokratlar alışageldikleri ulaşım
18 Mart 1662 günü Saint Antoine kapısı ile araçlarına geri dönmüşlerdi. Burjuvalar da
Luxembourg kapısı arasında başlandı. 7-8 da- otobüs ücreti ödemek yerine, adamlarına yü-
kika aralıklarla dört araç bir yöne giderken, rümeyi öneriyorlar ve hatta zorluyorlardı,
üç araç da aksi yönde hareket ediyordu. Ön- 'Şirketin faaliyete geçmesinden beş ay son-
celeri, nerede binilirse binilsin ya da nerede ini- ra, Pascal öldüğünde, otobüsler yarı yarıya
lirse inilsin, aynı ücret alınıyordu. Ancak, bir boş gidip gelmeye başlamışlardı. Ancak, Duc
süre sonra durak sistemi geliştirildi ve belirli de Roannez, 20 yıl daha inatla dayandı ve oto-
mesafeler için belirli ücretler saptandı. büslerini seferden kaldırmadı. Nihayet çok
Bu kitle ulaşımı, alınan patent gereğince yaşlanınca, işin peşini bıraktı. Otobüslerin kit-
binmeleri yasaklanan askerler ve köylüler dı- le ulaşım aracı olarak Parislilerin hizmetine ye-
şında, bütün kent halkının büyük ilgisiyle kar- niden girmesi için aradan çok uzun yıllar
şılandı. Aristokratlar bile, özel arabalarını bir geçmesi gerekti. 1819 yılında Jacques Lafit-
durakta bırakıyor, o "kalabalık" otobüslere te, bir otobüs filosuyla, dünyada ve Paris'te
binerek, "tam yedi kişiyle birlikte", üstelik ikinci denemeyi başlattı. Bu kez, her otobü-
halktan kişilerle seyahat etmenin "romantiz- sün 16-18 yolcu kapasitesi vardı.

43

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kan arızalar nedeniyle, otobüsler zamanla iş-
İKİ KATLI İLK OTOBÜS letmeci firmaya çok pahalıya mal olmaya
başladı ve 20 Aralık 1895'te seferlere son ve-
Bu tür otobüslerin ilki, 1847 yılı Nisan ayın- rildi. İki otobüs, hizmet verdikleri süre içeri-
da Londra'da Adams and Co. adlı şirket ta- sinde 10 bin 600 biletli yolcu taşımışlardı.
rafından "Economic Conveyance Co."
şirketinin siparişi üzerine yapıldı. İlk katın ta- PETROLLE ÇALIŞAN İLK
vanına birbiri arkasına yerleştirilen sıralara,
14 yolcu oturabiliyordu. Burada gitmeyi ter- BÜYÜK BOY OTOBÜS
cih eden kişilerden yarı ücret alınıyordu. 1851
yılında, bu otobüsler olağanüstü rağbet gör- Bunlardan bilinen ilki, 16 beygir gücünde ve
dü. Büyük Fuar için Londra'yı dolduran bü- 6 ton ağırlığındaki 18 yolcu kapasiteli Tenting
yük kalabalık nedeniyle, üst kattaki sıralar Omnibus'tu. 1898 yılı Mart ayında Fransa'da
dolmuşsa, yolcuların kenarlara oturmalarına Nantes ile Velheuil arasında sefere başladı. 9
ve ayaklarını yandan aşağı sarkıtmalarına Ekim 1899 günü ise, Londra'da 12 beygir gü-
izin verildi. Ancak, bu tür yolculuk bazen çok cündeki Alman Daimlers marka otobüsler hiz-
pahalıya mal olabiliyordu. Çünkü yolcular, mete girdi. İki katlı bu otobüslerin 26 yolcu
aşağıya sallandırdıkları bacaklarıyla kırdıkları kapasitesi vardı.
camların parasını da ödemek zorundaydılar.

İLK KADIN OTOBÜS BİLETÇİSİ


İKİNCİ KATI DA KAPALI İLK OTOBÜS
1909 yılında babasının Barton Transport adlı
9 Nisan 1909 günü Londra'da Widnes Corpo- şirketinde Long Eaton-Nottingham seferlerin-
ration tarafından tanıtılan dört yeni otobüsün, de görev alan Bayan Kate Barton, ilk hanım
üst katları da "kapalı salon"a sahipti. Ancak, otobüs biletçisi olarak tarihe geçti. 1911 yılın-
yasal birtakım kısıtlamalar nedeniyle bu oto- da, kızkardeşleri Ruth ile Edith de kendisine
büsler, 2 Ekim 1925 günü sefere başlatılabildi. katıldılar. Görev sırasında, uzun yeşil önlük-
Sürücü mahalli, merdiveni, üst katı tama- ler giyiyorlardı. Kate Barton, erkek biletçiler
men kapalı ilk otobüs ise, ancak 1930 yılında gibi bir de başına şapka geçiriyordu, ama
kullanıldı. Edith ve Ruth, iftihar ettikleri uzun saçlarını
bir şapkaya tutsak etmeye yanaşmadılar. Kız-
larının soğuk otobüslerin içinde uzun saatler
PETROLLE ÇALIŞAN İLK çalışıp rahatsız olmalarına dayanamayan ba-
MOTORLU OTOBÜS ba Barton, egzoz borusunu aracın içinden ge-
çirerek, yolcu mahallini ısıtmayı akıl etti.
Bu türün ilk örneği, Kuzey Almanya'da 18 Gecenin geç saatlerinde yapılan seferleri ise,
Mart 1895 günü, 15 kilometrelik Siegen- üç genç kız da hiç sevmiyordu. Çünkü o saat-
Netphen-Deutz hattında sefere başladı. Bu, lerde, ne yaptığını bilmeyen sarhoşların sataş-
Benz marka 5 beygir gücünde tek katlı bir oto- maları, gerçekten rahatsız edici boyutlara
büstü. Netphener Omnibus Co. adlı yerel fir- varıyordu. Ama öteki seferler, gerçekten zevk-
ma tarafından işletilen otobüsün iç kısmına li oluyor ve birbirinden nazik erkekler, üç gü-
altı ya da sekiz yolcu oturuyor, sürücünün ya- zel biletçiye hiç zorluk çıkarmıyorlardı.
nındaki boşluğa da iki yolcu alınıyordu. İlk Nihayet 1918 yılında Kate Barton evlendi ve
sürücü, Netphen kentinden Herman Golze idi. mesleğini bıraktı. Çok geçmeden, kızkardeş-
Aynı türden bir başka otobüs de, 1 Temmuz leri de onu izlediler.
1895 günü hizmete girdi. Saatte ortalama 14
kilometre hız yapabilen bu otobüsler, bir se-
ferlerini 1 saat 20 dakikada tamamlıyorlardı. İLK SEZARYEN AMELİYATI
İlk duraktan binenlerden 70 fenik, ara durak-
lardan binenlerden ise 20 fenik ücret alınıyor- Hem annenin hem de bebeğin sağ olarak kur-
du. Otobüslerin bir başka özelliği de, kışın, tarıldığı ilk sezaryen ameliyatı, 1500 yılında İs-
iç kısımlarının ısıtılmasıydı. Bu, o güne dek viçre'nin Sigershauffen şehrinde yapıldı.
kitle ulaşım araçlarında ilk kez görülen bir uy- Görevi, domuzları hadım etmek olan Jacob
gulamaydı. Öte yandan, bazı yokuşlarda yol- Nufer, gebe eşinin rahatsızlandığını görünce,
cular aşağıya indiriliyor ve kendilerinden büyük bir cesaret göstererek ameliyatı tek ba-
otobüse bir el atmaları "rica ediliyordu". şına gerçekleştirdi. Araç olarak ise, yalnız do-
Yüksek işletme giderleri ve sık sık ortaya çı- muzları hadım etmekte kullandığı malzeme-
44

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İ.Ö. 2000 yıllarından kalma bu duvar resminde, eski Mısırlılar tarafından oynanan bir top oyunu canlandırılıyor. Dört
kişi tarafından oynanan bu oyunda, topun niteliği belli değil. Ele sığabilecek büyüklükte, taş, tahta ya da meyve olabilir.
ye çalışanlar vardır. Sopayla vurularak oyna-
nan top oyunlarının tarihi ise, Pers İmpara-
Eski Mısırlılardan kalma bazı duvar resimle- torluğu'na kadar dayanır. M.Ö. 2000 yılların-
rinde, bazı top oynama sahnelerine rastlanır. da bu ülkede, bugünkü hokeyi andıran bir
Bu resimlerde canlandırılan tablo, bugün "or- oyun oynandığı bilinmektedir. Kuzey Ameri-
tada sıçan" dediğimiz oyuna benzer. Topu fır- ka yerlileri de, daha beyazların gelmesinden
latan ve onu tutmaya hazırlanan kişilerin çok önce, bir ağ ve iki raketle oynanan bir
dışında, bir de topu araya girerek ele geçirme- oyun geliştirmişlerdi.

lerden yararlandı. François Rosset'nin 1581 ödülün cazibesine kapılan Nicolas Appert, ti-
yılında Paris'te sezaryen üzerine yayınladığı cari açıdan da pratik bir uygulama yaptı. Ma-
kitaba göre, Bayan Nufer, ameliyattan sonra deni kaplar yerine cam kavanozları tercih etti.
77 yaşına kadar sağlıklı bir yaşam sürdü ve bu Yine de bugünün teneke konserve endüstrisi,
arada, birinde ikiz olmak üzere, beş normal kuruluş fikrini Appert'in girişimlerine borç-
doğum daha yaptı. Daha sonraki yıllarda, bu ludur. Nicolas Appert'in çalışmalarının sonu-
son bilgiyi değerlendiren bilim adamları, öy- cu ilk kez 1804 yılında denendi. Denizcilik
künün gerçekliğine ilişkin kuşkuya düştüler. Bakanı, Appert'in konservelerinden bir kısmı-
nın Bres'teki deniz üssüne gönderilmesini em-
retti. Burada, kavanozlar üç ay açılmadan
İLK KONSERVE BESİN saklandı. İlk örneklerin incelenmesinden son-
ra, Paris Sağlık Müdürlüğü'ne şu rapor gön-
Taze yiyeceklerin kapalı kaplarda uzun süre derildi:
sağlıklı bir biçimde korunabileceği fikrini ilk "Kavanozdaki et suyu gayet lezzetli. İçin-
geliştiren kişi, Parisli Nicolas Appert'tir. 1795 deki et parçaları da öyle. Ancak, miktar ola-
yılında, Fransız Hükümeti, besinlerin konser- rak biraz az. Etli ve etsiz olarak hazırlanan
ve olarak saklanabileceği bir yöntemi bulana fasulye ve bezelye konserveleri de, henüz dal-
12 bin frank ödül verileceğini duyurdu. Bu larından koparılmışcasına taze ve lezzetli!"
45

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Aynı yıl Appert, Paris'in banliyölerinden
Massy'de bir konserve fabrikası kurdu. Ge-
rekli taze sebzeyi yetiştirmek üzere, fabrika- İLK BALON
nın civarında geniş bahçeler satın aldı. Balonun bulunuşu, tarih öncesi insanlara ka-
Konservecilikte teneke kapların kullanıl- dar dayanır. O dönemde insanlar, havayla şi-
masına ise, ilk kez 1812 yılında Bermondsey' şirilmiş hayvan derilerinin suya batmadığını
de Donkin and Hall firması tarafından baş- kavrayarak, bundan yüzme amacıyla yarar-
landı. Appert'in karşılaştığı en büyük güçlük, landılar. İçine belirli gazlar doldurulan her-
kavanozların sıkıca kapatılmasıydı. Bu güç- hangi bir torbanın yeryüzünden
lüğü yenebilmek için beş kat muhafaza içine havalanacağına ilişkin ilk bulgular ise, 17.
alıyordu. Bu sorunu tamamen ortadan kaldır- yy'da Evangelista Torricelli gibi İtalyan bilim
mayı amaçlayan Bryan Donkin ile John Hail, adamları tarafından saptandı. Çünkü, bu bil-
teneke kutu kullanmaya karar verdiler. Ama, ginler, atmosferi ve onu oluşturan gazları in-
teneke kutuların besin ambalajı olarak kulla- celemeye başlamışlardı.
nılmasının patent hakkı, 1810 yılında Peter İngiliz kimyacı Robert Böyle ise, iki önemli
Durand adına tescil edilmişti. İki ortak, bin saptama yaptı: İlk kez olarak en hafif gazın
sterlin karşılığında bu hakkı satın aldılar ve hidrojen olduğunu kanıtladı ve "belirli bir
başarılı bir sonuç elde ettiler. miktar gazın hacmi genişletilirse, basınç aza-
lır, tersine, gaz daha küçük bir hacim içine sı-
İLK FUTBOL OYUNU kıştırılırsa, basınç yükselir" şeklinde
tanımlanan ve kendi adıyla anılan "Boyle Ka-
nunu"nu buldu.
Bugün bildiğimiz anlamda futbola benzeyen
bir oyun. M.Ö. 500 yılında Çin'de oynanıyor- 1766 yılında, bir başka İngiliz bilim ada-
du. Avrupa'da ise, M.S. 4. yy'da Yunanlılar mı, Henry Cavendish, ilk kez hidrojeni
ve Romalılar, topa tekme atarak onu taşıma- "tarttı" ve havadan on bir kez daha hafif ol-
yı ve belirli bir hedefe götürmeyi amaçlayan duğunu söyledi (Aslında 14 kez daha hafiftir).
bir oyun oynuyorlardı. Bu oyunda, topu ele İskoçyalı bilim adamı Joseph Black de, bu
almak da serbestti. 1800'lü yıllarda, futbol, bulgudan yola çıkarak, içine hidrojen doldu-
ragbiden ayrı bir spor dalı olarak gelişti, ama rulmuş bir balonun yerden havalanması gerek-
1863 yılında İngiliz Futbol Federasyonu'nun tiğini söyledi.
kurulmasından sonra bile, topu ele almak ve 1782'de, kâğıt yapımcısı Fransız Joseph ve
rakibe tekme atmak yasak değildi. Bu konu- Etienne Montgolfier kardeşler, bir oda içeri-
da ilk yasaklar, 1871'de uygulanmaya sinde, sıcak havayla doldurulmuş balonu ha-
koyuldu. valandırmayı başardılar. Bu ilk balon, ipekten
yapılmıştı ve alt ucunda bir delik vardı. Hac-
İLK TENİS OYUNU mi ise 1.32 metreküptü. Balonun açık ağzının
altında kâğıtlar yakıldı ve havalandığı görül-
Tenis oyununu, Haçlı Seferleri'ne katılan Av- dü. 1783 baharında Montgolfier kardeşler, de-
rupalılar, istila amacıyla gittikleri Kutsal Top- neylerini daha büyük boyutlarda,ama tabii bu
raklar'da yaşayan Müslümanlardan öğrendiler kez açık havada yinelediler. Kâğıttan yaptık-
ve ülkelerine getirdiler. 12. yy'da Fransa'da ları 616 metreküplük balonun üzerini, özel bir
yaygınlaşan bu yeni oyun, 1370'lerde İtalya ve bezle kapladılar ve aynı sistemle balonu 2 bin
İngiltere'de de ilgi gördü. O dönemde kapalı metre havalandırmayı başardılar.
ya da açık kortlarda oynanan tenis oyunun- Aynı yıl, Fransız fizikçi J.A.C. Charles,
da, topa raketle değil, avucun iç kısmıyla vu- 28 metreküplük bir balonu, içine hidrojen dol-
ruluyordu. Yani ağın üzerinden gelen topa durarak uçurmayı başardı. Balonda, Charles'
tokat atmak gerekiyordu. Bu nedenle Fransız- tan başka iki de yardımcısı vardı. Paris üze-
lar, bu oyuna "jeu de paume"(avuç içi oyu- rinde dolaşırlarken, çiftçiler, gökyüzünden
nu) adını verdiler. Raketlerin ilk ortaya çıkışı üzerlerine doğru gelen bu "canavar"a karşı,
ise 16. yy'da oldu. yabalarla saldırıya geçtiler.
Tenis, asıl popülaritesini Londralı Binba-
şı Walter Wingfield'a borçludur. Binbaşı İNSANLI İLK BALON
Wingfield, 1874 yılında oyunun kurallarını
bugünkü biçimde düzenledi ve bunu bir kitap İnsan taşıyan ilk sıcak hava balonu, 1783 yılı Kasım ayında
Paris'te Bois de Boulogne yakınlarından havalandı. Mavi ve
halinde yayınladı. Ertesi yıl tenis oyunu, İn- altın sarısı renklerindeki bu harika balonun yapımcıları, Mont-
giltere Kriket Kulübü'nün faaliyetleri arasına golfier kardeşlerdi. Tarihçi Jean Pilâtre de Rozier ve Marki
alındı ve ilk resmi maçlar, Londra'nın güney d'Arlandes de ilk gönüllü yolcular oldular.
yörelerinden Wimbledon'da yapıldı.
46

http://groups.google.com/group/merakediyorum
47

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lama, hem de ritm işareti vermeye yarayan ba-
İLK BAROMETRE tonlann günümüzdeki örnekleri, yaklaşık 60
cm uzunluğundadır. Elle tutulan bölümleri
mantardan yapılmıştır.
1644 yılında, İtalyan fizikçi Evangelista Tor-
ricelli, bir yıl önce ölen Galileo'nun düşündü-
ğü bir deneyi yaptı. Madenciler, çeşitli İLK SEPET YAPIMI
denemelerden sonra bir tek pompayla suyu 10
metreden daha fazla çıkaramayacaklarını an- Otlardan, kamışlardan ve ince dallardan se-
lamışlardı. Bunun üzerine Galileo, yoğunlu- pet ya da sele yapımının kökeni, Taş Devri in-
ğu daha fazla olan bir sıvının, örneğin cıvanın, sanına kadar dayanır. Ortadoğu'da 10 bin
bir tüp içinde daha kolaylıkla, ancak daha kü- yıllık hasırlar, çeşitli kazılar sırasında ortaya
çük ölçek içinde yükseltilebileceğini düşündü. çıkarılmıştır. Elde edilen bulgulara bakılırsa,
Evangelista Torricelli, arkadaşı Vincenzo tahıl depolamak amacıyla çok büyük seleler
Viviani ile birlikte bu düşünceyi uygulamaya de yapılıyordu.
karar verdi. 90 santimetre uzunluğunda bir
cam tüpün alt ucunu kapattıktan sonra, içini
cıva ile doldurdu. Tüpün açık ucunu parma- İLK YATAK
ğı ile kapattı ve altı üste gelecek şekilde çevir-
di. Sonra bu açık ucu, cıva dolu bir kabın içine Döşek stili minderler, M.Ö, 2500 yıllarında
daldırdı. Mısır'da kullanılıyordu. Eski Yunanlılar ve
Parmağını çektiği zaman, tüpün içindeki Romalılar dönemlerinde şölenlerde üzerine
cıvanın yüksekliğinde belirli bir düşme ol- oturmak, geceleri de yatmak için döşeklerden
du. Ancak yine de düşüş, belirli bir noktadan yararlanıldı. 1600'lü yıllara kadar yatak, yal-
sonra durdu. nız zenginliği ve gücü vurgulayan bir sembol
Kuşkusuz, cıvayı tutan bir şey vardı. Tor- niteliğindeydi.
ricelli, bunu havanın basıncı olarak açıkladı.
Hava, cıva ile dolu hazne üzerinde bir baskı İLK KÖRÜK
yapıyor, bu baskı da cıva yüksekliğinin belir-
li bir düzeyde kalmasını sağlıyordu. Böylece Demircilerin, ateşi güçlendirmek için kullan-
Torricelli, hava basıncını ölçmeye yarayan ilk dıkları körüklerin ilk örneklerinin, 4 bin yılı
barometreyi yapmış oldu. aşkın bir geçmişi yardır. Ortadoğu'da yapılan
bazı kazılarda, M.Ö. 2300 yıllarında kullanıl-
dığı sanılan demirci körlükleri butundu. Ro-
İLK FIÇI malılara kadar yalnız demircilerin hizmetinde
olan körükler, o yıllardan itibaren müzisyen-
Romalı tarihçi İhtiyar Pliny'nin kitaplarında, lere de yararlı olmaya başladı. Körüklere bağ-
M.S. 1. yy'da Alpler'de yaşayan şarap yapım- lanmasıyla, bazı nefesli sazların çalınması, son
cılarının ürettikleri şarabı, tahta fıçılara nasıl derece kolaylaştı.
doldurdukları anlatılır. Almanya'da Orta-
çağ'dan itibaren yekpare ahşap şarap fıçıları- İLK BEYAZLATMA TOZU
nın yapımına başlandı. O yıllarda yapılan fı-
çılardan birinin 1 milyon galon alabilecek 1700'lü yıllarda, beyazlatmak ya da ağartıl-
hacme sahip olduğu rivayet edilir. mak istenen çamaşırlar, bazi alkalik sıvılar içi-
ne batırılır, sonra da kurumaları için güneş
İLK BATON altına asılırdı. Tekstil endüstrisinin gösterdi
ği hızlı gelişme üzerine, dokumaları ağartmak
için daha etkin ve çabuk bir yönteme gereksi-
Bir orkestra şefinin, orkestra üyelerine kon- nim duyulmaya başlandı.
ser sırasında belirli zaman işaretleri vermesi 1785 yılında Fransız kimyacı Claude Louis
gerekir. Kimi yönetmenler, 1687 yılında Pa- Berthollet, o günlerde yeni bulunmuş olan klo-
ris'te ölen ünlü besteci ve orkestra şefi Jean- rür gazından yararlanarak, yeni bir aklaştırı-
Baptiste Lully gibi ayaklarını hızla döşemeye cı sıvı geliştirdi. 14 yıl sonra İskoçyalı kimyacı
vurarak bu işareti veriyorlar, kimileri ise da- Charles Tennant ise, bu sıvıyı toz haline ge-
ha başka yöntemlerden yararlanıyorlardı, tirmeyi başardı.
1820 yılında Alman besteci ve orkestra şefi Günümüzdeki beyazlatma tozlarında ise,
Louis Spohr, Londra'da verdiği konser sıra- sodyum hipoklorit ya da kalsiyum hipoklorit
sında, ilk kez baton (sopa) kullandı ve sopayı gibi çok daha etkin kimyasal maddeler kulla-
müzik dünyasına kazandırdı. Hem zaman- nılmaktadır.
48

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK BANYO
Romalılar döneminde banyo yapmak, bir uy-
garlık belirtisi sayılıyordu ye bu nedenle he-
men her evde bir banyo vardı. M.S. 5. yy'da
Roma İmparatorluğu'nun çökmesiyle birlik-
te, bu güzel alışkanlık Avrupa kıtasında bü-
yükölçüde ortadan kalktı. Öyle ki, 1837'de
Kraliçe Victoria, İngiliz İmparatorluğu'nun
başına geçtiği zamanlar bile, Buckingham Sa-
rayı'nda banyo yoktu. 1870'li yıllara gelince-
ye değin, banyo yapmak, insanlar için bir
külfet niteliğindeydi. Bazı insanlar,'ara sıra
sağlıklı olacağı gerekçesiyle soğuk duş alırlar-
dı. Ama, soğuk suyla banyo yapmalarının asıl
nedeni, mutfak sobası üzerinde banyo yapma-
ya yarayacak kadar su ısıtmanın güçlüğü idi.
Üstelik, ısıtılan bu suyun banyo yapılacak yere
taşınıp bir tas ya da başka bir araç yardımıy-
la boşaltılması Rahmeti de vardı. Boyalı gal-
vanize metalden yapılan İlkbanyo ısıtıcıları,
başlıca iki tipte üretiliyordu: Yarım banyo ve
duşlu banyo. Duşlu banyolarda, suyun bir el
pompası aracılığıyla yukarı pompalanması ge-
rekiyordu. Bu yüzden insanlar, bir yandan sa-
bunlanırken, bir yandan da su pompalamak
zorunda kaldıkları için çok zorluk çeki-
yorlardı.
Yarım banyolarda ise, insanın ancak otur-
masına yetecek küçüklükte küvetler vardı. Bu
yüzden, bu kuvetlere "kalça banyosu" da de-
niliyordu. İçine giren kişi ya dizlerini göğsü-
ne çekmek ya da bacaklarını küvetten dışarı
sarkıtmak zorunda idi. 1880'li yıllardan itiba-
ren, bugün bildiğimiz uzun küvetler ve duş sis-
temi geliştirildi. Sıcak su kolaylığı sağlandı ve
banyolar yeniden yaygınlaştı.
Türk hamamları ise, yüzyılımızın başından
itibaren rağbet görmeye başladı. Bu hamam-
larda, önce buhar banyosu yapılıyor, sonra da
keseleniliyordu;. Avrupalılar, bu keseleme iş-
lemini biraz değiştirerek, adına "masaj" de-
diler. Daha sonra alınan bir ılık duşla, banyo
tamamlanmış oluyordu.
Bugün bildiğimiz saunaların ilk örnekleri
ise, 1890'lardan itibaren Fin hamamı adı al-
tında evlere kadar girdi. Her tarafı kapalı bir
kutunun içine yerleştirilen bir soba sayesinde,
kutu içinde büyük bir hararet sağlanıyordu.
Kutunun kapısı dışarıdan açılıyor, içeriye bi- İLK DUŞLARDAN BİRİ
risi girdikten sonra da yine dışarıdan kapatı-
lıyordu. Bu yöntemin en büyük sakıncası, 1840'lı yıllardan kalma olan bu duş, İngiltere'nin Chatsworth
içeride yanan sobanın tehlikeli bir hal alması yöresinde Devonshire Dükü'nün malikânesinde kullanılıyor-
du. Alttaki hazneye konan su, yandaki el pompasının yardı-
durumunda, içerdeki kişinin kaderiyle baş ba- mıyla üst hazneye pompalanıyor, oradan da duş şeklinde
şa kalmasıydı. banyodaki kişinin üzerine dökülüyordu.

49

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK BOMBA
Havadan atılan ilk bombalar, 1849 yılında
Avusturya ordusu tarafından, o dönemde
Avusturya İmparatorluğu'na bağlı olan Vene-
dik'te, ayrılıkçı bir isyanın başgöstermesi üze-
rine kullanıldı. Balonlarla kent üzerine gelen
Avusturyalılar, bombalarını isyancı birlikle-
rin üzerine fırlattılar. Bu saldırı, ayrılıkçıla-
rın cesaretini büyük ölçüde kırdı. 1912 yılında
İtalyanlar, Trablusgarp'taki Türk-İtalyan Sa-
vaşı sırasında, nitrogliserinden ürettikleri
bombaları kullanarak, ilk kez uçakla bombar-
dıman yaptılar. Birinci Dünya Savaşı sırasın-
da, bombaların gelişimi sürdü. Ama asıl
büyük gelişme, İkinci Dünya Savaşı sırasın-
da sağlandı. Çünkü, havadan yapılan bom-
bardımanın önemi, açıkça ortaya çıkmıştı.
Bunun üzerine bombalar, boyut olarak büyü-
dü ve özel amaçlı olarak çeşitli türlere ayrıla-
rak, çeşitli biçimler aldı. Bunlar, gemilere,
uçaklara ya da karada belirli yerlere yerleşti-
rildiler ve saldırı ya da savunma amacıyla kul-
lanıldılar.

GÜNÜMÜZÜN BOMBALARI
İlk kez 1849 yılında balonlardan atılan bombaların yerini, bu-
gün son derece gelişmiş uçaklara yerleştirilen bombalar aldı.
Fotoğrafta, İngiliz-Batı Alman-İtalyan kuruluşlarınca ortak-
laşa üretilen bir Tornado uçağının gövdesinin altına yerleşti-
rilmiş tahrip gücü çok fazla olan bombalar görülüyor.

niklerini ve üretimlerini hayli geliştirdiler ve


İLK TANSİYON ÖLÇME AYGITI 1000 yıl sonra (M.Ö. 400), Roma'ya şarap şi-
şesi ihraç etmeye başladılar. Ancak, cam şi-
Halk arasında tansiyon aleti olarak bilinen ve şelerin Avrupa'da rağbet görmesi için, aradan
kan basıncını ölçmeye yarayan aygıt, ilk kez yıllar geçmesi gerekti. 16. yy'da şişeler geniş
1896'da İtalya'da Dr. Scipione Riva-Rochi ta- ölçüde kullanım alanı buldu. Î775 yılında, İn-
rafından yapıldı ve sphygmomanometre adıyla giltere'de soda ve maden suları özel şişeler
kullanıldı. Bu aygıtta, ana atardamarlardan içinde satılmaya başlandı. 1821 yılında, Bris-
birinin üzerine bir bant içinde hava basıncı uy- tollü camcı Henry Ricketts, belirli mamuller
gulanır. Bu basıncın, kan basıncının altına dü- için tek tip ve hacimde şişe yapmayı akıl etti.
şürülmesiyle, atış sesleri kulaktan duyulur ve Bunların üzerine etiket de yapıştırılıyor ve rek-
bu arada aygıtın basınç ölçerindeki rakam lam açısından çok yararlı oluyordu. 1904 yı-
okunur. lında Amerikalı Michael Owens, ilk tam
otomatik şişe makinesini gerçekleştirdi ve şi-
İLK ŞİŞE şe üretimi ansızın olağanüstü artış gösterdi. O
güne kadar ustalar, şişeleri ağızlarında üfle-
İ.Ö. 1400 yıllarında, Mısır'da küçük cam şi- yerek yapıyorlardı.
şeler yapılıyordu. Mısırlılar, bu konuda tek- Şişenin ağız kısmını kapak için yivli yap-
50

http://groups.google.com/group/merakediyorum
mayı ilk bulan, İngiliz Francis Joseph Belt- savaşçı, 200 metreden hedefine tam isabet kay-
zung'dur (1852). 1892 yılında ise Amerikalı dedebilirdi. İngiliz orduları, bu mızrakların
William Paitner, metal şişe kapağını ve aça- yardımıyla, 14. ve 15. yy'da zırhlı Fransız or-
cağını icat etti. dularına karşı büyük başarılar kazandılar.

İLK OK VE MIZRAK İLK TOKA

Büyük Sahra'da bulunan bazı mağara resim- Eski Yunanlıların ve Romalıların, kemerleri-
leri, insanların ok ve mızrak kullanmalarının ni sıkıştırmak için kullandıkları tokaların bi-
30 bin yıllık bir geçmişi olduğunu göstermek- çimleri ve işlevleri, o günden bu yana çok az
tedir. Belirli bir uzaklıktaki düşmanı öldürme- değişikliğe uğradı. Ortaçağ'da toka, önemli
ye ya da avlanmaya yaradığı için bu buluş, o bir aksesuar oldu. 17. yy'da boyları iyice kü-
dönem insanı için çok yararlı olmuştu. Orta- çülerek ayakkabıların üzerine yerleştirildi.
çağ'da kullanılan uzun mızrakların ise, 12. 1781 yılında Daniel Winwood, İngiltere'nin
yy'da Galler'den yayıldığı sanılmaktadır. Bir Birmingham kentinde ilk toka makinesini ya-
insan boyundaki bu mızrakları savurabilmek, parak, o güne kadar bir el sanatı olan bu iş-
özel bîr yetenek isterdi. Ama, iyi eğitilmiş bir kolunuda fabrikasyon hale getirdi.
51

http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KÖR ALFABESİ
Körler için ilk alfabe, kendisi de kör olan
Fransız Louis Braille tarafından, 1824 yılınr
da gerçekleştirildi. Louis Braille, üç yaşınday-
ken gözlerini yitirmişti. 15 yaşına geldiğinde,
kendisi için özel bir alfabe buldu. Bu alfabe-
de, altı kabartma nokta, değişik kullanış bi-
çimleriyle bütün harflerin yerini alıyor,
görmeyen bir kişi de parmak uçlarıyla nokta-
ların konumlarını duyumsayarak yazılanları
okuyabiliyordu. Braille alfabesi, günümüz
görmeyenleri arasında da çok yaygın bir bi-
çimde kullanılmaktadır. 1786 yılında Valen-
tin Hany adlı bir başka Fransız, körler için
bildiğimiz Latin harflerinin kabartmalarını
yaptı. Ama bu sistem, Braille'ın noktalan ka-
dar tutulmadı. Çünkü noktaları okumak, gör-
meyenler için daha kolay ve daha çabuk
oluyordu.

İLK CASUS DİNLEME ALETLERİ İLK SUTYEN


Radyo dalgalan aracılığıyla ilk ses alımı, 1902
yılında Eastern Telegraph şirketi tarafından M.S. 3. yy'dan kalma bir Sicilya mozaiğinde,
çalışmalarını rahatlıkla sürdürebilmesi için bikini giymiş bir kadın figürü görülürse de,
Cornwall'de, Guglielmo Marconi için kuru- geçmiş dönemlerde, özellikle belin üst kısmı-
lan istasyonda gerçekleştirildi. Birinci Dünya nı kavrayan iç çamaşırları, genellikle çok bü-
Savaşı sırasında, karşıt ordular, birbirlerinin yük ve dardı. Vücudu da sımsıkı sarardı.
radyo sinyallerini dinlemek için özel birlikler Bunlar, 19. yy'ın sonlarında yerlerini korse-
kurdular. lere bıraktılar. Korse giyen kadınlar, dimdik
Dinleme aletlerindeki asıl gelişme ise, tran- dolaşıyor, otururken bile yeterince rahat ede-
sistör ve lazerin icadıyla dev boyutlara ulaştı. miyorlardı. 1900'lerin başında, cendere gibi iç
Transistörlü ilk küçük casus dinleyiciler, çamaşırlarına karşı ilk tepkiler başladı.
1950'li yıllarda yapıldı. Pille çalışan bu dinle- 1903 yılında Londralı Bayan Kate Morgan,
yiciler, yaklaşık yüz metrelik menzile sahipti- yeni tür bir korsenin patentini aldı. Bu korse-
ler. Kül tablası, sigara kutusu ve kalem gibi de, göğüsleri saran kısım, daha yumuşaktı. Al-
küçük araçların içine kolaylıkla yerleştirilebi- tı yıl sonra "Vogue" dergisinin ABD'de
liyordu. yayınlanan baskısında, "ayrı bir göğüs
Telefon dinleme araçları ise, bu alanda ye- giysisinin" ilk reklamı yayınlandı.
ni bir çığır açtı. Casus dinleyici, telefonun ahi- 1913 yılında Amerikalı Bayan Mary Phelps
zesine yerleştirildikten sonra yapılacak tek şey, Jacob ya da bilinen adıyla Bayan Caresse
herhangi bir yerden, dinleyicinin yerleştirildiği Crosby, ilk sutyeni yaptı. Bu ilk örnekte, iki
telefonun numarasını çevirmekti. Numara cep mendili, ortadan bir şeritle birbirine bir-
çevrildiğinde, casus alet faaliyete geçecek, an- leştirilmiş, lastik şeritlerle de sırttan bağlan-
cak telefon çalmayacağından konuşmaları mıştı.
dinlenen kişinin hiçbir şeyden haberi olmaya-
caktı. İLK EKMEK
1970'lerde geliştirilen lazerli dinleme yön-
temleri ise, herhangi bir pencereye gönderilen
lazer ışınları, odanın içindeki sesleri ısının kay- Ekmek, binlerce yıldır insanoğlunun temel gı-
nağına geri getiriyordu. Cam ne kadar kirliy- dası olma özelliğini korumaktadır. Günümüz-
se, casusların işi o denli kolay oluyordu. den 9 bin yıl önce, Mezopotamya'da ilkel tahıl
Çünkü, kirli camlar, lazer ışınlarının kırılıp ge- ürünlerinin tarımı yapılıyordu. Hemen hemen
ri dönmesini kolaylaştırır. aynı dönemde de Amerika kıtasında, Califor-
nia yöresinde yaşayan yerliler de, ekmeklik un
elde edebilmek için bazı ürünleri ekip biçi-
53
http://groups.google.com/group/merakediyorum
yorlardı. arttıkça tuğlaların daha dayanıklı olduğunu
Önceleri tahıl iki düz taş parçası arasında farkeden Mezopotamyalılar, tuğlaları güneşin
ezilerek un haline getiriliyordu. Bu un, suyla altında kuruttuktan sonra, bin dereceye varan
karıştırıldıktan sonra açık havada yakılan sıcaklıktaki fırınlarda ayrıca pişirdiler.
ateşler üzerine yerleştirilen kızgın taşların üze- Endüstri devrimi sırasında, tuğlaların ya-
rinde pişirilerek ekmek haline dönüştürülüyor- pımı da fabrikasyon haline getirildi. İlk tuğla
du. Un elde etmek için buğday, arpa, çavdar, makinesi, 1825 yılında İngiltere'de yapıldı. Ti-
mısır ve darıdan yararlanılıyordu. Eski Mısır- cari açıdan başarılı olan ilk tuğla üretim te-
lılardan kalma duvar resimlerinde, taşların sisleri ise, 1879 yılında yine İngiltere'de,
arasında tahıl ezerek un elde etmeye çalışan Richard Bennett tarafından kuruldu. 1930 yı-
kadınları canlandıran tablolar da vardır. O lından itibaren ise çimento ve kül karışımın-
dönemin ekmekleri, oldukça sertti. Ancak, dan biriket üreten tesisler kuruldu.
yassı somunların askeri kamplara ya da av
bölgelerine taşınması da, oldukça kolaydı. İLK FIRÇA
Günümüze kadar kalabilen ilk ekmek örnek-
leri, Hindistan'da bulunan çapati ile îskoçya' İspanya'nın kuzeyinde bulunan ve M.Ö. 25
nın yulaf ekmeğidir. bin yıllarından kaldıkları saptanan Taş Dev-
Yukarıda bahsettiğimiz ekmek türlerinin ri'ne ait duvar resimlerinin hayvan tüylerin-
hiçbirisinde, maya kullanılmadığından, hep- den yapılmış fırçalarla boyandığı
si de basık ve sertti. Mayanın bulunuşu bir anlaşılmaktadır. M.Ö. 2000 yılında yapılan
rastlantı sonucu oldu. M.Ö. 2000 yılında, Mı- Yunan freskleri de, bir sapın ucuna geçirilmiş
sırlı bir fırıncı, hazırladığı ekmek hamurları- hayvan kıllarından elde edilen fırçalarla bo-
nı güneşin altında unuttu. Bu arada hamur yanmıştı.
mayalanmıştı. Fırıncı, unuttuğu hamurlan Elbise fırçalarının kökeni ise, 1400'lü yıl-
anımsayıp onları fırına koyunca, pişen ekmek- lara dayanır. O tarihlerde, köpek kılları dü-
lerin kabardığını gördü. Aynı dönemde Mısır- zenli bir biçimde kesildikten sonra, tahta bir
lılar, kubbe şeklinde kapalı fırınları yapmayı kalıba yerleştiriliyor ve böylece fırça elde edi-
da başardılar. Bu tür fırınlar içinde, ısı, ek- liyordu.
meğin her tarafından eşit şekilde geçiyor ve
böylece daha lezzetli ve kontrollü bir pişirim İLK BULDOZER
sağlanıyordu.
M.Ö. 1. yy'da Yunanlılar, su değirmenini
buldular. M.S. 700 yılında da Araplar, yelde- 1870'li yılların ortalarında, Amerika'da geniş
ğirmenini yaptılar. çaplı hafriyat işlemlerinde atlar tarafından çe-
kilen kepçeler kullanılıyordu. 1900'lü yılların
Beyaz undan yapılmış ekmek ise, Avru-
başlarında, daha sonra ABD'de Caterpillar te-
pa'da un elde etmenin güçlüğü nedeniyle, ge-
sislerini kuracak olan Benjamin Holt, buhar-
niş halk kitlelerinin ulaşamayacağı bir lükstü.
lı bir traktörün tekerlerine palet yerleştirdi.
1880 yılında İsviçre'de ilk başarılı değirmen
1923 yılında bu traktörün önüne bir de kepçe
yapıldı. Bu değirmen, unun rengini karartan
eklendi. Sekiz yıl sonra dizel motorlarının ta-
kepekleri de eliyordu ve has undan ekmek ya-
kılmasıyla, modern buldozerin ilk örneği ge-
pımı yaygınlaştı.
liştirilmiş oldu.
Günümüzde ise ekmekler, fırınlarda da
üretilmekle birlikte, genellikle fabrikalarda pi- 1930'larda Almanya'da buldozerler, dev
şirilmekte ve içlerine vitamin gibi bazı katkı otobanların yapılmasında büyük yarar sağla-
maddeleri de eklenmektedir. dı. 1945 yılından sonra, İkinci Dünya Sava-
şı'nın ardından, İngiltere'de ve Avrupa'da
buldozerlere yeniden çok iş düştü. ABD'de de
İLK TUĞLA hızlanan inşaat sektörü, bu araçtan alabildi-
ğince yararlandı.
Günümüzde Japonlar, su altında uzaktan
Bugüne dek bulunabilen en eski tuğlalara, Fi- kumanda ile çalışabilen ve denizaltı tünellerin
listin'de bir kazıda rastlandı. 8 bin yıllık ol- yapımında kullanılması amaçlanan buldozer-
dukları saptanan bu tuğlalar, güneşte pişiril- lerin denemelerini sürdürmekteler.
miş balçıktan yapılmıştı. M.Ö. 3000 yılında
Mısırlılar, pişirdikleri tuğlaların sonradan çat- İLK DÜĞME
lamasını önlemek için, balçığın içine saman
parçaları koymayı öğrenmişlerdi. Özel kalıp- Metal düğme, uygarlığa Romalıların bir kat-
lar içinde dökülen bu karışım (kerpiç), ara sı- kısıdır. Ancak, Romalılardan çok daha önce,
ra tersyüz edilerek güneşte kurutuluyordu. Isı M.Ö. 2000 yıllarında, Yakındoğu'da düğme
54

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Sir Samuel White Baker ve eşi, 1878 yılında Londra'dan aldıkları çingene arabasını karavan haline getirerek, Kıbrıs'a geldiler.
Amaçlan, bu yeni ulaşım aracıyla bir ada turu yapmaktı. 29 Ocak 1879 'da Larnaka 'dan yola çıkarak tüm Kıbrıs't gezdiler.

İLK KARAVANLAR min ünlü sirk sahiplerinden Antoine Franco-


ni için Paris'te bir karavan yaptırıldığı bilin-
İçinde normal günlük yaşamın sürdürüldüğü mektedir. O yıllarda karavan sözcüğü İngil-
ilk karavanlar, 19. yüzyılın başlarında, gezgin tere ve Fransa'da, evsiz kölelerin taşınması-
tiyatro sanatçıları tarafından geliştirildi. Bu na yarayan araba-vagonlar için kullanılıyor-
konudaki kayıtların son derece yetersiz olma- du. Sözcüğün aslı ise Farsça "kervan" sözcü-
sına karşın, 1830'lu yılların başlarında, döne- ğünden kaynaklanmıştır.

kullanıldığı biliniyor. Bu ilk düğmeler, genel- da da yaygın bir biçimde kullanılmaya başlan-
likle hayvan kemiklerinden ya da tahtadan ya- dı. 1700'lü yıllarda, İngilizler, düğmeleri Af-
pılıyordu. 13. yy'dan itibaren düğme, Avrupa' rika'dan köle almak için kullanıyorlardı.
55
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İDAM CEZASINI KALDIRAN TATİL GEZİSİ İÇİN
İLK ÜLKE YAPILAN İLK KARA VAN
1825 yılı Aralık ayında, kardeşi I. Aleksandır'- Bu tür bir gezi için kullanılmak üzere düşü-
ın yerine tahta geçen Rus Çarı I. Nikolas'ın nülen ilk karavanın planlan ünlü çocuk öy-
saltanatının ilk yıllarında, kendisini devirmek küleri yazarı Dr. Gordon Stables tarafından
üzere Meşrutiyetçiler, bir devrim denemesine çizildi. 1885 yılı baharında Bristol Wagon Co.
giriştiler. Hareketin önde gelenlerinden 579 ki- şirketince yapılan bu karavanın uzunluğu 3
şi, özel bir mahkeme önünde yargılandı. Bun- metre 60 santim, ağırlığı ise 2 tondu. İçindeki
ların yarısına yakın bir bölümü beraat etti. Ge- iki bölümden biri mutfak ve yemek odası ola-
riye kalanlardan 31'i Sibirya'ya sürgüne gön- rak kullanılıyordu. İkinci bölümdeki oturma
derildi, 85 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptı- odası ise, çekmeceler, masa, şifonyer, küçük
rıldı. Birçoğu, çeşitli kentlerde zorunlu ikame- bir piyano, gümüş şamdanlar, bir İran halısı,
te tabi tutuldu, beş sanık da idama mahkûm müzik dolabı ve küçük bir armonika ile dö-
oldu. İdam mahkûmlarının cezalan yerine ge- şenmişti. Duvara bir de ranza ilave edilmişti.
tirildikten sonra olaydan derin bir üzüntü du- Uşağı, yer yatağını hazırlarken, Dr. Stables
yan Çar I. Nikolas, bir bildiri yayınlayarak, da, bu ranzada dinleniyordu. Arabanın sürü-
o tarihten sonra, vatan hainlerinin dışında hiç- cüsü John ise, dışarıda kurulan bir çadırda ya-
bir mahkûmun idam cezasına çarptırılmama- tıyordu. Uşak Foley, 1885 yılında İngiltere'-
sını, daha önce idam cezası verilenlerin de Si- de yapılan yaklaşık 2 bin kilometrelik gezi bo-
birya'ya gönderilmelerini emretti. Aynı emir, yunca, karavanın arkasından üç tekerlekli bir
o dönemde Rusya'nın yönetimi altında olan bisikletle gitti. Bundan amaç, karavanın ra-
Finlandiya için de geçerliydi. Finlandiya, 1882 hat ve kullanışlı olduğunu kanıtlamaktı.
yılında otonomiye kavuştu. Yeni çıkarılan ya-
salarda, bazı suçların karşılığında ölüm ceza
sı öngörülüyorduysa da, bu yasalar, pratikte İLK MOTORLU KARA VAN
hiçbir zaman yürürlüğe girmedi. İdam ceza-
sı, Finlandiya'da 1949 yılında resmen yasak- Motorlu ilk karavan, 1897 yılında Paris'te Je-
landığında, bu ülkede son infaz 1824 yılında antaud tarafından, o zamanki Rus Çarı'nın
yapılmıştı. amcası Prens Oldenburg için yapıldı. 30 bey-
gir gücünde De Dion marka buhar motoru ta-
KARAVANLA İLK TUR rafından hareket ettirilen bu karavan, saatte
yaklaşık 30 kilometre hız yapabiliyordu. 10
Karavanla turistik amaçlı geziye çıkan ilk ki- metre uzunluğundaki karavanda odaların ka-
şi, Albert Gölü'nün de kâşifi olan İngiliz Sir pıları, tren vagonlarında olduğu gibi, bir ko-
Samuel White Baker'dır. 1878 yılında, Sir Ba- ridora açılıyordu. Bu karavan, o döneme gö-
ker, Kıbrıs'a bir araştırma ve inceleme gezisi re öylesine moderndi ki, mutfağında muslu-
yapmayı planlayınca, bir çingene arabası sa- ğu, tuvaleti, karoserinin altında köpekler için
tın aldı. İngiltere'den ayrılmadan önce, Soho'- kafesi, üstünde iskemleli bir terası vardı. Ça-
daki Glover firması tarafından araba boyan- tısında bulunan su ve yakıt tankı, 500, kilomet-
dı, gerekli eklemeler ve onarım yapıldı. Sir Ba- relik bir gezi için gerekli ihtiyacı karşılıyordu.
ker'in notlarına göre, "Arabada bir portatif İç kısmı tamamen maun kaplama olan kara-
yatak, raflar, rafların altında bir gardrop, bir- vanın dışı açık yeşil renge boyanmıştı. Değeri
kaç çekmece, kullanılmadığı zaman duvara ise, motoruyla birlikte 1200 pounddu.
asılan bir masa, mutfak eşyaları için birkaç ki-
litli dolap, ızgara ve soba vardı." Eşi, yarım
düzine hizmetkârı ve üç köpeğiyle 29 Ocak BENZİNLE ÇALIŞAN İLK
1879 günü, altı aylık bir tur için Larnaka'dan KARAVAN
hareket etti. Gerçi karavan, bir çift öküz ta-
rafından çekiliyordu ama, içinin rahatlığı ve 1901-1902 yıllarında, P.aris'te Panhard et Le-
gece geçen huzurlu saatler, Sir Baker ve karı- vassor şirketi tarafından 3 bin pound karşı-
sına günün yorgunluğunu unutturuyordu. Ka- lığında Dr. E.E.Lehwess için yapılan ilk ben-
ravanla ilk gece konakladıktan sonra Sir Ba- zin motorlu karavan, 25 beygir gücündeydi.
ker, defterine şu notu düştü: "Eğer dünyanın Dr. Lehwess, bu araçla, dünyanın çevresini
çevresi gereksiz bir ekvator yerine, çok iyi bir dolaşan ilk kişi olmayı düşlüyordu. Passe-
yolla çevrelenmiş olsaydı, bu karavanla son- Partout adlı kanarya sarısı karavanıyla, 1902
suza dek yolculuk yapabilirdim." yılı Nisan ayında, törenle Londra'dan hare-
56

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ket etti. Paris, Berlin, Varşova ve St. Peters- yıllık meslek yaşamı süresinde Dr. Rehn ta-
burg üzerinden Avrupa'yı dolaştı. Ne yazık ki, rafından gerçekleştirilen 124 kalp ameliyatın-
Gorki kenti yakınlarında silindirler çatladı ve da, hastalardan yüzde 40'ı iyileşti. Daha ön-
bu güzelim karavan, karların arasına terk edil- ce, kalbinden yaralanan kişilerde ölüm oranı
di. Dr, Lehwess, planlanan gezinin ancak beş- yüzde yüzdü.
te birini tamamlamıştı.
İLK KALP NAKLİ
İLK SERİ KARA VAN ÜRETİCİSİ
İlk kalp nakli, 2 Aralık 1967 günü, Güney Af-
1919 yılında İngiltere'nin Chelsea kentinde rika'nın Cape Town kentinde Groote Schuur
Grosvenor Caravans adlı şirketi kuran G.J. Hastanesi'nde Doktor Chnstian Barnard ta-
Haymoulder, eski tren vagonlarını satın ala- rafından gerçekleştirildi. Louis Waskansky
rak ilk seri karavanları üretti. adlı bir toptan bakkaliyeci, yıllardır kronik
kalp hastalığından şikâyetçiydi ve artık ölü-
mün eşiğine gelmişti. Bir trafik kazasında bey-
İLK KARAVAN KİRALAMA ni parçalanan 25 yaşındaki Denise Darvali adlı
SERVİSİ gencin kalbi alınarak Waskansky'ye takıldı.
Altı saat süren ameliyat sırasında, Dr. Bar-
Karavan kiralayan ilk kuruluş, Belçika'nın nard'a 30 kişilik bir ekip yardım etti. Louis
Ostend kentinde faaliyet gösteren Auto-salon- Waskansky,yeni kalbiyle 18 gün yaşadıktan
Luxe adlı şirkettir. Şirket, 1920 yılında, 4 ki- sonra, akciğer iltihabından öldü.
şilik lüks Pulmann koltuklu karavanları, Flan-
ders muharebelerinin geçtiği yerleri gezmek is-
teyen kişilere kiralıyordu. Yat tipinde inşa edi- İLK HALI SÜPÜRGESİ
len araçların içinde elektrikli bir mutfak da
vardı. Kullanılabilir ilk halı süpürgesinin patenti, 19
Eylül 1876 günü, Michigan'da, Melville R.
Bissell tarafından alındı. Bir porselen mağa-
İLK KOPYE KÂĞIDI zası işleten Bay Bissell'in, toza karşı alerjisi
vardı ve bu nedenle sık sık başı ağrıyordu. Hiç
İlk kopye kâğıdı Londra'da Ralph Wedgwo- değilse yerdeki halıları toz kaldırmadan süpü-
od tarafından bulundu ve 7 Ekim 1806 günü, rebilecek bir aygıt yapmayı kafasına koydu ve
"yazılan çoğaltmaya yarayan araç" adı altın- sonunda bu amacına ulaştı. Geliştirdiği pra-
da patenti alındı. Wcdgwood, ince bir kâğıt tik aygıtın birçok parçası, parça başı anla-
tabakasını mürekkebe batırıyor, sonra bu ta- şan ev kadınlarınca üretiliyor, daha sonra Bay
bakayı, kurutma kâğıdının arasında kurutu- Bissell, eşiyle birlikte bunları monte ediyordu.
yordu. Wedgwood'un ne zaman seri üretime Bay ve Bayan Bissell, daha sonra ürünlerini
geçtiği kesin olarak bilinmiyor. Ancak, 1820'li pazarlamak üzere Bissell Halı Süpürgeleri adlı
yıllarda, bu işten çok para kazanmış bir işa- bir şirket kurdular.
damı olarak Oxford Caddesi'nde yazıhane sa-
hibi olduğu biliniyor.
İLK OTOMATİK KASA
İLK KALP AMELİYATI 4 Kasım 1879 günü, ABD'nin Ohio eyaletin-
den James J. Ritty, ilk otomatik kasanın pa-
tentini aldı. Dayton kentinin ana caddesinde,
Doğrudan kalbi ilgilendiren ilk ameliyat, 9 Ey- bir bar işleten Ritty, meşgul olduğu anlarda
lül 1896 günü, Frankfurt kent hastanesinde müşterileri tarafından o kadar çok soyuldu ki,
Doktor Louis Rehn tarafından gerçekleştiril- sonunda sağlığı bozuldu ve iyileşmek amacıyla
di. Hasta, 22 yaşındaki bahçıvan yamağı Wil- bir Avrupa turuna çıktı. Gemiyle Avrupa'ya
liam Justus'tu. Meyhanede çıkan kavgada, doğru gelirken, gözü pervanelerin dönme sa-
kimliği bilinmeyen bir saldırgan tarafından yısını kaydeden bir makineye ilişti. Bu ona,
göğsünden yaralanmıştı. Sağ karıncıkta, 1.5 otomatik kasaların ana çalışma prensibiyle il-
santimetre uzunluğunda bir yara görüldü. Ya- gili en önemli ipucunu vermişti. Patentini al-
radan kan büyük bir hızla akıyordu. Yara, dıktan sonra, kasayı geliştirmeye devam etti
ipek tamponlarla kapatıldı ve plevra ile kalp ve 1884 yılında buluşunu değerlendirmek üze-
zarı çevresindeki kan birikintisi temizlendi. re National Cash Register adlı bir şirket kur-
Hasta, kısa süre içinde tamamen iyileşti. 10 du.
57

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KATAMARAN İLK ÖZEL ŞOFÖR
Başkasının arabasını ücret karşılığında kulla-
(İki tekneli kayık) nan ilk profesyonel şoför, İngiltere'nin Sus-
"Experiment" adlı ilk katamaran, Dub- sex kentinden Edward G.Thompson'dur. Pat-
lin'de Sir William Petty için yapılarak 22 Ara- ronu Evelyn Ellis, Paris'ten satın aldığı Pan-
lık 1662 günü suya indirildi. 30 ton ağırlığın- hard Levassor marka arabasını getirmek üze-
da yük alabilen katamaran, 5 silaha sahipti ve re Thompson'u 1895 yılı Haziran ayında Fran-
30 kişilik mürettebat tarafından yönetiliyor- sa'ya gönderdi. Bay Thompson, böylece İn-
du. 1663 yılı Ocak ayında, ilk açık yat yarışı- giltere yollarında benzinle çalışan ilk yarım dü-
nı kazandı. Temmuz ayında da Dublin Yarış- zine arabadan birini kullanan şoför unvanını
ması'nın birincisi oldu. Dönemin kralı, ken- da kazandı.
disi de çok iyi bir denizci olan II. Charles'tı.
Önceleri Experiment'ı hiç ciddiye almadı ama,
sonraları Sir William'ın buluşuna hayran ol- İLK ÇEK
du.
Hamiline yazılmış ilk çek, 22 Nisan 1659 gü-
nü, Londra'da Nicholas Vanacker'a ödendi.
İLK YARDIM TOPLAMA 10 pound değerindeki bu çeki ödeyen banka,
YÜRÜYÜŞÜ "Clayton and Morris"ti. El yazısıyla yazılmış
olan çekin aslı, 1976 yılı Aralık ayında Lond-
Bu tür bir yürüyüş, Dünya Mülteciler Fonu ra'da Sotheby's müzayede salonlarında yapılan
yararına, İngiltere'nin Lechtford kentinden bir açık artırmada 1300 pounda satıldı. Bu-
Kenneth Johnson tarafından düzenlendi. 26 gün kullandığımız çeklerin atası olan bu ilk
Aralık 1959 günü başlayan yürüyüşe, 20 er- çek, tıpkı günümüzdeki örnekleri gibi düzen-
keğin yanında bir de genç kız katıldı. Yürü- lenmişti. Miktar, önce yazıyla, sonra da ra-
yüşçüler, giriş ücreti olarak 1 sterling ödediler. kamla belirtilmişti.
Kampanyanın destekçileri ise, yürünen her mil
için bir sterling vermeyi garanti ettiler. 50 mil
mesafeli yürüyüşün ilk 13 milinden sonra 10
ÖDENEN İLK BASILI ÇEK
kişi pes etti. 23'üncü milde 3,25'inci milde 1
Günümüze kadar kalabilen ilk basılı çekin
kişi daha yürüyüşü bıraktı. Son noktaya yak-
üzerinde, "4 Mart 1763" tarihi vardır. Hoa-
laşılırken ekipte sadece Johnson ve iki arka-
re's Bank adlı İngiliz bankasına ait bu çek,
daşı kalmıştı.
John Calcroft tarafından, David Roberts'a 5
bin pound ödenmesi için düzenlenmişti. Özel
İLK CHARTER SEFERİ perfore bantlı ilk çekler ise, 5 Temmuz 1864
yılında yine Hoare's Bank tarafından bastırıl-
28 Haziran 1911 günü yapıldı. O gün, dı.
"Olympic" adlı gemi, New York'tan Lond-
ra'ya dönüyordu. Yolcular arasında bulunan İLK ÇİKLET
Philadelphialı tüccar W.A. Burpee, geminin
hareketine çok az bir süre kala gözlüklerini Ticari olarak ilk çikleti 1848 yılında John Cur-
kırmış ve onarılmaları için Wanamaker adlı tis evindeki sobanın üzerinde üretti ve "State
mağazaya göndermişti. Burpee, daha sonra ta- of Maine Pure Spruce Gum" adı altında pa-
mirci mağazaya bir telsiz mesajı çekerek, göz- zarladı. 1850 yılında Portland'a taşındı ve
lüklerinin Londra'daki adresine gönderilme- "Şekerli Kaymak", "Beyaz Dağ", "Dördü
lerini istedi. Wanamaker'm sahiplerinden bi- Birden", "En Büyük ve En Güzel" gibi ad-
ri, dönemin ünlü havacılarından Tom Sop- larla parafin çikletler üreterek sattı. Bu ara-
with'in, "Howard Wright" tipi uçağıyla New da, sattığı çikletlerin içine bazı armağanlar
York'ta bulunduğunu duymuştu. Burpee'nin koymayı da unutmadı. Sakızla birlikte verdi-
gözlükleri de onarılmıştı. Sopwith'e belli bir ği ilk armağan, Amerikan bayrağıydı. Otoma-
ücret karşılığında gözlükleri gemiye götürme- tik aygıtlarla ilk çiklet satışına ise 1888 yılın-
sini önerdiler. Sopwith, öneriyi kabul etti ve da başlandı. "Tutti-Frutti" marka çikletleri
derhal havalanarak Olympic'in peşine düştü. satan otomatik makineler, New York'un çe-
Çok geçmeden gemiyi yakaladı ve gayet iyi şitli yörelerindeki istasyonlara Adams Gum
ambalajlanmış emanetini bir hayli alçaldıktan Co. adlı şirketten Thomas Adam tarafından
sonra güvertenin üzerine attı. yerleştirildi.
58

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Pedikürist yetiştiren ilk okul ise, 1910 yı-
İLK ÇOCUK DERGİSİ lında New York Pedikürcüler Derneği tarafın-
dan New York'ta açıldı. Biri kadın 14 uzman,
1751 yılında, John Newberry tarafından ya- 1913 yılında bu okulun ilk mezunları oldular.
yınlandı. Orijinal adı "The Lilliputian Ma- Ayak bakımına ilk bilimsel yaklaşım ise, 1916
gazine" idi. "Genç beyefendilerin ve genç ha- yılında, Philadelphia'da yapıldı. O yıl, Temple
nımefendilerin mutlaka okumaları" önerilen Üniversitesi'ne bağlı Garreston Uygulamalı
bu derginin boyutları, 10 cm x 5 cm idi. (Der- Hastanesi, dört öğrencisini ayak bakımı da-
giye Lilliputian adının verilmesinin nedeni de lında eğitti ve mezun etti.
buydu. Bilindiği gibi, Lilliput, Gulliver'in git-
tiği cüceler ülkesinin adıdır). İçinde kısa öy-
küler, fıkralar, şiirler ve bilmeceler vardı. Ay- İLK SIVI ÇİKOLATA
rıca resimlerle süslenmişti. Ayda bir yayınla- "Public Adviser" adlı derginin 16-22 Haziran
nan bu dergi, 19. yüzyılda yayına başlayan 1657 tarihli nüshasını alan İngilizler, şöyle bir
benzerlerinin tersine, ahlaki eğitim vermek ye- duyuru ile karşılaştılar:
rine, hoşça vakit geçirtmeyi amaçlıyordu. Son
"Queen's Head Alley'de, Bishopsgate
sayısı 3 Temmuz 1752'de yayınlandı. Bu sa-
Caddesi'ndeki Fransız'ın evinde harika bir içki
yıda, derginin okuyucuları tarafından kuru-
var. Batı Hindistan'dan getirilen ve günün her
lan kulübün üyelerinin bir listesi vardı. Liste-
saatinde hazır bulunan çikolata adlı bu içkiyi
den anlaşıldığına göre, dergi, Atlantik'in her
çok seveceksiniz. Üstelik fiyatı da son derece
iki yanında da okuyucu bulmuştu.
makul."
ERKEK ÇOCUKLAR İÇİN Duyuruda sözü edilen "içki", ezilmiş ka-
kao tanelerine, ararot, sago ve arıtılmış şeker
İLK DERGİ eklenerek hazırlanıyordu. 19. yüzyılın ilk ya-
rısında ise yapımcılar bu karışıma biraz da aşı
"Boy's Own Magazine" adlı dergi, 1855 yılı boyası ilave ettiler. 1860'lı yıllarda üretilen
Ocak ayında, S.O. Beeton tarafından yayın- "Cadbury" çikolatalarının içeriğinde beşte bir
lanmaya başlandı. İçinde Mayne Reid gibi ün- oranında kakao vardı. Geri kalanı, patates ni-
lü yazarların öyküleri, büyük kahramanların şastası, sago, un ve şeker pekmezi idi. Un, ka-
özyaşam öyküleri, sportif konular, çeşitli se- kao yağının tadını gidermek için eklenmişti.
rüvenler ve resimli romanlar vardı. Öyküler
de ayrıca resimlenmişti. Bu dergi öylesine tu-
tuldu ki, 1862 yılında tirajı 40 bine yükseldi. YENİLEBİLİR İLK ÇİKOLATA
Bu sayı, o döneme göre bir rekordu. Beeton,
ayrıca dergisinde çocuklar için çeşitli yarışma- Bu tür çikolatalar, fabrikasyon olarak ilk kez
lar açan ilk yayıncı oldu. Bu yarışmalarda bi- 1819 yılında, İsviçre'nin Vevey kentinde üre-
rinci gelenlere gümüş kalemler armağan edildi. tildi. Fabrikanın sahibi, François-Louis Cail-
ler adlı 23 yaşında bir işadamıydı, Cailler, çi-
İLK EL VE AYAK BAKIMCILARI kolatalarını bloklar halinde üretti ve satışa
sundu. Cailler'den bir süre önce, bazı İtalyan
Günümüzde manikürcü ya da pedikürcü ola- ve Fransız tatlıcıların küçük atölyelerinde el
rak faaliyet gösteren el ya da ayak bakımcıla- emeğiyle çikolata ürettiklerine dair bazı bul-
rının ilk ustaları, 1593 yılında Londra'da or- gular da var. ,,
taya çıktı. O dönemde yazdığı "Garip
Haberler"adlı yapıtında Thomas Nashe, ba-
zı insanların geçimlerini başkalarının nasırla- İLK NOEL KARTI
rını keserek kazandıklarını belirtiyordu. O dö-
nemin pedikür uzmanları, mesleklerini pana- 1843 yılında Sir Henry Cole'nin desteğiyle dö-
yırlarda ya da sokak ortalarında icra ediyor- nemin ünlü ressamlarından John Calcott
lardı. Belirli bir yerde pedikür salonu açan ilk Horsley, ilk Noel kartını yaptı. Sanatçıların,
uzman ise, David Low oldu. Low, 1774 yılın- çalışmaları sırasında çıplak model kullanma-
da, Londra'da bir otelde açtığı dükkânı ile sına şiddetle karşı çıktığı için "Giyinik
1780 yılına kadar müşterilerine hizmet verdi. Horsley" diye ad takılan John Calcott Hors-
1785 yılında da mesleğiyle ilgili olarak "Chi- ley'in bu ilk Noel kartında, Victoria çağı-
ropodolgia" adlı bir kitap yazdı. The Euro- nı simgeleyen bir ailenin üç nesli, bir masa-
pean adlı dergi, 1785 Haziran sayısında, bu nın başında kadeh kaldırıyorlardı. Horsley'
kitaptan bazı alıntılar yaptıktan sonra, Low'- in bu kartı, özellikle tutucu çevrelerde bü-
un mesleğini küçümseyen bir yorum yayınla- yük fırtınaların kopmasına neden oldu. Sanat-
dı. çı, böyle bir tablo çizerek, içkiyi ve sarhoşlu-
59

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Çikolata kutuları, ilk kez 1868 yılında "Cadbury" firması ta-
rafından piyasaya sunuldu. Kutunun üzerinde, firmanın sa-
hibi Richard Cadbury'nin altı yaşındaki kızının bir portresi
vardı.

İLK AMBALAJLI ÇİKOLATA


Çikolataların özel ambalajlar içinde satılma-
sını ilk düşünen ve uygulayan yapımcı firma,
İngiltere'nin Cadbury's adlı ünlü kuruluşudur.
Cadbury's, 1866 yılında özel kutular içinde,
portakallı, limonlu, ahududulu ve karışık lez-
zetli çikolataları piyasaya sundu. İlk paketle-
rin üzerinde, firmanın sahibi Richard Cad-
bury'nin altı yaşındaki kızının kucağında ke-
disiyle birlikte çekilmiş bir resmi vardı. Ole-
ografi tekniğiyle çoğaltılmış resimler, karışık
drajelerin bulunduğu oval kutuların üzerine
yapıştırıldı.

ğu teşvik etmekle suçlanıyordu. Horsley, söy- ton tarafından çiziliyordu) de basılmaya baş-
lentilere kulaklarını tıkadı. Geleneklere bağlı landı.
bir adamdı ve tüm dostlarının Noellerini kut- 1871 yılında, kutlama kartı göndermek öy-
lamak istiyordu. Oysa yoğun işleri herkese te- lesine yaygınlaşmıştı ki, insanlar o yıl aldık-
ker teker yazmasına olanak vermiyordu. Hol- ları ya da gönderdikleri kartların sayısıyla bir-
born'daki Messrs Jobbins basımevine giderek birlerine nispet yapmaya başladılar. 1873 yı-
karttan bin adet basılmasını istedi. Litograf lında, The Times gazetesinde "O yıl kutlama
tekniğiyle çoğaltılan kartlar, tek tek elle bo- kartı gönderemedikleri için dostlarından özür
yandı ve gönderilmeye hazır hale geldi. Kar- dileyen" kişilerin ilanları yayınlandı. 1880 yı-
tın ebadı 12.5 x 8 cm idi. Daha sonra Sir Cole lında kart trafiğinin iyice hızlanması nedeniyle
ve Horsley, basımevine yeni bir sipariş daha başı derde giren posta idaresi, kartların pos-
verdiler. "İkinci baskı"lar.Noel'e çok az bir taya erken verilmesi için duyurularda bulun-
süre kala Joseph Cundall tarafından pazarlan- du.
dı ve adeta kapışıldı.
Aynı konuda daha sonraları yapılan bir-
kaç girişime rağmen, kutlama kartlarının asıl ELEKTRİKLE AYDINLATILAN
yaygınlaşması, Londra'da bulunan Charles İLK NOEL AĞACI
Goodal ve Oğulları adlı basımevinin bu ko-
nuya el atmasıyla başladı. O dönemin sanat- Thomas Edison'un yardımcılarından Edward
çılarından John Leighton'un notlarına göre, H.Johnson, 1882 yılının Noel'inde, New
1862 yılından itibaren hızla çoğalan kutlama York'taki evinde Noel ağacını süslerken, dal-
kartlarının ilk örnekleri, normal bir kartvizit ların arasına çok sayıda ampul de koydu.
büyüklüğündeydi ve üzerlerinde yalnızca "İyi Noel ağaçlarını süslemek için üretilen ilk
Noeller" ya da "Yeni yılınız kutlu olsun" gi- elektrik donanımı ise, New Jersey eyaletinde
bi sözcükler vardı. Sonraları, kartların üzeri- Edison General Electric Co. tarafından ger-
ne bu cümlelerin yanı sıra, konuyla ilgili fi- çekleştirildi. Ladies Home Journal dergisinin
gürler de basılmaya başladı. 1868 yılından iti- Kasım 1901 sayısında bu donanımın satışa su-
baren yurt içinden ve dışından gelen taleple- nulduğunu duyuran ilanlar yayınlandı. Her
rin büyük bir artış göstermesi üzerine çeşitli donanımda, 2 mumluk dokuz ampul vardı ve
manzaralar ve resimler (bunlar ressam Leigh- 32 voltla çalışıyordu.
60
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Yılın en önemli olaylarını yansıtan Noel panolarının ilki, 1847 yılında, The Illustrated London News gazetesinin 25 Aralık
tarihli sayısında yayınlandı.
nan ilk örnek ise 1847 Noel'inde, Illustrated
İLK NOEL PANOSU London News gazetesinde yayınlandı. Birin-
Yılın önemli olaylarını yansıtan Noel panola- ci Dünya Savaşı'ndan önce yayınlanan tablo-
rının ilki, 26 Haziran 1841 günü, "Mirror" ların başlıca konulan, Darwin'in teorisi, ku-
da yayınlanan Albert Smith'in "Mutlu tupların keşfi, motor, basın, uçak", sinema, te-
İnsanlar" adlı tablosuydu. Bugün elde bulu- lefon ve Charlie Chaplin'di.

61

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bu yörede, 1 Mayıs günlerinde bazı ağaçlar ke-
BAĞIŞ İÇİN SATILAN İLK silerek özel olarak süsleniyor ve bu ağaçlara
KUTLAMA KARTI "Maien" adı veriliyordu. Alsace yöresinin kü-
çük kasabalarından Schletterstadt'ın belediye-
Günümüzde, kutlama kartlarından elde edi- sindeki arşivlerde yapılan bir araştırma, ka-
len gelirlerin yaklaşık yüzde 20'si, çeşitli yar- saba sakinlerinin yalnızca 1 Mayıs'ta değil,
dım kuruluşlarının eline geçmektedir. Bu ku- 1521, 1546 ve 1556 yıllarının Noel günlerinde
ruluşlar, kendileri için özel kartlar bastırırlar de, ormanlardan kestikleri ağaçları süsledik-
ve bunları belirli bir ücret karşılığında pazar- leri sonucunu ortaya çıkarmıştır.
larlar. Bu türün ilk örneği, 1949 yılında UNI- Işıklı bir Noel ağacına ilişkin ilk bilgilere
CEF tarafından bastırılan Noel kartıdır. Kar- de, D'Orleans Düşesi Lieselotte von der
tın üzerindeki resim, 7 yaşındaki Çekoslovak Pfalz'ın 1660 yılında yazdığı bir mektupta
çocuğu Jitka Samkova tarafından çizildi. Pek rastlıyoruz. Düşes, mektubunda, Hanover sa-
çok Çekoslovak köyünde olduğu gibi, Sam- kinlerinin Noel ağaçlarını süslerken, dalların
kova'nın yaşadığı "Rudolfo" köyünde de sa- arasına birkaç da mum yerleştirdiklerinden
vaş sırasında yiyecek, ilaç ve öteki temel ge- söz ediyor.
reksinim maddelerinin sıkıntısı çekilmişti.
UNICEF, bu aç insanların doyurulması ve bir AÇIKTA İLK NOEL AĞACI
verem savaş kampanyası başlatılması için bü-
yük katkılarda bulundu. Örgütün bu iyiliği- 1909 yılının Noel'inde California eyaletinin
ne karşılık şükran borcu olarak Jitka bir re- Pasadena kasabasının meydanına ışıklı bir
sim yaptı. Resimde, bir bahar bayramı günü, Noel ağacı dikildi. Daha sonra bu, kasabada
çiçeklerle süslenmiş bir direğin çevresinde dans bir gelenek haline geldi ve her yıl aralıksız ola-
eden iyi giyimli çocuklar görülüyordu. rak yinelendi.
O dönemde kağıt bulmak çok zor oldu-
ğundan, Jitka, resmini eline geçen bir cam
parçası üzerine çizmişti. Öğretmeni, bu resmi İLK SİGARA
UNICEF tarafından açılan bir yarışmaya gön-
derdi. Birinciliği kazanan resim, kuruluşun ge- Ticari amaçla ilk sigara 1843 yılında Fransa'-
nel yönetmeninin dikkatini çekti. Böylece da devlet tekelindeki "Française des Tabacs"
UNICEF, bu resimle ilk kutlama kartını bas- adlı kuruluş tarafından üretildi. İlk parti 20
tırdı. bin sigara, Kraliçe Marie-Amelie tarafından
o yıl Paris'te düzenlenen bir kermeste satıldı.
Üretim tamamen elle yapıldığından verim son
İLK NOEL İLAVESİ derece düşüktü. 1872 yılına gelindiğinde,
Fransa'da ancak 100 milyonuncu sigara üre-
Bir gazete tarafından verilen ilk Noel ilavesi, tilmişti.
23 Aralık 1848 günü, "Illustrated London Fabrikasyon olarak sigara üretimine ilk
News" tarafından yayınlandı. 16 sayfalık bu kez 1853 yılında Küba'nın başkenti Havana'-
ekte Charles McKay tarafından yazılan bir da "Don Luis Susini" tarafından başlandı.
Noel şiiri, çeşitli Noel resimleri, Noel pastası- Don Susini, üretimde insan emeği yerine bu-
nın tarifi, Noel gecesi neler yapılabileceğine harlı araçlardan yararlandı. Bazı kaynaklar-
ilişkin öneriler, laterna dinleyen gençlerle il- da, günde 2 milyon 580 bin sigara yaptığı ile-
gili bir haber, yeni yılla ilgili satirik bir yazı, ri sürülür. Ancak bu biraz abartılmış olabi-
bol bol ilan ve "Noel'in ticari amaçlarla sö- lir. Ama bir aylık süre içinde söz konusu ra-
mürülmesini kınayan" bir yorum vardı. kama ulaşacağı da kesindir.
Markalı ilk sigara ise İngiltere'de 1859'da
İLK NOEL AĞACI "Tatlı Üçler" adıyla üretildi. Firmanın sahi-
bi olan Robert Peacock Gloag, 1854-1856 yıl-
Noel ağacına ilişkin ilk bilgilere, 1605 yılında ları arasındaki Kırım Harbi sırasında, Rusla-
Strasbourg'a gelen kimliği meçhul bir gezgi- ra karşı Türklerle omuz omuza savaşmıştı. O
nin notlarında rastlıyoruz: "Buradaki insan- sırada, silah arkadaşı Türklerden sigara sar-
lar, Noel nedeniyle evlerine küçük çam ağaç- masını öğrendi. Ülkesine döndüğünde sigara
ları getirmişler. Ağaçların dalları kurdelalar- üretimine geçmeye karar verdi. Gloag'ın pa-
la, kâğıt şeritlerle, güllerle, elmalarla, şeker- zar bulmak gibi bir sıkıntısı da yoktu. Zira pek
lerle ve birkaç altınla süslenmiş." çok İngiliz, tıpkı kendisi gibi Kırım Savaşı sı-
rasında ya Türklerden ya da esir düştükleri
Bazı kaynaklara göre de Noel ağacı, daha Rus zindanlarından sigarayı öğrenmişler ve
1521 yıllarında Alsace yöresinde biliniyordu.
62
http://groups.google.com/group/merakediyorum
tiryakisi olmuşlardı. İngiliz filmi olan "Wavez off Dover" da var-
Alttan itilerek açılan ilk sigara paketleri, dı. Seyircilerin en büyük ilgisini "May Irwin
1952 Ağustos'unda Güney Afrika'daki Roth- Kiss" adlı film gördü. Bu film, aynı zaman-
mans tesislerinde kullanıldı. Jelatin ambalaj- da Amerikan beyazperdesine cinselliğin adım
lı ilk sigara paketleri de 1931 yılında Craven atışı olarak da kabul edilebilir. 1896 sonba-
A firmasınca piyasaya sunuldu. harında sinemanın bir günlük programı şu
filmlerden oluşuyordu:
SİGARA İÇEN İLK KADIN
"Zenci Çocukların Dansı
Kayıtlara göre, sigara içtiği bilinen ilk kadın, Karnaval Sahnesi
İngiltere'nin Warwickshire kentinde yaşayan İrlanda Usulü Politik Tartışma
dul Leydi Caroline Mordaunt'dur.Leydi Mor- Cissy Fitzgerald
daunt, yalnızca kendisi için özel olarak ünlü Linç Sahnesi".
tütüncü Nicholas Contoupolis tarafından har- İlk dev sinema salonu ise 1910 yılında Pa-
manlanan sigaraları içiyordu. 1858 yılında ris'te hizmete giren 5 bin kişilik Gaumont-
Contoupolis'in en iyi müşterilerinden birisi, Palace idi. Seyircilerin arkasında bir projek-
Leydi Mordaunt'du. siyon odası olmadığından, bu dev salonda per-
Toplum içinde sigara içen ilk kadın ise denin gerisinden "back-projection" sistemiyle
Clenmont-Tonnerre Düşesi'ydi. 1896 yılında, film oynatılıyordu. Gaumont-Palace'ın bir
Savoy Oteli'nin yemek salonunda sigarasını başka özelliği de, çok makaralı filmleri kesin-
yaktığında konuklan dehşete düştüler. O dö- tisiz gösterebilmek için birden çok gösterim
nemde, çok az sayıda kadın, büyük bir gizli- aygıtı kullanan ilk sinema olmasıydı. O yıllar-
lik içerisinde sigara içiyordu, 1897 yılında, da, 5 bin kişilik bir salonun sinema olarak
özellikle orta sınıf ev kadınları tarafından çok kullanılması, ilk bakışta garip gelebilir. An-
okunan Home Companion gazetesi, en az al- cak, bu yeni sanata olan ilgi o denli fazlaydı
tı Avrupalı kraliçenin bu kötü alışkanlığın ki, salon hemen her akşam tümüyle doluyor-
pençesine düştüğünü duyuruyordu. Bu habe- du. Ne var ki, bu ilgi zamanla azaldı. Bugün
ri tepkiyle karşılayan İngiliz hanımlar, kendi dünyanın en büyük sinema salonu, New York'
kraliçeleri Victoria'nın bu altılıya dahil olma- taki Roxy Theatre'dır (6 bin 200 kişilik).
dığını daha alt satırlarda okuyunca rahat bir Gaumont-Palace, önceleri tiyatro alarak kul-
soluk aldılar. Aynı yıl, Amerika'nın Rich- lanılıyordu.
mond kentinde yayınlanan Southern Tobac-
co Journal adlı gazete, bir sigara reklamında SİNEMA OLARAK YAPILAN İLK BİNA
ilk kez sigara içen bir kadın resmi kullanınca
yer yerinden oynadı. Amerika, henüz bu tür Sinema olarak kullanılmak üzere inşa edilen
özgürlüklere hazır değildi ve aynı ilanın bir ilk bina, Paris'in Montmarte Bulvarı'nda, 1
benzeri ancak 1919 yılında yayınlanabildi. Yi- Aralık 1906 günü "Le Pendu" adlı filmle hiz-
ne de gerek ABD'de, gerek İngiltere'de, ka- mete girdi. "Cinema Omnia Pathe" adlı bu
dınların sokakta sigara içmelerinin yaygınlaş- salonun zemini, seyircilerin, öndekiler tarafın-
ması çok sonraları gerçekleşti. 1919 yılında, dan engellenmeden perdeyi görebilmeleri için
Londra lokantalarından birinde, yemekten eğimli yapılmıştı. 6x4 metre ebadındaki per-
sonra bir sigara tüttürmek isteyen genç bir ka- desi, o dönemin en büyüklerinden biriydi.
dın, sigarasını ağzına koyar koymaz, hemen 1906 yılında Amerika'da başlayan sinema
yanındaki garsondan tokadı yemişti. salgını, 1908 yılında Avrupa'yı da etkisine al-
dı. 3 yıl içinde başlı başına bir endüstri kolu
haline geldi. 1908 yılında, yalnızca Berlin'de
İLK SİNEMA 300 sinema salonu açıldı. Aynı yıl İngiltere'
de birçok salon, dükkân, tiyatro ve depo, si-
Sinema salonlarının ilki, 26 Haziran 1896 gü- nema haline getirildi. 1912 yılında, İngiliz ada-
nü, ABD'nin New Orleans kentinde Wii!iam larında 4 bin sinema vardı. Çoğu az seyirci
T.Rock tarafından açıldı. Vitascope Hall ad- kapasiteli de olsa, bu salonların tümü dolu-
lı bu salonun 400 koltuğu vardı. Giriş ücreti yordu. Müşterilerin büyük bir kesimi ise işçi
10 sentti. Makine dairesine girip Edison mar- sınıfındandı. Orta tabakanın sinemaya il-
ka oynatıcıyı görmek isteyenlerden, ayrıca bir gisi, Birinci Dünya Savaşı sonrası başladı. Bu-
10 sent daha alınıyordu. nun nedeni, insanların savaşın getirdiği moral
İlk sinema makinisti de William Reed idi. bozukluğunu üzerlerinden atmak istemesi, ev-
Filmlerin çoğu kısa metrajlı doğa görüntüle- lerine dönen subayların eğlence istekleri, çok
riydi. Bunlar arasında, ABD'de gösterilen ilk daha kaliteli filmlerin üretilmeye başlanması
63

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ve kuşkusuz, birtakım oyuncuların yıldızlaş- yaptı. Önce, gösterilerini yaptığı yerin çevre-
masıydı. sine kırmızı bir kordon gerdirdi. Sonra onun
etrafına daire şeklinde iskemleler yerleştirdi.
Ayrıca, programa renk katması için bir de ba-
İLK SANAT SİNEMASI terist tuttu. Bateristin görevi, Astley'e numa-
raları sırasında eşlik etmekti. Bu değişik
"gösteri.yeri"nin en büyük özelliği ise, içeri
Sanat filmleri gösterimi amacıyla açılan ilk si-
girerken seyircilerden belli bir ücret alınma-
nema, Paris'teki "Studio des Ursuliaes"dir.
sıydı. Tabii, ayakta durmayı tercih edenlerden
14 Ocak 1926 günü, Laurence Myrga ve Ar-
daha az: ücret alınıyordu. Daha sonra, bugün
mand Talliser tarafından açıldı.
bildiğimiz anlamda modern bir sirk oluştura-
bilmek için yanına bazı yeni elemanlar aldı.
Astley, daha sonra ip üstünde bazı numara-
HABER FİLMLERİ GÖSTEREN lar yapan bir grup akrobatla anlaştı. Ama
İLK SİNEMA kadronun asıl yıldızları, son derece iyi eğitil-
miş bir atla, Griffin, Jones ve Miller adlı üç
2 Kasım 1929 günü, New York'ta Broadway' biniciydi. Her üçünü de, döneminin en iyi bi-
de açılan "Embassy" adlı salonds, yalnızca nicisi olarak kabul edilen Astley yetiştirmişti.
haber filmleri gösterilirdi. Özellikle spor kar- 1786 yılında, Astley'in sirkine bir de may-
şılaşmalarını yayınladığı zaman büyük ilgi gö- mun katıldı. "General Jackoo" adlı maymun,
ren bu salon, faaliyetini 1949 yılında, TV ordu içinde yetişmişti ve yaptığı numaralarla
karşısında pes ederek durdurmak 7orunda kal- izleyicileri kırıp geçiriyordu. 1816 yılında
dı. Embassy, aynı zamanda sinema-TV reka- "Baba" ve "Kiouny" adlı iki fil de, Astley
beti nedeniyle kapanan ilk sinema salonudur. tarafından "keşfedildi". Filler, hortumlarıy-
la havaya atılan bir elmayı yakalayıp yiyor-
lar, yine hortumlarıyla, kapalı bir şişenin
İLK ARABALI SİNEMA tıpasını açarak içindeki sıvıyı içiyorlardı. 1832
yılında Astley, bir aslan, bir kaplan ve dört
İnsanların, arabalarıyla gelerek film seyrede- tane de zebra aldı. Ancak, bu hayvanlar her-
bildikleri dev açıkhava sinemalarının ilki, 6 hangi bir numara yapmıyorlar, sadece meraklı
Haziran 1933 günü, New Jersey eyaletinin izleyicilere gösteriliyorlardı. Astley'in sirkin-
Camden kentinde Richard Hollingshead tara- de, vahşi hayvanlarla ilk gösteri ise 1838 yı-
fından açıldı. 40 bin metrekarelik bir alan üze- lında yapıldı. "Canavar Terbiyecisi Morok"
rinde kurulan sinemanın perdesinin eni 12 adıyla ünlenen Amerikalı Von Amburgh, as-
metre, yüksekliği ise 9 metre idi. 400 araba, lanlar, kaplanlar ve leoparlardan oluşan bir
rahatça parkedip filmi izleyebiliyordu. Ses so- grup "canavar"la sahneye çıkıyordu.
runu ise, arabaların içine verilen öze kulak- Astley'in denemesinden sonra, dünyada-
lıklarla çözümleniyordu. ki sirklerin sayısı hızla arttı. 1780 yılında Ju-
an Porte adlı bir İspanyol, Viyana'da Kıta
Avrupası'nın ilk sirkini açtı. İki yıl sonra,
İLK SİRK bizzat Astley, Parislilere sirki tanıttı. 1792 yı-
lında, ABD'nin Philadelphia kentinde bir sirk
Dünyada ilk sirk, emekli süvari binbaşısı Phi- açıldı ve bu sirk, bizzat Başkan tarafından da
liph Astley tarafından 1769 yılında açıldı. Ast- ziyaret edildi. 1793 yılında, Rusya'da da bir
ley, bir sirk kurmayı uzun zamandır planlı- sirk kuruldu. Avrupa'da açılan 19 sirke çok
yordu ama, bu iş için yeterli parası yoktu. Bir büyük katkılarda bulunan Philiph Astley'in
gün, Westminster Köprüsü'nün üzerinde bir kendi sirki ise, Westminster Köprüsü'nün gü-
elmas yüzük buldu. Yüzüğü 60 pounda sata- neyinde, 1893 yılına kadar faaliyetini
rak, eline geçen parayla Lambeth'te atıyla nu- sürdürdü.
maralar yapabileceği bir yer açtı. Girişte,
izleyicilerden herhangi bir ücret alınmıyor- SİRKTE İLK TRAPEZ NUMARASI
du. Ama, o dönemde tüm gösterilerde oldu-
ğu gibi, program bittikten sonra seyirciler, İzleyicilerin büyük ilgisini çeken trapez gös-
içlerinden gelen bahşişi veriyorlardı. Astley, terilerinin ilki, 12 Kasım 1859 günü, Paris'te-
yaptığı numaralarla o denli büyük ilgi gördü ki "Napoleon Sirki"nde Jules Leotard
ki, ertesi yıl Westminster Köprüsü yakınların- tarafından gerçekleştirildi. O yıl 21 yaşında
da daha büyük bir yer bulmak zorunda kal- olan Leotard, babasının Toulouse'daki jim-
dı. Yeni. yerinde, Astley bazı değişiklikler de nastik salonunda bulunan yüzme havuzunun
64

http://groups.google.com/group/merakediyorum
üzerinde bulunan ipler ve halkalarla çalışır- Londra, dünyanın en kalabalık kentiydi. O
ken, trapez numarasını geliştirdi. 1860'lı yıl- yıl, bu unvanını Tokyo'ya kaptırdı. Japon
ların başlarında, Londra'daki Elhamra başkenti, 1962 yılı Ocak ayında, dünyada nü-
salonlarında numaralarını sergiledi. Trapezle fusu 10 milyonu aşan ilk kent oldu. 1940 yı-
salonun bir ucundan öbürüne uçarak yaptığı lında 6 milyon 779 bin 100 kişinin yaşadığı bu
gösteri, büyük sansasyon yarattı. İzleyiciler, kentte, savaş nedeniyle 1945 yılında yalnızca
başlarının hemen üzerinde uçan bu harika gen- 2 milyon 777 bin kişi kalmıştı.
ci, korku dolu bir hayranlıkla, ağızları açık iz-
liyorlar, Elhamra, Leotard'ı görmek isteyen-
lerle tıklım tıklım doluyordu. O dönemin ün- İLK SAAT
lü şarkıcılarından George Leybourne, "Uçan
Trapezdeki Cesur Genç Adam" adlı bir şarkı Mekanik ilk saatle ilgili bilgilere, Çin İmpa-
besteledi ve Leotard, bu şarkıyla ölümsüzleş- ratorluk Sarayı'nın ünlü öğretmenlerinden Su
ti. Bugün akrobatlar ve trapez sanatçıları ta- Sung'un "Hsin I Hsiang Fa Yao" adlı kita-
rafından giyilen ve vücutlarını sımsıkı saran bında rastlıyoruz. Sung'un kitabında, şema-
giysiler de "Leotard" adıyla anılır. larla tarif ettiği saat, 3 metre yüksekliğindeydi.
Zembereği, su gücüyle hareket ediyordu...
1088 yılında yapılan bu saatin arkasında, ge-
SİRKLERDEKİ İLK GÜVENLİK AĞI rekli ayarlamaları yapabilmek için bir de ka-
pak vardı. .
Sirklerde güvenlik amacıyla kullanılan ağlar-
dan ilki 1871 yılında Holborn Empire'de gös-
teriler yapan Rizarellis adlı İspanyol akrobat İLK ÇALAR SAAT
grubu tarafından gerildi. Leotard ise, göste-
rileri sırasında ağa fazla güvenmediği için, yere Almanya'da Würzburg kentinde, 1350-1380
kalın döşeklerin üst üste serilmesiyle oluştu- yılları arasında yapılan ilk çalar saat duvara
rulan bir güvenlik önlemi kullanıyordu. aşılabilecek şekilde planlanmıştı. Bu saat, ha-
len Würzburg'daki Mainfrankisches Müze-
si'nde muhafaza edilmektedir. Ortaçağ'da ça-
ATEŞ ÇEMBERİNDEN GEÇEN lar saatler, özellikle manastırlarda yaygın bir
İLK AKROBAT biçimde kullanılıyordu. Zira, buralarda belirli
zamanları kaçırmamak gerekiyordu.
Alevler içindeki bir çemberin arasından uça-
rak geçen ve bunu ilk kez bir sirkte deneyen ' SARKAÇLI İLK SAAT
ilk akrobat, Zazel adlı güzel bir kadındı ve nu-
marasıyla büyük ilgi topladı. Zazel, ilk nu-
narasını 2 Nisan 1877 günü Londra'da, West's Hollandalı bilim adamı Christian Huygens,
Amphitheatre'da yaptı. Gösterisini iki yıl, 1656 yılı Aralık ayında, Lahey'de ilk sarkaçlı
haftanın her günü hiç ara vermeden sürdür- saati yaptı. Saatin çalışma prensibi, 70 yıl önce
dü. Bu zor ve tehlikeli görev için, haftada 20 Galileo tarafından belirlenen salınım hareket-
pound ücret alıyordu. leri esasına dayanıyordu. Sarkaçlı saatlerin ti-
cari amaçla üretimi ise Huygens'in ustası
Samuel Coster tarafından 1658 yılında gerçek-
NÜFUSU 1 MİLYONU AŞAN leştirildi.
İLK KENT
Dünyadaki tüm kentler arasında, nüfusu 1
SOSYAL AMAÇLI İLK KULÜP
milyonu aşan ilk kent, Londra'dır. 1811 yı- Sosyal ilişkileri temel alarak kurulan ilk ku-
lında yapılan nüfus sayımında, bu kentte 1 lüp, Londra'da yemek kültürü ve zevki olan
milyon 9 bin 546 kişinin yaşadığı saptandı. Ye- insanların bir araya geldikleri " Court de
di yıl sonraki sayımlarda ise, dünyada nüfu- Bone Compagnie"adlı kulüptür.Kulüp kayıt-
su 1 milyonu aşan kentlerin sayısı, ancak ları incelendiğinde, köklerinin 1413 yılına ka-
yediyi bulmuştu. Bu şehirler şunlardı: Lond- dar uzandığı görülmektedir. Kulüp üyelerin-
ra (3 milyon 452 bin 350, Paris (2 milyon 269 bin den ünlü ozan Hoecleve, baladlarından ikisi-
023), Pekin (1 milyon 648 bin 814), Kanton ni, kulübün faaliyetine ayırmıştır.
(1 milyon 500 bin), New York (1 milyon 206
bin 299), Viyana (1 milyon 103 bin 857),Nan- "Court de Bone Compagnie", üyelerini,
king (Tahmini 1 milyon). 1957 yılına kadar soylular arasından seçen dışa kapalı bir kulüp-
tü.
65

http://groups.google.com/group/merakediyorum
16. yüzyılda kurulduğu bilinen "The Mer- le verir misin?" dedi. Bunun üzerine Bayan
maid Club" adlı kulübün üyeleri arasında da Flanagan, bir bardağa çeşitli içkileri karıştı-
Raleigh, Shakespeare ve Ben Johnson gibi ün- rarak koydu ve bardağın üzerine de bir tüy
lüler bulunuyordu. yerleştirerek, espritüel müşterisinin arzusunu
yerine getirdi. Kokteyl adının buradan geldi-
ği sanısı, öteki söylentilere oranla en inandı-
HER İKİ CİNSE DE AÇIK İLK KULÜP rıcı olanıdır.

Hem kadınların, hem de erkeklerin üye ola- İLK KOKTEYL BARI


bildikleri ilk kulüp, 17 Aralık 1769'da kuru-
lan "Coterie" adlı örgüttür. Aralarında Leydi
İngiltere'de ilk kokteyl barı, 1 Mayıs 1851'de,
Pembroke ve Leydi Momyneux*un da bulun-
Londra'da Hyde Park yakınlarında açıldı. Ku-
duğu 6 kadın tarafından "yüksek değerlere
lübün sahibi Alexis Soyer, Reform Clüb'deki
ulaşmak" amacıyla kuruldu. Kulübe üye ol-
şefliği sırasında, "Tüm ulusların yemek
mak isteyen kadınlar, yalnızca erkek üyeler ta-
bilgisi" adlı çalışmasıyla, kulüp üyelerinin bü-
rafından, erkekler de kadın üyeler tarafından
yük takdirini kazanmıştı. Açtığı barın deko-
aday gösterilebiliyordu. Aynı şekilde, ihracı
rasyonunu, ünlü romancı George Augustus Sala
istenen bir kadın üye için yalnızca erkek üye-
yaptı. Barda, müşterilere 40 ayrı türde kok-
ler karar verebilirdi. Eğer kulüpten çıkarılması
teyl sunuluyordu. Ancak, ruhsat bürosu yet-
istenen bir erkek üyeyse, o zaman söz hakkı
kilileri, Soyer'in barını gördükten sonra,
kadınlarındı.
"genç insanların ahlak değerleri için buradan
daha tehlikeli bir yer düşünülemez" diyerek
BELİRLİ RENKLER TAŞIYAN ruhsat vermeyi reddettiler. Bunun üzerine bu
güzel bar, 14 Ekim 1851'de kapandı.
İLK KULÜP
"I Zingari" adlı kriket kulübünün üyeleri, İLK KOKTEYL PARTİ
1845 yılının Temmuz ayında, Newport Mag-
nell'de bir karşılaşmaya çıkarken, ilk kez ken- İlk kokteyl parti, 26 Nisan 1924'te, İngiliz
dine özgü renkler taşıyan bir kulüp olma yazarlarından Alec Waugh tarafından ressam
özelliğini de kazandılar. Kulübün renkleri, si- C.R. W. Nevinson'ın Hdverstock Hill'deki
yah, kırmızı ve altın sarısıydı. Renklerin an- stüdyosunda verildi. O tarihte, Londralılar,
lamını da şöyle belirlemişlerdi: "Karanlıktan öğleden sonra 5.30 gibi erken bir saatte içki
geliyoruz, ateşin içinden geçerek aydınlığa ula- içmeye alışkın değillerdi. Bu nedenle, davete
şacağız." yalnızca bir kişi geldi. O da, Waugh'un tanım-
lamasına göre, "yerel bir gazetede dedikodu
sütununu dolduran, orta yaşlı, karanlık tipli
İLK KOKTEYL bir gazeteciydi". Waugh 1925 yılında çok da-
ha başarılı sonuçlanan bir deneme daha yap-
Amerikan dergilerinden "The Balance"ın 13 tı. 30 konuğunu, çay içme üzere evine davet etti.
Mayıs 1806 tarihli sayısında, şöyle bir yazı Sonra onlara arkadaşı olan Amerikalı bir dip-
vardı: lomatın çok ustaca hazırladığı bir kokteyli içir-
"Kokteyl, birkaç değişik türdeki alkollü iç- di . Az sonra kokteyl etkisini gösterdi ve konuk-
kinin, şeker, su ya da meyve suyuyla karıştı- lar çok güzel vakit geçirdiler. Waugh, onlara ne-
rılmasından oluşan, içimi güzel ve lezzetli bir şelenmelerinin gerçek sebebini söyleyince, an-
aperatiftir. İnsanı etkileyici bir görünümü ol- sızın "kokteyl parti" fikri kendilerine çok
duğunu da belirtmeliyiz." sempatik geldi ve bunu sık sık düzenlemeye
Kokteyl adının nereden geldiğine ilişkin karar verdiler.
birçok değişik söylenti vardır. Amerikalı ya-
zar Joseph Nathan, "Famous First Facts" adlı İLK KAKAO
kitabında, "kokteyl" denilebilecek ilk içkinin,
New York'ta bir barın barmaidi olarak çalı- İlk kakao, 1828'de, Amsterdam'da Coenra-
şan Betsy Flanagan tarafından hazırlandığını ad van Houten tarafından hazırlandı. Coen-
yazar. Aynı kitaba göre, Bayan Flanagan'ın raad van Houten'ın sıcak su ile karıştırarak
çalıştığı bar, çeşitli horoz kuyruklarıyla süs- yaptığı bu ilk kakao, daha sonra bazı katkı
lüydü. Bir gün, sarhoş bir müşteri, espri ol- maddeleriyle koyulaştırıldı. Kakao, sıvı çiko-
sun diye Bayan Flanagan'a "Şu horoz lata şeklinde, özellikle İngiltere'de çok
kuyruklarından (İngilizcesi cocktail) bir dub- tutuldu.
66

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KARMA OKUL İLK KAHVEHANE
1849 yılında İngiltere'den Henry Morley, Che- İlk kahvehane, 1554 yılında Şam'dan gelen
sire'da hem erkek, hem de kız öğrencileri ka- Hakim ve Cem adlı iki tacir tarafından İstan-
bul eden bir okul açtı. 8 ile 15 yaş arasındaki bul'da açıldı. Daha sonra sayıları hızla arttı.
öğrencilerin alındığı okulun başka özellikleri Bu kahvehanelere, "aydınlar okulu" anlamın-
de vardı. Sınıflar, halılarla kaplıydı. Dayak ce- da "mekteb-i irfan" deniliyordu.
zası, kesinlikle yoktu. Dersler, iki grup ara- Sütle birlikte içilen kahve servisi yapan ilk
sında düzenlenen bir "yarışma yöntemi" kahvehaneyi ise, 1683 yılında Polonyalı gez-
içinde öğretiliyordu. İlk kez bu okulda uygu- gin Franz Georg Kolshitsky Viyana'da açtı.
lanan bir başka sistem de, haftalık ders prog- Viyana usulü kahve denilen ve yalnızca haş-
ramlarının düzenlenmesi oldu. Böylece öğ- lanmış kahve suyundan oluşan telvesiz kahve-
renciler, hangi gün, hangi saatte ne yapacak- nin mucidi de odur.
larını biliyorlardı. O güne kadar başka okul-
larda ise, öğretmenler o gün, hatta o an ne
yapacaklarına kendileri karar veriyorlardı. Di- İLK SIKMALI TÜP
siplin, "ödül verme" ve "kınama" yöntemiyle
sağlanıyordu. Öğrencilere verilen en ağır ceza Sıkılarak boşaltılan tüpler, ilk kez 11 Eylül
ise, "dersi izlemekten yoksun kalmak"tı. 1841'de Amerikalı sanatçı John Rand tarafın-
Morley, 21 Ocak 1854'te, eğitimin geliştiril- dan geliştirildi ve içlerine çeşitli renklerde yağ-
mesi amacıyla tuttuğu notlarda şöyle diyordu: lıboyalar konuldu. 1891 yılında da İngiltere'de
"Dersler, öğrenciler için bir başbelası değil, Dr, Zierner adlı bir diş hekimi, diş macunla-
isteyerek ve zevkle izlenen bir 'olay' haline ge- rını bu tür tüpler içinde satmayı akıl etti. Diş
tirilmeli. Öğrencilerin sıkıldığı belliyken, on- macunları, daha önce yuvarlak kutular için-
lara bir şey öğretmeye çalışmak, zamanı boşa de pazarlanıyordu.
harcamaktan başka bir şey değildir".
Gerçi, belirli bir ücret alınıyordu ve öğren-
cilerin sayısı hızla artıyordu ama Morley, dev- BEYAZ OLMAYAN İLK SOYLU
rinin çok üstünde bir düzeye sahip olan bu
okulun masraflarını karşılayamadı. Sonunda,
Hindistan'ın Kalküta eyaleti Raipur kentinde
1851 yılı Haziran ayında okulu kapattı.
avukatlık yapan Sinha,1918 yılında "Lord"
unvanı alarak, soylular sınıfına katılan ilk
İLK KAHVE "renkli" insan oldu. Lloyd George tarafından
Hindistan'dan sorumlu Dışişleri Bakan Yar-
dımcıhğı'na getirildi ve 25 Ocak 1919'da Lord-
Kahveyi ve yararlarını ilk belirleyen kişi, ün- lar Kamarası'na girdi. "The Times"ın
lü Türk bilgini İbni Sina'dır. İbni Sina, M.S. tanımlamasıyla, "Bu seçkin ve takdire şayan
1000 yılında kahveyi keşfetti ve ona "bunc" Hintli",Lordlar Kamarası'nda anavatanının
adını verdi.Bu isim,bugün Etiyopya'da hâlâ çıkarları için çalıştı. İngiltere'yi çok sevmesi-
kullanılır. Kahve, yüzyıllar boyunca, tıpta ilaç ne karşın, iklimi sağlığına ters düştüğünden bir
olarak kullanıldı. 16. yüzyıldan itibaren Or- yıl sonra Hindistan'a geri döndü. 1928 yılın-
tadoğu ülkelerinde keyif verici, sosyal bir iç- da da öldü.
ki olarak kullanılmaya başlandı.

İLK GÜLDÜRÜ DERGİSİ


İLK NESKAFE
"Comic Cuts" adlı sekiz sayfalık güldürü der-
Bugün Avrupa ve Amerika'da yaygın bir bi- gisi, Alfred Harmsworth tarafından ilk kez 17
çimde kullanılan "Neskafe" sekiz yıllık bir Mayıs 1890'da yayınlandı. İlk birkaç sayısın-
araştırmadan sonra ilk kez 1938 yılında İs- da, resimden çok yazı vardı. Dergi, ilgi çekici
viçre'de Vevey kentindeki Nestle tesislerinde başlıkları ve değişik biçimiyle kısa zamanda
hazırlandı. Nestle firmasına kahve çekir- ilgi uyandırdı. İlk sayısı 118 bin 864 tane sat-
deklerinden, suda kolayca eriyebilecek bir tı. Bir ay sonra dördüncü sayısı yayınlandığın-
toz elde etme fikrini, 1930 yılında, satışlarını da, tirajı 300 bini bulmuştu. Bu rakam, o
artırmak isteyen Brezilya Kahvecilik Enstitü- zamanın birçok ağırbaşlı gazetesinin tirajının
sü vermişti. çok üstündeydi.
67

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Dört renkli olarak basılan kitapta, "Joe Pa-
loka", "Mutt ve Jeff", "Şaşkın Harry" ve
"Connie" gibi dönemin en çok sevilen öykü-
leri vardı. Ne var ki, bu mizah kitabı satışa
çıkarılamadı. Bazı ünlü firmalar, basılan ki-
tapların tamamını aldılar ve müşterilerine ar-
mağan olarak dağıttılar. Satılan ilk güldürü
kitabı ise, 1934 yılı Mayıs ayında basılan "Ün-
lü Gariplikler" adlı yapıttır.

ORİJİNAL MALZEME KULLANAN


İLK RESİMLİ KİTAP
Yalnızca özgün malzemelerini kullanarak ya-
yın hayatına atılan ilk resimli kitap, "New
Comics" adı altında Malcolm Wheeler Nic-
holson tarafından 1935 yılı Aralık ayında bas-
tırıldı. Kitabın ağırlığı, serüven öykülerindeydi.
İlk 80 sayfa, Homer Fleming'in "Texas Ran-
gerlerinden Yüzbaşı Jim"e ayrılmıştı. Bu olay,
kitapçılıkta yeni bir akım başlattı. Böylelik-
le, gazetelerde daha evvel görülmemiş yeni re-
simli roman kahramanları doğdu. Bu tarzın
en ünlü kahramanlarından biri, 1938 yılı Ha-
ziran ayında yayınlanmaya başlayan "Süper-
men", diğeri de 1939 Mayıs'ında ilk kez
okurlarının karşısına çıkan "Batman"dir.
Süpermen'in yaratıcısı Joe Schuster, Batman'
in yaratıcısı ise Bob Kane'dir. Bu iki isim, kah-
ramanlarıyla birlikte kendilerini de ölümsüzleş-
tirdiler.
Avrupa parlamento tarihinin ilk zenci parlamenteri olan M.
Mathieu Louisi, 22 Ağustos 1848 yılında yapılan seçimleri ka- İLK GÜNLÜK ÖYKÜ-BANT
zanarak Guadeloupe temsilcisi olarak Fransız Parlamentosu '-
na girdi. Ancak, daha ilk konuşmasında, siyahlarla beyazların
daha yakın ilişki kurmalarını isteyince, şimşekleri üzerine çekti. Bir gazetede her gün yayınlanmaya başlayan
ilk öykü-bant, Clare Briggs'in çizdiği "A. Pi-
İLK ZENCİ PARLAMENTER ker Clerk"tir. 1904 yılında, Chicago Ameri -can adlı
Avrupa parlamentolarına giren ilk zenci par- Briggs, "A. Piker Clerk" adını verdiği kah-
lamenter, Mathieu Louisi'dir. Bay Louisi, 22 ramanı aracılığıyla bazı konuları fazla eleşti-
Ağustos 1848'de Guadeloupe temsilcisi olarak rince, gazetenin sahibi William Hearst'ün
Fransız Ulusal Meclisi'ne girdi. Kürsüye ilk hışmına uğradı ve bandın yayınına son verildi.
çıktığında, kolonilerde yaşayan zencilerle be-
yazların daha sıkı ilişkiler kurması gerektiği-
ni, çok yumuşak bir dille söyledi. Ancak aldığı
tepkiler, kendi sesi kadar yumuşak değildi. İLK KOMÜNİST PARTİ
Fransız Ulusal Meclisi'nin üyeleri, bu konuş-
mayı "küstahça" buldular. Louisi, bir sonraki Önceleri "Haklılar Birliği "adı altında gizlice
seçimlerde koltuğunu kaybetti. faaliyet gösteren yasa dışı devrimci örgüt, 1
Haziran 1847 günü, Londra'da Joseph Moll
başkanlığında bir kongre düzenleyerek "Ko-
münist Birlik" adım aldı. Kongrenin ana
İLK GÜLDÜRÜ KİTABI amaçlarından biri, parti programını formüle
ederken, Friedrich Engels-Karl Marx birlikte-
"Tuhaflıklar Geçidi" adlı ilk güldürü kitabı, liğini sağlamaktı. Modern komünist felsefe-
1933 yılında, ABD'nin Connecticut eyaletin- nin bu iki kurucusu da, kongreye katılacak-
, de Eastern Color Co. tarafından yayınlandı. larını bildirdiler. Ancak Marx, gereken yol
68

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bugün gazetelerde büyük-küçük herkesin zevkle izlediği bant halindeki çizgi romanların ilki, New York 'ta yayınlanan New York
Journal adlı gazetenin 24 Ekim 1897 Pazar günü verdiği ilavede çıktı. Bu "Sarı Kid" adlı bir çocuğun öyküsüydü.
İLK ÖYKÜ-BANT öykünün adı, "San Kid Golf Öğreniyor" idi.
Bir gazetede resmi yayınlanan ilk öykü-bant, Öykü-bandın kahramanı, kepçe kulaklı, daz-
Richard Outcaults'un yarattığı "San Kid"dir. lak kafalı, uzun, sarı bir gömlekten ve bir şap-
İlk kez New York Journal'ın renkli pazar ila- kadan başka bir şey giymeyen sevimli ve
vesinde 24 Ekim 1897'de okurlara tanıtıldı. İlk afacan bir çocuktu.

parasını bulamayınca toplantıya gidemedi ve Red Republican tarafından "Komünist


Brüksel'de kaldı. Manifesto" adı altında İngilizce çevirisi basıl-
Kongre sonrasında partinin amacı, "bur- dı. Ancak, bu çok kötü bir çeviriydi. İlk Ko-
juvazinin yıkılması, işçi sınıfı yönetiminin sağ- münist partinin ömrü uzun olmadı (1851
lanması, orta sınıfın eseri olan çağdışı kalmış yılında feshedildi) ama Manifestosu, İngilte-
toplum yapısını ortadan kaldırarak, yerine sı- re'de yeterli ilgi gösterilmemesine karşın, dün-
nıfsız ve özel mülkiyetsiz yeni bir toplumun ya devrimci komünizminin "başucu kitabı"
kurulması" olarak belirlendi. oldu.
Komünist Birlik'in ikinci kongresi, 1847 Rus komünizminin babası olan Georgi Va-
yılı Kasım ayında yapıldı. Bu kongreye katı- lentinoviç Plekhanov, 1883 yılında Cenevre'-
lan Karl Marx'tan, bir parti manifestosu ha- de "Emeğin Marksist Kurtuluşu" hareketini
zırlaması istendi. Marx'ın "Manifest der başlattı.Rusya'daki ilk komünist partisi olan
Kommunistischen Partei" adlı eseri, 1848 Şu- Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi, 1-3 Mart
bat'ında Londra'da J.E. Burghard tarafından 1898'de Minsk'te işçi haklarım temsil eden ye-
Almanca olarak yayınlandı, iki yıl sonra The rel örgütlerden gelen dokuz temsilci tarafın-
69

http://groups.google.com/group/merakediyorum
dan kuruldu. Bu kişiler, kuruluştan hemen 1920'de yaptığı bir konuşmadan sonra halkı is-
sonra polis tarafından tutuklandıkları için, yana teşvik etmekle suçlandı ve altı ay hapse
partinin daha sonraki gelişiminde hiçbir etkin- mahkûm oldu. 1922 yılında İngiliz Komünist
likleri olmadı. Parti Manifestosu'nu hazırla- Partisi'nden istifa eden Malone, aynı yıl yapı-
yan Peter Struve, daha sonra komünizmin en lan seçimlerde yeniden seçilme başarısını gös-
ateşli karşıtlarından biri oldu. Sosyal Demok- teremedi.
ratlar, "Menşevikler" ve "Bolşevikler" olmak Komünist olduğu halde, seçilerek parla-
üzere iki fraksiyona ayrıldılar. Bu gelişme üze- mentoya giren ilk parlamenter de bir İngiliz'
rine 1903 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında dir. 17 Kasım 1922 günü yapılan genel seçim-
Brüksel ve Londra'da partinin ikinci kongre- lerde Motherwell temsilcisi seçilen J.T. Wal-
si toplandı. ton, 8 bin 262 oy alarak en yakın rakibi olan
bağımsız adaya 1048 oy fark yaptı. Mecliste
ilk kez 9 Aralık 1922 günü kürsüye çıktı. İlk
İLK KOMÜNİST HÜKÜMET konuşması, yüksek kiralar ve işsizlik konusun-
daydı. 22 Şubat 1923'te BBC'ye davet edile-
Dünyada ilk komünist hükümet, 7 Ekim (Rus rek bu kurumun yayınlarına katılan ilk ko-
takvimine göre 23 Ekim)l917'deki Bolşevik münist unvanını aldı. 1923 yılında yapılan se-
Devrimi'nden sonra Rusya'da, Vladimir İliç çimlerde Walton, oylarının sayısını artırdı
Ulyanov (Lenin) başkanlığında kuruldu. Halk ama, yine de İşçi Partisi adayına yenilerek par-
Komiserleri Konseyi adını alan yeni hükümet, lamento dışı kaldı. Ertesi yıl İşçi Partisi'ne
8 Ekim akşamı, tüm Rus Sovyetleri Kongresi kaydoldu, 1931 yılında bu partiden de istifa
tarafından onaylandı. 6-8 Mart 1918'de yapı- etti. 1943 yılında Eire'de öldüğünde, çok ko-
lan yedinci kongrede, Bolşevik Partisi'nin adı yu bir Katolik'ti.
"Komünist Parti" olarak değiştirildi.
HAVA BASINÇLI MOTORLARLA
HAVA BASINÇLI İLK MOTOR ÇALIŞAN İLK ARAÇLAR
Bu tür bir motorun patenti, ilk kez 1890 yı- 1895 yılı yazında, Akroyd-Hornsby motorla-
lında İngiltere'de Herbert Akroyd Stuart ta- rından dört tanesi, ABD'nin Brooklyn kentin-
rafından alındı. Üretimi ise. Richard Hornsby den Valentine, Lynn ve Oğulları adlı taşıyıcı
ve Oğulları'nca 1892 yılında Lincolnshire'da yapımcıları tarafından ithal edildi ve dört nak-
gerçekleştirildi. İlk satış da aynı yıl içinde ya- liye vagonuna takıldı. Bu vagonlar, De La
pıldı. Orijinal Akroyd-Hornsby motorunun Wergne Refrigerating Co. şirketi tarafından
kompresyon oranı hayli düşüktü. Bu neden- hizmete sokuldu.
le, ilk patlamayı sağlayabilmek amacıyla, si-
lindir başlıklarının üzerindeki boşluğa,
dışarıdan bir ısı uygulamak gerekiyordu. Mo- İLK BİLGİSAYAR
tor, bir kez çalıştı mı, ilave ısı kaynağına ge-
rek kalmıyordu. Bu dışarıdan ısıtma sistemi,
motor bilimcilerin uzun yıllar dizel motoru- Programlanabilen, özel kartlardan talimat
nu araştırmasına neden oldu. Aslında, alabilen, bellek bankasının yardımıyla hesap
Hornsby ve Oğulları, daha 1892 yılında Ak- yapıp problem çözebilen ilk aygıt, Charles
royd motorunun yüksek basınçlı bir türünü Babbage tarafından düşünüldü. "Analytical
çalıştırmayı başarmışlardı. Bu ilk örnek, dı- Engine" adı verilen bu aygıtla ilgili çalışma-
şarıdan bir kontak yapılmadan çalıştırılabili- lar, Londra'da 1822 yılında başladı ve 1871
yoruu. Bir yıl sonra, Dr. Rudolf Diesel, ilk yılına kadar sürdürüldü. Aygıtın yapımında,
yüksek basınçlı kompresyon kontaklı moto- Babage'ın da büyük emeği geçti. Cebinden
ru geliştirdi. tam 6 bin pound harcadı. Hükümetten de 17
bin pound yardım almıştı. Ancak, bu olağa-
nüstü aygıtın başarıyla çalışabilmesi için, bin-
İLK KOMÜNİST PARLAMENTER lerce küçük parçanın yapılması gerekiyordu
ki, bu da o günün teknolojisine göre olanak
Komünist Parti üyesi ilk parlamenter, Cecil dışıydı. Eldeki tüm kaynaklar değerlendirildi-
L'Estrange Malone'dir. 1918 seçimlerinde ğinde, Babbage'ın bu harika düşüncesinin,
parlamentoya girdi. 1919 yılında Rusya'ya onun yaşadığı yüzyıl içinde hayata geçirileme-
yaptığı ziyaretten sonra komünist oldu ve İn- diğini görüyoruz.
giliz Komünist Partisi'ne kaydını yaptırdı. Programlanabilen ilk kullanılabilir bilgi-
Partinin merkez komitesine seçildi. 7 Kasım sayar, İsveç'in Stockholm kentinden George
70

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Scheutz tarafından yapıldı ve 1855 Paris Pa- elektronik olan Colossus 1, kriptoanaliz (şif-
nayırı'nda sergilendi. Bu bilgisayar, Babbage' re çözüm) çalışmaları için yapıldı. Bir saniye
in prensiplerine göre, ancak çok daha basit içinde 5 bin ayrı şekli değerlendirebilecek ye-
olarak yapılmıştı. Scheutz'un "hesap maki- tenekteydi. Düşman ordularının haberleşme
nesi", dört işlemi çözebiliyor ve sekiz basa- sistemlerini çözerek, İkinci Dünya Savaşı'nın
mağa kadar hatasız sonuç verebiliyordu. Bu İngilizler lehine sonuçlanmasını sağlayan en
ilk' 'bilgisayar'', New York'taki Albany Rasat- büyük etkenlerden biri oldu.
hanesi tarafından satın alındı ve astronomi çi- Çok amaçlı tümüyle elektronik ilk bilgisa-
zelgelerinin hesaplanmasında kullanıldı. yar ise, 1946 yılında ABD'de Pennsylvania
Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakülte-
YÜKSEK BASINÇLI KOMPRESYON si'nde J. Presper Eckert ve John W. Mauchly
tarafından üretildi. "Computer" ya da
KONTAKLI İLK MOTOR "ENIAC" adı verilen bu aygıt, 30 ton ağırlı-
ğındaydı ve 19 bin 500 parçadan meydana ge-
Ticari değeri olan bu tür ilk motorun patenti, liyordu. ABD Genelkurmay Levazım Daire
Paris doğumlu Dr. Rudolf Diesel tarafından Başkanlığı, bu "harika" aygıtı, Maryland'de-
28 Şubat 1892'de alındı. Dr. Diesel, buz ya- ki Balistik Araştırma Laboratuvarı'na yerleş-
pan makinelerin satış mümessilliğini yapıyor- tirdi. Burada, rüzgârın hızı, bombanın türü ve
du. Bu nedenle, sınırlı bir geliri vardı. Bulduğu hava koşulları değerlendirilerek, bombardıman
motorun seri üretimini yapabilmek için 1893 hesaplan yapmak için kullanıldı.
yılında Krupp ve Maschien Farik Augsburg'
la anlaştı. Böylece, gerekli maddi desteğe ve ÜRETİLEN İLK ELEKTRONİK
teknik olanaklara kavuştu. İlk başarılı moto-
runu da 10 Ağustos 1893 günü, Augsburg te- BİLGİSAYARLAR
sislerinde üretti. Ticari olarak seri üretime
geçebilmek için dört yıl daha çalışmalarını sür- ABD'de, Philadelphia'da Remington Rand;
dürdü ve motorunu geliştirdi. 1897 yılına ge- İngiltere'de Lancashire'de "de Ferranti" mar-
lindiğinde, motorunun ABD haklarını 1 mil- ka elektronik bilgisayarların fabrikasyon üre-
yon marka, Adolphus Busch adlı bir işadamı- timine aynı dönemde başlandı. Üretilen ilk
na satmayı başaracak kadar geliştirmişti. Ferranti marka bilgisayar, 1951 yılında Manc-
hester Üniversitesi'nde kullanılmaya başlan-
dı. Remington Rand tarafından imal edilen
BİLGİ İŞLEM ARACI "Univac I" marka bilgisayarların ilki ise, 14
İLK BİLGİSAYAR Haziran 1951 günü, özel bir törenle ABD Sa-
yım Bürosu'nun hizmetine sunuldu. Univac,
Patenti 8 Ocak 1899 günü New York'ta, Dr. aynı zamanda manyetik bantlarla çalışan ilk
Herraan Hollerith tarafından alındı. Elektrikle bilgisayardır.
çalışan ilk modeli, ABD Nüfus Bürosu için ya-
pıldı ve 1890 nüfus sayımı sırasında kullanıl- İLK TOPLAMA KAMPI
dı. Sayım sırasında ABD yurttaşlarınca
doldurulan kartlar, bu bilgisayarda değerlen- 1921 yılında, Rusya'da Bolşevikler tarafından
dirildi. 1896 yılında Dr. Hollerith, Sayım Bü- açılan Holmogor kampıdır. Milhaljo Mihaj-
rosu'ndaki görevinden ayrıldı ve Tabulating lov'a göre bu, "tüm amacı tutukluların fizik-
Machine Co. adlı bir firma kurarak, bilgisa- sel olarak yok edilmesi" olan ilk toplama
yar üretimine ve pazarlamasına başladı. Bu kampıydı. 1921 ile 1953 yılları arasında, Sov-
şirket, daha sonra dev bir firma olan IBM'in yetler Birliği'ndeki toplama kamplarında kaç
temelidir. IBM makineleri tarafından kulla- kişinin yaşamını yitirdiğine ilişkin kesin ra-
nılan 80 sütunluk kartlara da "Hollerith kamlar yoktur. Ancak, tüm araştırmacılar, en
Kartı" adı verilir. az 10 milyon kişinin buralarda ölüp gittiği ko-
nusunda birleşiyorlar. Bir araştırmaya göre
ise, bu rakam 19 milyon dolaylarında. Stali-
İLK ELEKTRONİK BİLGİSAYAR nist terör, 1936 yılında doruğa ulaştığında,
toplama kamplarında 16 milyon kişi bulu-
"Colossus I" adlı ilk elektronik bilgisayar, hü- nuyordu.
kümet tarafından gizlice yürütülen çalışmalar 1930'lu yıllarda Nazi rejiminin ünlü isim-
sonucu Londra'da Prof. Max Newman baş- lerinden Dr. Goebbels, toplama kamplarının
kanlığında bir ekip tarafından 1943 yılı Ara- "mucidi"nin İngiltere olduğunu ileri sürdü.
lık ayında üretildi. Tek amaçlı, tümüyle 1938'de, Nazilerin propaganda amacıyla da-
71
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ğıttıkları kartpostallarda, Rus toplama kamp- Adayları profesyonel sınavlara hazırlamak
larının yerini "Güney Afrika'daki İngiliz için kurulan ilk mektupla öğrenim okulu ise,
toplama kamplarından görüntüler" almıştı, Skerry's Koleji'dir 1878 yılında Edinburgh'
da C.E.Skerry tarafından kuruldu. Öğrenci-
İLK HALK KONSERİ leri, genellikle yetişkin insanları. İl ders,
Hesap Uzmanları Enstitüsü'ne girmek isteyen
Dünyadaki ilk halk konseri, 30 Aralık 1672'de adaylara verildi. Daha sonra sivil hizmetler
İngiltere'de düzenlendi. Kraliyet Bandosu'nun kursu açıldı.
şefi John Banister, kralın hışmına uğrayarak
Postayla teknik eğitim veren ilk okul da,
işini yitirince, bir salon kiraladı ve öğleden
sonraları orada konser vermeye başladı. Gi- 1891 yılında T.J.Foster tarafından Scranton'-
riş için dinleyicilerden küçük bir ücret alını- da açıldı. İlk kurslar, maden mühendisliği da-
yordu. İskemlelerin arasına küçük masalar landıyda.
yerleştirilmişti. Çoğunluğu yöredeki ayakka- İLK KOOPERATİF
bı imalatçılarından oluşan dinleyiciler, prog-
ram sırasında masaların üzerinde canlarının Fenwick Dokumacılar Derneği, 9 Kasım 1769
istediğini yiyip içebiliyorlardı. Müzisyenler, bir yılında John Burns'un başkanlığında bir ko-
perdenin arkasındaki yüksek bir sahnede ça- operatif kurdu. 11 üyeli bu kooperatifin ama-
lıyorlardı. Banister, 1678 yılında ölene kadar, cı, üretilen malların dağıtımını sağlamaktı.
Londra'nın çeşitli yerlerinde konserlerim sür- Aslında, derneğin "ortaklaşa çalışma"ya yö-
dürdü. O yıl Thomas Britton adlı bir başka nelik girişimleri, kooperatifin kurulmasından
müzisyen, Clerkenwell'deki kömür deposunun
üzerinde halka konserler vermeye başladı. O sekiz yıl öncesinden başlamıştı. O tarihte der-
yüzyılın sonlarında, Londra'da konsere git- nek üyeleri, aralarında bir centilmenlik anlaş-
mek bir alışkanlık haline gelmişti. Fransa'da ması imzalamışlardı. Bu anlaşmaya göre hiç-
ise ilk halk konserinin verilmesi, bundan çey- bir üye, belirlenen satış fiyatının üzerinde
rek yüzyıl sonra gerçekleşti. ya da altında satış yapmayacak ve yoksullar
mutlaka korunacaktı.
İLK SERA İLK MEKTUPLA ÖĞRENİM
İngiliz yazar Isaac Pitman, 10 Ocak 1840 gü-
1545 yılında, Padua'da ilk botanik bahçesinin nü dağıttığı el ilanlarında şu duyuruyu
açılmasından hemen sonra Daniel Barbaro, bu yaptı:
bahçede ilk serayı yaptı. Yapıda taş ve tuğla "İsteyen herkes, bir yazardan posta ile
kullanıldı, pencere ise yoktu. Mangalla ısıtı-
lıyordu. Bazı hassas bitkiler, kışın bu seraya ders alabilir. 1 sterlin olan ders ücreti peşin
alınıyor, baharla birlikte yeniden yerlerine di- gönderilmelidir."
kiliyorlardı. Pitman'ın bu çağrısı, birçok öğrenciye ca-
zip geldi. İl ders öğrencilerden, İncil'den
MEKTUPLA ÖĞRETİM YAPAN 12 tümce yazmalarını isteyen Pitman, gerekli
düzeltmeleri yapabilmesi için tümcelerin birer
İLK OKUL satır atlayarak yazılmasını hatırlatmayı da
unutmadı. 1843 yılında gelindiğinde, Pitman'-
1856 yılında ticari amaç güden ilk mektupla
öğretim okulunu, Berlin'de Charles Toussa- ın öğrencilerinin sayısı o denli artmıştı ki, ken-
int ve Gustav Langenscheidt açtılar. Bu, bir disine gönderilen ödevlerin düzeltilmesinde
lisan okuluydu. İlkin Fransızca kursu açıldı. yardımcı olarak öğretmenler aramaya başladı.
Bunu, İngilizce ve öteki bazı diller izledi. Öğ- İLK BURUŞMAZ KUMAŞ
rencilere her ay düzenli olarak gönderilen ba-
sılı ders notlarının içinde gramer egzersizleri, Dr. R.S. Willows başkanlığında bir ekip ta-
konuşma örnekleri ve dizi halinde yayınlanan rafından, Manchester'deki Tootal Broadhurst
bir öykünün bir bölümü vardı. Okul öğrenci- Lee tekstil tesislerinin laboratuvarında 14
lerine yalnızca o yabancı dili okuyabilmeyi de- yıllık bir araştırmadan sonra ilk kez buruşmaz
ğil, çok iyi konuşabilmeyi de öğretmeyi bir kumaş yapılabildi. Bu buluş, 9 Ağustos
amaçladığından, yabancı dilde yazılan her söz- 1932 günü resmen açıklandı. Bu tür bir ku-
cüğün altında, nasıl okunmaları ve vurgulan-
maları gerektiğini gösteren fonetik çizgiler de maştan yapılan ilk ürün ise, "Tootal" kravat-
konuyordu.
72
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İsviçreli Albert Keller, 1875 yılında Milan'da ilk krematoryumu yaptı. Ancak, krematoryum bitmek üzereyken Keller öldü
ve kendi yaptığı krematoryumda yakılan ilk kişi oldu.
İLK CESET YAKMA MAKİNESİ dılar. Aynı yılın 29 Nisan'ında, Kremasyon
(Krematör) Derneği kuruldu ve o belgeyi imzalayan 15 ki-
şi, bu derneğin çekirdeğini oluşturdu. 9 Ekim
Açık bacalı ilk ceset yakma makinesi, Padu- 1874'te, ilk kez bir İngiliz, modern bir krema-
a'da Doktor L. Brunetti tarafından yapıldı. törde yakıldı. 26 yaşında ölen Leydi Dilke'in
Dr. Brunetti, bu aygıtı ilk kez 10 Mart 1869 cesedi Dresden'e götürülerek, oradaki Sie-
günü 35 yaşındaki bir kadının cesedini yak- mens tarafından yaptırılan modern gaz fırının-
mak için kullandı. 1873'te Viyana Fuarı'nda da yakıldı.
yakma makinelerini ve oralarda yakılan insan- İlk büyük krematoryum ise, 1875 yılında
ların küllerim gören Dr. Brunetti, İngiltere'- İsviçreli Albert Keller tarafından Milan'da ku-
ye döndüğünde, konuyu kraliçenin başcerrahı ruldu. Bu krematoryumda yakılan ilk ceset de,
Sir Henry Thompson'a açtı. Onun da deste- kurucusu Keller'in cesedi oldu (22 Ocak 1876).
ğiyle, 13 Ocak 1874 günü, Brunetti'nin evin- Keller, tüm projeyi adım adım uygulamış, tam
de bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya katılan krematoryum çalışacak hale geldiğinde ise öl-
15 kişi, cesetlerin yakılarak kaldırılmasının ya- müştü. 1900 yılına kadar bu krematoryumda
rarlan üzerinde duran bir ortak belge imzala- 1354 ceset yakıldı.

ları oldu. 1932 yılı sonbaharında Tootal


kravatları, İngiltere'nin her yerinde adeta ka- İLK CESET YAKILMASI
pışılıyordu. 1933 yılının Nisan ayında ise, bu- (KREMASYON)
ruşmaz kumaştan yapılan her tür giysi, mağa-
zaların vitrinlerini süslüyordu. 26 Eylül 1769 günü, Honoretta Pratt adlı In-
73
http://groups.google.com/group/merakediyorum
giliz kadının cesedi, Londra'da Hannover Squ- ların arasına pamuk sokularak ilk mum ya-
are'de yakıldı. Bayan Pratt, Sir John pıldı. Ancak, bu mumlar herkesin kullana-
Brooks'un kızı, İrlanda Maliye Bakanı John mayacağı kadar pahalı ve lükstü. 17. yüzyıla
Pratt'ın da eşiydi, ölümünden sonra yakılma- kadar da bu durum böyle devam etti. Fran-
sını istiyordu. Bu ilk kremasyonun yapıldığı sız bilim adamı Sieur le Brez, kalıba dökülen
yerde, bugün şöyle bir plaket vardır: mumları yapınca, üretim çok daha ekonomik-
"Kalabalık kentlerin mezarlıklarından çı- leşti ve mum kullanımı büyük hızla arttı. Ar-
kan buharların, o kentin sakinlerini rahatsız tık herkes, mum alabiliyordu. Böylece bir-
ettiğine inanan bu değerli hanımefendi, ileri- takım faaliyetler gecelere de sarktı.
de bu sorunun çözümünü sağlayacak bir yön- Parafin mumların ilki ise, 1850 yılında Is-
teme önderlik etmek için, sağlığında, cesedinin koçya'da James Young adlı kimyager tarafın-
yakılmasını vasiyet etmişti. Onun yüksek dü- dan yapıldı.
şüncelerini kavrayamayan insanlar için çok
güç olduğunu bilmesine rağmen, başka insan-
ların da aynı yolu izlemesini istiyordu." İLK TOP
Yüzyıllar boyunca en önemli savaş araçların-
dan biri olan topların ilk örneklerine, 13. yüz-
İLK ÇAPRAZ BİLMECE yıl Çin'inde rastlanır. Bu güçlü silahın
Avrupa'ya ne zaman geldiği kesin bilinme-
mekle birlikte, eldeki kayıtlar, 1320 yılına ka-
İlk çapraz bilmece, Liverpool doğumlu Art-
dar dayanıyor. Önceleri demir oklar fırlatan
hur Wynne tarafından hazırlandı ve 21 Ara-
toplar vardı. Sonraları, demir okların yerini
lık 1913 günü New York World gazetesinin
taş ve demir gülleler aldı.
hafta sonu ekinde yayınlandı. Wynne, gaze-
tenin oyun ve eğlence bölümünü hazırlayan 15. yüzyıldan itibaren toplar büyük bir ge-
serviste çalışıyordu. Şefi, yeni bir şey bulma- lişim gösterdi. Bu gelişmede, Türklerin de bü-
sı için kendisini yoğun bir biçimde sıkıştırmaya yük payı vardır. 1453 yılında, İstanbul'u Fatih
başlayınca, çocukluğunda büyükbabasının Sultan Mehmet komutasında kuşatan Türk
kendisini oyalamak için öğrettiği bir oyunu Ordusu'nun en büyük gücü, o döneme göre
hatırladı. "Sihirli kareler" adını verdikleri bu en korkunç kuşatma silahlan olarak kabul edi-
oyunu biraz geliştirerek, çapraz bulmacayı icat len, son derece etkili toplardı. Bu dev topla-
etti. rın yardımıyla Türkler, İstanbul'u çevreleyen
kalın surlarda gedik açarak, 1000 yıllık Bizans
İmparatorluğu'na son verdiler ve yeni bir çağ
İLK KAMUFLAJ açtılar.

Modern kamuflaj sanatı, adını Fransızca'da İLK HAVAGAZI


"gizlemek" anlamına gelen "camoufler" söz-
cüğünden aldı. İlk kez Birinci Dünya Savaşı Kömürden ya da öteki organik maddelerden
sırasında, yerdeki askeri araç ve kuruluşları, yanıcı bir gaz elde edilebileceğini ilk fark eden
hava saldırılarına karşı korumak amacıyla uy- kişi, İngiliz rahip Stephen Hales'tir. Rahip Ha-
gulandı. Her iki dünya savaşı sırasında da les, 1727 yılında yazdığı "Vegetable Staticks"
mevzilerin, yolların, hatta göllerin üstleri, özel adlı kitabında, her tarafı kapalı bir kapta ısı-
ağlarla kapandı. Gemiler ve uçaklar, ana çiz- tılan kömürün, yanıcı bir gaz bırakacağını be-
gilerini gizleyecek şekilde boyandı. lirtti. John Clayton adlı bir başka İngiliz de,
İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1942 yılın- 1684'te aynı buluşu gerçekleştirmiş, fakat bu-
daki El Alameyn Savaşı'ndan önce, sahte boru nu ancak 1739'da duyurabilmişti.
hatları, Almanları İngiliz saldırısının ne yön- Konuyla ilgili ilk başarılı uygulamalar ise,
den geleceği konusunda yanılttı ve savaşın ka- Fransız bilim adamı Philippe Lebon ile İskoç-
derini etkiledi. Bugün kamufle edilmiş böl- yalı teknisyen William Murdoch tarafından
gelerde çekilen özel filmler, nesnelerin gerçek yapıldı. 1801'de Lebon, Paris'te bir evde kö-
yüzlerini açığa çıkarabilecek niteliktedir. Bu mürden elde edilen gazın ısı ve ışık sağlama
filmlerde, sahte kaplamalar mavi-yeşil, gerçek amacıyla kullanılabileceğini kanıtladı. Üstelik,
kaplamalar ise kırmızı renk verir. söz konusu gaz, borular aracılığıyla odadan oda-
ya aktarılacağı için, her yerde kolayca kulla-
nılabilecekti. Lebon'un önerisi, büyük ilgi
İLK MUM gördü ve ilk uygulamalar başladı. Ne var ki
Lebon, 1804'te Champs Elysees'de soyguncu-
Günümüzden 2 bin yıl önce, hayvansal yağ- lar tarafından öldürülünce, çalışmaları yarı-
74
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Fransa'da Joseph Nicephore Niepce
tarafından çekildi. Niepce, fotoğraf makine-
sini de kendisi yapmıştı. Kurşun ve kalay ka-
1827 yılında Fransız Joseph Nicephore Niepce, yanda görü-
rışımından bir tabakanın üzerini asfaltla
len ve kendisi tarafından yapılan fotoğraf makinesi ile bugün kapladı ve makinesine taktı. Makineyi, çalış-
elimizde bulunan en eski fotoğrafı çekti. Bu fotoğrafta, Niep- ma odasının penceresinden dışarıya doğru
ce'nin çalışma odasının penceresinden görülen binalar yer ayarladı ve "objektifini" açtı. Sekiz saatlik bir
alıyordu. pozlamadan sonra, tabakanın üzerindeki as-
falt kaplamanın ışık alan kısımları sertleşerek
İLK FOTOĞRAF beyazlaştı. Böylece, Niepce'nin çalışma oda-
Günümüzde, birçok alanda sayısız biçimde sının penceresinden görülen binaların görün-
kullanılan fotoğrafların ilki, 1827 yılında, tüsü, tabakanın üzerine yansıdı.

da kaldı. gar Allan Poe tarafından yazıldı. "Morg So-


Murdoch'un ilk denemesi ise 1792'de gerçek- kağı Cinayeti" adlı öykü, Philadelphia'da,
leşti: Corwall'da bir evi havagazıyla ışıl ışıl ay- Graham's Magazine adlı dergide yayınlandı.
dınlatmıştı. 1802'de, patronları Boulton ve Öykünün konusu, Paris'te geçiyordu ve kah-
Watt'ın evlerini ışıklandırdı. Firma, bu bulu- ramanı da, garip kişilikli Auguste Dupin adlı
şu değerlendirmeye karar verdi. İlk sipariş şövalyeydi. Aslında olayın Fransa'da geçme-
Lancashire'dan geldi ve buradaki bir pamuk si ve kahramanının da bir Fransız olması, bir
fabrikası, 900 gaz lambasıyla aydınlatıldı. bakıma zorunluydu. Çünkü o yıllarda özel de-
dektiflik müessesesi yalnız bu ülkede vardı.
Öykü, 1843'te kitap halinde yeniden yayınlan-
İLK DEDEKTİF ÖYKÜSÜ dı ve 12.5 sentten satışa çıkarıldı. Poe'nun
"Çalınan Mektup" adlı bir başka öyküsü de,
İlk polisiye öykü, 1841'in Nisan ayında Ed- İngiltere'de yayınlanan ilk polisiye öyküydü.
75

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Amerika, ilk kez 1848 yılında hizmete giren büyük mağazala- Stewart, İrlanda'da dargelirli bir öğretmendi.
rın bir örneği, Avrupa kıtasına ancak 1863 yılında gelebildi.
Londra'da açılan Whiteley's adlı mağazanın yıllarda New York'ta açtığı mağaza, o gün için dün-
çekilmiş bir fotoğrafını görüyoruz. yanın en büyük mağazasıydı ve bir bloğu ol-
duğu gibi kaplıyordu. 1876 yılında Stewart
İLK BÜYÜK MAĞAZA öldüğünde, kurduğu şirketin yıllık cirosu 70
1848'de New York'un Broadway yöresinde milyon dolardı ve kendi kişisel serveti de 80
Alexander Turney Stewart tarafından "Marb- milyon doları bulmuştu. Özel zevkleri olma-
le Dry Goods Palace" adıyla ilk büyük ma- dığından kazandığı parayı harcayamamış, ol-
ğaza açıldı. 1823'te ABD'ye göç etmeden önce duğu gibi biriktirmişti.

kaleler yazmıştır. Ayrıca, 1853'te Londra'da


İLK POLİSİYE ROMAN yayınlanan "Bleak House" adlı kitabındaki
66 bölümden 14'ünde, yazar tarafından yara-
tılan Müfettiş Bucket adlı bir dedektifin araş-
1856'da J. ve C. Brown Yayınevi tarafından tırmaları anlatılır. Müfettiş Bucket'ın, aslında
yayınlanan "Bir Polis Dedektifinin Anıları" yazarın çok yakın dostu olan Müfettiş Field
adlı kitap, ilk polisiye romandır. William Rus- olduğu söylenir.
sel tarafından yazılan ve bütünüyle kurguya Bugüne dek yayınlanan en uzun dedektif
dayanan roman, "Waters" adlı bir büyük romanı (900 sayfa) olarak da bilinen "Aytaşı"
kent polisinin özyaşam öyküsünü anlatıyor- adlı kitap, aynı zamanda özyaşam öyküsü bi-
du. Kitabın bir başka özelliği de, başka dille- çimi dışında yazılmış ilk polisiye romandır.
re çevirisi yapılan ilk polisiye roman olmasıdır. Wilkie Collins tarafından yazıldı. Romanın
1857'de Almancası, 1868'de de İngilizcesi kahramanı Çavuş Cuff, 1860 yılında yaşanan
basıldı. ünlü Costance kent cinayetini aydınlatan Ko-
Ne var ki, Waters, İngilizce bir romanda miser Foley'den esinlenerek yaratılmıştı. Ro-
görülen ilk dedektif değildir. Charles Dickens manın konusu da, bu öyküden yola çıkıyordu.
da bir ara polislerin çalışma biçimlerine ilgi Kitap, üç cilt halinde Londra'da, Temmuz
duymuş ve 1850 yılında bu konuda bazı ma- 1868'de Tinsley Yayınevi tarafından ya-
76

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yınlandı. yük paralar kazanmaktı. Ne var ki, İkinci
İlk kadın dedektif de 1862 yılında yine Dünya Savaşı nedeniyle ülkesinde karartma
Wilkie Collins tarafından yazılan "No Name" başladığı sıralarda, o da ancak üretime geçe-
adlı romanda ortaya çıktı. Ama kadın dedek- bilmişti ve bu yüzden umduğu servete kavu-
tif, bu kitabın ikincil kişilerinden biriydi. Kah- şamadı.
ramanı kadın dedektif olan ilk polisiye roman
ise, 1864 yılında "Kadın Polisin Anılan" adıy-
la Londra'da yayınlandı. Böylece bir kadın de- İLK İSKEMLE
dektif, gerçek hayattaki benzerleri ortaya
çıkmadan tam 60 yıl önce, romanlarda yaşadı. M.Ö. 3000 yılında, eski Mısır'da bazı tören-
lerde yüksek arkalıklı iskemleler kullanıldığı bi-
liniyor. Ancak, Ortaçağ'dan önce, arkalıklı
İLK "KEDİGÖZÜ" iskemlelerin sayısı çok azdı. 1725 yılında Fran-
sa'da Rococo stili döşeme tarzı başlayınca, ar-
Hepimizin bildiği gibi, kedilerin gözleri ayna kalıklı iskemlelerin sayısı da arttı.
gibidir ve ışığı yansıtır. İngiliz yol yapımcısı Sallanır iskemleler, 1840'lardan itibaren
Percy Shaw, karayollarında, özellikle sisli ve Atlantik'in her iki yakasında da kullanılma-
karanlık gecelerde yolculara yardımcı olacak ya başlandı. Madeni iskemlelerin ise daha
bir araç geliştirmeyi düşündü ve 1934 yılında 1830'lardan itibaren İngiltere'de satıldığı bi-
"kedigözü"nün patentim aldı. Amacı çok bü- liniyor.

İLK FİŞEK
Ateşli silahların bulunmasından sonra, toz ha-
lindeki barut, silahın içine bir torbadan alına-
rak dolduruluyordu. Ancak, bu son derece
tehlikeli bir yöntemdi. 16. yüzyılın başların-
dan itibaren, kâğıt ambalajlar içinde "bir
atımlık barut'lar hazırlandı. Silahı kullana-
cak kişi, silindir şeklindeki bu paketin tepesi-
ni yırtarak, içindeki barutu silahına boşaltı-
yor, arkasından da kurşunu koyuyordu.
1812 yılında İsveçli silah yapımcısı Samu-
el Pauly, Paris'teki dükkânında modern fişe-
ğin ilk örneğini geliştirdi. Metal tabanlı bir
karton kutu biçiminde olan bu fişeğin içine
mermi ve bir perküsyon (delme) kapsülü ko-
yulmuştu. Fişek atan ilk modern silah ise,
1837 yılında Almanya'da Johann Dreyse ta-
rafından geliştirildi. Bu silah, Pauly fişeğinin
bir benzerini atıyordu. 1870 yılında bütünüy-
le metal fişekler yapılmaya başlandı. Birinci
ve İkinci Dünya Savaşı'nda metal fişeklerin et-
kinliği büyük oldu.

77

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kuşku yoktur. Bu mancınıklar, iki ayrı türdey-
İLK MANCINIK di. Bazıları, dev kaya parçaları ya da alevli
Çok ağır gülleleri fırlatmaya yarayan mancı- toplar fırlatıyordu. Bazılarından ise, çok bü-
nıklar, M.Ö. 500 yıllarında Yunanlılar ve Kar- yük oklar ya da gülleler atmak için yararlanı-
tacalılar tarafından kullanılıyordu. Yapılış- lıyordu. Menzilleri ise yaklaşık 500 metreydi.
larının ise daha eski tarihlere dayandığından Ortaçağ'da bu silah, daha da geliştirildi.

yaparlardı. Ancak, gerçek anlamıyla çatı üs-


İLK BACA tü bacaları, 12. yüzyıldan itibaren Kuzey Av-
rupa'da ortaya çıktı. Fabrika bacalarının
Romalılar, ekmek pişirdikleri yerin duvarına, yaygınlaşması da yine Avrupa kıtasında, 18.
aşağıdan yukarıya doğru bir "duman yolu" yüzyılda görüldü.
78

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Denizciler, özellikle manyetik alanın ne olduğunu öğrendik- rakmak yerine, işaretli bir kartın ortasında
ten sonra, pusulayı geliştirmek için birçok araştırma yaptı- yükselen bir desteğin üzerine iliştirdiler. 16.
lar. Fotoğrafa görülen renkli pusula, 1775 yılında Marsilya'da yüzyılda pusula, öel yalpa çemberleri üzerine
Joseph Roux tarafından yapıldı. Pusulanın merkezindeki al- oturtuldu ve sabit bir yere monte edildi.
tın tacın tepesi, kuzeyi gösteriyordu.
Pusulanın yanında demirden bir cisim bu-
İLK PUSULA lunursa, ibre etkilenir ve yanlış yön gösterir.
Demir bir çubuğun kuzeye dönmesini sağla- 19. yüzyılda gemilerin demir aksamlı yapılma-
yan manyetik özellik, niteliği anlaşılmadan ları üzerine denizciler, pusula üzerinde çok da-
çok önce kullanılıyordu. 11. yüzyılda bir sa- ha ciddi durmak zorunda kaldılar ve manyetik
man çöpü üzerine yerleştirilen iğne, su dolu alanın ne olduğunu öğrenerek, pusulalarının
bir kaba bırakılıyor ve böylece "ilkel bir yanına koydukları bir başka demir parçasıy-
pusula" kullanılmış oluyordu. Daha önceleri la, geminin manyetik alanının pusula üzerin-
gemiciler, yönlerini gündüzleri güneşe, gece- de oluşturduğu sapmayı giderdiler.
leri de Kutup Yıldızı'na bakarak saptıyorlardı.
20. yüzyılla birlikte, uçak ve gemilerde ji-
Su üstündeki saman çöpü yöntemi, ne ya- roskop denilen pusulalar kullanılmaya başlan-
zık ki fırtınalı havalarda kaptaki sular boşal- dı. İlk deneme, 1908'de Almanya'da yapıldı,
dığından iyi sonuç vermiyordu. 1250 yılında, ama 1910'da ABD donanmasının "USS Dela-
Akdeniz'deki gemiciler, iğneyi su üstüne bı- ware" adlı gemisinde ilk başarılı sonuç alındı.

79

http://groups.google.com/group/merakediyorum
John Harrison tarafından 40 yıl içinde üretilebilen dört kro- madıklarından, seyahat süreleri uzuyor ve bu
nometreden biri görülüyor. Bu kronometre, 1736 yılında Liz- da doğal olarak işadamlarının zararına işliyor-
bon'da yapılan bir yolculukta kullanıldı ve başarısını kanıtladı. du. John Harrison, bu ödülü alabilmek için
tam 40 yıl uğraştı ve sonunda denizcilere do-
İLK KRONOMETRE ğu ya da batı yönünde ne kadar yol aldıkla-
1714'te, İngiliz Parlamentosu, devlet bütçesine rını doğru gösterebilen bir alet yaptı. Üstelik
"boylamı tam olarak ölçebilecek bir aygıt ya- bu alet, her türlü hava koşullarında da, hiç et-
pan kişi ya da kişilere verilmek üzere" 20 bin kilenmeden çalışıyordu. 1761 yılında yaptığı
sterlinglik bir ödül koydu. Çünkü o yıllarda dördüncü kronometre, yılda yarım dakika ha-
ticari gemiler, rotalarını tam olarak saptaya- ta yapacak mükemmellikteydi.

hemen her gece Westminster yakınlarındaki


İLK MÜNAZARA KULÜBÜ Türk Başı denilen yerde toplanıyorlar ve çe-
şitli konular üzerinde tartışma açıyorlardı. Ku-
Belirli bir konu üzerinde tartışma yapmaktan lübün kurucu üyeleri John Aubrey, John
hoşlanan insanların kurduğu ilk münazara ku- Milton ve Andrew Marwell idi. Kulübün baş-
lübü "Rota Club" adıyla 1659 yılında kurul- tartışmacısı James Harrington, 1660'ta yaz-
du. Londra'da bulunan kulübün üyeleri, dığı bir kitapta, çalışmaları şöyle anlatıyordu:
80

http://groups.google.com/group/merakediyorum
"Ne denli açık ya da karmaşık olursa ol-
sun, her türlü konu tartışılabilir. Bizim inan-
cımız budur. Herkes fikrini söyler, üyeler
acımasızca rakibinin üzerine gider, ortalık tam
anlamıyla karışır, ama sonunda öyle bir du-
rulur ki, tartışılan konu ile ilgili gerçek, fırtı-
nadan sonra doğan güneş gibi pırıl pırıl
karşımızdadır."

İLK DİŞ MATKABI

Parisli diş tabibi Pierre Fauchard, 1728'de


yazdığı "Le Chirurgien-Dentiste" adlı kitabın-
da, bir diş matkabının tanımını yaptı. Daha
önce hiçbir belgede rastlanmayan bu yeni ay- Whitney'in buluşundan önce, bir insan eliyle günde ancak
gıt, çürümüş diş dokularını gevşetmek için dü- yarım kilo pamuğu çitlerinden ayıklayabiliyordu. Bu maki-
şünülmüştü. Parmakların farklı yönlerde hare- nenin yapımıyla birlikte verim, günde 25 kiloya çıktı.
ket ettirilmesiyle çalışıyordu.
İLK ÇIRÇIR MAKİNESİ
İLK ELEKTRİKLİ DİŞ MATKABI 1792'de ABD'nin Georgia eyaletindeki pamuk
plantasyonlarında bulunduğu sırada, Eli
Whitney, pamuğu çiğitlerinden ayırmak için
Bu tür matkapların ilk örneği pille çalışıyor- bir makine yapabilirse, bunun sağlayacağı ko-
du ve patenti 26 Ocak 1875'te Michigan'da, laylıkları düşündü. Birkaç haftalık çalışma so-
George F. Green tarafından alındı. Şehir ce- nucunda, amacına ulaştı ve ilk çırçır maki-
reyanıyla çalışan elektrikli diş matkaplarının nesini yaptı. Whitney'in bu buluşuyla, günde
ortaya çıkması ise, ancak 1908 yılında müm- yarım kilo pamuk temizleyebilen insanlar, or-
kün oldu. talama 25 kilo temizlemeye başladılar. Bu ge-
lişme üzerine pamuk üreticiliği, son derece
İLK DİŞ UZMANI kârlı bir iş oldu ve bunun hemen ardından da
pamuk tarlalarına insan gücü sağlamak ama-
cıyla, köle ticareti başladı.
Yalnız diş sağlığı ile ilgilenerek diş hekimliği-
ni kendisine meslek edinen ilk uzman, Peter
de la Roche'tur. Kendisinin 1661 yılında yık görülüyorlardı. Bu konuda ikinci akade-
Londra'da dişçilik yaptığı biliniyor. 18. yüz- mik kuruluşun ortaya çıkması için bir buçuk
yıla gelinceye kadar, hatta birçok ülkede 19. yüzyıl geçmesi gerekti, 1841 yılında ABD'nin
yüzyılda bile diş sağlığı ile, dişçilerden çok ber- Maryland eyaletinde Diş Hekimliği Okulu açıl-
berler, demirciler ve baytarlar ilgileniyordu. dı. Bu okulun öğrencileri, çok sıkı bir sınav-
Diş hekimliğini, tıp biliminin bir dalı ha- dan sonra mezun ediliyorlardı.
line getiren ve bu konuda öncülük eden Fran-
sız Pierre Fauchard, 1696'da kendim "diş
cerrahı" diye tanıtan ilk tıp adamı oldu. Fa- İLK TAKMA DİŞ
uchard, ağız sağlığı üzerine yaptığı sayısız
araştırma ve çalışma ile daha önce nedeni be- İsviçre'de bir tarlada yapılan bir kazı sırasın-
lirlenemediği için pek çok insanın hayatını al- da, 15. yüzyıldan kalma olduğu saptanan bir
tüst eden diş ve ağız bozukluklarına çare buldu takım takma diş bulundu. Bu takımda, hem
ve böylece "modern diş hekimliğinin babası" alt, hem de üst dişler vardı. Kemikten oyula-
unvanını kazandı. rak yapılan takma dişler, kirişlerle birbirine
tutturulmuştu. Bu takma dişin, daha çok es-
tetik amaçlarla yaptırıldığı ve yemek saatlerin-
İLK DİŞ HEKİMLİĞİ OKULU de çıkarıldığı sanılıyor.
İlk porselen takma diş, 1770 yılında Pa-
Fransa Kralı 14. Louis'nin bir fermanıyla, risli eczacı Alexis Duchâteau tarafından yapıl-
1669 yılında, Cerrahlar Koleji'ne diş hekimi dı. Duchâteau'nun ilk denemeleri başarısız-
de yetiştirme görevi verildi. İki yıllık bir eği- lıkla sonuçlandı. Çünkü porselene ateşte bi-
timden sonra adaylar sınava alınarak başarılı çim vermekte hayli zorlanıyordu ve ısının et-
olanlar "diş konusunda uzman" unvanına la- kisiyle porselenin hacmi değiştiğinden, ilk
81
http://groups.google.com/group/merakediyorum
çamurun miktarını ayarlamakta güçlük çeki-
yordu. Sonunda bir çift diş yapmayı başardı.
Bunlar, gerçekten mükemmeldi. Parisli ecza-
cı, ağzına taktığı bu dişleri ömür boyu kullan-
dı. Deney sırasında Duchâteau'ya yardımcı
olan Parisli dişçilerden Dubois de Chemant,
yeni tür takma dişlerin üretimine başladı. Pa-
ris Tıp Fakültesi, bu dişler üzerinde yaptığı in-
celemelerden sonra, şu raporu yayınladı:
"Güzelliği, dayanıklılığı ve hijyenik yeter-
liliği mükemmel olan bu takma dişler, dişsiz
insanlar için gerçekten çok yararlıdır."

POLİSİYE ROMANLAR YAZAN


İLK KADIN YAZAR
Dedektif öykü ve romanları yazan ilk kadın
yazar, New Yorklu Bayan Anna Katherine
Green'dir. Kahramanı şişman ve romatizma-
lı dedektif Ebenezer Gryce, ilk kez 1878 yılın-
da "Leavenworth Olayı" adlı romanla
okuyucularının karşısına çıktı. Bu, aynı za-
manda bir Amerikalı yazar tarafından kale-
me alman ilk polisiye romandı. Bir mobilya
imalatçısının eşi olan Bayan Green, erkeklere
ait bir dünyaya neden girdiğini açıklarken, iyi
bir şair olabilmek için çalışmalarına dedektif-
lik öyküleri yazarak başlamanın yararlı ola-
cağına inandığını söyledi. Yazdığı kitabın
içinde "Kuşkunun parmağı, bir kez gösterdi-
ği yönü asla unutmaz" gibi ölümsüz cümle-
ler vardı. 90 yaşında öldüğünde, 30'dan çok
polisiye roman yazmıştı.

İLK İNGİLİZCE SÖZLÜK


"En Zor İngilizce Sözcüklerin En Doğru Bi-
çimde Yazılmasını ve Anlaşılmasını Öğreten
Alfabetik Tablo" adı altında 1604 yılında
Londra'da yayınlandı. Kitabın yazarı, eski bir İLK YEMEK SOBASI
öğretmen olan Robert Cawdrey idi. Bu ilk İn- Binlerce yıl boyunca insanlar, yemeklerini ate-
gilizce sözlükte, 3 bin dolayında sözcük var- şin üzerinde pişirdi. Romalılar zamanından iti-
dı. Günümüze kadar kalabilen tek kopyesi, baren, zenginler ekmeklerini ısıtılmış tuğlalar
Oxford'da, Bodleian Kütüphanesi'ndedir. üzerinde pişirmeye başladılar ama, yemek pi-
şirmek için hâlâ çıplak ateş kullanılıyordu.
İçinde katı yakıt yakılan bir soba üzerinde ye-
mek pişirmeyi ilk kez 17. yüzyılda Amerika'
AMERİKAN DİLİNİN İLK SÖZLÜĞÜ da yaşayanlar akıl ettiler. Pennsylvania'nın
bazı yörelerinde dökme demirden yapılan bazı
Samuel Johnson Jr. tarafından hazırlandı ve kuzineler kullanıldı. Ama bunların sayısı çok
1798 yılında New York'ta basıldı. Yazarın babası
D. Samuel Johnson, bir dönem Columbia
Üniversitesi Rektörlüğü yapmış ve Amerikan yazıldı. İçinde 70 bin sözcük vardı. Bu rakam,
grameri üzerine ilk kitabı da 1756'da yazmıştı. daha önce İngiltere ve ABD'de basılan İngi-
Tüm sözcükleri içeren ilk Amerikan söz- lizce sözcüklerdeki sözcük sayısından en az 12
lüğü. 1828 yılında Noah Webster tarafından bin fazlaydı.
82

http://groups.google.com/group/merakediyorum
azdı.
1798'de Amerika doğumlu Bavyeralı Ben-
jamin Thompson, Münih'te daha geliştirilmiş
bir kuzine yapmayı başardı. Thompson, tuğ-
ladan yaptığı bir ocağın içine, madeni raflar Mutfakta yemek pişirmek için kullandığımız fırınların ilk ör-
yerleştirdi ve bunların altına ateş yakarak ısıt- neklerinden biri olan bu kuzine, 1850 yılında Southampton
Havagazı Şirketi memurlarından James Sharp tarafından ya-
tı. Üzerlerinde de yemek pişirip kızartma yap-
pıldı. İçinde et kızartmak için uzun bir fırın vardı. Et, yuka-
tı. Bugün kullandığımız fırınların babası ise rıdaki kancaya takılıyordu. Üst kısmında ise sıcak su içeren
1834 yılında, ABD'nin Ohio eyaletinde Philo bir bölüm vardı ve bu bölüm, yemekleri sıcak tutmak için
Pinfield Stewart adlı misyoner ve öğretmen ta- kullanılıyordu.
rafından geliştirildi.

Park Country Club'da verilen Sonbahar Ba-


İLK SMOKİN losu'nda, Griswold Lorillard tarafından giyil-
di. 1. Dünya Savaşı'na kadar bu giysiye pek
10 Ekim 1886 günü, New York'ta, Tuxedo rağbet edilmedi. Hatta hanımların bulundu-
83

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ğu yerlerde smokin giymek ayıp karşılandı. Ne
var ki, zaman içinde hayli yaygınlaştı ve özel-
likle resmi toplantılarda o denli geçerlilik ka-
zandı ki, bu tür toplantılar için gönderilen
davetiyelerin altına "smokinsiz girilmez" notu
düşülmeye başlandı.
Mısır Kraliçesi
Nefertiti,
İLK DİSKCOKEYLİK M.S. 370 yılında
tahta geçmişti. Bu
İngiltere'de, radyoda ilk kez diskcokey büstüne '
yapma görevi Compton Mackenzie'ye veril- bakıldığında,
gözlerinin sürmeli
di. Ancak, Mackenzie, programının başlama- olduğu görülüyor.
sına birkaç gün kala gittiği bir av partisinde Nefertiti'nin
kaybolunca, yerine kayınbiraderi Christopher sürmeyi tehlikeleri
Stone geçti. Stone, ilk plak anonsunu 7 Tem- uzaklaştırmak için
muz 1927 günü BBC'nin Savoy Hill'deki 3 nu- sürdüğü
maralı stüdyosundan yaptı. Gerçi daha ön- söylenir.
celeri de radyoda plak dinletileri yer alıyordu,
ama plaklar bir ön anons olmadan peşpeşe tinin adını sık sık anmasına da ses çıkarılmı-
çalıyordu. Stone, ilk diskcokey olmanın ver- yordu. Bu, BBC'nin programları sırasında
diği avantajla dilediği plakları seçme ve her firma adlarının kullanılmasına izin verdiği en-
plak için dinlediği anonsu yapma hakkına sa- der durumlardan biriydi. Sonraları, Stone'un
hip oldu. Yaptığı hizmet karşılığında kendisine firma adı belirtmesi yasaklandı ve çaldığı her
BBC tarafından bir ücret ödenmiyordu, ama plak için kendisine belirli bir ücret ödenmeye
asıl bağlı bulunduğu Gramophone plak şirke- başlandı. 1935 yılında öldüğünde, The Times

Fransız
matematikçisi
ve filozofu
Blaise Pascal
tarafından 1642
yılında yapılan
bu ilk toplama
makinesi, seri
üretimi
yapılamayacak
kadar pahalıya
mat olmuştu.

zofu Blaise Pascal tarafından yapıldı. O yıl


İLK HESAP MAKİNESİ henüz 19 yaşında olan Pascal, zamanla aynı
Ancak bir tek işlem yapabilen ilk hesap ma- makineyi çıkartma da yapabilecek şekilde ge-
kinesi, 1642'de Fransız matematikçi ve filo- liştirdi.

