Professional Documents
Culture Documents
GİRİŞ
1. RUS – ÇEÇEN İHTİLAFININ TARİHSEL ARKA PLANI
2. SSCB’NİN DAĞILMASINDAN SONRA RUS – ÇEÇEN İLİŞKİLERİ
3. DUDAYEV’İN YÖNETİMİ
4. RUSYA FEDERASYONU’NUN TAVRI
A. Rusya Federasyonu’nun Genel Tavrı
B. Rusya Federasyonu’nun Çeçenistan’a Tavrı
5. YELTSİN’İN TUTUMU
6. I. RUS – ÇEÇEN SAVAŞI
A. ÇEÇENİSTAN MÜDAHALESİNİN NEDENLERİ
1. Rusya Federasyonu’nun Bütünlüğünün Korunması
2. Federasyon İçindeki Diğer Cumhuriyetlere “Kötü Örnek” Olması
3. Çeçenistan’ın Suç Bağlantıları
4. Petrolün Ve Boru Hatlarının Kontrolü
5. Yeltsin’in İç Politika’daki Destek Arayışları
6. Askeri Kurumlardaki Bürokratların İstekleri
7. Rus Askerlerinin Esir Alınması
B. SAVAŞIN GİDİŞATI
7. PUTİN YÖNETİMİ
8. II. RUS – ÇEÇEN SAVAŞI
9. II. SAVAŞIN GİDİŞATI
10. KREMLİN’İN “YENİ” YAKLAŞIMININ ANAHTARLARI
11. YİNE PETROL
12. ULUSLARARASI TOPLUMUN OLAYLARA TEPKİSİ
13. PUTİN’İN YENİ ÇEÇENİSTAN BEKLENTİSİ
A. Moskova Yanlısı Çeçen Yönetimi
B. Çeçen İsyancıların Durumu : Böl ve Yönet Politikası
SONUÇ
KAYNAKÇA
1
GİRİŞ
Fakat Rusya antlaşma hükümlerini yerine getirmeyi değil, üç yıl süresince Çeçenler
aleyhinde propaganda yapmayı ve Çeçenistan'ı ilhak edebilmek amacıyla ordusunu revize
etmeyi tercih etti. Üç yıl boyunca yapılan hazırlık, 1999 yılı sonunda Rus ordusunun
Çeçenistan'a yeniden girmesi ile sonuçlandı.3
1
“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,
http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.
2
Robert Seely, Russo-Chechen Conflict, 1800-2000 : A Deadly Embrace, London : Frank Cass Publishers,
2001, s. 25
3
“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,
http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.
2
çabalarlarken Ruslar Çeçenistan’ı kontrol altına almak ve yönetmek için – başarıyla -
çalışmışlardır. Kuzey Kafkasya’da ilk Çeçen direnişi Şeyh Şamil önderliğinde başlamış ve 30
yıl sürmüştür. Şeyh Şamil, Ruslara karşı direnen Kuzey Kafkasya’daki Müslüman grupların
çoğunu birleştirerek efsanevi bir statü elde etmiştir ve böylece Çeçenlerin ulusal kahramanı
olmuştur. Bu noktadan sonra Ruslar için en tehlikeli düşman olmuştur. 1837’de Rusların
Kafkasya’dan sorumlu komutanı Evgeni Golovin “Şamil yaşadığı sürece biz onun tarafından
köleleştirilen kabilelerin gönüllü olarak boyun eğmesini ummamalıyız ve karşı koyma en
yüksek şekilde sürecektir... Biz bugüne dek Şamil kadar tehlikeli ve vahşi bir düşman
görmedik.” diyordu. 1859’da Şeyh Şamil’in yakalanmasıyla Çeçenler, Çarın kontrolü altına
girmişlerdir.4
4
Pontus Sirén, “The Battle for Grozny : The Russia Invansion of Chechnia, December 1994-December 1996”,
Ben Fowkes, Russia and Chechnia The Permanent Crisis, (içinde), London : Macmillan Press Ltd, 1998, s. 92
5
“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,
http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.
6
SİRÈN, loc.cit.
3
tamamen istila etmiş ve yaşamına son verilen Cumhuriyet ilk önce iki, daha sonra da yedi ayrı
yönetim birimine bölünmüştür. Ancak komünistlerin iç savaştan sonra yerel siyasi
otonomileri azaltmışlardır ve bölgedeki Bolşevik – Müslüman ilişkisi bozulmuştur. Ağustos
1920’de Çeçenistan - İnguşetya’da ve Dağıstan’da Sovyet karşıtı bir ayaklanma (isyan)
patladı. Bir askeri mücadele 1921’e dek devam ettikten sonra, Bolşevik güçleri bağımsızlık
hareketlerini ezdiler ve baştan başa tüm bölgede komünist yönetim kurdular. Bununla birlikte,
Kuzey Kafkasya’daki bazı bölgelerde çatışmalar 1925’e dek sürdü.7
Ruslar ile Çeçenler arasındaki ilişkiler, komünist dönem boyunca 19. Yüzyıldakinden
daha iyi değildir. 1929’da Çeçenler, Shita Istamulovin önderliğinde, Bolşevik hükümetine
karşı ayaklandılar. İhtilafa bir son getirmek için, Josef Stalin 1930 baharında bunları
(ayaklananları) kapsayan bir af ilan etmeye ikna edildi. Bu alicenaplık (yüce gönüllülük) uzun
sürmedi ve 1937’de, tasfiyelerin korku dolu dönemi boyunca, Stalin’in gizli polisi Çeçen-
İnguş Cumhuriyeti’ndeki 14,000 kişiyi tutukladı, bunların büyük kısmı idam edildi. Sovyetler
Birliği kötü akıbetli Kış Savaşı’nda (Aralık 1939 - Mart 1940) Finlandiya’ya karşı savaştığı
zaman, Stalin’in baskıcı politikaları 1939’da bir ayaklanmayı provoke etti. Bu kez Hasan
Israilov tarafından yönetilen Çeçen isyanı sınırlı bir alanda idi ve tamamen başarısızdı. 8
Çeçenler, 1942’de Kuzey Kafkasya ve Volga havzasının içlerine kadar saldıran NAZİ’lere
yarım etmekle suçlanmışlardır. Anti – Sovyet operasyonlarda nüfusun ne kadarının yer aldığı
net değildir, ama isyanlar Stalin’e Çeçen nüfusunun önemli bir bölümünün yurttan sürülmesi
için bahane sağlamıştır ve 22 Şubat 1944’te 500,000 – 700,000 Çeçen’in Sibirya’ya zorla
gönderildiği ve tüm Çeçen halkının neredeyse yarısının, kötü beslenme, sefalet ve maruz
kalınanlardan ötürü öldüğü bir yolculuk başlamıştır. Şu belirtilmelidir ki Çeçenler
yurtlarından sürülen tek millet değildir, Karaçay, Balkar ve İnguş halkları da Orta Asya’ya,
Kazakistan’a ve Sibirya’ya sürülmüşlerdir. 1956’da Kruşçev tarafından Çeçenler’e eski
hakları iade edilmiş ve evlerine dönmelerine izin verilmiştir.9
7
Ibid.
8
Ibid., s. 94
9
SEELY, op.cit, ss. 82-84
4
22’sinin inançlarından vazgeçmişken, % 53’ünün dindar olduğunu” göstermiştir.
(cumhuriyetteki Ruslar için bu rakamlar sırasıyla % 12 ve % 69’dur.)
