You are on page 1of 177

1/177

MAYIS 2011
TEMEL TIP BİLİMLERİ
2/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

6 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


3/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

1. Aşağıdaki foramenlerden hangisi fossa cranii media’da yer almaz?


A) Foramen caecum
B) Foramen ovale
C) Foramen spinosum
D) Foramen lacerum
E) Foramen rotundum

Cevap A

Fossa cranii media; ön sınırını sfenoid kemiğin sulcus prechiasmaticus’u ve


ala minor’larının arka kenarının oluşturduğu, arka sınırını da temporal ke-
miğin petroz parçasının oluşturduğu fossadır.
Bu fossa’da bulunan delikler ve bu deliklerden geçen yapılar;
• Canalis opticus;
• küçük kanatların iki kökü arasındadır.
• İçinden n. opticus ile a. ophthalmica geçer.
• Fissura Orbitalis Superior (FOS);
• Sfenoid kemiğin büyük kanadı ile küçük kanadı arasındaki yarıktır.
• Fossa cranii media’yı önde Orbita’ya bağlar.
Bu yarıktan;
• n. oculomotorius (3), n. trochlearis (4) ve n. abducens (6) (göz kas-
larının motor siniri),
• n. ophtalmicus’un (5-1) dalları (n. nasociliaris, n. frontalis, n. lacri-
malis),
• v. ophthalmica superior ve bazen v. ophthalmica inferior geçer.
• For. rotundum;
• Fossa cranii media’yı, önde fossa pterygopalatina’ya bağlar.
• İçinden n. maxillaris (5-2) geçer.
• For. ovale;
• Fossa cranii media’yı, aşağıda fossa infratemporalis’e bağlar.
• İçinden n. mandibularis (5-3) geçer.
• For. spinosum;
• Fossa cranii media’yı, aşağıda fossa infratemporalis’e bağlar.
• A. meningea media (a. maxillaris’in dalı) bu delikten kafaya girerek du-
ramateri besleyen esas arter olur.
• For. lacerum; temporal, oksipital ve sfenoid kemiğin kesişim yerinde yer
alan bu delikten geçen büyük bir anatomik oluşum yoktur ancak bu deliğin

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 7


4/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

tepesinden a. carotis interna teğet olarak geçer.

Fossa cranii anterior ise frontal, eethmoid ve biraz da sfenoid kemiğin ön kısmı-
nın oluşturduğu fossadır. Bu fossada ethmoid kemiğin crista galli’si, lamina
cribrosa’sı ve foramen caecum denilen yapılar bulunur.

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu I - sayfa 11


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı - sayfa 13 ve 14
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı - sayfa 15 ve 16

2. Aşağıdaki eklemlerin hangisinde eklem boşluğu içinde disk bulunur?


A) Articu latio radioulnaris proximalis
B) Articu latio subtalaris
C) Articu latio sternoclavicularis
D) Articu latio atlantooccipitalis
E) Articu latio s acroiliaca

Cevap C

Symphisis türü yarı-hareketli eklemlerde ve 5 adet de hareketli eklemde eklem


boşluğu içerisinde kuvveti absorbe eden fibröz kıkırdak yapısında discus
bulunur.
Discus içeren eklemler;
Symphisis intervertebralis
Symphisis pubis
Art. sternoclavicularis
Art. acromioclavicularis
Art. radiocarpalis
Art. radioulnaris distalis
Art. temporomandibularis

ART. STERNOCLAVICULARIS
• Üst ekstremiteyi gövdeye bağlayan tek eklemdir.
• Clavicula’nın sternal ucu ile manubrium sterni arasında kurulu sellar tip ek-
lemdir.

8 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


5/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

• Discus articularis’i vardır.

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu I - sayfa 21 ve 23


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı - sayfa 20 ve 23
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı - sayfa 26 ve 29

3. Aşağıdaki kaslardan hangisi skapula’ya yapışmak sızın omuz ekleminde


harekete neden olur?
A) M. triceps brachii
B) M. teres minör
C) M. brachialis
D) M. latissimus dorsi
E) M. serratus anterior

Cevap D (tartışmalı)

Seçeneklerde verilen kaslardan sadece m. brachialis’in skapula’ya tutunması yok-


tur ancak bu kas omuz ekleminde değil dirsek ekleminde harekete neden olur.
M. triceps brachii skapula’nın tuberculum infraglenoidale’sine
M. teres major skapula’nın margo lateralis’ine
M. serratus anterior ise skapula’nın margo medialis’ine iç taraftan tutunur.
Bu 3 kas skapula’ya yapışmasaydı yani skapula’ya tutunmaları olmasaydı
omuz ekleminde harekete neden olmazlardı. Bu kaslar skapula’ya tu-
tunmaları sayesinde omuz eklemini hareket ettirebilirler.
M. latissimus dorsi en geniş sırt kasıdır. Bu kasın lifleri -çok geniş bir alana
tutunarak- crista iliaca’ya, fascia thoracolumbalis’e, alt torakal vertebrala-
rın proc. spinosus’larına ve bu çıkıntılar arasındaki lig. supraspinale’lere
tutunarak başlar. Yukarıda humerus’a doğru yükselen lifler skapula’nın
arkasından geçerken skapula’nın angulus inferior’una da tutunur ve
humerus’un ön yüzünde sulcus intertubercularis’in iç dudağına crista tuber-
culi minoris’de sonlanır. Bazı kaynaklar m. latissimus dorsi’nin skapula’ya
tutunmasına yer vermemektedirler. Soru bu haliyle tartışmaya açık bir soru-
dur. Ancak m. latissimus dorsi’nin skapula’ya tutunması olmasaydı yine
de omuz eklemine hareketi mümkün olacaktı. Bu nedenle doğru cevap ola-
rak kabul edilebilir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 9


6/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu I - sayfa 39, 40 ve 41


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı - sayfa 33, 34 ve 35
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı - sayfa 42, 43 ve 44

4. Aşağıdaki oluşumlardan hangisi fossa poplitea’da bulunmaz?


A) Nervus tibialis
B) Nervus cutaneus femoris posterior
C) Nervus peroneus communis
D) Vena saphena parva’nın son kısmı
E) Vena saphena magna

Cevap E

V. saphena magna; uyluk ve bacağın medialinde yükselerek trigonum


femorale’de v. femoralis’e boşalan vendir ve fossa poplitea’ya uğramaz.
Fossa poplitea dizin arkasında canalis adductorius’un açıldığı kaslar arasın-
daki romboid bir alandır. Sınırlarını üstte-içte m.semitendinosus ve m. semi-
membranosus, üstte-dışta m. biceps femoris, altta-içte m. gastrocnemius’un
caput mediale’si ve altta-dışta m. gastrocnemius’un caput laterale’si yapar.
Bu fossa’da bulunan yapılar;
A. poplitea ve dallar
V. politea ve v. poplitea’ya açılan v. saphena parva’nın son kısmı
Popliteal lenf düğümleri
N. ischiadicus’un iki uç dalı olan n. tibialis ve n. fibularis (peroneus) communis
N. cutaneus femoris posterior

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu II - sayfa 109


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı - sayfa 51
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı- sayfa 62

10 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


7/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

5. Özofagusun servikal 1/3 bölümünün venleri nereye drene olur?


A) V. thyroidea inferior
B) V. thyroidea superior
C) V. gastrica sinistra
D) V. azygos
E) V. thoracica interna

Cevap A

Özofagus’un servikal kısmının veni v. thyroidea inferior’a drene olur.

ÖZOFAGUS’UN DAMAR VE SİNİRLERİ


ARTERLERİ
• Pars cervicalis; a. thyroidea inferior’dan,
• Pars thoracica; aorta thoracica ve aa. bronchiales’lerden,
• Pars abdominalis; a. gastrica sinistra’dan beslenir.
VENLERİ
• Pars cervicalis; v. thyroidea inferior,
• Pars thoracica; v. azygos, v. hemiazygos ve v. hemiazygos accessoria,
• Pars abdominalis; v. gastrica sinistra ve v. azygos tarafından drene edilir
(porto-cava anastomoz).

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu II - sayfa 122

6. Aşağıdakilerden hangisi ince bağırsaklarda bulunmaz?


A) Papilla duodeni majör
B) Plica circularis
C) Vasa recta
D) Plexus myentericus
E) Taenia libera

Cevap E

Papilla duodeni major, isminden de anlaşılacağı üzere duodenum’da bulunur.


Plica circularis’ler ince bağırsak mukozasında bulunan plikalardır.
Vasa recta’lar jejunum ve ileum’u beslemeye giden a. mesenterica superior’dan

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 11


8/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

çıkan dalların oluşturduğu a. arcuata’ların düz uzantıları olan arterlerdir.


Plexus myentericus, ince bağırsakların kas tabakasında yer alan sinir plexus’la-
rıdır.

Taenia coli’ler (taenia libera, taenia omentalis ve taenia mesocolica) kalın


bağırsağa özgü longitudinal kas liflerinin yoğunlaşması ile oluşan yapılardır
ve ince bağırsakta bulunmazlar.

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu II - sayfa 128,129 ve 130


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı- sayfa 117
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı- sayfa 133 ve 134

7. Aşağıdaki anatomik oluşumlardan hangisi superior mediastinumda yer


almaz?
A) Arcus aorta e
B) Vena azygos
C) Vena cava superior
D) Nervus vagus
E) Ductus thoracicus

Cevap B

Azygos sistem tümüyle mediastinum inferior’da yer alan bir venöz sistemdir.
V. azygos inferior mediastinumun arka kısmı yani mediastinum posterior’da
yükseldikten sonra v. cava superior’a açılmak için mediastinum medius’
geçen bir yapıdır.

MEDIASTINUM SUPERIUS
• Önde; manubrium sterni, arkada; ilk 4 torakal vertebra, altta; hayali düzlem,
yukarıda; apertura thoracis superior ve yanlarda; mediastinal plevra ile sı-
nırlanır.
Mediastinum superius’ta bulunan önemli anatomik yapılar;
• Thymus
• Trachea
• V. brachiocephalica’lar
• V. cava superior’un üst yarısı

12 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


9/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

• Arcus aortae ve dalları (truncus brachiocephalicus, a. carotis communis


sinistra ve a. subclavia sinistra)
• Ductus thoracicus
• Oesophagus
• N. vagus’lar
• N. phrenicus’lar
• N. laryngeus recurrens sinistra
• A.v. thoracica interna’lar
• V. intercostalis superior sinistra

MEDIASTINUM INFERIUS üçe ayrılır;


MEDIASTINUM ANTERIUS
• Pericardium fibrosum ile corpus sterni arasındadır.
Mediastinum anterius’ta bulunan anatomik yapılar;
• Ligg. sternopericardiaca
• Thymus

MEDIASTINUM MEDIUM
• Fibröz perikardiyum ile mediastinum anterius’tan, bifurcatio trachea,
pulmonal damarlar ve fibröz perikardiyum ile mediastinum posterius’tan
ayrılır.
Mediastinum medium’da bulunan anatomik yapılar;
• Pericardium ve kalp
• Aorta ascendens
• Truncus pulmonalis ve uç dalları (a. pulmonalis dextra ve sinistra)
• V. cava superior’un alt yarısı
• V. azygos’un terminal parçası
• Bifurcatio trachea
• Bronchus principalis’ler
• Vv. pulmonales
• N. phrenicus’lar

MEDIASTINUM POSTERIUS
• Önde; fibröz perikardiyum, bifurcatio trachea, pulmonal damarlar, ar-
kada; T5-T12 vertebralar ile sınırlanır.
Mediastinum posterius’ta bulunan anatomik yapılar;
• Aorta thoracica

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 13


10/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

• Ductus thoracicus
• V. azygos
• V. hemiazygos
• V. hemiazygos accessoria
• Oesophagus
• N. vagus’lar

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu I - sayfa 81 ve 82


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı- sayfa 72 ve 73
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı- sayfa 84 ve 85

8. Aşağıdaki anatomik oluşumlardan hangisi glandula submandibularis’in


yüzeyel parçasının alt yüzü ile komşudur?
A) Arteria lingualis
B) Glandula sublingualis
C) Musculus mylohyoideus
D) Vena facialis
E) Vena lingualis

Cevap D

Gl. submandibularis; Bir ceviz büyüklüğünde yuvarlakça bir bezdir. Büyük bir
bölümü trigonum submandibulare’de yer alır. Bezin dış yüzünün üst bölümü
doğrudan doğruya mandibula’daki fossa submandibularis’e kısmen de m.
pterygoideus medialis’e oturur. Alt bölümü ise deri, yüzeyel fasya, platy-
sma ve derin fasya ile örtülüdür. Yine bu yüzde vena facialis ve nervus
facialis’in dalları seyreder.

Referans 1: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı- sayfa 110
Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı- sayfa 126

14 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


11/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

9. Aşağıdaki arterlerden hangisi medulla spinalis ile ilgili değildir?


A) A. vertebralis
B) A. cervicalis ascendens
C) A. intercostalis posterior
D) A. lumbalis I
E) A. thoracica interna

Cevap E

A. thoracica interna toraks ön duvarında sternum’un iç yüzünde seyreden


arterdir ve medulla spinalis’i besleyen herhangi bir dalı yoktur.

MEDULLA SPINALIS’İN ARTERLERİ


• A. spinalis anterior; bir tanedir. A. vertebralis’lerden gelen birer dalın birleş-
mesi ile oluşur. Medulla spinalis’in ön 2/3’ünü (ya da cornu posterius ve
funiculus posterior hariç, diğer cornu’ları ve funiculus’ları) besler.
• A. spinalis posterior; iki tanedir. A. vertebralis’lerden veya bu arterlerin dal-
ları olan a. inferior posterior cerebelli’lerden ayrılır. Medulla spinalis’in
arka 1/3’ünü (funiculus posterior ve cornu posterius’ları) beslerler.
• Spinal (segmental) arterler; çeşitli arterlerden gelir.
- A. cervicalis ascendens, a. cervicalis profunda ve a. intercostalis suprema; a.
subclavia’nın dallarıdır.
- Aa. intercostales posteriores; aorta thoracica’nın dallarıdır
- Aa. lumbales; aorta abdominalis’in dallarıdır
- Aa. sacrales laterales ve a. iliolumbalis; a. iliaca interna’nın dallarıdır.
• Her bir spinal (segmental) arter, for. intervertebrale’den columna vertebralis’e
girer ve radix anterior ile radix posterior’a eşlik eden a. radicularis anterior
ve a. radicularis posterior denilen iki dal verir.
• A. radicularis anterior’ların en büyüğü, a. radicularis magna (Adamkiewicz
arteri)’dır. Medulla spinalis’in lumbal bölgesini besleyen en önemli arterdir.
Bir tarafta olup (genellikle solda), aorta’nın alt a. intercostalis posterior’ların-
dan veya üst a. lumbalis’lerinden gelir. Medulla spinalis’in alt 2/3’ünün kan
desteğinin çoğundan sorumludur.

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu II - sayfa 97 ve 156


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı- sayfa 89 ve 139
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı- sayfa 103, 155 ve 156

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 15


12/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

10. Akomodasyon refleksinde rol oynayan efferent sinir aşağıdakilerden han-


gisidir?
A) N. opticus
B) N. oculomotorius
C) N. abducens
D) N. trochlearis
E) N. facialis

Cevap B

Akomodasyon bir refleks değil “mekanizma”dır. Bu mekanizmada çalışan 3 kas


m. rectus medialis, m. ciliaris ve m. sphincter pupilla’dır. Bu 3 kasın da siniri
n. oculomotorius’dur.
N. OCULOMOTORIUS (III)
• Fossa interpeduncularis’ten (sulcus pontocruralis) beyin sapını terk eder.
• A. cerebri posterior ile a. superior cerebelli arasından geçer.
• Sinus cavernosus’un dış duvarında seyreder.
• Fissura orbitalis superior ve Zinn halkası’ndan geçerek orbitaya gelir.
Sinirin iki tane çekirdeği vardır.
• Nuc. nervi oculomotorii; motor çekirdektir. M. rectus lateralis ve m. obli-
quus superior hariç, ekstraoküler göz kaslarını ve m. levator palpebra
superioris’i uyarır. Sinirin uyardığı bu kaslar aracılığıyla göz; yukarı ve içe
bakar.
• Nuc. visceralis (Edinger-Westphal); parasempatik çekirdektir. M. sphincter
pupillae ve m. ciliaris’in innervasyonu ile ilgilidir.
• Gang. ciliare adında bir parasempatik ganglionu vardır.
Akomodasyon
Yakındaki bir objeye bakıldığında meydana gelen bu olayda;
• M. rectus medialis’ler bilateral kasılıp gözler içe bakar (konverjans)
• M. ciliaris kasılıp, lens’i yerinde tutan suspensör ligamenti gevşetir. Böylece
lens kalınlaşır ve kırıcılığı artar
• M. sphincter pupillae kasılıp, retina üzerindeki görüntüyü keskinleştirir. Pupilla reflek-
sinden en önemli farkı, akomodasyonda görüntünün vizüel kortekse ulaşmasıdır.

Referans 1: Tustime Anatomi Ders Notu II - sayfa 187 ve 188


Referans 2: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2010 Baskı- sayfa 162 ve 193
Referans 3: Tustime SMT Anatomi Slayt Atlası 2011 Baskı- sayfa 184 ve 217
Referans 4: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 13

16 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


13/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 17


14/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

11. Aşağıdaki hücre ara filamanlarından hangisi epitel hücrelerinin hücre is-
keletine özgüdür?
A) Vimentin
B) Desmin
C) Keratin
D) Miyozin
E) Glial fibriller asidik protein

Cevap C

Yanıt keratin’dir. Tustime Histoloji-Embriyoloji ve Fizyoloji ders notları sayfa


17’de ara filamanlar konu edilmiştir. Ayrıca sayfa 123’teki deri konusunda
deri epitelinde keratinin yoğun olduğu vurgulanmıştır.

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 17 ve 123

12. İç kulakta, endolenf aşağıdakilerin hangisinden salınır?


A) Reissner membranı
B) Kupula
C) Spiral ganglion
D) Otolitik membran
E) Striya vaskülaris

Cevap E

Yanıt stria vaskülaristir. Tustime Histoloji-Embriyoloji ve Fizyoloji ders notları


117-123. Sayfalarda Kulak konu edilmiştir. Bu bölümde sorunun seçenek-
lerinde yer alan Reissner membranının, kupulanın, spiral gangliyonun ve
otolitik membranların görevleri verilmiştir. Bunlar arasında hiçbirinin endo-
lenf salımında görev almadığı görülmektedir. Sayfa 120 de verilen aşağı-
daki şekilde de izlendiği üzere skala medianın içini dolduran endolenfin stria
vaskülaristen salındığı anlaşılmaktadır.

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 117, 123 ve 120

18 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


15/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

13. Aşağıdakilerden hangisi embriyonun ektoderm tabakasından gelişmez?


A) Periferik sinir sistemi
B) iskelet kasları
C) Gözün duyu epiteli
D) iç kulak
E) Meme bezleri

Cevap B

Yanıt iskelet kaslarıdır. Tustime Histoloji-Embriyoloji ve Fizyoloji ders notları


sayfa 43 (bakınız aşağıdaki bilgi)’te açıkça belirtildiği üzere iskelet kasları
somatik mezodermden köken alır. Bunun yanında sorulardaki diğer seçe-
neklerin embriyonik kökeni yine ders notlarının ilgili bölümlerinde verilmiştir.

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 43

14. Aşağıdakilerden hangisi poiihidramniosun nedenlerinden biri değildir?


A) Fetüste spina bifida
B) Fetüste özofagus atrezisi
C) Fetüste renal agenezi
D) Fetüste anensefali
E) Fetüste diyafragma hernisi

Cevap C

Yanıt renal agenezdir. Fötal dönemde amniyon mayi miktarına idrar da katkıda
bulunmaktadır. Böbrek gelişmemesine bağlı amniyon miktarı artmayacaktır.
Bunun dışında nöral tüpün kapanma defektleri polihidroamniyosa neden
olacak ve bu alfa fetoprotein artışıyla seyredecektir
(bakınız Tustime Histoloji-Embriyoloji ve Fizyoloji ders notları sayfa 99).

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 99

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 19


16/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

15. İmplantasyon alanında bağ dokusu hücrelerinin glikojen ve lipid depola-


yarak oluşturdukları polihedral hücre aşağıdakilerden hangisidir?
A) Desidüa hücresi
B) Sitotrofoblast hücresi
C) Sinsityotrofobiast hücresi
D) Fibroblast hücresi
E) Epitel hücresi

Cevap A

Yanıt desidua hücresidir.

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 76

16. Aşağıdaki arteryal değişikliklerden hangisi medüller kemoreseptörler ara-


cılığıyla hiperventilasyona neden olur?
A) p02 düşmesi
B) pH azalması
C) pC02 artışı
D) K+ konsantrasyonu artışı
E) pCO artışı

Cevap C

Yanıt pCO2 artışı’dır. Burada B seçeneğinde verilen pH azalması çeldirici se-


çenektir ve dikkat gerektiren bir sorudur. Çünkü temel olarak santral etkide
pH etkilidir, ama pH etkinliği kan pCO2 düzeyiyle ilişkilidir ve soruya dikkatli
bakıldığında arteryal değişiklikler yani pCO2 sorulmaktadır. CO2 kandan
kan-beyin bariyerini geçtikten sonra H düzeyinin artışını etkileyerek bu fonk-
siyonu yerine getirir.

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 183

20 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


17/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

17. Dolaşım sisteminde sistol ve diyastol dönemlerindeki basınç değişimleri-


nin en fazla olduğu yer aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aort
B) Arteriyoller
C) Venler
D) Sağ ventrikül
E) Sol ventrikül

Cevap E

Yanıt sol ventriküldür. Çok kolay bir sorudur. Kasıldığında en yüksek basıncı,
gevşediğinde en düşük basıncı oluşturan dolaşım sistemi bileşeni sol vent-
riküldür (bakınız Tustime Histoloji-Embriyoloji ve Fizyoloji ders notları sayfa
167).

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 167

18. Pepsinojen, aşağıdakilerden hangisinin etkisiyle aktif pepsin şekline dö-


nüşür?
A) HCI
B) Gastrin
C) Mukus
D) Tripsin
E) Amilaz

Cevap A

Yanıt HCl’dir. Mide esas hücrelerinden salınan pepsinojen, mide parietal hüc-
relerinden salının HCl ile aktif hale getirilir (bakınız Tustime Histoloji-Emb-
riyoloji ve Fizyoloji ders notları sayfa 197) .

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 197

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 21


18/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

19. Kadında seks hormonlarının salgısının düzenlenmesine katkıda bulunan


inhibin B aşağıdaki hücrelerin hangisinden salgılanır?
A) Teka interna
B) Teka eksterna
C) Granüloza
D) Ön hipofiz asidofilik
E) Ön hipofiz bazofilik

Cevap C

Yanıt granüloza hücresidir

Referans 1: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 238

20. Aşağıdakilerden hangisi bronş duvarı düz kaslarında dilatasyona yol açan
mediatördür?
A) Asetilkolin
B) Histamin
C) Vazoaktif intestinal polipeptid
D) Adenozin
E) Lökotrienler

Cevap C
Yanıt vazoaktif intestinal polipeptiddir.
VAZOAKTİF İNTESTİNAL POLİPEPTİD (VİP)
• Asetilkolinin kotransmitteridir.
Etkileri:
• Etki kalıbı NO’ya benzer (her yeri gevşetir).
• Bilinen en güçlü bronkodilatatör maddedir.
• Ereksiyondan dolaylı olarak sorumludur (primer sorumlu olan NO’dur).

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notu I - sayfa 163

22 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


19/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

21. Aşağıdakilerden hangisinin fizyolojik pH’de tamponlama etkisi vardır?


A) CH3COO_ /CH3COOH (pKa = 4.76)
_
B) HPO42_ / H2PO4 (pKa = 6.86)
C) NH3 /NH4 (pKa =9.25)
_ +
D) H2PO4 /H3P04 (pKa =2.14)
3 2_
E) PO4_ / HPO4 (pKa = 12.4)

Cevap B

Asitler proton vericiler, bazlar ise proton alıcılar olarak tanımlanır. Konjuge asit-
baz çifti, bir proton verici (HA) ve ondan proton alan bir alıcıdan (A-) oluşur.
Bir asit olarak HA’nın proton verme eğilimi ayrışma sabiti (Ka = [H+] [A- ] /
[HA]) şeklinde ifade edilir veya –log Ka = pKa‘nın fonksiyonu olarak belirti-
lir; pKa deneysel titrasyon eğrisinden elde edilebilir. Zayıf asitlerin iyonize
olma gücü dissosiyasyon sabitelerinin (-) log olan pKa değerleri ile ifade
edilir. Tampon çiftlerinin en güçlü tamponlama kapasitesi asidik ve
bazik formlarının birbirine eşit konsantrasyonda bulunduğu pKa değerinde
gerçekleşir.
Dissosiyasyon sabitinin negatif logaritması olan pKa değeri fizyolojik pH’a en
yakın olan tampon çiftinin seçilmesi gerekir.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 5


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 38
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 51

22. Aşağıdakilerden hangisi ozmotik etkisi bakımından vücutta önemli bir ele-
menttir?
A) Demir
B) Bakır
C) Klor
D) Çinko
E) Kalsiyum

Cevap C

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 23


20/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Ozmolalite 1 kg suda çözünmüş partikül sayısını, ozmolarite ise 1 litre suda çözün-
müş partikül sayısını kullanılır. Hücre dışı sıvının ozmolalitesi effektif ozmolalite
(tonisite) ile ineffektif ozmolalitenin toplamına eşittir. Effektif ozmolalite esas
olarak ekstrasellüler ortamda bulunan ve hücre membranından serbestçe dif-
füze olamayan sodyum ve glukoz gibi effektif solütler tarafından oluşturulur. Bu
solütler yarattıkları ozmotik gradient aracılığıyla hücre içi ve hücre dışı ortamlar
arasında su kaymalarına yol açarlar. Üre, etanol, metanol ve etilen glikol gibi
solütler ise hücre membranından serbestçe diffüze olabildiklerinden hücre içi
ve dışı ortamlar arasında sekonder su kaymalarına yol açmazlar. Vücut sıvıla-
rının ozmolalitesi yaklaşık olarak 285 mOsm/kg H2O’dur.
Osmolarite 3 sıvı kompartmanının hacminin sabit kalmasını sağlar;

• İntraselüler sıvıda
• Potasyum ve Fosfat
• İnterstisyel ve intravasküler sıvıda
• Na+ ve Cl-
• Plazmada
• Na+, Cl-, Üre Glukoz ozmolaliteye katkıda bulunur.
Sodyum ve Klor, su ve tuz metabolizmasında yer alan başlıca elementler olup
ozmotik basınçtan sorumludur.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 359, 366


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 181
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 328
Referans 4: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 9

23. Aşağıdakilerden hangisi plazma proteinlerinin görevlerinden biri değildir?


A) inflamasyona yanıt
B) Enfeksiyonlardan korunma
C) Asit–baz dengesi
D) Suda çözünmeyen bileşiklerin taşınması
E) Yüksek enerjili bileşiklerin sentezi

Cevap E

24 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


21/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Fonksiyonel plazma proteinleri ve görevleri

Fonksiyon Plazma troteinleri


Antiproteazlar 1-antikimotripsin,1 -antitripsin,
2-makroglobülin, antitrombin
Kan pıhtılaşması Koagülasyon faktörleri
Enzimler Koagülasyon faktörleri, kolines-
teraz
Hormonlar Eritropoietin
İmmun savunma İmmünoglobülinler, kompleman
proteinleri, 2-mikroglobülin
Onkofetal protein 1 -fetoprotein
Transport veya bağlayıcı prote- Albümin, serüloplazmin,
inler transkortin, haptoglobin,
lipoproteinler,hemopeksin, trans-
ferrin, prealbümin gibi
Enflamatuvar yanıt Akut faz reaktanları

Plazma proteinleri; ATP, GTP, KoA gibi yüksek enerjili bileşiklerin sentezinde
yer almaz

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 38-41


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 66
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 85

24. Aşağıdaki glukoz taşıyıcı proteinlerden hangisi kas dokusunda insüline


bağımlı olarak çalışır?
A) GLUT1
B) GLUT2
C) GLUT3
D) GLUT4
E) GLUT5

Cevap D

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 25


22/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Glukoz transport proteinlerinden GLUT-4 kas ve yağ dokusunda bulunur ve


aktiviteleri insulin bağımlıdır.
14 adet glukoz transport proteini bulunur.
Glut- 1; Eritrosit, beyin, böbrek; kolon, plesenta
Glut-2 ; Karaciğer, böbrek tubulus hücreleri, pankreasın β hücreleri, ince barsak
Glut-3; Beyin, böbrek ve plesenta
Glut- 4; Kalp, Yağ ve iskelet dokusu,
Glut-5 (aynı zamanda fruktoz’da taşır); İnce barsak, testis ve sperm
Glut-4 aktivitesi ve sayısı insülin tarafından arttırılır.
Karaciğer, beyin, lens, böbrek tubulus hücrelerinde ve eritrositlerde glukoz
transportu insülinden bağımsızdır. Özellikle çizgili kaslar ve yağ dokusu,
miyokard, meme bezi hücreleri ve fibroblast membranından glukozun geçişi
insulin bağımlıdır.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 151 (benzer soru)


Referans 2: Tustime Ders Notu - sayfa 216
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 212
Referans 4: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 142

25. Aşağıdaki fosfolipitlerden hangisi gliserol içermez?


A) Lesitin
B) Gangliozidler
C) Plazmalojen
D) Kardiyolipin
E) Fosfatidilinositol

Cevap B

Gliserol içeren lipitler gliserolipitler, sfingozin içeren lipitler sfingolipitlerdir.


Gangliozitler, sfingozin içerir ve glikolipitlerdendir. Ayrıca Gangliozitler fos-
folipit yapılı moleküllerden değildir.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 203 (aynı soru)


Referans 2: Tustime Ders Notu - sayfa 268
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 263 (aynı soru)
Referans 4: Tustime Dönem-Deneme Sınavı - 4

26 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


23/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

26. Kan glukozu düşmüş bir kişide, aşağıdaki enzimlerden hangisinin karaci-
ğerde inhibe olması gerekir?
A) Pirüvat karboksilaz
B) PEP karboksikinaz
C) Fruktoz–1,6–bifosfataz
D) Glukoz–6–fosfataz
E) Fosfofruktokinaz–1

Cevap E

Kan glukozu düştüğünde karaciğerde glukoneogenez enzimlerinin aktivitesinde


artış ve glikoliz enzimlerinin aktivitesinde azalma gözlenir. Fosfofruktokinaz
-1, glikoliz enzimidir.

KAN GLUKOZUNUN REGÜLASYONU


1- Beslenme
2- Glukoneogenez
3- Glikojenoliz
Glukozun hücre içine transportu; Taşıyıcı sistemler hız kısıtlayıcı
Glukokinaz toklukta aktif
İnsulin toklukta; Glikolizi arttırır, glikojenezi arttırır.
Hipoglisemiye yanıt olarak salınan hormonlar hiperglisemi yaparlar;
a- Glukagon; Karaciğerde ‘de glikojenolizi ve glukoneogenezi arttırır.
b- Epinefrin: Kas ve karaciğerde’ de glikojenolizi arttırır. Glukozun periferik kul-
lanımını azaltır. Kasta glikolizi arttırır.
c- Glikokortikoidler : Glukoneogenezi arttırır (Uzun dönemli düzenleme).
d- Büyüme hormonu : Glukoneogenezi arttırır (Uzun dönemli düzenleme).
e- Tiroit hormonları: Glukozun barsaktan absorbsiyonunu arttırır.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 169 (benzer soru)


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 313
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 234,310
Referans 4: Tustime Dönem-Deneme Sınavı - 3

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 27


24/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

27. Tiroglobulinden tiroid hormonlarının salınımı aşağıdakilerin hangisinde


gerçekleşir?
A) Lizozom
B) Kollo id
C) Çekirdek
D) Endoplazmik retikulum
E) Sitoplazma

Cevap A

TSH uyarımı geldiğinde tiroglobin sekonder lizozomlar içine alınır ve ekzositoz


ile salınır.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 269


Referans 2: Tustime Ders Notu - sayfa 347
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 330
Referans 4: Tustime Fizyoloji Ders Notu - sayfa 136

28. Aşağıdaki ajanlardan hangisi oksidatif fosforilasyonda ubikinona elektron


transferini önler?
A) Siyanid
B) Atraktilozid
C) Rotenon
D) Oligomisin
E) Termogenin

Cevap C

Ubikinona elektron transportunu önleyen; kompleks 1 ve 2 inhibitörleridir. Si-


yanid kompleks 3; atraktilozit ATP-ADP translokaz, oligomisin kompleks
5 inhibitörü olup termogenin eşleşmeyi bozucu bir moleküldür. Rotenon
kompleks 1 inhibitörüdür.

I- Elektron transport sistem inhibitörleri (Oksidasyon inhibitörleri)


1-Kompleks I inhibitörleri
Rotenon, Amytal (amobarbital), sekobarbital (sekonal), Piericidin A

28 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


25/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

2-Kompleks II inhibitörleri:
Karboksin,TTFA (Tenoil trifluoroaseton),Malonat
3-Kompleks III inhibitörleri
BAL(dimerkaptol), antimisin A,Myxothiazol ve stigmatellin
4-Kompleks IV inhibitörleri:
Siyanür (CN) CO, azid, H2S bileşikleri
II- Oksidatif fosforilasyon inhibitörleri
1-ATP sentez inhibitörü (Kompleks V inhibitörü
Oligomisin, Venturisidin
2- Adenin nükleotid translokaz inhibitörü (ADP-ATP translokaz inhibitörü)
Atraktilozit,Bangkrekik asit
III- Ayırıcılar (uncouplers); Eşleşmeyi bozucular

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 196


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 258
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 247

29. Yağ asitlerinin metabolizması ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yan-
lıştır?
A) Plazmadaki serbest yağ asitlerinin kaynağı lipoprotein lipaz ve hormona
duyarlı lipazdır.
B) Hücre zarını pasif difüzyonla geçerler.
C) ATP ve Koenzim A kullanılarak aktive edilirler.
D) Aktivasyon yeri mitokondridir.
E) Mitokondriye karnitin bağımlı translokasyon ile geçerler.

