You are on page 1of 22

Çakralarla ilgili olarak bulabileceğiniz pek çok bilgi

vardır. Bazen her zaman tekrarlanan klasik


cümleler ve araya eklenen daha yeni bilgiler çok
etkileyici olsa da pratikte uygulanmaları, gerçek
hayata geçirilmeleri biraz zor olabiliyor veya uzun
zaman isteyebiliyor. Burada çakralar hakkında az
ama öz bilgilere ulaşarak, onları dengeleme
konusunda anlatılanlar hakkında daha açık görüş
sahibi olabilir ve böylece ruhen daha da bilinçli bir
şekilde varolabilirsiniz.

*Öncelikle her çakra bedenin belli bir bölgesinde


bulunur ve o bölgenin tamamını, o bölgedeki tüm
organları yönetir. Çakraların hislerimiz,
düşüncelerimiz ve hayata bakışımızla şekillendiğini
hatırlarsak bedenimizin de doğrudan düşünce ve
hislerimizden etkilendiğini netçe görebiliriz.
Dolayısıyla bedenimizi tedavi ederken, dolaylı
olarak fiziksel uygulamalar yapmak yerine
çakralarımızı doğrudan etkileyen his, düşünce ve
bakış açılarımızı değiştirirsek, çakralarımızın
bedenimizi tedavi etmesini sağlamış oluruz. Bu
fikrin özüne zaten pek çok konuda
rastlayabilirsiniz.
*Her çakranın titreşimi belli bir renk frekansını
verir. Ayrıca belli türde sesler ve kokular da
çakralar ile bağ kurulmasını sağlayacaktır; fakat
bunlar hislerimiz, düşüncelerimiz ve bakış
açılarımız kadar etki edici değildir. Sadece bağ
kurmaya yardımcı bir takım faktörler olarak
düşünülmelidirler.
*İlk üç çakra beynin sol, dördüncü çakra sağ ile
sol, son üç çakra ise beynin sağ küresi ile ilgilidir.
*Her çakranın fazla veya az ''kullanımı'' söz
konusudur. Olması gereken ise dengedir. Örneğin;
mide çakrası fazla kullanıldığında egoizm, aşırı
hırslılık, zorbalık; az kullanıldığında ise utangaçlık,
kendine güvensizlik, kendi kendine kızış
görülecektir; fakat denge halinde ikisi de
yokolacaktır. Her çakranın dengesizlik belirtileri
hem aşırı, hem az kullanım sonucu meydana gelen
dengesizlik için açıklanmıştır. Ayrıca, çok önemli
bir diğer nokta olarak hatırlanmalıdır ki, denge için
tüm çakralar birbirine muhtaçtır.

1-Kök Çakrası
*Rengi kırmızıdır, dolayısıyla bu rengi kullanarak
onunla ve yönettiği hislerle bağlantı kurabilirsiniz.
*Do tonunun orta halinin, uzatılan U sesinin ve
vurmalı çalgıların sesinin bu çakra ile olan ses
bağlantıları olduğu söylenir.
*Genel olarak kırmızı renge sahip meyve veya
çiçeklerin bu çakranın kokusu olduğu da söylenir;
fakat tüm hepsi için bu geçerli olamaz. Ayrıca
çeşitli ağaç kokuları da bu çakra ile özdeşleştirilir.
Basitçesi bu çakra ile ilgili olan hisleri
uyandırabilen her koku bu çakranın kokusudur. Bu
çakra kokulara karşı özellikle hassastır. Yoğun ve
tatlı kokular bu çakraya özgüdür.
*Bel kemiğinin altında, başka bir deyişle
omuriliğin ucunda bulunur. Dolayısıyla bulunduğu
tüm o bölgenin yöneticisidir. En altta bulunan ana
çakra olarak bulunduğu bölgenin yanı sıra o yerin
altında kalan tüm bölgeyi de kontrol eder.
Bacaklar, kalça ve ayaklar onun yönetimindedir.
Bu çakra bizi dünyaya bağlayandır, en fiziksel
çakradır. Dolayısıyla içgüdülerle de ilgilidir. Temel
hayat gücünün merkezidir. Genel anlamda kan
dolaşımı ile de bağlantılı olduğu belirtilir. Uyku,
yemek gibi yaşamın temel gereksinimlerini
uyumla sağlamak bu çakrayı olumlu yönde etkiler.
Genel olarak adrenalin salgısını da ayarladığı
bilinir.
*En büyük denge hali: Yaşamla tamamen uyum
içinde olmak. Yaşamın tüm ana süreçlerine
kolayca uyum sağlamak, dolayısıyla yaşamaktan
memnun olmak, korkulardan arınmışlık.
*En büyük dengesizlik yaratıcıları: Korkular,
güvende hissetmemek, yaşamın temel süreçlerine
uyum sağlayamamak, belirsizlik…
*Dengesizliğin belirtileri: İntihar arzuları, yaşama
uyumsuz hissediş, enerjiyi nasıl boşaltacağını
bilememe, saldırganlık, sinirlilik, tepkisellik,
düşünmeden hareket ediş, hiperaktivite, hiçbir
şeyden memnun olamama, endişeler, zorbalık,
kabalık, hakaretler, acelecilik, heyecan arzusu,
fazla cinsel arzular, oburluk, tembellik, korkular…
*Dengelemenin bilgeliği: Şu an belki bazı
yokluklar içinde olabilirsiniz. Belki yaşamın en
temel bazı gereksinimlerinden bile yoksunsunuz;
ama bu gerçekleri değiştirmeyecektir. Aslında
yokluk içinde değilsiniz ve asla da olmadınız.
Dünya size vermek için daima hazır ve siz
özgürsünüz. Tertemiz hava, pırıl pırıl su
kaynakları, bol bol meyve vermiş ağaçlarla dolu.
Siz şu an belki sadece biraz uzaktasınız; ama yine
de unutmayın. Gerçeği siz yaratırsınız, hemen
şimdi ifade edin, isteyin, dileyin ve özgürlüğünüzü
farkedin. Bir hapishanede tutsak bile olsanız,
herşeyi yapabilecek özgürlüğe sahipsiniz, sadece
isteyin, dileyin, ifade edin ve inanın. Gerçek
sandığınız kadar katı değildir. Aslında sırf siz onu
kabul ettiğiniz için vardır. Sonsuz bolluğa ve
sonsuz özgürlüğe sahip olduğunuzu anlayın.
İstediğiniz herşey size verilecek, doğru ifade
etmeniz ve doğru hissetmeniz yeterli. Daima
bolluk çevrenizde ve daima güvendesiniz.
Korkacak hiçbir şey de yok. Bu çakranın en büyük
dengeleyicisi, zıttı olan; ifadeyi, iç özgürlüğü
temsil eden boğaz çakrasıdır. Onunla bağlantı
kurun. O size bolluğu, özgürlüğü, güveni, hafifliği
hissettirecektir. Zorlamaya hiç gerek olmadığını,
bolluk içinde olduğunuzu, kaybetmekten
korkmanıza, gelecek için endişelenmenize gerek
olmadığını ve tüm ''sihrin'' içinizde yattığını...
Dünya sadece temel gereksinimler için yoktur ve
bunlar hayatın amacı da değildir. Dünyada
yapılacak sayısız şey vardır ve temel gereksinimler
sadece burada bulunup bunları yapabilmek için
vardır. Temel gereksinimlere fazla takılmayın,
enerjinizi kavga gibi sinirlerinizi bozacak
faaliyetlere harcamayın; huzurun, enerjiyi
mutluluğa akıtmanın, özgürlüğün, esnekliğin, ifade
ile sorunları rahatça çözmenin, yaratıcılığın,
hayallerin, gezilerin, sanatın farkına da varın.
Enerjiyi başka şekillerde kullanmanın sandığınızın
aksine ne kadar tatmin edici olduğunu keşfedin.
Bu tatmin enerjiyi olduğu gibi tutar ve ona bir de
iç huzurunu ekler.