Çeçenler Rus ya da Sovyet otoritesine boyun eğmeye asla razı olmamışlardır. İlki
çarlara karşı ve sonrakiler komünistlere karşı olan sayısız savaşlar ve isyanlar, bunun çok
sayıda kanıtlarıdır. Bununla birlikte, 1991’e dek onlar Sovyet yönetiminden ayrılmayı
başaramamışlardır. 1991 demokratik devrimi SSCB’yi süpürdüğü ve yeni bir siyasi çağa yol
açtığı zaman, Çeçenler Rusya Federasyonu’ndan bağımsızlıklarını ilan ettiler ve Çeçen
Cumhuriyeti bölgesindeki Rusya’nın siyasi nüfuzuna etkili şekilde son verdiler.10
10
SİRÈN, op.cit, s.94
11
SEELY, op.cit., s.35
12
Çeçen Ulusal Kongresi, OKChN, Kasım 1990’da Çeçenistan’ın statüsünü - diğer 15 birlik cumhuriyeti gibi
merkezi otoritelerle aynı düzeyde görüşmelerde bulunmayı olanaklı kılmak için - “otonom” cumhuriyetten bir
“birlik” cumhuriyetine değiştirme çabası içinde cumhuriyetin farklı siyasi unsurlarını birleştirmek amacıyla
kurulmuştur. İlk toplantısında 1000 temsilcisi bulunan kongrede Y. Soslambekov, Y.Mamodayev ve Z.
Yanderbiyev sözü geçen 3 önemli kişidir.
5
reddettiği zaman, Rus birlikleri Grozni havaalanından çok az uzağa ilerlemişlerdi ve Çeçen
savaşçılarla sadece ara sıra çarpışmalara giriyorlardı. Bu noktada silahlı kuvvetler
Çeçenistan’a karşı bir operasyonda yer almayacaklarını da açıkça ilan ettiler. Gergin ateşkesi
izleyen 3 yıl boyunca Çeçenistan ekonomik olarak Rusya’ya bağımlı iken siyasi olarak de
facto bağımsızdı.13
3. DUDAYEV’İN YÖNETİMİ
13
SİRÈN, loc.cit.
14
Ibid.
6
güvenini belirlemek için yapılan bir halk oylamasını bozdu. Çok sayıda oy Ulusal
Muhafızlarca yok edildi ve muhalefetin siyasi canlanması / toplanması dağıtıldı. Bundan
sonra Dudayev Çeçenistan’ı resmi emirle yönetti ve o elbette bir derece halk desteği
kazanırken açıktır ki önemli muhalefetle de karşı karşıya kaldı. Bu, Haziran 1994’te Çeçen
Cumhuriyeti Halklarının 2500 delegesi Geçici Konsey’in yönetimini onayladığı ve Dudayev’i
istifa etmeye çağırdığı zaman, kendini açıkça gösterdi.
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin tarafından onaylanan 23 Nisan 1993
tarihli belgede, SSCB’nin dağılması sonrası geleneksel “Rus Dış Politikası’nın Esasları”
tekrar belirtilmiştir. Söz konusu belgede özet olarak, BDT sınırları içindeki Rus nüfuz
alanının korunması ve BDT üyeleri ile ortak güvenlik sistemi oluşturmak için askeri ve siyasi
alanda işbirliğinin genişletilmesi belirtilmiştir. Yeltsin’in onayladığı belgenin yanı sıra
1993’te açıklanan “Yakın Çevre Doktrini” ile BDT üyeleri “Yakın Çevre” olarak
tanımlanarak, Rusya Federasyonu’nun eski SSCB alanına yönelik politikası ayrıntılı biçimde
açıklanmıştır. Söz konusu doktrinde, özet olarak, Yakın Çevre ülkelerinin ekonomik ve
güvenlik açısından Rusya Federasyonu ile bütünleşmelerinin gerektiği, yabancı devletlerin
eski SSCB alanında nüfuz edinme çabalarının önlenmesinin zorunlu olduğu, bu bölgenin
7
güvenliğinden ve istikrarından sorumlu olan ve bölgeye müdahale hakkı bulunan yegane
devletin Rusya Federasyonu olduğu belirtilmiştir. Geleneksel Rus Dış Politikasının çağdaş
koşullara uygun biçimde biçimlendirilmesinin sonucu ortaya çıkan Yakın Çevre Doktrini
Rusya’nın SSCB’nin dağılması ve Sovyet sosyalizminin çökmesine rağmen, yine de
yayılmacılığına son vermeyeceğinin, geleneksel hedeflere yönelik politikalarının
değişmeyeceğinin somut bir belgesi olmuştur. Böylece Rusya Federasyonu’nun eski SSCB
bölgesinde 1993’ten itibaren yoğunlaşan müdahale çabaları Kafkasya bölgesinde de etkilerini
göstermeye başlamıştır.15
5. YELTSİN’İN TUTUMU
8
zordu. Buna ek olarak, Yeltsin Sovyetler Birliği’nin parçalanmasıyla demoralize olmuş askeri
yapılanmanın şiddetle farkındaydı ve yeni Rus devletinin iç mücadelelerine müdahaleye daha
az hevesliydi. Yeltsin’in kabinesinde Çeçenler’e karşı güç kullanmayı destekleyenler mevcut
iken, örneğin Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Sergei Shakrai, Yeltsin 1991 sonrası
3 yıldan beri krizi askeri müdahale yoluyla çözmek için yapılan baskıları direniyordu. O sık
sık Kafkasya cumhuriyetine birlikleri göndermeye isteksiz olduğunu dile getiriyordu :
Ağustos 1994’te Yeltsin “Çeçenistan’da zora dayanan bir müdahale izin verilemezdir. Biz
Rusya’da etnikler arası çatışmalardan kaçınmayı başarıyoruz çünkü zora dayanan baskıcılık
yapmaktan kaçınıyoruz. Eğer biz bu ilkeyi Çeçenistan’da bozarsak Kafkaslar ayağa kalkar. O
kadar çok karışıklık ve kan dökümü olur ki, ondan sonra bizi hiç kimse affetmez.” diyordu.
Eylül 1994’te Yeltsin, Çeçenistan’da hiçbir durumda askeri müdahale olmayacağını
vurgulayarak bu noktayı yineledi. Yeltsin, gizli operasyonlarda hükümetin katılımı aşikar
olana dek ve Rus görevlilerin Kasım 1994’te Grozni’de esir alınmasına dek, cumhuriyette bir
askeri müdahaleyi kabul etmedi.
9
bürokrasisindeki bozucu rüşvetçilik ekonomik yaptırımların uygulanmasını imkansız kılmıştır
ve Çeçen Cumhuriyeti’ndeki siyasi elitlerin ayakta kalmalarına yardım etmişlerdir.17
Rusya ile Çeçenistan arasındaki ilişki geçen iki yüzyıldır devam eden krizlerden
biridir. Çarlar Kuzey Kafkasya’yı fethettiler ve onların fetihleri komünist dönem boyunca
pekiştirildi, ama Çeçenistan - 1860’larda, 1920’lerde ve 1930’lardaki silahlı ayaklanmalarında
gösterdiği gibi - asla tamamen uzlaştırılmadı. II. Dünya Savaşı boyunca Çeçen halkının zorla
yurttan sürülmesi ve baskıcı Sovyet güvenlik organları Çeçenlerin savaş sonrası yıllar
boyunca merkezi otoritelere meydan okumaktan aciz olmalarını sağladı. Bununla birlikte,
Sovyet devleti 1991’de parçalandığı zaman, Çeçenler fırsat yakaladılar ve bağımsızlıklarını
ilan ettiler. Rus hükümetinin derhal yanıtı ayaklanmayı silahlı güçle ezmek oldu, ama içinde
bulunulan siyasi kaos, SSCB’nin dağılması ve askeri yapılanmanın muhalefeti nedeniyle
Çeçen Cumhuriyeti’ne 1991’de saldırılmadı. İzleyen yıllarda, Rus hükümeti, cumhuriyette
Moskova’nın hakimiyetini yeniden kurmak için bir teşebbüs içinde, gizli operasyonlar
aracılığıyla Dudayev’in yönetimini istikrarsızlaştırmayı denedi. İlk girişimler başarısız
olurken, Rusya gizli operasyonlardaki askeri rolünü arttırdı ve Rus görevlileri paralı asker
olarak göndermeye başladı ve cumhuriyetteki askeri dengeyi değiştirmek için muhalif güçlere
yoğun araç gereç sağladı. Dudayev’e karşı yürütülen 5 gizli operasyonun tamamı Federal
Karşı İstihbarat Servisi tarafından örgütlenmişti. Grozni’deki savaş bu tür bir operasyonun
niyetlenilmemiş bir sonucudur.