Cevap D

Açil KoA sentetaz, yağ asidi aktivasyonunda yer alır; ATP ve Koenzim A kullanılır.
Yağ zicir uzunluğuna göre farklı açil KoA sentetaz (tiokinaz) bulunur ve hücre
içi yerleşimleri farklılık gösterir.Uzun zincirli yağ asitlerinin aktivasyon yeri sitop-
lazma olup, aktive yağ asitleri karnitin bağımlı sistem ile mitokondri matriksine
geçerler. Kısa ve orta zincirli yağ asitleri ise mitokondriye karnitin bağımsız sis-
temle basit difüzyon ile geçer. Plazma kaynakları hormona duyarlı lipaz ile yağ
dokusu trigliseritlerin yıkılımı ile oluşan ve lipoprotein lipaz ile lipoproteinlerin

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 29


26/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

yapısındaki trigliseritlerin hidrolizi ile oluşan yağ asitleri olup, plazmada albumin
ile taşınırlar. Yağ asitlerinin hücreye geçişi basit difüzyon ve kolaylaştırılmış
transport ile olur. Hakim olan görüş ise kolaylaştırılmış difüzyon ile membran
yağ asidi bağlayıcı proteine bağlanarak hücre içine geçtiğidir. Basit difüzyon
ile geçen kısa ve orta zincirli yağ asitleridir. Diğer taraftan kısa ve orta zincirli
yağ asitlerinin aktivasyon yeri de mitokondridir. Soruda hangi yağ asitlerinin
sorulduğuna ilişkin belirsizlik bulunmaktadır. Bu soru kısa ve orta zincirli yağ
asitlerini kapsıyor ise doğru yanıt E seçeneği, eğer uzun zincirli yağ asitlerini
kapsıyor ise(diyetle alınan trigliseritlerden ve depolanmış trigliseritlerden en-
zimler aracılığı ile serbestleşenler uzun zincirli yağ asitleridir) D seçeneği yanı
sıra B seçeneği de kısmen hatalı olacaktır. Eylül 2002 TUS’da yağ asitlerinin
hücre içine hangi yolla geçtiği sorulmuş ve yanıt olarak kolaylaştırılmış difüzyon
yanıtı istenmiştir.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 229


Referans 2: Tustime Ders Notu - sayfa 286
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 287

30. Hastadan alınan bir kan örneğinde en erken 3 saat sonra kan glukozu
tayin edilebiliyorsa, kan aşağıdaki tüplerden hangisine alınmalıdır?
A) Lityum heparin içeren tüp
B) Sodyum sitrat içeren tüp
C) Sodyum–EDTA içeren tüp
D) Potasyum–EDTA içeren tüp
E) Heparin ve florit içeren tüp

Cevap E

Eritrositlerdeki glikolizi inhibe etmek için kanın alındığı tüplere sodyum fluorit
veya iyodoasetat ilave edilir. Florit glikolizi enolaz basamağında, iyodoase-
tat ise gliseraldehit 3 fosfat dehidrogenaz basamağında inhibe eder.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 159 (aynı soru)


Referans 2: Tustime Ders Notu - sayfa104
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 167
Referans 4: Tustime Dönem Eylül - Deneme Sınavı - 1

30 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


27/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

31. Aşağıdakilerden hangisi kolera toksini ile pertussis toksininin ortak bir
etkisidir?
A) G proteinlerinin aktivasyonu
B) Adenilat siklaz inhibisyonu
C) G proteinlerinin fosforilasyonu
D) G proteinlerinin ADP–ribozilasyonu
E) Protein kinaz A inhibisyonu

Cevap D

Kolera ve boğmaca toksinleri G proteinlerin alfa alt ünitelerinde ADP ribozilas-


yonu yaparak Gs’nin GTPaz aktivitesini ve Gi’nin aktive olması inhibe olur;
Net etki cAMP artışıdır.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 258 (benzer soru)


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 335
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 318

32. Aşağıdakilerden hangisinin kolesterol düşürücü etkisi yoktur?


A) HMG–KoA redüktaz enzimini aktive etmek
B) Safra asitlerinin sentezini aktive etmek
C) Safra tuzlarının geri emilimini önlemek
D) Kolesterol emilimini önleyici reçineler kullanmak
E) Kolesterolün intestinal transportunu baskılamak

Cevap A

HMG-KoA Redüktaz kolesterol sentezinin düzenlenme basamağının enzimidir.


Bu enzimin inhibisyonu kolesterol sentezini baskılar. Statinler etkilerini bu
yolla gösterir.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 236


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu- sayfa 300
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 289

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 31


28/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

33. Uzun süreli açlık durumunda aşağıdakilerden hangisi değişmez?


A) Glikojen deposu
B) Triaçilgliserol deposu
C) Plazma serbest yağ asidi derişimi
D) Plazma keton cisimleri derişimi
E) Plazma laktat derişimi

Cevap E

Açlık ve toklukta plazma laktat düzeyinin kaynağı eritrositler olup, plazma laktik
asit düzeyi doku hipoksisine bağlı olarak artar.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 242-243


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 313
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 218,310

34. Hemolizli bir serum örneğinde aşağıdaki testlerin hangisinde yüksek de-
ğerler elde edilir?
A) Asit fosfataz
B) Alkalen fosfataz
C) γ–glutamil transferaz
D) Laktat dehidrogenaz
E) 5’–nükleotidaz

Cevap D

Hemolizde hücre içinde etkili enzim ve sitozolün enzim belirteci olan laktat de-
hidrogenaz düzeyleri yüksek bulunur.
Hemolizin kan parametrelerine etkisi ; Hemoliz sonucunda, eritrosit içindeki
maddeler seruma geçerler. Serumda hemoglobin konsantrasyonu 20 mg/
dL’nin üzerinde olursa hemoliz olduğu gözle anlaşılır. Hemoliz olması du-
rumunda hücre içindeki konsantrasyonları hücre dışındakinden yüksek olan
maddelerin serumdaki konsantrasyonları anormal yüksek bulunur. Hemoliz
laboratuvar test sonuçlarını iki şekilde değiştirir. En önemli olan eritrositle-
rin içeriğinin boşalması. LDH, AST, total protein, demir, fosfat, amonyum,
potasyum ve magnezyum gibi intrasellüler maddelerin konsantrasyonu

32 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


29/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

artar. Sodyum gibi ekstrasellüler maddelerin konsantrasyonu ise düşer.


Hemoglobin görünür ve ultraviyole spektruma yakın ışığın çoğunu absorbe eder
ve böylece hemoliz, birçok spektrofotometrik çalışmayı bozar; Kolesterol,
trigliserit, kreatin kinaz yüksek, karoten, insülin, albümin ve bilirubin düzey-
leri ise düşük bulunur.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 124


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 132
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 183
Referans 4: Tustime Dönem-Deneme Sınavı - 4

35. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin yapısında protein ile birlikte RNA mo-
lekülü de bulunur?
A) DNA polimeraz
B) RNA polimeraz
C) Telomeraz
D) Helikaz
E) Topoizomeraz

Cevap C

Telomerler, DNA ve proteinlerden oluşur. Kromozomların son kısımlarında yer-


leşir ve kromozom stabilitesini sağlar. Telomer 1000 veya daha fazla 3’ucta
TTAGGG dizisinden oluşur. Bu tekrarlar germ hücre sınırlarındaki hücre-
lerde özel revers transkriptaz ile sürdürülür. Telomeraz bir ribonükleopro-
tein olup insanlarda TTAGGG tekrarlayan dizisini tamamlayıcı bir segmenti
olan RNA yı içerir. Telemorler ve telomerazlar anti-kanser tedavide önemli
hedeflerlerdendir. Telomeraz aktivitesi yüksek olan hücrelerin proliferasyon
hızıda yüksektir. Ancak telomeraz normal hücrelerde de bulunur. Tumör
oluşumu için gerekli değildir.

Referans 1: Tustime Ders Notu - sayfa 420

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 33


30/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

36. De novo pürin nükleotid biyosentezi sırasında tam olarak oluşan ilk nük-
leotid aşağıdakilerden hangisidir?
A) inozin monofosfat
B) Guanozin monofosfat
C) Adenozin monofosfat
D) Ksantozin monofosfat
E) Adenilosüksinat

Cevap A

Denova pürin nükletitleri biyosentezinde ilk oluşan pürin nükleotidi Inozin mono-
fosfat olup AMP ve GMP, inozin monofosfattan sentezlenir.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 375 (aynı soru)


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu: Sayfa 380
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı; Sayfa 434

37. Rekombinant DNA çalışmalarında kullanılan aşağıdaki enzimlerden han-


gisi fosfodiester bağını hidroliz eder?
A) DNA ligaz
B) Ekzonükleaz III
C) Revers transkriptaz
D) DNA polimeraz I
E) Terminal transferaz

Cevap B

Fosfodiester bağlarını yıkan enzimler endonükleaz ve endonükleaz grubundan


enzimlerdir. Seçeneklerdeki diğer enzimler fosfodiester bağlarını oluşturur.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 383


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 392
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 451

34 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


31/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

38. Başlama ve sonlanma kodonları dahil olmak üzere 600 nükleotidden olu-
şan bir DNA molekülü, en fazla kaç amino asitlik bir proteini kodlar?
A) 200
B) 199
C) 101
D) 100
E) 99

Cevap E

600 nükleotitlik DNA molekülünün çift sarmalının açılıp her bir zincire karşılık
mRNA ve pretein sentezi gerçekleşir. Bu nedenle 300 nükleotit, mRNA sen-
tezine kalıp olarak katılır. Her 3 nükleotit bir kodon olup, bir amino asite kar-
şılık gelir. 300:3; 100 kodon bulunur. 1kodon sonlanma kodonu olduğuna
göre 99 kodonluk = 99 aminoasitlik bir protein sentezlenmiş olur.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 398


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 410
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 468

39. Tiamin eksikliğinden aşağıdaki enzimlerden hangisi doğrudan etkilenir?


A) Pirüvat kinaz
B) Pirüvat karboksilaz
C) Aldolaz
D) Pirüvat dehidrogenaz
E) Glukoz–6 fosfat dehidrogenaz

Cevap D

TİAMİN (B1 VİTAMİNİ); Pirimidin ve tiazol halkalarının birleşmesinden oluş-


muştur. Organizmada başlıca fosfat esterleri şeklinde bulunur. Besinlerle
alınmasının yanı sıra barsakta bakteriler tarafından da sentezlenir. Günlük
gereksinim karbonhidrat alınımına bağlıdır. Gereksinim gebelik, laktasyon,
ve musküler aktivitenin artışına bağlıdır.
Fonksiyonu: 2 genel reaksiyon katalizler.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 35


32/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

1) Oksidatif dekarboksilasyon: - ketoglutarat dehidrogenaz, piruvat dehidro-


genaz ve dallı zincirli α-ketoasit dehidrogenaz reaksiyonlarının kofaktördür.
Karbonion iyonunu aktarır.
2) Transketolaz reaksiyonları: Transketolaz reaksiyonu karaciğer ve kan hüc-
relerinde pentoz fosfat yolunda kullanılan bir enzim reaksiyonudur. Tiamin
pirofosfat bu enzimin kofaktörüdür. Aldehit grubu transferi yapar.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 163-4


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 223
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 219,389
Referans 4: Tustime Dönem-Deneme Sınavı - 4

40. Ailesel hiperkolesteroleminin başlıca nedeni aşağıdakilerden hangisidir?


A) LCAT eksikliği
B) Kolesterol esteraz eksikliği
C) Apo Cll eksikliği
D) LDL reseptör eksikliği
E) Kolesterol esterleri transfer proteini eksikliği

Cevap D

Tip II ; Ailesel hiperkolesterolemi


Tip II a : LDL reseptörü veya Apo B-100 ‘de mutasyon vardır. LDL düzeyi
yüksektir, hiperkolesterolemi ve ateroskleroz ve koroner kalp hastalığı riski
mevcuttur. Tanıya multıpli tendon ksantomalar yardımcıdır. Serum trigliserit
düzeyi normaldir.
Tip II b: LDL ve VLDL artışı, hiperkolesterolemi ve ateroskleroz ve koroner kalp
hastalığı riski mevcuttur. Klinik olarak ksantoma ve pankreatit mevcuttur.
Serum trigliserit düzeyi artmıştır, serum bulanıktır.

Referans 1: Tustime TusQuestion - sayfa 217


Referans 2: Tustime Biyokimya Ders Notu - sayfa 281
Referans 3: Tustime Biyokimya Konu Kitabı - sayfa 274

36 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


33/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

41. Aşağıdaki sitokinierden hangisi, Gram (–) bakteri enfeksiyonunda endo-


toksin salınımı sonucu makrofaj ve B hücrelerinden salınarak ateşe neden
olur?
A) İnterlökin–6
B) İnterlökin–10
C) İnterferon alfa
D) Granülosit stimüle edici faktör
E) İnterlökin–5

Cevap : A

Kanın normal bir proteini olan endotoksin bağlayan protein, endotoksinle birleş-
tiğinde bunu makrofajın yüzeyinde bulunan CD 14 molekülüne aktarır. Bu
ise TLR4 (toll-like reseptör, köprü benzeri reseptör) yoluyla makrojajların sı-
rasıyla TNF, IL-1, IL-6, IL-8 ve IL-12 salgılamalarına neden olur. IL-6, Th-2
ve makrofajlar tarafından sentezlenir. B hücrelerinin farklılaşmasını uyarır.
Hepatositleri aktive ederek karaciğerin akut faz proteinleri üretmesini uyarır.
Hipotalamusu etkileyerek ateşi yükseltir. Ateşin yükselmesinde sitokinler
hiyerarşisinde IL-6 ateş oluşumunun son aşamasından sorumludur. TNF,
IL-1, IL-6, alfa ve beta interferona endojen pirojenler denir. Ateşi en çok
yükselten endojen pirojen IL-1’dir. Bütün sitokinler IL-6 seviyesini artırarak
ateşin yükselmesine neden olurlar. Şıklarda alfa interferon da var ancak
makrofajlardan salınmadığı için eliyoruz.

Doğru cevap A şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 93-94

42. Genetik bakımdan seks ayrımı gösteren iki bakteri arasında geçici bir
köprü aracılığıyla genetik madde aktarılması olayına ne ad verilir?
A) Transformasyon
B) Transdüksiyon
C) Transfeksiyon
D) Konjugasyon
E) Transpozisyon

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 37


34/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Cevap D

Genetik bakımından seks ayırımı gösteren iki bakteri olarak sorulmak istenen
F+ ve F- bakteriler olup aradaki köprü ise F (seks) pilus’udur. Buna iki canlı
bakteri arasında F pilusu aracılığı ile yapılan genetik madde alışverişine
Konjugasyon denir.

Doğru cevap D şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 29

43. Aşağıdakilerden hangisi difteri toksininin özelliklerinden biri değildir?


A) A–B toksin modeline uygun olması
B) B–korinefaj tarafından kodlanması
C) Protein yapıda olması
D) Elongasyon faktörü (EF–2) in aktive etmesi
E) Yalnızca Corynebacterium diphtheriae tarafından salgılanması

Cevap E

Difteri toksininin A-B toksin modeline uygun olması, bakteriyofaj tarafından kod-
lanması, protein yapıda olması ve EF-2’yi inaktive etmesi doğrudur. Elon-
gasyon faktörü (EF2) inaktive edilmesi sadece difteriye ait olmayıp aynı
zamanda Pseudomonas aeruginosa’ya da ait bir virulans faktörüdür.

Doğru cevap E şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 34-35, 160

38 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


35/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

44. AIDS tanısı konan bir hastanın beyin omurilik sıvısında kanlı ağarda beta hemo-
liz yapan, oda ısısında hareketli, katalaz (+), oksidaz(–), Gram(+) basil üremiştir.
Bu hastadaki etken en büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Erysipelothrixtürleri
B) Corynebacterium türleri
C) Streptococcus agalactiae
D) Listeria monocytogenes
E) Streptococcus pyogenes

Cevap D

Oda ısısında (22 oC) de hareketli olup 37 oC’de hareketsiz iki bakteri olup biri
Yersinia, diğeri de Listeria’dır. Yersinia gram negatif basil olduğu için hemen
eliyoruz. Aynı zamanda beta hemoliz yapan, katalaz pozitif, oksidaz negatif
ve Gram pozitif basil özellikleri Listeria’yı desteklemektedir. Bu soruda bize
diğer ipucu da böbrek nakli yapılan ve immun supresiflerde en sık menenjit
nedeninin Listeria monocytogenes olmasıdır.

Doğru cevap D şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 162-163

45. Aşağıdaki toksinlerden hangisi Staphylococcus aureus tarafından salgı-


lanmaz?
A) a–toksin
B) Eksfoliatif toksin
C) Eritrojenik toksin
D) Enterotoksin
E) Toksik şok sendromu toksini

Cevap C

Stafilokoklarda endotoksine benzer aktivite gösteren peptidoglikan tabakası,


Alfa toksin, Beta toksin (sfingomyelinaz C), ProteinA, Koagülaz, DNA-
ase (Nükleaz), Hiyalüronidaz, Stafilokinaz, Lipaz, Penisilinaz, Lökosidin
(Panton valentin toksini), Eksfolyatif toksin, Enterotoksinler (A-F, F tipine

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 39


36/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

TSST-1 veya pirojenik ekzotoksin C denir) ve Toksik şok sendromu toksini


I (TSST-I, Enterotoksin F, pirojenik ekzotoksin C) vardır. Eritrojenik toksin
ise A grubu beta hemolitik streptokoklarca yapılan bir toksindir ve kızıla
neden olur.

Doğru cevap C şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 186-187,167

46. Aşağıdaki konak faktörlerinden hangisi Salmonella gastroenteritinde


önemli bir rol oynamaktadır?
A) Mide asiditesi
B) Normal ağız florası
C) Tükürük enzimleri
D) Burun mukozası
E) Özofagus mukozası

Cevap A

Salmonellaların enfeksiyon yapması için 100.000 bakteri gereklidir. Mide asidi-


tesi salmonella infeksiyonlarına karşı korunma sağladığı için gastrektomili-
lerde ve antiasit kullananlarda daha düşük sayıda bakteri hastalık yapabilir.
Barsak florası salmonella enfeksiyonlarından korunmada önemlidir,
ağız florasının etkisi olmayıp çeldirici olarak verilmiştir.

Doğru cevap A şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 220

40 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


37/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

47. Aşağıdaki bakterilerden hangisinin in vitro koşullarda üretilebilmesi için


besiyerine ekzojen sterol eklenmesi gerekir?
A) Legionella pneumophila
B) Leptospira interrogans
C) Mycobacterium tuberculosis
D) Pseudomonas aeruginosa
E) Mycoplasma hominis

Cevap E

Mycoplasma cinsi bakteriler hücre dışı ortamda serbest yaşayabilen en küçük


mikroorganizmalardır. Üreme için kolesterole ihtiyaç duyan tek prokaryottur.
Hücre duvarlarının olmaması ve hücre zarlarında kolesterol ve karoteno-
idlerin bulunması önemli özellikleridir. İki tabakalı hücre zarı içeren diğer
bakterilerden farklı olarak hücre zarı üç tabakalıdır. Mikoplazmaları L form-
lardan ayıran en önemli özellik hücre zarlarında kolesterol bulunmasıdır.

Doğru cevap E şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 234

48. Aşağıdaki bakterilerden hangisinin viral hemaglütinini parçalayan proteaz


üretimine bağlı olarak, İnfluenza virusu ile sinerjik etkileşimi vardır?
A) Klebsiella pneumoniae
B) Staphylococcus aureus
C) Enterobacter aerogenes
D) Enterococcus faecium
E) Neisseria meningitidis

Cevap B

Proteolitik aktivite gösteren bakteriler Staphylococcus aureus, Streptococcus


pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa gibi bakteriler Influenza virüsü-
nün enfeksiyonu sırasında sinerjistik etkiyle başta pnömoni olmak üzere
enfeksiyonlara neden olurlar. Şıklarda sadece S.aureus olduğundan

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 41


38/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Doğru cevap B şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 300

49. Akut hepatit B enfeksiyonu sırasında, bir hastamı serumunda aşağıdaki


sonuçlardan hangisinin saptanması beklenmez?
A) HBsAg (+), HBeAg (+)
B) HBsAg (–), HBeAg (+)
C) HBsAg (+), Anti–HBs (–)
D) HBeAg (+), HBV–DNA (+)
E) HBeAg (–), Anti–HBelgM (+)

Cevap B

Akut Hepatit B tanısında ilk testimiz HBsAg antijeni ve AntiHBc IgM antikoru-
dur. Akut enfeksiyonda HBsAg pencere periyodunda negatif olabilir ancak
o dönemde HBeAg’de pozitif olamaz. Serumdan önce e antijeni kaybolur
sonra s antijeni kaybolur.

Dolayısı ile doğru cevap B şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 292


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 630

50. Aşağıdaki viruslardan hangisi hem hava yolu hem de fekal–oral yolla kişi-
den kişiye bulaşır?
A) Parainfluenza virusu
B) Solunum sinsityal virusu
C) SARS–Coronavirus
D) Rhinovirus
E) Human Metapneumovirus

Cevap C

42 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


39/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Sorudaki Parainfluenza, Human metapneumovirus ve solunum sinsisyal virüsü


Paramyxoviridae ailesi içinde olup zarflı virüslerdir ve dayanıksız virüsler
oldukları için fekal-oral yolla bulaşamazlar. Rinovirüsler ise mide asiditesine
dayanıklı olmadıkları için mideyi geçip gastrointestinal sisteme geçemez ve
fekal-oral yolla bulaşamazlar. SARS-Coronavirus ise zarflı bir RNA virüsü
olmasına rağmen mide asiditine dayanıklı ve fekal-oral yolla bulaşabilirler.

Doğru cevap C şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 253, 301,306

51. Herpes simpleks virüs ensefalitinde kullanılması gereken örnek ve en du-


yarlı tanı yöntemi aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?
A) Beyin omurilik sıvısı ve kültür
B) Beyin omurilik sıvısı ve PCR
C) Serum ve ELISA ile antikor
D) Serum ve floresan antikor
E) Beyin omurilik sıvısı ve floresan antikor

Cevap B

Herpes ensefalitinde tanıda en kesin yöntem beyin biyopsisinden virüs izolas-


yonu (kültür)’dur. Fakat şıklarda beyin biyopsisi olmadığı için, beyin omurilik
sıvısı (BOS)’ta en duyarlı yöntem PCR’la Herpes Simpleks Virüs DNA’sına
PCR’la bakılmasıdır.

Doğru cevap B şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 272

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 43


40/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

52. Aşağıdaki antiviral ajanlardan hangisi, karşısında verilen virusların neden


olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılmaz?
A) M2 iyon kanalı inhibitörü – Varicella–zoster virusu
B) Revers transkriptaz inhibitörü – Hepatit B virusu
C) Proteaz inhibitörü – insan immün yetmezlik virusu
D) Nöraminidaz inhibitörü – influenza tip A ve B virusları
E) Timidin kinaz inhibitörü – Herpes simpleks virusu

Cevap A

Sorudaki M2 iyon kanalı yada diğer ismiyle M2 protein kanalı inhibitörleri


Hidrojen transportunu dolayısıyla viral kapsid soyunmasını engelleyerek
Influenza A virüs enfeksiyonlarında etkilidir. Revers transkriptaz enzimi nor-
malde HIV gibi RNA virüslerinde görülürken HBV’de de vardır ve tedavide
kullanılan nükleozid ve non-nükleozid grubu ajanlarca bloke edilir. Varicella
zoster virüsünde böyle bir etki söz konusu değildir. Herpes simpleks virü-
sünde kullanılan DNA polimeraz inhibitörü olup Asiklovirin etkisi muhteme-
len yazım hatası olarak Timidin Kinaz İnhibitörü olarak yazılmış (Çelişkili
soru olarak kabul edilebilir). Diğer şıklarda eşleştirmeler

Doğru olup cevap A şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 263, 300

53. Aşağıdaki sitokinierden hangisi makrofajlardan salındıktan sonra Th–1


hücrelerini indükleyerek gama interferon oluşumuna neden olur?
A) IL–4
B) IL–5
C) IL–9
D) IL–12
E) IL–25

Cevap D

T helper hücrelerini aktive eden ve Th-1 hücrelerinde gama interferon salını-


mına neden olan makrofajlardan salınan IL-12’dir. Th-2 hücrelerini aktive

44 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


41/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

eden diye sorsaydı IL-4 olacaktı. Buna göre

Doğru cevap D şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 85, 110

54. Aşağıdakilerden hangisi canlı viral aşılardan biridir?


A) Hepatit B aşısı
B) Kuduz aşısı
C) Difteri–Boğmaca–Tetanos aşısı
D) Saik aşısı
E) Kızamık–Kabakulak–Kızamıkçık aşısı

Cevap E

Şıklarda Hepatit B aşısı rekombinant aşısı, kuduz aşısı ve Salk aşısı ölü aşı,
difteri-boğmaca-tetanoz aşısı toksoid aşılardır, üstelik virüs değildir. Kıza-
mık-kabakulak-kızamıkçık aşısı ise canlı aşıdır.

Doğru cevap E şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 268

55. Kronik granülomatöz hastalıkta temel bozukluk aşağıdakilerin hangisin-


dedir?
A) Fagositik hücrelerde
B) B lenfositlerde
C) Kompleman sisteminde
D) Antijen sunan hücrede
E) T lenfositlerde

Cevap A

Kronik Granulomatoz hastalıkta fagositoz kusuru olup temel bozukluk fagositik


hücrelerdedir. NADPH oksidaz enzim aktivitesinde eksiklik vardır. H2O2

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 45


42/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

üretilemez. Bu eksiklik nedeniyle bazı bakteri ve mantar hastalıklarının sık-


lıklarında artış görülür. Virüs ve parazit infeksiyonları sıklığında bir değişme
olmaz. Bu hastalığın laboratuvar tanısında nitroblue tetrazolium (NBT)
testi kullanılır. Granulositler NBT’den formazan oluşturamazlar.

Doğru cevap A şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 131

56. Aşağıdakilerden hangisi fenol oksidaz aktivitesine sahiptir?


A) Candida albicans
B) Candida tropicalis
C) Cryptococcus neoformans
D) Cryptococcus albidus
E) Saccharomyces cerevisiae

Cevap C

Cryptococcus neoformans Torulosis etkenidir. Diğer sistemik mikozların aksine


etken monomorfiktir. Güvercinlerde hastalık yapmadan bulunur. Kuşların
gübresinin solunması ile bulaşır (kuşların gübresi ile bulaşan diğer man-
tar Histoplasma capsulatum’tur). Polisakkarit kapsülü vardır. Kapsüllü tek
mantardır. Fenol oksidaz testi pozitiftir. Oluşturduğu melanin pigmenti sa-
yesinde immün sistemden kaçar.

Doğru cevap C şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 341

46 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


43/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

57. Aşağıdaki Candida türlerinin hangisinde intrensek flukonazol direnci vardır?


A) C. parapsilosis
B) C. albicans
C) C. tropicalis
D) C. krusei
E) C. kefyr

Cevap D

Kandida enfeksiyonlarından pamukcuk ve özofajitte oral nistatin verilir. Nistatinin


sistemik etkisi yoktur. Lokal olarak etki gösterir. Sistemik olarak flukonazol veya
amfoterisin B verilir. Torulopsis (Candida) glabrata ve Candida krusei ‘de anti-
mikotiklere direnç sık görülür. C. glabrata flukonazole duyarlı olabilir. Candida
crusei’nin flukonazole doğal direnci vardır, orofaringeal enfeksiyonlarda teda-
vide itrakonazol kulllanılır. C. crusei’nin etken olduğu sistemik enfeksiyonlara
ise ilk seçenek ekinokandinlerdir. C. lusitaniae düşük virülanslı bir mantardır
fakat amfoterisin B’ye doğal dirençlidir. Diğer antifungallere dirençli vakalarda
kitin sentezini engelleyen kaspofungin (ekinokandin) verilebilir.

Doğru cevap D şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 345

Mantar tanısı Direkt mikroskopik incelemede KOH, Flo-


resan mikroskopide Kalkoflor beyzaı, hifleri
boyamak için laktofenollu pamuk mavisi,
kültür için Saburaud besiyeri
Malessezia furfur Tinea versicolor etkeni, sadece deriyi
tutar, seboraik dermatit ve atopik dermatit
yapabilir, zorunlu lipofilik,, IV lipid verilen-
lerde sepsis, kıymalı spagetti görünümü,
Selenyum sülfitle tedavi
Microsporum Saç ve deriyi tutar, tırnağı tutmaz, mekik
şeklinde makrokonidi, az miktarda mikroko-
nidisi vardır.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 47


44/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Tricophyton Saç, deri ve tırnağı tutar. Kurşun kalem


(sigara) şeklinde makrokonidisi ve bol mik-
tarda mikrokonidisi vardır.
Epidermophyton Deriyi ve tırnağı tutar, saçı tutmaz. Raket
(lobut) şeklinde makrokonidisi var, mikroko-
nidisi yok.
Kromomikoz Sklerotik cisimcik (medlar body), siyah küf,
elefantiyazis
İd reaksiyonu En sık Tinea pedis’e bağlı olarak ellerde
görülen Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu ile
oluşan steril veziküler lezyonlar. Çocuklar-
daki en sık sebep Tinea capitis.
Coccidioides Sferül oluşumu, çöl romatizması, %40
semptomatik
Histoplasma Makrofaj içinde maya (kapsüllü gibi
görülür), tüberküler makonidi, tüberküloza
benzer
Cryptococcus Kapsüllü tek mantar, maya şeklinde, kuş
gübresi ile ilişkili, çini mürekkebi ve lateks
testi ile tanı, fenol oksidaz testi pozitif

Candida Maya, pseudohif, blastospor ve C.


albicans’da ek olarak klamidospor ve germ
tüpü (çimlenme borusu, septalı gerçek hif)
oluşumu, kemik iliği transplantasyonu ve
karaciğer naklinde cerrahi alan enfeksiyo-
nu, Candidin cilt testi negatifse hücresel
immun yetmezlik var, kronik mukokütanöz
kandidiyaz, nötropeniklerde karaciğer ve
dalakta multipl apseler (hepatosplenik
kandidiyaz), kanda manan ve betaglukan
yüksek, C.crusei flukonazol’e, C.lusitaniae
amfoterisin B’ye doğal dirençli.

48 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


45/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Aspergillus Aspergilloma, 45 C açıyla dallanan septalı


hifler, eozinofili, yüksek Ig E ve Galakto-
mannan seviyesi, HRCT’de önce halo, son-
ra hilal görüntüsü, kemik iliği naklinde en-
feksiyon, A.flavus’un aflaktoksini karaciğer
Ca, Flukonazole doğal dirençli, Aspergillus
terreus amfoterisin B’ye doğal dirençli,
mantar topunda cerrahi tedavi yapılır, an-
tifungaller etkisiz, invaziv aspergillozda ilk
ilaç vorikonazol, alternatif Amfoterisin B.
Mucor Dik açıyla dallanan bölmesiz hifler, damar
duvarına invazyon, beyinde infarkt, ketoasi-
dotik diyabetlilerde yüksek insidans
Sporothrix schenkii Gül bahçivanı hastalığı, lenfatikleri kalın
olarak elegelmesi, kültürde rozet veya çiçek
demeti görünümü, oral Kl damla ile tedavi
Blastomyces Köpek ısırması ile bulaşır, çift zonlu armut
şeklinde maya
Paracoccidioides Gemi dümeni şeklinde çok sayıda tomur-
cuklanma, sülfadiyazinle tedavi
Kaspofungin (ekinokan- Hücre duvarı sentezini engelleyen tek
din) antifungal, diğer antifungallerle arasında
çapraz direnç yok
Eşeyli sporlar Oospor, zigospor, abazidiyospor, askospor
Eşeysiz sporlar Blastospor, artrospor, sporanjiyospor, koni-
diyospor, klamidospor

58. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi mantar hücre duvarına etki ederek antifungal
aktivite gösterir?
A) Terbinafin
B) Nistatin
C) Amfoterisin B
D) Flusitozin
E) Kaspofungin

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 49


46/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Cevap E

Ekinokandinler (caspofungin, mikafungin, anidulafungin) mantar hücre duvarın-


daki kitin sentezi için gerekli olan beta glukan formasyonunu önler. Bu ilaçlar
(1,3)-beta-D glukan sentetaz enzimini inhibe ederler. Candida cinsine fungi-
sidal, Aspergillus cinsine bazı türler dışında ise fungostatik etkilidirler. Amfo-
terisin B’ye dirençli aspergilloz vakalarında kullanılırlar. Hücre duvarına etkili
olduğu için, hücre zarına etki eden ilaçlarla yani amfoterisin ve azollerle çarp-
raz direnç görülmez. Mucor ve Cryptococcus neoformans’a etkili değildirler.

Doğru cevap E şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 334

59. Aşağıdaki parazitlerden hangisinin ara konağı insandır?


A) Taenia saginata
B) Echinococcus granulosus
C) Fasciola hepatica
D) Enterobius vermicularis
E) Ascaris lumbricoides

Cevap B

Barsak nematodlarında ara konak yoktur. Dolayısı ile Ascaris lumbricoides ve En-
terobius vermicularis şıkları yanlıştır. Taenia saginata’da ara konak sığır, kesin
konak insandır. Fasciola hepatica’da da diğer tüm trematodlarda olduğu gibi
insan son konaktır. Ara konaklar ise salyangoz ve su bitkileridir. Echinococ-
cus granulosis’de ise normalde ara konak ot yiyen hayvanlar, kesin konak
ise köpeklerdir. İnsan rastlantısal ara konaktır. Kesin konakta halkalari ara
konakta ise kistler bulunur. Bu soruda rastlantısal da olsa insanın ara konak
olduğu tek şık
B şıkkı doğru cevaptır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 374


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 193

50 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


47/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

60. İnsanlarda, aşağıdaki Cryptosporidiozis etkenlerinden hangisi en sık gö-


rülür?
A) C. parvum
B) C. canis
C) C. felis
D) C. muris
E) C. suis

Cevap A

Crytosporidium parvum memelilerde ve balıklarda yaygın olarak bulunur. İn-


sanlarda en sık enfeksiyon yapan etken de budur. Özellikle immunsupresif
olanlarda (AIDS gibi) ishal yapar. Diğer şıklardaki cryptosporidiozis etken-
leri ismi üstünde köpek, kedi, kemirgenler ve domuz gibi diğer hayvanlarda
daha fazla görülmektedir.

Doğru cevap A şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 353

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 51


48/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

61. Malign neoplazmlarda hücre diferansiasyonun kaybını ifade eden terim


aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pleomorfizm
B) Hiperkromazi
C) Displazi
D) Anaplazi
E) Aplazi

Cevap D

Soru metninde eksik var. ‘diferansiasyonun kaybı’ yerine ‘diferansiasyonun ta-


mamen kaybı’ daha doğru olurdu. Soru, anaplazinin tarifi. Çeldirici seçenek,
displazi. Ancak, displazi malign neoplaziler için kullanılan bir tanımdan öte,
benign ile neoplazi arasındaki geçiş sürecini tanımlar.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 125


Referans 2: Tustime Patoloji Slayt - neoplazi no: 4 ve 21

62. Aşağıdakilerden hangisi temel olarak apoptozis yoluyla gelişen bir pato-
lojik durum değildir?
A) Viral enfeksiyonlarda hücre ölümü
B) Embriyonun gelişimi sürecindeki organogenez
C) Kastrasyon sonrası prostat atrofisi
D) Menstrüal siklusta endometrial hücre yıkımı
E) Koroner artertıkanması sonucu miyokart hücresi ölümü

Cevap E

Hücre ölümünün nekroz ve apopitoz olmak üzere, iki şekli vardır. Nekroz daima
patolojik, apopitoz ise fizyolojik ve patolojik süreçlerde oluşabilir. Koroner
arterlerin tıkanması sonucu myokard hücrelerinin ölümü nekrozla gerçek-
leşir. Diğer seçeneklerde verilenler, fizyolojik ve patolojik apopitoz örnek-
leridir.

