Dünyanýn en gizemli uygarlýðýndan, tarihin en ilginç romanýR A M S E S
Christian Jacq Ramses: Sous L'acacia d'Occident 1997 MISIR HARÝTASI ESKÝ ORTADOÐU HARÝTASÝ Yeni Ýmparatorluk Zamanýnda 1 Batan güneþin altýn sarýsý ýþýnlarý, Büyük Ramses'in Delta'da kurduðu baþkenti PiRamses'tek elerini aydýnlatýyordu. Binalarýn cephelerini süsleyen çinilerin rengi nedeniyle Turkuaz K ent diye adlandýrýlan baþkent, zenginliði, gücü ve güzelliði simgeliyordu. Bu kentte yaþamak çok hoþtu, ama dev cüsseli Seramana ne havanýn, ne de pembe bir renge bür n gökyüzünün güzelliðinin farkýndaydý. Ramses'in özel muhafýz birliðinin komutanlýðýný yapa aþýnda boynuzlu miðferi ve belinde kýlýcýyla, birkaç yýldýr ev hapsinde yaþayan Hitit prens p'un villasýna doðru büyük bir öfkeyle at sürüyordu. Ramses'in amansýz düþmaný Urhi-Teþup, Hatti imparatoru Muvatallis'in oðluydu. Tahtý ele geç için babasýný öldüren Urhi-Teþup, Imparator'un kardeþi Hattuþil kadar kurnaz deðildi. Dike unun içinde tuttuðunu sandýðý sýrada Hattuþil tahtý ele geçirince, Urhi-Teþup kaçmak zorund ses'in çocukluk arkadaþý diplomat Aþa'nm yardýmýyla Mýsýr'a sýðýnmýþtý. Seramana gülümsedi. Bir zamanlar Anadolu'nun amansýz savaþçýsý olarak bilinen Urhi-Teþup bi durumuna düþmüþfü! Urhi-Teþup'un yeryüzünde en çok nefret ettiði kiþi olan Ramses, 1 latti silahlarý konusunda bilgi vermesi koþuluyla ona siyasi sýðýnma hakký tanýmýþtý. Ramses'in hükümdarlýðýnýn yirmi birinci yýlýnda, Mýsýr ve Hatti halkýný þaþkýnlýða uðratan bir barýþ antlaþmasý imzalanmýþtý. Taraflarýn birbirlerine saldýrmamasýný ve yabancý bir d urumunda karþýlýklý yardým etmesini öngören bu antlaþmayla birlikte, Urhi-Teþup artýk son s yaþadýðýný düþünmüþtü. Yapýlan antlaþmayý pekiþtirmek için Ramses'in Hattuþil'e verebilece eþup olmaz mýydý? Ama sýðýnma hakkýna saygýlý olan Firavun, konuðunu ülkesine iade etmeyi r 8 CHRISTIAN JACQ Bugün artýk Urhi-Teþup hiçbir önem taþýmýyordu ve Seramana, Ramses'in kendisine verdiði gör oþlanmýyordu. Hititliye verilen villa, kentin kuzey sýnýrýnda, bir hurma bahçesinin ortasmdaydý. Urhi-Teþ p, bir zamanlar yok etmeyi düþündüðü firavunlarýn topraklarýnda þimdi lüks bir yaþamýn tadý Seramana, Ramses'e hayrandý ve son nefesini verinceye dek ona sadýk kalacaktý. Bu nede nle, istemeyerek de olsa, Kral'ýn verdiði bu korkunç emri yerine getirecekti. Villanýn giriþ kapýsýnda, Seramana'nm kendisinin seçtiði silahlý iki polis bekliyordu. "Rapor edilecek bir durum var mý?" "Hiçbir þey yok þef. Hititli bahçede, havuzun kenarýnda içtikten sonra sýzdý." Dev cüsseli Sardunyalý bahçeye girdi ve hýzlý adýmlarla havuza doðru yürüdü. Burada üç poli u adamlar Hitit ordusunun, tüm vaktini yemek, içmek, yüzmek ve uyumakla geçiren sabýk baþko utanýný sürekli olarak gözetim altýnda tutuyordu. Kýrlangýçlar gökte uçuþuyordu. Bir çavuþkuþu Seramana'nm omzuna dokunup geçti. Çenesi kasýl bakýþlarý sertleþmiþ olan Seramana, kendisine verilen emri uygulamaya hazýrlanýyordu. Haya ilk kez Ramses'in hizmetinde olmaktan piþmanlýk duyuyordu. Urhi-Teþup, tehlikenin yaklaþtýðýný hisseden bir yýrtýcý hayvan gibi, daha Sardunyalmýn aya ni duymadan uyandý. Uzun boylu, vücudu adaleli Urhi-Teþup'un saçlarý uzundu; göðsü gür kýzýl kýllarla kaplýydý. dan bile etkilenmeyen güçlü bir adamdý ve geçen zamana raðmen gücünden hiçbir þey kaybetmem Havuzun kenarýndaki taþlarýn üzerine uzanmýþ olan Hititli, Büyük Ramses'in özel muhafýz kýt aklaþmasýný gözleri yarý açýk seyretti. Demek ki vakit gelip çatmýþtý. Urhi-Teþup, Mýsýr ile Hatti arasýnda imzalanan o korkunç barýþ antlaþmasýndan bu yana kendi ikte hissetmiyordu. Belki yüz kez kaçmayý düþünmüþ, ama Seramana'nm adamlarý ona hiç fýrsat ki Hatti'ye iade edilmekten kurtulmuþ RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 9 olmasý, kendisi gibi acýmasýz bir vahþi tarafýndan öldürülmek içindi. Seramana: "Kalk!" diye emretti. Urhi-Teþup emir almaya alýþýk deðildi. Son hareketlerinin tadýný çýkarýrcasýna yavaþ yavaþ a boðazýný kesecek olan adamýn karþýsýna dikildi. Sardunyahnýn bakýþlarýnda, zorlukla zaptetmeye çalýþtýðý büyük bir öfke okunuyordu. Hititli, Seramana'yý küçümseyerek: "Vur kasap," dedi. "Mademki efendin öyle istiyor. Sana, kendimi savunma zevkini bi le vermeyeceðim." Seramana'nm parmaklarý kýsa kýlýcýnýn kabzasý üzerinde kasýldý. "Defol git." Urhi-Teþup önce yanlýþ duyduðunu sandý. "Ne demek istiyorsun?" "Özgürsün." "Özgür mü?... Nasýl özgür?" "Bu evden çýkacak ve istediðin yere gideceksin. Firavun yasayý uyguluyor. Seni burada, t utmak için hiçbir neden kalmadý." "Dalga geçiyorsun!" "Barýþ geldi Urhi-Teþup. Þayet Mýsýr'da kalma hatasýný iþler ve en ufak bir kargaþa çýkarýr arým. Böyle bir durumda, artýk yabancý saygýn bir kiþi gibi deðil, adi bir'suçlu olarak mua görürsün. Kýlýcýmý karnýna saplama fýrsatýný bulduðum an hiç du-raksamayacaðým." "Ama þu an için bana dokunmaya haklan yok. Öyle deðil mi?" "Defol git!" Urhi-Teþup'uýý eþyasý bir hasýr, bir peþtamal, bir çift sandalet, bir somun ekmek, bir deme ve karþýlýðýnda yiyecek alabileceði kilden yapýlmýþ iki nazarlýktan ibaretti. Villasýndan i-Ramses'in sokaklarýnda bir uyurgezer gibi saatlerce dolaþtý. Yeniden özgürlüðe kavuþmasýn yla bir türlü doðru dürüst düþünemiyordu. Bir halk þarkýsý þöyle diyordu: "Ne güzel oturmak Pi-Ramses'te; orada küçük de aynýdýr büyü gölgelerini akasya ve 10 CHRISTIAN JACQ çýnarlar; ýþýl ýsýldýr altýn ve turkuaz renkleriyle yapýlar; ýlýktýr rüzgârý ve cývýldaþýp Urhi-Teþup, Nil'in bir kolu üzerinde, iki geniþ kanal arasýnda kurulmuþ olan baþkentin güze karþýsýnda büyülenmiþti. Verimli otlaklar, elma-larýyla ünlü sayýsýz meyve bahçeleri, elde nyaðýnýn Nil kýyýsýndaki kumlardan bile fazla olduðu söylenen zeytinlikler, meyve kokulu ta larýn üretildiði baðlar, çiçekler içindeki evler... Pi-Ramses, Anadolu'nun yüksek bir yayla urulmuþ olan Hitit Imparatorluðu'nun müstahkem baþkenti Hattuþaþ'tan çok farklýydý. Yüreðini yakan bir düþünce dalgýn dalgýn dolaþan Urhi-Teþup'u ayýlttý: O, hiçbir zaman Hiti olamayacaktý. Yine de, kendisini serbest býrakarak bir hata iþleyen Ramses'ten öcünü alabil rdi. Firavun, karþýsýnda yenik düþmesi iþten bile olmayan koalisyona karþý Kadeþ'te elde et rden sonra tanrýlar katýna çýkarýlmýþtý. Eðer Urhi-Teþup Firavun'u ortadan kaldýnrsa Mýsýr' akýn-Doðu'yu kargaþalýða sürüklemiþ olacaktý. Hiçbir þey umurunda deðildi. Kör talihin ona k için, kalbinde ateþ gibi yanan yok etme tutkusu dýþýnda ne kalmýþtý ki elinde? Çevresinde, Mýsýrlýlarla kaynaþmýþ Nubyelîler, Suriyeliler, Libyalýlar, Yunanlýlar ve diðer erden gelen çok sayýda insandan oluþan bir kalabalýk vardý. Hepsi de, Hititlerin Ramses'e boyun eðmeden önce bir zamanlar yerle bir etmek istedikleri baþkenti görmeye gelmiþti. Ramses'i öldürmek... Urhi-Teþup'un bunu gerçekleþtirebilmek için en ufak bir þansý yoktu. O yenilmiþ, eski bir savaþçýydý. Arkasýndan bir ses: "Saygýdeðer efendim," diye fýsýldadý. Urhi-Teþup geri döndü. "Saygýdeðer efendim, beni tanýdýnýz mý?" Urhi-Teþup, pýrýl pýrýl parlayan kahverengi gözleri olan orta boylu adama baktý. Gür saçlar baðý ile tutturmuþ olan bu adamýn sivri, kýsa, kýzýl renkli bir sakalý vardý. Üzerine, ren rle süslü ve ayak bileklerine kadar uzanan bir elbise giymiþti ve son derece saygýlý davra nýyordu. "Raya... sahiden sen misin?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 11 Suriyeli tüccar eðildi. "Sen, Hitit casusu... Pi-Ramses'e döndün demek?" "Barýþýn saðlanmasýyla birlikte artýk yeni bir dönem baþladý efendim. Eski hatalarýn üzerin i. Savaþtan önce zengin ve saygý gören bir tüccardým. Barýþla birlikte ticaret iþime geri d mse beni kýnamadý ve yeniden sosyetenin deðer verdiði bir insan oldum." Raya, Ramses'in hükümdarlýðým çökertmek için Mýsýr'da kurulan Hitit casusluk þebekesinin bi eke daðýtýlýnca Raya kaçmayý baþarmýþtý. Bir süre Hattuþaþ'ta kaldýktan sonra ikinci vataný "Senin için iyi olmuþ." "Bizim için iyi oldu." "Ne anlama geliyor bu?" "Bu karþýlaþmamýzýn bir tesadüf olduðunu mu sanýyorsunuz?" Urhi-Teþup Raya'ya daha bir dikkatle baktý. "Yoksa beni izledin mi?" "Sizin hakkýnýzda çeþitli dedikodular çýkarýlmýþtý: Kimileri acýmasýzca öldürüleceðinizi, k kýlacaðýnýzý söylüyordu. Adamlarým, zorla tutulduðunuz villayý bir ayý aþkýn bir süreden be du. Serbest býrakýlmanýzdan sonra, bu dünyanýn nimetlerinden yararlanmanýz için sizi bir sü lnýz býraktým. Ama þimdi karþýnýzdayým. Size soðuk bir bira ikram edebilir miyim?" Urhi-Teþup kararsýzdý. Bir gün içinde öylesine farklý duygular yaþamýþtý ki. Ama önsezisi, , tasarýlarýný gerçekleþtirmesinde kendisine yardým edebileceðini söylüyordu../ Meyhanede muhabbet iyice koyulaþmýþtý. Bu süre içinde Raya, Urhi-Teþup'ta büyük deðiþmenin ark etti: Baþlangýçta bir sürgünden baþka bir þey olmayan bu adam, yavaþ yavaþ, her türlü f ski zalim savaþçý haline dönüþmüþtü. Suriyeli tüccar yanýlmamýþtý. Sürgünde geçen yýllara r baþkomutaný, hýrçýnlýðýndan ve öfkesinden hiçbir þey kaybetmediðini göstermiþti. "Ben uzun uzun gevezelik etmeye alýþýk deðilim Raya. Benden ne istiyorsun?" Suriyeli tüccar alçak sesle yanýt verdi: 12 CHRISTIAN JACQ "Size bir tek soru soracaðým efendim: Ramses'ten öç almayý arzu ediyor musunuz?" "O beni aþaðýladý. Üstelik Mýsýr'la barýþ yapan ben deðilim. Ama bu Firavun'u yenmek olanak Raya baþýný iki yana salladý. "Bu, duruma göre deðiþebilecek bir þey..." "Benim cesaretimden kuþkun mu var?" "Amacým size saygýsýzlýk etmek deðil efendim, ama bu iþ için sadece cesaret yeterli deðil." "Peki ama senin gibi bir tüccar neden böylesine tehlikeli bir serüvene atýlmak istiyor?" Raya'nm yüzünde, öfkesini belli eden bir gülümseme belirdi. "Çünkü benim kinim, sizinkinden daha az deðil." 2 Büyük Ramses üzerinde, piramitler döneminin firavunlarýnýn çok sevdilderi türden beyaz bir l, boynunda geniþ bir altýn kolye ve ayaklarýnda beyaz sandaletlerle, Teb'in batý kýyýsýnda rulan milyonlarca yýlýn tapýnaðý Ramesseum'da sabah ayinini yaptý. Bu ayin sýrasýnda, tapýn bölümünde saklý olan tanrýsal gücü usulca uyandýrdý. Bu güç sayesinde enerji yerle gök ara ecek, Mýsýr evrenin bir yansýmasý olarak var olacak ve insanýn doðuþtan benliðinde bulunan tme arzusu engellenmiþ olacaktý. Elli beþ yaþýnda olan Ramses bir seksen boyundaydý ve atletik bir vücuda sahipti. Sarý saçl geniþ ve açýk alný, gür kaþlarý, küçük canlý gözleri, uzun ve hafif kemerli burnu, biçimli arý, oldukça kalýn dudaklarý ve güçlü çenesiyle, otoriter ve çekici bir yüze sahipti. Ramse nde karþý konulmaz bir çekim, üstün bir güç ve doðal bir otorite hissediliyordu. Onun bulun rde, en güçlü karaktere sahip olanlar bile soðukkanlýlýklarýný yitiriyorlardý. Ülkenin dört arla süslemiþ ve tüm düþmanlarýný yenmiþ olan bu Firavun'a bir tanrý güç vermiyor muydu? Otuz üç yýl süren bir hükümdarlýk... Bu süre içinde göðüs germek zorunda kaldýðý sayýsýz so oluþturduðunu sadece Ramses bilebilirdi. Her þey, tam Hititlerin savaþa hazýrlandýklarý sýr abasý Seti'nin ölümü ve Ramses'in bu büyük acýyla tek baþýna kalmasýyla baþlamýþtý. Gökteki saydý, kendi birliklerinin ihanetine uðrayan Ramses, Kadeþ'te zafere ulaþamayacaktý. Ramse s sonuçta mutluluðu da, barýþý da tatmýþtý elbette, ama iktidarýnýn yasallýðýný simgeleyen insanlarýn sonsuza dek yaþayacaklarý ýþýk ülkesindeki ünlü kocasýnýn yanma gitmekte gecikme nsýz kader, ona bir acýmasýz darbe daha vurmuþ, yüreðinde hiçbir zaman iyileþmeyecek bir ya arýsý Büyük Kraliçe Nefertari, Kral 14 CHRISTIAN JACQ ve Kraliçe çiftinin sürekli birliðini yüceltmek için Ramses tarafýndan Nubye'deki Ebu Simbe e inþa edilen iki tapmaðýn açýlýþý sýrasýnda kocasýnýn kollan arasýnda can vermiþti. Firavun, en çok sevdiði üç varlýðý kaybetmiþti, ona yol gösteren ve sevgilerini sýnýrsýz ol i. Ama her þeye karþýn, hükümdarlýðýný sürdürmek, Mýsýr'ý ayný inanç ve þevkle temsil etmey Bu arada, yanýnda sayýsýz zaferler kazanan dört arkadaþý daha onu terk etmiþti: Savaþ alanl k cesur davranan iki atý; birçok kez onun hayatýný kurtaran aslaný 'Katil' ve sadýk köpeði Bekçisi'. Köpeði, ölümünden sonra birinci sýnýf bir mumyalamayla þerefiendirilmiþti. Onun inci bir 'Gece Bekçisi' almýþtý, üçüncüsü ise yeni doðmuþtu. Son günlerini, bahçesindeki limon aðacýný seyrederek geçiren Yunan þairi Homeros da öteki d göçmüþtü. îlyaâa ve Odi-se'nin yazan Homeros, firavunlarýn uygarlýðýna gönülden baðlanmýþtý k geçirdiði güzel saatleri hasretle anýyordu. Ramses, Nefertari'nin ölümünden sonra tahtý terk edip yerini büyük oðlu Khâ'ya devretmeyi d yakýn çevresi, bu görevin ona ömür boyu verildiðini ve hayatýnýn artýk sýrf kendine ait olm k bu düþüncesine karþý çýkmýþtý... Ne denli ýstýrap çekerse çeksin, son nefesine kadar göre dý. Yasa bunu emrediyordu ve Ramses, kendisinden önce gelmiþ bütün firavunlar gibi yasaya uyacaktý. Ramses burada, hükümdarlýðýnýn korunmasýný saðlayan sihirli alamý yayan milyonlarca yýlýn t devam edebilmek için gereksinim duyduðu gücü bulmuþtu. Þu anda çok önemli bir dinsel tören ini beklemesine raðmen, hükümdar, Rames-seum'un salonlarýnda oyalanýyordu. Ramesseum üç yüz e uzunluðunda bir surla çevriliydi. Ýçinde Firavun'u Osiris olarak simgeleyen sütunlarýn çe lediði iki büyük avlu, otuz bir metre derinliðinde, kýrk metre geniþliðinde kýrk sekiz sütý alon ve ilahi varlýðý barýndýran kutsal tapmak yer alýyordu. Tapmaðýn giriþinde bulunan yet yüksekliðinde olan anýtsal kapýlarýn üzerindeki yazýlar, bu kapýlarýn göðe kadar yükseldið du. Ýlk avlunun güneyinde saray vardý. Kutsal alanýn çevresinde RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 15 büyük bir kitaplýk, depolar, deðerli madenlerin saklandýðý hazine dairesi, kâtiplerin bürol hiplerin evleri bulunuyordu. Bu ta-pýnak-kent gece gündüz çalýþýyordu, çünkü tanrýlara hizm dinlenecek tek bir an bile yoktu. Ramses, tapýnaðýn, karýsý Nefertari ile annesi Tuya'ya. ayrýlan bölümünde uzun bir süre kal Kraliçe'nin tanrý Amon-Râ'nýn kokusu ile birleþmesini ve Firavun'un emzirilerek sürekli ol rak genç kalmasýný gösteren kabartmalarý seyretti. Sarayda herkes sabýrsýzlanýyordu. Kral anýlarýndan sýyrýldý. 'Krallarýn Iþýðý Ramses' diye pembe granitten yapýlmýþ, on sekiz metre yüksekliðindeki dev heykel ile hükümdarlýðýnýn ik kilen akasya aðacýnýn önünden hiç durmadan geçti, yabancý diplomatlarýn toplandýklarý on al antý salonuna doðru yöneldi. Güzel fset çekici yeþil gözleri, küçük ve biçimli burnu, ince dudaklarý ve ufacýk çenesiyle halde, hâlâ canlý ve sevimli görünüyordu. Geçen yýllar onun üzerinde hiçbir olumsuz etki y iðinden ve çekiciliðinden hiçbir þey kaybettir-memiþti. Oda hizmetçisine endiþeli bir ifadeyle: "Kral tapýnaktan çýktý mý?" diye sordu. "Henüz çýkmadý Majeste." "Büyükelçiler öfkelenecekler!" "Üzülmeyin, Ramses'i görmek öylesine bir ayrýcalýk ki, hiç kimse sabýrsýzlýk göstermeyecekt Ramses'i görmek... Evet, ayrýcalýklarýn en önemlisi buydu! tset, bir zamanlar tahta çýkmasý aksýz görünen genç Ramses'le yaþadýðý ilk aþk randevusunu hatýrladý. Bir buðday tarlasýnýn yapýlmýþ kulübede, yaþadýklarý ortak zevkin sýrrýný paylaþarak ne çok mutlu olmuþlardý! Son rtari girmiþti. Nefertari, o sýralarda kendisi bile farkýnda olmadýðý halde, bir kral eþi o ak niteliklere sahipti. Ramses seçimini yaparken yanýlmamýþtý. Böyle olmakla birlikte Güzel et ona iki oðul vermiþti: Khâ ile Merenptah. îset kýsa bir süre Ramses'e karþý hýnç duymuþt kraliçenin aðýr sorumluluðunu yüklenecek nitelikte ol- 16 CHRISTIAN JACQ madiðini biliyor ve çýldýrasýya sevdiði varlýðýný birazcýk da olsa paylaþmaktan baþka bir t diyordu. Ne Nefertari ne de Ramses onu dýþlamýþtý. Protokole göre 'ikinci eþ' olarak Ýþet, hükümdara k ve onun gölgesinde yaþamak gibi eþi benzeri bulunmayan bir mutluluða sahip olmuþtu. Bazý imseler Iset'in hayatýný boþa harcadýðýný düþünüyordu, ama o, bu eleþtirilere hiç önem verm kendini beðenmiþ budala bir soylunun karýsý olmaktansa Ramses'in hizmetçisi olmak çok daha yiydi. Nefertari'nin ölümü tset'i derin bir üzüntüye sürükledi. Kraliçe onun rakibi deðil, saygý v uyduðu bir dostuydu. Hükümdarýn büyük acýsýný hiçbir þeyin hafifletemeyeceðini bildiði için aðýrbaþlý bir tavýr takýnarak gölgede kalmasýný bilmiþti. Ve þaþýlacak bir þey oldu. Ramses, yas döneminin sonunda, kendi elleriyle Nefertari'nin mezarýný kapattý ve Güzel îset ten yeni Büyük Kraliçe olmasýný istedi. Hiçbir hükümdar yalnýz yaþayamazdý, çünkü Firavun, yumlu bir erkek ve bir diþiden oluþan birlikteliðin simgesiydi. Güzel Iset hiçbir zaman Mýsýr Kraliçesi olmayý düþünmemiþti. Nefertari ile karþýlaþtýrýlmas hiç kimse Ramses'in kararýný tartýþamazdý, tset, kaygýlý olmasýna raðmen, Ramses'in isteðin Artýk o, "sevgili eþ, tanrý Ho-rus ve tanrý Set'in Firavun'un kiþiliðinde uysallaþmasýný g i Ülke'nin, Yukarý ve Aþaðý Mýsýr'ýn kraliçesi, sevinç yaratan sesin sahibi" oluyordu... Am neksel unvanlarýn hiçbiri onun gözünde önemli deðildi. Gerçek mucize, Ramses'in yaþantýsýný ýstýraplarým paylaþmaktý, tset, gelmiþ geçmiþ hükümdarlarýn en büyüðünün karýsýydý ve Rams mutlu etmeye yetiyordu. Oda hizmetçisi: "Majesteleri sizi istiyor," dedi. Baþýnda, tepesinde iki uzun tüy bulunan akbaba biçimindeki peruðu, üzerinde beyaz uzun elbi e, belinde kýrmýzý bir kemer, boynunda bir kolye ve kollarýnda bilezikler olan Büyük Kraliç toplantý salonuna doðru yürüdü. Varlýklý ve soylu bir ailede yetiþti- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 17 ði için, resmî törenlerde sevimli görünmesini çok iyi biliyordu. Bu kez o da, týpký Firavun soylu kiþilerin hoþgörüden yoksun dikkatlerini üzerinde toplayacaktý. Güzel tset, Ramses'e bir metre yaklaþýnca durdu. Ýlk ve biricik aþký Ramses hâlâ onu etkiliyordu. Ramses onun için ulaþýlmasý zor biriydi. R n kafasýndaki düþüncelerin derinliðini tset hiçbir zaman anlayamayacaktý, ama tutkunun büyü rýndaki bu aþýlmaz hendeði dolduruyordu. "Hazýr mýsýn?" Mýsýr Kraliçesi eðildi. Kral ve Kraliçe çifti göründüðü zaman konuþmalar birden kesildi. Ramses ile Güzel tset taht urdular. Firavun'un çocukluk arkadaþý ve Diþiþleri Bakam olan Aþa ilerledi. Bakýmlý küçük bir býyýðý ini küçümseyen bir edasý olan bu zarif adamýn çok tehlikeli bir casusluk görevi ile gittiði t topraklarýnda, hayatýný tehlikeye atmaktan kaçýnmayan, serüven tutkunu biri olduðu kimin a gelirdi? Güzel kadýnlardan, þýk giysilerden ve iyi yemeklerden hoþlanan Aþa, dünyaya alay erle bakardý, ama içten içe hiç kimsenin ve hiçbir þeyin söndüremeyeceði bir arzu ile yanýp u: hiç sözünü etmemekle birlikte sýnýrsýz hayranlýk duyduðu tek kiþi olan Ramses'in þanýný "Majeste, Güney size boyun eðiyor ve sizden yaþam gücü isteyerek bu armaðanlarý sunuyor; Ku , varlýðýnýzýn mucizesinin devamýný diliyor; Doðu, size sunmak için topraklarýný bir araya Batý, alçakgönüllülükle önünüzde diz çöküyor, þefleri saygýyla eðiliyor." Hatti büyükelçisi, diplomatlarýn arasýndan çýkýp Kral ve Kraliçe çiftinin önünde eðildi. "Firavun ýþýðýn efendisi, yaþatan ya da yok eden ateþin nefesidir," dedi. "Onun Ka'sý sonsu k sürsün, hükümdarlýðý mutlu olsun ve Nil onun için uygun zamanda kabarsýn, çünkü ayný zama hem de gökyüzünde var olan o, kutsal enerjiyi kullanýyor. Ramses'in hükümdarlýðý altýnda ay imse yoktur, her ülke barýþ içinde yaþar." Konuþmalarýn ardýndan armaðanlar sunuldu. Nubye'nin en ücra köþesinden Kenan Ülkesi'ne ve S 'nin prensliklerine kadar 18 CHRISTIAN JACQ Büyük Ramses'in imparatorluðu, efendisine minnet duygularýný belirtiyordu. Saray uykuya dalmýþtý. Sadece Kral'ýn bürosu hâlâ aydýnlýktý. Ramses: "Ne oluyor Aþa?" dîye sordu. "Ýki Ülke mutlu, eyaletlerde bolluk hüküm sürüyor, buðday ambarlan aðzýna kadar dolu. Sen h , sen. "Nutuk atmanýn sýrasý deðil. Hitit büyükelçisi neden bize böylesi övgülerde bulunmaya gerek "Diplomasi..." "Hayýr, bununla biraz aþýn. Sen de ayný fikirde deðil inisin?" Aþa, koku sürülmüþ býyýðýný manikürlü Iþaretparmaðýyla sývazladý. "Þaþý rdýðý mý i tiraf etmeliyim." "Hattuþil barýþý yeniden gözden geçirmek mi istiyor yoksa?" "Böyle olsaydý bize bunu baþka bir yoldan bildirebilirdi." "Bana gerçek düþünceni söyle." "îrýan bana, þaþýrýp kaldým." "Hititlilerle iliþkilerimiz söz konusu olduðunda, kuþkulu bir durumu çözüme kavuþturmamak ö hata olur." "Bu söylediklerinden, beni gerçeði öðrenmek için görevlendirmek istediðin anlamýný çýkarabi "Uzun yýllardýr sýkýntýsýz yaþýyoruz. Biraz hareket sana iyi gelir." 3 Kýsa boylu ve narin Ameni de Aþa gibi Ramses'in çocukluk arkadaþýydý. Gece gündüz, durmadan sine raðmen çok zayýftý. Doðuþtan kâtip olan ve yorulmak nedir bilmeden çalýþan Ameni, Fira ulmak üzere raporlar hazýrlayan yirmi kadar uzmandan oluþan küçük bir ekibi yönetiyordu. Am yaptýðý iþte büyük bir baþarý gösteriyordu. Onu kýskananlarýn yaptýðý haksýz eleþtirilere lan güveni hiç eksilmiyordu. Sýrtý aðrýmasýna raðmen, tahta tablet ve papirüslerden oluþan aðýr belge yýðýnlarýný bizzat tip duruyordu. Yüzü öylesine solgundu ki, gören hasta olduðunu sanýrdý. Böyle görünmekle bi slýnda Ameni emri altýnda çalýþanlarý yorgun ve bitkin düþürür, kýsa süreli uykuyla yetinir es'in bilmesi gereken sýrlarý not etmek için, fýrçasýyla saatlerce yazardý. Firavun uzun bir süre Teb'de kalmaya karar verdiði için, Ame-ni'de yardýmcýlarýyla birlikte oraya taþýnmýþtý. Kral'm resmî sandalet taþýyýcýsý olan Ameni, unvanlarý ve yüksek görevler fendisinin olduðu gibi, onun da biricik tutkusu ülkenin refahýydý. Önemli bir hata iþlememe için sürekli çalýþýyor, dinlenmek diye bir þey bilmiyordu. Ameni, týka basa belgelerle dolu bürosunda arpa ve taze peynirden oluþan lapasýný yerken, içeri Ramses girdi. "Yemeðini bitirdin mi?" "Önemli deðil Majeste. Buraya gelmeniz hayra alamet olmasa gerek." "Son raporlarýna bakýlýrsa durum oldukça rahatlatýcý görünüyor." " 'Görünüyor' mu? Nereden çýktý bu tereddüt? Majesteleri kendilerinden en küçük bir ayrýntý diðimi bilmiyor mu?" Ameni yaþlandýkça daha çok homurdanan bir adam olmaya baþlamýþtý. Eleþtirileri hoþ karþýlam an þikâ- 20 CHRISTÝAN IACQ yetçi oluyor ve kendisine öðüt vermeye kalkýþanlarý hiç tereddüt etmeden tersliyordu. Ramses serinkanlý bir ifadeyle: "Böyle bir þey düþünmedim," dedi. "Sadece anlamaya çalýþýyorum." "Neyi anlamaya?" "Seni sýkýntýya sokan herhangi bir konu yok mu?" Ameni yüksek sesle düþündü: "Sulama iþlemleri mükemmel bir biçimde sürdürülüyor. Ayný þekilde su kanallarýnýn bakýmý da ki kabile reisleri emirleri aynen yerine getiriyorlar ve herhangi bir baðýmsýzlýk talebi nde bulunmuyorlar... Tarým çalýþmalarý çok güzel idare ediliyor, halk karnýný fazlasýyla do herkes kendi evinde oturuyor, açýkta kalan yok, bayramlarýn düzenlenmesinde hiçbir aksaklýk görülmüyor, ustabaþýlar, taþ ocaklarýnda çalýþanlar, taþ yontucularý, heykeltýraþlar ve res tarafýnda iþlerinin baþýnda... Hayýr, beni sýkýntýya sokan bir þey göremiyorum." Ramses'in yüreðinin rahat etmesi gerekirdi, çünkü ülkenin ekonomik ve idari sisteminde oluþ k bir çatlaðý en iyi fark edebilecek kiþi Ameni'ydi, ama Kral'ýn kaygýsý bir türlü yatýþmýy "Yoksa Majesteleri benden önemli bir bilgiyi mi saklýyor?" "Böyle bir þeyi yapmayacaðýmý bilirsin." "Öyleyse, ne oluyor?" "Hitit büyükelçisi Mýsýr'ý gereðinden fazla öven sözler etti." "Pöh! Bu adamlar savaþtan ve yalandan baþka bir þey bilmezler." "Mýsýr'ýn içinde patlayacak bir fýrtýnanýn yaklaþtýðýný hissediyorum. Çevreyi kýrýp geçirec Ameni hükümdarýn bu sezgisini ciddiye aldý. Ramses de týpký babasý Seti gibi, korkunç tanrý e özel bir iliþki kurmuþtu. Set gökyüzündeki karmaþanýn ve yýldýrýmýn efendisiydi. Ama ayný arlarýn batýrmak istedikleri güneþ kayýðýný koruyordu. Ameni þaþýrmýþtý: "Mýsýr'ýn içinde mi?" diye tekrarladý. "Bu kehanet ne anlama geliyor?" "Nefertari sað olsaydý, onun gözü geleceði görürdü." Ameni bir papirüsü tomar haline getirip, fýrçalarýný yerlerine RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 21 koydu. Ramses'inki gibi kendi yüreðini de daraltan derin kederi aklýndan çýkarmak için yapý nafile davranýþlardý bunlar. Nefertari güzellik, zekâ ve zarifliðin simgesi, geliþmiþ Mýsý emesiydi. Ameni, onu görme þansýný elde ettiði zaman bütün iþini unutuverirdi. Buna karþýn, un özel sekreteri, Güzel Ýset'ten hiç hoþlanmýyordu. Ramses, onu tahtýna ortak etmekte belk e haklýydý. Ancak iktidarýn gerçeklerinden habersiz bu kadýnýn omuzlan, kraliçelik görevini yacak kadar zayýftý. Ama hiç olmazsa tset, Ramses'i seviyordu. Sadece bu nitelik, birçok kusurunu örtüyordu. "Majesteleri bana takip etmem gereken bir iz gösteriyor mu?" "Ne yazýk ki hayýr!" "O zaman daha da dikkatli olalým." "Ben tehlikenin kapýya dayanmasýný beklemekten hoþlanmam." Ameni: "Biliyorum, biliyorum," diye homurdandý. "Ben de bugün dinlenmeyi umuyordum. Öyle görülüyor ki, bu ayrýcalýðý daha sonraya býrakmam gerekecek." Boyu bir metreden uzun olan beyaz boynuzlu engerek yýlanýnýn sýrtýnda kýrmýzý, kenarlarýnda lekeler vardý. Yassý kafalý ve kaim kuyruklu hayvan, bir palmiyenin altýnda seviþen çifte oðru yanlamasýna sürünerek yaklaþtý. Bütün gününü kumlarýn içinde geçiren sürüngen, güneþ b mevsimde, engereðin ýsýrmasý ani ölüm demekti. Ateþli bir þekilde birbirine sarýlmýþ olan kadýnla erkek, tehlikeden habersiz görünüyorlard ir sarmaþýk gibi esnek olan, güleç yüzlü güzel Nubyeli kadýn, elli yaþlarýndaki siyah saçlý aklarým sergilemeye zorluyordu. Kâh yumuþak, kâh ýsrarlý olan Nubyeli güzel, ilk beraberlið usuyla saldýran kýsa boylu, güçlü kuvvetli Mýsýrlý âþýðýna bir an bile dinlenme olanaðý ver avasýnda, ikisi de yaz güneþi gibi yakýcý bir zevki paylaþýyorlardý. Engerek, çiftin bir metre yakýnýna sokulmuþtu. Erkek, yalancý bir hoyratlýkla kadýný sýrtüstü yatýrdý ve göðüslerini öpmeye baþladý. Nubye ine doðru çekti. Gözgöze geldiler ve oburca bir coþkuyla birbirlerine sarýldýlar. 22 CHRISTIAN JACQ Lotus, ani ve kararlý bir hareketle boynuzlu engereði boynundan yakaladý. Sürüngen týsladý ukta kaldý. Setau: "Güzel bir ganimet," dedi seviþmeye ara vermeden. "Hiç yorulmadan elde edilen birinci kalite bir zehir." Güzel Lotus'un coþkusu aniden sönüvermiþti. "Kötü þeyler olacaðýný hissediyorum." "Bu yýlandan ötürü mü?" "Ramses tehlikede." Firavun'un çocukluk arkadaþý ve Nubye'deki bir eyaletin yöneticisi olan yýlan oynatýcýsý Se Nubyeli güzel büyücünün uyarýlarýný çok ciddiye alýyordu. Lotus, akýllý ve becerikli bir ka i ilaç yapmak için kullandýklarý, birbirinden tehlikeli sayýsýz yýlaný birlikte yakalamýþla Setau ile Lotus insanlardan uzak, baðýmsýz bir yaþam sürdürmekten hoþlandýklarý halde, Güne kadar Kuzey'de de Ramses'in yanýnda savaþa katýlmýþ ve yaralý askerleri tedavi etmiþlerdi. i de daha sonra devlet laboratuvarýnýn baþýna getirilmiþti. Ramses onlardan, çok sevdikleri Nubye topraklarýna gitmelerini ve oralarý geliþtirmelerini istediðinde ise sýnýrsýz bir mut uk duymuþlardý. Tutucu biri olan Nubye genel valisi onlarýn her türlü giriþimini engellemey çalýþýyordu, ama evlerini kobra yýlanlarýnýn beklediði Setau ve Lotus çiftinden çekiniyord Setau endiþelerýmiþti. "Nasýl bir tehlike söz konusu?" "Bilmiyorum." "Zihninde bir çehre beliriyor mu?" Lotus: "Hayýr," diye karþýlýk verdi. "Aslýnda bu bir tür huzursuzluk gibiydi. Ama sonra, bir an iç Ramses'in tehlikede olduðunu çok güçlü bir þekilde hissettim." Yýlaný hâlâ sýkýca tutan Lotus ayaða kalktý. "Yardým etmek zorundasýn Setau." "Burada ne yapabilirim ki?" "Doðruca baþkente gidelim." "Nubye genel valisi, yaptýðýmýz reformlarý yürürlükten kaldýrmak için yokluðumuzdan yararla RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 23 "Gerçekten de yazýk olur, ama þayet Ramses'in bize ihtiyacý varsa, onun yanýnda olmamýz ger kir." Hiçbir yüksek rütbeli memurun ona ne yapmasý gerektiðini söyleme cesaretini gösterememesine rþýlýk, Setau uzun süreden beri tatlý Lotus'un direktiflerini tartýþmadan uyguluyordu. Karnak'm baþrahibi Nebu iyice yaþlanmýþtý. Bilge Ptah-hotep'in de ünlü Özdeyiþlerinde yazdý ekli bir tükenme, giderek artan zafiyet ve gündüz bile uyuklama eðilimi olarak kendini b elli ediyordu. Görme azalýyor, kulaklar iþitmiyor, güç kalmýyor, yürek iflas ediyor, aðýz k kemikler sýzlýyor, haz ,) duygusu yok oluyor, burun týkanýyor, ayakta durmak da oturmak ; da ayný derecede zahmet veriyordu. ; Yaþlý Nebu bütün aðrýlarýna raðmen, Ramses'in ona verdiði gö- ' revi sürdürüyordu: Tanrý iklerine ve onun Kar- Ý.J nak'taki tapýnak-kentine göz kulak olmak. Baþrahip bedense l gücü gerektiren görevlerinin hemen hemen tümünü ikinci kâhin Bak-hen'e devretmiþti. Bakh ntiyelerde, atölyelerde, tarlalarda, , meyve bahçelerinde ve baðlarda çalýþan seksen bin iþçinin idaresinden sorumluydu. Ramses tarafýndan.-bâþrahip olarak görevlendirildiði zaman Nebu hiçbir hayale kapýlmamýþtý. Karnak'ýn kendisi- , > ne itaat etmesini ve baðýmsýzlýk gibi boþ isteklerde bulunmamasýný ordu. Ama Nebu, sadece yönetici koltuðunu doldurmakla yetinen silik biri deðildi. Diðer tapýnaklarýn karþýsýnda Karnak'ýn hak- , kýnýn korunmasý için var gücüyle çalýþtý. Firavun' arafýnda uyumu saðlamak olduðu için, Nebu mutlu bir yönetici olarak çalýþtý. Gerekli tüm bilgileri Bakhen'den alan ihtiyar baþrahip, Kar-nak'taki kutsal gölün yanýna k urulmuþ üç odalý mütevazý evinden artýk hiç çýkmýyordu. Akþamlarý, giriþ kapýsýnýn saðýna s lamaktan hoþlanýyordu. Artýk çiçeklerle de uðraþacak gücü kalmayýnca, Kral'dan, görevinden cekti. Yere çömelmiþ olan bir bahçývan zararlý otlarý temizliyordu. Nebu hoþnutsuzluðunu gizlemede "Hiç kimse benim süsen çiçeklerime dokunamaz!" dedi. "Mýsýr'ýn Firavunu da mý?" 24 CHRISTIANJACQ Ramses doðruldu ve baþrahibe doðru döndü. "Majeste, beni baðýþlamanýzý..." "Bu hazineyi sýký sýkýya korumakta haklýsýn Nebu. Mýsýr ve Kar-nak için gerçekten iyi çalýþ , büyüdüklerini görmek, aslýnda çok narin olan böylesine güzel bir yaþamýn devamýný saðlama a soylu bir þey olabilir mi? Neferta-ri nin ölümünden sonra, tahttan ve iktidardan uzakl aþýp, hayatýmýn geri kalanýný bir bahçývan olarak geçirmeyi düþünmüþtüm." "Buna hakkýnýz yoktu Majeste." "Bu konuda daha anlayýþlý olacaðýný umardým." "Benim gibi bir ihtiyarýn dinlenmeyi istemesi hakkýdýr, ama siz..." Ramses gökyüzünde yükselen ayý seyretti. "Fýrtýna yaklaþýyor Nebu. Ortaya çýkacak yýkýcý güçlere korkusuzca karþý koyabilmek için be den emin insanlara ihtiyacým var. Yaþýn ve saðlýk durumun ne olursa olsun, emeklilik tasarý arýný daha sonraya ertele. Kararlý ellerinle Karnak'ý denetlemeye devam et." 4 Altmýþ yaþlarýnda olan kýsa boylu, zayýf Hatti büyükelçisi, Dýþiþleri Bakanlýðý'nýn kapýsýn , kutsal dilin ve kâtiplerin tanrýsý olan Tot'un, þebek maymunu biçiminde simgelenmiþ heyke i yer alýyordu. Büyükelçi, geleneklere uyarak tanrý Tot'un heykelinin dibindeki taþ sunaða zantem ve zambaklardan oluþan bir buket koydu. Sonra mýzraklý bir nöbetçiye dönüp, soðuk bi deyle: "Bakan beni bekliyor," dedi. "Haber vereyim." Büyükelçi kýrmýzý ve mavi þeritleri olan bir elbise giymiþti. Sürdüðü kokulu kremle parlamý esini karartan çember sakalýyla kapýnýn önünde habire gidip geliyordu. Aþa güler yüzle onu karþýladý. "Umarým sizi çok bekletmemiþimdir. Bahçeye geçelim dostum, orada daha rahat oluruz." Mavi lotuslarla kaplý havuzun çevresindeki palmiyeler ve hünnap aðaçlarý insanýn içine fera ren bir gölge oluþturuyordu. Hizmetçilerden biri tek ayaklý yuvarlak masanýn üzerine içinde k bira bulunan kaymaktaþýndan yapýlmýþ iki kupa ile bir sepet incir koydu ve gitti. Aþa: 'Ýçiniz rahat etsin," dedi, "hiç kimse bizi duyamaz." Büyükelçi, üzerinde yeþil renkli bir keten yastýk olan, açýlýr kapanýr ahþap sandalyeye otu a konusunda tereddüt etti. "Neden korkuyorsunuz?" "Sizden Aþa." Mýsýr diplomasisinin þefi, yüzündeki gülümsemeyi bozmadan: "Zamanýnda bazý casusluk görevlerinde bulunduðum doðrudur, ama o devir geçti artýk. Artýk s m veren ve gizli kapaklý giriþimlere atýlmak için en ufak bir isteði olmayan bir devlet ad amý oldum," dedi. 26 CHRISTIAN JACQ "Size neden inanayým?" "Çünkü, benim de sizin gibi bir tek amacým var: Halklarýmýz arasýndaki barýþý güçlendirmek. "Firavun, Ýmparator Hattuþü'in son mektubuna yanýt verdi mi?" "Elbette verdi. Ramses ona Kraliçe tset'in ve kendi atlarýnýn durumu hakkýnda iyi haberl er verdi. Ayrýca, Mýsýr'la Hatti'yi sonsuza dek birleþtirecek olan antlaþmaya mükemmel bir içimde saygý duyulduðu için çok sevindiðini bildirdi." Elçinin yüzü ifadesizdi. "Bize göre bu yeterli deðil." "Ne bekliyordunuz?" "imparator Hattuþil, Firavun'un son mektuplarýndaki ifadeye gücendi. Ramses'in onu ken disiyle eþit biri gibi deðil de kendi kulu gibi gördüðü duygusuna kapýldý." Diplomat saldýrgan havasýný gizlemekte zorluk çekiyordu. Aþa: "Bu hoþnutsuzluk kaygý verici boyutlara eriþti mi?" diye sordu. "Korkarým ki öyle." "Ufak bir uyuþmazlýk, aramýzdaki antlaþmaya gölge düþürebilir mi?" "Hititler gururludur. Bir Hititlinin onurunu kim yaralarsa sonuçlarýna katlanmak zor undadýr." "Çok küçük bir olayý böylesine büyütmek yanlýþ olmaz mý?" "Bizim açýmýzdan bu olay büyüktür." "Umarým yanlýþ anlýyorumdur... Karþýlýklý görüþerek bu tutumunuzu yumuþatma imkâný olamaz m "Olamaz." Aþa böyle bir olasýlýktan korkuyordu. Kadeþ'te Ramses tarafýndan yenilen koalisyon birlikle ine komuta eden Hattuþü'in hýncý hiçbir zaman sönmemiþti, üstünlüðünü yeniden ileri sürmek ahane arýyordu. "Ýþi nereye kadar götüreceksiniz?" Hitit büyükelçisi: "Antlaþmayý geçersiz ilan etmeye kadar;" diye karþýlýk verdi. Aþa gizli silahýný kullanmaya karar verdi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 27 "Bu metin, duygularýnýzý yatýþtýrabilir mi?" Mýsýrlý diplomat Ramses'in kaleme aldýðý bir m iye uzattý. Meraký uyanan diplomat mektubu yüksek sesle okudu: Kardeþim Hattuþil, seninkiyle birlikte, eþinin, ailenin, atlarýnýn ve halkýnýn saðlýklý olm . Seni üzen konuyu inceledim. Benim sana kullarýmdan biri gibi muamele ettiðimi düþünmene ç düm. Sana mevkiinin gerektirdiði tüm saygýyý duyduðumdan emin olabilirsin. Senden baþka Hit paratoru var mý? Seni kardeþim gibi gördüðüme inanmalýsýn. Büyükelçi þaþýrmýþ göründü. "Bu mektubu Ramses mi yazdý?" "Hiç kuþkunuz olmasýn." "Mýsýr Firavunu hatasýný kabul ediyor mu?" "Ramses barýþ istiyor. Ayrýca, size bildirmek istediðim önemli bir karar var: Pi-Ramses'te , yabancý ülkeler sarayýnýn açýlýþý yapýlacak. Siz ve diðer diplomatlar, burada emrinize ve kin personelin hizmetinden sürekli olarak yararlanacaksýnýz. Böylece Mýsýr baþkenti, müttef inizle ve egemenliðiniz altýndaki prensliklerle sürekli olarak diyalog kurabileceðiniz b ir merkez olacak." Hititli diplomat "Kutlanacak bir giriþim," dedi. "Hatti'nin savaþçý tutumundan kýsa sürede sýyrýlabileceðini umut edebilir miyim?" "Korkarým ki hayýr." Bu kez Aþa gerçekten tasalandý. "Bundan, imparatorunuzun alýnganlýðýný hiçbir þeyin hafiflete-meyeceði sonucunu mu çýkarmal "Meselenin özüne gelmek gerekirse, Hattuþil'in de barýþý saðlamlaþtýrmak istediðini belirtm ncak bir koþulu var." Hitit büyükelçisi Ýmparator'un gerçek niyetini açýkladý. Aþa'nm gülümsemesi dudaklarýnda do Ayinciler, Teb'in batý kýyýsýndaki muhteþem Gurna tapýnaðýnda, her sabah olduðu gibi, Seti' sý için ayin yapýyorlardý. Ölülere saygý göstermek için kurulan bu tapýnaðýn baþ sorumlusu 28 CHRISTIAN JACQ üzüm, incir ve ardýç aðacýndan oluþan adaðý bir sunaðýn üzerine koyarken, astlarýndan biri adý. "Firavun burada mý? Ama kimse bana haber vermedi!" Rahip arkasýna dönerken, beyaz keten bir giysi giymiþ uzun boylu hükümdarý fark etti. Ramse 'in gücü ve büyülü etkisi onu diðer ayincilerden farldý kýlýyordu. Firavun adak tepsisini aldý ve içinde babasýnýn ruhunun yaþadýðý küçük tapýnaða girdi. Seti oðlunu ye-niyetme çaðýndan itibaren tabi tuttuðu denemelere bir son vermiþ ve ona tahta geç ni bildirmiþti. 'Büyünün Büyükleri' de denilen iki tacý, kaderi Mýsýr'ýn kaderiyle özdeþleþ sýkýya oturmuþtu. Seti'nin ayak izlerinden gitmek baþarýlmasý imkânsýz bir görev gibi görünüyordu. Ama Ramses a'ya ve tanrýlara kayýtsýz baðlýlýðý onun her zaman doðru yolda ilerlemesini saðlamýþtý. Bugün Seti, Tuya ve Nefertari sonsuzluðun güzel yollarýný baþtan baþa dolaþýyor, tanrýsal k ezinti yapýyorlardý. Yeryüzünde de, onlarýn tapmaklarý ve mezarlarý, adlarýný ölümsüzleþtir öbür dünyanýn sýrlarýna ermek istedikleri zaman onlarýn Ka'sýna doðru dönüyorlardý. Ayin sona erince Ramses, üzerinde külrengi balýkçýl kuþlarýnýn yuvalandýklarý çýnarýn yer a u yürüdü. Bir obuanýn yumuþak sesi Ramses'i büyüledi. Yumuþak melodinin arasýna serpiþtirilmiþ hüzünl nlý notalarla neþe kazanýyor, âdeta umudun her zaman üzüntünün üstesinden geleceðini müjdel Müzisyen kýz dallarýn arasýndaki alçak bir duvara oturmuþ, gözleri kapalý çalýyordu. Parlak arý, bir tanrýçanýnkini andýran düzgün ve saf yüzünün hatlarýyla, otuz üç yaþýndaki Merita- daydý. Ramses'in yüreði sýzladý. Kýzý, annesi Nefertari'ye ne kadar da çok benziyordu. Meritamon m atkýn olduðu için, çok genç yaþýnda tapýnaða girmeyi ve orada tanrýlarýn hizmetinde, inziva yaþam sürdürmeyi seçmiþti. Nefertari de hep bunu yapmayý hayal etmiþti, ama Ramses ondan B aliçe olmasýný isteyerek bu hayalin gerçekleþmesini önlemiþti. Meritamon Karnak RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 29 tapýnaðýnýn kutsal müzisyenlerinin arasýnda ön sýralarda yer alabilirdi, ama o burada, Seti yanýnda olmayý tercih ediyordu. Sonuncu notalar güneþe doðru yükseldi; müzisyen, obuasýný a rýn üzerine koydu ve yeþil-mavi gözlerini açtý. "Baba! Çoktan beri mi hurdaydýn?" Ramses kýzýný kollarýnýn arasýna aldý ve uzun uzun baðrýna bastý. "Senin eksikliðini çok hissediyorum Meritamon." "Firavun Mýsýr'ýn kocasýdýr, onun çocuðu da bütün Mýsýr halkýdýr. Sen ki yüzden fazla oðul hâlâ hatýrlýyor musun?" Ranýses geri çekilip kýzýna hayranlýkla baktý. "'Kral'ýn çocuklarý'... Bu sadece onursal bir unvandýr. Sense, benim tek aþkým Nefertari'ni kýzýsýn." "Ama þimdi senin karýn Güzel Iset." "Beni bundan dolayý kýnýyor musun?" "Hayýr, sen doðru olaný yaptýn; o sana ihanet etmeyecek." "Pi-Ramses'e gelecek misin?" "Hayýr baba. Dýþ dünya beni sýkýyor. Ayinlerin yapýlmasýndan daha önemli ne olabilir ki? He emi düþünüyorum: Burada onun düþünü gerçekleþtiriyoram ve duyduðum mutluluðun onun sonsuzlu eminim." "O güzelliðini ve karakterini sana devretti. Bana, seni ikna etmek için bir þans kalýyor m u?" "Hiçbir þans yok, bunu sen de biliyorsun." Ramses yumuþak bir hareketle kýzýnýn ellerini tuttu. "Gerçekten hiçbir þans yok mu?" Meritamon, Nefertari'ninkini andýran bir güzellikle gülümsedi. "Bana emir vermeye cesaret edecek misin?" "Firavun'un zorlayamayacaðý tek insan sensin." "Benimki uydurma bir bahane deðil baba. Ben tapýnakta, saray-dakinden daha yararlý olu yorum. Atalarýmýn ve annemin ruhlarýný yaþatmak bana önemli bir iþlev gibi geliyor. Atalarý liþki kurmadan hangi dünyayý yaratabiliriz?" "Bu tanrýsal müziði çalmaya devam et Meritamon. Mýsýr'ýn ona ihtiyacý olacak." Genç kadýnýn yüreðini bir sýkýntý sardý. 30 CHRISTIAN JACQ "Nasýl bir tehlikeden korkuyorsun?" "Mýsýr'ý bir fýrtýna tehdit, ediyor." "Sen bu fýrtýnanýn efendisi deðil misin?" "Çal Meritamon, Firavun için de çal. Ahengini yarat, tanrýlarý coþtur ve onlarý Ýki Ülke'ye Evet, bir fýrtýna geliyor ve etkisi çok korkunç olacak." 5 Seramana yumruðunu muhafýz odasýnýn duvarýna vurdu. îrice bir alçý parçasý yerinden kopup d "Ne demek kayboldu?" Hitit prensi Urhi-Teþup'u gözetim altýnda bulundurmakla görevli asker: "Kayboldu iþte þet," dedi. Dev yapýlý Sardunyalý, askeri omuzlarýndan öyle bir yakaladý ki, zavallý adam, saðlam yapýl raðmen pestilinin çýkacaðýný sandý. "Benimle alay mý ediyorsun?" "Hayýr þef, yemin ederim ki hayýr." "Demek senin burnunun dibindeyken kayboldu?" "Kalabalýðýn arasýnda yitip gitti." "Neden mahallenin evlerini aratmadýn?" "Urhi-Teþup özgür bir adam þef! Polisi onun üzerine salmaya hakkýmýz yok. Vezir bizi yasala aykýrý davranmakla suçlayabilir." Seramana öfkeli bir boða gibi homurdandý ve askeri býraktý. Beceriksiz adam haklýydý. "Emirleriniz nedir þef?" "Firavun'un çevresindeki koruma çemberi iki katma çýkarýlacak! Aranýzda disipline uymayan b ri olursa, miðferini kafatasýnýn içine göçertirim." Ramses'i korumakla görevli muhafýzlar bu tehdidi hafife almadýlar. Eski korsanýn tepesi attýðý zaman dediðini yapacaðýný biliyorlardý. Seramana öfkesini yatýþtýrmak için aðaçtan yapýlmýþ bir talim hedefinin kalbine býçak üstün eþup'un bu kayboluþu hayra alamet deðildi. Ýçi kin dolu Hititli, yeniden kavuþtuðu özgürlüð ine zarar vermek için kullanabilirdi. Ama ne zaman ve ne þekilde? 32 CHRISTIAN JACQ Ramses, yanýnda Aþa olduðu halde, bir diplomat topluluðunun önünde Yabancý Ülkeler Sarayý'n her zamanki ustalýðýyla ateþli bir nutuk çekti ve 'barýþ', 'candan anlaþma', 'ekonomik iþbi bi sözcükleri eþit aralýklarla tekrarlayýp durdu. Her zaman olduðu gibi, törenden sonra gör bir þölen verildi. Böylece Pi-Ramses, Yakýn-Doðu'nun bütün halklarýna büyük bir misafirper kapýlarým açýyor ve bölgenin baþkenti konumuna geliyordu. Babasý Seti'nin insanlarýn gizli düþüncelerini görebilme gücü, Ramses'e de geçmiþti. Aþa'nm neþeli görünmeyi becermesine raðmen, aslýnda kaygýlý olduðunu ve tasalarýnýn, hükümdarýn ö fýrtýnayla iliþkili olduðunu anladý. Açýlýþla ilgili bütün formaliteler sona erince iki adam bir köþeye çekildi. "Söylevin pek parlaktý Aþa." "Mesleðimizin gerekleri bunlar Majeste. Bu giriþim popülaritenizin daha da artmasýný saðlay cak." "Hitit büyükelçisi mektuba nasýl bir tepki verdi?" "Çok iyi tepki verdi." "Ama Hattuþil daha fazlasýný istiyor, deðil mi?" "Mümkündür." "Diplomatlar arasýnda deðiliz Aþa. Gerçeði öðrenmek istiyorum." "Daha fazla saklamanýn faydasý yok: Hattuþil'in koþullarýný kabul etmediðin takdirde savaþ "Bu düpedüz þantaj! Bu durumda, koþullarýnýn ne olduðunu öðrenmek bile istemem." "Rica ederim beni dinle! Sen ve ben, barýþýn bir anda yýkýlmasýna göz yumamayacak kadar çok "Benden hiçbir þeyi saklamadan konuþ." "Hattuþil ile karýsý Putuhepa'nm bir kýzlarý olduðunu biliyorsun. Söylendiðine göre çok güz i bir genç kadýrýmýþ." "Kendisi adýna sevindim." "Hattuþil barýþý pekiþtirmek istiyor. Bunun en iyi yolu bir evlilik olacak." "Yoksa onun niyeti...?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 33 "Evet, tahmin ettiðin gibi. Dahasý, aramýzdaki antlaþmayý kesin olarak pekiþtirmek için sad kýzýyla evlenmeni deðil, onu bilhassa Büyük Kraliçe yapmaný istiyor." "Güzel iset'in bu görevi yürüttüðünü unutma." "Bir Hititli için bu tür ayrýntýlarýn önemi y itaat etmek zorundadýr. Erkek onu boþayacak olursa, kadiri bunu kabul etmek ve susm ak zorundadýr." "Aþa, biz Mýsýr'dayýz, barbar bir ülkede deðil. Baþlýca düþmanýmýn kýzý olan bir Hititli ka set'i bir kenara itmemi tavsiye eder misin?" Dýþiþleri Bakaný: "Hattuþil bugün senin en iyi müttefikin," diye düzeltti. "Bu, insaný çileden çýkaran, çok s istek!" "Görünürde öyle; ancak pratikte bizim için yararlý olabilir." "iset'in böylesine al ir duruma düþmesine razý olamam." "Sen sýradan bir koca deðilsin; Mýsýr'ýn büyüklüðü senin " "Evliliði bu kadar hafife alman, birçok kadýnla beraber olmandan kaynaklanýyor olmasýn?" "Hiçbir kadýna sadýk olamayacaðýmý kabul ediyorum, ama ben görüþümü senin bakanýn ve dostun ." "Oðullarým Khâ ile Merenptah'ýn görüþlerini sormama gerek bile yok. Verecekleri yanýtý þimd yorum." "Ramses'in eþi Büyük Kraliçe Güzel Iset'e saygý gösteren bu çocuklarý kim kýnayabilir? Barý . Ýþte karþýndaki iki seçenek." "Akþam yemeðini Ameni ile yiyelim. Ona da danýþmak isterim." "Nýýbye'den yeni gelen Setau'n n da görüþünü alacaksýn." "Sonunda, bir tane de olsa güzel bir haber aldýk!" Nubye'yi büyük bir tutkuyla seven yýlan oynatýcýsý Setau, ileri görüþlü diplomat Aþa, Ramse baðlý, sert yapýlý özel sekreteri Ameni... Uzun yýllar önce Memfis Universitesi'ndeyken dos n mutluluðunu paylaþan ve gerçek gücün doðasýnýn ne olabileceðini kendilerine soran öðrenci den bir araya gelmiþti... Aralarýnda bir tek Musa eksikti. Ramses'in aþçýsý harikalar yaratmýþtý; Et suyuyla hazýrlanmýþ ka- 34 CHRISTIAN JACQ bak ve pýrasa yemeði, yanýnda incir püresi bulunan kekikli kuzu kýzartmasý, salamura koç yu tasý, keçi peyniri, üzerine keçiboynuzu suyu konmuþ ballý pasta. Ramses buluþmalarýnýn þere ti'nin üçüncü hükümdarlýk yýlýndan kalan ve güzel kokusu Se-tau'yu mest eden kýrmýzý þarabý Cepleri yýlan zehrine karþý ilaçlarla dolu, antilop derisinden bir tunik giymiþ olan Setau : "Seti her türlü övgüye layýk," dedi. "Bir hükümdar böylesine harika ürünler elde edebildiði ar tanrýlar tarafýndan kutsanmýþ demektir." Aþa üzüntüsünü belirterek: "Ama sen, zarafet konusunda hiçbir geliþme göstermedin," dedi. Ameni: "Çok doðru," diye onayladý. Setau: "Sen kâtip, kilonun iki katý yemek yemeye devam et bakalým! Þiþmanlamamanýn sýrrý ne?" "Kral'ýn hizmetinde çalýþmak." "Nubye'nin kaynaklarýný deðerlendirmem konusunda kýnanmamý gerektirecek herhangi bir þey mi var?" "Böyle bir durum olsaydý, gözünün yaþma bakmaz, olumsuz bir rapor yazardým." Aþa: "Bu alýþkanlýk haline gelmiþ aðýz dalaþýnýz sona erince, belki daha ciddi konularý ele alab dedi. Ramses düþünceli bir ifadeyle: "Aramýzda bulunmayan tek kiþi Musa," dedi. "O þimdi nerede Aþa?" "Çölde dolaþmaya ve savaþmaya devam ediyor. Vaat edilmiþ topraklara hiçbir zaman ulaþamayac " "Musa yolunu þaþýrdý, ama izlediði yol onu ulaþmak istediði hedefine götürecek." Ameni: "Ben de senin gibi eski günleri anmayý severim," dedi. "Ama Yahudi dostumuzun Mýsýr'a ih anet ettiðini nasýl unutabiliriz?" Setau: RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 35 "Bu saat anýlar saati deðil," diye kestirip attý. "Bana göre böylesine uzaklaþan dost, artý ir dost olmaktan çýkar." Ramses: "Suçlu olduðunu kabul edip özür dilerse onu yine reddeder misin?" diye sordu. "Bir insan belli bir sýnýrý aþtýktan sonra bir daha geri dönemez. Affetmek, zayýflarýn bir acasýdýr." Aþa: "iyi ki Ramses diplomasimizi sana emanet etmemiþ," dedi. "insan yýlanlarla yaþayýnca, yarým tedbir olmayacaðýný öðreniyor. Yýlanýn zehri ya tedavi e da öldürecektir." Ameni: "Musa artýk gündemde deðil," dedi. Setau: "Benim burada bulunmamýn nedeni Lotus'tur. ileriyi görme yeteneðiyle beni uyardý. Ramses tehlikede, deðil mi?" Firavun bu açýklamayý yalanlamaya çalýþmadý. Setau, Ameni'ye döndü. "Þu pastayý týkýnacaðýna, bulup ortaya çýkardýðýn þeyi söyle!" "Ama... Hiçbir þey yok ki! Bana göre her þey yolunda." "Ya senin açýndan Aþa?" Diplomat parmaklarýný bir kâse içindeki limonlu su ile yýkadý. "Hattuþil beklenmedik bir istekte bulundu: Kýzýný Ramses'le evlendirmek istiyor." Setau neþeli bir ifadeyle: "Bu bir sorun deðil ki," dedi. "Geçmiþte de bu tür diplomatik evlilikler çokça yapýldý. Bu li kadýn da fazladan ikinci bir eþ olur!" "Þu anki durum biraz daha karýþýk." "Yoksa gelin adayý çok mu çirkin?" "Hitit imparatoru kýzýný Büyük Kraliçe yapmak istiyor." Setau'nun tepesi attý. "Bunun anlamý... Eski düþmanýmýz, Firavun'a Iset'i boþamasý için dayatýyor demektir!" Aþa: "Oldukça kaba bir açýklama þekli oldu," dedi. "Ancak doðruluðu tartýþýlmaz." 36 CHRISTIAN JACQ Yeni bir þarap kupasýný deviren Setau: "Hititlerden nefret ediyorum," dedi. "Güzel Iset hiçbir zaman Nefertari gibi olamaz elbette, ama böyle bir yazgýyý da hak etmi-yor. Ameni asýk suratla: "îlk kez seninle ayný fikirdeyim," dedi. Aþa: "Durumu kafanýzda tartmadan hemen tepki gösteriyorsunuz," dedi. "Burada söz konusu ola n barýþ." Setau itiraz etti: "Hititler kendi isteklerini bize dayatamazlar!" Dýþiþleri Bakaný: "Artýk onlar bizim düþmanýmýz deðil," dedi. Setau: "Yanýlýyorsun!" diye itiraz etti. "Hattuþil ve soydaþlarý Mýsýr'ý ele geçirmekten asla vazg ler." "Asýl yanýlan sensin; Hitit Ýmparatoru barýþ istiyor, ama kendi koþullarýný öne sürüyor. Ne bu koþullarý reddedelim." "Ben sadece önsezilerime inanýrým." Ameni: "Ben düþündüm," dedi. "Her ne kadar Güzel Iset'i pek beðen-mesem de o, Mýsýr'ýn Kraliçesi'd tari'nin ölümünden sonra Ramses'in seçtiði, kralýn eþidir. Hitit imparatoru da dahil hiç ki nun onurunu kýramaz." Aþa: "Bu aptalca bir tutum!" dedi. "Binlerce Mýsýrlýyý ölüme göndermeyi, Kuzey'de prensliklerimi kana bulamayý ve ülkeyi tehlikeye atmayý mý arzu ediyorsunuz?" Ameni ile Setau meraklý gözlerle Ramses'e baktýlar. Firavun: "Kararýmý tek baþýma vereceðim," dedi. 6 Tüccar tereddüt içindeydi. Güneye gitmek için, Beyrut'tan ve Kenan Ülkesi'nden geçip Þile'y n kýyý yolunu mu, yoksa Þam'ý doðuda býrakarak Anti-Lübnan ile Hemon daðýnýn kenarýndan geç lemeliydi? Fenike, güzelliklerden yoksun olmayan bir ülkeydi: Meþe ve sedir ormanlarý, gölgesi insaný anlandýran ceviz aðaçlarý, lezzetli yemiþleri olan incir aðaçlarý ve konaklamanýn bir zevk safirperver köyleri vardý. Ancak, Arap yarýmadasýndaki günlük aðaçlarýndan büyük uðraþlar sonunda toplanan tütsü malze es'e en kýsa zamanda teslim edilmesi gerekiyordu. Kervan, Mýsýrlýlarýn sonter dedikleri ve 'kutsallaþtýran' anlamýna gelen bu beyaz renkli tü ný sýra, onun kadar deðerli olan kýrmýzý renkli, kokulu reçine taþýyordu. Bu az bulunur mad ayinlerde kullanýlmak üzere tapýnaklarýn ihtiyacý vardý. Tapýnaklarda yakýldýklarýnda göðe an tanrýlarý hoþnut ediyordu. Mumyalayýcýlar ve doktorlar da bu maddeleri kullanýyorlardý. Arabistan'daki günlük aðaçlarýnýn küçülc, koyu yeþil yapraklarý vardý ve aðaçlarýn boylarý re arasýnda deðiþirdi. Aðustos ve eylül aylarýnda, ortasý mor renkli olan altýn sarýsý çiçe kabuðunun altýndan da beyaz reçine damlacýklarý belirirdi. Aðacýn kabuðunu kazýmakta usta o çok eskilere dayanan sihirli sözcükleri söyleyerek yýlda üç kez ürün alýrlardý: "Ey günlük u ol, Firavun seni büyütüp geliþtirecek." Kervan ayrýca Asya bakýrý, kalay ve cam da taþýyordu. Bunlar çok aranan ve pazarlanmasý kol mallar olduðu halde günlük kadar deðerli deðildi. Bu teslimatý tamamladýktan sonra, tüccar, ta'daki güzel villasýnda gönlünce dinlenmeyi hak edecekti. Saçlarý dökülmüþ, göbeði yað baðlamýþ günlük tüccarý iyi bir insandý ve iþini de ciddiye al lerin 38 CHRISTIAN JACQ saðlýldý olup olmadýklarýný bizzat kontrol ederdi. Yanýnda çalýþanlar iyi beslenir ve uzun lardan yararlanýrlardý. Zaten iþlerini kaybetme korkusundan, herhangi bir þeyden þikâyet ed cek durumlarý yoktu. Tüccar, 4aha zor olmakla birlikte, kýyý yolundan daha kýsa olan dað yolundan gitmeyi yeðled . Bu yol daha gölgeliydi ve hayvanlar serin havada daha kolay yol alacaklardý. Eþekler hýzla yollarýna devam ediyorlardý. Sürücüler þarkýlar mýrýldanýyor, rüzgâr ilerleme "Patron..." "Ne var?" "Sanýrým bizi izleyenler var." Tüccar omuzlarýný silkti. "Paralý askerlik günlerini ne zaman unutacaksýn? Artýk savaþ yok ve güvenlik içinde seyahat iyoruz." "Öyle bir þey demedim, ama yine de bizi izliyorlar. Çok garip." "Bu yolu kullanan tek tüccar biz deðiliz ki! Gördüðün baþka bir konvoy olmalý." "Þayet bunlar serseri takýrnmdansa, yiyeceðimden zýrnýk koklatmayacaðýma emin olabilirsin." "Endiþelenmeyi býrak da eþeklerine göz kulak ol." Tüccar birden durdu. Öfkeyle öne doðru gitti, önlerine çýkan büyük bir dal yýðýný eþeklerin ilerlemesini engelli "Kaldýrýn þu dallarý!" Öndekiler dallan yoldan kaldýrmaya baþladýklarý anda bir ok yaðmuru altýnda yere yýðýldýlar kadaþlarý kaçmaya çalýþtýlar, ama saldýrganlardan kurtulamadýlar. Eski paralý asker hançeri yamacý týrmandý, okçulardan birinin üzerine atýldý. Ama uzun saçlý, atletik yapýlý okçu, e plý baltasýyla onun kafasýný ikiye böldü. Bu felaket ancak birkaç dakika sürmüþtü. Sadece tüccar katliamdan kurtulmuþtu. Kaçmayý baþa riyordu. Göðsü kýzýl kýllarla kaplý geniþ gövdeli katilin yaklaþtýðýný gördü. "Hayatýmý baðýþla... Seni zengin ederim!" Urhi-Teþup bir kahkaha attý ve kýlýcýný zavallý adamýn karnýna sapladý. Hititli, tüccarlard diyordu. RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 39 Fenikeli saldýrganlar saplanan oklarýný ölülerin üzerinden topladýlar. Eþekler yeni sahiple itaat ettiler. Suriyeli Raya, Urhi-Teþup'un þiddet yanlýsý tutumundan korkuyordu, ama barýþý reddeden ve R es'i devirmek isteyenlerin komplolarýný desteklemek için Urhi-Teþup'tan daha iyi bir mütte fik bulamamýþtý. Aslýnda bu barýþ döneminde Raya daha da zengin-leþiyordu, ama Suriyeli tüc nde sonunda savaþýn çýkacaðýndan ve Hilitlerin Mýsýr'a saldýracaklarýndan emindi. Urhi-Teþu ri tarafýndan ezici bir çoðunlukla yeniden baþkomutanlýða seçilecek ve onlara zaferi tattýr Urhi-Teþup'a yardým etmesi, Raya'ya gelecekte ayrýcalýklý bir konum saðlayacaktý. Urhi-Teþup deposuna girdiði anda, Raya içini saran irkilme duygusunu saklamayý beceremed i. Hem ateþli, hem de soðukkanlý olan bu zalim adamýn, sýrf adam öldürme zevkini tatmin etm için boðazýný kesebileceði duygusundan kendini sryýramýyordu. "Çabuk döndünüz!" "Beni tekrar gördüðüne memnun olmadýn mý Raya?" "Tam tersine prensim! Ama göreviniz o kadar kolay deðildi ve..." "Ben onu kolaylaþtýrdým." Suriyeli tüccarýn sakalý titredi. Urhi-Teþup'tan, Fenikelilerle iliþki kurmasýný ve Arap ya asýndan gelen günlük teslimatýný onlardan satýn almasýný söylemiþti. Pazarlýklar oldukça uz ama Raya, tüccarý ikna edebilmesi için Urhi-Teþup'a çok sayýda kalay parçasý vermiþti. Sur iþini saðlama baðlamak için, pazarlýk payý olarak kaçak gümüþ parçalarý, ender bulunur vazo maþlar da eklemeyi ihmal etmemiþti. "Kolaylaþtýrmak mý... Nasýl oldu bu?" "Tüccarlar gevezelik eder; bense harekete geçerim." "Demek size günlüðü satmasý için tüccarý ikna etmeniz kolay oldu." Urhi-Teþup'un dudaklarýnda beliren gülümseme, vahþi bir hayvanýn diþlerini göstermesini and "Hem de çok kolay." "Ama yine de sýký pazarlýk yapan biridir." "Hiç kimse benim kýlýcýmla tartýþamaz." 40 CHRISTIAN JACQ "Yoksa adamlarý... ?" "Paralý askerler kiraladým, tüccarý ve adamlarýnýn tümünü öldürdük." "Ama neden?..." "Boþuna soluk tüketmekten hoþlanmam. Þimdi günlük bende. Önemli olan bu deðil mi?" "Ama bir soruþturma baþlatýlacak." "Cesetleri bir uçurumun dibine attýk." Raya, bir tüccarýn sakin yaþantýsýný sürdürmenin kendisi için daha iyi olup olmayacaðým düþ tmak için artýk çok geçti. En ufak bir kararsýzlýk gösterecek olsa, Urhi-Teþup onu hemen or kaldýrýrdý. Urhi-Teþup: "Þimdi ne yapacaðýz?" diye sordu. Raya: "Günlüðü yok etmek zorundayýz," dedi. "Bu yükün deðeri bir servet etmez mi?" "Eder etmesine ama onu satýn alacak her kim olursa bizi ele verecektir. Çünkü bu günlük, ta aklara ayrýlmýþtýr." "Benim silaha, atlara ve paralý askerlere ihtiyacým var." "Sakýn bunlarý satma riskine girmeyiniz." "Tüccarlarýn öðütleri beþ para etmez zaten! Þimdi beni dinle: Bu malý, Yunanistan ve Kýbrýs tüccarlara küçük miktarlar halinde satacaksýn. Ve biz de bu lanet barýþý yýkmayý isteyen ta dan bir þebeke oluþturmaya baþlayacaðýz." Urhi-Teþup'un planý oldukça alda yatkýndý. Raya, Fenikeli aracýlar sayesinde, hiçbir tehlik atýlmadan bu malý piyasaya sürebilirdi. Mýsýr'a sapýna kadar düþman olan Fenike, HattuþiPi ikasýndan düþ kýrýklýðýna uðramýþ birçok insaný barýndýrýyordu. Hititli sözüne devam etti: "Bu süre içinde hiç þüphe çekmemem gerek. Seramana, peþime taktýðý adamlarýyla beni tedirgi vam edecek. Ancak, hayatýn tadýný çýkarmaktan baþka bir þey düþünmeyen aylak biri gibi görü yakamdan düþecektir." Raya düþündü. "Sizin zengin ve saygýn bir hanýmla evlenmeniz gerekiyor. Tek çözüm bu: Aþktan yoksun bir d l." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 41 "Elinin altýnda böyle biri var mý?" Raya sakalýný kaþýdý. "Her tarafta müþterilerim var... Aralarýndan iki ya da üçünü düþünüyorum. Önümüzdeki hafta ve seni onlara tanýtacaðým." "Arap yarýmadasýndan gönderilecek bir sonraki günlük kervaný hangi tarihte yola çýkacak?" "Þu anda bilmiyorum, ama vaktimiz var. Haberci aðým bizi bilgilendirmekte gecikmeyecek tir. Ama... þiddet kullanacak olursak Mýsýr ordusunun tepkisine neden olmaz mýyýz?" "Hiçbir þiddet izi býrakmayacaðýz. Mýsýrlý yetkililer þaþýrýp kalacak. Biz ise bütün yýlýn olacaðýz. Peki söyler misin, günlük eksikliðinin Ramses'i alaþaðý edeceðine nasýl bu kadar iyorsun?" "Mýsýr için ayinlerin kurallara uygun olarak yapýlmasý esastýr. Atalarýnýn zamanýndan bugün egelen ayin kurallarýna uyulmadýðý takdirde ülkenin dengesi tehlikeye düþer. Rahipler günlü okulu reçinenin yokluðunu fark ettikleri zaman Ramses'e karþý cephe oluþturacaklardýr. Bu d rumda Firavun, basiretsizliðini kabul etmekten baþka ne yapabilir? Ramses tanrýlarý hor görmekle suçlanacak, rahipler sýnýfý ile halkýn hoþnutsuzluða düþmesine neden olacaktýr. Þa irkaç sahte haber yayar ve Ramses'i bir ya da iki önemli desteðinden yoksun býrakabilirs ek baþlýca kentlerde ciddi kargaþalýklarýn patlak vermesini saðlayabiliriz." Urhi-Teþup hayalinde ateþe verilmiþ, kana bulanmýþ ve talan edilmiþ bir Mýsýr canlandýrdý. dehþet dolu bakýþlarla, taçlarýnýn Hitit askerleri tarafýndan çiðnenmesini seyrettiði bir Hititlinin yüzündeki ifadeyi daha da ürkütücü bir hale getiren bu kin, Suriyeli tüccarý kor . Bir an, Urhi-Teþup'un insanlarýn dünyasýndan kopup karanlýklar dünyasýna girdiði izlenimi pýldý. "Hiç gecikmeden güçlü bir darbe vurmak istiyorum Raya." "Sabýrlý olmak zorunludur saygýdeðer efendim. Acele etmeniz bizi baþarýsýzlýða sürükler." "Ramses'in sihirli korumasýndan söz edildiðini duydum... Ama 42 CHRISTIAN JACQ yaþý ilerledikçe bu korumanýn gücü zayýflayacaktýr. Üstelik bu lanet hükümdara yardým edece ri de artýk yok." Raya: "Casusluk þebekemiz Ramses'in aðabeyi ile bakan Meba'yý istediði gibi yönlendirmeyi baþarmý lar öldü, ama idarenin yüksek kademelerindeki bazý kiþilerle irtibatýmý hâlâ sürdürüyorum. arý bazen geveze olurlar. Onlardan biri bana Hatti ile Mýsýr arasýndaki diplomatik iliþkil erin kötüye gittiðini söyledi." "Bu fevkalade bir haber! Anlaþmazlýðýn nedeni neymiþ?" "Bu bir sýr olarak saklanýyor, arna ben daha fazlasýný öðreneceðim." "Þans bizden yana dönüyor Raya! Unutma, ben de en az Ram-ses kadar yenilmez bir güce sah ibim." 7 Güzel tset'in hizmetçisi Kraliçe'nin sýrtýný uzun uzun sabunladý, sonra narin vücudunu ýlýk u bir suyla yýkadý. Sabun olarak, çok deðerli olan çöl hurmasý aðacýnýn kabuðu ve meyveleri r maddeyi kullanýyordu. Dalgýn Kraliçe kendini manikürcü kýza ve berbere teslim etti. Bir b a hizmetçi ona bir kupa taze süt getirdi. Güzel îset Pi-Rarnses'te kendini Teb'dekinden daha rahat hissediyordu. Teb'in batý kýyýsýnd ki Kraliçeler Vadisi'nde Nefertari'nin mezarý ile çoðu kez Ramses'in ayinlerini yaptýðý Ram eum vardý. Oysa Pi-Ramses'te Firavun'un kurduðu bu kozmopolit baþkentte baþ döndürücü bir y r, insanlar maziyi ve öteki dünyayý daha az düþünüyorlardý. Îset, baþý papirüs çiçekleri ile taçlandýrýlmýþ uzun bacaklý bir kadýn biçiminde sapý olan kendini seyretti. Evet, hâlâ güzeldi; teni, deðerli bir kumaþ gibi yumuþaktý, yüzündeki tazelik kaybolmamýþtý aþk parýltýlarý vardý. Ama, güzelliði Nefertari'ninkine ulaþamazdý. Ramses, ilk karýsýný bi anýna baþvurmadýðý için, ona minnet duyuyordu, îset Nefertari'yi kýskanmýyordu; aksine onun u hissediyordu. Güzel îset hiçbir zaman onun yerine göz dikmemiþti. Ramses'e iki oðul verme mutlu olmasýna yetiyordu. Oðullarý þaþýlacak derecede birbirlerinden farklýydý! Yüksek rütbeli din görevlisi olan otu aki büyük oðlu Khâ zamanýnýn büyük bir kýsmýný tapýnaklarýn kütüphanelerinde geçiriyordu. Y renptah ise, babasý gibi atletik vücutluydu ve komuta etmeye karþý duyduðu ilgi açýkça görü lki de ikisinden biri hükümdarlýk etmek için çaðrýlacaktý, ancak Firavun, kendi yerine geçe seyi, çoðu parlak birer yönetici olan 'Kral oðullarý' arasýndan da seçebilirdi. îset iktidarý da, geleceði de umursamýyordu. Talihin ona bahþettiði mucizenin tadýný her an u. Ramses'in yanýnda yaþa- 44 CHRISTIAN JACQ mak, resmî törenlerde onun yanýnda hazýr bulunmak, onun îki Ülke üzerindeki egemenliðini gö Bundan daha harika bir yaþam olabilir miydi? Hizmetçi, Kraliçe'nin saçlarýný ördü, üzerine kokulu reçine sürdü. Sonra baþýna kýsa bir pe kýrmýzý akik ve incilerle süslü bir taç koydu. "Samimiyetimi mazur görün... Majesteleri çok güzel!" Iset gülümsedi. Ramses için güzelliðini korumalý, gençliðini kaybettiði olgusunu ona olabil zun süre hissettirmemeliydi. Tam kalkarken Ramses göründü. Hiçbir erkek onunla mukayese edilemezdi, hiçbir erkek onun z ekâsýna, gücüne ve heybetine eriþemezdi. Tanrýlar ona her þeyi vermiþti ve o da bu armaðaný eri veriyordu. "Ramses! Henüz giyinmedim!" "Çok önemli bir konuyu seninle görüþmeliyim." Güzel Iset korktuðunun basma geldiðini anladý. Nefertari ülkeyi yönetmeyi biliyordu; onun i e bu konuda hiçbir deneyimi yoktu. Devlet gemisinin yürütülmesinde Ramses'e ortak olma s orumluluðu onu dehþete düþürüyordu. "Senin vereceðin karar en iyisi olur." "Bu doðrudan seni ilgilendiriyor Iset." "Beni mi? Ama sana yemin ederim Ýd ben hiçbir þekilde devlet yönetimine müdahale etmedim v e..." "Söz konusu olan sensin ve iþin içine barýþ da karýþýyor." "Yalvarýrým açýkla!" "Hattuþil kýzýyla evlenmemi istiyor." "Diplomatik bir eþ... Neden olmasýn?" "Daha fazlasýný, kýzýnýn benim Büyük Kraliçem olmasýný istiyor." Güzel Iset bir süre dondu kaldý, sonra gözleri yaþla doldu. Mucize sona eriyordu. Ortadan ç kilerek yerini, Mýsýr ile Hatti arasýndaki samimi antlaþmanýn simgesi olan genç ve güzel bi ititli kýza býrakmak zorundaydý. Dengelerin kurulduðu terazide Güzel Ýset'in aðýrlýðý bir t fifti. Ramses: "Karar vermek sana ait," dedi. "Görevini terk edip bir kenara çekilmeyi kabul ediyor musun?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 45 Kraliçe'nin dudaklarýnda zavallý bir gülümseme belirdi. "Bu Hititli prenses çok genç olmalý..." "Yaþýnýn o kadar önemi yok." "Ramses beni bugüne dek çok mutlu ettin. Senin kararýn Mýsýr'ýn kararýdýr." "Demek, boyun eðiyorsun..." "Barýþa engel olmak bir cinayettir." "Peki öyleyse, ben boyun eðmiyorum! Aldýðý kararlarý Mýsýr Fi-ravunu'na zorla kabul ettirme ti Ýmparatoru'nun haddine düþmez. Biz, kadýnlara aþaðýlýk mahluklarmýþ gibi davranan barbar deðiliz, iki Ülke'nin hangi efendisi, firavunla eþdeðerde sayýlan kraliçesini boþamaya cür ebilmiþtir? Bir Anadolu savaþçýsý, benden, Ramses'ten, atalarýmýzýn yasasýna uymamayý istem ini nasýl gösterebilir!" Ramses, Güzel Ýset'in ellerini þefkatle tuttu. "Gerçek bir kraliçenin yapmak zorunda olduðu gibi sen de Mýsýr için konuþtun. Þimdi hareket k bana düþüyor." Ramses'in geniþ bürosunu aydýnlatan üç büyük pencereden süzülen batan güneþin ýþýnlarý, Set sarýsýna boðdu. Heykeltýraþýn büyülü yeteneði ve geleneksel olarak yapýlan açýk aðzý ve gö anlý gibi görünen Seti'nin heykeli, akþam sessizliðinin ilahi bir ihtiþama büründüðü o anda nun algýlayabildiði doðruluk mesajým iletmeye devam ediyordu. Beyaz badanalý duvarlar, üzerinde açýlmýþ Yakýn-Doðu haritasý bulunan büyük bir masa, Firav lý bir koltuk, konuklar için hasýr sandalyeler, krallýk ruhunun korunmasýna adanmýþ kitapla dolu bir kütüphane ve bir papirüs dolabý: Büyük Ramses, ülkenin geleceðini etkileyen karar e bu sade döþenmiþ odada alýyordu. Hükümdar, Helipolis Yaþam Evi'nin bilgelerine, baþlýca tapýnaklarýn baþrahiplerine, Ameni'y zire, bakanlara danýþmýþ, sonra bürosuna kapanarak babasýnýn ruhu ile konuþmuþtu. Geçmiþte rtari ve Tuya ile de görüþürdü; Güzel îset gücünün ve yeteneðinin sýnýrlarým bildiði için o lmamýþtý. Yalnýzlýðýn aðýrlýðý giderek artýyordu. Yakýnda, iki 46 CHRISTIAN JACQ oðlunu sýnayacak, ilk firavundan beri sürdürülen geleneðe uyarak hükümdarlýða hangisinin ya anlamaya çalýþacaktý. Mýsýr ayný zamanda hem güçlü hem de zayýf bir ülkeydi. Güçlüydü, çünkü Maât yasasý, insana ayýftý, çünkü dünya giderek artan bir ölçüde zorbalýk yönetimine, açgözlülüðe ve bencilliðe ravunlar, tanrýça Maât'ýn iktidarý ve onun, yaþamýn öðelerini bîr arada tutan sevgi ve adal için savaþan son kiþiler olacaktý. Çünkü onlar, Maât olmadýðý takdirde bu dünyanýn, barbarl rýlarla olan baðý koparmak için giderek daha yýkýcý olan silahlarla birbirleriyle savaþtýðý lana dönüþeceðini biliyorlardý. Kargaþalýk, þiddet, adaletsizlik, yalan ve kinin yerine Maât'ý koymak: iþte bir firavunun, meyen güçlerin yardýmýyla baþarmasý gereken görev buydu. Oysa þu anda, Hitit împaratoru'nun aât'a aykýrýydý. Bir muhafýz, uzun bir keten elbise ve nadir görülen bir ustalýkla dikilmiþ uzun kollu bir tunik giymiþ olan Aþa'yý salona buyur etti. Aþa, Ramses'e: "Böyle bir yerde çalýþmaktan hiç hoþlanmazdým," dedi. "Burasý fazla sade döþenmiþ." "Babam bir yýðýn eþyadan hoþlanmazdý. Ben de hoþlanmýyorum." "Firavun olmak fazla lükse yer býrakmýyor. Size gýpta edenler ya budaladýr ya da düþüncesiz esteleri kararýný verdi mi?" "Danýþmalarým sona erdi." "Sizi ikna etmeyi baþarabildim mi?" "Hayýr Aþa." Dýþiþleri Bakaný Yakm-Doðu haritasýna baktý. "Ben de bundan korkuyordum." "Hattuþil'in istekleri bize karþý bir hakarettir. Buna razý olmak demek Firavunluk kurum unu inkâr etmek demektir." Aþa iþaretparmaðým Hitit Imparatorluðu'nun üzerine koydu. "Hattuþil'in isteðini reddetmek savaþ ilaný demektir Majeste." "Kararýmý kýnýyor musun?" "Bu, Firavun'un ve Büyük Ramses'in kararýdýr. Babanýz olsaydý o da ayný kararý verirdi." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 47 "Yoksa beni sýnýyor muydun?" "Ben barýþtan yana diplomatlýk görevimi yapýyordum. Eðer bunu denemeseydim Ramses'in arkada ur muydum?" Kral'ýn dudaklarýnda bir gülümseme belirdi. "Majesteleri genel seferberlik için ne zaman emir verecek?" "Diplomasi þefim oldukça kötümser." "Resmî yanýtý alýnca öfkelenecek olan Hattuþil savaþý baþlatmakta tereddüt etmeyecektir." "Senin kendine güvenin kalmamýþ Aþa." "Ben gerçekçiyim." "Þayet hâlâ barýþý kurtaracak biri varsa o da sensin." "Yani baþka bir deyiþle Firavun bana, Hattuþaþ'a gitmem, Hitit Ýmparatoru'na durumu açýklam ve onu kararýndan döndürmem için emir veriyor." "Düþüncelerimi okuyorsun." "Hiçbir baþarý þansý yok." "Aþa... Sen çok daha zor þeyleri baþarmadýn mý?" "Artýk yaþlandým Majeste." "Þimdi de deneyimin var! Bu olanaksýz evlilik konusunda tartýþmak yeterli olmayacak. Dah a saldýrgan olmak uygun olur." Diplomat kaþlarýný çattý. Ramses'i çok iyi tanýdýðýný sanýyordu, ama Firavun bir kez daha o Kral sözlerini sürdürdü: "Büyük dostumuz Hattuþil ile karþýlýklý yardým anlaþmasý imzaladýk. Imparator'a, Libya'nýn geçmesinden korktuðumu anlat. Barýþýn saðlanmasýndan bu yana silahlarýmýz eskidi ve yeterl imiz yok. Hitit împaratoru'ndan bize önemli miktarda demir vermesini isteyeceksin. O nun bizim anlaþmamýzýn hükümlerine uygun olarak vereceði yardým sayesinde saldýrgana karþý eceðiz." Afallamýþ olan Aþa kollarýný kavuþturdu. "Benim görevim gerçekten bu mu?" Ramses: "Bir ayrýntýyý unutuyordum," diye sürdürdü. "Bu demirin bize en kýsa zamanda gönderilmesini yorum." 8 Ramses'le Güzel Ýset'in oðullarý Khâ, orduda ya da yönetim kademelerinde çalýþmayý reddetmi ilgisi bulunmayan bu görevler onu çekmiyordu; o, bilgelerin yazdýklarýna ve Eski Ýmparator luðun anýtlarýna büyük bir tutkuyla baðlýydý. Sert yüz hatlarý, aðýrbaþlý ifadesi, kazýnmýþ zayýf denebilecek yapýsý ve eklemleri ndeki aðrýlardan kaynaklanan kasýlmýþ yürüyüþü ile Kh cýydý. Musa'ya ve onun büyü gösterilerine karþý yaptýðý mücadeleyle ünlenmiþ, baþýnda olduð aðýnýn din adamlarý üzerinde sýký bir otorite kurmuþtu. Uzun süreden beri gündelik iþlerini vretmiþ, kendini, havada, taþta, suda ve aðaçta kendini gösteren gizli güçleri incelemeye a Heliopolis Yaþam Evi, firavunlarýn piramitleri kurduðu ve bilgelerin ayin usulü kitaplarýný yazdýklarý altýn çaðdan kalan ve 'ýþýðýn ruhlarý' adý verilen kutsal arþivleri muhafaza edi n bu çaðda, hayatýn ve ölümün sýrlarý çözülmüþtü. Bu çaðda yaþayan bilgeler evrenin sýrlarý memiþler, gördüklerini yeni kuþaklara iletmek için hiyeroglife geçirmiþlerdi. Gelenekler konusunda bir uzman olarak bilinen Khâ, Ram-ses'in otuzuncu hükümdarlýk yýlýnda eniden doðuþunun kutlanacaðý sed törenlerini düzenlemiþti. Böylesine uzun süre iktidar kolt uran bir firavunun sihir gücünün tükeneceði kabul ediliyordu. Durum böyle olunca, ona yeni ir enerji vermesi için bütün tanrýlarý ve tanrýçalarý onun çevresinde toplamak gerekmiþti. Ramses'in yeniden doðuþunu engellemek için harcadýklarý gayret boþa çýkmýþtý. Zor anlaþýlan kitaplarý çözmek Khâ'yý tatmin etmekten uzaktý. Onun kafasýnda büyük projeler ojeler öylesine büyüktü ki, Firavun'un rýzasýný almasýný gerektiriyordu. Hayallerini babasý adan önce onlarý gerçekleþtirmenin yolunu bulmalýydý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 49 Hu nedenle, þafakla birlikte, Heliopolis'in yakýnýndaki Kýrmýzý Dað'a gitmiþ, buradaki taþ acýna uygun kuvars taþý bloklarýný keþfetmeye çalýþýyordu. Söylenceye göre buralarda tanrýl insanlarý öldürmüþlerdi. Bu ölülerin kanlan, sonsuza dek kalacak biçimde bu taþýn içine iþl Khâ, taþ ustasý ya da heykeltýraþ eðitimi görmediði halde içgüdüsel olarak taþla iletiþim k larýndan akan gizli kalmýþ enerjiyi algýlýyordu. "Ne arýyorsun oðlum?" Karanlýklarý yenen ve çöldeki hâkimiyetini yeniden kuran güneþin ýþýnlarý arasýndan aniden s, Khâ'ya bakýyordu. Kral'ýn büyük oðlu soluðunu tuttu. Nefertari'nin, onu kötü büyünün zararlarýndan kurtarmak a ettiðini bilen Khâ, bazen bu yüzden Ramses'in kendisine karþý bir hýnç besleyip beslemedi düþünüyordu. "Haksýzlýk ediyorsun Khâ. Seni kýnamam için hiçbir neden yok." "En gizli düþüncelerimi bile okuyorsun!" "Beni görmek istemiyor muydun?" "Senin Teb'de olduðunu sanýyordum. Þimdi görüyorum ki Kýrýnýzý Dað'dasýn." "Büyük bir tehlike Mýsýr'ý tehdit ediyor. Buraya gelip düþüncelere dalmak kaçýnýlmazdý." "Hititlerle barýþ halinde deðil miyiz?" "Bu belki de sadece kýsa süreli bir ateþkestir." "Ya savaþtan kaçýnacak ya da savaþý kazanacaksýn... Hangisi olursa olsun Mýsýr'ý felaketten caksýn." "Bana yardým etmek istemez misin?" "Politikaya atýlmamý istiyorsun... Hayýr, ben bunu beceremem. Atalarýmýzýn izlediði yolu iz sen hükümdarlýðýn uzun sürer. Ben de bu konuda seninle görüþmek istiyordum." "Bana ne teklif ediyorsun?" "En kýsa zamanda bir yeniden doðma töreni hazýrlamamýz gerekiyor." "Birincisinden sadece üç yýl sonra mý?" "Bundan sonra bu töreni yakýn aralýklarla düzenli olarak yapmak gerekecek. Benim araþtýrmal rýmdan çýkardýðým sonuç bu." 50 CHRISTIAN JACQ "Gerekeni yap." "Hiçbir þey beni bunun kadar sevindiremezdi baba. Yakýnda yapýlacak yeniden doðma töreninde hiçbir tanrý eksik olmayacak. Sevinç Ýki Ülke'ye yayýlacak ve tanrýça Mut, göklere bakýrtaþ saçacak." "Senin baþka bir projen daha var Khâ. Aradýðýn kuvars taþlarýný hangi tapmaða ayýracaksýn?" "Birkaç yýldan beri köklerimize eðildim. Eskiden uygulanan geleneklerimiz içinde Apis adlý utsal boða için yapýlan ayinler var. Firavun'un mekân içindeki sýnýrsýz hareket kabiliyetin geleyen bu olaðanüstü hayvana daha çok saygý göstermek ve ona, gücüne layýk bir kabir yaptý n olacak... Bu arada, eski anýtlarý restore etmeyi de unutmamak gerekir. Bunlarýn arasýn da, zamanýn yol açtýðý yýpranmaya ve istilacý Hiksoslarýn yaptýklarý tahribata uðrayan pira ar. Bana bu çalýþmalarý yoluna sokmak için yapý ustalarý ile mimarlar verebilecek misin?" "Ustabaþýlarým ve taþ ustalarýný kendin seç." Khâ'nýn ciddi yüzü aydýnlandý. Ramses: "Burasý çok garip bir yer," dedi. "Ýsyancýlarýn kaný bu taþlarýn içine iþlemiþ. Iþýðýn, kar li savaþ burada derin izler býrakmýþ. Kýrmýzý Dað, dikkatle dolaþýlmasý gereken güçlü bir y n bulunmuyorsun Khâ: Hangi hazineyi arýyorsun?" Kral'm büyük oðlu koyu renkli bir kayanýn üzerine oturdu. "Tot'un kitabým arýyorum. Hiyerogliflerin sýrrýný açýklayan bu kitap Sakkare yeraltý mezarl Araþtýrmam kaç yýl sürerse sürsün onu bulacaðým." Bayan Tanit elli dört yaþýnda, dolgun hatlarýyla kendinden çok genç olan erkeklerin dikkati i çeken çok güzel bir Fenikeli kadýndý. Suriyeli Raya'nýn arkadaþý olan zengin tüccar kocas as olarak hatýrý sayýlýr bir servete konmuþtu. Bu servetini Pi-Ramses' teki pek lüks villas a þölen üstüne þölen vererek hesapsýzca harcýyordu. Fenikeli kadýn, can sýkýcý ve bayaðý bulduðu kocasýnýn ölümünden sonra kýsa zamanda teselli afta süren gös- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 51 lermelik bir yas döneminden sonra, güçlü kuvvetli bir Nubyeli erkeðin kollarý arasýnda tüm nutmuþtu. Ama daha önceki âþýklarý gibi ondan da bir süre sonra býktý. Bütün bu erkekler, c erinde olmasýna raðmen, kadýndan önce tükeniyorlardý. Tanit gibi cinsel arzudan yana doyums z bir kadýn, bu acýnacak dayanýksýzlýðý affetmiyordu. Tanit kocasý öldükten sonra Fenike'ye dönebilirdi, ama Mýsýr'ý giderek daha çok sever olmuþ ses'in otoritesi ve parýltýsý sayesinde, firavunlarýn ülkesi âdeta bir cennete dönmüþtü. Bi a hiçbir yerde, Mýsýr'daki gibi özgür yaþayamazdý. Akþam olunca konuklar geldi: Fenikeli hanýmla iþ iliþkileri olan zengin Mýsýrlýlar, onun bü pýlan yüksek rütbeli devlet memurlarý, servetine göz diken hemþehrileri ve evin hanýmýnýn k en hoþlandýðý yeni tipler. Onun gibi bir kadýn için, yanýp tutuþan bir erkeðin bakýþlarýný kten daha tahrik edici ne olabilirdi? Tanit bazen samimi, bazen mesafeli görünmesini biliyor, karþýsýndaki erkeðe bir daha ne zaman görüþebilecekleri konusunda hiçbir ipucu ve rdu. Her koþulda insiyatifi kendi elinde bulunduruyor ve kararý sadece o veriyordu. Onun üzerinde egemen olmak isteyen bir erkeðin Tanit'i baþtan çýkarma þansý yoktu. Her zaman olduðu gibi yemekler, özellikle biralý sos içinde piþirilmiþ tavþan, yanýnda siya yar ve özel þaraplar çok lezzetliydi. Tanit, sarayla olan iliþkileri sayesinde, Ramses'i n Hititlerle barýþ antlaþmasýný imzaladýðý yirmi birinci hükümdarlýk yýlýnda yapýlmýþ Pi-Ra i almayý baþarmýþtý. Ve her zaman olduðu gibi, Fenikeli güzel kadýn, gelecekteki avýný keþf kýþýklý erkeklerin üzerinden þehvet uyandýrýcý bakýþlarýný ayýrma-yacaktý. "Nasýlsýnýz saygýdeðer hanýmefendi?" "Raya! Sizi gördüðüme sevindim. Gayret iyiyim." "Sizi pohpohluyor gibi görünmekten çekinmesem, giderek daha da güzelleþtiðinizi söylerdim." "Buranýn iklimi bana iyi geliyor. Ayrýca yokluðuna bir türlü alýþamadýðým kocamýn acýsý da yor." "Bereket versin ki, doðanýn yasasý böyle. Sizin gibi bir kadýn yalnýz yaþamak için yaratýlm Tanit kýrýtarak: 52 CHRISTIAN JACQ "Erkekler yalancý ve kaba oluyorlar," dedi. "Onlara güvenemiyorum." "Ýhtiyatlý davranmakla akýllýlýk ediyorsunuz, ama talihin size yeniden mutluluðu tattýracað nim." "Sizin iþleriniz nasýl?" "Sürekli olarak çalýþmaktan baþýmý kaþýyacak zamaným olmuyor... Lüks konserveleri hazýrlama ri gerektiriyor. Bu da maliyeti yükseltiyor. Baþka ülkelerin vazolarý sosyetedeki kiþilerc e çok aranýyor, ama onlarý getirtmek birçok ticari iliþkileri ve yolculuklarý zorunlu kýlýy zanaatkarlar hiç ucuz deðil. Benim ünüm kaliteye dayandýðý için, sürekli olarak yatýrým ya ayým. Bu nedenle hiçbir zaman zengin olamayacaðým." "Yine de talih sizden yana... Sýkýntýlarýnýzýn artýk sona erdiðini zannediyorum." "Beni, Hititlerin yandaþý olduðumu öne sürerek haksýz yere suçladýlar. Onlarla ticaret yapt , ama politikaya hiç bulaþmadým. Barýþýn gelmesiyle bu eski çekiþmeler unutuldu. Bugün, yab ektaþlarýmla iþbirliði yapmam teþvik ediliyor. Ram-ses'in en güzel zaferi bu deðil mi?" "Firavun çok çekici bir adam... Ne yazýk ki ona yaklaþmak olanaksýz." Barýþýn saðlanmasý, Ramses ile Hattuþil'in bir anlaþmaya varmasý, Hitit lmparatorluðu'ndaki ruhunun yok oluþu, Mýsýr'ýn zafer kazanmasý... Raya, tüm bu felaketlerin nedeni olan kopmal ra ve alçaklýklara artýk tahammül edemiyordu. Anadolu ordusunun bütün Yakm-Doðu'da üstünlüð un yýllar verdiði mücadeleden vazgeçmiþ deðildi. Raya, Tanit'in ilgisini çeken soruyu sordu: "Size bir arkadaþýmý takdim edebilir miyim?" "Kimi?" "Mýsýr'da oturan bir Hitit prensi. Sizden sýk sýk söz edildiðini duymuþ, ama kendisi çok ma biridir. Yüksek sosyete iliþkilerinden ürktüðü için bu þölene onu getirinceye kadar akla ka ." "Göster bana onu." "Herde, zakkum aðaçlarýnýn yanýnda duruyor." Bir sütunun üzerine konmuþ olan lamba, çene çalmaya dalmýþ RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 53 davetli grubundan uzakta durmayý yeðleyen Urhi-Teþup'u aydýnlatýyordu. Lambanýn titrek ýþýð un yüz hatlarýnýn sertliðini, uzun saçlarýnýn gürlüðünü, göðsü kýzýl kýllarla kaplý gövdesi slarýnýn gücünü ortaya çýkarýyordu. Tanit'in heyecandan dili tutuldu. O güne dek, cinsel gücünü böylesine yoðun bir biçimde ser eyen, bu kadar vahþi bir yaratýk görmemiþti. Artýk þöleni tümden unutmuþtu. Kafasýnda bir t mdi: Bu aygýrla bir an önce seviþmek. 9 Ramses, Seramana ile Merenptah arasýndaki dövüþte hazýr bulundu. Vücudunun üst kýsmýnda bir a tepesinde bronzdan bir disk bulunan boynuzlu bir miðfer ve elinde yuvarlak bir k alkan olan Seramana, Raýnses'in küçük oðlunun dikdörtgen kalkanýna kýlýç darbelerini indiri kanlý da geri çekilmek zorunda kalýyordu. Firavun, muhafýz kýtasý komutanýna, hasmýný hiçbi etmemesini emretmiþti. Merenptah, dövüþteki yeteneðini ispatlamak istiyordu ve bunun için S ramana'dan iyi bir hasým bulamazdý. Adý, 'tanrý Ptah'ýn sevgili kulu' anlamýna gelen yirmi yedi yaþýndaki Merenptah, atletik vü lu, cesur, akýllý ve mükemmel reflekslere sahip bir delikanlýydý. Sardunyalý, ellisini geçm ne raðmen gücünden ve dinamizminden hiçbir þey kaybetmemiþti. Ona karþý durabilmek hâlâ büy dý. Merenptah geri çekiliyor, sonra yeniden saldýrýya geçiyor, Sera-mana'nýn darbelerini savuþt ruyor ve durmadan saða sola doðru yer deðiþtiriyordu. Seramana yavaþ yavaþ yorulmaya baþlam Dev yapýlý Sardunyalý birden durdu, uzun kýlýcýný ve kalkaným yere attý. "Silahla çarpýþma yeter. Çýplak elle dövüþelim." Merenptah bir an duraksadý, sonra o da silahlarýný yere koydu. Ramses bir an, Seramana 'yý özel muhafýz komutaný yapmadan önce yendiði dövüþü anýmsadý. Kral'ýn oðlu, Seramana'nýn baþý önüne eðik, beklenmedik saldýrýsý karþýsýnda þaþýrdý. Meren hayvan gibi dövüþmesini öðrenmemiþti. Sardunyah'nm böðrüne attýðý kafayla kýþlanýn tozlu ze , eski korsanýn aðýrlýðý altýnda havasýzlýktan boðulacaðýný sandý. Ramses: "Eðitim sona erdi," dedi. Ýki adam ayaða kalktý. Merenptah öfkeliydi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 55 "Beni kalleþçe yere yýktý!" "Düþman daima böyle davranýr oðlum." "Yeniden dövüþmek istiyorum." "Yararý yok. Görmek istediðimi gördüm. Mademki sana yararlý bir ders verilmiþ oldu, seni Mý usunun baþkomutanlýðýna tayin ediyorum." Seramana baþýyla bu kararý onayladý. Ramses: "Bir ay dolmadan bana birliklerimizin durumu ve silahlarýmýzýn nitelikleri hakkýnda tam ve ayrýntýlý bir rapor vereceksin," dedi. Merenptah düzenli soluk almaya çalýþýrken, Ramses kendi kullandýðý arabasýyla oradan uzakla erini kime teslim etmeliydi: Büyük bilgin Khâ'ya mý, yoksa savaþçý Merenptah'a mý? Ýkisinin nitelikleri tek bir kiþide toplanmýþ olsaydý, seçim çok kolay olurdu. Üstelik hükümdara yol ek Nefertari de yoktu. Çok sayýdaki 'Kralýn oðullarý'na gelince, hepsi de yetenekli olmakl a birlikte, hiçbiri Güzel tset'in iki oðlunun kiþiliklerini aþacak durumda deðildi. Neferta i'nin kýzý Meritamon ise, bir tapýnakta, toplumdan uzak bir yaþamý seçmiþti. Ramses, Ameni'nin o sabah dile getirdiði düþünceyi hesaba katmak zorundaydý: "Majesteleri, tüm enerjisi tükeninceye kadar hükümdarlýðýný sürdürmek için ayinler yaparak tekrar tekrar avun için baþka bir yol yoktur ve hiçbir zaman da olmayacaktýr." Raya deposundan çýktý, atölyeler mahallesinin içinden ve Kral sarayýnýn önünden geçip Pi-Ra klarýna giden büyük yola saptý, iki tarafýndaki akasya ve çýnar aðaçlarýnýn ferahlatýcý bir ol, Ramses'in görkemli baþkentine çok uygundu. Tüccar, Amon tapýnaðýný soluna, Râ tapýnaðýný saðýna aldý, sakin görünmeye çalýþarak Ptah t zaman geri dönmemek için kendini zor tuttu. Dýþ duvarlarýnýn arkasýnda, heykeltýraþlarýn k lerle süsledikleri dik-metaþlarýn yer aldýðý bu yerde, Ptah en gizli sözleri duymuyor, en g i niyetleri görmüyor muydu? Raya 'kuruntu' diye düþündü, ama yine de içi rahat deðildi. Tapýnak duvarýnýn köþesindeki b duran tanrýça Maât'ýn 56 CHRISTIAN JACQ küçük bir heykelinin uzaðýndan geçmeyi yeðledi. Bu heykel, halka, Firavunlar uygarlýðýnýn b ve mekâna baðlý olmayan deðiþmez Yasa'yý hatýrlatmak için konulmuþtu. Raya tapýnaðýn zenaatkârlar kapýsýna vardý. Kapý bekçisi onu tanýyordu. Bir süre baþkentin ne çaldýlar. Bu arada Raya, bazý müþterilerin cimriliklerinden yakýndý. Konuþmalarýnýn sonu tapmaðýn kuyumculara ayrýlan bölümüne girme iznini kopardý. Deðerli vazolarýn uzmaný olan R mcularýn birçoðu ile sýk sýk görüþür, her birinin çoluk çocuðu ve saðlýklarý hakkýnda sorul i. Küçük bir yük arabasýna altýn külçeler yükleyen yaþlý bir teknisyen: "Meslek sýrlarýmýzý öðrenmek için can atýyorsun, deðil mi?" diye homurdandý. Raya: "Ben o iþlerden vazgeçtim. Sizin çalýþtýðýnýzý görmek beni mutlu etmeye yeter," diye yanýt "Yine de buraya dinlenmeye gelmedin herhalde?" "Bir iki güzel parça almak istiyordum." "Onlarý üç misli fiyata satmak için deðil mi!" "Ticaret bu dostum." Yaþlý teknisyen, bu azarlamalarýna alýþýk olan Raya'ya sýrtýný döndü. Ayak altýnda dolaþmam aya, altýn külçelerini kalfalara götüren çýraklarý sessizce seyretti. Kalfalar gelen altýn , bu uzman kâtiplerin gözetimi altýnda tartýyordu. Külçeler daha sonra aðzý kapalý bir kap eþe konuyordu. Yanaklarý þiþik üfleyiciler, ateþin hýzýný kesmemek için durmadan üf-lüyordu enler erimiþ madeni deðiþik biçimlerdeki kalýplara döküyor ve kuyumculara emanet ediyordu. umcular bir örs üzerine yerleþtirdikleri bu altýna taþ çekiçlerle biçiýn veriyor kolyeler, ler, vazolar ve tapmak süsleri yapýyordu. Mesleðin sýrlan ustadan çýraða, birçok yýlý kapsa me süresinden sonra iletiliyordu. Raya, bir göðüs zýrhýný bitiren kuyumcuya: "Muhteþem bir þey," dedi. Kuyumcu: "Bir tanrýnýn heykelini süsleyecek," dedi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 57 Tüccar alçak sesle: "Görüþebilir miyiz?" diye sordu. "Atölyede yeteri kadar gürültü var. Kimse bizi duyamaz." "Duyduðuma göre iki oðlun da evlenmek istiyormuþ." "Olabilir." "Þayet onlara birkaç mobilya versem memnun olur muydun?" "Karþýlýðýnda ne istiyorsun?" "Sadece basit bir bilgi." "Benden, altýn imalatý ile ilgili hiçbir bilgi bekleme." "Senden öyle bir þey istemiyorum!" "Ne öðrenmek istiyorsun?" "Mýsýr'a yerleþen bazý Suriyeliler var. Ben onlarýn Mýsýr halký ile karýþýp bütünleþmelerin yorum. Senin de Suriyeli iþçilerin yok mu?" "Evet, bir Suriyeli var." "Halinden memnun mu?" "Eh iþte." "Bana adýný söylersen onunla konuþurum." "Bütün istediðin bu mu Raya?" "Yaþlanmaya baþladým, çocuðum da olmadý. Biraz malým mülküm var ve yurttaþlarýmdan birini d istiyorum." "Mýsýr sana daha az bencil olmayý öðretmiþ... Çok iyi. Kýyamet günü, büyük tanrý senin cöme enin Suriyeli, þuradaki üfleyicilerden biri. En irisi, yelken kulaklý olaný." "Umarým vereceðim hediyeler oðullarýnýn mutluluðuna katkýda bulunur." Raya, yurttaþý ile görüþmek için onun iþinin bitmesini bekledi. Durumlarýndan memnun olan b oðramacý diðeri de duvarcý ustasý iki Suriyeli'den hiç yüz bulamamýþ olan Raya, bu sefer ta iden vurmuþtu. Suriyeli üfleyici, Kadeþ yakýnlarýnda yakalanan eski tutsaklardan biriydi. Hititlerin ye nilgisini bir türlü kabul edemiyor, barýþýn bozulmasýný istiyordu, intikam hýrsý ile yanan duðu için, tam Urhi-Teþup ile Raya'nýn ihtiyaç duyduklarý tipti. Ayrýca, bu Suriyeli iþçini paylaþan birkaç arkadaþý da vardý. Raya, kendi hesabýna çalýþmasý ve Mýsýr'ýn yaþamsal çýkarlarýna 58 CHR1STIAN ]ACQ saldýracak bir direniþçi grubuna katýlmasý konusunda iþçiyi ikna etmekte hiç zorluk çekmedi Urhi-Teþup metresini boynundan ýsýrdý ve kaba bir tavýrla ona sahip oldu. Tanit zevkten iç eçirdi. Nihayet vahþiliðin ve tükenmek bilmez arzunun karýþýmý olan tutkuyu yaþýyordu. "Bir kere daha," diye yalvardý. Urhi-Teþup, güzel Fenikelinin dolgun vücudunun alabildiðince tadýný çýkarýyordu. Hititli, A nun kalelerinde kadýnlarý layýk olduklarý biçimde kullanmasýný öðrenmiþti. Tanit, bir ara ani bir korku hissetti. Hayatýnda ilk kez, kontrolü elinden kaçýrmýþtý. Tüke bilmeyen bir gücü olan bu vahþi insan onu neredeyse korkutuyordu. En çýlgýn fantezilerini p ylaþan böylesine bir sevgiliyi hayatý boyunca bir daha bulamazdý. Tanit, gecenin geç saatlerinde pes etti. "Yeter... Ben tükendim." "Bu kadar çabuk mu?" "Sen canavar gibi bir adamsýn!" "Sen bugüne kadar çocuklarý tanýmýþsýn güzelim. Ben bir erkeðim." Kadýn sevgilisinin karnýna doðru büzüldü. "Olaðanüstüsün... Güneþin doðmamasýný isterdim." "Ne önemi var?" "Ama... Gitmen gerekecek! Yarýn akþam görüþürüz." "Kalýyorum." "Mýsýr'da bu söylediðinin ne anlama geldiðini biliyor musun?" "Bir erkekle bir kadýn, herkesin bilgisi dahilinde bir çatý altýnda yaþarlarsa evlenmiþ say ar. Öyleyse biz de evliyiz." Birden þaþkýna dönen kadýn Urhi-Teþup'tan uzaklaþtý. "Birbirimizi tekrar görebiliriz, ama..." Urhi-Teþup kadýný zorla sýrtüstü yatýrdý ve onun üzerine abandý. "Bana itaat edeceksin kadýn. Haiti'nin ölmüþ Ýmparatoru'nun oðlu ve Ýmparatorluðun meþru vâ Sense, bana zevk verecek ve her türlü ihtiyacýmý karþýlayacak Fenikeli bir kaltaktan baþka þey deðilsin. Seni karým olarak almakla onurlandýrdýðýmýn farkýnda deðil misin?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 59 Tanit karþý çýkmak istedi, ama Urhi-Teþup bir tekenin kudur-ganlýðýyla ona bir kez daha sah du. Fenikeli kadýn kendini bir zevk kasýrgasýna kapýlmýþ hissetti. Hititli boðuk bir sesle mýrýldandý: "Bana ihanet edersen seni öldürürüm." 10 ! i 1 Setau bir sepetten üçgen biçiminde bir ekmek, bir tas yulaf lapasý, kurutulmuþ bir balýk, h anmýþ bir güvercin, kýzartýlmýþ bir býldýrcýn, þarapta piþirilmiþ iki böbrek, incir ve otlu 'nin incelediði papirüsleri bir kenara kaldýrýp yiyecekleri aðýr hareketlerle teker teker ç masasýnýn üzerine koydu. ý "Ne bu?" "Kör müsün? Ýki ya da üç saat için açlýðýný giderecek uygun bir ] yemek." "Ýhtiyacým yoktu ki..." "Olmaz olur mu, hem de çok ihtiyacýn var. Eðer miden dolu deðilse kafan da düzgün çalýþmaz. Solgun yüzlü kâtip çýkýþtý. "Bana hakaret mi ediyorsun?" "Senin dikkatini çekmenin tek yolu bu." "Yoksa bana yine ayný þeyden söz..." "Aynen öyle! Nubye için daha çok ödenek istiyorum ve sýradan bir memur gibi yüzlerce evrak oldurmak hiç hoþuma gitmeyecek." "Hiyerarþiye göre senin üstün Nubye genel valisi; ben deðilim." "Avanaðýn ve tembelin biri o! Sadece kendi kariyerini düþünüyor ve Ramses'in bana geliþtirm için emanet ettiði bu eyaleti hiç umursamýyor. Nubye'yi büyük ve küçük tapýnaklarla bezemek lir topraklarý geniþletmek için bana insan ve malzeme lazým." "Yine de, uyulmasý gereken bazý kurallar var." "Ah, þu kurallar! Hayatý çekilmez kýlmaktan baþka bir iþe yaramazlar. Kuralý muralý boþ ver " "Benim sýnýrsýz gücüm yok Setau. Vezir Pazair'e ve Kral'a hesap vermek zorundayým." "Sen hele istediklerimi yap, sonra nasýl olsa hesabýný verirsin." "Yani ilerde yapacaðýn hatalarýn faturasýný bana çýkaracaksýn." Setau þaþýrmýþ göründü. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 61 "Ama... elbette öyle olacak! Sen, kâtiplerin o anlaþýlmasý güç diliyle ikimizi de temize çý irsin." Haþlanmýþ güvercinin tadý harikaydý; Ameni beðenisini gizlemedi. "Bu yemekleri Lotus piþirdi, deðil mi?" "Karým gerçek bir büyücüdür." "Bir devlet memuruna rüþvet vermek üzere olduðunun farkýn-dasýndýr herhalde." "isteklerimi yerine getirecek misin Ameni?" "Ramses Nubye'yi bu denli sevmeseydi..." "Nubye, benim sayemde birkaç yýl sonra Mýsýr eyaletlerinden daha güzel olacak!" Ameni kýzartýlmýþ býldýrcýna yumuldu. Setau: "Mademki bu küçük sorun çözümlendi," dedi, "çok endiþeli olduðumu sana itiraf etmeliyim." "Ne sebeple?" "Dün akþam Lotus'la seviþiyordum. Birden doðruldu ve, 'Ortalýkta bir canavar dolanýyor!' di e haykýrdý. Lotus ne yataðýmýzýn ayak ucunda nöbet bekleyen iki kobradan ne de gerektiðinde ses'in ikinci kez yeneceði Hitit ordusundan söz ediyordu." "Bu canavarýn ne olduðunu anladýn mý?" "Bana sorarsan hiç kuþku yok: Söz konusu olan ilkel Hititli Ur-hi-Teþup." "Elimizde onu suçlayacak hiçbir kanýt yok." "Seramana'yý uyardýn mý?" "Elbette." "Tepkisi ne oldu?" "'Senin gibi o da Urhi-Teþup'tan nefret ediyor ve özgür býrakýlmasýnýn hata olduðunu düþünü tli hiçbir suç iþlemedi. Bana göre o yenik bir savaþçý ve güçsüz bir prens. Ondan korkmak i en var mý?" Yeni doðan güneþin ilk ýþýnlarýnýn odasýný aydmlatmasýyla birlikte, Seramana gözlerini açtý bir Nubyeli kadýn uyuyordu. Saðýnda ise daha genç olan Libyalý bir kadýn yatýyordu. Dev yap dunyah onlarýn adlarýný bile hatýrlamýyordu. 62 CHRISTIAN IACQ "Kalkýn çocuklar!" Gücünün dozunu pek ayarlayamadýðý için, bir gecelik arkadaþlarýnýn nazik popolarýna attýðý gibi pek okþayýcý olmadý. Kadýnlarýn, korkuya kapýlmýþ tavuklar gibi çýðlýk atmasý Seramana ldu. "Giyinin ve savuþun." Seramana, bahçesinin büyük bir bölümünü kaplayan havuza daldý ve yirmi dakika kadar yüzdü. seviþmenin etkisini yok etmek için bundan daha iyi bir ilaç tanýmýyordu. Kendine gelince, bir somun taze ekmek, soðan, domuz yaðý ve kurutulmuþ sýðýr etinden oluþan altýsýný etmek için hazýrlanmaya baþladý. Tam o sýrada ortaya çýkan hizmetçisi, astlarýndan iðini haber verdi. "Yeni haberlerim var þef; Urhi-Teþup'un izini bulduk." "Umarým ölmüþtür." "Dipdiri ve üstelik evlenmiþ." "Kiminle?" "Tanit adýnda Fenikeli zengin bir dulla." "Bu kadýn Pi-Ramses'in en varlýklý kiþilerinden biridir! Yanýlmýþ olmalýsýn." "Ýnanmazsanýz gidin bakýn þef." "Düþ önüme." Seramana, diþlerinin arasýnda kocaman bir parça sýðýr eti olduðu halde atýna atladý. Villa bekçisinin, Seramana'ya ev sahibesini sorguya çekmek için resrnî bir belgesi olup olmadýðýný sormasý gerekirdi, ama dev yapýlý Sardunyahnm öfkeli bakýþý bekçiyi caydýrdý. Ba uhafýz kýtasý komutanýný bayan Tanit'in yanma götürmesini rica etti. Üzerinde dolgun vücudunun hatlarýný hiç saklamayan ve içini gösteren, ince bir keten elbise an Tanit, gölgeli terasta Urhi-Teþup'la kahvaltý ediyordu. Urhi-Teþup'un üzerinde ise, göðs layan kýzýl kýllardan baþka hiçbir þey yoktu. Bu ziyaretten pek memnun kaldýðý anlaþýlan Hititli: "Ünlü Seramana!" diye haykýrdý. "Yemeði bizimle paylaþmasý için onu davet edelim mi sevgili RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 63 Dev yapýlý Sardunyalý, Urhi-Teþup'un kollarýnýn arasýna kývrýlan Fenikeli kadýnýn önünde ha "Bu adamýn kim olduðunu biliyor musunuz bayan Tanit?" "Evet, biliyorum." "O zaman açýkça söyleyin." "Urhi-Teþup bir Hitit prensidir ve ölen Imparator'un oðludur." "Onun bir zamanlar Hitit ordusunun baþkomutaný olduðunu ve Mýsýr'ý yýkmak için çalýþtýðýný Urhi-Teþup alaylý bir ifadeyle araya girdi: "Bütün bunlar geçmiþte kaldý," dedi. "Ramses ile Hattuþil barýþý saðladýlar. Firavun bana ö imiz mutlu yaþýyoruz. Sen de ayný fikirdesin deðil mi Seramana?" Sardunyalý, Fenikeli kadýnýn boynundaki ýsýrýk izini fark etti. "Bu Hititli geceyi sizin çatýnýz altýnda geçirdi ve burada oturmaya kararlý görünüyor... Bu anlama geldiðini biliyor musunuz bayan Tanit?" "Elbette biliyorum." "Sizi iþkence ile korkutup evlenmeye zorluyor deðil mi?" Urhi-Teþup: "Yanýtla sevgilim," dedi. "Herhangi bir Mýsýrlý kadýn gibi özgür olduðunu ve kendi kararlar baþýna alabileceðini söyle." Fenikeli sertleþti. "Urhi-Teþup'u seviyorum ve onu koca olarak seçtim! Hiçbir yasa buna karþý çýkamaz." "iyi düþünün bayan Tanit. Bu kiþiyi, size kaba ve sert davranmakla suçlarsamz onu hemen tut klarým ve siz de hiçbir tehlikeyle karþýlamazsýnýz. Onu derhal mahkemeye sevk ederim. Bir k dýný hýrpalamak büyük bir suç olduðu için cezasý aðýr olur." "Hemen evimden çýkýn!" Urhi-Teþup alaycý bir ifadeyle: "Þaþýrdým doðrusu," dedi. "Ben bir dostumuzu konuk ediyoruz sanýyordum, ama þimdi bakýyorum saldýrgan bir polis tarafýndan sorguya çekiliyoruz. Özel bir mülke girmen için elinde resmî r belge var mý Seramana?" "Dikkat edin bayan Tanit. Bu iþin sonu kötüye varabilir." Hititli: "Karýmla ben, senin hakkýnda þikâyette bulunabiliriz. Ama bu 64 CHRISTIAN JACQ seferlik bunu yapmayacaðýz! Kaybol Seramana ve mutluluklarýnýn tadýný çýkarmaktan baþka bir bu namuslu çifti rahat býrak." Urhi-Teþup büyük bir coþkuyla Fenikeliye sarýldý. Sardunyah-nýn orada olmasýna aldýrmayan T endini hiç kýsýtlamadan kocasýný okþamaya baþladý. Ameni'nin bürosundaki dolaplar, resmî belgelerinin aðýrlýðý altýnda çökmek üzereydi. Kral'ý i, hayatýnda ilk defa bu kadar önemli dosyayý ayný ancla incelemek zorunda kalmýþtý. Her ay izzat kontrol ettiði için geceleri iki saatten fazla uyumuyordu ve çalýþma arkadaþlarýnýn i larýna raðmen üç aylýk süre için izinleri kaldýrmýþtý. Buna karþýlýk verilen dolgun primler luðu biraz olsun yatýþtýrmýþtý. Ameni, Setau'nun Nubye'yle ilgili isteklerini yerine getirip genel valinin tutuc u itirazlarým reddediyor, ekonomi uzmanlarýna güvenmeyen Vezir Pazair'e görüþlerini bildiri or, Hükümdar'ýn istediði somut bilgileri inceden inceye hazýrladýktan sonra, bin bir kararý mak için her gün Ramses'i görüyordu. Ve iþ bu kadarla da bitmiyordu, çünkü Mýsýr'ýn büyük b lmasý için kendi rahatýný düþünmeden sürekli olarak ona hizmet etmesi gerekiyordu. Seramana, bürosuna hýþýmla daldýðýnda, avurtlarý çökmüþ solgun yüzlü sekreter, omuzlarýnýn aldýramayacaðýný düþündü. "Yine ne var?" "Urhi-Teþup Fenikeli Tanit'le gerçekten evlenmiþ." "Ýsabet olmuþ. Bu kadýnýn serveti týpký kendisi gibi oldukça dolgun." "Bu bir felaket Ameni!" "Nedenmiþ o? Bizim sabýk baþkomutan zevke ve tembelliðe dalýp iyice uyuþacak." "Onu artýk sýký bir gözetim altýnda tutabilmek çok zor olacak. Adamlarýmý fark ettiði takdi te bulunacak ve açýlacak davayý kazanacaktýr. Bugün o özgür bir insan. O, yapacaðý kötülükl n ben onu hiçbir þeyle suçlayamadan eli kolu baðlý bekliyorum." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 65 "Tanit'le konuþtun mu?" "Onu dövmüþ ve tehdit etmiþ, bundan eminim! Ama kadýn ona sýrýlsýklam âþýk olmuþ." "Demek ki aþký düþünmeye fýrsat bulacak kadar boþ vakti olanlar da varmýþ! îçin rahat etsin Urhi-Teþup sonunda bir fetihte bulundu, ama bu seferki zaferi onu ölünceye dek savaþ yol larýndan uzak tutacak." 11 Hitit Ýmparatorluðu'nun baþkenti Hattuþaþ'ta hiçbir deðiþiklik olmamýþtý. Yazýn yakýcý sýca soðuklarýn hâkim olduðu Orta Anadolu yaylasýnda kurulmuþ olan Hattuþaþ, en önemli anýtlarý e Güneþ tanrýçasýnýn tapýnaklarý olan aþaðý kent ile soðuk görünümlü Ýmparatorluk sarayýnýn ordu. Sarayýn bulunduðu noktadan, üzerlerinde kuleler ve mazgallar olan, dokuz kilomet re uzunluðundaki þehir surlarý tümüyle gözetim altýnda tutulabiliyordu. Aþa, Hitit askeri gücünün taþtan simgesi olan Hattuþaþ'ý yeniden görünce heyecanýný yenemed önce casusluk göreviyle geldiði bu kentte az kalsýn hayatýný kaybedecekti. Mýsýr diplomasisinin þefini getiren konvoy, muhtemel bir saldýrganýn, görüntüsünden bile ko baþkente ulaþmadan önce çorak stepleri aþmak ve tehlikeli geçitlerden geçmek zorunda kalmýþ dik yamaçlarýn üzerine inanýlmaz bir teknik baþarý sayesinde kurulmuþ olan, ele geçirilmes naksýz bir kale gibi görünüyordu. Burasý, Mýsýr'ýn misafirperver ve sýcak kentlerinden ne k rklýydý! Hattuþaþ'a, tahkim edilmiþ beþ kapýdan giriliyordu. Bunlardan ikisi aþaðý kente, üçü de yuk u. Son yüz kilometreden beri konvoya eþlik eden Hitit muhafýz takýmý, Mýsýr elçisini en yük sfenks kapýsýna kadar götürdü. Aþa kapýdan içeri girmeden önce Hititîerin geleneksel ayinini yaptý. Üç somun ekmeði böldü, p döktü ve kurallar gereði þu cümleyi söyledi: "Bu kaya sonsuza kadar var olsun." Mýsýrlý, erine pisliklerini yaymak isteyen þeytanlarý önlemek için kullanýlan, içi yað ve bal dolu k arý fark etti. Ýmparator Hattuþil geleneklerde hiçbir deðiþiklik yapmamýþtý. Aþa, bu seferki yolculuk sýrasýnda çok yorulmuþtu. Daha gençken yerinde duramaz, tehlikeler en hoþlanýr ve hiç tereddüt etmeden riske atýlýrdý. Oysa artýk olgunlaþmýþtý ve Mýsýr'dan a RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 67 her defasýnda ona daha aðýr bir yük gibi geliyordu. Yabancý ülkede geçirdiði süre onu eþi b ir zevkten mahrum býrakýyordu: Ramses'in ülkeyi yönetiþini görmek. Firavun, Maât yasasýna u ve Nefertari'nin çok sevdiði yazar bilge Ptah-hotep'in de söylediði gibi "dinlemenin he r þeyden iyi olduðunu" biliyordu. Ramses bakanlarýnýn uzun uzun konuþmalarýna izin verir, h r bir cümlenin söyleniþ tarzýna ve her bir yüz ifadesine dikkat ederdi. Sonra birden, güneþ yeniden doðmasýný saðlamak için sularýn derinliklerinden çýkan timsah Sobek'in hýzýyla kara Karar, apaçýk ve kesin bir cümleden oluþurdu. Devletin dümenini eþsiz bir ustalýkla kullan u, çünkü o, devletin hem gemisi hem de kaptanýydý. Onu seçen tanrýlar yanýlmamýþlardý; ona insanlar haklýydýlar. Çiznýeli, zýrhlý ve miðferli iki subay, Aþa'yý imparator Hattu-þil'in görüþme salonuna götü tepeden oluþan görkemli bir doruk üzerinde kurulmuþtu. Yüksek kulelerinde ve mazgallarýnda uran seçkin askerler sürekli olarak çevreyi gözetliyordu. Ülkenin efendisi her türlü dýþ sa orunmuþ durumdaydý. Bu nedenle hükümdarlýk tahtýnda hak iddia edenler, saraya karþý baþarý bir saldýrýya giriþmektense çoðu kez zehir kullanmayý tercih etmiþlerdi. Hattuþil de babasý Ýmparator Muvatallis'in ölümünden sorumlu olan baþkomutan Urhi-Teþup içi eme baþvuracaktý. Ancak, ender görülür bir beceriyle görevini yerine getiren Aþa, Ur-hi-Teþ Mýsýr'a kaçmasýný ve orada, Ramses'e Hitit ordusu hakkýnda yararlý bilgiler vermesini saðl Halkýn korkuyla seyrettiði ve 'Büyük Kale' diye adlandýrdýðý saraya bir tek kapýdan giriliy bronz kapý ardýndan kapandýðý zaman Aþa tutsak edildiði hissine kapýldý. Hattuþil'e vereceð iyimser olmaktan alýkoyuyordu. Yüreðine su serpen tek þey Ýmparator'un onu bekletmemiþ olmasýydý. Aþa, sütunlarý kalýn, du i ganimet ve madalyalarla süslü, buz gibi salona alýndý. Kýsa boylu, cýlýz Hattuþil, saçlarýný alýn baðýyla tutturmuþ, boynuna gümüþ bir kolye, sol ik takmýþ ve üzerine her zamanki gibi kýrmýzý-siyah uzun elbisesini giymiþti. Hattuþil'i ta bir kimse ilk bakýþta onu önemsiz, hatta zararsýz bir 68 CHRISTIAN JACQ adam sanabilirdi. Ancak bu büyük bir gaflet olurdu. Hattuþil, inatçý karakteri ve üstün str ji yeteneði sayesinde, uzun bir mücadele sonunda korkunç Urhi-Teþup'a üstün gelmiþti. Bu ac mücadele sýrasýnda, her an yanýnda olan güzel karýsý Putuhepa ise, zekâsýyla askerlerin old tüccarlarýn da yüreðine korku salmýþtý. Aþa, sade masif tahtlarýna oturmuþ karý koca hükümdarýn önünde eðildi. "Mýsýr'ýn ve Hatti'nin bütün tanrýlarý sizden yana olsun ve iktidarýnýz gökler gibi sürekli "Seni oldukça uzun zamandan beni tanýyoruz Aþa, bu tür formalitelere gerek yok. Gel, yakýný a otur. Kardeþim Ramses nasýl?" "Çok iyi Majeste. Kraliçe'nin güzelliðinin bu sarayý aydýnlattýðýný itiraf edebilir miyim?" Putuhepa gülümsedi. "Bakýyorum da pohpohlama Mýsýr diplomasi þefinin silahlarýndan biri olmayý sürdürüyor." "Barýþ içinde yaþýyoruz, artýk sizi pohpohlamaya ihtiyacým yok. Sözlerim belki biraz cüretk amimi." împaratoriçe'nin yüzü pembeîeþti. Ýmparator: "Güzel kadýnlara olan merakýn hâlâ sürüyorsa, tetikte olmam gerekecek!" dedi. "Bu zevk beni hiçbir zaman terk etmedi. Ýtiraf etmeliyim ki, ben sadakat için yaratýlmamýþý "Ama yine de kendini tehlikeye atarak Ramses'i Hatti'nin hazýrladýðý tuzaklardan korudun ve casus þebekemizi daðýttýn." "Abartmaya gerek yok Majeste. Ben sadece Firavun'un planýný uyguladým ve talih benden yana oldu." "Bütün bunlar geçmiþte kaldý! Bugün artýk geleceði kurmamýz gerekiyor." "Ramses de ayný þeyi düþünüyor: Hatti ile yapýlan barýþý güçlendirmeye çok önem veriyor. Ýk u barýþa baðlý." Putuhepa: "Bu sözlerini duymaktan hoþnutuz," dedi. RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 69 Aþa konuþmayý sürdürdü: "Firavun'un niyetini açýklamama izin verin. Onun için, iki ülke arasýndaki çatýþma dönemi b canlanmamak üzere sona erdi. Bundan böyle, hiçbir þeyin barýþý bozmasýna izin vermemeliyiz Hattuþil'in yüzü karardý: "Bunu vurgulamaktaki amaç nedir?" "Hiçbir þey Majeste. Kardeþiniz Ramses'in tek isteði, en içten duygularýný öðrenmeniz." "Bana gösterdiði bu güven için ona teþekkür edersin ve mükemmel bir uyum içinde olduðumuzu "Halklarýmýz ve müttefiklerimiz buna sevinecekler. Bununla birlikte..." Mýsýr diplomasisinin þefi göðüs hizasýnda kenetlediði ellerine çenesini dayadý ve düþünceli "Ne var Aþa?" "Mýsýr zengin bir ülke Majeste. Ve düþmanlarýnýn iþtahýný kabartmaya devam ediyor." Imparatoriçe araya girdi: "Mýsýr'ý kim tehdit ediyor?" "Libya'da yeniden karýþýklýk baþladý." "Firavun'un böyle bir baþkaldýrýyý ezemeyecek durumda olduðunu söylemeyeceksiniz herhalde?" "Yine de Ramses çabuk harekete geçmek ve etkili silahlar kullanmak isterdi." Hattuþil'in meraklý gözleri Aþa'yý dikkatle inceledi. "Silahlarý yetersiz mi?" "Firavun, saldýrý silahlarýný imal etmek ve Libya tehdidini ortadan kaldýrmak için, Hatti Ý ratoru kardeþinin oldukça çok miktarda demir göndermesini arzu ediyor." Mýsýr diplomasisinin þefinin bu sözlerini izleyen uzun bir sessizliðin ardýndan Hattýýþil s bir hareketle kalktý ve görüþme salonunu arþýnlamaya baþladý. "Kardeþim Ramses benden gerçek bir servet istiyor! Bende demir yok. Olsaydý da onu ken di ordum için saklardým! Kendisi bu kadar zengin olan Firavun beni fakir düþürüp Hatti'yi y ak mý istiyor yoksa? Hiç stoðum kalmadý ve þimdi demir imal etmenin zamaný deðil." 70 CHRISTIANJACQ Aþa soðukkanlýlýðýný korudu. "Anlýyorum." "Kardeþim Ramses, Libyalýlarý baþýndan savmak için elindeki silahlarý kullansýn, ileride hâ ihtiyacý olursa uygun miktarda göndeririz. Ona, bu isteðinin beni þaþkýna çevirdiðini söyl "Bu sözlerinizi ona ileteceðim Majeste." Hattuþil yeniden yerine oturdu. "Þimdi esas konuya gelelim: Kýzým, Ramses'in Büyük Kraliçesi olmak için Hatti'den ne zaman acak?" "Doðrusu... Bu tarih daha saptanmadý." "Buraya bana onu bildirmek için gelmedin mi?" "Böylesine önemli bir kararý vermeden önce iyice düþünmek gerekir." Ýmparatoriçe araya girdi: "Diplomatça konuþmayý býrakalým artýk. Ramses, Güzel îset'i boþamayý, bizim kýzýmýzý Mýsýr diyor mu, etmiyor mu?" "Durum nazik Majeste. Mýsýr adaleti boþanmayý kabul etmez." Hattuþil kupkuru bir sesle: "Ülkenizin kanunlarým bir kadýn mý yapýyor yoksa?" diye sordu. "Bu Ýset ve arzularý bana vý ir. Ramses, Nefertari'nin yerini alsýn diye onunla evlendi. Nefertari barýþýn kurulmasýnda çok önemli bir rol oynayan gerçek bir kraliçeydi. Ýset ise önemsiz biri. Anlaþmamýzý kesin perçinlemek için Ramses'in bir Hititiiyle evlenmesi zorunlu." "Belki de kýzýnýz ikinci eþ olabilir ve..." "O Mýsýr Kraliçesi olacak, ya da..." Hattuþil cümlesini tamamlamadý. Sanki kullanacaðý sözcükler kendisini de ürkütmüþtü. Ýmparatoriçe yatýþtýrýcý bir ifadeyle: "Ramses teklifimizi kabul etmemekte neden bu kadar diretiyor?" diye sordu. "Çünkü bir firavun, eþi Büyük Kraliçeyi boþayamaz. Bu Maât yasasýna aykýrý olur." "Bu durum kesin mi?" "Korkarým ki öyle Majeste." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 71 "Ramses, bu uzlaþmaz tutumunun neyle sonuçlanacaðýnýn bilincinde mi?" "Rarnses'in sadece bir kaygýsý var: Doðru yoldan sapmamak." Hattuþil ayaða kalktý. "Bu görüþme bitmiþtir. Firavun kardeþime þunu söyle: Ya kýsa zamanda kýzýmla evlenmek için aptar ya da savaþ kaçýnýlmaz olur." JL .iLý Sýrtý aðrýyan Ameni'nin, masaj yaptýrmaya ayýracak vakti yoktu. Üstelik, sanki yaptýðý iþ y iþ gibi, Kral'ýn yeniden doðma töreninin ikincisini hazýrlamak için Khâ'ya yardým etmesi ge ordu. Saðlýðýnýn yerinde olduðunu söyleyen Ramses ise bu olayý baþka bir zamana ertelemek i u. Ama büyük oðlu, geleneksel metinlerin emirlerinin yerine getirilmesi konusunda hiçbir taviz vermiyordu. Ameni, Khâ'nýn kararlýlýðýný beðeniyor ve onunla edebiyat konularýný tartýþmaktan hoþlanýyo o kadar yoðundu ki, Firavuýý'un özel sekreteri ve sandalet taþýyýcýsýnýn güzel bir metni ze yorumlamaya fýrsatý yoktu. Ramses, büyük konsey toplantýsýnda, güney eyaletlerinde bir aðaç dikme kampanyasý baþlattýð n bent tamirlerinin sorumlularýný azarlamýþtý. Toplantýdan sonra, Ameni ve Kral sarayýn bah de gezintiye çýktýlar. "Majesteleri Aþa'dan haber aldý mý?" "Hattuþaþ'a sað salim ulaþmýþ." "HattuþiPi vazgeçirmek kolay olmayacak." "Aþa birçok görevi yüzünün akýyla tamamlamadý mý?" "Bu kez manevra alaný çok dar." "Burada benimle yalnýz kalmayý istediðine göre, söyle bakalým büyük konsey üyelerinin duyam ar gizli haberler neler?" "Önce Musa; sonra da bir olay." "Musa mý?" "Musa ve Yahudiler kötü durumda. Herkes onlardan korkuyor ve onlar da hayatta kalabi lmek için her adýmda büyük mücadeleler vermek zorunda kalýyorlar. Þayet biz müdahale edecek sak sorun çabucak halledilecek. Ama söz konusu olan bizim çocukluk arkadaþýmýz Musa ve bili orum ki sen iþleri oluruna býrakmaktan yanaþýn." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 73 "Madem yanýtýmýn ne olacaðýný biliyorsun, soru sormaya gerek var mý?" "Çöl polisi her an tetikte. Eðer Yahudiler Mýsýr'a dönmeye kalkýþýrlarsa kararýn ne olur?" "Onlar geri döndükleri zaman Musa da ben de hayatta olmayacaðýz. Olay neydi?" "Beklediðimiz günlük aðacý yükü gelmeyecek." "Nedenini biliyor musun Ameni?" "Üreticilerle görüþen Fenikeli tüccardan uzun bir rapor aldým: Çok güçlü bir dolu fýrtýnasý olan aðaçlara çok zarar vermiþ. Bu yýl hiç ürün elde edilemeyecek." "Böyle bir felaket daha önce yaþanmýþ mý?" "Arþivlerden görebildiðim kadarýyla evet. Neyse ki çok ender rastlanan bir olaymýþ." "Stoklarýmýz yeterli mi?" "Tapýnaklara hiçbir kýsýtlama getirilmeyecek. Stoklarýmýzý tamamlamak için bir sonraki günl ltesinin olabildiðince çabuk teslim edilmesi konusunda Fenikeli tüccarlara emir verdim bile." Raya sevinç içindeydi. Normalde aþýrýlýktan kaçan biri olmasýna raðmen, bu defa kendini içk kupa kupa sert bira içiyordu. Baþý biraz dönüyordu, ama sonunda mutlak zafere ulaþtýracak y a elde ettiði küçük baþarýlarý görünce nasýl sarhoþ olunmazdý? Suriyeli yurttaþlanyla girdiði iliþkilerden aldýðý sonuç, umutlarýnýn çok üstünde olmuþtu. ayýlan alev, yenilenlerin ve kýskançlarýn, tükenmeye yüz tutmuþ enerjilerini yeniden canlan uriyelilere, siyasetinden hayal kýrýklýðýna uðradýklarý Hattuþil'i gevþeklikle ve Mýsýr'ý f uçlayan Hitit-liler de katýlmýþtý. Raya'nýn depolarýndan birinde yapýlan gizli bir toplantý Urhi-Teþup'la karþýlaþmalarý hem Suriyelileri hem de Hititleri coþturmuþtu. Bu çapta bir þe idar bir gün muhakkak ellerine geçecekti. Raya'nm Urhi-Teþup'a ileteceði daha baþka güzel haberler vardý, ama þu anda Pi-Ramses'in en gözde yeni evli çiftinin onuruna, çýplak dans eden üç Nubyeli kadýný hayran hayran seyreden -Teþup'u bekliyordu. 74 CHRISTIAN JACQ Zengin Fenikeli kadýn, cennet ve cehennem hayatýný bir arada yaþýyordu. Cennette yaþýyorduk vgilisi, günün ve gecenin her saatinde, tükenmez tutkusu ve onu zevkten kendinden geçire n kaba gücüyle Tanit'i çok hoþnut ediyordu; cehennemde yaþýyordu, çünkü tepkileri önceden k eyen bu canavarýn kendini hýrpalamasýndan korkuyordu. O güne dek keyfince yaþamaya alýþýk o anit, hem memnuniyet, hem de korku içinde yaþayan bir tutsaða dönmüþtü. Tanit'le Urhi-Teþup'un yüz kadar davetlisi tek göz olmuþ, üç genç dansözü seyrediyordu. Kýz lak ve diri göðüsleri, ince uzun bacaklarý, bu konuda en deneyimli olanlarý bile heyecanla ndýrýyordu. Ama bu nefis sanatçýlarýn dokunulmazlýklarý vardý. Görevleri sona erince hiç ki nuþmadan gözden kaybolu-yorlardý. Böylesine kaliteli bir gösteriyi izlemek isteyenlerin bu nun gibi görkemli bir þölenin yapýlmasýný beklemeleri gerekiyordu. Urhi-Teþup, koreografinin en ufak bir anýný bile kaçýrmamak için herhangi bir sözleþmeyi im aya hazýr olan iki iþadamý ile görüþen karýsýnýn yanýndan ayrýldý. Hititli bir salkým üzüm aðý resimleri yapýlmýþ bir sütunun yanýndaki yastýklarýn üzerine oturdu. Sütunun öteki yaný ordu. Orkestra çaldýðý sürece, iki adam birbirine bakmadan, alçak sesle konuþabilirlerdi. "Bu kadar aceleyi gerektiren bir þey mi var Raya?" "En güzel vazolarýmý satarken oldukça indirim yaptýðým bir saraylýdan ilginç bir bilgi edin r dedikodu nedeniyle saray halký büyük bir heyecan içindeymiþ. îki günden beri dedikodunun k olup olmadýðým araþtýrýyorum. Olay bana ciddi görünüyor." "Söz konusu olan ne?" "Ýmparator Hattuþil, barýþý perçinlemek için kýzýnýn Ramses'le evlenmesini istiyormuþ." "Sýradan bir diplomatik evlilik daha... Bunun ne önemi var?" "Hayýr... Hayýr... Hattuþil, kýzýnýn, Kral'ýn Büyük Kraliçesi olmasýný istiyormuþ!" "Mýsýr tahtýnda Hititli bir kadm mý olacak?" "Tam tamýna öyle." "Akýl almaz bir þey!" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 75 "Ramses'in Güzel Iset'i boþamayacaðý ve Hattuþil'in ültimatomunu reddedeceði söyleniyor." "Yani..." "Bir savaþ umudu!" "Bu, bizim planlarýmýzý altüst edebilir." "Bunu söylemek için daha erken; bana kalýrsa, bu dedikodunun doðruluðundan emin olana kada r planlarýmýzý aynen uygulamak daha iyidir. Aþa, Imparator'la pazarlýk etmek için Hattuþaþ' lunuyor. Orada hâlâ dostlarým var. Yakýnda olup bitenler hakkýnda onlardan bilgi alýrýz. He bu deðil... Sizi ilginç bir kiþiyle tanýþtýrmak isterdim." "Nerede?" "Bahçede saklanýyor. Birlikte..." "Odama gidin ve beni orada bekleyin. Asmalarýn arkasýndan geçip eve çamaþýrhaneden girin. B þölen biter bitmez yanýnýza geleceðim." Sonuncu davetli de gidince Tanit kollarýný Urhi-Teþup'un boynuna doladý, içindeki ateþi anc k sevgilisi söndürebilirdi. Sevecen bir elle onu yatak odalarýna doðru götürdü. Burasý, lük yalarý, buhurdaný ve çiçekleri açmýþ buketleriyle tam bir aþk yuva-sýydý. Fenikeli kadýn, d i aþmadan elbisesini çýkardý. Urhi-Teþup onu odaya itti. Tanit bu hareketi önce yeni bir aþk oyunu sandý, ama Suriyeli tüccar Raya ile yanmdald köþe i yüzlü, kývýrcýk saçlý ve zalim bakýþlý garip adamý görünce donup kaldý. "Kim... Kimsiniz?" diye sordu. Yanýtý Urhi-Teþup verdi. "Bunlar benim dostlarým," dedi. Çok korkan Tanit kaptýðý keten bir çarþafla vücûdunu örtmeye çalýþtý. Þaþýrmýþ olan Raya, H nikeli kadýný karýþtýrdýðýný bir türlü anlamýyordu. Zalim bakýþlý adam ise hareketsiz duruy Urhi-Teþup: "Tanit'in burada konuþulacak olan þeylerin hepsim duymasýný istiyorum," dedi. "O, bizim suç ortaðýmýz ve müttefikimiz olacak. 76 CHRISTIANJACQ Bundan sonra onun serveti bizim davamýza hizmet edecek. Ve en ufak bir hatasý ölümle cez alandýrýlacak. Anlaþtýk mý?" Yabancý adam kabul ettiðini belirtircesine baþýný salladý. Raya da onu taklit etti. "Görüyorsun ya sevgilim, bizden ve bize itaat edenlerden kaçma þansýn yok. iyice anlatabil dim mi?" "Evet... evet!" "Bize kayýtsýz þartsýz destek verecek misin?" "Sözüm söz Urhi-Teþup!" "Piþman olmayacaksýn." Urhi-Teþup karýsýnýn memelerini sað eliyle okþadý. Bu basit hareket, Tanit'i saran panik ha daðýtmaya yetti. Hititli, Raya'ya doðru dönüp: "Konuðunu bana tanýt," dedi. îçi rahat eden Suriyeli tüccar yavaþ yavaþ anlatmaya baþladý: "Þansýmýz var, hem de çok... Casus þebekemiz Ofir adýnda bir Libyalý büyücü tarafýndan yöne aðanüstü güçlere sahip olmasýna ve Kral ailesine aðýr darbeler indirmesine raðmen yakalanýp opluluðumuz için büyük bir kayýp oklu. Ama artýk birisi Ofir'in taþýdýðý meþaleyi devralmay aya karar verdi: Onun erkek kardeþi Malfi." Urhi-Teþup Libyalýyý tepeden týrnaða süzdü. "Övgüye deðer bir karar... Ama elinde ne gibi olanaklar var?" "Malfi, Libya'nýn en iyi silahlandýrýlmýþ kabilelerinden birinin reisidir. Mýsýr'la savaþma onun tek yaþam nedenidir." "Peki, her dediðimi itiraz etmeden yapmayý kabul edecek mi?" "Ramses'i ve Mýsýr Imparatorluðu'nu yok etmeniz koþuluyla buyruðunuza girecek." "O zaman anlaþtýk. Müttefikimiz Libyalý ile aracýlýðýmý sen yapacaksýn. Adamlarý eðitimleri nler ve harekete hazýr olsunlar." "Malfi sabretmesini bilecektir efendim. Libya, Firavun'un sebep olduðu yaralarýn öcünü kan la almak için yýllardan beri umutla bekliyor!" "Benim talimatýmý beklesinler." Libyalý tek kelime söylemeden kayboldu. 