11 Aralık 1994’te Rusların Çeçenistan’a saldırı kararının neye dayandığı pek açık
değildir. İhtilafın her iki tarafının –Çeçen savaşının belirgin bir özelliği olan- propaganda
çabaları Çeçenistan’da çok zor olan Rus saldırısına yol açan olayların tam ve objektif bir
analizini yapmaktadır. Çağdaş Rus politika yapımı politik güç kurumlarından ya da
kurullarından ziyade şahısların idaresi altındadır.
17
Ibid.
10
Rusya’nın Çeçenistan’a saldırması çeşitli nedenlerle açıklanabilir. “Rusya
Federasyonu’nun dağılmasının önlenmesi”, “bir hukukun uygulanması çabası, gelecek
başkanlık seçimlerinden önce Başkan Yeltsin’in halk desteğini artırma çabası”, “Rus askeri
kurumunca çevrilen bir entrika”, “Rusya’nın Kafkaslardaki stratejik ekonomik çıkarlarını
korumak için tasarlamış bir önlem” gibi birçok açıklamalar yapılmaktadır. Bu açıklamalardan
hiçbiri Rus saldırısını başlatan öncelikli neden değildir : bu hipotezler eksiktirler çünkü bunlar
Rusya’nın Çeçenistan’a saldırısını, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından iki ulus
arasındaki tırmanan güç mücadelesiyle açığa çıkan bağımsız bir olay olarak yorumlamaya
çalışmaktadırlar.
Çeçen operasyonunu mazur göstermek için yapılan bir resmi açıklama, Rusya
Federasyonu’nun birliğini ve ülkenin anayasal düzenini korumak için bunun gerekli
olduğudur. Yeltsin bu görüşlerini saldırıdan önce ve sonra dile getirmiştir. 13 Aralık 1994’te
“hükümetin eylemleri Rusya’nın bütünlüğüne ve Çeçenistan’daki ve diğer yerlerdeki
vatandaşlarımızın güvenliğine yönelik tehdit ve siyasi ve ekonomik durumun
istikrarsızlaşması olasılığı nedeniyle harekete geçirilmektedir” demiştir. Yeltsin 27 Aralık
1994’te ulusal bir televizyona verdiği demeçte de aynı şeyleri söylemiş, “Rus askerleri
Rusya’nın bütünlüğünü savunmaktadır ve hiçbir coğrafi alanın Rusya’dan ayrılmaya hakkı
yoktur ve Dudayev’in yönetimi illegaldir ve anayasaya aykırıdır” demiştir. Bu açıklamalar
Güvenlik Konseyi sekreteri Oleg Lobov tarafından da defalarca tekrarlanmıştır. Lobov, “Eğer
Batı Çeçen Cumhuriyeti’nin Rusya’dan ayrılmasını desteklerse ve böylece Rusya’nın
parçalanmasının yolunu açarsa, bunun hem soğuk savaş yıllarına bir dönüşe hem de
Yugoslavya benzeri bir trajediye yol açacağını” söylemiştir. Bir dışişleri bakanlığı sözcüsü
Grigory Karais de 12 Ocak 1995’te aynı hassasiyeti dile getirmiş ve “ayrılıkçı ve suçlu rejim
etkisiz hale getirilmezse, bunun Rusya’da Yugoslav senaryosunun bir tekrarına yol açacağını”
belirtmiştir. Yine (o zamanın) Başbakan vekili V. Çernomirdin, “Çeçen Cumhuriyeti
Rusya’nın bir parçasıdır ve federasyonun diğer üyeleri gibi bizim devletimizin temel yasasına
kayıtsız şartsız uymak zorundadır” diye eklemiştir.18
18
Ibid., ss.97-98
11
2. Federasyon İçindeki Diğer Cumhuriyetlere “Kötü Örnek” Olması
19
Ibid., s. 100
12
Bundan başka, Çeçenistan 3 yıldır de facto bağımsızdı, bu durum niçin Aralık 1994’te
aniden Rusya’nın bütünlüğü için bir tehdit oluvermişti? Zira eğer Çeçenistan’ın bağımsızlığı
Rusya Federasyonu için bu kadar önemli bir tehdit olsaydı, hükümet bunu daha erken
aşamalarda, daha yüksek bir güç kullanımı ile bastırmaya çalışırdı. Öyleyse bu açıklamalar
büyük ölçüde Çeçenistan çıkarmasını haklı göstermek için yapılmıştı.
Rus hükümetinin Çeçen Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen askeri eylemi niçin bir
“hukuk uygulama operasyonu” olarak tanımlamaya giriştikleri böylece anlaşılabilir. Suç,
Rusya Federasyonu’nun belirgin özelliklerindendir ve polis güçleri ülkedeki örgütlenmiş
binlerce suç çeteleriyle başa çıkmakta yetersizdir. Hükümet organize suça karşı radikal bir
tavır alması için artan kamuoyu baskısı ile karşı karşıyadır. Bazı kamuoyu araştırmalarının da
gösterdiği gibi, Ruslar ülkedeki suçun yüksek düzeyini çok önemli bir problem olarak
görmektedirler ve “asayiş ve güçlü bir devlet” istemektedirler. Öte yandan, Ruslar
20
Ibid.
13
yüzyıllardır Kafkaslardaki haydutluk ve gangsterizm ile işbirliği içindedirler. Dolayısıyla bu
müdahale, aynı zamanda Rus periferisindeki siyasi düzeni yeniden kurarken, Rus
hükümetinin Kuzey Kafkasya’daki askeri operasyonu “ülkedeki suçsal problemlere hitap
eden bir çaba olarak” tanımlaması için bir fırsattı.
Çeçen suç örgütlerinin cumhuriyette ve Rusya’nın diğer bölgelerindeki ünü, Rus / Slav
olmayan bir suç öğesi olarak tanıtılan Çeçenler’e karşı, saldırıyı kışkırtmış olabilir.
Çeçenistan’a saldırı kararı üzerinde bu düşünüşün etkisi sınırlıdır ama bu da geride yatan bir
çok nedenden birini oluşturmaktadır. Şu açıktır ki, Çeçenistan’daki suç örgütleri bir askeri
operasyonun doğrudan askeri sonuçlarından kaçınabilecek gibidirler. Handelman’ın
gözlemlerine göre, Çeçen suç örgütleri tüm Rusya’da bağlantılara sahiptirler ve Çeçenistan
dışında iyi kurulmuşlardır. Ayrıca Çeçenistan’a karşı bir askeri operasyon bölgedeki suç
istatistiklerinde pozitif bir etki yapsa bile hukuku tesis edici bir operasyon değildir.21
21
Ibid., s.102
14
bazılarına göre Rus saldırısının öncelikli nedeni olarak görülüyordu. 23 Aralık 1994 öncesi,
Rus gazeteleri, petrol taşımak için kullanılan boru hatları eğer sadece Rusya’nın kontrolünde
olacaksa, Hazar petrol alanları üzerindeki Rus hedeflerinin makul olduğuna işaret ediyorlardı.