Referans 1: Patoloji Ders Notu - sayfa 18


Referans 2: Tustime Patoloji Slayt - hücre ölümü no:34

52 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


49/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

63. Benzen, aşağıdaki neoplazmlardan hangisinin etiyolojisinde rol oynar?


A) Lösemi
B) Akciğer kanseri
C) Deri kanseri
D) Nazofarenks kanseri
E) Karaciğer kanseri

Cevap D

Eski TUS sorusu. Benzen, ‘TUSça’ mesleksel lösemi demektir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 144


Referans 2: Tustime Patoloji Slayt- neoplazi no: 67

64. Aşağıdakilerden hangisi miyeloproliferatif hastalıklar içinde ver almaz?


A) Kronik miyeloid lösemi
B) Polisitemia vera
C) Multipl miyelom
D) Esansiyal trombositemi
E) Kronik eozinofilik lösemi

Cevap C

Basit bir sınıflama sorusu. Kronik myeloproliferatif hastalıklar; KML ( Kronik


myeloid lösemi), myeloid metaplazi / myelofibrozis, polistemia vera ve
esansiyal trombositozis olmak üzere 4 grup altında incelenir. Multiple mye-
lom ise, en sık görülen malign plazma hücre neoplazisidir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 225


Referans 2: Tustime Patoloji Slayt- lösemi-lenfoma no: 58
Referans 3: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 325

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 53


50/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

65. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin patogenezinde hücre–aracılı hiper-


sensitivite reaksiyonu rol oynar?
A) Otoimmün hemolitik anemi
B) Sistemik lupus eritematozus
C) Diabetes mellitus tip 1
D) Astım
E) Pernisiyöz anemi

Cevap C

Aşırı duyarlılık reaksiyonu sorusu. Diabetes mellitus tip I, CD 8 T lenfosit aracılı


Tip IV ( Hücre- aracılı) aşırı duyarlılık reaksiyonu örneğidir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 101


Referans 2: Tustime Patoloji Slayt - immunoloji no:21

66. Tükürük bezinde pleomorfik adenomdan sonra ikinci sıklıkta görülen be-
nign neoplazm aşağıdakilerden hangisidir?
A) Warthin tümörü
B) Bazal hücreli adenom
C) Onkositom
D) Monomorfikadenom
E) Kanaliküleradenom

Cevap D

Wartinin geleceğini alenen kampımızda söylemiştik!

Whartin Tümörü (Papiller Kistadenoma Lenfomatozum, Adenolenfoma)


Pleomorfik adenomdan sonra en sık görülen benign tükrük bezi tümörüdür.
Sigara içen erkeklerde sık görülen benign bir tümördür.
Bilateral ve tükrük bezlerinden sadece parotiste görülür.

Epitelyal ve lenfoid dokudan oluşan iki doku bölümü bulunur. Papiller yapılar
oluşturan, mitokondriden zengin, eozinofilik sitoplazmalı (onkositik) ko-
lumnar epitel hücreleri ile germinal merkezleri aktif lenfoid folliküller vardır.

54 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


51/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Bu tümör lenf dügümlerinden de gelişebilir.


Lenfoma gelişebilir.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 150


Referans 2: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 190
Referans 3: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 150

67. Aterogenezde en erken gözlenen değişiklik aşağıdakilerden hangisidir?


A) Düz kas hücresi proliferasyonu
B) Monositlerin makrofajlara dönüşümü
C) Endotei hücresi zedelenmesi
D) Damar duvarında lipoproteinlerin birikimi
E) Ekstraselüler matriks proteinleri birikimi

Cevap C

Ateroskleroz patogenezini sormuşlar. Ateroskleroz, endotel hücre zedelenmesi


sonucu gelişen endotel disfonksiyonuyla başlar.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 179


Referans 2: Tustime Patoloji Slayt - kalp damar no: 5

68. Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle uzun süredir hemodiyalize giren bir
hastada hangi tip amiloid protein birikimi olur?
A) AA
B) APrP
C) AL
D) ATTR
E) Ab2m

Cevap E

Birebir eski tus sorusu.


Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 119
Referans 2: Tustime Patoloji Slayt - immunoloji no 87
Referans 3: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 338

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 55


52/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

69. Daha önce önemli kronik hastalığı olmayan ancak ritm bozukluğu ve kalp
yetmezliği tedavisi gören 87 yaşında erkek hastaya ölümünden sonra
otopsi yapılmıştır. Kalpten hazırlanan kesitlerde interstisyumda eozi-
nofilik madde birikimi saptanmış ve bu madde Kongo kırmızısı boyası
ile boyandığında polarize ışık altında yeşil renk verdiği görülmüştür.
Bu madde en büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ig hafif zinciri
B) Transtiretin
C) Dejenerasyon gösteren kollajen
D) b2–mikroglobulin
E) Amiloid ilişkili protein

Cevap B

Soruda tarif edilen tablo, lokalize amiloidozlardan, senil kardiak amiloidoz. Senil
kardiak amiloidozda, kalpde amiloid adı altında biriken öncü proteinler sıklık
sırasıyla transtretin ve ANP. Seçenklerde ANP yok, cevap transtretin.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 119


Referans 2:Tustime Patoloji Slayt - immunoloji no 88

70. Sol testisinde kitle ve akciğerinde multipl, kanamalı ve nekrotik nodüİler gözle-
nen erişkin bir hastada, serumda HCG seviyesi yüksekliği saptanıyor.
Bu hastadaki HCG hormonunun hücresel kaynağı aşağıdakilerden hangisi
olabilir?
A) Yolk sak hücreleri
B) Embriyonal karsinom hücreleri
C) Sitotrofoblastlar
D) Sinsityotrofoblastlar
E) Leydig hücreleri

Cevap D

Eski bir TUS sorusu! Bu soruyu (eski TUS sorusu) kampımızda çözmüştük!

56 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


53/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Testiste embrional karsinom tanısı almış bir hastada kanda


hCG yüksekliği aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?

A) İndiferansiye hücrelerin varlığı


B) Teratoma ait yapıların bulunması
C) Seminom komponentinin eşlik etmesi
D) Sinsistyal hücrelerin bulunması
E) Tümörde geniş nekroz alanlarının bulunması

Tabiki HCG sinsityotrofoblastlarda üretilir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 49

71. Atipik pnömonilerde, iltihabi reaksiyon akciğerin hangi alanında baskın


olarak saptanır?
A) Alveollerin içinde
B) Bronş içinde
C) interstisyumda
D) Bronşiyol içinde
E) Plevral yüzeyde

Cevap C

Basit bir pnömoni sorusu!!


Primer Atipik Pnömoniler: Viral influenza epidemisi şeklinde değilse, en
yaygın nedeni Mikoplazma pnömoniadır. Hastane dışı atipik pnömonilerin
önemli bir nedeni de klamidyalardır. Mikoplazma infeksiyonu en çok ço-
cuklarda ve gençlerde görülür. İnflamasyon alveol duvarında lokalize olup,
interstisyel karakterdedir. Alveol lümenleri içinde eksuda yoktur.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 57


54/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

72. Pediatrik yaş grubunda karaciğerde en sık görülen ve WNT / beta–katenin


sinyal yolunda aktivasyonla karakterize olan tümör aşağıdakilerden han-
gisidir?
A) Hepatoselüler karsinom
B) Hepatoselüler adenom
C) Kolanjiyokarsinom
D) Kavernöz hemanjiyom
E) Hepatoblastom

Cevap E

MALİGN KARACİĞER TÜMÖRLERİ


Metastatik tümörler Karaciğerin en sık malign neop-
lazmlardır.
GIS (başta kolon), akciğer, meme
kanserleri sık olarak kc’e yayılır.
Hepatosellüler Karsinom En sık primer malign karaciğer
kanseridir.
Hepatositlerden gelişir.
Kolonjiosellüler Karsinom 2. sıklıktaki primer KC malign
kanseridir.
İntrahepatik safra kanallarından
gelişir.
Hepatoblastoma Erken çocukluk döneminde
görülür.
Rezeke edilmezse birkaç yılda
ölüme neden olur.
WNT / beta-katenin sinyal yolunda
aktivasyon
Anjiosarkom En sık karaciğer sarkomu. Etyo-
lojik ajanlar vinil klorid, arsenik ve
throtrast’tır. Agresif bir neoplazm-
dır. 1 yılda ölüme neden olur.

58 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


55/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

73. Primer sklerozan kolanjiti olan 30 yaşında kadın hastanın öyküsünden


atak ve remisyonlar ile devam eden, özellikle atak dönemlerinde, dışkı-
lama isteğine eşlik eden kramp şeklinde alt abdomende ağrısı ve kanlı,
mukuslu diyaresi olduğu öğreniliyor. Yapılan kolonoskopide rektum-
dan başlayıp proksimale doğru kesintisiz devam eden mukozada ülse-
rasyonlar ve arada sağlam normal mukoza görümünü saptanıyor. Kolon
biyopsisinin mikroskopik incelemesindeyse, kriptlerde nötrofil kümelenmesi
ve lamina propria’da yabancı cisim reaksiyonu görülüyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ülseratif kolit
B) Crohn hastalığı
C) Psödomembranöz kolit
D) Amebik kolit
E) Familyal adenomatöz polipozis

Cevap A

Bu soruyuda eski TUS sorularını bilenler rahatlıkla yapmıştır! Kampımızda


net bir şekilde bu soruyu konuştuk hatta aşağıdaki eski TUS sorularını
çözerek konuyu aklımıza kazıdık!!!!
Arada sağlam mukoza ifadesi crohn’u andırsa da burada pseudopolipleri ifade
etmektedir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 202 ve 203


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 616

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 59


56/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Hastaların %80’inde rektum ve sigmoid bölgenin tutulduğu,


akut ve kronik iltihabi değişikliklerle karekterize, uzun dö-
nemde kolon karsinomu riski taşıyan hastalık aşağıdaki-
lerden hangisidir? (Eylül-2004)

A) Ülseratif kolit
B) Crohn hastalığı
C) Anjiodisplazi
D) Psödomembranöz kolit
E) Divertiküler hastalık

Cevap A

Aşağıdakilerden hangisi intra ve ekstrahepatik safra yolla-


rında genişleme ve yer yer fibrozisle karakterize, ayrıca
barsağın inflamatuar hastalıklarıyla birliktelik gösteren bir
hastalıktır? (Nisan-99)

A) Primer Bilier siroz


B) Sekonder Bilier siroz
C) Primer sklerozan kolanjit
D) Hepatik siroz
E) Konjenital safra agenezisi

Cevap C

ÜLSERATİF KOLİT: Genellikle sadece kolonu tutan, mukoza ve submuko-


zada sınırlı, ülseroinflamatuar bir hastalıktır.
Crohn Hastalığından farklı olarak lezyonlar atlamadan, aralıksızdır.
Granülom yapısı içermez.
% 80 rektum ve rektosigmoid, % 10 rektumdan başlayıp proksimale doğru
devam ederek tüm kolonu tutabilir.
Mukozal inflamasyona kript abseleri, mukozal ülserler, psödopolipler eşlik
eder.
Kript distorsiyonu, kriptlerde dallanmalar ve sayılarında azalma, goblet hüc-
relerinde azalma görülür.
Seroza ve kas tabakası tutulmadığından kalınlaşma yoktur, serozal yüzey normaldir.

60 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


57/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Epitelyal displazi ve kanser gelişebilir. Normal populasyona göre ve Crohn has-


talığına göre çok daha fazla artmıştır (normalin 20-30 katı).
Oluşan kanserler genellikle infiltratif tipte olup geç farkedilir. Komplikas-
yonları toksik megakolon, masif kanama, displazi ve adenokarsinom
risk artışı, deride piyoderma gangrenozum ve sklerozan kolanjittir.

Primer Sklerozan Kolanjit: İntrahepatik ve ekstrahepatik safra yollarının infla-


masyon ve fibrozisi ile sağlam duktusların dilatasyonu ile karakterizedir.
Etkilenmiş safra yollarında striktürler ve dilatasyonlarla baryumlu grafide
boncuk dizisi görüntüsü vardır. Bu hastaların % 70’inde ülseratif kolit olmak
üzere inflamatuvar barsak hastalığı vardır.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 616

74. Kolesistektomi materyalinde kese içinde çok sayıd siyah renkli pigment
taşları görülmesi durumunda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünül-
melidir?
A) Gebelik
B) Oral kontraseptif kullanımı
C) Herediter sferositoz
D) Hiperlipidemi sendromu
E) Obezite

Cevap C

Kampımızda resimleriyle beraber gösterdik!Pigment taşların en önemli nedeni


hemolitik anemidir.
Kolelitiazis:
En sık safra kesesinde oluşur. Kanal içi taşlar daha azdır.
Taş riskinin arttığı durumlar:
Kolesterol taşları: Uzamış açlık, östrojenin artması, hızla kilo verme, total
paranteral beslenme, spinal kord hasarı, şişmanlık. Çoğu radyolusendir
Pigment taşları: Hemolitik anemi ve infeksiyonlar. Radyoopaktır.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 19

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 61


58/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

75. Aşağıdaki tümörlerden hangisi en sık pineal gland bölgesinde görülür?


A) Oligodendrogliom
B) Pleomorfik ksantoastrositom
C) Ependimom
D) Lenfoma
E) Germ hücreli tümörler

Cevap E

Bu konuyuda kampta anlatmıştık.Eski bir TUS sorusu!!!


“Hatta bu bölgede kalsifikasyon içeren tümör olarak sorulursa Kranio-
farengioma işaretleyelim; ancak unutmayalımki sss’nin primer germ
hücreli tümörleride buradan gelişir’’ demiştik.
Hatta alttaki soruyuda çözmüştük.

Aşağıdaki primer santral sinir sistemi tümörlerinden hangisi


tipik olarak pineal bölgesinde yerleşir?(Nisan-2006)

A) Menengiom
B) Medulloblastom
C) Oligodendrogliom
D) Ependimon
E) Germ hücreli tümör

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 78


Referans 2: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 174

62 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


59/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

76. von Hippel–Lindau hastalığında, santral sinir sisteminde görülmesi bek-


lenen tümör aşağıdakilerden hangisidir?
A) Subependimal dev hücreli astrositom
B) Schvvannom
C) Hemanjiyoblastom
D) Meninjiyom
E) Nörositom

Cevap C

Üzerine basa basa değindiğimiz bir diğer konu daha,Fakomatozlar!!!


Kamptaki ifadem aynen:
Von Hippel – Lindauda iki tane polisitemi yapan tümör var;
- Renal hücreli karsinom
- Serebellar Hemanjioblastom

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 78


Referans 2: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 161

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 63


60/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

77. Aynı meme veya her iki memede birden çok odaklı olarak görülebilen ve
sıklıkla E–kaderin kaybı gösteren karsinom aşağıdakilerden hangisidir?
A) Duktal karsinom
B) Lobüler karsinom
C) Medüller karsinom
D) Kolloidal karsinom
E) Tübüler karsinom

Cevap B

Soru potansiyeli yüksek bir konu Lobüler Meme Karsinomu!!


Kampta meme sorusunun gelme ihtimalinin en fazla olduğu yer diye üzerine
basa basa söylemiştik.

İnvaziv Lobüler Kanser (İLC):


İnvaziv meme kanserlerinin %10 kadarını oluşturur.
Memenin terminal duktullerinden kaynaklandığı düşünülür.
Post menopozal dönemde görülme sıklığı artmaktadır.
Diğer alt tiplere göre daha fazla bilateral olur.
Aynı meme içinde birden fazla alandan kaynaklanabilir (multisentrik).

Mamografide nadiren kitle imajı verir. Çünkü diffüz yayılım söz konusudur.

Mikroskopide tümör hücreleri tek hücre genişliğinde ardı ardına dizilim (İndian
file, single file) gösterir. Bazen de hücreler duktus çevresinde konsantrik
dizilim gösterir (targetoid, öküz gözü).
Lobüler karsinomların çoğunda E-cadherin de içeren hücre adezyonunda rol
alan gen mutasyonu gösterir. Adezyon eksikliği nedeniyle hücreler tübül
yapısı oluşturmaz.

Lobüler kanserlerin metastaz paterni diğer meme kanserlerinden farklılık gös-


terir. Periton ve retroperiton, leptomeninksler, gastrointestinal sistem ve
overlere metastaz sıktır. Akciğer ve plevra metastazları ise nadirdir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 84

64 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


61/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

78. Çocukluk çağında boyun bölgesine radyasyon almış 16 yaşındaki bir ço-
cukta sağ servi kal bölge lenf nodundan yapılan ince iğne aspirasyon biyop-
sisinde şeffaf nükleuslu hücrelerve psammom cisimcikleri görülmüştür.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nazofarenks kanseri
B) Papiller tiroid kanseri
C) Hodgkin lenfoma
D) Anaplastik büyük hücreli lenfoma
E) Skuamöz hücreli karsinom

Cevap B

Eski TUS sorusu!!


Her şeyi vermiş: Radyasyondan etkilenen, psammom, şeffaf nükleuslu hücre
Kolay bir soru!!
Radyasyonla en fazla ilişkisi olan troid kanserinin Papiller olduğunu kampta en
az 5 defa söylemiştik. Yine psammom cisimciklerini yapan tümörleri
defalarca konuşmuştuk
PAPİLLER KARSİNOM:
En sık görülen tiroid karsinomudur. Erkek/kadın oranı 1/2 dir. (20-40 yaş)
Sıklıkla kapsülsüzdür. Radyasyonla en fazla ilişkili troid karsinomudur
Mikroskopi
Dallanan gerçek papiller yapılar (fibrovasküler merkez çevresinde bir kaç sı-
ralı kolumnar epitel varlığı)
Çekirdek özellikleri:
- Nükleusun buzlu cam görüntüsü (Orphan annie),
- İntranükleer inklüzyon: nükleusun boş gibi görünmesi, sitoplazmanın çekir-
dek içine fıtıklaşması
- İntranükleer groove (çentiklenme), görülmesi tanı koydurucudur.
3. Psammoma cisimleri: Papiller yapıların merkezinde bazofilik, konsantrik
lameller kalsifikasyon oluşmasıdır.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 430

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 65


62/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Papiller yapılar Psammoma body’ler

Papiller yapıları ve nükleer özellikleri nedeniyle İİAB ile yüksek oranda tanı
konabilen tiroid karsinomu papiller karsinomdur.
Erken dönemde boyun lenf düğümlerine metastaz yapar. Hematojen yayılım
nadirdir. 1/3-1/5 vakada önce servikal LAP nedeniyle tanı verilir.
İzole servikal nodal metastazlar prognozu etkilemez.
Prognozu oldukça iyidir: 10 yıllık sürvi %95 in üzerindedir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 109


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 430

79. Disfonksiyonel uterus kanamasının en sık nedeni aşağıdakilerden hangi-


sidir?
A) Endometrial polip
B) Adenomiyozis
C) Kronik endometrit
D) Anovulatuvar siklus
E) Endometrial hiperplazi

Cevap D

Anormal uterin kanamaların en sık görülen şekli disfonksiyonel uterin kanama-


dır.Bununda en sık görülen nedeni anovulasyondur.
Zaten diğer seçenekler altta yatan nedene yönelik kanamalar yapacağından
DUK olarak değerlendirilemezler.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 62 - 63

66 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


63/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

80. BRCA1 geninin mutasyonu, kadın genital sisteminde aşağıdaki tümörler-


den hangisinin gelişiminde en sık rol oynar?
A) Endometriyum kanseri
B) Över kanserleri
C) Serviks kanseri
D) Vajen kanseri
E) Vulvar kanserler

Cevap B

P53 süpresyonu over kanserlerinin %50’sinde bulunur.


HER2/neu (c-erbB2) onkogeni, ovaryal adenokanserlerde %30 pozitiftir.
BRCA-1, BRCA-2 mutasyonunda, over ca riski % 16 olur.
Seröz ve endometrioid kanserlerin % 80 ‘inden fazlasında yüksek molekül
ağırlıklı glikoprotein olan CA-125 pozitiftir.

Referans 1: Tustime Patoloji Ders Notu II- sayfa 67


Referans 2: Tustime Patoloji Ders Notu - sayfa 139 - 140

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 67


64/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

81. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin ekstrapiramidal yan etkisi en


azdır?
A) Haloperidol
B) Klorpromazin
C) Flufenazin
D) Tiotiksen
E) Klozapin

Cevap E

Klozapin:
• D1, D3 ve özellikle D4 reseptörlerinde belirgin blokör etkisi bulunmaktadır.
• Negatif semptomları olan dirençli şizofrenilerde en etkili ilaçtır.
• Serotonerjik reseptörlerden en belirgin olarak 5-HT2A ve 5-HT2C resep-
törlerine karşı antagonistik etki gösterir. 6 ve 7 numaralı reseptörleri de
bloke eder.
• En az sedasyon oluşturandır.
• Ekstrapiramidal yan etkileri en az (kuetiapin gibi) olandır.
• En önemli yan etkisi agranülositoz oluşturmasıdır.
• Olanzapin ile birlikte antikolinerjik yan etkisi en çok olan antipsikotik ilaçtır.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt - sayfa 95 ve 105


Referans 2: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 93

82. Aşağıdakilerden hangisi indirekt etkili sempatomimetik bir ilaçtır?


A) Fenilefrin
B) Terbutalin
C) Kokain
D) Psödoefedrin
E) Ritodrin

Cevap C

Fenilefrin α-reseptörleri üzerinden direkt etki ortaya çıkartır. Terbutalin ve ritod-


rin 2 reseptörleri üzerinden etkilidirler. Terbutalin bronkodilatatör, ritodirin

68 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


65/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

tokolitik olarak kullanılmaktadır. Psödoefedrin α-reseptörleri üzerinden de-


konjestan etki oluşturur.
Kokain sitoplazmik amin pompasını kapatarak noradrenalinin presinaptik nö-
rona geri alımını engeller ve katekolaminerjik aktiviteyi artırır. Dolayısıyla
kokainin etkisi indirekt olarak ortaya çıkar. Diğer bir ifade ile direkt reseptör
üzerinden etki ortaya çıkartmaz.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt - sayfa 54

83. Aşağıdakilerden hangisi hipertrigliseridemi tedavisinde kullanılır ve pe-


roksizom proliferatör aktive reseptör alfaya bağlanır?
A) Nikotinikasit
B) Kolestipol
C) Torsetrapib
D) Fenofi brat
E) Kolestiramin

Cevap D

Fibrik asit türevleri gen transkripsiyonunu düzenleyen peroksizom proliferatör


ile aktive edilen reseptörler yoluyla etki ortaya çıkartırlar. Primer olarak ka-
raciğerde ve kahverengi yağ dokusunda, daha az olarak da böbrek, kalp
ve iskelet kasında eksprese edilen PPARα’ya bağlanırlar. Böylelikle yağ
asidi oksidasyonu stimüle edilir. Lipoprotein lipaz sentezi artar. Trigliserit
seviyeleri düşürülür.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 273


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 463

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 69


66/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

84. Kontrol nedeniyle gelen 60 yaşında astımlı bir hastada ürinasyo-


nun başlamasında güçlük olduğu öğreniliyor. Yapılan fizik muaye-
nede kan basıncı 160/100 mmHg ve büyükçe bir prostat saptanıyor.
Bu hasta için aşağıdaki ilaçlardan hangisi en uygundur?
A) Labetolol
B) Doksazosin
C) Fentolamin
D) Propranolol
E) Karvedilol
Cevap B

Prazosin / Terazosin / Doksazosin:


Selektif a1 blokörüdürler.
Total periferik rezistansın azalmasına bağlı olarak kan basıncını düşürürler.
En uzun etki sürelisi doksazosindir.
Biyoyararlanımı en fazla olan terazosindir.
Hem arterleri hem de venülleri dilate ederler.
Prostat hiperplazisinin semptomatik tedavisinde kullanılırlar (mesane boynu ve
prostat düz kaslarında tonüsü düşürerek miksiyon kolaylığı ortaya çıkartır).
En önemli yan etkileri; ilk doz senkopudur.

Referans 1: Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 73


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 42

85. Flumazenil, aşağıdaki ilaçlardan hangisinin etkisini ortadan kaldırmada


kullanılır?
A) Morfin
B) Etanol
C) Midazolam
D) Fenobarbital
E) Penisilamin

Cevap C

Flumazenil:
• Selektif benzodiazepin reseptör antagonistidir. GABAA ve GABAB re-

70 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


67/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

septörlerini eşit oranda bloke eder.


• Yüksek doz benzodiazepin alanlarda etkiyi revers etmek için ve hepatik
ensefalopatinin derinliğini azaltmak için kullanılır.
• Sadece benzodiazepinlerin ve atipik benzodiazepin agonistlerinin
SSS’deki etkilerini geri çevirir. Diğer hipnosedatifler, alkol, opiyatlar ve
genel anesteziklerin SSS etkilerini ise döndüremez.
• Yarı ömrü kısa olduğu için (0.7-1.3 saat), uzun etkili benzodiazepin kulla-
nanlarda doz tekrarlanmalıdır.
• Benzodiazepinlere bağlı ortaya çıkan solunum depresyonunu düzeltici et-
kisi, sedasyonu düzeltici etkisiyle kıyaslandığında daha zayıftır.
• Eğer hasta benzodiazepinle birlikte trisiklik antidepressan da kullanıyorsa,
flumazenil uygulaması ile kardiyak aritmiler ortaya çıkabilir.
• Benzodiazepin bağımlılarında yoksunluk sendromu ortaya çıkartabilir.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 94

86. Aşağıdakilerden hangisi hem kronik hepatit B hem de kronik hepatit C


enfeksiyonlarının tedavisinde yararlıdır?
A) Ribavirin
B) Adefovir
C) Tenofovir
D) indinavir
E) interferon alfa–2b

Cevap E

İnterferon alfa-2b; hairy cell lösemi, malign melanom, foliküler lenfoma ve


AIDS’e bağlı Kaposi sarkomu gibi çeşitli tümörlerin tedavisinde endikedir.
Kronik hepatit B ve kondiloma akuminata tedavisinde endikedir. Ayrıca ri-
bavirinle kombine olarak kronik hepatit C infeksiyonlarında da kullanılır.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 633

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 71


68/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

87. Miyastenia gravis’in tedavisi sırasında kullanılan ilgili ilaç dozunun yetersiz kal-
masıyla miyastenik kriz, doz fazlalığı nedeniyle kolinerjik kriz görülebilir.
Bu durum aşağıdaki ilaçlardan hangisiyle ayırt edilebilir?
A) Atropin
B) Fizostigmin
C) Pralidoksim
D) Ekotiofat
E) Edrofonyum

Cevap E
Bu durumda hastaya edrofonyum testi yapılır. Eğer tablo daha ilerlerse (solu-
numu bozukluğu gibi) bu kolinerjik krize işaret eder, oysa iyileşme miyas-
tenik kriz lehindedir.  Eğer hastada aşırı bir muskarinink reaksiyon ortaya
çıkarda atropin ile müdahale edilmelidir.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 59


Referans 2: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 61
Referans 3: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 61

88. Aşağıdakilerin hangisinde nikotinik reseptörler bulunmaz?


A) Bronş düz kaslarında
B) Adrenal medulla hücrelerinde
C) Parasempatik ganglionlarda
D) iskelet kaslarında
E) Sempatik ganglionlarda

Cevap A

Nikotinik reseptörlerin yerleşimleri:


• Nöromusküler kavşak
• Bütün otonom gangliyonlar (Hem sempatik, hem de parasempatik)
• Adrenal medulla
Kolinerjik sistemin organ reseptörleri her zaman muskarinik reseptörlerdir. Or-
ganlarda nikotinik reseptör bulunmaz. Dolayısıyla bronş düz kaslarındaki
reseptörler muskarinik reseptörlerdir.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 53

72 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


69/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

89. Aşağıdaki klinik durumların hangisinde anjiyotensin dönüştürücü enzim


inhibitörlerinin kullanılması uygun değildir?
A) Hipertansif gebe
B) Diabetes mellitusa bağlı proteinüri
C) Sklerodermaya bağlı renal krizler
D) Akut miyokart enfarktüsü
E) Sol ventrikül sistolikfonksiyon bozukluğu

Cevap A

Kardiyovasküler Sistemle İle İlgili Teratojenik İlaçlar:


• ACE inhibitörleri + Anjiotensin Reseptör Blokörleri
• Oral antikoagülanlar
• Statinler (HMG CoA Redüktaz İnhibitörleri)

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 261


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 42

90. Dekompanse konjestif kalp yetmezliğinin tedavisinde kullanılan rekombi-


nant insan Btipi natriüretik peptid aşağıdakilerden hangisidir?
A) Takrolimus
B) Bosentan
C) Nitrogliserin
D) Nesiritit
E) Daklizumab

Cevap D

Nesiritid:
• Beyin natriüretik hormon preparatıdır.
• Konjestif kalp yetmezliğine bağlı dispne tedavisi için kullanılır.
• Dolaşımdaki BNP düzeyleri kalp yetmezliğinin ciddiyetiyle koreledir. Kalp
yetmezliğinde BNP, vazodilatasyon, natriürez ve diürez yaparak anjioten-
sin ve noradrenalinin etkilerine ters yönde etki yapar.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 246

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 73


70/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

91. Genetik polimorfizm açısından yavaş asetilleyici özelliği taşıyan birey-


lerde, izoniazidin aşağıdaki yan etkilerinden hangisinin görülme olasılığı
artar?
A) Hepatotoksisite
B) Lupus benzeri sendrom
C) Periferik nöropati
D) Flushing
E) Deri döküntüleri

Cevap C

İzoniazidin Yan Etkileri:


• En sık yan etkisi cilt döküntüsüdür.
• Beraberinde piridoksin verilmemesi durumunda periferik nöropati geliştirebilir.
• Nöropati özellikle diyabetik, anemik veya beslenme yetersizliği
olan yavaş asetilleyici bireylerde daha sık görülür.
• SLE benzeri tablo ortaya çıkartır.
• Optik sinirde nörit ve atrofi geliştirebilir.
• Hepatotoksiktir.
• Karaciğer hasarında karakteristik patoloji bulgu köprüleşme ve multilo-
buler nekrozdur.
• Enzim aktivitesi normalin beş katına çıkarsa ilaç kesilmelidir.
• G6PD eksikliği olanlarda kullanılmamalıdır.
• Teratojenik değildir.
• Alüminyum içeren antasidler absorpsiyonunu azaltır.
• Ateş, vaskülit, artralji ve proksimal interfalangial eklemlerde şişlik, methe-
moglobinemi oluşturabilir.

92. Statin kullanan kişilerde birlikte kullanıldığında miyopati riskini artıran ilaç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fenitoin
B) Rifampin
C) Barbitüratlar
D) Rosiglitazon
E) Verapamil

Cevap E

74 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


71/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Enzim İnhibisyonu Yapan İlaçlar Enzim İndüksiyonu Yapan


İlaçlar
Simetidin Barbitüratlar
Eritromisin Rifampin
Ketokonazol Fenitoin
Kloramfenikol Karbamazepin
Metronidazol Rosiglitazon
Amiodaron
Sekobarbital
Kalsiyum kanal blokörleri

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 20

93. Peptik ülser tedavisi gören ve lansoprazol kullanan bir hastada aşağıdaki
yan etkilerden hangisi görülür?
A) Hipergastrinemi
B) Hiperkalsemi
C) Hipervitaminoz B1 2
D) Çinko eksikliği
E) Demir eksikliği

Cevap A

Proton Pompası İnhibitörleri:


• Ön-ilaçtırlar ve asit ortamda aktif formlarına dönüşürler.
• Midenin pariyetal hücrelerinde yerleşmiş olan H-K-ATPaz enzimini (proton
pompası) irreversibl bloke ederler.
• Asit salınımını en güçlü inhibe eden ilaçlardır.
• Gerek bazal, gerekse stimüle asit salgısını inhibe eder. Dolayısıyla gastrin
salgısını artırır. Gastrin salınımını artırdıkları için; GİS tümörlerinin sıklı-
ğında artış oluştururlar.
• Sit-p450 enzimlerini inhibe ederler.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 334

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 75


72/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

94. On dokuz yaşında bir genç kız kramp şeklinde karın ağrısı, bulantı, kusma ve sarı-
lık şikâyetleriyle başvuruyor. Yapılan tetkiklerde plazma transaminazlarında yük-
selme saptanıyor. Öyküsünden akne vulgaris tedavisi amacıyla 2 aydır sentetik
vitamin Atürevi bir ilaç ve adını hatırlayamadığı bir antibiyotik kullandığı öğreniliyor.
Bu antibiyotik en büyük olasılıkla aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klindamisin
B) Ampisilin
C) Minosiklin
D) Eritromisin
E) Siprofloksasin

Cevap D

Makrolidlerin Yan Etkileri:


• Eritromisinin en önemli yan etkisi; kolestatik hepatittir. Bu yan etki belir-
gin olarak estolat türevl ile oluşur.
• GİS’de motilin reseptörlerini aktive eder; dolayısıyla mide boşalmasını
hızlandırır (prokinetik). Bu nedenle diyabetik gastroparezi tedavisinde kul-
lanılabilir. Ancak eritromisinin stimüle ettiği kasılmalar yoğun olabilir ve
sindirilmemiş besinlerin ince barsağa hızlı geçişine neden olabilir.
• Mikrozomal enzimlerde inhibisyon ortaya çıkartır.
• Eritromisinin aritmojen etkileri bulunur (QT uzaması).