84

http://groups.google.com/group/merakediyorum
rini beyazlatmak için tebeşir tozu, yanakları-
İLK KOZMETİKLER na ve dudaklarına kırmızı boyalar, gözlerinin
Tarihin ilk zamanlarından itibaren gerek ka- çevresine rastık ve sürme sürerlerdi.
dınların, gerekse erkeklerin kozmetik kul- Kuzey Avrupa'da makyaj, önceleri çok az
landığına ilişkin bulgular vardır. Kozmetik- bilinen bir olguydu. 11. ve 13. yüzyıllarda ge-
lerin çıkış yerinin Doğu olduğu sanılıyor. Ama len istilacılar, makyaj malzemelerinin Ortado-
asıl gelişimleri, Ortadoğu'da oldu. Mezopo- ğu ülkelerinden buralara gelmesine yetti. 13.
tamya ve Mısır'da yapılan kazılarda, kral me- yüzyıldan itibaren yüz kremleri ve renklendi-
zarlarının içinde kutularca kozmetik bulundu. riciler, saç boyaları ve parfümler, zengin Av-
Bunlar arasında yüz kremleri, allıklar, dudak rupalılar arasında moda oldu. 16. yüzyılda
boyaları, rastık ve sürme vardı. İngiliz Sarayı'ndaki hanımlar, Rönesans İtal-
İpeği ve baharatı Ortadoğu'dan Avrupa' yası'nın kadınlarından etkilendiler. 17. yüz-
ya getiren ticaret yolları, makyaj malzemele- yılda hemen her sınıftan kadın, makyaj
rinin de Yunan ve Roma imparatorluklarına yapıyordu. 1920'lerde sinemanın gösterdiği
ulaşmasını sağladı. M.S. 1. yüzyıldaki Roma hızlı gelişme, makyajın da olağanüstü bir ya-
İmparatoru Neron ile karısı Poppaea, ciltle- yılma göstermesine yol açtı.

gazetesi, Stone için şunları yazdı: leir, ilk kocası Mr. Barr'ın, günün birinde
"Bu genç adam, hiçbir zaman unutulma- ortadan kaybolması ve bir daha görünmeme-
yacak. Müzikseverler, anons ettiği isimle hiç si üzerine, aradan yıllar geçtikten sonra, Sir
ilgisi olmayan bir plağı dinleten, bazen de pla- Ralp Sadleir ile ikinci evliliğini yapmıştı. Ne
ğı pikaba koyduktan sonra çalıştırma düğme- var ki, bu evliliğin mutlu günlerinde, Marga-
sine basmayı unutan bu diskcokeyi, her ret Sadleir'in eşi, hiç beklenmedik bir biçim-
zaman hatırlayacaklar." de ortaya çıktı. Kilise, bu durumda Leydi
Aslında Stone'un, adını hep taze tutacak Sadleir'in ikinci evliliğinin geçersiz olacağını
-başka özellikleri de vardı. Bunlardan biri, va- ve ilk eşine dönmesi gerektiğini ileri sürdü.
siyetini bir plağa okuması, bir başkası ise ken- Oysa şanssız kadın, ikinci evliliğini hiçbir art
disine diskcokey denmesini adeta bir hakaret niyeti olmadan, ilk eşinin öldüğüne kesinlik-
olarak kabul etmesiydi. le inandığı için yapmıştı. Bu durumu göz önü-
ne alan İngiliz Parlamentosu, özel bir yasa
İLK BULAŞIK MAKİNESİ çıkartarak Margaret Sadleir'i ilk eşinden bo-
şanmış sayarak ikinci evliliğini geçerli gördü.
Lady Sadleir, çok yoksul bir ailenin çocu-
Ticari olarak üretilebilen ilk bulaşık makine- ğu olarak dünyaya gelmişti. Mr. Barr'la ev-
si, 10 yıllık bir araştırmadan sonra 1889 yılın- lendiği zaman da bir kafeteryada bulaşıkçı
da ABD'nin Indiana eyaletinde, Bayan W. A. olarak çalışıyordu. İkinci evliliği ise gerçek bir
Cockran tarafından gerçekleştirildi. Bayan mutluluk içinde geçti. Mutluluklarını perçin-
Cockran'ın eşi, kendisine fazla para vermiyor- leyen yedi güzel çocuğun yanı sıra Kral VIII.
du. Bu nedenle, ancak eşi öldükten sonra ka- Henry'nin en güvendiği bakanlarından biri
fasındaki makineyi geliştirebilmek için dilediği olan kocası, İngiltere'nin en zengin kişilerin-
gibi para harcayabildi. Bu parayı da kendisi- dendi. Öyle ki Sir Sadleir, 1587 yılında öldü-
ne inanan dostlarından toplamıştı. Evler ve ğünde, Lady Sadleir, gerçek servetinin ne
otel-lokanta gibi büyük yerler için farklı mo- kadar olduğunu bile bilmiyordu.
deller geliştirdi. Daha büyük olanları, buhar
makinesi ile çalışıyordu. O dönemde yayınla-
nan bir gazete, Bayan Cockran'ın bulaşık ma- İLK ELBİSE KİRALAMA FİRMASI
kinesinin, "Çeşitli biçim ve büyüklüklerde 20
düzine tabağı iki dakika içinde yıkayıp duru- İngiltere'nin Covent Garden yöresinde faali-
ladığını ve hatta kuruladığını" yazdı. Maki- yet gösteren Moss Bros şirketi, ilk elbise ki-
nenin üretim hakları bir Chicago firması ralayan firma olarak tarihe geçti. 1860 yılında
tarafından satın alındı. Moses Moss tarafından kurulan bu şirket, as-
lında kullanılmış elbiseler alıp satıyordu. El-
bise kiralamaya ise 1897 yılında tamamen bir
İLK BOŞANMA rastlantı sonucu başladı ve sürdürdü.
Charles Ponds adlı amatör bir vokalist,
Resmi yasalarla ilk boşanma, 1546 yılında İn- elinde-avucunda ne varsa hepsini tüketip beş
giltere'de oldu. Standon kentinden Lady Sad- parasız kalınca, karnını doyurabilmek için ko-
85

http://groups.google.com/group/merakediyorum
medyenlik yapmaya karar verdi. İlk iş öneri- nü, Bay Brailsford'un Seterler, Bay Joblings'
sini aldığında da çok sevindi. Bir akşam, özel in de Pointerler için karar verecek jüri heyet-
bir toplantıda konukları eğlendirmesi isteni- lerinin başkanları olmalarıydı.
yordu. Kuyruklu ceketini almak için derhal
evine koştuğunda, zavallı ceketin lime lime ol-
duğunu gördü. Moss'ların dükkânına giderek, İLK ŞOFÖR OKULU
Moss'un büyük oğlu ve işletmenin yeni sahi-
bi Alfred Moss'tan, kendisine ödünç bir ce-
1901 yılı Mayıs ayında, İngiltere'nin Birken-
ket vermesini istedi. Moss, Ponds'un yalnız bu
head kentinde, Motor Car Depot and School
önerisini değil, daha sonra sık sık yinelediği
of Automobilism adı altında William Lea ta-
başka önerileri de sevinerek kabul etti. Ama
rafından kuruldu. Okulun öğretmeni, patron-
bir gün, bu gidişe bir son vererek, Ponds'dan,
lara bu fikri kendisinin verdiğini söyleyen
hiç değilse birkaç kuruş alma zamanının gel-
Archibald Ford'du. Yaz sonuna doğru okul
diğine karar verdi ve kendisine bundan böyle
Liverpool'a taşındı ve adı da "Lea Motor
alacağı her elbise için belirli bir kira vermesi
Okulu" olarak değişti. 11 Ekim 1902 günlü
gerektiğini söyledi. Ponds, biraz üzüldüyse de,
Autocar dergisine göre, okul o denli başarı-
- başka çaresi olmadığından kabul etti.
lıydı ki, öğrencilerden ikisi, Londra'dan kal-
Zamanla Ponds'un işleri daha da açıldı. kıp buraya gelmişti.
Hemen her akşamı doluydu. Bunun üzerine
Alfred Moss, kendisine birkaç takım elbise al-
masını, çünkü sık sık kira ödemenin pahalıya İLK EHLİYET
geleceğini söyledi. Ponds bu öneriyi hiç dü-
şünmeden reddetti. Ne zaman gerekse, elbi-
14 Ağustos 1893 tarihinde Paris Emniyet Mü-
seyi Moss'ların dükkânından gıcır gıcır
dürlüğü, bir kararname yayınladı:
ütülenmiş, tertemiz olarak alabiliyordu. Ken-
"Hiçbir motorlu araç, sahibinin başvuru-
di elbisesini bu denli temiz ve ütülü tutması
su üzerine tarafımızdan verilecek sürücü bel-
ise çok zordu. Bu ilginç olaydan sonra Alf-
gesi olmadan kullanılamaz. Sürücülerin ha-
red Moss, dükkânında bir de elbise kiralama
taları nedeniyle, söz konusu belgeleri iptal et-
servisi kurdu. Zamanla onların işi de arttı.
me hakkına her zaman sahibiz."
Yalnız kuyruklu ceketle yetinmeyip, günlük el-
biseler, özel balo giysileri, gelinlikler, kayak Bu duyuru üzerine, araba sahipleri, Paris
takımları ve tiyatro kostümleri de kiralama- Emniyet Müdürlüğü'ne başvurdular. Kendi-
ya başladılar ve bu işten eski işlerine oranla leri bir direksiyon sınavından geçirildi ve ba-
çok daha fazla kâr ettiklerini gördüler. şarılı görülenlere sürücü belgeleri verildi, 10
Mart 1899'da Fransız Hükümeti, bir kararna-
me yayınlayarak sürücü belgelerinin araba
İLK DİREKSİYON DERSLERİ kullandıkları zaman sürücülerin yanında ol-
masını ve her istendiğinde gösterilmesini iste-
Londra'da Motor Carriage Supply Co. şirke- di. Belgelerin üzerinde araba sahibinin bir
ti, 1900 yılı Haziran ayından itibaren direksi- fotoğrafının bulunması gerekiyordu. 1 Kasım
yon dersleri vermeye başladı. Şirketin 1899'a kadar Paris bölgesinde 1795 kişiye sü-
öğretmeni, bir bayan öğrenci tarafından "sa- rücü belgesi verilmişti.
bırlı, ısrarlı ve cesaret verici" olarak nitelen-
dirilen Bay Harkinson'du. Şirket, direksiyon
derslerini ek iş olarak veriyordu. Çünkü, The İLK KURU TEMİZLEME
Motor Carriage Supply Co., Londra'nın ger-
çek anlamda ilk servis istasyonuydu. Kuru temizleme yöntemi ilk kez 1849 yılında
Paris'te, M. Jolly-Bellin tarafından bir kaza
sonucu bulundu. Karısının alışverişe gittiği bir
İLK KÖPEK YARIŞMASI gün Bay Jolly-Bellin, masanın üzerindeki lam-
bayı, daha o sabah örtülen masa örtüsünün
Sporcu ve silah yapımcısı Mr. Pape, 28-29 Ha- üzerine devirdi. Karısı gelmeden durumu dü-
ziran 1859'da İngiltere'nin Newcastle kentin- zeltmenin telaşı içindeyken, lambanın içinde-
de, Tyne Town Hall'de, ilk köpek yarışmasını ki gazın döküldüğü yerlerin, öteki taraflara
düzenledi. Pointer ve Seter cinsi 60 köpek ya- oranla çok daha temiz olduğunu farketti. Çok
rışmaya katıldı. Pointerler arasında birincili- dikkatli birkaç denemeden sonra, asıl mesle-
ği R. Brailsford'un kahverengi-beyaz köpeği ği olan terziliğin yanında, ikinci bir meslek da-
aldı. Seterlerin birincisi de, J. Joblings'in ha edindi. "Nettoyage â Sec" (Kuru
Dandy adlı köpeği oldu. Yarışmanın ilginç yö- Temizleme) adıyla yeni bir servis kurdu. Te-
86

http://groups.google.com/group/merakediyorum
mizlenmesi için kendisine getirilen çamaşırla-
rın lekeli kısımlarını terementi-benzin
karışımının içine yatırıyor, sonra da fırçalı-
yordu. Tekrar batırıp kuruttuktan sonra, bir
kez daha fırçalıyor ve böylece-kuru temizle-
meyi bitirmiş oluyordu.

İLK EHLİYET SINAVI


Ehliyet sınavı zorunluluğu, ilk kez Paris Em-
niyet Müdürlüğü'nün 14 Ağustos 1893 günü
yayınladığı kararnamenin üçüncü maddesinin
18. paragrafıyla getirildi. Sınavda, adayların
araba kullanma yeteneklerine, arabaya olan
hâkimiyetlerine ve motor bilgilerine bakılıyor-
du. Ayrıca, adayların 21 yaşını doldurmuş ol-
maları koşulu da vardı. 10 Mart 1899'dan
itibaren ehliyet sınavları, öteki bölgelerde de
uygulanmaya başlandı.

İLK ESNEK DOKUMA


1830'da Paris'in banliyölerinden Saint-
Denis'te Rattier ve Guibal adlı iki ortağa ait
su geçirmez kumaş fabrikasında üretildi. İn-
giliz lastik imalatçısı Thomas Hancock, ken- 19. yüzyılın sonlarında erkeklerin zayıflamak ıçin verdiği uğ-
raşlar o denli yaygınlaşmıştı ki, dönemin ünlü şarkıcıların-
dilerine malzeme ve nitelikli işçi temininde
dan Howard Paul, bu konuya ilişkin bir beste yaptı, fotoğrafta,
yardımcı oldu. Aslında bu yolda ilk çalışma dinleyenleri hayli güldüren bu plağın kapağı görülüyor.
bir Alman işadamı tarafından başlatılmıştı.
Adı açıklanmayan bu Alman, İngiltere'de
Hancock'la temasa geçti. Hancock, kendisi- İLK ZAYIFLAMA DİYETİ
ne Paris'teki dostlarının adresini verdi. Fran- Bilimsel olarak ilk zayıflama diyeti, 1862 yı-
sız ortaklar, projeyi gerçekleştirmek için lında, aslında bir kulak uzmanı olan Dr. Har-
çalıştılar ve sonunda başardılar. 1831'de es- vey tarafından, William Banting adlı aşırı
nek kumaşlardan yapılmış çeşitli giysiler, İn- şişman bir hasta için hazırlandı. Banting'e
giltere'de de satılmaya başlandı. önerilen diyet, karbonhidratların azaltılması
temeli üzerine kurulmuştu ve bu nedenle bu-
İLK BARAJ günkü kilo verme diyetlerinin ilk örneği olma
özelliğini taşıyordu. Dr. Harvey'in hastasına
Yeryüzündeki ilk barajlar, Ortadoğu'daki ne- önerdiği beslenme rejimi şuydu:
hirlerin vadilerinde, o yörenin insanları tara- Sabah: 100 gram et, balık ya da domuz-
fından yapıldı. Mevsim yağmurlarının dene- yağı. 30 gram ekmek.
tim altına alınarak, sellerin önüne geçilmesi Öğle: "Birazcık daha fazla" ekmek, seb-
gerekiyordu. Aksi halde, o yörelerde insan- ze (patates hariç).
ların yaşaması olanaksızdı. Oysa, insanların İkindi: Sütsüz çay, peksimet, meyve.
orada yaşadığını ve hatta tarımla uğraştıkla- Akşam: 100 gram et ya da balık.
rını biliyoruz. Bu rejimi uygulayan Banting, bir yıl için-
Bilinen en eski baraj, M.Ö. 3000 yılların- de 101 kilodan 75 kiloya düştü. Bunu duyan
da Mısır'da, Garavi Vadisi'nde yapıldı. Top- birçok insan da aynı yolu izleyerek kilo ver-
rak barajın uzunluğu 116 metreydi. Bizans meye başladı. Önceleri, zayıflamak isteyenler
tarihçisi Prokopius, M.S. 560 yılında yazdığı yalnızca erkeklerdi. Ancak, 1914'ten itibaren
bir yazısında, Pers sınırında Daras Barajı'nın kadınlar da fazla kilolarından "utanır"oldu-
yapıldığından söz eder. Prokopius'un yazdık- lar ve korselerin yardımıyla gizlemeye çalıştık-
larına göre, İmparator Justinyen'in mimarla- ları şişmanlıklarından bir an önce kurtulmanın
rından Krisis, barajı, her iki ucundan taş yollarını aramaya başladılar.
duvarlar örerek yaptı.
87

http://groups.google.com/group/merakediyorum
16. yüzyılda İspanya'da büyük barajların
yapıldığına tanık oluyoruz. Bunların en büyü-
ğü olan Alicante Barajı, 1594'te yapıldı. Tibi
Boğazı'nı kapayan baraj, bugün hâlâ kulla-
nılmaktadır.

İLK DETERJAN
Deterjan dediğimiz sentetik karışımlarla kıyas-
lanırsa, sabun çok daha yetersiz bir temizle-
yicidir. Deterjanın içinde bulunan hidrofilik
atomlar, suyu çok severler. Yine deterjanda-
ki hidrofobik denilen bir grup atom da, su-
dan hiç hoşlanmaz. Bu son gruba giren atom-
lar, kendilerini yağlara ve öteki kirlere bağ-
larlar. Sonra suyu seven hidrofilik atomlar,
yağlı ve kirli hidrofolik atomları temizleyerek
götürürler.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız teknik
bilgiyi ilk keşfeden Belçikalı kimyacı A. Reyc-
hler oldu. Onun 1913 yılındaki buluşundan
sonra, 1917'de Almanya'da Nekal adı altın-
da ilk ticari deterjan satışı başladı. İkinci Dün-
ya Savaşı sırasında deterjan üretimi hızla arttı.
Çünkü, temizlenmesi gereken birçok ünifor-
ma vardı ve bunların, suyun hiç köpürmediği
tuzlu sularda yıkanması gerekiyordu.
Sıradan deterjanlar, bazı proteinleri, ör-
neğin yumurtayı ayrıştıramadıkları için, temiz- Londra'da yaşayan Macar göçmeni David Gestetner.1881 yı-
leyemezler. Bu tür proteinleri yalnız bazı lında balmumu kalıp kullanan bir çoğaltma makinesi geliş-
enzimler ayrıştırabilir. 1967'den itibaren de- tirdi. "Cyclastyle" adı verilen bu makine, oldukça yaygın bir
terjanlara bu amaçla bazı enzimler eklendi. kullanım alanı buldu.
Bunun ilk uygulamasını ABD'nin Ohio eya- İLK ÇOĞALTMA MAKİNESİ
letinde faaliyet gösteren Proctor and Gamble
adlı şirket yaptı. İngiltere'nin Birmingham kentinde, buhar ma-
kineleri işi yapan James Watt tarafından bu-
lundu. Watt, 24 Temmuz 1778 günü, Dr.
İLK BOYA Black'a yazdığı mektubunda, buluşundan şöy-
le söz ediyordu:
İndigo adı verilen mavi renkli boya, ilk insan- "Birkaç gün önce, yazdığım yazıları çoğal-
lar tarafından kullanılmaya başlandı. Mısır' tan bir makine yapmayı başardım. Bu saye-
da 5 bin yıl önce, indigo mavisi, giysilerin bo- de, mektuplarımı kolayca çoğaltabiliyorum."
yanmasında kullanılıyordu. Yine Mısırlılar, Aygıt, düz bir baskı yatağı ile bir yanda
juvve denilen bir bitkinin kökünden kırmızı bir kol veya üstte bir dikey civatadan oluşuyor-
Doya, çivi otu denilen bir bitkinin köklerin- du. Çoğaltılması istenen yazı ya da şekil, pre-
den, indigodan farklı tonda bir mavi boya, ya- se yerleştirilmeden önce altına, daha önceden
lancısafran kökünden de, koyu kırmızı bir bo- sirke-boraks, istiridye kabuğu tozu ve damı-
ya elde etmeyi başardılar. tılmış sudan oluşan bir karışıma batırılarak ıs-
M.Ö 1000 yıllarında, Fenike kıyılarında latılan bir şeffaf kâğıt konuyordu. Watt, bu
bazı deniz kabuklularının bezlerinden erguvan özel mürekkebin patentini 14 Şubat 1780'de
renginde bir boya elde ediliyordu. Meksika ve aldı. Çoğaltılması istenilen yazı ya da şekil,
Orta Amerika'da, hanım böceğinin gövdesi alttaki özel mürekkebe batırılmış kâğıdın üze-
kurutulduktan sonra, tozundan kırmızı boya rine tersten çıkıyordu. Daha sonra kâğıt, ka-
yapılıyordu. Ege sahillerinde yaşayanlar da lıp presin üst kısmına alınarak istenilen
kırmızı böceğinin gebe dişilerinden kırmızı miktarda çoğaltma yapılabiliyordu. Watt'ın
renkte bir boya elde etmeyi öğrenmişlerdi. bu makinesi, bir anlamda bugünkü ofset baskı
Eski insanlar, boya üretmekte usta olduk- tekniğinin de ilk öncüsüydü.
ları kadar, boyama tekniğinde de hayli ilerle-
88

http://groups.google.com/group/merakediyorum
me sağlamışlardı. Örneğin, bir kumaşı boya-
madan önce, boyanın içine renklere kalıcılık
sağlayacak bazı maddeler karıştırmayı biliyor-
20 Mart 1780'de Jarnes Watt ve Ortakları lardı.
adı altında bu baskı makinelerini üretmek için
bir firma kuruldu. Watt'ın ortağı Matthew
Boulton, çok hırslı bir pazarlamacıydı. Par- İLK DAVULLAR
lamento üyelerine birer mektup göndererek,
bu son buluşla, konuşmalarını diledikleri ka- M.Ö 3500 yıllarında, insanların bir çerçeve
dar çoğaltarak seçim bölgelerine gönderebile- üzerine geçirdikleri hayvan derisinden yaptık-
ceklerini duyurdu. Ayrıca, Kral'ın da ilgisini ları davulları çaldıkları biliniyor. Bunun ka-
çekmek üzere kendisine bir tanıtım gösterisi nıtına birçok Çin söylencesinde rastlamak
yapıldı. Bu baskı makinesiyle müzik notala- mümkündür. Bin yıl sonra Sümerler, Mezo-
rının da kolayca çoğaltılabileceği, askeri emir potamya'da insan boyunda yuvarlak davullar
ve yönetmeliklerinin çok kısa bir zamanda ço- yaptılar. Afrika'da, davulların hatırlanama-
ğaltılarak birliklere gönderilebileceği kanıtlan- yacak kadar eski zamanlardan bu yana bir ha-
dı. Ayracı, Hindistan'da pazarlanmak üzere berleşme aracı olarak kullanıldığı bilinmekte.
oranın iklimine dayanıklı, çelikten özel üre- İncil'in bazı bölümlerinde de insanın düşma-
tim yapıldı. Gezgincile için ilk portatif mo- nı karşısında ayaklarını yere vurarak nasıl
deller üretildi. Ancak bütün bunlar, beklenilen "davul çaldığını" anlatan cümleler bulunur.
ilgiyi çekmek için yeterli olmadı. İngiltere Ban- Trampet ise, eski Yunanlılar zamanında kul-
kası'nın yöneticileri, söz konusu aygıtla bazı lanılmaya başlandı. Bunların daha büyük boy-
sahtekârların işlerini kolaylaşabileceğini,.kal- ları, Arap istilası sırasında Avrupa'ya ulaş-
pazanlara gün doğduğunu söylediler. Bu söz- tı. Bunlar savaşta cepheye giderken, barış za-
leri duyan Boulton'un tepkisi çok sert oldu ve manında da resmi törenlerde çalınıyordu. 15.
"İngiltere'de bazı yöneticiler, domuzdur" yüzyılda süvarilerin kullandığı davul ve tram-
dedi. petler, 17. yüzyıldan itibaren orkestralara
Birinci yıl, 50 tanesi denizaşırı ülkelere ol- girdi.
mak üzere 150 makine satıldı. Özel mürekkep, Boya ve boyacılık tekniği, 1850'li yıllara
toz halinde imalatçı firma tarafından veriliyor- kadar büyük bir gelişim göstermedi. O yıllar-
du. Zamanla siparişlerin sayısı arttı ve birkaç da, renklerin kalıcılığında büyük etkisi olan
yıl içinde Watt'ın makinesi, iş dünyasının en krom tuzlarının bu sanayie girmesiyle yeni bir
çok ilgi duyduğu aygıtlardan biri oldu. çığır açıldı ve hızlı bir gelişme gözlendi.
Birinci Dünya Savaşı'na kadar çoğaltma
makineleri Watt'ın yaptığına oranla çok az de-
ğişimler göstererek kullanıldı, özel mürekkep- İLK ELEKTRİKLİ
li kâğıdın yerine karbonlu. kâğıtlar aldı ve ISITMA SİSTEMİ
teksir makineleri haline geldi.
Balmumu ile çoğaltma yöntemi ise 1875 yı- Patenti 1887 yılında ABD'de Dr. W.Leigh
lında Thomas Alva Edison tarafından bulun- Burton tarafından alındı. İki yıl sonra da
du. Edison, bu buluşu, parafinli kâğıttan "Burton Electric Co." adlı kuruluş, seri üre-
telgraf bandında yararlanmak için deneyler timine başladı. "The Electrician" adlı dergi
yaparken geliştirdi. 8 Ağustos 1876'da bulu- bu yeni elektrikli ısıtma araçlarım şöyle tanım-
şunun patentini aldı, sonra geliştirmeye devam lıyordu:
etti. En son haline getirdikten sonra; 1880'de "Burton elektrik sobası, blok demirden
patentini yineledi, ancak ticari üretime geçmeyi yapılmış bir kasa içindeki rezistanslardan olu-
düşünmüyordu. Bunu duyan Chicagolu işada- şuyor. Bu rezistansların çevresi kuru alçıyla
mı Albert Blak Dick, patenti satın aldı ve büro kaplanmış. Amaç, tellerden gelen ısıyı emmek
tipi çoğaltma makinelerinin üretimine başladı. ve böylece boşa gitmesini engellemek. Isıtıcı-
Hazırlanan kalıp tahta, bir çerçevenin içine lara 80 volt ve 2.5 amper gücünde akım veri-
konuyor ve metin mumlu yüzeye bir stilusla liyor. Bu güçte bir elektrik akımı, sobanın ısı-
uygulanıyordu. Daha sonra kalıbın üzerine bir sını 200°F'ye kadar yükseltiyor."
merdane ile mürekkep veriliyor ve baskıya ge- Alçak bir masaya benzeyen radyatörler,
çiliyordu. A.B. Dick, ürettiği ilk aygıtı 17 yerden 10 sm. yüksekliğinde demir ayaklar
Mart 1887'de sattı. üzerinde duruyordu. Uzunluğu 68 sm, yüksek-
Balmumundan kalıp kullanan ilk makine liği ise 10 sm idi. Firma tarafından gazetelere
ise 1881 yılında Londra'da Macar göçmeni verilen ilanlarda, evlerde hiçbir tehlike söz ko-
David Gestetner tarafı nusu olmadan kullanılabileceği yazılıydı. 1891
sonlarına doğru Colorado eyaletinin Aspen
89

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kentinde faaliyet gösteren Aspen Madencilik rine gösterdiği ampul, daha önce laboratuvar-
Şirketi, bu ısıtıcıyı kendi binalarında kullan- da yapılan deneyde fazla akım verildiği için
mak için Chicago'daki "Electric Merchandi- yandığından, kendisini dinleyenler, ampulün
se Co,"dan garanti istedi. nasıl ışık verdiğini göremediler. 18 Ocak
1879'da Sunderland'de verdiği ikinci konfe-
ransta, daha önceki ampulün aynısını dinle-
ELEKTRİKLİ İLK yicilerine ışık verirken gösterdi. Gerçi bu gös-
VANTİLATÖR teri Edison'un ilk başarılı laboratuvar dene-
mesinden 10 ay önce yapılmıştı ama, bu de-
neme pazarlanabilir elektrik ampulü ile geliş-
Ticari amaçla üretilen ilk elektrikli vantilatör,
melerin ilk aşamalarından biri olmaktan da-
1882'de New York'ta, "Crocker and Curtis
ha büyük bir iddia taşıyamaz. Ancak
Electric Motor C o . " şirketinin başmühendisi
1880'lerin başlarında Swan de, tıpkı Edison
Dr. Schuyler Skaats tarafından gerçekleştiril-
gibi, karbonize edilmiş pamuk ipliğinden fi-
di. Ertesi yıl seri üretime geçilerek masa tipi,
lament kullanarak bir ampul yaptı. Ne var ki,
iki kanatlı pervaneli modeller piyasaya çıka- onun ampulü, Edison'unkinden biraz daha
rıldı. uzun ömürlüydü. 27 Kasım 1880'de buluşu-
Dişli donanımıyla hareket eden, hareketli nun patentini aldı ve hemen ardından Swan
ilk elektrikli vantilatör de 1908 yılında, ABD' ampullerinin üretimi başladı.
de "Eck Dynamo and Electric C o " adlı ku-
Ticari amaçla ilk üretilen ampuller, 1 Ekim
ruluş tarafından üretildi. Havayı her tarafa üf-
1880 günü Menlo Park'taki "Edison Lamp
leyebilen bu vantilatörler, tek yöne serinlik ve-
Works" adlı tesislerde yapıldı. Her ampul,
ren vantilatörlerin satışını büyük ölçüde etki- üretim sırasında 200 ayrı işlemden geçiyordu.
ledi. Üretim tamamen el emeğine dayalıydı ve bu
nedenlerden dolayı perakende satış fiyatı da
İLK ELEKTRİK AMPULÜ oldukça yüksekti. Ampullerin tanesi 2.5 do-
lardan piyasaya sunuldu. Zamanla istek arttı
Elektrik ampulünün ticari olarak üretimi, At- ve fiyatlar da düştü.
lantik'in iki yakasında, aynı anda, ama ayrı
ayrı başlatıldı. ABD'nin New Jersey eyaleti, İLK ELEKTRİK LAMBASI
Menlo Park kentinde Thomas Alva Edison ve
İngiltere'nin Newcastle kentinden Sir Joseph
Işık veren ilk elektrik lambası, İskoçyalı bi-
Swan, hemen hemen aynı günlerde ampul üre-
lim adamı James Bowman Lindsay tarafından
timine başladılar. Bu konuda iki tarafın da ön-
yapıldı. 31 Temmuz 1835 tarihli "Dundee
celik iddiaları olduğundan, olaya kronolojik
Advertiser" gazetesi, Lindsay'in ilk başarılı
bir yaklaşımda bulunmak yararlı olacaktır.
denemesini şöyle anlatıyordu:
Edison, deneylerine 1878 yılı Eylül ayın-
"Yaşadığı kentte öğretmenlik yapan ve
da başladı. 12 aydan biraz daha uzun bir süre
Watt Enstitüsü'nün hocalarından Bay Lind-
sonra, ilk doyurucu sonucu elde etti. Bir süre
say, 25 Temmuz akşamı, elektrikten ışık elde
yanan ilk Edison ampulü, Model no. 9'dur.
etmeyi başardı. Kendisi iki yıldır bu konu üze-
Bu ampulün içinde karbonize edilmiş pamuk
rinde çalışıyordu, ama bu arada başka işlerle
filament vardı. 21 Ekim 1879 günü, Edison
de ilgilenmek zorunda kaldı. Güzellik açısın-
defterine şu notu düştü:
dan, elektrik ışığı, öteki ışık kaynaklarını ge-
"9 numara gündüz 1.30'dan gece 03.00'e ride bırakıyor. Hiç kokusu yok. Duman çıkar-
kadar yandı. Yani tam 13.5 saat. Daha sonra mıyor. Patlama tehlikesi söz konusu değil.
da bîr saat kadar pırpır etti. Sonunda camı Yanmak için havaya gereksinimi yok. Üste-
patladı ve dağıldı." lik iyice kapalı bir cam kavanoz içerisinde mu-
. Ampulün patenti 1 Kasım 1879 günü alınmıştı. hafaza edilebiliyor. Yanıcı eşyalarla dolu yer-
Ama çok geçmeden Edison'un filament ola- lerde güven içinde kullanılabilir. İstenilen ye-
rak kullandığı karbonize edilmiş dikiş ipliği- re de götürülebiliyor."
nin sürekli yanmak için uygun olmadığı gö-
Burada tanımlanan şeyin bir elektrik
rüldü. 1880'in başlarında Edison, filament
ampulü olduğu açık. Lindsay, 30 Ekim 1835
olarak karbonize edilmiş kağıt kullanmaya
günü Dundee Advertiser'a yazdığı bir mektup-
başladı. Bunlardan daha iyi sonuç alınca,
ta, buluşundan "havasız bir cam tüp" olarak
Ekim ayında seri üretime geçti.
söz ediyor. Lindsay, mektubunu bu ışık kay-
Joseph Swan, elektrik ampulünü ilk kez, nağının altında kaleme aldığını ve bunu bü-
18 Aralık 1878'de, Newcastle'da Tyne Derne- yük bir rahatlıkla yaptığını belirtiyordu. Da-
ği'nde yaptı. Konuşması sırasında dinleyicile- ha da ileri giderek, "İstenirse, aynı kaynak-
90

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Elektrikli ilk iskemle, 1890 yılında New York'ta kutlanıldı. William Kemmler adlı katilin infaz tam sekiz dakika sürdü.
Bu infazdan sonra çeşitli tartışmalar başladı. Kimleri, bunu modern bir gelişme olarak kabul ediyor, kimileri ise elektrik-
li iskemleyi bir işkence aracı olarak görüyordu. Üstteki küçük resimde, başa takılan elektrot görülüyor.

ELEKTRİKLİ SANDALYEDE ni olmadan Westinghouse firmasının yaptığı


jeneratörleri kullandığını açıklamaları üzeri-
ÖLEN İLK ADAM ne, bu tepkilerin dozu daha da arttı.
Elektrikli sandalye ile ölüme gönderilen ilk Kemmler'in elektrikli sandalyede idam
suçlu William Kemmler, 6 Ağustos 1890 gü- edilmesi, bütün ulusu ilgilendiren bir olay ha-
nü New York'ta, Auborn Hapishanesi'nde line geldi. İnfazdan bir hafta sonra "The
can verdi. İdam cezasını elektrik vererek uy- Electrical Engineer" adlı dergi, hükümete yö-
gulama fikri, karanlık bir tip olan Harold P. nelik bir eleştiri kampanyası açtı ve yönetici-
Brown tarafından ortaya atıldı. Bir zamanlar leri, Kemmler olayında bir insanı kobay ola-
Thomas Alva Edison'un yardımcılığını yapan rak kullanmakla ve bilimi bir infaz olayına
Brown, Edison'un baş teknisyeni Dr. A.E. alet etmekle suçladı.Dergide, olayla ilgili ola-
Kennelly'nin de yardımıyla sürdürdüğü ça- rak şu satırlar vardı:
lışmaları sırasında, çok sayıda hayvanı elek-
trik vererek öldürdü. Bu iki çılgının çalışma- "Şurası açıkça bellidir ki, Auburn'daki
larına tanık olan bir görevli, notlarında Brown kurban, bu yeni infaz yöntemiyle anında can
ve Kennelly'nin çalışmalarından şu şekilde söz verememiş, akımın uygulanmasından dakika-
ediyor: larca sonra ölmüştür. İlk verilen akımla ölme-
"Zavallı köpekleri ve öteki başka hayvan- diği görülünce, kendisine tekrar elektrik uy-
ları elektrik vererek öldürüyorlardı. Bazen de- gulanmış. Bu arada elektrotların değdiği yer-
neme sırasında uygulanan akım, kadersiz hay- de, deri yanmaya başlamış ve izleyiciler,
vanın can vermesi için yeterli olmuyor, kor- Kemmler'in gözlerinde, çektiği büyük acının
kunç acılar içinde bağırmaya başlıyordu. O za- "korkunç izlerini görmüşler."
man kafasına bir tuğla ya da sopa ile vurarak Aynı günlerde, New York Times'ta Krem-
işini bitiliyorlardı." ler'in infazını, asılarak ölmekten çok daha
Bu açıklamaların yayınlanması üzerine, korkunç bir ölüm biçimi olarak tanımlıyordu.
kamuoyunda çok geniş tepkiler ortaya çıktı. Resmi raporlara göre ise, Kremmler, ölüm
Elektrik endüstrisinin ileri gelen temsilcileri- odasına girdikten sekiz dakika sonra hayata
nin, Brown'ın çalışmaları sırasında şirketin iz- gözlerini yummuştu.

91

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tan iki ya da üç ışık daha elde edebilirim. Üs- ve Archereau tarafından yerlerine monte edil-
telik, bunların hepsinin altında kolayca oku- di.
nup yazılabilir" der.
ELEKTRİK MOTORLU
EVDE KULLANILAN İLK İLK KORNA
ELEKTRİK AMPULÜ
İngiltere'de United Motor Industries Ltd. ta-
Rhode Island'daki Donanma Eğitim İstasyo- rafından Wagner Electric Motor Horn adıyla
nu görevlilerinden Profesör Moses G. Farmer, üretildi. 28 Ağustos 1906'da The Motor adlı
1859 yılı Temmuz ayında Massachussetts'de- dergide ilanlarla tüketicilere tanıtıldı. Firma-
ki evinin ön kısmını, kendi buluşu olan bir nın kendi satış rakamlarına göre korna, çok
lambayla aydınlattı. Lambanın yanması için büyük ilgi gördü. Eylül ayında, aynı dergide
gereken akım, evin mahzenine yerleştirilen bir yayınlanan ilanlara göre, "Bu yeni kornaya
galvanik pilden geliyordu. olan hayranlık bir çığ gibi büyüyor, üretim
adeta kapışılarak tüketiliyordu." O ay yapı-
ELEKTRİKLE AYDINLATILAN lan bir denemede, kornanın sesinin yaklaşık
800 metreden duyulabildiği saptandı. Sıradan
İLK KASABA kornalar ise, ancak 400-500 metreden duyu-
Daha önce kullanılan gaz lambalarının yerini labiliyordu. Bu yeni aygıtı ilk kullananlar, Na-
elektrik lambalarına bıraktığı ilk kasaba, pier marka arabalarına taktıran Cecil Edge ve
ABD'nin Indiana eyaletindeki Wabash'dır. S.F. Edge'dir.
Bu kasabanın meydanı 4 bin mumluk 4 Brush
ark lambası ile aydınlatılıyordu. Değişiklik 31 ELEKTRİKLE AYDINLATILAN
Mart 1880 günü yapıldı.
İLK CADDE
İLK SOKAK LAMBALARI 1857'de, Fransa'nın Lyon kentindeki Imperi-
ale Caddesi. Laccassange ve Thiers tarafından
Sokak aydınlatılmasında kullanılan ilk lam- takılan ark lambalarıyla aydınlatıldı. 1878 yı-
balar, deney amacıyla, Paris'te Conti rıhtımı- lında Paris'in Opera Caddesi'nde yapılan ay-
na ve Concorde alanına takıldı. Ark lambası dınlatmaya kadar, bu konuda bir gelişme gö-
türündeki bu lambalar, 1841 yılında Deleuil rülmedi.

İLK ELEKTRİKLİ FIRIN


1889'da İsviçre'nin Sameden kentinde Hotel
Bernina'ya takıldı. Kimin yaptığına dair bir
belge ya da kayıt yoktur. The Electrician der-

Davenport tarafından alındı. Davenport, ay-


nı yıl 50 librelik iki motor yaptı. Biri, demir
ya da çelik üzerine 1/4 inçlik delikler açmak
için kullanılıyordu. Her iki motor da, daki-
kada 450 devir yapıyordu. 1839'da daha bü-
yük bir motor yaptı ve bu motoru bir baskı
makinesini çalıştırmak için kullandı. Bu ma-
kineyle de ilk sayısı 18 Ocak 1840 günü ya-
yınlanan ABD'nin elektrikle ilgili ilk gazetesi
olan "The Electromagnet and Mechanics In-
telligencer"i çıkardı.
Thomas Davenport tarafından 25 Şubat 1837'de
yapılan bu ilk elektrik motoru, dakikada 450 Endüstriyel amaçla belirli bir oranda me-
devir yapıyordu. Demir ve çelik plakalar merinde kanik güç elde etmek üzere elektriğin ilk kul-
4.5 inçlik delikler açmak için kullanıldı. lanımı 1873 yılında Paris'te Societe Gramme
tesislerinde yapıldı.
İLK ELEKTRİK MOTORU İlk minyatür elektrik motorları ise, 1880'
Pratik olarak kullanılabilecek ilk elektrik mo- yılında New Jersey'de Thomas Alva Edison
torunun patenti, 25 Şubat 1837 günü Thomas tarafından gerçekleştirildi.

92
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Kubbe sanatında yeni bir çığır açan Bizanslılar, kare şeklindeki mekanların üzerini de kubbe ile örtmeyi başardılar. Bu-
nun en görkemli örneği, İstanbul'da bulunan ve yapımı 537 yılında tamamlanan Ayasofya'nın kubbesidir.

İLK KUBBE iskele üzerine inşa edilir. Yapım tamamlandık-


Üç boyutlu kemer de diyebileceğimiz kubbe, tan sonra bu ahşap kalıp sökülür. Bizanslılar,
Romalılar tarafından bulunmadan önce, bi- kubbe yapımcılığında ileri bir adım daha at-
naların çatıları düz, odalar da dörtgen şeklin- tılar ve kare şeklinde bir mekânın üzerini kub-
deydi. Bu nedenle kubbeler, binaların değişik beyle kapatmayı başardılar. M.S. 537'de ya-
görünümler almasını sağlamakla kalmadı, ay- pılan Ayasofya, bunun en görkemli örneğidir.
nı zamanda geniş kullanımlı mekânlar yara- 1300'lü yılların sonlarında, Orta Asya'da, Se-
tılmasına da olanak verdi. merkand yöresinde, İslam şaheseri olan kub-
M.S. 124 ve 128 yılları arasında İmpara- beler yükselmeye başladı. Rönesans'la birlik-
tor Hadrianus tarafından yaptırılan Panthe- te, kubbe yapımcılığı bir kez daha Avrupa'
on Tapınağı'nın kubbesi, Romalılar zamanın- nın tekeline geçti ve yeni başyapıtlar, Avru-
da yapılan kubbelerin en büyüğü ve en gör- pa'nın çeşitli yerlerim süsledi. Osmanlıların da
kemlisidir. Yaklaşık 47 metre çapında olan kubbe mimarisine büyük katkıları oldu. Mo-
kubbe, 25 metre yüksekliğinde ve 7 metre ka- dern geometrik kubbelerin yapımı ise 1948 yı-
lınlığında bir duvarın üzerinde durur. lından itibaren Amerikalı mimar Buckmins-
Kemerler gibi, kubbeler de ahşap bir kalıp- ter Fuller'ın öncülüğünde gerçekleşti.

93

http://groups.google.com/group/merakediyorum
gisinin Ağustos 1889 sayısında, bu fırınla il-
gili bir haber yayınlandı. Söz konusu habere
göre, bu ilk elektrikli fırın, her türlü pişirme
ve kızartma işlemlerini, mükemmel bir biçim-
de yapıyordu. Hotel Bernina, kendisi için ge-
rekli olan elektrik akımını yakındaki bir çağ-
layanın yardımıyla çalışan dinamodan elde edi-
yordu. Çağlayan, hiç durmadan akmaya de-
vam ettiğinden, elde edilen elektrikten gündüz
yararlanılamıyor ve güçlü bir enerji kaynağı
bir anlamda boşa gidiyordu. Bunu gözönüne
alan otel yöneticileri, geceleri aydınlanma
amacıyla yararlandıkları elektrikten, gündüz-
leri de yemek pişirmeyi düşündüler ve bir
"elektrikli fırın" sipariş ettiler.
Satış amacıyla üretilen ilk elektrikli fırın
ise 1891 yılında, ABD'nin Minnesota eyaletin-
de, St. Paul kentinde Carpenter Electric He-
ating Manifacturing Co. adlı şirket tarafın-
dan yapıldı. New York'ta yayınlanan "The
Electrical Engineer" adlı dergi, bu fırını şöy-
le tanımlıyordu:
"Kızartma bölümü, 45 santimetre uzun-
luğunda, 35 santimetre yüksekliğinde ve 30
santimetre derinliğinde. İç kısımlar, asbest ve
parlak teneke ile kaplanmış. İçinde iki demir
raf yar. Alt ve üst zeminde bir ısıtıcı bulunu-
yor. Böylelikle fırının içinde iki ayrı ısı elde
etmek mümkün. Kapıya konan küçük bir pen-
cere, içeride kızarmakta olan yemeğin gözlen-
mesini sağlıyor. 110 voltla çalışan bu fırın
12-15 dakika içinde 250 derecelik ısıya ulaşa-
biliyor. Isı yükseldiğinde akımı kesip, pişirmeye
devam etmek de mümkün."

İLK IŞIKLI REKLAMLAR


Londra'da yayınlanan "The Electrician" ad-
lı derginin 31 Aralık 1881 tarihli sayısında, 1879 yılında New York'taki Boreel binasına ilk hızlı asansör
Willing's Electric Signs şirketinin bir ilanı var- grubu yerleştirildi. İçinde oturularak çıkılan bu asansörler,
dı. Bu ilanda, elektrikle reklam panoları, ta- ABD'de gökdelen fikrinin doğmasına neden oldu.
belalar, vitrin süslemeleri yapılabileceği duyu-
ruluyordu. 1882 yılında, W.J. Hammer, İLK ASANSÖR
Sydenham'da Crystal Palace'daki büyük or- Yolcu taşıyan ilk asansör, 1743 yılında Ver-
gun üzerinde Edison ampulleriyle "EDISON" sailles Sarayı'nda, Kral XV. Louis'nin özel da-
yazdırdı. Yazı, durmadan yanıp sönüyordu. iresine monte edildi. Kral, ikinci katta metre-
Berlin'deki Ulusal Hijyen Sergisi'nin girişin- si Bayan Chateauroux için bir daire hazırlat-
deki kemer üzerinde de elektrikli bir tabela mıştı. Kendi dairesi ise bir alt kattaydı. Canı
vardı. Bu arada New York'taki Miner's Tiyat- istediğinde kolayca ve çabuk biçimde bir üst
rosu, adını ışıklı harflerle yazdıran ilk tiyatro- kata çıkabilmek için bu asansör projesini ger-
1890 yılında, Piccadilly'nin kuzeydoğu ke- çekleştirdi. Binanın dışında olan asansöre
narına ilk ışıklı reklam panosu dikildi. Bu pa- kral, dairesinin balkonundan biniyordu.
no, Bovril şirketine aitti. Bir yıl sonra Broad- "Uçan iskemle" diye adlandırılan bu ilk asan-
way'de dev bir reklam panosu geceleri ışık saç- sör, bazı ağırlık dengeleriyle hareket ediyor ve
tı. Üzerinde, "Evinizi, okyanus meltemlerinin insan gücüyle çalışıyordu.
yaladığı Long Island'dan alın" yazısı vardı. Bir iş merkezine yerleştirilen ilk asansör ise
1906 yılına gelindiğinde, Manhattan'da 3 bi- Elisha Graves Otis tarafından yapıldı. Bu
ni aşkın ışıklı reklam vardı.

94

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ta, 1879 yılı Eylül ayında Otis Elevator Co.
tarafından Boreel binasına yerleştirildi. Bu
asansörler, aynı anda hareket eden dört birim-
den oluşuyorlardı. Yüksek hızlı asansörlerin
asansör, 23 Mart 1857 günü, New York'un bulunması, ABD'de şehircilik ve mimarinin
Broadway semtinde beş katlı bir binaya takıl- yeni boyutlar kazanmasına neden oldu. O gü-
dı. Daha önceleri yük taşıyan asansörler ya- ne değin, yatay olarak büyüyen kentler, dikey
pan Otis, aynı zamanda insan taşıyan ilk asan- olarak büyümeye başladılar. Başta New York
sörleri de üretti. Broadway'e yerleştirilen ilk olmak üzere birçok kentte çok katlı binalar
asansörün maliyeti 300 doları bulmuştu. hızla çoğaldı .Teknik olarak çok uzun yıllar ön-
Asansör takılan ilk otel ise, New York'ta- ce düşünülen gökdelenler, yüksek hızlı asan-
ki altı katlı "Fifth Avenue Hotel"dır. Asan- sörün bulunuşuyla hayata geçirildi.
sör, 23 Ağustos 1859 günü Bostonlu O.Tuft 1880 yılında, Manheim Endüstri Sergisi'n-
tarafından takıldı. de, Siemens ve Halske Şirketi, 22 metre yük-
1868 yılında, New York'taki Equitable Li- sekliğinde bir binaya ilk elektrikli asansörü
fe Assurance Building'e asansör takıldı ve bu, yerleştirdiler. Bir ay boyunca hiç arıza yapma-
bir işhanına takılan ilk asansör oldu. Yüksek dan çalışan bu asansör, bu süre içinde 8 bin
hızlı ilk grup asansörler de yine New York' kişiye hizmet verdi.

95

http://groups.google.com/group/merakediyorum
New York'ta, 1882 yılında kurulan bu elektrik santralının altı jeneratöründen elde edilen elektrik, 6 bin Edison ampulünü ışığa
boğmaya yetecek düzeydeydi.
İLK ELEKTRİK SANTRALI Belediyesi idi. Caddelerdeki gaz lambaları,
Gerek kamu, gerekse özel kesim için elektrik elektrikle çalışabilecek biçimde değiştirildi. Bu
üreten ilk elektrik santralı, 1 Ekim 1881'de santraldan elde edilen elektrik enerjisinin ka-
Wey Nehri üzerinde kuruldu. "Central Power sabadaki evlerde nasıl ve ne oranda kullanıl-
Station" adlı bu hidroelektrik santral, Calder dığına ilişkin çok az bilgi vardır. Kasaba sa-
ve Barrett tarafından kurulmuştu. İşletmeci-. kinlerinin, bu yeni enerji türünü "gaz kadar
liğini de bu iki isim yürütüyordu. Jeneratör ucuz" temin edebildiklerini biliyoruz. Aydın-
malzemelerini sağlayan Siemens Bros, bir yıl lanmada kullanılan Swan ampullerinin çok kı-
sonra santralın işletmeciliğini devraldı. Sant- sa ömürlü olması, elektriğe duyulan ilgiyi
ralın en önemli müşterisi, kasabanın 195 po- azalttı. Bunun üzerine işleri gittikçe kötüleşen
und karşılığında bir yıl aydınlatılması için Cal- işletmeci firma, 1 Mayıs 1884 günü, santralın
der ve Barrett ile anlaşma yapan Godalming faaliyetini durdurdu.

İLK İŞ BULMA SERVİSİ İLK ANSİKLOPEDİ


Dünyada kayda geçen ilk iş bulma servisi, 4 1559 yılında Basle'de Encyclopaedia Seu
Temmuz 1631 günü, Paris'te, "Bureau Orbis Disciplinarum adıyla yayınlanan kita-
d'Adresse" adı altında, Theophraste Renau- bın, dünyadaki ilk ansiklopedi olduğu bilinir.
dot tarafından açıldı. Eleman arayan işveren- Yazarı Paul Scalich idi. Kitabın adı, "Bir da-
lerin müracaatlarında, kendilerinden bir mik- ire içinde öğrenmek" anlamına geliyordu.
tar ücret alınıyordu. İş arayanlardan da, eğer İçindeki konuların alfabetik bir sıraya dizil-
çok yoksul değillerse, "hizmet ücreti" isteni- diği ilk ansiklopedi ise, Antoine Furetiere ta-
yordu. Ancak parası olmayan işsizlere ısrar rafından hazırlanan "Dictionnaire Universel"
edilmiyordu. Paris polisi 1639 yılında bir emir dir. 1690 yılında Paris'te yayınlandı. İngiliz-
yayınlayarak, kentte bulunan tüm yabancı iş- ce dilinde ilk ansiklopedi de, John Harris'in
sizlerin, Bureau d'Adresse'e başvurmalarını is- "Lexicon Technicum" adlı yapıtıdır Londra'-
tedi. Bundan amaç, serseriliğin önüne geçebil- da 1704 yılında basıldı.
mekti. Renaudot'nun bürosu, daha çok evle- Bölümler halinde yayınlanan ilk ansiklo-
re "uşak", dükkânlara da "tezgâhtar" ya da pedi ise, Johann Zelder yönetiminde hazırla-
"çırak" buluyordu. Büro zamanla emlakçi- nan 64 ciltlik Universel Lexicon'dur.Konusun-
lik, seyahat organizasyonu gibi hizmetler de da uzmanlaşmış yazarların katkılarıyla hazır-
vermeye başladı. lanan bu ansiklopedi, Leipzig'de, 1731-1750
96
http://groups.google.com/group/merakediyorum
yılları arasında çıkarıldı. Zeller, sermayesi ya
da fazladan geliri olmayan bir perakende ki-
tap satıcısıydı. Ansiklopedisini de ancak Le-
ipzig'de kendisine gelir sağlamak amacıyla dü-
zenlenen bir piyango sayesinde bastırabildi.
Ancak öylesine güç ekonomik koşullar için-
de yaşadı ki, kendi hazırladığı ansiklopediden
"tam bir takım" almaya bütçesi uygun değil-
di.

İLK ZARF
İngiltere'de Sir James Ogilvie, 16 Mayıs 1696
günü Sir William Turnbull' a yazdığı mektupta
ilk kez bir zarf kullandı. Halen İngiliz arşiv-
lerinde bulunan bu zarf, 11x7.5 santim eba-
dındaydı.
1830 yılında, İngiltere'nin Brighton ken-
tinde S.K.Brewer ilk kez zarf üretimine baş-
ladı. Zamanla bu zarfa duyulan ilgi öylesine
arttı ki, Brewer buluşunun altından kalkama-
yacağını anlayınca, Dobbs and Co. adlı Lond- 1838 yılında Sidney 'deki New South Wales Postanesi, ilk zarflı
ra firmasını yardıma çağırdı. İki ortak, üret- mektup kâğıtlarını bastırdı. Katlandığı zaman dış tarafı zarf
tikleri zarflarla hayli para kazandılar. halini alan bu kâğıtların fiyatına, posta ücreti de dahil oldu-
ğundan, üzerleri mühürlüydü.
İLK ZARFLI MEKTUP KÂĞIDI
İLK EŞİT İŞARETİ Katlandıktan sonra dış kısmı "zarf" haline ge-
len ilk özel mektup kâğıtları, 1 Kasım 1838'de
( = ) olarak gösterilen ilk eşit işareti, 1557 yı- Sidney'de New South Wales postanesinde ba-
lında Londra'da Robert Recard adında bir sıldı. Zarfın üzerinde, özel bir damga vardı. Bu
Oxfordlu tarafından kullanıldı. Recard o yıl damga, posta ücretinin de, zarfın satış ücre-
yayınladığı "The Whetstone of Witte" adlı ce- tiyle birlikte alındığım gösteriyordu. Bu ko-
bir kitabında, eşit kavramını ( = ) işareti ile laylık, Sidneylilerin ilgisiyle karşılandı. Düzi-
simgeledi. Neden başka bir şeyi değil de, bu nelik paketler halinde satışa çıkarılan
simgeyi seçtiğini soranlara da şu yanıtı verdi: "mektup-zarflar" kısa süre içinde tükendi.
"Birbirine paralel iki çizgiden daha eşit iki
şey düşünemezsiniz."
İLK ESPERANTO KİTAP
İLK SİLGİ
Lingvo Internacia adını taşıyan ilk Esperan-
Çok geniş bir kullanım alanı bulunan silgiden to kitap, 1887 yılında Varşova'da Dr. Ludo-
ilk kez 1770 yılında söz edildi. O yıl, Lond- viç Zamenhof adlı Rus tarafından yayınlan-
ra'da, "Familiar Introduction to the Theory dı. Dr. Esperanto takma adıyla kitabını bas-
and Practice of Perspective" adlı bir kitap ya- tıran Zamenhof, 1859 yılında Bielostock adlı
yınlandı. Kitabın yazarı Joseph Priestley, ki- kasabada dünyaya geldi. Bu kasabanın sakin-
taba yaptığı ekte şöyle diyordu: lerini Ruslar, Polonyalılar, Almanlar ve Ya-
"Bu kitap basıldıktan sonra bir nesne gör- hudiler oluşturuyordu.
düm. Bununla, bir kâğıt üzerindeki kurşun- Zamenhof da bir Yahudi aileden geliyor-
kalem izlerini rahatlıkla yok edebiliyordu. Bu du. Gençlik yıllarında, farklı diller konuşan
nedenle, çizimle uğraşan insanlar için son de- kasabalılar arasındaki kötü ilişkiler, Zamen-
rece yararlı bir araç olduğu kuşkusuzdur. Bu hof 'u çok rahatsız etti. Bunun üzerine yeni bir
harika alet, matematiksel araçlar yapan Bay dil geliştirerek, insanlar arasında kardeşliği ve
Nairne tarafından satılıyor. Bay Nairne, 2.5 dostluğu, bu dil aracılığıyla gerçekleştirmeye
santimlik kübik bir parçayı üç şilin karşılığın- karar verdi. Söz konusu dil, kendisi gibi dü-
da satıyor ama, yıllarca kullanılabileceğini şünenler tarafından okullarda öğrenilebilirdi.
söylüyor." 14 yaşında bir öğrenciyken (Varşova Klasik
97
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Akademisi'nde) bu amaca yönelik çalışmala-
rına başladı. 19 yaşına geldiğinde (1878) altı-
yedi arkadaşım da ikna etmeye yetecek kadar
yol almıştı. 17 Aralık 1878 günü evinde bir
toplantı düzenledi ve arkadaşlarıyla birlikte
yeni bir konuşma ve şarkı dilinin doğuşunu
kutladı. Ne var ki, Esperanto'nun bu ilk ön-
cüleri, tutucu büyüklerinin sert tepkilerine da-
yanamadılar ve Zamenhof, yoluna tek başı-
na devam etmek zorunda kaldı.
Birçok düzenlemenin ardından, 15 yıllık
emeğinin sonucu, 40 sayfalık bir kitap haline
geldi. Kitabın başına koyduğu bir önsözle, ya-
zar, kitapla ilgili tüm haklarından feragat et-
tiğini duyurdu. Zira ona göre, "Uluslararası
bir dil, tıpkı ulusal dillerde olduğu gibi, her-
hangi bir bireyin değil, toplumun malıydı."
Esperanto'nun ilk yandaşları genellikle,
Almanlar, İsveçliler ve Ruslardan oluşuyor-
du. Rus Esperantocular arasında ünlü yazar
Leo Tolstoy da vardı. Yeni dünya dili, Batı'
da en büyük ilgiyi Fransızlardan gördü ve 1898
yılında Fransa Ulusal Esperanto Derneği ku-
ruldu.

İLK FAN KULÜP


Herhangi bir sanatçının hayranlarını bir ara-
ya getiren fan kulüplerin ilki, "The Keen Or-
der of Wallerites" adıyla Londra'da kuruldu.
Dönemin ünlü aktörlerinden Lews Waller'i se-
venlerce kurulan kulübün, büyük bir olasılıkla
1900-1901 yıllarında açıldığı sanılıyor.
Kulüp üyeleri, bir yanında Waller'in res-
mi, diğer yanında da sanatçının en sevdiği çi-
çek olan "menekşe" bulunan bir rozet takı-
yorlardı. Sembol renkleri mavi ve leylak ren-
giydi. Üyelerin Bay Waller'le ilişkileri de be-
lirli kurallara bağlanmıştı. Örneğin, kulüp sek-
reteri dışında hiç kimse Bay Waller'le kişisel
ilişki kuramazdı. Ayrıca her üye, sanatçının modacı Doris Langley Moore'un belirttiği gi-
gala gecelerinde mutlaka hazır bulunmak zo- bi, fotoğraflardaki modeller, "profesyonelli-
rundaydı. ğin iyi birer örneğini sergilediler".
Uluslararası bir moda fotoğrafçısı tarafın-
dan çekilen ilk resimler ise, 1911 yılı Nisan
İLK MODA FOTOĞRAFLARI ayında "Art et Decoration"da yayınlandı. Bu,
Lüksemburg asıllı Amerikalı Edward Steic-
İlk kez 1891 yılı Aralık ayında, Paris'te ya- hen'in Paul Poiret kreasyonları üzerinde yap-
yınlanan moda gazetesi "La Mode Prati- tığı 13 fotoğraflık bir çalışmaydı.
que"de çıktı. Fotoğraflar, özel bir teknikle çift,
renkli olarak basılmıştı. Ertesi yıl derginin İLK ARKADAŞ BULMA
"Fashions of Today" adıyla Londra'da ya-
yınlanan İngilizce baskısında, İngilizler, ülke- BÜROSU
lerinde çıkan ilk moda fotoğraflarını gördü-
ler. 1901 yılında yayınlanan Les Modes'a ka- "Eskort Servisi" de denilen arkadaş bulma
dar bu konuda başka bir çalışma görülmedi. bürolarının ilki, 1937 yılında Londra'da
Les Modes yayın hayatına atıldığında, hem "S.O.S." adıyla Bayan Horace Farquharson
konuya ciddi bir yaklaşımda bulundu, hem de tarafından açıldı. Büyük bir gizlilik içinde hiz-
98
http://groups.google.com/group/merakediyorum
duyla, derinliklerin taranması fikrini ortaya
İLK YÜRÜYEN MERDİVEN attı. ABD'li Profesör Reginald A.Fessenden,
Yürüyen merdivenin ilki, New York'ta 15 Birinci Dünya Savaşı'ndan önce ilk başarılı
Mart 1892'de Jesse W.Reno tarafından yapıl- deneyleri gerçekleştirdi. 1930'lardan itibaren
dı. İlk kez kullanıldığı yer ise, Coney Island'- de, denizlerin dibini taramak için yüzyıllardır
dır. 1896 sonbaharında Old Iron Pier'e mon- kullanılan ilkel çubuk yönteminden vazgeçi-
te edilen yürüyen merdiven, her biri 10 san- lerek eko sistemi uygulanmaya başlandı.
tim genişliğinde ve 60 santim uzunluğunda la-
talardan oluşan bir konveyör yardımıyla ça- İLK KALP
lışıyordu. Konveyör ise gücünü bir elektrik
motorundan alıyordu. ELEKTROSU (E.K.G)
Gerçek anlamda ilk yürüyen merdivenin Kalbin vuruşları, kalp kaslarındaki voltaj de-
patenti ise 2 Ağustos 1892 günü, Amerikalı ğişimlerinden kaynaklanır. Vücudun iki nok-
mucit Charles A.Wheeler tarafından alındı. tasından deriye bağlanacak bir voltmetreyle
Wheeler, patentini almasına karşın, buluşu- bu değişimler algılanabilir. Kalpteki bu elek-
nu hayata geçirmedi ve haklarım 1898 yılın- triksel olay ilk kez 1903 yılında Leyden Üni-
da Charles D. Seeberger'e sattı. Seeberger, ba- versitesi'nde Hollandalı Doktor William Eint-
zı küçük ilavelerle Wheeler'in buluşunu geliş- hoven tarafından ilkel bir galvanometre ara-
tirdi. Bu modelin ilk örneği, Seeberger'in üre- cılığıyla saptandı. Elektrokardiyogram aygı-
tim için anlaştığı Otis Elevator Co. firması- tı, kaydedilen bazı gelişimlere rağmen, hâlâ bu
nın New York'taki tesislerinde 9 Haziran 1899 sisteme göre çalışır. Voltaj değişimleri bir ka-
günü denendi. lemle özel bir kağıt üzerine yansıtılır. Kalp uz-
Seeberger yürüyen merdiveninin, halk ta- manı bir doktor, bu kağıdı incelediği zaman
rafından ilk kullanımı ise 1900 yılında Paris kalp seslerinin düzenliliği, karıncıkların ve ku-
Fuarı'nda oldu. Ertesi yıl tekrar ABD'ye ge- lakçıkların durumu ve göğüs ağrılarının ne-
tirilen merdiven, Philadelphia'daki Gimbel's denleri ile ilgili çok önemli bilgiler elde eder.
mağazalarına monte edildi ve 1939 yılına ka-
dar orada hizmet verdi.
İngiltere'de ilk yürüyen merdiven ise, 4 İLK ELEKTROLİZ
Ekim 1911 günü Londra'nın Piccadilly Mey-
danı'nda, Earls Court metro istasyonunda hiz-
mete girdi. Bu, 13 metre uzunluğunda, See- Pillerle ilgili çalışmalarını sürdürdüğü sıralar-
berger türü bir yürüyen merdivendi. Üzerin- da, İngiliz kimyager Humpry Davy, elektro-
de, "Basamaklara oturmayınız", "Önce sol liz olayını da keşfetti. Davy, kimyasal bileş-
ayağınızla ininiz" gibi uyarı tümceleri vardı. kelerin, elektriksel çekim sayesinde bir arada
tutulabildiğini anlamıştı. Aynı bileşkelerin yi-
Yürüyen merdiven, İngiltere'ye ilk kez 1911 yılında geldi ve ne elektrik aracılığıyla birbirlerinden ayrılabi-
Londra'da Piccadilly alanına bakan Earls Court metre is- leceğini düşündü. 1807 yılında bu varsayımı-
tasyonunun çıkışında hizmete girdi. nı bir deneyle kanıtladı. O güne kadar bir ele-
ment olarak kabul edilen kostik sodayı eriyik
met verilen bu büroda, ücretler bulunan ar- haline getirdi ve içinden güçlü bir pil aracılı-
kadaşın niteliklerine göre değişiyordu. Örne- ğıyla elektrik akımı geçirdi. Böylece kostik so-
ğin, bir İngiliz soylusunun genç oğluyla bir ge- danın sodyum ve potasyum elementlerine ay-
ce geçirmek isteyen birisinin 3 pound ödeme- rıştığını gördü.
si gerekiyordu. Onun kanıtladığı bu elektroliz yöntemi,
bugün metal kaplama sanayiinde büyük ölçü-
de kullanılmaktadır.
İLK EKOMETRE

Ses dalgalarının yardımıyla, okyanusların de- İLK ELEKTROMIKNATIS


rinliklerini ölçmeye ve belirli derinliklerde ne-
ler bulunduğunu anlamaya yarayan ekometri Danimarkalı fizikçi Hans Christian Oersted,
yöntemine yönelik çalışmalara, 1912 yılında 1820 yılında bir telden geçen elektrik akımı-
Titanik gemisinin bir buzdağına çarparak 1513 nın telin yakınındaki pusulanın ibresini oynat-
yolcusuyla birlikte sulara gömülmesinden son- tığını gördü. Böylece elektrikle manyetizm
ra ilgi duyuldu. İngiliz iklimbilimcisi L.F.Ric- arasında bir ilişki olduğunu anladı. Oersted'
hardson, ses dalgalarının bir cisme çarparak in bu buluşu üzerine birçok bilim adamı ça-
geri dönmesi sistemine dayanan yankı meto- lışmalar yaptı. Bunlardan biri de, İngiliz fi-
99
http://groups.google.com/group/merakediyorum
zikçi William Sturgeon idi. Sturgeon, atnalı İtalyan kimyacı Asconio Sobrero, 1846 yı-
şeklinde bir demir çubuk üzerine sarılmış tel- lında nitrogliserini buldu. Ancak, bu madde
lere elektrik verildiğinde bir "mıknatıs" oluş- en ufak bir devinimde patladığından üretmek
tuğunu buldu. "Elektromıknatıs" adı verilen son derece rizikoluydu. 1866 yılında İsveç'te
bu "atnalı", kendinden 20 kat daha ağır ci- Immanuel Nobel ve oğlu Alfred, nitrogliserin
simleri kaldırabiliyordu. üretimi için nispeten daha güvenli bir yöntem
1831 yılında Amerikalı fizikçi Joseph geliştirdiler. 1867 yılında Alfred Nobel, nitro-
Henry, Sturgeon'un buluşunu biraz daha ge- gliserini, emici bir madde olan sodyum nitrat-
liştirdi. Karısının iç çamaşırlarını parçalaya- la karıştırarak ilk "dinamit'i yaptı. Dinamit
rak elde ettiği ipeklerle, bakır telleri izole etti ele alınabilecek kadar güvenliydi ama, patla-
ve bu telleri kat kat sardı. Böylece, elde ettiği yıcı gücünde bir eksilme yoktu. 1875 yılında
mıknatısın gücünün büyük ölçüde arttığını da Alfred Nobel, jelatin dinamiti üretmeyi ba-
gördü. şardı.
1866'da Fransa'da amonyumpikrat kul-
İLK PATLAYICILAR lanılarak güçlü bir patlayıcı yapıldı. Yine güç-
lü bir patlayıcı olan ve amonyumpikratta ol-
İlk patlayıcı madde olan barutu kimlerin bul- duğu gibi patlatılabilmesi için bir detonatör
duğu kesin olarak saptanamamakla birlikte, gereken TNT (Trinitrotoluen) de 1863 yılın-
10. yüzyılda Çinliler, 13. yüzyılın sonundan da J.Wilbrand tarafından bulundu.
itibaren de Araplar tarafından kullanıldığ. bi-
liniyor. Avrupa ile ilgili araştırmalarda rast- İLK AKTÖR
lanılan ilk kayıt ise, 1314 yılında İngiltere'ye
bir gemi dolusu silah ve barutun geldiğidir. Dekor ve kostüm kullanılarak çekilen bir film-

Fransa doğumlu Amerikalı mucit Louis Aime Augustin Le


Prince, bu tek mercekli kameranın patentini 10 Ocak 188S
günü aldı.

İLK FİLM
Fransız asıllı Amerikalı Louis Aime Augustin
Le Prince tarafından gerçekleştirildi. De Prin-
ce, karısının sanat öğretmenliği yaptığı New
York Sağırlar Okulu'nda hareketli fotoğrafik
görüntülere ilişkin bazı araştırmalar yapıyor-
du. Kızı M.Le Prince, 1885 yılında, enstitü-
nün beyaz badanalı duvarlarında kımıldayan
görüntüler izlediğini iddia etti. 1886 yılının Ka-
sım ayında Le Prince, Amerikan Patent Bü-
rosu'na başvurarak, buluşunu şöyle tanıttı:
"Fotoğrafik bir kamera ile bir nesnenin ya
da nesnelerin hareketli görüntüleri saptanır.
Sonra da bu görüntüler, bir projeksiyon ay-
gıtı aracılığıyla aynen yeniden canlandırılır."
1861 yılında da İngiltere'de bir İngiliz,
kendi ülkesinde çok daha basit bir aygıtla bu
tür bir patent almıştı. Le Prince'in aldığı Ame-
rikan patenti ise, daha karmaşık bir (16 mer-
cek)' aygıttı.

100
http://groups.google.com/group/merakediyorum
de kamera karşısına geçen ilk aktör, "Krali- yıl. Dickson, perfore film kullanarak ilk dikey
çe Mary'nin İdamı" filminde Kraliçe Mary'- beslemeli kamerayı geliştirdi. Ekim ayında
yi oynayan Bay R.L.Thomas'dır. Raff and Dickson, bu kamerayla kendisini, yardımcısı
Gammon şirketi tarafından Alfred Clark yö- William Heise'yi, bazı kılıç ve güreş karşılaş-
netiminde, 28 Ağustos Î895'te New Yersey malarını görüntüledi. Dickson'ın sağladığı bu
eyaletinin West Orange şehrinde çekilen film- gelişme, para kazanmak amacıyla film çeki-
de, başrol olan kraliçe rolünü, Kinetoscope lebileceğini kanıtladı ve bu yönde çalışmalar
Co. şirketinin muhasebecisi olan Bay Thomas, başladı.
özel bir makyajla oynadı. İdam sahnesi çeki-
lirken, Thomas, cellatın önündeki kütüğe yak-
laştı ve boynunu kütüğün üzerine koydu. Bu
ÜCRET KARŞILIĞI
sahnenin çekiminden sonra kamera durdu. Bu GÖSTERİLEN İLK FİLM
arada Thomas, çekildi. Kamera daha sonra
cellatı çekti. Böylece sinema tarihinin ilk film 14 Nisan 1894 günü, New York'ta ve Broad-
hilesi de gerçekleştirilmiş oldu. way'de, Holland Bros'un kineteskop salonun-
Bir filmde komedi oynamak üzere görev- da izleyicilerin karşısına çıktı. Kineteskoplar
lendirilen ilk kişi ise, M.Clerc'tir. Lyon ken- beşerlik iki sıra halinde dizilmişlerdi. 25 sent
tinde oturan Bayan Lumiere'in bahçıvanı ödeyen her seyirci beş film izleyebiliyordu. Bü-
olan M.Clerc, Lumiere Kardeşler tarafından tün filmleri izlemek isteyenlerden iki misli üc-
çevrilen L'Arroseur Arrose adlı filmde de bah- ret alınıyordu.
çıvan rolü oynadı. Bu film, 28 Aralık 1895 gü- İlk gün 120 dolar hasılat toplandı. Bu da,
nü, Paris'te Grand Cafe'de gösterildi. Film- sinema tarihinde ilk günkü seyirci sayısının
de Clerc bir hortumla çiçekleri sulamaktadır. 500 olduğunu gösterir. Edison'un West Oran-
Yaramaz bir çocuk (Bu rolü o zaman 14 ya- ge'daki stüdyolarında çekilen filmler şunlar-
şında olan Duval adlı bir genç oynadı) bahçı- dı:
vanın arkasına dolanarak hortuma basar ve Sandw, Bertholdi,At Nasıl Nallanır,Berber
suyun kesilmesine neden olur. Bahçıvan hor- Dükkanı, Bertholdi II, Demirciler, Horoz Dö-
tumun tıkanıp tıkanmadığını anlamak için ğüşü, Dans, Güreş, Trapez.
ucunu gözüne doğru kaldırınca, çocuk ayağı- Tüm bu filmlerin yapımcısı olan Edison
nı kaldırır ve su Clerc'in yüzüne fışkırırken, Co. aynı zamanda dünyanın ilk film yapım
neşe içinde dans ederek oradan uzaklaşır. kuruluşu idi. Çekim tarihi belli olan ilk ko-
nulu film ise Sandw'dur (7 Mart 1894). Sirk-
İLK TOPLU FİLM lerde güç gösterisi yapan Eugene Sandw da,
kamera karşısına geçen ilk profesyonel olarak
GÖSTERİMİ kabul edilebilir. Edison için film yapan öteki
ünlüler arasında "Annie Get Your Gun" ad-
22 Mayıs 1891'de, West Orange'daki Edison lı filmiyle ölümsüzleşen Annie Oakley ve ef-
laboratuvarlarında yapıldı. Kadın Kulüpleri sanevi Buffalo Bill sayılabilir. Her ikisi de, ka-
Ulusal Federasyonu'nun 147 üyesi, o gün Ba- mera karşısına aynı yılda, 1894'te geçtiler.
yan Edison'un konuğu olmuşlardı. Bayan İlk film katoloğu da, 1894 yılında Edison
Edison, onları kocasının çalışma salonuna gö- şirketince yayınlandı. Bu katalogda, hepsi
türdü ve orada kendilerine yeni "kineteskop" Edison firmasının yapımı olan 52 filmin tanı-
u tanıttı. The Sun gazetesi, olayla ilgili ola- tımı yapılıyordu. Film fiyatları ise 10 dolar
rak şunları yazdı: (Şahane Kadın) ile 100 dolar (5 rauntluk bir
"Şaşkınlıklarına rağmen memnuniyetleri boks maçı) arasında değişiyordu.
de yüzlerinden anlaşılan kulüp üyesi hanıme-
fendiler, yerde bir kutu gördüler. Kutunun ya- PERDE ÜZERİNDE
nında bazı makaralar ve kayışlar vardı ve bir SEYREDİLEN İLK FİLM
adam onları çalıştırmak için uğraşıyordu. Ku-
tunun tepesinde de üç santimetre çapında bir La Sortie des Ouvriers de L'Usine Lumiere ad-
delik vardı. Delikten baktıklarında bir adam lı film, 22 Mart 1895 günü, Paris'te Auguste
gördüler. Bu o zamana kadar gördükleri en ve Louis Lumiere tarafından Societe d'Enco-
güzel resimdi. Resimdeki adam, eğildi, gülüm- uragement a l'Industrie Nationale üyelerine
sedi ve şapkasını çıkararak kendilerini selam- gösterildi. Lumiere'ler, bu filmin çekimini
ladı. Üstelik tüm hareketleri kusursuzdu." 1894 yılının Ağustos ya da Eylül ayında yap-
Bu gösteride izletilen filmin, bir yatay ka- mışlardı. Lyon'daki Lumiere fabrikalarında
mera ile çekildiği anlaşılıyor. 1892 yılına ka- çalışan işçilerin yedikleri bir akşam yemeğini
dar da çekimler bu yöntemle yapıldı. O konu alıyordu.
101

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Perde üzerinde ücret karşılığında gösteri- kiyor. Adamlara yaklaşıyor ve onlara birer si-
len ilk film ise 20 Mayıs 1895 günü Broad- gara veriyor. Sonra kameraya dönerek bir
way'de oynatıldı. Bu dört dakikalık film, bayrak açıyor. Bayrağın üzerinde bir yazı:
"Young Griffo" ile "Charles Barnett" ara- "Hepimiz Admiral içeriz."
sındaki bir boks maçını konu alıyordu. Filmin Yine ABD'de, 1897 yılında, Kuhn and'
çekimini ve gösterimini, ekranda oynatmak Webster firması tarafından "Haig Viskileri",
üzere film çekiminin ilk öncüsü olan Lamda "Pabst's Mihvaukee Biraları" ve "Maillard's
Co. adlı şirketin kurucusu ve sahibi Woodville Çikolataları" için reklam filmleri çekildi. Bu
Latham yapmıştı. Gösterimde kullanılan Ei- filmler, Broadway'de kurulan bir açıkhava
doloskop adlı ilkel projeksiyon makinesini perdesinde, "back-projection" yöntemiyle
Lamda Co. için Edison'un eski teknisyenle-
gösterildi.
rinden Eugene Lauste yaptı.
Avrupa'da para ödeyerek salona giren se- Fransız reklam filmlerini Georges Melies
yirciler karşısında ilk film gösterimi, 1 Kasım çekti. Bu filmler, 1898 yılında Paris Operası
1895 günü, Berlin'de Max ve Emil Sklado- yakınlarındaki Italiens Bulvarı'nda açıkhava-
nowsky tarafından yapıldı. Skladonowsky da gösterime girdi. Melies'in müşterileri ara-
Kardeşler, bu gösterim sırasında, kendi buluş- sında, Delion şapkaları, Mystere korseleri,
ları olan bir projeksiyon aygıtını kullandılar. Menier çikolataları ve Moritz birası gibi fir-
İki ucu birbirine eklendiği için film hiç dur- malar vardı.
mamacasına oynuyordu ama film içindeki tek İngiltere'de ilk reklam filmi de 1897 yılın-
hareket, yalnızca birkaç saniye sürdüğü için da Bird's kremleri için Arthur Melbourne Co-
sürekli olarak bu bir tek hareket perdeye yan-
oper tarafından çekildi ve Bird's kremlerine
sıtılıyordu. Biraz titrek ve flu olmasına kar-
şın, perdede gerçekten bir hareket vardı ve bu çok yararlı oldu.
durum, Nazilerin 40 yıl sonra sinema endüst-
risinin temellerinin Almanya'da atıldığı yolun- UÇAKTAN ÇEKİLEN
da bazı iddialar sürmesine olanak sağladı. As-
lında, ne Amerika'da Lauste ve Latham'ın ça- İLK FİLM
baları, ne de Almanya'da Skladonowsky Kar-
deşler'in yaptıkları, sinemanın gelişiminde ka- 1908 yılında, Fransa'nın Camp d'Auvours yö-
lıcı birer etki bırakamamıştır. resinde çekildi. Kameraman, Pathe görevlile-
Tüm sinema tarihçileri tarafından, sinema- rinden L.P. Bonvillain, uçağın pilotu ise Wil-
nın bir eğlence aracı olarak ortaya çıktığı ilk bur Wright idi. Bu çekim, bir uçaktan ilk fo-
gün olarak Lumiere'lerin bilet alarak salona toğraf çekiminden tam bir yıl önce gerçekleş-
giren seyirciler karşısında Paris'teki Grand tirildi.
Cafe'de hareketli bir film oynattıkları 28 Ara- Havacılık amacı dışında çekilen ilk film ise
lık 1895 tarihi kabul edilir. Warwick Trading Co. adına gerçekleştirildi.
Lumiere'ler, gerçekten başarılı bir projek- Şirketin Bioscope Cronicle adlı bir haber film
siyon aygıtı yapmışlar ve sinema endüstrisi için gösterisi vardı. Bu programdan yayınlanmak
ekipman üreten ilk kuruluş olma özelliğini de üzere, 21 Nisan 1913 günü İngiltere Kralı V.
kazanmışlardır. George'un Victoria and Albert adlı Kraliyet
yatıyla Manş Denizi'ni aşarak Fransa'ya ge-
lişi filme alındı. Uçağın pilotu B.C. Hucks,
İLK REKLAM FİLMLERİ kameramanı çekimden hemen sonra Hen-
don'a götürdü. Zira filmin derhal banyo edil-
1897 yılında, Fransa, İngiltere ve ABD'de çev- mesi gerekiyordu. Kral'ın Londra'dan Paris'e
rildi. Amerika'da çekilen film, 5 Ağustos yaptığı seyahatin tümü, havadan çekilen sah-
1897'de New Jersey'deki West Orange Edison neler de dahil olmak üzere, aynı gün akşam
stüdyolarında gerçekleştirildi. Amerikan saat 5.20'de, Coliseum'da düzenlenen bir ma-
Kongre Kütüphanesi'nde filmle ilgili şu kayıt- tinede gösterildi.
lar var:
"Filmde büyük bir pankart var. Üzerinde
de, "Admiral Sigaraları" diye bir yazı. Pan- İLK HAYVAN FİLM
kartın önünde dört kişi oturuyor. Sam Am- YILDIZI
ca, bir papaz, bir Kızılderili ve bir işadamı.
Ekranın sol tarafından kül tablası biçiminde Rover adlı köpektir. Cecil Hepworth tarafın-
bir kutu görüntüye giriyor. Kutu yırtılıyor ve dan yönetilen "Rover Kurtarıyor" adlı filmin
içinden çok çekici giyinmiş şahane bir kız çı- başrolünü oynadı ve bu film, gişe rekorları
102
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ların kimlikleri gizli tutulurdu. Yalnızca film-
de rol alan sahne sanatçılarının adları belirti-
lirdi. Sahnede başarılı olan sanatçıların, sine-
manın emekleme döneminde, perdede de ye-
teneklerini göstermeye başlamalarının ilk ve
çarpıcı örneklerinden biri, Naff and Gammon
tarafından 1896 yılı Nisan ayında çekilen Dul
Jones adlı filmde görüldü. Bu filmde rol alan
John Rice ve May Irwin, aynı zamanda be-
yazperdede öpüşen ilk çift oldular.
Amerikalılar tarafından sinema dünyası-
na getirildiği sanılan "star" sisteminin temel-
leri aslında Almanya'da atıldı. Bu ülkede de
önceleri İngiltere ve ABD'de olduğu gibi film
yapımcıları oyuncuların birer kahraman olma-
sına ticari bazı endişelerle karşı çıkıyorlardı.
Ama zamanla bazı oyuncuların daha çok se-
yirci çektiği anlaşıldı ve onların görüntüleri
perdelere daha çok yanmasıyla başladı. Yine
de yapımcılar bu oyuncuların gerçek isimleri-
ni duyurmak yerine, "Şeytan Kadın"gibi bir-
takım unvanlar lanse etmeyi yeğlediler.
Bu sistem içinde, adını duyurarak film
dünyasının ilk starı olmayı, Alman kadın
oyuncu Henny Porten başardı. Görüntüsüy-
le sinemaseverleri salonlara çeken Porten,
1909 yılında çevirdiği "Kör Bir Kızın Aşkı"
adlı romantik filmle izleyicilerin gözdesi hali-
ne geldi. Bunun üzerine yapımcı Messter Şir-
keti, yıldız oyuncusunun kimliğini açıkladı.
Bir filmde ilk kez öpüşen sanatçı unvanın Fred Storey aldı. Bir anda ünlenen Henny Porten, bir sonraki
Aynı zamanda, bir filmde rol atan ilk profesyonel oyuncu olan film için sete geldiğinde, şirketten ayda 10 po-
Fred Storey, 1896 yılında çevrilen "Askerin Aşkı" adlı film- und olan maaşının 11 pounda çıkarılmasını is-
de öpüşürken görülüyor.
tedi.
Messter, en büyük korkusunun gerçekleş-
tiğini, isim sahibi oyuncuların daha çok para
FİLMDE ROL ALAN İLK istemeye başladığını gördü ve kötü bir örnek
yaratmamak için Porten'e hayır dedi.
PROFESYONEL AKTÖR Bunun üzerine güzel oyuncu stüdyoyu terk
P.W.Paul'ün, "Askerin Aşkı" filminde baş- etti ve evine döndü. Blöfünün tutmadığını gö-
rolü oynayan Fred Storey, bir filmde oynayan ren yönetmen, yardımcılarından Kurt Stark'ı,
ilk profesyonel oyuncu oldu. Kısa bir kome- Henny'nin evine gönderdi ve isteğinin kabul
di olan bu film, 1896 yılının Nisan ayında edildiğini söylemesini istedi. Henny, görevi-
Londra'daki Alhamra Tiyatrosu'nun çatısın- nin başına döndü, Kurt Strak'la evlendi ve ses-
da çekildi ve aynı ay gösterime girdi. siz sinema döneminde Almanya'nın ilahı ol-
Film endüstrisinin ilk günlerinde, oyuncu- mayı sürdürdü.

kırdı. tirildi. Amerika'da ilk örneği, James Stuart


Filmin aslı 1905 yılında çekilmişti. Ama Blackton tarafından Vitagraph Co. adına ya-
sürekli artan talepleri karşılayabilmek üzere pılan "Humerous Phases of Funny Faces"tir.
iki kez daha yinelendi. Rover, daha sonra bir- Tüm ilk Amerikan çizgi filmlerinde olduğu gi-
çok başka filmde de rol aldı. bi, Blackton da filmin başında, bir resim çi-
zen ressamı gösteriyordu. Sonra ressamın çiz-
diği resim birden canlanıyor ve hareket etme-
İLK ÇİZGİ FİLMLER ye başlıyordu. 8 bin çizimden oluşan bu ilk
Amerikan çizgi filminde, gözlerini hareket et-
1906 yılında, ABD ve İngiltere'de gerçekleş- tirirken sigarasının dumanını genç bir kıza doğ-
103
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ru üfleyen bir adam ve bir çemberden atlayan ki, ilk sesli uzun metraj çizgi film de, Arjan-
köpek gibi, basit hareketler vardı. tin'den çıktı. 1951 yılında Quirino Çristiani ta-
İngiltere'de yapılan ilk çizgi film de, aynı rafından yapılan "Peludopolis" adlı. bu
yılın Nisan ayında Walter Booth tarafından film Devlet Başkam Irigoyen'i hicvediyor-
Charles Urban Trading Co. adına gerçekleş- du. Vitaphone sistemiyle seslendirildi. Uzun
tirildi. "Sanatçının Eli" adlı filmde, önce Bo- metrajlı ve sesli ilk çizgi film ise Walt Disney
oth'un eli, bir kadın ve bir erkek çizerken gö- yapımı olan "Pamuk Prenses ve Yedi Cüce-
rülüyor, sonra bu çift dans etmeye başlıyordu. ler"dir. 21 Aralık 1937 günü, Los Angeles'ta
Cathay Circle Theatre'da gösterime girdi.

ÇİZGİ FİLMLERİN İLK


HAYVAN KAHRAMANI İLK FİLM ARŞİVİ
"Old Doc Yak" adlı bir keçidir. Kısa panto- Danimarka'da açıldı. Danish Statens Arkiv
lon giyen bu keçi, perdeye Chicago Tribune For Mistoriske Film Og Stemmer adlı bu ar-
gazetesinin karikatüristlerinden Sidney Smith şivin fikir babası, Kopenhag'da yayınlanan
tarafından getirildi ve 1913 yılının Temmuz Politiken gazetesi elemanlarından Anker -Kir-
ayında, dizinin ilk filmi çekildi. Bu çok tutu- keby'dir. Kirkeby, o güne dek çekilen filmle-
lan kahraman, çizgi filmlerin çocuklar için iyi rin, ileride sinema tarihçileri için birer hazine
bir eğlence aracı olması açısından büyük kat- niteliği taşıyacağını düşünerek konuyu Nor-
kıda bulundu. Bu gelişimin etkisi 1919 yılın- disk Film yetkililerinden Ole Olsen'a açtı. Ol-
da görüldü ve Pat Sullivan'ın "Felix the Cat" sen da bu fikri benimseyince, arşiv kuruldu.
binlerce çocuğun sevgilisi haline geldi. Kuruluştan sonraki üç yıl içinde, belirli bir dü-
zen içinde Danimarkalı sanatçı, yazar, bilim
İLK RENKLİ ÇİZGİ adamı, politikacı v.s... gibi kişilerin filmleri
çekilerek arşive kondu. Ayrıca, eski Kopen-
FİLM hag'dan da görüntüler saptandı. Arşiv, 9 Ni-
san 1923'te Kopenhag Kraliyet Kitaplığı'nda
Brewster renklendirme yöntemiyle New
resmen faaliyete geçti.
York'ta Bray Pictures tarafından çekilen ilk
renkli çizgi film, "The Debut of Thomas
Kat'', 8 Şubat 1920'de gösterime girdi. Trans- İLK FİLM ÖDÜLLERİ
faran selüodlar üzerine çizilen resimler ters-
ten boyandı ve renkli olarak çekim yapıldı.
1912 yılında Turin'de uluslararası bir sinema
sergisi düzenlendi. Bu serginin programında
İLK SESLİ ÇİZGİ FİLM bir de sinema ödülü vardı. 25 bin franklık bü-
yük ödülünü, İtalyanların Ambrosio Film Co.
adlı şirketi tarafından gerçekleştirilen "50 Yıl-
Paul Terry tarafından yapıldı. Ezop'un fabl- dan Sonra" adlı filmine verildi. Tarihsel dram
larından yola çıkılarak hazırlanan film, Van türündeki film, 1859 yılında yaşanan İtalya-
Beuren Enterprises şirketi adına çekildi ve 1 Avusturya Savaşı'nı anlatıyordu.
Eylül 1928'de New York'ta Mark Strand'da
galası yapıldı. Bu filmi, "bir yığın patırdı"
olarak nitelendiren Walt Disney, kendisinin ilk
sesli çizgi filmi olan "Steamboat Willie"yi 18 İLK AKADEMİ ÖDÜLLERİ
Kasım 1928 günü, yine New York'ta, Colony
Theatre'da gösterime soktu. Bu filmde, çizgi Hollywood'daki Sinema Sanatları ve Bilimleri
film dünyasında bütün zamanların en büyük Akademisi tarafından 16 Mayıs 1929'da, 1
kahramanı Micky Mouse da seyirciyle tanıştı. Ağustos 1927 ve 31 Temmuz 1928 tarihleri
arasında çevrilen filmler arasında bir seçim ya-
pılarak verildi. En iyi aktör ödülünü, Alman
İLK UZUN METRAJ ÇİZGİ FİLM sanatçı Emil Jannings "The Way of All
Flesh" ve "The Last Command" adlı film-
Arjantinli sanatçı Don Frederico Valle tara- lerdeki rolleriyle aldı. "The Last Command",
fından 1917 yılında gerçekleştirildi. 60 daki- "Seventh Heaven", "Street Angel" ve
kalık bu filmde, dönemin devlet başkanı "Sunrise" adlı filmlerdeki rolleriyle Janet
hicvediliyordu. Diagones Tabora yönetimin- Gaynor en iyi kadın oyuncu ödülüne layık gö-
de beş kişilik bir çizerler ekibi, filmi gerçek- rüldü. En iyi film ödülü ise, başrolünde Cla-
leştirmek için 50 bin çizim yaptı. Çok ilginçtir ra Bow'un oynadığı bir William Wellman
104
http://groups.google.com/group/merakediyorum
filmine, "Wings"e verildi. üzerinde ise pembe kurdeleli beyaz bir elbise
1931 yılında Akademi ödüllerinin adı Os- vardı. Kinema-color'un patenti, 1906 yılının
car olarak değiştirildi. Bunun nedeni, Akade- Kasım ayında alındı.
mi Genel Sekreteri Bayan Merrick'in, ödül Kinema-color tekniğiyle çekilmiş bir filmin
kazanan sanatçılara verilen heykelcikleri gör- izleyicilere ücret karşılığında ilk gösterimi ise,
dükten sonra, ! 'Oscar Amcama ne kadar da 26 Şubat 1909 günü yapıldı. Gösteride, 21 kı-
benziyorlar" demesiydi. sa metrajlı film vardı.
Uzun metrajlı ilk renkli film ise, "The
World, the Flesh and the Devil" adlı yapıt-
İLK SANSÜR KURULU tır. 1 saat 40 dakikalık bu melodram, Lauren-
ce Cowen'in romanından esinlenerek Union
İlk ulusal sansür kurulu, 1909 yılında ABD'- Jack Co. şirketi tarafından Kinema-color tek-
de kuruldu. Kurul üyelerini, halkın moral de- niği ile çekildi. "Ücret karşılığında" ilk göste-
ğerlerini korumakla görevli olarak bir araya rimi de 4 Şubat 1914 günü yapıldı.
gelen insanlar tarafından oluşturulan New Üç renk üzerine işlem yapan Gaumont
York Kenti Hemşehriler Birliği temsilcileri Kronokrom tekniği ile alınan ilk başarılı so-
oluşturuyordu. Söz konusu kurul, film yapım- nuç ise, 15 Kasım 1912 günü Paris'te Fransız
cıları tarafından da bir denetim unsuru ola- Fotoğraf Derneği'nin üyelerine gösterildi.
rak memnuniyetle kabul edildi ve yapımcılar, Filmler, üç mercekli bir kamera ile çekilmiş-
kurula çektikleri her 300 metre film için 3.5 ti. Her merceğin üzerinde, ana renklerden bi-
dolar ücreti seve seve ödediler. rine ilişkin bir filtre vardı. Bu ilk filmlerde,
Vilmorin-Andrieux bahçeleri, kelebekler, De-
auville Plajı, çiftçiler ve başka doğal manza-
İLK YAKIN ÇEKİM ralar görüntülenmişti. Kronokrom tekniği
İngiltere'ye 16 Ocak 1913'te geldi. Aynı yıl,
Yakın çekim tekniği, ilki kez New Jersey'de- ilk renkli ve sesli film denemeleri yapıldı ve
ki West Orange Edison stüdyolarında 2 Şu- bunların sonuçları Haziran ayında New
bat 1893 günü çekildi. William Dickson York'ta, 39. Cadde Tiyatrosu'nda sergilendi.
tarafından yönetilen filmde, Fred Ott aksı- Kronokrom tekniği, ticari açıdan pek başarı-
rırken, yakın plandan görüntülendi. Fred Ott lı olamamıştı ama, geçerliliğini 1920 yılına ka-
Aksırıyor adlı film, aynı zamanda, sinema ta- dar korudu.
rihinin ilk "copyright" hakkı alınan filmidir
(7 Ocak 1894). İLK TECHNİCOLOR FİLM
Sürekli yakın plan çalışılan ilk film ise,
Arthur Melbourne Cooper yönetiminde 1900 Bu türün ilk örneği, "The Gulf Betweeû" adlı
yılında çekilen "Büyükannenin Gözlükleri" filmdir. Başrollerini Grace Darmond ve Niles
adlı filmdir. Bu filmde, bir çocuk bir büyü- Welch'in paylaştığı film, Technicolor Motion
teçle saat, gazete, kanarya, kedi yavrusu ve Picture Co. firması tarafından 1917 yılının Şu-
büyükannesinin gözleri gibi nesnelere çok bat ayında çekildi. Şirket, filmin çekiliş tari-
yakından bakarken görülüyordu. Filmde kü- hinden iki yıl önce, Boston'da Dr. Herbert
çük çocuğu Bert Massey, büyükanneyi de Ba- Kalmus tarafından kurulmuştu. Kalmus, fir-
yan Bertha Melbourne Cooper canlandırdılar. masını 1923 yılında Hollywood'a taşıdı. Ön-
celeri iki renkli çalışan Technicolor, asıl
sıçramasını 1932 yılında, üç renkli sisteme ge-
İLK FİLM RENKLENDİRME çerek yaptı. Üç renkli technicolor sistemiyle
YÖNTEMİ _____ çekilen ilk film, Walt Disney'in "Çiçekler ve
Ağaçlar" adlı çizgi filmidir.
Ticari açıdan başarılı olan ilk yöntem, kine- Üç renkli technicolor sistemiyle çekilen ilk
ma color'dur. Pankromatik film kullanılan bu uzun metrajlı film ise, Rouben Mamoulian'
iki renkli sistem, 1906 yılında İngiltere'de dö- in yönettiği Pioneer Films yapımı "Becky
nemin en önde gelen yapımcı firmalarından Sharp"tır. Film, 1935 yılında hem İngiltere'
Charles Urban Trading Co. için George Al- de, hem de ABD'de gösterime girdi.
bert Smith tarafından gerçekleştirildi.
Bu yöntemin denendiği ilk film, 1906 yılı-
nın Haziran ayında, Smith'in evinin dışında İLK FİLM FESTİVALİ
çekildi. Filmde, Smith'in oğlu ve kızı oynar-
ken görüntülenmişlerdi. Oğlan, mavi bir el- Turist akımını hızlandırmak için 6-21 Ağus-
bise giyiyor ve bir bayrak sallıyordu. Kızın tos 1932 tarihleri arasında Venedik'te yapıl-
105
http://groups.google.com/group/merakediyorum
dı. Excelsior Oteli salonlarında düzenlenen nes şirketinin yaptığı Malia dell Oro ve Pier-
festivale, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, rot Innamorato adlı filmler için bestelendi.
İtalya ve Rusya katıldı. Ödülsüz olan yarış- İtalya, bellibaşlı tüm filmler için bir öz-
mada, kararı halk jürisi verdi. Bu festivalde gün film müziği bestelenen ilk ülkedir. Bu
Helen Hayes en iyi kadın oyuncu, Frederich özellik, ancak 192ö'li yıllarda öteki ülkelerde
March en iyi erkek oyuncu, Nicolai Ekk, Ro- görülmeye başlandı.
ad to Life adlı filmle en iyi yönetmen, Nous Film müziği besteleyen ilk kadın besteci de,
la Liberte en eğlendirici film ve Dr. Jekyll and Hindistan'ın süperstarı Nergis'in annesi Jadan
Mr. Hyde en hayalperest film seçildiler. Bai'dir.Bayan Bai, ilk film müziği çalışması-
nı 1935 yılında Talash-e-Huq adlı eser için
yaptı.
İLK KORKU FİLMİ
İLK HABER FİLMİ
R.L. Skevenson'un yönettiği "Dr. Jekyll and
Mr. Hyde" adlı filmdir. 1908 yılında Chica- Sportif olaylar dışında ilk haber filmi, 20 Ha-
go'da Selig Polyscope Co. firması tarafından ziran 1895'te Kaiser Wilhelm II tarafından,
çekildi. Başrolünü Richard Mansfield oyna- Kiel Kanalı'nın açılışı sırasında İngiliz kame-
dı. Öteki roller ise, aynı adı taşıyan oyunu raman Birt Acres tarafından çekildi. Acres,
1897 yılında sahneye koyan bir tiyatro grubu- Kaiser Wilhelm'in Hohenzollern adlı yatıyla
nun elemanları tarafından paylaşıldı. gelişini ve öteki kutlama törenlerini saptama-
Dr. Jekyll and Mr. Hyde, İngiltere'de de yı başarmıştı.
1912 yılında, Lucius Henderson yönetiminde İngiltere'de ilk haber filmi de yine Birt Ac-
çekildi. Bu filmde, aynı konunun bugüne dek res tarafından çekildi. Bu film, Galler Prensi
çekilen 20 versiyonunun tersine, Dr. Jekyll ve ve eşinin 27 Haziran 1896 günü Cardiff Ser-
Mr. Hyde rolleri iki ayrı oyuncu tarafından gisi'ne gelişini konu alıyordu. Acres, bu sah-
canladırıldı. Bu oyuncular, James Cruze ve neleri görüntülerken, kullandığı kameranın
Narry Benhâm'dı. göz deliği olmadığı için, ne çektiğini göreme-
den çekim yapıyordu. Yine de oldukça başa-
rılı sonuç aldı ve yapıtını 21 Temmuz 1896
UÇAKTA GÖSTERİLEN İLK FİLM günü Marlborough House'da Kraliyet Ailesi'
ne sergiledi.
First National şirketi tarafından yapımcılığı
üstlenilen Conan Doyle filmi "Kayıp Dünya",
1925 yılı Nisan ayında Imperial Airvays Ha- KAPALI MEKÂNDA ÇEKİLEN
vayolları'nın tarifeli bir uçuşunda yolculara
gösterildi.
İLK HABER FİLM
Uzun süreli uçuşlarda, yolcularına düzenli
olarak film gösteren ilk havayolu şirketi ise Oskar Messter, 1897 yılında yapılan Berlin Ba-
TWA'dır. TWA, 19 Temmuz 1961 günü, New sın Kulübü Balosu'nu yapay aydınlatma ya-
York-Los Angeles iç hat seferi sırasında, bi- parak filme aldı. Messter, çekim sırasında
rinci mevkideki yolculara, başrollerini Lana portatif ayaklar üzerinde dört adet 50 amper-
Turner ile Efrem Zimbalist Jr.'ın paylaştığı lik Körting-Matthiessen ark lambası kullandı.
Love Possessed adlı filmi göstererek, bu gele-
neği başlattı.
İLK FİLM ELEŞTİRİLERİ
İLK EĞİTİM FİLMİ Frank E. Woods tarafından yazıldı ve 1 Ma-
yıs 1908 tarihinden itibaren New York Dra-
1898 yılında, Oscar Messter tarafından Ber- matic Mirror'da yayınlanmaya başladı.
lin Üniversitesi ameliyathanesinde çekildi. Er- Yazılarının altına "İzleyici" imzasını atan
tesi yıl eğitim aracı olarak Kiel Üniversite- Woods'un eleştirileri, sinemaseverler tarafın-
si'nde gösterildi. dan ilgi ile okunuyordu.
Düzenli olarak film eleştirileri yayınlama-
ya başlayan ilk gazete ise, Budapeşte'de ya-
İLK FİLM MÜZİĞİ yınlanan Vilag (Dünya) gazetesidir.
1912 yılının Ağustos ayından itibaren San-
1906 yılında Romolo Bacchini tarafından Ci- dor Kellner'i sinema eleştirmeni olarak okur-
106

http://groups.google.com/group/merakediyorum
larına tanıttı ve düzenli olarak film eleştirileri lendirildi.
sayfası yayınladı. O dönemde filmlerin uzunluğu 15 ile 30
Film eleştirilerinin Amerika'da gazete say- metre arasında değiştiğinden, McCardell, bir
falarına girmesi 1914 yılında Chicago Tribu- hafta içinde teslim etmek koşuluyla kendisi-
ne'ın öncülüğünde başladı. Gazetenin bayan ne verilen siparişi yarım günde tamamladı.
eleştirmeni Kitty Kelly, okurları üzerinde öy-
lesine etkili oldu ki, yazacağı satırlarla film- İLK AĞIR ÇEKİM
lerin kaderinin belirlenmesinde önemli roller
oynadı ve bu nedenle ABD'li film yapımcıla- 1898 yılında, Berlin'de Oscar Messter tarafın-
rının en nefret ettikleri isim haline geldi. dan gerçekleştirildi. Messter, bu çekim sıra-
sında kendi geliştirdiği 60 milimetrelik özel bir
kamera kullandı. Bu kamera ile çekilen ilk
PROGRAM DIŞI İLK HABER FİLMİ ağır çekim sahnelerinden birinde, yüksek bir
duvardan atlayan bir kedi görüntülen-
Önceden programlanmadan çekilen ilk haber mişti. Kameranın saniyede yüz kare çekebilme-
filminde, New York'taki Windsor Oteli'nde sine karşın, kedili sahnede saniyede 66 karelik
17 Mart 1899 günü çıkan ve 45 kişinin haya- çekim yapılmıştı.
, tına mal olan yangın görüntülendi. J. Stuart
Blackton ve Albert E. Smith, bir rastlantı so-
nuncu olay yerindeydiler ve bu "olanağı" de- İLK SESLİ FİLM
ğerlendirerek program dışı ilk haber filmi Senkronize ses düzeni ile birlikte, belirli bir üc-
çeken kişiler olarak tarihe geçtiler. ret ödeyen izleyicilere gösterilen ilk filmler, 15
Nisan-31 Ekim 1900 tarihleri arasında Paris
Fuarı nedeniyle üç ayrı sinemada oynatıldı.
İLK ÇIPLAK SAHNE Her üçünde de ses.özel plaklar üzerine kayde-
dilmişti ve görüntüye uyum içinde eşlik edi-
Avustralyalı film yıldızı Annette Kellerman ta- yordu. Compagnie Generale Transatlantique
rafından oynandı. "Tanrıların Kızı" adlı bu firması tarafından gerçekleştirilen fonorama
film, Fox şirketi için 1915 yazında Jamaika' tekniği, "Paris'te Hayat" adlı renkli filme ses
da çekildi. Bayan Kellerman, eski bir yüzücüy- veriyordu.
dü ve ilk çıplak sahneyi çevirmeden beş yıl ön- Seyirciler, perdede Paris'ten çeşitli görün-
ce de giydiği tek parça mayo ile şimşekleri tüler izlerken, bir yandan da müzik, şarkı ve
üzerine çekmişti. konuşma sesleri duyuyorlardı. Aynı anda,
Phono-Cinema Theatre'da, ünlü sanatçılar,
ilk kez beyazperdeye sesli olarak getiriliyordu.
İLK FİLM KİRALAMA FİRMASI Clement Maurice tarafından yapılan yedi
film arasında komedi oyuncusu Coquelin ta-
1902 yılında ABD'nin San Francisco ken- rafından canlandırılan Cyrano de Bergerac ile
tinde, Harry J. Miles tarafından kuruldu. Ön- Sara Bernhardt'ın canlandırdığı Hamlet'in dü-
celeri sinemacılar, gösterecekleri filmi satın ello sahnesi, en çok ilgi gören yapıtlar oldular.
almak zorundaydılar ye film ücreti de maka- Sara Bernhardt da beyazperdede Shakespe-
ra başına 100 dolar idi. are'i sesli olarak oynayan ilk sanatçı olarak tari-
Miles, şirketini kurduktan sonra, haftalı- he geçti.
ğı 50 dolardan film kiralamaya başladı. Böy- Henri Joly'nin Theatre de la Grande
lece, daha dördüncü haftanın sonunda yüzde Rue'de Parisli sanatseverlere izlettiği sesli
100 kâra geçmiş oluyordu. filmler arasında en çok ilgiyi Lolotte adlı kı-
Avrupa'da ilk film kiralama firması ise sa film çekti. Lolotte, bir yandan içinde diya-
1904 yılında Londra'da, Wilterdaw Kinema loglar geçen ilk komedi filmi özelliğini
Supply Co. adıyla hizmete girdi. taşırken, bir yandan da belirli bir öykü anla-
tan ilk sesli film niteliğindeydi.
Bir otel odasında geçen filmde, yeni evli
İLK SENARYO YAZARI bir çift ve otelin sahibi, üç ayrı oyuncu tara-
fından canlandırılmıştı.
New Yorklu gazeteci Roy McCardell, 1900 yı-
lında Biograph Co. adlı film şirketinden UZUN METRAJLI İLK SESLİ FİLM
Henry Marvin tarafından tanesi 15 dolardan
bir hafta içinde 10 senaryo yazmakla görev- United Artist Şirketi tarafından 1921'de çekil-
107
http://groups.google.com/group/merakediyorum
di, "Dream Street" adlı bu filmin yönetme- Bros, bu filmle ilgili tanıtım kampanyasında
ni, D.W. Griffith idi. Filmin orijinali tümüyle "yüzde yüz sesli" sloganını kullanırken, Va-
sessizdi. Nisan ayında, New York'ta gösteri- riety dergisi.-filmi "yüzde yüz acemilik" ola-
me girince, sonuç tam bir fiyasko oldu. Bu- rak değerlendirdi.
nun üzerine Griffith, Kellum stüdyolarından
Wendell McMahill ile anlaşarak, filmin bazı
bölümlerini sesli hale getirmeye karar verdi. İLK FİLM STÜDYOSU
Filmin başoyuncusu Ralp Graves, 27 Nisan
günü Kellum stüdyolarına getirildi ve bir aşk Thomas Edison'un "Black Maria" adlı stüd-
sahnesini, şarkısını da söyleyerek seslendirdi. yosudur. ABD'nin New Jersey eyaletinde,
1 Mayıs günü, film kısmen sesli olarak yeni- West Orange'da bulunan Edison laboratuvar-
den vizyona girdi. Bir gece sonraki gösterim- larının bir bölümünde 1 Şubat 1893 günü ta-
de, bir bölümü daha seslendirilmişti. mamlandığında, 637 dolar 67 sente mal
Tümüyle sesli olan ilk uzun metrajlı film, olmuştu. Bu stüdyoda Edison, kinetoskop için
6 Ekim 1927'de Broadway'de gösterilmeye kısa vodviller yaptı. Bina o şekilde yapıl-
başlanan The Jazz Singer'dır. Ancak, bu film mıştı ki, gerektiğinde güneşe doğru çevri-
bir müzikal olduğundan, içindeki tüm sözcük lebiliyordu.
sayısı 354'tür. Geri kalan bölümü şarkılarla Yapay ışıklar kullanılarak film çekebilen
doludur. ilk stüdyo, Oskar Messter tarafından 1896 yılı
Tümü konuşmalarla dolu ilk sesli film ise, Kasım ayında Berlin'de açıldı. Messter, aydın-
bir Warner Bros yapımı olan "New York Işık- latma için portatif ayaklar üzerinde dört adet
laradır. 6 Temmuz 1928'de New York'ta viz- 50 amperlik Körting-Matthiessen marka ark
yona girdi. Başrolünde Helene Costello'nun lambası kullanıyordu. Bu stüdyoda yapay ışık
yıldızlaştığı bu film, jeneriğinden son yazısı- altında çekilen ilk film, "Gözyaşından
na kadar konuşmalarla doluydu. Warner Kahkahaya" adlı kurdeledir.

SESİ FİLME EŞLEME İŞLEMİ


Patenti,Fransa doğumlu İngiliz Eugene Lauste
tarafından Londra'da 11 Ağustos 1906'da
alındı. Lauste'nin, sesi de görüntü ile aynı film
üzerine kayıt etmek için yaptığı çalışmaların
ilk başarılı sonucu 1910 yılında alındı .1913
yılına kadar Lauste, sesli oynatıcıyı ve baskı
makinesini de geliştirdi. Buluşunu tam sine-
ma dünyasına lanse etmek üzereyken 1. Dün-
ya Savaşı patladı.
Gerekli mali desteği bulabilmek umuduy-
la 1916 yılında ABD'ye gitti. Fakat, ertesi yıl
ABD'nin de savaşa girmesiyle, umutları suya
düştü.
Sesi üzerinde ilk filmler, belirli bir ücret
karşılığında seyircilere ilk kez 17 Eylül 1922'de
Berlin'de Elhamra Sineması'nda gösterildi.
Sinemada 1000 seyirci vardı. Gösterime gi-
ren filmlerden "Kundakçı"da, üç oyuncu gö-
rev almış, bunlardan Erwin Baron, dokuz
rolden yedisini üstlenmişti. Öteki filmler, ge-
nellikle orkestra eşliğinde şarkıcıların program
yaptığı müzik filmleriydi. Basının bu yeniliğe
karşı tepkisi değişik oldu. Kimisi, tekniğin sağ-
Fransız asıllı İngiliz sinemacı Eugene Lauste, 11 Ağustos ladığı yeni olanakları överken, kimisi de sesli
1906'da Londra'da patentini aldığı yöntemle doğrudan film
filmlerin ortaya çıkmasıyla sanat gücüne da-
üzerine ses kaydı yapmayı başardı. Fotoğrafta, Lauste'nin 1912
yılında çektiği ses kayıtlı filmlerden biri görülüyor. yanan sinemanın öldüğü iddiasındaydı.

108

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Gösterim süresi bir saati aşan uzun metrajlı filmlerden biri
de The Kelly Gang'dır. Yönetmenliğini Charles Tait'in yaptı-
ğı bu film, 1906 yılında Avustralya'da çekildi.

Sinema tarihinin
uzun metrajlı ilk
renkli filmi, 1914
yılında çevrildi.
100 dakika süren
"The World, The
Flesh and the
Devil"adlı bu
filmin
yönetmenliğini,
Laurence Cowen
yapmıştı. Fotoğrafta,
bu filmi Londralılara
tanıtan afiş görülüyor.

color sistemiyle renklendirilmiş, Vitafon sis-


temiyle de seslendirilmişti.
Sesli filmler, sinema dünyasını bir çığ gibi
UZUN METRAJLI, RENKLİ VE sardı. Tümüyle sesli ilk filmlerin gösterime gir-
mesinden sonraki üç yıl içinde, sessiz film ya-
SESLİ İLK FİLM pımı hemen hemen sona erdi. Son çekilen
Warner Bros tarafından yapılan "Karlar sessiz film, "The White Hell of Pitz Palu"
Üzerinde" adlı filmdir. Yönetmenliğini Alan 1931 yılında Almanya'da çekildi. 1930 yılına
Crosland'ın yaptığı, başrollerini Ethel Waters gelindiğinde, ABD'deki 21 bin 700 sinemadan
ve Joe E. Brown'ın paylaştığı bu filmin ilk 13 bin 500'ü sesli film düzenine geçmişti. O
gösterimi, 28 Mayıs 1929 günü New York'ta yılın sonunda ise tek tük sessiz film sineması
Winter Garden'da yapıldı. İki renkli Techni- kaldı.

109
http://groups.google.com/group/merakediyorum
M.Ö. 54 yılında, Sezar, İngiltere üzerine ikinci bir sefer dü-
zenlediğinde, filosunda çok sayıda kadırga vardı. Kölelerin ve
suçluların çektikleri küreklerle hareket eden bu kadırgalarla
İLK KADIRGA ilgili bir kabartma resim, Vatikan Müzesi'nde saklanmaktadır.
M.Ö. 700 yıllarında Akdeniz yöresinde Feni- yanların karma donanması ile Türk donanma-
keliler ve Mısırlılar tarafından kullanıldı. sı arasında meydana gelen İnebahtı Savaşı,
M.Ö. 480 yılında yapılan Atinalılar-Persler sa- kadırgaların kullanıldığı son büyük çarpışma
vaşında da kadırgaların kullanıldığı biliniyor. oldu. Yine de 18. yüzyıla kadar kadırgaların
1571 yılında, Korint Körfezi'nde Hıristi- etkinliği sürdü.

ra ailesine acıdığım için sakat kalmasını iste-


FİLME ALINAN İLK SPOR OLAYI medim".
Film, 1894 Ağustos'unda New York'ta ki-
nematoskop yöntemiyle gösterime girdi. Her
ABD'nin New Jersey eyaletinde, West Oran- raunt, ayrı bir kinetoskoptaydı ve ayrı bir üc-
ge'daki Edison laboratuvarlarında hazırlanan ret karşılığında seyredilebiliyordu. İzleyicile-
bu film, 14 Haziran 1894'te, Mike Leonard rin çoğu yalnızca nakaut sahnesinin
ve Jack Cushing arasında yapılan altı raunt- bulunduğu son raundu izlemeyi yeğleyince,
luk boks karşılaşmasını gösteriyordu. Çekim Edison, filmden umduğu ticari başarıyı sağ-
için, o zamanlar daha ünlü olan Leonard'a layamadı.
150, rakibine de 50 dolar ödendi. Hareketsiz
kameranın görüntüyü tümüyle saptayabilmesi
için ring, 11 metrekareye küçültülmüştü. Son İLK STEREOFONİK FİLM
rauntta Cushing'i nakaut eden Leonard, çe-
kimden sonra şunları söyledi: Stereofonik film patenti, 1932 yılında Abel
"Dilediğim zaman ve dilediğim yerde döv- Gance ve Andre Debrie adlı Parisli film ya-
düm onu. Bay Edison öyle istediği için de maçı pımcıları tarafından alındı. İlk deneme de
uzattım. Ama yalnızca suratına vurdum. Zi- Gance'ın 1927 yılında çektiği "Napoleon
110
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bonaparte" filminin yeni basımında yapıldı. didir. 1925 yılında çekilen bu film, W2XCD
Konuşmalar ve ses efektleriyle zenginleştirilen Passaic televizyonunda 6-11 Nisan 1931 gün-
film, 1935 yılında Paris'te, Paramount Sine- lerinde altı bölümlük dizi halinde yayınlandı.
ması'nda gösterime girdi. Gotham Productions şirketinin yapımcılığını
İlk başarılı stereofonik müzikal film ise, üstlendiği filmin yönetmeni, Burton King idi.
1941 yılında, Walt Disney stüdyolarında, Walt Olaylar, New Yorklu bir polisin (James Kirk-
Disney-RCA işbirliğiyle çekildi. Disney'in wood), sevgilisine (Edna Murphy) tıpatıp ben-
"Fantasia" adlı çizgi filmi, stereofonik yön- zeyen bir hırsız kızı (yine Edna Murphy)
temiyle seslendirildi. Film boyunca dinleyici- tutuklamasıyla gelişiyordu.
leri büyüleyen müziği, Leopold Stokowski
yönetiminde, Philadelphia Orkestrası çalmıştı.
ÜÇ BOYUTLU İLK FİLM
TV İÇİN ÇEKİLEN İLK FİLM
Bu alanda, Edwin S. Porter ve W.E. Waddell
"Yavru Kuş, Solucanı Yakalıyor" adlı sessiz tarafından yapılan üç çalışma, 10 Haziran
film, 1930 yılında Berlin'de, Commerz-Film 1915 günü, New York'taki Astor Tiyatro-
AG'den F. Banneitz tarafından Alman TV'si su'nda sunuldu. Çalışmalardan birinde kırsal
için çekildi. O dönemin TV'sinin teknik özel- yaşam, diğerinde Niagara Çağlayanları, üçün-
likleri nedeniyle çekim sırasında oyuncular da- cüsünde ise John Mason ve Maria Doro'nun oy-
ha abartılı bir biçimde hareket etmişlerdi. nadıkları "Jim, The Penman" adlı oyundan
Kostümleri de, normal sinema filmlerine oran- bir bölüm gösteriliyordu.
la daha keskindi. Üç boyutlu ilk konulu film, Perfect Pictu-
TV için çekilen ilk sesli ve uzun film de res şirketi tarafından çekildi. "Aşkın Gücü"
1939 yılının yazında, yine Berlin'de gerçekleş- adlı beş makaralık bu film, 1840'larda Cali-
tirildi. "IIA 2992 Numaralı Arabayı Kim Kul- fornia'da yaşayan genç bir kaptanın öyküsü-
lanıyordu?" adlı filmin senaryosunu, nü konu alıyordu. 27 Eylül 1922'de, Los
Reichpost'tan Gerhart W. Göbel yazmıştı. Gö- Angeles'ta Ambassador Oteli salonlarında ilk
bel, TV'de polisin bir cinayet olayının aydın- gösterimi yapıldı.
latılması için yayınlattığı bir yardım çağrı- İlk sesli ve üç boyutlu film, 1936 yılında
sından esinlenerek öyküsünü kaleme aldı. O İtalyan Stereosinematografi Derneği tarafın-
yıllarda, Nazi Propaganda Bakanlığı, cinayeti dan Cines-Caesar stüdyolarında çekildi. San-
konu alan filmlere izin vermediğinden, konu, te Bonaldo'nun yönettiği "Nozze
birini vurup kaçan bir şoförün üzerine odak- Vagabonde" adlı filmde, başrolleri Leda Glo-
landı. Film, ilk kez 1940 yılında TV'nin tanı- ria ve Ermes Zacconi paylaştılar.
tımı için Bükreş ve Sofya'da gösterildi. Al- İlk renkli ve üç boyutlu film ise, bir Rus
manya'ya ise ancak savaş sonrasında, 1950'de yapımı olan 'Robinson Crusoe'dur. A.N.
geri döndü. Andreyevski yönetiminde, 1945-1946 yılları
arasında, Karadeniz kıyılarında çekildi. İlk
gösterimi 1947 yılında Moskova'da yapıldı.
TV'DE GÖSTERİLEN İLK Çekim sırasında en büyük güçlük, vahşi bir
SİNEMA FİLMİ kaplanın, ince bir dal üzerinde kameraya doğ-
ru yürüdüğü sahnede çekilmişti. Tam beş ge-
George Robey'in bir monolog sunduğu ce, bu sahnenin çekimi için uğraşıldı ve
"Gelin" adlı kısa filmdir. 19 Ağustos 1929 gü- nihayet kameraman, başarılı bir sonuç elde et-
nü, Londra'daki Baird Stüdyolarından ya- ti. Bu sahne öylesine başarılıydı ki, kaplan
yınlandı. sanki seyircilerin başları üzerine yürüyor ve si-
nemanın arka kısımlarında kaybolup gi-
Programları arasına düzenli olarak film diyordu.
gösterimleri de koyan ilk TV istasyonu, ABD'
nin New Jersey eyaletinde yayın yapan
W2XCD Passaic TV'sidir. Bu televizyonda İLK GENİŞ EKRANLI FİLMLER
film yayını, 1 Mart 1931'de başladı. İlk film-
ler, genellikle kısa serüven ve gezi öyküleriy- Bu alanda öncülüğü, New York'un Verisco-
di. Bunlar arasında, "Çölde Yaşayan pe Co. adlı şirketi yaptı. Enoch J. Rector yö-
İnsanlar" ve "İngiliz Kolombiyasi" sayı- netiminde 17 Mart 1897 günü Reno'da Cor-
labilir. bett-Fitzsimmons karşılaşması 15 dakikalık bir
TV'de yayınlanan ilk uzun metraj sinema film olarak çekildi. 70 milimetrelik film, 2/1
filmi ise, "Police Patrol" adlı polisiye kome- oranında görüntü veriyordu.
111
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Ahşap boyunduruk: 5 bin yıldır, öküzler boyunduruk al- Avrupalılar, sabanın tahtasının işleyemeyeceği kadar sert top-
tında çifter çifter insanlığa hizmet ederler. Boyunduruk, U bi- raklar üzerinde yaşadıklarından, tarımsal zenginliğe ancak sa-
çiminde, kayışlarla alttan hayvanların boğazına bağlanır. bana demir bıçak takmayı akıl ettikten sonra kavuştular.
Üstten de iplerle boynuzlara tutturulur (küçük resim.) Ondan sonra da uygarlıklarını hızla geliştirdiler.
Boyunduruk

vurmaya başladılar. Tahtadan yapılan bu bo-


İLK KOŞUM TAKIMI yundurukların orta kısımları, hayvanın boy-
M.Ö. 3000 yıllarında, Mezopotamya'da ta- nuna gerektiği gibi oturması için ateşin
rımla uğraşan insanlar, öküzlere boyunduruk üstünde bükülüyordu. Sonra boyunduruk, alt-

Geniş ekranda oynayan ilk konulu film ise,


1929 yılında çekildi. "The Fox Movietone Fol- POLİSİN PARMAK İZİNDEN
lies of 1929" adlı film, 70 milimetrelik Fox
Grandeur yöntemiye çekildi ve 1929 yılı Ey- İLK YARARLANMASI
lül ayında Broadway'deki Gaiety Tiyatrosu'n-
da, 9x3.5 metre boyutlarında bir perde üze- Bu sistem, İskoçyalı fizikçi Henry Faulds ta-
rinde gösterildi. 1930 ve 1931 yıllarında, rafından, Tokyo'daki Tsukiji Hastanesi'nde
ABD'de başka geniş ekranlı filmler de yapıldı. çalıştığı sırada geliştirildi. Faulds'un
Sinemaskop olarak çekilen ilk film, "Nature" dergisine yazdığı şu mektup, 2
"Twentieth Century-Fox" şirketi tarafından Ekim 1880'de yayınlandı:
gerçekleştirildi. "The Robe" adlı bu film, 24 "Eğer bir balçığa, cama, kâğıda ya da her-
Eylül 1953 günü Hollywood'daki Grauman's hangi bir şeyin üzerine parmak izleri alınırsa,
Chinese Theatre'da ilk kez seyirci karşısına bu,suçluların bulunmasında büyük ölçüde yar-
çıktı. dımcı olur. Ben, bu konuda iki deney yaptım
Sinerama tekniğiyle çekilen ilk film olan ve çok başarılı sonuçlar aldım. Deneylerden
"This is Cinerama", 30 Eylül 1952 günü New birinde, şişenin üzerinde kalan yağlı parmak
York'ta vizyona girdi ve 122 hafta gösterildi. izleri, yasak bir ilacı kimin içtiğini ele verdi.
Sinerama tekniğiyle ilk uzun metrajlı film ise, İkinci olayda da beyaz badanalı bir duvara tır-
1962 yılında Metro-Goldwyn Mayer tarafın- manmaya çalışan bir adamın bıraktığı par-
dan çekildi. "The Wonderful World of the mak izleri, kendisinin bulunmasını çok kolay-
Brothers Grimm" adlı bu filmin yönetmenle- laştırdı."
ri, George Tal ve Henry Levin idi. Ne yazık ki,Henry Faulds'un önerisi. İskoç
112
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Atlar şanslı: Daha çok binmek ve yük taşıtmak için kul-
lanılan atlar, koşum konusunda öküzlerden biraz daha şans-
lı. Zira onların, tahta boyundurukları yok. Bunun yerine üzeri
deri kaplı hamut kullanıyorlar.
Dizgin

tan boyun kayışlarıyla öküzlerin boyunlarına hamut takmayı becerdiler. Hamutlar, kıvrık
bağlanıyordu. Uzun ipler, dizgin görevi yapa- tahtalardan yapılıyor, sonra da üzerleri deri
rak hayvanların yönlendirilmesine yarıyordu. ile kaplanıyordu. Böylece hayvanların boynu
Milattan 500 yıl önce, Romalılar, atlara büyük ölçüde korunmuş oluyordu.

polisi tarafından ciddiye alınmadı. Parmak iz- olarak çalışan komşusu Velasquez'i suçladı.
lerinden yararlanmaya başlayan ilk polis bir- Velasquez, uzun süredir kendisiyle evlenmek
liği, Buenos Aires Eyalet Polisi'nin La Plata istiyordu. Genç işçi, aynı akşam tutuklandı ve
birimi oldu. Birim Komiseri Juan Vucetich'i itirafa zorlandı. Bu sırada, polisin kulağına
suçluların özelliklerini tasnif eden bir bölüm bazı söylentiler geldi. Bu dedikodulara göre,
kurmakla görevlendirmişti. Vucetich, bu ara- kadının evlenmek istediği bir başka adam var-
da parmak izi yönteminden de yararlandı ve dı. Ama bu adam, çocuklu bir kadınla evleneme-
31 Mart 1892'de dünyanın ilk parmak izi bü- yeceğini söylüyordu. Bunun üzerine poliste
rosunu kurdu. bazı kuşkular başgösterdi. 8 Temmuz günü,
La Plata'dan gelen Müfettiş Eduardo Alva-
rez, olaya el koydu. Soruşturma sırasında, ka-
PARMAK İZİYLE AYDINLATILAN dının yaşadığı kulübenin kapısında bazı kanlı
parmak izlerine rastladı.
İLK OLAY Alvarez, izlerin bulunduğu bölümü kese-
rek, incelemek üzere La Plata'ya gönderdi. Bu
Bu konuda ilk başarıyı, La Plata polisi, 1892 arada, kadının suçladığı adamın parmak iz-
yılının Temmuz ayında gösterdi. 29 Haziran gü- lerini de alıp La Plata'ya göndermeyi unutma-
nü Buenos Aires'in banliyölerinden Necoche- mıştı. Sonunda, kanlı parmak izlerinin
a'da Francisca Rojas adlı bir kadın, çığlık kadına ait olduğu anlaşıldı. Bu kanıt kar-
çığlığa evinden fırladı. Üstü başı kan içindey- şısında sorguya çekilen kadının dili çözüldü ve
di. Saldırıya uğradığını ve çocuğunun öldürül- suçunu itiraf etti. Sevdiği adamla evlenebilmek
düğünü söylüyordu. Kadın, bir çiftlikte işçi için kendi çocuğunu öldürmüştü. O dönem-
113

http://groups.google.com/group/merakediyorum
de, Arjantin'de kadınlara idam cezası veril- tim ve tatbikatlar dışında, itfaiyeciler, günde
mediğinden, ömür boyu hapse mahkûm oldu. ortalama üç yangına gidiyorlardı.

İLK BELEDİYE İTFAİYESİ İLK İTFAİYE ARACI


20 Haziran 1726'da Yorkshire'ın Beverly ken- Augsburg kenti için 1518 yılında, demirci Ant-
tinde kuruldu. İtfaiyeciler, part-time çalışıyor- hony Blanter tarafından yapıldı. Bu araç hak-
lardı ve söndürdükleri yangına göre ücret kında günümüze fazla bilgi ulaşmadı. Ancak,
alıyorlardı. Augsburg Belediyesi arşivlerindeki bazı not-
Tam gün mesai yapan itfaiyecilerden olu- lara bakılırsa, büyük bir kolla su fışkırtan bu
şa itfaiye birliği, 1 Ocak 1833'te Londra'da yangın söndürme aygıtı, dört tekerlekli bir ta-
kuruldu. O dönemde yangın sigortası yapan şıyıcının üzerine yerleştirilmişti.
10 büyük sigorta şirketi vardı. Bu şirketler bir
araya gelerek bir itfaiye teşkilatı kurmaya ka-
rar verdiler. James Braidwood komutasında İLK YANGIN SÖNDÜRÜCÜ
80 itfaiye erinden oluşan bir örgüt kuruldu.
Bu örgüt, dört bölgede 19 istasyonda hizmet Alman fizikçi M. Fuches tarafından 1734 yı-
veriyordu. Çalışanlara, özel bazı durumlar ha- lında yapıldı. Bu ilk yangın söndürücü, yan-
riç, hiç izin verilmiyordu. Günlük rutin eği- gın sırasında alevlerin üzerine fırlatılmak üzere

İLK PARMAK İZLERİ


Parmak izlerinden kimlik saptanmasının sis-
tematik olarak kullanımı, 1858 yılında Hin-
distan'ın Jagipur kentinde, William Herschel
tarafından düşünüldü. Bir devlet memuru
olan Herschel, o yılın 28 Temmuz'unda, Nis-
ta köyünden Rajyadhar Konai adlı bir Hintli
müteahhit ile bir yol yapımı anlaşması yapmış-
tı. Anlaşma kâğıdının arka yüzüne, Konai'
nin sağ elinin iç kısmının izlerini çıkarttı. Hers-
chel, resmi yazışmalara kendi mühürünü bas-
mak için yeni yaptığı bir mürekkebi kullanı-
yordu. Konai'nin sağ elinin iç kısmını bu mü-
rekkebe batırdıktan sonra kâğıda bastırdı ve
elin bütün izi olduğu gibi çıktı. Aslında Hers-
chel, bu ilk denemeyi yaptığında, buluşunun
kimlik saptama açısından bir çığır açtığını bil-
miyordu ve böyle bir düşüncesi de yoktu. O
yalnızca, Bengal asıllı Hintlinin gözünü kor-
kutmak ve işi yarıda bırakıp kaçmasına engel
olmak amacındaydı. Ama zamanla buluşunun
önemini kavrayınca, büyük mutluluk duydu.
1859 yılı Haziran ayında Arrah Yargıcı olun-
ca, parmak izi çalışmalarına hız verdi. Önce-
leri, dostlarının ve arkadaşlarının parmak
izlerini topluyordu. Ertesi yıl Nuddea'ya ge-
çince, bu kentte sahtekârlığın ve dolandırıcı-
lığın doruğa çıktığım gördü. O zaman, her
türlü anlaşma ve sözleşmenin parmak iziyle
onaylanmasını istedi. Ama bu isteği, Kalkü-
ta'daki Genel Sekreterlik tarafından geri çev-
rildi. 1877 yılında Hoogley'e atandığında Parmak izleriyle ilgilenen ilk kişi olarak tarihe geçen İngiliz
istediği yetkiyi aldı ve parmak izinden resmi William Herschel,1858 yılında Hindistan'da müteahhit Raj-
işlemlerde yararlanmaya başladı. yadhar Konai ile bir sözleşme yaptıktan sonra, kendisini kor-
kutmak için sözleşmenin arkasına sağ elinin izini çıkarttı.

http://groups.google.com/group/merakediyorum
içi tuzlu su dolu cam toplardan oluşuyordu. rinde, 101 kişinin imzası vardı. Çoğu bira
Birinci Dünya Savaşı'na kadar, gazetelerde, üreticisi olan bu kişilerden herhangi birisi,
evlerinde çıkan bir yangını bu aygıtla söndü- yangın sonucu mal varlığını yitirirse, bu kay-
ren bir ailenin resmini içeren ilanlar ya- bı karşılamayı taahhüt ediyordu. Bu amaçla
yınlandı. bir fon kuruldu ve düzenli olarak fona aidat
Modern yangın söndürücülerin ilkini, 1816 yatırıldı. 1637 yılından itibaren bu fon, Kent
yılında, Edinburgh'da George Manby yaptı. Meclisi'nin denetimine geçti.
Manby, 1813 yılında korkunç bir yangına ta-
nık olmuştu. Bir apartmanın beşinci katında
çıkan yangın, aşağıdan hiçbir müdahale yapı- İLK FLORESAN LAMBA
lamadığı için kısa zamanda yayılmış ve bütün
binayı kaplamıştı. O zaman Manby'nin aklı-
na bir şey takıldı. Eğer yangının çıktığı yerde ABD'nin Ohio eyaletinin Nela Park kentin-
ilk anda müdahale edebilecek bir şeyler olsay- de, General Electric Co. tarafından geliştiril-
dı, felaket bu denli büyük boyutlara ulaşma- di ve 1935 yılının Eylül ayında, Cincinnati'de
yabilirdi. yapılan Aydınlatma Mühendisliği Derneği'nin
yıllık toplantısında tanıtıldı. 60 santim uzun-
Bunun üzerine böyle bir aygıt geliştirmek luğunda, yeşil ışık veren tüp, "büyük umut va-
için çalışmalara başladı. 1816 yılında, silindir at eden bir deneme" olarak kamuoyuna
şeklinde bakırdan bir yangın söndürücü yap- takdim edildi.
tı. 60 santim yüksekliğindeki bu silindirin üç-
te ikisi, içinde kul bulunan suyla doldurul- Bu tür lambaların ilk pratik kullanımı, 23
muştu. Kalan üçte birlik bölüme de basınçlı Kasım 1936 günü, ABD Patent Bürosu'nun
hava sıkıştırıldı. Su, basınç sayesinde alevle- yüzüncü yıldönümü nedeniyle Washington'
rin üzerine püskürtülüyordu. Manby'nin yan- da verilen bir akşam yemeğinde, yemek salo-
gın söndürücüsü, Long Acre'da, Hadley nunun aydınlatılmasıyla yapıldı,
Simpkin and Lott firmasınca seri olarak üre- Floresan lambaları, 1 Nisan 1938'den iti-
tildi. İlk birkaç yüz adetlik satıştan sonra, sön- baren hem General Electric, hem de Westing-
dürücülere olan ilgi azaldı. Yangın söndü- bouse firmaları tarafından piyasaya sunuldu.
rücülerin gerçek önemi, yarım yüzyıl sonra General Electric markalı floresanlar, üç ayrı
yangın felaketlerinin yaygınlaşmasıyla yeniden güç ve boyda pazarlandı. 15, 20 ve 30 watt'
anlaşıldı. lık lambaların boyları 45, 60 ve 90 santim, fi-
yatları ise 1.5 ve 2 dolar arasında değişiyordu.
İLK YANGIN SİGORTASI
İLK TOTO OYUNU
3 Aralık 1591'de Hamburg'da imzalandı.
Yangında uğranılacak maddi zararı tazmin et- 1922 yılında, İngiltere'nin Birmingham ken-
mek üzere hazırlanan bu ilk "poliçe"nin üze- tinde, John Jervis Barnard tarafından oyna-

Cam ve metal karışımı bu şırıngaların yerini, bugün plastik taya deri altından verdiği ilacın, ağızdan alı-
şırıngalar aldı. nan ilaçlara oranla çok daha çabuk kana
karıştığım ve daha etkin olduğunu anlamıştı.
İLK ŞIRINGA Daha sonraları, cam ve metal şırıngalar ya-
19. yüzyılın ortalarından itibaren, birçok dok- pıldı. Bunlar, kullanılmadan önce sterilize
tor, ucunda sivri bir iğne olan cam şırıngalar- edilmek için kaynatılıyordu. İğnelerin de kay-
la hastalarına bazı ilaçlar vermeye başladılar. natılması gerekiyordu. Ayrıca, zaman zaman
Bu aracı ilk kez kullanan hekim olarak uçlarının kütleşip kütleşmediğine bakmak zo-
Fransız cerrahı Charles Gabriel Pravaz kabul runluydu. Bugün ise bir kez kullanıldıktan
edilir. Pravaz, kullandığı bu şırınga ile, has- sonra atılabilen plastik şırıngalar yaygınlaştı.

115

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tıldı. Bu amaçla tek odalı bir büro tutan dondurularak uzun süre korunabileceği dü-
Barnard'ın düzenlediği bahisin ilk kuponun- şüncesi kafasında yer etti. Birdseye, konuya
da, altı karşılaşmanın galibini bilmek gereki- ilişkin notlarında şunları yazıyordu:
yordu. 1938 yılına kadar bu oyunu sürdüren "Bazı yerlilerin, sıfırın altında 50 derece-
Barnard, kuruluşunu o yıl David Cope'a de balık avladıklarını gördüm. Balıklar, sudan
devretti. çıktıkları anda donuyorlardı. Aylar sonrabuz-
Gerçi Barnard, bu oyunun mucidi olarak lar çözüldüğünde, bu balıklardan bazıları hâlâ
bahisçilikten fazla bir şey kazanamamıştı ama, canlıydı."
kendisini taklit edenler, bu konuda ondan çok Birdseye, Labrador'dayken balıkları ve
daha şanslı çıktılar. Bunlardan John Moore, sebzeleri su dolu kaplar içinde dondurarak ta-
"ilk toto milyoneri" oldu. 1923 yılında Liver- ze bir biçimde saklamayı öğrenmişti. 1924 yı-
pool'da telgraf memurluğu yaparken eline lında Gloucster'de "General Seafoods Corp."
Barnard'ın kuponlarından birini geçiren Moo- adında bir firma kurarak bu işi ticari olarak
re, iki arkadaşıyla birlikte bu işten ne kadar yapmaya karar verdi. Ancak şirketi, beş yıl
para kazanabileceklerini hesaplamaya başla- sonra 22 milyon dolar karşılığında Postum
dı. Sonunda 4 bin kupon bastırarak, kendi fir- Co.'ya devretti. Yapılan anlaşma gereği, Bird-
malarını kurdular. Moore, iş tutmazsa telgraf seye sözcüğü iki ayrı sözcük halinde (Brids Eye)
şirketindeki görevinden olmamak için kupon- şeklinde mamullerin üzerine yazılacak ve bu
ların üzerine ismini yazdırmadı ve "Little alamet-i farika olarak kullanılacaktı.
Wood" takma adını kullandı. İlk kuponları- Önceleri, donmuş besinlerin perakende sa-
nı, işe aldığı çocuklar aracılığıyla Manchester tışında hayli zorluk çekildi. Ambalajların so-
United Stadı'nda dağıttırdı. Ne var ki, yalnız- ğutucu dolaplar içinde saklanması gereği,
ca 35 kişi kupon aldı ve bu ilk bahiste kazanan müşteriler tarafından kolay görülemiyorlar-
kişiye yalnızca 2 pound verildi. Çok geçme- dı. Ayrıca ev hanımları, bu tür besinlere he-
den, Moore'un iki ortağı işten çekildiler. Ama nüz alışkın değillerdi. O yıllarda çekilen
o, yılmadan devam etti ve birkaç yıl sonra ilk zorluğu, bir tezgâhtarın, "35 sentlik bir pake-
bir milyonunu kazandı. ti bir hanıma tanıtıp satabilmem için tam beş
Savaş öncesi futbol bahislerinde ödenen dakika uğraşmam gerekti" şeklindeki sözle-
en büyük ikramiye, dörtlü bir bahiste kaza- ri, çok iyi tanımlar. Ne var ki, 1933 yılında
nıldı. 30 bin 780 pound tutarındaki bu büyük tüm engeller aşıldı ve ABD'de donmuş besin-
ikramiyeyi 1937 yılı Nisan ayında R. Levy al- leri perakende olarak pazarlayan mağaza sa-
dı. Altı maçlı bir bahiste verilen en büyük ik- yısı 516'yı buldu.
ramiyenin sahibi ise 7 Kasım 1950'de 104 bin Önceden pişirilen ilk donmuş besinler ise,
990 pound kazanan Bayan Knowlson oldu. Birds Eye tarafından pazarlanan piliç ve bif-

İLK FAKSİMİLE
İLK DOLMAKALEM
Radyo-link ve telefon hatları aracılığıyla re-
1656 yılında, Paris'e giden iki Hollandalı gez- sim ve yazıları uzak mesafelere aktarmaya ya-
gin, geri döndüklerinde, bu kentte harika bir rayan faksimile aygıtları, ilk olarak gazetelere
buluş gördüklerini söylediler. Bu harika bu- fotoğraf ulaştırabilmek için kullanıldı. Bu yol-
luş, bir dolmakalemdi. Kendi mürekkebini da ilk deneme, 1907 yılında yapıldı ve Lond-
içinde taşıyan bu gümüş kalem, o yıl Paris'te ra'da yayınlanan Daily Mirror Gazetesi, bu
10 franga satılıyordu. İngiltere'de ilk dolma- yöntemle Paris'ten bir fotoğraf aldı. Kullanı-
kalem ise 1663 yılında William Coventry ta- lan aygıt, o tarihten beş yıl önce Alman bilim
rafından kullanıldı. adamı Prof. Arthur Korn tarafından icat edil-
miş ve ilk denemeye kadar sürekli gelişti-
rilmişti.
İLK DONDURULMUŞ GIDA 1959 yılında, kısaca Faks olarak adlandı-
rılan faksimile yöntemi, bir gazetenin tümüyle
Ayrı ayrı paketlenmiş ürünler halinde Claren- başka yere iletilmesinde kullanıldı. Japonya'-
ce Birdseye tarafından geliştirildi ve 6 Mart da yayınlanan Asahi Shimbum Gazetesi'nin
1930'da, ABD'nin Massachussets eyaletinin tüm sayfaları, merkez büronun bulunduğu
Springfield kentinde 10 ayrı mağazada satışa Tokyo'dan 900 kilometre uzakta bulunan Sa-
sunuldu. Birdseye, 1912 ile 1915 yılları arasın- porro kentindeki ikinci matbaaya geçildi. Bü-
da Labrador'da balıkçılık üzerine araştırma- ro kullanımında, faks aygıtıyla bir daktilo
lar yapan bir ABD heyetine katılmıştı. O sayfası ebadındaki belgeyi, herhangi bir yere
zaman, bazı gıdaların derin dondurucularda iki-üç dakika içinde göndermek mümkündür.
116

http://groups.google.com/group/merakediyorum
re, Oxford Caddesi'ndeki Soho Pazarı'nda ah-
İLK GAZ ODASI şap bir garaj inşa ettirdi.

Nevada eyaletinde, ABD Ordusu sağlık teşki- İLK ÇİT


latı görevlilerinden Binbaşı D.A. Turner ta-
Taş devri insanı, tarımla ve hayvancılıkla uğ-
rafından,"Bir insanı ölüme göndermek için en
raşmaya başladığı andan itibaren ekili tarla-
çabuk ve en insanca yöntem" olarak takdim
larını ve evcil hayvanların bulunduğu yerleri,
edildi. İlk kez 8 Şubat 1924'te Carson City'
yabancılardan ve vahşi hayvanlardan koru-
deki Nevada Eyalet Hapishanesi'nde bir Çin-
mak için, bir sınırla çevrelemek gereğini duy-
linin katili olan Gee Jon'un ölüm cezasının in-
du. Ancak, genellikle ağaç dallarından yapılan
fazında kullanıldı. Gee Jon, ölüm odasına
bu ilk çitlerden günümüze kadar ulaşabilen
hidrosiyanik gazının verilmeye başlamasından
fazla bir örnek kalmadı. M.Ö. 1. yüzyılda,
altı dakika sonra hayata gözlerini yumdu.
Romalı General Julius Caesar, İngiltere'de ve
Avrupa'nın öteki ülkelerinde kullanılan çitleri
görerek, bunları ülkesine getirdi. Daha son-
İLK GAZ OCAĞI ra, dikenli teller bulunarak çeşitli biçimlerde
dünyanın çeşitli yerlerinde kullanıldı.
Isı ve ışık veren ilk aygıtın patenti, 21 Eylül İkinci Dünya Savaşı'nda sonra, bazı uy-
1799'da, Fransa'da Philippe Lebon tarafından gar ülkelerde, koyun ve sığır sürülerinin etra-
alındı. Lebon,ertesi yıl Termolamba adını ver- fına elektrikli çitler gerildi. Bu çitlere verilen
diği aygıtını Paris'teki Seignelay Oteli'ne taktı. akım öldürücü değildi. Yalnızca, tutunup üze-
Aygıtının tanıtımını yapabilmek için masraf- rinden aşmaya çalışan insan ya da hayvanı ba-
ları da kendisi üstlendi. Isıtma işlevinin dışın- yıltıyordu.
da aydınlatma aracı olarak da kullanılabilen
Termolamba yaydığı kötü koku yüzünden faz- ATEŞ YAKMAYA YARAYAN
la tutulmadı. Her şeye rağmen Lebon, 1804 İLK AYGITLAR
yılında Napoleon'un taç giyme töreni sırasın-
da ve daha sonraları aygıtını geliştirmek için İnsanın ateşle ilk kez ne zaman tanıştığı, ke-
çalışmalarını sürdürdü. sin olarak bilinememektedir. Ancak, 1929 yı-
lında Pekin'in 45 kilometre uzağındaki
Choukontien mağarasında 500 bin yıl önce-
İLK GAZ SOBASI sine ait bir insan kalıntıları bulunduğunda, bu
insanın yanında bazı yanmış cisimlere de rast-
Ticari açıdan kullanılabilirliği olan ilk gaz so- landı. Bilim adamları, bu insanın ateşi tanı-
bası, Northampton Gaz Şirketi'nin Müdür dığını, ancak onu yakmayı bilmediğini ve
Yardımcısı James Sharp tarafından geliştiril- alevlerin doğal olaylar sonucu onun hayatına
di ve 1826 yılında Sharp'ın Northampton'da- girdiğini kabul ediyorlar.
ki evinin mutfağına takıldı. İsa'nın doğumundan 12 bin yıl önce, Taş
Satış amacıyla üretilen ilk modeller de 1834 Devri insanı, çakmak taşlarıyla ateş yakmayı
yılında Bath ve Angel otellerine takıldı. öğrendi. Bu buluşu, birbirine çarpan iki çak-
mak taşından çıkan kıvılcımın yerdeki kuru
otları tutuşturmasıyla bir rastlantı sonucu yap-
İLK GARAJ tığı sanılıyor. 4 bin yıl sonra, Taş Devri in-
sanı, bir odun parçasını bir başka tahtanın
Motorlu araçların muhafaza edilmesi amacıy- üzerine hızla sürterek ateş yakmayı kolaylık-
la yapılan ilk garaj, 1899 yılında, Dr. W. W. la beceriyordu.
Barrett tarafından İngiltere'nin Southport Ortaçağ'la birlikte, insanoğlu kav çakma-
kentinde yaptırıldı. Dr. Barrett'in garajı, evi- ğını geliştirdi ve bu yöntem, en yaygın ateş
nin hemen yanı başındaydı ve bir ara kapıyla yakma tekniği olarak dünyaya yayıldı. 14.
iki arabasının bulunduğu garaja kolayca ge- yüzyılda sodyum nitrat ve alkol karışımına ba-
çilebiliyordu. 1898 model Daimler ve yine tırılarak kurutulmuş çubuklarla, ilk kibrit ben-
1898 model Knitley Victoria marka iki arabası zeri ateş yakma aygıtları üretildi.
olan Dr.Barrett, İngiltere'nin iki arabalı ilk ki- 1827 yılında İngiliz kimyageri John Wal-
şisiydi. Aynı zamanda arabaları kaldırmak ker, küçük tahta parçalarının uçlarını antimon
için ilk pratik krikoyu icat ederek tarihe geçti. sülfit, potasyum klorat ve arapsakızı karışı-
1899 yılının Aralık ayında, F. Jazkson, mına batırarak ilk kibriti yaptı.
müşterilerinin gereksinimlerini karşılamak üze- 1830 yılında Fransa'da Charles Sauria,
117

http://groups.google.com/group/merakediyorum
fosfor kullanarak bir kibrit üretti. Ama, kul- Çin'de kuruldu. Nehirlerde yakalanan sazan
lanılan maddenin zehirli olması nedeniyle, da- ve kefal balıkları, yapay havuzlara canlı ola-
ha üretim aşamasında 20 kişi hayatını rak getirildi ve buralarda çoğaltıldı.
kaybetti. 20 yıl sonra, İsveçli bilim adamı Avrupa'da balık çiftlikleri, ilk kez Roma-
John Lundstron, Sauria' nın yöntemini güvenli lılar tarafından kuruldu. Ortaçağ'a gelinceye
hale getirdi. değin, Avrupa'da bu çiftlikler çok yaygınlaş-
1909 yılında benzinli çakmaklar yapıldı. mamıştı. Ortaçağ'la birlikte özellikle büyük
1945 yılında da bütangazıyla çalışan çakmak- manastırların yörelerinde besin gereksinimini
lar geliştirildi. Bugün çok yaygın olan man- karşılamak için balık üretimi başlatıldı. An-
yetolu ve pilli çakmaklarla ilgili çalışmalar cak, 19. yüzyıldan itibaren Avrupa'da yeni
ise, daha 1880 yılında Fransız fizikçileri Pier- açılan yollar aracılığıyla deniz kıyılarına ula-
re ve Paul-Jacques Curie tarafından başlatıldı. şım kolaylaştı ve insanlar balık gereksinimle-
rini denizden karşılamaya başladılar. Bunun
İLK BALIK ÇİFTLİĞİ üzerine balık çiftliklerine duyulan ilgi, yeni-
den azaldı.
İlk balık çiftliği, günümüzden 5 bin yıl önce 1960'lı ve 1970'li yıllarda denizlerdeki ba-

insanlar,
yüzyıllar
boyunca
başta at,
inek ve
koyun olmak
üzere bazı
hayvanların
dışkılarından
gübre olarak
yararlandılar.
18, yüzyılda
İngiltere'de
basılan bir
kitaptan alınan
bu resimde de,
ahırlardan
alınan hayvan
pislikleri bir
fırından
toplanırken
görülüyor.

16. yüzyıldan itibaren Avrupalı bilim


İLK GÜBRELEME adamları, bitkilerin büyümelerindeki gizemi
anlamak için çalışmalara başladılar. Kimile-
Yeryüzünde tarım ilk kez, Mezopotamya'da, ri, bitkilerin beslenmesinde en önemli unsur
Fırat ile Dicle nehirlerinin arasında yapıldı. olarak suyu görüyor, tüm besinlerin su yoluyla
Son derece verimli olan bu topraklan doğa, bitkiye ulaştığına inanıyordu. 1700 yılında, İn-
kendiliğinden gübreliyordu. Bu nedenle doğa, giliz jeoloji ve fizik uzmanı John Woodward,
bu yörede M.Ö. 2500 yıllarında başladı ama, bitkileri asıl besleyenin, sudaki insan ve hay-
- nehirlerin sulamadığı yerlerde insanların gübre van kalıntıları olduğunu saptadı.
gereksinimleri M.Ö. 900 yılında başladı. 18. yüzyıldan itibaren, tarım bir endüstri
Yunanlılar, ektikleri alanlardan daha iyi kolu haline geldi ve bunun doğal bir sonucu
ürün almak için insan ve hayvan ölülerini, olarak yapay gübre elde etmek için çalışma-
özellikle üzüm bağlarının altına gömerek, güb- lar başladı.
relemeyi sağladılar. Ayrıca, asmaların di- 19. yüzyılda Alman kimyacı Justus von Li-
binde kestikleri hayvanların kanlarıyla toprağı ebig tarafından geliştirilen yapay gübre çalış-
beslediler. Ayrıca başta at, inek ve koyun ol- malarını, 1842 yılında İngiliz bilim adamı Sir
mak üzere çeşitli hayvanların dışkıları da yüz- Johu Bennet Lawes sonuçlandırdı ve tarımda
yıllar boyunca gübre olarak kullanıldı. yeni bir çığır açıldı.

118

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lık yataklarında görülen azalma, taze balık fi- ler, daha sonra ortadan kayboldu.
yatlarının hızla artmasına yol açtı. Böylece, İlk etkin ve modern alev püskürtücüleri,
Avrupa ve Amerika'da balık çiftlikleri yeni- I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıktı ve Al-
den gündeme geldi. Bugün, Batı Avrupa'da manlar tarafından Fransızlara karşı kullanıl-
ve İngiltere'deki balık çiftliklerinde yılda 100 dı. Batı Cephesi'nde kullanılan ve Flam-
bin ton balık üretilir. Bu rakam, tüketimin menwerfer denilen bu silahlar, biri basınçlı nit-
yalnızca yüzde birini karşılar. rojen, diğeri de benzin dolu iki tüpten oluşu-
yordu. Nitrojenin ileriye doğru fırlattığı
benzin, özel bir mekanizmadan geçerken alev
İLK BALIK AĞI alıyordu.

Günümüzden 12 bin yıl önce, Filistinli balık- İLK MİKSER


çılar tarafından uçlarına taş bağlanarak ağır-
laştırılan balık ağları kullanıldı. Bu ilk ağlar,
asma dallarından yapılan iplerle hazırlanıyor- 1904 yılında, küçük bir elektrik motoru, bir-
du. 2 bin yıl sonra, Afrika, Amerika ve Gü- birinden çok farklı iki endüstride karıştırıcı ve
neydoğu Asya'da balkabağı saplarından çırpıcıları karıştırmak için kullanıldı.
yapılan ağlar kullanılmaya başlandı. Bu işkollarından biri kimya endüstrisi idi
13. yüzyılda, Portekizli balıkçılar, sığ kı- ve mikserler, deney tüplerinin içindeki kimya-
yılarda ağ serperek avlanıyorlardı. 1500'lü yıl- sal maddeleri karıştırmak için kullanılıyordu.
larda da Japon balıkçılarının, ağlarla çok İkinci işkolu ise ABD'de henüz yeni yeni
büyük balinalar avladıkları biliniyor. yaygınlaşmaya başlayan süt sanayii idi. 1904 yı-
lında Londra'da yayınlanan kataloglarda Town-
son and Mercer firması tarafından üretilen
BAYRAKLA İLK HABERLEŞME kimyasal karıştırıcıların tanıtımı yapılırken,
ABD'nin Wisconsin eyaletinde de George
Schmidt ve Fred Osius tarafından da süt sal-
1400 ve 1600 yılları arasında, tam 200 yıl bo- layıcıları ve karıştırıcıları üretiliyordu.
yunca, donanma komutanları, filolarındaki
gemilere belirli mesajlar göndermek için ya İLK KALE AĞI
ateşli silahlar kullanarak işaret verirler, ya da
kendi gemilerini önceden saptanmış doğrultu-
larda hareket ettirerek ne demek istediklerini John Brodie adında bir İngiliz, 1888 yılında,
anlatmaya çalışırlardı. bir gün Liverpool'da bir maça gitti. Ancak ha-
1777 yılında Amerikan karasularında sey- kem, maçın yönetimini elinden kaçırınca, Bro-
reden İngiliz Donanması'nın komutanı Ami- die'nin de bütün keyfi kaçtı. İki gol kararı
ral Richard Howe, bayrakla haberleşme vardı ve bunlar tartışılabilir durumlardı. Bro-
yöntemini buldu. Bu yönteme göre, her harf, die, yanındaki arkadaşına döndü ve "Var mı-
belirli bir bayrak işaretiyle gösterilebiliyordu. sın iddiaya?" dedi. "Ben bu sorunu
Amiral Home Popham, bu bayrak alfabesi- çözeceğim. Öyle bir şey yapacağım ki, bun-
ni daha kolay hale getirdi. 1805 yılında yapı- dan sonra goldü, değildi tartışmaları olmaya-
lan Trafalgar Deniz Savaşı'nda, Amiral cak."
Nelson, ölmeden hemen önce bayrak işaret- Maç bitmeden, bugün kullanılan kale ağ-
leriyle donanmasına şu emri veriyordu: "Düş- ları, Brodie'nin kafasında şekillenmişti. Böyle
mana daha çok yaklaşın". bir uygulamayla, gol olup olmadığı tartışma-
1817 yılında, İngiliz Kraliyet Donanma- sız bir biçimde anlaşılabilirdi.
sı'ndan Yüzbaşı Frederick Marryat, uluslara- Buluşunun ilk denemesini 1890 yılının ilk
rası bir bayrak alfabesi geliştirdi ve bu alfabe günü Bolton Wanderers Stadı'nda oynanan
tüm uluslar tarafından kabul edildi. Günümü- maçta denedi. Sonuçtan, başta Brodie olmak
zün gelişmiş haberleşme sistemlerine rağmen, üzere herkes memnundu.
bayrak haberleşmesi hâlâ geçerlidir.
İLK ÇATAL
İLK ALEV TABANCASI
Çatal ilk kez olarak 11. yüzyılda, İtalya'da
M.S. 674 yılında bir Bizans filosu, "alev püs- meyve yemek için kullanıldı. 1450'li yıllardan
kürten tüpler" yardımıyla, Arap gemilerinden itibaren de, et yemeklerinde kullanılmaya baş-
oluşan bir filoyu yok etmeyi başardı. Ancak, landı. İngiltere'deki yemek masalarına ulaşma-
bu tüpler ve çalışma sistemim gösteren formül- sı ise, ancak 1620'li yıllarda oldu.
119

http://groups.google.com/group/merakediyorum
19. yüzyılın başına gelinceye değin, çatal- genç Dır Alman subayıydı. Bilinci pek yerin-
lar iki dişliydi. Daha sonra üç dişli çatallar de olmayan bu genci, Dr. Gorlitz, ara sıra yü-
moda oldu. 1880 yılından itibaren de dört dişli rüyüşe çıkarıyordu. Bir gün, yürüyüşün tam
çatallar kullanılmaya başlandılar. İngiliz ge- ortasında doktor acil olarak sanatoryumdan
miciler ise, "erkekliğe yakıştıramadıkları" için çağrıldı ve genç subay, yoluna tek başına de-
1900 yılına kadar çatala el sürmediler. vam etmek zorunda kaldı. Yanında, doktorun
"Excelsior" adlı Alsas türü köpeği vardı. Has-
ta gencin çektiği zorluğu gören Excelsior, an-
İLK FÜNYE sızın ok gibi yerinden kalktı ve sanatoryuma
gitti. Az sonra aynı hızla geldiğinde, ağzında
1400'lü yıllarda, Avrupa'da madenlerdeki pat- Alman subayının bastonu vardı. Doktor Gor-
layıcıları ve bombalan ateşlemek için yavaş ya- litz, hastasını bıraktığı yere döndüğünde, kö-
nımlı fitiller kullanılırdı. Bunların uzunluğu, peğinin onu yavaş yavaş sanatoryuma doğru
istenilen zamana göre ayarlanabilirdi. 300 yıl götürmekte olduğunu gördü. Bu manzara,
sonra, bu kibrit-fitillerin yerini, içi barut dolu doktora ilham verdi. Bu denli zeki köpekler
tüpler aldı. bir araya getirilerek eğitilebilirse, körler çok
İkinci Dünya Savaşı sırasında fünyeler da- iyi birer kılavuz kazanmış olurlardı. 1916 yı-
ha da gelişti. Özellikle uçaksavarlarda, hedefin lında bu konuda ilk deneyler yapıldı ve başa-
yaklaştığını radyo sinyalleriyle algılayarak rılı sonuç alındı. 1. Dünya Savaşı'nın hemen
bombayı ateşleyen fünyeler kullanıldı. Bugün ardından da Potsdam'da sürekli bir "köpek
uzaktan kumanda ile harekete geçirilen fünye- eğitim kampı" kuruldu.
ler ve hedefin yaklaştığım anlayarak kendiliğin-
den harekete geçen fünyeler de bulunmaktadır, İLK SİLAHLAR
Silahlara ilişkin ilk inandırıcı belgeler, 1326 yı-
İLK HEDİYE KUPONU lına aittir. O yıl, Kral III. Edward'ın, 'Wal-
ter de Milimete" adıyla yazdığı "Kralların
Görevlerine Dair" (De Officiis Regum) adlı
Sabun tüccarı Benjamin Talbert Babbit, 1865 kitapta, bir masanın üzerine monte edilmiş
yılında New York'ta ilk armağan kuponunu güçlü bir silahın çizimleri yer aldı. Vazo biçi-
verdi. Babbit'in bundan amacı, ürettiği sa- mindeki bu silah, ucu iyi kızdırılmış bir de-
bunların satışını artırmaktı. Bu nedenle, sa- mir çubukla ateşlendi ve dört dilli bir ok
bunların ambalajlarında bulunan kuponlar- fırlattı. Norfolk'ta Holkham Hall'da bulunan
dan 10 tane getiren müşteriye, güzel bir tablo ve 1326-1327 yıllarına ait olduğu saptanan bir
armağan ediyordu. başka belgede de, bu silahın daha gelişmiş bir
Zamanla bu uygulama, epeyce yaygınlaş- türünün çizimleri vardı.
tı. Çeşitli firmalar, değişik sayıda kupon kar- Çinlilerin ve Hindistanlıların Avrupalılar-
şılığında değişik armağanlar veriyorlardı. dan çok daha önce ateşli silahlara sahip oldu-
Örneğin, 1896 yılında yayınlanan "Tobacco" ğuna ilişkin iddiaları kanıtlayan yazılı belgeler,
dergisinde, şu satırlar vardı: hâlâ bulunamadı. Bu söylentiler, eski Doğu
"Amerikan sigara şirketleri arasında edebiyatından kaynaklanmaktadır. Ateşli si-
önde gelen isimlerden biri olan 'Old Honesty', lahlar, ilk kez 1520 yılında Çin'e Portekizli-
paketlerin içinden çıkan kuponlardan 1500 ler tarafından tanıtıldı.
adet getiren her müşterisine bir bisiklet arma- Bir savaş sırasında topların ilk kullanılması
ğan ediyor. 500 kupon toplayabilen müşteri- ise, 1331 yılında İtalya'da yaşandı. "Civida-
ler ise, yalnızca bir saatle yetinmek le"yi kuşatan Almanlar, bu İtalyan kentini
zorundalar." top ateşine tuttular.

İLK JİMNASTİK MAYOSU


KÖRLER İÇİN
İLK REHBER KÖPEKLER 1892 yılının Ekim ayında Hamstead'da
Bergman-Osterberg Beden Eğitimi Koleji öğ-
rencilerinden Margaret Tait, tarihte ilk jim-
1916 yılında Avusturya'da ve Almanya'da, ta- nastik mayo modelini çizdi. Bu mayoyu ilk
rihte ilk kez körler için rehber köpekler eği- giyen ise, aynı okulun öğrencilerinden Anna
tildi. Projenin fikir babası, Stettin'deki Pagan'dır. Bu mayo, genç kızlara, bazı beden
Frauendorf Sanatoryumu'nun yöneticisi Dr. eğitimi hareketlerini rahatlıkla yapabilme ola-
Gorlitz idi. Dr. Gorlitz'in hastalarından biri, nağı sağladı. Zira, o güne değin giydikleri el-
120

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Allison Cargill, 1908 yılında, Glascon'da "Cuckoo Patrol of Girl Scouts" adıyla ilk kız izci birliğini kurdu.

teşkilatına olan ilgi arttı ve Cargill'in birliği,


İLK KIZ İZCİ I. Glaskow İzciler Birliği'nin himayesi altına
Sir Robert Baden-Powell'ın erkek izciler için alındı. William B. Headow da, oymak baş-
yaptığı yayınların etkisiyle kurulan ilk kız iz- kanlığına getirildi. Kızlar, izci kemeri ve izci
cilerle ilgili kayıt, 1908 yazına aittir. Glaskow- rozeti taktılar. Ayrıca, hâki renkli bir fular
lu bir kız öğrenci Allison Cargill, "Cockoo takmalarına da izin verildi. Özellikle cumar-
Patrol" adlı kız izciler birliğini kurdu. Önce- tesi günleri öğleden sonraları bir araya gele-
leri Cargill'den başka hiç kimse, projeyle il- rek çeşitli atletizm yarışmaları yaptılar ve
gilenmedi. Ancak, 1909 sonbaharında, kız izci doğal yeteneklerini geliştirdiler.

biseler, vücutlarına diledikleri biçimi orge Augustus Taylor'un eşi Bayan Florence
verebilmelerine engel oluyor, bu da hareket- Taylor, planör kullanan ilk kadın olarak ta-
lerinin çeşitliliğini sınırlıyordu. rihe geçti. Bayan Taylor, eşinin yaptığı pla-
nörle 1909 yılının Aralık ayında New South
PLANÖR KULLANAN İLK KADIN Wales'deki Narrabeen Plajı üzerinde uçtu.
Kanadalı opera şarkıcısı Lissaint Beard-
Avustralyalı amatör bilim adamı ve ozan Ge- moreda, 19 Haziran 1931 günü İngiltere'nin
121

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Lympne yöresinden Fransa'nın Saint-Ingle- İlk kez hangi plağın satışının 1 milyonun
vert Havaalanına uçarak Manş Denizi'ni pla- üzerine çıktığı ise kesin olarak bilinmiyor. An-
nörle aşan ilk insan oldu. cak, eldeki birtakım kanıtlar, ünlü opera sa-
natçısı Caruso'nun doldurduğu "Vesti la
Giubba" adlı şarkının 1 milyonun üzerine çı-
İLK ALTIN PLAK kan ilk plak olma şansını güçlendiriyor. Pag-
liacci'nin bestesi olan bu şarkıyı Caruso ilk kez
12 Kasım 1902'de Londra'da Gramophone
Altın plak, 1 milyondan fazla satan plakları Co. şirketi için plağa okudu. Daha sonra 1907
seslendiren sanatçılara verilir. Bu plağın ilki- yılında RCA için yeniden plağa alındı. Bu
ni "Chattanooga Choo Choo" adlı plağı için ikinci baskının, 40 yıl içinde 1 milyondan fazla
Glen Miller aldı. Miller, şarkısını ilk kez 1941 sattığı sanılıyor.
yılında çekilen "Sun Valley Serenade" adlı fil-
minde okumuştu. RCA şirketi, aynı yıl şarkı- 1 milyonun üzerinde satış yapan ilk uzun-
yı plak yaptı. Satış miktarı, birkaç ay içinde çalar ise Decca plak şirketi tarafından 1949 yı-
yedi basamaklı sayılara ulaştı. Bunun üzeri- lında kaydedilen "Oklahoma" adlı
ne RCA şirketi, plağın "altın" bir kopyasını müzikaldir. Rodgers ve Hammerstein tarafın-
bastırarak 10 Şubat 1942 günü Chesterfield'da dan seslendirilen bu plak, 1956 yılında 1 mil-
da düzenlenen bir törenle "Glen Miller"a yon 750 bin adetlik satış rakamına ulaştığında,
sundu. henüz 1 milyona ulaşan bir uzunçalar yoktu.

122

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bu planörle ilk deneme, ertesi yıl yapıldı.
Sir George Cacley'in arabacısı Brompton
Hall'daki küçük vadi üzerinde bir süre uça-
rak, tarihin ilk uçuşunu gerçekleştirdi. O yıl
10 yaşında olan Cacley'in kız torunu George
Thompson, aradan 70 yıl geçtikten sonra bu
denemeyi şu sözlerle anlattı:
Mechanics "Herkes, sağdaki tepelerdeydi. Kalkışı çok
Magazine
yakından gördüm, Arabacı planöre bindi ve
dergisinde yayınlanan
planlarda, Cacley'in planörü, üstten ve yandan
batıya doğru uçtu. Az sonra dedeme bağırdı-
gösteriliyordu. Yandan bakıldığında,pilotun üç ğını duydum: 'Lütfen Sir George... Lütfen
tekerlekli bir arabaya bindiği görülüyordu. efendim... Ben araba kullanmak için geldim
yanınıza... Uçmak için değil!' "
İLK PLANÖR 2 Kasım 1921 yılında J.E. Hodgson'a yaz-
dığı bir mektupta Bayan Thompson, uçuş me-
İnsan taşıyabilecek büyüklükteki ilk planör, safesinin yaklaşık 250 metre olduğunu
İngiltere'de Sir George Cayley tarafından belirtiyor, sonra da planörün yere çakıldığını
planlandı ve 15 Eylül 1852 günü yayınlanan yazıyor. Havacılık tarihinin bu ilk pilotunun
"Mechanks " dergisinde tanıtıldı. Uçurtma adı, kesinlikle bilinmemekle birlikte, Sir Ge-
şeklindeki aracın bir de kuyruğu vardı. Kanat orge Cacley'in evindeki belgeler üzerinde ya-
yüzölçümü 46.5metrekare, ağırlığı ise yakla- pılan incelemelere göre, arabacının adının
şık 150 kiloydu. Pilot, gövdenin altındaki üç büyük bir olasılıkla John Appleby olduğu sa-
tekerlekli bir taşıyıcıya biniyordu. nılıyor.

mil ile hız rekoru, 22 Eylül 1936'da da 172


İLERİYE DOĞRU HAVALANAN metre ile yükseklik rekoru kırdı. 24 Kasım
İLK HELİKOPTER 1936'da bir saati aşkın bir süre havada kala-
rak ayrı bir rekorun sahibi oldu. Savaş sıra-
Böyle bir helikopterle ilk uçuş, 14 Nisan 1924 sında da Villacoublay Hava Üssü'nde gelişi-
günü, Fransız Etienne Oehmichen tarafından mini sürdüren bu helikopter, 1943 yılında
gerçekleştirildi. Oehmichen'in iki pervaneli he- Müttefikler tarafından yapılan bir hava sal-
likotperi, 180 beygir gücündeki Rhone mar- dırısında parçalandı.
ka bir motorla çalışıyordu. 393 metrelik uçuş Üretim aşamasında, çalışacağına emin
menzili, Uluslararası Havacılık Federasyonu olunduğu için denemesiz olarak hizmete su-
tarafından ilk helikopter rekoru olarak tescil nulan ilk helikopter de, Dr. Heinrich Focke
edildi. tarafından planlan çizilen "Focke-Wulf
Tam kalkış yaparak ileriye doğru uçabilen, 61"dir. İlk uçuşunu Bremen'de 6 Haziran
gerektiğinde havada durabilen ve makul bir hı- 1936'da gerçekleştirdi. 1937 yılında Breguet-
za ulaşabilen helikopter, çizimleri Louis Bre- Dorand'a ait tüm rekorları eline geçirdi. Sa-
guet ve Rene Dorand tarafından yapılan atte 76 mil hıza ulaştı. 2 bin 666 metre yük-
"Gyroplane Laboratoire" adlı araçtır. İlk sekliğe çıktı. İ saat 20 dakika 30 saniye havada
uçuşunu 26 Haziran 1935'te yaptı. Üzerinde kaldı ve 50 mil uçtu. Kamuoyunun helikop-
420 beygir gücünde, Hispano-Wrihgt marka terler üzerine asıl ilgisini Hanna Reitsch adlı
motor vardı. 22 Aralık 1935 günü, saatte 67 kadın pilot çekti. Bayan Reitsch, 1938 yılın-
123

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1906 yılında İngitere'nin Caister yöresinde J.Fletcher-Dodd tarafından açılan ve modern anlamda ilk tatil kampı olan "Sos-
yalist Tatil Kampı"nın 1920'li yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı...

nikler ve araba turları düzenleniyordu.


