Professional Documents
Culture Documents
1. GİRİŞ
1.2. Problem
Eğitim hemen hemen tüm ülkelerde hem kamu hem de özel sektör tarafından
sunulmaktadır. Bu nedenle eğitim salt bir kamu malı değildir. Eğitimin salt bir kamusal mal
olmaması ilkesi, herhangi bir öğretim kurumunun öğrenim ücretini ödemekten yoksun
öğrenciler dışta tutulduğunda, (eğitimin daha alt kademeleri için daha az geçerli olsa bile)
kolaylıkla uygulanabilirdi. Eğitimin hemen hemen tüm ülkelerde gayrisafi milli hasılanın
(GSMH ) % 6 ile % 10’u arasındaki önemli bir kaynağı tüketir. Bir ülkenin makul düzeyde bir
ekonomik büyümeyi gerçekleştirilebilmesi için, genellikle, belli bir asgari eğitim düzeyinin
sağlanması gerektiği kabul edilir (Benson, 1987).
Eğitim hizmetleri için yapılan harcamalar; gelirin yeniden dağılımında bir araç olması,
iktisadi büyüme, kalkınma ve ekonomik istikrarın sağlanmasında fonksiyon üstlenmesi
nedeniyle yatırım harcaması olarak da nitelendirilebilir (Gwartney and Stroup, 1992: 103-104;
Akt: Özker ve Esener, 2009). Ancak eğitim harcaması sağladığı kısa süreli faydalar nedeniyle
de tüketim harcaması olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, eğitim hizmetlerinin uzun
yıllar kamu sektörünce mi, yoksa özel sektör tarafından mı üretilmesi gerektiği tartışma konusu
olmuştur. Bu problemin tartışılmasında kullanılacak ölçüler özel ve sosyal getiri oranlarıdır
(Ortaç, 2003: 3; Akt: Özker ve Esener, 2009).
Stiglitz’e (2000) göre; özel getiri oranı; yaratılan faydaları ve maliyetleri bireysel
yönden belirlemek için kullanılır. Oysa sosyal getiri oranı; elde edilen toplumsal fayda ile
3
Mesleki eğitim veren ortaöğretim kurumlarında ve diğer özel eğitim kurumlarında ise
harcamaların büyük bir kısmı kamu kaynakları tarafından finanse edilmektedir. Üniversitelerde
de eğitimin finansmanının yarısına yakın bir kısmını özel harcamalar oluşturmaktadır (Dünya
Bankası, 2006; Akt: Özker ve Esener, 2009).
1995 ve 2006 yılları arasında nispeten kararlı öğrenci sayısı ortalama %40 lık bir artış
göstermiştir. Üçüncü dünya ülkelerinde bu durum farklıdır. Öğrenci başına düşen harcama
OECD üçte bir oranında düşüyor. Benzer ülkelerde; öğrenci sayısında ki genişleme ile
masraflar muhafaza edilmemiştir. Fakat 1995 ve 2000 yılları arasında sabit kaldıktan sonra
2000 ve 2006 yılları arasında eğitimde öğrenci başına düşen masraflar OECD ülkelerinde
ortalama %1 oranında artmıştır. Bu gösteriyor ki devlet yüksek öğretimin genişlemesi ile
ilgileniyor.
1995, 2000 ve 2006 yılları arasında öğrenci başına düşen eğitim kurumunda ki
masraflar değişiklikler
Eğitim kurumlarında yapılan harcamalar zaman içinde reel olarak artmıştır. Öğretmen
maaşları - maliyetin ana bileşeni - ülke genelindeki nüfus, maaş düzeyleri doğrultusunda
artmıştır. Okul çağındaki öğrenci nüfusu hem okullaşma oranını hem de kaynakların miktarını
etkiliyor ve örgütsel çaba ülkenin eğitim sistemine yatırım yapmasını gerektiriyor. Nüfusun
büyük bir kısmı eğitim hizmeti için daha fazla potansiyel talep ediyor.
5
Hough (1993:2), eğitim ekonomisinin ortaya çıktığı tarihi, Theodore Schultz’un insan
sermayesi kavramını – insanlara yatırım yapmanın, fiziksel sermayeye yatırım yapmak kadar
önemli ve pahalı olabileceğini – ileri sürdüğü 1960’taki Amerikan Ekonomi kurumunun yıllık
toplantısında verdiği seminere dayandırmaktadır. (Yeşilbağ, 2008).
Levin (1989:14) ile Cohn ve Geske (1990:7) eğitim ekonomisi alanında yer alan eğitim
finansı hakkında şu sorulara cevap aramaktadırlar:
Eğitim için kim ücret ödemelidir?