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 184

95. Fibrinolitik tedavi sırasında oluşan kanamayı engellemek amacıyla aşağı-


daki ilaçlardan hangisi kullanılır?
A) Streptokinaz
B) Aminokaproik asit
C) Ürokinaz
D) Alteplaz
E) Reteplaz

Cevap B

76 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


73/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

ANTİFİBRİNOLİTİKLER
Aminokaproik Asit
• Plazminojen ve plazmin aktivasyonunu inhibe ederler.
• Direkt olarak; streptokinaz ve ürokinazı da inhibe eder.
• Traneksamik asit
• Aprotinin
• Etamsilat

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 280

96. Allerjik astım tedavisinde kullanılan omalizumab aşağıdakilerden hangisi-


dir?
A) M2–reseptör inhibitörü
B) Fosfodiesteraz inhibitörü
C) b2–adrenerjik reseptör agonisti
D) Anti–lgE monoklonal antikoru
E) Kolinesteraz inhibitörü

Cevap D

Anti IgE Tedavisi (Omalizumab):


• Omalizumab bir rekombinant humanize monoklonal antikor olup IgE’yi
hedefler. Omalizumabın bağlandığı IgE, mast hücreleri ve bazofiller üze-
rindeki IgE reseptörlerine (FcRI reseptörü) bağlanamaz ve böylece alerjik
reaksiyon erken safhalarda engellenmiş olur.
• Omalizumab tedavisi aynı zamanda bazofiller ve mast hücreleri üzerinde
bulunan FcRI ekspresyonunu da azaltır.
• Erişkinler ve 12 yaşından büyük gençler için orta ve şiddetli inatçı astım
için tavsiye edilir.
• Omalizumab akut etkili bir bronkodilatatör olmadığı için kurtarıcı tedavide
veya status astmaticusda etkisizdir.
• En sık yan etkisi enjeksiyon bölgesinde reaksiyondur.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 77


74/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

97. Hipertansif gebe bir hasta için aşağıdaki antihipertansif ilaçlardan hangisi
güvenilir olması nedeniyle öncelikle tercih edilmelidir?
A) Kaptopril
B) Hidroklorotiazid
C) Metildopa
D) Furosemid
E) irbesartan

Cevap C

Metildopa:
• SSS’ye geçer ve dopa-dekarboksilaz enzimini inhibe eder.
• Ön ilaçtır. Adrenerjik sinir uçlarında metilnoradrenalin’e dönüşür. Böylelikle
yalancı transmitter etkisi oluşturur.
• Ekstrapiramidal yan etkiler ortaya çıkartır.
• Belirgin sedasyon (mental depresyon ve somnolans oluşturacak kadar)
oluşturur. Belirgin sedasyon yaptığı için; preeklampsi tedavisinde ilk
tercihtir.
• Coombs testini pozitifleştirir. Oto-immün hemolitik anemi oluşturabil-
mektedir. Eğer hastalarda ciddi hemoliz tablosu gelişiyorsa glukokortiko-
idlerle bu tablo hafifletilebilir.
• İlaç ateşi oluşturabilir.
• Hepatotoksiktir. Hafif karaciğer enzim yükselmesinden fatal hepatik nek-
roza kadar gidebilen bir tablo oluşturabilir.
• Sinoatriyal nod disfonksiyonu olan kişilerde, karotik sinus hipersentivitesi
geliştirerek ağır bradikardi ve sinus durması oluşturabilir.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 257 - 258
Referans 2: Tustime Farmakoloji Ders Notları II. Cilt sayfa 346 - 347
Referans 3: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 41 - 42

78 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


75/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

98. Selektif serotonin geri alım inhibitörlerinin en sık görülen yan etkisi aşa-
ğıdakilerden hangisidir?
A) Ajitasyon
B) Gastrointestinal rahatsızlıklar
C) Antikolinerjik etkiler
D) Sedasyon
E) Hipotansiyon
Cevap B

Selektif Serotonin Re-Uptake İnhibitörleri (SSRI)


• Serotoninin geri alımını bloke ederek, sinaptik kavşaklarda serotonini bi-
riktirirler ve SSS’de serotonerjik aktiviteyi artırırlar.
• Serotonin re-uptake blokörleri obsessif-kompulsif hastalıkta oldukça güç-
lüdürler.
• Panik bozukluklarının tedavisinde kullanılırlar.
• Bulimia nervosa tedavisinde oldukça etkilidirler.
• Antikolinerjik ve kardiyotoksik yan etkileri azdır.
• En sık gastrointestinal yan etkiler oluştururlar ancak nonspesifiktir.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 104

99. Farmakodinaminin başlıca ilgi alanı aşağıdakilerden hangisidir?


A) ilaç emilimi
B) ilaç dağılımı
C) ilaç transformasyonu
D) İlaç atılımı
E) ilaç etkileri

Cevap E

Farmakodinamik Faz (İlaçların Etki Mekanizmaları):


• Reseptörlere bağlanma
• Enzim inhibisyonu
• Enzim aktivasyonu
• İlacın antimetabolit olması
• Transmembranal aktif transport sistemlerinin inhibisyonu

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 79


76/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

• Transmembranal iyon kanallarını açan / kapatan ilaçlar


• Yerine koyma esasına dayanan ilaçlar
• Vücutta normalde inaktif durumda bulunan bir maddeyi açığa çıkaran veya
aktif hale getiren ilaçlar
• Farmakolojik etki; kullanılan ilacın fiziksel veya kimyasal nonspesifik bir
özelliğine bağlı olabilir

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 28-29-30

100. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin pulmoner hipertansiyon tedavisinde en-


dikasyonu yoktur?
A) Bosentan
B) Treprostinil
C) Karboprost
D) Epoprostenol
E) inhalasyonel nitrik oksit

Cevap C

Pulmoner hipertansiyonda kullanılan prostaglandin analoğu PGI2 analoğu olan


epoprostenoldur. Uzun süreli tedavide transplantasyon gereksinimini ge-
ciktirmiştir.
Karboprost PGF2 analoğudur. Damarlarda vazokonstrüksiyon ortaya çıkarta-
cağı için pulmoner hipertansiyonda tam tersine basıncı yükseltir.

Referans 1: Tustime Farmakoloji Ders Notları I. Cilt sayfa 168

80 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


77/177

MAYIS 2011
KLİNİK TIP BİLİMLERİ

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 83


78/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

84 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


79/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

1. Kan basıncında paroksismal yükselmeyle birlikte baş ağrısı, terleme, çar-


pıntı, bulantı ve kusma gibi bulguların ortaya çıktığı ve bu nedenle migren,
menopoz ya da panik atak ile karıştırılabilen sekonder hipertansiyon ne-
deni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Renal arter stenozu
B) Aort koarktasyonu
C) Feokromositoma
D) Cushing sendromu
E) Primer aldosteronizm

Cevap C

Endokrin- kardiyoloji ortak yapımı bir soru.


Paroksismal kan basıncı yüksekliği olayı zaten bitiriyor.Sınavın bu soru ile baş-
laması klinik adına moral verici.

Feokromasitoma
Sempatik sinir sisteminin kromafin hücre kökenli tümörüdür. En sık adrenal bez
medullasında yerleşir. Çoğunlukla tektir. Çocukta ve MEN’nin bir kompo-
nenti olarak görüldüğünde bilateral ve multiple olma sıklığı artar. Sürrenal
dışında yerleşenlere paraganglionoma denilir.
Devamlı hipertansiyon ( en sık) ya da ataklar şeklinde hipertansiyonla kendini
belli eder. Bazen de hasta postural hipotansiyon ile gelebilir. MEN Tip 2 ve
3’ün bir komponenti olarak karşımıza çıkabilir. Ataklar esnasında, taşikardi
ve eşlik eden ani hipertansiyon, terleme, yüzde solukluk ardından flashing,
tremor, göğüsde yanma ve ayaklardan başlayarak yüze dek yayılan ateş
basması gözlenir.
Klinik: Ataklar sırasında lökositoz, eritrosit sedimentasyon hızında artış, kan
glukoz düzeyinde artma, EKG’de sol ventrikül yüklenme bulguları ve sup-
raventriküler taşikardi, bazen ST çökmeleri gözlenebilir.
1. Kronik semptomlar
2. Paroksismal semptomlar
• HT (en önemli bulgu)
• Başağrısı
• Terleme
• Anksiete
• Tremor

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 85


80/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

• Abdomen ve göğüs ağrısı


• Taşikardi olmadan kuvvetli kalp vurusu
• Ellerde soğukluk
• Kilo kaybı
• Kabızlık
Ayrıcı tanısında şunlar yer alır:
1. Anksiete nörozu
2. Panik ataklar
3. Hipertansif ataklar (özellikle labil dönemde)
4. Kurşun zehirlenmesi
5. Tabes dorsalis
6. Akut porfiri atakları
7. Menopoz
8. Tirotoksikoz
Tanı:
1. 24 saatlik idrarda VMA (duyarlı-tarama), metanefrin (spesifik-tanı), normeta-
nefrin ile epinefrin ve norepinefrin testidir.
2. Kanda metanefrin (en duyarlı ve spesifik), normetanefrin ile epinefrin ve
norepinefrin testidir.
3. Glukagon ile provakasyon testi: Atağı nadir olanlarda
4. Klonidin süpresyon testi: Klonidin verince epinefrin ve norepinefrin azalır.
Azalma olmuyorsa feokramasitomadır.
5. Görüntüleme yöntemleri (USG, BT, MR) ve radyoaktif iyod işaretli metaio-
dobenzilguanidin (MIBG) (neoplastik kromaffin doku tarafından tutulur) ile
sintigrafi kullanılarak tümor lokalize edilebilir.
Tedavi: Cerrahi adrenalektomidir. Cerrahi öncesi hastayı hazırlamak için önce-
likle hastanın hipertansiyonu kontrol altına alınmaya çalışılır. Öncelikle alfa
blokerler kullanılmalıdır. Alfa blokerler taşikardiyi kontrol altına alamazlar bu
durumda gerekirse beta blokerler alfa blokerlerden sonra tedaviye eklene-
bilir. Beta blokerlerin ilk tedavi yada tek başlarına kullanılmaları, vasokons-
trüksiyona yol açarak feo kromasitoma atağına neden olacağından dolayı
kontraindikedir. Ataklar sırasında nitrogliserin infüzyonu ile tansiyon kontrol
altına alınabilir. Ameliyat öncesi hazırlık dönemi önemlidir. Fenoksibenza-
min, fentolamin, prozasin ve doksazosin en çok kullanılan alfa blokerlerdir.

Ekstranodal yerleşen feokromasitomalara paraganglioma denir.


Ekstranodal yerleştiğinde en sık Zuckerkandl organında yerleşir.
Zuckerkandl organı aortanın bifurkasyo bölgesindedir.

86 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


81/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Daha çok salınan katekolamin norepinefrindir.


Tanı için en spesifik idrar testi 24 saatlik idrarda metanefrin atılımının artmış
olmasıdır.
Feokromasitoma atağı yapabilen nedenler:
Morfin
Tiramin
MAO inhibitörleri
Trisiklik antidepresanlar
Amfetamin, kokain
ACTH,
Glukagon
Metoklopramid
Fentanil
Guanetidin
İv kontrast maddeler

Multiple Endokrin Neoplaziler


MEN 1(Wermer sendromu):
Pituiter adenom (sıklıkla benign prolaktinoma) en sık
Paratiroid lezyonu (sıklıkla hiperplazi)
Pankreas tümörü (gastrinoma (en sık), insulinoma, glukagonoma, pankreatik
polipeptid salgılayan tümör)
MEN 2a (Sipple sendromu):
Medüller tiroid Ca
Feokromasitoma
Paratiroid lezyonu (primer hiperparatiroidizm)
MEN 2b (MEN 3)
Medüller tiroid Ca
Feokromasitoma
Marfanoid habitus
Multiple nörinomlar
MEN I de en sık görülen hipofizer adenom prolaktinomadır
Marfanoid görünüm MEN 2b de görülür
Pankreas tümörü en sık MEN I de görülür.

Referans 1: Tustime İmpetus DahiIiye - sayfa 124


Referans 2: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 446 - 447

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 87


82/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

2. Akut ST elevasyonlu miyokart enfarktüsü olgularında aşağıdaki durumlar-


dan hangisi trombolitik tedavi için kesin bir kontrendikasyon oluşturmaz?
A) Geçirilmiş intrakraniyal kanama
B) Serebral arteriovenöz malformasyon varlığı
C) Aort diseksiyonu kuşkusu
D) Kanama diyatezi
E) Uzamış (>10 dakika) kardiyopulmoner resusitasyon

Cevap E

Farmakoloji ve kardiyoloji ortak yapımı.


Trombolitik kesin kontrendikasyonları,
Kanama diyatezi ve/veya aktif kanama(menstruasyon hariç)
İntrakranial tümör
Serebral arteriovenöz malformasyon varlığı
Hemorajik SVO
Son 3 ay geçirilmiş tromboembolik SVO (ilk 3 saat hariç)
Aort disseksiyonu şüphesi.

Referans 1: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 30

3. Kırk beş yaşında bir erkek hasta akut pankreatit nedeniyle te-
davi ediliyor. Lipid profili değerlendirmesinde trigliserid düzeyi
1100 mg/dL, LDL kolesterol 90 mg/dL ve HDL kolesterol 40 mg/dL
olarak saptanıyor. Ailesel koroner arter hastalığı ve ailesel tip II diabetes
mellitus öyküsü olan hastanın açlık kan şekeri 120 mg/dL bulunuyor.
Bu hastada antilipid tedavi olarak aşağıdakilerden hangisinin ilk başlan-
ması en uygundur?
A) Fibrik asit türevleri
B) HMG–KoA redüktaz inhibitörleri
C) Kolesterol absorpsiyon inhibitörü
D) Safra asit bağlayıcı reçineler
E) Probukol

Cevap A

88 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


83/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Endokrin kardiyoloji ortak yapımı sorulardan biri daha.


Hiperlipidemi ve tedavisi.Trigliserid düşürmek için öncelikle fibrik asit deriveleri
verilmelidir.Statinler LDL düşürücü stratejide önem kazanır.Probukol güncel
tedavide kullanılmaz.(QT uzatır.)
Safra reçineleri LDL düşürür. Ama sekonder ilaç olarak seçilebilir.
Kolesterol absorbsiyon inhibitörleri de yine sekonder ilaç olarak aklımıza gelmelidir.

Referans 1: Tustime İmpetus DahiIiye - sayfa 131


Referans 2: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 463

4.
Akut lober pnömonisi olan bir hastada karakteristik vokal fremitus, per-
küsyon bulgusu, oskültasyonda krepitan rai ve tuber sufl duyulması bul-
guları aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
Oskültasvon
Vokal Perküsyon Krepitan rai Tuber sufl
fremitus bulgusu duyulması duyulması
A) Normal Rezonan Yok Yok
B) Artmış Matite Var Var
C) Azalmış Hipersonorite Yok Yok
D) Azalmış Matite Yok Var
E) Artmış Matite Yok Yok

Cevap B
Herhalde birebir tablodan bu kadar sorulabilir. Fizik muayene ile ilgili basit bir
göğüs sorusu.

Referans 1: Tustime İmpetus DahiIiye - sayfa 49


Referans 2: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 164

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 89


84/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

5. Elli beş yaşında, daha önceden şikâyeti olmayan, obez, sigara içmeyen bir kadın
hasta 3 haftadan fazla süren öksürük yakınması ile başvuruyor. ACE inhibitörü
almadığı öğrenilen hastanın, akciğergrafisi normal olarak değerlendiriliyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
B) Bronkojenik karsinom
C) Pulmoneremboli
D) Sol kalp yetmezliği
E) Gastroözofageal reflü

Cevap E

Hastada kronik öksürükten bahsediyor. Yanıltıcı olan kısmı sorunun başlangıcı


sigara içmeyen bayan; aklımıza adenokanseri getirebilir. Fakat akciğer gra-
fisi normal ve pnömoni kliniğide görülmüyor. ACE inhibitörü almıyor demiş
soruyu uzatmak için bir şey ifade etmiyor. Kilo kaybı olmaması ve obesiteyi
de düşünürsek reflü kronik öksürükte elimizde kalan tek şık oluyor.

Referans 1: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 161

6. Aşağıdakilerden hangisi akut respiratuvardistres sendromu tanısı konul-


masında kullanılan kriterler arasında yer almaz?
A) Predispozan bir durum varlığı
B) Pa02/FİO2 oranının 200’ün üstünde olması
C) Akciğer grafisinde bilateral alveolar veya interstisyel infiltrasyon olması
D) Pulmoner arter kapanma basıncının 18 mmHg’den düşük olması
E) Mekanik ventilasyon gerektiren hipoksemi

CEVAP B

Derslerimizde özellikle vurguladığımız soru profillerinden biri de ARDS idi.


Sorulması umarım bizim kadar sizi de mutlu etmiştir.
Tanı kriterleri ile ilgili bir kelime oyunu yapılmış.

• Pulmoner kapiller uç (wedge=kama) basıncının 18 in altında mmHg ol-


ması. Bu durum sol kalp yetmezliği olmadığını gösterir

90 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


85/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

• Ciddi arteriel pO2 düşüklüğü; Arteryel PO2 (mmHg)/ FIO2 (solunan O2


fraksiyonu) 200 ün altında olması
• Akut (<7 gün) başlangıçlı ortaya çıkmış akciğerde diffüz bilateral alveolar
yada interstisyel infiltrasyon

Referans 1: Tustime İmpetus DahiIiye - sayfa 56


Referans 2: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 185

7. Geniş spektrumlu beta laktamaz üreten Escherichia coli’ye bağlı bakteri-


yemi tedavisinde en uygun antibiyotik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nafsilin
B) Sefuroksim aksetil
C) Seftriakson
D) Ertapenem
E) Seftazidim

Cevap D

Aslında bir intaniye sorusu ama bu alışkanlığı biliyoruz.Bir iki tane soru dahili-
yede mutlaka oluyor. Yine şıklardan olabilcek bir soru 3 tanesi sefalosporin
,biride metisilin duyarlı staflarda etkili geriye karbapenem türevi ertapenem
kalıyor.

Referans 1: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 494

8. Aşağıdakilerden hangisi klorokine dirençli Plasmodium falciparum profi-


laksisinde kullanılır?
A) Doksisiklin
B) Klindamisin
C) Kinin sülfat
D) Artesunat
E) Primetamin

Cevap A

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 91


86/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Esi tus sorularının önemini vurgulayan noktalardan biri daha sıtma profilaksisi
deyince klorokin lakin direnç varsa tetrasiklin türevi doksiklin verilmelidir.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 359

9. Aşağıdaki hepatit viruslarından hangisi nedeniyle akut enfeksiyon gelişen


gebe bir kadında fulminan hepatit görülme olasılığı en yüksektir?
A) Hepatit A
B) Hepatit B
C) Hepatit C
D) Hepatit D
E) Hepatit E

Cevap E

Dahiliyenin belkide en basit sorusu gebe ve hepatit deyince E hepatit akla gel-
melidir.

TUS için kolay sayılabilecek bir soru. Hepatit anlatılırken sıklıkla vurgulanan bir
spot bilgi sorulmuş. Normal kişilerde çoğunlukla asemptomatik seyreden
hepatit E nin gebelerde yüksek mortalite (%20-40) ile seyreden epidemik
bir RNA virüsü olduğu, kronikleşmediği Fekal oral bulaştığı, inkübasyon
süresinin 2-9 haftaolduğu, Anti-HEVIgM 2. haftadan sonra pozitifleştiği,
Anti-HEVIgG’de aynı sürede yükselmeye başlayıp sonrası için koruyucu
olduğu hatırlanmalıdır.

Referans 1: Tustime İmpetus DahiIiye - sayfa 170


Referans 2: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 632

92 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


87/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

10. Yetmiş beş yaşında erkek hasta ateş ve karnın sol alt kadranında akut başlayan ağrı
yakınmalarıyla başvuruyor. Fizik incelemede abdominal distansiyon ve lokalize
peritonit bulguları saptanıyor. Lökosit sayısı 14 000/mm3 olarak bulunuyor.
Bu hastaya tanı koymada en uygun yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
A) Abdominal bilgisayarlı tomografi
B) Abdominal magnetik rezonans görüntüleme
C) Baryumlu kolon grafisi
D) Kolonoskopi
E) Ayakta karın grafisi

Cevap A

Dikkat ve ayırıcı tanı sorusu. Bu tabloda akla 3 tanı gelebilir; 1-İskemik kolit
2- Toksik megakolon 3- Kolonda akut divertikülit. Yaşlı bir hastada karın
ağrısı, lokalize peritonit, ateş ve lökositoz varsa akla ilk gelmesi gerekn
divertikülit olmalıdır. Akut divertikülitte kolonoskopi ve baryumlu grafiler
kontrendikedir. İlk tetkik sorulsa ayakta karın grafisi demek gerekirken, en
uygun tanısal tetkik sorulduğundan abdominal bigisayarlı tomografi doğru
cevaptır.

Referans 1: Tustime İnfotus DahiIiye - sayfa 607

11. Yetmiş yedi yaşında bir erkek hasta halsizlik ve eforla gelişen nefes darlığı, sırt ve bel
ağrısı yakınmalarıyla başvuruyor. Yapılan incelemelerde anemi, hiperkalsemi, üre–
kreatinin yüksekliği, kemiklerde litik lezyonlar ve paraproteinemi saptanıyor.
Bu hastadaki renal hasarın en olası nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Glomerüler hasar
B) Ürat nefropatisi
C) Hafifzincire bağlı tübülointerstisyel hasar
D) Hafifzincire bağı vasküler hasar
E) Böbreklerin plazma hücrelerince infiltre olması

Cevap C

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 93


88/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Yaşlı hasta bel ağrısı eşittir .Multıpl myelom .


Myelom böbreği hafif zincir nefropatisi,hiperkalsemi,hiperürisemi,amiloid gibi neden-
lere bağlı olabilir. Bunların en arasında en sık görülen hafif zincir nefropatisidir.
Multipl myelomanın klinik bulguları ve mekanizması

Klinik Bulgular Alttayatan nedenler Patojenik Mekanizma

Hiperkalsemi, pato- İskelet yıkımı Tumor genişlemesi;


lojik kırıklar, spinal tümör hücrelerinin
bası, litik kemik lez- OAF (osteoklast
yonları, osteoporoz, aktive edici faktör)
kemik ağrıları üretmesi,

Böbrek yetmezliği Hafif zincir proteinuri, Tümör ürünlerinin


hiperkalsemi, urat toksik etkileri, hafif
nefropatisi, inters- zincirler, OAF, DNA
tisiyel nefrit amiloid yıkım ürünleri, hipo-
glomerulopati, gamaglobulinemi
pyelonefrit

Anemi Myelofitizis, yapımın Tumor büyümesi,


azalıp, yıkımın tümör hücrelerinden
artması antikor ve inhibitör
madde üretimi

Infeksiyon Hipogamaglobuline- Tümör supresyonuna


mi, nötrofil migras- bağlı yapım azlığı,
yonunun azalması IgG

Nörolojik semptomlar Hipervizkozite, Tümör ürünleri; M


kryoglobulinler, ami- komponentin özel-
loid depolanması, likleri, hafif zincirler,
Hiperkalsemi, spinal OAF
bası

Kanama Pıhtılaşma bozuklu- Tumor ürunleri;


ğu, endotele amiloid pıhtılaşma faktör an-
hasarı, trombosit tikorları, hafif zincirler
disfonksiyonu trombosit antikorları

Kitle lezyonu Tumor genişlemesi

94 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


89/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Referans 1: Tustime DahiIiye Ders Notu - sayfa 553


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 88
Referans 3: Tustime İnfotus - sayfa 335 ve 336

12. On sekiz yaşında bir erkek hasta birkaç gün önce başlayan idrar miktarında
azalma ve kanlı idrar yapma yakınmalarıyla başvuruyor. Fizik muayenede kan
basıncı 165/105 mmHg, göz kapaklarında ve pretibial bölgede 2+ ödem bulu-
nuyor. Laboratuvar incelemelerinde serum kreatinin düzeyi 2.1 mg/dL, potas-
yum düzeyi 5.6 mmol/Lve idrarda protein miktarı 1 g/gün olarak saptanıyor,
idrar mikroskopisinde bol eritrositler ile eritrosit silendirleri görülüyor.
Bu hastanın tedavisinde aşağıdaki antihipertansif ilaçlardan hangisinin
kullanılması sakıncalıdır?
A) Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü
B) Alfa–adrenerjik blokör
C) Beta–adrenerjik blokör
D) Kalsiyum kanal blokörü
E) Loop diüretik

Cevap A

Orta zorlukta bir TUS sorusu. Bu soruda aslında ACE inhibitörlerinin hangi
durumlarda kullanılmayacağı konusu ön plana çıkmakatadır ki en önemli
iki durum 1- oligo-anürik akut böbrek yetmezliğinde intra-glomerüler ba-
sıncı azaltıp tabloyu kötüleştireceğinden ACE inhibitörü kullanılmaz, kul-
lanılıyorsa da kesilir. 2- hiperpotasemik hastalarda hiperpotasemiyi daha
da agreve edebileceğinden mümkün olduğunca bu tedavi seçeneğinden
kaçınılmasıdır. Yukarda bahsedilen hasta tipik bir akut poststreptokoksik
glomerulonefrit hastası olup, ACE inhibitörü bu hastadaki oligüri ve hiper-
potasemi nedeniyle sakıncalıdır.

Referans 1: Tustime DahiIiye Ders Notu - sayfa 552 ve 536


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 139
Referans 3: Tustime İnfotus - sayfa 529 ve 536

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 95


90/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

13. Aşağıdaki akut böbrek yetersizliği durumlarının hangisinde anüri gelişme


olasılığı en düşüktür?
A) Septik şoka bağlı akut tübüler nekroz
B) Bilateral akut kortikal nekroz
C) Hızlı ilerleyen glomerülonefrit
D) Bilateral renal arter oklüzyonu
E) Radyokontrast nefrotoksisitesi

Cevap E

Dikkat edilirse yine bilgiden ziyade mantık sorusu. Şıkların diğer hepsinde akut
tubuler nekrozun ya kendisi ya da nedenleri var. Oysa E şıkkında radyo-
kontrast nefrotoksitesi diyor. Tabiî ki ATN yapıp anüri yapabilir,çok düşük
oranda.Sonuçta nefrotoksik olan tüm ilaçar bu kadar sık anüri yapsa kul-
lanmamız opak maddeleri çok mümkün olmazdı.Soruyu okurken dikkatin
önemli olduğunu gösteren bir soru.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye- sayfa 530

14. Yirmi altı yaşında kadın hasta son 3 aydır el bileği ve proksimal interfalan-
geal eklemlerinde ağrı ve şişlik, ağızda tekrarlayan ülserler ve nefes alıp
vermeye bağlı artan batıcı tipte yan ağrısı yakınmalarıyla başvuruyor.
Laboratuvar incelemelerinde idrarda hücresel silendirler, proteinüri, he-
moglobin düzeyi 10 g/dL, lökosit sayısı 2500/mm3 olarak saptanıyor.
Bu hastada aşağıdaki otoantikorlardan hangisinin prevalansı en yüksek-
tir?
A) Antinükleer
B) Anti–Sm
C) Anti–Ro
D) Anti–fosfolipid
E) Anti–La

Cevap A

Aslında proksimal interfalangeal eklemlerinde ağrı ve şişlik hemen acaba ro-


matoid artirit soruyor dedirtiyor. Lakin oral aft işi SLE ‘ye doğru kaydırır.

96 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


91/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Nefes alıp vermekle olan ağrı muhtemel plevra tutulumunu gösteriyor.İdrar


bulguları ve sitopeniler ,ise işi bitiriyor.Soru kısalınca SLE’de hangi antikor
een sık görülür oluyor.
Zaten SLE için tarama testi olan ANA kesin cevaptır.

Referans 1: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 31


Referans 2: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 105

15. Akut gut artriti atağı ile başvuran bir hastanın tedavisinde aşağıdaki ajan-
lardan hangisinin kullanılması öncelikli değildir?
A) Kolşisin
B) Allo pürin ol
C) indometazin
D) Prednizon
E) Naproksen

Cevap B

Basit bir romatoloji sorusu ,akut gut krizine yaklaşım:


Akut atağın teadvisinde en uygun ilaç indometazin yada diğer NSAID grubun-
dan bir ilacın seçilip 7-10 gün kadar verilmesidir. Böbrek yetmezliği, peptik
ülseri yada konjestif kalp yetmezliği olan hastalarda kullanımı kontrendi-
kedir. Bonkospazma neden olabildikleri için nazal polibi olan yada aspi-
rin sensitivitesi olan hastalarda kullanılmamalıdır. İkinci seçilecek ilaç ise
kolşisindir. Kolşisin hem akut gut atağı tedavisinde hemde kronik tedavide
kullanılabilir. Oral yada intraartiküler kortikosteroid kullanımı diğer seçenek
bir tedavidir. Akut atak tamamen yatışmadan allopürinol ve probenesid
verilmemelidir. Kolşisinin gastrointestinal yan etkileri oldukça önemlidir.
kolşisin IV verildiğinde gastrointestinal yan etkileri daha az görülebilir ama
kemik ilği supresyonu yan etkisi artar ekstravaze olursa cilt altında infiltrat-
lara neden olur.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 135


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 42

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 97


92/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

16. – 17. SORULARI AŞAĞIDAKİ BİLGİLERE GORE CEVAPLAYINIZ.


Yaşamında ilk kez alt ekstremitede derin ven trombozu tanısı konulan ve etiyolojisi
araştırılan 35 yaşında bir kadın hastada protrombin zamanı, PTT, fibrinojen ve homo-
sistein düzeyleri normal bulunmuş; aktive protein C rezistansı saptanmıştır.

16. Bu hastadaki tablo aşağıdakilerden hangisi ile ilişkilidir?


A) Protrombin 2021 OAmutasyonu
B) Faktör V Leiden mutasyonu
C) Metilen tetrahidrofolat redüktaz gen mutasyonu
D) Protein C eksikliği
E) Antitrombin III eksikliği

Cevap B

Herediter trombofililer her sınavda artık karşımıza çıkmaktadır. Burada aslında


sorunun cevabı içinde gizli; aktive protein C rezistansı en sık faktör 5 inhibe
edici etkisi üzerindeki mutasyonla ortaya çıkar. (Protein C faktör 5 ve 8
inhibitörüdür.)

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 310 - 311


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 92

17. Bu hastanın tedavisi için en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?


A) Düşük molekül ağırlıklı heparin ile antikoagülasyon, vvarfarin tedavisinden
daha etkilidir.
B) Düşük molekül ağırlıklı heparin tedavisinde kanama riski, vvarfarine oranla
daha sık gözlenir.
C) Antikoagülan tedavi ömür boyu verilmelidir.
D) Antikoagülan tedavi önce 6 ay verilir, kesildikten sonra trombotik atak tek-
rarlarsa ömür boyu verilir.
E) Antikoagülan tedavi başlanırken önce vvarfarin daha sonra heparin başla-
nır.

Cevap D

98 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


93/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Sınavın dahiliye adına belki de tek tartışmalı sorusu budur. Aslında bunula ilgili
ESC pulomner emboli klavuzunda yazan cümlelerde net değildir. Fakat her
kitapta farklı yazmakla birlikte ilk atak sonrası 6 ay ,tekrarlarsa ömür boyu
seçeneği de mevcuttur. Artı homozigot ve heterozigot olması işleri birza
değiştirir.

ESC klavuzu,
Molekuler trombofili taşıyıcıları arasında, lupus antikoagulanı olan hastalar,
protein C ya da protein S eksikliği olanlar ve faktor
V Leiden ya da PTG20210A icin homozigot olanlar, uyarılmamış ilk venöz
tromboemboli atağından sonra suresi belirsiz tedaviye adaydrlar. Heterozi-
got faktor V Leiden ya da protrombin mutasyonu G20210A taşıyıcıları için
uzatılmış antikoagulan tedavinin klinik yararına dair kanıt bulunmamaktadır.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 310 - 311


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 92

18. Mikrositer anemi saptanan bir hastada hematokrit değeri % 32, serum demir
düzeyi, transferrin satürasyonu ve ferritin düzeyi normal olarak bulunuyor.
Bu hastada ayırıcı tanıda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülme-
lidir?
A) Aplastik anemi
B) Demir eksikliği anemisi
C) Pernisiyöz anemi
D) Folat eksikliği anemisi
E) Akdeniz anemisi taşıyıcılığı

Cevap E

Türkiye ve dünya şartlarında talasemi ile demir eksikliği birbirine karışabilir.


Daha da önemlisi mikrositer anemilerin ayırıcı tanısı bonus hematoloji so-
rularından biridir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 99


94/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 283


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 80

19. Aşağıdaki kemoterapötiklerden hangisi alkilleyici bir ajandır?


A) 6–merkaptopürin
B) Vinkristin
C) Siklofosfamid
D) Bleomisin
E) Aktinomisin–D

Cevap C

Eski sınav sorularının önemi bu soruda karşımıza çıkıyor. Kemoteropatik ilaç-


ların grup olarak bilinmesi önemlidir.

100 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


95/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 356


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 356

20. Aşağıdakilerden hangisi ACE inhibitörlerinin yan etkilerinden biri değildir?


A) Hipokalemi
B) Öksürük
C) Anjiyoödem
D) Bilateral renal arter stenozunda akut böbrek yetmezliği
E) Makülopapüler döküntü

Cevap A

Kardiyoloji ,endokrin ,nefroloji her dahili branşın bilmesi gereken sorularda biri.

ACE inhibitörlerinin en önemli yan etkileri;

Öksürük
Hipotansiyon
Proteinüri
Hiperkalemi
Döküntü,ürtiker

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 101


96/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Anjioödem

Kontrendikasyonların ise ;
Gebelik ve Bilateral renal arter stenozudur.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 521


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 139

21. Primer adrenokortikal yetmezlik tedavisinde, mineralokortikoid replas-


manı için aşağıdakilerden hangisi kullanılır?
A) Deksametazon
B) Fludrokortizon
C) Triamsinolon
D) Metilprednizolon
E) Prednizon

Cevap B

Bu sınavın verimli dallarından biri;endokrin yine notlarımızda birebir vurguladığ-


mız biraz dikkat gerektiren önemli bir soru.
Adrenal Bez Hipofonksiyonu (Addison Hastalığı, Adrenokortikal yetmezlik)
Primer kronik adrenokortikal yetersizlik olarak da adlandırılabilir. Adrenokortikal
dokuda destrüksiyon mevcuttur. Buna bağlı olarak minerolokortikoid, glu-
kokortikoid ve adrenal androjenlerin salgılanması azalmıştır. Buna ACTH
bağımsız adrenal yetmezlik de denir. Adrenal yetmezlik oluşması için adre-
nal glandın bilateral %90 harabiyeti gerekir. En sık etken gelişmiş ülkelerde
otoimmün, gelişmemiş ülkelerde ise tuberkülozdur. En sık enfeksiyoz etken
tuberkülozdur. Akut adrenal korteks yetmezliğinin en sık nedeni meningo-
koksemidir (Waterhouse Fredrickson sendromu).
Sekonder adrenal yetmezliğinin en sık sebebi kronik steroid tedavisidir. Bu has-
talarda Cushingoid görünüm vardır, hiponatremi olabilir ama hiperkalemi
yoktur. PY bulguları aynıdır. Hiperpigmentasyon yoktur.
Etyolojisi:
Otoimmunite
• Salt adrenokortikal yetersizlik
• MEDAC sendromu (Addison hastalığı, kronik mukokutanöz kandidiasis,

102 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


97/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

hipoparatiroidi= Otoimmun poliglandular yetersizlik tip 1)


• Schmidt sendromu (Addison hastalığı, Hashimoto tiroiditi, primer hipo-
gonadizm, tip 1 diabetes mellitus= Otoimmun ploiglandular yetersizlik
tip 2)
Tüberkiloz
Metastatik tümörler
İntraadrenal kanama
Hemokromasitozis
• Bilateral adrenalektomi
Adrenal infarktüs
Herediter ACTH cevapsızlığı
Fungal ve protozoal lezyonlar
AIDS
• Primer adrenal yetmezliğin en sık nedeni otoimmün nedenlerdir.
• En sık enfeksiyöz neden ise tüberkülozdur
• Bezin % 90 ı harab olmadığı müddteçe yetmezlik beklenmez.
• Akut adrenal yetmezliğin en sık sebebi meningokosemik enfeksiyonlar-
dır. (Waterhouse Fredrickson sendromu).
• Sekonder adrenal yetmezliğin en sık sebebi steroid kullanırekn aniden
kesilmesidir (yapılması gereken azaltarak kesmektir).
• Primer adrenal yetmezlikte hiperpigmentasyon varken hipofizer hasta-
lıklara yada steroid kullnaımına bağlı görülen adrenal yetmezlikte hiper-
pigmentasyon beklenmez.