2-Sakral Çakrası
*Rengi turuncudur.
*Do tonunun orta halinden hemen sonra gelen Re
tonunun, uzatılan O sesinin, bas tonlu, nefesli ve
sazlı çalgı seslerinin bu çakrayı etkilediği söylenir.
*Kırmızının tatlı, yoğun kokuları ile sarının ekşi,
ham kokuları turuncuda birleşir, ortaya çıkan hem
tatlı, hem ekşi mayhoş kokular bu çakra ile
bağlantılı görülür.
*Göbek deliğinin bir miktar altındadır. Bulunduğu
bölgeyi yönetir; dolayısıyla bağırsaklar, böbrekler,
dalak gibi organlar ondan sorulur. Hareket ile
ilgilidir. Bilinçli yaratıcılık ve hislerle de ilgilidir. İyi
bir sosyal yaşam, hareket ve arkadaşlar bu
çakrayı olumlu yönde etkiler. Kök çakra gibi insanı
yaşama bağlayan fiziksel bir çakradır. Bu çakra en
çok tat alma duyusu ile bağlantılıdır.
*En büyük denge hali: Yaşamdan zevk alma,
dolayısıyla yaşamdan zevk almamızı sağlayan
herşey bu çakraya katkıda bulunur ve tabii onun
yönettiği organlara da. Güzel kokular, lezzetli
tatlılar; zengin bir sosyal yaşam, hareket; ama en
önemlisi yaşamın bütününden, varolmaktan zevk
almak...
*En büyük dengesizlik yaratıcıları: Suçluluk
duygusu ve benzeri yaşamdan zevk almayı
engelleyen her türlü his, durum, tavır. Fazla
cinsellik. Güzel duyusal hislere fazla takılış.
Yaşamdan zevk alamama, takılıp kalış.
*Dengesizliğin belirtileri: Kibirlilik, azalan yaşama
sevinci, evden çıkmak ve hareket etmek
istememe, enerji düşüklüğü, anti-sosyallik,
kendini beğenmişlik, bir topluluğa dahil olma
ihtiyacı ve körü körüne uyma çabaları,
başkalarının düşüncelerini fazla önemseyiş, sosyal
statüye fazla önem veriş, yüzeysellik,
anlaşmazlıklar yaşayış, zevkine düşkünlük.
*Dengelemenin bilgeliği: Dünya üzerinde her
insan duyularını güzelliklerle tatmin etme hakkına
sahiptir; fakat bu asla gerçek mutluluğu
getirmeyecektir. Daima farkında olsanız da
olmasanız da içinizde bir boşluk kalacaktır. Belki
arkadaşlar, iyi bir sosyal yaşam, güzel mekanlarda
bulunmak, güzel yemekler gibi şeyler olmadan
yaşanılmayacağına, mutlu olamayacağınıza
inanıyorsunuz. Bunun tek nedeni de varlığınızın
özünü bilmemenizden doğar. Sizin varlığınız
bunlarsız mutlu olamayacak bir yapıda değildir.
Derine inip onu tanıdıkça onun herşeyle ve
herkesle bir olan, tüm bunların ötesinde bir varlık
olduğunu ve mutluluğun bunu hissetmek, bunu
bilmek olduğunu anlarsınız. Duyularınızı
güzelliklere boğmaktan elbet bir gün
sıkılacaksınız, ya da korktuğunuz gibi belki bir gün
bir şeyleri kaybedeceksiniz... O zaman herşey boş
gelecek; hala mutlu olamadığınızı farkedeceksiniz.
İşte o an gerçek, nedensiz mutluluğu bilmeye çok
yakınlaşmış olacaksınız. Bunu kolayca yapabilmek
için de bu çakranın zıttı olan alın çakrası ile
bağlantı kurmalısınız. O size gerçek mutluluğun
gerçekten de içinizde olduğunu hissettirecektir ve
o zaman bunun rakipsiz bir his olduğunu
anlayacaksınız. Hiçbir duyusal zevkin yerini
dolduramayacağı bir his... Alın çakrası size
öğretecektir: Yaşam değerlidir. İçinizde gerçek
mutluluğu bulduktan sonra, bir süreliğine üzerinde
bulunacağınız dünyanın tadını çıkarın. Yaşam
güzeldir. Sayısız renk, keşfedilecek sayısız şey,
tanınacak pek çok dost, yapılabilecek pek çok şey,
pek çok güzellik içermektedir. Şu an ne olsa
hoşunuza giderdi? Şu an nelere sahip olmaktan
dolayı minnettarsınız? İçinizde gerçek mutluluğu
bulduktan sonra duyularınızı sınırsız güzelliklere
açmak daha da keyifli olacaktır. Alın çakrası size
suçluluk gibi duyguların anlamsızlığını da
öğretecektir. Siz suçluluk duyabildiğiniz için
kendinizi affedin, ya duymasaydınız? Duymanız,
böyle olmasını istemediğinizi gösterir. Elinizden
geleni yapın ve daha sonra bırakın suçluluk
duygusu aksın. Hata bile yapmadınız, öğrendiniz.
Bu öğrenime ihtiyacınız vardı, bunun olması
gerekiyordu. Yaşadığınız yaşam tek değildir. İkinci
şanslar daima olacaktır. Suçluluk duygusundan
arınmak duyarsızlık da değildir. Tam tersine asıl
güçlü bir duyarlılık sayesinde çözülebilir.

