You are on page 1of 170

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN


KENTSEL SİSTEMİN DÖNÜŞÜMÜNE ETKİLERİ

(Yüksek Lisans Tezi)

DANIŞMAN
Doç. Dr. M. Akif ÇUKURÇAYIR

AYSUN BEYİT
034228001014

KONYA - 2006

1
ABSTRACT
EFFECTS TO TRANSFORMATİON OF THE URBAN SYSTEM OF
İNFORMATİON AND COMMUNİCATİON TECHNOLOGİES

Owing to continuous developing information and technological developments,


regional administrations or governments offer suitable solutions to problems by
suggesting new ideas and presenting multi directional service in the light of the
requirements.

The information and communication technologies offer to municipality about public


relations, participant management, social responsibility, e-business, e-service,e-trade, in
additon to improving e-municipality by arranging for informations about urbans for
which regional governments or administrations is responsible according to current
technology.

2
ÖZET

BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KENTSEL SİSTEMİN DÖNÜŞÜMÜNE

ETKİLERİ

Bilgi ve iletişim teknolojileri kentlerin çok yönlü hizmet verme


gereksinimleri doğrultusunda yeni ufuklar açmakta ve uygun çözümler
sunabilmektedir. Bilişim teknolojileri yerel yönetimlerin odak noktası olan
kentlere ilişkin verilerin güncel teknolojiye dayalı olarak yapılandırarak e-
belediye uygulamasını geliştirmiş olmakla birlikte belediyelere halkla
ilişkiler, katılımcı yönetim, sosyal sorumluluk, e-iş, e-hizmet, e-ticaret
alanlarında yeni olanaklar sunmaktadır.

3
TABLO LİSTESİ

Tablo 1............................................................................................................................ 58
Tablo 2............................................................................................................................ 71
Tablo 3.......................................................................................................................... 104

4
GİRİŞ

Bilgi toplumu düzeyine ulaşabilmek, çağımız toplumlarının en belirgin hedefidir. Bilginin


stratejik kaynak olarak kabul edildiği bilgi toplumlarında bilgi, bilgi teknolojilerinin sağladığı
imkanlarla üretilmekte, sınıflandırılmakta ve ulaşılabilir kılınmakta; toplumsal ve kurumsal
sorunların çözümünde kullanılabilmektedir. Günümüzde bilgi bireylerin, organizasyonların ve
devletlerin sahip olabilecekleri en stratejik kaynak olarak kabul edilmektedir.

Günümüz dünyası, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin temellerinin atıldığı,


değişim ve dönüşümlerin inanılmaz bir hızla yaşandığı bir dünya olmuştur. Bilgi ve iletişim
teknolojilerinin, ekonomide, toplum yaşamında ve kültürde kalıcı değişiklikler yarattığı bir
süreçten geçiyoruz. Ulusal ekonomik gelişme ve rekabet stratejisini bilgi ekonomisine
dayandıran ülkeler, bilim, teknoloji ve bilişim alanındaki mevcut kurumsal yapılarını yeniden
düzenlemekte ve bu ekonominin gereklerine uygun yeni kurumsal yapılar oluşturmaktadırlar.

5
İÇİNDEKİLER

ABSTRACT……………………………………………………………………………..I
ÖZET…………………………………………………………………………………...II
TABLO LİSTESİ....................................................................................................... III
GİRİŞ............................................................................................................................ IV

BİRİNCİ BÖLÜM

KÜRESEL DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ

1.1. KÜRESELLEŞMENİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ........................... 1

1.2 KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN GELİŞİMİ...................................................... 4

1.3. KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN KAPSAMI VE BOYUTLARI.................... 5

1.3.1. Ekonomik Boyutları........................................................................ 7

1.3.2. Teknolojik Boyutları....................................................................... 7

1.3.3 Siyasal Boyutları............................................................................... 8

1.3.4 Sosyo-Kültürel Boyutları................................................................. 9

1.3.5 Ekolojik Boyutları........................................................................... 10

1.4.KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN AKTÖRLERİ............................................. 11

1.5. KÜRESELLEŞME-YERELLEŞME İLİŞKİSİ...................................... 12


1.6 KÜRESEL DÖNÜŞÜMDE KENTLERİN ARTAN ÖNEMİ................ 13

1.7 KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN TEMEL DİNAMİĞİ OLARAK


BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ.......................................................................... 14

1.7.1. Bilişim Sistemleri Kavramsal Çerçevesi..................................... 15


1.7.1.1. Bilgi Kavramı......................................................................... 16
1.7.1.2 Bilginin Anlamı, Önemi ve Yönetimi.................................... 17
1.7.1.3 Teknoloji Kavramı................................................................. 18
1.7.1.4 Teknolojinin Önemi ve Anlamı.............................................. 19
1.7.2 Bilişim Sistemleri Tanımı............................................................... 20

6
1.7.3 Bilişim Sistemlerinin Gelişimi Ve Unsurları................................. 21
1.7.4 Bilşim Teknolojisi............................................................................ 22
1.7.5 Bilişim Teknolojisinin Gelişimi...................................................... 23
1.7.6 Bilişim Teknolojilerinin Önemi...................................................... 24
1.7.6.1 Bilgisayar Nedir?............................................................................. 25
1.7.6.1.1 Bilgisayarın Tarihsel Gelişimi............................................. 26
1.7.6.1.2 Bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler...................... 26
1.7.6.2 Mikro-Elektronik.............................................................................. 27
1.7.6.3 Robotlar............................................................................................ 27
1.7.6.4 Biyo-Teknoloji.................................................................................. 28
1.7.6.5 Yeni Malzemeler.............................................................................. 28
1.7.6.6 İletişim Teknolojisi.......................................................................... 28
1.7.6.6.1 İletişimin Tanımı................................................................. 29
1.7.6.6.2 İletişimin Önemi.................................................................. 29
1.7.6.7 İnternet............................................................................................ 30
1.7.6.7.1 İnternet nedir?.................................................................... 30
1.7.6.7.2 İnternetin Tarihsel Gelişimi............................................... 31
1.7.6.7.3 İnternet Uygulamaları Ve Etkileri..................................... 32
1.7.6.7.3.1 E-Posta(E-Mail).................................................... 33
1.7.6.7.3.2 Word Wide Web(Www)....................................... 33
1.7.6.7.3.3 Haber Grupları (Usenet)....................................... 33
1.7.6.7.3.4 İntranet(Kurumsal İnternet).................................. 34
1.7.6.7.3.5 Extranet................................................................. 34

7
İKİNCİ BÖLÜM

TEKNOLOJİNİN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME ETKİSİ


2.1. TOPLUMUN TANIMLANMASI.............................................................35

2.2 TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM....................................................................... 36

2.3. TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN YÖNÜ.................................................... 37

2.4. TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN DİNAMİKLERİ.................................. 39

2.4.1. Bilim ve Teknoloji................................................................................ 39

2.4.2. Nüfus..................................................................................................... 40

2.4.3. Doğal Çevre.......................................................................................... 40

2.4.4. Politik Yapı........................................................................................... 40

2.4.5. Kültürel Etkenler................................................................................. 41

2.5. TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN KENTSEL MEKANA OLUMSUZ


YANSIMALARI...................................................................................................... 41
2.5.1 Kentleşme.............................................................................................. 43
2.5.2 Göç........................................................................................................ 43
2.5.3.Gecekondu............................................................................................. 44

2.5.4. Konut Sorunu....................................................................................... 44

2.5.5. Çevre Kirliliği...................................................................................... 45

2.6 TEKNOLOJİNİN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME ETKİSİ...................... 46

2.7 TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM SÜRECİ........................................................ 48

2.7.1. İlkel Toplum........................................................................................ 48

2.7.2. Tarım Toplumu................................................................................... 49

2.7.2.1. Tarım Toplumunun Temel Özellikleri....................................... 50


2.7.2.2. Tarım Toplumunun Ekonomik Yapısı....................................... 51
2.7.2.3. Tarım Toplumunun Siyasal Yapısı............................................ 52
2.7.2.4. Tarım Toplumun Teknolojik Yapısı.......................................... 53
2.7.3 Tarım Toplumundan Sanayi Toplumuna Geçiş.............................. 53

2.7.3.1 Sanayi Devrimi........................................................................... 54


2.7.3.2 Sanayi Toplumu.......................................................................... 55
8
2.7.3.3 Sanayi Toplumunun Temel Parametreleri.................................. 57
2.7.3.3.1 Kentleşme.................................................................... 57
2.7.3.3.2 Modernite.................................................................... 58
2.7.3.3.3 Modern Devlet............................................................. 59
2.7.3.3.4 Bürokrasi..................................................................... 61
2.7.3.3.5 Mekanik Dünya Görüşü ve Fabrika Düzeni................ 62
2.7.3.3.6 Kapitalizm................................................................... 64
2.7.3.4.Sanayi Toplumun Teknolojik Yapısı......................................... 65
2.7.3.5.Sanayi Toplumun Ekonomik Yapısı.......................................... 65
2.7.3.6.Sanayi Toplumun Siyasal Yapısı............................................... 65
2.7.3.7 Sanayi Toplumunun Krizi......................................................... 66

2.7.4. Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş................................. 66


2.7.4.1 Bilgi Toplumu............................................................................. 69
2.7.4.2 Bilgi Toplumunun Doğuşu......................................................... 72
2.7.4.3 Bilgi Toplumu Kavramı.............................................................. 73
2.7.4.4 Bilgi Toplumunun Temel Özellikleri........................................ 73
2.7.4.4.1 Bilginin Artan Önemi................................................. 74
2.7.4.4.2 Bilgi Sektörü............................................................... 74
2.7.4.4.3.Bilişim Teknoloji........................................................ 75
2.7.4.4.4.Sivil Toplum............................................................... 75
2.7.4.4.5 Küreselleşme.............................................................. 76
2.7.4.5 Bilgi Toplumunda Önem Kazanan Kavramlar.......................... 77
2.7.4.5.1 Yönetişim................................................................... 77
2.7.4.5.2 .Katılım....................................................................... 77
2.7.4.5.3.Hesap Verebilirlik...................................................... 78
2.7.4.5.4.Yargı Bağımsızlığı Ve Etkililik................................. 78
2.7.4.5.5.Şeffaflık Ve Bilgiye Ulaşım....................................... 78
2.7.4.5.6 Yerel Gündem 21.................................................... 79
2.7.4.5.7 Sürdürülebilir Gelişme............................................... 81
2.7.4.5.8 Sosyal Dayanışma...................................................... 81
2.7.4.5.9 Ekonomik Yapabilirlik............................................... 82
2.7.4.5.10 Ekolojik Sorumluluk................................................ 82
2.7.4.5.11.Yaşanabilirlik............................................................ 83
2.7.4.5.12 Sürdürülebilirlik........................................................ 83
2.7.4.5.13. Hakçalık................................................................... 84
2.7.4.5.14. Kentli Bağlılığı........................................................ 84
2.7.4.5.15. Yapabilir Kılmak..................................................... 84
2.7.4.6 Bilgi Toplumunun Yönetim Yapısı........................................... 85
2.7.4.6.1 Ulus Devletin Dönüşümü........................................... 85
2.7.4.6.2 Kamu Yönetiminde Değişim...................................... 87
2.7.4.6.3. Yerel Yönetimde Değişim......................................... 89
2.7.4.6.4 Yönetimden Yönetişime Geçiş.................................. 91
2.7.4.6.5 Yönetişim................................................................... 92
2.7.4.6.6 Yönetişimin Gelişimi................................................. 95
2.7.4.6.7 Yönetişimin Boyutları Ve Uygulamalar.................... 99
2.7.4.6.7.1 Küresel Yönetişim....................................... 99
2.7.4.6.7.2 . Ulusal Yönetişim..................................... 100
2.7.4.6.7.3. Yerel Yönetişim........................................ 101
2.7.4.6.8.E-Devlet Nedir?........................................................ 101
2.7.4.6.9 E-Devletin Amacı.................................................... 103
9
2.7.4.7 Bilgi Toplumunun Ekonomik Yapısı....................................... 104
2.7.4.8.Bilgi Toplumunun Siyasal Yapısı............................................ 105
2.7.4.9 Bilgi Toplumunun Kültürel Yapısı........................................... 105

10
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KENTSEL SİSTEMİN

DÖNÜŞÜMÜNE ETKİLERİ

3.1 KENT NEDİR ?........................................................................................ 107


3.2 SİSTEM KAVRAMI................................................................................ 110
3.2.1 Sistem Yaklaşımının Özellikleri........................................................ 111
3.2.1.1 Sistem – Alt Sistem İlişkisi........................................................ 111
3.2.1.2 Açık ve Kapalı Sistemler.......................................................... 111
3.2.1.2.1 Açık Sistem Özellikleri................................................ 111
3.3 KENTSEL SİSTEM................................................................................ 112
3.4. KENTSEL SİSTEMİN PARAMETRELERİ...................................... 113
3.4.1 Kentsel Mekân................................................................................... 113
3.4.2 Kentsel Ekonomi................................................................................ 114
3.4.3 Kentsel Siyaset.................................................................................... 115
3.5 KENTSEL SİSTEMİN DÖNÜŞÜMÜ.................................................... 116
3.5.1 Bilgi Kenti............................................................................................ 117
3.5.2 Küresel Kentler................................................................................... 119
3.5.3 Yeniden Tanımlanan Kent................................................................. 121
3.5.4 Yarışan Kentler................................................................................... 122
3.6 DİJİTAL KENT KAVRAMI................................................................... 123
3.7 DİJİTAL KENTİN KAPSAMI............................................................... 125
3.7.1 Bilgilendirme amaçlı hizmetler......................................................... 125
3.7.2 İletişim amaçlı hizmetler................................................................... 125
3.7.3 Halk katılımını sağlayacak hizmetler.............................................. 125
3.8 DİJİTAL KENTTE YÖNETİM............................................................ 127
3.9 DİJİTAL KENTTE AMAÇ.................................................................... 128
3.10 DİJİTAL KENTTE YURTTAŞ............................................................ 129
3.11 DİJİTAL KENTTE KATILIM............................................................. 129
3.12.DİJİTAL KENT UYGULAMALARI................................................... 130
3.12.1 Türkiye’de İnternet........................................................................ 130
11
3.12.2 Belediyelerde İnternet.................................................................... 131
3.13 DİJİTAL KENT UYGULAMALARININ AVANTAJLARI............. 135
3.14 DİJİTAL KENT UYGULAMALARININ DEZAVANTAJLARI..... 136
SONUÇ............................................................................................................ 137
KAYNAKLAR................................................................................................ 139

12
BİRİNCİ BÖLÜM

KÜRESEL DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ

1.1. KÜRESELLEŞMENİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

“Küreselleşme; zaman, mekân, nüfus, ekonomi, siyaset, bilim, teknoloji, kültür, ideoloji
gibi birçok sürecin sorgulanması ile gündeme gelen ve bazı değişimleri yansıtan karmaşık
içerikli bir kavramdır.”1 Bu bağlamda küreselleşme her alandaki değişimi ifade etmek için
kullanılan sihirli bir sözcük haline gelmiştir. Esas itibari ile ekonomik bir olgu olarak karşımıza
çıkan küreselleşmenin yansımaları çok boyutludur. Küreselleşme tarihsel süreç içersinde ortaya
çıkan bir realite olduğu kadar; uluslararası ticaretin yaygınlaşması, emek ve sermaye
hareketlerinin artması, ülkeler arasındaki ideolojik kutuplaşmaların sona ermesi ülkelerin gerek
ekonomik, gerekse siyasal ve sosyo-kültürel açıdan birbirlerine yakınlaşmaları olarak da
tanımayabiliriz.2

Küreselleşme kavramı dünya insanlarının tek bir dünya toplumunda, global toplumda
bütünleştirilme süreçlerine gönderme yapar. Ancak aynı zamanda çoğulculuğun ve
heterojenleşmeye de vurgu yapar. Küreselleşme, global insan koşullarının ortaya çıkışını ve3
bilinç artışını anlatan bir kavramdır.4 Küreselleşme bir başka ifadeyle, kültürün, kitlesel
pazarlamanın, genetik mühendisliğinin, çok uluslu şirket gücünün yeni uluslar arası iş
bölümün, emeğin uluslararası hareketliliğinin ulus-devletlerin azalan gücünün,
postmodernizmin veya post-fordizmin Disneyleştirilmesi’ dir.5

OECD’ye göre küreselleşme üç faktörden oluşmakta: birincisi, ulus aşırı şirketler gibi
güçlü ve yeni aktörlerin siyasal sahneye girişi, bilgisayar teknolojisinin iletişim ve
enformasyon alanındaki hızlı yayılımı, üçüncüsü ise regülasyon politikalarının
benimsenmesidir.6 DPT’nin bir çalışmasında küreselleşme, ülkeler arasındaki ekonomik politik

1
Servet Karabağ, Mekanın Siyasallaşması, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2002, s.122
2
.http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globalleşme/kavram.htm 28.09.2002, s.1
3
Habibul, Haque Khonder, “Globalleşme Teorisi: Eleştirel Bir Değerlendirme” (Çev. Betül Duman), Türkiye
Günlüğü, s.44, Ocak-Şubat 1997, s.67
4
M. Akif Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002, s.92
5
Peter Marcuse, “Küreselleşmenin Dili” (Çev.Ali Tartanoğlu), Mülkiye Dergisi, Cilt: XXV sayı: 229, Ankara,
Temmuz-Ağustos 2001, s.201
6
Mürteza Hasanoğlu “Küreselleşmenin Devlet Yönetimine Etkileri”, Türk İdare Dergisi, sayı: 434, Yıl:74,
Ankara, 2002 s.172
13
sosyal ilişkilerin yaygınlaşması, ideolojik ayrımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi ve
ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması olarak tanımlanmıştır.7

Anlaşıldığı gibi ekonomik ve toplumsal yazınında hemen her konu bir biçimde
küreselleşme ile ilişkilendirilmiş, küreselleşme mevcut durumu açıklanan bir olgu, eğilimleri
yansıtan bir süreç ya da idealize ve paradoksal öğeler de içeren küreselleşme herkesin farklı
anlam yüklediği bir kavram haline gelmiş, böylece küreselleşmeyi ekonomik toplumsal
sorunların sebebi, sonucu ya da çözüm yolu olarak gören birçok yaklaşım geliştirilmiştir.8
Günümüzde ekonomik, sosyal, siyasal yapılanmaların büyük bir dönüşüm ve değişim
geçirmekte olduğu herkesçe kabul edilen bir durum. Yaşanan bu dönüşümün boyutlarını
açıklamada bir takım söylemeler ortaya çıkmaktadır: sanayi toplumdan bilgi topluma geçiş,
fordist üretimden post-fordist üretime geçiş, ulus-devlet dünyasından küreselleşmiş dünyaya
geçiş, modernist düşünceden post-modernist düşünceye geçiş sürecidir. İşte değişim ve
dönüşüm sürecinin boyutlarını açıklamada küreselleşme kavramı “anahtar kod” olarak
görülmektedir.9 Habermas’ın belirttiği gibi küreselleşme kavramı ile sona ulaşmış bir nihai hali
değil, devam etmekte olan bir süreç yaşanmaktadır. Ve ulaşım, iletişim ve değişim ilişkilerinin
ulusal sınırlardan taşacak şekilde yoğunlaşma ve çapının büyümesini ifade etmektedir.10
Kavram bu şekilde idealize edildiğinde küreselleşme, dünya üzerindeki tüm devletleri ve
ulusları kapsayan ve bunların tümünün içinde eşit koşullarda yer aldığı bir süreç olarak
sunulmaktadır. Böylece dünyada yaşayan bütün insanların ortak bir kaderi paylaştığını, politik,
ekonomik, kültürel ilişkilerin tek bir dünya devleti oluşturmaya doğru gittiğini vurgular.
Sonuçta bir süreç insanlığın ulusal sınırların kalktığı belirsizleştiği bir yapıya götürecektir.
Küreselleşme olgusuna bu türden bir yaklaşımın temel varsayımı, küreselleşmenin
türdeşleştirici bir süreç olduğudur.11 Ancak küreselleşme farklılığı (heterojenliği)
meşrulaştırmıştır da.12

7
Bahaettin Balçık, “Küreselleşme ve Yönetim Anlayışındaki Değişmeler” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Meslek Yüksek Okulu Dergisi, sayı: 2, Konya, 1999 s.2
8
Gülten Demir, Küreselleşme Üzerine, A.Ü. SBF Dergisi, 56-1, Ocak-Mart 2001, s.74
9
Gülise Gökçe, “Küreselleşme ve Yerelleşme İlişkileri Üzerine Bir Tartışma”, (Der. M. Akif Çukurçayır ve Ayşe
Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.205-206
10
Jurgen Habermas, Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akibeti, (Çev: Medeni Beyaztaş), Bakış Yayınları,
İstanbul, 2002, s.83
11
Demir a.g.m., s.75
12
Ali Yaşar Sarıbay, Postmodernite Sivil Toplum ve İslam, Alfa Yayınları, İstanbul, 2001, s.214
14
Bu çerçeveden bakıldığında sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru yol alınırken,
küreselleşmeye rağmen yerelleşme eğilimleri kendin hissettirmektedir. Buna küreselleşmeyle
gelen yerellik de diyebiliriz.13

Küreselleşme farklı kültürlerin birbirlerine göre konumlarını dikkate alan bir süreçtir.
Dolaysıyla bir kültürel bütünleşme umulmamakta, farklılıkların göreli konumları
belirtilmektedir. Dünya kendi içinde olmaktan kendisi için olma doğru farklılaşmıştır. Bu
doğrultuda Robertson küreselleşmeyi kültürel olarak homojenleştirici güçlerin diğer kültürler
üzerindeki egemenliğinin zaferi şeklinde değerlendiren bakışlara katılmamaktadır.14
Küreselleşen dünyanın yönü demokrasi ve adem-i merkeziyetçi yapılanmalardan yanadır.
Dünyada bir yandan küreselleşme süreci yaşanırken, aynı zamanda yerelleşme süreci
yaşanmaktadır. “İlk bakışta birbiri ile çelişir görünün bu iki yönlü gelişme süreci bağlamında
küreselleşeme eğilimi, geleneksel ulus-devlet kavramını ve ulus-devletler arasındaki
uluslararası ilişkilerin yapısını dönüştürmektedir; buna karşılık yerelleşme süreci ise
küreselleşme eğiliminin kendi bünyesinde taşıdığı tekdüze ve merkeziyetçi anlayışları yeniden
üreterek ve birbirine eklemleyerek daha insani ve yaşanabilir bir dünyanın yaratılmasına
katkıda bulunmaktadır.15

Günümüzde gelinen noktada, yerel yönetimlere dair yeni anlayışların çok farklı
içeriklere sahip olduğunu ve geleneksel uygulamaların artık tutunmadığını görmemek mümkün
değildir.16

Küreselleşme ile ilgili değerlendirilen konular, dünya çapındaki gelişmeleri içeren


değişim ve yeniliklerle ilgilidir. Bu bağlamda küreselleşme konusunda gündeme gelen
konuların başında devlet, özellikle ulus-devlet gelir. Çünkü değişim ve bütünleşmeyi sağlayan
her ekonomik ve teknolojik gelişme sosyal ve politik yapıları da etkilemektedir.17
Küreselleşme sürecinde yapılan tartışmaların başında ulus-devlet gelmekte küreselleşme ile
beraber sorgulanmaktadır. Küreselleşme devlet ağırlıklı uluslararası ilişkilerden, siyasal
18
aktörlerin çoğullaştığı küresel ilişkilere geçici temsil etmektedir. Bu bağlamda küreselleşme
devlet egemenliğinin alansal niteliği içinde kurulan ulusal kültür, ulusal politikalar, ulusal
kimlik gibi millet ve devletin birliğine yönelik çözülmelere neden olabilecek gelişmeler

13
Mustafa Gökmen, “Yerel Yönetimlerde Özerklik Eğilimleri, Avrupa ve Türkiye” (Der: Bekir Parlak Hüseyin
Özgür) Avrupa Birliği ve Bütünleşme Sürecinde Türkiye’de Yerel Yöntemler, Alfa Yayınları, İstanbul, 2002,
s.100
14
Rana A. Aslanoğlu, Kent, Kimlik ve Küreselleşme, Asa Yayınları, Bursa, 1998. s.132-133
15
Gökmen, agm, s. 106-107
16
Bekir Parlak, “Küreselleşme Sürecinde Modern Ulus-Devlet ve Kamu Yönetimi” (Ed. Muhittin Acar & Hüseyin
Özgür) Çağdaş Kamu Yönetimi I, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003, s: 374
17
Karabağ, a.g.e, 124
18
Gökçe, agm, s.206
15
içerir.19 Aynı zamanda sermayenin artık ulusal değil, küresel bir nitelik taşıdığını, sömürü
mekanizmalarının değiştiğini, iletişim ve bilişim teknolojileriyle dünyanın bir “global köy” e
dönüştüğünü, cemaatler yerine hayali bir dünyanın oluştuğunu anlatan bir kavramdır. 20

1.2 KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN GELİŞİMİ

Küreselleşmenin ne zaman başladığı konusunda spesifik bir zaman belirlemek çok


zordur. Bazıları globalleşmenin insanlık tarihi kadar eskiye dayandığını ve başlangıç tarihi
olarak insanoğlunun sivilleşme çabalarını göstermektedir. Bazıları ise küreselleşmenin ortaya
çıkışını modern çağın başlangıcı, diğer bazıları 1800’lü yıllar olarak göstermektedirler.21
Talcott Parsons’ın teorik yaklaşımıyla düşünüldüğünde küreselleşmenin ilk olarak
modernleşme sürecinin bir uzantısı olarak ortaya çıktığı yorumlanabilir. Hatta modernleşme
teorisinin ideolojik olarak sürüklendiği yol küreselleşme teorisinde yeniden ortaya
çıkmaktadır.22

Kronolojik bir bakış açısından küreselleşme teorisinin modernleşme teorisinin ürünü


olarak açığa çıktığı gerçeğini inkar edemeyiz.23 Aslında küreselleşme yeni bir olgu değildir.
Özellikle devletler arasında ticari ilişkilerin sistemli biçimde gelişimi olarak 19.yy.da varlığını
hissettirmiştir. 1970’li yılların başında Bretton Woods sisteminin çöküşü ve yarı sabit döviz
kuru standardına geçilmesiyle beraber yaygınlaşan çok uluslu şirketler küreselleşmeye yeni bir
çehre kazandırmıştır.24 Bretton Woods sisteminin yıkılması, Keynesçi yaklaşım ve politikaların
yerlerini Neo-Liberal görüşlere bırakması, piyasa üstünlüğünün ön plana çıkarılmasına,
deregülasyon ve özelleştirme ile ekonomide devletin küçültülmesine yol açmıştır. Neo-liberal
görüşlerin hakim olduğu bu dönemde ortaya çıkan iktisadi sorunların asılmasında serbestleşme
temel olmuştur.25

Doğu Bloğunun yıkılıp, iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesiyle “tarihin sonu” ve
“liberalizasyon”un sonsuz zaferi ilan ediliyor; yeni dünya düzeniyle küreselleşme tarihinin
zorunlu sonucu olarak kabul ediliyor. Doğu bloğunun dağılmasıyla birlikte kapitalizm hükmen
galip olsa da kapitalist devletin içine girdiği bunalım 1970’lerden itibaren sürekli tartışılan bir
konu olmuştur. Yeni dünya düzeniyle birlikte tüm her şey değişim sürecine girmiş, bu süreçten

19
Karabağ, age, s.124
20
Gökçe, agm, s.206
21
http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globalleşme/ tarihsel.htm, 28.09.2002, s.3
22
Uğur Kömeçoğlu, “Küreselleşme, Modernleşme, Modernlik “Dünya Neyi Tartışıyor?-1” Küreselleşme, Doğu-
Batı, Yıl: 5 Sayı : 18 Şubat-Mart-Nisan, 2002, s.10
23
Khander, agm, s.68
24
İbrahim S. Canbolat, Küreselleşen Dünya ve Türkiye, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayın No: 192,
Bursa, 2002, s.26
25
Kuter Ataç, “Küreselleşme : Bir Değerlendirme” Hacettepe Üniversitesi iktisadi ve İdari Bilimiler Fakültesi
Dergisi, Cilt:18, Sayı: 1 Ankara, 2000, s.95
16
etkilenenlerden bir iktidar modelleri olmuştur. “Devlet toplumu yönetir” savı terk edilerek
devletin dışındaki örgütlerin de devlet yönetimine eşit şekilde katılımı öngörülmüş ve bu yeni
iktidar modeli yönetişim olmuştur.26

II. Dünya Savaşının hemen sonrasında ABD’nin himayesinde tesis edilen IMF, dünya
bankası, GATT ve OECD gibi uluslararası kuruluşların hayata geçirilmesiyle küreselleşme
sürecine ivme kazandırmıştır.27 Küreselleşme ideolojisi ulusal ekonomilerin ve ulusal
ekonomik yönetim stratejilerinin giderek işlevsizleştiğini, global bir ekonominin ortaya
çıktığını, ve ulus-devletlerin bu gelişmeye uyarlanması gerektiğini ileri sürer. Serbest piyasa
ekonomisinin bütün dünyaya yayılmasını küreselleşeme sürecinin temeli soyar ve ülkelerin
egemen stratejileri izlemelerini, ortak yönetsel mekanizmalara uymalarını telkin eder.28

Küresel bilincin artması, küresel kurumların ve hareketlerin sayısının artması, küresel


iletişim araçlarındaki gelişmeler, küresel çevre hareketleri, iki kutupluluğun sona ermesi29
sorgulanması, piyasanın artan gücü, liberalizm, yeni sağ politikalar, iktisat teorileri alandaki
gelişmeler, demokrasi ve insan hakları konusundaki gelişmeler, üretim alanındaki büyük
değişiklikler küresel değişimin dinamikleri olarak ele alınabilir. 30

Küreselleşmeye içeri-dışarı, ulusal-uluslar arası, Batı-Doğu, Birinci Dünya-Üçüncü


Dünya, modern-geleneksel, kimlik-fark, benlik-öteki arasında çizilmiş zamansal ve mekansal
ayrımların giderek ortadan kalktığı dünyanın global bir topluma dönüştüğü küresel bir kültürün
şekillendiği bir süreç olarak değerlendirebiliriz.31

Sonuçta küreselleşme süreci 1990’lı yıllarda farklı bir döneme girmiştir. Bu farklılığın
iki temel belirleyicisi olarak; ilki, Rusya ve Doğu Avrupa’daki rejim değişikliği ve İkinci
Dünya’nın kapitalist düzene entegrasyonu, ikincisi ise küreselleşme sürecinin medarı iftiharı
olarak bilinen Doğu Asya’nın krizidir.32

1.3. KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN KAPSAMI VE BOYUTLARI

“Yirminci yüzyılın sonlarında ve yeni yüzyılda çağa damgasını vuran çok yönlü global
değişimlerle karakterize edilen küreselleşme olgusu farklı boyutlardaki değişimin yönünü,

26
Sonay Bayramoğlu, “Küreselleşmenin Yeni Siyasal İktidar Modeli : Yönetişim” Praksis, 7, 2002, s.85
27
http://www.canaktan.org/yeni-rendler/globalleşme/tarihsel.htm, 28.09.2002, s.3
28
Yasemin Özdek, “Globalizmin İdeolojik Hegemonyası : Yanılsamalar” Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 32 Sayı :
3, TODAİE, Ankara, Eylül 1999, s.26
29
Karabağ, a.g.e, s.128
30
Al, a.g.e., s.80
31
Karabağ, a.g.e., s.125
32
Gökçen Coşkun Albayrak, “Globalizasyon Süreci ve Azgelişmiş Ülkeler”, (Ed, Uğur Selçuk Akalın)
Globalizasyonun Yansımaları, Donkişot yayınları, İstanbul, 2002, s.24
17
derinliğini ve etkilerini belirlemekte ve bu etki halesi ulusal ve uluslar arası kuram ve
uygulamalara da dalga dalga yayılarak kavramları, kurallar ve kurumları kuşatmaktadır.”33
Oldukça karmaşık ve çok boyutlu olan toplumsal gelişmenin temelindeki küresel değişim
dinamikleri sosyal, ekonomik, siyasal / yönetsel, kültürel yapılarda köklü değişim ve
dönüşümlere neden olmaktadır.34

Küreselleşmeyi, kimi aydınlar kapitalizmin gelişme sürecindeki bir aşama biçiminde


ekonomik boyutunu ve kutuplaşmayı öne çıkararak gelişmiş bazı ülkelerce manipüle edilen bir
olguyu anlatmak üzere üretilen bir kavram olarak değerlendirmekte ve kökleri çok eskilere
giden bir oluşuma işaret etmektedirler. Kimileri kendiliğinden gelişen dinamik bir süreç olarak
algılamakta, kimileri de küreselleşme sürecinden değil de küreselleştirme olayından söz
etmekte ve küreselleşme sürecinin ekonomik, politik ve kültürel olduğu kadar, coğrafi bir olgu
da olduğunu belirterek siyasal ya da kültürel boyutunu vurgulamaktadırlar.35 Modernizm,
postmodernizm, liberalizm, internet, e-devlet kavramları gibi küreselleşme de siyasal, sosyal ve
ekonomik alanı tanımlayan ve dönüştüren bir boyuta sahiptir.36

Küreselleşme homojenleşme kadar heterojenleşme, evrenselleşme kadar yerelleşme,


modernleşme kadar gelenekselleşme, benlik kadar farklılığın da gündeme gelindiği, bu
oluşumların karşıtlığının değil, aksine eş zamanlılığının ve birbirleriyle çelişkili beraberliğin
yaşandığı bir süreçtir. Bu anlamda küreselleşme, toplumsal yaşamın alansal ve ulusal bir
bütünsel toplum modeliyle değil, global/ulusal/ yerel etkileşim ilişkilerinin çözümlenmesi
yoluyla anlaşılmasını içermektedir. Küreselleşme süreçlerini çözümlemek toplumsal değişimi
çerçeveleyen eş-zamanlılığa, çok boyutluluğa ve karşılıklı etkileşime dayalı hareket eden bir
iktidar geometrisini anlamaya çalışmaktır.37 Bu mantıkla yeni yüzyıldaki en önemli iktidar
modeli yönetişim olmaktadır. Küreselleşme ve beraberinde getirdiği boyutları kendisine uygun
bir iktidar tarzını, devlet anlayışını ve üslubunu geliştirmektedir.38 Daha öncede belirtildiği
gibi, küreselleşme ekonomik, teknolojik, siyasal, kültürel, ideolojik ve örgütsel boyutlar içeren
çok boyutlu bir süreçtir.39 Anlaşıldığı gibi küresel etkisi olmayan olay ve oluğu yok gibidir.
Küreselleşmenin boyutları birbirinden ayrı değildir, tam tersine birbirinin devamı olan ve

33
Parlak, a.g.m., s.347
34
Saran, a.g.m., s.37
35
Gürsel Özkan, “Küreselleşme ve Ulus Devletin Geleceği”, İdare Hukuku ve İlimler Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 1-
3, İstanbul, 2003, s.364
36
Akif Çukurçayır, “Çok Boyutlu Bir Kavram Olarak Yönetişim” (Ed. Muhittin Acar-Hüseyin Özgür) Çağdaş
Kamu Yönetimi I, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003, s.259
37
E. Fuat Keyman, “Globalleşme Söylemleri ve Kimlik Talepleri:” Türban Sorunu”nu Anlamak”, Global Yerel
Eksende Türkiye, (Der.E.Fuat Keyman, Ali Yaşar Sarıbay) Alfa yayınları, İstanbul, 2000, s.26
38
Bayramoğlu, a.g.m., s.85
39
Aykut Polatlıoğlu Kamu Yönetimi: Genel İlkeler ve Türkiye uygulaması, Metu Press Ankara, 2001, s.52
18
etkilenen değişik parçalarıdır. Bu bağlamda küreselleşme sürecinin en önemli özelliği çok
boyutlu olmasıdır.40

1.3.1. Ekonomik Boyutları

Sanayi devriminden beri ekonomik alanda meydana gelen değişimler, siyasi ve kültürel
alanda dönüşüme neden olmaktadır. Yeni buluşlar, yeni üretim teknikleri ve ulaşım sistemleri,
sermaye - finans alanındaki gelişmeler ekonomik küreselleşmenin içeriğini oluşturmaktadır.41
Yeni bilgi teknolojileri küresel ekonomiye zemin hazırlamaktadır. Küreselleşme sonucu
kumanda ekonomileri küçülmüş, devletin sosyal ve ekonomik işlevlerinde azalma olmuş, Pazar
dünya ölçeğinde büyümüş, ulusal sınırların dışına çıkmış ve dünya hemen hemen tek pazar
haline gelmiştir. 42

1980 yılından itibaren ekonomik küreselleşme büyük bir hız kazanmış, bu dönemde
dünya ticareti hızla artmıştır. Doğu Bloğunun çökmesiyle birlikte ideolojik çatışmalar sona
ermiş, Doğu Bloğu ülkeleri batının temel felsefelerini benimsemişlerdir. Ekonomik
küreselleşmeye ivme kazandıran bir diğer faktör de çokuluslu şirketlerin yapmış olduğu
uluslararası yatırımlar olmuştur. Küresel çıktının üçte biri çok uluslu şirketler tarafından
üretilmiştir.43

Uluslararası şirketler küreselleşmenin en önemli ekonomi etkilerinin belirleyicisi olarak


görülmektedir. Uluslar arası şirketler küreselleşmenin getirdiği mal ve hizmet üretiminin
artmasının en önemli aracıdır. Küresel ekonominin başka önemli etkisi finans piyasaları
üzerinde olmuştur. Küreselleşme sayesinde sermaye hareketlerindeki akışkanlıkla, dünya
finans piyasaları birbirlerine entegre olmuşlardır.44 Bir başka konu ise Asya Krizi örneğinde
görüldüğü gibi yaşanan ekonomik krizler küresel bazda etkilerini göstermiştir.45

1.3.2. Teknolojik Boyutları

İletişim ve internet teknolojileri, biyo-teknoloji, bilgisayar ve yüksek teknolojili sanayi


alanlarındaki hızlı gelişmeler, ekonomik, kültürel ve siyasal alanlarda büyük değişmelere neden
olmaktadır.46 Bilgi ve iletişim teknolojisinin son çeyrek asrında gösterdiği ilerleme, 19. yy.da

40
Karabağ, a.g.e., s.145
41
a.g.e., s.146
42
Al, a.g.e., s.91
43
Doğan Uysal, “Küreselleşme ve Gelişmekte Olan Ülkeler” “Küreselleşme Sistemde Siyaset, Yönetim
Ekonomi” (Der. M. Akif Çukurçayır) Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.307
44
Şenol Baştürk, “Bir Olgu Olarak Küreselleşme, Sorunlar ve Bir Çözüm Önerisi; Küresel Yönetişim”
http://www.isguc.org/senol1.htm, 04.04. 2002, s.3
45
Karabağ, a.g.e., s.149
46
a.g.e., s.149
19
temelleri atılan sanayi toplumunu temelden sarsmış, insan ilişkilerinde zaman ve mekan
boyutunu neredeyse anlamsız kılmıştır. Küreselleşmenin fiziki alt yapısını oluşturan bilgi ve
iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin etkisi öncelikle ekonomi alanında kendini gösterse bile
kültürel, hukuki ve siyasi alanda da yansımalarını bulmuştur.47

Şu an küreselleşme iletişim, bilgisayar, gen teknolojisi ulaştırma vb. alanlarda


alabildiğine hızla ilerlemektedir.48 Bu bağlamda toplumsal değişimlerin küresel düzeyde bütün
toplumları derinden etkilediği ve bu etkileşim süreçlerinin kitle iletişim araçları ile dünya
toplumlarının değişim dinamiklerini kolayca etkileyebileceği izlenmektedir.49 Geleneksel
dönemindeki teknolojik gelişmelerin kamu yönetimin etkilemesi gibi yeni teknolojiler de kamu
yönetimin etkilemektedir.Bugün yöneticiler artan bir şekilde “network”leştirilmiş bir dünyanın
içinde yer almaktadırlar.50 Günümüz teknolojileri bireyle yönetim arasındaki ilişkileri yeniden
ilişkilendirmektedir. Özellikle internet bireylerde yönetim arasında ilişkilerin gelişmesine
önemli katkı sağlamaktadır.51 Yeni iletişim ve bilgi teknolojileri, devletlerin yetki ve
egemenliklerini de azaltıcı hatta yok edici etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Bu
teknolojiler yüzünden devletin toprakları üzerinde kontrolü azaltmakta kültürel kontrol ve
homojenleştirme kapasitesi düşmektedir.52

1.3.3 Siyasal Boyutları

Küreselleşmenin siyasal boyutu ile ilgili olarak kimlik- fark ilişkisi devletin egemenliği,
devlet dışı aktörlerin siyasal özne olarak kabulü ve siyasal alanın küresel-ulusal-yerel ekseni
kapsayacak şekilde geliştiğini belirtmek mümkündür.53 Küreselleşmenin değişik ülkelerin
aktörleri arasında yarattığı karşılıklı bağımlılık ilişkisi sonucunda ülkelerin birbirine karşı
hassasiyetinin arttığı görülmektedir. Bu süreçte çokuluslu şirketler belirleyici rol oynamaya
başladılar. Küreselleşme modellerin dünyada ulus-devletin tek aktörlüğüne son verene uluslar
arası örgütlerin ve çokuluslu şirketlerin bağımsız bir birim olarak ortaya çıkışını görürler.54

47
Birol Akgün, “Küreselleşme, Sanal Siyaset ve E-Demokrasi,” Kültürel Sistemde Siyaset Yönetim Ekonomisi,
(Der. M. Akif Çukurçayır), Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.65-66
48
Mehmet Orhan, “Küreselleşme, Taraflarının ve Karşıtlarının Görüşleri”, Akademik Araştırmalar Dergisi, Yıl
: 4 Sayı : 15, Maestro Yayını, İstanbul, Kasım-Ocak 2002-2003, s.23
49
Semra Atabey, Fatih Bülent Yaren, “Küreselleşme-Yerelleşme Sürecine Uyum ve Ekolojik Bölge Planlama
Kavramı” Yeni Türkiye Dergisi Yıl: 1 Sayı: 5 Temmuz - Ağustos 1995, s. 272
50
Al, a.g.e., s. 86
51
a.g.e., s. 87
52
Karabağ, a.g.e., s. 150
53
a.g.e., s. 154
54
H. Emre Bağce, “Küreselleşme, Devlet ve Demokrasi” Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 32, Sayı : 4 TODAİE,
Ankara, Aralık 1999, s. 9-10
20
Küreselleşme ulusal düzeyde birey ile devlet arasında bir “tampon” alan yaratıyor.
Devletin egemenlik alanı bir yandan küresel aktörler tarafından paylaşılırken, birey de egemen
bir özne olarak devletin denetimsiz egemenlik anlayışını içte sınırlıyor, daraltıyor.55 Bu
bağlamda küreselleşmeyle beraber sorgulananların başında ulus-devletin yetkisindeyken bu
alanlardaki yetkilerin önemli ölçüde uluslar arası kuruluşlara geçtiği gerilemektedir. 56

Siyasal küreselleşmede önem kazanan konulardan biri de demokrasi ve insan hakları


konusudur.57 Siyasal alanda demokrasi global bir değer olarak gittikçe önem kazanmaktadır.
Eski otoriter ve totaliter rejimlerin yerini alan demokrasi artık küresel/global/evrensel bir değer
olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede yönetilenler ile yöneticiler arasında etkin iletişime
dayalı katılımcı demokrasi ya da yönetişim anlaşışına daha fazla işlerlik kazandırılması
gerektiği görüşü yaygınlık kazanıyor.58

Çünkü katılımcı demokrasiyle birlikte toplumdan dışlanan gruplar ortak bir alana
çekilebilecek, toplumsal bir konsensüs sağlanacak, belir toplulukların kontrol tekelini ortadan
kaldıracak ve kontrolü paylaşabilmeleri ve kendilerini gerçekleştirebilmeleri sağlanacaktır.59
Bu bağlamda küreselleşmenin toplumsal ve iletişimsel entegrasyon imkanları, insanların
siyasal alanlarda hapsetmeyi imkansız kılıyor. Toplumsal alan, siyasi sınırlar tarafından
durdurulamayarak devletler ötesi bir niteliğe dönüşüyor.60 Küreselleşme anlaşıldığı gibi
hukuksal toplumsal, iktisadi ve teknolojik düzeylerde ulus-devletlerin egemenliğini gidererek
daha fazla sınırlamaktadır.61

1.3.4 Sosyo-Kültürel Boyutları

Teknolojik gelişmeye özellikle iletişim teknolojisindeki hızlı ilerlemelere bağlı


olarak toplumların sosyo kültürel yapılarının da olumlu ya da olumsuz bir biçimde
62
dönüşüme uğradıkları görülmektedir. Sosyo-kültürel küreselleşme demokrasi ,insan hakları,
çevrenin korunması, uyuşturucu , AIDS ve terörizmle mücadele gibi bütün insanlığı
ilgilendiren konularda ülkelerin ortak bir anlayışa ulaşmalarını ifade etmektedir. Öte yandan;
çevre kirliliği, uyuşturucu ticareti, AIDS, terörizm ve organize suçlar gibi sorunların ülke
boyutlarını aşması ve bütün insanlık için bir tehdit oluşturması bütün ülkeleri ortak hareket
etmeye zorlamaktadır. Sosyo kültürel küreselleşme batı kültürünü ön plana çıkarmakta ve bu

55
İhsan D, Dağı, İnsan Hakları Küresel Siyaset ve Türkiye, Boyut Kitapları. İstanbul, 2000, s.7
56
Ataç, agm, s.100
57
Karabağ, a.g.e., s.152
58
Coşkun Can Aktan, Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.120
59
(Çukurçayır, age, s.93
60
Dağı, age, s.8
61
age, s.8
62
http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/dergi3.asp?id=379 (25.02.2005)
21
kültürün diğer ülkelere yayılmasına ortam hazırlamaktadır. Mesela ingilizcenin bütün dünyada
kabul görmesi gibi. Başta demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi gibi batılı değerler bütün
dünyaya yayılmaktadır. Bütün bunların yanında batılı ülkelerin yemek zevkinden giyimine
kadar geniş yelpazedeki zevk ve tercihler giderek homojenleşmektedir.63 Fakat yerel kültürlerin
global kültüre karşı bir reaksiyon göstermesi ihtimali de her zaman mevcuttur. Liberal bir
perspektiften bakıldığında kültürel küreselleşme dünyada barış ve huzurun sağlanmasına
katkıda bulunabilecek iken, milliyetçi muhafazkar açıdan bakıldığında ulusal kültürlerin yok
olması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda küreselleşme yerel farklılıkları minimalize ederek
ortak bir kültür ortaya çıkarırken diğer yandan da global köyün içinde alt kültürlerin ortaya
çıkmasına zemin hazırlamaktadır.64 Sosyal alanda yaşanan diğer bir değişim de giderek artan
bir şekilde insanların artan bir şekilde kentlerde yaşamaya yöneldiği görülmektedir.
Kentleşmenin hızlı bir şekilde olması bir yandan göç, yoksulluk gibi kavramları beraberinde
getirirken diğer yandan dünyada yaşanan ezici rekabet ortamında insanların giderek geleneksel
dayanışma ve yardımlaşma duyguların giderek azaldığını bireyselleşmenin ve bu çerçevede
yabancılaşmanın giderek artmasıdır.65 Dünyada yaşanan olumsuz yaşananlara bir çözüm olarak
İstanbul’da Habitat toplantıları yapılmıştır.

1.3.5 Ekolojik Boyutları

İnsan hayatındaki değişimler her konuda olduğu gibi çevre konusunda da hissedilmeye
başlamıştır. Teknolojik gelişmelerle birlikte planlamanın boyutu ve önemi de artmıştır.66Bu
bağlamda teknolojik ve endüstriyel gelişmelerin ekolojik dengede yarattığı tahribat da giderek
uluslararası bilinç ve değer oluşumuna katkıda bulunmaktadır. Ozan tabakasının delinmesi,
doğal yaşamın tahrip edilmesi, asit yağmurları, yağmur ormanlarının yok edilmesi gibi çevre
faktörleri karşısında uluslararası düzeyde giderek artan bir duyarlılığın geliştiği de
gözlenmektedir.67 Günümüzde gelinen noktada yerkürenin ortak işbirliği yoluyla
korunabileceği iyice gün yüzüne çıkmıştır. Sorunun küreselliği çözümünde küresel düzeyde ele
alınmasını gerektirmiştir. Bu nedenle son yıllarda çevresel sorunların çözümünü sağlamak
amacıyla Birleşmiş Milletler öncülüğünde çeşitli zirveler düzenlenmiş ve küresel çevre

63
http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globalleşme/ekonomik-global.htm(28.092002)
64
http://canaktan.org./yenı-trendler/globalleşme/tehlike.htm(.28.07.2002)
65
C.Can Aktan,’Yeni Değişim Dinamikleri ve Devletin Yeni Rolü’Yeni Türkiye Dergisi,56 Yaz 1999,s.80
66
Murat Meşhur,’Çevre Duyarlı Planlama ‘Yeni Türkiye Dergisi, Yıl:1 Sayı:5,Temmuz-Ağustos,1995, s.279
67
Özkan, a.g.m, s.366
22
sorunlarının çözümü amacıyla hemen hemen bütün ülkelerin katılımıyla çeşitli uluslararası
anlaşmalar imzalanmıştır.68

1.4.KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN AKTÖRLERİ

17. yüzyılda ulus - devletlerin dünya sahnesine çıkışından itibaren devletlerarası sistem
olarak şekillenen yapı iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve yenilikler devlet dışı
yapıların gittikçe artan önemi ve ekonomik ilişkilerde sınır aşırı gelişmeler 20. yy.’ın sonlarına
doğru türdeş olamayan bir sistem ortaya çıkarmıştır. Küresel sistem, devletler, Devletlerarası
örgütler, devletler dışı örgütler küresel şirketler bankaları yasadışı örgütlerde gibi bir çok
aktörlerin karşılıklı etkileşiminden ortaya çıkan ilişkiler bütünü haline gelmiştir.69 Artık
referans noktası olarak ulus-devletin alındığı yapılardan daha geniş uluslararası yapılardan daha
geniş uluslar arası yapılara doğru hızlı bir geçiş eğilimi yaşanmaktadır.70 Klasik, alışılagelmiş
yönetsel süreçler, yerini yerel ve ulus aşırı hiyerarşik ilişkiler yerini network (ağ) ilişkilerine
bırakmaktadır.71

Özellikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru yol alan bir dünyada iletişim,
etkileşim ve gelişim kaçınılmaz bir sonuçtur. Küreselleşmenin etkisi ile ulusal yapıdan küresel
yapıya, geniş kapsamlı kamusal yükümlülüklerden sınırlı kamusal yükümlülüklere, geleneksel
sanayilerden ileri teknoloji gerektiren sanayilere doğru bir kayış olmakta bölgesel ve yerel
yönetimler ekonomik yapıdan daha fazla rol alma eğilimine girmektedir.72 IMF, Dünya
Bankası ve Dünya Ticaret örgütü gibi kuruluşların faaliyet ve etki alanları her geçen gün daha
da genişlemektedir. Ayrıca çok uluslu şirketler, küresel çapta sivil toplum örgütleri ve hükümet
dışı örgütler de bir ülke ya da bölge sınırlarına bağlı kalmaksızın faaliyet göstermektedirler.73

Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sayıları ve etkinlikleri önemli ölçüde artan
uluslar arası kuruluşların varlığı siyasal ve politik etkinliklerin artık sadece ulus devletlerle
sınırlandırılamayacağını, dolayısıyla bugün ulusal ve uluslar arası düzeyde politika
belirlemede, kültürel aktörleri de göz önünde bulundurmayı gerekli kılan, çok yönlü ve
karşılıklı ilişkiler düzeni yaşanıyor.74 Artık devletin gücü dağılmakta, yeni aktörler ortaya

68
http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/dergi3.asp?id=379 (25.02.2005)
69
Karabağ, age, s.137
70
Recep Kızılcık, “21. Yüzyılda Yönetişim ve Kamu Yönetimi, Yeni Eğilimler ve Yeni Teknikler”, Türk İdare
Dergisi, yıl: 75 sayı: 438, Ankara, Mart 2003, s.183
71
M. Akif Çukurçayır, Gülise Gökçe, “Yerel Siyaset ve Katılma Davranışı: Konya’da Katılım Eğilimleri”, S.Ü
İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi Yıl : 2, Sayı : 3, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002, s.128
72
Ahmet Yatkın, “Küreselleşme ve Türk kamu Yönetiminde Toplam Kalite Yönetimi” Yerel Yönetim ve
Denetim Dergisi, Cilt: 8 Sayı: 2, İçişleri Bakanlığı, Mahalli İdareler Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara, şubat
2003, s.3
73
Mehmet Cangir, “Küreselleşme” Türk İdare Dergisi, Yıl: 73 Sayı: 433, Ankara, Aralık 2001, s.207-208
74
Hasanoğlu, a.g.m., s.175
23
çıkmaktadır. Yeni çağ ile birlikte zorunlu bir işbölümü ortaya çıkıyor. Bu yeni işbölümünün
adı: yönetişim. Bu işbölümüyle katı hiyerarşilerin yerini karşılıklı etkileşime dayalı yönetme
geçilmekte, yönetim felsefesinde çoklu aktörlere yer verilmekte, yurttaş açısından da tek
kimlikten çok kimliliğe geçilmektedir.75 Bu süreç içerisinde yani yönetimden yönetişime
geçişte, ulus-devlet bir yandan dünya ekonomisinin bütünleşmesiyle küresel kurumlara, bir
yandan da siyasal iktidarın dağıtılması ile yerel parçalara doğru iki yönlü parçalanmaktadır.76

1.5. KÜRESELLEŞME-YERELLEŞME İLİŞKİSİ

Günümüzde küreselleşme sürecinin zorladığı yerelleşme politikaları, devletlerin adem-i


merkeziyetçilik ilkesine göre örgütlenmesini teşvik etmektedir.77 Küreselleşme süreci bir
yandan uluslar üstü ve bölgesel entegrasyonları güçlendirirken, diğer yandan yerel değerleri ve
farkları canlandırmakta yerinden yönetimin önemini artırmaktadır.78

Dünya Bankası 1999-2000 yılı raporunda hem küreselleşme hem de yerelleşmenin


kaçınılmaz olduğunu ve bir ülkenin 21.yy’da başarılı olup olmayacağının bu ikiz güçleri ne
kadar iyi yönetebileceğine bağlı olduğunu savunmaktadır. Bu raporda, ulus devletin bir kısım
yetkilerini bütünleşen dünya ekonomisi sürecinde küresel düze, diğer bir kısım yetkilerini ise
siyasal iktidarın dağıtılması ile yerel düzeye terk etmek zorunda olduğu saptanmıştır.79 Dünya
Bankası’nın şeması küreselleşme nasıl bir zorunluluk ise yerelleştirmenin de zorunluluk olduğu
varsayımına dayanmaktadır. Ulus-devletlere bölünmüş olan egemenlik olanı, bu tekelci gücün
yerel parçalar arasında dağıtılmasıyla açılmakta ve egemenlik küresel iktidar mekanizmalarının
yönetimine hazırlanmaktadır.80

Yerel koşullar ve kimlik bağlamında küresel entegrasyon/bütünleşme olgusu,


küreselleşme ile kentteki gündelik yaşamın artan bir şekilde politika ile iç içe girdiği bu
yönüyle kentsel politik süreçlerin ulusal politik süreçlerden özerkleşmesi anlamına gelir.81
İlişkilerin gittikçe artan biçimde uluslar arası niteliğe bürünmesi, uluslar üstü kurumların
oluşturulması ve devletler üzerinde etkin olmaya başlaması yerel yönetimlerin merkezi
yönetimin kontrolü ve vesayetinde olan bazı konularda etkin olabilecek yapısal oluşumlar ile
donatılmaları fikrini doğurmuştur. Toplumsal yapılar arasında yaşanan kültürel iletişim ve

75
Çukurçayır, a.g.e., s.96
76
Birgül Ayman Güler, “Yerel Yönetmenlerde Reform Sorunu”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 10,
Sayı: 3, TODAİE yayını, Ankara, Temmuz 2001, s.7
77
Balamir Gündoğdu, “Küreselleşme, Yerelleşme: Denetim”, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt: 9, Sayı:
1, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara, 2004, s.10
78
T.C. Başbakanlık, a.g.e., s.25
79
Gündoğdu, a.g.m., s.10
80
Güler, a.g.m., s.8
81
Atabay, Yaren, a.g.m., s.273
24
etkileşimin yerel yönetsel işleyişe yansıması olarak merkeze ait görevlerin yetkiler paylaşımı
konusu zirveye rağmen tabanı tercih etme (Subsidiyarite) yaklaşımı şeklinde belirgin
kılınmakta ve yerelliği öne çıkarmaktadır.82

Yerel yönetim birimlerinin halka yakın olması ve alınan kararların halka yakın
düzeylerde alınması anlamında subsidiyarite (yerellik) ilkesi 1992 Maastricht Avrupa Birliği
Anlaşması ile ayrı bir önem kazanmıştır.83 Yerelleşmeni bu kadar önemi kazanmasındaki
vurgu, küreselleşmenin olumsuzluklarını gidermek ve daha demokratik yönetim oluşturmak
için arzu edilmektedir. Yerelleşme, küreselleşmenin sonucu ortaya çıkan tekdüzeliğe ve
merkezi yapılanmaya karşı esneklik ve farklılık sunmaktadır. Bu bağlamda küreselleşme ile
birlikte ulus-devlet hak ve yetkilerini sadece uluslarüstü kuruluşlara değil, yerel yönetimlere de
devretmektedir.84

Sonuç olarak, Robertson’un da belirttiği gibi küreselleşme süreci bir yandan evrenseli
(küreseli) yerelleştirirken, diğer yandan tikellikleri (yerelliklerin) evrenselleştirmektedir. Bu
karşılıklı dinamiğin sonucu olarak ortaya çıkan farklılaşmalar ile aynılaşmaları her birinin
diğerini mümkün kıldığı süreçler olarak değerlendirilmektedir.85

1.6 KÜRESEL DÖNÜŞÜMDE KENTLERİN ARTAN ÖNEMİ

Küreselleşme karşılıklı etkileşimleri içeren heterojen bir süreç olarak değerlendirilecek


olursa bu süreçte yerellikler oluşmakta, küreselleşme sürecine katılmakta, kimi zamanda karşıt
güçlerin etkisi gündeme gelmektedir. Küreselleşme ile yerelliklerin etkileşimi, salt etki tepki ile
ele alınmaz. Özellikle küresel ile yerelin geçişliliği sürecinde odaklanmalıdır. Bu geçişliliğin,
etkileşimin yaşandığı yerler ise kentler olarak ortaya çıkmaktadır.86

Ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanlardaki küresel değişimler mekan, kent ve


bölge kavramlarının anlamlarını ve algılama biçimlerini değiştirdi. Teknolojik gelişme,
kuşkusuz kentlerin her alanında büyük dönüşümleri, yenilikleri ve ilişkileri ortaya çıkarıyor.
21. y.y. da kentlerin rolleri yeniden tanımlanırken her kent yeni bir uygarlık projesinin merkezi

82
Şerif Ôner, “Globalleşme Sürecinde Yerellik: Demokratik ve Katılımcı Yerel Yönetimin Kurumsallaştırılması”,
Avrupa Birliği ile Bütünleşme Sürecinde Türkiye’de Yerel Yönetimler, (Der.Bekir Parlak Hüseyin Özgür)
Alfa Yayınları, İstanbul, 2002, s.125
83
Çukurçayır, a.g.e., s.94
84
Al, a.g.e., s.190
85
Sevda Alankuş, “Yerellik(ler), Yerelliğin İmkanları ve Yerel Medya”, Global Yerel Eksende Türkiye,
(Der.E.Fuat Keynan-Ali Yaşar Sarıbay), Alfa yayınları, İstanbul, 2000, s.300
86
Aslanoğlu, a.g.e, s.152
25
olmaya hazırlanıyor. Günümüz küreselleşme sürecinde uluslar arası politika düzeyinde karar
alma mekanizmalarındaki dönüşümün mekanda yansıması küresel kentlerdir.87

Küreselleşmeyle artan rekabet ve yarış ortamı,gittikçe hızlanan kentleşme olgusu ile


birleşince yeni sürecin temel öznelerinden biri olan kentleri,buna uygun örgüt yapıları ve
işleyiş sistemleri geliştirme zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmıştır.Yeni süreçte kentler,bir
yandan mevcut hizmetleri daha iyi ve yaygın bir biçimde sunma yükümlülüğünde
kalırken,diğer yandan da yeni ve farklılaşan kentsel hizmetlere olan talebi ve ihtiyacı
karşılamaya çalışmaktadır.Bu açıdan kentlerde yeni değişikliklere uyarlanabilecek örgüt yapısı
ve yönetim olgusu her geçen gün daha önem kazanmakta ve ön plana çıkmaktadır.Bu
çerçevede klasik yetki ve kaynak aktarımından çok,başarıyı ve halkın katılımını özendiren,bilgi
toplumu değerini ölçü alan yeni ve çağdaş yönetim tekniklerinin ve kurumsallaştırılması
gerekmektedir.( Halil İbrahim Aydınlı,Halil Akdeniz,’Küreselleşme Sürecinde yerel
yönetimlerde ortaya çıkan yeni eğilimler’ Yerel Yönetimler Kongresi Bildiriler
Kitabı,Biga/Çanakkale,3-4 Aralık 2004,S.203)

1.7 KÜRESEL DÖNÜŞÜMÜN TEMEL DİNAMİĞİ OLARAK


BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ

Küreselleşme olgusunun en önemli etkeni sayılabilecek bilişim teknolojileri zaman-


mekan ayrımını ortadan kaldırmakta, bunun yanı sıra yönetim, siyaset, ekonomi, ticaret ve
eğitim biçimlerini farklı boyutlara taşımaktadır. Bir yandan bilgiye kolay ve hızlı erişim
olanağı yaratılırken, öte yandan toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel yaşamları daha hızlı
ve daha kolay etkilenebilmektedir. Ayrıca bilişim teknolojileri küreselleşmeyi hızlandırmakta
küreselleşmede bilişim teknolojilerinin ve uluslararası sermayenin gelişmesini ve yayılmasını
hızlandırmaktadır88

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimi, küreselleşmenin etkileri ve bu iki dinamiğin


bilişiminden doğan “ağ ekonomileri” toplumsal boyutta da kaçınılmaz bir paradigma
dönüşümüne yol açmıştır. Bu zamanımıza damgasını vuran ve “enformasyon devrimi”, “bilgi
toplumu” gibi nitelendirmelerde tanımlanan dönüşümdür. Uçkan’ın ifade ettiği gibi “bilgi” ve
89
“iletişim” ekonominin, siyasetin ve kültürün temel kavramları haline gelmiştir. Günümüzde

87
Gönül Tankut, “Yeniden Tanımlanan Kent, Kentleşme ve Kentlileşme”, Bilim Ve Teknik Dergisi, Sayı.2,
Aralık 2002, s.2-5
88
Aydınlı, Akdeniz, a.g.m, s.365
89
Özgür Uçkan, E-Devlet, E-Demokrasi ve Türkiye, Literatür yayıncılık, İstanbul, 2003, s.2)
26
hızla gelişen teknoloji ile insanların hayata bakış açıları, beklentileri, amaçları kısaca yaşam
tarzlarında değişiklikle olmuştur. Bilgi çağının getirilerinden mümkün olduğunca yararlanmak,
daha kaliteli yaşamak, temel gereksinimleri gidermenin yanı sıra hizmetlerin daha etkili ve
verimli bir şekilde yerine getirilmesini talep eder duruma gelmişlerdir. İnternetin gündelik
hayata girmesi ile bilgi dünyasındaki sınırlar kalkmış, bilginin paylaşımı, yeni teknolojilerden
haberdar olma durumu artmış, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki bilgi açığı ve
kaynaklardan yararlanma konusunda rekabet hızlanmıştır.90 Teknolojinin modern
toplumların ayrılmaz bir parçası ve gündelik etkinliklerin hemen her bölümünde temel öğe
haline geldiği yadsınamaz bir realitedir. Toplumsal alanın sınırları içindeki hemen her türlü iş,
teknik bir araç yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Seyahat etmek, haberleşmek, mal üretmek,
eğlenmek, hizmet sağlamak için artan oranda teknolojiden yararlanılmaktadır. Teknolojinin
toplumdaki yerini anlamak yalnızca kendi içinde değil bizzat toplumu anlamanın bir parçası
olarak önemlidir.91 Bu bakış açısına bağlı olarak bu bölümde bilgi ve teknoloji kavramları
incelenip, bilgi sistemleri ve bilişim teknolojileri irdelenecektir. Bilişim teknolojilerinden
bilgisayardan başlanıp katılım, paylaşım ortamı olan internet değerlendirilecektir. Böylece bir
altyapı hazırlanıp ikinci bölümde teknolojinin toplumsal dönüşüme etkileri incelenecektir.