13 Güneþ doðalý bir hayli olduðu halde Pi-Ramses sarayý hâlâ derin bir sessizlik içindeydi. Gü aksamadan devam ediyordu etmesine, ama herkes en ufak bir gürültü yapmaktan kaçmýyordu. Aþç an oda hizmetçilerine kadar bütün görevliler âdeta birer gölge gibi sessizce dolaþýyordu. Ramses'in öfkesi bütün personel üzerinde bir terör havasý estiriyordu. Hükümdarý gençliðind an yaþlý hizmetçiler onu hiç bu kadar kýzgýn görmemiþlerdi. Set'in önlenemez gücü, kurbanla fýrtýnanýn þiddetiyle kendini göstermiþti. Ramses'in diþleri aðrýyordu. Elli beþ yaþýna gelen Ramses, ilk kez bedensel bir acýyla karþýlaþmýþtý. Sarayýn diþ hekiml uygulanan tedavinin yetersizliðine öfkelenen hükümdar, hepsine gözüne görünmemelerini emret Ameni'nin dýþýnda hiç kimse, Firavun'un öfkesinin baþka bir nedeni daha olduðunu bilmiyordu attuþil, görüþmelerin devam ettiðini bahane ederek Aþa'yý Hitit baþkentinde alýkoyuyordu. O rehine olarak tutuyor olmasýndý? Saray halkýnýn tek umudu bir kiþi üzerinde toplanmýþtý: Krallýðýn baþhekimi. O da hükümdarý , Ramses'in öfkesi daha da artacaktý. Ramses, tüm acýsýna raðmen, Ameni ile çalýþmalarýný sürdürüyordu. Kral'ýn aksi tutumuna tah tek kiþi olan Ameni de sürekli homurdanan ve saray halkýnýn pohpohlamalarýndan nefret eden biriydi. Çalýþma sýrasýnda sevimli görünmeye ihtiyaç yoktu ve Kral'ýn aksi olmasý da acil le almaya engel deðildi. Firavun: "Hattuþil Mýsýr'la alay ediyor," dedi. Ameni: "Belki de bir çýkýþ yolu arýyordur," dedi. "Senin, onun önerisini 78 CHRISTIAN JACQ reddetmen baðýþlanmaz bir hakaret, ama yeni bir çatýþma baþlayacaksa bu kararý veren kiþi H ratoru olacak." "Bu ihtiyar tilki sorumluluðu benim üzerime yýkacaktýr!" "Aþa diplomasinin bütün kurnazlýklarýný bilir. Hattuþil'i þaþkýna döndürdüðüne eminim." "Yanýlýyorsun. Hatti imparatoru intikam almaya kararlý." "Aþa sana bir mesaj iletir iletmez gerçeði öðreneceðiz. Kullandýðý þifre sayesinde özgür mü u anlayacaksýn." "Zorla alýkonduðu apaçýk belli." Kapýya hafifçe vuruldu. Kral: "Kimseyi görmek istemiyorum," dedi. Kapýyý açmaya giden Ameni: "Belki de gelen baþhekimdir," dedi. Kapýnýn eþiðinde, hükümdarý rahatsýz ettiði için tir tir titreyen baþmabeyinci duruyordu. "Baþhekim geldi," diye mýrýldandý. "Majesteleri onu kabul edecekler mi?" Ameni ile baþmabeyinci, bir ilkbahar sabahý kadar güzel, yeni açan bir lotus kadar taze ve Nil'in ortasýnda parýldayan bir dalga gibi gözalýcý olan genç bir kadýna yol vermek için ra çekildiler. Sarýya çalan saçlarý, yumuþak hatlarý ve pürüzsüz bir yüzü olan genç kýzýn y uþacýk bakýyordu. înce uzun boynunda lacivert taþýndan bir kolye, el ve ayak bileklerinde k akik bilezikler vardý. Keten elbisesi sýla ve dik göðüslerini, dar fakat eþsiz bir þekilde lenmiþ kalçalarýný, uzun ve ince bacaklarýný ortaya seriyordu. Adý 'güzel, mükemmel, eksiks anlamýna gelen Neferet'ti... Ona bundan daha uygun bir ad bulunabilir miydi? Kadýnla ra ilgi duymaya vakti olmayan ve onlarý, dikkatlerini teknik bir papirüsün üzerinde yoðunl aþtýrmaktan aciz yaratýklar olarak gören Ameni bile, bu baþhekimin Nefertari'nin güzelliði rekabet edebileceðini kabul etmek zorunda kaldý. Ramses: "Çok geç geldiniz," diye sýzlandý. "Üzgünüm Majeste. Küçük bir kýzýn hayatýný kurtaracaðýný umduðum bir ameliyat yapmak için t "Meslektaþlarýnýz budala ve yeteneksiz!" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 79 "Týp ayný zamanda hem bir bilim hem de bir sanattýr. Belki de onlar ustalýktan yoksundur lar." "iyi ki yaþlý doktor Pariamaku emekli oldu. Artýk kimseyi tedavi etmeye kalkýþmadýðýna göre larýn sað kalabilme þansý artmýþtýr!" "Siz acý çekiyorsunuz." "Acý çekmeye vaktim yok Neferet! Beni çabucak iyileþtiriri." Arneni az önce Ramses'in incelemesine sunduðu hesapla ilgili papirüsü dürdü, Neferet'i sela ladý ve bürosuna döndü. Fira-vun'un sandalet taþýyýcýsý, onun acý çýðlýklarýný duymaya ve k "Majesteleri aðzýný açabilirler mi?" Neferet ünlü hastasýný muayene etti. Herkesin imrendiði hekimlik mertebesine ulaþmadan önce hekimliðinden genel cerrahiye kadar, göz hekimliði alaný da dahil, birçok uzmanlýk dalýnda görmüþ ve çalýþmýþtý. "Yetkin bir diþ hekimi sizin acýnýzý dindirecektir Majeste." "Acýmý siz dindireceksiniz, baþkasý deðil." "Eli hafif bir uzmaný size tavsiye edebilirim..." "Bu iþi hemen siz yapacaksýnýz. Aksi taktirde makamýnýzý kaybetmeniz söz konusudur." "Benimle gelin Majeste." Sarayýn tedavi merkezi iyi havalandýrýlmýþ ve güneþli bir yerdi, lieyaz duvarlarýn üzerine lanýlan bitkilerin resimleri çizilmiþti. Rahat bir koltuða oturtulan Kral, ensesi bir yastýða dayanacak biçimde baþýný geriye doðru Neferet: "Lokal anastezi için Setau'nun imal ettiði bir ilacý kullanacaðým. Hiç acý duymayacaksýnýz, "Aðrýnýn sebebi neymiþ?" "iki tane hasta diþiniz var. Bunlardan birinde, mikrop kapmýþ bir çürük, apseye neden olmuþ pseyi akýtacaðým. Diþi çekmek gerekmeyecek. Reçine ve minerallerden oluþan bir karýþýmla çü hasta diþ için de þifalý toprak, bal, kuvars tozu, 80 CHRISTIAN JACQ çýnarýn kertiklenmiþ kozalaðý, bakla unu, kimyon, acur, þeytan þalgamý ve akasya zamkýndan ilaç kullanacaðým." "Hangi malzemeyi kullanacaðýmýzý nasýl seçtiniz?" "Elimde, eski çaðlarda yaþamýþ bilgelerin týp kitaplarý var Majeste. Ayrýca, bu ilaç karýþý bu çok sevdiðim aletle kontrol ediyorum." Neferet iþaretparmaðý ile baþparmaðý arasýnda, ucunda baklava biçiminde yontulmuþ küçük gra andýðý keten ipi tutuyordu. Uygun malzemenin üzerine geldiði zaman granit parça hýzlý bir þ dönmeye baþlýyordu. "Siz de babamýn algýlama yöntemini kullanýyorsunuz." "Bu ayný zamanda sizin de yönteminiz Majeste; siz de çölde su bulmadýnýz mý? Tedaviniz bunu bitmiyor: Bu küçük operasyondan sonra, her gün þeytan þalgamý, ardýç, pelin, çýnar meyvesi topraktan yapýlmýþ bir macunu çiðneyerek diþlerinizin bakýmýný saðlamanýz gerekecek. Diþler buðundan yapýlmýþ bir sývýyý içeceksiniz.'" Bu çok etkili bir aðrý kesicidir." "Baþka kötü haber var mý?" "Nabzýnýz ve gözünüzün dipleri, sizin, hastalýklarý daha oluþmadan boðmaya olanak saðlayan erjiyle donatýldýðýnýzý gösteriyor; ama ileri yaþlarýnýzda hayatýnýza romatizma eþlik edece lenmeniz gerekiyor." "Bu olmadan önce ölmeyi tercih ederim!" "Siz barýþýn ve mutluluðun canlý bir simgesisiniz Majeste. Mýsýr sizin uzun ömürlü olmanýzý ve saðlýðýnýzýn korunmasýna çok önem veriyor. Zaten bilgelerin de yaþlarý yüz on deðil midi eyiþler'im yazmadan önce bu yaþa gelmeyi beklemedi mi?" Ramses gülümsedi. "Sizi dinledikçe insanýn aðrýsý azalýyor." "Bu anestezinin etkisi Majeste." "Ülkede uyguladýðým saðlýk politikasýndan memnun musunuz?" "Yakýnda yýllýk raporumu yazacaðým. Genel olarak ele alýndý- (1) Günümüzdeki aspirinin hammaddesi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 81 ðýnda saðlýk politikasý memnuniyet verici, ancak temizlik koþullarýný geliþtirmede alýnacak içbir zaman bitmez. Mýsýr, bu koþullara uyulduðu sürece salgýn hastalýklardan uzak durabili lýn ve Gümüþ Evi'nin müdürü, ilaçlarýn yapýmýnda kullanýlan, az bulunur ve pahalý maddeleri pmamalýdýr. Öðrendiðime göre bu yýl her zamanki günlük aðacý teslimatý olmayacakmýþ. Oysaki ." "Endiþeniz olmasýn, bol miktarda stoðumuz var." "Hazýr mýyýz Majeste?" Kadeþ'te zincirden boþanmýþ gibi saldýran binlerce Hititlinin karþýsýnda kýlý bile kýpýrdam diþçinin aletlerinin aðzýna doðru yaklaþtýðýný görünce gözlerini kapadý. Ramses'in arabasý öylesine hýzlý gidiyordu ki Seramana onu izlemekte güçlük çekiyordu. Dokt feret'in baþarýlý tedavisinden sonra, hükümdarýn dinamizmi iki katýna çýkmýþtý. Sýrt aðrýla osuna uyum saðlayabilen tek kiþi Arneni'ydi. Aþa'nýn þifreli mektubu Ramses'i rahatlatmýþtý. Mýsýr diplomasisinin þefi tutsak deðildi, a elmeyecek gibi görünen müzakereleri yürütmek için Hattuþaþ'ta bir süre daha kalacaktý. Ame- tahmin ettiði gibi, Hitit imparatoru sonu belli olmayan bir savaþ serüvenine atýlmaktan korkuyordu. Aþaðý Mýsýr'dan Nil sularýnýn çekilmeye baþladýðý Eylül ayýnýn sonunda, havanýn tatlý sýcak i. Kral'ýn arabasý, köyleri sulayan bir kanal boyunca gidiyordu. Ame-ýýi de dahil hiç kimse Ramses'in bizzat yapmayý uygun gördüðü acil görevin nedenini bilmiyordu. Kral Seti'nin büyük oðlu Þenar'ýn ve suç ortaklarýnýn ölümünden bu yana Ramses'in güvenliði ylaþmýþtý. Ama l Jrhi-Teþup'un istediði gibi yaþama özgürlüðü dev yapýlý Sardunya-lýyý endi aþý ilerlemesine raðmen Firavun j;özüpekliðinden hiçbir þey kaybetmemiþti. Ramses kanalýn kýyýsýndaki geliþmiþ bir aðacýn yanýnda durdu. I Uý aðacýn çok ilginç yaprak "Gel bak Seramana! Yaþam Evi'nin arþivlerine göre Mýsýr'ýn en yaþlý söðüt aðacý bu. Bu aðaç plara iyi 82 CHRISTIAN JACQ gelen bir madde elde ediliyor. Ýþte beni rahatlatan ilaç da bu maddeden yapýlýyor. Buraya, bu aðaca teþekkür etmeye geldim. Ve bundan fazlasýný da yapacaðým: Kendi ellerimle Pi-Rams teki bütün akarsularýn ve göllerin kýyýsýna söðüt fideleri dikeceðim ve bütün ülkede ayný þ redeceðim. Tanrýlar ve doða bize her þeyi vermiþ: Onlarýn bize sunduðu hazinelerden yararla sýný bilelim." Eski korsan: "Böyle bir kral baþka hiçbir ülkede dünyaya gelemezdi," diye düþündü. 14 Yüksek Anadolu yaylasýnda çok soðuk bir rüzgâr esiyordu. I Iattuþaþ'ta bazen sonbahar da ký ert olurdu. Aþa, Hattu-þil'in konukseverliðinden þikâyet edemezdi. Yemekler, basit olmalarý a raðmen yeterliydi. Aþa'ya hoþ vakit geçirtmek için tutulmuþ iki genç Hititli kýz görevler ret ve inançla yerine getiriyorlardý. Mýsýr, Aþa'nýn burnunda tütüyordu. Diplomasi þefi, Mýsýr ve Kamses'i çok arýyor, hayatý boy de bulunduðu ve uðruna en büyük tehlikeleri göðüslediði hükümdarýn gölgesinde yaþlanmayý ar 'te öðrenim gördüðü gençlik çaðlarýnda Aþa'yý büyüleyen gerçek güç, kýsa bir süre inandýðýn erindeydi. Musa, tanrýsal bir esinle kendine iletilmiþ bir gerçeði yaþama geçirmek için müc ediyordu. Ramses ise her geçen gün bir uygarlýðýn ve halkýn gerçeðini bizzat oluþturuyordu týðý her iþi Maât'a, görünmez güçlere ve yaþamýn temel yasasýna armaðan ediyordu. Kendisind nler gibi Ramses de, hiç deðiþmeden kalan her þeyin ölüme mahkûm olduðunu biliyordu. Bu ned birçok enstrümaný çalabilecek ve sonsuzluðun notalarýndan durmadan yeni melodiler yaratacak nitelikte bir müzisyen gibiydi. Ramses, tanrýlarýn ona bahþettiði gücü, insanlar üzerinde e olmak için deðil, doðruluða hizmet etmek için kullanýyordu. Maât'a gösterdiði bu sadakat, in zorba bir hükümdar durumuna düþmesini önlüyordu. Ramses'in görevi insanlarý köleleþtirme a onlarýn kendi zaaflarýndan kurtulmalarýný saðlamaktý. Ramses'in hükümdarlýk ediþini seyre tanrý heykelinin yüzüne þekil veren bir heykeltýraþý seyretmeye benziyordu. Üzerinde, ölen aðabeyinin giydiðine benzeyen siyah ve kýrmýzý renkli yün bir palto bulunan l, Mýsýr diplomasisinin þefine lahsis edilen daireye girdi. 84 CHRISTIAN JACQ "Konukseverliðimden memnun musun?" "Memnun olmamam için en ufak bir neden yok Majeste." "Erken gelen bu soðuk seni rahatsýz etmedi mi?" "Aksini söylemek yalan olur. Bu mevsimde, Nil kýyýlarýnda hava çok yumuþaktýr." "Her ülkenin üstünlükleri vardýr... Haiti'yi artýk sevmiyor musun yoksa?" "Yaþlandýkça daha evcimen oluyorum Majeste." "iyi bir haberim var: Sonunda bir karara vardým. Yarýndan tezi yok, Mýsýr yolunu tutabil irsin. Ama bir de kötü haberim var: Uzlaþmayacaðým ve isteklerim deðiþmedi. Kýzým, Ramses'i si olmalýdýr." "Peki Firavun da reddetmekte ýsrar ederse?" Hattuþil sýrtýný Mýsýrlýya döndü. "Dün generallerimi davet ettim ve onlara birliklerimizi savaþa hazýrlamalarýný emrettim. F iravun kardeþim benden demir istemiþ olduðu için de, onun onuruna, eþi benzeri bulunmayan bir silah imal ettirdim." Ýmparator paltosunun iç cebinden, demirden yapýlmýþ bir hançer çýkardý ve Aþa'ya verdi. "Harika bir þey deðil mi? Hem hafif, hem de olabildiðince kullanýþlý, ama herhangi bir kalk ný delebilecek kadar da güçlü. Bu hançeri generallerime gösterdim ve teklifimi reddettiði t irde onu bizzat kardeþim Ramses'in cesedinin üzerinden alýp geri getireceðime dair söz ver dim." Güneþ, Pi-Ramses'in en olaðandýþý yapýsý olan Set tapýnaðýnýn üzerinde batýyordu, içinde, k sinin oturduðu bu tapýnak, on sekizinci hanedanýn ilk krallarý tarafýndan kovulan Hiksoslu iþgalcilerin eski baþkentinin arazisi üzerine kurulmuþtu. Ramses bu uðursuz yeri pozitif enerji üreten bir merkeze dönüþtürmüþtü. Burada Set'e meydan okumuþ ve onun enerjisine sahi . Ramses, sadece kendisinin girmeye cesaret ettiði bu yasaklanmýþ bölgedeki tapýnaktan, yakýn a giriþeceði savaþ için gerekli olan gücü elde ediyordu. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 85 Ramses tapýnaktan çýkarken küçük oðlu Merenptah ona yaklaþtý. "Görevimi tamamladým baba." "Çok hýzlý çalýþmýþsýn." "Pi-Ramses'in ve Memfis'in bütün kýþlalarýný tek tek inceledim." "Üst rütbeli subaylarýn raporlarýna güvenmiyor musun?" "Ne desem..." "Açýk konuþ." "Hiçbirine güvenmiyorum Majeste." "Hangi nedenle Merenptah?" "Onlarý bir süredir inceliyorum. Hepsinin keyfi yerinde. Senin kurduðun barýþa öylesine bel baðlamýþlar ki birliklere doðru dürüst talim yaptýrmýyorlar. Geçmiþ zaferleriyle övünen ve n ordumuz tamamen uykuya dalmýþ." "Silah durumumuz?" "Miktar olarak yeterli, ama nitelik bakýmýndan kuþkulu. Demirciler yýllardan beri çok yavaþ tempoda çalýþýyor ve birçok savaþ arabasý baþtan aþaðý gözden geçirilmeye muhtaç." "ilgilen." "Bazýlarýnýn onurunu kýrma tehlikesini göze alacaðým." "Mýsýr'ýn mukadderatý söz konusu olunca, bunun hiç önemi yoktur. Gerçek bir baþkomutan gibi , içi çürümüþ subaylarý emekliye ayýr, güvendiðin adamlarý sorumluluk gerektiren görevlere gereldi silahlarý saðla. Bütün bunlarý tamamlamadan bir daha gözüme görünme." Merenptah Firavun'un önünde eðildi ve genel karargâhýn yolunu tuttu. Bir babanýn oðluyla baþka türlü konuþmuþ olmasý gerekirdi, ama Ramses Ýki Ülke'nin efendisi ah da onun olasý vârisiydi. Güzel îset artýk uyuyamýyordu. Aslýnda en büyük mutluluðu tatmýþtý: Ramses'i her gün görüyor, onun sýrlarýný paylaþýyor, a sýnda onun yanýnda oluyordu... Ve iki oðlu KM ile Merenptah görevlerini parlak bir biçimde sürdürüyorlardý. 86 CHRISTIAN JACQ Ama Güzel Iset giderek daha kederleniyor ve kendini yalnýz hissediyordu. Sanki yaþadýðý büy tluluk onun içini yavaþ yavaþ kemirmiþ ve gücünü elinden almýþtý. Uykusuz geçen gecelerinin iliyordu: Nefertari barýþýn kurucularýndan biri olmuþtu; Iset ise savaþla eþanlamlý görünüy va'da yaþanan korkunç savaþýn nedeni olan Helen gibi, Iset de kendi halkýnýn gözünde Mýsýr arasýnda çýkacak yeni bir savaþý baþlatan kiþi olarak bilinecekti. Üst rütbeli subaylarýn arasýnda otoritesini kabul ettirmiþ olan Merenptah'm direktifleri d oðrultusunda Pi-Ramses'te askeri faaliyetler artmýþtý. Savaþ eðitimi ve silah imalatý yoðun kilde yeniden baþlamýþtý. Kraliçe'nin berberi tedirgindi: "Makyajýnýzý ne zaman yapabilirim Majeste?" "Kral kalktý mý?" "Çoktan!" "Birlikte kahvaltý edecek miyiz?" "Baþhademenize bütün gün boyunca Vezirle ve Pi-Ramses'e acele çaðrýlan Kenan Ülkesi kaleler komutanlarýyla çalýþacaðýný söylemiþ." "Tahtýrevanýmý hazýrlatýn." "Majeste! Saçýnýz hazýr deðil. Daha peruðunuzu takmadým, makyajýnýzý yapmadým. "Acele et." Güzel Iset, onu saraydan Ameni'nin bürosuna kadar tahtýrevanda taþýyan iriyarý on iki adam n tüy gibi hafifti. Büyük Kraliçe onlara acele etmelerini söylediði için, iþleri bittiðinde im ve ek dinlenmeden yararlanacaklardý. Kraliçe âdeta bir arý kovanýnýn içine girdiðini sandý. Ameni'nin sýnýrlý kadrosunu oluþtura kâtip, önlerinde yýðýlý duran sayýsýz dosyayý incelemekten, baþlarým kaþýyacak vakit bulam okumalarý, Kral'ýn özel sekreteri için onlarýn özetlerini çýkarmalarý, sonra da konularýna vlemele-ri gerekiyordu. Bu konuda en ufak bir gecikmeye müsamaha edilmiyordu. RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 87 tset sütunlu salondan geçerken, iþlerine dalmýþ olan memurlarýn bazýlarý onu fark etmediler . Kraliçe, bürosuna girdiði sýrada Ameni, kaz yaðý sürülmüþ bir ekmek dilimini yiyor, buðda ontrolörlerinden birine uyarý mektubu yazýyordu. Ramses'irý sandalet taþýyýcýsý þaþýrmýþtý. Ayaða kalktý. "Majeste..." "Oturun Ameni. Sizinle konuþacaklarým var." Kraliçe büronun ahþap kapýsýný kapattý ve sürgüsünü çekti. Kâtip keyfinin kaçtýðýný hissett kadar hayran-sa, îset'ten de o kadar hoþlanmýyordu ve onunla birkaç konuda þimdiden sürtüþ içe, her zamankinin aksine bugün güzelliðinin avantajlarýný kullanmamýþtý: Bakýþlarý donukt ve hiçbir makyaj malzemesi kullanmadýðý için güzelliðini deðerlendirmemiþti. "Bana yardýmýnýz gerekli Ameni." "Anlamadým Majeste..." "Benimle oyun oynamaya kalkýþma. Þayet Firavun beni boþayacak olursa saray halkýnýn rahat b r nefes alacaðýný biliyorum." "Majeste!" "Evet öyle ve bunu deðiþtirmek için yapabileceðim hiçbir þey yok. Siz her þeyi bildiðinize misiniz benim hakkýmda Mýsýr halký ne düþünüyor." "Bu nazik bir konu..." "Gerçeði öðrenmek istiyorum." "Siz Büyük Kraliçesiniz, size hiçbir eleþtiri getirilemez." "Gerçeði söyle Ameni." Ameni, sanki masanýn üzerinde duran papirüsü inceliyormuþ gibi gözlerini indirdi. "Halka hak vermek gerekir Majeste. Onlar barýþa alýþtýlar." "Halk Nefertari'yi seviyordu, beni ise hiç beðenmiyor: Benden saklamak istediðiniz gerçe k bu, deðil mi!" "Bu sizden deðil, içinde bulunduðumuz koþullardan kaynaklanýyor Majeste." "Ramses'le konuþun. Ona durumun ciddiyetinin bilincinde olduðumu ve bir savaþý önlemek için kendimi feda etmeye hazýr olduðumu söyleyin." 88 CHRISTIAN JACQ "Ramses kararýný verdi." "Sizden rica ediyorum Ameni, ýsrar edin." Kral'in özel sekreteri Güzel Iset'in samimi olduðuna inanmýþtý, tset ona ilk kez, Mýsýr Kra olmaya layýk bir insan gibi göründü. 15 Ýmparator Hattuþil Aþa'ya: "Yola çýkýþýný neden geciktirdin?" diye sordu. "Hâlâ kararýnýzdan döneceðinizi umduðum için." Hatti'nin, baþýna bir bone, sýrtýna da kýrmýzý ve siyah renkli bir palto giymiþ olan efendi aþkentinin surlarýný yalayan dondurucu rüzgârdan korunmaya çalýþýyordu. Mýsýr'ýn diplomasi paltosuna iyice bürünmesine raðmen, soðuðun ýsýrýðýný hissediyordu. "Bu olanaksýz Aþa." "Bir kadýn yüzünden anlamsýz bir savaþ mý baþlatacaksýnýz? Truva bize ders olmalý. Neden bi r çýlgýnlýðýn esiri ediyorsunuz? Kraliçeler hayat vermelidir, ölüm deðil." "Ýleri sürdüklerin mükemmel, ama sadece Mýsýr için geçerli! Oysa burada, Hatti'de, küçük dü ilmeyecektir. Ramses'in önünde geri adým atacak olursam tahtým sallanýr." "Hiç kimse sizi tehdit etmiyor." "Þayet benim tutumum Hitit ordusunu küçük düþürecek olursa, uzun süre yaþayamam. Biz savaþç Aþa; benim yerimi alacak hükümdar benden daha acýmasýz olacak, emin olabilirsin." "Ramses sizin hükümdarlýðýnýzýn sürekli olmasýna önem veriyor Majeste." "Sana inanabilir miyim?" "Benim için en deðerli þey olan Ramses'in hayatý üzerine yemin ederim ki sözüme inanabilirs z." Ýki adam, baþkente hâkim olan devriye yolunda birkaç adým attý. Ordunun varlýðý her yerde h iyordu. "Savaþmaktan yorulmadýnýz mý Majeste?" "Askerler canýmý sýkýyor. Ama onlar olmasaydý Hatti yok olurdu." "Mýsýr savaþmaktan zevk almaz. Biz sevgiyi yüceltmeyi ve tapýnaklar yapmayý yeðleriz. Kadeþ rtýk geçmiþte kalmadý mý?" 90 CHR1STIAN JACQ "Mýsýrlý olarak doðmak istediðimi söylemeye zorlama beni Aþa!" "Mýsýr ile Hatti arasýnda çýkacak yeni bir savaþ, Asur'un yararýna iki ülkeyi de zayýf düþü aket olacak. Kýzýnýzýn Ram-ses'in diplomatik eþi olmasýný ve Güzel tset'in Büyük Kraliçe ol kabul edin." "Artýk geri adým atamam Aþa." Büyük Ramses'in Dýþiþleri Bakaný, tam merkezinde Fýrtýna tanrýsý ile Güneþ tanrýçasýnýn tap "Ýnsanoðlu yoldan çýkmýþ tehlikeli bir hayvan," dedi. "Sonunda yeryüzünü kirletip kendi soy yok edecek. Ýnsanlarý, kendi yarattýklarý ve sonra da içine sýkýþýp kaldýklarý, bir yýkým ak imkânsýz. Kendilerini yok etmek için sürdürdükleri bu inat neden?" Hattuþil: "Çünkü insanlar giderek tanrýlardan uzaklaþýyorlar," diye yanýtladý. "Aralarýndaki her türl aman, insanlar karýnca sürülerinden farksýz olacak ve baþlarýna geçen zorba hükümdarlarýn k kullandýklarý birer fanatiðe dönüþecekler." "Çok tuhaf Majeste... Baþka hiçbir þeye önem vermeden, hayatýmý tümüyle Maât'a ve yeryüzüyl uyumu saðlamaya adadýðýmý itiraf etmem için beni zorluyorsunuz." "Böyle olmasaydý Ramses'in arkadaþý olabilir miydin?" Rüzgâr daha da þiddetlenmiþ, soðuk artmýþtý. "Ýçeri girsek daha iyi olacak Aþa." "Bütün bunlar çok saçma Majeste." "Ben de ayný fikirdeyim, ama bu konuda ne sen ne de ben bir þey yapabiliriz. Umalým ki Hatti ile Mýsýr'ýn tanrýlarý bizim iyi niyetimize tanýklýk etsinler ve bir mucize gerçekle r." Pi-Ramses'in ýrmak kýyýsýndaki limanýnda aþýrý coþkulu bir kalabalýk kaynaþýyordu. Memfis, öteki kentlerinden gelen gemiler ayný gün mallarýný boþaltýnca, her zaman canlý olan bu ye azar, daha öncekilere benzemeyen bir yoðunluk kazanmýþtý. En iyi yerleri tutmuþ olan satýcý ki bunlarýn arasýnda ticaret sanatýnda ustalaþmýþ çok sayýda kadýn vardý - iyi kâr etmeye RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 91 Urhi-Teþup ile Tanit el ele tutuþmuþ, meraklý bakýþlarýn arasýnda dolaþýyor, kumaþlara, san deðerli aðaçlardan yapýlmýþ sandýklara ve öteki harika eþyalara göz atýyorlardý. Sanki bütü ydý. Güzel Fenikeli, Hititli prensin erkekliðine hayran sayýsýz kadýn arkadaþýna rastladýðý gülümse-mek için kendini zorluyordu. Urhi-Teþup, Seramana'nýn polislerinin kendisini izlemediklerini görerek memnun olmuþtu. Aksi takdirde namuslu bir vatandaþý tedirgin ettikleri gerekçesiyle þikâyette bulunabilird i. Fenikeli kadýn yalvarýrcasýna: "Alýþveriþ yapabilir miyim?" diye sordu. "Bu da sorulur mu sevgilim? Sen özgür bir kadýnsýn." Tanit kendini alýþveriþe kaptýrýnca tüm sýkýntýsýný unuttu, tezgâhtan tezgâha geçerek ilerl yerine vardý. Suriyeli tüccar kalaydan yapýlmýþ kupalar, kaymaktaþýndan yapýlmýþ ince boðaz zarif hanýmlarýn kapýþtýklarý renkli camdan yapýlmýþ esans þiþeleri satýyordu. Tanit, Raya n biriyle hararetle pazarlýða giriþtiði sýrada, Raya, Urhi-Teþup'un yanýna sokuldu. "Hattuþaþ'tan harikulade haberler geldi. Aþa nýn yürüttüðü görüþmeler baþarýsýzlýkla sonuçl n vazgeçmeyi kabul etmiyor." "Görüþmeler tamamen kesilmiþ mi?" "Aþa Mýsýr'a gelmek üzere yola çýkmýþ. Hattuþil Ramses'e demir bîr hançer yollamýþ. Eðer is lmezse Firavun'u yendikten sonra bu hançeri cesedinden çekip alacaðýný söylemiþ." Urhi-Teþup uzun bir süre sessiz kaldý. "Karýmýn satýn alacaðý eþyalarý teslim etmek için bu akþam bize gel." Setau her geçen gün daha da hayret ediyordu. Nubyeli güzel karýsý Lotus, yaþlanmamak için ne yapýyordu? Ne merhem ne de krem kullandýðýn ocasýnýn karþý koyamadýðý cazibesini büyücülükle koruyor olmalýydý. Onunla aþk, tükenmez fa bir oyundu. Setau, Lotus'un göðüslerini öptü. Lotus birden kasýldý. 92 CHRISTIAN JACQ "Bir gürültü duymadýn mý?" "Giderek hýzla çarpan kalbimin sesidir..." Setau'nun ateþli davr aþacaklarý baþdöndürücü zevkten baþka bir þeyi düþünmeyen Lotus'u tutuþturdu. Davetsiz misafir, olduðu yere çakýlýp kaldý. Laboratuvara girdiði zaman Setau ile karýsýnýn olmayacaklarýný ummuþtu. Oysa Setau ile Lotus, Pi-Ramses'te kaldýklarý zaman, kobra ve eng erek yýlanlarýndan topladýklarý zehirlerin yanýndan fazla uzaklaþmazlardý. Krallýðýn baþhek m halinde araþtýrmalarýný sürdürüyorlar, yeni ilaçlar bulmayý ya da eskilerini daha da geli umuyorlardý. Þölenlerden ve yüksek tabaka davetlerinden hiç hoþlanmýyorlardý. Anlamsýz konu düðü sonu gelmez saatleri, ölüme neden olduðu halde ayný zamanda hayat kurtarabilecek madde üzerinde araþtýrma yapmaya nasýl tercih edebilirlerdi? Davetsiz misafir iç çekiþleri ve sýk sýk solumalarý duyunca rahatladý, îki âþýk, onun varlý acak kadar meþguldü. Ona, beceriksiz davranmamak ve büyük bir sessizlik içinde zehir þiþesi almak kalýyordu. Ama hangi þiþeyi seçecekti? Aslýnda bu gereksiz bir soruydu. Bütün bu zehi r eþdeðerde deðiller miydi? Ýþlenmemiþ saf halleriyle hepsi birbirinden ölümcüldü. Bir adým attý, bir adým daha, sonra bir üçüncüsü... Çýplak ayaklarý döþeme taþlarýnýn üzeri lmesi yasak la-boratuvarýn kalbine eriþmesi için bir metre kalmýþtý. Birden önünde bir þey dikildi. Korkuya kapýlan kadýn donup kaldý. Alacakaranlýkta, ileri geri sallanan kobra yýlaným fark tti. Hýrsýz, korkudan çýðlýk bile atamadý, içinden gelen bir ses fazla hareket etmeden yava erilemesi gerektiðini söylüyordu. Bu geri çekiliþ saatlerce sürmüþ gibiydi. Kadýn gözden kaybolur kaybolmaz kobra yeniden uyk daldý. Ameni papirüsleri yeniden saydý: Kýrk iki tane vardý, yani her eyalete bir tane. Sonuçlar, her eyaletteki kanallara ve göllere göre farklýlýk gösteriyordu. Yapýmý Orta Ýmparatorluðu unlarý tarafýndan planlanan büyük Fayyum gölünün çevresi daha önceden RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 93 çok çeþitli türde aðaçlarla donatýldýðý için özellikle iyi sonuç verecekti. Ramses'in buyru bütün Mýsýr'a söðüt aðaçlarý dikilecek ve tapýnaklarýn laboratuvarlarý aðaçlarýn kabuklarýn deyi doktorlarýn kullanýmýna sunacaklardý. Yapýlacak iþlerin artmasý, Ameni'nin çalýþma temposunu daha da hýzlandýrmasýna neden olmuþt rý bunun acýsýný çekseler de þikâyet edecek halleri yoktu; Firavun'un emirleri tartýþýlmazd versin, Kral'ýn sandalet taþýyýcýsý bir de savaþ ha-zýrlýklarýyla uðraþmýyordu! Merenptah b pýyor, büroya gelip yakýnmýyordu. Kollarý papirüs tomarlarýyla yüklü olan Ameni, akþam ayinini yapmak için Amon tapýnaðýna gi yolunu kesti. "Majesteleri bana biraz vakit ayýrabilir mi?" "Sadece durum çok acilse." "Peki, bu durumda ýsrar etmeyeceðim..." "Bu karþýlaþmamýz tesadüf deðil: kafaný meþgul eden þey ne?" "Güzel tset bana danýþmaya geldi." "O devlet iþleriyle ilgilenir miydi?" "Hatti ile bir savaþa neden olmak istemiyor. îtiraf etmeliyim ki samimiyeti beni etk iledi." "Þayet îset'in cazibesi seni etkiliyorsa, krallýðýmýz gerçekten tehlikede demektir!" "Bu iþ çok ciddi Majeste. Büyük Kraliçemiz yeni bir savaþýn nedeni olmaktan gerçekten korku "Bu sorun çözümlendi Ameni. Hititlerin önünde azýcýk gerileyecek olursam, bugüne kadar kaza rler boþuna olacak. Büyük Kraliçe'yi boþamak, ülkenin kapýlarýný barbarlýða açmak olurdu. B t'in zerre kadar sorumluluðu yoktur. Tek suçlu Hattuþil'dir." 16 Hattuþaþ'ýn üzerine buz gibi bir yaðmur yaðýyordu. Mýsýr diplomasisinin þefinin yönetiminde ola çýkmaya hazýrdý. Zarif kýrmýzý elbisesinin içinde soyluluðu her halinden belli olan îný soðuðu umursamadan Aþa'yý uðurlamaya gelmiþti. "Ýmparator yataða düþtü," dedi. "Umarým durumu aðýr deðildir." "Biraz ateþi var, ama çabuk geçer." "Ona þifalar dilediðimi iletiniz Majeste." Putuhepa: "Görüþmelerin baþarýsýzlýkla sonuçlanmasý beni üzdü," dedi. "Beni de Majeste." "Ya Ramses razý olursa?" "Hiç hayale kapýlmayalým." "Sizi hiç bu kadar kötümser görmemiþtim Aþa." "Bize kala kala iki umut kaldý: Bir mucize ve... siz. Kocanýzýn uzlaþmaz tutumunu yatýþtýra mýsýnýz?" "Þu ana kadar bunu baþaramadým... Ama yine devam edeceðim." "Majeste, size söylemek istediðim... Hayýr, bu önemli bir þey deðil." "Sizi dinliyorum." "Gerçekten önemsiz." Aþa nasýl olur da Hatti Ýmparatoriçesi'ne, karþýlaþtýðý bütün kadýnlar içinde eþ olarak seç u söyleyebilirdi? Bu baðýþlanamaz bir hata olurdu. Aþa, eriþilemez bir yüzün anýsýný benliðine iyice yerleþtirmek için Putuhepa'ya uzun uzun b saygýyla eðildi. "Üzgün gitmeyin Aþa. Kötü bir sonucu önlemek için elimden geleni yapacaðým." "Ben de Majeste." Konvoy güneye doðru yola çýkýnca, Aþa ardýna bakmadý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 95 Setau kendini çok iyi hissediyordu. Onda her an arzu uyandýran çýplak vücudunu cömert bir þ lde sergileyen Lotus'u uyandýrmadan odadan çýktý. Bir an duraksadý, sonra laboratuvara doðr yöneldi. Bir gece önce yakaladýklarý boynuzlu engerek yýlanýnýn zehri, o gün iþlenmeliydi. eyaletinde yaptýðý idarecilik görevi, Se-tau'ya mesleðinin kurallarýný unutturmamýþtý. Bir tepsi içinde meyve götüren genç bir hizmetçi kýz olduðu yerde durdu. Setau'nun kaba gör kýz kaçmaya cesaret edemedi. Bu adam, ýsýrýlma korkusu olmadan zehirli yýlanlarý yakalayan eðil miydi? "Karným acýktý küçük. Bana kurutulmuþ balýk, süt ve taze ekmek getir." Tir tir titreyen hizmetçi kýz Setau'nun isteðini yerine getirdi. Setau bahçeye çýktý, topra daha iyi çýkarmak için otlarýn üzerine uzandý. Yemeðini iþtahla yedi, sonra ancak eðitimli aðýn anlayabileceði bir þarkýyý mýrýldanarak, sarayýn deneylere ayrýlan bölümüne geçti. Cepleri yýlan ýsýrýklarýna karþý panzehirle dolu, antilop derisinden yapýlmýþ tuniði yerind tau, iyileþtirebileceði gibi öldürebilecek de olan bu panzehirleri çok dikkatli kullanýyor, eta seyyar bir eczane görevi yapan tuniði sayesinde birçok hastalýkla baþa çýkabiliyordu. Lotus'u kollarýnýn arasýna almadan önce tuniðini bir sehpanýn üzerine koymuþtu. Yok, hayýr, u... Onu baþka bir odada býrakmýþ olmalýydý. Setau sofaya, sütunlu küçük salona, banyoya, t aktý. Aramalarý boþa çýktý. Son çare olarak yatak odasýna bakacaktý. Evet, elbette... Deðerli tuniðini orada býrakmýþ o Lotus uyanýyordu. Setau karýsýnýn göðüslerini sevgiyle öptü. "Söylesene sevgilim... Tuniðimi nereye koydun?" "Onu hiç ellemedim." Sinirleri bozulan Setau odayý didik didik aradý, ama boþuna. Aklý yatmýþtý artýk. "Tuniðim kayboldu," dedi. 96 CHRISTIAN JACQ Seramana, Ramses'in bu kez onu Hititlerle savaþmaya götüreceðini umuyordu. Eski korsan, yýllardan beri Anadolulu bu barbarlarýn boðazlarýný kesmek ve ölenleri saymak için ellerini sip toplamak arzusuyla yanýp tutuþuyordu. Kral Kadeþ savaþýna gittiði zaman, dev yapýlý Sar lý Pi-Ramses'te kalýp Kral ailesinin güvenliðini saðlamakla görevlendirilmiþti. O tarihten yana Seramana bu görevi yapabilecek kabiliyette adamlar yetiþtirmiþti ve artýk düþmanla boð boðaza gelmekten baþka bir þey düþünmüyordu. Sardunyalý, eðitim yaptýðý kýþlaya Setau girdiði zaman þaþýrdý. Ýki adamýn yýldýzlan hiçbir la birbirlerini takdir etmeyi ve ortak bir noktada birleþmeyi öðrenmiþlerdi: Ramses'e sa dakat. Eski korsan, yumruklanyla parçaladýðý tahta mankene vurmayý durdurdu. "Bir sýkýntýn mý var Setau?" "En deðerli eþyamý, panzehirlerimi taþýdýðým tuniðimi çaldýlar." "Þüphelendiðin biri var mý?" "Herhalde kýskanç bir doktor olacak. Ama onu nasýl kullanacaðýný hiçbir zaman bilemez!" "Daha kesin bir þey söyleyebilir misin?" "Ne yazýk ki hayýr." "Nubye'de önemli bir mevkiyi iþgal ettiðin için birisi sana kötü bir oyun oynamak istemiþ o ilir. Sarayda da seni pek seven yok." "Sarayý, soylularýn villalarýný, atölyeleri ve benzeri yerleri aramak gerekir..." "Sakin ol Setau! iki adamýmý olayla ilgilenmeleri için görevlendireceðim, ancak, bildiðin g bi þu anda genel seferberlik dönemindeyiz. Böyle olunca senin tuniðinin önceliði olamaz." "O tuniðin þimdiye kadar kaç kiþinin hayatýný kurtardýðýný biliyor musun?" "Biliyorum elbette, ama en iyisi sen kendine baþka bir tunik bul!" "Söylemesi kolay. Ben ona çok alýþmýþtým." "Hadi caným sen de Setau! îþi bu kadar büyütme. Gel de benimle bir içki iç! Sonra da kentin iyi dericisine gideriz. Þöyle ya da böyle, deri deðiþtirmenin zamaný gelmiþti!" "Ben bu hýrsýzlýðý yapaný öðrenmek istiyorum." RAMSES: BATI AKASYASFNIN ALTINDA 97 Ramses, Merenptah'ýn hazýrladýðý son raporu okudu. Kolay anlaþýlýr ve özlü bir çalýþma hazý ar aklý baþýnda olduðunu açýkça göstermiþti. Aþa Hatti'den döner dönmez Firavun, Hattuþil i baþlayacaktý. Ama Hatti Ýmparatoru buna kanmayacak ve Mýsýr Kralý gibi bu süreyi ordusunu s hazýrlamak için kullanacaktý. Mýsýr'ýn seçkin birlikleri, Ramses'in tahmin ettiðinden iyi durumdaydý. Savaþa alýþýk paral orduya almak ve genç acemilerin eðitimlerini hýzlandýrmak ise kolay olacaktý. Silahlarýn d rumuna gelince, imalatçýlarýn yoðun çalýþmalarý sayesinde kýsa zamanda eksikler tamamlanaca es'in onayýyla Merenptah tarafýndan tayin edilen subaylar, Hititlere baþarýyla kafa tuta cak ve onlarý yenecek nitelikteki askerlerin yetiþtirilmesiyle ilgileneceklerdi. Ramses, kuzeye doðru yola çýkmak için ordusunun baþýna geçeceði zaman, kazanýlmasýna kesin zafer, alaylarýn yüreðini ateþleyecekti. Hattuþil, barýþý benimsememekle hata ediyordu. Mýsýr sadece hayatta kalabilmek için kendini vunmayacak, karþý saldýrýya geçip inisiyatifi ele geçirecekti. Ramses bu kez Kadeþ kalesini e geçirecekti. Ama yine de, Ramses'in yüreðini bir sýkýntý sarmýþtý. Nasýl bir yol izlemesi konusunda kara ydi. Yanýnda, Nefertari gibi yolunu aydýnlatacak biri olmadýðýna göre, hükümdar, bir tanrýy zorundaydý. Ramses, Seramana'ya Orta Mýsýr'daki Hermopolis(I)'e gitmek için süratli bir gemi hazýrlama sýný emretti. Hükümdar geminin merdivenlerinden çýkarken, ona yaklaþan Güzel Ýþet bir istek u. "Seninle gelebilir miyim?" "Hayýr, yalnýz kalmaya ihtiyacým var." "Aþa'dan haber aldýn mý?" (1) Hmunu, 'sekizlerin (yaratýcý tanrýlarýn) kenti'. Bu kent Yunanlýlar tarafýndan Hermopol s, yani 'Hermes'in kenti' olarak adlandýrýldý. Yunanlýlar, kentin tanrýsý olan Tot'u kendi anrýlarý Hermes'le bir tutarlardý. 98 CHRISTIAN JACQ "Yakýnda dönüyor." "Duygularýmý biliyorsun. Emrini ver, itaat edeyim. Mýsýr'ýn mutluluðu benim mutluluðumdan d önemlidir." "Sana teþekkür ediyorum îset, ama eðer Mýsýr adaletsizlik önünde boyun eðecek olursa bu mut ok olur." Beyaz yelkenli güneye doðru uzaklaþtý. Çölün kenarýnda, tanrý Tot'un baþrahiplerinin mezarlýðýnýn yanýnda, benzerlerinden çok daha ma aðacý vardý. Söylenceye göre, ilahi ýþýðýn kalbi ve kutsal dilin efendisi olan Tot, boþ uzak tutan yandaþlarýna burada görünüyordu. Ramses, kâtiplerin tanrýsýnýn, sessizler için t aynak, gevezeler içinse kapalý bir kapý olduðunu biliyordu. Bu nedenle Kral, karmakarýþýk d ini yatýþtýrmak için, bir gün ve bir geceyi hurma aðacýnýn altýnda meditasyon yaparak geçir Þafak sökerken güçlü bir çýðlýk güneþin doðuþunu selamladý. Ramses'in üç metre kadar uzaðýnda, yüzü bir köpeðinkine benzeyen, saldýrgan çeneli, kocaman un duruyordu. Firavun maymunun gözünün içine baktý. "Benim yolumu aç Tot. Sen ki yerin ve göðün sýrlarýný bilirsin. Sen Yasa'yý tanrýlara ve in ilettin ve gücün dilini oluþturdun. Mýsýr'a yararlý olacak doðru yolu göster bana." Maymun arka ayaklarýnýn üzerinde doðruldu. Bu haliyle boyu Ramses'ten daha uzun olan hay van, ön ayaklarýný dua eder gibi güneþe doðru kaldýrdý. Güneþin ýþýnlarýna gözleri yanmadan maymunu taklit etti. Tot'un sesi gökten, hurma aðacýndan ve maymunun gýrtlaðýndan çýktý. Firavun bu sesi yüreðin urdu. 17 Günlerdir durmadan yaðmur yaðýyordu ve sis Mýsýr konvoyunun ilerleyiþini güçleþtiriyordu. A a yüke raðmen kötü havaya aldýrmadan, kendinden emin adýmlarla yürüyüþlerine devam eden eþe nlýk duyuyordu. Mýsýr için, bu eþekler tükenmez gücü olan tanrý Set'in bir simgesiydi. Bu e masaydý kalkýnma olmazdý. Aþa, Kuzey Suriye'den bir an önce ayrýlýp Fenike'yi geçerek, Mýsýr prensliklerinin toprakla girmek için acele ediyordu. Aslýnda yolculuklardan hoþlanýrdý, ama bu seferki yolculuðu, zo lukla kaldýrdýðý aðýr bir yüke benziyordu. Manzaralar içini karartýyor, daðlar keyfini kaçý düþünceler taþýyordu. Konvoyun askeri sorumlusu, Kadeþ'te Hititlere karþý tek baþýna karþý koyan Ramses'in yardým en orduda hizmet görmüþ esld bir askerdi. Askeri sorumlu Aþa'yý çok iyi tanýyor ve ona sayg uyordu. Zaten Aþa'nýn casus olarak elde ettiði baþarýlarý ve bu bölge konusundaki geniþ den ni bilen herkes ona saygý duymadan edemezdi. Dýþiþleri Bakaný ayný zamanda sempatik kiþilið güzel konuþmasýyla da üne kavuþmuþtu. Ama bu kez, yola çýkýldýðýndan beri neþesizdi. Ýnsanlarla hayvanlarýn ýsýnmak için mola verdikleri bir koyun aðýlýnda, eski asker Aþa'nýn du. "Hasta mýsýnýz?" "Yorgunum, baþka bir þeyim yok." "Haberler kötü, deðil mi?" "Daha iyi olabilirdi, ama Ramses'in hükümdarlýk edeceði uzun yýllar boyunca durum hiçbir za an umutsuz olmayacak." "Ben Hýtitleri çok iyi tanýrým: Onlar fethetmeye doymayan ilkel insanlardýr. Birkaç yýllýk onlarý daha da kinlendirmiþtir." "Yanýlýyorsunuz. Bu kez dünyamýz bir kadýn yüzünden çýkan bir savaþa tanýk olacak. Söz konu un'un Büyük Kraliçesi olduðuna göre, onun herhangi bir kadýndan farklý olduðu mu- 100 CHRISTIAN JACQ hakkak. Aslýnda Ramses haklý: Uygarlýðýmýzýn temel deðerleri söz konusu olduðu zaman geri a gerekir." "Bu pek diplomatik bir konuþma deðil!" "Emeklilik yaþým yaklaþýyor. Yolculuklarýmýn artýk yorucu ve anlamsýz gelmeye baþladýðý and isteyeceðime dair kendi kendime söz vermiþtim. Ýþte o gün geldi." "Kral sizden ayrýlmaya asla razý olmayacaktýr." "Yerime geçecek birini bulmak, onun sandýðýndan daha kolay olacak. 'Kral oðullarý'ndan bazý Mýsýr'a çok deðerli hizmetlerde bulunan mükemmel insanlar. Benim mesleðimde merakýnýz söner masýný bilmeniz gerekir. Dýþ dünya artýk benim ilgimi çekmiyor. Palmiyelerin gölgesinde otu il ýrmaðýnýn akýþýný seyretmekten baþka bir arzum yok." Eski asker: "Bu, basit ve geçici bir bezginlik aný olamaz mý?" diye sordu. "Müzakerelerde bulunmak ve çene çalmak artýk beni ilgilendirmiyor. Kararým geri alýnamaz." "Bu, benim de son yolculuðum. Sonunda huzura ve rahata kavuþacaðým." "Nerede oturuyorsunuz?" "Karnak yakýnýnda bir köyde. Annem çok yaþlandý. Sakin bir ihtiyarlýk dönemi yaþamasý için mek beni mutlu edecek." "Evli misiniz?" "Hiç vaktim olmadý." Aþa dalgýn bir ifadeyle: "Benim de," dedi. "Siz daha gençsiniz." "Yaþlýlýðýn kadýnlara karþý duyduðum isteði söndürmesini beklemeyi tercih ederim. O zamana sonuçlarýna katlanmayý sürdüreceðim. Umalým da büyük tanrýnýn mahkemesi bu günahýmý baðýþl Yaþlý asker çakmak taþý ve kuru bir dalla ateþ yaktý. "Tadýna doyulmaz kurutulmuþ etimiz ve içilebilir þarabýmýz var." "Bir kupa þarapla yetinebilirim." "Ýþtahýnýz mý yok?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTÝNDA 101 "Birçok konuda iþtahýmý kaybettim. Belki de bu, bilgeliðin baþlangýcýdýr, kim bilir?" Nihayet yaðmur dinmiþti. "Yola çýkabiliriz." Eski asker: "Hayvanlar ve insanlar yorgun," dedi. "Dinlendikleri zaman daha hýzlý yol alacaklardýr ." Aþa uyuyamayacaðýný bildiði halde: "Ben de biraz uyuyayým bari," dedi. Konvoy, yer yer iri kaya parçalarýyla dolu dik bir yamaca hâkim yeþil bir meþe ormanýndan g i. Dar bir patikadan tek sýra halinde ilerliyorlardý. Bir açan bir kapanan gökyüzü bulut kü eriyle doluydu. Adýný koyamadýðý garip bir duygu Aþa'nýn kafasýný kurcalayýp duruyordu. Aþa, bu duyguyu kaf ak için Nil kýyýlarýný, bundan sonra içinde rahat günler geçireceði villasýnýn gölgeli bahç meþgul olmak için zaman bulacaðý köpekleri, maymunlarý ve kedileri düþünüyordu. Sað elini, Hattuþil'in Ramses'i tedirgin etmek için emanet ettiði hançerin üzerine koydu. R mses'i tedirgin etmek... Hattuþil Fira-vun'u hiç tanýmýyordu! O, hiçbir tehdide pabuç býrak dý. Aþa yolun aþaðýsýndan akan ýrmaða bu silahý atmayý isterdi, ama düþmanlýklarý körükleye Aþa bir ara, ülkelerin göreneklerini birleþtirmeyi ve halklar arasýndaki farklýlýklarý orta aldýrmayý düþünmüþtü. Þimdi ise tam tersine inanýyordu. Benzerlik ve tekdüzelik, bir canava : Gözünü güç hýrsý bürümüþ, yaratýcýlýktan yoksun bir devlet ve insan haklarýný savunur göz r. Sadece Ramses, insanlýðý doðal eðilimi olan çýlgýnlýktan ve tembellikten kurtarýp tanrýlara rebilirdi. Ve yaþam insanoðluna baþka bir Ramses armaðan etmeyecek olursa savaþ ve karmaþan içinde kaybolurdu. Yaþamsal kararlarý almasý için Ramses'e güvenmek kadar güzel bir þey olabilir miydi? Firavu n ise görünmez dünya ile ahretten baþka yol göstericisi yoktu. Tapýnaðýn iç bölümünde iîahi ldiðinde, kendi þöhretini düþünmeden hizmet etmek 102 CHRISTIANJACQ zorunda olduðu halkýyla da yüz yüze gelmiþ oluyordu. Binlerce yýldan beri firavunluk kurumu bütün engelleri aþmýþ ve bu dünyadan olmadýðý için her türlü sorunun üstesinden gelmiþti. Aþa, bu son görev gezisinden döndükten sonra ayný zamanda hem dünyada hem de gökte olan Fir n'un çifte doðasý üzerine yazýlmýþ eski metinleri bir araya toplayacak ve oluþturacaðý kita sunacaktý. Sakin gecelerde, bir çardak altýnda ya da üzerinde lotuslarýn bulunduðu bir göl enarýnda bu kitaptan söz edeceklerdi. Aþa þanslýydý, hatta çok þanslý. Büyük Ramses'in arkadaþý olmak, komplolarý etkisiz kýlmak esini geri itmek.,. Bunlardan daha coþku verici bir þey olabilir miydi? Aþa, belki yüz k ere alçaklýk, ihanet ve bayaðýlýk karþýsýnda umutsuzluða kapýlmýþtý, ama her defasýnda Rams eþin doðmasýný saðlamýþtý. Ölü bir aðaç. Önünde gördüðü, geniþ gövdeli ve kökleri açýkta olan yüksek aðaç yýkýlmaz gibi görünüyordu. Aþa gülümsedi. Bu kurumuþ aðaç aslýnda hayatýn kaynaðý deðil miydi? Kuþlar onun dallarýnda böcekler ondan besleniyordu. Tek baþýna o, canlý varlýklar arasýndaki görünmez iliþkinin g simgeliyordu. Firavunlar, göðe eriþen ve bütün ulusa güvence ve besin sunan birer dev aðaç er miydi? Ramses hiç ölmeyecekti, çünkü görevi nedeniyle daha ölmeden ahretin kapýlarýndan e doðaüstünü bilmesi, hükümdarýn, günlük yaþantýyý doðru yönlendirmesine olanak saðlýyordu. Aþa tapýnaklara hiç gitmemiþti, ama Ramses'in çok yakýnýnda bulunduðu için etkileþim yoluyl n'un temsilcisi ve koruyucusu okluðu bazý sýrlarý algýlamýþtý. Ramses'in bakaný belki de em yaþamýndan daha baþlamadan býkmýþtý. Dýþ dünyayý terk etmek ve her þeyden elini eteðini çe anlý olabilirdi. Kendi içine kapanarak çok yeni ve farklý bir maceraya atýlabilirdi: ruhun macerasýna. Patika giderek dikleþiyor, Aþa'nýn atý zorlanýyordu. Bir tepeyi daha aþtýktan sonra Kenan Ü 'ne doðru iniþe geçecekler ve Mýsýr Deltasý'nýn kuzey-doðu sýnýrýna giden yola ulaþacaklard larda, gürültüden, patýrtýdan ve tutkulardan uzak RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 103 olarak sade bir mutluluk ile yetineceðine inanmayý uzun süre reddetmiþti. Ancak Hattuþil'd en yola çýkacaklarý sabah aynaya baktýðý zaman baþýnda ilk beyaz saçý görmüþtü. Anadolu dað miþti. Anlamý çok kesin olan bu iþaret, onu çok korkutan yaþlýlýðýn zaferini belgeliyordu. Vücudunun, yaptýðý sayýsýz yolculuklar ve karþýlaþtýðý tehlikeler yüzünden ne kadar yýprand Krallýðýn baþhekimi Neferet bazý aðrýlarýný yatýþtýrabilir ve güçten düþmesini yavaþlatabiU gibi ayinlerle yenilenen bir enerjiye sahip deðildi. Diplomat gücünü tüketmiþ, yaþam süres neredeyse sonuna gelmiþti. Birden aðýr yaralanan bir adamýn korkunç haykýrýþý duyuldu. Aþa alýný durdurdu ve geri dönd n baþka çýðlýklar geldi. Aþaðýda dövüþenler vardý ve meþe aðaçlarýnýn tepelerinden atýlan o Yolun iki tarafýndan, kýsa kýlýçlan ve mýzraklarý olan Libyalýlarla Hititler çýkýverdi. Mýsýrlý askerlerin yansý birkaç dakika içinde öldürüldü. Hayatta kalanlar, sayýca çok üstün an bazýlarýný öldürmeyi baþarmýþtý. Eski asker Aþa'ya: "Kaçýn!" diye haykýrdý. "Saða sola sapmadan dörtnala kaçýn!" Aþa hiç duraksamadý. Hattuþil'in verdiði hançeri kaldýrarak, siyah ve yeþil alýn baðýna tak en Libyalý bir okçu olduðu anlaþýlan bir saldýrganýn üzerine atýldý. Kolunun geniþ bir hare yalýnýn boðazýný kesti. "Dikkat, dik..." Eski askerin uyarýsý bir hýrýltý içinde kayboldu. Göðsü kýzýl kýllarla kaplý, uzun saçlý bi rin kafata-sýný ikiye bölmüþtü. Ayný anda, bir ok Aþa'nýn sýrtýna saplandý. Soluðu kesilen Mýsýr diplomasi þefi nemli topra Mýsýr kafilesinin direnci tümden kýrýlmýþtý. Þeytan yaralýya sokuldu. "Urhi-Teþup..." "Evet Aþa, gördün iþte, ben galip geldim! Nihayet iktidardan düþmeme katkýda bulunan senden ntikamýmý aldým! Aslýnda sen, 104 CHRISTIAN JACQ benim yolumun üzerinde sadece küçük bir engeldin. Þimdi sýra Ramses'e geldi. Ramses bu sald alçak Hattuþü'in iþi olduðunu sanacak! Planýmý nasýl buldun?" "Asýl... alçak... sensin." Urhi-Teþup demir hançeri kaptýðý gibi Aþa'nýn göðsüne sapladý. Bu arada diðerleri konvoyu t aþlamýþtý bile. Hititli müdahale etmeseydi Libyalýlar birbirlerini öldüreceklerdi. Aþa'nýn Urhi-Teþup'un adýný kanýyla yazacak gücü yoktu. Bitmekte olan enerjisinin en son de n gayret alarak, tuniðinin üzerine, kalbinin bulunduðu yere kanýyla bir tele hiyeroglif çi zdi ve son nefesini teslim etti. Ramses bu hiyeroglifin ne anlama geldiðini anlayacaktý. 18 Saray sessizliðe bürünmüþtü. Ramses, Hermopolis'ten döndüðü zaman bir felaketin yaþandýðýný halký ortalýkta görünmüyordu ve idare personeli bürolarýna kapanmýþtý. Kral, Seramana'ya: "Ameni'yi çaðýr," dedi. Ramses, sarayýnýn en yüksek noktasýna çýkmýþ, kuruluþunda Musa'nýn da mimar olarak çalýþtýð du. Cepheleri turkuaz renkli olan evler palmiyelerin altýnda uykuya dalmýþtý. Bahçelerdeki havuzlarýn kenarlarýnda gezenler sohbet ediyordu. Anýtkapýlarýn karþýsýndaki, bayrak çekil direkler, tanrýnýn Pi-Ramses'teki varlýðýný ilan ediyordu. Tanrý Tot, hükümdardan, her türlü fedakârlýðý göstererek barýþý korumasýný istemiþti. Tutku liamlarý ve felaketleri önleyecek en iyi yolu bulmak Ramses'e düþüyordu. Bilgi tanrýsý, Kra yüreðini geniþleterek, ona yeni bir irade bahsetmiþti, îlahi ýþýðm simgesi güneþ Râ'nýn oðl týk gecenin güneþi Tot'un da oðluydu. Ameni her zamankinden daha solgundu. Gözlerinin içinde derin bir keder vardý. "Hiç olmazsa sen söyle gerçeði bana!" "Aþa öldü Majeste." Rarnses soðukkanlýlýðýný kaybetmedi. "Nasýl?" "Konvoyu saldýrýya uðramýþ. Cesetleri bir çoban bulmuþ ve Kenan polisine haber vermiþ. Heme y yerine giden polislerden biri Aþa'yý tanýmýþ." "Ceset resmen teþhis edildi mi?" "Evet Majeste." "Þimdi nerede?" "Diplomatik konvoyun öteki üyeleriyle birlikte bir kalede." 106 CHRISTIAN JACQ "Hayatta kalan yok mu?" "Yok." "Tanýklar?" "Tanýk da yok." "Seramana hemen konvoyun saldýrýya uðradýðý yere gitsin, en küçük bir ipucunu bile toplasýn ve arkadaþlarýnýn naaþ-larýyla birlikte dönsün. Onlar Mýsýr topraklarýna gömülecek." Seramana yanýna aldýðý birkaç paralý askerle bir an önce kaleye ulaþmak ve ayný hýzla geri sayýda at deðiþtirmek zorunda kaldý. Sardunyalý Seramana'nýn, Pi-Ramses'e döner dönmez bir alayýcýya teslim ettiði Aþa'nýn naaþý, yýkanmýþ, par-fiimlenmiþ ve Firavun'a gösterilmek üz Ramses arkadaþýný kollarýnýn arasýna aldý, sarayýn bir odasýndaki yataðýn üzerine koydu. Aþa'nm yüzünde sakin bir ifade vardý. Beyaz bir kefene sarýlmýþ olan Mýsýr diplomasinin þef yuyor gibiydi. Ramses, yanýnda Ameni ile Setau olduðu halde cenazenin önünde duruyordu. Gözleri aðlamaktan kýpkýrmýzý olmuþ Setau: "Kim öldürdü onu?" diye sordu. Kral: "Bunu öðreneceðiz," dedi. "Seramana'nýn raporunu bekliyorum." Ameni: "Mezarý hazýrlandý," dedi. "insanlarýn onun hakkýndaki yargýsý hep olumlu oldu. Tanrýlar on niden doðmasýný saðlayacaklar." "Oðlum Khâ âyini yönetecek ve Aþa'nm yeniden doðmasý için gerekli eski dualarý okuyacak. Aþ ada kurmuþ olduðu baðlar öteki dünyada da sürecek. Aþa'nm, ülkesine olan baðlýlýðý onu ötek inden koruyacaktýr." Setau: "Onun katilini kendi ellerimle öldüreceðim," dedi. "Bundan böyle bu düþünce asla kafamdan s nmeyecek." Seramana, Kral'ýn huzuruna geldi. "Ne buldun?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 107 "Aþa sað kürek kemiðine saplanan bir okla yaralanmýþ, ama yarasý öldürücü deðil. Onu öldüre Eski korsan hançeri Ramses'e verdi. Ameni: "Demir!" diye haykýrdý. "Hatti Imparatoru'nun uðursuz hediyesi! Demek bize vermek iste diði mesaj buymuþ: Ramses'in en samimi dostu olan Mýsýr elçisinin bir suikasta kurban gide ceði!" Seramana, Ameni'yi o güne dek hiç bu kadar öfkeli görmemiþti. Setau kesin kanýya varmýþçasýna, buz gibi bir sesle: "Demek ki katili tanýyoruz," dedi. "Hattuþil'in, kalesinin içinde saklanmaya çalýþmasý nafi O kaleye girip onun cesedini surlarýn tepesinden aþaðý atacaðým." Sardunyalý söze karýþtý: "Benim þüphelerim var," dedi. "Yanýlýyorsun, ben baþaracaðým." "Senin öç alma arzun konusunda hiçbir þüphem yok Setau. Ben, katilin kimliði konusunda fark düþünüyorum." "Bu hançer Hitit yapýmý deðil mi?" "Elbette öyle, ama ben baþka bir ipucu daha buldum." Seramana kýrýk bir tüy çýkarýp konuþmasýný sürdürdü. "Bu, Libyalý savaþçýlara özgü bir süs." Setau: "Libyalýlarýn Hititlerle müttefik olmasý imkânsýz bir þey!" diye itiraz etti. Ameni: "Kötülük güçleri birleþmeye karar verdikleri zaman," dedi, "hiçbir þey olanaksýz deðildir. attuþil, güç denemesini seçti. Kendisinden önce gelenler gibi o da, Mýsýr'ý yok etmekten ba þey düþünmüyor ve amacýna ulaþmak için cehennemin þeytanlarýyla ittifak yapmaya hazýr!" Seramana: "Dikkate alýnmasý gereken baþka bir þey daha var: Konvoy az sayýda adamdan oluþuyordu. Sald nlarýn sayýsý da kýrk, hadi bilemediniz en fazla elli kiþiydi. Bunlar düzenli bir ordudan ç bir eþ-kiya çetesi olmalý." Ameni: 108 CHRISTIAN JACQ "Bu sadece senin görüþün," dedi. "Hayýr, gerçek bu. Araziyi incelediðiniz zaman, patikanýn darlýðý ve süvarilerin býraktýðý reddüde yer vermiyor. Saldýrý sýrasýnda, çevrede hiçbir Hitit savaþ arabasýnýn bulunmadýðýn Setau: "Bu neyi deðiþtirir?" diye sordu. "Hattuþil bir komando birliðine, Ramses'e hediye olara k gönderilen demir hançerle Aþa'yý öldürmelerini emretti. Mademki Firavun kýzýyla evlenmeyi ediyordu, Hatti imparatoru da, Firavun'un en yakýn arkadaþýný, barýþ ve diyalog yanlýsý bir ttü. Hiç kimse uluslarýn düþünce tarzýný deðiþtiremez. Hititler konuþma yeteneði olmayan ba k kalacaklar." Ameni aðýrbaþlý bir ifadeyle: "Majeste," dedi, "þiddetten nefret eder, savaþtan tiksinirim. Ama bu cinayetin faili nin cezalandýrýlmadan býrakýlmasý baðýþlanamayacak bir adaletsizlik olur. Hatti'nin hakkýnd nmediði sürece Mýsýr yok olma tehlikesiyle karþý karþýya kalacak. Aþa bunu bize anlatmak iç feda etti." Ramses duygularým hiç açýða vurmadan dinledi. "Baþka ne var Seramana?" "Hiçbir þey Majeste." "Aþa ölmeden önce topraðýn üzerine bir þey yazmamýþ mý?" "Vakit bulamamýþ. Hançer darbesi öylesine þiddetli olmuþ ki hemen ölmüþ." "Eþyalarý?" "Çalýnmýþ." "Giysileri?" "Mumyalayýcý onlarý çýkardý." "Getir onlarý bana." "Ama... onlarý yok etmiþ olabilir!" "Getir bana onlarý, hem de derhal!" Seramana hayatýnýn en büyük korkusunu o an duydu. Kral neden kana bulanmýþ bir tunik ve pal oya bunca önem veriyordu? Sardunyalý saraydan koþarak çýktý, atýna atladý ve mumyalayýcý-larýn kentin hemen dýþýnda b a gitti. Baþ RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 109 mumyalayýcý, Aþa'nýn naaþým, Firavun ile arkadaþýnýn yeryüzündeki son karþýlaþmasý için haz Sardunyalý: "Aþa'nm giysilerini istiyorum," dedi. Mumyalayýcý: "Onlar bende deðil artýk," diye yanýtladý. "Ne yaptýn?" "Þey... her zamanki gibi onlarý kuzey mahallesinin çamaþýrcýsýna verdim." "Nerede oturur bu adam?" "Kanalýn kenarýndaki yolun sonunda bulunan evde." Dev yapýlý Sardunyalý olanca hýzýyla yola koyuldu. Alçak duvarlarý aþmak, bahçelerin içinde yayalarý devirmek pahasýna atýný dar yollardan sürdü. Sonuncu evin önüne geldiði zaman dizginlere asýlarak, ter içinde kalan atýný durdurdu, aþað evin panjuruna vurdu. "Çamaþýrcý!" Kapýyý bir kadýn açtý. "Kanalda. Çalýþýyor." Atýný olduðu yerde býrakan Seramana, çamaþýrlarýn yýkanmasý için yapýlmýþ olan kanala kadar 'nýn tuniðini sabunlamaya baþlayan adamý saçlarýndan yakaladý. Aþa'nýn paltosunun üzerinde kan lekeleri vardý. Tuniðinin üzerindeki lekelerden biri ise di lerinden çok farklýydý: bu Aþa'nm çizmiþ olduðu bir iþaretti. Ramses: "Bu bir hiyeroglif," dedi. "Ameni, ne okuyorsun?" "Uzanmýþ iki el, avuç içleri topraða dönük... Olumsuzluk iþareti." "Ben de senin gibi okuyorum... Bu, 'hayýr' anlamýna geliyor." "Bir adýn ya da bir cümlenin baþlangýcý olmalý... Aþa ne demek istemiþ olabilir?" Setau, Ameni ve Seramana þaþýrýp kalmýþlardý. Ramses düþündü. "Aþa'nýn, ölmeden önce çok az vakti olmuþtu. Bu nedenle bir 110 CHRISTIAN JACQ tek hiyeroglif çizebildi. Þu sonucu çýkaracaðýmýzý düþündü: 'Bu iðrenç suikastýn faili Hatt e bunun karþýlýðýnda derhal savaþ ilan etmek gerekir.' O zaman Aþa bizi bu yanlýþ yoldan çe ciayý önlemek için son sözü söyledi: 'Hayýr.' Hayýr, gerçek suçlu Hattuþil deðil." 