You are on page 1of 19

,

sznun umttst

ublnn
tsnnsuur.
II

Tibtnn

tsnnsi": hem bir bilimin hem de gizemli ecziuuti.: 0, hem deviuun hem de zehirin tsnnsuhr. Yezuun tsnnsi pharmakon 'un tannsldlr. Ve Phaidros'ds meydan okur gibi, tedirgin edici

bir alfakgon iilliiliikle krala sundugu, bir


pharmakon olsts]: yezuhr.

Buradaki mesele hem hayir ile ser, iyi ile kotu arasindaki karsithk anlammda, hem de terbiye, kamu ahlaki ve toplumsal gorgu kurallan anlammda ahlakut, Soz konusu olan neyin yapilmasmm yakrsik ahp, neyin yaprlmasmm yakisrk almayacagmi bilmektir. Bu ahlaki kaygi, hakikat, hafiza ve diyalektikle ilgili sorudan asIa aynlamaz. Carcabuk bir yazl sorusu olarak eIe ahrnp ugrasrlacak olan bu son soru ahlaki izlekle baglarnr: bu izlegin ustune tepeden inme bir §ekilde bindirilmemistir; hatta bir oz yakmligr sayesinde onu gelistirir, Fakat sehrin politik gelisimiyle ortaya cikan, yazmm yayrlmasi ve sofistlerin ya da soy lev yazarlannm etkinlikleri tartismasr icinde, ilk vurgu dogal olarak politik ve toplumsal edep zorunluluklan iizerine yapilrmsnr. Sokrates tarafmdan ortaya atilan aracihk, edeplilik ve edepsizlik (euprepeia / aprepeia) degerleri arasindaki karsithk icinde oyununu oynar: "Ancak, yazmamn yakisik ahp almadigim, hangi kosullarda bunun yapilmasirun iyi, hangi kosullarda uygunsuz oldugunu tarmtarruna bilmek meselesi ... Iste geriye bu soru kahyor, degil mi?" (274b) Yazmak yakisrk ahr mi? Yazar saygideger bir kisi midir? Yazmak munasip midir? Yazmah mr? Elbette ki hayir. Fakat cevap 0 kadar basit degildir ve Sokrates onu hemen akilcr bir soylev ya da

logos icinde kendi aciklamasi


sunmaz. Onu dinletmek

gibi

icin bir

akoe'nin,

Jacques Derrida

Dissemination'un icinde Seuil Yay., Tel. Quel, 1972 ve University of Chicago Press, 1981.

bir soylentinin, kulak dolgunlugundan bilinenin, kulaktan kulaga dolasan bir hikayenin elciligine basvurur: " Sana eskilerin soylediklerini (eskilerin akoe'sini) anlatabilirim, zaten dogruyu bilen eskilerdir; eger dogruyu kendimiz bulabiJseydik, insanlann bir zamanlar neler dusunmus 01duklanm arastirmak umrumuzda olur muydu?" (274c) Yazmm hakikatini -ki 0, gorecegimiz gibi hakikati olmayandrrkcndi basrmiza, kendimizde kesfedemeyiz. 0 bir bilimin nesnesi degil, sadece anlatilrrus bir hikaye, tekrarlanmis bir masaldir, Yazirnn mitle bagi; mitin bilgiye ve hele de kisinin kendisinde aradrgi bilgiye karsithgi gibi, kesinlesir. Ve bu arada, seceri (genealogique) kopus ve kaynaktan uzaklasma, yazl ya da mit yoluyla anlamh hale gelir. Herseyden once fark edilmesi gereken sey, ilerde yaziya yoneltilecek, bilmeden tekrar etmek suclamasmm, burada ifade edilene ve Wide edilenin statusunun belirlenmesine goturen baslangici tammladigrdir. Bilmeden tekrar edilerek baslar -bir mitle- yazmm tamnu: bilmeden tekrar etmek. Yazi He mitin bu akrabaligi, her ikisi de hem logos'tan hem de diyalektikten ayirt edilmis olarak, metin ilerledikce daha da kesinlesecektiro Yazmm bilmeden tekrar ettigini bilmeden tekrar ettikten soma, Sokrates savmm, logos'unun ispatmi, akO(?'nin oncullerine, yazmm

63

------------------------

Toplum bilim

masalsi bir scccresi uyarmca okunur kilman yapilanna dayandmyor. Mit ilk darbeleri vurduktan soma Sokratcs'in logos's: suclanam yere yrkacaktrr.

Logos'un Babasi
Hikaye soyle baslar:

Sokrates Hikaye ederler ki MISJr'da Naukratis yakinmda, bu memlcketin cski tannlanndan biri yasardr, Bu tannmn kutsal isareti, bildigin gibi, ibis dedikleri bir kustu. Tannnm adi da Theuth idi. Sayiyr, hesabi, geometriyi ve astronomiyi, tavla oyununu ve zarlan, nihayet -haberin olsun- yazlyl (grammata) ilk bulan iste bu Tanndir. bte yandan, aym caglarda butun Misrr'a Thamus hakimdi; memleketin yukan taraflannda, helcnlerin MIsIr Tebaisi dedikleri sehirdc otururdu. Bu sehrin tannsina Mrsirhlar Amon derlcr, Thcuth birgun Thamus'un yamna vardr, buldugu sanatlan ona gosterdi: "Bunlan butun Misirlilara tarutmak gerekir!" dedi. Kral bu sanatlardan her birinin ne ise yaradigim sordu, Thcuth anlattikca, ise yarar bulduklanrn ovuyor, ise yaramaz bulduklanrn yeriyordu. Soylendigine gore Thamus, sanatlardan hcrbiri hakkmda Theuth'a bcgenrne vcya begenmeme ifade eden bircok seyler dedi. Bunlan bir bir saymak uzun surer. Sira yaziya gelincc: "Ey Kral, dedi Theuth, iste bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Misirhlar daha bilgili ve kcndi gecmislerini haurlamaya daha istidath olacaklar (sophoterous kai mnemonikoterousv. Bellegin de, bilgilendirrnenin de devasi (pharmakon) bulundu. Ve Kral cevap verdi ..." vs. (274ce)
Krah keselim burada. 0 phatmakon'uu duruyor. Ve biliyoruz ki kestirip atacak. karsrsinda

SI11I bekleycn bir urun, bir crgon 01 arak tecrube eder. Tann-kral yazrnayi bilmcz ama bu bilgisizlik ya da bu acz onun egcmen bag1l11sIzhgma tamklik eder. Onun yazmaya ihtiyaci yoktur. 0 konusur, soylcr, crnreder ve sozu kafidir. Sonradan, sahsi kalemindcn bir katip, soylenenin bir kopyasmi yaZlya dokse ve bunu bir ilave olarak, soylencne eklese de eklernese de yaZl ile kaydcdilcn ozunde her zaman ikincildir. Tann-kral bu tavn alarak, sunularn gcri cevirme den degcrini alcaltacak ve onun sadece yararsizhgm, degil, tehdidine ve zaranna da isarct edecektir. YaZI11111 sundugunu kabul etmcrncnin bir baska bicimi, Bunu yaparak, konusan- tann-kral bir baba gibi davrarnr. Pharmakon bur ada babaya sunulmus ve onun tarafindan geri cevrilrnis, alcalnlrms, yuzustu birakil. rms, saygmliktan du§urulmu§tiir. Baba yazidan ~uphelenir ve onu her zaman gozalnnda tutar.

Kral, tann ve baba figurlcri arasinda iletisimi kuran koJay ger;i~in kilavuzluguna kcndimizi birakrnak istemesck de, burada dikkatimizi sisternli bir sekilde -bildigirniz kadanyla bu hi<; bir zarnan yapilmadi- sozun (parole), yani, logos'un guciinu vc kaynagim, babahk konumuna tahsis eden platonik bir §cmanm surekliligine yoncltmek yctcrli olacaktir. Elbettc bu, herkesin bildigi ve kolayca tahayyul cdebilccegi gibi, ozelliklc ve yalnizca Platori'da ortaya cikrmyor, Fakat Ban metafizigini butim kavramsalhgryla kuran Platonizm bu yapisal baskirun genelliginden kacarnaz, ve hatta onu kiyaslanmaz bir parlaklik ve ineeliklc aydinlatir; olgu Platonizmclc daha anlamh bir sckilde ortaya cikar.

Lagos baba degildir. Ama logos'un kaynagi, babasrdir. Kronolojik bir hatayi gaze alarak diycbiliriz ki "konusan ozne", kendi sozunun babasvui, Hcmen Sahneyi ve kisileri donduralim. Bakahrn. Yazi (yafark cdilecegi gibi, bur ada hicbir egretilcme bulunhut, arzu ederseniz pharmakon) krala boylece sunumaz, en azmdan bir retorigin genelgeccr, uzlasrnaya lur. Sunulur: Tipki serfin dcrebeyi karsismda yukiimdayali sonueu anlarnmda bir cgretilcrne yoktur. byhi oldugu odev geregi (Theuth, tannlann krah ile koIeyse logos bir oguldur, babasinm mevcudiyeri (prenusan bir yan-tarmdir) sundugu bir arrnagan gibi sence) ve babas1I1111meveut (presente) yardirru 01111aama, herseyden once onun bcgenisine takdim edilmis dan, ogul kendi kcridisini yok edeccktir. Babasi onun bir eser gibi, Ve bu escrin kcndisi bir sanat, bir iscilik, adina vc onun hakkmda ccvap verir. 0, babasi olmabir islern gucudur. Bu imal edilmis §ey (artefactum) dan sadece bir yazidan ibarettir. En azmdan bu, siiybir sanattrr. Fakat bu arrnaganm degeri hala belirsizleyenin soyledigi §ey, babarnn tezidir. Boylece yazmm dir. Elbette ki yazi -ya da pharmakon- krala degerli ozgullugu (specificite) babamn yokluguyla (absence) bir sey olarak verilmistir ama, ona degerini verecek iliskili olacaktir. Elbette, boyle bir yokluk cesitli tarzolan kraldir. Kabul etrne edirni icinde kurdugunun ve larda, acik sccik ya da bulanik bir hal de, ardarda ya kurumsallastrrdiginm fiyatirn koyacak olan odur. Bu da eszamanli olarak kiplesebilir: Baba dogal bir yuzden, kral ya da tann (Thamus, Amon'u, yani tanolumle ya da siddet yuzunden, herhangi bir siddetle nlann kralmr, krallann kralim ve tannlann tannsiru ya da baba katilligiyle kaybedilebilir; ardmdan da, baternsil eder. I Theuth ona 0 basi/ell diye hitab cder) baca meveudiyetin yardirm, olanakh olsun veyaolrnadegerin kaynagimn oteki adidir. Yazmin degeri bizzat sin, dilenebilir, bu dogrudan bir bicimde ya da.sanki kenJisi. olatnay~eaktIr, ancaklaJ1Il;kJ'al()n<l~la~sa~<; onayladrglolr;ude yazmm birdegerivardJr.· 0 phar~· 'onsuzcla yar)]labiJirmi§ gibi davranarak istenebiJir makon'u, kcndisinin olmayan, kendisine dl§ardan, vs ... Sokrates'in yazlya teslim edilmi§ logas'un aC!I1(lhatta a§agldan gelen ve varhgmIn ve degerinin kutsal cak ya da kibirli zavalhhgl ustunde nasIllsrar ettigi biolarak tanmmaSI i<;in tann-kralm gonUl indiriei yargllinir: "...onun her zaman babasll1111 yardllmna ihtiyacl

64

Toplumbilim

:det, "!bu
.~IUn

."lit (1011 patros aei deitai boethou'[: Tek basina ken,<:llli Korumaya ve ihtiyaclanrn karsilamaya muktedir
"'lillir". 'Ilu zavall!!Ik cift anlarnhdir: Elbette, yalrnzca bir \(udivetin destegine degil, yardirmna kosacak bir . , -mevcudiyetine ihtiyaci olan oksuzun sikmti• I: aI11a oksuzden yakimrken, 0 ve onunla birlikte :.' \;IZI, aym zamanda babayi uzaklasnrmis olmakla, ."I{dine yetmenin verdigi bir hosnutluk icinde ozgur-

;der

Hip, lao ile

aZI·

IITli,
.iV-

kil-

·In

ku.

"lk
le
~b-

baj, !J,

ibi,
'-1t
)-

ve

iaO

n
111-

z-

a-

ir

'illi~ gibi gorunmekle suclarnr. Asayi tutanm konu:i1UI1l!an azl arzusu, oksuzluk ve babayi katledip yeriy fL' L:c<;mekarzusu olarak gosterilmis, adlandmlmis ve clc,'vcrilrni§tir. Bu pharmakon suclu degil midir, zeli:rli bit hediye degil midir? I !i~~bir yardrm bu oksuzun sorumlulugunu ustleneIllc\'cccktir. Onun statusu, kaydoldugu ancla bile kim"cl;in oglu olmayan, hie; ogul olarak kalarnayan ve ne ilhl;'IKenne de hukuken kaynaklanrn artik tarumayan hi! graphein'in statusuyle ortusur. Yazimn tersine, ya,[IVan logos'un hayatta olmasirun nedeni, onun yasa;;1-11 bir baba, onun yaninda mevcut, ayakta, arkasinda, i!;incle bulunan, dogruluguyla (rectitude) onu ayakta iutan, bizzat ve kendi adiyla onun yardimina kosan hi! baba sahibi olmasidrr (ki buna karsin oksuz yan !)!i,:diir). 0, yasayan logos, borcunu kabul eder, bu kabulden beslenir ve kendisine baba katilligini yasaklar ya da yasaklayabilecegini sarur. Ama yasak ve baba-katilligi, yazmm ve sozun iliskileri gibi, ilerde, Platon'un metnini, yasaklanrms bir baba-katilligi ile ilan cdilmis bir baba-katilligi arasinda eklernlendirmernizi gcrektirecek, oldukca sasirtici yapilardir. Babamn vc dogru yolu gosterenin geciktirilmis (diffin!) katli. Phaidros, logos'dan, anlarnmdan ve etkilerinden sorumlu olmanin, ona yardrmci olanlara ve bir baba11m mevcudiyeti anlarnmda onun yanmda mcvcut olanlara du§tliglini.i kanitlamaya yetecektir. "Egretilemeler" durmak, yorulmak nedir bilmeden sorgulanmahdir, Eros'a scslenen Sokrates soyle der: "Eger gccmiste, gerck ben, gerekse Phaiclros scninle ilgili, fazlaca sert bir takim laflar attiksa ortaya, bundan ele aldrgirruz konunun babasi (ton tau logou patera) Lysias mesuldur, onu cezalandirrnahsin!" (257b) Logos, burada, soylev (discourss, one surulen uslarnlarna, konusulan soylesiye (logos) can veren oneri (propos) anlarmm tasir. Robin'in yaptigi gibi onu "konu" (sLljet) diye cevirmek yalruzca kronolojik bir hata dcgildir. Bu, bir anlamlandrrmanm (signification) niyetini ve organik birligini yikip yok eder. Cunku yalmzca "yasayan" bir soylevin, yalmzca bir sozun (bir izlegin, bir nesnenin ya da bir soylev konusunun degil) babasi olabilir; ve bu andan itibaren, bizim icin hie durrnaksizin daha da acik hale gelccek olan bir zorunluluk uyarinca, logoi<;:ocuklardlr. Sirasmda protesto cdccek, kendilerini sorgulatnracak kadar canli, ayl11 zamanda da, yazih seylerin tersine, ancak babalan ora-

da oldugu zaman, yanit vcrmeye muktedirlerdir. Ornegin, bazilan Phaidros'tan dokulurler ve 0 bazen onlan ayakta tutmaya cagnlir. Logos'u bu kez "konu" degil de, "uslamlama'' olarak ceviren ve techne ton logon ustune on satirhk bir arada oynanan oyunu belen Robin'i tekrar almtilayalim. (Buradaki mesele sofistlerin vc soz sanati ogretmenlerinin ellerinde bulundurduklan ya da oyle gorundukleri, hem sanat, hem arac, recete, gizemli ama iletilebilir ilmi eser vs., clan bu techne'dir. Sokrates 0 zamanlar klasik olan bu problcmi, burada ikna (peithO) ve hakikat (aletheia) karsithg: icinde cle ahr, (260a) Sokrates Hakli oldugunu kabul ederirn, eger, onun lehinc konusmak icin yukselip, kendilerini gosteren uslamlamalar (logoi) soz sanatmin bir sanat 01duguna tarukhk ederlerse. Fakat bunlann ardi sira gelen baska uslamlamalann, yalan soyluyor diye itiraz cttiklerini; soz sanatmm bir sanat degil, sanattan yoksun bir rutin oldugunu soylediklerini isitiyor gibiyim. "Hakikatten kopmus", der Lakonyali, "ozgun bir soz sanati (tall de legein) ne vardir ne de gelecekte dogabilir." Phaidros Sokrates, bu uslamlamalar lazim bizc! Haydi onlan uret burada; sorgula onlari: Ne diyorlar ve nasrl soyluyorlar (ti kai pas legousinv! sokrates Ey asil yaranklar, gelin ve bu guzel e;ocuklann babasi Phaidros'a ikallipaida te Phaidron) anlatm ki geregi gibi felsefe yapmadikca hicbir konu uzerinde geregi gibi konusamayacaktir. Simdi ccvap verrnek Phaidros'a duser (260e-261a). Yine Phaidros'tur, ancak bu kez $olen'de, ilk once konusrnasi gcreken cunku 0 hem masanm bag kosesindc oturur hem cle konunun babasidir" (pater tau 10gmt) (117d). Kullarnshhgmdan dolayi, gecici olarak bir egretiIerne olarak adlandirdrgirruz sey her haliikarda bir sisteme aittir. Eger logos'un bir babasi varsa, eger logos ancak babasi yardimma kostugu zarnan bir logos'sa, bunun nedeni, onun her zaman bir varolan (on) vc hatta bir varolan turu, ve daha kesinlikli olarak soylenirse, yasayan bir varolan turu (Sofist 260a) olmasidir. Logos bir zaon'dur. Bu hayvan dogar, buyur vc physis'e aittir. Dilbilim, mantik, cliyalektik ve zooloji, bunlann hepsi aym taraftadirlar, Platon, logos'u bir zoon olarak betirnlerken, kendisinden once, yazirun kadavraya benzer kanhgiyla yasayan sozun kivrakhgim karst karsiya gctiren bazi soz sanati ustalanru ve sofistlcri izler: Yasayan soz, kendisini §a§maz bir bieimde hali hazndaki durumun gereklerine, mevcut bulunan muhataplann beklentilerine ve taleplerine gore ayarlayabilir, urernesi gereken bosluklan koklayarak bulur, aslmda hem ikna ctmeyi hem de denetirni ele gecirrneyi basarrrusken kendisini boyun cgmi§ ve karsismdakine ayak uydurmus gibi gosterebilir. 2