Hükümet, kamu ve özel eğitimi desteklemeli midir?
Eğer destekliyorsa hükümet bu yükü ne düzeyde paylaşmalıdır?
Eğitimsel çabalardan doğrudan fayda sağlayanlar karşısında vergi ödeyenler toplam
maliyetlerin ne kadarını üstlenmelidir?
Maliyet, bir malın bir birikimini üretmek için kullanılan araçların ya da girdilerin değerine
eşittir. Söz konusu girdilerin değeri ise aynı miktarda çeşitli girdiler başka bir malın üretiminde
kullanılsalardı, bunlardan en uygun kullanma yerinde elde edilecek en yüksek çıktının değeri
ile ölçülür. Görüldüğü üzere bu kavram, hem vazgeçme ya da fırsat maliyeti hem de sosyal
maliyeti kapsamaktadır (Serin, 1979:44).
6
Fırsat maliyeti; eğitim girdilerinin maliyetini, onlara ödenen fiyatlar yoluyla ölçmeden
çok onların sahip olduğu en karlı alternatif kullanım değerleri yoluyla ölçer. Bu yaklaşımın
temel mantığı, herhangi bir ulusun veya bireyin belli bir zaman diliminde kullanabileceği
sınırlı ekonomik kaynaklarının bir bölümünü belirli bir amaç için, örneğin eğitim gibi,
kullanmaya karar vermesi, aynı kaynakları başka bir şey için harcama fırsatından vazgeçme
anlamını taşır (Coombs ve Hallak, 1987).
Malın piyasa fiyatı, o malın üretilip piyasaya arz edilen miktarını belirleyen en önemli
unsurdur. Fiyat ile arz edilen mal miktarı arasında önemli bir orantı vardır. Eğer fiyat yüksekse
arz edilen mal miktarı artar. Fiyatın yüksek olması yüksek maliyetle mal ya da hizmet üreten
firmaların da piyasaya girmesine olanak sağlar ve arz edilen mal miktarı artar. Bunun tam tersi
olarak, fiyat düşerse arz edilen mal miktarı azalır. Yüksek maliyetle mal üreten firmalar bu
durumda üretim yapamayacaklarından piyasa daralır ve arz düşer (Yeşilbağ, 2008)
.
Eğitim Arzı
Serin (1979:41), Correa’ya (1967:56) dayanarak eğitim arzı ilk, orta ve yükseköğretim
kurumlarının eğitim hizmeti görmek için arz ettikleri zaman biçiminde tanımlanmıştır. İktisat
teorisindeki arzdan bazı özellikleri ile ayrılır. Bunlar:
1 - Eğitim hizmetleri arzı zaman bakımından eğitim hizmetleri talebine göre öncelik
gösterir. Eğitim hizmeti arzı talebi beklenmeden yapılır.
2 - Eğitim hizmetleri arzını diğer mal ve hizmetlerin arzından ayıran ikinci özelliği, arz
biriminin büyüklüğüdür. Zorunlu eğitim 12 yıl olduğunda ilköğretimden mezun olanlar için
ortaöğretim ve daha sonra yüksek öğretim kurumlarının açılması gerekecektir. Okul açmak bir
binaya girip kapısına tabela asmak değildir. Eğitimde niteliği ve verimliliği düşürmeyecek bir
şekilde eğitim yapılmasına olanak verecek tüm düzenlemelerin önceden hazırlanması
gerekmektedir.
3 - Bir diğer özellik eğitim arzlarının birbirini tamamlamasıdır. Her düzey ve türdeki
eğitimin en etkili biçimde verilebilmesi, okullardaki tüm kaynakların (yönetici, öğretmen,
eğitici olmayan personel, okulun çevresi ve fiziksel sermaye gibi) eşgüdümlü bir şekilde
harekete geçirilmesi ile olasıdır.
7
4 - Dördüncü özellik ise eğitim arzı ile fiyatlar arasındaki ilişkidir (Yeşilbağ, 2008). Bu
noktada eğitim arzını belirleyen unsurların neler olduğuna bakmak gerekmektedir. Bunlar:
Eğitim hizmeti okul düzeyinde ele alındığında eğitim girdileri ile çıktıları arasında bir
ilişki vardır. Eğer öğrenci, alacağı eğitim sonucunda bireysel gelirinde bir artış olacağını
düşünmüyorsa eğitimi yalnızca bir tüketim malı olarak görüyor demektir. Ancak eğitim
süresince yaptığı tüm maliyetlerle eğitim süreci sonunda kazandığı bilgi ve becerileri
karşılaştırması sonucunda ikincinin lehinde bir durum olduğunu görüyorsa bu süreç sonunda
istediğini almış demektir. Devlette aynı şekilde, “eğitime ayrılacak kaynaklar başka alanlara
aktarılırsa oradan sağlanacak kazanç daha mı çok olur?” biçiminde bir değerlendirme yapar ve
bulacağı sonuca göre eğitim hizmetini sunar (Yeşilbağ, 2008).