Kampa gelen aileler, nüfuslarına ve eko-
İLK TATİL KAMPI nomik durumlarına göre iki ya da dört kişilik
Modern anlamda ilk tatil kampı, 1906 yılın- çadırlarda veya branda bezinden yapılan
da J. Fletchen-Dodd tarafından Caister'de çadır-evlerde kalabiliyorlardı.
açıldı. Adı, "Dodd'un Sosyalist Tatil Kampı" Kampta çıkan yemekler, 20. yüzyılın baş-
idi. Gerçi halen Isle of Man'de faaliyetim sür- larındaki sosyalizm anlayışına ters düşmeye-
düren Douglas Tatil Kampı, 1900 yılında açıl- cek şekilde düzenleniyordu.
dığı için türünün ilk örneği olduğunu ileri Alkollü içkilerin yasaklandığı kampta, de-
sürebilir ama, bu kampa, İkinci Dünya Sava- nize girenler, mutlaka yönetmelikte belirlenen
şı'nın sonuna kadar yalnızca erkekler alı- örneğe uygun mayolar giymek zorundaydılar.
nıyordu. Gece. 11'den sonra yüksek sesle konuşanlar,
Dodd'un kampına ait bugün elimizde olan derhal kamptan atılıyordu. Ayrıca kamp sa-
en eski broşür, 1914 tarihini taşıyor. Bu bro- kinleri, idarenin günlük bazı işlerine de yar-
şürden anlaşıldığına göre, kampta 200 kişilik dımcı olmak zorundaydılar.
bir yemek salonu bulunuyordu. Güzel hava- Kimi zaman, sosyalist bir kampta kalmak
larda yemek servisi, açık havada yapılıyordu. düşüncesinden rahatsız olan konuklar da çık-
Ayrıca, bir karanlık odası, bisiklet pisti, çiçek mıyor değildi ama Bay Fletcher-Dodd, "Bu-
bahçeleri, okuma odası, nefis bir plajı ve bir rada her tür düşünce temsil edilir" diyerek
mağazası vardı. Bu mağazada, plaj giysileri, onları rahatlatıyordu. 1920 yılında kampın ka-
tütün, bisküvi, soda, gazete ve kartpostal sa- pasitesi 300 kişiye çıkarıldı. Ayrıca, bazı ila-
tılıyordu. İçinde bir de piyano bulunan yemek ve sosyal tesisler yapıldı. 10 yıl sonra kamp,
salonu, öğün saatlerinin dışında amatör tiyat- bir kez daha genişletildi ve yeni eklentiler gö-
ro gösterileri, konferanslar, münazaralar ve rüldü. Bu arada Bay Dodd da hayli yaşlan-
kıyafet baloları için kullanılıyordu. Ayrıca, mıştı ama, disiplinli yönetimi eskisinden de
açık havada tenis ve kriket karşılaşmaları, pik- sıkı bir biçimde sürüyordu.

124

http://groups.google.com/group/merakediyorum
da, Berlin'deki Deutschlandhalle'de büyük bir civarında buluş arasında klaskon (araba kor-
dinleyici kitlesinin önünde, "FW-61"in tüm nası) da vardı. Yakın arkadaşı Mark Twain,
yeteneklerini sergileyen bir konuşma yaptı. bu buluştan sonra kendisine şöyle takıldı:
"İnsanları sağır etmek için klaksonu icat
ettin. Böylece hepsi de yeniden duyabilmek
İLK YARIM TON BASKI İŞLEMİ için senin işitme aygıtından almak zorunda ka-
lacaklar."
Fotoğrafta, yarım ton baskı işleminin muci- Transistörlü ilk işitme aygıtı ise ilk kez
di, İsveçli Carl Gustaf Wilhelm Carleman'dır. New York'ta Sonotone Corp. tarafından üre-
Carleman, geliştirdiği bu yeni tekniğin ilk ör- tildi ve 29 Aralık 1952 günü piyasaya sunuldu.
neklerini, 1871 yılı Mayıs ayında Stockholm'
de yayınlanan Photography by Typhographic
Printing Press'te sergiledi. Bunların içinde en
İLK AMATÖR FİLM ÇEKİCİ VE
ilgi çekeni, iki kadın ve bir çocuğu göl kıyı- OYNATICISI
sında yürürken gösteren fotoğraf oldu. Car-
leman'ın yarım ton sistemiyle günümüzde 35 milimetrelik "Motorgraph" marka çekici
kullanılan modern sistemi arasındaki tek fark, ve oynatıcı, 1896 yılında W. Watson and Sons
bugün yarım ton resimlerde, anlatımı daha da şirketi tarafından piyasaya sunuldu. Çekici
güçlendirmek için noktalar kullanılmasıdır. bölümünün büyüklüğü 15x10x13 santimetre
Yayınladığı bir konuyu, yarım ton bir re- boyutlarında idi. Oynatıcı olarak kullanılacağı
simle süsleyen ilk dergi, Nordisk Boktryckeri- zaman bir ışık kaynağına takılması gerekiyor-
Tidning'dir. İsveç'te basılan bu dergideki re- du. Toplayıcı makarası olmadığından, oyna-
sim de Carleman'a aittir. yan film ya yere ya da bir kutunun içine
1874 yılında Le Monde Illustre ve L'Dlus- boşalıyordu.
tration adlı Fransız dergilerinde ilk yarım ton 17.5 milimetrelik ilk çekici ve oynatıcı, ün-
portreler yayınlandı. Bunlardan biri, İsveç As- lü sinemacı Birt Acres tarafından 25 Ocak
keri Ataşesi Albay Staaf'a, diğeri de kutup 1899'da Croydon Kamera Kulübü'nde tanıtıl-
araştırmacısı Baron Nordenskjöld'e aittir. dı. Aynı yılın Mayıs ayında da piyasaya çıktı.
Yarım ton resimlerle ilgili başarılar, Car- 16 milimetrelik kameraların ilk prototipi
leman'dan sonra bu konuya el atan Alman olan Kodak Madel A, New York'ta 1920 yılı-
Georg Meisenbach ve Amerikalı Frederick nın Mayıs ayında Eastman Kodak şirketinden
Ives'ın hanelerine yazılır. Ancak, bu büyük J . G . Capstaff tarafından geliştirildi. Üzerin-
yanlışlığın nedeni, Carleman'a İsveç dışında- de uzun süre çalışıldıktan sonra 5 Haziran
ki fotoğraf tarihçilerinin yeterli ilgiyi göster- 1923'te Model A motorlu Kodascope oynatı-
memiş olmasıdır. cıyla birlikte satışa çıkarıldı.
Yayınlanan ilk yarım ton renkli resim ise, 9.5 milimetrelik amatör oynatıcıların ilki
1890 Derby'sinin birincisine aittir. Land and ise, 1922 yılının Mayıs ayında Paris'te Pathe
Water adlı Londra dergisinin Şubat 1892 sa- Sineması'nda tanıtıldı. Pathe markalı bu oy-
yısında basıldı. natıcı, ir yıl sonra çekicisiyle birlikte pazarlan-
maya başlandı. 8 milimetrelik çekici ve oyna-
tıcılar da 1932 yılında ABD'de piyasaya sü-
ELEKTRİKLİ İLK İŞİTME AYGITI rüldü. Yapımcısı, Eastman Kodak şirketiydi.
Amatörler için ilk renkli film de Eastman Ko-
"Acousticon" adı verilen elektrikli ilk işitme dak tarafından 1928 yılı Temmuz ayında satışa
aygıtının patenti, 15 Kasım 1901 günü New çıkarıldı. Bu filmlerin mucidi, R. Berthon'du.
York'ta Miller Reese Hutchinson tarafından Amatörler için yapılan ilk sesli oynatıcılar
alındı. Ertesi yıl kurulan Hutchinson Acous- ise İngiliz malı olan Thompson-Houston mar-
tic Co. adlı şirketçe de üretimine geçildi. Ay- ka aygıtlardır. 16 milimetrelik bu makinele-
gıtın üzerinde, el radyosu büyüklüğünde bir rin ilk tanıtımı, 1931 yılında Londra'da
pil yeri, ayrıca kulağa takmak üzere telefon yapıldı. İlk amatör sesli çekici ise 16 milimet-
almacını andıran bir parça vardı. Acoustion'- relik olarak RCA Victor tarafından üretildi ve
un ilk müşterilerinden biri, çocukluğundan be- 1935 yılında ABD'de tanıtıldı.
ri yarı sağır olan İngiltere Kraliçesi Alexandra
oldu. Aygıtı, 1902 yılında yapılan taç giyme
töreninde kullanan Kraliçe Alexandra, daha İLK AMATÖR FİLM YARIŞMASI
sonra bu yararlı buluşun 26 yaşındaki muci-
dini bir madalya ile ödüllendirdi. Hutchin- Photoplay dergisi ve Amerika Amatör Sine-
son'un ömrü boyunca patentini aldığı ve 90 ma Birliği'nce düzenlendi. Son katılma tarihi
125

http://groups.google.com/group/merakediyorum
15 Şubat 1.928 olan bu yarışmada birinci ge- Russel, binanın içini kendine göre yeniden dü-
len 35.16 ve 9.5 milimetrelik filmlerin sahip- zenlemiş ve bir savaş gemisinin çeşitli bölüm-
lerine 500'er dolar ödül verildi. 35 milimetre lerine benzetmişti. Low, asıl mesleği olan
dalında birinci olan "And How!" adlı filmin kuaförlüğü bırakıp otelciliğe soyunmadan ön-
yapımcısı,soğutma mühendisi Russell Ervine ce, Londra'ya gelenler, eğer uzun süre kala-
ayrıca, Fox film şirketi ile beş yıllık bir söz- caklarsa, mobilyalı bir daire tutarlardı. Kısa
leşme imzaladı. süreli ziyaretçiler ise han odalarında gece-
lerlerdi.
Low Oteli'ni ve yeni mesleğini tanıtabil-
İLK AT NAKİL ARACI mek için altın, gümüş ve bakır anahtarlıklar
yaptırarak, özellikle soylu kişilere dağıttı. Bu
Atları bir yerden başka bir yere taşımak ama- eli açıklığına rağmen, ya da belki bundan do-
cıyla yapılan ilk nakil aracı (horse-box), ilk kez layı, otelcilik işinde umduğunu bulamadı ve
18 Eylül 1836 günü kullanıldı ve altı at tara- 1780 yılında bu işi bırakarak pedikürist oldu.
fından çekilerek İngiltere'nin Goodward yö- Low ayrıldıktan sonra Grand Hotel, baş-
resinden Doncaster'a götürüldü. Araç, yarış kaları tarafından işletildi. 1794 yılında otelin
atları sahibi Lord George Bentinck'in sipari- patronu olan Bayan Hudson, kamuoyuna
şi üzerine Herring Kardeşler tarafından ya- yaptığı duyurularda, Grad Hodel'in 100 say-
pılmıştı. gın konuğu atlarıyla birlikte rahatça ağırlaya-
Bu olaydan yirmi yıl önce, Bay Territt'e bileceğini duyuruyordu. 19. yüzyılın başların-
ait Sovereign adlı atın özel bir karavanla da, otel, özellikle mutfağıyla takdir topladı.
Worcetershire'dan Nemarket'a götürülüşü bir "The Star" adlı lokantası, en seçkin kişilerin
yana bırakılırsa, Lord Bentinck'in yaptırdığı bir arada görülebileceği bir yer oldu.
arabaya kadar, yarış atları bir yerden bir ye-
re yürüyerek gitmek zorundaydılar.
Derby gibi büyük yarışlar için atlarda yol BANYOLU İLK OTEL
yorgunluğu olmasın diye bir ay öncesinden yo-
la çıkılır ve atlar yarış yerine çok yakın bir yer- 16 Ekim 1829'da, Boston'da Tremont House
de kampa alınırlardı. Kuşkusuz atlar, bir adıyla açıldı. Birinci katta sekiz banyo vardı
yarışın hemen ardından çok uzak bir yerdeki ve bunlar özel bir girişle caddeye açılıyordu.
başka bir yarışa katılamazdı. Özel banyoları olan ilk otel ise, 1853 yı-
Bu zorluklan ortadan kaldırmak isteyen lında New Jersey'de açılan Mount Vernon
Lord Bentinck, söz konusu arabayı yaptırdı Oteli'dir.
ve Elis adlı atını St. Leger Yarışları'na üç gün 70 özel banyosu ile İngiltere'nin ilk ban-
kala 18 Eylül 1836 günü Goodwood'dan bu yolu oteli olan Savoy, Richard D'Oyly Care
araba ile yola çıkardı. Doncaster'a kadar 224 tarafından 6 Ağustos 1889'da hizmete açıldı.
mil yolları vardı. Ama Lord Bentinck, özel Binanın yapımcısı olan Holloway, D'Oyly Ca-
arabasıyla günde 75 mil yol alabileceklerinden re kendisinden 70 banyo isteyince, ona otelde
emindi ve düşündüğü gibi de oldu. Doncas- kalacak konukların deniz yaratıkları olup ol-
ter'a geldiklerinde Elis'i doğru yarışın yapıla- madığım sordu. O dönemde lüks açısından Sa-
cağı hipodroma götürdü. Atın daha yeni voy'un en yakın rakibi olan ve 500 konuğu ko-
geldiğini gören müşterek bahisçiler, onun an- naklatabilen Hotel Victoria'nın yalnızca dört
cak nal toplayabileceğine inanarak, çok iyi bir banyosu vardı.
at olduğunu bilmelerine rağmen, Elis'e hiç Düğün odası olan ilk otel, 1844 yılında
şans vermediler. Lord Bentinck ise, sevgili atı- New York'ta hizmete giren Irving House'dur.
nın üzerine büyük bir yatırım yaptı ve sonun- Merkezi ısıtma ile ısıtılan ilk otel ise, 1846
da mahçup olmadı. Elis, yarış sonunda finişe yılında Boston'da açılan Eastern Exchange
geldiğinde, en yakın rakibine iki boy fark yap- Hotel oldu.
mıştı. Hiç oyalanmadan yeni arabasına bin-
dirildi ve en yakın yarış yerine doğru yola ODALARINA TELEVİZYON
çıkıldı.
KOYAN İLK OTEL
İLK OTEL New York'taki New Yorker Oteli, 1932 yılı-
nın Şubat ayında bütün lüks süitlere birer TV
1774 yılının Şubat ayında, Covent Garden'- koydu. TV alıcılarını, Freed TV and Radio
da (İngiltere), Lows Grand Hotel adıyla açıl- Corp. armağan etmişti. Konuklar, CBS Tele-
dı. Otelin sahibi David Low,binayı ilginç bir vizyonu'nun günde beş saat süreyle yaptığı ya-
adam olan Lord Russel'dan devralmıştı. Lord yınları zevkle izleyebiliyorlardı.
126

http://groups.google.com/group/merakediyorum
127

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Serbestçe havalanabilen ilk helikopteri, Fransız Paul Cornu yaptı. İlk kez 13 Kasım 1907'de uçan bu çift
het motoru vardı. 1909 yılında, bu motor
İLK HELİKOPTER çıkarıldı ve yerine yine 25 beygir gücünde
Dikey uçuşla insanı yerden havalandırabilen N.E.C. marka bir başka motor takıldı. Bu
ilk helikopterin planlarını, 6 Ocak 1905'te motor da, 1911 yılında 40 beygir gücünde bir
E.R. Mumford çizdi. Üretimi de, İskoçyalı ge- N.E.C. ile değiştirildi. İlk yapıldığında, kabin
mi yapımcılarından William Deny and Brot- inşaatında bambu ağacı kullanılmıştı. Bu göv-
hers tarafından gerçekleştirildi. 67.5 denin fırtınalı havalarda su geçirdiği görülünce
santimetre çapında 6 pervanesi olan helikop- metal ile değiştirildi. 1912 yılında yapılan de-
terin üzerinde önce 25 beygir gücünde bir Buc- nemelerde, yerden üç metre kadar havalanan

İLK AÇLIK GREVİ SERİ ÜRETİMİ YAPILAN


İLK HELİKOPTER
Çar 3. Aleksandır döneminde (1881-1894),
Rusya'daki cezaevlerinde bulunan mahkûm- Seri olarak üretimi yapılan ilk helikopterler,
lar tarafından yapıldı. 1889 yılında, Kara Gaol Alman yapımı Focke-Achgelis Fa 223'tür.
Hapishanesi'nde bulunan kadın mahkûmlar 1000 beygir gücünde Bramo motoruyla uçan
da açlık grevine katılınca, kendilerine zorla ye- bu helikopterler, 6 kişilik yolcu kapasitesi-
mek yedirildiğine ilişkin kanıtlar var. ne sahipti. İlk serbest uçuşunu 1940 yılı Ağus-
İngiltere'de ilk açlık grevi ise 1909 yılı tos ayında yaptı. Üretimine 1942 yılında
Temmuz ayında Marion Wallace Dunlop ad- başlandı ama, Alman Hava Kuvvetleri tara-
lı bir genç kız tarafından yapıldı. Bayan Dun- fından sipariş edilen tüm helikopterler, yerle-
lop, İnsan Haklan Bildirgesi'nin bir rine ulaşamadan Müttefik bombardımanları
bölümünü Avam Kamarası'nın duvarlarına ile yok edildiler. Yalnızca 8 helikopter, Alman
yazmak suçundan bir ay hapis cezasına çarp- Hava Kuvvetleri'nin eline geçebildi. Bunlar-
tırılmıştı. 1 Temmuz günü Holloway Cezae- dan biri, 1945 yılında Alman mürettebatı ta-
vi'ne kondu. 5 Temmuz günü yemek yemeyi rafından İngiltere'ye getirildi ve böylece
reddetti. Yetkililer, en lezzetli yemekleri, en Manş'ı geçen ilk helikopter oldu.
iştah açıcı biçimde süsleyip, akşamları yatağı-
nın yanıbaşına koydular. Fakat genç kız, her-
kesin gözünün önünde pencereden dışarı
İLK EL BOMBASI
fırlattı. Direnişini 91 saat sürdürdükten son-
ra serbest bırakıldı. Bilinen ilk el bombası, 1405 yılında kullanıl-
128

http://groups.google.com/group/merakediyorum
helikopter, havada 20 saniye kalmayı başardı.
bu helikopterin ilk hareketi için birkaç kişilik
insan gücüne gereksinim vardı.
Kendiliğinden uçabilen ilk helikopter ise
Fransız Paul Cornu tarafından yapıldı. İki
pervaneli bu araç, 13 Kasım 1907 günü Lisie-
ux'da yapılan ilk deneme uçuşunda, 180 san-
timlik yükseklikte 20 saniye uçmayı başardı.
Üzerinde 24 beygir gücünde Antoninette mar-
ka bir motor vardı.

di. O yıla ait bir elyazması kitapta bulunan şe-


malar, bu yargıyı doğrulamaktadır.
El bombaları, 17. yüzyılın ortalarından,
18. yüzyılın ortalarına kadar savunmaları yar-
ma konusunda en etkin silah oldu.
18. yüzyılda kullanılan el bombaları, içi
barut dolu madeni küreler şeklindeydi. Küre-
lerin ağzında, yavaş yanan bir fitil vardı. Bu
fitilin ateşlenmesiyle bomba patlatılıyordu.
El bombası, 1. Dünya Savaşı sırasında
köklü değişikliklere uğradı. En gelişmiş biçi- İLK ŞOFBEN
miyle, bugün de kullanılmaktadır. İçinde öl-
dürücü maddeler yerine bayıltıcı kimyasal 1867 yılında, Londralı dekoratör Waddy Ma-
maddeler bulunan el bombaları, özellikle kit- ughan tarafından geliştirildi. 1880'lerde, su,
lesel olayları denetleyebilmek amacıyla güven- alevlere temas etmeden bir tüp içinde ısıtılma-
lik kuvvetlerince kullanılıyor. ya başlandı. 1896 yılında İngiliz mühendisle-
ri Charles Lloyd Braithwaite ve Edward
O'Brain, gaz girişine bir kapak taktılar. Bu
KADIN GARSONLARIN kapak, yalnızca su musluğu açıldığı zaman gaz
geçiriyordu. Bütün bu gelişimler, modern şof-
ÇALIŞTIĞI İLK OTEL bende birleşti ve 1931 yılında Almanya'da
Junkers fabrikalarında ilk modern şofben
1853 yılının Mayıs ayında, New York eyaleti- yapıldı.
nin Albany kentinde hizmete girdi. Kendi
129
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Pistonlu iki silindir, suyla doludur ve alttan bir boru ile bir-
birlerine bağlanır. Küçük pistonun alt yüzeyi, bir inç kare- küçük bir silindir, yine su dolu büyük bir si-
dir. Büyük piston ise, 10 inçkarelik bir alanı kaplar. Bu yüzden, lindire bağlantılı biçimde monte edildi. Küçük
küçük pistona uygulanacak bir güç, büyük pistona 10 kat bü- silindirin içindeki piston aşağı doğru bastırıl-
yümüş olarak aktarılacaktır. dığında, büyük silindirdeki piston da yukarı
itilmiş oluyordu. Böylece, ilk hidrolik pres or-
İLK HİDROLİK ARAÇLAR taya çıktı. Bu sistemin zamanla geliştirilme-
İngiliz mühendis Joseph Bramah, ilk hidro- siyle, bir uçağı bile havaya kolayca kaldıra-
lek presin patentini 1795 yılında aldı. Su dolu bilecek hidrolik aygıtlar üretildi.

adıyla anılan pantolonlarla ünlenen Amerikalı nellikle bu değişiklikten memnunmuş. Kadın


feminist Amelia Bloomer, bu otelde bir gece garsonları istemeyen birkaç kişi varmış tabii...
kaldıktan birkaç ay sonra bir dostuna şu sa- Kim mi? Zenci garson isteyen beyaz kadın-
tırları yazdı: lar."
"Delavan House adlı bu otelin yemek sa-
lonuna girdiğimizde çok şaşırdık. Bir düzine
genç kadın masaların arasında dolaşıp müş- İLK YAPA Y SOLUNUM CİHAZI
terilere servis yapıyordu. Çok yeni bir şeydi
bu. Ortada bir tek erkek görevli bile yoktu. Günümüzde, kalbi yarım saat süreyle durdu-
Onların kaba ve hoyrat tavırlarının yerini ka- rup üzerinde çeşitli operasyonlar yapmak
dınların zarif ve büyüleyici hareketleri almış- mümkündür. Bu yarım saatlik süre içinde ya--
tı. Otel yönetimiyle konuştum. Müşteriler ge- pay solunum aygıtı, kalbin yerini alır ve kanı
130
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1839 yılında İskoçya'da James Nasmyth tarafından bulunduk- ğına dair de kanıtlar vardır.
tan sonra, demire biçim vermek ve büyük makine parçaları Çekiç, en önemli işlevini kızgın demire bi-
yapmak açısından çok yararlı oldu. 1840'lı yıllarda bir de- çim vererek yerine getirdi. Bir örs üzerine yer-
mirhane görülüyor. leştirilen sıcak demir, balyoz adı verilen ağır
çekiçlerle dövülerek biçimlendirildi. Endüst-
ri devriminin başlamasıyla, çekiçlerin cüsse-
İLK ÇEKİÇ leri de büyüdü. Önce su gücüyle çalışan dev
Çekiç, insan tarafından kullanılan ilk el aygı- çekiçler yapıldı. Böylece, daha büyük maki-
tıdır. İlk saplı çekiçlerin, günümüzden 10 bin ne parçalarının üretimi mümkün oldu. 1839
yıl önce kullanıldığını biliyoruz. Bunların vu- yılında İskoçyalı Jasez Nasmyth, buhar gücüy-
rucu bölümleri taştan yapılmıştı. M.Ö. 4000 le çalışan bir çekiç planladı. Bu projeye göre,
yıllarında bakırı bulan Mısırlılar, çekiçleri- buhar gücü, çok büyük bir çekiç başını yuka-
ni de bu maddeden ürettiler. 500 yıl sonra da rı kaldıracak, sonra bu baş yer çekiminin et-
bronz çekiçleri yaptılar. Daha sonra, blok çe- kisiyle biçimlendirilmek istenen maden parça-
kicin ortasını delerek sap taktılar. Ucu çivi çı- sının üzerine düşecekti. Nasmyth'in çizimlerini
karmak için V şeklinde yapılan çekiçlerin, yaptığı buharlı çekiç, ilk olarak 1840 yılında
Romalılar zamanında kullanılmaya başlandı- Fransa'da yapıldı.

vücut içinde pompalar. Bu arada, ciğerlerin gö- kendi iç mekanizmasında bir aksaklık ortaya
revini de üstlenerek, kana taze oksijen akta- çıkarsa, atışlar yavaşlar ve düzensizleşir. 1952
rır. Amerikalı Cerrah John Heynsham yılında Boston'da, Harvard Tıp Fakültesi'nde
Gibbon, 1953 yılında, ABD'de bu tür yapay Dr. Paul M. Zoll, 72 yaşındaki bir adamın
solunum aygıtı yardımıyla ilk kalp ameliyatı- bu tür aksaklık gösteren kalbine ilk kalp pilini
nı yaptı. taktı. Karın deresinin hemen altına yerleştiri-
len bu aygıt, kalbe küçük şoklar uygulayarak
İLK KALP PİLİ atışını denetliyordu. Bugün, dünyada her 1
milyon insandan üçü, kalp pili ile yaşa-
Kalbimizin düzenli olarak atmasını sağlayan maktadır.
131

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Kökeni Büyük İskender, Neron ve Mısır firavunlarına kadar uzanan dondurma, 16. yüzyıldan itibaren Avrupa'da da yay-
gınlaşmaya başladı. Fotoğrafta, 1827yılında, Fransa'da bir
dondurmacı görülüyor. götürür. Karla karıştırılmış süt olmaları, çok
daha akla yatkındır. Şorbet denilen ilk don-
İLK DONDURMA durma türünün 16. yüzyılda Floransa'da or-
1686 yılında, İngiltere Kralı II. James ve adam- taya çıktığı, oradan da Fransa'ya atladığı
larının tanesine birer pound ödeyerek 12 ta- biliniyor. 1660 yılında limonatacı olarak Pa-
bak dondrma yediklerine dair bir belge varsa ris'te çalışan Procopio Cultelli, buzlandırılmış
da, dondurmanın kökenleri, çok daha eskiye limonatadan bir tür dondurma üreten ilk ma-
dayanır. Büyük İskender'in, Neron'un ve Mı- kineyi yaptı. 18. yüzyılda, Fransa, sütlü don-
sır firavunlarının dondurma yediklerine iliş- durmayı tanıdı. 1774 yılında La Caveau adlı
kin söylentiler vardır. Ancak bunların, bugün bir Paris kahvehanesinde ilk dondurma yapıl-
bildiğimiz dondurma olduğu iddiaları hayli su dı. Buna o zaman "buzlu yağ" adı verildi.

yuvarlara zarar verdiği görüldü. Buna bir


İLK KALP KAPAKÇIĞI NAKLİ alternatif olarak hastanın kendi tandonların-
dan yapılan kapakçıklar, başka insanlardan
alınan kapakçıklar ve hayvan kapakçıkları de-
Taze oksijen yüklü kanın vücudumuza da- nendi. Ama hiçbiri, umulan mükemmellikte
ğılmasında çok büyük işlevler üstlendikleri için sonuç vermedi. Bugün yine de en yaygın bi-
arızalanan kalp kapakçıklarının ya onarılması çimde kullanılan Starr-Edwards kapakçığıdır.
ya da değiştirilmesi gerekir.
İlk yapay kalp kapakçığı 1961 yılında Ore-
gon eyaletinin Portland kentinde Albert Starr İLK MENTEŞE
adlı cerrah ile yardımcısı M. Lowell Edwards
tarafından geliştirildi. Madeni menteşelerin en eski örnekleri, 1922
Yapımında plastik ve paslanmaz çelik kul- yılında Mısır Firavunu Tutankamun'un me-
lanılmıştı. Zamanla, yapay mekanizmanın al- zarında yapılan kazıda bulundu. Firavun'un
132
http://groups.google.com/group/merakediyorum
yatağı, ayaklarına menteşe ile takılmıştı. M.Ö.
1350 yılından kalma bu bakır menteşeler, ya- İLK ROBOT RESİM
tağın ayaklarının gerektiğinde içeriye doğru
kıvrılmasını sağlıyordu. Demir menteşelere,
Ortaçağ'dan kalma kiliselerin kapılarında Bir suçlunun tanımlanmasında büyük yardı-
rastlıyoruz. Endüstri devrimiyle birlikte, men- mı olan ilk robot resim, ilk kez 1959 yılı Şu-
teşelerin de birçok türü ortaya çıktı. bat ayında, Los Angeles Emniyet Müdür-
lüğü'nden Şerif Peter Pitchess tarafın-
dan kullanıldı. İçki satan bir dükkânda silah-
İLK HORMON TEDAVİSİ lı bir soygun yapılmıştı ve dükkân sahibi,
hırsızın fiziksel görünümünü mükemmel bir
biçimde tarif edebiliyordu. Bunun üzerine po-
Ortaçağ'da insan vücudunu anatomik olarak lis yetkilileri, bu tarife uyarak temsili bir re-
açarak inceleyen bilim adamları, karaciğer gibi sim çizdirdiler ve çevrede dağıttılar. Çok
bazı organların salgıladıkları bazı sıvıları, vü- geçmeden hırsız yakalandı ve suçunu itiraf
cudun özel bazı bölümlerine kanallar aracılı- etti.
ğıyla gönderdiklerim gördüler. Ama, bazı salgı Robot resimlerin fikir babası ise İkinci
bezlerinin ise kanalları yoktu. Ancak, 1902 yı- Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, bu konuda
lında Londra Üniversitesi'nden William Mad- çalışmalarına başlayan Los Angeles Emniyet
dock Bayliss ve Ernest Henry Starling, bu Müdürlüğü dedektiflerinden Hugh C. McDo-
bezlerin, salgıladıkları sıvıları doğrudan doğ- nald'dır. McDonald'ın yönetiminde bir ekip,
ruya kana aktardıklarım keşfettiler. Bulduk- 50 bin fotoğrafı teker teker inceleyerek, 37 bu-
ları bu tür ilk hormona, Sekterin adını verdiler. run, 52 çene, 102 çift göz, 40 dudak, 130 saç
Bu hormon, bağırsak tarafından üretili- biçimi ve çok sayıda kaş, sakal, bıyık ve göz-
yor, kan aracılığıyla da pankreasa taşınıyordu. lük saptayarak bunları özel biçimde arşivledi.
İnsülin adlı bir başka hormon da, kandaki şe-
ker miktarım düzenliyordu. Adrenalin ise kalp
atışlarını gerektiğinde hızlandırıyordu. Bu bil- İLK GELİR VERGİSİ
gilerin ışığında hekimler, insanların hangi hor-
monun yetersizliğini çektiğini anlayıp, ona
göre tedavi uygulamaya başladılar. 1451 yılında Floransa'da 'Catastro" adı altın-
da Lorenzo de Medici tarafından toplanma-
ya başlandı. Daha sonra "Scala" adını alan
İLK NAL bu vergi, önceleri devlete gelir sağlamak ama-
cıyla ve iyi niyetle toplanıyordu. Ancak, za-
manla politik bir şantaj unsuru oldu ve 1492
Çivilerle atların tırnaklarına çakılan nallan yılında Medici Hanedanı'nın yıkılmasıyla bir-
Avrupa'ya M.Ö. 200 yıllarında Almanlar ta- likte ortadan kaldırıldı.
nıttılar. Bu nallar, yumuşak zeminlere atla- İlk süper vergiyi ise, İngiltere'de David
rın daha rahat basmasını, sert zeminlerde de Lloyd George, 1909 bütçesiyle birlikte yürür-
ayaklarının korunmasını sağlıyorlardı. Böyle- lüğe koydu. Buna göre, yıllık geliri 5 bin ster-
ce, hem üzerlerine binerek yol almak hem de lingi aşan herkesten gelirinin 3 bin sterlingden
yük taşıtmak kolay hale geldi. sonraki her sterlingi için 6 penny vergi alınıyor-
du. Bu sistem, 1927 yılına kadar yürürlükte
kaldı.
İLK DONDURMA KÜLAHLARI
İLK ÇİÇEK AŞISI
1896 yılında New Jersey'de İtalyan göçmeni
İtalo Marcioni tarafından yapıldı ve 13 Ara- Avrupalıların 18. yüzyılda aşıyla tanışmasın-
lık 1903 günü Marcioni adına patenti tescil dan çok uzun süre önce Hindistan, Çin, Se-
edildi. Ancak, bu buluşa önceleri pek rağbet negal, Tunus, Cezayir, Türkiye ve İran'da
eden olmadı. 1904 yılında, St. Louis'deki ti- biliniyordu. Aşıyla ilgili ilk İngilizce kitap,
caret fuarı sırasında Suriye'den gelme bir şe- 1715 yılında Londra'da Cerrah Kennedy ta-
kerci olan E.A. Hamwi, yaptığı gözlemeleri rafından yayınlandı. Kennedy, bu kitabında,
bu külahların içinde satınca, Marcioni'nin bu- İstanbul'da Türklerin bu aşıyı nasıl yaptıkla-
luşuna olan ilgi arttı. Daha sonra dondurma- rını şöyle anlatıyordu:
cılar da, o güne kadar çeşitli kaplar içinde "Önce bu hastalığa yeni yakalanmış birin-
sattıkları ürünleri külahla müşterilerine sun- den bir çiçek kabarcığı alıyorlar. Sonra alın-
maya başladılar. da, bacaklarda ya da bileklerde hacamat
133
http://groups.google.com/group/merakediyorum
yoluyla bazı kesikler açıyorlar ve hastadan alı- yıl önce de kendisi için bir araba modeli çiz-
nan çiçek kabarcığını buralardan birine yer- miş ama, yapamamıştı. Farfler'in arabasını
leştiriyorlar. Üzerini sardıktan sonra 8 veya 10 her pazar günü Lorenze Kirche Kilisesi'nin
gün bekliyorlar. Bu sürenin sonunda hastalı- önünde bacakları olmayan sahibini âyinden
ğın doğal belirtileri ortaya çıkıyor. Ama hiç- çıkması için beklerken görmek mümkündü.
bir zaman normal bir çiçek hastalığı gibi Motorlu ilk sakat arabası ise, 1899 yılın-
şiddetli olmuyor. Benim orada olduğum dö- da İngiltere'nin Coventry kentinde Rudge
nemde, bu yöntemle 2 bin kişiye çiçek aşısı ya- Cycle Co. adlı firma tarafından üretildi. Üze-
pıldı ve bunlardan yalnızca ikisi hastalığın rinde De Dion marka bir motor vardı.
etkisinden kurtulamayarak öldü."
Kennedy, İstanbul'a gelmeden önce Dr.
Janoin adlı Yunanlı bir doktorun da çiçek aşısı İLK DEMİR KÖPRÜ
yaptığını gördüğünü yazmakta. Bu doktorun
da aşıyı uygulayan ilk Avrupalı olduğu sa- Fransa'nın Lyon kentinde Rhone Nehri üze-
nılıyor. rinde Fransız mühendis M. Garvin tarafından
Çiçek aşısını Türklerden öğrenen bir baş- 1755 yılında yapıldı. Önce, köprünün tümü-
ka İngiliz de, Dr. Charles Maitland'dır. 1717 nün demirden yapılması düşünülmüştü. An-
yılının Mart ayında, Beyoğlu'ndaki İngiliz Bü- cak, maliyetinin çok fazla olacağı anlaşılınca,
yükelciliği'nde, dönemin büyükelçisinin oğlu- yalnızca kemerlerinden biri (açıklığı 25 met-
na aşı yapmıştır. re) demirden yapıldı. Geri kalan bölümlerin-
de ise tahta kullanıldı.
Tümü demir kullanılarak yapılan dünya-
İLK İNSÜLİN nın ilk köprüsü ise, 1779 yılında İngiltere'de
Severn Nehri üzerinde yapıldı. Ayak açıklığı
27 Temmuz 1921'de, Kanada'da Toronto Üni- 30 metre olan bu köprü, Benthall ile Madeley
versitesi Tıp Fakültesi'nde Dr. Frederick Ban- Wood'u (Bugünkü adı Ironbridge köyü) bir-
ting ve yardımcısı Charles Best tarafından elde birine bağlıyordu. 1 Ocak 1781 günü hizmete
edildi. Aynı gün,pankreası alınmış bir köpeğe açıldı. Planları John Wilkinson tarafından çi-
verildi. Banting, şeker üzerinde etkin olan hor- zilen bu köprüde, 378 ton demir kullanıldı.
monun pankreas tarafından üretildiği yargı- 1934 yılında araba trafiğine kapatıldı ama ya-
sına varmış ve bu yargısını kanıtlamak için bir ya ulaşımına hâlâ açıktır. 1972 yılında, mali-
deney yapmıştı. Bu deneyde gösterdiği başa- yetinin 50 katı harcanarak 150 bin sterlinge
rı, daha sonra milyonlarca şeker hastası için restore edildi.
bir sağlık kaynağı oldu.

İLK ZEKÂ TESTİ


İNSÜLİNLE TEDAVİ EDİLEN
İLK ŞEKER HASTASI Kişilerin zekâ düzeylerini ölçmeye yarayan ze-
kâ testi, Parisli psikolog Alfred Binet tarafın-
14 yaşındaki şeker hastası Leonard dan geliştirildi. 1896 yılında Binet, 80 çocuk
Thompsoh'a, 11 Ocak 1922 günü Toronto Ge- üzerinde ilk denemelerine başladı. Onlardan
neral Hospital'da,Dr.Walter Ü.Champbell ve basit bir resmi tanımlamalarını ya da bazı ta-
Dr. Alma A. Fletcher tarafından insülin te- nımlamaları dört ya da beş gruba ayırmaları-
davisi uygulandı. Hastalığı çok ilerlemiş bir nı istedi. Yeterli bir araştırma süresinden sonra
aşamada olduğundan, Thompson'un, hasta- zekâ oranını belirleyen bir gösterge geliştir-
neye getirildiğinde yaşama şansı çok azdı. İn- di ve bunu 1905 yılında L'Annee Psychologi-
sülin sayesinde yeniden normal bir hayat que'de yayınladı. Binet'nin göstergesi, Paris
sürmeye başladı. Eğitim Müdürlüğü yetkilileri tarafından, zi-
hinsel özürleri nedeniyle özel bir okula gitme-
leri önerilen çocukları saptamak için
İLK SAKAT ARABASI ~ kullanıldı. Ancak, buna, zekâ testinin okul-
larda ilk kullanımı demek doğru olmaz. Da-
Üç tekerlekli ilk sakat arabası, 1650 yılında, ha 1897 yılında, Ebbinghaus adlı Alman
Nürnberg'de Stephen Faffler tarafından kul- psikologu, Binet'nin araştırmalarından yola
lanıldı. Ön tekere kumanda eden kolların, el- çıkarak Silezya'daki bazı okulların öğrencile-
le kullanılmasıyla hareket ediyordu. Bu rine belirli testler uyguladı. Ebbinghaus'un
arabayı yaptığı sanılan Johann Haustach, 10 testleri, daha çok çocukların düş güçlerini öl-

134
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Eugenio Barsanil ve Felice Matteucci adlı iki İtalyan tarafından kurulan şirket, 19 Ekim 1860'ta ilk içten yanmalı
motoru üretti.

İÇTEN YANMALI İLK MOTOR ki ilk motor, 18S6'da Floransa'da Maria An-
Üç zamanlı, içten yanmalı ilk ticari motor, tonia İstasyonu'na takıldı. 19 Ekim 1860'ta
1853 yılında Floransa'da Eugenio Barsanti ve motorların seri üretimini yapmak üzere Soci-
Felice Matteucci tarafından planlandı. Üç yıl eta Anonima del Nouva Motore Barsantee
sonra da patenti alındı. Çalışabilir durumda- Matteucci adlı bir şirket kuruldu.

135
http://groups.google.com/group/merakediyorum
çümlemeyi amaçlıyordu. Bu nedenle çocuklar- yatta kalması sağlandı ve saat 5.30'da Drin-
dan, eksik sözcükleri tamamlamaları istendi. ker Respiratörü'ne bağlandı. Önceleri tümüy-
Zekâ testlerinin ilk kitlesel kullanımı, 1917 le aygıta bağımlı kaldı. İki-üç hafta sonra
Ekim'inde, ABD Ordu Tıp Merkezi tarafın- uzun aralıklarla makineden ayrılarak soluk al-
dan gerçekleştirildi. Testleri Leland Stanford mayı başardı. İyileştikten sonra The Times'a
Üniversitesi'nden A.S. Otis hazırladı. Robert yazdığı bir mektupla doktorlarına ve Drinker
M. Yerkes de bunları askeri kurallara göre Respiratörü'ne neler borçlu olduğunu anlattı.
uyarladı. Uygulamanın amacı, askerleri zekâ Bunun üzerine Lord Nuffield, imparatorluğun
düzeylerine göre belirli gruplara ayırmak ve her yerindeki tüm hastanelere birer tane respi-
onlara alınacak sonuçlara göre sorumluluk ratör alınmasını emretti.
vermekti. Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna Sürekli olarak yapay ciğerle yaşayan ilk
kadar 1 milyon 726 bin 966 asker testten ge- hasta ise, ABD'li bir demiryolu görevlisinin
çirildi. Bunlardan 7 bin 800'ü normal zekâ dü- oğlu olan Frederick B. Smite Jr'dır. 1936 yı-
zeyinin çok altında bulundu ve derhal ordudan lında Pekin'de çocuk felcine yakalandı. Res-
uzaklaştırılmalarına karar verildi. Bu arada, piratöre bağlanarak ABD'ye getirildi. Yolcu-
askerlerin yüzde 30'unun okuma yazma bilme- luğunun büyük bölümünü özel bir vagon için-
diği de ortaya çıktı. de sağlık ekibiyle birlikte yaptı. Demir Ciğer-
li Adam olarak ünlenen Smite, 12 Kasım 1954
yılında 44 yaşında ölünceye kadar sürekli res-
İLK YAPAY CİĞER piratöre bağlı olarak yaşadı.

ABD'nin Boston kentinde Warren E.Collins


Co. tarafından yapıldı ve ilk kez olarak 12 İLK CAZ ORKESTRASI
Ekim 1928 günü, Boston Çocuk Hastanesi'-
nde, solunum güçlüğü çeken küçük bir kızın 1900 yılında, ABD'de, New Orleans'da,
tedavisinde kullanıldı. Buddy Bolden adlı Zenci müzisyen tarafından
Bir yıl önce, ilk deney modeli Harvard kuruldu. Orkestrada Bolden'ın çaldığı trom-
Üniversitesi'nden Profesör Philip Drinker ta- pet dışında kornet, klarinet, trombon, ke-
rafından geliştirildiği için, aygıta "Drinker man, gitar, basgitar ve davul vardı. Müzik ta-
Respiratörü"adı verildi. Profesör Drinker, de- rihçisi Bud Scott'a göre, "Bolden bir gün ki-
neme modelini yaparken demir bir gövdeye iki liseye gitti ve caz müziği kafasında orada oluş-
elektrikli süpürge emicisi yerleştirmişti. Bun- tu."
lardan biri, üflemeye, diğeri de emmeye yarı- Bolden'ın caz müziğinin kurucusu olduğu-
yordu. nu kabul edebilmek için, müzik tarihçilerinin
İngiltere'de, bu aygıt sayesinde hayatı kur- tek dayanağı, kendisini tanıyanlar ve dinleyen-
tarılan ilk hasta, 17 yaşındaki öğrenci John lerdir. Hiç kuşkusuz, Bolden'ın yaptığı mü-
M.Turner'dır. Turner, 1932 yılının Eylül ayın- zik, belirli bir gelişimin bir parçasıdır. Daha
da çocuk felcine yakalandı. Tedavi amacıyla doğrusu, onun yaptığına, geleneksel Zenci mü-
Oxford'daki Morris Ortopedi Hastanesi'ne ziğine caz formu vermek denilebilir. Bu ilk caz
getirildi. 6 Ekim sabahı, nöbetçi gece hemşi- orkestrası, New Orleans'daki çalışmalarını
resi, Turner'ın iyi soluk alamadığını gördü. 1907 yılına kadar sürdürdü ve o yıl Bolden'in
Hastalık, solunum kasları dahil, tüm vücudu delirmesi üzerine dağıldı.
etkisi altına almıştı.
Hastanede araştırma yapmak amacıyla
gelmiş, ABD'li bir doktor vardı. T.C.Thomp- İLK CAZ ORKESTRASYONU
son adlı bu doktor, Londra'daki Üniversity
College Hastanesi'nde bir Drinker Respiratö- 1915 yılında, Chicago'da yayınlandı. Ferdi-
rü olduğunu öğrendi. Hemen bu aygıtın geti- nand Joseph (Jelly Roll) Morton adlı caz us-
rilmesini istedi. Üniversity College yetkilileri, tasının yaptığı bu ilk orkestrasyonun adı, "Jell
aygıtı vermeye hazır olduklarını, ancak ken- Roll Blues"dur.
dilerinin yaptıkları denemelerde başarılı sonuç Kendisini cazın asıl mucidi olarak ilan eden
alınamadığım söylediler. Drinker Respiratörü' Morton, ilk orkestrasyonunu 1902 yılında
ne bağladıkları iki hasta da hayatını kaybet- yaptı: 1915 yılında yayınladığı Jell Roll Blu-
mişti. Yine de aygıt bir arabaya konularak Ox- es'u ise 1905 yılında düzenlemişti.
ford'a getirildi. Gerekli voltaj ayarlamaları Caz sözcüğünün ilk defa ve nerede kulla-
yolda yapılmıştı. nıldığına ilişkin iddialar da çeşitlidir. Morton,
Bu arada John Turner'a sürekli suni so- bu sözcüğü ilk kez 1902 yılında, yaptığı mü-
lunum yaptırılarak respiratör gelene kadar ha- ziği "ragtime" denilen müzikten ayırmak için
136
http://groups.google.com/group/merakediyorum
kendisinin kullandığını öne sürer. Müzik oto- Ford, hem de Willys firmaları denemek üze-
riteleri ise, bu yeni türün Chicago'da duyul- re ilk cip prototiplerini ürettiler. Ertesi yılın
maya başlandığı tarih olan 1916'ya kadar özel yazında, Willys MB modeli standart tip ola-
bir isimle adlandırılmadığı inancındadırlar. rak kabul edildi ve her iki firma da aldıkları
Orkestra Şefi George Morrison ise, caz söz- siparişleri bu modele göre yaptılar. Ford ta-
cüğünü, bu tarihten en az beş yıl önce Colo- rafından üretilen araçların üzerinde GPW ar-
rado'da duyduğunu söyler. Cazın tarihine iliş- ması vardı. Bunun anlamı, "Genel Kullanımlı
kin anılarını 1962 yılı Haziran ayında Denver Willys" idi. Cip sözcüğü ise, bu armanın ilk
Stüdyoları'nda banda alan Morrison şöyle ko- iki harfinin İngilizce okunuşundan kaynaklan-
nuşur: dı (ci-pi). 1930'lu yıllarda ünlenen Temel Re-
"Caz sözcüğünü, ilk kez -1-911 sıralarında is adlı çizgi filmin kahramanlarından birinin
duydum. Evet, evlendiğim yıldı o yıl ve caz adı da "Jeep" idi.
sözcüğü kullanılıyordu. Gerek kendi düğü- Yapımcılar, "elinden hemen her şey gelen"
nümde, gerek başka düğünlerde caz çalıyor- bu sevimli kahramanın adını, ürettikleri ara-
duk. Hatta arabamın üzerinde de George ca yakıştırarak cip adını daha yaygınlaştırdı-
Morrison Caz Orkestrası yazılıydı." lar. İkinci Dünya Savaşı sırasında, 649 bin cip
Caz sözcüğünün basına il yansıyışı ise, üretildi. Willys firmasının Toledo'daki tesis-
Chicago Herald gazetesinin 1 Mayıs 1916 gün- lerinde, 80 saniyede bir cip monte ediliyordu.
lü sayısında çıkan Johnny Stein Orkestrası'-
na ilişkin bir haberde oldu. Haberde, Schil-
ler's Cafe adlı yerde, New Orleans Caz Orkest- İLK OTOMATİK GRAMOFON
rası eşliğinde çığlıklar atan sarhoş kadınlardan
söz ediliyordu. 23 Kasım 1889 günü, Louis Glass tarafından
San Francisco'da, Palais Royal Saloon'a ta-
kıldı. İçinde, elektrikle çalışan Edison marka
İLK BLUCİNLER bir fonograf vardı. Dört kulaklığından her bi-
ri, ayrı ayrı madeni paralar atılarak çalıştırı-
1850 yılında Bavyera'dan ABD'ye göçeden lıyor ve yalnızca bir tek plak dinlenebiliyor-
Levi Strauss tarafından yapıldı. Altına hücum du.
döneminde San Francisco'ya geldiğinde yanın- İstenilen plağın seçilebildiği ilk otomatik
da çadır ve branda bezi yapmak üzere getir- müzik kutusu ise, 1905 yılında Michigan'da,
diği bir miktar kumaş vardı. O sırada karşısı- John C.Dunton tarafından geliştirildi. Önü
na çıkan bir madenci, normal pantolonların, cam olan bu tahta dolabın içinde Edison mar-
madenlerde çabuk eskiyip yırtıldıklarını söy- ka bir fonograf vardı. Elle kumanda edilen bir
leyince, Strauss'un kafasında bir şimşek çak- mekanizma, dinleyiciye dolabın içindeki 24
tı ve elindeki kalın kumaştan dayanıklı pan- plaktan birini seçme şansını veriyordu.
tolonlar dikmeye karar verdi. Bu ilk blucin-
ler, düzinesi 13.5 dolardan satışa çıkarıldı.
İLK ÇOCUK MAHKEMESİ
İLK CİP 1890 yılının Nisan ayında, Güney Avustralya'-
nın Adelaide, kentinde, Devlet Çocuk Büro-
1940 yılında, ABD ordusu, arazide yararlan- su'nun bir odasında hizmete açıldı. Mahkeme-
mak üzere, geniş kullanımlı, dört tekerlekli ve nin kuruluşunu, o dönemin ünlü sosyal re-
fazla ağır olmayan bir araç gereksinimi duy- formcusu Bayan Caroline Clark sağlamıştı.
du. Bu istek üzerine, aynı yılın Temmuz ayın- İngiltere'de de 1908 yılında başlayan Ço-
da Bantam Car Co. adlı şirketin mühendisle- cuk Hareketi, altı çocuk mahkemesinin kurul-
rinden Karl K.Pabst, ilk cipin (jeep) planları- masını sağladı. Bunların tümü de, ilk oturum-
nı çizdi. larını 4 Ocak 1916 günü saat 14.00'de yaptı-
Eylül ayında üretilen ilk örnek, Camp Ho- lar. O gün bakılan 60 davanın çoğunluğunu,
Iabird'de denendi. Bunun başarılı olması üze- dilencilik, kumar, caddede top oynamak, pat-
rine firmaya 70 adet cip siparişi verildi. Üzer- layıcı maddeler kullanmak, tehlikeli şekilde
lerinde 45 beygir gücünde dört silindirli Con- yaralamaya sebep olmak, hırsızlık gibi suçlar
tinental motoru bulunan bu cipler, 1941 baş- teşkil ediyordu.
larında ABD ordusunda hizmete girdi. Bu se-
riden üretilen yedinci cip, halen dünyanın en İLK HAKİ UNİFORMA
eski cibi olarak Washington'daki Smithsoni-
an Enstitüsü'nde muhafaza edilmektedir. 1846 yılının Aralık ayında Hindistan'da, Pe-
1940 yılı Kasım ayından itibaren hem saver'in kuzeybatı cephesinde görevli İngiliz
137
http://groups.google.com/group/merakediyorum
süvari birlikleri tarafından giyildi. daki Phoneix Iron Works fabrikasından John
Birliğin komutam olan Teğmen Harry Ferrabee ile, makineyi üretmek üzere bir an
Burnett Lumsden'e, askerleri giydirme emri laşma imzaladı. Kayıtlardaki ilk müşteri, Re
verilmişti. Lumsden de, ülkenin tozlu yolla- gent's Park Zoo'nun baş bahçıvanı Bay Cur
rında adamlarını kamufle etmeye yarayacağı tis'tir. Bay Curtis, 1831 yılında, Ferrabee mar-
düşüncesiyle haki rengi kumaşı tercih etti. Ori- ka büyük boy bir çim biçme makinesi aldı.
jinali Farsça olan haki sözcüğü "kül" ya da Budding, küçük boy çim biçme makinesi
"toz" anlamına geliyor. geliştirmişti. "Kırlarda yaşayan bayların, bu
Askerler, bu yeni giysilerle ilk harekatı, yıl- makine ile eğlenceli, yararlı ve sağlıklı saatle
başı günü, Buneyr cephesinde vergi ödemeyi geçireceğini" söylüyordu. Hayli ağır ve büyük
reddeden Babuzai köyüne düzenlediler. olan bu ilk çim biçme makinesi ile "kırlarda
Bu askerler, daha sonra öteki İngiliz bir- yaşayan bayların" eğlenceli saatler geçirdiği
likleri ile 11 Aralık 1849'da, Sangao'da omuz biraz kuşkuludur ama, Budding'in bu bulu-
omuza savaştılar. Savaşta hepsi birden yok ol- şu, yeni bir işkolunun doğuşuna neden olmuş
ma tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. tur.
Üniformalarına bakarak onları düşman Motorlu ilk çim biçme makineleri ise, 189"
askeri zanneden bir İngiliz topçu bataryası, yılında Stuttgart'ta, Benz Co.; New York'ta
namlularını üzerlerine doğrulttu. Tam ateş Coldwell Lawn Mower Co. tarafından üreti-
edilmek üzereyken, uyanık bir topçu eri, ba- lerek denendi. Her iki modelin de seri üreti-
tarya komutanına şöyle seslendi: mine geçildiğine dair kanıt yoktur.
"Aman Tanrım!.. Komutanım, bunlar bi-
zim tozlarımız." CADDELERDEKİ İLK POSTA
KUTULARI
PLAKLA İLK DİL KURSU
Postaneye gitmeden mektupların atılabilmesi
Londra ve New York'ta faaliyet gösteren için bir sütun' üzerinde caddelerin kenarları-
Uluslararası Dil Enstitüsü ile Colombia Pho- na yerleştirilen posta kutularının 1850 yılın
nograph Co.'nun işbirliği ile, 1893 yılında, da Belçika'da, özellikle de Brüksel'de kulla-
Dr. Rosenthal'ın, "Original Language nıldığı biliniyor. Zira o yıl Paris Posta İdare-
Course" adlı dil kursu, 50 plağa kaydedildi. si, "Brüksel Usulü Kutu" adını verdikleri bu
Plakların yanında, açıklayıcı bilgiler içeren posta kutularından, Paris caddelerine de koy-
broşürler ve yardımcı kitaplar da vardı. Bu ta- ma kararı almıştı. Gerçi tarihçiler, bu kutu-
kımın satış ücretine, müşterinin Dr. Richard ların Brüksel'de 1848 yılından itibaren kulla-
Rosenthal ile doğrudan ilişki kurma hakkı da nılmaya başlandığını ileri sürerler ama, bu ta-
dahildi. rihin 1849 olması çok daha akla yatkındır. Ta-
mamen demirden yapılan bu kutular, üst kıs-
mı süslü bir boru şeklindeydi. Mektupların
İLK ÇAMAŞIR YIKAMA atıldığı deliklerin üzeri yağmur sularının gir-
DÜKKÂNI memesi için özel sundurmalarla kapatılmıştı.
Bu kutuların İngiltere'de kullanımına 23 Ka-
Washateria adı altında, 18 Nisan 1934 günü, sım 18S2'de başlandı.
J.F.Cantrell tarafından Texas'ta açıldı. İçin-
de, dört adet elektrikli çamaşır makinesi var-
dı. Bu makineler, birer saatliğine kiraya veri- İLK HAYAT SİGORTASI
liyordu.
İngiltere'de ilk çamaşır yıkama dükkânı İlk hayat sigortası poliçesi, 18 Haziran
ise, 9 Mayıs 1949 günü, Londra'da hizmete 1583'te, Londra'da imzalandı. Londra Bele-
girdi. Burada, para atıldığı zaman kendiliğin- diyesi üyelerinden Richard Martin, bir grup
den çalışan Bendi marka otomatik çamaşır tüccara 50 pound verdi. Tüccarlar da, Willi-
makineleri vardı. Bunlar, İngiltere'nin oldu- am Gibbon adlı kişi, poliçenin imza tarihin-
ğu kadar, Avrupa'nın da ilk otomatik çama- den itibaren 12 ay içinde öldüğü takdirde Ric-
şır yıkama makineleriydi. hard Martin'e 383 pound ödemeyi taahhüt et-
tiler. İmzalanan poliçe, "Tanrı, William Gib-
İLK ÇİM BİÇME MAKİNESİ bon'a sağlık ve uzun bir ömür versin" cüm-
lesiyle sona eriyordu. Ne var ki, 11 ay sonra
İngiltere'de Edwin Budding tarafından bulun- Gibbon, kendisini yaratan Tanrı'nın yanına git-
du. Budding, 18 Mayıs 1830 günü, Stroud'- ti. Tüccarlar parayı ödememek için bir çıkar
138
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1767 yılında İngiltere'de J. Spilsbury tarafından yapıldı. Bütün parçalan doğru olarak bir araya getirildiğinde, İngiltere
ve Galler'in haritası ortaya çıkıyordu.
İLK PARÇALI BULMACA
1763 yılında Londra'da, "Liberal ve Kibar Bi- olarak bastırttı. Orijinali halen Hannas kolek-
limlerle Sanatların Efendileri ve Profesörlerin- siyonunda bulunan bu ilk parçalı bulmacada,
ce Saygıdeğer Baylar İçin Hazırlanmış her kent, ayrı bir parçayı oluşturuyordu. Spils-
Kılavuz" adlı bir kitap yayınlandı. Bu kita- bury, daha sonra 30 ayrı harita daha çıkardı.
bın bir bölümünde, coğrafya öğrenimini ko- 1782 yılında, Harrow School'a resim öğretme-
laylaştırmak için, bir haritayı tahtadan küçük ni olunca bu işi bıraktı.
parçalara bölen John Spilsbury'den de söz edi- Spilsbury'nin tüm bulmacaları haritalar-
liyordu. Küçük tahta parçalarından oluşan bu dan oluşuyordu ama, ilk resimli bulmacalar
harita, aynı zamanda dünyanın ilk parçalı bul- da aynı yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktı.
macasıydı. Parçalan doğru olarak bir araya Hannas koleksiyonunda bulunan ve
getirildiğinde İngiltere ve Galler'i gösteren bu 1790'lardan kalan parçalı bulmacalar içinde
haritayı, John Spilsbury, 1767 yılında, renkli çok çeşitli tablolar vardır.

139
http://groups.google.com/group/merakediyorum
19. yüzyıldan itibaren sirklerde görülmeye başlanan vahşi hayvan terbiyecileri, seyircilerin büyük ilgisini çekiyorlardı.
İLK ASLAN TERBİYECİSİ sirk dünyasının ilk vahşi şovu olarak kabul
"Manchester Jack" olarak bilinen biridir. edilir.
Wombwell's Menagerie adlı grupla birlikte,19. Gösteri sırasında ölen ilk hayvan terbiye-
yüzyılın ilk yarısında İngiltere'yi dolaştı. 1835 cisi ise, Helen Bright adlı kadındır. Womb-
yılında yaptığı ilk gösteride, Neron adlı yaşlı well'in grubunda çalışan bu kadın, 1850 yılı-
bir aslanın sırtına oturup, eliyle ağzını açtı. nın Ocak ayında, Chatham'da, bir gün ken-
Birden fazla hayvanla gösteri yapan ilk ter- dini, hızla kamçıladığı kaplanın pençeleri ara-
biyeci ise Van Amburgh adlı Amerikalıdır .1838 sında buldu. Vahşi hayvan bununla da yetin-
yılında Londra'da bulunan Astley sirkinde medi ve Bayan Bright'ın başını ağzına alarak
"Vahşi Terbiyeci" olarak ünlendi. Aslan, parçaladı. Genç kadın, kafesin dışına alındı-
kaplan ve leoparlarla birlikte yaptığı gösteri, ğında çoktan ölmüştü.

yol aramaya başladılar ve sonunda şu itirazı süre dolmuş oluyordu. Dolayısıyla para öde-
öne sürdüler: meleri gerekmezdi. Sonunda iş mahkemeye
Evet 12 ay içinde Gibbon ölürse parayı öde- yansıdı. Yargıç sözleşmeyi okuduktan sonra
yeceklerine söz vermişlerdi ama, onlar "ay" tüccarları haksız buldu ve ayın takvim ayı ola-
derken, takvim ayını değil, 28 gün çeken ay- rak hesap edilmesine, Martin'in de parayı al-
dönümünü kastetmişlerdi. Bu hesaba göre de masına karar verdi.
140
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK HAYAT SİGORTASI ŞİRKETİ

Londra'da Sir Thomas Ailen tarafından 1706


yılında, "Amicable Sodety for a Perpetual
Assurance Office" adı altında faaliyete geçi-
rildi. Sigortalılar, şirkete her yıl için belirli bir
ücret ödüyorlardı. Şirket de, bu paraların bi-
riktiği fona, her sigortalı için yılda beş sterlin
yatırıyordu. Sigortalanacak kişinin 15 yaşın-
dan küçük, 45 yaşından büyük olmaması ge-
rekiyordu. Sağlık durumuna ise hiç bakılmıyor-
du. 1770 yılında, şirketin sigortaladığı insan
sayısı 2 bini bulmuştu.
Sistemini, ortalama yaş hesapları üzerine
kurarak sigortalı olmak isteyenlere belirli bir
yaş sınırı getiren ve böylece modern yaşam si-
gortasının önderliğini yapan ilk sigorta şirke-
ti ise, "Sodety for Equitable Assurances on
Lives and Survivorships" adlı kuruluştur. Altı
yıllık bir araştırma devresinden sonra 7 Eylül
1762 günü Londra'da kuruldu. Şirketin yap-
tığı bilimsel araştırmaların fikir babası,
Christ's Hospital'daki Kraliyet Matematik
Okulu'nun Başkanı James Dodson'dur.

İLK PARATONER
Binaları yıldırımlara karşı koruyan paratoner-
lerin mucidi Benjamin Franklin'dir. Franklin
ilk yaptığı paratoneri, 1752 yılının Eylül ayın-
da Philadelphia'daki evinin kuzey kenarına
taktı. Çelik uçlu demir çubuk, çatıdan 2.5
metre yükseltilmişti. Alt ucu ise, toprağın içi-
ne 150 santimetre derinliğe gömülüydü. Pa-
ratonerini evine takmadan birbuçuk yıl önce,
Franklin, yıldırımın, elektrik yüklü olduğu yo-
lundaki teorisini açıklamıştı. Franklin'in İngiltere 'de, ' 'Brüksel usulü posta kutusu'' olarak bilmen bu
"New Experiments and Observations in ayaklı ve tamamen demir posta kutuları, Belçika'da 1849 yı-
lında kullanılmaya başlandı.
Electricity" başlığıyla yayınladığı gözlemleri,
M.Dalibard adlı amatör bir fransız fizikçisi ta- İLK POSTA KUTULARI
rafından hayata geçirildi. M.Dalibard, Paris'-
1653 yılında Paris'te François Velayer tarafın-
in 25 kilometre uzağındaki Marly-la-Ville'deki
dan konuldu. Bu kutuların görünüşleri hak-
kır evine deney amacıyla bir paratoner taktı.
kında hiçbir şey bilinmiyor. Binaların duvar-
10 Mayıs 1752 günü 25 metre yüksekliğinde-
larına asılan ve üzerlerinde birer delik olan,
ki bu paratoner binanın üzerine düşen bir yıl-
kilitli tahta kutular olarak tahmin ediliyorlar.
dırımı çekerek toprağa iletti ve böylece Frank-
lin'in varsayımı, hiçbir kuşkuya yer bırakma- Parisliler, bu posta kutularına büyük ilgi
yacak biçimde doğrulanmış oldu. gösterdiler. Ancak mektupları dağıtmakla gö-
Bu sonuç Amerika'ya ulaşamadan, Frank- revli kişiler, ekmeklerinin ellerinden alındığını
lin 4 Temmuz 1752 günü ünlü uçurtma dene- görünce büyük bir paniğe kapılarak kutula-
yini yaptı ve varsayımının doğruluğunu ken- rın içine mektupları parçalamaları için fare-
di kendine kanıtladı. Evine taktığı paratoner- ler attılar. Bunun üzerine posta kutuları göz-
den sonra yine 1752 yılı Eylül ayında, Phila- den düştü. Fransız başkentinde, posta kutu-
delphia'daki Akademi Binası'na ve Indepen- larının yeniden yaygınlaşması için 1758 yılına
cence Hall'e de paratoner taktı. kadar beklemek gerekti.

141
http://groups.google.com/group/merakediyorum
lınan bir fonograftaki opera aryalarını tüm
İLK DUDAKTAN OKUMA çevreye yayarak kullanıldı.
Sıkıştırılmış hava ile çalışan aygıttan çıkan
Dudaktan okumayı öğrenen ilk sağır insan, ses, Paris'in her yerinden duyulabiliyordu.
Castile Kalesi Komutanı'nın kardeşi Luis de Short, buluşunun patentini 1903 yılında Char-
Velasco'dur. De Velasco'ya bu yeteneği, ko- les Parsons'a sattı.
mutanın özel sekreteri Juan Pablo Bonet, Elektrikle çalışan ilk ses yükseltici, 1906 yı-
1615-1620 yılları arasında öğretti. Galler Pren- lında New York'ta Miller Reece Hutchinson
si ile birlikte 1623 yılında Madrid'i ziyaret ve Kelly Turner tarafından geliştirildi. Bu, ay-
eden Sir Kenelm Digby, Velasco'nun bu özel- nı zamanda, en modern sistemlerin de bir pro-
liğini şöyle anlatır: totipi niteliğindeydi. Dictograph adı verilen
"Bu soylu İspanyol, anadan doğma sağır- aygıt, ertesi yıl piyasaya sunuldu.
dı. Öyle ki, kulağının hemen dibinde bir silah Elektrikli ses yükselticileri, ilk kez 1912 yılı
atılsa duyması olanaksızdı. Bu talihsiz genç Eylül ayında Bell telefon şirketi ile Western
adam için İspanya'nın en önde gelen doktor- Electric'in işbirliği ile, Chicago'da Olympic
ları ve cerrahları tüm hünerlerini sergilediler. Theatre'da kullanıldı.
Ama hiçbiri başarılı olamadı. Sonunda bir ra-
hip, ona başkaları konuştuğu zaman söylenen-
leri anlamayı öğretti. Böylece, bu sağır genç, İLK DERGİ
başkalarının anlayabileceği şekilde konuşma-
sını da öğrenmiş oldu. Önceleri konuşmaya Tüm kamuoyunun ilgisini çekebilecek nitelikte
çalışırken kendisi de gülüyordu. Ama yıllar ilk dergi, "Mercure Galant" adıyla Jean Don-
sonra bir mucize yarattığına inandı ki, hiç de neau de Vise tarafından Paris'te kuruldu ve
haksız değildi." ilk sayısı 1672 yılının Mart ayında yayınlan-
dı.
Temel olarak, kent içi dedikoduları aktar-
İLK TELİF HAKKI AJANSI mayı hedef alan dergi, özellikle sosyete çev-
relerinde büyük ilgi gördü.
Londra'da, A.P.Watt tarafından kuruldu. İngiltere'de yayınlanan ilk dergi ise The
Watt, bu işe, dostları Walter Baesant ve Ge- Gentleman's Journal'dir. "Ülkedeki beylere,
orge Macdonald'ın, yayınevleriyle olan sorun- haberler, tarih, felsefe, edebiyat, müzik ve çe-
larının çözümüne yardımcı olarak başladı. Za- viri konusunda mektup" altbaşlığıyla çıkan
manla bu alanda bir boşluk olduğunu gördü derginin ilk sayısı Ocak 1692'de basıldı. Ay-
ve 1875 yılında bürosunu kurdu. A.P.Watt ve da bir çıkan derginin sahibi R.Baldwin'di.
Oğlu adlı kuruluşun ünlü müşterileri arasın-
da, John Buchan, G.K.Chesterson, Marie Co-
relli, Rider Haggart Rudyard Kipling, Edgar İLK RESİMLİ DERGİ
Wallace, H.G.Wells, W.B.Yeats, Somerset
Maugham, Dennis Weatley, Mareşal Montgo- 1701 yılında Londra'da yayınlandı. Adı, "Me-
mery, A.P.Herbert, P.G.Wodehouse ve John moirs for the Curious" olan derginin sahibi
le Care gibi isimler vardı. A.Baldwin idi.
İlk illustrasyonun yayınlandığı bu dergiden
sonra başka dergilerini kapaklarında da ara
İLK UZUNÇALAR sıra bu tür çalışmalar görüldü. Konuların çiz-
GRAMOFON PLAKLARI gilerle süslendiği ilk dergi ise, 1832 yılında ya-
yınlanan The Penny Magazine oldu.
1904-1906 yılları arasında, Londra'da Neop- Gerçek bir fotoğraf ise "Art Union" adlı
hone Co. firması tarafından üretildi. 12 da- derginin Haziran 1846 sayısında yayınlandı.
kika süreli bu ilk uzunçalarlar arasında, "Ha- 1 Temmuz 1858 yılında, yayın hayatına atı-
fif Süvari Alayı", "Ozan ve Köylü", "Bo- lan Stereoscopic Magazine dergisi de, son nüs-
hemyalı Kız" gibi uvertürler de vardı. hasının yayınlandığı Ocak 1865'e kadar her sa-
yısında düzenli olarak üç stereoskopik fotoğ-
İLK HOPARLÖR raf çalışması bastı.

Auxetophone adlı ilk ses yükselticinin paten- İLK SES ALMA AYGITI
ti Londra'da 1898 yılında Horace Short tara-
fından alındı. İlk kez de 1900 yılında Paris Pa- Telgrafon adlı bu aygıtın patenti, Danimar-
nayırı sırasında, Eyfel Kulesi'nin tepesinde ça- ka Posta İdaresi'nde çalışan Valdemar Poul-
142
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bütün teyplerin atası sayılan bu telgrafon, 1898 yılında Poul-
sen tarafından geliştirildi. Sesleri, piyano telinin üzerine kay-
dediyordu.
Satılmak üzere üretilen ilk Blattnerfon,
1931 yılında BBC tarafından alındı. 1932 yı-
İLK TEYP lında, "Pieces of Tape" adlı radyo programı-
Tel yerine bant kullanılan ilk manyetik ses ka- nın kaydı bu aygıtla yapıldı. Aynı yıl, Kral V.
yıt aygıtı olan Blattnerfon, 1929 yılında, Els- George'un Noel konuşması da Blattnerfona
tree'deki Blattner Ses ve Renk Stüdyoları'nda kaydedildi. 1933 yılında, BBC'de ayrı bir Ka-
filmlere senkronize ses ekleme işinde kullanıl- yıtlı Programlar Bölümü oluşturuldu. Blatt-
dı. Alman Ses Mühendisi Dr. Kurt Stille'nin nerfon çok iri bir makine olduğundan, kayıt
aldığı patent üzerinde film yapımcısı Louis sırasında onu sese götürmek olanaksızdı. Bu
Blattner tarafından geliştirilen bu aygıt, aynı nedenle, sesin kablolarla ona getirilmesi gere-
zamanda, elektronik amplifikasyon yapabi- kiyordu. Kayıt ise, çelik bantlar üzerine yapı-
len ilk manyetik kayıt aracıdır. lıyordu.

sen adlı mühendis tarafından 1898 yılında dikte aracı olarak kullanılabildiği gibi, telefon
alındı. Halka ilk tanımı ise 1900 yılında Pa- mesajlarını da alabilecek şekilde geliştirildi.
ris'te yapıldı. Sesler, iki makara arasında, sa- Aldığı sesleri yeterince yükseltememesi (ancak
niyede 2 metre hızla dönen piyano teli üzeri- kulaklıkla dinlenebiliyordu) ve çok hantal ol-
ne kaydediliyor ve gerektiğinde silinebiliyor- duğu için evlerde ve bürolarda zor kullanıldı-
du. ğı için modern teyplerin babası olan bu aygıt,
Seri üretimini American Telgraphone Co. fazla kullanılmadı. Yine de önemli bir konu-
adlı kuruluş üstlendi ve 1903 yılında Massac- da atılmış ilk adım olarak, bilim tarihinin say-
hussets'de üretim başladı. Telgrafon, büroda faları arasında yerini aldı.
143
http://groups.google.com/group/merakediyorum
PLASTİK BAND KULLANILAN İLK KASET-TEYP
İLK TEYP
Hem çalan, hem de kayıt yapan ilk kaset-
Magnetofon adıyla, 1935 yılında, Berlin'de teypler, 1963 yılında İngiltere'de üretildi ve
AEG tarafından üretildi. Band hızı, saniyede dünya pazarlarına sunuldu. Philips tarafından
75 cm idi. çıkarılan ilk model, Philips EL 3300'dü. Bu
Savaş yıllarında, manyetik ses alma çalış- ilk kaset-teypten sonra, eski teyplerde kulla-
maları İngiltere ve ABD'de yerinde sayarken, nılan makaralar, yerlerini yavaş yavaş kaset-
Almanya'da bu konuda önemli gelişmeler lere bıraktılar.
kaydedildi. Bu gelişmeler içinde en önemlisi,
1940 yılında H.J. von Braunmühl ve W.We- İLK MEKTUPLA SİPARİŞ
ber tarafından, oksit kaplı bandlara yüksek
frekans kayıt özelliğinin kazandırılmasıdır. 15 Eylül 1871 günü, Londra'da bulunan Ka-
Savaştan sonra, Berlin'deki AEG tesislerinde, ra ve Deniz Kuvvetleri Kooperatifi tarafından
müttefikler 18 adet bitmiş durumda Magne- başlatıldı. En kaliteli mallan, en ucuz fiyatla
tofon ele geçirdiler. Bunlar, İngiliz, Fransız ve satan bu kooperatiften., subaylar ve aileleri ya-
ABD işgal kuvvetleri tarafından paylaşıldı. rarlanabiliyordu. Kooperatifin yöneticisi. Bin-
1945 yılından bu yana yapılan bütün teypler, başı F.B.McRea, subay eşlerinin alışveriş için
işgal kuvvetleri tarafından el konan bu 18 tey- yararlanmasını sağlamak amacıyla, mektup-
bin torunları olarak kabul edilebilir. Zira bu la sipariş sistemini kurdu.
sanayi, gelişimini onlara borçludur. 1872 yılının Şubat ayında ilk katalog bas-
tırıldı ve kooperatifin üyelerine gönderildi. 112
EV TİPİ İLK TEYP sayfalık bu katalogda, malların karşılığında
fiyatlar da yazılıydı. Siparişlerinin toplam be-
deliyle birlikte, istedikleri malların listesini ko-
1947 yılında Chio'da. Brush Development Co. operatife gönderiyorlardı. O zamanlar, Lond-
şirketi tarafından Soundmirror (ses aynası) ra dışına paket postası olmadığından, yalnız-
markasıyla pazarlandı. Bu aygıtta kullanılan ca Londra'da oturan üyelerin istekleri posta
bandlar, yarım saat süreliydi ve tanesi 2.5 do- aracılığıyla gönderilebiliyordu.
lardan satıldı. Başka kentlerdeki üyelerden, siparişlerinin
Önceden doldurulmuş bandların satışı ise, demiryolu ya da başka bir ulaşım aracı belir-
1950 yılında, New York'ta başladı. Recording terek bildirilmesi rica ediliyordu. Hindistan,
Associates tarafından pazarlanan sekiz plas- Avustralya, Yeni Zelanda gibi uzak sömürge-
tik banddan ilki, "Kokteyl Zamanı" adını ta- lerden gelen siparişler ise, ancak yük gemileri
şıyordu ve içinde 11 şarkı vardı. ile yerlerine ulaştırılabiliyordu.

İLK STEREO TEYP İLK KULUÇKA MAKİNESİ


Civciv üretiminde kullanılan ilk termostatlı
1949 yılında Chicago'da, Magnecord Co. ad- kuluçka makinesi 1609 yılında Hollandalı fi-
lı şirket tarafından düzenlenen "Ses Fuarı" zikçi Cornelius Drebbel tarafından Londra'-
nda Magnecord markasıyla tanıtıldı. Stereo da yapıldı. Drebbel, buluşunu gerçekleştirir-
teypler ise, General Motors firmasının isteği ken, bir ölçüde, eski Mısırlıların ve Çinlilerin
üzerine geliştirilmişti. Zira, stereo olmayan sıcak kuluçka odalarından esinlendi.
teyplerle alınan motor seslerinin analizi, üre- Drebbel'in kuluçka makinesi, içinde kö-
timini geliştirmek isteyen General Motors için mür yakılan bir kabindi. Bu kabinin iç kısmın-
yeterli olmuyordu. Bu nedenle, Magnecord daki bir kutuda yumurtalar vardı ve sıcak ha-
Co.'ya motor seslerini stereo olarak kaydede- va sürekli olarak yumurta dolu kutunun çev-
bilecek bir aygıt sipariş etti. resinde dolaşıyordu. Kutunun, alkol dolu ter-
Ev tipi ilk stereo teyp, 1954 yılında New mostatla temas etmemesi için etrafına bir su
York'ta, Livingstone Electronics adlı firma ta- ceketi yerleştirilmişti. Isınınca genişleyen al-
rafından çıkarıldı. Şirket, aynı yılın Mayıs kol " u " biçimindeki tübün içinde bulunan cı-
ayında da, stereo olarak doldurulmuş teyp vayı itiyor, o da metal çubuğu yukarı kaldırı-
bandlarını piyasaya sürdü. İlk çıkarılan ste- yordu. Metal çubuk, iki kolla, üstteki soba ka-
reo bandda, Schubert'in "Bitmeyen Senfoni" pağını açıp kapamaya yarıyordu. Böylece, ka-
si ile, Sibelius'un "Finlandia"sı vardı. binin altındaki ocakta yanan ateş, denetim al-
144

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tına alınmış oluyordu. Bu yöntem sayesinde, mahsule borçludur. Sulamanın yararları, kuş-
böylece kuluçka kutusunun içindeki ısı da sü- kusuz Yeni Dünya'da da keşfedildi. M.Ö. 500
rekli olarak aynı düzeyde tutulabiliyordu. yılında, Peru yerlileri, ekili alanlar için su ka-
nalları kazdılar. Bugün Arizona Nehri'nin va-
disinde yapılan kazılar, o dönemde Perulula-
İLK MÜREKKEP rın uzunluğu 2 bin kilometreyi bulan bir ka-
nal şebekesiyle, 800 bin dönümlük bir alanı
Eski Mısırlılar ve Çinliler, lamba isini su ve suladıklarını ortaya koyuyor.
tutkalla karıştırarak mürekkep yapmasını bi- M.Ö. 400 yıllarında Mısırlılar, yapay ha-
liyorlardı. Lamba isinden elde edilen mürek- vuzlarda ve kanallarda bulunan suların düze-
kepler, Ortaçağ'da Avrupa'da da kullanıldı. yi çok düştüğünde, bundan yararlanabilmek
1400'lü yılların ortalarında ise, Alman mat- için özel bir aygıt geliştirdiler. Bugün Ortado-
baacı Johann Gutenberg yağ esaslı baskı mü- ğu ve Asya'nın birçok yöresinde hâlâ kulla-
rekkeplerini geliştirdi. Asıl yazı mürekkebini nılan bu sistemde, bir sırığın bir ucuna büyük-
ise, 1834 yılında, İngiltere'de Henry Stephens çe bir ağırlık bağlanıyor. Öteki ucuna da bir
üretti ve 15 yıl sonra da yoğun biçimde kulla- kova takılıyordu. Sırık ortasından bir desteğin
nılmaya başlandı. Sentetik mürekkepler ise, üzerine yerleştiriliyor ve kovalı uç, suyun bu-
1860'h yıllarda İngiltere ve Almanya'da yapıl- lunduğu yere daldırılıyordu. Kova dolduğu za-
dı. man sırığın öteki ucundaki ağırlığın etkisiyle
yükseğe çıkıyordu. Bu tarihten 200 yıl sonra
Çinliler, 2 milyon dönümlük bir alanı sulamak
İLK YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ üzere Tu-Kiang Barajı'nı yaptılar ve böylece
sulama alanında bir çığır açıldı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ameliyat ve
anestezi tekniklerinde, büyük gelişmeler sağ-
landı. Ameliyattan sonra, hastalarını koğuş- İLK KRİKO
lara göndermek yerine, karmaşık ve tehlikeli
vakalarda doktorlar, ellerinin altında bulun- Fransız mimar Villard de Honnecourt, 1250
mak üzere birkaç yatak hazırlattılar ve bu bö- yılında yaptığı bazı çizimlerde, krikonun o dö-
lümde en bilgili ve yetenekli personeli görev- nemde kullanıldığına ilişkin ipuçları verdi.
lendirdiler. Bu iyileşme odaları, zamanla, has- Sıradan bir insanın normal gücüyle çok
tanın yaşamsal faaliyetlerini dakika dakika iz- büyük ağırlıkların kolayca kaldırılmasını sağ-
leyebilmek için elektronik aygıtlarla donatıl- layan bu yararlı aygıt, kolunun elle hareket et-
dı. İlkin, kalp atışlarını denetleyebilmek için tirilmesi sonucu çalışıyor ve o yılların mima-
elektrokardiyogramlar yerleştirildi. Sonrala- risinde, çok ağır parçaların, örneğin büyük ka-
rı, kan basıncım ve kanın kimyasal yapısını öl- pıların, yerlerine takılması sırasında büyük öl-
çebilmek için çok küçük boyutlara indirgen- çüde yardımcı oluyordu.
miş aygıtlar geliştirildi ve yoğun bakım oda-
larına kondu. Zamanla, bu tür yoğun bakım
odalarının zehirlenme, kalp krizi ve beyin ka- İLK BÖBREK MAKİNESİ
naması gibi bazı hastalıklar için de çok yararlı
olduğu ortaya çıktı.
Hollanda'da Doktor Wilhelm J.Kolff tarafın-
dan 1943 yılında, ilk yapay böbrek geliştiril-
İLK YAPAY SULAMA di. Böylelikle, ilk kez bir makine, vücudun
önemli organlarından birinin yerini alıyordu.
Ekili alanların yapay yöntemlerle sulanması Kan, böbrek yerine bu makineden geçiyor ve
ilk kez Milat'tan 5 bin yıl önce, eski Mısırlı- bu arada dışarı atılması gereken bütün mad-
lar tarafından bulundu. Daha sonraları, ku- delerden temizleniyordu. Kolff'un makinesi,
rak yerlere su getirmek için Nil Nehri'nden kısa süreli tedavi için uygundu.
boyları 20 kilometreye kadar uzayan kanallar 1960 yılında ise, Amerikalı bilim adamı
kazdılar. Aksi takdirde ektikleri bitkilerin kav- Doktor Bolding H.Scribner, Diyaliz aracı ola-
rulup gideceğini biliyorlardı .Kanallardaki su se- rak bilinen daha gelişmiş böbrek makinesini
viyesi çok az olduğu zamanlarda da suyu da- yaptı ve bu sayede binlerce böbrek hastasının
ha yüksek arklara aktarmak için kepçe siste- hayatı kurtuldu.
mini geliştirdiler.
Hastaların, bu yöntemle haftada üç kez
Eski Babil, zenginliğini ve güzelliğini, bü- 10-12 saat süreyle Diyaliz makinesine bağlan-
yük oranda iyi bir sulama sonucu aldığı bol ması yeterliydi.
145

http://groups.google.com/group/merakediyorum
için ucu çatallı yemek bıçakları yapıldı. Bu-
İLK UÇURTMA gün kullandığımız çatalların ortaya çıkması
üzerine, bıçakların uçları yine yuvarlaklaştı.
Günümüzden üç bin yıl önce, Çin'de uçurt- 1921 yılında ise ABD'de ilk paslanmaz çelik
ma uçurulduğu biliniyor. Yazılı tarihten bin bıçaklar yapıldı.
yıl önce yaşanmış olmasına karşın, bu konu-
da sayısız söylenti vardır. Bunlardan birine gö-
re, Kungshu Phan adlı Çinli bir mühendisin İLK MERCEKLER
yaptığı uçurtma, üç gün boyunca hiç alçalma-
dan uçtu. Bir başka söylentiye göre, bir sa- Birinci yüzyılda yaşayan Romalı devlet ada-
vaşta, Çinli bir general, askerleriyle, kuşattı- mı ve yazar Seneca, içi su dolu bir cam kü-
ğı kale arasındaki uzaklığı ölçmek için uçurt- bün, cisimlerin görünümlerini büyüteceğini bi-
ma kullandı. liyordu. 13. yüzyıl İtalya'sında "mercek" adı
verilen bükülmüş cam parçaları yaşlı öğret-
M.S. 1000 yıllarında, Uzakdoğu'da insanı menler tarafından "gözlük" olarak kullanı-
havaya kaldırabilecek büyüklükte uçurtmalar lıyordu. Böylece bu öğretmenler, uzağı göre-
yapıldığı biliniyor. Sık sık düzenlenen uçurt- bilme yeteneklerine yeniden kavuşmuş oluyor-
ma yarışmalarının yanı sıra, uçurtmaların baş- lardı. Çok geçmeden, mercekler, teleskop ve
ka işlevleri de vardı. Örneğin bazı küçük mikroskoplarda da kullanılmaya başlandı.
uçurtmaların kuyruklarına bir kanca takılır ve
İlk merceklerin tek kusuru, bükülmüş
balık avlamak için kullanılırdı. Ayrıca, inşa-
camdan elde edildikleri için, görüntülerde bu-
at sırasında, çatıdaki ustanın istediği bazı mal-
lanıklığa yol açmalarıydı. Ayrıca ışığa farklı
zemeler de uçurtma aracılığıyla gönderilirdi.
açılardan bakıldığında, farklı renkler görülü-
Avrupalılar, uçurtmayı Hollandalılar ara- yordu. 1733 yılında, İngiliz bilgini Chester
cılığıyla 17. yüzyılın başında tanıdılar. 18. yüz- Hall, ayrı cam tabakalarından mercek yapa-
yılda ise, tüm Avrupa uçurtma hastası oldu. rak bu hataları giderdi.
1800'lerde Bristol'da George Pocock adlı
bir öğretmenin yaptığı dev uçurtma, dört-beş
yolcuyu saatte 30 kilometrelik bir hızla kaldı- İLK KALDIRAÇ
rabilecek güçteydi.
Zamanla uçurtma, yalnızca eğlence aracı
İnsanoğlunun var olduğu günden bu yana, şu
olmaktan çıktı ve bilime de büyük katkılarda
ya da bu biçimde kaldıraçlardan yararlandığı
bulundu. Havacılığın gelişiminde uçurtmanın
biliniyor. Zira tarih öncesi binaların hiçbirini
yeri yadsınamayacağı gibi, etkisini uzay tek-
kaldıraç kullanmadan yapmak mümkün de-
nolojisinde bile gösterdi.
ğildi. Ayrıca, insanlar, ağır bir cismi kaldır-
mak için mutlaka kaldıraç prensiplerinden bi-
İLK BIÇAK rinden yararlanıyordu.
M.Ö. 3. yüzyılda yaşayan Yunan matema-
Çakmak taşının iyice yontularak yassı bir bi- tikçisi Arşimed, kaldıraçla ilgili ilk matema-
çim almasıyla yapılan ilk bıçak, günümüzden tiksel prensipleri ortaya koydu. Arşimed'in,
25 bin yıl önce hem silah, hem de el aygıtı ola- "Bana sağlam bir destek noktası verin, dün-
rak kullanılmaya başlandı. Baltadan sonra, bi- yayı yerinden oynatayım" sözü ünlüdür. Es-
linen en eski insan yapısı araçtır. ki Mısır'da, yapı ustaları, ağırlığı 100 tonu bu-
Bronz ve demir çağlarında metal bıçaklar lan granit blokları kaldıraç yöntemiyle bir yere
yapıldı ve ilk olarak uç kısımlarına elde rahat- kaldırırlar ya da bir yere götürürlerdi.
ça tutulabilmesi için sap geçirildi. Metal bıçak-
lar, kavgada büyük bir şiddetle kullanıldığı
halde keskinliklerini yitirmiyorlardı.
İLK DENİZ FENERİ
İlk çelik bıçağı Romalılar yaptı. Zaman-
la, çeşitli amaçlar için çeşitli bıçaklar üretil- Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri, Mısır İs-
di. Örneğin, avlanmak, ayakkabı yapmak, at kenderiye Limanı'nın ağzında bir adada bu-
tırnağı kesmek için ayrı ayrı bıçaklar gelişti- lunan 116 metre yüksekliğindeki fenerdir.
rildi. Katlanabilir ilk bıçaklar da yine Roma- M.Ö. 3. yüzyılda yapıldı. Tepesindeki made-
lılar tarafından M.S. birinci yüzyılda yapıldı. ni bir kapta ateş yakılıyordu. Söylentilere gö-
Bıçağın ev aleti olarak kullanımı, daha çok re bu ateş 45 kilometre öteden rahatça görü-
mutfak esaslıdır. 14. yüzyıldan itibaren, ye- lebiliyordu.
mek sırasında katı besinleri kesmek adeti or- Eski deniz fenerlerinin çoğu, kıyılara ha-
taya çıktı ve kesilen lokmayı ağıza götürmek kim yerlerde yapıldı. Romalılar, imparator-
146

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lukları genişledikçe, yeni deniz fenerleri yap- malarının sürdüğü sırada, Fransa-Avusturya
tılar. 4. yüzyıla gelindiğinde, Karadeniz ve At- savaşı patladı ve proje yarıda kaldı. Bunun
lantik kıyılarında 30 kadar deniz feneri var- üzerine Jan ve Anton Jurgens adlı iki Hollan-
dı. İngiltere'de Dover Limanı'nda, Romalılar- dalı yağ tüccarı, 60 bin frank karşılığında mar-
dan kalma bir fenerin kalıntıları hâlâ vardır. garin üretim hakkını satın aldılar ve 1871 yı-
lında Hollanda'nın Oss kentinde ilk margarin
fabrikasını kurdular.
İLK KİLİT
İlk anahtar ve kilit, M.Ö. 2500 yılında, Orta
İLK EVLENDİRME BÜROSU
Asya'da yapıldı. Aynı anahtar ve kilit, aradan
2 bin yıl geçmesine rağmen M.Ö. 500 yılında, Henry Robinson tarafından 29 Eylül 1650 gü-
Yunanlılar tarafından hâlâ kullanılıyordu. nü Londra'da, "Office of Addresses and
Encounters" adıyla açıldı. Robinson'un, şir-
ketini tanıtmak için bastırdığı broşürün 20.
İLK CAN YELEĞİ paragrafında şöyle deniliyordu:
"Kendileri evlenmek isteyenler, ya da bir
Vücudun su üzerinde kalmasını sağlayan ilk dostlarına eş arayanlar, büromuza uğramak
can yeleği, 1854 yılında İngiltere'de Kaptan zahmetine katlanırlarsa, listemizdeki eş aday-
J.Ross Ward tarafından yapıldı. Bu ilk can- ları ve drahomalar hakkında bilgi vermekten
kurtaran yeleği, keten bezinin arasına dikilmiş memnuniyet duyacağız".
mantar parçalarından oluşuyordu. Günümüz- Evlendirme büroları yerine bilgisayar ara-
de ise açıldığı zaman karbondioksid gazıyla cılığıyla tanışıp evlenen ilk çift, Shirley San-
kendiliğinden şişen yanmaz can yelekleri, ders ve Robert Kardell'dir. Her ikisi de 26 ya-
mantar can yeleklerinin yerini aldı. şında olan bu iki genç, Art Linklater'ın sunu-
culuğunu yaptığı "People are Funny" adlı
TV programında, bilgisayar tarafından eşlen-
İLK MARGARİN dirildiler ve 18 Ekim 1958 günü Hollywood'-
da, First Presbyterian Kilisesi'nde evlenerek
Patenti, 15 Temmuz 1869 günü Paris'te Hip- dünyaevine girdiler.
polyte Mege-Mouries adlı Fransız tarafından
alındı. Aynı yıl, III. Napolyon, donanmada
tereyağı yerine kullanılmak üzere bir başka
İLK TEKNE
madde geliştirilmesi için yarışma açmıştı.
Mege-Mouries, bu yarışmaya katılan tek kişi 3.5 metre uzunluğundaki bu tekne, eğlence
oldu ve kralın koyduğu ödülü de aldı. amacıyla 20 Mayıs 1777 günü Yorkshire'da
Mege-Mouries, çalışmalarına iki yıl önce Foss Nehri'ne indirildi. 15 kişi alabilen bu tek-
Vincennes'de bir çiftlikte başlamıştı. Hayvan- ne, iki kişi tarafından taşınabilecek kadar hafif-
larını yeterince beslemediği gerekçesiyle köy- ti. Kime ait olduğu ya da kimin yaptığına ilişkin
lülerin sert tepkileriyle karşılaşıyordu. Oysa, kayıt yoktur.
o bir deney yapmaktaydı. Deney sonunda gör-
dü ki, çok yiyen ineklerden daha çok süt alın-
makta, dolayısıyla, bu daha çok sütten de da- İLK EŞ BULMA İLANI
ha çok yağ yapılmakta. Buradan yola çıkarak,
sütteki yağ yapıcı maddelerin, hayvanlar ta- 19 Temmuz 1695 günü, John Houghton'un
rafından yenen besinlerden geldiğini anladı. "Collection for the Improvement of Hus-
Ayrıca hayvanın vücudunda bulunan yağ da bandry and Trade" adlı gazetesinde yayınlan-
sütü oluşturan bir etkendi. Bütün bu yargılar- dı. İlan, şu şekildeydi:
dan sonra, içyağı, kaymak, inek memesi, do- "Mali durumu çok iyi olan, 30 yaşlarında
muz karnı ve soda bikarbonat kullanarak ilk bir beyefendi, 3 bin sterlin ya da daha fazla
denemelerine başladı. Çalışmasının bir aşama- parası olan genç bir hanımefendiyle hayatını
sında, karışımın inci benzeri bir hal aldığını birleştirdikten sonra Avrupa'ya yerleşmek is-
gördü. Bunun üzerine "Margarin"diye bağır- tiyor."
dı. Aslında "Margarit" diye bağırmak iste- Yıllar boyunca bu tür ilanlar, yalnızca er-
mişti ve bu Yunanca sözcük "inci" anlamına keklerin tekelinde bulunan bir "hak" olarak
geliyordu. kaldı. 1727 yılında "Manchester Weekly
Poissy'de bir margarin fabrikası kurulma- Journal" adlı dergide bir ilan yayınlatarak
sına karar verildi. Ancak tam kuruluş çalış- kendine koca aradığını duyuran Helen Mori-

147

http://groups.google.com/group/merakediyorum
son adlı kadının davranışı, kent halkının çok
sert tepkisine yol açtı. Kendisine iyi bir ceza
verilmesini ve bu cezanın bundan sonra, böy-
le düşüncesizce harekette bulunabilecek genç
hanımların kulağına küpe olmasını istediler.
Bunun üzerine Belediye Başkanı, Helen Mo-
rison'u dört hafta süreyle tımarhaneye kapa-
tarak cezalandırdı.

İLK SÜT ŞİŞELERİ


Süt ve süt ürünleri üretip pazarlayan Echo
Farms Dairy Co. adlı şirket, 1879 yılında, New
York'ta sütü, özel şişeler içinde satmaya baş-
ladı. İngiltere'de de Express mandırasından
George Barhan, ilk kez 1884 yılında, ağzı mü-
hürlü şişelerle süt satmayı denedi, ancak ba-
şarılı olamadı. 1887 yılında da Manchester'da
Arthur Hailvood adlı mandıracı, yeni bir gi-
rişimde bulunarak, "süzülmüş" ve
"arındırılmış" süt satmayı denedi ve başardı.
1906 yılından itibaren de pastörize sütler pi-
yasaya çıktı.

İLK MONOPOL OYUNU


1931 ve 1933 yılları arasında, Philadelphia'
da, ısıtma mühendisi Charles Darrow tarafın-
dan geliştirildi. Oyunu tamamladığında, bu-
luşunu pazarlamak üzere Amerika'nın ünlü
oyuncak yapımcılarından Parker Bros'a bir
öneri götürdü. Ancak, şirket yetkilileri, oyu-
nun çok karışık olduğunu ve bu nedenle sat-
ma şansının bulunmadığını söyleyerek bu
öneriyi geri çevirdiler. Darrow, kendi olanak-
larıyla 5 bin bilet bastırdı ve bunlar Philadelp-
hia sakinlerince, adeta kapışıldı.
Bunun üzerine Parker Bros şirketi, yeni
bir durum değerlendirmesi yaptı. Sonunda,
Darrow'la anlaşarak, oyundan bol miktarda
hazırlattılar ve 1935 Noeli için ülke çapında
dağıtımım ve tanıtımını yaptılar. Önceleri pek Belçikalı mühendis J.J. Etienne Lenoir tarafından, Paris'te
rağbet olmadı. Ama Noel günü, Amerika'yı yapılan motorun takılmasıyla 1863 yılının Eylül ayında de-
nendi. Sıvı hidrokarbon yakan 1.5 beygir gücündeki motoru,
adeta bir "monopolmani" hastalığı sardı. El- dakikada 100 devir yapıyordu.
deki bütün mallar tükenmişti. Şirket yetkili-
lerinden biri, anılarında, "1936 Ocak ayında
gördük ki, monopol, bilinen tüm oyun çeşit- İLK MOTORLU ARABA
lerini fersah fersah geride bırakmış' diye yaz-
dı. Monopole olan ilgi, daha sonra da sürdü İçten yanmalı ilk motorlu arabayı da yine Bel-
ve bugüne kadar 70 milyon adet sattı. çikalı mühendis J.J. Etienne Lenoir, 1862 yı-
lının Mayıs ayında Paris'te, Societe des
Moteurs Lenoir fabrikasında yaptı. Önceleri
İLK MOTEL kozmetikçi olarak çalışan Lenoir, zamanla de-
miryolu ulaşımıyla ilgilenmeye başladı. Elek-
trikli frenleri buldu. Yeni bir ışıklı
12 Aralık 1925'te, California'nın San Luis sinyalizasyon sistemi geliştirdi. Paris'te Gau-
Osibpo kentinde açıldı. Hamilton otel zinciri
148

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tier et Cie firmasında mühendis olarak çalı- Aleksandır idi. O günlerde kitle iletişim araç-
şırken, aydınlatma gazıyla çalışan, içten ları fazla gelişmediğinden, Çar'ın, Lenoir'in
yanmalı bir motor üzerinde çalışmalarına baş- buluşundan nasıl haberdar olduğu hâlâ bilin-
ladı. 1862 yılında amacına ulaştı. Yaptığı ilk memektedir. Ama Çar, yeniliklere meraklı bir
motor 1.5 beygir gücündeydi, sıvı hidrokar- insandı ve ülkesinde sağladığı gelişmelerin
bonla çalışıyordu ve dakikada 100 devir ya- pek çoğunun temelleri Fransa'da atılmıştı.
pıyordu. Bu motoru bir arabaya taktı. Araba, kendi gücüyle Vincennes İstasyonu'
Önceleri bu yeni arabayla halk arasına çık- na kadar gitti ve trene yüklendi. Oradan St.
maya çekindi. Ama 1863 yılının Eylül ayın- Petersburg'a gitmek üzere yola çıkarıldı. Ama
da, gerekli cesareti topladı ve Paris'te altı sonunun ne olduğu bilinemedi. Çar'ın ara-
millik bir caddeyi boydan boya katetti. Gidiş- bayı kullandığına dair herhangi bir kayıt ol-
dönüşünü üç saatte tamamlayan Lenoir, sa- madığı gibi, o dönemde Rus Sarayı'nda böyle
atte ortalama 4 mil hız yapmıştı. bir teknik aygıtı çalıştırabilecek nitelikte biri-
Ertesi yıl Lenoir, dünyanın ilk araba sipa- nin olduğu da kuşkuludur. Ayrıca, yakıt so-
rişini aldı. Üstelik, siparişi veren Rus Çarı II.. rununun çözümlenme olasılığı da yoktur.

149

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tarafından hizmete sokulan "Motel Inn" ad-
lı bu motelin yöneticiliğini Harry Elliott ya-
pıyordu. Motelin iç dekorasyonunu ise "mo-
tel" sözcüğünü bulan Arthur Heinman ger-
çekleştirdi. Heinman, bu sözcüğü, 1924 yılın-
da bulmuştu ama, 1950 yılına kadar hiçbir
sözlükte "motel" sözcüğü yer almadı. Motel
Inn, 160 konuğa hizmet verecek şekilde yapıl-
mıştı. Her odanın kendine özgü telefonu, ban-
yosu ve garajı vardı.
Dahili telefondan "mutfak servisi" için bir
numara ayrılmıştı. Ayrıca, bir de yemek sa-
lonu vardı. Hamilton otel zinciri, ABD'nin en
işlek otoyolu olan Son Diego ile San Francis-
co arasında birçok moteli daha hizmete açtı.

İLK OTOMOBİL BAYİİ

Paris'te, Alman malı Benz araçlarının satışı-


nı yapan Emile Roger'dır. Bayilik faaliyetini
ise 1888 yılında başlattı. Daha sonra Benz fir-
masından lisans alarak Benz marka otomobil-
lerin üretimine geçti. İngiltere'de de daha
sonra Anglo-French Motor Co. adını alan
Gascoigne l'Hollier firması, Birmingham ken-
tinde 1895 yılında Roger-Benz otomobilleri-
nin bayiliğini üstlendi.

ANA CADDEDE GEZİNEN


İLK OTOMOBİL İLK MOTORLU TEKNE
İngiltere'nin Catford kentinde kahve ticareti İç patlamalı, 20 beygir gücünde küçük bir mo-
yapan Henry Hewetson, 1894 yılının Kasım torla çalışan ilk tekne, Paris'te J.J. Etienne
ayında Mannheim'dan 80 sterlin karşılığın- Lenoir tarafından yapıldı ve 1864 yılında Sei-
da 2 beygir gücünde Benz Velo marka bir ara- ne Nehri'ne indirildi. Lenoir, ertesi yıl Paris'te
ba alarak İngiltere'ye getirdi. Altı hafta yayınlanan "Le Moniteur Universel" gazete-
boyunca Catford caddelerinde arabasını dile-
diği gibi kullandı ve hiç karışan olmadı. 6. haf-
tanın sonunda bir polis memuru, Hewetson' daki Imperial Nesseldorf vagon fabrikasında
un yolunu kesti ve kendisine, 1865 yılında yapılan Çek malı Prasident marka arabanın
çıkan "Anayoldan Geçmek Zorunda Kalan önüne tampon konmuştu. Ancak, arabanın
Lokomotifler Yasası"nı hatırlattı. Bu yasaya Viyana yolunda yapılan denemesinde ilk 10
göre, arabanın önünde, elinde kırmızı bay- milden sonra tampon düştü ve bir daha da ta-
rak bulunan bir adamın yürümesi gere- kılmadı.
kiyordu.
DOKTOR TARAFINDAN
TAMPON TAKILAN İLK ARABA KULLANILAN İLK ARABA
Hastalarını muayene etmek için otomobiliyle
1905 yazında, İngiltere'nin Kilburn kentindeki dolaşan ilk doktor.ABD'nin Ohio eyaleti Yo-
Simms Manufacturing Co. tesislerinde, 20 ungstown kentinden Dr. Carlos C. Booth'dur.
beygir gücündeki Simms-Welback marka bir Dr. Booth, 1895 yılında kendi geliştirdiği bir
arabaya ilk tampon takıldı. araba ile hastalarını ziyaret etmeye başladı.
Aynı yıl, tamponun patentinin F.R. Aynı yıl, İngiltere'de de Harrington kentinde
Simms tarafından alınmasına karşın, aslında Dr. T. Pritchard Roberts, Benz marka bir ara-
bu fikir yeni değildi. 1897 yılında Moravya' ba ile mesleğini sürdürüyordu.
150

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Petrolle çalışan ilk motorlu tekne, 1886 yılında Almanya'da Neckar Nehri'nde denendi. Teknenin motoru, Gottlieb Da-
imler tarafından üretilmişti.

sinin Yazı işleri Müdürü M. Dallos için daha ve teknesini iki yıl boyunca Seine Nehri'nde
büyük bir motorlu tekne yaptı. Bu teknenin kullandı.
yapımı bittikten sonra Lenoir, çok yavaş git- Seri olarak üretilen ilk motorlu tekne ise,
tiği ve çok fazla yakıt harcadığı için eserini planları 1885 yılında F.W. Ofelt tarafından
beğenmedi. Ama teknenin sahibi memnundu yapılan modeldir.

ampullerini, Autocar dergisi şöyle anlatıyor:


ELEKTRİK DONANIMLI "Öylesine güçlü bir ışık veriyorlar ki, 150
İLK OTOMOBİL metre ilerisini görmek mümkün oluyor."

İngiltere'de yayınlanan Autocar dergisinin 26 PROPAGANDA GEZİSİNDE


Kasım 1906 tarihli sayısında bir yazı çıktı. Bu KULLANILAN İLK ARABA
yazıda, derginin muhabirlerinden biri, iki yıl
önce kendi arabasına ışık taktığını ve bunu 48
amper, 12 volt gücünde bir akümülatör ile ça- ABD'nin Illinois eyaleti Decatur kentinde,Mu-
lıştırdığını ileri sürüyordu. eller Co. tarafından düzenlenen Mueller-Benz
Arabalar için ışık donanımı üreterek satan marka arabadır. Demokrat başkan adayı Wil-
ilk şirket, faaliyetlerini Birmingham'da sürdü- liam Jennings Bryan, 23 Ekim 1896 günü pro-
ren Polkey Automobile Electric Lighting Syndi- paganda amacıyla kente geldiğinde, bu araba
cate Ltd.'dir. 1908 yazında ilk ürünlerini emrine tahsis edildi ve çeşitli seçim çalışmala-
piyasaya sundu. Bu ışık donanımı, iki far, iki rına sahne oldu. Bir yıl önce yine Ekim ayın-
yan sinyal ve bir arka lamba ile 60 amper-8 da Chicago'da düzenlenen ABD'nin ilk oto-
volt gücünde bir Vandervell akümülatöründen mobil yarışında, aynı araba ikinciliği kazan-
oluşuyordu. Farlarda kullanılan Osram mıştı. Hizmet verdiği William Jennings Bryan
151

http://groups.google.com/group/merakediyorum
da başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi aday
William McKinley'e yenilerek 2. olmuştu. İngiltere'de ilk otomobil, 1896 yılında
Arnold firması tara-
ELEKTRİKLİ KONTAK fından üretildi. Fotoğrafta, bu
otomobil, Arnold marka ara-
TAKILAN İLK ARABA baların Tonbridge bayii Alfred Cornel
tarafından kullanılırken
Arnold Sociable marka bir arabadır. İngite- görülüyor.
re'de W. Arnold and Son Ltd. tarafından se-
ri olarak üretilen bu modelin ilk örneği, 1896
yılının Kasım ayında ortaya çıktı. Bir ay son-
ra da H.J. Dowsing'e satıldı. Mesleği elektrik
mühendisliği olan Dowsing, kendi buluşu olan
elektrikli kontağı arabasına monte etti. Bu
kontak sisteminde motor, istendiği zaman bir
dinamonun yardımıyla çalıştırılabiliyordu.

KAPALI İLK ARABA

1898 yılında, Billancourt'ta üretilen iki kişi-


lik Fransız yapımı 2.5 beygir gücündeki Re-
nault otomobil, her tarafı kapalı ilk arabadır.
Böylesine küçük olmasına rağmen, 1899 yılın-
da Paris ile Rambouillet arasındaki 65 millik
mesafeyi, saatte ortalama 24 mil yaparak 2 sa-
at 49 dakikada tamamladı. Üstü açık türleri
de bulunan Renault, kapalı arabaları, sürekli
dolaşmak zorunda olan doktorlar için yapmış-
tı. Lastik çapı çok küçük olduğu için, bu ara-
balar, zamanında, "bir paten üzerindeki fötr
şapkaya" benzetilmişti.
PETROLLE ÇALIŞAN
İLK UZUN ARABA İLK ARABA
İlk kez 1883 yılında, o zaman 27 yaşında olan
Dört kişilik ilk uzun araba, Coventry'de Dur- Edouard Delamare Deboutteville tarafından
yea Co. tarafından üretildi ve 16 Ocak 1903'te yapıldı. Bir pamuk fabrikatörünün oğlu olan
Stanley Motor Sergisi'nde tanıtımı yapıldı. Bu bu genç mucit, babasının tesislerinde işlenilen
Amerikan arabasının yapımından bir yıl son- pamuğun, istasyona at yerine başka bir araç-
ra İngilizler, 12 beygir gücündeki "Argyll" la götürülmesini sağlamak üzere çalışmaları-
marka kendi uzun arabalarını yaptılar. Ar- na başladı. Yardımcısı Charles Malandin'in de
gyll'in iki yan ve bir arka kapısı ile çok geniş yardımıyla, 8 beygir gücünde, petrolle çalışa-
bir ön camı vardı. bilen bir motor yaptı ve bunu dört tekerlekli
bir arabaya taktı. İlk yol denemeleri, Fontai-
İLK OTOMOBİL KİRALAMA SERVİSİ ne le Boarg ile Cailly arasında yapıldı. Ara-
banın demir tekerlekleri, motorun gücüne
dayanamayınca bazı aksaklıklar ortaya çıktı.
Paris Otomobil Kulübü, 1896 yılının Ocak Bunun üzerine, Deboutteville, üç lastik teker-
ayında, ilk otomobil kiralama servisini kur- lekli bir başka araba yaptı. Bu kez de motor,
du. Altı araç, kulüp binasının hemen önünde bu araba için fazla ağır geldi ve kasa çöktü.
bekletiliyor ve isteyenlere şoförüyle birlikte sa- Bu şanssızlık üzerine genç mucit, arabalarla
ati üç franktan ya da günlüğü 30 franktan ki- ilgilenmekten vazgeçerek, kendisini tamamen
ralanıyordu. motor çalışmalarına verdi, Motorlar üzerin-
Otomobil Kulübü'nün amacı, arabaya de gösterdiği birçok başarıdan dolayı, 1896 yı-
olan ilgiyi artırmaktı. Ticari amaçla ilk oto- lında "Legion d'Honneur" nişanıyla
mobil kiralama servisi ise, bir ay sonra Paris'te
Societe Anonyme Française de Fiacres Ato-
152

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ödüllendirildi. Sergisi'nde "altın madalya" kazandı. Bu ara-
İlk başarılı petrolle çalışan araba ise 1885 da, 1886 yılının Ağustos ayında, Gottlieb Da-
sonbaharında Almanya'da, Rheinische Gas- imler de Esslinger Maschinenfabrik tesisle-
motorenfabrik Karl Benz tesislerinde üretildi. rinde, dört tekerlekli bir araba geliştirmeyi ba-
Üç tekerlekli, tek silindirli bir, arabanın ağır- şarmıştı. Petrolle çalışan motor, önce sıradan
lığı, 250 kilo kadardı ve 3/4 beygir gücünde bir at arabasının üzerine konmuştu. Ama Da-
su soğutmalı bir motorla hareket ediyordu. imler, eğer motorlu ulaşımın geleceğinden bir
Elektrik kontağıyla çalışan motor, arkadaki şeyler bekliyorsa, arabaya yeni bir biçim ver-
iki tekere hareket veriyordu. Arabanın en menin gerektiğini anlamakta gecikmedi. Bu-
önemli özelliklerinden biri de, geri vitesinin ol- nun üzerine "Stahlradwagen" adını verdiği
masıydı. Benz, 29 Ocak 1886'da arabanın pa- arabasını 1889'da yaptı. Bu arabanın bir baş-
tentini aldı. Arabanın kamuoyuna ilk tanıtımı ka özelliği de, 2 silindiri V motoru taşıyan ilk
3 Temmuz 1886 günü yapıldı. Araba, Mann- araba olmasıydı. Saatteki en fazla hızı 17.5 ki-
heim'da gerçekleştirilen denemede, bir kilo- lometreydi ki, bu o zamanın ölçülerine göre
metrelik bir mesafe katetti ve saatte 15 çok büyük bir başarıydı.
kilometre hız yaptı. Bu tarihi olay, Neue Ba- Karl Benz ve Gottlieb Daimler'in kur-
dische Landeszeitung gazetesince, "Karışık bir dukları motor üretim şirketleri, 1926 yılında
iş" başlığı ile duyuruldu. Daimler-Benz adı altında birleşti. Ancak, oto-
Benz, 1886-1887 kışında, 1.5 beygir gücün- motiv endüstrisinin bu iki babası, bağımsız
de bir araba daha üretti. Bunu izleyen 2 bey- . olarak çalışmalarını sürdürdüler ve hayatları
gir gücündeki araba, 1888 Münih Sanayi boyunca hiç karşılaşmadılar.

153

http://groups.google.com/group/merakediyorum
mobiles adlı şirket tarafından kuruldu. Servi- lar da vardı. Güç çıkışını artırmak amacıyla,
sin fikir babası, Benz arabalarının Fransa silindir boyutları küçültüldü.
bayisi Emile Roger idi. Roger, Otomobil Ku- Motor ve otomobil üretiminde, Benz ve
lübü'nün müşterilerini de elde edebilmek için Daimler markalarının aracılığıyla, Almanya
fiyat kırdı ve Benz marka otomobilleri saati gerçekten bir numaraydı ve bu özelliğini uzun
2 franktan kiraladı. süre korudu. Ancak, bu ülkede otomobil en-
düstrisini kısıtlayıcı trafik yasaları yürürlüğe
girince, araba piyasasının önderliği Fransa'
İLK OTOMOBİL ÜRETİMİ nın eline geçti. Fransa'da otomobil üretimi,
Paris firması Panhard et Levassor tarafından
1892 yılında başlatılmıştı. Hemen ardından
Petrolle çalışan otomobillerin üretimi, 1888
Peugeot kuruldu. Bu iki firmaca üretilen ara-
yılında Almanya'da Rheinische Gasmotoren-
balar, ilk otomobil yarışlarında birinciliği ara-
fabrik Kart Benz tarafından Mannheim'da
larında paylaştılar. 1900 yılında Fransa'da
başladı. Gerçi Benz, ilk kullanılabilir modeli-
üretilen toplam 1500 arabanın, firmalara gö-
ni üç yıl önce üretmişti ama, kayıtlara geçen
re dağılımı şöyleydi.
ilk satış, Parisli Emeli Rogers'a yapıldı ve fa-
tura tarihi 16 Mart 1888 idi. 2 beygir gücün- De Dion 400
de,tek silindirli, üç tekerlekli ve iki kişilik olan Peugeot 350
bu araba, dört koli içinde Paris'e gönderildi. Panhard 300
Sipariş yerine ulaştığında, mal sahibi Rogers, Georges Richard 150
parçaları nasıl birleştireceğini bilemedi. Par- De Dietrich 150
çaları alarak Panhard et Levassor fabrikası- Mors 100
na gitti ve oradaki mühendislere akıl danıştı.
ne var ki, araba Mayıs ayına kadar monte edi- Öteki ülkelerin çoğunda da olduğu gibi,
lemeden bekledi ve sonunda Benz'in Paris'e motosiklet üretimi, otomobil yapımını Fran-
yaptığı bir ziyaret sırasında çalışabilir hale ge- sa'da da geride bırakmıştı. Yılda 4 bin moto-
tirildi. siklet üretiliyordu. Motor endüstrisinin bir
Benz firması, aynı yıl ilk katalogunu çıkar- yıllık dışsatım geliri, 330 bin sterlini bu-
dı. İlk üretilen arabalar, tümüyle üç tekerlek- luyordu.
li idi. 1893 yılında dört tekerlekli ilk iki model 1903 yılının verilerini değerlendirdiğimiz-
piyasaya çıkarıldı. Bunlar, "Victoria" ve de, Fransa'nın o yıl da motor endüstrisinin zir-
"Vis-â-vis" modelleri olarak adlandırıldı. Fa- vesinde olduğunu ve en yakın rakibinin üç katı
kat, her iki model de müşterilerin istekleri üretim yaptığını, ayrıca dünya üretiminin de
doğrultusunda geliştirildiği için standardizas- yaklaşık yarısını gerçekleştirdiğini görüyoruz.
yona gidilemedi. 1893 yılının sonunda, Benz O yıl üretilen 61 bin 927 motorlu aracın, ül-
firmasının sattığı arabaların sayısı 69'u bul- kelere doğru dağılımı şöyle:
muştu. Seri üretimin ilk standart modeli, Benz
Velo, 1894 Nisan'ında piyasaya çıkarıldı. Üze- Fransa 30 bin 204
rindeki 1.5 beygir gücündeki motorla saatte ABD 11 bin 235
en fazla 12 mil hız yapabilen bu arabalar, 2 İngiltere 9 bin 437
bin 200 marktan satılıyordu. Almanya 6 bin 904
İngiltere'de de otomobil endüstrisinin ba- Belçika 2 bin 839
bası sayılabilecek beş firma vardı. Bunların İtalya 1.308
içinde en güçlüsü, 1844'te ziraat mühendisle-
ri tarafından kurulan W. Arnold and Son fir-
masının yan kuruluşu Arnold Motor Carriage İLK YOĞUN ARABA ÜRETİMİ
Co. idi. Şirketin kurucusu Walter Arnold,
Henry Hewetson'la birlikte, Benz marka ilk Yukarıdaki tabloya bakıldığında, yoğun bi-
arabayı 1894 yılı Kasım ayında İngiltere'ye it- çimde araba üretiminin yani "çok kısa zaman-
hal etti. İkisi daha sonra Benz otomobillerin da büyük sayıda üretimin" Fransa'da
İngiltere bayiliğini aldılar Bir süre sonra da yapıldığı sanılabilir. Oysa, bu olay ABD'de
Arnold, Benz patenti altında İngiltere'de ara- gerçekleşti. Zira, dünya pazarlarında Ameri-
ba üretmek için firmaya başvurdu ve bu iste- kan arabalarına olan ilgi hızla artıyordu. 1901
ği kabul edildi. Arnold-Benz marka ilk motor, Nisan'ında "Olds" marka otomobillerin haf-
1896 yılının yazında tamamlandı ve 12 araba- talık üretimi 10 adeti aşmıştı. O yılın sonun-
lık ilk pilot serinin üretilmesine karar verildi. da, fabrikada üretilen toplam araba sayısı
Bu arabaların motorları, gerçi Benz patenti al- 433'ü buldu. Bu rakam, 1902 sonunda 2 bin
tında yapılıyordu ama, bazı önemli farklılık- 500, 1904 sonunda da 5 bin 508 oldu. Detro-
154

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İngiltere'de Daimler marka arabalara takılan Marconi mar- bu, kayıtlara geçen ilk radyolu otomobil oldu.
ka radyo. Aynı yılın Kasım ayında da İngiltere'de
İLK RADYOLU OTOMOBİL Marconiphone Co. adlı firma, Daimler mar-
ka bir Limunzin arabasına ilk radyoyu taktı
1922 yılının Mayıs ayında, Chicago'daki La- ve bu araç, Olympia Motor Sergisi'nde halka
ne High Okulu'nun Radyoculuk Kulüp Baş- tanıtıldı. Ertesi yılın Ocak ayında Glaskow'-
kanı, 18 yaşındaki George Frost, Ford Model da yinelenen sergide, radyonun bir hayli ge-
T. arabasının sağ kapısına bir radyo taktı ve liştirilmiş olduğu görüldü.

it'te, Ransom E. Olds tarafından üretilen bu pabiliyordu ama, ağırlığının fazla olmaması
arabalar, 650 dolardan satılıyordu ve bu fiyat, —yalnızca 400 kiloydu—yokuş çıkarken ona
Olds değerindeki tüm arabalar arasında en büyük avantaj sağlıyor ve öteki tüm arabala-
ucuz olanıydı. Gerçi saatte en fazla 20 mil ya- rı geride bırakıyordu.
155

http://groups.google.com/group/merakediyorum
TAKVİYELİ MOTOR TAKILAN İLK MOTOSİKLET
İLK ARABA
Almanya'nın Cannstatt kentinde Gottlieb Da-
1907-1908 kış mevsiminde, ABD'de Lee S. imler tarafından yapıldı ve patenti de 29 Ağus-
Chadwick ve yardımcısı J.T. Nichols, Great tos 1885 günü alındı. Araç, tek silindirli,
Chadwick Six adını verdikleri arabalarına üç dakikada 700 devirliydi. İlk motosiklet sürü-
kompresör takarak, motor hızını altı kez yük- cüsü de, Gottlieb'in oğlu Paul Daimler oldu.
selttiler. Bu araba, Willie Haupt adlı şoförün Genç Daimler, 10 Kasım 1885 günü, Cann-
kullanımında, 30 Mayıs 1908'de, Wilkes- statt'tan Untertürkheim'a gidip dönerek, mo-
Barre'da yapılan tırmanma yarışına katıldı. tosiklet üzerinde 6 mil yol aldı. Gottlieb
Bu yarışta, Haupt daha önce en hızlı otomo- Daimler, bu ilk motosikleti ticari amaçla de-
bil tarafından 1 dakika 59 saniyede çıkılan te- ğil, yeni geliştirdiği benzinli motoru denemek
peyi yalnızca 21 saniyede tırmandı. için yapmıştı.

İLK OTOMOBİL HIRSIZLIĞI TİCARİ AMAÇLA ÜRETİLEN


İLK MOTOSİKLET
1896 yılının Haziran ayında Paris'te meyda-
na geldi. Baron de Zuylen, Peugeot marka 1894 yılında Münih'te, Heinrich Hildebrand,
arabasını onarım için imalatçı firmaya gönder- Wilhelm Hildebrand ve Alois Wolfmüller ta-
mişti. Baron'un şoförü, arabayı fabrikadan rafından yapıldı. 2.5 beygir gücündeki bu mo-
çalarak ortadan kayboldu. Bir süre sonra hır- tosikletin adı, "Motorrad" idi. Su soğutmalı
sız, araba ile birlikte Asnieres'de ele geçirildi. 7600 cc'lik tek silindirli motoru, dakikada 600
devirli ve saatte 24 mil yapacak güçteydi. 1894
yılının Kasım ayında, ilk 50 adetlik parti pi-
İLK DOLMUŞ SEFERİ yasaya sunuldu. Sonraki iki yıl içinde üreti-
len motosiklet sayısı 1000'i aştı. Aynı yıl,
Şehirlerarası ilk dolmuş seferi, 1898 yılının Fransa'da da Alexandre Darraco, "Millet"
Ağustos ayında, London Motor Van and Wa- marka motosikletlerin üretimine başlamıştı.
gon Co. şirketi tarafından Clacton ile Londra
arasında başlatıldı. Şirket, her cuma Clacton'- ORDUDA KULLANILAN
dan Londra'ya dört araç kaldırıyordu. Aynı İLK MOTOSİKLET
araçlar, Londra'dan aldıkları yolcuları da
Clacton'a getiriyorlardı. 70 millik mesafe, 5.5
saatte katediliyordu. 26. Middlesex Motosiklet Birliği'ne ait
ABD'de ilk dolmuş seferleri ise, 1899 yılın- "Cyclometer" marka üç tekerlekli motosik-
da Nassau County Motor Coach Co. tarafın- let, 30 Mart 1899 günü, orduda kullanılan ilk
dan başlatıldı. Seferler, Long Island'ın motosiklet olarak tarihe geçti. Chelsea'daki
banliyöleri arasında yapılıyordu. karargâhtan çıkarak Woking'deki Güney
İlk uzun mesafeli seferler ise, yine İngilte- Londra Gönüllüleri Tugayı'na gitti. Aracın
re'de 27 Ağustos 1900 günü A.E. Wynn tara- sürücüsü C.H. E. Rush idi.
fından Londra ve Leeds arasında başlatıldı. Savaşta kullanılan ilk motosiklet ise bir
200 millik mesafe, 2 günde katedildiğinden, "Spitfire" idi. Güney Afrika Savaşı sırasın-
bir hafta içinde ancak karşılıklı birer sefer ya- da İngiliz Ordusu'ndan Teğmen F.R.S. Birc-
pılabiliyordu. ham tarafından 1900 yılında Mafeking yö-
resinde keşif amacıyla kullanıldı.

İLK DOLMUŞ TURLARI İLK MOTOSİKLET YARIŞI


Blackpool Motor Car Co. tarafından 1897'de,
Ağustos ayının ilk haftasında başatıldı. İlk bir Fransız Otomobil Kulübü, 20 Eylül 1896 gü-
ay içinde, şirketin altı arabası, Blackpool yö- nü Paris-Marseilles Otomobil Yarışı ile birlikte
resinde çalışmaya başladı. Arabalar, günde or- motosiklet yarışı da düzenledi. Motosikletler,
talama 40 sterlin kazanıyorlardı. Şoförlere 152 kilometrelik Paris-Nantes etabım gidip ge-
de, Londra'da atlı-otobüslerde çalışan sürü- leceklerdi. Bu ilk motosiklet yarışına sekiz mo-
cülerin bir haftalık ücretleri bir günde öde- tosiklet katıldı. Bunlardan üçü, üç tekerlekli
niyordu. De Dion; üçü, üç tekerlekli Michelin-Dion; bi-
156

http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ABD'de ilk kez 1900 yılında kullanılan motorlu cenaze arabaları, zamanla yaygınlaştı. Fotoğrafta, bir cenaze törenine
katılan arabaların en önünde yer alan 1900 modeli cenaze arabası görülüyor.

MOTORLU İLK ler marka otomobil, özel olarak cenaze taşı-


mak amacıyla yapılmıştı. Tamamen siyaha
CENAZE ARABASI boyanan arabanın kenarları da siyah tüllerle
1900 yılının Mayıs ayında, New York eyaleti- örtülmüştü ki, bu insanın yüreğine hüzün dol-
nin Buffalo kentinde kullanıldı. Aracın mo- duran bir görünüm veriyordu."
toru, elektrik enerjisiyle çalışıyordu. Cenaze Cenaze arabası olarak üretilen ilk araç, 24
arabası olarak kullanılmak üzere 14 elektrik- beygir gücünde "De Dion" marka bir otomo-
li araba daha yapıldı. İngiltere'deki ilk motor- bildir. 1905 yılının sonlarına doğru Paris'te
lu cenaze arabası ise, 15 Nisan 1901 günü hizmete girdi. 1907 yılına kadar başka bir ce-
Coventry'de görüldü. Motor-Car Journal der- naze arabasının yapıldığını gösterir bir kayıt
gisi, olayı şöyle anlattı: yoktur. 1907 yılında, Berlin'de elektrikli bir
"Daimler Motor Co. Ltd.'nin eski çalışan- cenaze arabası yapıldı. Yapımcı firma, bu yeni
larından biri olan William Drakeford'un ce- arabayı tanıtırken, cenaze törenlerini normal
nazesi, motorlu bir araba ile kaldırıldı. sürenin üçte birine indirmekten duyduğu
Tabutun konduğu 6 beygir gücündeki Daim- memnuniyeti dile getiriyordu.

ri, üç tekerlekli Bollee; biri de Bidebrand- motosikletiyle görevine giderken düştü ve iç


Wolfmüller marka idi. Yarışın birinciliğini kanama geçirdi. Olaydan 12 gün sonra haya-
Michelin-Dion marka motosikletleriyle M. tını kaybetti.
Chevailer 4 saat 10 dakika 37 saniyede
kazandı.
İLK OTOMOBİLCİLİK DERNEĞİ
İLK MOTOSİKLET KAZASI
American Motor Lague adıyla 1 Kasım
11 Şubat 1899 günü meydana geldi. George 1895'te Chicago'da açıldı. Bir ay önce Char-
Morgan adlı 37 yaşındaki rahip, yeni aldığı les Brady King tarafından Chicago Times-
158

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Herald gazetesine gönderilen bir mektup, bu
derneğin kuruluşu için ilham kaynağı olmuş- TRAFİK KAZASINDA ÖLEN
tu. Chicago, ABD'nin otomobilcilik merkezi
durumundaydı. Bundan yararlanan Times- İLK SÜRÜCÜ
Herald gazetesi, Kasım ayının sonunda yapıl-
mak üzere bir otomobil yarışı düzenledi. Ya- İngiliz Henry Lindfield'dır. 12 Şubat 1898 gü-
rış nedeniyle ülkenin dört köşesinden oto- nü, elektrik motorlu Imperial marka araba-
mobil meraklıları Chicago'ya geldiler. 60 oto- sıyla Londra'dan Brighton'a giderken
mobilsever, ilk toplantıyı yaptı. 29 Kasım'da geçirdiği bir kazada ağır şekilde yaralandı.
ikinci toplantı yapılarak, derneğin yöneticile- Olay sırasında yanında bulunan 18 yaşındaki
ri seçildi. Bu ikinci toplantıda, derneğin ama- oğlu Bernard Lindfield, olayı şöyle anlattı:
cı da şöyle açıklandı: "Purley Corner'ı aştıktan sonra, rampa-
"Mekanik gelişmelerle ilgili raporlar ya- dan aşağı inmeye başladık. Babam motoru ka-
yınlamak, tartışmalar açmak, otomobillerin pattı ve frene basmaya başladı. Rampanın
propagandasını yapmak ve kitleleri eğitmek, yansına geldiğimizde, üstteki bagajdan bir va-
gereksiz ve ters yasaların otomobilciliğin önü- liz düştü. Babam, arabayı durdurmak için hız-
ne diktiği engellerin kaldırılması için uğraş ver- la frene bastı. Birden araba, yolun bir
mek, daha iyi yolların yapılmasını sağlamaya kenarından ötekine gidip gelmeye başladı. Yo-
çalışmak, motorlu araçların ulaşım konusun- lun kenarındaki çitlere ve bir demir direğe
daki değer ve önemlerini kamuoyuna anlat- çarptıktan sonra devrildik."
mak." Lindfield, olaydan sonra hastaneye kal-
Amerika'daki bu ilk örnekten, 11 gün son- dırıldı, ama ertesi gün öldü. Kaza yerinde in-
ra (12 Kasım 1895) Avrupa'nın ilk otomobil celeme yapan yetkililer, Bernard Lindfield'in
kulübü de "Automobile Club de Paris" adıyla söylediklerinin aksine, babasının arabayı çok
Fransa'da kuruldu. hızlı kullandığını saptadılar.

İLK ARABA KAZASI İLK OTOMOBİLCİLİK GAZETESİ

"La Locomotion Automobile" adıyla aylık


17 Ağustos 1896 günü, Londra'da yaşandı. olarak Paris'te yayınlanmaya başladı. İlk sa-
Croydon kentinden Bayan Bridget Dirscoll, yısı 1 Aralık 1894'te çıktı. İngiltere'de Henry
Crystal Palace'da kendisine çarpan bir araba- Sturmey tarafından haftalık olarak yayınla-
nın altında kaldı ve başı, tekerlekler altında nan "Autocar" adlı derginin ilk sayısı 2 Ka-
ezilerek can verdi. Arabanın şoförü, Anglo- sım 1895 Cumartesi günü çıktı. 19. yüzyılın
French Motor Co. şirketine ait Roger-Benz sonlarında otomobilleri konu alan 11 gazete
marka otomobille Crystal Palace'ın terasın- ve dergi yayınlanıyordu. 1914 yılına gelindi-
da eğlence turları yaptıran Arthur Edsell idi. ğinde, bu sayı 74'ü buldu. Bunlardan ikisi,
önünde giden iki araba tarafından Edsell'in günlük gazete niteliğindeydi. Daily Motoring
görüş sahası kapatılmıştı ve Bayan Driscoll, Illustrated gazetesi, 1905 yılının Kasım ayın-
kapıldığı paniğin etkisiyle,.üzerine doğru gelen da yalnızca 8 gün yayınlanabildi. 1908 yılın-
arabanın önünden kaçmayı akıl edemedi. Ka- da da "Auto" adlı gazete, ilk bir tek
za sırasında, arabanın hızı saatte 4 mildi. nüshasından sonra kapandı.
Mahkeme, olayın "Kasıt unsuru taşımayan bir
kaza sonucu ölüm" olduğuna karar verdi.
İÇKİLİ ARABA KULLANMAKTAN
ANA CADDEDE İLK MAHKÛM İLK SÜRÜCÜ
TRAFİK KAZASI
Londralı taksi şoförü George Smith'tir. 10 Ey-
23 Eylül 1897 günü, İngiltere'nin Hackney lül 1897 günü Marlborough Trafik Mahkeme-
kentinde meydana geldi. Stephen Kempton si'nde, saat 12.45'te Bond Caddesi'nde içkili
adlı dokuz yaşında bir çocuk, Electric Cab Co. araba kullanmak suçuyla yargılandı. Araba-
adlı şirkete ait bir taksinin altında kalarak ha- sıyla kaldırıma çıkan ve sonra da bir mağa-
yatını kaybetti. Çocuk, şoförün haberi olma- zanın vitrininden içeri giren taksi şoförü,
dan arabanın yanına asılmıştı. Ansızın arka duruşma sırasında, "İki Uç bardak bira
teker ceketini kavradı ve çocuğu aşağıya çek- içtiğini" kabul etti. Suçunun sabit görülmesi
ti. Tekerlek ile arabanın gövdesi arasında sı- üzerine, o dönemin yasalarına göre para ce-
kışıp kalan küçük Kempton, hemen öldü. zasına çarptırıldı.
159

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Daimler tarafından, satış amacıyla üretilen ilk motorlu kam- lindirli buhar motoru ile çalışıyordu. Tam
yon, deneme gösterisi sırasında görülüyor. yükü olarak saatte 3/4 mil hız yapabiliyordu.
Bu denli düşük hızına rağmen, Yule, altı
tekerlekli buharlı kamyonunu ekonomik bir
İLK KAMYON taşıma aracı olarak görüyordu. Bunda da hak-
Yük taşıyabilen ilk kamyon, 1870 yılında Jon sız sayılmazdı. Bir kazanı atölyesinden dok-
Yule tarafından yapıldı. Yule, bu kamyonla lara taşıtabilmek için 400 adam kiralaması
Glascow'daki atölyesinde ürettiği büyük gemi gerekiyordu ve bu da 60 sterlin demekti. Oysa,
kazanlarını, iki mil uzaklıktaki doklara taşı- aynı işi kamyonuyla, yakıt giderleri de dahil
dı. Araç, dakikada 250 devir yapabilen 2 si- olmak üzere 10 sterline yapabiliyordu.

ne binirek "suçlu"nun peşine düşmüştü. 5 sa-


AŞIRI HIZ NEDENİYLE at süren bir kovalamaca sonunda, Arnold'u
CEZALANDIRILAN İLK SÜRÜCÜ yakaladı ve aşırı hızdan dolayı tutukladı. İd-
dia makamının tanıklarına göre, araba yak-
laşık saatte 8 millik bir hızla gidiyordu. Suçu
İngiltere'nin Kent kentinden Walter Arnold'- sabit görülerek para cezasına çarptırılan Wal-
dur. 28 Ocak 1896 günü Tombridge Polis ter Arnold, daha sonra İngiltere'de petrolle
Mahkemesi'nde, C.W. Powell tarafından, se- çalışan otomobili ilk üretecek kişi olacaktı.
kiz gün önce meskûn bölgede 2 millik hız sı-
nırlamasını ihlal etmek suçundan yargılandı.
Arnold'un şanssızlığı, 2 millik hız sınırını, tam İLK OTOMOBİL SİGORTASI
yerel polis komiserinin evinin önünde aşma-
siydi. O sırada akşam yemeğini yemek için evi- İngiltere'de, General Accident Co. adlı şirket
ne gelen komiser, olayı görünce derhal yemek tarafından 2 Kasım 1896'dan itibaren uygu-
masasından kalkmış, başlığını giyip bisikleti- lanmaya başlandı. Sir Francis Norie-Miller'ın
160

http://groups.google.com/group/merakediyorum
anılarına göre, ilk gün hemen hemen hepsi ay- nan ilk araba, 1894 model bir "Panhard" ol-
nı anda birkaç poliçe birden düzenlendi. du. 1910 yılında, 100 sterline alınarak Güney
Üçüncü şahısları da sigorta kapsamına alan ilk Kensington'daki Bilim Müzesi'ne konuldu.
ülke Norveç'tir. Bu uygulama, Norveç'te 1912 Ertesi yıl, Edmund Dangerfield, tarihi araba-
yılından itibaren başlatıldı. lardan bir ulusal müze kurmak fikrine kafa-
sını taktı. Bilim Müzesi'ne giderek fikrini
BENZİNLE ÇALIŞAN İLK KAMYON açıkladı ve müze için en uygun yerin orası ol-
duğunu söyledi. Ama aldığı cevaba göre, mü-
zede ancak üç araba için yer vardı. Amacına
13 Ekim 1894'te çizimleri yapıldı ve Paris'te ulaşmak yolunda resmi bir destek sağlayama-
Panhard tesislerinde üretildi. Panhard et Le- yacağını anlayan Dangerfield, tek başına ha-
vassor Chariot adı verilen bu kamyonun top- reket etmeye karar verdi.
lam uzunluğu 2 metre 98 santimdi. Arkadaki 31 Mayıs 1912 günü, müzesini açtığında,
taşıma bölümünün uzunluğu ise 1.5 metrey- ziyaretçilere 40 "tarihi" otomobil sergileniyor-
di. Bu kamyon, ilk kez firmanın başmühen- du. Bunların içinde en önemlileri, 1861 mo-
disi M.Mayade tarafından 10 Şubat 1895 günü del buharlı Crompton, 1894 model bir
denendi. Bremer, 1895 model J.H. Knight's, 1895 mo-
Satılmak üzere üretilen ilk benzinli kam- del ilk Wolsoley ve 1897 model Arnold-Benz
yon ise, 1896 yılında Cannstatt'ta Daimler Co. ile 1895 model Holden marka motosikletti. Zi-
tarafından yapıldı. Bu kamyonla ilgili ilk ça- yaretçilerin en çok ilgilendikleri arabalardan
lışmaların 1891 yılında başladığı bilinmekle biri de, Galler Prensi Edward'ın 1897 yılı Ka-
birlikte, geçen beş yıllık dönemde herhangi bir sım ayında Marlborough Malikânesi'nden
araç üretilip üretilmediği konusunda bir ka- Buckingham Sarayı'na gittiği sarı-siyah renkli
yıt yok. 1896 yılında bastırılan Daimler- elektrikli taksiydi.
Güterwagen kataloğunda, dört modelin tanı-
tımı yapılıyordu. 4 beygir gücünde ve 1500 ki- İKİ PARÇALI İLK KAMYON
lo taşıma kapasiteli, 6 beygir gücünde ve 2 bin
500 kilo taşıma kapasiteli, 8 beygir gücünde (İLK TIR)
ve 3 bin 750 kilo taşıma kapasiteli, 10 beygir
gücünde ve 10 bin kilo taşıma kapasiteli. Araç- 1898 yılında, İngiltere'de Thornycroft tarafın-
lar, arka kısma monte edilen çift silindirli dan üretildi. 4 ton ağırlığındaki araç, buhar
Phoenbc motoruyla hareket ediyorlar ve saatte gücüyle çalışıyordu. 4 tekerlekli yük bölümü,
12 kilometre hız yapabiliyorlardı. Kataloğa iki tekerlekli bir treylerin ardına ekleniyordu.
göre, istendiği takdirde, sürücü kabinine bir Treyler, 24-27 Mayıs 1898'de Liverpool'da ya-
de ısınma tertibatı takılabiliyordu. pılan ağır vasıtalar yarışmasında biricilik ödü-
İlk benzinli Daimler kamyonu, 1897 baha- lüne layık görüldü.
rında Stuttgart'tan Paul von Maur'a satıldı.
İkincisini de Berlin'deki Böhmisches Biraha-
nesi aldı. Bu birahane, aynı zamanda fabri- İLK DİZEL KAMYON
kasyon üretime geçen ilk biracılık
kuruluşuydu. Benz tarafından 1923 yılının Ağustos ayında,
Stuttgart'ta üretildi. 5 ton ağırlığındaki araç,
İLK OTOMOBİL MÜZESİ 50 beygir gücünde bir motorla çalışıyordu. İn-
giltere'de de, 1927 yılının başlarında, Caledon
Motor Co. tarafından, ağırlıkları 1.5 ton ile
Edmund Dangerfield tarafından, 31 Mayıs 5 ton arasında değişen altı ayrı modelde dizel
1912 günü Londra'da açıldı. Aslında, fikir ye- kamyon üretildi.
ni değildi. Daha 1902 Ocak ayında Motor-Car
Journal dergisi, "İngiltere'nin en eski benzinli
arabasını bulmak üzere bir araştırma başlat- İLK MOTORLU POSTA ARABASI
sak, hiç de fena olmaz. Bunu başarırsak, bir
gün elimizde ne değerli bir hazine bulunduğu- Daimler marka bir kamyonetti. British Mo-
nu anlarız" diye yazıyordu. tor Syndicate Ltd. tarafından Posta İdaresi'-
Birkaç yıl sonra Otomobil Kulübü, otomo- ne verildi. 23 Ekim 1897 tarihinde biten
bil müzesinin kurulması konusunu tartışmak hafta içinde, aralarında üç mil mesafe bulu-
amacıyla bir toplantı düzenlendi. Ama bu top- nan St. Martin —Le Grand Postanesi ile So-
lantıya katılan olmayınca, konu unutuldu. uth Western District Postanesi arasında
Yalnızca tarihsel niteliği ve değeri için satın alı- çalışmaya başladı. Yaklaşık 450 kilo ağırlığın-
161
http://groups.google.com/group/merakediyorum
da mektup ve koli taşıyabiliyor ve iki postane
arasında günde karşılıklı beş sefer yapıyordu. İLK KADIN OTOMOBİL YARIŞÇISI
Posta kamyoneti, ertesi hafta, Howick Place
ile Kingston arasında paket servisi yapmaya Parisli Matmazel Labrousse'dir. 1-2 Temmuz
başladı. 50 millik gidiş-dönüş mesafesini 5 sa- 1899'da yapılan Paris-Spa Yarışı'na katıldı ve
atte tamamlıyordu ama, bu süreye, dağıtım en az üç kişi taşıyabilen arabalar kategorisin-
için uğranılan altı durakta kaybedilen zaman de beşinci oldu.
ile Kingston'da verilen yarım saatlik mola da Sadece kadın yarışmacıların katılabildiği
dahildi. ilk otomobil yarışı ise 14 Temmuz 1900'de İn-
giltere'nin Ranelagh kentinde düzenlendi. 4
İLK MOTORLU ARAÇ YARIŞI bayan sürücünün katıldığı yarışı, 6 beygir gü-
cündeki Paris yapımı Daimler marka araba-
sıyla Bayan Wemblyn kazandı.
Fransa'da yayınlanan bisiklet dergisi "La Ve-
locipede"nin editörü M. Fossier tarafından
düzenlendi ve 20 Nisan 1887'de yapıldı. Pa- İLK ULUSLARARASI
ris'te Saint-James'te başlayan yarış, Seine OTOMOBİL YARIŞI
Nehri boyunca sürdü ve Neuilly Köprüsü'nde
sona erdi. Ne var ki, tek yarışmacı George Bo- "Gordon Bennet Kupası" adı altında 14 Ha-
utton, dört kişilik buharlı kuadrisikletiyle (4 ziran 1900 günü Paris ile Lyonn arasında dü-
tekerlekli bisiklet) çok rahat bir birincilik al- zenlendi. Fransa, Belçika, ABD ve Almanya'
dı. La Velocipede tarafından ertesi yıl düzen- dan beş yarışçının katıldığı yarışı, sadece iki
lenen yarı ise, birden çok yarışmacının katıl- araba bitirebildi. Birinciliği kazanan Fransız
dığı ilk motorlu araç yarışı oldu. Üç tekerlekli sürücü M.F. Charron, "Panhard" marka ara-
ve buharlı bir De Dion'a binen geçen yılın basıyla, ortalama olarak saatte 38.5 mil hız
"şampiyonu" George Bouton, Nilly ile yapmıştı.
Versailles arasındaki 20 kilometrelik mesafe-
yi 30 dakikada alarak bir birincilik daha
kazandı. İLK OTOYOL
İLK KROS YARIŞMASI Dünyanın ilk otoyolu, Fransız mühendisler ta-
rafından, Madagaskar'da yapıldı. Tamatave
7 Eylül 1896 günü ABD'de, Rhode Island Limanı'nı başkent Antananarivo'ya bağlayan
Eyalet Fuarı nedeniyle düzenlendi. 1 mil uzun- 140 mil uzunluğundaki bu otoyol, 10 Ocak
luğundaki özel parkurda beş tur olarak sap- 1901 günü hizmete girdi. Dünyanın ilk otoyo-
tanan yarışı, "Riker" marka elektrikli lunun, böylesine uzak bir yörede yapılmış ol-
arabasıyla A.H. Whiting, yedi rakibini geri- ması, ilk bakışta garip gelebilir. Bu bir
de bırakarak kazandı. Derecesi, 15 dakika bakıma, ilk havayolu şirketlerinin Afrika ve
1.75 saniye idi. Ortalama olarak 24 mil/saat Güney Amerika'nın azgelişmiş ülkelerinde or-
hız yapmıştı. taya çıkmasına benzer. 20. yüzyılın başların-
İngiltere'nin ilk oto-kros müsabakası ise, da, Tamatave ile Antananariva arasında
14 Kasım 1896 günü, Londra ile Brighton ara- henüz tren yolu bağlantısı yoktu. Fransızlar,
sında koşuldu. Belirli etaplar halinde düzen- başkent ile adanın bu en önemli limanı ara-
lenen yarışmada, katılan arabalardan her sında, ilk otoyol denemesini yapmaya karar
etapta birbirlerini beklemeleri ve Brighton'a verdiler. Adanın ileri görüşlü ve enerjik Genel
topluca girmeleri istendi. Ancak, yarışmanın Valisi General Joseph S. Gallieni, bu projeyi
havasına kapılan sürücüler, bu kurala uyma- onayladı. General Gallieni, bu ileri fikirliliği-
dılar. Kros yarışmasını düzenleyen İngiliz Oto- nin yanı sıra, 1. Dünya Savaşı'nda Fransız bir-
mobil Kulübü, koyduğu kuralı geri aldı ve liklerini cepheye taksi ile göndermesiyle de
sonuçlan şu şekilde açıkladı: hatırlanır. 1896 yılında, otoyolun yapılması
kararlaştırılınca, adada esir ticaretinin de bü-
1. Üç tekerlekli Bollee'siyle Leon Bolle. Za- yük ölçüde önüne geçildi. Zira General Galli-
man: 3 saat 44 dakika 35 saniye eni, 16 ile 60 yaşlan arasındaki tüm Mada-
2. Üç tekerlekli Bollee'siyle Camille Bollee. gaskarlıların ücret karşılığında yol yapımına
Zaman: 4 saat 00 dakika 20 saniye. katkıda bulunmalarını emretmişti. Bu emre
3. Panhard Wagonette marka arabasıyla uymayan, daha doğrusu uyamayan işsiz Ma-
Winchilsea Dükü. Zaman: 5 saat 01 daki- dagaskarlılar ile yasa gereğince, sahiplerinden
ka 10 saniye. izin alamadıkları için para ödeyemeyen köle-
162
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ler, "tutuklanarak" 50 gün süreyle, belirli bir tırlar vardı:
ücret karşılığında yol yapımında çalıştırıldılar. "Her motorlu aracın üzerinde, görünebi-
İşsizlerin çoğu, yeni bir iş bulmanın getirdiği lir büyüklükte bir metal plaka olacaktır. Bu
rahatlıkla, yol yapımında çalışmaya cezalan plakanın üzerine, araç sahibinin adı, adresi ve
bittikten sonra da devam ettiler. Köleler de ay- ruhsat numarası yazılacaktır. Aracın sol tara-
nı yolu izlediler. Zaten General Gallieni'nin fına takılacak olan bu plaka, hiçbir biçimde
amacı da buydu. Böylece hem köleler eski gizlenmeyecektir.''
efendilerinden kurtuldular, hem de otoyolu 30 Eylül 1901 tarihinden itibaren, bu ku-
bir an önce tamamlayabilecek bir işgücü ku- ral tüm Fransa için geçerli oldu ve saatte 30
rulmuş oldu. kilometre hız yapabilen her aracın mutlaka
plaka takması istendi. O tarihte, Belçika'da
da plaka mecburiyeti getirilmiş bulunuyordu.
İLK MOPED Motor-Car Journal dergisinin 30 Mayıs
1901 sayısında, Brüksel'den şu haber veri-
1915 yılında, New York'ta Auto-Ped Co. şir- liyordu:
keti tarafından Auto-Ped markasıyla üretildi. "Her arabaya polis tarafından bir numa-
2 beygir gücündeki motoruyla saatte 35 mil hız ra veriliyor ve bu numara, bir demir plaka üze-
yapabiliyordu. İngiltere'de de, 1919 yılında rine kazınarak aracın ön tarafına takılıyor.
Kingsbury Aviation Co. ile Storey Machine Plakanın uzunluğu 22.5 cm, yüksekliği ise
Tool Co. adlı şirketlerin işbirliği ile Kingsbury 12.5 cm. Siyah renkli numaralar, beyaz zemin
marka ilk mopedler piyasaya sunuldu. 216 üzerine yazılmış. Arabaların arkasına da üze-
santilitrelik motorları ve albenili görünümle- rine plaka numarasının yazıldığı bir lamba ta-
riyle hayli ilgi çekti. kılıyor. Öyle ki, lamba yandığı zaman, plaka
numarasını rahatça okuyabilmek mümkün.
İnsan bu numaraları görünce, otomobilleri ki-
İLK MOTOR FUARI şilere ait özel taşıyıcılar olarak değil de, kira-
lık vasıtalar gibi düşünüyor."
Exposition Internationale de Velocipedie et de Dergiye plaka konusundaki görüşlerini bil-
Locomotion Automobile adıyla Champs- diren Daimler şirketinin sahibi, bu sistemin,
Elysees'deki (Paris) Endüstri Sarayı'nda 11-25 arabanın özellliğine indirilmiş bir darbe ola-
Aralık 1894 tarihleri arasında düzenlendi. Fu- rak niteliyordu. Bu yoruma katılan Motor-Car
ara dokuz kuruluş katıldı. Compagnie de Vo- Journal muhabiri de yazısını, "Eğer İngilte-
itures sans Chevaux, Decauville Co., De re'de de bu sistem başlatılırsa, otomobil sa-
Dion-Boutton,Duncan, Superbie et Cie, Blant nayiimizin ağır bir darbe yiyeceğinden
et David, Panhard et Levassor, Peugeot, Emi- kimsenin kuşkusu olmasın" diyordu. Yine de,
le Roger ve Tenting adlı kuruluşlar, ürettik- uzun tartışmalardan sonra 1 Ocak 1904'ten iti-
leri çeşitli otomobil, motosiklet ve motorlu baren İngiltere'de de plaka uygulaması baş-
bisikletleri sergilediler. ladı. " A l " olarak verilen ilk plakayı,
Bertrand Russel'ın ağabeyi Earl Russel aldı.
TÜMÜYLE KAPALI Earl Russel, plakaların verilmeye başlanaca-
ğı günün gecesi, ilk numarayı alabilmek için
İLK KAMYONET sabaha kadar uyumadan bekledi. Yine de ken-
disinden sonra gelen kişiden, ancak 5 saniye
Şoför kabininin de çeşitli iklim koşullan dü- önce plaka bürosuna ulaşabildi. Bu plaka,
şünülerek kapatıldığı ilk kamyonet, İngiltere' 1907 yılında George V. Pettyt tarafından sa-
nin Wolverhampton kentinde, Star tın alındı. Bir gün, Pettyt, Yorkshire'da böy-
Engineering Co. şirketi tarafından 1902 yılın- le bir numara olup olmadığından kuşkulanan
da yapıldı. 7, 10 ya da 15 beygir gücünde mo- bir polis memuru tarafından durduruldu. Pla-
delleri vardı. Ayrıca, içinde eşya taşınmadığı kanın doğruluğu, Londra'dan teyit ettirilin-
zamanlarda, özel araba olarak kullanılabile- ceye değin de karakolda bekletildi. 1950
cek biçimde planlanmıştı. Yan yüzlerinde yılında öldüğünde, plakayı Trevor Laker'a bı-
75x43 cm ebadında iki pencere vardı. raktı. Ancak, bir de şartı vardı. Trevor La-
ker, yaşadığı sürece plakayı kullanacaktı.
Onun ölümünden sonra satılacak ve elde edi-
İLK PLAKA len gelir körler için rehber köpekler yetiştiren
bir kuruluşa bırakılacaktı. Bay Laker, eceli
Paris Emniyet Müdürlüğü'nün 14 Ağustos gelmeden bu işi çözümledi ve plakanın ölü-
1893 günü yayınladığı talimatnamede şu sa- münden sonra kulanım hakkını 2 bin 500 ster-

163
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1888 yılında Bayan Bertha Benz, iki oğlunu da yanına alarak cuk, bunun kendi başlarına bir araba gezinti-
kocası tarafından üretilen arabalardan biriyle, ondan haber- si yapmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu
siz 360 kilometre yol yaptı. düşündüler. Bayan Benz de, bu "çete"ye da-
hil oldu ve üçü, bir sabah, iki beygir gücün-
deki üç tekerlekli bir araba ile Mannheim'dan
yola çıktılar. Tabii, Karl Benz'in hiçbir şey-
den haberi yoktu. Ama, her şeye rağmen ona
bir not bırakarak, kendilerini merak etmeme-
sini, mutlaka geri döneceklerini yazdılar.
Direksiyonda Eugen vardı ve yanında da
annesi oturuyordu. Richard arkada, motorun
üzerine oturmuştu. Heidelberg'de ilk molala-
rını vererek öğle yemeği yediler, sonra da Wi-
esloch'a doğru yollarına devam ettiler. Fakat,
yol yavaş yavaş bozulmaya başlamıştı. Ram-
paya geldiklerinde, direksiyona Richard ge-
çiyor, Bayan Benz ile büyük oğlu da arabayı
itiyordu. Bu arada fren bozuldu. Sık sık du-
rup bozuk freni onarmaları gerekiyordu.
Az sonra başlarına başka dertler de açıl-
dı. Önce pervane zinciri gevşedi. Sonra kar-
büratöre giden boru tıkandı. Bu tıkanıklığı,
Bayan Benz'in tokalarından biriyle açtılar.
Çok geçmeden, kontak tellerinden biri, mo-
torun bir başka bölümüne değerek kısa devre
yaptı. Bayan Benz, bu arızayı da jartiyerini
kontak kablosunun üzerine sararak giderdi.
Kuşkusuz, Benz ailesinin yolculuğu, her
geçtikleri yerde büyük ilgi görüyordu. Hatta,
mola verdikleri bir handa, iki köylü, araba-
nın nasıl çalıştığı konusunda aralarında tar-
tışmaya başladılar. Sonuçta iş, yumruklaş-
maya kadar gitti.
OTOMOBİL İLE İLK TUR Pforzheim'a ulaştılar. Burada akrabalarıy-
la beş gün boyunca hasret giderdikten sonra,
1888 yılının Ağustos ayında, Benz marka ara- yeniden arabalarına bindiler ve Mannheim'a
baların mucidi ve yapımcısı Karl Benz'in eşi geri döndüler. Ama artık hem ustalaşmışlar,
Bertha Benz, oğullan Eugen (15) ve Richard'ı hem de arabayı yakından tanımışlardı. Bu
(13) da yanına alarak kocasının arabasına bin- yüzden dönüşleri, gidişlerine oranla çok da-
di ve Mannheim'daki evlerinden hareket ede- ha rahat geçti.
rek Pforzheim'a gitti. İki kent arasındaki Bu gezinin en büyük yararını da babaları
uzaklık 180 kilometre idi. Gerçi, çocukların Karl Benz gördü. Oğulları Eugen ve Richard,
ikisine de araba kullanmak öğretilmişti ama, arabanın özellikle rampalarda çok zorlandı-
fabrika yetkililerinden biri yanlarında olma- ğını söyleyince, kendisi de bir deneme yaptı
dan babalarının arabalarından birine binme- ve onlara hak verdi. Hemen arabaya bir vites
leri, kesinlikle yasaktı. Anneleri, Pforzheim' daha ekledi. Böylece, Benz arabalarının değeri
daki akrabalarını özlediğini söyleyince, iki ço- daha da artmış oldu.

line sattı. Bu, bir plakaya ödenen en yüksek


ikinci ücrettir. 1960'lı yıllarda da RR1 numa- ÇOK KATLI İLK OTOPARK
ralı plakayı bir Rolls-Royce sahibi 4 bin 600
sterline satın almıştı. 1901 yılının Mayıs ayında, City and Suburban
Arabalara takılan ve sahibinin milliyetini Electric Carriage Co. adlı ulaşım şirketinin,
belirleyen ülke plakaları ise (Örneğin TR- kendi araçları için Londra'da yaptırdığı yedi
Türkiye, GB-İngiltere gibi) Uluslararası Tra- katlı otopark, bu türün ilk örneği oldu. Oto-
fik Örgütü'nün 1926 yılında aldığı bir karar- park'a yerleştirilen özel asansör, üç ton ağır-
dan sonra uygulamaya koyuldu. lığındaki bir kamyonu en üst kata çıkarabile-
164
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Buharlı motorla çalışan ilk kamyonet, 1892 yılında Paris'te gücünde Daimler marka bir motoru olan kam-
yapıldı. İngiltere'de kamyoneti ticari amaçla ilk kullanan da yonet, 500 kilo yükle saatte 9.5 mil yol alabi-
Peter Robinson oldu. Fotoğrafta, Robinson'un 1896 model liyordu. Eğer yükü 30 kiloya inerse, bu hız 12
kamyoneti görülüyor. mile çıkıyordu. "Grands Magasins du Louv-
re", 18 Peugeot kamyonetinden, paket servi-
İLK KAMYONET si için yararlandı.
Buharla çalışan ilk kamyonet, 1892 yılında, İngiltere'de, ilk olarak hangi firmanın da-
Paris'in en tutulan mağazalarından La Belle ğıtımında kamyonetten yararlanıldığı hakkın-
Jardiniere için M. Le Blanc tarafından yapıl- da kesin bir bilgi yoktur. Automotor and
dı. Üzerinde Serpollet marka motor vardı. Ka- Horseless Carrage Journal'ın Kasım 1896 sa-
roseri, mağazanın deposunda Chatelet David yısında Thornton, Varley and Co. firmasının
tarafından yapıldı ve üzerine "Evlere Servis kamyonet kullandığı yazılıdır. Aynı gazete, bir
Yapılır" yazıldı. Bu görevini de üç yıl boyun- ay önce Julius Harvey tarafından Paris'ten iki
ca aralıksız sürdürdü. adet Ltuzman marka kamyonet getirtildiğini,
Benzinle çalışan ilk kamyonetleri ise, Fran- bunlardan birini kendilerinin kullanacağını,
sa'da Peugeot Kardeşler üretti. İlk kamyone- ötekinin ise sabun yapımcısı Lever Kardeşler'e
tin yapımı Aralık 1895'te bitti. 4 beygir verildiğini, yazıyordu.

cek güçteydi. Toplam 1800 metrekarelik park tinde açıldı. Planları, P.Park adında birisi ta-
yeri yüzölçümüyle, döneminin en büyük oto- rafından çizilmişti. Yeşil alanın güneyine bir
parkıydı. cadde açıldı. Ortasına ise bir havuz kazıldı.
Batı ve güney girişlerine birer bahçıvan kulü-
İLK YEŞİL PARK besi inşa edildi. 1836 yılında da kuzey girişi-
ne bir kulübe daha yapıldı.
Belediyeler tarafından kent sakinlerinin yarar- İngiltere'de ilk çocuk bahçesi ise 1859 yı-
lanması için yapılan yeşil alanların ilki, 1835 alında, Manchester'deki Queen's ve Philips
yılının şubat ayında, İngiltere'nin Preston kne- parklarının birer bölümlerinde hizmete girdi.
165

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK BÜFE

Bilindiği kadarıyla, büfe işletmeciliğini ilk kez


1848 yılının Ekim ayında İngilterede W.H.
Smith ve oğlu başlattı. O tarihte, Batı Demir-
yolları Şirketi'yle bir anlaşma yapan Smith ve
oğlu, şirketin tüm istasyonlarında gazete ve ki-
tap satmak üzere bir yer yapacaklar ve bunun
karşılığında demiryolu şirketine yılda 1500
sterlin kira vereceklerdi. İlk tezgâhlarını, 1
Kasım 1848 günü Euston İstasyonu'nda kur-
dular. Bir gece sonra Smith'ler, Midland De-
miryolu Şirketi ile de benzer bir anlaşma
imzaladılar. 1862 yılına gelindiğinde, Smith ve
oğlunun anlaştığı demiryolu şirketinin sayısı
beşi bulmuştu ve bunlar, ülkenin en büyük de-
miryolu şirketleriydi. Gerçi şirketlerle yapılan
anlaşmalarda Smith'ler, yalnızca kitap ve ga-
zete satacaklarım belirtmişlerdi ama, kilimden
şamdana kadar pek çok şeyin perakende satı-
şına başladılar. Zamanla, "büfe"lerin pazar-
ladıkları malların sayısı 800'ü buldu. Ne var
ki, 1905 yılında açılan ihalede işletme hakkını
alamadılar.

İLK MAĞAZALAR ZİNCİRİ


Temeli 2 Şubat 1879 günü New York'ta atıl-
dı. Frank Winfield Woolworth adlı bir giri-
şimci bir mağaza açtı ve "Ne alırsan 5 sent"
sloganıyla müşterilerini beklemeye başladı,
beklenen ilgiyi göremedi. Bazı günlerde ancak
2.5 dolarlık satış yapabiliyordu. Bunun üze-
rine Haziran ayında Lancaster'a taşınmaya
karar verdi. Parolası yine aynıydı. Dükkânın-
da çok çeşitli, fakat ucuz mallar bulunduru-
yordu ve ne alınırsa alınsın, fiyat 5 sentti.
Lancaster denemesi, Woolworth için gerçek
bir zafer oldu. Bunun üzerine dükkânlarının
sayısını hızla artırdı ve çok geçmeden Doğu
Sahilleri'ndeki hemen tüm kent ve kasabalar-
da birer şube açtı. 1894 yılında da Michael
Marks ve Tom Spencer, İngiltere'nin Manc-
hester kentinde "Penny Bazar-Peni Pazarı"
adlı bir dükkân açtılar. 28 Eylül günü iki or-
tak arasında imzalanan anlaşmaya göre, Spen-
cer, Marks'a 300 sterlin borçlanıyordu ve İLK SOSYAL KONUTLAR
bunu kârından ödeyecekti. Polonya asıllı bir İngiltere'de, Liverpool Belediyesi tarafından,
Yahudi olan Michael Marks, 1884 yılında İn- Belediye Meclisi'nin 1864 yılında aldığı bir ka-
giltere'ye geldiğinde, cebinde bir meteliği bile rar doğrultusunda inşaatına başlanan sosyal
yoktu. Okuma-yazma bilmediği gibis tek konutlar, 1869 yılında bitirildi. Dört ve üç kat-
İngilizce sözcük de bilmiyordu. Bir gün yol lı bloklar halinde yaptırılan sosyal konutlar-
sormak için önünü kestiği Isaac Dewhirst ad- da toplam 124 daire vardı. "St. Martin
lı toptancının (Spencer'in patronuydu) kendi- Kulübeleri" olarak adlandırılan bu daireler,
sine açtığı 5 sterlinlik krediyle seyyar arsa payı da dahil olmak üzere 18 sterline mal
satıcılığa başladı. Kirgate pazarında kurduğu
166

http://groups.google.com/group/merakediyorum
oldu. Dairelerin kömürlüğü ve banyosu yok- "St. Martin Kulübeleri" olarak adlandırılan ilk sosyal ko-
tu. Her katta bir tuvalet vardı ve o kattaki da- nutlar, İngiltere'nin Liverpool kentinde 1869 yılında tamam-
ire sakinleri, bu tuvaleti ortaklaşa kulla- landı. Bunların dört katlı olanları, bugün hâlâ
nıyorlardı. Yerleşime açıldığı 1870 yılında, bir kullanılmaktadır.
dairenin yıllık kira ücreti 1.4 sterlindi.
Hâlâ kullanılan dört katlı binalar, 1950'li
yıllarda restore edildiler. Üç katlı binalar ise,
ötekilere daha çok gün ışığı ve temiz hava sağ-
lamak amacıyla yıkıldı.

167

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ilk tezgâhında, malları fiyatlarına göre sıra- sürdürdü. Çok geçmeden, mavi renk veren tü-
lama yöntemini uyguladığında, İngitere'ye ge- pü geliştirdi. Bunu öteki renkler izledi. 1914
leli henüz birkaç ay olmuştu. Tom Spencer'le yılına gelindiğinde, Paris binalarının üzerle-
birlikte ucuzluk pazarları zinciri kurduğunda, rinde 150'yi aşkın neon ışıldıyordu.
Manchester caddelerinde sayısız işporta tez-
gâhı vardı. 1900 yılı başlarında Penny Baza- İLK AYNA
ar adlı ucuzluk dükkânlarının sayısı, 3'ü
Londra'da olmak üzere 12'ye çıkmıştı. Hemen
herkese ve her eve gerekli olan yüzlerce kalem Günümüzden 4 bin yıl önce, Ortadoğu ve İtal-
mal, bu dükkânlarda .1 peniye satılıyordu. ya'nın kuzey kesimlerinde, yanardağ lavları-
1915 yılına gelindiğinde, İngiltere'nin her ta- nın parlak artıklarının cilalanmasıyla,
rafındaki Penny Bazaar'ların sayısı 140'a görüntüyü aksettiren ilk aynalar yapıldı. Gü-
ulaştı. müşleme yöntemiyle ayna elde etme tekniği
1922 yılında iki ortak, Penny Bazaar sis- ise, 14. yüzyılda Venedik'te geliştirildi. Vene-
teminden ayrı olarak modern alışveriş mağa- dikliler, bir cam tabakasının arka yüzeyine cı-
zaları kurmaya karar verdiler ve Marks and va sürerek, ayna yapmayı başardılar ve o
Spencer mağazalar zincirinin ilki Darlington'- tarihten sonra bu cam parçası, özellikle kadın-
da açıldı. ların ellerinden düşmez oldu. .
Asıldıkları odanın içinde bulunan her şe-
yi yansıtan dışbükey aynalar, ilk kez 14. yüz-
İLK HARDAL yılda Almanya'nın Nürnberg kentinde yapıldı.
Cam ustaları, üfleme yöntemiyle cam küreler
1720 yılında Bayan Clements tarafından oluşturduktan sonra, bunları ortadan ikiye
Londra'da üretildi ve perakende satışına baş- bölüyorlar, sonra da iç kısımlarını ince bir cı-
landı. Toprak çanaklarda, üzerine parşömen va tabakasıyla kaplayarak dışbükey aynayı el-
kâğıdı kapatılarak pazarlanıyordu. Bu neden- de ediyorlardı.
le, İngiltere'de, yasal ve resmi bazı belgeler Günümüzde ayna yapmak için kullanılan
için bugün hâlâ "Bunlar ancak hardal çana- yöntemin temelleri ise, 1835 yılında, Alman
ğını kapamaya yarar" şeklinde espri yapılır, kimyageri Justus von Liebig tarafından atıl-
İngiltere'de Ortaçağ'dan beri bilinen hardal, dı. Gümüşnitrat, özel bir yöntemle cama tat-
Bayan Clements tarafından bugün bildiğimiz bik edildiğinde, içindeki gümüş cama yapışı-
kıvamı verilinceye kadar tohum halinde kul- yor ve böylece son derece net görüntü veren
lanılıyordu. bir ayna elde ediliyordu. Gümüşnitratı cama
sıvanırken ayrıştırmak için, genellikle şeker ya
da Rochelle tuzu kullanılıyordu.
İLK NEON IŞIĞI
MODÜLER MİMARİNİN
Parisli fizik bilgini Georges Claude tarafından İLK ÖRNEĞİ
bulundu ve ilk kez 3 Aralık 1910'da Paris'te
yapılan Motor Sergisi'nde günümüzdeki an- Bir parça ya da bloğun sürekli ve tekrar tek-
lamda kullanıldı. 45 milimetre çapında ve 35 rar kullanılması ile tüm bir binanın ortaya çı-
metre uzunluğunda iki neon tüpü, serginin ya- karılması demek olan modüler mimarinin ilk
pıldığı Grand Palais'in avlusunu çevreliyordu. örnekleri, eski Yunanlılar zamanında denen-
O dönemde, neon ışığının en önemli özelliği di. Bu yöntemi, çocukların tahta bloklarla oy-
rengiydi (kırmızı) ve Georges Claude, neon nadıkları oyunlara benzetebiliriz.
üzerindeki çalışmalarını, yeni bir aydınlatma Eski Yunanlılardan sonra, modüler mima-
unsuru bulmak amacıyla sürdürmüştü. An- ri, Ortaçağ'da Gotik mimarlar tarafından ye-
cak, karşısına çıkan reklamcı Jacques Fonse- niden gündeme getirildi. Bu tarzda, birçok
que, onu, buluşunu reklam amacıyla katedral yapıldı. Ana yapı unsurları olan bu
kullanmak için ikna etti. Neon'un kullanım katedraller, özel dekoratif unsurlarla birbir-
haklan, Fonseque'nin çalıştığı Paz et Silva adlı lerinden ayrıldılar.
reklam şirketine satıldı. 1912 yılında, Mont-
18. yüzyılda külçe demirin yoğun üretimi
martre'daki bir berber dükkânının çatısına ilk
başlayınca, modüler mimari, prefabrik inşa-
neon reklamı takıldı. Aynı yıl dikilen ikinci ne-
at yöntemine de yansıdı. Bu yöntem, maliyet-
on reklamı, kentin en iyi köşelerinden birini
lerin de büyük ölçüde ucuzlamasına neden
aydınlatıyordu ve üzerinde bîr tek sözcük var-
oldu.
dı: "CINZANO". Georges Claude, reklam
şirketine ortak oldu ve araştırmalarını orada Modüler mimari ile prefabrik inşaat siste-
minin ilk ürünü, 1851 yılında Londra'da ve-
168

http://groups.google.com/group/merakediyorum
rildi ve "Crystal Palace" inşa edildi.
Planlanması ve yapılması yalnızca dokuz ay
sürdü. Başka bir yöntemle, bu denli büyük bir
binanın yapımı ancak seneler içinde mümkün
olabilirdi. Modüllerin biçimini Devonshire
Dükü Joseph Paxton çizdi ve daha sonra bun-
lar yoğun biçimde üretildi. Çok kısa bir süre-
de tamamlanan modül üretiminden sonra
montaj aşaması başladı ve bina 1851 büyük
sergisine yetiştirildi.