1.7.1. BİLİŞİM SİSTEMLERİ KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

Yirmibirinci yüzyılda bilgi kavramı değişen anlam ve içeriği ile karşımıza çıkmaktadır.
Yeni gelişen teknolojiler değişen gereksinimler, artan nüfus bilgiye olan gereksinimi ön plana
çıkarmıştır. Küresel dünyada bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen bilgiye bağlı olarak
büyük bir teknolojik gelişme ve rekabet yaşanmaktadır. Bu teknolojilerden gerektiği şekilde ve
amaca uygun olarak yararlanabilmek için bilgiye büyük bir gereksinim duyulmaktadır,
günümüzde karşılaşılan değişik soruları çözmek amacıyla ve bilgileri etkin kullanmak için
bilişim sistemleri oluşturulmuştur.92Bilişim sistemi; yöneticinin karar vermesi için gerekli
bilgiyi değişik kaynaklardan toplayan, işleyen, saklayan ve veriyi raporlayan formal bir bilgi
sistemi olarak tanımlanır.93

90
Türksel, Kaya Bengshir, Aslı Akay, “Ülkemizdeki Belediyelerin Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanım Düzeyleri
Üzerine Bir Araştırma”, Yapı ve Kentle Bilişim ’04 “Kentte- Dönüşüm” 3.Ulusal Kongresi, Ankara, 2-3 Aralık
2004, s.159

91
(Nilüfer Timisi, Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Kitabevi, Ankara, s.33
92
http://www.bilgiyönetimi.org/cm/pages/mk/-gas.php?nt=lu, Erişim Tarihi=13.04.2005
93
Mahmut Tekin ve Diğerleri, Değişen Dünyada Teknoloji Yönetimi, Damla ofset, Konya, 2000, s.83

27
1.7.1.1. Bilgi Kavramı

Bilgi herhangi bir nesne ya da olayla ilgili ne, nerede, nasıl, niçin, neden, ne kadar, kaçı,
hangisi, kim, kimle vb. sorulardan birisinin ya da birkaçının cevabıdır. Yine bilgi, bir
kaynaktan toplanan verilerin belirli bir amaç için bir işlemden geçirilmesi ile elde edilir.
Herhangi bir nedenle bilgi söz konusu olduğunda, toplanan verilerin elde bulunanlar ile birlikte
değerlendirileceği bir bilgi işlem sisteminin ürünü anlaşılacaktır.94Bilişim denince insanlar için
faydalı ve anlamlı hale getirilmiş veri anlaşılır.95Veri, bilgi üretiminde kullanılan ve anlam
çıkarmaya elverişli işlenmemiş olgulardan oluşur. Bu olgular sayısal, alfabetik vea semboller
şeklinde oluşabileceği gibi grafik türünde de olabilir.96
Gerçek olayların sonuçlarıyla ilgili verilen bir takım dönüştürme sürecinden geçirilip,
kullanıcı için anlamlı hale getirilmesi durumunda bilgi oluşur. Buna benzer bir ifadeyle bilgi,
“verilerin karar alma sürecine destek sunacak şekilde anlamlı bir biçime getirilmek üzere,
analiz edilerek işlenmesiyle ulaşılan sonuçlardır.97 Başka bir ifadeyle ise bilgi “Üzerinde kesin
yargıya varılmış her türlü ses, görüntü ve yazlara bilgi denir ve kaynağını veriler oluşturur.”
tanımı yapılmıştır.98
Bilgi kavramı Latince “information” kökünden olup, biçim verme eylemi,
biçimlendirme ve haber verme eylemi olarak tanımlanmaktadır. Bilgi genel anlamda
“düşünme, yargılama, akıl yürütme, okuma, araştıma, gözlem ve deney sonucunda elde edilen
dönüşsel ürün yada öğrenilen şey olarak olarak tanımlanmıştır. Bilgi alınıp satılan şey olarak
da değerlendirilmektedir. Bilgi, belirli formda işlenmiş ve elde eden için anlamlı olan, yönetsel
kararlar açısında gerekli olduğu varsayılan veya gerçek değeri olan veri demektir.99 Bu bakış
açısıyla bilgi yaşamsal deneyimlerle deneyimlerle oluşur ve kullanılabilir hale gelir.

94
Tahsin Yamralıoğlu, Kemal Çelik, “Konumsal Bilgi Sistemi İçin Yerel Yönetimlerde Reorganizayon
İhtiyaçları” www.gislab.ktu.edu.tr/ana_sayfa.htm - 38k 24.03.2005
95
Dilek Karahoca ve Adem Karahoca, İşletmeciler, Mühendisler ve Yöneticiler İçin Yönetim Bilişim
Sistemleri ve Uygulamaları, Beta yayınevi, yayın no:829, /baskı, Ankara, 1998, s-8
96
Mevlüt Karakaya, Muhasebe Bilgi Sistemi ve Teknolojisi, Ankara, 1994, s-14
97
Türksel Kaya – Bengshir, Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim, TODAİ, Yayın No:274, 1.Baskı, Ankara,
1996, s-14
98
Uğur Yozgat, Yönetim Bilişim Sistemleri, Beta Yayıevi, İstanbul, 1998, s-45

99
Adem Öğüt,Bilgi Çağında Yönetim, Nobel Yayınları, 1.Baskı, Ankara, 2001, s-9
28
1.7.1.2 Bilginin Anlamı, Önemi ve Yönetimi

Bireyler, organizasyonlar ve toplumlar geçmişi hatırlamak, zamanı takip edebilmek ve


geleceği öngörebilmek amacıyla bilgiye gereksinim duyarlar. Günlük yaşamın vazgeçilmez
iletişim aracı olan bilgi, yönetim ve organizasyon süreçlerinin en temel sosyo-ekonomik
yaşamın en stratejik kaynağı değerlendirilmektedir. Bilginin egemen olduğu toplumsal ve
ekonomik yaşam; kapsamlı gelişim, etkin bilgi üretimi ve aktarımı, ileri teknoloji kullanımı ve
hızlı iletişim nitelikleri ile yapılandırılmış bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.100
Çağımız toplumlarının en temel hedefi, bilgi tolumu düzeyine
101
erişebilmektir. Günümüzde bilginin önemi anlaşıldığında çağımız “bilgi çağı” olarak
adlandırılmaktadır. Artık bir kaynak olarak kabul edilen en iyi şekilde yararlanma yoluna
gidilmektedir. Bunu gerçekleştirmek için günümüz bilgi teknolojisinin kullanılması yeterli
olacaktır. Artan nüfusun, gelişen teknolojinin, çeşitlenen ve miktarı artan üretimlerin, sınırlı
doğal kaynakların ve özelliklede toprağın altı ve üstü ile en uygun biçimde kullanılması bilgiye
bağlıdır.102
Bilgi varmak istenen noktaya giderken yardımcı olan bir yol gösterici ve amacımıza
ulaşmakta ne kadar başarılı olunduğunu bildiren bir geri bildirimdir.103 İnsanlığın var
oluşundan beri tüm insanlar bilgiye ihtiyaç duymuşlardır. İnsanların bilgiye duydukları ihtiyaç
bilginin ortaya çıkmasını ve o bilgiye ihtiyaç duyacak diğer insanlar için saklanmasını da
beraberinde getirmiştir.104 Bu bağlamda bilgi örgütleme, planlama, yöneltme ve denetleme
fonksiyonlarının gerçekleştirilmesi, kaynakların daha verimli kullanılması ve genel işletme
amaçlarına ulaşılabilmesi için gereken sürekli bir ihtiyaçtır. Günümüzde bilişim
teknolojilerinin yaygınlaşması ile bilginin elde edilmesi, işlenmesi depolanması ve dağıtılması
kolaylıkla sağlanabilmektedir105.
Günümüzde işletmeler çevrede hızlı değişimin neden olduğu yoğun bir belirsizlik
içindedirler. Bu belirsizliği azaltmanın yolu ise belirsizlik ortamı ile ilgili bilgi düzeyini
yükseltmektir. Özellikle stratejik yönetimden istenen başarının elde edilebilmesi ilgili yönetim
düzeylerinde kullanılacak bilgilere bağlıdır. Bilginin yönetim açısından istenen faydayı

100
Öğüt, a.g.e, s-1
101
a.g.e, s-13
102
Hüsnü Erkan, “Türkiye Koşullarında Toprak Bilgi Sistemi Üzerine Düşünceler” I.Harita Kurultayı, Tm,
MOB, Ankara, 1987, s-60
103
Edward De Bono, Rekabet Üstü, çev: Oya Özel, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1996, s-63
104
(Mahmut Tekin, Hasan K.Güleş ve Tom Burgess, Değişen Dünyada Teknoloji Yönetimi, Damla ofset, Konya,
2000, s-67
105
T.Kaya Bengshir, Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim, TODAİ yayınları, Ankara, 1996, s-14
29
sağlayabilmesi için bilgiyi kullanacak olan yöneticiler ile bu bilgilerin sağlanacağı kaynaklar
ve sahip olması gereken özellikler birbiriyle uyum içerisinde olmalıdırlar. 106
Artık bilgi, stratejik bir kaynak, potansiyel bir rekabet avantaj kaynağı olarak
görülmektedir.107 Bilginin bir kaynak olarak düşünülmesiyle birlikte bilgi yönetimi kavramı
ortaya çıkmıştır. Bilgi yönetimi, bilginin elde edilmesi, geliştirilmesi, paylaştırılması,
korunması ve kullanılmasıyla ilgilidir. Bilgi yönetimi ile veriler enformasyonlar bilgiye
dönüştürülmektedir108.
Başka bir ifadeyle bilgi yönetimi, işletme içi veya işletme dışı kaynaklardan elde edilen
verilerin sınıflandırılması, depolanması ve yorumlanmak üzere ilgili yerlere doğru zamanında
dağıtılarak elde edilen bilginin güncellemek üzere sürekli gözden geçirilmesi sürecidir109.

1.7.1.3 Teknoloji Kavramı

Teknoloji insanlar tarafından yapılıp geliştirilen ürünlerin toplamını temsil eder


Teknoloji bir kültürün, bir düşüncenin, bilgi birikiminin ürüne yansıması yani belirli amaçlara
ulaşmak için çeşitli aşamalarda geliştirilen bilgi birikiminin üretim sürecine
uygulanmasıdır.110Teknoloji, fiziksel, sosyal ve bilgi boyutu olan bir kavramdır. Bu boyutları
göz önüne alındığında teknoloji kavramı aşağıdaki, tanımlarla ifade edilebilir; 111

• Teknoloji, doğadaki işlenmemiş haldeki kaynakların insan ihtiyaçlarına cevap


verebilecek şekle getirilmesinde kullanılan yöntemler, makineler ve sistemler
bütünüdür.
• Teknoloji, insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ürün ve hizmetlere bilginin
uygulanmasıdır.
• Teknoloji, araştırma ve geliştirme sonucu bulunan tekniklerin üretime aktarılması
sonucu geliştirilen süreli metot ve bilgidir.

106
Abdullah Karakaya, “İşletme Yönetiminde Stratejik Bilgi Kullanımı Üzerine Bir Araştırma; Karademir A.Ş.
ve Bağlı Ortaklar” 10.Ulusal Yönetim Organizasyon Kongresi Bildiri Kitabı, 23-25 Mayıs, s-315
107
http://www.yeniteknolojiler.org/yazı/yazı003s.htm, erişim tarihi: 22.03.2005
108
Pınar Süral Özer, Ömür Özmen, Ömür Saatçioğlu, “Bilgi Yönetimi Modelleri: Bileşenlerin İncelenmesine
İlişkin Kavramsal Bir Çerçeve” 1,Ulusal Ekonomi ve Yönetim Kongresi Bildirileri, Kocaeli, 2002, s-479
109
Şadi Can Saruhan, Taylan Sulaoğlu, “Değer Hedefli Yönetimde Bilgi Yönetiminin ve Yaratıcılığının Önemi”,
10.Ulusal Yönetim Organizasyon Kongresi Bildiri Kitabı, 23-25 Mayıs 2002, s-72

110
Akın Çakmakçı, “Türkiye’nin Teknoloji Tarihi” TUBİTAK, TTGV ve TUSİAD 2.Teknoloji Kongresi
Bildirileri, İstanbul, 1999, s-37
111
Tekin ve Diğerleri, a.g.e, s-2
30
• Teknoloji, yeni bir mal ya da hizmet üretilmesine olanak veren üretim bilgisi ve
tekniğidir.
• Teknoloji insanın üretim araçlarını kullanarak çevresini değiştirmek için geliştirdiği
metotlardır.

Bilgi teknolojisi geniş kapsamlı bir kavramdır. Çeşitli biçimlerdeki bilginin derlenmesi,
işlenmesi, saklanması, kullanılması, aktarılması ve denetlenmesi gibi bilginin yönetimine
ilişkin süreçlerde kullanılan elektronik aksamın ve ilgili sistem ve yöntemlerin tümünü içerir.
Bilgi teknolojisi, karar alma sürecinde temel girişleri oluşturan bilgilerin hızlı, güvenilir ve
kapsamlı olmasını sağlayarak, karmaşık organizasyonların etkin ve verimli bir biçimde
yönetimini kolaylaştırır. Bilgi teknolojisi, esas olarak, insanların birbirleriyle ilişki kurma
biçimleri ve insanların bilgiye ulaşmasıyla ilgilidir. Teknolojiye dayalı bilginin insanlar ve
kurumlar üzerindeki en belirgin etkisi, bilgiyi kullananlara ve ondan yararlananlara sağladığı
güç olmuştur. Bilgi teknolojisinden etkin olarak yararlanmak yerel yönetimlerin başarısı için
ön koşul olmuştur. Bilgi teknolojisindeki gelişmelere uyum sağlaması belediyelerin yönetim ve
organizasyon yapılarında bazı önemli değişikler gerçekleşmesini zorunlu kılmaktadır.112

1.7.1.4 Teknolojinin Önemi ve Anlamı

Küreselleşme ve buna bağlı olarak gelişen teknolojik gelişmeler özellikle bilişim ve


multi-medya teknolojik gelişmeler teknolojisinin günümüzdeki gelişimi; insanların çalışma
tarzlarından, yaşam tarzlarına, eğlence kültüründen ticari faaliyetlerine kadar pek çok alanda
yeni uygulamaları gündeme getirmiştir.113 Bunun nedeni de teknolojinin kendi içsel mantığı ve
itici gücü olması anlamında bir teknolojik yeniliğin bir diğer yeniliği de beraberinde taşıyor
olmasıdır.114 İnsan tarihinden bu yana kesintisiz bilgi birikimleri sonucunda ortaya çıkan
teknoloji, insan ve toplumun gelişimini göstermektedir. İnsan yaşamını kolaylaştıran iş ve
üretimde verimliliği artıran bir güç olarak belirteceğimiz teknoloji, ancak rasyonel bir biçimde
yönetildiği zaman insanlığın refahını ve işletmelerin rekabet ve etkinlik düzeyini
arttırmaktadır.115 Teknolojinin modern toplumların ayrılmaz bir parçası ve gündelik
etkinliklerimizin hemen her bölümünde temel bir öğe haline geldiği yadsınamaz bir gerçektir.

112
Yomralıoğlu, Celik, a.g.m, S 196
113
Aşkın Keser,”Küreselleşen Dünyanın Yeni Geleceği”, Elektronik Ticaret,Der: Veysel Bozkurt Alfa
yayınları yayın no:771, 1. Baskı, İstanbul, 2000, S-91
114
Timisi, a.g.e, S-34
115
M. Şerif Şimşek, Yönetim ve Organizasyon, Damla Basımevi, 4. Baskı, Konya, 1998, S-3
31
Toplumsal alanın sınırları içindeki hemen her türlü iş, teknik bir araç yardımıyla
gerçekleştirilmektedir. Seyahat etmek, haberleşmek, mal üretmek, eğlenmek, hizmet sağlamak
için artan oranda teknolojiden yararlanılmaktadır.
Teknolojinin toplumdaki rolünü anlamak yalnızca kendi içinde değil, bizzat toplumu
anlamanın bir parçası olarak önemlidir116 Teknoloji kavramı bilimsel araştırmaların artmakta
ve gelişmekte olduğu günümüz dünyasında yeni anlam ve boyutlar kazanmaktadır. Üretim
sürecinde kullanılan ortak bir dil, çok önemli bir araç haline gelen teknoloji, mekanik
boyutunun ötesinde sosyoloji boyutunda insan ve çevresi arasında ilişki kuran bir faktör haline
gelmiştir. Teknolojiye ekonomik açıdan bakıldığında ise ; piyasa kuralları, sanayi kollarının
gelişimi ve aralarındaki ilişkiler, mikro ve makro ekonomi üzerinde belirleyici etkileri olan bir
faktör olduğu da görülmektedir117.
Teknoloji yönetimi bir işletmenin stratejik, taktik ve operasyonel amaçlarının belirlenmesi
ve bu amaçlara ulaşmak için ihtiyaç duyulan teknolojik kapasitenin planlanması , geliştirilmesi
ve uygulanmasıdır.118 Teknolojik sistemde meydana gelen herhangi bir değişiklik bir
işletmenin tüm birimlerini etkileyecektir. Çünkü teknoloji işletmelerin amaçları ve yönetim
119
sistemleri üzerinde çok büyük oranda etkilidir. Bilgi teknolojisinin gelişimiyle birlikte iş
dünyasındaki gelişmelere paralel olarak yönetim organlarında da değişim ihtiyacı ortaya
çıkmıştır. Bu değişim ihtiyacı en çok vatandaş, devlet ilişkilerinde yaşanmış Teknoloji bir
yönüyle yerel kültürleri tenkit ederken aynı zamanda onlara kendilerini ifade için iletişim ve
bilgi ağlarını koyma imkanı da vermektedir. Bu yolla yerel kültürel canlanıp dinamizmlerini
artırarak dinsel ve geleneksel değerlere dönüşebilir ve hatta devrini tamamlamış marjinal etnik
kültürler bile yeniden dirilme imkanı bulabilirler böylece teknoloji sayesinde bütünleşme
sürecindeki yeni dünya toplumunun ayrışma tohumları aynı süreç içinde filizlene bilir.120

1.7.2 BİLİŞİM SİSTEMLERİ TANIMI

Bilişim sistemi bilginin toplanması, saklanması, işlenmesi, erişilmesi ve dağıtılmasına


hizmet eden teknolojiler (bilgisayar veri depolama araçları, ağ ve iletişim araçları, yazılım ve
geliştirme araçları) uygulama ve hizmetlerin ( bilgi işlem, uygulama yazılımı geliştirme, bilgi
bankaları ve bilgi erişim hizmetleri v.b) bütünü ve sistem üzerindeki bilgilerin tümü

116
Timsi, a.g.e, S-33
117
Tekin ve Diğerleri, a.g.e, S-9
118
Öğüt, a.g.e, S-18
119
a.g.e, S-182)
120
Fatih Alodal, Erdal Arslan, “ Bilişim Teknolojilerinin Kamu Yönetimi Üzerindeki Etkileri”, Yerel
Yönetimler Kongresi, Bildiriler El Kitabı, Çanakkale, 3-4 Aralık 2004, S-198
32
kastedilmektedir.121) Bilişim sistemi bilgiyi kullanıcılara sunmak üzere toplayan, depolayan,
işleyen ve raporlayan biçimsel bilgisayar sistemi olarak tanımlanmaktadır. Bilişim sistemleri
genel olarak üç fonksiyona sahiptir. İlk veriyi girdi olarak alırlar, bir takım işlemlerden
geçirerek ve güncelleme yaparak anlamlı bilgileri çıktı olarak sunarlar122Bu bağlamda bilişim
sistemleri yöneticinin karar vermesi gerekli bilgiyi gerekli kaynaklardan toplayan, işleyen,
saklayan ve veriyi raporlayan formal bir bilgi sistemi olarak tanımlanır.123Formal bilgi
sistemleri bilgisayar destekli olabileceği gibi kağıt-kalem kullanarak oluşturulan manual
teknoloji şeklinde de olabilir. Bilişim sistemlerinin temel dayanağını oluşturan bilgilerin doğru
olması zamanında ve yerinde olması gerekmektedir124.
Bilgi en üst seviyede fayda elde edebilmek için en iyi şekilde yöneltilmesi gereken önemli bir
kaynaktır. Bilişim sitemi ise yönetsel bilgiyi işleyen ve yöneticilerin karar vermede faydalana
bileceği hale getiren bir sistemdir. Bilişim insanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal
alanlardaki iletişimde kullandığı ve bilim kaynağı olan bilginin özellikle elektronik makineler
aracılığıyla düzenlenmesi bilimidir.125

1.7.3 BİLİŞİM SİSTEMLERİNİN GELİŞİMİ VE UNSURLARI

Bilişim sistemleri işletmelerin yönetim anlayışlarında meydana gelen değişikliklere


paralel, örgüt yapılarında meydana gelen değişimlerle birlikte değişik roller üstlenerek gelişim
göstermiştir. Başlangıçta bilişim sistemleri manual teknoloji şeklinde kendini göstermişse de
zaman içinde bilgisayar temelli bilişim sistemleri olarak değişime uğramıştır126.Özellikle
1960’ lı yıllardan sonra bilgisayarın daha da gelişmesiyle kullanımı artan bilişim sistemleri
sayesinde verinin hızla bilgi haline gelmesi ve bilginin daha etkili kullanılması mümkün
olmuştur. Günümüzde kullanılan bilişim sistemleri, bilgisayar tabanlı veya elle tutulan
teknoloji şeklindedir.127
Bilişim sisteminde üç önemli süreç vardır. Bunlar veri, süreçler(dönüşüm) ve
çıktılardır. Bilişim sisteminin girdisi verilerdir. İşlenmesi istenen tüm veriler bilişim sistemi
tarafından toplanır. Toplanan veriler el yazısı, kısa notlar, basılı metinler şeklinde olabileceği
gibi siteme girdi yapacak kişilerin kendilerine ait bilgilerde olabilir. Bu veriler kart delicileri,

121
. Halime İnceler Sarıhan, Rekabete Başarının Yolu- Teknoloji Yönetimi, Desnet yayınları, Yayın No :002, 1.
Baski, İstanbul, 1998, S-167
122
H. Oğuzhan Akova,” Bilişimden Bilgi Yönetimine”, www.yeni-teknolojiler.org/yazi.htm, 25.04.2005
123
Tekin ve Diğerleri, a.g.e, S-83
124
T. Kaya-Bengshir,a.g.e, S-15
125
H.Oğuzhan Akova,” Bilişimden Bilgi Yönetimine”, www.yeni-teknolojiler.org/yazi.htm, 25.04.2005)

126
Karahoca, a.g.e,S-10
127
a.g.e, S.11-12
33
optik okuyucu, disk v.b araçlara sistemin anlayabileceği şekilde kodlandıktan sonra sisteme
aktarılır128Bilişim sisteminde ikinci süreç ise dönüşüm sürecidir. Dönüşüm süreci girdilerin
amaçlar doğrultusunda beklenen çıktılar dönüşümünü sağlayan işlemler dizisidir.129 Bilişim
siteminde üçüncü temel aktivite “çıktı” işlemidir. Çıktı, işlenmiş bilgiyi insanlara veya
kullanılacak olan faaliyetlere aktarır.130

1.7.4 BİLŞİM TEKNOLOJİSİ

İnsanoğlu bilgiyi keşfettiğinden beri kendilerine daha fazla yarar sağlayan bilgiyi ve bilgi
uygulamalarıyla elde edilen teknolojiyi kullanmak ve yönetmek ister. Önemli olan bilgi ve
teknolojinin topluma ne kadar yarar sağladığıdır. Sağlanan yarar ölçüsünde teknolojinin itici
gücü başta sosyal dengeler olmak üzere, birey toplum, endüstri, ekonomi, siyaset ve kültür
alanlarında önemli gelişmelere yol açar131. Buhar makinesinin icadıyla insanoğlunun ulaşmaya
başladığı yenilenme, değişim ve dönüşüm süreci son yıllarda bilgi teknolojisindeki hızlı
gelişmeler ile bilgi toplumuna geçişle yaşamaktadır. Bu değişim ve dönüşüm bir çok alanda
önemli değişimlerine yol açmıştır.bir taraftan kişisel bilgisayar sahipliği ve internet kullanımı
hızla artarken diğer taraftan sosyal alışkanlıklarda değişmeye başlamıştır. Dijital yapılanma her
gün karşımıza yeni gelişmeler ve kavramlar çıkarırken bilginin hayatımızda bu derece yoğun
kullanımı geleneksel kavramların yerine yenilerinin ikame edilmesine yol açmıştır. Bu yeni
kavramlardan başlıcaları e-ticaret, e-imza,e-noter, online hizmet, internet bankacılığı gibi
kavramlardır132

Bilişim teknolojilisi, bilginin toplanması, işlenmesi, depolanması, ağlar aracılığıyla bir


yerden bir yere iletilmesinde ve kullanıcıların hizmete sunulmasında yararlanılan ve iletişim ve
bilgisayar teknolojilerin kapsayan bütün teknolojilerdir.133 Başka bir ifadeyle bilişim teknolojisi
kuruluşlara bilgi sağlamak için kullanılan ve hızla gelişmekte olan araçların(bilgisayar, veri
toplama araçları, ağ ve iletişim araçları) uygulamalar ve hizmetlerin tamamı
kastedilmektedir.134 Sanayi sonrası toplum bilgi akışının örgütlenmesi temelinde bilişim ve
bilişimin kullanılması etrafında örgütlenmiştir. Artık büyümek için her toplum daima bilgiye

128
Yozgat, a.g.e, S-47
129
Karahoca, a.g.e,S-8
130
a.g.e,S-8
131
Tekin Akgeyik, Stratejik üretim yöntemi, Sistem yayıncılık, yayın no:181,1. baskı, İstanbul, 1998, S-26
132
Aladalı,Arslan, Bilişim Teknolojilerinin Türk Kamu Yönetimine…,S-392
133
Yaşar Tonta, “ Bilg.Toplumu ve Bilgi Teknolojisi”, www.ayna.hun.edu.tr/rutunta/yayınlar/biltop99.htm
13.05.2004,s1)
134
Orhan Güvenen, Küreselleşme Sürecinde Bilgi Teknolojileri Ve Bilgi Sistemleri Stratejileri,DPT, Ön
Çalışma raporu, İstanbul, 1998, S-2
34
bağımlı hale gelmiştir. Bilişim ve bilginin temel kaynaklarımız olarak ortaya çıkışının asıl
önemi toplum yapısının kendisinin ve üzerinde işlerlik kazandığı kurumsal önermeler ve değer
önermelerini etkileyen derin etkilerdir. Yeni bilişim teknolojileri ve bilgi bazı içinde işlerlik
gösteren ve bunlara bağımlı olan toplumların aynı kendisinden önce gelen sanayi öncesi tarım
toplumundan farklı olması gibi sanayi toplumundan farklı olucağıdır135

1.7.5 BİLİŞİM TEKNOLOJİSİNİN GELİŞİMİ

Bilgi teknolojilerinin 1975’den sonra hayatımıza etkili olarak girmesi ve 1980’li yılların
başında mikro bilgisayar ve kişisel bilgisayarların yaygın olarak kullanılmaya başlanması ile
yeni alt teknolojilerde gelişmiştir136. Son yıllarda bilgi hızla gelişen teknoloji bilginin ön plana
çıkışına neden olmuştur. Geleneksel ekonomide makinelere sahip olmak önemliyken artık
bilgiye sahip olmakla belirleyici olmaktadır. Tüm zamanlarda üretilen bilginin son yirmi yılda
üretildiğinin öne sürüldüğü bu çağda internetinde ortaya çıkmasıyla bilginin paylaşılmasındaki
duvarlar aşılmıştır. Bilgi ve onun kullanıcısı insan 21 yy en önemli kaynağı konumundadır.
Bilgi toplumu insiyatifi kullanabilen araştırmacı, katılımcı, iletişim becerisi olan, sorumluluk
sahibi ve gündemi belirleme yeteneğine sahip bireylerin oluştuğu toplumdur.137

Ülkelerin doğal kaynaklarına ve coğrafyasına göre oluşturulan geleneksel teknolojilerin


eski önemini yitirmesi özellikle ülke ekonomilerinde yer alan yatırımlarda ileri teknoloji-
modern dünyadaki gelişmiş sistem ve araçlardan oluşan mikro elektronik bilişim teknolojisi,
iletişim teknolojisi, yeni malzemeler, biyoteknoloji, uzay teknolojisi , nükleer enerji teknolojisi
gibi –yatırımlar payını giderek artması teknolojilere verilen önemin artmasına yol açmıştır.138
Günümüzde teknolojiler bir alt sistem olarak kabul edildiğinden sistemde yaşanan bir
ilerlemenin başka bir ilerlemeye yol açması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.139Bu bakış açısına
bağlı olarak bilgisayar teknolojisinden başlayıp internete kadar bütün teknolojiler
değerlendirilecektir.

135
Emin D. Aydın,Değişen Bilgi Toplumu, Beta yayınları, İstanbul,1996, S 23
136
Alodalı,Arslan,a.g.m,S-391
137
Murat Karaduman, Sibel Karaduman, “Yerel Yönetimlerde E-Belediyecilik Uygulamaları,İzmir ve Antalya
Büyükşehir Belediyesi web sitesi analizi, Yerel Yönetimler Kongresi Bildiriler Kitabı, Çanakkale, 3-4 Aralık
2004, S-371
138
İnceler Sarıhan a.g.e s.29-31
139
Kemal Güleç ‘’Türkiye ‘de Ve Dünyada Teknolojik Gelişmeler’’ DTP yayını, 1994 s.82
35
1.7.6 BİLİŞİM TEKNLOJİLERİNİN ÖNEMİ

Teknoloji küreselleşme sürecinde yeterli koşul olmakla birlikte olmazsa olmaz


koşuludur. Günümüzde olağanüstü bir hızla ucuz değişim ve etkileşim sürecinde küresel
dönüşümü hızlandırmaktadır.1945 yılında beri okyanus ötesi nakliye bedelleri %80 ve
transatlantik telefon bedelleri de %99 oranında gerilemiştir. 1999 yılı BM insani kalkınma
raporuna göre 1990 değerleriyle Newyork tan Londra ya üç dakikalık telefon görüşmesi bedeli
1930 yılında 245 dolara iken bu oran 1998 yılında 35 cent’e inmiştir.140

Veri otomasyonu elektronik iletişimde teknik ve örgütlenme açısından elde edilen


büyük ilerlemeler bilişim teknolojisi ile konu yönetimi arasında daha sıkı bir iş birliği
yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Yönetimde hızı çabukluğu ekonomikliği ve böylelikle maliyet
etkinliğini sağlayacak en önemli etken olan bilim teknolojisi konu yönetiminde yapısal ve
köktenci değişiklikler yapılması konusunda önemli olanaklar sunmaktadır141.Bürokrasinin
etkinleşmesinde internet oranı her geçen gün yeni olanaklar sunmaktadır. Artık devletin temel
hizmetlerinin birçoğu internet ortamından sağlanabilir durumdadır.142 Ulaşım enformasyon
mikro –elektronik ve iletişim alanındaki teknolojik gelişmeler ülkeleri birbirine yakınlaştırır
bilişim teknolojilerindeki gelişmeler sonucu ulaşım ve iletişim maliyetleri aşırı derecede
düşmüş ülkeleri insanları ve piyasaları birbirinden ayıran zaman ve mekan gibi doğal engeller
büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.143 İnsan yaşamında kaçınılmaz bir şekilde yer almaya
başlayan bilişim teknolojileri yeni ekonomi yönetim modellerinin vazgeçilmez araçları olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojilerin ürünü olarak doğan internet etkileşim katılım ve
paylaşım ortamı yaratarak saydam ve hesap verebilen iyi yönetimlerim oluşup gelişimine
katkıda bulunurken bu değişim devlet yönetimini ekonominin yapısını ülkenin rekabet gücünü
insan gücü profilini ve mesleklerin yapısını da değiştirmeye başlamıştır.
Bu bakış açısından bakıldığında bilgi toplumuna giden yolda elektronik iletişim
sistemlerinin kamu hizmetleri açısından taşıdığı yeni perspektiflerin tartışılması büyük önem
taşımaktadır. Kamu hizmetinin sunumu vatandaşlarca bunun algılanması ve yeni fırsatların
keşfedilmesi klasik anlamada süregelmekte olan devlet-vatandaş ilişkilerini de yeni boyutlar

140
http:www.canaktan.org./yenı-trendler/globallesme/kavram.htm 28.09.2002)
141
Firuz Demir Yasamış ‘’Kamu Yönetimi Kurumunda Ve Uygulanmasında Yeni Gelişmeler :Administration
Dan Management ,Türk İdare Dergisi , Yıl:69 Sayı:417 Aralık 1997 S.15-16
142
Yasamış, a.g.e. s.15
143
a.g.e s.17
36
taşıyacak niteliktedir. Artık klasik tek yönlü bir yönetim anlayışından uzaklaşarak karşılıklı
etkileşimi önde tutan yeni bir konu hizmeti anlayışına doğru bir kayış söz konusudur.144

1.7.6.1 Bilgisayar Nedir?


Bilgisayarlar donanım ve yazılım bileşenlerinde oluşan ve bu bileşenleri vasıtasıyla veri
depolama aritmetik ve mantıksal işlemler yapabilen girilen verileri analiz edebilen ve anlamlı
hale getirip sonuç alma imkanı sunana makinedir. Ayrıca bilgisayar için çok sayıda aritmetiksel
veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi önceden verilmiş bir programa göre yapıp
sonuçlandıran elektronik araç elektronik araç tanımlaması da yapılmaktadır.145 Sanayi
toplumuna geçişte buhar makinesinin icadı ne gibi bir etki yarattı ise bilgi çağına geçiş
aşamasında bilgisayarın bu derece etkisi olmuştur. Ancak bilgiye ulaşım ve transferinin
sağlanması açısından tarihimizde hiçbir olay internetin ortaya çıkışı kadar etki yaratmamıştır.
146
Bazı çevreler internetin ortaya çıkışını matbaanın icadı ile bir tutmaktadır .Bilgisayarlar
aldığı komutlara bağlı olarak yüklenen verileri işleyerek problem çözen otomatik elektronik
aygıtlardır. Bilginin sistemli olarak düzenlenmesi saklanması işlenmesi iletilmesi gerektiğinde
yeniden ulaşılması ve kullanılması bilgisayar sayesinde gerçekleşmektedir. Bilgisayarlarla çok
kolay ve hızlı biçimde çok hızlı miktarda bilgiye erişme şansı doğmaktadır.en basitinden en
karmaşık işlemlere kadar birçok sorun aşırı hızlarda çözebilmekte yazılabilmekte ve
çizilebilmektedir.147 Bu durum göz önüne alındığında bilgisayarı diğer teknolojik araçlara göre
üstün kılan iki özellik söz konusu olmaktadır. Birincisi bilgisayarlar belirli bir iş yapmak üzere
önceden programlanabilirler. İkincisi ise yapılacak işin gereklerine göre bilgisayara yeni girdi
ve çıktı birimleri ilave edebilirler. Bu sayede uzay araştırmalarında uzaya gönderilen
araçlardaki bilgisayara bağlı komutlarla gök cisimlerine ait fotografik veriler derleyip
işlenmekte ,genetik araştırmalarda insan genetik yapısını oluşturan DNA dizisi büyük bir sabır
emekle veri tabanlarına yüklenerek şifresi çözülmeye çalışılmakta ve kuantum fiziğinde
maddenin şimdilik bilinen en küçük yapıtaşlarını oluşturan kuarklar incelenirken yüksek enerji
seviyelerine bugün ki teknolojisiyle erişebildiğinden teorinin öngördüğü şartlar bilgisayar
simülasyon metotları kullanılarak oluşturulabilmektedir. Bu bağlamda bilgisayar teknolojisi

144
Asım Balcı ‘’E-Devlet: Konu Yönetiminde Yeni Perspektifler Fırsatlar Ve Zorluklar’’ Kamu Yönetiminde
Çağdaş Gelişmeler,(Ed:Asın Balcı Ve Diğerleri) Seçkin Yayıncılık Ankara 2003 S.266
145
(Bülent Gündoğdu Ender Karagöz,Bilgi Teknolojileri ,Selçuk Üniversitesi Basım Evi Konya 2005,S.1)
146
Ramazan Altınok ‘’Bilgi Çağının Getirdikleri Ve Kanu Yönetimi Anlayışımız’’, Türk İdare Dergisi ,Yıl:69
Sayı:417 İçişleri Bakanlığı Ankara 1997 S.225
147
Hüsnü Erkan ,Bilgi Toplumu Ve Ekonomik Gelişme ,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ,4.Baskı
İzmir,1998 S.73
37
bütün araştırmaların ortak zemini olma yönünde hızla gelişme kaydetmektedir. Bir istatistiğe
göre bilimsel araştırmaların %80 i bilgisayar temelli yapılmaktadır.148

1.7.6.1.1 BİLGİSAYARIN TARİHSEL GELİŞİMİ

Öncelikle büyük kapsamlı bilimsel çalışmalar ulusal güvenlik ve uzay çalışmaları gibi
alanda kullanılan bilgisayar teknolojisi daha sora ekonomik amaçlarla yönetim alanında
büyüme ve verimliliğin arttırılması için işletmeler tarafından kullanılmaya başlamıştır .1970’ler
den itibaren ise reform hizmetlerinde ve bir takım toplumsal sorunların çözümünde
kullanılmaya başlanmıştır.son dönemde de özellikle pc’lerin çıkmasıyla ve fiyatların
ucuzlayarak toplumda daha kolay satın alınabilir düzeye gelmesiyle birlikte bilgisayarın daha
çok bireysel amaçlarla entelektüel yaratıcılık için kullanılmaya başladığını görmekteyiz.149
Başka bir ifadeyle bilgisayar teknolojisindeki hızlı gelişme dev bilgisayarların küçülmesine ve
ucuzlamasına yol açarken sınırlı kullanışından kitlevi kullanıma yani bireysel kullanıma kadar
uzanan olanaklar doğmuştur. Bilgisayarla dünyanın iki bilgi işlem merkezi arasında ilişki
kurulması ve işlem yapılması mümkün olduğu gibi uydu iletişiminde de kullanılması yolları
açılmıştır . günümüzde karmaşık ve yoğun veri yığınları ile çalışan bankalar ve şirketler
haberleşme muhasebe stok kontrol , baskı işleri üretim otomasyonu büro otomasyonu gibi
alanlarda yararlanmaktadırlar150

1.7.6.1.2 Bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler

Son 50 yılda bilgisayar yazılım ve donanım alanında yaşanan gelişmeler veri bilgi
saklama işlevlerinin daha hızlı güvenilir ve ucuz olarak yapılmasını sağlarken mikro
elektronikte yaşanan hızlı ilerlemeler bilgisayarın boyutunu küçülterek performanslarını
attırmış bu durumda da doğal olarak bilgisayarların kullanım alanlarının genişlemesine yol
açmıştır.
Bilgisayarın gelişim durumu dikkate alındığında bu konu ile ilgili başlıca şu önemli
aşama söz konusudur:151 Bunla;r mekanik bilgisayarlar, eletro mekanik bilgisayarlar, elektronik
bilgisayarlardır. İlk elektronik bilgisayar A.B.D'de Pensylvania Üniversitesi tarafından askeri
amaçlar için geliştirilen ENIAC radyo lambalarıyla çalışan 30 ton ağırlığında dev bir

148
Ramazan Acun ‘’Bilim,Bilgi Teknolojisi Ve Türkiye ’Bilim Bilgi Yurdu Yayınları Konya 1998 S.83-84)

149
(Veysel Bozyurt ,Enformasyon Toplumu Ve Türkiye .Sistem Yayıncılık İzmir 1997 S.30)
150
Erkan a.g.e, s.75)
151
Mahmut tekin, Ali Osman Şahbaz, Temel Bilgisayar Bilimleri, Kuzucu Ofset Matbacılık, Konya 2000 .S.21)
38
makinedir. ilk bilgisayarlarda en önemli kesim donanımdı. Ancak bilgisayarın temel taşının
işlem sırası denetiminin makineye geçmesi olgusu dikkate alındığında bile makinenin dışında
fakat onunla birlikte düşünülmesi gereken yeni bir öğe daha ortaya çıktı . Bunlar donanım ve
yazılımdır.152Donanım, bilgisayarın farklı işlevlerini yürütmekle görevli çeşitli cihazların
tamamının genel adına denir. Kısaca anakart, sabit disk veya yazıcı hepsi birer donanım
elemanıdır.153 yazılım ise çözümleme ce tasarım dökümanı, programlar, akış akış şeması,
işletim yönergesi gibi makineye yapacağı işi tanımlamak için vazgeçilmez nitelikte olan fakat
mekanik hiç bir özelliği olmayan kesimdir( Aytaç, a.g.m., s.1393)
Yirmibirinci yüzyılla birlikte bilgi çağına gereken bu çağa damgasını vuran
bilgisayarlar , bilgisayar ağları ve buna ilişkin teknolojiler özellikle sosyal ve ticari hayatta,
devletin işleyişine, eğitim ve sağlık sektöründe önemli değişimlere yol açmıştır154.

1.7.6.2 Mikro-Elektronik

Bilgisayarlar ile iletişim teknolojisinin temelinde mikro-elektroniktek, gelişmeler


yatmaktadır. bilgisayarın temelinde bir çok transistörü bir araya getiren minik "chip"(yongalar)
yer almaktadır bilgisayarın hafıza kapasitesi ve hızı yonga teknolojisindeki gelişime bağlıdır155.

1.7.6.3 Robotlar

Mikroelektroniğin bir diğer alanını oluşturan robotlar,aritmetik hesaplar yapabilen


hafızaya sahip olma, öğrenme, ayırt etme gücü çıkarım yapma yeteneği şeklinde yapay zekaya
sahip olan, ağırlık büyüklük sıcaklık, ses vb. özellikleri algılayan; el parmak kol ayaklar ve
benzeri etkin bir mekanik elemandır.156 Robotlar mikro elektronikte yaşanan gelişmelerle
ortaya çıkmasa da endüstriyel üretimde şimdiden önemli bir yer tutan robot kullanımının
yaygınlaşması temelde gelişmiş bilgisayarlar, telekomünikasyon, elektronik kontrol aygıtları ve
benzeri mega teknolojilerinin hızla gelişmesi ve uygulama olanağının kolaylaşmasının bir
sonucudur.157

152
Kılıçarslan Aytaç, " Bilim Toplumu" Yeni Türkiye Dergisi , Yıllık Sayı:20 Mart-Nisan 1998, S.1392
153
Gündoğdu , Karagöz, a.g.e., s.5
154
Aydın Öztürk, " Bilgi Teknolojileri penceresinden geleceğe bir bakış", Yeni Türkiye Dergisi, yıl:4, sayı:20,
Mart-Nisan 1998,s.1382
155
Erkan, a.g.e, s.78
156
a.g.e., s.80
157
Tahir Akgeyik Stratejik Üretim Yönetimi, Sistem Yayıncılık, Yayın No:181, 1.Baskı, İstanbul, 1998,S.25

39
1.7.6.4 Biyo-Teknoloji

İnsanların yararlanabileceği ürün ve hizmetlerin mikro organizmalar,mikrobial


parçacıklar ve diğer biyolojik materyaller kullanarak endüstriyel işlem yolu ile sağlanması
biyoteknoloji olarak isimlendirilmektedir.158 başka bir ifade ile temelinde gen mühendisliği ve
moleküler biyoloji yer alan biyo teknoloji endüstriyel ürünlerin %40 nın kökeninde biyolojik
maddeler bulunduğu düşünüldüğünde canlılar aracılığıyla mal ve hizmet üretmek olarak da
tanımlanmaktadır. 159

1.7.6.5 Yeni Malzemeler

Yeni ve ileri nitelikte malzemelerin geliştirilmesi yüksek teknolojinin ilgi alanlarından


biri olmakla birlikte; havacılık otomobil,gemi yapı ve çeşitli hassas eşya sanayinin ; hıza,ısıya
ve değişik dış etkenlere dayanıklı malzeme ihtiyacının bulunmması, diğer yndan, fizik
matematik modeller, bilgisayar bilimleri ve gelişmiş araçlarla maddelerin mikro bileşimine
doğrudan müdahale edebilir duruma gelinmesi yeni malzemelerin üretimine yol açmıştır. 160

1.7.6.6 İLETİŞİM TEKNOLOJİSİ

Mikroelektronik ve yonga teknolojilerindeki gelişmeler sadece bilgisayarların değil,


iletişim araç ve gereçlerinin de hız ve yetenek bakımından değişimini ve yaygınlaşmasını
olanaklı kılmıştır. Sayısal iletişim, fiber optik ve uydu teknolojileri rekabetçi bir sisteme
geçilmesi sonucu hızla yaygınlaşmış ucuzlamıştır. Bu yaygınlaşma sanayi toplumun demir
yolu, deniz yolu ve otoban ağları altyapısı paralelindeki bilgi toplumunun iletişim alt yapısını
ortaya çokarmıştır. 161İnsanoğlu bu günedeğin geliştirdiği bilim dallarının birer iletişim boyutu
olduğunun farkına vardı. işletmecilikten tıbba, mühendislikten eğitime, pazarlamadan
politikaya akla gelen her olguda iletişim fonksiyonu söz konusudur. bu bağlamda dijital
teknolojisindeki baş döndürücü gelişmelerle yirmibirinci yüzyılın iletişim uygarlığı olduuğ
literaturlerde yerini aldı.162

158
Erkan, a.g.e.,s.83
159
İnceler, Sarıhan, a.g.e, s.42
160
Erkan, a.g.e. ,s.85
161
Erol Arkun " Bilgi Toplumuna Yöneliş" , Yeni Türkiye Dergisi , Cilt:1, Yıl:4, Mart-Nisan 1998, s.1398
162
Yılmaz Büyükersen "İletişim Uygarlığı" Yeni Türkiye Dergisi, Cilt:2 Yıl:4, Mart-Nisan 1998,S.1386)

40
1.7.6.6.1 İletişimin Tanımı

İletişim bilgilerin ve hesaplamaların yoğun ve müthiş bir hızla karşılıklı akışı ile
istendiğinde renkli ve üç boyutlu görüntüye, sesli veya basılı metaryele dönüştürme olgusudur.
163
( Daniel Bell'e göre her toplumun bütünleştirici üç tür yapısı vardır; ulaşım, enerji şebekesi
ve iletişim. enformasyon toplumunda alt yapıların görece önemlerinde bir değişiklik olmuş ve
164
telekomunikasyon bir toplumu bir arada tutan temel bir alt yapı haline gelmiştir. iletişim
teknolojilerindeki baş döndürücü gelişme her an yepyeni iletişim araçlarının verilmesine yol
açar.Bilgi toplumunun oluşumu iletişim teknolojilerinin gelişimine çok bağlıdır. Hatta bu
gelişmenin bir sonucu olabilir. Şimdi çağdaş toplum kavramının en önemli özelliğinin, tüm
sektörlerde bilginin, iletişimin ön plana çıkması ve iletişim teknolojilerinin yaygın olarak
kullanılmasıdır. Küreselleşmenin teknik altyapısını iletişim ve haberleşme araçları oluşturuyor.
İletişim ağları sayesinde, iletişim ağları düştü, sayısal araçlar daha ucuza üretiliyor, verimlilik
ve enformasyon miktarında artış, coğrafi uzaklıkların maliyete etkisinin azalması,
telekomünikasyon ağları sayesinde ayrıca görüntü,ses, metin bilgisayar verileri ve her türlü
elektriksel ortak bir sayısal temel birleştir.165

1.7.6.6.2 İletişimin Önemi

İletişim küreselleşerek tek bir bütün haline gelen dünyamızda hızlanması,


yaygınlaşması ve vazgeçilmez bir hale gelmesinin bir sonucu olarak vatandaşın devletten ve
devletin kurum ve kuruluşlarından beklentileri giderek artmaktadır. vatandaşın bu artan
beklentisinin klasik devlet organları ve bunların uygulamalarıyla karşılanmasını beklemek bir
hayal olacaktır. bu beklentinin klasik devlet anlayışı ile karşelanamadığı anda devlet içinde bir
değişimin başkalaşması bir zorunluluk olarak ortaya çıkacaktır. bu değişimin günümüzdeki en
önemli şekli devletin tüm organlarınca e-devlet anlayışının benimsenmesi olacaktır.166E-devlet
kavramı oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir.öncelikle E-devlet dediğimizde sadece devlet
kuruluşlarının web sayfalarını bu sayfalar aracılığı ile verilen bilgi ve hizmetleri böyle bir
sistem için gerekli altyapıyı ve bu sistemi işleten olarak anlamamak gerekir. bütün bunların
yanısıra e-devlet kavramı aynı zamanda devlet kurumlarının diğer devlet kurumları, özel

163
Büyükersen a.g.m., s.1387
164
Nurdoğan Rigel " Parmakucu Yoplumu" , Yeni Türkiye Dergisi, Cilt:2 Yıl:4 Sayı:20, Mart-Nisan 199, S.1396
165
Sadi Özdemir, Medya Emperyalizmi Ve Küreselleşme, Timaş Yayınları, İstanbul, 1998, S.24-25-172)

166
Cevdet A.Kayalı, Ayşe M.Yereli " Türkiyede Bilgi Toplumu Yaratılması ve E-devlet uygulamasına bir bakış",
I.Ulusal Bilgi Ekonomi ve Yönetim Kongresi, İzmit 2002, s. 120-121
41
şirketler ve en önemlisi vatandaşlarla ilişkilerinde dönüşüm yaratabilecek bir potansiyeli temsil
etmektedir.167

1.7.6.7 İNTERNET

1.7.6.7.1 İnternet nedir?

İnternet dünya çapında bilgi kaynaklarından oluşmuş bir gruba verilen addır.168İnternet
sözcüğü çok yönlü özelliklerinden dolayı insanlara pek çok şey çağırıştırmaktadır. Kimilerine
göre internet, bir elektronik posta, kimilerine göre sohbet, kimilerine göre ise büyük bir
kütüphanedir.Aslında internet, birçok bilgisayar sisteminin birbirine bağlı olduğu dünya
çapında yaygın olan ve sürekli büyüyen bir iletişim ağının adıdır. internet insanların her geçen
gün gittikçe artan bilgiyi saklama, paylaşma ve ona kolayca istekleri sonrasında ortaya çıkan
bir teknolojidir. Bu teknoloji yardımıyla pek çok alandaki bilgileri kolay,ucuz,hızlı ve
güvenilirbir şekilde erişebilmektedir.169Günümüzde bütün dünya bir anlamıyla gerçekten
insanların parmaklarının ucundadır. İnternet üzerinde tanımlanan ve hatta edilebilen herhangi
bir konu hakkında bilgi bulunabilmekte ve dünyanın ucundaki insanlarla ileitşim
kurulabilmektedir. internetle dünyanın herhangi bir yerindeki bilgisayara grip kaynaklarından
yararlanmak, en iyi kütüphanelerde araştırma yapabilmek ve dünyanın en ilginç müzelerini
ziyaret edebilmek olanağı bulunabilmektedir. Üzerinde TV,radyo telekonferans ve videolar
izlenebilmekte herhangi bir yayına bir kaç saniye gibi kısa zamanda ulaşabilmek olanaklıdır.
Aynı zamanda neredeyse istenilen herşey internet üzerinden satın alınabilmektedir.
Bütün bu sayılanlar ve çok daha fazla etkinlik dünyanın en büyük bilgisayar ağı olan
internete girilerek yapılabilmektedir. İnternet teknolojisi sayesinde üretilen çok miktarda
bilginin depolanması ve istenildiğinde çok kolay bir şekilde ulaşılması ve paylaşılması
mümkün olmaktadır. Bilgi ve belgelere kolay ve ucuz olarak ulaşabilme olanağı
bulunmaktadır. Bu sebeptendir ki internet kullanımı giderek artan bir hızla yaygınlaşmaktadır.
Ayrıca internet kişiler arasındaki mesafe, yaş, cinsiyet, kültür ve statü farklarını ortadan
kaldırmaktadır.coğrafi bölge gözetmeksizin insanlar arası etkileşimi sağlayan bir araç olan
internet, bilgisayar ve iletişim dünyasını daha önce görülmemiş bir biçimde değiştirdi.telgraf,
telefon, radyo ve bilgisayarın ortaya çıkışı internetteki bütünleşmenin aşamaları idi.İnternet
temel olarak merkezi olmayan bir iletişim ortamıdır, yani ne bir insanın , ne bir grubun yada bir

167
Mete Yıldız, "Elektronik(E)-Devlet Kuran Ve Uygulamısına Genel Bir Bakış Ve Değerlendirme " Çağdaş
Kamu Yönetimi, (Der. Muhittin Acar Ve Hüseyin Özgür, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003 S.305
168
Erol Balevi, İnternet, Seçkin Yayınevi, Ankara,1995,s.15
169
www.turk.info.com. Türkiyeinternetportalı.htm 25.04.2005
42
ulusun kontrolü söz konusudur. Her kullanıcının enformasyona girme , toplama, kopyalama ve
yayınlama gücü eşittir. Dolayısıyla internet , kurumsallaşmamış, alıcı ve gönderici rollerinin
karşılıklı değişebildiği, medyanın içeriği ve organizasyonun, merkezi bir politik veya devlet
bürokrasisi tarafından kontrolünün olmadığı demokratik katılımcı bir araç olarak
değerlendirilmektedir.170

1.7.6.7.2 İnternetin Tarihsel Gelişimi

İnternet , 1969 yılında ARPAnet adıyla ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı


DARPA’nın(Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı)desteği ile olası savaş
durumunda haberleşme alternatifi olarak sadece birkaç üniversitenin Amerikan Savunma
Bakanlığı ile bilgi alışverişi yapması için kurulmuştu. Savaş için yaratılan internet barışın
önemli bir anahtarı oldu.171Sistem olarak internet mantığının gelişimi ise bilgisayar
teknolojisinin akıl almaz gelişimiyle başlamıştır. Esas olarak bir bilgisayar şebekesi , kendine
has kapasitesi ve işlem gücü olan birden fazla bilgisayarın çeşitli yollar vasıtasıyla birbirine
bağlanması sonucunda veri dosyalarının paylaşılması , program kullanımının ayrı ayrı
yapılabilmesi gibi imkanları sağlar172
İnternet herhangi bir nükleer saldırıda bir kısım parçaları zarar gördüğü durumda bile
iletişim ağının çalışmaya devam edebileceği şekilde tasarlandı. Kullanılan hatlardan birinin
uygun olmadığı durumda trafik alternatif hatlara yönlendiriliyordu.internet ilk zamanlar
bilgisayar uzmanları, mühendisler ve bilim adamları tarafından kullanılıyordu. Kullanımı kolay
olmayan internet , onu kullanan ker kim olursa olsun çok karmaşık bir sistem öğrenmek
zorunda kalıyordu.173 Günümüzde ise bilgi toplumun gerçekten oluşturabilmek bilginin
önemini kavrayarak toplumun her kesiminde bilinçli olarak bilgi teknolojisinin yaygın olarak
kullanımı ile mümkün olabilir. İnsanlar arzu ettikleri bilgilere nerede ve nasıl ulaşabileceklerini
bilmektedir. Bilgiyi kullanmak kullanmak kadar bulmak ve ona erişmekte önemlidir.174
İnternet , insanların her geçen gün gittikçe aratan üretilen bilgiyi saklama, paylaşma ve ona
kolayca ulaşma istekleri sonrasında orataya çıkmış bir teknoloıjidir. İnsanlar bu teknoloji
yardımıyla pek çok alandaki bilgilere kolay, ucuz, hızlı ve güvenli bir şelikde erişebilmektedir.