3-Mide Çakrası
*Rengi sarıdır.
*Yine orta Do tonundan sonra gelen Mi tonunun,
uzatılan AU sesinin, telli saz seslerinin ve flüt gibi
nefesli müzik aletlerinin seslerinin bu çakra ile
bağlantılı olduğu belirtilir.
*Zihin açıcı, ekşimsi kokular bu çakra ile
bağlantılıdır. Limon ve kekik gibi kokular bunlar
arasında sayılabilir.
*Göbek deliğinin bir miktar üstündedir. Mide
bölgesini yönetir. Karaciğer ve safra kesesi de
bölgesine dahildir. İrade ile ilgilidir. İrade gücünün
aksi olan kendine güvensizliğin mide ağrıları
yarattığını hatırlayalım. Kariyer, statüler vs. bu
çakrayı olumlu yönde etkilese de; fazla
abartıldığında sakral çakrayı ve kalp çakrasını
tehdit eder. Bu çakra en çok görme duyusu ile
bağlantılıdır.
*En büyük denge hali: Utanma halini tanımama;
fakat kesinlikle onurluluk. Kendine güven, irade
gücü; açık bir zihin, kuvvetli mantık.
*En büyük dengesizlik yaratıcıları: İrade gücünden
yoksunluk, kendine güvenememe, kendi ile barışık
olmama. Utanç anlarını aklından silememe.
Asalaklık. İnsanları kullanım, idare ediş. Onları
açıkça veya üstü kapalıca zorlayarak adeta köle
gibi kullanma eğilimi.
*Dengesizliğin belirtileri: Çekingenlik, egoizm,
körü körüne inatçılık, insanlardan uzaklaşma,
tanınmadığını hissediş, sabit fikirlilik,
topluluklardan korkuş, kendini kapatış, aşırı dar
bakış açıları, planlarını hayata sokamama,
şüphecilik, kimseye güvenememe, insanları
kullanış, zorbalık, duygularını dışa vurmaktan
zayıf görünmeme uğruna kaçınış, kendi kendine
yapamadıkları için kızış, güç alanında tehdit
altında hissedip gücü korumak için sürekli
savunmaya geçiş ve sürekli yönetim altına alma
eğilimleri, savaşlar.
*Dengelemenin bilgeliği: Kariyer, para, büyük güç
sahibi olmak... Bu kelimeler pek çok insana
oldukça cazip gelir. Ancak bunlara sonuna kadar
sahip olsanız da, bir an içinize dönüp
bakabilirseniz bunların yetmediğini görürsünüz.
Güç için insanları belki zorla, belki alttan alta
kullanıyorsunuz. Bunun sizin kafanızı nasıl işgal
ettiğini, sizi insanlardan nasıl ayırdığını, sizi plancı,
şüpheci ve fesat, güvensiz yaptığını
göremiyorsunuz belki de. İnsanları birer obje gibi
görüyor, otorite olmak istiyor, gücünüzü tehdit
eden insanlardan nefret ediyorsunuz belki de.
Devamlı onları yönetim altına almaya çalışmaktan
neredeyse parçalara ayrılacak kadar çaba
veriyorsunuz belki de. Pekiyi artık yönetim altına
alamadığınız zaman ne olacak? ''Gücünüzü''
kaybettiğiniz zaman? Herkese duyduğunuz nefret
kendinize akacak ve yapamadıklarınız için
kendinizi suçlarken ne kadar da güvensiz
hissedeceksiniz. O zaman demek ki en başından
beri anlamsız şeylerin peşinde koşmuşsunuz...
Güç uğruna unuttuğunuz çocukluğunuza dönün.
Çalışırken başınızı ağırttıkları için çocuklardan
nefret ediyordunuz belki de; ama onların hissettiği
nedensiz mutluluk, güç peşinde koşmamanın
verdiği özgürlük masumiyettir ve masumiyet,
herşeyle ve herkesle bir hissetmek, herşeyi
mümkün görmek ve sınırsız hayaller vaat eder.
Kimseyi yönetmenize, güç sahibi olmanıza gerek
yok. İçinizdeki üstün gücü görün ve özgürlüğü,
hayalleri, sonsuzluğu, birliği, mutluluğu keşfedin.
Önceden ne kadar da dar bir dünyada yaşadığınızı
farkedin ve sonsuzluğun güzelliği ile kendinizi
mest edin. Bunu kolayca yapabilmek için bu
çakranın zıttı olan taç çakrası ile bağlantı kurun.
Siz tüm sonsuzlukla bir, özel ve eşsiz bir
varlıksınız ve herkes sizinle bir olduğu için
hiçkimseden çekinmenize de gerek yoktur. Tüm
sonsuzluk içinizde yatmakta ve bir eşiniz daha
yokken güvensiz olmanız da çok anlamsız, bunu
taç çakrası sayesinde hissedin: Siz eşsiz ve
özelsiniz. Neden utanacakmışsınız? Kendiniz ile
gurur duyun. Bunu hakediyorsunuz. Şu ana kadar
herşeyi doğru yaptınız ve öğrendiniz. Şimdi çok
daha iyi yapmak için hazırsınız. Eski
''hata''larınızdan sadece öğrendiniz, onlar için
kendinize acı çektirmeyin. Geçmişte bir rüyadan
uyanmışçasına sadece geçmişte kaldı,
unutmayın...
(DEVAMI ALTTADIR.)