Klinik:
Sinsi seyreder, bazen hasta hipokortizolemik krizle acile başvurur . Tuzlu yeme
arzusu vardır.
1. Kortizol eksikliği: Yorgunluk, iştahsızlık, bulantı, kusma, hipotansiyon, hipog-
lisemi
2. Mineralokortikoid eksikliği: Dehidratasyon, hiponatremi, hiperkalemi, asidoz,
hipotansiyon
3. Hiperpigmentasyon (en erken bulgudur, deri ve mukozadadır)
4. Kilo kaybı
5. Amenore (aksiller ve pubik kılların kaybı)
6. Vitiligo
7. Akut krizde kronik bulgulara ek olarak ateş, şok, karın ağrısı, apati ve krizin
ağırlığına göre bilinç değişiklikleri olur.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 103


98/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Laboratuar
Biyokimya:
Serum sodyumunda azalma (< 130 meq/L)
Serum K artma (> 5 meq/L)
Hipoglisemi
Üremi
Bikarbonat’da azalma (<28 mjEq/L)
Hematoloji:
Hematokrit’ de azalma
Nötropeni
Lenfositoz
Eozinofili
Monositoz
Radyolojik bulgular:
Küçük kalp
Adrenal bölgede kalsifikasyon
USG ve CT’de otoimmün etyolojide adrenal gland küçük, enfeksiyon ve
infiltratif hastalıklarda büyük görülür.
Diğer bulgular:
Plazma kortizol seviyesi düşük, ACTH yüksektir.
Kan şekeri düşüktür
İdrarda 17-ketosteroid ve 17-hidroksi kortikoidler azalmıştır.
Tanı: Addison hastalığının teşhisinde en yararlı test ACTH uyarı (synakten, co-
syntropin) testidir. ACTH verilmesine yanıt yoksa adrenal yetmezlik vardır.
İkinci aşamada plazma ACTH seviyeleri ölçülerek primer-sekonder ayırımı
yapılabilir (primerde ACTH yüksek, sekonderde düşükdür).
Tedavi: Addison hastaları ömür boyu glukokortikoid replasmanı almak zorunda-
dır. Dozu klinik bulgularda düzelmeye göre ayarlanır. Glukokortikoid veril-
mesine rağmen hiperkalemi devam ediyorsa mineralokortikoid replasmanı
da gerekir. Günlük glukokortikoid ihtiyacı 20-30 mg hidrokortizon eşdeğeri
steroiddir. Mineralokortikoid replasmanı amacıyla fludrokortizon 0.1-0.2
mg/gün dozda kullanılır. Mineralokortikoid dozu K düzeyine göre ayarlanır.
Stres durumlarında replase edilen glukokortikoid dozunun 2-3 misline çık-
mak gerekir. Sekonder hipokortizolemide mineralokortikoid ihtiyacı genelde
gerekmez.

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 443

104 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


99/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

22. Aşağıdakilerden hangisi uygunsuz antidiüretik hormon sendromunun


özelliklerinden biri değildir?
A) idrar sodyum düzeyinin genellikle yüksek olması
B) Serum kortizol düzeyinin normal olması
C) Serum albümin düzeyinin normal olması
D) Postural hipotansiyonun olmaması
E) Plazma renin aktivitesinin yüksek olması

Cevap E

Güzel bir endokrin sorusu.Uygunsuz ADH ile ilgili her şeyi bilmemizi gerektirme-
yen ,sadece RAA sisteminin baskılandığını bilmemiz yeterli.
Uygunsuz ADH salınımı sendromu
Hiponatremi, hipoürisemi, ödem olmaksızın total su miktarında artma ile sey-
reden klinik durumdur.
Etyoloji:
1. Malign hastalıklar; Pulmoner, Duodenum, Pankreas, Lymphoma, SSS
tümörleri
2. Pulmoner hastalıklar; Pnömoni, akciğer apsesi, tüberküloz, aspergilloz
3. SSS hastalıkları; Ensefalit, menenjit, beyin apsesi, Gullian-Barre send-
romu, intraserebral kanama, inme
4. İlaçlar; Klorpropamid, Vinkristin, Vinblastin, Siklofosfamid, Karbameza-
pin, Narkotikler
Patogenez: Normalde plazma osmolaritesi düştüğü zaman ADH hormon salı-
nımı durur. Uygunsuz ADH sendromunda plazma osmolaritesi düşmesine
rağmen ADH salınmaya devam eder. Aşırı salgılanan ADH vücutta suyun
tutulmasına ve idrarla Na atılmasına neden olur. Sonuçta plazma ozmola-
ritesi ve Na miktarı düşer. İdrar sodyumu artar (idrar osm>300 mosm/L).
Hipervolemi RAA sistemini süprese eder ve idrar Na miktarı genellikle 20
mmol/L’nin üzerindedir. Hipervolemiye rağmen ödem ve hipertansiyon bek-
lenmez.
Klinik: Hiponatremiye bağlı beyin ödemi bulguları vardır, (iştahsızlık, bulantı,
kusma, irritabilite konfüzyon, koma)
Tanı: Şüphelenilen vakalarda kesin tanı su yükleme testi ile konur. Plazma ve
idrar ADH düzeyleri de tanıda yardımcıdır.
Tedavi:
1. İlk basamak su kısıtlanmasıdır.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 105


100/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

2. Demoklosiklin ADH etkisini engelleyen en önemli ilaçtır.


3. Serum Na < 125 meq/L ise Na verilir. Na 24 saatte 12 meq/L’den fazla
artırılmaz. Hiponatremi varlığında hızlı Na artışına bağlı ponsta demi-
yelinizasyon meydana gelir.

Uygunsuz ADH salınımnda total vucut suyu artmıştır ama hastalar klinik olarak
övolemiktirler; hipertansiyon ve ödem görülmez.
Laboratuar olarak hiponatremi görülür
Hiponatermiye bağlı beyin ödemi ve buna abğlı bulgular görülebilir.
Serum ozmolaritesi düşüktür. Idrar osmolaritesi ise artmıştır.
İdrar Na dğzeyi genelde 20 mmol/l nin üzerindedir.
Uygunsuz ADH yada başka bir nedenle görülen hiponatremi eğer hızlı (çnerilen
12 meq/l den fazla arttırılmaması) düzeltilirse pontin myelonilizise neden
olur (pontin demiyelinizasyon).

Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 416


Referans 2: Tustime İmpetus Dahiliye - sayfa 114

23. Aşağıdakilerden hangisi akne patogenezinde rol oynayan faktörlerden biri


değildir?
A) inflamasyon
B) Foliküler hiperproliferasyon
C) Bakteriyal proliferasyon
D) Aşırı sebum üretimi
E) Retinoik asit türevlerin in kullanımı

Cevap E

Akne patogenezi dört önemli süreç içerir: pilosebase ünitesinde hiperkeratini-


zasyon, aşırı sebum salgısı, Propionibacterium acnes (P. acnes) bakterilerin
çoğalması ve inflamasyon. Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu
tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez, yağ
salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah nok-
talara komedon adı verilir .Komedon oluştuktan sonra, cildimizde bulunan
propionibacterium acnes adlı bakteri buraya yerleşir ve akne oluşumuna
katkıda bulunur. Akne tedavisinde retinoik asit türevleri kullanılmaktadır.

106 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


101/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

24. Oral mukoza ülserasyonları ve vücudunda bülleri olan bir has-


tada direkt immünofloresan incelemede epidermal hücre yüze-
yinde IgG antikorları saptanıyor. Nikolsky bulgusu pozitif bulunuyor.
Bu durumda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Pemfigus vulgaris
B) Dermatitis herpetiformis
C) Büllöz pemfigoid
D) Skatrisyal pemfigoid
E) Epidermolizis bullosa

Cevap A

PEMFİGUS
50-60 yaşta fazladır.
Erkek ve Kadında görülme sıklığı eşittir.
Epidermiste desmozomlara karşı gelişen IgG yapıda otoantikorlar vardır.
Diğer otoimmun hastalıklarla birliktelik sıktır.

Sınıflama:
P. Vulgaris:
En sık görülen formdur. Nikolsky (+)’dir.
Alttaki deri normaldir, eritem-inflamasyon yoktur.
Kaşıntı yoktur.
Mukoza tutulumu hemen her hastada vardır.
Mukozalarda erozyon oluşturur.
Skar bırakmaz.
P. foliaceus:
Subkorneal bül formasyonu gösterir.
Veziküller vücut yüzeyini %90’ından fazlasını kapsar.
Ağız lezyonu çok nadirdir.
Nikolski fenomeni (+)’ tir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 107


102/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Tanı:
İmmun floresan: dokuda bal peteği tarzı boyanma olur.
Tzanck testi, akantolizi gösterir. Herpes ve zonadada (+)’dir.

Tedavi:
Sistemik steroid ve immünosüpresif ilaçlarlardır.
Tedaviye en geç ağız mukozasındaki lezyonlar cevap verir.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 115


Referans 2: Tustime İmpetus Küçük Stajlar - sayfa 58

108 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


103/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

25. Son 12–24 saat içerisinde ortaya çıkan baş ağrısı ve uykuya eğilim ne-
deniyle acil servise getirilen 27 yaşındaki kadın hastanın muayenesinde
ateş 38.2 °C ölçülmüş, ense sertliği saptanmış, letarjik ve konfüze ol-
duğu gözlenmiştir. Fokal veya lateralize edici başka bir nörolojik bulgu
saptanmamıştır. Beyin omurilik sıvısının incelemesinde mm3 te 100 adet
lenfosit saptanmış, glukoz ve protein değerleri normal bulunmuştur.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bakteriyal menenjit
B) Tüberküloz menenjiti
C) Viral menenjit
D) Fungal menenjit
E) Karsinomatöz menenjit

Cevap C

Klinik olarak menenjit bulgularıyla acile getirilen hastanın BOS’undaki hücre


sayısının 200’den az olması, lenfosit karakterde olması ve şeker ve pro-
tein değerlerinin normal olması viral menenjit lehine olup doğru cevap C
şıkkıdır.

Tablo : Menenjitte BOS Bulgularının Etkenlere Göre Dağılımı.

BOS Basınç Hücre / Hücre tipi Protein Şeker


mm su mm3 mg/dll
Normal 150 <5 Lenfosit 15-45 2/3 kan
şekeri
Bakteriyel Artmış >500 PNL >100 <2/3 kan
şekeri
Tbc* ve Artmış 200-500 Lenfosit >100 <2/3 kan
fungal şekeri
Viral Artmış <200 Lenfosit Normal Normal
veya hafif
yüksek

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 400

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 109


104/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

26. Yirmi üç yaşında üniversite öğrencisi bir kadın hasta birkaç haftadır akşamları
ders çalışırken göz kapaklarında düşme ve çift görme olmasından, biraz ara verip
dinlenince geçtiğinden ama tekrar okumaya başladıktan bir süre sonra gene aynı
durumdan yakınmaktadır. Göz doktoru gözlerinde bir kırma kusuru saptayama-
mıştır. Nörolojik muayenede bilateral hafif ptozis dışında patoloji yoktur.
Bu hastada öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Maskeli depresyon
B) Guillain–Barre sendromu
C) Myastenia gravis
D) Botulinumzehirlenmesi
E) Multipl skleroz

Cevap C

MYASTENİA GRAVİS
Nöromuskuler kavşak hastalığıdır.
Otoimmun post-sinaptik asetil kolin reseptörlerine karşı gelişmiş antikor
vardır. Tekrarlayıcı hareketlerle artan kas güçsüzlüğü ve antikolinesteraz-
larla bu güçsüzlüğün düzelmesi tipiktir.
Her yaşta başlayabilir. 20-40 yaş kadınlarda sıktır.
%8-10 timoma ile birliktedir. Myastenia gravisde nöromuskuler kavşaktaki Ach re-
septörlerine antikor gelişmesi ve reseptör sayısının azalması söz konusudur.
Hastalık çoğu zaman okuler belirtilerle en sık olarakda tek taraflı pitozisle
başlar. Daha sonra çift görme eklenir. Tek başına bu bulgularla seyreden
hastalara okuler MG denilir. (% 10).
Konuşma güçlüğü, yutma güçlüğü, çiğneme güçlüğü, solunum güçlüğü bulber
bulgulardır. Erken yorulma ekstremitelerde daha önce başlayabilmesine
rağmen sıklıkla bulber bulgular önce oluşur.

110 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


105/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Tanı:
Antikolinesteraz ilaçlardan yararlanılır. Edrofonyum klorid (Tensilon) enjekte
edilir. Gözle görülür iyileşme (pitozda düzelme) varsa test pozitiftir.
EMG tanıda kullanılır.
Tedavi:
asetilkolinesteraz inhibitörleri (Pridostigmin),
steroidler, plazmaferez, immun supresifler, azotioprin, IgG, timektomi uy-
gulanabilir.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 61


Referans 2: Tustime Küçük Stajlar İmpetus - sayfa 35

27. Alkol yoksunluğunun klinik gidişi sırasında aşağıdakilerden hangisi en


belirgindir?
A) Nistagmus
B) Otonomik hiperaktivite
C) iştah artışı
D) Uyuklama
E) Psiko motor retardasyon

Cevap B

Alkol yoksunluğu uzun dönem ve fazla miktarlarda alkol kullanımından sonra


alkol miktarının azaltılması ya da kesilmesi ile ortaya çıkan bir durumdur.
Belirtiler 6-8 saat içerisinde başlar, 2. Ve 3. Günler en üst düzeye ulaşır,
4 ve 5. Günlerde azalır. Otonom sinir sistemi etkinliğinde belirgin artış
vardır, ateş, taşikardi, hipertansiyon, terleme, dehidratasyon ve elektrolit
bozuklukları görülebilir. Epileptik nöbetler olabilir.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Tus Soruları - sayfa 133

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 111


106/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

28. Toplumda hastalıkların nedenleri belirlendikten sonra sorunun çözümüne


yönelik yapılan deneysel epidemiyolojik araştırmalara ne ad verilir?
A) Kohort çalışması
B) Kesitsel çalışma
C) Müdahale araştırması
D) Vaka–kontrol araştırması
E) Tanımlayıcı araştırma

Cevap C

DENEYSEL – RANDOMİZE
Deneysel araştırmalar ya da müdahale tipi araştırmalar bir değişkeni belli grup
insanda değiştirmeyi amaçlar.
Sözgelimi allerjiye neden olan bir besin maddesinin diyetten çıkartılması ile yeni
bir tür allerji tedavisinin sonçlarının karşılaştırılması deneysel çalışmaya bir
örnek teşkil eder.
Değerlendirme deney ve kontrol gruplarındaki sonuçları karşılaştırarak yapılır.
Ancak uygulanacak yeni tedavi yöntemi ya da yapılacak girişimin zararsız
olduğu kanıtlanmış olmalıdır.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 222

29. Lomber 5 (L5) sinir kökü basısında aşağıdaki nörolojik bulgulardan han-
gisi görülür?
A) Patella refleksinde kayıp
B) Ayak başparmak dorsifleksiyonunda zayıflama
C) Baldır arka yüzünde ağrı ve uyuşma
D) Aşil refleksinde kayıp
E) Kuadriseps kasında atrofi

Cevap B

L5 siniri ayak parmağı ekstansör kaslarının inervasyonunu dolayısıyla ayağın


dorsifleksiyonunu sağlamaktadır.L5 sinir basısında ayak parmağı dorsiflek-
siyonunda zayıflama görülecektir.

112 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


107/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

30. Bir memesinde kitle ele gelen 25 yaşındaki bir kadın hastada ilk istenmesi
gereken görüntüleme yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ultrasonografi
B) Mamografi
C) Magnetik rezonans görüntüleme
D) Lenfatik sintigrafi
E) Duktografi

Cevap A

Tanımlanan hastada ilk yapılması gereken tetkik USG olup solit kistik ayrımı
yapılmalıdır. USG sonucu Solit kitle ise boyutu önemli olmakla birlikte has-
tanın yaşının genç olması fibroadenom olasılığını artırmaktadır. Ancak mut-
laka patolojik tanı konulmalıdır. Yani biopsi yapılmalıdır.

Referans 1: Tustime Genel Cerrahi Ders Notu - sayfa 231

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 113


108/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

31. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda görülen kabızlığın nedenlerinden bi-


ridir?
A) Hipogamaglobulinemi
B) Laktoz intoleransı
C) intestinal lenfanjiektazi
D) Biliyer atrezi
E) Hipotiroidi

Cevap E

Çocuklarda kabızlığın sorgulandığı klasik bir pediatri sorusu. Çocuklarda ka-


bızlık %95-96 fonksiyoneldir. Konjenital anomaliler (Hirschprung hastalığı,
kloaka anomalileri, anal yerleşim anomalileri,anal darlık vb.) daha sık yeni-
doğan dönemi dirençli kabızlıklarında düşünülür. Süt çocukluğu döneminde
ise gıda alerjileri, inek sütü entoleransı, tübulopatiler, D vitamini entoksi-
kasyonu, hipotiroidi, nadiren kistik fibrosis, çölyak hastalığı, elektrolit den-
gesizlikleri, beta bloker ilaçlar, vb. karşımıza çıkar. Oyun çağı çocuklarında
ise en sık neden non-organik nedenleri görürüz. Çoğu kez diyete ve tuva-
let alışkanlığına bağlıdır. Biliyer atrezide, intestinal lenfanjiektazide, laktoz
entoleransında kabızlık değil, ishaller, malabsorpsiyonlar gözlenir. Hipo-
gammaglobulinemi kabızlık ile ancak olası bir immun yetersizlikle yan yana
gelebilir. Bunlarda da kabızlık değil ishal görülür. Hipotiroidide ise kabızlık
en önemli bulgularındandır.

32. Asetaminofen zehirlenmesinde en belirgin hasar hangi organda görülür?


A) Böbrek
B) Karaciğer
C) Kalp
D) Beyin
E) Pankreas

Cevap B
Asetaminofen (parasetamol) zehirlenmesinde etkilenen ana organ karaciğerdir.
Karaciğerden elimine olan bir ilaçtır. Erken ve geç fazları bulunur. Karaciğer
hücresinde glutatyon tüketimine bağlı hasarlar dikkat çeker. Akut karaciğer
yetersizliğine ağır vakalarda götürebilir, toksik hepatit nedenlerinde önde
gelen bir ilaçtır. Tedavisinde de IV yoldan N-asetil sistein kullanılması, has-
talar 3-5 gün hastanede tutulmalıdır.

114 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


109/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

33. Neonatal dönemde görülebilecek sarılıkta aşağıdakilerden hangisi direkt


bilirübin artışına bağlı değildir?
A) Crigler–Najjar sendromu
B) Sepsis
C) Biliye ratrezi
D) Tirozinemi
E) Kisti k fibrozis

Cevap A

Yenidoğan döneminde direk hiperbilurubinemi kolestazla giden tabloları göste-


rir. İntrahepatik ve ekstrahepatik nedenler olabilir. Biliyer atrezi, metabolik
nedenler, neonatal hepatitler, Allagille sendromu, Caroli hastalığı, Byler
hastalığı, alfa-1-antitripsin eksikliği, sepsis, kistik fibrosis, üriner sistem en-
feksiyonları, ilaçlar, hipotiroidi, Dubin-Johnson sendromu, Rotor sendromu,
vb. neden olabilir. Wilson yenidoğan döneminde karaciğeri etkilemez, ko-
lestaz yapmaz. Crigler-Najjar ise indirek bilurubinin yüksek olduğu, non-
kolestatik, non-hemaolitik bir bilurubin metabolizması hastalığıdır. Tip-1
ve tip-II si vardır. Tip-1 de glukronil transferaz enzimi yoktur, kernikterusla
sonuçlanır. Tip-II de de yine indirek bilurubin yüksektir. Tip-II vakalarında
fenobarbital kullanımı sarılığı azaltır.

34. Sağlıklı doğan 3600 gram ağırlığında bir bebeğin Apgar skoru 5. dakikada 8, 10.
dakikada 9 olarak bulunuyor. Yaşamının 12. saatinde sarılık tespit ediliyor. Kan
grubu A Rh(+) olan bebeğin annesinin kan grubu 0 Rh(+) dir. Laboratuvar incele-
melerinde total serum bilirübin düzeyi 9 mg/dL olarak saptanıyor.
Bu bebek için en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anneye sık sık emzirmesi söylenerek 4 saat sonra bilirübin düzeyinin kont-
rol edilmesi
B) Fenobarbital tedavisine başlanarak 4 saat sonra bilirübin düzeyinin kontrol
edilmesi
C) Kan değişimi için hazırlıkların başlatılması
D) Fototerapiye başlanarak 4 saat sonra bilirübin düzeyinin kontrol edilmesi
E) Bebeğin yeterince beslenemediği düşünülerek sıvı tedavisine başlanması

Cevap D

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 115


110/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Klinik deneyimi olanlar için çok basit bir soru, klinik deneyimi olmayanlar da
eleyerek doğru şıkka ulaşabilir.
İlk 24 saat içinde çıkan hiperbilirubinemi, anne kan grubu O Rh (+), bebek
kan grubu A Rh (+), anne vev bebek arasında ABO uygunsuzluğu var.
Daima patolojik kabul edilmelidir. Saatlik artışı 0.75 mg, günlük 5 mg/dl
fazla artmış, satte 0.5 mg/dl fazla artma olması durumunda bu çocuğun
kan değişimi ihtiyacı da olabilir ancak her durumda önce FT açılıp bilirubin
düzeyi kontrol edilmelidir.
Fenobarbital enzim indüksiyonu yaparak Crigler Najjar tip 2 ve Gilbert sendro-
munda kullanılır.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notu III föy - sayfa 492, 501

35. Aşağıdaki bulgulardan hangisi diyabetik anne çocuklarında görülmez?


A) Hipoglisemi
B) Hipokalsemi
C) Takipne
D) Tremor
E) Hipermagnezemi

Cevap E

Diyabetik anne bebekleri sıkça sorulan ve hala popülerliğini koruyan bir konu.
Başlıca metabolik sorunları hipoglisemi, hipokalsemi ve hipomagnezemidir.
Soru yapılırken hipomagnezemi, hipermagnezi yapılarak kullanılmıştır.
Klinik manifestasyonlar çoğu LGA doğan polisitemik bebeklerdir. Beyin hariç
bütün organlar büyük olur.
1. Hipoglisemi ilk 1 saatte kan şekeri bakılmalı.
2. Hipokalsemi ve hipomagnezemi
3. Polisitemi ve sarılık
III föy sayfa 509
Diyabetik anne bebekleri:
Konjenital anomaliler perikonsepsiyonel glikoz yüksekliği nedeni iledir. Kontrol
edilesi ile önlenir. Erken dönemde insülinin göreceli eksikliğine bağlı asidoz
oluşması konjenital anomalilere yol açar. Diyabetik olmayanlardan 3 kat
fazladır.

116 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


111/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Fetal hiperglisemiye bağlı bulgular:


1. Konjenital anomaliler
2. Azalmış büyüme (0-20 GH, erken geblikte)
3. Hiperinsülinemi (> 20 GH)
Fetal hiperinsülinizme bağlı bulgular:
1. Hipoglisemi (0-7 gün)
2. Surfaktan eksikliği
3. İmmatür karaciğer metabolizması
Fetal hiperglisemi ve hiperinsülinizme bağlı bulgular
1. Fetal makrozomi (> 20 GH): Doğum asfiksisi, geçici taşipne, kardiyom-
yopati
2. Fetal hipoksi (> 30 GH): Polisitemi, demir anomalileri
Polisitemiye bağlı renal ven trombozu ve inme riski artar.
Kardiyomegali asimetrik septal hipertrofi şeklinde olur ve idyopatik subaortik
stenozla karışır. Digoksin ve diğer pozitif inotropikler kötüleşmeye neden
olur.
RDS ve taşipne daha sıktır.

36. Yenidoğan bebeklerde geçici tirozinemi ile ilgili olarak aşağıdaki ifadeler-
den hangisi doğrudur?
A) Tedavide vitamin C kullanılır.
B) Zamanında doğan bebeklerde prematür bebeklere göre daha sık görülür.
C) Genellikle yaşamın 1. haftası içinde düzelir.
D) Yüksek proteinle beslenen bebeklerde hastalığın gelişme riski daha azdır.
E) Geçici olmasına karşın ağır bir klinik seyri vardır.

Cevap A

Tirozin metabolizma bozukluklarının vitamini C vitaminidir.


Sınavın en kolay sorularından biri, eski TUS sorusu
Geçici tirozinemi: 4 HPDD geçici yetersizliği sonucu bazı yeni doğanlarda ya-
şamın ilk 2 haftasında plazma tirozin yükselebilir.
Hastaların çoğu asemptomatiktir. Nadiren metablik asidoz, beslenme güçlüğü
ve uzamış sarılık görülebilir. Guthrie tarama testinde fenilalanin düzeyleri-
nin yüksek olması ile tanınırlar.
Tedavi edilmeseler bile 1 ayda düzelirler. Kısa süren diyetten proteinin kısıtlan-

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 117


112/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

ması ve diyet ile C vitamini verilmesi önerilir.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notu III föy - sayfa 658

37. Nutrisyonel raşitizm ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru-
dur?
A) En sık 5 yaşından sonra görülür.
B) Kraniotabes saptanması her zaman patolojiktir.
C) Maternal vitamin D eksikliği raşitizm için risk oluşturmaz.
D) Parathormon düzeyi artmıştır.
E) Raşitizmde kemik doku dışında fizik muayene bulgusu yoktur.

Cevap D

Raşitizm büyüme plakları henüz açıkken olan tablodur, en belirgin muayeneler


kemik sisteminde saptanır, en yaygın sebebi D vitamii eksikliğidir.
Kraniotabes 3 aya kadar fizyolojiktir.
D vitamini eksikliğinde Ca N veya düşük, PTH artmı, 25 OH D vitamini düşüktür.
Nutrisyonel eksiklikte artan PTH’ya bağlı asidoz ve tubulopati de görülür.
Pediatri III föy sayfa 582

38. Aşağıdakilerden hangisi fenilalanin hidroksilaz eksikliğinin klinik bulgula-


rından biri değildir?
A) Ağırmental retardasyon
B) Ekzematöz döküntü
C) Epilepsi
D) Hiperaktivite
E) Kastonusunda azalma

Cevap E

Metabolizma sorularında sık sorulan bir konu daha fenilketonüride olmayan


bulgu tonus artışı olur, bunu tonus azalması şeklinde yaparak soru sorul-
muş.
Fenilketonüri: Eksik olan enzim fenil alanin hidroksilazdır. Enzim düzeyi ile klinik

118 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


113/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

ilişkilidir. Enzimin kofaktörü tetrahidrobiyopterindir. Fenilalanin yüksekliğinin


toksisitesi sinir sistemi üzerinedir.
Hastalar doğumda normaldir. Mental retardasyon, tonus artışı, hiperaktivite,
tendon reflekslerinde artış, konvülzyon (hipsaritmi,infantil spazm), self
mutilasyon,otistik davranışlar,atetoz ve parkinsonizm görülebilir. EGG bo-
zuklukları konvülziyonlardan daha sık görülür. Mikrosefali olur. Seboreik ya
da egzematöz deri döküntüsü, açık ten ve göz rengi olur. Deri döküntüleri
zamanla geçer.
Klasik PKU tanı
• Kan fenilalanin düzeyinin 20 mg/dl’den yüksek olması
• Plazma tirozin düzeyinin normal/düşük olması
• İdrarda fenilalanin metabolitlerinin artması
• Kofaktör tetrahidrobiopterinin normal olması (Hiperfenilalaninemi
saptandıktan sonra kofaktör eksikliğini ekarte etmek için mutlaka BH4
yükleme testi yapılmalıdır)
Tedavi: Ömür boyu Phe kısıtlı (protein kısıtlı değil) diyet (ileri yaşlarda demiye-
linizasyon ). Düzenli diyet ve takip ile ile normal gelişirler. Aşırı kısıtlanması
sonucu fenilalanin eksikliği büyüme geriliği, anoreksi, döküntü, anemi, di-
yare ve ölüme yol açabilir. Ayrıca bu hastalarda tirozin de esansiyel hale
gelmiştir.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notu III föy - sayfa 656

39. Aşağıdaki parametrelerin hangisinde demir eksikliği tedavisi sonrası en


erken değişiklik gözlenir?
A) Hemoglobin düzeyi
B) Hematokrit düzeyi
C) Ortalama eritrosit hacmi (MCV)
D) Ferritin düzeyi
E) Retikülosit sayısı

Cevap E

Demir eksikliği anemisinde tedaviye cevap olarak düzelme sırası aşağıda ve-
rilmiştir;
Tedaviye cevap (sırası ile )

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 119


114/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

• İlk 12-24 saat : demir içeren enzimlerin replasmanı ile irritabilite ve iştah-
sızlıkta düzelme
• 36-48 saat : kemik iliği yanıtı ve eritroid hiperplazi
• 48-72 saat : retikülositoz başlar ve 5-7.günde pik yapar
• 4-30 gün : hemoglobin düzeyi yükselir
• 1-3 ay : demir depoları dolar
• Glossit, kaşık tırnak gibi bulguların düzelmesi birkaç ay sürer
• Mikrositozda tam düzelme 3-4 ay alır
• Ferritin en son düzelen parametredir
Şıklarda kemik iliği yanıtı olarak ilk gösterge retikülosit değeri artışı olduğundan
cevap E şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notları I. Fasikül - sayfa 89-91

40. Solukluk, büyüme geriliği ve hepatosplenomegali saptanan 6 aylık erkek bebekte,


periferik yaymada hipokrom–mikrositer eritrositler, polikromazi, retikülosit düze-
yinde artma ve elektroforezde hemoglobin F düzeyi % 80 olarak bulunuyor.
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Megaloblastik anemi
B) Hemofili A
C) Beta ta İaşemi trait
D) Beta ta İaşemi majör
E) Orak hücreli anemi

Cevap D

Olgu sunumunda verilen hasta; 6 aylık solukluk, hepatosplenomegali(HSM) ile


başvuran ve laboratuarında hipokrom mikrositer anemi, retikülositoz ve Hb
F artışı saptanan bir hastadır. Bu kadar küçük bir çocukta anemi, HSM,
retikülositoz ve Hb F artışı Beta talasemiyi düğşündürmelidir. Beta tala-
semi trait taşıyıcılık olup genellikle hafif solukluk dışında asemptomatiktir
ve tanıda Hb A2 önemlidir. Olguda özellikle Hb F artışının verilmesi ve ilk 6
ayda belirgin HSM gelişmiş olması ön planda Beta talasemi majoru düşün-
dürmektedir. Bu olgularda genellikle Hb F değeri %90 ve üzerinde olsa da
sorudaki olgunun küçük olması ve ayırıcı tanıda başka hastalık olmaması
doğru cevabı D şıkkı yapmaktadır.

120 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


115/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Beta Thalasemi Major (Cooley Anemisi)


• Homozigot beta thalesemidir.
• Hb 6 ay-1 yaş arasında transfüzyon gerektirecek düzeylere iner
• Yeterli transfüzyon yapılmayan hastalarda ciddi anemi, eritopoez artışı,
kemik iliğinin massif genişlemesi şekil değişiklikleri olur
• Solukluk, hemosiderozis ve sarılık
• İleri yaşlarda dalağın aşırı büyümesi mekanik rahatsızlık ve hipersplenizm
• Transfüzyon (Tx) yapılmamış ise Hb < 5gr/dl altındadır
• Periferde ağır hipokromi, mikrositoz, poikilositoz, “target” hücreleri,
• nükleuslu eritrositler (normoblastlar)
• İndirek bilirubin artmış
• Serum ferritin ve demir artmış, demir bağlama kapasitesi azalmıştır
• Serum LDH yüksektir
• Retikulosit sayısı inefektif eritropoez ve yıkım beraber olduğu için normal
olabilir ama genellikle hafif retikülosit artışı vardır
• Tanı :Hb elektroforez=> HbF düzeyinin %90‛ın üzerinde olması ile konulur.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notları I. Fasikül - sayfa 102-103

41. Aşağıdakilerden hangisi herediter kemik iliği yetmezliği hastalıklarından


biri değildir?
A) Diskeratozis konjenita
B) Miyelodisplastik sendrom
C) Fankoni anemisi
D) Amegakaryositiktrombositopeni
E) Shvvachman–Diamond sendromu

Cevap B

Soru aslında basit bir bilgiyi yani myelodisplastik sendromun kalıtsal olmadığını
sorguluyor ama yine de kalıtsal olanların bilinmesini isteyen bir soru gibi
görünüyor.
Herediter kemik iliği yetmezliği (kalıtsal aplastik anemiler) nedenleri şöyle sı-
ralanabilir;
• Fanconi aplastik anemisi (en sık)
• Shwachman-Diamond sendromu

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 121


116/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

• Diskeratosis kongenita
• Amegakaryositik trombositopeni

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notları I. Fasikül - sayfa 105-106

42. Altı yaşında, o güne kadar herhangi bir yakınması olmayan asiya-
notik bir çocuğun fizik muayenesinde pulmoner odakta 2°/6° sisto-
lik üfürüm, ikinci kalp sesinde sabit çiftlenme duyuluyor.
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fonksiyonel üfürüm
B) Pulmonerstenoz
C) Atrial septal defekt
D) Fallot tetralojisi
E) Patent duktus arteriozus

Cevap C

Soru çok klasik. Pulmoner odakta sistolik üfürüm ve tipik bulgu olan S2’nin sabit
çiftleşmesi = Atrial septal defekt (ASD). Çocuklarda genellikle asemptoma-
tik olması da bir diğer özellik. Sadece üfürüm !!
Atrial septal defektte bulgular;
Fizik bulgular:
Pulmoner odakta sistolik ejeksiyon üfürümü
S2’de sabit çiftleşme duyulur
Şant fazla ise TS üfürümü (middiyastolik rulman ve S3)
TELE:
Akciğer damarlanmasında artma
Pulmoner konus belirginleşme
RVH ve RAD
EKG:
Sağ aks deviasyonu (+90 ile +180) ve RVH
İnkomplet RDB (V1 de rsR’)
Primum defektlerde, RDB + Sol aks (AV nod sol atriyumda)
(A-V nod sol atriyuma ve posteriora yer değiştirir. Elektrik aks değişir)

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notları I. Fasikül -- Sayfa 19-20

122 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


117/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

43. Pulmoner kan akımında azalma gözlenen siyanotik kalp hastalığı aşağıda-
kilerden hangisidir?
A) Ventriküler septal defekt
B) Atrial septal defekt
C) Fallot tetralojisi
D) Büyük arter transpozisyonu
E) Patent duktus arteriozus

Cevap C

Bu soru bence TUS’un bu dönemki en kolay sorularından birisi. Çünkü şıklarda


yer alan 5 seçenekten üç tanesi siyanotik kalp hastalığı değil( ASD, VSD
ve PDA). Diğer iki siyanotik kalp hastalığından Fallot tetralojisi zaten özel-
likle sağ ventrikül çıkım yolu darlığına bağlı pulmoner oligemik bir hastadır.
Büyük arter transpozisyonunda ise sadece büyük arterlerin yer değişimi ve
buna bağlı RA-RV- AORTA ve LA-LV-PULMONER ARTER sirkülasyonu
olduğundan pulmoner kanlanmada bir azalma söz konusu değildir.
FALLOT TETRALOJİSİ (TOF): Bu sendromu oluşturan patolojik komponentler:
• VSD (geni,ş subaortik)
• Sağ ventrikül çıkım yolu darlığı (RVOT) darlığı (sıklıkla infundibüler) ve buna
bağlı pulmoner oligemi
• Aortanın ata biner tarzda septumun üzerinde yer alması
• Masif RVH (sekonder)
• TOF’da prognoz RVOT darlığının derecesi (infindibüler darlık, valvüler darlık
veya pulmoner hipoplazisi) ile ilişkilidir.