170
Serdar Kaypakoğlu, ‘’internet:Giderek Sınırlanan Bir Özgürlük Alanı’’, M.Ü.İ.F Dergisi 1-2, 2002 s.29_31

171
Aslan İnan , İnternet El Kitabı, Sistem Yayıncılık 9.Basım,İstanbul 2001,S.9
172
Mithat Uysal , Murat Tunç, internet, Beta Basım Yayın Dağıtım, İstanbul, 1996, s3-7
173
inan , a.g.e, s-3
174
Ercan Öztemel,’ Bilgi Toplumunda Yönetim Bilişim Sistemlerinin Gelişimi’, Yeni Türkiye Dergisi, cilt:2,
yıl:4, sayı:20 , Mart-Nisan 1998- s.1175
43
İnternet herhangibir kuruluşa , gruba yada ülkyeye bağımlıolmaması nedeniyle kişilerin değişik
konularda fikirlerini serbestçe söyleyebilecekleri ortamları barındıran bir demokrasi
paltformudur. Evden alışveriş , bankacılık hizmetleri, radyo televizyon yayınları, günlük gazete
yayınları , günlük gazete servisleri vb. uygulanmaları ile aslında internet bir yaşam
şeklidir.Başlangıçta Amerika’nın bilimsel beyin takımlarının savunma sanayi ile ilişki
kurmasını sağlamak için deneme niteliğindeki bu bilgisayar ağı buün uluslar arası bir ağ
olmuştur. İnternet 2001 itibariyle beş yüz milyon insanın kendi arasında etkileştiği, bilgi değiş
tokuşu yapabildiği ve kendi yazısız kuralları olan büyük bir topluluk haline gelmiştir.175

1.7.6.7.3 İNTERNET UYGULAMALARI VE ETKİLERİ

Günümüzde internet, insanlar arasında etkileşimi ve bilgi paylaşımını sağlayarak bilgiyi


yerel boyuttan küresel boyuta taşımıştır. İnsanlığa yeni ufuklar açan internet eğitim ve yaşam
boyu öğrenmeyi sağlamak, fikir ve bilgi alışverişini kolaylaştırmak, bilim ve mühendislik
araştırmaları arasında işbirliğini geliştirmek , üretkenliği arttırmak , ekonomiyi geliştirmek,
Pazar yaratmakve genişletmek, demokrasiyi sevdirmek ve özendirmek gibi amaçları
gerçekleştirmektedir176. Bunların yanı sıra internet siyasi platformlarda önem kazanmış
durumdadır. Sayıları gittikçe artan yurttaş hükümet politikaları ve eylemlerini öğrenmek,
birbiriyleriyle çeşitli meseleleri tartışmak , belirli görevlilerle temas kurmak ve seçmen kayıt
malzemelerini ve siyasete daha aktif katılımı kolaylaştırabilecek başka enformasyonları elde
etmek amacıyla internet kullanılmaktadır. Lawrence Grossman’a göre teknoloji sayesinde
üçüncü büyük demokrasi çağına girildiğini öne sürer. Bu açıdan nasıl 18.yy’da temsili
yönetimYunanlıların iki bin yoılı aşkın bir süre öncülüğünü yaptıkları doğrudan demokrasiyi
dönüştürmüşse , şu anda yeni,melez bir ‘elektronik cumhuriyet’ oluşmakta olduğu öne
sürülmektedir.177

175
inan , a.g.e. s.5
176
a.g.e, s.2
177
Bruce Bımber , ‘’İnternet Ve Hızlandırılmış Çoğulculuk’’, Cogito, Sayı:30,Yapı Kredi Yayınları , 2003, S.166-
167)

44
1.7.6.7.3.1 E-Posta(E-Mail)

E-posta bir internet kullanıcısının başak bir bir internet aracılığıyla


haberleşmek(yazılı,sesli veya görüntülü olarak) amacıyla kullandığı @ simgesinin yer aldığı
adrestir.178
Bir internet kullanıcısı internet üzerinde bulunan herhangi bir kullanıcıya mesaj
gönderebilir veya ondan mesaj alabilir. Bu açıdan herkes herkese iş, eğitim, şikayet vs. için
internet üzerinden mesaj gönderebilir hale gelmiştir179.Yeni iletişim sistemiyle insan yaşamının
temel boyutları olan mekan ve zaman kökten dönüşüme uğramıştır. Yerel, kültürel, tarihsel,
coğrafi anlamlarından soyutlanmakta, işlevsel ağlar ya da görüntü kolajları halinde yeniden
bütünleştirilmekte, yerlere özgü mekanın yerine geçen akışkan mekanı devreye sokmaktadır.
Geçmiş , şimdi ve geleceğin aynı ileti birbiriyle etkileşim içinde olacak şekilde
programlanabildiği yeni iletişim sisteminde zaman silinmektedir.180

1.7.6.7.3.2 Word Wide Web(Www)

İnternet üzerinde en çok kullanılan grafik tabanlı ve etkileşimli bir araç olan www
internette var olan çeşitli sistemlerden yararlanarak kullanıcıya her türlü bilgiyi ulaştıran ideal
bir ara birimdir. www http adı verilen protokolü kullanarak web sayfalarını görüntüler ve bu
protokol sayesinde bir sayfa içerisindeki herhangi bir sözcük yada sözcük grubu ya da
simgenin etkileşimli olması durumunda başka sayfalara geçişi sağlanmaktadır.181

1.7.6.7.3.3 Haber Grupları (Usenet)

Usenet, insanların interneti kullanmalarını sağlayan ana sebeplerden biridir. Usenet,


kişisel makalelerin tüm dünyaya yayıldığı bir tartışma grupları sistemidir.182 Başka bir ifadeyle;
dünya çapında çoklu tartışma ve iletişim platformu olan Usenet , dünya üzerindeki milyonlarca

178
inan,a.g.e,s-36
179
Balevi, a.g.e.s.28
180
Susnstein Coss R , ‘’Günlük Gazetemiz İnternet Demokrasi İçin Gerçekten Bir Nimet Mi?’’ Çev:Kemal
ATALAY Cogito, Sayı:30,2002,S-215
181
Selçuk Burak Hasıloğlu, Enformasyon Toplumda , Elektronik Ticaret ve Stratejileri, Turkmen Kitabevi,
İstanbul,1999,s-23

182
Balevi, a.g.e, s-29
45
ağ kullanıcılarının binlerce değişik konuda yazdığı görüş ve düşüncelerini anlatan yazılar ile
haberlerden oluşan bir tartışma ortamıdır183

1.7.6.7.3.4 İNTRANET(KURUMSAL İNTERNET)

İntranet, hizmet verdiği kişilere , çalıştıkları şirket veya firmaya ait bilgilere yine web
tarayıcısı aracılığıyla bulundukları ortamdan bağımsız olarak ulaşmasını sağlayan bir sistemdir.
Başka bir ifadeyle internetin özel bir firma veya şirkete göre özelleştirilmiş halidir. İntranet,
tüm web özelliklerini sağlamanın yanında kullanıcılara erişim yetki seviyesini belirleyerek
hangi kullanıcının nereye ve ne oranda ve nasıl erişebileceğini kontrol edebilmektedir. İntranet
, şirket içi internet olarak adlandırılabilir. İnternetin çok kullanışlı olması sebebiyle ofislerde
internet teknolojilerinin kullanılması düşünülmüş ve İntranet kavramı ortaya çıkmıştır. İntranet,
sadece belirli bir kuruluş içindeki bilgisayarları , yerel ağları , geniş alan ağlarını birbiriyle
bağlayan bir ağdır.184

1.7.6.7.3.5 EXTRANET

Extranet , firmanın iş ortakları ile elektronik bağlantılar kurarak, yeni pazarlar açma ,
maliyeti düşürme ve teknoloji karmaşıklığını giderme konularında yardımcı olmasının yanı sıra
kullanıcıların iş yapma biçimlerini kolaylaştırdığından verimliliğin artmasına yardımcı olan
özellikle bağımsız çalışmayan işletmelerin ve kurumların kullanılması gereken bir network
teknolojisidir.185. İnternet teknolojileri ve alt yapısını kullanarak dünyanın farklı noktalarında
olsalarda kendi aralarında belgelerini görüşlerini paylaşabilirler.186

183
inan ,a.g.e,s-37
184
.a.g.e,s-14
185
Haşıloğlu, a.g.e,s-74-75
186
inan ,a.g.e,s-14
46
İKİNCİ BÖLÜM

TEKNOLOJİNİN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME ETKİSİ

2.1. TOPLUMUN TANIMLANMASI

Toplumsal yapılanmalar, demografik süreçlerden eğitimdeki yeniden yapılanmalara


oradan iktisadi yapı ve süreçlerin toplumsal bağlarına, toplumsal sistemlerden toplumsal-
kültürel bütünleşmelere, toplumsal aktörlerin konum ve kimlik değişimlerine ve oradan da
gerçek yakın ve yerel zaman-mekan bağlantılarından uzak ve küresel ve tarihsel alanlarına ve
oradan da siber-uzaya kadar uzanan bir alan içindeki toplumsal ilişki anlamlandırma ve
sembolleştirmeleri kapsar.187 Günlük dilde toplumları çeşitli biçimlerde adlandırmaktayız.
Örneğin gelişmiş, gelişmekte olan, ilerici, gerici, bağımsız diktatör, açık, kapalı, kırsal, kentsel,
ilkel gelişmiş gibi.188 Sanayi toplumunun adlandırılmasında olduğu gibi yeni toplumsal aşama
ile ilgili olarak da oldukça çeşitli isimler önerilmektedir. Yeni toplumu, Post modern çağ,
Burjuva sonrası toplum, Sanayi sonrası toplum, Post Modern durum, Bilgi toplumu, Kapitalist
ötesi toplum gibi.189 Tarihsel süreç içerisinde bütün değişimler ve dönüşümler göz önüne
alındığında Mann’a göre toplum, “sınırlarını, kendisi ve çevresi arasındaki belirli bir etkileşim
düzeyinin oluşturduğu bir sosyal etkileşim ağı”dır. Ve toplumun esnek olduğu konusuna vurgu
yapar.190 Giddens ise toplumu şu şekilde tanımlar:191 Zaman ve yer boyunca belirlenebilen
kavramlar kümesi, sosyal sistem ile özgül bir yer yada kaplanan alan arasındaki ilişki, yerin
meşru olarak kapladığı iddiasının desteklenmesiyle iç içe normotif öğelerin varlığı, toplumun
mensupları arasında bir tür ortak kimliğe sahip oldukları duygusunun hakim olması. Bu
parametreleri ortaya koyan Giddens, tekrar tekrar, toplumların sınırlarını geçirgen olduğunu ve
modern dünyada bütün toplumların toplumlar arası sistemler bağlamında var olduklarını
vurgular. Sosyal ve siyasal düşünce tarihinde toplum kavramlaştırmaları doğal toplum ve
sembolik toplum şeklinde iki kategoriye ayrılabilir. Doğal toplum, toplumsal hayatın dayandığı
ilişkiler ağının, doğal dürtü ve zorunluluklar üzerine inşa olduğunu ileri sürer. Bu bağlamda
toplum pratik ilişkilerin bir türevi olarak çözümlenir.192 Yani toplum bireye sosyal gerçekliği

187
Bahattin Akşit, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 Yılında Toplumsal Yapılanmalar”, Bilanço 1923-1998:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 Yılına Toplu Bakış” Uluslar arası Kongresi, II. Cilt Tarih Vakfı Yayınları,
İstanbul, 1999, s.1
188
Enver Özkal, Sosyolojiye Giriş, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı
Yayınları, No: 87, Eskişehir, 1993, s.10
189
Al, age, s.62
190
Christopher Pierson, Modern Devlet, (Çev: Dilek Hattatoğlu), Çivi Yazıları, İstanbul, 2000, s.107
191
Pierson; age, s.108
192
Ali Yaşar Sarıbay Siyasal Sosyoloji, Der Yayınları, İstanbul, 1998, s.32
47
sunmaktadır.193 Sembolik toplum kavramlaştırmasında ise toplumsal hayatı oluşturan ilkeler
ağı sembolik nitelik taşır ve toplum üyelerin eylemleri ancak sembolik bir bütünlük içinde yer
aldığı zaman anlam kazanır.194 Toplum, hukukun, adaletlerin, geleneklerin vb. gücü ile
desteklenen tarihsel gelişme içinde biçimlenmiş bulunan, belirli bir üretim biçimini temel alan
yada Porson’s’ın tanımlamasıyla uzun vadeli var olmanın temel fonksiyonel gereklerini kendi
kaynaklarından olan bir toplumsal sistemdir. Marx’a göre toplum ise uzlaşmaz sınıfların
çatışmaları sonucunda belirlenen etkileşim süreci niteliği taşır.195 Her sosyolog toplumun
tanımlamasında faklı kavramlar ve ifadeler kullanılmıştır. Sorokin toplumu bir sosyo-kültürel
yapı, Parsons aralarında her hangi bir etkileşim olan insan topluluğu olarak tanımlarken
Luhman da kendi kendine yeterli bağımsız ve geniş sosyal sistemler diye tanımlamıştır.196
Bunların yanı sıra; Tönnies’nin Gemeinschaft-Gesellschaft ayrımı, Durcheim’in mekanik
dayanışma-organik, dayanışma toplumu, Maire’nin statü-sözleşme toplumu, Spencer’in
militan-sınai toplum ayrımı gibi. Pek çok şekilde toplum tanımlamaları yapılmıştır.197

2.2 TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM

Her toplum yapısı ister basit tarım toplumu, ister ileri derecede sanayileşmiş toplum
olsun, kendisini oluşturan her yönün ve parçanın birbirini karşılıklı olarak etkilediği ve
şekillendirdiği hepsinin birbirine bağlı olduğu, değişmeye hazır, dengeli ama, dinamik bir
sistem halindedir. Bu sistem, içerden yada dışardan gelen herhangi bir etkenle çözülebilir. Aynı
anda bu etkene göre kendini hemen yeniden düzenlemeyi de başarır. Toplumsal bu
özelliklerinden dolayı hemen her an değişmeye hazır, hem de denge halindedir.198

Değişme her insan toplumunun esas karakteristiğidir.199 Herakletus’un “bir ırmakta iki
kez yıkanamazsın” sözü diyalektiğin temel yasalarından birini, yani her şeyin hareket halinde
değişmekte olduğunu ifade eder.200 Diyalektiğin amacı tarihin “zorunluluğu”nu açıklayabilecek
bir mantık aracı sağlayabilmektir. Bu bağlamda diyalektik bir toplumsal değişme kavramının
anahtarı olarak kabul edilmektedir.201

193
Orhan Gökçe, Hakan Afacan ve Diğerleri, Toplum Bilimi Ders Notları, Konya, 2000, s.18
194
Sarıbey, age, s.32
195
Emre Kangar, Toplumsal Değişme Kavramları ve Türkiye Gerçeği, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995, s.42-45
196
Zeki Aslantürk, Tayfun Amman, Sosyoloji, Kavramları, Kurumlar, Süreçler, Teoriler, Kaknüs Yayınları,
İstanbul, 2000, s.210
197
T. B. Battamore, Toplum Bilim, (Çev: Ünsal Aksoy), Der Yayınları, İstanbul, 1998, s.124
198
Mübeccel Kıray, “Modernleşmenin Temel Süreçleri”, Bilanço 1923-1998: “Türkiye Cumhuriyeti’nin 75
Yılına Toplu Bakış”, Uluslar arası Kongresi, II. Cilt, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999, s.161-162
199
Abdullah Dinçkol, Sosyolojiye Giriş, Der Yayınları, İstanbul, 2001, s.196
200
Cahit Aslan, Sosyoloji Kavramlar ve Kullanımlar, Baki Kitabevi, Adana, 1997, s.166
201
George Sabine, Yakınçağ Siyasal Düşünceler Tarihi, (Çev: Özer Ozankaya), Cem Yayınevi, İstanbul, 2001,
s.31-36
48
İnsanların karşılıklı ilişkileri ve etkileşimleri tarihsel süreç içinde evrimleşmiş,
toplumsal yapılarda ortaya çıkan farklılaşmalar da toplumsal değişmeyi doğurmuştur.
toplumsal değişme, geçici ve kısa sürekli olmayan bir biçimde belirli bir toplumun toplumsal
örgütün yapısını veya işleyişini etkileyen tarihin gidişini değişikliğe yaratan zaman içinde
gözlenebilen her şekil değişimine denir. Belirli bu toplumun içinde bulunan birçok grubun
veya aktörün tarihsel eylemi sonucunda ortaya çıkan yapı değişimidir.202

Hiçbir toplum durağan olmayıp, tarihsel süreç içinde sürekli nitelik değişmesine
uğramaktadır. Değişim süreci içinde eski toplumsal dengeler bozulmakta yeni koşullara uygun
yeni denge ve uyumluluk durumları ortaya çıkarak, toplumsal bütünlük sağlanmaktadır. Bu
bağlamda insanlar karşılıklı ve sürekli etkileşimler sonucunda zamanla yeni değerler, normlar,
anlamlar, kurallar, kanunlar ve yönetim biçimleri yaratmakta, yani insanların karşılıklı ilişkileri
ve etkileşimleri tarihsel süreç içinde evrimleşmekte, toplumsal yapı da meydana gelen
farklılaşmalar da toplumsal değişmeyi doğurmaktadır.203

Sosyal değişme söz konusu olunca bazı sorular akla gelmektedir. Bunlar, değişen nadir,
nasıl değişir, değişmenin yönü nedir, oranı ne ölçüdedir, değişmeyi doğuran faktörler nelerdir,
değişme ne ölçüde çözülmeye veya bütünleşmeye sebep olabilir şeklinde özetlenebilir.204

2.3. TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN YÖNÜ

Evrimci yaklaşımlar insanlık tarihini genellikle kendi içinden meydana gelen birikimler
sonucunda ortaya koyduğu gelişmenin bir sonucu olarak görürler. Huney’e göre evrim, kendi
kendini devam ettiren, kendi kendine değişen ve kendi kendini aşan, zaman içinde doğrusal
olan, bu yüzden geriye dönemeyen yenilik, farklılık, daha karmaşık örgütlenme ve artan
bilinçli zihinsel etkinlik yaratan bir süreçtir. Spencer de evrimi, hareketin dağılması ve
maddenin tamamlanmasıyla beraber oluşan ve birbirini tutamayan bir cinslikten, birbirini tutan
ayrı cinsliğe giden bir süreç olarak tanımlar.205 İlerlemeci, evrimci paradigmoya bağlı
düşünürler toplumları biçimsel olarak belli bir aşama sırasına göre yani geleneksel-modern,
ilkel-uygar, tarım-sanayi, köy-kent tiplemesiyle ayrımlaştırmasıdır. Bu tarihsel süreç içerisinde
aşağı ve yüksek yaşam biçimleri vardır. Bu zaman akışı içerisine aşağı ve aşağı düzeydeki
yaşam biçiminden yüksek yaşam biçimine doğru doğrusal bir çizgi üzerinde tedrici bir sürenin
varlığına dayanır.206 Max Weber’e göre ise kültürel değişmenin yönü doğrusal, toplumsal
değişmenin ise devirsel bir süreç olduğu vurgular. Evrimci değişmeyi benimseyen düşünürler

202
Aslan, age, s.166
203
Sami Güven, Toplum Bilim, Ezgi Kitabevi, Bursa, 1999, s.214-216
204
Erkol, age, s.227
205
Kongar, age, s.49
206
Mehmet Akgül, Türk Modernleşmesi ve Din, Çizgi Kitabevi, Konya, s.42
49
toplumsal gelişmeyi tekdüze ve doğrusal bir gelişme olarak görürken, diyalektik anlayışı
benimseyenler tez-antitez-sentez ilkesine dayanarak aşamalı bir gelişmeyi esas alırlar.207
Hegel’e göre evrendeki her şey her nesne kendi bünyesinde kendi karşıtını ve çelişkisini içerir.
Bu nedenle her şey, her nesne kendisiyle çatışma ve çelişme halinde bulunur.208 Marx’a göre
ise toplumsal değişmenin yönünü, üretim biçimine ve sınıflara dayandırır. Toplumsal
gelişmenin kaynağı toplumun kendi içinden, üretim biçimi ve güçlerine bağlı olarak meydana
gelen çatışmalardır. İnsanlık kaçınılmaz bir şekilde üretim ilişkilerine bağlı olarak sınıf
çatışmalarını belirlediği belli aşamalardan geçmek zorundadır. Köleci, feodal, anamalcı ve
sosyalist toplum aşamaları insanlık tarihinin üretim güç ve biçimleriyle belirlenen kaçınılmaz
gelişme aşamalarıdır.209 Evrimci görüşün liberal yorumu toplumsal yapıdaki karmaşıklığın
artışının uzmanlaşmayı beraberinde getirerek kan bağından kabileye, şeflikten devlete geçişi
mümkün kıldığı yöndedir.210 Modernleşme kavramlarının özünde de değişme olgusu yatar.
Modernleşme sosyal değişmenin özel bir türüdür. Modernleşme çağdaş toplumların ileri
karmaşık bir örgütlenme eşliğinde devamlı gelişen teknolojinin çevreyi kontrol altına aldığı bir
süreçtir. Modernleşme tarihsel olarak 17. Yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar Batı Avrupa ve Kuzey
Amerika’da geliştirilmiş toplumsal, ekonomik ve sosyal sistemlerin, diğer, Avrupa ülkelerine
ve 19. ve 20. yüzyıllarda da Güney Amerika, Asya ve Afrika kıtalarına yayıldığı bir değişme
sürecidir.211 Farklı toplumların modernlik aşamasına doğru evrildikçe benzeşeceklerini ve
yeryüzünün global bir köye dönüşeceği varsayılmaktadır.212 Batı toplumlarının tarihsel süreç
içerisinde özellikle Rönesans ve Reform görünümleriyle başlayan aydınlanma, Fransız İhtilali
ve endüstriyel devrim ile yönünü yeryüzü bir bütün olarak geleneksel toplumsal düzenlerden
en görülmedik bir şekilde alıp çıkarmıştır.213 Günümüzde ise sanayileşme, kentleşme, iç ve dış
güçler gibi dünya görüşlerini derinden etkilemiştir. Artık insanlar sistemi ve onu yaşatan temel
ilkeleri sorgulamaya ve eleştirmeye başlamışlardır.214

207
Güven, age, s.51
208
Özkal, age, s.51
209
Güven, age, s.225
210
Sarıbay, age, s.147
211
Suavi Aydın, Modernleşme ve Milliyetçilik, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1999, s.23
212
Aydın, age, s.22
213
Akgül, age, s.50
214
Dinçkol, age, s.199
50
2.4. TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN DİNAMİKLERİ

Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde toplumlar ilkel toplumdan tarım toplumuna, tarım


toplumundan, sanayi toplumuna, günümüzde ise sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş
şeklinde farklı gelişme aşamaları geçirmişlerdir. Bu gelişme aşamalarından insanlık tarihinde iz
bırakan aşamalardan birincisi insanları ilkel yaşamdan toprağa ve yerleşik düzene bağlayan
tarım toplumuna geçiş, ikincisi tarım toplumundan kitlesel üretimin, tüketimin ve eğitimin
önemli olduğu sanayi toplumuna geçiş, üçüncüsü ise kitlesel refahın, bilgilin ve nitelikli insan
sermayesinin önem kazandığı bilgi toplumu aşamasıdır.215 Yaşanan ve yaşanmakta olan
dönüşüm sürecinde toplumların değişimini, etkileyen dinamikler söz konusudur. Demografik
yapı da meydana gelen değişimler, doğal çevre faktörleri, dini etkiler, liderlik faktörü,216
bunların yanı sıra, “ekonomik ve teknolojik yapıda meydana gelen değişimler, politik yapılar,
kültürel etkiler”217 olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda sosyal, siyasal, yönetsel,
ekonomik, teknolojik yapıda meydana gelen bütün değişimlerin etkisi altında kalır toplum. Ve
bütün bu dinamikler birbirleriyle ilişkili ve birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar.

2.4.1. Bilim ve Teknoloji

Temelde toplumsal değişmenin itici gücü bilim ve teknolojidir. Teknolojik devrim


toplumlarda büyük değişikliklere neden olmuştur. Kamunun ve elektrik enerjisinin
kullanılması sanayi devriminde ortaya çıkmış sonuçları çok kısa bir süre sonra toplumsal
düzeyde hissedilmeye başlanmıştır. Teknolojideki gelişmeler toplumda sanayileşmeyi ve
kentleşmeyi doğurmuş, verimliliğin yükselmesini, ulaşımının ve iletişimin artmasını
sağlamıştır.218 Hayatın her alalına nüfuz eden sanayileşme ekonomik, sosyal, politik ve kültürel
değişimlere yol açmıştır.219 Toplumsal gelişmelerin tarihin teknolojik üretim çerçevesinde
oluşan etkinliklerin yapısal olarak belirlenmesiyle ilişkili kılınması yaygın bir analiz biçimidir.
1960’lardan sonra gerçekleşen bir dizi bilimsel ve teknolojik yenilik, yeni bir teknolojiyle
devrim çağının yaşanmaya başladığını vurgularken, bu devrimin toplumsal, ekonomik, siyasal
ve kültürel alanı yeniden yapılandırdığı ileri sürülmektedir.220

215
http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi-toplumu-doğuşu.htm, 17.05.2004, s.1
216
Aslan, age, s.170-172
217
Anthony Giddens, Sosyoloji, (Çev: Talip Kabadayı), Ayraç Yayınevi, Ankara, 2000, s.552-554
218
Aslan, age, s.169
219
Al, age, s.26
220
Nilüfer Timisi, Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Kitabevi, Ankara, 2003, s.77
51
2.4.2. Nüfus

Nüfusun yoğunluğunda ve yapısında meydana gelen değişimler kurumların politikaların


yapılarında ve faaliyetlerinde değişmelere yol açar.221 Nüfus sosyal yapıyı oluşturan canlı ve
dinamik bir kütle olduğuna göre nüfusun incelenmesi aynı zamanda cemiyetin sosyal yapı
şartlarının ortaya çıkarılması demektir.222 Toplumun bünyesine koşut olarak ortaya çıkabilecek
olan uzmanlaşma ve yönetim gereksinimleri gibi değişimlerin hepsi toplumun gelişmesine
yardımcı olacaktır.223 Durcheim’e göre iş bölümünün gelişmesi, toplumlarda köklü şekil ve
içerik değişimlerine yol açmıştır. İş bölümü sayesinde mekanik dayanışma üzerine kurulan
geleneksel toplumdan organik dayanışma üzerine kurulu sanayi toplumuna geçiş
gerçekleştirmiştir.224 Günümüzde iletişim ve iletişim olanakları öylesine gelişmiştir ki,
yeryüzünün bütün genişliğine ve nüfusun bütün artışına karşın insanların görüşüp anlaşma
olanakları gerek yasama alanı gerekse nüfus bakımından en küçük boyutlu bir ilkel toplumdaki
görüşüp anlaşma olanaklarının ötesine geçmiştir.225

2.4.3. Doğal Çevre

Doğal çevre, toplumları oldukça değiştirmekte ve etkilemektedir. Örneğin doğal


zenginlikler, iklim ormanların tahrip edilmesi, erozyon toplumsal değişmeye etki eder.226
Mesela, Avustralya’nın yerli nüfusu, kıtada düzenli ekine uygun yerli bitkiler yada köy ürünleri
elde temek için evcilleştirilecek hayvanlar neredeyse hiç bulunmadığı için avcılık ve
toplayıcılığı hiç bırakmamışlardır. Dünyanın ilk uygarlıkları, çoğunlukla zengin tarım
toprakları içeren bölgelerde ortaya çıkmışlardır. Bir yerden başka yere iletişim kolaylığı ve
deniz yollarının hazır bulunması da önemlidir. Sıradağlar, geçit vermeyen ormanlar yada
çöllerle diğerlerinden koparılmış toplumlar sıkça uzun zaman dilimi, nispeten değişmeden
kalırlar.227

2.4.4. Politik Yapı

Toplumsal değişimi etkileyen diğer bir faktörde politik örgütlenme tipidir. Toplayıcı ve
avcı toplumlarda topluluğu harekete geçirecek hiçbir politik otorite bulunmadığı için bir etki en
az düzeydedir. Bununla beraber diğer toplum biçimlerinin hepsinde şefler, lordlar. Krallar ve
hükümetler bir toplumdaki gelişmenin gidişatını etkiler.228 Hem liberal, hem Marksist

221
Aslan, age, s.170
222
Erkal, age, s.185
223
Vehbi Hacıkadiroğlu, İnançtan Bilgiye, Cem Yayınevi, İstanbul, 2002, s.20
224
Aslan, age, s.170
225
Hacıkadiroğlu, age, s.22
226
Aslan, age, s.171
227
Giddens, age, s.552
228
age, s.553
52
kuramcılara göre avcılık-toplayıcılık hayat tarzı ortadan kalktıktan sonra tarımın keşfi ile
beraber neolitik devrim yaşamıştır. Neolitik devrimin ortaya çıkardığı önemli bir oluşum kan
bağından kabile hayatına geçişin hızlanmasıdır. Buna paralel olarak da toplumsal karmaşanın
artması gündeme gelmiş, giderek giriftleşen sosyal ilişkilerin ortaya çıkardığı problemleri
nihai karara bağlayacak siyasal bir organizasyona ihtiyaç duyulmuş, devlet böylece ortaya
çıkmıştır.229

2.4.5. Kültürel Etkenler

Toplumsal değişme üzerindeki diğer bir dinamik de liderlik, iletişim sistemleri ve dinin
230
etkilerini de içeren kültürel etkenlerdir. Değişimin hızını ve karakterini etkileyen özellikle
en önemen önemli kültürel etki iletişimin sistemlerinin yapısıdır. Örneğin yazının icadı,
kayıtların tutulmasına, maddi kaynakların kontrolünün arttırılmasına ve geniş ölçekli örgütlerin
gelişimine olanak sağlamıştır.231 Birçok toplumsal kurumlar dinin etkisiyle çeşitli yönlerden
değişme uğramıştır. Örneğin bedevi Arapların yerleşik hayata geçmesinde İslam dini etkili
olmuştur. Max Weber ise Protestan dinleri ile kapitalizm arasında ilişki kurmaktadır.

2.5 TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN KENTSEL MEKANA OLUMSUZ


YANSIMALARI

1970’lere gelinceye kadar toplumsal ilerleme ve ekonomik büyümenin önemli, girdisini


oluşturan insan yerleşimleri konut, inşaat ve planlama bağlantıları yeterince dikkate alınmadan
sürdürülmüştür.232 Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte yaşanan dönüşümlerde
mekanistik dünya görüşü ve fabrika düzeninin hakim olması sonucu kırsal alanlardan kentlere
göçen yığınların yarattığı sorunlar, bireylerin çevreyi sınırsızca kullanabilmesi gibi pek çok
sorun bilgi toplumuna geçişle birlikte pek çok problemi gündeme getirmiştir. Süratle artan
çevre sorunları, giderek büyüyen şehirler, hızlı göç ve bunların getirdiği altyapı sorunları, fazla
büyümenin artan maliyetleri, kullanılan kaynakların yetersizleşmesi ve kendini
yenileyebilmesi, merkeziyetçi yapıların etkin ve verimli olamayışı, insanın edilgen konumda
kalması ve yabancılaşması gibi pek çok problem Habitat toplantılarının yapılmasını gerekli
kılmıştır.233

229
Sarıbay, age, s.146
230
Giddens, age, s.553
231
age, s.554
232
Nevin Peynircioğlu, Belma Üstünışık, “Habitat II’ye Doğru Yerleşme-Konut, Altyapı-Yerel Yönetimler Ve
İstanbul Örneği”, Yeni Türkiye Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Mart-Nisan 1996, s. 125.
233
Dinçer, a.g.m., s.77.
53
Her geçen gün dünya nüfusunun artması, kısıtlı doğal kaynakların tükenmesi, özellikle
gelişmekte olan ülkelerdeki kentsel ve kırsal yerleşimlerin kalitesinin hızla kötüleşmesi ve
insanın dünya üzerindeki yaşam kalitesinin giderek düşmesi gibi234 sorunlar toplum üzerinde
çeşitli endişe ve düşünceler doğrumuştur. Dolayısıyla bugün her zamankinden daha çarpıcı
biçimde beşeri ve sosyal varlığın yaşam koşullarını yaratma, yönlendirme ve iyileştirme gibi
eylemler büyük önem kazanmıştır. Plansız, düzensiz, çarpık kentlerin varoluşu bu kentlerde
istenen dengeli ve sürdürülebilir nitelikli sosyal ve ekonomik yapı gösteremezler.
Bahsettiğimiz koşullar kentleri tahammülsüzlük, kentleşme, toplumsal dışlanma ve patlama
noktasına getirirler. İşsizlik, konut sorunu, yoksullaşma bu kentlerde ortak bir sorun olarak
belirir. İşte bu durumlar sosyal ve ekonomik uyumun sağlanmasını ve güçlendirilmesini
zorunlu kılar.235

Toplumlar geçmişten günümüze sürekli değişiklik içinde bulunmakta236 gittikçe artan


farklılaşma dönüşüm süreci içinde yeni nitelikler kazanmaktadır.237

Tarihin derinliklerinden günümüze kadar süregelen zaman içerisinde, toplumlar ister


ilkel ister gelişmiş olsun, sürekli değişim içerisindedir. Bu değişim toplumun her kesiminde ve
bütün kurumlarında meydana gelmektedir.238 İnsan varoluşundan beri doğadan faydalanmış,
bilgi birikimine v teknik ilerlemeye güvenerek ona hakim olmaya çalışmıştır. Doğada üstünlük
kurmaya yönelen bir arayış insan ile içinde yaşadığı çevre arasında mevcut durumu bozmuştur.
Bilimin sağladığı imkanlarla kendisini yeterince güçlü hissettiği zaman doğayı sınırsızca
kullanmaya, hatta sömürmeye başlamıştır.239 Bu bağlamda insanın uygarlaşması ile ortaya
çıkan yerleşmeler ve buna bağlı olarak gelişen çevre olgusu küresel tehditler nedeniyle son
yıllarda gündemde önemli yer tutmaya başlamıştır.240

234
http://www.toki.gov.tr/habitat/habitat/index.html 12.05.2005
235
Mehmet Çubuk, “Kent, Kültür, Toplumsal Uyum İçin Nasıl Bir Şehircilik, 4. Türkiye Şehircilik Kongresi,
Kente kültür ve Toplumsal Uyum ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB şehir Plancıları
Odası Yayını, İstanbul, 1996, s. 23-24.
236
M.Kemal Öke, Sait Soy, “Türk Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Gereksinimi”, Mülkiye Dergisi, Cilt:
XXVI, Sayı: 235, Ankara, Temmuz – ağustos, 2002, s. 97.
237
M. Akif Çukurçayı, Gülise Gökçe, “Yerel Siyaset ve Katılma Davranışı”: “Konya’da Katılma Eğilimleri”, S.
Ü. İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 3, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002, s. 128.
238
Levent Yarar, İclal Kaya, Pelin Gökgür, “Hukuki ve Ekonomik Yaşantının Değişimi İle Kentsel Mekanda
Ortaya Çıkan Sosyo Kültürel Sorunlar” (Ed: Mehmet Çubuk), 4. Türkiye Şehircilik Kongresi, Kent, Kültür ve
Toplumsal Uyum ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını,
İstanbul, 1998, s. 169.
239
Burhan Kuzu, “İnsan Hakları Bağlamında Dünya Çevre Krizi”, Habitat II Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar
arası Bilimsel Toplantılar 3-12 Haziran 1996, İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 1996, s.
280.
240
Erdoğan Yaşlıca, Ece Tanrıvermiş, Gül Güneş, “Kültür ve Tarihi Kentsel Bahçeler”, 4. Türkiye Şehircilik
Kongresi, Kent, Kültür ve Toplumsal Uyum ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir
Plancıları Odası Yayını, İstanbul, 1998, s. 164.
54
Tarihi süreç içerisinde göçebe, yarı göçebe, yerleşik tarım hayatı şeklinde yaşayan
insanoğlu daha sonra bol, standart ve kaliteli kitle üretimi ile makine ile tanışmıştır.241
Mekanistik dünya görüşü nüfusun kentlerde toplanmasına sebep olmuştur. Fabrikalara dayalı
kitlesi üretim kentleşmeyi ve kent yapısını değiştirmiş, aynı zamanda aile geniş aileden
çekirdek aileye dönüşmüştür.242 Sanayi toplumundaki anlayışta bir toplumun ne kadar çok
fabrikası varsa o kadar zengin olarak algılanıyordu.243 Anlaşılacağı gibi sanayileşme hareketi
ve otomasyon teknolojik gelişmeyi ve yapısal doğumları çoğalmakla birlikte bir çok toplumsal
sorunu da beraberinde getirmiştir. Kentleşme olgusu ile gecekondu sorunlarının ortaya çıkması,
beslenme sorunu, salgın hastalıklar, çevre kirliliğidir.244 Sanayi toplumundan bilgi toplumuna
geçişle birlikte uluslar arası alanda insanın refahına ve insana yatırıma öncelik veren ve daha
kaliteli yaşam felsefesine dayanan sürdürülebilir kalkınma ve insani kalkınma stratejileri önem
kazanmıştır.245

2.5.1 Kentleşme
Kentleşme sanayi devrimi ile günümüze kadarki süreç içinde göç olgusu ile hız
kazanmış olup, günümüzde kentsel yerleşmelerde sorun yaratır boyuta ulaşmıştır. Bu sorunlar
göç ile kente gelen bireylerin gerek kentsel mekanı kullanım biçiminde veya gerekse kentsel
mekandaki yapılaşma biçiminde olmaktadır. Çünkü kırsal alandan göç eden kesimin, yaşam
tarzı ve kültürü kırsal alan özelliklerini içerir.246
2.5.2 Göç
1950’lerden sonra kırsal alanlardan kentlere olan göçün artmasıyla metropol kentlerde
altyapı, sosyal tesis, konut ve trafik sıkıntısı yaratmış ve şehrin kontrolden yoksun olarak
biçimlenmesine ve çevre kirliliğinin artmasına neden olmuştur.247 Kişinin mekanda yer
değiştirmesi, hem üretici hem de tüketici rolleri açısından sosyal sistemi etkilemektedir. Kişi
yer değiştirdiği zaman yalnızca bir faktör girdiği olarak yer değiştirmemekte aynı zamanda bir
tüketici olarak da yer değiştirmiş olmaktadır.248 Bu açıdan değerlendirildiği zaman İstanbul
Türkiye’nin en önemli ve kültürel merkezi bakımından ülke çapında büyük bir çekim noktası

241
Mustafa Erkal, Sosyoloji (Toplum Bilimi) Der Yayınları İstanbul, 1999, s. 50.
242
Hüsnü Erkan, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İzmir, 1998, s. 5.
243
Deniz Taşçı, “Yeni Yönetim Anlayışları” Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 34, Sayı: 3, TODAİE Yayını, Ankara,
Eylül 2001, s. 100.
244
http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi_toplumu_doğusu.html 12.05.2004, s.2.
245
A.g.e., s.3.
246
Yaşar Bahri Ergen, “Kentleşme Sürecinde Kültürel Yapının Kentsel mekana Yansıyışı ve Yozgat Kentsel
Yerleşmesinde Oluşturduğu Sorunlar”, 4. Türkiye Şehircilik Kongresi, Kent – Kültür ve Toplumsal Uyum ve
Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, İstanbul, 1998, s. 176.
247
Vedia Dökmeci, Seda Kundak, “İstanbul’a Gelen Göçün Değerlendirilmesi ve Sosyal Uyum”, 4. Türkiye
şehircilik Kongresi, Kent Kültür ve Toplumsal Uyum ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi,
TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, İstanbul, 1998, s. 49.
248
Bal, a.g.e., s. 74.
55
oluşturmaktadır. 1950’lerden sonra metropol kentlere olan göçün hızla artması bu kadar
insanın düzenli bir şekilde yerleştirilmesi mevcut teknolojik imkanlar çerçevesinde mümkün
olmadığı için ve politikacılar tarafından verilen tavizler nedeniyle şehir plansız olarak ve
rastgele büyümektedir. Ayrıca dış göçün belli semtlerde yoğunlaşması, mevcut sosyal yaşamı
etkilemekte ve şehir içinde büyük bir hareketlilik yaratmaktadır.249

2.5.3.Gecekondu

Gecekondu, köylerden kentlere nüfus akınlarının ve ilgili ülkelerin toplumsal,


ekonomik gelişme düzeyinin dolaysız bir ürünüdür.250 Gecekondu sahalarında alt yapı tesisleri
genellikle yetersizdir. Gecekonduların genellikle şehirlerin çevrelerinde ve yüzey şekilleri
bakımından uygun olmayan yerlerde kurulmuş olmaları kamu hizmetlerinin buralara
götürülmesinde maliyet artacağı için sorunlar artmaktadır. Öte yandan gecekondularda
yaşayanlar genelde eğitim seviyesi düşük, devamlı iş imkanı bulamayan insanlardan
oluşmaktadır. Gecekondu bölgelerinde suç eğilimleri hızla artmakta bu da sosyal yönden
problemlere yol açmaktadır. Bunların yanı sıra gecekonduların artması şehirlerde hava
kirlenmesi, alt yapı yetersizliği, su temininin az oluşu, konut problemi gibi sorunlara yol
251
açmaktadır. Dolayısıyla kentleşme sürecinde ekonomik nedenlerle kırdan kente göç eden
bireylerin öncelikle mevcut kent yapısı içinde emildiği ve kapasite fazlası göçlerde ise kentin
dışına doğru taşarak gecekondulaşmayı oluşturduğu bilinmektedir.252

2.5.4. Konut Sorunu

Türkiye gibi hızla kentleşen ülkelerin karşılaştığı en önemli sorun, kırdan koparak kente
gelen, kentli yaşamın gerektirdiği hünerlere sahip olmayan büyük kentlere konut
sağlamaktır.253 Her toplumda konut; toplumun sağladığı teknoloji kadar hayat kazanma yolları,
sermaye biriktirme çabası, üretim ve çalışma düzenine bağlı olarak kendisine yer seçer, diğer
konutlarla ilişkisini düzenler.254 Gelişmekte olan ülkelerde konut sorununun çözülmesini
karmaşıklaştıran en önemli unsur, toplumun yaygın ve etkin bir sosyal güvenlik sisteminden
yoksun olması nedeniyle, konutun bir barınma aracı olma ötesinde, yarın için bir güvence, bir
yatırım aracı, hatta gereğince finansman kurumlarına teminat olarak gösterebilen bir mal olma

249
Dökmeci, Kundak, a.g.e., s. 49.
250
Keleş, a.g.e., s. 375.
251
Erol Tümertekin, Türkiye’de Şehirleşme ve Şehirsel Fonksiyonlar, İ.Ü. Yayınları No: 1840, İstanbul 1973,
s. 20-21.
252
Ergen, a.g.e., s.177.
253
BM İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II, Türkiye Ulusal Rapor ve Eylem Plânı, İstanbul, 1996, s. 26.
254
Ziyattin Tokar, “Alternatif Şehir Çalışmaları” Habitat II Kent Zirvesi İstanbul 96, Uluslar arası Bilimsel
Toplantılar 3-12 Haziran 1996, Cilt: 1, İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 1996, s. 258.
56
özelliğine sahip olmasından dolayı Habitat toplantılarının da sıcak konusunu oluşturmuştur.255
Bu yüzden Habitat Gündeminde “İnsanın onurlu bir yaşam sürmesi insan hakları arasında
merkezi bir öneme sahip olacaktır. Bunun gerçekleşmesi ise, insanların yeterli bir yaşam
standardına kavuşmasıyla olacaktır. Bu yeterli yaşam standardının sağlayacak öğeler sayılırken
konut üzerinde yoğunlaşılmıştır.256 Çünkü plansız gelişen gecekondu alanlarında, sosyal ve
teknik altyapı yönünden büyük yetersizlikler mevcuttur. Gecekondulaşmanın ilk aşamalarında
henüz gecekondular ilkel düzeyde iken müdahale edilmemiş olması, bunların betonlaşmasına
ve zamanla kat artışlarıyla bloklaşmasına ve dolayısıyla da altyapı problemlerinin son derece
ağırlaşmasına sebebiyet vermiştir.257

2.5.5. Çevre Kirliliği

Çevre insanı etkileyen ve ondan etkilenen her şey olarak tanımlanırsa çevre sorunlarının
kökleri tarihin ilk çağlarına kadar uzanır. Ancak ekosistemin ciddi anlamda bozulması ve
258
canlılar için tehlike oluşturmaya başlaması sanayi devriminden sonraya rastlar. Çevresel
konuların daha çok dikkat çeken hale gelmesi, tahribatların çok büyük boyutlarda olması ve
küresel ekosistemi tehdit etmesi ile alakalıdır.259 Çevre sorunları insan – doğa ilişkilerinden,
yani insanın çevresini kendi çıkarlarına uygun duruma dönüştürme çabasından
kaynaklanmaktadır. Çevre sorunları, birdenbire ortaya çıkmamış, zaman içinde birike birike
bugünkü boyutlara ulaşmıştır. İnsan etkinlikleri sonucunda çevreye verilen zararlar,
başlangıçta, doğanın kendini yenileyebilme yeteneği nedeniyle fark edilmemiş, hatta çevrenin
bu kirliliği zamanla kendiliğinden yok edebileceği sanılmıştır.260

Çevre sorunlarıyla uğraşan bilim adamları bu sorunların kaynağında hızlı nüfus


artışının, kentleşmenin, ana kentleşmenin, teknolojik ilerlemelerin, sanayileşmenin ve ulaşım
araçlarının sayı ve nitelik yönünden gelişmesinin yatmakta olduğu noktasında
birleşmektedirler.261

İlkel toplumdan günümüze kadar gelen süreçte insanlar üretim ve tüketim sürecinde
bazı yol ve yöntemler kullanmışlardır. Teknolojinin ortaya çıkmasına yardımcı olduğu bir çok

255
BM İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II, a.g.e., s. 26.
256
İlhan Tekeli, “Habitat II’nın Sıcak Konusu Konut Hakkı”, Yeni Türkiye Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Mart – Nisan
1996, s. 141.
257
Lütfi Altun, “Habitat II Öncesinde İstanbul Metropolitan Alanı Sosyal ve Fiziksel Ortam ve Çarpık
Kentleşmeye Alternatif Çözümler (Orga Konut Sistemi)”, Habitat II Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar arası
Bilimler Toplantılar 3-12 Haziran 1996, Cilt 2, İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 1996, s.
136.
258
Mustafa Ökmen, Kent, Çevre ve Globalleşme, Alfa Yayınları, İstanbul 2004, s.5.
259
Karabağ, a.g.e., s.157
260
Keleş, Ertan, a.g.e., s. 21.
261
Ruşen Keleş, Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi, Ankara, 2000, s. 443.
57
toplumsal fayda gün geçtikçe bunların kullanımıyla ortaya çıkan toplumsal sorunlarla
dengelenmektedir. Çevre sorunlarının felsefi boyutunda mekanistik dünya görüşü vardır.
Modern dönemde teknoloji insan eyleminin hem etkisinin şiddetini hem de bu etkinin
kapsamını genişletmiştir. Her olgunun bazı sonuçları olacağından hareketle teknoloji çağının
sorunlar bazındaki temel sonuçlarından biri de çevre sorunlarıdır. Bu gerçeği asit
yağmurlarından, hava kirliliğine, kaynak israfından ozon tabakasının delinmesine, küresel
ısınmadan ekolojik dengenin bozulmasına tüketmiş olmak için tüketmekten hammadde
bunalımına kadar bir çok alanda hissetmekteyiz.262 Asit yağmurlarında olduğu gibi kirlilik
yayılması sanayi tesislerinin ve kentlerin yakın çevresinden dünyanın en ücra köşelerine kadar
geniş alanları etkilemiştir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde kirlilik yalnızca
dünyanın her yerine yayılmakla kalmayıp, dünyadaki yaşamı mümkün kılan küresel ekosistem
mekanizmalarını da etkilemeye başlamıştır.263

Nüfus artışının yüksek olması ve çok kısa sürede iki misline ulaşması, sanayi
tesislerinin hızla yayılması, çevre sorunlarının yerel olarak çözülmesini olanaksızlaştırmıştır.
Çevre sorunlarının siyasi sınır tanımaması ve çözümlerinin zor olması, bu sorunlar çözmede
uluslar arası ve hatta uluslarüstü işbirliğini zorunlu kılmaktadır.264

2.6 TEKNOLOJİNİN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME ETKİSİ

Toplumlar geçmişten günümüze sürekli değişik içinde bulunmakta,265 gittikçe


farklılaşma dönüşünüm süreci içinde yeni nitelikler kazanmaktadır. Bu nitelikler
çağdaşlaşmanın, uzmanlaşma, işbölümü ve toplumsal farklılaşma biçiminde görünümüdür.266

İnsan ve onun yaşadığı toplumun gelişim ve değişimi ancak tarihi süreç içinde ve
bütünsel olarak ele alındığında anlaşılabilir.267 Bu tarihsel dönüşüm süreci içinde yaşanan
değişimler, farklılaşmalar teknoloji, bilim, kültür, siyasi sistem, ekonomik ve sosyal yapıdaki
değişimlerle çok yakından ilişkilidir. Birçok alandaki değişim 20. Yüzyılın sonunda hızlanmış
ve değişik kanunları ilişkiler sistemini ve anlayışları etkilemiştir.268 Sosyal ve iktisadi hayatın
her bir dönemi, kendine has kavramları ortaya çıkarmış ve müesseseleşmeye sebep olmuştur.

262
Ökmen, Kent, Çevre…, s.25.
263
Karabağ, a.g.e., s. 158.
264
A.g.e., s. 160.
265
M. Kemal Öke, Sait Say, “Türk Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Gereksinimi” Mülkiye Dergisi, Cilt:
XXVI, Sayı: 235, Ankara, Temmuz-Ağustos 2002, s. 97
266
M. Akif Çukurçayır, Gülise Gökçe, “Yerel Siyaset ve Katılma Davranışı: Konya’da Katılma Eğilimleri”, S.Ü.
İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 3, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002, s.128
267
Atilla Güney, “Neoliberalizm Demokrasi ve Türkiye”, Kamu Yönetiminde Katile I. Ulusal Kongresi, Cilt: 2,
TODAİE Yayını, Ankara, 1999, s.322
268
Hamza Al, Bilgi Toplumu ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi, Bilimadamı Yayınları, Ankara,
2002, s.13
58
Bir dönemde sosyal gerçekte fark edilmeyen bir değişme ve onun kavramı bir başka dönemde
kendisini ortaya koymuştur. Feodal, şehirli, mavi yakalı, beyaz yakalı, mülkiyet, makine,
teknoloji, sanayileşme, hizmetler sektörü gibi bir çok kavram belirli bir sosyal realite ile
doğmuş ve şekillenmiştir. Toplumların sosyal ve ekonomik göstergelere göre tasnifi de
zamanla değişmiştir.269

İnsanın tarihi geçmişten günümüze kadar üç önemli aşamayı kaydetmiştir. Birincisi,


ilkel toplumdan temel ihtiyaçları karşılayacak kadar üretim yaparak geçindikleri tarım toplumu
aşaması; ikincisi, tarım toplumundan ihtiyaç fazlası mal ve hizmet üretiminin yapıldığı sanayi
toplumu ve üçüncüsü ise, fiziki sermaye yerine beşeri sermayenin önem kazandığı bilgi
toplumu aşamasıdır. Bu üç aşamadan birincisi olan bilgi toplumunun en belirgin özelliği bilgi
ve bilgili üretim faktörlerinden birini oluşturmasıdır. İnsanlık tarihinin ulaştığı en son evre olan
bilgi toplumundan ülkelerin sosyal ve ekonomik açıdan entegre olmalarına teknoloji önemli bir
rol oynayarak globalleşmeye zemin hazırlamıştır.270 İçinde yaşadığımız yeni çağda, zenginlik
bilginin ürünüdür. Bilgi, ekonominin başlıca hammaddeleri ve en önemli ürünleri haline gelmiş
bulunuyor. Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları arazi,
bedensel emek, imalat aletleri ve fabrikalar değildir. Bunların yerini bilgi almış durumdadır.271

Günümüz dünyasında toplumsal yaşamın ve düşünce biçimlerinin köklü bir dönüşüm


geçirmekte olduğu konusunda yaygın bir görüş birliği bulunuyor.272 Tüm bu değişimler sıradan
bir değişim olmayıp “paradigma değişim” olarak adlandırabilecek düzeydedir.273 Tüm bu
değişim ve dönüşümleri sanayi toplumundan bilgi toplumuna fordist üretiminden pasif fordist
üretime, ulus devletler dünyasından küreselleşmiş dünyaya, modernist düşünceden post-
modernist düşünceye274 geçiş olarak değerlendirilmektedir. Bu dönüşüm sürecinde ise
küreselleşme kavramı “anahtar kod” olarak görülmektedir.275 Oldukça karmaşık ve çok boyutlu
olan toplumsal gelişmenin temelindeki küresel değişim dinamikleri tüm dünya ülkelerini
etkilemekte, düşüncelerde, inançlarda, geleneklerde, değer yargılarında ve kurumsal
oluşumlarda yol açtıkları devrimlere toplumların sosyo-ekonomik ve kültürel yapılarında köklü
değişim ve dönüşümlere neden olmaktadır.276 Küreselleşme sürecinin ortaya koyduğu bu

269
Mustafa E. Erkal, Sosyoloji (Toplum Bilimi), Der Yayınları, İstanbul, 1999, s.50
270
Şakir Berber, “Teknoloji Transferinde Eğitimin Yeri ve Önemi”, S.Ü Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu
Dergisi, Sayı: 2, Konya, 1999, s.17
271
http://www.canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-toplumu/bilgi-toplumu-özellik.htm, (15.07.2004), s.1
272
Hasan Bülent Kahraman, E. Fuat Keyman, Ali Yaşar Sarıbey, Katılımcı Demokrasi, Kamusal Alan ve Yerel
Yönetim, Demokrasi Kitaplığı WALD Yayınları, İstanbul, 1999, s.7
273
Al, age, s.62
274
İlhan Tekeli, Modernite Aşılırken Siyaset, İnge Kitabevi, Ankara, 1999, s.244
275
Gülise Gökçe, “Küreselleşme ve Yerelleşme İlişkileri Üzerine Bir Tartışma” (M. Akif Çukurçayır ve Ayşe
Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.206
276
Ulvi Saran, “Küresel Değişim Dinamiklerinin Kamu Yönetimi Alanındaki Etkileri”, Türk İdare Dergisi, Yıl:
73, Sayı: 433, Ankara, Aralık 2001, s.37
59
değişim sürecinde tartışılan kavramların başında ise ulusal egemenliği esas olarak örgütlenmiş
bulunan ulus-devlet gelmektedir.277

2.7 TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM SÜRECİ

2.7.1. İLKEL TOPLUM

İnsanlık tarihine kadar bütün olarak bakıldığında iki özellik göze çarpar. Birincisi, son
derece ağır bir toplumsal evrimin görüldüğü uzun bir zaman dilimini kapsayan “ilkel topluluk”
döneminin yananda toplumsal evrimin kısa denilebilecek bir süre içinde baş döndürücü bir
hızla ilerlediği “uygar toplum”dur. En kaba çizgileriyle insanlık geçiminin temelini
toplayıcılığa ve avcılığa, tarıma sanayiye dayandığı üç toplum biçiminden gelmiştir. Her
toplum biçiminin dayandığı bir geçim biçimi geliştirdiği kendine özgü bir yaşam biçimi ve bu
yaşam biçimine uyumlu bir düşün biçimi olmuştur.278 İlkel toplulukların en önemli
özelliklerinden biri temel fizyolojik ihtiyaçların karşılanmasına yönelik bir hayat biçimine
sahip olmalarıdır.279 İnsanların avcılık, balıkçılık ve toplayıcılıkla, uğraştıkları bu aşamada
yerleşik bir düzen mevcut olmamıştır.280 Bu dönemde insanlar otuz yada kırk kişiden fazla
olmayan küçük topluluklar yada kabileler biçimindeki avcı ve toplayıcı toplumlarda
yaşamışlardır. Avcı ve toplayıcılar yaşamlarını, avcılık, balıkçılık ve yenebilir bitkilerin
doğadan elde edilmesiyle kazanırlar. Bunların gereksinim duydukları maddi mallar, av
silahları, kazma ve inşaat aletleri tuzaklar ve pişirme aletleriyle sınırlıdır.281 Araç yapmaya
başlamış olan böyle bir topluluğun geçim biçimi toplayıcılıktır. Üretici olmayan bir ekonomiye
“asalak ekonomi”ye sahiptirler. Savunma alanında erkeklerin topluluğun, kadınların çocukların
korunmasını üstlenmeleri biçiminde bir iş bölümü vardır. İlkel sürünün tüm üyeleri erkek dışı,
çoluk çocuk yaşlı genç, geçimlerini otlar, kökler, taneliler, meyveler ve belki de böcekler
toplayarak sağlamaktadırlar.282

Avcı ve toplayıcı toplumla genellikle katılımcıdırlar. Önemli kararlar alınacağında yada


bunalımlar ortaya çıktığında yetişkin tüm erkekler bir araya gelirler. Konum ve rütbe
farklılıkları yaş ve cinsiyetle sınırlarına eğilimindedir.283

277
Gürsel Özkan, “Küreselleşme ve Ulus-Devletin Geleceği”, İdare Hukuku ve İlimler Dergisi, Cilt: 13 Sayı: 1-
3, İstanbul, 2003, s.363
278
Alaeddin Şenel, İlkel Topluluktan Uygar Topluma, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara, 1995, s.15-16
279
Erol Kutlu, Bilgi Toplumunda Kalkınma Stratejileri, T.C Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Yayınları, Eskişehir, 2000, s.4
280
Cihan Dura, Hayriye Atik, Bilgi Toplumunu Bilgi Ekonomisi ve Türkiye, Literatür Yayınları, İstanbul, 2002,
s.1
281
Giddens, age, s.48
282
Şenel, age, s.54
283
Giddens, age, s.48
60
Buraya kadar anlatılar çerçevesinde üretim öncesi dönemin geçim biçimi toplayıcılık ve
avcılık, yaşam biçimi eşitlikçi ilkel yaşam biçimi, düşün biçimi ise zihinsel dönüştür. Bu
dönemin toplum biçimi ilkel topluluktur.284 İlkel toplumun teknolojisi insan enerjisi, kullandığı
malzemeleri hayvan postu ve taşlar, ulaşım sistemi yürüme, haberleşme sistemi konuşma iken,
sosyal sistemi aşiret yaşlılarının ve şefin kuralları çerçevesinde geçerken, bilim temeli ve
düşünce sistemi dünyanın tamamen doğal haliyle gözlenmesidir.285 Bu toplumlarda gruplar
organize olmamış sürüler halindedir ve hiçbir yönetim mevcut değildir. Bu tür toplumlarda
otorite tanınır ve otorite genellikle yaşlı bir erkeğe veya aile reisine verilir.286 İlkel toplumlarda
ekonomik, toplumsal, düşünsel yapıların birbirleriyle çakışmış durumda oldukları
birbirlerinden ayrılmadıkları, farklılaşmadıkları bir birlik söz konusudur. Bu nedenle ilkel
topluluğun ekonomik, toplumsal, düşünsel yapıları arasında birbirini pekiştiren uyumlu
etkileşimler vardır. Bu durum ilkel, türdes, eşitlikçi, ve durağan bir toplum biçimine yol
açar.287 Birbirinden soyutlanmış, kendi kendine yeterli, çok az veya hiçbir ticari faaliyetlere
sahip olmayan topluluklarda homojen bir yapı söz konusu olduğundan uzmanlaşma yoktur.
İlkel toplumlarda insanların iş için ücretle çalıştırılması veya kiralanması söz konusu değildir.
Temel ekonomik bir aile bağına dayalı genişlemiş geniş ailedir.288

2.7.2. TARIM TOPLUMU

Farabi’ye göre tabi ihtiyaçların gereği, müşterek hayatın müşterek nimetlerinden


yararlanmak ve yaşayışlarını en ileri üst seviyeye çıkarmak için insan geniş gruplar halinde
birleşmek zorundadır.289 Bu açıdan bakıldığında avcı ve toplayıcı gruplar yalnızca yabanda
yetişenleri toplayarak yerine tahıllarını kendilerini yetiştirmeye başladılar.290 İlkel toplulukta
kolektif yaşam gerekli olmuştur, çünkü yaşamın güvencesi söz konusu değildir. Bunun yanında
avlanma ve doğadan toplanma sonucunda elde edilen besinlerin hemen bozulması insanları
tarıma ve yerleşik hayata geçmeyi teşvik ediyordu.291

İlk temel devrim ilkel toplulukları karakterize eden avcılık ve toplayıcılıktan


hayvancılık ve tarıma geçiş olmuştur.292 Tarım toplumuna geçiş aynı zamanda insanlığın
uygarlığa geçişi olarak da algılanmaktadır.293 İlkel topluluklardan ilk uygar topluluklara

284
İlgen Oskay, Sosyolojik Düşünce Tarihi, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1990, s.75
285
Dura, Atik, age, s.56-57
286
Samuel Koenig, Sosyoloji-Toplum Bilimine Giriş, (Çev: S. Sucu-O. Akkoç), Ütopya Kitabevi Yayınları,
İstanbul 2000, s.94
287
Oskay, age, s.77
288
age, s.81
289
Eyyüp Sanay, Genel Sosyoloji Dersleri, Basın-Yayın Yüksekokulu Yayın No: 2, Ankara, 1991, s.13
290
Giddens, age, s.53
291
Oskay, age, s.81-82
292
age, s.82
293
Al, age, s.20
61
dönüşümün Mezopotamya vadilerinde, Nil vadisinde de İndus vadisinde ortaya çıktığı
belirtilmiştir. Toprağın işlenmesi önemli bir dönüm noktası olmuş, tarım, yerleşik hayatı çok
çeşitli araç-gereçlerinin geliştirilmesi, iş ve çalışma hayatının başlanması gibi önemli atılımları
da beraberinde getirmiştir.294 Mezopotamya’daki tarımsal devrim şehir hayatı ile birlikte
devleti yönlendirecek olan toplumsal farklılaşmayı ve örgütlenmeyi beraberinde getirmiş ve
kamusal hayatın örgütlenmesine yol açmıştır.295 Bu açıdan ilkel topluluklara uygar toplumu
birbirinden ayıran özellik “farklılaşma”dır.296 Tarım toplumunun egemen olduğu toprak temel
belirleyici olarak ekonomiyi, kültürü ve aile yapısını şekillendirmiştir.297

2.7.2.1. Tarım Toplumunun Temel Özellikleri

Toffler, enerji elde etme ve onu kullanabilir hale getirme noktasından, insanlığı ve
hayat tarzını şekillendiren üç önemli yapı veya sistemden birincisi olarak insanların hayat
tarzlarının devamı için gerekli olan enerjiyi topraktan sağlayan tarıma dayalı hayat tarzını yani
tarım dönemini “birinci dalga” olarak nitelendirmiştir.298

Tarım toplumları, köyler yada kentlerin bulunmadığı küçük kır topluluklarına dayanır.
Yaşamlarını sıklıkla avcılık ve toplayıcılıkla destekler biçimde tarımla sürdürürler. Avcı ve
toplayıcılara kıyasla daha büyük eşitsizlikler görülür.299 Tarım toplumunda insanların bir ulus
olarak değil, kabile, aşiret, klan, dükalık, prenslik ve krallık olarak farklı şekillerde yaşadığı
görülmektedir. Ülkelerin sınırları çok belirgin olmadığı gibi, yönetimin yetki ve görevleri her
yerde aynı olmamıştır.300 Topluluklar önceki dönemlere göre daha çok yerleşik bir düzen
göstermeye daha dar bir alanda yoğun bir besin toplama ve avlanma faaliyeti göstermeye
başlamışlardır. Tarım devriminin etkinlik kazanması hiç kuşkusuz topluluk yaşamında kesin bir
yerleşikliği beraberinde getirmiştir. yerleşik yaşam ise toplumsal yaşamda önemli sonuçlar
doğurmuştur. topluluk yaşamı toplum yaşamına dönüşmeye başlamıştır. Kişi başına verimlilik
artmış.301 Yaşanan farklılaşmalar topluluklar içinde ve topluluklar arasında bazı yeni geçim
etkinliklerine yol açmıştır.302 Yerleşik düzende tarımsal üretim toplumsal artıyı yaratmış, böyle
bir ortamın oluşması yapısal değişimi zorlamıştır. Toplumsal artı aynı zamanda Durkheimci
anlayış içinde toplumsal iş bölümünden farklılaşmaya yol açmıştır.303

294
Kutlu, age, s.4
295
Al, age, s.21
296
Şenel, age, s.28
297
Al, age, s.21
298
Selim Aydın, Bilgi Çağında İnsan, TÖV Yayınları, İzmir, 1996, s.2001
299
Giddens, age, s.57
300
Al, age, s.23
301
Oskay, age, s.83
302
Şenel, age, s.200
303
Oskay, age, s.84
62
Tarıma dayalı yaşandığı, büyü ve sihrin üstüne çıkmamıştır. Avcılık ve toplayıcılık
döneminde insan doğa karşısında güçsüzdü, doğa tüm etkinlikleriyle ona egemendi. İlkel
yasaklar yaptırımlara topluluğun ideolojik ve hukuksal temelini oluşturmuştur.304

Tarım toplumunu belirli kriterlere göre değerlendirdiğimizde teknolojik yapıda doğal


enerji, yenilebilir kaynaklar, insan biçimi el sanatlarına dayanan üretim, ulaşım sistemi, at, tren,
yelkenli gemi haberleşme sistemi de el yazımıdır. Sosyal sistem ise büyük aile ve ailenin
birinci dayanak olması seçkinlerle sınırlı kalan eğitim, politik yapıyı belirleyen ise
feodalizmdir. Bilim temeli ve düşünce sistemi matematik, astronomi insanların üstün güçler
tarafından kontrol edildiğine inanılmasıdır.305 Ayrıca yoğun olarak bitki kaynaklarını ekip
biçmek amacıyla kullanabilecek aletleri geliştirme yeteneğini attırmıştır. Yerleşik yaşam tarzı
uygulamaya konduktan sonra yiyecek üretim düzeyi de hızla artmıştır.306

2.7.2.2. Tarım Toplumunun Ekonomik Yapısı

İlkel toplumda asalak ekonominin yerini üretici ekonomi almıştır. Çünkü göçebe
topluluğun yerini yerleşik bir toplum almaktadır.307 İlkel topluluktan asalak ekonomisinden
tarım toplumunun üretici ekonomisine geçiş yolundaki ilk adım, Yakındoğu avcı ve toplayıcı
toplulukların yabanıl tahılların devşiriciliğinde başlamalarıyla atılmıştı. Yabanıl tahıl
devşiricilikten üreticiliğe, insanlığa da asalak ekonomiden üretici ekonomi dönemine
geçirmiştir.308

İnsanoğlunun hayatını sürdürebilmesi için geçimini sağladığı zaman dilimini anlatan


tarım toplumu, enerji kaynaklarının insan, hayvan gücü, rüzgar, güneş ve su gibi yenilebilen
kaynaklar olduğu, bu enerji kaynaklarına göre amaçlarının şekillendiği bir döneme karşılık
gelmektedir. Herkesin kendi için üretim yaptığı tarım toplumunda ekonomik güç toprak
sahiplerine yani feodaliteye aittir.309 Feodal ekonomik düzen genellikle kapalı tarım ekonomisi
olarak tanımlamıştır. Bir yandan barbar istilaları diye anılan Norman ve Macar istilaları,
bağlantıları kesilen Avrupa’da kendi içinde kapalı bir ekonomik düzen gelişmiştir.310 Tarım
toplumunda ekonomiye hemen hemen tamamıyla tarım kesimi hakimdir. Tarım toplumunda