Eğitim harcamaları
Türkiye’de kamu harcamalarının yıllar itibariyle reel olarak arttığı bilinen bir gerçektir.
Eğitim harcamalarından bireylerin verimliliklerini etkileyip daha verimli çalışılması ile
ekonomik büyümede pozitif bir rol oynaması beklenmektedir. Eğitim harcamaları ile eğitim
sektörü, beşeri sermayenin oluşumuna yol açan en önemli sektördür (Kar ve Ağır, 2003).
Yatırım maliyetleri ise; eğer uygun biçimde korunmuşsa, bir yılı aşan bir süre yararlı
hizmetler sağlayan daha dayanıklı mallarla( bina, araç – gereç vb.) ilişkilidir. Ayrıca, uzun süre
hizmet vermeleri nedeniyle ana tamir ve bakım işleri de yatırım maliyetleri içinde yer alır.
Örneğin, yeni bir üniversitedeki gibi, başlangıçtaki yatırım harcamaları belli bir yılın toplam
eğitim harcamaları içinde önemli bir yer tutabilir. Ancak, yatırım malları, kendi kullanımları
süresince amorti edildikleri ve her bir hizmet yılı için hesaba işlendikleri zaman, toplam yıllık
maliyetlerin ve öğrenci başına toplam maliyetlerin bir parçası olmaya başlar (Coombs ve
Hallak, 1987).
Bir yıldan daha uzun süre kullanılan ve bu yüzden ancak yıllar sonra yenilenmesine
gereksinme duyulan mal ve hizmetlerin satın alınması için yapılan ödemeler, yatırım
harcamalarını oluşturmaktadır. Yatırım malları uygun bir biçimde korunduğunda yıllarca
9
Ülkemizde kamusal eğitim harcamaları, eğitimin tür ve kademelerine göre; okul öncesi
eğitim, temel eğitim, orta öğretim, yüksek öğretim olarak ayrılmaktadır. Eğitim
kademelerindeki farklılıklardan dolayı harcamalarda değişmeler olabilir ve bunların birçok
nedenleri bulunabilir. Bu nedenler, öğrenci ve öğretmen sayıları, personel harcamalarının
oranı, öğretmenlerin niteliklerine göre aldıkları paylar ve son olarak sağlıkla ilgili durumlarda
yapılan mediko-sosyal harcamalarıdır. Dolayısıyla öğrenci ve öğretmen sayılarındaki artışlar
beraberinde harcamalarda da bir artış oluşturacaktır.
Türkiye’de eğitim kademeleri itibariyle öğrenci basına yapılan harcamalar OECD ülkeleri
ortalamasının bir hayli gerisindedir. Eğitime daha çok yatırım yapan ülkelerin aynı zamanda
kalkınmada da öncelikli sırada yer aldığı görülmektedir. Eğitime yapılan yatırım insanda var
olan bilgi, beceri ve yeteneklerin geliştirilip bunlardan maksimum düzeyde faydalanmayı
sağlamaktadır. Nitelikli işgücü ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmenin de vazgeçilmez bir
unsuru olmaktadır (Hoşgörür ve Gezgin, 2007).
10
Eğitim hizmetini yerine getirmek için kullanılan tüm girdiler için bireysel ve toplumsal
harcamalar öğrencilerin ve toplumun eğitim harcamalarını oluşturmaktadır. Hem bireylerin
hem de toplumun fırsat maliyetini de bu girdiler içinde düşünülür.
Kamu maliyetleri, genellikle vergiler, borçlar ve diğer kamu gelirlerine dayalı olarak
hükümet tarafından sağlanan finansmanlardır. Kişisel maliyetler ise; örneğin, okul ücretleri,
üniforma, ders kitapları ile diğer ders araç gereçleri, özel ders ve dershane ücretleri öğrenci
aileleri tarafından katlanılan maliyetler veya yaygın eğitim programlarına katılanların
maliyetlere katkıları ya da hem örgün hem de yaygın eğitim alanına yapılan kişisel bağış ve
hediyelerden oluşur (Coombs ve Hallak, 1987).