Referans: TUSTIME pediatri ders notları I. Fasikül Sayfa 16 ve 32-35

44. Aşağıdakilerden hangisi kronik böbrek yetersizliği olan hastalarda sapta-


nan aneminin nedenlerinden biri değildir?
A) Folat eksikliği
B) Eritrosit ömrünün kısalması
C) Demir eksikliği
D) Tübüler hasar
E) Eritropoietin yapımının azalması

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 123


118/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Cevap D

Kronik böbrek yetmezliğinde önemli sorunlardan birisi de anemidir. Anemiye


yol açan birçok neden bulunmaktadır. En önemlisi eritropoetin yapımının
azalmasıdır.
Kronik Böbrek Hastalığının Patofizyolojisi

Asidoz Asit atılımı, amonyum sentezi,


bikarbonat emiliminin ↓

Na retansiyonu Renin üretiminin↑, oligüri

Na kaybı ve konsantrasyon Tubuler hasar, solüt diürezi


defekti

Hiperkalemi GFH↓, alım↑, met. asidoz

Renal osteodistrofi Dvit yapımında↓, hiperfosfatemi,


hipokalsemi, hiperparatoidi

Büyüme geriliği ↓ kalori alımı, BH rezistansı,


anemi, renal osteodistrofi,
Metabolik asidoz

Anemi Eritropoetin, demir, folik asit,


vit.B12 ↓, eritrosit ömründe
kısalma

Perikardit /kardiyomyopati Sıvı yükü, üremi, hipertansiyon

Nörolojik bulgular Üremi, Al toks., HT

KBY’de Anemi: KBY’de anemini esas nedeni böbrekte eritropoetin sentezlen-


mesinin yetersiz olmasıdır. Eritropoetin tedavisi kullanılır. Eritorpoetin ve
darbopoetin anemi tedavisinde kullanılır. Beraberinde demir desteği yapıl-
malıdır.
Eritropoetin tedavisi
Yan etkileri: Hipertansiyon, pure red cell anemi (EPO antikorlarına bağlı), kon-
vülziyon, demir eksikliği, vasküler girişimler sonrası pıhtılaşma eğilimi.

124 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


119/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

EPO tedavisinin faydaları


Transfüzyon ihtiyacında azalma
Histokompatibilite antijenlerine duyarlaşmada azalma
Demir yüklenmesinden korunma
Enfeksiyonlarda azalma
İştah egzersiz toleransında ve uykuda iyleşme

45. Aşağıdakilerden hangisi primer nefrotik sendromu olan bir çocuğun teda-
visinde yer almaz?
A) Bol proteinli diyet
B) Kortikosteroidler
C) Diüretikler
D) Albümin
E) Alkilleyici ajanlar

Cevap A

Nefrotik sendrom tedavisi ile ilgili iyi kurgulanmış bir soru. A şıkkı dışındakiler
primer nefrotik sendrom tedavisinde iyi bilinen ilaçlardır. Ancak A şıkkında
“bol proteinli diyet” şıkkı yerine daha net bir yanlış konulmalıydı. Nefro-
tik sendrom tedavisinde Na kısıtlaması yapılmalı. Yaşına uygun protein
desteği almalıdır. Erişkin bilgilerinde ise düşük proteinli diyet (1 gr/kg/gün)
önerilmektedir. Sonuçta nefrotik sendrom tedavisinde “bol proteinli diyet”in
yeri yoktur.

Nefrotik Sendrom
Çocuklarda ortaya çıkan nefrotik sendromun nedeni (% 90) primer glomerül
hastalıklardır.
Bunlardan da en sık rastlanan minimal lezyon hastalığı (% 85), ikinci sırada
fokal glomerüloskleroz, 3. sırada mezangial proliferasyon gelir.
Sekonder hastalıklardan amiloidoz ve Hepatit B ilk sıralardadır.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 125


120/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Nefrotik sendrom komponentleri:

• Proteinüri (erişkinde >3.5 gr/gün, çocukta >40 mg/m2/saat)


• Hipoalbüminemi (<2.5 gr/dl)
• Ödem (soluk, soğuk, gode bırakan bir ödem)
• Hiperlipidemi
• Lipidüri

Sekonder nefrotik sendrom nedenleri


Membranöz nefropati
Membranoproliferatif GN
Postenfeksiyoz GN
SLE
Henoch Schönleain purpurası
Enfeksiyonlar: HBV (mebranöz nefropti), HCV, HIV (Sıklıkla fokal segmental
glomerüloskleroza), malarya, sifiliz, toksoplazma.
Maligniteler (Hodgkin lenfoma ve minimal lezyon hastalığına yol açarak)
Allerjik- immünolojik: Gıda allerjisi, arı sokması, castleman hastalığı, Kimura
hastalığı
Glomerüler hiperfiltrasyon: Morbid obezite, oligonefronia, azalmış nefron sayı-
sına adaptif cevap
İlaçlar
• Penisilamin, kaptopril, altın tuzları, NSAİD => Membranöz glomerülopati
• Probenezid, etosüksimit, metimazol, lityum => Minimal lezyon hastalığı
• Prokainamid, klorpropamid, fenitoin, timetadion => Proliferatif GN

Minimal değişiklik hastalığı (Nil Hastalığı, Lupoid nefroz, MDH):


• Çocukluk çağı nefrotik sendromlarının en sık nedenidir.
• Nefritik tablo oluşturmaz. Işık mikroskopunda herhangi bir patoloji sap-
tanamaz. Elektron mikroskopunda ayaksı çıkıntılarda düzeleşme vardır.
Herhangi bir birikim yoktur.
• Kompleman normaldir. En sık 2 – 6 yaş arası erkeklerde görülür.
• Aşılama/Hodgkin hastalığı ile ilişkilidir.

Klinik bulgular:

• İlk fark edilen bulgu periorbital ve alt ekstremitede ödemdir.

126 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


121/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

• İştahsızlık, karın ağrısı, diare, irritabilite sık görülür.


• Hipertansiyon, makrasokopik hematüri nadirdir.
• Asemptomatik proteinüri olmaz. Masif poteinüri vardır. Proteinüri selektiftir.
Steroide en iyi cevap veren nefrotik sendrom nedenidir.
• Steroid tedavisi öncesinde PPD yapılmalıdır.
• Böbrek yetersizliğine ilerlemez.

Minimal değişiklik hastalığından uzaklaştıran bulgular- biyopsi yapılması gere-


ken bulgular:
• Aile öyküsü,
• <1 yaş ve > 8 yaş ortaya çıkan NS
• Makroskopik hematüri
• Persiste eden hipertansiyon
• Sistemik hastalık bulguları
• Pulmoner ödem, ekstrarenal bulgular (artrit, döküntü, anemi)
• Hipovolemiye bağlanamayan böbrek yetmezliği bulguları
• Düşük serum C3 düzeyi
• Dört haftalık steroid tedavisine yanıt vermeyen steroide dirençli olgular
• MDH düşünülen hastalara biyopsi yapılmadan tedavi başlanılabilir.

Laboratuar bulguları:
Nefrotik düzeyde proteinüri var.
• α-2 globülin artmış; albümin ve γ globülin azalmış.
• Genellikle hiperkolesterolemi var.
• Bazen trigliserid ve fosfolipid düzeyleri de yükselir.
• LDL ve VLDL artmış, HDL ise normal.
• Makroskopik hematüri olmaz.
• Olguların %25’ inde geçici mikroskopik hematüri
• Eritrosit sedimentasyon hızı yüksektir.
• Serum C3 ve C4 normal
• Üre ve kreatinin değerleri normal, böbrek yetersizliği beklenmez.

MDH tedavi
Tuz kısıtlaması
• Kortikosteroid: Steroide en iyi cevap veren nefrotik sendrom nedenidir.
Kortikosteroid tedavisi 4 hafta. 4 hafta sonunda klinik bulgular gerilerse “ste-
roide duyarlı”, cevap vermezse “steroide dirençli” 4 hafta sonunda cevap

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 127


122/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

veren ama steroid azaltılınca bulgular tekrar ortaya çıkarsa “steroide ba-
ğımlı” denir.
Albümin infüzyonu: semptomatik ödem veya asit- efüzyon, hipovolemiye se-
konder böbrek yetmezliği olmadan verilmez. Albumin infüzyonundan sonra
diüretikler verilir.
Steroide cevap vermeyenlerde siklofosfamid gibi diğer immun supresifler ve-
rilir

46. On dört yaşında bir erkek çocuk sol üst kolda şişlik yakınmasıyla başvuruyor.
Çekilen radyografide sol humerus diafizinde litik bir lezyon gözleniyor. Lezyo-
nun etrafında periost reaksiyonu (soğan zarı görünümü) saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Osteoid osteom
B) Osteosarkom
C) Evving sarkomu
D) Langerhans hücreli histiositoz
E) Basit kemik kisti

Cevap C

Yine farklı şekillerde daha önceki sınavlarda sorulmuş bir soru. Diyafizde litik
lezyon ve soğan zarı görünümündeki periost reaksiyonu = Ewing sarkomu
Ewing sarkomu
• Histolojik olarak uniform mavi yuvarlak hücreli tümörler
• Tümör dokusunun glikojen içermesi -PAS (+)
• t(11;22) olması
• MIC-2 antikor pozitifliği
• Femur ve pelvis en sık tutulur
• Uzun kemiklerin diafizinde litik lezyonlar
• Soğan zarı görünümü
• Ewing sarkomu genellikle akciğer ve kemiğe, daha az sıklıkla kemik iliğine
ve santral sinir sistemine metastaz yapar
• Esas bulgu ağrı, ateş ve hassasiyet, yumuşak doku kitlesi => Osteomiyelit
ile karışır
Tedavi cerrahi, RT ve KT
KT’de doksorubisin,vinkristin, siklofosfamid yan etki izle

128 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


123/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Kötü prognoz kriterleri


• Metastatik hastalık
• Kemik ve Kİ tutulumu
• Pelvik ve sakral tutulum
• LDH artışı

OSTEOSARKOM (OS) VE EWİNG SARKOMU(ES) FARKLARINI BİLMEK


ÖNEMLİ !!!
• OS osteoid içeren iğsi hücelerden, ES küçük yuvarlak hücrelerden oluşur
• OS predispozan hastalık vardır, ES yoktur
• OS metafizden ES diafizden çıkar
• OS genelde sklerotik lezyon, ES litik lezyon olur.
• OS periorst reaksiyonu gün ışığı, Codman üçgeni, ES soğan zarı şeklin-
dedir.
• Tedavide OS RT etkisizdir. ES etkilidir.
• ES ateş tartı kaybı gibi sistemik belirtiler olur ve osteomyelit ile karışır.

Referans 1: TUSTIME pediatri ders notları I. Fasikül Sayfa 147-148


Referans 2: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 186

47. Aşağıdaki tümörlerden hangisi ishale yol açan peptid salgılayabilir?


A) Nöroblastom
B) Wilms tümörü
C) Rabdomiyosarkom
D) Hepatoblastom
E) Adrenokortikal karsinom

Cevap A

Hemen hemen hiçbir sınavda PAS geçilmeyen tümör : Nöroblastoma. Bu sefer


Vazoaktif intestinal peptid (VIP) salgılayarak ishale yol açması sorgulanmış.
Bu tümörün her özelliği sorgulanabilir. Çünkü bu tümör ilk 1 yılın en sık
malignitesi !!!
Nöroblastom
• Çocukluk çağında SSS dışında en sık solid tm
• İnfant dönemdeki tm % 50 (<1 yaş EN SIK MALİGNİTE)

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 129


124/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

• İki yaş altında sık, erkeklerde daha sık


• 1 p delesyonu, N myc amplifikasyonu var
• Ganglionöromo- ganglionöroblastom
• Nöral krestin olduğu herhangi bir yerden çıkabilir
• %70 abdomende (genellikle adrenal bezden)
• %20 torakstan (posterior mediastenden)
• %10’luk kısım ise vücudun herhangi bir bölgesinden çıkabilir
• En sık metastaz uzun kemikler- kafatası ve kemik iliği, lenf nodlarına, KC ve
subkutan dokuya olur. En az AC’e metastaz yapar
• < 1 yaş spontan regresyon (özellikle Evre IVs)

Klinik özellikler
• Abdominal kitle
• Horner sendromu
• Hipertansiyon
• Spinal kord basısı, Kemik ağrısı
• Orbital ekimoz
• Subkutan nodüller
• Kanama, infeksiyon, DİK
• Torakal kitle (posterior kitle)
• Servikal kitle (en sık solda)
• Hepatomegali, Alt ekstremite ödemi
• VİP salımı ve ishal
• OLFAKTOR NÖROBLASTOM (ESTHESİONEUROBLASTOM): Olfaktör
sinirden çıkan ileri derecede kötü gidişli nöroblastom.
• Opsoklonus-miyoklonus sendromunda varlığı iyi prognoz göstergesi

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notları I. Fasikül - sayfa 140-144

130 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


125/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

48. Otuz beş günlük bir kız bebek öksürü k ve solunum zorluğu ya-
kınmalarıyla getiriliyor. Öyküsünden vajinal yolla zamanında doğ-
duğu ve izleminde bilateral pürülan konjunktivit saptandığı öğreniliyor.
Bu bebekte etken olarak öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Streptococcus pyogenes
B) Chlamydia trachomatis
C) Mycoplasma pneumoniae
D) Listeria monocytogenes
E) Staphylococcus aureus

Cevap B

İyi hazırlanmış bir vaka sorusu. Derste özellikle “konjuktivit öyküsü ile birlikte
afebril pnömonisi olan 1-3 arası bebekte vertikal geçişe bağlı Chlamy-
dia trachomatis” düşünülmesi gerektiğini vurgulamıştık.
Yaşa göre pnömoni etkenlerin sıklık sırası:
Yenidoğan dönemi: S. pyogenes, E. coli ve diğer gram negatifler, S. pneumo-
nia, H. influenza (tipB ve tiplendirilemeyen)
1-3 ay afebril pnömoni: C. trachomatis, M. hominis, U. urealiticum, CMV
1-3 ay febril pnömoni: RSV ve diğer virusler (parainfluenza, influenza ve ade-
novirus), S. pneumonia, H. influenza (tip B ve tiplendirilemeyen)
3 ay – 5 yaş arası en sık viral (yukarıdakilerin aynı), bakteriyellerden en sık S.
pneumonia, H. influenza (tip B ve tiplendirilemeyen)’dir.
5 yaştan sonra en sık M. pneumonia, C. pneumonia, S. pneumonia ve H.
influenza’dır

49. Üç yaşında bir kız çocuk 3 gündür devam eden 39–40 °C ye varan ateş,
boğaz ağrısı ve boyunda bezeler nedeniyle getiriliyor. Fizik muayenede eksü-
datif tonsillitve splenomegali saptanıyor. Laboratuvar incelemelerinde AST ve
ALT düzeylerinde normalin üst değerinin iki katı yükselme gözleniyor.
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Grup A streptokok enfeksiyonu
B) 6. hastalık
C) Kavvasaki hastalığı
D) Enfeksiyöz mononükleoz
E) Difteri

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 131


126/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Cevap D

3,5 yaşında, 3 günden beridir yüksek ateşi , servikal lenfadenopatileri, eksüdatif


tonsilliti ve splenomegalisi olan bir vaka tanımlanmakta, ek olarak da ALT
ve AST yüksekliği de verilmeltedir. Kawasakide ateş en az 5 gün sürmelidir,
diğer bulguları yoktur, GAS bu yaşta nadirdir ama asla splenomegali yap-
maz, difteri ile uyumlu değil, 6,hastalıkla ilgili bir döküntüden de bahsetme-
mektedir. Soruda direk olarak enfeksiyöz mononükleoz tanımlanmaktadır.
Ateş+eksüdatif tonsillit+lenfadenopati+splenomegali tipik klinik bulguları
tipiktir.

50. Yenidoğanlarda görülebilen konjenital sitomegalovirus enfeksiyonları ile


ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) ilerleyici tipte işitme kaybına yol açabilir.
B) Olguların % 90’ı doğumda akut semptomatik bulgularla gelir.
C) Prematüriteye neden olabilir.
D) Purpurik döküntülere yol açabilir.
E) Koryoretinite neden olabilir.

Cevap B

Konjenital CMV enfeksiyonu en sık görülen TORCH grubu bir enfeksiyondur.


Vakaların %95 İ Asemptomatiktir. Semptomatik vakalarda gözde koryore-
tinit, mikrosefali, intrakraniyal kalsifikasyonlar, hepato/splenomegali, ikter,
kolestaz, peteşiler, anemi, işitme kaybı görülebilir. Konjenital CMV prema-
türite nedeni içinde yer alır.

132 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


127/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

51. Boy kısalığı yakınması ile getirilen 9 yaşındaki bir kız çocukta boy-
daki sapmaların –2.5 olduğu gözleniyor. Orantısız boy kısa-
lığı olan bu çocuğun fizik muayenesinde kubbe damak, düşük ense
saç çizgisi, yele boyun ve meme başı ayrıklığı saptanıyor.
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hipotiroidi
B) Silver–Russell sendromu
C) Turner sendromu
D) Klinefeltersendromu
E) Hipokondroplazi

Cevap C

Düşük ense saç çizgisi, yele boyun ve meme başı ayrıklığı, boy kısalığı, Turner
sendromu
Turner sendromu bulgular;
• Kısa boy
• Konjenital lenfödem, ensede deri katlantısı (in utero cystic hygroma)
• Atnalı böbrek
• Patella dislokasyonu, K. Valgus, Madelung deformitesi (distal radyusta
defromite), kalça çıkığı, skolyoz
• Geniş ayrık meme başı, kalkan göğüs
• Kardiyak: Koarktasyon, Bikuspid aortik valv (en sık), ileti kusurları, Hipop-
lastik sol kalp ?
• Gonadal disgenezi (infertilite, amenore), gonodoblastom (Y kr varsa)
• Öğrenme sorunları [70%]
• Hipotroidi, Tip 2 diabetes mellitus
• Göz: Strabismus, katarakt, renk körlüğü
• Tekrarlayan AOM, Sensorinöral işitme kaybı
• İnflamatuar barsak hastalığı, çölyak

III föy Sayfa 540

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 133


128/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

52. Araç dışı trafik kazası nedeniyle kafa travması geçiren 10 yaşında bir erkek çocuk,
gelişen koma tablosu nedeniyle izleniyor. Çocukta travma sonrası 3. Günde ağır hi-
ponatremi gelişiyor. Laboratuvar incelemelerinde serum potasyum, ürik asit ve glu-
koz düzeyleri normal; idrarda sodyum atılımı çok artmış olarak bulunuyor.
Bu çocukta gelişen hiponatreminin nedeni olarak öncelikle aşağıdakiler-
den hangisi düşünülmelidir?
A) Uygunsuz antidiüretik hormon salgısı
B) Serebral tuz kaybı
C) Adrenal yetmezlik
D) Polidipsi
E) Diabetes insipidus

Cevap B

Klinikte Uygunsuz ADH Sendromu ayırıcı tanısında mutlaka dışlanması gere-


ken nedenlerden biri olan serebral tuz kaybı ilk defa TUS’da soruldu. Derste
serebral tuz kaybının temel özelliklerini vurgulamıştık. Serebral tuz kaybı
temel özellikleri olan “kranial problemi olan hastada ağır hiponatremi
ve idrarda sodyum atılımı çok artmış” olmasını biliyorsak soruyu çözmek
çok basit olurdu.
Şıkları tek tek ele alacak olursak; Vakanın öyküsü ve hiponatremi varlığı Uygun-
suz ADH Sendromunu düşündürmektedir. Ancak ürik asit düzeyinin normal
olması ve idrar sodyum atılımının çok artmış Uygunsuz ADH Sendromu ile
uyumlu değildir. Vakanın glukoz ve potasyum değerlerinin normal verilmesi
adrenal yetersizliği ekarte ettirir. Polidipside hiponatremi beklenmez. Diabe-
tes insiputusda hipernatremi olur.

Serebral tuz kaybı santal diyabetes insipidus ve uygunsuz ADH ayrımı:

Klinik para- Uygunsuz Serebral tuz


Santral Dİ
metre ADH kaybı
Serum sodium Düşük Düşük Yüksek
İdrar çıkışı Normal – Düşük Yüksek Yüksek
Çok çok yük-
İdrar Na Yüksek Düşük
sek

134 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


129/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Intravaskular
Normal- Yüksek Düşük Düşük
volum
Normal - yük-
Serum urik asid Düşük Yüksek
sek
Vasopressin
Yüksek Düşük Düşük
düzeyi

Serebral tuz kaybında tedavi


• Na desteği
• Su desteği yapılıp kaybettiği yerine konur.

Uygunsuz ADH sendromu:


ADH salınması için osmalilite artama (daha önemli) ve volümde azalma olması
gerekir. ADH’nın bu değişikliklerden bağımsız fazla salınması uygunsuz
ADH sendromuna neden olur.

Uygunsuz ADH sendromunun özellikleri:


• İdrar osmolaritesi > 100 mOsm/kg (idrar osmolaritesi > plazma osmola-
ritesi)
• Hiponatremi (Na < 135) ve plazma osmolaritesi < 280
• İdrar Na > 25 mEq/L
• Böbrek fonksiyonlarının normal olması
• Adrenal, hipofiz ve tiroid işlevlerinin normal olması
• Dehidratasyonun ve diüretik alımının olmaması
• Kalp yetersizliği, siroz ve nefrotik sendromun olmaması
• Bariz ödem olmaması

• Arginin vazopressinin (ADH) kontrolsüz salınımı sonucu ortaya çıkar.


• Plazma volümü normal veya artmış olabilir.
• İdrar Na yüksektir (ANP’nin natriüretik etkisi ve ADH’nın suyu absorbe
etmesi nedeni ile).
• Belirgin ödem yoktur. Tanısı için şarttır.
• TA yüksek değildir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 135


130/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Uygunsuz ADH sendromunun sebepleri:


• En sık sebep santral DI nedeniyle aşırı ADH (desmopressin) kullanımıdır.
• Santral sinir sistemi patolojileri: Menenjit, ensefalit, beyin tümörü, apse,
subaraknoid kanama, Guillain-Barre sendromu, kafa travması, nöbet son-
rası
• Akciğer sorunları: Pnömoni, tüberküloz, mekanik ventilasyon, astım atağı
gibi.
• Akut intermittant porfiria, kistik fibrozis, perinatal asfiksi, pozitif basınçlı
ventilasyon
• İlaçlar: Klorpropamid, okskarbazepin ve karbamazepin, trisiklik antidepre-
sanlar, vinkristin, vinblastin kullanımı
• Tümörlere bağlı: Ewing sarkom, lenfoma, akciğerin yulaf hücreli tümörü,
pankreas ve duedonum tümörleri
• Uzamış bulantı

Klinik bulguları
• Hiponatremiye bağlı bulgular çıkar
• DTR azalır
• Apati
• Ekstremite krampları
• Ciddi dirençli konvülziyonlar: Akut hiponatremide konvülziyon var ise %3
NaCl verilir. Günlük 12 mq/l fazla yükseltilmez.
• Beyin ödemi

Tedavi
Su retansiyonunu düzeltmek için için su kısıtlaması yapılır.
Demoklosiklin (Dimetilklortetrasiklin); nefrojenik insipid diyabet yaparak etki
eder
Semptomatik hiponatremi olmadıkça Na desteği yapılmaz. Ciddi semptomatik
hiponatremide - konvülziyon gibi %3 NaCl verilir.
konivaptan; ADH V2 reseptör antogonisti; yetişkinlerde etkli, suya geçirgenliği
bozar.

136 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


131/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

53. Dokuz yaşında bir erkek çocuk merdiven inip çıkarken zorlanma
şikâyetleriyle getiriliyor. Fizik muayenede derin tendon refleksleri alınamı-
yor ve alt ekstremite proksimalinde kas gücü azalmış olarak bulunuyor;
gastroknemius hipertrofisi saptanıyor. Laboratuvar incelemelerinde serum
kreatin fosfokinaz düzeyi çok yüksek (10 000 U/L) bulun uyor. Aile öy-
küsünden dayısında da kas hastalığı olduğu öğreniliyor.
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Miyotonik distrofi
B) Duchenne musküler distrofi
C) Konjenital miyopati
D) Emery–Dreifuss musküler distrofi
E) Fasiyoskapulohumeral musküler distrofi

Cevap B

Dayısında da kas hastalığı olan, baldırda psödohipertrofisi olan çocuk, CK dü-


zeyi çok artmış, en olası tanısı tabiî ki en sık görülen muskuler distrofi olan
Duchenne musküler distrofi

Duchenne Musküler distrofi (DMD):Tüm etnik gruplarda ve ırklarda görülebilen


çocuklardaki en sık musküler hastalıktır. 1/3600’dür. X’e bağlı resesif (XR)
kalıtımla geçer. Yarısı denova mutasyondur. Distrofin geni hücre iskelet
proteinidir. Büyük bir gendir. En çok delesyon şeklinde mutasyonlar olur.
DMD bebekler doğumda ve erken infantil dönemide nadiren semptomatiktirler
(olanlarda baş kontrolü zayıf). İntrauterin dönemde semptom yoktur. Bu
özelliği ile SMA’den ayrılır.
DMD ‘de temel klinik bulgular:
• Kas zayıflığı (Gowers belirtisi, ördekvari yürüme)
• Psödohipertrofi (baldırda psödohipertrofi tipik)
• Kontraktürler (en sık ayak bileği)
• Skolyoz
• Kardiyomyopati (iskelet kası tutulumundan bağımsız)
• Mental retardasyon (hepsinde olur, %20’sinde < 70, iskelet kası tutulu-
mundan bağımsız)
CK çok yüksektir (En önemli ipucudur). Doğumda ve asemptomatik dönemde
de yüksektir. Taşıyıcı annede de yüksektir. Geç döneminde dejenere ola-
cak kas dokusu kalmadığından düşebilir. Kas enzimleri CK, aldolaz ve AST

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 137


132/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

yüksek saptanır.
Tanı: Kas biyopsisi ve periferik kandan DNA analizi ile tanı konulur.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notu III föy - sayfa 633 ve 634
Referans 2: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 58

54. İki aylık bir kız bebek hareketsizlik, emmede güçlük, kurbağa pozisyonunda
yatma şikâyetleriyle getiriliyor. Fizik muayenede hipotoni (+), refleksleri alına-
mıyor, gülümsemeve izlemesi var, dilde fasikülasyonları saptanıyor.
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Spinal musküler atrofi
B) Konjenital hipotiroidi
C) Miyotonia konjenita
D) Periferik nöropati
E) Konjenital musküler distrofi

Cevap A

Kolay ve eski soru, dilde fasikülasyon tip I SMA


Spinal muskuler atrofi (SMA) ön boynuz hücrelerini tutar. SMN (Sağkalım motor
nöron) geni delesyonu vardır. Çoğu OR geçer, normalde SMN motor nörob-
lastta apoptozu inhibe eder. Üst motor nöron normaldir.
SMA tipleri: Klinik tipleri; başlangıç yaşı, kas zayıflığının ağırlığı ve klinik gidişe
göre yapılır. Kas biyopsisi ile Tip I ve II, hatta tip 3 birbirinde ayırt edilemez.
SMA tip 0: ağır fetal tip, çok nadir, perinatal dönemde ölürler, kas biyopsisi
myotubüler hastalığa benzer.
Tip 1 SMA’da klinik bulgular: Kardinal bulgusu hipotonidir. Generalize güçsüz-
lük, ince kas kitlesi, DTR’lerin kaybı vardır.
Dil, yüz, çene kasları tutulur, ekstraokuler kaslar ve sfinkterler korunur. Diaf-
ragma geç dönemde tutulur. Konjenital kontraktürler olur, artrogripozisten
basit pes equinovarusa kadar değişir. Fetal hareketler azalmıştır. Sıklıkla
2 yaşından önce ölürler.
Kaslarda fasikülasyonlar denervasyonun spesifik bulgusudur. En iyi dilde gö-
rülür. Deri altı dokusunun olmaması nedeni ile iyi görülür. Zayıf çocuklarda
deltoidde, bicepste ve nadiren quadrisepste de görülebilir.

138 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


133/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

SMA ‘da olanlar Görülmeyenler


SMA ‘da olanlar SMA’da myalji görülmez.
Fasikülasyon ve kas zayıflığı SMA’da kalp tutulmaz ve zeka
DTR kaybı normaldir.
Parmaklarda tremor görülebilir. Hatta yaşıtlarından daha parlaktır.
Fasikülasyon ve kas zayıflığına Sfinkter ve göz kaslarında tutulma
bağlıdır. olmaz.
Srebellar tremorla karıştırılma- Duyu kusuru olmaz.
malıdır.

En basit ve en kesin tanı koydurucu test SMN gen delesyonudur (5. kromo-
zomda). Hiçbir tedavi ilerlemeyi durdurmaz. Destek tedavisi yapılır.

Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notu III föy - sayfa 641


Referans 2: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 52

55. Aşağıdaki durumların hangisinde yenidoğanda kromozom analizi yapılma-


sına gerek yoktur?
A) Akondroplazi
B) Down sendromu
C) Multipl anomali
D) Mental retardasyon
E) Cinsiyet anomalisi

Cevap A

Down sendromu tanısı için kromozom analizi kullanılır, multiple konjenital ano-
malilerde kromozom analiz endikasyonu vardır.
Ağır mental retardasyonun en sık sebebi kromozmal anomalileridir ( III föy sayfa
557) ve tanıda yapılması gerekir.
Cinsiyet anomalilerinde kormozomal cinsiyetin belirlenmesi için yapılır, KAH
veya androjen insensitivitelerinden hatırlayabiliriz ( sayfa 196-197).
Akondroplazi tek gen hastalıklarından biridir ve tanısı için kromozom analizi
kullanılmaz.
Referans 1: Tustime Pediatri Ders Notu III föy - sayfa 545

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 139


134/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

56. Aşağıdakilerden hangisi yaygın değişken immün yetmezlik (common va-


riable immunodeficiency) hastalığına eşlik eden bulgulardan biri değildir?
A) Hipogamaglobulinemi
B) Gastrik atrofi
C) Wilms tümörü
D) Kronik aktif hepatit
E) B hücreli lenfoma

Cevap C

Cevap-D. Sık değişken immun yetersizlik edinsel veya konjenital olabilir. Sorun
b hücrelerinde olsa da bir miktar T lenfositleri de sorumludur. B lenfosi-
tinden yeterli oranda plazma hücresi differansiyasyonu adımı sorunludur.
Yeterince plazma hücresi oluşamaz, yeterince antikor üretilemez. Antikorlar
IgA, IgM ve IgG farklı değerlerde düşüktür. Klinikte tekrarlayan enfeksiyon-
lar, otoimmun hastalıklar, lenfomalar, vitiligo, vb. eşlik edebilir. Tedavisinde
IVIG kullanılabilir, ağır vakalarda KİT gerekir. Wilms tm ile ilgili değildir.

57. Ailevi Akdeniz ateşi hastalığında sentez bozukluğu gösterilmiş moleküler


yapı aşağıdakilerden hangisidir?
A) TNFRSF1 –A proteini
B) Mevalonat kinaz
C) IL–1a
D) Pyrin
E) Cryopyrin

Cevap D

Ailevi Akdeniz Ateşi ile ilgili bekleğimiz genetik sorusu nihayet geldi. Oldukça
basit bir bilgi soruluyor. Diğer şıklar diğer herediter periyodik ateş sendrom-
larına ait proteinlerdir.

HERDETİR PERİODİK ATEŞ SENDROMLARI


• FMF (en sık olanıdır)
• Hiper immünglobulin D sendromu (HIDS)
• Tümör nekroz faktör reseptor asosiye periodik fever sendromu (TRAPS)

140 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


135/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

(TNFRSF1 -A proteini): Oligoartrit, myalji, döküntü, konjunktivit ve unilate-


ral periorbital ödem vardır.
• Muckle-Wells sendromu (MWS)
• Familyal cold ürtiker (FCU)
• Kronik infantil nörolojik kutanöz artiküler (CİNCA) hastalık.
• NOMID, neonatal onset multisistemik inflamatuar disease= CINCA.
• Pyojenik artrit, Pyoderma gangrenosum ve akne (PAPA
• Blau sendromu; erken başlangıçlı granülomatöz artrit, üveit, raş ve flek-
siyon kontraktür.
• Periodik fever, aftöz stomatit, farenjit, adenit (PFAPA)

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF=AAA):


Akdeniz çevresinde yaşayan ırklarda görülen ülkemizde de bölgesel dağılım
gösteren otozomal resesif kalıtılan bir hastalıktır. Geni 16. kromozom kısa
kolundadır ve bir çok mutasyon tablo ile birliktedir.

En sık beraber olan mutasyon M694V’dir.


• Otoimmün değil otoinflamatuar hastalıktır.
• İmmün sistemin uygunsuz aktivasyonuna bağlı proinflamatuvar sitokinlerin
aşırı salınımı ile karakterizedir.
• Artan bir otoantikor yoktur.
• Herediter periyodik ateş sendromlarının en sık görülenidir.
• Pirin mutasyonu sonucu C5a inhibe edilemez ve kontrolsüz inflamasyon
olur. Atakları başlatır.
• Ateş ve seröz zarların iltihabı ile karakterize tekrarlayan ataklarla seyreder
ve AA tipi amiloidoz gelişir.

