You are on page 1of 37

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ
1. RUS – ÇEÇEN İHTİLAFININ TARİHSEL ARKA PLANI
2. SSCB’NİN DAĞILMASINDAN SONRA RUS – ÇEÇEN İLİŞKİLERİ
3. DUDAYEV’İN YÖNETİMİ
4. RUSYA FEDERASYONU’NUN TAVRI
A. Rusya Federasyonu’nun Genel Tavrı
B. Rusya Federasyonu’nun Çeçenistan’a Tavrı
5. YELTSİN’İN TUTUMU
6. I. RUS – ÇEÇEN SAVAŞI
A. ÇEÇENİSTAN MÜDAHALESİNİN NEDENLERİ
1. Rusya Federasyonu’nun Bütünlüğünün Korunması
2. Federasyon İçindeki Diğer Cumhuriyetlere “Kötü Örnek” Olması
3. Çeçenistan’ın Suç Bağlantıları
4. Petrolün Ve Boru Hatlarının Kontrolü
5. Yeltsin’in İç Politika’daki Destek Arayışları
6. Askeri Kurumlardaki Bürokratların İstekleri
7. Rus Askerlerinin Esir Alınması
B. SAVAŞIN GİDİŞATI
7. PUTİN YÖNETİMİ
8. II. RUS – ÇEÇEN SAVAŞI
9. II. SAVAŞIN GİDİŞATI
10. KREMLİN’İN “YENİ” YAKLAŞIMININ ANAHTARLARI
11. YİNE PETROL
12. ULUSLARARASI TOPLUMUN OLAYLARA TEPKİSİ
13. PUTİN’İN YENİ ÇEÇENİSTAN BEKLENTİSİ
A. Moskova Yanlısı Çeçen Yönetimi
B. Çeçen İsyancıların Durumu : Böl ve Yönet Politikası
SONUÇ
KAYNAKÇA

1
GİRİŞ

Sovyet sisteminin çöküşüyle beraber eski S.S.C.B cumhuriyetlerinde başlayan


bağımsızlık hareketleri kısa zaman içerisinde Kuzey Kafkasya'yı da etki alanı içerisine
almıştır. İlk önce Abhazya 1922 anayasasına dayanarak Gürcistan'dan ayrılmış, hemen
ardından Çeçenistan 1991 yılı sonunda diğer cumhuriyetlerle aynı hukuki dayanaklar
içerisinde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Ancak Rusya, ne Abhazya’nın ne de Çeçenistan’ın bağımsızlık ilanını tanımıştır. Tam


aksine kendi toprakları olduğu iddiasıyla 1994 yılı sonunda Rus ordusu Çeçenistan'a
girmiştir.1 “1991’de, Sovyetler Birliği’nin neredeyse hiç bilinmeyen bir parçası olan
Çeçenistan küçük dağlık bölgesi, SSCB’nin politik ve coğrafi kenarlarındaki sayısız bölgeden
biriydi. 3 yıl sonra bölge, II. Dünya Savaşından beri Rusya topraklarında sahneye konan en
büyük askeri seferberliğin hedefi olmuştur.”2 Dünyayı hayrete düşürecek, Rusya'nın
mağlubiyeti ile sonuçlanacak savaş iki sene devam etmiştir. Savaş sonrası Rus ve Çeçen
hükümetleri temsilcileri arasında imzalanan antlaşmalar, Çeçenistan’ın cephede kazandığı
savaşı siyasi arenaya taşımışlardır.

Fakat Rusya antlaşma hükümlerini yerine getirmeyi değil, üç yıl süresince Çeçenler
aleyhinde propaganda yapmayı ve Çeçenistan'ı ilhak edebilmek amacıyla ordusunu revize
etmeyi tercih etti. Üç yıl boyunca yapılan hazırlık, 1999 yılı sonunda Rus ordusunun
Çeçenistan'a yeniden girmesi ile sonuçlandı.3

1. RUS – ÇEÇEN İHTİLAFININ TARİHSEL ARKA PLANI

Rusya ve Çeçenistan arasındaki ihtilaf uzun tarihsel köklere sahiptir ve Çeçenistan


Cumhuriyeti’nde son zamanlarda şiddetlenen savaş, ancak, iki kültür arasında yüzyıllardır
devam eden mücadeleye bakılarak anlaşılabilir. Rus birliklerinin Çeçenlerle ilk savaştığı
1722’den beri, Çeçenler kendi siyasi ve kültürel bağımsızlıklarını geri kazanmak için ısrarla

1
“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,
http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.
2
Robert Seely, Russo-Chechen Conflict, 1800-2000 : A Deadly Embrace, London : Frank Cass Publishers,
2001, s. 25
3
“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,
http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.

2
çabalarlarken Ruslar Çeçenistan’ı kontrol altına almak ve yönetmek için – başarıyla -
çalışmışlardır. Kuzey Kafkasya’da ilk Çeçen direnişi Şeyh Şamil önderliğinde başlamış ve 30
yıl sürmüştür. Şeyh Şamil, Ruslara karşı direnen Kuzey Kafkasya’daki Müslüman grupların
çoğunu birleştirerek efsanevi bir statü elde etmiştir ve böylece Çeçenlerin ulusal kahramanı
olmuştur. Bu noktadan sonra Ruslar için en tehlikeli düşman olmuştur. 1837’de Rusların
Kafkasya’dan sorumlu komutanı Evgeni Golovin “Şamil yaşadığı sürece biz onun tarafından
köleleştirilen kabilelerin gönüllü olarak boyun eğmesini ummamalıyız ve karşı koyma en
yüksek şekilde sürecektir... Biz bugüne dek Şamil kadar tehlikeli ve vahşi bir düşman
görmedik.” diyordu. 1859’da Şeyh Şamil’in yakalanmasıyla Çeçenler, Çarın kontrolü altına
girmişlerdir.4

Birinci Dünya savaşı sürerken Rusya'da baş gösteren iç karışıklıklar Kuzey


Kafkasya'nın bağımsızlığa ulaşabilmesi için uygun bir zemin hazırlamıştır. Kuzey Kafkasya
halkları (bugünkü Çeçenistan, İnguşetya, Dağıstan, Adigey, Abhazya, Osetya, Karaçay-
Çerkesya, Kabardey-Balkarya) birleşerek 3 Mayıs 1917 tarihinde Terekkale (Vladikavkaz)
şehrinde Birinci Büyük Halk Kurultayı ve 18 Eylül 1917'de İkinci Büyük Halk Kurultayını
topladılar. Ve bu kurultaylarda alınan kararlar doğrultusunda 11 Mayıs 1918 tarihinde "Kuzey
Kafkasya Cumhuriyeti" adı altında bir devlet kurulduğu bir nota ile tüm dünyaya ilan
edilmiştir.5

1917-18 Bolşevik İhtilali’nde çok sayıda Müslüman Kızılordu’ya katılmış ve 1920’de


komünistler Kuzey Kafkasya ve Orta Asya’daki Müslüman liderler arasında büyük destek
bulmuşlardır. Bu dönemde, Bolşevik önderliği bu liderlerin tüm isteklerini karşılamıştır. Yarı
bağımsız bir varlık olan “Mountain Republic” (Dağ cumhuriyeti) 1918’de kurulan ve 1921’e
kadar statüsünü korumuştur.6

Osmanlı İmparatorluğu tarafından da tanınan genç Cumhuriyet daha ilk yılını


doldurmadan beyaz orduyla savaşmak zorunda kaldı. Ardından da iç karışıklıklarını atlatarak
Brest-Litovsk antlaşması ile de batıda durumunu sağlamlaştıran Bolşeviklerin Kızıl ordusu
Kuzey Kafkasya'ya saldırdı. 1921 yılı haziran ayında Bolşevik ordu Kuzey Kafkasya'yı

4
Pontus Sirén, “The Battle for Grozny : The Russia Invansion of Chechnia, December 1994-December 1996”,
Ben Fowkes, Russia and Chechnia The Permanent Crisis, (içinde), London : Macmillan Press Ltd, 1998, s. 92
5
“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,
http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.
6
SİRÈN, loc.cit.

3
tamamen istila etmiş ve yaşamına son verilen Cumhuriyet ilk önce iki, daha sonra da yedi ayrı
yönetim birimine bölünmüştür. Ancak komünistlerin iç savaştan sonra yerel siyasi
otonomileri azaltmışlardır ve bölgedeki Bolşevik – Müslüman ilişkisi bozulmuştur. Ağustos
1920’de Çeçenistan - İnguşetya’da ve Dağıstan’da Sovyet karşıtı bir ayaklanma (isyan)
patladı. Bir askeri mücadele 1921’e dek devam ettikten sonra, Bolşevik güçleri bağımsızlık
hareketlerini ezdiler ve baştan başa tüm bölgede komünist yönetim kurdular. Bununla birlikte,
Kuzey Kafkasya’daki bazı bölgelerde çatışmalar 1925’e dek sürdü.7

Ruslar ile Çeçenler arasındaki ilişkiler, komünist dönem boyunca 19. Yüzyıldakinden
daha iyi değildir. 1929’da Çeçenler, Shita Istamulovin önderliğinde, Bolşevik hükümetine
karşı ayaklandılar. İhtilafa bir son getirmek için, Josef Stalin 1930 baharında bunları
(ayaklananları) kapsayan bir af ilan etmeye ikna edildi. Bu alicenaplık (yüce gönüllülük) uzun
sürmedi ve 1937’de, tasfiyelerin korku dolu dönemi boyunca, Stalin’in gizli polisi Çeçen-
İnguş Cumhuriyeti’ndeki 14,000 kişiyi tutukladı, bunların büyük kısmı idam edildi. Sovyetler
Birliği kötü akıbetli Kış Savaşı’nda (Aralık 1939 - Mart 1940) Finlandiya’ya karşı savaştığı
zaman, Stalin’in baskıcı politikaları 1939’da bir ayaklanmayı provoke etti. Bu kez Hasan
Israilov tarafından yönetilen Çeçen isyanı sınırlı bir alanda idi ve tamamen başarısızdı. 8
Çeçenler, 1942’de Kuzey Kafkasya ve Volga havzasının içlerine kadar saldıran NAZİ’lere
yarım etmekle suçlanmışlardır. Anti – Sovyet operasyonlarda nüfusun ne kadarının yer aldığı
net değildir, ama isyanlar Stalin’e Çeçen nüfusunun önemli bir bölümünün yurttan sürülmesi
için bahane sağlamıştır ve 22 Şubat 1944’te 500,000 – 700,000 Çeçen’in Sibirya’ya zorla
gönderildiği ve tüm Çeçen halkının neredeyse yarısının, kötü beslenme, sefalet ve maruz
kalınanlardan ötürü öldüğü bir yolculuk başlamıştır. Şu belirtilmelidir ki Çeçenler
yurtlarından sürülen tek millet değildir, Karaçay, Balkar ve İnguş halkları da Orta Asya’ya,
Kazakistan’a ve Sibirya’ya sürülmüşlerdir. 1956’da Kruşçev tarafından Çeçenler’e eski
hakları iade edilmiş ve evlerine dönmelerine izin verilmiştir.9

1950’ler ve 1960’lar Çeçenistan’daki hızla artan petrol üretiminin ve rafine işlerinin


canlanmasında Rus göçü akışına ( göç etmesine) tanıklık etti. Bununla birlikte cumhuriyetteki
artan Slav mevcudiyetine rağmen, Çeçenler kendi geleneksel inançlarını ve alışkanlıklarını
terk etmekte çok yavaşlardı. Örneğin, 1972’de yürütülen bir araştırma Çeçenlerin sadece %

7
Ibid.
8
Ibid., s. 94
9
SEELY, op.cit, ss. 82-84

4
22’sinin inançlarından vazgeçmişken, % 53’ünün dindar olduğunu” göstermiştir.
(cumhuriyetteki Ruslar için bu rakamlar sırasıyla % 12 ve % 69’dur.)

2. SSCB’NİN DAĞILMASINDAN SONRA RUS – ÇEÇEN İLİŞKİLERİ

Çeçenler Rus ya da Sovyet otoritesine boyun eğmeye asla razı olmamışlardır. İlki
çarlara karşı ve sonrakiler komünistlere karşı olan sayısız savaşlar ve isyanlar, bunun çok
sayıda kanıtlarıdır. Bununla birlikte, 1991’e dek onlar Sovyet yönetiminden ayrılmayı
başaramamışlardır. 1991 demokratik devrimi SSCB’yi süpürdüğü ve yeni bir siyasi çağa yol
açtığı zaman, Çeçenler Rusya Federasyonu’ndan bağımsızlıklarını ilan ettiler ve Çeçen
Cumhuriyeti bölgesindeki Rusya’nın siyasi nüfuzuna etkili şekilde son verdiler.10

Öte yandan 1991 baharında ve yazında Çeçenler, Gorbaçov’un zayıflatılmasında ve


komünist liderliğin ortadan kaldırılmasında faydalı araçlar olmuşlardır. Bu dönemde Çeçenler
çoğunlukla Yeltsin’i desteklemişler, onun “iyi Çar” olacağına ve kendilerine geniş
özgürlükler vereceğine inanmışlardır. Yeltsin, Dudayev ve destekçilerinin politik olarak
istikrarsız ve saldırgan oldukları, Rusya Federasyonu içinde bir rol oynamayı reddettikleri ve
birlik cumhuriyetlerindeki milliyetçiler gibi bağımsızlık eğilimlerine sahip oldukları iyice
belirginleştiği zaman, 1991 kışında hatasını fark etmiştir.11

Çeçenler bağımsızlıklarını elde etmek için ne denli hevesliyken, Rusya da o derecede


bölgedeki hegemonyasını korumaya düşkündü ve yeni bağımsız Rus devleti bağımsız bir
Çeçenistan’ı asla kabul etmezdi ve tanımazdı. General Cahar M. Dudayev ve onun Çeçen
Ulusal Kongresi12 askeri bir darbe ile 6 Eylül’de yönetime el koyduktan ve Grozni’deki
hükümetin görevine son verdikten sonra, Çeçen – İnguş Cumhuriyeti 1 Kasım 1991’de
bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Aracılık etmek için Rus Parlamentosunun girişimlerinin
reddedilmesinden sonra, Yeltsin cumhuriyette Moskova otoritesini teyit etmek için (o
zamanki) Sovyet silahlı kuvvetlerini Çeçenistan’a gönderdi. Bununla birlikte, onlar
cumhuriyetten geri çekilmeden önce Rus Yüksek Sovyet’i askeri operasyonu onaylamayı

10
SİRÈN, op.cit, s.94
11
SEELY, op.cit., s.35
12
Çeçen Ulusal Kongresi, OKChN, Kasım 1990’da Çeçenistan’ın statüsünü - diğer 15 birlik cumhuriyeti gibi
merkezi otoritelerle aynı düzeyde görüşmelerde bulunmayı olanaklı kılmak için - “otonom” cumhuriyetten bir
“birlik” cumhuriyetine değiştirme çabası içinde cumhuriyetin farklı siyasi unsurlarını birleştirmek amacıyla
kurulmuştur. İlk toplantısında 1000 temsilcisi bulunan kongrede Y. Soslambekov, Y.Mamodayev ve Z.
Yanderbiyev sözü geçen 3 önemli kişidir.