beğeni butonu :) Diğer Sitelerimiz


5 Kasım Cuma İstanbul Merter Hayatım Değişti
Akademisinde Garantili Zihin Programlama ile Kilo Verme
Semineri katilmak için tiklayiniz
Ücretsiz Telkin mp3 lerimizi tıklayın suçluluk güven
sosyallik gibi onlarca çalışma http://www.telkinmp3.com

Özel isme hazırlanan Telkin Cd leri güven bolluk sağlik vb


onlarca kategori Atakan Sönmez'le
http://www.telkincd.com
__________________

Ben hiçkimseyi asla kırmaya çalışmam.Buraya


asla kavga bulmaya gelmedim.Lütfen nezaketi
unutmayın.Teşekkürler.

Offline

İyi ki varsın 22sevil (10-06-2009), arca (14-10-2009),


selinarosa ve iyi ayses (08-06-2009), Belgin ∞ (08-06-
ki varız. Seni 2009), daada (08-06-2009), gökçe y. (18-
seviyorum özür 06-2009), gökkuşağı15 (09-06-2009),
dilerim lütfen ismira (08-06-2009), naz78 (18-10-2009),
beni affet diyen sudem8 (09-06-2009), sulara (11-06-
12 Kisi var: 2009), suzzy (08-06-2009)
07-06-2009, 05:31
#2 (permalink)
PM
selinarosa Cevap: Derin şekilde Çakralar ve
Teğmen Sınırsız Ruhsal Gelişim
4-Kalp Çakrası
*Rengi yeşildir.
*Orta Do tonundan sonra gelen Fa
tonunun, uzatılan A sesinin; telli çalgı,
arp ve org seslerinin bu çakra ile
bağlantılı olduğu belirtilmiştir.
*Dengeli, doğal ve taze kokular bu çakra
ile bağlantılıdır. Çam ve çimen
kokularından bahsedilebilir. Bununla
Üyelik tarihi: Sep birlikte bu çakranın ikincil bir boyutu
2008 vardır. Pembe renk ile alakalı bu yönü,
Mesajlar: 96 ayrıca pembe gül gibi ince ve tatlı
Tesekkür: 22 kokularla ve ince ses tonlarıyla alakalıdır.
58 Mesajinıza *Göğüs ortasında yer alır. Bulunduğu tüm
toplam 194 kez İyi bölgeyi yönetir. Yönettiği en bilinen organ
ki varsın kalptir; yaşamın temeli ile ilgili olan kök
demişler.İyi ki çakrasının kan dolaşımını genel olarak
varsınız iyi ki varız. yönetmesine karşılık, kalp ile alakalı bu
çakra kan dolaşımından birinci derecede
sorumludur. Dışlanma ve yalnızlık
durumlarının kişiyi soğuğa karşı daha
hassas hale getirdiği basit bilimsel
deneylerle ispatlanmıştır. Sevgi, dostluk,
birlik hisleri kalbi ve kan dolaşımını
olumlu etkiler ve soğuğa karşı dayanıklılık
verir. Sevgi, huzur ve denge ile alakalı bu
çakranın heyecan, korku, sevgisizlik
hallerinde kalp krizi, damar problemleri
gibi hastalıklara yol açması da sürpriz
değildir. Doğanın içinde bulunmak bu
çakraya çok iyi gelir; fakat bu durumla
birlikte bir soyutlanma da söz konusuysa
diğer çakralar olumsuz etkilenecektir.
Büyüme, olgunluk, sorumluluk ve
biriktirme ile de ilgili olan çakradır; fazla
maddiyata kaçıldığında olumsuz etkilenir;
çünkü bu çakra maddi olanın manevi
olana hizmet etmesi prensibi ile var olan
her anlamda tam bir denge çakrasıdır. Bu
çakra en çok dokunma duyusu ile
bağlantılıdır.
*En büyük denge hali: İç denge, iç
huzuru, genel olarak hayattan huzur dolu
bir memnuniyet, hiç fazla hırslara
kapılmama, önyargılardan uzakça
herkese ve herşeye karşı genel bir
sevecenlik, doğal bir içtenlik.
*En büyük dengesizlik yaratıcıları: Her
türlü üzüntü, keder. Eski anıların
etkisinden kurtulamama, sevgiden
uzaklık. Yalnızlık, soyutlanmışlık,
huzursuzluklar ve dengesizlikler.
Değişimden uzaklık. İçsel tembellik.
Kendi kalbinden uzaklaşış. Dokunamama.
*Dengesizliğin belirtileri: Kızgınlık, kin,
geçmişte yaşayış, hep birilerinden onay
bekleyiş, mali güvensizlik hissediş,
biriktiricilik ve güven uğruna fazla
