Professional Documents
Culture Documents
ETKISI VE KATKISI
neler verelim ki, onu neler vererek ve nas ıl eğitelim ki, o, adam olsun?
sorusuna cevap arar. Bu soruyu tart ışıp ona bir cevap verir, karara ba ğ-
lar. Kararlar biribiilerinden farkl ı oldukları için, "Humanismuslar
da çeşitlenirler. Şöyleki: 1. Şu biyolojik varlığa edebiyat verelim ki,
o adam olsun (Humanisme littdraire). Çünkü, ancak dili incelemek
adamı adam yapar. Ama, bu sefer, tekrar sormak gerek: Hangi dili
verelim ki adam olsun? Mesele, bu soruyu sormakla yine çatalla şır:
belli ulusal dilleri verelim de mi yoksa "Klasik Yunanca" ve "Klasik
Latince"yi verelim de mi adam olsun ? 2. "Klasik Lâtince ve Yunan-
ca"yı verelim de adam olsun (Humanisme classique). 3. Hıristiyan
Orta Çağ, dili, "Trivium" (Gramer, Diyalektik, Retorik) arac ılığıyla.
bir adam eden ürün sayd ı. Bu dil, taşımış olduğu anlamlarm ya da
değerlerin hizmetlisiydi Nas ıl ki Romalı, "Trivium"u Tanrılar!, felsefi
ideolojileri, ve siyasal amaçları için kullanıyor idiyse. Hıristiyan Orta
Çağ da. Romalıların bu dilini, Tanrı Logosu'nu anlamakta araç olarak
,
`Yaşamak', ancak, Edebiyat ile dile getirilebilecekse, bu, belli bir dilin
hümanizmas ı olacaktır, elbette 7. 'Adam', Tanrısız olarak da kendi
kendisini kurabilir. Kendi kendisine ayakta dikilebilir; kendi kendisini
BATI KÜLTÜRÜNDE TÜRKLERIN ETKISI VE KATKISI
yöntemi bilinci çok kuvvetli olan bilim adamları mevcuttu Bilim ada-
mı yetişmesinde, Beyrünt, devlet adamlar ının sorumluluklarını, başta
hükümdar olmak üzere vurgulamaktad ır. Nasıl, Türk devlet anlayı-
şında, İranh devlet anlayışından farklı olarak, adâlet, hükümdar ın hal-
kına bir lütfu değil de bir görevi idiyse, -Çünkü, "Kilfr ile dünya durur,
ama, zulm ile durmaz 14- işte tıpkı bunun gibi, halkmı yüksek dereceden
eğitmek de hükümdarın görevidir. Nitekim, Orhun Amtlarından da
anlaşılan odur. Hükümdar, halkını "boşgurur", yani yüksek seviyeden
eğitir. Beyrünrnin yazm ış olduğu "Harezmi Zic'inin Temelleri" adlı
eseri, XII. Yüzyılda, Abraham ben Ezra tarafından ibrâniceye çevril-
miş tir. O'nun, XV. Yüzyılda, Ben Ezra üzerinden Levi ben Gerson
yoluyla Avrupa'yı etkilemiş olması mümkündür' 5.
Türkler arasında bilime verilen yüce de ğer ve hükümdarlarm, dev-
let adamlarının halkını yüksek seviyeden eğitme sorumluluğu, Medrese-
nin Türkler tarafından kurulmasına, oradan da Avrupa'da geçmesine
sebep olmuştur16.
Kökü Mısır'da ,olan Kimya da, Avrupa'ya MI. Yüzy ıl Rönesansı
sırasında Arapçadan Lâtinceye yap ılan tercümelerle girmiştir. Kimya,
islam iklemincle Câbir ibn Hayyân ile görünmüştü. Câbir'ir, özellikle
iksir'i ile, Iran ve Çin etkisini yans ıttığı ileri sürülmüştür. "Nişadır"
(14) Nizâm ul-Mullc'un Siyaset Nâme'sinin ana fikri. Bu fikir, aslen, Kutadgu
de ana fikridir. Kökü Orhun Amtlar ından, yani, Tukyu'lardan, a Hyung Nulara
'Tengricilik' veya 'Gök inanc ı' yoluyla varır. Demekki, Türklerin, kökü, tarihlerinin
derinliklerinde bulunan, ana felsefi görü şleridir. Bu fikir, "Nizam-1 Âlem", "Nazm- ı
âlem", Türklerde daima tekerrür edecektir. Mesela Şeyhoğlu (XIV. yy. Germiyanlı
hizmetlisi) Kenz ul-Küberd'sı nda, bu fikri, Hoca Dehhaıri'ye atfen, yeniden öne ç ıka-
rı r: "al-Mulk yabka mac al-Kufr bi'l-cAdl wa la yabka mac 'I-iman bi'z-Zulm—Pa-
dişahlık haki olur küfr-ila adi ol ıcalc, ve illa bald olmaz iman-ila zulrn ohcak", 71 b.