19 Mýsýr diplomasi þefinin cenaze töreni çok görkemli oldu. Bir panter postu giymiþ olan Khâ, a aðacýndan yapýlmýþ yaldýzlý bir lahit içinde yatan Aþa'nýn dinsel törenini bizzat yaptý. nde ölünün gözleri, kulaklarý ve aðzý açýlýyordu. Ramses, Aþa'nm ebedi istirahatgâhýnýn kap Mezarlýða tam sükûnet hakim olunca Kral, dýþarýya açýk olan küçük tapýnakta yalnýz kaldý. R sý için yapacaklarý ayinin ilkini o gerçekleþtirdi. Tapýnaktaki sunaðýn üzerine bir lotus, n çiçeði, bir taze ekmek ve bir kupa þarap koydu. Bundan sonra, ücreti saray tarafýndan öde ek olan bir rahip, her gün tapýnaða adaklar sunacak ve Aþa'nm mezarýný bakýmlý tutacaktý. Musa'nýn hayallerinin peþine takýlýp gitmesi ve ardýndan Aþa'nm öbür dünyaya göç etmesi son ses'in arkadaþlarýnýn sayýsý azalmýþtý. Firavun, artýk gölgelerin dolaþmaya baþladýðý böyle a sahip olmaktan bazen piþmanlýk duyuyordu. Aþa da Seti, Tuya ve Nefertari gibi yeri d oldurulmaz bir insandý. Duygularýný açýklamayý pek sevmeyen Aþa, yaþamýný büyük bir zarafet rbirlerinin en gizli niyetlerini anlamak için bile uzun uzun konuþma ihtiyacýný duymayan Ramses'le Aþa arasýndaki son haberleþme de büyük bir sessizlik içinde gerçekleþmiþti. Nefertari ile Aþa barýþý kurmuþlardý. Onlarýn cesareti ve kararlýlýklarý olmasaydý Hatti se an vazgeçmeyecekti. Aþa'yi öldüren kiþi, yok edilemeyecek dostluk baðlarýnýn ne demek olduð miyordu. Aþa ölürken bile, yalaný yenecek enerjiyi bulmuþtu. Her insan üzüntüsünü gidermek için içkiye sarýlabilir ya da mutlu anýlara sýðýnabilirdi... her insan... Büyük Ramses'le baþbaþa olmak, hem küçük oðlu hem de ordularýnýn baþkomutaný olduðu halde, onduruyordu. Týpký insanýn eylemlerini tartan tanrý Tot gibi, babasýnýn da 112 CHRISTIAN JACQ onu yargýlayacaðýný bilen Merenptah soðukkanlýlýðýný kaybetmemeye çalýþtý. "Baba, sana söylemek istediðim..." "Gereksiz Merenptah. Aþa benim çocukluk arkadaþýmdý, senin deðil. Baþsaðlýðý dilekleri beni temez. Önemli olan, bedensel ölümün ötesinde isa'nýn sürekliliðini saðlamaktýr. Ordum savaþ "Evet Majeste." "Bundan böyle en ufak bir ihmale yer yok. Dünya çok deðiþecek Merenptah; her an kendimizi savunmaya hazýr olmamýz gerekiyor. Sürekli tetikte ol." "Bu sözlerinizden savaþýn ilan edildiði anlamýný çýkarabilir miyim?" "Aþa bizi bir tuzaða düþmekten ve Hatti ile imzalanan barýþ anlaþmasýný bozan taraf olmakta rdý. Bununla birlikte barýþý korumak yine de mümkün olmadý. Hattuþil yaralandýðýný sandýðý Kenan Ülkesi'ni ele geçirmeye ve Delta'ya doðru geniþ bir saldýrýya geçmeye kendini zorunlu ssedecek." Merenptah þaþýrdý. "Onun bu saldýrýyý yapmasýna izin vermek doðru olur mu?" "Böyle davranmamýz, bizim düzenimizin bozulduðunu ve hareket kabiliyetimizin olmadýðýný san yol açacak. Nil'in kollarýnýn arasýna girmek ve kendi gücünü bölmek ihtiyatsýzlýðýný göster eçeceðiz. Hititler bizim topraklarýmýzda manevra yapma olanaðýný bulamayacaklar." Merenptah gergin görünüyordu. "Bu planým hakkýnda ne düþünüyorsun oðlum?" "Cüretkâr... bir plan." "Yani 'tehlikeli' mi demek istiyorsun?" "Firavun sensin, benim görevim sana itaat etmektir." "Açýk yürekli ol Merenptah." "Sana güveniyorum baba. Bütün Mýsýrlýlar gibi ben de sana güveniyorum." "O zaman hazýr ol." Seramana korsanlýk günlerinden kalma önsezisine güvenirdi. Aþa'nm ölümünün, imparator Hattu irlerini yerine getiren RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 113 bir askeri birliðin saldýrýsýnýn sonucu olduðuna inanmýyordu. Ve bu önsezi onu baþka bir iz ordu: Rarnses'i zayýf düþürmek ve onu en deðerli, hatta vazgeçilmez desteðinden yoksun býra için göz kýrpmadan adam öldürebilecek bir vahþi hayvanýn izine. iþte bu nedenle Sardunyalý, bayan Tanit'in villasýnýn yakýnýnda bir yerde Urhi-Teþup'un evd asýný bekliyordu. Hititli öðle yemeðinden sonra villadan çýktý, beyaz lekeli yaðýz bir atla uzaklaþtý. Çevres lenip izlenmediðini kontrol etmeyi ihmal etmemiþti. Seramana kendini kapýdaki görevliye tanýttý. "Bayan Tanit'i görmek istiyorum." Fenikeli kadýn onu, iki sütunlu çok lüks döþenmiþ bir salonda karþýladý. Tavanýn yakýnýna y ncere, salonu aydýnlatýyor ve içerisini mükemmel bir þekilde havalandýrýyordu. Güzel Fenikeli zayýflamýþtý. "Resmî bir ziyaret mi bu Seramana?" "Þimdilik dostça bir ziyaret. Daha sonrasý sizin yanýtlarýnýza baðlý bayan Tanit." "Demek ki bir sorgulama söz konusu!" "Hayýr, bir hata sonucu yanlýþ yola sapan deðerli bir bayanla bir görüþme diyebilirsiniz." "Anlamadým." "Bence çok iyi anladýnýz. Bu arada çok kötü bir olay yaþandý: Dýþiþleri Bakaný Aþa, Haiti'd "Öldürüldü mü?!..." Tanit sapsarý kesildi. Seramana'dan kurtulmak için yardým çaðýrmasý yeterliydi. Evde saklan dört Libyalý, Tanit'in imdat çýðlýðýný duyar duymaz hemen çýkar, Seramana'nm hesabýný görür n özel muhafýz kýtasýnýn komutanýný öldürmek bir soruþturmaya yol açar ve Tanit, adalet çar giderdi. Hayýr, soðukkanlýlýðým korumasý gerekiyordu. "Son iki ay zarfýnda, kocanýz Urhi-Teþup'un neler yaptýðýný tüm ayrýntýlarýyla bilmek istiy "Zamanýnýn büyük bir kýsmýný bu evde geçirdi, çünkü birbirimizi çok seviyoruz. Çýktýðý zama idiyor ya da kentte dolaþýyor. Birlikte o kadar mutluyuz ki!" 114 CHRISTIAN JACQ "Pi-Ramses'ten ne zaman ayrýldý ve ne zaman geri döndü?" "Evlendiðimizden bu yana, güzelliklerine hayran olduðu bu baþkentten dýþarý çýkmadý. Böylec eçmiþini unutuyor. Birlikteliðimiz sayesinde, o da sizin ve benim gibi Firavun'un bir uyruðu oldu." Seramana: "Urhi-Teþup bir katildir," dedi. "Sizi tehdit ediyor ve korkutuyor. Þayet bana gerçeði söy leyecek olursanýz, sizi koruma altýna alýrým. Adalet sizi Urhi-Teþup'un pençesinden kurtara aktýr." Tanit bir an bahçeye kaçmayý aklýndan geçirdi. Ardýndan gelecek olan Serernana'ya dört Liby evde saklandýðýný söyler ve özgürlüðüne kavuþurdu... Ama bu durumda Urhi-Teþup'u da bir dah sa böylesine bir âþýktan vazgeçmek elinde deðildi. Urhi-Teþup'un baþkentte bulunmadýðý süre zarfýnda Tanit hasta düþmüþtü; ona bir ilaç gibi i Tanit, Urhi-Teþup sayesinde gerçek cinsel zevkin, bütün fedakârlýklara deðen tükenmez bir n doyasýya tadýna varýyordu. "Seramana, beni yargýç karþýsýna çýkarsanýz bile, söylediklerimi deðiþtirmem." "Urhi-Teþup sizin felaketinize neden olacak bayan Tanit." Tanit, Sardunyah gelmeden birkaç dakika önce yaþadýðý ateþli oynaþmalarý düþünerek gülümsed "Eðer anlamsýz þikâyetlerinizi bitirdiyseniz, evimden çýkýn." "Sizi kurtarmak isterdim bayan Tanit." "Ben tehlikede deðilim." "Karar verdiðiniz zaman bana haber verin." Tanit muzip bir ifadeyle, yumuþak elini dev yapýlý Sardunyah-nýn bileðinin üzerine koydu. "Siz yakýþýklý bir adamsýnýz... Sizin adýnýza üzgünüm, ama ben halimden memnunum." Boynunda, pislikböceði biçiminde yapýlmýþ lacivert taþýndan madalyonu, el ve ayak bilelderi urkuaz bilezikleri, üzerinde kýrmalý þahane elbisesiyle, pembe kapüþonlu mantosu ve baþýnda iki tüylü tacý ile Büyük Kraliçe Güzel îset, arabayla Pi-Ramses sokaklarýný aðýr aðýr dola akin at seç- RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 115 misti. Atlarýn sýrtlarýnda rengârenk örtüler, baþlarýnda mavi, kýrmýzý ve sarý renkli devek orguçlar vardý. Manzara muhteþemdi. Kraliçe'nin geçeceði haberi çabuk duyulmuþ, kalabalýklar onu seyretmek caddelerin kenarlarýna yýðýlmýþlardý. Çocuklar atlarýn önüne lotus yapraklarý atýyor, alkýþ . Büyük Kraliçe'yi bu kadar yakýndan görmek mutluluðun habercisiydi. Savaþ söylentileri çok tulmuþtu. Herkes Ramses'e hak veriyordu: sonuçlarý ne olursa olsun Ramses, Güzel îset'i boþ mamalýydý. Aristokrat bir ortamda yetiþen Güzel îset için, deðiþik tabakalardan ve kültürlerden gelen a bir arada olmak keyifli bir deneyimdi. Pi-Ramses'in bütün sakinleri ona baðlýlýklarýný gö yorlardý. Araba sürücüsünün itirazlarýna raðmen, îset çok sýcak karþýlandýðý halk mahallelerini gezme ne kadar güzeldi! Güzel Îset saraya döner dönmez, sarhoþ gibi yataðýna uzandý. Geleceði güven ve umut dolu bî ni kazanmaktan daha heyecan verici ne olabilirdi? Kozasýndan çýkan Güzel îset, kraliçesi ol uðu ülkeyi yeni keþfediyordu. Ramses, eyalet baþkanlarýný davet ettiði akþam yemeði sýrasýnda, onlara savaþýn kaçýnýlmaz davetliler Güzel Iset'in ýþýl ýþýl bir kraliçe okluðunu fark etmiþti. Nefertari gibi olmas tu belki, ama görevine layýktý ve yaþlý saray erkânýnýn saygýsýný kazanmýþtý. Güzel îset herkese teskin edici sözlerle hitap etti. Mýsýr'ýn Hat-ti'den korkmasý için hiçb ni olmadýðýný ve Ramses'in sayesinde her türlü zorluðun üstesinden gelineceðini söyledi. Ey larý Kraliçe'nin kendine olan güveninden etkilenmiþlerdi. Ramses ile îset baþbaþa kaldýklarý zaman, baþkente hâkim olan terasa çýktýlar. Ramses onu s ollarýnýn arasýna aldý. "Kraliçelik makamýný tam anlamýyla doldurdun îset." "Benimle gurur duyuyor musun?" "Seni Büyük Kraliçe olarak seçtim ve yanýlmadým." "Hatti ile görüþmeler kesin olarak sona erdi mi?" "Savaþa hazýrýz." Güzel îset baþým Ramses'in omzuna dayadý. "Ne olursa olsun sen galip geleceksin." 20 Khâ endiþesini gizlemedi. "Savaþ mý... Peki ama neden?" Ramses: "Mýsýr'ý kurtarmak ve senin, Tot'un bilgi kitabýný bulmana olanak saðlamak için," diye karþ i. "Haiti'yle anlaþmak gerçekten olanaksýz mý?" "Hitit birlikleri bizim egemenliðimiz altýndaki prensliklere doðru yaklaþýyorlar. Planýmýzý lama zamaný geldi. Ben Merenptah'la birlikte yola çýkýyorum ve krallýðýn yönetimini sana em ediyorum." "Baba! Kýsa bir süre için bile olsa, senin yerini alacak niteliklere sahip deðilim." "Yanýlýyorsun Khâ. Ameni'nin de yardýmýyla sana emanet ettiðim görevi yapacaksýn." "Ya... bir hata yaparsam?" "Halkýn mutluluðunu saðlamaya çalýþtýðýn sürece hata yapmazsýn." Ramses arabasýna bindi. Kendi kullandýðý arabasýnýn arkasýndan kuzey-doðu sýnýrý ile Delta' tejik bölgesine yerleþtirmeyi öngördüðü alaylar geliyordu. Onlarýn arkasýnda da Me-renptah kolordunun generalleri yer alýyordu. Kral hareket iþaretini vermek üzereyken bir atlý olanca hýzýyla kýþlanýn avlusuna girdi. Seramana atýndan atladý ve Ramses'in arabasýna doðru koþtu. "Majeste, sizinle konuþmalýyým!" Firavun, Seramana'ya sarayýn güvenliðini saðlama görevini vermiþti. Hititleri boðazlamaktan bir zevk alacak Sardunyalý-nýn bu karardan ötürü düþ kýrýklýðýna uðradýðýnýn farkýndaydý. A olmasý için baþka kimi seçebilirdi? "Kararýmdan dönmeyeceðim Seramana. Pi-Ramses'te kal." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 117 "Söz konusu olan ben deðilim Majeste. Benimle gelin, yalvarýrým!" Sardunyalý allak bullak olmuþa benziyordu. "Ne oldu?" "Gelin Majeste, gelin..." Ramses, Merenptah'ý yanýna çaðýrdý ve hareket geçme saatinin gecikeceðini generallere duyur edi. Firavýýn'un arabasý, saray yoluna sapan Seramana'nýn atýný izledi. Oda hizmetçisi, çamaþýrcý kýz ve hizmetçiler koridorlarda çö-melmiþ aðlýyorlardý. Seramana, Güzel Ýset'in odasýnýn önünde durdu. Sardunyalýmn bakýþlarýnda þaþkýnlýk ve çares Ramses içeri girdi. öðle güneþinin aydýnlattýðý odayý, baþ döndürücü bir zambak kokusu kaplamýþtý. Güzel Ýset'i lbise, baþýnda turkuaz renldi bir taç vardý. Yataða boylu boyunca uzanmýþ, kollarýný iki ya mýþtý. Gözleri açýktý. Çýnar aðacýndan yapýlmýþ gece masasýnýn üzerinde antilop derisinden bir tunik vardý. Bu, Gü oratuvardan gizlice aldýðý, Setau'nun tuniðiydi. "îset..." Ramses'in ilk aþký, oðullarý Khâ ile Merenptah'ýn annesi, uðruna Hititlere savaþ açmayý göz içe... Güzel îset þimdi öteki dünyayý seyrediyordu. Seramana: "Kraliçe, savaþý önlemek için ölümü seçti," dedi. "Setau'nun tuniðini kullanarak kendini ze e böylece barýþýn önünde bir engel olmaktan kurtuldu." "Saçmalýyorsun Seramana!" Ameni araya girdi. "Kraliçe bir mesaj býrakmýþ. Onu okuyunca, Seramana'dan size haber vermesini ben istedim ." Ramses geleneklere uydu ve ölünün gözlerini kapamadý. îset'in öteki dünyayý dürüst bir baký arþýlamasý gerekiyordu. 118 CHRISTIAN JACQ Güzel îset, Kraliçeler Vadisi'nde, Nefertari'ninkinden daha sade bir mezara konuldu. R amses, mumyanýn yeniden doðma ayinini bizzat yaptý. Kraliçe'nin anýsýný yaþatmak için görev iþ rahip ve rahibe bundan böyle sürekli olarak onun Ka'sý için dua edeceklerdi. Rarnses, o n yedi yaþýndayken Memfýs'teki villasýnýn bahçesine diktiði çýnarýn bir daimi Büyük Kraliçe rine koymuþtu. Bu gençlik anýsý îset'in ruhunu yeþertecekti. Tören sona erer ermez Ameni ile Setau, Ramses'Ie görüþmek istediler. Onlara yanýt vermeyen Kral bir tepeye doðru çýkmaya baþladý. Setau onun peþinden gitti. Ameni de, zayýf bünyesin nmeyi göze alarak onlarý izledi. Kumlu, çakýllý yamaç, ciðerleri yakan hýzlý yürüyüþ temposu... Ameni yol boyunca söylendi d unda tepeye ulaþmayý baþardý. Kral buradan, Kraliçeler Vadisi'ni, Nefertari ile Güzel Ýþet' bedi istirahatgâhlarýný seyrediyordu. Setau, önünde uzanan görkemli manzarayý sessizce izledi. Nefes nefese kalmýþ olan Ameni bir taþýn üzerine oturdu, elinin tersiyle alnýndaki terleri sildi. Ameni, Kral'ýn düþüncelerini daðýtmayý göze alarak: "Majeste," dedi, "alýnmasý gereken acil kararlar var." "Tanrýlarýn sevgilisi bu ülkeyi seyretmekten daha acil bir þey olamaz. Tanrýlar konuþtu ve nlarýn sesiyle gök, daðlar, su ve toprak oluþtu. Set'in kýrmýzý topraðýnda mezarlar kazdýk arlarda, dünyayý çevreleyen ilk okyanusla yýkanan yeniden doðma odalarý yaptýk. Bizim duala aratýlýþýn ilk sabahýnýn enerjisini koruyor ve ülkemiz her gün yeniden doðuyor. Bunun dýþýn mi yok." "Yeniden doðmak için önce hayatta kalmayý baþarmak gerekir! Firavun insanlarý unutacak olur a, tanrýlar da bir daha görünmemek üzere karanlýklara çekileceklerdir." Setau, Ameni'nin eleþtiren ses tonuna, Ramses'ten sert bir yanýtýn gelmesini bekliyord u. Ama Kral, ekili tarlalarla çöl arasýndaki, gündelik hayata ait olanla, ölümsüz olaný bir den ayýran sýnýrý simgeleyen o belirgin çizgiye bakmakla yetindi. "Kafanda hangi tilkiler dolaþýyor Ameni?" "Güzel Îset'in ölümünü haber vermek için Hatti imparatoru'na RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 119 mektup yazdým. Yas dönemi süresince savaþ ilan etmek söz konusu olamaz." Setau: "Hiç kimse Iset'i kurtaramazdý," dedi. "Karýþýmý kesin ölüm demek olan zehirli maddelerden tarda almýþ. O lanet tuniði yaktým Rarnses." "Bu konuda senin sorumlu olabileceðini aklýmýn ucundan bile geçirmedim. Iset, Mýsýr'ýn çýka uduðunu düþünüyordu." Arneni ayaða kalktý. "Bu konuda haklýydý Majeste," dedi. Öfkelenen Kral Ameni'ye doðru döndü. "Nasýl oluyor da böyle konuþmaya cesaret ediyorsun Ameni?" "Senin öfkenden korkarým, ama düþündüklerimi sana söylemek zorundayým: îset barýþý kurtarma erk etti." "Sen ne diyorsun Setau?" Ameni gibi Setau da Ramses'in ateþ fýþkýran bakýþlarýndan etkilenmiþti, ama dürüst olmak zo "Þayet Güzel Iset'in mesajýný anlamamakta direnirsen onu ikinci kez öldürmüþ olacaksýn. Öyl ki onun yaptýðý fedakârlýk boþa gitmesin." "Peki ne yapmam gerekiyor?" Ameni gayet ciddi bir ifadeyle: "Hitit prensesiyle evlen," dedi. Setau: "Artýk bunu engelleyecek hiçbir þey kalmadý," dedi, Ramses yumruklarýný sýktý. "Kalbiniz granitten daha mý katý? îset Iahdine daha yeni konulmuþken ne cüretle bana evlen mekten bahsediyorsunuz?" Setau: "Sen, karýsýnýn ölümüne aðlayan bir eþ deðil, barýþý korumak ve halkým kurtarmakla yükümlü ký, senin duygularýný, sevincini ya da kederini umursamaz; onlarýn arzu ettiði þey, iyi yön lmek ve doðru yola yönlendirilmektir." "Firavun, Hititli biriyle evlenip onu Büyük Kraliçe yapacak... Korkunç bir þey deðil mi bu? Ameni: "Aksine," dedi. "iki ülke arasýndaki yakýnlaþmayý saðlamlaþtýr- 120 CHRISTÝAN )ACQ manýn bundan daha görkemli bir yolu olabilir mi? Þayet evlenmeye razý olursan, savaþýn haya eti uzun yýllar boyunca ortalarda görün-meyecek. Baban Seti ile annen Tuya'nm, yýldýzlarýn rasýnda kutlayacaklarý bayramý düþünebiliyor musun? Sürekli bir barýþ için hayatýný veren A latmama gerekyok sanýrým." "Sen korkunç bir müzakereci oldun Ameni." "Saðlýksýz bir bünyeye ve sýradan bir zekâya sahip bir kâtipten baþka bir þey deðilim. Ama, in efendisinin sandaletlerini taþýma onuruna eriþtim ve bu sandaletlerin yeniden kana bulanmasýný istemiyorum." Setau: "Yasa, ülkeyi Büyük Kraliçe ile birlikte yönetmeni zorunlu kýlýyor," dedi. "Bu yabancý kadý e eþ seçerek savaþlarýn en güzelini kazanmýþ olacaksýn." "Bu kadýndan þimdiden nefret ediyorum!" "Senin hayatýn sana ait deðil Ramses; Mýsýr senden bu fedakârlýðý istiyor." "Ve dostlarým, siz de benden bunu istiyorsunuz!" Ameni ile Setau olumlu anlamda baþlarýný salladýlar. "Beni yalnýz býrakýn, düþünmem gerekiyor." Ramses geceyi tepenin doruðunda geçirdi. Doðan güneþin ýþýklarýyla ruhunu doyurup Kraliçele ne indi. Burada bir süre oyalandýktan sonra ona eþlik eden askerlerin yanma gitti. Tek kelime konuþmadan arabasýna binen Ramses, Ramesseum'daki milyonlarca yýlýn tapmaðýna kadar hýzla gitti. Orada sabah ayinini yaptýktan ve Nefertari'nin küçük tapýnaðýnda bir süre düþü sonra sarayýna çekildi. Yýkandý, süt içti, incir ve taze ekmek yedi. Hükümdar, uzun süre uyumuþçasýna dinlenmiþ görünen bir yüzle Ameni'nin bürosuna girdi. Kâti arý yazmakla meþguldü. "Üstün kaliteli bir papirüs seç ve Hatti Ýmparatoru kardeþime yaz. "Peki... Mektubun konusu ne olacak?" "Kýzýný Büyük Kraliçe olarak almaya karar verdiðimi bildir." 21 Urhi-Teþup, vaha þarabýnýn üçüncü kupasýný da bir dikiþte bitirdi, içinde bol miktarda koku olan bu þurubumsu içki, ayrýca mumyalayýcýlar tarafýndan iç organlarýn korunmasýnda kullan ktorlar için de bir antiseptik görevi yapýyordu. Raya: "Çok içiyorsunuz," dedi. "Mýsýr'ýn zevlderinden yararlanmasýný bilmek gerekir... Bu þarap harika bir þey! Seni kimse izlemediðine emin misin?" "Merak etmeyin." Suriyeli tüccar, Fenikeli güzelin evine hiç fark ettirmeden girmek için gece yarýsýný bekle kuþkulu herhangi biriyle karþýlaþmamýþtý. "Bu beklenmedik ziyaretin sebebi ne?" "Önemli haberler var efendim, çok önemli." "Nihayet savaþ baþladý mý?" "Hayýr efendim, hayýr... Mýsýr'la Hatti arasýnda savaþ olmayacak." Urhi-Teþup elindeki kupayý ileri doðru fýrlattý ve Suriyelinin tuniðinin yakasýna yapýþtý. "Sen ne diyorsun? Benim hazýrladýðým tuzak mükemmeldi!" "Güzel Iset öldü ve Ramses, imparator Hattuþil'in kýzýyla evlenmeye hazýrlanýyor." Urhi-Teþup müttefikinin yakasýný býraktý. "Bir Hititli kýz Mýsýr kraliçesi olacak ha... Akýl almaz bir þey! Yanýlýyor olmalýsýn Raya! "Hayýr efendim. Haber resmî kanallardan verildi. Aþa'yý bir hiç uðruna öldürdünüz." "Bu casustan zaten kurtulmamýz gerekiyordu. Artýk rahatça hareket edebiliriz. Ramses'i n hiçbir danýþmaný Aþa'nýn zekâsýna sahip deðil." 122 CHRISTIAN JACQ "Biz kaybettik efendim. Bu, barýþ demektir... Hiç kimsenin yýkamayacaðý bir barýþ." "Budala! Firavun'un Büyük Kraliçesi olacak kadýný tanýyor musun? Bir Hititli o Raya, gerçek r Hititli; gururlu, kurnaz ve boyun eðmeyen bir Hititli!" "Ama o, düþmanýn Hattuþiî'in kýzý." "Ne olursa olsun, her þeyden önce bir Hititli! O, Firavun da dahil hiçbir Mýsýrlýya boyun e yecektir! îþte bu bizim þansýmýz." Raya iç geçirdi. Vaha þarabý Hitit ordusunun eski baþkomutanýnýn baþýna vurmuþtu. Bütün umu için kendini boþ hayallere kaptýrmýþtý. Raya, Urhi-Teþup'a: "Mýsýr'ý terk etmenizi öneririm," dedi. "Bir de bu Hitit prensesinin bizden yana olduðunu farz et Raya. O zaman sarayýn tam kalbinde bir müttefikimiz var demektir." "Bu bir hayal efendim." "Hayýr, kaderin bize gönderdiði bir iþaret bu. Amaçlarým doðrultusunda kullanabileceðim bir !" "Hayal kýrýklýðýna uðrayacaksýnýz." Urhi-Teþup dördüncü kupa þarabý da içti. "Bir ayrýntýyý atladýk Raya, ama harekete geçmek için hâlâ zamanýmýz var. Libyalýlarý kulla Bir perde kýmýldadý. Suriyeli tüccar iþaretparmaðýyla kuþkulu yeri Urhi-Teþup'a gösterdi. Urhi-Teþup, bir kedi gibi sessizce yanýna gittiði perdeyi hýzla açtý ve orada öylece tir ti itreyerek duran Tanit'i kendisine doðru çekti. "Bizi mi dinliyordun?" "Hayýr, hayýr, seni almaya geliyordum..." "Senden saklayacak bir sýrrýmýz yok sevgilim. Bize ihanet etmeyecek olduktan sonra." "Bana güvenebilirsin!" "Git yat, az sonra ben de gelirim." Tanit'in aþk dolu bakýþlarý Hititliye hareketli bir gece vaat ediyordu. Urhi-Teþup birkaç k cümleyle Raya'ya emirlerini verdi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 123 Pi-Ramses'teki en büyük silah imalathanesinde kýlýç, mýzrak ve kalkan yapýmý sürüyordu. Ram t prensesiyle evleninceye kadar bu savaþ hazýrlýklarý devam edecekti. Demirci imalathanesinin bitiþiðindeki bir atölyede, Hititlerden ele geçirilmiþ silahlar sa klanýyordu. Mýsýrlý zanaatkarlar büyük bir dikkatle inceledikleri bu Hitit silahlarýnýn ima larýný bulmaya çalýþýyorlardý. Bunlarýn arasýnda, yaratýcý bir zekâya sahip genç bir metalü Genç adam, saraydan kendisine emanet edilen bir Hitit hançeriyle ilgileniyordu. Yapýmýnda kullanýlan madenin kalitesi, keskin kýsmýnýn geniþliði ve hafifliði, sapýnýn kull u, her yönüyle dikkat çekici bir silahtý. Bu hançerin aynýsýný yapabilmek hiç kolay deðildi. Sonuca varmak için, birçok baþarýsýz den mak gerekecekti. Ýþin zorluðu karþýsýnda baþarma arzusu daha da kamçýlanan genç teknisyen, nde tarttý. Bir er: "Sizi görmek isteyen biri var," dedi. Ziyaretçi, kaba yüz hatlarý olan bir paralý askerdi. "Ne istiyorsun?" "Saraydan demir hançeri geri istiyorlar." "Elinde yazýlý emir var mý?" "Elbette." "Göster." Paralý asker, beline asýlý olan deri çantadan bir tahta tablet çýkardý ve teknisyene uzattý "Ama... bu tabletteki yazýlar hiyeroglif deðil!" Raya tarafýndan gönderilen Libyalý, teknisyenin þakaðýna þiddetli bir yumruk vurarak onu ye yýktý. Yere düþen hançeri ve tableti alan Libyalý koþarak atölyeden çýktý. Seramana, yaptýðý soruþturmanýn sonucunda teknisyenin, hançeri çalanla suç ortaðý olmadýðý e, menfaat saðlamaktan baþka bir þey düþünmeyen bir paralý asker olmalýydý. Mýsýr ordusunda bir sürü vardý. Sardunyalý, Ameni'ye: 124 CHR1STIAN JACQ "Urhi-Teþup'tan para alan bir serseri," dedi. Kâtip yazmayý sürdürdü. "Elinde bir kanýt var mý?" "Benim içgüdüm bana yeter." "Urhi-Teþup'u suçlama konusundaki bu inatçýlýðýnýn bir iþe yaramadýðýný anlamýyor musun? Ur servete, hem de zevkin en âlâsýna sahip. Hattuþil'in hançerini neden çal-dýrtsýn?" "Ramses'e zarar vermek için bir plan hazýrladý da ondan." "Kýsa dönemde Hititlerle savaþa girme olasýlýðý hiç yok. Þu anda en önemli þey, Aþa'nýn öld ruþturman. Bu konuda ilerleme kaydettin mi?" "Henüz deðil." "Ramses, katilin kimliðinin tespit edilmesini istiyor." "Aþa'nýn öldürülmesi ve hançerin çalýnmasý... Bu iki olay birbirine baðlý. Þayet benim baþý lecek olursa, Urhi-Te-þup'un izini býrakmayýn." "Senin baþýna felaket gelirse mi... Sen neler düþünüyorsun?" "Soruþturmayý ilerletmek için Libyalýlarýn içine sýzmak zorundayým. Tehlike çok ciddi boyut Gerçeðe yaklaþýrsam, beni ortadan kaldýrmaya çalýþacaklardýr." "Sen Ramses'in özel muhafýz kýtasýnýn komutanýsýn! Hiç kimse sana saldýrmaya cesaret edemez "Bu adamlar, Firavun'un Dýþiþleri Bakaný ve çocukluk arkadaþý olan Aþa'yý hiç duraksamadan "Daha az tehlikeli baþka bir yöntem yok mu?" "Korkarým ki yok Ameni." Libya çölünün ortasýnda, bütün vahalardan uzakta bulunan Malfi'nin çadýrý, sadýk adamlarý t r þekilde korunuyordu. Kabile reisi süt içiyor, hurma yiyordu. Malfý, þaraba da biraya da dokunmaz, insanýn aklýný karýþtýran bu içkilerin, þeytan icadý olduðunu düþünürdü. Malfi'nin özel muhafýz birliði, kendi köyünün adamlarýndan oluþmuþtu. Malfi olmasa bu adaml r birer köylü olarak kalacaklardý. Þimdi ise karýnlarýný doyurabiliyor, doðru dürüst giyine RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 125 biliyor, mýzrak, kýlýç, yay ve sapan gibi birçok silaha sahip olabiliyor ve hoþlarýna giden dýnlarý seçebiliyorlardý. Bu adamlar, çöl cininin insan biçimine girmiþ hali olarak kabul e eri Malfi'ye âdeta tapýyorlardý. Bacaklarý panter kadar hýzlý, parmaklarý býçak gibi keskin alfi, kafasýnýn arkasýnda da gözleri varmýþçasýna her þeyi görmüyor muydu? Malfi'ye su getiren görevli: "Efendim, askerler arasýnda dövüþ çýktý," dedi. Malfi yavaþça oturduðu yerden kalktý. Köþeli bir yüzü, yarýsý, baþýndaki beyaz sarýðýn altý vardý. Çadýrýndan çýktý. Eðitim kampýnda, öðle sýcaðýnda kýlýçlarla ya da çýplak elle dövüþ talimleri yapan elli kad sýcaklýðýn insaný zorlayan aþýrý koþullarýndan memnundu. Ancak gerçek bir savaþçý ruhuna s zorlu denemelerden galip çýkýyorlardý. Libyalýlarýn kurduðu ordunun, Ramses'in kuvvetlerini ezebil-mesi için, bu denemelerden g eçmesi kaçýnýlmazdý. Malfi, geçmiþte firavunlar tarafýndan aþaðýlanan Libyalý kabile reisle taraf arasýndaki düþmanlýk yüzyýllardan beri sürüyordu. Bu süre içinde Mýsýrlýlar, cesur f bilelerini hep bozguna uðratmýþlardý. Malfi'nin aðabeyi Ofir, Mýsýr'a karþý Hititlerle ortak çalýþan bir casus þebekesi kurmuþtu. esin sonuç vereceðine inandýðý bir silah vardý: Kara büyü. Ama baþarýsýz olmuþ ve bunu haya fi, aðabeyinin öcünü almaya yemin etmiþti. Er ya da geç tartýþmasýz efendisi olacaðý Libyal yavaþ yavaþ bir araya getiriyordu. Hititli Urhi-Teþup'la karþýlaþmasý, ona baþarýya ulaþmasý için fazladan bir þans veriyordu. rli bir müttefikle birlikte, zafer artýk bir hayal olmaktan çýkmýþtý. Malfi, Libyalýlarýn y en utanç ve yoksulluk dönemine bir son verecekti. Az rastlanýr bir saldýrganlýða sahip güçlü bir savaþçý, eðitim yaptýðýný unutup, kendinden iki hasmýný yum-ruklarýyla yere yýkmýþtý. Malfi ona doðru giderken, savaþçý, yendiklerinden fasýnýn üzerine ayaðýyla basmýþ, etrafa caka satýyordu. 126 CHRISTIANJACQ Malfý, tuniðinin içine saldadýðý hançerini çýkardý, ona arkasý dönük olarak duran savaþçýný Bunun üzerine kavga durdu. Yüzler Malfi'ye doðru döndü. Malfi: "Kontrolünüzü kaybetmeden taliminize devam edin," dedi, "ve düþmanýn en beklenmedik yerden ileceðini unutmayýn." 97 Pi-Ramses'in toplantý salonunu görünce hayran kalmamak olanaksýzdý. Firavun tarafýndan Maât sasýna boyun eðdirilen düþmanlarýn resimleriyle süslü anýtsal merdiven, burayý çýkmaya alýþ a bile her seferinde derin bir heyecana neden oluyordu. Ramses'in taç giyme töreni sýr asýnda ona verilen adlar, giriþ kapýsýnýn çevresinde yer alan beyaz zeminli kartuþlara mavi nkle yazýlmýþtý. Bu kartuþlarýn oval biçimi Ýki Ülke'nin efendisinin hükmettiði evrenin dön . Bütün saray erkânýnýn hazýr bulunduðu toplantýlar her zaman yapýlmazdý. Ramses yüksek idare baþvurduðuna göre, Mýsýr'ýn geleceðini ilgilendiren önemli bir olay söz konusuydu. Davetliler arasýnda sýkýntý hâkimdi. Söylentilere inanýlacak olursa, Hitit Ýmparatoru'nun ö atýþmamýþtý. Ramses, Hitit Ýmpa-ratoru'nun kýzým almasý için yaptýðý teklifi ilk baþta redd memiþ miydi? Firavun'un bu iþe sonradan rýza göstermesi bu hakareti silmiþ deðildi. Büyük salonun tabaný vernikli rengârenk çinilerle döþenmiþti. Çinilerin üzerinde havuzlar, r, mavi-yeþil renkli göletlerde yüzen ördekler ve beyaz lotuslarýn arasýnda süzülerek yüzen görülüyordu. Ayinciler, kâtipler, bakanlar, eyalet baþkanlarý, günlük adak sorumlularý, sý yucularý ve saygýdeðer hanýmlar, soluk yeþil, koyu kýrmýzý, açýk mavi, altýn sarýsý ve kirl in kullanýldýðý duvar resimlerini hayranlýkla seyrettiler. Bakýþlar, çavuþkuþlarýnýn, sinek rýn, baþtankaralarýn, bülbüllerin ve yalýçapkmlannm çýlgýnca oynaþtýðý sahnelerden yukarý d haþhaþ, lotus, papatya ve mavi kantaronlarýn oluþturduðu çiçek motiflerinin güzelliði bütü rtaya çýkýyordu. Ramses, altýn tahtýna giden merdivenleri çýktýðý sýrada salonda derin bir sessizlik oldu, M enin son basamaðý, karanlýklarýn 128 CHRISTIAN JACQ içinden gelen ve Maât'ýn ahengini durmadan bozmaya çalýþan düþmaný aðzýnýn içine almýþ bir nmiþti. Aþaðý-Mýsýr'ý simgeleyen kýrmýzý tacý ve onun içine de Yukarý Mýsýr'ý simgeleyen beyaz tacý ce baþýnýn üzerinde sihir yüklü 'Ýki Gücü' taþýyordu. Alnýnda, aðzýndan fýþkýran ateþle kar yýlan figürü vardý. Kral sað elinde, bir çobanýn deðneðini andýran büyülü krallýk asasýný t aðýlmýþ hayvanlarýný bir araya toplayan çoban gibi, Firavun da darmadaðýn olan enerjileri b ek zorundaydý. Ramses'in altýn önlüðünden ýþýk fýþkýrýyormuþ gibiydi. Hükümdarýn bakýþlarý resme takýldý. Gülhatmilerle dolu bir arka planm önünde dua eden genç kadýnýn yüzü, güzelli s'in hükümdarlýðýný ölüm ötesinden aydýnlatan Nefertari'yi anýmsatmýyor muydu? Firavun'un geçmiþi düþünerek harcayacak vakti yoktu. Devlet gemisi ilerliyordu ve Ramses'i n elleri her an dümenin üzerinde olmak zorundaydý. "Sizi buraya toplamamýn nedeni, sizin aracýlýðýnýzla, bütün ülkenin bazý önemli konularda d dirilmesidir. Ortalýðý çýlgýnca dedikodular sarmýþ. Benim size açýklayacaðým gerçeði çevren ." Ameni, sanki ikinci derece bir memurmuþ gibi, öteki kâtiplerle birlikte son sýrada oturu yordu. Arkada oturanlarý izleyerek, toplantýda hazýr bulunanlarýn tepkilerini daha doðru a lgýlayabileceðini düþünmüþtü. Seramana ise, tam tersine birinci sýrayý gözetlemeyi tercih e ak bir düþmanca davranýþta hemen müdahale edecekti. Setau'ya gelince, hiyerarþideki yerine ygun olarak Nubye genel valisinin solunda, diðer saygýn kiþilerle birlikte oturuyordu. Bunlardan çoðu, göðüslerini olduðu gibi gösteren askýlý bir elbise giymiþ olan Lotus'tan g amýyordu. Aþaðý-Mýsýr'daki Taht Naibi eyaletinin baþkaný ilerledi, hükümdarýn önünde eðildi. "Söz alabilir miyim Majeste?" "Seni dinliyoruz." "Dýþiþleri Bakaný Aþa'nm, Hattuþaþ'ta tutsak edildiði ve Mitillerle imzalanan barýþ antlaþm doðru mu?" "Arkadaþým Aþa, Pi-Ramses'e dönerken yolda öldürüldü. O ar- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 129 týk Mýsýr topraklarýndaki sonsuz istirahatgâhýnda dinleniyor. Soruþturma sürüyor; katiller necek ve cezalandýrýlacak. Hatti ile yapýlan barýþ, büyük bölümüyle Aþa'nm eseridir ve biz uz. Karþýlýklý saldýrmazlýk paktý hâlâ yürürlükte ve daha uzun süre öyle kalacak." "Majeste... Kimin Büyük Kraliçe olacaðýný öðrenebilir miyiz?" "Hatti imparatoru HattuþiPin kýzý." Topluluðun arasýnda yer yer mýrýltýlar duyuldu. Bir general söz istedi. "Bu seçim, dünkü düþmanýmýza verilmiþ bir taviz olmaz mý Majeste?" "Güzel îset hayattayken HattuþiPin teklifini reddettim. Bugün ise bu evlilik, Mýsýr halkýný ediði barýþý saðlamlaþtýrmanýn tek yolu." "Bir Hitit ordusunun topraklarýmýzda bulunmasýný hoþ görmeniz mi gerekecek?" "Hayýr general, topraklarýmýzda ordu deðil, sadece bir kadýn bulunacak." "ihtiyatsýzlýðýmý hoþ görün Majeste, ama iki Ülke'nin tahtýna Hititli bir kadýnýn oturmasý, çarpýþmýþ bunca insaný kýzdýrmaz mý? Oðlunuz Merenptah sayesinde birliklerimiz savaþa hazý ldi ve iyice teçhiz edildi. Hititlerle savaþmaktan korkmak için ne sebep var? Onlarýn ta hammül edilmez isteklerine razý olmaktansa onlara karþý koymak daha iyi." Generalin bu kadar ileri gitmesi görevine son verilmesine neden olabilirdi. Ramses: "Bu söylenenler boþ sözler deðil," dedi, "ama olaya bakýþ açýsý tek yanlý. Þayet Mýsýr sava barýþ antlaþmasýný bozmuþ ve verdiði söze ihanet etmiþ olacak. Bir firavunun böyle bir dav masý düþünülebilir mi?" General sessizce geri çekildi ve hükümdarýn öne sürdüðü kanýtlarla ikna olan saray erkânýný Kanallar gözetmeni söz istedi. "Ya Hatti imparatoru verdiði sözden dönecek olur ve kýzýný Mýsýr'a göndermekten vazgeçerse? nýþýný affedilmez bir hareket olarak kabul eder misiniz Majeste?" 130 CHRISTIAN JACQ Üzerinde panter derisinden bir giysi bulunan Memfýs baþrahibi Khâ ilerledi. "Firavun benim yanýt vermeme müsaade ederler mi?" Ramses kabul etti. KraPýn büyük oðlu: "Benim görüþüme göre," dedi, "politika ve diplomasi, böylesine önemli bir konuda doðru kara rmak için yeterli deðildir. Verilen söze, Maât yasasýna saygý bunlarýn hepsinden önde gelir ak unutulmamasý gereken bir þey daha var. Atalarýmýzýn bize öðrettiði gibi, devletin büyülü hayata geçirmeliyiz. Büyük Ramses, hükümdarlýðýnýn otuzuncu yýlýnda ilk yeniden doðma tören böyle, ülkeyi yönetebilmesi için gereksinme duyduðu gizli güçleri hükümdarýmýza daha sýk a ecek. Bu nedenle, bu otuz üçüncü hükümdarlýk yýlýnda en acil olarak yapýlmasý gereken þey, enlerinin ikincisini hazýrlamak olacaktýr. Bu törenden sonra ufuk aydýnlanacak ve sorula nýnýzýn yanýtlarý kendiliðinden gelecek." Altýn ve Gümüþ Evi'nin yöneticisi karþý çýktý: "Bu, hazýrlanmasý uzun süre gerektiren pahalý bir törendir. Bunu sonraya ertelemek daha uy gun olmaz mý?" Baþrahip karþýlýk olarak: "Ýmkânsýz," dedi. "Metinlerin incelenmesi ve müneccimlerin hesaplarý bizi ayný sonuca ulaþt Büyük Ramses'in ikinci, yeniden doðma töreninin iki aydan önce yapýlmasý gerekiyor. Tanrýl tanrýçalarý getirtmek için gayretlerimizin birleþmesi ve tüm düþüncelerimizin Firavun'un ko adanmasý gerekiyor." Kuzey-doðu sýnýrýndaki kalelerin baþkomutaný, söz almanýn doðru olacaðýný düþündü. Tecrübel n subay olduðu için birçok saygýn kiþi, sözlerine kulak verecekti. "Baþrahibin görüþüne saygý duyuyorum, ama Hititler saldýrýrsa ne yapacaðýz? Hattuþil, Mýsýr bu tören için hazýrlandýðýný duyunca, yine aþaðýlandýðý hissine kapýlýp saldýrýya geçebili ken emirleri kim verecek?" Khâ güzel ve ahenkli sesiyle: "Bu ayinlerin yapýlýyor olmasý bile bizi korumaya yeter," dedi. "Bu her zaman böyle oldu ." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 131 "Tapýnaklarýn sýrlarýný öðrenmiþ olan bir insan böyle düþünebilir. Ancak deneyimli bir aske aha farklýdýr. Hattuþil bize saldýrmaya çekiniyor, çünkü Kadeþ galibi Ramses'ten korkuyor. tü güçlere sahip olduðunu biliyor. Þayet Kral, birliklerinin baþýnda olmazsa Hatti Ýmparato kuvvetlerini savaþa sürecektir." Khâ: "Mýsýr'ýn en iyi biçimde korunmasý, büyünün düzeniyle saðlanýr," dedi. "Hititli olsun ya da yýkan her kimse, aslýnda karanlýk güçlerin bir maþasýdýr. insanlardan oluþan hiçbir ordu b duramaz. Kadeþ'te, Ramses'in kolunu binlerce saldýrgandan daha kuvvetli yapan Amon d eðil miydi?" Bu kanýt tam isabet kaydetti. Baþka hiçbir rütbeli asker itirazda bulunmadý. Merenptah: "Törenler sýrasýnda hazýr bulunmak isterdim," dedi, "ama benim yerim, Firavun'un emrine göre sýnýrda olmayacak mý?" "Bu süre içinde, on 'Kral oðlu'yla birlikte bölgenin güvenliðini saðlayacaksýn." Ramses'in kararý toplantýda bulunanlarý rahatlattý, ama öfkesi her halinden belli olan ayi ncilerin baþý, toplantýyý izleyenlerin arasýndan kendine bir yol açýp ön sýraya kadar ilerl un, ince bir yüzü vardý ve baþý kazýnmýþtý. Dünyevi zevkleri bir kenara itmiþ biri olduðu k "Þayet Majeste müsaade buyurursa baþrahibe sormak istediðim birkaç soru var." Kral karþý çýkmadý. Khâ böyle bir sýnavdan geçirilmeyi bekliyordu, ama bunun sarayýn dýþýnd muyordu. "Memfis baþrahibi ikinci yeniden doðma törenini nerede yapmayý düþünüyor?" "Bu amaçla kurulan Pi-Ramses tapýnaðýnda." "Kral tanrýlarýn vasiyetine sahip mi?" "Evet, sahip." "Ayine kim baþkanlýk edecek?" "Seti'nin ölümsüz ruhu." "Firavun'a kutsal enerjiyi veren ýþýk nereden geliyor?" 132 CHRISTIAN JACQ "Bu ýþýk kendi kendine doðmuþtur ve Firavun'un yüreðinde her an yeniden doðar." Ayincilerin baþý artýk baþka soru sormadý. Khâ'yý bir türlü açmaza sokamýyordu. Yüzünde ciddi bir ifadeyle Ramses'e döndü. "Majeste, baþrahibin yüksek bilgisine raðmen bu yeniden doðma töreninin yapýlmasýnýn olanak uðunu düþünüyorum." Khâ þaþýrarak: "Neden?" diye sordu. "Çünkü o törende. Büyük Kraliçenin önemli bir rolü vardýr. Oysa Firavun duldur ve Hitit pre enüz almamýþtýr." Ramses ayaða kalktý: "Firavun'un bu güçlüðün farkýnda olmadýðýný mý sanýyorsun?" 23 Teþonk çocukluðundan beri deri iþleriyle uðraþýrdý. Koyun hýrsýzlýðý yaparken Mýsýr polisi ve uzun süre aðýr çalýþma cezasýna mahkûm edilen bir Libyalýnýn oðluydu. Babasý cezasýný çe ra, Ramses'e karþý yürütülecek silahlý bir mücadeleyi savunmaya baþlayýnca, Teþonk'la yolla önce Bubastis'te sonra da Pi-Ramses'te iþ bulmuþ ve yavaþ yavaþ ilerleyerek kendi alanýnda isim yapmýþtý. Elli yaþlarýna geldiðinde Teþonk vicdan azabý duymaya baþladý. Bu þiþ göbekli ve güleç yüzl uðu ülkeye layýk gördüðü aþaðýlamayý ve halkýnýn savaþlardaki yenilgisini ne kadar da çabuk tuz iþçinin çalýþtýðý, hali vakti yerinde bir zanaatkar olan Libyalý, sýkýntýda olan vatand a karar verdi. Kýsa bir süre sonra, sürgünde yaþayan vatandaþlarýnýn hâmisi olarak tanýndý. Libyalýlardan bazýlarý Mýsýr toplumuyla uyum saðlamýþ, diðerleri ise öç duygusunu hiç kaybe i ise Libyalýlar arasýnda Mýsýr'a karþý yeni bir hareket doðmaktaydý, iki Ülke'nin yok olma rzu etmeyen Teþonk ise büyük endiþe içindeydi. Þayet. Libya sonunda galip gelir ve þayet bi ibyalý Mýsýr tahtýna çýkacak olursa, ne olurdu? Ama bunu baþarmalarý için her þeyden önce R adan kaldýrmalarý gerekiyordu ve bu hiç de kolay bir iþ deðildi. Teþonk, bu çýlgýnca hayali kafasýndan kovmak için kendini iþine verdi. Kendine teslim edilm an, keçi, koyun, antilop ve öteki çöl hayvanlarýnýn derilerinin kalitesini gözden geçirdi. ulacak, tuzlanacak ve tütsülenecek olan bu derilere, uzman bir ekip aþý boyasý uygulayacak ve sonra da onlarý idrar, kuþ pisliði ve dýþký ile es-nekleþtirecekti. Saðlýk servisinin d arla ziyaret ettiði bu atölyedeki en pis kokan iþlem buydu. Yað ve þapla yapýlan geçici tabaklamanýn ardýndan, Nil akasyasýnýn yemiþlerinden elde edile nen açýsýndan çok zengin olan bir madde ile gerçek tabaklama yapýlýyordu. Eðer gerekiyorsa 134 CHRISTIAN JACQ ler bir kez daha yaðýn içine bastýrýlýyor, tokmaklarla dövülüyor ve yumuþatmak için çekiþti bu iþi yapanlarýn en iyisiydi çünkü sadece yaðla yapýlan kaba tabaklamayla yetinmiyordu. A derilerin katlanmasý ve kesilmesinde de özel bir beceri gösteriyordu. Bu nedenle topl umun farklý kesimlerinden çok sayýda müþterisi vardý. Teþonk'un atölyesi çanta, kolye, köpe ip, sandalet, kýlýf, kýlýç ve kamalar için kýn, miðfer, sadak, kalkan ve yazý tablalarý bil . Teþonk, elindeki falçete ile birinci sýnýf bir antilop derisinden bir parça keserken, býyýk ev gibi bir adam atölyeye girdi. Ramses'in özel muhafýz kýtasýnýn komutaný Seramana... Falçete derinin üzerinde kaydý, gitme ken yoldan saptý ve Teþonk'un orta parmaðýný kesti. Libyalý zanaatkar acýnýn neden olduðu ç den kan fýþkýran Teþonk, yardýmcýsýna deriyi yýkamasýný emrederken, yarasýný yýkadý ve yara . Hareketsiz duran Sardunyah bu sahneyi seyrediyordu. Teþonk, Seramana'nýn önünde eðildi. "Sizi beklettiðim için özür dilerim... Aptalca bir kaza." "Garip... Oysa elinin çok becerikli olduðu söyleniyor." Teþonk korkudan titriyordu. Libyalý, savaþçý bir aileden geldiðine göre, bir bakýþýyla bile devirmesi gerekirdi. Ama karþýsýndaki adam Sardunyalý bir paralý askerdi ve dev gibiydi. "Size ne gibi bir yardýmým dokunabilir?" "Ýyi deriden yapýlmýþ bir bilekliðe ihtiyacým var. Son zamanlarda balta kullanýrken bileðim fif bir zayýflýk hissediyorum." "Bütün çeþitlerini göstereyim, içinden beðendiðinizi seçin." "En saðlamlarýnýn atölyenin arka tarafýnda bulunduðundan eminim." "Hayýr, ben..." "Olmaz olur mu Teþonk? Madem ki sana 'eminim' dedim." "Evet, evet, þimdi hatýrladým!" "Öyleyse arkaya geçelim." Teþonk ter içinde kalmýþtý. Seramana ne keþfetmiþ olabilirdi? Hiçbir þey, o hiçbir þey bile alý kendini tutmalý, nedensiz yere korkuya kapýlmamalýydý. Mýsýr gerçek bir hukuk devletiyd rdunyalý, þiddet kullanmaya cesaret edemezdi. Aksi takdirde mahkeme tarafýndan aðýr bir þek lde cezalandýrýlýrdý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 135 Teþonk, Seramana'nýn önünde arka odaya gitti. Burada, satmaya niyetli olmadýðý þaheserlerin dýyordu. Bunlarýn arasýnda kýrmýzý deriden yapýlmýþ harikulade bir bileklik vardý. "Beni satýn almaya mý çalýþýyorsun Teþonk?" "Elbette ki hayýr!" "Böylesine deðerli bir parça... Krallara layýk doðrusu." "Beni þýmartýyorsunuz!" "Sen seçkin bir zanaatkarsýn Teþonk. Parlak bir mesleðin, dikkate deðer müþterilerin, baþar eden bir geleceðin var... Çok yazýk!" Libyalý sarardý. "Anlamadým..." "Kader senin yüzüne gülerken sen neden yolunu þaþýrdýn?" "Yolunu þaþýrmak mý, ben..." Seramana, kahverengi deriden yapýlmýþ, çok güzel bir kalkaný eliyle yokladý. Bu parça bir o omutanýna layýktý. "Üzgünüm Teþonk, ama baþýn büyük bir belada olabilir." "Benim mi?... Ama neden?" "Þu elimdeki eþyayý tanýyor musun?" Seramana, papirüsleri koymak için yapýlmýþ silindir biçimindeki deri kýlýfý gösterdi. "Bu senin atölyenden mi çýktý?" "Evet, ama..." "Evet mi, hayýr mý?" "Evet, kabul ediyorum." "Kimin için yapýlmýþtý?" "Tapýnaðýn sýrlarýndan sorumlu bir ayinci için yapýlmýþtý." Sardunyah gülümsedi. "Sen dürüst birisin Teþonk, bundan eminim." "Saklayacak bir þeyim yok efendim!" "Ama yine de aðýr bir suç iþledin." "Nasýl?" "Bu kýlýfý devleti yýkmayý amaçlayan bir mesaj göndermek için kullandýn." Libyalý nefes alamaz oldu. Dili aðzýnýn içinde þiþti, þakaklarý zonkladý. "Bu... bu..." 136 CHRISTIAN JACQ Seramana: "Bu bir organizasyon hatasý," dedi. "Ayinci, kýlýfýnda, Rarnses'e karþý silahlý bir ayaklan a hazýrlanmalarý için Mýsýr'daki Libyalýlara yapýlan çaðrýyý bulunca çok þaþýrmýþ." "Hayýr, hayýr... Bu imkânsýz!" "Bu kýlýf senin atölyenden geliyor Teþonk ve bu mesajý sen yazdýn." "Hayýr efendim, sizi temin ederim ki ben yazmadým!" "Ýþçiliðini beðeniyorum Teþonk. Ama, seni aþan bir komploya karýþarak yanlýþ yaptýn. Senin nda bir insan için bu affedilmez bir hata. Hiçbir kazancýn olmayacak, aksine her þeyini kaybedeceksin. Nasýl bir çýlgýnlýða kapýldýn?" "Efendim ben..." "Yalan yere yemin etme, öbür dünyanýn mahkemesinde cezalandýrýlýrsýn. Kötü yolu seçtin dost atýldýðýna inanmak istiyorum. Bazen bizim de önümüzü göremediðimiz olur." "Bu bir yanlýþ anlama, ben..." "Yalan söyleyerek boþuna vakit harcama Teþonk; adamlarým seni uzun zamandan beri gözlüyorla ve senin isyancý Libyalýlarýn koruyucusu olduðunu biliyorlar." "Onlar isyancý deðil efendim! Sadece zor durumda kalmýþ olan Libyalýlar. Ben de vatandaþlar larak onlara yardým ettim... Bu doðal deðil mi?" "Rolünü önemsizmiþ gibi göstermeye çalýþma. Sen olmadan kimse böyle gizli bir þebeke oluþtu "Ben namuslu bir tüccarým, ben..." "Daha açýk olalým dostum: Elimde seni ölüme ya da en iyi olasýlýkla ömür boyu hapse götürec var. Seni tutuklamamý emretmesi için bu belgeyi Vezire vermem yeter. Diðer hainlere örne k olacak bir dava ve yaptýðýn hataya denk düþecek bir cezayla karþý karþýyasýn." "Ama... ben masumum!" "Haydi ordan Teþonk, bana yutturamazsýn! Böyle bir kanýt karþýsýnda yargýçlar hiç tereddüt urtulmak için en ufak bir þansýn yok. Tabii ben müdahale etmezsem." Libyalýnýn en güzel parçalarýný sakladýðý odada derin bir sezsiz-lik oldu. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 137 "Nasýl bir müdahale söz konusu?" Seramana deri kalkaný eliyle yokladý. "Durumu ne olursa olsun her insanýn tatmin edemediði bazý arzularý vardýr ve ben de herhan gi bir insandan farklý deðilim. Ýyi maaþ alýyorum, çok güzel bir evde oturuyorum, hoþuma gi adýnlara sahip oluyorum, ama daha zengin olmak ve yaþlýlýðýmý sýkýntýsýz geçirmek. Evet, su kanýtý unutabilirim... Ama her þeyin bir bedeli vardýr Teþonk." "Bu bedel... yüksek mi?" "Tapmaðýn sýrlarýndan sorumlu olan ayinciyi de susturmak zorunda olduðumu unutma. Kazancýný ygun bir yüzdesi beni memnun edebilir." "Þayet anlaþacak olursak beni rahat býrakacak mýsýnýz?" "Ama yine de görevimi yapmak zorundayým dostum." "Benden ne istiyorsunuz?" "Aþa'yý öldüren Libyalýlarýn adlarýný." "Onlarýn kim olduðunu bilmiyorum!" "Onlarýn kim olduðunu gerçekten bilmiyorsan yakýnda öðrenmen gerekecek. Benim özel araþtýrm eþonk, þikâyet edecek hiçbir þeyin kalmaz." "Ya sizi memnun edecek bir sonuca yaramazsam?" "Çok yazýk olur dostum... Ama bu felaketten kaçýnacaðýndan eminim. Resmî sýfatla senden, ad m için yüz kadar kalkan ve kýlýç kýný sipariþ ediyorum. Saraya geldiðin zaman beni görmek i le." Seramana, aklý baþýndan gitmiþ Teþonk'u arkasýnda býrakýp atölyeden çýktý. Ameni'nin önerdi kendini, zengin olmak için Kral'a bile ihanet etmeye hazýr biri gibi tanýtmýþtý. Þayet Teþ u yemi yutarsa, Seramana'dan korkmadan birçok þeyi anlatacak ve Sardunyahyý sonuca gid ecek olan yola sokacaktý. 24 Büyük Rarnses'in otuz üçüncü hükümdarlýk yýlýnda Teb'de kýþ, zaman zaman buz gibi esen rüzg e ýlýk geçiyordu. Bulutsuz masmavi bir gök, sakin akan Nil, sularýn uygun bir biçimde kabar asýndan sonra yeþillenmiþ tarlalar, bir köyden ötekine yolculuk eden saman yüklü eþekler, ç inde çobanlarla ve köpeklerle otlaklara giden memeleri süt dolu inekler, beyaz badanalý evlerinin eþiðinde bebekleriyle oynayan küçük kýzlar, bez parçasýndan yapýlmýþ toplarýn peþ n çocuklarý... Mýsýr, sanki hiçbir þeyin deðiþmeyeceði ebedi bir âhenge uygun olarak yaþýyo Ramses, günlük hayatýn bir parçasý olan bu dingin anýn tadýný çýkarýyordu. Atalarý, milyonl arýný inþa etmek ve orada yaþam konutlarým kazmak için Nil'in batý kýyýsýný seçmekte ne kad urada her sabah kral ve kraliçelerin ýþýktan var olan gövdeleri, doðan güneþle birlikte yen canlanýyordu! Burada bu dünya ile öteki dünya arasýnda hiçbir sýnýr yoktu ve sonsuz bir giz sanoðlunu baðrýna basýyordu. Ramses, Gurna'da, Seti'nin Ka'sýnýn tapýnaðýnda sabah ayinini yaptý. Tapýnaðýn duvarlarýnda glifler babasýnýn ruhunu ifade ediyordu. Ramses burada bir süre düþünceye daldý. Sessizliði ortasýnda, artýk bir yýldýz olan babasýnýn sesini duydu. Tapýnaktan çýktýktan sonra, tatlý nan büyük avluda ilerlemeye baþladý. Þarkýcý ve müzisyen kýzlar, sütunlu salondan sýrayla ç mon babasýný görür görmez sýradan çýktý, ona doðru ilerledi ve kollarýný göðsünün üzerinde Meritamon her geçen gün Nefertari'ye daha çok benziyordu. Bir ilkbahar sabahý kadar aydýnlý olan güzelliðinin, tapmaðýn bilgeliðiyle besleniyor olduðu anlaþýlýyordu. Ramses kýzýný ko kenarlarýnda akasyalarla ýlgýn aðaçlarýnýn bulunduðu sfenksli yolda, birlikte yürümeye baþ "Dýþ dünyada olup bitenden haberin oluyor mu?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 139 "Hayýr baba. Sen Maât'm egemenliðini saðlýyor, düzensizlik ve karanlýkla savaþýyorsun. Asýl deðil mi? Din dýþý dünyanýn gürültüleri tapýnaðýn duvarlarýndan geçmez ve böyle olmasý daha "Annen de bu yaþamý arzu etmiþti, ama kader onu baþka bir yaþamý kabul etmeye zorladý." "Bu kaderin efendisi sen deðil miydin?" "Firavunun düþünceleri tapýnaktaki sýrlarýn arasýnda yer alsa bile, davranýþlarý bu dünyaný uymak zorundadýr. Bugün, benim barýþý korumam gerekiyor Merenptah. Bunun için de Hatti Imp ratoru'nun kýzýyla evleneceðim." " Bu kadýn Büyük Kraliçe olacak mý?" "Evet, ama bu düðünden önce ikinci yeniden doðma töreninin yapýlmasý gerekiyor, iþte bu ned nin onayýný da bekleyen bir karar almak zorunda kaldým." "Baba, ülke yönetimiyle ilgili hiçbir rol almak istemediðimi biliyorsun." "Yeniden doðma ayini ancak, Mýsýr Büyük Kraliçesi'nin aktif olarak katýlmasýyla gerçekleþeb den, bu sembolik rolü üstlenmeni rica edersem çok þey mi istemiþ olurum?" "Bunun anlamý... Teb'i terk etmek, Pi-Ramses'e gitmek olacak... Ya sonra?" "Mýsýr Kraliçesi unvanýna sahip olsan da, seçtiðin yaþamý sürdürmek için buraya döneceksin. "Peki bana giderek daha fazla yönetim görevi yükleyecek mi- ¦5» sýn? "Khâ'nýn söylediðine göre, hayatým sona erinceye kadar üç ya da dört yýlda bir yeniden doðm apýlmasý gerekiyormuþ. Sana sadece bu törene katýlman için çaðrý yapacaðým. Kabul edip etme stsin Meritarnon." "Neden beni seçtin?" "Çünkü tapýnakta geçirdiðin yýllar sana, bu rolü üstlenecek ruhsal ve büyüse!yeteneði kazan Meritarnon, Gurna tapýnaðýna doðru gitmek üzere döndü. "Benden çok þey istiyorsun baba, ama sen Firavun'sun." 140 CHRISTIAN JACQ Setau homurdamyordu. Yýlanlar cenneti sevgili Nubye'sinden uzakta, kendini sürgünde gi bi hissediyordu. Böyle olmakla birlikte hiç boþ durmuyordu. Kýrlarda her gece güzel yýlanla avlayan Lo-tus'un yardýmýyla, hammaddesi yýlan zehiri olan ilaçlarýn yapýldýðý loboratuvar bir canlýlýk kazandýrmýþtý. Bu arada Ameni'nin öðütlerini tutmuþ ve Pi-Ramses'te kaldýðý bu görevi için gerekli becerileri geliþtirmede kullanmýþtý. Setau, yaþý ilerledikçe, Nubye ey n ihtiyacý olan malzeme ve kredileri vermeleri için yüksek mevkideki memurlarý ikna etme k konusunda sadece coþkunun yeterli olmadýðýný anlamýþtý. Artýk isteklerini daha düzgün bir ayý öðreniyor ve olumlu sonuçlar alýyordu. Setau, Nubye için üç yük gemisinin yapýmýný onaylayan ticaret filosu sorumlusunun bürosunda n, yüzünde her zamankinin aksine oldukça sýkýntýlý bir ifade olan Khâ ile karþýlaþtý. "Bir sorun mu var?" "Bu törenin düzenlenmesi her an dikkatli olmayý gerektiriyor... Az önce çok kötü bir sürpri arþýlaþtým. Bana büyük miktarda gerekli olan sandaletleri, keten bezlerini ve kaymaktaþý ku vereceðini sandýðým Delta'nýn kutsal depolarýnýn denetçisi, hemen hemen hiçbir þey yollarna "Açýklama yaptý mý?" "Þu anda seyahatte. Bana karýsý cevap verdi." "Çok laubali bir davranýþ! Ben daha görevine yeni baþlayan bir yönetici sayýlýrým ama bu tu oþuma gitmedi. Ameni'ye gidelim." Ameni bir yandan, kýrmýzý þarap soslu kýzarmýþ kaz budunu yerken, diðer yandan, Delta'nýn k epolarýnýn denetçisinin Memfis'in kuzeyindeki yönetim bürosundan yolladýðý raporu inceliyor Ramses'in özel sekreterinin vardýðý sonuç kesindi. "Yolunda gitmeyen bir þey var. Khâ bu memura müracaat etmekte haklýydý. Bu görevlinin, yemd n doðma töreni için gerekli olan þeyleri saðlama konusunda hiçbir sýkýntýsý olmamalýydý. Se . Hem de hiç sevmedim!" Khâ: RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 141 "Yönetim bürosunun dosyalarýnda herhangi bir hata olamaz im?" diye sordu. "Olabilir, ama benim dosyalarýmda olmaz." Baþrahip: "Törenlerin bir bölümünün yapýlamamasý tehlikesiyle karþý karþýyayýz," dedi. "Tanrýlarý ve ize güzel keten kumaþlar ve en iyi sandaletler gerekli." Ameni: "Hemen ayrýntýlý bir soruþturma baþlatacaðým," dedi. Setau karþý çýktý: "Tam da bir kâtibe yaraþan bir öneri! Bu soruþturma hem uzun hem de karmaþýk olur. Oysa Khâ acelesi var. Bu iþi daha kurnazca halletmemiz gerek. Beni özel denetçi olarak tayin e t, gerçeði hemen ortaya çýkarayým." Ameni'nin suratý asýldý. "Yasaya uygun davranmak zorundayýz... Ya tehlikeli bir durum varsa?" "Benim güvenilir ve becerikli yardýmcýlarým var. Boþ sözlerle vaktimizi ziyan etmeyelim. Ba a yazýlý görev emrini ver." Bayan Þerit, Memfis'in kuzeyindeki depolardaki iþlerini, savaþ deneyimi olan bir gener alin otoritesiyle yürütüyordu. Kýsa boylu, esmer ve güzel bir kadýn olan bayan Þerit, farkl larla yüklü eþek sürülerinin nerelere gideceðini bildiriyor, sorumlulara görevleri daðýtýyo eri gözden geçiriyor ve ender de olsa emirlerine karþý çýkanlara sopasýný gösteriyordu. Setau gibi birinin seveceði türden, kiþilikli bir kadýndý. Darmadaðýnýk saçlarý, birkaç günlük sakalý ve eskisinden daha kötü olan antilop derisinden le Setau hemen gözüne çarptý. "Orada ne yapýyorsun aylak adam?" "Sizinle konuþmak istiyordum." "Burada çene yapýlmaz, iþ görülür." "Ben de sizin iþiniz hakkýnda görüþmek istiyordum." Bayan Þerit kötü kötü sýrýttý. "Ne o, emir verme tarzým mý hoþuna gitmedi yoksa?" 142 CHRISTIANJACQ "Beni þu anda tek ilgilendiren þey sizin bu konudaki yeterlilik derecenizdir hanýmefen di." Kýsa boylu esmer kadýn þaþýrdý. Hiçbir serseri böyle konuþamazdý. "Kimsin sen?" "Merkezi idare tarafýndan tayin edilen özel denetçiyim." "Affedersiniz... Ama bu þekilde giyinmeniz..." "Üstlerim de giyim tarzýmdan hoþlanmazlar, ama elde ettiðim mükemmel sonuçlar nedeniyle for alite gereði hoþ görürler." "Formalite gereði görev emrinizi görmek isteyeceðim!" "Ýþte, buyrun." Papirüsün üzerinde bütün gerekli mühürler vardý. Bunlara, Ameni ve Setau'nun planýný onayla in mührü de dahildi." Bayan Þerit, papirüsü tekrar tekrar okudu. Her þey açýktý: baþ denetçiye bütün depolan iste etleme yetkisi verilmiþti. "Bu belgeyi kocanýza göstermem gerekiyordu." "O seyahatte." "Görevinin baþýnda bulunmasý gerekmiyor muydu?" "Annesi çok yaþlý ve ona ihtiyacý var." "Demek onun için kocanýzýn yerini aklýnýz." "Bu iþi bilirim ve çok iyi yaparým." "Büyük bir sorunumuz var bayan Þerit. Kral'ýn yeniden doðma töreni için sarayýn istediði ma ri teslim edecek durumda olmadýðýnýz görünüyor." "Bakm... Böyle bir istek beklenmiyordu... Ve gerçekten ele þu an için böyle bir teslimat y apmamýz imkânsýz." "Bana açýklama yapmanýz gerekiyor." "Her þeyden haberim yok, ama önemli miktarda malzemenin baþka bir kente gönderildiðini bil iyorum." "Hangi kente?" "Bilmiyorum." "Kimin emriyle gitti mallar?" "Onu da bilmiyorum. Kocam döner dönmez size cevap verecektir ve her þey yoluna girecek tir. Bundan eminim." "Yarýn sabahtan itibaren envanterinizi ve depolardaki mallarý denetleyeceðim." "Yarýn için temizlik öngörmüþtüm ve..." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 143 "Benim acelem var bayan Þerit. Üstlerim benden en kýsa zamanda rapor istiyorlar. Defte rlerinizi incelemem için bana teslim edeceksiniz." "O kadar çok var ki!" "Ben çaresine bakarým. Yarm görüþmek üzere bayan Þerit." 25 Bayan Þerifin kaybedecek zamaný yoktu. Kocasý, bir kez daha budala gibi davranmýþ ve merke zi yönetimin sorusuna çok çabuk yanýt vermiþti. Kocasý, yazdýðý mektubun bir kopyasýný ona n bayan Þerit çok þiddetli bir öfkeye kapýlmýþtý. Mektubu geri almak için çok geçti... Þeri kocasýný hemen Teb'in güneyindeki bir köye göndermiþti. Olayýn kapanacaðýný ve sarayýn öte aþvuracaðýný umut etmiþi. Maalesef yetkililerin tepkisi tamamen farklý olmuþtu. Acayip kýlýðýna raðmen bu denetçi kar çetin görünüyordu. Þerit, bir ara onu parayla kandýrmayý düþündü, ama bu çözüm çok tehlike tek çare, böyle durumlar için öngörülen acil planýn uygulanmasýydý. Depolarýn kapatýldýðý saatte, bayan Þerit dört depo iþçisini yanýnda alýkoydu. Uygulayacaðý larýn üzerinden elde ettikleri kazançtan önemli bir fedakârlýk yapmalarýný gerektiriyordu. lki büyük bir kayýptý, ama adaletten kurtulmanýn baþka çaresi yoktu. Þerit, iþçilere: "Gece yarýsý merkez deponun solundaki binaya gireceksiniz," dedi. Ýþçilerden biri: "Orasý daima kapalýdýr," dedi. "Ben size kapýyý açacaðým. Binanýn içinde ne varsa hepsini merkez depoya taþýyacaksýnýz. Ol uk ve hiç ses çýkarmadan." "Bu iþ günlük çalýþma saatlerimizin dýþýnda patron." "Bu nedenle ben de size bir haftalýk çalýþma karþýlýðý alacaðýnýz ücreti vereceðim. Þayet y sam, bu paraya bir de prim ekleyeceðim." Dört adamýn yüzünde, memnun olduklarýný gösteren bir gülümseme belirdi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 145 "Sonra, bu gece mesaisini unutacaksýnýz. Tamamen anlaþtýk mý?" Bayan Þerit'in ses tonundaki sertlik, pek gizlenemeyen bir tehdit taþýyordu. "Anladýk patron." Depolar mahallesi ýssýzdý. Polis devriyeleri, yanlarýnda köpekleriyle birlikte, çevreyi düz ralýklarla dolaþýyordu. Dört adam, aðýr malzemenin nakledilmesinde kullanýlan ahþap kýzaklarýn konduðu geniþ binaný lanmýþlardý. Biralarýný içip taze ekmeklerini yedikten sonra sýrayla uyumuþlardý. Gecenin ortasýnda bayan Þerit'in buyurgan sesi duyuldu. "Gelin." Þerit, merkez deponun yanýndaki kapalý binanýn kapýsýndaki aðaç sürgüleri çekmiþ, kuru çamu inaya giriþi engelleyen mühürleri kopartmýþtý. Resmî olarak kocasý bu binada, tapmaklarýn a ne gönderilmek için bekleyen bakýr plakalarý saklýyor gözüküyordu. Ýþçiler, hiç soru sormad rinci kalite þarap testisini, dört yüz elli parça keten kumaþý, altý yüz çift sandaleti, ar larýný, bin üç yüz adet bakýr külçesini, üç yüz yün balyasýný ve kaymaktaþýndan yapýlmýþ yü Ýþçilerden biri sonuncu kupalarý koyarken, onlarý izlemek için deponun dip tarafýna saklanm Setau ortaya çýktý. "iyi numaraydý bayan Þerit," dedi. "Benim soruþturmamý etkisiz kýlmak için, çaldýðýnýz mall erine koydunuz. Ýyi numaraydý, ama artýk çok geç." Kýsa boylu esmer kadýn soðukkanlýlýðýný kaybetmiþti. "Susmanýz kaþýlýðmda ne istersiniz?" "Suç ortaklarýnýzýn adlarýný: Çalýnmýþ eþyalarý kime satýyorsunuz?" "Bu önemli deðil." "Konuþun bayan Þerit." "Anlaþmamýzý red mi ediyorsunuz?" "Benim mizacýmda böyle bir þey yoktur." "Sizin için çok yazýk... Buraya yalnýz gelmemeliydiniz!" "Ýçiniz rahat etsin, bir müttefikim var." 146 CHRISTIAN JACQ Deponun eþiðinde Lotus göründü. Güzel Nubyelinin üzerinde sadece, papirüsten yapýlmýþ kýsa rdý. Elinde, deriden yapýlmýþ kapaðý kapalý hasýr bir sepet tutuyordu. Bayan Þerit'in içinden gülmek geldi. Alay edercesine: "Ama ne müttefik ha!" dedi. Setau sakin bir ifadeyle: "Kiralýk katilleriniz dýþarý çýksýn," dedi. Bayan Þerit iþçilere: "Yakalayýn þu ikisini," diye emretti. Lotus sepetini yere koydu ve kapaðýný açtý. Sepetten dört adet kýzgýn yýlan çýktý. Boyunlar e yeþil renkli çizgilerin oluþturduðu üç boðumdan da anlaþýldýðý gibi bunlar þiþen engerekt avayý týslayarak korkunç sesler çýkarýrlardý. Kumaþ toplarýnýn üzerinden atlayan dört iþçi olanca hýzlarýyla kaçtý. Engerek yýlanlarý, keyfi iyice kaçan bayan Þerit'in çevresini sardý. Setau: "Konuþsak daha iyi olacak," dedi. "Bu yýlanlarýn zehiri çok etkilidir. Belki ölmezsiniz, a ma bedeninizde yapacaðý yýkýmýn tedavisi yoktur." Kýsa boylu esmer kadýn: "Her þeyi söyleyeceðim," dedi. "Tapýnaklara gönderilmesi gereken mallara el koymak kimin fikriydi?" "Kocamýn." "Bundan emin misiniz?" "Kocamýn... ve benim." "Bu iþ ne zamandan beri devam ediyor?" "Ýki yýldan fazla bir süreden beri. Bu yeniden doðma töreni olmasaydý, kimse bizden bir þey rmayacak ve her þey eskisi gibi devam edecekti." "Bazý kâtipleri parayla satýn almanýz gerekmiþtir herhalde." "Ona bile gerek yok. Kocam envanterlerde hile yapýyor ve el koyduðumuz malý duruma göre az ya da çok miktarda bir alýcýya satýyoruz. Þu anda da büyük bir parti malý hazýrlýyordum. "Alýcý kim?" "Bir gemi kaptaný." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 147 "Adý nedir?" "Bilmiyorum." "Tarif edin." "Uzun boylu, sakallý, gözleri kahverengi, sol kolunda bir yara izi var. "Size ödemeyi o mu yapýyor?" "Evet, deðerli taþlar ve biraz altýnla ödeme yapýyordu." "Bundan sonraki iþlem tarihi ne?" "Yarýndan sonra." Setau sevinmiþti: "Peki," dedi, "onunla tanýþma þerefine ereceðiz." Mavna, kazasýz geçen bir yolculuktan sonra, akþamüzeri iskeleye yanaþtý. Tekne, piþmiþ topr yapýlmýþ iri küpleri taþýyordu. Sýrrýný bir tek Orta Mýsýr çömlekçilerinin bildiði bir ima bu küpler, içlerindeki suyu bir yýl boyunca taze tutabiliyordu. Ama bu mavnadaki küpler boþtu, çünkü bayan Þerit'ten satýn alýnan çalýnmýþ malzemeleri saklamak için kullanýlýyordu Geminin kaptaný bütün hayatý boyunca ticaret gemilerinde çalýþmýþ biriydi ve meslektaþlarý baðlý, ciddi biri olarak tanýnýyordu. Meslek yaþamý boyunca önemli hiçbir kaza geçirme-mist yfalarý tarafýndan saygý gören, otoriter bir kaptandý. Teslimatlarý hemen hemen hiç gecikti zdi... Ama metresleri ona çok pahalýya mal oluyor ve masraflarý maaþýný kat kat aþýyordu. B ez kararsýzlýk gösterdikten sonra ona teklif edilen anlaþmayý kabul etmiþti: Çalýnmýþ malla eklif edilen primler, yaþantýsýný istediði gibi sürdürmesine olanak saðlayacaktý. Bayan Þerit de onun kadar titiz biriydi. Kaptan, her zaman olduðu gibi, yükün hazýr olacaðý e kýsa sürede mavnaya taþýnacaðým biliyordu. Bu çok sýradan bir iþ olduðu için kimsenin dik rdu. Üstelik taþman aðaç sandýklarýn ve sepetlerin üzerindeki yazýlar, içlerinde tahýl bulu riyordu. Her alýmdan önce kaptan çetin bir savaþa giriþmek zorundaydý. Bir yandan, bayan Þerit gider doymak bilmez oluyor; öte yandan mallan satýn alan kiþi giderek daha az ödemek istiyordu . Pazarlýklar uzama tehlikesi gösteriyor, ama muhataplar sonuçta bir anlaþma zemini bulu yorlardý. 