Moskova News’tan bir muhabir; Yuri Afanasev, “Çeçenistan ile ilişkilerde Moskova’nın
tutumunun katılaşmasının ardında Azerbaycan’ın ABD ve İngiltere ile Hazar petrol
alanlarının geliştirilmesi hakkında yaptığı anlaşmanın22 olduğunu, eğer petrol boru hattı Rus
yönetiminin istediği gibi Çeçenistan’dan geçmezse – örn : İran veya Türkiye’den geçerse –
Rusya’nın Azerbaycan’ı etkilemek için ekonomik manivelasını kaybedeceğini”
söylemekteydi. 22 Ocak 1995’te, uluslararası ITN haber bürosu, Batılı dinleyicilere “Hazar
petrol alanlarının kontrolü ve daha spesifik olarak Çeçenistan’dan geçen petrol boru hatlarının
kontrolü, Kafkaslardaki Rus askeri operasyonu için öncelikli nedendir” diyordu. Bu açıdan
bakınca, Çeçen ihtilafı ; federal otoriteler, bağlı cumhuriyetler ve eski Sovyet cumhuriyetleri
arasında, stratejik ekonomik kaynakların kontrolü üzerinde yaşanan çok daha geniş bir
mücadelenin basit bir parçasıdır. Hazar petrol kaynaklarının ve petrolü dünya pazarlarına
taşıyan boru hatlarının kontrolü, Rusya’nın bölgeye yönelik politikasının merkezindeki bir
sorundur. Orta Asya’daki petrol rezervleri önemlidir ve Alaska’nın kuzey yamacındakilerle
(ama Kuveyt kadar büyük değil) kıyaslanabilir bir büyüklükte oldukları tahmin edilmektedir.
Bölgedeki en önemli petrol alanı, tanımlanmış 16 milyar varillik rezervi (Kuveyt’in bilinen
rezervlerinin 1/6’sı) ve tahmin edilen 30-100 milyar varillik keşfedilmemiş rezervleriyle Batı
Kazakistan’daki Tengiz havzasıdır. Bölgedeki en önemli petrol alanları Rusya toprağı dışında
bulunmaktadır ve bu, petrolü dünya pazarlarına taşıyacak boru hatlarının neden bu kadar
önemli olduğunu açıklamaktadır. Eğer boru hatları Rusya’dan geçmezse, Rusya on yıllardır
gelen bölgedeki ekonomik gelirinin ve siyasi nüfuzunun hayati bir miktarının kaybedecektir.
Bununla birlikte, bölgedeki boru hattı altyapı tesislerinin gelişmesi ve kontrolüyle ilgili olan
sadece Rusya değildir. Petrolün dünya pazarlarına taşınması sorunu, bölgedeki tüm petrol
endüstrilerinin gelişmesi için esastır ve bu yüzden bölgedeki tüm devletlerce paylaşılan
endişedir.23
Petrolün dünya pazarlarına nasıl taşınacağına ilişkin bazı öneriler mevcuttur. Bir
olasılık ; petrolün Astrakhan’dan (ve /veya Bakü) Grozni’ye varolan hat kullanılarak,
Karadeniz’deki Rus limanı Novorosisk’e taşınmasıdır. İkinci bir seçenek ; petrolün Hazar
Denizi’ndeki Bakü’den Ermenistan ya da Gürcistan üzerinden Akdeniz’deki Türk limanı
22
Yüzyılın Antlaşması - 1994
23
Ibid., s.103, Nart Badinoka, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”, http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm.
15
Ceyhan’a taşınmasıdır. Üçüncü bir olasılık ; petrolün Kazakistan’dan İran üzerinden İran
Körfezi’ne taşınmasıdır. Bu belli başlı şemalar, çeşitli siyasi ve ekonomik sorunlar içermeleri
nedeniyle bir çok varyasyonlara sahiptirler. Rusya, bu seçenek Boğazlar ve boru hatlarının
kapasitesi tarafından sınırlanmasına rağmen, Astrakhan ve Bakü’den Grozni yoluyla
Novorosisk’e giden rotayı desteklemektedir. Bu Tengiz petrolünün taşınması için Chevron’un
da önerdiği rotadır.
24
SİRÈN, loc.cit.
25
KANBOLAT, op.cit, s.172
16
bu denli geniş ekonomik ayrıcalıkları petrol zengini bir cumhuriyete bahşetmeye hazırsa, bu,
“önemsiz petrol rezervleri üzerinde kontrolü elde etmenin ya da teröristlerce vurulabilirliği
yüksek ve sadece göreceli bir stratejik öneme sahip bir boru hattının kontrolünün elde
etmenin” Çeçenistan’da savaşa gitmek için öncelikli neden olmayacağını gösterir. Boru
hatları cumhuriyetin birkaç değerli ekonomik gelirinden biridir, ama bölgenin geleceği için
hayati bir öneme sahip değildir. Şu da belirtilmelidir ki, Hazar Petrol Konsorsiyumu (Rusya,
Azerbaycan, Kazakistan ve Umman hükümetlerinden oluşan) son zamanlarda, Tengiz
petrolünün var olan ve yeni boru hatlarıyla (Çeçenistan atlanarak) Novorosisk’e taşınmasını
önermektedir.
Petrol, Çeçen savaşında sadece günah keçisi olmuştur. Bazı yorumcular ; bu ihtilafın,
ülkedeki zorlu iç koşullardan halkın dikkatini uzaklaştırmak için Yeltsin’in isteği tarafından
ortaya çıkarıldığını söylemektedirler. Daha spesifik olarak, Çeçenistan saldırısına ;
“Rusya’nın korkunç ekonomik durumunun ve -aynı zamanda ülkenin gerçek patronunun kim
olduğunu göstermek isteyen- Yeltsin’in başarılı bir operasyonla arkasındaki halk desteğini
arttırmak arzusunun neden olduğu iddia edilmektedir. Diğerleri Yeltsin’in, savaşı gelecek
başkanlık seçimlerinde zafer kazanmak için kullandığını söylemekteydiler. Yeltsin’in Çeçen
operasyonunu kendi kamu oyu desteğini artırmak için kullanmayı umması mümkündür ama
bunu gösteren çok az sayıda somut bulgu vardır. Rusya parlamentosundaki baskılar
nedeniyle, aralarında Federal Karşı İstihbarat Servisi Şefi Sergei Stephasin’in de aralarında
bulunduğu bazı bakanların, Haziran 1995’te görevlerinden azledilmeleri de göstermiştir ki,
eğer Yeltsin Çeçenistan müdahalesini kendisinin (ya da yakın dostlarının) politik kariyerini
geliştirmek için kullanmaya niyetlenmişse de, operasyonun kendi kamuoyu desteğine
etkilerini ciddi biçimde yanlış hesaplamıştır. Ayrıca Çeçenistan’daki saldırıyı doğrudan
seçimlere bağlamak yanlış olur. Zira Çeçenistan’da zafer kazanmış ve hızlı bir kampanya bile,
artan suç ve hükümetteki rüşvetle ilgili problemler ve tüm ulusların bozulan ekonomik
durumları nedeniyle temelleri sarsılan Yeltsin siyasi durumunu onarabilecek gibi
görünmemektedir. İkincisi, Çeçen operasyonu Rusların çoğunluğu tarafından başından beri
suçlanmıştır. Kasım 1994’teki bir halk oylamasında katılanların sadece %20’den azı
Çeçenistan’da güç kullanımını uygun bulmaktadır. Rus Kamuoyu ve Pazar Araştırmaları
Merkezi’ne göre ; 5-6 Aralık Çeçenistan saldırıları deneklerin %57,7’since kınanmıştır, bu
rakam 11-12 Aralıkta %69,9’dur. Yeltsin’e olan güven Çeçen krizi boyunca ve Aralık 94
17
sonuna dek dramatik şekilde düşmüş ve görüşülenlerin %67’si Başkana güvenmediklerini
söylemişlerdir. Kaldı ki, Çeçenistan’da çok daha başarılı olunsa bile, Gürcistan ya da
Tacikistan’daki Rus askeri operasyonları Yeltsin’in halk desteğini yine de düşürürdü.26
26
SİRÈN, op.cit., s.103-105
18
mevcuttur. Ancak, operasyonun ; çok az bir planlamayla, açık bir acelecilik içinde ve de
askeri açıdan yılın en kötü zamanında yapıldığını düşünürsek sadece Rus askeri kurumlarınca
örgütlendiği iddiasını açıklamak zordur. Daha ziyade, askeriye içindeki bazı unsurlar, bir
askeri operasyonun kısa sürede ve başarılı şekilde sonuçlandırılacağına dair Yeltsin’i ikna
ederek Çeçen savaşının meydana gelmesinde katalizör rolü oynamışlardır. Rus silahlı
gücünün bazı üyeleri Çeçen sorununda bir askeri çözümü desteklerken, Rusya’nın en yüksek
askeri komutasının daha büyük bir bölümü müdahaleye karşı çıkmışlardır. General Boris
Gromov, General George Kondratyev ve General Lebed’in müdahaleye karşıt açıklamaları
olmuştur. Duma üyesi Alexei Arbatov’un doğru olarak gözlemlediği gibi, “ordu, kendisi bir
aktörden ziyade, Çeçen macerasının bir kurbanı olmuştur”.27
Tüm bu söylediklerimiz ışığında bir taslak çizersek, Çeçenistan savaşı tek bir siyasi ya
da ekonomik nedene bağlı olmayıp, Kasım 1991’de Çeçen bağımsızlık deklarasyonu ile göz
önüne serilen bir olaylar dizisinin sonucu olmaktadır.