5
reddettiği zaman, Rus birlikleri Grozni havaalanından çok az uzağa ilerlemişlerdi ve Çeçen
savaşçılarla sadece ara sıra çarpışmalara giriyorlardı. Bu noktada silahlı kuvvetler
Çeçenistan’a karşı bir operasyonda yer almayacaklarını da açıkça ilan ettiler. Gergin ateşkesi
izleyen 3 yıl boyunca Çeçenistan ekonomik olarak Rusya’ya bağımlı iken siyasi olarak de
facto bağımsızdı.13

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Çeçenistan’daki Rus askeri varlığının


temeli hızla çürütülmüş ve Rusya, utanç verici şekilde, silahlı kuvvetlerini cumhuriyetten
çekmek zorunda kalmıştır. 12. Motorize piyade eğitim tümeninden oluşan Çeçenistan’daki
Rus askeri güçleri, Şubat 1992’ye dek cumhuriyetten çekilmelerini tamamladılar. İzleyen
aylarda Çeçen savaşçılar Rus askeri bileşimini kuşattılar ve ( provokasyonlara cevap
vermemek için sıkı emirler alan ) alayı korkutmak için çeşitli şekillerde ilerlediler. 6 Haziran
1992’de Başkan Dudayev Rus birliklerinin askeri araç gereçleri olmaksızın 24 saat içinde
Çeçenistan’dan çekilmelerini talep etmiştir. Savunma Bakanı Pavel Grachev’in emriyle
görevliler ve onların aileleri aceleyle tahliye edilmiştir. Zorla geri çekilmenin sonucunda 1,11
milyar ruble değerindeki silahlar ve araç gereçler Çeçenistan’da bırakıldı. Ancak, resmi
olarak birliklerin silahlarının % 50’sinin Çeçenlere satıldığı duyurulmuştur. Çarpışma
ekipmanlarını, motorlu araçları ve diğer askeri materyalleri kapsayan bu “silah transferi”
Çeçen ihtilafı gerçekten başladığı zaman Rus Savunma Bakanlığı için önemli bir sıkıntı
olmuştur. Rus güçlerinin Çeçenistan’dan onur kırıcı çekilmesi, Aralık 1994’teki saldırının
arka planındaki faktörlerden olmuştur. Askeri yapılanma içindeki unsurlar, iki yıl önceki Rus
garnizonunun zorla boşaltılmasının öcünü almaya kesinlikle hevesliydiler.14

3. DUDAYEV’İN YÖNETİMİ

Başkan Dudayev’in yönetimine direnen çeşitli politik hareketler kurulduğu zaman


Çeçenistan’daki ihtilaf yavaşça tırmanmıştır. Dudayev, 10 Kasım 1992’de cumhuriyette (o
zamandan beri birkaç kez uzatılan) bir olağanüstü hal ilan etti. 1993 baharında Çeçen
parlamentosunda Dudayev’i suçlamak için bir önerge sunulduğu zaman, cumhuriyet açıkça
savaşan gruplar arasında bölünmüştü. O, parlamentoyu feshederek ve en küçük bir
ayaklanmayı ezerek yanıt verdi. 5 Haziran 1993’te Dudayev’in ulusal muhafız alayı,
hükümetin yapısını ve Çeçen halkının cumhuriyetteki yönetici ve kanun koyucu organlara

13
SİRÈN, loc.cit.
14
Ibid.

6
güvenini belirlemek için yapılan bir halk oylamasını bozdu. Çok sayıda oy Ulusal
Muhafızlarca yok edildi ve muhalefetin siyasi canlanması / toplanması dağıtıldı. Bundan
sonra Dudayev Çeçenistan’ı resmi emirle yönetti ve o elbette bir derece halk desteği
kazanırken açıktır ki önemli muhalefetle de karşı karşıya kaldı. Bu, Haziran 1994’te Çeçen
Cumhuriyeti Halklarının 2500 delegesi Geçici Konsey’in yönetimini onayladığı ve Dudayev’i
istifa etmeye çağırdığı zaman, kendini açıkça gösterdi.

Dudayev’in yönetimi neredeyse hiç demokratik değilken, Çeçenistan’daki diğer


politik gruplar da daha fazla siyasi yasallığa sahip olduklarını iddia edemezler. Geçici Konsey
ve diğer muhalif gruplar Dudayev’inkinden ancak biraz daha iyi politik geçmiş sicillerine
sahiptirler. Çeçen Geçici Konseyi lideri Umar Avturkhanov Dudayev’e karşı gizli bir savaş
yürütmek için Temmuz 1994’te Moskova’dan 2 milyar ruble aldığını kabul etmiştir. Bir başka
muhalif lider Ruslan Labazanov bir hapishane mahkumuydu ve Dudayev’in Ekim 1991’de
yönetime el koyması sırasında firar etmişti. Bu açık ki, Çeçenistan’da yapılacak açık ve adil
seçimlere kadar hiçbir siyasi grup ya da lider siyasi yasallığını iddia edemez.

4. RUSYA FEDERASYONU’NUN TAVRI

A. Rusya Federasyonu’nun Genel Tavrı

1993’ten itibaren, SSCB’nin dağılmasının verdiği şoku atlatmaya başlayan Rusya


Federasyonu, Kafkasya’nın da içinde bulunduğu eski SSCB alanı içerisindeki politikalarını
bir dizi doktrin yayınlayarak yeniden belirlemeye başlamıştır.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin tarafından onaylanan 23 Nisan 1993
tarihli belgede, SSCB’nin dağılması sonrası geleneksel “Rus Dış Politikası’nın Esasları”
tekrar belirtilmiştir. Söz konusu belgede özet olarak, BDT sınırları içindeki Rus nüfuz
alanının korunması ve BDT üyeleri ile ortak güvenlik sistemi oluşturmak için askeri ve siyasi
alanda işbirliğinin genişletilmesi belirtilmiştir. Yeltsin’in onayladığı belgenin yanı sıra
1993’te açıklanan “Yakın Çevre Doktrini” ile BDT üyeleri “Yakın Çevre” olarak
tanımlanarak, Rusya Federasyonu’nun eski SSCB alanına yönelik politikası ayrıntılı biçimde
açıklanmıştır. Söz konusu doktrinde, özet olarak, Yakın Çevre ülkelerinin ekonomik ve
güvenlik açısından Rusya Federasyonu ile bütünleşmelerinin gerektiği, yabancı devletlerin
eski SSCB alanında nüfuz edinme çabalarının önlenmesinin zorunlu olduğu, bu bölgenin

7
güvenliğinden ve istikrarından sorumlu olan ve bölgeye müdahale hakkı bulunan yegane
devletin Rusya Federasyonu olduğu belirtilmiştir. Geleneksel Rus Dış Politikasının çağdaş
koşullara uygun biçimde biçimlendirilmesinin sonucu ortaya çıkan Yakın Çevre Doktrini
Rusya’nın SSCB’nin dağılması ve Sovyet sosyalizminin çökmesine rağmen, yine de
yayılmacılığına son vermeyeceğinin, geleneksel hedeflere yönelik politikalarının
değişmeyeceğinin somut bir belgesi olmuştur. Böylece Rusya Federasyonu’nun eski SSCB
bölgesinde 1993’ten itibaren yoğunlaşan müdahale çabaları Kafkasya bölgesinde de etkilerini
göstermeye başlamıştır.15

B. Rusya Federasyonu’nun Çeçenistan’a Tavrı

1993’ten beri Rus hükümeti, Dudayev’in yönetimini devirmeyi deneyen çeşitli


muhalif grupları, en bilineni Geçici Konsey, desteklemiştir. Dudayev kendisi, Rus Federal
Karşı İstihbarat Servisi’ni (FSK) sorumlu tuttuğu, 5 suikast girişiminin hedefi olmuştur. Rus
hükümetinin uzun dönemli stratejisi, askeri operasyonlara açıkça karışmış bulunmaksızın
muhalif grupları desteklemek olmuştur. Bu, Grozni’ye karşı, bir Geçici Konsey saldırısını
desteklemek için ilk kez Rus görevlilerin gönderildiği Eylül 1994’e kadar ki Rus politikasıdır.
Rus askerleri, Çeçenistan’da gücü ele geçirmek için yeterli askeri araçlara sahip olmayan
Geçici Konseyde güç dengesini değiştirmek için, gizli operasyonda kullanıldılar. Dudayev’in
belirgin siyasi zayıflığı, kesin bir operasyonla Çeçen krizini sonuçlandırmak için Grozni’yi
işgal etmeye karar veren Rusya yönetiminin bazı unsurlarını ayartıyordu. Bununla birlikte,
Çeçenistan’daki gizli operasyonlarda Rus askerlerinin toplanmasını kimin emrettiği ( kimin
yetkilendirildiği ) net değildir. Operasyonun Yeltsin’in açık onayına sahip olmaması, ama
“güç bakanlıkları”ndan birinin (İçişleri Bakanlığı ya da Federal Karşı İstihbarat Servisi)
Yeltsin’in bilgisi olmaksızın Rus askerlerinin toplanmalarını emretmiş olması mümkündür.16

5. YELTSİN’İN TUTUMU

Ancak şu açıktır ki, Yeltsin, 1991’de Grozni’ye düzenlenen başarısız askeri


operasyondan beri, Çeçen Cumhuriyeti’ne Rus savaş birliklerini göndermek için gönülsüzdü.
Çeçenistan Rusya’nın bölgedeki stratejik ve ekonomik çıkarları için sadece sınırlı bir öneme
sahipti ve bu yüzden askeri bir operasyonun içerdiği riskleri Rusya içerisinde haklı göstermek
15
Hasan Kanbolat, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savaşı”, Avrasya Dosyası,
Ankara, 2001, ss. 167 - 168
16
SİRÈN, op.cit., ss. 95-96

8
zordu. Buna ek olarak, Yeltsin Sovyetler Birliği’nin parçalanmasıyla demoralize olmuş askeri
yapılanmanın şiddetle farkındaydı ve yeni Rus devletinin iç mücadelelerine müdahaleye daha
az hevesliydi. Yeltsin’in kabinesinde Çeçenler’e karşı güç kullanmayı destekleyenler mevcut
iken, örneğin Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Sergei Shakrai, Yeltsin 1991 sonrası
3 yıldan beri krizi askeri müdahale yoluyla çözmek için yapılan baskıları direniyordu. O sık
sık Kafkasya cumhuriyetine birlikleri göndermeye isteksiz olduğunu dile getiriyordu :
Ağustos 1994’te Yeltsin “Çeçenistan’da zora dayanan bir müdahale izin verilemezdir. Biz
Rusya’da etnikler arası çatışmalardan kaçınmayı başarıyoruz çünkü zora dayanan baskıcılık
yapmaktan kaçınıyoruz. Eğer biz bu ilkeyi Çeçenistan’da bozarsak Kafkaslar ayağa kalkar. O
kadar çok karışıklık ve kan dökümü olur ki, ondan sonra bizi hiç kimse affetmez.” diyordu.
Eylül 1994’te Yeltsin, Çeçenistan’da hiçbir durumda askeri müdahale olmayacağını
vurgulayarak bu noktayı yineledi. Yeltsin, gizli operasyonlarda hükümetin katılımı aşikar
olana dek ve Rus görevlilerin Kasım 1994’te Grozni’de esir alınmasına dek, cumhuriyette bir
askeri müdahaleyi kabul etmedi.

Rus hükümeti, Rusya tarafından kuşatıldığı düşünülen Çeçenistan’da etkili bir


ekonomik ambargonun uygulanmasında şaşırtıcı şekilde başarısız oldu. ( cumhuriyetin
Gürcistan’la paylaştığı 50 km.lik bir dağlık sınır bölgesi hariç ) Rus ambargosu 1993’ten beri
Çeçenistan’daki kamu hizmetlerini şiddetle azaltırken, cumhuriyetteki silah ve petrol
ticaretini durdurmadı. Rafine edilmek için önceden Grozni’ye pompalanan mevcut Sibirya
petrolü 1993 baharında azaldı. Bu havacılık yağlarının ve parafinin üretiminin ve rafinerisinin
kesilmesine neden oldu. Rus hükümeti Çeçen petrolünün ihracını da durdurdu, çünkü bunlar
Rus toprağından ya da Rusya’nın kontrolündeki topraklardan geçiyordu. Bununla birlikte, 24
Aralık 1994’e kadar petrolün cumhuriyetten dışarıya çıkışına izin verildi. Şu açıktır ki, petrol
gönderimi, petrolü uluslararası piyasalara taşıyan Novorosisk Boliv boru hattını kullanımına
izin veren bazı Rus yetkililerin sessiz onayına sahipti ve Dudayev’in güvenlik şefine göre,
petrol satışının gelirleri Rus ve Çeçen görevliler arasında düzenli olarak paylaşılıyordu. Çeçen
savaşının arka planı hakkında Rus Analitik Merkezi’nce hazırlanan bir raporda, merkezin iki
araştırmacısı Emil Pain ve Arkady Popov, diğer bir çok sorunun yanında, “Dudayev nasıl
oluyor da Rus boru hatları vasıtasıyla petrol ihraç edebiliyor ve bu paraları silah almak için
kullanabiliyor ve federal yetkililer, uluslararası ajanslar yasadışı uyuşturucu trafiğiyle ilgili
uyarı yaptığı zaman Grozni’ye gelen ve giden özel uçuşlara neden izin veriyorlar” sorularını
yanıtlamak için tam bir araştırma önermişlerdir. Bu açıdan bakılınca açıktır ki, Rus

9
bürokrasisindeki bozucu rüşvetçilik ekonomik yaptırımların uygulanmasını imkansız kılmıştır
ve Çeçen Cumhuriyeti’ndeki siyasi elitlerin ayakta kalmalarına yardım etmişlerdir.17

Rusya ile Çeçenistan arasındaki ilişki geçen iki yüzyıldır devam eden krizlerden
biridir. Çarlar Kuzey Kafkasya’yı fethettiler ve onların fetihleri komünist dönem boyunca
pekiştirildi, ama Çeçenistan - 1860’larda, 1920’lerde ve 1930’lardaki silahlı ayaklanmalarında
gösterdiği gibi - asla tamamen uzlaştırılmadı. II. Dünya Savaşı boyunca Çeçen halkının zorla
yurttan sürülmesi ve baskıcı Sovyet güvenlik organları Çeçenlerin savaş sonrası yıllar
boyunca merkezi otoritelere meydan okumaktan aciz olmalarını sağladı. Bununla birlikte,
Sovyet devleti 1991’de parçalandığı zaman, Çeçenler fırsat yakaladılar ve bağımsızlıklarını
ilan ettiler. Rus hükümetinin derhal yanıtı ayaklanmayı silahlı güçle ezmek oldu, ama içinde
bulunulan siyasi kaos, SSCB’nin dağılması ve askeri yapılanmanın muhalefeti nedeniyle
Çeçen Cumhuriyeti’ne 1991’de saldırılmadı. İzleyen yıllarda, Rus hükümeti, cumhuriyette
Moskova’nın hakimiyetini yeniden kurmak için bir teşebbüs içinde, gizli operasyonlar
aracılığıyla Dudayev’in yönetimini istikrarsızlaştırmayı denedi. İlk girişimler başarısız
olurken, Rusya gizli operasyonlardaki askeri rolünü arttırdı ve Rus görevlileri paralı asker
olarak göndermeye başladı ve cumhuriyetteki askeri dengeyi değiştirmek için muhalif güçlere
yoğun araç gereç sağladı. Dudayev’e karşı yürütülen 5 gizli operasyonun tamamı Federal
Karşı İstihbarat Servisi tarafından örgütlenmişti. Grozni’deki savaş bu tür bir operasyonun
niyetlenilmemiş bir sonucudur.