KLİNİK BULGULAR
Hastalığın en sık bulguları ateşli karın ağrılarıdır. %90 20 yaştan önce başlar.
Atağı tetikleyenler; İnfeksiyon, cerrahi, emosyonel stres, egzersiz, mens.
Tipik atakları 1- 4 gün sürer.
Ateşe ilave bulgular:
Seril peritonit – karın ağrısı (%90)
Artrit artralji (%85); AAA’daki artrit, çoğunlukla alt ekstremiteye yerleşen, sekel
bırakmayan, gezici olmayan, nonerozif, akut bir monoartrittir. En çok diz ve

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 141


136/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

ayak bileği tutulur.


Plörit (%20)
Diğer seröz dokularda tutulum nadirdir perikard ve tunika vajinalis tutulumuna
bağlı akut skrotum gibi.
Diğer nadir klinik bulgular: Erysipel-like döküntü, myalji, splenomegali, skrotal
tutulum, nörolojik tutulum, Henoch-Schönlein purpura, hipotiroidi.

TANI:
Genetik doğrulama az görüldüğü yerlerde kullanılmalıdır. Tanı klinik bulgulara
göre konulmalıdır.
Tedavi:
• Kolşisin –Ömür boyu tedavi yapılır. Gebeye ve bebeğe zararı yoktur. Em-
zirmede kesilmez. Atak sıklığını azaltır, amiloid oluşumu büyük oranda
azaltır. Mevcut amiloidozisu kısmi olarak geriletir.
• Maksimun 2 mg/ gün alınır.

KOMPLIKASYONLAR
• Amilodoz ve böbrek yetmezliğidir. Amiloidoz proteinüri ile başlar. nefrotik
düzeylere çıkar.
• Serum amiloid-assosiye protein artmasına bağlı AA tipi olur.
FMF’de amiloidoz gelişimi için iki önemli gösterge:
1. Serum amiloid A (SAA) proteinin yüksekliği
2. M694V mutasyonun homozigot pozitifliği

Tümör nekroz faktör reseptör asosiye periyodik fever sendromu (TRAPS):


Familial Hibernian fever, familial periodik fever, OD rekürren fever gibi ad-
ları da vardır. 4-6 gün süren intermittent febril ataklar, ciddi karın ağrısı,
bulantı- kusma olur. Oligoartrit, myalji, döküntü, konjunktivit ve unilateral
periorbital ödem vardır. Üç hafta sürer. Ataklarda TNF reseptor ve düzey
artışı olur. Kolşisin işe yaramaz. Prednison ve Etanercept kullanılır

Muckle-Wells sendromu (MWS), Familyal cold urtiker (FCUu), Kronik in-


fantil nörolojik kutanöz artiküler (CİNCA) hastalık. Üç farklı hastalıktır.
OD geçerler. cryopirin mutasyonu vardır, IL-1 üretimi artar. Periodik
febril ataklar- ürtikeryal döküntü, artralji ve artrit, okuler tutulum ve AA
amiloidoz gelişimi. MWS ve CINCA progresif sensorinöral sağırlık, optik
sinir tutulumu ve aseptik menejit olur. CINCA daha ağırdır ve yenidoğan

142 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


137/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

döneminde başlar. Eklem sekelleri belirgindir.


PFAPA: Periodic fever, aftözs stomatit, farenjit, adenit; Marshall send-
romu):
• Sporadiktir. Etnik köken yoktur.
• 2–6 yaşta başlar.
• Boğaz kültürleri negatiftir. 4–6 gün süren ve senede 8–12 kez ataklar
olur. Tek doz steroid sonrası şikayetler geriler.
• Tonsillektomi sonrası da kür sağlanabilir. Sekeli yoktur.

Hiper immünglobulin D sendromu:


• Mevalonate kinaz (MVK) gen mutasyonu vardır. İdrarda artmış mevalonik
asit saptanır.
• 3–7 gün süren ateşli ataklar, karın ağrısı, kusma, diare, servikal adeno-
pati, döküntü, simetrik artrit ve nadiren splenomegali olur.
• IgD (>100 mU/mL) en tipik bulgusudur. Simvastatin tedavide kullanılır.

58. Gelişimi normal olan 12 yaşında bir kız çocuk kişilik değişikliği, yazısında bo-
zulma ve tremor nedeniyle getiriliyor. Fizik muayenede tremor dışında patolojik
bir bulgu saptanmıyor.
Oftalmolojik incelemede Kayser–Fleischer halkası saptanan bu çocuk için
en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Friedreich ataksisi
B) Sydenham koresi
C) VVİlson hastalığı
D) Ataksi–telanjiektazi
E) Akut dissemine ensefalomiyelit

Cevap C

12 yaşında bir kız çocuğunda hareket bozukluğu, gözde de Kayser-Flescher


halkası tanımlanmaktadır. Bu tipik bir Wilson vakasıdır. Wilson toplumda
en sık görülen herediter geçişli, kronik, karaciğer hastalığı nedenidir. Bakır
metabolizması bozukluğudur. Bakırın karaciğerden safra kanaliküllerine
uzaklaştırılmasında sorun vardır. Uzaklaştırılmayan bakır öncelikle karaci-
ğerde, sonra MSS başta olmak üzere diğer dokularda birikir. Gözde birikimi

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 143


138/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

neticesi Kayser-Flescher halkası gelişir. Wilson tanısı karaciğer biyopsisi


ile kesinleştirilir. Karaciğerde kuru dokuda bakır miktarının yüksek olması
tipiktir.

59. Kırmızı jöle kıvamında dışkılama dışında bir şikâyeti olmayan 2.5 ya-
şında bir erkek çocuk polikliniğe getiriliyor. Fizik muayenede karın
yumuşak, bağırsak sesleri normoaktif olarak değerlendiriliyor. Labora-
tuvar incelemesinde hemoglobin düzeyi 5.3 g/dL olarak saptanıyor.
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Peptik ülser hastalığı
B) Özofajit
C) invajinasyon
D) Enterokolit
E) Meckel diverti külü

Cevap E

2,5 yaşında başka hiçbir yakınması olmayan, karını rahat olan ancak hemogla-
bin değerini 5,3 gr/dl ye kadar düşürtebilen profüz AĞRISIZ alt GIS kana-
ması nedeni Meckel divertikülüdür. Meckel divertikülü en sık görülen GIS
anomalisir. Toplumda %2-6 oranında göülür. İleum üzerine yerleşmiş ger-
çek bir divertiküldür. İleum mukozası görülürken, bazı vakalarda üzerinde
heterotopik yerleşmiş mide mukozası bulunabilir. Buradan salgılanan asid
salgısı komşu barsak mukozasından kanamaya neden olur. Masif, kırmızı
renkli, ağrısız alt GIS kanaması tipiktir. Tanısında sintigrafik metot kullanı-
labilir. Tedavisi cerrahidir.

60. Gelişme geriliği ve kronik ishal yakınmasıyla getirilen 3 yaşında bir çocuğun dışkı
incelemesinde yağ 3+, yağ asidi 1 +, pH 6, indirgen madde (–) olarak bulunuyor.
Bu çocuk için en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Laktoz intoleransı
B) Doğumsal sükraz–izomaltaz eksikliği
C) Akrodermatitis enteropatika
D) Kisti k fibrozis
E) Menkes hastalığı

144 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


139/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Cevap D

3 yaşında bir çocukta büyüme geriliği, kronik yağlı ishal tanımlanmaktadır. Ek-
zokrin pankreas yetersizliği olan bu vakada en olası neden kistik fibrozis
hastalığıdır. Tekrarlayan sonlum yolu enfeksiyonları, mekonyum ileusu öy-
küsü, büyüme geriliği, anemi, malabsorpsiyon bulguları, yağlı ishaller, sık
deihdratasyon, kolestaz, tekrarlayan parotit, eşlik edebilir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 145


140/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

61. Terminal dönemde bir hastalık nedeniyle hayatı yaşam destek cihazlarına bağlı,
yapay olarak sürdürülen bir hastada destek cihazları kapatılarak hastalık doğal
sürecine bırakılmıştır.
Bu hastanın durumunu en iyi aşağıdakilerden hangisi tanımlar?
A) Aktif ötenazi
B) Pasif ötenazi
C) Hekim yardımlı intihar
D) indirekt ötenazi
E) Gönüllü olmayan ötenazi

Cevap B

Ötenazi dünyada ilk defa 18. Yüzyıl’da Bacon tarafından ortaya atılmıştır.
Bacon’a göre doktorun vazifesi, ıstırapları azaltmak ve hastayı sıhhate
kavuşturmaktır. Burada ıstırapları azaltma görevi, yalnız tedavi edip iyi-
leştirmekle değil, bazı durumlarda ona rahat ve kolay bir ölüm sağlamak
suretiyle de gerçekleştirilebilir.Ötenazi, “ölümün kaçınılmaz olduğu ve tıp
biliminin var olan verilerine göre iyileştirilmesi olanağı olmayan veya daya-
nılmaz acılar içinde olan kişinin tıbbi yollarla öldürülmesi veya tıbbi yardımın
kesilerek ölüme terk edilmesi” şeklinde tanımlanır.

Ötenazi aktif ötenazi ve pasif ötenazi olarak ikiye ayrılır. Aktif ötenazide hastaya
direkt bir müdahale söz konusuyken, pasif ötenazide tıbbi destek üniteleri
ve yardımları hasta için durdurulur.

Referans 1: Tustime Nisan 2010 Tus Soruları ve Açıklamaları - Sayfa 125

62. Yara iyileşmesinde proliferasyon fazı, ortalama olarak hangi zaman dili-
minde görülür?
A) Yaralanmanın oluştuğu andan itibaren
B) 24.–48. saatler arasında
C) 4.–12. günler arasında
D) 3. haftanın bitiminden sonra
E) 3.–6. aylar arasında

146 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


141/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Cevap C

Yara İyileşmesi Fazları


1.Koagulasyon
Yaralanmaya sekonder damardan kanama olur ve refleks vazokonstrüksiyonu
gelişir. Daha sonra trombosit agregasyonu, trombosit tıkacı oluşturur, pıh-
tılaşma faktörleri salınarak fibrin oluşumu başlatılır ve degranülasyon ger-
çekleşir.
Tromboplastik doku ürünleri ortaya çıkar. Koagülasyon ve kompleman yolları
Koagülasyon mekanizmaları protrombinin trombine dönüşümünü aktive
eder. Trombin de fibrinojeni fibrine çevirir. Daha sonra fibrin stabilize pıh-
tıya polimerize olur.
Trombinin aktive ettiği trombositlerden salınan IGF-1, TGF-α, TGF-β, PDGF
lökosit ve fibroblastları yaraya çeker.
Yara iyileşmesi dört döneme ayrılır

Epitelizasyon; Tam kat olmayan yaralanmalarda keratinositlerin migrasyonu


ve çoğalması ile defektif yüzeyin kapatılmasıdır. 24 saat içinde tamamlanır.
Kontraksiyon; Tam kat deri yaralanmaları veya koledok, özefagus gibi tübüler
organların onarımında rol oynar.

2. İnflamasyon
İnflamasyon dönemi 3-4 gün sürer.
Yara alanına lökositler (ilk nötrofiller, sonra monositler) gelir. 24 saat içinde
PMN lökositler yarada hakim olurlar. Daha sonra makrofaj hakimiyeti başlar
Makrofajların yara bölgesinde bulunması iyileşme olayı için esastır
Hasarlanmış endotel hücreleri C5a, TNF-α, IL-1 ve IL-8’in yer aldığı bir sinyal
yolağı ile lökosit membranındaki integrin molekülünü bağlayan reseptörler
oluşturur; dolaşan lökositler endotele yapışır.
Geçici vazokonstriksiyonun ardından lokal küçük damarlar kininlerin, komple-
man faktörlerinin ve prostaglandinlerin etkilerine sekonder olarak dilate olur.
Erken nötrofil infiltratı selüler debrisi ve yabancı maddeleri ortadan kaldırır.
Monositler makrofajlara farklılaşarak doku onarımında önemli rol oynarlar.
Makrofajların salgıladığı faktörler lokal endotel hücrelerini, fibroblastları ve
epitelyal hücreleri aktifleyerek onarım fonksiyonlarını başlatır
Aktif makrofajların yara bölgesinde olması iyileşme olayı için esas teşkil eder.
Fenilalanin ve metionin eksikliğinde fagositozda bozukluk olur.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 147


142/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Granülasyon dokusu oluşmaya başlar.


Fibroblastlar prolifere olur, tropokollajen sentezler, tropokollajeni kollajene
çevirir ve kollajen biriktirmeye başlar. Fibroblastlar kontraksiyon fazında
önemlidir.
Deri kayıplarında epidermis kalınlaşır; marjinal bazal hücreler genişler ve yara
defekti üzerine hareket ederler. Epitelizasyon başlar.

3. Fibroplazi
Fibröz protein kollajenin sentez edildiği dönemdir
Fibroblastlar tarafından yeni kollajen lifleri sentezlenir.
Yara gerginliği artar, doku bütünlüğü onarılmaya başlar
10 saat içinde kollajen sentezi artmaya başlar, 5-7. günlerde kollajen sentezi pik
yapar, sonra tedricen azalır
Proliferasyon fazı kollejen sentezinin pik yaptığı aşama olup 5. - 7. günlerde
görülür.
Başlangıçtaki dens kapiller ağ ve fibroblast infiltrasyonu geriler; matür skar olu-
şur Kollajenin organize olmayan bir şekilde depolanması skarda baskın
rol oynar
Skar normal doku organizasyonunun morfolojik olarak kaybolması şeklinde
ifade edilebilir.
Skar normal deriden daha az elastik; kıl follikülü, ter bezi gibi epidermal ekler
içermeyen yapı demektir.

4. Yeniden Yapılanma (Remodelling)


Akut ve kronik inflamatuar hücreler tedrici olarak azalır.
Kollajen sentez ve yıkım arasında bir denge oluşur
Angiogeneziste azalma, yaranın maksimum güce ulaştığı dönem olup, fibrop-
lazinin sonlandığı dönemdir.
Serin proteaz ve matriks metalloproteazlar (MMP) aktif hale gelir.
Düzensiz lifler düzenli hale gelir.
Yaralar orijinal gücünün % 80’ini kazanabilir; bu da yaklaşık 6 ay-1 yıl sürer.
Doku iyileşme hızı, dokunun tipine göre değişir
Fasya deriye göre çok yavaş iyileşir. Postoperatif ilk 4-6 günden sonra gerilim
kuvveti artarak 14-16 günde en yüksek değere erişir. Orijinal gerilim kuvve-
tinin %50’sine 50 günde, %80’ine 6 ay-1 yıl da ulaşılır.
İntestinal anastamozlarda beşinci günde yaranın ayrılma direncini aşan kuvvet
uygulandığında, açılma insizyon yerinde görülürken, buna karşılık 14-21.

148 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


143/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

günlerde insizyonun lateralinde olur.

5.Kontraksiyon
Doku kaybı olan yaralarda, yara bölgesi çevre dokunun merkeze doğru hareket
etmesi ile küçültülmeye çalışılır.
5-7. günde başlayan bu hareket sabit bir hızla 39. güne kadar devam eder
Nadiren spontan kanama olur, daha çok deformite ve fonksiyon bozukluğuna
yol açar
Aktin filamentlerinden zengin miyofibroblastlarla sağlanır.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 18

63. Akut hipokalemi tedavisinde hücre içi potasyum düzeyinin idamesi için,
aşağıdakilerden hangisi intravenöz potasyuma ek olarak verilebilir?
A) Kalsiyum
B) Sodyum bikarbonat
C) insülin
D) Magnezyum
E) Sodyum polistiren sülfonat

Cevap D

Hipokalemi
K+<3mEq/l olması durumudur.
Halsizlik, adale güçsüzlüğü ve krampları paralitik ileus, myokardın dijitale has-
sas hale gelmesi, anormal EKG bulguları (AV blok, ST çökmesi, QT uza-
ması, düşük T ve U dalgaları)
Hipokalemi nedenleri
GİS: Pilor obstrüksiyonu, kusma, NG drenaj, ishal (en sık)
Yetersiz alım (K içermeyen parenteral sıvılar)‫‏‬
Artmış renal kayıp: Hiperaldosteronizm, diüretikler, penisilin (tübüler K kaybına
neden olur)‫‏‬, hipomagnezemi.
Hücre içine kaçış: İnsülin tedavisi, alkaloz (pH 0.1 arttığında potasyum 0.3
düşer)‫‏‬
Amfoterisin, aminoglikozid, cisplatin, ifosfamid Mg kaybına neden olurken, se-
konder olarak böbrekten K+ kaybını artırırlar.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 149


144/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Metabolik alkalozda böbreklerde H+ tutulurken, K+ atılır.


Hipokalemide; Böbreklerden H+ atılır, K+ tutulur; K+ hücre dışına çıkar, H+
hücre içine girer ve sonuç olarak Alkaloz oluşur.
Magnezyum eksikliği (Özellikle tedaviye cevapsız hipokalemide magnezyum
tedavide kullanılabilir).
Mide sıvısı kaybı

Mide sıvısında bol miktarda Cl- ve K+ mevcuttur. Bu sıvının kaybedilmesi al-


kaloza neden olur. Alkalozun sebebi Cl- kaybına sekonder olarak artan
HCO3+ dır.
Artmış aldosteron → Na+ reabsorbsiyonu ile birlikte K+ atılımını sağlar. Eğer K+
düşük ise; K+ yerine H+ atılımı olur ve hipokalemik hipokloremik metabolik
alkaloza neden olur K+ düşüklüğünde Paradoksal asidüri ile seyreder.

Hipokalemi Bulgular:
Paralitik ileus (posteperatif uzamış ileusun en sık sebebi hipokalemidir), kons-
tipasyon
Reflekslerde zayıflama, paralizi, yorgunluk dijital kullananlarda toksisite riski
artar. Arrest (asistoli yada nabızsız elektriksel aktivite), hipotansiyon (AT
II’ye cevap düşer ve periferik damar direnci azalır)‫‏‬
Poliüri, polidipsi görülür.

EKG bulguları:
Voltaj düşüklüğü
U dalgaları
T dalgasında düzleşme
ST çökmesi

Tedavi:
K+ eksikliği = (Normal K+ - Bulunan K+) x Vücut ağırlığı x 0.6.
Ağır hipopotasemi durumunda saatte maksimum 40 mEq, bir günde ise en fazla
240 mEq potasyum verilebilir. Genelde 1000 ml sıvı içine en fazla 40 mEq
potasyum konabilir.
Oligürik hastalarda ve cerrahiyi takiben ilk 24 saat K replasmanı yapılmaz.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 67- 68

150 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


145/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

64. Hipermagnezemi sıklıkla aşağıdakilerin hangisinde görülür?


A) Kronik renal yetmezlik
B) Kronik diyare
C) Uzun süreli diüretik tedavisi
D) Kronik alkolizm
E) Kontrolsüz diyabet

Cevap A

Hipermagnezemi
> 2.5 mEq/lt’nin üzerinde olması halidir.
Etiyoloji
Renal yetmezlik (en sık hipermagnezemi nedenidir.)
Hücre dışı volüm kaybı (yanık), majör travma ve cerrahi, şiddetli asidoz
Mg içeren antiasit ve laksatif kullanımı
Addison hastalığı (Mineralokortikoid hormonlar Mg atılımını sağlar)‫‏‬
Bulgular
Bulantı-kusma, azalmış DTR, letarji, hipotansiyon, solunum depresyonu, koma,
arrest görülebilir.
EKG: PR uzaması, QRS genişlemesi, uzamış T dalgaları
Tedavi
Magnezyum düzeyini düşürmek için eşlik eden asidoz ve hücre dışı açık dü-
zeltilmelidir.
Akut belirtiler 5-10 mEq/kg kalsiyum klorür, kalsiyum glukonat iv verilerek gi-
derilebilir
Magnezyum hala yüksekse periton diyalizi veya hemodiyaliz gündeme gelir.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 71

65. İntraabdominal basıncın indirekt tayininde en sık kullanılan yöntem aşa-


ğıdakilerden hangisidir?
A) Santral venöz basınç ölçümü
B) idrar çıkışı takibi
C) Mesane içi basınç ölçümü
D) Periferik vasküler direnç ölçümü
E) Arteryal oksijen satürasyonu takibi

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 151


146/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Cevap C

Abdominal kompartman sendromu multipl travma, termal yanıklar, retrope-


ritoniel yaralanmalara bağlı olarak görülebilen bir antitedir. Rüptüre aort
anerizması major pankreatik yaralanma ve rezeksiyon veya multipl intes-
tinal yaralanmalar hastalarda intraabdominal hipertansiyon ve abdominal
kompartman sendromu riskini artıran ve geniş intravenöz sıvı replasmanı
gerektiren klinik durumlardır. Abdominal kompartman sendromu (AKS)
progresif abdominal distasyona takiben artmış hava yolu ventilasyon ba-
sıncı, oligüriyi takiben gelişen anöri ve gizli gelişen intracranial basınç artışı
şeklinde ortaya çıkar. Bu bulgular diafragma elevasyonu ve venekava veya
renal venlerden venöz sistemde basınç iletimine sekonder yetersiz venöz
dönüşle ilgilidir. Renal parankim veya üreterlere basıyla ilgili değildir. İntra-
abdominal basıncı ölçmek için mesaneye üriner kataterden 100 mm steril
serum fizyolojik verilmesi ve mesane basıncının bu şekilde ölçülmesi ile
sağlanabilir.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 104

66. Acil cerrahi öncesi vvarfarin kullanımına bağlı kanamayı önlemek için aşa-
ğıdakilerden hangisinin verilmesi en uygundur?
A) intravenöz vitamin K
B) Faktör VIII konsantresi
C) Desmop resin (DDAVP)
D) Taze donmuş plazma
E) Trombosit konsantresi

Cevap D

Taze Donmuş Plazma (ABO uyumlu)


Taze plazma -18ºC’den daha düşük sıcaklıkta depolanırsa taze donmuş
plazma olarak adlandırılır
Eritildikten sonra faktör V ve VIII’de azalma olsa bile, yine de bu faktörlerin de
yeterince korunduğu bir üründür.
Tüm pıhtılaşma faktörlerini ve yaklaşık 400 mg fibrinojeni içerir

152 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


147/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

1 ünite taze donmuş plazma pıhtılaşma faktörlerini yaklaşık %3 arttırır


Yeterli pıhtılaşma için düzeyin %30’un üzerinde olması gerekir
5 Ünite kan transfüzyonuna karşılık 2 Ünite TDP verilmeli
ABO uyumu gerekli, Rh şart değil
Tam kan kadar hepatit bulaşma riski var
Warfarin kullanımında INR düzeyini normale getirmek için kullanılır.

Oral Antikoagülan (Warfarin)


Vitamin K’ya bağımlı koagülasyon faktörlerini (F II, VII, IX, X) inhibe eder
Protein S ve protein C molekülleri, yarı ömürleri nedeniyle warfarin’den koagü-
lasyon faktörlerine göre daha çabuk etkilenip inaktive oldukları için warfarin
tedavisi ile erken dönemde tromboza eğilim doğar
Hasta mutlaka PZ veya INR ile izlenmelidir

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 87ve 92

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 153


148/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

67. Aşağıdaki sitokinlerden hangisinin fazla üretimi hipertrofik skar ve keloid


gelişiminden sorumlu tutulmaktadır?
A) Trombosit kaynaklı büyüme faktörü (PDGF)
B) Epidermal büyüme faktörü (EGF)
C) Fibroblast büyüme faktörü (FGF)
D) interferon–a (INF–a)
E) Transforming büyüme faktörü–b (TGF–b)

Cevap E

Yara İyileşmesinde Sitokinler


• Hücrelerarası iletişimi sağlayan gerçek yara homonlarıdır
• Yara kontraksiyonu; PDGF, Trombositler, Proinflamatuar sitokinler, Fibro-
nektinler, hyaluronik asitlerce uyarılır. Remodelling döneminde fibroblast-
dan kollajenaz sentez ve sekresyonu uyarılır
• TGF-b; Fibroblastlarda kollajen ve matriks yapılarının sentezini artırır. An-
giogenezisi arttırır. Ayrıca lezyon içine kortikosteroid enjeksşyonu fibrop-
last proliferasyonunu kollojen sentezini azaltır, TGF-b düzeylerini azaltır.

• FGF; Güçlü bir angiogenik faktördür; epitel hücreleri migrasyonunu ve
yara kontraksiyonunu artırır.
• EGF; Otokrin yolu ile epitelizasyonu artırır.
• KGF; Parakrin olarak keratinosit çoğalmasını artırır

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 116

68. Lenf nodu metastazı yapma olasılığı düşük olan, daha çok 50 yaş üzerin-
deki kadınlarda görülen ve ince iğne aspirasyon biyopsisi ile tanısı net
olarak konamayan tiroid kanseri tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Papiller tiroid kanseri
B) Foliküler tiroid kanseri
C) Medüller tiroid kanseri
D) Anaplastiktiroid kanseri
E) Tiroid lenfoması

154 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


149/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Cevap B

• Foliküler Karsinom
• TSH bağımlıdır.
• Daha çok iyot eksikliği olan bölgelerde görülür.
• Genellikle soliter ve kapsülle çevrili olma eğilimindedir.
• Tiroid CA’ların % 10 kadarını oluşturur
• 50 yaş civarı sıktır
• K/E=3/1
• % 85 hematojen yayılım gösterir.
• Patolojik olarak minimal invaziv ve invaziv olmak üzere iki tiptir.
• Uzun süredir var olan guatrda hızlı büyüyen soliter nodül foliküler ca’yı
akla getirmelidir.
• 10 yıllık yaşam:
• Noninvazivlerde % 72,
• İnvazivlerde % 44
• Tek başına kapsül invazyonu olan vakalar daha iyi prognozlu iken, damar
invazyonu olan vakalar daha kötü prognozludur.
• İİAB folliküler adenom ile karsinomu ayırt edemez
• İİAB’de folliküler hücre görülen aspiratların %20’si karsinom, %80’i ade-
nomdur.
• Uzak metastaz özellikle kemik metastazı ilk bulgu olabilir
• TSH supresyonu ile metastazlar kontrol altına alınır.
• Tanı ve tedavi papiller CA ile aynıdır.
• Prognozu olumsuz etkileyen faktörler:
Tanı konduğunda 50 yaşından büyük olması
4 cm’den büyük tümörler
Yüksek grade’li tümörler
Belirgin vasküler invazyon
Ekstratiroidal invazyon
Uzak metastaz

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 187

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 155


150/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

69. Memede 35 mm çapta olan ve aksiller lenf nodunda 2 mm mikrometastaz


saptanan meme kanseri TNM sınıflamasına göre hangi evrededir?
A) Evre I
B) Evre IIA
C) Evre llB
D) Evre IIIA
E) Evrel llB

Cevap C

Sorudaki tümörün büyüklüğü T2 ile uyumlu, lenf nodu durumu ise N1 ile uyum-
ludur. Hasta T2N1M0 olarak değerlendirilip Evre IIB’ dir.

MEME KANSERİNDE SINIFLANDIRMA


Tis: Carcinoma in situ.
T1: En geniş çapı 2cm den küçük primer tümör.
T2: En geniş çapı 2-5 cm olan primer tümör.
T3: En geniş çapı >5 cm olan primer tümör.
T4: Göğüs duvarı veya cilde invazyon göstermiş herhangi çapta primer tümör.
N0: Regionel lenf nodlarında metastaz yok.
N1: İpsilateral, mobil metastaz.
N2: İpsilateral fixed regionel metastaz veya ipsilateral internal mammarian node
metastazı.
N3: İpsilateral infraclaviculer metastaz, axillar metastaz ve ipsilateral internal
mammarian metastaz, ipsilateral supraklavikular metastaz.
MX uzak metastaz değerlendirilemiyor
M0 uzak metastaz yok.
M1 uzak metastaz (aynı tarafta supraklaviküler lenf düğümü metastazı dahil)

EVRELENDİRME
O :Tis N0 M0
I :T1 N0 M0
IIA :TO N1 M0
T1 N1 M0
T2 N0 M0
IIB :T2 N1 M0
T3 N0 M0

156 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


151/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

IIIA :T0 N2 M0
T1 N2 M0
T2 N2 M0
T3 N1 M0
T3 N2 M0
IIIB :T4 N0 M0
T4 N1 M0
T4 N2 M0
IIIC : N3 M0
IV : M1

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 239

70. Aşağıdaki meme tümörlerinin hangisinde aksiller lenfnodu diseksiyonu


genellikle gerekmez?
A) Medüller karsinom
B) invaziv duktal karsinom
C) Lobüler karsinom
D) Sistosarkoma filloides
E) Müsinöz karsinom

Cevap: D

• Fibroadenomun bir türüdür.


• En sık rastlanan non-epiteliyal tümördür.
• Sert, mobil, lobüle bir kitle oluşturur.
• Mammografide fibroadenomdan ayırt edilemez.
• Fibroadenomlara göre daha yaşlı hastalarda görülür
• %10 malign olabilir (sistosarkomafilloides).
• Hızlı büyür, tek taraflıdır. Büyüklüğü genellikle 3-4 cm’yi geçer.
• Lokal nüks oranı yaklaşık %50 Aksiller tutulum % 0.9’dur.
• Tedavide sağlam meme dokusu sınırlarını da içine alacak şekilde kitle
total eksize edilmelidir, eğer tümör malign veya nüks etmişse basit mas-
tektomi gerekebilir. Malign tümörlerde de aksiller disseksiyon gerekmez.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 233

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 157


152/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

71. Ana safra yolunun distal kısmında tümöral bir nedene bağlı tıkanma sarı-
lığı olan bir hastada safra kesesinin ele gelmesi bulgusu aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Kehr bulgusu
B) Murphy bulgusu
C) Courvoisier bulgusu
D) Obturator bulgusu
E) Charcot bulgusu

Cevap C

Özellikle periampuller bölge tümörlerinde tıkanma ikterine bağlı safra ke-


sesi ağrısız olarak ele gelir. Buna Courvoisier Terier bulgusu denir.
Bu bulgu distal koledok taşlarında beklenenin aksine pek görülmez.
Peri ampuller bölge tümörlerinde tıkanma ikteri, açılır kapanır tarzda
sarılık, daha çok ampullewateri tümörüne eşlik eden gaitada gizli kan
pozitifliği sık görülür.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 374

72. Aşağıdakilerden hangisi presinüzoidal intrahepatik portal hipertansiyon


nedenidir?
A) Şistosomiazis
B) Primer skle rozan kolanjit
C) Alkolik siroz
D) Budd–Chiari sendromu
E) Otoimmün hepatit

Cevap A

Portal Akıma Direnç Artışı


Presinüzoidal
Portal veya splenik ven oklüzyonu (tromboz veya tümör)‫ ‏‬Şistozo-
miazis
Konjenital hepatik fibrozis
Sarkoidozis

158 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


153/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Sinüzoidal
Siroz (bütün nedenler)‫‏‬
Alkolik hepatit
Postsinüzoidal
Veno-oklüziv hastalık
Budd-Chiari sendromu
Konstriktif perikardit
Portal kan akımında artış
Splenomegali (karaciğer hastalığına bağlı değil)‫‏‬
Arterioportal fistül

Prehepatik portal hipertansiyonun en sık nedeni portal ven trombozu (ço-


cuklarda en sık PH nedeni)‫‏‬dur. Prehepatik portal HT’un en sık neden-
leri; portal ven trombozu, splenik ven trombozudur.

Karaciğer hastalığı yokken portal ven tromboze olduğu zaman hepatope-


tal (karaciğere doğru) kollateraller oluşur.

İntrahepatik portal HT
Presinüzoidal(en sık neden şistozomiyazis)tir.
Sinusoidal;
Siroz
Toksik hepatit
Kronik hepatit.
Postsinüzoidal; Venookluziv hastalık(en sık kemik iliği ve böbrek
transplantasyonu yapılan ve immunsupresif ilaç kullanan has-
talarda görülür.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 359 ve 360

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 159


154/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

73. Özofagus kostik yanıklarının erken dönem tedavisinde aşağıdakilerden


hangisi yapılmamalıdır?
A) Nötralizan ajanlarla yanığın sınırlanması
B) Emetikverilmesi
C) İntravenöz sıvı verilmesi
D) Geniş spektrumlu antibiyotik verilmesi
E) Gerekli olduğunda beslenme jejunostomisi açılması

Cevap B

KOROZİF ÖSEFAGUS YANIKLARI


Kostik maddelerin yutulması hem akut ,hem de kronik yaralanmaya neden olur.
Akut hasar,kostik maddenin tipine,konsantrasyonuna,miktarına ve doku ile
temasta kaldığı süreye bağlıdır.
Alkaliler; Yüksek viskozite nedeniyle dokuyu çözüp yumuşatarak uzun sürede
geçen alkali sıvılar daha derin yanıklara neden olur.
Asitler; ise koagülasyon nekrozu yaptıkları için kendi penetrasyonlarını sınır-
larlar.
Akut dönemde sternum arkası ve ağızda ağrı, hipersalivasyon, disfaji görülür.
Geç dönemde sikatrizasyon beklenir.
Tedavide ilk 1 saat içinde yutulan maddenin nötralizasyonu gerekir.
Alkaliler için dilüe sirke, limon veya portakal suyu kullanılabilir.
Asitler için süt, yumurta akı, antiasit veya su kullanılabilir.
Oral beslenme kesilir, antibiotik başlanır.
Hasarı arttırabileceği için kusturma kesinlikle kontrendikedir.
Özofagoskopide mukozal hiperemi ve ödemin ötesinde bulgular varsa tedavi
cerrahidir.
Hasta stabil olduktan sonra endoskopi yapılır ve görüntüsüne göre;
1: mukozada hiperemi ve ödem
2: sınırlı kanama, eksuda, ülserasyon, ve psödomembran
3: mukoza avulsiyonu, derin ülser, masif kanama,kömürleşme görülebilir.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 303

160 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


155/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

74. Helicobacter pylori’nin neden olduğu kronik gastrit zemininde gelişen,


H. pylori eradikasyonuyla gastritin tedavi edilebildiği olgularda tamamen
kaybolma olasılığı olan mide tümörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Taşlı yüzük hücreli karsinom
B) MALToma
C) Linitis plastika
D) Karsinoid tümör
E) Gastrointestinal stromal tümör

Cevap B

MİDE LENFOMASI

- Mide neoplazilerinin %1-5’i; midenin 2. en sık malign tümörüdür.