27
Ibid.
19
7. Rus Askerlerinin Esir Alınması
Çeçenistan’daki askeri operasyon için son katalizör Kasım 1994’te 21 Rus askerinin
esir alınmasıydı. Bu askerler, Dudayev hükümetini devirmek için çabalayan Geçici Konseyin
birimlerini desteklemek için Rus Karşı İstihbarat Servisi tarafından askere alınmışlardır ve
Geçici Konsey tarafından Grozni’yi zaptetmek için girişilen 25 – 7 Kasım başarısız girişimi
sırasında kaçırılmışlardır.
Çeçen lideri, bu askerleri, eğer Rus hükümetince savaş suç suçlusu olarak
tanımlanmazlarsa, idam etmekle tehdit ettiği zaman Yeltsin aşırı derecede köşeye sıkışmıştı.
Onun otoritesine direkt olarak meydan okunmaktaydı ve kendi prestijinin olduğu kadar
Rusya’nın prestijinin de koruması için Dudayev’in meydan okumasına yanıt vermek
gerekmekteydi. Bununla beraber seçenekler sınırlıydı. Eğer başkan, bu askerlerin serbest
bırakılması için müzakereleri başlatırsa, o zaman kendisi ve Rus devleti Dudayev’in rejimini
ve Çeçenistan’ın bağımsızlığını açıkça kabul etmiş olacaktı. Öte yandan, Yeltsin, Rus
askerlerinin idam edilmesi riskini de göze alamazdı ve eğer krizi önlemek için harekete
geçmezse, sadece aşırı milliyetçi gruplar değil, ordu, medya ve geniş ölçüde halk tarafından
da eleştirilere maruz kalacaktı.28
Aslında Yeltsin, federasyon içinde bir çatışma için ordunun gönderilmesine razı
değildi ve bunun yerine, Çeçen yönetimini korkutarak silahlarını bırakmak için zorlamayı
denedi. Kasım 1994’ün sonunda, Rus hükümeti Çeçen yönetimi ile umutsuz bir halat çekme
mücadelesine girdi. Rus hükümeti Çeçenistan’daki tüm silahlı oluşumlara silahlarını
bırakmalarını emrettiği zaman, Dudayev’e ilk ültimatom 29 Kasımda çekildi. Dudayev
bundan çekinmedi. 9 Aralık 1994’te, Moskova, eğer Çeçenler silahlarını bırakmazlarsa,
Grozni’deki stratejik hedeflerin füze saldırılarına maruz kalacağını belirten yeni bir tehdit
yayınladı. 15 Aralıkta Yeltsin teslim olmaları için Çeçenlere 2 gün daha verdi. Ancak
Dudayev tarafından olumlu yanıt gelmedi. Dudayev Aralığın başında Rusya’nın
yeteneksizliğine ya da Grozni’yi güç kullanarak almak için gönülsüzlüğüne güveniyordu,
Grachev’in çabuk bir zafer garantisini “basit bir blöf” olarak görüyordu. Yeltsin’in iki
seçeneği vardı. Birincisi, sözünden dönüp, politik bir utanç ile karşı karşıya kalmak ve sürekli
olarak Rus hükümetinin Rusya’nın ulusal çıkarlarını korumadığını öne süren sağ ve sol
kanadın güçlenmesini göze almaktı. İkincisi ise 11 Aralıkta Çeçenistan’a doğru ilerlemeyi
28
Ibid., s. 107
20
başlatmak için birlikleri göndermek ve Rus hükümetinin ve kendisinin güvenilirliğini
korumaktı.
Savaş güçlerinin Çeçenistan’da hızla müdahalesine katkıda bulunan bir başka faktör
de Grozni’nin 24 saat içinde alınabileceğinin sanılmasıdır. Grachev de Çeçenistan’daki tüm
sorunların, bir paraşüt gücü ile 2 saat içinde çözülebileceğini beyan etmişti.29
Valery Tishkov’un Şubat 1995’teki iddiasına göre bu askeri harekat gereksizdi, çünkü
Dudayev Rus hükümeti ile, cumhuriyetin statüsü hakkında müzakerelerde bulunmaya razıydı.
Gerçekten de Rus saldırısından önce bile Dudayev Rus liderlerle görüşmeye hazır olduğunu
açıklamıştı ama Dudayev daima müzakerelerin “uygun düzeyde” yani başkanlık düzeyinde
meydana gelmesinde ısrar ediyordu. Şubat 95’te Çeçen yönetimi düşmanlığı sona erdirmek
için 3 ayrı öneri yaptı ancak Moskova, müzakereleri başlatmak için hiç birini yanıtlamadı.30
B. SAVAŞIN GİDİŞATI
İşgale uzanan geriye sayış sürecinde Moskova önce Çeçenistan'a ekonomik ambargo
uyguladı. Dış dünya ile seyahat ve ticaret yasağı konarak halk isyan etme noktasına getirilmek
istendi. İkinci aşamada Moskova gücü abartılmış bir muhalefet kullandı. Hiçbir halk
desteğine dayanmayan muhalefet görünümlü bu güçler büyük ölçüde Rus askerlerinden
oluşuyordu. Ya Dudayev'i devireceklerdi ya da çatışmaları bastırmak adına Moskova'ya
müdahale olanağı vereceklerdi. Nitekim ikincisi oldu ve Rus kuvvetleri "anayasal düzeni
sağlamak", yani çarpışan taraflara silahlarını bıraktırmak gerekçesiyle Çeçenistan'a girdiler.
Tabi Moskova'nın esas amacı çok farklı. Hedef Dudayev'i devirerek Çeçen bağımsızlığına
geri adım attırmaktır.31
29
KANBOLAT, op.cit., s.169
30
SİRÈN, op.cit, s. 110
31
Nart Badinoka, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”, http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm.
21
İşgalin ilk iki haftası Ruslar için tam bir felaket oldu. Rus ve dünya kamuoyunun dikkatinden
kaçırılarak 24 saat içinde bitirilmesi planlanan işgal batağa saplandı. Moskova, operasyonun
ilk aşamalarındaki yavaş ilerlemeyi dünyaya “sivillere zarar vermekten kaçınma” biçiminde
yansıtarak, hem saygınlığını yitirmemeyi hem de kredi kazanmayı hesapladı. Ama dünya
gerçeği öğrenmiş, Rus kuvvetlerinin durdurulduğunu anlamıştı. Çeçenlerin ve diğer Kuzey
Kafkasyalı gönüllülerin yiğit direnişi karşısında çarpışmalar uzadı, iç muhalefet arttı,
generaller isyan etti, Batılı hükümetler kamuoylarının sesine kulak vererek vahşeti kınadılar.