maddileşip huzurdan, dengeden
uzaklaşış, belirsizlik, delice aşk isteyiş,
sahiplenme, kıskançlıklar, hayata karşı ve
duygusal olarak güvensizlik,
sorumsuzluk, olgun davranmama, iç
kederler, üzüntüler, mutsuzluk, soğukluk,
dokunmak istememe, duygusal
dengesizlikler, karmaşalar.
*Dengelemenin bilgeliği: Eğer mutluluk
anahtarı gibi görünen herşeyden sonunda
bıkıp boşluğa düşünce gerçek mutluluğun
sevgi olduğunu anlayabilirseniz, içiniz
huzur ile dolacaktır. Gücün, paranın,
dünyevi zevklerin, güvenliğin vs.
mutluluk vermediğini gerçekten
anladığınızda o boşluktan sevgi ortaya
çıkar. Sevgi, çocuğunu çocuğun olduğu
için sevmek değil, tüm çocukları çocuğun
gibi sevmektir. Sevgi herkes ve herşey
için olandır. Bunun dışında olan sevgi,
sevgi olmaktan çıkar. Gerçek sevgi güven
ve karşındakini tanımaktır, derinden
bilmektir. Sahiplenme ya da kıskançlığa
gerek kalmaz. Sevilen kişi ile tamamen
saf ve tamamen dürüst bir ilişki kıskançlık
ve sahiplenmeyi ortadan kaldırır. Gerçek
sevgide huzur dışında bir şey yoktur.
Güven içinde, huzur içinde olmak için
elbette dikkatli ve sorumluluk sahibi,
tutumlu olabilirsiniz; fakat gerçek
zenginliğin sevgi olduğunu unutmayın.
Madde maneviyata hizmet etmek için
vardır; fakat madde olmasa da maneviyat
tüm gücü ile varoluşunu sürderecektir.
Herşeyi ve herkesi sevginin huzur ve
anlayış dolu gözleri ile gördüğünüzde
kendinize güvenebilirsiniz, ne olursa
olsun kendi yanınızda olarak herşeyi
aşabilirsiniz. Kimsenin onayına ihtiyaınız
yok. Sevginin ve huzurun güven ve
sıcaklığı size yeter, hissedin yeter. Maddi
şeyler geçicidir, huzurunuzu bozmaya
asla değmezler. Şunu unutmayın
kalbinizde sevgi ile siz paha
biçilemezsiniz. Olmakta olan şeyleri kabul
edin ve huzurunuzu bozmalarına izin
vermeyin, elinizden geleni yapın ve sonra
herşeyi oluruna bırakın. Bu denge çakrası
kendisinin diğer yönü ile dengelenir.
Bunlardan yeşil ve pembe yönleri olarak
bahsedersek yeşil yön daha olgun, daha
sorumluluk sahibi ve biriktiricidir. Pembe
yön daha rahattır, maddiyat konusunda
daha endişesiz ve daha çocuksudur. Bu
iki yön birbirlerini kusursuz biçimde
dengelerler. Tıpkı yemyeşil yaprakları
olan pembe bir çiçek gibi... Maddeyi
gelecek huzurunuz için kullanmak üzere
biriktirmeniz harikadır, fakat geçiciliğini
unutmayın ve şu anki huzurunuzu
bozmasına asla izin vermeyin. Birine
delice bağlanmayın, o an vazgeçilmez
görülebilir; fakat bu bir yanılsamadır.
Sevgi herkes için vardır. İçinizdeki sevgiyi
doğru gördüğünüz tek bir kişiye verme
yoluna giderseniz ondan vazgeçemezsiniz
ve bu sahiplenme ve kıskançlığı doğurur.
Oysa sevgi herkes ve herşey için vardır.
Bu çakrayı da bu yönelim dengede
tutacaktır. Pembe yönün çocuksuluk,
herkese karşı sevecenlik, hafif havailik,
sorumsuzluk, savurganlık yönelimlerini
yeşil yönün biriktiricilik, büyüme,
sorumluluk, olgunluk, sağlamlık yönleri
ile dengeleyin. O zaman huzurunuzu
maddi kayıplar bozamaz, madde sadece
huzurunuza ufak bir katkı için var olur. O
zaman keder ortada kalmaz; çünkü sizin
sevginiz vardır. Ne olursa olsun sizin
sevgi dolu bir kalbiniz var. Bu olan
herşeye karşı, gelip geçici tüm maddi
unsurlar arasında sizi bir elmas gibi
tutacaktır. Kedere hiç gerek yok, sevgi
kederi bile derinliğe çevirecektir. O
zaman kederli anlarınızı olgunluk ve
bilgelik ile hafif bir tebessüm ve derin,
içten bir nefes alış eşliğinde anımsarsınız.