(8:107), Kemal Yavuz Ne şri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu-Atatürk
Kültür Merkezi Yayını : 39, Ankara, 1991. Koçi Bey de Arz Tezkirelerinde ayn ı fikre
atıfta bulunmuştur: J.P.Roux, cümlenin çevirisini şu şekilde vermi ştir ve ondeki Türk
havasını sezinlemiştir: "Le monde peut vivre dans l'incroyance, pas dans l'irjustice"
(Bk. Histoire des Tures, s. 186, Arteme Fayard, 1984, Paris). (J.P. Roux'nun, Eseri
"Türklerin Tarihi" ba şlığıyle Türkçeye çevrilmi ştir Milliyet. Yayınları , 1989, Istan-
bul). En büyük Osmanl ı hükümdarı Sultan Süleyman'ın sanırım "Kanfıni" olduğu-
nu da hatırlayahm. Kanün-Adalet fikrini Nabi, Nedim, Şinasi terennüm etmiştir.
Bursalı Ahmet Paşa, "Güneş" redifli kas1desinde Fatih'e ayn ı duygularla övgüler
düzenlemiştir. Kutatgı; Bilig'teki Küntogd ı tipi, Güneş'i, adâleti temsil eder.
(15) Aydm Sayılı, "Doğumunun 1000. Yılında Beyrtml", s. 14, S. 12 "Beyrüni ve Bilim
Tarihi ", s. 67-81, (Beyrtini'ye Arma ğaıi içinde, 1974, TTK Bsm)
(16) Aydın Sayılı , "Higher Education in Medieval Islam", Ankara Üniversitesi Y ıllığı,
cilt: 1, 1948, s. 30-'71.
BATI KÜLTÜRÜNDE TÜRKLER İN ETKISI VE KATKİSİ 17
111• s 392, Berlin 1925; Gabain, Die alttürkischriftuıns, 5, SDAN, Berlin, 1948;
Krş. E. Esin, Türk Dünyas ı, E.K. s. 155-56 259. 208: 82
(23) J.P. Roux, Histoire des Turcs'ün de, Türklerin karakterlerinin sayarken, onlar ın at._
şiv zevkinden, kütüphane kurma sevgisinden hayranl ıkla bahsetmektedir. Bk. s. 19.
BATI KÜLTÜRÜNDE TÜRKLERIN ETKISI VE KATKISI 19
(26) Muhsin Mandi, Al-Fârâbl and the Foundation of Islamic Philosophy", s. 37-54, ,
Essays on Feirdbi University of Tahran, 1-3 February, 1975, Ed. by I. Afshar, Tah-
ran 1976.
(27) Etienne Gilson, La Philosophie au Moyen Age, 1944, Paris, Payot.
BATI KÜLTÜRÜNDE TÜRKLERIN ETKISI VE KATKISI 21
(28) Mübahat Türker, Üç Tehdfid Bakumndan Felsefe ve Din Miinasebeti, Doktora Te-
zi, 1956 DTC Fakültesi yay ınları , TTK Mtb.; "Le Rapport entre la Philosophic et
la Religion Suivant les Trois Tahâfots", Etudes Mediterrannes, Edition de Mi-
nuit, Automme, no. 2, Paris, 1957 s. 7-22. Bu makalenin Arapçaya çevirisi: "al-
'Alaka Bayna'l-Falsafa wa'd-D ın Hasaba Kutub al-Tahâfut al-Salâsa" çeviren:
'Allal al-Fâsi, (Fas "Kurtulu ş Partisi" Başkanı) Da'wat al-Hakk, Rabat, 8, 1958,
s. 4-11.