304
age, s.88-90
305
Dura, Atik, age, s.56-57
306
Steven Mithen, Aklın Tarih Öncesi, (Çev: İrem Kutluk), Dost Kitabevi, Ankara, 1999, s.251-252
307
Şenel, age, s.25
308
Şenel, age, s.199
309
Mustafa Ökmen, “Ekonomik Dönüşüm Sürecinde Yönetim, Kent ve Kentleşme İlişkileri Üzerinde Bir
Tartışma”, Küresel Sisteminde Siyaset Yönetim Ekonomi, (Der: M. Akif Çukurçayır), Çizgi Kitabevi, Konya,
2003, s.275
310
Ayferi Göze, Sosyal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul, 2000, s.63
63
mal değişimi çok sınırlıdır ve yeterli iş bölümü bulunmamaktadır. Ekonomiye durgunluk
egemendir.311

2.7.2.3. Tarım Toplumunun Siyasal Yapısı

İnsanlık tarihinin önemli bir kısmı devletsiz olarak geçse de tarihi süreç içinde konusal
örgütlenmenin tarıma dayalı topluma geçiş aşamasında ortaya çıktığı görülmektedir.312 Faaliyet
ve hizmetlerin giderek karmaşıklaşması ve yoğunlaşması merkezi bir otoritenin yaratılmasını
zorunlu hale getirmiştir.313 Evrimci görüşün liberal yorumu toplumsal yandaki karmaşıklığın
artısının uzmanlaşmayı beraberinde getirerek kan bağından kabileye, şeflikten devlete geçişi
mümkün kıldığı yönündedir.314 Tarım toplumunda insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen
hukuk kurallarının genellikle tarımsal kökenli olduğu görülmekteydi.315

Tarım toplumunda genelde hakim olan politik sistem feodalizmdir. Hukuk, din, sosyal
sınıf ve politika doğumla kazanılan otoriteye bağlıdır.316 Feodal düzende sosyal yapıyı
belirleyen özellik kişilerin toprakla olan ilişkileridir. Toprağa sahip olan kişi aynı zamanda
iktidar sahibidir.317

Feodal zümreler, tarıma dayalı bir toplum ürünü olarak M.S. VIII. yy’da bütünüyle
tarım ekonomisin hakim olduğu Batı Avrupa’da ortaya çıkıp gelişti. Bu tabakalaşma tipinde
toplum hiyerarşisinin üç temel tabaka teşkil etmektedir. Bunlar soylular, rahipler ve
köylülerdir. Her tabakanın belirli sınırları içindeki hak ve yükümlülükleri babadan oğula
katılım yolu ile intikal etmekteydi.318 Niteliği ve özü gereği feodal topluma vücut veren feodal
üretim tarzı, her ne kadar köleci üretim tarzı gibi çalışan çoğunluğun egemen azınlık tarafından
sömürüleşmesine dayanıyorsa da ondan daha ileri bir sistemdir. İlkel komünal ve köleci
toplumlardaki mülkiyet gibi feodal mülkiyet biçimi de ortaklığa dayanır. Feodal toplumun
temeli toprak mülkiyetine ve toprağın mümkün olduğu kadar çok sayıda alt-feodaller arasında
bölünmesine dayanır.319

Tarım toplumunda yönetim yapısı da Max Weber’in kavramsallaştırdığı patrimonyal


bürokrasiye dayanmaktadır. Patrimonyalizm, hukuki-rasyonel yönetim anlayışı öncesi
dönemde egemen olan bir kavramsal ilişkiler biçimiydi. Otoriteyi kullanan üst ile arasında

311
Ökmen, age, s.21
312
Al, age, s.21
313
Sarıbay, age, s.148
314
age, s.147
315
Al, age, s.24
316
Dura, Atik, age, s.56
317
Göze, age, s.71
318
İsmail Doğan, Sosyoloji, Kavramlar ve Sorunlar, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1996, s.163
319
Sezgin Kızılçelik, Küreselleşme Sosyal Bilimler, Anı Yayıncılık, Ankara, 2001, s.16-17
64
ilişkilerin kişisellik gözü ağır basmaktadır. Kamusal olan ile özel olan birbirinden ayrılmamıştı.
Sanayi toplumunda görülen geleneksel yönetim anlayışı tarım toplumunda görülmez idi.320
Feodalite her şeyden önce toplumun egemen zümrelerini bir hiyerarşi içindi birbirinde
bağlayan kişisel ilişkiler bütünüdür. Ve bu örgütlerin temelinde devletin sahip elinde olduğu
gerçeği yatar.321

2.7.2.4. Tarım Toplumun Teknolojik Yapısı

Tarım toplumunun itici gücü, temel kaynağı topraktır. İlkel toplumda insan enerji söz
konusu iken, tarım toplumunda doğal enerji söz konusudur. Kullandıkları araçlar insan kasının
kullanılmasını sağlayan kaldırgaç ve vinçler yada doğal güçleri çalışır duruma getiren araçlar
kullanılmaktaydı.322

2.7.3 TARIM TOPLUMUNDAN SANAYİ TOPLUMUNA GEÇİŞ

Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş 18. yüzyılın sonuna doğru yaşanan sanayi
devrimi ve Fransız devriminin sonucunda oluşmuştur. Sanayi devrimi James Watt’ın 1765’de
buhar makinesini bulması ve bunun enerji kaynağı olarak kullanılması gibi yeni teknolojilerin
ekonomik alanda artan ölçüde kullanılmasına yol açmış, Fransız devrimi ise sosyal, siyasal ve
kültürel alanı etkisi altına almıştır.323 Yani buhar makinesinin bulunması ve bunun enerji
kaynağı olarak kullanılması “teknolojik açıdan”, Adam Smith’in 1776’daki “Milletlerin
Serveti” adlı eseri “ekonomi bilimi açısından”, 1789 Fransız Devrimi “Politik Gelişmeler”
açısından belirleyici dönüm noktaları olmuştur.324 Başka bir anlatımla sanayi devrimi bir ayağı
teknolojik-ekonomik temele, diğer ayağı politik-ideolojik temele dayalı çifte devrim sonucunda
tüm sosyal ve kültürel yapıyı sararak ve dönüştürerek gerçekleşmiştir.325 18. yüzyılın
ortalarında başlayıp bir yüzyıldan fazla süren bu sanayi devrimi sonucu yepyeni bir Avrupa ve
Amerikan toplumu doğdu. Modern makine ve gereçlerle donatılmış bu toplumun üretim
kapasitesi eskisiyle karşılaştırılmayacak oranlarda artmıştır. Sanayi devrimi, öncelikle iş
hayatının değişmesine neden olmuş ve bu değişim üretim, ulaşım gibi diğer alanlara da
yansımıştır.326 Makinelerin insan ve hayvan gücünün yerini alması üretimde önemli artışlara

320
Al, age, s.24-25
321
Ömer Say, Milli Devlet Kültürü, Kaknüs Kitabevi, İstanbul, 1998, s.25
322
Dura, Atik, age, s.57
323
http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi_toplumu_doğusu.htm, 17.06.2004, s.1
324
Hüsnü Erkan, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İzmir, 1998, s.3
325
Erkan, age, s.4
326
Kutlu, age, s.7
65
sebep olmuştur. Makinenin üretim sürecine girmesi hammaddeye, daha iyi bir iletişime,
eğitilmiş insan gücüne ve iş bölümüne olan talebi arttırmıştır.327

Alvin Toffler insanlığın tarım toplumundan sanayileşmeye ardından da iletişim


devriminin gerçekleştirildiği bir evreye geçildiğini söylemektedir.328 Yani Toffler’a göre,
birinci dalganın tarım, ikinci dalganın sanayi toplumlarını oluşturduğunu vurgulamış, bilgi
toplumuna geçişi ise üçüncü dalga olarak nitelendirmiştir. Somut bilgi yönü olmayan ürün ve
mallar üzerine kurulan tarım toplumu ekonomisi, sanayi devriminin oluşturduğu ikinci dağla
ile yerini somut ama sembolik değerleri olan paraya bırakmıştır.329

Tarıma dayalı geleneksel toplum yapısından sanayi toplumuna dönüşüm uzun yıllar
almıştı. 100 yılı aşkın bir dönem içinde sanayi toplumunun yapısı kurumlaşıp oluşmuştu.330 16.
yüzyılda yer alan Rönesans hareketinin etkisiyle sanayileşme sürecinde önemli bir zihniyet
değişikliği gerçekleşmiştir. Bu değişim sürecinde öncelikle insan ve toplumun amacı
farklılaşmıştır. Sanayi öncesi toplumlarda insanların sahip olduğu amaçlar önemli değişiklikler
geçirmiş, buna bağlı olarak kazancı arttırmak ve kâr etmek motive edici faktör olarak ön plana
çıkmıştır.331 Ortaçağ dünyası yıkıldığında batı insanı düşlerini ve hayallerini gerçekleştirebilme
şansını elde etmişti. Kendisini totoliter kilisenin otoritesinden, geleneksel düşünce tarzının
yükünden ve henüz yarısı keşfedilmiş olan yerküremizdeki coğrafi sınırlamalardan kurtardı.332
Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş süreci, ortaya çıkan bütün gerilimlere, çelişkilere,
çatışmalara ve bunların yol açtığı beşeri açılara rağmen ilerlemeci bir harekettir. Sanayi
ekonomisi, sosyal ve kültürel sistemleri tamamen eskisinden farklı bir yeni bir toplum yapısı
oluşturmuştur. Bu yeni toplum yapısı durağan olmayıp kapsadığı teknoloji ve ortaya çıkan
yenilenmelerle birlikte hammaddeleri sağlanarak ve yeni pazarlar bulmak için sanayi devrimini
yaşayan ülkeler dış Pazar arayışlarına girmişlerdir. Bu gelişmeler geçiş ülkelerde dışarıda
sömürgeler edinmek için bir yarış başlatmıştır.333

2.7.3.1 Sanayi Devrimi

Sanayi Devrimi bir dizi teknolojik yeniliğin üretim alanında kullanılmasının


ekonomik,sosyal,politik ve kültürel alanlara yansımasını kapsayan bir süreçtir.Bununla birlikte

327
Gökçe Afacan ve Diğerleri, age, s.8
328
Yusuf Adıgüzel, “Kitle Toplumunun Açmazları”, Şehir Yayınları, Ankara, 2001. s. 11
329
Kutlu, age, s.10
330
age, s. 11
331
Ökmen, agm, s.277
332
Erich Fromm, Çağdaş Toplumun Geleceği, (Çev: Gülnur Kaya, Kaan Ökten), Arıtan Yayınları, İstanbul 1996,
s. 13
333
Hasan Çoban, Bilgi Toplumuna planlı geçiş, DPT yayınları, Ankara 1996, s. 7
66
James Watt’ın 1765’te buhar makinesini bulması ve bunu enerji kaynağı olarak
kullanılması,teknolojik açıdan Adam Smith’in 1776’daki ‘ milletlerin serveti’ adlı eseri
ekonomi bilimi açısından ; 1789 Fransız Devrimi ,politik gelişmeler açısından, 1789 Fransız
Devrimi politik gelişmeler açısından belirleyici dönüm noktası olmuştur334. Yaklaşık onbin yıl
boyunca etkisini sürdüren tarım toplumunun özünü insan emeği oluştururken,!765’te James
Watt’ın buhar makinesini keşfetmesi ve buhar gücünü enerji kaynağı olarak kullanmasıyla
etkisini kaybetmiş ve sanayi devrimi sürecine girmiştir.Tarım toplumundan sanayi toplumuna
geçiş esnasında 100 yılı aşkın bir süre sanayi toplumu kurumsallaşma sürecini tamamlamış ve
tarım toplumunun temelini oluşturan emek yerine sermayeye bırakmıştır.II.Dünya savaşından
sonra sermaye kıtlığı ortadan kalkarak yani sermaye daha kolay ulaşılabilir hale gelince insan
en önemli üretim faktörü konumuna yükselmiştir335.

Sanayi Devrimine kadar insanlık tarihinde ekonomik ilerleme,bir kişinin yaşam süresi
boyunca algılanmayacak kadar yavaşken ,asırlar boyunca ekonomik büyüme neredeyse
sıfırdı.Bu dönemde el sanatları ve el sanayi şeklindeki küçük ve dağınık üretim biçimleri bir
çatı altında toplanarak fabrika sisteminin temelleri atılmış,böylece kar amacı taşıyan özel
işletmelerin sayı ve büyüklükleri artmaya,bünyeleri karmaşıklaşmaya ve faaliyet alanları
çeşitlenmeye başlanmıştır.Bu gelişmelerin sonucunda örgütleri toplumların hakim kuruluşları
yapmış toplumların merkezi birimi olan insan yerini örgütlere bırakmıştır.336

2.7.3.2 Sanayi Toplumu

Sanayi Toplumu,sanayi devrimini yaratan teknolojilerin üretiminde yeni ekonomik


alanda artan ölçüde kullanılmasına ve yeni toplumsal yapıların doğmasına yol açtı.Oluşan yeni
yapı kısaca sanayi toplumu olarak adlandırıldı337.(Aktel,a.g.e,s.26)

Tarihi süreç içinde göçebe, yarı göçebe, yerleşik tarım hayatı şeklinde yaşayan
insanoğlu daha sonra bol, standart ve kaliteli kitle üretimi ile ve makine ile tanışmış, sanayi
toplumu dönemini yaşamıştır.338 Ortaya çıkan bu yeni toplumsal yapıyı Saint Simon “Sanayi
toplumu” olarak isimlendirmiştir.339

334
Mehmet Aktel,Küreselleşme ve Türk Kamu Yönetimi,Asil Yayın Dağıtım ,Ankara,2003,S.24
335
Arie De Gevs, Yaşayan Şirket,(Çev:Ahmet Ünver),Rota yayınları,İstanbul,1999,S.36
336
Aktüel,.g.e,s.24
337
Aktel,a.g.e,s.26
338
Erkal, age, s.50
339
Al, age, s. 27
67
Sanayi toplumu, üretimde tezgahtan fabrikaya geçişi, kitle üretimini beyaz yakalı
menajerler gerçeğini, mülkiyet ve yönetim fonksiyonlarının farklılaşmasını, nüfusun şehirli
niteliğini, tarım dışı faal nüfusun ve verimliliğin artışını, kitle eğitimine geçişi kast değil, fakat
statü toplumlarını, sosyal tabakalaşmanın eğitim-meslek-statü sürecine göre şekillenmesini,
sanayi sektörünün geniş istihdam imkanları yaratmasını, ortak iş bölümü ve uzmanlaşmayı ve
endüstri ilişkilerini gündeme getirmiştir.340 Sanayi devriminin kökeninde son derece güçlü bir
ekonomi motivasyonu, kârı gerçekleştirme ve büyütme motivasyonu vardır. Kârın genişleyen
ihraç pazarlarına yönelik imalat faaliyetiyle gerçekleştirip büyütülebileceğinin görülmesi
devrimin temel dinamiğini oluşturmuştur. Bu dinamiğin başlattığı sürecin olmazsa olmaz
koşulu ise imalatın geliştirilmesi ve genişletilmesi, prodüktivitenin yükseltilebilmesiydi. Bunu
mümkün kılan aktör teknik buluşların ve teknolojik yeniliklerin üretim organizasyona, üretim
yöntem ve makinelerine uygulanabilmesi ve ekonominin bütün faaliyet alanlarına
yayılmalarının sağlanabilmesiydi.341

Aron’a göre sanayi toplumunun en basit soyut tanımı başlıca üç nitelikle ilgilidir.
Birincisi, iş gücünün mutlak çoğunluğunun ikincil ya da üçüncül sektörlerde yoğunlaşması,
ikincisi geleneksel toplumların görece statik karakterine zıt olarak üretimi yaymak için sürekli
itici kuvvetin var olması ve son olarak hızlı teknolojik yenileşmedir.342 Marx’a göre insanların
doğaya karşı mücadele edebilmek amacıyla oluşturdukları toplumun devamlılığını üretime
bağlar, ona göre toprağa ve ekonomik güce sahip olanların toplumdaki her şeyi yönlendirdiğini
belirtmektedir. Örneğin toprağa sahip olanlar kırsal alanda gücü bulundururken, kentsel alanda
da endüstriye sahip olanların büyük güçleri vardır.343 Giddens’e göre ister kapitalist ister
sosyalist olsun gelişmiş bir sanayi toplumunda nüfus üzerine emirle ya da zorla kendi kendisini
reddetmesi için yapılacak dayatmaya olan ihtiyaç azalır.344

Durcheim’a göre toplumlarda iki türlü dayanışma olduğundan bahseder. Organik


dayanışma mekanik dayanışmanın kasıtıdır. Sanayi toplumunun organik dayanışmaya göre
örgütlendiğini belirtir. Buna göre organik dayanışmada farklılaşma ve iş bölümü belirleyicidir.
Teknolojik gelişmeye paralel olarak toplumlar ilerledikçe farklılaşma önem kazanır. Ve
organik dayanışma mekanik dayanışmanın üzerinde hakimiyet kurar.345

340
Erkal, age, s. 50
341
Aykut Göker, “Bilim ve Teknoloji Politikalarına Giriş İçin “Enformasyon Toplumu” Üzerine Kavramsal Bir
Yaklaşım Denemesi,” Mülkiye Dergisi, cilt, XXV, Sayı: 230, Ankara, 2001, s. 32
342
Antony Giddens, İleri Toplumların Sınıf Yapısı, (Çev: Ömer Baldık), Birey Yayıncılık, İstanbul, 1999, s.73
343
Özkal, age, s. 52-53
344
Giddens, İleri Toplumların Sınıf Yapısı, s. 78
345
Özkal, age, s. 54-55
68
Tablo1:Tarım ve Sanayi Toplumunu Belirleyen Özellikler

Tarım Toplumu Sanayi Toplumu


Enerji İnsan,hayvan gücü,su,rüzgar Kömür,gaz,petrol
(yenilenebilen) (Fosile dayalı yenilemeyen)
Teknoloji Vinç,kaldıraç,pres Montaj hattı, fabrikalar
(Kas gücüne dayalı) (işiten,duyan,dokunan,makineler)
Aile Yapısı Toprağa bağlı geniş aile Fabrikalarda çalışan çekirdek aile
Eğitim Yok denecek kadar az Çok önemli
Kurumsallaşma Yok Tüzel kişilik,sınırlı sorumluluk
geliştirilmiştir
İletişim Basit bilgi alış-verişi(söz- Kitle iletişim araçları
işaret)
Kaynak:Kaya-Begshir(1996:11)

2.7.3.3 SANAYİ TOPLUMUNUN TEMEL PARAMETRELERİ

18. yüzyılın ikinci yarısından bu yana büyük bir hızla gelişen sanayileşme hareketi
toplumların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yapılarında köklü değişimlere neden olmuş
ve sanayileşme gelişmekte olan ülkeler açısından da başlıca kalkınma politikası amacı haline
gelmiştir.346

2.7.3.3.1 Kentleşme

Kentlerin ortaya çıkışı konusunda görüş birliği olmamasına rağmen egemen görüş ilk
kentlerin Mezopotamya ve Meso Amerika’da görüldüğü şeklindedir. Nil, İndüs ve Huang Ho
kentlerin ilk görüldüğü yerler olarak bilinmektedir. Kentlerin asıl gelişmesi ve günümüz
anlamında kentlerin ortaya çıkışı sanayi devrimi sonrasında olmuştur. Sanayileşme öncelikle
İngiltere, Fransa, Almanya gibi gelişmiş ülkelerde kırsal kesimlerden kente göçü
hızlandırmıştır.347

18. yüzyılın sonu 19. yüzyılın başlarında endüstri devrimi kentleşmede yeni bir dönem
açmıştır. Sanayi kentli sadece tarım dışı üretimini artması sonucu ortaya çıkmamıştır. Bunun
haricimde tarımda noktalaşma, tarımsal yapının çözülmesi, köylü kitlelerin kente göçmeye
hazır hale gelmesi kentlerin nüfusunu ve kent sayısını arttırmıştır. Sanayi devrimi ile ortaya
çıkan kentsel değerler bütün dünyaya yayılmış ve kent yaşamı egemen yaşam biçimi olmaya
doğru gitmektedir. Yani dünya giderek kentselleşmektedir.348 Sanayileşmeyle beraber kentler
bir bütün olarak toplumsal ilişkiler bağlamında yeni bir konuma geçmiştir.

346
http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi-toplumu-doğuşu.htm (17.06.2004, s.2)
347
Kemal Görmez, Yerel Demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Ankara, 1997, s.19-20
348
Ökmen, agm, s. 290-291
69
Ekonomik bir olay olarak şehirleşme iş gücünün tarım sektöründen tarım dışı sektörlere
transferi olarak tanımlanır. Amiran Kurtkan Bilgiseven ise sosyolojik olarak şehirleşmeyi dar
mekanlı cemaat hayatından geniş mekanlı cemiyet hayata geçiş ve bu ikinci yaşama şekline
göre yeni sosyal münasebetlere ve bunun gerektirdiği yeni teşkilatlanmalara giriş tasvir
etmiştir. Raymond Willoms’a göre şehirleşme organize edilmiş bir hayata geçişi ifade
etmektedir. Bu bağlamda meslek, çevre cemaatlerin ölçek farklılıkları, nüfus yoğunluğu, nüfus
homojenliği sosyal farklılaşma ve tabakalaşma mobilite sosyal ilişkiler sistemi farklılıkları köy
ve şehri birbirinden ayıran unsurlardır.349

Sanayi devrimi sonrası başlayan kentleşme günümüzde gittikçe hızlanarak çarpık,


sağlıksız ve dengesiz kelimelerle nitelendirilen bir görünüm kazanmıştır.350

2.7.3.3.2 Modernite
Modernizm, kökü 16. Yy’a kadar giden Aydınlanma dönemi düşünürlerinin geliştirdiği
düşüncelerden derin ölçüde etkilenen bir dünya görüşüdür. Bu niteliği ile modernizm,
ideolojiyi öteleyen ve aşan bir kapsam ve içeriğe sahiptir. Böyle bir tanımla ele alındığından
modernizm insanların kendi iradelerinden başka her türlü aşkın otoriteyi reddederek
özgürlüklerin önüne yine kendilerinin koydukları engelleri aşma kararlılığı ve kişisel
özgürlükle bir arada yaşamanın gereklerinin birbirlerini kısıtladığı değil, zenginleştirdiği bir
toplum daha doğrusu bir dünya yaratma hayalidir.351
Modernite genellikle Talcatt Parsons’ın çalışmalarıyla özdeşleştirilir.352 Parsons modern
toplumları ekonomi, siyaset, toplumsal ilişkiler bütünlüğü ve kültürel ideolojik koruyuculuk
gibi dört alt sistemi olan bir sistem olarak kavramlaştırmıştır.353
Modernite geleneksel-kırsal-tarımsal-durağan toplumdan modernleşmiş –endüstriyel-
dinamik topluma geçişi ifade etmektedir. Modern olmak düne ait olmayan ve başka
yöntemlerle ele alınması gereken bir dünyada yaşamak demektir.354 Modernleşme süreci, zihni
temellerini aydınlatma felsefesinin temel önermelerinde, siyasi temellerini ulus-devlet
yapılanmasında ekonomik temellerini sanayi devrimi ve kapitalizmde kalan modernitenin ilk
oluştuğu Batı Avrupa’dan dünyanın diğer bölgelerine yayılma, benimseme ve yerleşme süreci

349
Adıgüzel, age, s. 21-22
350
Mustafa Çiçek, Mustafa Ökmen, “Küreselleşme Süreci ve Yerel Yönetimler”, Türk İdare Dergisi, Yıl: 69,
Sayı: 417, Ankara, 1997, s.129,
351
Hasan Bülent Kahraman, Postmedernite ve Modernite Arasında Türkiye, Everest Yayınları, İstanbul, 2002,
s.1
352
John W. Murphy, Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eleştiri, (Çev: Hüsamettin Arslan), Eti
Kitapları, İstanbul, 1995, s.29
353
Aksit, agm, s.1
354
Al, age, s.64
70
olarak görülmüştür.355 Bu bağlamda modernliğin temel parametreleri genel olarak kapitalizm,
endüstralizm, kentlilik, demokrasi, ussallık, bürokrasi, uzmanlaşma, farklılaşma, bilimsel bilgi,
teknoloji ve ulus-devlettir. Bilimsel, endüstriyel siyasal ve kültürel devrim moderniteye geçişi
sağlamıştır.356
Modernite, 13.ve 17. Yüzyıllar boyunca Avrupa’da ortaya çıkan ve 19. Yy’da
endüstriyel kapitalizmin zaferiyle sonuçlanan ve nihayet dünyaya devlet sosyolizmini getiren
Rusya’daki Ekim Devrimiyle tamamlanan mantık, bilim ve siyasi organizasyonların devletçi
yapıların nüfusu ile alakalıdır. Modernitenin güçlü bir özelliği bilgiyi bir önceki çağda kurtuluş
olarak görülen şeye eşit kılan materyalist ve bilimsel gelişmelerin bir birleşiminde anlam bulan
sade laikliğidir.357 Yani modernleşmeye, laikleştirmeye, etkin bir bürokratik yapı oluşturmaya,
bireylerin devletle ilişkilerini eşitleştirmeye ve devletin nüfus alanını genişletmeye başlamıştır.
Modernleşmeyle birlikte devlet yönetimi karmaşıklaşmış ve fonksiyonlarında çok büyük bir
genişleme olmuştur.358 Böylece modernleşmiş bir toplum burada merkezileşmiş devlet gücü ve
bürokrasiyle ittifakı, onun Avrupa Merkezli sömürgecilik ve emperyalizme boyun eğmesi,
kapitalizmin ekonomik taleplerini yerine getirmesi ve tabi kaynakların yok edilmesi gibi
eleştirilerin yanında geleneksel erdemlerin zayıflaması, bireysellik anlayışı çerçevesinde
geleneksel cemaat bağların çözülmesi gibi yada modern bilim ve teknolojide ortaya çıkan
hesapçı akılcılık lehine geleneksel dini ve koznopolit dünya görüşlerinin yıkılması gibi
eleştirilere maruz kalmaktadır.359

2.7.3.3.3 Modern Devlet


Modern devlet yanı ulus-devlet aslında küreselleşme süreci ile eşzamanlı olarak ortaya
çıkmış ve dünya düzeni açısından önemli sayılmıştır. Ancak günümüzde hazlı ve etkili
küreselleşmeye bağlı olarak devlet sorgulanmaktadır. Bu anlamda devlet yeni görevler
üstlenmekle birlikte egemenlikleri de sorgulanır hale gelmiştir.360
Modernleşme belli başlı dört aşamadan geçmiştir. Krallık çevresinde birleşen ulusal
seçkinlerin oluşturduğu koalisyonla sağlanan ulus-devlet, burjuvasının önderliğinde sağlanan
ekonomik gelişme ve ulaşım-haberleşmenin bütünleşmesi, kentleşme, sanayileşme,
rasyonelleşme, demokratlaşma (temsili kurumlar, parti ve çıkar gruplarınca halkın temsil

355
Ahmet Davutoğlu, “Modernleşme Sürecinde Entelektüel Dönüşüm ve Zihniyet Parametreleri”, Modernleşme
İslam Dünyası ve Türkiye, İslami İlimler Araştırma Vakfı, İstanbul, 2001, s.361
356
Al, age, s.65
357
Fred Dallmayn, “Global Modernleşme: Farklı Modernitelere Doğru mu?” (Çev: Recep Şentürk), Modernleşme
İslam Dünyası ve Türkiye, İSAV Yayınları, İstanbul, 2001, s.36
358
Al, age, s.65
359
Dallmayr, agm, s.47
360
Servet Karabağ, Mekanın Siyasallaşması, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2002, s.121
71
edilmesi, siyasal katılımların artması)361 Modern toplumda siyasal karar alma mekanizmaları
merkezileşmiş, keyfi ölçülerden uzaklaşmış, geleneksel kaynaklı otorite zayıflamıştır.362
Modern devlet olarak ifade edilen ulus-devletler de sanayi toplumunun bir ürünüdür.
Sanayi toplumu ile modern ulusal devletlerin yükselişe geçtiği görülmektedir.363 Modern
devletin kurulması aşamasına gelinceye kadar haraç alan geleneksel imparatorluklar,
feodalizm, zümreler, düzeni, mutlakıyetçi devletlerdir.364 Modern devlet yaygın olarak
kendisini oluşturan topluluğu git gide daha fazla idare eden, biçimlendiren hatta yaratan aktif
ve pro-aktif bir devlet olarak görülür. Modern devlet kesinlikle modern öncesi devletlerin en
despot olanlarının uyruklarının bile kabul edemeyeceği bir şekilde yurttaşlarının gündelik
hayatlarının en mahrem ayrıntılarına müzmin bir şekilde karışmaktadır.365 Ulus-devletlerin güç
ve otoritesini düzenli bir şekilde arttırmasına karşı bazı muhalefet hareketleri de olmuştur.366
En iyimser yaklaşma modern devletin büyümesi yurttaşlarına git gide daha fazla hesap verir
oluşunu vurgular. Aynı zamanda yurttaş haklarının güçlenmesi ve demokratikleşmesinin
artması hikayesidir. Devletin daha fazla sosyal müdahalede bulunmasını gerekçelendiren şey,
halkın iradesinin temsil edici ifadesi olduğudur.367
Sonuç olarak devlet belli bir ülke üzerinde yerleşmiş zorlayıcı yetkiye sahip bir üstün
iktidar tarafından yönetilen bir insan topluluğunun meydana getirdiği siyasal kuruluştur.
Kısacası, günümüzdeki anlamıyla milli devlet, ortaçağın sonlarına ve yeni çağın başlarında
Avrupa’da feodalitenin çöküşünü ve kilisenin siyasal nüfusunun kırılışı ile birlikte doğmuştur.
Milli devlet, dağınık ve çatışan otoriteler arasında bölünmüş olan insanları ülke ve millet
kavramları etrafında toplayan bir kuruluştur. Böylece modern devlet 15 ve 16. Yüzyıllarda tam
benzeri olmayan yeni bir sayasal bütünleşme yeni ve değişik bir örgütlenme olarak ortaya
çıkmıştır.368 Kapitalizmin doğuşu ve gelişimi milli-devlet yapılarının varlığıyla ve işleyişi ile
birlikte gitti.369
Batı Avrupa’ ulus-devlet modelinin ilk unsurlarının ortaya çıkmaya başladığı dönemde
yapılan araştırmalardaki ilk bulgu, tüm Batı Avrupa genelinin yaygınlaştırabilecek bir kültürel
türdeşliktir. İkinci bulgu ise kırsal köken ağırlıklı bir nüfus yapısının varlığıdır. Üçüncü bulgu
ise her ne kadar adem-ı merkeziyete yönelmiş olsa da her bölgede aynı özellikleri taşıyan bir
361
Esat Çam, Siyaset Bilimine Giriş, Der Yayınları, İstanbul, 1999, s.224
362
Çam, age, s.225
363
Al, age, s.33
364
Pierson, age, s.71
365
age, s.96-97
366
Paul Kennedy, Yirmibirinci Yüzyıla Hazırlanırken, (Çev: Fikret Üçcan) Türkiye İş Bankası Yayınları, 3.
Baskı, Ankara, 1999, s.161
367
Pierson, age, s.98
368
Munci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, 11. Basım, Ankara, 1999, s.39-40
369
Jurgen Habermas, Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akıbeti, (Çev: Medeni Beyaztaş), Bakış Yayınları,
İstanbul, 2002, s.10
72
siyasi yapının mevcudiyetidir.370 Son yıllarda yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinde güçlerin
artması, meşruiyet yitimi ve bilgi yapılarında meydana gelen değişmeler milli devlet olgusunun
genel sistem içerisinde yapıldığını ve tahrip edildiğini gösteriyor.371

2.7.3.3.4 Bürokrasi
Bürokrasi sanayi toplumunun bir ürünüdür. Ve bürokrasi sanayi devrimi sırasında
mükemmelleştirilmiştir. Bürokrasinin artan gücü, devleti “ bürokratik devlet” olarak
adlandırmaya kadar götürmüştür.372 Bürokrasinin tarihi geçmişine bakıldığında kapitalizm ve
patrimanyalizm kavramlarının bürokrasinin ortaya çıkmasında önemli rol oynadıkları görülür.
Modern öncesi toplumlarda görülen devlet ve yönetimin temel özelliği kamusal alan ilk özel
alanın bütünleşmiş ve devletin de bazı kişilerin özel mülkü olması durumundaydı.
Patrimanyalizm olarak tanımlanan bu olgu kapitalizmin gelişmesi ve demokrasinin yükselmesi
ile birlikte tarihe karıştı ve özel mülkiyet ilk kamusal alan arasındaki ayrım genel kabul
gördü.373
Mosca bütün düzenli toplumlarda “hükümet” denilen bir otoritenin var olduğunu
belirterek toplumu yönetici ve yönetilen sınıf, devleti ise feodal ve bürokratik olmak üzere
ikiye ayırmıştır. Robert Michels ise bürokratikleşmeyi modern toplumların oligarşik
eğilimlerine bağlayarak “Oligarşinin Tunç Kanunu” adlı teoriyi geliştirmiştir. Max Weber ise
günümüzde bürokrasi kavramıyla özdeşleşmiş durumdadır.374 Veya diğer bir ifadeyle Weber
sanayi toplumu çözümleyicisidir. Weber bürokrasiyi çok sayıda işi ve görevi yerine getirmek
için verimli bir yapı olarak görmüştür. Weber’in yaklaşımı rasyonelliğe göre örgütlenmiş,
uzmanlaşmaya dayalı iş bölümünü esas alan, ayrıntılı kurallara ve biçimselliğe dayalı, gayrı
şahsı, katı hiyarişik, kariyeri esas alan ve merkeziyetçi bir nitelik taşıyan bir modeldir.375
Weber’e göre gelecek işçi sınıfına değil, bürokrasiye ait olacaktır. Sanayi toplumu bürokratik
bir topluma dönüşecektir. Ona göre bürokrasi rasyonelleşmiş yönetim ile onun dayandığı
memurları ve yönetim kadroları ifade eder.376 İkinci dalga toplumlarında iktidar bürokratların

370
Ozan Erözden, Ulus-Devlet, Dost Kitabevi, Ankara, 1997, s.25
371
Habermas, age, s.19
372
Al, age, s.43
373
M. Akif Çukurçayır, Hülya Eşki, “Kamu Hizmeti Sunumunda Yeni Yöntemler”, S.Ü İİBF Sosyal ve
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 1-2, Çizgi Kitabevi, Konya, Nisan-Ekim, 2001, s.91
374
M. Kemal Öztürk, “21. Yüzyılda Yönetim ve Yönetici”, Türk İdare Dergisi, Yıl: 64, Sayı: 397, Ankara, 1992,
s.124-125
375
Al, age, s.44
376
Dura, Atik, age, s.16
73
elindedir. Bu iktidar teknisyenleri hiyeraşik bir düzen içinde teşkilatlanmışlardır. Her devlet
mekanizması içinde kendine hoş ağalar, seçkinler ortaya çıkarmıştır.377
Nüfusun kentlerde toplanması, işbölümünün yaygınlaşması sonucu istihdamın yüksek
düzeyde ve fırsat eşitliğe dayalı olması, toplumdaki okuma-yazma oranının yüksek düzeye
varması, kadın-erkek kadın-toplum ilişkilerinin eşitlik yolunda yeni boyutlar kazanması,
makineleşme kol emeğinin yerini kafa emeğinin almaya başlaması, sağlık, konut ve diğer
sosyal sorunların çözülmesi, haberleşmenin gelişmesi, toplumun çeşitli kademeleri arasında
gelen farkların azalması gibi.378 Birçok faktör tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişi
sağlamıştır. İş ve meslek türlerinin çoğalması, büyük işletmelerin hızla gelişmesi bürokrasiyi
modern toplumun önemli bir unsuru haline getirmiştir. devlet, sinai ve ticari teşebbüsler, finans
kurumları, eğitim-öğretim ve sağlık kuruluşları, sendikalar, dini kurumlar ve benzeri faaliyetler
bürokratik türden bir örgütleşme ister.
Weber’e göre teknik bilginin yayılması, sanayide yöneticinin devlette bürokratın
yükselmesi ve ön plana çıkması yeni bir otorite, yeni bir güç anlamına gelmektedir.379
Weber’in çağında bürokrasi şeklinde somutlaştırılır. Bürokrasi, işbölümü, uzmanlaşma,
teşkilatlanma, hiyerarşik bir yapı ve bir planlaşmış çerçevesi içinde geniş grupların disiplinli
bir şekilde yönetilmesini gerektiren bir toplum safhasıdır.380
Bürokratik örgütlerde iktidar ve prestije giden yol geniş bir bütçeyle çok sayıda insanın
yönetilmesi gerektiğinden girdilerin azamileştirilmesi sonucunu doğurmaktadır. Sonuçta
savurganlık ortaya çıkmakta verimlilik azalmaktadır. Kamu hizmetlerinin kalitesi düşük ve
maliyeti yüksek olarak gerçekleşmektedir. Örgüt büyüdükçe eş güdüm azalmakta, kırtasiyecilik
artmakta, işlemler yavaşlamakta, iletişim ve uzmanlaşma alanı daralmakta, biçimsel denetim
yoğunlaşmakta iş görenler arası ilişkiler azalmakta ve yenilikçilik yol almaktadır.381

2.7.3.3.5 Mekanik Dünya Görüşü ve Fabrika Düzeni


Sanayi toplumunun bir diğer ürünü ve başlıca simgesi “makine” ve “fabrika”dır. Bu iki
kavram her alanda olduğu gibi kamu yönetimini ve örgütlenmesini etkilemiştir. Weber’e göre
modern devlet, fabrikaya benzeyen bir teşebbüstür. Lenin’e göre bütün toplum tek bir fabrikaya

377
Ramazan Altınok, “Bilgi Çağının Getirdikleri ve Kamu Yönetimi Anlayışımız”, Türk İdare Dergisi, Yıl: 69,
Sayı: 417, Ankara, 1997, s.227
378
Çam, age, s.225
379
Dura, Atik, age, s.22
380
age, s.22
381
Çukurçayır, Eşki, agm, s.93
74
ve büroya dönüşecektir. Makine üretimi, bilim anlayışını ve insan doğa ilişkilerini alt üst
etmiştir. Örgütlerin makine gibi tasavvur edilip onun gibi çalışması istendi.382
Tarıma dayalım geleneksel toplumda üretim, evlerde, el tezgahlarda yapılıyordu.
Fabrikalara dayalı kitlevi üretim kentleşmeyi ve kent yapısını değiştirmişti. Aynı zamanda aile
geniş aileden çekirdek aileye dönüştü. Geleneksel tarım toplumunun köylüleri serflikten
kurtularak endüstri işçisi olmuştu. Toprak sahipleri olan aristokratlar yerine sermayenin sahibi
olan burjuvazi toplumun üst ve saygın sosyal kesimi olarak ön plana çıkmıştı. Geleneksel
davranışlar giderek rasyonel davranışlara yerini bırakıyordu.383
Genelde ikinci dalganın özelde ise ikinci dalga uygarlığının sembolü olan fabrikanın
özelliklerin Toffer altı ana başlık altında toplamaktadır.384
Bir dönem toplumlar ne kadar çok fabrikaları varsa o kadar zengin, o kadar güçlü ve o
kadar ileri idiler. Uluslar arası yarış daha çok daha büyük fabrikalara sahip olma yarışından
ibaretti. Fabrikaların sayısı ve kapasitesi toplumların performansının temel göstergesiydi.385
Sanayi devrimi sonrasında makinenin ve buhar gücünün üretime koşulması sonucunda büyük
fabrika sanayi doğmuştur. Yeni buluşlarla çağdaş sanayi tekniği olağanüstü bir hızla gelişmiş
ve her yeni teknoloji eskisini çok kısa bir süre geçersiz kılmıştır. Makineler çoğalmış, işbölümü
gelişmiş ve sinai üretim hızla artmıştır. Makineli üretim bu devrimi yaşayan ülkelerde
ekonominin üretme gücünü o zaman değin görülmemiş ölçü de arttırmıştır. Üretim de diğer
alanlarda “Makinecilik Çağı” başlamıştır.386 Üretim alanındaki bir objektif koşulların düşünsel
alandaki yansıması taylorizm akımı denilen bu mekanik iş modelini öngören bir gelişimi
belirlemiştir. Taylorizm, çalışanın kişiliğini hiçe sayan ve sürekli olarak bir başka işçi ile
görülmesini olanaklı kılan ve sorumluluk yaratıcılık ve kişilik gerektirmeyen işlerde çalışma
zorunluluğunu yükleyen bir iş örgütlenmesini içeriyordu.387
Galileo ve Newton’un temellerini attığı mekanik evren tasavvurlu bilgi yapısı yirminci
yüzyılın başlarından itibaren dönüşe geçti. Newton evreni, basınç, gerilim, kuvvet, ve
dalgalarla işleyen bir makineye indirgemişti. Tabiatta olup biten her şeyin bu paradigmayla
izah edilebileceği kanısı yaygındı.388 Sanayi devrimiyle birlikte işbölümü gittikçe gelişti ve
üretimin artması bakımından Adam Smith’ın ısrarla üzerinde durduğu yeni bir etken atarak

382
Al, age, s.44-45
383
Erkan, age, s.4
384
Deniz Taşçı, “Yeni Yönetim Anlayışları”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 34, Sayı: 3, TODAİE Yayını, Ankara,
Eylül 2001, s.100
385
Taşçı, agm, s.100
386
Güven, age, s.118
387
age, s.138
388
Habernas, age, s.16
75
ortaya konuldu. Bir malı üretmek için belirli işlerin saptanmış bulunma süreleri içine almış,
onları çoğu kez robotlaştırarak bir bütünün çarkları durumuna gelmiştir.389

2.7.3.3.6 Kapitalizm
Modern devletin yada kapitalist toplumun kökeni feodal toplumdur. Feodal toplum
tarımsal üretimin ağır bastığı ve iki önemli sosyal sınıfın var olduğu toplum olarak
tanımlamıştır. Bu sınıflardan biri üretime katılmayan fakat ekonomik ve sosyal kontrolü elinde
bulunduran ayrıcalıklı sınıf ve diğer kendi içinde kapitalist toplumun çekirdeğini oluşturmuş ve
zamanla kapitalist topluma yada bir başka deyimle modern topluma dönüşmüştür.390
Feodal toplumun kapitalist topluma dönüşme sürecini açıklayan iki önemli yaklaşım
mevcuttur. Bunlardan ilki üretim güçlerinin değişmesine bağlayan marksist görüş, ikincisi ise
değişimi belirli toplumsal değerlere bağlayan Max Weber’in yaklaşımıdır.391 Max’a göre
kapitalizm sermaye sahibi burjuvazinin servetinin, proleterlerin, mülksüzleştirmiş çalışan
sınıfın işgücünün sömürülmesinden tüketilen bir sosyal ve ekonomik sistem olarak
betimlemiştir.392 Egemen sınıf maddi üretim araçlarına sahip olduğu için aynı zamanda fikri
üretimi de kontrol etmiştir.393 Weber’e göre ise kapitalistleşmeyi yaratan etken, Protestan
inancın insanlara empoze ettiği değerler olduğunu ve buna neden olarak da Protestan inancın
kapitalistleşmeyi yaratan yeni bir rasyonalizasyonu içerdiğini belirtmiştir.394
Bütün ekonomik ve sosyal düzenler belli bir düşünce ortamı içinde oluşur ve gelişirler.
Hemen hemen aynı zamanlarda doğmuş olan liberalizm ve kapitalizm birbirini tamamlamıştır.
Liberalizm kapitalist düzenin düşünce ortamını oluşturmuştur.395
Meta üretimin ve ticaretin giderek büyümeye kentlerdeki refah düzeyinin yükselmesi,
güvenlik sağlayacak ve ekonomik taleplerine yanıt verecek, öngörülebilirlik ve
hesaplanabilirlik özelliklerine sahip yeni bir rasyonel hukuk düzeninin kurulmasını zorunlu
kılmıştır. Kapitalist ekonomik ve ticari ilişkilerin yaygınlaşıp güçlenmesiyle modern devlet ile
birlikte modern hukuk da olmaya başlamıştır.396

389
Cahit Talas, Toplumsal Politika, İmge Yayınevi, Ankara, 1999, s.36
390
Gencay Çaylan, Türkiye’de Kapitalizm Bürokrasi ve Sayasal İdeoloji, Sevinç Matbaası, Ankara, 1974, s.48
391
Şaylan, age, s.49
392
Pierson, age, s.123
393
Şaylan, age, s.20
394
age, s.50
395
Talas, age, s.40
396
Mehmet Yüksel, Modernite Posmodernite ve Hukuk, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2002, s.82
76
2.7.3.4 SANAYİ TOPLUMUN TEKNOLOJİK YAPISI

Sanayi toplumu tarıma dayalı toplumu geride bırakarak,teknolojisi, ekonomisi,sosyal ve


kültürel sistemleri tamamen eskisinden farklı yeni bir toplum yapısını
oluşturmuştur.397Teknolojik gelişme ile doğaya egemen olma savaşı veren insanoğlu sürekli
yeni teknolojiler keşfetme ve üretme peşindedir.Bütün ekonomik olayların özünde teknolojik
bir süreç vardır.Teknolojik buluşlar önce ekonomik olayları etkisi altına alırken yeni üretim
süreciyle yeni bir toplum yapısı ortaya çıkıyor. Bu açıdan sanayi toplumunun mekanik güce
dayalı teknolojisi ,makinelerin oluşturduğu fabrika örgütlenmesi içinde sanayi malları üretimini
sağladı.Mekanik güce dayalı teknoloji, işbölümü,uzmanlaşma ve verimliliği artırdı.398 Sanayi
toplumunun teknolojik yapısı derken buhar makinesi,fiziksel güç,maddi üretim gücüdür.

2.7.3.5 SANAYİ TOPLUMUN EKONOMİK YAPISI

Sanayi toplumunun ekonomisi liberal ekonomidir.Sanayileşme döneminde


standartlaşma,uzmanlaşma,piyasa mekanizmasının genişlemesi,üretimin artmasına ve sermaye
399
yatırımların artmasına sebep olmuştur. Tabloda görüldüğü gibi sanayi toplumunda meta
ekonomisi vardır.Yani tarım toplumunda üretim-tüketim aynı elde iken sanayi toplumunda
üretim ve tüketim ayrılmış,işbölümü ve uzmanlaşma olmuştur.Sanayi toplumunun sosyo-
ekonomik öznesi artık özel şirket ,kamu şirketi ve üçüncü sektör olmuştur.

2.7.3.6 SANAYİ TOPLUMUN SİYASAL YAPISI

Sanayi devriminin ürünü olan sanayi toplumu ile liberal düşüncenin siyasal yapılanmalar
üzerinde büyük etkisi vardır.Klasik liberalizm,sanayi toplumunun siyasal dünya görüşü olarak
ortaya çıkmış ve uzun bir evrim geçirerek ulus-devlet bağlamında sanayi toplumuyla
içselleşmiştir.Bu yeni devlet yapısıyla her bir yurttaş ülkenin egemen otoritesi ile doğruda
ilişkili hale gelirken ,vatandaşlık kavramı genelleştirilmiştir. Aynı zamanda ulus-devlet anlayışı
beraberinde milliyetçilik anlayışını getirmiştir.400

397
Çoban,a.g.e ,S.7
398
Erkan,a.g.e,S.93-95
399
Aktel, a.g.e ,s.27
400
a.g.e,s.29-30
77
2.7.3.7 SANAYİ TOPLUMUNUN KRİZİ
1929’da ortaya çıkan bunalımın aşamasında refah devleti bir kuruluş olarak
görülmüşken, 1970’lerde ortaya çıkan bunalımda ise refah devleti anlayışı günah keçisi olarak
algılanmıştır.401 John Maynard Keynes’in 1929 büyük bunalımın hemen sonrasında ortaya
attığı görüşler o zamanki krizin üstesinden gelmek için bir çıkış yolu olarak ele alınıp 1970’li
yıllara kadar büyük bir coğrafyada uygulama alanı bulmuştur.402 Sanayileşme sürecinin son
aşaması olan refah toplumu yada tüketim toplumu 1960’lı yıllarda doruk noktasına ulaştı. 1967
yılında ekonomik durgunluk ve kriz baş gösterdi. Sonra 1968’lerde gençlik hareketleri başladı.
1970’li yılların başında dünya para düzeninde köklü değişiklikler oldu. Sabit kur sistemine
dayalı dünya para düzeni terk edilerek esnek kur sistemine geçildi. Sonra 1973’te Dünya Petrol
krizi patlak verdi.403
Petrol krizinin yarattığı etkileri asma çabaları, Batı Bloku’nda yani teknolojileri
uygulamak için fırsat yarattı. Her köklü ekonomik kriz yeni teknolojileri ve yeni organik
bilgiyi kullanmak için uygun ortamı ve fırsatı doğurur. Bu teknolojilerin uzun dönemli
etkileriyle yeni bir çağı açacak nitelikteydi. Açılan yeni çağ bilgi toplumun çağı oldu.404

2.7.4. SANAYİ TOPLUMUNDAN BİLGİ TOPLUMUNA GEÇİŞ


Sanayi devrimi ve sanayi toplumunun insanlığa getirdiği köklü değişim ve dönüşümlere
benzer bir süreç de günümüzde yaşanmaktadır. 20. Yüzyılın son çeyreği bu dönüşümün
başladığı dönem olmuştur. Ancak yeni teknolojilerin sanayi devrimine göre çok hızlı üretimin
yapılması ve yaşam biçimimizi etkilemesi bilgi toplumuna dönüşümün çok daha kısa sürede
gerçekleşmesi yönünde bir sonuç doğurmaktadır.405
Sanayi devrimi sonrasında toplumlar artık kabileden sanayi toplumuna kimileri de
sanayi sonrası topluma dönüşmüştür. Şimdilerde ise dünyadaki topluluklar bilgisiyle
ilişkilerine göre değerlendirilmekte “bilgi yoksulu, bilgi varsılı” topluluklar olarak
ayrılmaktadır. Artık bilgi üretiliyor, bilgi tüketiliyor, bilgi isteniyor, giderek daha çok üretilen
bilgi de büyük kitlelere tüm dünyaya kitle iletişim araçlarıyla sunuluyor.406
Sanayileşme hareketi ve otomasyon teknolojik gelişmeyi ve yapısal değişimleri
sağlamakla birlikte birçok toplumsal sorunu da beraberinde getirmiştir. bu sorunlardan

401
Al, age, s.114
402
Önder Kutlu, “Kamu Yönetiminde Küreselleşme”, Küresel Sistemde Siyaset Yönetim Ekonomi, (Der: M.
Akif Çukurçayır), Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.171
403
Erkan, age, s.9
404
age, s.10
405
Erkan, age, s.10-11
406
Adıgüzel, age, s.40
78
başlıcaları üretim sürecinde yabancılaşmanın başlaması, usta-çırak ilişkilerinin giderek yerini
işçi-işveren ilişkilerine bırakması işçi-işveren ilişkilerinin yol açtığı birçok sosyal ve siyasal
sorunlar, otomasyon sonucunda mavi yakalı işçilere oranla beyaz yakalı işçilerin sayısının
artması etkinliğini azaltması, ilkel istihdam koşulları, kentleşme olgusu ile gecekondu
sorunlarının ortaya çıkması, beslenme sorunu, salgın hastalıklar, çevre kirliliğidir.407
Sanayileşme hareketinin sonucunda ortaya çıkan krizin atlatılması ile birlikte ekonominin
istikrarının sağlanması önem kazanmıştır. Bilgi teknolojilerinin gelişimiyle birlikte uluslar
arası alanda insanın refahına ve insana yatırıma öncelik veren ve daha kaliteli yaşam
felsefesine dayanan sürdürülebilir kalkınma ve insani kalkınma stratejileri önem kazanmıştır.408
İnsan sürekli olarak çevresinden, içinde yaşadığı koşullardan etkilenmekte bu etki
insanı, içinde yaşadığı koşulları anlamaya itmektedir. Kazanılan yeni bilgiler yanındaki
yansımalarını bulmaktadır. İnsanın yaşamına uyguladığı bilgi ve yetenek sürekli gelişmektedir.
Bugün endüstri toplumu yerini farklı karakteristiklere sahip enformasyon toplumuna
bırakmaktadır. Bu bir derece değil, nitelik farkıdır. Farklı paradigmalara dayanan yeni
toplumda fabrika ve maddi üretim toplum temel ekseni olma özelliğini yitirmekte yerini
sembolik unsurların önem kazandığı bilgi üretim merkezinde bırakmaktadır.409 Bilişim
teknolojisine dayalı olarak kullanıcının üretebildiği bilgi artmakta ve bilginin birikimi
sağlanmaktadır. Birikmiş bilgilerin sinerji ile etkisi bilgi üretimi ve bilgiden yararlanmayı daha
da hızlandırıyor.410
Sanayi toplumunun ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve felsefi alt yapısını oluşturan
ulus-devlet, merkezi yönetim temsili demokrasi hiyeraşik yapılanma fardist üretim, modernite,
akıl, pozitivist bilim gibi geleneksel araç ve kavrama yetersiz kalmaktadır. Tüm bu değişimler
sıradan bir değişim olmayıp paradigma değişimi olarak adlandırılabilecek düzeydedir.411
Sanayi toplumu ve bilgi toplumunun kıyaslanmasını yapan Masuda bilgi toplumunda temsili
demokrasi yerine katılımcı demokrasiye geçileceğini katılımın gönüllü kuruluşla düzeyinden
çok farklı boyutlara taşınacağını, sanayi toplumundaki bazı örgütlenmelerin örneğin
sendikaların içerik ve fonksiyonunun değişeceğini öngörmektedir.412 Artık çoğu ülkelerde
toplum, siyasal erk ve ortak amaç varlığı öğelerden oluşan klasik yönetim tanımı ve yaklaşımı
yetersiz kalmaktadır.413 Yani siyasal gücün ve toplumsal iyinin oy çokluğu ile belirlendiği ve

407
http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi-toplumu-doğusu.htm. 17.05.2004, s.2
408
http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi-toplumu-dogusu.htm 17.06.2004, s.3
409
Gencay Şaylan, Değişim Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İmge Kitabevi, Ankara, 1995, s.95-99
410
Veysel Bozkurt, Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1997, s.35
411
Al, age, s.62
412
Altınok, agm, s.227
413
Korel Göymen, “Türkiye’de Yerel Yönetimler ve Yönetim: Gereksinimler, Önermeler, Yönelimler”, Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 8, Sayı. 2, 2000, s.5-6
79
temsil esasının varlığı ortak iyi işleyen bir demokrasi için yeterli değildir.414 Bunun sebebi
Tekeli’ye göre sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçilmesi, fardist üretimden esnek üretime
geçişin olması, ulus-devletler dünyasından küreselleşmiş dünyaya geçilmesi ve postmodernist
düşüncenin modernist düşüncenin yerini almasıdır.415

Bu bağlamda sanayi toplumu ve bilgi toplumu karşılaştırması yapıldığında ,aşağıdaki önemli


noktalar dikkat çekmektedir. ( H.çoban,a.g.e., S.32-33)

• Sanayi toplumundaki gelişmenin özünü buhar makinesi temsil ederken,bilgi


toplumunda bilgisayar teknolojisi temsil edecektir.
• Sanayi toplumunda fiziksel emeğin ikamesi ile maddi üretim ön planda iken,bilgi
toplumunda zihinsel emeğin ikamesi ile bilgi üretme gücünde artış olacaktır.
• Sanayi toplumunda üretim merkezlerini modern fabrikalar temsil ederken,bilgi
toplumunda esas üretim merkezleri bilgisayar merkezleri olacaktır.
• Sanayi toplumunda pazarlar yeni yerlerin keşfi ve koloniler edinilmesi ile genişlerken,
bilgi toplumunda yenilikçi bilgi, potansiyel bilgi pazarı olacaktır.
• Sanayi toplumunda öncü endüstriler makine,kimya ve inşaat olmasına karşılık,bilgi
toplumunda bilgi tabanlı endüstriler esas endüstriler olacaktır.
• Sanayi toplumunda işbölümü,üretim ve tüketim birbirinden ayrılarak ferdiyetçilik ön
plana çıkmışken,bilgi toplumunda bilginin birlikte üretimi ve kullanımda paylaşım
8sinerjik ekonomi) sağlanacaktır.
• Sanayi toplumunda en önemli sosyo-ekonomik aktiviteler özel,kamu veya özerk devlet
kuruluşlarında yürütülürken ,bilgi toplumunda gönüllü kuruluşlar en önemli faaliyet
yerleri olacaktır.
• Sanayi toplumunda politik sistem parlamenter demokrasi iken,bilgi toplumunda küçük
toplulukların da görüşünün alındığı katılımcı demokrasi politik sistem olacaktır.
• Sanayi toplumunda sosyal değişmelerde etkili olan güç işçi kuruluşları olmuşken,bilgi
toplumunda sosyal değişikliklerin arkasındaki güç vatandaşlık hareketleri olacaktır.
• Sanayi toplumunda işsizlik,savaşlar ve diktatörlük gibi üç ana sosyal problem
varken,bilgi toplumunda kontrollü toplum olma krizi,kişisel mahremiyetin
zedelenmesi,kişisel ve toplu terör hareketlerinin artması ve hızlı sosyal değişikliklere
karşı çaresiz kalan insanların içine düşeceği gelecek şoku temel problemler olacaktır.
• Sanayi toplumunun en ileri aşamasının yüksek tüketim toplumu ( Ev eşyası ve
otomobil tüketimindeki yaygınlaşma) olmasına karşılık, bilgi toplumunun en ileri
aşaması- yüksek bilgi üretme toplumu olacaktır.Bilgisayarlar toplumdaki herkesin bilgi
üretmeye katkı sağlamasına yardımcı olacaktır.