6. I. RUS – ÇEÇEN SAVAŞI

A. ÇEÇENİSTAN MÜDAHALESİNİN NEDENLERİ

11 Aralık 1994’te Rusların Çeçenistan’a saldırı kararının neye dayandığı pek açık
değildir. İhtilafın her iki tarafının –Çeçen savaşının belirgin bir özelliği olan- propaganda
çabaları Çeçenistan’da çok zor olan Rus saldırısına yol açan olayların tam ve objektif bir
analizini yapmaktadır. Çağdaş Rus politika yapımı politik güç kurumlarından ya da
kurullarından ziyade şahısların idaresi altındadır.

17
Ibid.

10
Rusya’nın Çeçenistan’a saldırması çeşitli nedenlerle açıklanabilir. “Rusya
Federasyonu’nun dağılmasının önlenmesi”, “bir hukukun uygulanması çabası, gelecek
başkanlık seçimlerinden önce Başkan Yeltsin’in halk desteğini artırma çabası”, “Rus askeri
kurumunca çevrilen bir entrika”, “Rusya’nın Kafkaslardaki stratejik ekonomik çıkarlarını
korumak için tasarlamış bir önlem” gibi birçok açıklamalar yapılmaktadır. Bu açıklamalardan
hiçbiri Rus saldırısını başlatan öncelikli neden değildir : bu hipotezler eksiktirler çünkü bunlar
Rusya’nın Çeçenistan’a saldırısını, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından iki ulus
arasındaki tırmanan güç mücadelesiyle açığa çıkan bağımsız bir olay olarak yorumlamaya
çalışmaktadırlar.

1. Rusya Federasyonu’nun Bütünlüğünün Korunması

Çeçen operasyonunu mazur göstermek için yapılan bir resmi açıklama, Rusya
Federasyonu’nun birliğini ve ülkenin anayasal düzenini korumak için bunun gerekli
olduğudur. Yeltsin bu görüşlerini saldırıdan önce ve sonra dile getirmiştir. 13 Aralık 1994’te
“hükümetin eylemleri Rusya’nın bütünlüğüne ve Çeçenistan’daki ve diğer yerlerdeki
vatandaşlarımızın güvenliğine yönelik tehdit ve siyasi ve ekonomik durumun
istikrarsızlaşması olasılığı nedeniyle harekete geçirilmektedir” demiştir. Yeltsin 27 Aralık
1994’te ulusal bir televizyona verdiği demeçte de aynı şeyleri söylemiş, “Rus askerleri
Rusya’nın bütünlüğünü savunmaktadır ve hiçbir coğrafi alanın Rusya’dan ayrılmaya hakkı
yoktur ve Dudayev’in yönetimi illegaldir ve anayasaya aykırıdır” demiştir. Bu açıklamalar
Güvenlik Konseyi sekreteri Oleg Lobov tarafından da defalarca tekrarlanmıştır. Lobov, “Eğer
Batı Çeçen Cumhuriyeti’nin Rusya’dan ayrılmasını desteklerse ve böylece Rusya’nın
parçalanmasının yolunu açarsa, bunun hem soğuk savaş yıllarına bir dönüşe hem de
Yugoslavya benzeri bir trajediye yol açacağını” söylemiştir. Bir dışişleri bakanlığı sözcüsü
Grigory Karais de 12 Ocak 1995’te aynı hassasiyeti dile getirmiş ve “ayrılıkçı ve suçlu rejim
etkisiz hale getirilmezse, bunun Rusya’da Yugoslav senaryosunun bir tekrarına yol açacağını”
belirtmiştir. Yine (o zamanın) Başbakan vekili V. Çernomirdin, “Çeçen Cumhuriyeti
Rusya’nın bir parçasıdır ve federasyonun diğer üyeleri gibi bizim devletimizin temel yasasına
kayıtsız şartsız uymak zorundadır” diye eklemiştir.18

18
Ibid., ss.97-98

11
2. Federasyon İçindeki Diğer Cumhuriyetlere “Kötü Örnek” Olması

Rus hükümet yetkilileri, demeçlerinde, Çeçenistan’a federasyondan ayrılması için izin


verilmesi halinde federasyon içindeki diğer cumhuriyetlerinde kaçınılmaz olarak siyasi
bağımsızlık talep edeceklerini ve tüm federasyonun bir çığ gibi çökebileceğini
vurgulamışlardır. Daha spesifik olarak, bazı mineral zengini cumhuriyetlerin, örneğin politik
ve ekonomik kararların alınmasında kendi parlamentolarının rolünün genişletilmesini çoktan
dile getirmiş olan Tataristan ve Başkurdustan’ın, Çeçenistan örneğini izleyecekleri endişesini
dile getirmişlerdir.

Rusya Federasyonu’ndaki güç organları; başkanlık, hükümet bakanları ve Güvenlik


Konseyi federasyonun birlik ve bütünlüğüne çok düşkündürler. Resmi demeçlerde saldırının
ilk nedeni olarak, “Rusya’nın bütünlüğünün korunması” üzerinde durulmuş ve “askeri
operasyonun Çeçenistan’ın Rusya Federasyonu’na yeniden entegrasyonu sağlama çabasının
bir sonucu olduğu” söylenmiştir. Bununla birlikte bu demeçlerde gerçeklerden ziyade siyasi
beklentiler dile getirilmiştir.

Rusya’nın Çeçenistan’a silahlı müdahalesi, tüm ayrılıkçı düşünen cumhuriyetlere


“federal hükümetin Rusya’nın bölgesel bütünlüğünü korumak için kanlı eylemlere girişmeye
hazır olduğunu” göstermiştir. Ancak, iç savaşın önlenmesi ya da Rusya Federasyonu’nun
bütünlüğünün korunması Aralık 1994’te Çeçenistan’daki askeri operasyon için ilkesel bir
neden değildi. Zira 1991-94 arasında Çeçenistan’dan başka, Rusya Federasyonu’ndan
ayrılmaya teşebbüs eden hiçbir cumhuriyet yoktu. Onlar politik bağımsızlıktan çok ekonomik
bağımsızlıkla ilgileniyorlardı. Ve federal hükümet bunu talep eden cumhuriyetlere önemli
derecede ekonomik egemenlik bahşetmeye hazırdı. Örneğin Tataristan 3 Şubat 1994’te Rusya
ile cumhuriyetin siyasi liderlerine – vergilendirme, diğer devletlerle ekonomik ilişkiler kurma
ve krediler alma gibi - ekonomik konularda önemli yetkiler veren bir antlaşma imzalamıştı.
Benzer antlaşmaların Kabardino-Balkaria, Başkurdustan ve Kaliningrad eyaleti ile de
imzalanması düşünülüyordu. Şu açıktı ki, cumhuriyetler ekonomik olarak Rusya’nın
pazarlarına ve kaynaklarına bağımlı idiler ve siyasi bağımsızlık onlara çok az yarar
sağlayabilecekti. 19

19
Ibid., s. 100

12
Bundan başka, Çeçenistan 3 yıldır de facto bağımsızdı, bu durum niçin Aralık 1994’te
aniden Rusya’nın bütünlüğü için bir tehdit oluvermişti? Zira eğer Çeçenistan’ın bağımsızlığı
Rusya Federasyonu için bu kadar önemli bir tehdit olsaydı, hükümet bunu daha erken
aşamalarda, daha yüksek bir güç kullanımı ile bastırmaya çalışırdı. Öyleyse bu açıklamalar
büyük ölçüde Çeçenistan çıkarmasını haklı göstermek için yapılmıştı.

3. Çeçenistan’ın Suç Bağlantıları

Yeltsin’in de aralarında bulunduğu bazı ünlü siyasetçiler Çeçen cumhuriyetinin


suçluları yetiştiren, barındıran bir bölge olduğunu ve tüm Rusya Federasyonu’nun iç
güvenliği için bir tehdit olduğunu iddia ediyorlardı. Yeltsin televizyonda halka yönelik
konuşmasında Çeçenleri 120 tren soygununu ve 1.25 milyar dolar değerindeki banka
dolandırıcılığını örgütlemekle suçladı. Yeltsin, Dudayev yönetimini de Rusya’daki
uyuşturucu ve silah trafiğine karışmış olmakla itham etti ve askeri operasyonun ülkedeki
bütün suç durumuna önemli bir darbe olacağını öne sürdü. Aynı demeçte orduya “Çeçen
topraklarındaki soygunculuğun artışı tüm ülkeyi tehdit ediyor, kurbanlar arasında sizin
yakınlarınız da olabilir” mesajını verdi. Diğer Rus politikacılar da Çeçenistan’ı bir haydutlar
sığınağı olarak tanımlamakta aynı derecede hevesliydiler. Duma üyesi Ivan Rybkin 19 Ocak
1995’te “Artık Rusya topraklarında, (Tataristan, Başkurdustan, Volvograd, Leniningrad ya da
Voronezh bölgesinde olup olmadığına bakılmaksızın) suç çetelerinin üstesinden gelineceğini”
bildirirken, dışişleri bakanı Andrei Kozyrev, Çeçenistan’ı bir “serbest suç ve ekonomi alanı”
olarak tanımlıyordu. Ancak ilginç olan şudur ki, çok az sayıda Rus siyasetçisi, “Çeçen suç
örgütlerinin fırsatçı ve rüşvetçi Rus hükümet ve askeri görevlilerinin işbirliği sayesinde bu
denli çalışabildiklerine ve başarılı olabildiklerine dikkat çekmiştir.20

Rus hükümetinin Çeçen Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen askeri eylemi niçin bir
“hukuk uygulama operasyonu” olarak tanımlamaya giriştikleri böylece anlaşılabilir. Suç,
Rusya Federasyonu’nun belirgin özelliklerindendir ve polis güçleri ülkedeki örgütlenmiş
binlerce suç çeteleriyle başa çıkmakta yetersizdir. Hükümet organize suça karşı radikal bir
tavır alması için artan kamuoyu baskısı ile karşı karşıyadır. Bazı kamuoyu araştırmalarının da
gösterdiği gibi, Ruslar ülkedeki suçun yüksek düzeyini çok önemli bir problem olarak
görmektedirler ve “asayiş ve güçlü bir devlet” istemektedirler. Öte yandan, Ruslar

20
Ibid.

13
yüzyıllardır Kafkaslardaki haydutluk ve gangsterizm ile işbirliği içindedirler. Dolayısıyla bu
müdahale, aynı zamanda Rus periferisindeki siyasi düzeni yeniden kurarken, Rus
hükümetinin Kuzey Kafkasya’daki askeri operasyonu “ülkedeki suçsal problemlere hitap
eden bir çaba olarak” tanımlaması için bir fırsattı.

Çeçen suç çetelerinin Kafkaslarda olduğu kadar Rusya Federasyonu’nun diğer


bölgelerinde de kayda değer bir etki gösterdikleri doğrudur, ama her Rus bölgesinde
düzinelerce güçlü çete vardır. Çeçen suç örgütleri cumhuriyeti güvenli bir sığınak olarak
kullanabilmektedirler, ancak onlar, diğer suç örgütleri gibi, rüşvet alan hükümet yetkilileri ile
işbirliği yaparak bu denli büyüyebilmişlerdir. Aynı yetkililer, tüm etnik kesimlerden olan suç
gruplarına tolerans göstererek, Rusya’nın her yerinde “güvenli sığınaklar” yaratmışlardır. Rus
İçişleri Bakanlığı Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Şefliği Müdür Yrd. Mintry Alogorkin,
1994’te Rusya’da üye sayısı 10 ile 100 arasında değişen yaklaşık 2,500 suç örgütü olduğunu
belirtmiştir. Bunların 400’ü etnik olarak Kafkasya ve Transkafkasyalı üyelerden
oluşmaktadır. Çeçenistan’ın büyüklüğü düşünülürse, (1989’da cumhuriyette ikamet eden 1,3
milyon kişiden % 22’si Rus kökenliydi) Çeçen suç çeteleri, Rusya Federasyonu’ndaki hukuk
ve düzen için önemli bir tehdit oluşturuyor görünmemektedir.

