You are on page 1of 2

NAS SURESİ

1- De ki: İnsanların Rabbine sığınırım,

“De ki: İnsanların Rabbine sığınırım…” İnsanların (nasın) Rabbi: bütün sıfatlarıyla zattır. Çünkü insan, bütün varlık mertebelerini
kapsayan, inhisarına alan varlıktır. Dolayısıyla insanın Rabbi, onu var eden, kemalini ona bahşedendir. O da başlangıç itibariyle
bütün isimleriyle birlikte zattır ve “Allah” diye ifade edilir. Bu nedenle yüce Allah şöyle buyurmuştur: “İki elimle yarattığıma secde
etmekten seni men eden nedir?” (Sad, 75) Yani mütekabil sıfatlarla yarattığıma neden secde etmedin? Lütuf-kahır, cemal-celal
gibi. Ki, insan bunların tümüne şamildir. Dolayısıyla, Allah’ın sıfatlarına sığındıktan sonra zatına sığınıyor. Bu surenin
öncekinden sonra yer alması da bu yüzdendir. Çünkü, önceki surede sıfat makamında “Hadi” ismine sığınılırken, bu surede
zatına sığınılıyor.
Ardından insanların Rabbi, insanların maliki olarak açıklanıyor ki, cümle içinde atf-ı beyan (açıklama maksatlı atıf) olarak yer
almıştır. Çünkü O’nda fena bulmaları hali itibariyle insanların boyunlarına ve bütün işlerine sahip olan maliktir. Nitekim, bir ayette
şöyle buyrulmuştur: “Bugün mülk kimindir? Kahhar olan tek Allah’ındır.” (Mümin, 16) O halde, gerçek malik, hükümran kahhar
olan tek Allah’tır. O, varlığıyla her şeyi kahretmiştir. Sonra bu açıklamaya şu ifade atfedilmiştir:

2-3-İnsanların Melikine ve ilâhına.

“İnsanların…ilâhına…” bu ifade, insanların fena sonrası beka hallerini açıklamaya yöneliktir. Çünkü ilah, mutlak mabud
demektir. Bu da, nihayet itibariyle bütün sıfatlarla birlikte zattır. O’nun mutlak cenabına sığınılıyor ve O’nda fenaya ulaşılıyor. O
zaman O’nun Malik, “… Melik” olduğu zuhur ediyor. Sonra Allah, bu mertebeye ulaşan insanı, kulluk makamı için varlığa geri
gönderiyor. Dolayısıyla O, daima mabuttur ve insanın istiazesi de tamamlanır.

4- Vesveseci (el-vesvasil hannas’ın) pusuya çekilenin şerrinden.

“Vesvesecinin şerrinden…” çünkü vesvese varlıksal bir mahal gerektirir. Nitekim ayette şöyle buyrulmuştur: “insanların
kalplerine vesvese sokan.” Fena halinde varlıktan söz edilemez. Dolayısıyla, göğüs (kalp) olmadığı gibi vesvese veren de,
vesvese verilen de olmaz. Aksine, burada benliğin varlığı şeklinde bir telvin zuhur ederse “senden sana sığınırım, de.” Kulluk
edenin zuhuruyla yüce Allah’ın mabudluğu belirince, şeytan da kulluk edenle birlikte zuhur etti. Tıpkı önceden O’nun varlığıyla
var olduğu gibi.
“El-vesvas” kelimesi, vesvese masdarından türemiş bir isimdir. Vesvese verenin bu şekilde isimlendirilmesi, vesvesesinin
devamlılığı nedeniyledir. Artık, onun nefsi vesvastır. Önceki surede olduğu gibi ilahın herhangi bir ismine değil de “ilaha
sığınma”nın nedenine gelince, şeytan, Rahmanın mukabilidir. İnsani cem suretini istila eder, bütün isimlerin suretinde zuhur
eder ve bu isimlerle temessül eder. Allah ismi hariç. Bu yüzden şeytandan Hadi, Alim ve Kadir gibi isimlere sığınmak yetmez. Bu
yüzden perdelenmeden ve dalaletten sığınma söz konusu olduğunda sabahın Rabbine sığınılmıştır. Burada ise insanların
(nasın) Rabbine sığınılmıştır. Bundan hareketle Rasulullah’ın (s.a.v) şu hadisini anlıyoruz: “Kim beni rüyasında görürse,
gerçekte beni görmüştür. Çünkü şeytan benim suretime giremez.”
“Pusuya çekilen…” geri dönüp giden. Çünkü şeytan, ancak kişinin gaflet anında vesvese verebilir. Kul uyanıp Allah’ı anınca
şeytan geri dönüp pusuya yatar. Dolayısıyla sürekli vesvese vermek gibi pusuya yatıp gaflet anını beklemek de onun adetidir.
Said b. Cübeyr’den rivayet edilmiştir: “İnsan Rabbini anınca şeytan geri dönüp pusuya yatar. İnsan gafil olunca vesvese verir.”

5- Ki o, insanlara vesvese verir.


6- Cinden ve insanlardan.

“Cin ve İnsan…” bu ifade, vesvese verene ilişkin bir açıklamadır. Buna göre, vesvese veren iki topluluktan şeytanlardır. Biri
vehim gibi somut olmayan cinlerdendir. Diğeri ise saptırıcı insanlardan oluşan maddi kimselerdir. Bunlar da ya yol gösteren
rehberler suretinde görünürler: “Siz bize sağdan gelirdiniz.” (Saffat, 28) ayetinde işaret edildiği gibi. Ya da bunun dışında başka
isimlerinden suretinde görünürler. Bu nedenle şeytandan ancak Allah’a sığınılarak istiaze edilir. Allah, doğrusunu herkesten
daha iyi bilir.

You might also like