5-Boğaz Çakrası
*Rengi mavidir.
*Orta Do tonundan sonra gelen Sol tonu,
uzatılan E, İ sesleri, piyano, arp, org gibi
ince ve zarif sesli hertürlü çalgı sesi bu
çakra ile bağlantılıdır. Bu çakra sese karşı
özellikle hassastır. Duyma duyusu ile
ilgilidir.
*Herşeyden önce temiz hava ve okyanus
gibi kokular bu çakra ile bağlantılıdır.
Ayrıca bazı zambak türlerinin kokuları gibi
ince çiçek kokuları da bu çakraya etki
eder.
*Boğaz bölgesinde yer alır. Nefes borusu,
ses telleri, ağız ve dişler, tiroit bezi, ense
onun yönetimindedir. Solunum sistemi ile
de doğrudan bağlantılıdır. Bu çakra ifade,
esneklik, yaratıcılık ve gerçekler ile
alakalıdır. Zarafet ve masumiyet
özelliklerini verir. Hayaller ile ilgilidir. Kalp
çakrasının esneklik ile olan alakası burada
doruk noktasına ulaşmıştır. Kendi kendine
karşı dürüst olmak ve kendi kendini
kandırmamak bu çakraya hizmet eder.
İfade edilemeyen pek çok şey, kendi
kendini kandırış, dürüst ve içten olamama
ve kısıtlanan yaratıcılık, kısıtlanan içsel
özgürlük bu çakraya muazzam zarar
verir.
*En büyük denge hali: Her türlü açıdan
esneklik, gerçekleri içtenlik, huzur ve
zarafetle ifade edebilme, iç özgürlük,
yaratıcılık, incelik. Maneviyat, merhamet
edebilme gücü.
*En büyük dengesizlik yaratıcıları: Kendi
kendini kandırmak, hayallerine
ulaşamadığını düşünüş, duygularını ve
düşüncelerini ifade edememe. Esnek
olmamak. Gelenek ve kurallara körü
körüne inanış ve fanatiklik-taraftarlık.
Kabalık, hakaretler ile konuşuş. Dindarlık.
Sanata uzaklık.
*Dengesizliğin belirtileri: Sabir fikirlilik,
otoritelere boyun eğiş, gelenek ve
kurallara ihtiyaç duyuş, dinsel katılık,
değişimden korkmak, kendi kendini
aldatmak, yalanlar söylemek, depresyon,
inatçılık otoriterlik, kararsızlık, zarafetten
ve esneklikten yoksunluk, sıkıcılık,
çocuksu olmamak, masumiyetsiz
düşünceler, fazla havailik, sırları bile
saklayamama.
*Dengelemenin bilgeliği: Tutsak
olmadığınızı hissedin. İçinizde ne hayal
edip hissederseniz gerçekleşecektir.
Bolluk ve özgürlük içinde olduğunuzu
hissedin. İçinizdekileri dışa vurmanın
eşsiz güzelliğini ve hafifliğini hissedin.
Sevgiyi dışa uyumla vurmanın sihrini
keşfedin. İçtenlik dolu nezaketin
büyüleyici güzelliğini farkedin. Tek bir uca
takılmadan her zıtlıktan bir şeyler
öğrenilebileceğini bilecek kadar geniş
fikirli olun. Çocuksu olun, hayal edin ve
yaratıcılığınızı ortaya dökün. Hayal
ettiğiniz herşeyin gerçeğe döneceği bir
dünyadasınız. Bolluk dolu, özgürlük dolu,
güzelliklerle dopdolu bir dünya...
Hafiflikten sakın vazgeçmeyin, hafiflik
masumiyettir. O taraf tutmaz, maddiyata
haddinden fazla önem vermez, içinde
duygularını tutmaz. Dünya sizi seviyor ve
size vermek, sizi korumak onun için
büyük bir mutluluk. Kendinizi fazla hassas
hissederseniz unutmayın, siz içinizdeki bu
güzelliklerle herşeyi dönüştürecek güce
sahipsiniz. Yeter ki o güzellikleri açığa
çıkarın, içinizdeki herşeyi ifade etmenin
nasıl da üstün bir sihir etkisi yarattığını
görün. Bir an düşünmeyin ve en derindeki
duygularınızı tüm gücüyle, gerekirse bir
çocuk gibi ortaya dökün. Ne olacaksa
olsun! İçinizde tutmaya değmez. Gerisi
de gelecektir. Bunu öğrenebilirsiniz. Bu
çakra ve sonraki iki çakra yüzyıllardır
kutsal sayılmaktadır. Siz hayallerin,
sevginin, özgürlüğün, hafifliğin içinde
oldukça sizinki gibi kutsal bir kalbi kim
durdurabilir? Maddi olanın hayallerinizden
üstün olmadığını bilirsiniz burada. Burada
içinizdekileri dışa vurursunuz, burada
tarafsız ve özgürsünüzdür. Sevgi ve
zekanız ayırımcılıktan uzaklaştırır sizi.
Dinsel inancınız herkesi ve herşeyi aynı
gören ve kucaklayan bir boyuta çıkar.
Burada bir anlık kararla neler neler
değiştirebileceğinizi bilirsiniz. Kendinizi
fazla hayattan kopuk ya da hassas
hissederseniz denge için bu çakranın zıttı
olan kök çakrayı kullanın. Kök çakra ile
ayaklarınız yere de bastıktan sonra artık
hiç sınır tanımazsınız.