148 CHRISTIANJACQ Kaptan, Þerit'in bürosuna doðru yürüdü. Daha önceden kararlaþtýrýldýðý gibi, bayan Þerit te liyle küçük iþaretini verdi. Demek her þey yolunda gidiyordu. Kaptan küçük bahçeyi geçti ve mavi boyalý, iki sütunlu kabul salonuna girdi. Duvarlar boyun oturacak sýralar vardý. Bayan Þerit merdivenlerden hafif adýmlarla inerken arkasýnda gösteriþli bir Nubyeli kadýn b lirdi. "Ama... kim bu kadýn?" Setau'nun boðuk sesi: "Arkaya dönmeyin kaptan," dedi. "Hemen arkanýzda bir kobra yýlaný var." Bayan Þerit: "Doðru," dedi. Denizci: "Siz kimsiniz?" diye sordu. "Firavun'un gönderdiði birisi. Benim görevim sizin suiistimallerinize son vermek. Tabi bir de patronunun adým öðrenmek istiyorum." Kaptan bir kâbus yaþýyormuþ gibi hissetti. Sanki dünya üstüne yýkýlýyordu. Setau: "Patronunun adý?" diye tekrarladý. Kaptan mahkûmiyetin aðýr olacaðým biliyordu. Ama tek baþýna ceza çekmemeye kararlýydý. "Onu sadece bir kez gördüm." "Adýný söyledi mi?" "Evet... adý Ameni." Þaþkýnlýða uðrayan Setau birkaç adým attý, kaptanýn önünde hareketsiz durdu. "Tarif et bakayým þunu bana!" Sonunda kaptan, kendisini tutuklayacak olan adamý görmüþtü. Arkasýnda kobra yýlaný zannetti olmalýydý! Setau'nun onu korkutmak için bu yýlan hikâyesini uydurduðunu düþünen kaptan geri açmaya çalýþtý. Yýlan gerildi ve adamý boynundan ýsýrdý. Kaptan, acýnýn ve heyecanýn etkisiyle þuurunu kayb yere yýkýldý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 149 Kargaþadan faydalanarak kaçabileceðini düþünen bayan Þerit küçük bahçeye doðru koþtu. Ansýzýn durumun farkýna varan Lotus: "Hayýr!" diye haykýrdý. Diþi olan ikinci kobra, kadýn tam kapýnýn eþiðinden geçerken onu belinden ýsýrdý. Nefesi ke lbi bir cendere içindeymiþ gibi sýkýþan bayan Þerit týrnaklarýyla topraðý týrmalayarak sürü tsiz kaldý. Bu sýrada diþi yýlan yavaþ yavaþ eþinin yanýna dönüyordu. Lotus acýyarak: "Onlarý kurtarmak için hiçbir þansýmýz yok," dedi. Setau: "Onlar ülkenin inallarýný çaldýlar. Öteki dünyanýn yargýçlarý hoþgörülü olmayacak." Setau alt üst olmuþtu. Yere oturdu. "Ameni... Ameni, yoldan çýkmýþ!" £oâ\J Ýmparator Hattuþil'in son mektubu bir diplomasi þaheseriydi. Ramses mektubu büyük bir dikk atle, belki on kez okuduðu halde bir türlü kesin bir kanýya varamamýþtý. Ýmparator barýþ mý savaþ mý? Kýzýný hâlâ Ramses'le evlendirmeyi düþünüyor muydu, yoksa hakarete uðramýþ saydý tý? "Sen ne düþünüyorsun Ameni?" Kraî'ýn özel sekreteri ve sandalet taþýyýcýsý, gün boyu yediði onca yemeðe raðmen daha da z ktor Neferet onu tepeden týrnaða muayene ettikten sonra, ciddi hiçbir hastalýðýnýn olmadýðý gunluktan kaçýnmasý gerektiðini söylemiþti. Ameni: "Aþa'nýn yokluðu çok belli oluyor," dedi. "Þimdi o hayatta olsaydý bu mektubun ne arýlama g iðini çözerdi." "Senin fikrin ne?" "Genelde karamsar bir mizaca sahip olsam da Hattuþil'in sana bir açýk kapý býraktýðý duygus apýldým. Yeniden doðma törenleri yarýn baþlýyor, büyü sana aradýðýn yanýtý verecek." "Tanrýlarla tanrýçalarý karþýlamaya gideceðim için mutluyum." Ameni: "Khâ müthiþ bir iþ baþardý," dedi. "Hiçbir þey eksik olmayacak. Setau'ya gelince, o da orga bir soygunu ortaya çýkardý. Bulunan eþyalar þimdiden Pi-Ramses'e geldi." "Suçlular kimmiþ?" "Bir kaza sonucu ölmüþler. Durumlarý Vezirin mahkemesine bildirilecek. Mahkeme muhtemele n adlarýnýn bütün kayýtlardan silinmesini kararlaþtýracak." "Ben güneþ doðuncaya kadar odama çekiliyorum." "Ka seni aydýnlatsýn Majeste ve sen de Mýsýr'ý aydýnlatasm." Sona ermekte olan yaz gecesi sýcak ve aydýnlýktý. Ramses de vatandaþlarýn çoðu gibi, açýk h maya karar vermiþti. Sara- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 151 yýn terasýnda basit bir hasýrýn üzerine uzanmýþ, firavunlarýn ýþýk haline dönüþmüþ ruhlarýn renin ekseni kutup yýldýzýndan geçiyordu. Onun çevresinde de, zamanýn ve mekânýn ötesinde, meclisi yer alýyordu. Piramitler döneminden beri, bilgelerin düþünceleri göðe kazýlmýþtý. Artýk elli beþ yaþýnda olan Ramses, zamanýn akýþým durdurdu ve otuz üç yýl süren hükümdarlý dý. O zamana kadar hep önden gitmiþ, engelleri aþmýþ, imkânsýzýn sýnýrlarýný zorlamýþtý. He zalmasa da, dünyayý artýk, boynuzlarý önde hýþýmla saldýran bir koçun gözlerinden görmüyord mek, bir insanýn kendi yasasýný baþkalarýna dayatmasý anlamýna gelmiyordu. Firavun'un amacý hizmetkârý olduðu Maât'ýn soluðunun tüm ülkenin ciðerlerine dolmasýný saðlamaktý. Genç yaþ zihniyetleri deðiþtireceðini, bütün toplumu kendi izinden sürükleyeceðini ve insanlarý son k bayaðýlýktan kurtaracaðýný ummuþtu. Ancak tecrübe kazandýkça, bu hayali de yok oldu. insa nýn ve kötülüðün cazibesinden hiçbir zaman kurtulamayacaktý. Hiçbir doktrin, hiçbir din, hi ka insanýn tabiatýný deðiþtiremezdi. Sadece adaletin uygulanmasý ve Maât yasasýnýn sürekli llanýlmasý kargaþalýðý önleyebilirdi. Ramses, babasý Seti'nin ona öðrettiði her þeye saygý göstermeye çalýþmýþtý, Ýki Ülke'nin mu an büyük bir firavun olma arzusu artýk önemli deðildi. Bütün mutluluklarý tattýktan ve gücü oktasýna ulaþtýktan sonra tek bir tutkusu kalmýþtý: Hizmet etmek. Setau sarhoþtu, ama dinlendirilmiþ vaha þarabýný içmeye devam ediyor, odasýný arþýnlayýp du "Uyuma Lotus! Dinlenmenin sýrasý deðil... Düþünmek ve karar vermek gerek." "Saatlerdir ayný cümleyi tekrarlayýp duruyorsun!" "Beni dinlesen iyi edersin, ben boþa konuþmuyorum... Sen de ben de biliyoruz. Arneni 'nin yoldan çýkmýþ bir hain olduðunu biliyoruz. Bu küçük kâtipten iðreniyorum, onu lanetliy n cehennem zebanilerinin kazanlarýnda kaynatýldýðým görmek ister- 152 CHRISTIAN JACQ dim... Ama o Ramses'le benim arkadaþýmýz. Ve sessizliðimizi koruduðumuz sürece, hýrsýzlýk s eza görmeyecek." "Peki bu hýrsýzlýðýn Ramses'e karþý düzenlenen bir komployla baðlantýsý olmasýn?" "Düþünmek ve ona göre karar vermek gerekir... Gidip Kral'ý görsem... Hayýr, olmaz. O þimdi en doðma törenine hazýrlanýyor. Gidip Veziri görsem... Ameni'yi hemen tutuklatýr! Sen de ba a yardýmcý olabilecek hiçbir þey söylemiyorsun!" "Biraz uyu. Sonra daha iyi düþünürsün." "Düþünmek yeterli olmaz, karar vermek gerekir! Bunun için de uyumamak gerekir. Ameni... Sen ne yaptýn Ameni!" Lotus: "Ýþte en uygun soru bu," dedi. Ellerinin titremesine raðmen bir heykel gibi kaskatý duran Se-tau, Nubyeli karýsýna baktý. "Ne demek istiyorsun?" "Kendine eziyet etmeden önce, Ameni'nin gerçekten ne yaptýðýný sor kendi kendine." "Mavnanýn kaptaný itiraf ettiðine göre bu sorunun yanýtý açýk. Ortada bir kaçakçýlýk olayý a Ameni. Dostum Ameni." Seramana tek baþýna uyuyordu. Yeniden doðma töreninin yapýlacaðý tapýnaðýn çevresindeki güv ni bizzat kontrol ederek çok yorulmuþ, akþam olunca da, bir gül kadar yumuþak tenli genç Su iyeli metresinin þahane vücudundan yararlanmayý bile düþünmeden kendini yataða atmýþtý. Baðnþlarla uyandý. Uykunun derinliklerinden zorlukla çýkan dev yapýlý Sardunyalý hýrýltýlý bir ses çýkararak g oridora fýrladý. Ýdare memuru, sarhoþ olduðu açýkça belli olan Setau'ya zorlukla hâkim oluy Setau: "Hemen soruþturma baþlatmak gerek!" diye baðýrdý. Seramana idare memurunu bir kenara çekti, Setau'yu tuniðinin yakasýndan tutup odasýna sürük edi ve bir testinin içindeki soðuk suyu baþýndan aþaðý boca etti. Setau: RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 153 "Bu da nesi?" diye baðýrdý. "Su. Herhalde çoktan beri içmeyi unutmuþ olmalýsýn." Setau kendini, yataðýn üzerine býraktý. "Sana ihtiyacým var." "Senin lanet yýlanlarýn bu sefer kimi ýsýrdý bakalým?" "Soruþturma açmak gerekiyor." "Ne hakkýnda?" Setau bir kez daha tereddüt etti, sonra açýldý. "Ameni'nin serveti hakkýnda." "Arýlamadým." "Ameni'nin gizli bir serveti var." "Sen ne içtin Setau? Bu her neyse yýlan zehirinden daha kötü olmalý!" "Ameni yasal olmayan bir servete sahip... Durum belki de daha kötüdür! Ramses tehdit a ltýnda olabilir..." "Ne demek istiyorsun?" Setau hiçbir ayrýntýyý atlamadan, Lotusla birlikte bayan Þerit'in kaçakçýlýðýna nasýl son v nlattý. "Peki adi bir eþkýyadan baþka bir þey olmayan bu kaptanýn itiraflarýnýn ne deðeri olabilir klýna gelen ilk adý ortaya atmýþtýr!" Setau: "Adam ciddi görünüyordu," dedi. Seramana âdeta yýkýlmýþtý. "Ameni... Kralýna ve ülkesine ihanet edeceðinden kuþkulanacaðým en son insan o olurdu." "Yani söz konusu olan ben olsaydým kuþkulanacak miydin?" "Alýnganlýk edip canýmý sýkma! Söz konusu olan Ameni." "Soruþturma açmak gerekir Seramana." "Tutturmuþsun soruþturma açalým diye! Söylemesi kolay. Yeniden doðma töreni sýrasýnda Ramse nliðiyle ilgilenmek zorundayým. Hem sonra Ameni her þeyi kilit altýnda bulundurur! Þayet b azý kötülükler yapmýþsa, onu kuþkulandýrmamalýyýz. Aksi takdirde bütün kanýtlarý ortadan ka iþigüzel suçlayabileceðimizi mi düþünüyorsun?" Setau baþýný ellerinin arasýna aldý. "Lotusla ben olayýn tanýðýyýz. Kaptan, Ameni'yi suçladý." Sardunyalýnm midesi bulandý. Dünyanýn en sadýk insaný olarak 154 CHRISTIAN JACQ bildiði Ameni, kanunsuz bir servet edinme tutkusuna kapýlmýþtý. Hiç kuþkusuz, yeryüzünde ku a deðecek hiçbir insan yoktu, îþin en kötüsü, Ameni'nin komplocularla muhtemel suç ortaklýð di. Gizli servetini, Ramses'in düþmanlarýný silahlandýrmak için mi kullanýyordu? Setau: "Belki sarhoþum," dedi, "ama her þeyi söyledim iþte. Þimdi bu olayý üçümüz de biliyoruz." "Baþka bir sýrrý bilmeyi tercih ederdim." "Ne yapmayý düþünüyorsun?" "Ameni'nin sarayda bir odasý var, ama o hemen her zaman bürosunda uyur. Ameni'yi büros undan dýþarý çýkartýp gizli bir arama yapmamýz gerekecek... Þayet orada altýn ve deðerli ta a hemen buluruz. Bürosunda kabul ettiði kiþilerin kimliklerini saptarýz ve dýþarý çýktýðý z onu takip ettiririz. Þebekesinin öteki üyeleriyle mutlaka iliþki kuracaktýr. Umarým adamlar bir hata yapmazlar... Þayet Vezirin polislerinin bu soruþturmadan haberi olursa baþýmýz de rde girer." "Ramses'i düþünmek gerekir Seramana." "Kimi düþündüðümü sanýyorsun?" 97 O sabah bütün Mýsýr Ramses için dua etti. Uzun bir hükümdarlýk dönemi geçirmiþ olan Kral, t nrýçalar topluluðundan yayýlan harikulade enerjiyi yeniden özümseyecek gücü bulacak mýydý? fizik yapýsý Ka enerjisiyle dolma görevini yapamayacak kadar zayýfsa, Ramses de týpký nari bir kap gibi yok olup gidecekti. Bu durumda Kral'ýn hükümdarlýk ateþi gökteki kutsal ateþe umyasý da topraða geri dönecekti. Ama þayet Kral ikinci kez doðacak olursa, ülkenin damarla da yeni bir kan dolanmaya baþlayacaktý. Kuzey ve Güney eyaletlerinden gelen tanrý heykelleri, Pi-Ram-ses'teki yeniden doðma ta pmaðýnda Khâ tarafýndan teslim alýndý. Firavun, tören süresince onlarýn ev sahibi olacak, m adan uzaktaki kutsal bir alanda, doðaüstünün baðrýnda kalacaktý. Rarnses þafak vakti giyinirken Ameni'yi düþündü. Özel sekreteri için, Ramses'ten ayrý kalac er, ona, sonu gelmez bir çile gibi geliyor olmalýydý! Bu törenler boyunca Kral'a danýþamaya ak, ve acil olduðunu düþündüðü bir sürü dosyayý 'beklemede' sýnýfýna alýp bir kenarda tutac hiçbir zaman iyi yönetilmemiþti ve hiçbir memur görevini yeterince ciddiye almýyordu. Ramses baþýnda çifte tacý, üzerinde kýrmalý beyaz tüniðiyle, yaldýzlý peþtamalý ve ayaðýnda e sarayýn kapýsýnýn eþiðinde göründü. iki 'Kral Oðlu' hükümdarýn önünde eðildi. Baþlarýnda yanlan uzun bir peruk, üzerlerinde kýr an bol bir gömlek ve uzun bir etek bulunan 'Kral Oðullarý', tepesi, gizli tanrý Amon'un simgelerinden biri olan koç biçiminde yontulmuþ birer âsâyý ellerinde tutuyorlardý. Bu iki sancaktar Firavun'un önünde aðýr aðýr yürüyerek yeniden doðma tapýnaðýnýn granitten ar gittiler. On iki metre yükseklikteki bu kapýnýn önünde, dikilitaþlar ve Ebu Simbel'dekil r gibi Ka'yý simgeleyen dev heykeller vardý. Ramses, baþkentin inþaatýnýn baþlangýcýnda, sa z yýldan fazla hü- 156 CHRISTIAN )ACQ kümdarlýk yapacak nitelikte olduðuna inanmýþçasýna bu tapýnaðýn yerini tasarlamýþtý. Çakal maskeleri takmýþ olan iki rahip, hükümdarý karþýladý. Biri Güney yollarýnýn, öteki Ku mses'i on metre yüksekliðindeki sütunlu salonun içinden geçirdiler ve kumaþlar salonuna göt . Kral orada çýrýlçýplak soyundu, dizlerinin üzerine kadar inen ve kefene benzeyen keten bi tunik giydi. Sol elinde çoban deðneði biçimindeki âsâsý vardý. Sað elinde ise saplý bir ka âsâ tutuyordu. Bu âsânýn sapýndan sarkan üç kayýþ parçasý Firavun'un yer altý, yer üstü ve oðumunu simgeliyordu. Ramses, birçok fiziksel denemeden baþarýyla geçmiþ, vahþi boða ile çarpýþýp, Kadeþ savaþýnd Hititli saldýrgana kafa tutmuþtu. Ancak yeniden doðma töreni, onu görünmez enerjilerin söz nusu olduðu yeni bir savaþa çaðýrýyordu. Kendi kendine ölecek ve doðmadan önceki yerine dön Ramses, tanrýlarla tanrýçalarýn sevgisiyle yeniden doðabilecek ve kendisinin yerini yine kendisi alacaktý. Bu büyülü iþlem sonucunda, Ramses kendi simgesel kiþiliði ile halk arasýn halký ile yaratýcý güçler arasýnda güçlü baðlar kuracaktý. Çakal maskeli iki rahip, hükümdarý, Firavun Coser'inkini andýran üstü açýk büyük avluya kad eser Khâ'nýndý. Eski mimariye hayranlýk duyduðu için Ramses'in yeniden doðma tapýnaðýnýn d Coser'in Sakkare'deki avlusunun bir kopyasýný inþa ettirmiþti. Kýzý, Ramses'i karþýlamaya geldi. Nefertari'nin kýzý Meritamon, Ramses'in yeniden doðmasýný saðlamak için dirilen Nefertari'n kendisiydi. Üzerinde uzun beyaz bir elbise, boynunda altýn bir kolye, baþýnda hayatý ve Ya sa'yý simgeleyen iki uzun tüy vardý. Göz kamaþtýran Büyük Kraliçe, Ramses'in arkasýnda yer n bütün aþamalarýnda, kelamýn ve þarkýnýn sihri ile Firavun'u koruyacaktý. Khâ'nýn yaktýðý meþaleler, tanrýlarýn heykellerinin yer aldýðý küçük tapmaklarý ve bu denem e Ramses'in oturacaðý tahtý aydýnlattý. Baþrahip, Yukarý ve Aþaðý Mýsýr'ýn ulularýndan oluþ bulunacaktý. Bu konseyin içinde Setau, Ameni, Karnak baþrahibi, Vezir, krallýk baþhekimi Neferet, RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 157 'Kral oðullarý' ve 'Kral kýzlarý' bulunuyordu. Sarhoþluðu geçen Se-tau, Ameni'nin aþaðýlýk týk düþünmek istemiyordu. Þu anda önemli olan þey, Ramses'in yaþamsal gücünü yenilemesi içi l bir biçimde tamamlamaktý. Yukarý ve Aþaðý Mýsýr'ýn ulu kiþileri Firavun'un önünde secdeye vardýlar. Sonra Setau ile A cik dost' sýfatýyla Kral'm ayaklarýný yýkadýlar. Temizlenen ayaklan, Ramses'in su, toprak v ateþten yapýlmýþ bütün alanlarý aþmasýna olanak saðlayacaktý. Bu iþlem sýrasýnda kullanýla a adý verilen hiyeroglif iþareti vardý. Kalp ve soluk borusundan oluþan birlik þeklinde si mgelenen bu iþaret 'birleþmek' anlamýna geliyordu. Kutsanmýþ bu suyla ayaklarý yýkanan Fira , halkýnýn birleþtiricisi oluyordu. Bacaklarýný sýkýca saran tuniði nedeniyle aðýr aðýr yürümek zorunda kalan Ramses, tanrýlarý n yiyecekleri verimli ve baþarýlý kýldý: Bakýþlarýyla ve 'Firavun'un sunduðu adak' sözünü s yeceklerin isa'sýný uyandýrdý. Kraliçe, Kral'ýn gövdesindeki zayýflýk ve hastalýklarý kovma larýn sütüyle beslemekle görevlendirilen kutsal ineði simgeliyordu. Ramses, yaratýlýþýn çeþitliliðini korumak için, her kutsal güce ayrý ayrý saygýsýný sundu. in içindeki ortak payda olan yaratýlýþý açýkça özgür kýlýyor ve her heykele sihirli bir yaþ Üç gün boyunca, tanrýlarýn hazýr bulunduðu büyük avluda ayin alaylarý, dualar ve adaklar bi zledi. Merdivenlerle girilen küçük tapýnaklarda barýnan tanrýlar kutsal alaný belirtiyor ve erjilerini yayýyordu. Davul, harp, lavta ve obua'mn bazen canlý bazen de içine kapanýk müz iði, baþ ayincinin yönettiði ayine eþlik ediyordu. Tanrýlarýn ruhunu özümseyen, Apis boðasý ve Sobek timsahý ile konuþan ve bir zýpkýnla suayg n Firavun, öteki dünya ile Mýsýr halký arasýndaki baðlarý güçlendiriyordu. Kral'm bu davran oluyor ve doða ile insan arasýnda uyumlu bir iliþki kuruluyordu. Bitiþik avluda, üzerinde yan yana konmuþ iki tahtýn bulunduðu bir sahne kurulmuþtu. Ramses irkaç basamaðý týrmanarak bu sahneye çýkýyordu. Yukarý-Mýsýr'ýn tahtýna oturduðu zaman baþý kinde ise kýrmýzý tacý giyiyordu. Ayinin her bölümü, Kral'ýn her iki kiþiliðiyle de yapýlýy 158 CHRISTIANJACQ hareket halinde olarý ve görünürde birbirine karþýt olan bu iki kiþilik Firavun'un benliðin eþiyordu. Böylece Ýki Ülke kendi kimliklerini kaybetmeden bir bütün oluþturuyordu. Sýrayla tahtlarýn de ya da ötekinde oturan Ramses, bazen keskin bakýþlý Horus oluyor, bazen eþi benzeri bulu nmaz güce sahip Set oluyor, ama iki kardeþi uzlaþtýran üçüncü bir unsur olma özelliðini hep u. Bayramýn sondan bir evvelki günü, Kral beyaz tuniðini çýkardý ve piramitler dönemindeki hük geleneksel peþtamalýný giydi. Bu peþtamala bir boða kuyruðu takýlmýþtý. Artýk Firavun'un ta sini doðru özümseyip özümsemediðini ve gökyüzü ile yeryüzünü ele geçirecek yeteneði olup ol lmiþti. Firavun mademki, düþman iki kardeþ olan Horus ile Set'in sýrlarýný yaþamýþtý, öyleyse onu M ak olan tanrýlarýn vasiyetnamesini yeniden alacak nitelikteydi. Ramses'in parmaklan, içinde bu paha biçilmez belgenin bulunduðu kýrlangýç kuyruðu biçimindeki küçük kutunun üze n herkesin yüreði aðzýna geldi. îki Ülke'nin efendisi de olsa bir insan eli, doðaüstü bir e ilecek güce sahip olabilir miydi? Tanrýlarýn vasiyetnamesini sýký sýký tutan Ramses, devlet: gemisini doðru yönde götürme yet geleyen kürek biçimindeki dümeni kavradý. Sonra uzun adýmlar atarak yeryüzünün, göðü yansýt ir þekilde tüm Mýsýr'ý yansýtan büyük avlu boyunca ilerledi. Bu dinsel yürüyüþü Aþaðý-Mýsýr kralý sýfatýyla da dört kez, dört ana yöne doðru tekrarladý. Böylece Ýki Ülke'nin eyaletle egemenliðini ve kutsal hiyerarþinin varlýðýný bildiren Firavun'un adýmlan ile yüceltilmiþ o mses'in aracýlýðýyla, ölmüþ firavunlarýn tümü tekrar hayata dönüyor ve Mýsýr, tanrýlarýn ve Ramses: "Koþtum," dedi, "tanrýlarýn vasiyetnamesini elimde tuttum. Bütün dünyayý dolaþtým ve dünyan dokundum. Kalbim bu yolculuðumda bana rehberlik etti. Koþtum, baþlangýcýn okyanusunu geçtim göðün dört yanýna dokundum, ýþýktan da öteye gittim ve verimli topraðý, onun hükümdarý ola undum. RAMSES: BATI AKASYASI"NIN ALTINDA 159 Yeniden doðumun bu son gününde, kentlerde ve köylerde büyük bîr kutlama hazýrlýðý yapýlýyor alip geldiðini ve yönetim enerjisinin yenilendiðini biliyorlardý. Ancak þenliklerin baþlama için, yeniden doðan hükümdarýn, tanrýlarýn vasiyetnamesini halka göstermesi gerekiyordu. Ramses þafak sökerken Yukarý ve Aþaðý-Mýsýr'ýn ulu kiþileri tarafýndan taþýnan tahtýrevanýn Ameni'nin sýrtý aðrýyordu, ama payýna düþen görevi tamamlamayý önemsiyordu. Firavun dört an Her defasýnda elindeki yayý gerdi ve Firavun'un hükümdarlýk etmeye devam ettiðini bütün ev bildirmek için okunu fýrlattý. Hükümdar sonra, tabaný on iki aslan baþýyla süslenmiþ olan bir tahtýn üzerine çýktý ve her yasasýnýn kötülük güçlerini sessizliðe dönüþtüreceðini bildirdi. Ramses, yeniden taç giydi ve atalarýna dua etti. Görünmeyene doðru giden yollarý açan onlar rallýðýn temelini oluþturuyordu. Sertliðiyle övünen Setau bile bu sahne karþýsýnda gözyaþla es bugüne kadar böylesine büyük olmamýþ, Mýsýr'ýn ýþýðýný bu derece kuvvetli yansýtmamýþtý. Kral, zamanýn varolmadýðý büyük avluyu terk etti. Sütunlu salondan geçti, anýt kapýnýn tepe iveni týrmandý, iki yüksek kulenin arasýnda, öðle güneþi gibi göründü ve halkýna tanrýlarýn gösterdi. Kalabalýktan muazzam bir uðultu yükseldi. Alkýþlar, Ramses'in hükümdarlýk etmeye layýk oldu ul edildiðini gösteriyordu. Sözleri yaþama dönüþecek, davranýþlarý yeryüzü ile gökyüzünü bi ulan artýp tepelerin eteklerine kadar uzanacak, topraðýn üzerine verimli mili býrakacak, i nsanlara temiz su, sayýlamayacak kadar çok balýk verecekti. Tanrýlar bayram yaptýðý için bü r mutluluk doldu. Kral sayesinde yiyecekler, Nil'in kýyýlarýndaki kum taneleri kadar b ol olacaktý. Zaten Büyük Ramses için refahý elleriyle yoðurur denmiyor muydu? 28 iki ay ve bir gün. îki aylýk gizli ve titiz bir soruþturmadan sonra, fýrtýnalý bir gün. Seramana, bir sonuca v ak için her türlü yöntemi kullandý. En becerikli adamlarý, deneyimli paralý askerler, Ameni gizlice izlemek ve dikkati çekmeden Ameni ile ilgili yerleri araþtýrmakla görevlendiril di. Dev yapýlý Sardunyah onlarý uyarmýþtý: Yakalanacak olurlarsa, Seramana onlarý tanýmazlý lecekti. Þayet ondan söz edecek olurlarsa, onlarý kendi elleriyle boðacaktý. Onlara vaat e dilen prim ise ek izin ve birinci kalite þaraptý. Ameni'yi bürosundan uzaklaþtýrmak çok güç görünüyordu. Kâtibin El-Fayyum'a yaptýðý bir teft lýya, hiç beklemediði bir fýrsat saðladý. Ama araþtýrma hiçbir sonuç vermedi. Ne hemen heme madýðý saraydaki dairesinde ne de bürosundaki sandýklarýnda, kütüphanesinde ya da raflarýn kanun dýþý bir þey saklýyordu. Ameni gece gündüz çalýþmasýný sürdürüyor, çok yiyor, az uyu e yüksek rütbeli memurlardan oluþuyordu ve kâtip onlara ya hesap soruyor ya da devlete h izmet etmek için coþkulu olmalarýný telkin ediyordu. Setau, Sardunyalýnýn olumsuz raporlarýný duyunca, kendi kendine rüya görmüþ olup olmayacaðý u. Ama Lotus da, mavnanýn kaptanýnýn Ameni'nin adýný söylediðini duymuþtu. Se-tau'nun bu pi afýzasýndan silip atmasý olanaksýzdý. Seramana oluþturduðu bütün soruþturma ekiplerini daðýtmayý düþünüyordu. Adamlarý artýk sýký lik yapmakta gecikmeyeceklerdi. iþte o fýrtýnalý günde, o çok korkulan olay oldu. Öðle yemeðinden sonra, Ameni hiç alýþýk o kabul etti: Týraþ olmamýþ, kaba saba, yüzü kýrýþ kýrýþ bir adam. Seramana'nýn emrindeki paralý asker, bu adamý Pi-Ramses limanýna kadar izledi ve onun ki mliðini öðrenmekte hiç zorlanmadý: Adam bir mavna kaptanýydý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 161 Setau, Seramana'ya: "Bundan emin misin?" diye sordu. "Gemi, küp yüküyle güneye gitmek üzere yola çýktý. Bir sonuca varmak için fazla düþünmeye g idareyi herkesten iyi bilen Ameni, bir hýrsýz çetesinin baþýndaydý ve kiþisel çýkarý için g lanýyordu... Belki de daha kötü þeyler yapýyordu. Sardunyalý: "Ameni bir süre sabretti," dedi, "ama sonunda suç ortaklarýyla yeniden iliþki kurdu." "inanmak istemiyorum." "Üzgünüm Setau. Bildiklerimi Ramses'e söylemek zorundayým." imparator Hattuþil Mýsýr Firavunu'na þunlarý yazýyordu: Kýzgýnlýðýný unut. Saldýrmak üzere kaldýrdýðýn kolunu indir ve hayatýn nefesini içimize çek rçekte sen tanrý Set'in oðlusun! O sana Hititlerin ülkesini vaat etti ve onlar da sana, vergi olarak arzu ettiðin her þeyi getirecekler. Onlar zaten senin ayaklarýnýn dibinde d eðiller mi? Ramses, tableti A meni'ye gösterdi. "Sen de oku... Þaþýrtýcý bir deðiþiklik!" "Barýþ yanlýlarý baskýn çýktýlar. Kraliçe Putuhepa'nýn etkisi kendini gösterdi. Majeste, ar t prensesini Mýsýr Kraliçesi olarak resmen davet etmek kalýyor." "Altýna mührümü basacaðým güzel cümleler hazýrla. Aþa bir hiç uðruna ölmedi. Hayatýnýn eser ." "Hemen büroma gidip mektubu hazýrlayayým." "Hayýr Ameni. Burada yaz. Güneþin son ýþýnlarýndan yararlanmak için benim yerime otur." Kral'ýn özel sekreteri kaskatý kesildi. "Ben... Firavun'un koltuðunda... Asla olmaz!" "Korkuyor musun?" "Elbette korkuyorum! Bunu daha önce deneyenler böyle bir çýlgýnlýða kalkýþtýklarý için yýld "Terasa çýkalým." 162 CHRISTIAN JACQ "Ama... bu mektup." "Bekleyebilir." Manzara büyüleyiciydi. Büyük Ramses'in sakin ve muhteþem baþkenti kendini uykuya terk ediyo du. "Onca arzu ettiðimiz bu barýþ, burada gözlerimizin önünde bulunmuyor mu Ameni? Nadir bir me ve gibi onun tadýna varmalý ve gerçek deðerini hiç akýldan çýkarmamalýyýz. Ama insanlar, sa emiyorlarmýþ gibi sadece uyumu bozmayý düþünüyorlar. Bu neden böyle Ameni?" "Ben... ben bilmiyorum Majeste." "Bu soruyu kendi kendine hiç sormadýn mý?" "Hiç vaktim olmadý. Zaten Firavun tüm sorulara yanýt vermek için var." Ramses: "Seramana benimle konuþtu," dedi. "Konuþtu mu?... Ne hakkýnda?" "Senin büronda kabul ettiðin garip bir ziyaretçi hakkýnda." Ameni endiþeli görünmüyordu. "Söz konusu edilen kim?" "Sen söyleyemez misin kim olduðunu?" Kâtip kýsa bir süre düþündü. "Randevusu olmadan gelen ve kendini zorla kabul ettiren bir mavna kaptaný aklýma gel iyor, gerçi bu gibi tipleri kabul etmek âdetim deðildir! Sözleri tutarsýzdý. Limanda çalýþa n ve mallarýn geç yüklendiðinden söz etti... Adamý muhafýzlardan birinin yardýmýyla dýþarý "Onu ilk kez mi görüyordun?" "Ve sonuncu kez! Ama... bütün bu sorularýn anlamý nedir?" Ramses'in bakýþlarý tanrý Set'inki kadar deliciydi. Hükümdarýn ýþýk saçan gözleri, alacakar i inceliyordu. "Bana daha önce hiç yalan söyledin mi Ameni?" "Asla Majeste! Ve asla yalan söylemeyeceðim. Sözlerim Fira-vun'un hayatý üzerine yemin yer ine geçsin!" Ameni uzun saniyeler boyunca soluk alamadý. Ramses'in onu yargýladýðýný ve hükmünü vereceði rdu. Firavun'un sað eli kâtibin omzuna kondu. Ameni birden Fira-vun'un büyüsünden gelen olumlu etkiyi hissetti. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 163 "Sana güveniyorum Ameni." "Beni neyle suçluyorlar?" "Tapmaklara gönderilmesi gereken mallarý gasp etmek ve haksýz kazanç yapmakla suçluyorlar. " Ameni az daha bayýlacaktý. "Ben kazanç saðlayacakmýþým öyle mi?" "iþimiz var. Barýþ elimizin altýnda, ama yine de acil olarak savaþ konseyini toplamamýz ger k." Setau Ameni'nin kollarýna atýldý, Seramana özür üstüne özür diledi: "Sonuçta Firavun da bizzat seni akladýðýna göre artýk bir sorun yok!" Ciddi bir ifadeyle bu sahneyi seyreden Kral'ýn özel sekreteri þaþkýnlýðýný: "Siz... demek siz benim suçlu olabileceðimi inanabildiniz!" diyerek gösterdi. Setau: "Dostluðumuza ihanet ettim," dedi, "ama ben sadece Ramses'in güvenliðini düþünüyordum." Ameni: "Bu durumda çok iyi yaptýn. Þayet aklýnda baþka kuþkular varsa hemen söyle. Firavun'un varl ak en önemli görevimizdir." Seramana: "Birisi Ameni'yi Majestelerinin gözünden düþürmek istedi," dedi. "Setau'nun, kaçakçýlýðýna irisi." Ameni: "Bütün ayrýntýlarý öðrenmek isterdim," dedi. Setau ile Seramana soruþturmalarýnýn sonuçlarýný anlattýlar. Kâtip: "Bu þebekenin baþý, kendini benmiþim gibi gösterdi," dedi, "ve Setau'nun kobrasýnýn hýrsýzl nnemine gönderdiði mavna kaptanýný kullandý. Bu sahte haberi yayarak kuþkuyu benim ve hizme imin üzerinde topladý. Suçlu olduðuma sizi inandýrmak için bir baþka kaptaný büroma gönderm ordu. Beni ortadan kaldýrýnca, ülkenin yönetimi altüst olacaktý." 164 CHRISTIAN JACQ Ramses suskunluðuna son verdi. "Yakýnlarýmý lekelemek, sorumlu olduðum hükümeti lekelemek demektir. Hatti ile güç bir oyun dýðý sýrada Mýsýr'ý zayýf düþürmeye çalýþýyorlar. Bu, basit bir hýrsýzlýk olayý deðil, en k n bir kangren." Ameni: "Beni ziyaret eden kaptaný bulalým," dedi. Seramana: "Ben ilgilenirim," dedi. "Bu adam bizi gerçek patronuna kadar götürür." Setau: "Ben de Seramana'mn emrine gireceðim. Bunu Ameni'ye borçluyum." Ramses: "Sakýn hata yapmayýn," dedi. "Ben bu iþi planlayan kiþiyi istiyorum." Seramana: "Sakýn bu Urhi-Teþup olmasýn?" dedi. "Onun tek arzusunun öç almak olduðuna eminim." Ameni: "Ýmkânsýz," dedi. "Mýsýr yönetim çarkýný, devlet mallarýnýn çalýnmasýný organize edecek kad Urhi-Teþup, kendisini iktidardan uzaklaþtýran zorba hükümdar Hattuþil'in kýzý ile Ramses'in nmesini engellemeye kararlýydý... Kral, muhafýz kýtasý komutanýnýn bu düþüncesine karþý çýk Seramana düþüncesinde direndi. "Urhi-Teþup'un emrindeki biri bunlarý yapmýþ olabilir," dedi. Ramses: "Tartýþmayý keselim," dedi, "bu iþin sonuna kadar gidin ve acele edin. Sen Ameni, sarayýn müþtemilatlarýndan birinde çalýþacaksýn." "Peki ama... neden?" "Çünkü sen rüþvet almakla suçlanýyorsun ve bir yere saklanmalýsýn. Hasmýmýz planýnýn baþarý 29 Þiddetli ve buz gibi bir rüzgâr, Hitit Imparatorluðu'nun baþkenti Hattuþaþ'ýn surlarýný yal dolu'nun yüksek yaylasýnda sonbahar birden kýþa dönüþmüþtü. Bardaktan boþanýrcasýna yaðan y aða dönüþtürüyor ve ticari konvoylarý engelliyordu. Soðuða dayanýlcsýz olan imparator Hattu ateþin önüne büzülmüþ sýcak þarap içiyordu. Ramses'ten az önce aldýðý mektup onu son derece sevindirmiþti. Artýk Hatti ile Mýsýr asla s acaktý. Güç kullanmak her ne kadar bazen zorunlu olsa da, Hattuþil diplomasiyi yeðliyordu. Hatti giderek yaþlanan bir imparatorluktu, savaþlar nedeniyle yorgun düþmüþtü. Ramses'le y n antlaþmadan bu yana halk barýþa alýþýyordu. Sonunda Putuhepa geldi. Imparatoriçe, tanrýlara danýþmak için Fýrtýna tapýnaðýnda uzun süre l ve görkemli bir kadýn olan baþrahibe, herkesin, hatta generallerin de saygýsýný kazanmýþ aratoriçe'ydi. Biraz endiþeli olan Hattuþil: "Haberler nasýl?" diye sordu. "Kötü. Hava giderek daha da bozacak, sýcaklýk daha da düþecek." "Bense sana bir mucizeden söz edeceðim!" imparator, Pi-Ramses'ten gelen papirüsü havaya kaldýrdý. "Ramses kesin kararýný vermiþ mi?" "Yeniden doðma törenini yaptýktan ve ayinler sýrasýnda kýzýný sembolik kraliçe olarak kulla onra, bizim sevgili kardeþimiz Mýsýr Firavunu, kýzýmla evlenmeye razý oluyor. Düþünebiliyor Hititli bir kadýn iki Ülke'nin kraliçesi olacak!... Bu hayalimin gerçekleþeceðini rüyamda m inanmazdým." Putuhepa gülümsedi. "Ramses'in önünde alttan alabilmen sayesinde oldu bu." "Senin sayende güzelim... Senin deðerli öðütlerinin sayesinde. Kelimelerin hiçbir önemi yok . Aslolan hedefimize ulaþmaktýr." 166 CHR1STIAN JACQ "Maalesef gök tepemize yýkýlýyor." "Sonunda hava düzelecek." "Kehanetler kötümser." "Kýzýmýzý göndermekte çok gecikecek olursak Ramses bir dolap çevirdiðimizi sanacak." "Ne yapacaðýz Hattuþil?" "Ramses'e gerçeði söyleyip yardýmýný isteyeceðiz. Mýsýr büyücülerinin eþi benzeri yoktur. O yatýþtýrsýnlar ve yollarý açsýnlar. Sevgili kardeþimize hemen yazalým." Kazýnmýþ bir kafasý ve sert bir çehresi olan Khâ, uçsuz bucaksýz Sakkare mezarlýðýnda dolaþ pmaðýnýn, eklemlerindeki aðrý nedeniyle zaman zaman yürümekte zorlanan baþrahibi, insanlarý an uzak olan bu yerde kendini daha rahat hissediyordu. Khâ, Memfis'in antik kentin den çok az ayrýlýyordu. Piramitler dönemi onu büyülüyordu. Khâ, Gize ovasýnýn üç taþtan dev efren ve Mikerinos'un piramitlerini saatlerce seyrediyordu. Güneþ göðün tam ortasýna geldið aman, piramitlerin beyaz kalker kaplý yüzeyleri ýþýðý yansýtýyor, mezar tapýnaklarýný, bahç rdu. Dünyanýn kuruluþunun ilk sabahýnda, baþlangýcýn okyanusundan fýþkýran temel taþý simge ler, ayný zamanda, bünyelerinde deðiþmez bir enerjiyi koruyan taþ kesilmiþ güneþ ýþýnlarýyd erçeklerinden birini fark etmiþti: Her piramit, arþivlerde aradýðý büyük bilgelik kitabýnýn iydi. Ama Memfis baþrahibi kederliydi; Basamaklý piramidin egemen olduðu Coser'in dev mimari kompleksi yanýnda yer alan kral Unas'ýn piramidi, restorasyon çalýþmalarýný bekliyordu. Be hanedanlýðýn sonuna doðru yapýlan ve bin yýldan fazla yaþý olan kutsal anýt ciddi yaralar için acý çekiyordu. Birçok kenar taþý bloðunu deðiþtirmek kaçýnýlmazdý. Baþrahip Khâ, Sakkare'de atalarýnýn ruhlarýyla konuþuyordu. Ebedi istirahatgâhlarýn tapmakl geçirdiði uzun saatler boyunca, Maât yasasýna uygun bir yaþam sürdükleri için 'doðru söz'e nlarýn mutlu yazgýlarýný ve öteki dünyanýn güzel yollarýný hatýrlatan hiyeroglifleri okuyor azýlarý çözerek, sessizlik dünyasýnda kalmýþ olan mezarlarýn sahiplerine hayat veriyordu. Ptah baþrahibi, Unas piramidinin çevresini dolaþýrken babasý- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 167 nýn ona doðu geldiðini gördü. Ramses, günün bazý saatlerinde falcýlara görünen ýþýklý ruhla yor muydu? "Tasarýlarýn nedir Khâ?" "Öncelikle, acil olarak müdahale edilmesi gereken Eski Ýmparatorluðun piramitleri mesele si var. Onlarýn onarýmýný hýzlandýrmayý düþünüyorum." "Tot'un kitabýný buldun mu?" "Sadece birkaç bölümünü... Ama ben inatçýyým. Ayrýca Sakka-re'de o kadar çok hazine var ki, bana çok uzun bir ömür gerek." "Daha otuz sekiz yaþýndasýn. Ptah-hotep, Özdeyiþlerim yazmak için yüz on yaþýna gelmeyi bek mi?" "Bu topraklarda baba, sonsuzluk insanlarýn zamanlan ile beslenir ve onu canlý bir taþa dönüþtürür. Bu tapýnaklar, bu hiyeroglifler ve hayatýn sýrrýna saygý gösterip ona adaklar ler, bizim uygarlýðýmýzýn en iyi yönü deðil midir?" "Devlet iþlerini hiç merak etmiyor musun oðlum?" "Ülkeyi sen yönettiðine göre neden merak edeyim?" "Yýllar geçiyor Khâ ve bir gün ben de, sessizliði seven ülkeye doðru gideceðim." "Majesteleri kýsa bir süre önce yeniden doðdu, üç yýl sonra bir yeniden doðma töreni daha d eðim." "Devlet idaresi, ekonomi, ordu gibi konularda hiçbir þey bilmiyorsun." "Bu konulara hiç ilgi duymuyorum. Hem zaten dinsel ayinler bizim toplumumuzun teme lini oluþturan unsur deðil midir? Halkýmýzýn mutluluðu bu ayinlerin düzenli olarak yapýlmas ve ben de bu iþe her gün biraz daha fazla vakit ayýrmayý düþünüyorum. Yanlýþ yola rný saptý Ramses gözlerini Unas piramidinin tepesine doðru kaldýrdý. "En yükseði, en yaþamsalý aramak, her zaman doðru yolu izlemek demektir. Ama firavun yeral tý dünyasýna da inmek zorundadýr. Orada, Nil'i kurutmak ve ýþýk kayýðýný yok etmek isteyen ydan okumalýdýr. Her gün böyle bir savaþa girmezse, hangi ayin- kutlanabilirdi?" Khâ, sanki düþüncelerini besliyormuþçasýna bin yýllýk taþa dokundu. 168 CHRISTIAN JACQ "Firavun'a ne tür bir yardýmda bulunabilirim?" "Hatti imparatoru, benimle evlenmesi için kýzýný Mýsýr'a göndermeyi arzu ediyor, ama Anadolu'da hava öylesine kötü ki bir konvoy uða çýkmasý olanaksýz. Hattuþil, havanýn düzelmesini saðlamak için büyücülerimizin olaya mü stiyor. Onun isteðine olumlu bir yanýt vermemi saðlayacak metni en kýsa zamanda bul." Rerek adýndaki mavna kaptanýnýn saklandýðý yeri hiç kimse bulamazdý. Soluk benizli kâtibi z gidip ipe sapa gelmez sözler ettikten sonra, patronunun öðüdüne uyarak bir süre için Pi-Ra s'in Asyalýlar mahallesine taþýnmýþtý. Bu iþ için aldýðý para oldukça tatmin ediciydi. Öyle de çalýþsa bu kadarýný kazanamazdý. Rerek, patronunu bir kez daha gördü. Kaptanýn yaptýðý h mnun olan adama göre umulan sonuç elde edilmiþti. Ama ufak bir ayrýntý kaptanýn canýný sýkm Rerek'in görünümünü deðiþtirmesini istiyordu. Oysa kaptan, sakalýndan ve kýllý gövdesinden yordu. Denizci tartýþmaya kalkýþtý, ama kendi güvenliðinin söz konusu olduðunu anlayýnca ra kalýný ve gövdesindeki kýllarý kazýttýktan sonra yeni bir adla Güney'de çalýþmaya baþlayaca nsuza dek onun izini bulamayacaktý. Rerek bütün gününü beyaz badanalý küçük bir evin birinci katýnda geçiriyordu. Ev sahibi kad saka geçtiði sýrada onu uyandýrdý. Kadýn ona, çok sevdiði sarýmsaklý ve soðanlý çöreklerde Ev sahibi kadýn: "Berber mahallenin meydanýna geldi," diye haber verdi. Denizci gerindi. Týraþ olunca erkeksi çekiciliðini kaybedecek ve kýzlarý tavlamakta zorlana aktý. Bereket versin kýzlarý inandýracak baþka özellikleri kalýyordu. Rerek pencereden baktý. Küçük meydanda dört direk üzerine bir bez germiþ olan berber, güneþin yakýcý ýþýnlarýný önl , kendisi için yüksek, müþteri için de alçak, iki tabure koymuþtu. Týraþ olmak için on kadar kiþi sýraya girdiði için bekleme uzun sürecekti. Sýradakilerden ü diðerleri de duvara dayanmýþ bekliyorlardý. Rerek yeniden yatýp uykuya daldý. RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 169 Ev sahibesi onu sarstý. "Çabuk aþaðý inin! Siz sonuncusunuz." Bu kez artýk kurtuluþ yolu yoktu. Denizci, gözleri yarý kapalý, merdivenlerden indi, mütevazý evden çýktý ve aðýrlýðý altýnda eye oturdu. Berber: "Ne istiyorsunuz?" diye sordu. "Çenemdeki ve yanaklarýmdaki bütün sakalýmý kes." "Böyle güzel bir sakalý mý?" "Bu beni ilgilendirir." "Keyfin bilir dostum. Ödemeyi nasýl yapacaksýn?" "Papirüsten yapýlmýþ bir çift sandaletle." "Ama bu az buz iþ deðil..." "Þayet iþine gelmezse ben de baþka bir berbere týraþ olurum." "Peki... peki..." Berber sakalý sabunlu suyla ýslattý, önce usturasýnýn keskin olup olmadýðýný anlamak için s r denedi, sonra ani, fakat etkin bir hareketle usturayý denizcinin boðazýna dayadý. "Kaçmaya çalýþýrsan Rerek ya da yalan söylersen, boðazýný keserim." "Sen... Kimsin sen?" Setau usturayý hafifçe batýrdý. Denizcinin göðsüne doðru kan sýzdý. "Þayet yanýt vermeyecek olursan seni öldürecek biri," "Sor!" "Sol kolunda yara izi bulunan, kahverengi gözlü bir mavna kaptanýný tanýyor musun?" "Evet, tanýyorum." "Bayan Þerit'i tanýyor musun?" "Evet, onun için çalýþtým." "Hýrsýz olarak mý?" "Karþýlýklý iþ yaptýk." "Patronunuz kim?" "Adý.-.Ameni." "Þimdi beni ona götüreceksin." 30 Khâ, çalýþma masasýnda oturan Ramses'in huzuruna çýktýðý zaman, normalde ciddi olan çehresi gülümseme ile aydýnlanmýþtý. "Heliopolis Yaþam Evi'nde üç gün üç gece araþtýrma yaptým Majeste ve Hatti üzerindeki kötü itabýný buldum. Havaya kötülüðün yayýlmasýnýn ve güneþin bulutlan deleme-mesinin nedeni, ta dermiþ olduðu haberciler." "Ne yapýlmasý gerek?" "Sekmet'i yatýþtýrýncaya kadar hiç ara vermeden gerekli dualarýn okunmasý lazým. Tanrýça, A u gitmiþ olan temsilcilerini geri çaðýrýnca, hava açýlacak. Sekmet'in rahip ve rahibeleri þ en seferber oldular. Onlarýn þarkýlarýnýn neden olacaðý titreþimler ve dualarýnýn göze görü ayesinde çabuk bir sonuç alabileceðimizi umut edebiliriz." Khâ, Kral'ýn huzurundan çekilirken Merenptah koþarak geldi. Ýki kardeþ birbirini kutladý. Kral, taban tabana zýt yaradýlýþta olan, ama ayný zamanda birbirlerini tamamlayan iki oðlun baktý, ikisi de onu düþ kýrýklýðýna uðratmamýþtý. Khâ, kendine özgü tavrýyla gerçek bir de dý? Khâ, ülkeyi yönetmek için zorunlu olan soylu düþünceye; Merenptah ise komuta etmek için i güce sahipti. Hükümdarýn kýzý Meritamon ise Teb'e dönmüþ, Seti'nin tapmaðýnda ve Ramses'i ca yýlýn tapmaðýnda kral heykellerini canlandýrma ayinlerini tek baþýna yönetmiþti. Firavun, her biri kendine özgü bir biçimde Mýsýr uygarlýðýnýn ruhunu yansýtan ve onun deðer l çýkarlarýnýn üstünde tutan böyle üç çocuðu olduðu için tanrýlara þükretti. Nefertari ile atabilirdi. Merenptah Firavun'un önünde eðildi. "Beni çaðýrmýþsýnýz Majeste." "Hattuþil'in kýzý ve Ýmparatoriçe Putuhepa, yakýnda Pi-Ramses'e RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 171 gelecekler. Prenses diplomatik sýfatýyla Büyük Kraliçe olacak ve bu birlik Hatti ile Mýsýr sýndaki barýþý kesin olarak perçinleyecek. Bu antlaþma bazý menfaat gruplarýnýn hoþuna gitm Senin görevin, Hatti'nin kontrolündeki bölgeden çýkýp bize baðlý prensliklerin topraðýna a an itibaren prensesin güvenliðini saðlamak olacak." "Majesteleri bana güvenebilirler. Yanýma kaç kiþi almam gerekir?" "Gerektiði kadar." "Bir ordu götürmenin yararý yok, çünkü ordu çok büyük ve yavaþ olacaktýr. Savaþ deneyimi ol anýyan iyi silahlandýrýlmýþ yüz kadar asker ile iyi atlarý olan habercilerden bir bölük kur dýrýya uðradýðýmýz takdirde karþý koyabiliriz. Majestelerine düzenli olarak haber gönderece rcilerden biri gecikecek olursa, en yakýn kale hemen bir takviye birliði gönderecek." "Görevin son derece önemli Merenptah." "Seni düþ kýrýklýðýna uðratmayacaðým baba." Hattuþaþ'ta, sabahýn ilk saatlerinden itibaren bardaktan boþa-mrcasýna yaðmur yaðmaya baþla su baskýný tehdidi altýndaydý. Halk arasýnda panik yayýlýnca Putuhepa bir konuþma yaptý. F mesi için her þey yapýlýyordu. Hatti'nin rahipleri, Fýrtýna tanrýsýnýn baðýþlayýcýhðýný kaz rýyordu. Ayrýca yardýmlarý için Mýsýr büyücülerine de baþvurulmuþtu. Putuhepa'mn sözleri halký yatýþtýrdý. Birkaç saat sonra yaðmur dindi. Gökyüzü hâlâ koyu siy aplýydý, ama güneye doðru hava biraz olsun açmaya baþlamýþtý. Prenses artýk yola çýkabilird kýzýnýn dairesine gitti. Yirmi beþ yaþýndaki prenses, Anadolu kadýnlarýnýn vahþi güzelliðine sahipti. Sarý saçlarý, iyah gözleri, sivri denebilecek kadar ince bir burnu, sedefi andýran teni, uzunca bo yu, ince bilekleri, soylu doðumuna yaraþýr davranýþý ile cinsel çekiciliðin ta kendisiydi. ufak bir davranýþýyla, kendini sunmaya hazýr bir diþiliði açýða vuruyor, sonra aniden için zaklaþýyordu; onunla evlenmeyi düþlemeyen tek bir soylu bile yoktu. 172 CHRISTIAN JACQ Putuhepa: "Hava düzeliyor," dedi. Prenses, koku sürünmeden önce uzun saçlarýný yapýyordu. "Demek ki yola çýkmak için hazýrlanmam gerekiyor." "Kaygý duyuyor musun?" "Tam tersi! Firavunla evlenen ilk Hititli kadýn olacaðým... Hem de hangi firavunla! Ha tti'nin savaþ ateþini söndüren muzaffer Büyük Ramses'le... En çýlgýn düþlerimde bile böyles r almyazýsý aklýma gelebilir miydi?" Putuhepa þaþýrmýþtý. "Sonsuza dek birbirimizden ayrýlacaðýz ve asla ülkene dönmeyeceksin.. . Bu senin için büyük acý deðil mi?" "Ben bir kadýným ve Ramses'le evlenecek, tanrýlarýn sevdiði topraklarda yaþayacak, debdebel bir sarayda hüküm sürecek, görülmedik bir lüksten yararlanacak, eþi benzeri bulunmaz bir i min güzelliklerini tadacaðým! Ama Ramses'le evlenmem yeterli deðil." "Ne demek istiyorsun?" "Onu baþtan çýkarýp kendime çekmek istiyorum. Þu anda Firavun, sanki antlaþmanýn bir maddes gibi, beni deðil, diplomasiyi ve barýþý düþünüyor! Onun bu düþüncesini deðiþtireceðim." "Düþ kýrýklýðýna uðrayabilirsin." "Ben çirkin ve aptal biri miyim?" "Ramses artýk genç bir erkek deðil. Belki sana bakmayacaktýr bile." "Benim yazgým bana ait, bu konuda bana hiç kimse yardým edemez. Ramses'i kendime baðlaya cak niteliklere sahip deðilsem, bu sürgüne ne gerek var?" "Senin evliliðin iki büyük halkýn refahýný garanti altýna alacak." "Ben ne bir hizmetçi, ne de kenara itilmiþ birisi olacaðým; ben Büyük Kraliçe olacaðým. Ram im kökenimi unutacak. Onun yanýnda hüküm süreceðim ve her Mýsýrlý benim önümde secdeye kapa "Umarým öyle olur kýzým." "Benim de niyetim bu anne." Güneþ, pek güçlü olmamakla birlikte gökyüzünde göründü. Kýþ, rüzgâr ve soðuðu ile yerleþiyo gi- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 173 den yol yakýnda kullanýlabilir hale gelecekti. Putuhepa kýzýyla sýrlarýný paylaþmak isterdi Ramses'in müstakbel karýsý daha þimdiden kendi ülkesine yabancý olmamýþ mýydý? Raya bir türlü sakinleþemiyordu. Urhi-Teþup'la þiddetli bir þekilde tartýþmýþlar, en ufak bir anlaþma zemini bulamadan ayrýl it ordusunun eski baþkomutanýna göre, Hattuþil'in kýzýnýn geliþi, Ramses'in aleyhine kullan rdi ve prensesin Mýsýr'a varmasý engellenmemeliydi. Raya ise tam tersine bu diplomatik evliliðin son savaþ umudunu da söndüreceðini düþünüyordu. Hattuþil savaþtan vazgeçerek Ramses'in ekmeðine yað sürüyordu. Bu düþünce Raya'yý öylesine i, içinden küçük sivri sakalýný yolmak, renkli þeritlerle süslü entarisini parçalamak geliy Ramses'e karþý duyduðu kin, yaþamýnýn baþlýca nedeni olmuþtu. Dev heykelleri ülkenin bütün yen bu firavunu öldürmek için her türlü tehlikeyi göze almaya hazýrdý. Hayýr, bu despot hük el attýðý iþten baþarýyla çýkmaya devam edemezdi! Lükse ve konfora alýþmýþ olan Urhi-Teþup tembelleþmiþti. Raya ise savaþma duygusunu kaybetm amses de sonuçta herkes gibi bir insandý. Güçlü ve isabetli darbelerin birbiri ardýna gelme i halinde yenik düþecekti. Acele olarak yapýlacak bir iþ vardý: Hitit prensesinin Pi-Ramse s'e ulaþmasýný engellemek. Raya, Urhi-Teþup ile Hititli dostlarýna haber vermeden, Mal-fý'nin yardýmýyla bir suikast hazýrlayacaktý. Müstakbel Kraliçe'yi karþýlamaya giden birliðin baþýnda Ramses'in oðlu Mere lduðunu öðrendiði zaman, Malfi'nin aðzýnýn suyu akacaktý. Ayný anda, hem Ramses'in müstakbe t prensesini hem de Kral'm küçük oðlunu ortadan kaldýrmak mükemmel bir darbe olacaktý! Konvoydan hiç kimse sað kalmayacaktý. Firavun, bu saldýrýyý, Hitit ordusunun içinde bulunan rýþa düþman bir grubun gerçekleþtirdiðine inanacaktý. Saldýrýnýn yapýlacaðý yere, Hitit ord rla, üzerlerinde Hattuþil'in ordusunun askerlerinin giysileri bulunan birkaç köylü cesedin i serpiþtirmek gerekecekti. Çarpýþ- 174 CHRISTIAN JACQ manýn çok çetin geçeceði belliydi ve Libyalýlarýn saflarýnda da kayýplar olacaktý. Malfi bu k önem vermiyordu. Zaferle biten sert ve kanlý bir çarpýþma fikri, bu savaþçý komutaný coþt Hattuþil kýzýný, Ramses de oðlunu kaybedecekti. Ve iki hükümdar, duyduklarý intikam duygusu ekilerden çok daha çetin olacak bir çatýþmaya gireceklerdi. Artýk bu gerginliði yatýþtýraca ktu. Urhi-Teþup'a gelince, o da hazýra konacaktý. Ya hatasýný kabul ederek iþbirliðine yana ya da tümden dýþlanacaktý. Raya'nýn kafasý, Mýsýr devletinin içten kemirilmesini saðlayaca irle doluydu. Ramses bir gün dahi olsun rahat yüzü görmeyecekti. Raya'nýn en deðerli vazolarýný yerleþtirdiði ardiyenin kapýsýna vuruldu. Gecenin bu geç saa elen bir müþteri olamazdý. "Kim o?" "Kaplan Rerek." "Seni burada görmek istemiyorum!" "Baþým belaya girdi, ama paçayý kurtardým... Seninle görüþmem gerek." Raya kapýyý araladý. Suriyeli tüccar, kaptanýn yüzünü bir an gördü. O anda aniden sýrtýndan itilen kaptanýn üstü sýyla Raya tepetaklak devrildi. Bu arada Seramana ile Setau ardiyeye daldýlar. Dev yapýlý Sardunyalý, kaptan Rerek'e Raya'yý göstererek: "Bu adamýn adý ne?" diye sordu. Denizci: "Ameni," diye yanýt verdi. Bileklerinde tahta kelepçeler olan ve ayaklan iple baðlanan Rerek hareket edemiyordu . Ardiyenin dip tarafýndaki karanlýktan yararlanan Raya bir yýlan gibi kaydý ve çatýya çýka divene týrmandý. Biraz þansýn yardýmýyla, peþinden gelenleri ekecekti. O anda, çatýnýn bir muþ ona balon güzel Nubyeli kadýný gördü. "Olduðun yerde dur!" Raya entarisinin sað kolundan bir hançer çýkardý. "Yolumdan çekil, yoksa seni öldürürüm!" Raya kolunu kaldýrmýþ vaziyette saldýrýya geçtiði anda, bir enge- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 175 rek yýlaný onu sað topuðundan ýsýrdý. Duyduðu acýnýn þiddetinden hançeri elinden düþüren Ra gesini kaybetti ve boþluða uçtu. Seramana Suriyeli tüccarýn üzerine eðildiði zaman can sýkýntýsýndan yüzü buruþtu. Raya'nýn *,J* JL Bayan Tanit hayatýndan çok memnundu, sevgilisinin ateþi ile coþmuþ bir þekilde, onun güçlü n üzerine uzandý. "Bir daha seviþ benimle, yalvarýrým seviþ!" Hititli caný gönülden razý olacaktý ki, bir ayak sesiyle irkildi. Kalktý ve hançerini kýnýn Odanýn kapýsýna vuruldu. "Kim o?" "Kâhya." Bayan Tanit öfkeden kudurmuþçasýna: "Bizi rahatsýz etmemelerini emretmiþtim!" diye haykýrdý. "Kocanýzýn bir arkadaþý... Çok acele olduðunu söylüyor." Fenikeli kadýn Urhi-Teþup'u bileðinden tuttu. "Belki de bir tuzaktýr." "Kendimi savunabilirim." Urhi-Teþup, villanýn bahçesinde bekleyen Hititliyi çaðýrdý. Eski ordu komutanýna hizmet etm gurur duyan adam alçak sesle raporunu verdi ve gözden kayboldu. Urhi-Teþup odaya geri döndüðünde, Bayan Tanit çýplak bir vaziyette boynuna sarýldý ve onu ö . Hititlinin aklýnýn baþka yerde olduðunu anlayýnca geri çekildi ve ona bir kupa taze þarap rdi. "Ne oluyor?" "Dostumuz Raya ölmüþ." "Kaza mý geçirmiþ?" "Seramana'dan kaçmaya çalýþýrken çatýdan düþmüþ." Fenikeli kadýn sapsarý oldu. "Þu lanet Sardunyalý! Bu durumda... sana kadar ulaþacak." "Olabilir." "Kaçmak, hemen kaçmak gerekir." "Kesinlikle hayýr. Seramana en ufak bir hatamda üstüme atýlmaya hazýr bekliyor. Þayet Raya onuþacak vakit bulamamýþsa ba- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 177 na ulaþamaz. Aslýnda Suriyeli tüccarýn ortadan kalkmasý bizim için iyi bir haber sayýlýr. A kkanlýlýðýný kaybetmeye baþlamýþtý. Libyalýlarla doðrudan iliþki kurduðuma göre artýk ona i "Sadece, kendi mutluluðumuzla yetinsek olmaz mý?" Urhi-Teþup bayan Tanit'in göðüslerini ser sýktý. "Uysal ve sessiz bir eþ olmakla yetinirsen seni mutlu ederim." Urhi-Teþup karýsýný, ymak bilmez bir iþtahla okþamaya baþlayýnca bayan Tanit duyduðu zevkten kendinden geçti. Avcýlar getirdikleri hayvan derilerini Teþonk'a sundular. Libyalý, iþleyeceði derileri biz zat seçiyordu. Sadece kendi deðerlendirmesine güveniyordu ve çok seçiciydi. Teklif edilen mallarýn dörtte üçünü reddetti. Sabahleyin, kendisine kalitesiz deri getiren iki tüccarý te iþti. Birden ayaklarýnýn dibine renkli þeritleri olan bir entari fýrlatýldý. Seramana: "Bunu tanýyor musun?" diye sordu. Karnýnda aniden aðrýlar hisseden Libyalý elleriyle yuvarlak göbeðini tuttu. "Bu... sýradan bir giysi." "Onu dikkatle incele." "Sizi temin ederim... sýradan bir giysiden baþka bir þey görmüyorum." "Sana yardým edeceðim Teþonk, çünkü sana karþý bir sempati duyuyorum. Bu entari Suriyeli tü ya'ya aitti. Uygunsuz iþlere karýþmýþ olan bu adam kaçmaya çalýþýrken aptalca öldü. Casuslu anýný kemirdiði için ölümü seçtiði söylenecek. Ama ben, bir þeyi kesinlikle biliyorum: Onun a da daha doðrusu suç ortaðýydýnýz." "Ben bu adamla görüþmüyor..." "Sözümü kesme Teþonk. Elimde kanýt yok, ama senin, Raya'nýn ve Urhi-Teþup'un Ramses'e karþý rlik kurduðunuzdan hiç kuþkum yok. Suriyelinin ölümü bir uyarýdýr: Þayet senin öteki müttef Kral'a zarar vermeyi deneyecek olurlarsa Raya'nýn akýbetine uðrayacaklar. Þu anda, alacaðým lmayý yeðlerim." 178 CHRISTIAN JACQ "Evinize deri bir kalkan ve bir çift lüks sandalet gönderirim." "Memnuniyet verici bir baþlangýç... Bana söyleyeceðin isimler var mý?" "Libyalýlarýn arasýnda her þey yolunda efendim! Hepsi Ram-ses'in otoritesini tanýyorlar." "Öyle devam etsinler. Yakýnda görüþürüz Teþonk." Seramana'nýn atý uzaklaþýr uzaklaþmaz, ell e kenetlenmiþ olarý Libyalý koþarak tuvalete gitti. imparator Hattuþil ile karýsý Putuhepa arasýnda bir konuda görüþ ayrýlýðý çýkmýþtý, imparat keskin görüþünü ve düþüncelerinin doðruluðunu takdir ederdi. Ama bu kez sert bir tartýþmaya Putuhepa: "Kýzýmýzýn yola çýkacaðýný Ramses'e bildirmemiz gerek," diye ýsrar etti. imparator: "Hayýr," diye karþýlýk verdi. "Ordudaki muhalif askerlerin bize karþý harekete geçip geçmey erini öðrenmek için bu durumdan yararlanmak uygun olur." "Bize karþý mý?... Kýzma ve muhafýz kýtasýna karþý demek istiyorsun! Öz kýzýný yem gibi kul "Kýzýmýz hiçbir tehlikeyle karþýlaþmayacak Putuhepa. Saldýrýya uðramalarý durumunda en iyi leri onu koruyacaklar ve âsileri yok edecekler. Böylece bir taþla iki kuþ vurmuþ olacaðýz: im politikamýza muhalif askerlerin son kalýntýlarý da ortadan kaldýrýlacak ve Ramses'le yap ntlaþma daha da perçinlenmiþ olacak." "Kýzým hiçbir tehlikeyle karþýlaþmamalý." "Kararým kesin: Yarýn yola çýkacak. Hatti topraklarýndan geçip Mýsýr kontrolü altýndaki böl aþtýktan sonra, Raýn-ses, müstakbel karýsýnýn geliþinden haberdar edilecek." ;!l Aðýr zýrhlar ve ürkütücü miðferler giymiþ olan Hititli subaylarla j erlerin arasýnda genç p adar da narin görünüyordu! Yeni '|ý silahlarla donanmýþ, genç ve saðlýklý atlara binmiþ ref t i RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 179 edilemeyecek bir güç gibi görünüyordu, imparator, lazým tehlikeye attýðýný biliyordu, ama b at bir daha ele geçmezdi. Bir devlet baþkaný, bazen kendi ailesinin zararýna da olsa ikt idarýna öncelik tanýmak zorunda deðil miydi? Birçok araba prensesin çeyizi ile Büyük Ramses'e sunulacak armaðanlarý taþýyordu: Altýn, gü umaþ ve mücevherler. Ve bunlardan baþka Firavun'un özellikle ilgisini çekecek bir armaðan d ha vardý: Kral'ýn bakýmlarýný bizzat üstleneceði ve arabasýný çekme onuruna erecek on þahan Gökyüzü iyice açýlmýþ, sýcaklýk anormal derecede artmýþtý. Askerler, kýþlýk kaputlarýnýn al k çekiyor ve terliyorlardý. Þubat ayý olmasýna raðmen sanki yaz hüküm sürüyordu. Bu anormal süre devam etmezdi; hiç kuþkusuz birkaç saat sonra yaðmur yaðacak ve sarnýçlarý dolduracakt Prenses, babasýnýn önünde diz çöktü. Ýmparator kýzýna niþanlýlýk yaðýný sürdü. "Ramses kutsal evlilik yaðýný bizzat sürecek," dedi. "iyi yolculuklar, Mýsýr'ýn müstakbel K i." Konvoy harekete geçti. Genç kadýnýn oturduðu arabanýn arkasýnda, ayný boyda ve ayný konford raba daha vardý. Bu ikinci arabanýn arkasýnda, hafif aðaçtan yapýlmýþ bir tahta împaratoriçe Putuhepa oturmu Ýmparatorun önünden geçerken: "Kýzýmla beraber gidiyorum," dedi. "Ona sýnýra kadar refakat edeceðim." Düþmanca görünen daðlar, dik yollar, endiþe verici dar boðazlar, saldýrganlarýn saklanabile nlar... împaratoriçe Putuhepa kendi ülkesinden korkuyordu. Elbetteki askerler tetiktey diler ve sayýca herhangi bir saldýrganýn cesaretini kýracak kadar çoktular. Ama Hatti uzun süredir kanlý iç çatýþmalara sahne olmuþtu. Bizzat Urhi-Teþup ya da onun gibi gözlerini ik sý bürümüþ baþka biri, barýþýn simgesi olan prensesi yok etmeye kalkýþamaz mýydý? Yolculuðun en zahmetli yaný kýþ mevsimine raðmen havanýn çok sýcak olmasýydý. Kýþ soðuðuna eþe ve kuraklýða katlanmak zorundaydý. Zamanla artan alýþýlmadýk bir yorgunluk, yolculuðu d zorlaþtýrýyordu. Putuhepa, 180 CHRISTIAN JACQ muhafýz kýtasýnýn dikkatinin ve subaylarýn gücünün azaldýðýný fark etti. Yoðun bir saldýrý k beceriyi gösterebilecekler miydi? Prenses ise, yolculuktan hiç etkilenmemiþçesine soðukkanlýlýðýný yitirmemiþti. Maðrur ifade amacýna ulaþmak için gösterdiði yýrtýcý kararlýlýkla yolu aydýnlatýyordu. Çam aðaçlarýnýn hýþýrtýsý ya da bir derenin þýrýltýsý silahlý adamlarýn koþuþmasýný andýrdý ganlar nerede saklanýyordu? Nasýl bir plan uygulayacaklardý? Hatti împaratoriçesi geceleri en küçük bir sese bile kulak kabartýp sýk sýk uyanýyor; bütün gününü ormanlara, dik yamaçl dikkatle bakarak geçiriyordu. Prensesle annesi konuþmuyorlardý. Putuhepa'nm kýzý sessizliðe gömülmüþ, eski yaþantýsýyla o i reddetmiþti. Onun için Hatti ölmüþtü, geleceðin adý da Ramses olmuþtu. Yakýcý sýcaktan bunalan ve susuzluk çeken konvoy Kadeþ'i geçip Güney Suriye'deki Aya sýnýr una vardý. Bu Mýsýr kalesi, Fi-ravun'un kontrolü altýndaki topraklarýn sýnýrýný belirliyord Mazgallardaki Mýsýrlý okçular yerlerini almýþ, kalenin kapýsý kapanmýþtý. Garnizon, bir sal nýyordu. Prenses arabasýndan indi ve Ramses'e armaðan olarak gönderilen atlardan birine atladý. Annesinin ve Hitit birliði komutanýnýn þaþkýn bakýþlarý altýnda kaleye doðru dörtna larýn dibinde durdu. Hiçbir Mýsýrlý okçu okunu fýrlatmaya cesaret edemedi. "Ben Hatti împaratoru'nun kýzý ve Mýsýr'ýn müstakbel Kraliçe-si'yirn," dedi. "Büyük Ramses n beni bekliyor. Beni iyi karþýlayýn, yoksa Firavun'un Öfkesi sizi ateþ gibi yakar." Kalenin komutaný göründü. Prensese: "Sizin arkanýzda bir ordu var!" dedi. "O bir ordu deðil, benim muhafýz kýtam." "Bu Hititli savaþçýlarýn tehdit edici bir halleri var." "Yanýlýyorsunuz komutan. Size gerçeði söyledim." "Ben baþkentten herhangi bir emir almadým." "Benim geldiðimi hemen Ramses'e bildirin." %s Â* Ameni hasta olmuþtu. Gözleri kýzarmýþ ve ciðerleri dolmuþ olan kâtip, zorlukla soluk alýyor ta geceler çok soðuk oluyor, gündüzleri ise solgun güneþ havanýn ýsýnmasýna yetmiyordu. Ame ak için ýsmarladýðý yüklü miktardaki odun bir türlü gelmemiþti. Keyifsizliðinin acýsýný ast mak üzereydi Ýd, ordudan gelen bir kurye, Güney Suriye'deki Aya kalesinden gelen haber i masasýnýn üzerine koydu. Ameni, art arda gelen hapþýrýklarý arasýnda, þifreli mesajý çözdü. Kalýn keten elbisesinin palto geçiren, boynuna bir fular saran kâtip ciðerleri ateþ gibi yandýðý halde Ramses'in b na kadar koþtu. "Majeste... inanýlmaz bir haber! Hattuþil'in kýzý Aya'ya gelmiþ. Kale komutaný buyruklarýný iyor." Ramses, gecenin bu geç saatinde, fitili tütmeyen yað kandillerinin ýþýðýnda çalýþýyordu. Çý fener direklerinin üzerine konmuþ olan bu kandiller, gözleri yormayan ve her tarafý aydýn latan bir ýþýk yayýyordu. Ramses: "Bunda bir yanlýþlýk olmalý," dedi. "Yoksa Hattuþil, kýzýnýn yola çýktýðýný bildirirdi." "Kale komutaný, bir düðün alayý olduðunu iddia eden koca bir Hitit ordusuyla karþý karþýya lüyor!" Kral, mangallarla ýsýtýlan geniþ bürosunda birkaç adým yürüdü. "Bu bir hile Ameni. Hatti'nin içindeki gücünü sýnamak için Hattuþil'in yaptýðý bir hile. Ko ldýrmýþ askerlerin saldýrýsýna uðrayabilirdi." "Kýzýný... bir yem gibi kullandý!" "Þu anda, Hattuþil'in içi rahat etmiþtir. Merenptah, prensesi korumak için öngörülen birlið riye'ye gitmek üzere hemen yola çýksýn. Aya kale komutanýna kalenin kapýlarýný açmasýný ve konuk etmesini emret." 