Çeçen suç örgütlerinin cumhuriyette ve Rusya’nın diğer bölgelerindeki ünü, Rus / Slav
olmayan bir suç öğesi olarak tanıtılan Çeçenler’e karşı, saldırıyı kışkırtmış olabilir.
Çeçenistan’a saldırı kararı üzerinde bu düşünüşün etkisi sınırlıdır ama bu da geride yatan bir
çok nedenden birini oluşturmaktadır. Şu açıktır ki, Çeçenistan’daki suç örgütleri bir askeri
operasyonun doğrudan askeri sonuçlarından kaçınabilecek gibidirler. Handelman’ın
gözlemlerine göre, Çeçen suç örgütleri tüm Rusya’da bağlantılara sahiptirler ve Çeçenistan
dışında iyi kurulmuşlardır. Ayrıca Çeçenistan’a karşı bir askeri operasyon bölgedeki suç
istatistiklerinde pozitif bir etki yapsa bile hukuku tesis edici bir operasyon değildir.21

4. Petrolün Ve Boru Hatlarının Kontrolü

Resmi Rus propagandası Çeçen operasyonunu Rusya’nın toprak bütünlüğünü korumak


ve hukuku tesis etmek için bir çaba olarak tanımlamaya çalışırken, politik yorumcular, saldırı
için başka nedenler arıyorlardı. Çeçenistan’dan geçen petrol boru hattını kontrol etme isteği,

21
Ibid., s.102

14
bazılarına göre Rus saldırısının öncelikli nedeni olarak görülüyordu. 23 Aralık 1994 öncesi,
Rus gazeteleri, petrol taşımak için kullanılan boru hatları eğer sadece Rusya’nın kontrolünde
olacaksa, Hazar petrol alanları üzerindeki Rus hedeflerinin makul olduğuna işaret ediyorlardı.
Moskova News’tan bir muhabir; Yuri Afanasev, “Çeçenistan ile ilişkilerde Moskova’nın
tutumunun katılaşmasının ardında Azerbaycan’ın ABD ve İngiltere ile Hazar petrol
alanlarının geliştirilmesi hakkında yaptığı anlaşmanın22 olduğunu, eğer petrol boru hattı Rus
yönetiminin istediği gibi Çeçenistan’dan geçmezse – örn : İran veya Türkiye’den geçerse –
Rusya’nın Azerbaycan’ı etkilemek için ekonomik manivelasını kaybedeceğini”
söylemekteydi. 22 Ocak 1995’te, uluslararası ITN haber bürosu, Batılı dinleyicilere “Hazar
petrol alanlarının kontrolü ve daha spesifik olarak Çeçenistan’dan geçen petrol boru hatlarının
kontrolü, Kafkaslardaki Rus askeri operasyonu için öncelikli nedendir” diyordu. Bu açıdan
bakınca, Çeçen ihtilafı ; federal otoriteler, bağlı cumhuriyetler ve eski Sovyet cumhuriyetleri
arasında, stratejik ekonomik kaynakların kontrolü üzerinde yaşanan çok daha geniş bir
mücadelenin basit bir parçasıdır. Hazar petrol kaynaklarının ve petrolü dünya pazarlarına
taşıyan boru hatlarının kontrolü, Rusya’nın bölgeye yönelik politikasının merkezindeki bir
sorundur. Orta Asya’daki petrol rezervleri önemlidir ve Alaska’nın kuzey yamacındakilerle
(ama Kuveyt kadar büyük değil) kıyaslanabilir bir büyüklükte oldukları tahmin edilmektedir.
Bölgedeki en önemli petrol alanı, tanımlanmış 16 milyar varillik rezervi (Kuveyt’in bilinen
rezervlerinin 1/6’sı) ve tahmin edilen 30-100 milyar varillik keşfedilmemiş rezervleriyle Batı
Kazakistan’daki Tengiz havzasıdır. Bölgedeki en önemli petrol alanları Rusya toprağı dışında
bulunmaktadır ve bu, petrolü dünya pazarlarına taşıyacak boru hatlarının neden bu kadar
önemli olduğunu açıklamaktadır. Eğer boru hatları Rusya’dan geçmezse, Rusya on yıllardır
gelen bölgedeki ekonomik gelirinin ve siyasi nüfuzunun hayati bir miktarının kaybedecektir.
Bununla birlikte, bölgedeki boru hattı altyapı tesislerinin gelişmesi ve kontrolüyle ilgili olan
sadece Rusya değildir. Petrolün dünya pazarlarına taşınması sorunu, bölgedeki tüm petrol
endüstrilerinin gelişmesi için esastır ve bu yüzden bölgedeki tüm devletlerce paylaşılan
endişedir.23

Petrolün dünya pazarlarına nasıl taşınacağına ilişkin bazı öneriler mevcuttur. Bir
olasılık ; petrolün Astrakhan’dan (ve /veya Bakü) Grozni’ye varolan hat kullanılarak,
Karadeniz’deki Rus limanı Novorosisk’e taşınmasıdır. İkinci bir seçenek ; petrolün Hazar
Denizi’ndeki Bakü’den Ermenistan ya da Gürcistan üzerinden Akdeniz’deki Türk limanı

22
Yüzyılın Antlaşması - 1994
23
Ibid., s.103, Nart Badinoka, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”, http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm.

15
Ceyhan’a taşınmasıdır. Üçüncü bir olasılık ; petrolün Kazakistan’dan İran üzerinden İran
Körfezi’ne taşınmasıdır. Bu belli başlı şemalar, çeşitli siyasi ve ekonomik sorunlar içermeleri
nedeniyle bir çok varyasyonlara sahiptirler. Rusya, bu seçenek Boğazlar ve boru hatlarının
kapasitesi tarafından sınırlanmasına rağmen, Astrakhan ve Bakü’den Grozni yoluyla
Novorosisk’e giden rotayı desteklemektedir. Bu Tengiz petrolünün taşınması için Chevron’un
da önerdiği rotadır.

Sorunların çoğu Çeçenistan’dan geçen boru hattının öneminden kaynaklanırken,


bunun stratejik değeri şüphelidir. Gerillalar Çeçenistan’dan geçen uzun boru hattını kolaylıkla
havaya uçurabilirler ve Çeçenistan’daki Rus işgali, boru hattının kontrolünü garanti edemez.
Bundan başka, Rus Enerji ve Yakıt Bakanlığı ve Transneft Petrol Şirketi’nin (Rusya’daki en
büyük petrol şirketlerinden biridir) bir temsilcisine göre, ne Çeçenistan’daki petrol rezervleri
ne de Çeçenistan toprağından geçen boru hattı Rusya için büyük öneme sahiptir. Kaynakların
güvenilirliği sorgulanabilirken, değerlendirme doğru görünmektedir. Çeçenistan, kendisi,
sadece mütevazi / az petrol rezervlerine sahiptir ve Grozni’den geçen boru hattı sınırlı bir
kapasiteye sahiptir. Eğer Bakü dışındaki alanlar ve Tengiz Havzası tam üretim kapasitesini
getirirse, bu hatlar artan hacmi kaldırmakta yetersiz kalacaklardır. Eğer Hazar bölgesindeki
petrol üretimi hızlandırılırsa, her durumda yeni hatlar inşa edilecek gibi görünmektedir.
Çeçenistan’ın küçük boyutu düşünülürse, kuzeydeki cumhuriyete (kestirmeden geçen) ikinci
bir yoldan bir boru hattı inşa etmek çok büyük bir iş olmayacaktır ve böylece terörist
saldırılarla vurulabilirliği de azaltılacaktır.24 Bakü-Novorosisk hattının eskiliği, Novorosisk
limanının yıllık kapasitesinin 32 milyon ton olması ve yılın yaklaşık 110 günü fırtına
nedeniyle petrol yüklemesine olanak tanımaması, Boğazların yüksek tonajlı tankerlerin
(150.000 ton) geçişine müsait olmaması ve hattın 150 km’sinin Çeçenistan’dan geçmesi bu
hattı orta ve uzun vadede tercih edilir olmaktan çıkarmaktadır. Çeçenistan askeri harekatı ile
de söz konusu hat üzerinde tekrar kontrolü sağlamaya yönelen Rusya, aynı zamanda 1999
Ekiminde başladığı Dağıstan’dan geçen alternatif bir hattın yapımını 2000 yılında
bitirmiştir.25

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Rusya hükümeti Çeçenistan’dan daha büyük


ekonomik potansiyele sahip diğer cumhuriyetlerle -örn. Tataristan’la- (petrol dahil) ekonomik
konularda büyük otonomiler bahşeden anlaşmaları çoktan imzalamıştır. Eğer Rus hükümeti

24
SİRÈN, loc.cit.
25
KANBOLAT, op.cit, s.172

16
bu denli geniş ekonomik ayrıcalıkları petrol zengini bir cumhuriyete bahşetmeye hazırsa, bu,
“önemsiz petrol rezervleri üzerinde kontrolü elde etmenin ya da teröristlerce vurulabilirliği
yüksek ve sadece göreceli bir stratejik öneme sahip bir boru hattının kontrolünün elde
etmenin” Çeçenistan’da savaşa gitmek için öncelikli neden olmayacağını gösterir. Boru
hatları cumhuriyetin birkaç değerli ekonomik gelirinden biridir, ama bölgenin geleceği için
hayati bir öneme sahip değildir. Şu da belirtilmelidir ki, Hazar Petrol Konsorsiyumu (Rusya,
Azerbaycan, Kazakistan ve Umman hükümetlerinden oluşan) son zamanlarda, Tengiz
petrolünün var olan ve yeni boru hatlarıyla (Çeçenistan atlanarak) Novorosisk’e taşınmasını
önermektedir.

5. Yeltsin’in İç Politika’daki Destek Arayışları

Petrol, Çeçen savaşında sadece günah keçisi olmuştur. Bazı yorumcular ; bu ihtilafın,
ülkedeki zorlu iç koşullardan halkın dikkatini uzaklaştırmak için Yeltsin’in isteği tarafından
ortaya çıkarıldığını söylemektedirler. Daha spesifik olarak, Çeçenistan saldırısına ;
“Rusya’nın korkunç ekonomik durumunun ve -aynı zamanda ülkenin gerçek patronunun kim
olduğunu göstermek isteyen- Yeltsin’in başarılı bir operasyonla arkasındaki halk desteğini
arttırmak arzusunun neden olduğu iddia edilmektedir. Diğerleri Yeltsin’in, savaşı gelecek
başkanlık seçimlerinde zafer kazanmak için kullandığını söylemekteydiler. Yeltsin’in Çeçen
operasyonunu kendi kamu oyu desteğini artırmak için kullanmayı umması mümkündür ama
bunu gösteren çok az sayıda somut bulgu vardır. Rusya parlamentosundaki baskılar
nedeniyle, aralarında Federal Karşı İstihbarat Servisi Şefi Sergei Stephasin’in de aralarında
bulunduğu bazı bakanların, Haziran 1995’te görevlerinden azledilmeleri de göstermiştir ki,
eğer Yeltsin Çeçenistan müdahalesini kendisinin (ya da yakın dostlarının) politik kariyerini
geliştirmek için kullanmaya niyetlenmişse de, operasyonun kendi kamuoyu desteğine
etkilerini ciddi biçimde yanlış hesaplamıştır. Ayrıca Çeçenistan’daki saldırıyı doğrudan
seçimlere bağlamak yanlış olur. Zira Çeçenistan’da zafer kazanmış ve hızlı bir kampanya bile,
artan suç ve hükümetteki rüşvetle ilgili problemler ve tüm ulusların bozulan ekonomik
durumları nedeniyle temelleri sarsılan Yeltsin siyasi durumunu onarabilecek gibi
görünmemektedir. İkincisi, Çeçen operasyonu Rusların çoğunluğu tarafından başından beri
suçlanmıştır. Kasım 1994’teki bir halk oylamasında katılanların sadece %20’den azı
Çeçenistan’da güç kullanımını uygun bulmaktadır. Rus Kamuoyu ve Pazar Araştırmaları
Merkezi’ne göre ; 5-6 Aralık Çeçenistan saldırıları deneklerin %57,7’since kınanmıştır, bu
rakam 11-12 Aralıkta %69,9’dur. Yeltsin’e olan güven Çeçen krizi boyunca ve Aralık 94

17
sonuna dek dramatik şekilde düşmüş ve görüşülenlerin %67’si Başkana güvenmediklerini
söylemişlerdir. Kaldı ki, Çeçenistan’da çok daha başarılı olunsa bile, Gürcistan ya da
Tacikistan’daki Rus askeri operasyonları Yeltsin’in halk desteğini yine de düşürürdü.26

Çeçenistan operasyonunun ardında “eğer Yeltsin müdahaleyi düzenleseydi, zaten


Yeltsin’in Rusya’nın çıkarlarını yeterli ölçüde korumadığını iddia eden aşırı milliyetçileri
güçlendirmiş olurdu” kaygıları da görülmektedir. Bununla birlikte, Yeltsin, Çeçenistan’a
saldırı başlattığı zaman bunu halk desteği kazanmak için kesin bir faktörmüş gibi
görmemiştir. Daha makul olarak, O, saldırının –eğer çabuk bitirilebilirse- geniş halk
protestolarını provoke etmeyeceğini ve başkanlığına minimum düzeyde bir zarar vereceğini
hesap etmiştir.

6. Askeri Kurumlardaki Bürokratların İstekleri

Bazı gözlemciler, Çeçen macerasının sorumluluğunu bu derecede sadece Yeltsin’e


değil, Rus güvenlik ve askeri kurumlarına da (özellikle İçişleri Bakanı V.Yerin,Fed. Karşı İst.
Ser. Bşk. Stephasin, Milliyetler Bakanı N. Yegorov ve Savunma Bakanı Grachev’e)
atfetmektedirler.