İLK GÜNLÜK GAZETE

"Einkommenden Zeitungen" adıyla Timothe-


us Ritzsch tarafından 1650 yılının Temmuz ve
Eylül ayları arasında Almanya'nın Leipzig
kentinde yayınlandı. Üzerinde, tarih yerine sı-
ra numarası bulunan bu gazetenin ilk sayısı-
nın 1 Temmuz günü basıldığı sanılıyor. 6.
sayısı ile 83. sayısı arasında yayınlanan 68 ta-
nesi, halen İsveç'te, Uppsala Üniversitesi'nde
saklanıyor.

İLK GAZETE REKLAMI


Journal General d'Affiches ya da bilinen adıy-
Dünyanın ilk gazetelerinden biri olan Aviso Rekution oder Ze- la Petites Affiches adlı Fransız gazetesinin 14
itung'utı ilk sayısı, 15 Ocak 1609 günü Aşağı Saksonya'nın Ekim 1612 tarihinde basılan ilk sayısında çıktı.
Wolfenküttet kentinde yayınlandı.
Gerçi gazetenin ilk sayıları bugün elimizde
yok. Ancak, gerek gazetenin adı, gerek içeri-
İLK GAZETELER ği ve gerekse üç yüz yıl boyunca başarıyla sür-
dürülen yayın politikası, bu gazetenin ilk
Aynı başlık altında belirli aralıklarla yayınla- sayısından itibaren reklam yayınlandığını ka-
nıp haberleri okuyucularına aktaran ilk iki ga- nıtlıyor.
zete, Almanya'da 1609 yılının Ocak ayında
yayınlanmaya başladı. Belirli bir amaçla basıldığı halde içinde ilan
bulunan ilk yayın organı, 21 kasım 1626'da
Aviso Relation oder Zeitung, 15 Ocak'ta Amsterdam'da yayınlanan isimsiz bir broşür-
ilk sayısını çıkardı ve haftalık olarak yayınını dür. Amacına ilişkin haber ve yazıların en al-
sürdürdü. Aşağı Saksonya'da, Wolfenbüttel'- tında, ganimet olarak ele geçirilen bir
de yayınlanan gazetenin sahibi Julius Adolph gemideki şeker, fildişi, biber, tütün ve keres-
von Söhne idi ve bu şahıs, Kraliyet Matbaa- tenin açık artırma yoluyla satışa çıkarılacağı-
sı'nın da yöneticisiydi. Aviso, yayınını 1616 na dair bir duyuru vardı.
yılına kadar sürdürdü. Dört yıllık bir aradan
sonra, Elias Holwein, gazeteyi yeniden
çıkardı. İLK RESİMLİ İLAN
Öteki gazete ise, "Relation: Aller Fürnem-
men und Gedenckwürdingen Historien" baş-
lığını taşıyordu. Haftada bir kez Stras- İngilizce bir yayın organında ilk resimli ilan,
bourg'da basılan gazetenin üzerinde tarih yok- Faitfull Scout dergisinin 2-9 Nisan 1652 tarihli
tu. Her sayının üzerine sadece kaçıncı sayı nüshasında yayınlandı. İlanda, Hugh Clough
olduğunu belirten bir rakam konuyordu. Jo- adlı kuyumcunun evinden çalınan iki elmasın
han Carolus yönetimindeki gazete, yayınını temsili resmi görülüyordu.
1622 yılına kadar sürdürdü. Eylül 16Û9'da çı- Bir ürünün reklamını yapmak amacıyla
kan 37. sayısında, Galileo'nun teleskobuyla il- yayınlanan ilk resimli ilan ise, 17 Mart 1703
gili bir haber vardı. tarihli Daily Courant'ta çıktı. İlanda, bir çiko-
latanın tanıtımı yapılıyordu. Bu ilk örnekten
sonra, resimli ilanlar, yaklaşık 150 yıllık bir
169
http://groups.google.com/group/merakediyorum
süre içinde pek ender yayınlandı. 1849 yılın- M.S. 8. yüzyılda, Avrupa'da bir müzik al-
da Cadbury firması, "Diet Kahvesi" reklam- fabesi oluşturmak için çabalar başladı. İlk
larıyla bu akımı başlattı ve arkası geldi. önemli gelişme, 11. yüzyılda kaydedildi. Gu-
ido adlı bir İtalyan, birbirine paralel dört çiz-
ginin arasına notaları yerleştiren bir sistem
İLK PARA geliştirdi. Ancak, bu sistemde, müziğin ritmi
verilemiyordu. 1200 yılında Polonyalı Fran-
Tarihin en büyük uygarlıklarından bazıları, co, "Ölçülebilir Müzik Sanatı" adlı kitabın-
varlıklarını parayı bilmeden sürdürdüler. Bun- da, ölçülebilir nota sistemini anlattı. Daha
lar arasında Babillileri, Mısırlıları, İnka ve sonra kaydedilen gelişmelerle, bugün kullan-
Maya uygarlıklarını sayabiliriz. Bu toplumlar- dığımız nota alfabesi insanlığa kazandırıldı.
da alışveriş "takas usulü"ne göre yapılıyor-
du. Örneğin, Mısırlı bir inşaat ustasının aylık
ücreti, 200 somun ekmek ve beş kavanoz bira İLK MAKİNELİ TÜFEK
idi. O da, bunların bir kısmını tüketir, geri ka-
lanıyla da öteki gereksinimlerini karşılardı. Patenti 1718 yılında Londralı avukat James
Ancak, aynı dönemlerde, dünyanın başka Puckle tarafından alındı. 1722 yılının Mart
yörelerinde insanlar, alışverişlerini para ile ya- ayında yapılan bir gösteri sırasında. 7 daki-
pıyorlardı. Uygun büyüklüklerde ve kalıcı ni- kada 63 atış yaptı. Üç ayaklı bir desteğin üze-
telikte yaptıkları paralar, o toplumlarda rine yerleştirildikten sonra üzerindeki 9
emeğin ve malın karşılığı olarak işlem görü- mermilik şarjörün elle namlu ağzına getirilme-
yordu. Dünyanın en eski para örnekleri,M.Ö. siyle peşpeşe ateş edebiliyordu.
7. yüzyıldan kalmadır. Aynı zamanda gerçek 1862 yılında, Amerikalı Dr. Richard J.
anlamda paranın ilk örnekleri olan bu kalın- Gatling, dakikada 700 atış yapabilen bir ma-
tılar, Türkiye'nin batısında, Lidyalıların ya- kineli tüfek geliştirdi.
şadıkları topraklarda bulundu. Fasulye
biçimindeki bu madeni paralar altın ve gümüş-
ten yapılmıştı. Paraların bir yüzünde kralı sim- İLK HARİTA
geleyen aslan ve boğa motifi, öteki yüzünde
de değerini gösteren işaretler vardı. Zamanla Kısa bir süre önce, Irak'ta yapılan bir kazı sı-
para kullanımı Batı Anadolu'dan tüm Akde- rasında ortaya çıkarılan, M.Ö. 1000 yılından
niz ülkelerine yayıldı. M.Ö. 320 yılında bir yü- kalma bir tablet, dünyanın bilinen en eski ha-
züne Büyük İskender'in profili basılan paralar ritasıdır. Haritada, dünya etrafı su ile kaplı
yapıldı. O dönemde, Büyük İskender Tanrı bir yuvarlak olarak gösterilir. Babil de,bu yu-
olarak kabul edilmeye başlanmıştı. Daha son- varlağın merkezindedir. Yunanlı tarihçi He-
ra başka kral ve imparatorların portreleri de redot ise, M.Ö. 450 yılında yaptığı haritada,
paralar üzerinde görüldü. Hazar Denizi'ni, Babilli haritacının tersine,
Kâğıt paraların ilk kullanımı ise 11. yüz- dünyanın sınırı olarak değil, bir iç deniz ola-
yılda oldu. Moğol İmparatoru Kubilay Han, rak gösterir.
askerlerinin maaşlarını kâğıt para ile ödeme- M.Ö. 300 yılında bir dünya haritası ya-
ye başladı. Avrupa'da ise kâğıt para ilk kez pan Yunanlı haritacı Diceardus,çeşitli ülkele-
1661 yılında Stockholm'de basıldı. Birkaç yıl rin birbiriyle ilişkilerini göstermek üzere
sonra İngiltere'de de kâğıt paralar görülmeye haritasının üzerine bir çizgi çekti. Bir süre son-
başlandı. Amerika kıtasında ilk kâğıt bank- ra da İslam bilginleri, haritanın üzerine enlem
notlar, 18. yüzyılda ortaya çıktı. ve boylam çizgilerini yerleştirdiler.

MÜZİK NOTALARININ İLK ÇIKIŞI METRİK SİSTEMİN


İLK KULLANILIŞI
7. yüzyılda Seville Psikoposu, bir mektubun-
da şu satırları yazdı: 1791-1795 yılları arasında, monarşinin devril-
"Eğer müzik insan belleğinden çıkıp gider- mesinden sonra, Fransız Ulusal Meclisi, yö-
se, tamamen kaybolur. Zira, onu yazmak reden yöreye farklı uygulamalar gösterdiği için
mümkün değil." karışıklıklara yol açan geleneksel ağırlık, ha-
Oysa, bin yıl önce Yunanlılar, notaları kâ- cim, uzunluk ve alan ölçülerini kaldırdı. Yer-
ğıda dökmek için bir yöntem bulmuşlardı. lerine, "her zaman ve herkes tarafından
Melodiyi, çizgi ve noktalar halinde yazabili- kullanılabilecek" bir sistem geliştirilmesine ka-
yorlardı. Ne yazık ki, bu müzik alfabesi za- rar verdi.
manla kayboldu. Sonunda metrik sisteme geçildi. Bu siste-
170

http://groups.google.com/group/merakediyorum
me metrik denmesinin nedeni, uzunluk ölçü- banka çeki gibi belgeleri kaydetmek üzere
sünde birim olarak metrenin kullanılmasıdır. mikrofilm çeken minyatür fotoğraf makine-
Eski Yunanca olan metre sözcüğü, "ölçü" an- leri pazarlamaya başladı.
lamındadır. Metrik sistemde, uzunluk ölçüsü-
nün birimi olarak kullanılan i metre, Kuzey
Kutbu ile Ekvator arasındaki mesafenin 10 İLK MİKROFON
milyonda birine eşittir.
Metrenin askatlarına ve üstkatlarına, Yu- Sesi iletme görevi açısından Alexander Gra-
nanca ve Latince eklerden türetilen yeni isim- ham Bell'in 1867 yılında yaptığı telefon, mik-
ler verildi. rofonun ilk başarılı örneği olarak kabul
Yeni ağırlık ölçüsünün birimi de "gram" edilebilir. Bu ilk mikrofonda, lastik bir diyag-
oldu. 1 gram, 4 derece santigrattaki bir santi- ram, çok ince bir demir plakanın üzerine yer-
. metreküp doymuş suyun ağırlığına eşit olarak leştirilmişti. Plakanın altında da bir
kabul edildi. Sıvılarda hacim ölçüsü olarak da elektromıknatıs vardı. Konuşmacının sesi di-
"litre" kabul edildi. Bir litre, yüz santimet- yaframı, dolayısıyla da demir plakayı titreti-
rekübe eşittir. yordu. Bu titreşim, elektromıknatıs tarafından
Uluslararası bir "örnek metre" yapıldı. değişik yüksekliklerde algılanıyor ve teller ara-
Platinyum bir çubuktan yapılan bu metrenin cılığıyla vericiye aktarılıyordu. Vericide, akım
üzerinde, 1 metre aralıkla iki çizgi vardır. yeniden ses dalgalarına dönüşüyordu.
Dünyanın her tarafında örnek olarak kabul 1817 yılında Thomas Edison, çok daha du-
edilen bu metreye bakılarak çoğaltılan uzun- yarlı bir mikrofon geliştirdi. 1923 yılında, Al-
luk ölçüleri, tüm dünyada kullanılmaktadır. manya'da mikrofonun duyarlılığını artırıcı
Kilogram için örnek ölçüt olmak üzere de, bin bazı gelişmeler sağlandı.
gram ağırlığında bir platin silindir yapıldı.
Fransız halkı, önceleri metrik sistemi kul-
lanmamak için direndi. Ancak, 1837 yılında İLK ASKERİ EĞİTİM
çıkarılan bir yasa ile bu sistemin kullanılması
zorunluluk haline getirildi. Dünyanın her yö- Askerlerin, çok karmaşık gibi görünen bazı
resindeki bilim adamları ise, bu sistemi kolay- hareketleri, ellerinde silahlarıyla birlikte bir
ca ve içtenlikle benimsediler. yürüyüş sırasında büyük bir düzen içinde yap-
tıklarını gördüğümüz zaman, hepimiz bundan
büyük bir zevk duyarız. Askerlerin bu uyum-
İLK METAL DEDEKTÖRÜ lu gösterileri, uzun süreli eğitimin bir sonucu-
dur. Bu tür eğitimlerin, Avrupa'da 1600 yı-
İkinci Dünya Savaşı sırasında, mayınların yer- lında ilk kez yaptırıldığını, hatta bu konuda
lerini belirlemek üzere İngilizler tarafından ya- bir de kitap bulunduğunu biliyoruz.
pıldı. Daha sonra üzerinde çok çalışıldı ve Prusya Kralı Büyük Frederick zamanında
savaş döneminin ağır ve hantal dedektörleri- (1740-1786), askeri eğitimlere yeni düzenleme-
nin yerini, bugünün hafif ve son derece geliş- ler getirildi. Bu eğitim sonucu, ordu içinde di-
miş modern metal tarayıcıları aldı. siplin ve hareket yeteneği en üst noktaya çıktı
ve binlerce asker, aynı anda aynı şeyleri ya-
pabilen uyumlu bir savaş makinesi haline
İLK MİKROFİLM geldi.

1850'li yıllarda, John Benjamin Dancer adlı İLK MADEN SUYU


İngiliz, son derece küçük boyutlarda bir dizi
fotoğraf yapmayı başardı. Bunlardan birinde,
Kraliçe Viktorya'nın ailesi, bütün bireyleriyle İlk yapay maden suyu, 1741 yılında William
görülüyordu. Dancer, bu fotoğrafı bir yüzü- Brownrigg adlı bir İngiliz doktor tarafından
ğün taşının altına yerleştirildi. Taş, büyüteç iş- elde edildi. Dr. Brownrigg, karbondioksit ga-
levi görüyordu ve fotoğraf, çıplak gözle ra- zını, bildiğimiz çeşme suyuyla karıştırıp şişe-
hatlıkla seçilebiliyordu. leyerek, açılınca kabaran, madenimsi bir tat
1870'li yallarda Fransa-Prusya Savaşı sıra- veren yapay bir su elde etti.
sında Paris kuşatıldığı zaman, posta güvercin- 1792 yılında, Jacob Schweppe adlı amatör
lerinin ayaklarına bağlanan mikrofilmlerle bir kimyacı, saf suyla karbondioksidi karıştı-
yüz bini aşkın "mesaj", Paris dışına gön- rarak Londra'da sodalı suyu elde etti. Alman
derildi. asıllı olan Schweppe, ayrıca sağlığa yararlı bir
1927 yılında, Amerika'da Kodak firması, su daha üretti ve buna Alsace'daki sağlık mer-
171

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kezi Seltzer'in adını verdi. Schweppe tarafın- katürde, sırtüstü yüzen bir deniz kaplumba-
dan kurulan şirket (Schweppes), 1840 yılında ğasının kollan arasında başkanın vücudu gö-
sodalı su, şeker ve kinini karıştırarak, tonik rünüyordu. Başkanın kestiği kaplumbağanın
elde etmeyi başardı. Bu yöntem, aslında Hin- kafası, James Madison'un kulağım ısırmış du-
distan'da sıtmanın tedavisi için kullanılıyordu. rumdaydı. Bu karikatürden sonra gazetede
başka örnek görülmedi. Ancak 50 yıl sonra,
1870'lerde New York Evening Telegram ve
İLK SERİ İLANLAR New York Daily Graphic gibi yayın organları
düzenli bir biçimde karikatür yayınlamaya
Thomas Newcome'un, 19 Mayıs - 28 Eylül başladılar.
1657 tarihleri arasında yayınlanan "Publick
Adviser" adlı gazetesinde ilk kez seri ilan çıktı. İLK RENKLİ İLAN
İlanlar, gemicilik, satılık ve kiralık emlak,
doktorlar, kayıp, kiralık araba gibi başlıklar 7 Ekim 1936 günü, "Gloskow Daily Record"
altında belli bir düzen içinde sıralanıyordu. gazetesinde yayınlandı. "White Label" mar-
Gazete, kentin çeşitli kesimlerinde sekiz ilan ka viskinin tanıtımının yapıldığı ilanda, viski
toplama bürosu kurmuştu. İlan tarifesi ise, şişesinin orijinal resmi "Dufaycolor" siste-
her konu için değişiyordu. miyle basılmıştı.
Seri ilanlara uzunluklarına göre "para
alan" ilk gazete ise 28 Ocak 1707 Salı günü İLK RENKLİ GAZETE İLAVESİ
yayınlanmaya başlayan "Generous
Advertiser" oldu. E.Everingham'm çıkardı- Dört sayfa olarak 19 Kasım 1893 Pazar gü-
ğı bu gazete, Londra ve Westminster'de 4 bin nü, New York World ile birlikte verildi. İla-
adet satıyordu. vede, beş renkli olarak yarım sayfa boyunca
basılmış iki çizgi-resim vardı. Bunlardan bi-
ri, "Atlantik bahçelerinde bir cumartesi gecesi
İLK TİYATRO İLANI manzarası", diğeri de "11 ayininde katedral"
başlığını taşıyordu.
4 Temmuz 1700 günü, "Flying Post" gazete- Günümüzde okurların alıştığı biçimde ma-
sinde yayınlandı. İlanda, Londra Yeni Tiyat- gazin yanı ağır basan pazar ilaveleri de bir
ro'da oynanan "Don Kişot'un Komik Amerikan buluşudur. Yedi gazetede birden 29
Öyküsü" adlı oyunun tanıtımı yapılıyordu. Mart 1914 günü, bu tür ilaveler verilmeye baş-
18. yüzyıldan itibaren, tiyatro ilanları, landı. Bu gazeteler arasında New York Times
Londra'da yayınlanan gazetelerin en önemli ve Philadelphia Public Ledger de vardı. Renkli
gelir kaynaklarından biri oldu. ilavelerde, bazı ünlü tabloların reprodüksiyon-
ları da yayınlanıyordu. Bunlardan bir kısmı,
New York'taki Metropolitan Sanat Müzesi'-
İLK TAM SAYFA İLAN nde, Altman koleksiyonunda saklanmaktadır.
İngiltere'de ilk renkli ilave ise, Sunday Ti-
"The Times" gazetesinde, 1 Ocak 1829 günü
mes Renkli Eki adıyla (daha sonra Sunday Ti-
yayınlandı. İlanda, Edmund Lodge'nin,
mes Magazine oldu), 4 Şubat 1962 günü ya-
"Portraits and Memoirs of the most illustri-
yınlandı.
ous Personages of British History" adlı kita-
bı tanıtılıyordu.
Tam sayfa ilk resimli ilan ise, 10 Temmuz İLK KÖŞE YAZARI
1842 günü, İngiltere'de Courier ve West End
gazetelerinde çıktı. İlan, British Cornflour fir- Dr. John Hill, 11 Mart 1751 tarihinden itiba-
masının ürettiği mısır unlarını tanıtıyordu. ren, London Advertiser ve Literary Gazette'-
de, "Müfettiş" imzasıyla köşe yazıları yazma-
ya başladı. Bu, ilk imzalı günlük köşe yazı-
GAZETEDE YAYINLANAN sıydı. Hill, iki yıl boyunca yazılarını sürdür-
İLK KARİKATÜR dü ve her yıl için 1500 sterlin ücret aldı. Bu
da, o zamana göre, "hatırı sayılır" bir para
1814 yılının ilk günlerinde, Washington'da ya- idi. Basın tarihinin bu ilk köşe yazarı, bugün-
yınlanan "Federal Republican" adlı gazete- kü meslektaşlarının tersine ciddi konularla il-
de çıktı. Karikatürde, Başkan James Madi- gilenmekten hoşlanmıyor, tersine, dedikodu-
son'un politik kararlarından biri eleştiriliyor- ları yansıtmaktan zevk alıyordu. Hatta bu
du. Karikatürün çizeri John Wesley Jarvis, ka- yüzden bir keresinde, herkesin için de bir İrlan-
rikatüristten çok bir portre ressamıydı. Kari- dalı tarafından tartaklandı.
172

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK TAŞRA GAZETESİ
İngiltere'nin Norwich kentinde yayınlandı.
Adı, Norwich Post" olan gazete 1701 yılında
Francis Burgess tarafından çıkarıldı. İlk sayı-
sının hangi gün basıldığı kesin olarak bilinme-
mekle birlikte, elimizde bulunan 287 sayılı
nüshasından, geriye doğru sayıldığında, 8 Ka-
sım 1701 tarihinde yayın hayatına atıldığı an-
laşılmaktadır. Haftada bir kez çıkan bu ga-
:etenin tirajı 400-500 arasında idi. Halkın ga-
zeteye gösterdiği ilgi nedeniyle bir süre son-
ra, aynı kentte "Nonvich Gazette" ve "Nor-
wich Post-Man" adlı iki gazete daha yayın-
lanmaya başlandı ve böylece Nonwich, İngil-
tere'de kent sakinlerinin okuyacakları gazete
için bir seçim yapabilecekleri ilk kent oldu. O
yıllarda Norwich, 30 bin kişilik nüfusuyla ül-
kenin en kalabalık ikinci kenti durumundaydı.
18. yüzyılda, yerel gazeteler, bölge haber-
lerine çok az yer veriyorlar, hatta çoğu zaman
hiç ilgilenmiyorlardı. İşin kolayına kaçarak
Londra gazetelerinden aldıkları haberleri, ye-
niden basıyorlardı. Londra basınında ise, ağır-
lık, askeri ve diplomatik açıdan dış politika-
daydı.

New York Daily Graphic, basın tarihinin fotoğraf yayınlayan


ilk gazetesi oldu. Gazetenin 2 Aralık 1873 günü basılan sayı-
sında, New York'taki "Steinway Hall" binasının bir fotoğra-
fı vardı.

GAZETEDE İLK FOTOĞRAF


2 Aralık 1873 günü, New York Daily Grap-
hic'te yayınlandı. Bu, New York'taki Stein-
way Hall binasının yarım tonlu siyah-beyaz
basılmış bir fotoğrafıydı. Aradan altı yıl geç-
tikten sonra basında ikinci fotoğraf, Daily
Graphic'te çıktı (4 Mart 1880). İngiltere'de ise
okurlar bir gazetede ilk fotoğrafı 4 Kasım 1891
günü gördüler. Bu, Güney Molton seçimleri-
nin liberal adayı George Lambert'in fotoğra-
fıydı.
Kendi fotoğraf servisini kuran ve kendi fo-
to muhabirlerini çalıştıran dünyanın ilk gaze-
tesi ise, Londra'da yayınlanan Daily Mustra-
ted Mirror'dur. Yayın hayatına, 1904 yılının
Şubat ayında başladı. Gazete ayrıca, dünya-
da ilk kez, haber fotoğrafları veren ve yine ilk Illustrated Landon News gazetesi, 1913 yılında, bir tam sayfa-
kez birinci sayfasına fotoğraf basan yayın or- sını, gazetenin nasıl basıldığını gösteren bir fotoğrafa ayırmıştı.
ganı olarak tarihe geçti. Aynı fotoğrafı da basan makineden, saatte altı bin sayfa çı-
kıyordu.

173
http://groups.google.com/group/merakediyorum
maktı. Bu ilk kadın köşesinde şu konulara yer
İLK AKŞAM GAZETESİ veriliyordu:
" i ç dekorasyon zevki, hizmetçi kadınların
Londra'da Ichabod Dawks tarafından, sorunları ve patronu tarafından saç fırçası ile
"Dawk's News-Letter" adıyla 23 Haziran dövülen bir hizmetçinin başından geçenler, Is-
1696 günü yayınlandı. Gazetedeki yazılar, el lington usulü giyim tarzı ile Newington usulü
yazısını andıran italik bir hurufatla basıldı. giyim tarzının kıyaslanması ve kadına sesle-
Her sütunun altında belirli bir boşluk bırakıl- nen basının gelişimi."
mıştı. Bundan amaç, abonelerin, gazeteyi oku-
duktan sonra taşradaki yakınlarına gönder- İLK ASKERİ BARAKA
mek istediklerinde, kendilerinin de altına bir-
kaç satır yazabilmelerini sağlamaktı. Şalı, Per- Çizimi, Kanada doğumlu Yüzbaşı Peter Nor-
şembe ve Cumartesi günleri öğleden sonra saat man Nissen tarafından yapıldı. İlk prototip
4 ile 5 arasında basılan gazete, yalnızca abo- baraka, 1916 yılında, Fransa'da, Hesdin'de
nelere satılıyorduk Bilinen son sayıları 1716 yı- kuruldu. Yay şeklindeki barakanın zemin yü-
lında basıldı. zölçümü, 510 santime 450 santimdi. Üzeri saç
plakalarla kapatılmıştı. Barakanın bir ucun-
daki kapının iki yanında birer pencere vardı.
İLK SAHRA GAZETESİ Kapının tam karşısına gelen yerde de bir pen-
cere bulunuyordu ve tüm ışık gereksinimi bu
General Scott'un hareket halindeki ordusunun pencerelerden sağlanıyordu. Nissen'in bu bu-
askerlerince okunmak üzere, "The American luşu, o yıl İngiliz ordusunun geniş çaplı hare-
Flag" adıyla, Meksika'nın Matamoros yöre- kâtı nedeniyle seferber edilen askerlerin yer-
sinde 6 Haziran 1846 günü basıldı. 1846-1848 leştirileceği binaların sağlanması açısından,
yılları arasında süren Amerika-Meksika savaşı çok acil bir ihtiyacı karşıladı.
sırasında bu türden 20 civarında gazete yayın- Çok geçmeden, Nissen'in ardından başka-
landı. Britanya İmparatorluğu'nun sahra ga- ları da değişik biçim ve türde barakalar geliş-
zetesi ise 25 Aralık 1880-9 Nisan 1881 tarihle- tirdiler. Ancak, bunların hiçbiri, Nissen'in ba-
ri arasında haftada üç kez çıktı. Güney Afri- rakaları kadar kullanışlı değildi. Çünkü, bu
ka'daki İngiliz askerlerine yönelik yayın ya- barakalar, savaşta ve barışta yapısında köklü
pan "News of the Camp" adlı gazete, Char- değişikliklere gidilmeden kullanılabiliyordu.
les Du Val ve C.W.Deecker tarafından çıka- Bu yüzden uzun yıllar boyunca, en yaygın ba-
rılıyordu. Tirajı 500 civarındaydı. raka türü olarak dünyanın dört köşesinde ter-
cih edildi. Nissen barakalarından daha iyi ve
daha pratik bir baraka türünü de yine bir baş-
İLK MANŞET ka Nissen, Norman Nissen'in torunu Richard
Nissen geliştirdi. Torun Nissen'in, henüz 22
16 Temmuz 1890 günü, Londra'da "Star" ga- yaşındayken 1971 yılında geliştirdiği yeni tür
zetesinde çıktı. "Profesör Stuart'ın Düğünü" baraka, dayanıklı mukavvadan yapılıyordu ve
idi. 1894 yılına değin, bu tek örnekten başka- özellikle afet bölgeleri için idealdi. 90 dakika
sına rastlanmadı. O yıl, Star ve Evening News içinde kurulabilen bu tür bir baraka, bir yıl
gazeteleri, birinci sayfalarında iki sütun üze- süre ile kullanılıyordu.
rine manşet atmaya başladılar. 9 Temmuz
1896'ya kadar manşetlerde önemi tartışılabi-
lecek haberler vardı. O gün Evening: News ga- İLK KAPI NUMARALARI
zetesi, "Rodezya'da işler düzeleceğine
kötüleşiyor" manşetini atarak, ilk ciddi ko- Binaların numaralandırılmaları ve bu numa-
nuyu birinci sayfada, gerektiği önemle okur- raların, binaların caddeye bakan yüzlerinde-
larına aktarmış oldu. ki kapıların üzerine çakılması işlemi ilk kez
1463 yılında Paris'te Pont Notre-Dame'da
kullanıldı.
"KADIN KÖŞELİ" ÇIKAN 1708 yılında Londra'da yayınlanan "Vi-
İLK GAZETE ew of London" gazetesi, Prescot Caddesi'nde
yaşayan bazı Avrupalı göçmenlerin oturduk-
Londra'da çıkan akşam gazetesi, "Star", 2 ları evleri numaralandırdıklarını haber verdi.
Ağustos 1890'dan itibaren "Kadınlar Neler 1763 yılında, Londra'da bir düzine kadar
Yapıyor?" başlığı altında bir köşe yayınlama- semtte evlerin kapıları numaralandırılmış du-
ya başladı. Köşenin amacı, özellikle çalışan sı- rumdaydı. İki yıl sonra Avam kamarası'nda
nıfın kadınlarına bazı pratik bilgiler aktar- kabul edilerek yürürlüğe giren bir yasa ile,
174
http://groups.google.com/group/merakediyorum
kent sınırları içinde bulunup da, üzerinde ki- rif ettiği bölümlerin dışında, ayrıca gemide çı-
me ait olduğunu belirtir bir levha bulunma- kan yemeklerden ve onların lezzetinden de söz
yan "her eve bir numara verilmesi" zorunlu etti. Bu arada, "Lady Mary Wood" gemisi-
hale getirildi. Numaralandırmanın ilk etkisi, nin kollan dövmeli aşçıbaşının yemek pişirir-
tüccarların köşebaşlarına, dükkânlarının yer- ken çok aşırı terlemesinden ve zaman zaman
lerini belirlemek için koydukları işaretlerin or- da, saçlarının bir bölümünü çorbaların için-
tadan kalkmasıyla görüldü. de yolculara göndermesinden yakındı. Ama,
Iberia'daki aşçının ustalığına ve yemeklerin
lezzetine diyecek yoktu doğrusu. Örneğin 12
İLK NAYLON Ekim günü İskenderiye'ye yaklaşırlarken,
Thackeray, önündeki yemek listesinde şunları
Amerikan kimya şirketi E.İ. du Pont de Ne- okuyordu: "Baharlı Hint çorbası, terbiyeli
umors'da, Dr. Wallace Carothers başkanlığın- tuzlu balık, koyun budu rostosu, soğan soslu
da bir araştırma ekibi tarafından üretildi ve bonfile, haşlanmış dana eti, hindi rostosu,
16 Şubat 1937'de patenti alındı. Ticari olarak Hint pilavı, kabak, Fransız fasulyesi, haşlan-
üretilen ilk naylon ürün ise."diş fırçası kılı"- mış patates, kızarmış patates, mürdüm erikli
dır. Du Pont şirketinin New Jersey'deki Ar- pasta, çeşitli pudingler ve frenk üzümlü çö-
lington tesislerinde, 24 Şubat 1938 günü ilk rek."
parti ürün alındı. "İlk naylon iplik" de, aynı
şirketin Seaford'daki fabrikasında, 15 Aralık
1939'da elde edildi ve çorap yapımında kul- OKYANUS AŞIRI İLK DENİZ TURU
lanıldı. Üretilen tüm naylon çoraplar, ABD'-
li tüccarların kendi aralarında yaptıkları bir Okyanus aşırı ilk deniz turu ise, 1867 yılında,
anlaşma sonucu, 15 Mayıs 1940 gününe ka- New York'ta Kaptan Charles C.Duncan tara-
dar bekletildi ve o gün, ülkenin her tarafın- fından düzenlendi. Gezinin reklamları, "Kut-
da, aynı anda satışa çıkarıldı. sal Topraklar'a, Kırım'a, Yunanistan'a, Mısır'a
ve birçok ilginç ülkeye yapılacak heyecanlı bir
yolculuk" olarak yapıldı. Aslında bu turun fi-
İLK DENİZ TURU kir babası, Henry Ward Beecher adlı bir araş-
tırmacıydı. Beecher, İsa Peygamber'in yaşam
Dört aylık bir Akdeniz seyahatiydi. Peninsular öyküsünü kaleme almak istiyordu ve bu amaç-
and Oriental Steam Navigation Co. adlı şir- la, Filistin'de bazı araştırmalar yapmaya ka-
ket tarafından düzenlenen bu tur, 26 Temmuz rar verdi. Böyle bir çalışma için Filistin'e gi-
1844 günü, İngiltere'nin Southampton lima- derken, yüzlerce kişiyi de neden yanına almayı
nından başladı. Geziye katılan turistler, düşündüğü, hâlâ karanlıkta kalan bir konu-
"Lady Mary Wood" adlı 533 tonluk gemi ile dur. Ancak Beecher, sonunda geziye çıkmak-
Vigo, Lizbon ve Cadiz üzerinden, Cebelita- tan vazgeçti. Ama Kaptan Duncan, ondan al-
rık'a getirildiler. Burada, "Tagus" adlı 782 dığı ilhamla geziyi gerçekleştirdi. Tura katıl-
tonluk gemi yolcuları devralarak Atina üze- mak üzere 1200 dolar ve ayrıca karaya çıkıla-
rinden İstanbul'a götürdü. Turistler, İstan- cak her liman için 5 dolar ödemeyi kabul eden
bul'da ikinci kez gemi değiştirdiler ve bu kez, kişiler arasında çok titiz bir seçim yapıldı.
"Iberia" adlı 516 tonluk bir gemiyle Kudüs'e Kaptan Duncan, sıradan kişilerin gemisine
ve oradan da gezinin son durağı olan Kahi- binmesini istemiyordu. Yolcuların, belirli bir
re'ye gittiler. Dönüş yolculuğu da, aynı gemi- sosyal kesimden olmaları da yetmiyor, ahlak
lerle ve aynı rota üzerinden yapıldı. Şirket, dö- anlayışlarının seçim komitesininkine uyması
nemin yazarlarından William Makepeace bekleniyordu. Ünlü yazar Mark Twain de,
Thackeray'ı geziye davet etti ve tüm masraf- "Daily Alfa Califondan" gazetesine röportaj
larının karşılanacağını bildirdi. Thackeray'- yapabilmek ümidiyle, yolculuk için başvurdu.
dan beklenen ise, günü gününe geziyi not et- Seçim komitesinin yanına geldiğinde, "leş gi-
mek ve böylece bu tür turların reklamını yap- bi viski koktuğu için" şansını baştan kaybet-
maya yarayacak malzeme biriktirmekti. mek üzereydi ki, Kaptan Duncan, onu bir ra-
Thackeray, gezi ile ilgili anılarında, 1846 yılın- hiple karıştırdı ve böylece Twain'in gemiye
da, Cornhill'den Kahire'ye, "Bir Geziden binmesi mümkün oldu. Ünlü yazar, gezinin
Notlar" adlı bir kitapta yayınladı. Önsözün- başlangıcında, "dans etmek, bol bol eğlen-
de, uzun süre deniz tutmasından rahatsız ol- mek, canının istediği kadar tütün içmek, şar-
duğu halde, gemiyle yapılan gezilerin doyum- kı söylemek ve sevişmek" umutlarıyla doluy-
suz zevkini anlattı. Yıldızlarla dolu bir gece- du. Ancak sonuç, kendisi için tam bir düş kı-
de, geminin güvertesinde dalgaların şırıltısını rıklığı oldu. Gerçi, geziyi anlattığı "Innocents
dinleyerek yolculuk etmenin verdiği hazzı ta- Abroad" adlı kitabında, bu konuya pek faz-
175
http://groups.google.com/group/merakediyorum
la değinmez ama, New York Herald gazetesi-
ne gönderdiği bir mektupta, Amerikalı turist- İLK GELENEKSEL KRAVAT
lerin bu ilk deniz yolculuğunu şu şekilde eleş-
tirmekten de geri kalmaz: 1 Temmuz 1900 tarihinden itibaren İngiltere'-
''Quaker City adlı gemimizin yolcularının nin Eton kentindeki "Eski Etonlular Derneği"
dörtte üçü, 40 ile 70 yaş arasındaki insanlar- tarafından belirlendi. Dernek üyeleri, özel bir
dan oluşuyordu. Gemi, adeta bir sinagoğa kravat takmak fikrine üç yıl önce kapılmışlar-
dönmüştü ve 'eğlence yolculuğu' da, cenaze dı. Ancak aradaki zaman, kravatın renkleri-
töreninden farksızdı. Gemide geçen bir gün- nin belirlenebilmesi için yapılan tartışmalarla
lük hayat ise, hüzün, edepli hareketler, akşam geçti. Sonunda, mavi ve siyah renkler kabul
yemeği, domino oyunları, ibadet ve dediko- edildi. Mavi, yüzyıllardır Eton kentini sembo-
dudan ibaretti." lize eden bir renkti. Siyah ise, Londra'ya gi-
Düzenli olarak gemi turları düzenleyen ilk den dernek üyelerinin takabilmesi için resmi
şirket ise, "North of Scotland and Orkney and ve başkentin ciddiyetine yakışır bir renk ola-
Shetland Steam Ship Co." idi. Şirket, bu rak seçilmişti.
amaçla yaptırdığı "SS St. Sunniva" adlı ge-
miyle, 1887 yılında, Norveç fiyordlarına dü- İLK OPERA
zenli yaz turları organize etti.
"Dafne" adlı yapıttır. Librettosu Ottavio Ri-
nuccini, müziği ise Jacopo Peri'ye ait olan bu
OKYANUS HATTINDA ÇALIŞAN ilk opera, 1597 yılının başlarında Floransa
İLK GEMİ Karnavalı sırasında Palazzo Corsi'de sahne-
lendi. Müziğinin hiçbir bölümü günümüze ka-
dar ulaşmamıştır. Konusunu ise, Apollo ile
Sabit bir tarife ile okyanus seferleri yapan ilk Dafne efsanesinden alıyordu.
gemi, "Black Ball Line" adlı Amerikan şir-
ketine ait 424 tonluk "James Monroe"dur. İlk Gerek metni, gerekse müziği günümüze
seferinde, New York'un doğu yakasından 23 ulaşabilen ilk opera da yine Rinuccini ve Peri
numaralı rıhtımdan 5 Ocak 1818 günü hare- ikilisine ait olan "Euridice"dir. İlk kez, 6
ket etti ve 2 Şubat günü, 28 günlük bir yolcu- Ekim 1600 günü, Floransa'da, Palazzo Pitti'-
luktan sonra Liverpool'a ulaştı. İçinde sekiz , de sahnelendi. Orkestrada yalnızca dört par-
yolcu vardı. Dönemine göre son derece lüks ça saz yardı.
olan gemide, maundan yapılmış geniş ve fe- İngilizce olarak yazılan ve İngiltere'de ilk
rah bir salon vardı. İpek döşemeli kamara ka- kez oynanan opera ise konusunu Kanuni Sul-
pılarının yanlarında mermer sütunlar yükse- tan Süleyman'ın Rodos kuşatmasından alır.
liyordu. Ayrıca yolculara her an taze et, süt "Rodos Kuşatması" adlı beş perdelik bu ya-
ve yumurta sunabilmek için ambarlardan bir pıt, 1656 yılının Eylül ayında Londra'da Rut-
bölümü minik bir çiftlik haline getirilerek, bu- land House'da sergilendi. Oyunda, 1522 yılın-
rada domuz, inek, koyun ve tavuk besleniyor- da Kanuni Sultan Süleyman tarafından Ro-
du. Ekmek ise günlük olarak pişiriliyordu. dos'un alınması emrinin verilmesi üzerine ada-
nın Türkler tarafından kuşatılması, 600 St.
John şövalyesinin 250 bin kişilik Türk birlik-
lerine karşı Rodos'u altı ay boyunca koruma-
İLK BUHARLI YOLCU ları anlatılır.
TRANSATLANTİĞİ İngiltere'de oynanan ilk İtalyanca opera ise,
Giacomo Greber'in "Ergasto'nun Aşkları" adlı
eseridir. 9 Nisan 1705 günü, Haymarket'te, Que-
"Great Western" adlı gemidir. Isambard
en's Theatre'da sahnelendi.
Kingdom Brunel tarafından, Great Western
Steamship Co. şirketi için planlanan gemi, 19
Temmuz 1837'de Bristol'de kızağa kondu. 8 İLK TAKMA MOTOR
Nisan 1838'de, Kaptan James Hoşken yöne- Dört zamanlı, hava soğutmalı Daimler mar-
timinde, ABD'ye gitmek üzere Bristol'den ay- ka bir deniz motorudur. 1896 yılında, New
rıldı. 15 gün, 5 saat süren bir yolculuktan son- York'ta yapıldı. Talep yetersizliği nedeniyle
ra New York'a ulaştı. Bu ilk seferinde ortala- yalnızca 25 adet üretildi.
ma 8.8 deniz mili hız yapan Great Western de, "Takma motor" deyimi ise, bu tür motor-
tıpkı James Monroe gemisi gibi çok konfor- ları büyük çapta ilk kez imal eden Cameron
luydu. Geminin birinci mevkiinde 120, ikinci B.Waterman'a aittir. Waterman'm "Porto"
mevkiinde 20, kamara altında da 100 yolcu marka takma motorlarının yapımına 1906 yı-
ağırlanabiliyordu. lında Detroit'te başlandı.
176
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Emekliler, kendilerine maaş verilmeye başlandığı ilk günler-
den bu yana, vezneler önünde kuyruğa girmeye başladılar.
Kuşkusuz, ilk emeklilerin girdikleri kuyruklar, bugünkülere
oranla çok daha kısaydı. Fotoğrafta, 1909 yılında emekli ma-
aşlarım alan Yeni Zelandalılar görülüyor.
İLK EMEKLİ MAAŞI emekli aylığı ödemeye başlayan ilk ülke Yeni
Almanya'da, Bismark'ın 1889 yılının Haziran Zelanda oldu. Yasa, 1 Kasım 1898'de yürür-
ayında hazırlattığı Emeklilik Sigortası Yasa- lüğe girdi. Yılda 34 sterlin ya da daha az ka-
sı, 1 Ocak 1891'den itibaren yürürlüğe gir- zananlara 18 sterlin de devlet tarafından ve-
di. Yasaya göre, 16 yaşının üzerinde olup da, riliyordu. Yıllık gelirde, 34 sterlinin üzerindeki
hiçbir iş yapamayan ve yıllık geliri 2 bin mar- her artış için yıllık emeklilik ücretinden bir
kın altında olan herkese, belirli bir çizelgeye sterlin kesiliyordu. Emekli ücreti almak iste-
göre yardım yapılıyordu. Örneğin, yıllık geli- yen erkeklerin 65, kadınların da 60 yaşım aş-
ri 300 markı aşmayanlara, haftada 7 fenik ve- mış olmaları gerekiyordu. İlk ödeme 1899 yı-
riliyordu. 1891 yılında, 132 bin 926 kişiye, 15 lının Mart ayında yapıldı. Birinci yılda 4 bin
milyon 299 bin 4 mark verildi. 699 kişiye maaş bağlandı. Bunlardan birine,
İngiliz Milletler Topluluğu'nda, yasa ile durumu gereğince yılda 1 sterlin ödendi.

177

http://groups.google.com/group/merakediyorum
söz alınıyordu. Ayrıca tüm kitapların üzerin-
ATLANTİĞİ AŞAN İLK de İngilizce konuşulan bir ülkeye sokulma-
MADENİ YAPILI GEMİ larının suç olduğunu belirten notlar vardı.
Böylece bir anlamda ilk Copyright uygulaması
Great Western Steamship Co. şirketi için, çi- da başlatılmış oluyordu. O güne gelinceye de-
zimleri Brunel's firması, yapımı ise Patter- ğin, yazarların, ülke dışında basılan eserleri
son's firması tarafından gerçekleştirilen "Gre- karşılığında para almaları söz konusu değil-
at Britain" adlı metal gövdeli gemiyi, Prens di. Bu dürüstlüğünden dolayı, Tauchnitz'e Al-
Consort 19 Temmuz 1843 günü Bristol'de kı- manya'da "baron" unvanı verildi ve Sakson-
zağa koydu. İlk seferi için 26 Temmuz 1845 ya Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi. İngilte-
günü, 60 yolcu ve 600 ton yükle birlikte Liver- re ise kendisini "genel konsolos" ilan etti ve
pool'dan hareket eden gemi, 14 gün 21 saat Tauchnitz, Kraliçe Victoria'nın yakın dostla-
süren bir yolculuktan sonra New York'a ulaş- rından biri oldu. Bu ünlü yayıncı, 1895 yılın-
tı. da ölmüştü ama, başlattığı dizi, 1933 yılına ka-
dar mirasçıları tarafından sürdürüldü. O yıla
değin, 525 yazarın 5 bin 97 kitabını yayınla-
İLK KAYAK TURU mışlardı.

1902 yılında Sir Henry Lunn tarafından dü-


zenlendi. 440 kişinin katıldığı bu ilk kafile, ka- İLK ÇİVİ
yak merkezi olarak ünlenen İsveç kasabası
Abeloden'e getirildi. Geziye katılanlardan biri Mezopotamya'da bulunan 5 bin yıllık bir hey-
de Sir Henry Lunn'un oğlu Arnold Runn idi. kelcikte, tarihin en eski çivileri görüldü. 60
Aradan yıllar geçtikten sonra izlenimlerini santim yüksekliğindeki bu boğa heykeli, ba-
şöyle anlatıyordu: kır plakaların, ahşap bir iskelet üzerine çivi-
"Hiç gelişmemiş bir görünümümüz vardı. lerle çakılması yöntemiyle yapılmıştı.
Abelboden'deki o ilk kış gezisinin akşamları- Orta çağlarda, çivi yapımcılığı, özel bir uz-
nı iki uzun masanın çevresine oturup yemek manlık dalı haline geldi. Demir çubuklardan,
yiyerek ve kendimizi eğlendirerek geçirmeye çeşitli boy ve kalınlıklarda çiviler yapılıyordu,
çalıştık. Haftada iki-üç akşamı dans etmeye ama bunların maliyetleri hayli yüksek oldu-
ayırıyorduk. Öteki geceler ise, amatör tiyat- ğundan fiyatları da o oranda pahalı oluyor-
ro oyunları ve içeride yapılan beden hareket- du. Bu nedenle, o dönemde inşaatlarda, ka-
leri ile geçiyordu. Dans gecelerinin en olum- laslar, genellikle, usta marangozlar tarafından
suz yönü, aynı partnerle ikiden çok kere dans tahta çivilerle birbirine bağlanıyordu.
etmek zorunda kalmaktı. Kentte kayak yap- . Fabrikasyon olarak çivi üretebilen ilk ay-
mayı düşünen ve bundan gerçekten zevk alan gıtların patenti, ABD'de 1786 yılında Ezekial
tek kesim, Adelboden'li aristokratlardı. O yıl Reed, İngiltere'de de 1790 yılında Thomas
bizim gruptan yalnızca birkaç kişi kayak yap- Clifford tarafından alındı. Böylece, maran-
mayı denedi." gozluk ve mimaride yeni bir dönem başlamış
oldu.
İLK KİTAP DİZİSİ
İLK İĞNE
"İngiliz Yazarları Dizisi" adı altında 1841 yı-
lında, Leipzig'de Christian Bernhard Tauch- Fransa'da, Taş Devri'nden kalma mağaralar-
nitz tarafından yayınlandı. Dizinin ilk kitabı, da, 20 bin yıl önce kemikten yapılmış iğneler
Edward Bulwer-Lytton tarafından yazılan bulundu. İnsan, iğneyi, hayvan derilerinden
"Pelham" adlı yapıttı. Dizide kitapları yayın- daha kullanışlı bir giysi üretebilmek için yap-
lanan öteki yazarlar arasında Dickens, Scott, tığı arayışlar sırasında buldu. Bu buluş, da-
Thackeray, Marryat, Thomas Cariyle ve Ge- ha uygar bir yaşama yönelik, önemli bir adım
orge Elliot vardı. Bütün kitaplar, demiryolla- oldu.
rının yaygınlaşmasıyla sayıları hızla artan 15. yüzyıldan itibaren metal iğneler, pek
Amerikalı ve İngiliz turistlere satılmak üzere çok ülkede kullanılmaya başlandı. Ancak, iğ-
İngilizce olarak basılmıştı. Yayıncı Tauchnitz, ne ve iplikle dikiş dikmek, yine de uzun yıllar
kitaplarının, yalnızca İngilizce konuşulmayan göznuru ve büyük bir sabır isteyen bir uğraş
ülkelerde satılmasına büyük özen gösteriyor- olarak kaldı. 1830 yılında dikiş makinesinin
du. Hatta turistlerden, satın aldıkları kitap- icadı ile, dikiş ve terzilik son derece kolaylaş-
ları kendi ülkelerine sokmayacaklarına dair tı.
178

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1861 yılında İngiltere'de düzenlendi ve işçi ailelerinden oluşan 1700 kişi, ücretlerini önceden ödeyerek altı günlük Paris
gezisine çıktılar. Resimde, Paris'e gelen ilk ingiliz grubu görülüyor.
İLK PAKET TUR şin olarak öderler, öteki tüm masrafları, gi-
"Çalışan İnsanların Paris Gezisi" adı altında dilen yerlerde kendileri karşılarlardı. Ancak,
işçileri temsil eden bir komite tarafından dü- bu gezide durum farklı oldu ve ilk kez deği-
zenlendi. Komitenin başkanlığını, aynı zaman- şik bir uygulama yapıldı. Tura katılan bir iş-
da parlamenter de olan, Sir Joseph Paxton ya- çi, üçüncü sınıf kapalı bir vagonda yolculuk,
pıyordu. Gezinin denetimi ise Thomas Cook'- ikinci sınıf ruhsatlı, iyice bir otelde konakla-
ta idi. İlk turist kafilesi, 17 Mayıs 1861 Cuma ma da dahil olmak üzere, altı günlük bir tatil
günü saat 10.15'te Londra'dan, London Brid- için belirlenen ücreti, seyahat başlangıcında
ge İstasyonu'ndan hareket ettiler. şirkete ödemek zorundaydı. Bu büyük girişim
Thomas Cook'un daha önce düzenlediği üzerine, 1700 kişilik işçi ailesi grubu, Manş'ı
gezilerde, turistler yalnızca yol paralarını pe- geçerek Fransa'yı görmek olanağına kavuştu.

mun ve cıvata üreten bir araç yaptı. Ondan


İLK SOMUN VE CIVATA bir yıl önce de İngiliz Henry Moudslay, tama-
mı metal olan cıvatalarla somunları üretmeyi
Somun ve cıvatadan, sıkıştırıcı olarak, 1550 başarmıştı. Bu iki buluş üzerine, somun ve cı-
yılından itibaren Avrupa'da yararlanılmaya vata hızla yayıldı. 19. yüzyıla gelindiğinde ma-
başlandı. Bu somun ve cıvatalar, tamamen elle kine ve bina yapımında metal somun ve cıva-
ve tahtadan yapılıyordu. talar ahşap benzerlerinin yerlerini tamamen al-
1798 yılında ABD'de David Wilkinson so- mış durumdaydılar.
179

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Nagasaki'ye atılan atom bombası, kentin bir harabeye dönmesine yol açtı. Fotoğrafta görülen ağaca dayalı çit, bulun-
duğu yerden, bombanın etkisiyle yaklaşık I kilometre öteye fırlamıştı.

İLK NÜKLEER BOMBA ların yavaş yavaş barış görüşmelerine yanaş-


maya başlamalarına rağmen, ABD Başkanı
İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıllarda, bir- Truman, İngiliz Başbakanı Churchill'in de
çok ülkedeki bilginler, nükleer enerjinin akıl- onayı ile, Japonya'nın kayıtsız koşulsuz tes-
almaz gücünün bir bombaya dönüştürülüp limini çabuklaştırmak amacıyla iki atom bom-
dönüştürülemeyeceğine ilişkin araştırmaları- bası kullanılmasına karar verdi. Tokyo, böy-
nı sürdürüyorlardı. İngiltere'ye sığınan iki Al- le bir bombanın kullanılacağına dair önceden
man bilimadamı Profesör Rudolph Peierls ve uyarılmadı. 6 Ağustos 1945'te Hiroşima, nük-
Dr. Otto Frisch, 1940 baharında, Birmingham leer saldırının ilk kurbanı oldu. 20 bin ton
Üniversitesi'nde ilk gelişmeyi sağladılar. İn- TNT (dinamit) tahrip gücüne eşit olan bom-
giliz Hükümeti tarafından Nisan 1940'da ku- ba, yerden 600 metre yükseklikte patladı ve
rulan özel komite, 1941 yılının Haziran ayın- 80 bin kişinin derhal ölmesine, 70 bin kişinin
da, ikibuçuk yıl içinde, ilk atom bombasının de sakat kalmasına yol açtı. Kentteki binala-
yapılabileceğini duyurdu. Başbakan Winston rın yüzde 70'i de tamamen yok olmuş, ya da
Churchill, çalışmaların devam ettirilmesini is- kullanılamaz hale gelmişti.
tedi. Ancak, İngiltere, yoğun şekilde bombar- 9 Ağustos'ta, ikinci bomba Nagasaki'ye
dıman tehlikesiyle karşı karşı bulunduğundan, atıldı. Bu kentte de, 40 bin kişi öldü. 25 bin
adada küçük bir tesis kurulacak, asıl büyük kişi yaralandı. 10 Ağustos'ta Japonlar, "hiç-
üretim ise, Kanada'da yapılacaktı. bir koşul" öne sürmeden teslim oldular. An-
Bu yolda bir çalışma da ABD'de sürdürü- cak şurası çok kesin olarak bilinmektedir ki,
lüyordu. ABD'nin 1941 yılında savaşa girmesi Amerikalılar atom bombasını kullanmasalar
üzerine, iki ülke, atom bombasına ilişkin pro- bile, Japonya teslim olmak üzereydi.
jelerin ortak yürütülmesini kararlaştırdı. İn- İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Sovyet-
giliz bilim adamları Amerikalıların "Manhat- ler Birliği ile Batı arasındaki soğuk savaştan
tan Projesi"nde görev aldılar ve çalışmalar yararlanan ABD bir süre, nükleer silahları te-
ABD'de yürütülmeye başlandı. kelinde tutmanın zevkini yaşadı. Ancak, 1949
İlk atomik patlama, 16 Temmuz 1945'te yılında Moskova ilk atom denemesini yaptı.
New Mexico çöllerinde gerçekleştirildi. Japon- Onu, üç yıl sonra İngiltere izledi.

180

http://groups.google.com/group/merakediyorum
181
http://groups.google.com/group/merakediyorum
arasında yapılan organ naklinin bünye tara-
İLK ORGAN NAKLİ fından kabulünü sağlayan ilaçlar geliştirildi.
Bu ilaçlar sayesinde, önceleri, böbrek nakil-
İnsanlar arasında organ naklini gerçekleştir- leri yapıldı. Ancak, bu ilaçlar sayesinde böb-
meye ilişkin denemeler, İkinci Dünya Savaşı rek takılan hastalar, bu kez de bir tür kanse-
sonrasında başladı. Fakat, o güne kadar hay- rin tehdidiyle karşı karşıya kaldılar. Bu neden-
vanlar üzerinde yapılan deneyler, vücuda ye- le, organ nakli, ancak, başka türlü yaşaması
ni takılan organın, bünyenin savunma meka- olanaksız hale gelen hastalar için başvurulan
nizmaları tarafından ağır ağır yok edildiğini bir yöntem oldu.
gösteriyordu.
1953 yılında, Bostonlu cerrah John P.Mer- PARAŞÜTLE İLK ATLAYIŞ
rîll, ikiz kardeşlerden birinden alınacak bir
böbreğin ötekine takılması halinde, bünyenin
yeni böbreği "reddetmediğini" gördü Sonra- 22 Ekim 1797 günü, Andre-Jacques Garnerin
ları, birbirleriyle akrabalığı olmayan insanlar tarafından, Paris'te Parc Monceau'da yapıl-
dı. Garnerin, 743 metre yükseklikten, bir ba-
londan atladı. 7 metre çapındaki paraşüt, ka-
palı bir şemsiyeyi andırıyordu ve ortasındaki
destek çubuğu bir iple balonun sepetine bağ-
lanmıştı. Şemsiyenin alt ucuna bağlı sepete de
Garnerin oturmuştu. Balonun sepetinde bu-
lunan Garnerin'in kardeşi, paraşütün ipini
kesti ve paraşüt aşağıya inmeye başladı. Bu
anda, "kapalı şemsiye" açıldı ve iniş yavaş-
ladı.
Paraşütle ilk acil atlayış da, 1808 yılında,
Polonya'nın Varşova kentinde yapıldı. Jorda-
ki Kurapento, bindiği Mongolfier balonunun
alev alması sonucu paraşütle aşağı atladı. Bu,
motorlu uçakların yapımına kadar kayıtlara
geçen ilk acil durum atlayışı oldu.

UÇAKTAN PARAŞÜTLE
İLK ATLAYIŞ
1 Mart 1912 günü, Yüzbaşı Ablert Berry ta-
rafından, Benosit marka bir uçaktan Jeffer-
Hermann von Helmholtz tarafından yapılan Oftalmoskop ay- son Barracks üzerinde yapıldı. Berry, 300 met-
gıtı, gözdeki retina tabakasında bulunan damarların incelen- re yükseklikten atlamıştı. Anthony Jannus ku-
mesini ve hastalıkların bu yöntemle tanısını kolaylaştırdı. mandasındaki uçak, Kinloch Park'taki Beno-
Fotoğrafta, bir şeker hastasının hasarlı göz damarları görülüyor, ist Uçuş Okulu'ndan saat 2.30'da havalandı.
2.5 saat sonra da atlayışın yapılacağı bölgeye
İLK OFTALMOSKOP geldi. "Flight" dergisindeki habere göre,
Berry'nin paraşütü, atlayıştan sonraki ilk 130
1851 yılında, Berlinli Doktor Hermann von metreden sonra açıldı. Salimen yere inen
Helmholtz, gözbebeğine bir ışık yollayabildi- Berry, derhal yerinden fırlayarak komutanı
ği takdirde gözün iç kısımlarını inceleyebile- Binbaşı W.T. Wood'a koştu ve raporunu ver-
ceğini anladı. Bir süre çalıştıktan sonra, of- di.
talmoskobu geliştirdi. Bu aygıt bir ışık kay-
nağı, ayna ve merceklerden oluşuyordu. Dok-
torun özellikle retinayı ve göz yuvarlağını in- UÇAKTAN PARAŞÜTLE
celemesini büyük ölçüde kolaylaştırıyordu. ATLAYAN İLK KADIN
Retinanın üzerindeki atar ve toplardamarlar,
vücudumuzun doğrudan görebileceğimiz tek ABD'nin Kuzey Caroline eyaletinden Bayan
damarlarıdır. Bu nedenle günümüzde oftal- Georgia Thompson, 1908 yılında, Charles
moskobik inceleme, birçok hastalığın tanısın- Broadwick paraşüt ekibine katıldığı zaman, 15
da önemli rol oynar. yıllık ev kadını ve anneydi. İlk atlayışını 21
Haziran 1913 günü, Glenn Martin'in kullan-
182

http://groups.google.com/group/merakediyorum
dığı bir uçaktan, Los Angeles'da, Griffith resimler vardı. Derginin içeriği ise, yaşanmış
Parkı üzerinde yaptı. "İnce Broadwick" ola- öykülerden, şiirlerden, çocuk öykülerinden,
rak tanınan bu ilk kadın paraşütçü, 4 Tem- misyoner yaşamının gizemli yanlarından söz
muz 1914 günü, San Diego'da ilk kez elle ku- eden yazılardan, eski kitaplardan alıntılardan
manda edilen bir paraşütle uçaktan atladı. ve kilise ile cemaat haberlerinden oluşuyordu.
"Okuyucuların Sorularına Yanıtlar" başlığıy-
PARAŞÜTLE UÇAĞA BİNEN la açılan bir sütunda, okurların, kilise ve faa-
liyetleri ile çeşitli dinsel konularda gönderecek-
İLK PİLOTLAR leri soruların tüm açıklıkları ve ayrıntılarıyla
yanıtlanacağı belirtiliyordu.
1918 yılının baharında, Heinecke tipi paraşüt-
leriyle uçaklarını kullanan Alman Hava Kuv-
vetleri'ne bağlı pilotlardır. O yılın 1 Nisan'- İLK PARKMETRE
ında, Jasta 56 adlı hava birliğinden Vzfw. We-
imer, Albatross DVa tipi uçağının İngiliz mev- Oklahoma City'nin önde gelen gazetelerinden
zileri üzerinde vurulması sonucu, savaşta pa- birinin yayıncısı olan Carlton Magee tarafın-
raşütle atlayan ilk askeri pilot oldu. Sağ ola- dan geliştirildi. Magee, kent içinde otopark so-
rak yere inmesine karşın, İngilizlere tutsak ol- rununu, çözmek üzere kurulmuş bir işadam-
maktan kurtulamadı. ları komitesinin başkanlığına getirilmişti. Dual
Parkin Meter Co. adlı bir şirket kurdu. Ok-
PARAŞÜTLE İLK SERBEST lahoma Trafik Müdürlüğü, bu şirkete ilk etap-
ta 150 parkmetre sipariş etti. Bu parkmetre-
ATLAYIŞ ler, 16 Temmuz 1935 günü kentin çeşitli yer-
lerine takılarak hizmete girdi. İngiltere'de de
Paraşütle kural dışı ilk serbest atlayış, Ame- ilk kez Londra'da 10 Temmuz 1958 günü 625
rikan Hava Kuvvetleri'nden Çavuş Randall parkmetre takıldı.
Bose tarafından gerçekleştirildi. Çavuş Bose,
bir arkadaşıyla, atlayıştan 300 metre sonra pa-
raşütünü açtığı halde salimen aşağı inebilece- İLK PENİSİLİN
ğine dair iddiaya girmişti. Deneme, 1924 yı-
lında, Long Island'da yapıldı. 1500 metre yük-
seklikten atlayan Bose, 500 metre düştükten 1928 yılının Eylül ayında, Londra'daki St.
sonra paraşütünün ipini çekti ve burnu bile ka- Mary Hastanesi'nde Dr. Alexander Fleming
namadan aşağı inmeyi başararak iddiayı tarafından bulundu. Fleming, bir ay önce ta-
kazandı. tile çıkarken, laboratuvannın güneş görmeyen
bir köşesine bazı kültürler yerleştirmişti. D.M.
Pryce'la birlikte, bunların antiseptik özellik-
İLK PARAŞÜT SPOR KULÜBÜ lerini araştırıyordu. Tatil sonrası yaptığı ince-
lemelerde, bu kültürlerden birinin farklı bir
1933 yılında Moskova'da kuruldu. Paraşüt- özellik gösterdiğini fark etti. Bunun üzerine
çülüğün spor olarak gelişimine büyük önem yoğun bir çalışmaya başladı. Sonunda 13 Şu-
veren Sovyetler Birliği, ilk spor kulübünün ku- bat 1929 günü, Tıbbi Araştırmalar Kulübü'n-
ruluşundan üç yıl önce de, Sovyet Paraşüt de, penisilini bulduğunu açıkladı.
Sporu Festivali'ni düzenlemişti. 1930'lu yıllar-
da, ülkenin pek çok yerinde yüzlerce paraşüt
kulübü kuruldu ve halk parklarının çoğunda PENİSİLİNİN İLK KLİNİK
atlama kuleleri inşa edildi. Bu çalışmalar, Sov- UYGULAMASI
yetler Birliği'ni paraşüt konusunda dünyanın
en önde gelen ülkesi haline getirdi. St. Mary's Hastanesi'nde, 9 Ocak 1929 günü
yapıldı. Fleming, asistanlarından Stuart Crad-
dock'un sinüs iltihabını penisilinle iyileştirdi
İLK DİNSEL DERGİ ve "steplokok" türü mikropları yok ederek te-
davide başarı sağladı. İlacın çok daha etkin
"St. Michael's Derby Parish Magazine" adıy- bir kullanımı, 1931 yılında Sheffield'da ger-
la 1859 yılının Ocak ayında yayınlandı. Aylık çekleştirildi. Dr. C.G. Paine iki çocuk hasta-
olan derginin kurucusu, Peder John Erskine da doğuştan gelen "gonokokal oftalmitis" de-
Clarke idi. Birinci sayısının kapağında kilise- nilen görme bozukluğu ile, bir erişkin hasta-
yi, bazı evleri ve kulübeleri ile bir okulun bah- da "pnomokokal enfeksiyon" sonucu oluşan
çesinde top oynayan çocukları gösteren çizgi- göz hastalığını penisilinle iyileştirdi. Erişkin
183

http://groups.google.com/group/merakediyorum
hastanın sağ gözüne düşme sonucu bir taş par-
çası çarpmış ve küçük bir taş parçası gözbe- ARITILMIŞ İLK PENİSİLİN
beğinin arkasına girerek hasara neden olmuş-
tu. Enfeksiyon, penisilinle temizlendi ve göz, Sir William Dunn Patoloji Okulu'nda, 1940
taşı çıkartmak için ameliyat edilebilir hale gel- yazında, Profesör Howard Florey ve Yahudi
di. Hasta, kısa zamanda yeniden normal gör- asıllı Alman Profesör Ernest Chain tarafından
me yeteneğine kavuştu. Bu ilk başarılı penisi- elde edildi. Prof. Florey, ortak çalışmalarının
lin tedavileri, yerel girişimler olarak kaldı ve sonucunu, "Kemoterapik tedavi aracı olarak
penisilinin önemli bir "kemoterapi" unsuru penisilin" başlıklı bir makalesiyle dünyaya du-
olarak kabul edilmesi çok zaman aldı. yurdu. Bu makale, 24 Ağustos 1940 günü,
Lancet'te yayınlandı.

ARITILMIŞ PENİSİLİNİN İLK


KLİNİK KULLANIMI
12 Şubat 1941 günü, Oxford'da Radcliffe
Hastanesi'nde gerçekleşti. Bir polis memuru
olan hasta, ağız kenarındaki yara sonucu, kan
zehirlenmesine yakalanmıştı. 24 saat içinde
hastaya 800 miligram penisilin verildi ve du-
rumunda büyük bir düzelme gözlendi. Ancak
5 gün içinde, Profesör Florey'in ekibi, o dö-
nemde, dünyada bulunan tüm arıtılmış peni-
silini tüketti ve hasta 15 Mart günü öldü.
Kesin bir başarıyla sonuçlanan ilk penisi-
lin tedavisi, yine Redcliffe Hastanesi'nde, 3
Mayıs 1941 günü başlatıldı. Büyük bir şirpen-
çe çıban yarasıyla hastaneye getirilen hastaya,
damardan penisilin verildi. 4 gün sonra, ya-
ranın iyileşmeye yüz tuttuğu görüldü. 15 Ma-
yıs günü, hasta, sağlığına tamamen kavuşmuş
olarak hastaneden taburcu edildi.
Geniş ölçüde penisilin üretmek üzere ilk te-
sis de Oxford'daki Sir William Dunn Patolo-
ji Okulu'nda, 1941 yılının yazında, Prof. Cha-
in'in yönetiminde faaliyete geçti. Penisilini de
ürettiği ilaçlar arasına alan ilk eczacılık kuru-
luşu ise, Bromyey'deki Kemball and Bishop
Londra'dan, Parlamento Alanı'nın köşesine dikilen bu tabela
ile ilk yaya geçidi 1926 yılında hizmete girdi. Beyaz zemin üze- Co. şirketi oldu. Şirket, ürettiği 10 galonluk
rine, "Lütfen buradan geçiniz" yazılı tabelayı, Londralılar ilk 20 bidon penisilini, ücretsiz olarak 11 Ey-
ilk günlerde şaşkınlıkla izlediler. lül 1942 günü Patoloji Okulu'na armağan et-
ti.
İLK YAYA GEÇİDİ Sir Alexander Fleming, Sir Howard Flo-
Parlamento Alanı'nda, Londra Trafik Danış- rey ve Dr. E.B. Chain, penisilinle ilgili çalış-
ma Komitesi'nin girişimleri sonucu, 1926 yılı- malarından ötürü, 1945 yılının ekim ayında
nın Aralık ayında hizmete girdi. Geçidinyeri, Nobel Ödülü'nü ortaklaşa paylaştılar.
üzerinde bir ( + ) işareti ile "Lütfen buradan
geçiniz" yazısı bulunan beyaz bir tabela ile be- SERİ OLARAK YAPILAN İLK
lirlendi. Ertesi yılın Ağustos ayma kadar, ÇOCUK ARABALARI
kentteki yaya geçitlerinin sayısı 16'yi buldu.
En önemli geçitler, asfalt üzerine, birbirine pa-
ralel olarak çizilen iki kalın beyaz çizgi ile işa- Bu tür arabaların üretimine, 1850 yılında
retlendi. Londra'da iki ayrı yapımcı tarafından başlan-
Zebra derisini andıran beyaz çizgilerin ya- dı. John Ailen ve A.Babin adlı kişilerin yap-
ya geçitlerinde kullanılmasına ise 31 Ekim tıkları arabalar, önceki benzerlerinden çok
1951 gününden itibaren başlandı. farklıydı. Zira daha önceki örnekler, aristok-
rasi için imal edilmiş tek tük denemelerdi ve
184

http://groups.google.com/group/merakediyorum
hepsi de önden bir hayvan ya da insan tara-
fından çekiliyordu. Ailen ve Babin'in yaptık- İLK PERMALI SAÇLAR
ları çocuk arabaları ise, bugünkü benzerleri gi-
bi arkadan itiliyordu. Ayrıca dört değil, üç te- Kari Ludwig Nessler tarafından yapıldı. Ness-
kerleği vardı. ler, 1872 yılında, Black Forrest'ta doğmuştu.
Aynı yıl, Parisli modacı Marcel Grateau, saç
modasına "Marcel dalgalan" denilen biçimi
getirmişti. Yoksul bir ayakkabıcının oğlu olan
Nessler, ailesinin isteği üzerine baba mesleği-
ne yöneldi. Ne var ki, gözleri bu mesleği yap-
masına elverecek denli güçlü değildi. Sonun-
da kuaför oldu. Önce İsviçre'de çalıştı, sonra
Paris'e geçti. Orada, Marcel dalgalarının na-
sıl yapılacağını öğrendi. 1901 yılında Londra'-
ya döndüğünde, kendi geliştirdiği bir aygıtın
yardımıyla hanımların saçlarına uzun ömür-
lü Marcel bukleleri yapmayı rahatlıkla bece-
riyordu. Bir gün müşterilerden birinin saçın-
da bu yöntemi denedi. Ancak hanımların,
kendisine sık sık para ödemesinden yana olan
patronu, kalıcı bir saç biçimi yaratan Nessler'i
hemen kovdu. Neyse ki, o güne kadar Ness-
ler kendi adına bir salon açıp çalışmalarını sür-
dürmesine yetecek kadar para biriktirmişti. 8
Ekim 1906 akşamı, açtığı yeni salona kentin
en ünlü kuaförlerini çağırdı ve onlara perma-
nın nasıl yapılacağını gösterdi. Nessler'in kul-
landığı yöntemin kalıcılığından kuşku yoktu
ama, ticari açıdan kuaförler için hiç de iç açı-
cı bir gelişme değildi bu durum. Kullanılan ay-
gıt son derece büyük ve ağırdı. Müşterinin saç-
larına perma yaptırabilmek için tam 6 saat bo-
yunca bu aygıta tahammül etmesi gerekiyor-
du. Tabii, bu kadar uzun süren bir işlemin fi-
William Kent'in, 1773 yılında Devonshire Dükü için yaptığı yatı da ona göreydi. Bu yüzdendir ki, bir yıl
bu ilk çocuk arabası, önündeki koşumlara bağlanan köpekler içinde saçlarına perma yaptırmak için Ness-
tarafından çekiliyordu. Arabanın ön kısmında görülen yılan- ler'e gelen müşteri sayısı ancak 70'te kaldı. Bi-
lar, Devonshire'ların aile sembolü idi. rinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla, Nessler
ABD'ye göç etti. Büyük bir şans eseri, döne-
İLK ÇOCUK ARABASI min ünlü dans yıldızı Irene Castle, Nessler'e
gelerek saçlarına perma yaptırdı (1915) ve o
İngiltere'de, 1733 yılında William Kent tara- günden sonra tüm Amerika perma modasının
fından, 3. Devonshire Dükü için yapıldı. Ara- çılgınlığıyla kıvrım kıvrım oldu.
cın arka tekerleklerinin çapı 52 santim, ön te-
kerleklerinin çapı ise 40 santimdi. Arabanın
en büyük özelliği, ön tekerleklerin arasına De-
vonshire ailesinin simgesi olan "Cavendish yı- İLK PETROL POMPASI
lanlan"mn takılmasıydı. Yılanların ve taşıyı-
cı bölümün ahşap olarak yapıldığı bu çocuk ABD'nin Indiana eyaleti, Fort Wayne kasa-
arabası, köpekler tarafından çekiliyordu. 1733 basında, Sylvanus Bowster ve Jake Gumper
yılında yapılan ilk çocuk arabasının çağdaşı tarafından işletilen bakkal dükkânına 5 Eylül
olduğu sanılan bir başka örnek de halen, Fran- 1885 günü takıldı. Gerçi o dönemde Karl Benz
sız Ulusal Müzesi'nde saklanmaktadır. Bazı de ilk atsız arabayı üretmek için çalışmaları-
tarihçiler, bu arabanın 14. Louis'nin çocuğu na başlamıştı ama, bugünkü petrol pompala-
Dauphin (doğumu 1729) için yapıldığını öne rının atası olan ilk pompanın arabalarla ve
sürerler. Ancak müze yetkilileri bu düşünce- otomobil sürücüleriyle hiç ilgisi yoktu. Bows-
ye katılmıyorlar. Onlara göre, araba, Fransa'- ter'i böyle bir pompa yapmaya yönelten, kom-
da değil, Almanya'da yapıldı. şusu bakkal Gumper'in bir sorunuydu. Gum-
per'in dükkânında petrol lambalarında kul-

185

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lanılan gazyağı ile yemeklik yağ, yanyana sa- François Arago tarafından, 7 Ocak 1839 gü-
tılıyordu. Gazyağı fıçısından sık sık gaz alın- nü, Fransız Bilimler Akademisi'nde tanıtıldı.
dığı için kokusu yemeklik yağa siniyor ve Gum- Bu tanıtımın etkisiyle, Fransız hükümeti, sis-
per'in müşkülpesent müşterileri bundan sık temin haklarını dünya çapında kendisine ait
sık şikâyetçi oluyordu. Kuşkusuz, bu sorunun olmak üzere Daguerre ile Niepce'nin mirasçı-
en kolay çözümü, gaz yağının bulunduğu fı- sı Isıdore Niepce'den satın aldı (19 Ağustos
çıyı, dükkânın daha uzak bir köşesine taşı- 1839). Ancak Daguerre, bir "uyanıklık" ya-
maktı. Ne Bowstre, ne de Gumper bunu akıl parak, buluşunun patentini Fransa hükümeti
edebildi ve böylece iki arkadaş bu soruna bir ile yaptığı anlaşmadan beş gün önce, Lond-
çare bulmak için kafa yormaya başladılar. So- ra'da da tescil ettirmişti. Sonradan bu davra-
nunda Bowster, ilk pompayı yaptı. Bu pompa nışından pişmanlık duydu ve Londra'daki
sayesinde, gaz fıçısının açılmasına hiç gerek haklarını hiçbir zaman kullanamadı. Zaten
yoktu. Pompanın ucu, fıçının üst kapağından buna da gerek kalmamıştı. Parisliler, "bir saat
özel bir delikle içeriye daldırılıyor, daha son- içinde çıkan fotoğraf" tekniğinden öylesine et-
ra da elle çalışan bir kolun yardımıyla isteni- kilenmişlerdi ki, bu yeni akımın öncüleri ara-
len kaba, gazyağı aktarılıyordu. Elle çalışan sında yer alabilmek için fotoğraf malzemesi
kolun her devinimi sonunda kaba aktarılan satan dükkânları adeta yağmaladılar. Kentin
gaz miktarı da sabit olduğundan ücreti de ko- her köşesi, kiliselerin, sarayların ya da başka
layca hesaplanabiliyordu. Böylece gaz fıçısın- yerlerin görüntülerini saptamaya çalışan üç
dan hiç koku çıkmadan Gumper satışlarını ayaklı kameralarla doldu.
sürdürdü.
Petrol pompasının benzin istasyonlarında FOTOĞRAFI ÇEKİLEN
kullanılmaya başlanması ise, Bowster'in ilk
çalışmasından 20 yıl sonra mümkün oldu. İlk İLK İNSAN
kez 1905 yılında, yine Fort Wayne'de bir ben-
zin istasyonuna ilk pompa takıldı. Rahip Joseph Bancroft Reade, 1838 yılında
Satılan akaryakıtın fiyatını ve miktarını "bahçıvanı"nı, çimlerin üzerine yatırdı ve bir
otomatik olarak gösteren ilk pompa ise 1 Ka- fotoğrafını çekti. Bu, dünyada bir insanı res-
sım 1932 günü piyasaya çıkarıldı. meden ilk fotoğraf oldu.

İLK FOTOKOPİ ARACI İLK OLAY FOTOĞRAFI


Rectigraph Co. adlı şirket tarafından 1907 yı-
lında New York'ta pazarlandı. Makinenin pa- 10 Nisan 1848'de, W.E.Kilburn tarafından çe-
tenti George C.Beidler'e aitti. Beidler, böyle kildi. O gün, 20 bin kişilik bir kalabalık, İn-
bir araç geliştirme fikrini, yıllar önce Oklaho- giltere'de parlamento binasının önünde top-
ma'da bir arazi ihtilafları bürosunda çalışır- lanarak, bazı reformların gerçekleştirilmesi
ken düşünmüştü. Yasal belgelerin çok kısa bir için gösteriler yaptı. W.E.Kilburn, işte bu ka-
zaman içinde kopye edilmeleri gereksinimi, labalığın fotoğrafını çekmişti. 1977 yılına ka-
onu bu yolda bazı araştırmalara yöneltti. dar, böyle bir fotoğrafın varlığından kimse-
Uzun denemelerden sonra, ilk rototip fotoko- nin haberi yoktu. O yıl BBC'nin araştırmacı-
pi makinesini 1906 yılında yapmayı başardı ve larından biri, fotoğrafı, Windsor'daki Krali-
aynı yıl da patentini aldı. yet Koleksiyonları'nın arasında buldu.

TİCARİ AÇIDAN BAŞARILI HAVADAN ÇEKİLEN İLK


İLK FOTOĞRAF BASMA İŞLEMİ FOTOĞRAF
1839 yılında Paris'te Louis J.M.Daguerre ta- "Nadar" takma adıyla bilinen Fransız hava-
rafından geliştirildi. Daguerre, bu çalışmala- cı Gaspard Felix Tournachon tarafından 1858
rına 10 yıl önce ilk fotoğrafı çeken Nicephore yılının son haftası içinde çekildi. Tournachon,
Niepce ile bir ortaklık kurarak başlamıştı. 87 metre yükseklikteki bir balondan, Paris'-
Uzun süren çalışmalar sonucu, Niepce'nin in dışındaki Val de Bierre yöresini görüntüle-
"heliografi" adını verdiği teknikle 8 saat sü- di. İngiltere'de ilk hava fotoğrafı ise 1863 yı-
ren fotoğraf basma işlemim, 15-30 dakikaya lında, Medway Vadisi'nin 1335 metre üstün-
indirgemeyi başardı. Çalışmalarının sonucu, de bir balondan Henry Negretti tarafından çe-
ünlü Fransız astronomisti Dominique- kildi.
186

http://groups.google.com/group/merakediyorum
rihli nüshasında, Alexander Wolcott ve John
SATILAN İLK FOTOĞRAF Johnson tarafından 51. caddede bir fotoğrafçı
dükkânı açıldığı, bu-dükkânda "harikulade
MAKİNESİ portreler" çekildiği duyuruldu. Poz süresi 3-5
dakika olan bir tek fotoğraf için 3 dolar üc-
Alphonse Giroux tarafından yapılan fotoğraf ret alınıyordu. İngiltere'nin ilk fotoğraf stüd-
makinesi, 1839 yılının Eylül ayında, Paris'te yosunu ise Londra'da 23 Mart 1841 günü es-
400 franka satıldı. Makinenin mucidi Louis ki bir kömür tüccarı olan Richard Beard açtı.
Deguerre ile Giroux arasındaki üretim anlaş- Beard, J.F. Goddard ve J.T. Cooper adlı iki
ması, aynı yılın 22 Haziran günü imzalanmıştı. usta fotoğrafçıyı dükkânına usta olarak aldı.
Ahşap olarak yapılan ilk kameranın boyutla- Yıl sonuna doğru, dükkânın ortalama günlük
rı, kapalı olarak 26 cm X 30 cm x 36 cm idi. geliri 60 sterlin dolayındaydı. Çekim sırasın-
Akromatik olan merceği de, Paris'te Charles da poz süresi hayli uzun olduğundan, müşte-
Chevalier tarafından yapılmıştı. Ğiroux et Cia rilerin kıpırdamaması için, boyunları arkadan
firması, dünyanın fotoğraf malzemesi satan bir desteğe yaslanıyordu. Bir gazete muhabi-
ilk şirketidir. Dükkânlarında her türlü fotoğ- ri, bu desteği, "demir kelepçe" olarak tanım-
raf malzemesi bulmak mümkündü. Tabii, bu ladı. Ne var ki, müşteri çektiği zahmetin kar-
malzemeler o günün tekniğine göre idi. şılığını kelepçeden kurtulduktan yalnızca beş
dakika sonra özenle çerçevelenmiş 5x4 santi-
metre ebadında güzel bir resimle alıyordu.
İLK FOTOĞRAF MAKİNESİ Doğal renklerle fotoğraf çeken ilk stüdyo
FİLMİ ise, 1906 yılında, Londra'da "Rotary Photog-
raphic Co. adlı şirket tarafından hizmete açıl-
Patenti, 1888 yılının Nisan ayında İngiltere'- dı.
nin Birmingham kentinde Alfred Pumphrey
tarafından alındı. Ertesi yıl Pumphrey, kendi
fabrikasında üretime başladı. Jelatin emilüs- İLK FOTOĞRAF KULÜBÜ
yonlu bu filmler, 12'lik plaketler halinde sa-
tılıyordu ve 8 X 11 cm ile 20 + 25 cm arasında "Daguerreotipi Dostları" adı altında 1840 yı-
değişik boyutlarda bulabilmek mümkündü. lında Karl Schuh tarafından Viyana'da kurul-
Bir dolduruşta 100 fotoğraf çekebilen du. Aslen Berlinli olan Schuh, "daguerreotipi"
100-Fold Filmograph markalı kendi orijinal tekniğiyle fotoğraflar çekiyordu ve bir yıl son-
makinesinde kullanıldığı gibi, standart film kul- ra, Avusturya'nın ilk profesyonel fotoğrafçı-
lanabilen her tür makine ile de çekim yapmak sı olarak portreler çekmeye başladı. Kulüp
mümkündü. üyeleri, düzenli olarak yaptıkları toplantılara
birbirlerine çalışmalarını gösteriyorlar ve bu
çalışmalar üzerine tartışıyorlardı.
İLK SELÜLOİD FİLM
Philadelphia'da, John Carbutt tarafından ge- İLK RENKLİ FOTOĞRAF
liştirildi ve 7 Kasım 1888 günü, Fotoğrafçılık
Derneği üyelerine tanıtıldı. Bunlar, negatif Jersey'de Thomas Sutton tarafından çekildi.
filmlerdi. Aynı yılın 21 Kasım'ında ilk"slayt"ı 17 Mayıs 1861 günü yapılan bu çekim sı-
yaptı. rasında Sutton'un teknik danışmanlığını İs-
Rulo halindeki selüloid filmler ise, New koçyalı fizikçi James Clark Maxwell yaptı.
York'ta, Eastman Dry Plate Co. tarafından Maxwell'in tekniğine göre, fotoğraf üç aşama-
27 Ağustos 1889 gününden itibaren yeni üre- da çekiliyordu. Bunlardan her birinde, kamera
tilen Kodak marka fotoğraf makinelerinde ile resmi çekilen nesne arasına kırmızı, mavi
kullanılmak üzere pazarlandı. Gerçi, aynı yı- ve yeşil sıvı ile dolu birer kap konuyordu. Son-
lın Aralık ayında patentini almışlardı ama, as- ra cam negatifler üç ayrı özel cam aracılığıyla
lında rulo filmle ilgili çalışmalar, 2 Mayıs ekrana yansıtılıyordu. Gerçi bu çalışma, ran-
1887'de başlamıştı ve patent için müracaat tabl olmaktan çok bilimsel değere sahipti ama,
üretimin gerçekleşmesinden sonraya bırakıl- doğal renklere hayli yatkın sonuç alınmıştı.
mıştı.
İLK RENKLİ BASKI
İLK FOTOĞRAFÇI DÜKKÂNI
Gökkuşağının renkleri, 7 Mayıs 1869 günü,
"New York Sun" gazetesinin 4 Mart 1840 ta- Fransız Fotoğrafçılık Derneği üyelerinin
187
http://groups.google.com/group/merakediyorum
"Nottingham Guardian" gazetesinin foto muhabiri Charles Shaw (arkada), Burton'da çalışmalar yapan Fransız pilotla-
rından M. Beau'yu ikna ederek uçağa binmeyi başardı.

UÇAKTAN ÇEKİLEN İLK bir sinema filminin çekilmiş olmasıydı. Hava-


alanının fotoğrafları (birinde, kalkış halinde-
FOTOĞRAFLAR ki bir uçak da görülüyordu), "L'Illustration"
dergisinin Noel sayısında yayınlandı.
Beranger Fotoğraf Ajansı'ndan M.Meurisse, İngiltere'de, uçaktan fotoğraf çeken ilk fo-
1909 yılının Aralık ayında Hubert Latham ta- toğrafçı ise, Charles Shaw'dır. Nottingham
rafından kullanılan Antoinette modeli bir Guardian gazetesinin kadrolu elemanı olan
uçaktan Fransa'da Rheims yakınlarındaki Shaw, 30 Eylül 1910 günü, 133 metre yüksek-
Camp de Chalons Havaalanı'nın fotoğrafını likten Burton-on-Trent nehrini görüntüledi.
çekti. İşin ilginç yönü, bu fotoğrafların çeki- Fotoğraf, Guardian gazetesinin ertesi günkü
lişinden bir yıl önce, ilk kez olarak uçaktan nüshasında yayınlandı. Burton, üç Fransız pi-

önünde Louis Ducos du Hauron tarafından ya'da 1910 yılında Neue Photographische Ge-
basıldı. Du Hauron, renkli baskı tekniğinin, sellchaft adlı kuruluş tarafından üretildi. An-
patentini aynı yılın 23 Şubat günü almıştı. Bu- cak bunun ömrü kısa oldu ve 1924 yılına ka-
güne ulaşan en eski renkli resimlerinden biri .dar bu konuda başka bir çalışma görülmedi.
1877 yılında çekilen, Angouleme'ye ait bir gö- O yıl, yine bir Alman kuruluşu olan Lignose
rüntüdür. Fotoğrafta, bal renkli evlerin ara- Natural Color Film, bir kez daha rulo halin-
sında kiremit renkli çatısıyla yükselen kated- de renkli filmi piyasaya sundu. Amatör fotoğ-
ral ile arkasındaki Charente nehrinin yeşilim- rafçılar, üç renkli ilk başarılı "Kodachrome"
si suları görülür. filme kavuşabilmek için 1936 yılına kadar bek-
lemek zorunda kaldılar. Kodacolor film ma-
İLK RENKLİ RULO FİLM karalarının 1942 yılında ABD'de piyasaya çık-
masıyla kâğıda basılan ilk renkli fotoğraflar
Robert Krayn tarafından bulundu ve Alman- da ortaya çıkmaya başladı.
188
http://groups.google.com/group/merakediyorum
lotunun uçuş denemeleri yaptıklarını duyun- sırasında hayli korkulu dakikalar yaşamıştı
ca Burton'a gitmişti. Orada, pilotlardan ama, daha sonra o anlardan söz ederken, "ga-
M.Beau ile tanışarak kendisini ikna etti ve zetecilik yaşantımın hiçbir dakikasında o denli
Farman tipi uçağına binmeyi başardı. Çekim heyecan duymadım" diyecekti.

koşan biri değildi. Yine de çok zengin olan ya-


İLK KARİKATÜRLÜ ratıcı gücüyle, 12 bini aşkın "karikatürize pos-
KARTPOSTALLAR ta kartı" üretti. Bunların günümüze ulaşabilen
en eski örneğinin üzerinde, 7 Aralık 1904 ta-
rihi vardır. Woodbury serisinin 1140 numa-
1880 yılında Almanya'da basıldı. İngiltere'de ralı parçası olan bu kartta, McGill'in yaratıcı
ise ancak 1902'lerde ortaya çıktı. Ancak, ol- zekâsının örneklerinden birini görürüz. Bir
dukça büyük bir beğeni gördü. İngiltere'deki bando eri, elindeki davul tokmağıyla bir bank
kartların yaratıcısı, çok üretken bir kaleme sa- sırasına oturmuştur. Yanında da sevgilisi var-
hip olan Donald McGill idi. Deniz Kuvvetle- dır. Tokmak kızın vücuduna yöneliktir. Kız,
ri'nde mimar olarak görev yapan bu İskoç "Ne düşünüyorsun Tommy?" diye sorar. Er-
asıllı Kanadalı sanatçı, ünlü yazar George Or- kek, "Senin aklından geçenleri" deyince, kız,
vvell'in de belirttiği gibi, aslında para peşinde "Oh, terbiyesiz" diye bağırır. Buna benzer
189

http://groups.google.com/group/merakediyorum
esprilerle süslediği kartlarından 350 milyon
adet satılan Donad McGill, büyük bir serve-
tin sahibi oldu.

TİCARİ İLK RENKLİ


BASKI SİSTEMİ
Patenti 23 Şubat 1890 günü, Philadelphia'da
F.E.Ives tarafından alındı. Ives, "Kromskop"
denilen kamerasına iki yansıtıcı ayna takmış-
tı. Bunların yardımıyla bir nesnenin üç ayrı
görüntüsü, aynı anda portakal rengi, yeşil ve
mavi filtreler arasından temin edilebiliyordu.
Bu negatifler, daha sonra "fotokromeskop"
denilen bir özel aygıt içinde işleme tabi tutu-
luyordu. Sonuçta ortaya çıkan basit görüntü,
doğala çok yakın renkler taşıyordu. 1896 yı-
lında bir şirket kuran Ives, bu baskı tekniği
için gerekli aygıtların üretimine geçti.

İLK PİLOT EHLİYETLERİ


Önceden bir sınav yapılmaksızın, Fransa Ha-
vacılık Kulübü tarafından 1909 yılının Aralık
ayının sonuna kadar uçan pilotlara verildi. 1
Ocak 1910 günü, ehliyet sahibi 16 pilotun
isimleri, aralarında bir ayrım yapmamak için
alfabetik sıraya göre yayınlandı. Ne var ki,
büyük bir talihsizlik eseri, motorlu bir uçak-
la ilk kez havalandığı resmi belgelerle sapta-
nan Charles Voisin'in adına bu listede
rastlanmazken, bazı kaynaklarca hiç uçağa
1872 yılında 21 yaşındaki Fransız Rorich tarafından çekilen
binmedikleri iddia edilen kimi adlar, listede bu kartpostalda, Nümberg kentinin, Mohrentor Kapısı'ndan
yer alıyordu. O günden sonra pilotların ehli- görüntüsü yer alıyor.
yetleri ya da uçuş belgeleri, kulüp yetkililerince
yapılan bir sınavdan sonra verildi. Bu şekilde İLK RENKLİ KARTPOSTAL
ilk bröveyi, 17 numarayla Alfred Leblanc al-
dı. İlk 16 uçuş belgesinden biri olan Henry 21 yaşındaki Franz Rorich tarafından çekildi
Farman'ın brövesine göre, Farman, uçuşunu ve 1872 yılında Zürih'te J.H.Hocher tarafın-
7 Şubat 1909 günü yapmıştı. dan yayınlandı. Üzerinde Zürih'ten 6 küçük
görüntü vardı. Daha sonra iki kartpostal da-
ha çıktı. Bunların üzerine de 3'er tane Zürih
BRÖVE ALAN İLK KADIN PİLOT görüntüsü basılmıştı. Aynı yıl Rorich ve Loc-
her, Cenevre, Basle, Schaffhausen, Rorschach
ve Neuchatel adlı İsviçre kentleriyle Lindau ve
Bayan Elise Deroche ya da havacılık çevrele- Nümberg adlı Alman kentlerinin kartpostal-
rinde bilinen adıyla Baroness de Laroche'dir. larım yayınladılar. Rorich'in Nürnberg'i Moh-
8 Mart 1910 günü girdiği uçuş sınavından yü- rentor kapısından gösteren kartpostalı, halen
zünün akıyla çıkarak brövesini aldı. Bayan dünyanın bugüne ulaşan "en eski" kartpos-
Laroche, aslında tek başına ilk uçuşunu, brö- talıdır. Gerçi bazı koleksiyoncuların ellerinde,
vesini aldığı tarihten bir yıl önce yapmıştı. Fransa-Prusya savaşında savaş alanlarını gös-
İngiltere'nin ünlü romancılarından Mau- teren bazı kartpostallar vardır ama bunlar çi-
rice Hewlett'in eşi Bayan Hilde B. Hewlett de, zim olduklarından gerçek kartpostal olarak
Kraliyet Havacılık Kulübü'nün uçuş sınavını kabul edilemezler. Bu tür çizgi-kartların İn-
başararak 29 Ağustos 1911 günü 122 numa- giltere'de ortaya çıkışı, 1894 yılında oldu. Ger-
ralı brövenin sahibi oldu. çek fotoğrafla basılan ilk İngiliz kartpostalı ise
İlk planör ehliyeti de, İngiliz Kraliyet Ha- 1899 yılında yayınlandı.
vacılık Kulübü tarafından 30 Mart 1930 gü-
190

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1894 yılında, İngiltere'de basılan kartpostalların üzerinde, ette
çizilmiş manzaralar yer alıyordu. Fotoğrafta görülen örnek,
bugüne ulaşabilmiş en eski illüstre kartpostaldır.
MANZARA ÇİZİMLİ
İLK KARTPOSTAL
Almanya'da basılan ve "Gruss aus" adıyla
yaygınlaşan kartlar, bu türün bilinen ilk ör-
nekleridir. Üzerinde 6 Temmuz 1889 damga-
sı bulunan ve Schwarzwalde Gölü'nün bir
görüntüsünü çizgi-resimle yansıtan kartpostal,
günümüze kadar uzanmıştır.
Doğal renkleri taşıyan ilk renkli kartpos-
tal da Almanya'da basıldı. Prof. Miethe'nin
"Naturfarbenphotographie" tekniğiyle Ro-
tophot Co.firması tarafından basılan bu kart-
postalların bilinen en eski örneğinde, adı
belirtilmeyen bir köyün fotoğrafı vardır ve 16
Ekim 1904 günü Hamburg'dan postalan-
mıştır.
Sanat eserlerinin röprodüksiyonları ilk
kartpostallar ise, büyük olasılıkla 1889 yılın-
da İtalya'da basıldı. Günümüze değin ulaşa-
bilen en eski örnek, 1891 yılının damgasını
İngiltere'de, üzerinde gerçek bir fotoğraf bulunan ilk kartpos
taşıyor ve Rafael'in "Madonna della
tal, 1889 yılında basıldı. Seggiola" adlı tablosunu aktarıyor.

îiî
http://groups.google.com/group/merakediyorum
nü C.H. Lowe-Wilde'a verildi. İlk helikopter diğimiz zarların kâğıt üzerine uyarlanmış bir
ehliyetini ise yine İngiliz Kraliyet Havacılık biçimiydi. Daha sonra yine Çinliler, ürettik-
Kulübü'den 14 Mart 1947 günü Reginald Brie leri başka kartlarla, değişik kart oyunları bul-
aldı. dular. Bu oyunların çoğu, para ile oynanıyor-
du. Tu-shu-chi-c'eng Ansiklopedisi'nin altıncı
İLK PLASTİK cildinde şu şekilde bir bölüm vardır:
"Liao Hanedanı'nın tarihine göre, İmpa-
"Parkesin" adıyla, nitroselüloz, kâfur ve al- rator Mu Tsung, Ying-li döneminin 19. yılın-
kolün karışımıyla Birmingham kentinde Ale- da (M.S. 969), bakanlarım etrafına toplayarak
xander Parkes tarafından yapıldı. Üretimine onlara şu konuşmayı yaptı: Bir zamanlar dük
ise Londra'da, 1866 yılında Parkes tarafından Ch'ien'in evinde kâğıt oyunları oynanıyordu.
kurulan Parkesine Co. adlı şirket tarafından Bir süre sonra, oyunda çıkan bir anlaşmazlık
başlandı. Bulucusuna göre, bu ilk plastik, sonucu, Siao-ho, onu öldürdü. Sonra felaket,
"gerçekten harika" bir maddeydi. Madalya, felaketi izledi. Şimdi görüyorum ki, bugünün
düğme, tarak, bıçak sapı, kart kutusu, kitap hocaları ve devlet görevlileri, ellerinden oyun
kılıfı, kalemlik gibi çok sayıda ve gerekli eş- kâğıtlarını düşürmüyorlar. O büyük felaket-
yaların yapımı hem kolay, hem de kaliteli ha- ten hiç ders alınmadı mı?"
le gelmişti. Tüm bu çeşitlerle birlikte, plastik Çinlilere ait olan ve dünyanın en eski oyun
kapı kolu ve aynalar, 1862 yılında yapılan kâğıdı olarak kabul edilen bir örnek, 1905 yılın-
uluslararası sergide tanıtıldı. Bu termoplastik da Dr. A. von Le Coq tarafından Türkis-
maddenin bir benzerinin patenti de 15 Hazi- tan'da, Turfan yöresinde Sangim Vadisi'nde
ran 1869 günü New York'ta John Wesley ta- bulundu. Yanında bazı başka maddelerin in-
rafından alındı. Wesley, bulduğu plastiğe celenmesiyle, Uygurlar döneminden kalma ol-
"selüloid" adını verdi. duğu anlaşıldı (11. yüzyıl). Boyu eninin üç
katı olan bir kartın arkasında, etrafında siyah
İLK PLASTİK CERRAHİ AMELİYATI bir çerçeveyle çevrilen bir adam resmi vardı.
Avrupa'da ilk oyun kartının nereden çık-
23 Ekim 1814 günü, İngiltere'nin Chelsea ken- tığı kesin olarak bilinemiyor. Bu konuda ya-
tinde York Hospital'de yapıldı. İngiliz Ordu- yınlanan en eski belge, Pipozzo di Sandro adlı
su'ndan bir subay, cıva zehirlenmesi sonucu bir kalyanın elyazması kitabı "Trattato del
burnunu kaybetmişti. Doktor Joseph Cons- governo della famiglia"nın satırları arasında
tantine Carpue, kendisine alın derisinden ye- bulundu. 1299 yılında yazılan bu kitabın bir
ni bir burun yaptı. Carpue'nin yöntemi, 1794 bölümünde, "Eğer o parayla kâğıt oyunu oy-
yılının Ekim ayında yayınlanan "Gentleman's nuyorsa; ona yaptığı şeyin kötülüğünü
Magazine" adlı dergide çıkan bir makaleye anlatmalısın" deniliyor.
dayanıyordu. Bu makaleye göre, bir İngiliz su- Bugüne ulaşabilen en eski oyun kâğıtları
bayı, Hindistan'da tutsak düştüğünde, yerli- ise, Fransızlara aittir. Kral 6. Charles'ın Ha-
ler kendisinin burnunu kesmişlerdi. Bu su- zine Sorumlusu Charles Poupart, 1392 yılının
bayın alın derisi yüzülerek burnunun üzerine Kraliyet Envanteri'ni çıkarırken şu notu
indirilmiş, sonra gerektiği kadarından yeni bir düşmüş:
burun yapılmıştı. Plastik cerrahinin bu türü
Hindistan'da 5. yüzyıldan beri biliniyordu. "Ressam Jacquemin Gringonneur'a, yap-
Özellikle Coomalar Aşireti, bu konuda uz- tığı üç deste oyun kâğıdına karşılık olarak,
manlaşmıştı. Dr. Carpue, onların tekniğini, Kral hazretlerinin emriyle 60 altın verildi." Bu
burun deliklerini birbirinden ayıran yapay bir kâğıtlar, Kral'ın çıldırdığı şeklinde söylentile-
kıkırdak üreterek geliştirmişti. rin çıkmasına ve Kraliyet ailesinin kendisine
Plastik cerrahi, en büyük gelişimini I. kuşkuyla bakmasına sebep olmuştu. "Tarot"
Dünya Savaşı yıllarında gösterdi. Yalnız İn- türü oyun kâğıtlarından 17 adedi halen Paris'
giliz Ordusu'ndan 11 bin kişi, bu yeni gelişen te Ulusal Kitaplık'ta muhafaza edilmektedir.
yöntemle tedavi edildi. Plastik cerrahi için ilk Avrupa'nın en eski basılmış oyun kâğıtla-
birim, Sir William Arbuthnot-Lane tarafın- rı ise, 1841 yılında Fransız antikacı M. Henin
dan, Cambridge Askeri Hastanesi'nde, 1916 tarafından Lyon'da bulundu. M. Henin, sa-
yılında açıldı. Bir yıl sonra da Kent'te, Yeni tın aldığı eski bir kitabın arasında 10 adet
Zelandalı cerrah Sir Harold Gillies yönetimin- oyun kâğıdına rastladı. Kahverengi bir mürek-
de ilk plastik cerrahi hastanesi hizmete girdi. keple ana çizgileri basılan bu kartların iç kı-
sımları, sonradan renklendirilmişti. Uzmanlar
tarafından yapılan inceleme sonucu, bu kart-
İLK OYUN KÂĞIDI ların 1440 sıralarında Provence yöresinde ba-
10. yüzyılda Çin'de geliştirildi. Bu kartlar, bil- sıldığı anlaşıldı. "Piket" denilen bir oyunu

192

http://groups.google.com/group/merakediyorum
oynamak için yapıldıkları da kuşkusuzdu. Bu oranla, düz yolda yüzde 60, bozuk yolda yüz-
kartlardan sekizi Britisih Museum'da, ikisi de de 30 çekiş üstünlüğü sağladığı görüldü.
Cincinnati'deki ABD Oyun Kartı Üretim Şir- 1847 baharında, The Mechanic's Magazi-
keti'ndedir. ne, Whitehurst and Co. şirketinin Thompson'
Arka yüzüne reklam basılan ilk oyun kart- la havalı lastik üretimi için bir anlaşma yaptı-
ları da, 1700 yılında Londra'da bilgin ve ma- ğını, üretilen ilk lastiklerin, şirketin Oxford
tematiksel araçlar üreticisi Thomas Tuttle Caddesi'ndeki teşhir salonlarında sergilenece-
tarafından yapıldı. ğini duyurdu. Bu tür lastiklerin ilk müşterisi
de Guildford'dan Lord Loraine oldu. Lord
Loraine, 1 Ekim 1847 günü yerel bayi May
İLK "ÇİFT BAŞLI" OYUN KARTLARI and Jacobs Co.'dan, 44 sterlin karşılığında
dört adet Thompson havalı tekerleği aldı ve
1813 yılında Leipzig Savaşı'nın anısına, Al- arabasına taktırdı. 1895 yılında bu lastikler,
manya'da basıldı. Destedeki papazlar, savaşı bir çiftlikte çür'ümek üzereyken bulundu ve
kazanan dört Müttefik ülkenin krallarını tem- Dunlop firması tarafından 500 sterline satın
sil ediyordu. Valeler ise, savaş alanında ordu- alındı.
ları yöneten mareşalleri canlandırıyordu Karayolu ulaşımında "yeni bir çığır" açan
Damlar da kralların eşleri Pomona, Flora, Dî- havalı tekerleklerin satışı, ilk yıllarda çok ya-
ana ve Ceres'ti. Çift başlı oyun kartları, 19. vaş gitti. Bunda, fiyatların da etkisi vardı. Zi-
yüzyılın ortalarına kadar pek az kullanıldı. ra, tamamen el emeğiyle yapıldıkları için
havalı lastikler, hayli pahalıya mal oluyordu.
Ayrıca, 70 civata ile tekere monte edildikle-
İLK JOKER rinden, takıp çıkartması da hayli güçtü.

New York'ta, 1857 yılında Samuel Hart Co.


firması tarafından bir Londra kulübü için ba- İLK HA VALİ BİSİKLET LASTİĞİ
sılan oyun kartlarının içine, ilk kez birer tane
de "joker" konuldu. Belfast'ta John Boyd Dunlop tarafından ya-
pıldı. Asıl mesleği "veteriner-cerrahlık" olan
Dunlop, mesleki çalışmalarında işine yaraya-
İLK HAVALI LASTİKLER bilecek çeşitli araçlar yapmıştı ve bunların tü-
münde de lastik kullanmıştı. Lastiği yakından
Patenti R.W. Thompson tarafından 10 Ara- tanıyor, niteliklerini biliyordu. Bu nedenle,
lık 1845 günü alındı. "Araba Tekerleklerin- lastiği "yeniden keşfetti" ve hayatında hiç bi-
de Büyük Gelişme" başlığı altında tanıtılan siklete binmemiş olmasına karşın, ilk havalı
patent başvurusunda, ürün şöyle tanıtılıyordu: bisiklet tekerleğini yaptı.
"Ayrıca, yuvarlanabilen her cisme takıla- Dunlop'un kafasında, lastikten bisiklet te-
bilir." kerleği yapmak fikri, 1887 yılında bir Ekim
Ertesi yılın yaz mevsiminde, Thompson' sabahında doğdu. O sabah, bir yandan kah-
un pnömatik (havalı) lastiklerinin kamuoyu- vesini yudumlarken, bir yandan da bançede
na ilk tanıtımı yapıldı. 22 Ağustos 1846 gün- üç tekerlekli bisikletine binen 10 yaşındaki oğ-
lü The Mechanic's Magazine dergisi, bu lunu gözlüyordu. Bisikletin demir tekerlekle-
gösteriyi şöyle anlatıyor: rinin döşemede yaptığı hasarı görünce aşağı
"Bu hafta, parkı dolduran ziyaretçiler, indi ve bir hortumdan, tekerlekleri çevreleye-
hayretler içinde kaldılar. Bir arabaya yeni bu- cek büyüklükte parçalar kesti. Bunların içini,
lunmuş tekerlekler takılmıştı. Araba hareket hava yerine su ile doldurdu ve tekerleklerin
ediyordu ama, tekerleklerden çıt çıkmıyordu. çevresine yerleştirdi. Mutlu bir rastlantı sonu-
Gözünüzü kapatırsanız, arabanın yürüdüğü- cu orada bulunan Dunlop'ların aile doktoru
nü katiyen anlayamazdınız. Ayrıca bu yeni tip Sır John Fagan, hortum parçalarının içine su
tekerlekler, arabanın hareketini de çok kolay- yerine hava doldurmayı önerdi. Dunlop, bu
laştırmıştı. Üstelik çok dayanıklıydılar. Yak- kez ince lastikten bir boru yaptı ve bunu ah-
laşık 100 mil yol üzerinde deneme yapıldı. Bu şap tekerleklerin üzerine geçirerek futbol to-
yolların bazılarında demir tekerlekler bile ha- punu şişirmek için kullandıkları pompa
sar görebilirdi. Ama yeni tip havalı lastik te- aracılığıyla içlerini hava ile doldurdu. Ancak
kerlekler, yüz mil sonra bakıldıklarında ilk bu son çalışma, hayli zamanını almıştı. Niha-
günkü gibiydiler." yet bir çift lastik tekerlek, ahşap contalarıyla
Gerçekten de lastik tekerlekler en ağır birlikte 28 Şubat 1888 günü küçük Johnnie'-
araçlarda bile denendi ve demir tekerleklere nin "Edlin Quadrant" marka üç tekerlekli bi-

195

http://groups.google.com/group/merakediyorum
sikletine takıldı ve çocuk büyük bir mutluluk
içinde ilk turunu attı. İLK POLİS ARABASI
1888 yılında, Dunlop, Edlin and Co, şir- İngiltere'de, motorlu bir aracın polisin hizme-
ketinden büyük boy bir bisiklet satın aldı ve tine girmesi ilk kez 1899 yılının Nisan ayında
bunlar için ilk lastik tekerlekleri yaptı. Yeni gerçekleşti. Northamptonshire Karakolu'nun
tekerleklerin araca kazandırdığı hızı ve kulla- görevlilerinden Çavuş McLeod, kentte bulu-
nım kolaylığını gören Edlin firması, veteriner nan "Barnum and Bailey Sirk"nin gösterileri
cerrahla bir anlaşma yaparak birlikte lastik te- için sahte bilet satan bir adamın peşine düş-
kerlek üretimine geçtiler. 19 Aralık 1888 gü- tü. Sahtekârı yakalamakta güçlük çekeceğini
nü Irish Cyclist'te yayınlanan şu ilan, yeni bir anlayınca, Jack Harrison adında birine ait
endüstrinin doğumunu müjdeliyordu:: olan Benz marka aracı ödünç aldı. Uzun bir
"Yeni havalı lastiklerimizi mutlaka dene- kovalamaca sonunda, zanlıyı, Harpole ile Flo-
yin. Bu tekerleklerle titreşim sorunu ortadan re arasında ele geçirmeyi başardı. Olayı okur-
kalktı. Yetkili satıcı: W. Edlin ve Ortaklan. larına nakleden Autocar dergisi, "Araba
Garfield Caddesi, Belfast." öylesine hızla gidiyordu ki, eğer Çavuş McLe-
Üretimin başlamasından sonraki bir yıl od direksiyonda değil de yolun kenarında ol-
içinde 50 adet lastik tekerlekli bisiklet satıldı. saydı, mutlaka durdurup cezayı basardı" diye
Bundan cesaret alan Dunlop, kendi hesabına yazdı.
üretime geçmeye karar verdi. 18 Kasım 1889' Sürekli olarak polis tarafından kulanılmak
da, The Pheumatic Tyre and Booth's Cycle üzere satın alınan ilk araç, bir Stanley Stea-
Agency Ltd. adında bir şirket kurdu ve yeni mer idi. Boston Emniyet Müdürlüğü tarafın-
yıla çok az bir süre kala, Dublin yakınların- dan 1903 yazında hizmete kondu ve Back Bay
daki ilk küçük fabrikasını hizmete açtı. yöresinde devriye görevi yapan dört atın ye-
rini aldı. Automobile dergisinin, hız limitini
aşanların yakalanabilmesi için polisin elinde
İLK HAVALI OTOMOBİL LASTİĞİ çok daha hızlı araçlar bulunması gerektiği yo-
lundaki bir yazısı, 1905 yılının Haziran ayın-
Parisli lastik yapımcısı Edouard Michelin ta- da okurlara ulaştığında, St. Louis Emniyet
rafından yapılan dört adet ilk havalı otomo- Müdürlüğü, bir trafik ekibinin altına bu nite-
bil lastiği, 4 beygir gücündeki Peugeot marka likteki bir aracı çoktan vermiş bulunuyordu.
otomobile takıldı ve Michelin bu arabayla 11 Suçlularla mücadele etmek amacıyla po-
Haziran 1895 günü Paris-Bordeaux Yarışı'na lis tarafından kullanılan ilk araçlar olan iki
katıldı. Gerçi 1200 kilometrelik yarış sırasın- adet "Crossley", 1920 yılının Eylül ayında İn-
da 22 kez lastik değiştirmek zorunda kaldı giliz polisinin "Uçan Birlikler" denilen bölü-
ama, yine de saatte ortalama 25 kilometre ya- münde hizmete girdi. Bir yıl sonra bu araçlara
parak, 19 yarışmacı arasında dokuzuncu ol- telsiz takıldı. Telsizlerin çok uzun olan anten-
du. Her tekerlek, 20 bijonla monte edilmişti. leri, arabanın tavanından uzanıyordu. Elle ku-
manda edilen bu antenler, gerektiğinde içeri
de alınabiliyordu. Sürekli olarak değişik kis-
HA VALİ LASTİK KULLANAN veler altında faaliyet gösteren iki Crossley, ye-
İLK OTOBÜS raltındaki dünyanın "korkulu rüyası" haline
gelmişti.
Paris'te yapılan 2 bin 250 kiloluk De Dion-
Bouton marka buharlı otobüse, 1900 yılında lara gelinceye değin, havalı tekerleklerle yol
4.5 inçlik Michelin lastik tekerlekleri takıldı. alan kamyonların sayısı çok sınırlı kaldı.
Bu, aynı zamanda lastik tekerlekler üzerinde
yol alan ilk ağır vasıta oldu. HA VALİ LASTİK TAKILAN İLK UÇAK

HAVALI LASTİK KULLANAN Romanya doğumlu havacı Trajan Vuia tara-


fından yapılan "Vuia I" adlı uçağa, havalı las-
İLK YÜK ARACI tik tekerlekler takıldı ve ilk deneme, 3 Mart
1906 günü Fransa'nın Montesson yöresinde
1.5 ton ağırlığındaki Alman yapısı Daimler yapıldı. Yeni tekerleklerin sağladığı kolaylık-
marka benzinli kamyona 1902 yılının Temmuz la, Vuia I, yerde o güne kadar havada bile ala-
ayında Dunlop havalı lastikleri takıldı. 8 bey- madığı kadar yol aldı. Bu uçağın yeni lastik
gir gücündeki kamyon, Dunlop'un Clenken- tekerlekleri ile yaptığı en uzun uçuş, 24 kilo-
well Road'daki deposundan Londra'ya lastik metre sonra Vuia Fin yere çakılmasıyla sona
stoklarını taşımak için kullanıldı. 1920'li yıl- erdi.
194
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1920 yılının Eylül ayında hizmete giren telsizli ilk polis ara-
basının tepesinde, dev bir anten bulunuyordu. Suçluların iz-
lenmesi için her gün değişik bir kılığa giren bu arabanın telsizi,
gerektiğinde çıkarılıyordu.

nesi'ni basarak suçluların serbest bırakılma-


İLK POLİS DEDEKTİFİ sını sağlamaya çalışırken yakayı ele vermiş ve
Brest Cezaevi'ne tıkılmıştı.
Fransız Eugene François Vidoeq'tur. 1775 yı- Vidocq, Brest Cezaevi'nden üç kez kaçtı.
lında Arras'ta doğan Vidocq, takma diş İkisinde zincire vurulmuş olarak geri getiril-
çaldığı için daha öğrencilik yıllarında hapis- di. Üçüncü yakalanışında, Paris polisinin ön-
haneyle tanıştı. Banders adlı bu hapishane ay- de gelen isimlerinden M. Henry'ye yaklaşarak,
nı zamanda delilerin tedavi edildiği bir Brest'e atılmamak koşuluyla polis hesabına
bakımevi niteliğindeydi. Cezasını bitirdikten çalışmayı ve muhbirlik yapmayı önerdi. Ye-
sonra Fransız Ordusu'na girdi. Ama çok geç- raltı dünyasını Vidocq kadar tanıyan çok az
meden birliğinden kaçarak o zaman Fransa' insan vardı. Bu nedenle M. Henry, bu öneri-
nın can düşmanı olan Avusturya Ordusu'nun nin kıymetini bildi. Gerekli emirleri vererek,
saflarına katıldı. Bir süre sonra aradan da sı- Vidocq'un Brest yerine La Force Gaol'e gön-
kıldı ve firar etti. Birkaç gün sonra kendini ye- derilmesini sağladı. Vidocq, cezasının geri kala-
niden cezaevinde buldu. Lille Goal Hapisha- nını burada mahkûmların kaçış planlarını
195
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ilgililere bildirerek tamamladı. Cezaevinden kurşunlarla vurularak öldü.
çıktıktan sonra da polisin hesabına çalışma- Köpeklerin düzenli bir biçimde polisin hiz-
ya devam etti. O dönemde polise casusluk yapan metine girmesi ise ilk kez 1899 yılında Belçi-
karanlık insanlar, bu hizmetlerinin karşılığın- ka'nın Ghent kentinde başladı. Bu tarihten
da kendi çevirdikleri işlerin görmezlikten ge- kısa bir süre önce, Ghent polisi, köpeklerden
linmesini isterlerdi. Vidocq ise, tamamen yalnızca gece devriyeleri sırasında yararlanma-
tersine hiçbir pis işe bulaşmamaya ve adının ya başlamıştı.
temiz kalmasına özen gösteriyordu. İngiltere'de, bir suçlunun izini sürmek için
Sonunda, yeraltındaki dostları, bu özelli- polis köpeğinden ilk kez 1876 yılının Nisan
!
ği nedeniyle Vidocq un polisin adamı olmasın- ayında Blackburn polisi tarafından yararlanıl-
dan kuşkulandılar. Bu da onun gizli çalış- dı. Emilly Holland adlı yedi yaşında bir ço-
malarının sonu demekti. Ama M. Henry, böy- cuk, ırzına geçildikten sonra boğazı kesilerek
lesine bir yardımcıyı kaybetmek istemiyordu. öldürülmüştü. Köpek, önce cesedin bulundu-
1812 yılında, cesur bir adım atarak, poliste ğu yere götürüldü. Ama orada bir koku almak
suçların önceden önlenmesi için yeni bir şube mümkün olmadı. Daha sonra iki kuşkulu ki-
kurdu ve "Surete" adı verilen bu örgütün ba- şinin evleri ziyaret edildi. İlk evde, köpek her-
şına Vidocq'u getirdi. Böylece eski hırsız, as- hangi bir heyecan belirtisi göstermedi. Ama,
ker ve cezaevi kaçağı, para karşılığında tüm ikinci eve gidildiğinde, çıldıracak gibi oldu.
mesaisini suçluların yakalanmasına ve suçla- Kayışını tutan polis memurunu zorla sürük-
rın önlenmesine ayıran ilk polis müfettişi oldu. leyerek şöminenin yamna getirdi. Bacanın iç
kısmında, duvarın içine gömülmüş olarak ço-
Sûrete'de dört kişilik bir personel vardı ve cuğun başı bulundu. Evin sahibi William Fish,
bunların hepsi de Vidocq'un La Force Ceza- suçunu kabul etti ve derhal tutuklandı.
evi'nde tanıdığı arkadaşlarıydı. Bizzat kendi-
si seçmişti onları. Sainte Anne Caddesi'nde
küçük bir binada üslendiler. Bu denli küçük İLK POLİS BİRLİĞİ
bir birlik, kent içindeki suç oranının büyük öl-
çüde azalması, Vidocq'un kullandığı bilimsel
yöntemlerden kaynaklanıyordu. Vidocq, suç- Tamamen bağımsız olarak hareket eden ilk
ları çeşitli başlıklar altında tasnif etmiş ve han- polis birliği, 1667 yılının Mart ayında Paris'-
gi suçu kimlerin işleyebileceğini gösteren bir te kuruldu. Böylece, yargı ve kovuşturma yet-
"sabıkalılar dosyası" düzenlemişti. Ayrıca, kileri ilk kez birbirinden ayrılmış oluyordu.
öteki tüm başarılı dedektifler gibi içgüdüsü ve Polis örgütünün başına bir teğmen getirildi ve
önsezisi de kendisine çok yardımcı oluyordu. kendisine, kentin güvenliğinden sorumlu ol-
"Bir suçlunun yüzünü tümüyle görmeme ge- duğu bildirildi. Gabriel-Nicholas de la Reynie
rek yok" demişti bir keresinde, "gözlerine ba- adlı bu teğmen, 30 yıl Paris Emniyeti'nin ba-
kayım yeter". şında kaldı. Emrinde, yarı askeri nitelikte
Vidocq, Surete'den emekli olduktan sonra, 144'ü atlı, 554 polis vardı.
dedektiflik dünyasında ikinci yeniliği yaptı ve Paris Polisi'ne 12 Mart 1829 günü çıkarı-
ilk özel dedektif bürosunu kurdu. Daha son- lan bir yasayla, ilk kez özel bir üniforma giy-
raki yıllarında yoksulluğun kucağına düştü ve dirildi. Yasanın gerekçesinde şöyle
1855 yılında bir yoksullar evinde öldü. demliyordu:
"Bu üniforma, kamuoyuna kendilerini ko-
ruyan bir gücün varlığını sürekli olarak hatır-
İLK POLİS KÖPEKLERİ latacaktır. Ayrıca polisler, yapabilecekleri
herhangi bir yanlış sonucu, halkın arasında
kaybolup gidemeyecekleri için, sürekli olarak
Özel olarak eğitilmiş köpeklerin yasaların hiz- dikkatli davranmak zorunda kalacaklardır."
metine ilk girmesi, İngiltere'de 8 Şubat 1816
günü Aberdeenshire'da oldu. Polis memuru
Malcolm Gillispie, bull-terrier cinsi köpeğiy- GÖREV BAŞINDA ÖLDÜRÜLEN
le, sahte viski imalatçılarının izine düştü. Kö- İLK POLİS
peğe, kuşkulu kişilerin bindiği atların burnunu
ısırmak öğretilmişti. Böylece atın üzerindeki Londra'da, metropoliten yörenin polislerin-
kişi yere düşüyor ve polis de onu kıskıvrak ya- den William Grantham, 29 Haziran 1830 ge-
kalıyordu. Bu yöntemle sekiz suçlunun yaka- cesi Somers Town'da devriye gezerken, iki
lanmasına yardımcı olduktan sonra, aynı yılın sarhoş İrlandalının bir kadını dövdüklerini
30 Temmuz günü, dokuzuncu avını yakala- gördü. Kadını kurtarmak için aralarına girdi-
mak üzereyken, suçlunun silahından fırlayan ğinde, birden kendisini yerde buldu. Kadın da
196
http://groups.google.com/group/merakediyorum
dahil, üçü birden zavallı polis memurunu kız, erkek bir polis memuru tarafından sor-
ölünceye kadar tekmelediler. Grantham'ın öl- guya çekilemeyecekti. Bu görev, yalnızca ka-
meden önce son gördüğü şey, kurtarmak is- dınca sıcaklıkları ve yakınlıkları ile genç
tediği kadının beynine doğru yaklaşan çizmesi kardeşlerinin güvenlerini kazanabilecek olan
oldu. kadın polislerce yerine getirilecekti.
Bu yasanın çıkmasına olan katkısı bir ya-
na, Bayan Wells, kadın polislere olan gerek-
İLK MOTOSİKLETLİ sinimin kabul edilmesi için gerçekten çok
POLİS DEVRİYESİ yararlı oldu. Onun bu çabalan sonucu, 1916
yılında, ABD'deki kadın polislerin sayısı 17'yi
New York Polisi tarafından 1905 yılında üç buldu.
araçla başlatıldı. Çok büyük yararları görü-
lünce, Emniyet Müdürlüğü'nün 1906 yılı büt- DEVRİYE GEZEN
çesine 20 yeni aracın alınması için ödenek
kondu. Los Angeles kentinde de 1911 yılında İLK KADIN POLİSLER
altı kişilik motosikletli polis birliği kuruldu.
Komiser Sir Nevil Macready'nin yönetimin-
de,' 23 Aralık 1918 günü yayınlanan bir yönet-
İLK KADIN POLİS melikle görevlerine başladılar. 100 polis adayı
önce 1919 yılının Şubat ayma kadar Bayan
F. Stanley'in kumandasında Peel Polis Aka-
Üniforma giyen ve bir erkek meslektaşının
demisi'nde eğitim gördüler. 100 kişilik bu bir-
tüm yetkilerini taşıyan ilk kadın polis, Bayan
lik, Kadın Polis Gücü'nden tamamen
Alice Stebbin Wells'tir. 12 Eylül 1910 günü
bağımsızdı. Zira Sir Nevil, Kadın Polis Gücü'
Los Angeles Emniyet Müdürlüğü'nde göreve
nü hiç sevmiyor ve onlardan "erkeksi kadın-
başladı. İlk gün, kendisine bir polis rozeti, bir
ların üniforma giydikleri militan bir örgüt"
ilkyardım kitabı ve yönetmelik verildi. O gün-
olarak söz ediyordu.
lerde, polislere, görevlerine giderken ya da bir
iz peşindeyken, taksilere ücretsiz olarak bin- Sir Nevil, yeni kurduğu devriye birliğinin
melerini sağlamak üzere özel bir rozet verili- gerekçesini de şöyle açıklıyordu: "Parklarda
yordu. Bayan Wells, ne zaman bir taksiye güneşlenen hanımefendilerin ve beyefendile-
binse, aracın şoförü tarafından kocasının ro- rin arasında ızbandut gibi erkek polislerin dev-
zetini haksız yere kullanmakla suçlanıyordu. riye gezmesi hiç de hoş olmuyor. Bu görevin
Bu durumdan çok rahatsız olunca, durumu kadın memurlarca yapılması çok daha iyi."
âmirlerine açtı ve kendisine "kadın polis"
olduğunu gösterir özel bir rozet verilmesini is-
tedi. Bunun üzerine Bayan Wells için, üzerin- İLK POLİTEN
de "Kadın polis rozeti no. 1" yazılı bir rozet
yaptırıldı. 1933 yılının Mart ayıda, İngiltere'nin Cheshire
1850'li yıllardan beri özellikle haftalık mi- kentindeki ICI laboratuvarlarında R.O. Gib-
zah dergilerinde bir kadının da polis olabile- son tarafından elde edildi. Gibson, etilen ile
ceği varsayılarak çizilmiş çeşitli karikatürler benzaldehidi, 170 santigrat derecede tepkime-
ve bu yolda uydurulmuş fıkralar yayınlanıyor- ye soktu ve elde ettiği sonucu defterine şöyle
du. Bütün bunlarla koşullandırılmış olan Los yazdı: "Sonuçta, tepkime kabının iç çeperini
Angeles halkı, bir kadının gerçekten polis ol- kaplayan beyaz bir madde kalıyor." Polite-
duğuna, üstelik tutuklama yetkisine de sahip nin ilk kullanımı ise, yalıtım amacıyla oldu.
bulunduğuna bir türlü inanamıyordu. Ancak, 1939 yılının Temmuz ayında Telegraph Cons-
bir süre sonra Bayan Wells, modelini kendi truction and Maintenanca Co. adlı şirket, bir
çizdiği polis üniformasını giymeye başlayın- mil uzunluğundaki sualtı kablosunu politen
ca, kimse sesini çıkaramadı. ipi ile kapladı ve Wight Adası ile Britanya
Adası arasına yerleştirdi.
Bayan Wells'in en önemli görevleri arasın-
da, dans salonları.kayak salonları ve resim ser-
gileri gibi toplu yerlerde denetim yapmaktı.
Ayrıca, kayıp kişileri araştırmak, herhangi bir İLK POP GRUBU
iş için karakola gelen kadınlara yardımcı ol-
mak da onun görevleri içine giriyordu. Çok Vokal ve enstrümantal türde ilk vokal grubu,
geçmeden Los Angeles Emniyet Müdürlüğü "The Bluecaps"tır. ABD'nin Nashville ken-
bir yönerge çıkardı. Buna göre, hiçbir genç tinde beş genç tarafından kurulan grupta, Dic-
197

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kie Harrel davul, Jack Neal basgitar, Willie
Williams ritm gitar çalıyorlardı. Clif Gallup
vokalde eşlik ederken, Gene Vinvent de gru-
bun solistliğini yapıyordu. 1956 Haziran'ın-
da Capitol Plakçılık tarafından çıkarılan ilk
plaklarının bir yüzünde, "Be-Bop-a-Lula" ad-
lı parçalan, öteki yüzünde de "Woman Love"
adlı şarkı vardı. Birinci şarkı, Amerikan lis-
telerini altüst ederken, Woman Love, BBC ta-
rafından yasaklandı. Grubun doldurduğu
"Blujean Bob" adlı ilk uzunçalar da, aynı yıl
piyasaya çıktı. The Bluecaps, 1959 yılında
dağıldı.

İLK "EN SEVİLEN PLAKLAR"


LİSTESİ
1890 'lı yıllarda Paris 'te, köpekler için bir güzellik salonu açan
Plak satışlarını temel alarak hazırlanan ilk lis- Madam Ledouble, mesleğim yeterince duyurabilmek için ken-
disine özel bir de "kartvizit" bastırmıştı.
te,4 Ocak 1936 günü, New York'ta, The Bill-
board tarafından yayınlandı. Üç büyük
plakçılık şirketinin en çok satan plakları, üç
ayrı liste halinde verilmişti. 30 Aralık 1935 gü- kişilerce kullanılan bu makineler, gönderilen
nü biten haftanın sonuçlarına göre, üç liste- kolinin değerini, gönderildiği postanenin adını
nin ilk sıralarında şu şarkılar vardı: Joe Venuti ve postalanış tarihini basıyordu. 15 Haziran
ve Orkestrası'nın seslendirdiği "Stop, Look 1903 günü hizmete giren aygıtların kullanımı,
and Listen" (Colombia), Ozzia Nelson ve Or- 1905 yılının Ocak ayına kadar sürdü.
kestrası'nın seslendirdiği "Quicker Than You Bu tür araçları sürekli olarak kullanan ilk
Can Say" (Brunswick), Tommy Dosey ve Or- ülke ise, Yeni Zelanda'dır. Bu ülkede, Posta
kestrası'nın seslendirdiği "The Music Goes İdaresi, aldığı bir kararla 1904 yılından itiba-
Round" (RCA-Victor). ren Ernest Moss tarafından patenti alınarak
Tüm plak şirketlerinin yapıtları arasında üretilen otomatik damgalama makinelerinin
seçilen "İlk on" listelerinin birincisi, 14 Ka- kullanımını başlattı.
sım 1952 günü İngiltere'de New Musical Exp-
ress gazetesinde yayınlandı. Liste, şu
şekildeydi: İLK POSTA PULU
1. "Here in My Heart", Al Martino
2. "You Belong to My Heart", Jo Stafford 1653 yılında Paris'te hizmet veren Françoise
3. "Somewhere Along the Way", Nat King Velayer'e ait Petite Post'ta kullanıldı. "Bil-
Cole lets de Prot Paye" adı verilen bu pullar, ger-
4. "Isle of Innisfree", Bing Crosby. çekten bilet şeklindeydi ve postaya verilen
5. "Feet Up", Guy Mitchell maddenin üzerine yapıştırılıyordu. Günümü-
6. "Helf As Much". Rosemary Clooney ze kadar ulaşabilen bir örneği olmamakla bir-
7. "High Noon", Frankie Laine likte, üzerinde ödenen posta ücretinin yazılı
"Forget Me Not", Vera Lynn olduğu biliniyor. O dönemde, genellikle pos-
8. "Sugar Bush", Doris Day ve Frankie Laine ta ücreti alıcılar tarafından ödendiğinden,
9. "Homing Waltz", Vera Lynn "önceden ödeme" anlamına gelen pul kullan-
10. "Auf Wiedersehen", Vera Lynn. ma yöntemi pek yaygın değildi.
Posta ücretinin önceden ödendiğini simge-
leyen pulların İngiltere'de kullanılmasına 1 Ni-
İLK OTOMATİK POSTA san 1680 günü Londra'da başlandı.
O gün, William Dockwra, kendisi tarafın-
DAMGASIMAKİNESİ dan çalıştırılan London Penny Post'ta, pul-
ların tanıtımını yaptı. Üçgen şeklindeki bu
Norveçli mucit Karl Uchermann tarafından pulların üzerinde, "ücreti önceden
gerçekleştirildi. 1903 yılında Oslo'daki Krag ödenmiştir" kaydı vardı. Dockwra'nın el ya-
Maskinfabrik tesislerinde üretime başlandı. pımı pullarından 10 adedi, günümüze kadar
Norveç Posta İdaresi tarafından yetki verilmiş ulaşmıştır.
198

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KÖPEK GÜZELLİK SALONU
İngiltere'de, The Dogs' Toilet Club adı altın-
da Londra'nın New Bond Caddesi'nde, 1896
yılında açıldı. Dükkânın sahibi, bu girişimi
Paris'te aynı konuda birkaç yıl önce faaliye-
te geçen Bayan Ledouble'den esinlenmişti.
Londra'daki güzellik salonunda, hayvanların
derilerinin tahriş edilmemesi için, banyo sıra-
sında sabun yerine yumurta sarısı kullanılıyor-
du. Ayak tırnaklarına yapılan pedikür dı-
şında, isteyen "müşterilerin" dişleri de par-
latılıyordu.

İLK YAPIŞKAN PULLAR

İskoçya'nın Dundee kentinde, 1834 yılının


Ağustos ayında James Chalmers tarafından
kendi matbaasında bastırıldı. Chalmers'in
amacı, posta pullarının tek tip haline getirile- 1 Ocak 1850 yılında, Avustralya'da, New South Wales Pos-
bileceğini kanıtlamaktı. Önceleri hiç ilgi çek- tanesi tarafından çıkarıldı. 1, 2 ve 3 penilik fiyatlar taşıyan
medi. Ancak, Rowland Hills tarafından bu pulların üzerinde, "Sidney'den görüntüler" vardı.
yapılan posta reformu önerisini tartışmak üze-
re 4 Aralık 1837 günü toplanan Parlamento İLK RESİMLİ POSTA PULU
Seçim Komitesi'ne bastığı pullardan birkaç ör- Üzerine herhangi bir kişinin portresi yerine çe-
nek göndermeyi başardı. Hills tarafından ha- şitli resimler basılan ilk posta pulları, üç ayrı
zırlanan Posta Reformu tasarısında, pulların, fiyattan satışa çıkarılan "Sidney Görüntüleri"
zarfların üzerine basılması öneriliyordu. adlı seridir. Avustralya'da, New Southwaies
Çok geçmeden, bir mucit olarak Posta İdaresi tarafından 1 Ocak 1850 günü
Chalmers' ve onun geliştirdiği pul sistemini kullanımı başlatıldı.
destekleyenlerle, Rowland Hills'in, pul bas-
kılı zarf buluşunu destekleyenler arasında yo-
ğun tartışma başladı. Ancak, bu tartışma, İLK OTOMATİK PUL MAKİNESİ
hiçbir zaman iki taraftan birini tam olarak tat-
min edecek bir çözüme ulaşamadı.
Para atıldığı zaman belirli bir miktarda pul ve-
ren otomatik pul makinelerinin ilki, Londra'
YANLARI TIRTILLI İLK PUL da Stamp Distribution Syndicate tarafından
geliştirildi ve 1891 yılının Mayıs ayında hiz-
mete sokuldu. Kentin çeşitli yerlerine konan
1854 yılının Şubat ayında çıkarılan "Penny bu ilk posta pulu makinelerinde, bir peni atıl-
Red" pulunun kenarları, bugünkü örneklerin- dığı zaman 64 sayfalık bir bloknot düşüyor-
de olduğu gibi tırtıllı idi. Bu fikrin sahibi olan du. Pullar, bloknotun en arka sayfasına
Henry Archer, ilk perfore (tırtıl yapma) ma- iliştirilmişti. Bloknot'un içinde birkaç tane
kinesini 1847 yılında yapmıştı. Ama ilk de- tam sayfa ilan ile 1891 yılının takvimi vardı.
nemelerinde istediği sonucu alamadı. Çalış- Yapım masrafları, içindeki ilanların geliri ile
malarına devam etti ve bir yıl sonra iki pul ara- fazlasıyla karşılandığından, bloknotlar, ücret-
sında düzenli delikler açabilen bir araç yap- siz olarak dağıtılıyordu. Pulların üzerindeki
mayı başardı. Kraliçe Victoria resminin boyun kısmına pul
199

http://groups.google.com/group/merakediyorum
makinelerini yapan kuruluşun adının ilk harf- ambalajlayarak bütçelerine oldukça önemli
leri olan SDS rumuzu basılmıştı. katkılarda bulunuyordu.

İLK UÇAK PULU İLK HAZIRLIK OKULU

İtalyan Posta İdaresi tarafından, 1917 yılın- Öğrencileri, genel okullara hazırlayan ilk özel
da bastırıldı. Bu 200 bin posta pulunun üze- hazırlık okulu, "Temple Grov", 1810 yılın-
rinde, "Esperimento Posta Aerea-Maggio da Rahip Dr. Pearson tarafından kuruldu.
1917-Torino-Roma, Roma-Torino" sözcükleri Okulun Vikont Paalmerstone'a ait olan bina-
yazılıydı. Zira, ilk uçak postası servisi o yılın sı, Mortlake ile Riclomnd Park arasındaki 80
Mayıs ayında deneme niteliğinde Roma ile To- dönümlük arazi üzerinde yer alıyordu. Okul
rino kentleri arasında başlatılmıştı. yöneticilerinin tanımlamasıyla, "Temple Gro-
ve'da seminer yapan genç beyefendiler" okula
7 yaşını doldurduktan sonra geliyorlar ve 14
İLK POSTA KARTI yaşında ayrılıyorlardı. Mezunların çoğu,
Eton'a gidiyordu.
1818 yılında kurulan bir illüstrasyondan
Telif hakkı 1861 yılında Philadelphia'da John anlaşıldığına göre, öğrenciler, yuvarlak bir
P. Charlton tarafından alındı. Charlton, da- şapka, uzun kuyruklu ceket ve beyaz panto-
ha sonra bu hakkını hemşerisi Hyman 1. lon giyiyorlardı. Eğitimin temel amacı ise,
Lipman'a devretti.Lipman'ınözel kenar süsü okul başöğretmeninin tabiriyle, öğrencilere
ile bastırdığı posta katları, ABD Posta İdare- kendilerini kaba alt tabakadan ayırarak pırıl
si'nin posta kartını kendi tekeline aldığı 1873 pırıl bir beyefendi yapacak özellikleri kazan-
yılma kadar satıldı. dıracak günlük çalışmalar yaptırmaktı. Bu ça-
Posta ücreti önceden ödenerek alman ilk lışmalardan beklenen sonucu alabilmek için
posta pulları ise 1 Ekim 1869 gününden itiba- de, gerek sınıf içinde, gerekse ders dışı saat-
ren Avusturya Posta İdaresi tarafından Dr. lerde, çok sıkı bir disiplin uygulanması gerek-
Emmanuel Herrmann'ın önerisi üzerine satı- tiğine inanılıyordu. 1830'lu yıllarda, bu
şa sunuldu. Saman renkli kartların üzerinde okulun yaşantısı hakkında bir fikir edinmek
posta ücretinin fiyata dahil olduğunu göste- için Norfolk'un ünlü ailelerinden birinin oğ-
ren pullar vardı. İlk iki ay içinde, 2 milyon 930 lu olan H.J. Coke'un, "gizli" anı defterine
bin adet satılarak hak ettiği ilgiyi gördü. bir göz atalım:
"Günümüze, kocaman birer kaşık sülfür
İLK ANMA PULU ve şeker pekmezi ile başlıyorduk. Bir saat sü-
ren ilk dersten sonra, kahvaltıya iniyor ve bir
şişe süt içiyorduk. Bu süt öylesine berraktı ki,
2 fenik değerindeki yeşil ve kızıl renkli pullar, ona aramızda mavi gökyüzü adını takmıştık.
Alman Atıcılık Yarışması'nın 25. yıldönümü Yanında da bir dilim yağlı ekmek veriliyordu.
nedeniyle 1887 yılının Temmuz ayında Evet, gerçekten de zaman zaman biraz yağ
Frankfurt-an-Main Privat-Brief-Verkher Pos- oluyordu ekmek diliminin üstünde. Akşam ye-
ta idaresi tarafından çıkarıldı. meklerinde ise bol bol pirinç vardı. Temizliğe
gelince, orada kaldığım iki yıl içinde, bir kez
olsun banyo yapmadım. Cumartesi geceleri,
İLK CİPS PATATES hademeler yatakhanelerimize gelir, ayakları-
mızı yıkarlardı. Bir leğen dolusu suyun çev-
1853 yılında.New York'taki Moon Lake House resine on ikimizi birden oturturlar, ayakları-
Oteli'nin Kızılderili aşçısı George Crum tara- mızı leğenin içine soktururlardı. Sonra da çı-
fından hazırlandı. Bir akşam, otelin restora- karmamızı söylerler ve sonraki grubu çağırır-
nına yemeğe gelen müşterilerden biri, Crum' lardı. Su hiç değişmediğinden, en sona kalan
dan, "Fransızların ünlü patates tavasından arkadaşlarımız, ayaklarını sokarken gözleri-
daha ince bir patates yemeği" istedi. ni de kapatırlardı pisliği görmemek için,"
George Crum'un yaptığı cips, öylesine tu-
tuldu ki, kısa zaman içinde Moon Lake Hou-
se'un, özel yemeği haline geldi. Birkaç yıl TAŞINABİLİR İLK BASILI KİTAP
sonra, paketlenmiş cips satışı, ülkenin her ye-
rinde salgın haline geldi. Pek çok dargelirli 1409 yılında Kore'de basılan "Sun-tzu-shi-
Amerikan ailesi, patatesleri evlerinde kızartıp chia-chu" adlı yapıt, taşınabilir ilk basılı ki-
200
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1451-1456yıllan arasında Almanya'nın Mainz kentinde Gu- 42 satır bulunan bu İndilerden biri, halen
tenberg tarafından basılan bu "Incir'in, her sayfasında 42 Fransa'da "Ulusal Kitaplıkladır. 643 sayfa-
satır bulunuyordu. Renkli süslemeler, kitap basıldıktan son-
ra elle yapıldı. lık bu yapıtın sonuna, elyazmasıyla şu not dü-
şülmüş:
''Bu kitap, St. Stepnen Müşterek Kilisesi
BASILAN İLK İNCİL Piskopos Vekiii tarafından,Efendinıiz'in 1456
Gutenberg tarafından Almanya'nın Mainz yılında, Meryem Anamızın semaya çıkışı oru-
kentinde, 1451 ile 1456 yılları arasında basıl- cunda (15 Ağustos) tertip edildi, ciltlendi Ye
dığına inanılan ilk "İnci"in 48 nüshası, gü- saklandı. Tanrı'ya şükürler olsun. Halelu-
nümüze kadar ulaşabilmiştir. Her sayfasında yah."

tap sayılır. "Konfiçyüs'ün Sohbetleri" adlı ki- nıtlayan birçok unsur vardır.
tabın bir kısmında, 1317 yılında, kalanının da Avrupa'da basılan ve baskı tarihi kesin
1324 yılında basıldığı yolunda bazı iddialar olarak bilinen en eski kitap ise, "Eyn Manung
-varsa da, bunlar henüz kesinlikle kanıtlana- der Christenheit Widder Die Durken" adlı e-
bilmiş değildir. serdir. "Hıristiyanlık Âleminin Türklere Ya-
Bu türde Avrupa'da basılan ilk kitap ise, karışı"nı konu alan bu kitap, Gutenberg
2 yapraklı "Donatus Latin Grammar" adlı tarafından 1454 yılında Mainz'da basıldı. Ha-
dilbilgisi kitabıdır. Her sayfasında 27 satır bu- len elde bulunan tek nüshasında, yalnızca al-
lunan bu kitabın 1451 yılında basıldığını ka- tı sayfa ile bir takvim vardır.
201

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tutulurlardı. Ancak, 1796 yılının sonlarında İn-
SAVAŞ ESİRLERİ İÇİN İLK KAMP giltere'ye getirilen savaş tutsaklarının sayısı o
denli arttı ki, özel bir yerleştirme alanının ku-
rulması zorunluluk haline geldi. 160 dönüm-
Fransız savaş esirlerini yerleştirmek üzere, lük kamp, 8 bin tutsağı yerleştirmek amacıyla,
Huntingdonshire yakınlarında "Norman 500 görevli tarafından dört aydan kısa bir sü-
Cross Depot" adıyla 7 Nisan 1797 günü açıl- re içinde gece-gündüz hiç durmamacasına ça-
dı. O güne değin, savaş tutsakları, sivil hapis- lışılarak bitirildi.
hanelerde, kalelerde ya da yüzer zindanlarda Tutsaklar, ikişer katlı 16 ahşap barakaya
202

http://groups.google.com/group/merakediyorum
BASILAN İLK KİTAP
Günümüze kadar ulaşanlar içinde yapılan bir
değerlendirmeye göre, tarihin basılan ilk ki-
tabı, Buda'nın öğretilerini içeren "Diamond
Sutra"dır. Buda'nın ağzından, müridi Subhu-
ti'ye söylenen sözleri ve öğütleri aktarır. Ta-
mamı yedi sayfa olan bu kitabın altı sayfası
metin bölümüdür. Bir sayfasında ise Buda ile
müritlerini gösteren bir, 'tablo (illustrasyon)
vardır. Sayfaların ebadı 30x75 cm'dir. Ağaç-
tan yapılan bir kalıpla basılan metin bölümü-
nün sonunda şöyle bir not vardır:
"11 Mayıs 868'de, çok saygıdeğer ebe-
veynlerinin anılarını yad etmek için ücretsiz
olarak dağıtılmak üzere Wang Chieh tarafın-
dan basılmıştır."
Yine ahşap kalıpla basılan illüstrasyonda,
Buda'nın çevresinde erkek ve kadın müritle-
rini görürüz. Ayrıca, iki tane de gülümseyen
tombul kedi vardır.
Kitap, 1900 yılında Taoist bir rahip tara-
fından Türkistan'da Tunhuang yöresinde Bin
Buda Mağaraları'nda bir duvarın dibinde yı-
ğılı olarak 1300 elyazması belge arasında
bulundu.

"Diamond Sutra" adlı kitap, 868 yılında Çin'de basıldı. Ye-


di sayfalık kitabın bir sayfasında, Buda'yı erkek ve kadın mu-
ritierinin arasında gösteren bir de illüstrasyon vardı.

yerleştirildi. Her dört barakanın çevresine bir Aynı yılın Kasım ayında da Camperdown Mu-
tahta perde gerildi. Dört barakanın tam orta- harebesi'nde ele geçirilen Hollandalılar kampa
sına sekizgen biçiminde bir gözetleme kulesi getirildiler.
yapıldı. Barakaların tümü rahatlıkla görüle- Çok sık görülen kaçma girişimlerinin pek
bilen sekizgenin her köşesine silahlı birer mu- azı başarıyla sonuçlanabiliyordu. Yakalanan
hafız dikildi. Kampa getirilen ilk tutsaklar, kaçaklar ise"Kara Delik"adı verilen bir hüc-
"Reunion" ve "Revolutionnaire" adlı savaş reye atılıyorlar ve günlerce orada bırakılıyor-
gemilerinden alman 300 kişiydi. Onları, öte- lardı. Buradan sağ çıkabilme şansı da, ancak
ki Fransız gemilerinden gelen tutsaklar izledi. kamptan kaçmayı başarabilme şansı kadardı.
203

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Tutsaklara her gün bira, et, ekmek ve tuz, sonel, tuvaletlerin bakım sorumluluğunu üst-
günaşırı da sebze veriliyordu. Haftada bir kez lendi. Çok geçmeden, Londra'nın orta sınıf
de yağ ve peynir yeme şansına sahiptiler. Yağ halkı, o güne değin büyük saygı besledikleri,
ve peynir, kampın kenarında kurulan pazar- hatta biraz da korkarak baktıkları burjuvazi-
dan, mahkûmlar tarafından satın alınıyordu. nin de kendilerinden farksız olduğunu anla-
Kamp yöneticilerinin seçtiği birkaç tutsak, nö- dılar. Zira, girdikleri tuvalette, çok ünlü bir
betçiler nezaretinde dışarı çıkıp arkadaşları- soyluyla yanyana aynı işi yapabiliyor-
nın siparişlerini aldıktan sonra geri dönü- lardı. Tabii, bu durum her iki kesimin de tu-
yorlardı. valetlerden uzak kalmasına neden oldu. Orta
El sanatlarının dışında, kumar (1. ve 2. sınıf halk, büyüklerle karşı karşıya gelerek,
Dünya savaşları sırasında kurulan esir kamp onlara saygısızlık etmekten çekiniyor, bur-
larında da çok yaygındı), sportif faaliyetler ve juvalar da aşağı sınıftan insanlarla en uy-
amatör tiyatroculuk, kamp sakinlerini oyalayan gunsuz yerlerde karşılaşıp onların düzeyine in-
başlıca unsurlardı. Kampın 1809 yılında çizi- mek istemiyordu. Bunun üzerine tuvaletler,
len bir planına bakılırsa, özel bir tiyatro bi- uzun süre "işsiz" kaldı. 1852 yılının Şubat ayı
nası bile vardı. boyunca, erkekler tuvaletinin yalnızca 58 müş-
terisi olmuştu. Hanımlar tuvaleti ise gerçek-
ten daha şanssızdı. Ay sonuna değin, topu
topu 24 hanımefendiye hizmet verebilmişti.
İLK ÖZEL DEDEKTİFLİK BÜROSU Üstelik bu dönemde "The Times" gazetesin-
de, tuvaletleri tanıtmak üzere üç kez ilan çık-
"Bureaudes Renseignments au Service des In- mış, ayrıca 50 bin broşür dağıtılmıştı.
teres Prives" adıyla 1833 yılında, Paris'te es- Bu başarısızlığa karşın, Londralı mühen-
ki emniyet görevlilerinden Eugene François dislerden William Haywood da, ilk yeraltı
Vidocq (bkz. İlk dedektif) tarafından kurul- umumi tuvaletini yaptırdı. Bu tuvaletin bir
du. Önceleri iyi giden işler, Vidocq'un müş- özelliği de, hanımlarla beylere ait tuvaletlerin
terilerinden birine saldırıp, 50 frank manevi, yan yana iki bina şeklinde olmasıydı. Haywo-
60 frank da maddi tazminat ödemeye mah- od, erkekler tuvaletinin ilk müşterisi olarak bir
kûm edilmesiyle bozuldu. Birkaç yıl sonra bü- penilik ücreti ödedi. Bu ücret, 1971 yılına dek
ro, hükümetin yoğun baskısı üzerine kapatıldı. Londra'daki hemen tüm umumi tuvaletler için
geçerli oldu ve belki de en istikrarlı hizmet fi-
yatı olarak rekor kırdı.
İLK GENEL TUVALET
Ne var ki, 19. yüzyıl Londra'sında, insan-
lar, sokaklardaki tuvaletlere gitmeye çekini-
Erkekler için ilk genel tuvalet, Londra'da Fleet yorlardı. Bu yüzden evlerinden olabildiğince
Caddesi 95 numarada 2 Şubat 1852 günü hiz- az uzaklaşıyorlar ya da zorunlu gereksinim-
mete girdi. Dokuz gün sonra da Bedford Cad- lerini karşılayabilmek için ellerinden geldiğince
desi 51 numarada hanımlar için bir genel dişlerini sıkıyorlardı. Gerçi Crystal Palace'ın
tuvalet açıldı. "Society of Arts" adlı kuruluş tuvaleti iş yapıyordu ama, ne de olsa, orası ka-
tarafından açılan tuvaletlerin fikir babaları ise, palı bir yerdi.
Trafalgar Alanı'ndaki Nelson Anıtı'ın da yap-
tıran Sir Samuel Morton Peto ile Noel kart-
larının bulucusu ve bir önceki yıl yapılan İLK HALK KİTAPLIĞI
Büyük Sergi'nin düzenleyicilerinden Sir Henry
Cole idi. Crystal Palace'da yapılan tuvaletle- İngiltere'de, 1608 yılında Norwich'de açıldı.
rin ne denli önemli bir gereksinimi karşıladı- Kitaplar, Jerrom Goodwyn adlı birinin evin-
ğını görünce, Londra'nın en işlek caddelerine deki üç odaya yerleştirildi. O dönemdeki ka-
de bu tür tuvaletler yaptırmaya karar yerdi- tedral kitaplıklarında olduğu gibi, Norwich
ler. Kuşkusuz, Sir Cole ve Sir Peto, bir top- Halk Kitaplığı'nda da kitaplar genellikle din-
lum hizmetinin yanı sıra, kârlı bir yatırımın sel içerikliydi. Kitaplığa gelenlerin çoğu da din
da sevincim yaşıyorlardı. Zira, Crystal Pala- adamlarıydı. 1772 ciltten oluşan Norwich
ce'daki genel tuvaletlerin 23 haftalık hasılatı- Halk Kitaplığı, aynı zamanda kamunun kul-
nın 1790 sterlin olduğunu öğrenmek, onları lanımına açılan en eski kitap koleksiyonudur.
bu yönde bir girişim yapmaya iten en önemli
etkenlerden biri olmuştu. Peto, inşaatla biz-
zat ilgilendi. En kaliteli malzemeleri seçerek, İLK KAMUOYU YOKLAMASI
gerçekten çok güzel görünümlü iki tuvalet ya-
pıldı. Bir "genel miidür"ün emrindeki iki per- 1824 yılı ABD başkanlık seçimleri nedeniyle,
204

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Wilmington kenti seçmenleri arasında yapıl- çaprazlama olarak yerleştiriliyordu. Daha
dı. 532 seçmen arasında yapılan soruşturma- sonra bunlar çiğnenerek düz bir tabaka hali-
nın soruçları, Harrisburg Pennsylvanian ne getiriliyordu.
gazetesinin 24 Temmuz 1824 tarihli sayısında M.Ö. 13. yüzyılda, deriden yapılan parşö-
yayınlandı. Sonuçlara bakılırsa, Andrew Jack- menler de ilk kez Mısır'da kullanıldı. Parşö-
son'ın, John Quincy Adams ve öteki iki aday men elde etmek için, hayvanın derisi, kireç
karşısında çok rahat bir zafer elde etmesi bek- içerisinde güzelce temizlendikten sonra, tah-
leniyordu. ta bir çerçeve içinde iyice gerilerek kurutulu-
İki şıklı herhangi bir konuda seçmenlerin yordu. Daha sonra da, yazı yazmaya elverişli
kararını öğrenmek amacına yönelik ilk kamu- düz bir zemin elde edinceye kadar bıçakla ka-
oyu yoklaması, 18-28 Mart 1907 tarihleri ara- zınıyordu.
sında Chicago Journal tarafından yapıldı. Gerçi parşömenin ömrü, papirüse göre da-
Gazete, Chicago halkına, o güne değin özel ha uzundu ama, fazla miktarda üretimi hayli
sektör tarafından yürütülen tramvay ulaşımı- zordu. Yine de yavaş yavaş Avrupa'ya yayıldı
nın belediyeye devredilip edilmemesi hakkında ve 1500 yılına kadar, özellikle dinsel yazılar
ne düşündüklerini soruyordu. için kullanıldı.
Kamuoyu yoklaması, Chicagoluların yüz- Kâğıt, M.Ö. 2. yüzyılda Çin'de yapıldı.
de 59'unun tramvay ulaşımının belediye tara- M.S. 7. yüzyıla kadar Çinliler, kâğıt yapımın-
fından gerçekleştirilmesinden yana olduğunu da kullandıkları formülü büyük bir gizlilik
ortaya koydu. Konuyla ilgili olarak yapılan içinde sakladılar. Ancak, bu formül önce Ja-
resmi referandumda ise, aynı yönde oy kulla- ponların, sonra da Arapların eline geçti. En-
nanların oram yüzde 55 olarak saptandı. Chi- dülüs Emevilerinin 711 yılında İspanya'yı işgal
cago Journal, yaptığı kamuoyu araştırma- etmeleri üzerine Avrupa'ya geçti.
sında, yalnızca yüzde 4'lük bir yanılgıya uğ- En eski kâğıt, yapımında tahta, saman ve
ramıştı. bez kullanılmasına karşın "bez parşömen"
Günümüzde en geçerli yöntem olan olarak adlandırılıyordu. Her üç madde de iyi-
"örnekleme" yöntemiyle kamuoyu yoklama- ce dövülerek ezildikten sonra su ile karıştırı-
sının mucitleri, Amerikan Kamoyu Enstitü- lıyor, sonra da tabakalar halinde sıkıştırılarak
sü'nden Dr. George Gallup, Furtune Survey' kurutuluyordu.
den Elme Roper ve Crossley Poll'dan Archi-
bald Crossley'dir. Her üçü de, bu yöntemi
1935 yılından itibaren kulanmaya başladılar. İLK HALKLA İLİŞKİLER UZMANI
Ancak, Roper, Temmuz ayında otomobil sa-
hipleri arasında yaptığı bir soruşturma ile di-
ğer ikisinin önüne geçerek, örnekleme yönte- Gazetelerde ekonomi muhabirliği yapan Ivy
mini kullanan ilk araştırmacı oldu. Roper, Ledbetter Lee, konunun önemini kavradıktan
araba sahiplerine, şu soruyu soruyordu: sonra gazeteciliği bıraktı ve 1903 yılında New
"Otombil sizce bir lüks mü, yoksa gereksinim York'ta bir büro açarak, kendisini "Halkla
mi?" Erkeklerin yüzde 75.5'i bu soruya ilişkiler uzmanı" ilan etti. İlk müşterileri ara-
"gereksinim" yanıtını verdiler. sında bir grup politikacı, bir sirk, bir grup
banker ve hiç sevilmeyen bir isim olan Tho-
Örnekleme yöntemi, her yaş, cinsiyet, sı- mas Fortune Ryan da vardı.
nıf ve özel ilgi grubundan seçtiği temsilciler
arasında soruşturma yaptığından, hata oranı
en az olan yöntemdir.
İLK RADAR

İLK KÂĞIT Alman Donanması Sinyal Araştırmaları Bö-


lümü Şefi Dr. Rudolph Kühnold tarafından
1933 yılının yazında ve sonbaharında gelişti-
Kâğıdın bulunmasından önce insanlar, yazı- rildi. Üzerinde, 600 megasaykıl frekanslı 700
ları taş levhalar, balçık kalıpları ve tahta üze- W gücünde bir yansıtıcı, bir alıcı ve disk ref-
rine yazıyorlardı. Hatta, ağaç yaprakları bile, lektörleri vardı. Radarın ilk denemeleri, 20
gerektiğinde yazı yazılabilecek bir düzey ola- Mart 1934 günü, Kiel Limanı'nda yapıldı.
rak kullanılabiliyordu. Kühnold, 600 metre uzakta demirli Hesse ad-
M.Ö. 3500 yıllarında Mısırlılar, papirüs lı gemiden gönderilen eko sinyallerini almayı
kamışlarından bir tür kâğıt elde etmeyi başar- başardı. Bunun üzerine, Lübeck yakınların-
dılar .Kamışların içindeki yumuşak tabaka, ince daki Pelzerhaken Bahriye Araştırma Merke-
şeritler halinde kesiliyor, birbirinin üstüne zi'nde, bir radar deneme istasyonu kuruldu.
205
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Burada, 1934 yılının Ekim ayında, donanma- mümkün oldu. Bu kalemle rahatça yazı yaz-
nın yüksek rütbeli subaylarının önünde yapı- mak ve resim yapmak, istendiğinde bunların
lan bir denemede, 7 mil uzaktaki bir gemiden kolayca silinebilmesi, kurşunkalemi günümü-
gönderilen sinyaller alındı. Aynı deneme sıra- zün vazgeçilemez araçlarından biri haline
sında büyük bir rastlantı sonucu, bölgeden getirdi.
geçmekte olan bir deniz uçağından da sinyal-
ler alındı ve bu "radarla saptanan ilk uçak"
oldu. Bu başarı üzerine Alman Hükümeti, ra- İLK PİYANO
darla ilgili çalışmaların sürdürülmesi için 70
bin marklık ödenek ayırdı.
1935 yılının Ocak ayından itibaren, İngil- Piyano, 1800 yılından itibaren, 150 yıl boyun-
tere'de de Sir Robert Watson-Watt, radarla ca klavyeli bir saz olarak varlığını sürdürdü.
ilgili çalışmalarına başladı. Çok geçmeden, Ancak, 1950'lerden itibaren elektrikli orgla-
uçakların yerlerinin radyo dalgaları aracılığıy- rın yapılmasıyla ilk değişime uğradı.
la saptanabileceğini kanıtladı. İlk piyano, 1709 yılında İtalya'da Barto-
Radarla ilgili çalışmalar, İngilizler ve Al- lomeo Christofori tarafından yapıldı. Atası
manlar tarafından olduğu kadar, Fransızlar, olan "harp"ile bu piyano arasındaki önemli
Japonlar ve Amerikalılar tarafından da bir- fark, tellerinin gerilmemesi, tersine tellerin üze-
birine paralel olarak sürdürüldü. Bugün kul- rine yumuşak çekiçlerle vurulması idi. Bu de-
lanılan en son sistem gelişmiş radarların ğişikliğin getirdiği en önemli avantaj, değişik
temelinde, bütün bu uluslar tarafından atılan volümlerde ses elde edebilme olanağıydı. Bu
harçlar vardır ve bu nedenle, hiçbir ulus, ra- nedenledir ki Christofori, yaptığı enstrümana
darı yalnızca kendisinin geliştirdiğini iddia "gravicembalo col piano e forte"— yani "yu-
edemez. muşak ve yüksek sesli harpsichord" adını
verdi.
1770 yılında Johann Andreas Stein, piyano-
İLK PASTÖRİZASYON yu daha da geliştirdi. Çekiçlerin tellere vur-
duktan sonra geri çekilmesini sağladı. Böylece
ses, daha titreşimli çıkabiliyordu. Mozart,
19. yüzyılda, sirke ve şarabın mayalanması ve 1777 yılında çaldığı bir Stein piyanosundan
süt ekşimesi, kimyasal birer olay olarak ka- sonra adeta büyülenmişti,
bul ediliyordu. 1860 yılında, Fransız bilim John Broadwood and Sons adlı İngiliz fir-
adamı Louis Pasteur, bir kez kaynatıldıktan ması, piyanoya ilk pedalı taktı.
sorna, ancak havayla temas ettirildiği takdir- 18. yüzyılda piyano tellerinin yatay yeri-
de bozulabileceklerini kanıtladı. Böylece, bo- ne dikey gerilmesi için de çalışmalar sürdürül-
zulmaya havadaki bazı mikroorganizmaların müştü. Bu konuda ilk başarılı sonuç, 1811
yol açtığı da anlaşılmış oldu. 1862 yılında Pas- yılında, Londra'da Robert Wornum adlı pi-
teur, 70 santigrat dereceye kadar kaynatılan yano imalatçısı tarafından alındı.
sütün içindeki mikropların öldüğünü, ancak
sütün tadında bir değişiklik olmadığını ve ay- 1830'lu yıllardan sonra, piyanolar yalnız-
nı tadla birkaç gün bozulmadan kalabileceği- ca yapısal değişikliklere uğradılar.
ni gösterdi. Pastörizasyon adı verilen bu ısıtma
işleminin, inek sütüyle bulaşan çok önemli iki
hastalık olan verem ve brusella hastalığına yol İLK TOPLUİĞNE
açan mikropları da öldürdüğü zamanla anla-
şıldı ve pastörizasyon işleminin önemi böyle- Milattan 4 bin yıl önce Mısırlılar, giysilerini
ce artmış oldu. tutturmak için bakırdan yapılmış topluiğne-
ler kullanıyorlardı. Mısır'da ayrıca, balık kıl-
çıklarından ve başka hayvan kemiklerinden de
İLK KURŞUNKALEM topluiğneler yapılırdı.
Romalılar ve Yunanlılar döneminde daha
1795 yılında, birbirlerinden habersiz olarak güzel görünümlü topluiğneler üretildi. O dö-
Fransız Nicholas Jacques Conte ve Avustur- nemin varlıklı insanları, giysilerinde altın ve
yalı Josef Hardtmuth tarafından yapıldı. Her gümüşten yapılmış topluiğneler kullandılar.
iki mucit de, kalemlerini grafiti balçıkla ka- Demirden yapılan topluiğnelerin kullanımı,
rıştırdıktan sonra yumuşak bir tahtanın içine 16. yüzyıldan itibaren yaygınlaştı. Bu toplu-
yerleştirdiler. Tahtanın kolaylıkla yontulabil- iğneler elde yapılıyorlardı. Amerikalı Lemnel
mesi, grafite istenilen kıvamın verilmesiyle de- Wrihgt, 1820'li yıllarda otomatik bir topluiğ-
ğişik sertliklerde kurşunkalem yapılabilmesi ne üretim aygıtı geliştirdi.
206
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK SABAN
Saban, yeryüzünde uygarlığın gelişmesine ne-
den olan en önemli araçlardan biridir. Tarih
boyunca, birçok bölgenin yerleşim alanı hali-
ne gelmesi, ancak buraların sabanla fethinden
sonra mümkün oldu. Sabanın icadından ön-
ce Ortadoğu'daki çiftçiler, toprağın yüzeyini
odun parçaları ile deşerek ekilebilir hale geti-
riyorlardı. Bu yüzden ekim alanları, kısa sü-
re içinde besleyicilerden yoksun hale geliyor
ve verimliliklerini yitiriyorlardı.
M.Ö. 3500 yıllarında sabanın bulunmasıy-
la bu durum değişti. Saban, toprağın karnını
daha derinden yarıyor ve böylece, bitki kök-
lerinin iyice derinlere inmesine ve kolayca bes-
lenmesine olanak sağlıyordu. Bunun sonucu,
olağanüstü bereketli bir hasattı. Ekim kolay-
laşıp ürün bollaşınca, insanlar tarımdan baş-
ka işlere ve zanaatlara da yöneldiler. Ayrıca,
topraklan uzun süre verimli kalabildiği iyin
ekim yaptıkları yerlere yerleştiler. Böylece,
köyler ve kentler doğdu.
Ortadoğu'nun yumuşak topraklarında, sa-
banın tahta bıçağı, rahatça derinlere inebili-
yordu. Ancak, Avrupa'da bu kolay değildi.
Bu nedenle, özellikle Kuzey Avrupa'da uygar-
lık çok ağır bir gelişim gösterdi. Ancak, M.Ö.
500 yılında sabana demir bıçağı takmayı akıl Ortadoğu 'da yaşayan insanlar, sabanı bulduktan sonra top-
edebilen Avrupalı, bol ürüne kavuştu ve ondan raktan bol miktarda ürün aldılar. Karınlarını rahatlıkla do-
sonradır ki, uygarlık konusunda Ortadoğu'yla yurunca, başka zanaatlara yönelik uygarlıklarını geliştirdiler.
M.Ö. 1250 yılında çizilen fotoğraftaki duvar resmi, Mezopo-
yarışabilir hale geldi. tamya'da bir mağarada bulundu.