65

Toplumbilim

Bunun malum oldugunu mu varsayrnahyiz? Ve bu Logos ya§ayan ve canh bir varhktrr, oyleyse dunya-rnalum- terimiyle beraber, oteki terimi de acelecilikya getirilmis bir organizrnadir. Bir organizma: farkhIe bir egretileme gibi aciklanan seyin icinde mi aciklalasrms, bir merkezi, uclan, eklemleri, bir basi ve ayakIan olan has (propre) bir vucut, Yazih bir soylev, "uymahyiz? Oyleyse, logos'un kaynagmm ve nedeninin, gun" (convenable) olmak icin, trpki ya§ayan bir soylev yasayan bir ogulun nedeniyle, onun babasi oldugunu gibi yasarnm yasalanna basegmek mecburiyetindedir. bildigimiz seyle karsilastmldigi soylenecektir. LoLogografik zorunluluk (ananke Iogographikey biyologos'un dogumu ve gelisimi, yasarrun aktanrrn ya da jik ya da daha dogrusu zoolojik zorunluluga analog dunyaya getirme iliskileri gibi ona yabanci bir alanolmak mecburiyetindedir. Bu olmazsa, ne kuyrugu ne dan yola cikrlarak anlasilacak ve tahayyul edilecektir. basi olabilir, degil mi? Logos'un girmis bulundugu Fakat baba, tum dilsel iliskiye oncel ve bu iliskinin diriskte, yazi yoluyla hem kuyrugunu hem basim kaysindaki "gercek" (reel) dolleyen ya da dunyaya getiren betrne riskinde sozkonusu olan, elbette, yapt (structudcgildir. Logos'un ornegi yoluyla degilse, hangi yolla re) ve kurulus (constitution) dur: baba / ogu] iliskisi son kertede sirf bir neden / sonuc ya da dunyaya getiren / getirilen iliskisinden ayrilabisckrates Peki ya gerisi? Konunun ogeleri (ta tou lir? Yalmzca bir soylev gucunun, babasi olabilir. Baba logou) adeta karmakansik ortaya atilrms. Yahut, ba§her zaman konusan / yasayan bir varhgin babasidir. langictan soma gelcn kismm, soylevin baska herhangi Baska turlu soylenirse, babahk gibi bir §ey, kendisini bir yerine degil de muhakkak bu ikinci kisrma koyulancak logos'dan itibaren ilan eder ve dusunceye sumasim gerektiren apacik bir zorunluluk var mi? Danar, Eger "Iogos'un babasi" ifadesinde basit bir egretihasi, soylevin geriye kalam icin de aym durum gecerli leme bulunsaydi, daha tantdik gorunmus olan ikinci degil mi? Bilgisizligime ragmen bana oyle geldi ki Lysozcuk, ilk sozciige daha fazla anlam aktarmak yerisias akhna geJeni cesurca yazml§. Acaba sen, yazismne, ondan gelen daha fazla anI ami bimyesine kabul da herhangi bir logografik duzen goruyor musun? edecekti. ilk tamdikhk, her zaman logos'la bir birlikte Soyledigi seyleri boyle bir duzene gore titizlikle teroturma (cohabitation) iliskisi icindedir, Yasayan-vartiplernis oldugunu dusunuyor musun? liklar, baba ve ogul, logos'un ev haJi icinde birbiriyle Phaldros Onun niyetlerini buna benzer bir kesiniliskili bulunur ve bize duyrulurlar. "Egretileme" sayelikle aciklayabilecegimi dusunmekle hakkimda buyuk sinde, babalarla, ogullarla, yasayan varhklarla ve bilnezaket gosteriyorsun. meyen birine, logos'un, bu garip seyin ne oldugunu Sokrates Ama yamlrmyorsam, hie degilse artik karsilasnrrna yoluyla aciklarken dilin ucuna gelen her sunu kabul edersin ki, her soylev (logon) canh bir varcesit varlikla karsilasilan yabanci bir iilkeye nakil Irk (osper zoon) seklinde kurulmus (sunestanai) olmaolundugu zaman ortaya cikan tersine gorunuslere hdir: Kendisine has bir vucuda sahip olmalidir, ne ragmen, bu evden cikilmaz, Bu ocak tum egretilemebassiz ne ayaksiz olmalidir, hem bir ortasi, hem de iki selligin ocagi oldugu hal de, "Iogos'un babasi" basit bir ucu bulunrnahdrr, bu kisirnlar birbirlerine ve butune egretileme degildir. Basit egretilemesellige sahip olauygun dusecek sekilde yazilmis olmahdir. (264bc) bilmek icin, dil yetisi bulunmayan canh bir yaratigin, Dunyaya getirilmis bu organizma iyi, asil bir Irkeger boyle bir §eye inanmakta direnmek haJa arzu tan dogmus olmahdir: Sokrates'in logoi'yi, §u "asil yaedilirse, bir babasr oldugu onerrnesini ileri surrnek ratiklar" "gennaia!" diye adlandirdigmr hatirlanz. Bu gerekecektir. Bu nedenle, butun egretilemesel yonleorganizrna dunyaya getirilmis bir §ey oldugundan, bir rin genel bir tersine cevrimine girismek ve logos'un baslangici ve bir sonu olmasr gerektir. Burada, Sokrabir babasi olup olamayacagmi sorrnayi bir yana birates'in istedigi standartlar kesin veisrarh bir hale gelir: kip, babarun, babasi gibi davrandigi seyin, logos'un Bir soylev bir baslangica ve bir sona sahip olmahdir, ozsel irnkaru olmadan mumkiin olamayacaguu anlabaslangicta baslamah ve sonda bitmelidir: "Bana oyle mak gerekir. geliyor ki bu soylevi yazan, istedigimiz seyi yapmamn Babaya borclu kalmts logos, bu ne demeye geliyor? cok uzagmdadir. Soylevin aktigr tarafa degil de aksi En azmdan, platonik metnin, burada bizi ilgilendiren tarafa sirtustii yuzer gibi konuyu basindan degil sokatmarn icinde nasil okunabilir? nun dan ele almis ve bir asikin sevgilisine en soma soyleyecegi §eyi en basta soylel11i§tir." (264a) Boyle Baba figuril, bilindigi gibi, aym zamanda iyi (agat" bir kurahn sonuclan ve gerektirdikleri simrsizfakat hon) figurudur. Logos borclu oldugu seyi temsil eder: uzerinde durmaya gerek olmayacak kadar da aciktir. Baba aym zamanda bir sef, bir sermaye ve bir iyidir. Bundan, konusulan soylevin kendisine has oland a Ya ..da .daha dogrusu, baba sefdir, bastir, iyidir. Pater mevcut ve kaynagmda yardlmgormu§. birki§igibi ;unanca'qa?utvp O.tlalllaml~nn hepsiriibirden ifade davrandlgl<_;lkar. Bir Platon SozlUgii'niin deciigigibi, .. ;eder. Ne Platon'tin r;evlrmenleri ne de yorumculan logos: "Sermo tanquarn persona ipse [oquens".3 Her kisi bu semalann oyununun hesabirn vermis gorunmuyorgibi, logos-zoon'uti da bir babasi vardir. lar. Bir ceviride bu oyuna saygi gostermenin olagaFakat bir baba nedir? nustu zor oldugunu kabul etmeliyiz ve olgu hie kim-

66

To

lurn bltlm

bu
In,

n-

1-

l-'

tI

bunu sorgulamaml§ olmasiyla aciklarur. BoyleSokrates kendinde iyiden bahsetmekten vazgec(Devlet, VI, 506e), hemen onun yerine ekgo.,>UI1U, oglunu. filizini koymayi onerir: " Gelin bir baska turlu yapalim, sevgili dostlar, "il111' kcndinde ne oldugunu simdilik bir yana biraka,','11 0 kadar yukseklerde bir §ey ki bu. Simdiki atih:11111111In, bizi benirn onu kavrayisrrrun yuksekligine ,IdaI' <;lkarabilecegini sanrmyorum, Ama isterseniz .r/C iyinin bir filizini (ekgonos), ona en cok benzeyen r c'\nlini kendi goru§ilme gore anlatabilirim. Isternez'c' niz Imakahm bu soruyu. Pcki, dedi, anlat; baska bir zaman da bize babamn Ill' Illclugunu anlatarak borcunu odeyeceksin, Tannlann hosuna giderse, diye yamtladim, ben sifC \JorClll11U odeyebilcyim, siz de alacagimzm simdiki !:ihi faizlerini (tokous) degil, kendisini alasimz. Oyley~c aim §imdi, kendinde iyinin bu meyvesiyle, filiziyle vctinin (tokon te kai ekgonon autou tou agathou). Takas burada eknogos ile baglanrmstir, urun ve urctirn, cocuk ve degum anlarmna gelir, vs. Bu sozcuk, tarim alanlannda, hisimhk iliskilerinde ve guvene bagh para ahsverisinde bu anlamda islev gorur. Bu nlanlardan hicbiri, gorecegimiz gibi, bir logos'un yatinrmrnn ve irnkamnm drsinda kalmaz.
n

"1 ,;I;oa

,.11

Urun olarak, tokos hem cocuk, insamn ya da haydunyaya getirdigi yavrulardir, hem tarlaya anlmis tohumlann meyvesidir, hem de bir sermayenin faizidir, bir getiridir. Platon'un metninde butun bu anlamlann dagrtirm izlenebilir. Pater'in anlanu, kimi zaman baska anlamlan dislayict bir bicimde, mali destek veren finans kapital anlamma meyletmistir. Hatta Devlet'te bile, ve biraz once almti yaptiglmlz parcaya pek uzak olmayan bir yerde. Dernokrasinin kotu yanlarindan birisi, bazilannm sermayenin dernokraside oynamasma izin verdikleri rolde yatar: " Bu yoksul ve mutsuz insanlan gorunce baslanm egip onlan gorrnezlikten gelen zenginlerse, zehirli igneleri, yani paralanyla, onlara bon; verip faiz alarak, darda kalan yurttaslan sokmaya dcvam ederler. Onlar sermayelerinin faizlerini yuz kat cogalttikca (tou patros ekgonous pollapsiouss, toplumda da yabananlanrun ve serserilerin cogalmasma neden olurlar." (555e)

varun bir batinda

logon) dogurup dunyaya getirdigi gunestir, Gorunen dunyada, goz ve gorunen nesneler icin gunes neyse, kavranan diinyada da dusunce ve dusunulen seyler icin iyi odur". (50Se) Logos, baba ile ogul, noumena ile horomena arasmdaki analojiye nasil girer? Babanm, gunesin, sermayenin gorunur-gorunmez figuru icindeki iyi, onta'nm, ortaya cikislannin, onlari hem toparlayan hem de ayirt eden logos'e gelislerinin kaynagrdir: "Bir cok guzel seylerin, bircok iyi seylenn, bircok daha baska turde seylerin varhgim kabul ediyor, dilde de bunlan birbirinden ayirt ediyoruz." (Einai phamen te kai diozizomen to logo) (507b) Oyleyse, iyi (baba, gunes, serrnaye) logos'un aydmlatrci ve koredici gizli kaynagidrr. Ve (kendisindcn bahscdilmesini ya da kendisiyle yuzyuze konusulmasim yasaklayarak) konusmaya imkan saglayan seyden konusulamayacagma gore, ancak konusandan ve bir tek sey haric, hakkmda durrnaksizin konusulan seylerden konusulacaktir. Logos'un (hesap ya da sebcp: ratio) karsismda he sap vermek zorunda oldugu, ya da logos'un kendisine borclu oldugu (seyin) hesabi yapllamayacagmdan, ya da onu aciklayacak akrlci sebepJer ileri surulemeyeceginden, sermaye sayilamayacagmdan ya da sefin yuzune bakilamayacagmdan, aynmci ve aymci (diacritique) bir islernle, faizlerin, geririlerin, urunlerin ve filizlerin cogullugunu saymak gerekecektir. "Peki, dedi, anlat (lege); baska bir zaman da bize babamn ne oldugunu anlatarak borcunu odeyeceksin. -- Tannlann hosuna giderse, diye yarutladim, ben size borcumu odeyebileyim, siz de alacagmiZ1l1 simdiki gibi faizlerini degil, keridisini alasmiz. byleyse aim simdi, kendinde iyinin bu meyvesiyle, filiziyle yetinin. Ama gozunuzu a<;:1I1, faizlerin (tou tokou) hesabmi (ton logon) yanhs yaparak, sizi isterneden aldatmayayim." (507a) Bu pasajla ilgili olarak §u cla akilda tutulmahdir: Sokrates, (babaya-sermayeye-iyiye-kaynaga) ilavelerin hesabryla (logos) birlikte, ve Bir'in kendisini yok hale getirdigi ve gorunmez kildrgi, ve bu yuzden ditferanee ve aymcilrkla, kendisine bir yer verilmesini (ci etre supplee) talep ettigi, Bir'in ustiindeki ve otesindeki bu hareket icinde gelenle birlikte, kibledon'vss, ustune tahrifat yapilrrus, degistirilmis, yalan, aldaticr, ikircil (equivoque) olarun, herzaman acik imHlI11111 isin icine sokar ya da kesfeder, Faizlerin yanlis bir hesabmi crkararak (kibledon apodidous ton Logon tou tokou) sizi aldatrnayayim, diyor, koruyun kendinizi. Kibdeleuma, hatali ticari esyadir. Karsilik dli§cn fiil (kibdeleuo) "bir paraYl ya da bir ticari esyayi tahrif etmek ve dolayisiyla, kotu niyetli olmak" anlarmna gelir. Babanm, iyinin, sermayenin, kendinde varhgin kaynagmm, forrnlann formunun vs., yuzunun dogrudan gorusuyle (intution) kor olma korkusu icinde, 10-

Bu baba, bu sermaye, bu iyi, degerin ve meydana gelen varliklarm bu kaynagi hakkinda basit ve dogrudan bir sekilde konusulamaz, Gunese ilkin nasil bakarmyorsak, onlann da yuzune bakamayiz, Gunesin yuzil karsindaki goz kamasmasi icin Devlet'ui unlu pasajmm (VII, 515c ve devarru) tekrar okunmasi burada tavsiye edilir. halde, Sokrates yalmzca babasma benzeyen ogulu ve kavranabilir gunesin benzeri (analogon) olan gorunur gunesi anacaktir: "Simdi bunu iyi bil, belle, iyinin oglu (ton tou agathou ekgonon) dedigim, iyinin kendine e§ olarak (on tagathon egennesen ana-

67

Toplum bilim

gos'a bu basvurus, bizi altmda ve golgesinde gunesten korumasi icin logos'« bu basvurus, Sokrates tarafmdan baska bir yerde, duyumsanabilir ve gorunur olarun benzer (analogue) duzcninde, onerilmistir. Bu metni uzun uzun almulayacagiz. Kendisine has ilgisinden baska, metin Robin'in kutsanmis cevirisinde, hayli anlamli kaymalar tasir." Sozkonusu pasaj Phaidon'un "fizikalistler" elestirisidir: "Yeniden sozu aldt Sokrates: "i§te! Varhgin (ta onta) arastirrlmasmda cesaretim kmldigmdan beri, dusuncelerirn soyledir: Gunes tutulmasim izleyenlerin gozlernleri sirasmda baslanna gel en bu kazaya karsi kendimi korumahyim; yrldizi suda ya da buna bcnzer herhangi bir imajm (eikona) ortaminda gozlemek onlernini alrnak varkcn, dogrudan ona bakip da gCirii§lerini yitirrnis olanlar vardir. Evet, ben kendi
adima benzer bir seylcr dusunuyordum: gozlerimi

hiplerine gore ise 36.525) inamhrrms gibi davramldi, Dunyadaki hersey yazrlrydi bu kitaplarda. Ucuncu ytizyrldan beri kafalarda kurgulanan ve derlenen bu hayali kitaplrgin fragrnanlan Corpus Hermeticum'ii olusturdular.," (Jorge Luis Borges) "Bilinrnez korkusunun duyusu yorgunlugunun yureginde kipirdandi, simgeler ve belirtiler korkuSU, adim ta§ldlgl sogutorgusii kanatlanyla tutsakhktan ucup kacan atmacamsi adarmn korkusu, yazarlar tannsi, essiz bahkcil kafasinda ueu sivri bir ay tasiyan ve karmsiyl a bir kil tuglaya yazan Thoth'un korkusu" (Sanatcuun Gene Bir Adam
Olarak Portresi).