Grachev’in Çeçen krizini güç kullanarak çözmeye düşkünlüğüne dair deliller


mevcuttur. 18 Kasım 1994’te Duma’da O, Rusya’nın sayısız iç tehdide karşı cevabının
“sadece deklarasyonlar değil, hangi kaynaktan gelirse gelsin saldırganlığı püskürtmeye hazır
olmak” olması gerektiğini söylemiştir. Gerçi bazı kaynaklar Grachev’in başlangıçta
müdahaleye karşı olduğunu ancak FSK’nın operasyonu bitirememesi üzerine savaş
birliklerini bölgeye göndermek zorunda kaldığını iddia etmektedirler. Çeçen sorununda silahlı
güçler, katılmayı reddeden bazı komutanlar ile güç kullanmaya hevesli bazı komutanlar
arasında bölünmüştür. Bazı komutanlara göre, Çeçen müdahalesi, askeri kurumun önemli bir
parçasınca hazırlanan bir entrikadır. Duma Savunma Komitesi Başkanı Sergei Yushenkov,
“askeri lobi savunma için 111 trilyon ruble talep etti ama bunu haklı gösterecek bir neden
yoktu. Şimdiyse bu neden mevcuttur” demekteydi. Ayrıca Rus savunma kurumlarında,
“1992’de Çeçenistan’daki Rus güçlerinin utanç verici geri çekilişinin intikamını almak ve
soğuk savaş sonrası dünyaya Rus ordusunun kullanılırlığını göstermek isteyen yetkililer de

26
SİRÈN, op.cit., s.103-105

18
mevcuttur. Ancak, operasyonun ; çok az bir planlamayla, açık bir acelecilik içinde ve de
askeri açıdan yılın en kötü zamanında yapıldığını düşünürsek sadece Rus askeri kurumlarınca
örgütlendiği iddiasını açıklamak zordur. Daha ziyade, askeriye içindeki bazı unsurlar, bir
askeri operasyonun kısa sürede ve başarılı şekilde sonuçlandırılacağına dair Yeltsin’i ikna
ederek Çeçen savaşının meydana gelmesinde katalizör rolü oynamışlardır. Rus silahlı
gücünün bazı üyeleri Çeçen sorununda bir askeri çözümü desteklerken, Rusya’nın en yüksek
askeri komutasının daha büyük bir bölümü müdahaleye karşı çıkmışlardır. General Boris
Gromov, General George Kondratyev ve General Lebed’in müdahaleye karşıt açıklamaları
olmuştur. Duma üyesi Alexei Arbatov’un doğru olarak gözlemlediği gibi, “ordu, kendisi bir
aktörden ziyade, Çeçen macerasının bir kurbanı olmuştur”.27

Federal Karşı İstihbarat Servisi’nin Çeçenistan’daki Rus müdahalesine yol açan


olaylardaki rolü pek net değildir. FSK yıllardır Dudayev’e karşı düşük yoğunluklu gizli bir
savaşı idare etmekteydi ama onun ne tür bir yetkiye sahip olduğu ya da nasıl fon sağladığı
bilinmemektedir. İki yıla yayılan ve geniş bir parasal destek gerektiren bu tür operasyonların,
ülkedeki en yüksek politik ve askeri liderlikten gizlenebilmesini hayal etmek oldukça güçtür.
FSK, açıkça ihtilafın birincil aktörüdür ve Dudayev’in uzaklaştırılması için başarısız gizli
operasyonların çoğundan (nihayet Rus müdahalesinin başlaması da dahil) sorumludur. Ancak
FSK’nın yapısı itibariyle ne kadar etkin olduğunu belirlemek zordur.

Tüm bu söylediklerimiz ışığında bir taslak çizersek, Çeçenistan savaşı tek bir siyasi ya
da ekonomik nedene bağlı olmayıp, Kasım 1991’de Çeçen bağımsızlık deklarasyonu ile göz
önüne serilen bir olaylar dizisinin sonucu olmaktadır.

Yeltsin’in Çeçen cumhuriyeti üzerindeki merkezi hükümetin otoritesini teyit etme


isteği, Rus saldırısının en bilinen nedeni olarak kalmıştır. Çeçen ayrılıkçılığı, Kasım
1991’deki cumhuriyetin bağımsızlık ilanından itibaren Rus hükümetince kabul edilemez
olmuştur. Aynı yıl boyunca Çeçenistan’a karşı yürütülen başarısız Rus askeri operasyonu
Moskova’nın ayrılışa müsamaha göstermeye hazır olmadığını açıkça göstermektedir.

27
Ibid.

19
7. Rus Askerlerinin Esir Alınması

Çeçenistan’daki askeri operasyon için son katalizör Kasım 1994’te 21 Rus askerinin
esir alınmasıydı. Bu askerler, Dudayev hükümetini devirmek için çabalayan Geçici Konseyin
birimlerini desteklemek için Rus Karşı İstihbarat Servisi tarafından askere alınmışlardır ve
Geçici Konsey tarafından Grozni’yi zaptetmek için girişilen 25 – 7 Kasım başarısız girişimi
sırasında kaçırılmışlardır.

Çeçen lideri, bu askerleri, eğer Rus hükümetince savaş suç suçlusu olarak
tanımlanmazlarsa, idam etmekle tehdit ettiği zaman Yeltsin aşırı derecede köşeye sıkışmıştı.
Onun otoritesine direkt olarak meydan okunmaktaydı ve kendi prestijinin olduğu kadar
Rusya’nın prestijinin de koruması için Dudayev’in meydan okumasına yanıt vermek
gerekmekteydi. Bununla beraber seçenekler sınırlıydı. Eğer başkan, bu askerlerin serbest
bırakılması için müzakereleri başlatırsa, o zaman kendisi ve Rus devleti Dudayev’in rejimini
ve Çeçenistan’ın bağımsızlığını açıkça kabul etmiş olacaktı. Öte yandan, Yeltsin, Rus
askerlerinin idam edilmesi riskini de göze alamazdı ve eğer krizi önlemek için harekete
geçmezse, sadece aşırı milliyetçi gruplar değil, ordu, medya ve geniş ölçüde halk tarafından
da eleştirilere maruz kalacaktı.28

Aslında Yeltsin, federasyon içinde bir çatışma için ordunun gönderilmesine razı
değildi ve bunun yerine, Çeçen yönetimini korkutarak silahlarını bırakmak için zorlamayı
denedi. Kasım 1994’ün sonunda, Rus hükümeti Çeçen yönetimi ile umutsuz bir halat çekme
mücadelesine girdi. Rus hükümeti Çeçenistan’daki tüm silahlı oluşumlara silahlarını
bırakmalarını emrettiği zaman, Dudayev’e ilk ültimatom 29 Kasımda çekildi. Dudayev
bundan çekinmedi. 9 Aralık 1994’te, Moskova, eğer Çeçenler silahlarını bırakmazlarsa,
Grozni’deki stratejik hedeflerin füze saldırılarına maruz kalacağını belirten yeni bir tehdit
yayınladı. 15 Aralıkta Yeltsin teslim olmaları için Çeçenlere 2 gün daha verdi. Ancak
Dudayev tarafından olumlu yanıt gelmedi. Dudayev Aralığın başında Rusya’nın
yeteneksizliğine ya da Grozni’yi güç kullanarak almak için gönülsüzlüğüne güveniyordu,
Grachev’in çabuk bir zafer garantisini “basit bir blöf” olarak görüyordu. Yeltsin’in iki
seçeneği vardı. Birincisi, sözünden dönüp, politik bir utanç ile karşı karşıya kalmak ve sürekli
olarak Rus hükümetinin Rusya’nın ulusal çıkarlarını korumadığını öne süren sağ ve sol
kanadın güçlenmesini göze almaktı. İkincisi ise 11 Aralıkta Çeçenistan’a doğru ilerlemeyi
28
Ibid., s. 107

20
başlatmak için birlikleri göndermek ve Rus hükümetinin ve kendisinin güvenilirliğini
korumaktı.

Savaş güçlerinin Çeçenistan’da hızla müdahalesine katkıda bulunan bir başka faktör
de Grozni’nin 24 saat içinde alınabileceğinin sanılmasıdır. Grachev de Çeçenistan’daki tüm
sorunların, bir paraşüt gücü ile 2 saat içinde çözülebileceğini beyan etmişti.29

Valery Tishkov’un Şubat 1995’teki iddiasına göre bu askeri harekat gereksizdi, çünkü
Dudayev Rus hükümeti ile, cumhuriyetin statüsü hakkında müzakerelerde bulunmaya razıydı.
Gerçekten de Rus saldırısından önce bile Dudayev Rus liderlerle görüşmeye hazır olduğunu
açıklamıştı ama Dudayev daima müzakerelerin “uygun düzeyde” yani başkanlık düzeyinde
meydana gelmesinde ısrar ediyordu. Şubat 95’te Çeçen yönetimi düşmanlığı sona erdirmek
için 3 ayrı öneri yaptı ancak Moskova, müzakereleri başlatmak için hiç birini yanıtlamadı.30

B. SAVAŞIN GİDİŞATI

Rus kuvvetleri, 11 Aralık günü üç koldan Çeçenistan'a girdiler. Karadan ilerleyişleri


durdurulan Ruslar havadan modern teknoloji ile sivil halka ölüm yağdırdılar. İşgalin üç aylık
bilançosu 50 bin sivil kayıp, yarım milyonu aşkın göçmen, harap olmuş bir Söljkale (Grozni),
kimyasal silahlar, ekolojik felaket, yenilgi durumunda uygulanması beklenen bir sürgün
planıdır.

İşgale uzanan geriye sayış sürecinde Moskova önce Çeçenistan'a ekonomik ambargo
uyguladı. Dış dünya ile seyahat ve ticaret yasağı konarak halk isyan etme noktasına getirilmek
istendi. İkinci aşamada Moskova gücü abartılmış bir muhalefet kullandı. Hiçbir halk
desteğine dayanmayan muhalefet görünümlü bu güçler büyük ölçüde Rus askerlerinden
oluşuyordu. Ya Dudayev'i devireceklerdi ya da çatışmaları bastırmak adına Moskova'ya
müdahale olanağı vereceklerdi. Nitekim ikincisi oldu ve Rus kuvvetleri "anayasal düzeni
sağlamak", yani çarpışan taraflara silahlarını bıraktırmak gerekçesiyle Çeçenistan'a girdiler.
Tabi Moskova'nın esas amacı çok farklı. Hedef Dudayev'i devirerek Çeçen bağımsızlığına
geri adım attırmaktır.31

29
KANBOLAT, op.cit., s.169
30
SİRÈN, op.cit, s. 110
31
Nart Badinoka, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”, http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm.

21
İşgalin ilk iki haftası Ruslar için tam bir felaket oldu. Rus ve dünya kamuoyunun dikkatinden
kaçırılarak 24 saat içinde bitirilmesi planlanan işgal batağa saplandı. Moskova, operasyonun
ilk aşamalarındaki yavaş ilerlemeyi dünyaya “sivillere zarar vermekten kaçınma” biçiminde
yansıtarak, hem saygınlığını yitirmemeyi hem de kredi kazanmayı hesapladı. Ama dünya
gerçeği öğrenmiş, Rus kuvvetlerinin durdurulduğunu anlamıştı. Çeçenlerin ve diğer Kuzey
Kafkasyalı gönüllülerin yiğit direnişi karşısında çarpışmalar uzadı, iç muhalefet arttı,
generaller isyan etti, Batılı hükümetler kamuoylarının sesine kulak vererek vahşeti kınadılar.
Bunun sonucunda Yeltsin taktik değiştirerek askeri harekatın duracağını, düzenin ordu yerine
İçişleri Bakanlığı tarafından sağlanacağını ama Çeçenistan "Rus toprağı' olduğu için Rus
askerlerinin çekilmeyeceğini ve "yeni yönetim organları' oluşturulacağını ilan etti.

Yeni yönetim Organı'ndan kastedilen, SSCB döneminde Petrol ve Kimyasal Üretim


Bakanlığı yapmış Hacıyev'e alternatif bir hükümet kurdurulmasıdır. Bu son hamlesiyle
Yeltsin bir taşla üç kuş vurma hesaplamaktadır. Askeri harekatı durdurarak saldırgan imajını
yıkacak, aynı zamanda Çeçenistan içerisinde "beşinci kol"larını oluşturacak, Rus askerlerini
geri çekmeyerek de siyasi muhaliflerinin eline koz vermeyecektir.32

“1994 yılının Aralık ayında Rus askerlerinin Çeçenistan’ı işgal ederek Çeçen
ayrılıkçılığına son verme girişimi, Ağustos 1996’da imzalanan ateşkes ile başarısızlıkla sona
ermiştir. İki yıl kadar süren çatışmalar sırasında federal yönetimin askeri yöntemleri
Çeçenlerin gerilla taktikleri karşısında başarısız olmuştur. Sonuçta Rus güçleri yenilgiyi kabul
ederek Aralık 1996’da geri çekilmişlerdir. Rusya bu savaş sonucunda 5,000 askerini
kaybetmiştir. Savaşın ekonomik maliyeti 5.5 milyar doları geçmiştir. Çeçen tarafı ise hem on
binlerce masum insanını kaybetmiş, hem de yerle bir olmuş bir ülkede modern yaşamı hiçbir
destek almaksızın yeniden inşa etmek zorunda kalmıştır.”33

SSCB ordusunda Afganistan’da, Karabağ’da, Abhazya’da savaşarak deneyim sahibi


olan, küçük ve oldukça hareketli birlikler halinde savaşan Çeçenler hafif silahları oldukça iyi
biçimde kullanmışlardır. Büyük ölçüde ortak bir ruha sahip olan Çeçen güçlerinin çok iyi
bildikleri topraklarında savaşıyor olmaları da onlara büyük avantaj sağlamıştır. Ateşkeslerle
sürüp giden savaş, 1996 da imzalanan Hasavyurt Antlaşmasıyla bitirilmiştir. Çeçenistan

32
Nart Badinoka, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”, http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm.
33
Oktay F. Tanrısever, “Moskova’nın Çeçenistan Çıkmazı ve Çıkış Arayışları”, Avrasya Dosyası,Ankara, 2001,
s.182

22
sorununun 2001 yılına kadar donduran Hasavyurt Antlaşması’na göre Rusya askeri olarak
bölgeden çekilecek, yönetim Çeçenlere bırakılacak ve Rusya Çeçenistan’ın yeniden imarı için
ekonomik yardımda bulunacaktır.

Ateşkes antlaşmasını takip eden dönemde Çeçenistan’ın Cumhurbaşkanı seçilen Aslan


Mashadov ile Yeltsin tarafından Mayıs 1997’de imzalanan barış antlaşması Çeçen sorununa
kalıcı bir çözüm getirememiştir. Rus yönetimi, Mashadov’u bir federasyon antlaşması
imzalamaya ikna edemeyince, kendisine Çeçenistan’da istikrarın sağlanması için gerekli olan
ekonomik ve siyasal desteği verememiştir. Böylelikle Moskova, politikasını Çeçenistan’ın
istikrarsızlaştırılması üzerine bina etmeye başlamıştır.34

7. PUTİN YÖNETİMİ

1999 Ağustos ayında Başbakan, 31 Aralık 1999 tarihinde Devlet Başkanı vekili olarak
yemin eden Putin, Rusya’nın güçlü bir otoriteye ihtiyacı olduğunu belirten ilk politikacı
olmamasına rağmen, kararlı tutumu ile Rus kamuoyunu etkilemiştir. Putin, Rusya
Federasyonu’nda meydana gelen bombalamalardan ve işlenen suçlardan Çeçenistan’ı sorumlu
tutmuştur. Böylece Başbakan olarak atanmasından kısa bir süre sonra, 1999 sonbaharında
başlatılan Çeçenistan işgalinde geniş bir kamuoyu desteği sağlamıştır.