207
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Papin, düdüklü tenceresini Londra'da II.
İLK KONTRPLAK Charles'ın himayesindeki "Royal Society" ad-
lı bilimsel kuruluşta çalışırken yaptı (1679). Bu
başarısı üzerine 1680 yılında kuruluşa üyeliği
M.Ö. 2800 yıllarında Mısırlılar, dekoratif
kabul edildi. Daha sonra da düdüklü tence-
amaçlarla ince ahşap tabakaları, daha kalın
,reyi tanıtan kitabını yazdı. Ancak, Royal So-
kütüklerin üzerine yapıştırmayı biliyorlardı.
ciety'nin üyeleri, laflarla yetinmiyorlardı. Bu
Zamanla, ince tabakaların üst üste getirilme-
nedenle, 1682 yılında Papin'e konuk oldular
siyle elde edilen bir tahta perdenin, aynı ka-
ve Papin'le aşçısının düdüklü tencerede pişir-
lınlıktaki yekpare bir tahta perdeye oranla
dikleri enfes yemekleri yedikten sonra ancak
daha dayanıklı olduğunu farkettiler.
tatmin olabildiler.
Ne var ki, ahşabın bu özelliği, 19. yüzyıla
kadar ihmal edildi ve ince kesilmiş ağaç dilim-
leri yalnızca dekoratif amaçlarla kaplama un-
suru olarak kullanıldı. 1830 yılında, Avus- RADAR TAKILAN İLK GEMİ
turyalı marangoz Michael Thonet, çok ince
tahta dilimlerini buhar yardımıyla istediği bi- Alman Donanması'ndaki 500 tonluk "Welle"
çimde şekillendirdi. Sonra bunları birbirine gemisidir. 1935 yılının Eylül ayında, Pelzer-
yapıştırdı ve değişik türde mobilyalar üretti. haken'de radar monte edildi. 600 megasaykıl
Zamanla bu mobilyaların yekpare keresteden gücündeki yansıtıcısıyla, 12 mil uzaklıktaki kı-
yapılmış benzerlerine oranla çok daha daya- yıları tarama ve beş mil uzaklıktaki gemile-
nıklı oldukları kanıtlandı. Zira, her ince ta- ri algılama yeteneğine sahipti.
bakanın genleşme gücünün birleşmesi, tek Öteki ekipmanları ile birlikte bir de rada-
parçalı kalın bir tabakanın genleşme gücün- ra sahip olan ilk savaş gemisi ise, yine Alman-
den çok daha fazlaydı. lara ait olan Graf Spee adlı hücumbottur. 355
megasaykıl gücündeki radarı, 1936 yılının yaz
mevsiminde hizmete girdi.
İLK PRES
RADYO SİNYALLERİYLE
Eski Yunanistan'da, zeytinden yağ, üzümden İLK HABERLEŞME
şıra elde etmek için kullanıldı. M.Ö. 600 yıl-
larında, Yunanlılar bir tahtanın ortasından ge- Bu tür bir sistem, ilk kez Washington'da Mah-
çirdikleri sırığı, tavana dayıyorlar, sonra da lon Loomis tarafından 21 Temmuz 1866 ta-
tahtanın altına üzümleri yerleştiriyorlardı. Da- rihli bir gazetede açıklandı. Aynı yılın Ekim
ha sonra tahtanın üzerine çıkarak ya da onu ayında Loomis, Catochin Ridge ile Bear's Den
kol gücüyle aşağıya doğru çekerek, üzümü ezi- arasındaki 14 mil uzaklıktan mesaj iletmeyi
yorlardı. 450 yıl sonra, tahtanın ortasındaki başardı. Denemeyi izleyenler arasında, Kan-
sırığı, yivli yapmayı akıl ettiler. Böylece işleri sas Senatörü Samuel C. Pomeroy ile Temsil-
çok daha kolaylaştı. Tahta, kenarına çakılan ciler Meclisi'nin Ohiolu üyesi John A.
kolların yardımıyla çevriliyor, altındaki üzüm- Bingham da vardı. Mahlon Loomis, mesaj
leri sıkıştırarak sularım çıkarıyordu. iletmeyi nasıl başardığını şöyle anlattı:
Hidrolik pres ise, 1795 yılında İngiliz bi-
lim adamı Joseph Bramah tarafından yapıldı. "Virginia'da, Blue Ridge Dağları'nin 700
metre yükseklikteki iki tepesinden birer uçurt-
ma havalandırıldı. Uçurtmaların ikisi de tepe-
lerin en uç noktalarından havalandırılmıştı.
İLK DÜDÜKLÜ TENCERE Altlarında, yaklaşık 40 santim uzunluğunda
bakır birer tel vardı. Bu tellerin uçlarından aşa-
"En yaşlı ineğin en sert eti, bir kuzunun en ğıya 200 metre uzunluğunda bir kablo sarkı-
yumuşak eti gibi pişirilebilir". Bu satırlar, yordu. Yerde, ıslak bir toprak üzerinde
Fransız fizikçisi Denis Papin'in 1681 yılında galvanometre bağlantısı yapıldı. Her iki
icat ettiği düdüklü tencereyi tanıtmak için yaz- uçurtmada da kesinlikle aynı bağlantılar yar-
dığı kitaptan alınmadır. Bu, tamamen demir- dı. İki gruptaki zaman parçaları da birbirinin
den yapılmış bir tencereydi ve kapağı hiç hava aynı olarak ayarlanmıştı. Belirli bir saat ve da-
sızdırmıyordu. Böylece, içindeki besin mad- kikada, istasyonlardan birindeki galvanomet-
deleri, normal zamanın dörtte biri kadar bir re, toprak hattına ve uçurtmaya bağlanacaktı.
süre içinde pişirilebiliyordu. Zira bu tencere- Öteki istasyonda, galvanometrenin toprak
nin içindeki buharın ısısı 121 santigrat dereceye hattı bağlantısı zaten yapılmıştı. Uçurtma ile
kadar yükseliyordu. yarım dakikalık bağlantı yapılacaktı. Bu ilk

208

http://groups.google.com/group/merakediyorum
istasyondaki iğneyi, sanki aynı pile bağlanmış yılı sonbaharında, ABD'nin Newark kentin-
gibi hareket ettirecekti." de yayın yapan Westinghouse's istasyonunda,
Bu ilk gösteriden sonra, Loomis, deney- haftada iki kez küçük dinleyicilere sunuldu.
sel çalışmalarını sürdürdü. Bazı raporlara gö- Öyküleri, Bayan Josephine Lawrence okuyor-
re, iki çelik radyo anteni dikmeyi başardı. 20 du.
Temmuz 1872 günü, kendisine "telgraftaki ge- BBC'de ilk çocuk programı ise, 5 Aralık
lişmelere ilişkin" patent garantisi verildi. Er- 1922 günü yayınlandı. "Çocukların Köşesi"
tesi yılın Ocak ayında, Amerikan Kongresi, adlı bu programda, Ses Mühendisi A.E.
karşılığında hizmet satın almak üzere Loo- Thompson, "Tom Amca" rolünü oynadı. 23
mis'e 2 milyon dolar kredi açılmasına karar Aralık günü de BBC Çocuk Saati'ni başlattı.
verdi. Ancak, ekonomik darboğaz nedeniyle
bu destek Loomis'e ulaşamadı ve talihsiz mu-
cit, ölümüne kadar (1886) kendi olanaklarıy-
la buluşunu gerçekleştirmek için uğraştı. RADYODA İLK GÜLDÜRÜ PROGRAMİ
İngiltere'de ilk radyo iletişim sistemini Da-
vid Edward Hughes kurdu. Hughes, telefon "Listening Inn" adlı yarım saatlik program,
alıcısına bağlanacak bir mikrofonun içindeki 29 Temmuz 1922 günü, Londra'da yayınlan-
indüksiyon dengesi bozulduğunda, bir ses ya- dı. Programın yıldızı, ünlü komedyen Will
yınladığım keşfetti. Londra'daki evinde —ya- May, "Profesör Broadcaster" rolünü
yın merkezine bir dakikalık mesafededir— bu oynadı.
konudaki çalışmalarım sürdürdü. Yaptığı de- Radyo için yazılan ilk skeç, aynı zaman-
neyler sonunda, herhangi bir devrede meyda- da ilk radyo programı metnidir. Helena Mil-
na gelecek elektrik şeraresi, binanın herhangi lais, yazdığı "A Cockney Fragment From
bir yerinde, bir telefon alıcısı-mikrofon bağlan- Life" adlı oyunda, "Our Lizzie" rolünü de
tısıyla algılanabilecek bir başka devrenin oluş- üstlendi. Bu oyun, 20 Ekim 1922 günü ZLO
turduğunu gördü. Evinde birbirinden en uzak radyosunda yayınlandı.
iki oda arasındaki mesafe, 20 metreydi. Da-
ha büyük bir menzilde deneme yapmak için RADYODA İLK SEÇİM
caddeye çıktı. Alıcı elinde, telefon ise kula- PROPAGANDASI
ğındaydı. Sinaller, yansıtıcıdan 30 metre uzak-
laştığında, iyice güçlendi. Sonra gittikçe 13 Ekim 1924 günü Glascow Radyosu'nda, İş-
yavaşladı ve 250 metre sonra duyulamaz hale çi Partisi adına J. Ramsay MacDonald tara-
geldi. fından yapıldı. The Illustrated London News
Hughes, buluşunu 1879 yılının Aralık gazetesi, bu konuşmayla ilgili olarak şu yoru-
ayında Sir W.H. Preece ile Sir William Croo- mu yaptı:
kes'a tanıttı. 20 Şubat 1880 günü, Prof. Hux- "Bay MacDonald'ın sözlerinin etkisi hak-
ley ile Sir George Stokes'a ikinci bir tanıtım kında bir şey söylememiz olanaksız. Çünkü,
daha yaptı. sayın konuşmacı, radyodan dinleyicilerine ses-
Hughes, konu ile ilgili çalışmalarını da- lendiğini unuttu ve program sırasında kendi-
ha sonra da sürdürdü. Ancak, elde ettiği bul- ni bir seçim meydanındaki kürsüde sandı.
guları yayınlamadı. 1899 yılında, Sir William Sesini kâh alçaktı, kâh yükseltti. Bol bol sa-
Crookes, Hughes'un elde ettiği bu sonuçları ğa, sola döndü, böylece de mikrofondan uzak-
Fortnightly'de yayınlamak istedi. Ancak Hug- laşmış oldu. Eh, bütün bunlardan sonra
hes, bu öneriyi kabul etmedi. Zira, uzun süre doğaldır ki, konuşmasının pek az bir bölümü
sustuktan sonra ortaya çıkıp, bu konuda ça- dinleyicilere ulaşabildi. Bu kadarıyla bir yar-
lışma yapan başka kişilere haksızlık etmek is- gıya varmak, bizce mümkün değil."
temiyordu. Bu nedenle radyo dalgalarının
varlığını kanıtlamanın onuru, Alman elektrik
bilimcisi Heinrich Hertz'e bırakılmış oldu. RADYODA İLK AÇIKOTURUM
Hertz, konuyla ilgili parlak çalışmaları
1887-1889 yılları arasında gerçekleştirerek rad- 22 Şubat 1923 günü BBC'de yayınlandı. Sağ-
yo iletişimi ve yayıncılığına giden yolun ilk taş- cı gazetecilerden Sir Ernest Benn'in, "Komü-
larını döşemiş oldu. nizm, insanlığın çıkarlarına yönelik bir
tehdittir" konulu sözlerini, Komünist parla-
menter J.T. Walton Newbold yanıtladı. Bu
İLK ÇOCUK PROGRAMI program, aynı zamanda BBC'nin siyasal par-
tilerle ilgili ilk programıdır. Ayrıca, bir par-
Düzenli olarak yayınlanan ilk çocuk progra- lamenterin katıldığı ilk radyo yayını olma
mı, "Ay'daki Adamdan Öyküler" adıyla 1921 özelliğini de taşır.
209
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK PRATİK RADYO İLETİŞİM ARACI
İtalya'nın Bologna kentinde Guglielmo Mar-
coni tarafından geliştirildi. Marconi, ilk de-
neylerini 1894 yılında Bologna'nın 11 mil
uzağında, babasının köyü Villa Grifone'
de yaptı. 1895 Eylül'üne doğru, deneylerini so-
kağa yansıtmaya başladı. Kardeşi Alfonso,
alıcı setiyle uzaklaşırken, Guglielmo da veri-
cinin mors anahtarıyla oynuyordu. Sonuç ba-
şarılı olursa, Alfonso beyaz bir bayrak
sallayarak mesajı aldığını belirtiyordu. Ancak,
bunların hepsi açık havada, arada engel olma-
dan yapılan deneylerdi. Guglielmo da gerçek
başarıyı, ses dalgalarını, dağları ve tepeleri
aşırtarak daha uzak yerlere gönderebilirse gös-
tereceğine inanıyordu. Çok geçmeden Alfon-
so, beyaz bayrağı bir yana attı, Alıcıyla
birlikte yanına bir de av tüfeği aldı ve Villa
Grifone'nin ardındaki tepeyi dolandı. Bir sü-
re sonra Guglielmo, evdeki odalardan birin-
den sinyal göndermeye başladı. Birkaç dakika
geçmişti ki, bir tüfek sesi duyuldu. Bu ses, da-
ha sonra Sir William Preece'in söylediği gi-
bi, "O güne dek ulaşılamaz olarak görülen yer-
lere telgraf haberleşmesinin ulaşabileceğinin"
müjdecisiydi.
Villa Grifone'deki başarılı denemeden son-
ra Guglielmo Marconi, buluşunu İtalyan Pos-
ta ve Telgraf Bakanlığı'na önerdi. Ret
cevabı alınca, yaptığı yeni aygıtla birlikte İn-
giltere'ye göç etti. O dönemde İngiltere, dün-
yanın en büyük denizcilik gücüne sahipti ve
radyo dalgalarıyla haberleşmenin getireceği
yararları en iyi değerlendirebilecek ülkeydi.
1896 yılının Şubat ayında geldiği İngiltere'de
ilk düş kırıklığına uğradı. Hoyrat bir gümrük
görevlisi, Guglielmo'nun vericisini bir casus-
luk aygıtı sanarak parçaladı, sahibine de "Pis
İtalyan anarşisti" diyerek hakaret etti. Mar-
coni, yanında getirdiği annesi ile birlikte,
Londra'da bir oda tuttu ve oraya yerleşti. 2
Haziran 1896 günü de, bulduğu bir metodun
tescili ricasıyla Patent Bürosu'na başvurdu.
Metodunu tanıtırken şöyle yazmıştı dilekçe-
sine: "Bu yöntemle, elektriksel hareketler ya
da bildiriler, havada, karada ya da denizde,
yüksek frekanslı elektriksel devinimler aracı-
lığıyla iletilebilirler," Çok geçmeden kendisi-
ni Londra Postanesi'nin Başmühendisi Sir
William Preece'nin karşısında buldu. Sir Pre- muz ayında, Marconi tarafından kurulan Wi-
ece, 21 yaşındaki bu İtalyan gencine ve onun reless Telegraph and Signal Co. Ltd. adlı
buluşuna büyük bir ilgi göstermekle kalmadı, şirket, telsiz ve telsiz istasyonu ile radyo mal-
bilimsel çalışmalarını sürdürebilmesi için Mar- zemeleri üretmek için faaliyete geçti.
coni'ye her türlü desteği sağladı. 12 Aralık
İlk sürekli telsiz istasyonu, Isle of Wight'
1896 günü, Londra'da Toynbee Hall'de telsiz
da, Ahım Körfezi'ndeki Needles Hotel'da
cihazının ilk tanıtımı yapıldı. Ertesi yılın Tem-
1897 yılının Kasım ayında kuruldu.

210

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Ticari amaçlı ilk telsiz istasyonları da Mar- Guglielmo Marconi, telgrafla ilgili ilk büyük buluşunu ger-
coni'nin şirketi tarafından ünlü sigorta şirke- çekleştirdikten sonra, İtalyan Posta İdaresi'ne başvurdu. Ama,
ti Lloyd's yararına Rathlin Adası deniz feneri ülkesinin yetkilileri, onun bu buluşunun önemim kavraya-
ile Ballycatsle'daki kıyı istasyonu arasında ku- mamışlardı. 1896 yılında İngiltere'ye göç etti ve aradığı ilgiyi
ruldu. Deniz fenerinden gelen ilk mesaj, 26 orada buldu.
Ağustos 1898 günü alındı ve 10 geminin lima-
na girmek üzere olduğu bildiriliyordu.

211

http://groups.google.com/group/merakediyorum
212

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Önceleri, programlarda Columbia şirketi-
İLK RADYO YAYINI nin çıkardığı plaklar dinletiliyordu. İlk canlı
Kanada doğumlu Prof. Reginald Aubrey Fes- yayını, İsveçli soprano Eugenia Farrar yaptı.
senden tarafından 24 Aralık 1906 günü Mas- Eylül ayında, Brooklyn'deki donanma üssün-
sachussets eyaletinin Brat Rock kentinde de bulunan USS Connecticut adlı gemiden ya-
bulunan National Electric Signalling Co.'ya pılan bu yayında Eugenia Farrar, "I Love You
ait 140 metre yüksekliğindeki radyo anteni Truly" ve "Just a Wearyin for You" adlı par-
aracılığıyla yapıldı. Program, Fessenden'in çaları söyledi.
bizzat çaldığı Gounod'un "Oh, Kutsal Gece" Daha çok müzik ağırlıklı programlar ya-
adlı bestesiyle başladı. Bu keman dinletisin- yınlamasına karşın, 1909 yılında De Forest ün-
den sonra, yine Fessenden bu kez besteyi şar- lü kaynanası Harriet Stanton Black'i
kı şeklinde okudu. Daha sonra Hendel'in stüdyoya soktu ve Bayan Stanton, dünyanın
"Largo" su bir gramofondan çalındı. Yayın, ilk sözlü programını yaptı. Konu, "kadınla-
Fessenden'in dinleyicilerinin Noellerini kutla- rın oy verme hakları"ydı. Bu istasyon tara-
ması ile sona erdi. Bu yayın, istasyonun beş fından gerçekleştirilen öteki önemli "ilk"ler
millik çevresi içinde bulunan bazı gemilerin arasında, 1910 yılının Ocak ayında yapılan ilk
telsiz operatörleri tarafından dinlendi. İkinci stüdyo dışı yayını sayabiliriz. Bu yayında din-
yayın, yeni yılın arifesinde yapıldı. Bu kez çok leyiciler, Caruso'nun Metropolitan Opera Ho-
daha iyi koşullarla daha iyi bir program su- use'daki konserini canlı olarak dinlediler.
nuldu. Batı Hint Adaları'na kadar dinlenen Ertesi ay da, uluslararası bir sanatçının, pri-
bu program, gerçekten çok beğenildi. madonna Mariette Mazarin'in bir konserini
İngiltere'de ilk radyo yayını ise, Kraliyet stüdyodan yayınladı ve bu da başka bir "ilk"
Donanması'ndan Teğmen Quentin Crauford olarak tarihe geçti. De Forest, artan maliyet-
tarafından Sancak Gemisi Andromeda'nın ler karşısında yayınını 1911 yılında durdurmak
telsiz odasından yapıldı. Crauford, Catham' zorunda kaldı.
daki donanmaya ait diğer gemiler için düzen- 1909 yılında yayına başlayan radyo istas-
lediği bir programın yayınlanması amacıyla, yonlarından biri de, Charles D. Herrold'un
Amirallik'ten gerekli izni aldıktan sonra, And- California'daki vericisidir. Herrold, plaklar ve
romeda'nın telsiz odasını, radyo yayını yapa- canlı solistlerle yaptığı programların yanı sı-
bilecek biçimde bizzat düzenledi. Aradan 20 ra, haftada bir kez de haberler yayınladı. İki
yılı aşkın bir süre geçtikten sonra, ilk yayını yıl içinde Herrold'un istasyonu, dünyada ilk
şöyle anlatacaktı: kez düzenli bir program çerçevesinde yayın ya-
"1907 yılıydı. Yayında bana yardımcı ol- pan radyo kurumu oldu.
mak isteyen birçok telsiz operatörü vardı. İç- 1916 yılında De Forest'in radyosu, yeni-
lerinden sesleri en güzel olanları seçerek, bir den yayına başladı. Haftada beş kez konser
koro kurdum. Önce 'God Save the King— programlan dinleterek sürdürdüğü yayınını,
Tanrı Kral'ı Korusun' adlı parçayı söyledik. ABD'nin savaşa girmesiyle, tüm gereksiz rad-
Bu, İngiltere'de radyodan yayınlanan ilk şar- yo istasyonlarının susturulması üzerine bir kez
kı oldu. Onu, 'Rule Britannia' , 'Trafalgar daha durdurdu. 1919 yılında 2XG adı altında
Dav', 'On the Mississippi Shore', 'There is a yeniden açıldı. Bu kez radyo yayıncılığı tari-
Tavern in the Town', 'Three Blind Mice' ve hinin ilk spikerleri Bili Gowen ve Bili Garity
diğerleri izledi. Amirallik, yayının nereden ve ile ilk program yönetmeni Richard Klein de
nasıl yapıldığını halkın bilmesini istemiyordu. yayan kadrosunda görev alıyordu.
Bir tek kelime bile etmeme izin yoktu." 1920 yılında 2XG kapasitesini genişlettiği
Düzenli olarak ilk deneme yayını, 1907 yı- için kendisine küçük gelen stüdyolarından çı-
lının Şubat ayında De Forest Radyo Telepho- karak Broadway'deki World's Tower Buil-
ne Co. şirketi tarafından New York'ta bir ding'e taşındı. Ama böyle yapmakla, De
binanın en üst katında başlatıldı. Lee De Fo- Forest çok önemli bir yasayı çiğnemişti. Onun
rest, bu yayınla ilgili olarak anı defterine şun- vericisi Bronx'da ruhsatlıydı. Manhattan'da
ları yazdı: ise ruhsatı geçersizdi.
"İşim o denli mutluluk vericiydi ki, kent- Bunun üzerine De Forest, 2XG'nin yayını-
te yaşayan insanlara ve uzak denizlerdeki ses- nı durdurdu ve yeni bir girişimde bulunarak
siz dalgalar arasında yol alan denizcilere Detroit'te İstasyon WWJ Detroit'i kurdu. Bu,
evlerini anımsatacak güzel müzik parçaları ya- De Forest'in deyimiyle, Amerika'da günlük
yınladığımı düşündükçe, yüreğim hazla dolup programlar yayınlayan ilk ticari radyo istas-
taşıyordu." yonuydu.

213
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Özellikle BBC'nin yayınlama
başlaması, İngiltere'de radyo
üretimini hızlandırdı. Bu radyoları
dinlemek isteyen kişilerin,
kulaklıktan takmaları gerekiyordu.
Zira bunlar, aşırı talebi karşılamak
için yapılmış "portatif radyolardı."

BBC'DE YAYINLANAN İLK PROGRAM


Bir haber bülteniydi. 14 Kasım 1922 günü sa-
bah saat 6'da okundu ve saat 9'da yinelendi.
Haberlerin hemen ardından hava durumu ve-
rildi. BBC'de yayınlanan ilk eğlence progra-
mı ise 16 Kasım günü sunuldu. Bir saat süren
bu programda çeşitli parçalar vardı. Şarkıcı
Leonard Hawke, "Drake Goes West" adlı
parçayla programın açılışını yaptı ve BBC'den
dinlenen ilk sanatçı oldu.

ki Batı Hint Adaları'na yönelik olarak


İLK REKLAM PROGRAMLARI başlatıldı. PCJJ Stüdyoları'ndan yapılan ya-
yınların ilk programında yalnız plak çalındı.
10 dakikalık bir konuşma biçiminde yayınlan- 1 Haziran 1927 günü, Kraliçe Wilhelmina,
dı. New York'ta, Jackson Hights semtindeki Hollanda İmparatorluğu'nun tüm toprakları-
"Hawthorne Hall" adlı kooperatif evlerinin na yönelik bir konuşma yaptı.
tanıtıldığı bu program, 28 Ağustos 1922 gü- BBC ise ünlü dış yayınlarının ilkini 11 Ka-
nü, WEAF New York İstasyonu tarafından sım 1927 günü, Marconi Stüdyosu'ndan de-
dinleyicilere sunuldu. İlan metni, Queensbo- neme niteliğinde gerçekleştirdi. Gerisim
ro adlı kooperatifin yöneticilerinden Mr. getirebilmek için hükümetle pazarlığa oturdu
Black weli tarafından okundu. Firma, gün- ve maddi destek istedi. Ancak bunu sağlayama-
de beş anons karşılığında radyoya 500 dolar yınca, devlet yardımı olmadan, kendi olanak-
ödedi. Daha sonra yapılan araştırmalara gö- larıyla sürdürme karan aldı. 19 Aralık 1932
re, radyoda yayınlanan reklamın etkisiyle yal- günü, İmparatorluk sınırlarına yayın yapmak
nızca iki daire satılmıştı. üzere bir servis kurdu. Önceleri yeni servi-
sin program yapabilmesi için bir ödenek ay-
rılmadı. Birkaç gün sonra, Kral'ın Noel mesajı
YÖNELİK RADYO YAYINI bu servis aracılığıyla tüm İmparatorluğa ileti-
lince, servisin haftalık ödeneği 100 sicilin ola-
rak saptandı.
Kısa dalga üzerinden 11 Mart 1927 günü Hol- BBC'nin yabancı bir dilden ilk dış yayını
landa'dan, bu ülkenin sömürgesi durumunda- ise Arapça olarak 3 Ocak 1938 günü başlatıl-
214

http://groups.google.com/group/merakediyorum
dı. Arapça Servisi'nin ilk günkü yayınında, Metropolitan Life binasına ve Times Meyda-
haberler arasında, Filistinli bir Arap'ın İngi- nı'ndaki Hotel Breslin'e yerleştirilmişti. Ay-
liz Askeri Mahkemesi'nce idama mahkûm rıca yayın, Brooklyn Donanma Üssü'nde ve
olup cezasının infaz edildiği duyuruldu. New York Limanı'nda bulunan gemiler tara-
fından da dinlenebildi. Limandaki gemiler
arasında, İngiliz Donanması'ndan Avon da
RADYODA İLK HABER PROGRAMI vardı. Avon'un kaptanı, konser dinleyebil-
meleri için gemiye 260 konuk çağırmıştı.
SMK Detroit İstasyonu tarafında 20 Ağustos
1920 günü yayınlandı. Haber bülteni, Detro- RADYODA İLK ORKESTRA
it News gazetesince sağlanan ajans metinlerin- KONSERİ
den derlenmişti.
BBC'deki ilk haber bülteni ise, aynı za- Herman Heller yönetimindeki California The-
manda kurumun ilk yayını olarak 14 Kasım atre Orkestrası'nın bir saat süren konseri, Lee
1922 günü verildi. Daily News gazetesi, prog- De Forest tarafından, Humbolt Bank Building
ramla ilgili olarak şunları yazdı: binasının üzerine yerleştirilen bir verici aracı-
"Telsiz telefon aracılığıyla dün sabah sa- lığıyla 1920 yılının Nisan ayında yayınlandı.
at 6'da ve 9'da iki kez haberler duyuruldu. Bir süre peşpeşe yayınlanan bu Heller konser-
Çok net bir ses, haberleri okumadan önce, is- leri, müzikseverlerin radyoya ilgi duymasını
tasyonun adını duyurdu; 'Burası Londra ya- ve dinleyici sayısının artmasını sağladı. İlgi-
yın istasyonu. Bay Bonar Law, seçimler nin büyüklüğünü anlamak için De Forest'in
öncesindeki son konuşmasını, Glascow'da özyaşam öyküsünden şu satırları okuyalım:
yaptı. Gözlemciler, Bay Law'un sözlerini, aklı "Coast Orange'ın en ücra köşelerinden bi-
başında ve kışkırtıcı olmayan bir konuşma rinde, çiftçilerden biri, bir alıcı ve bir hopar-
olarak nitelediler. Daha sonran telsiz telefon lör bularak bahçesine kurmuş. Her pazar gü-
Bay Churchill'in bir önceki gece düzenlenen nü, dört millik bir alan içinde yaşayan kom-
mitingindeki konuşmasının da en az o kadar şuları, San Francisco'dan gelen sihirli sesleri
başarılı olduğunu ve hiç olay çıkmadığını ha- duyabilmek için bu çiftçinin bahçesinde top-
ber verdi.' Tren soyguna ile ilgili gelişmeler, lanıyorlardı."
bir Shakespeare kitabının satışı ve Londra'da-
ki sis, duyurulan öteki haberler arasındaydı."
BBC'de ilk haber bültenini kimin okuduğu RADYODA YAYINLANAN İLK
açıklanmadı. Ancak, pek çok kişi, bu başarılı TELEFON GÖRÜŞMELERİ
spikerin program müdürü olarak atanan Art-
hur Burrows olduğu kanısında. Bu konuda öncülüğü, Virginia eyaletinin
Richmond kentinden yayın yapan WRVA is-
tasyonu gerçekleştirdi. 1937 yılında sunulan
RADYODAN YAYINLANAN programlar sırasında Irv Abeloff çeşitli kişi-
İLK OPERA lerle telefon görüşmeleri yapıyordu. Telepho-
ne Intervie adlı program, Çarşamba ve Cuma
13 Ocak 1930 günü, De Forest Radio Telep- akşamlan, dinleyicilere ulaşıyordu. Gerçi Va-
hone Co. tarafından, New York Metropoli- riety dergisi, program sırasında, herhangi bir
tan Operası'ndan naklen sunuldu. Aynı kimsenin karşı taraftaymış gibi konuştuğunu
zamanda radyo yayıncılığı tarihinin stüdyo dı- iddia ediyordu ama, o günün yasalarına gö-
şından verilen ilk programı olan bu program- re, bir telefon konuşmasının radyoda yayın-
da dinletilen operalar,"CavalIeria Rusticana" lanabilmesi için mutlaka banda alınması ge-
ve "Pagliacci" idi. Pagliacci operasında Ca- rekiyordu.
nio rolünü Caruso oynuyordu. Kadın şarkı-
cılar ise Matmazel Destinn ile Bella Alten idi. İLK RADYO OYUNU
Akustik mikrofonlar, sahnenin alt ışıklarının
arasına yerleştirilmişti. Cavalleria Rustica-
na operasında ise ilk şarkı olan "La Sicillia- Eugene Waiter tarafından yazılan "The
na", Ricardo Martin tarafından perdenin Wolf" (Kurt) adlı melodram, 3 Ağustos 1922
gerisinde söylendiği için oraya özel bir mik- günü New York'ta, WGY Schenectady istas-
rofon koymuştu. Alıcılar ise, operanın içine, yonundan yayınlandı. 2.5 saat süren oyunda,
De Forest şirketinin Park Avenue'deki labo- başrolleri H.Edward Smith ve Rosaline Gre-
ratuvarına, New Jersey'deki fabrikasına, en paylaştılar. Ertesi aydan itibaren WGY
215

http://groups.google.com/group/merakediyorum
oyuncuları düzenli olarak her cuma akşamı bir Co. tarafından üretildi. O yılın sonbaharın-
oyun sundular. Önceleri, oyuncular, salt ses- da BBC'nin yayına geçeceğini düşünen Mar-
lerini duyurabilmenin zevkini yaşamak için coni şirketi, üretimini hızlandırdı. Radyose-
, oyunlarda görev alıyorlardı. Ama 1924 yılın- verlerin beğenisine üç ayrı model sunulmuş-
dan itibaren o günlerin bir numaralı radyo tu. Bunlar, Marconiphone Crystal Junior,
oyuncusu Rosaline Green'e oyun başına 5 do- Marconiphone V.I ve Marconiphone V.2 idi.
lar ücret ödenmeye başlandı.
RADYODA YAYINLANAN İLK
RADYO İÇİN YAZILAN İSTEK PROGRAMI
İLK OYUN
Berlin'de, Deutschlandsender Radyosu'nda
"Noel Baha'nın Gerçek Öyküsü" adlı oyun, Heinz Goedecke tarafından hazırlanan "İste-
çocuklar için radyoda yayınlanmak üzere, mek sizden, çalmak bizden" adlı program, 25
Phyllis M.Twigg tarafından kaleme alındı. Ekim 1936'da ilk kez yayınlandı. Daha sonra
BBC, bu oyunu 24 Aralık 1922 günü küçük da düzensiz aralıklarla 26 Mart 1939'a kadar
dinleyicilerine sundu. sürdürüldü.
Bu fikir bir önceki Noel'de doğmuştu. O
gün Weimar'daki dinleyicilerden biri Deuts-
İLK RADYO ALICILARI chlandsender'a telefon etti. Barnabas von
Geczy, bir konser veriyordu. Dinleyici, ken-
Takım olarak Radio Telephone Co. adlı şir- disinden bir parça dinlemek istediğini söyledi
ket tarafından 1910 yılında New York'ta üre- ve istediği parçanın numarasını belirtti. Rad-
tildi ve Metropolitan Life Building binasının yoevi yetkilileri, programın yapımcısı Goedec-
bir katında açılan tanıtım salonlarında, ama- ke'yi telefona çağırdılar. Dinleyici, isteğini ona
tör radyo meraklılarına satılmaya başlandı. da yineledi ve "Her kaç kuruşsa" gereken üc-
Şirketin kurucusu Lee De Forest, bu konuyla reti de verebileceğini söyledi. Elbette, Goedec-
ilgili olarak özyaşam öyküsünde şunları yazdı: ke, böyle bir para almasının söz konusu ola-
"Burası, halka radyo satmak için dünya- mayacağını belirtti. Bunun üzerine müzikse-
da ilk açılan mağazaydı. Başka hiçbir amacı- ver dinleyici, Nazi Partisi'nin kampanyasına
mız yoktu. Tek düşüncemiz radyo satmak, bu 20 mark gönderebileceğini vurguladı. Bu, rad-
yeni mucizeye daha çok sempatizan toplamak- yo idaresince de uygun görüldü ve "Weinen-
tı. O günlerde Harvard'dan yeni mezun olan de Geige" adlı parça, Geczy'nin orkestrası ta-
Quincy R.Brackett'i,mzla gelişen satış servisi- rafından çalındı. Böylece, radyodan ilk kez bir
mizin başına getirdik.Böylece,Brackett de dün- istek şarkısı yayınlanmış oldu. Goedecke'nin
yanın ilk radyo satıcısı oldu." istek programı bütün Almanya'da büyük bir
Şirket ayrıca Wireless Experimenter adlı ilgiyle karşılandı ve kampanyaya hatırı sayı-
bir de dergi çıkarıyordu. Radyo alan müşte- lır bir destek sağlandı.
riler, bu dergi aracılığıyla hangi istasyonların
nasıl bulunacağını ve hangi istasyondan, ne RADYODA İLK MAÇ NAKLİ
zaman, neyin dinlenilebileceğini de öğrenmiş
oluyorlardı.
KDKA Pittsburgh Radyosu tarafından 11 Ni-
Yukarıda da belirtildiği gibi, De Forest fir- san 1921 günü gerçekleştirildi.O gün Pitts-
ması tarafından çıkarılan radyo alıcıları, ta- burgh'da Johnny Ray ile Johnny Dundee
kım halinde satılıyordu. Alanların dinleyebil- arasında bir boks maçı vardı. Radyo, bu he-
mek için bu takımı kurması gerekliydi. Hazır yecanlı karşılaşmayı Pittsburgh Star gazetesi-
kurulmuş olarak satışa çıkarılan ilk tek parça nin yazarlarından Florent Gibson'a anlattıra-
radyoları da, Amerika'da Westinghouse Co. rak dinleyicilerine sundu.
şirketi üretti. Ancak bu radyolar, yalnız Frank İlk profesyonel radyo spor spikeri ise, Avust-
Conrad'ın deneysel nitelikteki Pittsburgh 8XK ralyalı Mick Ferry'dir. Ferry, profesyonel spi-
adlı istasyonunu alabiliyordu. Fiyatı 10 dolar- kerlik yaşantısını, 11 Nisan 1925 günü, Rand-
dan başlayan bu radyolar, Joseph Horne Ma- wick Hipodromu'ndaki atyarışlarını aktara-
ğazaları'nda satışa çıkarıldığında, Pittsburgh rak 2 FC Sidney Radyosu'nda başlattı.
Sun gazetesinde 29 Eylül 1920 günü bir ilan-
da yayınlandı ve "harika alıcıların" tanıtımı
yapıldı. RADYODA İLK SAAT AYARI
İngiltere'de ise ev tipi tek parça radyo alı-
cıları, 1922 yazında Chelmsford'da Marconi İlk düzenli saat ayarı, Paris'te Eyfel Kulesi
216

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Radyo İstasyonu tarafından 1913 yılında veril- pıştı ve kendisi için yardım çağrısı yapan ilk
meye başlandı. The Illustrated London News gemi oldu.
gazetesi, bunun nasıl gerçekleştiğini şöyle an- S.O.S. çağrısının geliştirilmesinden önce,
lattı: gemiler ilkyardım şifresi olarak CQD sinyali-
"Bahçenize dikebileceğiniz bir anten, bir ni kullanıyorlardı. Marconi tarafından 1 Şu-
dedektör ve bir telefondan oluşan basit ve ucuz bat 1904 günü geliştirilen bu sinyalin anlamı
bir aygıtın yardımıyla, odanızda, koltuğunuz- aslında "Bütün istasyonlar! Acil durum" de-
da rahat rahat otururken, her gün belirli ara- mekti. Ama gemiciler arasında yanlışlıkla
lıklarla Paris'ten gelen sinyallere kulak vere- "Çabuk gel... Tehlike var" anlamına geldiği
rek saati öğrenebilirsiniz." söylenirdi. İngiliz Marconi firması ile, Alman-
Bazı okurlarımızın bunun yerine saate ların Telefunk örgütü arasında 3 Ekim 1906
bakmayı yeğleyeceğinden hiç kuşkumuz yok. günü Berlin'de düzenlenen toplantıda, ilkyar-
dım çağrısı olarak S.O.S. sinyali kabul edildi
RADYODA İLK CANLI ve bu sinyal, uluslararası ortak dil haline gel-
di.
RÖPORTAJ İlk S.O.S. çağrısı da 10 Haziran 1909 gü-
nü Azor Adaları yöresinde kayalara bindiren
27 Haziran 1932 günü, CBS Radyosu'ndanTed SS Slavonia tarafından verildi. SS Slavonia'-
Husing, Chicago'daki Cogress Oteli'nde, De- nın çağrısını alan iki buharlı gemi, derhal olay
mokrat Partili delegelerle görüştü. Mikrofo- yerine giderek kurtarma çalışmalarına başla-
nu ile otelin lobisinde dolaşan Ted Husing, de- dı.
legelerden, Franklin D.Roosevelt'in adaylığı-
na ilişkin görüşlerini sordu.

İLK ULUSLARARASI TELSİZ


HABERLEŞMESİ
Gugliefmo Marconi tarafından 27 Mart 1899
günü, Manş Denizi kıyılarında gerçekleştiril-
di. Ertesi günü, The Times gazetesi, Boulogne
muhabirinden aldığı bir haberi yayınladı. Ya-
bancı bir ülkeden, telsiz aracılığıyla gönderi-
len ilk haber olan bu haberde, şöyle deniliyor-
du:
"İngiltere ile Avrupa arasındaki iletişim,
Marconi'nin telsiz telgraf sistemiyle dün baş-
latıldı. Deneme, İngiltere kıyılarındaki South
Foreland ile Fransa'da, Boulogne'un iki mil
kuzeyindeki sahil kasabası Wimereux arasın-
da yapıldı. Her iki noktada da 50 metre yük-
sekliğinde birer anten dikilmişti. İki anten ara-
sındaki mesafe ise 32 mildi. Haberleşme, Mors 1899 yılından itibaren, telsizden askeri amaçlarla yararlan-
alfabesi aracılığıyla yapıldı. Okuduğunuz bu maya başlandı. İlk sırt çantası biçimindeki telsizler ise, Mar-
haber de Marconi sistemiyle Wimereux'dan Fo- coni Co. şirketi tarafından 1911 yılında üretildi.
reland'a gönderildi."

TELSİZLE İLK ACİL İLK ASKERİ TELSİZ


1899-1902 yılları arasındaki Güney Afrika Sa-
YARDIM ÇAĞRISI vaşı sırasında İngiliz ordusu tarafından kul-
lanıldı. Yüzbaşı J.N.C. Kennedy komutasın-
17 Mart 1899 günü, Elbe adlı geminin Good- da özel bir muhabere bölüğü, 24 Kasım 1899
win Sands yöresinde karaya oturması üzeri- günü Cape Town'a geldi. Bu özel birlik için-
ne. Doğu Goodwin fener gemisi tarafından de Marconi şirketi tarafından orduya yardımcı
gönderildi. Onun aktardığı mesaj, South Fo- olmak üzere görevlendirilmiş mühendisler de
reland Feneri'ndeki telsiz görevlisine ulaştı ve vardı. Atlı arabalarda kullanılmak üzere beş
gerekli yardım sağlandı. adet sahra tipi telsiz istasyonu kuruldu ve bun-
Doğu Goodwin fener gemisi, 28 Nisan lar çeşitli yörelerde görevlendirildi.
1899 günü SSR.F.Matthewsadlı gemi ile çar-
217

http://groups.google.com/group/merakediyorum
RADYOTELEFONUN İLK
ASKERİ KULLANIMI
ABD ordusundaki muhabere birlikleri tarafın-
dan 1908 yılında yapılan denemelerde gerçek-
leşti. ABD muhaberecileri, Connectıcut eya-
letinde, Sandy Hook ile Bedloes Island ara-
sındaki 18 millik mesafede radyotelefon kul-
landılar. Alman malı Telefunken marka ay-
gıt, 550 voltluk doğru akımla çalışıyordu.
Radyotelefonun savaş sırasında ilk kulla-
nımı da, Alman askeri birlikleri tarafından
1917 yılında Batı Cephesi'nde gerçekleştiril-
di.
Walkie-Talkie diye bilinen el telsizleri ise
1933 yılında, New Jersey eyaletinde US Sig-
nal Corps Engineering Laboratoires diye bi-
linen askeri tesislerde üretildi.

İLK TELEFON
Konuşmaları açıkça aktaran ilk telefon aleti,
Charles Sumner Tainter ve Alexander Graham
Bell tarafından geliştirilen Radyofon adlı ay-
gıttır. İki bilim adamı, bu aygıtla ilk başarılı
denemeyi 15 Şubat 1880 günü gerçekleştirdi-
ler. Verici, Washington'da, 13. Cadde'deki
Franklin School'un tepesine konmuştu. Tain-
ter, ahizeyi eline alarak konuşmaya başladı:
"Bay Bell... Bay Bell... Beni duyabiliyorsa-
nız, lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı
sallayın." Az sonra Bell, 14. Cadde'de bulu-
nan laboratuvarının penceresine geldi. Elin-
de şapkası vardı. Bir an durdu, sonra salla-
maya başladı.

ATLANTİK AŞIRI İLK RADYO-


TELEFON KONUŞMASI
Doğrudan ilk konuşma, ABD'nin Virginia
eyaleti, Arlington kentinde bulunan American
Telephone and Telegraph ile Paris arasında
gerçekleştirildi. 21 Ekim 1915 günü yapılan bu
görüşmede, Bay B.B. Webb, Fransız hüküme-
tini temsil eden Yarbay Ferrie ile görüştü.

RADYO-TELEFON TAKILAN
İLK DENİZ ARAÇLARI
ABD Donanması'ndan Virginia ve Connecticut
gemileridir. Aygıtların gemilere montajı De
Forest Radio Telephone Co. tarafından 1907
yılının Eylül ayında yapıldı. Aynı ay içinde iki
gemi birbirinden 21 mil uzaklaştırıldı ve ilk de-
218
http://groups.google.com/group/merakediyorum
dır) Samuel Homfray ve Richard Crawshay ton demiri taşıyıp taşıyamayacağı idi. Trevit-
adlı demir ustaları ile hükümeti temsil eden hick'in lokomotifi bu işi başardı ve Homfray
Anthony Hill'dir. 20 Şubat 1804 günü, bu üç 500 şilin kazandı.
yolcu Pennydarren ile Abercynon arasında 10 Buharlı lokomotiflerle ilk düzenli yolcu ta-
mil yol aldılar. Bindikleri araç, lokomotifin şımacılığı 6 Mayıs 1830 günü, bir gün önce ya-
dingil genişliğiyle aynı dingil genişliğine sahip pımı tamamlanan Canterburry-Whitstable
bir arabaydı. İki gün sonra, Homfray, Ant- hattında başladı. 4 millik mesafede karşılıklı
hony Hill ile bir iddiaya girdi. Konu, Trevit- 10 sefer yapılıyordu ve her sefer 35 ile 40 da-
hick'ir lokomotifinin, 5 vagona yüklenecek 10 kika arasında tamamlanıyordu.

219

http://groups.google.com/group/merakediyorum
neme yapıldı. Sonucun başarılı olması üzeri- Chambersburg hattında çalışan Chambers-
ne De Forest firmasına, Amiral Evans'ın fi- burg adlı trene ilk yataklı vagonu koydu. Va-
losunda bulunan 24 geminin hepsine radyo- gon dört kompartımana ayrılmıştı ve her kom-
telefon takma görevi verildi. Bu gemiler, ye- partımanda üç kişi yatabiliyordu. Yolcula-
ni haberleşme araçlarıyla dünyanın her tara- ra .yastık, battaniye vs. verilmediğinden, her-
fını dolaşmaya başladılar. kes kendi giysilerine sarılarak ve ayakkabıla-
rını çıkarmadan kıvrılıveriyordu.
İLK TREN
İLK DİZEL LOKOMOTİF
Fairfield adlı, altı tekerlekli, dikey kazanlı bu-
harlı aracın yapımı 1848 yılında, Bridges Prusya - Hessen Devlet Demiryolları için 1912
Adams tarafından Fairfields'deki atölyesinde yılında üretildi. Lokomotifin şasisi ve kons-
tamamlandı, 1848 yılını 1849 yılına bağlayan trüksüyonu, Berlin'deki Borsig AG firması ta-
kış mevsiminde Bristol and Exeter Demiryo- rafından üretildi. 4 silindirli, V tipi 2 zamanlı
lu Şirketi'nin Tiverton hattında hizmete gir- motoru ise İsviçre'nin Winterthur kentinde
di. Saatte 40 mil hız yapabilen Fairfield, bi- Gebr. Sulzer tesislerinde yapıldı. İlk deneme-
rinci mevkide 16, ikinci mevkide ise 32 yolcu sinde başarılı sonuç vermedi ve servise kon-
taşıyabiliyordu. Birinci mevki kompartıman- madı.
larda bulunan büyük panoramik pencereler,
Düzenli olarak seferlere başlayan ilk dizel
bu konuda bir öncülük yarattı.
lokomotif ise, İsviçre'de yapıldı ve 1921 yılın-
Sekiz tekerlekli ilk dizel-elektrik treni 1913
da Tunus Demiryolları tarafından işletmeye
yılında, İsviçre'de, Mallersta-Sodermanlands
alındı.
hattında hizmete girdi.

İLK ELEKTRİKLİ LOKOMOTİF


DEMİRYOLUNDA İLK ÖLÜM
Elektrikle çalışacak ilk lokomotifin planlan,
19 Mart 1828 günü, Stockton-Darlington de- Washington'da Prof. Charles Page tarafından
miryolu şirketinin Simpasture hattında mey- çizildi. Baltimore-Ohio Demiryolları Şirketi,
dana geldi. Makinist John Gillespie, kazan bu lokomotifin ilk denemesini 1939 yılında
patlaması sonucu hayatını kaybetti. Aynı tür- Washington ile Bladensburg arasında yaptı.
den bir başka kaza da, 1 Temmuz günü Ayc-
liffe sulama istasyonunda yaşandı. Bu kaza-
da da makinist John Cree öldü. Her iki kaza- İLK GEZİNTİ TRENİ
ya da olayda yaşamlarını yitiren makinistle-
rin hataları yol açmıştı. Buhar kazanlarının Garnhirk and Glasgow Demiryolu Şirketi ta-
kapağını açmayı unutmuşlardı. rafından 1834 yılında hizmete sunuldu. Dü-
Hareket halindeki bir trende meydana ge- zenlenen gezinti seferleri ile ilgili olarak şu ilan
len ilk kaza ise, 15 Eylül 1830 günü, Liverpo- yayınlandı:
ol - Manchester hattının açılışı sırasında mey- "Buharlı vagonlar günde dört kez Town-
dana geldi ve yolcular arasında bulunan par- head'den yola çıkarak Gartsherrie'ye gidiyor.
lamenter William Huskisson, trenden düştü. Yolculardan, kapalı yerler için adam başına
9 peni, açık sahanlıklar içinse 6 peni alınıyor.
16 mil boyunca, ucuz, sağlıklı ve son derece
KORİDORLU İLK VAGON neşeli bir 2 saat yaşanıyor."
Belirli bir olay için tek seferlik tren gezisi
1853 yılında, New York'ta Eaton and Gilbert ise 7-8 Ağustos 1839 günü yapıldı. Whitby-
firması tarafından Hudson River Railroad adlı Pickering Demiryolu Şirketi, bir kilise yaptır-
demiryolu şirketi için yapıldı. 15 metre uzun- ma derneğinin yararına, Whitby halkını Gro-
luğundaki vagon, beş kompartıman ve bir tu- mont pazarına götürdü.
valete bölünmüştü ve bunların hepsi de 45 san- 1841 yılında ise ilk pazar gezisi düzenlen-
tim genişliğinde bir koridora açılıyordu. di. Ne\vcastle and Carlisle Demiryolu Şirke-
ti, ilk pazar gezisini o yılın 29 Ağustos günü
İLK YATAKLI TREN yapacağını duyurdu. Gezinin yapılacağı haf-
tanın başında Rahip W.C.Burns, Newcastle
caddelerine şu pankartları astı:
Cumberland Valley adlı demiryolu şirketi, "PAZAR AYİNİNDEN KAÇANLARA
1836 yılında Pennsylvania'da Harrisburg- ÖDÜL
220
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Trenlerde yemek servisine, 1863 yılında ABD 'de başlandı. 1867
yılında, günümüzdeki vagon restoranların ilk örneği, yine
ABD'de hizmete girdi. Bu vagonlar, Avrupa'da (ilk kez İn- nın Great Western Demiryolları'nca hizmete
giltere'de 1932 yılında) kullanılmaya başlandıklarında, hayli girdi. Ayın zamanda yataklı bölümü de olan
gelişme kaydedilmişti "President" adlı trenin restoranı, yolcuların
büyük ilgisini görüyordu. Şirketin kurucusu
İLK VAGON-RESTORAN George Pullman da, hiçbir şeyin aksamaması
Self-servis olarak 1863 yılında, Philadelphia'- için son derece titiz davranıyordu. President'le
daWilmington Baltimore Demiryolu'nda hiz- yolculuk eden Westward by Rail adlı kitabın
mete kondu. İkiye bölünen vagonun bir ya- yazarı W.F.Rae, 1869 yılının Eylül ayında ta-
nı, sigara salonu, diğer yanı ise büfe olarak nıdığı bu vagon-restoranı şöyle anlatıyordu:
kullanılıyordu. Hazır yiyecekler, buhar kutu- "Bir kere, çok geniş bir seçme şansınız var-
ları içinde sıcak tutuluyordu. Büfe bölümün- dı. Beş çeşit ekmek, dört çeşit soğuk et, altı
de oturma yeri olmadığından yolcular yemek- tür sıcak yemek, yedi ayrı türde pişirilebilen
lerini ya burada ayakta yiyorlar, ya da sigara taze yumurta, bütün mevsim meyveleri ve seb-
salonuna geçerek karınlarını orada doyuru- zeleri... Yemeğinizi, bir ucu vagonun kenarı-
yorlardı. na sabitleştirilmiş masanıza getiriyorlar. Sa-
Yolcuların yemeklerini oturarak yedikleri atte 30 mil hızla giden bir trende böylesine bir
ve trende görevli aşçı tarafından taze olarak konforla sabah kahvaltısını yapabilmek, öğ-
hazırlanan yemeklerin servis yapıldığı ilk mo- le ve akşam yemekleri yiyebilmek gerçekten
dern vagon-restoran ise, 1867 yılında Kanada'- mucize!'

221

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Charlisle Demiryolu Şirketi, Tanrı'nın kutsal
gününde isteyen herkesi 7 şilin 6 peni karşılı- tı. Kitaplık yetkililerinden Bayan Edah Flower
ğında büyük bir rahatlık ve güven içinde ce- Burnett, koleksiyonla ilgili olarak şunları söy-
henneme götürüyor. Ve bunun adına da 'zevk lüyordu; "Amacımız, eğitime katkıda bulun-
gezisi' diyor!" maktı. Bu nedenle genellikle klasik müzik ör-
neklerini kilise müziğinden parçaları ve folk
şarkılarını seçiyorduk. Plak alma önceliği ise
İLK YAĞMURLUK okullarda ve sosyal derneklerdeydi. Ancak,
kim olursa olsun, altı adetten fazla plak ver-
Fransız Ginesi'nde, Cayenne'deki başmühen- miyorduk."
dis François Fresnau tarafından yapıldı. Fres-
nau, 1747 yılında, Aprouage'de, kauçuk ağaç-
larını gördü. Eski bir pardösünün dış yüze- İLK SOĞUTMA YÖNTEMİ
yini, bu ağaçların salgısıyla tamamen sıvaya-
rak su geçirmez hale getirdi. 1540'lı yıllarda Roma'da kullanılan bu yön-
temin esası, bolca tuzun su içinde eritilmesi-
Satış için üretilen ilk yağmurluk ise 1821
ne dayanıyordu. Yöntemin nasıl işlediğini gös-
yılında Covent Garden'da G.Fox tarafından
teren bir kitap, Blasius Villafranca adlı bir Ro-
pazarlandı. Bu yağmurlukla birlikte, "doğru
malı tarafından "Methodus Refrigerandi"
giyildiği takdirde, içindekini asla ıslatmayaca-
adıyla 1550 yılında yayınlandı.Yazarın iddia-
ğına dair" bir de garanti belgesi verildi. Fox'-
sına göre, sarayda tüketilen şarap ve suların
un yağmurluğu, aslında moherden üretilmiş-
hepsi, bu yöntemle soğutuluyordu ve bu sis-
ti. Nasıl bir yöntem uygulanarak, su geçirmez
temi kendisi bulmuştu. 1559 yılında Villafran-
hale getirildiği, bugün de bilinmiyor.
ca'nın yazdıklarını doğrulayan Levinus Lem-
Aynı günlerde, Charles Macintosh adlı bir nius onun yöntemiyle soğutulan şarapların
İskoçyalı, Glascow'da kumaşları kauçuk- dişleri sızlattığını yazdı.
nafta eriyiğine batırarak su geçirmez hale ge-
tirmeyi başardı. Gerçi bu kumaşın su geçirme-
si mümkün değildi ama, terziler tarafından İLK SOĞUTMA TESİSLERİ
kullanılması da o denli zordu. Bir süre sonra,
Edinburgh Üniversitesi'nden genç bir kimya 1850 yılında, ABD'de ve Avustralya'da açıl-
öğrencisi, James Syme, katrandan elde edilen dı. Birleşik Amerika'da, kimyasal soğutma ça-
bir maddenin yardımıyla kauçuğu daha iyi eri- lışmalarının öncülüğünü Alexander Catlin
tebilmeyi başardı. Charles Macintosh, derhal Twining yapıyordu. Twining, 1848 yılında eter
bu yöntemin haklarını satın aldı ve 1823 yı- buharının ani yoğunlaştırılmasıyla soğutma
lında patentini tescil ettirdi. Hemen arkasın- yapılıp yapılamayacağını anlamak üzere çalış-
dan da su geçirmez kumaş üretimini başlata- malarına başladı. İki yıl sonra, Ohio'da, Cle-
rak, dünya çapında bir isim oldu. Uzun bir veland kentinde bir soğutma tesisi kuracak ba-
süre, yalnızca bu tür kumaşları satmakla ye- şarıyı gösterdi. Tesiste 10 demir sarnıç vardı.
tindi. 1830 yılında kauçuk eşya üreticisi Tho- Etil eter aracılığıyla bu sarnıçlarda günde bir
mas Hancock ile karşılaştı ve ikisi bir arada ton buz elde ediliyordu.
seri olarak yağmurluk üretimine geçtiler. O Avustralya'da ise, Melbourne Age gazete-
güne dek, isteyen su geçirmez kumaş alarak sinin eski yazı müdürü James Harrison, Vic-
terzisine bir yağmurluk diktiriyordu. toria'daki Barwon Nehri üzerinde ilk buz üre-
Macintosh-Hancock işbirliğiyle hazır yağmur- tim tesisini kurdu. Bin sterline mal olan bu te-
luklar piyasaya sürüldü. Ancak bunlar zaman- sis, amonyağın buharlaştırılması esasına gö-
la koku yaptığı için başarılı olamadı. 1850 yı- re çalışıyordu.
lında Lancashire'den Joseph Mandelberg ilk
kez kokusuz yağmurluk yapmayı başardı.
İLK NÜFUS KAYITLARI
İLK PLAK ''KİTAPLIĞI" Doğum, ölüm ve evlenmelerin düzenli olarak
nüfus kayıtlarına işlenmesi, sistematik biçimde
ilk olarak Kanada'da 1621 yılında başladı.
İsteyen herkesin kullanımına açık olarak, 1914 Dünyada, 300 yıl geriye doğru bütün doğum
yılında, yerel bir kadın kulübünün Minneso- kayıtlarının çıkarılabileceği tek ülke, Kanada'-
ta'daki St. Paul kent kitaplığına 25 adet plak dır. Avrupa'da bu yolda ilk çalışma, 1686 yı-
bağışlamasıyla kuruldu. 1919 yılının sonların- lında İsveç'te başladı. İngiltere'de ise resmi
da, kitaplıktaki plak sayısı, 600'ü buldu. O yıl nüfus kayıtlarının tutulmasına ilişkin yasa, 1
içinde 3 bin 505 kişi plaklardan yararlanmış- Temmuz 1837'de yürürlüğe girdi.
222

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK BUZDOLABI
Evde kullanılmak amacıyla 1913 yılında Chi- Ev tipi ilk buzdolabı, 1913 yılında, ABD'nin Chicago ken-
cago'da yapıldı. Domelre marka bu buzdola- tinde üretildi. Gövdesi ahşaptan yapılan bu buzdolabının so-
bı, elektrikle çalışıyordu. Ahşap gövdesinin ğutucu aygıtı, dolabın tavanına konmuştu ve neredeyse yarısı
üzerinde kompresör tipi bir soğutucu vardı. kadardı.

223

http://groups.google.com/group/merakediyorum
merakediyorum@
googlegroups.com
üyeleri için hazırlanmıştır.
Benzer çalışmalardan haberdar
olmak, öneri, istek ve bu çalışma
ile ilgili karşılaştığınız sorun ve
hataları lütfen bildirin.
http://groups.google.com/group/
merakediyorum
E-posta :
merakediyorum@googlegroups.com

• • t • •

BİRİNCİ CİLDİN SONU


http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
http://groups.google.com/group/merakediyorum
litos adını verdiği patenleriyle Windmill Cad-
İLK LOKANTA desi'ndeki tenis kortunda bir gösteri yaptı. Bu
patenlerin altında, bir çizgi üzerine yerleştiril-
miş beş küçük tekerlek vardı. 22 Nisan günü
"Champ d'Oiseau" adıyla Mösyö Boulanger
"Ayakkabıların altına takılarak zevk ya da
tarafından 1765 yılında Paris'te açıldı. Dük-
ulaşım amacıyla kullanılabilecek yararlı bir
kanın girişine Latince bir özdeyiş yazılmıştı:
aygıt" olarak patenti alındı. Bu patenin bir
"Venite ad me, omnes qui stomacho labora-
benzeri, buza uyarlanmış şekliyle 16 Nisan
tis et ego restaurabo vos." Bu sözlerin anla-
1849 günü, Paris'te sergilenen Meyebeer'in
mı şuydu: 'Siz ey midesi guruldayanlar... Ba-
"Le Prophete" operasının buz dansı sahne-
na gelin, iyileştireyim." Bu özdeyişteki
sinde kullanıldı.
"Restaurabo-iyileştirmek" sözcüğü, zaman-
la lokanta anlamında "restoran" olarak kul- Dört tekerlekli patenlerin ilk örneği, 1863
lanıldı. yılında New York'ta James L.Plimpton tara-
fından geliştirildi. Bu patenlerle çok iyi den-
Mösyö Boulanger'nin lokantasınin iç kıs-
ge sağlamak mümkün olduğu gibi, birçok il-
mı, üstü mermer masalarla süslenmişti. Özel
ginç figürler yapmak da olasıydı. Bunun üze-
yemeği ise bir tür tavuk yemeği olan "Volail-
rine Birleşik Amerika'yı bir paten çılgınlığı
le au Gros Sel'di. Boulanger'nin bu girişimi-
sardı ve bu çılgınlık 1870'li yılların başların-
nin öncesinde, tavernalarda, hanlarda, aşçı
da Avrupa'ya geçti.
dükkanlarında ve bazı kahvehanelerde yemek
yenilebiliyordu. Ancak bunlar, bugünkü mo-
dern anlamıyla restoranların atası olarak sa- RADYODA KONUŞAN İLK
yılabilecek niteliklere sahip delillerdi.
Mösyö Boulanger'nin lokantası başarılı SOYLU
olunca, kısa zaman içinde başka örnekleri de
açıldı.1789 Devrimi sırasında, Paris'te 100 res- İngiltere tahtının varisi ve Galler Prensi, 7
toran vardı. 15 yıl sonra ilk lokanta rehberi Ekim 1922 akşamı, Marconi Co. şirketinin
"Almanach des Gourmands" (Damak Tadı- 2LO istasyonu aracılığıyla, York House'daki
na Düşkünler Almanağı) adıyla yayınlandı. izcilere seslenen bir konuşma yaptı.

İKİ TEKERLEKLİ İLK ÇEKÇEK RADYODA KONUŞAN İLK KRAL


1869 yılında, Amerikalı rahip Jonathan Sco- İngiltere Kralı V. George, 23 Nisan 1924 gü-
bie tarafından yapıldı. Rahip Scobie'nin eşi sa- nü, Wembley'de açılan İmparatorluk Sergisi
kattı ve çok uzun bir süredir hiç sokağa çık- nedeniyle bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı
mamıştı. Oysa yaşadıkları Yokohoma kenti- yaklaşık 10 milyon kişi dinledi. Daily Mail ga-
ni çok merak ediyordu. Bunun üzerine koca- zetesi, bütün büyük kentlerdeki alanlara ses
sı ilk çekçeği yaptı ve onu kentin sokakların- yükselticiler kurdurarak, konuşmanın büyük
da gezdirdi. kitlelere ulaşmasını sağladı. Bu konuşma,
BBC tarafından banda alınamamıştı. 1955 yı-
lında kuruma başvuran Dorothy Jones, kral
İLK PATEN konuşurken eşinin bu konuşmayı banda aldı-
ğını söyledi ve bandı yetkililere teslim etti. Bu
Belçika'nın Liege kentinde müzik aletleri ya- band, aynı zamanda BBC arşivlerinde bulu-
pımcılığıyla uğraşan Joseph Merlin, 1760 yı- nan en eski ses kaydıdır.
lında Soho Alanı'ndaki Carlisle House'da dü-
zenlenen bir maskeli baloya patenlerinin üs-
tünde keman çalarak girdi. Ancak ne hızını SARAYDA SEYREDİLEN İLK
azaltmayı, ne de yönünü değiştirmeyi becere- FİLM
meyince, dosdoğru karşı duvardaki dev ayna-
ya çarptı ve 500 sterlin değerindeki ayna tuz- 21 Temmuz 1896 günü, İngiltere sarayının 40
la buz oldu. Ayrıca Merlin'in elindeki keman konuğu önünde gösterildi. Konuklar, Prenses
da parçalandığı gibi, kendisinin de kırılmadık Maud'un ertesi gün yapılacak olan düğünü
çok az kemiği kaldı. için Marlborough Şatosu'nda toplanmışlardı.
Bu çok ürkütücü ilk denemeden sonra Bu arada sinemacı Birt Acres kendilerine bir
1823 yılına gelinceye değin, patenlerden söz film gösterisi için izin istedi.. Göstermeyi dü-
eden olmadı. O yıl Londra'nın Piccadilly sem- şündüğü ve bir ay önce çektiği filmde, Galler
tinde manavlık yapan Robert John Tyers, Vo- Prensi ile Prensesi'nin Cardiff Panayırı'na
227

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yaptıkları ziyaret sergileniyordu. Gerekli izni ra'da bir mağazadan şapka alırken, görüntü-
vermeden önce Galler Prensi, Acres'ten filmi lenmişti ve bu görüntüler, o dönemde dene-
incelemek üzere istedi. Sonra da bir sakınca me yayınları yapan Baird TV'si tarafından ya-
görmediğini belirterek Acres'e gerekli izni ver- yınlandı.
di. Özel olarak hazırlanan perdede bu filmle Kral VI. George'un taç giyme töreni ise 12
birlikte 20 kısa film daha izleyen konukların Mayıs 1937 günü BBC tarafından naklen ya-
istekleri üzerine, Galler Prensi ile eşini konu yınlandı ve böylece Kral VI. George, TV'de
alan film, bir kez daha oynatıldı. canlı yayında görülen ilk kral oldu.
TV'de ilk konuşmayı yapan saraylı da,
Kraliçe II. Elizabeth'tir. 25 Aralık 1957 gü-
SARAYDA SEYREDİLEN İLK nü, İngiliz Uluslar Topluluğu'na bağlı ülke-
KONULU FİLM lerde yaşayanlara seslenerek Noellerini kutla-
dı.
Bir Cecil Hepworth yapımı olan "Comin Prens Philip ise, TV'de röportaja çıkan ilk
Through the Rye" 4 Ağustos 1916 günü, saraylı oldu. 29 Mayıs 1961 günü, BBC'den
Marlborough Şatosu'nun yemek salonunda Richard Dimbleby, Prens Philip'le Panorama
Kraliçe Alexandra tarafından seyredildi. Fil- adlı programda İngiliz Milletler Topluluğu
min başrolünü Alma Taylor oynuyordu. Fil- Eğitim Haftası'na ilişkin bir sohbet yaptı.
min yapımcısı Hepworth, sarayda oynatılan
ilk film sırasında Birt Acres'in yardımcılığını OTOMOBİL SAHİBİ İLK SARAYLI
yaptığı için, Kraliçe Alexandra'mn önünde
yaptığı gösteride yabancılık çekmemişti.
24 Şubat 1917 günü de Kral V. George ve Osmanlı Prenslerinden Sultan Osman'dır.
Kraliçe Mary, Buckingham Sarayı'nda "Tom 1888 yılında, Leipsic Zeitung gazetesinde,
Brown'in Okul Günleri" adlı filmi seyrettiler. Magnus Volk's firmasının deneme niteliğin-
de çıkardığı elektrikli otomobillerle ilgili bir
haber okuyan Sultan Osman, bu arabadan bir
SİNEMAYA GİDEN İLK tane almaya karar verdi. Aynı yılın 4 Temmuz
günü İstanbul'dan İngiltere'ye şu telgraf gön-
KRAL VE KRALİÇE derildi:
"Brighton Electric Railway Şirketi Müdür-
1 Kasım 1946 günü, İngiltere Kralı VI. Geor- lüğü'ne
ge ile eşi Kraliçe Elizabeth, yanlarında Pren- Brighton, İngiltere,
ses Elizabeth ve Prenses Margareth olduğu Leipsic gazetesinde, elektrikli arabanızın bir
halde, Leicester Alanı'ndaki Empire Sinema- resmini gördük. Bu arabadan nereden ve na-
sı'na giderek David Niven ile Marius Goring'- sıl temin edebileceğimizi ve fiyatını bildirme-
in oynadığı "Ölüm Kalım Meselesi" adlı fil- nizi rica ederim.
mi seyrettiler. Film, İkinci Dünya Savaşı'na ka- Sultan Osman Hazretleri'nin başmabe-
tılan bir pilotun öyküsünü anlatıyordu. Kral'- yincisi."
ın sinemaya geleceğinin duyulması üzerine, fil- İlk telgrafın alınmasından iki gün sonra da
min başlamasına 10 saat kala, gişelerin önün- Volk şirketine şu yıldırım telgraf geldi:
de yüzlerce kişiden oluşan bir kuyruk meyda- "En kısa zamanda ve en ivedi yoldan ad-
na geldi. resime bir elektrikli araba göndermenizi rica
ederim. Ücreti, Osmanlı Bankası'ndaki hesa-
KENDİNİ BİR OYUNDA bımdan ödenecektir. Osman."
Sultan Osman, herhangi bir gecikmeden
İZLEYEN İLK KRALİÇE endişelenmiş olmalı ki, kısa bir süre sonra bir
telgraf daha çektirdi:
Ana Kraliçe Elizabeth, 19 Ekim 1972 günü, "Fiyatının hiç önemi yok. Arabayı en kı-
Londra.'daki Haymarket Tiyatrosu'nda, Roy- sa zamanda gönderin."
ce Ryton'un "Crown Matrimonial" adlı oyu- İngiltere'de dışsatımı yapılmak üzere üre-
nunu izledi. İngiliz sarayını konu alan oyun- tilen ilk otomobil olan bu arabaya ilişkin ola-
da, AnaKraliçe'yi Amanda Reiss oynuyordu. rak satışından 20 yıl sonra Brighton Herald
gazetesinde şu satırlar çıktı:
TV'YE ÇIKAN İLK SARAYLI "Arabanın gövdesi, Brighton'da Bay Peck'
in işliğinde yapıldı. Bay Volk da motorunu ta-
Televizyonda görünen saraya mensup ilk kişi mamlayarak bizzat kendisi yerleştirdi. Dört te-
Kent Düşesi oldu. Düşes, 1935 yılında Lond- kerlekli olan aracın öndeki iki tekerleği,
228

http://groups.google.com/group/merakediyorum
dönüşü kolaylaştırmak amacıyla birbirine da- uçuyorlar" diye yazıyordu.
ha yakın olarak yapılmıştı. Arabanın karose- Faraday, balonlarını yapmak için iki ka-
ri tamamen ceviz kaplamaydı ve alın kısmında uçuk tabakasını üst üste koyuyor,sonra da ke-
Osmanlı İmparatorluğu'nun tuğrası vardı. İçi- narlarını yapıştırıyordu.
ne dört kişinin rahatça oturabildiği bu otomo- Oyuncak balonlar ise, kauçuk maddeler
bil, aküsünün bir şarjıyla altı saat yol üreticisi Thomas Hancock tarafından 1825 yı-
alabiliyor ve saatte 10 mil hız yapabiliyordu. lında piyasaya sunuldu. Hancock, balon yap-
Toplam ağırlığı ise 500 kiloyu biraz aşıyordu. mak için çocuklara bir set satıyordu. Bu setin
"Akümülatörler, iki koltuğun altına yer- içinde, kauçuk eriyiği ile dolu bir şişe ve bir
leştirilmişti. Motor, küçük bir düğmeye basa- de şırınga vardı. Çocuklar, şırıngaya çektik-
rak çalıştırılabiliyordu. Sürücünün ayağının leri kauçuğu, hava ile iğnenin ucundan püs-
hemen altında da güçlü bir fren pedalı vardı." kürterek küçük baloncuklar uçuruyorlardı.
Benzinle çalışan bir araba kullanan ilk sa- Modern balonların ilk örnekleri olan vol-
raylı ise, Fas Sultanı'dır, kanize kauçuk balonlar ise, Londralı oyuncak-
çı J.G. Ingram tarafından 1847 yılında
yapıldı.
ÎLK SARAYLI PİLOT
İLK KAUÇUK KÖPÜĞÜ
İspanya Kralı Don Alfonso'nun kuzeni Don
Alfonso, İspanyol Ordusu'nda teğmen rütbe-
siyle görev yaparken, Fransa'ya geldi ve Mo- Kaçuk köpüğünden üretilen ilk aygıt, 1929'da
urmelon kentinde, Antoinette marka uçakla- Birmingham'da, Dunlop tesislerinde üretilen
rın kullanımını öğrendi. Kendisine brövesi, 23 bir elektrikli mikserin alt haznesidir. Kauçuk-
Ekim 1910 günü verildi. Prens Alfonso, İspan- tan köpük elde edilmesi ve bunun değerlendi-
ya'nın ikinci pilot ve ilk askeri havacısıdır. rilmesi düşüncesi, E.A. Murphy'ye aittir. Bu
1913 yılında İspanya-Fas Savaşı sırasında düşünceyi geliştiren Dunlop'un bilim adam-
Lohner tipi uçaklara kumanda ederek, ilk ak- larından W.H. Chapman, elektrikli mikserler
tif görevini yaptı. 1921 yılında, İspanya Ha- için kauçuk köpüğünden hazne yapmayı
va Kuvvetleri Komutanlığına getirildi. 1980'li başardı.
yılların başında, Prens Alfonso, kendi uçağıy- Satışa çıkarılan kauçuk köpüğünden yapıl-
la hâlâ uçuyordu. mış ilk ürün ise, yine Dunlop tarafından ya-
pılan motosiklet oturma yerleridir. Bu oturma
yerleri, 1931' yılında sınırlı bir miktarda üre-
KAUÇUĞA İLİŞKİN İLK NOT tilmişti. Ertesi yıl, Dunlop firması, Londra'-
da çalışan 300 otobüsün oturma yerleri ile
İspanyol yazarı Pietro Martyre d'Anhiera'nın Avon'daki Shakespeare Memorial Tiyatrosu'
1530 yılında kaleme aldığı "De Orbo Novo" nun koltuklarını kauçuk köpüğü ile kapladı.
adlı kitapta bulundu. Yazar, Azteklerin oyna-
dığı bir oyunu tanımlarken, kitabında şu sa-
tırlara yer veriyordu: "Oyun sırasında İLK JİLET
kullandıktan topu, bir ağacın özsuyundan ya-
pıyorlar. Bu top, yere çarptığı zaman sıçrıyor King Camp Gillette tarafından 2 Aralık 1901
ve havaya fırlıyor." günü patenti alındı. Aslında Gillette'e bu fik-
ri, patronu William Painter vermişti. Bir gün
ona gelerek, "Neden şöyle bir kere kullanıl-
dıktan sonra atılabilecek bir şey yapmıyorsun?
İLK KAUÇUK BALON Öyle bir şey bul ki, müşteri tekrar almak zo-
runda kalsın!" dedi. Gillette, bu öneriyi 1895
1824 yılında Profesör Michael Faraday tara- yılma kadar hiç önemsemedi. O yıl, bir gün
fından üretildi. Faraday, bu balonlardan aynanın önünde durup yüzüne bakarken, us-
Londra'da, Royal Intitution'da yaptığı hidro- turanın yerini alabilecek bir şey yapmak fikri
jenle ilgili deneylerde yararlanıyordu. O yıl, geldi.
"Quarterly Journal of Science" dergisinde ya- Derhal çelik üreticileriyle temaslara başla-
yınlanan bir makalesinde, "Kauçuk son de- di. Ama, konuştuğu bütün ustalar, ona yete-
rece esnek bir madde. Ondan elde edilen rince ince, yeterince düzgün, yeterince keskin
balonlar, içlerine hava üflendiğinde, iyice şef- ve yeterince ucuz bir kesici çelik yapmanın ola-
faflaşincaya kadar genişleyip şişiyorlar ve iç- naksız olduğunu söylediler. Bir gün (28 Eylül
lerine hidrojen doldurulunca hafifleyip havaya 1901) Boston'da William Nickerson adlı bir
229

http://groups.google.com/group/merakediyorum
teknisyene rastladı ve öteki bütün ustaların sı-
raladıkları güçlüklerin üstesinden birlikte gel-
diler. 1903 yılında, jilet üretimi başladı.

İLK OKUL GAZETESİ

Tek sayfa ve elle yazılmış olarak 27 Temmuz


1774 günü ABD'nin Philadelphia kentindeki
Philadelphia Latin School adlı okulun öğren-
cileri George Foster ve Caspar Wistar tarafın-
da yayınlandı. Hangi adla yayınlandığı
bilinmeyen bu ilk "okul gazetesi"nin hiçbir
kopyası bugüne ulaşamadı. Foster ve Wistar
tarafından çıkarılan bu gazete, daha sonra Ro-
binson adlı bir öğrencinin gayretleriyle, her on İLK BENZİN İSTASYONU
günde bir yarım sayfa olarak üç sayı ya- Automobile Gasoline Co. adlı şirket tarafın-
yınlandı. dan 1905 yılında ABD'nin St. Louis kentinde
açıldı. Şirketin kurucuları Harry Grenner ve
Clem Laessing idi. Petrol, bir tankın içinden
bahçe tulumbası aracılığıyla boşaltılıyordu.
İLK KULLANILMIŞ ARABA İlk modern benzin istasyonu ise Standart
Oil tarafından, 1907 yılında Seaatle kentinde
SATICISI hizmete girdi. Ne var ki, bu "modern" istas-
yon da bugün çağdaş gereksinimlerin karşılan-
1897 yılının Eylül ayında, Londra'da Motor masından hayli uzaktı. Yolcuların da "zo-
Car Co. adlı şirket, kullanılmış araba alış- runlu" ihtiyaçlarına yanıt verebilecek ilk istas-
verişi yapmak üzere faaliyete geçti. yon (tuvaletli ve büfeli) 1912 yılında Tennes-
"Autocar" dergisinde yayınlanan habere gö- see'de açıldı. Hatta burada bir bayan görev-
re, şirketin elinde, çoğu Fransız malı, 17 ara- li, araç sahiplerine soğuk su ikram ediyordu.
ba vardı. Bunların içinde en pahalısı,
etiketinde 335 sterling yazan bir Peugeot idi. İngiltere 'de ilk benzin istasyonu, 1920 yılının Mart ayında Al-
Ayrıca, isteyenler bu arabaları, haftalığı 5 ster- dermaston'da açıldı. O dönemin benzincilerinde, hiçbir sosyal
lingden kiralayabiliyorlardı. hizmet yoktu ve yalnızca akaryakıt satışı yapılıyordu.

nin bir bölümü de geceleri arabalarını bırakmak


İLK ÖZEL MUHAFIZLAR isteyenler için garaj olarak kullanılıyordu. Ay-
nı zamanda, Peugeot arabalarının Bordeaux
bayii olan Borol, garaj-tamirhanesinde, her
1935 yılında, Willingdon Markisi ve Banker türlü bakım, onarım ve yıkama-yağlama hiz-
Henry F. Fiarks, "Night Watch Service" ad- metlerini yerine getirdiği gibi, yolda kalan sü-
lı bir firma kurdu. 15 üniformalı muhafız, rücülerin yardımına da koşuyordu.
Park Lane yöresinde bisikletleriyle dolaşarak,
firmaya belirli bir aylık ödeyen zenginlerin ev-
lerinin çevresinde devriye geziyorlardı. Muha- İLK CİNSEL EĞİTİM
fızlar, kelepçe, polis düdüğü ve silahla
donatılmışlardı. Dönemin İşçi Partisi lideri
George Lansbury, özel muhafızlar kiralayan Ders programlan içinde yer alarak öğrencile-
firmanın kuruluşunu, "Faşizme doğru atılmış re okutulan ilk dinsel eğitim dersleri, İngilte-
ilk adım" olarak niteledi. re'de Abbotsholm School'da, okulun başöğ-
retmeni Cecil Reddie tarafından 1 Ekim 1889
günü başlayan öğretim yılında verildi. Reddie,
söz konusu dersi verme kararını iki nedenle
İLK OTOMOBİL TAMİRHANESİ almıştı: "Öğrencilerin kafalarında yanlış de-
ğer yargılarının oluşmasını engellemek ve genç
A. Borol tarafından 1895 yılının Aralık ayın- çocuklara cinsel konularda hatalı şeyler öğre-
da, Fransa'nın Bordeaux kentinde açıldı. tilmesinin önüne geçebilmek." 30 Aralık 1888
Fransız motor dergisi "La Locomotion Au- günü, Abbotsholme'da daha sonra yapılacak
tomobile"de yazıldığına göre, bu tamirhane- cinsel eğitime ışık tutmak üzere bir program
250

http://groups.google.com/group/merakediyorum
hazırladı. Bu programda, erkek öğrencileri üç kurs düzenleyerek 150 öğretmene cinsel yaşam
gruba ayırıyordu: "Buluğ öncesi dönem" ola- konusunda bilgi vermesini istediler. Söz ko-
rak nitelendirdiği 10-13 yaş grubundaki çocuk- nusu kursta, cinsel organların anatomik ya-
lara "Nasıl oluştuklarım, kendilerini bekleyen pıları, cinsel içgüdünün gelişimi, cinsel uzuv
gelişimleri ve çevrelerindeki tehlikeleri" öğret- hastalıkları ve cinsel istekleri denetleyebilme-
meyi amaçlıyordu. "Buluğ dönemindeki" ço- nin önemi anlatıldı.
cuklara (33-16 yaş grubu), "Hissettikleri ba-
zı gelişmelerin nedenleri ve içlerinde doğan ar-
zular tanıtılıyor ve bu arzuları olabildiğince az ÇELİKTEN YAPILAN İLK
taşımaları gerektiği" öğretiliyordu, "Buluğ DENİZ ARACI
sonrası dönem" olarak adlandırılan 16-20 yaş
grubundaki gençlere de "daha sonraki hayat- "Ma Robert" adlı gemi, tümüyle çelikten ola-
larıyla ilgili kurallar" anlatılarak karşılaşacak- rak John Laird'in tersanesinde (Birkenheid,
ları olaylara iyice donatılmış olarak girmeleri İngiltere) David Livingstone'un Zambezi'de
sağlanıyordu. O dönemde, İngiltere'nin genel düzenlediği sergi için yapıldı ve 6 Mart 1858
yapısı nedeniyle, Reddie giriştiği bu deneme- günü müşteriye gönderildi. Geminin parçala-
de tamamen yapayalnızdı. Zira az sayıda da rı, Afrika'ya kadar " P e a r l " adlı teknede gö-
olsa, onu izlemeye kalkışanlar, aşırı tutucu- türüldü ve aynı yılın Mayıs ayında Kongo'da
ların tepkileri nedeniyle pes ederek dirençle- bir tersanede parçaların montajı yapılarak de-
rini yitirdiler. nize indirildi. Serginin başladığı günlerde Ma
"Devlet kararı" ile ilk cinsel eğitim, 1900 yı- Robert gemisinin adı "Astımlı gemi"ye çık-
lında Prusya'da Breslav kentinde başladı. mış ve herkes asıl adını unutmuştu. Bunun ne-
Eğitim yetkilileri, Dr. Martin Chotzen'den, bir deni saatte en fazla 7-8 mil hız yapabilirken
231

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK DİKİŞ MAKİNESİ
Patenti 17 Temmuz 1790 günü, Londra'da
Thomas Saint tarafından alındı. Aslında
ayakkabıcı olan Saint'in patentini aldığı ma-
kinede daha sonra Isaac Singer tarafından üre-
timi yapılan ilk makinede de bulunan, dikey
hareket, tek gözlü iğne, kumaşı tutan baskı
kolu gibi modern makinelerin en önemli par-
çaları da vardı. Ancak, bu makinenin gerçek-
leştirildiği hakkında bir belirti yoktur.
Satışı yapılmak üzere üretilen dikiş maki-
nelerinin ilk prototipi, Fransa'da, Rhone ya-
kınlarındaki "Amplepius" köyünün yoksul
terzisi Barthelemy Thimmonier tarafından
1829 yılında gerçekleştirildi. İki yıl sonra,
Thimmonier, Paris'te askeri üniformalar di-
ken bir fabrikadan 80 makinelik sipariş aldı.
Daha sonra da, bu fabrikaya "müdür" ola-
rak atandı. Thimmonier'in yaptığı makineler
o denli başarılıydı ki, mesleklerinin tehlikeye
düştüğünü sezen terziler, onları ortadan kal-
dırmaya karar verdiler. Sadece bir tek maki-
ne kurtarılabildi. Thimmonier bu makineyi
alarak köyüne döndü. Dönüş yolculuğunu yü-
rüyerek yapmış, bu arada sırtında taşıdığı ay-
gıtın ne olduğunu anlamak isteyen meraklıla-
ra hünerini göstererek, küçük bir gelir sağla-
mıştı.
Sonraki birkaç yıl içinde, Thimmonier, el
yapısı ahşap dikiş makinelerini 2 sterlin kar-
şılığında satarak geçimini sürdürdü. 1845 yı- Dikiş makinelerinin evlere girişi, 1851 yılında İsauc Singer'-
lında Thimmonier, bir kez daha pençelerini in ev tipi dikiş makinelerini üretmesiyle başladı. Amerika ve
uzattı. M.Magnin adında bir varlıklı, Thim- Avrupa'da orta halli ailelerin hemen tümü, birer makine edi-
monier'e geliştirdiği son modeli "seri olarak" nerek giyim gereksinimlerini karşıladı.
üretmeyi önerdi. Aynca M.Magnin'in bu iş meyi de başardı. Ancak bu başarı da uzun
için yeterli bir imalathanesi vardı. Tümüyle ömürlü olmadı. 1845 yılında başlayan başarı
metal olarak bu imalathanede üretilen dikiş dolu günler, 1848 yılında Fransız Devrimi'ne
makineleri, dakikada 200 ilmek atabilecek ye- kadar sürdü. Devrim sırasında birçok maki-
tenekteydi. Rahatça pazarlanabilen bu maki- ne parçalandı. Ve bu yeni işkolu ancak uzun
neler, Fransız terzilerinin tutuculuğunu yen- süre sonra yeniden dirilmek üzere öldü.

bile "oflayıp puflaması" ve en ilkel yerli ka-


nolar tarafından rahatça geride bırakılabilme- İLK STENO ALFABESİ
siydi. Yine de sürekli bakımlarla 20 Aralık
1860 tarihine kadar kullanıldı. O gün, Senna Dr. Timothy Bright tarafından "kısa, çabuk
yakınlarında sulara gömülerek serüvenini nok- ve gizli yazma sanatı" başlıklı bir kitapla 1588
taladı. yılında Londra'da tanıtıldı. Bright, geliştirdiği
bu sistemde, belirli sözcük gruplarını simge-
VİTRİNLİ İLK DÜKKÂN leyen çizgiler kullanıyordu. Herkesin bir ay
içinde bu yeni yazı dilini kolayca öğreneceği-
ni, ikinci ayın sonunda da tam bir uzman ola-
8 Nisan 1801 günü Londra'da açıldı. Aslında cağını söylüyordu ama, bu dili öğrenmeye ça-
bir matbaa olan dükkân, Francis Place tara- lışan ve daha sonra stenoya yeni boyutlar ka-
fından terzi malzemeleri satılan bir mağaza- zandıran James Lewis, "Bright'in alfabesi-
ya dönüştürüldü ve geniş camlı vitriniyle ye- ni öğrenmek, yeni bir yabancı dil edinmek ka-
niden hizmete girdi. dar zordu" diyor.
232

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ritt Singer tarafından yapıldı. Bu aygıt, dikiş
EV TIPI DİKİŞ MAKİNESİ sırasında insan emeğini asgariye indiriyordu.
Thimmonier'in ürettiği makineler ancak ter- Birkaç yıl içinde, Avrupa ve Amerika'da he-
zilerin kullanabileceği biçimde yapılmıştı. Ge- men hemen her orta sınıf aile, bir dikiş maki-
rek ağırlıkları, gerekse öteki özellikleri bu ma- nesine sahip oldu. 1889 yılında Singer Mani-
kinelerin evde hanımlar tarafından kullanıl- facturing Co. "ilk elektrikli dikiş makinesi"
masını olanaksız kılıyordu. Ev tipi ilk dikiş ni, New Jersey eyaletinin Elizabethport tesis-
makinesi, 1851 yılında Boston'da Isaac Mer- lerinde üretti.

Pitman'ın 1837 yılında geliştirdiği sistem ara-


FONOGRAFİK STENO sında "200 ayrı steno türü" ortaya çıktı. Çok
karmaşık olan bu sistemlerden ancak birkaç
Bu sistem, 1837 yılının Mayıs ayında, Glou- tanesi, geniş çapta kullanım alanı bulabildi.
cestershire'da bir okulun başöğretmenliğini Üstelik sistemleri tanıtan kitaplardan çok az
yapan Isaac Pitman tarafından geliştirildi ve sayıda basılmıştı ve fiyatları da steno öğren-
15 Kasım günü Londra'da Samuel Bagster ta- mek isteyen biri için hayli pahalıydı. Bir ste-
rafından yayınlandı. Bu kitabın 100 kopyası, no öğrencisi, 5 şiline satılan bir steno kitabını
Isaac'ın kardeşi Jacop tarafından Güney Avst- bir şiline kiralamış ve başından sonuna kadar
ralya'nın Adelaide kentine götürüldü. Böy- eliyle yazarak bir kopyasını çıkarmıştı.
lece, sistem uluslararası bir nitelik kazanmış Herkesin rahatça alabileceği ilk steno ki-
oldu. 1839 yılında, Bath kentindeki Mechanics tabını, İngiltere'de 1823 yılında William Har-
Institute'da Pitman'ın sistemini öğreten "ilk ding yayınladı. Orijinal metni Sabuel Tay-
steno kursu" açıldı. Ertesi yıl, Pitman, biz- lor'a ait olan bu kitap, daha önceden de ulus-
zat steno öğretmenliğine başladı. Bright tara- lararası kabul görmüş ve bunun etkisiyle de
fından 1588 yılında bulunan steno sistemiyle 1796 yılında İtalya'da, 1800 yılında İspanya'
233

http://groups.google.com/group/merakediyorum
da ve İsveç'te, 1802 yılında Macaristan ve Por- timine 24 Nisan 1878 günü, New York'ta baş-
tekiz'de, 1819 yılında Amerika'da basılmıştı. landı. İlk birkaç aygıtı alan gezginci tanıtım-
Taylor'ın 1783 yılında kaleme aldığı metin, cılar, yanlarındaki plakları ücret karşılığında
İ838 yılında da Polonya'da yayınlandı. gittikleri yerlerde dinlettiler ve kazançlarının
bir bölümünü, komisyon olarak Edison'un
STENO BİLEN MUHABİR şirketine ödediler. Bu komisyon, fonograflarla
KULLANAN İLK GAZETE birlikte verilen plakların kirası olarak alınıyor-
du. Bu gösterilerde, ayrıca ses kaydı da yapı-
İngiltere'de yayınlanan Morning Chornicie ga- lıyordu. New York'ta yapılan gösterilerden bi-
zetesinin sahibi Mr. Perry, 1785 yılındaki par- rinde, "Yankee Doodle" adlı parça, Jules
lamento görüşmelerini izlemek üzere bir grup Levy tarafından kornetle çalındı ve bu ilk ens-
stenocuyu işe aldı. Gerçi Morning Chronicle, trümanlı müzik kaydı oldu. Evde kullanılabi-
parlamentodan haberler aktarın ilk gazete de- lecek pikapların ilki de, Edison şirketi tara-
ğildi ama, görüşmeleri ayrıntılı olarak akta- fından 1878 yılında 10 dolardan piyasaya çık-
ran ve parlamenterlerin konuşmalarını virgü- tı. Aygıtın yarattığı ilk heyecandan sonra, ka-
lüne kadar yayınlayan ilk gazete oldu. Daha yıtların kötülüğü, plakların dayanıksızlığı ve
önceki parlamento muhabirleri, kendilerine pikabı çalıştırmanın güçlüğü daha belirginleşti
örnek aldıkları ilk parlamento muhabiri DR. ve plağa olan ilgi azaldı. Edison da kendisini
Johnson'un söylediği gibi, "Bugün yine bir yı- ampulüne ilişkin çalışmalara vermişti. Bell ve
ğın işe yaramaz laf salatası dinledik" gibi yo- Tainter tarafından ilk geliştirilmiş gramofon
rumlar yapmakla yetiniyordu. üretilinceye kadar da ses kayıt tekniğiyle ilgi-
lenmedi.
İLK STENO ÖĞRETMENİ İngiltere'de satış amacıyla doldurulan
plaklardan günümüze kadar kalabilenleri,
Jeremiah Rich'tir. 1646 yılında, kendi geliş-
tirdiği bir steno sistemini,Southwork'ta öğren- London Phonograph Co. tarafından 1892 yı-
cilerine öğretti. Rich'in steno sistemi, o güne lında yapılan kayıtlardır. Harry Bluff'un ses-
kadar geliştirilen teknikler içinde en çok ilgi lendirdiği komik şarkılar ve baladlardan olu-
göreni ve kullanılanı oldu. Öyle ki, 1647 yı- şan bu plaklarda, sanatçıya piyanist Edward
lında "Oxford University Herald" gazetesi- Hesse eşlik ediyordu. Komedi dünyasının kral-
nin bir muhabiri, bu sistemi kullanıyordu. larından Albert Chevalier, özyaşam öyküsün-
Rich'in öğretmenlik yaptığı dönemlerde, İn- de, 1892 yılında ziyaret ettiği bir panayırda,bir
giltere'de yaklaşık 1000 kişilik bir steno yazı- pikaptan kendi sesinin yükseldiğini duyunca
cısı vardı. hayretler içinde kaldığını belirtir. Zira, o gü-
ne dek hiç plak doldurmamıştır. Kuşkusuz, o
plağı dolduran, öteki birçok yeteneğinin yanı
İLKPLAK sıra döneminin ünlü sanatçılarını da çok ba-
şarılı bir biçimde taklit edebilen Harry Bluff-
"Fonograf" adı verilen ilk ses kayıt aygıtı, tür.
Thomas Alva Edison tarafından 1877 yılında
geliştirildi. Aygıt üzerindeki son teknik çalış-
maları, Edison'un teknisyeni John Kruesi, 6 SAHNEYE ÇIKMADAN ÖNCE
Aralık günü New Jersey'deki West Orange' KENDİNİ TANITAN İLK
m atölyesinde tamamladı. Aynı gün, "Mary" ŞARKICI
nün küçük bir kuzusu vardı" adlı şarki plağa
alındı. Bilimin son mucizesine ilişkin olarak
Avustralyalı sanatçı Albert Whelan, 1901 yı-
Scientific American dergisinin 22 Aralık 1877
lında İngiltere'de Leicester Square'de verdiği
günlü sayısında şu satırlar çıktı:
ilk konserde sahneye çıkarken, "The Jolly
"Geçenlerde Bay Thomas Â. Edison, bü- Brothers Waltz" adlı parçayı ıslıkla çaldı.
romuza geldi. Masamızın üstüne küçük bir ay- Whelan, sahneye her çıkışında, bu parçayı ıs-
gıt koydu. Bir kolu çevirdi ve aygıttan çıkan lıkla seslendiriyor, sonra şapkasını ve eldiven-
bir ses, bize sağlığımızın ne alemde olduğunu lerini çıkararak, bastonuyla birlikte bir kena-
sordu. Daha sonra da bu aygıtın adının fonog- ra bırakıyordu. Böylece program başlamadan
raf olduğunu söyledi ve 'umarım önce ıslık sesini duyan izleyiciler, sahneye ge-
beğenmişsinizdir' dedi. Aynı ses, en sonunda lenin Whelan olduğunu anlıyorlardi. Avust-
bize iyi geceler diledi. Bu sözleri yalnızca biz ralyalı şarkıcı, bu yöntemi Melbourne'daki bir
değil, masamızın etrafına toplanan bir düzi- tiyatroda, bir Alman trupunun sergilediği
neyi aşkın insan da duydu." oyundaki bir sahneden esinlenerek geliştirmiş-
Edison'un konuşan makinesinin seri üre- ti.
234

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kısını defalarca icra etmek zorunda kalıyor-
DİSK ŞEKLİNDE PLAK du. Bir matrise yapılan kayıtla preste sınırsız
sayıda plak basımı, hem sanatçılar ve teknis-
ÇALABİLEN İLK PİKAP yenler için büyük kolaylık sağladı, hem de
plak fiyatlarının çok ucuzlamasına neden ol-
Washington' a yerleşen Alman göçmeni Emi- du.
le Berliner tarafından yapıldı ve patenti 26 Ey-
lül 1887'de alındı. Berliner, disk şeklinde plak İLK PLAK ETİKETLERİ
çalabilen ilk gramofonun tanıtımını da 16 Ma-
yıs 1888 günü Philadelphia'daki Franklin Ens- Berliner şirketi, ürettiği plakların ortasında bir
titüsü'nde yaptı. boşluk bırakıyor, bu boşluğa da plağın adını
Berliner'in Almanya'ya yaptığı bir gezinin basıyordu. Üzerinde kâğıttan tanıtım etiket-
ardından, Kammarer und Rheinhardt şirketi, leri bulunan ilk plaklar Elridge Johnson'un
1889 yılında da Almanya'nın Waltershausen buluşu üzerine, 1900 yılında New Jersey'de
kentinde seri üretime başladı. El kurmalı bu Consolidated Talking Machine Co. (daha son-
gramofonlar, 5 inçlik vumkanize kauçuktan ra adı Victor Co. oldu) şirketi tarafından üre-
yapılmış plakları çalıyorlar ve dakikada 70 de- tildi. Bu etiketlerin üzerine basılan marka,
vir yapıyorlardı. Elektrikle çalışan ilk gramo- Francis Barraud'un bir tablosundan esinleni-
fonlar da, 1894 yılında Washington'da Uni- lerek bulundu ve plaklara "Sahibinin Sesi"
ted States Gramophone Co. tarafından yapıl- markası kondu. Bu marka tescil edildi. Bar-
dı. Bu pikaplar, 7 inçlik plakları çalabiliyor- raud'un tablosunda yansıttığı "Nipper" adlı
lardı. 10 inçlik gramofonlar 1900, 12 inçlik Teriyercinsi köpek de, gerçekten bir gramo-
gramofonlar da 1903 yılında yapıldı. İlk plak fondan sahibinin sesini dinliyordu. Barraud,
doldurma stüdyosu ile ilk plakçı dükkanı da, hasta olan kardeşinin sesini plağa aldırmış
birbirine bitişik binalarda 1897 yılında Berli- sonra da bunu köpeğine dinletmişti. Bu ara-
ner Gramophone Co. şirketi tarafından Phi- da, bir resim yapıp, fonograf üreten firmala-
ladelphia'da hizmete açıldı. ra satmayı düşündü. Bu amaçla, köpeği bir fo-
İngiltere'de disk şeklinde yuvarlak plaklar nografın önüne oturtup, tablosunu bitirdi.
çalan gramofonlar, ilk olarak 1891 yılının Ancak başvurduğu fonograf imalatçılarının
Aralık ayında Londra'da satışa sunuldu. Per- hiçbiri tabloya ilgi göstermediler. Bunun üze-
kins and Gotto firması tarafından pazarlanan rine Barraud, fonografı sildi ve yerine bir gra-
"Kammarer und Rheinhardt" marka bu gra- mofon koydu. Sonra da tablosunu Gramop-
mofonlarla birlikte bir takım da plak verili- hone Co.'ya sattı.
yordu. Bu plaklarda "Twinkle Twinkle Litt-
le Star", "Sing a Song of Sixpence", "Who
Killed Cock Robir?", "The Lord's Prayer" İLK OPERA KAYITLARI
ve "Deutschland über Alles" adlı parçalar ses-
lendirilmişti. Silindir şeklindeki plakların üzerine, ilk ope-
İngiltere'de ilk plak yapımı 1898 yılında ra kayıtları 1896 yılında Pathe Freres firması
Londra'da W.B. Owen tarafından başlatıldı. için Fransa'da Gustavello Affre, Adolphe Ma-
Şirket tarafından yapılan ilk plakta, Percy rechal, Leon Melchissedec, Albert Vauget ve
Honri'nin konçertino, Fred Gaisberg'in de pi- Maximillien-Nicholas Bouret tarafından dol-
yano ile çaldığı "Happy Darkies" adlı parça duruldu, ilk yuvarlak opera plağı da aynı yıl,
vardı. Her iki sanatçıdan da stüdyoya girdik- Philadelphia'da United States Gramophone
lerinde yaptıkları plakla ilgili olarak telif hakkı Co. şirketi tarafından doldurtuldu. Bu plak-
istemeyeceklerine dair söz alınmıştı. ta Ferruceio Giaaini, Rigoletto'nun "LaDon-
Yalnızca plak üretmek üzere kurulan ilk na e Mobile" ve "Questa o Quella" adlı bö-
tesis, 1898 yılında, İngiliz piyasasının gerek- lümlerini seslendirdi.
sinimini karşılamak üzere, Almanya'nın Han-
nover kentinde Gramophone Co. şirketi tara- TÜMÜYLE PLAĞA ALINAN
fından faaliyete geçirildi. Bu tesiste bulunan İLK OPERA
14 plak presiyle ilk kez başlatılan yoğun üre-
tim, bu endüstri dalında bir devrim oldu. Da- 1903 yılında merkezi Londra'da bulunan Gra-
ha önceleri kayıt sırasında, sanatçının karşı- mophone Co. şirketinin görevlilerinden Fred
sına altı alıcı yerleştiriliyor, böylece her sefe- Gaisberg, İtalya'nın Milano kentinde Ruggi-
rinde altı plak doldurulmuş oluyordu. Bu iş- ero Leoncavallo'nun Pagliacci operasının tü-
lem müşterinin istediği sayı tamamlanıncaya münü plağa kaydetti. Kayıt sırasında orkest-
kadar sürdürülüyor, böylece de sanatçı, şar- rayı besteci bizzat yönetmişti.
235

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Emile Berliner, 1888 yılında, disk biçiminde yuvarlak plak-
ları çalabilen ilk gramofonu yaptı. O güne kadar, silindir şek-
lindeki plakların çalındığı fonoğraflar kullanılıyordu.

durdu (7 Mart 1917). Bu plağın ön yüzünde


İKİ TARAFLI İLK PLAKLAR "The Dixie Jazz Band One Step", arka yü-
zünde de "Livery Stable Blues" adlı parçalar
1904 yılında International Talking Machine vardı. Aynı topluluk, 16 Nisan 1919 günü de
Co. şirketi tarafından Berlin yakınlarındaki Columbia Gramophone Co. için bir plak da-
Weissensee'de "Odeon" markası ile üretildi. ha yaptı. Bu plağın ön yüzünde "At The Jazz
Bu plaklar, aynı yıl İngiltere'de satışa çıkarıl- Band Ball', adlı parça vardı. Arka yüzündeki
dı. "Barnyard Blues" adlı parça ise "Livery Stab-
le Blues"a karşı bir seçenek olarak doldurul-
muştu.
İLK CAZ PLAĞI
Nick Larocca'nın "Original Dixiland Jazz İLK OTOMATİK PİKAP
Band" adlı orkestrası ilk caz plağını New Jer-
sey'deki Victor Co. plakçılık şirketi için dol- "HMV" marka ilk otomatik pikap, 1928
236

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK HI-FI PLAK
İngiltere'de Decca plakçılık şirketi tarafından
1944 yılının Aralık ayında çıkarıldı. Şirket, bir
yıl sonra da "Decca Piccadilly" markasıyla
"Hi-Fi" plak çalabilen pikap üretimine geç-
ti.

İLK STEREO PLAK

1958 yılının Nisan ayında ABD'de satışa çı-


karıldı. Aynı yılın Mayıs ayında da "Pye" şir-
keti İngiltere'de altı adet stereo plak yayınla-
dı. Bunların arasında Larry Adler'in armoni-
ka ile çaldığı parçalar, Stanford Robinson yö-
netimindeki Pro Arte Orkestrası' nın seslendir-
diği Gilbert and Sullivan, uvertürleri, Tony
Osborne'un "Where in the world" adlı plağı,
London Baroque Ensable'ın seslendirdiği "Vi-
valdi ve Scarlatti" konçertoları,Dvorak'ın,
"Sekizinci Senfonisi" ve "Scherzo
Barnett Samuel and Co. şirketi,1915 yılında, Londra'da ilk
kapriççiyosu" ile Ralph Downes tarafından
kez "portatif gramofonu" üretti. Decca Portable markasıyla verilen bir "Bach resitali" vardı.
piyasaya çıkarılan bu aygıtlar, 1 Dünya Savaşı ile gelen mo-
ral bozukluğunun giderilmesine büyük katkılarda bulundu.
İLK UZAY UÇUŞU
İLK PORTATİF GRAMOFON •
"Decca Portable" marka ilk portatif gramo- 1951 yılının sonlarında "Albert 1, Albert 2,
fon, Barnett Samuel Co. şirketi tarafından Albert 3 ve Albert 4" kod adlı maymunlar,
1913 yılında Londra'da yapıldı. Daha önce de bir "V2" roketiyle New Mexico eyaletinin
portatif diye tanımlanan bazı gramofonlar sa- White Sands yöresinden uzaya fırlatıldılar.
tışa çıkarılmıştı. Ancak bu gramofonları ça- Roket, stratosferin içinde 85 mil yüksekliğe
lıştırmak için parçalarını bir araya getirmek kadar çıktı. "Operatiotı Albert" adıyla düzen-
gerekiyordu. Decca'nın tek parça olarak pi- lenen bu uçuş, hayvanseverlerin gösterebile-
yasaya sunduğu "Decca Portable" Birinci cekleri şiddetli tepki nedeniyle gizli tutuldu.
Dünya Savaşı'nın patlamasıyla başlayan bu- Maymunların dördü de uçuştan sonra sağ sa-
nalımlı günleri, özellikle İngiltere'de viski ve lim dünyaya döndü.
"La Vie Parisienne" ile birlikte çekilebilir hale Dünyanın çevresinde yörüngeye giren ilk
getirdi. hayvan, "Laika" adlı köpektir. Laika, Sov-
yetler tarafından 3 Kasım 1957 günü "Sput-
nik II" adlı araçla birlikte uzaya fırlatıldı.
yılının Nisan ayında 125 sterlinden satışa çı-
karıldı. Bu pikap, en fazla 20 plağı peşpeşe ça-
labiliyordu. Her plaktan sonra kol, otomatik İNSANLI İLK UZA Y UÇUŞU
olarak çalınan plağı kaldırıyor, yerine bir son-
rakini getiriyordu. Alexis Ledovski adlı astronot tarafından 1957
yılında gerçekleştirildi. ABD Temsilciler Mec-
İLK RADYO PİKAP lisi Uzay Komitesi ve ABD Hava Kuvvetleri
Hava Araştırmaları ve Geliştirmeleri Komu-
Aynı aygıtta hem radyo hem de pikabın bu- tanlığı'nın raporlarına göre, "Ledovski", Sta-
lunduğu HMV Model 520" marka radyo- lingrad 'ın 60 mil güneydoğusundaki bir üs-
gramofon 1929 yılında İngiltere'de satışa çı- ten uzaya fırlatıldı. Kendisiyle son bağlantı ya-
karıldı. Bu aygıtların masa tipi olanları pıldığında yerden 200 mil yüksekliğindeydi.
"HMV 501" modeli adı altında 1931 yılında Ledovski'nin bindiği füzenin ya dünyanın yer-
piyasaya sunuldu. çekiminden kurtulup uzayın boşluğunda kay-
237

http://groups.google.com/group/merakediyorum
bolduğu, yahut da atmosfere yeniden girerken
yanarak kül olduğu sanılıyor. 1961 yılına ka-
dar SSCB tarafından gerçekleştirilen ve başa-
rısızlıkla sonuçlanan üç uzay uçuşunda, üç ast-
ronot daha yaşamını yitirdi. Bunlar, Serentsy
Schiborin (1958), Andrei Mitkov (1959) ve
Ivan Kachur'dur (1960). Uzayda, uçuş sırasın-
da ölen ilk astronot da yine SSCB'den Bin-
başı Vildmir Mikhailoviç Komarov'dur. Ko-
marov, 24 Nisan 1967 günü "Soyuz I" adlı
aracın içinde can verdi.
Uzaya gidip dönmeyi başaran ilk insan ise,
Sovyetler Birliği'nden Binbaşı Yuri Aleksiye-
viç Gagarin'dir. O dönemde yalnızca 27 ya-
şında olan Binbaşı Gagarin, Sibirya' daki Bay-
konur Uzay Üssü'nden 12 Nisan 1961 günü
Moskova saatiyle 09.07'de "Vostok I" adlı
araçla birlikte uzaya fırlatıldı. 108 dakika son-
ra, Saratov bölgesindeki Smelovka köyü ya-
kınlarında dünyaya geri döndü. 6 bin 170 ki-
lo ağırlığındaki taşıyıcı roket, yörüngede sa-
niyede 7.8 kilometrelik bir hıza ulaşınca, 2.4
ton ağırlığındaki kapsülünü bıraktı. Gagarin,
bu kapsülün içinde dünya çevresinde bir tur
attı. Bu tur sırasında dünyadan en fazla 203
mil uzaklaştı. Yörüngede yaptığı en yüksek hız
da saatte 28 bin kilometre oldu. Uzaya gidip
dönebilen ilk astronot olan Binbaşı Gagarin, AYDA YÜRÜYEN İLK İNSAN
27 Mart 1968 günü Moskova yakınlarında "Apollo XI" adlı uzay aracının komutanı Neil
meydana gelen bir uçak kazasında hayatını Armstrong," Ayda yürüyen ilk insan" olarak
kaybetti. tarihe geçti. Apollo XI'in ay modülü "Eag-
le", 20 Temmuz 1969 günü 9.18'de, ayın Hu-
zur Denizi adı verilen bölgesine indi. Ertesi
İLK KADIN ASTRONOT gün saat 3.56'da Armstrong, "Eagle"dan çi-
karak, ayın yüzeyine indi ve ilk adımı attı. Bu
Valentina Nikolayeva Tereskova adlı Rus ka- sırada söylediği "İnsan için küçük ama, insan-
dın astronot, 19 Haziran 1963 günü "Vostok lık için çok büyük adım" sözleri, tüm dünya-
VI" adlı aracın içinde 71 saat uçarak dünya- lıların başarısını simgeliyordu. Armstrong'u,
nın çevresinde 48 tur attı. Apollo XI'in mürettebatından Edwin Aldrin
: :
izledi. Armstrong, ay yüzeyinde 20 dakika ka-
dar yalnız başına dolaştıktan sonra, Aldrin de,
UZAYDA İLK YÜRÜYÜŞ uzay aracından çıkarak yanına geldi. İki ast-
ronot, 1 saat 44 dakika ay yüzeyinde kalarak
Aleksey Arkipoviç Leonov adlı Rus astronot, önceden belirlenen görevlerini yerine getirdi-
18 Mart 1965 günü Greenwich saat ayarı ile ler. Bu görevleri arasında, ay yüzeyinden taş
08.30'da uzayda "Voskhod II" adlı araçtan ve toprak örnekleri toplamak, bir "laser
çıkarak 12 dakika 9 saniye müddetle "yürü- yansıtıcısı"nı yüzeye monte etmek, bir ABD
dü". Astronot Leonov, bu yürüyüş sırasında bayrağı dikmek ve bir plaket çakmak da var-
yaklaşık 5 metre uzunluğunda bir naylon iple dı. Armstrong, plaketin çakımı bittikten son-
araca bağlı kalmıştı. Yaptığı uzay yürüyüşü sı- ra, üzerindeki yazıyı yüksek sesle okudu ve bu-
rasında saatte 17 bin 500 millik bir hızla 3 bin nu yeryüzünde yaklaşık 500 milyon kişi rad-
mil yol aldı. yo ve TV'den dinledi. Plaketin üzerinde şu
sözler vardı:
GEZEGENLERARASI İLK "Dünyadan gelen insanlar, Milat'tan son-
ra 1969 yılının Temmuz ayında, bu noktada
UZAY ARACI aya ilk kez ayak bastılar. Buraya, bütün in-
sanlık için barışçıl amaçlarla geldik."
27 Ağustos 1962 günü ABD tarafından uza-
ya fırlatılan "Mariner II" 180 milyon mil yol
238

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Aya ayak basan insan olan Neil Armstrong, 20 Temmuz 1969 günü, ay yüzeyinde ilk adımını atarken, dünyada ken-
disini izleyen 500 milyon radyo ve TV dinleyicisine şöyle ses leniyordu: ' 'Bu, bir insana göre çok küçük bir adım. Ama,
insanlık için dev bir adım."

239

http://groups.google.com/group/merakediyorum
aldıktan sonra, Venüs gezegeninin 21 bin 594 kardeş, ruhlarla ilk iletişimlerini, 31 Mart 1848
mil yakınına geldi (14 Aralık 1962). Oradan gecesi, New York'taki evlerinde yaptılar. Bu
Venüs'e ilişkin olarak dünyaya bilgi aktarma- tarihten birkaç hafta öncesinden başlayarak,
ya başladı. California'da, Goldstone üssün- Fox ailesi oldukça bunalımlı günler yaşadı.
de alınan bu bilgilerin en önemlileri, Venüs'- Çünkü evlerinin çeşitli yerlerinden esrarengiz
te ortalama sıcaklığın 800 derece Fahrenayt do- birtakım sesler geliyordu. Bu sesler daha çok
layında olması ve bir Venüs gününün sekiz ay bir ayak sesini andırıyordu. 31 Mart gecesi,
sürmesi idi. Bayan Fox, bu sesleri çıkaran ruhla "ilk" bağ-
Bir başka gezegene inen ilk uzay aracı da lantısını kurdu. Daha sonra o ruha çeşitli so-
Sovyetler Birliği'ne ait "Venüs III" adlı fü- rular yöneltti. Bu sorular, "evet" ya da
zedir. Venüs III, 16 Kasım 1965 günü dünya- "hayır" diye yanıtlanabilecek türdendi. Ruh,
dan uzaya fırlatıldı ve 1 Mart 1966 günü Ve- bir tek ayak sesi çıkardığı zaman bu "evet"
nüs gezegenine çok sert bir iniş yaptı. anlamına geliyordu. Hiç ses çıkmazsa, bu
"hayır" demekti. Daha karmaşık yanıtlar ge-
rektiren sorular için de bir "alfabe" saptadı-
AYA İNEN İLK UZAY ARACI lar. Bu alfabede, her harf belirli sayıda ayak
sesinden oluşuyordu, Bu yöntemle, ruhun
"Luna II" adlı Sovyet uzay aracı, 12 Eylül Charles B.Rosma adında birine ait olduğu an-
1959 günü uzaya fırlatıldıktan iki gün sonra laşıldı. Rosma, beş yıl kadar önce, aynı evde
ayda, "Arşimet" ve "Autolycus" kraterleri- öldürülmüş ve cesedi mahzene gömülmüştü.
nin arasına "düştü". Ertesi gün Fox ailesi, komşularını da çağıra-
rak mahzene indi. Ruhun tarif ettiği yer ka-
zıldı ve çürümeye yüz tutan birkaç küçük ke-
A YA İLK YUMUŞAK İNİŞ ' mik parçası ile insan saçı bulundu. Ancak, asıl
gövde ortada yoktu. O da, 56 yıl sonra, mah-
"Luna IX" adlı Sovyet uzay aracı, 3 Şubat zen duvarının arkasından çıkarıldı.
1966 günü, aya ilk yumuşak inişi yaptı. Ay yü- 1850 yılının Nisan ayında, Kate ve Mar-
zeyinden çektiği resimleri dünyaya iletti. Bu garetta Fox ünlü Amerikalı şovmen Phineas
deneme ile, ay yüzeyinin bir aracın üzerine in- T.Barnum ile bir anlaşma imzalayarak, ilk
mesi için yeterince sert olduğu da anlaşılmış "profesyonel medyumlar" oldular. Barnum
oldu. Oteli ve Barnum Müzesi'nde toplu gösteriler
yaptıkları gibi, zengin ve meraklı kişilerin ev-
İLK GÖZLÜK lerinde düzenlenen özel seanslara da katılıyor-
lardı. İki kızkardeş, 30 yıl boyunca bu işi sür-
Bu konudaki en eski kayıt, 1289 yılında Sand- dürdüler. Ne var ki, bu süre içinde ikisi de if-
ro di Popozo'nun kaleme aldığı "Trake de lah olmaz birer alkolik olmuşlardı. 1888 yı-
Conduite de la Famille" adlı kitapta bulun- lında Margaretta, bir itirafta bulundu ve ayak
du. Popozo, şunları yazmıştı: seslerini kendisinin, parmak kemiklerini kul-
"Yaşlılık benden o kadar çok şey götür- lanarak çıkardığını söyledi. Daha sonra bu
dü ki, gözlük adı verilen camlar olmadan ne sözlerini geri aldı ve ruhbilim düşmanlarının
okuyabiliyor, ne de yazabiliyorum. Bu hari- kendisini böyle konuşmaya zorladıklarını ile-
ka aygıt, görme yeteneğini büyük ölçüde yiti- ri sürdü.
ren zavallı ihtiyarlar için daha yeni bulun-
muş." İLK KANTİN
1967 yılında Londra'da "Tarih Boyunca
Gözlük" adlı bir kitap yazan Richard Corson, New Lanark pamuk atölyesinde 1812 yılında,
gözlüğün 1287 yılında İtalyanlar tarafından işletmenin müdürü Robert Owen tarafından
bulunduğunu belirtir. Gözlüğü ilk bulan kişi planlandı. Owen'in hazırladığı rapora göre,
olarak çeşitli isimler öne sürülmekteyse de, tesislerin personeli, kantine "yemek ücreti"
bunların hiçbirisinin doğruluğu henüz kanıt- olarak haftada 1 şilin 6 peni ödeyeceklerdi ve
lanamadı. bu evlerinde yiyecekleri yemeğin maliyetinin
çok altındaydı.
İLK MEDYUMLAR Gerçi, bazı tarihçiler, bu kantinin açıldı-
ğından kuşkuludurlar ama, Dr. Henry Grey'in
yazdığı "Lanarklı Bay Owen'in Yeni
Margaretta (14) ve Kate Fox (11) adlı kardeş- Fikirleri" adlı kitapta, 1819 yılında bu kanti-
ler, ruhlar dünyasıyla ilk kez doğrudan ilişki nin faaliyette olduğu belirtilir. Kitapta, kan-
kurabilen insanlar olarak bilinir. Bu iki kız- tinle ilgili olarak şu satırlar yer alır:
240

http://groups.google.com/group/merakediyorum
"Bina yaklaşık olarak 50 metre eninde ve Mart 1851 günlü sayısında çıktı. İlanı T.H.S.
15 metre boyundaydı. Zemin katta iki mut- Smith adlı bir kitapçı vermişti.
fak, bir fırın ve bir yazıhane vardı. Öteki kat-
larda yemek salonları, iki toplantı salonu ve İLK PUL KOLEKSİYONCULARI
bir okuma odası vardı."
Robert Owen, personeline sağladığı bu ko- DERNEĞİ
laylıkla oldukça ileri görüşlü bir insan oldu-
ğunu kanıtladı. Zira başka fabrika sahipleri- 1860'lı yıllarda Londra'da F.J. Stainforth ta-
nin ya da yöneticilerinin, işçilerine bu tür hiz- rafından kuruldu. Üyeler, düzenli aralıklarla
metler sunması için aradan uzun yıllar geçmesi bir araya gelip birbirlerine pullarını gösteriyor-
gerekti. Ancak 1850'li yıllarda bazı işadam- lar ve değerlerini tartışıyorlardı. 1865 yılında
ları tesislerinin bir bölümünü yemekhane ha- da Paris'te "Societe de la Timbrologie" adın-
line getirdiler. Ama bunlarda bile yemek ve- da bir pulculuk derneği kuruldu.
rilmiyordu ve işçiler kendi yemeklerini kendi-
leri hazırlamak zorundaydı. Kantin açarak iş-
çilerinin hizmetine sunan ilk firmalardan biri İLK PUL TÜCCARI
de İngiltere'nin Norwich kentindeki
"Colman" işletmesidir. Hardal üretilen bu Brükselli kitapçı Jean-Baptiste Constant Mö-
fabrikada 1868 yılında sabah işe başlama sa- ens, 1855 yılında "Galene Bortier" adlı dük-
ati olan 5.45'ten önce işçilere 1 peni karşılı- kanında pul alım-satımına başladı. 1862 yılın-
ğında "bir fincan kahve" veriliyordu. Öğle- da da ilk pul kataloğunu yayınladı. Ancak bu
yin ise 3 ya da 4 peni karşılığında "sıcak katalogda yalnızca pulların tanıtımı yapılmış,
yemek" çıkarılıyordu. fiyatları konusunda bilgi verilmemişti. Bir süre
Fabrika kantinlerinin sayılarının artması- sonra da ilk pulculuk el kitabını yazdı. "De
na ve bunun bir gelenek haline gelmesine 1. la Falsification des Timbres-Poste" adlı bu ki-
Dünya Savaşı neden oldu. Savaş sırasında, iş- tap, koleksiyonculara çok yararlı oldu.
gücü gereksinimini karşılayabilmek için pek
çok tesis, kadın işçi çalıştırmaya mecbur kal-
mıştı. Onlar için açılan kantinler, zamanla iyi- HALKIN ZİYARETİNE AÇILAN
ce yaygınlaştı. 1. Dünya Savaşı'ndan önce İn- İLK SARAY
giltere'de yalnızca 100 işyerinde kantin var-
ken, savaştan sonra bu rakam bini aştı. İngiltere'nin Salisbury kentinde, Pembroke
Dükü'ne ait "Wilton House" adlı saray, 1776
yılında ziyarete açıldı. İlk yıl, sarayı 2 bin 424
İLK PUL KOLEKSİYONCUSU kişi gezdi. Bu ziyaretçilerden ücret alınmadı
ama sarayın bakıcısına belirli bir bahşiş ver-
Pulculuk otoritelerince ilk pul koleksiyoncu- mek zorundaydılar. Ertesi yıl da Leicester Dü-
su olarak kabul edilen John Tomlynson, 7 kü, "Halkham Hall" adlı sarayını, ziyarete
Mayıs 1840 günü bu hobisine başladı. Bu ta- açtı. Norfolk'taki bu sarayı soylular ve yaban-
rihten bir gün önce, kendisine postadan bir cılar, pazar hariç her gün gezebiliyorlardı. Sı-
zarf gelmişti. Zarfın içinden bir pul çıktı. Ya- radan İngilizlerin sarayı ziyaretleri ise, ancak
nında da bu kendiliğinden yapışabilen pulu ta- salı günleri mümkündü.
nıtan bir not vardı. Bay Tomlynson, o gün- Bir sarayı ziyaret etmek için ilk turu, 1848
den itibaren pul biriktirmeye karar verdi ve bu yılında, kendi adıyla bir seyahat acentesi ku-
uğraşını uzun yıllar sürdürdü. Biriktirdiği pul- ran Thomas Cook düzenledi. Cook, Mid-
lardan bazıları günümüze kadar ulaşabilmiş- land'lı işçileri partiler halinde atlı arabalarla
tir. Leicester'den Rutland Dükü'nün "Belvoir
Lille kentinden Victor Wetzel adlı Fransız Castle" adlı şatosuna götürdü. Kısa bir süre
da, İngiliz Bay Tomlynson gibi 6 Mayıs 1840 sonra da Devonshire Dükü ile anlaşarak, tu-
günü kendisine ulaşan pulla koleksiyonculu- rist gruplarını trenle Chatsworth'a getirdi. Bu
ğa başladığını öne sürdü. Bay Wetzel'e de, gezilerden birine 1200 kişi katılmıştı. Cook ge-
John Tomlynson gibi "Black Penny" türü ziye ilişkin olarak anı defterine şunları yazdı:
kendiliğinden yapışabilen pul gelmişti. Ancak, "Sarayın kapısında durdum ve hemen
o tarihte Lille'de bir İngiliz pulu bulunamaya- hepsinin içeri girişini tek tek izledim. Hoyratça
cağını varsayan pulcular, bu iddiayı biraz kuş- en ufak bir harekette bulunmadılar. Saraya ya
kuyla karşılıyorlar. da bahçesine hiçbir zarar verilmedi. Dönüş yo-
Gazetede yayınlanan ilk pul ilanı ise, İn- lunda, grup içinde bir tek sarhoşa bile rastla-
giltere'de "Family Herald" gazetesinin 22 madım."
241

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ne ve kazanın çalışmasından sorumluydu.
HEYKELİ DİKİLEN Böylece Voigt, "ilk gemi kazancısı" olarak ta-
rihe geçti. Gerçi seferler yaz boyunca sürdü
İLK KADIN ama, yolcu sayısı Fitch'in beklentilerinin çok
altındaydı. Çünkü aynı anda çalışan posta ara-
Soylular dışında heykeli dikilen ilk kadın Do- baları, saatte ancak 7 mil hız yapabilen bu-
rothy Pattison adlı hemşiredir. Kısaca harlı gemiden daha kısa bir zamanda yolcu-
"Hemşire Dora" olarak ünlenen Bayan Pat- luğu tamamlıyordu. Fitch'in bu denemesinden
tison, 1865 yılında Staffordshire kentindeki sonra, 1807 yılına kadar başka bir buharlı ge-
Wallsal kasabasında bulunan "Cottage mi seferi düzenlenmedi. O yıl "Robert Fulton
Hospital" adlı hastanede hizmete başladı. Clermont" adlı buhar teknesiyle, Hudson
Özellikle yoksul hastalarla çok yakından ilgi- Nehri üzerinde New York-Albany seferlerini
leniyor, onlar için gecesini gündüzüne katıyor- başlattı. Bu gemi, ticari açıdan da başarılı sa-
du. Kısa süre içinde Wallsal halkının sevgilisi yılabilecek ilk buharlı gemi seferinde kullanıl-
haline geldi. F. J. Williamson tarafından ya- mış oldu.
pılan yontusu, 11 Ekim 1886 günü Wallsal ka-
sabasının meydanına dikildi. Dora Hemşire,
1878 yılında kanserden ölünceye kadar çalış- AÇIK DENİZDE İLK BUHARLI
malarını sürdürdü. GEMİ
İLK BUHARLI GEMİ John Stevens'a ait 95 tonluk "Phoenix" adlı
gemi, New York ile Philadelphia arasında ilk
"Pyroscaphe" adlı ahşap gemidir. 46 metre açık deniz seferini Kaptan Moses Rogers yö-
uzunluğunda ve 182 ton ağırlığındaki bu tek- netiminde 10-23 Haziran 1809 tarihleri arasın-
ne, Lyons yakınlarındaki Ecully'de, Marki da yaptı.
Claude François Dorothee de Jouffroy d'Ab-
bans tarafından yapıldı. İlk seferini 15 Tem- MANŞ DENİZİNİ AŞAN
muz 1783 günü Saone Nehri üzerinde Lyons
ile Isle Barbe arasında gerçekleştirdi. Ferere-
İLK BUHARLI GEMİ
jan et Cie tarafından Lyons'da imal edilen ma-
kinesinin 25.6 inç çapındaki silindiri buhar ka- 38 tonluk "Elise" adlı buharlı tekne, 17 Mart
zanının içine yerleştirilmişti. Buradan sağla- 1816 günü Kaptan Pierre Andriel yönetimin-
nan devinim piston koluna aktarılıyordu. de Newhoven limanından ayrıldı ve 17 saat-
lik bir yolculuktan sonra Le Havre'a ulaştı.
Tekne, merkezi Paris'te bulunan Andriel, Pa-
YOLCU TAŞIYAN İLK jol et Vie firması tarafından, Londra'da, Ant-
hony Cortis'ten Seine Nehri üzerinde kargo ta-
BUHARLI GEMİ şımacılığı yapmak için satın alınmıştı.
Manş Denizi'nde düzenli olarak ticari se-
Delawere Nehri üzerindeki seferlerine, 26 ferler yapan ilk buharlı tekne ise Rob Roy'-
Temmuz 1790 günü "Federal Gazette" ve dur. Dover kentinden Mr. Boyd adlı birine ait
"Philadelphia Daily Advertiser" gazetelerin- olan bu gemi, 1821 yılından 1823'e kadar
de çıkan bir ilandan sonra başladı. Gemiyi se- Dover-Calais hattında çalıştı. Bu mesafeyi or-
fere koyan John Fitch tarafından kaleme alı- talama olarak 2 saat 45 dakikada tamamlıyor-
nan ilan metni şöyleydi: du. Günümüzde 50 dakikada tamamlanan bu
"Buharlı gemimiz seferlerine başlamak mesafeyi, belirtilen süre içinde aşan ilk gemi
için her türlü hazırlığını tamamlamıştır. Phi- "SS Empres"tir. SS Empres, seferlerine 1887
ladelphia'daki Arc h Street rıhtımından her yılında başladı.
hafta pazartesi, çarşamba ve cuma günleri ha-
reket ederek Burlington, Bristol, Bordentovra
ve Trenton'a gidecektir. Bu kentlerden dönüş ATLANTİK'İ AŞAN İLK
seferleri de ertesi günlerinde düzenlenecektir." BUHARLI GEMİ
26 Temmuz, pazartesi gününe rastladığın-
dan, büyük bir olasılıkla seferler de o gün baş- 320 tonluk "Savannah" adlı gemi, Kaptan
latıldı. Planlan bizzat Fitch tarafından çizilen Moses Rogers yönetiminde, 24 Mayıs 1819 gü-
tekne, silindir çapı 18 inç olan bir makine ile nü Amerika'nın Savannah limanından ayrıl-
hareket ediyordu. Yolculuk sırasında Fitch'e dı. 27 gün 11 saat süren bir yolculuktan son-
eşlik eden Alman saatçi Johann Voigt, ra, İrlanda açıklarında yakıtı bitti ve yelken
açtı. Bu teknede hiç yolcu yoktu. Zira o dö-
242

http://groups.google.com/group/merakediyorum
nemde, buharlı bir geminin kazanının patla- ni aracın orduda kullanılmasına izin verme-
yabileceği şeklinde çıkan söylentiler üzerine di.
hiç kimse bilet parası ödeyerek böyle bir tek- Savunma silahı olarak savaşta kullanılan
neye binmeye cesaret edemiyordu. ilk denizaltı ise, "American Turtle" adlı
araçtır. Çizimleri, Connecticut eyaleti Sayb-
rook kentinden David Bushnell tarafından
İLK STRİPTİZ gerçekleştirilen bu denizaltı, Amerikan Bağım-
sızlık Savaşı sırasında İngiliz Donanması'na
(Stripe-Tease) karşı kullanıldı. İçine ancak bir tek kişi bine-
9 Şubat 1893 günü, Paris'teki Moulin Rouge bilen American Turtle, Çavuş Ezra Lee'nin ku-
salonlarında yapılan bir çalışma, striptizin or- mandasında, 7 Eylül 1776 günü, New York li-
taya çıkmasına ve çok tutulmasına neden ol- manında demirli olan Amiral Howe'un san-
du. O gün, Mona adlı bir model, Parisli re- cak gemisi "HMS Eagle"a bir saldırı düzen-
sim öğrencilerine soyunarak poz verdi. Ancak, ledi. Ancak Çavuş Lee'nin HMS Eagle'ın göv-
o zamanın yasaları böyle bir çalışmaya izin desine yapıştırdığı mayın patlamadan az ön-
vermiyordu ve hayli tutucu olan Paris Savcı- ce sular tarafından sürüklendi ve böylece ha-
sı, güzel modeli 100 frank para cezasına çarp- rekât başarıya ulaşamadı.
tırdı. Bunu duyan resim öğrencileri büyük bir Bir denizaltı tarafından gerçekleştirilen ilk
öfkeye kapılarak, Latin Quartier'de bir gös- etkin saldırı ise, 17 Şubat 1864 günü meyda-
teri yaptılar. Polis, göstericileri zorlukla kont- na geldi. H.L.Hunley adlı denizaltı, federas-
rol altına aldı ve büyük olayların çıkması güç- yoncu subayların denetiminde Charleston li-
lükle önlenebildi. manına süzüldü ve federal kuvvetlere ait Ho-
Mona'nın yarattığı büyük sansasyondan usatonic adlı korveti bir torpidoyla vurdu.
yararlanmak isteyen "Fayouau Müzikholü"- Patlama o denli şiddetli oldu ki, saldıran ve
nün yöneticileri, bunu ticari bir çıkara yönelt- saldırılan gemiler birlikte havaya uçtular. Bu
meyi başardılar. Müzikholde, 13 Mart 1894 arada denizaltının sekiz kişilik mürettebatı ile
günü ilk striptiz gösterisi düzenlendi. "Yvet- komutanı Teğmen George Dixon da öldü.
te'in Yatağı" adı verilen ilk striptiz tablosun-
da, genç ve güzel bir kadının, yatağa girmek
için soyunması canlandırılıyordu. Bu gösteri- PERVANELİ İLK DENİZALTI
nin gördüğü ilgi üzerine, müzikhol, striptiz
şovlarını sürdürdü. Canlandırılan öteki tab- "La Plongeur"dür. 420 ton ağırlığındaki bu
lolar arasında, "Doktorun önünde soyunan gemi, sıkıştırılmış hava ile çalıştırılıyordu.
kadın", "Banyodaki güzel", Suzan'ı sıcak 1863 yılında Rochefort'ta denize indirildi. Ge-
bastı" adlı gösteriler, müşterilerin hayranlık- rek menzili, gerekse hızı, donanmada kulla-
larını kazandı. nılamayacak kadar yetersiz olduğundan, aktif
hizmette bulunamadı.
İLK DENİZALTI

Hollandalı fizik bilgini Conelius Drebbel ta-


DENİZALTILARIN DONANMADA
rafından 1624 yılında Londra'da yapıldı. İs- SÜREKLİ OLARAK İLK KULLANIMI
keleti tahtadan olan teknenin dışı, yağlı deri
ile kaplanmıştı. Bordada açılan deliklerden 1859 yılında Rusya Hükümeti, 50 adet
sarkıtılan 12 çift kürekle yol alabiliyordu. Bu "Drzweiki" marka denizaltı yaptırdı. Ülke-
deliklerden içeri su sızmaması için küreklerin nin kıyılarını korumayı amaçlayan bu denizal-
giriş yerleri sıkıca kapatılmıştı ama, kürek es- tılar, denizde fazla yol almadılar,
nek deri kaplama nedeniyle rahatça hareket Kendinden pervaneli ilk denizaltı, sürekli
edebiliyordu. Drebbel ve mürettebatı İngilte- bir biçimde ilk kez Yunan Donanması'nda
re Kralı I. James'in önünde yapılan bir gös- kullanıldı. "Nordenfelt" adlı bu tekne, plan-
teri sırasında Thames Nehri'nin suları altın- ları Liverpoollu Samuel Garratt tarafından çi-
da 2 saat kaldılar. Drebbel'in denizaltısının en zildikten sonra, İsveç'te yapıldı. 1883 yılında
önemli özelliklerinden biri,solunum sorununu Landskrona'da yapımına başlanılan gemi,
çözmesiydi. Robert Boyle'un anlattığına gö- 1886 yılında Yunan Hükümeti'ne devredildi.
re, teknenin içinde bulunan özel bir sıvı, kir- Buhar gücüyle çalışan ve su üstünde 9 deniz
lenen havayı temizliyordu. Böylece Drebbel'- mili hız yapabilen Nordenfelt'in ağırlığı 60
in özel bir yöntemle oksijen üretmeyi başar- ' tondu. Nordenfelt, aynı zamanda üzerinde ha-
dığı da anlaşılıyor. İngiltere Donanması,bu ye- reketli torpido bulunan ilk denizaltıdır.
243

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Garratt tarafından çizilen denizaltıların İn- market deniliyordu ama, adına süpermarket
giltere'de ilk üretimi ise, 1887 yılında Türk sözcüğünü koyan ilk şirket, "Albers Süper
Donanması'nın siparişi üzerine oldu. Buhar Markets Inc."- adlı kuruluş oldu. Bu kuruluş,
gücüyle çalışan 160 tonluk iki denizaltı, Türk ilk mağazasını 1933 yılının Kasım ayında açtı.
Donanması'nda 1910 yılına kadar hizmet
verdiler.
İLK KAPALI YÜZME HAVUZU
İLK NÜKLEER DENİZALTI Londra'da, 28 Mayıs 1742 günü hizmete açıl-
dı. Daily Advertiser gazetesi, bu açılışı şöyle
ABD Donanması'ndan "Nautilius"tur.Con- duyurdu:
necticut eyaletinin Groton kentinde, Electric "Bugün, Goodman's Fields'de, Lemon
Boat Co. adlı kuruluş tarafından yapılan Na- Caddesi'nde açılan yüzme havuzundan gerçek-
utilius, 21 Ocak 1954 günü Thames Nehri'ne ten zevk alacaksınız. 14 metre uzunluğunda-
indirildi. 108 metre uzunluğundaki teknenin ki bu havuz, her gün ılık ve temiz tutulacak.
planları, Amiral Hyman George Rickover ta- Burada hem yüzmek, hem de yüzme öğren-
rafından çizilmişti. 'Westinghouse S2W" ti- mek mümkün. Özel öğretmenler, isteyen be-
pi bir reaktörle çalışıyordu. En yüksek hızı, yefendilere yüzme dersleri verecekler. Ayrıca,
saatte 20 deniz mili olan denizaltı, 3 bin 747 tesiste bir de soğuk su havuzu var. 1 altın ve-
tondu. Mürettebatı ise 11 subay ve 85 erden ren herkes, bu hizmetlerden yararlanabilecek."
oluşuyordu. Eugene Parks Wilkinson
kumandasında, ilk seferine 17 Ocak 1955 gü-
nü çıktı. 2 yıl sonra (69 bin 138 mil yol yap- İLK AÇIK YÜZME HAVUZU
mıştı) yakıtı yenilendi.

1743 yılında, Londra'da Old Street'te açıldı.


İLK SÜPERMARKET "Peerless" adındaki bu havuz, eski bir havuz
üzerine yapılan tadilatlarla gerçekleştirildi.
Self-servis yani "kendi kendine alışveriş" yön- Uzunluğu 57 metre, genişliği ise 36 metreydi.
temiyle çalışan ilk iki süpermarket, 1912 yı- Çevresi, gereksiz gözlerin yüzücüleri rahatsız
lında ABD'nin California eyaletinde açıldı. etmemesi için, yüksek ağaçlarla kapatılmıştı.
Bunlardan Alpha Beta Food Market, Pomo- Ayrıca, bir kenarında soyunma kabinleri var-
na kentinde, Ward's Grocetaria de, Ocean dı. Tesisin işletmecisi William Kent, havuzun
Park'ta hizmete girdi. Aynı dönemde, Bay Ci- yanına ayrıca bir de küçük bir yapay göl yap-
ties Mercantile Co. adlı şirket, California'da tırmış, içini de balıkla doldurmuştu. İsteyen-
"Humpty Dumpty Stores" adlı mağazalar ler, belirli bir ücret karşılığında bu gölcükte
zincirini kurdu. 1916'da Tennessee'de, Memp- balık avlama zevklerini tatmin edebiliyordu.
his kentinde "Clarence Saunders Piggly
Wiggly" adlı bir süpermarket açtı. Saunders'
in süpermarketine, turnikeden geçilerek giri- İLK MASATENİSİ
liyor, alışveriş yapıldıktan sonra alınan mal-
ların ücreti de kasaya ödeniyordu. İlk kez
Saunders tarafından uygulanan bu sistem öy- Masası, ağı ve raketlerinden oluşan takımlar,
lesine tuttu ki, yedi yıl içinde ABD'nin dört ilk olarak John Jaques and Son Ltd. şirketi
köşesinde tam 2 bin 800 "Piggly Wiggly" şu- tarafından üretildi ve "Gossima" adı altında,
besi açıldı. Londra'da Hamley Bros mağazasında satışa
"Süpermarket" tanımına gerçekten uygun çıkarıldı. Oyunun yaratıcısı James Gibb,
olarak çok geniş bir alanda satış yapan ve çok 1870'li yıllarda, Cambridge'de öğrenciyken,
çeşitli mal bulunduran ilk süpermarket ise, 4 milde İngiltere şampiyonu olmuş ünlü bir at-
Michael Cullen tarafından Long Island'da hiz- letti. Asıl mesleği mühendislik olan Gibb, ay-
mete açıldı. Cullen, "King Kullen" adını ver- rıca Amatör Atletizm Birliği'nin de kurucu-
diği mağazasında, ilk kez bir yeniliği denedi. suydu(1880).Gossima'yı ne zaman bulduğu,
Yaklaşık 300 kalem malı, hiç kâr etmeden kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1889 yılı
"maliyet" fiyatına sattı. Bu yöntem, özellik- üzerinde duruluyor. Yağmurlu havalarda,
le ev hanımlarının o denli büyük ilgisini çekti Gibb ailesinin bireyleri, yemek odalarındaki
ki, sattığı öteki çeşitlerden sağladığı kazanç, masada sigara kutularından yaptıkları raket-
Cullen için tatmin ediciydi. lerle bu oyunu oynayarak vakit geçiriyorlar-
Bu dönemde, bu tür mağazalara süper- dı. Top olarak da şampanya şişelerinin
244

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Batı dünyasının ilk asma köprüsü, 1742 yılında İngiltere'de Batı dünyasının ilk asma köprüsü ise, İn-
yapıldı. Oysa, Doğu uygarlığı ilk asma köprüyü, Indûs Nehri giltere'de, Middleton yakınlarında kurulan
üzerinde, yaklaşık 14 asır önce gerçekleştirmişti. "Wyncb Köprüsü"dür. 23 metre uzunluğun-
da ve 60 santim genişliğinde olan bu köprü,
İLK ASMA KÖPRÜ yöredeki maden işçilerinin geçebilmesi için
1742 yılında yapıldı. Daha sonra 1796'yılına
kadar asma köprü yapım tekniğinde bir geliş-
"İndüs Nehri" üzerinde kuruldu. Çinli keşiş me görülmedi. O yıl, James Finlay, üzerinden
"Fa Hsien", M.S. 399 yılında bu köprüden yol geçen ilk asma köprüyü Jacob's Vadisi
söz ederken, "Çok, çok eski" sözcüklerini üzerinde yaptı ve Unionstown ile Greensburg
kullandı. arasını hayli kısalttı.

mantarlarını kullanıyorlardı. Mantarların bu kâğıdı ile kapladı. Ancak bu toplar da fazla


iş için yeterince uygun olmadığını gören Bay ağırdı. Bunun üzerine Gibb, selüloid topları
Gibb, kauçuktan tenis toplan yaptı ve beyaz akıl etti. Amerika'daki Celluloid şirketine bu
görünmelerini sağlamak için üzerlerini sigara tür bir top yapıp yapamayacaklarını bir mek-
245
http://groups.google.com/group/merakediyorum
tupla sordu. Şirketten olumlu yanıt alınca, yapıyordu. Aslında, modern taksi işletmeci-
bulduğu oyunu pazarlamaya karar verdi. liğinin babası olarak Greiner'i kabul etmek,
İlk olarak, yapımcı Jeffries ile temasa geç- hiç de yanlış olmaz. Çünkü, dünyada ilk kez
ti. Ancak Jeffries, bu oyuna pek ilgi göster- Greiner, araçlarına taksimetre taktı.
medi. Gibb'in ikinci konuştuğu kişi ise Jaques 1896 yılında, "Societe Anglo-Française"
oldu. Bay Jaques, oyunu çok sevmişti ama, tarafından bir tek arabayla Paris'te başlatılan
Gossima adını pek tutmadı. Kalıcı bir isim ola- taksi servisi ise, fazla uzun ömürlü olmadı ve
rak "Ping Pong"sözcüklerini seçti. Piyasaya ancak birkaç ay çalışabildi.
çıkarılan ilk ping-pong takımları adeta kapışıl- İngiltere'nin ilk taksi servisi ise 19 Ağus-
dı ve 1901 yılında tüm İngiltere'de en çok oy- tos 1897 günü hizmete başladı. London Elect-
nanan oyun masatenisi oldu. ABD ve Avrupa ric Cab.Co.adh şirket,12 akümülatörle çalışan
ülkeleri de bu yeni sporu çok sevmişti. Sade- 3.5 beygir gücündeki Bersey marka elektrikli
ce Fransızlar ping ponga ısınamadılar ve oyu- arabaları Londra'da, kent merkezi ile West
nu İngilizlerin ahlak değerlerindeki bir End semti arasında çalıştırıyordu. Saatte or-
bozulmanın işareti olarak nitelendirdiler. Pa- talama 9 mil hız yapabilen bu taksiler, her
ris'te yayınlanan bir gazete,'' Yüzlerce aske- şarjdan sonra 30 mil gidebiliyorlardı. O yılın
ri Güney Afrika'da can verirken, İngilizlerin sonunda şirketteki taksilerin sayısı 25'i buldu.
ping-pong delisi olmaları, gerçekten çok ayıp" Bir yıl sonra ise bu sayı 50'ye çıktı. Araçlar,
diye yazdı. kolaylıkla tanınabilmeleri açısından "san ve
İlk masatenisi raketleri, düz tahtadan ya- siyah" renklere boyanmıştı.
pılıyordu. 1902 yılında Bryan's Atropos şir- Ne var ki, ikinci yılın sonunda zarar etme-
keti, bunların üzerine lastik geçirdi ve ye başlayan şirket, taksileri servisten kaldır-
patentini aldı. dı. Çünkü halk, artık bu ulaşım araçlarına ilgi
göstermemeye başlamıştı. Bu ilgi eksilmesinin
İLK MASATENİSİ KULÜBÜ kökeninde, taksilerden birinin bir çocuğu ez-
mesi, şoförlerden birinin sarhoş yakalanması
Masatenisi dalında faaliyet göstermek üzere gibi nedenler yatıyordu. Sonunda şirket, sa-
kurulan ilk kulüp, "Cavendish Table Tennis yıları 77'yi bulan taksilerini elden çıkardı.
Club"tır. 1900 yılının Ekim ayında, Londra'-
da, Moorgate Caddesi 40 numarada faaliyete
geçti. ÇAYIN İLK ORTAYA ÇIKIŞI

Avrupalılar, çayı 1609 yılında, Dutch India


İLK MASATENİSİ TURNUVASI Co. adlı şirketin Çin'den "çay" getirtmesiyle
tanıdılar. 1615 yılında Doğu Hindistan'da ça-
Londra Şampiyonası adı altında, 14 Aralık lışan Wickham adında bir İngiliz, evine yaz-
1901 günü, Royal Aquarium'da düzenlendi. dığı 27 Haziran tarihli mektupta, gönderdiği
Erkeklerarası karşılaşmada birinciliği, R.D. çayları alıp almadıklarını soruyordu. Yakla-
Ayling aldı. Bayanlararası birinciliği ise V. Ea- şık yarım yüzyıl sonra, İngiltere'nin Change
mes kazandı. Hill yöresinden Thomas Garraway (ya da Gar-
way) adlı biri, çay konusunda şunları ya-
İLK TAKSİ zıyordu:
"İngiltere'de çay, önceleri dört, bazen de
1896 yılının baharında, Almanya'nın Stuttgart beş kiloluk paketlerde yaprak halinde satılır-
kentinde, "Droschkenbesitzer" namıyla ün dı. Gerek çok az bulunabilir olması, gerekse
salan Dütz, tanesi 8 bin marktan iki adet Benz- fiyatının aşırı yüksekliği nedeniyle 1651 yılı-
Kraftdroschkes alarak, ilk taksi servisini kur- na gelinceye kadar, ancak çok zenginler ve
du. Uzun bir süre, Stuttgart, dünyanın taksi soylular tarafından tedavi ya da keyif amacıy-
çalıştıran iki kentinden biri oldu. Öteki kont la kullanıldı. Hatta bu dönemde çay, prens ve
Paris'te ise, yalnızca bir tek taksi vardı. 1897 prenseslere verilecek en değerli armağanlardan
yılının Mayıs ayında, Friedrich Greiner de bir biri olabilecek kadar kıymetliydi. 1651 yılın-
taksi servisi kurunca, Stuttgart, dünyanın bir- da ben Doğu'ya gidip gelen gezgin ve tacir-
den fazla taksi servisi olan ilk ve tek kenti ol- lerden biraz çay aldım ve nasıl yapıldığını da
du. onlardan öğrendim. Sonra, elimdeki çayı ya-
rım kilosu 50 şilinden sattım."
O günlerde "Der Motowagen" dergisinde
yayınlanan bir habere göre, Greiner'in taksi- 1839 yılına gelinceye kadar, İngiltere'ye ge-
leri, günde ortalama olarak 70 kilometre yol len tüm çaylar, Çin kökenliydi. O yılın 10
246
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Ocak günü, Hindistan'dan gelen sekiz kasa Oğlu Benjamin'in, daha sonra anlattığına
Hint çayı, Mincing Lane'deki çay müzayede göre, Morris Mitchom; Berryman'ın çizdiği
salonunda açık artırmaya çıkarıldı. Yarım ki- resimdeki sevimli ayı yavrusunu derhal üç bo-
losu 16 şilinden başlayan açık artırma sonu- yutlu hale getirmeye karar verdi. Kollan ve ba-
cunda, çayların hepsini Yüzbaşı Pidding cakları hareket edebilecek biçimde yaptığı bir
adında biri, yarım kilosunu 34 şilinden satın oyuncak ayıyı, gazeteden kestiği kupürle bir-
aldı. likte dükkânının vitrinine koydu ve altına,
"Teddy'nin ayısı" diye yazdı.
Ne var ki, otoriter bir ülkeden ABD'ye ge-
İLK PAKET ÇAY len Mitchom'un içi rahat değildi. Çünkü,
ABD Başkanı'nın adını, kendi ürettiği bir
oyuncağın satışını kolaylaştırmak için kullan-
1826 yılında Wight Adası'nda, John Horni- mıştı. Bütün cesaretini toplayıp Beyaz Saray'a
man tarafından satıldı. 125 ve 250 gramlık bir mektup yazdı ve "Sayın Başkan"ın, ismi-
paketlerin üzerinde, içlerinde yalnızca saf ve nin kullanılması hakkında ne düşündüğünü
iyi kaliteli çay bulunduğunu gösteren garanti sordu. Başkan'ın kendi elyazısıyla gelen ya-
belgeleri vardı. nıtta, Mitchom'un istediği izin şu sözlerle ve-
riliyordu: "Adımın oyuncak bir ayaya fazla bir
şey kazandıracağını sanmıyorum. Ama, onu
İLK POŞET ÇAY dilediğiniz gibi kullanmakta da serbestsiniz."
Bu mektup eğer bulunabilseydi, Morris
1920 yılında San Francisco'da Joseph Krieger Mitchom'un bu konudaki öncülüğünü büyük
tarafından üretildi. Önceleri, poşet çaylar yal- ölçüde gün ışığına çıkaracaktı. Ancak, büyük
nızca seyahate çıkan gezginler tarafından kul- oğlu Joseph Mitchom'un evrakları arasında
lanılıyordu. Ama, 1935 yılında yapılan bir olması gereken mektup, onun 1951 yılında öl-
araştırma, ABD'de üretilen poşet çayların bü- mesinden sonra bulunamadı.
yük bölümünün ev kadınları tarafından kul- 1903 yılında, Butler Bros firması (toptan
lanıldığını gösterdi. oyuncak satan bir kuruluş), Mitchom'un üret-
tiği tüm "Teddy ayıları"nı satın aldı. Üstelik,
daha sonra üreteceği ayıları almayı da garan-
İLK OYUNCAK AYI ti etti. O yıl ile 1938 yılı arasında firma, "Ideal
Toy Co." adı altında dünyanın en büyük
Bir ayı yavrusunu canlandıran oyuncak, biri oyuncak üreticisi oldu.
Almanya'da, diğeri ABD'de faaliyet gösteren Almanlar ise Teddy ayılarının yapımı onu-
iki ayrı firma tarafından 1902 yılında üretil- runu, 1880 yılında Margarete Steiff tarafın-
meye başlandı. Her iki firma da, üretime ken- dan Giengen kentinde kurulan Steiff şirketine
dilerinin daha önce geçtiğini iddia ettiyse de, verirler. Bayan Steiff, o yıl oyuncak filler ya-
bu konuda kesin bir kanıt bulunamadı. parak meslek yaşamını başlattı. 1902 yılına ge-
1902 yılının 18 Kasım günü, "Washington lindiğinde, Steiff'lerin atölyesinde oyuncak
Evening Star" gazetesinde bir çizgi resim ya- kediler, köpekler, domuzlar, eşekler, atlar ve
yınlandı. Clifford Berryman tarafından çizi- develer üretiliyordu. Ama, henüz ayı yapımı
len bu resimde, dönemin ABD Başkanı yoktu. O yıl Bayan Steiff in sanat öğrenimi
Theodore "Teddy" Roosevelt, elinde bir ayı gören yeğeni Richard, öğrencilik yıllarında
yavrusuyla birlikte görülüyordu. Mississippi Stuttgart Hayvanat Bahçesi'nde bol bol izle-
eyaletinin Louisiana ile olan bir sınır anlaş- diği ayılardan esinlererek, kafası, kolları ve
mazlığını çözümlemek için bölgeye gelen Ro- bacakları hareket edebilen bir oyuncak ayı
osevelt, bir av partisi sırasında karşısına çıkan modeli yaptı. Halası, bundan pek hoşlanma-
bir ayı yavrusunu vurmayıp, kucağına almış mıştı. Ertesi yıl açılan Leipzig Fuarı'na gelen
ve sevmişti. Berryman'ın çizdiği resim, işte bu ziyaretçiler de öyle. Ama fuarın son gününde
sahneyi yansıtıyordu. Aynı resmin başka ga- Steiff in sergisini gezen bir Amerikan şirke-
zetelerde de yayınlanması üzerine Başkanın bu tinin (bu şirketin adı hiç açıklanmadı) temsil-
hayvan sevgisine hayran olanların sayısı çok cisi, gördüğü oyuncağa bayıldı ve 3 bin adet
fazla oldu. Bunlardan biri de, Morris Mitc-' sipariş verdi. Öykünün bu bölümüne kadar
hom adlı bir Rus göçmeniydi. Mitchom, Bro- Amerikalıların bir itirazı yok. Ancak, Alman-
oklyn'deki küçük dükkânında, kendisinin ve lar, yaptıkları oyuncak ayılara "Teddy" adı-
karısının tamamen el emeğiyle ürettikleri nı verdiklerini iddia edince, tartışma başlıyor.
oyuncakları satarak geçimini sağlamaya çalı- Almanların bu konuda ortaya koydukları ka-
şıyordu. nıt ise şu: "Başkası Roosevelt'in kızı Alice Ro-

247
http://groups.google.com/group/merakediyorum
osevelt'in düğününde, gelin odası birkaç Mart 1876 günü alındı. İlk konuşma da 10
oyuncak ayı ile süslenmiş. Bu ayıların tümü Mart 1876 günü, Massachussetts eyaletinin
de Steiff ürünü imiş. Başkan'a, bunların ne Boston kentinde, Exeter Place semtinde bu-
olduğu sorulunca, 'Yeni çıktı. Adına Teddy lunan 5 numaralı binada yapıldı. Bell, yardım-
ayısı diyorlar' demiş. Steiff'in övünç duyarak cısı Thomas Watson'u aradı ve ona, "Buraya
anlattığı bu öyküye, Amerika'dan bazı itiraz- gel Watson, sana ihtiyacım var" dedi.
lar yükseliyor. Örneğin, Alice Roosevelt'in Bell'in telefonu, 25 Haziran 1876 günü,
ağabeyi Archibald Roosevelt, düğün sırasın- Philadelphia'da sergilendi. Ancak, kamuo-
daki oyuncak ayıları doğruluyor ama, onla- yundan fazla ilgi görmedi. Sergiyi gezen Bre-
rın Alman malı olmadığından kesinlikle emin zilya İmparatoru, Bell'in ilk müşterisi oldu ve
olduğunu vurguluyor. Roosevelt Birliği de, o imparator sarayına bir telefon bağlattı. Dene-
dönemde Rooseveltlerin bir Alman ayısı almış me için ahizeyi aldığında, "Aman Tanrım...
olamayacaklarını belirtiyor." Bundan ses geliyor" dedi ve bu sözcükler, bir
imparatorun telefonda söylediği ilk sözler ola-
rak tarihe geçti.
TELGRAFLA GAZETEYE GEÇİLEN İlk özel telefon da 4 Nisan 1877 günü, Bos-
İLK HABER ton'da Court Caddesi 109 numarada Charles
Williams Jr. adlı elektrik mühendisinin büro-
suna kondu. Aynı ay içinde, Williams, Bell'in
25 Mayıs 1844 günü saat 14'te.Baltimore'da telefonlarının üretimini üstlendi.
yayınlanan Baltimore Post gazetesine, Was-
hington'daki Kongre muhabirlerinden şu telg-
raf geldi: İLK TELEFON SANTRALI
"Saat 13.00. Temsilciler Meclisi'nde Ore-
gon sorunuyla ilgili bir oylama yapıldı. Ha- 28 Ocak 1878 günü, Connecticut'ta, New Ha-
zırlanan tasarı reddedildi. Evet oyu 79, hayır ven kentinde hizmete açıldı. Santralın opera-
oyu 86." törlüğünü, George Willard Coy yapıyordu.
New York'ta yayınlanan Daily Sun gaze- Aboneleri birbirine bağlayan Coy, telefonu
tesi, bu gelişmeyi okurlarına duyururken, ha- açan kişilere, önce "Ahoy... Ahoy" diyordu.
bercilikte yeni açılan bir çığırdan söz ediyor Daha sonra bu sözcüğün yerini "alo" aldı ve
ve "Artık dünya küçüldü" sözcüklerini kul- zamanla tüm dünyaya yayıldı.
lanıyordu. İlk kadın santral memuresi ise Bayan Em-
İngiltere'de bir gazeteye telgraf aracılığıyla ma Nutt'tur. Bayan Nutt, 1 Eylül 1878 günü,
ilk haber, 6 Ağustos 1844 günü, Slough-Pad- Boston'da Edwin Holmes tarafından faaliye-
dington hattı aracılığıyla geçildi. "The te geçirilen telefon işletmesinin santralında gö-
Times" gazetesinin muhabiri Windsor Şato- revine başladı. 1880'li yıllara gelindiğinde,
su'ndan bildirdiği haberinde, Kraliçe Victori- tüm santral görevlileri, kadınlardan seçildi.
a'nın, bir doğum yaptığını ve oğlu Prens
Albert'in dünyaya geldiğini bildiriyordu. Do-
ğum, o gün saat 7.50'de olmuştu. Doğum ha-
berini bildiren gazete ise tam 40 dakika sonra İLK OTOMATİK TELEFON SANTRALI
baskıdan çıktı.
Patenti, 12 Mart 1889 günü Kansas kentinde
cenaze levazımatçılığı yapan Almon B. Strow-
ger tarafından alındı. Strowger, otomatik
İLK LÜKS KUTLAMA TELGRAFI santral yapmayı, mesleğini kurtarabilmek
amacıyla kafasına koymuştu. Çünkü, en
Deseni, Rex Whistler tarafından çizilen ilk önemli rakibinin eşi, Kansas kentinin telefon
lüks kutlama telgrafı, ilk olarak Sir Kingsley santralında çalışıyordu ve Strowger'i arayan
Wood tarafından 24 Temmuz 1935 günü kul- müşterileri kocasına bağlıyordu. Bu durumu
lanıldı. 3 penilik bir ek ücret alman bu telg- engelleyebilmek için başka çare bulamayan
raf, altın sarısı özel bir zarf içinde alıcıya Storwger,çalışmalarını hızlandırdı ve sonunda
iletilmişti. otomatik telefon santralı yapmayı başardı.
Strowger tarafından üretilen otomatik telefon
santrallarından ilk, 3 Kasım 1892 günü La
SÜREKLİ KONUŞULABİLEN Porte Postanesinde hizmete girdi. Çok kısa
İLK TELEFON bir zaman içinde,. ABD'nin her köşesinde
yaygınlaşan bu yeni buluşa halk, "kızsız
Patenti, Alexander Graham Bell tarafından 9 telefon" adını taktı. Bu santrala bağlanan te-
248

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İngiltere'nin Paddington ile Slough kentleri arasında hizmete
girdi. Ücretini ödeyen herkesin yararlanabileceği bu istasyon-
lar, 16 Mayıs 1843 günü ilk telgrafi ilettiler. Fotoğrafta, Slo-
ugh'daki telgrafhane görülüyor.

tayin edeceği herhangi bir kimseye, telgraf


İLK TELGRAF hattını halkın kullanımına açarak para kazan-
Halka açık ilk telgraf servisi, İngiltere'de Gre- ma hakkı verilecekti.
at Western Railway telgraf hattının tamam- Kullanım hakkı, yıllık 170 sterlin kira ile
lanmasıyla, 1843 yılının Mayıs ayında hizmete Thomas Home tarafından kiralandı ve 16 Ma-
girdi. Bu hattan yalnızca Paddington ile Slo- yıs 1843 günü, ücret karşılığı ilk telgraflar,
ugh arasında yararlanılabiliyordu. Great Wes- Cooke'un iki iğneli elektromanyetik vericisiyle
tern demiryolu şirketinin 10 Ocak 1843 günü 20 mil uzunluğundaki bir kablo aracılığıyla,
yapılan Yönetim Kurulu toplantısında, telg- Paddington'dan Slough'a çekildi. Telgraf üc-
raf sisteminin patentini elinde bulunduran reti, sözcük sayısına bakılmaksızın 1 sterlin-
William Cooke ile bir anlaşma yapılması ka- di. Bu yeni haberleşme aracı öylesine tutuldu
rarlaştırıldı. Bu anlaşma uyarınca Cooke, şir- ki, Slough'da hiç tanıdığı olmayan işadamla-
ketin demiryolu hattında bir telgraf şebekesi rı bile, oradaki operatöre telgrafla, neyi, ki-
kuracak, bunun karşılığında, kendisine ya da me, nasıl satacaklarını soruyorlardı.

249

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Elektriksel vuruşlarla sesi iletebilen ilk telefon,
1849 yılında, Küba'da Antonio Meucci tara-
fından kuruldu. Meucci, Havana yakınların-
daki Florence'deki evinde, üçüncü katla giriş
katı arasında bir telefon yaptı. Böylece, sakat
olan ve üçüncü kattaki odasından çıkamayan
karısıyla kolayca konuşabiliyordu. Aslında
yoksul bir insan olan Meucci, gerekli parası
olmadığı için "patent başvurusu" yapamadı.
Ancak, bu telefonun kullanıldığı, kesinlikle bi-
liniyor.

250
http://groups.google.com/group/merakediyorum
O yıllarda altıgen biçimindeki telefon kulübeleri, kentlerin çe- telefonları, isteyen dükkân sahiplerine kira-
şitli yerlerinde hizmet verirlerdi. Planlan çizilirken, çevreyle layarak önemli bir gelir kaynağı sağladı.
uyum içinde olmalarına özen gösterilirdi. Bu telefon kulübelerinin hepsi de bir bi-
İLK TELEFON KULÜBESİ nanın içinde açılmıştı. Binaların dışında, cad-
de ve parklarda kurulan telefon kulübelerinin
İsteyen herkesin yararlanabilmesi için ilk te- ilki Londra'da, 1903 yılının Mayıs ayında açıl-
lefon kulübesi, 1 Haziran 1880 günü Connec- dı. Altıgen şeklindeki bu kulübenin çevresi,
ticut eyaletinin New Haven kentinde açıldı. Great Central Demiryolu şirketinin tanıtım
Connecticut Telephone Co. adlı telefon şirke- afişleriyle donatılmıştı. Birkaç yıl sonra tele-
ti, merkez binasına koyduğu bu kulübeyi, üc- fon kulübelerinin sayısı arttı. Bu kulübelerin
retini ödeyen herkesin kullanabileceğini bir özelliği, jetonların telefona-değil, kulübe-
duyurdu. nin kapısına atılmasıydı. Jeton atılınca kulü-
Jetonla çalışan ilk telefon kulübesi, 1889 benin kapısı açılıyor ve içine girilerek telefon
yılında yine Connecticut eyaletinde hizmete edilebiliyordu. Önceleri tahtadan yapılan bu
girdi. Hartfort kentinde bulunan bankanın kulübeler, cüzdanını kulübeye düşüren bir
önüne takılan jetonlu telefonun mucidi, Wil- müşterinin kapıyı kırması üzerine demire
liam Gray'di. Gray, daha sonra yaptığı jetonlu çevrildi.

lefonların üzerinde, numara yerine üç ayrı tuş şilerin karşısına sık sık, aradıkları yerlerle il-
vardı. Bu tuşlardan birincisi, birler basama- gisi olmayan kişi ya da kuruluşlar çıkabili-
ğını, ikincisi onlar basamağını, üçüncüsü ise yordu.
yüzler basamağını temsil ediyordu. Örneğin,
389 numaralı telefonu arayabilmek için, yüz- Üzerinde "numara kadranı" olan ve bu
ler basamağına ait tuşa üç kez, onlar basama- numaraların çevrilmesiyle aranan telefon, ilk
ğına ait tuşa sekiz kez, birler basamağına ait kez 1896 yılında Milwaukee eyaletinde, City
tuşa da dokuz kez basmak gerekiyordu. Hangi Hall kentinde, P.A.X. adlı özel telefon şirke-
tuşa kaç kez bastığını unutan bazı dalgın ki- ,ti tarafından hizmete sokuldu.

251

http://groups.google.com/group/merakediyorum
taşıyan bu programların ilkinin sunuculuğu-
SAATİ SÖYLEYEN TELEFON nu ve yapımcılığını A. Müler-Jones üstlenmiş-
ti. Bu programda, A.B. Campbell, denizin
çocuklar için yararlan ve denizde dikkat edil-
Fransız Posta ve İletişim Bakanlığı için Paris mesi gereken şeyleri anlattı. Ayrıca, L.N. ve
Gözlemevi yöneticisi M. Esclangton tarafın- M. Williams, pul koleksiyonculuğuna ilişkin
dan geliştirildi ve 14 Şubat 1933 günü Paris açıklamalarda bulundular.
bölgesinde hizmete girdi. İnsanların sık sık
gözlemevine saati doğru olarak öğrenebilmek
için telefon etmeleri nedeniyle personelinin TV'DE İLK SİRK
çok zaman kaybettiğini gören M.Esclangton,
otomatik olarak saati söyleyen telefon geliş-
tirmeye karar vermişti. Sonunda isteğine ulaştı. BBC, "Bertram Mills" adlı sirkin gösterile-
ve "ÖDE 84 00" numarayı çeviren Parisliler, rini filme alarak, 4 Ocak 1938 gününden iti-
dönemin ünlü spikerlerinden Marcel Lapor- baren beş gün üst üste yarımşar saat yayınladı.
te'un sesinden, dakikası ve saniyesi ile birlikte Gösterilerin sunuculuğunu Freddie Grisewo-
tam saat ayarını öğrenmeye başladılar. Za- od yaptı. Bu programda, ilk kez olarak ka-
manla bu sistem, taşrada da uygulanmaya meralarla, sirkte bulunan seyirciler de göste-
başlandı. Ne var ki, taşradaki aygıtların da- rildi ve bu, büyük ölçüde paniğe neden oldu.
kikliği biraz kuşkuluydu. İkinci Dünya Sava- Örneğin, sevgilisiyle birlikte sirke gelen evli bir
şı'nın başlamasından çok kısa bir süre önce, erkek, karısının evden kendisini izleyebilece-
bakanlık yetkililerinden biri, Marseille Pos- ğini düşünerek çekime itiraz etti. Bunun üze-
ta Merkezi'ne giderek, saati söyleyen telefo- rine sirk yöneticilerinden Cyrill Mills, sahneye
nun nasıl çalıştığını görmek istedi. Sistemden geldi ve "Herhangi bir nedenle TV'de görün-
sorumlu görevliye, saatin dakikliğini nasıl sağ- mek istemeyenlerin kendilerine başvurmaları-
ladıklarım sordu. "Gayet basit, efendim" dedi nı, onlar için kameraların görüş alanının
görevli, "Marseille Radyosu'nun saat anons- dışında bir yer ayarlanacağını" duyurdu. Bu
larını sürekli izleyip, saat-telefonun dakik kal- duyuru üzerine, pek çok çiftin yerlerinden kal-
masını sağlıyoruz." Bakanlık yetkilisi, bu karak başka yerlere geçtiği görüldü.
yanıt üzerine Marseille Radyosu'na telefon etti
ve bu saat ayarlarını neye göre verdiklerini
sordu. Aldığı yanıt şöyleydi: "Otomatik saat İLK TV REKLAMI
söyleyiciye telefon ediyoruz."
5ve 13Kasım 1930 tarihleri arasında Londra'da
Olympia salonlarında yapılan "Saç Modası
TV'DE İLK BALE Festivali" sırasında, Baird Co. şirketince ku-
rulan kapalı devre televizyon yayınları sırasın-
da, ilk TV reklamı gösterildi. Bu yayında,
Ailsa Bridgewater adlı sanatçı tarafından, Eugene Ltd. tarafından üretilen malzemeler-
Londra'da, Baird Co. adlı istasyonun dene- le, saçlara yapılacak permanın ne denli uzun
me yayınları sırasında gerçekleştirildi. Prog- ömürlü olacağı anlatılıyordu.
ramın hangi gün yayınlandığı, kesin olarak
bilinemiyor. Ancak, Bayan Bridgewater'ın Düzenli TV yayınları arasında ilk TV rek-
"The Television"da yayınlanan bir röporta- lamı ise, 1 Temmuz 1941'de New York'ta
jından anlaşıldığına göre, 5 Aralık 1928 ile 30 WNBT TV'sinde yayınlandı. Ekrana Bulova
Eylül 1929 tarihleri arasında yayınlanmış ol- marka bir saat görüntüsü geldi ve bir spiker,
ma olasılığı, hayli yüksek. O günün olanak- bu statik görüntünün üzerine reklam spotu-
larının son derece kısıtlı olması nedeniyle, nu okudu. 20 saniyelik bu gösterinin ücreti 9
ancak bir masa büyüklüğündeki sahne üzerin- dolardı.
de Bayan Bridgewater, balenin temel hareket- NBC şirketi de, ilki 27 Haziran 1941'de
lerini gösterdi. Ekrana tam boy getirtilemediği yayınlanan bir reklamlı program kampanya-
için Bayan Bridgewater'ın daha çok ayakları sı başlattı. Bu kampanyada, isteyen firma için
görüldü. bir saat süreli program düzenlenebiliyordu.
Arasına reklam spotlarının serpiştirildiği bu
tür bir program için, stüdyo ve yapım mas-
TV'DE İLK ÇOCUK PROGRAMI raflarının dışında 120 dolar alınıyordu. O dö-
nemde yalnızca 4 bin 700 adet TV alıcısı
BBC'de, 7 Temmuz 1946 Pazar gününden iti- bulunduğunu göz önüne alırsak, bu ücretin
baren her hafta, 20-30 dakika süreli bir çocuk hayli astronomik olacağı kendiliğinden anla-
programı yayınlandı. "Çocuklar İçin" adını şılacaktır. Yine de Ivory sabunlan, Bulova sa-
252
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bayan Ursula Patzschke (solda), Alman Televizyonu'nda gö- yetiniyordu. Bir süre sonra program anonsla-
reve başladı ve "dünyanın ilk TV sunucusu" oldu. Bir yıl rını kendi yazdığı kısa monologlarla ya da şi-
sonra Annemarie Beck'in katkısıyla, Alman TV sindeki su-
nucu sayısı ikiye çıktı.
irlerle süsledi. Sempatik sanatçı, ekrana doğal
kişiliğiyle ve belli bir sıcaklık içinde geliyor-
du. Zaman zaman yanında köpeği ya da bir
İLK TELEVİZYON SUNUCUSU grup çocuk görünüyorlardı.
Alman sanatçı Ursula Patzschke, 1934 yılının Almanya'nın ardından Fransa da ilk su-
sonlarında, Reichpost adlı Alman TV'since, nucusunu hanımlar arasından seçti. Bayan
Berlin'de yapılacak deneme yayınlarının su- Suzy Vinker, ilk anonsunu 1 Eylül 1935 gü-
nuculuğunu yapmakla görevlendirildi. Önce- nü, Paris PTT stüdyolarından yapılan yayın-
leri yalnızca programın adını söylemekle da okudu.