seylere cevirirscrn ve kendimi, her bir duyumla onlara dokunmak surctiyle, onlan kavrarnaya zorlarsarn ruhurnun tarnamen kor olmasrndan korkuyordum. Ve bu tchlikeyi bertaraf etmek icin, fikirlerin yalUna (en logois) sigmrnak ve seylerin hakikatini onlarda gormeye cahsrnak ban a vazgecilmez gibi geldi ...Bu sekilde, her durumda, en saglam olduguna karen verdigim fikri (logon) kendime temel olarak alarak, vs." (99d-100a.) ~u halde logos yardim kaynagi (la ressource) dir, ona dogru donmek gerekir; hem de yalrnzca gurusig» run kaynagmin mevcut oldugu ve gozlerimizi ona diktigimiz takdirde gozlerimizin yanmasi tehlikesiyle karsi karsiya kalacaginuz zaman degil; gunes tutulmasinda, gunc§ yokolmus gibi gorundugu zaman dahi, yon degistirerek, logos'a dogru cevrilmek gerekir. Bu yildrz, alii, sonmus ya da gizli halde, her zamankinden cok daha fazla tehlikclidir. Bu iplerin/ bu ogullann (ces jiLs) arkasindan kosaInn biraz. Simdiye kadar orilan, yalnizca logos'u babaya goturmernizi, sozu kurios'«, efendiye, Devlet'te iyi-gunes-serrnaye-baba'ya verilcn diger ad olan senyore (508a~ yeniden baglamarmzi sagladiklan icin izledik, Dah soma, aym doku, aym metinler icinde baska ipleri cekecegiz, ve ayru ipleri tekrar ele ahp, baska desenlerin ipJerinin nasil hazirlandignu ve diigiimlerinin nasil cozuldugum! gorecegiz, 3· Evlatlarm Kayda Ge<;irilmesi: Theuth, Hermes, Thot, Nabu, Nebo "Evrensel tarih yoluna devam eder: Xenophanes'in fazlaslyla insana benzedikleri i<;in §iddetle saldlrdlgl tannlar §iirsel kurgulara ya da iblislere .ill~ir&9ner9k degerdendu§urlilduler, amapplar-, dan bidniri, Hermes Trismegistes adh bir tannrim, saYlsl kesin olarak bilinmeyen kitaplar yazdlgll1a (iskenderiyeli Clement'e gore 42, lamlichus'a gore 20,000 ve kendisi de Hermes olan Thot'un ra-

"Baska bir okul butun zarnamn coktan tamarn1and: gll11 ve hayatumzin tekrar butunlenmez bir surccin tahrif vc igdi§ cdilmis alacakaranhk hanrasi ya da yansimasmdan ibarct oldugunu ilan cder. Bir baskasina gore, evrcnin tarihi- ve bu tarih icinde hayatlarmuzm en ufak dctayina kadarbaska tannlara tabi bir tannnm bir iblisle anlasabilmek i<;in kale me aldlgl bir yazidir. Bir baskasi ise, evreni bir siferli yaziya bcnzctir ki icindeki scm boiler in hepsi ayni dcgerde (ve gccerlikte) degildir" (Jorge Louis Borges). Buradaki hedefimiz yalmzca, Theuth efsanesinde, Platon'a atfedilen kendiligindcnligin, serbestligin ve fantezinin aslmda ciddi zorunluluklarla smirlandmldlgl ve gozetildigi dusuncesini akla getirmcktir. Mitin duzenlenmesi guclu baskilara uyum saglaml§tlr. Bir kurallar dizgesi gibi duzenlenen bu baskuar, isaretlerini bize, bazen "Platon'un eseri" (birkacmi daha once bclirttik), "Yunan dili'' ya da "kulturu" olarak ampirik bir bicirnde bolumlenenin icinde, bazen de disarda, "yabanci rnitoloji" icinde verirler. Platon "yabanci mitoloji"den yalruzca Thot'un, yazi tannSlI1111kimligini odun<;; almakla kalmarms, ve sadece basit bir ogeyi odunc almarmstir. Ashnda burada bu sozcugun ne derneye gelebilecegini bilemeyecegimizden, odunc alman bir seyden, yani, dissal ve olumsal bir eklerneden zaten bahsedilernez. Platen rnasalim yapisal yasalara uydurmak zorundaydi. Bu yasalann en genellerine, yani, soz/yazi, yasam/olum, baba/ogul, efendi/ hizmetkar, birinci/ ikinci, mesru ogul/ oksuz pic, ruh/vucut, i<;eri/ disan, iyi/ kotu, ciddi/ oyun, gunduz' gece, gline§/ ay vs., karsithklanm idare eden ve cklemleyen ve e§it derecede, ayrn bicirnler (configurations) uyannca Misir, Babil ve Suriye mitlerini de idare eden yasalara. Burada yer vermek niyetine ve ara<;lanna sahip olmadlgll11l:z;digerlerine de ku§kusuz. PlatOll'\ln .yaI111:z:~aba~itJ).i~.ogeyi ijdii~lr,; almadlgl olgusuyla 1lgileiidigimizden, olgusal§ecere ve kulWrlerin ve mitolojilerin olgusal, etkili iJeti§imi sorununu paranteze ahyoruz.5 Biz burada sadece, boyle ileti§imleri ve mitemlerin muhtemel her tiirlii birbirine bula§-

68

To

lum b lllrn

rnaSlDi tek basma mumkun hale getirebilmis olan icsci ve yapisal zorunlulugu duyurmak istiyoruz. Platon Theuth'u bir karakter olarak betimlemez elbette. Ona, ne Phaidros'ta ne de Philebos'taki kisa, clo'ayll gonderirnde hicbir somut karakter atfedilmerni~tir. En azmdan gorunusteki durum budur. Fakat daha yakmdan bakinca, Theuth'un durumunun, soyIcrninin ve islcmlerinin iceriginin, mudahalelerinin baglanm1§ oldugu gostergelerin, kavramlann, izleklerin iliskisinin, bunlann turnunun, iyice belirginlestirilmis bir figurun ozelliklerini duzenledigi fark edilecektir. Bu ozellikleri baska yazi tannlanyla ve en once de M1S1rh Thot'la iliskilendiren yapisal benzesme (analoji), ne parca parca veya tumuyle bir odunc ah~1I1 etkisi, ne de rastlantinm ya da Platon'un hayal gucumin bir etkisi olabilir. Bu ozelliklerin eszamanli olarak, oylesine eksiksiz ve oylesine siki bir sekilde, Platon'un filozofernlerinin sisteminde kayith olusu, mitolojik olanla felsefi olanm bu eklentisi iajointement), bizi daha da derine gornulmus bir zorunluluga geri gonderir. Kuskusuz Thot denen tannnm bircok yuzu, bircok <;aglve bircok yurdu vardir." Thot'un karrnasik bir bicimde birbirine baglanan mitolojik masallann agina takilmis oldugu gozden kacmlrnamalidrr. Buna ragmen, degismezler (invariants) her yerde ayirt edilirler ve kahn harflerle ve bastirarak cizilirler, Sozkonusu masallann, bu tannmn Panteon'daki surekli kimligini-ozdesligini kurdugunu soylerne egilimine girilecektir; eger, Thot'un islevi, gorecegimiz gibi, teolojik kralhgin ozdqligi basta olmak uzere, genelde ozdesligin yikicr bir bicimde yerinden oynatrlmasina galt§mak olmasaydi. Platonik figur ile yazmm kaynagimn diger mitolojik figurleri arasindaki yapisal benzesmeyi yeniden kurrnayi cleneyen birisi icin uygun ve yerincle ozellikler hangileridir? Bu ozelliklerin a<$lga cikanlmasi, platonik soylernde ya cia mitolojilerin bicimlerinde dizi haline getirrnis oldugumuz karsithklar gibi, izleksel karsitliklann oyunundaki anlamlardan herbirini belirlerneye yaramak zorunda degildir yalruzca, Bu aciklayl§, bati logos'unun kaynagmda bulunan filozofemlerIe mitemler arasmdaki iliskilerin genel sorunsahna acilmahdir. Yani bir tarihe ya cia claha dogrusu tarihe: butunuyle mitos ile logos arasindaki felsefi fark icinde uretilmis olan ve sanki kendine has ortarrnn acrk anlasrlrrhg: icindeyrniscesine bu farkin icine korce batan tarihe. Phaidros'ui, yazl tannsi tabi olan bir kisilik, bir ikinci, karar verrne giicii olmayan bir teknokrat, bir rnuhendis, tannlann kralmin huzuruna kabul edilrnis akilh, kabiliyetli bir hizrnetkardir, Kral onu konseyine alrnak lutfunda bulunmustur, Theuth bir techne, bir pharmakon sunar, gunes 1§lgl dolu sesiyle konusan, emrcden krala, babaya, ve tannya. 0, hukrnunu bil-

dirdiginde, ve hukrnunu tepeclen atip clu§u§unu seyrettiginde ve bu aradapharmakon'a bosverrne recetesini yazdigmda, Theuth cevap vermez. Mevcut bulunan gucler onun yerinden knruldamamasim isterler. 0, Misir mitolojisinde de aym yere sahip degil mi? Orada cia Thot dunyaya getirilmis bir tanndir. Adi sik sik tann kralm, gunes kralm, Amon-Ra'nin oglu olarak geger: "Thot'um ben, Ra'nm buyuk oglu.,,7 Ra (gunes) yaraticr tanndir ve fiilin dolayrmiyla (par la mediation elu verbe) dunyaya getirir. 8 Diger adr Amon'clur; Phaidros'ui iste bu ad kullamlrmstir. Bu ozel adm kabul edilen anlarru: sakh.9 Demek ki buracia, kendisinin sozle temsil edilmesine nza gosteren, butun seylerin babasi, sakh bir gunesimiz var yine. Bu anlamlann bicimsel (configuratifs birligi -sozun gucu, yasarmn ve varhgin yaratmu, gune~ (gorecegimiz gibi, ayrn zarnanda goz clemektir), kenclini gizlemek- yumurtanm tarihi ya cia tarihin yumurtasi olarak adlandirabilecegirniz seyde cekimlenir. Dunya bir yumurtaclan dogmustur. Daha kesinlikli olarak soylenirse, dunyamn yasarnmm ya§ayan yaratrcisi bir yumurtaclan dogrnustur: yani gunes ilk once bir yumurta kabugunun altmda tasinrmstrr, Bu Amon-Ra'run bircok ozelligini aciklar: aym zamanda bir kus, bir atmaca ("Ben yumurtasmdan cikmis buyuk atmacayim"). Ama Amon-Ra herseyin kaynagi oldugundan, ayru zaman cia yumurtamn da kaynagidir. Bazen yumurtaclan dcgmus olan kus-gunes, bazen de ilk yumurtayi tasiyan ilk kus olarak adlandmlir. Bu clurumcia, sozun gucu yaratici gucle bir oldugundan, bazi metinlerde "buyuk gidiklayicmm yumurtasi" adi gccer. Hem siradan hem de felsefi olan "yumur ta TIll tavuk mu" -sonucun neden uzerindeki mantiksal, kronolojik, ya cia ontolojik onceligi- sorusunu sormak burada tam amen anlamsiz olacaktir. Bu soruya bazi lahitler harika bir cevap verrnislerdir: "Ey Ra! Kim bulur seni yumurtanda?" Eger bun a yumurtarun "sakh bir yumurta'':" oldugu eklenirse, bu anlatimlann dizgesi hem kurulmus hem de acilrms olacakur. Thot'un, bu ibis'in, ilk kusun buyuk oglunun tab) hale getirilmesi bircok sekilde kenclisini gosterir: Ornegin, Memphis doktrinine gore Thot, Horus'un yaratter projesini II clil yoluyla uygulamaya koyar. Buyuk tann-gunesin isaretlerini tasir. Sozcusu olarak onu yorumlar. Ve ustelik Platori'un hicbir zaman sozunu etrnedigi Yunan izdusurnu Hermes gibi haberci tann, akilh araci, kabiliyetli ve inceliklidir; calar ve herzaman ortaclan kaybolur. Gostereritin) tanrusi). Onun sozcuklerle duyurmak, bildtrmek zorunda olclugllhll Horus onccden dusunmustur. halde, muterneti ve sekreteri haline getirildigi dil, mesaji, daha evvelden bicimlendirilmis ilahi bir dusunceyi, sabitlestirilmis bir tasan¥riletrnck icin ternsil etrnekten baska birsey yapmaz.l'' Mesajm kendisi vardir denemez, mesaj yalrnzca mutlak olarak yaraticr am temsil eder. 0 ikinoi

69

To

lumbilim

ve ikincil bir sozdur. Ve Thot'un yazidan cok konusuIan sozle isi oldugundan, ki bu oldukca seyrek rastlanan bir dururndur, 0, clilin mutlak yaratrcrsi (autheur) ya da baslancrsi degildir. 0, tersine, dile farkt sokar 13 ve dillcrin <;ogullugunun kaynagi ona atfeclilir. (Daha ilerde Platon'a, Phiiebos'e donerek scracagiz: Farklilasma ikinci bir an rm? Acaba bu "ikincilik", yazrrnn (graphcme) bizzat logos'un kaynagi ve imkaru olarak ortaya cikmasi degil midir? Philebos'ta Theuth farkm yaraticisi (autheur) oIarak arulrmstir: dilde farkhlasmarun yaraticisrdir ama dillerin C;ogullugunun yaraticisi degildir. Fakat bizim inancrrruz, kaynagina inildiginde bu iki sorunun aynlmaz oldugudur.) Ikinci dilin ve dilseI farkin tannsi olan Thot, ancak duzdegismeccli yerine gecmeyle (par substitution metonymiquev, tarihsel yer dcgistirrneyle ve bazen de siddctli altrm ustune cevirmeyle yaranci sozun tannsi halinc gelebilir. Y crine ger;mc, tipkr ayl gunesin yerine gecirir gibi, Thor'u Ra'nin yerine koyar. Yazi tannsi boylece kendisini Ra'ya ekleyerek ve 0 yokken ve aslmda kaybolmuskcn onun yerini doldurarak Ra'nm yer vereni (Ie supplcant) haline gelir. Gunesin ilavesi olarak ayin, giiJ11§lgIllIn ilavesi olarak gecenin 1§lgm1l1kaynagi buduro Sozun ilavcsi olarak yazmin da. "Ra birgun gokyuzundeykcn, dedi: "Thot'u getirin bmw" ve onu derhal getirdiler. Majesteleri, bu tann, 1110t'a dedi: "01 gokyiizicnde benim yerime, ben alt bolgelerde, cok mutlu olanlann iistiine tstk sacarken ... Sen benim yerimdesin, benim yerimi dolduransin, ve sent boyle adlandiracaklar: Thot, Ra'nin yerini dolduran". Bundan, Ra'mn sozcuk oyunlanna §ukiir,hcr turlu §ey ciktr, Thot'a dedi ki: "Gitzelliginle ve tstnlannla her iki gaga de sarmant (ion h) saglayacagim- ve boylece ay (ioh) dogdu". Daha ilcrde, Ra'rnn yerini dolduran olarak Thot'un biraz da tab! olan konumunu isgal ettigi olgusunu arusnrarak: "Semien de biiyukleri senin yollamani
(luJ/J) I:;aglayacaglln- boylece ibis (hib] dogdu, Thot'un

kusu,
Izlerin (traces) ve ilavelerin saf oyunu gibi isleyen bu ycrinc gecrne, ya da dahasi arzu edilirse, saf gosterilerinin duzeninde, hicbir gercekligin, mutlak olarak dissul hicbir gondermenin (ni[erence), hicbir askm giislcrilcnin kcnar cekmeye, simrlamaya, denetlerneyc criscrneyeccgi bu yerine gecme, ki onun "deli" 01duguna hukrncdilebilir, cunku 0, sonsuza dek, yerine ge<;cnlcrin vc yerine gegenJerih yerine gecenlerin dilscI dcgi~ tokusunun ortarmnda bulunur, zineirinden bosanmis bu zincirlcnis hir; de az §iddetli degiJdir. Ei;cr bu "dilscl" "ir;kinlikte", "gerc;ekligi" kaslp kavuran.hir polemos'a kaqlt, kurgusal bir sava§lnban§r;! ortall11, saldlrgan olmayan hir soz oyunu gbruHirse, hir;bir ~cy aJlI:I~tlll1amJ§ (l11lI. Thot ''s()zcuk oyunlan"na pel-: \;;!J.111CI olmay<tll hir gCI\L'l·;.liktc, olduk<;a sik k()lllpl,li"I<1. hdillce opcrasyonlara \'c krala yane-

lik (saltanati) gasp manevralarma katihr. Ogullann kral babadan, erkek kardeslerin kral erkek kardesten kurtulrnalanna yardirn eder. Ra tarafmdan lanetlcnmis olan Nout, bir cocuk dogurrnayi, takvimin hicbir gunune, hicbir tarihine ycrlestirerniyordu. Ra ondan zamaru, dunyaya bir cocuk getirebilecek tum gunleri ve donernleri ahp dondurrnustu. Takvimin tesisinde ve yurumesinde de hesaplayrci gucu olan Thot takvime bes cpagomenik (gecici) gun eklcr. Bu ilave zaman Nout'un bes cocuk dogurrnasma izin verir: Haroeris, Seth, Isis, Nephtys, ve ilerde babasi Gcb'in yerine gecerek kral olacak olan Osiris. Osiris'in (gunes-kral) r:onetimi boyunca, ayru zarnanda kardesi olan Thot 5 "insanlan yazina vc guzel sanatlara baslatn", "onlann dusuncelerini sabitlcstirmelerine imkan veren hiyeroglif yazirn yarattr"." Ama daha sonra, Osiris'in kiskanc kardesi Seth'in bir komplosuna katildi. Osiris'in olumunu anlatan unlu cfsane bilinir: hileyle boyuna uyan bir sandiga kapatrlir ve viicudu parca parr;a edilir ve ondort parcasi ruzgara savrulur. Bircok zorluktan soma kansi isis tarafmdan parcalari bulunur ve tekrar biraraya getirilir. isis, bir baba bahgl (un poisson oxyrhinque) tarafindan yutulan fallus dismda, butun parcalan bulmustur.l" Bu, Thot'un en uysal ve en unutkan frrsatcihkla harekct ctrnesine engel olmaz. Aslmda, isis bir akbabaya donusmus halde, Osiris'in kadavrasi uzerinc yatnustr. Boyle dunyaya getirir, daha soma babasmm katiline saldiracak olan "Parmagi-agzmda-cocuk" Horus'u. Seth onun gozunu oyar, 0 da Scth'in hayalanru kopanr. Horus gozunu geri alabildigindc, onu babasina sunar -ve bu goz de ay olur: yani Thot- vc goz Osiris'i hayata ve guce tekrar kavusturur. Carpisma sirasmda, Thot carpisanlari ayirrrus ve, tann-doktor-eczaci-buyucu olarak onlarrn igdi§ edilrnis ycrlcrini iyilestirrnis, yaralanrn dikmisti, Daha soma goz ve tasaklar ycrlerine geldiklerinde yapilan mahkerne esnasmda Thot sur; ortagi oldugu Seth'e sirtnu doner ve Osiris'in sozlerinin dogru oldugunu sayler. IS Thot, kralin, babarun, gunesin, ve sozun yerini doldurabilen, yerine oynayabilen ve onlardan, bir temsil, bir maske, bir tekr ar olmak dismda ayirt cdilemez oldugundan, dogal olarak, yerinc gcctiklcrinin yerini tamarruyla alabilir ve tum ozclliklerini ozumseyebilirdi, Eklcndigi §eye onun asli ozelligiyrnis gibi eklenir ve onu ondan hernen hemen hicbir §ey ayrrt edernez. ilahi sozden ya cla l§lktan ancak vahiy olanm vahiy edcni olarak tarklrdir. Hemen l1emen.19 Fakat, yer doldurmaya vc gasba uygunluktan bnce, demek mumki.inse, Thot asliolarakyazl'tannSI, Ra'nlnve·dokuZ ..annnm',kaleltli,taplnak t "yaimam (hierogrammate) ve alt-bellck kaylt<;lsl (hypomnetographe)dlf.20 Gbrecegimiz gibi, tam da beJirtip ortaya <;lkarttlgl i<;in, yazl pharmakon 'u I1ll1cme'ye (ya§ayan ve biJcn belJcge) dcgil fakat hypomnesis'e (tek-