414
Tekeli, age, s.244

80
Tablo 2: Sanayi Toplumu ve Bilgi Toplumunun Karşılaştırılması
Sanayi-Toplumu Bilgi-Toplumu
Yenilikçi Özel Buhar makinesi (Güç) Bilgisayar (bellek, hesaplama,
Teknoloji kontrol)
Temel Fonksiyon Fiziksel emeğin ikamesi Zihinsel emeğin ikamesi
Üretim Gücü Madde üretim gücü (kişi başına Bilgi üretme gücü (optimum hareket
sermaye artışı) seçim kapasitesinde artış)
Sosyo- Ürünler Faydalı mallar ve hizmetler İletişimsel bilgi, teknoloji,
Ekonomik bilimsel bilgi
yapı Üretim merkezi Modern fabrikalar (makine, Bilgi kullanımı (bilgi ağları veri
ekipman) bankaları)
Piyasa Yeni dünya, koloniler, tüketici Bilimsel bilgi sınırlarının bilgi
satın alma gücü alanının genişlemesi
Öncü endüstriler İmalat sanayileri (makine sanayi,
Entelektüel endüstriler (iletişimsel
kimya sanayi) bilgi ve bilimsel bilgi endüstrileri)
Endüstriyel yapı Tarım, sanayi ve hizmetler Sanayi yapısı matrisi (tarım, sanayi,
hizmetler ve bilgi endüstrileri)
Ekonomik yapı Meta ekonomisi (iş bölümü, Sinerjik ekonomi (birlikte üretim ve
üretim ve tüketimin ayrılması) kullanımda paylaşım)
Sosyo-Ekonomik ilke Fiyat ilkesi (arz ve talebin Amaç ilkesi (sinerjik besleme ileri
dengesi) besleme prensibi)
Sosyo-ekonomik özne Şirket (özel şirket, kamuşirketi ve Gönüllü topluluklar (yerel ve bilgi
üçüncü sektör) toplulukları)
Soyo-ekonomik sistem Sernayenin özel mülkiyeti, Altyapı, sinerji prensibi, toplumsal
serbest rekabet, kar yararın önmei
maksimizasyonu
Toplum biçimi Sınıflı toplum (merkezi güç ve Fonksiyonel toplum (çok merkez
sınıfların kontrolü) fonksiyon, otonomi)
Ulusal hedef Gayri safi ulusal refah Gayri safi ulusal tahmin
Hükümet biçimi Parlamenter demokrasi Katılımcı demokrasi
Sosyal değişimin itici İşçi hareketleri ve grevler Sivil hareketler ve sorunlar
gücü
Toplumsal problemler İşsizlik, savaş, diktatörlük Gelecek şokları, terör, kişisel
dokunulmazlığın ihlali
En ileri aşama Yüksek kütlevi tüketim Yüksek kitlevi bilgi yaratılması
Değerler Değer standartları Maddi değerler (pisolojik Zaman-değeri (hedefe yönelik başarı
ihtiyaçların tahmini) ihtiyaçlarının tatmini)
Etik standartları Temel hakları, insalcıllık Öz-disiplin toplumsal kalıtım
Zamanın ruhu Rönesans (bireyin özgürleşmesi) Globalizim (insan ve doğanın ortak
yaşayışı)

2.7.4.1 BİLGİ TOPLUMU


Bilgi ve iletişim teknolojisinin son çeyrek asırda gösterdiği ilerleme 19. Yüzyılda
temelleri atılan sanayi toplumunu temelden sarsmış, insan ilişkilerinde zaman ve mekan
boyutunu neredeyse anlamsız kılmıştır.416
Yeni toplumsal aşama ile ilgili olarak çeşitli adlar önerilmektedir. Toffler’in sanayi
toplumların sosyal ve ekonomik yapısının değiştiğini öne sürdüğü “Üçüncü Dalga” görüşü,

416
Birol Akgün, “Küreselleşme, Sanat Siyaset ve E-Demokrasi”, Küresel Sistemde Siyaset Yönetim Ekonomi,
(Der: M. Akif Çukurçayır), Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.65
81
Drucker’in Kapitalist Ötesi Toplum, Bell’in Sanayi sonrası Toplumu417 yada Mousda’nın Bilgi
Toplumu yada Global Bilgi Toplumu418 gibi dalar verilmektedir. Yeni dönemde toplumlar
postendüstriyel, kültürler de postmodern bir yapıya bürünmüşlerdir. Üretimin esas gücü bilgi
olmuştur.419 Bilgi toplumunda nesneni üretimi yerine bilginin üretimi ön plana çıkmıştır.
Herkese bilgi, beceri ve yetenekleri oranında yaşayabileceği bir yaşam alanı vaat etmesi bilgi
toplumunun en orijinal boyutudur.420
Tarım toplumuna geçişi saban ve yel değirmenin kullanımı gibi toprağı işlemenin ve
tarımın mekanizasyonu simgelemiş, sanayi devriminin temel özelliğini buharlı makine, kömür,
çelik, montaj hattı ve fabrikalar iletişim teknolojisi, mikro elektrnonik, robotlar, biyo-teknoloji
ve fiber optikler gibi yeni üretim teknik ve ilişkileri sağlanmıştır. Üçüncü dalga içinde yer
aldıklarını belirtmiştir.421
Sanayi toplumuna geçişte buhar makinesinin icadı ne gibi bir etki yarattı ise bilgi
çağında da bilgisayarların bu etkisi olmuştur.422
Bilgi toplumuyla ilgili olarak dikkat çekici görüşler ileri süren Gouldner’a göre yeni
sınıf içinde iki seçkin tabaka vardır. Bunlardan ilki teknik bilgiye sahip alanda aydınlar diye
adlandırılan teknik bilgiye sahip olan ve teknik bilgi sahibi olan ve politik aydınlar diye
adlandırılan tabakadır. Stonier’e göre sanayi toplumda bilginin artan önemi üzerinde
durmuştur.423 Bilindiği gibi tarım toplumlarında stratejik kaynak torak ve işgücü iken, sanayi
toplumunda sermaye idi, bilgi toplumunda ise stratejik kaynak bilgi haline gelmiştir.424
Bilgi toplumunda ana kurum üniversite, akademik enstitüler, araştırma kuruluşları,
ekonomik alan bilime dayalı sektörler, ana kaynak beşeri sermaye, siyasal problem bilim
politikası, eğitim politikası, yapısal problem özel sektörlerle kamu sektörü arasında denge
sağlanması, tabakalaşma beceri, eğitim ve öğretim, teorik sorun yeni sınıfın dayanışması,
sosyal tepkiler bürokratikleşmeye direnme ve rakip kültürdür.425

417
Erkal, age, s.52
418
Akgün, agm, s.66
419
J.F. Lyotard, Postmodern Durum, (Çev: Ahmet Çiğdem), Vadi Yayınları, Ankara, 1994, s.16-20
420
Doğan, age, s.308
421
Ahmet Nohutçu, “Tekno-Ekonomik Paradigma Dönüşümünden Yeni Demokratik Yönetim Mekanizmalarına,
Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Devlet ve Kamu Yönetimine Etkileri”,
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl-gos.php?nt=228 17.06.2004 s.2
422
Altınok, agm, s.225
423
Dura Atik, age, s.23
424
Kutlu, age, s.23
425
Dura Atik, age, s.49
82
2.7.4.2 Bilgi Toplumunun Doğuşu

Bilgi toplumunun doğuşu 1950’li yılların ortalarına kadar uzanmaktadır.Bilgi toplumuna


ilk geçen ülke olan ABD2de 1956 yılında teknik ve yönetim alanlarda çalışan ve beyaz
yakalılar diye adlandırılan görevliler mavi yakalılar diye adlandırılan işçilere göre sayısal
üstünlüğe sahip olmuşlardır.Buradan hareketle yeni bir yapılanmaya doğru giden ABD’de
endüstri dönemi geride bırakılarak yeni bir toplumsal yapının ortaya çıktığı
anlaşılmaktadır.426Yeni toplumsal yapı ortaya çıkmadan 1907’li yıllarda ABD ve Avrupa
ülkelerinde ekonomik durgunluk ve kriz ortaya çıktı,ardından bütün dünyayı özellikle
Fransa’yı sarsan gençlik hareketleri başladı.Yine 1970’li yılların başında para düzeninde sabit
kur sisteminden esnek kur sistemine geçildi. Ardından 1973 yılında Petrol krizinin
yaşanmasıyla enerji kaynaklarının daha dikkatli kullanmak ve daha kapsamlı biçimde
faydalanmak için yeni teknolojiler geliştirilmesine yol açtı.Tüm toplumlarda çevre bilincinin
doğmasına yardımcı oldu. Bu yeni teknolojilerde yeni toplum olan bilgi toplumun ortaya
çıkardı.427
Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde toplumlar ilkel toplumdan tarım toplumuna ,tarım
toplumundan sanayi toplumuna,günümüzde ise sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş
şeklinde farklı gelişme aşamaları geçirmişlerdir.Bu gelişme aşamalarından ilki ilkel yaşamdan
toprağa ve yerleşik düzene bağlayan tarım toplumuna geçiş,ikincisi tarım toplumundan kitlesel
üretimin ve eğitimin önemli olduğu sanayi toplumuna geçiş,üçüncüsü ise kitlesel refahın
,bilginin ve nitelikli insan sermayesinin önem kazandığı bilgi toplumu aşamasıdır.Biraz evvel
de izah edildiği gibi bilgi toplumu 1950 ve 1960’lı yıllarda ABD,Japonya,Batı Avrupa ülkeleri
gibi gelişmiş ülkelerde bilgi teknolojilerinin giderek artan bir şekilde kullanımıyla ortaya
çıkmış bir aşamadır.Bu aşamanın en önemli özelliği bilginin ve bilgi teknolojilerinin
tarım,sanayi,hizmetler sektörünün yanı sıra eğitim,sağlık,iletişim gibi her alanda kullanabilir
olmasıdır.428 Dolayısıyla bilgi ve iletişim teknolojilerinin yoğun bir biçimde kullanılması yeni
birl toplum,yeni kültür,yeni bir uygarlık biçimini beraberinde getirmiştir.429

426
(http://www.bilgiyönetimi.org 25.04.2006)
427
Bülent Akarcalı,’Bilgi Toplumu’ Yeni Türkiye Dergisi,Cilt:1,Yıl:4,Sayı:20,Mart-Nisan 1998,S.82

428
Çoşkun Can Aktan,Mehtap Tunç,’Bilgi Toplumu ve Türkiye ; Yeni Türkiye Dergisi,cilt:1 ,Yıl.4 ,sayı: 20
,Mart-Nisan 1998,s.119-127

429
Aydın Köksal,’ Bilişim Toplumu’;Yeni Türkiye Dergisi,Cilt:2,Yıl.4,Sayı:20,Mart-Nisan 1998,s.1378
83
2.7.4.3 Bilgi Toplumu Kavramı

Bilgi toplumu,bilginin kullanımın yaygınlaştığı ve insanların bilgiye ulaşmasının kolaylaştığı


bir toplumdur.Bilgi toplumu,bilgisayar teknolojileri sayesinde enformatik değerlerin
üretildiği,bilgi kaynaklı beşeri sermayenin kullanıldığı,üretildiği,üretim birimleri veya
toplumsal örgütlenmenin yaygın ve yatay ilişkilerle birbirini tamamlayan ünitelerden
oluştuğu,teknolojik altyapının belirleyici olduğu, geleneksel üretim metotlarının terk edilerek
yerini elektronik tabanlı faktörlere bıraktığı,herkesin bilgi üretimine katkıda bulunduğu
bireylerinin hem üretici hem de tüketici olduğu,üretim,tüketim ve dağıtım kanallarının farklılık
gösterdiği, buna bağlı olarak yeni yatırım ve üretim alanlarının ortaya çıktığı ve günümüz
insanını her yönüyle etkileyen bir süreçtir.430
Bilgi , bilgi toplumunun yegane unsurudur.Dünyanın herhangi bir yerinde depolanmış
bilgiye erişme ve hepsinden önemlisi büyük miktardaki verileri birleştirme ve çözümleme
olanağı sayesinde başka insanların sahip olmadığı ve değer içeren yeni bilgiler üretmek artık
olanaklıdır.431Endüstri toplumunda ön plana çıkan maddi ürünler yerine,bilgi toplumunda
bilişim teknolojileri sayesinde bilgi üretimi önem kazanmıştır.Bilgi toplumunun sürükleyici

430
Aktel,a.g.e,S.42
431
( http:// www.bilgiyönetimi.org 25.04.2006)

84
gücü bilişim teknolojisinin ürünü olan bilgidir.432 D.Bell yeni toplum yapısını şu şekilde
tanımlamaktadır.433

• Endüstride çalışan işçi sayısında düşme,giderek azalan sayıda işçinin çalıştığı


işyerlerinde robotların kullanılması,fabrikalarda bütünsel bir otomasyonun geçerli
olması
• Endüstriyel istihdamdaki bu düşmeye rağmen acımasız bir rasyonalizasyonla
desteklenen endüstriyel verimlilikteki artışlar
• Her derecedeki hizmetin yerine getirilmesi ve yönetilmesi durumunda insan
gereksinimleri üzerine odaklanan endüstriyel verimlilikten dönüştürülen servette
sürdürülen artışlar
• Endüstriyel mesleklerde giderek azalan insan sayısı
• Daha fazla zenginliğin yarattığı yeni gereksinimlerin yerine getirilmesinde amaçlanan
hizmetlerde sonu gelmeyen yeni mesleksel fırsatların yaratılması

2.7.4.4 BİLGİ TOPLUMUNUN TEMEL ÖZELLİKLERİ

Tüm dünyayı kısa zamanda etkisi altına alan bilgi toplumunun temel özelliklerini sanayi
toplumunun özellikleri ile karşılaştırıldığını da şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır:434
432
Nimet Önür,Küreselleşen Dünyada İletişim ve Toplum,Alp Yayın evi,Ankara,2002,S.105

433
Önür,a.g.e , s.109-110
85
-Sanayi toplumundaki gelişmenin özünü buhar makinesi temsil ederken bilgi
toplumunda bilgisayar teknolojisi temsil edecektir.
-Sanayi toplumunda fiziksel emeğin ikamesi ile maddi üretim ön planda iken, bilgi
toplumunda zihinsel emeğin ikamesi ile bilgi üretme gücünde artış olacaktır.
-Sanayi toplumunda üretim merkezlerinin yerini modern politikalar temsil ederken,
bilgi toplumunda esas üretim merkezleri bilgisayar merkezleri olacaktır.
-Sanayi toplumunda kol gücünün yerini, bilgi toplumunda beyin gücü almaktadır.
-Sanayi toplumunda işbölümü, üretim ve tüketim birbirinden ayrılarak ferdiyetçilik ön
plana çıkmışken, bilgi toplumunda bilginin birlikte üretimi ve kullanımda paylaşım
sağlanacaktır.
-Sanayi toplumunda en önemli sosyo-ekonomik faaliyetler, özel, kamu veya özerk
kuruluşlarında yürütülürken, bilgi toplumunda gönüllü kuruluşlar en önemli faaliyet yerleri
olacaktır.
-Sanayi toplumunda küçük topluluklarında görüşünün alındığı katılması demokrasi
politik sistem olacaktır.
-Sanayi toplumunun özü bireyin özgürleşmesi, ferdiyetçilik insan hakları olmuşken,
bilgi toplumunda öz disiplin, toplumsal paylaşım, insan ve tabiatın ortak yaşayışı esas
olacaktır.
-Sanayi toplumunda işsizlik, savaşlar ve diktatörlük gibi üç ana sosyal problem varken,
bilgi toplumunda kontrollü toplum olma krizi, kişisel mahremiyetin zedelenmesi, kişisel ve
toplu terör hareketlerinin artması ve hızlı sosyal değişikliklere karşı çaresiz kalan insanların
içine düşeceği gelecek şoku temel sosyal problemler olacaktır.
-Sanayi toplumunda temel bilgiyi fizik, kimya bilimleri, bilgi toplumunda ise kuantum
elektroniği, moleküler biyoloji ve çevresel bilimler gibi yeni araştırma alanları oluşturmaktadır.

2.7.4.4.1 Bilginin Artan Önemi


Bilgi toplumunun en önemli girdisi olan bilgi,hem kişisel bir kaynak olarak hem de kilit
ekonomik kaynak olarak görülmektedir.Günümüzde bilgi anlamlı tek kaynak olarak
görülmektedir.Bilgi toplumu,yeni temel teknolojilerinin gelişimiyle bilgi sektörünün , bilgi

434
http://www. Canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-toplumu/bilgi-toplumu-ozellik.htm. 17.06.2004, s.2-3-4,
Çoban, age, s.30-31, Dura, Atik, age, s.50-57
86
üretiminin bilgi sermayesini ve nitelikli insan sermayesinin önem sermayesinin önem
kazandığı ,eğitimin sürekliliğinin ön plana çıktığı ,iletişim teknolojileri,bilgi otoyolları
,elektronik ticaret gibi yeni gelişmeler ile toplumu ekonomik,sosyal,kültürel ve siyasal açıdan
sanayi toplumunun ötesine taşıyan bir gelişme aşaması olarak tanımlanmaktadır.435
İnsanın yaşadığı tüm çağlarda bilgi çağlarda bilgi hep ön planda olmuştur.İnsanın bilgi
edinme uğraşısı,ilk zamanlar çevreyi tanımak,kendine korumak için olmuştur.İnsan sürekli
bilgi elde etmeye çalışmış,kesici aletler yapmış,daha sonraları barutun icadı ve demirin araç
olarak kulllanmasıyla çeşitli silahlar yapabilme kabiliyetine geliştirmiş ve kendi varlığı
korumak azmi ile çıktığı araştırma yolunda tabiatın kurallarını da öğrenmeye başlamış,sonra da
ona hükmetme noktasına ulaşmıştır.Ancak insanın elde etmiş olduğu bilgi hiçbir zaman
çağımızdaki kadar hayati öneme sahip olmamştır.436

2.7.4.4.2 Bilgi Sektörü


Bilgi insan sermaye,teknoloji ve yönetim beceresi olarak ifade edilen işletme
kaynaklarının radikal bir tarzda yönetilmesini kolaylaştıran bir unsurdur.Bu kaynakla şu
gerçekler ortaya çıkmaktadır437.
•Rekabet avantajı yaratmak
•Finansal riskleri azaltmak
•Firma imajını yükseltmek
•Firma kimlik,kişilik ve kültürü oluşturmak
•Çevresel değişimleri sezebilmek
•Tüketici,müşteri,alıcı davranışları gözlemlemek
•Değişimleri ve fırsatları yakalayabilmek
•Firma performansını arttırmak
•Reklam inandırıcılığını arttırmak
•İşletme kararlarına destek sağlamak gibi misyonlar üstlenmektir.

435
Aktan,Tunç,a.g.e,s.121
436
İsmail Hakkı Yücel,’Bilim-Teknoloji Politikaları ve 21.Yüzyılın Toplumu ‘Yeni Türkiye
Dergisi,Cilt:2,yıl:4,sayı:20,Mart-Nisan 1998,s.1334

437
Pelin Dündar,’Bilgi,İnternet ve Toplam Kamu Yönetimi’’M.Ü. İletişim Fakültesi Dergisi,1-2,2003,s.123

87
Yeni toplumda insanların çalıştıkları yer değil aynı zamanda yaptıkları işin türü de
değişmektedir.Sanayi toplumunda vasıflı işçiler yer alırken ,bilgi toplumunda teknik ve
profesyonel sınıf,Drucker’in ifadesiyle ‘bilgi işçileri’ olarak nitelendirilen bilim adamları
,teknisyenler, mühendisler,öğretmenler sayıca artmıştır.Buna bağlı olarak toplumdaki güç
yapısı da değişmiştir.Tarım toplumunda toprak sahipleri ,sanayi toplumunda sermaye sahibi
işverenler ,bilgi toplumunda ise güç bilgi sahibine ait olacaktır438.

2.7.4.4.3.Bilişim Teknoloji
Sanayi toplumlarının özünü buhar makinesi özünü buhar makinesi oluştururken,yeni
dönemde bilgi teknolojileri almıştır.439 Bilgi teknolojilerinin 1975’den sonra hayatımıza etkili
olarak girmesi ve 1980’li yıllarının başında mikro bilgisayarların ve kişisel bilgisayarların
yaygın olarak kullanılmaya başlaması ile yeni alt teknolojiler de gelişmiştir.bilgi
teknolojilerinden en yaygın olanları bilgisayar teknolojisi,otomatik ve akıllı sistemlerde
kullanılan mikro-elektronik teknolojisi,uydu teknolojisi de dahil her türlü bilgi akışını sağlayan
iletişim teknolojisi ve multi-medya uygulamalarıdır.440

2.7.4.4.4.Sivil Toplum
Bilgi toplumunun gelişiminde temel rol bilişim teknolojileri tarafından oynanmakta
,sosyo-ekonomik sistem alt yapısının üstünlüğü ile kendisini gösteren gönüllü bir sivil
toplumdan oluşmakta ,sanayi toplumunun aksine çok merkezli,siyasal sistemi katılımcı
demokrasiyi içeren bir yapılanma gösterir.441 Sivil toplum devlet erki dışında toplumsal
yapıların,bireylerin denetim ve baskı görmeden çeşitli konularda etkin oldukları model olarak
görülmektedir.Toplumsal yaşam alanları açısından sivil toplum;siyasi,iktisadi ve toplumsal
yaşam alanlarının ayrışmış olduğu veya siyaset dışı kalan toplum olarak nitelendirilirken
,katılım unsuru açısından düşüncelerin kitle iletişim araçlarıyla yayılmasının mekan birliği
olmaksızın katılım oluşturabildiği toplum biçimi olarak ele alınmaktadır442.

2.7.4.4.5 Küreselleşme

438
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php 24.04.2004
439
önür,a.g.e.,s.108
440
Aktel,a.g.e.,s.42-43
441
a.g.e.,s.42
442
Şerif Öner,’’Sivil Toplum Kuruluşlarının Yerel Demokrasi ve Katılım Algılamaları’’,Çağdaş Yerel
Yönetimler,Cilt:10,2 Nisan 2001,s.59
88
Küreselleşme modernleşme ve postmodernleşmeyle ilinti bir olgu olup dünyanın bir
bütün şeklinde somut yapılaşmasını ifade eder. Küreselleşme bireysel kimliklerin patlaması ve
siyasallaşması, merkezi kurum ve yapıların etkisinin azalmasıyla yerel kurum ve yapıların
etkisinin artmasının ihtiyaç duyduğu yeni sosyal bağlama cevaben tüketim siyasetinin hakim
konum kazanmasını, bireyin davranış kalıbını küresel bir perspektif ve kültürel duruma göre
ayarlamasına yönelik dayatma olarak değerlendirilmektedir.443
Günümüzde ekonomik, sosyal, siyasal yapılanmaların bir dönüşüm ve değişim
geçirmekte olduğu herkesçe kabul edilen bir durum. Yaşanan bu dönüşümün boyutlarını
açıklamada bir takım söylemler ortaya çıkmaktadır. Sanayi toplumunda bilgi toplumuna geçiş,
fordist üretimden post fordist üretime geçiş, ulus-devletler dünyasından küreselleşmiş dünyaya
geçiş, modernist düşünceden post modernist düşünceye geçiş sürecidir. İşte değişim ve
dönüşüm sürecinin boyutlarını açıklamada küreselleşme kavramı “anahtar kod” olarak
görülmektedir.444
Küresel bilincin artması, küresel kurumların ve hareketlerin sayısının artması, küresel
iletişim araçlarındaki gelişmeler, küresel çevre hareketleri iki kutupluluğun sona ermesi445
ulus-devletin sorgulanması piyasanın artan gücü, liberalizm, yeni sağ politikalar, iktisat
teorileri alanındaki gelişmeler, demokrasi ve insan hakları konusundaki gelişmeler, üretim
alanındaki büyük değişiklikler küresel değişimin dinamikleri olarak ek alınabilir.446 Sanayi
devriminden beri ekonomik alanda meydana gelen değişmeler, siyasi ve kültürel alanda
dönüşüme neden olmaktadır. Yeni buluşlar, yeni üretim teknikleri ve ulaşım sistemleri
sermaye-finans alanındaki gelişmeler ekonomik küreselleşmenin içeriğini oluşturmaktadır.447
Uluslararası şirketler küreselleşmenin getirdiği mal ve hizmet üretiminin artmasının en önemli
aracıdır. Küresel ekonominin başka önemli etkisi finans piyasalar, üzerinde olmuştur.
Küreselleşme sayesinde sermaye hareketlerindeki akışkanlıkla dünya finans piyasaları birbirine
entegre olmuşlardır.448 Küreselleşmenin fiziki alt yapısını oluşturan bilgi ve iletişim
teknolojilerindeki gelişmelerin etkisi öncelikle ekonomi alanında kendini gösterse bile kültürel
hukuki ve siyasi alanda da yansımalarını bulmuştur.449

443
Ali Yaşar Sarıbay, Küreselleşme. Postmodern Uluslaşma ve İslam, (Der: E. Fuat Keynan, A. Yaşar Sarıbay)
Vadi Yayınları, Ankara, 1997, s. 17
444
Gökçe, age, s.205-206
445
Karabağ, age, s. 128
446
Al, age, s.80
447
Karabağ, age, s. 146
448
Şenol Baştürk, “Bir Olgu Olarak Küreselleşme, Sorunlar ve Bir Çözüm Önerisi : Küresel Yönetişim”,
http://www.isgüc.org/senol1.htm 04.04.2002, s.3
449
Akgün, age, s.66
89
2.7.4.5 BİLGİ TOPLUMUNDA ÖNEM KAZANAN KAVRAMLAR

2.7.4.5.1 Yönetişim

Yapabilir kılınan aktörlerin eylemlerinin yaşanabilir sürdürülebilir, hakça bir kent ve


kentsel yaşam yaratabilmesi için çok aktörlü bir yönlendirme sistemine gereksinimi vardır. Bu
işlev günümüzde yönetim olarak adlandırılıyor. Bu kavram ikinci bölümde aktarıldığı gibi
toplumda yönetimin yeni bir ilişki kurma biçimini göstermek için kullanılmaktadır. Yani,
toplumu yönlendirmekte sorumluluk dengesinin devletten sivil topluma doğru kaymasına işaret
ediyor. Çok aktörlü bir sistemin birlikte yönlendirme sürecini yönlendiriyor.450 Yönetişim
sürecinde ortaklık kavramı ön plana çıkmakta, demokratik, açıklık, hesap verme, çoğulculuk,
kararın ilgililere en yakın yerden üretilmesi gibi öncelikler taşımaktadır. Merkezi bir yönetim
yerine, yerinden ve o yerde yaşayanların katılımcılığını ön görmektedir.451

Yönetimde tek öznenin hâkimiyetini aramak yerine yerel, ulusal, uluslar arası ölçekte aramak
özellikle önem kazanacaktır. Buraya kadar verilen ilkeler de yani yaşanabilirlik, kentli
bağlılığı, adalet, yapabilirlik ve yönetişim bireylerin yaşam çevrelerinin oluşumuna farklı bir
biçimde katılmalarını ön görüyor. Çözümü başkalarında bekleyen kendi sorumluluğunu
düşünmeden doyumunu başkalarını eleştirmekte bulan pasif birey yerine aktif bir kentli
tanımlanıyor.452

2.7.4.5.2 .Katılım

Yönetişimde hedeflenen aktif katılımdır. Aktörler arası fikir alış verişinde bulunma,
öncelik sıralarını belirleme, program yapma ve eşgüdümlü şeklindeki katılım önemlidir.
Katılım, genellikle karar alımına katılım olarak değil, ilgili projenin bundan etkilenecek
insanlara anlatılması şeklinde algılanır. Dolayısıyla buradaki algılanış şekliyle katılımın amacı,
konsensus sağlanarak ilgili projenin uygulanabilmesini sağlamaktadır. Yapılan işten etkilenen
insanların karar alımına katılmaları ilgili kurumun yaptığı işten anlamlı pay almalarını
sağlar.453 Bu paralelde yönetişim sorun çözme boyutuyla değerlendirilirse yönetişimin temel
unsurlarından olan vatandaşın ihtiyaçlarına cevap verebilmesi, etkinliğin sağlanması, hesap
verilebilir ve şeffaf bir yönetimin var olmasının yanında, sorunların bilincinde ve farkında olan

450
Tekeli, a.g.m., s. 71-72.
451
http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
452
Tekeli,agm,s.72
453
Öztürk, Bürokratik Devlette..., s.34-36
90
yurttaşların etkin katılımının sağlanması yoluyla yönetsel kalitenin talepleri karşılayabilmesini
ve yurttaş memnuniyetini sağlayabilmesi sonucunu doğuracaktır.454

2.7.4.5.3.Hesap Verebilirlik

Hesap verebilirlik, kamu politikalarının belirlendiği karar süreçlerinde ilgili


prosedürlerin çıktı ve sonuçlarının halkın bilgi ve incelemesine, kısaca geri beslemeye olanak
tanıyan bir süreçte gerçekleştirilmesidir.455 Vatandaşların sadece yönetilen olarak görülmediği,
yönetsel ve siyasal sorunlardan etkilendiklerine göre, kaybedecek değerli varlıklar olan, taraf
olarak algılandıkları bir ortamda iyi yönetişim gerçekleşecektir. Bu anlayışta vatandaş,
yönetilen değil, “paydaş” olarak temel karar alıcı konumdadır.456 Yönetilenlerin oluşturdukları
çeşitli baskı grupları aracılığıyla yönetimin kararları üzerinde etkin ve belirleyici olmaya
çalışmaları, yönetenlerin ise bu talepleri dikkate almaları günümüz çoğulcu demokratik
yönetimlerinin özünü oluşturmaktadır.457

2.7.4.5.4.Yargı Bağımsızlığı Ve Etkililik

Yasama ve yürütmenin hesap verebilmesini sağlayabilmek için yargının bağımsız


olması ve aynı zamanda aldığı kararları uygulayabilmesi gerekmektedir.458 Yargı
bağımsızlığının sağlanması, etkin bir yargı sisteminin kurulması ve saygın bir hukuk sisteminin
ülkede ortaya çıkaracak sosyo-ekonomik çatışmaları çözmesi bu yönetim üslubunun öğeleri
olarak kabul edilmelidir.459

2.7.4.5.5.Şeffaflık Ve Bilgiye Ulaşım

Şeffaflık kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin yardımıyla her düzeydeki yönetim


süreciyle ilgili bilgilenmeyi sağlar. Devlet ve sivil toplum arasındaki iletişim, bilgi akışının
sağlanarak güvence altına alınmasıyla gerçekleşir. Halkın erk sahiplerinin, otoriteleri ve
bürokrasiyi denetlemesi ancak bilgiye ulaşma kabiliyetinin varlığına ve onu kullanmada
aktörlerin etkin olmasıyla mümkündür.460 Bilişim teknolojisine dayalı olarak kullanıcının
üretebildiği bilgi artmakta ve bilginin birikimi sağlanabilmektedir. Birikmiş bilginin sinerjik

454
Çukurçayır, Sipahi, a.g.m., s.108
455
Palabıyık, a.g.m., s.234
456
Çukurçayır, Sipahi, a.g.m., s.107
457
Şerif Öner, “Sivil Toplum Kuruluşlarının Yerel Demokrasi ve Katılım Algılamaları”, Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi, Cilt.10, Sayı.2, Nisan 2001, s.54
458
Zapcı, a.g.m., s.165
459
http:// www.cevko.org.tr/surdur/rapor_turk/5%20%20yonetisim.enson.pdf (25.02.2005)
460
Palabıyık, a.g.m., s.236
91
etkisi, bilgi üretimi ve bilgiden yararlanmayı da hızlandırmakta461 vatandaşların bilgiye daha
kolay ulaşımını sağlamaktadır. Genel temsil, katılma ve destek teminine yarayan kurum, süreç
ve gelenekleri oluşturabilen siyasal yönetimler iyi yönetişim örnekleri sergileyebileceklerdir.462
Sonuç olarak iyi yönetişim, toplumların yerel, ulusal, uluslar arası ve uluslar üstü düzeyde daha
etkin ve daha demokratik yönetilmesi için sivil toplumun politika süreçlerine etkin katılımı,
açık, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, hukuk devleti, basın menfaat özgürlüğü gibi ilkeler
çerçevesinde kabul edilmektedir.463

2.7.4.5.6 Yerel Gündem 21

1992 yılında Rio de Janerio’da yapılan BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın bir


ürünü olan G21 Kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını hedefleyen “Sürdürülebilir
Gelişme” kavramını yaşama geçirilmesine yönelik küresel uzlaşmanın politik taahhütlerin en
üst düzeydeki ifadesi olan bir eylem planı olarak ortaya çıkmaktadır.464 Yerel Gündem 21 ise
yerel düzeyde G21’in hedeflerine ulaşmasını amaçlayan ve temel hedefin yine yerel
sürdürülebilir gelişme sorunlarının çözümüne yönelik uzun dönemli, stratejik bir planın
hazırlanması ve uygulanması olan katılımcı, çok sektörlü bir süreç olarak tanımlanmaktadır.465
Yerel Gündem 21 dünya ölçeğinde 1600 ‘den fazla belediyede uygulanmakta olup bu süreç
1996 yılında İstanbul’da yapılan Habitat II Kent Zirvesi’nden sonra ülkemizde ivme
kazanmıştır.466

Rio zirvesi ve onun ardından gelişen Gündem 21’de insan yerleşimleri ve sorunlar ele
alınmış, sorunların çözümüne yönelik adımlar atılmıştır. 1992 Çevre ve ekonomik kalkınma
Dünya Zirvesi yerel yönetimlerin güncel kaygılarının ötesinde bir perspektif açarak yerel
taleplere kendilerini hazırlamaları için yeni boyut getirilmiş YEREL GÜNDEM 21.
Belediyeler yerel Gündem 21 hazırlana yükümlülüğünü üzerlerine almışlardır. Çevre, ekonomi
ve toplum arasında bir denge kurulması için “Sürdürülebilirlik” kavramı çerçevesinde
belediyeler yerel gündemlerini oluşturmak üzere çabalara girişmişlerdir.467 Bu bağlamda

461
Veysel Bozkurt, Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık,İstanbul,1997,s.35
462
http:// www.cevko.org.tr/surdur/rapor_turk/5%20%20yonetisim.enson.pdf (25.02.2005)
463
Çoşkun, a.g.m., s.46
464
Göktürk, Kavili, a.g.m., s.239
465
a.g.m. , s.240
466
Nizam Üzan, “Belediyeler ve Yerel Gündem 21”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt.8, Sayı.2, TODAİE,
Ankara, 1999, s.98
467
Ludmila Denisenko “Hibatat ve Yönetişim” Sivil Toplum İçin Kent Yerel Siyaset ve Demokrasi
Seminerleri, Demokrasi Kitaplığı WALD Yayınları İstanbul, 1997, s.251-252
92
Habitat II’nin felsefesine uygun olarak ilk yerel Habitat Bodrum’da gerçekleştirildi,468 Yerel
Gündem 21 uygulamalarında pilot kentleri; Bursa, İzmir, Antalya, Adıyaman, Ağrı Çanakkale,
Gölbaşı, Harran, Trabzon Belediyeleri İlk başta söyleyebiliriz.469

Katılım örgütlenmesi çabalarını gruplarsak birinci grubu belediye meclislerine alternatif


gelişen yapılar oluşturur. Bu yapılar kent meclisi, kent kurultayı, kent parlamentosu gibi isimler
altında benzer özelliklere sahiptirler. İkinci grubu da Gündem 21 Programı kapsamında bazı
yerel yönetimlerce gerçekleştirilen deneyimler oluşturmakta, üçüncü grupta ise, proje
demokrasisi” kapsamında katılımcı stratejik planlama uygulamaları bulunmaktadır.470 Yerel
Gündem 21 çerçevesinde oluşturulan Sivil İnsiyatiflerin yerel meclis ve STK’ları bir araya
getiren aktif eylem grupları, yerel katılımcı demokratik yönetim kavramının yaygınlaşmasına
katkıda bulunmuştur. Katılım, sivil katkıların teşviki kapsamında yerel Gündem 21 kapsamında
oluşturulan Kent Konseyleri örnek teşkil etmektedir.471Katılımcı örgütlenmelerle ilgili ilk
olarak 1989 yılında Ankara’da ilk kez düzenlenen Ankara kurultayı ile başlayan sivil toplum
örgütlerinin kentsel yönetim süreçlerine katılış sürecinin örgütlenmesi çalışmaları Ket Konseyi
Girişimi ile devam etmiş, kentsel yönetim sürecine ilişkin öneri oluşturmanın yanında
kamuoyunun bilgilendirilmesi çalışmaları da yapılmıştır.472

Bir başka deneyim 1994’te oluşturulan Aliağa Kent parlamentosu’dur. I.Girne Kent
Kurultayı (1996) ve II. Girne Kent Kurultayı (1897) ise kent düzeyinde her yıl tekrarlanarak
bütün kesimleri kucaklayacak şekilde oluşturulmuştur. İzmir Büyükşehir Belediye’sinde yerel
yönetimlerin organize olması doğrultusunda Kent Kurultayı Proje başlatmıştı. Muğla
Belediyesi tarafından da “Muğla Demokrasi Platformu” oluşturulmuştur.473

Bir Başka deneyim ise Bolu il kurultayıdır. Depremden sonra Bolu’nun terk edilmesini
önleyebilmek ve daha yaşanabilir bir kent için çok farklı aktörlerden ve ortaklardan oluşan bir
kurultay oluşturulmuştur.474

468
a.g.e., s.254
469
Yücetürk, a.g.m., s.230
470
Yücetürk, a.g.m., s.229
471
http://un .org.tr/undp/governance-tr.htm. (25.12.2005).
472
Hasan Küçük, “Dündan Bugüne Kent Konseyi Girişimi”, Ankara’da Kentleşme ve Yerel Yönetimler
Sempozyum Bildirileri, TBMMOB Yayını, Ankara, 2001, s.260
473
Yücetürk, a.g.m., s.229-230
474
Çukurçayır, a.g.m.., s.270
93
2.7.4.5.7 Sürdürülebilir Gelişme

Kentbilim Terimleri Sözlüğü’nde sürekli ve dengeli gelişme olarak adlandırılan


sürdürülebilir gelişme, “Çevre değerlerinin ve doğal kaynakların savurganlığa yol açmayacak
biçimde akılcı yöntemlerle, bu günkü ve gelecek kuşakların hak ve yararları da göz önünde
bulundurularak kullanılması ilkesinden özveride bulunmaksızın ekonomik gelişmenin
sağlanmasını amaçlayan çevreci dünya görüşü” biçiminde tanımlanmaktadır.475 Tarih boyunca
insanlar doğal kaynakların sınırsız olarak bulunabileceğini düşünmüşlerdir, bu ise
ekonomistlerin uzun yıllar çevre sorunlarını görmezlikten gelmelerine yol açmıştır. İnsanların
mutluluk hırsı, tüketimle ilişkili olarak doğa ve ekonomi arasındaki dengeyi doğanın aleyhine
bozmuş, doğal tahribatının yanı sıra açlık ve fakirlik hızla ilerlemiştir. Ekonomik politikaların
gündemi; ekonomik kalkınmanın hızlandırılması, işsizliğin önlenmesi veya enflasyonun
kontrol altına alınmasıydı. Daha sonra bu politikaların doğal çevre üzerinde yaptığı tahribat
gözlenmiş, gelecek nesillerin yararlanabileceği doğal çevre ve imkanların azalabileceği
mesajlar almaya başlamıştır. Sürdürülebilir gelişmenin sağlanabilmesi için ekolojiyi genel
ekonomik çerçeve içinde bir bileşen olarak görmek yerine, konuya tam ters yönden yaklaşarak
ekonomiyi ekolojik çerçeveler içinde yerleştirmekle mümkün olacaktır.476 Bu paralelde,
sürdürülebilir kalkınma,insan sağlığını ve doğal dengeyi koruyarak sürekli bir ekonomik
kalkınmaya imkan verecek şekilde doğal kaynakların akılcı bir şekilde yönetimini sağlamak ve
gelecek nesillere yakışır bir doğal, fiziki ve sosyal çevre bırakmak yaklaşımıdır. Sürdürülebilir
kalkınma, toplum için düşünüldüğünde sosyal, ekonomik, kültürel ve doğal kaynaklar
kapsamında düşünüldüğünde ise ekolojik açıdan önem kazanmaktadır.

2.7.4.5.8 Sosyal Dayanışma

Sürdürülebilir gelişmenin en önemli hedeflerinden biri olan sosyal dayanışma,


toplumun her üyesinin insan onuruna yaraşır bir yaşamı sürmek ve kişiliğini geliştirmek
hakkına sahip olduğunu kabul etmek ve ettirmektir. İnsan onuruna yaraşır bir ortam tarzında
yoksulluk olamaz, bu nedenle toplumda, muhtaçlar için dayanışma sağlanmalıdır.477 Bu
bağlamda 21. yüzyılda bina yerleşimi ve sayısı, tarih, çevre ve kültürün korunması ve insanın
eğitim ve iletişimi ile yaşanabilir bir kent ortamının oluşturulmasında, sahipsiz ve bakımsız
çocukların topluma kazandırılmasının da önemi büyüktür. Yaşanabilir kent ortamının

475
Ruşen Keleş, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, İmge Kitabevi, Ankara, 1998, s. 112.
476
http://www.caginpolisi.com.tr/21/45-49-50.html, (12.03.2005)
477
Ayşegül Mengi, Nesrin Algan, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel Sürdürülebilir Gelişme, AB
ve Türkiye Örneği, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2003, s. 7
94
oluşturulmasında, önemli unsurlardan biri olan sahipsiz ve bakımsız çocukların topluma
kazandırılması için ciddi çalışmalar yapılmalıdır.478 Rezende, şehirsel siyaset formülasyonunda
sosyal sürdürülebilirliğin, halk kalıtımı ve adem-i merkezi demokrasi türünden siyasi
sürdürülebilirliği de gerektirdiğini iddia etmektedir.479

2.7.4.5.9 Ekonomik Yapabilirlik

Çevresel kaynaklar olmadan ekonomik etkinliklerin süremeyeceği dikkate alındığında,


çevre ve ekonomi arasında yakın bir ilişki kurulması gereği ortaya çıkar. Üretim ve tüketime
dönük insan etkinlikleri sınırlanamayacağına göre ekonomi ve çevre koruma etkinlikleri
beraber yürümek zorundadır.480 Ekonomik yapabilirlik için serbest piyasa sisteminin
uygulanması önerilmektedir. Ekonomik yapabilirlikle çevre koruma çabalarını birleştirebilmek
için piyasa mekanizmasının olumsuz etkileri karşısında kamu yararı düşüncesine ağırlık
verilerek önlemler alınması, fiyatların doğal kaynakların kıtlığı göz önünde bulundurularak
belirlenmesi ve dışsallıkların fiyatlara dahil edilmesi beklenmektedir. Kirleten öder ilkesinin
mutlaka uygulanması ve piyasa mekanizmasına mutlaka piyasa mekanizması araçları ile
müdahale edilmesi gerektiği kabul edilmektedir.481 Ayrıca gerçekleştirilmesi düşünülen
etkinliğin çevreye olası etkilerini öngörmek, olasılıkları saptamak ve önlemleri belirlemek
biçiminde daha kapsamlı bir yaklaşım olan çevresel etki değerlendirmesi, çevresel yaşam
kalitesinin korunmasını ve geliştirilmesini içeren, doğal ve toplumsal çevre üzerinde insan
etkinliklerinin etkisini belirlemek ve değerlendirmek açısından oldukça önemlidir.482

2.7.4.5.10 Ekolojik Sorumluluk

Ekolojik sorumlulukta hedef, yenilenemeyen kaynakların kullanımının asgariye


indirilmesi, yenilenebilen kaynakların sürdürülebilir kullanımıdır. Sürdürülebilir bir toplum,
Meadaos’a göre nesiller boyu ayakta kalan, uzağı yeterince görebilen, yeterince esnek ve
maddi ya da sosyal destek sistemlerini yok etmeyecek kadar aklı başında bir toplumdur.483
Dünya Sağlık Komisyonunun “Gezegenimiz, sağlığımız” başlıklı sağlık ve çevre raporu,

478
Saim Açıkgözoğlu, “Yaşanabilir Kent Ortamı İçin Bakımsız ve Kimsesiz Çocukların Haklarını Korumada
‘Çocuk ve Dost Aile Merkezi’ (ÇODAM) Önerisi” Habitat II Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar arası Bilimsel
Toplantılar 3-12 Haziran 1996, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları No: 44,
Cilt 2, İstanbul, 1997, s. 40.
479
Teslim Şekur, “Sürdürülebilir Kalkınma ve Kalkınmakta Olan Ülkelerin Şehirleri”, Habistat II Kent Zirvesi
İstanbul 96 Uluslar arası Bilimsel Toplantılar, 3-12 Haziran 116, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri
Daire başkanlığı Yayınları No: 44, Cilt 3, İstanbul, 1997, s. 99.
480
Keleş, Ertan, a.g.e., s. 249.
481
Mengi, Algan, a.g.e., s. 8-9.
482
Keleş, Hamamcı, a.g.e., s. 171.
483
Şekur, a.g.m., s. 98, 99.
95
yüzmilyonlarca insanın sağlığının bozulmasında ve milyonlarca insanın özellikle de bebeklerin
ve çocukların yetişkinliğe ulaşmadan ölmesindeki nedenlerden veya katkıda bulunan
faktörlerden birisinin çevresel faktörler olduğunu belirtmektedir. Şehirleşme önemli çevresel
sağlık hizmetleri için fırsat temin etmekte; su arzı, hıfzısıhha kanalizasyon ve sağlık hizmetleri
gibi temel alt yapı ve hizmetleri temin etmenin birim maliyeti kırsal bölgelerden oldukça düşük
kalmaktadır. Etkins’e göre sefalet ve açlık, silahlanma yarışı çevre kirlenmesi, ekosistemin
tahribi, insanın baskısının yoğunlaşması tabi kaynak tabanını yok etmektedir. Ekolojik
sürdürülebilirliğe yapılan vurgu şehirsel problemleri hedef almaktadır.484

2.7.4.5.11.Yaşanabilirlik

“Halkın yaşam kalitesi, diğer toplumsal ve ekonomik faktörlerin yanı sıra köy, kasaba
ve kentlerimizin mekansal ve fiziksel özelliklerine bağlıdır. Kentlerin planları ve estetiğinin,
arazi kullanma biçimlerinin, nüfus ve bina yoğunluklarının yeterli kamu hizmetlerine
erişebilme kolaylıklarının tümünün bir leşleşmenin yaşanabilirliği üzerinde çok önemli etkisi
vardır. Bundan dolayı halkın sağlığının korunduğu, emniyetin ve güvenlik koşullarının
sağlandığı toplumsal bütünleşme, çeşitlilik ve kültürel kimliğin geliştirildiği ve dini, tarihi ve
kültürel bakımdan anlamlı yapı ve bölgelerin uygun biçimde korunduğu insan yerleşimlerinin,
tasarımı, yönetim ve bakım süreçlerinin halkın daha yaşanabilir mahalle ve yerleşmeler için
olan gereksinimleri ve beklentileri yönlendirilmelidir.”485 Yaşanabilirlik ilkesi, sürdürülebilirlik
ve insan hakları ilkeleri ile kardeş hareketler olarak algılanmalı ve bu bağlamda
zenginleştirilmelidir.486

Çevre hareketinin arkasında nasıl sürdürülebilirlik ilkesi varsa Habitat II’yle birlikte
geliştirilebilecek bir yerleşme hareketi de dayanağını yaşanabilirlik ilkesinde bulabilir.487

2.7.4.5.12 Sürdürülebilirlik

Günün gereksinimlerini gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılama


olanaklarını azaltmada karşılama biçimidir. Sürdürülebilirlik çevre hareketinin söylemi içinde
bir kavramdır.488 Habitat II söylemi içinde sürdürülebilirlik, gelecek nesillerde
sürdürülebilirliğin nesnesi kalkınma değil yaşanabilir yerleşimler olacaktır. Sürdürülebilirlik
484
Şekur, a.g.m., ss.98-103.
485
Tekeli, Habitat II … , s. 70.
486
http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
487
Tekili, a.g.em., s.70.
488
http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
96
gerçekleştirilmesi gereken bir koşuldur. Yerleşimin nasıl olması gerektiği konusuna
bağlayıcılık getirmez. Sürdürülebilirlik çok farklı yerleşmeler tarafından sağlanabilir bir
koşuldur.489

2.7.4.5.13. Hakçalık

Hakçalık kentlerde yaşayan bireylerin dinsel ve siyasal inançları ile etnik


kökenlerindeki farklılıklara bakılmaksızın temel gereksinimlerini karşılamada, kendini
geliştirmede ve karar verme süreçlerine katılmada eşit fırsatlara sahip olmasıdır.490 Günümüzde
sivil toplum hareketlerinin geliştirdiği değerlerle, yaşanabilirlik, sürdürülebilirlik ve hakçalığın
öne çıktığı bir sistemin gerçekleşebilmesi için, gelinen noktada Yurttaş Bağlılığı, yapabilir
olma ve yönetişim kavramlarının iyi anlaşılması ve hayata geçirilmesi gereklidir.491

2.7.4.5.14. Kentli Bağlılığı

Bütün insanlar temel özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptirler, fakat aynı


zamanda diğer insanların ve gelecek nesillerin haklarını koruma sorumluluğunu da üstlenmeli
ve genel kamuoyunun iyiliğine yönelik aktif katkı sağlamalıdırlar.492 Bir toplumda bireyler tek
tek veya organize bir şekilde sadece kenti çıkarlarını düşünüyorlarsa o toplumda yurttaş
bağlılığından söz edilemeyeceğinden yaşanabilir bir yerleşme veya sistemden de söz edilemez.
Bu bağlılık sivil toplum hareketinin özverili ve çıkarsız çalışmalarının ürünü olarak toplumda
yükselen değer olarak kabul görmekte ve giderek oluşmaktadır.493

2.7.4.5.15. Yapabilir Kılmak

İyi bir yerleşmenin ve yaşamın oluşturulmasını ister merkezi, ister yerel olsun
yönetimden bekleyen yaklaşımların başarılı olmadığını yaşanan deneyimler göstermiştir.
Yaşam kalitesinin geliştirilebilmesi, toplumda değişik faktörlerin tümünün yaratıcı güçlerinin,
potansiyellerinin harekete geçirmesinde ve sorumluluklarını yerine getirmesinde aramaya
başlayınca bu strateji gündeme gelmiştir.494

489
Tekeli, a.g.m., s.70.
490
Özer, a.g.e., s. 148.
491
http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
492
Habitat II Küresel Raporu (Habitat Ajandası), Yeni Türkiye Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Mart – Nisan 1996, s. 30.
493
http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
494
tekeli, a.g.m., s.71.
97
Yapabilir kılma bir yandan aktörlerin genelleştirilmiş kapasitesinin geliştirilmesi, öte
yandan ortamın izin verici hale gelmesiyle sağlanabilir. Bir olayı yapmaya talip olan veya
görevli kılınan birim, o konu ile ilgili bilgi, kültür, birikim, deneyim ve en önemlisi para
açısından yeterli olmalıdır. Ortamın izin verici hale getirilmesi, aşırı kural ve düzenlemelerin
engel olmaktan çıkarılması, fırsatlar hakkında bilgiye ulaşabilmenin sağlanması, siyasi güce
ulaşabilirlik ile sağlanabilir. Bu da gerçek anlamda çoğulcu demokrasiyi gerçekleştirme
çabasıdır diye özetlenebilir. Bu gerçekte bizi yönetişim – beraber yönetim biçimine götürür.495

2.7.4.6 BİLGİ TOPLUMUNUN YÖNETİM YAPISI

2.7.4.6.1 Ulus Devletin Dönüşümü

Sosyal bir varlık olan ve sosyal yaşamın en üst düzeyde siyasi örgütlenme biçimi olan
ulus-devletin496kurucu unsurları belirli bir toprak parçası ile merkezileşmiş yönetim biçimidir.
Tarihsel süreçte feodal karakterdeki bir siyasal düzenden merkeziyetçi özellikleri ağır basan bir
siyasal düzene geçişi temsil etmiş, aynı dili konuşan aynı soydan gelen, aynı dine mensup, aynı
kültüre sahip, aynı tarihi geçmişi paylaşan insan topluluğu olarak milletin siyasal örgütlenmiş
biçimi şeklinde algılanmıştır.497 Kapitalist sistem bu tür bir düzenleme olmadan yaşayamaz.
Ortak bir para birimi, ortak bir mal ve emek pazarı yönetmek özel mülkiyeti güvence altına
alacak hukuksal yapıları belli bir ölçekte yaratmak kapitalizm için gereklidir. Bu bağlamda
tarihsel süreç içerisinde ulus-devlet siyasal mücadelelerin sonucunda başat aktör olarak
çıkmıştır.498Yeniden yapılanmaya çalışan yeni dünya düzeni olarak düşünülen küreselleşme
süreci üstlendiği fonksiyonlar gereği hem ekonomik hem siyasi bir içerik taşımaktadır. Bu
sürecin işlemesinde içsel (ulusal) aktörler kadar uluslar arası (dışsal) aktörlerin uzlaştığı bir
ortam gereklidir.499 Bugün ekonomik, sosyal ve teknolojik güçler ve etkiler, uluslar arası
ilişkileri, politikanın doğasını, kamu politikalarını, kamu yönetiminin işleyişini olduğu kadar
ulus-devletin yapısını ve kurumsal ilişkilerini de dramatik bir biçimde dönüştürmektedir.500 Bu
bağlamda küreselleşme ile yapılan tartışmaların odak noktasını ulus-devlet oluşturmakta, ulus-
devlet anlayışı gittikçe sorgulanır hale gelmektedir.

495
http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
496
Parlak, a.g.e., s.348
497
Özkan, a.g.m., s.367-368
498
Tarık Şengül, “Siyaset ve Mekansal ölçek sorunu: Yerelci Stratejilerin Bir Eleştirisi” (Der.E.Ahmet Tonak)
“Küreselleşme, Emperyalizm, Yerelcilik İşçi Sınıfı, İmge Kitabevi, Ankara, 2000, s.127
499
Hasanoğlu, a.g.m., s.177-178
500
Mustafa Ökmen, “Globalleşme-Yerelleşme Dinamikleri ve Bir İnsan Hakkı Olarak Yerel Haklar”, (Der.M.Akif
Çukurçayır-Ayşe Teker) Yerel ve Kentsel Politikalar Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.23
98
Küreselleşme sürecinin ulus-devleti etkilemesi iki yönlüdür:501 “Ulusun” mahiyetinin
değişmiş olması ve buna bağlı olarak “devletin” mahiyetinin değişmiş olmasıdır. Bu iki sebep
ulus-devletin krizinin de belirleyicileridir. Bu bağlamda ulus-devletin krizinin belirleyicisi
küreselleşmedir. Bu doğrultuda küreselleşme olgusu ulus-devlet bütünlüğün parçalamakta, hem
ulus-devletin dayandığı siyasal topluluğun sosyolojik mahiyetini hem de bu topluluğun meşru
kıldığı egemenliği dönüştürmektedir. Bu sebeple küreselleşme ulusu post modernleştirmekte ve
devlet meşruluğunu dayandıracağı yeni topluluğu belirlemeye çalışmaktadır.502 Küreselleşme
devlet egemenliğinin artık bölünmez olmadığını ve uluslar arası organlarla paylaşılabileceğini
savunuyor. Egemenlik kavramı yeniden yapılandırılırken, egemenliğin yalnız bağımsız bir
devletteki merkezi otoriteye ait olduğu yaklaşımı terk ediliyor ve monolitik egemenlik
kavramının altı oyuluyor.503 Anlaşılacağı gibi küreselleşme ulusal devleti tanımlayan unsurları
sarsmakta ve dönüştürmektedir.504 Düz mantıkla doğru görünen süreçte sorulması gereken soru
devletin egemenlik hakkını kime devrettiği bu yetkinin nasıl ve kimin için kullanılacağı
sorularıdır. Küreselleşme olgusunun yönetim tekniği olan yönetişim modelinde görüleceği gibi
egemenlik yetkisinin ulusal ve uluslar arası aktörlere devri ve bu aktörlerin sermaye ile bir
şekilde eklemlenmiş olması dolaylı olarak küreselleşme olgusunun piyasa demokrasisinin
sonuçta kimin işine geldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Sonuçta küreselleşme ile demokrasiye
ve ulusal bağımsızlığa büyük bir darbe vurulmaktadır.505 Geleneksel devlet yapısından modern
devlete geçişte birlikte devletin belli başlı işlevleri; iç ve dış güvenliği sağlamak, hukuk ve
yargı düzeni kurmak ve ekonomi politikalarını geliştirmek olmuştur. Ancak günümüzde ulus-
devletin ulusal sınırlar içindeki yönetim ve düzenleme işlevleri yoğun şekilde tartışılmakta,
devletin ulusaltı ve uluslarüstü birimlerle daha sıkı ilişkiye girmesi ve işbirliği yapması
önerilmektedir. Aksi halde ulus-devletin sorun çözme kapasitesini giderek kaybedebileceği
belirtilmektedir.506 Artık günümüzün devleti mutlak değil sınırlı bir devlettir.507

501
Cangir, a.g.m., s.208
502
Ali Yaşar Sarıbay, “Küreselleşme, Postmodern, Uluslaşma ve İslam”, (Der.E.Fuat Keyman-Ali Yaşar Sarıbay),
Global Yerel Eksende Türkiye, Alfa Yayınları, İstanbul, 2000, s.214-215
503
Hasanoğlu, a.g.m., s.178
504
Cangir, a.g.m., s.208
505
Hasanoğlu, a.g.m., s.179
506
Özkan, a.g.m., s.370
507
Dağı, a.g.e., s.8
99
2.7.4.6.2 Kamu Yönetiminde Değişim

Dünyada yaşanan hızlı ve çok yönlü değişim özellikle yönetim anlayışında ve klasik
bürokratik yapılarda köklü bir yeniden yapılanmayı gündeme getirmiştir. Sanayi toplumundan
bilgi toplumuna geçiş süreci ile de birleşen bir gelişme içinde şekillenen yönetim teorileri de
dönüşme uğramıştır. Bu çerçevede prosedürlerden çok sonuçlara odaklı, tek biçimlilikten çok
farklılıklara dayalı, katı yapılardan çok esnek organizasyonlara vurgu yapan bir yaklaşım ön
plana çıkmıştır.508 Çünkü Pazar mekanizmasının etkili işleyebilmesi, sistemin çökmesini
önleyecek ve kapitalizmin gelişmesini sağlayacak güvenlik ağının kurulması için güçlü bir
devlete ve bürokratik yapıya ihtiyaç vardır. Kamu yönetimi kendisini küreselleşmenin getirdiği
koşullara uyarlamak için gerekli önlemleri almak zorundadır. Kamu özel sektör ayrımında
küreselleşme özel sektör lehine bir değişim yaşanmaktadır.509 Gerek işletme yönetimi, gerek
kamu yönetimi alanında küreselleşme ile birlikte demokratikleşmeye, esnekliğe, katılımcılığa,
bireyin etkinliğine ve yeteneklerinin ön plana çıkarılmasına yönelik değişim hareketinin
etkisini en çok geleneksel bürokratik örgütlenme alanında ve hiyerarşi üzerinde hissettirdiği
açıktır. Öte yandan bürokrasinin esas olarak biçimselliğe, katı ve yazılı kurallara, merkeziyetçi
bir yönetim ve denetim yapısına dayalı olması ve katılım yer vermemesi, demokratik ilkelere
ve küresel gelişmenin yönetim alanına hakim kıldığı esneklik yaklaşımlarına ters düşmekte,
dolayısıyla bürokratik yapılanmanın özünü oluşturan hiyerarşi ile yükselen küresel yönetim
değerleri arasında temel bir çelişki ve uzlaşmazlığın varlığı dikkat çekmektedir.510 Türk kamu
Yönetiminin güncel sorunlarına bakıldığında merkeziyetçi ve statükocu yapısı, kırtasiyecilik,
örgütsel büyüme ve hantallaşma, gizlilik ve dışa kapalılık, kuralcılık ve sorumluluktan
kaçma511 bu sorunlardan ötürü kamu yönetimi değişime zorlanmakta, yeni model arayışları
geliştirmek zorundadır. Yönetimin genel değişim iklimi içinde ortaya çıkan ve dolaylı ve
dolaysız olarak kamu yönetimi sistemlerine de yansıyan yeni yönetim yaklaşım ve teknikleri şu
şekilde sıralanabilir:512 Değişim Yönetimi, Sürekli Geliştirme Stratejisi, Stratejik Yönetim,
Sinerjik Yönetim, Performans Değerlendirilmesi ve Ölçümü, İnsan Kaynaklarının
Geliştirilmesi ve Ölçümü, Toplam Katılım Yöntemi, Personel güçlendirme, Toplam Kalite
Yönetimi, Örgüt Kültürünün Gelişimi, Öğrenen Örgütler, Bilgi Teknolojilerinin Yönetime
Uygulanması, Şebeke Örgütlenmeler, Benchmarking.

508
T.C. Başbakanlık, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma: 1 Değişimin Yönetimi İçin Yönetimde
Değişim, Ankara, Ekim 2003, s.21-22
509
Polatlıoğlu, a.g.e., s.53
510
Saran, a.g.m., s.43
511
M. Akif Çukurçayır, Esra B.Sipahi, “Yönetişim Yaklaşımının Kalite Uygulamalarına Olası Katkıları” Kamu
yönetiminde Kalite 3. Ulusal Kongresi, TODAİE Yayın No: 319, Ankara, 2003, s.98-99
512
Parlak, a.g.m., s.369-370
100
Son olarak küreselleşmenin kamu yönetimindeki etkilerini Farozmand’ın yapmış
olduğu çalışmadan yararlanarak şu şekilde özetleyebiliriz:513

1) Küreselleşen özel kesim lehine kamu ve özel kesim alanlarının görünüşünde ciddi
dönüşümlerin olmaktadır. Devlet ve kamusal kesimin kaynakların dağılımı, refahın adil
paylaşımı, ekonominin istikrari ve ekonomik gelişme gibi alanlardaki öncü rolü küreselleşen
şirket her tarafından geçersiz kılınmaktadır. Kamusal alan ve yurttaşlık alanı küreselleşme ve
devletin yeniden yapılanması sonucunda daralmaktadır.

2) Kamu yönetimi sermaye birikimini kolaylaştıracak biçimde sivil yönetimden


“kamu”nun sivil olmayan yönetimine dönüşmektedir.

3) Küreselleşen devlet kamu yönetimini az şeyle çok iş yapmaya zorlamaktadır.

4) Küreselleşmeye beraber kamu yönetimi profesyonelleşmektedir. Profesyonelleşme


küresel düzeyde kamusal hizmet alanına hem kurumsal hem de moral ve ahlaksal ölçütler
getirmektedir.

5) Küreselleşmenin özelleştirme yanlısı olması rüşvet ve yolsuzluklara çok sayıda fırsat


vermektedir.

6) Küreselleşme elitizmi yüceltmekte ve bunları zenginleştirmektedir.

7) Küreselleşme parodoksal bir biçimde bir yandan birleşik bir güç ve örgütsel
yapılanmayı gerçekleştirirken bir yandan da yönetsel açıdan tüm dünya da bir adem-i
merkezileşmeye yol açmaktadır.

8) Küreselleşme yurttaşların katılımcı rollerini ve kamu yöneticilerini dışarıda bırakmak


yoluyla yerel topluluk yaşamını tehdit etmektedir.

9) Küreselleşme kamu yönetimi topluluğunda insan bilincine yönelik bir karşı çıkıştır.
Küresel topluluğun profesyonel yurttaşları, küresel topluluğun her köşesinde neler olup
bittiğini gözlemlemek ve araştırmak sorumluluğuna sahiptir.