253

http://groups.google.com/group/merakediyorum
atleri ve Adam şapkaları bu tür programlar Sachs tarafından sunuldu. Daha sonra CBS
yaptırmaktan kaçınmadılar. şirketi, bu tür programları düzenli yayınları
İlk renkli TV reklamı, İngiltere'de, ATV arasına alarak sık sık yineledi.
şirketince 15 Kasım 1969 günü yayınlandı. Eğitim amaçlı yayın yapan ilk TV istasyo-
"Birds Eye" marka bezelyelerin tanıtıldığı 30 nu ise, 25 Ocak 1933 günü Iowa'da, Iowa
saniyelik bu filmin yapımcılığını Lintas Rek- Ünivresitesi'nde faaliyete başladı. İlk gün ya-
lam Ajansı üstlenmişti. Bu ilk renkli TV rek- yınlanan programda, önce Elektrik Mühendis-
lamı için Birds Eye firması, ATV şirketine liği Bölümü Başkam ve TV istasyonunun
23 sterlin ödedi. sorumlusu Dr. E. B. Kurtz, üniversiteyi tanı-
tıcı bir konuşma yaptı. Daha sonra bir öğren-
ci, keman çaldı. Bunu, Resim Bölümü'nden
TV'DE İLK YEMEK TARİFİ Aden Arnold'un karakalem çalışmaları hak-
kında bilgileri izledi. Program, Edebiyat Bö-
lümü öğrencilerinin "The First Mrs. Fraser"
21 Ocak 1937 günü, BBC'nin bir programın- adlı oyundan bir tablo canlandırmalarıyla so-
da yayınlandı. Marcel Boulestin adlı bir aşçı, na erdi. 1933-34 ders yılında, Iowa Üniversi-
izleyicilerine omlet yapmayı öğretti. Daha son- tesi TV sinde, ağız sağlığı, botanik, teknik
ra BBC, bu tür programlar yayınlamayı sür- resim, steno, Fransızca astronomi, doğa tari-
dürdü. hi ve daha birçok konuda dersler verildi. Çar-
şamba ve pazar günleri akşam 7.30'da başla-
yan programlar müzik ve oyun parçasıyla daha
İLK TV HABER PROGRAMI renkli hale getiriliyordu. Iowa Üniversite-
si'nce programın sürdürüldüğü 6 yıl içinde,
BBC'de, 21 Eylül 1938 akşamı, saat 9.45'te 389 ders yayınlandı. Üniversitedeki öğrenci-
yayınlandı. Programın sunuculuğunu üstlenen lerin, programları rahatlıkla izleyebilmeleri
J.F. Horrabin, daha sonra dizi haline gelen için dev ekranlı bir TV yapılmıştı. Ayrıca, ül-
"News Map" adlı yapımlarda, herhangi bir kenin çeşitli yerlerinden çok sayıda izleyici, ya-
olaya ilişkin bilgi veriyordu. Horrabin, konuy- yınları, sürekli artan bir ilgiyle takip ettiler.
la ilgili resim, harita ve tablolar üzerinde açık- 1956 yılında, WTTW Chicago adlı TV ku-
lamalarım sürdürürken, bazı uzmanları da ruluşu, Chicago Junior College'in işbirliğiy-
stüdyoya davet ederek, konu hakkındaki gö- le, "TV Koleji" adlı bir yayın başlattı. İlk üç
rüşlerini alıyordu. Programın ilkinde,Berch- yıl içinde, kolejlerde okutulan 27 ayrı dersi,
tesgaden'den dönen ve Hitler'den Çekoslo- yaklaşık olarak her sömestrede beş bin öğrenci
vakya sorununa ilişkin mesaj getiren Neville izledi. Bunların yaklaşık dörtte biri, sınavla-
Chamberlein konu edildi. ra katılmaya hak kazandı. TV yayınları, pos-
tayla gönderilen kitaplarla da takviye ediliyor
ve gerçek anlamda bir mektupla öğretim uy-
TV'DE İLK BELGESEL gulaması yapılıyordu. Ayrıca, öğrencilerin
anında bilgi almalarını sağlayabilmek için bir
Londra'da yayın yapan Bairds adlı TV kuru- "telefonla sorma servisi" kurulmuştu. İlk üç
luşu, 1928 yılının Kasım ayından itibaren yılın sonunda 200 öğrenci, tüm sınavları ba-
"Stüdyo" adlı magazin programlarını, ayda şarıyla vererek en üst dereceden mezun oldu-
bir kez ekrana getirmeye başladı. Bu progra- lar ve kazandıkları yeni meslekleriyle
mın içeriğinde, belgesel filmler de vardı. İlk hayatlarının akışını değiştirdiler.
programda G. Holme, izleyicilere çömlekçi-
likle ilgili bilgiler verdi. El yapımı ya da tezgâh
ürünü kapların nasıl ve ne şekilde kullanılma- İLK ULUSLARARASI TV YAYINI
ları gerektiği hakkında izleyicileri aydınlattı.
9 Şubat 1928 günü, John Logie Baird tarafın-
TV'DE İLK EĞİTİM PROGRAMI dan gerçekleştirildi. Bay Baird, kendi resmin-
den oluşan görüntüyü, yer hattıyla Londra'
dan Surrey'deki G2KZ verici istasyonuna gön-
Columbia Broadcasting System şirketinin derdi. Görüntü, oradan Atlantik'i aştı ve New
V2XAB stüdyolarında, 5 Şubat 1932 günü ya- York'ta, Baird'in asistanı Ben Clapp'ın kur-
yınlandı. New York Stuyvesant Lisesi Müdü- duğu alıcıya ulaştı ve ertesi gün yayınlanan
rü Dr. Ernst von Nardoff, stüdyoda sıvı "New York Herald Tribune" gazetesi, Ame-
gazların fiziksel özelliklerini anlatan bir ders rika'da bin mühendis ve bilim adamı tarafın-
verdi ve deneyler sergiledi. Program, Bernard dan sürdürülen çalışmaları, Baird, bir avuç
254

http://groups.google.com/group/merakediyorum
adamıyla başarılı bir sonuca ulaştırdığı için, nın "Vatikan Söylevi", Barcelona'dan bir
kendisinden övgüyle söz etti. "boğa güreşi", "Santa Cruz Festivali" ile Qu-
Uluslararası ilk TV programı ise, 8 Kasım ebec, Stockholm ve Washington kentlerinden
1932 günü yayınlandı. Danimarkalı film yıl- çeşitli görüntüler yer aldı. İngilizler de bu ya-
dızı Carl Brisson'un bir şovu, Londra'dan ya- yma, HMS Victory gemisinde dans edip şar-
yınlandı. Bu şov, Kopenhag'daki Arena kı söyleyen SSCB denizcilerinin görüntülerini
Tiyatrosu'na konan dev ekranlı bir alıcı saye- ve Kanada Polisi tarafından aranan Georges
sinde, Brisson'un hemşehrileri tarafından iz- Lemay'ın bir resmini vererek katıldı.
lenebildi. Programın yayınlanmasından kısa bir süre
sonra, Lemay Florida'da ele geçirildi.
Uydu ile ilk renkli yayın da Early Bird ara-
EUROVİSİON (Avrupa Ülkeleri cılığıyla gerçekleştirildi NBC şirketi tarafından
17 Mayıs 1965 günü yapılan yayında, Ameri-
Yayın Birliği)'UN kalı izleyicilere yarım saat boyunca "Eski İn-
KURULUŞU (İlk Eurovision yayını) giltere'ye Yeni Bir Bakış Açısı" izletildi.

6 Haziran 1954 günü Fransa, Belçika, Hollan- TV'DE İLK SÖYLEŞİ


da, Almanya, Danimarka, İtalya, İsviçre ve
İngiltere'de yayın yapan TV kuruluşları, bir-
birlerine bağlanarak ortak yayına geçtiler. 29 Nisan 1930 günü, İngiltere'nin Southamp-
Sözlük anlamı Avrupa Ülkeleri Yayın Birliği ton kentinde düzenlenen "İdeal Ev Sergi-
olan Eurovision, böylece kurulmuş oldu. İlk si"nde gerçekleştirildi ve dönemin sevilen sa-
ortak yayında, İsviçre'nin Montreux kentin- natçılarından Bayan Peggy O'Neil, Southern
de düzenlenen Çiçek Festivali sunuldu. Aynı Daily Echo gazetesinin "Patoc" adlı köşe ya-
günün akşamı, Papa Vatikan'dan, İtalyanca, zan ile bir görüşme yaptı. Bayan O'Neil'in bu-
Fransızca, Almanca, İngilizce ve Hollandaca lunduğu Royal Victoria Rooms'a. Baird Co.
bir konuşma yaptı. şirketi tarafından geçici bir TV vericisi kurul-
muştu. Sorular, sergi alanından telefon ara-
cılığıyla kendisine iletiliyor, o da yanıtlarını
ATLANTİK AŞIRI İLK PROGRAM veriyordu.

18 Haziran 1959 günü, BBC tarafından ger-


çekleştirildi. Londra'dan yapılan yayınla, Kra- İLK TV RUHSATLARI
liçe II. Elizabeth ile Prens Philip'in St.
Lawrence Suyolu'nun açılışı için yola çıkışla- İngiltere'de 1 Haziran 1946 gününden itiba-
rı, Kanada'nın Montreal kentindeki TV izley- ren zorunlu kılındı. Radyo ruhsatı ile birleş-
cilerine aktarıldı. Atlantik'in öte yakasına tirilerek, karşılığında 2 sterlin ücret alındı. O
aşan program, Kanada'nın CBC şirketiyle, tarihte, halkın elindeki TV alıcılarının sayısı,
ABD'nin NBC şirketlerinin işbirliği sonucu, 7 bin 500 olarak saptandı. 1951 yılında ruh-
ABD'ye aktarıldı. Kraliçe'nin açılış törenin- satlı TV sayısı 1 milyonu aştı. O yıl, Posta İda-
deki görüntüleri ise, 26 Haziran günü Lond- resi, özel ekipler kurarak Londra'yı tarattı ve
ra'ya iletildi. ruhsatsız TV kullananları belirleyebilmek için
olağanüstü çaba gösterdi.
UYDU İLE İLK TV YAYINI
İLK NAKLEN YAYIN ARACI
11 Temmuz 1962 günü, American Telephone
and Telegraph Co. adlı şirketin başkanı Fre-
derick Kappel'in görüntüleri, "Telstar" adlı Alman Reichs Rundfurk kuruluşu tarafından
bir uydunun aracılığıyla Amerika'dan İngil- 1934 yılında hizmete sokuldu. Anında yayın
tere'ye ulaştırıldı. Uydu aracılığıyla yapılan ilk yapabilen bir sistemle donatılan bu araç, 3.5
TV programı yayını ise, 2 Mayıs 1965 günü, tonluk bir Mercedes Benz Fernseh Aufnahme-
9 ülkede 300 milyon TV izleyicisini bir araya wagen idi. İlk görevini 22 Mart 1935 günü,
getirdi. "Early Bird" adlı uydu aracılığıyla ya- Berlin Stüdyosu'nun açılışı sırasında yerine ge-
yınlanan "Out of This World" adlı program- tirdi. Daha sonra, gün boyu caddelerde do-
da, ABD'nin Houston kentinde yapılan bir laştırıldı ve topladığı görüntüler, her akşam
kalp ameliyatı, Dr. Martin Luther King'in "Spiegel des Tages-Günün Aynası" adlı ha-
Philadelphia'dan yaptığı bir konuşma, Papa'- ber programda gösterildi.
255

http://groups.google.com/group/merakediyorum
TV'DE OLİMPİYAT
Stüdyo dışında yapılan ilk ve en önemli TV yayınlarından bi-
ri, 1936 Berlin Olimpiyatları'nda gerçekleştirildi. İki naklen
yayın arabası ve üç gezgin kamera aracılığıyla saptanan gö-
rüntüler...

STÜDYO DIŞINDAN İLK TV


YAYINI
8 Mayıs 1931 günü, İngiltere'de Baird Co. ta-
rafından gerçekleştirildi. Bu yayında, stüdyo
dışına konan bir kamera aracılığıyla, Lond-
ra'nın Long Acre yöresinden bazı görüntüler,
sabah programında yayına sokuldu.
Bu küçük deneme bir yana bırakılırsa,
stüdyo dışından ilk önemli yayın, l-14 Ağus-
tos 1936 tarihleri arasında yapılan Berlin Olim-
piyatları'nda gerçekleştirildi. Reich Rund-
funkgesellschaft, iki naklen yayın arabası ve
üç kamera aracılığıyla, olimpiyatların en
önemli anlarını, sabah ve öğleden sonraki
programlarında canlı olarak yayınladı. Berlin'
DEV EKRANLARDA VERİLDİ in çeşitli yerlerinde açılan 28 TV salonunda
...Berlin'de 28 ayrı binada kurulan dev ekranlar aracılığıyla yaklaşık 150 bin kişi, her gün bu karşılaşma-
günde 150 bin kişi tarafından izlendi. ları izledi.

256

http://groups.google.com/group/merakediyorum
men sonra, Bayan Towers, Columbia Broad-
İLK TV HABERİ casting System'iyle (CBS) bir "sözleşme"
imzaladı ve 21 Temmuz 1931 günü, New
York'taki W2XAB stüdyolarından Belediye
22 Ağustos 1928 günü, WGY Schenectady Başkanı Jimmy Walker aracılığıyla izleyicile-
stüdyolarından yayınlandı. Bu ilk haberde, re tanıtıldı.
Albany kentinden Alfred E. Smith'in, ABD
başkanlık seçimlerine aday olacağı duyuruldu.
BBC, ilk TV haberini 31 Ağustos 1936 gü- İLK TV YILDIZI
nü verdi. Amerika seferini tamamlayan "Qu-
een Mary" gemisi, Southampton Limanı'na
girerken görüntülendi ve dört saat sonra Alex- İzleyicilerin gözdesi haline gelerek yıldızlaşan
andra Palace'dan yayına kondu. Aynı yılın ilk oyuncu, CBS'den Grant Kimball'dır. New
13 Eylül günü de, Almanların Reich Rund- York Sun gazetesi, 12 Kasım 1932 günlü sa-
funkgesellschaft Televizyonu, Nuremberg yısında, okuyucuları arasında yaptığı bir an-
Rallisi'ni filme aldı ve uçakla Berlin'e götü- ketin sonuçlarını yayınladı. Bu sonuçlara göre,
rerek, aynı akşam yayına koydu. Kimball, ekranların en sevilen ismiydi.
Düzenli ilk TV haberleri ise, 1 Temmuz
1941 günü, New York'ta WCBS ve WNBT te-
levizyonları tarafından başlatıldı. Her gün 15 İLK TV OYUNU
dakika haberlere ayrılıyordu. WCBS Televiz-
yonu, haber okuyucusunun adını açıklama-
mıştı. WNBT Televizyonu'nun haberlerini ise J. Hartley Manners'ın "Kraliçe'nin
Lowell Thomas okuyordu. Habercisi" adlı oyunu, 11 Eylül 1928 günü
General Electric Co.'nun New York'taki
WGY Stüdyoları'ndan yayınlandı. Oyunu
TV'DE İLK OPERA TV'ye uyarlayan Mortimer Stewart, aynı za-
manda yapımcılığını da üstlenmişti. Kraliçe
Başrolleri Heddle Nash ve Sarah Fischer tara- rolünü İzotta Jewell, haberciyi Maurice Ran-
fından oynanan "Carmen" operası, 6 Tem- dall oynadı. Joyce E.Rector ve William J.To-
muz 1934 günü BBC'den yayınlandı. Piyanist niski de sahne düzeninde görev aldılar. Çekim
Cyril Smith'ten başka, üç parçalık bir orkest- sırasında kullanılan üç kameradan biri, eşya-
ranın da sanatçılara eşlik ettiği bu operanın ya- lar üzerinde dolaşırken, diğer iki kamera da
yını 45 dakika sürdü. her iki oyuncudan birine yönelik olarak çalıştı.
İ40 dakika süren oyunu, Pasifik kıyılarından
bile izleyebilenler oldu.
İLK TV OYUNCUSU

Bir TV programında görev alan ilk profesyo-


ÖZELLİKLE TV İÇİN YAZILAN
nel sanatçı, Amerikalı komedyen A. Dolan' İLK OYUN
dır. 7 Nisan 1927 günü, New Jersey'deki
A.T.T. istasyonundan New York'taki Bell La-
boratuvarları'na yapılan deneme yayınında, J. Bissel Thomas tarafından kaleme alındı.
American Telephone and Telegraph (A.T.T.) "Metro Cinayetinin Esrarı" adlı oyunun çe-
şirketi kendisinden kısa bir monolog ve bir kimleri, Tottenham Court Road Metro İstas-
şarkı sunmasını istedi. Bu olay, ABD'de yonu'nda yapıldı. Başrolleri Lance Lister ve
TV'nin kamuoyuna ilk tanıtımı olduğu kadar, Nancy Poulteney tarafından paylaşılan 30 da-
dünyanın da "ilk TV eğlence programı" ol- kikalık oyun, 19 Ocak 1937 günü BBC'de ya-
ma özelliğine sahiptir. New York'taki labora- yınlandı.
tuvarlara toplanan davetliler, 60x75 cm
ebadında bir ekrandan, Dolan'ın şovunu iz-
lediler. İLK TV YAPIMCISI

SÖZLEŞMELİ İLK TV SANATÇISI Harold Bradley'dir. Baird Co. şirketi tarafın-


dan, stüdyo yönetmenliğine atandı ve bu gö-
Bayan Natalie Towers'tır. Massachussetts'teki revine, şirketin Long Acre stüdyolarında, 30
Wellesley Koleji'nden mezun olduktan he- Eylül 1929 günü başladı.
257

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK TV ALICISI
Satılmak üzere üretilen ilk TV alıcılarına iliş-
kin ilan, New York'ta yayınlanan
"Television" dergisinin Temmuz 1928 sayısın-
da yer aldı. Bu ilana göre, New Jersey'de Da- yen bu TV alıcısı, tanesi 295 dolardan piya-
ver Corp. tarafından üretilen TV alıcıları, 75 saya sunuldu. Bu alıcının 68 cm2 yüzölçü-
dolardan satılıyordu. O günlerde, henüz New mündeki ekranı, zamanın teknolojisine göre
York kentinde, TV istasyonu yoktu ama, ya- çok büyük bir gelişmeydi.
kınlarındaki Schenectady kasabasında dene- İngiltere'de ilk satışa çıkarılan TV alıcıla-
me yayınları başlamıştı. 1931'de "Observer" rı da, Baird firması tarafından imal edildi.
gazetesinin New York muhabiri kent içinde 9 "Television" dergisinin Mayıs 1930 sayısın-
bin TV alıcısı bulunduğunu, bütün Birleşik da tam sayfa yayınlanan bir ilan, ülke çapın-
Amerika'da ise alıcı sayısının 30 bine ulaştı- da sekiz radyo ve TV bayiinin Baird Televisor
ğını duyurdu. 6 değişik marka TV, 80 ile 160 marka alıcıları sattığını duyuruyordu.
dolar arasında değişen fiyatlarla satılıyordu. Bu TV alıcılarından ilki, bizzat John Ba-
Ertesi yıl, Virgina eyaletinin Norfolk kentin- ird tarafından, 31 Mart 1930 günü, Başbakan-
den W.C. Nawls and Co. firması, süper lüks lık Konutu'nun oturma odasındaki mobilyalar
TV alıcısını yaptı. Cilalanmış meşe ağacından, arasına yerleştirildi. Başbakan Ramsay Mac-
gövdesi ve büyük ekranı ile görenleri büyüle- Donald, Baird'e yazdığı teşekkür mektubun-

258
http://groups.google.com/group/merakediyorum
da şöyle diyordu: "Yayınlar başladığında, Tomorrow" adlı kitabında belirttiğine göre,
gözlerimin önünde bir mucizenin gerçekleşme- bu yeni TV alıcılarının ilki, Baird T5 mode-
sine tanık oluyorum. Odama öyle bir şey yer- liydi. Bu modelde ekran, üstteydi ve boyutla-
leştirdiniz ki, ona baktığım sürece ne denli rı da 30x23 cm idi. 2 Kasım günü başlayan
garip ve bilinmeyenlerle dolu bir dünyada ya- satışlar, imalatçı firmanın umduğu çapta ge-
şadığımızı unutmam olanaksız." lişmedi ve yıl sonuna kadar yalnız 280 adet sa-
1936 yılında, Ağustos ayında açılan "Ra- tılabildi. Çünkü, orta sınıf İngilizler, çok
diolympia" adlı sergide, ses tekniği mükem- hoşlarına giden bu yeni aygıtı alabilmek için,
melleştirümiş ilk TV alıcıları halka tanıtıldı. fiyatların düşmesini bekliyorlardı. 1937'nin
10 ayrı yapımcı tarafından üretilen 17 ayrı mo- Şubat ayında firmalar, gerçekten önemli oran-
del, 85 İngiliz altını ile 120 İngiliz altını ara- da indirim yaptılar. Ağustos'ta yapılan ikinci
sında değişen fiyatlarla satışa çıkarıldı. Sydney indirimden sonra, TV satışları alabildiğince
Moseley'in "Television Today and hızlandı. O yıl, TV alanlar arasında,Sussex

259

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1937 yılına gelindiğinde, lüks ve kaliteli TV alıcıları piyasaya
çıkmaya başladı. Fotoğrafta görülen Baird marka lüks TV,
650 dolardan satılıyordu.
kentinden bir çiftçi de vardı. Hayatında hiç Sergisi'ne, yedi Alman firması 20 değişik mo-
Londra'ya gitmemiş olan bu çiftçi, biriktirdiği delde kaliteli TV ile katılmıştı, ama Nazi yö-
bütün parasını bir TV alıcısına yatırmıştı. Bu- netimi, bunların fiyatlarını yüksek buldu ve
nun nedenlerini soranlara şu yanıtı veriyordu: çok ucuz bir fiyatla üretim gerçekleştirilince-
"Bundan sonra da Londra'ya gitmeme gerek ye kadar, satışını yasakladı. Çünkü, yönetim,
kalmayacak. . Ben, sıcacık şöminemin yanın- TV alıcılarının zenginler için bir ayrıcalık ol-
da otururken, televizyon sayesinde Londra, masını istemiyordu. Ucuz fiyatla satılabilecek
benim odama kadar gelecek!" TV alıcıları, 28 Temmuz 1939 günü Berlin'de
satışa çıkarıldı. Ne var ki, bir ay sonra patla-
Almanya ve ABD'de kaliteli ses veren TV yan savaş nedeniyle evdeki hesap çarşıya uy-
alıcılarının üretimi ancak 1939 yılında başla- madı ve üretilen ilk 10 bin parti TV alıcısın-
dı. Gerçi 1935 yılında yapılan Berlin Radyo dan yalnızca 50 tanesi satıldı.

260
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ley Thomas'ın paylaştığı "Srap Caddesi",
İLK TV KAYDI Los Angeles'taki Don Lee W6X-AO TV istas-
yonunda 15 Nisan 1938 günü başladı ve salı
ile cuma günleri yayınlanarak, 26 hafta sür-
Fonovizyon denilen kayıt sistemi 1928 yılın- dü.
da Londra'da, John Logie Baird tarafından
gerçekleştirildi. Bu sistemle, düşük frekanslı
sinyaller, alüminyum plaklar üzerine kayıt edi- TV'DE İLK SPOR
lebiliniyordu. Ses ve görüntü için iki ayrı plak KARŞILAŞMASI
kullanılabildiği gibi, hem ses hem de görün-
tüyü aynı plak üzerine kaydetmek mümkün 17 Şubat 1931 günü yayınlandı. Bu, kapalı dev-
oluyordu. Baird'in bu buluşu, bugünkü video re bir yayındı ve Tokyo'daki Waseda Üni-
kaset sisteminin atasıdır. Ancak, ticari açıdan versitesi Beyzbol Kulübü öğrencilerinin ken-
başarılı olabilecek bir üretime geçilebilmesi di aralarında, Tozuka Sahası'nda yaptıkları
açısından da hayli erken bir buluş olmuştur. karşılaşmayı gösteriyordu. Waseda Üniversi-
Yine de en az bir kişinin, Cambridge'den Fos- tesi Elektrik Böl. Başkanı Dr. Yamamoto Ta-
ter Cooper'in 1931'de Baird'in sistemiyle vi- daoki, karşılaşmayı üniversitenin öteki öğren-
deo izlediği biliniyor. 1935'in Haziran ayma cilerinin de izleyebilmesini sağlamak üzere ka-
gelindiğinde, plak şeklindeki video kasetleri- palı devre deneme yayını yapmıştı. 27 Eylül
nin (TV kayıtlarının) reklamları da gazeteler- 1931 günü, Waseda Üniversiteli, Japon Ya-
de yavaş yavaş boy göstermeye başladı. Lond- yın Birliği ile de işbirliği yaparak, Tozuka Sta-
ra'dan Majör Radiovision Co. adlı kuruluşun dı'nda oynanan bir başka beyzbol maçım nak-
ürettiği plakların her iki yüzünde altışar da- len verdi. Ushigome ve Awazi Shichiku lise-
kikalık görüntü kaydı vardı ve tanesi 7 şilin- lerinin takımları arasında oynanan maç, 40
den satışa çıkarılmıştı. dakika boyunca kesintisiz verildi ve TV izle-
yicilerinin evlerinde izleyebildikleri ilk spor
karşılaşması olarak tarihe geçti. Maçın sunu-
İLK MODERN VİDEO culuğunu Japon Yayın Birliği spikerlerinden
KAYIT AYGITI Bay Matsuuchi yaptı.

Modern anlamda video kaydı ilk kez 9 kasım HALKIN KULLANIMINA AÇILAN
1947 günü, BBC çalışanlarından Philip Dor-
te tarafından gerçekleştirildi. BBC'nin stüd- İLK TELEVİZYONLU TELEFON
yo dışı yayınlar sorumlusu olan Dorte, 12 ay-
lık bir çaba sonucu geliştirdiği senkronize ka- Leipzig Ticaret Fuarı'nın açılış günü olan 1
mera aracılığıyla, doğrudan monitörden ka- Mart 1936 günü, Alman Posta Bakanı Frei-
yıt yapmayı başardı ve Anılar Günü törenle- herr von Eltz-Rübenach tarafından hizmete
rini videoya aldı. Böylece törenleri sabah canlı konuldu. Berlin ve Leipzig arasında yapılan
yayın sırasında TV'lerinden izleyen Londra- ilk denemelerden sonra, 25 Mart günü, hal-
lılar, aynı sahneleri akşam bir kez daha gör- kın kullanımına açıldı. Ancak, yalnızca arî
mek olanağını buldular. ırktan olanlar bu hizmetten yararlanabilecek-
Sistemin aksaksız çalıştığı anlaşılınca, lerdi. Berlin'de üç ayrı yere, bu tür TV'li te-
Prenses Elizabeth ile Prens Philip'in düğün tö- lefon kulübeleri konuldu. Bunların karşılık-
renleri 20 Kasım 1947 günü Londra'da ları da Leipzig'de idi. Ertesi yıl, bu hattın Nu-
TV'den naklen yayınlanırken, bir yandan da remberg'le olan bağlantısı yapıldı. 12 Temmuz
videoya alındı ve törenlerden 32 saat sonra, 1938 günü de Berlin-Münih hattı hizmete gir-
21 Kasım günü NBC Televizyonu tarafından di.
New York'ta gösterildi. Bu, bir TV şirketi ta-
rafından (BBC), başka bir ülkeye satılan ilk
televizyon programı oldu. İLK KAPALI TİYATRO
Paris'te, 1548 yılında Hotel de Bourbogne'-
İLK DİZİ FİLM da açıldı. Confrerie de la Passion, oteli dev-
ralarak oyun sahnelemek üzere gerekli tadi-
"Srap Caddesi" adıyla ABD'de çevrildi. Se- latları yaptırdı. Topluluk, heyecanlı oyunlar
naryosunu ve yapımcılığını Wilfred Pettit'in sergilemek üzere 1402 yılında kurulmuştu. Li-
üstlendiği komedi türündeki dizide, sinema sansları iptal edilinceye kadar 146 yıl çalışma-
heveslisi bir genç kızın başından geçenler an- larını aralıksız sürdürdü. Topluluğa, ancak ye-
latılıyordu. Başrollerini John Barkly ve Shir- ni tür oyunlar sergiledikleri takdirde çalışma-
261

http://groups.google.com/group/merakediyorum
larına yeniden izin verilebileceği söylendi. Bu- ortaklarından Sir George Alfred Julius tara-
nun üzerine kendilerine kalıcı bir yer bulabil- fından geliştirildi ve Yeni Zelanda'nın Auck-
mek için aramalara başladılar ve sonunda Ho- land kentindeki Ellerslie Hipodromu'na, 1913
tel Bourbogne'yu buldular. Gerekli tadilatla- yılının Mart ayında takıldı. Automatic Tota-
rın yapılmasından sonra, sahne ve karşısında lisators Ltd. adı altında kurulan bir şirket der-
seyirci sıraları düzenlendi. Yanlara localar ya- hal Sidney'de seri üretime geçti ve 1917-1918
pıldı ve buralar en pahalı bölümler oldu. Top- yılları arasında yaptığı tüm makineleri dünya-
luluğun 1673 yılında Comedie-Française ile nın her tarafına sattı.
birleşmesine değin faaliyetini sürdürdü. İngiltere'de ilk totalizatör ise 1928 yılının
Ocak ayında Wembley'de yapılan köpek ya-
rışlarında kullanıldı.
TİYATRO OLARAK YAPILAN
İLK KAPALI BİNA İLK TRAKTÖR
İtalya'nın Vicenza kentindeki "Teatre Olimpi-
co"dur. Binanın planlarını Andre di Pietro Petrolle çalışan ilk traktör, "Burger" marka-
(Palladio) 1580 yılında ölümüne çok az bir sü- sıyla 1889 yılında, ABD'nin Chicago kentin-
re kala tamamladı. İnşaat öğrencisi Vicenzo de Charter Engine Co. adlı mühendislik ku-
ruluşu tarafından üretildi. Tek silindirli Char-
Scamozzi tarafından bitirildi ve bina 3 Mart
ter marka bir motorun takıldığı traktörün bir
1585 günü Kral Oedipus adlı oyunla perdele- de geri vitesi vardı. Aynı zamanda, Kuzey
rini açtı. Halen kullanılır durumda olan Te- Amerika'nın petrolle çalışan ilk aracı olan bu
atro Olimpico, dünyanın en eski tiyatro bina- traktör, üretildiği yıl Güney Dakota'da, Ma-
sıdır. dison yakınlarında bir buğday üretim çiftliği-
ne satıldı. Öylesine büyük bir başarı gösterdi
İLK TİYATRO ki, derhal altı sipariş birden geldi.
Traktör gelişiminin öncülüğünü, ABD'nin
~ Kayıtlara göre, sürekli aynı işlev için kul- yapması ilk anda biraz çelişkili gibi görünmek-
lanılmış en eski tiyatro binası, Kuzey İtalya'- tedir. Çünkü ABD, uzun süre petrolle çalışan
nın Ferrara yöresindedir. 1531 yılında hizme- motorlara ilgi duymamış, yıllarca, bu konu-
te girdi. daki öncülüğü Avrupalı uluslara bırakarak,
onların ardından gelmeyi yeğlemiştir. Ne var
ki, bu ülkenin özellikle Batı kesimlerindeki yö-
ASALET UNVANI ALAN relerde, buhar motoruyla çalışan traktörlere
İLK TİYATROCU ilgi çoktu. Toprağın nitelikleri, iklimin kurak-
lığı ve insangücü azlığı, buharlı tarımı ekono-
mik ve yararlı bir çözüm aracı haline getiri-
Henry Irving, 24 Mayıs 1895 günü "Sir" un- yordu. Petrol ise, az bulunması bir yana, hem
vanı aldı. O gün, Lyceum salonlarında Henry çok pahalı, hem de taşıması zordu. Ancak iç-
Irving Don Kişot'u oynuyordu. Oyunun bir ten patlamalı motorların gelişmesi ve petro-
yerinde "Soyluluk başımda bir taç gibi lün de bolca bulunur hale gelmesi üzerine,
parıdıyor" cümlesini söyledi. Yardımcısının akaryakıtla tarım devri başladı.
bu repliğe yanıtı ise, "Ama efendim... Henüz
soyluluk unvanı almadınız ki" şeklinde idi. Ir- Reklamı yapılarak satışa çıkarılan ilk trak-
ving'in başarılı oyununa bu cümle öylesine uy- tör, Charter Engine Co. tarafından 1893 yı-
gun düşüyordu ki, salonu dolduran izleyici- lında "Sterling" markası adı altında üretildi
ler ayağa kalkarak sanatçıyı alkışlamaya baş- ve Mr. Hockett adlı birinin sağladığı finans-
ladılar. Tiyatroda bulunan Kraliçe, Irving'e man yardımıyla Kansas'ın Sterling kenti çift-
"Sir" unvanının verilmesini istedi. 18 temmuz çilerine satıldı. Bu modelden kaç tane satıl-
günü yapılan bir törenle Henry Irving'e un- dığı kesin olarak bilinemiyor. Ancak günümü-
vanı verildi. ze kadar parçaları kalabilen birkaç tane var.

HAVA LASTİKLİ İLK


İLK OTOMATİK TOTALİZATÖR TRAKTÖR
At yarışlarında müşterek bahisçilerin oyna- 1930 yılının Haziran ayında, İngiltere'nin
dıkları para miktarım saptamaya yarayan to- Wallingford kentinde yapılan Dünya Traktör
talizatörlerin ilki, Avustralya'da Julius, Po- Yarışması'na katılan 17 beygir gücündeki
ole and Gibson adlı mühendislik firmasının Fransız malı Latil marka traktör, ilk havalı
262

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1929da İlk kez Almanya'da tanıtıldı.

İLK TELEVİZYONLU TELEFON lına kadar bu müzede meraklılara tanıtıldı.


19 Mayıs 1932 günü de İngiltere'de Baird
kuruluşlarında gerçekleştirilen televizyonlu te-
Her iki yönde de ses ve görüntü iletebilen ilk lefon, H.J.Barton-Chapple tarafından Paris'-
televizyonlu telefon sistemini, Alman Posta- te tanıtıldı. Alıcı-vericilerden bir takım, Le
nesi için yaptığı çalışmalar sırasında G.Kara- Matin gazetesinin bürosuna, bir başka takım
winkel geliştirdi ve buluşunu 1929 yılının yaz da Lafayette Galerileri'ne yerleştirildi. İki ayrı
aylarında yapılan Berlin Radyo Fuarı'nda ta- yerde bulunan insanlar, yapılan denemeler sı-
nıttı. Aygıt, daha sonra Münih'teki Deutsche rasında, birbirlerini görüp konuşmayı başar-
Museum'a kaldırıldı ve 1930 yılından 1945 yı- dılar.

263

http://groups.google.com/group/merakediyorum
18. yüzyılda "Floris" marka diş fırçaları, beşerlik ya da altı-
şarlık takımlar halinde satılıyordu. Her fırçanın ağzı, değişik
büyüklükteydi.

İLK DİŞ FIRÇASI kaleme alınan anıların bir bölümünde de


Londra'da J.Barret adlı tüccardan birkaç diş
17. yüzyılda yayınlanan bir Çin ansiklopedi- fırçası aldığı kaydediliyor. 18. yüzyılda Lond-
sinin iddiasına göre, ilk diş fırçası 1498 yılın- ra'da Jermyn Caddesi'ndeki dükkânlarında
da Çin'de kullanıldı. Ansiklopedinin tanım- faaliyet gösteren Floris mağazalarında diş fır-
lamasına göre, bu fırça, bir tutacağın üzerine çası satıldığına ilişkin kayıtlar bulundu. Flo-
dik açıyla yerleştirilmiş sert kıllardan oluşu- ris mağazalarında, diş fırçaları beşlik ya da al-
yordu. Bu yapı, günümüzdeki modern diş fır- tılık takımlar halinde satılıyordu. Bunun ne-
çalarının ilk örneği sayılabilir. deni ise anlaşılamadı. Bu fırçalar, Floris ma-
Diş fırçalarına ilişkin en eski belgelerden ğazalarına William Addis firması tarafından
biri de İngiltere'de bulundu. 1649 yılında Pa- veriliyordu. 1780 yılında hizmete girdiği bili-
ris'e bir gezi yapan Sir Ralph Verney'e yazı- nen Addis firması, en eski diş fırçası üreticisi
lan bir mektupta, kendisinden, "Paris'ten diş- olduğu iddiasındadır.
leri temizlemeye yarayan şu küçük fırçalardan Dr. West'in buluşu olan naylon diş fırça-
birkaç tane alması, bunların mümkünse gü- ları ise 1938 yılının Eylül ayından itibaren
müş saplı olması ve bir iki tane de altın saplı ABD'de satışa çıkarıldı. 1961 yılında da New
getirilmesi" rica ediliyordu. York'ta Squibb firması ilk elektrikli diş fır-
1690 yılında Anthony a Wood tarafından çasını yaptı.

264

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lastikli traktördür. İngiltere'de 655 sterlinden
satışa çıkarıldı. Aygıtı inceleyen Charles Ca- İLK PARK SINIRLAMALARI
wood, şunları yazdı: "Havalı lastikli traktör,
en sonunda dünyanın her yerindeki en önem- Motorlu trafiğe ilişkin ilk park yasaklan, Pa-
li tarım aracı oldu. Hayatı boyunca ilk kez, ris'te uygulamaya kondu. Paris polisinin 14
bir atın yapabileceği her şeyi yapabilir duru- Ağustos 1893 günü yayınladığı yönetmeliğin
ma geldi. Üstelik, kendisinden beklenilen tüm 28. paragrafında şu sınırlamalara yer veriliyor-
görevleri, ata oranla daha çabuk ve daha gü- du:
zel yapıyor." "Araçlar mutlaka gerekmedikçe, kamuya
ABD'de Firestone, İngiltere'de de Dunlop ait yollar üzerinde durmayacaklar. Genel tra-
firmaları, 1932 yılında özel olarak geliştirilmiş fik akışını aksatacak biçimde park etmek ne
havalı traktör lastiği üretimine geçtiler. sebeple olursa olsun, yasaktır. Hiçbir araç, yo-
lun karşı kısmına park edilmiş bir araca pa-
ralel olarak park edilemez."
İLK DİZEL TRAKTÖR
Birçok ülke tarafından, hemen hemen aynı an- İLK PARK CEZASI
da, 1930 yılında üretilmeye başlandı. O yıl dü-
zenlenen Dünya Traktör Yarışması'na getiri- Park kurallarına aykırı davrananlara verilmek
len traktörler arasında, İsveç'ten Munktell, üzere hazırlanan park cezası biletlerinin ilk
Almanya'dan Mercedes-Benz ve Macaristan'- kullanımına İngiltere'de 1960 yılında kabul
dan Hofherr-Schrantz marka araçlar da var- edilen Karayolu Trafiği Yasası ile başlandı. Bu
dı. İngilizler, Marshall, McLaren, Aveling and yasanın ilk kurbanı da Dr. Thomas Creigh-
Porter ve Blackstone marka dizel traktörlerle ton oldu. Dr. Creighton, 19 Eylül 1960 günü
yarışmaya katıldılar. Amerikalıları ise India- acil bir kalp krizi vakasına çağrılmıştı. Ford
na eyaletinin Columbus kentinde Cummins Popular marka arabasıyla yıldırım gibi geldi
Engine Co. firması tarafından üretilen Cum- ve arabayı West End'deki otellerden birinin
mins marka traktörler temsil etti. önüne bırakarak hastasına koştu. Ancak ote-
lin önünde park yasağı vardı. Bölgeyi denet-
lemekle görevli trafik memuru Frank Shaw,
TEK YÖNLÜ İLK YOL hiçbir kastı olmadan ve sırf mesleği gereği
park cezasını kesti ve arabanın camına koy-
"Arabacıların düzensiz ve gelişigüzel araba du. Ancak, Dr. Creighton oraya geliş ne-
kullanmalarını önlemek" amacıyla 1617 yılı- deniyle ve kendisine kesilen cezayı duyunca öy-
nın Ağustos ayında kabul edilen bir yönetme- lesine patırtı kopardı ki, hiçbir yetkili, dok-
likle Londra'da uygulamaya başlatıldı. Yönet- tordan 2 sterlin değerindeki cezayı istemeye ce-
melik, Thames Caddesi'ne açılan 17 cadde için saret edemedi.
geçerliydi ve 2 yüzyıl boyunca yürürlükte kal-
dı. 1923 yılının Eylül ayına gelinceye değin,
İngiltere'de bu yönde bir başka çalışmaya rast- İLK BEYAZ ÇİZGİLER
lanmadı. O yıl, Birmingham'da bu tür bir uy-
gulama başlatıldıysa da, kentli tüccarların yo- Michigan eyaleti Wayne County Trafik komi-
ğun tepkisi sonucu fazla uzun ömürlü olama- tesi Edward Norris Hines, karayolunun iki ya-
dı. nını birbirinden ayıran güvenlik çizgilerini akıl
Motor Çağı'nın ilk düzenli yol uygulama- etti. 1911 yılının sonbaharında, bu konudaki
sı, 1924 yılının Ağustos-ayında yine Londra'- ilk uygulama, Trenton yakınlarındaki River
da Mare Caddesi'nde başlatıldı. Bu caddenin Road üzerinde yapıldı.
Amhurst Road ile Dalston Lane arasında ka- İngiltere'de de, 1914 yılında, Londra-
lan kesiminde yalnızca güney istikametine gi- Fonkstone yolu üzerindeki tehlikeli virajlar,
diş vardı. Londra dışında bir başka kentte uy- beyaz çizgilerle yolun bölünmesi sayesinde da-
gulamaya konan ilk tek yönlü yol kararı, 1924 ha güvenli hale getirildi. İngiliz yetkililere bu
yılının sonlarında Nottingham'da alındı. O konuda ilk öneri, arabası olmadığı halde bu
dönemde henüz trafik işaretleri olmadığından yoldan sık sık geçmek zorunda kalan bir çift-
tek yönlü trafik zorunluğu olan caddelerin çiden gelmişti.
başlangıcına yukarıdan aşağıya büyük tabe- Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra beyaz yol
lalar asılıyor ve bunların üzerine "Tek yönlü çizgileri, tüm dünyada yaygınlaştı. 1957 yılın-
trafik. Bu tarafa gidilmez" cümleleri yazılı- da, Avrupa'da yapılan bir anlaşma ile çift yol
yordu. çizgileri kabul edildi.
265

http://groups.google.com/group/merakediyorum
muna göre bir değerlendirme yapan görevli-
BEYAZ DÖNÜŞ ÇİZGİLERİ nin elle kumandasıyla değiştiriliyordu. 2 Ocak
1869 günü, bu görevi yapma sırası gelen polis
memuru, aydınlatmada kullanılan gazın pat-
İlk kez 22 Mart 1926 günü, Londra'da Hyde laması sonucu çok ağır yaralandı ve gözlerini
Park köşesinde çizildi. Illustrated London kaybetti. Halk da bu ışık sistemine henüz tam
News gazetesi, bu uygulamanın başarılı olması alışamamıştı. Bir taksi şoförü, trafik lamba-
durumunda köşede trafiğin büyük ölçüde ra- larını, "Zavallı taksicilerin başlarına musal-
hatlayacağını yazmıştı. lat edilen yeni dertlerden biri" olarak nitelen-
diriyordu. Lamba, 1872 yılında söküldü.
İLK YAYA GEÇİDİ
ELEKTRİKLİ TRAFİK
İngiltere'nin Liverpool kentinde, John Has- LAMBALARI
tings'in önerisiyle gerçekleşti. Hastings'in,
kentin en işlek ve en tehlikeli köşebaşlarından Bu tür Iambaların ilki, 5 Ağustos 1914 günü,
birinde bir dükkânı vardı. 1860 yılında, bu ABD'de, Ohio Cleveland kentinde hizmete
noktaya bir yaya geçidi yapılması önerisinde girdi. American Traffic Signal Co. adlı şirket
bulundu. Ancak ne kent belediyesi, ne de Li- tarafından üretilen 5 metre yüksekliğindeki
verpool polisi bu öneriyi ciddiye almadılar. Ne lamba, Euclid Bulvarı ile 105. Cadde'nin bir-
var ki bir yıl sonra, John Walmsley adlı kır- leştiği köşeye dikildi. Kırmızı ve yeşil ışıkla-
tasiyeci, tam Hastings'in sözünü ettiği nokta- rın dışında bir de uyarıcı ses vardı. Kırmızı ışık
da bir otobüsün altında kalarak yaşamını yi- "dur", yeşil ışık "geç" anlamındaydı. Bu ışık-
tirince yaya geçidi sorunu yeniden gündeme ların değişim sürelerine çok az bir süre kala,
geldi ve 1862 yılında, kentin değişik yerlerin- sesle uyarı yapılıyordu. Fransızlar da 1923 yı-
de altı geçit belirlendi. Üstelik bu geçitler ge- lında, Paris'te, Grands Boulevards ile Stras-
ce de güvenlik altında olabilmeleri için iki lam- bourgh Bulvarı'nın birleştiği köşeye diktikle-
ba ile aydınlatıldı. ri trafik lambasında ses ve ışık düzeninden ya-
Londra'da ilk yaya geçidi ise 1864 yılında rarlandılar. Elle kumanda edilen bu sistemde
Albay Pierpoint tarafından St. James Cadde- bir tek kırmızı ışık vardı ve üzerinde "Dur"
si'nde yaptırıldı. Albay, az ötedeki kulübüne yazılıydı. Işık belirli bir süre kaldıktan sonra
bir an önce ama bir araç tarafından çiğnen- bir zil çalıyor, bu da yolun trafiğe açılmak üze-
meden gidebilmek için bu yaya geçidi cebin- re olduğu anlamına geliyordu. Az sonra ça-
den para harcayarak gerçekleştirdi: İlk geçişi lan zil ise, kırmızı ışığın yanmak üzere oldu-
sırasında tam yolun karşısına yaklaşmışken, ğunu haber veriyordu. Kırmızı, sarı ve yeşil
eserine hayranlıkla bir göz atmak için başını ışıktan oluşan trafik lambaları, ilk kez 1918
omuzunun üstünden arkaya çevirerek birkaç yılında New York'ta kullanıldı.
saniye oyalanınca, bir taksinin altında kala-
rak can verdi.
İLK SEYAHAT ÇEKİ
İLK TRAFİK IŞIKLARI Robert Herries tarafından bulunduğu zaman
bir tür banka teminat mektubu niteliğindeydi
ve ancak önceden belirlenmiş bir güzergâh üs-
7 metre yüksekliğindeki demir kolonlar üze- tünde geçerli oluyordu. Herries, 1 Ocak 1772
rinde Londra'nın Parlamento Alanı'nda, günü Londra'da London Exchange Banking
Bridge Caddesi ile New Palace Yard Cadde- Co. adlı şirketini kurdu ve en az 20 sterlinden
si'nin birleştiği köşeye kondu ve 10 Aralık başlayan teminat mektupları satışına başladı.
1868 günü hizmete girdi. Yapım çalışmaları- Bu mektuplar, Moskova'dan Madrid'e kadar
na Londra Emniyet Müdürü Richard Mayne'- 90 kentte geçerliydi ve hırsızlığa karşı garanti
nin bizzat nezaret ettiği bu ilk trafik lambası, ediliyordu. Herries müşterilerinin kendilerine
parlamenterlerin parlamento binasına daha yatırdığı parayı kullanmanın getirdiği avantaj-
güvenli ulaşabilmelerini kolaylaştırmak için dan yararlanıyor, ayrıca onlardan bir komis-
düşünülmüştü. Saxby and Farmer şirketi ta- yon talep etmiyordu. 1839 yılında, şirket en
rafından yapılan bu ilk trafik lambasında, kır- başarılı dönemini yaşadı. O yıl, müşterilerin
mızı ve yeşil renkli iki fener dönmeli olarak elindeki mektup değeri 120 bin sterlini bulu-
yanıyordu. Kırmızı "dur", yeşil ise "dikkat" yordu.
anlamına geliyordu. Gaz aydınlatmalı bu fe- Günümüzde, yalnız bankalarda değil, he-
nerler, direğin dibinde duran ve yolun duru- men tüm alışveriş ve hizmetlerde yararlanıla-
266

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Belirli bir standardizasyona gidilinceye değin, değişik ülkele-
rin değişik kentlerinde bile farklı trafik işaretleri kullanılıyor-
du. Fotoğrafta görülen "uyan işareti", çok eğimli bir tepeye
yaklaşan sürücüleri uyarmak üzere 1910 yılında İngiltere'de
kullanıldı.

Bunun doğal bir sonucu 'olarak, çok değişik


İLK TRAFİK İŞARETLERİ biçim ve renkte trafik sinyalleri türedi. Bun-
İngiltere'de, bölgesel bisiklet kulüpleri tara- lar yöreden yöreye öylesine farklılıklar göste-
fından 1879 yılının Aralık ayında karayolla- riyorlardı ki, bir yerden bir başka yere ilk kez
rının kimi bölümlerine takıldı. Tahta direkler giden bir sürücünün yoldaki işaretleri araba-
üzerine metal plakalar çakılarak elde edilen bu sıyla giderken çabucak görüp kavrayabilmesi
ilk trafik işaretlerinin üzerinde şu uyarı var- olanaksızdı. 1930 yılında çıkarılan bir yasa ile,
dı: "BİSİKLETÇİLER, DİKKAT. BU TEPE ülkenin her tarafında tek tip trafik işaretleri
TEHLİKELİDİR" İlk yıl yaptırılan 25 uya- kullanılmasına başlandı.
rının nerelere çakıldığı tam olarak bilinemiyor. Belirli sayıda da olsa, ilk ulusal nitelikte-
Arabalar için "ilk trafik işareti" ise, 1901 ki trafik işareti uygulamasını başlatan ülke
yılının Ekim ayında il yönetiminden gerek- Fransa'dır. 1903 yılında Otomobilciler Derne-
li izin alınarak İngiltere'nin Gloucester ken- ği tarafından hazırlanıp, Fransa'nın her yerin-
tinde Birdlip Tepesi'ne takıldı. Bu uyarı işa- de geçerli olan tek tip trafik işaretlerinden ba-
retini Kraliyet Otomobil Kulübü hazırlatmış- zıları, günümüzde de kullanılmaktadır. Bun-
tı. Yerel yetkililer tarafından hazırlatılan tra- lar, "Sola dön", "Sağa dön", "Köprü",
fik işaretlerinin karayollarına konulması ise "Eğimli yol"dur.
1903 yılında çıkarılan Motorlu Araçlar Yasa- İlk uluslararası karayolu levhaları ise, 1909
sı'ndan sonra başlatıldı. 10 Mart 1904 günü, yılında Paris'te toplanan Uluslararası Motorlu
trafik işaretlerinin biçimlerine ilişkin öneriler Araçlar Konvansiyonu'nda saptandı. Avru-
yayınlandı. Ancak, yerel yetkililer bu öneri- pa'nın pek çok ülkesi bu toplantıya katıldı ve
lere uyup uymamak konusunda serbesttiler. alınan kararlan uyguladı. İngiltere ise toplan-
Söz konusu önerilerde, 45 cm çapındaki yu- tıya katılmamıştı. Paris'te alınan kararlardan
varlak metal tabakalar üzerinde etrafı beyaz yalnızca beş tanesini 1929 yılında uygulama-
bir çember içinde hız sınırları, kırmızı zemin ya koydu.
üzerinde çeşitli yasaklar, kırmızı üçgen zemin Halen tüm dünyada kullanılan karayolu
üzerinde çeşitli uyarılar bulunuyordu. Ancak trafik işaretleri de boyut, biçim ve anlatım ola-
yukarıda da belirttiğimiz gibi, yerel yetkililer, rak 1949 yılında Cenevre'de yapılan Birleşmiş
bu önerileri dikkate alıp almamakta kesinlik- Milletler Karayolu Ulaşımı Konferansı'nda
le serbesttiler. Pek çoğu da dikkate almadı. saptandı.

267

http://groups.google.com/group/merakediyorum
bilen modern anlamdaki seyahat çeklerinin ya- modeliyle piyasaya çıkarıldı. Bu ilk portatif
ratıcısı ise, "Finans dünyasının Edison"u ola- daktilonun ağırlığı 3.5 kiloydu. 1901 yılında,
rak ün yapan Marcellus Berry'dir. American Washington'daki Cahili Writing Machine Co.
Express'te çalışmakta olan Berry'nin patronu şirketi, Dr. Thaddeus Cahill'in buluşu olan ilk
James C.Fargo, 1890 yazında bir Avrupa tu- elektrikli daktilonun üretimini başlattı. İlk 40
runa çıkmıştı. Dönünce, özellikle büyük kent- aygıtın maliyeti 157 bin doları bulunca, pro-
ler dışında nakit para sağlamanın güçlüklerin- jeden vazgeçildi. 1902 yılında Blickensderfer
den yakındı. Bunun üzerine Berry, seyahat çe- şirketi, ilk başarılı elektrikli daktilo üretimini
ki kavramını akıl etti ve uygulamayı başlattı. gerçekleştirdi.
5 Ağustos 1891 günü, Fargo'nun oğlu Wil-
liam Fargo,Leipzig'deki Hotel Hauffe'de,50
dolar değerindeki ilk seyahat çekini imzaladı.
İLK BAYAN DAKTİLO
Bayan daktilolara ilişkin ilk belge, bir New
York gazetesi olan The Nation'ın 15 Aralık
İLK DAKTİLO 1875 tarihli sayısıdır. Bu gazetede, Remington
firmasının New York bayii olan Locke, Lost
Pratikte başarılı sonuç veren ilk daktilo, 1808 and Bates Ltd. şirketinin bir ilanı vardı. Bu
yılında İtalya'nın Reggio Emilia yöresinden ilanda, kendine güvenebilen genç hanımların
Pellegrine Turri tarafından geliştirildi. Turri, "daktilo yazarak" haftada 10-20 dolar kaza-
gözleri görmeyen arkadaşı Kontes Carolina nabilecekleri belirtiliyor ve yüz genç kıza
Fantoni'nin rahatlıkla yazabilmesi için yap- "Çok iyi koşullar"la iş bulunacağı garanti edi-
mıştı. Turri ve Fantoni, bu aygıtın da yardı- liyordu.
mıyla uzun süre mektuplaştılar. Kontesin, Bu ücretler, o dönemde hanımların rüya-
1808-1810 yılları arasında daktiloyla yazdığı larında bile göremeyeceği kadar yüksek ra-
mektupların 16 tanesi, halen Reggio eyalet ar- kamlardı. Remington Co. tarafından bir yıl-
şivlerinde saklanmaktadır. Daktilonun teknik lık üretimden sonra çoğalan daktiloları kul-
yapısına ilişkin olarak elimizde hiçbir bilgi lanabilecek nitelikte elemanların sayısının az-
yok. Ancak eldeki mektupların incelenmesiy- lığı da ücretin yükselmesinin başlıca nedenle-
le, bu daktilonun 27 tuşu bulunduğu anlaşılı- rinden biriydi. Gerçi zamanla hayli düşme gös-
yor. Bu tuşlardan 23 tanesi, İtalyan alfabesin- terdi ama, yine de öteki mesleklerle kıyaslan-
deki harfleri, dört tanesi de noktalama işaret- dığında, bir kadın için çok çekiciydi. 1888 yı-
lerini taşıyordu. lında, New Orleans'ta bir kadınlar kulübünün
üyelerine seslenen daktilo pazarlamacısı Harry
SERİ ÜRETİMİ YAPILAN Hodgson, bu mesleğe girmek isteyen hanım-
ların haftada 6 dolar ücretle işe başlayabile-
İLK DAKTİLO ceklerini, kendilerini kanıtladıktan sonra, 20
dolara kadar yükselebileceklerini söyledi. Ay-
Danimarka'da "Skrivekugle-Yazan Top" nı günlerde bir "tezgâhtar kız" ise ancak ay-
adıyla 1870 yılının Ekim ayında piyasaya çık- da 6 dolar alabiliyordu. Üstelik daktilo hanım-
tı. Aygıtın mucidi Pastor Malling Hansen idi. lar, 8.30-17.30 arasında çalışıyorlar, öğleyin
Üretimini ise Kopenhag'daki Jurgens Meka- de yarım saat "yemek molası" veriyorlardı.
niske Establissement tesisleri gerçekleştirdi. Tezgâhtarların ise 12 saat süreyle ayakta dur-
Pirinç ve çelikten yapılan bu daktilonun ağır- ması gerekiyordu. Daktilonun, özellikle orta
lığı 80 kilo civarındaydı. Üzerinde 52 tuş var- sınıfın altındaki genç kızların evlerine olan ba-
dı. 1872 yılında İngiltere'de satışına başlandı- ğımlılıklarından kurtulabilmelerinde büyük et-
ğında fiyatı 100 sterlindi. Hansen'in buluşu kisi oldu. Telefonun da bürolara girmesiyle
olan daktilolar, Avrupa'da ve Amerika'da sa- pek çok kadın kolaylıkla iş bulma olanağına
tıldı ve pek çok modeli Birinci Dünya Sava- kavuştu ve sekreterler iş dünyasındaki yerle-
şı'nda kullanıldı. rini aldılar.

Hem büyük, hem de küçük harf yazabi-


len ilk daktiloyu, 1878 yılında New York'ta- İLK DAKTİLO KURSU
ki Remington firması üretti. 1883 yılında, Ka-
nada'nın Toronto kentinde faaliyet gösteren 1877 yılında New York'ta daktilo üretimi ya-
Hortor firması, kullanan kişinin yazdıklarını pan YWCA firmasının merkez bürosunda
görebildiği ilk daktiloyu yaptı. Portatif ilk açıldı. İlk sekiz kursiyer hanım, yeteneklerin-
daktilo ise 1897 yılında, ABD'nin Stamford den çok, konuya olan istekleri gözönüne alı-
kentinde Blickensderfer firmasınca, Blick No7 narak seçildi. Çünkü, hiç kimse, altı ay gibi
268

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kısa bir zamanda, bir "kadının" daktilo öğ- şemsiyesiyle yürüyordu. Yanında da güçlü ve
renebileceğine inanamıyordu. Ancak, sekiz yakışıklı bir erkek vardı. Erkeğin elindeki şem-
kursiyer de yeteneklerinden kuşkuya düşenleri siye ise süs ve aksesuardan yoksundu.
mahçup ederek, "başarılı" oldular ve hemen 18. yüzyılda şemsiye fiyatları çok yüksek-
iş buldular. Ne var ki, bu çalışma, pek çok kişi ti. Örneğin Ambrose Barnes, 1718 yılında bir
tarafından şiddetle eleştiriliyordu. Hatta, bu şemsiyeyi 25 şiline aldığından söz ediyor. Bu
gelişmeyi bir "ahlak çöküntüsü" olarak de- nedenle, insanlar şemsiye almak yerine gerek-
ğerlendirenler bile çıktı. Yine de kızlar, yılma- tiğinde kiralamayı yeğliyorlardı. Hemen her
dan çalışmalarını sürdürdüler. Bu, başka ha- kilise, kahvehane ya da kulüpte kiralık şem-
nımların da konuya ilgi duyabilmek cesareti- siye bulmak mümkündü.
ni göstermelerini kolaylaştırdı ve YWCA'nın İngiltere'de erkeklerin şemsiye taşımaları
kursları daha geniş bir kadro ve öğrenci sayı- ise ancak 18. yüzyılın sonlarına doğru olağan
sıyla sürdü. bir durum haline gelebildi. 1750 yılında Rus-
ya ve İran'a yaptığı yedi yıllık geziden dönen
Jonas Hanway, oradan kazandığı alışkanlık-
İLK DAKTİLO YARIŞMASI la, Londra'da şemsiye ile sokağa çıkan ilk er-
kek oldu. Önceleri onu kınayanların sayısı çok
25 Temmuz 1888 günü Cincinnati'de yapıldı fazla idi. Ama 30 yıl sonra şemsiyesizlik kı-
ve Salt Lake City Federal Mahkemesi'nin za- nanmaya başlandı.
bıt kâtibi Frank McGurrin birinci oldu.
McGurrin, Remington marka daktilosunu
kullanırken, harflere hiç bakmıyor ve 10 par- İLK METRO
mağıyla yazıyordu. Rakibi Louis Taub ise,
gözünü Caligraph marka daktilosunun tuşla- Metro fikri ilk kez 1846 yılında Metropolitan
rından hiç ayıramadığı gibi, yalnızca dört par- Demiryolları'nı incelemekle görevli komisyo-
mağını kullanabiliyordu. Bu ona hem 500 do- nun üyelerinden Charles Pearson'ın kafasın-
larlık ödülü, hem de işini kaybettirdi. Çünkü, da oluştu. 1853 yılında bu amacı gerçekleştir-
bu yarışmanın hemen ardından dünyanın her mek üzere North Metropolitan Railway Co.
yerinde 10 parmak daktilo yazma kursları açıl- adlı şirket kuruldu. Mali güçlükler nedeniyle
dı ve McGurrin gibi daktilo kullanamayanlar çok zaman yitirildi, ilk kez hattın yapımına
zor iş bulur oldular. 1860 yılının Ocak ayında, Londra'da, Euston
Square'de başlanabildi. 4 mil uzunluğundaki
ilk hat, 10 Ocak 1863 günü saat 06.00'da hiz-
İLK ŞEMSİYE mete girdi. Farrington Street ile Paddington
ana terminalleri arasında yedi istasyon bulu-
Fransa Kralı VIII.Louis'nin mal varlığının liste- nuyordu ve tüm ulaşım süresi 33 dakika idi.
si 1637 yılında çıkarılırken bir bölümünde de Yolcu vagonları gaz lambalarıyla aydınlatılı-
şu satırlar yazıldı: "Taftadan yapılmış, deği- yordu ve Daily Telegraph gazetesinin yazdı-
şik renklerde 11 güneş siperliği. Yağlı kumaş- ğına göre, "Birinci mevki vagonlarda ışık o
tan üç şemsiye. Hepsinin de sapları altın ve denli güçlüydü ki, insanlar gazetelerini çıka-
gümüşten." rıp rahatlıkla okuyabiliyorlardı." İlk gün,
Bu listeden çağdaş uygarlığın ilk günlerin- 15'erdakika aralıklarla kalkan dörder vagon-
de yağmurlu ve güneşli havalar için ayrı ayrı luk altı katar, karşılıklı 120 sefer yaptı ve 30
şemsiye türleri kullanıldığını anlıyoruz. Kuş- bin yolcu taşıdı.
kusuz, Kral VIII. Louis ve kendisinden sonra ge-
len öteki erkekler hiç şemsiye taşımadılar. An-
cak VIII .Louis ' nin güzel eşi Avusturyalı Anne, İLK TÜP GEÇİT
bir gün zarif bir şemsiyeyle, halk arasında gö-
rüldü ve bu Parisli hanımlar arasında şemsi-
ye modasının büyük bir hızla yayılmasına ne- Thames Nehri altında yapıldı. Londra'nın
den oldu. kent merkezini, South London'a bağlayan bu
Erkeklerin şemsiyeye karşı olan önyargılı tüp geçit, 1869-1870 yıllarında, Güney Afri-
tutumları da ilk kez Fransa'da değişti. Parisli kalı James Greathead tarafından inşa edildi.
üretici Marius, 1715 yılında ilk açılıp kapatı- Greathead'in geliştirdiği özel bir yöntemle. yü-
labilir erkek şemsiyesini yaptı. Bu ürününü ta- zeysel hafriyata gereksinim duyulmadan tama-
nıtabilmek için hazırladığı reklam kampanya- men toprak altında çalışıldı. 480 metre uzun-
sında el çizimi resimlerle süslenmiş posterler luğundaki tüp geçitte, 2 Ağustos 1870 ile 23
kullandı. Bu posterlerde çok güzel bir genç ka- Aralık 1870 tarihleri arasında küçük bir ka-
dın, modanın son örneklerinden bir bayan tar çalıştırıldı. Ancak ücretlerin pahalı olma-
269
http://groups.google.com/group/merakediyorum
sı nedeniyle yolcular tarafından rağbet görme- ile çalışan makineler aracılığıyla görevliler va-
yince, yaya geçidi haline getirildi ve 1894 yı- gonları temizliyorlardı. Ancak makine ne den-
lında, Thames Nehri üzerinde Tower Bridge li güçle üflerse üflesin, havaya kalkan tozlar,
yapılana değin bu şekilde hizmet verdi. bir süre sonra yeniden koltukların üzerine ini-
yorlardı. Bu durumu gören Bay Booth, üfle-
me sisteminin yanlış olduğunu, makinelerin
METRODA İLK ELEKTRİKLİ tam tersine, tozlan emmeleri gerektiğini söy-
TREN ledi. Çevresindekiler, böyle bir şeyin mümkün
olamayacağını öne sürdüler. Bunun üzerine
Resmen 4 Kasım 1890 Salı günü, Londra'da cebinden bir mendil çıkardı ve oturduğu deri
kent merkezi ile South London'ı birbirine bağ- koltuğun üzerine torba şeklinde koydu. Ağ-
layan hatta hizmete girdi. O gün, Galler Pren- zını beze dayadı ve hızla içini çekti. Mendili
si, King William Caddesi'ndeki istasyondan eline aldığında koltuğa değen kısmının tozlarla
metroya binerek Oval İstasyonu'na kadar git- kaplanmış olduğu görüldü. Daha sonra bu sis-
ti. Elektrikli metronun halka açılışı ise, 18 temi geliştirdi ve "emici süpürge makinesi"nin
Aralık 1890 günü yapıldı. Nereye gidilirse gi- ilk prototipini o yıl içinde yapmayı başardı.
dilsin, yolculardan 2 peni ücret alınıyordu ve Vacuum Cleaner Co. Ltd adlı bir şirket kur-
bilet sistemi olmadığından bu ücret, metronun du ve 25 Şubat 1902 günü, Booth, şirketini ta-
girişinde ödeniyordu. Bu hatta hizmet veren nıtan ilk broşürleri bastırdı.
14 adet dört tekerlekli 12 tonluk elektrikli lo- O dönemde, pek az evde elektrik bağlıydı
komotifler, Manchester kentinde Mather and ve emici süpürgenin fiyatı da herkesin alama-
Platt şirketi tarafından yapılmıştı ve her biri yacağı kadar pahalıydı. Bu nedenle Booth,
üç vagonu saatte ortalama 11.5 mil hızla çe- ürettiği makineleri satmak yerine bir temizlik
kebiliyordu. Her vagonun önünde ve arkasın- servisi kurmayı akıl etti. Dört tekerlekli bir atlı
da, metal bir platforma açılan, kaydırmalı ka- arabanın üzerine akaryakıt ya da elektrikle ça-
pılar vardı. Bu kapıları her istasyonda tren gö- lışabilen çok güçlü bir emici pompa yerleştir-
revlileri açıp kapatıyorlardı. di. Bu pompa, isteyen müşterinin evinin önü-
Hem lokomotif bölümünün hem de taşıma ne kadar arabayla taşınıyordu. 230 metre
kısımlarının tek parça halinde üretildiği ilk uzunluğundaki hortum, birinci kat pencere-
motorlu trenler, 18 Ağustos 1898 günü Wa- lerinden birinden binanın içine sokulduktan
terloo and City Railway şirketi tarafından Wa- sonra tüm halı, perde ve döşemeler üzerinde-
terloo ile Bank arasında çalışan metro hattın- ki tozlar emiliyordu. BBC'de kendisiyle yapı-
da hizmete kondu. Araçlar, ABD'nin Wil- lan bir programda, Booth, aygıtının tek olum-
mington kentinde Jackson and Sharp firması suz yönünün, çıkardığı aşırı gürültü olduğu-
tarafından üretilmişti. nu söyledi. Zira pompa çalıştığı anlarda, çev-
Metro girişlerine "jetonlu turnike"lerin reden geçen atlar ürküyor, arabacılar çok zor
ilk konulması ise, 1904 yılında Londra'da ger- durumlarda kalıyorlardı.
çekleşti. 1922 yılında otomatik kapılı vagon-
lar hizmete girdi. Booth'un süpürgesi, en önemli işlevlerin-
den birini,1902 yılında İngiltere Kralı VII.Ed-
ward'ın "taç giyme törenleri"nde yerine
İLK ÜNİVERSİTE GAZETESİ getirdi. Kral'ın taç giyeceği kilisede tüm ha-
zırlıklar tamamlanmıştı. Birden, yerdeki açık
"Student" adı altında, Oxford Üniversitesi'- mavi halı döşemenin son derece tozlu olduğu
nce, Londralı kitapçı ve yayıncı John New- görüldü. Kral, taç giymek için bu zemine diz
bery'nin yol göstermesiyle 31 Ocak 1750 ile çökemezdi. Üstelik, alışılagelmiş yöntemlerle
Temmuz 1751 arasında yayınlandı. Gazetenin kiliseyi süpürerek temizlemek için de vakit çok
editörlüğünü ozan Christopher Smart yapıyor- geçti. Booth, bu durumu haber alınca, töreni
du. 19 sayı yayınlanan Student, edebiyata faz- düzenlemekle görevli saray yetkilisine giderek,
la yer vermedi. yardım önerisinde bulundu. Bir saat sonra,
Booth'un arabası, kilisenin önüne getirildi ve
dev hortum sıraların arasında dolaşmaya baş-
İLK SÜPÜRGE MAKİNESİ ladı. Olayı öğrenen Kral çok memnun oldu ve
Buckingham Sarayı'nda kendisi ve Kraliçe
1901 yılında, köprü mühendisi Hubert Cecil Alexandra için de bir "gösteri" düzenlemesi-
Booth tarafından gerçekleştirildi. O yıl, Bay ni istedi. Bu gösteriden sonra Booth, makine
Booth bir gün Londra'daki St. Pancras istas- satmama politikasında bir değişiklik yapmak
yonunun lokantasında otururken, vagonların zorunda kaldı. Çünkü bu kez sipariş, bizzat
nasıl temizlendiğini gördü. Sıkıştırılmış hava Kral'dan geliyordu ve çok geçmeden biri, Buc-
270
http://groups.google.com/group/merakediyorum
kingham Sarayı'na, diğeri de Windsor Şato- ye güven unsurunun büyük etkisi vardı ama,
su'na, iki adet emici süpürge satıldı. yine de taverna sahipleri makineleri, gözleri-
Kraliyet ailesinin gösterdiği bu ilgi, Londra nin önünde bir yere koymayı tercih ediyorlar-
sosyetesine de yansımakta gecikmedi. İngiliz dı. Bu ilkel satış makineleri, 19. yüzyıla kadar
soyluları, bu yeni aygıtı yalnızca yararlı bir te- kullanıldılar.
mizlik aracı olarak değil, aynı zamanda bir
gösteri unsuru olarak da kabul ediyorlardı.
Pek çok soylu ailenin düzenlediği suarelerde,
Booth'un şirketinden gelen görevlilerin yap- İLK OTOMATİK SATIŞ MAKİNESİ
tığı temizlik, ilgiyle izlenen bir gösteri niteli-
ğini taşıyordu. Halıların ve perdelerin Gerçekten başarılı sonuç veren ilk otomatik
temizlenişini soyluların büyük bir zevkle izle- satış makinesinin patenti, 1867 yılında Alman-
diğini öğrenen Booth, şeffaf bir hortum taka- ya'da Carl Ade tarafından alındı. Gerçi bu
rak, sosyete mensubu kişilerin kendi pislik- makinede, mendil, sigara ve şekerleme satıl-
lerini daha iyi görebilmelerini, böylece daha ması planlanmıştı ama, gerçekten kullanılıp
çok zevk alabilmelerini sağladı (!) kullanılmadığı bilinmiyor.
Elektrikli "ev tipi" ilk portatif süpürge, Ticari olarak başarıyla kullanan ilk otoma-
1905 yılında San Francisco'da Chapman and tik satış makinesi, Percival Everitt tarafından
Skinner tarafından piyasaya sürüldü. Ağırlı- posta kartı satmak üzere geliştirildi ve 1883 yı-
ğı 46 kilo olan bu makinenin bir benzeri de, lında Londra'da Mansion House Metro İstas-
ertesi yıl Booth'un Londra'daki tesislerinde yonu'nda bir platform üzerinde hizmete
üretildi. kondu. Gerçi pek çok kişi kâğıt, portakal ka-
Toz torbası, sapına bağlı olan portatif buğu, kösele parçası gibi ıvır zıvırı, para yeri-
elektrik süpürgelerinin ilki de 1907 yılında ne kullanıp bedavacılık yapmayı deniyor ye bu
ABD'nin Ohio eyaleti, Canton kentinde, J. da makinenin sık sık arızalanmasına neden
Murray Spangler tarafından yapıldı. Spang- oluyordu ama, Everitt yılmadı ve çalışmala-
ler, bu ilk makinesinde, toz emici torba ola- rını sürdürerek, aygıtı daha da geliştirdi. 25
rak karısından büyük ricalar karşılığında Kasım 1887'de S\veetmeat Automatic Delivery
alabildiği bir yastık kılıfını kullanmıştı. Co. adlı şirketi kurarak, aygıtını tüm ülke ça-
Bir gün, bir rastlantı sonucu Spangler'in pında yaymak üzere harekete geçti.
buluşunu gören hemşerisi J.H. Hoover, bu Aslen ABD'li olan Everitt'in makineleri,
harika makineye büyük ilgi duydu. Asıl mesle- kısa süre içinde öteki ülkelerde de yayılmaya
ği, koşum yapımcılığıydı. Ancak, otomobil- başladı. 1888'de çiklet satan ilk otomatik ma-
lerin sayısının hızla artması, onun işine olan kine, Fransa'ya getirildi. Körlere yardımı
ilgisini azaltmış, Hoover de yeni bir iş arayı- amaçlayan bir dernek, ertesi yıl, bu makineyi
şına girmişti. Ne yapıp etti ve Spangler'den bütün istasyonlara kurdu. Amerikalılar, oto-
elektrik süpürgesinin yapım haklarını satın al- matik satış makinelerini 1889'da bir kumar
dı. 1908 yılında, tanesi 70 dolardan ilk mo- makinesi haline dönüştürmeyi başardılar. Da-
dellerini piyasaya çıkardı. Bu yeni aygıta olan ha sonra da bu makineden sayısız biçimde
ilgi öylesine büyük boyutlara ulaştı ki, üç yıl yararlandılar ve hatta fasulye bile sattılar
sonra Hoover, Kanada'da ayrı bir fabrika aç- (1901). 1890'lı yıllarda Utah eyaletinin Corin-
mak zorunda kaldı. Oradan da tüm dünyaya ne kentinde oturanlar, bu makinenin iki gö-
yayıldı. Aygıtın bulucusu olan Spangler'in adı zünden birine iki gümüş dolar, ötekine de ya-
silinip giderken, Hoover adı yalnızca elektrik rım dolar atmak suretiyle özel boşanma form-
süpürgesinin simgesi olmakla kalmadı, birçok ları alabiliyorlardı. Almanlar da bu konuda
dilde elektrik süpürgesiyle temizlik yapmaya ne denli yaratıcı zekâya sahip olduklarını ka-
"Hooverlemek" dendi. nıtlamakta gecikmediler ve 1895'te para kar-
şılığında satış yapan otomatik lokantaları
kurdular.
İLK SATIŞ MAKİNESİ
İLK DUVAR KÂĞIDI
Bozuk para karşılığında bir pipoyu doldurma-
ya yetecek miktarda tütün veren ilk satış ma-
kineleri, 1615 yılında İngiliz tavernalarında Cambridge'deki Christ's College'in yönetim
görülmeye başlandı. Üstteki delikten bir peni binasında 1911'de yapılan bir restorasyon sı-
atıldığında, kapağın üstündeki kilit açılıyor ve rasında, 1509'da duvar kağıdıyla kaplandığı
müşteri, bir pipo dolusu tütünü kendi elleriy- anlaşılan bir duvar ortaya çıkarıldı. Siyah-
le alıyordu. Tabii, bu tür bir satışta, müşteri- beyaz renkli desen, kadifemsi bir yapıya sa-
271
http://groups.google.com/group/merakediyorum
hipti ve çevresi çam yapraklarıyla sarılmış ko- "The Times" gazetesi, Bell'i, "Robespierre'in
zalak figürlerinden oluşuyordu. Desenin sol kanlı bir uydusu ve Jacobin küfürlerin sesi"
tarafında, ortalara doğru bir H harfi, bunun olmakla suçladılar. Gerçi bu çok ağır suçla-
tam ters yönünde de bir kuş motifi vardı. Bu maları kanıtlayabilecek herhangi bir durum
iki sembol, kâğıdı Hugo Goes'in yaptığını ka- yoktu ama, yine de Bell'in o dönemin anlayı-
nıtladı. Marka olarak H harfini, imza olarak şına çok ters bir biçimde düşman saflarında
da bir kaz resmini kullanan Hugo Goes,1509 ellerini kollarını sallayarak nasıl gezebildiği de
yılında York kentinin Steengate yöresinde bir merak konusuydu.
basımevi işletiyordu. 1794-1795 kışındaki büyük ricat başlayın-
Duvar kâğıdı, hurda kâğıtların ve müsved- ca, Bell, yazı işleri müdürlüğündeki güvenli
delerin kullanılmamış yüzlerine 40x28cm bo- koltuğuna dönmenin zamanının geldiğine ka-
yutlarında bir tahta klişe yardımıyla basıl- rar verdi. Açtığı çığır, daha sonra başta ken-
mıştı. Kullanılan müsveddeler arasında Kral disini çok eleştiren The Times olmak üzere,
7. Henry'nin ölümü (21 Nisan 1509) nedeniy- birçok yayın organı tarafından izlendi. The Ti-
le yazılmış şiir, VII. Henry'nin tahta çıkışını mes, 1808'deki savaşta, Henry Crabb Robin-
duyuran bir bildiri ve bazı askeri belgeler de son'u görevlendirdi. Aynı gazete, Kırım
vardı. Bu belgelerin tarihleri, bir duvarı kâ- Savaşı'na da William Howard Russell'ı gön-
ğıtla kaplanan binanın 1509 yılı sonlarında ta- derdi. Mezar taşında, "savaş muhabirlerinin
mamlandığını ortaya koydu. ilki ve en büyüğü" yazan Russell, Kırım'dan
gönderdiği haber aracılığıyla, gerçekten bir
ulusal kahraman haline geldi ve savaş alanın-
İLK SAVAŞ MUHABİRİ dan haberleri telgrafla geçen ilk muhabir oldu.
Savaş alanından telefonla haber geçen ilk
İngiltere'nin Yorkshire kentinde dünyaya ge- gazeteci de, The Times'tan bir muhabir oldu.
len John Bell'dir. Bell, 1789 yılının Haziran "The Times'in temsilcisi, İkinci Afgan Sava-
ayında, eski iş ortağı Yüzbaşı Edward Top- şı sırasında, 19 Nisan 1880 günü meydana ge-
ham'a sözlü bir savaş açabilmek için "The len çarpışmalarda, General Sir Donald
Oracle" ya da "Bell's New World" adında bir Stewart'ın uğradığı yenilgiyi heliyograf ara-
gazete çıkarmaya başladı. 1793 yılının Şubat cılığıyla cephe gerisine anlattı. Bu bilgiler, ön-
ayında Fransa, İngiltere'ye savaş ilan etti. Ay- ce sahra telgrafı, sonra da ticari hatlarla
nı ay içinde,seçmealaylardaki piyade askerle- Londra'ya ulaştı ve ertesi gün gazetede ya-
re yayın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle Bell yınlandı.
aleyhine bir dava açıldı. Duruşmaya gitmeyi
reddedince, bütün malvarlığına el konuldu ve
bunlar açık artırma yoluyla satıldı. Elinde yal- İLK CEP SAATİ
nız gazetesi kalmıştı. Bunun üzerine eski ser-
vetine yeniden kavuşabilmek için, tek çarenin
gazetenin tirajını yükseltmek olduğuna karar 1462 yılında, İtalyan saatçi Bartholomew
verdi ve savaşı yerinde izlemek üzere cepheye Manfredi, Manta Markisi'ne bir mektup ya-
gitti. Ancak, cephede İngiliz askerlerinin yanın- zarak, ona Modena Dükü'nünkinden çok da-
da değil, düşman saflarında yer aldı. Bazıları ha güzel bir cep saati yapmayı önerdi. Bu
bunu bir ihanet olarak kabul ederken, bazı- belge, cep saatine ilişkin en eski belgedir.
ları da, düşman hatlarını en iyi haber kayna- Günümüze kadar kalabilen en eski saat ise,
ğı olarak değerlendirdiler. 16. yüzyılın başlarında Bavyera'nın Nurem-
O günlerde basının savaş haberlerini ver- berg kentinde Peter Hanlein tarafından yapıl-
mek için bulduğu en kolay yol, yabancı ajans- dı. Bu saat, halen Philadelphia Memorial
lardan gelen haberleri aktarmaktı. Birkaç Hall'da muhafaza edilmektedir. Müzede, sa-
gazete ise, savaş alanına en yakın başkentten atin yapım yılı olarak 1504 yılı gösterilmek-
gelen haberleri —daha doğrusu dedikodula- teyse de, bu bilginin doğruluğu biraz
rı— vermekle yetindiler. Ama The Oracle'in kuşkuludur. Çünkü bazı belgeler, Henlein'in
okurları, savaş hakkındaki en gerçek haber- 1509 yılında saatçi işliğini açtığını gösterirken,
leri, ilk elden alıyorlardı. Böylece, öteki ga- onun saat üretmeyi başardığını gösteren ilk
zeteler haberleri atlarken ya da değişik biçimde belge de, İ511'den kalmadır. O yıl, Nurem-
verirken, onlar, Bell'in kaleminden İngilizle- berg sakinlerinden Johannes Cocclaeus,buko-
rin Le Cateau-Cambresis, Villiers-en-Cauche nuya ilişkin olarak şunları yazdı:
ve Troixelle'de kazandıkları zaferlerle, Toru- "Günden güne deha eseri buluşlar birbi-
nay'daki büyük hezimeti öğrendiler. rini izliyor. Petrus Hele (Peter Henlein) adlı
O dönemde, büyük tiraj kaybına uğrayan genç adam da, geçenlerde yaptığı böyle bir bu-
272

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1925 yılında Münih'te düzenlenen gösteri niteliğindeki yanşa, otomobil sanayiinin öncülerinden Karl Benz, 1886 mode-
li üç tekerlekli otomobiliyle katıldı. Benz, o tarihte 81 yaşındaydı.

yapımcısı Kari Benz kullandı. "Antika" ara-


İLK ANTİKA ARABA YARIŞI ba, henüz 40. yılını yaşarken, sürücüsü ve ya-
12 Temmuz 1925 günü Münih'te, Allgemeine pımcısı 81 yaşındaydı. Gösteriye katılarak
Schnauferklub adlı derneğin 25.kuruluş yıldö- araba kullanan ya da sürücüye eşlik eden öteki
nümü nedeniyle düzenlendi. O gün, dünyanın ünlüler arasında Kart Opel, Emil Stoewer, Au-
petrolle çalışan en eski arabası olan üç teker- guste Horch ve Heinrich Kleyer gibi Alman
lekli, 1886 model Benz marka arabayı, bizzat otomotiv sanayiinin öncü isimleri de vardı.

hışla, en büyük matematik bilginlerini bile


hayretler içinde bıraktı. Çok az bir demir par- AKREPLİ VE YELKOVANLI
çasından ve hiçbir ağırlığa bağlı olmadan ça-
lışan bir saat yaptı. Bir tür yuvarlak tekerleği İLK SAAT
andıran bu saat, cebe konabildiği gibi, boyna 1665 yılında, İngiltere'nin Bermondsey ken-
da asılabiliyor ve ne durumda olursa olsun, tinde John Fitter tarafından yapıldı. O güne
vakti gösteriyor." gelinceye değin, cep saatlerinde yalnız saati
273

http://groups.google.com/group/merakediyorum
gösteren bir kol vardı. Fitter'ın geliştirdiği tek- oldukları anlaşılınca, bu değer yargısı da öm-
nik sayesinde hem saati, hem de dakikayı gös- rünü doldurdu.
teren saat yapılmış, oldu.
TUVALETLİ İLK VAGON
MÜCEVHERLİ İLK SAAT
George Mortimer Pullman tarafından yapılan
Londra'da yaşayan İsveç asıllı geometri ve op- yataklı vagonların "Old No. 9" tipi olanları-
tik bilgini Facio de Duillier ile Fransız asıllı nın baş ve son taraflarına birer tuvalet kon-
saat yapımcısı Peter Debaufre adına patent du. Bu vagonlar, 1 Eylül 1859 gününden
tescili, 1 Mayıs 1704 günü yapıldı. Bu ikili ta- itibaren ABD'de Chicago-Alton hattında kul-
rafından hazırlanan ilk mücevherli saatin, Sir lanılmaya başlandı.
Isaac Newton tarafından kullanıldığı söylenir. • İngiltere'de tuvaletli vagonlar ilk kez 2 Ni-
Saatlere mücevher takılması, 1825 yılına ge- san 1873 günü hizmete girdi. Glascow-King's
lene değin, oldukça ender görülen bir işlem- Cross hattında çalıştırılan bu vagonlarda, yan
di. O yıl İsviçre'nin La Chaux-de-Fonds yana iki tuvalet vardı. Kapıları ters yönde olan
kentinde, saat mücevherciliği, başlı başına bir tuvaletlerden her biri, bir birinci mevki
işkolu haline geldi ve bu dönemin ardından, kompartımana bakıyordu.
mücevherli saat imali hızlandı.

TUVALETLİ İLK UÇAK


İLK KOL SAATİ Rusların dev yolcu uçağı Russky Vitiaz'dır.
Çizimleri Igor Sikorski tarafından yapılan
İlk kol saatine ilişkin en eski belge, 1790 yılı- uçağın deneme uçuşu, 13 Mayıs 1913 günü
na aittir. Bu belgeye göre, Cenevre'de saat ya- Petrograd'da gerçekleştirildi. Uçakta yapılan
pımıyla uğraşan Jaquet-Droz und Leschot tuvaletin alafranga olup olmadığı bilinmemek-
firması, "bileğe takılabilecek" bir saat yap- le birlikte, Sikorski'nin belirli bir yükseklik-
mayı başardı. Günümüze kadar ulaşabilen en teki insanların tuvalet gereksinimlerini ve
eski kol saati örneği ise, 1806 yılından kalma- sorunlarını çözümlemeyi düşünen ilk bilim
dır. Parisli kuyumcu Nitot tarafından yapılan adamı olduğuna kuşku yoktur.
bu altın saatin kemeri de, inci ve yakutlarla
süslenmişti ve İmparatoriçe Josephine'e ait-
ti. 19. yüzyılda yapılan bu tür saatler, saatçi-
lerden çok kuyumcuların eseridir. İlk erkek İLK HAVA TAHMİNİ
kol saatleri, Alman Donanması tarafından
1880 yılında La Chaux-de-Fonds kentindeki John Houghton tarafından çıkarılan "A Col-
C. Girard-Perregaux'ya siparişedildi. Bunlar, lection for the Improvement of Husbandry
süsten çok, zaman ölçme aygıtı görevini üst- and Trade" adlı haftalık dergide yayınlandı.
lenen saatlerdi ve Alman denizcileri için gö- 14 Mayıs 1692 tarihli dergide, yeni başlatılan
revleri sırasında gerçekten yararlı oldu. bu hizmet, şu sözlerle tanıtılıyordu: "Bilim-
Mekanik aksamların oturtulduğu kasa, altın- sel bazı yöntemlerin kullanılması, bu konuda
dan yapılmıştı ve kemer olarak da deri kulla- yapılan bazı kehanetlerin de önüne geçecek-
nılıyordu. Girard-Perregaux firması tir." Bu tanıtım yazısının altında, bir sonraki
Alman Donanması için hazırladığı saatleri, ge- haftanın yedi gününde, bir önceki yıl yaşanan
nel olarak da pazarlayabilmek için yeni parti basınç, sıcaklık ve rüzgâr şiddetleri liste ha-
imalata geçti. Ancak, o dönemde bu kol sa- linde veriliyordu. Gresham Koleji'nden Henry
atlerine tek ilgi, Peru'dan geldi. Amerikalıla- Hunt tarafından sağlanan bu bilgileri değerlen-
rın ve öteki ülke insanlarının ilgisizliği, diren okurlar, yedi gün içinde havanın nasıl
İsviçre'de erken doğum yapan kol saati en- olacağına kendileri karar veriyorlardı.
düstrisini engelledi. Fazla bilimsel olmamasına karşın, Hough-
1908 yılında Parisli hanımların kol saatle- ton'un bu denemesi, birçok kişi tarafından
ri takmaya başlamasıyla, Avrupa kıtasında bu taklit edildi. Hatta 1711 yılında, "Aylık Ha-
saatlere olan ilgi, büyük ölçüde arttı. va Raporu" adlı bir dergi çıkarıldı. 30 gün-
Birinci Dünya Savaşı'na gelinceye değin, lük hava tahmini yapılan bu dergide, astroloji,
erkeklerin kol saati takması, kadınsı bir dav- tahmin ve çok az bilimsel katkı ile yapılan de-
ranış olarak değerlendiriliyordu. Ancak, sa- ğerlendirmeler, ancak şans eseri doğru çıka-
vaş sırasında cep saatlerinden çok daha pratik biliyordu.
274

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Sir John Harrington, 1596 yılında kendi buluşu olan alafran-
ga tuvaletin nasıl kullanılması gerektiğini gösteren bir kitap
yayınlandı. O kitaptan alınan bu resimde, Tanrı'dan çok uzak
olan bir yer olan tuvalette dua eden bir insanın, mutlaka şey-
tan tarafından rahatsız edileceği anlatılıyor.
sonra, oturma yerinin yanındaki bir kol çeki-
İLK ALAFRANGA TUVALET liyor, su, bu kolun kaldırdığı kapaktan geçe-
İngiltere'de, Elizabeth çağı ozanlarından Sir rek pisliği götürüyordu.
John Harington, ilk alafranga tuvaletin mo- Nasıl kullanılacağını gösteren bir de kitap
delini çizdi. Bu tuvalet, yaptığı takımların üze- yazmasına karşın, Harington'un tuvaletinden
rine adının baş harflerini " T . C . " olarak yalnız iki tane yapıldı. Bunlardan birini zaten
hakkeden bir usta tarafından, 1589 yılında Sir kendi evine kurdurmuştu. İkincisini, Haring-
Harington'un Kelston'daki evine monte edil- ton'un vaftiz annesi olan Kraliçe Elizabeth,
di. 1596'da Sir Harington, "The Metamorp- Richmond Sarayı'na yaptırdı. Harington, te-
hosis of Ajax"-"Tuvaletin Evrimi" adlı bir mizliğe çok düşkün bir insandı. Her gün mut-
kitap yazdı. Bu kitapta, alafranga tuvaletin laka banyo yapması, yakın dostları tarafından
malzemesi ve yapılışı, fiyatlarıyla birlikte an- "akıl almaz bir delilik" diye nitelendirildi.
latıldıktan sonra, nasıl kullanılacağı da ayrın- Ama Kraliçe Elizabeth için aynı şeyleri söyle-
tılı çizimlerle tanıtıldı. Temizlik için gerekli mek biraz zordu. İngiltere tahtının hâkimi, ay-
olan su, tuvaletin hemen arkasındaki balıklı da bir kez, o da "Acaba gerek yar mı?" diye
bir tanktan geliyordu. Tuvalet kullanıldıktan uzun uzun düşündükten sonra yıkanırdı.

275

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Doğru ve bilimsel hava tahmin raporları
ilk kez 31 Ağustos 1848 gününden itibaren
Charles Dickens'ın Daily News adlı gazetesin-
de verilmeye başlandı. Her gün saat 09.00'da
çeşitli meteoroloji istasyonlarında yapılan öl-
çümler, telgrafla Londra'ya iletiliyor, bu bil-
gilerin Greenwich Rasathanesi'nde James
Glaisher tarafından değerlendirilmesiyle, er-
tesi günkü gazetede yayınlanacak olan hava
tahmin raporu hazırlanıyordu.
Meteoroloji Bürosu'nun Genel Yönetme-
ni Amiral Robert Fitzroy, 6 Şubat 1861 gü-
nünden itibaren denize açılacak gemiler için
resmi fırtına tahminleri yayınlamaya başladı.
Bir süre sonra, bu hizmet bütün kamuo-
yuna yönelik olarak yapıldı. "The Times" ga-
zetesi, 1 Ağustos 1861 gününden itibaren
tahminleri yayınlamaya başladı. O gün, ülke-
de havanın açık ve yağışsız geçeceği belirtili-
yordu, ama bu ilk yayın, aynı zamanda ilk
yanılgı oldu.

İLK SÖZLÜ HAVA RAPORU


YAYINI AÇIK BİR YARIŞI KAZANAN
İLK KADIN JOKEY
ABD'nin Wisconsin eyaletinin Madison ken- Yarış atları sahibi ünlü milyoner Solly Joel'-
tinde, Wisconsin Üniversitesi'nin İstasyon in kızı Eileen Joel'dir. 8 Ekim 1925 günü,
9XM adlı radyosunda, 3 Ocak 1921 günü baş- Newmarket Kent Kupası Yarışı'na Bayan
ladı. Mors alfabesiyle hava raporları ise, is-
tasyonun faaliyete geçtiği 1917 yılından beri
sürdürülüyordu.
BBC, günlük hava raporunun yayınına, 26 İLK CAM SİLECEKLERİ
Mart 1923 günü radyodan, 29 Temmuz 1949
günü de TV'den başladı. Prusya Prensi Henri tarafından bulundu ve 5
Temmuz 1911 günü Prens'in İngiltere'ye git-
mek için Hamburg'dan yola çıktığı Benz mar-
DÜĞÜNLERİNE OTOMOBİLLE ka arabaya takıldı. Lastik silecekler elle
çalıştırılıyordu. Ertesi yıl, Brown Brothers fir-
GELEN İLK ÇİFT ması, Gabriel marka sileceklerin imalini baş-
lattı. İlk otomatik cam silecekleri ise, 1916
yılında ABD'de, Willys Knight marka araba-
27 Şubat 1897 günü Paris'te, dünyada ilk kez ların üzerinde aksesuar olarak piyasaya sürül-
bir otomobil, "gelin arabası" olarak kullanıl- dü. Aküden sağlanan enerjiyle çalışan ilk
dı. "Autocar" dergisinin muhabiri, bir hafta otomatik cam silecekleri de yine ABD'de,
sonra, olayı şöyle anlatıyordu: 1923'te Berkshire markasıyla satışa sunuldu.
"Büyük bir şans eseri, geçtiğimiz cumar-
tesi günü, otomobilin ilk kez gelin arabası ola-
rak kullanılmasına tanık oldum. Otomobil İLK KADIN BÜYÜKELÇİ
Patignolles Bulvarı'ndaki lokantalardan bi-
rinin önünde duruyordu. Üstü çeşitli rozet-
ler ve çiçeklerle süslenmişti. Gelin ve damat, Alexandra Kollantai adlı Rus'tur. Aristokrat
yakınlarıyla birlikte lokantada düğün yeme- bir aileden gelen Bayan Kollantai, 1915 yılın-
ğini yiyorlardı. Arabayı yapan M.L. Fisson da da sınıfıyla olan bağlarını kopardı ve Bolşe-
konuklar arasındaydı. Az sonra, yeni evli çifti, vik'lere katıldı. 1922'nin sonbaharında,
arabalarının içinde mutluluk saçarken gör- Norveç'teki Sovyet misyonuna atandı ve er-
düm. Direksiyonda, bizzat M. Fisson vardı." tesi yıl misyonun başına getirildi. O tarihte,
Norveç, SSCB'yi henüz resmen tanımamıştı.
276

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Eileen Joel,1925 yılında yapılan Newmarket Kupası açık ya-
aşlarında, birinciliğe doğru koşarken görülüyor.

Earl'ün Hogier adlı atıyla katıldı ve birinci ol- mında cinsiyet belirlenmediği için, kadın jo-
du. Öteki sekiz jokeyden beşi daha kadındı. keyler 1920'li yıllarda bu yarışa katılmayı
New market yarışlarının kuralları, 1665 yılın- başardılar. 13 Ekim 1927 günü yapılan yarı-
da bizzat Kral II. Charles tarafından konul- şa, yalnız kadın jokeyler katıldı. Üç yarışma-
muştu. Bu kurallara göre, dileyen her amatör cı arasından Bayan Iris Rickaby birinci
"binici", yarışa katılabilirdi. Birinci kavra- gelirken, Bayan Joel ikinci oldu.

Bu nedenle, bütün büyükelçilik görevlerini yü-


rütmesine karşın, Alxandra Kollantai, Norveç İLK KADIN AVUKAT
makamları tarafından akredite edilmemişti. 15
Şubat 1924 günü Norveç, SSCB'yi tanıdı ve
Bayan Kollantai, resmen kordiplomatiğe tak- ABD'nin Iowa eyaleti, Mount Pleaşant ken-
dim edildi. 8 Eylül 1924'te bütün yetkilerle do- tinden Bayan Arabella Mansfiled'tir. Bir avu-
natılmış büyükelçiliği onaylandı ve "olağan katın bürosunda stajım tamamladıktan sonra,
törenle" kral tarafından kabul edildi. 1926 yı- 1869 yılının Haziran ayında ilk duruşmasına
lında Meksika Büyükelçiliği'ne atanıncaya ka- çıktı.
dar bu görevi sürdürdü. Daha sonra, İsveç
Büyükelçiliği de yapan Bayan Kollantai, 1946 İLK KADIN DOKTOR
yılında emekli oldu.
Bayan Elizabeth Blackwell'dir. 1821 yılında,
İngiltere'nin Bristol kentinde dünyaya geldi.
İLK KADIN MİMAR 11 yaşındayken, ailesiyle birlikte ABD'ye göç
etti. Tıp mesleğine yönelmesinin en büyük ne-
deni, kanserden ölen bir çocukluk arkadaşı-
Mesleğini tam olarak yerine getiren ilk kadın dır. Bu arkadaşı ölmeden önce, eğer bir kadın
mimar Bayan Ethel Mary Charles, 1892 yı- doktoru olsaydı, ona bazı dertlerini çok daha
lında "Sir Ernest George and Peto" firmasın- açık biçimde söyleyebileceğini, böylece de da-
da hizmete başladı. Üç yıl sonra Bayan Walter ha az acı çekeceğini belirtmişti. Bunun üzeri-
Cave'in yanına girdi. İngiltere'nin hemen her ne doktor olarak insanlara hizmet etmeyi
yerini dolaşarak gotik ve yöresel mimari üze- kafasına koyan Bayan Blackwell, Philadelp-
rine bir tez hazırladıktan sora, 1898'in Hazi- hia ve New York'taki tıp eğitimi veren kuru-
ran ayında sınavlarını başarıyla verdi ve 5 luşlara başvurdu. Ancak, bunların hiçbiri kız
Aralık günü Mimarlar Odası üyeliğine kabul öğrenci kabul etmek istemediler. En sonunda,
edildi. profesörlerden biri, kendini bir erkek gibi gö-
277
http://groups.google.com/group/merakediyorum
rebileceğine inanıyorsa, sınıfına girip dersle- gazetesinin sütunlarında, rakibini, kurallara
rini izlemesine izin vereceğini söyledi. Daha aykırı yarışmakla suçladı. Ondan daha hazım-
sonra New York eyaletinin en küçük üniver- sız olan sevgilisi Albay Thornton da, seyirci
sitelerinden biri olan Geneva Üniversitesi'nin sayısını artırmak amacıyla ortaya konan bin
Tıp Fakültesi'ne başvurdu. Fakültenin Dekanı sterlinlik bahsi ödemeyi reddetti.
Dr. Lee, kesinlikle olumsuz bir yanıt verecek-
lerinden emin olarak, kararı öğrencilerine bı-
raktığını söyledi. Erkek öğrencilerin ortak İLK KADIN DİŞ HEKİMİ
toplantısında alınan karar, altında dekanın da
imzası olduğu halde, 20 Ekim 1847 günü Ba- Bayan Lucy B. Hobbs, 21 Şubat 1866 günü
yan Blackwell'e postalandı: ABD'nin Ohio eyaletindeki Diş Hekimliği Ko-
''Karar: Cumhuriyet yönetiminin en leji'nden mezun olarak, mesleğine ilk adımı-
önemli ilkelerinden biri, her iki cinsten insan- nı attı. O dönemde, dişçilik mesleğini
lara evrensel eğitim olanaklarının sağlanması yapabilmek için, bir diploma zorunluluğu bu-
olduğundan; bilimin her dalında, Elizabeth lunmadığından, okuldan mezun olduğu sıra-
Blackwell'in sınıfımıza katılmak isteğini oy- da Bayan Hobbs, tecrübeli bir dişçiydi. Bu
birliği ile ve memnuniyetle kabul ettiğimizden, nedenle kolejde yalnız bir sömestr ders gördü.
kendisine ortak davetimizi iletir, aramıza ka- İngiltere'de faaliyet gösteren ilk kadın diş
tıldıktan sonra bu kararından dolayı pişman- hekimi de, bir Amerikalıdır. Dr. Olgavon
lık duymasına sebep olabilecek hiçbir olaya Oertzen, 1886 yılında Kensington'da muaye-
fırsat vermeyeceğimizi belirtiriz." nehanesini açtı.
Elizabeth Blackwell, okula başladı ve bir
yıl sonraki yaz tatilinde, kendisini Philadelp-
hia'nın Blockley Almshouses kentindeki tifo PROFESYONEL LİSANS ALAN
salgınlarının kurbanlarını tedavi ederken bul-
du. 23 Ocak 1849 gününde de diplomasını ala- İLK KADIN JOKEY
rak mezun oldu. Paris'teki La Maternite
Hastaneleri'nde ihtisasını tamamlayan Dr. İngiltere doğumlu Bayan Judy Johnson, 27
Blackwell, yeniden New York'a döndü. Hiç- Nisan 1943 günü, ABD'nin Baltimore kentin-
bir hastanede iş bulamayınca, 1852 yılının de lisansiye olarak ilk resmi yarışma katıldı.
Mart ayında özel muayenehanesini açtı. İlk Bindiği Lone Gallant (Yalnız Çapkın) adlı at,
hastaları, Quaker mezhebinden kadınlar oldu. on at arasında 10. oldu. Dokuz atla arasında
1857'nin Mayıs ayında Marie Zakrzewska adlı 30 boy fark vardı. Yine de bu bir başarı ola-
Polonya asıllı bir kadın doktorla birlikte, New rak kabul edildi. Çünkü, bir önceki yarışma-
York Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastane- da, erkek bir jokey, finişe sonuncu olarak
si'ni kurdu. 1874'te İngiltere'ye yerleşti. O yıl, gelirken, birinciyle arasında 400 boy fark ol-
Londra'da yeni açılan ve kız öğrencileri ka- duğu saptanmıştı. Bayan Johnson, Maryland
bul eden bir özel tıp fakültesinin jinekoloji bö- Jokey Kulbü'ne lisans için ilk kez 1927 yılın-
lümünün başına getirildi. 1879'da sağlığının da başvurmuştu. O zaman kendisine, isteğinin
aşırı bozulması nedeniyle emekliye ayrıldı. kabul edilmeyeceği söylendi. İkinci başvuru-
sunda ise, profesyonel jokey sayısında başgös-
teren azalma nedeniyle, amacına ulaştı. Birkaç
İLK KADIN JOKEY yarışa daha katıldıktan sonra, asıl mesleği olan
antrenörlüğe geri döndü.
Bir yarışı tamamlayan ilk kadın jokey, Albay
Thornton'un metresi Alicia Meynell'dir. Ba- KADINLARDAN OLUŞAN İLK JÜRİ
yan Meynell, 22 yaşındayken bir iddia üzeri-
ne 25 Ağustos günü, İngiltere'nin York Bütün üyeleri kadınlardan oluşan ilk jüri, 22
kentinde bir yarışa katıldı. Sevgilisinin Vinga- Eylül 1656 günü, ABD'de Patuxent kentindeki
rilloadlı atına bindi ve dört millik parkurda bir mahkemede görev yaptı. Judith Catchpo-
Thornville adlı atına binen Yüzbaşı William le adlı kadın, bebeğini öldürmek suçundan
Filint ile yarıştı. "Bayan Thornton" adıyla ya- yargılanıyordu. Suçlu, çocuğunu öldürmek bir
rışa katılan Alicia Meynell, yarışın başında 5'e yana, hiçbir zaman çocuk sahibi olamadığı-
4 favori gösteriliyordu. Gerçi ilk üç milde ön- na, kadınlardan oluşan jüri üyelerine ikna et-
de gitti ama, atının yorulması sonucu geride ti ve sonuçta suçsuz olduğuna karar verildi.
kaldı ve rakibi Yüzbaşı Filint, 9 dakika 59 sa- 1701 yılında New York eyaletinin Albany
niye ile birinciliği aldı. Kaybetmeye tahammü- kentinde 6 erkek ve 6 kadın üyeden oluşan bir
lü olmayan Bayan Meynell, York Herald jüri de görev yaptı.
278

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ta ilk vaazını verdiğinde, hâlâ öğrenciydi. 15
İLK KADIN YARGIÇ Eylül 1853 günü, South Butler Kilisesi'ne, yıl-
da 300 dolar maaşla atandı. Cemaati arasın-
da kabul görmesine karşın, dışarı çıktığında
Bayan Esther Morris, 17 Şubat 1870 günü, bazı tepkilerle karşılaşabiliyordu. Kilisesini
ABD'nin Wyoming eyaletinin South Pass ken- temsilen delege olarak katıldığı bir toplantı-
tinde, Sulh Hukuk Mahkemesi'nde başkanlı- da, protestolarla karşılandı. Daha sonra Sa-
ğa getirildi. İri yapılı, tatlı dilli, ama açık sözlü muel C. Blackwell ile evlendi. 1912 yılında,
bir kadın olarak kent sakinlerinin sevgisini ka- New Jersey'deki All Souls Kilisesi'nde vaaz
zanan Bayan Morris, görev süresi içinde 70 da- vermeye devam ediyordu.
vayı sonuçlandırdı.

İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANI İLK KADIN BAKAN


Susanna Medora Salter, 4 Nisan 1887 günü he- Aleksandra Kollantai, 8 Ekim 1917 günü Le-
nüz 27 yaşındayken Kansas eyaletinin Argo- nin tarafından kurulan Bolşevik hükümetin-
nia kenti Belediye Başkanlığı'na seçildi. de, Sosyal İşler Bakanlığı'na getirildi.
Seçmenlerin üçte ikisinin oylarını toplayan Ba- Aristokrat bir aileden gelen Bayan Kollan-
yan Salter, kentte yaşayan kadınların kurdu- tay, 1899 yılında sosyalist öğretiyi benimseye-
ğu bir dernek tarafından kendi bilgisi dışında rek sınıfını ve ailesini reddetti. Uzun yıllarını
aday gösterilmişti. Adaylığını ancak, oy ver- sürgünde geçirdikten sonra, Şubat Devrimi'
mek üzere sandık başına gittiğinde öğrendi. nin hemen ardından Rusya'ya döndü. Halk
İngiltere'de de 9 Kasım 1908 günü Bayan Komiseri (Bakan) olarak altı aylık görev sü-
Elizabeth Garret Anderson, Aldeburgh ken- resi içinde, hastanelerden, pansiyonlardan, ço-
tinin Belediye Başkanlığı'na seçildi ve koca- cuk yuvalarından, kadınların eğitiminden ve
sının ölümüyle boşalan koltuğa oturdu. oyun kâğıdı üreten fabrikaların yönetiminden
Belediye Başkanı olarak ilk icraatı, seçildiği sorumluydu. Öteki görevleri arasında, dinsel
gün, doğum günü olan Kral VIII. Edward'a eğitimin etkilerini ortadan kaldırmak, din
bir kutlama telgrafı çekmek oldu. adamlarını sivil hizmetlerde çalıştırmak, kız
okullarında öğrencilerin yönetime katılması-
nı sağlamak, ulusal sağlık servisini hizmete aç-
İLK KADIN PARLAMENTER mak üzere tıp adamlarını organize etmek de
vardı. Bayan Kollantai'ye göre, yaptığı en
önemli hizmetlerden biri, 1918'in Ocak ayın-
Finlandiya'da, 15-17 Mart 1907 tarihinde ya- da Ana Çocuk Sağlığı Merkezi'ni kurmuş ol-
pılan genel seçimlerde, 19 kadın aday, ra- masıydı.
kiplerini geride bırakarak parlamentoya Aynı yılın Mart ayında, hükümetin izlediği
girmeye hak kazandılar. Bunlardan dokuzu, genel politikayı benimsemediği için görevin-
iktidardaki Sosyal Demokrat Parti'dendi ve den istifa etti. Her zaman açık sözlü ve ba-
aralarında bir gazeteci, bir terzi, bir öğretmen, ğımsız yaradılışlı bir insan olarak ünlenen
bir kuaför ve bir kadın hakları savunucusu da Bayan Kollantay, parti içinde bir etkinlik sağ-
vardı. Öteki dokuz parlamenterden altısı, lamaya başlayınca, Norveç'teki Rus delegas-
"Eski Finlandiya Partisi"ndendi. Aralarında yonuna atandı. Daha sonra, bu ülkede Rus
bir lokanta işletmecisi ile bir rahip eşi bulun- Büyükelçisi oldu ve aynı zamanda dünyanın
masına karşın, çoğunluğu öğretmenler oluş- ilk kadın büyükelçisi unvanını da aldı.
turuyordu. Kadın parlamenterler, 23 Mayıs
günü Helsinki'deki parlamento binasına ilk
kez geldiler ve Times muhabirinin ifadesiyle İLK KADIN BAŞBAKAN
"yerlerinde hanım hanımcık oturdular."
Bayan Şirimavo Bandaranaike, 21 Temmuz
1960 günü, hükümetini kurarak Seylan'ın (Sri
İLK KADIN PAPAZ Lanka) ve dünyanın ilk kadın başbakanı ol-
du. Bayan Bandaranaike'den sonra hükümet
kuran kadınlar ise şöyle sıralanabilir: Indira
1825 yılında, New York'un Henrietta kasaba- Gandi (Hindistan, 1966), Golda Meir (İsrail,
sında dünyaya gelen Bayan Antoninette 1969), Elizabeth Domitien (Orta Afrika Cum-
Brown, ilk kadın öğrenci olarak Oberlin İla- huriyeti, 1975) ve Margaret Thatcher (İngil-
hiyat Koleji'ne girdi. 1848 yılında New York' tere, 1979).
279
http://groups.google.com/group/merakediyorum
başarılı romanlarından biri olan "Oroonoko'i
İLK KADIN ŞOFÖR da, genç kızlık döneminde Surinham'da ba-
şından geçen, bir aşk öyküsünü anlatıyordu.
Araba kullanan ilk kadın, Bayan Levasso'dur.
Paris'in önde gelen otomobil yapımcılarından İLK KADIN FOTOĞRAFÇI
"Panhard et Levassor" şirketinin ortakların-
dan Emile Levassor'un eşi olan Bayan Levas- Paris doğumlu olan Bayan Antoniette de Cor-
sor, ilk evliliğini Mösyö Sarazin'le yapmıştı. revont, 1843 yılında Münih'te bir fotoğraf
İlk kocasının ölümünden sonra, Daimler ben- stüdyosu açtı. 1851'de, İngiltere'de yapılan
zinli motorlarının Fransa ve Belçika'da yapım nüfus sayımında ise, Bayan Wigley adında bir
hakkını satın aldı. Ertesi yıl (1890) Emile Le- genç kızın, Londra'da, Fleet Street 108 numa-
vâssor'la evlenince, elindeki patent haklan, rada fotoğrafçılık yaptığı belirlendi. 1861'de
kocasının firmasına geçti. 1891 yılında, ken- yapılan nüfus sayımında ise, kadın fotoğraf-
di adlarına otomobil imalatına başladılar. çıların sayısı 204 olarak saptandı. Bu sayı, bü-
O yıl Bayan Levassor, araba kullanmasını öğ- tün profesyonel sanatçıların yüzde 8'ini
rendi. Şoförlüğü konusunda, kendi cinsiyeti- oluşturuyordu.
ne öncülük eden ilk kadın olmasına rağmen,
Bayan Levassor, karayolunda motorlu araç
kullanan ilk bayan olma unvanına sahip de- İLK KADIN PİLOT
ğildi. İngiltere'nin Erith kentinden Bayan Ed-
ward Butler, kocasına ait motosiklete, 1889
yılında binerek bu unvanı eline geçirmişti. Kendine taktığı "Barones de la Roche" adıyla
ünlenen Elsie Roche, uçakla ilk tanışmasını,
Voisin Freres firmasının başmühendisi ile bin-
diği bir Voisin'le, Chalons üzerinde uçarken
EHLİYET SINAVINI gerçekleştirdi. 22 Ekim 1909 günü tek başına
KAZANAN İLK KADIN ilk uçuşunu yaptı ve 100 metre yol almayı ba-
şardı. Ertesi yılın 8 Mart günü brövesini alarak,
Düşes d'Uzes adlı Fransız soylusudur. 1898'in dünyanın ilk profesyonel kadın pilotu oldu.
Mayıs ayında Bois de Boulogne'un
"kalabalık" trafiğinde, sınav komisyonu üye-
lerini, araba kullanmaktaki yeteneği konusun- İLK KADIN OYUN YAZARI
da ikna etmeyi başararak ehliyetini aldı.
İngiltere'de, Lady Elizabeth Carew, "Tragedy
of Marian the faire Queene of Iwery" adlı
İLK KADIN ROMANCI oyununu yazdı ve 1613 yılında, Londra'da ya-
yınlattı. Dörtlükler halindeki bu oyunun her-
İngiliz Bayan Aphra Behn, ilk öykülerini hangi bir yerde sahnelendiğini gösteren bir
1687'de, "Şanssız Gelin", "Dilsiz Bakire", kanıt bulunamadı
"Esrarengiz Güzel" ve "Üzücü Yanlışlık" ad- Oyunu sahnelenen ilk kadın yazar ise,
ları altında yayınladı. Kaleminin gücünü böy- Aphra Behn'dir. "The Jealous Bridegroom"
lece kanıtlayan Bayan Behn, 1683 yılında, ilk adlı oyunu, 1670 yılının Aralık ayında Lin-
romanı olan "Siyah Leydi'nin Serüveni"ni coln's Inn Fields'daki Dute's Tiyatrosu'nda
yazdı. Ancak bu kitap, 1697 yılında, ölümün- oynandı. Dönemin eleştirmenlerince çok iyi
den 8 yıl sonra yayınlandı. Güç ekonomik ko- bir traji-komedi olarak tanımlanan oyunun
şulları nedeniyle, Bayan Behn, kendisine gelir başlıca rollerini, Thomas Betterson ile İngil-
sağlayan ilk görevine, Hollanda'da casusluk tere'nin ilk kadın sanatçılarından Mary San-
yaparak başladı. derson paylaştılar.
Gösterdiği başarı sonunda, yeterli ekono-
mik güce kavuştu ve edebiyat dünyasına ye-
niden dönerek yazarlıkla geçimini sağlayan ilk
İngiliz kadın oldu. İLK KADIN BORSA SİMSARLARI
Bayan Behn, son derece üretken bir yazar-
dı. 1670-1687 yılları arasında, 19 oyun yazdı. Victoria Claflin WoodhulI ve Tennessee Claf-
1683-1688 yılları arasında ise 11 roman beş cilt- lin adlı iki kızkardeş, 19 Ocak 1870 günü, New
lik bir çeviri ve "Bir Asilzade ile Kızkardeşi York'ta borsa simsarlığına başladılar. Yüksek
Arasındaki Sevgi Dolu Mektuplar" adını ta- finans konusundaki bilgilerim kendisine met-
şıyan deneme ile çok sayıda şiir sığdırdı. En reslik ettikleri Komodor Vanderbilt'ten öğren-
280

http://groups.google.com/group/merakediyorum
mişlerdi. Gerçi her iki ortağın da New York nı çabukluğu göstermekten çekindiler. Fransız
Borsası'nda kayıtları yoktu ama, özellikle bazı sanatçıdan sonra pantolon giymeye cesaret
riskleri göze almaktan çekinmeyen hanım edebilen ilk kadın, Boston kentinden Bayan
müşterilerle çalışıyorlardı. Bunlar için, büro- Eleonora Sears oldu. 1909 yılında, Burligame
nun arkasında özel bir oda hazırlanmıştı. İki Country Club sahasına polo takımları giyerek
kızkardeş, yalnızca finansman konularıyla il- gelen Bayan Sears, İngiliz ve Amerikan takım-
gilenmekle kalmadılar ve Woodhull and Claf- ları arasında yapılacak maçta, İngilizlere karşı
lin's Weekly adlı bir dergi çıkartarak, oynamak istediğini söyledi. İngiliz takımının
"serbest düşünce ve serbest aşk"ın propa- kaptanının, şaşkınlıktan dili tutulurken, Ame-
gandasını yaptılar. 1870 yılında Victoria, ilk rikalılar, büyük bir öfkeyle kızı alandan uzak-
kadın başkan adayı olarak ortaya çıktı. Ne var laştırdılar.
ki, Victoria'nın Steinway Hall'de yaptığı bir
konuşmada, serbest aşk yaşadığını açıklaması
üzerine, müşterileri desteklerini çektiler ve ge- PARLAMENTO SEÇİMLERİNDE OY
riye sayma başladı. Bir süre sonra, Tennesse- KULLANAN İLK KADIN
e'nin iki zenciye onursal albaylık payesi
vermesiyle, skandalin boyutları büyüdü ve çok Mutfak eşyaları satan küçük bir dükkânı işle-
geçmeden firma kapandı. ten Bayan Lilly Maxwell, 26 Kasım 1867 gü-
nü yapılan ara seçimlerde, Manchester
kentinde oy kullandı. O yıllarda, seçmen lis-
BORSAYA KAYITLI İLK teleri, vergi ödeyen yurttaşların adları sapta-
KADIN BANKER narak düzenleniyordu. Bayan Maxwell de, o
dönemde pek ender rastlanan bir durum ol-
Bayan Oonagh Keogh, 9 Temmuz 1925 günü, masına karşın, kendi dükkânını işletiyor ve
henüz 22 yaşındayken, Dublin Borsası'na ka- yergi ödüyordu. Vergi listesinde adını gören
bul edildi ve 1939 yılında kendi isteğiyle işi bı- İl Seçim Kurulu, Bayan Maxwell'i de yanlış-
rakıncaya kadar bankerlik yaptı. Bayan lıkla seçmenler arasına kaydetmişti.
Keogh, Serbest İrlanda Anayasası'nın 21 ya-
şını dolduran her yurttaşa tanıdığı fırsat eşit-
liği ilkesinden yararlanarak Borsa'ya KIZ ÖĞRENCİ DE ALAN İLK
başvurusunu yaptı. Konuyla ilgili olarak ka- KOLEJ
rar verme yetkisi ve sorumluluğu Maliye Ba-
kanlığı'na ait olduğundan, Borsa üyeleri pek
bir şey söyleyemediler. Ama bazıları da, ara- "Oberlin Collegiate Institute" adıyla, ABD'-
larında bir kadın görmekten duydukları rahat- de, Ohio eyaletinin Oberlin kentinde 3 Ara-
sızlığı dile getirmekten çekinmedi. Başlangıçta lık 1833 günü hizmete girdi. Okulun kurucu-
aynı meslekten olan babasının işlerine yardım- su Theodore Weld, öğrencileri arasında cin-
cı olmakla yetinen Bayan Keogh, babası has- siyet ve ırk ayrımı yapmayan bir eğitim kuru-
talanınca, tüm sorumluluğu üstlenerek görevi munu gerçekleştirebilmek üzere, bir grup ar-
devraldı ve kısa bir süre içerisinde erkek mes- kadaşıyla birlikte Cincinnati'deki "Lane The-
lektaşlarının saygısını kazandı. ological Seminary" adlı okuldan istifa etmiş-
ti. Oberlin'deki okula ilk yıl 15'i kız, 44 öğ-
renci alındı. Her ne kadar, kuruluş bildirge-
PANTOLON GİYEN İLK KADIN sinde okulun, kız öğrencileri annelik günleri-
ne hazırlamayı amaçladığı belirtilmişse de,
Oberlin, zamanla feminist hareketin en önemli
Fransız sanatçı Sarah Bernhardt, 1876 yılın- üslerinden biri haline geldi.
da Paris'teki stüdyosunda, Melandri adlı fo-
toğrafçıya poz vererek bir fotoğraf çektirdi.
Bayan Bernhardt, bu pozu verirken, olağanüstü YALNIZ KIZ ÖĞRENCİ ALAN
modern bir ceket-pantolon takımı giymişti.
Gerçi, Amerikalı feminist Amelia Bloomer da İLK KOLEJ
1848 yılında eteğinin altına pantolon giyerek
sokağa çıkmıştı ama, bu modern anlamdaki "Mount Holyoke Female Seminary" adı al-
pantolon tanımlamasına uymaktan çok tında, Bayan Mary Lyon tarafından, Massac-
uzaktı. hussets eyaletinin South Hadley kentinde, 8
Moda dünyasına karşı kayıtsız kalamayan Kasım 1837 günü hizmete açıldı. Ders prog-
ve başka pek çok açıdan Bernhardt'ı taklit et- ramlarında, kimya, astronomi, jeoloji, edebi-
mekte vakit kaybetmeyen kadınlar, bu kez ay- yat, mantık, ahlaksal felsefe, teotoloji ve ki-
281

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lise tarihine ilişkin konular vardı. 80 öğrenci- rafından 1852 yılının Mayıs ayından itibaren
den yılda 64'er dolar alınıyordu. Ayrıca iç hiz- yayınlanmaya başlandı. "The Englishwo-
metler konusunda öğrencilerin de yardımları man's Domestic Magazine" adını taşıyan der-
isteniyordu. Okul, ilk dört mezununu 23 ginin yayın politikası, genç yayıncı tarafından
Ağustos 1838 günü verdi. "entellektüelliğin yaygınlaştırılması, ahlak de-
ğerlerinin yerleştirilmesi ve aile bağlarının
güçlendirilmesi" olarak belirlendi. İngiliz ev
İLK KADIN DERGİSİ kadınları, ayda iki peni gibi ucuz bir fiyat kar-
şılığında ahlak değerlerinin yükseltilmesine ilgi
"The Ladies Mercury" adı altında, Londralı gösterdiler ve bu ucuzluk, Beeton'un başarı-
yayıncı John Dunton tarafından 27 Haziran sının sırlarından biri oldu. 1856 yılında İsa-
1693 tarihinden itibaren yayınlanmaya başlan- bella Mayson adlı genç kızla evlendiğinde Be-
dı. Bu haftalık yayın organı, günümüzdeki ka- eton'un dergisinin tirajı 37 bini bulmuştu. Ev-
dın dergilerindeki "sorun-söyleyelim" köşe- liliğinin duyulması üzerine tiraj ansızın 50 bi-
lerinin işlevini yerine getiriyordu. Bay Dunton, ne yükseldi. Bu denli çok sayıda yeni okurun
Ave Mary Caddesi'ndeki Latin Kahvehanesi'- kazanılmasında, kuşkusuz ilk olarak elbise
ne gönderilecek mektuplardan yapılacak seç- provalarının verilmesinin ve "Derdini söyle-
melerin mutlaka cevaplandırılacağını ilk sa- meyen derman bulamaz" köşesinin başlama-
yıda duyuruyor ve altına şöyle bir not ekliyor- sının da payı vardı. Beeton ayrıca, seslendiği
du: "Bakireler, evliler ya da dul hanımlar, sınıfın kadınlarının gizli kalmış duygularını
aşk, evlilik ilişkileri, giyim ve ahlak konuları okşayacak öykülere yer vermeyi de ihmal et-
ile cinsellik hakkında bilmek istedikleri her şe- miyordu. İşin ilginç yönlerinden biri de, Vic-
yi sorabilirler."Gerek sorular, gerekse yanıt- toria dönemindeki orta sınıf İngiliz ev kadın-
lar son derece açık ve gerçekçi bir dilde ya- larının okuduğu bu derginin birkaç sayısının,
yınlanıyor, editör, bazı konuların evlilik ön- British Museum'da pornografik yayın olarak
cesinde tartışılamayacağı yolundaki savlara nitelendirilip, kapalı kasalar içinde muhafa-
katılmıyordu. Bu dergi daha sonra kendisini za edilmesidir.
izleyen türleri, feminizm akımına büyük kat-
kılarda bulundular.
Bir kadın tarafından yayınlanan ilk kadın İLK YATLAR
dergisi ise, ilk sayısı 1709 yılının Temmuz
ayında piyasaya çıkan "The FemaleTatİer"- Kayıtlara göre, altı yelkenli araç, 17 Mart 1580
dir. Dergide, yayıncının kimliği olarak, "Ba- günü, Prens I. William'm onuruna düzenle-
yan Crackenthorpe" adı gösteriliyordu. Bu nen deniz şenliklerine katılmak üzere Amster-
takma adın arkasında bulunan Bayan Mary dam limanına geldiler. Aslında "jaght" adı
de la Riviere Manley, Ekim ayında "Soylu İn- verilen küçük ve hareketli tekneler, Portekiz'-
sanlardan Bazılarının Gizli Anıları ve de ve Baltık Denizi'nde ticari gemilere eşlik et-
Davranışları" adlı çalışması nedeniyle tutuk- mek için kullanılıyordu. Hangi tarihten itiba-
landı ve çok geçmeden büyük jüri, "The Fe- ren dinlenme ve spor yapma amacıyla kulla-
male Tatler"in kapatılmasına karar verdi. nılmaya başlandıkları kesin olarak bilinemi-
yor. Ancak, 17. yüzyılda, Amsterdam'da Do-
nanma Kupası yarışmalarında çeşitli karşılaş-
İLK MODA DERGİSİ malar düzenlendiği ve bayraklarla komuta edi-
len yatların bazı oyunlara katıldığı biliniyor.
"Le Cabinet des Modes" adıyla, 1785 yılın-
da Paris'te yayınlanmaya başlandı. Derginin Buhar gücüyle hareket eden ilk yat ise,
politikası, "okurların modayı izlemek ve öğ- 1829 yılında Thomas Assheton-Smith için ya-
renmek için komisyonculara avuç dolusu pa- pılan "Menai" adlı 400 tonluk teknedir. İki
ra kaptırmalarını önlemek ve kendilerini bu yıl önce, Assheton-Smith'in de kurucuları ara-
konuda eğitmek" olarak saptanmıştı. sında bulunduğu İngiliz Kraliyet Yat Kulübü,
Alman sanatçı Nicolaus von Heidoloff, buharlı makine kullanan yat sahiplerinin
1793 yılında, "The Gallery of Fashion" adı sportmenlik anlayışına ters davranmış olacak-
altında İngilizce bir moda dergisi yayınlama- larını ve bu nedenle kulüpten ihraç edilecek-
ya başladı. Yıllık abone ücreti üç İngiliz altı- lerini kararlaştırmıştı. Bu kararı, insan hak-
nı olan bu dergi, yayınını 1803 yılına kadar larına bir müdahale olarak nitelendiren
sürdürdü. Assheton-Smith, derhal Kraliyet Yat Kulübü
Orta sınıftan İngiliz ev hanımlarına sesle- Yönetim Kurulu'na istifa mektubu gönderdi
nen yüksek tirajlı ilk kadın ve moda dergisi ve "Menai" adlı teknenin yapımı için ilgilile-
ise, 21 yaşındaki Samuel Orchart Beeton ta- re siparişini verdi.
282
http://groups.google.com/group/merakediyorum
KADINLARINA OY HAKKI ka destekçi çıkmadı Bunu izleyen yedi yıl için-
de Bayan Sheppard ve yandaşları, parlamento
TANIYAN İLK ULUS üyelerinin çoğunluğunu kendilerinden yana
Kendi kendini yönetme hakkına sahip Yeni çekebilmeyi başardılar. Azınlıkta kalan üye-
Zelanda Kolonisi'nde, 19 Eylül 1893 günü ka- ler ise, Genel Vali'yi etkilemek üzere hareke-
bul edilen ve Genel Vali'nin de onaylamasıy- te geçtiler. Böyle bir kararın alınmasıyla,
la yürürlüğe giren kararnameyle, kadınlara oy "Majesteleri, İngiltere Kraliçesi'nin" çıkarla-
hakkı tanındı. Belirli bir yaş sınırlamasından rının tehlikeye düşebileceğini öne sürüyorlar-
başka hiçbir sınıflama getirilmedi. Bu konuyla dı. Bütün çabalara rağmen, parlamento, hem
ilgili ilk öneri, 1843 yılında Alfred Saunders muhalefetteki Muhafazakâr Parti'nin, hem de
(Önerisinin kabulünü 50 yıl sonra görebilecek iktidardaki Liberal Parti'nin desteğiyle yasa-
kadar yaşama mutluluğuna erişti) tarafından yı kabul etti ve kadınlara oy hakkı tanıdı. 28
getirilmişti, ama 1866 yılında Bayan K.Shep- Kasım 1893 günü yapılan ilk genel seçimler-
pard başkanlığındaki Kadın Hareketi'nin de, sayıları 90 bini bulan kadın seçmenler de,
başlattığı kampanyaya gelinceye değin, baş- yöneticilerini belirlemek için oy kullandılar.

283

http://groups.google.com/group/merakediyorum
alanlardan biri oldu. 1826 yılında, İngiltere'-
İLK FERMUAR nin Manchester kentinden H.C.Lacy, araba-
lardaki metal yaylan kauçuk tabakalarından
üretmek için ilk patenti aldı. 1845'te demir-
Chicago'dan Whitcomb L.Judson tarafından
yollarında kullanılan arabalarda da kauçuk
geliştirildi. Çizmeler ve ayakkabılar için dü-
yaylar görülmeye başlandı.
zenlenen bu yeni aygıt, 1893 yılında, Chicago
Panayırında sergilendiğinde, Albay Lewis Helezon şeklindeki yaylar ise ilk kez 18.
Walker'in dikkatini çekti. Walker, aynı yıl yüzyılın ortalarında ortaya çıktı. Bu tür yay-
Autonlatic Hook and Eye Co. adlı bir şirket lar başta yatak yapımcılığı olmak üzere, pek
kurarak, üretime geçti. Judson'un buluşunda çok iş kolunda bugün de kullanılmaktadır.
bazı tasarım hataları vardı. Bunların en önem- 1950'li yıllarda, Fransız otomobilcilik ku-
lisi, kolayca açılabilir bir yapıya sahip olma- ruluşu, Citroen otomobillerde yay sisteminin
sıydı. Daha gelişmiş bir modeli, 1902 yılında yerine sıvı ve nitrojen gazının sarsıntı emici
"Walker's Universal Fastener Co." adlı şir- olarak kullanıldığı hidrolik süspansiyon siste-
ket tarafından C-Curity markası altında üre- mini geliştirdi.
tilerek piyasaya sunuldu. Ancak halkın ilgi-
sizliği yine de sürüyordu. En sonunda İsveç
asıllı mühendis Gideon Sundback, New Jer- İLK EĞİRME MAKİNESİ
sey'de, bugün bildiğimiz modern fermuar ti-
pini geliştirdi ve patentini 29 Nisan 1913 gü- İpi eğirmek, insanların hayvanları evcilleşti-
nü aldı. 1917'de ABD'nin savaşa girmesiyle, rerek çiftçiliğe başladığı ilk günlerde geliştir-
adeta bir gecede fermuar endüstrisi oluştu. diği bir hünerdir. Mezopotamya'da, Zagros
yöresinde yaşayan ilk koyun yetiştiricileri, el
çıkrıklarında eğirdikleri iplerden ürettikleri
İLK KAŞIK dokumalarla giyinmeyi de öğrendiler ve bu
giysilerin kendilerini hayvan derilerinden ve
İlk insanlar, deniz hayvanlarının kabuklarını postlarından daha sıcak tuttuğunu anladılar.
kaşık yerine kullanmayı öğrendiler. Eski Yu- Orta çağlara gelinceye değin, çıkrıklar ipi
nanlılar da yumurta yemek için tahtadan ka- eğirmede en önemli aygıt olarak kaldı ve do-
şık yaptılar. 17. yüzyıla gelinceye değin, ye- kumacılık mesleği büyük ölçüde insan emeği-
mek pişirirken tencere ve kazanları karıştır- ne bağımlı olarak varlığını sürdürdü. Kumaş
mak için kullanılan kaşık, o dönemden sonra tüccarları, en yetenekli ve eli çabuk eğiricileri
bıçak ve çatal ile birleşerek, yemek masaların- evlerinde çalıştırarak talepleri karşılamaya ça-
daki yerini aldı. lıştılar.
1771 yılında İngiltere'nin Cromford ken-
tinde Richard Arkwright, modern dokumacı-
İLK YAY lık endüstrisinin temellerini attı ve ilk doku-
ma makinelerini yaptı.
Bilinen ilk yay sistemi, M.Ö. 1350 yılında, Mı-
sır Firavunu Tutankamon'un arabasında kul- İLK İSTATİSTİK
lanıldı. Kalın deriden şeritler halinde kesilen
parçaların üst üste sarılmasıyla oluşan bu sis- 1662 yılında, Londralı tuhafiyeci John Gra-
tem, arabanın altına çakıldı ve sarsıntıyı be- unt, ölüm raporları üzerine bir araştırma yaptı
lirli bir ölçüye kadar kesti. ve kaç kişinin hangi nedenle öldüğünü sayı-
Metal yayların atlı arabalarda kullanılma- larla saptayarak yayınladı. Bu, nüfus veri-
sına ise 16. yüzyılın sonlarından itibaren baş- lerinin istatistiksel analizine ilk örnek oldu.
landı. Ancak bu yayların geniş çaplı kullanı- Graunt, salgın hastalıkların görülmediği yıl-
mı ise 18. yüzyıldan itibaren yaygınlaştı. Bu larda bile, kalabalık kentlerde ölüm oranının
yayların yapımında, eşit genişlikte fakat farklı doğum oranından çok yüksek olduğunu, kır-
uzunlukta hafifçe bükülmüş metal tabakala- sal yörelerde ise böyle bir durumun söz ko-
rın kesildikten sonra, en küçük parçaların en nusu olmadığını saptadı.
üste konması yönteminden yararlanılıyordu. 1693 yılında da İngiliz Edmund Halley,
En uzun parçaların kıvrık uçları arabanın göv- geçmiş yıllara ait verileri değerlendirerek, her
desine çakılırken orta kısmı —aynı zamanda bin kişiden kaçının kaç yaşına kadar yaşaya-
en kalın yeri— de tekerleklerin dingiline iliş- bileceğini gösteren bir çizelge yaptı. Bu tab-
tiriliyordu. Böylece oluşturulan yay sistemiy- loya göre, 598 kişi, 20 yaşına, 445 kişi ise 40
le, sarsıntı büyük ölçüde azaltılmış oluyordu. yaşına kadar yaşayabilecekti. Halley'in tab-
Yay yapımı, kauçuğun ilk kullanıldığı losu, 18. yüzyılda faaliyete geçen ilk sigorta
284
http://groups.google.com/group/merakediyorum
şirketleri tarafından yaşam sigortası isteyen geniş ölçekte üretime olanak veren ilk yöntem,
müşterilerle ilgili rizikoların hesaplanması için ancak 1746'da, İngiliz bilgin John Roebuck
kullanıldı. tarafından geliştirildi.
Günümüzde de ticari ve siyasal alanda pek Kurşun oda yöntemi diye adlandırılan bu
çok karar, istatistik bilgilerin ışığında alın- yöntemde, sülfürün tuzla yakılmasıyla elde
maktadır. edilen sülfür dioksit gazı, hava ile birlikte,
kurşun bir odaya gönderilir. Bu odanın içine,
bir yandan da su püskürtülür. Burada sülfür
İLK STEROİD TEDAVİSİ dioksit gazı sülfür triokside dönüşür ve suy-
la karışarak sülfürik asidi meydana getirir.
Bedensel işlevlerimizi denetleyen ve değiştiren 1831 yılında İngiliz şarap imalatçısı Pereg-
hormonların en önemlilerinden bir bölümü de rine Phillips, platin ya da vanadyumu katali-
steroid grubuna girenlerdir. Örneğin, korti- zör olarak kullanarak sülfür dioksidi, sülfür
zon, vücut sıvılarının ulaşım yollarından vü- triokside dönüştürmeyi ve böylece daha bol
cut dokularına olan yönelmelerini yönlendi- miktarda sülfürik asidi, daha kısa zamanda el-
rir. Vücuttaki kortizon miktarı arttığında, ağrı de etmeyi başardı.
ve şişkinliklerin yanı sıra iltihaplanmalar da
ortaya çıkar.
Sentetik kortizon içeren ilaçlarla yapılan İLK GÜNEŞ SAATİ
tedavilerle, egzama, kolit ya da artrit gibi ilti-
haplı hastalıkların önüne geçilebilmektedir. Güneş saatinin ilk modeli toprağa çakılan bir
Sentetik steroidlerin tıpta tedavi edici ola- odun parçasından başka bir şey değildi. Gü-
rak ilk kullanımı, 1939 yılında ABD'nin Bal- nümüze kadar ulaşabilen en eski güneş saati
timore kentindeki John Hopkins Hastanesi'- ise, Mısırlılara ait olup, M.Ö. 800 yıllarından
nde, Dr. George Thorn tarafından gerçekleş- kalmadır. Bu uzun bir taş sütunun çevresin-
tirildi. Bu tedavi yönteminin en önemli yan et- deki altı işaretten oluşuyor. Sabahleyin doğu-
kileri olarak kemik incelmesi, kan basıncının ya, akşam olunca da batıya çevrilen taşın işa-
yükselmesi ve aşırı kilo alma sayılabilir. An- retli ucunun düşürdüğü gölgelerin yardımıy-
cak yine de her yıl milyonlarca insan kortizon- la, zaman belirleniyor.
lu ilaçların bilinçli kullanımından büyük ya- Babilliler, Yunanlılar ve Araplar tarafın-
rar görmektedir. dan değişik biçimlerde yapılan güneş saatle-
ri, 14. yüzyıldan itibaren Avrupa'da kilisele-
rin ve büyük binaların üzerlerinde de görül-
İLK STETOSKOP meye başlandı. Hatta daha sonraları da "pek
güvenilemeyen" saatlerin ayarlarının yapıla-
Stetoskobun tıp dünyasına girmesi sayesinde, bilmesi için kullanıldı.
doktorlar ölümden ve cesedin parçalanmasın-
dan önce iç organlar hakkında fikir edinebil-
me olanağına kavuştular. 1815 yılında Fran- İLK KILIÇ
sız doktor Rene Laennec, ciğerlerden gelen
sesleri doktorun kulağına ileten tahta bir bo- M.Ö. 3500 yıllarında Tunç Devri'nin başlama-
ru yapmayı başardı. Bu dinleme aygıtı aracı- sıyla, insanlar erittikleri metallerden kılıç yap-
lığıyla, doktor, hastasının ciğerlerinin çalışa- maya başladılar. Asurlular ve Eski Yunanlı-
bilirlik derecesi hakkında çok büyük önem ta- lar tarafından dökülen tunç kılıçlar, önceleri
şıyan bilgiye sahip olabiliyordu. 19. yüzyılın küttü. Sonra bunların uçları ve yanları keskin-
sonlarına doğru, bugün bildiğimiz dinleme leştirildi. M.Ö. 1100 yılında başlayan Demir
aletleri geliştirildi. Bunlar, göğüs üzerinde gez- Çağı'nda, insanlar kızgın demiri döverek da-
dirilebilen bir parçanın algıladığı sesleri dok- ha keskin ve ince kılıçlar yapmayı başardılar.
torun kulağındaki kulaklığa ileten lastik bo- Eski Yunanlılar, kıvrık ve keskin kenarlı
ru sisteminden meydana geliyordu. Stetoskop- kılıçlar kullanıyorlardı. Romalılar ise
lar, doktorların kalp ve akciğer muayenesin- "gladius" adım verdikleri yakın döğüş amaçlı
de yararlandıkları en basit aygıtlardır. kısa kılıçları tercih ettiler. M.S. 600 yılından
itibaren, Avrupa'da, 120 santim uzunluğun-
da, her iki kenarı da keskin kılıçlar yaygınlaştı.
İLK SÜLFÜRİK ASİT Bunların kabzalarının uç kısmında, denge un-
suru olarak bir topuz bulunuyordu. 17. ve 18.
Bütün asitler arasında en güçlülerinden biri yüzyıllarda, Avrupalı soylular çok ince ve sivri
olan sülfürik asit, ilk kez 16. yüzyılda Avru- uçlu kılıçlar kullandılar. Düello için en ideal
palı kimyacılar tarafından bulundu. Ne var ki, silah olan bu kılıçlar, günümüzde de eskrim
285

http://groups.google.com/group/merakediyorum
sporunda kullanılmaktadır. belirlenen saatlerde yanıp sönmelerini sağla-
Araplar, İranlılar, Türkler, Hintliler ve Ja- yacak otomatik bir zamanlama makinesi ge-
ponlar gibi Doğulu uluslar ise, daha derinden liştirdi. Yuvarlak bir silindir üzerine belirli ara-
keseceğine inandıkları için kıvrık kılıçlara iti- lıklarla yerleştirilen iğneler, gerektiği zaman
bar ettiler. Sanayi devriminin başlamasından ana gaz kapağını açıp kapatabilecek şekilde,
sonra dayanıklı çelikten çok zarif ve keskin kı- bir zemberek aracılığıyla dönüyordu. Bu zem-
lıçlar üretildi. Özellikle İspanya'nın Toledo bereğin önünde sürekli olarak bir pilot alev ya-
(Tuleytule) kenti ile Suriye'nin Şam kenti, nıyordu. İğne, zamanı geldiğinde gaz kapağı-
ürettikleri kılıçlarla dünya çapında ün kazan- nı açıyor ve gelen gaz pilot alev aracılığıyla tu-
dılar. Kılıç, Ortaçağ'dan Birinci Dünya Sava- tuşarak büyüyünce, lamba yanmış oluyordu.
şı'na kadar en önemli süvari silahı sayıldı ve Lambanın sönme zamanı gelince de, bir son-
1914'ten sonra yerini ateşli silahlara bıraktı. raki iğne kapağı yerine çekiyordu. Aygıtın saat
türü zembereğinin haftada bir kez kurulması
gerekiyordu.
İLK ÇEŞME
Miladi takvimin başlangıç yıllarında, Roma- İLK EKMEK KIZARTMA
lılar su borularıyla kente su getirmeyi başar- MAKİNESİ
mışlardı. Bu suların düzenli bir biçimde bo-
şalmasını sağlamak için çeşmeler yaptılar. 20. yüzyıla gelene dek, ekmek dilimleri bir ça-
Çeşmeler, borunun içine yerleştirilen daire talın ucuna takılarak, ateş üzerinde kızartılı-
şeklinde bir parçanın hareketiyle denetleniyor- yordu. Elektrikli ekmek kızartma makinesi,
du. Dairesel parça boruyu diklemesine kese- ilk kez 1909'da New York'ta General Elect-
cek şekilde durduğunda, borudan su akması ric firması tarafından satışa çıkarıldı. Mika çu-
engelleniyor, tersine açıldığında çeşmeden su buklar altına sarılan çıplak bakır tellerden
alınabiliyordu. Bu sistem, bütün Ortaçağ bo- elektrik geçirilince, teller akkor haline geliyor
yunca kullanıldı. ve mika çubukların üzerindeki ekmek dilim-
19. yüzyıla gelindiğinde, evlerin pek çoğu- lerinin bir yüzleri kızarıyordu. Dilimler elle
na su tesisatı konmuş, ayrıca suyun akış hızı ters yüz ediliyor ve sonra da ikinci yüzleri kı-
da artırılmıştı. Bu nedenle daha gelişmiş mus- zartılıyordu.
luk türlerine gereksinim duyuldu. İngiltere'- Ekmek diliminin iki yüzünü birden kızart-
de, 1800 yılında Thomas Gryll, vidalı musluk tıktan sonra dışarı fırlatan ilk kızartma ma-
sistemini buldu. Bu sistemde, vidanın her ha- kineleri ise, 1927 yılında, Minnesota eyaleti-
reketinde akan suyun miktarı azalıyor, en sı- nin Sti!lwater kentinden teknisyen Charles
kıştırıldığı anda da, su tamamen kesiliyordu. Strite tarafından gerçekleştirildi. Zemberekli
bir zaman ayarlama aygıtı, çift yönlü ısı ve-
İLK TERMOMETRE ren kızartma makinesinin içindeki ekmek di-
limini, belirli bir süre sonra dışarı fırlatıyor ve
ısıtıcıya gelen elektrik akımını da kesiyordu.
Hastalıkların tanımlanmasında büyük ölçüde 1930 yılında zemberek sistemi yerine termos-
yardımcı olan vücut ısılarının ölçülmesine iliş- tat takılarak aygıt daha da geliştirildi. Ekme-
kin çalışmalar, ilk kez 1616 ve 1636 yılları ara- ğin yüzey ısısından etkilenen termostat, belirli
sında, İtalya'nın Padua kentinde yaşayan tıp bir ısıya ulaşıldığında elektrik akımını kesiyor
profesörü Santorio Santorio tarafından ger- ve böylece dilimlerin doğal lezzeti de korun-
çekleştirildi. Santorio, bu çalışmaları sırasın- muş oluyordu.
da Galileo'nun 1592 yılında İtalya'da yaptığı
termometreden yararlandı. O yıl, Londralı tıp
adamlarından Thomas Allbutt, küçük ve kul- İLK MÜSEKKİNLER
lanışlı klinik termometreyi yaptı. İlk kez 19. yüzyılda tıp uzmanlarınca gelişti-
Son yüzyıl içinde çok az değişikliğe uğra- rilen sakinleştirici ilaçların (trankilizan) hep-
yan klinik termometre, cam bir tüp içindeki si, potasyum bromid esaslıdır. Yan etki ola-
cıvadan oluşur. rak, aşırı tükürük üretimine neden oldukların-
dan, bunlar pek tutulmadı. 1903'te Almanya'-
da Veronal adı verilen barbitürat esaslı uyku
İLK ZAMANLAMA AYGITI ilacı bulundu. Daha sonra barbitürat bileşik-
leri, sakinleştirici olarak kullanılmaya başlan-
1867 yılında İngiliz cerrah Christopher Thur- dı. Halen en geniş biçimde kullanılan sakin-
gar, caddelerdeki gaz lambalarının önceden leştiriciler, benzodiazepin esaslı olanlardır.
286

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK TANK su ve hesapta olmayan arızalar, tankların
146'sını durdurdu. 43 tanesi de barikatları aşa-
Savaşta ilk tank 15 Eylül 1916 günü, İngiliz
madan kaldı. Daha sonra Almanların püs-
birlikleri tarafından, Birinci Dünya Savaşı sı-
kürtme harekâtı sonunda, İngilizler geri çekil-
rasında Fransa'nın Somme yöresinde kullanıl-
mek zorunda kaldılar.
dı. Başkomutan Sir Douglas Haig, 1 Eylül gü-
nü 100 tankı Somme cephesine göndermeyi 18 Temmuz 1918 günü Fransız savunma-
umuyordu. Ne var ki, imalat sırasında orta- sı, 567 tankla Batı cephesinde büyük bir ba-
ya çıkan bazı aksaklıklar nedeniyle, Eylül ba- şarı elde etti ve bu başarı tankın savaşta ne
şına kadar ancak 49 tank cepheye ulaştırıla- denli önemli bir silah olduğunu vurguladı. Ay-
bildi. Çarpışmalara ise yalnız 32'si katılabil- nı yılın 8 Temmuz günü, 534 İngiliz tankı-
di. Haig, tanklardan yararlanarak savaşı 1916 nın İkinci Somme Muharebesi'nde elde etti-
yılında bitirmeyi amaçlayan müttefik kuvvet- ği başarı, Alman Genelkurmayı tarafından,
lerine katkıda bulunmayı umuyordu. Tankla- "Alman ordusunun bu savaşta yaşadığı en ka-
rın toplu halde tutulmasını ve düzenli hareket ra gün" olarak değerlendirildi. İkinci Dünya
edilmesini istedi. Ama komutanları, onları Savaşı'na kadar bütün Avrupalı uluslar tank
cephe boyunca dağıttılar. Bazı yerel başarıla- silahlarını geliştirmek için olağanüstü çaba
ra karşın, tankların savaşın sona erdirilmesin- gösterdiler. Bu alanda en büyük başarıyı Al-
de önemli bir katkıları olmadı. Haig, yine de manlar elde etti. İkinci Dünya Savaşı'nın ilk
1917 yılına kadar bin tankın üretilmesini em- yıllarında, Alman panzer birlikleri, üstün ma-
retti. nevra yetenekleri ve vurucu güçleriyle, sava-
şın kaderi üzerinde etkili oldular.
Fransız ordusunda tank, ilk kez 16 Nisan
1917 günü kullanıldı. Fakat sonuç, tam bir he- Tarihin en büyük tank savaşı ise, 1943 yı-
zimet oldu. 132 tanktan 57'si daha ilk gün Al- lı Temmuz'unda, Rusya'nın Kurs bölgesinde
man topçusunun yoğun ve başarılı ateşiyle sa- verildi. Almanlar, 2 bin tanktan oluşan 17
vaş dışı bırakıldı. Tarihin ilk büyük tank sal- panzer birliğiyle saldırıya geçtikleri Rus asker-
dırısı, 20 Kasım 1917 günü gerçekleştirildi. 378 leri karşısında, çok ağır bir yenilgi aldılar.
İngiliz tankı, Hindenburg cephesini yararak Böylece tankların üstünlüğü sona erdi.
4 mil ilerlemeyi başardı. Fakat Alman topçu- Bugün Avrupa'da NATO'ya ait kuvvetle-
rin 7 bin tankına karşın Varşova Paktı üyele-
rinin 20 bin civarında tankı vardır.

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Bunların en bilinenleri arasında, Valium, Lib-
rium ve Mogadon sayılabilir. Barbitürat esaslı
ilaçlara göre daha az yan etkileri görülen bu
ilaçlar, 1950'li yıllarda İsveçli ilaç firması Hof-
mann La Roche tarafından üretildi.
ULTRASONOGRAFİ TEKNİĞİNİN
İLK KULLANIMI
Yarasaların, gecenin karanlığında önlerine çı-
kan engelleri, yaydıkları ses dalgalarının bu
engellere çarpıp geri dönmesiyle ayrımsayabil-
diklerini ilk kez 18. yüzyıl İtalyan bilgini La-
zaro Spallanzani anladı. Ses dalgalarının pra-
tik olarak ilk kullanımı ise, İkinci Dünya Sa-
vaşı sırasında düşman denizaltılarının yerle-
rini belirlemek amacıyla gerçekleştirildi.
1950'li yıllarda, bu tekniğin tıp alanında
kullanımı başladı. Glascow kentinden Doktor
Ian Donald, anne karnındaki bir bebeğin ult-
rasonografi yöntemiyle incelenebileceğini bul-
du. Bu yöntem sayesinde, bugün ana rahmin-
deki bebeğin kaç aylık olduğu ve pozisyonu,
varsa kendisini bekleyen tehlikeler ve hatta
ikiz ya da üçüz olup olmadığı, hatta cinsiyeti
saptanabilmektedir. Ayrıca, ultrasonografi
tekniğinden, karaciğer, akciğer ve kalp has-
talıklarının tanımlanmasında da yararlanıl-
maktadır.

İLK KAPANLAR
İsa'nın doğumundan 200 bin yıl önce Taş Dev-
ri'nde, bugünkü Çekoslovakya'nın bulundu- İLK TELESKOP
ğu topraklarda yaşayan insanlar et ve kemik Bir Hollanda kenti olan Middelburg'da, 17.
gereksinimlerini karşılayabilmek üzere mamut yüzyılın başlarında bazı gözlük yapımcıları, te-
avlamak için kapanlar geliştirmişlerdi. Kapa- leskoba benzer aygıtlar elde ettiklerini iddia
nan çene biçimindeki ilk kapan, 1590 yılında ettiler. Bu iddiaların en güçlüsüyle ortaya çı-
İngiltere'de kullanıldı. Bir sonraki yüzyılın kan Hans Lippershey, 1608 yılında, teleskop
başlarında, Almanya ve Hollanda'da da yay- patenti almak için başvurdu. Yetkililerin hu-
gınlaştı. Yaylı çeneler arasındaki demir dişler, zurunda, aygıtını tanıttı. Gerçi buluşu patent
bir odun parçası ile birbirlerinden ayrıldıktan verilecek nitelikte bulunmadı ama kendisi bir
sonra iyice kamufle ediliyor, aralarına da bir miktar para ile ödüllendirildi.
parça yiyecek konuyordu. Yiyeceğe gelen av, İtalyan bilim adamı Galilei Galileo da, te-
sopayı devirince başı ya da ayakları, çenele- leskoba ilişkin söylentileri duymuştu. Kendi-
rin arasında kalıyor, böylece yakalanıyordu. sine bir teleskop yapmaya karar verdi. 1609
Evlerde bugün de kullanılan fare kapan- yılında, teleskobuyla gökyüzünü inceledi. Ay
larının patenti 1910 yılında İngiltere'nin Le- yüzeyinin tıpkı yeryüzü gibi engebeli olduğu-
eds kentinden James Henry Atkinson nu gördü. Venüsün güneş çevresinde döndü-
tarafından alındı. Günümüzde besin madde- ğünü keşfetti. O zaman dünya evrenin mer-
lerinin satıldığı mağazaların en büyük düş- kezi olduğu yolundaki inanışla ilgili olarak
manları olan sinekler, modern teknolojinin kuşkuya kapıldı. Bu kuşkusunun iyice güçlen-
son buluşları olan özel kapanlarla yakalanı- mesi sonunda, öğretileri 2 bin yıldır dünya
yor. Bu kapanlarda, yayınlanan ultra-viyole üniversitelerinde okutulan Yunan filozofları
ışınları sinekleri kendine çekiyor ve ekranın Aritotales ve Ptolemius'un düşüncelerine karşı
önündeki elektrik akımına kapılan sinekler he- savaş açtı. Evrenin merkezi olduğu söylenen
men ölüyorlar. Aygıtın alt kısmında bulunan dünyanın, aslında güneşin etrafında döndü-
bir küçük tepsi de, ölen hayvanların çevreye ğünü söyledi ve kilisenin hışmına uğradı.
yayılmadan toplanmalarına yarıyor.
288

http://groups.google.com/group/merakediyorum
289

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK YELDEĞİRMENİ götüren herkes, elde edilen unun belirli bir bö-
lümünü değirmen sahibinin "hak" olarak alı-
Buharlı makinenin bulunmasından önce, rüz- koyacağını biliyordu. Bu hakkın miktarını
gâr, su ve hayvan gücü insanlığın hizmetindey- saptamak üzere de, değirmenciler belirli ha-
di. Suyla çalışan değirmenler çok daha cimlerde ölçekler geliştirdiler. Örneğin,
güçlüydü, ama onları döndürmeye yetecek bü- 1558'de Liverpool yöresindeki bütün değir-
yüklükte akarsulardan yoksun olan yerlerde, mencilere, ölçeklerini Belediye Başkanı'na gö-
yeldeğirmenleri etkin oldu. 1840 yılında, İn- türüp doğruluk derecelerini kontrol ettirmek
giltere ve Galler'de 10 bin, Hollanda'da ise 7 zorunluluğu getirildi. Bunu yapmayanlara be-
bin yeldeğirmeni vardı. Bu aygıtlardan, un lirli para cezaları uygulandı. Bu uygulama bir
üretiminde olduğu kadar, maden çıkarımın- anlamda dünyada, ağırlık ve hacim ölçen ay-
da, su iletiminde ve ağır cisimlerin kaldırılma- gıtların ilk denetimi ve ayarlanması olarak ka-
sında da yararlanılıyordu. Ayrıca, ağaç bul edilir.
kesmeye yarayan hızar makinelerini de yelde- 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yel-
ğirmenleri aracılığıyla çalıştırmak mümkündü. değirmenlerinin önemlerinde bir azalma başla-
Rüzgârın yarattığı enerjiyi üretken hale ge- dı. Ama rüzgâr gücü, yine de birçok alanda
tiren buluşlar, her zaman memnunlukla kar- insana yararlı olmaya devam etti. Amerika'-
şılanmadı. 1581'de bu enerjiden yararlanmayı nın batı kesimlerinde, demiryolu şirketleri,
akıl eden Hollandalılar, işsizliğe yol açmakla yel değirmenlerinden lokomotifler için su çıka-
suçlandılar. 1768'de de bir grup işçi, rüzgâr rılmasında yararlandılar. Yerliler ise, sulama
gücüyle çalışan bir hızar makinesini parçala- işlerinde bu aygıtlardan büyük faydalar sağ-
dı. ladılar. Suyu olmayan pek çok kırsal bölge-
ye, yeldeğirmenleri aracılığıyla su gönderildi.
Yeldeğirmenlerini çalıştıran insanlar, ye- Bugün, Güney Afrika'nın Karoo bölgesinde
ni birtakım ölçeklerin de doğmasına yol açtı- olduğu gibi, birçok bölgede su sağlayabilmek
lar. Çünkü tahılını öğütmek üzere değirmene için bu yöntem işlevini hâlâ sürdürüyor.

290

http://groups.google.com/group/merakediyorum
291

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK YAZI Bu resimlerin yazıya dönüşebilmeleri için
M.Ö. 45.bin yılında yaşayan insanlar, düşün- aradan yüzyıllarca yıl geçmesi gerekti. M.Ö.
celerini kayaların ve mağara duvarlarının üze- 20 bin ve 6500 yılları arasında insanlar, yu-
rine resimlerle yansıtmayı öğrendiler. Son muşak taşlan ve kemikleri kullanmaya başla-
Buzul Çağı'nda yaşayan atların, bizonların ve dılar. Fransa'nın İspanya sınırına yakın
boğaların resimlerini içeren mağaralar, İspan- bölgesindeki Ariege yöresinde bir mağarada,
ya'nın Altamira, ve Fransa'nın Lascaux yö- çizildikten sonra kırmızı ve siyaha boyanmış
relerinde ortaya çıkarıldı. geometrik şekiller bulundu. Afrika'nın çeşit-

292

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK ÇAMAŞIR MAKİNESİ
Yüzyıllar boyunca kadınlar çamaşırlarını
akarsu kenarlarında elleriyle ovarak ve tokaç-
layarak yıkadılar. Akarsuların olmadığı yer-
lerde, çamaşırlar, tahta, bakır ya da demir le-
ğenler içinde yıkandı. 20. yüzyılın başına ge-
linceye değin, dünyanın her yerinde başka bir
çamaşır yıkama yöntemi yoktu.
1782'de Henry Sidgier adlı bir Londralı,
altıgen biçiminde kapalı bir çamaşır teknesi
gerçekleştirdi. Bu teknenin içine yerleştirilen
tahta çubuklar arasına çamaşırlar sıkıştırılı-
yordu. Teknenin iki ucu, iki askıya asılıyor,
sonra da kol gücüyle döndürülüyordu. Tama-
men insan emeğine dayanan bu sistem hem
çok yorucuydu, hem de alışılagelmiş yöntem-
lere oranla daha uzun zaman alıyordu. Ma-
kineden çıkarılan ıslak çamaşırlar, iki tahta
merdanenin arasından geçirilerek sıkıştırılıyor,
böylece bir yandan sulan süzülürken, bir yan-
dan da bir anlamda ütülenmiş oluyordu.
li kesimlerinde bulunan üzerleri çizilmiş ke- 1791'de Ferguson Hardie adında bir İngiliz,
mikler, kuşkusuz bir dönemin belgeleriydi. merdane kolunun tek yönlü hareketiyle, mer-
Sümerce, yazıya dökülebilen ilk dil oldu. danelerin hem ileri, hem de geri gelmesini sağ-
Ama belirli bir alfabesi de yoktu. Basit resim- layan bir sistem geliştirdi. Bu sistem sayesin-
ler halinde yazılan Sümerce metinlere Irak'- de, hiç değilse sıkma mekanizmasında bir öl-
ta, Basra Körfezi'nin yakınlarında rastlandı. çüde kolaylık sağlanmıştı. Ama yine de bütün
Bu metinler, M.Ö. 3500 yılından kalmaydı. işlemler insan emeğine dayanıyordu ve çok ya-
Sümerler, çivi şeklinde ve üçgen iz bırakan rucuydu.
bir aygıtla, balçık ve kil kabakalarından yap- 1906'da Chicago kentinden Alva Fisher,
tıkları plakalar üzerine yazılarını yazdılar. elektrik enerjisiyle çalışan ilk çamaşır maki-
Sonra bu küçük tabletler, güneşin altında pi- nesini gerçekleştirdi. 1924 yılında ilk kurutma-
şirilerek kurutuldu. Binlercesi, en küçük bir lı makineler piyasaya çıktı. 1940'lı yıllardan
hasar görmeden günümüze kadar ulaşabildi. itibaren tam otomatik makineler ev hanımla-
Bunlardan bazılarında, Sümer din adamları- rının hizmetine girmeye başladı.
nın ekonomik işlevlerini gösteren altın, kumaş
ve inek listeleri vardı. Sümerlerin ekonomik
etkinlikleri, çevrelerindeki Persleri. Babillileri İLK TRANSİSTOR
ve Asurluları da çivi yazısını öğrenmeye itti.
Mısır'da belirli sembollerin belirli sözcük- 20. yüzyılın en önemli buluşlarından biri ola-
leri ve sesleri simgelediği hiyeroglif yazıları, rak kabul edilen ve elektronik devrelerin can
M.Ö. 3000 yılından itibaren kullanılmaya baş- damarı olan transistörler, 1947'de gerçekleş-
landı. Düşünceler ya da öyküler, resimlerle ya- tirildi. Dünyanın en büyük telefon şirketi olan
zılan bir tür steno tekniğiyle anlatılıyordu. Bell kuruluşlarının araştırma laboratuvarlann-
Örneğin gövdesi olmayan bir çift bacak, da, William Shockley başkanlığında John Bar-
"gitmek" sözcüğünü simgeliyordu. Başsız iki deen ve Walter Brattain'den oluşan ekip, tek-
göz, "görmek", kapalı bir çift göz de nolojide yepyeni bir çığır açan bu buluşların-
"ağlamak" anlamındaydı. dan dolayı, 1956 yılında Nobel Ödülü'nü pay-
Mısırlılar, papirüsü bulduktan sonra, hi- laştı.
yeroglif alfabesindeki şekilleri de kalemle ya Bardeen ve Brattain, radyo ve telefon sin-
da fırçayla yazılabilecek şekilde değiştirdiler. yallerinin alınmasında, güçlendirilmesinde ve
M.Ö. 700 yılında hiyeroglif yazısı üçüncü ev- yansıtılmasında kullanılan termiyonik kapak-
rimini gerçekleştirdi ve ortaya çıkan son bi- lara karşı bir seçenek bulmak için uğraşıyor-
çim; modern Arap alfabesinin de temelini lardı. Çabuk kırılabilen ve pahalıya mal olan
oluşturdu. bu lambaların ısınması için belirli bir sürenin
geçmesi gerekiyordu. Ayrıca bir hayli de elek-
293

http://groups.google.com/group/merakediyorum
trik tüketiyorlardı. etkisinden yararlanılma yoluna gidildi ve özel-
Ekip ilk transistorü, ince bir germanyum likle kanser tedavisinde kullanıldı. 20. yüzyı-
tabakasından yaptı. 1947 Noel'inden iki gün lın başından itibaren, özellikle, cilt, dil ve
önce, bu transistor bir radyo devresine takıl- boğaz kanserlerinde ışın tedavisi büyük ölçü-
dı ve Brattain, defterine şu satırları yazdı: "Bu de etkin oldu.
devre gerçekten işe yarıyor. Çünkü ses düze-
yinde hissedilir bir yükselme sağlandı." Tran-
sistör, tıpkı lamba gibi, ses sinyalini güçlen- İLK TARTI MAKİNESİ
diriyordu. Ama hem boyut olarak çok daha
küçüktü, hem de daha az enerjiye gereksini-
mi vardı. İlkel toplumların ağırlık ölçümlerine ilişkin ge-
reksinimleri son derece sınırlıydı. Ama altın,
Önceleri küçücük bir aygıtın o koca lam-
insanoğlu tarafından bulunduğu ilk günden
baların yerini alabileceğine pek az kimse inan-
itibaren çok büyük değere sahip olduğu için
dı. Ama Shockley ve ekibi, dört yıl içinde bü-
Mısırlılar altın tartmak amacıyla bir aygıt ge-
yük gelişmeler sağladılar. 1952'de transistor,
liştirdiler. M.Ö. 3500 yılından kalma bir Mı-
orijinal boyutların onda birine indirildi ve çok
sır mezarında, bu tartı aleti ile, ağırlık ölçüsü '
daha güçlendi 1957'de yılda 30 milyon tran-
olarak kullanılan parçalar bulundu. Yine
sistor üretilebilecek aşamaya gelinmişti. Bu
M.Ö. 2600 yılında Babilliler, ağırlık saptamak
alanda gelişmeler yine de sürdürüldü. Bilim
üzere standart ölçüler kullanıyorlardı.
adamları, germanyum tabakası yerine, çok da-
ha büyük ısı şiddetlerine dayanabilen saf sli- Mısırlılar tarafından kullanılan terazilere
kon kristali kullanmaya başladılar. Akımı, sa- ait resimler, mağara duvarlarında ve papirüs-
niyenin yüz milyonda biri kadar kısa bir za- lerin üzerlerinde günümüze kadar kalmıştır.
manda iletebilen transistörler imal edildi. Bun- M.Ö. 3000 yılında çizileri bu resimlerde, bir
ların sayesinde cep tipi hesap makineleri, di- çubuk ortasından bir iple tavana asılmış ola-
jital saatler yapıldı. Radyo ve TV alıcılarında- rak gösterilir. Çubuğun bir ucunda, ağırlığı
ki lambaların yerini de transistörler aldı. Eğer saptanacak olan cisim bağlıdır. Öteki uçtaki ke-
bu küçük harika aygıtlar olmasaydı, uydu ha- fede de çeşitli büyüklükteki ağırlık ölçüleri
berleşmeleri, uzay araçları ve ayın insan tara- vardır.
fından fethi de mümkün olmayacaktı.
İLK PENCERE
İLK X IŞINLARI
İlkel dünyanın sıcak iklimlerinde, pencereler
X ışınları tıpta iki amaçla kullanıldı: Hasta- salt binaların içini aydınlatmak amacıyla ya-
lıkların tanınmasına yardımcı olmak ve kan- pılıyordu. Roma İmparatorluğu'nun etkisiy-
seri tedavi etmek. Bu ışınlar, 1895'te le uygarlıklar kuzeye doğru taşmaya
Almanya'nın Würzburg kentinde, fizik pro- başlayınca, pencerelerin ışığı geçirecek, ama
fesörü Wilhelm Röntgen tarafından bulundu soğuğu dışarıda bırakacak bir cisimle kapatıl-
ve "Röntgen ışınları" olarak adlandırıldı. Kâ- ması zorunluluğu doğdu. Bu amaçla, yağlı
ğıt, tahta ve etten geçebilen bu ışınlar, metal bezler ve hatta ince mermer tabakalar kulla-
ve kemiği aşamıyorlardı. Ayrıca fotoğraf fil- nıldı.
mini de karartma özellikleri vardı, röntgen, Romalılar, Pompei'nin M.S. 79 yılında
bulduğu bu ışınlara, "bilinmeyen" anlamın- yok olmasından önce camı buldular. Pompei
da " X " adını verdi. Bu buluştan birkaç ay harabeleri arasında, bronz çerçevelere rastlan-
sonra doktorlar, kemik bozukluklarını sapta- dı. Bu çerçevelerin içine 52 cm genişliğinde,
yabilmek için röntgen tekniğinden yararlan- 45 cm yüksekliğinde ve 1 cm kalınlığında cam-
maya başladılar. lar takılmıştı. Ama yine de camlı pencereler
1897'de Harvardlı bir öğrenci olan Wal- dünyanın her köşesinde henüz yaygın değildi
ter Cannon, bizmut eriyiği içirilen bir hayva- ve 12. yüzyılda bile birçok kilisenin pencere-
nın bağırsaklarının röntgen ışınları ile leri camdan yoksundu.
fotoğrafının çekilebileceğini kanıtladı. Bu bu- 1450 yılından itibaren, camların evlerde
luş, insan iç organlarının da röntgen ışınlarıyla kullanılması yaygınlaştı. Hatta bazı pencere-
incelenebilmesini sağladı. 1950'li yıllarda, rad- ler dışarı açılacak şekilde iki kanatlı yapıldı.
yoloji, hastalıkların tanısındaki işlevi açısın- 18. yüzyıldan itibaren, özellikle Kral George
dan doruk noktaya çıktı. Gama-kameraların dönemi İngiltere'sinde, yana doğru açılan kay-
ve halk arasında "ayna" olarak bilinen aygıt- dırmalı pencereler moda oldu. Ama aslında bu
ların bulunmasıyla X ışınlarının kullanımı buluş yeni değildi. İlk örnekleri, 1640 yılında
azaldı. Daha sonra canlı dokular üzerindeki Herfordshire kentinde yapılmıştı.
294

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ÖZEL BÖLÜM
TÜRKİYE
ve
TÜRKLERDE İLKLER

http://groups.google.com/group/merakediyorum
merakediyorum@
googlegroups. com

üyeleri için hazırlanmıştır.