70

To plum b illrn

rar-bellemeye, hatirlamaya, ernanet etmeye) iyi geldigi gibi, Tharnus Phaidros'ui onu az deger tasiyan bir~ey olrnakla itharn ediyordu. Osiris dongusunun sonrakibolumunde, unutmadan ekleyclirn, That, Osiris'in kardesi olarak dusiinulur ve onun yazmaru ve sayrnam da olur. Thot firavunluk makamlan (chancelleries) icinde cok onernli olan yazmanlann isvereni ve rnodeli olarak ternsil edilmi§tir: "Eger gunes-tann evrenin efendisiyse, Thot ona rapor vermek icin, gemisinde, onun yamnda duran birinci memuru, veziridir." "Kitaplarin efendisi" iken, ernanetine aldigr, kaydettigi, sayirmrn yaplp (ie~?da korud~g.u "ilahi sozlerin efendisi" haline gelir. - Thot'un dJ§J yoldasi da yazar: adr Seshat, kuskusuz "yazan kadm" anlarruna gelir. "Kutuphanelerin sahibesi", krallann kahramanhklanrn kaydeder. Oyrna sanatinda usta ilk tanncadir; Heliopolis tapmaginda krallann admi bir agaca kazir, bun a karsm, Thot yilIan ustune centikler atilrrus bir sopa ile hesaplar. SaYISIZtapmagin alt kabartmalannda tekrar uretilen kraliyet ad verrne toreni sahnesi de bilinir: That ve Seshat onun adiru kutsal bir agacm yapraklanna gecirirlerken, kral bir persea agacuun altmda oturmustur. 23 Ve oluler hakkindaki son hukurn: cehennernde Thot, Osiris'in karsismda, oliilerin kalplerinin-ruhlannm agirliguu olcer. 24 Zira yazirun tannsi, soylerneye gerek bile yok, olumun tannsidir. Unutmayalrm ki Phaidros'ie pharmakon'un kesfi, solugu kesilmis isareti ya§ayan sozun yerine gecirmekle, logos'un (yasayan ve yasamm kaynagl olan) babasindan vazgecilebilirrnis gibi davranrnakla, sahsi adina, cansiz bir heykelden ya da bir resirnden daha fazla cevap veremernekle de vs., itham edilecektir. Misir mitolojisinin butun dongulerinde, Thot olumun duzenlenisine baskanhk cder, Yazirun, sayilann ve hesabin efcndisi, yalnizca olii ruhlann agirhglIll kaydetrncz; once yasamm gunlcrini sayml§, tarihi numaralandirmisur, Aritrnetigi ilahi ozgecmisin olaylanrn da kapsar. "Tannlann (ve) insanlann ya§am sii25 relerini olccn'' odur. Cenaze protokolunun basinda bulunur ve ozellikle de olunun tuvaletinden sorumludur. Bazen blii katibin yerini ahr. Vc bu sahncnin mekanmda, olunun yerini alrnak Thot'a duser. Pirarnitlerin ustunde, bir olunun gokscl tarihi okunabilir: "Nereye gidiyor peki? diye sorar buyuk bir boga, boynuzuyla tehdit ederck" (gecerkcn bir not duselirn, Ra'nm gece temsilcisi Thot'un baska bir adi da "yildizlann arasmdaki bogadrr"). "Yasam enerjisiyle dolii olarak gokyiiziine gidiyor, babaSltll gormeye, Ra'yl te17w}'a etmeye', vc deh~et verici yaratlk onun gegmcsinc izin vcrir." (Oluni.in, tabutun i<;inc cesetin yamba§Ina konmu§ olan kitaplan, bzcIlikle onun "gune <;Ikmasll1a" ve giine§i gbrmesine imkfln verecck formiilleri i<;criyordu. GiinC§i gormelidir ('lICl, ()Iiim bu

yuz-yuzenin sarti, yani tecrubesidir. Burada Phaido akla gelecektir.) Tann baba onu kayigma buyur eder, ve "hatta Kendi goksel katibini yerinden edip, onun yerine oliiyii koydugu bileolur, kendisinden daha buyuk olani yargtlastn, ona hakemlik etsin ve emirler versin diye".25 ore, yalm bir bicimde, Thot'la da ozdeslesebilir, " basitce bir tann adirn tasir; Thot'dur, tannla-

nn en gUfliisii".27
Ogulun babaya, tebanm krala, olumun ya§ama, yazimn soze, vs., hiyerarsik karsithg: sistemini, gecenin gunese, batirun doguya, aym gunese (hiyerarsik karsitlrgirun) dizgesiyle dogal bicimde tamarnlar. Ra'nm gece temsilcisi, yildizlann arasindaki boga,,28 alan Thot, batiya donmustur. Ayin tarmsidtr, onunla 29 ozdeslesse de, onu korusa da. Bu ozelliklerin sisterni kaynaksal bir mantigr oyuna katar: Thot figuru, otekisine (baba, gunes, yasam, soz, dogunun kaynagi, vs.) karsittir, arna aym zamanda, otekisine ilave olur ve onun yerini doldurur. Thot figuru, tekrar ederek ya da yer alarak, kendisine eklenir ve karsit olur. Bu arada bicim kazarur, bicirnini hem direndigi hem de yerine gectigi seyden alir. 0 halde, kendi kendisine karsit hale gelir, zittma gecer ve bu rnesaj tasiyan tann, tam da karsitlar ar asindaki rnutlak gecisin tannsidir. Eger bir ozdesligi olsaydi -arn a tarrutarruna da ozdes-olmarnamn tannsidir- biraz soma yeniden basvuracagmuz bu coincidentia appositorum olacakti. Kendisini otekisinden ayirt cderken, Thot aym zamanda onu taklit eder, onun isareti ve tcrnsilcisi haline gelir, ona baseger ve kendisini ana uydurur, gerekirse siddct yoluyla onun yerine gecer, Oyleyse babamn otekisidir, baba, ve yerine gccrnenin altust edici hareketi. Boylece, yazirun tannsi ayrn zaruanda hem babasi hem oglu hem de kendisidir. Farklarin oyununda kendisine belirli bir yer tahsis cdilrnesine izin verrnez. Kurnaz, ele gecmez. Kurnaz, elc gc<;mez, maskeli, komplocu, soy tan, Hermes gibi, bu nc kraldir ne de vale; daha cok bir tur joker, ise yarar bir gosteren (signifiant), notr bir kart, oyuna oyun katan. Bu dirilis tannsi, yasamdan ya da olumden cok yasamm tekran olarak olumle ve olumun tekran olarak yasamla, yasarnm ycniden uyarusiyla vc olumun tckrar baslamasiyla ilgilenir. Mucidi ve patronu oldugu saYI bu anlarna gelir. Thot ilavcnin eklenrnesinde herseyi tckrarlar: gunesin yerini ahrken, gunesten baskadir ve onunla ayrudrr; iyiden baskadir ve onunla ayrndir, vs. Herzarnan kendisinin olarnayan yeri alarak, vc bu yere clumun yeti adi cia verilebilir, onun nc ozel bir yeri ne de ozel adlan varchr. Onun uygunlugu uygunsuzlugudur (sa propriete est l'impropriete), gitgcl bclirsizlik ba§kasll1lI1 yerine gegmcye ve oyuna izin verir. Platon'un da hatlrladlgl gibi aym zamancla oyunun yaratJClSldlr. Zar (kllbeia) vc dama (petteia) oYllnlanlll ona borgluyllZ (274d). 0, diyalcktigin arael

71

Toplum bilim

hareketi olacaktir, eger aym zamanda, diyalektigi taklit edip, onun nihayi bir basanyla ya da herhangi bir eskatolojik yeniden ozumsenmeyle tamamlanmasirn, belirsizlige dek ironik bir ciftlestirrneyle engellerneseydi. Thot hie bir zaman mevcut degildir. Hie bir yerde bizzat ortaya cikmaz, Hicbir orada-olan onun kendi mah olarak ona ait degildir. Onun tum edimleri bu dengesiz ikirciklilikle (ambivalence) damJalanml§tJr. Hesabm, aritrnetigin, akilci bilimlerin" bu tannsi, gizli bilimlere, astrolojiye ve simyaya da kumandanlik eder. 0, denizi yatisnran sihirJi forrnullerin, gizli hikayelerin, saklanrms metinlerin tannsrdir: Herrnes'in bir arketipi, sifrcliyazinm ve baska her turlu yazmm (graphie) tannsi. Bilim ve sihir, olumle yasarn arasmdaki ge<;i§, kotunun ve eksigin ilavesi: tip, Thot'un ayncahkh alaruI1I olrnahydi. Butun gucler! orada toplaruyor ve ise kosuluyordu, Yasarna son noktayi koymasirn bilen yaZII1II1 tannsi hastaJan da iyilestirir. Hatta oluleri bi31 le. Horus'un Timsahlar uzerindeki dikme taslan tannlann krahrun, Thot'u nasil yeryuzune, annesinin yoklugu esnasmda bir yilan tarafindan sokulan Harsi-

ugratabilir. Bununla birlikte, bu baglar kendiliklerinden islerler. Ona ragmen mi? onun sayesinde mi? onun metnii.de mi? onun metninin disinda rm? ama peki nerde? metniyle diJ arasmda mi? hangi okuyueu icin? hangi anda? Bu sorulara ilkesel ve genel bir yarut verrnek bize yavas yavas imkansiz gorunecek; ve bizzat bu sorunun, soru icindeki kavramlann her birinin, ve bu sayede guvenilirlik kazanrms her karsithgm bir sekildc yanhs bicimlendirildijii §iiphesine kapilmarmza yol acacak. Eger Platon bazi gecisleri pratige gecirmernis, hatta onlan kesmisse, bunun nedeni oJarak §u herzaman dusunulebilir: 0 bunlan algilarrns fakat pratige, gecirilemez olan icinde birakrmstir. Bu formulasyon aneak bilinc-bilincdisr, isrem-istemdisi arasindaki farka, yani, dilde ve dille iliskilerle ugrasirken oldukca kaba bir araca basvurrnaktan kacinmak suretiyle murnkundur. Aym §cy konusma -ya da yazi- ve dil arasindaki karsitlik icin de gecerli olacaknr, eger bu karsithk sik sik oldugu gihi, bizi yukardaki katcgorilere geri gonderrnek zorundaysa. Yalmzca bu sebep bile bizi, daha simdiden, pharmakon'un anlarnlannm tum zineirini yeniden insa etmekten alikoymaya yetmelidir. Hicbir mutlak ayncahk, onun me tinsel sisterni uzerinde mutlak bir hakimiyet kurmarmza izin vermez. Yine de bu simrlama11m, belli bir olcude yeri degi§tirilebilir ve degi§tirilmelidir. Yer degistirrnenin imkanlarimn ve guclerinin dogalan son derece cesitlidir, burada basliklanm saymak yerine, platonik yazi sorunsah boyunea yuruyerek, onlann bazi sonuclanrn uretrneye cahsahm." Misir mitolojisindeki Thot figuruyle, platonik metin adi verilen seyden cikilarak saptanrms kavrarnlann, filozofernlerin (philosophemesy, egretilemelerin ve mitemlerin (my themes) belli bir duzenlenisi arasmdaki karsihkh uyumu izledik. Pharmakon sozcugu bize bu karsilikh uyumun butun iplerini birbirine baglamak icin cok uygun gorundu, Gelin simdi, Robin'in cevirisinden Phaidros'iui §U cumlesini yeniden okuyahm, "i§te, Ey Kral, dedi Theuth, bir bilgi (mathema) ki bunun sayesinde Misirhlar daha bilgili (sophoterous) ve kendilerini hanrlarnaya (mnemonikoterouss daha istidath olacaklar: bellek de (mneme), bilgilendirme de (sophia) devalanm (pharmakon) buldular." Pharmakon'un genelgecer bir bicimde devil -iyi eden ecza (drogue)- olarak cevrilmesi elbette yanhs degildir. Pharmakon gercekten de deva anlarmna gelit ve bu yuzden, isleyisinin belli bir yuzeyindeki cift anlamhlrgi (rnuglakhgi) silerek gozden kacmr, Ama burada oldukca aciknr ki, Theuth'un acikladigr niyeti, iiruI1une •.• deger ... verilmesini saglamakoldugundan, sozcugiigarip vC'g()riinmez ekSenic,:evresinde d6ndu· riir ve onu kutuplanndan tek birisi, en giiven telkin ediei olam altmda sunar. Bu ilil<; (medecine) faydahdir; uretir ve on am, biriktirir ve deva olur, bilgiyi arttmr ve unutkanhgi azaltir. Bununla birlikte, "deva" ile

esis'i iyilestirrneye gonderdiklerini

anlatir."

Yazmm tannsi tibbm tannsidir. "Tibbm tannsi": hem bir bilimin hem de gizemli eczanin ... 0, hem devarun hem de zehirin tannsidir, Yaz1l11I1tannsi pharmakon'un tannsidir. Ve Phaidros'da meydan okur gibi, tedirgin edici bir alcakgonullulukle krala sundugu, bir pharmakon olarak yazidir.