İlk ve ortaöğretimde çocuğu okuyacak olan bir veli, aralarında giyecek, beslenme,
yardımcı kitap, defter, kalem, kağıt, fotokopi, kırtasiye, kayıt parası, katkı parası, temizlik,
11
güvenlik katkı paraları gibi toplam 40 kalem için binlerce TL para harcayacak (DESAM,
2010).
Velilerin bütçesine en fazla yük getirecek eğitim kaleminin dershane, etüt ve servis
ücretleri olduğunu, DESAM tarafından yapılan araştırmaya göre veli, bir öğrenci için yıl
boyunca toplam en az servis için 1.300 TL, etüt için 2.500 TL, dershane için en az 4.000 TL
harcayacak. Devlet okullarında eğitim-öğretim her geçen gün daha çok paralı hale gelmiş
durumda (DESAM, 2010).
SBS ile birlikte dershaneye gitme yasının 10 yasa/4. sınıfa kadar düştüğü açıkça
gözlenmektedir. Dolayısıyla SBS'nin gerekçelerinden birisi olan çocukların dershaneye
bağımlılığının azalacağı iddiası bir yana, sınav sayısı ile birlikte dershaneye giden çocuk sayısı
12
daha da artarak öğrenciler daha da dershanelere bağımlı hale gelmişlerdir. Türk Psikolojik
Danışma ve Rehberlik Derneği SBS Çalışma Grubu, 2010)
Sınav harcamaları özellikle dar gelirli ailelere büyük bir parasal yük gitmektedir.
Araştırma bulguları sınava hazırlık kapsamında ailelerin bir yılda yaptığı harcamaların
miktarını ortaya koymuştur. Sınava hazırlık sektörü; dershaneler, özel dersler, etütler ve
kurslar ailelere ağır bir mali külfet getirmektedir.
Ailelerin üniversite kapısına gelinceye kadar her bir yılda sınava hazırlık için yaptığı
harcamalar;
- Ortaöğretime geçiş için sınavları için: 8.082.838.965 TL ve
- Üniversiteye giriş sınavları için: 8.626.472.774 TL olmak üzere
- Toplam harcama miktarı 16.709.311.739 TL’dir.
Ailelerin bir yılda yaptığı sınava hazırlık harcamalarının harcama alanına göre dağılımı su
şekildedir:
- Dershane ödemeleri: 5.707.811.064 TL
- Sınava hazırlık amacıyla test, kitap dergi ve benzeri materyaller için
harcamalar: 2.160.968.761 TL
- Sınava hazırlık amacıyla etüt ve kurs ödemeleri: 1.267.398.136 TL
- Sınava hazırlık amacıyla yapılan çalışmalardan kaynaklanan ulaşım, yemek ve
benzeri için yapılan harcamalar: 5.198.178.895 TL
- Özel ders ücreti ödemeleri: 2.374.954.883 TL
Sınava hazırlık sektörüne harcana bu kaynakların eğitime nasıl bir katkı sağladığı
bilinmemektedir. Sınava hazırlık için harcanan kaynaklar ilköğretim okulları için 2010 yılında
kamu bütçesinden öngörülen toplam kaynak (16.761.436.700) miktarını geçmiştir. Sınava
hazırlık için harcanan kaynaklar 2009 yılı yükseköğretim bütçesinin (8.772.719.225 TL)
yaklaşık iki katıdır. Sadece üniversiteye giriş sınavları için yapılan harcamalar yükseköğretim
bütçesi kadar bir büyüklüğe sahiptir. Bunun anlamı, yine sadece üniversiteye giriş sınavları
için yapılan harcamalarla Türkiye’de kamu tarafından isletilen büyüklükte ikinci bir
yükseköğretim sistemi isletilebilirdi. Kaynak yetersizliği gerekçesi ile eğitimde pek çok
iyileştirmelerin yapılamadığı, yükseköğretimin kapasitesinin ve niteliğinin geliştirilemediği
dikkate alındığında, kaynakların nasıl heba edildiği daha iyi anlaşılacaktır (TED, 2010)
13
İlköğretim eğitiminin ülkemizde ücretsiz olduğu bilinmektedir. Ancak eğitim için yan
harcamalar oldukça fazladır. Bu harcamalar eğitimin kamu tarafından karşılandığı kısmı kadar
önemli ve gereklidir. Özellikle nitelikli eğitimin fen liseleri ve Anadolu liselerinde verildiği
toplumca düşünüldüğünde ailelerin öğrencilerini bu okullara göndermek için ek öğretim
ücretleri ödediği bilinmektedir. Bu ek öğrenim ücretleri ise ailelere büyük bir yük
oluşturmaktadır.