Son olarak ülkemizde yapılan Kamu yönetimi Reform Tasarısı da küresel değişimlerin
kamu yönetimi üzerindeki etkisi üzerinde yoğunlaşarak “yönetişim” anlayışı çerçevesinde
yazılmıştır. Bu bağlamda 21.yy’daki kamu yönetiminin, Saydam, katılımcı, hesap verilebilir,

513
Farazmand, a.g.m, s.264-269
101
etkili ve verimli, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, öngörülebilir, esnek ve süratli olması
gerektiği belirtilmiştir.514

2.7.4.6.3. Yerel Yönetimde Değişim

Günümüzde küreselleşme sürecinin zorladığı yerelleşme politikaları, devletlerin adem-i


merkeziyetçilik ilkesine göre örgütlenmesini teşvik etmektedir.515 Küreselleşme süreci bir
yandan uluslar üstü ve bölgesel entegrasyonları güçlendirirken, diğer yandan yerel değerleri ve
farkları canlandırmakta yerinden yönetimin önemini artırmaktadır.516

Dünya Bankası 1999-2000 yılı raporunda hem küreselleşme hem de yerelleşmenin


kaçınılmaz olduğunu ve bir ülkenin 21.yy’da başarılı olup olmayacağının bu ikiz güçleri ne
kadar iyi yönetebileceğine bağlı olduğunu savunmaktadır. Bu raporda, ulus devletin bir kısım
yetkilerini bütünleşen dünya ekonomisi sürecinde küresel düze, diğer bir kısım yetkilerini ise
siyasal iktidarın dağıtılması ile yerel düzeye terk etmek zorunda olduğu saptanmıştır.517 Dünya
Bankası’nın şeması küreselleşme nasıl bir zorunluluk ise yerelleştirmenin de zorunluluk olduğu
varsayımına dayanmaktadır. Ulus-devletlere bölünmüş olan egemenlik olanı, bu tekelci gücün
yerel parçalar arasında dağıtılmasıyla açılmakta ve egemenlik küresel iktidar mekanizmalarının
yönetimine hazırlanmaktadır.518

Yerel koşullar ve kimlik bağlamında küresel entegrasyon/bütünleşme olgusu,


küreselleşme ile kentteki gündelik yaşamın artan bir şekilde politika ile iç içe girdiği bu
yönüyle kentsel politik süreçlerin ulusal politik süreçlerden özerkleşmesi anlamına gelir.519
İlişkilerin gittikçe artan biçimde uluslar arası niteliğe bürünmesi, uluslar üstü kurumların
oluşturulması ve devletler üzerinde etkin olmaya başlaması yerel yönetimlerin merkezi
yönetimin kontrolü ve vesayetinde olan bazı konularda etkin olabilecek yapısal oluşumlar ile
donatılmaları fikrini doğurmuştur. Toplumsal yapılar arasında yaşanan kültürel iletişim ve
etkileşimin yerel yönetsel işleyişe yansıması olarak merkeze ait görevlerin yetkiler paylaşımı

514
T.C. Başbakanlık, a.g.e., s.29-30
515
Balamir Gündoğdu, “Küreselleşme, Yerelleşme: Denetim”, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt: 9, Sayı:
1, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara, 2004, s.10
516
T.C. Başbakanlık, a.g.e., s.25
517
Gündoğdu, a.g.m., s.10
518
Güler, a.g.m., s.8
519
Atabay, Yaren, a.g.m., s.273
102
konusu zirveye rağmen tabanı tercih etme (Subsidiyarite) yaklaşımı şeklinde belirgin
kılınmakta ve yerelliği öne çıkarmaktadır.520

Yerel yönetim birimlerinin halka yakın olması ve alınan kararların halka yakın
düzeylerde alınması anlamında subsidiyarite (yerellik) ilkesi 1992 Maastricht Avrupa Birliği
Anlaşması ile ayrı bir önem kazanmıştır.521 Yerelleşmeni bu kadar önemi kazanmasındaki
vurgu, küreselleşmenin olumsuzluklarını gidermek ve daha demokratik yönetim oluşturmak
için arzu edilmektedir. Yerelleşme, küreselleşmenin sonucu ortaya çıkan tekdüzeliğe ve
merkezi yapılanmaya karşı esneklik ve farklılık sunmaktadır. Bu bağlamda küreselleşme ile
birlikte ulus-devlet hak ve yetkilerini sadece uluslarüstü kuruluşlara değil, yerel yönetimlere de
devretmektedir.522

Sonuç olarak, Robertson’un da belirttiği gibi küreselleşme süreci bir yandan evrenseli
(küreseli) yerelleştirirken, diğer yandan tikellikleri (yerelliklerin) evrenselleştirmektedir. Bu
karşılıklı dinamiğin sonucu olarak ortaya çıkan farklılaşmalar ile aynılaşmaları her birinin
diğerini mümkün kıldığı süreçler olarak değerlendirilmektedir.523

Ekonomik,sosyal,kültürel ve politik alanlardaki küresel değişimler mekan,kent ve bölge


kavramlarının anlamlarını ve algılama biçimlerini değiştirdi.teknolojik gelişme kuşkusuz
kentlerin her alanında büyük dönüşümleri,yenilikleri ve ilişkileri ortaya çıkarıyor.21.yy’da
kentlerin rolleri yeniden tanımlanırken her kent yeni bir uygarlık projesinin merkezi olmaya
hazırlanıyor.Günümüz küreselleşme sürecinde uluslar arası politika düzeyinde karar alma
mekanizmalarındaki dönüşümün mekandaki yansıması küresel kentlerdir.524
Küreselleşme karşılıklı etkileşimleri içeren heterojen bir süreç olarak değerlendirilecek olursa
bu süreçte yerellikler oluşmakta,küreselleşme sürecine katılmakta,kimi zamanda karşıt güçlerin
etkisi gündeme gelmektedir.Küreselleşme ile yerelliklerin etkileşimi salt etki tepki etkileşimi
ile ele alınmaz,özellikle küresel ile yerelliğin geçişliliği sürecinde odaklanmalıdır.Bu
geçişliliğin etkileşimin yaşandığı yerler ise kentler olarak ortaya çıkmaktadır.525

520
Şerif Ôner, “Globalleşme Sürecinde Yerellik: Demokratik ve Katılımcı Yerel Yönetimin
Kurumsallaştırılması”, Avrupa Birliği ile Bütünleşme Sürecinde Türkiye’de Yerel Yönetimler, (Der.Bekir
Parlak Hüseyin Özgür) Alfa Yayınları, İstanbul, 2002, s.125
521
Çukurçayır, a.g.e., s.94
522
Al, a.g.e., s.190
523
Sevda Alankuş, “Yerellik(ler), Yerelliğin İmkanları ve Yerel Medya”, Global Yerel Eksende Türkiye,
(Der.E.Fuat Keynan-Ali Yaşar Sarıbay), Alfa yayınları, İstanbul, 2000, s.300
524
Tankut, a.g.e,s.2-5
525
Aslanoğlu,a.g.e ,S.152
103
2.7.4.6.4 YÖNETİMDEN YÖNETİŞİME GEÇİŞ

Son on yılda en çok konuşulan,526 yurttaş-devlet ve uluslar arası ilişkileri açıklamak


üzere oldukça yaygın kullanılan kavramlardan birisidir yönetişim527 artık çoğu ülkede toplum,
siyasal erk ve ortak amaç varlığı öğelerden oluşan klasik yönetim tanımı ve yaklaşımı yetersiz
kalmaktadır.528 Yani siyasal gücün ve toplumsal iyinin oy çokluğu ile belirlendiği ve temsil
esasının varlığı ortak iyi işleyen bir demokrasi için yeterli olmamaktadır.529 Bunun sebebi
Tekeli’ye göre Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçilmesi, fordist üretimden esnek üretime
geçişin olması, ulus-devletler dünyasından küreselleşmiş dünyaya geçilmesi, postmodernist
düşüncenin modernist düşüncenin yerini almasıdır.530 Bu gelişmelere paralel olarak ve bu
olgularla etkileşim halinde klasik siyasal, soysal ve ekonomik kurumların aşınması söz
konusudur. Siyasal gücü kimin kullanılacağının belli aralıklarla yapılması temsili demokrasiyi
yıpratmış,531 artık katılımcı ve doğrudan demokrasi yolları aranmaya başlanmıştır. Özellikle
teknolojik gelişmeler, küreselleşme, ulus-devlet anlayışındaki değişmeler, bireyle ilgili yeni
yaklaşımlar ve sektörlere olan güvenin artışı yeni yaklaşımların benimsenmesine yol
açmıştır.532 Ulus-devletlerin tayin edici mekansal rollerine karşın bu süreçte uluslar arası ve
uluslar ötesi bir siyasal kültür gelişmeye başlamıştır.533 Yeni toplumda çok çeşitli ilişki ağların
içindeki insanlar tek kimlikli olmaktan çıkmakta çok kimlikli hale gelmektedir.534 Bir ulusun
üyeleri ulusal ve yerel ödev ve yükümlülüklerle sınırlı kalmayıp, uluslar arası yükümlülükler
üstlenmektedirler.535

Günümüzde kamu sektörünün büyümesi ile birlikte devletin kamu politikalarında büyük
bir aktör haline gelmesi, ekonomiye ve topluma aşırı nüfus etmesi gibi nedenlerden ötürü artık
geri çekilmesi ve bu işlevleri kendi dışındaki aktörlerle paylaşması gerektiği konusunda yaygın
bir görüş birliği bulunuyor.536 Küreselleşme sadece uluslar arasındaki bağların yakınlaşması
değil, aynı zamanda ulusların sınırlarını aşan küresel sivil toplum örgütlerinin de ortaya çıkışı
gibi süreçleri içerir. Devletin temel görevlerinin uluslar-üstü ve ulus-altı aktörlerce

526
M.Akif Çukurçayır. M. Hülya Eşki, “Kamu Hizmeti Sunumunda Yeni Yöntemler”, S.Ü. İİBF Sosyal ve
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl.1, Sayı: 1-2, Çizgi Kitabevi, Konya, Nisan-Ekim 2001, s.101
527
Çukurçayır, a.g.e., s.95
528
Karel Göymen, “Türkiye’de yerel Yönetimler ve Yönetişim: Gereksinmeler, Önermeler, Yönelimler” Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi, CİLT: 9, Sayı: 2, 2000, s.5-6
529
Tekeli, a.g.e., s.244
530
a.g.e., s.244
531
Göymen, a.g.m., s.5-6
532
Al, a.g.e., s.234
533
Kahraman, Keyman, Sarıbay, a.g.e., s.16
534
Tekeli, a.g.e., s.246
535
Çukurçayır, a.g.e., s.96
536
Al, a.g.e., s.234
104
paylaşılması süreci bu aktörlerin de yönetim ve karar alma süreçlerine dahil edilmesini
gerektirmektedir.537

2.7.4.6.5 YÖNETİŞİM

Katılımcı demokrasinin gelişmiş bir aşaması olarak nitelendirilebilecek yönetişim


kavramı bir çok farklı biçimlerde kavramsallaştırılmıştır. Yeni Yürütüm, İyi Yönetişim,
Kurumsal Yönetim, Demokratik Kurumsal Yönetim, İyi Kurumsal Yönetim Hükümetsiz
Yönetim gibi. Anlamsal olarak da “karşılıklı yönetim”, “etkileşim içinde yönetim” şeklinde
değerlendirilmekte ve özyönetim ve sivil toplum kavramlarıyla ilişkilendirilmektedir.538 Bu
anlayışta devlet uluslar arası yönetimin bir parçası iken özel sektör ve sivil toplumda devlet
yönetiminin önemli bir parçası olmaktadır. Devlet “yapmaktan” çok yönlendirme işlevini
üstlenmektedir.539 Devlet bir anlamda “katalizör” rolü yüklenmektedir.540

Yönetişim kavramı hem özel sektör, hem de kamu sektörü için hem yerel hem de
küresel düzenlemeler için kullanılmaktadır. Ekonomi, uluslar arası ilişkiler, örgüt çalışmaları,
gelişme çalışmaları, siyaset bilimi, yönetim biliminin yanı sıra sağlıktan eğitime, çevreye kadar
pek çok disiplin yönetişim kavramını kullanmaktadır.541 Yani hem küresel ve yerel boyutları,
hem de ekonomik, yönetsel, siyasal ve kültürel boyutları olan “çok boyutlu” bir kavramdır.542

Yönetişim kavramı ile çoklu aktörlerin yer aldığı ve hiyerarşilerin yerine karşılıklı
etkileşim belirlediği bir yönetim süreci kastedilmektedir. Devletin bu süreçteki işlevi ise büyük
ölçüde düzenleyicilik ve çoklu aktörlerin birbirlerini bastırmadan iletişimde olabilmelerinin
şartlarını hazırlamaktır.543 Yönetişim olgusunu belirleyen süreç, bir yandan yerellik kavramıyla
bütünleşmiş, diğer yandan demokrasinin ulus ötesi bir boyut kazanmasına da olanak
sağlamıştır. Yeni demokrasi modeli desantralize ve yerelliğe önem veren bir sistem
olacaktır.544 Yönetişim kavramı, devlet dışı aktörleri de içeren yönetim kavramından daha
geniş bir kavramdır. Kamu, özel ve gönüllü sektör arasındaki sınırlar kalkmakta, etkileşimli bir

537
Gökçe, a.g.m., s.215
538
Çukurçayır, Sipahi, a.g.m., s.105
539
Çukurçayır, Eşki, a.g.m., s.101
540
Selime Güzelsarı, “Neo-Liberal Politikalar ve Yönetişim modeli” Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 36, Sayı: 2,
2000, s.30
541
Selim Coşkun, “Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı”, (Ed.Asım Balcı, Ahmet Nohutçu, N.K.Öztürk,
B.Çoşkun). Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2003, s.40
542
Çukurçayır, a.g.m., s.260
543
H.Tarık Şengül, “Yerel Yönetim Kuramları: Yönetimden Yönetişime”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi,
Cilt: 8, Sayı: 3, Temmuz 1979, s.12
544
E. Elif Yücetürk, “Yönetişim, Kavramı ve Katılımı Örgütlemede Bir Örnek: Bolu İl Kurultayı, Yerel
Yönetimler Sempozyumu Bildirileri, TODAİE Yayını, Ankara, 2000, s.227
105
yapı oluşmaktadır. Üyeler arasında sürdürülen etkileşim, amaçlar üzerinde anlaşılmasını ve
değişik araştırmalar yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca yönetişimde hiçbir güç egemen
değildir.545

Birleşmiş Milletlerin hazırladığı Ajanda 21’de yönetişim, hükümet etme ve


vatandaşların kendi işlerini yönetme yollarını ifade etmek için kullanılmıştır. TESEV
raporunda yönetişim, bir ülkede kaynaklar üzerinde kontrolü elinde bulunduran otoritenin bu
kaynakları ekonomik ve toplumsal gelişme için nasıl kullandığını belirleyen gelenekler ve
kurumsal yapı olarak nitelendiriyor.546

Birleşmiş milletler Kalkınma programı’nın Türkiye yönetişim programında “yönetişim,


bir ülkenin idaresinde tüm düzeylerde politik, ekonomik ve idari otoritenin kullanımıdır”
deniyor.547 Küresel yönetişim Beyanı komisyonunda ise yönetişim şu şekilde ifade ediliyor:
“Ortak meselelerin çözümünde kamu ve özel, bireyler ve kurumlar ile yöntemlerin pek
çoğunun toplamıdır”

TODAİE’nin Kamu yönetimi sözlüğü yönetişimi, “bir toplumsal-politik sistemdeki


ilgili bütün aktörlerin ortak çabalarıyla elde edilen sonuçların oluşturduğu yapı ya da düzen
“olarak ifade etmektedir yönetişimin amacını da, hem toplumsal sorunlarla hem de çağdaş
toplumların karmaşıklığını dinamiklerini ve çeşitliliğini yaratan olgularla baş edilebilmek
olarak değerlendirmektedir.548

Bu bağlamda yönetişin aslında küreselleşme sürecinin siyasal yanını düzene sokmak ve


biçimlendirmek amacıyla geliştirilen bir kavram olduğunu belirtmek gerekiyor.549 Bu açıdan
Kamu yönetimi bağlamında yönetişim kavramı en az altı değişik anlamda kullanılmaktadır:550
Minimal devlet olarak yönetişim, şirket yönetişimi, yeni kamu işletmeciliği olarak yönetişim,
iyi yönetişim, sosyo-sibernetik sistem olarak yönetişim, kendiliğinden organize ağlar olarak
yönetişim.

Yeni yönetim anlayışı olarak ifade edilen yönetişim kavramı devlet merkezli yönetim
yerine toplum merkezli ve yapabilir kılma stratejisini esas almaktadır. Yönetişim, kamu-özel ve
sivil toplum işbirliğinde yönetime katılmak anlamında ideolojik temelleri aynı ancak katılımı

545
Çukurçayır, Eşki, a.g.m., s.101
546
Ertuğrul Gündoğan, “Yönetişim” Yönetişim Siyaset ve Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 1, Yıl:1, Fatih
Üniversitesi Yönetişim Kulübü Yayını, İstanbul, Aralık 2002, s.4
547
Çukurçayır, Sipahi, a.g.m., s.106
548
TODAİE, Kamu Yönetimi Sözlüğü (Ed.Ömer Bozkurt, T.Ergun S.Sezen,) TODAİE Yayını, Ankara, 1998,
s.274
549
Çukurçayır, a.g.m., s.261
550
Coşkun, a.g.e., s.40
106
mekansal boyutlarına göre yerel, ulusal ve küresel alanda gerçekleşmektedir.551 Kooiman
yönetişimi, toplumsal siyasal ve yönetsel aktörlerin toplumlara yol göstermek, onları
yönlendirmek denetlemek ya da yönetmek için yapılmış amaçlı faaliyetler olarak
tanımlamaktadır. Metropol yönetişim Dünya konferansı ise yönetişim kavramının devlet
kurumları arasındaki ilişkileri kapsayan çeşitli fikirleri barındırdığını ve devlet kurumlarında
olsun sivil toplum örgütlerin de olsun her düzeydeki tüm ilgili kişilerin katılımını sağlayarak
aşağıdan yukarı karar alma sürecini ifade ettiğini belirterek yönetişimin katılımcı yönü
vurgulanmıştır.552

Yönetim kavramı genelde örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için başlıca planlama,


örgütleme, yöneltme ve denetim süreçleri yoluyla kaynakların eşgüdülenmesi biçiminde
tanımlanmaktadır.553 Yönetimin üç unsuru, bu topluluğun bulunması, bir biçimde meşruiyeti
oluşturulmuş bir siyasal gücün varlığı ve bu topluluğun birlikteliğini sürükleyen ortak bir
amacı bulunmasıdır.554 Kavramın geleneksel kullanımı ve sözlük anlamı yönetim-İdare ile eş
anlamlıdır. Ancak yönetişim mevcut kullanımıyla yönetim anlamında kullanılmamaktadır.555
İdare, binalarıyla, personeliye, sembolik anlamıyla, hem soyut hem de somut, sabit ve yekpare
bir varlığı içine bürokrasiyi de katarak anlatmakta, yönettiği kitle den ayrı, biraz da üstün bir
yapıyı göstermektedir. Yönetişim ise, temelde idarenin de yönetimin de aslı fonksiyonlarını
göz ardı etmeden, yönetilenleri de işin içine katarak karşılıklılığı ön plana olan bir yaklaşımı
temsil ediyor.556 Yani yönetişim yönetime katılma kavramına bir alternatif ortaya koyar.557 Bir
başka deyişle yönetişim hizmet verenle hizmet alanı, yönetenle yönetileni aynı anda sorumlu
kılan, her iki tarafa söz hakkı tanıyan, katılımı somut ölçütlerle mümkün kılan, sosyal ve
ekonomik yapıyı böyle bir anlayışla ele alan bir kavramdır.558
Bu görüşleri göre yönetim kavramı devlet merkezli yönetim yapısını betimlemekte,
yönetişim kavramı ise yönetim kelimesinden daha kapsamlı olup bir dizi aktörler, süreçler ve
merkezi yönetimin birincil olmaktan çıkıp diğer aktörlerle görece eşit olduğu bir durumu

551
Hamit Palabıyık, “Yönetimden Yönetisine, Yönetişim, Kentsel Yönetişim ve Uygulamaları İle Yönetişimde
Ölçülebilirlik Üzerine Açıklamalar”, (Der.M.Akif Çukurçayır, Ayşe Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi
Kitabevi, Konya, 2003, s.227
552
Korel Göymen, “Türk Yerel Yönetiminde Katılımcılığın Evremi: Merkeziyetçi Bir Devlette yönetişim
Dinamikleri, Amme İdaresi Dergisi, 32/4, TODAİE Yayını, Ankara, Aralık 1999, s.74
553
a.g.e., s.229
554
Zerrin, Toprak Karaman, “Yönetim Stratejilerindeki Gelişmeler”, Türk İdare Dergisi, Yıl: 72, Sayı: 426,
Ankara, Mart 2000, s.38
555
Coşkun, a.g.m., s.40
556
Gündoğan, a.g.m., s.3
557
Atilla Göktürk, Sultan Kavili, “Yerel Günden 21 ve Katılım…!” Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildirileri,
TODAİE Yayını, Ankara, Kasım 2000, s.239
558
Gündoğan, a.g.m, s.3
107
tanımlamaktadır.559 Hiyerarşide üst kademede alanın tek yönlü kararlarıyla yönetilme yerine,
atanan çok sayıda aktörün kendi aralarında uyumlu ve koordinasyonuyla sağlanacaktır. Pasif
bireylerden oluşan bir toplum yerine, aktif ve katılımcı kapasitesine sahip bireylerden oluşan
bir toplum kabulüne geçildiğinde devlete düşen rol onlara servis üretmekten çok toplumdaki
bireyleri güçlendirmek yetkilendirmek ve yapabilir kılmak olacaktır.560 Sonuçta etkin bir kamu
yönetimi için merkezi yönetim, yerel yönetim veya diğer kamu kurumları faaliyetlerini
yaparken adalet, şeffaf, dürüstlük ve fayda-maliyet ilkelerine riayet etmeli, iyi yönetişimi
sağlamalıdır.561

Yönetişim kavramı ile bin süreç kastedilmekte yani çoklu aktörlerin yer aldığı ve
hiyerarşilerin yerine karşılıklı etkileşimin belirlediği bir yönetim süreci kastedilmektedir.
Devletin bu süreçteki işlevi ise büyük ölçüde düzenleyicilik ve çoklu aktörlerin birbirlerini
bastırmadan iletişimde olabilmelerinin şartlarını hazırlamaktır.562 Esas olarak kavram
“yönetim”le çakışan, bir tür yönlendirme, rehberlik ve yönetme tarzı ya da eylemidir. Buna
göre yönetişim (governance) yönetme tarzı ve biçimleri, yönetim (government) yönetmekle
yükümlü kurum ve kuruluşlar, yönetmek governing) yönetmekle yükümlü kurum ve
kuruluşlar, yönetme (govarning) ise yönetme eyleminin kendisidir.563

2.7.4.6.6 YÖNETİŞİMİN GELİŞİMİ

Terim ilk olarak Dünya Bankası tarafından 1989 yılında Afrika üzerine hazırlanan bir
raporda yaşanan kalkınma sorunlarının nedeninin “governance krizi” olarak belirlenmesinde
kullanılmıştır.564

Dünya Bankası, yönetişim kavramını demokratik süreç ve kurumlarla tanımlamaktadır.


Buna göre yönetimin temel varsayımı politik olan her şeye ve yönetme özgürce duyulan
güvensizliğe dayanmaktadır. Governance kurumlar, kurullar, işlemler ve süreçler olarak
anlaşılan devlet yönetimiyle eklenmemiştir. Buna göre governance ya da yönetişim ile
siyasetin karmaşık ve türbülansı, dünyası dışında devletin işlevleri ile ilintisiz, bağımsız ya da
otonom bir yönetsel kapasite oluşturulacaktır.565

559
Coşkun, a.g.m., s.40
560
Tekeli, a.g.e., s.250
561
Namık Kemal Öztürk “Bürokratik Devletten Etkin Yönetime Geçiş: İyi Yönetişim” Türk İdare Dergisi, yıl:
74, Sayı: 437, Ankara, 2002, s.34
562
Şengül, a.g.m., s.12
563
Güzelsarı, a.g.m., s.18
564
Birgül Ayman Güler,” yönetişim, Tüm İktidar Sermayeye, Praksis Dergisi, 9. Ankara, Kıs-Bahar 2003, s.102)
565
Yücetürk, a.g.m., s.226
108
Dünya Bankası büyüme ve kalkınma söylemine iyi yönetim söylemini ekleyerek
gelişmekte olan ülkelerle yeni bir ilişki türü geliştirmiştir. Dünya Bankası’nın bu yaklaşımı
“siyasal iktisat” ya da küreselleşme sürecinin bir gereği olarak yapısal uyarlanma politikaları
ile tanımlanırken, gelişmekte olan ülkelerin siyasal-yönetsel yapılarının da ekonomik yardımlar
çerçevesin de Dünya Bankası’nın etki alanına girmiştir. Good Governance (iyi yönetişim) “iyi
yönetme ya da doğru ve açık yönetim olarak” anlamlandırılmıştır.566

Dünya Bankası Afrika için devlet ya da kamu yönetiminden değil, bir iyi yönetim (good
governance) gerekliliğinden söz etmektedir. Bu iyi yönetimin kuvvetler ayrılığı yargı
bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü gibi ilkeler üzerine oturtulmaktadır. Dünya Bankası yönetim
kavramını ileri bir siyasal sistemin normları üzerine oturtmakla beraber farklı bir
anlamlandırmayı gündeme getirmiştir. Afrika ülkelerinin kalkınması ve yönetimi devleti ya da
kamu yönetimini aşan bir fenomen olarak düşünülmektedir.567

İyi yönetişim kavramı Clinton ve Al Gore tarafından ilk kez 1992 seçim kampanyasında
gündeme gelmiştir. Yönetişim kavramı Birleşmiş milletler belgelerinde “bir ülkenin her
düzeydeki işlerinin yönetiminde iktisadi, siyasi ve idari otoritenin kullanımı şeklinde
kullanılmıştır.568 İyi yönetişimin unsurları şu şekilde sıralanabilir.569 Meşruiyet, hesap
verebilirlik, etkin yönetim, bilginin kullanılabilirliği, yönetim katmanları arasında uyum.

Dünya Bankası’nın bu kullanımından sonra değişik ulusal ve uluslar arası kuruluşlar iyi
yönetişim kavramını adapte edip uygulama yoluna gitmişlerdir. Örnek olarak, uluslar arası
gelişme için Avustralya kurumu iyi yönetişimi bir ülkenin sosyo-ekonomik kaynaklarının
açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda etkili bir şekilde
yönetilmesi olarak tanımlamaktadır. İyi yönetişim kavramları bazı ortak ilkeleri içermektedir.
Bu ilkeler, sivil toplumun ekonomik ve sosyal hayata katılımı, hukuk devleti, basın ve ifade
özgürlüğü, yönetimde açıklık ve şeffaflık, hesap verebilirlik vb. gibi ilkelerdir.570 Yönetişimin
aktörler bazındaki üç boyutu devlet, özel sektör ve sivil toplumdur. Her birinin kendine özgü
rolleri vardır. İyi yönetimin özellikleri, katılım, hukuk devleti, olabildiğince şeffaflık,
duyarlılık, adil yetki ve sorumluluk paylaşımı, etkinlik ve verimlilik, sorumluluk ve stratejik
vizyon olarak sıralanabilir.571

566
Çukurçayır, a.g.m., s.261
567
Gencay Şaylan, “Kamu Yönetimi, Disiplininde Bunalım ve Yeni Açılımlar Üzerine Düşünceler”, Amme
İdaresi Dergisi, 32/2, TODAİE Yayını, Ankara, Haziran 2000, s.20
568
Senay Hökelek, “Katılımcı Yönetim ile yeni Arayışlar, Ankara’da Kentleşme ve Yerel Yönetimler
sempozyumu Bildirileri, TMMOB Yayını, Ankara, 2001, s.206
569
Palabıyık, a.g.m., s.233-236
570
Coşkun, a.g.m., s.43
571
Gündoğan, a.g.m., s.5
109
Hem yönetişim de hem de iyi yönetişim de sivil topluma verilen önem
değerlendirilmelidir. Teorik ve pratik olarak sivil toplum siyasi, ekonomik ve kültürel
boyutuyla, toplum hayatımıza kazandırıldığı ölçüde, hızlı devlet ve güçlü toplum dengesi
sağlanarak başta devlet olmak üzere ülkedeki bütün toplumsal katmanlar ve gruplar
üzerlerindeki yavaşlığı ve hantallığı atarak, daha üretken ve verimli bir toplumsal atmosfer
yaratılmış olacaktır. Günümüzün devleti birçok konuda sadece kural koyan ve kurallara
uyulmasını sağlayan bir mekanizma olmak durumundadır.572

Dünya Bankası raporlarına göre yönetişimin gelişimini üç evre de incelemek


mümkündür. Birinci evre, Afrika ülkelerindeki krizin yönetişim krizi olduğunu ortaya koyan
1989 raporu ki bu raporda iyi yönetişim ve minimal devlet vurgusu ön plana çıkar. İkinci evre,
1994 yönetişim Raporu’dur. Bu raporda ise yönetişimin yeşermesi ve canlanması için sivil
toplunun gelişmesi gerektiği vurgulanır. Üçüncü evre ise 1997 raporunda devletin yeniden
güçlendirilmesi vurgusu ile yönetişim bir kez daha raporda revize edilmiştir.573 1980’lerin
başlarındaki borç krizinden beri gelişmekte olan ülkelere yapısal uyum programının bir parçası
olan “yapısal reform”ların bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiği söylenmektedir. Bu
reformların geciktirilmesi ya da gerçekleştirilmesinde isteksiz davranılması durumunda ise
büyük bir tehdit devreye girmektedir. Dünya Bankası ve IMF’nin vereceği borçların
kesilmesi.574 Banka’nın yönetişim kavramını geliştirmesi ve iyi yönetişim biçiminde formüle
etmesinin temelinde yapısal uyum programının başarıyla gerçekleşmesi için gerekli kurumsal
yapılar üzerinde odaklanmaya başlamasının etkisi vardır. Kurumlaşmaya yönelik çerçevenin
belirlenmesi ve bu çerçevenin gerçekleştirilmesinin gelişmekte olan ülkelere borç vermenin
gerekli şartı olarak sunulması, Banka’nın bu ülkelerdeki etki alanının gittikçe arttığı bir
döneme denk düşmektedir.575

Dünya Bankası kredi açacağı zaman bazı koşullar ileri sürmektedir. Borç alan bu
koşulları kabul ettiği taktirde kredi açılmakta Banka koşulların yerine getirilip getirilmediğini
izlemekte koşullar yerine getirilmemişse, krediyi kesebilmektedir. Örneğin 1983 yılında
imzalanan Dördüncü Yapısal Uyum Kredisi’nin koşullarından birisi 1984 yılı Kalkınma
Programı hedef ve stratejileri’nin anlaşma uygun hazırlanmasıdır.576 Dünya Bankası son onbeş
yıldan beri “yapısal uyarlama kredileri” adı altında politika üreten krediler sistemine

572
Feyzullah Eroğlu, “Toplam Kalite Yönetimi Bağlamında Toplum-Devlet İlişkisi ve Sivil Toplum” Kamu
yönetiminde Kalite I.Ulusal Kongresi Bildirileri-2, TODAİE Yayını, Yayın No: 289, Ankara, 1999, s.319
573
Bayramoğlu, a.g.e., s.89
574
Filiz Çulha Zabcı, “Dünya Bankası’nın Küresel Pazar için Yeni Stratejisi” A.Ü.SBF Dergisi, 57/3, Temmuz /
Eylül 2002 s.152
575
Zabcı, a.g.m., s.159-160
576
Birgül Ayman Güler, “Kamu yönetimi ve Dünya Bankası” Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 28, sayı: 3, Eylül
1995, s.20
110
geçmesinde ilgi alanını belirleyen tek tek faaliyetler yerine bir ülkenin iktisadi, toplumsal ve
yönetsel yapı ve dengeleri değiştirmeye ve yeniden yapılandırmaya yönelmesidir.577

Bu bağlamda ABD ve kuruluşları dünyanın diğer ülkelerine model olma anlayışı


çerçevesinde578 yapısal uyarlama politikaları çerçevesinde yönetişim örnekliği yapmaktadır.

Yönetişimin ikinci evresi olan DB’nin 1934’te hazırlamış olduğu “yönetişim


raporu”nda yönetişim “bir ülkenin iktisadi ve toplumsal kaynaklarının kalkınma amacına
yönelik olarak yönetilmesinde iktidarın uygulanma tarzı”dır denilmektedir. Kuruluş anlaşması
gereği üyesi olan ülkelerin sayısı şişlerine karışması yasaklanmış olan DB, yönetim kavramının
bu tanımının yetki alanına uygun olduğunu ileri sürmektedir. Banka yönetişimde vurguyu
devletin siyasal ile ilişkileri yapmaktadır. Yetkili ve etkili bir devlet piyasanın güvence altına
alınabilmesi için gerekli görülmektedir ve sivil topluma vurgu yapılmaktadır. Yani yönetimin
sağlam temeller üzerine oturabilmesi için devletin piyasa dostu etkili bir devlet olması
gerekmektedir.579

Yönetişimin üçüncü evresi 1997 DB raporunda devletin rolü yeniden tanımlanarak


küresel ekonominin gereklerine cevap verebilecek, teknolojik değişimlere hızla uyum
sağlayabilecek daha etkin ve güçlendirilmiş devlet hedeflenir.580 1997 raporunda DB’nin
yönetişim programı iki hat üzerinde gelişmektedir. Bunlardan birincisi sermayenin uzun
dönemli çıkarlarını korumaya yönelik yasal ve siyasal düzenlemelerin yerine getirilmesi, bu
düzenlemeler sayesinde piyasa ekonomisine uygun piyasa demokrasisi modeli yaratma
girişimi, ikincisi ise yoksulun ve çevrenin korunması konuları etrafında sivil toplum unsurlarını
devreye sokarak yapısal uyum programlarının sosyal risklerinin azaltılması, bu programa bir
siyasal meşruluk zemininin sağlanmasıdır.581

577
a.g.m., s.19
578
N.Kemal Öztürk, “21.Yüzyılda Yönetim ve Yönetici” Türk İdare Dergisi Yıl: 64, Sayı: 397, Ankara, 1992 s.
8
579
Bayramoğlu, a.g.m., s.90-91
580
a.g.m., s.92
581
Zabcı, a.g.m., s.161-162
111
2.7.4.6.7 YÖNETİŞİMİN BOYUTLARI VE UYGULAMALAR

Yönetişimi kamu, özel ve sivil toplum işbirliğinde yönetime katılmak anlamında ve


ideolojik temelleri aynı ancak mekansal farklılıklara göre katılımın boyutlarında oraya
çıkabilecek değişiklikler dikkate alınarak mekan ölçeğine göre uluslar-üstü, ulusal ve yerel
ölçek olmak üzere üç kısımda incelemek mümkündür.582

2.7.4.6.7.1 Küresel Yönetişim

Bu modelde, belirlenen hedeflere ulaşılmasında, uzlaşmacı bir ortamın yaratılmasında,


Yeni Dünya Düzeni altında ve Neo-Liberal politikalar çerçevesinde ulusal aktörler kadar
uluslar arası aktörlerin de katılımının olması söz konusudur.583 “Oluşan yeni politik sistem,
ulusal hükümetlerin yanı sıra, uluslararası örgütleri, hükümetlere bağlı, bürokratik birimleri,
ulus-altı düzeydeki hükümet birimlerini ve uluslar-ötesi şirketlerden bireylere dek sosyal ve
sınıfsal güçler kadar ulus-ötesi baskı gruplarını ve örgütü çıkar gruplarını kapsar hale
gelmiştir.”584

Yeni Dünya Düzeninde IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret örgütü gibi uluslar arası
ekonomik örgütler, AB, NAFTA gibi ulus-üstü ekonomik bloklar ulus-devlet karşısında
güçlenen yerel yönetimler ve ulusal sınırlara bağımlı olmadan hareket edebilen küresel şirketler
ile ulus-aşırı sivil toplum örgütleri yeni dünya düzeninin aktörleri sıfatıyla birer küresel güç
olarak ortaya çıkmışlardır.585

Küreselleşmeyle beraber 1990’lı yıllarda serbest piyasa mekanizmaları bir yandan,


gelişmiş ülkelere zenginlik ve refah getirirken öte yandan gelişmekte olan ülkelere fakirlik,
sefalet ve eşitsizlik getirmektedir.586 Küreselleşmeyle birlikte şüpheler ve korkuları artarken,
kuzey ve güney ülkeleri arasındaki fark marjinalleşmeyi arttırmaktadır. Küreselleşmeyle
beraber gelen sorunlar küresel yönetim anlayışı çerçevesinde küresel otoriteler tarafından
yapılabileceğidir. Küresel yönetim öncelikle ortaya çıkan yeni aktörleri içine almak zorundadır.
Bununla birlikte küresel yönetim katılım temeline de dayanmalıdır. Ancak bu katılım sadece
bilinen aktörleriyle değil yerel yönetimler, alt gruplar marjinal gruplar, daha çok direkt
katılımın sağlandığı gönüllü organizasyonlar ve sivil toplum örgütlerini de kapsamalıdır.
Küresel yönetim anlayışı çerçevesinde bir çok faaliyet gerçekleştirilebilir. Küresel sermayenin

582
Toprak Karaman, a.g.m., s.42
583
a.g.m., s.43
584
Parlak, a.g.m., s.363
585
a.g.m., s.363
586
Çukurçayır, Sipahi, a.g.m., s.106
112
aşırı hareketliliğine karşın bu izleyebilecek bilgi ikisinin sağlanması ve gerekli teknolojik
yatırımların yapılması ve bu amaçla 3.dünya ülkelerine yönelik yardımlar sağlanması,
teknolojik gelişmelere paralel olarak artan çevre kirliliğini önlemek için gerekli hukuksal
düzenlemelerin yanı sıra gerekli yapılması duyarlılıkların ve etik değerlerin oluşturulması ve
yaygınlaştırılması gibi.587
Küresel yönetişim çerçevesinde yapılan uygulamaları şu şekilde belirtebiliriz.588 1992
Rio de Janeiro Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Yeryüzü Zirvesi, 1993 Viyana 2.Dünya
İnsan Hakları Konferansı, 1994 Kahire 3.Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı, 1985
Kopenhag Dünya Sosyal Kalkınma Zirvesi, 1995 Pekin 4.Dünya Kadınlar Konferansı 1996
İstanbul 2.Dünya Barınma ve yerleşim sorunları Konferansı (Habitat II), 1996 Roma Dünya
Beslenme Sorunları Zirvesi.
1992 Rio Konferansı’nı çevresel sorunların masaya yatırıldığı ilk toplantı olan 1972
Stocholm Konferansından ayıran en belirgin özellik Rio’da Stocholm’un aksine sivil toplumun
geniş düzeyde katılımının sağlanmış olmasıdır. Stocholm konferansı sadece hükümet ve devlet
düzeyinde gerçekleşirken, Rio konferansı’nda devletin yanı sıra iş dünyası temsilcilerinden
sivil toplum kuruluşlara, bilim dünyasından basın mensuplarına kadar onbinlerce katılıma yer
almıştır. Rio Konferansında 108’i devlet ve hükümet başkanı olmak üzere 179 ülke katılım
sağlamıştır.589

2.7.4.6.7.2 . Ulusal Yönetişim

Liberalizm, iletişim ve çevre ideolojisinin tartışma alanına getirdiği küreselleşe


sürecindeki yapılanmalarda ulus-devletlerin karşısına giderek önem kazanan yerel dinamikler
yer almaktadır. Bu tartışmalarda ekonomik ilişkilerin paralel olarak özellikle de metropol
kentlerin diğer kentlerle olan ilişkilerinde nasıl bir eklemlenme olacağı konusunda
odaklanmaktadır. İkinci olarak siyaset ve kültürel boyutlarıyla küreselleşme sürecinde
yerelliklerin yerel demokrasinin güçlendirilmesi, sivil toplum örgütlerinin ön plana çıkarılması
tartışılmaktadır. Küreselleşmeyle beraber ulus-devletin sonunun geldiğinde dair görüşler ya da
senaryolar gerektirilmekle birlikte ulus-devlet sorgulanmakta, kamu, özel ve sivil işbirliği öne
çıkarılmakta ve ulus-devlet hala başat aktör olmaktadır.590

587
Şenol Baştürk, Bir Olgu Olarak Küreselleşme Sorunlar ve Bir Çözüm Önerisi; Küresel Yönetişim,
http://www.isguc.org/senol1.htm, s.7-8, (04.04.2002)
588
Nuran Talu, “Parlamenterlerin Habitat II deki Rolü”, Yeni Türkiye, Yıl: 2. Sayı: 8, Mart-Nisan 1996, s.19.
589
Kayhan Kavas, Sibel Sezer, “Johannesburg Dünya Südürülebilir Kalkınma Zirvesi’nin Ardından” Türk İdare
Dergisi, Yıl: 74, Sayı: 437, Ankara, Aralık 2002, s.2
590
Toprak Karaman, agm, s.43
113
2.7.4.6.7.3. Yerel Yönetişim

Küreleşme süreci ile özdeşleştirilen demokratikleşme, ülkelerin dünya ile


bütünleşmeleri için toplumsal yasanın piyasa mekanizmalarının emrine verilmesinin önünün
açılmasını şart koşmakta ve kurgusunu bu yönde geliştirmektedir. Bu anlamıyla
demokratikleşmenin araçları, devletin küçültülmesi ve yerelleştirme olmaktadır.
Küreselleştirmeye koşut olarak yerelleşme kavramı yeni bir anlam kazanmış yoğun
özelleştirme politikaları ile devletin küçültülmesi çerçevesinde öne çıkarılması gereken bir
unsur olarak görülmeye başlanmıştır. 1970’lerden sonra bu yeni anlamıyla gündemde yer
tutmaya başlayan yerelleşeme kavramı 1992’de Rio’da yapılan BM çevre ve kalkınma
konferansında karara bağlanan gündem 21 ile yerel işlerin halkın katılımıyla ulusal düzeyde bir
hedef haline dönüştürülmüştür.591

2.7.4.6.8.E-DEVLET NEDİR?

E-Devlet yönetimde bilişim teknolojilerinin stratejik kullanımı sayesinde ,bilgi


toplumunun ihtiyaçlarına cevap verebilecek ,vatandaşı ve kurumları ile elektronik ortamda
iletişimde bulunarak verimliliği ,şeffaflığı ve kalkınmayı sağlayacak bir yapılanma
modelidir.592Varlığını bilişim teknolojilerinin gelişimine borçlu olan ve bu sayede ayakta duran
bir kamu yönetim mekanizması ,bileşimindeki unsurlara bağlı olarak elektronik devlet ya da e-
devlet kavramıyla ifade edilmektedir593.E-Devlet ,temel olarak kamu bilgi ve hizmetlerine
erişimin ve bu bilgi ve hizmeiği ile tlerin dağıtımının bilgi ve iletişim teknolojileri ve internet
yoluyla yapılması olarak tanımlanır.Söz konusu bilgi ve hizmetlerin akış yönü kamu
kurumundan vatandaşa olduğu kadar ,kamu kurumları arasında ,kamu kurumundan özel sektör
kurumlarına veya sivil toplum örgütlerine veya vatandaştan vatandaşa olabilir.594 Bilgi ve
iletişim teknolojileri söz konusu alındığında devletin genellikle altyapı sağlamak olarak

591
Göktürk, Kavili, agm., s.238
592
N.Hüseyin Kuran,Devlet Babadan E-Devlete Türkiye İçin E-Devlet Modeli Analiz Ve Model
Önerisi.İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,İstanbul,2005,S.12
593
Aktel,a.g.e.,s.103
594
Mete Yıldız ,’’Yerel Yönetimlerde İnternet Uygulamaları Ve E-Devlet’’Avrupa Birliği İle Bütünleşme
Sürecinde Yerel Yönetimler ,(Der.Bekir Parlak,Hüseyin Özgür)Alfa,İstanbul,2002,S.238

114
belirlenen görevi maliyet indirimi ve verimlilik artışıyla kaliteli bir hizmet sağlanmasına doğru
evrilmiştir.E-Devlet uygulamalarındaki hızlı yaygınlaşmanın öncelikli nedeni ,kamu
yönetimlerinin hantallaşmış,karmaşık,etkisiz ve verimsiz bir yapı sunması ,bu nitelikleriyle
kendisini finanse eden yurttaşların gözünde bir meşruiyet krizi yaşamaya başlamış
olmasıdır.Kamu yönetiminde bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanılması ,yönetim
açısından küçük bir maliyet ve yurttaşlara yönelik daha kaliteli hizmet ve sürdürülebilir bir
kaynak yönetimi sağlarken ,yurttaşlar açısından da daha az yurttaşlık maliyeti
(zaman,emek,para),daha yüksek memnuniyet,daha etkin katılım ve daha fazla güven anlamına
gelmektedir.595

Uçkan Geleneksel Devlet ile E-Devlet aşağıdaki tabloda belirtmektedir.596

GELENEKSEL DEVLET E-DEVLET

• Pasif Yurttaş Aktif Müşteri Yurttaş

• Kağıt Temelli İletişim Elektronik İletişim

• Dikey/Hiyerarşik Yapılanma Yatay/Koordineli Ağ Yapısı

• Yönetimin Veri Yüklemesi Yurttaşın Veri Yüklemesi

• Eleman Yanıtı Çağrı Merkezi

• Eleman Yardımı Kendi Kendine Yardım/Uzman Yardımı

• Nakit Akışı/Çek EFT

• Tek Tip Hizmet Farklılaştırılmış Hizmet

• Kesintili Hizmet Sürekli Hizmet

• Yüksek Hizmet Maliyetleri Düşük Hizmet Maliyetleri

• Verimsiz Büyüme Verimlilik Yönetimi

• Tek Yönlü İletişim Etkileşim

• Uyruk İlişkisi Katılım İlişkisi

• Kapalı Devlet Açık Devlet

Birleşmiş milletlerin 2001 yılında yapmış olduğu bir araştırmaya göre 169 ülkeden
%89’u internet ve bilişim teknolojilerini kullanarak kamu hizmetlerini internet ve web üzerinde
hızla kendilerini göstermelerine rağmen birçok ülkenin e-devlet uygulamalarının bilgi verme
düzeyinden pek fazla ileriye gitmediği görülmektedir.Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi sadece
595
Uçkan,a.g.e.s.46
596
a.g.e.s.47
115
17 ülke vatandaşlarına elektronik ortamda işlem yapma olanağı vermektedir.Diğer bir detay ise
e-devlet uygulamalarının İngilizciye kaydığıdır.Dünyadaki e-devlet uygulamalarının %72 si
İngilizce içerik sunarken % 28’lik kısmı İngilizce dışındaki dilelerde kullanılmaktadır.597

Tablo 3: BM’ye üye ülkelerin web profili

Birleşmiş Milletler Üye Devletleri Ülke Sayısı %Yüzdesi

Devlete ait bir web sitesinin varlığı 169 89


Tüm devlet kurumlarının web sitelerinin varlığı 84 44
Tek bir devlet ana kapısının varlığı 36 19
Devlet işlerini elektronik ortamda verebilme 17 9
Toplam 190

2.7.4.6.9 E-DEVLETİN AMACI

E-Devlet ,kamu yönetiminde etkinlik ve verimliliğin sağlanması ,bilgi düzeyi daha yüksek
vatandaşlar oluşturması,hizmet kolaylığı , işletme-endüstri –devlet etkileşiminin
geliştirilmesi,maliyet tasarrufu ,üretkenlik ve gelir artışı, devlet kademelerinde rüşvet ve
yolsuzlukla mücadele , daha fazla şeffaflık ve kamu birimlerine ulaşmada kolaylık ve rahatlık
gibi birçok fayda yaratmaktadır.Bu faydaların gerçekleştirilebilmesi ise devlet işlerinde
Basitleştirme ,Standartlaşma, Erişim ,Hız,Gizlilik ,Güven ,Etkinlik ,Kaynak Temini ,Ağ Yapısı
vb. bir dizi faaliyetin oluşturulabilmesiyle mümkündür.(Murat Erdal, ‘ Elektronik Bilgi
Çağında Kamu Yönetimi ve Bir Yerel Yönetim Uygulaması , İstanbul Büyükşehir Belediyesi
,I.Ulusal Bilgi ,Ekonomi ve Yönetim Kongresi, İzmit , 2002,S.108)

Devletin ağır ve hantal görüntüsü gidecek,devlet modern,genç,dinamik ve atak bir yapıya


kavuşacaktır.

E-Devletin Amaçlarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. (Kuran,a.g.e ,S.12-17)


• Yeni çağ ile birlikte ticaretin değişmesi ve sanal ortamda hızlı bir şekilde hareket
edebilme yeteneğinin kazanılması
• Devlet,kamu,özel sektör ve bireylerin değişen ekonomiye ayak uydurmasının
sağlanması
• İstenilen yer ve zamanda devletin sağladığı hizmetlere farklı kanallardan daha kolay
erişim imkanının sağlanması
597
kuran,a.g.e,S.30-31
116
• Vatandaşına daha etkin ulaşan devlet insanlara daha güvenli ve emin bir yaşam biçimi
sağlayabilecektir.
• Bireylerin devletle ilgili yapısal ve güncel bilgilere erişmesi kolaylaşacaktır.Böylelikle
vatandaşlar,gündemden ve sayesinde fikirlerini özgürce beyan etme fırsatı
bulacaklardır.Yani e-devlet bir anlamda elektronik ortam üzerinde fikir alışverişi
sağlayarak daha katılımcı bir demokratik ortam yaratacaktır.
• Devlet ve vatandaş arasında coğrafi kısıtlamalar yüzünden sağlanamayan iletişim ve
etkileşim farklı kanallar üzerinde son derece etkili bir biçimde kurulabilecektir.
• Uygulanacak e-devlet modeli sonucunda konuda şeffaflığın ve güvenirliğin çok daha
üst seviyelerde tesisi sağlanacak ve bunu sonucunda da devlet içersinde rüşvet ve diğer
yolsuzlukların oluşma riski azalacaktır.
• E-Devlet sayesinde sağlık,eğitim,altyapı gibi temel hizmetlerin ülkenin her yerine eşit
bir şekilde ve daha kolay ulaştırılması mümkün olacaktır.
• Birçok kanaldan daha ucuz ve daha etkili hizmet sunumun yapılabilmesi
• Bürokrasinin azalması
• Vergi alan devletten vatandaşına kaliteli hizmet veren devlete geçiş
• Merkezi devlet anlayışı terk edilerek ,vatandaş odaklı bir yapılanma
• Sabah 8 Akşam 5 olarak bilinen kamu çalışma anlayışı değiştirilerek 7/24 çalışan e-
memurların yetiştirilmesi

2.7.4.7 BİLGİ TOPLUMUNUN EKONOMİK YAPISI

Enformasyon toplumu kapitalist ve sanayi üretimiyle gelen merkezileşmenin


yayılımcılığının, standartlaşmasının eş zamanlı yığınsal üretimin ve sömürünün sona ermesine
tanıklık edecektir. Sanayi anlayışının egemen olduğu bir yapıya doğru değişim yaşayacaktır.598
Yeni ekonomide bilgi başlı başına bir üretim faktörü gibi işlev görmektedir. Görsel, yazılı,
işitsel medyanın ve internet teknolojisinin hızlı gelişimi, yeni ürün, yeni mal, yeni piyasa
oluşturmada büyük kolaylıklar getirmiştir. yeni teknolojiler bilgi ve ile tüm maliyetlerini büyük
ölçüde düşürmüştür. Hızlı haberleşme ve iletişim uluslar arası piyasaların birbirine olan
duyarlılığını ve esnekliğini arttırmıştır. Bizatihi bilginin kendisi üretilen alınıp satılan bir
ekonomik faaliyete dönüşmüştür.599 Sanayi sonrası ekonomi ulusal bir ekonomi olmakta çok
uluslar arası bir ekonomidir. Sanayi toplumunda üretim ve istihdam bakımından ekonomide
önemli bir paya sahiptir. Bilgi toplumunda sanayi sektörünün ekonomideki payı azalmakta

598
Adıgüzel, age, s.45
599
Ömer Demir, Küresel Rekabette Etkin Devlet, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003, s.72-73
117
hizmet sektörünün payı artmaktadır. Beşeri sermaye de bilgi toplumunun temel ekonomik
kaynağı haline gelmiştir.600Başka bir ifadeyle,bilişim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte
,sanayi ekonomisi yerini bilgi ekonomisine bırakırken ,ekonominin üçlü saç ayağı olarak
nitelendirdiğimiz üretim,tüketim,dağıtım ilişkileri ve ekonomik yapının tümü,bilgi temeli
üzerine yeniden yapılanmış ve bilgi rekabetin temel faktörü durumuna gelmiştir.601

2.7.4.8.BİLGİ TOPLUMUNUN SİYASAL YAPISI


Klasik temsili demokratik mekanizmalar yerini katılımcı, sivil toplum, gönüllü
kuruluşlar ve kamusal kurumların, işbirliğine hatta ortaklığına dayanan yeni yapısal
dinamiklere bırakmıştır. Bu bağlamda bilgi iletişim teknolojileri ve yeni tekno-ekonomik
paradigmanın kamu yönetiminde ne devlete etkileri e-devlet ve yönetişim olarak belirlenmekte
ve bu dönüşümün yüzyıllık kamu yönetimi/siyaset bilimi ve demokrasi/bürokrasi ayrımını
nasıl silikleştirdiği tartışılmaktadır.602 Bilgi toplumunun politik sistemi ortadan kalkacaktır.
Sanayi toplumundaki temsili hükümet sistemi ortan kalkacaktır. Sanayi toplumlarında
sermayenin mülkiyeti ve kontrolü önemliyken bilgi toplumlarında bilginin kontrolü ve
sahipliği önemli olacaktır.603 Enformasyon toplumunda karar verme mekanizmasının
merkezleştirmekten uzak bir niteliği olacaktır. Enformasyon toplumu böylece tüm yurttaşların
daha fazla oranda bilgiye sahip olmasını ve daha fazla katılımını öngörür.604 Bu bağlamda bilgi
toplumu merkeziyetçilikten adem-ı merkeziyetçiliğe temsili demokrasiden katılımcı
demokrasiye geçmektedir.
Sanayi toplumunda sosyal sistem çekirdek aile iken bilgi toplumunda bireyin merkezi
kanuna yerleştiği değişik aile tipleri alacaktır. Bilgi toplumunda sosyal değerler değişime
uğramakta, bilgi toplumunda yalnızca iş görenlerin nitelikleri değil, çalışan nüfusun
çoğunluğunu oluşturan yarı vasıflı iş görenlerin yerini teknik ve profesyonel iş gören sınıfı
almıştır. Drucker bu yeni sınıfta “bilgi işçisi” adını vermektedir.605

2.7.4.9 BİLGİ TOPLUMUNUN KÜLTÜREL YAPISI


Toplumsal değişimler endüstri sonrası toplum ve bilgi toplumu kavramıyla ifade
edilirken, kültürdeki değişiklikler postmodern kavramıyla açıklanmaktadır. Bu anlamda
postmodern dönüşüm daha çok zihinsel ve düşünsel olgulara vurgu yapmakta ve toplumun
600
Dura, Atik, age, s.40
601
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl-gos-php 24.09.2006
602
Nohutçu, agm, s.1
603
Dura, Atik, age, s.55
604
Adıgüzel, age, s.46
605
Ersin Barutçu, Ayten Akatay, “Bilgi Toplumu ve Transformasyonel Liderlik” S.Ü Sosyal Bilimler Meslek
Yüksek Okulu Dergisi, Sayı: 4, Konya, 2000, s.191
118
temelinde bir kırılma olduğuna işaret etmektedir.606 Postmodernizm sözcüğü genellikle çağdaş
kültürün bir biçimine göndermede bulunur, buna karşılık postmodernlik terimi özgül bir
tarihsel dönemi çağrıştırır. Postmodernlik klasik hakikat, akıl, kimlik ve nesnellik
nosyonlarından evrensel ilerleme yada kurtuluş fikrinden bilimsel açıklamanın
başvurulabileceği tekil çerçeveler, büyük anlatılar ya da nihal zeminlerden kuşku duyan bir
düşünce biçimidir. Postmodernlik Aydınlanma’nın bu normlarına karşı dünyanın olumsal,
temelsiz, çeşitli, iktidarsız, belirlenmemiş nitelikte ve bir dizi dağınık kültürlerden ya da
yorumlardan ibaret olduğunu belirtir, bu da hakikat, tarih ve normların nesnelliği, doğanın
verili oluşu ve kimliklerin tutarlılığı hakkında belli ölçüde bir kuşkuculuğu besler.607
Postmodernizm, bir çağ değişikliği yer alan değişimi yüksek kültür ile popüler kültür arasında
sınırların yanı sıra sanat ile günlük yaşam arasındaki sınırları da bulanıklaştıran derinlikten
yoksun, merkezsiz, temelsiz özdüşünümsel, oyuncul, türevsel, eklektik, çoğulcu bir sanatta az
ya da çok yansıtan bir kültürel üsluptur.608 Postmodernistler toplumsal hayatın en iyi “karşıtı
olmayan bir dünya” olarak anlaşılabileceğini öne sürerler.609
Postmodernizm genel olarak modernizmin, modernizmin temel kavramlarından biri
olan rasyonelliğin ve bilimsel temsil felsefesinin yadsınması olarak düşünülebilmektedir.610

606
Al, age, s.67
607
Terry Eagleton, Postmodernizmin Yanılsamaları, (Çev: Mehmet Küçük), Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1999,
s.9
608
Eagleton, age, s.10
609
Murphy, age, s.41
610
Gencay Şaylan, Postmodernizm, İmge Kitabevi, Ankara, 1999, s.21
119
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KENTSEL SİSTEMİN

DÖNÜŞÜMÜNE ETKİLERİ

3.1 KENT NEDİR ?

İçinde bulunulan 21. yy’da hiçbir dönemde görülmemiş hızda toplumsal ,ekonomik
, siyasal düzlemler başta olmak üzere hayatın tüm alanlarında değişimlere tanık olunmaktadır;
sanayi toplumundan bilgi toplumuna ,moderniteden post moderniteye , fordist üretimden
postfordist üretime ,sanayi toplumundan bilgi toplumuna , ulus-devletler dünyasından ulusüstü
– ulusötesi dünyaya doğru oranlı dönüşümler yaşanmaktadır . Bu dönüşümde küreselleşme
söylemleri yükselirken, iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte dünya
homojenleşmektedir. Dünya bir yandan küreselleşirken yanı zamanda da yerelleşmektedir.Söz
konusu teknolojik gelişmelerle birlikte farklı kültürler yüz üstüne çıkarken , kendilerini
tanıtırlarken ,aynı zamanda parçalanmaktadır.Yani yaşanan dönüşümde farklılıkların altı
çizilirken parçalanmakta aynı zamanda dünyanın tek bir yer haline geldiği söylemlerle
birleşmektedir.
Küresel ile yerelin geçişliliği ve etkileşiminin en yoğun yaşandığı mekânlar ise
kentlerdir. Kentler küreselleşme süreçlerinin en yoğun olarak yaşandığı yenidünya düzeninde
ulus-devletlerin modern dönemlere ait anlamlarını ve fonksiyonlarını yitirmeleriyle birlikte
ekonomik açıdan ana birimler olarak ortaya çıkmaya başlamışlardır. Çünkü özellikle 20.yy
başından itibaren dünya hızlı bir biçimde kentleşmekte ve dünya nüfusunun önemli bir bölümü
kentlerde yaşamaya başlamaktadır.611
Kent olgusu tarihin hemen her döneminde değişik anlama sahip olan dinamik bir
kavram niteliğindedir.Tarihsel gelişim içinde kentler sürekli olarak uygarlıkla eş anlamlı olarak
kullanılmış ,bu anlamda uygarlığın kentleşme ile geldiği ve var olduğu genel bir söylem haline
gelmiştir.İnsanlık tarihi boyunca,uygarlık kentlerle ilişkili bir kavram olarak gelişmiş ; kentler
çok belirgin hak ve hukuk kurallarınca düzenlenmiş , korunan ortamında boy veren yeni bir
gelişme süreci olmuştur.Latince kökenli dillerde ’’ civilization ’’ kent anlamına gelen

611
http:// www.isguc.org/arc-viev.php?ex=210 24.04.2006
120
’’civitas’’ tan türemiştir.Arap kültüründe de yine uygarlık anlamına gelen medeniyet
kavramının kökenide ’’ Medine’’ dir612
Bumin ‘ in ’’Demokrasi Arayışında Kent ’’ adlı eserinde belirttiği gibi kente pek çok
açıdan yaklaşılabilir.Kentin nüfus , üretim araçları , sermaye , zevkler ve gereksinimler alanı
olduğunu belirtirken , kırın ise dağınıklık ve yalnızlık alanı olduğunu anlatır613.Bumin’e göre
kentin kent olabilmesi için ’’mükemmel ’’ olmaması gerektiğini belirtir.Çünkü ’’ söz ’’ ün ,
diyaloğun ,farklılığın olduğu yer gerçek kenttir.Kusursuz bir uyum alanı değil , bir çatışma
alanıdır .Aynı şeyi düşünüp benzer işleri yapan insanların değil , farklı düşünüp farklı işler
yapan farklı şeylerden mutlu olanların bir araya gelmesiyle oluşur.614 Çukurçayır’ında ifade
ettiği gibi kent yaşam alanıdır, kültürdür , bilgidir , felsefedir , siyasettir , tarihtir , ekonomidir ,
insanın kendisini geliştireceği ve gerçekleştirebileceği biricik mekandır615.Louis Wirth ‘e göre
kent , toplumsal bakımdan benzerlik göstermeyen bireylerin oluşturduğu , göreceli olarak geniş
, yoğun nüfuslu ve mekanda süreklilik niteliği olan yerleşmedir.616
Keleş’e göre kent ise, sürekli toplumsal gelişme içinde bulunan ve toplumun yerleşme,
barınma, gidiş –geliş, çalışma, dinlenme ve eğlenme gereksinimlerinin karşılandığı, pek az
kimsenin tarımsal uğraşlarda bulunduğu köylere oranla nüfus yönünden daha yoğun olan ve
küçük komşuluk birimlerinden oluşan yerleşme birimidir617.Bal ‘ a göre kent ise, sanayi ,
ticaret ve hizmet gibi ekonomik etkinliği olan tarımsal ürünlerde dahil olmak üzere her türlü
ürünün dağıtıldığı , sınırları belirlenmiş bir alanda yoğunlaşmış nüfusun sosyal bakımdan
tabaka lastiği , mesleksel rollerin artarak farklılaştığı , dikey ve yatay hareketliliğin yaygın
olduğu , çeşitli sosyal grupları barındıran , sivil toplum örgütlerinin etkinliklerinin gittikçe
arttığı , merkezi ve yerel yönetimi temsil eden , yönetsel kurumların bulunduğu yerel ,
bölgesel yada uluslararası ilişki ağlarına sahip ,heterojen bir toplumdur. Bunların yanı sıra kent
ulusal olduğu kadar, uluslararası sosyo- ekonomik değişmelerin yaşandığı merkez olma
yönünün bulunmasıdır618.
Murray Bookchın’e göre kent , en iyimser tanımla , bir eko – topluluktur. Bu gerçek
görülmediği zaman modern çağın en ciddi fenomenlerinden biri olan gezegenimizin birçok
doğal özelliğinin yanısıra kentleride silip süpüren muazzam kentleşme fenomeni görmezden
gelinecektir.Kentleşme yalnızca tarihsel boyutu olan bir toplumsal ve kültürel olgu değil , aynı
612
A.Kadir TOPAL , ’’ Kavramsal Olarak Kent Nedir Ve Türkiye’de Kent Neresidir ’’ Dokuz Eylül Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , Cilt : 6 , Sayı :1 İzmir , 2004 , S .277

613
Kürşat Bumin , Demokrasi Arayışında Kent , İz Yayıncılık , İstanbul 1998 , S .112
614
a.g.e , S . 60
615
M .Akif Çukurçayır , Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi ,Yargı Yayınevi , Ankara , 2000 , S . 128
616
Ruşen Keleş , Kentleşme Politikası , İmge Kitapevi 5. baskı , Ankara , 1990 , S .75
617
Topal , a.g.m , 286
618
Hüseyin BAL , Kent Sosyolojisi , Turhan Kitabevi , Ankara , 1999 , S . 286
121
zamanda çok geniş kapsamlı bir ekolojik olgudur.Kentleşmenin topluma ve doğal dünyaya
karşı duyarlılığımızda meydana getirdiği değişiklikleri inceleyebilmek bugünlerde daha büyük
anlam kazanmıştır.Bugün ekolojik düşüncenin modern insanlık durumunu kucaklayabilmesi
için kente ilişkin toplumsal bir ekolojiye ihtiyaç vardır , son tahlilde kent adı verilen eko –
topluluğun üyelerinin bir çeşit ’’ İkinci Doğa ’’ ( Bizim genellikte doğal devre olarak
canlandırdığımız ’’ Birinci Doğayla’’ uyum içinde varlık göstermiş olan insan yapısı bir doğa
) üretmek için birbirleriyle nasıl bir etkileşimde bulunmuş olduklarının kavranması gerekir.
Çünkü kent sonuçta en gelişmiş durumuyla etik bir insan birliğidir ; etik ve toplumsal
nitelikteki bir eko –topluluk tur.Yoksa kent , yalnızca isimsiz sakinlerine mal ve hizmet
sağlamak için tasarlanmış yoğun yapıt bütünü değildir.Ona göre kentler , çevre için bir tehdit
olarak değil , çoğu kez doğayla denge içinde yaşamış , insanın doğal ve toplumsal mekan
duyusuna ilişkin bilincini keskinleştiren kurumlar oluşturmuş , akılcılığı korumuş , seküler bir
kültür yaratmış , bireyselciliği geliştirmiş ve kurumsal özgürlük şekilleri yaratmış ,görülmemiş
derecede insani , etik ve ekolojik bir topluluktur.619 Kılıçbay’a göre kent , birçok açıdan
tanımlanabilir , ana tarihsel ve toplumsal çıkış noktası olarak kendi kendini yöneten ve birarada
oturan bir topluluğun işgal ettiği ve bu işgalden ötürü iskan ettiği ve buna bağlı olarak
örgütlediği mekan demektir.620 Kentlerin hızla değişmesi ve gelişmesine paralel olarak
kentlerle ilgili ’’ yenilikçi –düşünen kent ’’ , ’’ sürdürülebilir kent ’’ gibi yeni kavramların
ortaya çıktığı görülmektedir.Bu bağlamda yenilikçi ve düşünen kent , geri dönülemez ve
başıkonulamaz büyümesiyle , günümüzün sorunları yumağı haline gelen kentlerden beklenen ;
sürekli öğrenen ve bilgiyi kullanabilen yaratıcı ve yarışmacı kent olmasıdır.Bir bakıma
geleceğin kenti olabilmesi için de ekonomik değer yaratma ve bu süreçte ahlaki değer ve
kuralları dikkate alma ,örgütlenme ve yönetim ilişkilerinde bizzat merkezde ve karar verici
olmayarak yönetimle birlikte karar alma , kaynakları verimli kullanma , sektörel işbirliğini
sağlama ve sürdürebilme , kentte çok kültürlülüğün yarattığı tehtid ve fırsatları saptayarak
bunları çeşitli projelerle işbirliğine çevirme , kentte bilgi toplumunu oluşturma , geçmişin ve
bugünün bilgi ve tecrübelerini hedeflere ulaşmada kullanabilme ve son olarak sonucu alınmış
programlardaki başarı ya da başarısızlığın sorumluluğunu taşıyabilme ve yeniden
programlayabilme gibi özelliklere sahip olmalıdır.Ayrıca , kentin canlılığı ve sürdürebilirliği
için yapılabilirlik için uygun sayısallık , çeşitlilik , kabul edilebilirlik , emniyet ve güven ,
ayırıcı ve belirleyici olma , yenilikçilik , birliktelik ve sinerji , rekabetçilik ve örgütsel kapasite

619
Murray Bookchın , Kentsiz Kentleşme , ( çev : B , Özyalçın ) , Ayrıntı Yayınları , İstanbul , 1999 , S .10

620
Mehmet Ali Kılıçbay , Şehirler ve Kentler , İmge Kitabevi , Ankara , 2000 , S . 41

122
gibi 9 kriterin yardımcı olmakta , bu kriterler içinse ekonomik , sosyal , kültürel ve çevresel
olmak üzere genelde dört farklılaşma sistemi bulunmaktadır.621

3.2 SİSTEM KAVRAMI

Sistem , her biri doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bir diğerine bağlı ve hiçbir alt
grubu diğerinden bağımsız olmayan , birbiriyle ilişkili elemanlardan oluşan bir gruptur. Buna
göre bir sistem , en az iki elemandan ve her eleman ile en az aynı dizindeki bir başka eleman
arasındaki mevcut bir ilişkiden oluşan mevcut bir bütündür.Sistemin elemanları bağımsız alt
gruplara ayrılması mümkün olmayan ve tamamen birbirine bağlı bir grup oluştururar.Bu
nedenle bir sistem her ne kadar büyük bir sistemin parçası olabilirsede bağımsız alt sistemler
halinde parçalara ayrılamazlar. 622Başka bir ifade ile sistem kendisini oluşturan alt sistemler ve
parçalar arasındaki karmaşık etkileşim ve bağımlılık ilişkiler setidir.Sistemler ise , zaman
içerisinde karşılıklı hareket eden birbirine bağımlı süreçlerin bir araya gelmesidir.623
Sistemci dünya görüşü , dünyayı üzerinde ve yakınında olan her şeyin birbiriyle ilgili
bulunduğu bir organizma olarak görmektedir.Bu nedenle sistem teori ve yaklaşımı açısından
bütünü oluşturan parçaların sıradan bir şekilde bir araya toplanması değil , fonksiyonel bir
bütünlük oluşturacak şekilde birlikte çalışan parçaların bir araya getirilmesi önemlidir.Başka
bir ifadeyle sistem teorisi temelde nesnelerin durağan özellikleriyle değil , birbirleriyle ilgili
yapı ve karşılıklı bağımlılık ilişkilerinin oluşumu ve bu ilişkilerden doğan sorunlarla ve
çözümlerle ilgilidir.Sistem teori ve yaklaşımının temelindeki bu düşünce bütünün kendisini
oluşturan parçaların toplamından farklı olduğu ve sadece parçaların değil ,parçalar arasındaki
ilişkilerin önemli olduğu , bu ilişkilerin olumlu veya olumsuz ilişkiye neden olduğu
varsayımına dayanır624.