8. II. RUS – ÇEÇEN SAVAŞI

Rusya’nın 1999 sonbaharında ikinci defa Çeçenistan için askeri harekata girmesinin
kamuoyu karşısında iki temel nedeni vardır: Birinci neden; “Anti-demokratik” ve “Radikal
İslamcı” olarak nitelendirdiği Şamil Basayev ekibinin Dağıstan’a saldırısı karşısında verilen
meşru müdafaa savaşıdır. İkinci neden; Barış, istikrar ve batılı değerleri savunan demokratik
bir ülke olduğunu vurgulayan Rusya Federasyonunda ardı ardına patlayan bombaların
“uluslararası terörizmi destekleyici” ve “haydut yatağı” olarak görülen Çeçenistan’ın ve bütün
Çeçen halkının sorumlu tutulmasıdır.

Bütün bunların ötesinde asıl amaç hem stratejik hem de tarihi nedenlerle Rusya’nın
kendi yaşam alanı ve arka bahçesi olarak gördüğü Kuzey Kafkasya’da Rus kontrolü dışında
gelişebilecek Bakü’den Novorosisk’e uzanan petrol boru hattının kontrolünü tekrar ele almak,
34
KANBOLAT, op.cit, s.170

23
Orta Asya ve Azerbaycan petrol ve doğal gazının Batı’ya uzanacak yeni boru hatları ve söz
konusu enerji kaynakları üzerinde yeniden söz sahibi olabilmektir.35

Zamanlama ve güç dengesini hesaplamadan 1999 Ağustosunda güney Dağıstan’a


giren Şamil Basayev ekibi de, Rusya’nın beklediği fırsatı yaratmıştır. Kuzey Kafkasya’nın en
büyük Müslüman nüfusuna sahip olması, (1,9 milyon) Hazar Denizi’nde kıyıdaş ve
Azerbaycan ile sınırdaş olması, Dağıstan’ın Çeçenistan için yaşamsal bir öneme sahip
olmasına yol açmaktadır. Bu nedenle Basayev, Rusya’ya karşı savaşı Kuzey Kafkasya’ya
yaymak ve bu yolla Kuzey Kafkasya’yı Rusya Federasyonu’ndan kopartmak için, ilk önce
Dağıstan’da Rusya karşıtı bir çekirdek oluşturmaya çalışmıştır. Söz konusu amaç için
Dağıstan’ın Müslüman halklarına İslam kimliğiyle yaklaşmaya ve taban edinmeye
çalışılmıştır. Ancak Basayev’in ekibi Dağıstan’da yaygın bir taban edinememişlerdir.36

Basayev’in ekibinin söz konusu amaçları karşısında Rusya, islamî kimliğin


güçlenmesinin asıl nedeninin, Rusya’ya karşı bir kimlik kazanmak isteği olan Kuzey
Kafkasya halkları arasında Vahhabiliğin yaygın bir taban bulamayacağını biliyordu. Ancak
söz konusu bu tarikatın genişlemesine göz yumarak Kuzey Kafkasya’da gelişen kökten
dinciliğin Rusya ve dünya kamuoyunda antipati yaratmasını beklemiş ve nüfuz alanından
çıkmaya başlayan Kuzey Kafkasya’ya egemen olmaya yönelik askeri harekat için uygun
zamanı yaratmıştır. Rusya, Kuzey Kafkasya’da varolan istikrarsızlığın kaynaklarından biri
olarak, Güney Kafkasya’yı görmüştür. Moskova’nın, gelişmesine göz yumduğu iddiaları
içindeki Vahhabilik, son aşamada Moskova Yönetimi’ne yaramaktadır ve Kafkasya’daki
Rusya karşıtı hareketleri bölerek zayıflatmaktadır. Böylece, II. Çeçenistan Savaşı sonrası
hızla Batıya yaklaşan Güney Kafkasya Cumhuriyetlerini tekrar kontrol altına almayı ve güney
sınırlarının güvenliğini sağlamayı istemiştir.37

Askeri harekatın başında, batıda İnguşetya, doğuda Dağıstan kuzeyde de Alanya


(Kuzey Osetya) Cumhuriyetine ve Stavropol Bölgesi’ne ordu birlikleri ve içişleri bakanlığı
birlikleri yığınak yaparken, yoğun bombardımanla Çeçen güçlerini zayıflatma taktiği
uygulanmıştır. Bombardıman sonrasında yapılan kara harekatında ise tüm hatlarıyla
Çeçenistan’a saldırmak yerine önceden hazırlanmış bir plan dahilinde askeri harekat
yürütülmüştür. “Terör, radikal İslam ve ayrılıkçı faaliyetleri önlemek” amacı öne sürülerek
35
KANBOLAT, op.cit., s. 172
36
Ibid.
37
Ibid, s. 171, Vahhabilik hakkında daha fazla bilgi için, bkz. Rusya Özel Sayısı, Avrasya Dosyası, 2001

24
başlatılan, ancak bir halkla savaşır duruma gelen, söz konusu askeri harekatın nihai amacının
savaşabilir yaştaki bütün Çeçen erkeklerin yok edilmesi, çocukların asimilasyonunun
sağlanması olduğu ortaya çıkmıştır.

Grozni’nin 4 aylık kuşatmasının ardından Şubat ayı başında düşmesinden sonra


Çeçenistan’ın güney sınırlarını oluşturan Büyük Kafkas sıradağlarına doğru kayan savaş,
Çeçen halkının giderek üç farklı hareket içinde toplandığı izlenimini vermektedir. Birincisi,
Rusya yanlısı Ahmed Kadirov hükümeti başkanlığındaki güçler, ikincisi Çeçenistan Devlet
Başkanı Aslan Mashadov başkanlığındaki ve uluslararası kamuoyunun desteğini de alarak
Çeçenistan sorununu 1994-1996 savaşı sonrası benzeri antlaşma masasında çözmeyi savunan
ılımlı politika yanlısı güçler, üçüncüsü, savaşı Rusya Federasyonu’na ve Kafkasya’ya
yaymayı hedefleyen birleşik Kafkasya ideali ve radikal İslami görüşleri kimlik olarak seçen
Şamil Basayev güçleri. Çeçen gerilla savaşı uzadığı takdirde Mashadov ve Basayev güçleri
arasındaki görüş ayrılığının artması ve güçlerden birinin diğerini tasfiye etmesi beklenebilir.
II. Çeçen savaşı nedeniyle -Şubat 2001 itibariyle- yaklaşık 260.000 Çeçen, İnguşetya’ya
10,000 Çeçen Gürcistan’a sığınmıştır. Ayrıca Stavropol bölgesi, Dağıstan38, Alanya (Kuzey
Osetya) ve Azerbaycan’a da sığınan mülteciler bulunmaktadır.39

Çeçenistan’daki istikrarsızlığı pekiştiren diğer faktörler arasında Çeçen kabileleri


(teip) arasındaki, rekabet, ayrılıkçılık Çeçen komutanların savaş sonrası dönemde
Mashadov’un ulusal ordu kurma projesine destek vermeyip, kendi başlarına buyruk bir tavır
izlemeleri ve fidye için adam kaçırma gibi organize suçların artması da sayılabilir. Ayrıca,
Çeçenler savaş sonrasında bir düzen kurarak kendi savaş yaralarını sarmak yerine, tüm Kuzey
Kafkasya’yı Moskova’ya karşı birleştirmek gibi maceraperest bir yol izlemişlerdir. Sonuç
olarak, Mashadov yönetimindeki Çeçenler, Moskova’nın bölgeden çekildiği ve Çeçenistan’ın
de facto bağımsızlık kazandığı 1997 ve 1999 yılları arasında kendi siyasal kurumsallaşmasını
tamamlamak yerine istikrarsızlık içine sürüklenmiştir.40

Mashadov, aldığı ve kullandığı Rus yardımları ve diğer yardımlarla devlet kurumlarını


inşa etmekte başarısız olmuştur. Öte yandan, Batılı yardım işçileri, yapı ve telekom
mühendisleri , 1998’in sonlarına kadar Çeçenistan’ı ziyarete gelen neredeyse tüm Batılıların
sonu olan, büyük sayılara ulaşan adam kaçırmaların kurbanları arasında olmuşlardır. Aralık
38
Dağıstan, olayların başlamasıyla birlikte, Çeçenistan sınırını kapatmış ve mülteci kabul etmemiştir.
39
Ibid., s. 175
40
TANRISEVER, op.cit., s. 180

25
1998’de, kaçırılan İngiliz ve Yeni Zelandalı 4 telekom mühendisinin (serbest bırakılmaları
için Mashadov’un adamlarınca girişilen başarısız girişimden sonra) öldürülmesi,
Çeçenistan’ın imajını ve Mashadov’un otoritesini sürükleyen bir vahşetti. Mashadov
hükümeti artan soygunculuk dalgasına karşı en iyi şekilde savaştı ise de çok az başarılı oldu.
Bu soyguncuların çoğu, savaş zamanında Mashadov’un hükümetinde olan kişilerdi. Ama
Basayev, Mashadov’un hükümetinde girdi ve özetle başbakan oldu. Bununla birlikte, 1998
sonbaharında, Basayev, yeni bir “Çeçen Haklı Kongresi’ni kuran ve başkanın görevinden
alınmasını talep eden Mashadov’un düşmanlarına katıldı.41

Rusya’yı Çeçenistan’ı tekrar işgal etmeye cesaretlendiren nedenlerin en önemlileri


arasında Çeçenistan’da giderek kronikleşen istikrarsızlık nedeniyle radikal Çeçen güçlerin,
gerek Çeçen Cumhurbaşkanı Mashadov’a gerekse komşu Dağıstan Cumhuriyetine tehdit
oluşturabilecek kadar güçlenmeleri gelmektedir. Öte yandan bu süreçte bir Rus generalinin
kaçırılması ve Mashadov’un bunun sorumlularının (yani Basayev’in) yakalanıp
cezalandırılacağına dair verdiği söze rağmen bunu gerçekleştirememesi üzerine Rusya tüm
Çeçenistan’a yönelik tehditlere başlamıştır. Bu süreç ister istemez Basayev ve Mashadov’un
yakınlaşmasını getirmiştir. Rusya’nın en çok arananlar listesinin en başında bulunan eski
Çeçen Başbakanı Şamil Basayev’e bağlı güçlerin 8 Ağustos 1999’da Dağıstan’a sızarak bir
isyan çıkarmaları deyim yerindeyse, Moskova’da Çeçenistan’a tekrar müdahale etmek için
uygun zamanı bekleyen çevrelerin gökte aradıkları fırsatı yerde bulmalarına yol açmıştır.

9. II. SAVAŞIN GİDİŞATI

İkinci Çeçenistan Savaşının en dikkat çekici tarafı, Rus askeri güçlerinin uzun bir
tırmanma döneminin ardından aşama aşama tam bir işgale yönelmeleridir. Öncelikle Rus
hava kuvvetleri Çeçenistan’ı havadan bombalamış, ardından Çeçenistan etrafında bir güvenlik
kuşağı oluşturulmuştur. İsyancıların çok güçlü oldukları ve kontrolünü ellerinde tuttukları
başkent Grozni etrafındaki çember yavaş yavaş daraltılarak en sonunda tüm Çeçenistan işgal
altına alınmıştır.
Hava bombardımanı Rus askerlerinin harekattaki işlerini kolaylaştıracaksa da,
Çeçenistan’ın karadan işgali için öncelikle kamuoyunun böyle bir harekâta yoğun destek
vermesi garanti altına alınmalıydı. Eylül ayı içinde Rusya’da patlayan dört bomba Rus
41
Anatol Lieven, Chechnia : Tombstone of Russian Power, New Haven : Yale University Press, 1999, ss. 145-
146

26
kamuoyunu tamamen Çeçenlere karşı çevirmiştir. Bu bombalardan birisi Dağıstan’ın
Buynaksk kentinde, diğer ikisi Moskova’nın güneyinde ve sonuncusu da Volgodonsk
şehrinde patlamıştır. Şurası bir gerçektir ki, Ruslar arasında giderek artan Çeçen karşıtı
atmosfer, Putin’in 1 Ekim 1999’da Çeçenistan’ı tekrar işgal etme kararını kolaylaştırmıştır.42

Ayrıca, kamuoyu desteğinin yanı sıra uluslararası toplumun eleştirilerinin de en aza


indirilmesi için Putin yönetiminin kara harekatı için yasal bir zemin hazırlaması gerekiyordu.
Bu amaçla, Putin Çeçenistan’ın 1997’de demokratik bir seçimle işbaşına gelen
Cumhurbaşkanı Aslan Mashadov’u ve Çeçenistan’ın yine demokratik bir seçimle seçilmiş
olan parlâmentosunu yasadışı ilan etmiştir. Onların yerine Çeçenistan’ın 1996 yılındaki
parlâmentosunu ve Moskova’da faaliyetlerini sürdüren sürgündeki Çeçen Hükümetini
tanımıştır. Bu kararlar sayesinde Çeçenistan’ın karadan işgaline yasal dayanak bulunmaya
çalışılmıştır.43

Halkın savaşa ilişkin Putin yönetimine açık çek vermesinde, birçok masum Rus’un
öldüğü apartman bombalama eylemlerini Çeçen güçlerin gerçekleştirdiği inancının genel
kabul görmesi önemli bir rol oynamıştır. Oysa, iki önemli Rus yetkilisinin açıklamaları,
Çeçenistan’ın işgalini terörist saldırılara bağlayan resmi söylemle çelişmiştir. Rus Askeri
İstihbarat Servisi (GRU) mensubu Aleksey Galtin, Londra’da yayınlanan The Independent
gazetesine verdiği demeçte, “Ben Moskovadaki bombalamalardan kimlerin sorumlu olduğunu
bilmiyorum. Moskova ve Volgodonsk’taki patlamalar FSB ve GRU arasındaki işbirliği
sonucunda gerçekleşmiştir” demiştir. Hiçbir somut delil yokken bile kamuoyunun bu
eylemlerden hemen Çeçenleri sorumlu tutması, ancak Çeçen karşıtı toplumsal önyargının ne
kadar güçlü olduğu ile açıklanabilir.44

Putin, 19 Ocak 2001’de Stavropol Eyaleti’nin eski valisi Stanislav İlyasov’u


Çeçenistan Başbakanı ve Ahmed Kadirov’un birinci yardımcısı olarak atanmış ve FSB’yi 22
Ocak 2001’de Çeçenistan askeri harekatının koordinasyonuyla görevlendirilmiştir. Böylece
Putin, bir yandan istihbaratı da resmen görevlendirerek Çeçenistan harekatını güçlendirmiş,
diğer yandan da Çeçenistan’da yönetimi sivillere devretmeye başladığı izlenimini vermiştir.