The Pharrnakon
"Yasa koyueu, boyle erdemsizliklere, her defasmda bir pharrnakon bulrnahdir. Eski atasozu dogru soyler, aym and a zitlann ikisiyle birden savasrnak zordur; hastahklar ve baska cok kotulukler bunu kanitlar" (Kanunlar, 9119b). Platon'un metnine donelim, eger onu bir an icin olsun terkettigimiz varsayilabilirse ... Orada pharmakon sbzeiigi.i bir anlamlar zineiri icinde bulunur. Bu zincirin oyunu sistematik gibi gorunur, Fakat sistern burada basitce, Platon adiyla tanman yazann niyetlerinin sistemi degildir. ilkin, bu bir soylernek istemek (vouloir-direy sistemi degildir. Kurallarla duzenlenmis iletisimler, sozcugun cesitli islevleri arasindaki diI oyunu sayesinde ve onun icinde, kulturun cesitli bolgeleri ve katmanlan arasinda kurulurlar. Bu iletisimler, anlamm bu koridorlan, PJaton tarafrndan bazen aciklarur, orada onlarla oynamak suretiyle "isteyerek" aydmlatihr. "Isteyerek" terimini tirnak icine ahyoruz ciinku belirttigi. sey, bu karsitliklann kapams; (clotur~) i<;inde.~ale1ak icin, verili bir. "9iliIl" zorunJuJuk]<tTlrra bir "boyunegine" halinden ibarettir, Bu kavramlardan hicbiri bizim bur ada hedefledigimiz iliskiyi tercume edemez. Platon, baska durumlarda, baglan gormeyebiIir, onlan karanhkta birakabilir ya da kesintiye

72

Toplum b ilirn

evrilrnesi, yunan dilinin disina cikilmasiyla, pharmaicinde yeri olan oteki kutbu siler. Cift 1111laml1l1gll1 kaynagim yururlukten kaldmr, ve bagla;1111 anla§!lmaslnl daha dazorlastinr, hatta imkansiz Ide getirebilir. "Ecza''dan ve hatta "ilac'tan farkh llLlrak eleva bilimin, teknigin, terapik nedenselligin qydam akilcihguu dile getirir ve boylelikle, sonuclanhakim olunamayan bir gucun, onu efendi ve kul tli1kisi icinde idare etmek isteyen icin herzarnan §a§lruc: bir dynamis'ui sihirli erdernine yonelik cagny: melinden dislar. Bir yandan, Platon yazly! gizemli (occulte) bir guc vc bu yuzden de suphe edilecek birsey olarak sunmak egilimindedir. Tipki, biraz daha ilerde yaziyi kiyaslayacagl resirn, goz yarulsamalan, ve genel olarak miiIIesisin teknikleri gibi. Kehanete, sihirbazlara, buyuciliere, afsuneulara (ensorceleurs) karst guvensizligi de iyi bilinir.34 bzellikle Kanunlar'da onlara korkunc cezalan layrk gorur. Daha sonra arumsamak zorunda oldugumuz bir islernle, sahk verdigi §ey, onlan toplurnsal alandan dislamak, atmak ve ortaliktan kaldirmaktir. Onlari toplumdan atmak ve ortadan kaldirmak, once onlan hapiste tutarak, -ki hapiste ozgur insanlarin onlan ziyaret etrnesi yasaklanacaktir, yalnrz-

LII scizeugu

Ill:

sinlar, isteseler de isterneseler de aym gosterenin birligi icinde kalirlar. Soylernleri bu birlik icinde oynar, fakatfransizcada.artik clurum bu cle:gi1d,ir.De~a,ayl)1 sozciigun yunanca dilinclekiba§kakullal1lmlanna olan dinamik, gizil (virtuelle) gonderrneyi, "ilac" ya da "eczanm yapacagindan cok daha fazla siler. En onernlisi de, boyle bir ceviri, Iarkh yerlerde ayl1l sozcugun farkh islevleri arasmda orulmus clan gizil fakat zorunlu olarak "metin aktanrnsal'' (citationnel) iliskileri kesintiye ugratarak, daha ilerde Platon'un evirmeceli yazlsl (ecritllre anagrammatiquey adrrn verecegimiz seyi ortadan kaldinr. Bir sozcuk, ayru sozcugun

baska bir anlarmrnn ahntisr (citation) gibi kaydoluyorsa, pharmakon sozcugunun metinsel sahne onu, sozcuk tam amen devd anlarmna geldigi zaman bile, aym s02ciigiin icinde, sahnenin baska bir yerinde ve baska bir derinliginde, zehir (ancak bu bir ornektir, zira pharmakon daha baska anlamlara da gelir) .anlamma geleni almtiliyor, naklediyor ve okumaya sunuyorsa, cevirmenin bu sozcuklerden yalnizca birisini secrnesinin ilk sonucu almtilarna oyununu, "evirrneceyi'' ("anagramme"), nihayi sonucu cia, gayet basit, cevrilen metnin metinselligini notrlestirrnek olur. Kuskusuz,
karsit degerler arasindaki gecisin kesintiye ugratilrna-

ca kendilerine yiyecek getiren kolelerle gorusebileceklerdir- ardindan da onlan gomulmekten mahrum ederek tek bir defada gerceklestirilebilir. "blUr olmez gomulmesine el uzatrrussa, bu konuyla ilgilenmek isteyen birisinin onun hakkinda a<;tlgl davayla, dinsiz-

sirun kenclisinin, zaten "platonizm"in bir sonucu oldugu gosterilebilir ve zamarn gelince bunu yapmaya cahsacagrz. Bu onerrneyle bir onceki arasinda hicbir <;eliski yoktur. Metinsellik farklardan ve Iarklann farklarmdan insa edilmis oldugundan, degas: yuzunden

likten (impiete) be) nin tersine

kovusturrnaya

ugrayacaktir."

(X, 909

Ote yandan, Krahn repligi pharmukon'vai etkililigicevrilebilecegini varsayiyor: pharmakon hastaliga deva olmak yerine onu daha da kotulestire-

bilir. Veya daha dogrusu,

kralligm yarutinm

anlarru,

Theuth'un hileyle ve/vcya safdillikle yazinm hakiki etkisinin tam aksini gosterdigidir. Theuth, kestine degel' verilmesini saglarnak icin pharmakon'sivi dogasiru degistirecek, yazimn yapmaya muktedir oldugu seyin aksini (tounaruions yaptigrm ileri surecekti, Bir zehire bir dcva susu verrnisti. Bu yuzden, pharmakon'ii deva

olarak cevirirken, saygi duyulmasi gereken, kuskusuz, hatta Platon'un, demek isteginden cok, ya krah ya cia kendisini etkili bir sekilde aldatan Theuth'un dedigine karst, kralin ne dedigidir, Eger, bu andan sonra Platon'un metni, Krahn yamtmi Theuth'un urunun hakikati, Krahn sozunu yazmin hakikati olarak sunuyorsa, pharmakon'si de va olarak cevirmek, Theuth'un safdilligini ya da kurnazhgim, gicnesin bakis acisindan, suclarnaktadtr. Bu bakis acismclan, Theuth, ku§kllSUZ, clavas1l11I1gereksinimleri i<;in, kaf§lt clegerler arasll1daki ileti§imi kesintiye ugratarak sozciii:;un tistiindc oynaml§tlr. Ama kral bu ilcti§imi tekrar tesis ettigi halde <;eviri bun un hesabll1l vermez. iki muhatap, her haliikarcla, ne yaparlarsa yapTheuth'un,

mutlak bir sekilde heterojendir ve onu yururlukten kaldirmaya egilimli guclerle durmaksizin uyu§ur. Oyleyse, bu iki gucun ya da bu iki daVn1l11§1l1 UYU§mast kabul edilmeli, izlenmeli ve cozumlenmelidir. Hatta, belli bir anlarnda, bu uyusrna bu makalenin tek izlegidir. Bir yandan, platon ayru sozcugtm birbirine karsrt anlamlan arasindaki bu gecisleri hos gormeyen bir mantik lchine karar verir, cunku boyle bir gecisin, basit bir kafa kansikhgmdan, nitelik degi§iminden ya da karsitlann diyalektiginden butunuyle baska oldugu ortaya cikacaktir. Bununla birlikte, ote yandan, eger yaptigrrrnz okuma dogrulanirsa, bu karann kaynaksal ortarrum tesis eden sey; bu karardan once gelen, onu kavrayan, otesine giden, onu asia indirgenerneyen, ve oncian tek bir sozcukle (veya anlarnh bir aracla) aynlarnayan, yunan ve platonik metnin icinde isleyen ogeyi olusturan sey pharmakon'iuu, Bati metafiziginin mirascilan ve ambarlan olan dillere yapilan tum ceviriler, pharmakon uzerinde onu §iddetle yok eden bir <;oziimkme efekti yaparlar. Pharmakon paradoksal bir bi<;imde kenelisinin mtimklin hale getirdigi sonraki geli§melerin l§lgll1da yorumlamr, ve yahn ogelerinclen birisine indirgenir. Bu ttirden yorumlaYlcl bir <;eviri, gi.i<;siizoldugu orancla §idc1etlidir: Pharmakon'u yok eder ama aym zamanda cia

73

To

lumbilim

onun yedeginde sakladigma el atmayarak, kendisini ona erismekten men eder. Oyleyse "deva" cevirisi ne kabul edilebilecek ne de basit bir bicimde reddedilebileeektir. Bu sayede, "rasyonel" kutubun ve ovucu niyetin, tip biliminin ya da sanatmin dogru kullarurm fikrinin korunmasma niyet edilmis olsa bile, yine de dil tarafindan aldatilmarun turlu riskine girilecektir. Bir deva olarak yazi, bir zehir olarak yazidan daha degerli degildir, diyor Platon. Gcrcekten de Platon'un genel olarak pharmakon'dan -hatta yalrnzca terapik amaclarla kullarnlan ilaclar sozkonusu oldugunda, bunlar iyi niyetlerle kullarnldiklan ve hatta bu sekilde etkili olduklan zaman bilesuphe ettigi olgusunun farkinda olunmalidrr. Pharmakon hicbir zaman basitce yararli olamaz. iki farkh sebeple ve iki farkh derinlikte. Herseyden once, bir pharmakon'un faydali ozii ya da erderni onun aci verici 0imasII11 engellemez. Protagoras pharmaka'vi hem iyi (agatha) hem de istirap verici (aniara) (345a) seyler arasmda simflandinr. Pharmakon Philebos'vai da bahsettigi (46a) kansmun (summeikton) icinde bulunur herzaman: Ornegin, zevk ve sefa duskunlerine deliler gibi nar alar attiran hazdaki bu siddetli ve olcusuz taskmhk (45e), bu hubris, "ka§JI1manm uyuzlulan yatrstirmasr ve baska devalara ihtiya<; duyulrnayan (ouk alles deomena pharmaxeoss, buna benzer tum tedavilcr." Hastahga bagh oldugu kadar tedaviye de bagh olan bu acr verici zevk kendinde bir pharmakon'dur. Hem iyiden ve hosa gidenden hem de kotuden ve hosa gitmeyenden pay ahr. Daha dogrusu, bu karsithklar onun kutlesinde gorunurler. Soma, daha da derin bir bicimde, farrnasotik deva oziinde zararhdir cunku yapaydir. Burada Platon yunan gelenegini vc daha da kesinlikli olarak Cos tabiblerini izler. Pharmakon dogal ya§ama tel'S duser: yalnizca hastahgin dokunmadigi ya§ama degil, hast a yasarna da, ya da daha dogrusu, hastahgin yasarnma da. Cunku Platon hastaligm, tabiri caizsc, dogal yasarmna ve normal gelisimine inanir. Timaeos'da dogaJ hastahk, hatirlarsak Phaidros'taki logos gibi, kendine OZgil norrnlan, bicimleri, ritimleri uyannca ve ozel ek-

lernlenisleriyle

gelismesine

mudahale

edilmernesi

ge-

rcken, ya§ayan bir organizmayla karsilastmlrmsnr. Hastahgm normal ve dogal ilcrleyisini dogru yolundan cikardigt icin, pharmakon genelde, saghkli veya hasta, yasayanm dusmarudir. Yazi bir pharmakon olarak one surilldugilnde bunu ammsamaliyiz, Platon bizi buna davet eder. Yasamm tersine, yazr- ya da arzu edilirse, pharmakoti- hastalikh/ kotu olarun yerini degi!jtirmekten, hatta onu azdlrmaktan ba§ka bir§eyyapmaz .. Ktah11. yazlya kar§l <;lkl§l, mantlksai§emasmda i§te budur: Yazl, bellege katkIda bulunmak bahanesiyle daha da unutkan kIlar; bilgiyi arttIrmak yerine azaltlr. Bellegin ihtiyaell1a kar§lhk vermez, bellegi ISkalamaYI hedd1er, /71neme'yi degil, yalmzea hypomne-

turn pharmakon'izi gibi etkiler. Eger simdi karsilastiracagmnz iki metinde de uslamlamanm bicimsel yaplsl aymysa; eger iki durumda da olumluyu urettigi ve olumsuzu yururlukten kaldirdlgl varsayilarun yaptigr tek sey, musebbibi olan eksikligi cogaltarak, olumsuzun etkilerinin yerini degi!jtirmek ve onlan r;;atptp arttirmaksa, (ornegin) Robin'in orada deva, burada ecza kullanarak uzuvlarrrn birbirinden ayirdrgi, bu zorunluluk pharmakon gostergesinin icine kaydedilrnistir. Kasith olarak pharmakon gostergesi diyoruz, cimki; burada isarct etmek istcdigimiz sey, soz konusu olamn ayrtlmaz bir bicimde bir gosteren ve gosterilen bir kavram oldugudur. A) ilk sayfalanndan itibaren Misir ile Yunanistan arasindaki mesafe icinde -Yazi ile soz arasindaki mesafe icinde oldugu gibi- dagilmakta olan Timaeos'da ("Siz digerleri, yunanlilar, siz her zaman cocuk kalacaksirnz: bir yunanli hicbir zaman yaslanmaz'', oysa ki Misu'da IOtaeski <;aglardan beri hersey yazrlrmsnr": pania gegrammenay- Platon vucudun hareketleri icinde en iyisinin, bir seyde ictcn ve kendiliginden bir bicirnde, "0 seyin kendine ozgi; etkinligiyle dogan", dogal hareket oldugunu ispatlamisnr: 'Tum harcketler arasinda en iyi harckct bir seydc kendisi tarafmdan meydana getirilcn harckettir, cunku bu, dusuncenin ve evrcnin harcketine en yakin olamdir, buna karsin, nedeni baskalari olan harcket 0 kadar iyi dcgildir, hcpsinin icinde en kotusu de duragan haldeki vucudu kismen ve ona yabanci bir V(lSItayla hareket cttirendir. Onun icin vucudu anndiran ve ona tekrar birlik kazandiran turn kipler icinde en iyisi jirnnastiktir; ikinci en iyi, bir gernide yelkcn a<;rmsken ya da yorueu olmayan baska her turlu ulasrm aracinda tecrube edilebilecek, bir salmma hareketidir; ucuncu tur hareket uclarda meydana gclebilecek bir zorunluluk dururnunda Iaydah olabilcn, fakat bu tur bir zorunluluk disinda, sagduyu sahibi bir kimse tarafmdan kullamlmamasi gercken annmak icin kullamlan ilaclar (tes pharmakeutikes katharseos )chr. Cunku hastahklan, cok buyuk tehlikeler arzetrnedikleri takdirde, devalarla rahatsiz edip daha da azdirmamak (ouk erethisteon pharmakeiaiss gerckir. As11l1da, hastahklann bilesimi (sllslaSts) bir anlamda, ya§ayanm dogasma benzer (re ton zoon phuseis. Yasayan varhgin bilesimi, yalruzca her tur icin degil, her birey icin, belirli bir ya§am muhleti tasir. Her eanh, ka<;l11llmaz kazalan bir tarafa birakirsak, kader tarafmdan tayin edilmis belli bir varolus suresi ilc dogar ... Durum hastaliklann bilesimi i~in de aynldll'. Eger bir hastahga,eezactkinligiylc (pharll1akeiais),o h<lstalIk i<;:in tayinedilrni§sabitsiireden once bil' son verilirsc, ciddi hastahklann hafif ve slf(ldan hastahklardan, ~ok saylda hastahgll1 az saYlda hastahktan dogmasma scbep olunur. i§te bu yilzden bu tiirden her§ey, insaml1 zamal1l ve imkfll1lan elverdigi ol~lide perhizJe idarc

sis'i pekistirir. ~u hal de,

74

To

Ium b lllrn

elidir , iHi<;alarak (pharmakeuonta), kaprisli bir" c J'I tnt; I .. ,t,\ 'llg-l daha da beter hale getirrnernek gerekir I1.lS
tr,


ru
'/

(S9ad), ,.' . ~unlar fark edilecektir: l- Pharmakon'un zararh oldugu suclamasi, tam \llarak, tum bagla~m ~n_un "z~hir:. d~~~1 de, "dev~" , ak rercume edilmesini yetkilendirdigi anda yapu\ \1 .11',
In I)tlr.

Ii·

til

ki

Ie

2- Ya§ayanm dogal hastalrgi ozunde alerji gibi, yasaldirganlrgma bir tepki olarak ta1.11 di fllllllanml§tlr. Vucudun dogal yasami, yalnizca ken 1, . has ve kendi icinden gelisen hareketlere uymak ',l~rl!kliligi icinde bulundugu andan itibaren, hastahen genel kavrarmnm alerji olrnasi zorunludur. cJ. Saghgm ozerk (auto-nome) ve otomatik olmasi 'ibi "normal" hastahk da mutlak hakimiyetini (autar:u:)' ansizin meydana gelen ~(metastatiqu~s), ve. nihai (llarak direnc noktalanm cogaltmak ve guclendirmek .nnaciyla, hastahgin yerini degistiren tepkilerle farmas6tik saldirganliga karsi koyarak gosterir. "Normal" hastahk kendisini savunur. Hastahk, pharmaIwn'un ilave baskilanndan ve ustune ustuk hasta edililiginden boylece kacarak, seyrini izler.
h: lei bir bg- enin

~:Irl

4- Bu sernamn ima ettigi sey, yasayanm (ve rahatSIZltglI1111) sonlu oldugudur: §u halde onun 6tekisiyl,e alcrjik rahatsizhk icinde bir iliskisi olabilir; slmrl.1 b.lf ornru vardir; blum, yapismm, "kurucu ucgenleri'riin icinde ta basmdan beri kaydedilmis, buyrulmus olarak bulunur" (Gercekte, ilke itibariyle, her turun kurucu ucgenleri verili bir zaman sure since yeterli olabilmek ozelligiyle bicimlendirilrnislerdir, ya~am, bu surenin disma hicbir zaman uzatilarnaz", aynt eser). Yasayan bir varlrgin olumsuzlugu ve mukernrnelligi, hicbir disanyla hicbir iliskinin olmamasina dayarur. Tannmn vaziyeti budur (Devlet, II, 381bc). Tannmn ulerjisi yoktur. Sozkonusu vucut ve analojik olarak ruh oldugunda, sik sik birarada kullarulan saglik ve crdern (ugieia kai arete) (Gorgias 4 79b) herzaman i<;ten dogarlar. Pharmakon hep disardan gelip, bizzat disan gibi etkidigi icin, hicbir zaman kendisine has ve tammlanabilen bir erdern sahibi olamayacak olandir. Fakat S1111f, diyclim ki ucgeni, elde tutarak bu ilave paraziti dislarnak nasil mumkun olacaktir? B) Bu dort ozelligin sisterni Phaidros'ui Kral yazrdegerden dusurup batinrken tekrar kurulur. (Pharmakon) burada da, sozcugun tum muamma gucunun butunuyle egretiternesel imkarnn icinde barmrnasma izin verildigi durum dismda, fazla aceleci davranarak bir egrctileme gibi ele ahnmamasi gereken bir sozcuktur.