3.2.1 Sistem Yaklaşımının Özellikleri

Sistem yaklaşımı bir sistemi oluşturan öğelerin gerek birbirleriyle gerekse bu öğelerin
çevre ile ilişkilerini açıklayan kurumsal bir yaklaşımdır.Sistem gerek kendi içinde gerekse
değişen çevresiyle devamlı ilişkileri olan ve aralarında güçlü bir etkileşim bulunan öğelerin

621
Topal , a.g.e , S . 287
622
Emin D. Aydın , Değişen Bilgi Toplumu , Beta Yayınları , İstanbul , 1996 , S. 87
623
Osman Bayri , ’’Konu Yönetim ve Örgütlenmesine Sistemsel Bir Yaklaşım ’’ , Çağdaş Konu Yönetimi I , (
Ed .Muhuttin Acar , Hüseyin Özgür ) , Nobel Yayın Dağıtım , Ankara , 2003 , S .152
624
a.g.e , S .151
123
birleşmesiyle oluşan ve belirli bir kimliği bulunan ir bütün olarak tanımlanır.Bir sistemde
önemli olan bütünü oluşturan öğelerin kendine özgü işleyişleri olması , fakat her birinin
etkinliğininde bir diğerine bağlı olmasıdır.625

3.2.1.1 Sistem – Alt Sistem İlişkisi

Sistem tanımından anlaşılabileceği gibi her sistem kendisini oluşturan alt sistemlerden
oluşur ve ondan etkilenir.Sistem yaklaşımı bir örgütün birbirini ve tüm sistemi etkileyen alt
sistemlerden oluştuğunu ve sadece bütüncül ve sinerjik bir çerçeve göz önünde bulundurularak
değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.Örgüt sistemi içinde birbiriyle en iyi şekilde
uyuşabilen alt sistemler , çeşitli kıstaslara göre değerlendirilir ve seçilir , seçilen alt sistemler
tüm örgüt sisteminin optimal çalışmasını ve örgüt amaçlarının gerçekleşmesini sağlayacak
şekilde sentez edilir.626

3.2.1.2 Açık ve Kapalı Sistemler

Her sistem belirli bir çevrede faaliyet gösterir.Eğer sistem ile sistemin içinde faaliyet
gösterdiği çevre arasında enerji , malzeme ve bilgi alışverişi varsa butür sistemler açık sistem
olarakadlandırılır.Buna karşılık sistem ile çevresi arasında yukarıda ifade edildiği gibi bir ilişki
yoksa , sistem kapalı bir sistemdir. Biyolojik ve toplumsal sistemler açık sistem olmalarına
karşılık , mekanik sistemler kapalı sistemlerdir.627

3.2.1.2.1 Açık Sistem Özellikleri

Açık sistemin özellikleri şu şeklinde ifade edilmektedir.628

Girdi: Açık sistemle çevrelerinden ve bilgi alırlar. Örgütler çevrelerinden ham madde insan
gücü ve bilgi alırlar. Bunlar girdi adı verilir.

625
Orhan Gökçe ve Diğerleri , Kamuu Yönetimi Ders Notları ,Dizgi Ofset Matbaacılık , Konya , 2004 , S . 127

626
Bayri ,a.g.m , S .168
627
Gökçe ve Diğerleri , a.g.e , S . 128
628
Gökçe ve diğerleri,a.g.e, ss.128-130, Bayri, ,a.g.e, s. 166

124
Dönüşüm: Örgütler çevreden almış oldukları bilgileri bir araya getirerek ve işleyerek
dönüşüme uğratır. Bu dönüşüm sürecinde yeni ürün, hizmet ve bilgi vb. elde edilir.

Çıktı: Açık sistemler dönüştürme süreci sonucunda oluşturdukları ürünleri içinde


bulundukları çevreye verirler.

Döngüsel Özellik: Açık sistemlerdeki madde, enerji ve bilgi alışverişi döngüsel bir nitelik
gösterir. Yani çevreye verilen ürünler ile sistemin etkinliği sona ermez. Karşılığında yeni
madde ve enerji sağlayarak sistem etkinliğini sürdürür.

Negatif Entropi: Açık sistemler yaşamların sürdürebilmek için entropiye karşı durmak
zorundadır. Entropi herhangi bir sistemin evrenle birlikte düzensizlik ve bozulmaya olan
eğilimidir.

Feedback ( Geri Bildirim ): Herhangi bir sistemin uzmanlaşmış parçaları bilgi ve enerji,
yoluyla birbiri ile bağlantılıdırlar. Bu bağlantılar ya girdiden çıktıya doğru, ileri dönük
bağlantılı ya da sistemin veya bileşimin çıktılarının yeni girdiler için kullanılmasıdır. Bu ikinci
bağlantı şekline geri bildirim denilmektedir. Geri besleme sayesinde sistem, faaliyetleri
değerleme ve gerekirse ayarlama olanağı bulur.

3.3 KENTSEL SİSTEM

Kentin bir sistem olarak ele alınması; bir yandan genel sistem kuramı ile onun yakını
olan yöneylem araştırması, sistem çözümlemesi ve otomasyon gibi konularda son yıllarda
gelişmelere ve bu gelişimleri kentlere ve planlamaya uygulama çabalarına boyut olmuştur.
Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler bu gelişmeyi hızlandırmıştır. Kentler önceleri toprak
kulluma biçimleri ile ulaşım ağından oluşan belli bir anda durağan nitelik taşıyan sistemler
olarak ele alınmasından sonra her iki öğenin birbirini etkilemesinin kenti zamanla oluşan ve
gelişen bir sistem olarak görmeye zorlamıştır. Bu bağlamda kentin makineye benzer bir sistem
olarak görülmesinden vazgeçilmiştir. Bilişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler
kentin şeklini, girdileri, dönüşüm sürecini ve çıktıları etkilemektedir.
20. yy. son çeyreğinden itibaren ortaya çıkan hızlı teknolojik gelişmelerin beraberinde
yüksek düzeyde sosyo-ekonomik yenilenme sürecini tanımasıyla insanoğlu yeni bir çağın bilgi
çağının oluşmakta olduğunun farkına varmıştır.
125
Nasıl ki; ortaçağ feodal tarım toplumunu, sanayi çağı sanayi toplumunu ve sosyal sınıf
kavramının ortaya çıkarırken bilgi çağı da kendi toplumunu oluşturmaya başlamıştır. Bu yeni
topluma bilgi toplumu denilmiştir629. Kent bir işlemler bütünü olarak bir işlemler bütünüdür.
Birçok öğelerden oluşur. Sistemin parametreleri niteliğinde olan bu öğeler, girdiler, süreç ve
feedbacklerdir. Kent sisteminin siyasal, ekonomik ile ilgili alt sistemleri vardır.630 Nasıl ki
sanayi toplumuna geçişin önderliğini buharlı makineler oluşturmuşsa, bilişim teknolojisine
geçişi de bilişim teknolojisinin temelindeki bilgisayar gerçekleştirmiştir. Veriler aldığı
komutlara bağlı olarak yüklenen ve bunları işleyerek problemleri çözen bilgisayarlar, çok kolay
ve hızlı biçimde, çok miktarda bilgiye ulaşılmasını olanaklı kılmış, bu özelliğiyle de boyutları
küçülerek toplumsal yaşamın her anına girmiştir. Bilgisayar destekli eğitim, bilgisayarlı
tasarım ve saat gibi pek çok olan bilişim teknolojisinin sunduğu sınırsız olanaklardan yoğun bir
biçimde yararlanmaktadır.631

Etkileşerek sistem oluşturan öğeler arasındaki ilişkilerin incelenmesinde ve burada gidecek


sistemin işleyiş yasalarının soyutlanmasında en kolay, kestirme ve sağlıklı sonuç veren yöntem
sistemler arası ve sistem içi bilgi dolaşımının izlenmesidir.632

3.4. KENTSEL SİSTEMİN PARAMETRELERİ

3.4.1 KENTSEL MEKÂN

Kentler yol, köprü, elektrik jenaratörü, telekomünikasyon, bilgi sistemleri, konut ve


fabrika gibi fiziksel alt yapının en çok yoğunlaştığı yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
fiziksel altyapı insanlık evriminin ve tarihsel gelişmesinin bir yansıması olup, gelişmesinin
altındaki inisiyatif, kamusal ve ekonomik refahın sağlanmasıdır. Bir başka ifade ile altyapı
sistemleri mal ve hizmetlerin etkili bir şekilde üretilip dağıtılmasında kısaca insanın hayatı
üzerindeki kontrolünün yaygınlaştırılmasında önemli bir role sahiptir. Kentin büyümesi ve
formu ile telekomünikasyon ve ulaşım sistemi gibi fiziksel altyapı teknolojilerindeki gelişmeler

629
Halil İbrahim Aydınlı, “Sosyo- ekonomik Sürecinde Belediyeler” Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2004, s.51
630
Keleş, a.g.e. , s.112
631
Aydınlı, a.g.e. , s.52
632
Kuthan Fişek, Yönetim, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No:437, Sevinç Matbaası, Ankara, 1979,
s.11
126
arasında tarihsel olarak çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. 633 Post-fordist dönüşüm kentin
mekânsal yapısı üzerinde etkin olmuştur. Bu süreç içinde bilişim ve iletişim teknolojilerinin de
etkisi ile endüstriyel bir kültürün ürünü olan ve fordis toplumda görülen optimal kuruluş ve
yerleşim yeri değişmeye başlamıştır. Sürecin gerektirdiği evde üretim, tele-coluna ve bilişim alt
yapısı aracı ile kentin mekânsal yapısı, kitlesel üretimin sembolü olan fabrikalar çevresinden,
üniversiteler, çeşitli akademik birimler ve erge kuruluşlarına doğru değişmiştir.634
Küreselleşmeyle birlikte merkez ülkelerde dağılmış olan sermaye dünya ölçeğinde
hareket etme sürecine girmiş ve temel üretim birimleri bazı mekânlarda yoğunlaşmak yerine
dünya ölçeğinde uygun mekânlara kaydırılmaya başlamıştır. Kentlerin küresel anlamda önem
kazanmasına neden olan hizmetler sektörün yapısındaki değişimle birlikte ekonomik ve sosyal
alanın yanı sıra kentsel mekânı da etkilemiştir. Küresel kentin üretici hizmetlerini meydana
getiren firmaların kendi ofis ve yer seçiminde daha esnek ve bağımsız hareket etme süreci
başlamıştır. Fiziksel açıdan ekonomik faaliyetler başlangıçta kent merkezlerinde yer seçmeye
özen gösterirken, üretim sistemlerinin, teknoloji ve ulaşım olanaklarının gelişmesiyle birlikte
daha iyi ekonomik şartların ve daha iyi yaşam koşullarının olduğu çevreye doğru
yayılmaktadır. 635

3.4.2 KENTSEL EKONOMİ

Bilgi toplumu yeni meslek yapıları, yani üretim ilişkileri ve yeni sosyal yapıları ile
yoğun olarak bilginin üretildiği bir üretim sistem olarak karşımıza çakmaktadır. Bilgi çağı
bilgiye dayalı sanayi, ihtisas emeği yoğun, bilgi yoğun, üretim biçimlerinin üstünlüğü dönemi
olacaktır. Bilgi toplumun ve bireyin bilgi üretmeye yönelten temel motivasyon kendini
gerçekleştirmeye yönelik başarı olacaktır. Söz konusu başarı yarışı, başarı rekabeti şeklinde
yerel seviyede değil, global seviyede gerçekleşecektir.636

633
Mehmet Marin, ‘Globalleşme Sürecinde Kent Ve Bölgeleri Mekansı Ekonomilerde Ki Rolü Ve Ekonomik
Coğrafya Eşitsizliği: Bir Yerleşim Kuramı Yaklaşımı’, Kentsel Ekonomik Araştırmalar Sempozyumu Cilt 2,
Mart 2004, S.21

634
Aydınlı, agm, s.67
635
Nihal Seslier, Seniha Sultan Eryılmaz, ‘Kentler Arası Rekabette İstanbul’un Yeri ‘, Kentsel Ekonomik
Araştırmalar Sempozyumu, Cilt 2, Dpt, Mart 2004, S.237
636
Mustafa Kurt,‘Bilgi Toplumuna Geçiş ve Bilgi Toplumunun Ekonomik Yönü’ ,
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl-gos.php.?nt=186 24.04.2006)

127
Bilgi çağında organizasyonlar arası rekabet keskinleşmekte değişim ve belirsizlik ivme
kazanarak baş döndürücü bir nitelik arz etmektedir. Bilgi çağı ile birlikte yaygınlaşan
küreselleşme ve uluslar arası rekabete açılma, yönetim ve insan faktörünü, çalışma normlarını,
yani kurumsal hedef ve stratejilere doğru yönlendirmekte ve organizasyon içinde en tepe
yöneticiden en alt düzeyde çalışana kadar bireyi, çalışmayı, çalışma yaşamı ve ortamını
etkilemekte ve organizasyonlarda çalışan insan kaynaklarından yeni çalışma profilleri
istenmektedir.637Sanayi toplumunda ekonomik yapı pazara yönelik mal üretimi, sermaye
birikimi, iş bölümü üretim ve tüketimin fabrika ve konut olarak ayrıldığı, uzmanlaşma, arz-
talep ilkesi ve rekabet gibi unsurlarca belirlenmekteydi. Bilgi toplumunda maddi malların
üretimi yerine bilgiye dayalı üretim, insani sermayenin esas kaynak olacağı, birlikte üretim ve
tüketimde paylaşımın olacağı, toplumsal yararı gözetmenin önemli olduğu ekonomik sistemi
oluşturacaktır. Ekonomik sistem, sanayi toplumunun mübadele ekonomisinden, bilgi
toplumunun sinerjik ekonomisine dönüşecektir. Bu durumda sanayi toplumunda üretim ve
fiyatların değişmesi ilkesi yerini gerçekleştirilecek amaçlar ilkesine bırakacaktır. Amaçlar
ilkesi ortak amaç şeklinde toplumsal düzenin korunmasını sağlayacaktır638.

3.4.3 KENTSEL SİYASET

Kişisel amaçların önem kazanması gibi belli amaçlar için bir araya gelmiş sosyal
guruplar, politikadan doğrudan veya dolaylı belirleyici olacaktır. Şimdiden yaşanan birlikler
(dernekler, sendikalar, odalar v.b) şeklindeki örgütlenmeler bilgi toplumunda politik gücün
kullanımının yerleşerek katılımcılığa yönelmesine neden olacaktır. Geleneksel toplumun
mutlakıyetçi kuralları sanayi toplumunda yerini ulusal meclisler ile yasama, yürütme ve yargı
şeklindeki şeklinde ki kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter temsili- demokrasiye bırakmıştı.
Sanayi toplumunun bu yapısı yerel birim ve örgütlerin katılımı ile katılımcı demokrasiye
dönüşecektir. Parlamenter temsili demokraside katılım daha çok merkezi-ulusal düzeyde
gerçekleşirken, bilgi toplumunda katılım yerel düzeyde gerçekleşecektir. Ayrıca katılım kitle
örgütleri ve birliklerin katılımı ile yaygınlaşacaktır.639
Keleş’e göre kentsel siyaset dar anlamda yerel düzeyde karar alma süreçlerini etkileyen
tüm etmenlerin incelenmesi konu edilmiş bir bilim dalı, geniş anlamda ise kentleşme sürecini

637
Adem Öğüt, ‘ Bilgi Çağında İnsan Kaynakları Yönetimi’ Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek
Okulu Dergisi, Sayı: 2, Konya, 1999, s.157–158

638
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl-gos.php.?nt=186. 24.04.2006)
639
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl-gos.php.?nt=197. 24.04.2006)
128
ve yerel birimleri ilgilendiren bütün etkinlikler ve politikalardır.640Birçok düşünür kente
uygarlığın ve demokrasinin beşiği gözüyle bakmışlardır. Kent havasının insanları özgür
kıldığına ilişkin alman atasözü bu açıdan önemlidir.641 Günümüzde tüm dünya toplumları
bulundukları evrim sürecindeki noktadan çok hızlı dönüşüm ve değişim sürecine girmektedir.
Bu sürecin en önemli devindirici gücü bilgi ve bilgi teknolojileri almaktadır. Endüstri
toplumundaki bilimin yerini alan bu iki değişken yeni bir dönemin başlamasının en önemli
nedenidir. Süreç, her alanda meydana gelen hızlı değişmelerin stratejisi kaynağı
oluşturmaktadır. Yeni toplum hem bir endüstri toplumunun hem modern hem kapitalist
toplumun birçok özelliklerini bu teknolojilerin gücüyle birleştirmiştir. Yeni toplumla birlikte
siyaset de dönüşüm geçirmektedir. 642

3.5 KENTSEL SİSTEMİN DÖNÜŞÜMÜ

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kentin arazi kullanım planlamasına, ekonomik


gelişmesine ve çevre politika ve planlarına entegrasyonu giderek önem kazanan bir konudur.
Kentsel yönetim ve gelişim taleplerini şekillendirme bağlamında bilgi ve iletişim teknolojileri
dünyanın çeşitli yerlerinde önemli bir strateji geliştirme aracı haline dönüşmeye
başlamıştır.Dünya hızla kentleşmekte ve giderek gelişmiş telekomünikasyonda medya ve
bilgisayar teknolojilerine bağımlı hale gelmektedir.Küresel telekomünikasyon ve ulaşım
ağlarına parelel olarak dünya kentleri ekonomik,kültürel ve alt yapı alanlarında birbirine daha
fazla entegre olmaktadır.Bugünde kentler modern toplumların ekonomik,kültürel ve sosyal
dinamiklerini şekillendirmede hakim rol oynamaya devam etmektedirler.643

Yeni Teknolojileri ilk olarak üretim sürecinde yani ekonomide kullanılır.Bu dönüşüm
yeni iş bölümü ve uzlaşmalara neden olur,yeni meslekler doğar.Teknolojinin sosyal alandaki
yansımasıyla ortaya çıkan meslekler ve sosyal tabakalar örgütlenerek toplumda kendi
ağırlıklarını hissettirmeye başlar ve yeni gelişen siyasal grupların siyasal mücadelesi ortaya

640
Ruşen Keleş, Yerinden Yönetim ve siyaset, Cem Yayınevi, İstanbul, 2000, s. 131

641
a.g.e, s. 102
642
Nimet Ömür, ‘ Bilgiye Dayalı Toplumsal Yapılara dönüşüm Sürecinde İletişim Fakülteleri’, M.Ü. İletişim
Fakültesi Yayınları, 1, 2001, s. 23

643
Koray Velibeyoğlu,’Bilgi Teknolojileri Destekli Kentsel Gelişme Stratejileri’ Yapı Ve Kentte Bilişim’ 04
‘Kentte Dönüşüm’3. Ulusal Kongresi , Dumat ofset Matbaacılık,Ankara,2-3 Aralık 2004,S.53

129
çıkar.Sosyal alanda özgür ve eşitlikçi bireyler ortaya çıkmış,ulus-devlet parlamenter yapı ve
demokrasinin doğmasına yol açmıştır.Teknolojik dönüşümün en son yaşandığı alan ise kültürel
alandır.Bireyler sahip oldukları değer,kuram ve davranış kalıplarını korumak isterler.Bu
nedenle teknolojik yenilenmeler kültürel alanda gecikmeli olarak yansır.Teknolojik yenileme
ile ortaya çıkan değişim süreçleri her toplumda toplumun yapısal özelliklerine bağlı olarak
farklı sonuçlar ortaya koyar.Örneğin yeniliğe,değişime açık toplumlarda teknolojik yeniliğin
etkileri daha hızlı ve daha etkin bir biçimde görülebilir.644

3.5.1 BİLGİ KENTİ

Kent bir bilgidir, kültürdür, felsefedir, tarihtir, ekonomidir yasam alanıdır. İnsanın
kendini geliştirebileceği ve gerçekleştirebileceği biricik mekânlardır.645 Gelişen teknoloji ve
üretim sisteminin etkisiyle dünyanın bütün yüzeyi kent haline gelmiştir. Dolayısıyla dünya
tümüyle kentleşmektedir.646 Dünyadaki yeni yapılanmada kentlerin \ değişen rolleri ve kültür
örüntüleri çerçevesinde. önemli olan kentteki fırsatlardan / yararlanmayı, uzlaşma ve yaşayarak
öğrenmeyi sağlayacak mekanizmaların kurulmasıdır.647 İnsan sürekli olarak çevresinden,
içinde yaşadığı koşullardan etkilenmekte bu etki insanı içinde yaşadığı koşulları anlamaya
itmektedir. Bunun sonucunda da bilgi düzeyi gelişmektedir. Kazanılan yeni bilgiler yaşamdaki
yansımalarını bulmaktadır. İnsanın yaşamına uyguladığı bilgi ve yetenek sürekli gelişmektedir.

Bugün endüstri toplumu yerini farklı karakteristiklere sahip enformasyon itine


bırakmaktadır. Bu bir derece değil, nitelik farkıdır. Farklı değerler dizisi dayanan yeni
toplumda fabrika ve maddi üretim, toplumun temel ekseni olma özelliğini yitirmekte yerini
sembolik unsurların önem kazandığı bilgi üretim merkezi önem kazanmaktadır.648

Bilişim teknolojisine dayalı olarak kullanıcının üretebildiği bilgi artmakta


ve bilginin birikimi sağlanmaktadır. Birikmiş bilginin sinerjik etkisi bilgi üretimi ve
bilgiden yararlanmayı daha da hızlandırıyor.649

Hızlı bilgi artışı günümüzde hızlı değişme ve gelişmelerin tüm boyutlarıyla


644
Faruk Kocacık,’ Bilgi Toplumu ve Türkiye’ C.Ü Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt:27, No:1, Mayıs 2003,s.3
645
Çukurçayır,a.g.e.,s.118
646
Rana A.Aslanoğlu,Kent,Kimlik ve Küreselleşme,Asa Kitabevi,Bursa,s.99
647
Aslanoğlu,a.g.e,s.98
648
Şaylan,a.g.e,ss.95-99
649
Bozkurt,a.g.e,s.35
130
yaşam yansımasına yol açmıştır.650ToffIer'in Üçüncü Dalga. Bell'in " sanayi - ötesi
toplum", masuda'nın "bilgi toplum" ya da "Global Bilgi Toplum"" olarak adlandırdığı
651
bireysel ve toplumsal ilişkilerin yeniden tanımlandığı bu yeni dönemde tüm
paradigmalar değişimi, sürekli ve hızlı değişimin egemen olduğu toplum biçimi var
olmuştur.652 Bilgi toplumu bilginin kullanımının yaygınlaştığı ya da bilgiye ulaşmasının
kolaylaştığı bir toplumdur.653 Bilgi toplumu, bilgisayar teknolojileri sayesinde
enformatik değerlerin üretildiği, bilgi kaynaklı beşeri sermayenin kullanıldığı teknolojik
alt yapının belirleyici olduğu, geleneksel metotların terk edilerek yerini elektronik
tabanlı faktörlere bıraktığı herkesin bilgi üretimine katkıda bulunduğu, bireylerin hem
üretici hem de tüketici olduğu günümüz insanını her yönüyle etkileyen bir süreçtir.
Dolayısıyla bilgi toplumunda değişmeler çok hızlı olmaktadır.654

Kültürün değişmesinden, tele-kent. tele-ev ve bilgisayar esaslı mübadeleye kadar


pek çok yeniliğin ortaya çıkmasına yol açan yeni teknolojilerin etkilemediği alan
kalmamıştır.655 Bu bağlamda kent tiplerini belirleyen en önemli etken
teknolojinin gelişme düzeyidir.656

Bilgi toplumunun itici gücü bilgi ve bilgiyi işleyen bilgisayarlar oluyordu.657


Önce savunma amaçlı olarak geliştirilen bilgisayarlar, daha sonra akademik alanda bilgi
üretimi ve saklanması amacıyla kullanılmış. 1980'lerden sonra ise yaygınlaşan ve
ucuzlayan bilgisayarların üretimi ve dünya çapındaki iletişim ağları (www) ile de
dünyada milyarca insanın hayatını derinden etkilemiştir. 1998 yılı itibariyle dünya
genelinde 200 milyon kadar olan PC sayısının 2005 yılına dek bir milyarı geçeceği
tahmin edilmektedir. 2001 yılı itibariyle de dünyada internete bağlı bilgisayar sayısı 109
milyonu, kullanıcı sayısı da 410 milyonu bulmuştur.658

650
Lyortord,a.g.e,s.20
651
Akgün,a.g.e,s.66
652
Kutlu,a.g.e,s.s.29
653
Ökmen.a.g.e,s.281
654
A.g.e,s.260
655
www.bilgiyonetimi.org/bt_istanbul.html (10.11.2003)
656
Ökmen,a.g.e,s.260
657
www.bilgiyonetimi.org/bt_istanbul.html (10.11.2003)
658
Akgün,a.g.e,s.65

131
21 y.y'da yeni elektronik dünya varlığını kanıtlamıştır. Bu elektronik dünyada
işlemler hızlı, ucuz ve daha iyidir. Artık bilgi parmakların ucundadır.659Bilgiye ulaşmak
ve paylaşmak hiçbir bu kadar kolay olmamıştır. Artık "çevrimiçi" ansiklopediler,
elektronik sözlükler, bilgi kanalları ve günlük siyasal gelişmeler elimizin altında ve
sadece bir klik ötemizdedir.660 Sanayileşmeyle birlikte kentler bir bütün olarak
toplumsal ilişkiler bağlamında yeni bir konuma geçmiştir.661 Çağdaş kentleşmenin en
önemli özelliklerinden biri nüfusun belli merkezlerde yoğunlaşmasıdır. Kentsel
nüfusun büyük bir çoğunluğu nüfusu 10 binin üzerindeki kentlerde yaşamaktadır. Eş
zamanlı olarak hızlı bir metropolitenleşme söz konusudur. Kent yaşamı egemen yaşam
biçimi olmaya doğru gitmektedir.662

Günümüz dünyasında network ağına dâhil olmuş topluluklar hızla


genişlemektedir. Fiber-optik ve kablosuz networklar dünya ticaretinde yeni ufuklar
açmakta, Çin hükümeti milyarlarca dolarlık yatırımlarla 2010 yılında 12 ayrı kentte
faaliyete geçmesi öngörülen teknoloji haritası bölgelerin inşasına yönelmektedir.
Bireysel ticari zeminler ortadan kalkarak yerlerini 24 saat 365 gün durmaksızın çalışan
küresel piyasalar bırakıyor. Bu bağlamda dünyayı tümüyle değiştiren başkalaşımın
çekirdeği bilgidir ve giderek daha şeffaf hale gelmektedir.663

3.5.2 KÜRESEL KENTLER

Kentler bilim ve teknolojinin ilerlemesi ,küresel ekonomik güçlerin


kuvvetlenmesi, üretimin globalleşmesi,uzmanlaşma ve bilginin paylaşımı ile büyük
ölçüde değişmektedir.Küreselleşen dünyada sermayenin yoğunlaştığı belirli kentler
dünya çapında ekonominin örgütlenmesinde çok önemli rolü olan ‘küresel kentler’
olarak adlandırılmaktadır.Castells’a göre finansal pazarların ve kuruluşların yeniden
yapılanmaları,altyapının varlığı sermaye akışında bilgilenme ve karar verme sürecinde
rol oynayan organizasyonların oluşumu sermeyenin hareketliliği ve buna bağlı olarak

659
Kutlu,a.g.e.,s.28
660
Akgün,a.g.e.,s.65
661
www.bilgiyonetimi.org/bt_istanbul.html (10.11.2003)
662
Ökmen,a.g.e.,s.65
663
Kutlu,a.g.e.,s.31-32

132
sosyo-ekonomik yönden kentlerin yapısını etkilemiştir.Küresel kentler olgusu bu
oluşuma bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.664

Küreselleşme ile birlikte artan rekabet ve yarış ortamı gittikçe hızlanan


kentleşme olgusu ile birleşince yeni sürecin temel öznelerinden biri olan yerel
yönetimleri buna uygun örgüt yapıları ve işleyiş sistemleri geliştirme zorunluluğu ile
karşı karşıya bırakmıştır.Yeni süreçte yerel yönetimler bir yandan mevcut hizmetleri
daha iyi ve yaygın biçimde sunma yükümlülüğünde kalırken,diğer yandan da yeni ve
farklılaşan kentsel hizmetlere olan talebi ve ihtiyacı karşılamaya çalışmaktadır.665

Yüzyıllar boyunca kent için en önemli altyapı kent duvarlarıydı. Duvarlar ticaret,
kapısına ve yönetim gibi işler için güvenilir bir çevre yaratıyordu. Kentler evrim
geçirdikçe teknoloji daha erişilir hale geldikçe yeni etkinlikler doğdu. Tarihte kentler
ticaret merkezleri olarak gelişmiştir. Yeterli ulaşım, servis ve üretilebilenlerin dağıtımı
için insanların bir arada olmaları gerekiyordu ama yaşananlar ve gelişmeler kentlerin
fiziksel olarak ayrı olmalarına olanak sağladı. Bugün yeni bilgi ve iletişim teknolojileri,
ekonomik etkinlikler arasında daha yakın ve kolay bağlantılar yaratarak artık fiziksel
olarak birbirinden uzakta olmalarına olanak sağlıyor. Yeni iletişim sistemleri bütün
kuralları değiştiriyor. Yani kent içinde olmak yeterlilik için gerekli değildir.666Bilgi ve
iletişim teknolojileri küreselleşmenin de fiziki alt yapısını oluşturmuştur.667 Günümüzde
ileri teknoloji kullanımı ve küresel yeniden yapılanma kentlerin önemli dönüşümler
geçirmesine yol açmıştır.668 Yeniden yapılanmada göze çarpan küreselleşme sürecinin
hız kazanmasıdır.669

Küreselleşme süreci ve buna paralel olarak gelişen küresel bilgi ve iletişim ağları
yerelin yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir.670 Küreselleşme sürecinde bilgi

664
Şenlier,Eryılmaz,a.g.m.,s.233
665
Aydınlı,Akdeniz,a.g.m.,s.203
666
http://www.tubitak.gov.tr/dergi/98/ocak/gelecegin.html.(12.12.2003)
667
Akgün,a.g.e.,s.66
668
www.bilgiyonetimi.org/bt_istanbul.html (10.11.2003)
669
Akgün,a.g.e.,s.66
670
http://www.woldacademy.org/meetings/index.html (10.11.2003)

133
üretim sürecine yardımcı bir faktör olmaktan çıkmış, bilgi üretimin kendisi bir endüstri
haline gelmiştir. Küreselleşme, uluslararası iletişim ağları, ekonomilerin bütünleşmesi
ve kültürlerin bağlantısı ile alakalıdır. Yerelin içinde küreselin fark edilmesi ve yerelin
küresel düzeyde inşasıdır. Giderek küreselleşmeyi uzak yerleşimlerin birbiriyle
ilişkilendirdiği. yerel oluşumların millerce öteki olaylarla biçimlendirildiği dünya
çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması olarak tanımlıyor. Yani küresel süreçte
yerel inşa edilmektedir.671 Kentsel tasarımların yeni projelere dahil edilmeye başlanması
21 yy'da kent tasarımını küresel bir resmiyet kazandığını gösteriyor. Bugün
küreselleşmeyle dünyada ne oluyorsa bunun izdüşümlerini yerel düzeylerde de görmek
mümkündür.672 Çok boyutlu ve son derece hızla değişen küreselleşme sürecinde dünya
küçülürken bir yandan parçalanmakta farklılıkların altı çizilmektedir. Yerel dönüşüm
küreselleşmenin bir parçasıdır.673 Gelişen ülkelerde bazı kentlerin nüfusu her sayıda bir
ikiye katlanmaktadır. Yapılan tahminlere göre dünyanın en büyük on kentinden çoğu
gelişen ülkelerde olacaktır. Küresel ekonomi içinde ulusal ekonominin sınırlarının
geçirgenliğinin artması, yeniden tanımlanması kentlerin önemli ekonomik ve politik
aktör haline gelmelerine yol açmaktadır. İletişim teknolojileri, bilgisayar ve uydu esaslı
iletişim ağları kentsel dönüşümü hızlandırmaktadır.674 21 yy'da kendilik küresel bir
süreçtir.675

Küreselleşme karşıt bir etki olarak fakat yine küreselleşmenin bir parçası
olarak yerelliği dolayısıyla da kentleri odak noktasına dönüştürmektedir. Bu süreçte
küresel olanla yerel olanının geçişliliğin den söz edilmektedir.676

3.5.3 YENİDEN TANIMLANAN KENT

Dünya, çok hızlı ve çok kolay kavramsallaştırılamayan bir gelişim ve dönüşüm


sürecine girmiş olduğunu belirtmiştik.20 yy’ın başlamasıyla ilerleme insanların
alışkanlıklarını ve kafalarını değiştirirken, kentlerde de büyük değişimlere yol açtı.
671
http://www.kutuphane_uludag.edu.tr/pdf/html (10.11.2003)
672
http://www.uzaklar.dc/html/bır_synfsol.mevzilenme_mekan.html(10.11.2003)
673
Aslanoğlu,a.g.e.,ss.124-126
674
www.bilgiyonetimi.org/bt_istanbul.html (10.11.2003)
675
www.geocities.com/dersnotları/sosyoloji/kent/html(10.11.2003)
676
Çukurçayır,a.g.e.,s.92

134
Coğrafya ve mekân kalıplarının değişmesi yönetim kavramının yeniden tanımlanmasını
ve yeni örgütlenme nedenleri aranmasını, gerektirdi. 21 yy'da kentlerin planlanması
teknoloji-çevre-birey-toplum ilişkilerinin yeniden tanımlanmalarına ve bu ilişkileri
kapsayan yeni mekân kurgularına dayanıyor. Kentlerin rolleri de yeniden tanımlanırken
her kent yeni bir uygarlık projesi merkezi olmaya hazırlanıyor.677 Birleşmiş milletlerin
"Kentsel Binyıl" (urban millenevm) olarak tanımladığı yeni binyıl kentleşme konusunda
yeni dinamikleri beraberinde getirecektir.678 Hızlı bir kentleşme süreciyle yakın bir
gelecekte nüfusun yarısı kentlerde barınacaktır.679

Topluma kazandırılan her yeni buluş ve ilerlemeyle toplumsal yaşam değişik


düzeylerde kolaylaşıyor. Bu süreçler içinde daha önce hayal edilemeyen birçok yeni
araç yapı kente kazandırılmaktadır. Böylece bireylerin günlük rutin işlere ayırdıkları
zaman azalırken özel yaşamlarına zaman ayırma olanakları artıyor. Yaşam pratikleri bu
şekilde değişirken hem kentte mekânın yeni kullanış biçimlerini Ortaya çıkarıyor. Hem
de mevcut arazi kullanış biçimlerinin yeni önceliklere göre değiştiriyor.680

Teknolojinin ekonomik, politik ve toplumsal hayatı bu şekilde dönüştürme


potansiyeli olumlu- olumsuz yönleriyle yaygın bir biçimde tartışılmasını da beraberinde
getirmektedir.681

3.5.4 YARIŞAN KENTLER

Günümüz küreselleşme sürecinde karar alma mekanizmalarındaki dönüşümün


mekândaki yansıması, küresel kentlerdir.682 Günümüz post modern kentinde dikkat
çekici vurgu küresel ağ tanımı içerisinde yarışmacı kentlerdir.683

677
http://biltek.tubitak.gov.tr/dergi/98/ocak/gelecegin/html(10.11.2003)
678
Gönül Tankut,Yeniden Tanımlanan Kent,Bilim ve Teknik Dergisi Eki,Aralık,2002,s.1115
679
http://www.aydınlanma.1923.org/sayi/34/34_03.html.(10.11.2003)
680
Tankut,a.g.m.,s.6
681
Mete Yıldız,’’Yerel Yönetimlerde Yeni Bir Katılım Kanalı Olarak İnternet’’Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi,Cilt:8,Sayı:4,1999,ss.144-156
682
Tankut,a.g.m,ss.1-15
683
http://www.aydınlanma.1923.org/sayı/34/34_03.html(10.11.2003)

135
Bu bağlamda piyasa mekanizması içerisinde yarışan ekonomik aktörler gibi.
Kentler de uluslar arası ekonomik sistem içerisinde öncelikli konuma gelmek için
yarışırlar. Bu yarışın sebebi ise, küresel metropoller arasında ekonomik, politik ve
kültürel anlamda belirleyici ve karar verici konuma gelmek içindir. Bu yarışta
kazananlar arasında Londra. Newyork, Paris, Tokyo, Sydney gibi metropoller vardır. Bu
metropoller değişen taleplerde hızlı yanıtlar verebildikleri oranda Lider — kent
oluyorlar.684
Kentlerin küresel metropol olmasını sağlayan nedenler şunlardır:685

• Sermaye ve üretimin kontrol edildiği merkezle olmaları


• Üretme ilişkin buluş ve teknolojilerin geliştirildiği merkezler olmaları
• Bilgi çıkış sisteminde uzmanlaşmış organizasyonel yapıya sahip merkezler
olmaları
• Ulaşım açısından önemli üstünlüklere sahip merkezler olmaları
• Dünya ölçeğinde iş yapan firmaların, dünya ekonomisine etki eden borsaların,
haberleşme, emlak, pazarlama ve sigorta şirketlerinin aldığı merkezler olmaları
• Finans kurumlarını uluslar arası organizasyonların önemli üretim faaliyetlerinin
ve çok uluslu şirketlerin yönetim birimlerinin yoğunlaştığı merkezler olması.
• Bütünsel kapitalist güç ilişkilerinin ve buna bağlı olarak ekonomik, politik ve
kültürel ilişkilerin kontrol edildiği merkezler olmaları. Sonuç olarak
modernizmin makine imgesiyle özdeşleştirdiği kent yeni binyılda bilgi kente
dönüşmüştür.686

684
Tankut,a.g.m.,s.7
685
www.bilgiyonetimi.org/bt_istanbul.html (10.11.2003)
686
Tankut,a.g.e.,s.6

136
3.6 DİJİTAL KENT KAVRAMI

Dijital kent kavramı bilindiği kadarıyla ilk olarak 1994 yılında bir grup
bilgisayar uzmanı tarafından Amsterdam kenti için kullanılmıştır.687
Günümüzde internet mesafe ortamın kaldırarak insanlığa bir iletişim, dayanışma,
paylaşım ve ortak çalışma ortamı getirmektedir. Dünya ölçeğinde her türlü elektronik
nesneye hızlı ve kolay erişim sağlayan internet, bir tarafta kuruluşları yönetim ve iş
yapma biçimlerinin, insan kaynakları yapısını ve görev tanımlarını gözden geçirmeye,
dijital ekonomiye uygun yeniden yapılandırmaya zorlarken, diğer taraftan da web,
elektronik posta gibi araçlarla bireyler, kurum ve kuruluşlar için yönetim, iletişim,
eğitim olanaklarında uç devlet-vatandaş ilişkilerini geliştirmede yeni olanaklar
sağlamaktadır.688

İnternet artık kentleri sanal ortamlara taşıyabilecek düzeye gelmiştir. Kente


ilişkin fiziki bilgiler, sosyal etkinlikler, plan ve projelerden başka, yönetsel etkinlikleri
ve etkileşim olanakları da internette yerini alıyor.689

Artık kentte gözlenen onun bir göstergeler ve imgeler mekanı olmasıdır.690 Dijital
kent her şeyin "e" sidir. Yani kentteki her şeyin dijital ortama aktırılmasıdır.691 Kavram
telenotik kent, e-kent, sanal kent tanımları ile de kullanılmaktadır. Dijital kentte bir
fiziksel kentsel çevrenin bir de sosyal kentsel çevrenini dijital teknolojiler tarafından
yeniden biçimlendirilmesi söz konusudur.692

687
M.akif Çukurçayır,’’Dijital Kentler ve Türkiye’de Bazı uygulamalar’’Yerel ve Kentsel
Politikalar,Der.M.Akif Çukurçayır-Ayşe Tekel,Çizgi Kitabevi,Konya,2003,s.148
688
T.Kaya Bengshir,’’Web Site Tasarımında ve Yönetiminde Etkililik’’,Amme İdaresi
Dergisi,Cilt:32,Sayı:4,TODAİE,Ankara,ss.117-132
689
Çukurçayır,a.g.e.,s.143
690
Aslanoğlu,a.g.e,s.102
691
http://www.kentbilgisayar.net/haber2.html(10.11.2003)
692
Çukurçayır,Dijital Kentler…,s.124

137
Dijital kenti tanımlayan iki özellik var.693

1) Bir kentin bir baştan bir başa dijital teknoloji ile biçimlendirilmesi alt yapının
dijital teknoloji uygulamalarıyla yeniden yapılandınlmasıdır.
2) Kentin ekonomik iletişim, telekomünikasyon yönetim ve siyaset gibi işlevlerinin
dijital teknoloji tarafından biçimlenmesidir.

Dijital kent uygulamaları internet üzerinden sadece bir web sitesinin faaliyete
geçmesi değil bütünsel bir dönüşüm hareketidir.694 Toplumu yönlendirme eğitim, kent
planlama iş olanakları, afet ve kriz yönetimi, sosyal devlet çalışmaları gibi alanlarda
dijital kentten faydalanılmaktadır.695 Daha da genişletecek olursak haritacılık, tarım,
çevre, sigorta, medya, savunma, telekominikasyon, yerel yönetimler, ormancılık, petrol,
enerji ve alt yapı. ulaştırma, doğal kaynaklar, emniyet, emlakçilik gibi olanaklarda
faydalanılmaktadır.696

Dijital kente dünya yüzeyinde herhangi bir noktaya bağlı olmayan kent de
denilmektedir. Yerleşimler fiziksel olarak betondan, çelikten değil, sanal olarak
yazılımlarla inşa edilecek ve kapılar, caddeler yerine internette birbirine
bağlanacaktır.697

Dünyadaki bilgi toplumuna geçişte yalnızca yaşantımızı değiştirmekle kalmıyor,


yakın çevremizin devletini, yerel yönetimleri de kendi alanlarında kolayca
şeffaflaştırıyor, demokratikleştiriyoruz.Akıllı kentlerin oluşumu için tüm dünyada
olduğu gibi özellikle yerel yönetimlerin integral, yatay yaklaşıma zorunlu görünüyor.
Dijital kent imajının pekiştirilmesi, kent sakinleriyle iletişim ve katılımcılığın
yükseltilmesi, e-demokrasi yolunda, e-referandum yolunda geniş tabanlı bir e-yerel

693
Çukurçayır,a.g.e.,s.124
694
http:/www.digitaldevlet.com/haber_gorus/php(10.11.2003)
695
Çukurçayır,a.g.e.,s.125
696
http://www.sieurasio.com.tr/c_imp(12.12.2003)
697
http:/www.biltek.tubitak.gov.t/dergi/98/ocak/gelecegın.html(10.11.2003)

138
yönetimin izlenmesi gerekecektir. Kentler düzeyinde fizik ve sanal buluşma
platformlarını kent yönetimleri tarafından eş güdümlenmesi gerekliliği bilgi kentlerinin
özünü açan bir çalışmadır.698 Dolayısıyla bir kenti düşündüğümüzde o kenti yöneten
kurumlar ve ilişkiler göz önüne alınacaktır.699

3.7 DİJİTAL KENTİN KAPSAMI


Dijital Kent kapsamındaki konuları Çukurçayır şu şekilde tasnif etmiştir.700

3.7.1 Bilgilendirme amaçlı hizmetler

• Kentsel Bilgiler ( Tarih, istatistik, kent planı vb)


• Güncel Bilgiler (Hava Durumu, güncel haberler)
• Bulvar Türü Bilgilendirmeler ( sinema, tiyatro, restaurant, turizm)
• Ekonomik Sektörle ilgili Bilgiler (istatistik, ilgili kamu kurumları)
• Kamu kurumlarıyla ilgili Bilgiler (adresler, çalışma saatleri, telefon, faks..)
• Kamuoyu açıklamaları (meclis çalışmalarıyla ilgili bilgiler, bütçe, seçim
sonuçları, demokrasinin bağlantısı, geliştirilmesi ile ilgili çalışma)
• Kentdaşların internet bağlantısı ve kullanıcıyla ilgili çalışmaları ( internet-
cafelerin ve internet kullanımının yaygınlaştırılması)

3.7.2 İletişim Amaçlı Hizmetler

• Arama motorlarına yer verilmesi (Bilgilere anahtar sözcüklerle ulaşılması)


• Elektronik etkileşim ve iletişim olanaklarını sunulması (e-posta), şikâyetlerin
ulaştırılabilmesi. Başkana mesaj)
• Elektronik Başvuru ve taleplerin gerçekleştirilmesi (Dilek verebilme,
rezervasyonlar, inşaat, ehliyet başvuruları)
• Çeşitli kentsel ve yönetsel konularla ilgili anketlerin oluşturulması

698
http://www.tbd.org.tr/sayi83/dosya10.html(10.11.2003)
699
Cs.comu.edu.tr/tainn03/conference_program.html.(12.12.2003)
700
Çukurçayır,a.g.m,s.125

139
3.7.3 Halk Katılımını Sağlayacak Hizmetler

• Katılım (Kentdaşlar için tartışma forumları, kentle ilgili bütün sorunların


çözümüne ve tartışılmasına katılabilmek olanakları)61
• Mannheim Belediyesi’nin hazırladığı dijital ortamda yer alan konular şöyledir.
• İnternet Belediye ile ilgili bilgiler
• Online kütüphane hizmetleri ile ilgili bilgiler
• Kimlik Pasaport Başvurusu
• Kayıp haberleri
• Özel oto sahiplerine park yeri için başvuru olanağı
• Kente yeni taşınanlar için bilgiler
• Ev değiştirme ile ilgili bilgiler
• Belediye meclisi ile ilgili bilgiler
• Danışma merkezi
• Partilerin meclisteki çalışmalarıyla ilgili bilgiler
• Belediye birimleriyle ilgili bilgiler

Hiedelberg kentinde de yurttaş boyutlu birçok konu internete taşınmıştır. Bunlar


çevre, toplum, farklı toplumsal kesimler, kentsel gelişme, sürdürülebilir kent
yönetimleri, sürdürülebilir kalkınma, kadınların kentsel alanlardan yararlanma,
karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmeleri gibi birçok konu internete taşınmıştır.701

Gelsenkirchen kentinde 1997"de başlatılan projede dijital kentin kapsadığı konular ise
şöyledir:

• Arama kataloglarıyla kamu kurumlan kılavuzu


• Kamu kurumlarının çalışma saatleri

701
a.g.m.,s.142

140
• Önemli etkinliklerle ilgili takvim
• İmar çalışmalarıyla ilgili Bilgiler
• Seçim Bilgileri
• Trafik Durumuyla ilgili Bilgiler
• Elektronik Haber Portalı
• Kültürel etkinlikler
• Çevre korumayla ilgili kılavuz
• Kent planlamaysa ilgili bilgiler
• Gençlere yönelik etkinliklerle ilgili bilgiler
• Önemli tüzük ve yönetmenliklerin ilanı Halk toplantılarıyla ilgili bilgiler.63

Böylece yerel yönetim etkinlikleriyle ilgili birçok konu internete taşınmıştır.


Dolayısıyla yurttaşı hem bilgilendirmekte hem de katılım olanakları sağlamaktadır.
Yani kent hakkında her şeyi internet sayesinde öğrenebilmekteyiz. Kent hakkında genel
bilgiler, kentsel etkinliklerin duyulması, belediye yöneticileri ve belediye meclisi
hakkında bilgiler, belediyelerin temizlik günleri ve saatleri, ulaşım araçlarının çalışma
planları gibi birçok konu internettedir.702

3.8 DİJİTAL KENTTE YÖNETİM

E_Belediyecilik, teknolojik gelişmelerin hızla değiştirdiği dünyada, gelişen


teknolojileri kullanarak insana hizmet etmenin ve şeffaflaşmanın temelini teşkil eden
yeni bir yerel yönetim anlayışının oluşmasıdır. Klasik yönetim biçiminin çağın hızına,
işlem yapabilme yeteneğine ulaşması için var olan teknolojik altyapının getirilenini
kullanılması kaçınılmazdır.703 Özellikle internetin kullanımı bilginin, kültürün,
siyasetin, ekonomini bütün ulusal ve yerele sınırlarını kaldırmıştır. Yeni zamanların miti
internet teknolojisi, bilgi toplama, bilgi otoyolları kavramlarıyla birlikte üçüncü

702
Çukurçayır,Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi,s.142-143
703
Cs.comu.edu.tr/tainn03/conference_program.html.(12.12.2003)

141
büyüleyici kavram olarak görülmektedir.704 Böylece internette belediyelere yeni bir
boyut kazandırmıştır. Mekâna hapsedilmiş hizmet tarzının mekân dışına çıkılarak 7 gün
24 saat, istenilen bilgiye en kısa ve hızlı bir şekilde ulaşmayı amaçlamaktadır.. E-
belediyecilik sadece tuşlara yönelik bir sistem değildir; şeffaf, denetleyici aynı zaman
da sorgulanan basamaklarını azaltan bir yapıdır. Belediyecilik işlemleri için kaybedilen
vakitlerin çokluğu karşısında işlemleri istediğimiz zaman istediğiniz yerde yapabilme
avantajı bulunmaktadır. E_belediyecilik sadece yönetim mekanizmasını değiştirmekle
kalmıyor, çevrenin korunmasını da sağlıyor. Bu sistem ile dijital ortamlarda saklanan
bilgi kâğıt kullanımın yerine geçmektedir ve ciddi bir verimlilik sağlamaktadır.705Bu
anlatılanlar ışığı altında e_belediyenin amaçlarını şu şekilde ifade edilmektedir:

• 7 gün 24 saat hizmet


• Kâğıtsız ofis
• Hesap sorulabilir bir sistem
• Özel ve güvenli
• Yenilikçi ve sonuçlara yönelme
• Ortaklaşa geliştirilmiş çözümler
• Maliyet açısından uygun
• Teknolojik dönüşüm

3.9 DİJİTAL KENTTE AMAÇ

Yerel yönetimlerle ilgili her bilgiye ulaşabilme, çalışanların halkla iletişim


kurmasının sağlanması, sanal konferans ve haberleşme ortamında yerel sorunlarla ilgili
etkileşim kanallarının kullanılması, her türlü bilgi ve belgeyi yerel yönetim birimlerine
sunma çabaları gelmektedir. Ayrıca bürokrasinin azaltılması, kamu kurumlarında işlerin
çabuklaştırılması, kamu yönetiminde iş süreçlerinin kısaltılması gelmektedir. Yerel
yönetimin daha demokratik, daha ulaşılabilir ve şeffaf olması amaçlanmaktadır. Bu da
sanal bir agorayı çağrıştırmaktadır.706

704
Çukurçayır,a.g.e,s.141
705
http://www.uni_yaz.com/interaktifbelediye.html(12.12.2003)
706
Çukurçayır,a.g.e.,s.128

142
Kamu hizmetlerinin haftanın 7 günü günde 24 saat boyunca kesintisiz daha kolay
ucuz ve etkin bilgi verme olanağı amaçlanıyor.Ortaya çıkan sanal topluluklar
aracılığıyla hak ve özgürlükler, kalkınma projeleri, yönetim platformları, yolsuzluk
denetimi gibi sayısız konuda, etkili ve ses getirici faaliyetler gösteren yeni sivil toplum
örgütlenmeleri ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.707

Dijital kent uygulamalarından beklentiler iki türlüdür. İyimser beklentileri


paylaşanlar daha etkin, şeffaf bir yönetim sistemi oluşacağını, demokratik katılımın
artacağını ummaktadırlar. Kötümser olanlar ise internetin birer denetim aracı olmasının
ve özel hayat müdahalesinin önüne geçimlesin talep etmektedirler.708

3.10 DİJİTAL KENTTE YURTTAŞ

Artık modern kentli e-belediyecilik sayesinde imar planları, encümen


toplantıları, yol, su, telefon, elektrik, sinema, konser, maç biletleri araba park yerlerini
her türlü ruhsat bilgilerini artık oturdukları yerden öğrenebilmektedirler. Daha önce
vatandaşın zamanını harcayarak yapmak zorunda olduğu işleri artık oturduğu yerden
yapabilecektir. Böylece kendisine ve de işine daha çok zaman ayırabilecektir.
Bilgisayarın başında emlak ve çöp vergisi borcunuzu öğrenebilir hatta borçlarını
internet üzerinden ödeyebilecektir. İhaleler hakkında bilgi edinebilir yerel yönetimlerin
işleyişini daha yakından ve hızlı takip edilebilmektedir.709 Kent içinde olmak yeterlilik
için artık şart göstermemektedir.

3.11 DİJİTAL KENTTE KATILIM

İnternet üzerinden mümkün olduğunca çok sayıda vatandaşın yerel yönetim


bilgilerine ve çalışanlarına doğrudan ulaşmaları istenmektedir. Yerel yönetim sınırları
içinde oturan, çalışan ya da okuyan insanların kendi bilgisayarlarından veya kamu
terminallerinden her türlü bilgiye ulaşabilmesi yerel yönetim çalışanları ile diğer

707
Mete Yıldız’’Yerel Yönetimde Yeni Bir Katılım Kanalı Olarak İnternet:ABD’de ve Türkiye’de
Elektronik Kamu Bilgi Ağları’’Çağdaş Yerel Yönetimler,Cilt:8 Sayı:4,TODAİE,Ankara,ss.144-156
708
Özgür Uçkan,’’E-Devlet,E-Demokrasi ve E-Yönetim Modeli:Bir İlkesel Öncelik Olarak Bilgiye
Erişim Özgürlüğü,www.stradigma.com/turkce/haziran2003/makale.09.html(12.12.2003)
709
http://www.yalova_bld.gov.tr(12.12.2004)

143
vatandaşlarla iletişim kurması sanal ortamdaki konferanslar ve sohbet kanalları
aracılığıyla yerel yönetim sınırları içinde yaşayan vatandaşların giderek artan bir oranda
yerel olaylara sanal ortamda aktif katılımcı olmaları sağlanmaktadır.710 Bu bağlamda
siyasal düzlemde de artık elektronik demokrasiden söz edilmekte ve internet
demokrasiye ne gibi katkılar yapılabileceği üzerinde araştırmalar ve çözümlemeler
yapılmaktadır.711 Hükümetler de vatandaşların internete katılımın birçok nedenden
712
ötürü teşvik ederler. Birinci neden, sosyo-ekonomiktir. Kaliteli insan gücü
yetiştirmek ve muhafaza etmek, rekabet gücünü önemli bir parçasıdır. Bilgi ve iletişim
teknolojilerine katılım kaliteli insan gücü yetiştirmek açısından önemlidir. İkinci neden,
ekonomiktir. İnternet üzerindeki ekonomik işlemler küresel ekonomi inde daha fazla yer
tutmaya başlamıştır. Vatandaşların katılmasını artırmak ekonomik faaliyetlerin
artmasını sağlayacaktır. İnternetin şirketler arası işlemlerde kullanılması ekonomiye ek
dinamizm getirecektir.Üçüncü neden siyasidir. Bilgi ve iletişime katılım vatandaş ve
devlet arasında kopuklu ve iletişimsizliği önleyeceği düşünülmektir. İnternet yardımıyla
kamu hizmetleri daha kaliteli, daha çabuk, daha yoğun katılma ve 24 saat boyunca
ulaşılabilir olması teknolojiyi cazip kılmaktadır. Dördüncü neden, yönetseldir. İnternet
kullanımını vatandaşların yönetime katılımı artırma potansiyeli vardır. Örneğin internet
vatandaşa kamu örgütleri arasındaki iletişimi, artırabilir. Kamu örgütleri diğer kamu
örgütleriyle ve diğer yönetimin aktörleriyle internet yardımıyla etkileşebilir. Vatandaş
diğer vatandaşla internet yoluyla bağlantı kurabilirler.

3.12.DİJİTAL KENT UYGULAMALARI

3.12.1 Türkiye’de İnternet

Türkiye internetle 1993 yılında tanışmıştır.713 2003 rakamlarıyla yaklaşık 3.5


milyon internet kullanıcısı vardır.714Türkiye'de internetin yeterince gelişmemesinin
başlıca nedenleri yasal düzenlemelerin yetersizliği, internet ile ilgili sorunlara muhatap

710
Yıldız,a.g.m.,s.148
711
Çukurçayır,a.g.e,s.141
712
Yıldız,a.g.m.,s.147
713
Mete Yıldız,Yerel Yönetimlerde Yeni Bir Katılım Kanalı Olarak İnternet,Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi,Cilt:8 sayı:4,TODAİE,Ankara,1998,ss.144-156
714
Çukurçayır,a.g.e.,s.132

144
olacak bir örgütsel yapının olmayışı, erişim güçlüğü ve yetişmiş insan altyapısı
yetersizliği olarak belirtilebilir.715 Türkiye'de e-devlet kullanma oranı %3 iken bu oran
Norveçte %53"tür. Araştırma yapılan 27 ülke içerisinde e-devlet uygulamaları
bakımından Türkiye son sırada yer almaktadır.716

İnternet merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında doğru ve güncel veri-bilgi
hattı kurulmasını mümkün hale getirerek devlet örgütlenmesini ve işleyişinin bu kriter
ekseninde yaşanan boşlukları ortadan kaldırma olanağı vermektedir. Böyle bir eksenin
ideal insanı için en alttaki birimlerden en üst birimlere kadar örümcek ağı sistemi gibi
birbirine bağlanmak gerekmektedir. Yerel yönetim sistemi içinde en ağırlıklı tür tüm
yerel yönetim türleri bakımında önem taşımakla birlikte köy ve il özel idarelerinden çok
belediyeler dünyasında daha fazla ön plana çıkmıştır.717

Yerele yönetim dünyası çalışanlarının birikimlerini birbiriyle ve halkla


paylaşmaları yerel yönetim ile ilgili mevzuat vb. kaynaklara ulaşmaları, birbiriyle ile
tüm kavramları ve altyapı yetersizliği nedeni ile kendi web sitesine kavuşturulması
amacıyla yerel ret projesi başlatılmıştır.718

Yerelnet ve Yerelbilgi Kapsamında dijitalleşme süreci beş aşamada oluşmaktadır.719

1. Bilgisayarlaşma
2. Otomasyon
3. İnternet Kullanıcılığı
4. Web site kurma
5. Yönetim internete taşma

715
Yıldız,a.g.m.,s.144
716
Çukurçayır,a.g.e.,s.32
717
Birgül A.Güler,’’Yerel Yönetim ve
İnternet’’www.intertr.org/inetconf7/sunum/yerelyonetım.doc(10.12.2003)
718
www.teclinn.com(12.12.2003)
719
Çukurçayır,a.g.e.,s.133

145
3.12.2 Belediyelerde İnternet
Belediyelerdeki dijitalleşme süreci şu şekilde ifade edilmektedir.720

Bilgisayarlaşma: Toplam 3064 belediye (%95) ait veriler üzerinde yapılan çalışmaya
göre Türkiye'de 2100 (%69) bilgisayara sahiptir.