Bunun sonucunda Yeltsin taktik değiştirerek askeri harekatın duracağını, düzenin ordu yerine
İçişleri Bakanlığı tarafından sağlanacağını ama Çeçenistan "Rus toprağı' olduğu için Rus
askerlerinin çekilmeyeceğini ve "yeni yönetim organları' oluşturulacağını ilan etti.
“1994 yılının Aralık ayında Rus askerlerinin Çeçenistan’ı işgal ederek Çeçen
ayrılıkçılığına son verme girişimi, Ağustos 1996’da imzalanan ateşkes ile başarısızlıkla sona
ermiştir. İki yıl kadar süren çatışmalar sırasında federal yönetimin askeri yöntemleri
Çeçenlerin gerilla taktikleri karşısında başarısız olmuştur. Sonuçta Rus güçleri yenilgiyi kabul
ederek Aralık 1996’da geri çekilmişlerdir. Rusya bu savaş sonucunda 5,000 askerini
kaybetmiştir. Savaşın ekonomik maliyeti 5.5 milyar doları geçmiştir. Çeçen tarafı ise hem on
binlerce masum insanını kaybetmiş, hem de yerle bir olmuş bir ülkede modern yaşamı hiçbir
destek almaksızın yeniden inşa etmek zorunda kalmıştır.”33
32
Nart Badinoka, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”, http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm.
33
Oktay F. Tanrısever, “Moskova’nın Çeçenistan Çıkmazı ve Çıkış Arayışları”, Avrasya Dosyası,Ankara, 2001,
s.182
22
sorununun 2001 yılına kadar donduran Hasavyurt Antlaşması’na göre Rusya askeri olarak
bölgeden çekilecek, yönetim Çeçenlere bırakılacak ve Rusya Çeçenistan’ın yeniden imarı için
ekonomik yardımda bulunacaktır.
7. PUTİN YÖNETİMİ
1999 Ağustos ayında Başbakan, 31 Aralık 1999 tarihinde Devlet Başkanı vekili olarak
yemin eden Putin, Rusya’nın güçlü bir otoriteye ihtiyacı olduğunu belirten ilk politikacı
olmamasına rağmen, kararlı tutumu ile Rus kamuoyunu etkilemiştir. Putin, Rusya
Federasyonu’nda meydana gelen bombalamalardan ve işlenen suçlardan Çeçenistan’ı sorumlu
tutmuştur. Böylece Başbakan olarak atanmasından kısa bir süre sonra, 1999 sonbaharında
başlatılan Çeçenistan işgalinde geniş bir kamuoyu desteği sağlamıştır.
Rusya’nın 1999 sonbaharında ikinci defa Çeçenistan için askeri harekata girmesinin
kamuoyu karşısında iki temel nedeni vardır: Birinci neden; “Anti-demokratik” ve “Radikal
İslamcı” olarak nitelendirdiği Şamil Basayev ekibinin Dağıstan’a saldırısı karşısında verilen
meşru müdafaa savaşıdır. İkinci neden; Barış, istikrar ve batılı değerleri savunan demokratik
bir ülke olduğunu vurgulayan Rusya Federasyonunda ardı ardına patlayan bombaların
“uluslararası terörizmi destekleyici” ve “haydut yatağı” olarak görülen Çeçenistan’ın ve bütün
Çeçen halkının sorumlu tutulmasıdır.
Bütün bunların ötesinde asıl amaç hem stratejik hem de tarihi nedenlerle Rusya’nın
kendi yaşam alanı ve arka bahçesi olarak gördüğü Kuzey Kafkasya’da Rus kontrolü dışında
gelişebilecek Bakü’den Novorosisk’e uzanan petrol boru hattının kontrolünü tekrar ele almak,
34
KANBOLAT, op.cit, s.170
23
Orta Asya ve Azerbaycan petrol ve doğal gazının Batı’ya uzanacak yeni boru hatları ve söz
konusu enerji kaynakları üzerinde yeniden söz sahibi olabilmektir.35
24
başlatılan, ancak bir halkla savaşır duruma gelen, söz konusu askeri harekatın nihai amacının
savaşabilir yaştaki bütün Çeçen erkeklerin yok edilmesi, çocukların asimilasyonunun
sağlanması olduğu ortaya çıkmıştır.
25
1998’de, kaçırılan İngiliz ve Yeni Zelandalı 4 telekom mühendisinin (serbest bırakılmaları
için Mashadov’un adamlarınca girişilen başarısız girişimden sonra) öldürülmesi,
Çeçenistan’ın imajını ve Mashadov’un otoritesini sürükleyen bir vahşetti. Mashadov
hükümeti artan soygunculuk dalgasına karşı en iyi şekilde savaştı ise de çok az başarılı oldu.
Bu soyguncuların çoğu, savaş zamanında Mashadov’un hükümetinde olan kişilerdi. Ama
Basayev, Mashadov’un hükümetinde girdi ve özetle başbakan oldu. Bununla birlikte, 1998
sonbaharında, Basayev, yeni bir “Çeçen Haklı Kongresi’ni kuran ve başkanın görevinden
alınmasını talep eden Mashadov’un düşmanlarına katıldı.41
İkinci Çeçenistan Savaşının en dikkat çekici tarafı, Rus askeri güçlerinin uzun bir
tırmanma döneminin ardından aşama aşama tam bir işgale yönelmeleridir. Öncelikle Rus
hava kuvvetleri Çeçenistan’ı havadan bombalamış, ardından Çeçenistan etrafında bir güvenlik
kuşağı oluşturulmuştur. İsyancıların çok güçlü oldukları ve kontrolünü ellerinde tuttukları
başkent Grozni etrafındaki çember yavaş yavaş daraltılarak en sonunda tüm Çeçenistan işgal
altına alınmıştır.
Hava bombardımanı Rus askerlerinin harekattaki işlerini kolaylaştıracaksa da,
Çeçenistan’ın karadan işgali için öncelikle kamuoyunun böyle bir harekâta yoğun destek
vermesi garanti altına alınmalıydı. Eylül ayı içinde Rusya’da patlayan dört bomba Rus
41
Anatol Lieven, Chechnia : Tombstone of Russian Power, New Haven : Yale University Press, 1999, ss. 145-
146
26
kamuoyunu tamamen Çeçenlere karşı çevirmiştir. Bu bombalardan birisi Dağıstan’ın
Buynaksk kentinde, diğer ikisi Moskova’nın güneyinde ve sonuncusu da Volgodonsk
şehrinde patlamıştır. Şurası bir gerçektir ki, Ruslar arasında giderek artan Çeçen karşıtı
atmosfer, Putin’in 1 Ekim 1999’da Çeçenistan’ı tekrar işgal etme kararını kolaylaştırmıştır.42
Halkın savaşa ilişkin Putin yönetimine açık çek vermesinde, birçok masum Rus’un
öldüğü apartman bombalama eylemlerini Çeçen güçlerin gerçekleştirdiği inancının genel
kabul görmesi önemli bir rol oynamıştır. Oysa, iki önemli Rus yetkilisinin açıklamaları,
Çeçenistan’ın işgalini terörist saldırılara bağlayan resmi söylemle çelişmiştir. Rus Askeri
İstihbarat Servisi (GRU) mensubu Aleksey Galtin, Londra’da yayınlanan The Independent
gazetesine verdiği demeçte, “Ben Moskovadaki bombalamalardan kimlerin sorumlu olduğunu
bilmiyorum. Moskova ve Volgodonsk’taki patlamalar FSB ve GRU arasındaki işbirliği
sonucunda gerçekleşmiştir” demiştir. Hiçbir somut delil yokken bile kamuoyunun bu
eylemlerden hemen Çeçenleri sorumlu tutması, ancak Çeçen karşıtı toplumsal önyargının ne
kadar güçlü olduğu ile açıklanabilir.44
42
TANRISEVER, op.cit, s. 181
43
Ibid., s.185
44
Ibid., ayrıca bombalar hakkındaki spekülasyonlar hakkında, Halettin İbrahimli, “Çeçenistan ve Yeni Rusya”,
Stratejik Analiz, Cilt 1 Sayı 3 Ankara, Temmuz 2000
27
10. KREMLİN’İN “YENİ” YAKLAŞIMININ ANAHTARLARI
Çeçenistan’da bir çıkmaz ile karşı karşıya olan Kremlin, ortaya çıkan sorunlarla baş
etmek için askeri araçların yanısıra siyasal ve sosyo ekonomik araçları da kullanması
gerektiğini görmüştür. Ortaya çıkan yaklaşımın ne ölçüde yeni olduğu ise oldukça
tartışmalıdır. Moskova sorunun özüne ilişkin olarak herhangi bir adım atmayı düşünmezken,
savaşın başından bu yana izlemekte olduğu politikasını yeni araçlar ve taktiklerle daha etkin
bir şekilde uygulamaya çalışmaktadır.