6-Alın Çakrası
*Rengi çivit-mavi, laciverttir.
*Orta Do tonundan sonra gelen La tonu,
uzatılan Om sesi, ziller, piyano, org ve
arp sesleri, tiz sesli sazlı çalgı sesleri,
derin ve ince sesler bu çakra ile
bağlantılıdır.
*Çok ince, özel ve derin kokular, bir
süreliğine adeta dünyayı unutturacak
türde kokular bu çakra ile bağlantılıdır.
Gün doğumunda yıldızlar henüz
kaybolmamışken sınırsız bir okyanusun
nefesi gibi...
*Kaşların ortasında, biraz yukarıda
bulunur. Genel olarak tüm yüzü yönetir.
Bağışıklık sistemi ile de alakalı
olduğundan ve bilinçaltı ile ilgili
olduğundan, genel bir yönetim merkezi
olduğu da söylenebilir. Aslen bilinçaltıyla,
yani beynin sağ küresiyle ilgili olmasına
rağmen genel olarak yönetici olması
sebebiyle beynin her iki küresi ile de
ilgilidir. Beyindeki sinirsel faaliyetleri
etkiler. 5 duyuyu paylaşan önceki 5
çakradan sonra gelen bu çakra 6. his ya
da duyu ötesi algı dediğimiz ruhsal
fonksiyonla bağlantılıdır. Üstün yaratıcılık,
üstün iletişim ve bilinmezlikleri bilme
sağlar. Bilinçaltıyla bağlantılı olduğu için
rüyalar ve hayaller de buradan sorulur.
Burası tüm sınırların kalktığı sonsuz birlik
noktasıdır. Burada hiçbir ayrılık yoktur.
Burada yanılgılar yoktur, herşey
berraktır.
*En büyük denge hali: Ruhsal yönü
hayatın içinde pratik biçimde kullanış, her
an her şeye rağmen ve her şey ile gitgide
ruhen geliştiğini biliş ve zevk alış, herkesi
ve herşeyi bir kabul ediş ve hissediş,
sonsuz şefkat, mutluluk ve esneklik, en
derine inerek düşünebilme.
*En büyük dengesizlik yaratıcıları:
Taraftar olmak, ayırımcılık, dindarlık,
birliğe aykırı davranmak, acımasızlık,
görünenin ötesine önem vermemek,
reddetmek, hayal gücünü kullanmamak.
*Dengesizliğin belirtileri: Endişeler, her
konuda ayırımcılıklar, gelecekten korkuş,
hayattan kopuş, ne yapacağını bilememe,
hiçbir şey yapmak istememe, verimsizlik,
bilinçaltından ve görünenin ötesinden
korkuş, unutkanlık, dış zekalara hayran
oluş, kendini tanımama, kendini
görememe, zeka eksikliği, derin boyutlu
düşünememe, sabırsızlık, disiplinsizlik,
başkalarının ne dediğine fazla takılış,
mükemmel ilişkiler arayış, batıl-asılsız
katı inanışlara kayış, içe dönüklük,
soğukluk, hissizlik, düzensizlik,
amaçsızlık, bugünü yaşayamama,
hayaller içinde yaşayış ya da geçmişte
yaşayış.
*Dengelemenin bilgeliği: Siz
göründüğünüzden fazlasısınız. Siz bir ev
kadını, bir iş adamı, bir çocuk ya da
herhangi başka bir rolden çok daha
fazlasısınız. Hiç herkesin sizi ayrı bir insan
gibi gördüğünü farkettiniz mi? Her yerde
insanlar sizi en azından bir miktar ayrı bir
şekilde tanımaktadır. Pekiyi aslında siz
kimsiniz, nesiniz? Siz tüm hepsi ve de
hiçbirisisiniz. Tüm roller, tüm karakter
özellikleri... Aslında hepsini içeriyorsunuz;
ama özel olarak sadece bir rolü, ya da
belli karakter özelliklerini de
içermiyorsunuz. Siz herkes ve
herşeysiniz. Her insanla ve her varlıkla
eğer dikkatle bakarsanız çok ortak
noktanız olduğunu görebilirsiniz. Madem
siz tek bir role ait değilsiniz, neden öyle
gibi davranacaksınız? Hayatınızda hiç bu
gibi şeyleri düşündünüz mü? Öldüğünüz
zaman sizce ne olacak, size öğretilenleri
bir anlığına unutun ve öleceğiniz zaman
ne olacak diye KENDİNİZ hissetmeye
çalışın bir an. Dinsel bilgiler size
öğretilmeseydi ne düşünürdünüz varoluş
hakkında? Size öğretilen herşeyi bir
anlığına unutun ve bu gibi soruları
kendinize sorun: sizce Tanrı nasıl bir
varlık, hiçbir etki altında kalmadan
düşünün bunu. Sizce siz aslen nesiniz,
kimsiniz? Herkesle ve herşeyle neden
ortak yönleriniz var? Size öğretilen
herşeyi unutun ve hayatın gizemini
anlamak için hislerinizi kullanın. Burada
mantık işlemez, içinizde hissederek
bilirsiniz. Düşünmeye korktuğunuz
bilinmezlikler üzerine kafa yorun. Siz
rolünüz değilsiniz; sadece faturalara ya
da sınavlara ya da ofis işlerine kafa
yormayın. Ömrünüz bunlarla mı geçsin
istiyorsunuz? Pekiyi özel olan ne
öğreneceksiniz o zaman? Düşünün,
bilinmez, derin şeyler üzerine düşünün.
Rolleriniz sizi yanıltmasın. Neler neler
yapabilir ve hayatınızı değiştirebilirsiniz
aslında, sadece sınırları unutun.
Rollerinizi unutun, herşey ve herkesle bir
olduğunuzu düşünün bir an. Ne muazzam
bir his değil mi? İyi ya da kötü olmadan,
ayırımsızca hissedin bunu. ''İyi'' kadar
''kötü'' olanla da bir hissedin. Onun da
içindeki, en derindeki sevgiyi hissetmeye
çalışın. Herşey ve herkes birdir, bunun
kanıtlarını isterseniz görebilirsiniz. Buna
da sevgi denir. Sevgi herşey ve herkes bir
olduğu için vardır. ''İyi''de de 'kötü''de de
o vardır. ''İyi'' ve ''kötü'' de birdir. Bir an
hiçbir şeyi ayırmadan tüm herkesle
herşeyle bir hissedin. Derin düşünün, size
öğretilenleri bir anlığına unutun. Bir
anlığına tamamen cahil olun ve derin
konular üzerine düşünün. Hamileyken
çocuğunuzu mu kaybettiniz? Düşünün...
O kayıp sadece bir bedendi. O bebeğin
bedeni kayboldu sadece, ruhu tekrar
gelebilir. Ölenler yok olabilir mi? Sevgi
yokolabilir mi? Nasıl yok olabilir ki? Eğer
kısacık bir ömürden sonra yok olacaksa
sevdikleriniz, sevginin ne anlamı var?
Sevginin sonsuzluğu ve sınırsızlığı kısacık
bir ömrü dinler mi hiç? Onun yapısını
düşünün o zaman yokolamayacağını
kesinlikle bilirsiniz. O zaman hiçkimse,
hiçbir şey ölemez aslında. Düşünün....
Mantığınız ikinci planda kalsın,
hissederek, derinden düşünmeyi öğrenin.
Aklınızda kelimelerle değil, kalbinizde
hislerle düşünün. Doğruyu hissederek
bulacaksınız ve o zaman öyle emin
olacaksınız ki, kanıta ihtiyaç duymadan
bileceksiniz... Dünyadan çok koparsanız
ve çok derinlere dalarsanız biraz dışarı
çıkın, hareket edin, insanlarla konuşun,
eğlenenin ve böylece hissettiklerinizin
kanıtlarını bizzat görün. Bunun için bu
çakranın zıttı olan ve hareket, arkadaşlar,
eğlence ile ilgili olan sakral çakrayı
kullanın; ama sakral çakranın mutluluğu
duyusal zevklerde arayışına aldanmayın,
gerçek mutluluğun koşulsuzluğunu bilin
ve kendinizi de bildiğinizde bir armağan
olan yaşamın zevkini suçluluk duygusu
gibi hisler asla kaçıramayacaktır.