Otomasyon düzeyi: Otomasyon terimi ile mali işler, su ücretleri vergi tahsilatı gibi
işlerin belli yazılımlar temelinde bilgisayar ortamına geçirildiği ve bu işlerin bu ortam
da yürütüldüğü sistem kastediliyor. Belediyeler 903'e (%30ru) otomasyon sahiptir.
Bilgisayar da belediyeler içinde otomasyonu oranı %43 düzeyindedir.

İnternet Kullanımı: Ülke genelinde tüm belediyelerin 467'si (%15'i) internet bağlantısı
yapmış internete erişim sağlamıştır. Bilgisayarlaşma, otomasyon, şirket desteği ve
internet kullanımı bölgelere göre değerlendirildiğinde, en yüksek oranların Marmara
Bölgesinde, en düşük oranlarında Güney Doğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde olduğu
belirlenmiştir. Sosyo-ekonomik bakımdan gelişmiş olan bölgelerde bilgisayar altyapısı
gelişmiştir. Bilgisayara sahip belediyeler toplamında otomasyon %54 internet kullanımı
%26'dır.100.Büyük nüfusa sahip yerlerini belediyeleri, az nüfuslu yerlerin
belediyelerinden üstün durumdadır. En küçük belediyelerde bilgisayarlaşma %55
düzeyindedir, nüfus arttıkça oran da artmaktadır. Ülkemizde, Kent Bilgi Sistemleri
uygulamaları geç kalmış olmakla birlikte son zamanlarda bazı Büyükşehir belediyeleri,
il ve ilçelerde çeşitli uygulamalar başlatılmıştır. Bunlar arasında İstanbul, Bursa,
Ankara, Alanya ilkler olarak adlandırılabilir.

Web Site Kurma: 447 belediyenin internet ortamından tanıtım ve hizmet sunduğu
görülmektedir.721

Yönetimi İnternete Taşıma:Belediye düzleminde yönetimi internete taşıma süreci 3


boyuttan oluşur.722

720
Birgül A.Güler,’’Yerel Yönetim ve İnternet ‘’www.inet-
tr/inetcon7/sunum/yerelyonetım.doc(10.12.2003)
721
Çukurçayır,a.g.e.,s.133
722
Güler,a.g.e.,s.6

146
• Belediye içi mali personel, yazı işleri, imar planları vb. yönetim süreçlerini
otomasyonu
• Kentte yaşayanların şikâyet,istek ve görüş bildirimlerinin belediye yetki
alanındaki iş ve işlemler konusunda bilgi alma etkinliklerini, belediyeden işyeri
açma, proje onaylatma gibi ruhsat-izin alma. onay başvurularının belediye
tarafından, temsil edilen ödemelerin internet üzerinden yapılması
• Yerel yönetme ilişkin temel veri ve bilgilerin diğer kamu kurum ve kuruluşları
ile bağlanarak paylaşılması.

Türkiye'de pekiştirilen dijital kent uygulamaları tek yönlü bilgi akışı ile halkı belediye
hizmet ve çalışmalarıyla ilgili bilgilendirmek olduğu belirlenmiştir. Belediye web
siteleri temel olarak bir tür "tanıtma broşürü" özelliği taşımaktadır. Etkileşimli web
hizmetlerinin verildiği belediye web’ler oldukça sınırlıdır.723
Web sitelerinin bir başka özelliği insansız olmasıdır. Sitelerde ne kentliler, ne
personel, ne de seçilmişler vardır. İnsan figürü olarak görülen tek unsur belediye
başkanının kürsü üzerindeki yükselen seslenişleridir." Diğer bir özellik ise web sitelerini
halkın doğru denetimine olanak verecek biçimde belediye meclis ve encümen konu
metinlerine yer vermemesidir. Karar süreci web sitelerinden oldukça uzakta
tutulmaktadır.724

3.13 DİJİTAL KENT UYGULAMALARININ AVANTAJLARI

1. Bilginin dolaşımını hızlandıran bu sistemler, kamuoyunun bilgilenme hakkı


açısından büyük olanaklar sağlamaktadır.
2. Hizmet kalitesini artırmakta ve iş süreçlerini etkin hale getirmektedir. Katılım
olanakları artmakta daha kaliteli etkileşim sağlanmaktadır.725
3. Demokrasinin gelişmesine yardımcı olma halka hızlı kolay online hizmet ve
daha şeffaf bir yönetimin gerçekleşmesini sağlayacaktır.726

723
Türksel K.Bengshir,’’Web’deki Belediyelerimiz:Ankara Büyükşehir Belediyesi’’Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi,Cilt:9 Sayı:2 ,TODAİE,Ankara,2000,s.80
724
Güler,a.g.e.,s.7
725
http://www.digitaldevlet.com/haber_gorus/php(10.11.2003)
726
Türksel K.Bengshir,’’Web’deki Belediyelerimiz:Konya Büyükşehir Belediyesi’’, Belediyesi’’Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi,Cilt:19 Sayı:4 ,TODAİE,Ankara,2000,s.80

147
4. İnternet siyasi propagandanın alanı olacaktır. Tüm partilerin ve
milletvekillerinin web sayfaları olacak yaptıkları çalışmalarda bu sayfalarda bize
bilgi vereceklerdir.727
5. Kurumlarda bekleme ve çalışma sürelerini azaltılması ya da işlemlerin otomatik
olarak yapılması ve daha ucuza nakledilmesi konusunda önemli etkiler söz
konusudur.
6. Sivil toplum örgütlerinin gücü ve etkinliği giderek artacaktır. Yeni iletişim
olanaklarıyla çok daha fazla üyeyle çok daha rahat biçimde
haberleşebileceklerdir.
7. Yurttaşların katılımı artacaktır. Dolayısıyla yeni katılım mekanizmaları
oluşturulacaktır. Yurttaşlar böylece kendi yaşadıkları yerlerle ilgili sorunlar
konusunda çözüm öğreneceklerdir. Yani evimizden dünyaya yaşam ve
demokrasiye katılacağız.

3.14 DİJİTAL KENT UYGULAMALARININ DEZAVANTAJLARI

1. Gelişen bilişim teknolojileri bilgisayarın akışını kolaylaştırırken özel yaşamın


gizliliği tehdit ediyor. Bir yandan demokratik sürecin "sivil gözetim" altına
alınmasından söz edilirken" bizi sürekli gözleyen büyük birader" ifadeleri de
yerini buluyor. Hareketlerimiz, sokak köşelerinden, dükkânların soyunma
odalarına kadar milyonlarca kamerayla izleniyor. Kullandığımız kredi kartlarıyla
merkez veri bankalarıyla hatta internet gezilerimiz aracılığıyla da izlenmeye
başladık. "Elektronik Göz" ile karşı karşı karşıyayız. Elektronik ortamda Susman
ve kendimizi sürekli incelemeye doğru ilerliyoruz. Kameralar o denli çoğaldı ki
bütün Britonyalıların sokaktaki hareketlerinin gözetlendiğini bilmesi gerekiyor.
Geçen yıl Londra'da çift katlı otobüslerde "Gözleyen Gözlerin Altında
Güvendesiniz" yazılı ilan yer aldı.

2. Uluslar arası bağlamda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında bilgiyi


üretme, kullanma ve bilgiye erişim alanlarındaki farklılıklar bulunmaktadır. Bu

727
http://www.digitaldevlet.com/haber_gorus/php(10.11.2003)

148
teknolojiler zengin ve fakir ülkeler arasındaki uçurumun (digital divide) zengin
ve daha da açılmasına yol açıyor. İnternet konusundaki gelişmelerin bir yönüyle
fırsat bir yönüyle tehdit olarak algılanmasını nedeni budur. Bugün yaklaşık 300
milyon insan internette sörf ederken 1 milyar insan yani dünya nüfusunun
bırakın bilgisayarı kullanıp internete bağlanmayı, bilmiyor. Sözcüğünü henüz
yazamıyoruz. Çünkü okuma yazma bilmiyor. Dolayısıyla okuma-yazma ve
geçim sorunlarının oldukça derin olduğu toplumsal yapıda, dijital kentlerden
beklenen yararın topluma bütüncül bir kazanç olarak yansıtılabilmesi de bir
ütopya kalacağını düşünenler vardır. Özelikle Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde
insanların ekonomik, kayıplarının ilk ve öncelikli olduğu toplumlarda bir lüks
olduğu konusunda eleştirilere uğramaktadır. Sınırsız bir özgürlük sağlayan
internet, aynı zamanda sosyal izolasyonu da artırdığı belirtilmektedir.

3. Her şey dijitalleştirdiğimiz anda bu bezde bu sistemleri koruma konusu


gündeme gelecektir. Suç örgütleri uluslarası boyutlarda, uzman hackerler
sayesinde her istediklerinin yapabileceklerdir. Hızlı değişimlerin yarattığı
belirsizlik duygusundan kurtulamıyoruz ne yazık ki. Güven gereksinim
içindeyiz. Vatandaşlar resmi işlerini internet üzerinden yaparken tam bir güven
içinde olmak istiyorlar, (dijital kimlik, dijital imza)
4. Gerekli nitelikli personel bulmama, akçal konularda belirsizlik ve gerekli
altyapının kurulmamış olması da dijital kent kapsamındaki sorunlar arasındadır.
Ayrıca gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve
eğitimsizlik sorunlarını getirdiği teknolojik olanaklardan uzak durmaktadırlar.

149
SONUÇ
Toplumlar çevrelerinden sürekli etkileşim halindedirler. Sürekli değişir, gelişir
ve büyürler. İnsan sürekli olarak çevresinden içinde yaşadığı koşullarda etkilenmekte bu
etki insanı içinde yaşadığı koşulları anlamaya itmektedir. Kazanılan yeni bilgiler
yaşamdaki yansımalarını bulmakta ve insanın yaşamına uyguladığı bilgi ve yetenek
sürekli gelişmektedir. Hızlı bilgi artışı günümüzde değişim ve gelişimlerin tüm
boyutlarıyla yaşama yansımasına yol açmıştır. Bugün sanayi toplumu kendini farklı
karakteristiklere sahip enformasyon toplumuna bırakmaktadır. Her toplum kendine özgü
teknolojisi, siyasal yapısı, ekonomisi olmuştur. Toplumları dönüştüren değiştiren temel
faktör de teknoloji olmuştur. Tarım toplumunda temel stratejik kaynak toprak, sanayi
toplumunda sermaye günümüzde ise bilgidir. Günümüzde bilginin sürekli önemi sürekli
artmaktadır.
Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş politik ve teknolojik açıdan
meydana gelen devrimler bir önceki dönemden yani tarım toplumundan tamamen
kopmuştur. Sanayi toplumunda bilgi toplumuna geçişte ise bir kırılmadan ziyade sanayi
toplumun temel parametreleri dönüşüme uğrayarak bilgi toplumunda var olmaktır.
Devrimler toplumu şekillendirmiş, tarım devrini tarım toplumunu, sanayi
devrimi sanayi toplumunu, bilgi devrimi ise bilgi toplumunu yaratmıştır. Sanayi
toplumuyla belli değerler, parametreler özdeşleşmiştir. Buna göre merkeziyetçilik,
hiyerarşi, disiplin, makine, fabrika, temsili demokrasi modernite gibi. Ancak
günümüzde ise merkeziyetçilikten adem-ı merkeziyetçiliğe doğru bir geçiş yer almakta
temsili demokratik artık yeterli olmakta, yeni katılım yöntemleri arayıp girilmektedir.
Artık temel faktör bilgidir ve insanlar “bilgi işçisi” olarak nitelendirilmektedir. Artık
yönetimden işbölümü, uzmanlaşma, katı hiyerarşi, gizlilik ve kapalılıktan esnek, şeffaf
yönetim talep edilmektedir. Her toplum kendi yaşayış uygun sosyal, siyasal ekonomik
yapısını yansıtırken düşünsel yapısını da oluşturur. Sanayi toplumuyla özdeşleyen
modernite bilgi toplumuna geçişle post-moderniteye geçecektir.
Bilgi toplumunun itici güçlerinden biri küreselleşmedir. Küreselleşmeyle
beraber diye tüm faktörler (bilgi-iletişim teknolojileri gibi) etkilenmektedir.
Küreselleşmenin teknik alt yapısını iletişim ve haberleşme araçları
oluşturmaktadır. Ancak küreselleşmenin bütün ayakları önemsenmek zorunda. Çünkü
küreselleşme benimsenecek politik sistem, demokrasi insan hakları, din ve laiklik,

150
çevrecilik gibi birçok değerin güncelleşmesini ve yerleşmesini dayatıyor. Küreselleşme
aynı zamanda milli ekonomilerin dünya ile bütünleşmesini, teknolojinin, üretimin
tüketimin ve finansmanın önündeki surların kalkınmasını istiyor.
Küreselleşmeyle beraber bilgi sürekli artmakta ve önem kazanmaktadır. Bilişim
ve bilginin temel kaynaklarımız olarak ortaya çıkışının asıl önemi toplum yapısının
kendisini ve üzerindeki işlerlik kazandığı kurumsal önermeler ve değer önermelerini
etkileyen derin etkileridir. Kilit bir toplumsal olay olarak birleşme giderek artan şekilde
bağımlı hale gelme toplumu sanayi temelli türlerden olası kurum, yönetim ve değer
sistemlerinin oluşum şekilleri hala konjonktüre açık olan sanayi sonrası toplumlara
dönüştürecektir.

151
KAYNAKÇA

1) ACUN Ramazan ‘’Bilim, Bilgi Teknolojisi Ve Türkiye ’Bilim Bilgi Yurdu


Yayınları Konya 1998
2) AÇIKGÖZOĞLU, Saim “Yaşanabilir Kent Ortamı İçin Bakımsız ve Kimsesiz
Çocukların Haklarını Korumada ‘Çocuk ve Dost Aile Merkezi’ (ÇODAM)
Önerisi” Habitat II Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar arası Bilimsel
Toplantılar 3-12 Haziran 1996, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri
Daire Başkanlığı Yayınları No: 44, Cilt 2, İstanbul, 1997
3) Adem Öğüt,Bilgi Çağında Yönetim, Nobel Yayınları, 1.Baskı, Ankara, 2001
4) ADIGÜZEL, “Yusuf Kitle Toplumunun Açmazları”, Şehir Yayınları, Ankara,
2001.
5) AKARCALI Bülent,’Bilgi Toplumu’ Yeni Türkiye
Dergisi,Cilt:1,Yıl:4,Sayı:20,Mart-Nisan 1998,
6) AKGEYİK, Tekin Stratejik üretim yöntemi, Sistem yayıncılık, yayın no:181,1.
baskı, İstanbul, 1998, S-26
7) AKGÜL, Mehmet Türk Modernleşmesi ve Din, Çizgi Kitabevi, Konya
8) AKGÜN, Birol “Küreselleşme, Sanal Siyaset ve E-Demokrasi,” Kültürel
Sistemde Siyaset Yönetim Ekonomisi, (Der. M. Akif Çukurçayır), Çizgi
Kitabevi, Konya, 2003,
9) AKGÜN, Birol “Küreselleşme, Sanat Siyaset ve E-Demokrasi”, Küresel
Sistemde Siyaset Yönetim Ekonomi, (Der: M. Akif Çukurçayır), Çizgi
Kitabevi, Konya, 2003,
10) AKOVA H. Oğuzhan,” Bilişimden Bilgi Yönetimine”, www.yeni-
teknolojiler.org/yazi.htm, 25.04.2005
11) AKŞİT Bahattin, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 Yılında Toplumsal
Yapılanmalar”, Bilanço 1923-1998: “Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 Yılına
Toplu Bakış” Uluslar arası Kongresi, II. Cilt Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul,
1999
12) AKTAN Çoşkun Can,Mehtap Tunç,’Bilgi Toplumu ve Türkiye ; Yeni Türkiye
Dergisi,cilt:1 ,Yıl.4 ,sayı: 20 ,Mart-Nisan 1998

152
13) AKTAN, Coşkun Can Müdahaleci Devletten Sınırlı Devlete, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara, 1999, s.120
14) AKTAN,C.Can’Yeni Değişim Dinamikleri ve Devletin Yeni Rolü’Yeni Türkiye
Dergisi,56 Yaz 1999,s.80
15) AKTEL Mehmet,Küreselleşme ve Türk Kamu Yönetimi,Asil Yayın Dağıtım
,Ankara,2003
16) AL, Hamza Bilgi Toplumu ve Kamu Yönetiminde Paradigma Değişimi,
Bilimadamı Yayınları, Ankara, 2002
17) ALANKUŞ, Sevda “Yerellik(ler), Yerelliğin İmkanları ve Yerel Medya”, Global
Yerel Eksende Türkiye, (Der.E.Fuat Keynan-Ali Yaşar Sarıbay), Alfa yayınları,
İstanbul, 2000,
18) ALANKUŞ, Sevda “Yerellik(ler), Yerelliğin İmkanları ve Yerel Medya”, Global
Yerel Eksende Türkiye, (Der.E.Fuat Keynan-Ali Yaşar Sarıbay), Alfa yayınları,
İstanbul, 2000,
19) ALBAYRAK, Gökçen Coşkun “Globalizasyon Süreci ve Azgelişmiş Ülkeler”,
(Ed, Uğur Selçuk Akalın) Globalizasyonun Yansımaları, Donkişot yayınları,
İstanbul, 2002, s.24
20) ALODAL, Fatih Erdal Arslan, “ Bilişim Teknolojilerinin Kamu Yönetimi
Üzerindeki Etkileri”, Yerel Yönetimler Kongresi, Bildiriler El Kitabı,
Çanakkale, 3-4 Aralık 2004
21) ALTINOK Ramazan ‘’Bilgi Çağının Getirdikleri Ve Kanu Yönetimi
Anlayışımız’’, Türk İdare Dergisi ,Yıl:69 Sayı:417 İçişleri Bakanlığı Ankara
1997
22) ALTINOK Ramazan, “Bilgi Çağının Getirdikleri ve Kamu Yönetimi
Anlayışımız”, Türk İdare Dergisi, Yıl: 69, Sayı: 417, Ankara, 1997
23) ALTUN, Lütfi “Habitat II Öncesinde İstanbul Metropolitan Alanı Sosyal ve
Fiziksel Ortam ve Çarpık Kentleşmeye Alternatif Çözümler (Orga Konut
Sistemi)”, Habitat II Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar arası Bilimler
Toplantılar 3-12 Haziran 1996, Cilt 2, İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı
Yayınları, İstanbul, 1996
24) ARKUN " Erol Bilgi Toplumuna Yöneliş" , Yeni Türkiye Dergisi , Cilt:1,
Yıl:4, Mart-Nisan 1998

153
25) ASLAN, Cahit Sosyoloji Kavramlar ve Kullanımlar, Baki Kitabevi, Adana,
1997
26) ATABEY, Semra Fatih Bülent Yaren, “Küreselleşme-Yerelleşme Sürecine
Uyum ve Ekolojik Bölge Planlama Kavramı” Yeni Türkiye Dergisi Yıl: 1 Sayı:
5 Temmuz - Ağustos 1995
27) ATAÇ, Kuter “Küreselleşme : Bir Değerlendirme” Hacettepe Üniversitesi
iktisadi ve İdari Bilimiler Fakültesi Dergisi, Cilt:18, Sayı: 1 Ankara, 2000
28) AYDIN Emin D.,Değişen Bilgi Toplumu, Beta yayınları, İstanbul,1996
29) AYDIN, Selim Bilgi Çağında İnsan, TÖV Yayınları, İzmir, 1996, s.2001
30) AYDIN, Suavi Modernleşme ve Milliyetçilik, Gündoğan Yayınları, Ankara,
1999
31) AYTAÇ Kılıçarslan, " Bilim Toplumu" Yeni Türkiye Dergisi , Yıllık Sayı:20
Mart-Nisan 1998
32) BAĞCE H. Emre, “Küreselleşme, Devlet ve Demokrasi” Amme İdaresi
Dergisi, Cilt: 32, Sayı : 4 TODAİE, Ankara, Aralık 1999
33) BALCI ‘Asım’E-Devlet: Konu Yönetiminde Yeni Perspektifler Fırsatlar Ve
Zorluklar’’ Kamu Yönetiminde Çağdaş Gelişmeler,(Ed:Asın Balcı Ve
Diğerleri) Seçkin Yayıncılık Ankara 2003
34) BALÇIK Bahaettin, “Küreselleşme ve Yönetim Anlayışındaki Değişmeler”
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dergisi, sayı: 2,
Konya, 1999
35) BALÇIK, Bahaettin “Küreselleşme ve Yönetim Anlayışındaki Değişmeler”
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dergisi, sayı: 2,
Konya, 1999
36) BALEVİ Erol, İnternet, Seçkin Yayınevi, Ankara,1995,
37) BAŞTÜRK, Şenol “Bir Olgu Olarak Küreselleşme, Sorunlar ve Bir Çözüm
Önerisi : Küresel Yönetişim”, http://www.isgüc.org/senol1.htm 04.04.2002
38) BAŞTÜRK, Şenol “Bir Olgu Olarak Küreselleşme, Sorunlar ve Bir Çözüm
Önerisi; Küresel Yönetişim” http://www.isguc.org/senol1.htm, 04.04. 2002, s.3
39) BAŞTÜRK, Şenol Bir Olgu Olarak Küreselleşme Sorunlar ve Bir Çözüm
Önerisi; Küresel Yönetişim, http://www.isguc.org/senol1.htm, , (04.04.2002)

154
40) BATTAMORE T. B., Toplum Bilim, (Çev: Ünsal Aksoy), Der Yayınları,
İstanbul, 1998
41) BAYRAMOĞLU Sonay, “Küreselleşmenin Yeni Siyasal İktidar Modeli :
Yönetişim” Praksis, 7, 2002, s.85
42) BENGSHİR Türksel, Kaya, Aslı Akay, “Ülkemizdeki Belediyelerin Coğrafi
Bilgi Sistemleri Kullanım Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma”, Yapı ve Kentle
Bilişim ’04 “Kentte- Dönüşüm” 3.Ulusal Kongresi, Ankara, 2-3 Aralık 2004
43) BENGSHİR, T.Kaya Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim, TODAİ
yayınları, Ankara, 1996
44) BERBER, Şakir “Teknoloji Transferinde Eğitimin Yeri ve Önemi”, S.Ü Sosyal
Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dergisi, Sayı: 2, Konya, 1999
45) BIMBER Bruce, ‘’İnternet Ve Hızlandırılmış Çoğulculuk’’, Cogito,
Sayı:30,Yapı Kredi Yayınları , 2003
46) BM İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II, Türkiye Ulusal Rapor ve Eylem
Plânı, İstanbul, 1996
47) BOZKURT, Veysel Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık,
İstanbul, 1997
48) BOZKURT, Veysel Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem
Yayıncılık,İstanbul,1997,s.35
49) BOZYURT Veysel ,Enformasyon Toplumu Ve Türkiye .Sistem Yayıncılık
İzmir 1997
50) BÜYÜKERSEN Yılmaz "İletişim Uygarlığı" Yeni Türkiye Dergisi, Cilt:2
Yıl:4, Mart-Nisan 1998
51) CANBOLAT İbrahim S., Küreselleşen Dünya ve Türkiye, Uludağ Üniversitesi
Güçlendirme Vakfı Yayın No: 192, Bursa, 2002
52) CANGİR Mehmet, “Küreselleşme” Türk İdare Dergisi, Yıl: 73 Sayı: 433,
Ankara, Aralık 2001
53) COŞKUN Selim, “Kamu Yönetiminde Yönetişim Yaklaşımı”, (Ed.Asım Balcı,
Ahmet Nohutçu, N.K.Öztürk, B.Çoşkun). Kamu Yönetiminde Çağdaş
Yaklaşımlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2003
54) ÇAKMAKÇI, Akın “Türkiye’nin Teknoloji Tarihi” TUBİTAK, TTGV ve
TUSİAD 2.Teknoloji Kongresi Bildirileri, İstanbul, 1999

155
55) ÇAM Esat, Siyaset Bilimine Giriş, Der Yayınları, İstanbul, 1999
56) ÇAYLAN, Gencay Türkiye’de Kapitalizm Bürokrasi ve Sayasal İdeoloji,
Sevinç Matbaası, Ankara, 1974
57) ÇİÇEK, Mustafa Mustafa Ökmen, “Küreselleşme Süreci ve Yerel Yönetimler”,
Türk İdare Dergisi, Yıl: 69, Sayı: 417, Ankara, 1997, s.129,
58) ÇOBAN, Hasan Bilgi Toplumuna planlı geçiş, DPT yayınları, Ankara 1996, s.
59) ÇUBUK, Mehmet “Kent, Kültür, Toplumsal Uyum İçin Nasıl Bir Şehircilik, 4.
Türkiye Şehircilik Kongresi, Kente kültür ve Toplumsal Uyum ve Habitat II
Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB şehir Plancıları Odası Yayını,
İstanbul, 1996
60) ÇUKURÇAYIR M. Akif, Esra B.Sipahi, “Yönetişim Yaklaşımının Kalite
Uygulamalarına Olası Katkıları” Kamu yönetiminde Kalite 3. Ulusal Kongresi,
TODAİE Yayın No: 319, Ankara, 2003
61) ÇUKURÇAYIR M. Akif, Gülise Gökçe, “Yerel Siyaset ve Katılma Davranışı:
Konya’da Katılım Eğilimleri”, S.Ü İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Dergisi Yıl : 2, Sayı : 3, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002,
62) ÇUKURÇAYIR M. Akif, Gülise Gökçe, “Yerel Siyaset ve Katılma Davranışı:
Konya’da Katılma Eğilimleri”, S.Ü. İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 3, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002
63) ÇUKURÇAYIR M.Akif. M. Hülya Eşki, “Kamu Hizmeti Sunumunda Yeni
Yöntemler”, S.Ü. İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl.1, Sayı:
1-2, Çizgi Kitabevi, Konya, Nisan-Ekim 2001
64) ÇUKURÇAYIR, Akif “Çok Boyutlu Bir Kavram Olarak Yönetişim” (Ed.
Muhittin Acar-Hüseyin Özgür) Çağdaş Kamu Yönetimi I, Nobel Yayın
Dağıtım, Ankara, 2003, s.259
65) ÇUKURÇAYIR, M. Akif Gülise Gökçe, “Yerel Siyaset ve Katılma Davranışı”:
“Konya’da Katılma Eğilimleri”, S. Ü. İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar
Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 3, Çizgi Kitabevi, Konya, 2002
66) ÇUKURÇAYIR, M. Akif Hülya Eşki, “Kamu Hizmeti Sunumunda Yeni
Yöntemler”, S.Ü İİBF Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Yıl: 1, Sayı:
1-2, Çizgi Kitabevi, Konya, Nisan-Ekim, 2001

156
67) ÇUKURÇAYIR, M. Akif Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Çizgi
Kitabevi, Konya, 2002,
68) DAĞI İhsan D, , İnsan Hakları Küresel Siyaset ve Türkiye, Boyut Kitapları.
İstanbul, 2000
69) DALLMAYN, Fred “Global Modernleşme: Farklı Modernitelere Doğru mu?”
(Çev: Recep Şentürk), Modernleşme İslam Dünyası ve Türkiye, İSAV
Yayınları, İstanbul, 2001,
70) DAVUTOĞLU, Ahmet “Modernleşme Sürecinde Entelektüel Dönüşüm ve
Zihniyet Parametreleri”, Modernleşme İslam Dünyası ve Türkiye, İslami
İlimler Araştırma Vakfı, İstanbul, 2001
71) DE BONO Edward, Rekabet Üstü, çev: Oya Özel, Remzi Kitabevi, İstanbul,
1996
72) DE GEVS, Arie Yaşayan Şirket,(Çev:Ahmet Ünver),Rota
yayınları,İstanbul,1999,S.36
73) DEMİR Gülten, Küreselleşme Üzerine, A.Ü. SBF Dergisi, 56-1, Ocak-Mart
2001, s.74
74) DEMİR, Gülten Küreselleşme Üzerine, A.Ü. SBF Dergisi, 56-1, Ocak-Mart
2001
75) DENİSENKO Ludmila “Hibatat ve Yönetişim” Sivil Toplum İçin Kent Yerel
Siyaset ve Demokrasi Seminerleri, Demokrasi Kitaplığı WALD Yayınları
İstanbul, 1997
76) DİNÇKOL, Abdullah Sosyolojiye Giriş, Der Yayınları, İstanbul, 2001
77) DOĞAN, İsmail Sosyoloji, Kavramlar ve Sorunlar, Sistem Yayıncılık,
İstanbul, 1996, s.163
78) DÖKMECİ, Vedia Seda Kundak, “İstanbul’a Gelen Göçün Değerlendirilmesi ve
Sosyal Uyum”, 4. Türkiye şehircilik Kongresi, Kent Kültür ve Toplumsal
Uyum ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir Plancıları
Odası Yayını, İstanbul, 1998
79) DURA, Cihan Hayriye Atik, Bilgi Toplumunu Bilgi Ekonomisi ve Türkiye,
Literatür Yayınları, İstanbul, 2002
80) DÜNDAR Pelin,’Bilgi,İnternet ve Toplam Kamu Yönetimi’’M.Ü. İletişim
Fakültesi Dergisi,1-2,2003

157
81) ERGEN, Yaşar Bahri “Kentleşme Sürecinde Kültürel Yapının Kentsel mekana
Yansıyışı ve Yozgat Kentsel Yerleşmesinde Oluşturduğu Sorunlar”, 4. Türkiye
Şehircilik Kongresi, Kent – Kültür ve Toplumsal Uyum ve Habitat II
Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını,
İstanbul, 1998
82) ERKAL Mustafa E., Sosyoloji (Toplum Bilimi), Der Yayınları, İstanbul, 1999,
s.50
83) ERKAL, Mustafa Sosyoloji (Toplum Bilimi) Der Yayınları İstanbul, 1999
84) ERKAN Hüsnü ,Bilgi Toplumu Ve Ekonomik Gelişme ,Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları ,4.Baskı İzmir,1998
85) ERKAN Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, İzmir, 1998, s.3
86) ERKAN, Hüsnü “Türkiye Koşullarında Toprak Bilgi Sistemi Üzerine
Düşünceler” I.Harita Kurultayı, Tm, MOB, Ankara, 1987
87) ERKAN, Hüsnü Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, İzmir, 1998
88) EROĞLU, Feyzullah “Toplam Kalite Yönetimi Bağlamında Toplum-Devlet
İlişkisi ve Sivil Toplum” Kamu yönetiminde Kalite I.Ulusal Kongresi
Bildirileri-2, TODAİE Yayını, Yayın No: 289, Ankara, 1999
89) ERÖZDEN, Ozan Ulus-Devlet, Dost Kitabevi, Ankara, 1997
90) FROMM, Erich Çağdaş Toplumun Geleceği, (Çev: Gülnur Kaya, Kaan Ökten),
Arıtan Yayınları, İstanbul 1996
91) GİDDENS, Anthony Sosyoloji, (Çev: Talip Kabadayı), Ayraç Yayınevi, Ankara,
2000,
92) GİDDENS, Antony İleri Toplumların Sınıf Yapısı, (Çev: Ömer Baldık), Birey
Yayıncılık, İstanbul, 1999
93) GÖKÇE Orhan, Hakan Afacan ve Diğerleri, Toplum Bilimi Ders Notları,
Konya, 2000, KANGAR, Emre Toplumsal Değişme Kavramları ve Türkiye
Gerçeği, Remzi Kitabevi, Zeki Aslantürk, Tayfun Amman, Sosyoloji,
Kavramları, Kurumlar, Süreçler, Teoriler, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 2000,

158
94) GÖKÇE, Gülise “Küreselleşme ve Yerelleşme İlişkileri Üzerine Bir Tartışma”,
(Der. M. Akif Çukurçayır ve Ayşe Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi
Kitabevi, Konya, 2003, s.205-206
95) GÖKÇE, Gülise “Küreselleşme ve Yerelleşme İlişkileri Üzerine Bir Tartışma”,
(Der. M. ÇUKURÇAYIR Akif ve Ayşe Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar,
Çizgi Kitabevi, Konya, 2003
96) GÖKÇE, Gülise “Küreselleşme ve Yerelleşme İlişkileri Üzerine Bir Tartışma”
(M. Akif Çukurçayır ve Ayşe Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi
Kitabevi, Konya, 2003,
97) GÖKER, Aykut “Bilim ve Teknoloji Politikalarına Giriş İçin “Enformasyon
Toplumu” Üzerine Kavramsal Bir Yaklaşım Denemesi,” Mülkiye Dergisi, cilt,
XXV, Sayı: 230, Ankara, 2001
98) GÖKTÜRK Atilla, Sultan Kavili, “Yerel Günden 21 ve Katılım…!” Yerel
Yönetimler Sempozyumu Bildirileri, TODAİE Yayını, Ankara, Kasım 2000
99) GÖRMEZ, Kemal Yerel Demokrasi ve Türkiye, Vadi Yayınları, Ankara, 1997,
100) GÖYMEN, Karel “Türkiye’de yerel Yönetimler ve Yönetişim: Gereksinmeler,
Önermeler, Yönelimler” Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, CİLT: 9, Sayı: 2,
2000
101) GÖYMEN, Korel “Türkiye’de Yerel Yönetimler ve Yönetim: Gereksinimler,
Önermeler, Yönelimler”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 8, Sayı. 2,
2000, s.5-6
102) GÖZE, Ayferi Sosyal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul,
2000, s.63
103) GÜLEÇ ‘Kemal’Türkiye ‘de Ve Dünyada Teknolojik Gelişmeler’’ DTP
yayını, 1994 http:www.canaktan.org./yenı-trendler/globallesme/kavram.htm
28.09.2002)
104) GÜLER, Birgül Ayman “Kamu yönetimi ve Dünya Bankası” Amme İdaresi
Dergisi, Cilt: 28, sayı: 3, Eylül 1995,
105) GÜLER, Birgül Ayman “Yerel Yönetmenlerde Reform Sorunu”, Çağdaş Yerel
Yönetimler Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 3, TODAİE yayını, Ankara, Temmuz 2001
106) GÜLER,” Birgül Ayman yönetişim, Tüm İktidar Sermayeye, Praksis Dergisi, 9.
Ankara, Kıs-Bahar 2003

159
107) GÜNDOĞAN, Ertuğrul “Yönetişim” Yönetişim Siyaset ve Sosyal Bilimler
Dergisi, Sayı: 1 Yıl:1, Fatih Üniversitesi Yönetişim Kulübü Yayını, İstanbul,
Aralık 2002
108) GÜNDOĞDU Bülent Ender Karagöz,Bilgi Teknolojileri ,Selçuk Üniversitesi
Basım Evi Konya 2005
109) GÜNDOĞDU, Balamir “Küreselleşme, Yerelleşme: Denetim”, Yerel Yönetim
ve Denetim Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 1, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler
Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara, 2004
110) GÜNDOĞDU, Balamir “Küreselleşme, Yerelleşme: Denetim”, Yerel Yönetim
ve Denetim Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 1, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler
Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara, 2004
111) GÜNEY, Atilla “Neoliberalizm Demokrasi ve Türkiye”, Kamu Yönetiminde
Katile I. Ulusal Kongresi, Cilt: 2, TODAİE Yayını, Ankara, 1999
112) Gürsel Özkan, “Küreselleşme ve Ulus-Devletin Geleceği”, İdare Hukuku ve
İlimler Dergisi, Cilt: 13 Sayı: 1-3, İstanbul, 2003
113) GÜVEN Sami, Toplum Bilim, Ezgi Kitabevi, Bursa, 1999
114) GÜVENEN Orhan, Küreselleşme Sürecinde Bilgi Teknolojileri Ve Bilgi
Sistemleri Stratejileri,DPT, Ön Çalışma raporu, İstanbul, 1998
115) GÜZELSARI, Selime “Neo-Liberal Politikalar ve Yönetişim modeli” Amme
İdaresi Dergisi, Cilt: 36, Sayı: 2, 2000
116) HABERMAS Jurgen, Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akıbeti, (Çev: Medeni
Beyaztaş), Bakış Yayınları, İstanbul, 2002
117) HABERMAS Jurgen, Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akibeti, (Çev: Medeni
Beyaztaş), Bakış Yayınları, İstanbul, 2002, s.83
118) HABERMAS Jurgen, Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akibeti, (Çev: Medeni
Beyaztaş), Bakış Yayınları, İstanbul, 2002, s.83
119) HABİTAT II KÜRESEL RAPORU (Habitat Ajandası), Yeni Türkiye
Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Mart – Nisan 1996
120) HACIKADİROĞLU Vehbi, İnançtan Bilgiye, Cem Yayınevi, İstanbul, 2002
121) HASANOĞLU Mürteza “Küreselleşmenin Devlet Yönetimine Etkileri”, Türk
İdare Dergisi, sayı: 434, Yıl:74, Ankara, 2002

160
122) HASANOĞLU Mürteza “Küreselleşmenin Devlet Yönetimine Etkileri”, Türk
İdare Dergisi, sayı: 434, Yıl:74, Ankara, 2002 s.172
123) HASILOĞLU Selçuk Burak, Enformasyon Toplumda , Elektronik Ticaret ve
Stratejileri, Turkmen Kitabevi, İstanbul,1999
124) HÖKELEK Senay, “Katılımcı Yönetim ile yeni Arayışlar, Ankara’da
Kentleşme ve Yerel Yönetimler sempozyumu Bildirileri, TMMOB Yayını,
Ankara, 2001
125) http:// www.cevko.org.tr/surdur/rapor_turk/5%20%20yonetisim.enson.pdf
(25.02.2005)
126) http://canaktan.org./yenı-trendler/globalleşme/tehlike.htm(.28.07.2002)
127) http://un .org.tr/undp/governance-tr.htm. (25.12.2005).
128) http://www. Canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-toplumu/bilgi-toplumu-
ozellik.htm. 17.06.2004,
129) http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php 24.04.2004
130) http://www.bilgiyönetimi.org/cm/pages/mk/-gas.php?nt=lu, Erişim
Tarihi=13.04.2005
131) http://www.caginpolisi.com.tr/21/45-49-50.html, (12.03.2005)
132) http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi_toplumu_doğusu.html
12.05.2004
1
133) http://www.canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-toplumu/bilgi-toplumu-özellik.htm,
(15.07.2004)
134) http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi-toplumu-dogusu.htm 17.06.2004
135) http://www.canaktan.org/yenitrendler/bilgi-toplumu-doğusu.htm. 17.05.2004
136) http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globalleşme/ tarihsel.htm,
28.09.2002, s.3
137) http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globalleşme/ekonomik-
global.htm(28.092002)
138) http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globalleşme/kavram.htm 28.09.2002,
139) http://www.dogailebaris.org.tr/TGN21.html 12.05.2005
140) http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/dergi3.asp?id=379 (25.02.2005)
141) http://www.toki.gov.tr/habitat/habitat/index.html 12.05.2005
142) http://www.yeniteknolojiler.org/yazı/yazı003s.htm, erişim tarihi: 22.03.2005

161
143) İNAN Aslan, İnternet El Kitabı, Sistem Yayıncılık 9.Basım,İstanbul 2001,
144) KAHRAMAN Hasan Bülent, Postmedernite ve Modernite Arasında Türkiye,
Everest Yayınları, İstanbul, 2002
145) KAHRAMAN, 1 Hasan Bülent E. Fuat Keyman, Ali Yaşar Sarıbey, Katılımcı
Demokrasi, Kamusal Alan ve Yerel Yönetim, Demokrasi Kitaplığı WALD
Yayınları, İstanbul, 1999,
146) KAPANİ Munci , Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, 11. Basım, Ankara,
1999,
147) KARABAĞ, Servet Mekanın Siyasallaşması, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara,
2002,
148) KARABAĞ,Servet Mekanın Siyasallaşması, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara,
2002,
149) KARADUMAN, Murat Sibel Karaduman, “Yerel Yönetimlerde E-Belediyecilik
Uygulamaları,İzmir ve Antalya Büyükşehir Belediyesi web sitesi analizi, Yerel
Yönetimler Kongresi Bildiriler Kitabı, Çanakkale, 3-4 Aralık 2004
150) KARAHOCA Dilek ve Adem Karahoca, İşletmeciler, Mühendisler ve
Yöneticiler İçin Yönetim Bilişim Sistemleri ve Uygulamaları, Beta yayınevi,
yayın no:829, /baskı, Ankara, 1998
151) KARAKAYA, Abdullah “İşletme Yönetiminde Stratejik Bilgi Kullanımı Üzerine
Bir Araştırma; Karademir A.Ş. ve Bağlı Ortaklar” 10.Ulusal Yönetim
Organizasyon Kongresi Bildiri Kitabı, 23-25 Mayıs
152) KARAKAYA, Mevlüt Muhasebe Bilgi Sistemi ve Teknolojisi, Ankara, 1994
153) KARAMAN, Zerrin, Toprak “Yönetim Stratejilerindeki Gelişmeler”, Türk
İdare Dergisi, Yıl: 72, Sayı: 426, Ankara, Mart 2000
154) KAVAS Kayhan, Sibel Sezer, “Johannesburg Dünya Südürülebilir Kalkınma
Zirvesi’nin Ardından” Türk İdare Dergisi, Yıl: 74, Sayı: 437, Ankara, Aralık
2002
155) KAYPAKOĞLU, Serdar ‘’internet:Giderek Sınırlanan Bir Özgürlük Alanı’’,
M.Ü.İ.F Dergisi 1-2, 2002
156) KELEŞ Ruşen, Kentleşme Politikası, İmge Kitabevi, Ankara, 2000
157) KELEŞ, Ruşen Kentbilim Terimleri Sözlüğü, İmge Kitabevi, Ankara, 1998, s.
112.

162
158) KENNEDY Paul, Yirmibirinci Yüzyıla Hazırlanırken, (Çev: Fikret Üçcan)
Türkiye İş Bankası Yayınları, 3. Baskı, Ankara, 1999
159) KESER Aşkın,”Küreselleşen Dünyanın Yeni Geleceği”, Elektronik
Ticaret,Der: Veysel Bozkurt Alfa yayınları yayın no:771, 1. Baskı, İstanbul,
2000
160) KEYMAN E. Fuat, “Globalleşme Söylemleri ve Kimlik Talepleri:” Türban
Sorunu”nu Anlamak”, Global Yerel Eksende Türkiye, (Der.E.Fuat Keyman,
Ali Yaşar Sarıbay) Alfa yayınları, İstanbul, 2000
161) KHONDER, Habibul, Haque “Globalleşme Teorisi: Eleştirel Bir
Değerlendirme” (Çev. Betül Duman), Türkiye Günlüğü, s.44, Ocak-Şubat
1997
162) KIRAY, Mübeccel “Modernleşmenin Temel Süreçleri”, Bilanço 1923-1998:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 Yılına Toplu Bakış”, Uluslar arası Kongresi,
II. Cilt, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999
163) KIZILCIK, Recep “21. Yüzyılda Yönetişim ve Kamu Yönetimi, Yeni Eğilimler
ve Yeni Teknikler”, Türk İdare Dergisi, yıl: 75 sayı: 438, Ankara, Mart 2003
164) KIZILÇELİK, Sezgin Küreselleşme Sosyal Bilimler, Anı Yayıncılık, Ankara,
2001, s.16-17
165) KOENİG, Samuel Sosyoloji-Toplum Bilimine Giriş, (Çev: S. Sucu-O. Akkoç),
Ütopya
166) KOREL Göymen, “Türk Yerel Yönetiminde Katılımcılığın Evremi:
Merkeziyetçi Bir Devlette yönetişim Dinamikleri, Amme İdaresi Dergisi, 32/4,
TODAİE Yayını, Ankara, Aralık 1999
167) KÖKSAL,’ Aydın Bilişim Toplumu’;Yeni Türkiye
Dergisi,Cilt:2,Yıl.4,Sayı:20,Mart-Nisan 1998
168) KÖMEÇOĞLU, Uğur “Küreselleşme, Modernleşme, Modernlik “Dünya Neyi
Tartışıyor?-1” Küreselleşme, Doğu-Batı, Yıl: 5 Sayı : 18 Şubat-Mart-Nisan, 2002
169) KURAN,N.Hüseyin Devlet Babadan E-Devlete Türkiye İçin E-Devlet Modeli
Analiz Ve Model Önerisi.İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,İstanbul,2005
170) KUTLU, Erol Bilgi Toplumunda Kalkınma Stratejileri, T.C Anadolu
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayınları, Eskişehir, 2000

163
171) KUTLU, Önder “Kamu Yönetiminde Küreselleşme”, Küresel Sistemde Siyaset
Yönetim Ekonomi, (Der: M. Akif Çukurçayır), Çizgi Kitabevi, Konya, 2003
172) KUZU, Burhan “İnsan Hakları Bağlamında Dünya Çevre Krizi”, Habitat II
Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar arası Bilimsel Toplantılar 3-12 Haziran
1996, İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 1996.
173) KÜÇÜK Hasan, “Dündan Bugüne Kent Konseyi Girişimi”, Ankara’da
Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyum Bildirileri, TBMMOB Yayını,
Ankara, 2001, s.260
174) LYOTARD J.F., Postmodern Durum, (Çev: Ahmet Çiğdem), Vadi Yayınları,
Ankara, 1994
175) MARCUSE, Peter “Küreselleşmenin Dili” (Çev.Ali Tartanoğlu), Mülkiye
Dergisi, Cilt: XXV sayı: 229, Ankara, Temmuz-Ağustos 2001,
176) MENGİ, Ayşegül Nesrin Algan, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında
Bölgesel Sürdürülebilir Gelişme, AB ve Türkiye Örneği, Siyasal Kitabevi,
Ankara, 2003
177) MEŞHUR,Murat’Çevre Duyarlı Planlama ‘Yeni Türkiye Dergisi, Yıl:1
Sayı:5,Temmuz-Ağustos,1995, s.279
178) MİTHEN, Steven Aklın Tarih Öncesi, (Çev: İrem Kutluk), Dost Kitabevi,
Ankara, 1999
179) MURPHY, John W. Postmodern Toplumsal Analiz ve Postmodern Eleştiri,
(Çev: Hüsamettin Arslan), Eti Kitapları, İstanbul, 1995
180) NOHUTÇU Ahmet, “Tekno-Ekonomik Paradigma Dönüşümünden Yeni
Demokratik Yönetim Mekanizmalarına, Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Devlet
ve Kamu Yönetimine Etkileri”, http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl-
gos.php?nt=228 17.06.2004
181) ÔNER, Şerif “Globalleşme Sürecinde Yerellik: Demokratik ve Katılımcı Yerel
Yönetimin Kurumsallaştırılması”, Avrupa Birliği ile Bütünleşme Sürecinde
Türkiye’de Yerel Yönetimler, (Der.Bekir Parlak Hüseyin Özgür) Alfa
Yayınları, İstanbul, 2002
182) ÔNER, Şerif “Globalleşme Sürecinde Yerellik: Demokratik ve Katılımcı Yerel
Yönetimin Kurumsallaştırılması”, Avrupa Birliği ile Bütünleşme Sürecinde

164
Türkiye’de Yerel Yönetimler, (Der.Bekir Parlak Hüseyin Özgür) Alfa
Yayınları, İstanbul, 2002
183) ORHAN Mehmet, “Küreselleşme, Taraflarının ve Karşıtlarının Görüşleri”,
Akademik Araştırmalar Dergisi, Yıl : 4 Sayı : 15, Maestro Yayını, İstanbul,
Kasım-Ocak 2002-2003
184) OSKAY İlgen, Sosyolojik Düşünce Tarihi, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir,
1990, s.75
185) ÖKE, M. Kemal Sait Say, “Türk Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma
Gereksinimi” ÇUKURÇAYIR, Mülkiye Dergisi, Cilt: XXVI, Sayı: 235,
Ankara, Temmuz-Ağustos 2002
186) ÖKE, M.Kemal Sait Soy, “Türk Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma
Gereksinimi”, Mülkiye Dergisi, Cilt: XXVI, Sayı: 235, Ankara, Temmuz –
ağustos, 2002
187) ÖKMEN Mustafa, “Ekonomik Dönüşüm Sürecinde Yönetim, Kent ve Kentleşme
İlişkileri Üzerinde Bir Tartışma”, Küresel Sisteminde Siyaset Yönetim
Ekonomi, (Der: M. Akif Çukurçayır), Çizgi Kitabevi, Konya, 2003, s.275
188) ÖKMEN Mustafa, Kent, Çevre ve Globalleşme, Alfa Yayınları, İstanbul 2004,
s.5.
189) ÖKMEN, “Mustafa Globalleşme-Yerelleşme Dinamikleri ve Bir İnsan Hakkı
Olarak Yerel Haklar”, (Der.M.Akif Çukurçayır-Ayşe Teker) Yerel ve Kentsel
Politikalar Çizgi
190) ÖNER Şerif, “Sivil Toplum Kuruluşlarının Yerel Demokrasi ve Katılım
Algılamaları”, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt.10, Sayı.2, Nisan
2001http://
www.cevko.org.tr/surdur/rapor_turk/5%20%20yonetisim.enson.pdf
(25.02.2005)
191) ÖNER Şerif,’’Sivil Toplum Kuruluşlarının Yerel Demokrasi ve Katılım
Algılamaları’’,Çağdaş Yerel Yönetimler,Cilt:10,2 Nisan 2001
192) ÖNÜR Nimet,Küreselleşen Dünyada İletişim ve Toplum,Alp Yayın
evi,Ankara,2002
193) ÖZDEK, Yasemin “Globalizmin İdeolojik Hegemonyası : Yanılsamalar” Amme
İdaresi Dergisi, Cilt: 32 Sayı : 3, TODAİE, Ankara, Eylül 1999

165
194) ÖZDEMİR Sadi, Medya Emperyalizmi Ve Küreselleşme, Timaş Yayınları,
İstanbul, 1998, Cevdet A.Kayalı, Ayşe M.Yereli " Türkiyede Bilgi Toplumu
Yaratılması ve E-devlet uygulamasına bir bakış", I.Ulusal Bilgi Ekonomi ve
Yönetim Kongresi, İzmit 2002
195) ÖZER, Pınar Süral Ömür Özmen, Ömür Saatçioğlu, “Bilgi Yönetimi Modelleri:
Bileşenlerin İncelenmesine İlişkin Kavramsal Bir Çerçeve” 1,Ulusal Ekonomi
ve Yönetim Kongresi Bildirileri, Kocaeli, 2002
196) ÖZKAL, Enver Sosyolojiye Giriş, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık ve
Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları, No: 87, Eskişehir, 1993
197) ÖZKAN, Gürsel “Küreselleşme ve Ulus Devletin Geleceği”, İdare Hukuku ve
İlimler Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 1-3, İstanbul, 2003
198) ÖZTÜRK M. Kemal, “21. Yüzyılda Yönetim ve Yönetici”, Türk İdare Dergisi,
Yıl: 64, Sayı: 397, Ankara, 1992
199) ÖZTÜRK Namık Kemal “Bürokratik Devletten Etkin Yönetime Geçiş: İyi
Yönetişim” Türk İdare Dergisi, yıl: 74, Sayı: 437, Ankara, 2002
200) ÖZTÜRK, Aydın " Bilgi Teknolojileri penceresinden geleceğe bir bakış", Yeni
Türkiye AKGEYİK Tahir Stratejik Üretim Yönetimi, Sistem Yayıncılık,
Yayın No:181, 1.Baskı, İstanbul, 1998
201) ÖZTÜRK, N.Kemal “21.Yüzyılda Yönetim ve Yönetici” Türk İdare Dergisi
Yıl: 64, Sayı: 397, Ankara, 1992
202) PALABIYIK, Hamit “Yönetimden Yönetisine, Yönetişim, Kentsel Yönetişim ve
Uygulamaları İle Yönetişimde Ölçülebilirlik Üzerine Açıklamalar”, (Der.M.Akif
Çukurçayır, Ayşe Tekel) Yerel ve Kentsel Politikalar, Çizgi Kitabevi, Konya,
2003,
203) PARLAK Bekir, “Küreselleşme Sürecinde Modern Ulus-Devlet ve Kamu
Yönetimi” (Ed. Muhittin Acar & Hüseyin Özgür) Çağdaş Kamu Yönetimi I,
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003
204) PEYNİRCİOĞLU Nevin, Belma Üstünışık, “Habitat II’ye Doğru Yerleşme-
Konut, Altyapı-Yerel Yönetimler Ve İstanbul Örneği”, Yeni Türkiye Dergisi,
Yıl: 2, Sayı: 8, Mart-Nisan 1996
205) PİERSON, Christopher Modern Devlet, (Çev: Dilek Hattatoğlu), Çivi Yazıları,
İstanbul, 2000,

166
206) POLATLIOĞLU Aykut Kamu Yönetimi: Genel İlkeler ve Türkiye
uygulaması, Metu Press Ankara, 2001, s.52
207) RİGEL Nurdoğan " Parmakucu Yoplumu" , Yeni Türkiye Dergisi, Cilt:2 Yıl:4
Sayı:20, Mart-Nisan 199
208) SABİNE George, Yakınçağ Siyasal Düşünceler Tarihi, (Çev: Özer Ozankaya),
Cem Yayınevi, İstanbul, 2001
209) SANAY, Eyyüp Genel Sosyoloji Dersleri, Basın-Yayın Yüksekokulu Yayın No:
2, Ankara, 1991
210) SARIBAY Ali Yaşar Siyasal Sosyoloji, Der Yayınları, İstanbul, 1998
211) SARIBAY Ali Yaşar, “Küreselleşme, Postmodern, Uluslaşma ve İslam”,
(Der.E.Fuat Keyman-Ali Yaşar Sarıbay), Global Yerel Eksende Türkiye, Alfa
Yayınları, İstanbul, 2000,
212) SARIBAY Ali Yaşar, Küreselleşme. Postmodern Uluslaşma ve İslam, (Der: E.
Fuat Keynan, A. Yaşar Sarıbay) Vadi Yayınları, Ankara, 1997
213) SARIHAN, Halime İnceler Rekabete Başarının Yolu- Teknoloji Yönetimi,
Desnet yayınları, Yayın No :002, 1. Baski, İstanbul, 1998, S-167
214) SARUHAN, Şadi Can Taylan Sulaoğlu, “Değer Hedefli Yönetimde Bilgi
Yönetiminin ve Yaratıcılığının Önemi”, 10.Ulusal Yönetim Organizasyon
Kongresi Bildiri Kitabı, 23-25 Mayıs 2002
215) SAY, Ömer A Milli Devlet Kültürü, Kaknüs Kitabevi, İstanbul, 1998, s.25
216) SUSNSTEİN Coss R , ‘’Günlük Gazetemiz İnternet Demokrasi İçin Gerçekten
Bir Nimet Mi?’’ Çev:Kemal ATALAY Cogito, Sayı:30,2002
217) ŞAYLAN, Gencay “Kamu Yönetimi, Disiplininde Bunalım ve Yeni Açılımlar
Üzerine Düşünceler”, Amme İdaresi Dergisi, 32/2, TODAİE Yayını, Ankara,
Haziran 2000, s.20
218) ŞAYLAN, Gencay Değişim Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İmge
Kitabevi, Ankara, 1995
219) ŞEKUR, Teslim “Sürdürülebilir Kalkınma ve Kalkınmakta Olan Ülkelerin
Şehirleri”, Habistat II Kent Zirvesi İstanbul 96 Uluslar arası Bilimsel
Toplantılar, 3-12 Haziran 116, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri
Daire başkanlığı Yayınları No: 44, Cilt

167
220) ŞENEL Alaeddin, İlkel Topluluktan Uygar Topluma, Bilim ve Sanat
Yayınları, Ankara, 1995
221) ŞENGÜL Tarık, “Siyaset ve Mekansal ölçek sorunu: Yerelci Stratejilerin Bir
Eleştirisi” (Der.E.Ahmet Tonak) “Küreselleşme, Emperyalizm, Yerelcilik İşçi
Sınıfı, İmge Kitabevi, Ankara, 2000
222) ŞENGÜL, H.Tarık “Yerel Yönetim Kuramları: Yönetimden Yönetişime”,
Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 3, Temmuz 1979
223) ŞİMŞEK, M. Şerif Yönetim ve Organizasyon, Damla Basımevi, 4. Baskı,
Konya, 1998,
224) T.C. BAŞBAKANLIK, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma: 1 Değişimin
Yönetimi İçin Yönetimde Değişim, Ankara, Ekim 2003
225) TALAS, Cahit Toplumsal Politika, İmge Yayınevi, Ankara, 1999
226) TALU, Nuran “Parlamenterlerin Habitat II deki Rolü”, Yeni Türkiye, Yıl: 2.
Sayı: 8, Mart-Nisan 1996
227) TANKUT, Gönül “Yeniden Tanımlanan Kent, Kentleşme ve Kentlileşme”, Bilim
Ve Teknik Dergisi, Sayı.2, Aralık 2002
228) TAŞÇI, Deniz “Yeni Yönetim Anlayışları” Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 34,
Sayı: 3, TODAİE Yayını, Ankara, Eylül 2001
229) TAŞÇI, Deniz “Yeni Yönetim Anlayışları”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 34,
Sayı: 3, TODAİE Yayını, Ankara, Eylül 2001
230) TEKELİ İlhan, Modernite Aşılırken Siyaset, İnge Kitabevi, Ankara, 1999
231) TEKELİ, İlhan “Habitat II’nın Sıcak Konusu Konut Hakkı”, Yeni Türkiye
Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Mart – Nisan 1996
232) TEKİN Mahmut ve Diğerleri, Değişen Dünyada Teknoloji Yönetimi, Damla
ofset, Konya, 2000
233) TEKİN Mahmut, Ali Osman Şahbaz, Temel Bilgisayar Bilimleri, Kuzucu Ofset
Matbacılık, Konya 2000
234) TEKİN, Mahmut Hasan K.Güleş ve Tom Burgess, Değişen Dünyada Teknoloji
235) TİMİSİ, Nilüfer Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Kitabevi,
Ankara, s.33
236) TİMİSİ, Nilüfer Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Kitabevi,
Ankara, 2003

168
237) TODAİE, Kamu Yönetimi Sözlüğü (Ed.Ömer Bozkurt, T.Ergun S.Sezen,)
TODAİE Yayını, Ankara, 1998
238) TOKAR, Ziyattin “Alternatif Şehir Çalışmaları” Habitat II Kent Zirvesi
İstanbul 96, Uluslar arası Bilimsel Toplantılar 3-12 Haziran 1996, Cilt: 1,
İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 1996
239) TONTA, Yaşar “ Bilg.Toplumu ve Bilgi Teknolojisi”,
www.ayna.hun.edu.tr/rutunta/yayınlar/biltop99.htm 13.05.2004
240) TÜMERTEKİN, Erol Türkiye’de Şehirleşme ve Şehirsel Fonksiyonlar, İ.Ü.
Yayınları No: 1840, İstanbul 1973
241) TÜRKSELl Kaya – Bengshir, Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim,
TODAİ, Yayın No:274, 1.Baskı, Ankara, 1996
242) UÇKAN, Özgür E-Devlet, E-Demokrasi ve Türkiye, Literatür yayıncılık,
İstanbul, 2003, s.2)
243) ULVİ Saran, “Küresel Değişim Dinamiklerinin Kamu Yönetimi Alanındaki
Etkileri”, Türk İdare Dergisi, Yıl: 73, Sayı: 433, Ankara, Aralık 2001
244) UYSAL Doğan, “Küreselleşme ve Gelişmekte Olan Ülkeler” “Küreselleşme
Sistemde Siyaset, Yönetim Ekonomi” (Der. M. Akif Çukurçayır) Çizgi
Kitabevi, Konya, 2003,
245) UYSAL Mithat, Murat Tunç, internet, Beta Basım Yayın Dağıtım, İstanbul,
1996
246) ÜZAN, 1 Nizam “Belediyeler ve Yerel Gündem 21”, Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi, Cilt.8, Sayı.2, TODAİE, Ankara, 1999
247) www.turk.info.com. Türkiyeinternetportalı.htm 25.04.2005
248) YAMRALIOĞLU Tahsin, Kemal Çelik, “Konumsal Bilgi Sistemi İçin Yerel
Yönetimlerde Reorganizayon İhtiyaçları”
www.gislab.ktu.edu.tr/ana_sayfa.htm - 38k 24.03.2005
249) YARAR Levent, İclal Kaya, Pelin Gökgür, “Hukuki ve Ekonomik Yaşantının
Değişimi İle Kentsel Mekanda Ortaya Çıkan Sosyo Kültürel Sorunlar” (Ed:
Mehmet Çubuk), 4. Türkiye Şehircilik Kongresi, Kent, Kültür ve Toplumsal
Uyum ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir Plancıları
Odası Yayını, İstanbul, 1998

169
250) YASAMIŞ Firuz Demir ‘’Kamu Yönetimi Kurumunda Ve Uygulanmasında Yeni
Gelişmeler :Administration Dan Management ,Türk İdare Dergisi , Yıl:69
Sayı:417 Aralık 1997
251) YAŞLICA, Erdoğan Ece Tanrıvermiş, Gül Güneş, “Kültür ve Tarihi Kentsel
Bahçeler”, 4. Türkiye Şehircilik Kongresi, Kent, Kültür ve Toplumsal Uyum
ve Habitat II Sonuçlarının Değerlendirilmesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası
Yayını, İstanbul, 1998
252) YATKIN, Ahmet “Küreselleşme ve Türk kamu Yönetiminde Toplam Kalite
Yönetimi” Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt: 8 Sayı: 2, İçişleri Bakanlığı,
Mahalli İdareler Kontrolörleri Derneği Yayını, Ankara, şubat 2003, s.3

253) YILDIZ Mete,’’Yerel Yönetimlerde İnternet Uygulamaları Ve E-


Devlet’’Avrupa Birliği İle Bütünleşme Sürecinde Yerel Yönetimler
,(Der.Bekir Parlak,Hüseyin Özgür)Alfa,İstanbul,2002,

254) YILDIZ, Mete "Elektronik(E)-Devlet Kuran Ve Uygulamısına Genel Bir Bakış


Ve Değerlendirme " Çağdaş Kamu Yönetimi, (Der. Muhittin Acar Ve Hüseyin
Özgür, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003
255) YOZGAT, Uğur Yönetim Bilişim Sistemleri, Beta Yayıevi, İstanbul, 1998
256) YÜCEL,İsmail Hakkı’Bilim-Teknoloji Politikaları ve 21.Yüzyılın Toplumu
‘Yeni Türkiye Dergisi,Cilt:2,yıl:4,sayı:20,Mart-Nisan 1998
257) YÜCETÜRK, E. Elif “Yönetişim, Kavramı ve Katılımı Örgütlemede Bir Örnek:
Bolu İl Kurultayı, Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildirileri, TODAİE Yayını,
Ankara, 2000,
258) YÜKSEL, Mehmet Modernite Posmodernite ve Hukuk, Siyasal Kitabevi,
Ankara, 2002,
259) ZABCI, Filiz Çulha “Dünya Bankası’nın Küresel Pazar için Yeni Stratejisi”
A.Ü.SBF Dergisi, 57/3, Temmuz / Eylül 2002

170

You might also like