45
Ibid, s. 187
28
İdari sorunların çözümü için ise iki farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır. Güney Rusya
Federal Valisi Viktor Kazantsev’in savunduğu merkeziyetçi formüle göre, tüm yetkilerin bir
genel valide toplanması koordinasyon sorununu çözebilecektir. Çünkü genel bir valinin
koordinasyonunda güvenlik, ekonomi ve finans ile ilgili işler tek bir merkezden etkin bir
şekilde yönlendirilebilir. Çeçenistan’daki geçici yönetimin başındaki Ahmed Hacı Kadirov’un
savunduğu diğer bir yaklaşıma göre ise öncelikle bir Çeçen hükümeti kurulması ve bu
yönetimin Moskova ile bir federal yetki paylaşımı antlaşmasına gitmesi gerekmektedir. Bu
yolla, Moskova, Çeçenistan’daki gelişmelere hukuki bir zeminde her zaman müdahale etme
olanağına kavuşmuş olacaktır. Çeçenistan için önerilen işbölümüne göre Kadirov ve Yelagin
kontrolünde faaliyet gösterecek Çeçen sivil hükümeti, sosyo-ekonomik işlere bakarken,
Kuzey Kafkasya askeri bölgesi komutanı General Gennady Troşev ya da General Ivan
Babiçevs’in güvenlik meselelerine bakması öngörülmektedir. Bu şekilde yetki ve
koordinasyon sorunları çözülürken aynı zamanda icra erkinin de güçlendirilmesi
amaçlanmıştır.46
46
Ibid, s. 192
47
Ibid.
29
Hazar petrollerini taşınacağı ana petrol boru hattı projeleri tartışılırken, Rusya, düşük
kapasiteli “erken petrol boru hattı” olarak Bakü-Novorosisk hattını devreye sokarak diğer
projelere nazaran öne geçmiş, 1998’in ikinci yarısında bu hatta günde 80 bin varil petrol
taşınmaktadır. Ancak daha sonra boru hattında Çeçen kaynaklı olduğu söylenen problemler
görülmeye başlanmıştır. Çeçenistan, Rusya’nın petrol geçişinden dolayı vermeyi taahhüt
ettiği petrol gümrük vergisini vermediğini söyleyerek hattı kapattı. Temmuz ayına
gelindiğinde hat 3 aydır kullanılmıyordu ve Transneft petrolü Mahaçkale’ye getirip, oradan
demiryoluyla Tihoretsk’e aktarıp, buradan da tekrar boru hattıyla Novorosisk’e pompalayarak
taşımaya başlamıştı. Ancak bu şekilde petrol taşıma kapasitesi ¼’e indi. Bu durum
Azerbaycan’ı etkilemiyor çünkü Bakü-Supsa hattının kullanımı arttırılarak açık kapatıldı.
Dolayısıyla bu hattın kullanılmaması tamamen Rusya’yı etkilemiştir. Bu durum meydana
getirdiği ekonomik kaybın ötesinde, ana petrol boru hatları projeleri yarışında Rusya’nın
etkisini kaybetmesine yol açmaktadır. Zira ne kadar ekonomik olursa olsun, siyasi olarak
istikrarsız bir bölgeden geçen bu hat için hiçbir şirket yatırım yapmak istemeyecektir.48
Rusya erken petrol hattında olduğu gibi, ana ihraç hattında da güzergahın kendi
toprakları üzerinden geçmesine yönelik bir strateji uygulamaktadır. Nitekim, Ocak 2001’de
Azerbaycan’ı resmen ziyaret eden Putin, Bakü’de Azerbaycan petrolünün Bakü Novorosisk
hattı üzerinden akıtılmasını arzuladığını açıklamıştır. Doğal gaz da Rusya’nın ekonomik
güçlenmesinde olduğu kadar, bölgeye yönelik stratejik yaklaşımında da önemli rol
oynamaktadır. Rusya bir yandan gaz rezervleri açısından zengin rakiplerinin Batı pazarlarına
ulaşmalarını engelleyecek taktikler uygularken, diğer yandan da bölgedeki ülkelere doğalgaz
sağlamada tekel oluşturarak, gerektiğinde bu ülkelerin enerji kaynaklarını kendi çıkarları
doğrultusunda denetleyecek bir konum sağlamaktır.
48
“Çirkin Politika Sahnesi : Çeçenistan”, http://www.geocities.com/gokcek/docs/Cecenistan.htm
30
“bölgedeki etkin milliyetçiliği ve İslami radikalizmi kontrol etmek, bu bağlamda uluslararası
terörizmin Kafkasya uzantılarını yok etmek ve bölgede istikrarı sağlamak olarak açıklamıştır.
Batılı ülkelerin konuya ilgisi insan hakları konusunda ders verme gayretinin çok
ötesine gitmemiştir. Batılı ülkeler, jeopolitik olarak önemli olan Gürcistan ve Azerbaycan’ın,
Çeçenistan’daki savaş bahane edilerek Moskova’nın etki alanına çekilmesini önlemek
istemektedirler. Batılı ülkeler, Azerbaycan ve Gürcistan’la olan askeri ilişkilerinin seviyesini
arttırmakta ve bu ülkelerin bağımsızlıklarına ve Kafkasya’nın istikrarına verdikleri desteği
ısrarla vurgulamaktadırlar. Batının bu yaklaşımı, Moskova’yı sadece Çeçenistan’daki
49
KANBOLAT, op.cit., s. 176
50
TANRISEVER, op.cit, s. 185
31
operasyonlarında değil aynı zamanda Kafkasya gibi çok önemli bir dış politika konusunda da
çıkmaza sokmuştur.
Vladimir Putin 2001 yılında daha önce ortaya koyduğu yeni Çeçenistan politikasını
aşama aşama ortaya koyarken, 18 Ocak günü Çeçenistan’daki sivil idareyi güçlendirmek
amacıyla bir kararname yayınlamıştır. Putin Geçici Yönetim’in Başkanı Kadirov’u
Çeçenistan’daki en yetkili sivil otorite konuuna getirmiştir. Kadirov Çeçenistan’daki
ekonomik, sosyal ve siyasal durumu istikrarlı hale getirmekle görevlendirilmiştir. Putin, ertesi
gün imzaladığı bir başka kararname ile Kadirov yönetiminin yetkilerini arttırarak, 2000
yılının Haziran ayında bu yönetim kurulduğunda varolan “Geçici Çeçen Yönetimi”
ifadesinden geçici sıfatını kaldırmıştır. Bu kararname ile Kadirov kendine yardımcı olacak bir
başbakan ve tam yetkili bir Çeçen hükümetini atama yetkisi kazanmıştır.
Bu son kararnamenin yayınlandığı gün olan 19 Ocak’ta, Kadirov eski Stavropol Kray’ı
eski başbakanı Stanislav İlyasov’u Çeçenistan’ın Başbakanlığı görevine atamıştır.52
Çeçenistan’ın Duma temsilcisi milletvekili Aslanbek Aslayhanov bu atamayı şiddetle
eleştirmiştir. Aslayhanov’a göre Kremlin Çeçenistan’ı yerel yönetim seçimlerini
kazanamayan adaylar için teselli aracı olarak kullanmaktadır. Aslayhanov başbakanlık
51
Ibid., s. 193
52
KANBOLAT, s. 177
32
makamı için eski Çeçen liderlerden Salambek Hacıyev, Doku Zavgayev, Umar Avturkhanov
ve Ruslan Hasbulatov’un daha uygun isimler olduğunu iddia etmiştir.