182 CHRISTIAN JACQ "Ya þayet..." "Tehlikeyi göze alýyorum." Çok þaþýrmýþ olmalarýna raðmen Hititler de Mýsýrlýlar da çabucak birbirleriyle kaynaþtýlar, r, çok eski silah arka-daþlarýymýþcasma yediler içtiler. Putuhepa'nýn içi rahat olduðu için ebilirdi; Merenptah'ýn korumasý altýnda olacak kýzý da, bir kýsým Hitit askerinin ve ulu ki in eþliðinde, Pi-Ramses'e doðru yoluna devam edebilirdi. Yarýn kesin ayrýlýk olacaktý. Gözleri buðulanan Imparatoriçe, fethe giden bir insanýn tavrý n güzel kýzýna baktý. Putuhepa: "Hiçbir üzüntü duymuyor musun?" diye sordu. "Hiçbir zaman bu denli sevinçli olmadým!" "Artýk birbirimizi görmeyeceðiz." "Bu, yaþamýn yasasý. Herkes kendi kaderini yaþar... Benimki de masalsý bir kader!" "Mutlu ol kýzým." "Oldum bile." Kýrýlmýþ olan Putuhepa, yine de kýzýný kucakladý. Aralarýndaki son bað da kopmuþtu. Aya kalesinin, çekirdekten asker olan komutaný, derinden gelen bir sesle: "Çok anormal bir durum," dedi. "Bu mevsimde normalde daðlar karla örtülüdür ve hemen her gü aðmur yaðar. Þayet bu yakýcý sýcak devam ederse sarnýçlarýmýzda su kalmayacak." Merenptah: "Buraya kadar cebri yürüyüþle geldik ve askerlerimizden bazýlarý maalesef hastalandý. Yolum n üzerindeki bazý kuyular ve kaynaklar kurumuþ. Bu durumda yola çýkarak prensesi tehlikeli bir serüvene sürüklemekten korkuyorum." Komutan: "Çok anormal bir durum," diye tekrarladý. "Sadece bir tanrý böyle bir hava deðiþikliðini ya ilir." Merenptah bunu duymaktan korkuyordu. "Korkarým haklýsýnýz. Bu kalede koruyucu heykeliniz var mý?" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 183 "Evet, ama o sadece civardaki kötü cinleri kovabiliyor; iklimi deðiþtirecek kadar gücü yok. Enerjisi gökyüzünün enerjisine denk bir tanrýya yalvarmak gerekir." "Dönüþ yolculuðumuza yetecek kadar su yedeðiniz var mý?" "Ne yazýk ki hayýr! Burada kalmak ve yaðmuru beklemek zorundasýnýz." "Þayet bu yalancý yaz böyle devam ederse, Mýsýrlýlar gibi Hititler de su bulamayacak." "Kýþ mevsimindeyiz. Bu kuraklýðýn yakýnda sona ermesi lazým." "Siz de fark ettiniz komutan: Bu normal bir durum deðil. Yola çýkmak tehlikeli; kalmak da öyle." Subayýn alný kýrýþtý. "Peki... ne yapmayý düþünüyorsunuz?" "Ramses'e durumu bildirmek gerek. Ne yapýlmasý gerektiðini o bilir." KM, Heliopolis Yaþam Evi'nin arþivinde bulduðu üç uzun papirüs rulosunu Ramses'in çalýþma m ine açtý. "Metinler çok açýk Majeste. Asya'nýn iklimine sadece bir tanrý hükmediyor: Set. Ama hiçbir kurulu tanrý Set'le doðrudan iliþki kurmak için gerekli yetkinliðe sahip deðil. Mevsimleri yerli yerine koymasý için Set'le diyalog kurabilecek tek kiþi sensin. Böyle olmakla bera ber..." "Devam et oðlum." "Böyle olmakla beraber, ben böyle bir giriþime karþýyým, çünkü Set'in gücü tehlikelidir ve lemez." "Benim yeteri kadar güçlü olamayacaðýmdan mý korkuyorsun?" "Sen Seti'nin oðlusun, ama iklimi deðiþtirmek, þimþeði, yýldýrýmý ve fýrtýnayý kullanmasýný ... Oysa Set ne yapacaðý önceden kestirilemeyen bir tanrýdýr ve Mýsýr'ýn da sana ihtiyacý v iye'ye birkaç kutsal heykel ve yiyecek konvoyu gönderelim." "Set'in onlarýn geçmesine izin vereceðine inanýyor musun?" Khâ baþýný eðdi. "Hayýr Majeste." "Öyleyse baþka seçeneðim yok. Ya bana teklif edilen giriþimde zafer kazanacaðým ya da Meren h, Hitit prensesi ve onlarla birlikte olanlar susuzluktan ölecekler." 184 CHRISTIAN JACQ Ramses'in büyük oðlunun, babasýna karþý öne sürebileceði hiçbir kanýtý yoktu. Firavun, Khâ'ya: "Set tapýnaðýndan geri dönmezsem þayet," dedi, "benim yerime Firavun ol ve yaþamýný Mýsýr'a Kale komutanýnýn dairesine yerleþtirilmiþ olan Hitit prensesi, Merenptah'la konuþmak isted i. Kral'ýn oðlu prensesin sinirli ve bu-yurgan bir havasý olduðunu sezdi, ama onurlu bir hanýma gösterilmesi gereken saygýda kusur etmedi. "Neden hemen Mýsýr'a doðru yola çýkmýyoruz?" "Þu anda olanaksýz olduðu için prenses." "Hava çok güzel." "Yaðmur mevsimi olmasýna raðmen kuraklýk yaþýyoruz ve yeterli suyumuz yok." "Yine de bu korkunç kalede kök salacak deðiliz herhalde!" "Gökler bize karþý; bizi burada çakýlý tutan ilahi bir irade." "Büyücüleriniz bu konuda hiçbir þey yapamýyor mu?" "Aralarýnda en büyük olanýna baþvurdum: Ramses'e." Prenses gülümsedi. "Siz zeki bir insansýnýz Merenptah. Sizden kocama söz edeceðim." "Umalým da prenses, gökler bizim dualarýmýzý duysun." "Hiç kuþkunuz olmasýn! Buraya susuzluktan ölmek için gelmedim. Hem zaten, gökyüzü ve yeryüz 'un avuçlarýnýn içinde deðil midir?" Ne Setau, ne Ameni, hükümdarý kararýndan caydýrmayý baþarabildi. Akþam yemeði sýrasýnda, Ra et'in gücünün simgesi olan sýðýr budundan çýkarýlmýþ bir et parçasýný yemiþ ve ayný tanrýný rt vaha þarabýndan içmiþti. Ramses aðzýný tuzla temizledi. Tuz Set'in terinden oluþmuþtu ve tüm besinlerin saklanmasý i erekli olan yeryüzü ateþini taþýyordu. Ramses, bir süre babasýnýn heykelinin önünde düþünce Set'in adýný kullanma cesaretini göstererek, fýrtýnanýn efendisinin yeryüzündeki simgesi o ilan etmiþti. Ramses'in Seti'nin yardýmý olmadan Set'i ikna etmek için hiçbir RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 185 þansý yoktu. Bir tek kusur, tam doðru yapýlmayan bir hareket veya yolundan sapmýþ bir düþün pmasýyla sonuçlanýrdý. Böylesine korkunç bir gücün karþýsýnda bir tek silah etkili olabilir Seti'nin Ramses'i firavunluk görevine hazýrlarken öðrettiði doðruluk. Geceyarýsý olunca Kral, iþgalci Hiksoslar'ýn lanetli eski baþkenti Avaris'in üzerine kurulm olan Set'in tapýnaðýna girdi. Sessizliðe ve yalnýzlýða ayrýlmýþ bu yere bir tek Firavun yok kusu olmadan girebilirdi. Tanrý Set'in karþýsýnda durabilmek için korkuyu yenmek, sonra dünyaya ateþten gözlerle bakm ndeki þiddeti ve sarsýntýlarý tanýmak, evrenin merkezinde yer alan ve insan zekâsý tarafýnd gý-lanamayan baþlangýçtaki güç olmak gerekiyordu. Ramses sunaðýn üzerine bir kupa þarap ve akasya aðacýndan yapýlmýþ minik bir antilop heykel . Çölün aþýrý sýcaðýna ve zor koþullarýna dayanabilen bu hayvan, içinde Set'in alevini barý Kral, tanrýya: "Gökyüzü senin ellerinin üzerinde," dedi. "Yeryüzü de ayaklarýnýn altýnda. Ne emredersen o aklýða ve kuraklýða yol açtýn, bize kýþ yaðmurunu geri ver." Set'in heykeli tepki göstermedi, gözlerindeki soðuk ifade deðiþmedi. "Sana, seslenen benim, Ramses, Seti'nin oðlu. Hiçbir tanrýnýn dünya düzenini ve mevsimlerin akýþýný bozmaya hakký yoktur. Her tanrý Yasa'ya uymak zorundadýr. Öteki tanrýlar gibi sen d -sa'ya uyacaksýn." Heykelin gözleri kýzardý; birden oluþan bir sýcaklýk tapýnaðý kapladý. "Gücünü Firavun'a karþý yöneltme. Onun kiþiliðinde Horus ile Set toplanmýþtýr. Sen benim iç n gücünü karanlýklarla savaþmak ve kargaþayý yok etmek için kullanýyorum. Bana itaat et Set bölgelerine yaðmur yaðdýr!" Gökyüzü þimþeklerle aydýnlandý ve gökgürültülerinin uðultusu bütün Pi-Ramses'i kapladý: Bir savaþ gecesi baþlýyordu. 33 Prenses, Merenptah'm karþýsýna dikildi. "Bu bekleyiþe tahammül edemiyorum! Beni derhal Mýsýr'a götürün." "Sizin güvenliðinizi saðlamak için emir aldým. Bu anormal kuraklýk devam ettiði sürece yola sizlik olur." "Neden Firavun duruma el koymuyor?" Bir yaðmur damlasý prensesin sol omzuna, bir ikinci damla sað elinin üzerine düþtü. Prenses Merenptah siyah bulutlarla kararan gökyüzüne ayný anda gözlerini kaldýrdýlar. Bir þimþek, y ulutlarý deldi, ardýndan bir gökgürültüsü duyuldu ve yaðmur boþandý. Birkaç dakika içinde s Mevsimlerin yasasý uyarýnca soðuk ve yaðmurlu kýþ, yazý ve kuraklýðý kovdu. Merenptah: "iþe Ramses'in yanýtý," dedi. Hititli prenses baþýný arkaya doðru attý, aðzýný açtý ve gökyüzünün suyunu kana kana içti. "Yola çýkalým, hemen yola çýkalým." Ameni, Kraî'ýn kapýsýnýn önünde volta atýp duruyordu. Kollarýný kavuþturmuþ bir þekilde yer ise asýk bir suratla önüne bakýyordu. KM içinden dualar ederek sihirli bir papirüsü okuyor Seramana kýsa kýlýcýný, keten yaðma batýrýlmýþ bir bezle onuncu keredir temizliyordu. Sardunyalý: "Firavun, Set'in tapýnaðýndan ne zaman çýktý?" diye sordu. Ameni: "Þafak sökerken," diye yanýt verdi. "Kimseyle konuþtu mu?" Khâ: RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 187 "Hayýr," dedi, "bir tek sözcük söylemedi. Odasýna kapandý. Krallýk baþhekimini çaðýrdým. Ra l etti." Setau: "Bir saati geçti, hâlâ onu muayene ediyor!" dedi. Baþrahip: "Set'in görünen ve görünmeyen yaralarý tehlikelidir. Neferet'in bilimine güven duyalým." Setau: "Kalbinin saðlýðý için ona birkaç ilaç verdim," dedi. Sonunda kapý açýldý. Dört adam Neferet'in çevresini sardý. Krallýðýn baþhekimi: "Ramses tehlikeyi atlattý," dedi. "Kral bir gün dinlendikten sonra günlük çalýþmasýna dönec Sýký giyinin: Hava soðuk ve nemli olacak." Pi-Ramses'in üzerine yaðmur yaðmaya baþlamýþtý. Merenptah'm komutasýnda kardeþ gibi birleþen Mýsýrlýlar ve Hititler Kenan Ülkesi'ni geçti, daðýnýn baktýðý kýyý yolunu izledi ve Delta'ya girdi. Mola verdikleri her kalede kutlamalar rdu. Yolculuk sýrasýnda birçok asker silahlarýný trompetler, flütler veya davullarla takas tti. Hitit prensesi gözlerini yemyeþil manzaralardan alamadý, hurmalýklara, verimli tarlalara , sulama kanallarýna ve papirüs ormanlarýna hayran kaldý. Yeni keþfettiði bu dünya, gençlið diði sert iklimli Anadolu yaylasýna hiç mi hiç benzemiyordu. Konvoy Pi-Ramses'e yaklaþtýðýnda baþkentin sokaklarý insan kaynýyordu. Haberin nasýl yayýld di, ama herkes Hatti împaratoru'nun kýzmm, Büyük Ramses'in baþkentine kýsa bir süre sonra g ceðini biliyordu. Zenginler kendi halinde insanlarýn arasýna karýþýyor, soylularla iþçiler ana yürüyor, ortak neþe yüreklere güç veriyordu. Urhi-Teþup, yanýnda karýsý olduðu halde en önde duruyordu: "Olaðanüstü," dedi. "Bu Firavun olanaksýz bir þeyi baþardý." Gözü kamaþan bayan Tanit: "Tanrý Set'e hükmederek yaðmur yaðdýrdý," dedi. "Onun sonsuz bir gücü var." 188 CHRISTIAN JACQ Bir taþ yontucusu: "Ramses, halkýnýn havasý ve suyudur," dedi. "Onun sevgisi yediðimiz ekmek ve giydiðimiz ku maþlar gibidir. O, bütün ülkenin hem babasý, hem de anasýdýr!" Tanrýça Hator'un bir rahibesi: "Onun bakýþlarý, düþünceleri ve ruhlarý okur," dedi. Urhi-Teþup kaybetmiþti. Benliðinde doðaüstü bir gücü muhafaza eden bir Firavun'a karþý nasý di? Ramses doða güçlerine komuta ediyor, Asya'nýn bile iklimini deðiþtiriyor, herhangi bir rduyu rahatlýkla yenebilecek nitelikteki doðaüstü yaratýklara hükmediyordu! Hititlinin için oðduðu gibi, tmparator'un kýzýnýn yolculuðunu hiçbir þey engelleyememiþti. Konvoya yapýlaca aldýrýnýn baþarýsýzlýkla sona ermesi kaçýnýlmazdý. Anadolu savaþçýlarýnýn eski baþkomutaný kendini toparladý. Hayýr, o diðerleri gibi Ramses'i k düþmeyecekti! Urhi-Teþup'un tek amacý onun geleceðini mahveden ve gururlu Hatti ülkesini 'a baðýmlý bir prensliðe döndüren bu adamý öldürmekti. Gücü ne olursa olsun bu Firavun bir yýflýldarý ve yetersizlikleriyle sadece bir insandý. Kazandýðý zaferlerin ve halkýn ona duy vginin sarhoþluðuyla Ramses'in sonunda zihni bulanacaktý. Zaman onun aleyhinde çalýþýyordu. Üstelik evleneceði kimse de bir Hitit prensesiydi! O kýzýn damarlarýnda, baskýya gelmez ve susamýþ bir ulusun kaný dolaþýyordu. Bu evlilik baðýyla barýþý perçinlediðini sanan Ramses del ödeyerek anlayacaktý. Bayan Tanit: "iþte geldi!" diye haykýrdý. Bayan Tanit'in haykýrýþýný binlercesi izledi. Prenses, arabasýnýn içinde makyajýný bitirmek üzereydi. Gözka-paklarýný, bakýr hidrat silik mýþ yeþil farla boyadý. Küçük bir çubuðun ucuna sürdüðü kurþun sülfür, gümüþ ve bitkisel kö lerinin çevresini oval biçiminde çizdi. Eserini aynada seyretti ve beðendi. Eli titremem iþti. Genç Hititli, Merenptah'ýn yardýmýyla arabadan indi. Güzelliði kalabalýðý þaþýrtmýþtý. Üzerinde, sedef renldi tenini daha bir belirgin hale geti bir elbise vardý. Prensesin davranýþlarý týpký bir kraliçeyi andýrýyordu. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 189 Birden baþlar, dörtnala giden atlarýn ve dönen tekerleklerin gürültüsünün geldiði ana cadde Büyük Ramses müstakbel karýsýný karþýlamaya geliyordu. Arabayý çeken iki at, Kadeþ savaþý sýrasýnda Firavun'u terk etmemiþ olan iki atýnýn soyunda du. Bu gösteriþli iki savaþ atýnýn baþlarýnda, ucu mavi boyalý kýrmýzý tüylerden yapýlmýþ b e kýrmýzý, mavi ve yeþil renkli pamuklu koþum takýmlarý vardý. Atlarýn dizginleri, sað elin ilham asasýný tutan hükümdarýn belindeki kuþaða baðlanmýþtý. Firavun dizginleri tutmadýðý halde altýn kaplamalý araba hiçbir yere çarpmadan hýzla geliyo Ramses, sesini yükseltme ihtiyacý duymadan konuþarak atlarýný yönetiyordu. Firavun hükümdar l kökenini temsil eden mavi tacýný takmýþ olan Kral, üzerindeki giysisiyle tepeden týrnaða kaplanmýþ gibi görünüyordu. Evet, ýþýnlarýyla kullarýný aydýnlatarak ilerleyen Ramses, güneþin ta kendisiydi. Araba, Hi nsesine birkaç adým kala durunca, gri bulutlar yarýldý ve güneþ, mavi renge bürünen gökyüzü efendi olarak saltanatýný kurdu. Iþýðýn Oðlu Ramses, bu yeni mucizenin yaratýcýsý deðil miy Genç kadýn yere eðik gözlerini kaldýrmadan durdu. Kral, prensesin sadelikten yana olduðunu ark etti. Boynunda sade bir gümüþ kolye, kolunda ayný madenden yapýlmýþ küçük bilezikler, ü bir elbise vardý... Bu haliyle, prensesin muhteþem vücudu daha iyi fark ediliyordu. Khâ, Ramses'e sokuldu ve ona mavi seramikten yapýlmýþ bir vazo verdi. Ramses prensesin alnýný yaðladý. Firavun: "Ýþte evliliðin kutsal yaðýný sürme töreni," dedi. "Bu yað seni, iki Ülke'nin efendisinin e yapýyor. Kötülük güçleri senden uzaklaþsýn. Bugün sen, Maât yasasý uyarýnca görevine baþlý ve ilahi ýþýðýn eþsiz güzelliðini gören'(1) adýný alýyorsun. Eþim Mat-Hor, bana bak." Ramses ellerini genç kadýna uzattý. Prenses çok yavaþ hareket- (1) Eski Mýsýr dilinde: Mat-Hor-neferu-Râ. Mat-Hor olarak kýsalttýk. 190 CHRISTIAN JACQ lerle ellerini Ramses'in ellerinin içine koydu. Þimdiye kadar korku jj nedir bilmeye n prenses ilk defa ürküyordu. Bin bir çekiciliðini ser- f gilemek için uzun süredir bekledi bu anda, heyecanlanmýþ küçük | bir kýz gibi bayýlývermekten korkuyordu. Ramses'ten öylesine büyü yayýlýyordu ki, prenses bir tanrýnýn tenine dokunduðu ve hiç- | bir dayanak noktasý ol aþka bir dünyaya düþeceði hissine ;î| kapýldý. Ramses'i baþtan çýkarmak... Genç kadýn þu an ne kadar boþ olduðunu anlamýþtý. Ama kaçmak ve Hat- | ti'ye, Ramses'ten çok uzaða gitmek is ine raðmen artýk çok geç olduðunu biliyordu. Elleri Kral'm ellerinin arasýnda tutsak kalýnca gözlerini kaldýrýp Ramses'e bakma cesareti ni gösterdi. Elli beþ yaþýndaki Ramses, hayran olunacak kadar yakýþýklý, eþine az rastlanan heybetli bir kti. Geniþ açýk alný, gür kaþlarý, keskin gözleri, çýkýk elmacýk kemikleri, uzun, ince ve k yuvarlak, biçimli kulaklarý, geniþ gövdesi ile o, incelikle gücün ideal bir bileþimiydi sa . Artýk Mýsýrlý olan Mat-Hor, kendi kanýndan gelen kadýnlarýn ateþli tutkusuyla Firavun'a hem u. Ramses onu arabasýna davet etti. Firavun, gökyüzüne kadar yükselen gür sesiyle: "Hükümdarlýðýmýn otuz dördüncü yýlma girerken, Hatti ile yapýlan barýþýn sonsuza dek sürece r," dedi. "Bu evliliðe adanan dikme taþlar Karnak'a, Pi-Ramses'e, Elefan-tin'e, Ebu Simbel'e ve Nubye'deki bütün tapmaklara konulacak. Bütün illerde ve bütün köylerde eðlencel nlenecek ve oralarda sarayýn ikramý þaraplar içilecek. Bugünden itibaren Mýsýr ile Hatti ar aki sýnýrlar açýlacak. Savaþýn ve kinin bulunmadýðý geniþ topraklarda insanlar ve ticaret m bestçe dolaþacak." Ramses'in bu konuþmasý müthiþ bir tezahüratla karþýlandý. Elinde olmadan heyecanlanan Urhi-Teþup da bu büyük sevince katýldý. 34 Çifte direðin en tepesinden güverteye kadar uzanan dikdörtgen yelkeni kuzey rüzgârýyla þiþm raliyet gemisi, Teb'e doðru hýzla yol alýyordu. Geminin pruvasýnda duran gemi kaptaný Nil' in derinliðini uzun bir sýrýkla sýk sýk ölçüyordu. Kaptan ýrmaktaki akýntýlarý ve kum tepel uðu yerleri çok iyi bildiði için, Ramses ve Mat-Hor'un yolculuðunu tehlikeye atacak hiçbir atalý manevra söz konusu olamazdý. Firavun geminin yelkenini bizzat kendisi çekmiþti. Bu sý ada genç karýsý çiçeklerle süslü kamarasýnda dinleniyor ve aþçý akþam yemeði için bir ördeð Üç dümenci, doðru yolu göstermesi için üzerine iki sihirli göz çizilmiþ olan dümeni tutuyo a bir eliyle korkuluða tutunarak ýrmaktan su çekiyor, maymun kadar çevik bir miço, önlerine bilecek bir suaygýrý sürüsünü önceden görebilmek için direðin tepesine týrmanýyordu. Gemi tayfasý, Hatti ile barýþ antlaþmasýnýn imzalandýðý, hükümdarlýðýn o unutulmaz yirmi ik es büyük baðýnýn eþsiz üzümlerinden yapýlmýþ olan þarabý büyük bir keyifle içmiþti. Eþi ben opraktan yapýlmýþ konik biçimli küplerde saklanmýþtý. Bu küplerin aðzý kil ve saman karýþým rin yan taraflarýna lotus çiçekleri ve büyük sýrlarýn efendisi Bes'in figürleri çizilmiþti. kýsa bacaklý olan Bes'in, Kelam'ýn gücünü ifade etmek için kýrmýzý uzun bir dili vardý. Ramses, insana canlýlýk veren havanýn tadýný çýkardýktan sonra orta kamaraya girdi. Mat-Hor mýþtý. Yasemin kokulu Krali-çe'nin göðüsleri açýktaydý ve üzerinde çok kýsa bir etek vardý. l cazibenin ta kendisiydi. Mat-Hor tatlý bir sesle: "Firavun ýþýðýn efendisidir," dedi. "Ardýnda ateþten bir iz býrakan kayan yýldýz, sivri boy ileþtirilemez bir boða, yaklaþýla-maz sularýn içinde bir timsah, avýný yakalayan bir þahin, e- 192 CHRISTIAN JACQ nin yenemeyeceði kartal baþlý aslan, derin karanlýklarý delen bir alevdir." "Geleneksel metinlerimizi çok iyi öðrenmiþsin Mat-Hor." "Mýsýr edebiyatý benim öðrenim yaptýðým bilim dallarýndan biridir. Firavun hakkýnda yazýlmý hoþuma gider çünkü o, dünyanýn en güçlü insanýdýr." "Firavun'un pohpohlanmaktan nefret ettiðini de öðrenmek zorundasýn." "Ben sözlerimde samimiyim. Benim için þu anda bundan daha büyük bir mutluluk olamaz. Babam sizinle savaþýrken sizi düþleyip durdum Rarnses. Bana sadece Mýsýr güneþinin hayat vereceð ndým. Bugün yanýlmadýðýmý biliyorum." Genç kadýn, Ramses'in yanma kývrýldý ve Firavun ona sevecenlikle sarýldý. "iki Ülke'nin efendisini sevmem yasak mý?" Bir kadýnýn aþký... Ramses bunu çoktandýr aklýndan çýkarmýþtý. Onun için Nefertari aþk, Güz lmuþtu ve bu mutluluklar geçmiþte kalmýþtý. Bu genç Flititli onda, söndüðünü sandýðý cinsel Bu genç kadýn, çok ustaca kokular sürünüyor ve soyluluðundan hiçbir þey kaybetmeden çekici yordu. Ramses, genç kadýnýn vahþi güzelliði ve badem gibi siyah gözlerinin cazibesi karþýsý enmiþti. "Sen çok gençsin Mat-Hor." "Ben bir kadýným Majeste ve sizin karýnýzým. Sizi elde etmeye hakkým yok mu?" "Geminin pruvasýna gel ve Mýsýr'ý keþfet; ben onun eþiyim." Kral, Mat-Hor'un omuzlarýný bir mantoyla örtüp onu geminin ön tarafýna götürdü. Yol boyunca ri eyaletlerin, illerin, köy- : lerin adlarýný söyledi, zenginliklerini anlattý, sula ma sistemlerinin i ayrýntýlarýný açýkladý, geleneklerini ve bayramlarýný tarif etti. Sonunda Teb'e geldiler. Mat-Hor hayranlýk dolu bakýþlarla, ýrmaðýn doðu kýyýsýndaki Karnak tapmaðýný ve tanrýlarýn etti. Sessizlik tanrýçasýnýn yaþadýðý doruðun hâkim olduðu batý kýyýsýnda yer alan, Ramses' pmaðý Ramesseum'un ve Kral'ýn Kasým taþ içinde simgeleyen dev heykelin karþýsýnda Hititli g ayranlýktan dili tutuldu. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 193 Mat-Hor, Firavun'a verilen adlardan biri olan 'Arýya benzeyen kiþi' tanýmlamasýnýn çok yeri de olduðunu düþündü. Gerçekten de Mýsýr, içinde aylaklýðýn barýnamadýðý bir arý kovanýydý. aygý duyarak yaptýðý bir iþi vardý. Tapmaklarda bile hiç durmayan bir faaliyet görülüyordu: a, kutsal alanýn çevresinde meslek birlikleri çalýþýyor, içeride ise rahipler ayinlerini ak madan sürdürüyordu. Geceleri, gökyüzü gözlemcileri astronomi hesaplarýný yapýyordu. Ramses yeni Büyük Kraliçe'ye, duruma uyum saðlamasý için hiç zaman tanýmadý. Ramesseum sara eþen Mat-Hor, konumunun koþullarýna boyun eðmek ve kraliçelik görevini öðrenmek zorunda kal ses'i elde etmek için, ona itaat etmenin kaçýnýlmaz olduðunu biliyordu. Kral arabasý, polis ve ordu tarafýndan korunan Deyr-ül-Medine köyünün giriþinde durdu. Arab arkasýndan, Krallar ve Kraliçeler vadilerindeki mezarlarý kazmak ve süslemekle görevlendir ilen zanaatkarlara her zamanki gibi yiyeceklerini getiren bir konvoy geliyordu. Getirilen yiyecekler arasýnda ekmek somunlarý, kuru fasulye, taze sebze, birinci kal ite balýk, kurutulmuþ ve salamura yapýlmýþ etler vardý. Yönetim ayný zamanda çalýþanlarýn s , giysi kumaþlarýný ve merhemlerini de saðlýyordu. Mat-Hor arabadan inmek için Ramses'in koluna dayandý. "Buraya ne yapmaya geldik?" "Senin için önemli olan þeyi yapmaya geldik." Kral ve Kraliçe çifti, tüm çalýþanlarla ailelerinin tezahüratlarý arasýnda, heykeltýraþlýk n hayranlýðýný kazanan, elli yaþlarýndaki zanaatkarlar þefinin iki katlý beyaz evine doðru i. Þef eðilerek: "Majestelerinin baðýþlarýna nasýl teþekkür edebiliriz?" diye sordu. "Senin elinin hünerini biliyorum. Senin ve kardeþlerinin yorgunluk nedir bilmeyen kiþi ler olduðunuzu da biliyorum. Ben sizin koruyucunuzum ve eserlerinizin ölümsüz olmasý için t pluluðunuzu zenginleþtireceðim." "Siz emredin, biz yapalým Majeste." "Benimle gel. Sana hemen baþlamasý gereken iki inþaatýn yerini göstereceðim." 194 CHR1STIAN JACQ Kral arabasý Krallar Vadisi'ne giden yola girdiði zaman, Mat -Hor'un içi daraldý. Yaþamdan yoksun görünen ve güneþ altýnda yanan dik kayalarýn görünüþü kalbini sýkýþtýrdý. Kendisini dan koparýlmýþ hisseden Kraliçe, taþýn ve çölün þokunu yaþýyordu. Krallar Vadisi'nin gece gündüz korunan giriþinde, deðiþik yaþlarda altmýþ kadar saygýn kiþi bekliyordu. Saçlarýný kazýtmýþ, göðüslerine geniþ kolyeler takmýþ, uzun ve kýrmalý peþtama aygýn kiþiler, üzerinde bir devekuþu tüyü bulunan, çýnar aðacýndan yapýlmýþ asalarý ellerin Ram ses: "Bunlar benim 'Kral oðullarým'," diye açýkladý. Saygýn kiþiler asalarýný kaldýrdýlar, bir onur kýtasý oluþturarak tören alayý halinde hüküm Ramses kendi mezarýnýn giriþinin yakýnýnda durdu. Deyr-ül Medine halkýnýn þefine: "Buraya, sütunlu salonlarý ve 'Kral Oðullarý'nýn sayýsý kadar mezar odasý bulunacak muazzam mezar'1' kazacaksýnýz," diye buyurdu. "Osiris'in eþliðinde onlarý sonsuza kadar koruyacaðým Ramses, kendi eliyle papirüsün üzerine çizdiði bir planý þefe verdi. "Ýþte bu da, büyük Kraliçe Mat-Hor'un ebedi istirahatgâhý ola- ' cak. Bu mezarý Kraliçel si'nde, Güzel îset'in mezarýnýn epey uzaðýnda, Nefertari'nin mezarýnýn da daha uzaðýnda kaz Genç Hititli sarardý. "Benim mezarým mý ama..." Ramses: "Bizim geleneðimiz bu," diye açýkladý. "Bir kimse önemli bir görevi yüklendiði zaman öteki zorundadýr. Ölüm bizim en iyi damþmanýmýzdýr, çünkü davranýþlarýmýzý yerli yerine oturtur v rasýndaki farký görmemize ! olanak saðlar." ! (1) Krallar Vadisi'ndeki bu mezar 1820 yýlýnda James Burton tarafýndan bulundu. Kazýlar, anýtýn büyüklüðü karþýsýnda hayrete düþen Amerikalý bir arkeolog ekibi taralýndan kýsa bir dý. Mýsýr'ýn, bilinen en büyük mezarý budur. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 195 "Ama ben böylesine kederli düþüncelerin içinde boðulmak istemiyorum!" "Sen artýk herhangi bir kadýn deðilsin Mat-Hor. Sen artýk sadece kendi zevkini düþünen bir it prensesi de deðilsin. Sen Mýsýr Kraliçesi'sin. Bu yüzden önemli olan sadece senin görevi r. Bunu anlayabilmen için, kendi ölümünle yüz yüze gelmen gerekiyor." "Bunu reddediyorum!" Ramses'in bakýþlarý, Mat-Hor'u, bu sözleri sarf ettiði için piþman etmeye yetti. Hititli di "Beni baðýþlayýn Majeste." "Ayaða kalk Mat-Hor. Sen benim deðil, Mýsýr'ý yaratan ve onu yaþatacak olan evrenin yasasý kulusun. Artýk senin mukadderatýna doðru gidelim." Tüm korkusuna raðmen gururunu kaybetmeyen genç Hititli, içindeki sýkýntýyý yenmeyi bildi. Ç sýna raðmen, Krallar Vadisi kadar sert ve acýmasýz görünmeyen Kraliçeler Vadisi'ni keþfetti llar Vadisi'nin bulunduðu yer gibi dik kayalarýn ortasýna kapatýlmamýþ olan bu yer, Kraliçe n kendini daha yakýn hissettiði canlýlar dünyasýna açýktý. Mat-Hor bütün dikkatini berrak g ve sayýsýz neþe ve zevk saatlerini yaþamayý umduðu gerçek bir vadi olan Nil vadisini düþünd Ramses, buradaki muhteþem ebedi istirahatgâhýnda dinlenen ve her an bir anka kuþu, bir ýþýk ya da dünyanýn en son ucuna kadar esen bir rüzgârýn soluðu biçiminde yeniden doðan Neferta- düþünüyordu. Iþýðýn kalbinde, tanrýsal ýrmaðýn üzerinde bir kayýkta dolaþan Nefertari'yi. Mat-Hor, Kral'ýn düþüncelerini yarýda kesmeye cesaret edemediði için sessiz kaldý. Bulunduk rin ve anýn ciddiyetine raðmen, kalbinin derinliklerinde hissettiði Ramses'in varlýðý ve gü i kemiriyordu. Üstesinden gelinmesi gereken sýnamalar ne olursa olsun Hititli amacýna ulaþacak ve Ramses'i baþtan çýkaracaktý. 35 Seramana'mn sabrý taþmak üzereydi. Mademki iyi muamele bir sonuç vermiyordu, dev yapýlý Sar unyalý da daha dolambaçsýz bir yönteme baþvuracaktý. Bir sýðýr pirzolasý ve haþlanmýþ nohut atýna atladýðý gibi Teþonk'un atölyesine gitti. Bu kez Libyalý bildiði her þeyi söyleyecek ve özellikle Aþa'nýn katilinin adýný açýklayacak Seramana atýndan indiði zaman dericinin atölyesinin önünde toplanmýþ bir kalabalýk görünce cuklar, yaþlýlar, iþçiler, birbirleriyle yarýþýrcasýna konuþuyorlardý. Sardunyalý: "Çekilin ordan," diye emretti. "Yol açýn." Dev adam buyruðunu yenilemek zorunda kalmadý. Herkes susmuþtu. Atölyenin içindeki koku her zamanki gibi berbattý. Mýsýrlýlar gibi koku sürünmeye alýþmýþ o içeri girip girmemekte tereddüt etti. Ama tuzlanmýþ antilop derilerinin yanýnda toplanmýþ k balýðý görünce bu iç bulandýrýcý mekâna fazla düþünmeden giriverdi. Aþý boyasý dolu tekneni ellerini iki çýraðýn omzuna koydu. "Ne oluyor burada?" Çýraklar kenara çekildi. Seramana, baþý hayvan idrarý ve dýþkýsý dolu bir leðenin içine sok n cesedini fark etti. Kýsa boylu bir Libyalý olan atölye þefi: "Bir kaza," dedi, "korkunç bir kaza." "Nasýl olmuþ?" "Kimse bir þey bilmiyor... Herhalde patron çalýþmak için erkenden gelmiþ. Biz geldiðimiz za onu böyle bulduk." "Hiçbir tanýk yok mu?" "Yok." "Hayret!... Teþonk deneyimli biriydi. Böylesine aptalca bir RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 197 ölüm ona göre deðil. Hayýr, bu bir cinayet ve içinizden biri bazý þeyler biliyor." Atölye þefi, isteksiz bir ifadeyle: "Yanýlýyorsunuz," dedi. Seramana, avýný gözleyen vahþi bir hayvan gibi: "Bu iþi bizzat tahkik edeceðim," dedi. "Herkesi sorgulayacaðým." Genç bir çýrak, kalabalýðýn arasýndan bir yýlanbalýðý gibi sýyrýldý ve koþarak atölyeden çý nýn reflekslerini köreltmemiþti. Sardunyah hemen çocuðun arkasýndan fýrladý. Bu iþçi mahallesinin dar sokaklarý delikanlýnýn yabancýsý deðildi, ama Ramses'in muhafýzýný den kurtulmasý çok zordu. Çýrak bir duvara týrmanmaya çalýþýrken Seramana'nýn dev pençesi ç kaladý. Havaya savrulan çocuk, aðýr bir çuval gibi yere düþtü. "Sýrtým... Sýrtým çok acýyor." "Bana gerçeði söyledikten sonra tedavi olursun. Oyalanmaný hiç tavsiye etmem! Yoksa bilekl erini de kýrarým." Dehþete kapýlan çýrak kesik kesik konuþtu. "Patronu bir Libyalý öldürdü... Siyah gözlü, köþeli yüzlü ve kývýrcýk saçlý bir adam... Teþ Patron karþý çýktý, size hiçbir þey söylemediðine dair yemin etti... Ama öteki buna inanma teknenin içine baþýný sokarak onu öldürdü. Sonra bize döndü ve tehdit etti: 'Adým Malfý ve ndisi olduðum ne kadar doðruysa, polise konuþmanýz halinde sizi öldüreceðim de o kadar doðr ..' Size her þeyi anlattýðýma göre ben öldüm demektir." "Kimseye bir þey söyleme çocuk. Artýk atölyene dönmeyeceksin ve bundan sonra sarayýn kâhyas isinde çalýþacaksýn." "Siz... Siz beni hapse atmayacak mýsýnýz?" "Cesur çocuklarý severim. Haydi, kalk ayaða!" Çýrak ayaðýný sürüyerek, oldukça caný sýkkýn görünen dev adamý izlemeye çalýþtý. Seramana, p olacaðýný ummuþtu. Hain Hititli Urhi-Teþup, tüm soyu Mýsýr'a düþman olan, Libyalý katil Malfi ile ortak olmuþt Evet, iþte gizlice hazýrlanan komplo buydu! Gerisi Ramses'i ikna etmeye kalýyordu. 198 CHRISTIAN JACQ Setau bakýr kâseleri, mataralarý ve deðiþik boydaki filtreleri yýkýyor, Lotus da laboratuva aflarýný temizliyordu. Bir süre sonra, Setau sýrtýndaki antilop derisi tuniðini çýkardý, su dý ve içine sinmiþ olan ilaç eriyiklerini çýkarmak için sýktý. Bu tuniðini siyah kobra, þiþ oynuzlu engerek ve benzerlerinin zehir-leriyle yeniden seyyar bir eczaneye dönüþtürme iþin i Lotus'a verecekti. Güzel Nubyeli tunikten çýkan kahverengi ve akýþkan sývýnýn üzerine eði sulandýrýldýktan sonra kan dolaþýmý hastalýklarý ile kalp yetmezliðine iyi gelecek bir ilaç Ramses laboratuvara girdiði zaman Lotus onun önünde eðildi, ama Setau iþine devam etti. Kral: "Keyifsiz görünüyorsun," dedi. "Doðru." "Bu Hitit prensesi ile evlenmemi hoþ karþýlamadýn." "Bu da doðru." "Hangi nedenle?" "Bu kadýn sana felaket getirecek." "Abartmýyor musun Setau?" "Lotus'la ben yýlanlarý çok iyi tanýrýz. Onlarýn zehirlerinin içindeki hayatý keþfetmek içi an olmak gerekir ve bu Hitit engereði, en mükemmel bir uzmanýn bile öngöremeyeceði bir biçi saldýrabilecek yaradýlýþtadýr." "Senin sayende yýlanlara karþý baðýþýklýk elde etmedim mi!" Setau homurdandý. Gerçekten de gençliðinden bu yana uzun senelerdir Ramses'e düþük dozda yý ehrinden yapýlmýþ sývý bir ilaç içirmekteydi. Düzenli aralýklarla aldýðý bu ilaç Ramses'i h yordu. "iktidarýna çok güveniyorsun Majeste... Lotus senin nerdeyse ölümsüz olduðuna inanýyor, ama bu Hititlinin sana zarar vermenin yolunu araþtýracaðýna kesin olarak inanýyorum." Nubyeli güzel, fýsýltý halinde: "Firavun'a çok tutkun olduðu söyleniyor," dedi. Yýlan oynatýcýsý: "iyi ya iþte!" diye haykýrdý. "Hýnca dönüþen aþk korkunç bir silahtýr. Bu kadýn kendi insan bu belli bir þey! RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 199 Üstelik hiç ummadýðý bir savaþ alanýna sahip: Kral'ýn sarayýna. Ama biliyorum, Ramses beni yecek." Firavun Lotus'a doðru döndü. "Sen ne diyorsun?" "Mat-Hor güzel, zeki, kurnaz, gözü yükseklerde ve... Hititli." Ramses: "Bunu aklýmdan çýkarmayacaðým," diye söz verdi. Kral, Arneni'nin getirdiði raporlarý dikkatle okudu. Saçlarý giderek azalan soluk benizl i kâtip, Seramana'nýn ateþli açýklamalarýný gayet düzgün ve anlaþýlýr bir þekilde not etmiþ "Aþa'nýn katili Urhi-Teþup ve Libyalý Malfi de onun suç ortaðý... Ama elimizde hiçbir kanýt Ameni: "Hiçbir mahkeme onu mahkûm edemez," dedi. "Þu Malfý denen adam... Hiç ondan söz edildiðini duydun mu?" "Dýþiþleri Bakanlýðýnýn arþivini ve Aþa'nýn notlarýný inceledim. Ayrýca Libya uzmanlarýna s iðim sadece þu: Malfi, bize karþý özel bir kin güden savaþçý bir kabilenin reisi." "Çýlgýnlardan oluþmuþ bir çete mi, yoksa gerçek bir tehlike mi?" Ameni bir an düþündü. "Rahatlatýcý bir yanýt vermek isterdim, ama söylentilere bakýlýrsa Malfý þu ana kadar birbi yle savaþan birçok kabileyi bir araya getirmeyi baþarmýþ." "Bu bir söylenti mi yoksa gerçek mi?" "Çöl polisi bu söylentiyi doðrulayacak bir düþman karargâhý bulamadý." "Evet, ama bu Malfi Mýsýr'a girdi, vatandaþlarýndan birini atölyesinde öldürdü ve cezalandý kip gitti!" Ameni, Ramses'iýý ender görülen ama belki de bu yüzden çok sert olan öncesine maruz kalmakt korkuyordu. Kâtip: "Ne derece zararlý olabileceðini bilmiyoruz," dedi. "Þayet kötülüðü ayýrt edemeyecek duruma düþtüysek bu ülkeyi nasýl yöneteceðiz!" Ramses kalktý ve çalýþma odasýnýn büyük penceresine kadar yü- 200 CHRISTIAN JACQ rüdü. Gözleri yanmadan güneþe doðru baktý. Ramses'in koruyucu yýldýzý olan güneþ, her gün o e olursa olsun görevini yapabilme enerjisini veriyordu. Kral: "Malfi'yi ihmal etmemek gerekir," dedi. "Libyalýlar bize saldýracak durumda deðiller!" "Bir avuç þeytan felaket tohumlarý ekebilir Ameni. Bu Libyalý çölde yaþýyor, oradan yýkýcý r ve onu bize karþý kullanmayý düþlüyor. Burada, Hititlere karþý yaptýðýmýzdan çok farklý b Daha kurnazca ama en az onun kadar þiddetli bir çatýþma olacak. Malfý'nin kinini hissediyo rum. Bu kin giderek büyüyor ve bize yaklaþýyor." Eskiden Nefertari ileriyi görme yeteneðiyle Kral'ýn davranýþlarýný yönlendirirdi. O, gökyüz dýzlarýn arasýnda parlamaya baþladýðýndan beri Ramses, Nefertari'nin düþüncesinin kendi ben aþadýðý ve ona yol göstermeye devam ettiði hissine kapýlýyordu. Ameni: "Seramana derinlemesine bir soruþturma yürütecek," dedi. "Baþka sýkýntýn var mý dostum?" "Her gün olduðu gibi yüzlerce ufak sorun var ve hepsi de acil." "Sanýrým senden biraz dinlenmeni istemem yararsýz." "Çözülmesi gereken hiçbir sorun olmadýðý gün dinleneceðim." 36 Sarayýn masaj yapan kadýnlarýndan en becerikli olaný, cildini temizlemek için Mat-Hor'u doð l sodyum karbonat ve külle ovdu. Sonra çöl hurmasý aðacýnýn özünden ve kabuklarýndan yapýlm ititliyi sabunladý ve onu ovmak için sýcak döþemenin üzerine uzanmasýný söyledi. Bu sabun a gerginliði gideriyor ve vücudun güzel kokmasýný saðlýyordu. Mat-Hor kendini cennette sanýyordu. Hatti Ýmparatoru babasýnýn sarayýnda ona hiçbir zaman b denli ustalýklý bir balam yapýlmamýþtý. Makyajcýlar, manikürcüler ve pedilcürcüler sanatla r biçimde yapýyordu ve Mýsýr'ýn Kraliçesi kendini her geçen gün daha güzel hissediyordu. Bu s'in kalbine girmek için kaçýnýlmaz koþul deðil miydi? Gençliðinin ve mutluluðunun kusursuz olmasý, Mat-Hor'a dayanýlmaz bir kadýn olduðu hissini iyordu. Makyajcý kadýn: "Þimdi de kýrýþýklýklara karþý kremi kullanma zamaný geldi," dedi. Hititli kadýn karþý çýktý: "Benim yaþýmda mý? Çýldýrmýþsýn sen!" "Yaþlanmaya karþý mücadele etmeye sizin yaþýnýzda baþlamak gerekir, iþ iþten geçtikten sonr "Ama..." "Bana güvenebilirsiniz Majeste. Benim için Mýsýr Kraliçesi'nin güzelliði bir devlet iþidir. Mat-Hor karþý çýkmaktan vazgeçip yüzünü masaj yapan kadýnýn ellerine teslim etti. Masajcý b odyum karbonat, kaymaktaþý tozu, çemenotu tohumlan ve eþek sütünden yapýlmýþ pahalý bir kre nin yüzüne sürdü. Ýlk anda hissedilen serinliðin ardýndan, çirkinliði ve yaþlýlýðý uzaklaþtýran tatlý bir sýc Mat-Hor þölenler ve kabul günleri arasýnda mekik dokuyor, 202 CHRISTIAN JACQ soylular ve zenginler tarafýndan aðýrlanýyor, dokuma, müzik ve þiir öðretilen haremleri gez ve her gün, bir Mýsýrlý gibi yaþama sanatýný keyifle öðrenmeye çalýþýyordu. Her þey hayal ettiðinden çok daha güzeldi! Kendini askeri gücünü kanýtlamaya adamýþ, kasvet renkli Hattuþaþ'ý artýk hiç düþünmüyordu. Burada, Pi-Ramses'te yüksek duvarlar yoktu, ama avuzlar, Ramses'in kentinin Turkuaz Kent olarak anýlmasýna neden olan mavi çinilerle süs lü evler vardý. Bu kentteki yaþama sevinci kuþ seslerine karýþýyordu. Hitit prensesi Mýsýr'ý düþlemiþti. Þimdi ise Mýsýr ona aitti! Mýsýr'ýn, herkesin saygý duyd . Ama gerçekten hükmediyor muydu? Mat-Hor, Nefertari'nin her gün Ramses'in yanýnda çalýþtýðýn etiminde bizzat görev aldýðýný ve Hititlilerle yapýlan barýþ antlaþmasýnda baþlýca rolü oyn Mat-Hor ise, zevk ve lüks karþýsýnda sarhoþa dönüyor, Ramses'i çok az görüyordu! Elbette on duyarak ve içten gelerek seviþiyordu, ama Ramses'in aklýnýn uzaklarda olduðunu hissediyor ve Kral üzerinde hiçbir nüfuzu olmuyordu. Ve devletin sýrlarý hakkýnda hiçbir þey öðreneme Bu baþarýsýzlýk geçiciydi. Mat-Hor eninde sonunda Ramses'in gönlünü çelecek, ona sözünü geç ellik ve kurnazlýk onun üç silahý olacaktý. Bu uzun ve zorlu bir mücadeleydi, çünkü hasmý ç lara raðmen genç Hititli kadýnýn baþarýya ulaþacaðýndan hiç kuþkusu yoktu. O her zaman iste etmiþti. Ve bugün de istediði þey, Nefertari'nin anýsýna varýncaya kadar her þeyi silecek e r Kraliçe olmaktý. Oda hizmetçisi: "Majeste," diye mýrýldandý, "sanýrým Firavun þu anda bahçede." "Git bak, gerçekten o ise gel haber ver." Ramses neden ona bahçede olacaðýný haber vermemiþti? Günün bu saatinde, hükümdarýn hiçbir z me alýþkanlýðý olmamýþtý. Hangi alýþýlmadýk olay Kral'ýn günlük çalýþma düzenini deðiþtirme Oda hizmetçisi þaþkýn bir ifadeyle geldi. "Evet, Firavun'muþ Majeste." "Peki... Yalnýz mý?" RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 203 "Evet, yalnýz." "En ince ve en sade elbisemi getir." "Kýrmýzý iþlemeli, ince keten elbisenizi ister misiniz?" "Çabuk ol." "Hangi mücevheri istersiniz?" "Mücevher istemem." "Ya... peruk?" "Peruk da istemem. Oyalanacaðýna þu elbiseyi hemen getir!" Ramses, iki yana açýlmýþ yeþillenmiþ dallarý yeþil-kýrmýzý kozalaklarla yüklü çýnarýn dibin . Kral, piramitlerin yapýldýðý dönemdeki, Eski Hanedanlýðýn firavunlarý tarafýndan kullanýl eneksel bir peþtamal giymiþti. Bileklerinde ise iki altýn bilezik vardý. Hititli genç kadýn Ramses'e baktý. Hiç kuþku yok Kral birisiyle konuþuyordu. Ayaklarý çýplak olan genç kadýn Ramses'e yaklaþtý. Hafif bir rüzgâr çýnar yapraklarým hýþýr dýran bir yumuþaklýk vardý. Genç kadýn þaþkýnlýk içinde hükümdarýn köpeði 'Gece Bekçisi'yle "Majeste..." "Gel Mat-Hor." "Burada olduðumu biliyor muydunuz?" "Kokun seni ele veriyor." Kraliçe, Ramses'in yanýna oturdu. 'Gece Bekçisi' yan tarafýna döndü ve sfenks pozunu aldý. "Siz... bu köpekle mi konuþuyordunuz?" "Bütün hayvanlar konuþur. Týpký bir zamanlar aslanýmýn ve þimdi de 'Gece Bekçisi' hanedanýn köpeðimin yaptýðý gibi, kendilerine yakýn olan insanlara söyleyecekleri çok þey vardýr. Ta dinlemesini bilirsek." "Peki size ne anlatýyor?" "Bana sadakati, güveni, doðruluðu aktarýyor ve bana kýlavuzluk edeceði ahretin güzel yollar atýyor." Mat-Hor dudak büktü. "Ölüm... Bu korkunç þeyden neden söz ediyorsunuz?" "Sadece insanlar korkunç þeyler yaparlar; ölüm basit bir doða 204 CHRISTIAN JACQ yasasýdýr ve Maât yasasýna uygun olarak doðru bir yaþam sürmüþ-sek, ölümden sonra ahretteki olu olur." Mat-Hor, Ramses'e sokuldu ve ona badem biçimindeki harika siyah gözleriyle baktý. "Elbiseni lekelemekten korkmuyor musun?" "Henüz iyi giysilerimi giyinmedim Majeste." "Sade bir elbise giymiþsin, mücevher takmamýþsýn, peruðun yok... Neden bu sadelik?" "Majesteleri beni bundan dolayý kýnýyor mu?" "Mevkiine göre davranmalýsýn Mat-Hor, herhangi bir kadýn gibi hareket edemezsin." Hititli genç kadýn karþý çýktý: "Hiç böyle bir þey yaptým mý? Ben bir imparatorun kýzýyým ve þu anda da Mýsýr Firavunu'nun yaþantým protokolün ve iktidarýn gereklerine uygun olarak geçmiþtir." "Protokol tamam da, neden iktidar sözcüðünü kullanýyorsun? Babanýn sarayýnda hiçbir yönetim uðu üstlenmemiþtin." Mat-Hor tuzaða düþtüðünü hissetti. "Çok gençtim... Ve Hatti, kadýnlarýn ikinci sýnýf vatandaþ gibi görüldükleri bir askeri dev urada ise her þey farklý! Mýsýr Kraliçesi'nin ülkesine hizmet etmesi görevi deðil midir?" Genç kadýn saçlarýný Ramses'in kucaðýna yaydý. "Kendini gerçekten de Mýsýrlý gibi mi hissediyorsun Mat-Hor?" "Artýk Hatti'den söz edilmesini istemiyorum!" "Anne ve babaný tanýmazlýktan mý geleceksin?" "Hayýr, elbette ki hayýr... Ama onlar o kadar uzakta ki." "Çok zor bir sýnamadan geçiyorsun." "Sýnama mý? Elbette hayýr, bu benim her zaman arzu ettiðim þeydi! Artýk geçmiþten söz edilm stemiyorum." "Geçmiþin sýrlarýný kavramadan geleceði nasýl hazýrlayacaðýz? Sen gençsin Mat-Hor, dengeni alýyorsun. Bunu baþarman kolay olmayacak." "Benim geleceðim belirlenmiþtir: Ben Mýsýr Kraliçesi'yim!" "Hükümdarlýk zamanla kazanýlan bir beceridir. Bir anda elde edilmez." Hititli kýzdý. "Ben... anlamýyorum." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 205 Ramses: "Sen Mýsýr ile Hatti arasýndaki barýþýn canlý sembolüsün," dedi. "Bu uzun savaþýn sonunu ge birçok kiþi hayatým verdi. Senin sayende, ýstýrabýn yerini sevinç aldý." "Ben sadece bir sembol müyüm?" "Mýsýr'ýn sýrlarýný kavraman için birçok yýlýn geçmesi gerekecek. Doðruluðun ve adaletin ta met etmeyi öðren, îþte o zaman yaþantýn çok parlak olacak." Hititli ayaða kalktý ve iki Ülke'nin efendisinin bu görüþüne karþý çýktý. "Sizin yanýnýzda hüküm sürmek istiyorum Ramses." "Sen sadece bir çocuksun Mat-Hor. Her þeyden önce kaprislerinden vazgeç, mevkiinin hakkýný er ve gerisini zamana býrak. Þimdi beni yalnýz býrak. 'Gece Bekçisi'nin bana söylecek birço rý var." Yüreði yaralanan Hititli koþarak dairesine gitti. Ramses onun hýrsýndan aðladýðýný göremeye 37 Ramses'le yaptýðý o görüþmeden sonraki aylar boyunca Mat-Hor göz kamaþtýrýcý bir insan olmu tlý elbiseler giyen genç kadýn, yüksek tabaka yaþamýna mükemmel bir þekilde uyum saðlayan b içe rolünü oynayarak, Teb gecelerini, güzelliði ve çekiciliði ile aydýnlatýyordu. KraPýn öð eden genç kadýn, sarayýn göreneklerine alýþtý ve derinliðine hayranlýk duyduðu Eski Mýsýr lgisini artýrdý. Mat-Hor hiçbir düþmanlýkla karþýlaþmadý, ama herkesin hükümdarýn en yakýn arkadaþý olduðunu mpatisini kazanmayý baþaramadý. Ramses'in öteki sýrdaþý Setau ise, Lo-tus'la birlikte, sevg yýlanlarýnýn zehrini elde etmek ve bölgenin geliþmesi ile ilgili planlarýný gerçekleþtirme bye'ye gitmiþti. Hititli genç kadýn ayný anda hem her þeye sahipti hem de hiçbir þeye sahip deðildi. Ýktidar n yakýnýnda olduðu halde elinden kaçmasý genç kadýnýn yüreðini saran küskünlüðü artýrýyordu için baþvurduðu yollardan hiçbiri sonuç vermemiþti ve Mat-Hor ilk kez kendinden kuþkuya düþ ma o, Kral'a, bu durumu fark etme fýrsatýný vermeyecekti. Bu yüzden kendini, kraliçeliðinin tartýþýlmaz biçimde kabul görüldüðü bayramlara ve þenliklere vermiþti. Mat-Hor bu sonbahar akþamýnda kendini yorgun hissediyordu. Hizmetçilerini baþýndan savdý, g anlaþýlmaz bir adam olan Ramses'i daha iyi hayal edebilmek için gözleri açýk yataða uzandý Hafif bir esinti, pencerenin önündeki keten perdeyi havalandýrdý. En azýndan Mat-Hor, karþý uzun saçlý ve gösteriþli vücutlu bir adam belirinceye kadar öyle sanmýþtý. Mat-Hor doðruldu ve kollarýný göðsünün üzerinde kavuþturdu. "Kimsiniz?" "Bir vatandaþýnýz." Ay ýþýðý, Kraliçe'nin bu beklenmedik konuðun hatlarýný daha iyi ayýrt edebilmesine olanak v RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 207 "Urhi-Teþup!" "Demek beni hatýrlýyorsun genç kýz?" "Odama girmeye nasýl cesaret ettin!" "Kolay olmadý. Seni saatlerden beri gözlüyordum. Seramana þeytaný benim peþimi býrakmadýðý aklaþmadan önce uzun süre bekledim." "Urhi-Teþup... imparator Muvatallis'i öldürdün ve babamla annemi de ortadan kaldýrmaya kal kýþtýn!" "Bütün bunlar çok geride kaldý... Bugün biz Mýsýr'a sürgün edilmiþ iki Hititliyiz." "Kim olduðumu unutuyor musun?" "Yapay bir dünyada sarhoþ olmaya mahkûm edilmiþ güzel bir kadýnsýn." "Ben Ramses'in karýsý ve ülkenin Kraliçesi'yim!" Urhi-Teþup yataðýn ucuna oturdu. "Düþ görmeyi býrak küçük kýz." "Muhafýz çaðýracaðým." "Çaðýr öyleyse." Urhi-Teþup ile Mat-Hor bakýþlarýyla birbirlerine meydan okudular. Genç kadýn kalktý ve bir a soðuk su içti. "Sen canavarýn birisin! Senin gibi hain bir generali neden dinle-yecekmiþiný!" "Beni dinleyeceksin, çünkü ikimiz de bu lanet Mýsýr'ýn her zaman düþmaný olacak bir ulusun rýyýz!" "Saçmalamayý býrak. Barýþ antlaþmasý imzalandý." "Kendini hayallere kaptýrma Mat-Hor. Ramses için sen, yalanda bir haremde her þeyden e lini eteðini çekmiþ olarak yaþayacak bir yabancýdan baþka bir þey deðilsin." "Yanýlýyorsun!" "Ucundan olsun iktidara tutunabildin mi?" Genç kadýn sessiz kaldý. "Ramses'in gözünde sen bir hiçsin. Sen sadece bir Hititlisin ve barýþ için alýnmýþ bir rehi Bu, Hitit ordusu zayýf düþer düþmez Ramses'in bozacaðý bir barýþ. Ramses kalleþ ve zalim bi O, Hattuþil'in içine düþtüðü bir tuzak kurdu. Sense, kendi öz baban tarafýndan feda edildin ni avutmaya bak Mat-Hor, eð- 208 CHRISTIAN JACQ lenceli vakit geçir, çünkü gençlik çabuk geçer, düþünemeyeceðin kadar çabuk." Kraliçe, Urhi-Teþup'a sýrtýný döndü. "Bitirdin mi?" "Söylediklerimi düþün, sözlerimin gerçekliðini anlayacaksýn. Þayet beni tekrar görmek ister maýýa'nýn dikkatini çekmeden bana haber salmanýn yolunu bul." "Seni tekrar görmek için ne sebebim olabilir ki?" "Sen de ülkeni benim kadar seviyorsun ve ne bozgunu, ne alçalmayý kabul edersin." Mat-Hor yüzünü dönmeden önce uzun süre tereddüt etti. Hafif bir rüzgâr keten perdeyi havalandýrmýþ, Urhi-Teþup da kaybolmuþtu. O gecenin þeytaný a ona gerçeði hatýrlatmak için mi gelmiþti? Altý adam, yüksek sesle söyledikleri þarkýnýn ritmine uyarak, içinde durduklarý küvetteki ü ayaklarýyla çiðniyorlardý. Ezilen salkýmlardan çýkan suyla mükemmel bir þarap elde edilecek ten yükselen buharýn etkisiyle yarý sarhoþ olan adamlar, ayakta zar zor duruyorlardý. Aral arýndan en coþkulu olaný, arkadaþlarýna tempo tutan Seramana'ydý. Baðcýlardan biri: "Birisi sizinle görüþmek istiyor," dedi. Seramana adamlarýna: "Devam edin," dedi, "ve gevþemeyin!" Gelen adam çöl polisi kadrosunda çalýþan rütbeli bir polisti. Derin çizgili ve sert hatlý bir yüze sahip olan polis, oklarýný ve kýsa kýlýcýný yanýndan h Seramana'ya: "Rapor vermeye geldim," dedi. "Devriye kollarýmýz, Malfý ve baþýna geçtiði âsi kabileleri b için Libya çölünü birkaç aydan beri tarýyorlar." "Nerede olduklarýný belirledin mi?" "Maalesef hayýr. Bu çöl uçsuz bucaksýz, sadece Mýsýr'a yakýn bölgeyi kontrol edebiliyoruz. aklara gitmek tehlikeli olur. Bedeviler bizi gözlüyor, yaklaþtýðýmýzý önceden Malfi'ye habe orlar. Malfi bizim için yaklaþýlamayan bir gölge sanki." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 209 Seramana hem hayal kýrýklýðýna uðramýþ, hem de kýzmýþtý. Çöl polisinin becerikliliði tartýþ alfi'nin ne denli korkunç bir hasým olduðunu kanýtlýyordu. "Malfý'nin birçok kabileyi bir araya topladýðý doðru mu?" Rütbeli polis: "Kesin bir bilgim yok," diye karþýlýk verdi. "Belki de diðerleri gibi bu da bir söylentide n ibarettir." "Malfi hiç demir bir hançere sahip olmakla övünmüþ mü?" "Böyle bir þey duymadým." "Çöldeki adamlarýn tetikte olsun. En küçük bir olayý saraya haber ver." "Nasýl isterseniz... Ama Libyalýlardan korkacak neyimiz var?" "Malfý'nin öyle ya da böyle bize zarar vermeye çalýþacaðýný kesin olarak biliyoruz. Ayrýca de suçlanýyor." Ameni elindeki hiçbir belgeyi atmýyordu. Pi-Ramses'teki bürosu, yýllar boyunca biriken p apirüs ya da tahta tabletlerden oluþan bir arþive dönmüþtü. Bitiþik üç odada eski dosyalar u. Yardýmcýlarý, birçok kez ona önemsiz belgelerin yok edilmesini önermiþlerdi. Ama Ameni, nin altýnda olabildiðince çok bilgi bulundurmak istiyordu. Böylece, yavaþlýklarý onu çilede diðer devlet dairelerinden yardým istemek zorunda kalmayacaktý. Kâtip çok hýzlý çalýþýyordu. Ona göre, çözümü sürüncemede býrakýlan her sorun giderek büyüy yapmak en iyisiydi. Diðer memurlar, bir sorun üstesinden gelinemeyecek duruma gelir gelmez hemen ortadan kayboluyordu. Bir tabak dolusu haþlama etle karnýný doyurmuþ olan Ameni, Seramana bürosuna girdiði zaman að lambasýnýn ýþýðýnda çalýþýyordu. "Yine mi okuyorsun..." "Bu ülkede ayrýntýlarla uðraþacak birinin olmasý gerekiyor." "Saðlýðýný bozacaksýn Ameni." "O saðlýk çoktan beri yok olup gitti." "Oturabilir miyim?" "Hiçbir þeyi karýþtýrmamak koþuluyla." Sardunyan dev ayakta durdu. 210 CHRISTIAN JACQ "Malfý hakkýnda yeni bir þey yok," dedi. "Libya çölünde saklanýyor." "Ya Urhi-Teþup?" "Zengin Fenikeli karýsýyla çok rahat bir hayat sürüyor. Þayet onu iyi tanýmasaydým, aile mu ndan ve güzel yemeklerden baþka bir tutkusu olmayan, saygýdeðer bir adama dönüþtüðünü düþün "Neden olmasýn? Baþka yabancýlar böyle sakin bir yaþantýya can atarlar." "Doðru..." Sardunyalýnýn ses tonu Ameni'nin kafasýný karýþtýrdý. "Neyi ima ediyorsun?" "Sen mükemmel bir kâtipsin, ama zaman geçiyor ve sen artýk genç deðilsin." Ameni fýrçasýný býraktý ve kollarýný kavuþturdu. Sardunyalý: "Sevimli ve çok mahcup bir kadýnla karþýlaþtým. Hiç kuþku yok ki bana uygun deðil, ama sen e beðenirsin..." "Beni... evlendirmek mi istiyorsun?" "Ben, kadýnlarýmý sýk sýk deðiþtirme ihtiyacý duyarým... Ama eminim sen iyi bir eþe hayatýn dýk kalýrsýn." Ameni öfkelendi. "Benim yaþantým bu bürodan ve kamu iþlerinin yönetiminden ý ibarettir! Burada bir kadýnýn u düþünebiliyor rnusun? Her þeyi kendi görüþüne göre düzenlemeye kalkacak ve kargaþaya nede "Ben düþünmüþtüm ki..." "Artýk düþünme ve Aþa'nýn katilini bulmaya çalýþ." 38 Ramses'in Teb'in batýsýndaki milyonlarca yýlýn tapýnaðý beþ hektarlýk bir alaný kaplýyordu. isteklerine uygun olarak yapýlan anýt kapýlar sanki gökyüzüne kadar yükseliyor, aðaçlarýn sulan billur gibi göletler yer alýyordu. Kapýlan yaldýzlý bronzdan, döþemeleri gümüþten ya maðýn avlularýnda Ka'mn varlýðýyla canlanan heykeller hüküm sürüyordu. Tapýnaðýn çevresinde polar vardý. Tapmaðýn tam merkezinde ise Ramses'in babasý Seti'nin, annesi Tuya'nm ve eþi Büyük Kraliçe Nefertari'nin küçük tapmaklarý bulunuyordu. Ýki Ülke'nin efendisi, tanrýlara ait olan bu sihirli alana sýk sýk gelir ve anýlarýný içind sevdiði insanlar için dua ederdi. Ancak bu seferki ziyaretinin çok daha özel bir nedeni vardý. Ramses'le Nefertari'nin kýzý Meritamon, hükümdarlýk eden Fi-ravun'u ölümsüzleþtirecek ayini ktý. Ramses kýzýný gördüðü zaman, annesine benzerliði nedeniyle bir kez daha þaþýrýp kaldý. Meri gül biçiminde iki süs bulunan ve vücuduna oturan elbisesi içinde yazýnýn tanrýçasý Seþa'yý Güneþ kursu biçiminde iki küpeyle çevrelenen ince yüzü zarif ve aydýnlýktý. Kral, kýzýný kollarýna aldý. "Nasýlsýn benim sevgili kýzým?" "Senin sayende bu tapmakta dinsel düþüncelere dalma fýrsatýný bulabiliyor ve tanrýlar için orum. Her an annemin varlýðýný hissediyorum." "Senin isteðin üzerine Teb'e geldim. Tapmaklarýn kabul ettiði tek Mýsýr Kraliçesi olarak ba hangi sýrrý açmayý düþünüyorsun?" Meritamon hükümdarýn önünde eðildi. "Majesteleri beni izleme lütfunda bulunsunlar." Kýzý, simgelediði tanrýça sýfatýyla Ramses'i, Tot'un ibiþ maskesini takmýþ bir rahibin bekl götürdü. Ramses'in bakýþlarý al- 212 CHRISTIAN JACQ týnda, Tot ile Seþa taþa kazýnmýþ büyük aðaç figürünün yapraklarýna Kral'ýn beþ adýný yazdý Meritamon: "Böylece, yýllýklarýn milyonlarca kez düzenlenmiþ oldu," dedi, "ve sonsuza dek süreklilik k ndý." Ramses içinde garip bir duygu hissetti. O kendini, kaderin çok aðýr bir görev yüklediði bir larak görmeye alýþmýþtý. Ama karþýsýnda duran iki tanrý ona ait bambaþka bir gerçeði ortaya ses hanedanlýklarýn baþlangýcýndan bu yana kraldan krala geçen ruhu taþýyan Firavun'du. Ayini yürüten iki kiþi uzaklaþtý ve Ramses'i, üzerine sonsuzluðunun yazýldýðý milyonlarca y esi için yalnýz býraktýlar. Meritamon, tapmaðýn müzisyenler bölümüne geçmek üzereyken, þýk giyimli genç bir sarýþýn han Genç kadýn: "Ben Mat-Hor'um," dedi. "Daha önce hiç karþýlaþmadýk, ama sizinle konuþmam gerek." "Siz babamýn resmî eþisiniz, konuþacak hiçbir þeyimiz yok." "Siz Mýsýr'ýn gerçek Kraliçesi'siniz!" "Benim rolüm sadece dinseldir." "Asýl önemli olan rol de bu deðil mi?" "Olaylarý istediðiniz gibi yorumlayabilirsiniz Mat-Hor. Benim gözümde Nefertari'derý baþka Kraliçe olmayacak." "O öldü, ama ben yaþýyorum! Mademki siz hükmetmek istemiyorsunuz, beni neden engelliyorsun uz?" Meritamon gülümsedi. "Pek geniþ bir hayal gücünüz var. Ben burada her þeyden elini eteðini çekmiþ bir þekilde ya dünya iþleriyle ilgilenmiyorum." "Ama devlet ayinleri sýrasýnda Mýsýr Kraliçesi olarak hazýr bulunuyorsunuz!" "Bu Firavun'un arzusu. Buna karþý mý çýkýyorsunuz?" "Onunla konuþun, hakkým olan yeri bana vermesi için onu ikna edin. Sizin etkiniz bunu saðlayacaktýr." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 213 "Sizin asýl istediðiniz nedir Mat-Hor?" "Hükümdarlýk etmeye hakkým var, evliliðim bana bu hakký veriyor." "Mýsýr zor kullanýlarak deðil, sevgiyle elde edilir. Bu topraklarda yaþarken görevlerinizi nutup Maât yasasýný ihmal edecek olursanýz düþ kýrýklýðýna uðrarsýnýz." "Nutuklarýnýz beni ilgilendirmiyor Meritamon. Ben sizin yardýmýnýzý istiyorum. Ben dünyadan çekmek istemiyorum." "Siz benden cesursunuz; þansýnýz açýk olsun Mat-Hor." Ramses, babasýnýn inþaatýna baþladýðý ve kendisinin de onun halefi olarak tamamladýðý Karna bucaksýz sü~ tunlu salonunda uzun süre dinsel düþüncelere daldý. Tavana yakýn taþ ýzgaralý en süzülen ýþýk, tanrýlara adaklar sunarak onlardan, yeryüzünde oturmasýna rýza göstermeler Fira-vun'uýý resirn ve heykellerini aydýnlatýyordu. Her varlýða soluk veren, Mýsýr'ýn büyük ruhu Amon, hiçbir zaman görülemediði halde, yaptýðý rlýðýný hissettiriyordu. Bir ilahi: O rüzgârýn içindedir, ama onu göremezsiniz. Gece onun v udur. Yüksek olaný da, alçak olaný da o gerçekleþtirir, diyordu. Iþýða Çýkma Kitabýnda, söy da insan zekâsýnýn hiçbir zaman kavrayamayacaðý Amon'u tanýmaya çalýþmanýn tek yolu, karanl yok etmek, geleceði görmek ve ülkeyi gökyüzünün bir yansýmasý haline getirmekti. Ramses'e doðru ilerleyen baþý kazýnmýþ adamýn, yaþlýlýðýn yu-muþatamadýðý köþeli ve sevimsi rýnýn eski kontrolörü olan bu adam, Karnak'ta Amon'un hizmetine girmiþ ve birçok aþamadan g tapmaðýn ikinci kâhinliði görevine yükselmiþti. Üzerinde tertemiz bir giysi bulunan Bakhen, a birkaç adým kala durdu. "Sizi tekrar görmek benim için büyük bir sevinç Majeste." "Senin sayende Karnak ve Luksor, tanrýlarýn oturmasýna layýk bir duruma geldiler. Nebu'n un saðlýðý nasýl?" "Baþrahip, kutsal gölün yanýndaki evinden artýk çýkmýyor. Çok yaþlandý, ama emirler vermeye or." Ramses, Bakhen'in sadakatine çok deðer veriyordu. Bakhen, aþýrý tutkularý olmayan ve doðru ranmaktan baþka hiçbir þey 214 CHRISTIAN JACQ amaçlamayan olaðanüstü insanlardan biriydi. Mýsýr'ýn en büyük kutsal alaný emin ellerdeydi. Böyle olmakla birlikte Bakhen her zamankinin aksine huzursuz görünüyordu. Ramses: "Yolunda gitmeyen bir þey mi var?" diye sordu. "Teb bölgesindeki küçük tapmaklardan þikâyetler geldi. Her gün yapýlan ayinler için zorunlu lük aðacý, tütsü ve kokulu reçinelerinin yakýnda biteceðini bildiriyorlar. Þu anda Karnak't ek mallarla acil ihtiyaçlarý karþýlanabilir, ama benim stoklarým da iki ya da üç ay sonra t cek." "Tapýnaklara kýþ baþlamadan önce teslimat yapýlmayacak mý?" "Yapýlacak Majeste, ama ne miktarda? Son rekolte çok düþüktü. Bu temel maddelerden yoksun k lma tehlikesiyle karþý karþýyayýz. Þayet ayinlerimiz istenildiði gibi yapýlmayacak olursa ü ahengi ne hale gelir?" Ramses baþkente döner dönmez, Ameni, kollarý yönetimle ilgili papirüslerle dolu olarak Kral m bürosuna gitti. Herkes, bu çelimsiz kâtibin, böylesine aðýr yükleri taþýmak için gerekli nereden bulduðuna bir türlü akýl erdiremiyordu. "Majeste, duruma hemen el koymak gerekiyor! Yük gemilerinden istenen vergi çok yüksek ve..." Ameni durdu. Ramses'in yüzündeki ciddi ifadeyi görünce, hükümdarý ayrýntýlarla rahatsýz etm geçti. "Bizim günlük aðacý, tütsü ve kokulu reçine stoklarýmýz ne durumda?" "Hemen yanýt veremem, bakmam gerek... Ama endiþe edecek bir durum yok." "Nasýl bu kadar emin olabiliyorsun?" "Çünkü yeni bir kontrol mekanizmasý kurdum. Þayet stoklar belirli bir düzeyin altýna inerse ndan hemen haberim olacak." "Teb bölgesinde, kýsa bir süre sonra hiç stok kalmayacak." "Pi-Ramses depolarýndaki yedelderi kullanýrýz. Umalým da bundan sonraki ürün bol olsun." "Ýkinci derecedeki iþlerini yardýmcýlarýna devret ve hemen bu sorunla ilgilen." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 215 Ameni, Çifte Beyaz Ev'in stok müdürünü, Hazine baþkanýný ve yabancý ülkelerden gelen mallar i denetlemekle görevli Çam Evi'nin baþkanýný bürosuna davet etti. Bu üç saygýn kiþi de elli eriyorlardý. Hazine baþkaný sýzlanarak: "Çok önemli bir toplantýyý terk etmek zorunda kaldým," dedi. "Umarým bizi bir hiç uðruna ra etmemiþsinizdir." Ameni: "Üçünüz de günlük, tütsü ve kokulu reçine stoklarýndan sorumlusunuz," diye hatýrlattý. "Ýçi uyarmadýðýna göre, durumun endiþe verici olmadýðýný umarým." Çifte Beyaz Ev'in stok müdürü: "Hemen hemen hiç günlüðüm kalmadý," diye itiraf etti, "ama eminim arkadaþlarýmýn durumu ayn " Hazine baþkaný: "Bende az bir stok var," dedi, "ama henüz tehlikeli düzeye inmediði için meslektaþlarýma ra or göndermenin uygun olmayacaðým düþündüm." Çam Evi'nin baþkaný: "Ben de ayný þeyi söyleyeceðim," dedi. "Elimdeki stoklar önümüzdeki aylarda da azalmaya dev edecek olursa haber verme-mezlik etmeyecektim." Ameni þaþkýna dönmüþtü. Bu üç yüksek dereceli devlet memuru sadece söylenenleri uygulayýp hiç inisiyatif göstermemi ve çoðu kez olduðu gibi aralarýnda hiçbir iletiþim kurmamýþlardý. "Bana stoklarýnýzýn þu andaki durumunu bildirin." Ameni hesabýný çabucak yaptý: Gelmekte olan ilkbahardan önce Mýsýr'da tek bir tane tütsü ka k, laboratuvarlardaki ve tapýnaklardaki kokulu reçine ve günlük stoðu tamamen bitecekti. Ve bütün ülkede, Ramses'in ileri görüþlü olmayýþýna karþý giderek artan bir kýzgýnlýk baþla 39 Her zamanki gibi, bir ilkbahar sabahý kadar güzel olan baþhekim Neferet, ünlü hastasýný ted etmek için, fýstýk aðacýnýn reçinesi, bal, bakýr parçacýklarý ve az miktarda kokulu reçine karýþýmýn hazýrlýðýný tamamladý. Neferet: "Apse yok," diye açýkladý, "ama diþetleri zayýflamýþ. Giderek iltihaplanmaya meyilli. Majes eri aðýzlarýný yýkamayý ve söðüt kabuklarýnýn kaynatýlmasýndan elde edilen sývýyý kullanmay "Bütün akarsularýn ve göllerin kenarlarýna binlerce söðüt diktirdim. Yakýnda büyük miktarda yici ilaca kavuþacaksýnýz." "Saðolun Majeste. Size ayný zamanda þalgam, ardýç, çýnar kozalaðý ve tütsüden oluþan bir çi lýk veririm. Mademki tütsüden ve kokulu reçineden söz ettik, aðrýya karþý son derece etkin maddelerden yakýnda mahrum kalacaðýmýzý bildirmenin önemli olduðunu düþündüm." "Biliyorum Neferet, biliyorum..." "Bu maddeler doktorlara ve cerrahlara ne zaman teslim edilecek?" "Olabildiðince çabuk." Hükümdarýn sýkýntýda olduðunu fark eden Neferet, sormak için can attýðý diðer sorulara hiç ciddi olmalýydý, ama Neferet, Ramses'in ülkeyi bu kötü durumdan çýkaracaðýna güveniyordu. Ramses, heykeltýraþýn dehasý sayesinde taþtan yüzü âdeta canlýy-mýþ gibi görünen babasý Set uzun uzun düþünceye daldý. Duvarlarý beyaza boyalý sade bürosundaki bu heykelin varlýðý, Ra endinden önceki Firavun'la bir düþünce baðý kurmasýný saðlýyordu. Ramses, Krallýðýn geleceð RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 217 kararlarý almak gerektiði zamanlarda, kendisini birçok kiþinin kaldýramayacaðý kadar sýký b den geçirip firavunluk görevine hazýrlayan hükümdarýn ruhuna baþvurmayý ihmal etmiyordu. Seti'nin haklýlýðý ortaya çýkýyordu. Þayet Ramses, böylesine uzun bir hükümdarlýðýn aðýrlýð erdiði zorlu eðitime borçluydu. Olgunlaþtýkça, Ramses'i canlandýran ateþ azalmýyordu, ama g tutkularý, atalarýnýn yaptýðý gibi, ülkeyi ve halkým güçlendiren ateþli bir arzuya dönüþüyo Ramses'in gözleri sýk sýk incelediði Yakýn-Doðu haritasýna takýlýnca, Firavun çocukluk arka týrladý. O da vaat edilmiþ topraklarý ararken, çölde ona gerçek bir rehber olan güçlü bir a du. Askerî danýþmanlarýnýn birçok kez önermesine raðmen, Firavun Musa ile Yahudilere karþý bir ulunmayý reddetmiþti. Onlarýn da sonuna dek gitmek zorunda olduldarý bir yazgýlarý yok muyd ? Ramses, Ameni ile Seramana'yý bürosuna aldý. "Birçok karar aldým. Bunlardan biri seni çok menun edecek Se-ramana." Dev yapýlý Sardunyah, Kral'ý dinlerken sevincinden yerinde duramaz oldu. Fenikeli Tarýit, Urhi-Teþup'un bedeninden hiç býkmýyordu. Ona sert muamele etmesine raðmen, Hititlinin bütün isteklerini yerine getiriyordu. Tanit, onun sayesinde, her gün bedens el birlikteliðin zevklerini keþfediyor ve ikinci gençliðini yaþýyordu. Urhi-Teþup âdeta onu rýsý olmuþtu. Hititli, kadýný vahþice kucaklayýp öptükten sonra kalktý ve çýplaklýðýnýn bütün ihtiþamý iç rindi. "Tanit, sen çok güzel diþi bir taysýn! Zaman zaman bana ülkemi bile unutturuyorsun." Tanit de yataktan kalktý ve çömelerek sevgilisinin baldýrlarýný öptü. "Birlikte çok mutluyuz! Sadece kendimizi ve zevkimizi düþünelim." "Yarýn El-Fayyum'daki villana gidiyoruz." "Orayý sevmiyorum aþkým. Pi-Ramses'i tercih ederim." 218 CHRISTIAN JACQ "Oraya varýr varmaz ben ayrýlacaðým. Sen ise o aþk yuvasýnda hep beraber olduðumuzun bilinm ni saðlayacaksýn." Tanit doðruldu, Urhi-Teþup'a dolgun göðüslerini dayayýp ateþli bir biçimde sarýldý. "Nereye gidiyorsun ve yokluðun ne kadar sürecek?" "Bunu bilmene gerek yok. Döndüðümde, Seramana sana bir þey soracak olursa, bir saniye bile birbirimizi terk etmediðimizi söyleyeceksin." "Bana güvenebilirsin sevgilim, ben..." Tanit, Hititlinin attýðý tokatýn acýsýyla bir çýðlýk attý. "Sen bir kadýnsýn. Kadýnlar erkek iþine karýþmazlar. Bana itaat ettiðin sürece her þey yolu er." Urhi-Teþüp, günlük, tütsü ve kokulu reçine getirecek olan konvoyu ele geçirmek ve deðerli y ek için Malfi ile buluþmaya gidecekti. Bu felaketten sonra Ramses'in yaygýn ünü zarar görec k ve ülkede ortaya çýkacak karýþýklýk Libyalýlarýn baskýnlarýna zemin hazýrlayacaktý. Hatti barýþa karþý olanlar Hattuþil'i tahtýndan indirecekler ve Firavun'un ordularýný yenecek gü savaþ komutaný olan Urhi-Teþup'u çaðýracaklardý. Korkmuþ olduðu her halinden belli olan hizmetçi kadýn odanýn eþiðinde belirdi. "Efendim, polis geldi! Miðferli ve silahlý bir dev..." Tanit: "Defet gitsin!" dedi. Urhi-Teþup araya girdi: "Olmaz," dedi. "Dostumuz Seramana'mn bizden ne istediðini öðrenelim. Beklesin, geliyor uz." "Bu hödükle görüþmek istemiyorum!" "Tam tersine güzelim! Ülkenin birbirini en çok seven çifti olduðumuzu unutuyor musun? Göðüs i gösterecek bir elbise giy ve koku sürün." Tanit'i kollarýnýn arasýna almýþ olan Urhi-Teþup: "Biraz þarap ister misin Seramana?" diye sordu. "Görev baþýndayým." Fenikeli kadýn: "Bu görevin bizimle ilgisi ne?" diye sordu. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 219 "Ramses, en güç zamanlarda Urhi-Teþup'a sýðýnma hakký tanýdý ve bugün onun Mýsýr toplumuyla en çok memnun. Bu nedenle Kral size, gurur duyacaðýnýz bir ayrýcalýk tamdý." Tanit þaþýrmýþtý. "Söz konusu olan þey nedir?" "Kraliçe, Mýsýr'ýn bütün haremlerini kapsayacak bir geziye çýkýyor. Haremlerin hepsinde onu na birçok eðlence düzenlenecek. Sizin de davetliler arasýnda bulunduðunuzu ve bütün yolculu oyunca ona eþlik edeceðinizi bildirmekten sevinç duyuyorum." Fenikeli: "Harika bir þey bu!" diye haykýrdý. Sardunyalý: "Pek memnun görünmüyorsun Urhi-Teþup," dedi. "Tam tersi... Bir Hititli olmama raðmen davet edilmem..." "Kraliçe Mat-Hor da Hitit kökenli deðil mi? Ve sen de bir Fenikeliyle evlendin. Mýsýr, yas alara saygýlý olunduðu sürece herkese kucaðýný açan bir ülkedir. Mademki sen de bu yasalara sun, öyleyse Firavun'un gerçek bir kulu sayýlýrsýn." "Bize bu haberi verme görevini neden sen üstlendin?" Sardunyalý gülümseyerek: "Çünkü," diye karþýlýk verdi, "deðerli konuklarýn güvenliðinden ben sorumluyum. Ve gözüm he inde olacak." Sadece yüz kiþiydiler, ama hepsinin güçlü silahlarý vardý ve her biri mükemmel bir þekilde . Malfi'nin en iyi adamlarýndan oluþturduðu komando birliðinde, deneyimli savaþçýlar ve tük bir enerjiye sahip genç askerler vardý. On kadar beceriksiz askerin ölümüyle sonuçlanan son bir eðitim çalýþmasýndan sonra, komando Libya çölünün ortasýnda saklandýðý yerden çýkmýþ ve Mýsýr Deltasý'mn batý sýnýrýna giden ku Kâh kayýklarla bataklýklarý aþacak, kâh çamurlu yollarda ilerleyecek olan Libyalýlar, Delta an doðuya geçecek, sonra günlük aðacý konvoyuna saldýrmak için Arap yarýmadasýna doðru döne i-Teþup ile yandaþlarý sýnýra gelmeden önce onlara katýlacak ve Mýsýr devriyelerine yakalan için onlara gerekli bilgileri vereceklerdi. 220 CHRISTIAN JACQ Mýsýr'a karþý açtýklarý savaþýn bu ilk aþamasý tam anlamýyla bir zafer olacaktý. Zulüm altý r için bir umut ýþýðý doðacak ve Malfi öç almak için can atan bir halkýn kahramaný olacaktý e Nil kan ýrmaðýna dönüþecekti. Ama her þeyden önce saldýrýlmasý gereken Mýsýr'ýn temel deð bir ifadesi olan ayinlerin yapýlmasý engellenmeliydi. Günlük, kokulu reçine ve tütsü olmad rahipler kendilerini terk edilmiþ hissedecekler ve Ramses'i, tanrýlarla olan anlaþmasýný b ozmakla suçlayacaklardý. Geri dönen keþif eri Malfi'ye: "Daha uzaða gidemeyiz," dedi. "Aklýný mý kaçýrdýn sen!" "Gelin, kendi gözlerinizle görün efendim." Yumuþak topraklý bir tepeciðin üzerindeki dikenli çalýlarýn ardýna yüzükoyun yatarak ileriy alfi, gözlerine inanamadý. Mýsýr ordusu, deniz ile bataklýk arasýnda uzanan araziye yerleþmiþti. Bataklýkta, içinde ok ulunduðu kayýklar dolaþýyordu. Aðaçtan yapýlmýþ kuleler gözcülerin geniþ bir alaný kollamal du. Libyalýlarýn yolu üstünde, Ramses'in küçük oðlunun komutasýndaki birkaç bin Mýsýr asker Keþif eri: "Geçmek olanaksýz," dedi. "Yakalanýr ve kýlýçtan geçiriliriz." Malfi, gelecekte Libya ordusunun öncü birliklerini oluþturacak en iyi adamlarýný ölüme sürü zdi. Bir kervaný yok etmek kolaydý, ama bu kadar çok Mýsýr askerinin karþýsýna çýkmak intih . Kudurmuþçasýna öfkelenen Libyalý bir dikenli çalýyý kavradý ve avcunun içinde olanca gücüyl 40 Mýsýr'a gidecek kervanlarýn sahibi þaþkýna dönmüþtü. Elli sekiz yaþýndaki deneyimli Suriyel Doðu'nun her tarafýný dolaþmýþ olmasýna raðmen böyle bir hazine görmemiþti. Üreticilerden A kuzey-batý ucunda, gündüzleri kavurucu derecede sýcak, geceleri de çoðu kez dondurucu olan rak ve ýssýz bölgeye gelmelerini istemiþti. Yýlan ve akrep kaynayan bu arazi, Suriyelinin ü dan beri Mýsýr hazinesinden çaldýðý zenginlikleri biriktirdiði gizli depo için ideal bir ye Suç ortaðý olan Libyalý Malfi ile Hititli Urhi-Teþup'a, rekoltenin yetersiz olmasý nedeniyl zaten az miktarda olan ürünün tamamen imha edildiðini söylemiþti. Malfi ile Urhi-Teþup sav nlardý, tüccar deðil. Ýyi bir tüccarýn, elindeki malý asla feda etmeyeceðini bilmiyorlardý. Yuvarlak baþýna yapýþýk gibi duran siyah saçlarý, kýsa bacaldarý ve geniþ bir gövdesi olan ençliðinden beri yalan söylüyor, hýrsýzlýk yapýyor ve kendisini polise ihbar edebilecek kiþ tle susturuyordu. Hititlerin hesabýna çalýþýrken feci bir biçimde öldürülen Ra-ya'nýn arkadaþý olan Suriyeli yunca hatýrý sayýlýr gizli bir servet edinmiþti. Ama bu servet, deposuna yeni koyduðu bitme tükenmez hazineyle karþýlaþtýrýnca, çok önemsiz kalýyordu. Arabistan'da yetiþen ve ortalama yükseklikleri üç metreyi bulan günlük aðaçlarý üç kez üst ürün vermiþti ki, günlük hasadý için her zamankinin iki katý fazla mevsimlik iþçi tutulmuþ l yapraklarý ve ortasý mor altýn sarýsý çiçekleri olan aðacýn asýl deðerli kýsmý kabuðuydu. -la çýkarýlan reçine damlacýklarý uzmanlar tarafýndan sert küçük toplar haline getiriliyor rýnda harika bir koku yayýyordu. Elde edilen inanýlmaz miktardaki günlük karþýsýnda þaþýrmamak elde deðildi! Sütü andýran be , günlük 222 CHRISTIAN JACQ aðacý kabuklarýndan altýn çaða layýk bir cömertlikle âdeta fýþkýrmýþtý. Beyaz, gri ya da sa yeli tüccarý neredeyse sevinçten aðlatacaktý. Suriyeli, bu pahalý ve çok aranan ürünün, ant iltihap giderici ve aðrý kesici etkisi olduðunu biliyordu. Mýsýrlý doktorlar günlüðü, tümör göz ve kulak iltihaplarý için merhem, toz ve hatta þurup halinde kullanýyorlardý. Günlük, k yý durduruyor ve yaralarýn iyileþmesini hýzlandýrýyordu, îki Ülke'nin ünlü baþhekimi Nefere zorunlu olan bu ürünü ateþ pahasýna da olsa alýrdý. Günlüðün yaný sýra rezeneden elde edilen yeþil renkli reçine zamkýndan, çam aðacýndan çýkar zamktan, balsam aðacýnýn koyu ve reçineli yaðýndan ve kokulu reçineden de bol miktarda var uriyeli kendinden geçmek üzereydi. Hangi tüccar bir gün böyle bir servete sahip olacaðýna i abilirdi? Suriyeli ortaklarýný aldatmak için Urhi-Teþup ve Malfý'nin bekledikleri yola göstermelik bi kervan göndermeyi unutmamýþtý. Bu kervana çok az miktarda ürün yüklemekle hata mý etmiþti aðanüstü bir rekoltenin haberi þimdiden yayýlmaya baþlamýþtý ve bu bilginin Hititlinin ve L ulaðýna ulaþma tehlikesi vardý. Nasýl zaman kazanabilirdi? Suriyelinin, mutlu bir emeklilik geçirmeyi planladýðý Girit ada sýna kaçmadan önce, deposundaki mallarým satacaðý Yunanlý, Kýbrýslý ve Lübnanlý tüccarlarla vardý. Geçmek bilmeyen bu iki gün boyunca korkunç müttefiklerinin karþýsýna çýkmasýndan kor Hizmetçilerinden biri: "Bir Hititli sizinle konuþmak istiyor," dedi. Suriyelinin aðzý kurudu ve gözleri yandý. Felaket gelip çatmýþtý! Durumdan kuþkulanan Urhi- an bir açýklama istemeye gelmiþ olmalýydý. Ya ondan deposunu açmasýný isterse? Kaçmasý mý d lurdu, yoksa Hitit ordusunun eski generalini ikna etmeye çalýþmasý mý? Suriyeli bir karar verecek durumda deðildi. Gelen adam Urhi-Teþup deðildi. "Sen... sen Hititli misin?" "Evet, öyleyim." "Ve sen þeyin dostusun..." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 223 "Ad belirtmek yok! Evet ben, Hatti'yi þerefsizliðinden kurtarabilecek tek adam olan generalin arkadaþýyým." "Peki... peki... Tanrýlar onun yardýmcýsý olsun! Onu ne zaman göreceðim?" "Sabýrlý olmalýsýn." "Baþýna bir felaket mi geldi yoksa?" "Yok, için rahat etsin. Mýsýr'daki bazý resmî törenler yüzünden oradan ayrýlamadý. Anlaþman ktasýna saygý gösterilmesi konusunda sana güveniyor." "Hiç endiþe etmesin! Anlaþma aynen uygulanýyor, her þey onun arzu ettiði gibi oldu." "Öyleyse generale içinin rahat olmasýný söyleyebilirim." "Keyfine baksýn: istekleri yerine getirildi! Mýsýr'a varýr varmaz onunla görüþeceðim." Suriyeli tüccar, Hititli gider gitmez, hiç nefes almadan art arda üç kupa likörü dikti. Þan mut ettiðinden de fazla ondan yanaydý! Urhi-Teþup Mýsýr'dan ayrýlamamýþtý... Hiç kuþku yok a bir koruyucu meleði vardý! Geriye bir tek Malfý kalýyordu. Tehlikeli ve çýlgýn olan bu adamýn zaman zaman aklý baþýnda rdu. Ama kan görmesi genellikle aklýný baþýndan almaya yetiyordu. Suriyeli tüccarýn gönderd rmelik kervandakileri öldürmekten, bir kadýnla yatmak kadar zevk almýþ olmalýydý. Öyle ki, olasýlýkla kervanýn yükünü kontrol etmemiþti bile. Ama biraz kuþku duysaydý, Suriyelinin i durmuþ bir köpek gibi bulurdu. Suriyeli çok yetenekli bir adamdý, ama bedensel cesareti yoktu. Malfi'ye karþý çýkmak gücün indeydi. Uzaklarda bir toz bulutu belirdi. Tüccar kimseyi beklemiyordu... Bu gelenler Libyalý ile katil komandolarýndan baþka kimse olamazdý! Birden bitki nleþen Suriyeli bir hasýrýn üzerine çöktü. Þansý tersine dönüyordu. Malfý onu boðazlayacaktý. Toz bulutu çok yavaþ ilerliyordu. Gelenler atlý mýydý? Hayýr, atlý olamazlardý, çünkü o zam areket etmeleri gerekirdi. Eþekler... Evet, bunlar eþek olmalýydý. Demek ki bu bir kerva ndý! Ama nereden geliyordu bu kervan? Yüreðine biraz olsun su serpilse de kuþkusu tam olarak geçme- 224 CHR1STIAN JACQ misti. Tüccar oturduðu yerden kalktý ve sýrtlarýndaki aðýr yükle kendinden emin adýmlarla i n eþeklerden gözünü ayýrmadý. Ve kervancýlarý tanýdý: Malfý'nin onlarý beklediði yola, ölüm bunlar! Yoksa serap mý görüyordu? Hayýr, kendisinden daha yaþlý olan yurttaþý kervanbaþý iþte karþý "Yolculuðun iyi geçti mi dostum?" "Hiçbir sorun çýkmadý." Suriyeli tüccar þaþkýnlýðýný belli etmedi. "Hiçbir olayla karþýlaþmadýnýz mý?" "En ufak bir olay bile olmadý. Þu anda içmek, yemek, yýkanmak ve uyumak için can atýyoruz. en hayvanlarýn yüküyle ilgilenir misin?" "Elbette... Elbette. Git, rahatýna bak." Kervan sað salim gelmiþti, yükü de tamdý... Bunun bir tek açýklamasý olabilirdi: Malfi ile lýlar durdurulmuþtu. Belki de savaþ delisi olan bu adam çöl polisi tarafýndan öldürülmüþtü. Þans ve servet... Her þey Suriyelinin lehineydi. Bütün tehlikeleri göze almakla akýllýlýk e Mutluluktan baþý dönmüþ bir halde, anahtarý sadece kendisinde olan depoya kadar koþtu. Kapýnýn ahþap sürgüsü kýrýlmýþtý. Benzi sapsarý kesilen Suriyeli kapýyý itti. Tam karþýsýnda, hazinesinin tam önünde, baþý tý inde panter derisinden bir giysi bulunan bir adam duruyordu. "Kim... Siz kimsiniz?" "Khâ, Memfýs'in baþrahibi ve Ramses'in büyük oðlu. Buraya devlete ait olan þeyleri geri alm geldim." Suriyeli hançerine davrandý. "Aptalca bir iþ yapma... Firavun seni gözlüyor." Hýrsýz arkasýna döndü. Küçük kum tepelerinin ardýnda Mýsýrlý okçular belirdi ve güneþin alt arabasýnýn üzerinde ayakta duran Büyük Ramses göründü. Suriyeli diz çöktü. "Beni baðýþlayýn... Ben suçlu deðilim... Beni zorladýlar. Khâ: "Yargýlanacaksýn," dedi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 225 Mahkemeye çýkma düþüncesi Suriyelinin aklýný baþýndan almýþtý. Hançerini havaya kaldýrarak, ak için gelen okçunun üzerine yürüdü ve hançeri askerin koluna sapladý. Arkadaþlarýnýn ölüm tehlikesiyle karþý karþýya olduðunu düþünen üç okçu oklarýný atmakta hi lik deþik olan hýrsýz yere yýkýldý. Ameni'nin karþý çýkmasýna raðmen Ramses sefere çýkacak birliðin baþýna bizzat geçmeye önern nin verdiði bilgilerin ve kullandýðý su arama deðneðinin sayesinde Kral, yerine ulaþmayan k anlarýn saklandýklarý yeri bulabilmiþti. Ve gerçek olup olmadýðýný araþtýrmak istediði bir rdý. Firavun'un arabasý, arkasýnda bir savaþ arabasý birliði olduðu halde çöle doðru yola çýktý. i atý öylesine hýzlý gidiyordu ki, arkadan gelen birlikle aralarýndaki mesafe açýlmaya baþl Ufka kadar kum, taþ ve küçük tepelerden baþka bir þey görünmüyordu. Okçu askerlerin bindikl rabalarýnýn üsteðmeni, yanýndaki okçuya: "Kral bu ýssýz yerde kaybolmaya mý niyetli?" diye sordu. "Ben Kadeþ savaþýna katýldým. Ramses hiçbir zaman rasgele davranmaz. Ona ilahi bir güç yol r." Hükümdar bir kum tepesini geçti ve durdu. San gri kabuklu aðaçlardan oluþan muhteþem bir orman göz alabildiðine uzanýyordu. Bu günlük uzun yýllar boyunca deðerli reçinelerini sunacaktý. 41 Urhi-Teþup'un sinirleri adamakýllý gerilmiþti. Ne bahçelerin güzelliði, ne yiyeceklerin lez i, ne de konserlerin çekiciliði, Serama-na'nýn varlýðýný ve o tahammül edilmez gülümsemesin abiliyordu. Buna karþýlýk Tanit, en hýrçýn yöneticileri bile kendine hayran býrakan, gözkam aliçenin eþliðinde haremleri ziyaret etmekten büyük zevk alýyordu. Mat-Hor, gözüne girmek i n saray erkânýnýn dalkavukluklarýndan pek hoþnut görünüyordu. Seramana: "Mükemmel bir haber," dedi. "Ramses yeni bir mucize daha gerçekleþtirmiþ. Firavun büyük bir günlük aðacý ormaným keþfetmiþ ve kervanlar Pi-Ramses'e sað salim varmýþlar." Hititli yumruklarýný sýktý. Neden Malfi müdahale etmemiþti? Þayet Libyalý yakalanmýþ ya da Teþup'un Mýsýr'da kargaþalýk tohumlarýný ekmek için artýk hiçbir þansý kalmayacaktý. Tanit, bir zamanlar Musa'nýn yöneticisi olduðu Mer-Ur haremine Kraliçe tarafýndan davet ed ilmiþ birkaç iþkadýnývla görüþürken Urhi-Teþup yapay bir gölün kenarýndaki alçak bir duvarý "Ne düþünüyorsun sevgili yurttaþým?" Hitit ordusunun eski baþkomutaný general, baþýný kaldýrdýðýnda güzelliðinin doruðunda bulun göz göze geldi. "Üzgünüm." "Bu üzüntünün sebebi ne?" "Sensin Mat-Hor." "Ben mi? Haksýzlýk ediyorsun!" "Ramses'in stratejisini hâlâ anlamadýn mý?" "Neymiþ, açýkla bana Urhi-Teþup." "Yaþadýðýn rüya sona ermek üzere. Ramses, kontrolü altýndaki komþu bölgelerde denetimi sýký rî bir sefere çýktý. Hatti'ye saldýrmak için diðer cepheleri saðlamlaþtýrdýðýný fark etmeme k. Saldýrýya geçmeden önce can sýkýcý RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 227 iki kiþiden, yani senden ve benden kurtulacak. Ben, polis tarafýndan evimde gözaltýna alýn acak ve belki de bir kazaya kurban gideceðim; sense, bugün büyük keyifle gezdiðin bu harem lerden birine kapatýlacaksýn." "Haremler hapishane deðil ki!" "Sana göstermelik bir onursal görev verecekler. Bir daha Kral'ýn yüzünü göremeyeceksin, çün sadece savaþý düþünüyor." "Nasýl oluyor da kendinden bu kadar eminsin?" "Benim de dostlarým var Mat-Hor. Senin ulaþamadýðýn gerçek haberleri bana iletiyorlar." Kraliçe þaþýrmýþtý. "Ne yapmamý tavsiye edersin?" "Kral aðzýnýn tadýný bilir. Tarifi onun için özel olarak hazýrlanmýþ olan ve adýna 'Rames'i nen, tatlý sarýmsak, soðan ve kýrmýzý vaha þarabýyla marine edilmiþ, sýðýr eti ve Nil levre ek sever. Ramses'in bu zayýf yanýndan bir Hititli kolayca yararlanabilir." "Yoksa bana yapmamý önerdiðin..." "Saf numarasý yapma! Hattuþaþ'ta zehir kullanmayý öðrendin." "Sen bir canavarsýn." "Sen Ramses'i yok etmezsen, o seni yok edecek." "Benimle bir daha hiç konuþma Urhi-Teþup." Hititli büyük bir tehlikeye atýlýyordu. Mat-Hor'un kafasýna kuþkuyu ve korkuyu sokmayý baþa sa Kraliçe onu Seramana'ya ihbar ederdi. Aksi durumda ise, amacýna giden yolun hatýrý sa yýlýr bir bölümünü katetmiþ olacaktý. Khâ kaygýlýydý. Böyle olmakla birlikte Sakkare'de giriþtiði restorasyon programý þimdiden iyi sonuçlar veri ordu. Coser'in basamaklý piramidi, Kral'ýn ruhunun yeniden doðmasý için gerekli yöntemleri ayan Piramitlerin Metinlerinin yazýlý olduðu Unas piramidi ve I. Pe-pi'nin anýtlarý, titiz bir þekilde elden geçirilmiþti. Memfis'in baþrahibi bu kadarla yetinmemiþti: Ustabaþýlarýndan ve taþ yontucularýndan, Sakka nin kuzeyindeki Abusir'de yer alan beþinci hanedanlýða ait piramitlerin ve tapýnaklarýn da yaralarýný sarmalarým istemiþti. Khâ, Memfis'teki Ptah tapýnaðýný da büyüt- 228 CHRISTIAN JACQ müþtü. Buraya önce Seti'nin anýsýna ve yakýn bir gelecekte de Ram-ses'in anýsýna, birer küç caktý. ! Khâ, çok yorulduðunu hissettiði zaman, hurma bahçeleri ile tar- ,\ lalara bakan kurak Sakk are yaylasýndaki; birinci hanedanlýk kralla- i rýnýn mezarlarýna gidiyordu. Piþmiþ toprakta apýlmýþ ve gerçek ;j boynuzlarla donatýlmýþ üç yüz adet boða baþý ile belirlenen Kral ý Cet amaný geçmiþe baðlayan baðlarý güçlendirmek için zorunlu olan enerjiyi Khâ'ya iletiyordu. ; Khâ henüz Tot'un kitabýný bulamamýþtý ve bazen hiçbir zaman ' bulamayacaðýný düþünüyordu pis'e karþý gerekli saygý ve özeni gösterememiþ olmasýndan ileri gelmiyor muydu? Baþrahip h rýný düzeltmek için kendi kendine söz verdi, ama önce restorasyon programýný bitirmesi gere du. Ama bu programý bitirmeyi baþarabilecek miydi? Yýlýn baþýndan beri üçüncü kez, arabasýyla M ramidine gitti. Bu piramidin restorasyonu bittikten sonra, üzerine bir aný yazýsý kazdýrma yý arzu ediyordu. Ve bu gidiþinde de, taze sarmýsak sürülmüþ bir dilim taze ekmek yiyen yaþlý taþ ustasýndan yi bulamadý. Khâ: "Arkadaþlarýn nerede?" diye sordu. "Evlerine döndüler." "Yine hayalet mi gördüler?" "Evet, hayalet yeniden göründü. Birçoðu onu gördü. Elinde yýlanlar tutuyor ve yanýna yanaþa ehdit ediyordu. Bu hayalet, buradan kovulmadýðý sürece, yüksek ücret karþýlýðýnda bile hiç lýþmayý kabul etmeyecek." Khâ'nýn korktuðu bir felaketti bu: Gize yaylasýnýn anýtlarýný eski hallerine dönüþtürememe karþý karþýyaydý. Üstelik bu hayalet, taþlarýn düþmesine ve kazalara neden oluyordu. Herkes arasýna felaket saçmak için yeryüzüne dönen acýlý bir ruhun söz konusu olduðunu biliyordu. sine raðmen bu hayaleti durdurmayý baþaramamýþtý Khâ, yardýmýný istediði Ramses'in arabasýnýn yaklaþtýðýný görünce umutlandý. Ama Kral da ba sýnýn bir bölümünü yasak bölge ilan etmek ve bu þaheserlerin eriyip gitmesini çaresizlikle ek zorunda kalacaktý. RAM SES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 229 "Durum gittikçe kötüleþiyor Majeste. Artýk hiç kimse burada \alýþmak istemiyor." "Günlük dualarý okudun mu?" "Okudum, ama etkili olmadýlar." Ramses, güçlü granit taþý sýralarýndan oluþan Mikerinos piramidine baktý. Firavun her yýl G liyor ve yeryüzünü gökyüzüne baðlayan ýþýnlarýn barýndýðý taþtan enerji alýyordu. "Hayaletin nerede saklandýðýný biliyor musun?" "Hiç kimse onun peþinden gitmeye cesaret edemedi." Kral ekmeðini yemekte olan yaþlý taþ ustasýný fark etti ve onun yanýna doðru gitti. Karþýsý 'u görmekten þaþkýna dönen ihtiyar, elinden ekmeðini düþürdü ve Firavun'un karþýsýnda secde "Neden ötekilerle birlikte kaçmadýn?" "Ben... ben bilmiyorum Majeste!" "Hayaletin saklandýðý yeri biliyorsun deðil mi?" Kral'a yalan söylemek demek sonsuza dek cehennemlik olmak demekti. "Bizi oraya götür." Yaþlý adam titreyerek Kral'a ve Khâ'ya rehberlik etti. Mikeri-nos'un sadýk hizmetkârlarýnýn tirahat ettiði büyük mezarlýðýn koridorlarýnda ilerlediler. Burada yatanlar ahrette de kral a hizmet etmeye devam ediyorlardý. Khâ'nýn deneyimli gözleri, bazýlarý bin yýldan daha eski an bu koridorlarýn onarým istediðini hemen gördü. Taþ ustasý, döþemesi kireç taþý parçalarýyla kaplanmýþ, üstü açýk küçük bir avluya girdi. B r yýðýn vardý. "Burasý," dedi, "ama daha ileri gitmeyin." Khâ: "Kim bu hayalet?" diye sordu. "Anýsýna saygý gösterilmeyen ve meslektaþlarýna saldýrarak öç almak isteyen bir mimar." Taþ bloklarýn üzerindeki hiyeroglif yazýlarýna göre, ölen adam Mikerinos döneminde mimarlar ini yönetmiþti. Ramses: "Bu taþ bloklarýný buradan alalým," diye emretti. 230 CHRISTIAN JACQ "Majeste..." "Ýþ baþýna!" Taþlan alýnca dikdörtgen bir kuyunun aðzý göründü. Khâ kuyunun içine bir taþ attý. Taþýn dü . Taþýn, kuyunun dibine vardýðýný belirten gürültü duyulduðu zaman taþ ustasý: "On beþ metreden daha fazla," dedi. "Bu cehennemin aðzýnda serüvene atýlmayýn Majeste." Düðümlü bir halat, kuyunun kenarý boyunca aþaðý uzanýyordu. Ramses: "Aþaðýya inilmesi gerekli," dedi. Taþ ustasý: "Bu durumda tehlikeyi göze almak bana düþer," dedi. Khâ: "Hayaletle karþýlaþacak olursan, kendini onun zararýndan koruyacak dualarý okumayý biliyor usun?" diye sordu. Yaþlý adam baþýný öne eðdi. Ramses'in büyük oðlu: "Ptah tapýnaðýnýn baþrahibi olarak bu görevi yapmak bana düþer," dedi. "Beni engelleme baba Khâ bitmeyecekmiþ gibi görünen iniþe baþladý. Kuyunun dibi karanlýk deðildi: Kireç taþýndan garip bir ýþýk yayýyordu. Baþrahip sonunda ayaðýný yere bastý ve duvardaki açýklýktan dara a girdi. Koridorun sonundaki kapý biçiminde yapýlmýþ duvarýn üzerinde hiyeroglif yazýlarý b sütunlarla çevrelenmiþ ölünün tasviri vardý. O zaman Khâ durumu anladý. Taþý boydan boya geçen bir çatlak, yeniden doðma metinlerinden yararlanmasý gereken ölünün ni bozmuþtu. Bu dünyadaki imgesine kavuþamayan ruh, anýsý insanlar tarafýndan önemsenmediði aldýrgan bir hayalet haline dönüþmüþtü. Khâ kuyudan çýktýðý zaman yorgunluktan bitkin düþmüþtü, ama yüzünden sevinç okunuyordu. Çat dilir ve ölünün yüzü yeniden büyük bir istekle yontulursa kötü büyü kaybolacaktý. 42 Urhi-Teþup'un öfkesi, Pi-Ramses'e döndüðünden bu yana ya-týþmamýþtý. Bitip tükenmek bilmeye k boyunca Sera-mana tarafýndan aralýksýz gözaltýnda tutulduðu için ne bir þey yapabilen ne r haber alabilen Hititli, Ramses'ten baþlayarak bütün Mýsýr halkýný toptan katletmek istiyo . Üstüne üstlük bir de günlük zevk ihtiyacýnýn karþýlanmasý gereken Tanil'in aþk saldýrýlar a kalmýþtý. Tanit o sýrada süründüðü kokularýn bulutu arasýndan yarý çýplak ortaya çýktý. "Sevgilim... Hititler!" "Hititler mi?" "Yüzlerce... Yüzlerce Hititli Pi-Ramses'in merkezini iþgal etmiþ!" Urhi-Teþup Fenikeli sevgilisini omuzlarýndan tuttu. "Çýldýrdýn mý sen?" "Hizmetçilerim söylüyor!" "Hititler saldýrdýlar ve Ramses'in krallýðýný kalbinden vurdular. .. Bu mükemmel bir þey Ta Urhi-Teþup karýsýný kenara itti ve siyah kýrmýzý çizgili kýsa bir tunik giydi. Zaferin coþk avaþmaya hazýr bir þekilde atýnýn sýrtýna atladý. Hattuþil devrilmiþ, savaþtan yana olanlar zafere ulaþmýþ, Mýsýr'ýn savunma hatlarý bir bask iþ ve Yakýn-Doðu'nun kaderi altüst olmuþtu. Tanrý Ptah'ýn tapýnaðýndan saraya giden büyük yolda karmakarýþýk bir kalabalýk bayram yapýy Görünürde tek bir asker, en küçük bir savaþ belirtisi yoktu. Þaþýrmýþ olan Urhi-Teþup, kutlamalara katýlan.bir polis memuruna: "Görünüþe göre Hititler Pi-Ramses'i istila etmiþler!" dedi. Doðru. 232 CHRISTIAN JACQ "Peki, ama... neredeler?" "Sarayda." "Ramses'i öldürdüler mi?" "Sen ne zýrvalýyorsun?... Bunlar Mýsýr'ý ziyarete gelen ilk Hititler. Hükümdarýmýza armaðan miþler." Ziyaretçiler... Þaþkýna dönen Urhi-Teþup kalabalýðý yardý ve sarayýn ana kapýsýna dayandý. Seramana gümbür gümbür sesiyle: "Bir sen eksiktin!" dedi. "Törende hazýr bulunmak mý istiyorsun?" Dev yapýlý Sardunyalý, iyice afallamýþ olan Urhi-Teþup'u saray erkânýnýn doldurduðu toplant sürükledi. Ýlk sýrada Hititli ziyaretçilerin delegeleri duruyordu. Hepsinin kollarý hükümdara sunmak i getirdikleri armaðanlarla doluydu. Ramses göründüðü anda herkes sustu. Hititler teker teke öne çýkýp Firavun'a lacivert taþý, turkuaz, bakýr, demir, zümrüt, ametist, kýrmýzý akik ve . Kral, çok gösteriþli birkaç turkuazý uzun uzun inceledi. Bu tur-kuazlar ancak, gençliðinde, sa'yla gittikleri Sina'dan gelmiþ olabilirdi. Bu bölgedeki kýrmýzý ve sarý renkli daðlarý, larý ve gizli vadileri unutmak olanaksýzdý. "Bu harika armaðanlarý getiren sen, Musa ve Yahudi halkýyla hiç karþýlaþtýn mý?" "Hayýr Majeste." "Onlarýn toptan göçünden söz edildiðini duydun mu?" "Evet herkes onlardan korkuyor, çünkü her an savaþmaya hazýrlar. Ama Musa günün birinde ülk ne ulaþacaklarýndan emin." Demek ki Ramses'in çocukluk arkadaþý, hâlâ hayalinin peþindeydi. Kaderlerinin belirlendiði zakta kalmýþ yýllarý düþünen hükümdar, armaðanlarýn geri kalanýna pek ilgi göstermedi. Delegelerin baþkaný Ramses'in önünde eðilen sonuncu Hititli oldu. "Bütün Mýsýr'da serbestçe dolaþabilecek miyiz Majeste?" "Barýþ antlaþmasý size bu hakký veriyor." "Sizin baþkentinizde kendi tanrýlarýmýza ibadet edebilecek mi-yýz? "Kentin doðusunda, tanrý Set'in arkadaþý ve savaþ arabamla at- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 233 larýmýn koruyucusu Suriyeli tanrýça Astarte'nin tapýnaðý yükselir. Astarte ayný zamanda Mem anýnýn güvenliðine göz kulak olmasýný istediðim tanrýçadýr. Hattuþaþ'ta ibadet ettiðiniz Fý da Pi-Ramses'te her zaman yeri vardýr." Hitit delegeleri toplantý salonunu terk eder etmez, Urhi-Teþup yurttaþlarýndan birinin y anýna sokuldu. "Beni tanýdýn mý?" "Hayýr." "Ben, imparator Muvattalis'in oðlu Urhi-Teþup'um." "Muvatallis öldü, þimdi Hattuþil hükümdarlýk yapýyor." "Bu ziyaret aslýnda bir hile, deðil mi?" "Ne hilesi? Biz sadece Mýsýr'ý gezmeye geldik ve daha baþka birçok Hititli de bizi izleyec ek. Savaþ bitti, gerçekten bitti." Urhi-Teþup, Pi-Ramses'in büyük yolunun ortasýnda uzun süre kýpýrdamadan kalakaldý. Ameni ile birlikte gelen Hazine baþkaný, sonunda Ramses'in huzuruna çýkmaya cesaret etmiþt i. O zamana kadar, bir skandalin patlak vermeyeceðini ve aklýn galip geleceðini umarak dilini tutmayý yeðlemiþti. Ama Hititli ziyaretçilerin armaðanlarýný sunmasýndan sonra ölçü rtmýþtý ki yüksek kademeli memur artýk susma hakký olmadýðým düþünmüþtü. Hazine baþkaný, Ramses'in karþýsýna çýkacak gücü olmadýðýndan, Ameni'ye baþvurmuþtu. Açýkla eyen, hükümdarýn özel sekreteri, Kral'dan hemen görüþme isteðinde bulunmuþ ve Hazine baþkan amalarý, en ufak bir ayrýntýyý bile atlamadan Kral'a da tekrarlamasýný istemiþti. "Ameni, ilave edecek bir þeyin var mý?" "Gerek var mý Majeste?" "Bütün bunlardan haberin var mýydý?" "Dikkatimden kaçmýþ, hatamý kabul ediyorum, ama daha önceden tedbirimi almýþtým." "Ýkiniz de bu sorunu çözülmüþ bilin." Yüreðine su serpilen Hazine baþkaný gözlerini Kral'm sert bakýþlarýndan kaçýrdý. Bereket ve içbir kýnamada bulunmamýþtý. Ameni, sarayýn tam kalbinde gerçekleþen bu Maât yasasý ihlalin in en kýsa sürede düzelteceðine emindi. 234 CHRISTIAN JACQ Mat-Hor: "Hele þükür Majeste!" dedi. "Sizi bir daha hiç göremeyeceðim sandým. Yurttaþlarýmý kabul et an neden ben yanýnýzda deðildim? Beni görmek onlarý mutlu ederdi." Gül biçimindeki gümüþ rozetlerle süslü kýrmýzý elbisesi içinde muhteþem görünen Mat-Hor, tü k istercesine, kendi çevresinde bir tur döndü. Kraliçe'nin peþinden gelen ve üstüne tek bir z tanesinin konmasýný bile önlemeye çalýþan hizmetçiler, ona her gün aksatmaksýzýn yeni müc siler getiriyor ve dairesini güzel kokularla dolduran yüzlerce çiçeði deðiþtiriyorlardý. Ramses: "Hizmetçilerinin görevlerine son ver," diye buyurdu. Kraliçe donup kaldý. "Ama... Benim onlardan þikâyetim yok." Mat-Hor'un karþýsýnda aþk dolu biri deðil, Mýsýr Firavunu bulunuyordu. Ramses'in gözlerinde eþ'te binlerce Hititlinin üzerine saldýrýya geçtiði andaki ifade vardý. Kraliçe: "Hepiniz gidin," diye haykýrdý. "Defolun!" Böyle bir muamaleye pek alýþýk olmayan hizmetçi kýzlar, taþýdýklarý eþyalarý döþemenin üzer eden çýktýlar. Mat-Hor gülümsemeye çalýþtý. "Ne oluyor Majeste?" "Bir Mýsýr kraliçesine yaraþýr þekilde davrandýðýný mý sanýyorsun?" "Ýstediðiniz gibi mevkiime uygun davranýyorum!" "Tam tersine Mat-Hor, kabul edilemez kaprisleri olan bir zorba gibi davranýyorsun. " "Neden dolayý kýnanýyorum?" "Tapýnaklara ait olan bazý zenginlikleri sana vermesi için Hazine baþkanýný zorlamýþsýn. Dü ttaþlarýn tarafýndan devlete sunulan hediyelerin sana ait olduðunu belirten bir kararnam e yayýnlamaya cüret etmiþsin." Genç kadýn isyan etti. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 235 "Ben Kraliçe'yim, her þey benimdir!" "Yanýlýyorsun Mat-Hor. Mýsýr açgözlülük ve bencillikle deðil, Maât yasasýyla yönetiliyor. B anrýlarýn mülküdür. Tanrýlar, bu ülkeyi, refah ve mutluluk içinde yaþatmasý koþuluyla Fira- Koþullar ne olursa olsun, doðruluk içinde davranman gerekirdi Mat-Hor. Bir lider halkýn a örnek olamazsa, bütün ülke gerilemeye baþlar ve harabeye döner. Senin böyle davranman, Fi un'un otoritesine ve halkýn huzuruna zarar veriyor." Ramses sesini yükseltmemiþti, ama sözleri bir kýlýçtan daha keskindi. "Ben.. .ben öyle olduðunu sanmýyordum." "Bir Mýsýr kraliçesi sanmak deðil, davranmak zorundadýr. Ve sen kötü davrandýn Mat-Hor. Sen ksýz olarak yayýnladýðýn kararnameyi geçersiz kýldým ve daha fazla zarar vermeni önlemek iç birler aldým. Bundan sonra Mer-Ur hareminde oturacak ve ancak ben emir verdiðim zama n saraya geleceksin. Bütün ihtiyaçlarýn karþýlanacak, ama bundan sonra hiçbir aþýrýlýk kabu ektir." "Ramses... Benim aþkýmý reddedemezsin!" "Benim eþim Mýsýr'dýr Mat-Hor ve sen bunu anlayacak durumda deðilsin." 43 Nubye genel valisi, Ramses'in çocukluk arkadaþý Setau'nun varlýðýna ve etkinliklerine artýk hammül edemiyordu. Nubyeli bir büyücü olan karýsý Lotus'un yardýmlarýyla, Setau Büyük Güney ekonomik geliþmesine kendisini öylesine vermiþti ki, hiçbir çatýþmaya meydan vermeden bütü eleri çalýþtýrmayý baþarmýþtý! Oysa genel vali böyle bir geliþmenin hiçbir zaman gerçekleþm Üstelik, taþ yontucularý tarafýndan da çok sevilen Setau, Fira-vun'un ve onun koruyucu tan rýlarýnýn adýna irili ufaklý bir sürü tapmak yaptýrýyordu. Tarým çalýþmalarýnýn iyi bir biç ak olan, kadastro örgütünü kuran ve vergi toplatan kiþi de yine Setau'ydu! Genel vali gerçeði görmek zorundaydý: Hiçbir geleceði olmayan kaçýðýn biri olarak gördüðü b ini etkili bir yönetici olarak benimsetiyordu. Þayet Setau böylesi harikulade sonuçlar a lmayý sürdürecek olursa, genel valinin durumu çok kötü olurdu. Beceriksizlik ve tembellikle suçlanýr, mevkiini kaybederdi. Setau ile anlaþmasý olanaksýzdý. Ramses'in, keyif çatmayý sevmeyen ve çalýþma programýný hi amayý kabul etmeyen inatçý çocukluk arkadaþý, yaptýðý iþten kesinlikle ödün vermiyordu. Gen oldan çýkarmayý denemeye cesaret edememiþti bile. Setau ile Lotus, yüksek bir mevkide bulu nmalarýna raðmen, yerlilerle birlikte sade bir yaþam sürüyor ve lükse karþý hiçbir ilgi duy rdý. Geriye bir tek çözüm kalýyordu: Ölümcül bir kaza. Bu cinayet öylesine ustalýkla hazýrlanmal 'nun ölümü hakkýnda en küçük bir kuþku duyulmamalýydý. Genel vali, bu iþi yapmasý için, hap li bir paralý askeri Ebu Simbel'e çaðýrmýþtý. Adamýn sabýkalý bir geçmiþi vardý ve en ufak sundan yoksundu. Yüklü bir ücret, hemen harekete geçmesi için onu ikna ederdi. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 237 Gece karanlýktý. Büyük tapmaðýn cephesini oluþturan ve Ram-ses'in Ka'sýný simgeleyen dört d , insanýn algýlayamadýðý zamaný ve mesafeleri gören gözlerle uzaklara bakýyordu. Nubyeli orada bekliyordu. Alný dar, elmacýk kemikleri çýkýk, dudaklarý kalýn paralý askerin de bir mýzrak vardý. "Ben genel valiyim." "Sizi tanýyorum. Hapsedildiðim kalede sizi gördüm." "Senin hizmetine ihtiyacým var." "Köyüm için avlanýyorum... Artýk sakin bir yaþam sürüyorum." "Yalan söylüyorsun. Hýrsýzlýkla suçlandýn ve aleyhinde kanýtlar var." Öfkelenen Nubyeli mýzraðýný yere sapladý. "Beni kim suçluyor?" "Þayet benimle iþbirliði yapmazsan hapse dönersin ve artýk oradan hiç çýkamazsýn. Ama bana dersen zengin olursun." "Benden ne istiyorsunuz?" "Birisi tekerime çomak sokuyor. Beni ondan kurtaracaksýn." "Nubyeli mi?" "Hayýr, Mýsýrlý." "Öyleyse çok fazla ödemeniz gerekecek." Genel vali kupkuru bir ifadeyle: "Pazarlýk edecek durumda deðilsin," dedi. "Kimi ortadan kaldýracaðým?" "Setau'yu." Nubeli mýzraðýný göðe doðru kaldýrdý. "Bu bir servete mal olur!" "Setau'nun ölümüne kaza süsü vermeyi baþarýrsan bunun karþýlýðýný bol bol alacaksýn." "Kabul." Genel vali o anda sarhoþ olmuþçasýna sendeledi ve poposunun üstüne düþtü. Nubyeli paralý as ruma gülmeye vakit bulamadan ayný aksiliðin kurbaný oldu. iki adam kalkmaya çalýþtýlar, ama dengelerini kaybederek yeniden yere düþtüler. Nubyeli: 238 CHRISTIAN JACQ "Toprak sallanýyor," dedi, "Toprak tanrýsý öfkelendi!" Tepeden bir gürleme sesi geldi, dev heykeller harekete geçti. Genel vali ile suç ortaðý, heykellerden birinin baþýnýn gövdesin yrýldýðýný gördüler. Ramses'in yüzünü simgeleyen baþ iki caninin üzerine düþtü ve ikisini de aðýrlýðýnýn altýnda Bayan Tanit umutsuzluða kapýlmýþtý. Bir haftayý aþkýn bir zamandan beri Urhi-Teþup onunla s . Sabahlan erkenden evden çýkýyor, bütün gün kýrlarda at koþturuyor, akþam eve bitkin dönüy karnýný doyuruyor ve hiç konuþmadan yatýyordu. Tanit ona ancak bir kez soru sormaya cesaret etmiþti ve bunun sonucunda Urhi-Teþup o nu öldüresiye dövmüþtü. Fenikeli kadýn ancak kedisinin yanýnda avuntu buluyordu. Artýk iþle cek hali kalmamýþtý. Boþ ve durgun geçen yeni bir gün sona eriyordu. Kedi, Tanit'in dizlerinin üzerinde mýrýldan rdu. Bir atýn nal sesleri duyuldu... Urhi-Teþup eve dönüyordu! Hititli, coþkulu bir þekilde içeri girdi. "Gel güzelim!" Tanit, üzerinden elbisesini sýyýran ve onu yastýklarýn üzerine atan sevgilisinin kollarýna dini býraktý. "Sevgilim... Seni yeniden buldum!" Onu yiyip bitirircesine okþayan sevgilisinin aþýrý tutkusu Tanit'i mutluluktan uçuruyordu. "Seni kemiren sýkýntý neydi?" "Kendimi terk edilmiþ hissediyordum... Ama Malfi hayattay-mýþ. Libya kabilelerini bir araya toplamaya devam ediyor! Paralý askerlerinden biri, umudumu yitirmemem için ben imle temasa geçti. Mücadele devam ediyor Tanit ve Ramses de günün birinde yenilecek." "Sana bunu bir kez daha söyleyeceðim için beni baðýþla sevgilim. .. ama bu Malfi beni korku uyor." "Hititler korkaklýklarý içinde hapsedilip kalmýþlar. Bir türlü kurtulamýyorlar. Sadece Liby onlarý bu uyuþukluktan kurtara- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 239 bilirler ve Malfý de tam bu iþin adamý. Þiddetten ve sýký bir savaþtan baþka seçeneðimiz yo u savaþý kazanacaðýma güvenebilirsin." Zevke doymuþ olan Tanit uyuyordu. Bahçede hasýr bir sandalyenin üzerine oturan Urhi-Teþup, kafasý kanlý düþlerle dolu bir halde gökyüzünde yükselen ayý seyrediyor ve ondan yardým is Arkasýndan gelen bir kadýn sesi: "Ben bu yýldýzdan daha etkili olabilirim," diye mýrýldandý. Hitili geriye döndü. "Mat-Hor, sen... Kendini tehlikeye atýyorsun!" "Kraliçe istediði yere gitme hakkýna sahiptir." "Gözü açýlmýþ gibi görünüyorsun... Yoksa Ramses seni boþadý '1» ' mý? "Hayýr, elbette ki hayýr!" "Öyleyse ne diye buraya gizlice geldin?" Güzel Hititli baþýný yýldýzlý gökyüzüne doðru kaldýrdý. "Haklýydýn Urhi-Teþup. Ben bir Hititliyim ve öyle kalacaðým... Ramses beni asla Büyük Krali ak tanýmayacak. Asla Neferta-ri'yle eþit olamayacaðým." Mat-Hor gözlerinden süzülen bir iki damla gözyaþýný tutamadý. Urhi-Teþup onu kollarýnýn ara tedi, ama Mat-Hor buna izin vermedi. "Ne kadar aptalca... Bir baþarýsýzlýk için aðlamanýn ne faydasý var? Böyle davranmak sadece sanlara özgüdür! Bir Hitit prensesinin kendine acýmaya hakký yoktur." "Biz... sen ve ben yenmek için yaratýldýk." Mat-Hor sýrrýný açýklayarak: "Ramses beni küçük düþürdü," dedi. "Bana bir hizmetçi muamelesi yaptý! Onu seviyordum, Büyü ak için hazýrdým ve onun iradesine boyun eðmiþtim, ama o beni hor görerek çiðneyip geçti." "Öç almaya karar verdin mi?" "Bilmiyorum... Artýk bilmiyorum." "Uyanýk ol Mat-Hor! Aþaðýlanmayý kabullenip hiç tepki göstermemek sana hiç yakýþmayan bir k Buraya gelmiþ olman bir karara vardýðýný gösteriyor." 240 CHRISTIAN JACQ "SusUrhi-Teþup!" "Hayýr, susmayacaðým! Hatti yenilmedi, hâlâ baþýný kaldýrabilir. Benim güçlü müttefiklerim anda Ranýses ikimizin de ortak düþmaný." "Ramses benim kocam." \ "Hayýr, seni hor gören ve þimdiden varlýðýný unutan bir zorba! i Hemen harekete geç Mat-Hor ana önerdiðim þeyi yap. Zehir ý senin elinin altýnda." Düþünü öldürmek... Mat-Hor çok arzu ettiði geleceði yýkýp, çil- ' gýn bir tutkuyla baðl un hayatýna son verebilir miydi? Urhi-Teþup: "Karar ver," diye emretti. : Kraliçe gecenin içinde kayboldu. Hititli savaþçý, dudaklarýnda bir gülümsemeyle, aya daha yakýn olmak ve ona teþekkür etmek anýn terasýna çýktý. "Kim o arkadan gelen?" "Benim, Tanit." ; Hititli Fenikelinin boðazýný sýktý. "Bizi mi gözetliyordun?" l "Hayýr, ben..." "Her þeyi iþittin, deðil mi?" "Evet, ama kimseye tek sözcük etmem, yemin ederim!" "Elbette, sevgilim. Ölümüne yol açacak bir hatayý elbette iþlemeyeceksin. Bak güzelim bak!" Urhi-Teþup tuniðinden bir hançer çýkardý ve ucunu aya doðru uzattý. "Bu hançere dikkatle bak. Bu silah, Ramses'in arkadaþý Aþa'yt öldürdü. Yine bu silah Firavu öldürecek ve þayet bana ihanet edecek olursan senin de boðazýný kesecek." 44 Ramses, doðum yýldönümünü kutlamak için sofrasýna iki oðlu Khâ ve Merenptah'la, sadýk dostu avet etmiþti. Ameni bu vesileyle, sarayýn aþçýsýna 'Ramses'in keyfi' adlý yemeði hazýrlamas 'nin üçüncü hükümdarlýk yýlýndan kalma þarapla birlikte servis yapýlmasýný istedi. Khâ ile Merenptah arasýnda bir anlaþmazlýk olmamasý Mýsýr'ýn geleceði için büyük bir þanstý lim uzmaný olan büyük oðlu, bilinmeyenin sýrrýna ulaþmak için çýktýðý yolculuðu, eski metin rýný inceleyerek sürdürüyordu; küçük oðlu Ordu Komutanlýðý görevini yapýyor ve Krallýðýn gü Öteki hiçbir 'Kral Oðlu' onlarýn olgunluðuna, azmine ve devlet anlayýþýna sahip deðildi. R vaktin geldiðine inandýðý zaman hangi oðlunun onun yerine geçeceðini soðukkanlýlýkla kararl Ama altmýþ yaþýnda bile sarayýn bütün güzellerinin dikkatini çeken Büyük Ramses'in yerine g lirdi? Hükümdarýn saygýnlýðý uzun süreden beri Mýsýr'ýn sýnýrlarýný aþmýþ ve efsanesi Güney r kulaktan kulaða ulaþmýþtý. Dünyanýn en güçlü hükümdarý, Iþýðýn Oðlu ve yorulmak bilmez mi içbir zaman bir insana bunca yeteneði bir arada vermemiþti. Ameni: "Ramses'in mutluluðuna içelim," dedi. Hükümdar: "Hayýr," dedi. "Annemiz Mýsýr'ýn, gökyüzünün yansýmasý olan bu topraklarýn þerefine içelim. Dört adam, onlara birçok harikalar sunan ve onlarýn da bütün varlýklarýyla kendilerini vakf ikleri ülkenin ve uygarlýðýn aþkýyla birleþmiþlerdi. Khâ: "Neden Meritamon da bizimle deðil?" diye sordu. 242 CHRISTIAN JACQ "Þu anda tanrýlar için müzik yapýyor. Bu onun seçimi ve ben de kararma saygý duyuyorum." Merenptah: "Mat-Hor'u davet etmedin," dedi. "O artýk Mer-Ur hareminde oturuyor." Ameni þaþkýnlýðýný belirterek: "Ama ben onunla mutfakta karþýlaþtým." "Sarayý terk etmiþ olmasý gerekiyordu. Ameni, yarýndan tezi yok, emrimin yerine getirilm esini saðla. Libya hakkýnda ne haberler var Merenptah?" "Yeni bir þey yok Majeste. Öyle görünüyor ki Malfý kaçýðýn biri ve Mýsýr'ý fethetme düþü sa sýnýrlý kalmýþ." KM: "Gize hayaleti kayboldu," dedi. "Taþ ustalarý huzur içinde iþlerini yapýyorlar." Sarayýn kâhyasý Kral'a bir mektup getirdi. Setau'nun mührüyle kapalý mektubun üzerinde 'ace kaydý vardý. Ramses mührü kýrdý, papirüsü açtý, arkadaþýnýn kýsa mektubunu okudu ve hemen ayaða kalktý. "Hemen Ebu Simbel'e gitmek için yola çýkýyorum. Siz þu yemeði bensiz bitirin." Ne Khâ, ne Merenptah, ne de Ameni bu isteðe uydu. Bir an için aþçý, hiç dokunulmadan geri g ilen yemeði yardýmcýlarýyla birlikte yemeyi düþündü, ama bu yemek Kral için hazýrlanmýþtý. ral'a karþý iþlenmiþ bir suç olurdu. Ýçinden hiç gelmese de, aþçýbaþý Ramses'in doðum günü Mat-Hor'un Urhi-Teþup'tan aldýðý zehiri kullandýðý ölümcül tuzaðý da farkýnda olmadan orta Nubye bir kez daha Ramses'i büyüledi. Havanýn temizliði, gökyüzünün berrak maviliði, çöle k Nil sularýndan yararlanan palmiyelerin ve ekili alanlarýn yeþilliði, pelikanlarýn, telli t unalarýn, pembe flamingolarýn, ibiþlerin uçuþu, mimozalarýn kokusu ve toprak rengi tepeleri büyüsü, Ramses'in doðanýn gizli güçleri ile düþünce ve duygu ortaklýðý kurmasýna olanak sa RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 243 Ramses, onu Ebu Simbel'e doðru hýzla götüren geminin pruvasýndan hiç ayrýlmýyordu. Yanýnda ayýsýný en aza indirmiþ ve Nil üzerindeki seyir tehlikelerine alýþkýn seçkin denizcilerden mi personelini bizzat seçmiþti. Hedefe varmalarýna az kalmýþtý. Kamarasýnda, fildiþinden yapýlmýþ, ördek baþý biçiminde aya anýr bir iskemlede oturan hükümdar karnýný doyururken gemi yavaþladý. Ramses kaptana: "Ne oluyor?" diye sordu. "Kýyýda, en az yedi metre uzunluðundaki timsahlardan oluþan büyük bir sürü, suyun içinde de arý var. Þu an için yolumuza devam edemeyiz. Majestelerine karaya çýkmalarýný tavsiye ederi Hayvanlar huzursuz görünüyor. Öfkelerini bizden çýkarabilirler." "Korkmadan ilerle kaptan." "Majeste, sizi temin ederim ki..." "Nubye mucizeler ülkesidir." Korkudan aðýzlan kuruyan denizciler gemiyi harekete geçirdiler. Suaygýrlarý hareketlendi. Kýyýdaki dev bir timsah, kuyruðunu salladý ve aniden birkaç metre erledi. Sonra, yeniden hareketsiz durdu. Ramses dostunun varlýðýný onu görmeden önce hissetmiþti. Hortumuyla dallarýný araladýðý bir kasýndan beliren iri erkek fil öylesine güçlü bir þekilde baðýrdý ki, yüzlerce kuþu havalan ileri þaþkýnlýktan dondurdu. Timsahlarýn bir bölümü, su kýyýsýndaki sazlýðýn içine sýðýndý. Ötekileri de, kendilerini gü larýnýn üzerine atýldý. Savaþ kýsa ve þiddetli oldu, sonra Nil eski sakinliðine kavuþtu. Fil, eliyle onu selamlayan Ramses'e yanýt vermek için ikinci kez baðýrdý. Yýllarca önce, Se nin oðlu yaralý bir fil yavrusunu kurtarmýþtý. Büyüdüðü zaman uzun kulaklý ve iri diþli muh na dönüþen bu fil, Kral'm baþý sýkýntýya düþtüðü zaman daima onun yanýnda oluyordu. Geminin kaptaný: 244 CHRISTIAN JACQ "Bu canavarý yakalayýp Mýsýr'a götürmek gerekmez mi?" diye sordu. "Özgürlüðe saygý göster ve onu engellemekten sakýn." Nil'e doðru çýkýntý yapan iki tepe, küçük bir koy, altýn sarýsý kum, iki çýkýntýyý birbirin fif havayý güzel kokusuyla dolduran akasyalar, Nubye kumtaþýnm büyüleyici güzelliði... Ebu l'in görünümü Ramses'in yüreðini burktu. Ramses burada Nefertari ile oluþturduklarý sonsuza r sürecek birlikteliði simgeleyen iki tapýnak yaratmýþtý. Kral'ýn korktuðu gibi, Setau mektubunda hiç abartmamýþtý: Ebu Simbel gerçekten de korkunç y smtýsýnýn kurbaný olmuþtu. Tapmaðýn önündeki dört dev heykelden birinin yüzü ve gövdesi kop Setau ile Lotus hükümdarý karþýladýlar. Ramses: "Yaralý var mý?" diye sordu. "Ýki ölü var: Nubye genel valisiyle birlikte bir sabýkalý." "Birlikte ne yapýyorlardý?" "Bilmiyorum." "Tapmaklarýn içinde zarar var mý?" "Kendi gözlerinle gör." Ramses tapýnaða girdi. Taþ yontucularý çalýþmaya baþlamýþlardý bile; büyük salonun hasar gö da vurmuþlar, yýkýlma tehlikesi gösterenleri düzeltmiþlerdi. "Nefertari'nin tapmaðý da zarara uðradý mý?" "Hayýr Majeste." "Tanrýlara þükürler olsun Setau." "Çalýþmalar hýzlandýrýlacak ve bu felaketin bütün izleri kýsa zamanda silinecek. Heykelin t aha zor olacak. Bu konuda sana sunmak istediðim birkaç tasarým var." "Heykeli tamir etmeyi düþünme." "Ama... Tapmaðýn cephesini bu durumda býrakmayacaksýn deðil mi?" "Bu yersarsýntýsý Toprak tanrýsýnýn bir mesajýdýr. Mademki o, bu cepheye yeni bir þekil ver se onun iradesine karþý gelme-yelim." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 245 Firavun, Setau'yu þaþkýna çeviren bu kararýný deðiþtirmemekte kararlýydý. Sadece üç dev hey sürdürecekti. Sakat kalan dördüncü heykel ise, insan elinden çýkmýþ her eserin özünde olan dayanýksýzlýðýn tanýklýðýný yapacaktý. Taþ devin kýrýlmasý, cephenin görkeminden hiçbir þe iðer üç arkadaþýnýn gücünü daha bir belirgin hale getirecekti. Kral, Setau ve Lotus bir palmiyenin altýnda akþam yemeðini yediler. Yýlanlarýn cirit attýðý gede, Setau hükümdara Ýran'da yetiþen þeytantersi aðacýnýn, kokusuyla yýlanlarý kaçýran reç rine, ona yýlan zehrine karþý ilaç olarak kullanýlan bir çalýnýn0' yemiþlerini vermiþti. Ramses, Setau'ya: "Sunulan kutsal adaklarýn miktarýný artýrdm," dedi, "devletin ambarlarýný doldurdun, kargaþ hüküm sürdüðü bu eyalette barýþý saðladýn, bütün Nubye'de tapmaklar kurdun ve her zaman ger ettin. Burada, Maât adaletinin temsilcisi olmayý düþünür muydun?" "Ama... bu genel valiye tanýnan bir ayrýcalýktýr." "Bunu unutmadým dostum. Zaten sen de, hükümdarlýðýmýn otuz sekizinci yýlýnda çýkarýlan bir atanan yeni Nub-ye valisi deðil misin?" Setau karþý çýkmaya çalýþtý, ama Ramses ona fýrsat vermedi. "Bunu reddedemezsin. Bu yersarsmtýsý senin için de bir iþarettir. Bugün senin yaþamýn yepye bir boyut kazandý. Bu bölgeyi ne kadar çok sevdiðimi biliyorsun. Nubye'ye gözün gibi bak Se au." Yýlan oynatýcýsý, mis gibi kokan gecenin içinde uzaklaþtý. Onu devletin baþlýca kiþilerinde pan bu kararý sindirebilmek için yalnýz kalmaya ihtiyacý vardý Lotus: "Majeste, size kaba gelebilecek bir soru sormama izin verir misiniz?" diye sordu . "Bu çok özel bir akþam olduðuna göre sorabilirsin?" "Setau'yu Nubye genel valiliðine tayin etmek için neden uzun süre beklediniz?" (1) Capparis decidua. 246 CHRISTIAN JACQ "Nubye'yi, böyle bir tayini düþünmeden yönetmesini öðrenmesi gerekiyordu. Bugün bu göreve u r biçimde yaþýyor ve kendini yavaþ yavaþ saran bir çaðrýya yanýt veriyor. Hiç kimse onu yol a da bozmayý ve küçük düþürmeyi baþaramadý, çünkü bu eyalete hizmet etme isteði her davraný rkýna varmasý için sadece biraz zamana ihtiyaç vardý." 45 Ramses, sabah ayinini yapmak için büyük Ebu Simbel tapýnaðýna tek baþýna girdi. Hükümdar, t adar süzülen ve önce Amon'un ve Kral'm Ka'sýnýn, sonra da Kral'ýn ÝCa'sýnm ve Râ'nýn heykel dýnlatan ýþýðý izledi. Gizli tanrý Amon ve ilahi ýþýk Râ'nýn birleþimiyle oluþan eksiksiz v ilen-dirilen, Ramses'in dünyada yöneticilik görevini üstlenmiþ insan kimliði deðil, ilahî f n kimliðiydi. Tanrý Ptah'ý simgeleyen dördüncü heykel gölgede kalýyordu. Ptah'ýn oðlu sýfatýyla ülkesinin rý olan Ramses, ayný zamanda, her þeyin gerçek olmasýný saðlayan Kelâm'm aktarý-cýsýydý. Kr unu seçen Ptah baþrahibi oðlu Khâ'yý düþündü. Hükümdar büyük tapmaktan çýktýðý zaman, ortalýðý tatlý bir aydýnlýk sarmýþ ve altýn sarýsý n Nubye'nin kuýntaþýnýn sýcak rengini yansýtmaya baþlamýþtý. Ramses, Nefertari'ye ayrýlan t Güneþ Nefertari için doðuyordu. Mýsýr'ýn besleyen babasý olan olan bu güneþ, güzelliði ve bilgeliði ile Ýki Ülke'yi aydýnla için ebediyete kadar doðacaktý. Heykeltýraþlar ve ressamlar tarafýndan ölümsüzleþtirilen Kraliçe, Ramses'te öteki dünyaya g hayet onunla yeniden buluþmak arzusunu uyandýrdý. Ramses, dünyayý yeþillendiren, Nil'i parl tan ve sonsuza dek genç ve güzel kalacak olan Nefertari'ye, erkek kardeþleri tanrýlar ve kýz kardeþleri tanrýçalarla birlikte yaþadýðý duvarlardan çýkmasý ve onun elinden tutmasý a güneþin kayýðý ile dolaþan Nefertari, Ramses'e gülümsemekle yetindi. Kral'm görevi sona e Bir firavun, insan olarak ne denli ýstýrap çekerse çeksin tanrýsal güçlere ve halkýna kend damak zorundaydý. Tatlý yüzlü ve doðru sözlü Nefertari, ölümsüz bir yýldýz olarak Ramses'e ona da bahþedilecek ebedi isti- 248 CHRISTIAN JACQ rahat anýna kadar ülkesinin Maât yolundan ayrýlmamasý için yardýmcý olacaktý. Nefertari'nin a, asla zayýf davranmaya hakký olmadýðý, dýþ dünyaya dönmesi gerektiðini hatýrlattýðýnda, g Büyük alanda yüzlerce Nubyeli süslü kýyafetleriyle toplanmýþtý. Kýrmýzýya boyalý peruklarý, bileklerine kadar uzanan beyaz elbiseleri ve çiçek motifleriyle süslü eteklikleriyle ka bile reisleri ve kabilelerin ileri gelenleri, kollarý armaðanlarla yüklü bekliyorlardý: Pa nter derileri, altýn halkalar, fildiþi, abanoz, devekuþu tüyü ve yumurtalarý, deðerli taþla olu sepetler, yelpazeler... Grubun en kýdemlisi, Setau'nun eþliðinde Ramses'e doðru ilerledi. "Bütün saygýlar Iþýðýn Oðlu'na olsun." Ramses: "Bütün saygýlar, barýþý seçen Nubye'nin oðullarýna olsun," dedi. "Benim yüreðimde ayrý bir Simbel'in iki tapmaðý, Mýsýr'la birlikteliklerinin sembolü olsun." "Majeste, Setau'yu genel vali olarak atadýðýnýzý bütün Nubye þimdiden biliyor." Ortalýðý yoðun bir sessizlik kapladý. Þayet kabile reisleri bu kararý beðenmezlerse kargaþa en baþlardý. Ama Ramses, Setau'yu hiçbir zaman geri çekmezdi. O, arkadaþýnýn bu bölgeyi yön n yaratýldýðýný ve Nubye'yi mutlu edeceðini biliyordu. Kýdemli reis, antilop derisinden tuniðini giymiþ olan Setau'ya döndü. "Büyük Ramses'e, insanlarýn hayatýný kurtarmasýný bilen, yüreðinden konuþan ve bizim yürekl heden adamý seçtiði için teþekkürlerimizi sunuyoruz." Gözlerinden yaþ gelecek kadar duygulanan Setau, Ramses'in önünde eðildi. Ve o anda gördüðü þey onu dehþete düþürdü: Boynuzlu bir engerek yýlaný, kumun altýndan kývr l'm ayaðma yaklaþýyordu. Setau baðýrmak ve hükümdarý uyarmak istedi. Ama tam o sýrada Nubyeliler tarafýndan omuzlar ne alýndý ve Setau'nun tüm uyarýlarý büyük sevinç tezahüratýnýn arasýnda kayboldu. Engerek yýlaný tam ýsýrmak için doðrulduðunda beyaz bir ibiþ, RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 249 masmavi gökyüzünden indi, yýlanýn baþýný gagasýna alýp, avýyla birlikte havalandý. Olayý görenlerin inancý artýk iyice pekiþmiþti: Hükümdarýn hayatýný kurtaran, ibiþ biçimine tu. Mademki Tot kendini böylece göstermiþti, öyleyse Setau'nun genel valiliði adaletli ve doðru olacaktý. Setau, taraftarlarýnýn oluþturduðu kalabalýktan sýyrýlmayý baþararak nihayet Kral'ýn yanma di. "Bu engerek yýlaný neredeyse..." "Beni þerbetlediðine göre neden korkuyordun Setau? insanýn kendine güveni olmalý dostum!" Ýki kez mi, üç kez mi, yoksa en az on kez mi kötü! Evet, bu iþ Setau'nun tahmin ettiðinden kötü çýkmýþtý. Genel valiliðe tayininden bu yana iþten bunalmýþtý; her birinin dileði bir b e olan bin bir kiþiyle görüþmek zorunda kalmýþtý. Birkaç gün içinde insanlarýn, kendi çýkar uðu zaman hiçbir utanma duygusuna sahip olmadýklarýný ve baþkalarýna zarar verip vermedikle i umursamadýklarýný gördü. Kral'ýn arzusuna itaat etme ve kendine verilen görevi yerine getirme isteðine raðmen Set au, bu iþten vazgeçme eðiliminde olduðunu fark etti. Tehlikeli yýlanlarý yakalamak, hasým t flar arasýndaki çatýþmalarý çözmekten daha kolaydý. Ancak Nubye'nin yeni genel valisi, hiç ummadýðý iki kiþinin yardýmýndan yararlandý. Birinci eðiþikliði Setau'yu hayretler içinde býrakan Lotus'tu. Sevgilisinin vücudundan büyüleyici z r çýkarmasýný bilen aþk tutkunu bir Nubye sarmaþýðý ve yýlanlarýn dilinden anlayan yetenekl Lotus, iktidardaki bir kadýnýn özgüveniyle kocasýnýn yanýnda yer almýþtý. Geçen yýllara ra hiçbir þey kaybetmeyen Lotus, Setau kabilelerin ileri gelenleriyle görüþürken ona büyük bir taj saðlýyordu. Lotus'un güzelliði karþýsýnda kavgalarýný ve hatta bazý isteklerini unutan r, genel valinin karýsýnýn hayran olunacak vücut hatlarýný seyre dalýyorlardý. Kýsacasý Lot sürüngenleri de büyülüyordu. Setau'nun ikinci müttefiki ise hiç beklenmedik birisiydi: Ram-ses'in kendisi. Setau' nun Mýsýr kale komutanlarý ile yaptýðý ilk tar- 250 CHRISTIAN JACQ týþma sýrasýnda hükümdarýn hazýr bulunuþu, Setau'nun durumunu saðlamlaþtýran bir etken olmu dar ufuklu olmalarýna raðmen Setau'nun bir kukla olmadýðýný ve Kral'ýn desteðine sahip old nlamýþlardý. Ramses aðzýný açýp bir tek sözcük sar-fetmemiþ, arkadaþýnýn düþüncelerini raha amasýna fýrsat vermiþti. Genel valinin Buhen kalesine yerleþme töreninden sonra, Setau ile Ramses kale duvarl arýnýn üzerinde gezindiler. Setau bir itirafta bulunarak: "Hayatýmda hiç teþekkür etmesini bilmedim," dedi, "ama..." "Hiç kimse, kendini kabul ettirmen konusunda seni engelleyemezdi. Ben sana sadece zaman kazandýrdým, onun dýþýnda baþka bir þey yapmadým." "Bana büyünü verdin Ramses ve bu gücün yeri doldurulamaz." "Bu ülkenin sevgisi seni sardý ve sen de gerçeði kabul ettin, çünkü sen bu topraklar gibi a ve içten olan, gerçek bir savaþçýsýn." "Kendisinden barýþý pekiþtirmesini istediðin bir savaþçý." "Barýþ, yeryüzü nimetlerinin en tatlý olaný deðil midir?" "Yakýnda yeniden gideceksin deðil mi?" "Sen genel valisin, karýn üstün nitelikli bir insan. Nubye'yi mutlu kýlmak size düþüyor." "Tekrar gelecek misin Majeste." "Bilmiyorum." "Ama sen de bu ülkeyi seviyorsun." "Þayet burada yaþasaydým, Nil'in kýyýsýndaki bir palmiyenin altýnda çöle doðru dönüp oturur yle uðraþmadan, Nefer-tari'yi düþünerek güneþin hareketim seyrederdim." "Bugün, ancak bugün, senin omuzlarýna yüklenmiþ sorumluluðun birazýný hissetmeye baþladým." "Çünkü artýk sen de sadece kendine ait deðilsin Setau." "Senin gücüne sahip deðilim Majeste. Bu yük benim için çok aðýr olmayacak mý?" "Yýlanlar sayesinde korkuyu yendin; Nubye sayesinde de iktidar deneyimini, onun es iri olmadan yaþayacaksýn." Seramana, bezden yapýlmýþ bir mankene karþý boks antrenmaný yapýyor, ok atýyor, koþuyor ve Ancak bu sýký beden eði- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 251 timi bile, Urhi-Teþup'a karþý olan hýrçýnlýðýný bir türlü dindiremi-yordu. Umut ettiðinin t itli ne soðukkanlýlýðýný yitirmiþ, ne de Sardunyalýnm onu tutuklamasýna neden olacak bir ku iþti. Ve Tanit'le tuhaf birlikteliði, Pi-Ramses'in büyük ailelerinin alýþtýðý saygýn bir ev ine dönüþüyordu. Ramses'in özel muhafýz kýtasý komutaný, verdiði cinsel hazla onu biraz olsun sakinleþtiren Nubyeli dansözü baþýndan savdýðý sýrada astlarýndan biri içeri daldý. "Kahvaltým yaptýn mý çocuk?" "Þey... ben..." "Nil levreði, soslu böbrek, güvercin dolmasý, taze sebze... Senin için uygun mu?" "Elbette þef." "Karným aç olduðu zaman kulaklarým týkalýdýr; yemeðimizi yiyelim, sonra konuþursun." Seramana yemeðini yedikten sonra minderlerin üzerine uzandý. "Seni buraya getiren þey ne çocuk?" "Benden istediðiniz gibi þef, bayan Tanit'in evinin önünde, onun yokluðunda gizlice nöbet t ttum. Kývýrcýk saçlý ve üzerinde rengârenk bir elbise bulunan bir adam üç kez kapýcýya baþv "Onu izledin mi?" "Emirlerinizde bu yoktu þef." "O zaman seni suçlayamam." "Elbette... Ama üçüncü kez onu gizlice izledim ve kendi kendime büyük bir yanlýþ yapýp yapm " Seramana ayaða kalktý ve kocaman elini genç adamýn omzuna koydu. "Aferin küçük! Bazen emirlere itaat etmemeyi bilmek gerekir. Peki bu takibin sonucu ne oldu?" "Adamýn nerede oturduðunu biliyorum." 