adam baskadir, bu sanatm onu kullanacaklara fayda mr, yoksa zarar rrn getirecegini takdir edebilecek ol~n baska-Su saatte, iste harflerin babasi olan (pater on grammat6n) sen, kendilerine duyd~g_u sevgi do~a~lSJy' la, onlardan yapacaklan ?akiki etkinin tam akS1l11(tounantion) bekliyorsun! Iste bu bilgiyi elde etmernn sonucu: harfleri ogrenenler artik belleklerini isletmeyecekleri icin, ruhlan unutkan olacaktir (lethen men en psuchais parexei mnemes ameletesidv: Yaziya guvendikleri icin, etraflarmdaki seyleri disardan, yabanCI izler sayesinde hatirlamaya cahsacaklar (dia pistin graphes exothen up'allotrion (upon), icerden kendi kendilerine hatirlayacaklan yerde (ouk endothen autous uph'auton anamimneskomenousy. 0 halde sen bellek icin degil, hatirlama icin bir deva buldun (cJUkon mnemes alla upomneseos, pharmakon euress. Ogrenime gelince (Sophias de); sen ogrencilerine anc~k hakikate benzer seyleri (doxan) ogretirsin, hakikatin kendisini (aletheian) degil. Bunlar senin hartlerin sayesinde, ogretimsiz kalmalarina ragmen glrt.lak.lann~ kadar biIgiye gomulduler mi, <;ogu zaman hicbir §cyl durust dusunemedikleri halde kendilerini binlerce §ey hakkinda hiikum vermeye yetkin sanacaklardir. Soma, gercekten bilgili adam degil de (anti '):0f!h6n) bilgili adam bozmasi (doxosophoi) olduklan rem cekilmez birsey olacaklardir!" (274e, 275b )." Boylelikle kral, sozun babasi yazmm babasi uzerindeki otoritesini gosterrnis oluyor. Hem de bunu sert bir sekilde, oglu konumundakine, Theuth'i.in kendi cocuklanna, "harflerine" gosterecegi babaca sefkatin bir nebzesini olsun gosterrneksizin yaplyor. Thamus bastinyor, kill kirk yanyor ve asikar bir bicimde Theuth'e hicbir umut birakrmyor. Tharnus'un dedigi gibi, yaz1l1ll1 urnulanm "ziddi" etkiyi yaratabilmesi, bu pharmakon':l1: kulla~l.m~a za.rarh oldugunun ortaya cikabilmesi IC;ll1, etkililigi, gucu dunamis'i elbette ki bir rnuglaklik (ambiguites 01m~hchr. TlpkJ Protagoras'tz, Philebos'ui ve Timaeos's» pharmakon hakkinda soylendigi gibi. Iste Platon krahn agzmdan bu mllglakhgl zaptetmeye ve onun rruru yahn, keskin cizgilcrle birbirinden aynlmis iy: v.e kotu, iceri vc disan, dogru ve yanlis, ()Z ve gorunus glbi karsithklar icine sokarak bu muglakligm ustunde egernenlik kurmaya calrsir. Krahn yuce yarglSll1l.n gerekceleri yenidcn okunursa, bu karsitliklar dizisi te~rar bulunacaktir. Pharmakon, ya da arzu ederseniz yazi. oyle bir yere koyulmustur ki, hep bir, ~a~re cizer durur: yazl bellek icin yalmzca goriini.i§.te lYl.du, hareketi sayesinde, bellegin dogru olaru bilmesinde, ona icerden yardim etmeye muktcdirrnis gibi gorunur, Fakat dogrusu, yazi ozsel olarak kotudur, be liege dissaldir, bilim dcgil, kanaat uretir, bunlar dogru kanaatle.r dcgil, gorunusle ilgili kanaatlerdir. Pharmakon ke?dlsini dogru gibi gbsteren bir g6riini.i§ler oyunu uretlr.

.t'~11l-

run pharmakon'unu

Belki simdi okuyabiliriz

krahn yarutnu:

"Kral cevap verdi: "Ey Thcuth, sanatlann e§i ben· zeri bulunmaz efendisi! (0 tekhnik6tate Theuth) bir sanatm kurlllll§una gi.inyi.iziinii gbstermeye rnuktedir

75

~,----

----~-----

Toplumbilim

Fakat Philebos't» ve Protagoras'ie pharmakon yararh oldugu halde, aci cektirdigi icin kohl gibi gorunurken, Phaidros'ts, Timaeos'ta oldugu gibi, yararh bir deva gibi gorundugt; halde aslinda zararh olacaktir. Kotu muglakhk (ambiguite) boylece iyi rnuglakhga, bir kandirma niyeti basit bir gorunuse karsit hale getirilrnistir. Yazinrn durumu vahimdir. Yazi §u ya da bu karsithk dizilerinden yola cikarak dusunulur dernek yeterli degildir, Platon yazlyl karsultk ternelinde dusunur, ve onu kavramayi, ona tahakkum etmeyi dener. Bu ZIt degerlerin (iyi/kotu, dogru/yanlis, oz/gorunu§, i<;/dl§, vs.) karst thk icinde olabilmeleri icin, terimlerden herbiri digerine dissal 01mahdir. Su halde, bu karsithklardan birisi (icerisi ve disansi arasindaki karsithk) butun murnkun karsithgm matrisi olarak onceden resmen tarunrms olrnahdir. Sistemin (ya da dizilerin) ogelerindcn birisi, aym zamanda, genel olarak sisternselligin ya da diziselligin imkani olmayi, yuklenrnelidir. Eger pharmakon -ya da yazi- gibi bir seyin, bu karsithklann egernenligi altinda olmast bir yana, kendisinin bunlar tarafindan kavranmasma elverrncdigi halde, karsithklan mumkun kilan yolu a<;t1gl dusunulecek olursa; eger icerisi ile disansi arasmdaki garip farkin yalnizca, yazi -ya da pharmakon- gibi bir seyden kaynaklanabilecegi dusunulecek olursa eger, bunun sonucunda (yazinm) yer verdigi sey icinde, bir pharmakon olarak yazlya kolayca bir yer tahsis edilemeyecegi, onun, kendileri hakkmda ona bakarak karar veren kavrarnlann altmda konuslandmlarnayacagi ve ondan dogdugu halde ancak ona hukmetrnek isteyebilccek bir mantiga (kendisini degil) yalrnzca hayaletini biraktrgi dusunulecek olursa, mantigi ve soylerni oyle garip sckillerde egip bukmek gerekir ki, arnk bunlara kolayca mantik ya da soylem adi verilmez. Dahasi, eger az once ihtiyati elden birakarak, hayalet diye adlandirdigimrz sey, artik aym guvenceyle hakikattcn, gerceklikten, yasayan tenden vs. ayrilamazsa, dururn ziyadesiyle budur. Sunu kabul etmek gerekir ki, bir kereliginde bile olsa, bir hayaleti geride birakmak hicbir seyi kurtarmaz. Bu kucuk ahstirrna, kuskusuz okuyucuyu uyarrnaya yeterli olacaktir: Bu metinde taslaklastigr haliyle Platon'la beraber aciklamak, bildik tefsir rnodellerinden, bir sistemin -bu sistemi dogrularnak ya da curutrnek, tasdik etrnek ya da "tersine cevirrnek", Platon'a bir geri donus islerni yaprnak ya da khairein'ui oldukca Platonik tarziyla onu "hava almaya gondermek" anlayisinda girisilen- yapi ya da soykutiigu bakimmdan yeniden insasmdan ta basmdan beri siynlrrustrr. Burada sozkonusu olan §ey bambaskadir, Bu da vardir<ama yirle. de barnbaskadir ...Eger.§iipheye dusulmu§se, onceki paragrafr yeriiden bkurnak gerekir. Tum klasik okuma modellerinin, tam da onlann dizinin icine dahil olduklan noktada, asmsma kacilrmstir. Asinnm (exces), dizinin disma basi t bir C;lkl§olmadigi

anlasrlmahdrr, zira bu jestin dizinin bir kategorisi icine girdigini biliyoruz. A§JrI -ancak buna haIfl bu ad verilebilir mi?« yalrnzca dizinin belli bir yer degi§tirmesinden baska birsey degildir. Karsitligm dizisi yani diyalektigi icinde belli bir tekrar ustune katlanma (replie) -bunu daha soma yeniden isaretleme (remarques olarak adlandiracagiz, Onu, herncn elden kacirmaksizin, niteleyerneyiz, adlandiramayrz, basit bir kavramm altmda konuslandirarak kavrayamayiz. Bu islevsel yer degistirrnc, gosterilen (sigl1lfiees) kavrarnsal ozdesliklerden cok farkliliklan (ve gorece gimiz gibi sirnulakrIan) ilgilendirir ve onu yapmak sarttir. yazgisiru yazar. Su hal de, onu ilk once okurnak gerekir. Yazi, krala gore ve gunesin al tinda kendisinden umulamn tersi etkiyi uretiyorsa, pharmakon ugursuzsa, durumun boyle olmasmm nedeni, Timaeos'da 01dugu gibi, onun burah olmarnasidir. 0, oradan, uzaktan gelir: yardrmci olacakmis, katkida bulunacakmis gibi gbrundugu halde, icerdcki, tam buradaki canhya, zoon olarak logos'a dissal ve yabancidrr. Yazmin izleri (tupoi) Thaetetus'un hipotezindeki (191sq) psisik yasarmn yerli, kendiliginden hareketlerine karsihk gelecek sekilde ruhun balmumundan kahplarma cikanlmarnisnr, bu kez. Elinin altmda yazi "techne"sini bulunduran, dusuncelerini disanya birakabilecegini, terk edebilecegini, onlan bir tabletin uzerine duz bir sekilde birakilan fiziksel mekansal, yuzeysel isaretlere ernanet edebilecegini bildigi icin, ona guvcnip, sirtirn ona yaslayacaktir. Kendisi olmasa bile, tupoi'lerin kalacagirn, onlarla ilgili herseyi unutsa bile onlann kendisine hizmet etmeyi birakmayacaklanm bilecektir. Onlan unutsa bile, tupoi'ler onu temsil cdecckler; 0, onlara can vermek icin artik orada bulunmasa bile tupoi'ler onun sozlerini tasiyacaklardrr. Hatta olmu§ 01sa bile, ki kuskusuz yalnizca bir pharmakon olum uzerinde boyle bir gucu elinde bulunclurabilir; ama ayrn zamanda onunla gizli bir anlasrna icindedir. Bu yuzden, pharmakon ve yazi, hep bir ya§am ya da olurn sorusudur. Kavramlarla ilgili kronolojik bir hataya dusrneden -vahim bir yorumsal hata yapmadan- tupoi'lerin, orada bulunmayan psi§igin yerini alan fiziksel ternsilcileri olduklan soylencbilir mi? Daha dogrusu, yazili izlerin (les traces ecrites) canh olrnadiklan icin, physis'in duzenine ait bile olmadiklanm dusunmek gerekecektil'. Buyurnezler; az soma Sokrates'in bir kamrsr (kalamos) isaret cderek soyleyecegi gibi, ne ekilirler ne de buyurler. Mneme'tsin, physis'le psuche'viu: birbirine karsit olmadigi, dogal ve ozerk duzenlenisini ihlal ederler, Eger yazi physis'e aitse.jhakikatinin, goriinii§iinun iirctimi,physis'in bu arnrida, physis'inbuzo·'·· runlu hareketi yoluyla, der Heraklitus, yazihsina/rnahzenrnezarma (Clypte) srgmrna egilimini duymayacak rmdir? "Sifreliyazi" ("Clyptogramme") bircok

1
1

76

To p lurn bilim

;i-

ni

",!ctiklc anlatdan bir onerrneyi (pleonasm e) tek bir "llctiktc yogunla§tmr. Krahn sozune inanilacak olursa, yazmin pharma~"iI'unun hipnotize edecegi bellegin bu yasamidrr: (l1111 btiyulcyerek kendisinden alip amtta uykuya 50~~lcaktlr. Tiplerinin (tupoi) kahcrhgma ve bagimsizh;:1I1agLlvcnerek, bellek uykuya dalacaktrr, kendisini :lftIk ayakta tutrnayi basaramayacaktir, kendisini vafillanlann hakikatinin yarubasmda, uyamk, hazir ve nanr bir halde ayakta tutmayr basaramayacaktir. C;ardiyanlanyla, gostergeleriyle, bilginin gozetilmesiIlC vc korunmasma adanmis tiplerle taslasmis olarak I III (;dlls(;e), kendisini lethe tarafindan yutulmaya, unuIll} vc bilmerne tarafindan isgal edilmeye brrakacak11r.Burada bellekle hakikati ayirmamak gerekir. Aleth('iu'l11I1 harckcti bastan basa mneme'nin acrlmasidrr (dcploiement). Yasayan bellegin, psisik ya§am olarak kcnclisini kendisine sunan bellegin, Ldhe'nin gucleri qzamanh olarak olumun, hakikat olmayanm, bilmemcnin alanlanmn boyutlanni buyutur." Bu nedenledir ki, yazi, en azindan "ruhlart unutkan" kilisiyla bizi cansiza ve bilmerneye dogru cevirir. Ama ozunun onu bas it bir sekilde, simdide olumle ve hakiki olmayanla kanstirdig: soylenemez, Cunku yazmm ozu ve kendine has degeri yoktur, olumsuz da olsa olumlu da. simulakr icinde oynarnr. 0, tipinde, bellegi, bilgiyi, hakikati VS., taklit eder. Bunun icindir ki, yazanlar tannrun gozunde bilgeler (sophoi) olarak degil, aslinda sozde bilgeler ya da kendilerini bilge sananlar (doxosophois olarak gorunurler, Bu Platon'un sofist tamrmdir. Yaziya karst bu say en basta sofistligi suclar; sofistlere karsi Platon'un baslatug: sonu gelmez davaya felsefe adi altrnda kaydedilebilir. Yaziya yaslanan, onun guvenceye aldigi guclerle ve bilgilerle ovunen adam, Tharnus tarafrnclan maskesi dusurulen bu simulator, sofistin turn
ozelliklerine sahiptir: "Bilenin taklitcisi", der Sofist

verisinde
cekten

bulunanlann tezgahinda istidatlarinm gerde kiskamlacak <;:e§itliligini sayarak kendini ovdiigunu? (...) Bundan baska, yarunda epik, trajik, ditrambik siirler, ve daha neler neler,her turden nesir olarak yazilrms bir cok soylevler getirdigini ilan ecliyordun. Az once sozunu ettigim bilimlere gelince,

onlardan herkesten daha iyi anladigmi ckliyordun, tabii ritmlerden, rnuzik makamlarmdan, gramcrden vc bir suru baska seylerden cger iyi hatirhyorsam. Ah! Sanmm unutuyordum, en fazJa onurlandigm bellegi egitme sanati, ve su anda akhrna gelmeyen daha neler neler! Ama iste dernek istcdigim: Sahip oldugun turn bu bilimlerde -saymakla bitrnezl- ve digerlerinde az once saptadigirmz seylerden soma, soyle bana, dogruyu soyleyen ile aldatarun tek ve ayru adam degil de birbirinden farkh olduklan tek bir bilim bulabilir misin? Butun bilimsel yeterlilik, butun sanatsal yetenek tanimlanna ve tum duzenbazhklara, istedigine bak, arastir, bulamayacaksin dostum; cunku yok. Varsa adiru soyle, Hippias Simdilik bularmyorum Sokrates. Sokrates Bana gore hicbir zarnan bulamayacakS111. Eger dogruyu soyluyorsam, ki hatirlarsm Hippias, arasurrnanuzdan cikan da buydu. Hipplas Dernek istedigin seyi §u anda tam olarak toparlayarruyorum, Sokrates.
Sokrates Herhalde bellegi cgitrne sanatin: uygu-

Iamadrgim icin elsa gerek ... (368ad) Sofist bilimin gostergelerini ve simgelerini satar: bellegin (mneme) kendisini dcgil, amtlanrn (hypomnemata'[,

cnvanterlerini,

arsivlerini,

almtilanrn,

kop-

yalanru, hikayelerini, listelerini, zerlcrini, gunluk soylentilerini,


melerini. Bellegi degil bellekleri

notlanru, npatip bensecerelerini, gandersatar. Boylece zen-

gin genclerin

imimetes tou sophou, 268 c). Grafokrat ad1111verebilccegimiz kisi, sofist Hippias'a kardesi gibi benzer.
Hippias Minor'sse Hippias herseyi bildigini ve herseyi

cevap verir ve en cok da onlar tarafrndan alkislarur. Gene hayranlann biliminin en guzel bolumunu dinlerneye katlanamadiklanrn itiraf ettikten soma iHippias major, 285d), sofist Sokratcs'e herseyi soylernek zorunda Sokrates kalacaktir.

taleplcrine

yapabilecegini iddia ederek boburlenir. Ve ozellikle de -Sokrates'in iki kez, iki Iarkh diyalogda, ironik bir bicirnde saymayi unutrnus gibi davrandigi- mnemonikten (bellek yardimcihgr) ya da mnernoteknikden (bellcg: egitme sanati) herkesten daha iyi anlamakla ovunur. Bu en sevdigi ve en cok gurur duydugu gucudur: Sokrates Demek ki astronornide de ayrn adam clogruyu soyler ve yarulnr, Hlpplas Bu dogru gorunuyor Sokrates Sirndi Hippias, soruyu butun bilimlerle ilgili olarak genis bir bicimde cle alarak ilerle, ve bak bakalim aym ilke hcpsinde gecerli dcgil mi? Cogu sanatta scnin insanlarin en bilgesi (sophOtatos) oldugunu biliyorum. Isitrncdirn mi seni Agora'da para ahs

Hadi kendin soyle bana, seni zevkle dinleyip alkisladiklan konular hangileridir; cunku ben tahrnin edemiyorum. ilgili hikaycler, ve eskiyle alakali hersey. Onlann yuzunden bu konulann hepsini arastirmak vc calismak zorunda
kaldim. Sokrates Ne mutlu sana ki, Hippias, Solon'dan bcri tum arkhontlann listcsini ogrcnmeye merakli degiller: cunku hepsini kafana sokmak icin cok caba sarfctrncn gerekecekti. Hlpplas Neden, Sokrates? Elli ismi bir kcz arka arkaya duymak, onlan bellcgimde tutmam icin yeterli olur. Hipplas Secereler, Sokrates: kahrarnanlann insanlarm secereleri; sehirlerin ilk kuruluslanyla ve