Benzer çalışmalardan haberdar
olmak, öneri, istek ve bu çalışma
ile ilgili karşılaştığınız sorun ve
hataları lütfen bildirin.

http://groups.google.com/group/
merakediyorum

E-posta :
merakediyorum@googlegroups.com
A
de gerçekleştirildi. Anadolu'da, ilk Türk yer-
İLK ADALET BAKANI leştirmeleri, Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey'-
le başlamıştır. Türklerin bölgeye tüm olarak
yerleşmesi ise, yine Selçuklu hükümdarı
Tarihimizde ilk Adalet Bakam (Adliye Nazı- Alpaslan'ın Bizanslıları 1071 yılında Malaz-
rı) Cevdet Paşa'dır. 6 Mart 1868 günü bu gö- girt Ovası'nda yenmesiyle gerçekleşti. Tarih-
revin başına getirilen Cevdet Paşa, adliye teş- teki ilk Anadolu beyliklerinin kuruluşu da
kilatının en başı ve sorumlusu olarak hizmet 1250-1358 yıllarındadır. İlk Anadolu beylik-
verdi. leri şunlardır: Alaiye Beyliği, Artukoğulları
Beyliği, Aydınoğulları, Candaroğulları, Da-
nişmentoğullan,Dulkadiroğulları,Ertanaoğul-
AFİŞ SANATININ İLK lan, Hamitoğulları, İnançoğulları, İzmiroğul-
ÖNCÜSÜ ları, Karamanoğulları, Karesioğulları, Kadı-
burhanettinoğulları, Mengüçoğulları, Osma-
Ülkemizde ilk afiş sanatı çalışmalarının baş- noğulları, Pervaneoğulları, Ramazanoğulları,
laması Birinci Dünya Savaşı'ndan sonradır. Sahipataoğulları, Saltukoğulları, Saruhano-
Afiş sanatının ilk öncüsü de İhap Hulusi Gör- ğulları. Ancak, 1071'den çok daha önceki yüz-
key'dir. Görkey, bu daldaki ürünlerini ilk kez yıllarda da Anadolu yarımadasına gelmiş,
1929 yılında vermeye başladı. Kuman, Kıpçak, Peçenek Türkleri de vardır.
Bunların bir kısmı Trakya ve Balkanlar üzerin-
den Anadolu'ya geçtiği gibi, Kafkasya üzerin-
İLK OSMANLI AKÇESİ den gelenleri de vardır.
(Gümüş para)
İLK ANNELER GÜNÜ
Osmanlılarda ilk akçe, yani gümüş para, 1329
yılında Orhan Gazi zamanında bastırıldı. Üç Ülkemizde ilk Anneler Günü, "Kadınlar Der-
çeşit olan bu paralar, beş akçelik, bir akçelik neği"nin aracılığıyla 1955 yılında kutlandı.
ve üstünde Orhan Gazi'nin üçüncü saltanat yı- Anneler Günü'nün dünyanın birçok ülkesin-
lını gösteren 3 sayısı olan akçedir. de Mayıs ayının ikinci pazar gününde kutlan-
ması gelenek haline gelmiştir. Dünyada ilk
Anneler Günü ise, Amerika'da kutlanmış, da-
İLK AKDENİZ OYUNLARI ha sonra öteki ülkelere yayılmıştır.
Akdeniz'de kıyıları olan ülkeler arasında bü-
tün spor dallarında yapılan yarışmaların ilki, İLK ANAYASA
1971'de Türkiye'de İzmir'de yapıldı. Akdeniz
Oyunları'nın ilki ise Mısır'da düzenlenmişti.
Türkiye'de ilk Anayasa, II. Abdülhamit za-
Bu oyunlar, her 4 yılda bir, bir başka Akde-
manında 23 Aralık 1876 günü yürürlüğe giren
niz ülkesinde olimpiyat oyunlarının kuralla-
"Kanun-i Esasi"dir. O dönem içinde kişi hak
rına uygun olarak yapılır.
ve özgürlüklerini belirleyip yayma yolunda
birtakım çabalara girişilmiş, 1808'de "Sened-i
TÜRKLERİN ANADOLU'YA İLK İttifak" ve 1839'da "Gülhane Hattı Hüma-
yunu", öbür adıyla "Tanzimat Fermanı" ilan
GELİŞLERİ edilmişti. Ancak her iki belge de devletin te-
mel kuruluş ve işleyişiyle ilgili yargılara yer
Anadolu'yu alıp Türkleştirmek düşüncesi ilk vermemeleri nedeniyle gerçek anlamda bir
kez Büyük Selçuklu İmparatorluğu dönemin- anayasa sayılmazdı.
297

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK ARKEOLOJİK
KAZI
1822 doğumlu Alman arkeolog Heinrich Schilemann
Rusya'da ticaret yaparak biriktirdiği parala-
rı, kazılarına harcadı. Ülkemizde yapılan ilk
arkeolojik kazıyı gerçekleştiren Schlimann,
Türkiye'de ilk arkeolojik kazıyı, Alman Heinrich Schilemann
yaptı.
"Truva'yı bulan adam" olarak tarihe geçti.

ğu Türkçe'siyle duru, içten, açık bir dille bu


İLK ANAYASA MAHKEMESİ ünlü yapıtında anlatılır. Ancak, Babürname
bir anı kitabı olmaktan çok, otobiyografi tar-
Türkiye'de ilk Anayasa Mahkemesi, 25 Nisan zındadır.
1962 günü yürürlüğe giren 44 sayılı yasayla ku-
ruldu. Bu mahkeme, yasalarla TBMM içtü- İLK ANSİKLOPEDİ
züklerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetle-
mek için kurulmuş en büyük yargı organıdır.
. Türklerde ilk ansiklopedi denemesini yapan
Bu mahkeme yoluyla ülkemizde ilk kez yasa-
kişi, Ali Suavi'dir. Kamusü'l-Ulûmi ve'l Ma-
ların Anayasa'ya uygunluklarının "yargı yo-
arif (Eğitim ve Bilimler Ansiklopedisi) adıyla
luyla denetimi" sağlanabildi. Anayasa Mah-
ancak 5 forma yayınlanabilmiştir. Bu ansik-
kemesi'nin kararları kesindir, verdiği karar-
lopedi, Ali Suavi'nin Paris'te 1870 yılında çı-
lar, Resmi Gazete'de yayınlanır.
kardığı Ulûm (Bilimler) gazetesinin ekiydi.

İLK ANI EDEBİYATI İLK ANTOLOJİ


Ülkemizde ilk anı edebiyatının bağımsız bir Ülkemizde edebiyattaki belirli özellik ve ta-
edebiyat türü olarak nitelenmesi Tanzimat'- nımlamaya uygun ilk antolojiler, Refik ve
tan sonradır. Eski Türk edebiyatında anı ede- Tevfik beylerin 1865 yılında birlikte hazırla-
biyatının en önemli ilk örneği "Babürname'- dıkları "Letaif-i İnşa" (Düzyazı Örnekleri),
'dir. Babür Şah'ın hayat öyküsü, çocuklu- Ebüzziyya Tevfik'in 1878 yılında yayımladı-
ğundan eseri kaleme aldığı süreye kadar Do- ğı "Nümune-i Edebiyat-ı Osmaniye" (Osman-
298

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lı Edebiyatı Örnekleri) gibi ürünlerdir. Ancak, Türkiye'de arabanın şehirler arasında ta-
bu antolojilerden çok önce, 1436 yılında Ömer şıt aracı olarak kullanılması Sultan Mahmut
İbni Mezit, 13, 14 ve 15. yüzyıl başlarında ya- II'nin Kartal'da yapılan bir posta yolunun açı-
şamış 83 ozanın 397 beytini bir araya topla- lış törenine katılmak amacıyla bindiği faytonla
yan "Mecmuatül-Nezair" (Beyit Derlemele- başlar. Bunu "Tarih-i Lütfi"den öğreniyoruz.
ri) adıyla bir antoloji denemesi yapmıştır. Bu
eserden günümüze kalan teki, Niğde'de Ferit
Faik'in özel kitaplığında bulunuyor.
İLK ARABA VAPURU
Türkiye'de ilk araba vapuru "Suhulef'tir.
AKORDEONUN Araba vapuru düşüncesinin de ilk kez Türk-
lerden çıktığı bilinir. Osmanlılarda deniz ta-
İLK KULLANILIŞI şımacılığı "Şirket-i Hayriye" adlı kuruluş ta-
rafından yapılıyordu. Bu kuruluştan bir yö-
Akordeonun ülkemizde müzik aleti olarak ilk neticiyle bir teknisyen, araba vapuru yaptır-
kullanılışı 20. yüzyıl başlarına rastlar. Artvin mak için İngiltere'ye gittiler. 1869 yılında da
yöresinde akordeona benzeyen ve iki araba vapuru ısmarlandı. O sıralarda İn-
"firmargon" denilen el armonikalarının kul- giltere'de bile karşıdan karşıya deniz ulaşımı,
lanışı ise oldukça eskidir. Firmargon, Alman halat ya da zincirlerle çekilen sallarla yapıl-
çalgılarından "fîzarmonika" adlı enstrüma- maktaydı. 1870'de "Suhulet", 1871'de de
nın dilimizde değiştirilmiş adıdır. 1827'de Bü- "Sahilbent" araba vapurları, İstanbul'da
fe'nin geliştirdiği akordeon, günümüzde son Anadolu ile Rumeli yakası arasında çalışma-
biçimini almıştır. ya başladılar. Her ikisi de yandan çarklıydı.

İLK ANKET DÜZENLEYEN DERGİ İLK ARŞİV


Türkiye'de okurları arasında ilk anket düzen- Ülkemizde ilk arşiv deposu Mustafa Reşit Pa-
leyen dergi "Mektep"tir. Karabet Efendi ta- şa tarafından yaptırıldı. Bu devre kadar dev-
rafından 1891 yılında çıkarılmaya başlanan let belgeleri, torba, sandık gibi dağınık yerler-
Mektep dergisi, ilkokul öğrencilerine çeşitli de saklanırdı. Bu durumu gözönüne alan Mus-
bilgiler veren bir çocuk dergisiydi. İki yıl sonra tafa Reşit Paşa, bugün de arşiv deposu ola-
bu özelliğini değiştirerek edebiyat dergisi ol- rak kullanılan binayı yaptırdı. İlk adı
du. Yazarları arasında Cenap Sahabettin, Hü- "Hazine-i Evrak" olan bu kuruluş, şimdi Baş-
seyin Cahit Yalçın, Hüseyin Siret, Süleyman bakanlık Arşiv Genel Müdürlüğü'dür.
Nazif, Mehmet Rauf ve Rıza Tevfik gibi dev-
rin ünlü kalemleri bulunuyordu.
İLK ATATÜRK ANITI
İLK ARKEOLOJİ MÜZESİ Türkiye'de ilk Atatürk anıtı, İstanbul Gülha-
ne Parkı'nın denize yakın bölümünde 3 Ekim
1926 günü dikildi. Anıtı, Avusturyalı heykel-
Türkiye'de ilk arkeoloji müzesi 1846 yılında ci Krippel yaptı.
Tophane Müşiri (Mareşal) Damat Fethi Paşa
tarafından kurduruldu. Fethi Paşa'nın eski
eserlere karşı duyduğu ilgi nedeniyle o zaman İSTANBUL'DA İLK ASKERİ LİSE
Harp Okulu'nun ambarı olan Aya İrini Kili-
sesi "müze" olarak düzenlendi. Çeşitli iller- İstanbul'da, Maçka Kışlası'nda, 1846 yılında,
den toplanan eski eserler buraya getirildi. Bu- "Mekteb-i Fünûn-ı İdadi" adıyla öğretime
gün burası askeri müzedir. başladı. Bu okul, 1924 yılında "Kuleli Askeri
Lisesi" adım aldı. Kara Harp Okulu'na öğ-
renci yetiştiren ve halen Çengelköy'de bulu-
TARİHİMİZDE İLK ARABA nan okula, "Kuleli" adının verilmesinin
nedeni, binanın iki yanında bulunan kulele-
Türklerin tarihinde ilk arabanın M.Ö. 2 bin rindendir.
yılında kullanılmaya başlandığı eski Çin kay-
naklarından öğreniliyor. Türkler, arabayı yük İLK ATLAS
taşımada ya da oturmak için kullanırlar, sa-
vaşa atla giderlerdi. Hatta, arabanın bulucu- Çağdaş anlamda ilk atlas denemeleri Tanzi-
su da Türklerdir ve anayurdu Asya'dır,. mat döneminde yapıldı. İlk Türk atlası, Pa-
299

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ris Coğrafya Topluluğu üyesi olan Hafız Ali ile Ahlak adlı iki eseri vardır.
Şeref tarafından yapıldı. 21 Haziran 1868'de
Paris'te bastırılan bu atlasta 21 haritayla bir- İLK AYAKKABI YAPIMEVİ
çok şekil vardı.
Türkiye'de ilk ayakkabı yapımevi, İstanbul
İLK AVRAT PAZARLARI Beykoz'da kuruldu. 1810 yılında Hamza Bey
adında birisi deri yapımevi açtı. Sonraları bu
Tarihimizde ilk avrat pazarları Osmanlı İmpa- yapımevinde kundura yapılmaya başlandı.
ratorluğu zamanında kurulmuştu. 19. yüzyı- Sultan II.Mahmut,1816 yılında ordu ayakka-
lın sonuna kadar süren avrat pazarlarının bu bılarının buradan sağlanmasını istemişti. 1942
adla anılmasının nedeni, alıcı ve satıcısının yal- yılında makineleştirilen Beykoz kundura ya-
nız kadınlardan olmasıdır. Bu tür pazarların pımevi, 1933 yılından bu yana Sümerbank ta-
en ünlüsü ise İstanbul'da Cerrahpaşa- rafından işletilmektedir.
Kocamustafapa arasındaki geniş alanı kapla-
mış olanıdır. Burayı Kanuni Sultan Süley- İLK SENATO
man'ın karısı Hürrem Sultan, önceleri pazar
yeri olarak kurdurmuştu. (Ayan Meclisi)

23 Aralık 1876 günü yürürlüğe giren Anaya-


AVRUPA GEZİSİNE ÇIKAN sa ile birlikte "Heyet-i Ayan" yani senatör-
İLK PADİŞAH ler kurulu oluşturuldu. Bu kurul, ilk Türk se-
natosu olarak nitelenir. Yürütme organı gö-
revini üstlenen Heyet-i Ayan üyelerini padi-
Tarihimizde Avrupa gezisine çıkan ilk padi-
şah seçerdi. Üyelerin sayısı, milletvekilleri top-
şah, Sultan Abdülaziz'dir. 21 Haziran 1867
lamının üçte birini geçemezdi. İlk Ayan Mec-
günü Fransa İmparatoru III. Napoleon'un
lisi, 19 Mart 1877 Pazartesi günü Server Paşa
çağrısı üzerine deniz yoluyla Avrupa'ya giden
başkanlığında Dolmabahçe'de çalışmalarına
Abdülaziz, Fransa'nın Toulon kıyı kentine çık-
başladı. İlk Ayan Meclisi'nin 27 üyesi vardı.
tı, oradan da Paris'e ulaştı. Burada uzun sü-
II. Abdülhamit, 13 Mart 1878 günü Ayan
re kalan Abdülaziz, Uluslararası Paris Sergi-
Meclisi'ni dağıttı, ama üyeler devletten aylık-
si'ni gezdi, iki ülkeyi ilgilendiren konularda
larını almaya devam ettiler.
görüşmeler yaptı. Daha sonra İngiltere Krali-
çesi Victoria'nın konuğu olarak Londra'ya gi-
den Abdülaziz, Viyana, Budapeşte ve Rus- İLK ATICILIK
çuk'a da uğradı. 7 Ağustos 1867'de ülkesine
döndü. Abdülaziz'in Türk hükümdarı sıfatıy- SPORU
la yurt dışına ilk kez çıkışı, dış ilişkilerimiz açı-
sından önemli bir olay olarak yorumlandı. Ülkemizde ilk atıcılık sporu (baltrap) İstan-
Ancak, unutmamak gerekir ki, Osmanlı bul'da yapıldı. Atıcılık sporunu Türkiye'ye ge-
devletinin kuruluşundan sonraki Osmanlı pa- tiren kişi ise Bulgaristan'ın Filibe kentinden
dişahları, ordularının başında defalarca fetih Niyazi Kızıltepe'dir. Yurdumuzda en eski atı-
savaşlarına çıkarak Avrupa ortalarına kadar cılık kulübü ise 1921'de İstanbul'da Avcılar
gittiler. I. ve II. Murat, Yıldırım, Fatih, Yavuz, ve Atıcılar İhtisas Kulübü adıyla açıldı. Avcı-
Kanuni Selim, tüm Balkan ülkelerini, Macaris- lık ve Atıcılık Federasyonu ise 1940 yılında ku-
tan ve Avusturya ile Almanya'yı görerek tanı- ruldu.
mışlardır.
İLK AT KOŞULARI
AVUKATLIK YAPAN
İLK TÜRK Ülkemizde ilk at koşuları Enver paşa ve ar-
kadaşlarının kurduğu "Islah-ı Nesl-i Peres"ya-
Türkiye'de avukatlık yapan ilk Türk, Kırımî- ni "At Soyunu Geliştirme Derneği"nce düzen-
zade Neşet Molla'dır. 1843-1906 yıllarında ya- lendi. Cumhuriyet'in ilanını izleyen yıllarda ise
şayan Neşet Molla, Kırımlızade Reşit Efendi'- at koşuları Tarım Bakanlığı'nın organizasyo-
nin oğludur. Muallimhane-i Nüvyab'tan me- nunda gerçekleştirilmeye başladı. İlk Gazi Ko-
zun olduktan sonra 1892 yılında İstanbul'da şusu ise 1927 yılında yapıldı. Türkiye Jokey
avukatlığa başlayan Neşet Molla, ilk Türk Kulübü de 1950 yılında kuruldu. 1953 yılın-
avukatıdır. Kırımîzade Mecmuası ve Fihristi dar itibaren de yapılan bir sözleşme ile Türki-

300

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ye'deki koşuların düzenlenmesi ve müşterek da yakıp yıkarak kullanılmaz duruma getir-
bahis oynatma yetkisi Jokey Kulübü'ne veril- diler. Bu hara, 1923 yılında yeniden düzenlen-
di. di. Böylece de Türkiye'de ilk at yetiştiriciliği
başlamış oldu.
İLK ATLETİZM ÇALIŞMALARI
Türkiye'de ilk atletizm çalışmalarına 1922 yı-
İLK AYRICALIK
lında başlandığı söylenebilir. 1912-1913 yılla-
rında tek tük görülen atletizm denemeleri bir- Yabancılara verilen ilk ayrıcalık I.Bayezit'in
kaç heveslinin ilkel çalışmalarından öteye gi- oğulları Musa ve Süleyman Çelebi'lerin Vene-
dememiştir. Bu ilk atletizm heveslileri Silifkeli diklilere bazı ticaret işlerinde "özel" yetki ta-
Şükrü, Doktor Nurettin Otmar, Selahattin ve nımalarıyla ortaya çıkar. Bu ayrıcalıkları (im-
Asım beylerdir. tiyaz) II. Murat'ın Cenevizlilere, Fatih Sultan
Mehmet'in de azınlıklara "dinsel" ve Vene-
dik, İtalyan, Cenevizliler ile Rodos şövalye-
İLK AT ÜRETME lerine de ticaret yapma, tuzları işletme yetki-
ÇİFTLİĞİ (Hara) leri vermesi izler. Başlangıçta önemsenmeyen
bu imtiyazlar giderek 1536 yılında Kanuni Sul-
Yurdumuzda ilk at üretme çiftliği yani hara, tan Süleyman'la başlayan kapitülasyonların
1913 yılında Eskişehir Çifteler'de (Aziziye) ku- devletin başına bela kesilmesinin kaynakları
ruldu. Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlılar, burayı olacaktı.

İLK BAĞIMSIZ TÜRK- İLK BAHAR BAYRAMI


ORTODOKS PATRİĞİ
Yurdumuzda ilk bahar bayramı, 1921 yılında
kutlandı. Ancak, bu ilk kutlama, bir işçi bayra-
Türkiye'deki ilk bağımsız Türk-Ortodoks Pat- mı niteliğindeydi. 27 Mayıs 1935 günü çıkarı-
riği Papa Eftim I. Erenerol'dur. Birinci Dün- lan 2739 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatil-
ya Savaşı'ndan sonra Fener Rum Patrikhane- ler Hakkındaki Yasa ile 1 Mayıs gününün
si'nin Anadolu Rumlarını Yunanlı oldukları- "Bahar Bayramı" olarak kutlanması kesinleş-
na inandırma çabalarına ve Karadeniz'de ye- ti. 12 Eylül 1980'de yapılan askeri harekâttan
ni bir Rum Pontus devleti kurma eğilimlerine sonra çıkarılan bir yasa ile, 1 Mayıs'ın resmi
karşı çıkan Papa Eftim, çeşitli dinlerden 72 bayram olarak kutlanması kaldırıldı.
temsilciyi Kayseri'de topladı. Fener Patrikha-
nesi'ni ortadan kaldırarak merkezi Kayseri'-
de olan bir Türk-Ortodoks Patrikhanesi kur- İLK BAHRİYE NEZARETİ
du. Yayınladığı bir bildiriyle Fener Patrikha-
nesi'nin Türk çıkarlarına aykırı çalıştığını bü- Türkiye'de ilk Bahriye Nezareti, 19 Mart
tün dünyaya açıkladı. Kurtuluş Savaşı'ndan 1867'de kurularak çalışmalara başladı. Bu
sonra İstanbul Patrikhanesi'yle ilişki kurarak kuruluştan önce Deniz Kuvvetleri'nin işlerine
Cumhuriyet yönetimine bağlılık sözü aldı. Üç kaptan paşalar bakardı. İlk Bahriye Nazırı ise
ay sonra bir Türk düşmanının patrik seçilme- Hakkı İsmail Paşa'dır.
si üzerine patrikhaneyle bütün ilişkilerini kesti.
18 Mart 1926'da çeşitli olaylardan geçen Pa- İLK BAKALORYA (Olgunluk) SINAVI
pa Eftim I. Erenerol, ilk kez bağımsız Türk-
Ortodoks kilisesini kurdu ve ilk patrik seçil-
di. Türkiye'de bakalorya biçiminde sınav uygu-
301

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lamaşı ilk kez Galatasaray Lisesi'nde yapıl- Amsterdam'da yapılan olimpiyatlar sırasında
maya başlandı. 1 Eylül 1869'da yayımlanan atıldı. Türkiye'den Burhan Felek, Yunanis-
bir tüzükle, lise ya da lise düzeyindeki okul- tan'dan Rinopulos, Romanya'dan Boresku,
ları bitirenlerin yüksekokullara girebilmeleri Yugoslavya'dan Dobrin ve Bulgaristan'dan Ka-
için bakalorya yöntemi uygulandı. Buna ol- çev, bir anlaşma yaparak Balkan ülkeleri ara-
gunluk sınavı da denir. 1926-1936 yıllarında sında çeşitli spor dallarında yarışmalar düzen-
lise bitirme sınavlarıyla, yakın zamanlara ka- lenmesini kararlaştırdılar. 1929 yılında resmen
dar süregelen olgunluk sınavları da bir çeşit ba- başlayan Balkan Oyunları, Türkiye'
kalorya niteliğindeydi. de ilk kez 1932 yılında İstanbul'da yapıldı.

İLK BALE GÖSTERİSİ İLK BANDO OKULU


1524 yılında İtalyanlar, İstanbul'daki bir şen- Türklerde ilk bando okulunun kuruluşu,
likte, klasik bale gösterisi düzenlediler. Buna Muzika-i Hümayun (saray ya da padişah
Türkler de dansör olarak katıldılar. Daha son- bandosu)adıyla 1827 yılında II.Mahmut'un is-
raları Türk tiyatrosunun kuruluşuna büyük teğiyle gerçekleşti. İlk bando okulunun başı-
emeği geçen Güllü Agop'un tiyatrosunda, ya- na Mangel adlı bir öğretmen getirildi, ancak
bancı birçok bale topluluğu, temsil araların- yetersiz görülünce, yerine 1828 yılında devrin
da bale gösterileri yaptılar. ünlü bando yöneticilerinden İtalyan Guiseppe
Donizetti atandı. Donizetti, 1831 yılında da.
Askeri Mızıka Okulu'nu açtı.
İLK BALE OKULUMUZ
Türkiye'de gerçek anlamda bale gösterileri, ol-
dukça yenidir. Devlet desteğiyle bale öğreni- İLK BANKA
minin başlangıcı 1943 yılında oldu. İlk bale
okulu, İstanbul Yeşilköy'de, İngiltere Krali-
yet Balesi'nin kurucusu dünyaca ünlü Dame Ülkemizde gerçek anlamda kurulan ilk banka,
Ninette de Valois'nın denetim ve eğitimi altın- İstanbul Bankası'dır. 1847 yılında faaliyete ge-
da çalışmalarına başladı. 1950 yılında Anka- çen bu bankadan sonra, 1863 yılında Osmanlı
ra'ya taşman okul, Devlet Konservatuvarı'nın Bankası ve daha sonra da başka yabancı ban-
bir bölümü oldu. Bale okulunu ilk bitirenle- kalar açıldı. 1867 yılında bütünüyle yerli ser-
rin 1960 yılında ilk oynadıkları oyun, Manu- mayeli bankalar kurmak kararı alınınca, ilk
el de Faya'nın "El Amor Burujo" (Büyüle- yerli banka kuruluşumuz olan Emniyet San-
yen Aşk) adlı eseridir. dığı ortaya çıktı.

İLK BALIK BİLİMİ İLK BARAJ (Su bendi)


Ülkemizde balık bilimiyle ilgili ilk çalışma, Türkiye'de ilk baraj, 1619 yılında Osmanlı Pa-
1914 yılında Balıkhane Müdürü olan Karakin dişahı II. Osman'ın yaptırdığı "İkinci
Deveciyan'ın, "Balık ve Balıkçılık" adıyla Osman" ya da öteki adıyla "Topuz Bendi"
yazdığı bir kitapla başlar. Deveciyan'ın kita- dir. Yüksekliği, 9 metre 91 santimetredir. III.
bı, bugünkü balık bilimi ölçüleriyle bağdaş- Ahmet, 1722'de 9 metre 41 santimetre yüksek-
mıyorsa da, bu konudaki ilk adım ve araş- liğindeki Büyük Bent'i yaptırdı. Osmanlılar
tırma olarak çok önemlidir. devrinde yapılan en büyük baraj, 1890'da hiz-
Türkiye'de ilk Balıkçılık Araştırma Şube- mete giren 18.5 metre yükseklikteki Elmalı
si'ni 1916 yılında İtalya'nın Napoli kenti Zo- Bendi'dir.
oloji İstasyonu görevlilerinden Doktor Viktor Cumhuriyet'in ilanından sonra yapılan ilk
Bayer kurdu. Balıkçılık konusunda bilimsel baraj ise, 1936'da tamamlanan Çubuk Bara-
nitelikteki ilk olumlu kuruluş, 1950 yılında jı'dır. Yüksekliği 33 metre olan bu baraj, An-
İstanbul Üniversitesi'ne bağlı olarak çalışma- kara ili sınırları içindedir. Özellikle 1950'li yıl-
larına başlayan Hidrobiyoloji Araştırma Ens- lardan sonra birçok büyük barajlar yapıldı.
titüsü olmuştur. Bunların içinde en büyüğü, Doğu Anadolu'-
daki Keban Barajı'dır. Ancak, Güney Anado-
İLK BALKAN OYUNLARI lu Projesi (GAP) içinde ye alan ve yapımı ha-
le süren Atatürk Barajı, tamamlandığında,
Balkan Oyunları'nın temeli, 1928 yılında yurdumuzun en büyük barajı olacaktır.
302

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KADIN BAKAN
Türkiye'nin ilk kadın bakanı, Prof. Dr. Tür-
kân Akyol'dur. 12 Mart döneminde 1. Erim
Kabinesi'nde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakan-
lığı'na getirilen Akyol, 1928 yılında İstanbul'
da doğdu. Ankara Tıp Fakültesi'nden mezun
olduktan sonra, göğüs hastalıkları konusun-
da ihtisas yapan ve 1964'te doçent, 1969'da
Prof. Dr. Türkân Akyol, 12 Mart döneminde Sağlık ve Sos- ise profesör olan Türkân Akyol'un, bir baş-
yal Yardım Bakanı oldu. ka özelliği de, seçimle gelen ilk rektör olması.

en az 15 üyesi bulunan ve Avukatlık Yasası


İLK BAREM YÖNTEMİ uyarınca, görevlerini onur ve dayanışma için-
de toplumun çıkarlarına göre geliştirip yapma-
1929 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile, Tür- yı amaç edinen avukatlararası bir topluluktur.
kiye'de ilk kez uygulanmaya başlanan barem
yöntemi, ünlü Fransız matematikçisi "Ba- İLK BARUTHANE
remme"in adından dilimize giren bir sözcük-
le anıldı. Devlette görev alan memurların ay- Türklerde ilk baruthane, yani barut yapı-
lıklarını belirleyen, düzenleyen ve görevdeki mevi, II. Bayezit tarafından Kâğıthane'de
eskiliği göz önüne alarak tutarlarını ayrı ay- 1490 yılında kurduruldu.
rı gösteren çizelge anlamına gelir. Bu çizelge-
de en az aylıkla, en yüksek aylık oranları, de-
rece derece gösterilir. İLK BASIMEVİ
1493 yılında İstanbul'da, 1495 yılında da Se-
İLK BARO lanik'te bir basımevi açan Museviler, buralar-
da Tevrat, yorum, dilbilgisi ve tarih türünde
kitap basarak, ilk basımevini gerçekleştirdiler.
Türkiye'de ilk baroyu, 1870 yılında kapitülas- Bunları, İtalya'da basım işlerini Öğrenen To-
yonlardan yararlanan yabancı uyruklu avu- katlı Apkar adlı Ermeni asıllı bir yurttaşımız-
katlar, "Sosyete dö baro dö Konstantinopl", la, oğlu Sultanşah'ın birlikte kurduğu basıme-
yani "İstanbul Avukatları Topluluğu" adıy- vi izler. 1567'de ilk kez bir Ermenice dilbilgi-
la kurdular. İlk Osmanlı barosunun ortaya çı- si kitabı yayımladılar. 1627'de Nikodemos
kışı, 1876 yılındadır. Bu topluluğa 62 avukat Metaksas adındaki biri, Londra'dan getirtti-
kayıtlıydı. Bunlardan 11'i Rum, 38'i Ermeni ği basımevi gereçleriyle Museviliği yeren kü-
idi. Bugünkü anlamıyla baro, her ilde çük bir kitap çıkarttı.
303

http://groups.google.com/group/merakediyorum
van resimleri bulunan bayrakları ortaya çıkar-
İLK BASIN AHLAK YASASI dı. Ancak, Türklerin ilk bayrağının hangisi ol-
duğu kesinlikle belli olmamıştır.
Türkiye'de çeşitli yerlerde yayımlanan dergi Osmanlılarda I.Mahmut devrinde yeşil
ve gazetelerle, basın kuruluşlarının temsilci- olan donanma bayrakları, III. Selim devrin-
leri, 24 Temmuz 1960 günü bir araya geldi- de kırmızı oldu ve üstündeki "hilal"e sekiz
ler. İstanbul Gazeteciler Derneği'nde, tarihi- köşeli yıldızlar eklendi. Cumhuriyet devrine
mizde ilk kez yapılmış Basın Ahlak Yasası'ın kadar bayrağımızda da çeşitli değişiklikler ol-
onayladılar. Yasayı uygulamak için bir Basın du.29 Mayıs 1926'da saltanat kaldırılıp "Bay-
Onur Kurulu seçildi. Kurul, 10 üyeden oluşu- rak Yasası" yürürlüğe girince, bayrağımız bu-
yordu. Basın Ahlak Yasası, en uygar ülkeler- günkü kesin biçimini aldı.
. de bile imrenilecek özgür toplumun, özgür
basının kendisini eleştirme ve denetlemesini ya- TÜRKLERDE İLK BAYRAMLAR
pacaktı. Bu, yine basın yoluyla kamuoyuna du-
yurulacaktı. Bu yasa, hâlâ yürürlüktedir. Türklerin, Ergenekon'dan ilk çıkışlarını her
yıl bayram şenlikeri düzenleyerek kutladıkla-
rı, "Ergenekon Destanı"nda yazılıdır. Haka-
İLK BASIN REKLAMLARI nın da katıldığı kutlama şenlikleri, örs üstün-
de demir dövülerek başlardı. Dede Korkut,
Türkiye'de ilk basın reklamlarının yapılmaya bayram niteliğindeki çeşitli törenlerden söz
başlaması, 1860 yılından sonraya rastlar. Os- eder. Hakanların doğum günleri, başa geçiş-
manlılar döneminde basında yayımlanan ilk leri, evlenmeleri, çocuklarının doğumları, ba-
reklamlar elbise, ilaç, tabak-çanaklarla, ülke- şarı kazandıkları savaşlar, bayram gibi kutla-
ye yeni girmekte olan araçların tanıtılması tü- nırdı. Türk geleneğinde Müslümanlıktan son-
ründendi. İlk reklamlar, "Tercüman-i Ahval", ra Ramazan ve Kurban bayramları kutlanma-
'Ceride-i Havadis", "Tarih" gibi gazeteler- ya başlandı.
de yayımlandı. O sıralarda reklamın kişi ha-
yatında değeri pek iyi bilinmediğinden, bir
reklam kuruluşu yoktu. Ayrıca, II. Abdülha- İLK BEBEK SERGİSİ
mit'in basına uyguladığı ağır baskı, reklam-
cılığın gelişmesini engelledi. Dünyada ve Türkiye'de ilk kez bir bebek ser-
gisinin açılması olayı, İstanbul Taksim'deki
Belediye Bahçesi'nde 1936 yılında gerçekleş-
İLK BASKETBOL MAÇI ti. Kızılay, Kızılhaç, Kızılaslan ve Güneş der-
neklerinin desteklediği bu sergiye, 20 ülke ka-
Türkiye'de ilk basketbol maçı, Robert Kolej tılmıştı. Uluslararası bu bebek yarışması o za-
öğrencileri tarafından 1904 yılında yapıldı. manlarda büyük ilgi uyandırmıştı.
Türklerin basketbolu ilk kez öğrenip oynama-
larıysa,devrin ünlü kalecisi ve Galatasaray Li- İLK BEDEN EĞİTİMİ GÖSTERİLERİ
sesi Beden Eğitimi öğretmenlerinden Ahmet
Robenson'un çabasıyla oldu. Ahmet Roben-
son, 1911 yılında eline geçen bir Amerikan İstanbul'da 16 Mayıs 1919 günü, şimdiki Fe-
dergisinde, bu oyunu tanıdı ve öğrencilerine nerbahçe Stadyumu'nun bulunduğu alanda
oynatmak istedi. 10'ar kişilik takımlar arasın- yapıldı. Gösteriyi düzenleyenler, Erkek Öğret-
da yapılan ilk karşılaşmada, oyun kurallarını men Okulu öğrencileriydi. Daha sonra bu bir
bilen olmadığından, hepsi sakatlandı. gelenek oldu ve her yıl Mayıs ayında gösteri-
Türkiye'de ilk basketbol liginin kurulu- ler yapıldı. Atatürk'ün Samsun'a ayak bastı-
şu, 1915 yılında gerçekleşti. Türkiye Basket- ğı gün olan 19 Mayıs, "Gençlik ve Spor
bol Şampiyonluğu ise, 1946'da başladı. Bayramı" adıyla 1938 yılında çıkarılan bir yasa
ile kesinleşince, spor gösterileri de bu bayram
gününe alındı. "Dağ Başını Duman Almış"
İLK TÜRK BAYRAĞI marşı da, ilk Gençlik Marşı olarak kabul
edildi.
Türk boylarının, kendilerine özgü bayrakları
vardı. Bu boylar birleşerek han buyruğu altı- İLK BELEDİYE
na girince, "hanın bayrağı" savaş alanların-
da görülmeye başladı. Son yıllarda Türkis- Günümüzdeki anlamıyla ilk belediye örgütü,
tan'da yapılan kazılar, üzerinde insan ve hay- 1869 yılında İstanbul'da çakmalarına başla-
304

http://groups.google.com/group/merakediyorum
di. Yurdun çeşitli yerlerindeki belediyelerin leri "Mahzenü'1-Ulûm" (Bilimlerin Mahzeni),
hizmet vermeye başlaması, 1870'li yıllardan Hüsamettin Ahmet'in "Miftahü's-Süeada"
sonradır. Bu tarihlerden önce belediye işleri- (Mutluluğu Bulanların Anahtarı), Kâtip Çe-
ne bakan benzer kuruluşlar görüldüyse de, lebi'nin "Keşfü'z-Zünûn" (Şüpheli Şeylerin
bunlar belediye kavramı içinde tanımlanamaz. Keşfi) gibi eserleri, bibliyografik türde ilk ki-
taplar olarak sayılabilir.
İlk kez 1930 yılında yayınlanmaya başla-
TARİHTEKİ İLK BEŞİK nan ulusal nitelikteki genel bibliyografyanın
adı, "Türkiye'de Çıkan Kitap, Gazete ve Mec-
Dünya tarihinde ilk beşik, M.S. 1. yüzyılda mualardan Bahsetmek Üzere Maarif Vekâle-
kullanılmaya başlarken, bu yüzyıl içinde Or- ti Talim ve Terbiye Heyeti Tarafından Çıka-
ta Asya'da Yedisu alanında yapılan kazıda, rılan Neşriyat Bülteni"dir.
Hun mezarından bir beşik çıkmıştır. Bu be-
şik, bugün Kırgızların kullandığı beşiğin ay-
nıdır. Türk beşikleri, biçim ve nitelik bakım- İLK BİLARDO
larından Türk topluluğunun aşamalarını gös-
terir. Yürüklerde, çocuk sırtta taşınır, bu ara- Diktörtgen biçimindeki üstü yeşil çuhayla kap-
da seyrek olarak da ağaçtan, deliksiz basit bir lı özel masalarda, üç topla ve isteka denilen
beşik kullanılır. Ege Bölgesi'nde, tabanı düz, sopalarla oynanan bir oyun olan "bilardo",
yanları dışarıya meyilli, baş ve ayak uçlarına yurdumuza ilk kez 19.yüzyılın ikinci yarısın-
kasnak geçirilen ve üst kısmında, tutmak için da girdi.
kaş denilen bir kol bulunan beşikler vardır.
Doğu ve Orta Anadolu'da kullanılan ağaçtan
yapma beşiklerde, çocuk ağ gibi bir çeşit som- İLK BİLMECELER
ya üzerine konan minderde yatırılır.
15. yüzyıldan sonra madeni beşikler, ağaç Türkler de ilk bilmecelerin geçmişinin çok eski
beşiklerin yerini aldı. Osmanlı sarayında be- zamanlara dayandığı ve bunların genellikle
şiklerin üzerine konan "serasker" örtü ve yor- "halk bilmeceleri" olduğu sanılmaktadır. 11.
gan, en değerli taşlarla süslenirdi. Doğan pa- yüzyılda Kaşgarlı Mahmut'un "Türk Dilleri
dişah çocuğuna, Hazine Kethüdası aracılığıyla Sözlüğü" adlı kitabı da bu sanıyı doğrula-
Hazinehane'de gümüş kabaralı, süslü bir be- maktadır.
şik yaptırılır ve haremin kapısına kadar gö-
türülürdü. Bu arada, padişah annesinin hazır-
lattığı bir beşikle, yorgan ve puşide denilen sır- İLK BİNA VERGİSİ YASASI
malı beşik örtüsü, büyük bir törenle eski sa-
raydan yeni saraya nakledilirdi. Bu törene de Türkiye'de ilk Bina Vergisi Yasası, 1861 yı-
"beşik alayı" denirdi. Bu alaya, bütün dev- lında çıkarıldı. II. Abdülhamit zamanında çı-
let büyükleri katılırdı. Doğumun altıncı günü karılan bu yasa ile ilk kez binalardan alman
sadrazam tarafından altın ve mücevherlerle vergi ile devlete gelir temin edildi.
süslü bir beşik hazırlanır ve çocuk erkekse, bu-
na bir de sorguç eklenerek, yine törenle Pa-
şakapısı'ndan Topkapı Sarayı'na götürülür- İLK BİNİCİLİK KULÜBÜ
dü. Bundan sonra kurbanlar kesilir ve eğlen-
celer başlardı. Türklerde binicilik ve atla spor yapma geçmi-
şi, çok eski çağlara uzanır. Orta Asya'da
Türkler, atı çeşitli amaçlarla kullandılar. Eli-
BİBLİYOGRAFYA TÜRÜNDE mizdeki belgelerden, atın savaşta olduğu ka-
dar, barışta da önemli bir yeri olduğu kanıt-
İLK ÖRNEKLER lanır. Türklerin, "at, avrat, pusat" deyimi,
bunlara ve bu arada " a t " a verdikleri değeri
Ülkemizde çağdaş anlamda bibliyografya ça- açıklar. Anadolu'nun birçok yerlerinde tören
lışmaları, 1928 yılında yapılan Harf Devri- ve bayramlarda çeşitli at oyunları oynanır. En
mi'nden sonra başladı. Ancak, Türk kültürüy- önemlileri, cirit, oğlak ve çevgendir (At üstün-
le ilgili ilk bibliyografya niteliğinde birçok ça- de sopayla oynanan bir oyun). Bu oyunlar,
lışmalar vardır. Abdurrahman Bestami'nin Türklerin bilinen en eski atlı oyunlarıdır.
"Mevzuatü'I-Ulûm" (Bilimlerin Konuları), İlk binicilik derneği ise 1913 yılında Sipa-
Molla Lütfi'nin "El- Metâlib-i İlâhiye" hi Ocağı adıyla açıldı. Amacı, ata binmeyi,
(Tanrısal Dilekler), Abdülzâde Mehmet Ta- atçılığı, at sporunu geliştirmek olan bu oca-
hir'le, Serkis Orpelyon'un birlikte düzenledik- ğın kurucuları arasında, devrin ünlü kişilerin-
305

http://groups.google.com/group/merakediyorum
den Mahmut Şevket'le Mahmut Muhtar pa- leri tezkerelerde (pusula, betik) rastlıyoruz.
şalar vardı. Hoca Dehhani'nin "Selçuklular Şehnamesi",
Mustafa Darir'in "Tercüme-i Siretü'n-Nebî",
Bursalı Lâmii"nin "Peygamberlik İşa-
İLK BİRA FABRİKASI retleri", "Bakî'nin "Kesin Bilginin İzleri" adlı
biyografileri, çağlarının ünlü ürünleridir.
Türkiye'de ilk bira fabrikası, 1912 yılında Ay-
dın'da, özvarlığı yabancı kaynaklı Bomonti
Nektar Şirketi tarafından kuruldu. 1940'ta Te-
İLK BOKS KULÜBÜ
kel İdaresi, Aydın Bira Fabrikası'nı satın ala-
rak, burada "rakı" üretimine başladı. Ülkemizdeki ilk boks kulübü, 1919-1920 yıl-
larında Akşiyani Efendi ile Musevi bir yurt-
taşın çabasıyla kuruldu. İstanbul Taksim'deki
BİSİKLET SPORUNUN Şantekler Salonu'nu tutan ilk boks kulübünün
giderleri, Fransa Boks Federasyonu'nca kar-
TÜRKİYE'YE İLK GİRİŞİ şılanıyordu.
Türkiye'deki ilk boks federasyonu da,
Meşrutiyet'ten önce İstanbul Tepebaşı'nda 1923 yılında kurulan Türkiye İdman Cemiye-
bulunan iki bisiklet satıcısı, müşteri çekmek ti İttifakı'ndan hemen sonra gerçekleştirildi.
amacıyla gösteriler düzenledilerse de, ilgi çe- İlk Boks Federasyonu Başkanımız da Eşref Şe-
kemediler. Bisikletin yurdumuza kesinlikle ilk fik Atabey'dir. Bağımsız bir federasyon olan
girişi ve yayılması 1910 yılına rastlar. İlk ulus- Boks Federasyonu, boksun gereken ilgiyi gör-
lararası bisiklet yarışmaları da İstanbul'da meyişi nedeniyle bir süre sonra kapandı.
1927 yılında Bulgarlarla yapıld;.
Ülkemizde ilk bisiklet federasyonu ise 1924
yılında kuruldu. İlk Türkiye Bisiklet Birinci- İLK BORSA
liği Yarışması da yine aynı yıl Ankara'da, Mu-
hafızgücü Spor Alanı'nda düzenlendi ve bu 2 Aralık 1873 günü bir tüzükle çalışmaya baş-
yarışmayı Cavit Cav kazandı. layan Dersaadet Tahvilat Borsası, Türkiye'-
1924 yılında Paris'te düzenlenen olimpiyat nin ilk borsası sayılır. 16. ve 17. yüzyıllarda
oyunlarına bisiklet dalında yarışmak üzere gi- Osmanlılar'da sanat ve ticaretle uğraşanların
den Fahri Ağabey, Cavit Cav ve Raif Bey'- lonca örgütleri de ilk borsa kuruluşlarıysa da,
den kurulu Bisiklet Milli Takımımız, yarışma- "resmi" bir nitelik taşımazlar.
ya girebilmek için satın alabilecek bisiklet bu- Ülkemizde ilk ticaret borsası İzmir'de, İz-
lamadıklarından geri döndüler. Bisiklet spo- mir Ticaret ve Sanayi Borsası adıyla 1886 yı-
runda olimpiyat oyunlarına ilk katılı- lında kuruldu.
şımız, bu nedenle 1928 Amsterdam Olimpiyat
Oyunlan'nda mümkün olabildi.
İLK BUHARLI GEMİ
İLK KADIN BELEDİYE MEMURU Yurdumuza ilk buharlı gemi, 1827 yılında ge-
tirildi. Bu tür deniz araçlarıyla deniz ticareti-
Türkiye'nin ilk belediye zabıta memuresi Afife nin başlaması ise 1843 yılında Bahriye Neza-
Irk (İpek)'tir. 1952 yılında Erzurum'da bele- reti'nin İzmit-Gemlik-Tekirdağ iskeleleri ara-
diyeye giren Afife Irk, zabıta memuresi ola- sında "Seyr-i Bahri" adlı bir gemiyi bu amaçla
rak bir süre çalıştıktan sonra, Muhtaç Asker çalıştırmasıyla olmuştur. Türk deniz ticareti
Aileleri Şubesi Şefi oldu. 32 yıl hizmet ettik- de böylelikle başlar. Yine aynı yıl, başka bir
ten sonra, 1978 yılında emekli olan ilk kadın gemi daha çalıştırılmış, ayrıca Boğaziçi'nde de
zabıta memurumuz, halen Erzurum'da yaşa- "Eser-i Hâyr" adlı bir vapur işletilmeye baş-
mını sürdürüyor. lanmıştır.

İLK BİYOGRAFİ İLK KADIN BÜYÜKELÇİ


Türkiye'nin ilk kadın büyükelçisi Filiz Dinç-
Kişilerin ilgi çekici yaşam öykülerini, yaptık- men'dir. Halen Strasbourg'daki Avrupa Kon-
ları önemli işleri bütün yönleriyle toparlayıp seyi Daimi Temsilcimiz olana Dinçmen, 1982
yazma türü ola biyografilerin Türkiye'de ilk yılında ilk kadın büyükelçi olarak nasıl atan-
örneklerine tarihler, menakıpnameler (tarihe dığını şöyle anlatıyor:
geçmiş ünlü kişilerin yaşantılarından örnek- "Üniversiteyi bitirince, Dışişleri'ne girdim.
306

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Eşim, üniversiteden sınıf arkadaşımdı. İlk gö- döndükten sonra da 6 yıl süreyle bakanlıkta
rev yerim New York'taki BM Temsilciliği ol- çeşitli görevlerde bulundum. 1982 yılında da
du. Orada, eşimle evlendik. Daha sonra Tah- Türkiye'nin ilk kadın büyükelçisi olarak La-
ran'a tayin olduk. Sonra, Ankara'ya, Bakan- hey Büyükelçiliği'ne atandım. Kadın olduğum
lığın Ekonomik İşler Dairesi'ne atandık. Bu için bu görevde başlangıçta zorluklarım ol-
görevi takiben de Brüksel'deki AET Daimi du, ancak, daha sonra herkes bana yardımcı
Temsilcilik görevini üstlendim. Brüksel'den oldu. Bunu şükranla hatırlıyorum."

c-ç

İlk Cumhurbaşkanımız Atatürk, Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923 günü, TBMM'de oybirliği ile göreve seçildi.
cesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yaptı-
İLK CUMHURBAŞKANI ğı olağanüstü toplantıda üyelerin oybirliğiyle
Türkiye'nin ilk cumhurbaşkanı, Mustafa Ke- Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkan-
mal Atatürk'tür. 29 Ekim 1923 gününün ge- lığına seçilmiş oldu.

307

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Muhit (Çevre) adlı coğrafya kitapları, bu alan-
İLK CASUSLUK ÖRGÜTÜ daki çabaların ilk ürünleridir. Osmanlı dev-
leti, ilk kez uluslararası bir coğrafya sergisine
Osmanlılarda casusluk, devletin kuruluşuyla kitap ve haritalarla 1875 yılında katıldı.
başlamıştır. Araştırmalar, Osmanlı Devleti' I. Dünya Savaşı sırasında da İstanbul Üni-
nin kurucusu I. Osman'ın beyliği çevresinde- versitesi'ne bağlı bir Coğrafya Araştırma Ku-
ki bey ve tekfurlara karşı casuslar kullandığı- rumu açıldı. Bu ilk araştırma kurumunun ilk
nı gösterir. Tarihimizde belirli ilk casusluk ör- öğretim görevlileri, Profesör Erid Obst'la Faik
gütünü İstanbul'u almayı aklına koyan Fatih Sabri Duran'dır.
Sultan Mehmet kurmuştur. Uçan kuştan kuş-
kulanan II. Abdülhamit ise, casusluk örgütü-
ne büyük önem vererek geliştirmiştir. 1908'de TÜRKLERDE DİN UĞRUNA
ilan edilen Meşrutiyet'le, bu örgüt kaldırıldı. YAPILAN İLK SAVAŞ (Cihad)
Osmanlılarda, savaşlara dinsel bir nitelik ver-
İLK CERRAHHANE mek, gelenek haline getirilmişti. Cihad ilanı-
(Ameliyathane) nın kendine özgü bir töreni vardı. Tarihimiz-
de ilk "cihad ilanı", 1389'da başlayan Birin-
14 Mart 1827'de II. Mahmut'un emriyle ci Kosova Savaşları sırasında olmuştur.
Cerrahhane-i Âmire adıyla kuruldu. İstanbul
Şehzadebaşı'nda açılan bu kuruluşun yöneti- İLK CUMA TATİLİ
mi ve eğitimi, bir Macar dönmesi olan Meh-
met Necati Efendi tarafından yapıldı. 20'ye
yakın cerraha (operatöre) meslekle ilgili bil- Osmanlı İmparatorluğu'nda, Tanzimat'a ka-
giler verildi.Cerrahhane,1832 yılında Topka- dar "hafta sonu" dinlenme tatili yoktu. Müs-
pı Sarayı duvarlarının dışına taşındı. Yaşı kü- lümanların tatil günü sayılan cumanın Osman-
çük erlerden cerrah yetiştirmek amacıyla öğ- lılarca tatil günü olarak seçilmesi, 1839 yılın-
renciler alındı. Başına da ünlü Fransız cerra- dadır. Bilindiği gibi, Cumhuriyet'in ilanından
hı Sad dö Kaliyer, müdür olarak getirildi. Tıp sonra 1935'te çıkarılan bir yasa ile,"pazar"
ve cerrahlık öğrenimi, ilk başta ayrı okullar- günü, hafta sonu tatili olarak kabul edildi.
daydı. Bu kurum, 1838 yılında Tıp Okulu'yla
birleştirildi. Cerrahhane'nin bilinen en eski
mezunları, Hekimbaşı ve Cerrah İsmail Paşa, CUMHURİYETİN İLK İLANI
Kâmil Ali, Hüseyin, Şerif, Nuri ve Veli efen-
dilerdir. TBMM, 29 Ekim 1923'te olağanüstü bir top-
lantı yaptı. Oybirliğiyle onaylanan bir yasa
taslağı, yasa haline getirildi. Bu yasaya göre,
İLK CEZA YASALARI bundan böyle devletin yönetim biçimi cumhu-
riyet oluyordu. Cumhuriyet'in ilanıyla, tari-
Ülkemizde ilk ceza yasalarının yapımı Fatih himizde ilk kez ulusun kendi kendisini yönet-
Sultan Mehmet ile Kanuni Sultan Süleyman'- me, denetleme devri başlıyordu. Atatürk'ün
ın dönemlerinde gerçekleşti. Ancak, bu yasa- önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşı, böy-
lar, genel ceza kurallarının hepsini kapsamak- lece Cumhuriyet'in ilanı ile bütünlendi.
tan oldukça uzaktı. İlk genel ceza yasası, 1840
yılında yürürlüğe giren "Genel Ceza Yasa-
sı"dır. İLK ÇAY ÜRETİMİ
Yurdumuzda çay üretimine, Japonya'dan
İLK COĞRAFYA 1878 yılında getirilen tohumların örnek çift-
liklere ekimiyle başlandı. Bu ilk denemenin
Coğrafya ile ilgili yayınların Türkçeye çevri- olumlu sonuç verdiğini gören Halkalı Tarım
lişi, Osmanlıların ilk dönemine kadar uzanır. Okulu Müdürü Ali Rıza Ertem, Rize ve Art-
II. Murat'la Fatih, coğrafya bilimine büyük vin dolaylarında çay üretmek için büyük ça-
önem verirlerdi. Osmanlı İmparatorluğu'nun ba gösterdi. Çayın işlenip kullanılabilecek du-
deniz sınırları genişledikçe de deniz coğraf- ruma gelmesini sağlamak amacıyla ilk kez Ri-
yacılığı ilerledi. Pirî Reis'in"Kitâb-ı Bahriye" ze'de yapımevleri açıldı. Çayın günümüzdeki
(Denizcilik Kitabı), Şeydi Ali Reis'in teknikle işlenip ambalajlanması, ancak
"Mir'atü'l-Memâlik" (Ülkelerin Aynası) ve 1947-1948 yıllarında gerçekleşti.
308

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Türkiye'de cam üretecek ilk fabrika, 1934'te kuruldu. Paşabahçe Şişe ve Cam Sanayii adı verilen bu fabrika, son yıllar-
da Avrupa ülkelerine de cam ihracı yapmaktadır.
Türklerde camın geçmişi, çok eskilere uza-
İLK CAM FABRİKASI nır. Selçuklu Türkleri, camdan çok çeşitli bi-
çimde yararlandılar. İstanbul'un alınmasıyla,
Çağdaş gereklerine uygun anlamda ilk cam Osmanlı Türklerinde camcılık, büyük çapta
fabrikası, 1934 yılında İstanbul Paşabahçe'de gelişti.17. ve 18. yüzyıllarda Eğrikapi-Tekfur
kuruldu. "Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası" Sarayı arası bir camcılık sitesi durumuna gel-
adlı bu kuruluş, Türkiye'nin cam gereksinimi- di. 1848 yılında Çubuklu'da kurulan ilkel cam
nin büyük bir bölümünü karşıladıktan başka, yapımevinde, "çeşm-i bülbül".(bülbül gözü)
yurt dışına da ihraç ürünler üretiyordu. Son denen ünlü kristaller yapılmaya başlandı. Bu-
yıllarda büyük bir gelişme gösteren fabrika, gün Beykoz İşi denilen bu kristaller, ışıkta kır-
Avrupai anlamda eşyalar yapmaktadır. mızı renkte yansırlar.

Türkiye'de ilk çocuk romanı ise, Mahmut


TÜRKLERDE İLK ÇEK Yesari'nin yazdığı "Bağrı Yanık Ömer"dir
(1930).
Tarihimizde para yerine 'çek" kullanmayı ilk Ülkemizde ilk çocuk şiir kitabı ise İbrahim
öneren, Kazazyan Agop Paşa'dır. Agop Pa- Alaattin Gövsa'nın 1911 yılında yayımladığı
şa, Osmanlı Maliye bakanlarındandı. Alışve- "Çocuk Şiirleri"dir
rişte büyük kolaylık sağlayan çek kullanımını, Bu arada, "ilk çocuk yayını"nm türü sa-
Agop Paşa, 1885 yılında yurdumuza getirdi. yılabilecek bir dergiyi Sıtkı Efendi ile arkadaş-
ları, 10 Ekim 1869 günü yayımladılar. Hafta-
lık olarak çıkan bu dergi, "Mümeyyiz" adlı
ÇOCUK EDEBİYATI siyasi gazetenin ardından yayınlanmıştı. O za-
man büyük ilgiyle karşılanan dergi, 1 Kasım
Türkiye'de çocuk edebiyatıyla ilgili ilk ürünün 1870 yılında kapandı.
Şinasi'nin La Fontaine'den çevirip yayınladı-
ğı "Kurtla Kuzu Masalı" olduğu söylenir. O
zamana kadar çocuk edebiyatı olarak bütün İLK ÇİKOLATA FABRİKASI
bildiğimiz, gelenek yoluyla ağızdan ağıza ak-
tarılarak söylenen masallardır. 1924 yılında İstanbul'da çalışmaya başladı.
309
http://groups.google.com/group/merakediyorum
Fabrika kurulmadan önce çikolata, Türkiye'
ye dışarıdan getirilirdi. İLK ÇOCUK TİYATROSU
Türkiye'de ilk çocuk tiyatrosu temsilleri, 1935.
İLK ÇİMENTO ÜRETİMİ yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda verildi.
İlk oyun da M.Kemal Küçük'ün yazdığı Ço-
Yurdumuzda ilk çimento üretimi, 1911 yılın- cuklara Tiyatro Dersi, Gülmeyen Çocuk'tu.
da Danca'da kurulan çimento fabrikasıyla Büyük ilgi gördü. Bu nedenle 1947'de Devlet
başladı. Tiyatrosu, İzmir Şehir Tiyatrosu'nda Çocuk
Tiyatrosu bölümleri açıldı.

D
girmesiye kullanılmaya başlandı. Bundan önce
İLK DAĞCILIK damga pulu yerine "varak-ı sahiha" denilen
damgalı kâğıtlar kullanılıyordu. Bu kâğıtların
ilk kez kullanılmaya başlanışı da Telmas adlı
İlk Türk dağcısı, Profesör Ali Vehbi Türküs- bir İspanyol'un devlete gelir sağlamak için ver-
tün'dür. 1877-1937 yıllarında yaşayan bu dağ- diği öneriyle olmuştu.
cımız, Avrupa'daki Montblanc Tepesi'ne,
Türk bayrağını ilk diken Türk'tür. Türküs-
tün'ün adı, Türk dağcıları tarafından Niğde İLK DEMİRYOLU
Aladağlar'ın yüce bir doruğuna verildi. Dağ-
cılık, Türkiye'de onunla başladı. Tarihimizde ulaşıma açılan ilk demiryolu,
1854 yılında Osmanlılar dönemindeki Kahire-
İskenderiye demiryoludur. Türkiye sınırları
İLK DANIŞTAY içinde kalan ilk demiryolu ise, İzmir-Aydın
arasında döşenen bir bölümdür. Bu yolların
1837 yılmda"Meclis-i Abkâm-ı Adliye" adıyla hepsi de, İngilizler tarafından yapılmıştı. Os-
II. Mahmut'un desteğiyle kuruldu. Bu ilk Da- manlı devletinin ilk demiryolu yapımına baş-
nıştay, devleti ilgilendiren konulan görüşmek, laması, Anadolu-Bağdat demiryolunun bir bö-
yasa tasarılarını hazırlamak, günümüzdeki an- lümü olan İstanbul-İzmir demiryolunun dö-
lamıyla Bakanlar Kurulu'nun yapmayı tasar- şenmesiyle oldu. Bu yol, 1873 yılında bitirildi.
ladığı işleri inceleyip, bir düzene koymayı
amaçlıyordu.
İLK DEMOKRATİK GELİŞİM
İLK DAKTİLOGRAFİ DÜNYA 1807 yılında yürürlüğe giren "Sened-i İttifak"
ŞAMPİYONUMUZ la başlar. Bununla ilk kez, padişahın yetki-
leri kısıtlanıyordu.
Türkiye, 1956'da uluslararası daktilo yarış
alanlarında uygulanan kuralları benimsedi. İLK DENİZALTI
Deneylilerde, dakikada net 107 sözcük yazan
Ece Özbayrak, 1965 yılında Paris'te düzenle-
Türkiye'ye ilk denizaltı gemisi, 1885 yılında
nen ve 21 ülkenin 159 yarışmacısı arasından
İngiltere'den getirildi. İngiliz gemi mühendi-
şampiyon olarak, bu konudaki "ilk" unvanını
si Karet'in denetiminde yapılan bu denizaltı,
aldı.
çok beğenildiğinden, iki denizaltı daha alın-
dı. Ancak, son denizaltıların kurulma ve ta-
İLK DAMGA PULU kılma işlemi, İstanbul Taşkızak'ta gerçekleşti-
rildi. 1888 yılında denize indirildiler. Bu ilk de-
1873 yılında Damga Tüzüğü'nün yürürlüğe nizaltılar, buharla çalışıyorlardı. Ağırlıkları
310

http://groups.google.com/group/merakediyorum
160 ton, boyları 30.5, genişlikleri ise 3.66 Kırım Savaşı sırasında başlandı. Boğazlar'da
metreydi. Anadolu ve Rumeli, Karadeniz'de Karaburun,
Marmara'da Yeşilköy, Çanakkale'de Çimen-
İLK DENİZ HARİTASI lik, Kumkale, Gelibolu fenerleri, 1856 yılın-
da dikildiler. 1857 yılında da İstanbul Ahır-
Türkiye'de ilk deniz haritasını 1513 yılında Pi- kapı, Çanakkale'de Nara ve Kilitbahir fener-
rî Reis yaptı. Pirî Reis'in doğduğu yer olan leri yapıldı.
Gelibolu'da çizdiği bu harita, ceylan derisi üs-
tüne yapılmıştı. 1517'de Yavuz Sultan Selim'e İLK DENİZ MÜZESİ
Mısır seferi sırasında sunuldu. Atatürk'ün em-
riyle de bu harita, 1935'te bastırıldı. 1897-1898 yıllarında İstanbul Kasımpaşa'da
kuruldu. İkinci Dünya Savaşı çıkınca, Ana-
İLK DENİZCİLİK OKULU dolu'ya kaçırılan tarihi eserler, savaştan son-
ra yine buraya getirildi. 1949'da Dolmabah-
Hamit Naci'nin desteğiyle kuruldu. Özel bir çe Camii'ne, oradan da bugün İstanbul De-
okuldu. 1909 yılında açıldı. 1928 yılında dev- niz Müzesi olan Beşiktaş'taki yerine taşındı.
letleştirilen 3 Haziran 1946'da Yüksek Deniz- Bu müzede, denizcilikle ilgili çok değerli eser-
cilik Okulu adını açıldı. Lise bölümü kaldırıldı. ler bulunmaktadır.
Okul, sivil kaptanla yüksek düzeyde denizci
yetiştirir.
İLK DEPREMLER
İLK DENİZ FENERLERİ M.S. 1. yy' da oluşan depremler, ilk bilinenler-
Türkiye kıyılarında deniz fenerleri yapımına dir. Daha önceki depremler hakkında elde belge

İLK KADIN DEKANIMIZ


1954 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakül-
tesi Dekanı olan Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan,
Türkiye'nin ilk kadın dekanıdır. 1910 yılında
İstanbul'da doğan, 1928 yılında Erenköy Kız
Lisesi'ni bitiren Prof. Gökdoğan, aynı yıl ya-
pılan bir sınavı kazanarak matematik ve fizik
öğrenimi görmek için Fransa'ya gitti. 1934 yı-
lında yurda dönen Nüzhet Gökdoğan, kadı-
na henüz seçme ve seçilme hakkı verilmediği
bir sırada "doçent"liğe seçildi. Daha sonra
profesör olan Nüzhet Gökdoğan, önce bölüm
başkanı, 1954 yılında da Profesörler Kuru-
lu'nca dekan seçildi. Nüzhet Gökdoğan'ın
"ilk kadın dekanhk"m yanında, ilk kadın ast-
ronomi profesörü, ilk kadın bölüm başkanı ve
1954 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı olan yine ilk kadın üniversite senatosu üyesi unvan-
Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan, Türkiye'nin ilk kadın dekanıdır. lığı da bulunuyor.

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yoktur. Önemli depremler şunlardır: 668'de dığı "Türk Dilinde Söz Diziminin Aslı" adın-
İzmir'de 20 bin, 1458'de Erzincan'da 30 bin, daki kitabı olduğu söylenebilir.
1509'da İstanbul'da 13 bin, 1688'de İzmir'de İlk Türkçe dilbilgisi kitabı ise Keçecizade
yaklaşık olarak 20 bin, 1883'te Çeşme'de 15 Fuat Paşa ile Ahmet Cevdet Paşa'nın ortak-
bin, 1939'da Erzincan'da 32 bin 372, 1943'te laşa hazırladıkları "Kavaid-i Osmaniye" (Os-
İlgaz'da 4 binden fazla kişi ölmüştür. Deprem manlı Dilbilgisi Kuralları) adında ve 1884 yılın-
kuşağında bulunan ülkemizde, son yıllarda da da yayımlanan bir yapıttır.
zaman zaman çok ölümlü depremler oluş-
maktadır. İLK DİŞÇİLİK OKULU
Türkiye'de ilk dişçilik okulu, 16 Eylül 1909'da
İLK DERGİ eğitime başlayan "Darü'l-Fünûn-ı Osmanî Tıp
Fakültesi Eczacı ve Dişçi Kabile ve Hastaba-
1850 yılında yarı Türkçe, yarı Fransızca, için- kıcı Mektepleri" adlı okuldur. İstanbul Kadır-
de tıp konusunda yazılar bulunan aylık bir ga'daki Menemenli Mustafa Paşa Konağı'nda
dergi çıktı. "Vakayi-i Tıbbiye" (Tıp Olayları) eğitim çalışmalarını sürdüren okul, 1925 yılın-
adlı bu çok özel dergiyi saymazsak, Türkiye'- da Beyazıt Camii yakınındaki eski Jandarma
de ilk derginin Münif Paşa'nın 1861'de yayın- Dairesi'ne taşındı. 1934-35 yılında fakülte sta-
ladığı "Mecmua-i Fünûn" (Fenler Dergisi) ol- tüsüne geçti. 1964 yılında ise Tıp Fakültesi'-
duğu söylenebilir. nden ayrılarak bağımsız bir fakülte oldu.

İLK DEVALÜASYON İLK DOLMUŞ


Türkiye'de yapılan ilk devalüasyon (para de- Türkiye'de dolmuşçuluk, ilk kez İstanbul'da
ğerini düşürme) olayı 7 Eylül 1946 yılındadır. 1940-41 yıllarında başladı. II. Dünya Savaşı sı-
rasında dışarıdan taşıt alınamayınca, İstanbul
şoförleri, "dolmuş" yoluyla yolcu taşımaya
İLK DİL KURULTAYI başladılar. Belediye, bunlara karşı savaş açtı,
ancak etkili olamadı. Halkın da benimsediği
İlk dil kurultayı, 26 Eylül 1932'de Dolmabah- bu tür yolculuk, daha sonra Anadolu'daki
çe Sarayı'nda toplandı. Atatürk'ün dilek ve kentlere de yayıldı.
isteğiyle 12 Temmuz 1932'de kurulan Türk Dil
Kurumu, ilk kurultayında, Türkçe'nin yaşa-
yıp köklenmesi ve yabancı sözcüklerden arın-
İLK DOĞUM KLİNİĞİ
dırılması yolunda çalışmalar yapmıştı. Türk
Dil Kurumu'nun ilk kurucuları Samih Rifat, 1892 yılında İstanbul Demirkapı'da açıldı. Adı,
Ruşen Eşref Ünaydın, Celâl Sahir Erozan, Ya- "Seririyyat-ı Vilâde" (Çocuk Kliniği) olan bu-
kup Kadri Karaosmanoğlu'dur. rada, ebelik ve kadın hastalıkları bilimleri,
Bu arada, tarihimizde ilk dilbilgisi ürünü- hem gelen hastalar üzerinde uygulanır, hem de
nün de Kaşgarlı Mahmut'un 11. yüzyılda yaz- öğrencilere öğretilirdi. Özel bir klinikti.

E
Yurdumuzda ilk eczane de l'802 yılında İs-
İLK ECZACILIK OKULU tanbul Taksim Caddesi'nde açıldı.

Türkiye'de eczacılık öğrenimine, 1839 yılın- İLK EDEBİYAT TARİHİ


da başlandı. Okul, tıp okuluna bağlı idi. 3 yıl-
lık eğitim süresi vardı. Bu okulun o zamanki Edebiyat ürünlerini ve yazarlarını tarihsel ge-
kuruluş amacı, ordunun eczacı eksiğini gider- lişim içinde inceleyen bir bilim dalı olan ede-
mekti. Bitirme sınavları, padişahın önünde ya- biyat tarihi konusundaki ilk yerli örnekler,
pılırdı. İlk askeri eczacı, 1842 yılında diplo- 1888'de Abdülhalim Memduh'un, 1910'da da
ma aldı. Faik Reşat'ın kitaplarıdır. İkisinin de adı
312

http://groups.google.com/group/merakediyorum
"Tarih-i Edebiyat-i Osmaniye'' olan bu ki- Efendi'dir. Bunu, Paris'e gönderilen Seyit Ali
taplar, birer ders kitabı niteliğinde yazıl- Efendi ile Berlin'e gönderilen Aziz Efendi iz-
mışlardı. ledi. II. Mahmut zamanında aksayan sürekli
elçi gönderme işi, daha sonra düzene sokul-
du. 1834 yılından sonra da, "fevkalade büyük-
İLK ELEKTRİKLİ TREN elçi, büyükelçi, orta elçi" adlarıyla Berlin,
Londra, Petersburg, Tahran ve Viyana'da ye-
1955 yılında İstanbul'da Sirkeci-Halkalı ara- ni elçilikler kuruldu.
sında çalışmaya başladı. 1969 yılında ise İs-
tanbul'un Anadolu yakasında Haydarpaşa- İLK ENGELLİ KOŞU
Gebze arasında ikinci elektrikli tren işletme-
ciliğine geçildi. 1928'de gerçekleştirildi. 110 metre üzerinden
yapılan engelli koşunun ilk Türkiye rekortme-
ni, Galatasaray Kulübü'nden Şekip Engineri'
İLK KADIN EMNİYET MÜDÜRÜ dir. Derecesi, 20.1 metre idi.
Yurdumuzda 400 metre engelli koşunun
1941 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bil- başlangıcı ise, 1932 yılına rastlar. Bu dalda ilk
giler Fakültesi'ne giren Feriha Sanerk, 4 yıl rekortmenimiz de, Fenerbahçe Kulübü'nden
boyunca okulun tek kız öğrencisi olarak öğ- Ziya Atlet'tir.
renim görür. Bu kız öğrenci, daha sonraki yıl-
larda da erkeklerin arasında mücadelesini
sürdürerek Emniyet Genel Müdürlüğü'ne gi- İLK ESKRİM FEDERASYONU
recekti. 1951 yılında amacına ulaşan Feriha
Sanerk, "Türkiye'nin ilk kadın emniyet 1923 yılında kurulan federasyonun ilk başkan-
müdürü" olarak polis teşkilatımıza yıllarca lığına da, bu görevi 1938 yılına kadar yapan
hizmet verdi. Fuat Balkan getirilmişti. Türk eskrimcilerinin
uluslararası ilk karşılaşması, 1924 Paris Olim-
İLK ELEKTRONİK piyatları ile başlar.
Eskrim sporu ise, yurdumuzda ilk kez 1911
HESAP MAKİNESİ yılında Beşiktaş Spor Kulübü'nce benimsenip
uygulandı. Kesici olmayan, köşeli özel kılıç-
1960'lı yıllara kadar yurdumuzda elektronik larla bir vuruşma sporu olan ve özel elbiselerle
hesap makinesi kullanılmıyordu. Aynı yıl, Ka- oynanan bu oyunun ilk öğretmeni de, Hüsnü
rayolları Genel Müdürlüğü'ne yurt dışından Bey'dir. Bu değerli öğretmen, 1901 yılında Fu-
getirilen elektronik hesap makinesi, bu aracı at Balkan, Ömer Lütfi ve Refik beyleri çalış-
ilk kullanan kuruluş oldu. Üniversitelerimiz- tırarak, ilk Türk eskrimcileri yetiştirdi. II.
de ilk elektronik hesap makinesi ise 1964 yı- Abdülhamit'in önünde İtalyanlarla yaptıkla-
lında, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde rı karşılaşmaları kazanan bu üç eskrimciden
kuruldu. sonra, padişah buyruğuyla eskrim sporu, as-
keri okullarda zorunlu ders oldu.
İLK ELÇİ
Çelebi Mehmet, Gelibolu ve Eğriboz savaşla- İLK EVCİL HAYVAN VERGİSİ
rı sonunda, yani 1417'de yapılan bir anlaşma-
nın eşini, bir elçi ile Venedik'e gönderdi. Türkiye'de ilk kez evcil havyan vergisi adıyla
Ancak, bu elçinin adı bilinmemektedir. vergi koyan, Padişah II. Abdülhamit'ti.
Türk tarihinde ilk elçinin de, Uygurlar za- "Hayvanat-ı Ehliyye Rüsumu" adıyla konu-
manında görev aldığı sanılmaktadır. lan bu vergi, 1903 yılında uygulanmaya baş-
İlk sürekli elçiliğin ise III. Selim zamanın- landı. Ancak, birçok yerde ayaklanmalara yol
da kurdurulduğu bilinir. İlk sürekli elçimiz de, açtığından, bu acayip vergi türü, 1907 yılın-
1792 yılında Londra'ya atanan Yusuf Agâh da kaldırıldı.

313

http://groups.google.com/group/merakediyorum
F
Ziya Gökalp, 1920'li yıllarda folkloru ulusal
İLK FES KULLANILIŞI açıdan ele alarak, kültür araştırmalarında,
kendi deyimi ile "Halkiyat", yani folklorun
Tarihimizde ilk fes kullanılışı, Osmanlılar dö- önemli bir bilim dalı olduğu yolundaki görüş-
neminde II. Mahmut zamanındadır. O yıllar- lerini açıkladı. Bu sırada, Ankara'da halk kül-
da, Koca Hüsrev Paşa, Akdeniz'e bir sefer türünün incelenip derleneceği amaçlı bir
yapmış, bu ülkelerde gördüğü fesi, çok beğe- dernek kuruldu. 1927'de kurulan bu derneğin
nerek, dönüşte de erlerine getirmişti. II. Mah- adı, Türk Halk Bilgisi Derneği idi. Bu dernek,
mut, bu fesi görünce çok beğendi. 1832'de bir ülkemizde kurulan ilk folklor derneğidir.
genelge yayınlayarak, orduda "fes" takılma-
sını zorunlu kıldı. Hatta, ilk etapta Tunus'a
50 bin fes ısmarladı. Yüzyıllardır sarık ve ka- İLK FOTOĞRAFÇILIK DERSİ
vuk takan Osmanlılar, bu yeniliği çok tuttu-
lar. Başlayan fes salgını, sonunda bir de Fes Türkiye'de ilk fotoğrafçılık dersi, 1937'de Ga-
Nazırlığı (Bakanlığı) kurulmasıyla sonuçlan- zi Ortaöğretmen Okulu ve Eğitim Enstitü-
dı. İlk Fes Nazırımız da Mustafa Efendi'dir. sü'nde açılan resim bölümlerinde verildi. Fo-
Kıyafet Kanunu ile fes, 1925 yılında ya- toğrafçılık dersi, daha sonraları 1945'te An-
saklandı. kara Polis Enstitüsü'nde de ders program-
larına alındı. 1947 yılında da, bugün Marma-
ra Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ola-
TÜRKİYE'DE İLK FESTİVAL rak bilinen, eski adıyla Tatbiki Güzel Sanatlar
Akademisi'nde, Grafik Sanatlar Bölümü'nde
1931'de Beylerbeyi Sarayı'nda düzenlenen fotoğrafçılık dersi konuldu.
Balkan Oyunları Festivali, ülkemizdeki ilk fes- Yurdumuzda ilk fotoğraf dergisi, 1945'te
tival oldu. İlk tiyatro festivali ise Devlet Ti- Ankara'da çıkarıldı. Safter Sürel ve Şinasi Ba-
yatroları tarafından 1959 yılının Mayıs ayında rutçu'nun çıkardıkları bu dergi, Profesyonel
Antalya Aspendos'ta düzenlendi. ve Amatör Foto Dergisi adıyla yayınlandı. İlk
fotoğrafçılık kitabı da, Fransızca'dan dilimi-
ze çevrilmiştir.
İLK FIKRA YAZARLIĞI Fotoğrafçılık konusundaki ilk yerli kitap,
"Risale-i Fotoğrafya"dır (Küçük Fotoğrafçı-
Gazetelerde, adına fıkra denilen, gündelik lık Kitabı). Kitabın yazarı ise Yüzbaşı Hüsnü
konularla ilgili köşe yazıları, Türk edebiyatın- Efendi'dir. Yurdumuzda ilk kez bir fotoğraf
da ilk kez Tanzimat'tan sonra başladı. Şinasi sergisi, 1942'de Gazi Öğretmen Okulu'nda
ve Namık Kemal'in bu türdeki kısa yazıları, açılmıştır. Bu konudaki ilk yarışma ise, An-
ilk fıkracılık örnekleri sayılır. kara Halkevi yetkilileri tarafından 1933 yılın-
da düzenlenmişti.
Türkiye'de, foto ofset tekniğini çağdaş an-
İLK FOLKLOR ÇALIŞMALARI lamda ilk uygulayan basım evi Apa Ofset'tir. Bu
basımevi, 1942 yılında İstanbul'da resim, de-
1890 yılında başladı. Daha önceleri bazı ya- korasyon ve klişecilik alanlarında çalışmış
zarların, farkına varmadan Türk folklorunun olan Mazhar Apa tarafından kurulmuştu.
derlenmesine yararlı çalışmaları bulunuyordu. Yurdumuzda ilk fotoğrafhane ise M. Na-
Ancak, Türk halk edebiyatını bir bilim konusu ya adlı bir Fransızın 1845'te İstanbul'da açtı-
olarak ele alan ve ilk belgeleri toplayan, Ma- ğı fotoğrafhanedir.
car bilgini Ignazs Kunos olmuştur (Türk Halk
Edebiyatı 1915).
En eski folklor çalışmaları olarak ise Kaş- TÜRKİYE'DE İLK FUTBOL
garlı Mahmut'un Divan-ı Lûgati't-Türk'ünü ve
Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sini sayabiliriz. İngilizlerin getirdiği bu oyun, Türkiye'de ilk
314
http://groups.google.com/group/merakediyorum
kez İzmir'in Bornova'sında oynandı. 1890 yı- Yurdumuzda ilk milli futbol karşılaşma-
lında yapılan ilk futbol karşılaşmasının oyun- sı, İstanbul'da 26 Ekim 1923 günü gerçekleş-
cularının hepsi de, Bornova'da alım-satım ti. Taksim Alanı'nda Romanya ile yaptığımız
işleriyle uğraşan İngilizlerdi. bu maç, 2-2 berabere bitmişti. İlk futbol fe-
Türkiye'de ilk futbol liginin kurulması, derasyonunun kuruluşu da yine bu yılda ol-
1904 yılına rastlar. İstanbul'da düzenlenen bu muştu. "Türkiye İdman Cemiyetleri ittifakı"
ligin kurucusu da James Lafonten'dir. İlk li- adıyla kurulan bu federasyonun başkanlığına
ge katılan takımlar Elpis, İmojen, Kadıköy ve da Fuat Hüsnü Kayacan seçilmişti.
Moda'dır. 10 yıl süreyle en çok kazanan takı- Türkiye'de ilk futbol takımı ise Galatasa-
ma verilmek üzere İngiltere'den getirilen bir ray'dır. 1905 yılında Galatasaray Lisesi beşinci
şilt, karşılaşmaların özelliği idi. İlk futbol li- sınıf öğrencilerinden kurulan bu futbol takı-
gini kazanan takım da İmojen'dir. mını kuran ise, Ali. Sami Yen'dir. Bu takımı
Yurdumuzda ilk futbol kulübünü.de, 1902 iki yıl sonra Kadıköylü gençlerin kurduğu Fe-
yılında yine James Lafonten kurdu. Kadıköy nerbahçe, Vefa Lisesi öğrencilerinin Vefa Ku-
Kulübü adıyla çalışmalarına başlayan bu ku- lübü izledi.
lübün ardından, yine İngilizler Moda, Rumlar
da Elpis kulüplerini açtılar. FUTBOLDA ULUSLARARASI İLK
Türkiye'nin yabancı uyruklu ilk ünlü fut- HAKEM
bolcuları Lafonten, Komber Çeksin, Ceymis
Vital, azınlıklardan da Tahtaperde Aleko ve 16 Ekim 1924'te Moskova'da, 15 Mayıs
Semiramis Efendi idi. 1925'te Ankara'da vapılan Türkiye-Rusya fut-

Çok eski çağlardan beri Türkler, alışverişlerini belirli günler de açılan "panayırlarda yaparlardı, Ancak bunlar, biter fuar
niteliğinden çok uzaktılar. 1927 yılında, tarihimizde ilk kez İzmir'de bir fuar kuruldu. İzmir Enternasyonal Fuarı adıyla
her yıl 20 Ağustos-20 Eylül arası hizmet veren bu fuar, günümüzde de etkinliğini sürdürüyor.

1927 yılında İzmir'de kuruldu. İzmir Valisi


ILK FUAR Kâzım Dirik'in çabasıyla kurulan bu panayır,
1933'te Kültürpark'ın yanına alındı. Daha
Türkler, çok eski çağlardan beri alışverişleri- sonra burası düzenlendi ve 1947 yılında da
ni belirli günlerde açılan panayır denilen pa- "İzmir Enternasyonal Fuarı" adım alarak
zarlardan yaparlardı. Günümüzdeki anlamıyla uluslararası fuar niteliğini kazandı.. Her yıl
panayırlar, fuar olmaktan çok uzaktılar. Pa- 20 Ağustos-20 Eylül günleri arasında açılan bu
nayırların ulusal sayılabilecek nitelikteki ilki, fuar, ilk fuarımız olmuştur.

315

http://groups.google.com/group/merakediyorum
bol karşılaşmalarını yöneten Altınordulu şünde İngiltere'den Buts adlı bir hakemlik uz-
Hamdi Emin Çap'tır. Hakemlik konusunda manını getirip, Türkiye'de ilk resmi hakem
İngiltere'de eğitim görmüş olan Hamdi Emin kursunu açtıran da yine odur.
Çap, yurdumuzda da futbol dalında hakem-
liği gerçek biçimde kurmuştur. 1928'de Fut- Yurdumuzda FIFA kurallarına uygun ola-
bol Federasyonu Başkanı olan Çap, 1932 yı- rak uluslararası futbol karşılaşmalarını yöne-
lında da Türkiye'de ilk özel hakem yetiştirme ten ve FIFA kokartı takan ilk Türk futbol
kursunu açtı. 1936 Berlin Olimpiyatları dönü- hakemi de Sulhi Garan'dır.

Çapanzade Agâh Efendi, Tercüman-ı Ahval'i kurdu. Tercüman-ı Ahval'in en önemli yazarı, Şinasi idi.

İLK TÜRK GAZETECİSİ Başkanı olduğu sırada, üniversiteye bağlı bir


gazetecilik enstitüsü kurulması için Üniversi-
te Senatosu'na başvurdu.
Çapanzade Agâh Efendi'dir. İlk özel gazete 1946 yılında senato, çalışmalarını sürdü-
olan "Tercüman-ı Ahval"i de o yayınladı. 21 rürken, Fehmi Yahya Tuna, Milli Eğitim Ba-
Ekim 1860 günü çıkan bu gazetenin en önemli kanlığı'nın izniyle 1948'de ilk "gazetecilik
yazarı da Şinasi idi. İki yıl sonra Şinasi, gaze- okul"nu açtı. Bu okul, lise düzeyindeydi.
teden ayrıldı, ancak Agâh Efendi, tam 6 yıl 1950 yılında ise İstanbul Üniversitesi Senato-
sürekli olarak gazetesini çıkarmayı başardı. su, üniversiteye bağlı bir gazetecilik enstitüsü
Türkiye'de, gazetecilik eğitim ve öğre- açılmasını kararlaştırdı. Böylelikle, ilk resmi
nimi ise yenidir. Bu konuda ilk çabayı göste- Gazetecilik Okulu, 1950 Ekim ayında öğreni-
ren Sedat Simavi, İstanbul Gazeteciler Derneği me başladı.

316

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Sipaktatör" (Doğu Gözcüsü ya da Seyircisi)
İLK GAZETE adını alan gazete, sonunda Aleksandr Bılac ad-
lı bir Fransıza devredildi. Fransız Konsolos-
luğü'nun çeşitli baskıları sonucu 1827'de
Yurdumuzda ilk kez bir gazete, 1824 yılında kapanan gazete, bu kez yine Aleksandr Bılac
yayınlandı. "Zimirini", yani ''İzmirli" adıy- tarafından 1828 yılı başında "Kuriye de
la çıkan bu gazetenin yöneticisi, Şarl Trikon' Zimirin" (İzmir Postası) adıyla haftalık ola-
du. Günlük olarak yayınlanan gazete, bir sü- rak yayınını sürdürdü.
re sonra iki sahip değiştirdi. Daha sonra "Lö

Türkiye'de ilk gecekondular, 1945 yılında görüldü. II. Dünya Savaşı'ndan sonra başgösteren işsizlik, İstanbul, Ankara
ve İzmir gibi büyük kentlere iç göç akınını başlattı.
Dünya Savaşı'ndan sonra başgösteren işsizlik,
İLK GECEKONDU İzmir, Ankara ve İstanbul gibi büyük illere iç
Belediyelerden izinsiz veya birkaç gecede ku- göç akını başlattı. Buralarda ev bulup otur-
rulup çatılıveren evcikler olan gecekondular, ma güçlüğü, "gecekondu"nun doğmasına yol
Türkiye'de ilk kez 1945 yılında görüldü. II. açtı.

İLK GAZOZ İLK GİZLİ DİRENME ÖRGÜTÜ

Gazoz ve madensuyu, ilk kez 1890 yıllarında 1919 yılında kurulan "Karakol Cemiyeti",
yurdumuza, dışarıdan getirtilip tanıtıldı. Ga- yurdumuzda ilk gizli direnme örgütü olarak
zoza halkın büyük ilgi gösterdiğini fark eden kabul edilir. Örgütün Başkam Kara Vasıf Bey,
Niğdeli açıkgöz bir Rum işadamı olan Alek- üyeler ise Kemalettin Sami Paşa, Adnan Adı-
sandr Mısırlıoğlu, Fransa'ya giderek gazoz var, Hüsamettin Ertürk, Ahmet Şükrü Bey,
yapma haklarını satın aldı. İlk gazoz yapıme- İhsan Bey idi. Başkan Vasıf Bey, Sivas Kong-
vi de Karaköy'de, Aleksandr Mısırlıoğu ve 3 resi'ne katıldı.
ortak tarafından satışa sunuldu. Topluluğun tutumunu, Mustafa Kemal
317

http://groups.google.com/group/merakediyorum
hoş karşılamadı. Bir süre sonra kapatılan ör-
gütün bütün üyeleri, yeni kurulan Müdafaa-i İLK GÜMRÜK OKULU
Milliye Örgütü'ne geçtiler.
1891 yılında, gümrük memuru yetiştirmek için
İLK GOLF KULÜBÜ "Gümrük Darüttalimi" adıyla öğrenime
başladı. Bu okulun amacı, kapitülasyonlar
nedeniyle konulan gümrük vergilerinin isteni-
Türkiye'de ilk golf kulübü, 1914 yılında İstan- len biçimde uygulanmasını sağlayacak memur-
bul'da kuruldu. İstanbul Golf Kulübü adıyla lar yetiştirmekti.
kurulan bu kulüp, günümüzde Tenis Federas-
yonu'na bağlıdır. Yurdumuzda ilk golf alam İstenilen verim alınamadığından gümrük me-
da yine bu kulüp tarafından 1914-1918 yılları murlarının bilgilerini çoğaltmak için 1909
arasında Mecidiyeköy'de yapılmıştı. Bugün bu yılında "Rüsümat Memurları Mektebi" adıyla
golf alanı, Büyükdere sırtlarındadır. yeni bir okul açıldı. I. Dünya Savaşı sırasında
bu okul da kapatılarak, 1912'de Gümrük Tat-
bikat Mektebi adıyla yeni bir okul kuruldu.
İLK GREVLER
Şubat 1872'de telgraf, Nisan 1872'de Ömerli-
GÜREŞTE İLK DÜNYA ŞAMPİYONU
Yarımburgaz demiryolu ile İzmir demiryolu,
Ocak 1873 ve Haziran 1875'te tersane, Ekim Güreş dalında ilk "dünya şampiyonu" olan
1875'te de iskele işçilerinin başlattıkları grev- güreşçimiz, Kara Ahmet'tir. 1897 yılında Av-
ler, Türkiye'de görülen ilk örneklerdir. İşi bı- rupa'ya giden Kara Ahmet, yaptığı bütün kar-
rakma biçiminde ortaya çıkan bu grevlerin, şılaşmaları kazandı. Fransa'da 1899'da dünya
siyasal hiçbir niteliği yoktu. şampiyonası düzenlenmişti. Kara Ahmet'in
"grekoromen" dalında katıldığı karşılaşma-

İLK GRAVÜR SANATÇISI


Kazıma ve oyma sanatı olan gravür, ülkemiz-
de ilk kez grafik sanatçısı Aliye Berger tara-
fından yapıldı. 1906 yılında İstanbul'da doğan
Berger, sanatını İngiltere'de geliştirdi ve yur-
da dönüşünde ürünlerini sergiledi. Daha son-
Gravür sanatı, ilk kez ressam Aliye Berger tarafından yurdu- ra yabancı ülkelerde de çeşitli sergiler açan
muzda gerçekleştirildi. Yıllarca bu konu üzerine emek veren sanatçı, tarihçi, diplomat ve hattat olan Şa-
Berger, 9 Ağustos 1974'te öldü. kir Paşa'nın kızıdır.

318

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lar, onu, dünyanın en önemli güreşçilerini tuş- bulunan muhalif Ahrar Fırkası'yla İttihat ve
la yenerek dünya güreş şampiyonluğunu elde Terakki Fırkası'na karşı olanlar için büyük ye-
etmesiyle son buldu. Ancak, Kara Ahmet'in nilgi olmuştu.
sonu iyi gelmedi. Eyüp'te bir kahvede, anide
kalbinden rahatsızlanan şampiyon, öldüğün- İLK GÜZELLİK YARIŞMASI
de 32 yaşındaydı.
Türkiye'de ilk güzellik yarışması, 1929 yılın-
İLK GÜLLE ATMA OYUNU da Cumhuriyet gazetesi tarafından düzenlen-
di ve Feriha Tevfik (Dağ), ilk güzellik
1903 yılında kurulan Beşiktaş Jimnastik Ku- kraliçemiz oldu. Cumhuriyet'in ilanından 6 yıl
lübü'nde yapıldı. Bu oyunun öncüleri, Ahmet sonra, Türk kadınının henüz çarşafı yeni at-
Fetgeri ile Gülleci Sami'dir. tığı bir sırada yapılan bu yarışma, büyük an-
lam taşıyordu. 2 Eylül 1929 günü Cumhuriyet
gazetesi binasında yapılan seçimde, Feriha
İLK GÜREŞ FEDERASYONU Tevfik, "Türkiye Güzeli" olurken, Semine
Hanım ikinci, Matmazel Araksi de üçüncü gü-
zel ilan edildi.
1923 yılında kuruldu. İlk başkanı da Ahmet
Bu yarışmada yaşanan ilginç olaylar
Fetgeri Aşeni oldu. Minder güreşinde güreş-
çilerimiz ilk kez 1924 yılında Paris Olimpiyat şöyleydi:
Oyunları'na katıldılar. Ancak, yurt dışında ilk "Kraliçe seçilen Feriha Tevfik, henüz 13
başarılı dereceyi, 1928 yılında Amsterdam yaşındaydı ama, iri yapılı olduğu için, yaşın-
Oyunları'nda 79 kiloda Tayyar Yalaz'ın dör- dan büyük gösteriyordu. Jüri, ilk önce Türki-
düncülüğüyle aldık. ye Güzeli olarak iki numaralı yarışmacı
Hicran Hanım'ı seçti, ancak onun evli oldu-
ğu anlaşılınca, yarışma dışı bırakıldı."
İLK GÜVENOYU 1933 yılında yapılan Dünya Güzellik Ya-
rışması'nda ise, ilk "dünya güzelimiz"i çıkar-
14 Şubat 1909 tarihinde, Kâmil Paşa Kabine- dık. Türkiye Güzeli olarak Belçika'nın Spa
si'nin düşürülmesi sırasında kullanıldı. Kâmil kentinde yapılan Uluslararası Güzellik Yarış-
Paşa'nın yerine sadrazamlığa Hüseyin Hilmi ması'na katılan Keriman Halis, Dünya Güzeli
Paşa getirildi. Türk siyasal tarihinde ilk kez seçildi. İtalya'nın Napoli kentinde 1952 yılın-
uygulanan güvenoylamasının sonuçlan, çok da gerçekleştirilen Avrupa Güzellik Yarışma-
önemli olayların doğmasına yol açtı. Kâmil sı'nda da ilk kez bir Türk kızı, Günseli Başar,
Paşa'nın düşürülmesi. Meclis'te çok az üyesi o yılın Avrupa Güzeli oldu.

İLK GÜZEL SANATLAR


AKADEMİSİ
1882 yılında, bugünkü Mimar Sinan Üniver-
sitesi'nin başlangıcı olan "Sanayi-i Nefise
Mektebi" adıyla ve Osman Hamdi Bey'in ça-
balarıyla kuruldu. Okulun ilk müdürü de, yi-
ne 2 Kasım 1882 günü göreve atanan Osman
Hamdi Bey'dir. Bu okul, 30 Nisan 1969 günü
yürürlüğe giren yasayla, bilimsel bağımsızlığı
olan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı yüksek
dereceli öğretim, araştırma ve inceleme kuru-
mu olarak tanımlandı. "Devlet Güzel Sanat-
lar Akademisi" adını aldı. Bugün, 1980
sonrası çıkarılan Yüksek Öğretim Kurumu
Yasası ile "Mimar Sinan Üniversitesi" adını
Yurdumuzda ilk kez, güzel sanatlar akademisi kurulması, 1882 alan okulda, mimarlık, uygulamalı sanatlar,
yılında gerçekleştirildi. Osman Hamdi Bey'in çabalarıyla, bu- (iç mimarlık, seramik, grafik sanatlar, tekstil
günkü Mimar Sinan Üniversitesi yerinde kurulan "Sanayi-i gibi)' resim ve heykelcilik konulannda öğrenim
Nefise Mektebi", yetenek isteyen uygulamalı sanatlar ve mi- yapılmaktadır.
marlık dalında öğrenci yetiştirmeye başladı.

http://groups.google.com/group/merakediyorum
H
lükler getirmekle birlikte, haber özgürlüğünün
İLK HABER AJANSLARI adı geçmiyordu. Bu kavram ilk kez, 1924 Ana-
yasası'nda belirtilerek bir düzene kondu.
Türkiye'de ilk haber ajansçılığı denemesi,
1911 yılında başladı. Yabancıların "Osmanlı İLK HAFTALIK MİZAH DERGİSİ
Telgraf Ajansı" adıyla kurdukları ilk ajans,
Türk basınına hiçbir yarar sağlamadı. Birinci 3 Eylül 1908'de yayınlanmaya başlanan "Ka-
Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan "Milli lem"dir. Türkçe ve Fransızca basılan dergi,
Ajans"m da, ulusal hiçbir yeterliliği yoktu. İlk 191 l'de kapandı. Sorumlu Müdürü ve Başya-
Türk haber ajansı, "Anadolu Ajansı"dır. 6 zarı, Salâh Cimcoz'du. Cem'in karikatürleri,
Nisan 1920'de Atatürk'ün buyruğuyla kuru- İzzet Melih'in fıkraları bu dergide yayınlan-
lup çalışmalarına başlamıştır. Kısa adı AA dı. O yılların en önemli mizah dergisiydi. Ta-
olan Anadolu Ajansı, Kurtuluş Savaşı boyun- mamı, Ankara Milli Kütüphane'dedir.
ca Türk kamuoyunu dış tahriklere karşı uya-
nık tutmak ve milli kurtuluşu sağlayacak karar
ve hareketleri halka zamanında bildirmek gi- İLK HAHAMBAŞI
bi önemli görevleri başarı ile yerine getirdi.
1925 yılında ajans, devletin hissedarı olduğu Rebi Moşe Kapsali'dir. İstanbul, Bizanslıla-
gibi "anonim şirket" haline getirildi. Yaban- rının elinde iken, bu görevdeydi. Fetihten son-
cı ülkelerin milli ajanslarıyla olan işbirliğini ra da Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan
son zamanlarda oldukça artıran AA, Avrupa Musevi yurttaşların bağlı olduğu dinsel örgü-
Haber Ajansları Birliği, Asya Haber Ajans- tün liderliğini sürdürdü. Hahambaşılar, padi-
ları Birliği ve Uluslararası İslam Haber Ajan- şahın özel belgesiyle göreve atanırlardı.
sı'nın üyesi bulunmaktadır. Bu arada, ajans
tarafından Gölbaşı TRT İstasyonu'ndan Av-
rupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Güneydo-
İLK HALİFE
ğu Asya ülkelerine İngilizce ve Fransızca
dillerinde haber yayını yapılmaktadır. İç ve dış Türk tarihinde ilk halife, Yavuz Sultan Selim'
basın ile TRT ve ilgili makamlara haber ile- dir. Osmanlılar, Mısır'ı aldıktan sonra, "Kut-
ten ajans, bunun dışında, yabancı ülkelerin sal Emanetler"le birlikte, halifelik de Osman-
haber ajanslarına da "News Letter From lılara geçti. Mütevekkilullah'ın yerine Yavuz
Turkey" adlı sürekli İngilizce bültenini gön- Sultan Selim, 1517'de halife oldu. 1924 yılı-
dermektedir. Ajansın yurt içi ve yurt dışı bü- na kadar bütün Osmanlı padişahları "halife"
rolarında, bine yakın sözleşmeli ve gönüllü unvanını da taşıyarak, hilafeti ellerinde tuttu-
çalışanı bulunuyor. lar. Kurtuluş Savaşı sona erince TBMM, 1 Ka-
Ülkemizin ilk özel haber ajansı ise, 1950 sım 1922'de saltanatla hilafetin birbirinden
yılında gazeteci Kadri Kayabal'ın kurduğu ayrılmasını kararlaştırdı. 18 Kasım 1922'de
Türk Haberler Ajansı (THA)'dır. Merkezi İs- Abdülmecit, halife ilan edildi. 3 Mart 1924'te
tanbul'da bulunan ajansın, yurt içi ve yurt dı- çıkarılan "Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Os-
şında birçok bürosu vardır. Ajans, bazı İs- mani'nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki
tanbul gazetelerinin katıldığı bir anonim şir- Haricine Çıkarılmasına Dair Yasa" ile hila-
ket olarak çalışmaktadır. fet ve halifelik tarihe karıştı. Son halife Ab-
dülmecit, Osmanlı Hanedanı'na mensup 29.
halife idi.
İLK HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ
İLK
Türk tarihinde haberleşme özgürlüğü, Osman- HALK EĞİTİMİ
lı devletinde bir düzene sokulmuş değildi. 1876
ve 1908 anayasaları, birtakım hak ve özgür- Türk tarihinde halk eğitimi kavramı, ilk kez
320

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1839'da Tanzimat döneminde ortaya atıldı. Yasası'nı onayladı. Bu yasa ile, Türkiye'de ilk
Ancak, bu yöndeki çalışmalar yeterli olmadı. Harf Devrimi uygulaması başlatıldı. Atatürk,
Cumhuriyet'in ilanından sonra başlatılan Harf Devrimi'ni İstanbul Sarayburnu'nda 9
okuma-yazma seferberliği ile yetişkinlerin Ağustos 1928 günü yaptığı bir konuşma ile ka-
okul dışı eğitimleri konusunda düzenli ve ya- muoyuna duyurdu. Bu konuşma, o günlerde
rarlı çalışmalar gerçekleştirildi. halkın büyük ilgisiyle karşılanmıştı. Çıkarılan
29 Ağustos 1960 günü ise, ilk kez Halk bu yasadan sonra da, Latin harfleriyle ilk'
Eğitimi Genel Müdürlüğü kuruldu. Türk alfabesi yayınlandı. Atatürk, bu alfabe
ile ilk dersi vererek, "Başöğretmen"' unvanını
TÜRK TARİHİNDE İLK aldı.
HALTER SPORU
İLK HARP OKULU
Türklerde çok eskiden beri ağırlık kaldırma
denemeleri yapılır, Osmanlı Ordusu'nda gürz, II. Mahmut, 1 Temmuz 1835 günü açtı. Türk
ağır kalkan gibi savaş araçlarıyla çalışmak, Ordusu'na subay yetiştirmek amacıyla Hassa
günlük dersler arasındaydı. Ancak, günümüz- Ordusu Müşiri (Mareşali) Ahmet Fevzi Paşa'
deki anlamıyla gerçek halter sporu, Türkiye' nın Selimiye'deki Hassa Ordusu'nda bulunan
ye ilk kez Galatasaray Lisesi Beden Eğitimi erlerin genç ve yeteneklilerinden kurduğu
Öğretmeni Faik Üstünidman'ın kişisel çaba- "sıbyan bölükleri", Harp Okulu'nun temeli
larıyla girdi. olmuştu. 1834 yılında İstanbul'daki Maçka
Kışlası onarılarak, sibyan bölükleri buraya ta-
İLK HARF DEVRİMİ UYGULAMASI şındılar. Bundan bir yıl sonra da Padişah II.
Mahmut, resmi açılışı yaptı. Okulun adı,
1 Kasım 1928'de TBMM, Yeni Türk Harfleri "Mekteb-i Hassa" ya da "Ekol Militer" ya-

Burhan Felek'in, yaşamı boyunca uğraş verdiği alanlardan biri


de, gazetecilik... Şeyhülmuharririn unvanına sahip olan Fe-
İLK HAKEM
lek, Donanma Dergisi'nde başladığı mesleği, uzun yıllar çe- Türkiye'de ilk hakemlik, atletizm dalında baş-
şitli gazetelerde yazarak sürdürdü. Türk Basın Birliği'nin de ladı. Spor hakemliğinin kurucusu da, "ilk At-
kurucusu olan Burhan Felek, 4 Kasım 1982'de hayata veda etti. letizm Federasyonu Başkanı" olan Burhan
Felek'tir.

321

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ni Harp Okulu idi. Öğrencilere ise "Harbi- havacılık örgütlerini, o oluşturmuştur.
yeli" denilmeye başlandı. Tarihimizde ilk hava okulu da, 3 Temmuz
1912'de İstanbul Safraköy'de, "Yeşilköy Ha-
va Mektebi" adıyla öğretime başladı. Okulun
TARİHİMİZDE İLK HARİTA ilk müdürü, İstihkâm Binbaşı Veli Bey'dir.

İlk Türk haritası, Kaşgarlı Mahmut'un 1072 İLK HAVA YOLLARI ÖRGÜTÜ
yılında yazdığı "Divan-ı Lûgati't-Türk"ün
metnindedir,Kaşgarlı Mahmut'un yaptığı bu 20 Mayıs 1933 Yasası ile Milli Savunma Bakan-
harita, Türk boylarının oturduğu yerlerle çev- lığı'na bağlı olarak "Havayolları Devlet İşlet-
resindeki yabancı yer ve toplulukları gösterir. me İdaresi" adıyla kuruldu. Ankara-Eskişehir
Haritanın ortasında, Karahanlıların ilk baş- arasında uçak seferleri düzenlendi. Kuruluş,
kenti olan "Balasagun" vardır. 1938 yılında çıkarılan bir yasa ile Ulaştırma
Bakanlığı'na bağlandı ve adı da "Devlet Ha-
va Yolları" olarak değiştirildi. Günümüzde bu
TÜRK TARİHİNDE İLK HAVACILIK kuruluş, Türk Hava Yolları Anonim Ortak-
lığı (THY) adıyla yurt içi ve dışı seferler dü-
Türkiye'de havacılık konusunda ilk gerçek zenlemektedir.
adım, 1911 yılında atıldı. Harbiye Nazın Mah-
mut Şevket Paşa da havacılığın gelişmesi yo-
lunda ilk girişimde bulunan kişidir. Balon ve İLK HAVA KURBANLARI
uçak alımı, bunların barınabileceği alanların
yapımı, Hava Kurumu'nun kurulması gibi ilk Tayyareci Fethi Bey'le, yardımcısı Sadık Bey,

İLK KADIN HAVACI


Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'dir.
Atatürk, Bursa'ya yaptığı bir gezi sırasında,
henüz 12 yaşında olan Sabiha adlı küçük bir
kızla tanıştı. Onu manevi evlat edinerek An-
kara'ya götürdü. Gökçen, Çankaya İlkokulu
ve İstanbul Üsküdar Kız Koleji'nde öğrenimi-
ni tamamladıktan sonra, 1935'te Türkkuşu Si-
vil Havacılık Okulu'na girdi. Sovyet Rusya'ya
giderek, yüksek planörcülük eğitimi gördü.
1936 yılında Eskişehir'deki Hava Okulu'nda
yaptığı "özel öğrenim"den sonra, askeri pi-
lot oldu. Ege ve Trakya'da yapılan manevra-
lara katıldı. Dersim Ayaklanması'nın bastırıl-
masında yararlılıklar gösterdi. Balkan ülkele-
rinin konuğu olarak 1938'de uçağıyla bir
"Balkan turu" yaptı. Türkkuşu'nda başöğret-
men oldu. Ülkemizin "ilk askeri kadın pilotu"
olan Sabiha Gökçen, Atatürk'ün kendisine
"Gökçen" soyadını verişini şöyle anlatıyor:
"Atatürk, bana 1934 yılında Gökçen so-
yadını vermişti. Türk kadınının her alanda ba-
şarılı olabileceğine inanan o büyük adam, beni
de örnek olarak yetiştirmek istiyordu. Herkes,
Gökçen soyadını pilot olduktan sonra aldığı-
mı sanır. Oysa, o zaman havacı olmak, ak-
lımda bile yoktu. Havacılığa ise, 1935 yılında
Atatürk, manevi kızı Sabiha Gökçen'in, Türk kadınlarına başladım. Bu da, Atatürk'ün ne kadar ileri gö-
örnek olarak yetişmesini istemişti. Gökçen, göklere kanat açan
Ok Türk kadım olarak Atatürk'ün elini öpüyor. rüşlü olduğunu gösterir."

322

http://groups.google.com/group/merakediyorum
tarihimize ilk hava kurbanları olarak geçmiş-
lerdir. Denizcilik Okulu'nu bitiren Fethi Bey, İLK HEYKEL
havacılık konusunda çalışmalar yapmak için
1911'de İngiltere'deki Bristol Uçak Fabrika- Türk tarihinde ilk heykel, 1914'te başlanıp
sı'na gitti. Daha sonra Türkiye'ye dönen Fet- 1918'de bitirilen Osman Gazi'nin büstüdür.
hi Bey, kendi kullandığı özel uçağı ile, Bu heykel, Hafik-Zara (Sivas) yolu üzerinde,,
İstanbul'dan Kahire'ye gitmek istedi. Yanın- 10 metrelik bir sütun üzerine dikilmişti. Hey-
da da Sadık Bey bulunuyordu. Kahire'ye ulaş- kelin açılışı, Sivas Valisi'nin, müftüyü de tö-
malarına pek az kala, Taberiye ilçesinin rene katılmaya zorlamasıyla mümkün olmuş-
Şiliriye bucağı dolaylarında, bilinmeyen bir tu. Bağnaz çevreler, bu törene katılanlara,
nedenle düşerek parçalandılar. "taş dikenler" adını vermişlerdi. Bir başka Si-
vas valisi de, 1937'de bu heykeli yıktırdı.
İLK HAVAGAZI ŞİRKETİ
İLK TÜRK HEYKELTIRAŞI
1891 yılında işletmeye açıldı. Charles Ge-
orgide adlı bir Fransız mühendisi, havagazı iş- Çağdaş Türk heykeltıraşlığının ilk sanatçısı İh-
letmesini kurduktan sonra 50 yıl da işletme san Aksoy'dur. Sanayii Nefise Mektebi'ni bi-
hakkını hükümetten aldı. Georgide, bu hak- tiren Aksoy devlet yarışmasını kazanarak
kı Kadıköy Gaz Şirketi ile birlikte kullandı. 1890'da Fransa'ya gitti. Sanatını Deloi, Tho-
Yedikule Gazhanesi de 1926 yılında yine bu mas ve Soldi'nin atölyelerinde geliştirdi. Pa-
şirket tarafından satın alındı. ris'te bir sergi açtı. 1895'te Türkiye'ye geldi.

HAVACILARIMIZ AMERİKA 'DA


Sabiha Gökçen, erkek meslektaşları ile birlikte, "Dünya Ha-
vacılar Kongresi"ne katılmak üzere gittiği Amerika'da.... Bin-
başı Cevat Akma, Latif Akütüm, Necdet Alıcıgir, Sabiha
Gökçen, Ethem Türker, Remi Morkol, Enver Gencer ve Tevfik
Tüzün, Washington Havaalanında görülüyorlar.

323

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Osman Hamdi Bey, Kerime Salahur, Nimet
Hanım büstleri, kişiliğini gösteren ünlü yapıt- TÜRKİYE'DE İLK HUKUK ÖĞRENİMİ
lardır. İstanbul Kadıköy'de, Süreyya Sinema-
sı'nın girişindeki alçak kabartmalar onun 1874 yılında Galatasaray Sultanisi'nde ayrı bir
ürünüdür. bölüm olarak açılan "Hukuk Mektebi" ile
başlar. Bu okul, bugünkü Hukuk Fakültesi'-
İLK HEMŞİRELİK nin çekirdeğidir. "Hukuk Mektebi"nin ilk
müdürü de, Emin Bey'di. Okulun öğretim
Ülkemizde ilk hemşirelik, Kızılay'ın 1911 yı- üyeleri ise şunlardı:
lında açtığı kurslarla başladı. Bu kurslarda ye- "Cevdet Paşa (Medeni Usul Hukuku),
tişenler, Balkan ve Birinci Dünya savaşlarında Münif Paşa (Hukuk Başlangıcı), Hasan Feh-
görev aldılar. Çağdaş anlamda ilk hemşirele- mi Efendi (Ticaret Hukuku), Kostaki Efendi
rimiz ise, yine Kızılay'ın İstanbul'daki Hem- (Ceza Usul Hukuku), Sait Bey (Roma Huku-
şirelik Okulu'nu bitirenlerdir. ku), İsmail Bey (Ceza Hukuku), Recai Efen-
di (Fransızca).
Bu okul, 1900 yılında o zaman üniversite
DÜNYADA İLK KEZ TÜRK anlamına gelen Darülfünun'un hukuk dalı ni-
DOKTORU TARAFINDAN teliğini kazandı ve ilk kez fakülte oldu.
BULUNAN HASTALIK
İLK HİKÂYE YAZARLIĞI
Türk doktoru Hulusi Behçet (İst. 1889-1948), Türkiye'de ilk hikâye yazarlığı, Ahmet Mit-
25 yıllık çalışması sonucu, dünyada ilki kez bir hat, Emin Nihat ve Sami Paşazade ile başlar.
deri hastalığı olan ve 1947 Cenevre Tıp Kong- İlk hikâye örnekleri Ahmet Mithat'ın, 1870'
resi'nde kendi adını alan "Behçet Hastalığı" te "Kıssadan Hisse, 1871'de "Müsame-
nı buldu. Hastalık, o tarihten itibaren tüm ratname" (Gece Toplatılan), Sami Paşazade'-
dünyada bu adla anılmaya başlandı. nin 1892'de "Küçük Şeyler" adlı ürünleridir.

II
katılmıştı. 16 günlük çalışmalar sonunda bir
TÜRKİYE'DE İLK ISLAHEVİ "ekonomik ant" düzenlenerek kamuoyuna
sunulmuştu.
Suçlu çocukları eğitip topluma yararlı kişiler
olmalarını sağlamak amacıyla ülkemizde ilk İLK İFTİHAR MADALYASI
ıslahevi, 1937'de Edirne'de açıldı. 1938'de Kı-
zılcahamam'a, 1940'ta da Ankara'ya taşınan Tarihimizde bu tür bir madalyayı, II. Abdül-
ıslahevi, bu yönde atılan ilk adım oldu. hamit verdi. 1886 ve 1887 yıllarında çıkarılan
bu madalyalar, padişaha bağlı olanlara, sal-
gın hastalıklarda, yangınlarda yardımı görü-
İLK İKTİSAT KONGRESİ lenlere, tarım ve sanat alanlarında başarı
gösterenlere, devlete büyük emeği geçenlere
verilirdi. Altın ve gümüş olarak iki çeşitti. Ma-
17 Şubat 1923'te İzmir'de toplandı. Bu ilk İk- dalya, sahibi öldüğünde hükümete geri ve-
tisat Kongresi, siyasal bağımsızlığına kavuşan rilirdi.
Türkiye'in ekonomik bağımsızlığını da gerçek-
leştirmek amacıyla düzenlenmişti. 4 Mart 1923
gününe kadar çalışmalarını sürdüren kongre- İLK İKTİSAT FAKÜLTESİ
ye, esnaf, zanaatkar, işçi, tüccar, çiftçi, sana-
yici, banka ve yüksek okulların temsilcileri Türkiye'de ilk iktisat fakültesi, 14 Aralık
324

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1936'da kuruldu. 4 Mart 1937'de deneme öğ- di. 1919-1921 yıllarını İngilizlerin sürgünü
renimine başlayan okul, 1939-40 öğretim yılı olarak Malta'da geçirdi. Döndükten sonra
sonunda 29 mezun verdi. Bugünkü İstanbul TBMM'nin ilk döneminde Türkiye'de ilk işçi
Üniversitesi İktisat Fakültesi'nin çekirdeği milletvekili olarak yer aldı.
olan bu okulun simgesi ise, "karınca" idi. Bu
simgenin seçilmesine neden, karıncanın çalış- İLK İSTİKLAL MADALYASI
kanlığı, ölçülü çalışmayı belirtmesidir.
TBMM'nin 1920'de çıkardığı bir yasa ve Ba-
kanlar Kurulu kararıyla 1923 yılında verildi.
İLK İLAÇ LABORATUVARI İlk İstiklal Madalyaları, TBMM üyeleri ve sa-
vaşta yararlılık gösterenler için yapıldı. O gün-
1895 yılında Ethem ve Süreyya beyler kurdu. lerdeki değeri, 3 liraydı. Kurtuluş Savaşı'nın
Önce İstanbul Aksaray'da, Ethem Pertev Ec- içinde olanların şeridi kırmızı, savaş gerisin-
zanesi'nin arkasında açılan laboratuvar, da- dekilerin beyaz, milletvekillerinden savaşta gö-
ha sonra Çemberlitaş'a taşındı. rev alanların yarısı kırmızı, yarısı yeşil, görev
almayanlarda ise yalnız yeşildi.
TÜRKİYE'DE İLK İLAÇ
İLK İPEK FABRİKASI
Ülkemizde ilk hazır ilâç olan "Pertev" şuru-
bu, 1895 yılında Ethem ve Süreyya, beylerin 1838'de Bursa'da üretime başladı. Kısa süre
kurduğu laboratuvarda üretildi. sonra yine Bursa'da yaklaşık olarak 50 ipek
fabrikası açıldı. 1851 yılında Londra Sanayi
Sergisi'nde Türk koza ve ipekleri gösterilerek,
İLK İTFAİYE ÖRGÜTÜ ilk kez bu alanda uluslararası bir sergiye ka-
tılmış olduk. Bunu bilimsel bir yola koymak
1714 yılında Tulumbacılar Ocağı adıyla kurul- için de 1894 yılında Bursa Darülharir'i (İpeke-
du. Ocağın başına, Gerçek Davut Etendi ge- vi) açıldı.
tirildi. Tulumbacılar Ocağı, 1825 yılına kadar
111 yıl görev yaptı ve Yeniçeri Ocağı ile bir-
likte kaldırıldı. İLK İLKYARDIM HASTANESİ
İLK İŞÇİ MİLLETVEKİLİ 1879 yılında İstanbul, Taksim Sıraselviler
Caddesi'nde Fransız din adamları tarafından
Türkiye'de ilk kez milletvekili olan işçi, Nu- kuruldu. 1919 yılına kadar "dispanser" ola-
man Usta'dır. Tophane Askeri Sanayi Oku- rak kullanılan hastaneyi, Operatör Nazım
lu'nu bitiren Numan Usta, Tophane ve Zey- Hamdi, "İlkyardım Hastanesi" haline getir-
tinburnu fabrikalarında çalışarak usta oldu. di. Hastane, bir süre sonra Çapa'ya, oradan
"İttihat ve Terakki Cemiyeti", onu son Os- da Şişli'ye taşındı. Ancak, yine bugünkü Sı-
manlı Meclisi'ne İstanbul Milletvekili seçtir- raselviler Caddesi'ndeki yerine döndü.

J
rı'nda yapıldı._Bu ilk uluslararası judo
TÜRKİYE'DE İLK JUDO SPORU ilişkilerinde Türk sporcular, katıldıkları bü-
tün kilolarda dereceye girdiler. 70 kiloda Sü-
Judonun ülkemize gelişi, oldukça yenidir. Bu heyl Yeşilnur "gümüş", 93 kiloda Kâmil
sporu sevdirenler, Halil Yüceses, İbrahim Öz- Korucu "gümüş", 63 kiloda Ali Demir
tek ve Hakkı Koşar'dır. "bronz", 80 kiloda Namık Ekin "bronz",
Türkiye'de ilk uluslararası judo karşılaş- ağırda Mehmet Ali Berber "bronz" madalya
maları, 1971 yılında İzmir Akdeniz Oyunla- kazanmışlardı.
325

http://groups.google.com/group/merakediyorum
K
ülkemizde geç başlamasının nedeni, Osmanlı
İLK KABARTMA PUL Devleti'nin çok dağınık bir yerleşme yolu seç-
mesindendir. Ilk kadastro yasasının uygulan-
masını, savaşlar engelledi. 1925'te çıkarılan
1968 yılında basıldı. Basılan bu pul, yalnız bir yasayla, kadastro örgütünün kurulması
Türkiye'de değil, dünyada da kabartma ola- öngörüldü. 1934'te çıkarılan ilgili yasa, günü-
rak basılan ilk puldur. PTT tarafından An- müzde kadastro işlemleri konusunda tek da-
kara'daki Ajans Türk Kurumu'na bastırılan yanak oldu. Tarihimizdeki ilk kadastro ça-
pulda, Türk çinileri desen olarak kullanıldı. lışması ise, Defter-i Hakanı Nazırı Mahmut
Esat Efendi zamanında, 5 Şubat 1912 günü
İLK KADASTRO ÇALIŞMALARI yürürlüğe giren "Emvâl-i Gayrimenkulenin
Tahdit ve Tahriri Hakkındaki Kanun-ı Mu-
vakkata"dır.
1912'de yürürlüğe giren bir yasa ile başladı.
Kadastro işleri, Tapu ve Kadastro Genel Mü- Ülkemizdeki ilk Kadastro Yüksek Meslek
dürlüğü'nce yapılır. Arazi ve mülklerin yeri- Okulu da, 1911 yılında "Tapu ve Kadastro
ni, sınırlarını ve değerlerini belirli bir yöntemle Mekteb-i Âlisi" adıyla ve bu konuda eleman
düzenlemek olan "kadastro" çalışmalarının, yetiştirmek amacıyla İstanbul'da açıldı.

İLK KABARE TİYATROSU


Türk tarihinde kabare tiyatrolara benzer ilk
tiyatrolar, 19. yüzyıl sonlarında açıldı. "Kafe
Şantan" denilen bu tiyatrolar, daha çok
Beyoğlu'ndaydı. Mandas Kristal Palas, Bi-
zans'ın Büyük Alkazarı, Trokadero, en ünlü-
leriydi. İlk sanatsal nitelikteki kabare
tiyatrolarının başlangıcı, 1920-1923 yıllarına
rastlar. Bu türün ülkemizde olgunlaşıp geliş-
mesi ise, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonradır.
Gerçek bir kabare tiyatrosunu, 1962'de Hal-
dun Taner kurdu. "Devekuşu Kabare
Tiyatrasu" adlı bu tiyatro, çeşitli gelişmeler-
den sonra günümüzde de etkinliğini sürdürü-
Ülkemizde gerçek kabare tiyatrosunu, 1962 yılında Haldun Ta-
ner kurdu. Seyircilerin içki içerek oyun seyrettiği tiyatro türü yor. Bilindiği gibi kabare tiyatrosu, seyircilerin
kabare tiyatroları, genellikle günlük olayları, yergili bir dille içki de içebildiği, genellikle günlük olayları
mizahi yönden anlatan oyunlar sahneler. yergili dille anlatan bir tiyatro türüdür.

326

http://groups.google.com/group/merakediyorum
dın milletvekilleri olarak geçen bu parlamen-
KADINLARA İLK SEÇME VE terlerimizin adları ve temsil ettikleri ilçeler
SEÇİLME HAKKI şunlardı:
"Mebrure Gönenç,(Afyon), Hatı Çırpan
(Ankara), Şükran Örsbaştuğ (Antalya), Sabi-
Türkiye'de kadınlara ilk kez seçme ve seçil- ha Gökçül (Balıkesir), Şekibe İnsel (Bursa),
me hakkı, 5 Aralık 1934 tarihli "Teşkilat-ı Hatice Özgener (Çankırı), Huriye Öniz (Di-
Esasiye Kanunu'nun 10 ve 11. Maddelerinin yarbakır), Fatma Memik (Edirne), Fakihe Öy-
Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun" ile verildi. men (İstanbul), Benal N. Anman (İzmir),
Ferruh Güpgüp (Kayseri), Bahire Morova
(Konya), Mihri Pektaş (Malatya), Meliha Ulaş
İLK KADIN MİLLETVEKİLİ (Samsun), Esma Nayman (Seyhan), Sabiha
Görkey (Sivas), Semiha Hızal (Trabzon).
Nakiye Elgün'dür. 1919'da, İstanbul'un işga-
lini protesto etmek amacıyla Sultanahmet Ala-
nı'nda yapılan toplantıda, Halide Edip'in yanı İLK KÂĞIT PARA (Banknot)
sıra, yaptığı ateşli konuşmalarla dikkati çeken
Elgün, İstanbul Kız Öğretmen Okulu'nu bi- 1840'ta çıkarıldı. Sultan Abdülmecit devrin-
tirdi. Aynı okulda müdür yardımcılığı yaptı. de çıkarılan bu kâğıt paralara, "kaime-i
Vakıf okullarının bir düzene konulmasını sağ- mutebere-i nakdiye" denirdi. Yüzde 8 faiz ve-
lamaya çalıştı. Cumhuriyet'ten sonra eğitim ren bu ilk paralar, 500 kuruşluktu ve elle ya-
çalışmalarına devam eden Nakiye Elgün, çe- zılıp yapılmıştı. Hepsi 160 bin lira değerin-
şitli kurumlarda üyelik ve başkanlık yaptı. Üç deydi. Yine 1840'ta ikinci kez kâğıt para çıka-
dönem Erzurum Milletvekili seçildi. Nakiye rıldı. Bunlar da 50, 100 ve 250 kuruş değerin-
Elgün'den başka, 1935 yılında TBMM'ye 17 deydi. Böylece piyasaya çıkarılan bu paraların
kadın milletvekili girmişti. Tarihimize ilk ka- toplam değeri, 400 bin lirayı buldu. Ancak,

Yurdumuzda ilk kâğıt fabrikası, izmir Halkapınar'da, 1846 yılında kuruldu. Cumhuriyet'in ilanından sonra kâğıt fabri-
kaları yapımı hızlandı. Fotoğrafta, SEKA Kâğıt Fabrikaları'nın Çaycuma Tesisleri görülüyor.

İLK KAĞIT FABRİKASI Etüt ve projeleri, kâğıt mühendisi Mehmet Ali


Kâğıtçı tarafından hazırlanan ilk kâğıt ve kar-
İzmir'de, Halkpınar semtinde 1846 yılında ton fabrikasının temeli, İzmit'te 1934'te atıl-
kuruldu. Bu fabrika, buhar makinesiyle işli- dı. İnşaatı ve makinelerinin montajı, 20 ay
yor, hammadde olarak kullandığı paçavra kâ- sürdü. Sonunda ilk Türk kâğıdı, 18 Nisan
ğıt hamuru, fabrikada hazırlanıyordu. Ka- 1938 (resmi açılış 6 Kasım 1938)'de yapıldı.
pitülasyonlar'dan yararlanan Avrupa kâğıtçı- Aynı tarihte, ikinci kâğıt fabrikasıyla, pa-
ları, daha ucuza kâğıdı Osmanlı Devleti' ne so- çavra, saman ve odun selülozları fabrikaları-
karak ilk kâğıt fabrikamızın 1887 yılında nın da temeli atıldı. Bu fabrikanın açılış töreni
kapatılmasını becerdiler. Bu fabrikadan ön- ise 1944 yılında yapıldı. İzmit'te kurulan ilk
ce ise, bazı yörelerde kurulan kâğıthaneler, fabrika, zamanla genişletilerek, 1954'te üçün-
Türk matbaacılığının gereksinimini karşılama- cü, 1957'de dördüncü ve 1959'da da beşinci
ya çalışıyordu. kâğıt fabrikaları ve bunların ek tesisleri hiz-
Cumhuriyet'in ilanından sonra ise, kâğıt mete geçti. İlk kâğıt fabrikasının 1934'teki adı,
fabrikası kurulması, sanayi planına alındı. Sümerbank Kâğıt ve Karton Fabrikası idi.

327

http://groups.google.com/group/merakediyorum
elle yazılı olduklarından kolayca taklit edili- vaş kâğıt paranın değerini yerine oturttu.
yorlardı. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye Cum-
İlk kez 1842'de para bastırılmaya başlan- huriyeti'ne Osmanlı İmparatorluğu'ndan kar-
dı ve elle yazılanlar toplatıldı. Ancak halk, şılığı olmayan 158 milyon 750 bin liralık kâğıt
madeni paraya alışık olduğundan, kâğıt pa- para devredilmişti.
raya ilgi göstermiyordu. İlk yıllarda kâğıt pa- Günümüzde, Türkiye'de kâğıt para çıkar-
raların değeri, gerçek değerinin çok altına ma yetkisi, yasa ile Türkiye Cumhuriyet Mer-
düştü. Devletin faizleri zamanında ödemesi ve kez Bankası'na verilmiştir. 1999 yılına kadar
bazı devlet kuruluşlarının madeni parayla kâ- sürecek olan bu yetki, sürenin bitimine 5 yıl
ğıt parayı aynı değerde kabul etmesi, yavaş ya- kala yeniden uzatılabilir.

Türk tarihinde ilk kahvehane, 1554 yılında İstanbul'da açıl-


dı. Kanuni Sultan Süleyman'ın doktoru Bedrüttin Kusuni,
kahvehane açılmasının "sağlık yönünden" sakıncası olmadı-
ğını bildiren rapor verince, yüksek görevli devle! memurları bile
buralara gelmeye başladılar.

bir rapor verince, yüksek görevli devlet me-


İLK KAHVEHANE murları bile buralara gelmeye başladılar. Son-
raları, din adamlarının, hem kahve içimi, hem
1554 yılında İstanbul'da açıldı. Bu ilk kahve- kahvehane açılmasına karşı çıkmaları ve bazı
haneyi açanların biri Şamlı, öteki de Halepli padişahların burada sakıncalı siyasal konuş-
idi. Halk, kahvehanelere ilgi gösterince, kısa malar yapıldığı yolundaki baskılar sonucu, çe-
zamanda sayıları çoğaldı. Kanuni'nin dokto- şitli dönemlerde kahvehaneler, zaman zaman
ru Bedrüttin Kusuni, kahvehane açılmasının kapatıldı. Ama, asılmaya varan cezalar bile,
sağlık yönünden sakıncası olmadığını belirten bu yasaklan sürekli kılmadı.

328

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Yavuz'un Mısır fethinden sonra Türk topraklarına gelen Ka-
ragöz, 17. yüzyılın başında "bir Türk gölge oyunu" halini
aldı. Karagöz'ün kesin olarak yaşayıp yaşamadığı bilinmiyor '
ama, ülkemizde öylesine sevildi ki, Bursa 'da onun adına me-
zar bile yaptırıldı.

İLK KARAGÖZ OYUNU vardır. Hatta, yaşayıp yaşamadığı bile, kesin-


likle belli değildir. Karagöz, ülkemizde öyle-
Bu gölge oyunu, Yavuz Sultan Selim'in sine sevilmiştir ki, Bursa'da, adına bir de
1517'de Mısır'ı Türk topraklarına katmasın- mezar yaptırılmıştır.
dan sonra, bu ülkeden getirttiği sanatçılarla İlk "Karagözcü"lerin, 16. yüzyıldan ka-
Türkiye'ye geldi. Ancak Türkler, 17. yüzyıl- lan bir belgede şu kimseler olduğu yazılır:
dan başlayarak kendi yaratıcı güçlerinin kat- "Şahkulu, Sekoglu, Kör Hasatan, Yeni-
kısıyla Karagöz'ü "bir Türk gölge oyunu" kapılı Ahmet, Çalık Ali Bali, Mehmet Bur-
durumuna getirdiler. Karagöz'ün kim olduğu, savi. Yenikapılı Hasan, Arap Mehmet, Va-
nereden geldiği konusunda değişik görüşler koğlu Mehmet, Çalık Osman, Uzun Ali."

329

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Opr. Dr. Siyami Enek, Ankara'da yapılan kalp nakli ameli-
yatından üç gün sonra, yeni bir deneme yaptı. Trafik kaza-
sında ölen bir bekçinin kalbim, Ali Akgül'e taktı. Ancak, bu
hasta da, 39 saat sonra ölüme yenildi. Ali Akgül, ameliyat-
tan sonra görülüyor.

Ülkemizde ilk kalp naklini, 1968 yılında Ankara Hacettepe


Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, Prof. Dr. Kemal Beyazıt gerçek-
leştirdi.

İLK KALP NAKLİ


Ülkemizde ilk kez bir insandan diğerine kalp
naklini, 22 Kasım 1968 tarihinde Ankara Yük-
sek İhtisas Hastanesi'nde Dr. Kemal Beyazıt
gerçekleştirdi. 14 yaşındaki fırın işçisi Erdal
Yıldırım'ın kalbi, 3 çocuklu anne 41 yaşında-
ki Maviş Karagöz'e takıldı. Ancak hasta, ye-
ni kalbiyle birkaç saat yaşayabildi.
25 Kasım 1968 günü, bu kez İstanbul Hay-
darpaşa Göğüs Cerrahisi'nde, Dr. Siyami Er-
sek, Türkiye'de ikinci kalp nakli ameliyatını
Türkiye'de ilk kez kalbi değiştirilen insan olan Maviş Kara- yaptı. Ersek, trafik kazasında ölen 50 yaşın-
göz, 3 çocuk annesi idi. Dr. Kemal Beyazıt, hastasının yaşa-
ması için uğraştı, ama onu kurtaramadı.
daki bekçinin kalbini, 26 yaşındaki Ali Ak-
gül'e taktı. Bu hasta da, 39 saat yaşayıp, öldü.

330

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yazıt'tır. Yanlarına pamuk doldurularak ke-
İLK KAFETERYA çeden yapılan kavuğun rengi, biçimi ve adı,
kullananların durumuna göre değişirdi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul, İz-
mir ve Ankara'da açıldı. İtalyanca 'caffette- İLK KAZI
ria" sözcüğünden dilimize aktarılan kafeter-
ya, herkesin elinde bir tepsiyle, seçtiği yemek-
leri alarak masasına götürdüğü bir tür lokanta 1871'de Truva'da, Şiliman tarafından yapıl-
anlamına gelir. dı. Bu ilk kazı, bilimsel araştırma yöntemle-
rinden uzaktı. Sonraları, Alman Dörfelt, yine
Truva'da daha düzenli kazılar yaptı. Günü-
İLK KAHVENİN GELİŞİ müzde kazılar, Türk Tarih- Kurumu'ndan izin
belgesi alınarak yapılmaktadır.
1540 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Ha-
beşistan Beylerbeyi Özdemir Paşa tara- İLK KEMAN
fından getirildi. Evliya Çelebi, "Seya-
hatname"sinde, İstanbul'da o zamanlar 300 Yurdumuzda ilk keman yapımına, 1944 yılın-
kahve deposu olduğunu ve kahvenin kantar- da Alman ustalarından Christian Kertel ta-
la satıldığını yazar. Kahveden, vergi de rafından kurulan Ankara Devlet Konservatu-
alınırdı. varı Keman ve Viyolonsel Atölyesi'nde baş-
landı. Keman yapımında, Almanya'dan özel
olarak getirtilen ladin çamı ve akağaç kulla-
İLK KARİKATÜR nılmaktaydı.

Teodor Kasap'ın "Diyojen" adlı mizah der-


gisinde yayınlandı. Kimin tarafından yapıldık- İLK KIR KOŞUSU
ları bilinmeyen imzasız üç örnek, Türk ka-
rikatür sanatının ilk ürünleridir. Ülkemizde 1920 yılında Robert Kolej'de düzenlendi. Bu
karikatürde ilk imza ise, Cem'e aittir. Cem, koşu ve ondan sonra yapılanlar, kır koşusun-
"Kalem" dergisinde, karikatür sanatının güç- dan çok, bir sokak koşusuydu. Ancak, kır ko-
lü örneklerini çizmişti. İlk karikatür ustası da şularının başlangıcı diye nitelenirler. Kurallara
odur. uygun ilk kır koşusu, 1923'te gerçekleştirildi.
İstanbul'da, Maslak ile Mecidiyeköy arasın-
da yapılan bu ilk kır koşusunu, Ömer Besim
İLK KARTPOSTAL Koşalay kazandı. Türkiye Kır Koşusu Birin-
cilikleri ise ilk kez 1937'de yapıldı. Bu koşu-
1874 yılında posta örgütünün kurulmasıyla da Şevki Eren birinci geldi.
birlikte kullanılmaya başlandı. Ancak, Türki-
ye'de ilk kez kimlerin kullandığı kesin olarak
bilinmiyor. İLK KIZILAY DERNEĞİ

İLK KAŞAR PEYNİRİ 11 Haziran 1868'de İstanbul'da, " Osmanlı


Mecruhini Askeriye tane Cemiyeti" adıy-
19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan kaşar la çalışmalarına başladı. "Osmanlı Hilâl-i Ah-
peynirinin ilk yapılış yeri, Türkiye'dir. Bir mer Cemiyeti", "Türkiye Hilâl-i Ahmer
Musevi kızın buluşudur. Zamanın tat uzma- Cemiyeti" ve "Türkiye Kızılay Cemiyeti" ad-
nı bir hahamın, "yenilebilir" anlamında larını alan bu kuruluşun adı, 1947 yılında
"kaşar" damgasını vurmasıyla, bu adı aldı. "Türkiye Kızılay Derneği" oldu. Genel Mer-
Kaşar, ülkemizin genellikle Afyon, Bursa, kezi ise, 1925 yılında İstanbul'dan Adana'ya
Edirne, Kars ve Kırklareli yörelerinde sütten, taşındı. Kızılay, tüzel kişilikleri, özel hukuki
özel bir maya ile karıştırılarak, belli bir sıcak- yargılara bağlı bağımsız bir kuruluştur.
lıkta ısıtılıp elde edilir.
İLK KİBRİT FABRİKASI
İLK KEZ KAVUK GİYEN PADİŞAH
İstanbul'da, Büyükdere-Bahçeköy yolu üze-
Türk tarihinde ilk kavuk giyen padişah, I. Be- rinde açıldı. Türkiye'de bu fabrika açılınca-
331

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ya kadar, kibrit dış ülkelerden alınırdı. 1929 Şirketi" ile kullanıldı. Bu kuruluş, gerçek bir
yılında çıkarılan bir yasa ile, kibrit yapım, kooperatif niteliğindeydi. Kooperatifçiliğin
alım ve satımı, Tekel Genel Müdürlüğü'ne ve- gelişmesi, Cumhuriyet'le birlikte başladı.
rildi. 1956'dan sonra kibrit yapımı serbest bı-
rakılınca, Tekel'in yanı sıra, özel fabrikalar KÖMÜRÜ İLK BULAN KİŞİ
da kuruldu.
Padişah II. Mahmut zamanında, 1829 yılın-
İLK KOALİSYON KABİNESİ da "Uzun Mehmet" adlı bir deniz eri, Hav-
za'da ilk kömür yatağını keşfetti. Karadeniz
20 Şubat 1961'de, İsmet İnönü başkanlığın- Ereğlisi'nden, İnebolu'ya kadar 180 kilomet-
da kuruldu. Meclislerde hükümet kuracak ço- relik bir uzunluk ve 50 kilometrelik derinlik-
ğunluk sağlanamadığından, değişik partilerin ten oluşan ilk kömür yatağından çıkarılan
ortaklaşa kurup desteklediği bu tür hükümet kömürlerden, donanma yararlanmıştı. Bölge-
kurma biçimi, tarihimizde ilk kez uygulanıyor- de yeni kuyular açılarak üretimin artırılması-
du. İlk koalisyon, Cumhuriyet Halk Partisi ile na, 1893 yılında başlandı. Günümüzde kömür
Adalet Partisi üyelerinden oluştu. üretimi, Türkiye Kömür İşletmeleri'nin teke-
lindedir.
İLK KONSERVATUVAR İLK KÖRLER OKULU
1913'te, İstanbul Şehzadebaşı'nda "Darü'l- 1899 yılında kuruldu. Gözleri görmeyen ço-
Bedayi" adıyla açıldı. Batı Müziği okulu ni- cukların ilk ve ortaöğretim yapmalarını sağ-
teliğinde bulunan "Mızika-i Hümâyun",. lamak amacıyla İstanbul Ticaret Okulu
Darü'l-Bedayi'den çok önce, 1831 yılında açıl- Müdürü Grati Efendi'nin girişimleriyle açı-
dıysa da, Mehterhane'nin kaldırılması üzeri- lan bu okul, Ticaret Okulu'nun bir bölümün-
ne saraya ve askeri bandolara eleman yetiştir- de öğretime geçti.1910 yılında Alber Karamona
mek amacıyla kurulmuştu. İlk devlet konser- adlı bir Musevinin İzmir'de sağır ve dilsizler
yatuvarı, "Darü'l-Elhan", 1917 yılında yine için açtığı özel okulu, Sağlık Bakanlığı dev-
İstanbul'da kuruldu. raldı ve 1927'de körler bölümünü kurdu. 1951
yılında okul, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağ-
lanınca, Sağırlar Okulu İzmir'de kaldı, Kör-
İLK KİTAP BASIMI ler Okulu Gaziantep'te eğitime başladı.
1729 yılında İbrahim Müteferrika basımevin-
de basıldı. Basılan ilk kitaplar sözlük, tarih ve İLK KÖY ENSTİTÜLERİ
coğrafya türündendi.
1940 yılında, İsmail Hakkı Tonguç'un yöne-
KONUT KREDİSİ VEREN İLK timinde eğitime başladılar. Köy çocuklarının
bölgelerinde kalarak yetişmelerini sağlamak
TÜRK BANKASI amacıyla kurulan enstitülerde okutulan ders-
lerin yarısı kültür, dörtte biri tarım, dörtte biri
Emlak Kredi Bankası'dır. Yurdumuzda yer- de teknik derslerden oluşuyordu. Enstitülerin,
leşim sorununa yardımcı olmak ve konut sa- kendilerine özgü çalışma yöntemleri vardı.
hibi olacakları desteklemek amacıyla kurulan Her öğrenci, köyünün ekonomik ve toplum-
ilk banka olan "Türkiye Emlak ve Eytam Ban- sal yaşamını ayrıntılarıyla saptamak zorun-
kası"dır. 1927 yılında faaliyete geçti. Banka- daydı. "İş içinde iş yaparak öğrenmek"
nın adı, daha sonra "Emlak Kredi Bankası" amacını güden enstitülerin kurulduğu yerler,
olarak değiştirildi. köylerin yakınında, uygulamanın yapılabile-
ceği en verimli kesimlerdeydi. 1943 te de, bu
enstitülere öğretmen yetiştirmek için Hasanoğ-
İLK KOOPERATİFÇİLİK lan Yüksek Köy Enstitüsü kuruldu. Buraya gi-
rebilmek için, köy enstitüsünü bitirmiş olmak
1863 yılında Mithat Paşa'nın çabalarıyla ku- gerekiyordu.
rulan "Memleket Sandıkları" adlı kuruluşla
başlar. Yurdumuzda ilk kooperatif terimi ise, İLK KÖYLÜ KADIN MİLLETVEKİLİ
ilk kez 1913 yılında, Aydın'da kurulan "Ko-
operatif Aydın İncir Müstahsilleri Anonim Atatürk, Ankara'nın Kozan köyüne 1934 yı-
332

http://groups.google.com/group/merakediyorum
lında yaptığı bir gezide, Satı Çırpan adlı zeki letin onayından geçmiş oluyordu. Kulübün sa-
bir Türk kadını ile tanıştı. Satı Kadın diye anı- lonlarında oyun dışında okuma, konuşma
lan Satı Çırpan'ın, 1935-39 döneminde Anka- odaları da yer almıştı. Sadrazam Mahmut Pa-
ra milletvekili olmasını sağladı. Türk tarihinde şa, kulüpte sürekli kumar oynandığı haberi-
ilk köylü kadın milletvekili olan Satı Çırpan, ni alınca, burasını kapattırdı.
Atatürk'ün dileğiyle, adım "Hatı" olarak de-
ğiştirdi. Doğduğu Kazan köyünde muhtarlık STANDART TÜRK KLAVYESİNİN
da yapan Hatı Çırpan, 1956 yılında öldü.
İLK KULLANILIŞI
İLK KUMAR KULÜBÜ Daktilolarda kullanılan "Standart Türk Klav-
yesi"nin uygulanışı, ilk kez 20 Ekim 1955 gü-
"Encümen-i Ülfet" adıyla 1870 yılında, za- nü alman bir kararla gerçekleştirildi. Bu tarihe
manın Maliye Nazırı Mısırlı Prens Mustafa kadar, daktiloların klavyeleri, çeşit çeşitti.
Paşa tarafından, İstanbul Çemberlitaş'taki Türk alfabe kurallarına göre düzenlenen yeni
Asım Paşa Konağı'nda açıldı. Buraya yalnız bir daktilo yazma yöntemi, 1943 yılında baş-
yüksek devlet memurları girebiliyordu. layan çalışmalar ve araştırmalardan sonra
Böylece ilk kez, serbest kumar oynama» dev- saptandı.

Türkiye'de ilk kız lisesi, "İnas İdadisi", yani "Kızlar Lisesi"


adıyla 191l'de açıldı. Çeşitli yerlerde öğretim yapan okul, so-
nunda şimdiki İstanbul Kız Lisesi (Cağaloğlu Anadolu Lise-
İLK KIZ LİSESİ si)'nin yerine taşındı.

İstanbul'da "İnas İdadisi" (Kızlar Lisesi) ki kız lisesinin olduğu yerde ahşap bir yapı-
adıyla 1911'de açıldı. Önce Kabasakal semtin- ya, oradan da Süleymaniye'ye yerleşti. Yine
de öğrenime geçen okul, bir yıl sonra yandı. yangın çıktı. İstanbul Kız Lisesi adını alarak,
Bunun üzerine de, 1913 yılında Beyazıt'ta öğ- Vefa Lisesi'nin bulunduğu yerde öğretimi sür-
retime başladı. Öğrenci sayısı artınca da, Ak- dürdü. Bugün İstanbul'da, Cağaloğlu'ndaki
saray'da büyük bir konağa taşındı. 1915'te binasında öğretim yapan lise, "Cağaloğlu
"Bezm-i Âlem Valide Sultanî" adıyla şimdi- Anadolu Lisesi" oldu.

333

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Boğaziçi Köprüsü, iki kıtayı birbirine bağlayan ilk köprüdür.
İKİ KITAYI BAĞLAYAN Cumhuriyetin 50. yılında hizmete açılan bu köprüden baş-
ka, İstanbul Boğazı'na, Fatih Köprüsü adıyla ikinci bir köp-
İLK KÖPRÜ rü kurmak için çalışmalar sürdürülüyor.
Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan
"ilk köprü" olan İstanbul Boğaziçi Köprüsü, münde hizmete giren köprüden ilk yıl 11 mil-
1973 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk yon 318 bin 139 araç geçti vehasılatl62 milyon
tarafından açıldı. Cumhuriuyet'in 50. yıldönü- 901 bin 943 lirayı buldu.

334

http://groups.google.com/group/merakediyorum
L

Tarihimizde bir döneme adını veren "lale"nin, yurdumuza


IV. Murat devrinde bir Hollanda elçisi tarafından getirildiği j
öne sürülür. Ancak, Anadolu 'da çok eski zamanlardan beri
dağ ve bayırlarda değişik bir türde lale yetiştiği bilinir. Pa-
İLK LALENİN GELİŞİ dişah III. Ahmet döneminde, İstanbul'da lale salgını başla-
dı. Bu nedenle, o devre "Lale Devri" adı verildi.
Türk tarihinde ilk "lale" çiçeğinin, IV. Mu-
rat devrinde bir Hollanda elçisi tarafından ge- de lale motifinin, özellikle yer aldığı görülür.
tirildiği öne sürülür. Oysa, Anadolu'da çok Osmanlılarda bu çiçek, "Lale Devri" diye anı-
eski zamanlarda bile dağlarda, bayırlarda, lan dönemde büyük değer ve önem kazandı.
"dağ lalesi, berri lale, kara lale" gibi lale tür- 1718-1730 yılları arasında Padişah III. Ahmet
lerinin var olduğu bilinir. İran Selçuklula- döneminde, İstanbul'da lale üretme ve yetiş-
n'yla Büyük Selçuklular'ın sanat eserlerinde tirme bir salgın halini aldı.

İLK "LİRA" BASIMI İLK LİSE SÖZCÜĞÜ


Sultan Abdülmecit devrinde, 5 Ocak 1843 gü- İstanbul Erkek Lisesi'nde kullanıldı. 1884 yı-
nü basıldı. Adı "Osmanlı lirası" idi. 2 Hazi- lında ilk kez Deniz Yüzbaşısı Nadir Bey tara-
ran 1854'te çeyrek liralar (25 kuruşluk fından kurulan okulun adı, "Şemsü'l-
altınlar), 18 Şubat 1855'te de iki buçuk lira- Mekaip"ti. Nadir Bey, 1885 yılında Sü-
lıklar çıkarıldı. leymaniye'de özel "Nümune-i Terakki
335

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Okulu'nu açtı ve bu okul, Maarif Nezareti ta- basılmış kitapları ilk kez Maarif Kitaphane-
rafından satın alındı. Nümune-i Terakki İda- si (Yayınevi) çıkardı. Bugün de Cağaloğlu'nda
disi denilen okulun, dört ilk, üç orta ve üç lise yayınım sürdüren bu yayınevi, aynı zamanda
olarak eğitim süresi 10 yıldı. Daha sonra ilk en eski yayınevidir. Bu yayınevini. 1895 yılın-
ve ortaokullar birleştirilerek, süresi 5 yıla in- da ilk Türk kitapçılarından Hacı Kasım Efendi
dirildi. 1910'da da "İstanbul Lisesi" adım al- kurmuştur. Yayınevi ayrıca, çıkardığı "Saat-
dı. Böylelikle Türkiye'de ilk "lise" sözcüğü, li Maarif Takvimi"yle ünlüdür,
bu okul için kullanılmış oldu.
Yurdumuzda "lise" düzeyinde okulların
açılması, 1839 yılında II. Mahmut devrinde- İLK LAİKLİK UYGULAMASI
dir. Türkiye'de Batılı anlamda ve gerçek lise
düzeyinde ilk eğitim kurumu ise, 1 Eylül 1868 3 Mart 1927 yılında halifeliğin kaldırılması ile
yılında açılan "Galatasaray Mekteb-i Sulta- başlar. Bu yolla, din ile dünya işlerinin devlet
nisi"dir. örgütü içinde bir elde toplanması engellenmiş
oldu. 1937 yılında yapılan bir değişiklikle la-
LATİN HARFLERİYLE İLK KİTAP iklik, kesin bir Anayasa kurumu oldu. Türki-
ye'de laiklik, vicdan özgürlüğüne de yer ve-
Ülkemizde Dil Devrimi'nden, yani 1928 yılın- ren ve akılcılığı sağlayan bir temel kural ola-
dan sonra yarısı eski, yarısı Latin harfleriyle rak yerleşmiştir.

MÜSLÜMANLIĞIN ANADOLU'YA İLK MAGAZİN DERGİSİ


İLK GİRİŞİ 1873 yılında sürekli olarak çıkan "Cüzdan"
dır. Yurdumuzda bu tür yayınlar, 1 Kasım
Selçuklu Hükümdarı Alparslan'ın, 1071'de 1928'de yürürlüğe giren yeni Türk alfabesiy-
kazandığı Malazgirt Savaşı, Türklerin ilk din le ilgili yasayla çoğaldı.
savaşıdır. Müslümanlık, bu savaştan sonra ilk
kez Anadolu'ya girmiş oldu.
İLK MAVZER
Türk tarihinde ilk mavzerin kullanılışı,
İLK MAÇ VE SPOR SPİKERİ 1886'dan sonradır. 1871'de Almanlar tarafın-
dan yapılan bu tüfek, 1886'dan sonra Türk
Sait Çelebi'dir. Kendine özgü renkli anlatım Ordusu'nun en önemli silahı oldu.
ustalığıyla tanınan Sait Çelebi, 1897-1953 yıl-
ları arasında yaşadı. İLK KADIN MUHTAR
Ülkemizin ilk kadın muhtarı, Gül Esin'dir.
İLK MAHYA Cumhuriyet'in ilanının 10. yıldönümünde Ay-
dın iline bağlı Çine ilçesinin Karpuzlu buca-
1617 yılında İstanbul'da, Sultanahmet Ca- ğından "muhtar" seçilen Gül Esin, o günleri
mii'nde kurulduğu sanılmaktadır. 1723'te iki şöyle anlatıyor:
ya da daha fazla minareli camilerde mahya "Muhtarlık için aday olduğumda, bana
kurulması, padişah buyruğuyla kesinleşti. Za- kimse karşı çıkmadı. Muhtarlığa, o zamanki
manla, her Ramazan ayında mahya kurulması nahiye müdürümüzün isteği ile girmiştim. İlk
gelenekleşti. kadın muhtar seçildiğimde de herkes bana yar-
336

http://groups.google.com/group/merakediyorum
dımcı oldu. Muhtarlığım sırasında da köyde- şiir tarzında bir eser olan Mevlid'i, Süleyman
ki kız kaçırma olaylarının önlenmesinde Çelebi aruz vezniyle yazmıştı.
büyük çaba harcadım. Köye yol, köprü ve köy
konağı yaptırdım."
İLK MEYHANE
İLK MEDENİ NİKÂH UYGULAMASI Türk tarihinde ilk meyhanelerin* Fatih Sultan
Mehmet devrinde açıldığı söylenir. Ancak, bu
17 Şubat 1926 günü yürürlüğe giren "Türk meyhanelerin Bizanslılardan Türklere geçmiş
Kanunu Medenisi" ile başladı. Türkler, Müs- olduğu görüşü daha yaygındır. Eski İstanbul
lüman olmadan önce, evlenme biçimleri çok meyhaneleriyle ilgili ilk bilgiler, Evliya Çele-
çeşitli idi. İslamiyete geçişle birlikte, evlenme- bi'nin "Seyahatname"sinde ayrıntılarıyla an-
de yeni kurallar ortaya çıktı. Çok kadınla ev- latılır.
lenme, belirli din kurallarıyla saptandı.
METRİK SİSTEMİN İLK
İLK MARŞ UYGULANIŞI

Mahmudiye Marşı'dır. Bu marş, 1289 yılın- Türkiye'de metrik sistemin ilk uygulanmaya
da "Mızıka-i Hümâyun Bandosu" Şefi İtal- başlaması, 1875 yılında yapılan "Metre An-
' yan Guisepe Donizetti tarafından bestelendi. laşması"ndan sonradır. Metrenin aslı, Sevres'
Cenk Havası, Cezayir ve Mecidiye marşları da de, sıfır santigrat derecede saklanmaktadır.
onun besteleridir. II. Mahmut'un "Asâkir-i
Mansure-i Muhammediyye" ve Rıfat Bey'in
"Annem Beni Yetiştirdi-Bu Ellere Yolladı" İLK MİLLİ BASKETBOL TAKIMI
adıyla besteledikleri marşlar da, en eski marş-
lardır. İlk Milli Basketbol Takımımız, ilk karşılaşma-
1923 yılına kadar askeri marşlar dışında sını Yunanistan'la, 24 Haziran 1936 günü, Be-
hiçbir marş bestelenmemişti. yoğlu Halkevi Spor Salonu'nda yaptı. Bu maçı
49-12 kazanan takımımızın kaptanı, Naili Mo-
ran idi. Öteki oyuncular ise Sadri Usuoğlu, Ni-
İLK MERİNOS hat Ertuğ, Jak Habib, Hazdayi Penso, Fe-
ridun Koray, Dionisos Sakalak ve Hayri Er-
İspanya'dan, 1841 yılında getirildi. Hayrabo- sebük'tü.
l u ' d a başlanan Merinos koyunu yetiştirmeci- Basketbolün resmen kuruluşu, 1 Mart
liğine, 1843'te Karacabey'de devam edildi. 1959'da gerçekleşmiştir. 1936'da kurulan bir
Yıllarca süren uğraşlardan sonra, "Türk Me- federasyonla, voleybol ve eltopu ile birlikte
rinos koyunu" üretildi. Merinos, yapağısının yürütülen basketbol, bu tarihte ayrı bir dal
bolluğu ve yününün inceliği nedeniyle yün üre- olarak Türk sporuna eklendi.
timinde kullanılır.

İLK METRO MİLADİ YILIN İLK UYGULANIŞI

İstanbul'da, 1874 yılında kuruldu. 1867 yılın- Türkiye'de Miladi yılın uygulanmasına ilk kez
da İstanbul'a gezmeye gelen Henri Gavan adlı 1926'da başlandı. O tarihe kadar kullanılan
bir Fransız mühendis, Karaköy'le Beyoğlu'- "Hicri" ve "Rumi" takvimler de böylece kal-
nu birleştiren ilk metro hattını yani "Tünel"i dırılmış oldu.
yaptı. O zamanki parayla 170 bin İngiliz lira-
sına çıkan "Tünel", daha sonra İstanbul Be-
lediyesi tarafından satın alındı. İLK MİNDER GÜREŞİ

İLK MEVLİT TÖRENLERİ 1900 yılında yapıldı. Yurdumuzda bilinmeyen


bu güreş türü, ABD ve Avrupa'ya giden Ko-
ca Yusuf, Kurtdereli Mehmet, Adalı Halil, Fi-
Sultan III. Murat devrinde, Süleyman Çele- liz Nurullah, ilk dünya şampiyonumuz Kara
bi'nin Mevlid'inin okunmasıyla başladı. Haz- Ahmet gibi güreşçiler aracılığı ile Türkiye'ye
reti Muhammed'in hayatını övgüyle anlatan, girdi ve yayıldı. Gerçek anlamda ilk minder
337

http://groups.google.com/group/merakediyorum
güreşi ise, 1903 yılında, Beşiktaş Jimnastik
Kulübü'nde uygulandı ve Mazhar Kazancı, İLK MUZ
Ahmet Fetgeri Aşeni gibi güreşçiler, bir değer
olarak ortaya çıktılar.
1870 yılında, Osmanlılar döneminde yurdu-
muza girdi. Muz, İskenderiye'den Antalya'
İLK MORS TELGRAF SİSTEMİNİN ya süs bitkisi olarak getirildi. Bu tür muza
"Musa Conson" denir. Yine 1870'te, Musa
KULLANILIŞI Kavendiş adlı bir başka türün meyveleri, kü-
çük, fakat güzel ve kokuluydu. Ancak, yine
Türk tarihinde Mors Telgraf Sistemi'nin ilk de muzun dışarıdan alımı kolay ve ucuzdu.
kez uygulanışına, 1855 yılında, yani Kırım Sa- Gerçek anlamda muz üretimine, 1950'li yıllar-
vaşı sırasında başlandı. Haberleşme alanında da Antalya, Anamur, Alanya, Dörtyol, Feni-
büyük kolaylıklar sağlayan bu buluş, adını, ke ve Adana'da başlandı. Üstün nitelikleriyle
kendisini yayan Amerikalı Samuel Mors'tan Anamur'da yetiştirilen muz, ülkemizde en çok
almıştır. tutulanıdır.

İLK MİLLİ MARŞ


1921 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı'nca milli
marş için bir yarışma düzenlendi ve 500 lira
ödül kondu. Yarışmaya 724 şiir katılmıştı.
Mehmet Akif Ersoy, yarışma ödüllü olduğu
için, girmemişti. Zamanın Milli Eğitim Bakanı
Hamdullah Suphi Tanrıöver, ünlü ozana 5 Şu-
bat 1921 günü ödül konusunda kaygılı olma-
masını önerince o da, "Kahraman
Ordumuza" diye sunduğu "İstiklal Marşı"
başlıklı şiirini, yarışma kuruluna gönderdi.
TBMM'nin 12 Mart 1921 günkü toplantısın-
da İstiklal Marşı, ulusal marş olarak kabul
edildi.
Marşı besteleme yarışmasına ise 24 beste-
ci katıldı. Kurtuluş Savaşı nedeniyle bestele-
me işi yarıda kaldı. Seçiciler Kurulu, 1924
yılında Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini benim-
seyerek okullara duyurdu. Bu marş, 1930 yı-
lına kadar çalındı. Yine aynı yıl, bu bestenin
İlk Milli Marşımız olan "İstiklal Marşı"nın sözleri, M. Akif yerine Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Zeki
Ersoy'a aittir. Ersoy, marş sözü yarışmasına önce ödül kon- Üngör'ün bestesinin çalınması istendi. Bu ta-
duğu için katılmamış, ancak daha sonra ikna edilerek yarış- rihten sonra da Üngör'ün bestelediği İstiklal
maya girmesi sağlanmıştı. Marşı, "milli marş" olarak benimsendi.

338

http://groups.google.com/group/merakediyorum
N
liğinde birer pusula oldukları, tarihçi Lütfi
İLK NOTERLİK ÖRGÜTÜ Efendi tarafından yazılmıştır. Cumhuriyet'ten
sonra 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımın-
dan sonra, her yurttaşa "nüfus cüzdanı"
Türikye'de ilk noterlik örgütünün kurulma- verildi.
sı, 1879 yılına rastlar. Osmanlı devletinde se-
net düzenleme ve onaylama işlemleri, dinsel
yasalara göre yapılırdı. Bu işlere de kadılar ve İLK NÜFUS SAYIMI
naipler bakardı. 1868 yılında ticaret mahke-
1831 yılında yapıldı. Ancak, bu nüfus sayımı,
melerine bağlı ticaret kalemi kurulunca, bu tür
yalnız erkekleri kapladı ve Anadolu ile Rumeli
işlere bakan dinsel mahkemelerin aracılığı da
sancakları, sayımın dışında tutuldu. 1844'te
ortadan kalktı. Ancak bu daire, tam anlamıyla
yapılan sayımda ise, kadınlar da sayıldı. Os-
bir noterlik kuruluşu değildi. 1879 yılında
manlı sınırları içinde nüfusun 36.5 milyon ol-
Fransız Noterlik Yasası'ndan çevrilen tüzük,
duğu, yaklaşık olarak saptandı. 1884'te
Türkiye'de noterliğin başlangıcı sayılır. Gü-
yapılan üçüncü nüfus sayımında, imparator-
nümüzdeki anlamda noterlik, 1938 yılında çı-
luk sınırları içinde kalanların sayısı, 28 mil-
karılan bir yasa ile düzenlendi.
yon 900 bin kişi idi.
Cumhuriyet döneminde, 28 Ekim 1927 yı-
İLK NÜFUS CÜZDANI lında yapılan ilk nüfus sayımında ise, Türki-
ye'de 13 milyon 648 bin 720 kişinin yaşadığı
belirlendi. 1935 yılında yapılan ikinci sayım-
Türk tarihinde ilk nüfus cüzdanı, 1863-64 yıl- dan sonra, her 5 yılda bir düzenli olarak nü-
larında yapılan sayımdan sonra verildi. "Os- fus sayımları gerçekleştirildi. Nüfus sayım-
manlı Tezkiresi" denilen bu nüfus hüviyet larını düzenleyen kuruluş, Devlet İstatistik
cüzdanlarının çizgili, düz bir kâğıt belge nite- Enstitüsüdür.

O
ONDALIK KESİRLERİ İLK OPERA TEMSİLİ
UYGULAYAN İLK TÜRK Türk tarihinde ilk operanın, Donizetti'nin
1842 yılında temsil edilen "Belisario" adlı ya-
pıtı olduğu sanılmaktadır. Bunu, 1844 yılın-
Dünyada ve Türk tarihinde, matematikte "on- da yine Donizetti'nin "Lükrezya Borjiya"
dalık kesirler kuralı"nı ilk kez uygulayan operası, daha sonraki yıllarda da başka yapıt-
Türk, matematik ve astronomi bilgini Cem- ları izledi. Donizetti'nin operalarının üst üste
şit'tir. Cemşit, "Sayı Anahtarı" adlı ünlü ese- sergilenmesinin, kardeşinin Sultan Abdülme-
rinde, herhangi bir dereceden kök almanın cit'in sarayında "Mızıka-i Hümâyun" şefi ol-
yollarını anlattı. Avrupalı matematikçiler, masından kaynaklandığı öne sürülür.
Cemşit'in bu buluşlarını ancak bir yüzyıl son-
ra öğrenebildiler. Doğum tarihi kesin olarak Türk seyircisinin düzenli olarak opera sey-
bilinmeyen Cemşit, 1437'de Semerkant'ta öl- redebilmesi, ancak 1941'de Prof. Karl Ebert'
müştür. in Opera Bölümü'nü yönettiği Ankara Dev-
let Tiyatro ve Operası'nın açılmasından son-
339
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ra mümkün oldu. O yılın Nisan ayında Puc-
cini'nin "Tosca" operasından ikinci perde, İLK OPERET TEMSİLLERİ
Mayıs'ta yine aynı bestecinin "Madam Butter-
fly" operasının bütünü, bir yıl sonra da Beet- Operet türü hafif sahne eserlerinin Türkiye'-
hoven'in "Fidelio"su temsil edildi. de ilk bestecisi, Dikran Çuhacıyan Efendi'dir.
Birçok operet besteleyen Dikran Efendi'nin,
İLK OSMANLI SARAYI "Leblebici Horhor"u, oynandığı dönemde
hem yurt içinde, hem de yurt dışında büyük
Osmanlı Devleti'nin ikinci hükümdarı Orhan ilgi görmüştü.
Bey, ilk Osmanlı başkenti Bursa'da, ilk sara-
yın yapımını başlattı. Beyazıt zamanında ta- OLİMPİYATLARA KATILAN İLK
mamlanan "Bursa Sarayı", " T i m u r ' u n
orduları tarafından yıkıldı. Başkentin Edirne'- KADIN SPORCULAR
ye taşınmasından sonra, burada da saraylar
yaptırıldı. Fatih, İstanbul'u aldıktan sonra, bu Türkiye'de olimpiyatlara katılan ilk kadın
kenti Osmanlı Devleti'nin başkenti yaptı. Bu sporcular, Halet Çambel ve S. Fetgeri Aşeni'-
tarihten sonra da Osmanlıların en ünlü ve bü- dir. 1936 Berlin Olimpiyatları'nda yurdumu-
yük sarayları, bu ilimizde inşa edildi. zu ilk kez onlar temsil ettiler.