Bu araştırmada eğitim harcamaları içindeki kamu harcamalarının dışında kalarak
ailelere bir yük olarak geri dönen özel harcamalar konusuna değinilecektir. İlköğretim
eğitiminin kamu görevi olduğu ülkemizde aileler bu dönemde öğrencileri için hangi ölçüde
harcama yapmaktadırlar, bunların zorunluluk kademeleri, ne derece yapılabildiği ile ailelerin
katlanma miktarları araştırılacaktır.
1.4. Önem
Bu araştırma sonucunda aslında önemsiz gibi görünen birçok faktörün (okul giysileri,
servisi, çanta, servis ücreti, yardımcı kitap ve kalem gibi kırtasiye malzemeleri, dershane ve
özel ders ücreti) öğrenciler için ne kadar olmazsa olmaz olduğunu ortaya koyacaktır. Bu
masraflar nedeniyle aileler birincil fiziksel ihtiyaçlarını ikinci plana atmaktadır. Aslında
eğitimin ülkemizin her yerinde eşit olarak verildiği düşünülmektedir. Özellikle özel ders ve
dershane ücretleri bir çığ gibi büyümekte her geçen gün önüne geçilmez bir hal almaktadır.
Yıllar içerisinde değişen SBS ve OKS’li eğitim sistemi öğrencileri sürekli ve zorunlu ek eğitim
sistemine yöneltmiştir. Öğrenciler artık 4. sınıfta ek eğitime tabi tutulmaya başlanmıştır.
Bunun sonucu olarak eğitim aileye yük olmaya başlamıştır. Araştırmamızın sonunda
2. Yöntem
3. Süre ve Olanaklar
a. Zamanlama
SÜRE
Planlanan
Ağusto
çalışmalar Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Eylül ekim Kasım Aralık Ocak
s
Önerinin
X X X
Yazılması
Literatür
X X X X X X X
Taraması
Kaynakların
X X X X X
Tespiti
Projenin
İçindekiler
X X X
Kısmının
Oluşması
Projenin
X X X X
Raporlaştırılması
Anket
Formatının X X X
Oluşturulması
Anketin
X X X
Uygulanması
Verilerin
X X
Analizi
Raporun
X X X
Yazılması
Tez
X
Teslimi
b. Kaynakça
17
Benson C. (1987). Economics of education research and studies educational financing. (Ed.
Psacharopoulos, G.). (çev. Y. Kavak ve B. Burgaz). Pegem Yayınları No 14. 1994.
Demokrat eğitimciler sendikası araştırma merkezi. (2010, Eylül). Eğitim masrafları velileri
düşündürüyor. http://www.kamudanhaber. com/guncel/ desegitim-masraflari-velileri-
sunduruyor.html adresinden 29.03.2011 tarihinde alınmıştır.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü. (2007). Kamu ve özel sektörün eğitim harcamaları
http://www.oecd.org adresinden 14.02.2011 tarihinde alınmıştır.
Özbaran, M. H.(2004). Türkiye’de Kamu harcamalarının son beş yılının harcama türlerine göre
incelenmesi. Sayıştay dergisi. Sayı 53, ss 118 http://www.sayistay.gov.tr/ dergi/
Default.asp?sayfa=3&id=393 adresinden 03.04.2011 tarihinde alınmıştır.
Özker, N. ve Esener, Ç. (2009). Türkiye’de bir kamu olgusu olarak eğitim harcamaları: Örnek
ülkeler ile yakın dönem karşılaştırma. Mevzuat Dergisi. Sayı 142
18
Türk Eğitim Derneği. (2010, Mayıs). Ortaöğretime ve yüksek öğretime geçiş sistemi özet
rapor. http://portal.ted.org.tr adresinden 22.05.2011 tarihinde alınmıştır.
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği. (2010, Mayıs). Seviye belirleme sınavları
üzerine bir değerlendirme. https://www.pdr.org.tr/upload/icerik/Haz%C3%84%C2%B
1rlanan %20Raporlar/sbsraporu.pdf adresinden 09.04.2011 tarihinde alınmıştır.
Üsküdar İlçe Milli Eğitim Bakanlığı. (2011). Üsküdar ilçesinde eğitim gören ilköğretim
öğrenci sayısı. http://www.uskudar-meb.gov.tr/ adresinden 04.05.2011 tarihinde
alınmıştır.