77

Toplumbilim

Sokrates Dogru, bellegi egitme sanatim tarnamen unutmustum ... (285de) Gercekte sofist herseyi biliyorrnus gibi yapar, ancak "malumatfuruslugu" ("polymathie") (Sofist, 232a) bir gorunusten ibarettir. Yazi da, yasayan bellege degil de hypornnezi'ye elini uzatttgi surece, gercek bilime, kendine ozgu psisik hareketi icindeki hatirlamaya, sunumumu)n sureci icindeki hakikate, diyalektige yabancidir. Yazi bunlan yalmzca taklit edebilir (Bugun ve hatta burada, yaziyi hakikatin ve onun buyrugundaki dusuncenin ve sozun sorgulanmasi ile baglayan sorunsalm, kavramsal arntlan, savas alanindaki kalmtilan, sofistlikle felsefe arasmdaki carpismamn yerlerinin isaret noktalanrn, ve genel bir bicimde, platonizm tarafindan yukseltilen tum payandalan gomuldukleri yerden cikarmak zorunda oldugu gosterilebilirdi; ancak biz burada boyle bir gelisimden tasarruf edecegiz. Bircok bakimdan, ve tum alaru kapsamayan bir bakis acismdan bakrldiginda, platonizmin arifesindeyiz bugun. Ki bu, dogalhkla, hegelciligin yanm olarak da dusunulebilir. Bu noktada, philosophia, episteme, yazl gibi bir §ey adina, "tersine cevrilrnis", "reddedilmis", "frenlenmis" vs., degildir; tam aksine. Ama bunlar, felsefenin simulakrum adiru verecegi bir iliski, hakikatin ince bir a§lflltgl uyannca farz edilmis ve aym zamanda yerleri degistirilerek bambaska bir alana kaydmlmislardir. Bu alanda, adr bizi bir gondermeler agmdan kurtaran Bataille'in bir sozunu kullanarak soylersek, "mutlak bilgi" hil.lii arna yalruzca, "taklit edilebilir"). Platonizmle, sofistlik bicimi altmda, ona en yakin otekisi arasma siddetle cekilmis S1I11r cizgisi, sanki iki turdes uzay arasma cekilmis gibi, birlestirilmis, devamh olmaktan cok uzaktir. (Bu cizgi) oyle bir sekilde cizilmistir ki, taraflar ve taraf cizgileri, sistemsel bir kararsizhkla, sik sik yerlerini degistirirler ve hasnun bicimlerine oykunur ve onun basvurdugu yollan odunc ahrlar. Budegisimler (permutations) mumkiindur, oyleyse, ve eger kendilerini ortak bir bolge icinde kaydetmeye mecbur kalirlarsa, gecimsizlik suphesiz icsel kahr ve hem sofistlikten hem de platonizmden barnbaska 01a11l, butun bu yer degistirrne ile ortak bir paydasi olmayan bir direnisi, mutlak bir golgenin icine dogru geri iter. Daha once soylediklerirnizden cikanlabilecek sonuclann tersine, yazlya karsi savm ilk planda sofistleri hedeflernedigine inanmak icin iyi sebeplere de sahip olunacaktir. Aksine, bu say bazen onlardan cikiyor gibi gorunur, Disardaki izlere guvenmek yerine, bellegi cahstirmak sofistlerin buyurgan ve klasik tavsiyesi degilrnidir? .OyleysePlaton,· SIl(S1ky~Ptlglgibi,burada da, sofistlerin bir uslamlamaslm kefidislnin haline getirecektir. Burada da, (onlardan odunc aldignu) onlara karst cevirerek (onlara) geri yollayacaktir. Ve daha ilerde, kral hukmunden sonra, Sokrates'in ilmik ilmik

cozumleyecegimiz tum soylcvi, sofistlikten dogan §emalar ve kavramlarla dokunrnustur. Bu nedenle, sirnnn gecilmesi incelikli bir dikkatle fark edilmelidir. Ve burada Platon'u okuyusumuzun hicbir amrnn "sofistlere donus" turunden bir sloganla ya da bir parolayla canlandmlmadigi iyice anlasilrnahdir. Boylelikle, iki durumda, iki yanda da yazidan suphe edilir ve belle gin uyamk kullamrm buyrulur. Platori'un sofistlikte hedefledigi §cy (sofistlerin) bellege basvurrnalan degil, arna onlarrn bu basvurus icinde canh bellegin yerine bellek yardrmcisim (aide memoire), organm yerine protezi geciriyor olmalandir; hir kolun, bir bacagin yerini bir seyle dolduran sapkmliktir: bu sapkinhk burada, bilginin etkin bir bicimde yeniden canlandmlmasirun, simdidc onu tekrar uretmek yerine, mekanik, edilgin ezberi gecirrnektir. Sinn (iceri ile disan, yasayanla yasamayan arasindaki simr) yalruzca sozle yaZlyl basit bir bicimde birbirinden aymnaz; ama ortusunu acan, mevcudiyeti tekrar ureten bellekle, bir arntm tekranndan ibaret olan yeniden bellerneyi, hakikatle gostergesini, varolanla tipi birbirinden ayinr. "Disan" bugun bizim psisikle fizigin birbiriyle eklernlcndigi (jointure) yer dedigimiz yerde baslamaz; mneme'nin, hakikatin hareketi olarak, kendi kendisine mevcut olmak yerine, arsiv tarafindan ayagmm kaydinhp yerine gecilmesine, bir yeniden bellerne ya da anma gostergesiyle tahliye edilmeye nza gosterdigi noktada baslar. Yazmm mekarn, yazl olarak mekan, bu yer dcgistirrnenin (deplacement) siddetli hareketi icinde, mneme ile hypomnesis arasmda acihr. Disan zaten belle gin cahsmasi icindedir. Kotuluk bellegin kendisiyle iliskisine, bellege degin etkinligin genel duzenlenisi icine usulca sokulur. Bellek ozu itibanyla sonludur. Platon bunu, ona yasam atfederek kabul eder. Daha once gorduk, butun canh organizmalara oldugu gibi, ona da sunrlar verir. Hem, smirdan yoksun bir bcllck bir bcllck degil, kendinde mevcut olmamn sonsuzlugu olacaktir. Oyleyse, bellegin zorunlu olarak iliski icinde bulundugu mevcut olmayaru hatirlarnak icin gostergelere, daima zaten gereksinimi vardir. Diyalektigin hareketi buna tanrkhk eder. Bellek boylelikle, kendisini, kendisinin ilk disansi tarafindan, kendisinin yerine ilk gecen tarafmdan, hypomnesis tarafmdan kirletilmeye birakir. Fakat Platon'un hayalini kurdugu §ey, gostergesiz bir bcllektir. Yani, ilavesiz bir bellek. Hypomncsis'sv: ve pharmakon'saz mneme. Ve Platon bunu, tam da matematik kavranabilirlik duzeninde kosullu ve kosulsuz arasmdaki kansikhgi hayal oIarak adlandirdigi and a ve busebeple(tahayyi.il.ediyor)(Devlet, VII, 533b). Neden ilave edilen (supplement) tehlikelidir? 0 kendisinde ya da onda kendisini bir sey gibi, mevcut bir varolan gibi takdim edebilecek olan sey icinde, bu denebilirse, tehlikeli degildir. Bu durumda guven ve-

di

S1

te

11

11

78

To

lurn b lllm

un

Je

-'

:)

1-

olurdu, Ilave edilen burada bir varolan (on) degilAma basit bir varolmayan (me on) da degildir. KI~~malan onu basit bir mevcudiye; ve yokluk (absen. alternatifinden kurtanr. Iste tehlike budur. Ve ti"1[1, kendisini daima orijinal gibi saydirrnasma izin ve;ci1 :jeydir, Bir ilavenin disansi acilir acilmaz, yapisi ,'[lun kendi kendisini "rip'Iestirebilecegini, ciftini (son !llul!le) yerine gecirtebilecegini, ve bir ilavenin ilave,Jilin miimkiin ve zorunlu oldugunu ima eder. ZoruniuJur, <;unkii bu hareket duyumsanabilir (sensible) ve ';llnpirik" bir anza degildir, aynmm tekranmn mumkunliigu olarak eidos'iui idealligine baghdir. Ve yazi , I'laton'a (ve ondan soma, kendisini, bu jest icinde hoyle kuran butun felsefeye) tekrar ciftelesmenin ')!Limcul bir idrnaru gibi gorunur: Ilavenin ilavesi, gos{crcnin gostereni, temsilcinin temsilcisi (Serinin ilk {criminin, ya da daha dogrusu, ilk yapismm havaya aulrp ters cevrilmesi (jaire sauter) ve indirgenemezliQ1I1in goriinllr kihnmasi henuzgerekli degildir -ama 11unu daha ileride yapacagiz. Fonetik yaz111111apIsIy nin ve tarihinin, yazimn, gostergenin tekrar ciftelesmcsi olarak, gostergenin gostergesi olarak belirlenrncsinde kesin bir rol oynadiklan kendiliginden ortadadir. Fonik gosterenin gostereni. Fonik anlamlama canli yakmlik, mneme'nin ya da psuche'tiu: yasayan mevcudiyeti icinde kaldrgi halde, onu yeniden ureten vc taklit eden grafik gosteren bir derece daha ileriye gider ve yasamm drsina duser, yasarru kendi disina surukler ve onu ciftinin tipinde uykuya daldinr. i§te pharmakon'un iki yaramazhgi: bellegi uyusturur ve cger ondan yardim dilenebilecekse bile, bu yardim, mneme icin degil, hypomnesis icin olacaktir. Ozgunlugii icinde, "bizzat" ("en personne'') ya§aml uyandirrnak ycrine, pharmakon aneak arntlan onarabilir. Bellegi gucten dusuren zehir, ama bellegin dissal gostergeleri, symptome'uui -bu sozcugun Yunanca'daki butun mumkun anlamlanyla: bir indis (indice) gibi, tekrar gonderdigi (renvoie) seyden kendisini ayiran, ampirik, olumsal, yuzeysel olay, genel olarak bir du§u§ ya da <;oku§- icin deva, onlan tekrar olusturan §ey, Kral, senin yazin yalruzca belirtileri (symptomes) iyilestiriyor, diyordu zaten; ve gosterilenin ozu ile belirtinin ozu arasmdaki asilmaz farki ve yazinm belirtinin duzenine ve dissalligma ait oldugunu ondan ogreniyoruz.
" 'I ,:,l

de ugursuz bir bicimde iceriye sizrna gucunu, ve en derine dokunma (affecter) ve bulastirma (infecter) yetenegini kabul eder. Pharmakon, onsuz varolabilmeyi isteyeo§eyi kmp zorla onun icine dalan tehlikeli ilavedir, Bu §ey (pharmakon'u istemez ama) -mevcudun kaybolma ediminde kendisini arttirdigi- iz tarafindan aym zamanda acilmaya, tecavuzle ozunun degistirilmesine, tepelerne doldurulmaya, yerinin almmasina, butunlenmeye izin verir, Eger, bu ilaveselligi (supplementaritey mumkun hale getiren yap I uzerinde kafa yormak yerine; eger, ozellikle "Platon-Rousseau-Saussure'un indirgemesinin iistune -ki onlar bu indirgemeyle beyhude bir §ekilde, garip bir "akil yurutrne" icinde, bun a hakim 01maya cahsrmslardrr- kafa yormak yerine; bu ilavesellikteki mantiksai celiskiyi ortaya cikarmakla yetinilirse; burada Freud'un Traumdeutung'tui ruyamn mantignu ineelemek icin basvurdugu iinlu "tencere akil yurutrnesi'ni fark etmek lazim gelir. Savunrna halindeki kimse, tum sanslan kendi lehine duzenlernek girisimi icinde, celiskili akil yurutmeleri biraraya getirir. 1- Size iade ettigim tencere yepyenidir; 2- Icindeki delikler siz onu ban a odunc verdiginizde vardi; 3- Zaten siz bana bu tencereyi hie odunc verrnediniz ki. Aym sekilde: 1- Yazr, ya§ayan bellege ve soze kesinlikle drssal ve bunlara gore daha asagidadir. 2- Yazi onlara zararlrdir, cunku onlan uyutur ve aksi halde el degmernis olarak kalacak olan hayatlanm kirletip, hasta eder. 3- Zaten, eger hypomnesie'ye ve yaziya basvurulsa bile, bunun nedeni onlann kendilerine ozgii bir deger tasimalan degil; yasayan bellegin sonlu olmasidrr, yazl bosluklara izlerini birakmadan ewe! bellekte bosluklar bulunur. Yazirnn bellek ustunde hicbir etkisi yoktur. Mneme ile hypomnesis arasindaki karsithk yaz1l1111 anlamim idare edecektir, Bize bu karsithk platonizmin butun yapisal karsithklanyla bir sis tern olusturuyorrnus gibi gorunecektir, Bu iki kavram arasinda, SIrnrda oynanan bu oyun, sonuc olarak felsefenin baskararlanndan birisi gibi birseydir: bu karar yoluyla felsefe kendi kendisini insa eder, ayakta tutar ve ayki-

n derinligini icinde banndinr. Ya da mneme ile hypomnesis, bellekle ilavesi arasmdaki S1l11r inceden de inee, neredeyse fark edilmezdir. Bu S1l1Ir111 iki yanmda da, mesele tekrardir. Canh bellek eidos'un mevcudiyetini tekrar eder ve hakikat hem de, arumsama (rappel) icindeki tekrann imkanidir. Hakikat, eidos'un ya da ontos on'un yani taklit edilebilecek, yeniden uretilebileeek, bzde§ligi icinde tekrar edilebilecek olarun ortusunu agar. Fakat hakikatin ammsayrci hareketi icinde, tekrar edilmis olan, kendisini boylece, oldugu gibi, tekrar icinde, takdim etrnek zorundadir, Dogru, tckrar cdilir, tckrann tekrar edilenidir; temsil icinde temsil edilen ve meveut olandir. Tekrann tekrar edeni, anlamlandirmarun

Boylece, yazl, (icsel) bellege dissal olsa bile, hypornnesie bellek olmasa bile, 0, bellege tam icinden dokunur (affecter) ve hipnotize eder. Bu pharmakon'un etkisi budur. Bununla birlikte, eger yazi dissal olsaydi, psisik bellegin butiinlugune (integriti) ya da mahremligine (intimite) dokunamayacakti. Bununla birlikte, Platon, kendilerini aym zorunlulukla karst karsiya bulduklannda, Rousseau'nun ve Saussure'un yapacaklan gibi vc bu zorunluluktaki yabanci ile yakin (intime) arasmdaki baska iliskilerin ayirdma hiebir zaman varmayarak, yazmm hem dissallrgmr, hem

79

Toplumhilim

gostereni

degildir.

Dogru,

gostcrilcn

eidos'su: rnevcugibi, hypom-

5-

diyetidir.
Animsamanm acrlnm olan diyalektik

a<;I!JJnI olan sofistik de tekrann imkanim varsayar, Sofistik, tekrarin bu kez oteki tarafinda, denilebilirse, oteki yuzunde durur. Ve anlamlandirmarun (oteki yuzunde). Kendisini tekrar eden, tekrarlayan, taklit eden, ternsil eden ve gosterendir; ama bunlann tekrar duzenler gorundukleri seyin kendisinin yoklugunda, psisik ya da mnezik canlandirrna olmak67,

nesic'nin

Burada yapabilcccgimiz tek §cy okuyucuyu Yuna nistan'm Dogll vc Orta Dogu ilc ilcusirnlcr: ustune yapilan <;all§IIlalara gondcrmcktir. Bu konuda pck cok cscr oldugu bilinir. Platon, Mrsir '!a iliskileri, Hcliopolis'c yolculugu, Strabon ve Diogcncs Lacrt ius'un iamkhklan ustunc tcmcl dokumanrasyor; vc basvu. ru k aynaklan Fcstugierc'in Revelation d'Hennes Tri.I/1l(;gis/c (Paris: 1. Gabalda, 1944-4'1), 1 Ciit; R. Godcl'in Platon () Hctiopolis d'Egypte (Paris: Lcs Belles Lcurcs, 1956); vc S. Saunc. ron'un Lcs Pretrcs de l'anciennc Egyple (Paris: Le Scuil, 1(57) adh eserlcrde bulunabilir. Bkz., Jacques Vandicr, ozellikle s.64-65. La Religion cgyp/ienne, P.U.F., 1949,

diyalektigin yasayan gerilimi olrnaksizm. Yahut yazi, gosrerenin kcndisini yalmz basina, rnakine gibi, onu ayakta tutacak ve tekrarinda ona yardrm edecck
SIZIl1,

bir ruh olrnadan, yani hakikat hicbir yerdc kendisini mevcut hale getirip sunmadan, tckrar etrnesine olanak tamyabilccektir. Sofistik, hypomnesie, yazi, fclsefeden, diyalektikten, ammsarnadan ve yasayan sozdcn ancak gosteren ile gosterilen arasmdaki boyle bir yapragin

Bkz., S. Morcnz, LII Religion ,;gyp/iellne (Paris: Payot, 1962), S. 58. Morcnz'e giire bu form iii birinci tckil sahsm rncvcudiycu hukurundan dikk.uc dcgcr. "Bu seyrcklik bizc dikkatc dcgcr giiriiniiyor cunku boyle Iormullcr yunanca olarak yazilan ve Mis.r']: tarmca isis'dcn ("BCll isis," vs.) b ahscdcn ilahilcrdc (hymnc s) sikca gl)riiliir, 0 haldc hunun bu iiflhilcrill MlSJr dl§1 hir kaynagl oldugu fikrinc Ins dli§iip dii§IllCliigi haklr ol.uak sorulur. Bkz., S. Sauncron s.123. "Ba§I,ll1gl~taki konusrnasi ycterliydi; ve <;agrJian §cylcr UI,". tanrmn: yarai mas: icin onun scsiyle dogarlar·