İlk Türk operasını, Ahmet Adnan Saygun yaptı. 1928 yılında


"Özsoy" adındaki opera denemesi, İran Şahı Pehlevi'nin Tür-
TÜRKİYE'DE İLK OPERA YAPITI kiye'ye gelişi onuruna oynandı. Opera tekniğinin gerçek an-
lamda uygulandığı ilk opera da, yine Adnan Saygun'undur.
Ahmet Adnan Saygun'un "Özsoy" adlı ope- "Kerem" adlı bu opera, ilk kez 22Mart 1953günü Ankara'-
ra denemesidir. İlk kez 1928 yılında İran Şa- da sahnelendi.
hı Pehlevi'nin Türkiye'ye gelişi onuruna temsil
edildi. Atatürk ve Şah'ın huzurunda oynanan dığı ilk opera da, yine Ahmet Adnan Saygun'
bu ilk operamızda, başoyuncu da dramatik un bestelediği "Kerem"dir. Metin yazarlığı-
soprano Semiha Berksoy'du. nı Selahattin Batu'nun yaptığı bu opera, ilk
Opera tekniğinin gerçek anlamda uygulan- kez Ankara'da 22 Mart 1953 günü sahnelendi.

340

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İlk yerli otomobilimiz, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gür-
TÜRKİYE'DE İLK OTOMOBİL YAPIMI selin isteği üzerine 1960 yılında Eskişehir Devlet Demiryol-
1960 İhtilali'nden sonra, Cumhurbaşkanı olan ları Cer Atölyeleri'nde üretildi. "Devrim" adı verilen otomobil,
Cemal Gürsel, Türkiye'de otomobil üretilme- 1961 model Consuller'e benziyordu.
sini istedi. 1960 yılında Eskişehir Devlet De-
miryolları CER Atölyeleri'nde ilk Türk
otomobili "Devrim" üretildi. 30 Ekim 1961 Consuller'a benziyordu. TBMM önündeki tö-
tarihinde Cemal Gürsel'e gösterilmek üzere rende, 100 metre giden, sonra duran otomo-
Ankara'ya getirilen "Devrim", 1961 model bilin yapımından vazgeçildi.

Ö
sınında ilk tartışma örneklerini oluşturur.
İLK ÖZEL GAZETE İlk özel Türk gazetesi Tercüman-ı Ahval,
21 Ekim 1860 günü çıkmaya başladı. Sahibi
Türk olan ilk gazete unvanını da alan
1840 yılında William Churchill adlı bir İngili- Tercüman-ı Ahval'i,Çapanzade Agâh Efendi
zin çıkardığı "Ceride-i Havadis"tir. 1864 yı- kurmuştu. Gazetenin en önemli yazarı, Şina-
lında kapanan bu gazete, yayınlandığı sürede si idi. Ancak, gazetenin yayımından iki yıl
1212 sayı çıkmıştı. Önce 10 günde bir yayın- sonra kişisel çelişkiler yüzünden ayrıldı.
lanan gazete, sonradan haftalık oldu. Devlet- Tercüman-ı Ahval, 1866 yılında kapandı.
ten yardım gördüğünden, "yarı resmi" bir
niteliği vardı. Adı 25 Eylül 1864'te "Ruz-
name-i Ceride-i Havadis" olarak değiş- İLKÖĞRETMENOKULU
tirildi. Bu arada, ilk Türk özel gazetesi olan
Agâh Efendi'nin "Tercüman-ı Ahval"i ile bu Tanzimat devrinde açıldığı kabul edilir. 16
gazete arasında başlayan çekişmeler, Türk ba- Mart 1848'de Fatih Camii yanındaki bir ya-
341
http://groups.google.com/group/merakediyorum
pıda, "İptida (ilkokul), Rüştiye (ortaokul) ve tos 1854'te yapılan sözleşme gereğince, Fran-
İdadi (lise)'lere öğretmen yetiştirmek üzere sa ve İngiltere'den bütçe açığını karşılamak
açılan okulun adı, "Darü'l-Muallimin", ya- için 3 milyon sterlin ödünç alındı. Yüzde 6 fa-
ni "Öğretmenevi"dir. Bu okulun ilk öğretme- izli borçlanmaya Mısır'dan alınacak vergile-
ni ise Yahya Efendi'dir. rin bir bölümü karşılık olarak gösterildi-
ğinden, bu sözleşmeye "Mısır Borçlanması"
TARİHİMİZDE İLK ÖDÜNÇ denildi. Abdülmecit'in son zamanlarında alı-
nan bu paraların büyük bölümü, saray ve
PARA ALMA köşklere gitti.
Sultan Abdülmecit dönemine rastlar. 24 Ağus-

P
re mesleki bilgileri vermek amacıyla 1909'da
İLK POLİS OKULU İstanbul'da, Yıldız Sarayı'nın "Mabeyn" da-
irelerinde bir polis okulu daha açıldı. 1959 yı-
lına kadar öğretim yapan bu okul, Emniyet
1907 yılında Selanik'te açıldı. Ancak, bir yıl Genel Müdürlüğü'ne bağlıydı ve eğitim süre-
sonra kapatıldı. Daha sonra polisliği seçenle- si de 6 yıldı.

İLK KADIN POSTA DAĞITICISI


1982 yılında PTT, posta dağıtıcısı almak için
açtığı sınava, bayanları da çağırmıştı. İzmir'
deki bu sınava giren genç kızlar arasından ye-
disi, sınavı kazanarak, ilk kadın postacıları-
mız oldular. Bunların adları şöyle:
"Melekper Kılıç, Belgin Ege, Aynur Ak-
gül, Berrin Toygarlar, Serpil Güzel, Neşe Er-
akman, Kemale Hepkorucu."
İlk kadın posta dağıtıcılarından Melekper Kılıç.

342

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK PASTÖRİZE SÜT İLK POSTANE
1840 yılında, İstanbul'da açıldı. Yeni Cami av-
Yurdumuzda ilk pastörize süt üretimine, 1957 lusunda açılan bu postanenin adı, "Postaha-
yılında Ankara Atatürk Orman Çiftliği'nde ne-i Âmire" idi. Posta yolu ile ilk haberleş-
başladı. İlk yıllar, 2 milyon 500 bin litreyi bu- me de II. Mahmut'un 1838'de yayınladığı bir
lan süt üretimi, ilk kez 1971 yılında 9 milyon fermanla mümkün oldu.l839'da ilk Posta Ne-
litreyi aştı. Bu artışa bir neden de, 1967!de zareti kuruldu. İstanbul'da açılan ilk posta-
Adana ve İzmir'de açılan pastörize süt fabri- neyi, 1843'te Bağdat, Sivas, Musul ve
kalarıydı. Diyarbakır'da açılanlar izledi. 1863'te Posta
Nazırlığı yapan Agâh Efendi'nin önerisiyle de
"posta ücreti", "pul" karşılığında alınmaya
İLK PORSELEN FABRİKASI başlandı.

Yurdumuzda modern anlamda kurulan ilk İLK PAZAR TATİLİ UYGULAMASI


porselen fabrikası, Sümerbank'ın Yıldız Por-
selen Fabrikası'dır. Bunu daha sonra, I963'te Türkiye'de ilk pazar tatili uygulamasına, 29
kurulan İstanbul Porselen Sanayii ile 1968'de Mayıs 1935 yılında yürürlüğe giren yasa ile
açılan Yarımca Porselen, Seramik ve Çini başlandı. Bu yasa çıkmadan önce, hafta so-
Fabrikaları izledi. nu dinlenme tatili cuma idi.

Ülkemizde ilk petrol çalışmaları, 1887'de Ahmet Necati Bey


tarafından başlatıldı. Cumhuriyet'in ilanından sonra da
1926'da Petrol Yasası çıkarıldı. Petrol arama çalışmaları da,
yeni kurulan MTA 'ya bırakıldı. İlk petrol-rafinerimiz de, Ra-
man ve Batman bölgelerinde kuruldu.

İLK PETROL Horadere'de açılan bir kuyudan petrol alın-


ARAMALARI dı. Günde iki ton üretilmeye başlandı, ancak
1901'de verim düşünce, bu kuyu kapatıldı.
1887'de Ahmet Necati Bey tarafından İsken- Cumhuriyet'in ilanına kadar yapılan çeşitli
derun çevresinde başlandı. Derin olmayan aramalardan sonra, 1926'da çıkarılan Petrol
sondajlamayla yapılan bu ilk araştırma, iste- Yasası ile, her çeşit aramanın yapılması ve yü-
nilen başarıya ulaşamadı. II. Abdülhamit dev- rütülmesi yetkisi devlete verildi. 1935'de ku-
rinde, 1890 yılında Musul ve Bağdat'ta doğal rulan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, altın
biçimde sızan petrollerden yararlanıldı. ve kömürden sonra, petrol arama ve işletme-
1892'de Mürefte dolaylarında görülen petrol sini de üzerine aldı. MTA'nın yürüttüğü ça-
belirtilerinden sonuç elde etmek için bir şir- lışmalar ve petrol bulunan Raman-Garzan
ket kuruldu ama, araştırma yapılmadı. 1897' bölgeleri ile Batman'da kurulan petrol rafine-
de çıkarılan bir buyrukla, buradaki petrolü çı- risi, 1954'te çıkarılan bir yasa ile Türkiye Pet-
karma işi Halil Rıfat Paşa'ya verildi. 1900'de rolleri A.Ş.'ye devredildi.

343
http://groups.google.com/group/merakediyorum
da 200 bin ton petrol arıtabilecek yeni bir ra-
İLK RADYO YAYINI fineri kuruldu.

Ankara ve İstanbul'da PTT'nin posta görev-


lerinde yararlanmak amacıyla kurduğu 5'er ki- İLK REFERANDUM
lovat gücündeki verici istasyonlarından, 1927'
yılında yapıldı. Deneme niteliğindeki bu ya-
yınları, 1936'ya kadar Türk Telsiz Telefon Ku- 9 Temmuz 1961 günü, Anayasa'nın oylanması
ruluşu yönetti. nedeniyle yapıldı. Halkoyuna sunulan Anaya-
İlk radyo istasyonu da, Ankara'da kurul- sa için, 10 milyon 320 bin 751 seçmen oy kul-
du. 28 Ekim 1938 günü sürekli yayınlara baş- landı. Genel seçim kuralları uygulanan
layan bu yeni radyo, uzun dalga "Türkiye oylamada, geçerli sayılan oylardan yüzde
Radyosu" ve kısa dalga "Ankara Radyosu" 61.7'si, 1961 Anayasası'na "Evet" dedi.
adıyla görev yapıyordu. İstanbul Radyosu'
nun sürekli yayına başlayışı ise 1 Eylül 1949
günü gerçekleşti.
İLK REKLAMCILIK ŞİRKETİ
İlancılık Şirketi adıyla 1909'da kuruldu. Ga-
RADYODA İLK REKLAM zete ilanlarının dağıtımını da bu kuruluş sür-
dürdü. İkinci Dünya Savaşı sonunda Türkiye'
Türkiye'de radyoda ilk reklam, 1951 yılında de mallarını pazarlayan yabancıların reklama
yapıldı. Reklamlar, önceleri radyonun kendi verdiği önem sonucu, Batılı anlamda reklam
spikerleri tarafından sözlü olarak okunuyor- ajansları kurulmaya başlandı.
du. Daha sonra ise, reklamlar için "özel
saatler" ayrıldı. İLK RENKLİ BELGESEL FİLM
İLK RADYO OYUNU 1953 yılında Ali İpar'la, İlhan G. Arakon'un
hazırladıkları "Bir Şehrin Doğuşu" adlı film-
1938'de Ankara Radyosu'nda oynandı. Rad- dir. İstanbul'u anlatan film, Berlin Uluslara-
yo Temsil Kolu tarafından ve haftada bir kez rası Film Şenlikleri'ne katıldı, ancak derece
cuma günleri oynanan oyunlar, genellikle çe- alamadı. Gerçek anlamda ilk belgesel Türk fil-
viri ve uyarlamalardan seçiliyordu. Temsil Ko- mi ise, Mazhar Şevket İpşiroğlu ile Sabahat-
lu Şefi, Ekrem Reşit Rey idi. Bu kolun ilk tin Eyüboğlu'nun birlikte düzenledikleri
üyeleri de Kemal Tözem, Vahi Öz, İbrahim "Hitit Güneşi"dir. Bu film, 1956 yılında Ber-
Delideniz, Kadriye Tuna, Reşat Altay, Muhip lin Film Şenlikleri'nde ikinci gelerek "Gümüş
Araman, Saime Arcıman gibi oyunculardan Ayı" armağanını aldı. Siyah-beyaz olarak çe-
oluşuyordu. kilen film, Anadolu'da arkeolojik kazılarda
ortaya çıkan eserleri konu almıştı.
İLK RAFİNERİ
İLK RENKLİ FİLM
Raman'da 1945 yılında kuruldu. Raman'da
, petrol bulunmasından sonra Maymune Boğa- 1953 yılında Muhsin Ertuğrul'un yönettiği
zı'nda deneme niteliğinde işletmeye açılan ilk "Halıcı Kız"dır. Fotoğraf yönetmenliğini Ah-
rafinerimiz, gemi kazanlarından yararlanıla- met Cezmi Ar yapmıştı. İçinde renkli bir par-
rak yapılmıştı. Bu rafineri, yılda ancak 10 ton ça bulunan ilk Türk filmi de, 1949'da çevrilen
petrol arıtabiliyordu. Bölgenin çeşitli yerlerin- ''Çıldıran Kadın"dır. Filmdeki renkli parça-
de de petrol bulununca, rafinerinin işe yarar da, İstanbul'daki Kızkulesi'nin çok az süren
parçaları, 1948'de Batman'a götürülerek, yıl- bir görüntüsü yer almıştı.
344

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Kandilli Rasathanesi, ülkemizin gerçek anlamda ilk rasatha-
nesidir. 1911 yılında. Fatih Gökmen tarafından kurulan Kan-
dilli Rasathanesi'nin yeni tesisleri, 28 Temmuz 1970'te hizmete
açıldı.

lam, padişaha sert bir mektup gönderdi. Bu-;


TARİHİMİZDE İLK RASATHANE nun üzerine III. Murat, rasathaneyi, Kılıç Ali
157S yılında, III. Murat tarafından İstanbul'- Paşa'ya verdiği buyrukla yıktırdı.
da Tophane Tepesi'nde yaptırıldı. "İstanbul Türkiye'de çağdaş anlamda ilk rasathane,
Rasathanesi" adıyla anılan bu kuruluşun ba- 1911 yılında İstanbul'da, Kandilli sırtlarında
şında, Takiyüttin Mehmet bulunuyordu. 15 Eatin Hoca diye anılan Fatin Gökmen tara-
bilginin katıldığı çalışmalarda, gözlemler ve fından kuruldu. Günümüzde de hizmet veren
yıldızların belirli zamanlardaki yerlerini gös- bu rasathane, Türkiye'nin en büyük göz-
teren çizelgeler yapıldı. 1580 yılında Şeyhülis- lemevidir.

345

http://groups.google.com/group/merakediyorum
gi görmeyen "Âyine-i Vatan"dır. 1867'de çık-
İLK REVÜ TEMSİLİ maya başlayan bu gazete, daha sonra
"Vatan" adıyla resimsiz olarak yayınlandı.
1910 yılında Beyoğlu'ndaki Odeon Tiyatro- Ancak, daha sonra hükümet tarafından ka-
su'nda, Burhanettin Tepsi ve Reşat Rıdvan yö- patıldı.
netimindeki topluluk tarafından oynandı. İlk Bu arada, Türkiye'de ilk resimli hikâye de,
revü oyunları olan Ağamız Eğleniyor, Nasred- 1935 yılında Salih Erimez tarafından çizildi ve
din Hoca, La Gran Via'yı bu topluluk oynadı. "Akşam" gazetesinde yayınlandı.

İLK RESİMLİ POSTA PULU İLK RESİM SERGİSİ


27 Şubat 1863'te açıldı. Sultan Abdülaziz'in
Edirne'nin düşman işgalinden kurtarılışının desteğiyle açılan bu resim sergisinin bir özel-
anısına çıkarıldı. 1913 yılına gelinceye kadar liği de, "ulusararası" olmasıydı. Bu sergi, İs-
Türk pullarında resim kullanılmadı. Bu ilk re- tanbul'da At Meydanı'nda açılmıştı.
simli posta pulumuz, Londra'da bastırılmış-
tı. Edirne'deki Selimiye Camii'nin resmiyle
süslüdür. İLK RESİMLİ MİZAH GAZETESİ

İLK RESİMLİ GAZETE Tarihimizde ilk resimli mizah gazetesi, "Di-


yojen"dir. 19. yüzyılda mizah ve oyun yazar-
larından Kayserili Teodor Kasap tarafından
İlkel bir baskı tekniğiyle yayınlandığı için, il- yayınlandı.

S
hastalığa yakalanan çocuklara ayrılmıştı. Gü-
SATRANÇ ŞAMPİYONASI nümüzdeki anlamıyla ilk sanatoryum ise, 15
Ağustos 1924 günü Doktor Refik Saydam'ın
Satranç oyununun ülkemizdeki geçmişi, ol- bakanlığı sırasında açıldı. Heybeliada'daki bu
dukça eskidir.. Bu gerçeği, günümüzden sanatoryum, önceleri Harbiye öğrencileri
450-500 yıl önce yazılmış yapıtlardan öğreni- arasında vereme tutulanlar için yapılmıştı.
yoruz. Bunlardan ilki, Kanuni Sultan Süley-
man döneminde Seferihisarh İsmail Şaban'ın
derlediği elyazmasıdır. Bu kitap, satrancın ya- İLK "SAVURGANLIĞI
rarları ve geçmişini anlatmaktadır. İkinci ki- ÖNLEME" BİRİNCİSİ
tap da, 1680 yılında Kahire Mevlevihanesi
Şeyhi Vanlı Dede'nin Mısır Valisi Abdurrah-
Ülkemizde savurganlığı önleme konusunda
man Paşa'ya gönderdiği kitaptır. Bu kitapta,
düzenlenen bir yarışmayı kazanan Emine Er-
oyunun ilk kez Hindistan'dan çıkıp, İran'a,
tem, birinci gelerek bu konuda "ilk" unva-
oradan da Anadolu'ya geçtiği anlatılmaktadır.
nını aldı. 1980 yılında Türk Kadın Dernekleri
Türkiye'de ilk ferdi satranç yarışması ise,
Federasyonu tarafından düzenlenen "Atılmış
1965'te yapıldı. Bu ilk yarışmayı, Seracettin
nesnelerin değerlendirilmesi yoluyla Türk ka-
Bilyap kazanmıştı.
dınının aile ekonomisine katkısı" konulu ya-
rışmada 200 eser arasından Emine Ertem'in,
eski kadın çorapları ve paket ipliklerinden ha-
TARİHİMİZDE İLK SANATORYUM zırlanmış "Gülmotif" adlı kilimi birinci seçil-
mişti. Emine Ertem, 1982'de atılmış
II. Abdiilhamit devrinde, yalnız veremli ço- nesnelerden hazırladığı 110 eseriyle bir sergi
cuklar için İstanbul'da açıldı. Hamidiye Et- açarak, ilk kez bu alanda da öncülük etti. Ga-
fal Hastanesi'nde 24 yataklı bir bölüm, bu tür latasaray Kâzım Taşkent Galerisi'nde düzen-
346
http://groups.google.com/group/merakediyorum
lediği bu sergi ile de Ertem, bu konudaki Muhsin Ertuğrul'un yönetmenliğim yaptığı,
çalışmalarını kamuoyuna sergiledi. "Bir Millet Uyanıyor" adlı filmdi. Sesli film
stüdyosunun yönetmeni ise, Morhen adlı bir
Alman ses mühendisiydi.
TÜRK TARİHİNDE İLK SEÇİM
II. Abdülhamit'in tahta geçmesinden kısa bir TÜRK TARİHİNDE İLK
zaman sonra, Kanun-ı Esasi kabul edilerek SİGORTACILIK
Osmanlı Devleti'nde meşruti bir idare başladı.
Kanun-ı Esasi'de seçim yapılarak bir meclisin 1864 yılında Abdülaziz döneminde çıkarılan
kurulması öngörülmüştü. Bu nedenle, Türk bir "fetva" ile başladı. O yıl yayımlanan De-
tarihinde ilk seçim 1877'de yapıldı. Ancak, niz Ticaret Yasası'nda yalnız "deniz sigortası"
bu seçimler bir seçim yasasına göre gerçekleş- konusunda yargılar vardı. Bu arada, 1870 yı-
tirilmedi. İllere, önemlerine göre kaç millet- lında İstanbul'da çıkan büyük bir yangın so-
vekili çıkarabilecekleri bildirildi. İlk se- nunda "Şeyhülislam"dan, sigorta yap-
çimlerde halk, oy kullanmadı. İl meclisleri tırılmasında "dini bir sakınca olmadığı"
seçim yaptı. Bu seçimler sonunda seçilen tem- yolunda izin çıktı. İki yıl sonra da üç İngiliz
silciler, padişahın tayin ettiği Âyân Mec- sigorta şirketi, İstanbul'a gelerek bu dalda ça-
lisi üyelerinden meydana geldi. İlk Milli Mec- lışmaya başladılar. Daha sonra Fransız, İsviç-
lis de 19 Mart 1877'de Dolmabahçe Sa- re, Alman, Avusturya, Rus, İtalyan, Bulgar,
rayı'nda ilk toplantısını yaptı. Daha sonra Sul- Romen sigorta şirketleri kuruldu. Ancak, bu
tanahmet'teki Darülfünun binasında çalışma- sigorta şirketleri, aralarında bir anlaşmaya va-
larına başlayan bu meclisin ilk görevi, bir se- ramadıklarından, bağlı bulundukları merkez-
çim kanunu hazırlamaktı. Ancak, 1877-78 lerin dilediği biçimde sigorta uygulaması
Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması üzerine, yapıyorlardı.
Meclis 20 Haziran'da dağıldı. Aynı yıl içinde
yine seçim kanunu olmadan, birinci seçimde "İlk Türk sigorta şirketi"nin kuruluşu da,
olduğu gibi yeni bir seçim daha yapıldı. Türk 1893'te, bu dalda çalışmalara başlmayan "Os-
tarihinde ilk "Seçim Kanunu" da, bu ikinci manlı Sigorta Şirketi"dir. Bu şirket, Osman-
meclis tarafından yapılmıştır. Ama, bunun lı Bankası, Tütün Rejisi (Tekeli) ve Düyûn-u
ömrü de uzun sürmedi ve II. Abdülhamit ta- Umumiye'nin katılması sonucu, 200 bin altın
rafından feshedildi. liralık bir özvarlıkla kurulmuştu.
Cumhuriyet'ten sonra kurulan "yerli
sermayeli" ilk Türk sigorta kuruluşu ise, "Gü-
ven Sigorta" adıyla 1935 yılında faaliyete geç-
TÜRK TARİHİNDE İLK SANSÜR ti. II. Dünya Savaşı'ndan sonra ise sigorta-
cılık gelişmeye başladı ve 1942'de "Doğan",
Türk tarihinde basına "ilk sansür", 11 Ma- 1944'te de "Halk Sigortası" şirketleri hizme-
yıs 1876'da "Âli Kararnamesi" ile konuldu. te girdiler.
Gazetelerin, yayınlanmadan önce denetlenme-
sini emreden bu kararname üzerine, "Basiret"
gazetesi şöyle bir ilanla çıkmıştı: "Matbaamı- İLK KADIN SİNEMA
zın makinesi bozulduğundan, gazetemiz bir- OYUNCUMUZ
kaç gün yayınlanmayacaktır." "Sabah"
gazsetesi ise ilk gün "sansür"ün yasakladığı
yazıların yerini "boş" bırakarak yayınlandı. "Ateşten Gömlek"te oynayan Bedia Muvah-
Ancak, tüm bu direnişler, tarih boyunca he- hit ile Neyyire Neyir (Ertuğrul)'dir. Sahnede
men her dönemde, sansürün basının üzerin- olduğu gibi beyazperdede de o zamanlar,
de "Demokles'in Kılıcı" gibi sallanmasını Müslüman kadınların çalışması yasaktı. 1918'
önleyemedi. de bazı Türk kızları, öğrenci olarak "Darül-
beday"ye alınmışlarsa da, bunlar sahneye çı-
kamamışlardı. İçlerinde Afife Hanını, 1920'de
İLK SESLİ Kadıköy'deki Apollon (Hale) Tiyatrosu'nda
FİLM STÜDYOSU "Jale" takma adıyla sahneye çıkınca, işe po-
lis karışmıştı. 1921'de Darülbedayi'de Müslü-
1932 yılında İpek Film Şirketi kurdu. İstan- man kadınların çalıştırılmaması, resmi yoldan
bul'da Nişantaşı'ndaki bir büyük fırın, yeni bildirildi, ancak aynı yıl Afife ile Şaziye Mo-
baştan düzenlenerek "stüdyo" durumuna ge- ral hanımlar, bir başka temsilde oynadılar. İki
tirildi. Bu sesli film stüdyosunun ilk eseri, sanatçı da, bu yüzden mahkemelik oldular.
347

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Muhsin Ertuğrul, "Ateşten Gömlek"i çe-
virirken, filmin ulusal konusundan cesaret ala- İLK SİNEMA SALONU
rak, başlıca kadın kahramanlar olan Ayşe ile
Kezban'ı, Türk oyuncularının canlandırması-
na çalıştı. Ayşe için Darülbedayi oyuncuların- 1908'de açıldı. İstanbul'da, Tepebaşı Şehir Ti-
dan Muvahhit'in eşi Bedia Muvahhit seçildi. yatrosu'nun eski komedi binasında Pate şir-
İkinci rol için gerekli kimse bulunamayınca, ketinin Türkiye temsilcisi Vaynberg tarafından
gazetelere ilan verildi. Vasfi Rıza Zobu, bir yaptırıldı. "Pate" adlı bu ilk sinema salonu-
anısındaki ikinci rol için, "nasıl kız oyuncu" nun mimarı, Kampanaki idi. Sinemanın adı
bulunduğunu şöyle anlatır: sırasıyla Pate, Anfi, Asri ve Ses olarak değiş-
"İkinci rol için genç bir Türk kızı buluna- ti. 1912 yılında İzmir Kordon'da açılan ikinci
mamıştı. Gazetelere ilan ettiler. Ertesi gün tek sinemadan sonra, 1914 başlarında İstanbul
bir Türk kızı başvurdu. Kemal Film'in büro- Beyoğlu'nda "Palas" sineması kuruldu. Onu,
su, Sirkeci'de, Ali Efendi Sineması'nın üstün- Taksim Alanı'nda şimdiki Devlet Tiyatrosu
deki iki küçük odanın içinde idi. O gün, salonunun yanındaki yerde bulunan "Majik"
büroya uğradığımda, Neyyire'yi gördüm. Ko- sineması izledi. İlk Türk sinema salonu ise, 19
lejde öğrenciymiş. 'Film için müracaat etti. Mart 1914 günü "Milli Sinema" adıyla İstan-
Muhsin'i bekliyor' dediler." bul'da Fevziye Kıraathanesi'nde açıldı.

Muhsin Ertuğrul, Türk tiyatrosunun olduğu kadar, Türk si-


nemasının da öncülerinden biridir. Yönettiği, "Bir Millet Uya-
nıyor", Türk sinema tarihinde seslendirilen ilk filmdir.
SESLENDİRİLEN İLK FİLM başlı oyuncuları Ferdi Tayfur, Atıf Kaptan,
Senaryosunu Nazif Tepedelenlioğlu'nun yaz- Naşit Özcan, Emel Rıza ve Kevser'di. Musta-
dığı "Bir Millet Uyanıyor" adlı filmdir. 1932 fa Kemal Atatürk'ün Söylev'inden derlenmiş
yılında çevrilen film, Türkiye'de seslendirildiği olaylardan esinlenerek yazılmış senaryonun,
ve Muhsin Ertuğrul'un en önemli yapıtların- sağlam bir yapısı olmadığı için bu film, bek-
dan birisi olduğu için ilginçtir. Filmin belli lenen başarıyı elde edemedi.

348
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK SİNEMA
GÖSTERİSİ
İstanbul Galatasaray'da, ünlü Sponek biraha-
nesinde Polonyalı Vaynberg tarafından düzen-
lendi. Bu olayı, Ercüment Ekrem Talu,
"Perde-Sahne" dergisine yazdığı "İstanbul'-
da ilk sinema ve ilk gromofon" başlıklı yazı-
sında şöyle anlatır:
"Çocuktum, sekiz-dokuz yaşlarında var-
dım. Tam tarihini söyleyemeyeceğim ama, sa-
nırım 1896-97 yıllarıydı. Bir cumartesi günü,
rahmetli ağabeyim Nejat'la birlikte okuldan
çıktık. Cihangir'deki evimize gidecektik. Ya-
tılı olmayan arkadaşlarımızdan birisi, 'Duy-
dunuz m u ? ' dedi. ' Ş u r a d a Sponek'in
salonunda bugün sinematograf (sinema söz-
cüğünün kısaltılmamışı) göstereceklermiş. İl-
ginç bir şeymiş diyorlar, yeni bulunmuş...
Fotoğrafın canlısı gibi bir şeyimiş'. Ağabeyim-
le ben, çocuk, bizimle alay ediyor sandık, ama
o içtenlikle konuşuyordu. 'Saat 4'te başlıyor-
muş, ben gideceğim' diye sözünü tamamladı."
Ercüment Ekrem Talu, ilk sinema göste-
risini, yukarıdaki cümlelerle anlattıktan son-
ra, şöyle tamamlar:
"Bütün gösteri, yarım saat sürdü. Seans,
geceye de birkaç kez yinelenecekti. Çıktık.
Fennin bu buluşunu birbirimize anlatmaya,
çözümlemeye çalışıyorduk. Aklımız bir türlü
eriniyordu. İstanbul halkının çoğunluğu da bu
İstanbul Galatasaray'da ünlü Sponek birahanesinde ilk kez konuyu konuşuyordu. Kimi, bu sihirli bulu-
düzenlenen sinema gösterisine giden yazar Ercüment Ekrem şu günah sayıyor; kimi, gidip gördüğünden
Talu, çok etkilenmişti. "Perde ve Sahne Dergisi"nde, gör- ötürü tövbe edip, Tanrı'ya bağışlanmasını ya-
düklerini anlatan Talu, "Sinemadan çıktığımızda, bu sihirli karıyordu. İşte ilk sinema, sinematograf adıy-
buluşa bir türlü aklımız ermedi" diye yazdı.
la İstanbul'a böyle geldi."

İLK SİVİL PİLOTLAR İLK SOYADI


KULLANMA ZORUNLULUĞU
Münif Paşa'nın oğlu Hüseyin Münif ile vete-
riner öğretmen Sadi Suat, Türk tarihine ge- 1935'te yürürlüğe giren "Soyadı Kanunu" ile
çen ilk sivil pilotlardır. İkisi de, 1910 yılında kesinleşti. 1926 yılında yürürlüğe giren Medeni
Paris'te havacılık eğitimi görerek," pilotluk Kanun'la, soyadı kullanılmaya başlanmıştı
belgesi" aldılar. Bu arada bir de uçak satın ama, bu zorunlu değildi. Son çıkarılan yasa-
alan Hüseyin Münif, Türkiye'de "özel uçağı da, "Her Türk, öz adından başka soyadını da
olan ilk kişi" oldu. taşımaya mecburdur" denilerek, soyadı taşı-
ma zorunluluğu kondu.
İLK SOĞUK HAVA DEPOSU
İLK SPOR DERGİSİ
1904 yılında İzmir'de, İngilizler tarafından ku- 1919-1921 yıllarında yayımlanan "Spor Âle-
ruldu. İlk büyük soğuk hava deposu da, 1926' mi"dir. Türkiye'nin ilk maç spikeri Sait Çe-
da İstanbul Mezbahası'nın kurduğudur. lebi tarafından çıkarılıyordu.
349

http://groups.google.com/group/merakediyorum
kilo ağırlığında mektup taşınmıştı.
ŞEHİRLERARASI İLK
HAVA ULAŞIMI İLK ŞEKER FABRİKASI
İlk kez şehirlerarası hava ulaşımına 1933'te Türkiye'de ilk şeker fabrikası, Uşak'ta açıl-
başlandı. O yıl, Ankara-İstanbul arasında baş- dı. İlk şeker pancarı üretimine de 1926 yılın-
lanan uçak yolculuğunda, 460 yolcu ile 1.112 da başlandı.

ra sınav iptal edildi ve yeni sınavı başaran, biri


erkek, öteki bayan iki kişiden biri oldu. Nu-
İLK TANGO ran Devres, böylece "İlk kadın TV spikeri"
olma unvanını aldı. Ancak, 3 yıl sonra evlen-
Ülkemizde ilk tangoyu, genç yaşta ölen Ne- di ve mesleğini bıraktı.
cip Celal Antel besteledi. Türkiye'de "ilk tan-
go okulu"nun kurucusu da odur. 1908-1957
yıllarında yaşayan bu bestecinin "Sarı Yapın- İLK TELGRAF HATTI
cak", "Mazi", "Ayrılık" ve "Suna" gibi ün-
lü tangoları vardı. Türkiye'de ilk telgrafın kullanılmasına, Kırım
Savaşı'nın başlangıcında, yani 1853 yılların-
da geçildi. Dünyada ilk telgraf denemesi de İs-
İLK TELEFON tanbul'da yapıldı. Yurdumuzda ilk telgraf
hattı ise 9 Eylül 1855 günü çalışmaya başladı.
Yurdumuzda ilk telefon, Meşrutiyet'in ilanın- Bu ilk telgraf bağlantısı, İstanbul-Edirne-
dan sonra girdi. İlk telefon santralını da, İs- Varna arasında kurulmuştu.
tanbul'da 1911'de İngilizler kurdu. İkinci
telefon santralı İzmir'de, üçüncüsü de 1926'da
Ankara'da açıldı. İLK TÜRK TENİSÇİSİ
Ankara santralı, ülkemizin ilk "otomatik"
telefon santralıdır.
1926 yılında Türkiye'de ilk kez tenis yarışması
düzenlendi. Türkiye Tenis Şampiyonluğu'nu,
o yılın İstanbul birincisi olan Suat Subay ka-
İLK KADIN TV SPİKERİ zandı. Çift erkeklerde Türkiye Tenis Birinci-
liği'ni de Suat Subay-Sedat Eroğlu ikilisi aldı.
Türkiye'de ilk deneme TV yayını başladığı sı-
rada, Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğ- İLK TİYATRO SALONU AÇAN
rafya Fakültesi İngiliz Filolojisi'nde okuyan
Nuran Emren (Devres), spikerlik için açılan
sınava katıldı. Sonuçlar açıklandığında, bü- 29 Aralık 1844 yılında, şimdiki Galatasaray
yük bir hayal kırıklığına uğradı. Kazananlar Lisesi'nin karşısında bir yerde açan Naum
arasında adı yoktu çünkü. Ancak, 3 gün son- Efendi'dir. Suriyeli Katolik bir ailenin oğlu
350

http://groups.google.com/group/merakediyorum
yayınların İstanbul yakasında Yeşilköy'e,
Anadolu yakasında da Suadiye'ye kadar uzan-
dığı sanılıyor. Üniversite'nin televizyon veri-
cisinin gücü de oldukça düşük: 50 watt. Oysa,
ciddi bir yayın için en azından 500 wattlık bir
verici gerekmekteydi.
TV yayınlarının büyük bölümünü canlı ya-
yınlar oluşturuyordu. Bu yayınlara katılanla-
rın hemen hepsi, "gönüllü" sanatçılardı. Batı
Müziği bölümünü 25-30 kişilik bir senfoni or-
kestrası üzerine almıştı. Yayınlarda "tiyatro"
ve "sinema"mn da ayrı bir yeri vardı. Ali Esin'
in, harita üzerinde verdiği haftalık hava rapor-
Mahmut Tali Öngören, TRT'nin ilk Program Dairesi Başka- ları hayli ilgi topluyordu.
nı ve Ankara TV'sinin de müdürüdür.
TRT Televizyonu, 1964'te resmen kurul-
du. İlk kuruluş yeri, Ankara'daki Mithatpa-
İLK TV YAYINI şa Caddesi'nde bulunan stüdyo idi. 31 Ocak
1967 akşamı ilk resmi televizyon yayını, An-
Ülkemizde ilk televizyon yayınlarım, İstanbul kara'da yapıldı. 1968'de Almanya'dan sağla-
Teknik Üniversitesi başlattı. Yayınlarla ilgili nan 5 KW'lik verici ile kapalı yapılan yayınlar,
çalışmalara 1950 yılında geçildi. Projenin uy- devreden çıkarıldı. 31 Ocak 1968'de ise TV de-
gulama alanına girmesi, verici cihazlarının gel- neme yayınları haftada 3 gün olarak başladı.
mesi 1952'de tamamlandı. Aynı yıl da yayına Bu deneme yayınları S. yıl sürdü.
geçildi. Yayınlar, cihazların yetersiz oluşu ya Yayınlar, 31 Ocak 1971'de 4 güne, 21 Ha-
da tahsisat yokluğu nedenleriyle daha çok ziran 1972'de de 5 güne çıkarıldı. 1971 Ekim'-
stüdyo çalışmalarıydı. Ancak, bir keresinde inde İstanbul-İzmir-Ankara radyolink sistemi,
kamera, Taşkışla'daki Teknik Üniversite bi- TV nakline müsait hale geldi.
nasının damına çıkarıldı ve Mithatpaşa Stad- TRT, Ankara programlarını 1 Aralık
yumu'nda oynanan bir futbol maçı, oradan 1971 'de Çamlıca'daki PTT radyolink terminali
görülebildiği kadarıyla seyircilere iletildi. Tek- vasıtasıyla İstanbul'a aktardı. Bu yayınlar, 26
nik Üniversite'nin yayınlarını izleyenlerin sa- Ağustos 1972'ye kadar İstanbul seyircisine yi-
yısını kesin olarak söylemek mümkün değildi. ne İstanbul Teknik Üniversitesi Televizyonu
Zira, TV sahiplerinden hiçbirinin PTT'ye kay- aracılığıyla seyrettirildi. 30 Ağustos 1972'den
dı yoktu. itibaren ise Çamlıca'daki istasyon, 2.5 KW
Bununla birlikte, İstanbul'da o yıllarda 2 güçlü yayına geçti.
bin televizyon alıcısının bulunduğu tahmin TV'nin kendi ürettiği programlar, yayın-
ediliyor. Her cihazın en azından 5 kişi tara- ların yüzde 72'sini, dış kaynaklı yayınlar ise
fından seyredildiği düşünülürse, Teknik Üni- yüzde 28'ini teşkil ediyordu.
versite'nin televizyon yayınlarım 10 bin kişinin Mahmut Tali Öngören, TRT'nin ilk Prog-
izlediği söylenebilir. TV yayınlarının yayın ram Dairesi Başkanı ve Ankara Televizyonu'
çevresi de kesin olarak bilinmiyordu. Ancak, nun ilk müdürü oldu.

351

http://groups.google.com/group/merakediyorum
olan Naum Efendi, tiyatrosunda ilk kez ya- alım-satım ve devletle ilgiliydi. Padişahlığın
bancı tiyatro kumpanyalarının temsillerini kaldırılışına kadar yayımlandı. 4068. sayısın-
oynattı. dan sonra TBMM Hükümeti tarafından "Res-
Beyoğlu yakasında 1862'ye kadar yaban- mi Ceride" adıyla çıkmaya başladı. Günü-
cı dilde oyun oynatma yetkisi, Naum Efendi'- müzde "Resmi Gazete" olarak yayınını sür-
ye verilmişti. Bu süre, beş yıl uzatıldı. 1870'te dürüyor.
çıkan bir yangında, Naum Tiyatrosu kül ol-
du. Yerine, ünlü Hristaki Pasajı yapıldı.
Naum Tiyatrosu'nun Türk seyircisinden İLK TOPLU SÖZLEŞME
gördüğü büyük ilgi üzerine Güllü Agop, İs- Dünyada ve Türkiye'de ilk toplu sözleşmenin
tanbul Gedikpaşa'da bir tiyatro açtı. O da Er- 1776 yılında Kütahya'da yapıldığı sanılmak-
menice oyunlara yer verdi. Türkiye'de Türkçe tadır. Halen, aslı Kütahya Arkeoloji Müze-
oyun "ilk kez" Güllü Agop'un tiyatrosunda si'nde bulunan bir belgeye göre Türkler, işçi
oynandı. Bu oyunun adı, "Sezar Borjiya" idi. haklarına öncülük etmiştir. İngilizlerin ilk söz-
1868 yılında sahnelendi. Namık Kemal ve Âli leşmenin 1815 yılında İngiltere'de yapıldığını
Bey'in de desteklediği Gedikpaşa Tiyatrosu, iddia etmelerine karşılık, yapılan araştırma-
bir süre sonra yalnız yerli oyunları sergileme- lar, ilk toplu sözleşmenin, Kütahya'da yapı-
ye başladı. lan "Fincancılar Anlaşması" olduğunu ortaya
çıkardı. Seriye Mahkemesi sicillerinin tasnifi
İLK TÜRKÇE GAZETE sırasında bulunan anlaşma metnine göre, 1776
yılında Kütahya'da mevcut 24 çini ve fincan
1 Kasım 1831'de özel bir emirle yayınlanan atölyesinde çalışan çok sayıda usta ve işveren
"Takvim-i Vekayi"dir. Yönetiminden Esut ile Anadolu Valisi Ali Paşa zamanında bir söz-
Efendi sorumluydu. Konuları dış olaylar, leşme yapılarak işçi haklan tescil edildi.

İLK TÜRK KADIN TİYATRO


OYUNCUSU
Afife (Jale) adlı bir genç kızdır. 10 Kasım
1918'de, 500 kuruş aylıkla Darülbedayi'ye
"deneme" oyuncu olarak girdi. Tahsin Na-
hifin "Rakibe" adlı oylunuyla ilk sınavını
verdi. Afife Hanım, aynı zamanda Türk tiyat-
ro tarihinin "Jan Dark"ı sayılır. Çünkü o za-
manlarda Müslüman kadınların sahneye
çıkmasının yasak oluşu yüzünden Afife Ha-
nım, polislerle epeyce mücadele etti. 8 Mart
1921'de belediyeye gelen bir yazı ile Darülbe-
dayi'den çıkartıldı. Tepebaşı ve Kadıköy'de
oyunculuğunu yine de sürdürdü. Darülbeda-
yi sanatçılarının da katıldığı İsmail Faik Bey'in
"Yeni Sahne" adlı tiyatro topluluğunda yıl-
madan oynayan Afife Hanım, Türk kızları-
nın bu sanat dalına ilgi duymasına yardımcı
olmaya devam etti. Afife Hanım, 24 Temmuz
1941 günü Bakırköy Akıl Hastanesi'nde öldü.
Bu yürekli kadın oyuncumuzu daha sonra Se-
niye Şaziye Moral, Neyyire Neyir, Bedia Mu-
vahhit, Huriye Hikmet gibi Türk kadın İlk kadın tiyatro oyuncularınızdan Bedia Muvahhit, yıllarca
oyuncuları izlediler. mesleğini başarıyla sürdürdü.

352

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ğıt fabrikası kuruldu. Bütün eksikler tamam-
İLK TÜRKÇE SÖZLÜK lanınca, ilk Türk basımevi, Müteferrika'nın
Sultanahmet'teki evinde çalışmalarına başla-
dı. 1727 yılında da dizgiye geçildi. Basılan ilk
Kaşgarlı Mahmut'un Araplara Türkçe öğret- kitap ise, Vankulu Mehmet Efendi'nin iki cilt-
mek amacıyla 1072-1074 yıllarında yazdığı lik "Lûgat-i Vankulu" (Vankulu'nun Sözlük
"Divan-ı Lûgati't-Türk" (Türk Dilleri Sözlü- Kitabı) adlı sözlüğüdür. 1729'da yayınlan-
ğü) adlı eseridir. 7 bin 500 sözcük içerir. mıştır.

İLK TÜRKÇE BASIMEVİ İLK TÜRK PİLOTLARI

Osmanlılarda basım işleminin Türkçe olarak Süvari Üsteğmeni Fesa Bey'le İstihkâm Teğ-
yapılması, ilk kez Macar asıllı İbrahim Müte- meni Yusuf Kenan Bey'dir. 1911'de havacı ye-
ferrika tarafından başarıldı. İstanbul'da bir tiştirilmek için gönüllü subaylar arandı.
basımevi kurmak isteyen Sait Efendi ile tanı- Paris'te Bleno Havacılık Okulu'na gönderilen
şınca, Türkçe basımevi açmanın yollarını araş- bu iki gönüllü Türk subayı, 1912'de okulu bi-
tıran Müteferrika'ya, Nevşehirli Damat tirdiler. O yılın Şubat ayında Fransa'dan alı-
İbrahim Paşa yardım etti. Dış ülkelerden araç nan iki uçakla Fesa ve Yusuf Kenan beyler,
ve gereçler satın alındı. Yalova'da bir de kâ- uçmaya başladılar.

U
193?-52 yıllarında da Reşit Saffet Atabinen ve
ULUSLARARASI 1955'ten sonra da Suat Erler izlediler.
OLİMPİYAT KOMİTESİ'NDE
İLK TÜRK UÇAĞA BİNEN
İLK KADIN
Türkiye'yi uluslararası Olimpiyat Komite-
si'nde temsil eden ilk Türk, Selim Sırrı Tar- Belkıs Şevket'tir. "Müdafaa-i Hukuk Nirva"
can'dır. Tarcan, 1908-1930 yılları arasında, sı- denilen Kadın Hakları Koruma Derneği üye-
kı olimpiyat kurallarını yerine getirerek si olan Belkıs Şevket, 1913'te Fethi Bey'in yö-
Türkiye'yi temsil etme hakkını elde etti. Onu, nettiği uçağa binerek, İstanbul üzerinde do-
1930-33 yıllarında Kemalettin Sami Paşa, laştı.

Ü
t «

Başına da "rektör" olarak Yanyalı Hoca Tah-


İLK ÜNİVERSİTE sin Efendi getirildi. Sınavla alınan 450 öğren-
ciyle öğretime başladı. Tahsin Hoca'nın, bir
14 Ocak 1863 günü öğretime başlayan Osman- güvercini fanusun içine koyarak, "havasız
lı Darülfünunu'dur. İstanbul'da Ayasofya do- yerde canlıların yaşayamayacağını" tanıtlama-
laylarında ünlü İtalyan mimarı Fosatti'nin ya çalışması ve Afganlı Prof. Cemalettin Efen-
yaptığı bu yapı, üç kat ve 25 odalıydı. 1933'te di'nin "Peygamberlik bir sanattır" şeklindeki
yandı. Türkiye'de Batılı anlamda "ilk üniver- k o n u ş m a s ı , Darülfünun'un 1871'de kapatıl-
site", Maarif Nazırı Saffet Paşa'nın uğraşı ile masına neden oldu. İki hoca da Osmanlı Dev-
1870'te Sultanahmet Türbesi yanında açıldı. leti sınırları dışına sürüldü.

353

http://groups.google.com/group/merakediyorum
V
İLK KADIN VETERİNER
1933 yılında Erenköy Kız Lisesi'ni bitirdikten
sonra, "doktor" olmayı düşünürken, fikir de-
ğiştirerek Yüksek Ziraat Enstitüsü'ne kaydı-
nı yaptıran Sabire Aydemir, okuldan mezun
olduktan sonra "ilk Türk kadın veterineri"
unvanını aldı.
2 yıl çeşitli laboratuvarlarda çalıştıktan
sonra, tekrar okuluna "asistan" olarak döne-
nen Aydemir, 1945 yılına kadar bu görevini
sürdürdü. Daha sonra Pendik, İnebolu, Ün-
Sabire Erdemir, liseyi bitirince, tıbba girmek istiyordu. An- ye, Fatsa ve Samsun'da 1920'ye kadar müca-
cak, fikrini değiştirdi ve Yüksek Ziraat Enstitüsü 'ne girdi. Oku-
lu bitirdikten sonra da Türkiye'nin "ilk kadın veterineri" oldu. dele veterinerliği yapan Aydemir, emekli oldu.

lün yanı sıra voleybole de önem vermesi ve bir


İLK VİSKİ özel salon açtırmasıyla bu spor türü yurdumu-
za girdi. Salonun müdürü olan Amerikalı Dr.
Driver'in bu konudaki çabaları, voleybolün
1963 yılında satışa çıkarıldı. Genellikle arpa- sevilmesine yol açtı. Dr. Driver'e yardımcı
dan yapılan viskinin yurdumuzda üretimine, olan kişi ise Selim Sırrı Tarcan'dır. Bu oyun
1955'ten sonra geçildi. İlk viskimiz de, 1963'te ilk kez, Erkek Öğretmen Okulu'nda Türkler
"Ankara" markası ile satılmaya başlandı. tarafından oynandı.
Türkiye'de ilk kez Suphiye Rifat adında
bir kız, Fenerbahçe Erkek Takımı'nda voley-
İLK VOLEYBOL OYUNU bol oynadı ve 1928 yılında bu takım, İstan-
bul şampiyonu oldu. Bu olay, Türk voleybol
geçmişinin ilginç unutulmaz bir anısıdır. Sup-
1919-1920 yıllarında oynanmaya başladı. Bir hiye, Fenerbahçe Kız Voleybol Takımı'nın da
Amerikan örgütü olan YMCA'nın, basketbo- kaptanıydı.

Y Yüzme sporunun Türkiye'ye yayılıp tutulma-


İLK YAZ SAATİ sına büyük katkıda bulunanlar Selahattin Tür-
sen (ilk direnme yüzücümüz), Sait Selahattin
UYGULAMASI Cihanoğlu (ilk sürat yüzücümüz), Kemal Bey
(ilk kule ve tramplen atlayıcımız), Galatasa-
1 Temmuz 1940 günü yürürlüğe giren Bakan- raylı Şeref Hüsamettin Bey ile "Yedibela"
lar Kurulu kararıyla başladı. Bir çeşit elektrik Fahri Avad'dır.
kısıtlaması olan yaz saati uygulamasında yur- Yurdumuzda ilk yüzme yarışı, Galatasa-
dumuzda ilk kez saatler bir saat geri alınmıştı. ray Kulübü'nce 15 Eylül 1923 günü İstanbul
Büyükada'da düzenlendi. Nejat Abut, Hikmet
Melih ve onların ardından Suat Erler, o dö-
İLK YÜZME SPORU nemin unutulmaz yüzücüleridir.
Türkiye'de ilk yüzme havuzu, Ekrem Rüş-
Çağdaş anlamda ilk kez 1910 yılında yapıldı. tü Akömer'in uğraşıyla 17 Temmuz 1931 gü-
354

http://groups.google.com/group/merakediyorum
nü Büyükdere'de açıldı. 25 metre genişlik ve kulüpleri olan Moda, Büyükada ye Bakırköy
50 metre uzunluktaki havuzda o gün yapılan kulüplerinin kurucuları da, yine İngilizler ol-
yarışları, Beylerbeyi yüzücüleri kazanmışlardı. muştu. Türkiye'de ilk resmi ve kurallara uy-
Yüzme dalında ilk dış karşılaşma, 1934 yılın- gun yelken yarışı, 12' Ağustos 1932 günü
da Moskova'da yapıldı. Bunu, daha sonra Le- düzenlendi. Yurt dışında kupa kazanan ilk
ningrad'da yapılan izledi. Bu yarışmalara Türk yelkencisi unvanı ise Demir Turgut'a ait-
katılan takımlarımız, ne yazık ki bir varlık tir. Yelkende ilk karşılaşmamız da, 1936 yılı
gösterememişlerdi. Berlin Olimpiyatları'yla başladı. İlk yelken
İlk yüzme takımımız, şu sporculardan olu- Milli Takımı, Bezhat Baydar, Dr. Demir Tur-
gut ve Harun Ünsal'dan oluşmuştu.
şuyordu:
"Fenerbahçe'den Leyla Asım Turgut, İs-
tanbul Yüzme Kulübü'nden Cavidan Erbel- İLK YERLİ FİLMİN ÇEKİMİ
ger, Galatasaray'dan Naili Moran, Suat Erler,
Halil Dalhan, Mehdi Ağaoğlu, Orhan Saka, Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlıların girme-
İzmir Karşıyaka'dan Alparslan, Beykoz'dan sinden sonra oldu. İlk film de, Almanya'nın
Safvan Serim, Karamürsel'den İhsan Keskin yanında Rusya'ya resmen savaş açılmasından
ve Beykoz'dan Adnan." üç gün sonra çevrildi. İlk savaş günlerinin coş-
Ülkemizde, yüzme dalında ilk yabancı kar- kusuna kapılan bir topluluk, İstanbul yakın-
şılaşma ise 1937 yılında İstanbul Moda Yüz- larındaki Ayastefanos (Yeşilköy')'de bulunan
me Havuzu'nda Macaristan ile yapıldı. bir Rus anıtını yaktı. Anıt yakılırken, yedek
subaylığını yapmakta olan Fuat Uzkınay da
İLK YELKEN YARIŞLARI "alıcısı" ile bu olayı görüntüleri. Böylelikle,
14 Kasıml914'te Yeşilköy'deki "Rus Anıtı'nın
1912-14 yıllarında, İstanbul'da oturan İngiliz Yıkılışı" adıyla 150 metrelik ilk Türk filmi
yelkencilerince düzenlendi. Ülkenin ilk yelken meydana gelmiş oldu.

İLK ZİRAAT OKULU


1863 yılında İstanbul'da açıldı. Yeşilköy ya-
kınlarındaki Ayamama Çiftliği'nde kurulan
bu okul, ileride gerçekleştirilecek bir basma
fabrikasının işleyeceği pamuklan, çağdaş tek-
nik ölçülerle yetiştirmek amacıyla eğitime baş-
ladı. Ancak, umulan sonuç alınamadığından,
4 yıl sonra okul kapandı.

İLK KADIN ZİRAAT MÜHENDİSİ


Türkiye'nin ilk bayan Ziraat Yüksek Mühen-
disi Nezahat Süer'dir. 1933 yılında Ege Üni-
versitesi Ziraat Fakültesi'ne giren Nezahat
Nezahat Süer, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden, 1937 Süer, 1937 yılında buradan mezun oldu ve
yılında mezun olduğunda, bu dalda "ilk kadın"lık unvanını "Yüksek Ziraat Mühendisi" olarak çeşitli il-
aldı ve ziraat mühendisi oldu. lerde 34 yıl görev yaptı.

355

http://groups.google.com/group/merakediyorum
TÜRK TARİHİNDE İLK
KADINLAR

İlk kadın TBMM Başkan ve


Nemin Neftçi

ilk kadın bakan Prof. Türkân Akyol


İlk kadın TBMM Başkanvekili...Neriman Neftçi
İlk kadın Belediye Başkanı Sadiye ardahan
İlk kadın muhtar.. Gül Hanım
İlk kadın savcı .N. Meliha Sanu
İlk kadın avukat. Süreyya Ağaoğlu
İlk kadın jet pilotu.Leman Altınçekiç (Bozkurt)
İlk kadın subay ...Ülkü Sema Toksöz
İlk kadın emniyet müdürü Ş. Feriha Sanerk
İlk kadın polis memuru A. Betül Diker
İlk kadın zabıta memuru Afife İpek
İlk kadın çöpçü Elif Yazgandır
İlk kadın büyükelçi.. Filiz Dinçmen
İlk kadın Hazine Gen. Müdürü Aysel Gönül Öymen
İlk kadın hesap uzmanları Müşerref Çallılar
Güzide Amark İlk kadın sinema oyuncuları
Bedia Muvahhit

356

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İlk Türk kadın pilot kadın emniyet müdürü
Sabiha Gökçen
Ş. Feriha Sanerk

İlk kadın genel müdür Mükerrera Aker


İlk kadın Yüksek
Mühendis Sabiha Ecebilge (Güryaman)
İlk kadın yüksek mimar Münevver Gözeler
İlk kadın Doktor Fıtnan Celal Taygun
İlk kadın Dişhekimi...Ferdane Bozdoğan Erberk
İlk kadın eczacı Rukiye Kanat Arran
İlk kadın hostes Adile Tuğrul
İlk kadın muhabereci Müesser Cenap
İlk kadın PTT dağıtıcısı Melekper Kılıç
İlk kadın ziraat mühendisi Nezahat Süer
İlk kadın orman mühendisi...Binnaz Zehra Sert
İlk kadın veteriner hekim Sabjre Aydemir
İlk kadın bölge çalışma md..Zehra Özbil (Dilek)
İlk kadın sinema
oyuncuları Neyyire Neyir (Ertuğrul)
Bedia Muvahhit
Muazzez Kurtoğlu
İlk kadın balerin Güzide Kalın Noyan
İlk kadın opera sanatkârı Semiha Berksoy
İlk kadın bestekâr Leyla Saz
İlk kadın Rektör Prof. Dr. Safet Rıza Alpar
İlk kadın Profesör.. Prof.Dr. Fazıla Şevket Giz
İlk kadın Yargıtay üyesi Melahat Ruacan Dünya Güzeli ilk Türk kadını
Keriman Halis

357

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İlk kadın opera sanatkârı
Semiha Berksoy

İlk kadın Yüksek idare


Mahkeme Başkanı Firdevs Menteşe
İlk kadın sendika başkam Dervişe Koç
İlk Türk kadın pilot Sabiha Gökçen
Dünya Güzeli ilk Türk kadını Keriman Halis
İlk kadın Türk kadınına seçme
ve seçilme hakkı verilmesi
konusundaki öncü Prof. Dr. Afet İnan
ilk kadın Sayıştay üyesi Fahrünisa Yetmen
İlk kadın Danıştay üyesi Şükran Esmerer
İlk kadın radyo spikeri Emel Gazimihal
İlk kadın TV spikeri Nuran Emren

http://groups.google.com/group/merakediyorum
KURTULUŞ SAVAŞI'NA KATILARAK MADALYA ALANLAR
Halide Edip Adıvar
Fatma Seher Çavuş
Fatma Karaşimşek
Münevver Saime Hanım

İlk kadın bakan


Prof. Türkân Akyol

Mahkeme Başkanı İlk kadın büyükelçi


Firdevs Menteşe Filiz Dinçmen

MECLÎS'E GİREN İLK


KADIN MİLLETVEKİLLERİ

Mebrure Gönenç (Afyon) Fakihe Öymen (İstanbul)


Hatı Çırpan (Ankara) Benal N. Anman (İzmir)
Şükran Orsbaştuğ (Antalya) Ferruh Güpgüp (Kayseri)
Sabiha Gökgül (Erbay) (Balıkesir) Behire Morova (Konya)
Şekibe İnsel (Bursa) Mihri Pektaş (Malatya)
Hatice Özgener (Çankırı) Meliha Ulaş (Samsun)
Huriye Öniz (Diyarbakır) Esma Nayman (Seyhan)
Fatma Memik (Edirne) Sabiha Görkey (Sivas)
Nakiye Elgün (Erzurum) Seniha Hızal (Trabzon)

S59

http://groups.google.com/group/merakediyorum
merakediyorum@
googlegroups. com

üyeleri için hazırlanmıştır.


Benzer çalışmalardan haberdar
olmak, öneri, istek ve bu çalışma
ile ilgili karşılaştığınız sorun ve
hataları lütfen bildirin.

http://groups.google.com/group/
merakediyorum

E-posta :
merakediyorum@googlegroups.com
KRONOLOJİK
SIRAYLA
İLK'LER
767 1279
İlk basılı metin (Japonya) Cam ayna (İngiltere)
851 1289
İlk porselen (Çin) İlk gözlük
868 1299
İlk basılı kitap Şeker
969 1307
İlk oyun kâğıdı İlk giyotin (1 Nisan'da İrlanda'da Murcod
Ballagh idam edildi)
1044
İlk barut (Çin) 1311
1065 Yazılı ilk dünya tarihi (İran)
İlk pencere camı (Almanya) 1331
Savaşta ilk topçu çarpışması
1088
İlk saat 1338
İlk tabanca
1126
Artezyen kuyu 1347
İlk baca
1136
Arapça rakamların Avrupa'ya geçişi 1352
1157 İlk parlamento (İngiltere)
Deniz feneri (İtalya) 1389
1230 Sahnelenen ilk komedi (İtalya'da, Pier
Paolo Vergerio, Paulus adlı oyunu oynadı)
Barutun bombada kullanımı (Çin)
1233 1400
Seri bira üretimi (Hollanda)
Borularla çeşme yapımı (Londra)

1259 1405
Sabun üretimi (İngiltere) Metal vida

361
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1414 1500
İlk pasaport, İlk Sezaryen ameliyatı
İlk savaş gemisi (6 silahla
donatılan Holy Ghast adlı gemi) 1505
1451 İlk uluslararası posta servisi (Belçika-
Avusturya)
İlk gelir vergisi uygulaması
1454 1508
Basılı ilk takvim (Gutenberg, Maiz) İlk tiyatro sahnesi (İtalya)
1456 1509
Basılı ilk İncil (15 Ağustos) İlk duvar kâğıdı
1466 1515
Basılı ilk reklam
Yayınlanan ilk oyun
1470 1519
Sayfalan numaralı ilk kitap (Sermo ad İlk demiryolu (Almanya)
Populam, Almanya)
1472 1522
Basılan ilk müzik eseri Dünyanın çevresi gemiyle dolaşıldı (Juan
de Elcano, Vittoria adlı gemiyle üç yıllık
1473 bir geziden sonra, İspanya'ya döndü "7
İlk rehberlik kitabı (Mirabilia Romae, Eylül")
İtalya)
1527
1474 İlk örgü
İlk kitap kataloğu (Regiomontanus İlk hokey oyunu
Yayınevi, Nuremberg)
1530
1478 İlk sözlük
Basılı ilk harita (Cosmographia, İtalya) İlk şişe mantarı
1487 1545
İlk mayın (Serezanelle Kuşatması 'nda İlk botanik bahçesi
Cenevizliler kullandı) İlk bibliyografya
1489 1546
(+) ve (—) işaretlerinin çıkışı İlk yasal boşanma
1491 1547
Copyright hakkının kullanımı (Venedik, 10 İlk denizcilik sigortası
Ocak) 1548
1495 İlk kapalı tiyatro salonu
İlk yemek kitabı (Honesta Volupale, 1550
Venedik) İlk soğutucu
İlk İskoç viskisi 1554
İlk kâğıt fabrikası (İngiltere) İlk kahvehane
1496 İlk komedi oyunu
İlk zorunlu eğitim (İskoçya) 1556
1498 Tütünün Avrupa'ya gelişi
İlk diş fırçası 1565
İlk kurşunkalem
1499 İlk büyükelçi (Raymond de Beccaria,
İlk sözlük Fransa adına İspanya'ya atandı)

362

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1568 1599
Tapınma özgürlüğünü tanıyan ilk ülke İlk açık artırma (Philip von Marnix'in
(Romanya) kitaplığı, Hollanda'da satıldı)
1573 1600
Patatesin Avrupa'ya ilk gelişi İlk oratoryo (Emilio del Cavalieri'nin La
Rappresentazione di Anima e di Corpa
1574 adlı oratoryosu, Roma'da Santa Maria
İlk kitap kapağı della Vallicella Kilisesi'nde çalındı)
1575 1602
Avrupa'da ilk yumuşak porselen İlk karın ameliyatı (Prag'da, kılıç yutan
Mattheus'un midesindeki hançer, Florian
1576 Mathis tarafından çıkarıldı)
İlk rasathane (8 Ağustos, Danimarka,
Uraniborg) 1603
İngilizce'den çevrilen ilk kitap (1. James'in
1577 Basilicon Dovon adlı yapıtı, Fransızca ve
İlk rehberlik kitabı (Description of Hollandaca'ya çevrildi)
England)
1605
1578 İlk Noel ağacı
İlk prefabrik ev İlk kiralık araba
İlk gözlük (Ambroise Pare, Venedik) 1608
1580 İlk teleskop
İlk yat
1609
1581 İlk gazete
İlk bubi tuzağı İlk kuluçka makinesi
1583 1611
İlk hayat sigortası poliçesi (18 Haziran) Orduda ilk silah (Danimarka Ordusu)
1612
1585
İlk gazete ilanı (14 Ekim)
İlk saatli bomba (Antwerp Kuşatması'nda
Hollandalılar kullandı) 1613
Isı ölçümü (Günlük ısı ölçümünü ilk kez,
1588 12 Temmuz günü Venedikli Giovan-
İlk steno Francesco Sagredo, bir Galileo
1589 termometresiyle başlattı)
İlk örgü makinesi 1614
İlk tuvalet Logaritma
1590 1615
İlk mikroskop (Hollanda'da Hans ve Otomotik satış makinesi
Zacharias Janssen tarafından yapıldı) 1617
Tek yönlü yol uygulaması
1591
İlk yangın sigortası 1619
İlk zorunlu eğitim yasası (Weimar Eyaleti
1594 6-12 yaş arasındaki her çocuğa eğitim
İlk günlük (Neu und Alter Schreib zorunluluğu getirdi)
Kalender)
1620
1597 İlk atlıkarınca (17 Mayıs günü Osmanlı
İlk opera İmparatorluğu'nun Filibe kentinde
kullanıldı.)

363
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1621 1661
İlk nüfus kayıtları Avrupa'da ilk banknot (16 Temmuz'ta
İlk slide ruler Stockholm Bankası tarafından piyasaya
sürüldü)
1623 İlk yat yarışı
İlk toplama makinesi (Wilhelm Schickard, İlk dişçi
Almanya) 1662
1624 İlk otobüs
İlk denizaltı 1663
İlk açık deniz yat yarışı (12 Ocak'ta
1627 Dublin'de yapıldı. Sir William Petty'nin
İlk posta servisi Experiment adlı teknesi birinci oldu)
1631 1664
İlk iş bulma bürosu İlk tiyatro perdesi (Japonya'nın Edo
(x) işaretinin matematikte ilk kullanımı kentinde Ichimura-za Tiyatrosu)
1632 1665
İlk bakımevi (Hospice des Incurables, İlk süreli yayın (Journal des Scavans, 5
Paris) Ocak'ta Paris'te, Denys de Sallo
1637 tarafından yayınlandı)
İlk şemsiye 1666
İlk ulusal nüfus sayımı (Kanada'da New
1643 France'da yapıldı ve 3 bin 215 Avrupalının
İlk paket postası (Paris) bulunduğu saptandı)
1644 1667
İlk barometre (Evangelista Torriçelli, İlk polis birliği (Mart)
Floransa) İlk sanat sergisi (9 Nisan)
İlk kan nakli (12 Haziran)
1646 İlk sendika
İlk steno kursları
1669
1647 İlk işadamları derneği (Civil Club adı
Gemilerde bayrakla haberleşme alfabesi altında 19 Kasım'da Londra'da kuruldu)
1650 1670
İlk günlük gazete (1 Temmuz) İlk tıp dergisi (Mayıs ayında Leipzig'de
İlk evlendirme bürosu (29 Eylül) yayınlandı)
İlk ticaret odası (Marseilles) İlk magazin dergisi, Mart ayında
1653 yayınlandı
İlk yangın hortumu, Amsterdam itfaiye
İlk posta pulu şefi Jan Vander Heiden tarafından yapıldı
İlk posta kutusu
1676
1654
İlk yangın sigortası şirketi (17 Aralık)
İlk meteoroloji dairesi (Tuscany Vadisi,
İtalya) 1677
İlk havalı pompa İlk şirketler kataloğu (Samuel Lee
tarafından Londra'da yayınlandı)
1656 1678
İlk kadın jüri Yahudi dilinde ilk gazete (Gazeta de
İlk sarkaçlı saat Amsterdam adıyla yayınlandı)
İlk dolmakalem
1680
1657 İlk düdüklü tencere (Denis Papin
İlk seri ilanlar tarafından Londra'da yapıldı)

364

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1681 1701
İlk boks maçı (Albemasle Dükü, aşçısıyla İlk donanma okulu (14 Ocak'ta
kasabı arasında düzenlendi) Moskova'da açıldı)
1683 İlk karma jüri
İlk resimli dergi
İlk bakteri (Antonie van Leeuwenhoek İlk prezervatif
tarafından bulundu)
1702
1684 İlk buharlı makine üretimi (Thomas
Öğretmen yetiştiren ilk kolej (28 Mayıs Savery)
günü Fransa'da açıldı) Atlantik aşırı ilk posta servisi
1685 1703
İlk konser salonu (26 Kasım'da Londra'da İlk resimli gazete ilam (17 Mart)
açıldı) İlk mühendislik okulu
1687 1706
İlk kadın romancı İlk hayat sigortası şirketi
1707
1690
İlk tiyatro dergisi (The Muses Mercury,
Alfabetik dizinde hazırlanan ilk
ansiklopedi Londra)
İlk karayolu tüneli (İsviçre)
1692 1708
İlk tarımsal yayın (30 Mart) İlk diplomatik dokunulmazlık (Rus
1693 Büyükelçisi'nin Londra'da karıştığı bir
İlk kadın dergisi (27 Haziran) olayda yaşandı)
Evlerin numaralandırılması
1695 1709
İlk sokak çeşmesi (Avrupa'da ilk örneği 8 İlk piyano (Bartolommeo Cristofori,
Temmuz'da Sir Samuel Morland Floransa'da yaptı)
tarafından Londra'da açıldı) İlk tarifeli ABD-İngiltere posta servisi
İlk evlenme ilanı (19 Temmuz) 1710
1696 İlk ev dergisi (Nisan)
İlk grev fonu (Şapkacılar Sendikası 1712
tarafından oluşturuldu) İlk buhar makinesi pistonu (İngiltere'de
İlk zarf (15 Mayıs) yapıldı)
İlk akşam gazetesi (23 Haziran) 1714
İlk metronom (Paris)
İlk yabancı muhabir (Der Hamburgische
1697 gazetesi tarafından Londra'ya atandı)
İlk paten pabuçları 1715
1698 İlk dalış takımı (10 Şubat günü Andrew
İlk buharlı makine patenti (Thomas Savery Becke tarafından Thames Nehri'nde
tarafından 25 Temmuz günü Londra'da denendi)
alındı) 1716
İlk polis karakolu İlk kürek yarışması (1 Ağustos'ta Thames
Nehri'nde yapıldı)
1699
1717
İlk'ler Kitabı'nın ilk yayınlanması
İlk profesyonel diş hekimleri İlk bale (2 Mart)
Fahrenheit termometresi (Daniel
1700 Fahrenheit tarafından Berlin'de geliştirildi)
İlk eşantiyon oyun kâğıtları 1718
İlk eğitim müfettişi İlk denizcilik sigortası şirketi
İlk makineli tüfek (15 Mayıs)
365

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1719 1747
İlk boks stadyumu (Londra'da açılan İlk boks eldivenleri (Şubat'ta Jack
Figg's Amphitheatre) Broughton adlı Londralı tarafından
Tam renkli ilk baskı - bulundu)
1720 Arenada ölen ilk matador (Marcos Saenz,
İlk yat kulübü 12 Haziran, Sevil)
İlk yağmurluk
İlk hardal İlk satranç kulübü
1721 1748
İlk İngilizce sözlük İlk deniz askeri üniforması (İngiltere)
1727 Çelik kalem (Johann Janssen, Almanya)
Boksta ilk unvan maçı (James Figg ve Med 1750
Sutton arasında 6 Haziran günü Londra'da İlk üniversite gazetesi (31 Ocak)
yapıldı) 1751
Kulaklıklı ilk gözlük
İlk trenyolu köprüsü İlk köşe yazarı (11 Mart)
Kriket oyununun kurallara bağlanması İlk çocuk dergisi (Haziran)
1729 1752
İlk spor gazetesi (İngiltere) İlk renkli resimli dergi (Londra'da
1730 yayınlanan Gentleman's Magazine)
İlk borsa haberleri (Londra'da yayınlanan 1754
Daily Advertises gazetesi tarafından 3 Tüfek kullanılan ilk savaş (Fransa-
Şubat'tan itibaren verilmeye başlandı) Hindistan Savaşı)
1731 1755
İlk piyano kompozisyonu (Lodorico İlk demir köprü
Guistini'nin sonatı) 1756
İlk fener gemisi (The Nore)
İlk merkezi istatistik örgütü (Stockholm'de
1732 açıldı)
İlk sakinleştirici (Thos Dover adlı bir 1757
yüzbaşı tarafından, toz halinde üretildi) İlk sekstant (Kaptan John Campbell
1733 tarafından kullanıldı)
İlk uluslararası boks karşılaşması (İngiliz 1758
Bob Whittaker ile İtalyan Tito Alberto di İlk döner sahne (22 Aralık'ta Osaka'da
Carini arasında, 6 Mayıs'ta Londra'da Kado-za Kukla Tiyatrosu'nda kullanıldı)
yapıldı. Whittaker kazandı.) İlk yüksek ısı fırını
1734 İlk kalpazanlık (William Waughan adlı
İlk yangın söndürücü İngiliz yaptı ve yakalandı)
1741 1762
İlk veteriner okulu (Lyons kentinde açıldı)
İlk askeri akademi (13 Nisan, İngiltere) - İlk sandviç (4. Sandwichh Dükü John
Santigrat ölçekli termometre (25 Aralık, Mantagu tarafından, 24 saat süren bir
İsveç) oyun sırasında yapıldı)
İlk yapay madensuyu
1763
1742 İlk çek
İlk kapalı yüzme havuzu İlk boz-yap
1743 1765
Boks sporunun kurallara bağlanması (18 İlk restoran
Ağustos) İlk sağır ve dilsizler okulu (Paris ve
İlk asansör Edinburgh'da açıldı)
İlk açık yüzme havuzu İlk yasal kumarhane (Baden-Baden'de
açıldı)

366

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1769 1785
İlk kooperatif Manş üzerinde ilk uçuş (7 Ocak, balonla)
1770 İlk körler okulu (Paris, Ocak)
İlk balon kazası (15 Haziran, Bolonya
İlk atsız karayolu taşıtı (Nicolas Joseph
üzerinde François de Rozier öldü)
Cugnot tarafından Paris'te yapılan buharlı İlk moda dergisi
araba) İlk buharlı tekstil makineleri
İlk parlamento haberi (London Evening İlk cankurtaran sandalı
Post'ta yayınlandı) İnsanda ilk yapay döllenme
İlk silgi
1771 1786
İlk aşı Körler için ilk kitap
1772 İlk reklam şirketi
İlk seyahat çeki 1787
1774 İlk bahçecilik gazetesi (The Botanical
İlk otel (Ocak) Magazine, Londra)
İlk okul gazetesi (27 Temmuz) İlk hırsızlık sigortası (Londra)
İlk ticari yayın (The Buildess Magazine,
Londra) 1788
1775 Günlük akşam gazetesi (The Star, 3 Mayıs,
İlk inşaat şirketi Londra)
Deniz savaşında ilk topçu çatışması
1776 (Osmanlı-Rus Harbi)
Savaşta kullanılan ilk denizaltı (7 Eylül)
1777 1789
İlk maden gövdeli gemi (20 Mayıs) İlk burbon viski (Bourbon 'da, Peder Elijah
Craig üretti)
İlk merkezi ısıtma (Paris)
1778 1790
İlk çoğaltma makinesi İlk dikiş makinesi (17 Temmuz)
1779 Buharlı gemiyle ilk yolcu servisi (26
Temmuz)
Düzenli spor sayfası yayınlayan ilk gazete İlk kol saati
(Whitehall Evening Post, Londra)
Yapay döllenme (Hayvanlarda) 1792
1780 İlk ambulans
İlk pazar gazetesi (Sunday Monitor, 26
Mart, İngiltere) 1793
İlk orkestra şefi batonu (Anselm Weber, İlk hayvanat bahçesi (Paris, 10 Haziran)
Almanya) Kilogramın ilk kullanımı (Fransa, 1 Ağustos)
İlk bilyalı yatak (İngiltere)
1781 İlk savaş muhabiri
İlk referandum (Fransa'da yapıldı ve
Döner ışıklı ilk deniz feneri (İsveç'te Robespierre'in yeni anayasası 11 bin 600'e
Carlston Feneri, 1 Ağustos) karşı 1 milyon 801 bin 918 oyla kabul
1782 edildi)
Köle ticaretini yasaklayan ilk ülke
(Avusturya) 1794
1783 İlk askeri telgraf (15 Ağustos'ta Lille'den
Paris'e çekildi)
İlk buharlı gemi (15 Temmuz) İlk bilim müzesi (Paris'te açıldı)
Pedallı ilk piyano
1784 1795
İlk milli marş (La Marseillaise, Fransa, 15
İlk şarapnel (İngiliz Ordusu'ndan Teğmen
Temmuz)
Henry Shrapnel tarafından bulundu)

367
http://groups.google.com/group/merakediyorum
1796 1814
İlk bale pabuçları İlk boks kulübü (Pugilistic Club, Londra,
İlk asma köprü 22 Mayıs)
Ambulansın savaşta ilk kullanımı İlk tarihsel roman (Waverley, Sir Walter
İlk yüzme kulübü (İsveç) Scott, 7 Temmuz)
İlk buharlı savaş gemisi (Demologs, ABD,
1797 29 Ekim)
İlk savaş esirleri kampı
İlk paraşüt
1815
İlk gaz-metre
1798 İlk peynir fabrikası (İsviçre)
İlk Amerikan sözlüğü 1816
İlk litograf (Münih)
Manş'ın buharlı gemiyle ilk aşılışı (17
1799 Mart)
İlk gelir vergisi (9 Ocak) İlk steteskop
İlk kadın paraşütçü (Jeanne Garnerin,
Paris, 18 Ekim) 1819
İlk jimnazyum (Kopenhag, 5 Kasım) Atlantik'i aşan ilk buharlı gemi (20
1800 Haziran)
Metal gövdeli ilk yolcu gemisi
İlk trenyolu tüneli (Chapel Miltos, İlk kantin
İngiltere, 1 Mayıs) Yenebilir ilk çikolata
İlk şeker fabrikası Horowitz, Avusturya)
Demir baskı makinesi (Londra) 1821
Doğal gazın ilk kullanımı (New York'ta,
1801 sokak ışıklarında)
Vitrinli ilk dükkân (8 Nisan, Londra) İlk boks dergisi (The Fancy, Londra)
Elektrik iğneli telgraf (Fransa, 5 Kasım) Ağız armonikası (Berlin)
1803 1823
İlk çocuk kitaplığı (Ocak) İlk doğum kontrolü kampanyası (Haziran
1804 ayında, Londra'da başladı)
İlk demiryolu lokomotifi (6 Şubat) Konuşan bebek ("Anne, baba" diyebilen
bebekler, Paris'te yapıldı.)
Yarışta at binen ilk kadın (25 Ağustos)
1824
1806 İlk cankurtaran yeleği (30 Nisan 'da
Havadan ilk propaganda (Mayıs) İskoçyalı kaptan John Franklin yaptı).
İlk kopya kâğıdı (7 Ekim) İlk kamuoyu araştırması (24 Temmuz)
İlk kokteyl İlk lastik balon
1807 1826
İlk yolcu treni İlk doğum kontrolü kitabı (Şubat ayında,
1808 Londra'da yayınlandı)
İlk sanat eleştirisi (3 Ocak, Examiner İlk poşet çay
gazetesinde, Robert Hunt imzasıyla) Doğadan bir görüntü veren ilk fotoğraf
İlk gaz sobası
İlk daktilo İdam cezasının kaldırılması
1811 1827
Nüfusu 1 milyon aşan ilk kent İlk kibrit (7 Nisan)
1812 1828
İlk polis dedektifi Demiryolunda ilk ölüm
İlk konserve Kakaonun Avrupa'ya gelişi
İlk pamuk ipliği üretimi
1829
1813
Gazetede ilk satranç köşesi (Liverpool Tam sayfa ilk gazete ilanı (1 Ocak)
Mercury dergisi, Londra) Üniformalı ilk polis birliği (12 Mart)
İlk buz hokeyi İlk otobüs

368

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Banyolu ilk otel odası (16 Ekim) 1836
İlk kutlama kartları İlk özel eğitimli hemşire (Almanya, 20
1830 Ekim)
İlk tren istasyonu (Baltimore, 7 Ocak) İlk satranç dergisi (La Palamede, Paris)
İlk buharlı itfaiye aracı (Londra, 5 Şubat) İlk yataklı vagon
Buharlı ilk yolcu treni (6 Mayıs)
İlk çim biçme makinesi üretimi (18 Mayıs) 1837
Görevde öldürülen ilk polis (29 Haziran) Körler için ilk dergi (ABD, Ocak)
Kazada can veren ilk tren yolcusu (15 İlk elektrik motoru (25 Şubat)
Eylül) İlk tren biletleri (İngiltere, Nisan)
Trenle taşınılan ilk posta (11 Kasım) İlk paraşüt kazası (Robert Cocking'in
İlk kör piyanist (Claude Montal, Paris) ölümü, İngiltere, 24 Temmuz)
İlk elastik İlk yüzme yarışı (6 Ağustos, Londra)
İlk amatör tiyatro topluluğu (Cambridge İlk galvanize demir (25 Ağustos, Londra)
Üniversitesi) İlk kadınlar koleji (8 Kasım)
İlk parafin üretimi (Almanya ve İlk haber ajansı (Agence Havas, Paris)
Çekoslovakya 'da gerçekleştirildi)
1831 1838
İlk askeri tren (30 Haziran) Mors alfabesinin geliştirilmesi (New Jersey,
Elektrik transformatörü (Michael Faraday, ABD, 8 Ocak)
Londra, 29 Ağustos) İlk. hazır zarf (1 Kasım)
Atlantik'i buhar gücüyle aşan ilk gemi (4
Eylül) 1839
İlk dişçi koltuğu (Londra) Ay'ın ilk fotoğrafı (Louis Daguerre, Paris,
1832 2 Ocak)
İlk fotoğraf sergisi (Paris, 24 Haziran)
İlk bale giysisi (12 Mart) İlk istasyon oteli (Eylül)
İlk dinamo (Paris, 3 Eylül) İlk vulkanize kauçuk (Charles Goodyear,
Tirajı 100 bini aşan ilk gazete (Penny ABD, Aralık)
Magazine, Londra). Yapay ışıkla ilk fotoğraf (Londra, Aralık)
İlk spor yazarı (William Trotter Porter, İlk metal gövdeli savaş gemisi
Baltimore Traveller gazetesi) İlk elektrikli lokomotif
1833 İlk bisiklet
Full-time çalışan ilk itfaiye birliği (1 Ocak) İlk mikrofilm
İlk özel dedektiflik bürosu İlk yapay gübre
1834 1840
Kendinden yapışkan ilk posta pulu
İlk dişçilik okulu (İngiltere, 1 Şubat)
(Ağustos)
İlk fotoğraf stüdyosu (4 Mart)
Atsız bir arabanın yol açtığı ilk kaza (John
İlk pul koleksiyoncusu
Scott Russel, buharlı arabasıyla
İngiltere'de 5 kişiyi ezdi, 29 Temmuz) Trenlerde ilk grup ve öğrenci indirimi
İlk demiryolu sinyalizasyonu İlk müzik-hol
İlk körler derneği İlk fotoğrafçılık derneği
İlk poker (Mississippi Nehri üzerinde bir Kayakla ilk yüksek atlayış (Norveç)
gemide oynandı) Saksofon (Belçikalı Adolphe Sax buldu)
İlk çıplak fotoğraf (Paris'te, N.P.
1835 Lerebouis çekti)
Gazetede ilk satranç köşesi (Bell's Life in
London, 4 Ocak)
1841
İlk devlet demiryolu (Belçika, 5 Mayıs) İlk dedektif öyküsü
İlk elektrik ampulü (25 Temmuz) Üç boyutlu ilk fotoğraf
İlk jinekoloji koğuşu (Dublin, Rotunda İlk sıkmalı tüp
Hastanesi) İlk ekspres tren seferi
"Sağdan gidiniz" kuralının ilk uygulanışı Elektrikli ilk sokak lambası
(Fransa) İlk futbol kulübü

369

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1842 1850
İlk anestezi (30 Mart) İlk resimli posta pulu (1 Ocak)
İlk çamaşırhane İlk tren feribotu (7 Şubat)
İlk tam sayfa resimli gazete ilanı (10 İlk blucin
Temmuz) İlk soğutma tesisi
1843 1851
Tiyatroda ilk matine (New York, 25 Uluslararası sergi (1 Mayıs, Londra)
Aralık) İlk kokteyl salonu
İlk kayak yarışması (Trömso, Norveç) İlk dondurma fabrikası
İlk sabun tozu Ev tipi ilk dikiş makinesi
Üretilen ilk sigara İlk oftalmoskop
İlk kadın fotoğrafçı 1852
1844 İlk erkekler genel tuvaleti (2 Şubat)
İlk basın telgrafı İlk bayanlar genel tuvaleti (11 Şubat)
Hotelde ilk balayı dairesi İlk yivli ağızlı şişe (F. Joseph Beltzung,
İlk air condition Fransa, 15 Nisan)
1845 Elektrikli ilk alarm sistemi (ABD, 28
İlk havalı (pnömatik) lastik (10 Aralık) Nisan)
İlk eronatik dergisi (The Bolloon, Londra) İlk hava gemisi
İlk reklam takvimi (New York'ta Auburn İlk akordeon (M. Bouton, Paris)
Sigorta Şirketi bastırdı) İlk işçi kulübü
İlk kabartma tozu İlk pul albümü
1846 İlk model (Bayan Marie Worth)
İlk sahra gazetesi (6 Haziran) 1853
İlk beyzbol maçı (New Jersey, 19 Haziran, İlk akvaryum (21 Mayıs, Londra Hayvanat
Nine-Knickerbocker) Bahçesi)
İlk dergi fotoğrafı (Haziran) Otelde ilk bayan garson
İlk haki üniforma İlk cips
İlk savaş fotoğrafı İlk deri altı şırınga (Fransız Charles
1847 Gabriel Pravaz buldu)
Çift katlı otobüs (Nisan) 1854
İlk komünist partisi (1 Haziran) Kenarları tırtıllı ilk posta pulu
İlk fotoğraf dergisi (Le Daguerrotype, İlk bebek yarışması (14 Ekim)
Paris) İlk su yumuşatma tesisleri (İngiltere)
Bağımsızlığını kazanan ilk Afrika ülkesi İlk parafin lambası
(Liberya, 26 Temmuz) 1855
İlk taksimetre (Londra) İlk kompütür
1848 İlk sismograf (Deprem kayıt aygıtı, İtalyan
İlk medyumlar (31 Mart) Luigi Palmici tarafından bulundu)
İlk beyaz olmayan parlamenter (22 1856
Ağustos) İlk yapay solunum (Londra, 12 Nisan, St.
Gazetede ilk hava raporu (31 Ağustos) George's Hastanesi)
İlk çiklet İlk sekiz saat çalışma hakkı (21 Mayıs'ta
İlk model uçak Avustralya'da tanındı)
İlk emniyet kemeri İlk dedektif romanı
1849 İlk sualtı fotoğrafı
İlk kadın doktor 1857
İlk uluslararası yat yarışı (Bermuda, 8
Mayıs) Jokerli ilk oyun kâğıdı
İlk kaza sigortası Körler için ilk kitaplık
İlk telefon 1858
İlk satranç turnuvası Uluslararası ilk yüzme yarışması (9 Şubat,
İlk kuru temizleme Melbourne)

370

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Elektrikli ilk hırsız alarmı İlk motorlu tekne
İlk çelik gemi İlk polis kaskı
Ucu silgili ilk kurşunkalem İlk balina gemisi
İlk parmak izleri 1865
İlk tonik İlk hız limiti (5 Temmuz)
Havadan ilk fotoğraf İlk kadın doktor (28 Eylül)
Elektrikle çalışan ilk deniz feneri İlk petrol boru hattı (Ekim)
Asfaltlanan ilk cadde (Paris) İlk cep çakmağı (7 Kasım)
Sigara içen ilk kadın İlk pul müzayedesi (29 Aralık, Paris)
İlk evcil kuş yarışması İlk hediye kuponu
İlk menajerlik bürosu 1866
1859
İlk kadın dişçi (21 Şubat)
İlk moda dergisi (Ocak) İlk çelik köprü (Paris)
İlk işçi partisi (22 Mart) 1867
İlk köpek yarışması
Elektriğin, evde ilk kullanımı (Temmuz) Mikropsuz ortamda yapılan ilk ameliyat
İlk işçi milletvekili (17 Haziran, İskoçya)
İlk Pulmann vagon Manş'ı kanoyla ilk geçiş (19 Ağustos)
İlk trapez gösterisi Parlamento seçimlerinde oy veren ilk kadın
İlk gezici kitaplık (26 Kasım)
İlk çocuk bahçesi Otomatik satış makinesi
1860 1868
İlk güneş tutulması resmi (8 Temmuz, Kadınlararası ilk bisiklet yarışı (Fransa, 1
ispanya, Fr. Secchi çekti) Kasım)
İçten patlamalı motor üretimi İlk kapalı salon atletizm yarışmaları (11
İlk Dry Martini Kasım)
İlk trafik lambası (10 Aralık)
1861 İlk resimli çikolata kutusu
İlk fırtına uyarısı İlk torpido
İlk renkli fotoğraf İlk holding (Pennsylvania Co.)
İlk hava tahmini İlk futbol turnuvası (İngiltere)
İlk posta kartı
1862 1869
İlk pul kataloğu Uluslararası ilk bisiklet yarışı (6 Mart,
Londra)
İlk otomobil
İlk pul dergisi İlk krematör (10 Mart)
İlk termoplastik İlk bisiklet dergisi (La Velocipede Illustre,
İlk yaya geçidi Paris, 19 Haziran)
İlk margarin (15 Temmuz)
1863
1870
İlk metro (10 Ocak)
İlk faksimile (16 Şubat) İlk kadın borsa bankeri (19 Ocak)
İlk tüp geçit (2 Ağustos)
Uluslararası ilk Kızılhaç Örgütü (17 Şubat)
İlk atletizm kulübü (Haziran) İlk daktilo üretimi (Ekim)
İlk ağır siklet boks şampiyonası (8 Tümüyle metal gövdeli ilk bisiklet
Aralık'ta İngiliz Tom King, ABD'li John 1871
C. Heenan'ı yendi) İlk yarım ton fotoğraf (Mayıs)
İlk restoran-vagon İlk postayla sipariş servisi (15 Eylül)
İlk petrol tankeri İlk kadınlar kulübü
İlk hastane treni Sirkte ilk güvenlik ağı
İlk dinamit İlk rüzgâr tüneli
1864 1872
Denizaltı tarafından batırılan ilk gemi (17 İlk ulusal park (Yellowstone, 1 Mart)
Şubat) İlk futbol kupa finali (Londra, 16 Mart,
İlk etsuyu özü Wanderers: 1—Royal Engineers: 0)

371

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Resimli ilk posta kartı Fahlberg ve Prof. Ira Remsen tarafından
Yehova Şahitleri'nin çıkışı bulundu)
1873 Asansör takılan ilk işhanı (Eylül)
İlk cep sözlüğü Telefonlara numara verilmesi
İlk gazete fotoğrafı (2 Aralık) 1880
İlk daktilo mağazası İlk radyo-telefon
1874 Telefonla cepheden haber veren ilk savaş
Fidye için kaçırılan ilk çocuk (Charley muhabiri (19 Nisan)
Ross, 1 Temmuz, ABD) Elektrikli asansör
İlk DDT (1 Ağustos, Fransa) Minyatür elektrik motoru
İlk yaz okulu (New York, 4 Ağustos) Erkek kol saati
İlk bayan bisikleti 1881
1875 İlk sosyalist parti (8 Haziran, İngiltere)
İlk silahsızlanma kampanyası (Barış Madenci lambası (8 Haziran, İngiltere)
Derneği, Liverpool, 23 Ocak) Stereofonik ses sistemi (30 Ağustos,
Manş'ın yüzülerek ilk geçilişi (24-25 Fransa)
Ağustos, Matthews Webb, 22 saat) Elektrik santralı (1 Ekim)
Elektrikle aydınlatılan ilk fabrika İlk hidrolik ekskavatör
(Almanya) 1882
İlk telif ajansı Yeraltı telefon kablosu (16 Nisan, ABD)
İlk daktilo memuresi İlk troleybüs (27 Nisan, Berlin)
Elektrikle aydınlatılan ilk istasyon (Gare Elektrikli ütü (6 Haziran, New York)
du Nord, Paris) Elektrik mühendisliği okulu (1 Temmuz,
1876 Londra)
İlk krematoryum (22 Ocak) Elektrikle aydınlatılan ilk Noel ağacı
Atlantik'i tek kolla yüzme (Alfred (Aralık)
Johnson, 11 Ağustos, 57 gün) Elektrikli vantilatör
İlk cinsel eğitim Donanma eğitim gemisi (George Stage,
1877 Danimarka)
Judo (Tokyo'da, Kadokan Enstitüsü'nde,
Uzun mesafeli ilk telefon görüşmesi (292 Dr. Jogoro Kano geliştirdi)
Km, 3 Nisan)
İlk telefon santralı (17 Mayıs) 1883
İlk torpido bot (HMS Lightning, Mayıs, İlk benzinli otomobil
İngiltere) İlk polis koleji (Paris)
İlk fonograf (6 Aralık) İlk buji (Paris)
Savaşta ilk telefon kullanımı (Hindistan) 1884
İlk daktilo kursu
Kızılay Derneği'nin kuruluşu (Türkiye) İlk reklam yarışması (Mart, ABD)
İlk lokal anestezi (15 Eylül)
1878 Jetonlu tartı makinesi (13 Aralık)
Torpidoyla batırılan ilk gemi (25 Ocak, Buhar türbini
Batum 'da Türk gemisi) İlk mikrofilm kitaplığı (Paris)
İlk full-time santral görevlisi (28 Ocak)
1885
İlk fonograf üretimi (24 Nisan)
İlk donmuş et (Le Havre'dan Buenos İlk apandis ameliyatı 4 Ocak)
Aires'e gönderildi, 7 Mayıs) İlk profesyonel futbol ligi (İngiltere, 20
Kadın santral görevlisi Haziran)
Esperanto'nun çıkışı (17 Aralık) Eldivenle yapılan ilk ağır siklet dünya
Kadın polisiye yazarı boks şampiyonluğu maçı (29 Ağustos,
Cincinnati, John L. Sullivan "ABD",
1879 ile Dominick McCaffery'yi "ABD"
İlk karavan tatili (29 Ocak) yendi)
İlk mağazalar zinciri (22 Şubat) İlk self-servis kafeterya (4 Eylül, New
Sakarin (27 Şubat'ta Baltimore'da, Johns York)
Hopkins Üniversitesi'nde Constantine İlk benzin pompası (5 Eylül)

372

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İlk motosiklet (W Kasım) İlk epidiyaskop
İlk güneş gözlüğü (Philadelphia) 1891
1886 İlk emekli maaşı (1 Ocak)
İlk Coca Cola (29 Mart, ABD) İlk plak dergisi (Phonogram, ABD, 1
İlk benzin motorlu tekne (Ağustos) Ocak)
İlk kadın yontusu (11 Ekim) İlk telefon link hattı (Londra-Paris, 1
Briçin çıkışı Nisan)
Torpido yüklü denizaltı İlk pul makinesi (Mayıs)
Otomatik bilet makinesi İlk moda fotoğrafı (4 Kasım)
1887 İlk küvöz
Başkentler arasında ilk telefon bağlantısı İlk plak katalogu
(Paris-Brüksel, 24 Şubat) İlk diş macunu tüpü
İlk kadın belediye başkanı (17 Mart) 1892
İlk motor yarışı (20 Nisan) İlk basketbol kuralları (15 Ocak)
İlk hatıra pulu (Temmuz) Poliste ilk parmak izi bürosu (31 Mart)
İlk reklam fotoğrafı (11 Kasım) İlk otomatik telefon görüşmesi (3
İlk sosyalist parlamenter Kasım)
İlk elektrokardiyogram Futbolda ilk büyük transfer (Aston
İlk elektrikli ısıtıcı Villa, Willie Groves için 100 sterlin
İlk Esperanto metin ödedi)
İlk kontakt lens İlk psiko-analiz (Sigmund Freud,
1888 Viyana'da yaptı)
İlk toplama makinesi (Ocak) İlk seyyar banka (Yeni Zelanda)
Politik karikatür yayınlanması (2 Şubat) İlk termos (İngiltere)
Havalı bisiklet lastiği (28 Şubat) İlk kadın sürücü
İlk haber fotoğrafı (10 Mart, Illustrated 1893
London Nevs) İlk film stüdyosu (1 Şubat)
Otomobil üretimi (16 Mart) İlk yakın çekim (2 Şubat)
Yuvarlak plak çalabilen pikap (16 Hızı saatte 100 mili aşan ilk tren (9
Mayıs) Mayıs, Sirakuza, 102.8 m/s)
İlk güzellik yarışması (19 Eylül) İlk dizel motoru (10 Ağustos)
İlk sinema filmi (Ekim) İlk park yasakları (14 Ağustos)
İlk foto-finiş aygıtı (New Jersey) İlk plakalar (14 Ağustos)
İlk otobüs İlk ehliyet (14 Ağustos)
İlk motor bayii İlk destroyer (28 Ekim)
1889 İlk renkli gazete ilavesi (19 Kasım)
İlk motorlu araç vergisi (1 Ocak) İlk fermuar
Bilgi işleyebilen ilk kompütür (8 Ocak) 1894
Havalı lastikli ilk yarış bisikleti (Belfast, İlk striptiz (13 Mart)
18 Mayıs) Sinema filmlerinin ilk ticari gösterimi
Esperanto gazete (Nuremberg, 1 Eylül) (14 Nisan)
İlk müzik kutusu (23 Kasım) İlk spor filmi (14 Haziran)
Yaratıcı reklam ajansı Denizaşırı ilk futbol deplasmanı
İlk benzinli traktör (Sunderland FC, ABD'ye gitti)
İlk elektrikli fırın 1895
İlk açlık grevi
İlk bulaşık makinesi Soyluluk unvanı alan ilk tiyatrocu (24
İlk jetonlu telefon Mayıs)
Elektrikli ilk dikiş makinesi İlk benzinli motor yarışı (11 Haziran)
İlk haber filmi (20 Haziran)
1890 İlk film aktörü (28 Ağustos)
Futbolda ilk kale ağları (İngiltere, 1 İlk komedi filmi (28 Aralık)
Ocak) X ışınlarının tıpta ilk kullanımı (Viyana,
İlk elektrikli sandalye (6 Ağustos) 28 Aralık)
İlk elektrikli metro (4 Kasım) İlk servis istasyonu

373

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Otomobil kullanan ilk doktor İlk aspirin üretimi (Mayıs)
İlk kadın futbol kulübü (İngiltere) İlk yürüyen merdiven (9 Haziran)
İlk voleybol (ABD) İlk garaj
1896 İlk polis köpeği
Aşırı hızdan ceza yiyen ilk sürücü (28 İlk periskop
Ocak) 1900
İlk ışın tedavisi (Chicago, 29 Ocak)
İlk kiralık araba (Ocak) İlk otoyol (1 Ocak)
İlk modern olimpiyatlar (Atina, 6 İlk sesli film (15 Nisan)
Nisan) Uluslararası ilk otomobil yarışı (14
Sinemada ilk öpüşme sahnesi Haziran)
İlk sinema (26 Haziran) İlk senaryo
İlk araba hırsızlığı (9 Haziran) İlk kadın film yönetmeni (Alice Guy,
İlk otomobil kazası (17 Ağustos) Fransa)
İlk kalp ameliyatı (9 Eylül) 1901
İlk motosiklet yarışı (20 Eylül)
İlk otomobil sigortası (2 Kasım) Çok katlı ilk araba parkı (Mayıs)
İlk film dergisi (Phonoscope, New İlk kulaklık (İşitme aygıtı)
York, 15 Kasım) İlk jilet
Yapay ışık kullanılan ilk stüdyo (Kasım) İlk Nobel ödülleri (12 Aralık)
İlk radyo (12 Aralık) İlk tenis turnuvası (14 Aralık)
İlk taksi İlk kalp masajı Norveç, Dr. Kristian
İlk IQ testi Igelsrud)
İlk numara kadranlı telefon İlk fan kulübü
İlk yoğun otomobil üretimi
1897 İlk elektrikli radyo
Geniş ekranlı ilk film (17 Mart) İlk otomatik süpürge
İlk röntgen filmi (Glascow'da Dr.
Macintyre, bir kurbağanın dizini çekti.) 1902
Filme alınan ilk savaş (Türk-Yunan İlk motosiklet dergisi (Londra, 17 Şubat)
Savaşı, Nisan) Otomatik demiryolu sinyalizasyonu
İlk taksimetre (Mayıs) Uluslararası Adalet Divanı'nın kuruluşu
İlk reklam filmi (5 Ağustos) (Labtey)
İlk sarhoş sürücü (10 Eylül) Kauçuk kaplı tenis raketi
İlk radyo istasyonu (Kasım) Oşkin oyunu
İlk kiralık kostümcü Oyuncak ayı "Teddy"
İlk plak kayıt stüdyosu Kiralık filmler
İlk portatif daktilo
1898 1903
Öldürülen ilk şoför (12 Şubat) Telefon kulübesi (Mayıs)
İlk tampon (21 Mayıs) İlk kovboy filmi "Western" (21 Eylül)
Ehliyet alan ilk kadın (Mayıs) İlk çocuk tiyatrosu (New York, Eylül)
Dikenli telden çitler Halkla ilişkiler bürosu
İlk posta kamyoneti (17 Haziran) İlk polis otosu
İlk kadın mimar İlk uyku hapı (A.G. Bayer, Almanya)
İlk profesyonel basketbol ligi (ABD)
İlk hoparlör 1904
İlk masatenisi
İlk ağır çekim film Gazete fotoğrafçılığının kuruluşu
İlk Pepsi-Cola İlk zırhlı askeri araç üretimi (Austro-
Daimler)
1899 Off-set baskı makinesi
İlk motosiklet kazası (11 Şubat) İlk uzunçalar
İlk radyo imdat çağrısı (17 Mart) Çift taraflı ilk plaklar
Orduda motosikletlerin ilk kullanımı (30 İlk jeotermal enerji santralı (Tuscany,
Mart) İtalya)

374

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1905 İlk hava subayı (26 Ekim)
Uçaktan çekilen ilk fotoğraf
İlk sörf kulübü (Hui Nahlu Sörf Kulübü,
Hawaii) İlk dizel savaş gemileri (Rus
donanmasındaki "Kars" ve "Ardahan"
İlk otomatik seçmeli müzik kutusu adlı gemiler)
İlk helikopter İlk sutyen
İlk benzin istasyonu İlk toplu Noel ağacı
Motosikletli ilk polis devriyesi İlk kadın otobüs biletçisi
İlk portatif elektrik süpürgesi İlk planör kulübü
İlk otomatik pul satma aygıtı

1906 1910
İlk pilot lisansı (1 Ocak)
Havalı tekerlekli ilk uçak İlk opera yayını (13 Ocak)
İlk Grand-Prix otomobil yarışı (26 İlk havadan bilgi toplama (9 Haziran)
Haziran) İlk Babalar Günü (19 Haziran)
İlk korna Uçakta ilk telsiz (27 Ağustos)
İlk uçak yapım şirketi İlk kadın polis (12 Eylül)
İlk radyo yayını Gemiden havalanan ilk uçak (14 Kasım)
İlk dizel denizaltılar
İlk neon aydınlatması (3 Aralık)
İlk çizgi film
İlk sentetik çorap
İlk film müziği İlk günlük radyo yayını
İlk elektrikli mikser
1907
İlk kadın milletvekili (15 Mart) 1911
İlk model-uçak yarışması (Mart) Uçaktan atılan ilk bomba (7 Ocak, San
İlk Anneler Günü (10 Mayıs'ta Anna Francisco)
Jarvis tarafından kuruldu)
Gemiye inen ilk uçak (18 Ocak)
İlk deterjan (Persil, 6 Haziran, Almanya) İlk uçak postası (18 Şubat)
İlk hava kuvveti (1 Temmuz) İlk charter uçuşu (28 Haziran)
Dizel motorlu ilk gemi (Djelo adlı Rus İlk cam sileceği (5 Temmuz)
tankeri) Savaşta kullanılan ilk uçak (23 Ekim)
İlk elektrikli çamaşır makinesi İlk hava saldırısı (Libya, 1 Kasım)
İlk fotokopi aygıtı İlk renkli Western filmi (Fate, İngiltere)
İlk portatif askeri telsiz
1908 Yol kenarlarındaki ilk beyaz çizgiler
İlk izci birliği (26 Ocak) İlk film senaryosu
İlk radyo dergisi (Modern Electrics, New
York, Nisan) 1912
İlk takviyeli otomobil (30 Mayıs)
İlk uluslararası futbol karşılaşması (6 Uçaktan yapılan ilk propaganda (15 Ocak)
Haziran, Viyana, İngiltere: 6-Avusturya: 1) Havadan ilk keşif fotoğrafı (24 Şubat)
Uçaktan paraşütle ilk atlayış (1 Mart)
İlk film eleştirisi (Haziran)
Uçak savaşında ilk olay (31 Mart)
İlk kadın uçak yolcusu
Hareket halindeki bir gemiden kalkan ilk
İlk uçak kazası
uçak (18 Mayıs)
Havadan çekilen ilk film
İlk motor müzesi (31 Mayıs)
İlk korku filmi
Savaşta kullanılan ilk motorlu ambulans (8
Haziran)
1909 Savaşta tutsak düşen ilk pilot (11 Eylül)
İlk renkli film (26 Şubat) Üç renkli ilk film (15 Kasım)
İlk kemoterapik ilaç (Salvarsan 606, Savaşta ölen ilk pilot (Kasım)
Frankfurt, Mayıs) İlk uçak gemisi
İk dizel motorlu yolcu gemisi (Romanya, İlk briç oyunu
24 Haziran) İlk film ödülleri
İlk askeri uçak (2 Ağustos) Neon ışıklı ilk reklam panosu
İlk kadın pilot (22 Ekim) İlk dizel lokomotif

375

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Şelf servisle alışveriş yapılan ilk mağaza İlk rehber köpekler
İlk takma kirpik (ABD)
İlk oje (ABD)
1913
Otomatik totalizatör (Mart) 1917
İlk film arşivi (9 Nisan)
Dört motorlu ilk uçak (Grand, Rusya, 13 İlk technicolor film (Şubat)
Mayıs) İlk caz plağı (7 Mart)
Uçaktan paraşütle atlayan ilk kadın (21 İlk hava postası pulu (Mayıs)
Haziran) Uluslararası ilk uçak postası (Mayıs)
Renkli ve sesli ilk film (Haziran) İlk teleks servisi (ABD)
İlk paslanmaz çelik üretimi (İngiltere, 20 İlk kadın bakan
Ağustos) İlk komünist hükümet
İlk otomatik pilot (New York, Ağustos) İlk uzun metraj çizgi film
İlk çapraz bilmece (21 Aralık)
İlk portatif gramofon 1918
Plağa alınan ilk senfoni İlk tank çarpışması (24 Nisan, Fransa)
İlk hafif makineli (ABD) Tümü metal alaşımlı ilk uçak (Junkers,
Çizgi filmlerin ilk hayvan Almanya)
kahramanı İlk tanksavar (13 mm T-Gewehr 18,
Almanya)
1914
İlk havayolu hattı (1 Ocak) 1920
Uçakta ilk yemek servisi (29 Haziran) İlk renkli çizgi film (8 Şubat)
İlk hava çarpışması Orkestra konseri yayını (Nisan)
İlk gözyaşı gazı Kamuya açık ilk radyo-telefon servisi (16
Sualtında ilk film çekimi Temmuz)
35 mm'lik kamera İlk haber yayını (20 Ağustos)
Havadan kargo nakli Radyo programlarının gazetede ilk yayını
Foxtrot dansının çıkışı (20 Ağustos)
Sentetik kauçuk İlk sivil uçak felaketi (14 Aralık)
Plak kitaplığı İlk hidrolik otomobil freni
İlk çıplaklar kampı (Almanya)
1915 Kürtajın serbest bırakılması
Savaşta kullanılan ilk gaz (Gözyaşı gazı, 3 Kiralık ilk karavan
Ocak, Bolimav'da Ruslara karşı Almanlar
kullandı) 1921
İlk alev tabancaları (26 Şubat'ta, Radyoda ilk hava raporu (3 Ocak)
Malancourt'ta Almanlar Fransızlara karşı Radyoda ilk spor programı (11 Nisan)
kullandı) Insulin'in bulunuşu (27 Temmuz)
İlk gaz maskesi (İngiltere, Sir Robert Havadan tarımsal ilaçlama (3 Ağustos)
Davis, Mayıs) Mayolu güzellik yarışması (7 Eylül)
İlk tank (İngiltere, 8 Eylül) İlk pazar-araştırma şirketi (ABD)
Atlantik aşırı doğrudan ilk radyo-telefon İlk toplama kampı
iletişimi (21 Ekim) Radyoda ilk çocuk programı
İlk güdümlü füze (ABD) Dizel motorlu trenlerin sefere konması
İlk caz orkestrasyonu Üç boyutlu ilk renkli film

1916 1922
İlk slalom yarışı (6 Ocak, İsviçre)
Uçakta ilk radyo-telefon (Şubat) İnsulinle tedavi edilen ilk şeker hastası (11
Tankın savaşta ilk kullanımı Ocak)
İlk doğum kontrol kliniği İlk kabin memuru (2 Nisan)
Beyazperdede ilk çıplak sanatçı (Annette İlk otomobil radyosu (Mayıs)
Kellerman, 17 Ekim) İlk radyo oyunu (3 Ağustos)

376

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Radyoda ilk reklam (14 Ağustos) 1927
İlk BBC programı (14 Kasım) Atlantik'i aşan ilk yolcu uçağı (4 Haziran)
İlk nakliye uçağı (30 Kasım) Renkli alınan ilk tele-foto (26 Haziran)
9.5 mm'lik gösterici (Aralık) İlk disk-jokey (7 Temmuz)
Metroda ilk otomatik kapı Uçakta, 1. ve 2. mevki uygulaması (Ekim)
Atletizmde çıkış kutuları
1923 Elektrikli müzik kutusu
Radyoda konuşan ilk parlamenter (22 Elektronik TV sistemi
şubat)
İlk canlı caz konseri (Boston, 14 Nisan) 1928
Wembley'de ilk kupa finali (28 Nisan, Atlantik aşırı TV yayını (9 Şubat)
Wanderers: 2- Westham: 0) Amatör film yarışması (15 Şubat)
Havadan askeri birlik nakli (Nisan) İlk TV dergisi (Television, Londra, Mart)
16 mm'lik kamera (5 Temmuz) Plağı otomatik olarak değiştiren gramofon
İlk dizel kamyon (Ağustos) (Nisan)
Grand Prix kazanan ilk takviyeli yarış İlk televizyon servisi (11 Mayıs)
otomobili (9 Eylül) İlk TV alıcısı üretimi (Haziran)
İlk kadın işçi milletvekili (6 Kasım) İlk renkli TV yayını (3 Temmuz)
9.5 mm'lik kamera (Kasım) 16 mm renkli film (Temmuz)
İlk buldozer (ABD) TV'de ilk haberler (22 Ağustos)
Elektrikli cam sileceği İlk TV oyunu (11 Eylül)
Penisilinin bulunuşu (Eylül)
1924 Yapay akciğer (12 Ekim)
TV belgeseli (Ekim)
İlk gaz odası (8 Şubat) İlk sesli Western (25 Aralık)
İleriye doğru uçabilen ilk helikopter (14 İlk TV kaydı
Nisan)
İlk kokteyl parti (26 Nisan)
İlk kadın büyükelçi 1929
İlk Leica fotoğraf makinesi (Almanya) Penisilinin ilk klinik kullanımı (9 Ocak)
İlk akademi ödülleri (16 Mayıs)
1925 Uzun metrajlı ilk sesli ve renkli film (28
BBC'de istek programı (8 Ocak) Mayıs)
Borsada ilk kadın üye TV'de gösterilen ilk film (19 Ağustos)
TV'de ilk bale
Açık yarışa katılan ilk kadın jokey (8
Ekim) İlk senkromeşli arabalar (Cadillac, La
İlk motel (12 Aralık) Salle)
İlk demiryolu müzesi (İngiltere) İlk teyp
Uzun metrajlı ilk sesli film İlk TV-telefon
Tümüyle elektrikli ilk gramofon İlk station-wagon (ABD, Ford Model A)
İlk renkli reklam filmi
1930
İlk dondurulmuş besin (6 Mart)
1926 Gazetede TV programlan (Daily Express,
İlk sanat sineması (14 Ocak) 11 Nisan)
TV'nin halka ilk tanıtımı (27 Ocak) İlk TV röportajı (29 Nisan)
Sıvı yakıtlı ilk roket (ABD, 16 Mart) İlk hostes (15 Mayıs)
Yön belirleyen yol çizgileri (22 Mart) Futbolda ilk Dünya Kupası finali (30
Elektrikli ekmek kızartma makinesi (ABD) Temmuz, Montevideo, Uruguay:
Manş'ı yüzerek geçen ilk kadın (ABD'li 4-Arjantin: 2)
Gertrude Ederle, 6 Ağustos, 14 saat 34 Uluslararası ilk briç karşılaşması (15 Eylül)
dakika) İlk TV reklamı (5 Kasım)
İlk gizli kamera (ABD) TV için yapılan ilk film
Buharlı ev tipi ütü (ABD) İlk süpermarket
İlk dizel traktör

377

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1931 Nitelikli TV yayını (22 Mart)
Elektrikli traş makinesi (18 Mart, Schick, Videodisk (Haziran)
ABD) Park-metre (16 Temmuz)
TV'de ilk harici yayın (8 Mayıs) Örnekleme yöntemiyle kamuoyu yoklaması
Sigara paketlerine selefon ambalaj (Mayıs) (Temmuz)
Manş'ı planörle ilk aşış (19 Haziran) Radarlı ilk gemi (Eylül)
Sözleşmeli ilk TV sanatçısı (21 Temmuz) Pilli işitme aygıtı (Ekim)
TV'de ilk boks maçı (25 Ağustos, Mickey Plastik bantlı teyp
Walker-Benny Leonard, ABD) Stereofonik film
33 devirli ilk uzunçalar (17 Eylül) Özel muhafızlar
İlk kan bankası
Kauçuk köpüğünden ilk ürünler 1936
İlk pop-müzik listesi (4 Ocak)
1932 Halka açık TV-telefon servisi (1 Mart)
Otelde ilk TV'li oda (Şubat) İlk kitap kulübü (Mayıs)
TV'de ilk eğitim programı (5 Şubat) İlk hava işgali (Ağustos)
İlk olimpiyat köyü (10. Olimpiyatlar için İlk canlı futbol yayını (15 Kasım, Berlin,
Los Angeles'ta yapıldı) Almanya-İtalya)
İlk film festivali (6 Ağustos) TV'de ilk kadın programı
8 mm'lik kamera (Ağustos) İlk floresan lamba
Belgesel TV dizileri Haftada 5 iş günü yasası (Yeni Zelanda'da
Fiyatı da gösteren otomatik benzin benimsendi)
pompası (1 Kasım) 8 mm renkli film
Uluslararası ilk TV yayını (8 Kasım)
Pnömatik traktör lastikleri
1937
1933 TV için yazılan ilk oyun (19 Ocak)
Naylon üretimi (16 Şubat)
Eğitim amaçlı TV istasyonu (25 Ocak) Uçakta radar (Mart)
Saati söyleyen telefon numarası (14 Şubat) Hava savunmasına yönelik ilk radar
Politen üretimi (Mart) istasyonu (Mayıs)
Arabalı sinema (9 Haziran) İlk arkadaş bulma bürosu
Aerogram (15 Temmuz)
İlk elektron mikroskobu (Berlin'de M.
Knoll ve E.Ruska yaptı) 1938
Kargo da taşıyabilen yolcu uçakları TV'de ilk sirk (4 Ocak)
(Boeing 247) Nitelikli ilk renkli TV (4 Şubat)
İlk mizah kitabı Floresan lamba üretimi (1 Nisan)
İlk askeri walkie-talkie İlk TV dizisi (15 Nisan)
İlk paraşüt kulübü Süpermen dizisinin başlangıcı (Haziran)
Naylon diş fırçası (Eylül)
1934 Balonla alkol ölçümü (31 Aralık, ABD)
İlk düzenli transatlantik hava postası (3 LSD'nin bulunuşu (İsviçre)
Şubat) İlk neskafe
Radar (20 Mart)
Kedi gözlerinin kullanılmaya başlanması 1939
(Nisan) Otomatik araba yıkama (İngiltere, 27
TV'de opera (6 Temmuz) Şubat)
Monopol oyunu İlk jet uçağı (24 Ağustos)
İlk TV sunucusu Önceden pişirilip soğuk satılan besinler
İlk gezici TV vericisi DDT'nin böcek öldürücü olarak
kullanılması
1935 Batman dizisinin başlangıcı
İlk elektronik TV alıcısı (Ocak) Antibiyotiklerin ilk klinik kullanımı
Ulusal film arşivi (4 Şubat) King-Size sigaralar

378

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1940 Ev tipi ilk teyp
İlk naylon çorap (15 Mayıs) 1948
İlk saf penisilin (24 Ağustos) İlk TV ödülü (BBC yapımcısı George
İlk Jeep (Eylül) M.O'Ferrall'e, 21 Nisan)
Otomatik transmiyonlu ilk araba (ABD, İlk Land-Rover (30 Nisan)
Oldsmobile) İlk uçak korsanlığı (16 Haziran)
İlk transistör (30 Haziran)
1941
İlk kadın kameraman (Sovyet Tamara 1949
Lobova, 23 Ocak) 45 devirli ilk plak (ABD, Şubat)
Fırlatmalı pilot koltuğu (2 Nisan) İlk kapalı devre TV (EMI, Mayıs)
Renkli TV servisi (1 Haziran) İlk jet yolcu uçağı
İlk aerosol (3 Ekim)
Havadan yere roket taşıyan ilk uçak 1950
(Sovyet, Ulyişin 2)
İlk terilen (İngiltere) İlk jet postası (18 Nisan)
İlk kredi kartı (Diners Club, New York,
Mayıs)
1942 İlk böbrek nakli (Chicago, 17 Haziran)
İlk altın plak (10 Şubat) İlk jet savaşı (Kore, 8 Kasım)
İlk naylon paraşüt Önceden doldurulmuş ilk teyp bantları
İlk bazuka (ABD)
Karadan karaya ilk füze (Alman VI, 24
Aralık) 1951
Helikopter seri üretimi İlk röntgen filmi (9 Ocak)
İlk dünya güzellik yarışması (19 Nisan)
1943 İlk renkli TV dizisi (26 Haziran)
İçinde canlı bulunan ilk uzay uçuşu
İlk profesyonel kadın jokey (27 Nisan)
(Aralık)
İlk tükenmez kalem (10 Haziran)
İlk elektronik kompütür (Aralık)
1952
1944 İlk jet havayolu servisi (2 Mayıs)
Savaşta ilk helikopter (2 Ocak) İlk sinerama (30 Eylül)
İlk jet uçağı üretimi (Mayıs) İlk kalp pili (4 Ekim, İngiltere)
İlk jet bombardıman uçağı İlk hidrojen bombası (ABD, 31 Ekim)
İlk jet savaş uçağı İlk videoteyp (11 Kasım)
İlk hi-fi plaklar Transistörlü ilk işitme aygıtı (29 Aralık)
ilk böbrek makinesi
1953
1945 Sesten hızlı uçan ilk kadın pilot
İlk atom bombası denemesi (16 Temmuz) (Jacgueline Cochrane, ABD, 18 Mayıs)
Atom bombasının savaşta ilk kullanımı (67 Everest'in ilk fethi (29 Mayıs)
Ağustos) İlk sinemaskop film (24 Eylül)
İlk sivil Jeep (4 Eylül) İlk plastik tüp

1946 1954
Genel amaçlı elektronik kompütür (Şubat) Büro tipi ilk elektronik kompüter (Ocak)
İlk bikini (5 Temmuz) İlk nükleer denizaltı (21 Ocak)
Gemiden havalanan ilk jet (21 Temmuz) Önceden doldurulmuş ilk stereo bantlar
İlk vinilit plak (Mayıs)
İlk Eurovision yayını (6 Haziran)
1947 İlk atom santralı (27 Haziran)
İç lastiksiz ilk tekerlek (11 Mayıs) İlk doğum kontrol hapı
Ses ötesi ilk uçuş (14 Ekim, ABD) Ev tipi ilk stereo teyp

379

http://groups.google.com/group/merakediyorum
1955 26 Nisan)
İlk transistörlü radyo (ABD, Ekim) Uyduyla Atlantik aşırı ilk TV yayını (11
Haziran)
İlk hoverkraft yolcu servisi (20 Temmuz)
1956
İlk video kayıt aygıtı seri üretimi (Nisan) 1963
İlk Eurovision şarkı yarışması (24 Mayıs,
İsviçre'de yapıldı. İsviçreli şarkıcı Lys İlk kadın astronot (16 Haziran)
Assia, "Refrains" adlı parçayla birinci Doğum öncesi ilk kan nakli (20 Eylül)
oldu) İlk kaset-teyp
İlk Avrupa Kupası finali (Paris, 13
Haziran, Real Madrid: 4- Rheims: 3) 1964
İlk süpersonik bombardıman uçağı İlk topless mayo (ABD, Haziran)
(Convair B-58, ABD)
İlk pop grubu 1965
İlk konuşan kompütür (ABD, 9 Mart)
1957 Uzayda ilk yürüyüş (18 Mart)
Afrika'da bağımsızlığını kazanan ilk İngiliz Ev tipi ilk video (Ağustos)
kolonisi (Gana, 6 Mart) İlk mini etek (İngiltere, Aralık)
İlk cep tipi radyo (Sony, Mart)
Kıtalararası ilk balistik füze (SSCB, SS-6, 1966
26 Ağustos) Aya ilk yumuşak iniş (3 Şubat)
İlk yapay uydu (Sputnik-I, 4 Ekim) Ev tipi ilk renkli video (Şubat)
Bir başka gezegene inen ilk uzay aracı (16
1958 Kasım)
Atlantik aşırı ilk jet havayolu servisi
(4 Ekim) 1967
Uzayda ilk ölüm (24 Nisan)
1959 İlk kalp nakli (2 Aralık)
Ay yüzeyinin ilk fotoğrafı (2 Ocak)
İlk howerkraft (30 Mayıs) 1968
Atlantik aşırı ilk TV yayını (18 Haziran) İlk süpersonik yolcu uçağı (TU-144, SSCB,
İlk nükleer savaş gemisi (ABD, George 31 Aralık)
Washington, 14 Temmuz)
Aya inen ilk uzay aracı (12 Eylül)
1969
1960 Ayda ilk insan (21 Temmuz)
İlk meteoroloji uydusu (Amerikan Tiros 1,
1 Nisan) 1970
İlk kadın başbakan (21 Temmuz) Atlantik aşırı ilk doğrudan telefon olanağı
İlk haberleşme uydusu (Amerikan Echo I, (Londra-New York, 1 Mart)
12 Ağustos) İlk araba teybi (İngiltere, Eylül)
İlk nükleer uçak gemisi (24 Eylül) İlk ay aracı (Lunokhod I, SSCB, 17
Kasım'da aya indi)
1961
İlk transistörlü video (Ocak) 1971
İnsanlı ilk başarılı uzay uçuşu (12 Nisan) İlk uzay istasyonu (SSCB, Salyut, 19
Elektrikli diş fırçası Nisan)
İnsanlı ilk ay aracı (ABD, Apollo 15, 31
1962 Temmuz)
İlk nükleer şilep (Savannah, ABD, 23 İlk dijital saat (ABD)
Mart) 1973
İlk İngiliz-Amerikan uzay gemisi (Ariel I,
İlk açık üniversite mezunları (İngiltere, 23

380

http://groups.google.com/group/merakediyorum
Haziran) 1979
İlk plastik bisiklet (ABD) Seçimle gelen ilk Avrupa Parlamentosu
üyeleri (7-10 Haziran tarihleri arasında,
1974 üye ülkelerden 410 parlamenter seçildi)
Yaşayan ilk altızlar (3 kız, 3 erkek, Güney
Afrika, 11 Ocak) 1980
İlk kadın devlet başkanı (Maria Estella Görebilen ilk robot (Elektronik gözleriyle,
Peron, 29 Haziran'da Arjantin Devlet montaj zinciri üzerindeki değişik nesneleri
Başkanı oldu) ayırt edebilen ilk robot, Detroit'teki
General Motors Tesisleri'nde hizmete girdi)
1975 1981
Güneş enerjisiyle çalışan ilk tekne (Solar İlk kalp-akciğer nakli (Prof. Norman
Craft I, İngiltere, 19 Şubat) Shumway tarafından 7 Mart günü
Everest'e çıkan ilk kadın (Japon Junko California'da gerçekleştirildi)
Tabei, 16 Mayıs)
Uzayda ilk uluslararası buluşma (Apollo 1982
"ABD" ve Soyuz "SSCB" uzay İlk uydu TV servisi (26 Nisan 'dan itibaren
gemilerinden General Thos Stafford ile Londra'dan Norveç, Finlandiya ve
Albay Alexei Leonor, uzayda el sıkıştılar, Malta'ya günde 2 saat deneme yayını
17 Temmuz) yaptı)
İlk yapay kalp (2 Aralık günü, ABD'de
1976 Utah Üniversitesi'nde Dr. Barney.B.
İlk kadın futbol hakemi (Jenny Bazeley Clark'a taktı)
adlı İngiliz, 7 Şubat'ta tamamı erkek İğneyle ilk idam (7 Aralık günü Texas'ta
oyunculardan oluşan iki takımın maçını Charlie Brooks Junior, damardan verilen
yönetti) bir ilaçla idam edildi)
İlk biyonik kol (İngiltere) Elektronik ses uyarmalı ile otomobil
(Japon yapımı Datsun 280 ZX, herhangi
bir aksaklık ortaya çıktığında, sürücüyü
1977 özel seslerle uyarıyor)
İlk kompütürlü kol saati (ABD, Haziran)
İlk plastik denizaltı (İngiltere) 1983
Tümüyle otomatik metro sistemi (25
Nisan'da Fransa'nın Lille kentinde,
1978 sürücüsüz olarak hizmete girdi)
İlk tüp bebek (Louis Brown, İngiltere'de İlk optik transistörler (Japonya'da, Kyoto
25 Temmuz'da doğdu) Üniversitesi'nde Prof. Akio Sasaki
tarafından geliştirildi)

381

http://groups.google.com/group/merakediyorum
merakediyorum@
googlegroups. com

üyeleri için hazırlanmıştır.


Benzer çalışmalardan haberdar
olmak, öneri, istek ve bu çalışma
ile ilgili karşılaştığınız sorun ve
hataları lütfen bildirin.

http://groups.google.com/group/
merakediyorum

E-posta :
merakediyorum@googlegroups.com
İÇİNDEKİLER

A
İLK ANTİBİYOTİK 19
İLK PLASTİK CERRAHİ AMELİYATI 192
İLK SAKAT ARABASI 134
TAMPON TAKILAN İLK ARABA 150
DOKTOR TARAFINDAN
KULLANILAN İLK ARABA .. 150
PROPAGANDA GEZİSİNDE
KULLANILAN İLK ARABA ... . 151
İLK TELİF HAKKI AJANSI 142
İLK ÇİÇEK AŞISI 133

ELEKTRİKLİ KONTAK
TAKILAN İLK ARABA . 152
KAPALI İLK ARABA . 152
İLK UZUN ARABA 152
PETROLLE ÇALIŞAN İLK ARABA 152

TAKVİYELİ MOTOR TAKILAN


İLK ARABA 156
İLK AYNA 168

MOTORLU İLK
CENAZE ARABASI . .. 158
383

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK ARABA KAZASI . . 158
İLK MOTORLU POSTA ARABASI 161
SERİ OLARAK YAPILAN İLK
ÇOCUK ARABALARI 185
İLK ÇOCUK ARABASI . 185

İLK STENO ALFABESİ 232

İLK KADIN ASTRONOT 238

AYA İLK YUMUŞAK İNİŞ 240

İLK KADIN AVUKAT 277

İLK FİLM ARŞİVİ 104

İLK SÜLFÜRİK ASİT 285


İLK ZAMANLAMA AYGITI 286
İLK AKTÖR . 100
FİLMDE ROL ALAN İLK
PROFESYONEL AKTÖR 103
EVDE KULLANILAN İLK
ELEKTRİK AMPULÜ 92

İLK AT NAKİL ARACI 126


ATEŞ YAKMAYA YARAYAN
İLK AYGITLAR 127

ELEKTRİKLİ İLK İŞİTME AYGITI 125

İLK ANSİKLOPEDİ 96
İLK NAKLEN YAYIN ARACI 255
İLK ELEKTRİK AMPULÜ
İLK ASANSÖR 94
İLK KALP AMELİYATI 57
ATEŞ ÇEMBERİNDEN GEÇEN
İLK AKROBAT 64
ULAŞIM VE EĞLENCE ARACI 36
384

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK SUALTI SOLUNUM AYGITI..... 31
İLK TANSİYON ÖLÇME AYGITI 50

İLK APANDİS (KÖRBAĞIRSAK)


AMELİYATI 26
İLK ASPİRİN 26
İLK CASUS DİNLEME ALETLERİ 53

İLK KÖR ALFABESİ 53


HAVA BASINÇLI MOTORLARLA
ÇALIŞAN İLK ARAÇLAR ... 70

İLK SEZARYEN AMELİYATI 44


AMELİYATTA İLK ANESTEZİ 20
ANESTEZİ İLE İLK DİŞ ÇEKİMİ 24

ANESTEZİ İLE İLK DOĞUM .. 24


İLK LOKAL ANESTEZİ 24

B
İLK BUZDOLABI 223
İLK BLUCİNLER 137
İLK BIÇAK 146
İLK PARÇALI BULMACA 139
İLK BÜFE 166
İLK ASKERİ BARAKA 174

İLK NÜKLEER BOMBA 180


TİCARİ İLK RENKLİ
BASKI SİSTEMİ 190

İLK RENKLİ BASKI 187

İLK KADIN BÜYÜKELÇİ 276


385

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANI 279

İLK KADIN BAŞBAKAN 279

İLK KADIN BAKAN 279


BORSAYA KAYITLI İLK
KADIN BANKER ..... 280

İLK BALIK AĞI 119


İLK BİSİKLET YAPIMCISI 34

BÜTÜNÜYLE METALDEN
YAPILAN İLK HAFİF BİSİKLET 35

İLK EL BOMBASI . 128


İLK ARKADAŞ BULMA
BÜROSU 99
İLK BOYA 88
74
İLK ÇAPRAZ BİLMECE
İLK BACA 98
İLK BULDOZER ,. 54
SİNEMA OLARAK YAPILAN İLK BİNA 63
İLK KOKTEYL BARI . 66
İLK EL VE AYAK BAKIMCILARI 59
İLK BALE 30
İLK BOMBA 30
İLK ÖYKÜ-BANT 69
İLK GÜNLÜK ÖYKÜ-BANT 68
GÜNÜMÜZÜN BOMBALARI 30
İLK BİSİKLET 36
İLK ZİNCİRLİ BİSİKLET 37
İLK KADIN BİSİKLETİ 36
İLK BİKİNİ 37
386

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK BALTA 30
İLK YAPAY BAHARAT 30

İLK BARAJ . 87

İLK YARIM TON BASKI İŞLEMİ 125

İLK BANYO 49
İLK BATON 48

İLK BAROMETRE 48
BRİÇİN İLK ÇIKIŞI. 42

KONTRAT BRİÇ 42

OKŞIN BRİÇ 42

ULUSLARARASI İLK BRİÇ


MÜSABAKASI 42
İLK BALOM 46

İNSANLI İLK BALON 46

İLK BİLGİSAYAR 71

BİLGİ İŞLEM ARACI


İLK BİLGİSAYAR ... 71

İLK ELEKTRONİK BİLGİSAYAR ................. 71

ÜRETİLEN İLK ELEKTRONİK


BİLGİSAYARLAR 7/

C
İLK YAPAY CİĞER... 136

İLK CAZ ORKESTRASI 136

İLK CAZ ORKESTRASYONU 136

İLK CİP 137


387

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK CAN YELEĞİ 147
ELEKTRİKLE AYDINLATILAN
İLK CADDE 92

İLK CANKURTARAN 27

Ç
İLK ÇOCUK PROGRAMI 209
İLK ÇOCUK MAHKEMESİ 137

İLK ÇEKİÇ 131

İLK ÇİVİ 178

İKİ TEKERLEKLİ İLK ÇEKÇEK 227

ÇAYIN İLK ORTAYA ÇIKIŞI 246

İLK PAKET ÇAY 247

İLK POŞET ÇAY 247

İLK BEYAZ ÇİZGİLER 265

DÜĞÜNLERİNE OTOMOBİLLE
GELEN İLK ÇİFT .. 276

İLK ÇEŞME 286

ÇİZGİ FİLMLERİN İLK


HAYVAN KAHRAMANI 104

İLK RENKLİ ÇİZGİ


FİLM 104

İLK SESLİ ÇİZGİ FİLM 104

İLK UZUN METRAJ ÇİZGİ FİLM ..104

İLK ÇATAL . 119


388

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK AĞIR ÇEKİM 107

BEYAZ DÖNÜŞ ÇİZGİLERİ . 266


İLK SEYAHAT ÇEKİ 266
İLK ÇİT .. 117

İLK SIVI ÇİKOLATA 59


YENİLEBİLİR İLK ÇİKOLATA. 59

İLK AMBALAJLI ÇİKOLATA . 60

İLK ÇEK . 58

ÖDENEN İLK BASILI ÇEK 58

İLK ÇİKLET 58

D
DEMİRYOLUNDA İLK ÖLÜM 220

İLK ÖZEL DEDEKTİFLİK BÜROSU 204

İLK DEMİR KÖPRÜ 134

İLK DENİZ FENERİ 146


İLK DUDAKTAN OKUMA 142
İLK DERGİ 142

İLK RESİMLİ DERGİ . 142


İLK ÇAMAŞIR YIKAMA

DÜKKÂNI .. 138

İLK DONDURMA 132

İLK DONDURMA KÜLAHLARI 133


İLK DİNSEL DERGİ .. 183
389

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK DOLMUŞ SEFERİ 156

İLK DOLMUŞ TURLARI 156

İLK DENİZ TURU . 175

OKYANUS AŞIRI İLK DENİZ TURU ...175

İLK METAL DEDEKTÖRÜ ... . 170

İLK DİKİŞ MAKİNESİ . 232

EV TİPİ DİKİŞ MAKİNESİ 233

ÇELİKTEN YAPILAN İLK


DENİZ ARACI 231
İLK DİŞ FIRÇASI 264

İLK DAKTİLO 268

SERİ ÜRETİMİ YAPILAN


İLK DAKTİLO 268.

İLK BAYAN DAKTİLO 268

İLK KADIN DOKTOR 277

İLK KADIN DERGİSİ 282


İLK MODA DERGİSİ 282

İLK NÜKLEER DENİZALTI 244

İLK DENİZALTI 243

PERVANELİ İLK DENİZALTI 243


İLK DOLMAKALEM .116

İLK DİREKSİYON DERSLERİ 86

İLK ESNEK DOKUMA 87

İLK ZAYIFLAMA DİYETİ 87


İLK DETERJAN 88
İLK DAVULLAR ............................ 89
390

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ERKEK ÇOCUKLAR İÇİN
İLK DERGİ . . 59
İLK ÇOCUK DERGİSİ 59
İLK DÜĞME 54
İLK GÜLDÜRÜ DERGİSİ 67
İLK TAKMA DİŞ 81
DİKENLİ TELİN SAVUNMADA
İLK KULLANILIŞI 33
İLK YAPAY DÖLLENME 26

İNSANDA İLK YAPAY DÖLLENME . 26

İLK DUŞLARDAN BİRİ 49

E
İLK EVLENDİRME BÜROSU . ....... 147
İLK ASKERİ EĞİTİM 171
İLK CİNSEL EĞİTİM 230
İLK FİLM ELEŞTİRİLERİ 106
İLK YAPAY EKLEM 127
EUROVİSİON (Avrupa Ülkeleri
Yayın Birliği)'UN
KURULUŞU (İlk Eurovision yayını) 255

İLK KALP
ELEKTROSU (E.K.G) 99

İLK ELEKTROLİZ 99
İLK ELEKTROMIKNATIS 99
İLK EKOMETRE 99

İLK EHLİYET 86
391

http://groups.google.com/group/merakediyorum
ELEKTRİKLİ SANDALYEDE
ÖLEN İLK ADAM 91

İLK EKMEK 53

F
İLK FOTOĞRAFLI KEŞİF UÇUŞU 12

UÇAKTAN ÇEKİLEN İLK


FOTOĞRAFLAR 188

İLK RENKLİ RULO FİLM 188

GAZETEDE İLK FOTOĞRAF 173

İLK FOTOKOPİ ARACI . 186

TİCARİ AÇIDAN BAŞARILI


İLK FOTOĞRAF BASMA İŞLEMİ 186
FOTOĞRAFI ÇEKİLEN
İLK İNSAN 186

İLK OLAY FOTOĞRAFI 186

HAVADAN ÇEKİLEN İLK


FOTOĞRAF 186
SATILAN İLK FOTOĞRAF
MAKİNESİ. 187

İLK FOTOĞRAF MAKİNESİ


FİLMİ . 187

İLK SELÜLOİD FİLM 187

İLK FOTOĞRAFÇI DÜKKÂNI 187

İLK FOTOĞRAF KULÜBÜ 187


İLK RENKLİ FOTOĞRAF 187
SARAYDA SEYREDİLEN İLK
FİLM 227
392

http://groups.google.com/group/merakediyorum
SARAYDA SEYREDİLEN İLK
KONULU FİLM .. 128
İLK DİZİ FİLM 261
İLK KADIN FOTOĞRAFÇI 280
İLK FERMUAR 284
İLK FİLM RENKLENDİRME
YÖNTEMİ ... . 105
İLK FÜNYE . 120
DENİZALTILARIN DONANMADA
SÜREKLİ OLARAK İLK KULLANIM . 243
İLK TECHNICOLOR FİLM 105
İLK FİLM FESTİVALİ 105
İLK KORKU FİLMİ 106

İLK EĞİTİM FİLMİ . 106


UÇAKTA GÖSTERİLEN İLK FİLM 106
İLK HABER FİLMİ. 106
PROGRAM DIŞI İLK HABER FİLMİ 107

İLK FİLM KİRALAMA FİRMASI. 107


İLK SESLİ FİLM . . 107

UZUN METRAJLI İLK SESLİ FİLM 107


SESİ FİLME EŞLEME İŞLEMİ 108

KAPALI MEKÂNDA ÇEKİLEN


İLK HABER FİLM 106
UZUN METRAJLI, RENKLİ VE
SESLİ İLK FİLM 109
FİLME ALINAN İLK SPOR OLAYI 110
393

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK STEREOFONİK FİLM 110

TV İÇİN ÇEKİLEN İLK FİLM 111

ÜÇ BOYUTLU İLK FİLM 111

İLK GENİŞ EKRANLI FİLMLER ... 111

TV'DE GÖSTERİLEN İLK

SİNEMA FİLMİ 111

İLK FİLM 100

İLK BALIK ÇİFTLİĞİ 118


İLK TOPLU FİLM
GÖSTERİMİ 101

ÜCRET KARŞILIĞI
GÖSTERİLEN İLK FİLM 101

PERDE ÜZERİNDE
SEYREDİLEN İLK FİLM 101

UÇAKTAN ÇEKİLEN
İLK FİLM 102

İLK ÇİZGİ FİLMLER 102

İLK HAYVAN FİLM


YILDIZI . 102

İLK REKLAM FİLMLERİ 102

İLK FAKSİMİLE 116

İLK ELEKTRİKLİ FIRIN 92

İLK AMATÖR FİLM ÇEKİCİ VE


OYNATICISI 125

İLK MODA FOTOĞRAFLARI ... 98

İLK FOTOĞRAF 75

İLK FİŞEK 77
394

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK FIRÇA 54

İLK FIÇI . 48

G
SEYİRDEKİ GEMİDEN UÇAKLA İLK

KALKIŞ 16

İLK UÇAK GEMİSİ 16

İLK NÜKLEER UÇAK GEMİSİ.... . 16

UÇAK TAŞIYAN İLK GEMİ 13


SAVAŞAN İLK UÇAK GEMİLERİ 13

RADAR TAKILAN İLK GEMİ 208

İLK GAZETELER 169

İLK GÜNLÜK GAZETE . 169

İLK GAZETE REKLAMI 169

İLK AKŞAM GAZETESİ 174

İLK SAHRA GAZETESİ 174

"KADIN KÖŞELİ" ÇIKAN


İLK GAZETE 174

OKYANUS HATTINDA ÇALIŞAN


İLK GEMİ 176

ATLANTİĞİ AŞAN İLK


MADENİ YAPILI GEMİ 178

İLK RENKLİ GAZETE İLAVESİ 172

İLK TAŞRA GAZETESİ 173

İLK OKUL GAZETESİ 230


395

http://groups.google.com/group/merakediyorum
STENO BİLEN MUHABİR
KULLANAN İLK GAZETE 234

İLK PORTATİF GRAMOFON .. 237

İLK GÖZLÜK 240


İLK TÜP GEÇİT 269

İLK ÜNİVERSİTE GAZETESİ 270

İLK BUHARLI GEMİ..... 242

YOLCU TAŞIYAN İLK


BUHARLI GEMİ . 242

AÇIK DENİZDE İLK BUHARLI


GEMİ . 242

İLK YAKIN ÇEKİM 105

İLK GÜBRELEME 118


İLK YAYA GEÇİDİ..... 266

MANŞ DENİZİNİ AŞAN


İLK BUHARLI GEMİ . 242

ATLANTİK'İ AŞAN İLK


BUHARLI GEMİ 242

İLK DONDURULMUŞ GIDA 116

İLK GAZ ODASI . 117

İLK GARAJ 117

İLK AÇLIK GREVİ 128


ULUSLARARASI İLK GÜZELLİK
YARIŞMASI 33
MAYOYLA YAPILAN İLK
GÜZELLİK YARIŞMASI 33
İLK DÜNYA GÜZELLİK KRALİÇESİ
YARIŞMASI . 33
396

http://groups.google.com/group/merakediyorum
H
HAVAYOLUYLA İLK TURİZM 12

İLK ULUSLARARASI HAVAYOLU


SERVİSİ 18

İLK HAVA BİRLİĞİ 18

KITALARARASI İLK HAVA YOLU


SERVİSİ. 19
İLK HAVAYOLU 19
İLK HALKLA İLİŞKİLER UZMANI 205

İLK HAKİ UNİFORMA 137

İLK HOPARLÖR 142

İLK HORMON TEDAVİSİ 133

İLK HİDROLİK ARAÇLAR 130

İLK HARDAL 168

İLK HARİTA 170

TELGRAFLA GAZETEYE GEÇİLEN


İLK HABER 248

İLK KADIN DİŞ HEKİMİ 278

İLK AÇIK YÜZME HAVUZU 244

İLK KAPALI YÜZME HAVUZU 244

İLK HEDİYE KUPONU 220

BAYRAKLA İLK HABERLEŞME 119


SERİ ÜRETİMİ YAPILAN
İLK HELİKOPTER 128

İLK HELİKOPTER 128


397

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLERİYE DOĞRU HAVALANAN
İLK HELİKOPTER .. 123

İLK HAVAGAZI ... . 74

İLK DOĞUM KONTROL HAPI 57

İLK KOMÜNİST HÜKÜMET 70

İLK İZCİ HAREKETİ 40

İLK BAĞIMSIZ HAVA KUVVETİ 20

ATLANTİK ÖTESİ İLK HAVAYOLU


SERVİSİ 20
İLK JET HAVAYOLU SERVİSİ 21
İLK HOSTES 21

HAVADAN İLK ASKERİ İNDİRME 8


SAVAŞTA YARALANAN İLK HAVACI 8

İLK HAVA SALDIRISI 8


GEMİ ÜZERİNE İLK HAVA SALDIRISI ............... 9

I
İLK X IŞINLARI 294
İLK TRAFİK IŞIKLARI 266

İLK ELEKTRİKLİ
ISITMA SİSTEMİ 89

İ
BASILAN İLK İNCİL 201

İLK İNSÜLİN 134


398

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İNSÜLİNLE TEDAVİ EDİLEN
İLK ŞEKER HASTASI ...... 134

İLK EŞ BULMA İLANI 147

İLK RESİMLİ İLAN 169


İLK İĞNE 178

İLK SERİ İLANLAR 172

İLK TİYATRO İLANI . 172


İLK TAM SAYFA İLAN 172

İLK RENKLİ İLAN 172

İLK BENZİN İSTASYONU 230


AYDA YÜRÜYEN İLK İNSAN 238

İLK İSTATİSTİK 284

İLK KIZ İZCİ 121

İLK KALE AĞI 119

İLK BELEDİYE İTFAİYESİ 114

İLK İTFAİYE ARACI 114


İLK EŞİT İŞARETİ 97

İLK İSKEMLE 77

İDAM CEZASINI KALDIRAN


İLK ÜLKE 56

İLK HAVADAN İLAÇLAMA 7

İLK RESİMLİ İLAN 7

İLK İNŞAAT
ŞİRKETİ 42

İLK RESMİ İZCİ BİRLİĞİ 41


399

http://groups.google.com/group/merakediyorum
J
UÇAK GEMİSİNDE İLK JET FİLOSU 16

UÇAK GEMİSİNDEN KALKAN VE


İNEN İLK JET 16

İLK JOKER 193


İLK JİLET 229

AÇIK BİR YARIŞI KAZANAN


İLK KADIN JOKEY 276
İLK KADIN JOKEY 278
PROFESYONEL LİSANS ALAN

İLK KADIN JOKEY 278

KADINLARDAN OLUŞAN İLK JÜRİ... 278

İLK JİMNASTİK MAYOSU 220


SAVAŞAN İLK JET 11
İLK TURBO-JET 11
İLK TURBO-JET İMALATI .. 11

K
SAVAŞ ESİRLERİ İÇİN İLK KAMP. 202

BASILAN İLK KİTAP 202

TAŞINABİLİR İLK BASILI KİTAP 200

İLK ERKEK KABİN MEMURU 16

İLK KONTRPLAK 208


İLK HALK KİTAPLIĞI 204
İLK KAMUOYU YOKLAMASI. '. 204
400

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KÂĞIT 205

İLK KURŞUNKALEM 206

İLK KÖPEK GÜZELLİK SALONU 198

İLK POLİS KÖPEKLERİ 196

İLK KADIN POLİS 197


DEVRİYE GEZEN
İLK KADIN POLİSLER 197

İLK KALDIRAÇ 146


İLK KİLİT . 147
İLK KRİKO . 145
PLAKLA İLK DİL KURSU. 138
İLK KALP KAPAKÇIĞI NAKLİ 132

İLK KALP PİLİ 131

İLK SOSYAL KONUTLAR 166


İLK KAMYONET .165
İLK KROS YARIŞMASI .162

TÜMÜYLE KAPALI
İLK KAMYONET ... 163
İLK KAMYON.. 160

BENZİNLE ÇALIŞAN İLK KAMYON 161

İLK DİZEL KAMYON 161


İLK KAPI NUMARALARI 174

İLK KARİKATÜRLÜ
KARTPOSTALLAR 189
İLK GELENEKSEL KRAVAT 176
İLK KAYAK TURU 178
İLK KİTAP DİZİSİ 178
401

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK RENKLİ KARTPOSTAL.... 190
MANZARA ÇİZİMLİ
İLK KARTPOSTAL . 191
GAZETEDE YAYINLANAN
İLK KARİKATÜR 172
SİNEMAYA GİDEN İLK
KRAL VE KRALİÇE 228

KENDİNİ BİR OYUNDA


İZLEYEN İLK KRALİÇE 228

KAUÇUĞA İLİŞKİN İLK NOT 229

İLK KAUÇUK BALON 229

İLK KAUÇUK KÖPÜĞÜ 229

İLK MASATENİSİ KULÜBÜ 246

İLK KANTİN 240


İLK DAKTİLO KURSU 268
İLK DUVAR KÂĞIDI 271
EHLİYET SINAVINI
KAZANAN İLK KADIN . 280

PARLAMENTO SEÇİMLERİNDE OY
KULLANAN İLK KADIN 281
PANTOLON GİYEN İLK KADIN 281

İLK KAŞIK 284

KIZ ÖĞRENCİ DE ALAN İLK


KOLEJ 281
YALNIZ KIZ ÖĞRENCİ ALAN
İLK KOLEJ 281

HEYKELİ DİKİLEN
İLK KADIN 242

İLK ASMA KÖPRÜ 245


402

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK KILIÇ 285

İLK KAPANLAR 288

KÖRLER İÇİN
İLK REHBER KÖPEKLER ...120
PLANÖR KULLANAN İLK KADIN 121
İLK KOŞUM TAKIMI 112

İLK KADIRGA . 110


ELEKTRİKLE AYDINLATILAN
İLK KASABA.. 92
ELEKTRİK MOTORLU
İLK KORNA 92
İLK TATİL KAMPI 124
İLK KUBBE 93
İLK ESPERANTO KİTAP 97
İLK KURU TEMİZLEME 86

İLK FAN KULÜP 98

İLK KÖPEK YARIŞMASI 86

İLK HALK KONSERİ 72

İLK BURUŞMAZ KUMAŞ 72

İLK KOOPERATİF 72

İLK KAMUFLAJ 74
İLK CESET YAKILMASI
(KREMASYON) 73

BAĞIŞ İÇİN SATILAN İLK


KUTLAMA KARTI 62
İLK CESET YAKMA MAKİNESİ
(Krematör) 73
İLK "KEDİGÖZÜ" . 77

HER İKİ CİNSE DE AÇIK İLK KULÜP 66


403
http://groups.google.com/group/merakediyorum
BELİRLİ RENKLER TAŞIYAN
İLK KULÜP 66
SİGARA İÇEN İLK KADIN 63
İLK KOKTEYL. . 66
İLK KARAVANLAR .
İLK NOEL KARTI 59
TATİL GEZİSİ İÇİN
YAPILAN İLK KARAVAN 56
İLK MOTORLU KARAVAN ... 56
BENZİNLE ÇALIŞAN İLK
KARAVAN 56
İLK KAKAO 66
İLK KAHVE ..... 67
İLK SERİ KARAVAN ÜRETİCİSİ 57
İLK KARA VAN KİRALAMA
SERVİSİ 57
İLK KOPYE KÂĞIDI 57
İLK KAHVEHANE 67
NÜFUSU 1 MİLYONU ASAN
İLK KENT 65
İLK KALP NAKLİ 57
İLK OTOMATİK KASA 57
SOSYAL AMAÇLI İLK KULÜP 65
İLK KATAMARAN 58
İLK KRONOMETRE : 80
İLK MÜNAZARA KULÜBÜ 80
İLK GÜLDÜRÜ KİTABI 68
ORİJİNAL MALZEME KULLANAN
İLK RESİMLİ KİTAP 68
BALE PABUCU KULLANAN
İLK KOREOGRAF 32
İLK TÜKENMEZ KALEM 32
404

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK ATLETİZM KULÜBÜ 26
KAN NAKLİYLE KURTULAN
İLK İNSAN 38
İLK KAN NAKLİ 38
İNSANDAN İNSANA İLK
KAN NAKLİ 38
KAN VEREN İLK İNSANLAR 38
İLK KAN BANKASI 39
DOĞUM ÖNCESİ İLK KAN NAKLİ 39
ÜZERİ RESİMLİ İLK KİTAP
GÖMLEĞİ 39
İLK KİTAP KULÜBÜ 39
İLK ARMAĞAN KİTAPLAR 39
CİLT ÜZERİNE GEÇİRİLEN İLK
KİTAP GÖMLEĞİ . 39
İLK KÖRÜK 48
İLK TOPLAMA KAMPI ... 71
İLK KONSERVE BESİN 45
İLK ÇOCUK KULÜBÜ 40
KÜRTAJA İZİN VEREN İLK ÜLKE 8

L
İLK DİZEL LOKOMOTİF 220
İLK ELEKTRİKLİ LOKOMOTİF 220
İLK LOKOMOTİF 218
İLK HAVALI OTOMOBİL LASTİĞİ 194
İLK HAVALI LASTİKLER 193
İLK HAVALI BİSİKLET LASTİĞİ 193
İLK YAĞ LAMBASI 181

İLK LOKANTA 227


405
http://groups.google.com/group/merakediyorum
ELEKTRİKLİ TRAFİK
LAMBALARI . 266
İLK FLORESAN LAMBA 115
İLK SOKAK LAMBALARI 92
İLK ELEKTRİK LAMBASI 90

M
İLK BASİT MAKİNELER.... 17
İLK MOTOSİKLETLİ
POLİS DEVRİYESİ 197
İÇTEN YANMALI İLK MOTOR 135
İLK MONOPOL OYUNU 148
İLK MOTEL 148
İLK MOTORLU ARABA 148
İLK MERCEKLER 146
İLK MARGARİN 147
İLK KULUÇKA MAKİNESİ 144
İLK MÜREKKEP 145
İLK BÖBREK MAKİNESİ 145
İLK ÇİM BİÇME MAKİNESİ 138
İLK MOTOSİKLET 156
TİCARİ AMAÇLA ÜRETİLEN
İLK MOTOSİKLET 156
ORDUDA KULLANILAN
İLK MOTOSİKLET 156
İLK MOTOSİKLET YARIŞI 156
İLK MAĞAZALAR ZİNCİRİ 166
MODÜLER MİMARİNİN
İLK ÖRNEĞİ 168
İLK MOPED ... 163
İLK MOTOR FUARI 163
İLK MOTOSİKLET KAZASI 158
406

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK MANŞET 174
İLK TAKMA MOTOR 176
İLK EMEKLİ MAAŞI 176
MÜZİK NOTALARININ İLK ÇIKIŞI 170
METRİK SİSTEMİN
İLK KULLANILIŞI 170
İLK MİKROFON 171
İLK MİKROFİLM 171
İLK MADEN SUYU 171
İLK ÖZEL MUHAFIZLAR 230
İLK MEDYUMLAR 240
İLK METRO 269
İLK SÜPÜRGE MAKİNESİ 270
İLK SATIŞ MAKİNESİ 271
İLK OTOMATİK SATIŞ MAKİNESİ 271
İLK SAVAŞ MUHABİRİ 272
İLK KADIN MİMAR 277
İLK EĞİRME MAKİNESİ 284
İLK MASATENİSİ 244
İLK EKMEK KIZARTMA
MAKİNESİ 286
İLK MÜSEKKİNLER 286
İLK MİKSER 119
İLK FİLM MÜZİĞİ 106
İLK ÇAMAŞIR MAKİNESİ 293
İLK YÜRÜYEN MERDİVEN 99
İLK MANCINIK 78
İLK MUM 74
İLK BÜYÜK MAĞAZA . 76
İLK DİŞ MATKABI 81
İLK ELEKTRİKLİ DİŞ MATKABI 81

İLK ÇIRÇIR MAKİNESİ 81


407
http://groups.google.com/group/merakediyorum
N
İLK NÜFUS KAYITLARI 222
İLK NAL . 133
İLK NEON IŞIĞI 168
İLK NAYLON 175
İLK NOEL AĞACI 62
İLK NOEL İLAVESİ 62
AÇIKTA İLK NOEL AĞACI 62
İLK NESKAFE . .. 67
ELEKTRİKLE AYDINLATILAN
İLK NOEL AĞACI 60
İLK NOEL PANOSU 5/

O
İLK HAZIRLIK OKULU 200
İLK OTOMATİK POSTA
DAMGASI MAKİNESİ 198
İLK OTOMATİK PUL MAKİNESİ.... 199
HAVALI LASTİK KULLANAN
İLK OTOBÜS 194
İLK OYUN KÂĞIDI 192
İLK "ÇİFT BAŞLI" OYUN KARTLARI 193
İLK OTOMATİK GRAMOFON 137
İLK OTOMOBİL BAYİİ 150
ANA CADDEDE GEZİNEN
İLK OTOMOBİL 150
ELEKTRİK DONANIMLI
İLK OTOMOBİL 151
İLK OTOMOBİL ÜRETİMİ 154
İLK OTOMOBİL KİRALAMA SERVİSİ 152
İLK ORGAN NAKLİ 182
İLK OFTALMOSKOP 182
İLK OTOMOBİL HIRSIZLIĞI ............ 156
408

http://groups.google.com/group/merakediyorum
OTOMOBİL İLE İLK TUR 164
ÇOK KATLI İLK OTOPARK. . 164
İLK ULUSLARARASI
OTOMOBİL YARIŞI 162
İLK OTOYOL.. . 162
İLK OTOMOBİLCİLİK DERNEĞİ. 158
İLK OTOMOBİLCİLİK GAZETESİ 159
İLK OTOMOBİL SİGORTASI 160
İLK OTOMOBİL MÜZESİ 161
İLK OPERA 176
İLK OTOMOBİL TAMİRHANESİ 230
İLK OPERA KAYITLARI 235
TÜMÜYLE PLAĞA ALINAN
İLK OPERA ...235
İLK OYUNCAK AYI 247
PARMAK İZİYLE AYDINLATILAN
İLK OLAY . 113
İLK GAZ OCAĞI 117
KADIN GARSONLARIN
ÇALIŞTIĞI İİK OTEL 229
ODALARINA TELEVİZYON
KOYAN İLK OTEL 126
İLK OTEL.... .. 126
BANYOLU İLK OTEL 126
İLK ŞOFÖR OKULU . 86
İLK KARMA OKUL 67
İLK DİŞ HEKİMLİĞİ OKULU 81
İLK OK VE MIZRAK 50
İLK OTOBÜS . 43
İLK FUTBOL OYUNU. 46
PETROLLE ÇALIŞAN İLK
MOTORLU OTOBÜS 44-
PETROLLE ÇALIŞAN İLK
BÜYÜK BOY OTOBÜS 44
İLK KADIN OTOBÜS BİLETÇİSİ 44
409

http://groups.google.com/group/merakediyorum
p
İLK UÇAK PULU 200
İLK POSTA KARTI 200
İLK ANMA PULU 200
İLK CİPS PATATES 200
İLK PLAK "KİTAPLIĞI" 232
İLK PRES 208

İLK PASTÖRİZASYON . 206


İLK PİYANO . .206
İLK "EN SEVİLEN PLAKLAR"
LİSTESİ 198
İLK POSTA PULU 198
İLK YAPIŞKAN PULLAR 198
YANLARI TIRTILLI İLK PUL 199
İLK RESİMLİ POSTA PULU 199
İLK POLİS BİRLİĞİ 196
GÖREV BAŞINDA ÖLDÜRÜLEN
İLK POLİS 196
İLK POLİTEN 197
İLK POP GRUBU 197
İLK POLİS ARABASI 194
İLK POLİS DEDEKTİFİ .. 195
İLK PLASTİK 192
İLK UZUNÇALAR
GRAMOFON PLAKLARI 142
CADDELERDEKİ İLK POSTA
KUTULARI 138
İLK PARATONER 141
İLK POSTA KUTULARI 141
PARAŞÜTLE İLK ATLAYIŞ 182
İLK PARAŞÜT SPOR KULÜBÜ 183
410
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK PARKMETRE .. 183
İLK PENİSİLİN 183
PENİSİLİNİN İLK KLİNİK
UYGULAMASI 183
İLK PLAKA 163
İLK PİLOT EHLİYETLERİ 190
BRÖVE ALAN İLK KADIN PİLOT 190
İLK PETROL POMPASI . 170
İLK PATEN 185
İLK SARAYLI PİLOT 227
İLK PARA . ..228
İLK PLAK 234
İKİ TARAFLI İLK PLAKLAR 236
DİSK ŞEKLİNDE PLAK
ÇALABİLEN İLK PİKAP 235
İLK OTOMATİK PİKAP 236
İLK RADYO PİKAP . 237
İLK HI-FI PLAK 237
İLK STEREO PLAK 237
İLK PUL KOLEKSİYONCUSU 241
İLK KADIN PAPAZ 279
İLK KADIN PARLAMENTER 279
İLK KADIN PİLOT 280
POLİSİN PARMAK İZİNDEN
İLK YARARLANMASI . . 112
İLK PATLAYICILAR 100
İLK PUSULA .... 79
KULLANILAN İLK PREZERVATİF 37
İLK KOMÜNİST PARTİ 37
İLK KOMÜNİST PARLAMENTER 68
İLK PLANÖR 123
SAVAŞTA ÖLEN İLK PİLOT 9
411

http://groups.google.com/group/merakediyorum
R
RADYO İÇİN YAZILAN
İLK OYUN 216
İLK RADYO ALICILARI 216
RADYODA YAYINLANAN İLK
İSTEK PROGRAMI 216
RADYODA İLK MAÇ NAKLİ 216
RADYODA İLK SAAT AYARI 216
RADYODA İLK CANLI
RÖPORTAJ 217
RADYOTELEFONUN İLK
ASKERİ KULLANIMI 218
ATLANTİK AŞIRI İLK RADYO-
TELEFON KONUŞMASI 218
RADYO-TELEFON TAKILAN
İLK DENİZ ARAÇLARI . 218
İLK RADYO YAYINI 213
İLK REKLAM PROGRAMLARI . 214
İLK DIŞA YÖNELİK RADYO YAYINI 214
RADYODA İLK HABER PROGRAMI 215
RADYODAN YAYINLANAN
İLK OPERA 215
RADYODA İLK ORKESTRA
KONSERİ 215
RADYODA YAYINLANAN İLK
TELEFON GÖRÜŞMELERİ 215
İLK RADYO OYUNU 215
RADYO SİNYALLERİYLE
İLK HABERLEŞME 208
RADYODA İLK GÜLDÜRÜ PROGRAMI 209
RADYODA İLK SEÇİM
PROPAGANDASI 209
RADYODA İLK AÇIKOTURUM 210
İLK PRATİK RADYO İLETİŞİM ARACI 205
412
http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK RADAR 133
İLK ROBOT RESİM 154
İLK RADYOLU OTOMOBİL 227
RADYODA KONUŞAN İLK
SOYLU . 227
RADYODA KONUŞAN İLK KRAL 280
İLK KADIN ROMANCI 76
İLK POLİSİYE ROMAN 94

S
SAVAŞ SIRASINDA İLK UÇAK MESAJI . 12
SAVAŞTA İLK KEŞİF UÇUŞU 12
İLK SOĞUTMA YÖNTEMİ 222
İLK SOĞUTMA TESİSLERİ 222
İLK SABAN 206
İLK SÜT ŞİŞELERİ . 148
İLK MEKTUPLA SİPARİŞ 144
İLK SES ALMA AYGITI 142
İLK HAYAT SİGORTASI 138
TRAFİK KAZASINDA ÖLEN
İLK SÜRÜCÜ 159
İÇKİLİ ARABA KULLANMAKTAN
MAHKÛM İLK SÜRÜCÜ 160
AŞIRI HIZ NEDENİYLE
CEZALANDIRILAN İLK SÜRÜCÜ 179
İLK SOMUN VE CIVATA 185
İLK PERMALI SAÇLAR 233
FONOGRAFİK STENO ...230
İLK KULLANILMIŞ ARABA
SATICISI . 228
TV'YE ÇIKAN İLK SARAYLI 228
OTOMOBİL SAHİBİ İLK SARAYLI ..234
İLK KADIN BORSA SİMSARLARI 280
413

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK ULUSLARARASI TELSİZ
T
HABERLEŞMESİ 217
TELSİZLE İLK ACİL
YARDIM ÇAĞRISI 217
İLK ASKERİ TELSİZ . 217
İLK TREN . 220
İLK YATAKLI TREN 220
İLK TELEFON 218
İLK DÜDÜKLÜ TENCERE 208
İLK GENEL TUVALET 204
İLK TOPLUİĞNE 206
İLK MOTORLU TEKNE 150
İLK PAKET TUR 179
İLK MAKİNELİ TÜFEK 179
İLK MASATENİSİ TURNUVASI 246
İLK LÜKS KUTLAMA TELGRAFI 248
İLK TELEFON SANTRALI 249
İLK TELGRAF 257
İLK TV HABERİ 257
TV'DE İLK OPERA 257
İLK TV OYUNCUSU 257
SÖZLEŞMELİ İLK TV SANATÇISI 257
İLK TV YILDIZI... 257
SAATİ SÖYLEYEN TELEFON 252
TV'DE İLK BALE 252
TV'DE İLK ÇOCUK PROGRAMI 252
İLK TV REKLAMI 252
İLK TV KAYDI . 261
İLK KAPALI TİYATRO ....261
İLK TİYATRO 262
İLK OTOMATİK TOTALİZATÖR .. 262
414

http://groups.google.com/group/merakediyorum
İLK TRAKTÖR 262
İLK TELEVIZYONLU TELEFON 263
İLK HAVA TAHMİNİ 274
İLK ALAFRANGA TUVALET 27.5
İLK TERMOMETRE 286
İLK TRAFİK İŞARETLERİ 267
İLK TV HABER PROGRAMI .. 254
İLK ULUSLARARASI TV YAYINI 254
TV'DE İLK EĞİTİM PROGRAMI 254
İLK SIKMALI TÜP 67
İLK TOKA 51
İLK DİKENLİ TEL 33
İLK TELSİZ TELGRAF 9
İLK BEYAZLATMA TOZU 48

U
UÇAĞA GÖNDERİLEN İLK MESAJ 12
UÇAKLA YAPILAN İLK KEŞİF 12
TELSİZLİ İLK UÇAK 12
İLK YEMEKLİ UÇUŞ 16
HAVALI LASTİK TAKILAN İLK UÇAK 194
İLK UÇURTMA . 146
İLK UZAY UÇUŞU 237
İNSANLI İLK UZAY UÇUŞU 237
AYA İNEN İLK UZAY ARACI 240
UÇAKLA PROPAGANDA 8
SAVAŞTA GÖREV YAPAN İLK UÇAK 8
UÇAKLA İLK UÇUŞ 9
KAÇIRILAN İLK UÇAK 10
İLK UÇAK ÜRETİM ŞİRKETİ 11
İLK UÇAK YOLCULUĞU 11
İLK KADIN UÇAK YOLCUSU 11
415

http://groups.google.com/group/merakediyorum
KORİDORLU İLK VAGON
V . 220
İLK GELİR VERGİSİ 133
VİTRİNLİ İLK DÜKKÂN 232
İLK MODERN VİDEO
KAYIT AYGITI 261

İLK YAĞMURLUK
Y 222
İLK YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ 145
İLK YAPAY SULAMA 145
İLK YAPAY SOLUNUM CİHAZI 130
İLK KADIN OTOMOBİL YARIŞÇISI 162
İLK KÖŞE YAZARI 172
İLK KADIN YARGIÇ 179
İLK KADIN OYUN YAZARI 280
İLK YEL DEĞİRMENİ 290
İLK SENARYO YAZARI 107
İLK YANGIN SÖNDÜRÜCÜ .. 114
İLK AMATÖR FİLM YARIŞMASI 125
POLİSİYE ROMANLAR YAZAN
İLK KADIN YAZAR 82
UYDU İLE İLK TV YAYINI 255
İLK YARDIM TOPLAMA
YÜRÜYÜŞÜ 58
KAPALI SALONDA İLK
ATLETİZM YARIŞMALARI 27
İLK GÜZELLİK YARIŞMASI . 34

İLK ZARF
z 97
İLK ZIRH 14
DÜNDEN BUGÜNE ZIRHLAR 14
416

http://groups.google.com/group/merakediyorum
merakediyorum@
googlegroups. com

üyeleri için hazırlanmıştır.


Benzer çalışmalardan haberdar
olmak, öneri, istek ve bu çalışma
ile ilgili karşılaştığınız sorun ve
hataları lütfen bildirin.

http://groups.google.com/group/
merakediyorum

E-posta :
merakediyorum@googlegroups.com

You might also like