Siyasal açıdan ise Kadirov, Çeçen toplumunun önde gelen temsilcilerinin katılacağı ve
kendisine bağlı faaliyet gösterecek bir danışma kurulu kurmaya çalışmaktadır. Bu kurul, yeni
yasalar çıkartarak Mashadov zamanında uygulanan hukuksal çerçeveyi değiştirmeyi
hedeflemektedir. Bu şekilde, Çeçenistan’daki kanunlar, federal kanunlarla uyumlu hale
getirilecektir. Yeni bir Çeçen anayasası ortaya koyacak olan bu kurul anayasayı halk oyuna
sunacaktır. Ayrıca bir seçim kanunu yapılarak yeni yöneticiler ve parlamenterler seçilecektir.
Ancak seçimlerin, çatışmaların bitmesinden itibaren iki yıl önce yapılması beklenmemektedir.
53
TANRISEVER, op.cit, 194
54
Ibid., s. 195
33
“Vladimir Putin’in sivil idareyi güçlendirmek üzere uygulamaya çalıştığı yeni
taktiklerin asıl amacı bir taraftan Moskova yanlısı güçlerin dağılmalarını önleyerek geniş halk
kitlelerini yanlarına çekmeye çalışmak iken diğer bir yandan da isyancı Çeçen liderlerin kendi
içlerinde bölünerek marjinalleşmesini sağlamaktır. Bu şekilde Çeçen isyancıların hem halk
arasında buldukları destek zayıflayacak, hem de kendi aralarındaki iktidar kavgaları nedeniyle
federal güçlere karşı eylem yapmaları zorlaşacaktır.
Bu çerçevede, Rus medya kuruluşları Çeçen güçlerin giderek daha çok bölündüğü
imajını yaymaktadır. Zaten Mashadov’un, Şamil Basayev ve Hattab ile ayrılıklarının çok
derin olduğu ortadadır. Bu bilgiye dayanarak Rus medyası Mashadov’un kendine bağlı
adamlarına Gürcistan, Azerbaycan ya da İnguş Cumhuriyetine giderek silahlarını
saklamalarını emrettiğini yazmıştır. Mashadov güçlerinin çekilmesi sayesinde, FSB güçlerinin
Basayev ve Hattab’ı kolayca yokedebilmesini sağlayacağını belirten bu haberler,
Mashadov’un gizlice Moskova ile işbirliğine girdiğini ima etmektedir. Bu iddialara cevaben
Aslan Mashadov kimsenin gücünün Çeçenleri bölmeye yetmeyeceğini belirtirken, kendisinin
de ülkeyi terk etmeyeceğini bildirmiştir. Kendinin meşru bir şekilde seçildiğini belirten
Mashadov, Moskova yanlısı liderleri onun koltuğuna oturmaya çalışmakla suçlamıştır.
34
Şamil Basayev liderliğindeki grupların Dağıstan’ı işgal girişimini engelleyememesini delil
olarak göstermektedir.56
Yeni stratejiyle anti-terör timleri Şamil Basayev ve Hattab 58 gibi Moskova’nın en çok
arananlar listesinin en başındaki kişileri ele geçirmeyi hedeflemektedir. Moskova’daki AVN
Askeri Haber Ajansı uzmanı Yuri Gladkeviç yeni taktiğin gerekçeşini şu sözleriyle ifade
etmiştir : “Bu tarz çatışmalar için ordu güçlerine ihtiyacımız yoktur. Ordu ve içişleri birimleri
hali hazırda çatışmalara katılmamaktadır. Çünkü isyancıların gücü ciddi düzeyde kırılmıştır.
Bu güçlerin boş kalmaları da bir disiplin sorunu yaratmaktadır.” Ancak FSB’nin bu yeni
görevinde başarılı olması, sivil nüfusun Çeçen direnişçilere uzak durarak sivil idareye destek
vermesiyle mümkün olacağından FSB’nin özellikle köylerdeki Çeçen halkla iyi ilişkiler
geliştirmesi gerekmektedir. Ancak bunun çok kolay olduğu söylenemez.
Rus halkı düzenli orduların Çeçenistan’dan çekilmesi planına büyük destek vermiştir.
26-28 Ocak tarihleri arasında 1600 yetişkinle yapılan bir kamuoyu araştırmasında Rus
vatandaşlarının %68’i Kremlin’in Çeçenistan’daki askerlerini azaltma kararını memnuniyetle
56
Ibid.
57
TANRISEVER, op.cit, s. 179
58
Hattab, Afganistan’da Mücahidin örgütü ile çalışan ve Çeçen savaşı sırasında komutanlık yapan, Ürdün asıllı
Arap bir askerdir. Araplarca desteklenen radikal örgütlerin içindeki en bilinen isimdir.
35
karşılamıştır. %23’ü ise bu karara karşı çıkmıştır. Aynı araştırmada %57’si henüz
isyancıların bastırılmadığını ancak geniş ordu güçlerinin katılımı olmadan da isyanın
bastırılabileceğini belirtmişlerdir. %58’i ise isyancıların tekrar kontrolü ele geçireceğini bu
durumda tekrar ordu güçlerinin cumhuriyete gireceğini belirtmiştir. Çoğu Rus vatandaşı
federal birlikleri Çeçenistan’da başarılı olmasını isterken bu başarının sağlanması için kendi
yakınlarının bizzat görev almasına sıcak bakmamaktadır. Zorunlu askerlik uygulaması olan
Rusya’da herkesin bu göreve çağırılabileceği düşünülürse Rusların bu çelişkili tutumu daha
iyi anlaşılabilir.59
SONUÇ
Çeçenistan olayına bir bütün olarak bakarsak, sorunu bir ya da birkaç nedene
bağlamanın zorluğu görülür. Tarihten gelen kinler, zaten bir imparatorluk yitirmiş olmayı
hazmedemeyen Rusya Federasyonu, bölgeyi Rusya için sine qua non kılan olgular, iç ve dış
siyaseti bir bütünmüş gibi algılayan bakış açısı, Çeçenlerin boyun eğmez bağımsızlık
mücadelesi, kilit kara Çeçenistan’ın durumunu iki taraf açısından da bir çıkmaz haline
getirmektedir. Rusya Federasyonu’nn izlediği yol, bölgenin kesinlikle Rusya toprağı olduğu,
gerekirse askeri operasyonlardan kaçınılmayacağı –ki bunu her fırsatta göstermektedir- ve
bunun yanı sıra yeni süreçte ekonomik ve sosyal unsurları da kullanacağı yönündedir. Ancak
Çeçenistan çıkmazının Rusya’ya aylık maliyeti 50 milyon doları bulmaktadır. Bu maliyetle,
Rusya’nın bu yöntemleri daha ne kadar uygulayacağı merak konusudur.
KAYNAKÇA
59
Ibid., s. 201
36
“Çirkin Politika Sahnesi : Çeçenistan”,
http://www.geocities.com/gokcek/docs/Cecenistan.htm
İBRAHİMLİ Halettin, “Çeçenistan ve Yeni Rusya”, Stratejik Analiz, Cilt 1, Sayı 3, Ankara,
Temmuz, 2000
LİEVEN Anatol, Chechnia : Tombstone of Russian Power, New Haven : Yale University
Press, 1999
SİRÈN Pontus, “The Battle for Grozny : The Russia Invansion of Chechnia, December 1994-
December 1996”, Ben Fowkes, Russia and Chechnia The Permanent Crisis, (içinde),
London : Macmillan Press Ltd, 1998
37