42
TANRISEVER, op.cit, s. 181
43
Ibid., s.185
44
Ibid., ayrıca bombalar hakkındaki spekülasyonlar hakkında, Halettin İbrahimli, “Çeçenistan ve Yeni Rusya”,
Stratejik Analiz, Cilt 1 Sayı 3 Ankara, Temmuz 2000

27
10. KREMLİN’İN “YENİ” YAKLAŞIMININ ANAHTARLARI

Çeçenistan’da bir çıkmaz ile karşı karşıya olan Kremlin, ortaya çıkan sorunlarla baş
etmek için askeri araçların yanısıra siyasal ve sosyo ekonomik araçları da kullanması
gerektiğini görmüştür. Ortaya çıkan yaklaşımın ne ölçüde yeni olduğu ise oldukça
tartışmalıdır. Moskova sorunun özüne ilişkin olarak herhangi bir adım atmayı düşünmezken,
savaşın başından bu yana izlemekte olduğu politikasını yeni araçlar ve taktiklerle daha etkin
bir şekilde uygulamaya çalışmaktadır.

Askeri araçların yanısıra askeri olmayan araçların kullanılmasıyla Moskova’nın


Çeçenistan politikasını daha da etkin bir şekilde uygulayabileceği ve içine düştüğü çıkmazdan
kurtulabileceği şeklinde özetlenebilecek Kremlin’in yeni Çeçenistan politikası, Rus
siyasetçileri tarafından 2000 yılının Kasım ayından itibaren daha çok telaffuz edilir olmuştur.
İlk olarak Kasım 2000’de Rus parlamentosunun alt kanadını oluşturan Duma’da Çeçenistan
sorununun çözümüne ilişkin bir komisyon kurularak bu yeni yaklaşımın düşünsel altyapısı
oluşturulmuştur. Bu komisyonun ortaya koyduğu yaklaşım Çeçenistan’da sosyo ekonomik
kalkınmanın sağlanması ve sivil vatandaşlara karşı aşırı güç kullanılmaması gibi niyet
bildirimlerinin ötesinde somut çözümler geliştirememiştir.45

Duma’nın girişimlerinden sonra, parlamentoda temsil edilen partiler de, Çeçenistan


konusunda yeni bir yaklaşımın gerekliliğini vurgulamışlardır. Liberal Yablako Partisi’nin
lideri Gregori Yavlinski Çeçenistan’daki teröristlerin etkisizleştirilmesi amacının yerinde bir
amaç olduğunu ancak bu amaca ulaşmak için sivil halk üzerinde aşırı şiddet kulanımı gibi
yöntemlerin uygulanmaması gerektiğini savunmuştur. Duma’nın Sağcı Güçler Birliği Üyesi
ve eski Başbakan Boris Nemtsov beş maddelik bir planla savaşın sona erdirilebileceğini
savunmuştur. Bu plana göre, öncelikle Moskova ulusların kendi kaderlerini belirleme ilkesini
resmen reddedecek, Çeçenistan’daki askeri, idari ve ekonomik sorunlardan sorumlu genel bir
vali atayacak, Çeçen savaşçılarla çatışmaları sona erdirmek için müzakereler başlatılacak,
Çeçenistan Cumhurbaşkanlığı kurumunu lağvedecek, son olarak da savaş nedeniyle
yaşadıkları yerlerden uzaklaştırılmış kişilerin tekrar yerleştirilmesini sağlayacaktır.

45
Ibid, s. 187

28
İdari sorunların çözümü için ise iki farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır. Güney Rusya
Federal Valisi Viktor Kazantsev’in savunduğu merkeziyetçi formüle göre, tüm yetkilerin bir
genel valide toplanması koordinasyon sorununu çözebilecektir. Çünkü genel bir valinin
koordinasyonunda güvenlik, ekonomi ve finans ile ilgili işler tek bir merkezden etkin bir
şekilde yönlendirilebilir. Çeçenistan’daki geçici yönetimin başındaki Ahmed Hacı Kadirov’un
savunduğu diğer bir yaklaşıma göre ise öncelikle bir Çeçen hükümeti kurulması ve bu
yönetimin Moskova ile bir federal yetki paylaşımı antlaşmasına gitmesi gerekmektedir. Bu
yolla, Moskova, Çeçenistan’daki gelişmelere hukuki bir zeminde her zaman müdahale etme
olanağına kavuşmuş olacaktır. Çeçenistan için önerilen işbölümüne göre Kadirov ve Yelagin
kontrolünde faaliyet gösterecek Çeçen sivil hükümeti, sosyo-ekonomik işlere bakarken,
Kuzey Kafkasya askeri bölgesi komutanı General Gennady Troşev ya da General Ivan
Babiçevs’in güvenlik meselelerine bakması öngörülmektedir. Bu şekilde yetki ve
koordinasyon sorunları çözülürken aynı zamanda icra erkinin de güçlendirilmesi
amaçlanmıştır.46

Vladimir Putin yeni yıl öncesinde Nezavisimaya Gazeta’ya verdiği mülakat,


Kremlin’in Çeçenistan konusunda yeni bir yaklaşım içine gireceğini işaret ediyordu. Bu yeni
yaklaşımın ana hatları bu mülakatla ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Putin, bu
mülakatta Çeçenistan’ın bağımsız olduğu dönemde aşırı dinci ve haydut çevreler tarafından
ele geçirilerek Rusya’ya saldırı için üs olarak kullanıldığını dile getirmiştir. Bu nedenle Putin
Çeçenistan’dan çekilmenin affedilemez bir hata olacağını belirterek Rusya’nın görünen
gelecekte Çeçenistan’a bağımsızlık vermesi gibi birşeyin sözkonusu bile olamayacağını
ortaya koymuştur. Operasyonların askeri açıdan sonuca ulaştırılması gerektiğini savunurken
de, Putin Moskova karşıtı güçlere karşı sonuna kadar mücadele edileceğini vurgulamıştır. Bu
ise herhangi br siyasal çözüm için isyancı liderlerle yapılacak müzakerelere kapılarının kapalı
olduğu anlamına gelmektedir.47

11. YİNE PETROL

46
Ibid, s. 192
47
Ibid.

29
Hazar petrollerini taşınacağı ana petrol boru hattı projeleri tartışılırken, Rusya, düşük
kapasiteli “erken petrol boru hattı” olarak Bakü-Novorosisk hattını devreye sokarak diğer
projelere nazaran öne geçmiş, 1998’in ikinci yarısında bu hatta günde 80 bin varil petrol
taşınmaktadır. Ancak daha sonra boru hattında Çeçen kaynaklı olduğu söylenen problemler
görülmeye başlanmıştır. Çeçenistan, Rusya’nın petrol geçişinden dolayı vermeyi taahhüt
ettiği petrol gümrük vergisini vermediğini söyleyerek hattı kapattı. Temmuz ayına
gelindiğinde hat 3 aydır kullanılmıyordu ve Transneft petrolü Mahaçkale’ye getirip, oradan
demiryoluyla Tihoretsk’e aktarıp, buradan da tekrar boru hattıyla Novorosisk’e pompalayarak
taşımaya başlamıştı. Ancak bu şekilde petrol taşıma kapasitesi ¼’e indi. Bu durum
Azerbaycan’ı etkilemiyor çünkü Bakü-Supsa hattının kullanımı arttırılarak açık kapatıldı.
Dolayısıyla bu hattın kullanılmaması tamamen Rusya’yı etkilemiştir. Bu durum meydana
getirdiği ekonomik kaybın ötesinde, ana petrol boru hatları projeleri yarışında Rusya’nın
etkisini kaybetmesine yol açmaktadır. Zira ne kadar ekonomik olursa olsun, siyasi olarak
istikrarsız bir bölgeden geçen bu hat için hiçbir şirket yatırım yapmak istemeyecektir.48

Rusya erken petrol hattında olduğu gibi, ana ihraç hattında da güzergahın kendi
toprakları üzerinden geçmesine yönelik bir strateji uygulamaktadır. Nitekim, Ocak 2001’de
Azerbaycan’ı resmen ziyaret eden Putin, Bakü’de Azerbaycan petrolünün Bakü Novorosisk
hattı üzerinden akıtılmasını arzuladığını açıklamıştır. Doğal gaz da Rusya’nın ekonomik
güçlenmesinde olduğu kadar, bölgeye yönelik stratejik yaklaşımında da önemli rol
oynamaktadır. Rusya bir yandan gaz rezervleri açısından zengin rakiplerinin Batı pazarlarına
ulaşmalarını engelleyecek taktikler uygularken, diğer yandan da bölgedeki ülkelere doğalgaz
sağlamada tekel oluşturarak, gerektiğinde bu ülkelerin enerji kaynaklarını kendi çıkarları
doğrultusunda denetleyecek bir konum sağlamaktır.

Eski Sovyet cumhuriyetlerinin ve Varşova Paktını oluşturan eski müttefiklerinin


Batı’ya kaydığı düşüncesinde olan ve Putin döneminde Kafkasya politikasını yenileyen ve
sertleştiren Rusya, Dünyaya Kafkasya’nın nüfuz alanı olduğunu tekrar vurgulamaya
başlamıştır. Bu nedenle Kafkasya’daki tarihsel, siyasi, askeri ve ekonomik çıkarlarının
karşısındaki tehlikeleri ve bu çıkarlarını tehdit eden Batının (ve Türkiye’nin) Kafkasya’daki
etkinliğini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Kafkasya’daki varlığını uluslararası kamuoyuna

48
“Çirkin Politika Sahnesi : Çeçenistan”, http://www.geocities.com/gokcek/docs/Cecenistan.htm

30
“bölgedeki etkin milliyetçiliği ve İslami radikalizmi kontrol etmek, bu bağlamda uluslararası
terörizmin Kafkasya uzantılarını yok etmek ve bölgede istikrarı sağlamak olarak açıklamıştır.

Güney Kafkasya’nın geleceği değerlendirilirse, Gürcistan ve Azerbaycan tekrar


Rusya’nın nüfuz alanına girmezse bu cumhuriyetlerde etnik ve/veya ekonomik sorunlara
dayanan açıklamaların çıkması böylece Rusya’nın tekrar “bensiz olmuyor” pozisyonuna
girmesine ve hakem rolü oynamaya başlamasına yol açabilir. Ancak bu cumhuriyetlerin de
tehlikeyi sezdikleri ve Putin sonrası politikalarını Moskova’yı ürkütmeyecek şekilde
belirlemeye başladıkları görülmektedir.49

12. ULUSLARARASI TOPLUMUN OLAYLARA TEPKİSİ

İçeriden yükselen muhalefete paralel olarak uluslararası toplum da savaşın uzaması


nedeniyle Moskova’yı Çeçenistan konusunda zor durumda bırakmaktadır. Batılı ülkeler
uzayan savaş ve bu sırada ortaya çıkan insan hakları ihlallerini uluslararası gündeme
getirmişlerdir. Öncelikle Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) üyesi olan devletlerin
önemli bir kısmı, Kasım 1999 İstanbul Zirvesinde Moskova’nın Çeçenistan savaşı sırasında
gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini eleştirmişlerdir. Lizbon’da yapılan üçlü AB–ABD-
Rusya toplantısında Batılı devletler Çeçenistan’daki insan hakları ihlallerini ortay çıkarmak
için bir gözetim mekanizması oluşturulmasını önermişlerdir. Nisan 2000’de Avrupa Konseyi
Parlamenterler Asamblesi, (PACE) Rus parlamenterlerin oy kullanma yetkilerini
Çeçenistan’daki durum düzelene kadar askıya almıştır. Cenevre’de yapılan yıllık toplantısında
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ise 19 çekimser ve 7 karşı oya rağmen 25 oyla
Rusya’nın Çeçenistan’daki savaşı yürütme şekli konusundaki derin endişelerini beyan
etmiştir.50

Batılı ülkelerin konuya ilgisi insan hakları konusunda ders verme gayretinin çok
ötesine gitmemiştir. Batılı ülkeler, jeopolitik olarak önemli olan Gürcistan ve Azerbaycan’ın,
Çeçenistan’daki savaş bahane edilerek Moskova’nın etki alanına çekilmesini önlemek
istemektedirler. Batılı ülkeler, Azerbaycan ve Gürcistan’la olan askeri ilişkilerinin seviyesini
arttırmakta ve bu ülkelerin bağımsızlıklarına ve Kafkasya’nın istikrarına verdikleri desteği
ısrarla vurgulamaktadırlar. Batının bu yaklaşımı, Moskova’yı sadece Çeçenistan’daki

49
KANBOLAT, op.cit., s. 176
50
TANRISEVER, op.cit, s. 185

31
operasyonlarında değil aynı zamanda Kafkasya gibi çok önemli bir dış politika konusunda da
çıkmaza sokmuştur.

13. PUTİN’İN YENİ ÇEÇENİSTAN BEKLENTİSİ

Putin’in verdiği demeçten anlaşıldığı kadarıyla artık, Moskova önceliğini,


Çeçenistan’ın sosyo-ekonomik kalkınması şeklinde formüle etmektedir. Söz konusu
ekonomik kalkınma sivil vatandaşların gerek Çeçenistan’da kurulacak yönetime, gerekse
Moskova’ya olan bağlılıklarını arttıracaktır. Putin’e göre Çeçenistan’da sadece tek bir iktidar
odağı olacaktır. Bu da Moskova yanlısı eski Çeçenistan Müftüsü Ahmed Kadirov’dur.
Ancak, Putin Kadirov’a fazla yetki vermeye de yanaşmamaktadır. Aslında, Çeçenistan’da
kontrolün askeri birimlerde olmayan kişilerin iktidar sahibi olabileceklerini varsaymak yanlış
olur. Burada kastedilen, askeri değil sadece ekonomik ve siyasal konularda Kadirov’a
özerklik sağlanmasıdır.51

A. Moskova Yanlısı Çeçen Yönetimi

Vladimir Putin 2001 yılında daha önce ortaya koyduğu yeni Çeçenistan politikasını
aşama aşama ortaya koyarken, 18 Ocak günü Çeçenistan’daki sivil idareyi güçlendirmek
amacıyla bir kararname yayınlamıştır. Putin Geçici Yönetim’in Başkanı Kadirov’u
Çeçenistan’daki en yetkili sivil otorite konuuna getirmiştir. Kadirov Çeçenistan’daki
ekonomik, sosyal ve siyasal durumu istikrarlı hale getirmekle görevlendirilmiştir. Putin, ertesi
gün imzaladığı bir başka kararname ile Kadirov yönetiminin yetkilerini arttırarak, 2000
yılının Haziran ayında bu yönetim kurulduğunda varolan “Geçici Çeçen Yönetimi”
ifadesinden geçici sıfatını kaldırmıştır. Bu kararname ile Kadirov kendine yardımcı olacak bir
başbakan ve tam yetkili bir Çeçen hükümetini atama yetkisi kazanmıştır.