7-Taç Çakrası
*Rengi eşit ölçüde mavi ve kırmızıdan
oluşmuş olan menekşedir.
*Orta Do tonundan sonra gelen Si tonu,
uzatılan E sesi, arp, org, piyano sesleri,
ziller ve tiz sesli çalgı sesleri bu çakra ile
bağlantılıdır.
*Bu çakranın kokuları oldukça etkileyici
ve derindir. Tatlı, yoğun olan ile zarif ve
ince olanın birleşiminin kokularıdır. Tıpkı
lavanta gibi bu çakranın kokularının uyku
getirici ve rahatlatıcı olduğu da bilinir.
*Başın tepesinde bulunur. Sinir ve iskelet
sistemini yönetir. Genel olarak tüm
bedeni yönetir. İnce sinirsel yollar,
sinirlerdeki elektriksel işlevler, her türlü
ince ve geneli ilgilendiren görülmesi zor,
fakat önemli ayar, tüm ruhun tüm bedene
etkisi buradan sorulur. Bu çakra ruh ile
olan bağdır. En az fiziksel olan, en ruhsal
çakradır. Bu çakra insanın
göründüğünden çok daha fazlası
olduğunu bildiği, tüm geçmişini ve tüm
geleceğini birleştirip, şu anki kendisi
olduğunu idrak ettiği noktadır. Ruhsallık
ile fiziksellik burada birleşir ve rengi de
erkeksi-fiziksel kırmızı ile dişil-ruhsal
mavinin eşit oranda birleşmesi ile
oluşmuştur. Burası zıtlıkların bir bütün
olduğu sonsuzluk noktasıdır.
*En büyük denge hali: Ruhuna yakın
olmak, ondan gelen, sonsuzluktan gelen
tüm bilgeliği ve enerjiyi hissedebilmek,
sınırların ötesinde düşünceler, biliş,
hayalgücü ve yaratıcılık, sınır tanımama,
tanımlanamaz boyutlarda hisler
duyumsayış, açıklık, alıcılık, birlik,
tamamen bağımsızlık, şu an ölünse
geride bir şey bırakmış gibi
hissetmeyecek olma durumu...
*En büyük dengesizlik yaratıcıları:
Hayatın sadece fiziksel yönünü görüş,
dünyevi bağlar, çeşitli arzular, takıntılar,
çeşitli vazgeçilmezlere sahip olmak,
ruhsallıktan uzaklık, hayalgücünü,
görünenin ötesini ve bilgeliği reddediş,
maddiyatçılık veya hayalleri gerçeklerin
yerine koyuş. Kısacası fiziksel veya ruhsal
olanlardan birinde aşırı uçlara kayış.
*Dengesizliğin belirtileri: Bir şeyleri
kaybetmekten korkuş, endişeler,
anlaşılamama, hayalgücünden yoksunluk
veya hayallere fazlaca kapılış, fazla
şehvanilik, ruhsal yalnızlık, derin ve uzun
ilişkilerden korkuş, fazla utangaçlık,
vazgeçilmez olma arzusu, iç acılar,
kendini beğenmeme, bağımlılıklar...
*Dengelemenin bilgeliği: Bundan önce
olan tüm çakraların bilgeliğini
öğrendiyseniz işte şimdi bu çakrayı çok
daha iyi anlayabilirsiniz. Ruhunuzu
hissedin, şu dünyanın gerçek gibi duran
bir hayal olduğunu hissedin. Rollerinizin
ve herşeyin ötesinde ve herşeyle bir
olduğunuzu... İyi ya da kötünün bile
özünde sevgi ile bir olduğunu hissedin.
Fırsatlar hiç kaçmadı, herşey
tekrarlanabilir, siz asla
yokolmayacaksınız, herşey için sonsuz
fırsat var, geriye dönüş var. Sonsuzluğu
hissedin, hayallerinizi sonsuzluğa bırakın,
hepsinin gerçekliğini görün, gerçek ile
hayalin de bir olduğunu hissedin. Sınır
yok, ayrılık yok.... Sonsuzluğun bugüne
dek yaşadığınız herşeye ulaşmak için var
olduğunu görün. Tüm basamakları
çıktınız, çıkarken ne maceralar
yaşadınız... Bazen içinizdeki boşluğu
hoşunuza giden basamaklarda oturarak
doldurmaya çalıştınız; ama bıkınca kalkıp
yine basamakları çıkmaya başladınız ve
sonunda oldu! Sonsuzluk... aradığınız hep
buydu. Ne sınır ve ayrılık, ne imkansızlık,
ne de tutsaklık var. Onda herşey var, adı
üzerinde sonsuzluk... ama köle değilsiniz,
ne isterseniz sadece o... Ruhunuzu
hissedin, sonsuzluğu hissetmeye çalışın...
Onun ne olduğunu az çok anladınız...
Hissetmeye çalıştıkça tüm bunları, onu git
gide daha da derinden hissedeceksiniz. O
zaman geldiğiniz noktaya
inanamayacaksınız, bir zamanlarki
kendinize bakıp o zamanki daracık
halinize şaşacaksınız. Çok
ruhsallaşırsanız, dünyada yaşadığınızı
unutmayın, pratikliğe de ihtiyacınız
olacak. Bu çakranın zıttı olan çakrayı
kullanın. Ruhu temsil eden bu çakranın
zıttı egoyu temsil eden mide çakrasıdır.
Ruh ile buluştuğunda ego dengededir,
diktatör değil bir hizmetkardır. Yani
aynen olması gerektiği gibi...

(*Yukarıda yer alan yazı, telif hakları


korunan ve basıma hazırlık aşamasında
olan bir eserden alınmıştır.)

You might also like