- Tüm primer GI lenfomaların %50’den fazlası mide kaynaklıdır.
- Daha çok küçük kurvatur ve antrumda yerleşir.
- E/K oranı 2/1’dir.
- Hastalar genellikle 50 yaş üzerindedir.
- Midedeki MALT (mucosa associated lymphoid tissue)’dan gelişir.
- Çoğunluk B hücresi kökenli; diffüz büyük hücreli ya da immünoblastik lenfoma
tipindedir.
- Predispozan kromozomal hastalıklar:
- Klinefelter sendromu
- Wiscott-Aldrich sendromu
- Ataksi-telenjiektazi
- Çeşitli immün yetmezlik sendromları (X’e bağlı resesif)
- İmmünsüpresif terapi de predispozandır.
- Mide lenfomalı hastaların %64-100’ünde H. pilori enfeksiyonu pozitif olup ere-
dikasyondan yarar görürler.
- Makroskopik olarak ilerlemiş mide lenfoması yaygın mide kanserine benzer
- Gross morfolojik karakteristiklerine göre mide lenfomaları 5 gruba ayrılır;
- infiltratif
- ülseratif
- nodüler
- polipoid
- kombine
- Tümörlerin çoğu büyük; %50’si 10 cm üzerindedir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 161


156/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

- Diğer lenfomaların aksine primer mide lenfomaları kemik iliği veya periferik LN
tutulumuna yol açmaz.
- Kitle büyük boyutlara ulaşana dek tanı konmaz.
- Karın ağrısı en sık görülen yakınmadır (%80), bu ağrı H2 bloker ve proton
pompası inhibitörleri ile büyük ölçüde geçer. Bulantı, kusma, iştahsızlık ve
zayıflama da diğer görülebilen semptomlardır.
- Gizli kanama hastaların yarısından fazlasında görülür.
- Tanı endoskopi ve endoskopik biyopsi ile konur ancak biyopsiler derin alın-
malıdır.
- Sistemik tutulum olmadıkça tüm hastalara cerrahi eksplorasyon, KC biyopsisi,
paraaortik ve çölyak LN biyopsisi rutin yapılır. Splenektomi direkt tutulum
olursa endikedir
- Distal mide lezyonları için subtotal gastrektomi, proksimal tümörler için ise total
gastrektomi uygun ameliyatlardır.
- Cerrahi sonrası rezidü hastalık yoksa radyoterapi gereksizdir.
- Radyoterapi, rezidü hastalık, pozitif cerrahi sınır veya nüks tedavisinde kul-
lanılır.
- Bazı çalışmalarda kemoterapi ve radyoterapinin tek tek veya beraber cerrahi
tedaviyle aynı sürviyi sağladığı belirtilir.
- Prognoz adenokarsinomdan iyidir.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 320

75. Aşağıdaki yöntemlerden hangisinin bariatrik cerrahide malabsorptif etkisi


en yüksektir?
A) Sleeve gastrektomi
B) Laparoskopik gastrik banding (LAGB)
C) Biliyopankreatik diversiyon (BPD)
D) Vertikal gastroplasti (VBG)
E) Roux–en Y gastrik by–pass (RYGB)

Cevap C

Bariatrik cerrahinin hedefi morbid obez hastalarda uzun süreli devam eden kilo
kaybı sağlayarak sağlık durumunun düzeltilmesini sağlamaktır. Bu kalori
alımının azaltılması veya yiyeceklerden kalori emiliminin azaltılmasını, daha

162 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


157/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

az besin miktarı alımı ile daha az, daha yavaş yemeyi teşfik etme şeklinde
yeme alışkanlıklarının değiştirilmesiyle sağlanmaya çalışılır. Morbid obe-
zite cerrahisinin tedavisinde kullanılmakta olan operasyonlar barsak ma-
labsorpsiyonuyla birlikte veya tek başına mide rezeksiyonu uygulanmasını
içerir. Mide kısıtlayıcı operasyonlar laparaskopik vertical bant gastroplasti,
laparaskopik ayarlanabilir gastrik banttır. Emilim bozucu girişimler ise biliyo-
pankreatik saptırma ve duodenal değiştirme ile birlikte pankreatik saptırma-
dır. Roux-en-Y gastrik by-pass ise hem kısıtlayıcı hem de emilim bozukluğu
sağlayıcı özelliklere sahiptir.

76. Metastatik gastrointestinal stromal tümörlerin hedefe yönelik tedavisinde


kullanılan c–kit inhibitörü ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) 5–fluorourasil
B) irinotekan
C) Oksal iplatin
D) Endoksan
E) imatinib

Cevap E

GİST’ ler yavaş ilerleyen submukozal tümörlerdir. Küçük lezyonlar genelde te-
sadüfi saptanır. Bazen de ülser olup kanamaya yol açarlar. Büyük lezyonlar
genellikle kilo kaybı, abdominal ağrı, dolgunluk hissi ve kanama gibi semp-
tomlar verirler. Yayılım hematojen yolla daha çok karaciğer ve akciğere
olur. Cerrahi sonrası patolojik incelemede nadirende olsa pozitif lenf nodla-
rına rastlanabilir.Tanı endoskopik ve biyopsiyle konur. Ancak semptomatik
ve 2 cm’ den büyük tümörler çıkarılmalıdır. Çoğu gastrik GİST’ ler midenin
gövdesinde ortaya çıkar ve tedavide wedge rezeksiyon yapmak uygundur.
Prognoz mitotic aktivite varlığı, sayısına ve tumor boyutuna bağlıdır. Komşu
organlara invazyon malignite göstergesidir. GİST’ lerin çoğu protoonkogen
ve c-kit yönünden pozitiftir. İmatinip c-kit troziknazın aktivasyonunu bloklar
ve metastatik, rezeke edilemeyen GİST’ li hastalarda tedavide kullanılabilir.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 321

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 163


158/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

77. Enterokütan fistüllerin iyileşmesinde aşağıdakilerden hangisinin olumsuz


etkisi vardır?
A) Lateral fistül varlığı
B) Epitelize olmamış traktus varlığı
C) Tek traktus olması
D) 2 cm’den kısa traktus
E) Jejunal kaynaklı olması

Cevap D

Fistülün Spontan Kapanmasını olumsuz etkileyen faktörler:


Proksimal fistüller, distal fistüllere göre kapanma ihtimali daha düşük fistüller
olup, kapanmayı olumsuz etkileyen faktörler:
Fistül traktının çok kısa (<2cm ) olması
Fistül traktının epitelize olması
Aktif granülamatoz barsak hastalığı
Abse,yabancı cisim varlığı
Distal barsak segmentinde tıkanıklık olması
Radyasyon enteritinin olması
Nutrisyonel bozukluk olması
Fistül traktusunda tümör varlığı sayılabilir.

Referans 1: Tustime Cerrahi Ders Notları - sayfa 264

78. Aşağıdakilerden hangisi Crohn hastalığının bağırsak dışı belirtilerinden


biri değildir?
A) Eritema nodosum
B) Konjunktivit
C) Trombositopeni
D) Ankilozan spondilit
E) Amiloidozis

Cevap C

164 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


159/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Crohn Hastalığının Komplikasyonları


En sık komplikasyon Obstrüksiyon-perforasyondur.
Fistül
Toksik megakolon
Kanser
Crohn hastalığının ekstraintestinal manifestasyonları hastaların %30’unda var.

Crohn hastalığının ekstra intestinal bulgular:

Deri
Eritema multiforme
Eritema nodosum
Piyoderma gangrenosum

Göz
İritis
Üveit
Konjonktivit

Eklem
Periferal artrit
Ankilozan spondilit

Kan
Anemi
***Trombositoz
Flebotromboz
Arteryel tromboz

Karaciğer
Non-spesifik triadit
Sklerozan kolanjit
Böbrek
Nefrotik sendrom
Amiloidoz

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 165


160/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Pankreas
Pankreatit

Genel
Amiloidoz

79. Aşağıdaki etkenlerden hangisi en ciddi ophthalmia neonatorum formuna


neden olur?
A) Chlamydia trachomatis
B) Herpes simpleks virusu
C) Sitomegalovirus
D) Staphylococcus aureus
E) Neisseria gonorrhoeae

Cevap E

Yenidoğan konjonktivitleri Oftalmia neonatorum olarak adlandırılırlar. Bunlar


aseptik ve septik diye ayrılır. Aseptik nedenler gümüş nitrat damla ve erit-
romisinli merhemlerin kimyasal etkilerinden kaynaklanır. Septik etkenlerin
içinde en sık Chlamydia trachomatis gelir. Daha çok inklüzyonlu konjonktivit
şeklinde ve beraberinde pnömoni görülür. En ciddi ve en pürülan tabloyu
gonokoklar yapar. Viral etkenler içinde de en sık Herpes Simpleks virüsü
gelir ve dentritik keratit şeklinde görürüz. Doğru cevap E şıkkıdır.

Referans 1: Tustime Mikrobiyoloji Ders Notu - sayfa 198

80. Sol oksipital lobda lokalize tümör nedeniyle ameliyat edilen 55 yaşındaki bir erkek has-
tada, patolojik incelemede yassı hücreli karsinom metastazı saptanmıştır.
Bu hastada primer odak açısından ilk önce incelenmesi gereken organ
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Böbrekler
B) Akciğer
C) Mide
D) Özofagus
E) Kolon

166 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


161/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Cevap B

SSS METASTATİK TÜMÖRLERİ


Santral sinir sisteminde metastaz yapan primer organ kanserlerinin başında
Akciğer Maligniteleri gelir.
Meme kanserleri ve Malign Melanom metastazları bu sıralamayı izler. Sıralamada
4. sıraya beyin metastazının primer odağının tespit edilemediği vakalar alır.
Kadınlarda meme CA, erkeklerde Akciğer CA (KHAK) en sık metastatik
tümördür.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 78

81. Aşağıdakilerden hangisi yağ embolisinin belirtilerinden biri değildir?


A) Solunum yetmezliği
B) Peteşi
C) Ateş
D) Bilinç bulanıklığı
E) Bradikardi

Cevap E

YAĞ EMBOLİSİ SENDROMU


Uzun kemik kırıkları veya major travmadan sonra dolaşımda yağ emboli-
lerinin bulunmasına yağ embolisi, bunun klinik belirtiler vermesinede yağ
embolisi sendromu denir.
Akciğerde ARDS benzeri tablo oluşturur.
DIC oluşturduğu için deride tüketim koagulopatisine bağlı peteşi ve purpu-
ralar bulunur.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 167


162/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 118


Referans 2: Tustime Küçük Stajlar İmpetus - sayfa 118

82. Aşağıdaki tümörlerden hangisinin metastatik potansiyeli en düşüktür?


A) Spermatositik seminom
B) Klasik seminom
C) Anaplastik seminom
D) Koryokarsinom
E) Embriyonal karsinom

Cevap A

TESTİS TÜMÖRLERİ
En sık 15-35 yaşlarda görülür.
Etyolojide
En önemli faktör kriptorşidizm’dir.
Gonada ldisgeneziler,
Kimyasallar ve travmada sorumlu tutulmaktadır.
Özellikler
%95’i germ hücrelidir. %5 non-germ hücrelidir.

168 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


163/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Patoloji:
Germ Hücreli
Seminom (% 35): En sık bilateral primer testis tümörüdür. Bazen içinde
sintyotrofoblastik komponent barındırır.
Embriyonel hücreli kanser ( %20)
Teratom (%5)
Koryokarsinom (%1)
Miks hücreli (teratokarsinom) (% 40):Teratom+embriyonel kanser
Yolk sak ( Endodermal sinus Tm) :Çocuklarda en sık testis tümörü
Non-Germ Hücreli
Leyding hücreli (Reinke kristali barındırır) Asemptomatik, jinekomasti
Sertoli hücreli tümör
Gonodoblastom : Gonodal disgeneziye eşlik eder.

Klinik:
Testis tümörleri için tipik klinik ağrısız skrotal şişliktir.
Tümörün yaptığı orşit ve tümör içine kanama nedeniyle %20 vaka akut ağrı ile
başvurur.
50 yaş üzerindeki hastalarda en sık testiküler tümör lenfomadır.

Komplikasyon:
En sık metastaz AC’lerdedir. Lenfatik ile paraaortik lenf bezlerine yayılır.

Referans 1: Tustime Küçük Stajlar Ders Notu - sayfa 217


Referans 1: Tustime Küçük Stajlar İmpetus - sayfa 131

83. Zigoma kırığında aşağıdakilerden hangisi görülmez?


A) Subkonjunktival kanama
B) Telekantus
C) Orbital alt kenarında basamak deformitesi
D) Aynı tarafta üst dudakta uyuşma
E) Enoftalmi

Cevap B

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 169


164/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Zigomatik kemik kırıklarının majör belirtileri şunlardır;


1)  Yanak ve periorbital ödem
2)  Yaralanmadan kısa bir süre sonra ödem sahasına yakın bölgede fasiyal
düzleşme.
3)  Sirkumorbital ve subkonjuktival ödem.
4)  Tek taraflı burun kanaması.
5)  Yanak, dişeti, üst dudak ve dişlerde anestezi.
6)  İnferior orbital kenar, frontal zigomatik hat, maksillar sinüs lateral duvarı(ağız
içinin zigomatik destek bölgesi) gibi ilgili bölgelerde hassasiyet ve step de-
formitesi mevcudiyeti.
7)  Olası görme asimetrisi ile beraber diplopi.
8)  Mandibula hareketlerinde sınırlılık.
9)  Kırığın olduğu bölge dokularında amfizem
Yaralanmanın ilk 2-3 saatinde oluşan ödem altta yatan kırığı maskeleyebilir.
Bu nedenle bu tür yaralanmaların çoğunda şişme nedeni ile tanı zamanı
uzar ve hatta eşlik eden yaralanmalarla tanı daha sonraki döneme sar-
kabilir. Karakteristik bulgu olarak yüzün üst yanak bölgesindeki düzleşme
yaralanmayı takiben ya da ödem çözüldükten sonra yani yaralanmanın 3-5.
Gününde görülebilir. Süperior orbital hattan başlayan palpasyon sırasında
infraorbital rim ve frontal-zigomatik sütür hattında basamaklanma sıklıkla
hissedilebilir. Palpasyon zigoma cismine ve arkına doğru devam ettirilir ve
hassasiyet olup olmadığı kontrol edilerek kırık açısından muayene tamam-
lanabilir.
Telekantus Göz kapakları kenarlarının birleştiği açının uzakta oluşuyla karakte-
rize durumdur. Zigoma kırığıyla ilişkisi yoktur.

84. Parotidektomi yapılan bir hastanın 6. ay kontrolünde yemek yeme ve çiğneme sıra-
sında yüzün ameliyat edilen kısmında flushing ve terleme yakınması vardır.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tükürük fistülü
B) Nervus auricularis magnus nöroması
C) Sialoadenoz
D) Frey sendromu
E) Chorda tympani kesisi

Cevap D

170 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


165/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Frey Sendromu parotidektomi sonrası sık görülen bir komplikasyondur. Gusta-


tuar terleme olarakta isimlendirilen bu sendromda, parotidektomi alanında
yemek yerken rahatsız edici terleme görülmektedir.Frey sendromunda;,
aşırı tükürük salınımına neden olan besinlerin yenilmesi esnasında aurikü-
ler sinirin dağıldığı kısımlarda kızarıklık, ısı artışı veya terleme ortaya çıkar.

85. Akciğer kanserinde cerrahi tedavinin kontrendike olduğu durum aşağıda-


kilerden hangisidir?
A) Kosta tutulumu
B) Visseral plevra tutulumu
C) Paryetal plevra tutulumu
D) Kontralateral hiler lenf nodu metastazı
E) Peribronşiyal lenf nodu metastazı

Cevap D

Akciğer kanserinde inoperabilite kriterleri aşağıda belirtilmiştir.

İnoperabilite Kriterleri:
1- Toraks dışı lenf bezlerine metastaz (servikal, supraklavikular)
2- Mediastinal bilateral LAP
3- Karaciğer, beyin, kemik, deri metastazı(Uzak organ ve doku metastazları)
4- Göğüs duvarı invazyonu
5- Vokal kord paralizi
6- Plevrada malign sıvı varlığı
7- Vena Kava Superior Sendromu
8- Karşı Akciğer ve bronş metastazı
9- Perikard tutulumu ile perikardiyal tamponad
10- Ana bronşta karinaya 2cm’den yakın mesafede veya bifurkasyonda tümör
11- Horner Sendromu
12- Akut myokard enfarktüsü, kalp, karaciğer ve böbrek yetmezliği
13- İleri demans
14- KOAH, Kor pulmonale
15- Evre III-B ve evre IV inoperabledir. Bunlara sadece RT ve KT yapılır. (Küçük
hücrelide sadece evre IA operabledır)
Referans 1: Tustime İnfotus Dahiliye - sayfa 213

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 171


166/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi
hangi aşamada gerçekleşir?
A) Angajman
B) Pelvik girimden geçiş
C) Orta pelvise giriş
D) Pelvik çıkım düzlemine giriş
E) Omuz doğmadan hemen önce

Cevap E

Doğumun kardinal hareketleri, prezente olan fetal kısmın kemik pelvise adap-
tasyonu için gerekli hareketlerdir. Fetusun en dar pelvis segmentinden (orta
pelvis) en küçük çap (suboksipitobregmatik çap) ile geçmesi gereklidir.
Bu amaçla sırayla şu kardinal hareketlerle doğum gerçekleşir:
1. Angajman
2. İniş
3. Fleksiyon: Fetal çenenin toraksa değmesidir.
4. İç rotasyon: Fetal başın pelvis içinde ön–arka pozisyona dönmesi (oksiput
anterior pozisyon)
5. Ekstansiyon: Fetal başın simfizis pubisten destek alması ile çenenin to-
rakstan uzaklaşması (bu harekekt ile fetus başı pelvisten kurtulur ve fetal
baş doğar)
6. Dış rotasyon: Fetal başın pelvisi terkettikten sonra tekrar transvers pozis-
yona dönmesidir.
7. Atılma: Omuzların çıkması ile birlikte, fetusun tamamen pelvisi terketmesi ve
doğumun gerçekleşmesidir.
Fetal baş dış rotasyonunu tamamladıktan sonra önce ön omuz, takiben arka
omuz pelvisten kurtulur ve fetusun doğumu gerçekleşir. Bu nedenle eks-
ternal rotasyon, hemen omuzların doğumundan önce gerçekleşmektedir.

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, II. fasikül;


sayfa: 218 ve 268
Referans 2: Tustime İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 147
Referans 2: Tustime TümTus Kadın Doğum, sayfa: 207

172 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


167/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

87. Erken gebelik kayıplarının nedeni olarak en sık görülen kromozomal tri-
zomi tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) 13
B) 14
C) 15
D) 16
E) 17

Cevap D

Spontan abortusların yaklaşık %50’sinde otozomal trizomiler (1. kromozom


hariç tüm kromozomlarda gösterilmiştir) saptanmıştır ve bunlar arasında
en sık trizomi 16 izlenir. Spontan abortuslarda tek başına en sık rastlanan
anöploidi ise monozomi X’tir (45,X0=Turner sendromu).

Referans 1: Tustime 1. Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül;


sayfa: 19 ve 61
Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 16
Referans 2: Tustime TümTus Kadın Doğum, sayfa: 19

88. Doğum eylemi sırasında fetal baş kompresyonu ve intrakraniyal basınç


artışı olması durumunda aşağıdaki fetal monitörizasyon bulgularından
hangisinin görülmesi beklenir?
A) Akselerasyon
B) Erken deselerasyon
C) Değişken deselesyon
D) Sinüzoidal kalp atım hızı
E) Geç deselesyon

Cevap B

Erken deserelasyon: Fetal başın basısına bağlı vagal refleksle oluşan geçiçi
azalmadır. Uterin kontraksiyonlarla ayna görüntüsü olacak şekilde azalma
meydana gelir. Sıklıkla 7–8 cm açıklıkta meydana gelir ve çıkım bradikar-
disi olarak da bilinir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 173


168/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Referans 1: Kadın Doğum Ders Notu, II. fasikül; sayfa: 213, 215 ve 266
Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 143
Referans 2: Tustime TümTus Kadın Doğum, sayfa: 201

89. Aşağıdakilerden hangisi fetal pozisyonu tanımlarken kullanılan paramet-


relerden biri değildir?
A) Alın
B) Mentum
C) Oksipit
D) Sakrum
E) Akromion

Cevap A

Fetal pozisyon, prezente olan (önde gelen) fetal kısmın doğum yoluna göre
konumunu ifade eder (verteks gelişlerde oksiput, yüz gelişte mentum, ma-
kadi gelişte sakrum, omuz gelişte akromion referans alınarak sağ ya da sol,
ön veya arka olarak ifade edilir).
Alın ise bir prezentasyon şeklidir ve en nadir gözlenen prezentasyon olarak
bilinir.

Referans 1: Kadın Doğum Ders Notu, II. fasikül; sayfa: 217


Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 145
Referans 3: TümTus Kadın Doğum, sayfa: 210

90. Deneysel çalışmalarda, doğum eyleminin başlamasıyla aşağıdaki hormon-


lardan hangisinin düzeyinin azalması arasında bir ilişki bulunmuştur?
A) Kortizol
B) Östradiol / östriol
C) Adren okorti kotrop in
D) Proge steron
E) Prostaglandin

Cevap E

174 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


169/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Günümüzde insanlarda doğumu başlatan meka­nizmalar net olarak ortaya kon-


muş değildir. Gebeliğin devamı için en önemli hormon progesterondur.
Uterusta myometrial aktivite­nin baskılanmasında progesteronun son de-
rece önemli bir rolü olması, doğumun başlamasında progesteron düzeyle-
rinde ortaya çıkan bir azal­manın primer faktör olduğunu düşündürmek­tedir.
Östrojen/progesteron oranında ortaya çıkan göreceli artış ile progesteronun
etkileri baskı­lanmakta ve myometrial kontraksiyonlar baş­lamaktadır. Doğu-
mun başlamasında yer aldığı düşünülen diğer mekanizmalar ise plasental
ve maternal CRH etkisi ve aktivasyonu ile özellikle fetal kortizol düzey-
lerindeki artıştır. Kortizol düzeylerinde ortaya çıkan artışa paralel olarak
fetal adrenal kökenli androjenler (DHEAS) ar­tar. Gebelikte östrojenlerin
(özellikle östriol) en önemli prekürsörü olan DHEAS artışına paralel olarak
östrojen/progesteron oranı östrojen lehi­ne artar ve östrojen ve kortizol
artışının tetik­lediği prostaglandin artışı myometrial aktiviteyi stimule eder.

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, II. fasikül;


sayfa: 267 ve 268
Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, Sayfa: 147
Referans 2: TümTus Kadın Doğum, Sayfa: 209 ve 211

91. Erken doğum eylemine yol açtığı düşünülen bir enfeksiyonda aşağıdaki-
lerden hangisinin azalması tanıyı doğrular?
A) Amniyotik glukoz düzeyi
B) Serum C–reaktif protein düzeyi
C) Kanda lökosit sayısı
D) Amniyotik interlökin–6 düzeyi
E) Serum sitokin düzeyi

Cevap E

Erken doğum eyleminin olası risk faktörleri arasında genital ve intrauterin


infeksiyonlar (koryoamnionit) yer alır. Koryoamnionit tanısı için amniotik
sıvıdan Gram boyaması, kültür yapılmalı ve glukoz ile IL–6 düzeylerine
bakılmalıdır. Amnion sıvısında CRP artışı ve glukoz azalması ile kültür ve
katalaz pozitifliği koryoamnionit için tanısal bulgular olup, negatif gram bo-
yama en spesifik, artmış IL–6 düzeyi en sensitif bulgudur.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 175


170/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Referans 1: Kadın Doğum Ders Notu, II. fasikül; sayfa: 245 ve 251
Referans 2. İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 169 ve 170
Referans 3. TümTus Kadın Doğum, sayfa: 242

92. Oluşan bir gebeliğin ekstrauterin lokalizasyonda yerleşme olasılığı aşağı-


daki durumların hangisinde en yüksektir?
A) Tüp bebek tedavisi sonrası
B) Salpingitis istmika nodoza
C) Tüp ligasyonu sonrası
D) Dietilstilbestrol kullanımı
E) Kromozomal anomali varlığı

Cevap C

Ektopik gebeliğe neden olan faktörler arasında en sık izlenen salpenjit iken,
tubal konservatif cerrahiler, ektopik gebelik öyküsü ve tubal sterilizasyon
yüksek risk faktörleri arasında yer almaktadır. Genel olarak tüm kontrasep-
tif yöntemler gebelik oluşumunu önledikleri için ektopik gebelik insidansını
azaltırlar. Kullanılan kontraseptif metodun başarısız olması halinde gelişen
gebeliğin ektopik olma riski bazı yöntemlerde artmaktadır. Gebelik duru-
munda en fazla ektopik gebelik riskini artıran kontraseptif yöntem tubal
sterilizasyondur.

Referans 1. Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül; sayfa: 24, 25 ve 62


Referans 2. İmpetus Kadın Doğum, Sayfa: 22
Referans 3. TümTus Kadın Doğum, Sayfa: 24

93. Aşağıdaki venereal hastalık veya lezyonlarından hangisi ağrılıdır?


A) Şankroid
B) Şankr
C) Granuloma inguinale
D) Lenfogranuloma venerum
E) Kondiloma aküminatum

Cevap A

176 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


171/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Genital sistemde seksüel geçişli hastalıkların klinik özellikleri değerlendirildi-


ğinde, bir veya birkaç tane oldukça ağrılı ve hassas ülserle birlikte yine
oldukça hassas inguinal lenfadenopati (bubon) varlığında tanı büyük bir
ihtimalle şankroiddir. Vulvada bir veya birkaç ülser ve beraberinde inguinal
bubon varlığında tanı sıklıkla şankroiddir. Eğer ülser yoksa en olası tanı
lenfogranüloma venerumdur. Eğer ağrı belirgin değilse, sifiliz (şankr) veya
granüloma inguinale akla gelmelidir.

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül; sayfa: 50


Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 50
Referans 3: TümTus Kadın Doğum, sayfa: 56 ve 57

94. Genital yapılarda tutulumu olan gestasyonel trofoblastik tümörlü bir hasta
FIGO ya göre hangi evrededir?
A) Ic
B) II
C) Illa
D) lllb
E) Illc

Cevap B

Gestasyonel trofoblastik neoplaziler (GTN) için kullanılan FIGI evrelemesi aşa-


ğıda verilmiştir:

GTN Evrelendirme (FIGO)


EVRE 1: Tümör uterus ile sınırlı
EVRE 2: Tümör uterus dışına taşmış ancak genital yapılar ile sınırlı (adneksler,
vajina, broad ligament)
EVRE 3: Akciğer metastazı (genital tutulum var ya dayok)
EVRE 4: Diğer organ metastazları
Alt Evreler:
A: Risk faktörü yok
B: 1 risk faktörü var
C: 2 risk faktörü var
Risk Faktörleri:

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 177


172/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

1.ß–hCG > 100,000 mIU/mL


2. Önceki gebelik ile tanı arasında geçen süre >6 ay

Buna göre tümör, uterus dışında ve genital organlara ulaşmış ise II. evrede
yer alır.

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül; sayfa: 324


Referans 2:Tustime İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 238

95. Prematür över yetmezliği aşağıdakilerden hangisi ile ilişkili değildir?


A) Addison hastalığı
B) Diabetes mellitus
C) Myastenia gravis
D) Paratiroid hastalığı
E) insensitif över sendromu

Cevap E

Prematür over yetmezliği: 40 yaşından önce menopoz tablosunun geliş-


mesidir. Sekonder amonore görülür. Ailesel olma ihtimali çok yüksektir. En
sık tiroid patolojileri ile beraber seyreder ve tabloya sıklıkla hipotiroidi
eşlik eder. Nadiren paratiroid patolojileri ile seyredebilir. Frajil X sendro-
munda sık görülür. Menopozal semptomlar izlenebilir. Eşlik eden tablolar
arasında adrenal yetmezliği, myastenia gravis, idiopatik trombositopenik
purpura, romatoid artrit, vitiligo, otoimmün hemolitik anemi ve diabetes mel-
litus sayılabilir.

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül; sayfa: 113


Referans 2:Tustime İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 86
Referans 2:TustimeTümTus Kadın Doğum, sayfa: 110

178 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


173/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

96. Fenotipi dişi olan bir hastada aşağıdakilerden hangisi androjen insensiti-
vite sendromu ile 5a–redüktaz defekti ayırıcı tanısında belirleyicidir?
A) Amenore
B) Genotip
C) Meme gelişimi
D) Müllerian agenezi
E) Gonad yapısı

Cevap C

5α–Redüktaz Eksikliği:
Karyotip XY’dir. Otozomal resesif geçişlidir. Testisler normaldir, Wolf kanalı
gelişmiştir (iç genitalia normal erkek tipinde). Tanıda artmış testosteron/
DHT oranı kullanılır. Tanı konur konmaz hem virilizasyonu, hem de neop-
lazik gelişimi önlemek için gonadektomi yapılmalıdır.
Androjen duyarsızlık sendromundan en önemli farkı, bu olgularda meme
gelişiminin olmaması ve gonadotropin düzeylerinin daha düşük sey-
retmesidir.

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül;


sayfa: 105 ve 116
Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 81
Referans 3: TümTus Kadın Doğum, sayfa: 93

97. Nonobstrüktif azoospermik erkeklerin aşağıdaki genetik bozukluklardan


hangisini taşımaları durumunda, testis biyopsisinde sperm hücresi bulma
olasılığı en düşüktür?
A) 47,XXY
B) AZFc mikrodelesyon
C) AZFd mikrodelesyon
D) AZFa mikrodelesyon
E) 46,XY / 47,XXY

Cevap D

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 179


174/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Oligospermi ya da azospermisi bulunan erkeklerde Y kromozomunun submikros-


kopik delesyonlara sık olarak rastlanır. Y kromozomunda 3 bölge azosper-
mik faktörler olarak adlandırılır: AZFa, AZFb ve AZFc (DAZ geni). Olguların
%7-10’da AZFb ve AZFc delesyonları izlenir. Bunun dışında, kistik fibrozis
(CFTR) mutasyonları vas deferensin konjuge yokluğu ile birliktedir. Ayrıca Kli-
nefelter sendromu, LH-ß altgrup mutasyonu ve FSH reseptör mutasyonları da
oligo-azospermi nedeni olabilir. FMN2 (Formin-2) mutasyonu sonucu oositte
1. mayozda arrest gelişir ve ovulatuar disfonksiyon ortaya çıkar.

Referans 1: Tustime Clinical Gynecologic Endocrinology 7. baskı;


bölüm 30; sayfa: 1153.

98. Prospektif randomize kontrollü klinik çalışmalara göre, postmenopozal


kadınlara verilen tek başına östrojen tedavisi, aşağıdaki hastalıklardan
hangisinin görülme sıklığını önemli oranda azaltır?
A) Koroner arter hastalığı
B) Kalça kırığı
C) Kolorektal kanser
D) inme
E) invaziv meme kanseri

Cevap B

Postmenopozal hormon tedavisi planlanan olgularda sadece östrojen kullanıl-


ması halinde:
• Vazomotor semptomlarda düzelme saptanmıştır.
• Kalça kırıklarında azalma meydana gelmiştir (osteoporoz azalmıştır).
• Kolorektal kanser riski değişmemiştir.
• Meme kanseri riski artmamıştır (progesteronların potansiyel risk taşıdığı
düşünülmekte).
• Koroner kalp hastalığı ve MI riski artmamıştır.
• İnme riski artmıştır.
• Venöz tromboemboli, pulmoner emboli riski artmıştır.
• Menopozda HRT’nin diğer olumsuz etkileri arasında pankreatit ve kole-
sistitriskinde artış sayılabilir.

180 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


175/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül; sayfa: 160


Referans 2: Tustime İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 113
Referans 3: Tustime TümTus Kadın Doğum, Sayfa: 155

99. Tek başına progestin içeren oral kontraseptif haplar ile ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Fonksiyonel över kisti sıklığını artırır.
B) Anne sütünü azaltmaz.
C) Kardiyovasküler komplikasyon riski yüksek olanlara verilebilir.
D) Hipertansif etkisi yoktur.
E) Anormal uterin kanamayı azaltır.

Cevap B

Tek başına progestin içeren oral kontraseptiflerin (mini hap) klinik özel-
likleri:
• Karbonhidrat metabolizması ve koagülasyon üzerine minimal etkilidir.
• Ciddi hipertansiyon oluşturmaz
• Kardiyovasküler komplikasyon riski olan hastalarda (trombozis öy-
küsü, hipertansiyon, migren baş ağrıları, 35 yaş üzerinde sigara içinler)
tercih edilebilir.
• Doğurganlığa çabuk dönüş saptanmıştır.
• Emzirenler için ideal tercihtir (postpartum 3. günde başlanabilir).
• Venöz tromboemboli riskini arttırmaz.
• İrregüler kanamalar sıktır ve yöntemin en önemli bırakılma nedenidir.
• Gebelik oluşması halinde artmış ektopik gebelik riski
• Fonksiyonel kistler daha sıktır, rekürren kist öyküsü olanlarda kombine
KOK veya depo MPA düşünülmeli.
• Mini hap kullananlarda SHBG azalır, akne oluşabilir.
• Karbonhidrat metabolizması üzerine etkileri minimal olmasına karşın, ges-
tasyonel DM olup emziren kadınlarda diyabet riski 3 kat artmıştır, bu
progestinin insulin rezistansı üzerine etkisinden olabilir.

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 181


176/177

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ

Referans 1: Tustime Kadın Doğum Ders Notu, I. fasikül;


sayfa: 140 ve 169.
Referans 2: Tustime İmpetus Kadın Doğum, sayfa: 103
Referans 3: Tustime TümTus Kadın Doğum, sayfa: 141

100. Kontraseptif amaçla kullanılan depo medroksiprogesteron asetat, aşağı-


dakilerin hangisinde azalmaya yol açmaz?
A) Endometrium kanseri riski
B) Över kanseri riski
C) Meme kanseri riski
D) Kemik mineral dansitesi
E) Anemi sıklığı

Enjekte edilerek kullanılan kontraseptiflerden depo-medroksiprogesteron


asetatın (Depo-MPA) klinik avantaj ve dezavantajları:

• Epilepsi hastaları için uygundur, çünkü yüksek progestin düzeyleri nöbet


eşiğini yükseltir.
• PID oranını azaltır.
• Genel olarak, ektopik gebelik insidansını azaltır ancak kontraseptif başa-
rısızlık halinde ektopik gebelik riski artmıştır.
• Demir eksikliği ve orak hücreli anemide faydalı etkisi olabilir.
• Endometrium ve over kanseri riskini azaltır.
• Vücut ağırlığından veya hepatik enzimleri indükleyen ilaçlardan etkilenmez.

• İrregüler kanama ve buna bağlı yüksek metod terk oranları


• Memede hassasiyet, kilo alma, depresyon
• CIN riskini artırır. Bununla birlikte invazif serviks kanseri ve karaciğer
kanserini artırmaz.
• Meme kanseri (ilk 4 yılda çok hafif artış olur, muhtemelen var olan
tümörün büyümesindeki artışa neden olur). Kullanım süresinin uza-
masıyla risk artmaz.

182 TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES


177/177

TUS’U KAZANDIRAN DOĞRU ADRES

Referans 1: Tustime Doğum Ders Notu, I. fasikül; sayfa: 142 ve 170


Referans 2: İmpetus Kadın Doğum, Sayfa: 103
Referans 3: TümTus Kadın Doğum, Sayfa: 135 ve 136

KURUMSAL, ÖZGÜVENLİ, MÜTEVAZİ 183

You might also like