Bu son kararnamenin yayınlandığı gün olan 19 Ocak’ta, Kadirov eski Stavropol Kray’ı
eski başbakanı Stanislav İlyasov’u Çeçenistan’ın Başbakanlığı görevine atamıştır.52
Çeçenistan’ın Duma temsilcisi milletvekili Aslanbek Aslayhanov bu atamayı şiddetle
eleştirmiştir. Aslayhanov’a göre Kremlin Çeçenistan’ı yerel yönetim seçimlerini
kazanamayan adaylar için teselli aracı olarak kullanmaktadır. Aslayhanov başbakanlık

51
Ibid., s. 193
52
KANBOLAT, s. 177

32
makamı için eski Çeçen liderlerden Salambek Hacıyev, Doku Zavgayev, Umar Avturkhanov
ve Ruslan Hasbulatov’un daha uygun isimler olduğunu iddia etmiştir.

Çeçenistan’ın sivil yönetimi, ekonomik ve siyasi sorunların çözümüne ağırlık vermek


zorundadır. İlyasov başbakan olduğunda yaptığı açıklama ile sosyo-ekonomik konulara
yoğunlaşacağını belirtmiştir. Moskova ile kurulacak mali ilişkilerde Çeçenistan Moskova’ya
vergi öderken, karşılığında Moskova’dan mali destek alacaktır. Petrol sektöründen elde
edilecek kârın tamamı federal bütçeye gönderilirken Moskova’dan gelen paranın nasıl
harcanacağına yerel hükümet karar verecektir.53

Ekonomik yöntemlerle sivil idareye destek sağlanması amacıyla İnguşetya’daki


kamplarda yaşam mücadelesi veren Çeçen mültecilerin tekrar cumhuriyete dönmelerine
yardımcı olarak, İlyasov, Çeçen halkının güvenini kazanmaya çalışacaktır. Çeçenistan’ın
inşasından sorumlu Federal Bakan Yelagin Çeçenistan hükümetinin tıp ve eğitim
hizmetleriyle ulaşım, enerji, ve tarım sektörlerinin geliştirilerek daha çok iş imkanı
sağlayacak projelere federal destek verileceği sözünü vermiştir. Gerçi bu sözlerin ne oranda
tutulabileceği belli değildir. Çünkü federal hükümet zaten mali açıdan çok zor bir
durumdadır. Çeçenistan’a diğer federal birimlere davrandığı gibi davranılırsa Moskova’dan
fazla yardım gelmesi zordur.54

Siyasal açıdan ise Kadirov, Çeçen toplumunun önde gelen temsilcilerinin katılacağı ve
kendisine bağlı faaliyet gösterecek bir danışma kurulu kurmaya çalışmaktadır. Bu kurul, yeni
yasalar çıkartarak Mashadov zamanında uygulanan hukuksal çerçeveyi değiştirmeyi
hedeflemektedir. Bu şekilde, Çeçenistan’daki kanunlar, federal kanunlarla uyumlu hale
getirilecektir. Yeni bir Çeçen anayasası ortaya koyacak olan bu kurul anayasayı halk oyuna
sunacaktır. Ayrıca bir seçim kanunu yapılarak yeni yöneticiler ve parlamenterler seçilecektir.
Ancak seçimlerin, çatışmaların bitmesinden itibaren iki yıl önce yapılması beklenmemektedir.

B. Çeçen İsyancıların Durumu : Böl ve Yönet Politikası

53
TANRISEVER, op.cit, 194
54
Ibid., s. 195

33
“Vladimir Putin’in sivil idareyi güçlendirmek üzere uygulamaya çalıştığı yeni
taktiklerin asıl amacı bir taraftan Moskova yanlısı güçlerin dağılmalarını önleyerek geniş halk
kitlelerini yanlarına çekmeye çalışmak iken diğer bir yandan da isyancı Çeçen liderlerin kendi
içlerinde bölünerek marjinalleşmesini sağlamaktır. Bu şekilde Çeçen isyancıların hem halk
arasında buldukları destek zayıflayacak, hem de kendi aralarındaki iktidar kavgaları nedeniyle
federal güçlere karşı eylem yapmaları zorlaşacaktır.

Bu çerçevede, Rus medya kuruluşları Çeçen güçlerin giderek daha çok bölündüğü
imajını yaymaktadır. Zaten Mashadov’un, Şamil Basayev ve Hattab ile ayrılıklarının çok
derin olduğu ortadadır. Bu bilgiye dayanarak Rus medyası Mashadov’un kendine bağlı
adamlarına Gürcistan, Azerbaycan ya da İnguş Cumhuriyetine giderek silahlarını
saklamalarını emrettiğini yazmıştır. Mashadov güçlerinin çekilmesi sayesinde, FSB güçlerinin
Basayev ve Hattab’ı kolayca yokedebilmesini sağlayacağını belirten bu haberler,
Mashadov’un gizlice Moskova ile işbirliğine girdiğini ima etmektedir. Bu iddialara cevaben
Aslan Mashadov kimsenin gücünün Çeçenleri bölmeye yetmeyeceğini belirtirken, kendisinin
de ülkeyi terk etmeyeceğini bildirmiştir. Kendinin meşru bir şekilde seçildiğini belirten
Mashadov, Moskova yanlısı liderleri onun koltuğuna oturmaya çalışmakla suçlamıştır.

Mashadov’un yalanlamalarına rağmen Boris Nemtsov liderliğindeki bazı Duma


milletvekillerinin Aslan Mashadov’un temsilcileriyle İnguşetya’da görüşmeleri dikkat çekici
bir gelişme olmuştur. Bu görüşmeye Putin’in göz yumması, Putin’in bu tarz görüşmeler
konusunda çok katı olmadığını göstermektedir. Ancak, Putin isyancı liderlerle yapılacak
görüşmelerin Rus askerlerinin morallerini bozmaması için herhangi bir olası anlaşma
konusunda son sözün cumhurbaşkanında olduğunu belirtmeyi ihmal etmemiştir.”55

Aslında Moskova, Mashadov’un görev süresinin 27 Ocak itibariyle


tamamlanmasından yararlanmayı amaçlamaktadır. Yeni bir sivil yönetim ve parlemento
seçiminden sonra Mashadov’un otoritesi azalacağından, bu yolla müzakereler için olası bir
muhatabın ortadan kaldırılması istenmektedir. Kadirov, Mashadov’un halktan özür dilemesi
ve direnişini bırakması karşılığında affedilmesini önerirken, aslında onu kendi derdine
düşmüş zavallı konumuna düşürmeye çalışmaktadırlar. Malezya’daki oğlunun yanına
gidebileceği iddia edilen Mashadov’u, Sergey Yastrembsky meşru bir taraf olarak kabul
etmediğini belirtmiştir. Bu iddiasını ispatlamak için de Mashadov’un, 1999 Ağustos ayında
55
Ibid, s. 197-199

34
Şamil Basayev liderliğindeki grupların Dağıstan’ı işgal girişimini engelleyememesini delil
olarak göstermektedir.56

Bu çerçevede, 22 Ocak 2001’de, Putin “Rusya Federasyonunun Kuzey Kafkas


Bölgesinde Terörizmle Mücadele İçin Tedbirler” adlı bir kararnameyi imzalamış ve askeri
operasyonları yönetme sorumluluğunu Rus Savunma bakanlığından alarak FSB’ye vermiştir.
FSB sözcüsü Aleksandr Zhdanovich birimin en önemli amacının Çeçen gurupları olduğunu
belirtmiştir. Putin’in kararnamesi ile FSB başkanı Nikolay Patruşev operasyonların başına
getirilmiştir.

Rusya Federasyonu Cumhurbaşkanı V. Putin, 22 Ocak 2001 tarihinde 61 numaralı


“Rusya Federasyonu’nun Kuzey Kafkas Bölgesinde Terörizmle Mücadele İçin Tedbirler”
hakkındaki kararnameyi imzaladığında Çeçenistan’da 1 Ekim 1999 tarihinden beri devam
eden savaşın seyri için çok önemli sayılabilecek bir sayfa açmıştır. İmzalanan kararnameye
göre, Çeçenistan’daki askeri operasyonların sorumluluğu Rus Savunma Bakanlığı’ndan
alınarak Federal Güvenlik Servisi’ne verilmiştir. Federal Güvenlik Servisi 2001 yılının Mayıs
ayının ortasına dek Çeçen isyancıların önde gelen liderlerini tek tek ele geçirerek etkisiz hale
getirmekle yükümlü tutulmuştur.57

Yeni stratejiyle anti-terör timleri Şamil Basayev ve Hattab 58 gibi Moskova’nın en çok
arananlar listesinin en başındaki kişileri ele geçirmeyi hedeflemektedir. Moskova’daki AVN
Askeri Haber Ajansı uzmanı Yuri Gladkeviç yeni taktiğin gerekçeşini şu sözleriyle ifade
etmiştir : “Bu tarz çatışmalar için ordu güçlerine ihtiyacımız yoktur. Ordu ve içişleri birimleri
hali hazırda çatışmalara katılmamaktadır. Çünkü isyancıların gücü ciddi düzeyde kırılmıştır.
Bu güçlerin boş kalmaları da bir disiplin sorunu yaratmaktadır.” Ancak FSB’nin bu yeni
görevinde başarılı olması, sivil nüfusun Çeçen direnişçilere uzak durarak sivil idareye destek
vermesiyle mümkün olacağından FSB’nin özellikle köylerdeki Çeçen halkla iyi ilişkiler
geliştirmesi gerekmektedir. Ancak bunun çok kolay olduğu söylenemez.
Rus halkı düzenli orduların Çeçenistan’dan çekilmesi planına büyük destek vermiştir.
26-28 Ocak tarihleri arasında 1600 yetişkinle yapılan bir kamuoyu araştırmasında Rus
vatandaşlarının %68’i Kremlin’in Çeçenistan’daki askerlerini azaltma kararını memnuniyetle

56
Ibid.
57
TANRISEVER, op.cit, s. 179
58
Hattab, Afganistan’da Mücahidin örgütü ile çalışan ve Çeçen savaşı sırasında komutanlık yapan, Ürdün asıllı
Arap bir askerdir. Araplarca desteklenen radikal örgütlerin içindeki en bilinen isimdir.

35
karşılamıştır. %23’ü ise bu karara karşı çıkmıştır. Aynı araştırmada %57’si henüz
isyancıların bastırılmadığını ancak geniş ordu güçlerinin katılımı olmadan da isyanın
bastırılabileceğini belirtmişlerdir. %58’i ise isyancıların tekrar kontrolü ele geçireceğini bu
durumda tekrar ordu güçlerinin cumhuriyete gireceğini belirtmiştir. Çoğu Rus vatandaşı
federal birlikleri Çeçenistan’da başarılı olmasını isterken bu başarının sağlanması için kendi
yakınlarının bizzat görev almasına sıcak bakmamaktadır. Zorunlu askerlik uygulaması olan
Rusya’da herkesin bu göreve çağırılabileceği düşünülürse Rusların bu çelişkili tutumu daha
iyi anlaşılabilir.59

SONUÇ

Rusya Federayonu, SSCB’nin dağılmasından sonraki dünyada kendine biçilen rolü


asla kabul etmemiştir. Rusya (ya da SSCB), dünya siyasetinde, her zaman uluslararası
sistemin başat kutuplarından biri olarak yer alma arzusunu taşımıştır. Ve gerek Rus haklı,
gerekse Rus yöneticileri için bunun yolu, “büyük devlet”, “süper güç” olarak
tanımlayabileceğimiz derjavnost’tan geçer. Ancak Rus halkının derjavnost mefhumu aşamalı
bir şekilde sarsılmış, Rusya’nın kökenlerini tarihten alan farklılıkları ön plana çıkarılmaya
başlanmıştır.

Çeçenistan olayına bir bütün olarak bakarsak, sorunu bir ya da birkaç nedene
bağlamanın zorluğu görülür. Tarihten gelen kinler, zaten bir imparatorluk yitirmiş olmayı
hazmedemeyen Rusya Federasyonu, bölgeyi Rusya için sine qua non kılan olgular, iç ve dış
siyaseti bir bütünmüş gibi algılayan bakış açısı, Çeçenlerin boyun eğmez bağımsızlık
mücadelesi, kilit kara Çeçenistan’ın durumunu iki taraf açısından da bir çıkmaz haline
getirmektedir. Rusya Federasyonu’nn izlediği yol, bölgenin kesinlikle Rusya toprağı olduğu,
gerekirse askeri operasyonlardan kaçınılmayacağı –ki bunu her fırsatta göstermektedir- ve
bunun yanı sıra yeni süreçte ekonomik ve sosyal unsurları da kullanacağı yönündedir. Ancak
Çeçenistan çıkmazının Rusya’ya aylık maliyeti 50 milyon doları bulmaktadır. Bu maliyetle,
Rusya’nın bu yöntemleri daha ne kadar uygulayacağı merak konusudur.
KAYNAKÇA

BADİNOKA Nart, “Çeçenistan : Bir İşgalin Anatomisi”,


http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/s6_3.htm

59
Ibid., s. 201

36
“Çirkin Politika Sahnesi : Çeçenistan”,
http://www.geocities.com/gokcek/docs/Cecenistan.htm

İBRAHİMLİ Halettin, “Çeçenistan ve Yeni Rusya”, Stratejik Analiz, Cilt 1, Sayı 3, Ankara,
Temmuz, 2000

KANBOLAT Hasan, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savaşı”,


Avrasya Dosyası, Rusya Özel Sayısı, 2001

“Kuzey Kafkasya Bağımsızlık Mücadelesinin Kısa Tarihçesi”,


http://bkd.org.tr/cecen_dosyasi/bagimsizlik_mucadelesi.htm.

LİEVEN Anatol, Chechnia : Tombstone of Russian Power, New Haven : Yale University
Press, 1999

SEELY Robert, Russo-Chechen Conflict, 1800-2000 : A Deadly Embrace, London : Frank


Cass Publishers, 2001

SİRÈN Pontus, “The Battle for Grozny : The Russia Invansion of Chechnia, December 1994-
December 1996”, Ben Fowkes, Russia and Chechnia The Permanent Crisis, (içinde),
London : Macmillan Press Ltd, 1998

TANRISEVER Oktay F., “Moskova’nın Çeçenistan Çıkmazı ve Çıkış Arayışları”, Avrasya


Dosyası, Rusya Özel Sayısı, 2001

37

You might also like