8-

gorunmez, hernen hernen sifir olan kalinhgryla aynlacaktrr. "Yaprak": Not edelim, anlamli metafor, ya da daha dogrusu seylerin anlamlI yuzunden ahnmis bir metafor; cunku yaprak on yuzu vc arka yuzu ile ilk olarak yazi icin bir yuzey, bir tasryrci olarak belirir. Fakat, tam da bu yuzden, bu yapragm birligi, gosteren ile gosterilen arasindaki bu farkin sistcminin birligi, ayI11 zarnanda sofistik ile felsefcnin birbirinden aynlmazhgi degil midir? Gosterilen ile gosteren arasmdaki fark, kuskusuz, kendisinden yola cikilarak platonizmin kuruldugu ve sofistlige karsrthgmi belirledigi yonetici semadir. Felsefe ve diyalektik kendilcrini boyle baslatarak, otekilerini belirleyerek kendilerini belirlerler. Ceviren: Zeynep Direk '

Bkz., Morcnz, s.46, vc S. Sauncron §U kOllUYU kesinliklc bclirtir: "Adunn lam olarak nc anl.una gCldigini bilcmiyoruz. Faka: "gizlcrnek", "gizlcnrnck" anlarruna gclcn ba§ka bir sozcuk gibi telMfuz cdiliyordu, ve katiplcr Amori'u gercck giirliniimilnCl cocuklarrndan saklayan buyuk tann olarak t.uurnlamak icin bu scs benzerligiyle oynadilar. Bazrlan daha da ilcriyc gitmckte tcrcddut ctmcdilcr: Abdcra'h Hecat ae us'un dcrledlgi bir papazhk (s(/cerdo/al) gclcncgine gore bu isirn (Amon) Mrsir'da birisini <;agll'lnak i<;in kullanilan tcrirndir. .. Gerccktcn de amoini kclimesinin 'gel', 'gel ba na ' anlarruna gcldigi dogruclur; dahasi, bazi iliihilcrin Amotni Anton 'Gel bana Amon' sozcuklcriyle ba§,,,Lilgl bir olgudur. Sill' bu sozcukler arasindaki scs bcnzerligi, rahiplcri onlar arusuida ozcl bir ilisk inin oldugundan suphclenrncye -ve bunda ilJhi ism.n acrklamasirn bulmaya tcsvik e ui. Bundan otiiru, goriuunez ve sakh bir varlik olarak ilk tanrtya hitab cderken 0/1/1 Amon (Idly/a r;a?II'dlkla/'lnda 01111 6111erinde kcndisini gostenncyc, maskesini cikartmava dave/ ve tcsvik ederler" (s. 127).

Notlar
1Kuskusuz Platon'da Tharnus (ann Arnon'un otcki adidir. Bu giinq tannsi vc tannlann babasi figiiriinii daha sonra ele alacaglz. Bu soruyla ve yola<;lJgl tarusmayla ilgili olarak, bkz., Frutiger, Mythes 5.233, n.2, ve ozellikle de Eisler, "Platon und das iigyptische Alphabet" Archiv [ur Geschichte der Philosophic, 1922, Paul Wissowa, Real Encylopddic der classischen Altertlll1!swisselischaft (Amon rnaddesi); Roscher, Lexikollder griechischen lind romischell My/hologie (Taillus Illaddcsi). Logos-zoon baglantlsl isokrates'in Sofis/lere Kar~'1 ve AlcidalllaS'1J1 Sofistler Uzerille adli s6ylevlerinde ortaya <;Ikar. Buna ck olarak bkz., W. Siiss Elhos, S/udiell zlir iil/erell griechischen Rhe/orik (Leipzig, 1910), s.34 ve devallll). Siiss bu iki sbylcvi saW' satlr Phaidros'la kar§Jia§tJnr ve bkz., A. Dies, "Philosophie et rhetorique" Alitolir de PIa/oil (Paris: Gabriel Beauchesne, 1927) I, 103. Fr. Ast, Lexique Platoniciell. Buna ck olarak bkz. B. Parain, Essai sur Ie logos pla/onicien (Paris: GalJil11ard, 1942), s. 211; ve P. Louis, Les Mitaphores de Pia/oil (Paris: Les Bc.lles Lewes, 1945), s. 43,44. Bunll, dikkatirni bunoktaya <;eken Francine ligine ve dostiliguna bor"luyum. Bu metin VI ve VII kitaplanyla kaqJia§tmlmabdlr. (Yard. Do". Dr.) Galatasaray Onivcrsitesi Mark6\1its'in titizelbette ki Devle/'in B6lGmil.

10- Bkz., Morenz, s.232-233. Burada sona crcn paragraf, Plaron'un bu eczancsinin Bataillc'in La Par/ Maudite adh mctnini de -gii· nesin yumurtanm hikayesine i~lenllli§ olan b u merni de- oyuna dahil ettiginin nisamdir. Bu ciencmcnin butunu, hcmen allla§llacagl gibi, Finnegans Wake'in bir okumasindan b aska bir §C) degiidir. 11- Bkz., Vandier, s.36: " bu iki tunr: (Horus ve Thor) yarauci cdimdc ortak olacaklardn, Horus kavrayan d usunceyi Thot uygulayan siizii tcmsil edcr" (s.64) Buna ck olarak bkz., A. Ermall, La Religiol1 des Egyp/iens, (Paris: Payot) s.11S. 12- Bkz., Morcnz. s.46-47; ve Fcstugiere, s.70-73. Haberci, Thot aylll zamanda da SOIlUi; olarak hermencus'(ur. Bu, Hermcs'e bcnzcrligin <;ok saYldaki iizclliklerinden yallllzca bir tanesidir. Festugierc kitablilin IV bCiliimiilldc bUlllln analizini yapar. 13- J. Cerny Thot'a hitilbcn sbylenen ve §u sCizlerlc b,qlayan bir ililhiyi aiJntilar: "Selam sana Thot-Ay, her iilkcnin dilini farkli kill11l§ olan." Cerny bu dokumanln tck oldllgunu sanml§tl ancak Boyian'ln (Tho/, The Hermes of Egyp/, Londra, 1922) bununla benze§en ba§ka bir papiriisii alllltiladlgllli (5.184) ("sen ulkedcn iilkeye dili aYlran'! )ve ba§ka biri (s.197) ("sen her yatl<lllq lilkenin diliniaYIl'3n") Bkz., Cerny, "Tho! as Creator of languages," The JOlll'lwl of Egyptial1 Archaeology, Londra, 1948, s.121 ve devaml., S. Sauneron "Ia Differellciation des langagcs d'apres la tradition egyptiennc," Billie/in de I'ins/i/lit [raJl,ais dArchCologie orient(/Ie du Caire, 1960. 14- A. Erman, s.90·91.

2-

3-

4-

Felsefe

80

To lurn b lllm

15- A. Erman, 16- 1. Vandicr,

5.96. 5.51.

17- Ayru cser 5.52. 18- A. Erman, 5.101. 19- Yazinm tanrrsi yarauci sozun tannsi hal inc gclcbilir. Bu onun Wive statusunden ve ilave manugmdan turernis yapisal bir irnkandir. Ayru §ey mitoloji tarihinde bir evrim olarak da tcspit edilebilir. Ozellikle Fcstugiere'in yaptlgl §ey budur: "Bununla birlikte, Thot ikinci sirada olmaktan rnernnun olrnaz. Mrsrr rahi pleri, her yerel din adarrurun kendi kutsal saydlgl tanrrya birinci rolu verrnek istcdigi kozmogoniler uydururlarken, Delta'run ve Hcliopolis'in din bilginleriyle rekabet halindc olan Hermopolis'li din bilginleri .bas rolun Thot'a du§tugu bir kozmogoni gelistirdiler. Thot sihirbaz oldugundan, seslerin gucunu biliyordu, Egcr sesler dogru tonlarda crkarihrlarsa etkilerini sasmak bilrnez bir bicimde yaparlar. Thot dunyayi sesle, sozle yD. da daha dogrusu buyulu sozlerle yaratrnak zorundaydr. Thot'un scsi yaraucrydr: bicirnliyor ve yaratiyor ve kendisini yogunla§tlrarak, maddede dondurarak bir varlik haline geliyorduo Thot nefesiyle ozdeslesir, onun yalruzca nefcs verisi tum seyler: dogurur. Bu hermopolitli spekiilasyonlann Yunanlrlann logos'uylaSoz, Akil ve Derniurgos birlikteligi- ve lskenderiyeli Yahudilerin Sophia'swu: bir benzerlik iliskisi icindc olabilir, belkide Thot'un rahiplcri, htristiyanhk <,;aglndan cok once Yunan dusunccsinin etkisi altma girmis olabilirler, arna bu kesinlikli bir sckilde onaylanamaz (s.68). 20- AYfll eser, vc bkz., Vandier 21- Erman, 23- Vandier, 24- Vandier, 25- Morcnz, 26- Erman, s.81. s.182. s.136-37; s.47-4R. s.249. Morenz,
ve Erman,

kavusacaksin; hatta gokyuzunde yuksclcn gunesi, onun devraruru, ortaya 9ktlgl zarnanki haliyle ayt bile goreceksin'. Satni ona dedi ki: 'Hayatirru feda ederim! Ne dilersen dile, sana verilecektir; n'olur beni kitabin bulundugu yerc gotur!' Soylu Satni'ye soyIe dedi: 'Sozkonusu kitap benimdcgi! Nekropolis'in tam ortasmda, Kral Minebptah'm oglu Nenoferkeptah'in mezannda ... Onclan bu kitabi alrnaktan sak.n, cunku elinde bir dirgen, bir sopa, basinda yanan bir korla onu sana geri getirtecektir'. Mezann derinligindcn kitabin l!jlgl disanya siziyordu. 'Thot'un kitabmin marifetleri sayesinde' krahn ve ailcsinin ciftleri onun yarundaydrlar ... Butun bunlar tekrar ediliyordu. Bizzat Nenoferkeptah Satni'nin oykusunu yasarmsu. Rahip ona soyle demisti: Sozkonusu kitap Coptos denizinin ortasinda dernir bir kutuda. Demir kutu, bronz bir kutuda; bronz kutu tarcmagaci tahtasindan yaprlrrus bir kutuda, tarcinagac: tahtasindan yapil1l11§ kutu, fildi§i ve abanoz bir kutuda, Fildisi ve abanoz kutu gUll1li§ bir kutuda. Gumu§ kutu, alun bir kutuda, ve kitap on un icinde bulunur. (Katibin hatasi mi? Basvurdugurn ilk versyon onu kaydetrnis ve yeniden uretmisti; Maspero'nun kitabrrun daha sonraki bir basuni bir notta ona isaret etmistir: "Rahip burada sayun hatasma dusmustur ; "dernir kutu .. .'yi icinde tasiyordu vs. " derneliydi (Bir icine alma manuguun hesabma birakilllll§ olan parca j). Ve kitahm i<;incle bulundugu kutunun cevresinde bir schoene (ptolemaik donemde hemen hernen 12.000 kr aliyct arsim (dirscktenorta parrnagm lICUn,1 dogru eski bir Ol~li <;v.), 0,52 m) yilanlar, her tur akrep, kertenkele; ve sozkonusu kutunun etrafrna dolanmrs olurnsuz bir yilan vardr." Ternkinsiz kahrarnan ii" dencmcde yilaru olduruyor, birarnn icinde erimis olan kitabi iciyor vc boylcce suursiz bilgiye sahip oluyordu. Thot Ra'ya sikayetc gidcr ve onu ona en kotu cczalan vcrmcsi icin kiskrrur. Mrsu']: ki§tlik Thot'u terketmcden once, son olarak, onun Yunan'h Hcrrncs'tcn baska Marduk'un oglu Nabu ki§iliginclc de dikkate dcger bir bcnzer buldugunu not cdelim. Babil vc Suriyc mitolojisinde, "Nabu aslen ogul tanndir ve nasil Marduk babasin 1 gblgede brrakrrsa, Ea, aynt sekikle Nabu'nun Marduk 'un yerini gasp ettigini goreccgiz." (Les Religions de Babylonie et d Assyrie, E. Dhorrne, P.U.F., 1945, s.150 ve devarru.) Marduk, Nabu'nun babasi, giinqtanndir. "Kalern kanus: cfendisi", "yazinrn yaraucrsi", "tannlarin kadcrlcrinin tabletlcrinill ta§IYlcISI" olan Nabu, sernbolik araci Marru'vv: odunc alcllgl babasmin hazen onune gcger. Dhorme, Susa'da bulunrnus vc ustundc, agzll1c1a bir tur tabut ortusi: tutan bir yilan tcmsili olan bakrr bir adak nesncsinin, "tann Ncbu'nun usancr' ibarcsini t;1~ld Igi notunu duser (s.155) Buna ck olarak, bkz., les DieLLt et Ie Destin en Babvlonie , M. David, P.U.F., 1949, s.86 ve deYam!.

passim.

22- Aym eser. s.173; Festugicre,


s.68.

27- Aylll eser, s.250 28- Aylll eser, 5.41. 29- Boylan, s.62-75; Vandier,
30- Morenz, tanrrcasi sahibcsi, A. Erman necicnini

s.65; Morenz,

s.54;

Festugicre,

s.67.

s.95. Thot'un yoldaslarmdan bir baskasi da hakikat Maat'ur. 0, ayili zamanda, "Ra'ru n krzi, gi)kYUZUlllill ~ift ulkeyi yonetcn, Ra'run bcnzcri olrnayan goziidiir". ona aylrdlgl sayfada sunu yazar: "... Alarnet-i Iarikasr, tann bilir- bir akbaba tuyudur", (s.R2)

31- Vandicr, s.71 vc dcvami. Bkz., ozcllik!« Festugicrc, s.287 vc dcvarru. Bu sayfalarda sihirin mucidi Thot uzcrinc cok sayida mctin biraraya getirilmi~tir. Bizi burada ozclliklc ilgilcndiren birisi soylc baslar: "giinesin onunde soylcnccck forrnul: "Ben Thot'lIm, a§k iksirlerinin ve harflcrin mucidi vc yaratlclsI, vs." (s.292) 32- Vandicr, s.230. G. Maspcro'nun les COlltes populaires de I'Egypte (lllcielllle (Paris: E. Guilmoro, 1911) adl! escrinde yazlya aktardlgl §a§lrtici bir p<.lpulcr masalcla §ifrcli yazl (Clyptogmphie), sihirli tiP (Ia lIledecillc magi'll/e) ve yllan figlirli i,ic;e gec;rni§lerdir. Satni Khamois ile mllmyalann hikayesidir bu. Bir kraltn oglu olan Satni Khamois, "zamanlnl kutsal yazIlI kitaplarla, Hayatll1 <;ifte evi kitapianili okumak i,in Memphis mctropolunc ko§turarak gegiriyordu. Bir giin bir soylu onllnla alay ctti: - 'Ncdcn guliiyorsun bana'I' Soylu adam dedi ki: - 'Sana gulmiiyorllm; ama sen burada l1ic;bir glicii olmayan yazdan dc§ifrc cderken giilmcmi n<lsIl tutaylm? Eger ger<;cktcn ctkili bir yazl okumaYI arzu cdiyorsan, benimle gel; stni Thot'ul1 kcndi eliyle yazdlgl, seni tannlann hemen altll1da bir yere koyacak olan kitablll blilundugu ycrc gotureyim. Orada iki formiil yazlhdlr; eger ilkini soylerscn gogiin, yerin, gecenin dunyaslnln, daglann, sularlll g6nlunii ho§ edcceksin; gbgun ku§lal'lnln vc kcrtcnkelelerin, olduklal'l gibi halleriyle, ne dcdiklcrini anlayacakslIl; ballklal'l gbrcceksin, <;unkli ilahi bir gii<,; (lnlan suyun yiizune <;lkaracak. Eger ikinci formiilu okllrsan, mezarda bile olsan, YCIYllzunclcykcn sahip oldugun bi<;ime tckrar

Thot ilc Kitab-l MlIkadclcs'tcki Nabll zcrlik noktalan bir bir sayIlabilircli.

(Ncbo)

araslndaki

bcn-

33- Bllracla okllyucuya giri§ niteligi ta§lyabilccek bir yCin bclirtll1ck i~in, OIlU De la Gramnwlologie'clc cle alman "Ia Question de Methodc'''a gi}ndcrmc yapma scrbcstisini kcndill1e tan'yoruill. Ball teclbirleri almak kaydlyla, Platon'un bllradaki okunu~undaki phamwkon'lIll, Rousseau'nun okunu§ulldaki supplement'a bcnzcr bir rol oynacllgl soylencbilecektir. 34- Bkz., ijzelilkle Devlet II, 364a ve dcv<lllll. Mektup 7, 333e. E. Moutsopoulous'Ull ia Mllsiqlle dallS I'oeuvre de Platoll adlt escrinclc bu problemden <;ok zcngin ve c1egcrli gi)lldermelerle bahscdiliyor. P.U.F. 1959. 35- Burada ozellikle bu problcmi bamba§ka niyetlerle ele alan Jean Pierre Vernant'lIl <,;ok zengin metninc tekrar gi}deriyoruz. "Bcllegin vc Zamallll1 mitik gorullumu (aspect)", My the et Pellsee chez leO'Grecs, Maspcr 0, 1965. Tupos kelimesi ve perigraphe ve paradeigfllll ile ili~kileri Ostune, bkz., A. von Blurnental, 7ilpos und Pa/'{/deigma, P.U.F., 1952,5.18, n.4.

81

You might also like