46 Seramana uzun süre tereddüt etti. Hemen harekete geçip bu kuþkuluyu zorla konuþturmak mýydý oksa önce Ameni'ye mi da-nýþmalýydý? Önceleri böyle bir kararsýzlýk göstermezdi; ama eski k Mýsýrlý olmuþtu ve adalete saygý duygusunu, insanlarýn birbirleriyle çatýþmadan ve tanrýla t etmeden yan yana yaþamalarýný saðlayan bir deðer olarak görünüyordu. Bu yüzden Ramses'in fýz kýtasý komutaný, hükümdarýn özel sekreteri ve sandalet taþýyýcýsýnýn tek baþýna, yað ka un bürosuna girdi. Ameni bir yandan tahta tabletleri okurken, öte yandan da bakla bulamacý, taze ekmek ve ballý pastasýndan oluþan yemeðini yiyordu. Ve mucize devam ediyordu: Hiçbir yiyecek onu þiþmanlatmýyordu. Seramana'ya: "Beni bu geç saatte ziyarete gelmen hayra alamet deðil," dedi. "Yanýlýyorsun. Ýlginç bir iz üzerindeyim, ama henüz hiçbir giriþimde bulunmadým." Ameni þaþýrdý. "Tanrý Tot, sana biraz bilgelik vermek için seni himayesine mi aldý? Doðru yapmýþsýn Serama Vezir için, baþkasýna duyulmasý gereken saygý hiç þakaya gelmez." "Söz konusu olan kiþi, büyük bir villada oturan, Nariþ adýnda zengin bir Fenikeli. Birkaç k bayan Tanit'in evine gitti." "Memleketliler arasýnda bir nezaket ziyaretidir." "Nariþ, Tanit ve Urhi-Teþup'un, Kraliçe'yle birlikte resmî bir yolculukta olduklarýný bilmi ordu. Onlar döndükten sonra sadece bir kere, gece yarýsý geldi." "Yoksa izin almadan Tanit'in konutunu mu gözetliyorsun?" "Asla Ameni. Bu bilgileri mahallenin güvenliðinden sorumlu, uyanýk bir görevliden öðrendim. "Beni sadece budala yerine koymakla kalmýyorsun, ayný zamanda diplomatçýlýk oynuyorsun. Al sana yeni bir Seramana!..." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 253 Kâtip yemek yemeyi býraktý. "Ýþtahýmý kestin." Sardunyalý endiþeli bir ifadeyle: "Aðýr bir kusur mu iþledim?" diye sordu. "Hayýr, olaylarý anlatýþ biçimin kurnazca ve uygun... Beni Nariþ adý endiþelendiriyor." "Nariþ varlýklý ve kuþkusuz etkili biri, ama bu durumu onun adaletten kaçabilmesine neden olmamalý." "Bu adam sandýðýndan da etkili biri! Nariþ Tir kentinin tüccar-larýndandýr ve Kral'ýn Fenik ziyaretini Dýþiþleri Bakanlýðý ile birlikte hazýrlamakla yükümlü olan kiþidir." Sardunyalý birden parladý. "Bu bir tuzak! Nariþ Urhi-Teþup'la iliþki halinde." "Kendisi gibi zengin bir tüccar olan yurttaþý bayan Tanit'le bazý iþler yapýyorlar. Bunlar nun Hititli ile bir komplo hazýrladýðýný kanýtlamaz." "Kör olmayalým Ameni." "Ben güç durumdayým. Ramses Setau'nun otoritesini saðlamlaþtýrmak için birkaç ayýný geçirdi döndükten sonra, kuzeydeki prensliklerle ve ticaret yaptýðýmýz ülkelerle ilgili dosyayý ele Fenike'yle olan iliþkiler biraz gevþediði için resmî bir ziyarette bulunmaya karar verdi. Kral'ý tanýrsýn: Bir suikast tehlikesi ona geri adým attýramaz." "Soruþturmayý sürdürmek ve Nariþ denen bu adamýn Urhi-Te-þup'un suç ortaðý olduðunu kanýtla !" "Eli kolu baðlý kalacaðýmýzý mý sanýyordun?" Nil sularý, batmakta olan güneþin altýn ýþýklarým yansýtýyordu. Zengin-fakir herkesin evind eði hazýrlanýyordu. Ölülerin ruhlarý, gündüz yýldýzýnýn eþliðinde kayýklarýyla gezindikten eslendikten sonra, baþka bir enerji biçimi olan sessizlikle yeniden canlanmak için mez arlarýna çekiliyorlardý. Böyle olmakla birlikte o akþam, uçsuz bucaksýz Sakkare mezarlýðýný korumakla görevli köpekl eydi. Ölüler kenti iki önemli ziyaretçiyi bekliyordu: Büyük Ramses ile Khâ. "Majestelerini Sakkare'de karþýlamak bana büyük bir mutluluk veriyor!" 254 CHRISTIAN JACQ "Çalýþmalarýný baþarýlý bir þekilde yürütüp Tot'un kitabýný bulabildin mi?" "Eski anýtlarýn büyük çoðunluðu restore edildi, þimdi ufak tefek iþlerle uðraþýyoruz. Tot'u nce, belki de onu sayfa sayfa tamamlamak üzereyim ve bu sayfalardan özellikle birini sana göstermek isterim. Nubye'deki uzun yolculuðun sýrasýnda, tanrý Ptah'ýn ustabaþýlarý i atkarlarý durmadan çalýþtýlar." Oðlunun coþkusu Ramses'i sevince boðmuþtu. Khâ'yý böylesine mutlu gördüðü enderdi. Geniþ Sakkare arazisinde Coser ve Imholep'in piramitleri egemendi. Coser'in pirami di, kesme taþtan yapýlmýþ basamaklarý ile, gökyüzüne doðru çýkan bir merdiveni andýrýyordu. olaðanüstü anýta doðru götürmedi. Piramidin kuzey-batýsýna doðru kývnla kývrýla giden bilin izledi. Temelleri, devletin büyükleri tarafýndan tanrýlara sunulan yazýtlarla süslenmiþ yüksek sütu tapýnak, yeraltýna inen bir giriþi belirliyordu. Bu giriþin çevresinde ellerinde meþaleler bulunan rahipler duruyordu. Khâ: "Firavun'un tören peþtamalýna bir boða kuyruðu takýlmýþtýr, çünkü boða en üstün güçtür. Bu, ngelleri aþmasýna olanak saðlayan Apis boðasýnýn gücüdür. Apis boðasý, yeniden doðmak için s'in mumyasýný sýrtýnda taþýmýþtýr. Apis boðalarýnýn hanedanlýðýnýn büyüklüðüne yaraþýr bir tamamlandý." Önden ilerleyen meþaleli rahipleri takip eden hükümdar ile büyük oðlu, Apis boðalarýnýn yer irdiler. Kuþaklar boyu, tanrýnýn ruhu, doðal gücü kesintiye uðramadan bir boðadan diðerine u boðalardan her biri, kendileri için yapýlmýþ la-hitlerin içinde istirahat ediyordu, insan ar gibi mumyalanan Apis boðalarý, hükümdarlýklarýnýn hazinesi olan mücevherler, deðerli vaz onlarý her türlü yorgunluktan alýkoymak için öteki dünyada sihirli bir biçimde doðacak ola küçük heykellerle birlikte gömülmüþlerdi. Mimarlar, boðalarýn yer aldýðý bölmeleri görkemli birine baðlamýþlardý. Khâ gerekli açýklamalarý yaptý: RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 255 "Apis'in büyük ruhunun Firavun'a ihtiyacý olan gücü vermesi için uzman rahipler her gün büt ra adak sunacaklar. Ayrýca, duvarlarý beyaz alçýyla sývanmýþ olan odalarýnda hastalarýn ba- sanatoryum yaptýrdým. Hastalar orada uyku kürü yapacaklar. Baþhekim Neferet buna çok sevin cek." "Eserin çok muhteþem oðlum. O yüzyýllar boyu var olacak.'"" "Apis sana doðru geliyor Majeste." Karanlýklarýn içinden çýkan dev gibi bir boða yavaþ yavaþ Firavun'a doðru ilerledi. Apis, b tutumunu sergiliyordu. Ramses, Abidos'ta, babasý Seti'nin onu vahþi bir boða ile karþý ka rþýya getirdiði aný hatýrladý. Iþýðm Oðlu'nun yazgýsýný belirleyen o andan bu yana uzun yýl Boða yaklaþtý. Ramses hareketsiz durdu. "Barýþ içinde bana gel kardeþim." Ramses, pürtüktü diliyle elini yalayan boðanýn boynuzuna dokundu. Dýþiþleri Bakanlýðý'nýn yüksek rütbeli memurlarý Ramses'in projesini överek onayladýlar ve in korumasý altýnda bulunan bütün prensliklerin de beðendikleri bu dikkate deðer giriþimi i nu kutladýlar. Hiç kimse en ufak bir eleþtiride bulunmadýðý gibi, bir öneri de getirmemiþti de olsa, Büyük Ramses'in düþüncesi kutsal deðil miydi? Ameni hükümdarýn bürosuna girdiði zaman Ramses'in keyifsiz olduðunu fark etti. "Baþhekim Neferet'i çaðýrayým rný Majeste?" "Onun iyileþtiremeyeceði bir sýkýntýdan ýstýrap de et de ne olduðunu bulayým. Sen artýk dalkavukluða dayanamýyorsun." "Yakýnda hükümdarlýðýmýn otuz dokuzuncu yýlý dolacak. Gevþek ve ikiyüzlü saray erkâný, kend eri yerde beni göklere çýkarmakla uðraþan saygýn kiþiler ve ancak benim kararlarýmla var ol n sözde sorumlular iþ baþýndayken, sevinebilir miyim?" (1) Fransýz Mýsýrbilimci Mariette, 1850 yýlýnda Apis boðalarýnýn Serapeum diye anýlan tapýn 256 CHRISTIAN JACQ "Saray erkânýnýn gerçek mizacýný keþfetmek için altmýþ yaþýný geçmen mi gerekiyordu? Bu zay r Majeste. Ama ben kimim ki böyle konuþuyorum? Tanrýlar bana senin yüceliðini ve ilerigörüþ iler, ama yine de düþüncemi dile getiriyorum." Ramses gülümsedi. "Ve Fenike'ye yapacaðým resmî ziyareti uygun görmüyorsun." "Seramana'ya göre, bir suikasta kurban gidebilirsin." "Suikast, bu bölgedeki bütün yolculuklar için var olan bir tehlike. Þayet benim büyüm etkil e, neden korkayým?" "Majestenin projesinden vazgeçmeyeceði kesin olduðuna göre güvenlik düzenini olabildiðince iþtireceðim. Ama gerçekten Tir'e gitmen þart mý? Ticaret acentelerimiz bütün sorunlarý çöze eðe sahiptir." "Benim müdahalemin önemini azýmsýyor musun yoksa?" "Demek gizli bir niyetin var?" "Zekâna her zaman güvenmiþimdir Ameni." 47 Urhi-Teþup geç kalktý ve kahvaltýsýný bahçede, güneþin altýnda yaptý. Kâhyaya: "Karým nerde?" diye sordu. "Bayan Tanit'in þehirde görülecek iþleri varmýþ." Hititli bundan pek hoþlanmadý. Tanit neden ona bundan söz etmemiþti? Döner dönmez karýsýný "Nerden geliyorsun?" "Arada bir malým mülkümle ilgilenmem gerekiyor." "Kiminle buluþtun?" "Zengin bir vatandaþýmla." "Adý ne bu adamýn?" "Yoksa kýskandýn mý sevgilim?" Urhi-Teþup Tanit'i tokatladý. "Bana meydan okuyarak eðlenmeye kalkýþma. Soru sorduðum zaman adam gibi cevap ver." "Sen... benim canýmý acýttýn!" "Adý ne dedim!" "Nariþ. Mýsýr'la yaptýðý ticareti geliþtirmek Ýstiyor ve ayný zamanda Ramses'in yakýnda Fen pacaðý yolculuk için arabuluculuk görevini yapýyor." Urhi-Teþup Fenikeli kadýný dudaklarýndan öptü. "Çok heyecan verici bir haber bu benim küçük býldýrcýným... Beni aptalca tahrik etmek yerin u hemen söylemen gerekirdi. Bu Nariþ'i bir daha ne zaman göreceksin?" "Bir anlaþma yaptýk ve ben..." "Onunla çalýþmak için bir bahane bul ve ondan Ramses'in yolculuðu hakkýnda olabildiðince fa bilgi sýzdýr. Çekiciliðin sayesinde hiçbir zorluk çekmeyeceðine eminim." Tanit karþý çýkmaya kalkýþtý, ama Urhi-Teþup hemen onun üze- 258 CHRISTIAN JACQ rine uzandý. Birden baþý dönen Tanit kendini býrakýverdi. Sevgilisinin arzusuna karþý gelme naksýzdý. Elini manikürcü bir kýzýn bakýmýna terk eden Tanit, Urhi-Teþup'a: "Bütün þölenler iptal edildi," dedi. "Sebep neymiþ?" "Apis boðasý ölmüþ. Yas süresince hiçbir eðlenceye izin verilmez." "Gülünç bir âdet." "Mýsýrlýlar için deðil." Tanit manikürcü kýzý gönderdi. Fenikeli kadýn: "Burada Firavun'un gücü söz konusu. Bedeninde Apis'in ruhunu taþýyan boðayý bulmasý gerek. takdirde saygýnlýðý azalýr." "Ramses'in hiçbir sýkýntýsý olmayacak." "Görevi o kadar kolay deðil, çünkü hayvanýn birtakým kesin özelliklere sahip olmasý gerekiy "Neymiþ onlar?" "Apis ibadetinde uzmanlaþmýþ bir rahibe sormak gerekir." "Bizi cenaze törenine davet ettir." Memfýs tapmaðýnýn içinde ölen ihtiyar Apis boðasý, 'temiz sa-lon'da ölüm yataðýnýn üzerine siris gibi muamele görmüþ, Ramses'in ve Khâ'nýn katýldýðý bir ayinle onurlandýrýlmýþtý. Öle n doðma dualarý okunmuþtu. Mimarlarýn tanrýsý Ptah'ýn sihirli gücü olan Apis'e, görevine ya gýyla davranmak gerekiyordu. Apis, mumyalanma iþi sona erdikten sonra, saðlam bir ahþap kýzaðýn üzerine konmuþ ve Kral g ne taþýnmýþtý. Mumya, gemiyle Nil'in karþý tarafýna geçirilmiþ ve sonra Sakkare mezarlýðý v ezarlýðý istikametinde bir tören alayý düzenlenmiþti. Ramses, 'altýn konutu'nda yeniden doðan boðanýn aðzýný, gözlerini ve kulaklarýný açmýþtý. N de Tanit'in bu gizemli dinsel törenlere katýlmalarýna izin verilmiþti, ama onlar, bilgi sini gösterme hevesinde olan geveze bir rahibi konuþturmayý baþardýlar. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 259 "Bir boðanýn Apis olabilmesi için siyah tüylerinin üzerinde beyaz lekeler bulunmasý gerekir alnýnda üçgen biçiminde, göðsünde ve yan tarafýnda da hilal biçiminde. Ayrýca kuyruðunun t olarak siyah ve beyaz halkalardan oluþmalýdýr." Hititli: "Birçok hayvanda bu iþaretler bulunmaz mý?" diye sordu. "Hayýr, tanrýlarýn bu biçimde yarattýðý tek bir boða vardýr." "Ya Firavun onu bulamayacak olursa?" "Bütün gücünü kaybeder ve ülkenin üzerine birçok felaket çullanýr; ama Ramses görevini kusu ktýr." "Hepimiz buna inanýyoruz." Urhi-Teþup ile Tanit uzaklaþtýlar. Hititli: "Þayet bu hayvan varsa," dedi, "onu Ramses'ten önce bulup öldürelim." Ameni'nin yüzünde endiþeli ve yorgun bir ifade vardý. Nasýl yorgun olmazdý ki? Bizzat Ramse bile, arkadaþýný aþýrý çalýþma temposunu azaltmaya ikna edememiþti. "Birçok güzel haber var Majeste! Örneðin..." "Kötüsünden baþla Ameni." "Bundan nasýl haberiniz oldu?" "Duygularýný gizlemeyi hiçbir zaman baþaramamýþsýndýr." "Nasýl istersen... Ýmparator Hattuþil bir mektup yazmýþ." "Diplomatlarýmýz düzenli bir biçimde mektuplaþýyorlar. Bunun neresi anormal?" "Kardeþin sana yazýyor, çünkü Mat-Hor ona layýk gördüðün yaþam koþullarýndan þikâyetçi olmu iyor." Ramses'in bakýþý alevler saçtý. Ameni konuþmasýna devam etti. "Bu kadýn hiç kuþkusuz babasýnýn öfkesini tahrik etmek ve iki halk arasýna nifak sokmak içi in aleyhinde iftiralarda bulundu." "Kardeþim Hattuþil'e uygun bir yanýt verelim." "Aþa tarafýndan yazýlmýþ yazýlardan esinlenerek Hatti Imparato-ru'nu yatýþtýracaðýný umduðu zýrladým." 260 CHRISTIAN JACQ Ameni, birçok defa kazýnýp silinmekten eskimiþ bir tablet üzerine yazdýðý müsveddeyi göster Ramses: "Güzel bir diplomatik üslup," diyerek beðenisini belirtti. "Durmadan ilerliyorsun." "Bu mektubu, son düzeltmeleri yapmasý için yazýsý güzel bir kâtibe emanet edebilir miyim?" "Hayýr Ameni." "Ama... Neden?" "Çünkü yanýtý ben yazacaðým." "Beni baðýþla Majeste; ama korkarým..." "Gerçekten mi korkuyorsun? Hattuþü'e, kýzýnýn Büyük Kraliçe görevini yerine getirecek yeten dýðýný, bundan sonra sadece parlak bir inziva hayatý süreceðini ve resmî törenler sýrasýnda a Meritamon'un yanýmda olacaðýný açýklamakla yetineceðim." Ameni'nin yüzü her zamankinden daha solgundu. "Hattuþil belki senin kardeþindir, ama ayný zamanda çok alýn- , gan bir hükümdardýr... Böyl ert bir yanýt, bundan daha hafif | olmayacak bir tepki tehlikesini taþýyor." | "Hiç kimse gerçeði saklama hakkýna sahip deðildir." I "Majeste..." "Sen acele iþlerinin baþýna dön Ameni; benim mektubum yarýn Hatti'nin yolunu tutacak." Urhi-Teþup eþ seçiminde çok isabetli davranmýþtý. Tanit güzel, þehvetli, sevgi dolu, itibar gin, ama çok zengin bir kadýndý. Onun serveti sayesinde Hititli, siyah tüylerinin üzerinde beyaz lekeler bulunan ergen boðalarý bulmasýna yardýmcý olacak çok sayýda adam tutmuþtu. U eþup Ramses'ten önce araþtýrmaya baþlamakla bir avantaj elde ettiðini düþünüyor ve bundan y yý umuyordu. Resmî olarak görünen, Fenikeli kadýnýn hayvan yetiþtiriciliðine soyunduðu ve bu amaçla iyi aradýðýydý. Bu kýlýf içinde sürdürülen araþtýrmaya Pi-Ramses'in çevresinden baþlandý, sonr asýndaki eyaletlere yayýldý. Urhi-Teþup, hükümdarýn ekonomik politikasýný uygulamakla RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 261 yükümlü Çifte Beyaz Ev'in memurlarýyla sarayda görüþüp eve dönen Tanit'e: "Ramses ne yapýyor?" diye sordu. "Zamanýnýn önemli bölümünü Khâ ile birlikte geçiriyor. Baba oðul yeni Apis'in baþa geçirilm ir duayý yeniden kaleme aldýlar." "Þu lanet boða bulundu mu?" "Onun kimliðini saptamak sadece Firavun'a aittir." "Bu durumda neden harekete geçmiyor?" "Yas dönemi bitmedi de ondan." "Þayet yeni Apis'in leþini yeraltý tapýnaðýnýn giriþinin önüne ko-yabilirsek... Ramses'in s lur!" "Kâhyamýn sana bir mesajý var." "Çabuk ver onu bana." Urhi-Teþup, Tanit'in ellerinden bir kireç parçasýný çekip aldý. Simsarýn birine göre, isten fa uygun bir boða, Memfis'in kuzeyindeki küçük bir köyde bulunmuþtu. Boðanýn sahibi pek aþý t istiyordu. Urhi-Teþup: "Hemen yola çýkýyorum," dedi. 48 Güneþli bir öðleden sonra bütün köy uyukluyordu. Kuyunun yanýndaki palmiye aðaçlarýnýn altý bekleriyle oynuyorlardý. Biraz ilerde bulunan anneleri hasýr sepetleri tamir ediyord u. Urhi-Teþup'un atý bu sessiz dünyanýn içine girdiði zaman, korkuya kapýlan iki kýz çocuðu, u inin görünüþündeki öfkeden kendisi de ürken annelerinin yanýna sýðýndýlar. "Söyle bana kadýn, güçlü siyah boðanýn sahibi nerede?" Çocuklarýna sarýlan kadýn geriledi. "Konuþ, yoksa yumruðu yersin!" "Köyün güney çýkýþýndaki bir çiftlikteki aðýlda..." At, belirtilen yöne doðru fýrladý. Birkaç dakika dörtnala gittikten sonra Urhi-Teþup aðýlý . Siyah tüylü, beyaz benekli çok güzel bir boða, durduðu yerde geviþ getiriyordu. Hititli, atýndan indi ve boðayý yakýndan inceledi: Bu hayvan Apis boðasýnýn bütün belirgin ini taþýyordu! Urhi-Teþup, tarým iþçilerinin otlarý yerleþtirdikleri çiftliðin ana yapýsýna doðru koþtu. "Patron nerede?" "Çardaðýn altýnda." Urhi-Teþup amacýna eriþiyordu; hiç pazarlýk etmeden adamýn isteyeceði parayý ödeyecekti. Bir hasýrýn üzerine uzanmýþ olan patron gözlerini açtý. "Yolculuðun iyi geçti mi?" Hititli olduðu yerde dondu. "Sen..." Seramana uzandýðý yerden doðrulunca, dev gövdesi ortaya çýktý. "Þimdi de hayvan yetiþtiriciliðine mi soyundun Urhi-Teþup? Mükemmel bir fikir! Bu Mýsýr'ýn li iþlerinden biridir." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 263 "Ama sen..." "Bu çiftliðin sahibi mi? Elbette sahibiyim! Ramses'in cömertliði sayesinde güzel bir mülke ahip oldum. Burada sakin bir ihtiyarlýk geçireceðim. Sen de benim güzel boðama sahip olmayý arzu etmiyor musun?" "Hayýr, yanýlýyorsun, ben..." "Senin dört döndüðünü görünce Kral'ýn özel sekreterinin aklýna eðlendirici bir fikir geldi: erinin üzerine Apis boðasýnýn belirgin özelliklerini boyamak. Bu ufak þaka aramýzda kalacak l mi?" Yas dönemi yakýnda sona erecekti ve ayin görevlileri endiþelenmeye baþlamýþlardý: Neden Kra i bir Apis'in aranmasýna baþlamýyordu? Ramses birçok kez mumyalý boðalarýn yeraltý tapýnaðý miþ ve Apis'in yeniden doðmasýný saðlamak için kullanýlan birinci hanedanlýk dönemi dualarý lerce çalýþmýþtý. Þu anda ise, Ptah tapýnaðýnýn baþrahibi oðlunu dinliyordu. Khâ, týpký dað arýnda olduðu gibi gökte de iþ baþýnda olan mimarlarýn tanrýsý Ptah'm sürekli eyleminden sö Ptah'm yaratýcý Kelâmý insan yüreðinin içinde kendini gösteriyor, ve sonra sözle dile geli her canlý düþünce, doðru ve güzel bir biçim içinde ortaya çýkmak zorundaydý. Khâ, yas döneminin bitimine bir hafta kaldýðý için endiþesini gizleyemiyordu. "Majeste, yas..." "Biliyorum oðlum; ölen Apis'in yerini alacak boða mevcut, endiþelenme." "Þayet buradan uzaktaysa, yolculuk zaman alacaktýr." "Bu gece yeraltý tapýnaðýnda uyuyacaðým. Tanrýlardan ve Nefer -tari'den bana yol göstermele isteyeceðim." Kral, akþam olurken, Apis boðalarýnýn hanedanlýðý ile yalnýz kaldý. Her birini adlarýyla ta onlarý birbirine baðlayan biricik ruha seslendi. Rahip hücrelerinden birinin mütevazý yatað uzanan Ramses, düþüncesini uykuya emanet etti. Bu uyku sadece bedeninin ve beþ duyusunu n dinlenmesi için deðildi. Ayný zamanda, yorulmak bilmez bir kuþun uçuþu gibi yolculuk yapa ilecek bir 264 CHRISTIAN JACQ rüyaya da olanak saðlayacaktý. Sanki birden kanatlanmýþ gibi, Kral yeryüzünü terk etti, gök di ve gördü. Yukarý ve Aþaðý Mýsýr'ý, eyaletleri, kentleri, köyleri, büyük ve küçük tapýnaklarý, Nil'i v ekilmiþ arazileri gördü. Güçlü kuzey rüzgârý, iki beyaz yelkeni olan gemiyi Abidos yönünde itiyordu. Geminin pruvasý an Ramses, ýrmak boyunca ülkesini seyrediyordu. Bu onun için hiçbir zaman býkmayacaðý bir z ti. Khâ, ayincilere ve saraya, Apis boðasýný bulmak ve Sakkare'ye getirmek için babasýyla gidec ni yumuþak fakat otoriter bir ifadeyle söylemiþti. Baþrahip bir baþarýsýzlýðýn dramatik son için böyle bir olasýlýðý düþünmek bile istemiyordu. Hükümdara: "Geldik," dedi. "Bu yolculuk bana çok kýsa geldi... insaný bunca güzellik sarýnca, zaman yok oluyor." Abidos'un tüm rahipleri, Kral'ý iskelede karþýladý. Baþrahip Khâ'yý selamladý. "Majesteleri, Osiris törenleri için mi geldiler?" Khâ: "Hayýr," diye yanýt verdi. "Ramses yeni Apis boðasýnýn burada olduðuna inanýyor." "Böyle bir þey olsaydý Majestelerine haber verirdik! Peki bu bilgiyi nereden almýþlar?" "Bunu yalnýz kendileri bilir." Abidos baþrahibi üzülmüþtü. "Babanýzý ikna etmeye çalýþtýnýz mý?" "O Ramses'tir." Herkes, hükümdarýn civardaki kýrlarý dikkatle inceleyeceðini düþünüyordu; ama o hiç tereddü irinci hanedan firavunlarýnýn mezarlarýna doðru yürüdü. Bu firavunlarýn mumyalarý Sakkare'd niyor, aydýnlýk varlýklarý ise Abidos'ta yaþýyordu. Ilgýn aðaçlarý, onlarýn mezarlarýný göl Ramses onu aðaçlarýn altýnda gördü. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 265 Muhteþem bir siyah boða, kendisine doðru gelen adama bakmak için baþýný kaldýrdý. Bu sahne, Firavun'un Apis boðalarýnýn arasýnda gördüðü rüya-dakiyle aynýydý. Dört ayaklý hayvanýn saldýrgan bir hali yoktu. Sanki, uzun bir ayrýlýktan sonra eski bir do tuna kavuþmuþ gibi duruyordu. Hayvanýn alnýnda beyaz bir üçgen, göðsünde ve böðründe beyaz bir hilal vardý. Kuyruðunun tü rdýna siyah ve beyaz lekeliydi. "Gel Apis; seni konutuna götüreceðim." Kral gemisi, Memfis'in limanýnýn rýhtýmýna yanaþtýðýnda bütün kent çoktan bayram etmeye baþ es'in ulu kiþileri, gücü ile Firavun'un daha uzun yýllar hükümdarlýk etmesine olanak saðlay yeni Apis'i görmek için baþkentten ayrýlýp buraya gelmiþlerdi. Ameni bile oradaydý. Ama onu u yolculuðu yapma sebebi þenliklere katýlma arzusu deðil, kötü haberleri getirme zo-runluðu . Yan yana duran boða ile Kral, büyük bir tezahürat altýnda gemiden indiler ve Ptah tapýnaðýn ilerlediler. Apis bundan sonra tapýnaðýn yakýnýndaki geniþ bir alanda, birbirinden güzel i lerin arasýnda yaþayacaktý. Alanýn kapýsýnýn önünde geleneksel bir ayin düzenlendi. Herkes tarafýndan tanýnan, dürüst v kadýn, boðanýn karþýsýnda durdu. Eteklerini belinin üzerine kaldýrdý ve cinsel organýný aç r rahibesi, kalabalýðýn gülüþleri arasýnda, dölleyici boðayý selamladý. Bu boða, tanrýçanýn olan inekleri dölleyecek ve Apis'lerin soyunu güven altýna alacaktý. Seyircilerin ön sýrasýnda olan Urhi-Teþup nereye bakacaðýný bilemiyordu. Bu tuhaf sahne, se cilerin kahkahalarýna gülerek katýlan ve hiçbir utanma duygusu olmayan bu kadýn, hiçbir duy u ifade etmeden duran bu boða ve Ramses'e âdeta tapan bu halk... Yýkýlmaz görünen bu Ramses e... Baþka bir kimse olsa çoktan vazgeçmiþti, ama o Urhi-Teþup bir Hititliydi ve bir savaþ komut nýydý. Ramses onun elinden tahtýný çalmýþtý. Eskiden fetihler yapan ve zaferler kazanan Hit usunu, 266 CHRISTIAN JACQ dünkü düþmanýnýn önünde boynu bükük bir korkaklar ve deðersizler yýðýný haline getiren Rams Tapýnaðýn büyük çifte kapýsý kapandý. Halk, Firavun tarafýndan verilen þölende dans eder, þ yer ve içkilerini içerken, Ramses, Khâ ve bir ayinciler kurulu, yeni Apis'in baþa geçme ay inini yapýyorlardý. Bu ayin, boðanýn, ölümü yenen ve yeniden doðan tanrý Osiris'in mumyasýn k yaptýðý koþuyla bitiyordu. Ameni homurdanarak: "Bu tür yolculuklarýn nesi sevilir?" dedi. "Bu arada masanýn üzerinde bir sürü dert ve acil iþlem birikmiþtir!" Ramses: "Yerini terk ettiðine göre önemli bir nedenin olmalý," dedi. "Beni yine bir þenlik dönemini alt üst etmekle suçlayacaksýn." "Daha önce sana böyle bir sitemde bulundum mu?" Kral'ýn sandalet taþýyýcýsý anlaþýlmaz bir þeyler mýrýldandý. Sonra: "imparator Hattuþil hayret edilecek bir çabuklukla yanýt verdi." dedi. "Öfkesini anlamak için satýrlar arasýný okumak yeter. Senin davranýþýný tasvip etmiyor. Tehditleri de pek üs eðil." Ramses, uzun bir süre sessiz kaldý. "Madem ki benim kanýtlarým onu ikna etmedi, biz de farklý bir strateji uygularýz. Yeni b ir papirüs ile en iyi fýrçaný al Ameni. Tekliflerim kardeþim Hattuþil'i þaþkýna çevirecek." 49 Tanit, Urhi-Teþup'a: "Görüþmeler sona erdi," dedi. "Tüccar Nariþ, belediye baþkaný ve yerel sorumlularla birlikt amses'i karþýlamak için Tir'e gitti." Hititli, yanýndan hiç ayýrmadýðý hançeri sýktý. "Daha fazla gizli bilgi elde edemedin mi?" "Gideceði yol gizli deðil. Hükümdara, Mýsýr ordusunun komutaný olan oðlu Merenptah, seçkin yla eþlik edecek. Onlara karþý yapýlacak herhangi bir saldýrý baþarýsýzlýða uðramaya mahkûm Urhi-Teþup çýlgýna dönmüþtü. Malfi'nin, bu büyüklükte bir savaþa girecek kadar adamý yoktu. Fenikeli kadýn: "Yine de tuhaf bir durum var," dedi. "Çifte Beyaz Ev'in yüksek rütbeli memurlarý, sanki Firavun ekonomik sorunlarla ilgilenmi-yormuþ gibi, hiçbir istekte bulunmadýlar. Oysa o rtada anlaþmazlýk konusu olan bazý noktalar var. Böyle sorunlarý sessizce geçiþtirmek Mýsýr eðildir." "Sen bundan ne anlam çýkarýyorsun?" "Ramses yolculuðunun asýl amacýný gizliyor." Urhi-Teþup þaþýrýp kalmýþtý. "Muhtemelen haklýsýn... Öyleyse onu öðrenmeye çalýþ." "Nasýl?" "Saraya git, saray erkânýnýn aðzýndan laf almaya çalýþ, belgeleri çal, ne bileyim ben... Ne yorsa onu yap Tanit!" "Ama sevgilim..." "Benimle tartýþma. Öðrenmek zorundasýn." Geniþ ve güvenli yol Karmel daðýnýn eteklerini izliyor ve tatlý bir meyille denize doðru in rdu. Deniz... Mýsýrlý askerlerin birçoðu için, bu ucu bucaðý olmayan inanýlmaz su ovasý, ga tüydü. Yaþlý askerler gençleri uyarýyorlardý: Ayaðýný köpüklü sulara sokmanýn hiçbir tehlik doðru yüzülmemesi 268 CHRISTIAN JACQ gerekiyordu. Buna uymayanlar kötülük perisi tarafýndan sularýn dibine çekilme cezasýna çarp Ramses ordusunun baþýnda, Merenptah ve keþif kýtasýnýn hemen arkasýnda gidiyordu. KraPýn kü culuk boyunca sürekli olarak güvenlik önlemlerini kontrol ediyordu. Hükümdar ise hiçbir end belirtisi göstermiyordu. Ramses Merenptah'a: "Þayet hükümdarlýk edecek olursan," dedi, "düzgün aralýklarla prenslikleri ziyarete gitmeyi mal etme. Þayet kardeþin KM hükümdar olursa ona bunu hatýrlat. Firavun uzun süre görünmez v kta kalýrsa, isyanlar ülkenin uyumunu bozar; ama Firavun yakýn olursa bütün yürekler yatýþý Yaþlý askerlerin rahatlatýcý sözlerine raðmen genç askerler huzursuzdu. Birbiri ardýna gele galar denize doðru uzanan kayalarý dövdükçe, hepsinin gözünde Nil kýyýlarý tüter oldu. Kýrlar onlara daha az ürkütücü görünüyordu: Ekili tarlalar, meyve bahçeleri ve zeytinlikler tarýmsal zenginliðinin kanýtýydý. Ama eski Tir kenti açýk denize bakýyordu; dar bir körfez n filosunun saldýrýsýna karþý aþýlmaz bir engel oluþturuyordu. Yeni Tir kenti ise, pek deri ayan kanallarla birbirinden ayrýlan üç adacýðýn üzerine kurulmuþtu. Bu kanallar boyunca kal yerleri vardý. Tirliler, Firavun'la askerlerini gözetleme kulelerinden seyrediyorlardý. Nariþ'in baþýnda olduðu bir delege topluluðu Mýsýr'ýn efendisini karþýladý. Selamlaþmalar pek sýcak oldu ve ! bir coþkuyla Ramses'e kentin sokaklarýnda rehberlik etti. Merenp- i tah'm gözü, bir tehlikenin çýkabileceði çatýlarýn tepelerinden bir an bile ayrýlmadý. Tir, ticaretle uðraþan bir kentti. Burada cam eþyalar, altýn ve gümüþ vazolar, lal rengine anmýþ kumaþlar ve liman yoluyla transit geçen daha bir sürü eþya satýlýyordu. Dört ya da be bitiþik nizamda dizilmiþti. Nariþ'in çok yakýn dostu olan belediye baþkaný, Ramses için, Kral konutu olarak kendi lüks lasýný hazýrlamýþtý. Kentin en uç bölümü üzerine inþa edilmiþ olan villa denize bakýyordu. de güzeldi. Firavun'un yerini yadýrgamamasý için geniþ ev baþtan aþaðý Mýsýr stili eþyayla RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 269 Nariþ: "Umarým memnun kalýrsýnýz Majeste," dedi. "Sizin ziyaretiniz bizim için büyük bir onur. Bu dan onur konuðu olacaðýnýz þölen, yýllýklarýmýzda, unutulmayacak bir olay olarak kayýtlara olan ticaret iliþkilerimizin daha da artacaðýný umut edebilir miyiz?" "Buna karþý deðilim, ama bir koþulum var." "Kârýmýzý biraz azaltalým... Ben de bunu bekliyordum. Biz bu koþula karþý deðiliz, yeter ki zi artýrarak aradaki açýðý kapatalým." "Ben baþka bir koþulu düþünüyordum." Havanýn yumuþaklýðýna raðmen, Fenikeli tüccar damarlarýndaki kanýn donduðunu hissetti. Tir, m bir baðýmsýzlýktan yararlansa bile, yapýlan barýþ antlaþmasýna göre resmen Hitit kontrolü u. Acaba Ramses, barýþ antlaþmasýný bozma ve bir çatýþmaya yol açma tehlikesini göze alarak e el koymayý mý düþünüyordu? "istekleriniz nedir Majeste?" "Limana gidelim, Merenptah bize eþlik edecek." Kral'ýn emirleri üzerine küçük oðlu sýnýrlý bir muhafýz takýmý ile yetinmek zorunda kaldý. Limanýn batý ucunda, yaþ ve kökenleri farklý olan yüz kadar çýplak adam zincire vurulmuþ bi duruyorlardý. Kimileri ayaklar altýna alýnmýþ olan gururlarým biraz olsun korumaya çalýþýy r ise boþ gözlerle etrafa bakýyordu. Kývýrcýk saçlý Tirli tüccarlar ya tek tek ya da grup halinde köle almak isteyen müþterileri atlarý konuþuyorlardý. Tüccarlar, hepsi saðlýklý olan bu kölelerin satýþýndan önemli miktar yý hesaplýyorlardý. Ancak pazarlýklar çetin geçeceðe benziyordu. Ramses: "Bu adamlar serbest býrakýlsýn," dedi. Korktuðuna uðramayan Nariþ sevindi. "Onlar çok pahalýdýr... Ýzin verirseniz Tir kenti onlarý size hediye etsin Majeste." "Benim yolculuðumun gerçek nedeni iþte bu. Mýsýr'la ticaret yapmak isteyen Tirlilerden hiçb ri köle ticareti yapmayacak." 270 CHRISTIAN JACQ Birden þoke olan Fenikeli, soðukkanlýlýðýný koruyup sert bir itirazda bulunmamakta zorluk ç "Majeste... Köle ticareti doðanýn bir yasasýdýr, tüccar toplumlar bu iþi ezelden beri yapar !" Ramses: "Mýsýr'da kölelik yoktur," dedi. "Ýnsanlar tanrýlarýn kullarýdýr. Hiç kimse bir baþkasýna r esne veya malmýþ gibi davranma hakkýna sahip deðildir." Fenikeli, hayatýnda bir kez olsun böylesine akla aykýrý bir nutuk dinlememiþti. Þayet karþý adam Mýsýr Firavunu olmasaydý, onu çýlgýnýn teki olarak kabul ederdi. "Peki ya sizin savaþ esirleriniz Majeste? Onlar da köle durumuna düþürülmedi mi?" "Kendilerine karþý yapýlan suçlamalarýn derecesine göre az ya da çok bir süre aðýr iþte çal yeniden kavuþunca, canlarýnýn istediði gibi yaþamaya devam ettiler. Çoðunluðu Mýsýr'da kald n birçoðu da Mýsýr'da bir aile kurdu." Nariþ: "Köleler birçok iþ için gereklidir," diye itiraz etti. "Maât yasasý, çalýþtýranla çalýþan arasýnda bir kontrat yapýlmasýný emreder. Aksi takdirde, mütevazýsuýa kadar hiçbir iþten sevinç duyulmaz. Ve bu kontrat iki tarafýn verdiði söz üze lur. Piramitlerin ve tapmaklarýn, kölelerle yapýlabileceðini mi sanýyorsun?" "Majeste, böylesine eski alýþkanlýklar deðiþtirilemez..." "O kadar saf deðilim ve ülkelerin çoðunluðunun kölelik müessesini devam ettireceklerini bil rum. Ama artýk sen de benim isteklerimi biliyorsun." "Mýsýr bazý önemli pazarlarýný kaybetme tehlikesiyle karþý karþýya kalacak." "Mýsýr için önemli olan ruhunu korumaktýr. Firavun, tüccarlarýn patronu deðildir, ama Maât' temsil eder ve halkýna hizmet eder." Ramses'in sözleri Merenptah'm yüreðinde iyice yer etti. Tir yolculuðu onun için önemli bir ma olarak hafýzasýna kazýna-caktý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 271 Urhi-Teþup öylesine sinirliydi ki, sakinleþmek için, ördeklerin oynaþtýklarý küçük göle göl r çýnarý baltayla parçalayarak yýkmýþtý. Bayan Tanit'in bahçývaný þaþkýna dönmüþ ve eþyalar Hititli, karýsý eve döndüðü zaman: "Hele þükür gelebildin!" diye baðýrdý. Tanit bahçenin ne hale geldiðini görünce: "Bütün bunlarý sen mi..." dedi ve kaldý. "Burada kendi evimdeyim ve istediðimi yaparým! Sarayda ne öðrendin?" "tzin ver de oturayým... Çok yorgunum." Küçük kedi hanýmýnýn dizlerine atladý. Tanit kedisinin baþým okþarken hayvan keyifle mýrýld "Konuþ Tanit!" "Düþ kýrýklýðýna uðrayacaksýn: Ramses'in yolculuðunun gerçek nedeni, Tir ve civarýnda gider icaretiyle mücadele et-mekmiþ." Urhi-Teþup, Tanit'i sert bir þekilde tokatladý. "Benimle alay etmeyi býrak!" Hanýmýný savunmak isteyen küçük kedi Hititliyi týrmaladý. Urhi-Teþup kediyi ensesinden tutu hançerini çekip kedinin boðazýný kesti. Üzerinde kan sýçrayan Tanit, korkuya kapýldýðý için koþarak odasýna kapandý. 50 Ameni rahatlamýþtý. Seramana ise çok sýkýntýlý görünüyordu. Kral'ýn özel sekreteri: "Ramses Fenike'den sað salim döndü; artýk içim rahat. Neden senin keyfin yok Seramana?" "Çünkü Nariþ'in izini sürmek hiçbir sonuç vermedi." "Sen ne umuyordun?" "Bu Fenikelinin, bayan Tanit'le kuþkulu iþler çevirdiðini gösterecek bazý kanýtlar elde ede i umuyordum. Tanit'i suçlayacak ve eðer bana Urhi-Teþup hakkýndaki gerçeði söylemezse, onu uklamakla tehdit edecektim." "Kafayý bu Hititliyle takmýþsýn! Sonunda senin aklýný baþýndan alacak." "Onun Aþa'mn katili olduðunu unutuyor musun?" "Kanýt yok." "Maalesef haklýsýn Ameni." Sardunyah artýk yaþlandýðýný hissediyordu. O, yasalara saygýlý olacaktý ha! Bu iþe artýk bi si ve baþarýsýzlýðýný kabul etmesi gerekiyordu: Urhi-Teþup, Mýsýr adaletinden kurtulmak içi kurnaz davranmýþtý. "Ben eve gidiyorum." "Yeni bir kadýn mý?" "Deðil Ameni. Yorgunum ve uyuyacaðým." Seramana' nýn kâhyasý: "Sizi bir haným bekliyor," dedi. "Ben hiçbir kýzý davet etmedim!" "Söz konusu olan bir 'kýz' deðil, saygýdeðer bir haným. Ondan konuk odasýnda beklemesini ri ettim." Meraka kapýlan Seramana hýzlý adýmlarla konuk odasýna gitti. "Tanit!" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 273 Güzel Fenikeli ayaða kalktý ve aðlayarak dev yapýlý adamýn kollarýna atýldý. Saçý baþý daðý vardý. "Yalvarýrým beni koruyun!" "Peki, ama neden ya da kimden?" "Beni kölesi yapan canavardan." Seramana memnuniyetini belli etmemeye çalýþtý. "Eðer resmî sýfatla harekete geçmemi istiyorsanýz bayan Tanit, þikâyette bulunmanýz gerekir "Urhi-Teþup kedimin boynunu kesti ve bahçemdeki çýnar aðacýný devirdi. Beni de durmadan hýr ." "Bütün bunlar suçtur. Urhi-Teþup bu yüzden aðýr çalýþma cezasýna bile mahkûm edilebilir. Am a zarar vermesini önlemez." "Adamlarýnýz benim güvenliðimi saðlayamazlar mý?" "Benim paralý askerlerim Kral'ýn özel muhafýz kýtasýný oluþturur ve özel bir iþe karýþmazla lay devleti ilgilendiren bir sorun haline dönüþürse, o zaman baþka tabii." Tanit gözyaþlarýný silerek Serarrýana'yý býraktý ve gözlerini onun gözlerine dikti. "Urhi-Teþup, Ramses'i öldürmek istiyor. Suç ortaðý da Libyalý Malfi. Ýkisi benim evimde itt yaptýlar. Yanýndan hiç ayýrmadýðý hançeriyle Aþa'yý öldüren Urhi-Teþup'tur. Ayný hançerle R iyor. Bu artýk bir devlet sorunu, deðil mi?" Yüz kadar adam, bayan Tanit'in villasýnýn çevresinde mevzilen-di. Okçular Fenikeli hanýmýn sine bakan aðaçlara týrmandýlar, diðerleri de civardaki evlerin damlarýna çýktý. Urhi-Teþup yalnýz mýydý, yoksa Libyalýlarla beraber miydi? Evin sarýldýðýný fark ederse hiz ehin alýr mýydý? Seramana eve tam bir sessizlik içinde yaklaþýlmasýný istemiþti. Yapýlacak ir hatanýn Hititliyi uyaracaðýný biliyordu. Ve adamlarý böyle bir hata yapmakta gecikmedi. Çevre duvarýný aþmaya çalýþan bir asker adýmýný hesaplý atamayýnca koruluða düþtü. Bir baykuþ öttü. Seýamana'nýn adamlarý donup kaldý. Birkaç dakikalýk hareketsizlikten sonra yalý ilerlemeleri emrini verdi. 274 CHRISTIAN JACQ Urhi-Teþup'un kaçmak için hiçbir þansý yoktu, ama çarpýþmadan teslim olmayacaktý. Seramana larak yakalamayý ve Vezirin mahkemesinin önüne çýkarmayý umuyordu. Tanit'in odasýnda zayýf bir ýþýk belirdi. Seramana ile on kadar paralý asker, çiyle ýslanmýþ çimenlerin üzerinde sürünüp binanýn kena taþlarýna ulaþtýlar ve evin içine daldýlar. Hizmetçi kadýn korkudan bir çýðlýk attý ve yað lambasýný elinden býraktý. Yere düþen lamba yle bir kargaþalýk oldu; karanlýkta kalan paralý askerler görünmez hasýmlany-la dövüþtüler iyle mobilyalarý kýrdýlar. Seramana: "Kesin!" diye baðýrdý. "Çabuk ýþýk getirin!" Baþka lambalar yakýldý. Tir tir titreyen hizmetçi kadýn, onu kýlýçlarýyla tehdit eden iki a tutsaðý olmuþtu. Seramana: "Urhi-Teþup nerede?" diye sordu. "Hanýmýn kaybolduðunu görünce en iyi atlarýndan birine atladýðý gibi dörtnala uzaklaþtý." Caný sýkýlan Seramana bir Girit vazosunu yumruklayarak kýrdý. ; Hititli savaþçýnýn önsezisi yapmasý gerektiðini söylemiþti. i; Tehlikede olduðunu sezen Urhi-Teþup kaçmýþtý. !: Seramana için, Ramses'in sade bürosuna kabul edilmek, ülke- ;! nin en esrarlý tapmaðýnýn içine girmekle eþitti. ,i Ramses'in yanýnda Ameni ile Merenptah da vardý. ! Seramana: (j "Bayan Tanit, Vezirin önünde þikâyette bulunduktan ve ifadesi - i] ni verdikten sonra Fenike'ye gitti," dedi. "Birçok görgü tanýðýnýn ,; söylediðine göre Libya istikametine gitmiþ. Demek ki müttefiki Malfý'yle buluþtu." ¦;. Ameni: .1 "Bu, sadece bir varsayým," dedi. "Hayýr, bu kesin! Urhi-Teþup'un saklanacak baþka yeri yok ve ;j Mýsýr'la savaþmaktan asla vazgeçmeyecek." ý| Merenptah üzüntüsünü belirterek: J "Maalesef, Malfi'nin yerini bir türlü bulamýyoruz," dedi. "Bu ¦: RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 275 Libyalý durmadan yer deðiþtiriyor. Aslýna bakýlýrsa, bu baþarýsýzlýðýmýz bir yerde bizi rah ki, Malfi gerçek anlamda büyük bir ordu toplamaya muvaffak olamýyor. Aksi takdirde bu k adar kolay saklanamazdý." Ramses: "Yine de tetikte olmayý sürdürün," diye emretti. "Böylesine uðursuz ve korkunç iki kiþinin kteliði, ihmal edilmemesi gereken bir tehlike oluþturur." Seramana çok ciddi bir tavýrla: "Majeste, sizden bir dileðim olacak," dedi. "Seni dinliyorum." "Bu canavar Urhi-Teþup'la yeniden yolumuzun kesiþeceðinden eminim. Onu kendi ellerimle öldüreceðimi umut ederek onunla dövüþme önceliðini bana vermenizi diliyorum." "Kabul edildi." "Saðolun Majeste. Gelecek ne getirirse getirsin, sizin sayenizde çok güzel bir yaþantým ol du." Seramana huzurdan çekildi. Ramses Merenptah'a: "Canýn sýkýlmýþ gibi görünüyorsun," dedi. "Sonu gelmez yollarda ilerleyip birçok zorlu bölgeyi geçen Musa ile Yahudiler, kendile ri için vaat edilmiþ topraklar olarak kabul ettikleri Kenan Ülkesi'ne yaklaþýyorlar." "Musa için bu çok sevindirici olmalý..." "Bölgenin kabileleri için tam tersi. Bu kavgacý ulusun varlýðýndan korkuyorlar. Bu nedenle, askeri müdahalede bulunmama izin vermenizi sizden bir kez daha istirham ediyorum." "Musa aradýðýný bulmak için yolun sonuna kadar gidecek ve sadýk kullarýnýn keyiflerince yaþ arý bir ülke yaratacak. Bu böyle oðlum. Bu iþe hiç karýþmayalým. Yarýn bu yeni devletle müz ve belki de onun müttefiki oluruz." "Ya düþmanca davranýrsa?" "Musa doðduðu topraklarýn düþmaný olamaz. Sen Libyalýlarla uðraþ Merenptah, Yahudilerle deð Ramses'in küçük oðlu ýsrar etmedi. Babasýnýn açýklamasýyla ikna olmamasýna raðmen, görevini lduðunu düþünerek boyun eðdi. 276 CHRISTIAN JACQ Ameni: "Kardeþin HattuþiFden haberler aldýk," dedi. "Ýyi mi, kötü mü?" "Hatti imparatoru düþünüyor." Hattuþil, hava pýrýl pýrýl güneþli olduðu zaman bile üþüyordu. Ýmparator, taþ duvarlý küçük u. Geniþ bir þöminede çýtýr çýtýr yanan odun ateþine sýrtýný çevirerek karýsý Putuhepa'ya, lerini okudu. "Ramses'in cüreti inanýlýr deðil! Ona bir kýnama mektubu yazdým ve onun bana verdiði yanýta Yeni bir diplomatik evlenmenin daha gerçekleþtirilmesi ve barýþýn iyice pekiþtirilmesi içi na bir baþka Hitit prensesi göndermeliymiþim. Dahasý ben de Mýsýr'a gitmeliymiþim!" Ýmparatoriçe Putuhepa: "Harika bir fikir," dedi. "Senin resmî ziyaretin, iki halk arasýndaki barýþýn geri döndürül olduðunu çarpýcý bir þekilde gösterecek." "Böyle bir þeyi düþünme bile! Ben, Hitit imparatoru olarak, ku-luymuþum gibi Firavun'un kar caðým ha!" "Hiç kimse senden kendini küçük düþürmeni istemiyor. Mevki -imize uygun bir þekilde karþýla in ol. Kabul mektubu yazýldý. Sana sadece mührünü basmak kalýyor." "Daha fazla düþünmek ve müzakerelerde bulunmak gerekir." "Gereksiz ve boþ sözlerin zamaný geçti. Mýsýr'a gitmek için hazýrlanalým." "Hitit diplomasisinin baþýna mý geçtin yoksa?" "Barýþý kýz kardeþim Nefertari ile birlikte kurduk. Hatti Ýmparatoru da onu saðlamlaþtýrsýn Putuhepa, o güne kadar tanýdýðý en çekici adamý, Ramses'in çocukluk arkadaþý ve bugün doðru netinde yaþayan Aþa'yý ateþli bir düþünceyle anýmsadý. Bugün onun sevinç günüydü. 51 Mat-Hor, bütün Mýsýr'ý büyük bir heyecanla ayaða kaldýran, annesi ile babasýnýn resmî ziyar ndiði zaman affedilerek saraya döneceðini sandý. Aslýnda Mer-Ur hareminde çok parlak bir ha at sürüyor ve hiç býkýp usanmadan, mevkii ile orantýlý sayýsýz zevkin tadýný çýkarýyordu; a tümüyle iktidardan mahrum býrakýlmýþ, diplomatik bir eþten baþka bir þey deðildi. Mat-Hor, hükümdarýn özel sekreteri Ameni'ye uzun bir mektup yazdý. Aðýr ifadeler kullanarak atti Ýmparatoru ile Ýmparato-riçesi'ni karþýlamak için Büyük Kraliçe görevini üstleneceðini onu Pi-Ramses sarayýna götürmesi için bir muhafýz kýtasýnýn yollanmasýný emretti. Ramses tarafýndan imzalanan yanýt çok kýrýcý oldu: Mat-Hor törenlerde hazýr bulunmayacak ve Ur hareminde kalacaktý. Hititli büyük bir öfke krizinden sonra düþündü: Firavun'a zarar vermenin en iyi yolu Hattuþ geliþini engellemek olmaz mýydý? Bu düþünce bütün benliðini sardýðý için, Mat-Hor, bir ayi herkes tarafýndan bilinen, timsah tanrýsýnýn rahibiyle görüþmeye karar verdi. "Hatti'de biz, gelecek hakkýnda bilgi edinmek için sýk sýk kâhinlere danýþýrýz," dedi. "Ölm baðýrsak gibi bazý iç organlarýna bakarak geleceði okurlar." "Bu iðrenç bir yöntem deðil mi?" "Siz baþka yöntemler mi kullanýyorsunuz?" "Bir sonraki günü bilmek Firavun'a düþer." "Ama siz rahipler bazý tekniklerin sýrrýný biliyor olmalýsýnýz." "Devletin büyücüler kurulu vardýr Majeste. Onlarý bir araya getirmek hem çok uzun zamaný ge tirir hem de çok güçtür." "Tanrýlara danýþmaz mýsýnýz?" "Bazý durumlarda Amon baþrahibi, Kral'ýn izniyle yaratýcý güce soru sorar ve tanrý da yanýt ." "Ve sanýrým herkes onun kararma boyun eðer." 278 CHRISTIAN JACQ "Amon'un iradesine kim karþý çýkmaya cesaret edebilir ki?" Mat-Hor rahibin çekingenliðini h ssederek onu daha fazla te dirgin etmedi. Ayný gün personeline yokluðunu bildirmemelerini emrederek Teb'e gitti. Tatlý gülüþlü ölüm, Amon baþrahibi Nebu'nun saygýn bir yaþa geldiðini sonunda hatýrlamýþtý. k kutsal gölünün yanýndaki küçük evinde, bütün yaþamýn temeli olan gizli tanrý Amon'a ve on emsilcisi Firavun Ramses'e çok iyi hizmet etmenin huzuru içinde ölmüþtü. Amon tapmaðýnýn ikinci kâhini Bakhen hemen Kral'a haber verdi ve Kral da Nebu'ya saygýsýný mak için derhal geldi. Nebu, kötülük güçlerinin saldýrýsý ne denli sert olursa olsun, Mýsýr sürmesini saðlayan dürüst insanlardan biri olmuþtu. Büyük Karnak tapýnaðýnýn üzerine yas sessizliði çökmüþtü. Ramses, sabah ayinini yaptýktan s zey-batý köþesinde bulunan ve karanlýklara karþý elde ettiði zaferden sonra doðan güneþi si dev boyutlardaki pislikböceði figürünün yanýnda Bakhen'le karþýlaþtý. "Vakit geldi Bakhen. Çok eskilerde kalan çatýþmamýzdan bu yana, kendini hiç düþünmeden çok yolu aþtýn. Þayet bugün Teb tapýnaklarý bu denli muhteþemse, bunun büyük bir bölümünü sana n kusursuz. Herkes senin otoritenden çok memnun. Evet, seni Karnak baþrahipliðine ve A mon'un birinci kâhinliðine tayin etmenin vakti geldi." Eski ahýrlar kontrolörünün kalýn ve boðuk sesi heyecandan titredi. "Majeste, sanmýyorum... Nebu ise..." "Nebu uzun süreden beri bu görev için seni teklif ediyordu ve o, insanlarý doðru deðerlendi mesini bilirdi. Sana, yeni görevinin alameti olan âsâyý ve altýn halkayý veriyorum. Bu kuts l kenti yönetecek ve görevinden sapmamasýna göz kulak olacaksýn." Bakhen kendini çabuk toplamýþtý. Ramses, Bakhen'in, birçok kiþinin elde etmek için can attý in itibarýný düþünmekten çok, yapmasý gereken sayýsýz iþe bir an önce giriþmek için can att RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 279 "Yüreðim sessiz kalamaz Majeste; burada, Güney'de, bazý ileri IjL-len kiþiler kararýnýzý öð e oldular." "Hatti imparatoru ile Ýmparatoriçesi'nin resmî ziyaretlerinden mi söz ediyorsun?" "Evet.". "Kuzeyli birçok ileri gelen kiþi de ayný tepkiyi gösterdi, ama bu ziyaret gerçekleþecek, çü direcek." "Birçok din adamý, kâhinlere danýþýlmasýný istiyor. Þayet tanrý Amon size onay verirse bütü iter." "Kehanet töreni hazýrlýklarýna baþla Bakhen." Mat-Hor, Mer-Ur hareminin yöneticilerinden birine danýþarak baþvurmasý gereken kiþiyi bulmu : Teb kentinde olan biten her þeyden haberi olan zengin bir Suriyeli tüccar. Bu tüccar , doðu kýyýsýnda Karnak tapmaðýna fazla uzak olmayan lüks bir malikânede oturuyordu ve Kral iki sütunlu, mavi kantaron ve süsen çiçeklerini temsil eden resimlerle süslenmiþ iki sütun bir salonda aðýrladý. "Mütevazý bir tüccar için bu ne þeref Majeste." "Bu görüþme hiç. yapýlmadý ve biz hiç karþýlaþmadýk: Yeteri kadar açýk mý?" Hititli yerlere kadar eðilen Suriyeliye bir altýn kolye verdi. "Þayet ihtiyacým olan yardýmý bana saðlayabilirsen, çok cömert davranýrým." "Ne arzu ediyorsunuz?" "Ben Amon'un kararýyla ilgileniyorum." "Söylentiler doðrulandý: Ramses kesinlikle ona danýþacak." "Ne amaçla?" "Anne ve babanýzýn Mýsýr'a geliþlerini onaylayýp onaylamadýðýný tanrýya soracak." Þans Mat-Hor'a yardým ediyordu. Talihi, iþin çoðunu zaten hallettiði için ona sadece iþi ta mak kalýyordu. "Ya Amon onay vermezse?" diye sordu. "Ramses onun kararma boyun eðmek zorunda kalacak... Hatti Ýmparatoru'nun tepkisini düþünme ye bile cesaret edemiyorum! Ama Firavun tanrýlarýn kardeþi deðil mi? Tanrýnýn yanýtýnýn olu mamasý gerekir." 280 CHRISTÝAN JACQ "Ben olumsuz olmasýný istiyorum." "Nasýl...?" "Tekrar ediyorum: Bana yardým edersen çok zengin olacaksýn. Tanrý nasýl yanýt verir?" "Rahipler Amon'un kayýðýný taþýrlar, birinci kâhin tanrýya sorar. Þayet kayýk ilerlerse, ya gerilerse 'hayýr' anlamýna gelir." "Kayýk taþýyýcýlarýný satýn al; Amon, Ramses'in teklifini reddetsin." "Bu olanaksýz." "En inatçý olanlarýn yerine, güvenebileceðin adamlarýn geçmesini saðla, ayartamadýklarýný s onlarý hasta edecek þuruplar kullan... Bu iþi baþar, seni altýna boðarým." "Tehlikeleri..." "Baþka seçeneðin yok tüccar: Þu anda sen benim suç orlaðýmsýn. Sakýn vazgeçip bana ihanet e akdirde çok merhametsiz olurum." Suriyeli tüccar yalnýz kalýnca, Hititlinin kendisine vaat ettiði servetin avansý olarak býr ktýðý altýn ve kýymetli taþlarla dolu keselerin karþýsýnda uzun uzun düþündü. Bazý kimseler güvenini bir daha kazanamayacaðýný, bazýlarý ise tam tersini söylüyordu. Ayrýca Bakhen'in i kýskanan birkaç Karnak rahibi, ona kötü bir oyun oynamak için hazýr bekliyorlardý. Kutsal kayýðýn taþýyýcýlarýnýn tümünü rüþvetle kandýrmak imkânsýzdý, ama kollan en güçlü ol kayýðýn ayný anda hem öne hem arkaya çekilmesi tanrýnýn tereddüt ettiði anlamýna gelecek ve kararýný onaylamadýðý þeklinde yorumlanacaktý. Bu oyun oynanabilirdi... Ve zengin olmak öylesine çekiciydi ki! Teb coþku içindeydi. Kentin mahallelerinde olduðu gibi bütün köylerde de herkes 'kutsal huzura çýkmanýn güzel ba kutlanacaðýný biliyordu. Bu vesileyle Amon ve Ramses, bir kez daha inanç birliði içinde ol uklarýný göstereceklerdi. Ayinin yapýldýðý tapýnaðýn avlusunda, büyük Güney kentinin bütün önemli kiþileri toplanmýþt iler ve RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 281 arazi sahipleri, her ne pahasýna olursa olsun, bu olaðanüstü olayý kaçýrmak istemiyordu. Amon'un kayýðý tapmaktan dýþarý çýkarýldýðý an, herkes soluðunu tuttu. Yaldýz kaplanmýþ ahþ rinden saklanmýþ olan kutsal heykel yer alýyordu. Amon'u simgeleyen bu canlý heykel, tan rý adýna karar verecekti. Kayýðý taþýyan rahipler, gümüþ döþeme üzerinde yavaþça ilerliyorlardý. Amon'un yeni baþrahi asýnda bazý yeni simalarýn bulunduðunu fark etti; mideleri rahatsýz olan birkaç rahip, göre rini baþkalarýna devretmek zorunda kalmýþtý. Kayýk tam Firavun'un karþýsýnda durdu, Bakhen söz aldý: "Tanrý Amon'un hizmetkârý olan ben, Iþýðýn Oðlu Ramses adýna soruyorum. Mýsýr Firavunu, Mat ile Ýmparatoriçe-si'ni bu topraklara getirmekle doðru mu yapýyor?" Kýrlangýçlar bile mavi gökyüzündeki çýlgýnca uçuþlarýný kesmiþti; tanrý olumlu yanýtým veri lar býrakýlacak, herkes büyük bir coþkuyla Ramses'i kutlayacaktý. Suriyeli tüccar tarafýndan satýn alman en güçlü taþýyýcýlar birbirleriyle bakýþtýlar ve ger atmak istediler. Gayretleri boþa çýktý. Adamlar, diðer rahiplerin öne doðru gitmeye karar verdikleri için, geçici bir direniþ göste ni sandýlar. Bütün güçlerini kullanarak yeni bir giriþimde daha bulundular. Ama garip bir güç onlarý ileri gitmeye zorluyordu. Kayýðýn ortasýndan çýkan çok güçlü bir ý , mücadeleden vazgeçtiler. Tanrý Amon, oðlu Ramses'in kararýný onaylamýþtý, eðlenceler baþlayabilirdi. Evet, bu gelen oydu. Saçlarý aðarmýþ, ama gözlerinin içindeki meraklý ateþ sönmemiþ olan bu hafifçe kambur adam, msenin dikkatini çekmeyecek sýradan biri gibi görünüyordu. Kýþýn olduðu kadar yazýn da onu yen üþüme duygusuyla yün bir paltoya bürünmüþ olan bu adam, HattuþiPin ta kendisiydi. Savaþçý bir ulusun þefi ve Kadeþ'te Hitit kuvvetlerinin en üst komutaný olan Hattuþil, ayný a barýþ antlaþmasýnýn görüþmecilerinden biriydi. O, içindeki bütün muhalefeti ortadan kaldý un, herkesçe kabul edilmiþ efendisiydi. Ve Hattuþil, Mýsýr topraklarýna ayak basarken arkasýnda iki haným vardý: Karýsý Putuhepa ve i çekingen genç bir prenses. Hatti Ýmparatoru: "Ýmkânsýz," diye mýrýldandý, "kesinlikle imkânsýz... Hayýr, biz Mýsýr'a gelmiþ olamayýz." Böyle söylemekle birlikte, Hattuþil, rüya görmediðinin farkýndaydý: Eski hasmýný kucaklamak ona doðru gelen þu adam büyük Ramses'in ta kendisiydi. "Kardeþim Hattuþil'in saðlýk durumu nasýl?" "Yaþlanýyorum kardeþim Ramses." Cinayet suçuyla aranan Urhi-Teþup, bundan böyle, Haiti'nin olduðu kadar Mýsýr'ýn da düþmaný inin ülke dýþýna kaçmasý Hattuþil'in resmî ziyaretine karþý çýkabilecek bütün engelleri ort Ramses, uzun kýrmýzý elbisesi ve Firavun'un armaðan ettiði Mýsýr mücevherleri ile muhteþem uhepa'ya: "Nefertari sað olsaydý, bu olaðanüstü andan kim bilir ne kadar memnun olurdu," dedi. Imparatoriçe: "Yolculuðumuz sýrasýnda hep onu düþündüm," dedi. "Hüküm- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 283 darlýðýnýz ne kadar uzun sürerse sürsün, Nefertari hep biricik eþiniz olarak kalacaktýr." Putuhepa'nýn sözleri, bütün diplomatik güçlükleri ortadan kaldýrmýþ oluyordu. Pi-Ramses, ka r yaz güneþi altýnda bayram ediyordu. Pýrýl pýrýl parlayan Turkuaz Kent, Hattili ziyaretçil geliþinde hazýr bulunmak ve onlarýn þerefine düzenlenecek eðlencelere katýlmak için Mýsýr'ý inden akýn eden binlerce önemli kiþiyi konuk ediyordu. Baþkentin güzelliði ve zenginliði Irnparator'la tmparatoriçe'yi büyülemiþti. Tanrý Amon'un e olumlu yanýt verdiðini bilen halk, ünlü konuklarým baðrýna basmýþtý. Sorguçlu iki atýn çe avun'un yanýnda ayakta duran Hattuþil hayretten hayrete düþüyordu. "Kardeþim hiçbir korumadan yararlanmýyor mu?" Ramses: "Özel muhafýz birliðim her an tetiktedir," diye yanýt verdi. "Ama bütün bu insanlar bize çok yakýn duruyor... Güvenliðimiz tehlikede olabilir!" "Halkýmýn bakýþlarýný incele Hattuþil: O bakýþlarda ne düþmanlýk vardýr, ne de saldýrganlýk arýþý kurduðumuz için teþekkür ediyorlar." "Korkuyla yönetilmeyen bir halk... Ne kadar garip! Peki ama böyle bir halktan Hitit kuvvetlerine karþý koyabilecek bir orduyu nasýl kurabildin?" "Bütün Mýsýrlýlar, tanrýlarýný sevdikleri gibi ülkelerini de severler." "Beni savaþla galip gelmekten sen alýkoydun Ramses; bu iþi sen tek baþýna basardýn. Ama bu düklerimden sonra artýk buna üzülmüyorum." Hatti Ýmparatoru yün paltosunu çýkardý; artýk üþümüyordu. "Mýsýr'ýn iklimi bana çok iyi geldi," dedi. "Çok yazýk... Burada yaþamak isterdim." Pi-Ramses sarayýnda verilen ilk davet çok görkemli oldu. O kadar çok lezzetli yemek hazýrl anmýþtý ki, Hattuþil ile Putuhepa, eþsiz güzellikteki bir þarapla dolu kupalarýný dudaklarý dan bütün yemeklerden ancak birer parça yiyebildiler. Çýplak göðüslü güzel müzisyen kýzlar, ulaklarýný hoþnut etti. 284 CHRISTIAN JACQ Imparatoriçe soylu hanýmlarýn giydiði elbiselerin zarafetine hayran kaldý. Putuhepa: "Bu kutlamanýn Aþa'ya ithaf edilmesini isterim," dedi. "O, barýþý kurmak ve þu anda iki ulu un yaþadýðý mutluluðu saðlamak için hayatýný verdi." imparator da bu sözleri onayladý, ama caný sýkkm görünüyordu. Hattuþil üzüntüsünü belirterek: "Kýzýmýz burada yok," dedi. Ramses: "Kararýmdan dönmeyeceðim," dedi. "Mat-Hor aðýr kusurlar iþlemesine raðmen barýþýn sembolü o ak ve bu sýfatýyla, layýk olduðu onura sahip olacak. Daha fazla açýklama yapmamý ister misi ?" "Gerek yok kardeþim Ramses. Bazen, bazý ayrýntýlarý bilmemek daha iyidir." Bunun üzerine Ramses, kendini temize çýkarmak için Mat-Hor'u suçlayan Suriyeli tüccarýn tut anmasýndan söz etmekten sakýndý. "Firavun müstakbel eþiyle görüþmek ister mi?" "Gerek yok Hattuþil; bu ikinci diplomatik evliliði görkemli bir biçimde kutlayacaðýz ve hal larýmýz bize minnet duyacak. Duygularýn ve arzularýn zamaný artýk çoktan geçti." "Nefertari gerçekten unutulmaz bir kiþi... Böylesi daha iyi. Sizin için seçtiðim, güzel, am ekâsý kýt prensesin Büyük Ramses'le konuþabilecek üstünlükte olduðunu düþünmüyorum. O, Mýsý ak ve ondan yararlanmayý sürdürecek. Mat Hor'a gelince, Hatti'yi sevmediði için oturmak is tediði ikinci vatanýnýn deðerini her geçen gün daha iyi anlayacak. Yaþý ilerledikçe daha ma yý öðrenecek." Hattuþil böylece, Haitili iki prensesin kaderini onaylamýþ oluyordu. Ramses'in bu kýrkýncý rlýk yýlýnda Hatti ile Mýsýr arasýnda anlaþmazlýk için artýk tek bir neden kalmamýþtý. Bunu ratoriçe Putuhepa'nm kahverengi gözleri, yoðun bir neþeyle aydýnlanmýþtý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 285 Anýt kapýlar, dikilitaþlar, dev heykeller, üstü açýk büyük avlular, sýra sýra sütunlar, ada leri ve gümüþ kaplý döþemeler Hattuþil'i büyüledi, imparator ayrýca, kitaplarýn konutu olan çok ilgi duydu. Hatti Ýmparatoru, Vezir ve bakanlarla yaptýðý görüþmelerden çok etkilenmiþ Mýsýr toplumunun yapýsýnýn da tapýnaklarýnkinden aþaðý kalýr yaný yoktu. Ramses, Hattuþil'i, kokusu tanrýlarýn hoþuna giden tütsülerin yakýldýðý bir törene davet et içe, tehlikeli güçleri yatýþtýrmak için Khâ tarafýndan yapýlan bir ayine katýldý ve sonra P apýnaklarýný, özellikle de yabancý tanrýlara ithaf edilen tapýnaklarý ziyaret etti. Bu arad parator, sarayýn bahçesinde dinlenmenin tadýný çýkardý. Hattuþil, Ramses'e: "Þayet Hitit ordusu böyle güzel bir kenti yerle bir etseydi çok yazýk olurdu," dedi. "Ýmpar toriçe burada geçirdiði günlerden çok memnun. Mademki barýþ içinde yaþýyoruz, kardeþim bana daha bulunur mu?" Hattuþil'in giderek içine kapanmasý Ramses'i kuþkulandýrmaya baþlamýþtý: Mýsýr'ýn büyüsüne rateji uzmaný, artýk kendini toparlýyordu. Hattuþil: "Bütün bu harika þeyler karþýsýnda Ýmparatoriçe ile benim gözlerimiz kamaþtý, ama bazen de lan bazý gerçekleri düþünmek gerekir," dedi. "Ülkelerimizden birine bir dýþ saldýrý olmasý yardýmlaþma anlaþmasý imzaladýðýmýza göre Mýsýr ordusunun durumunu görmek isterdim. Firavun ses'in ana kýþlasýný ziyaret etmeme izin verir mi?" Þayet Ramses bunun 'askeri sýr' olduðunu söyleseydi ya da ikinci derecede bir kýþlanýn gezi sini teklif etseydi, Hattuþil onun iyi niyetinden kuþkuya düþeceki. Hattuþil'in bu yolculuð kabul etmesindeki gerçek niyet ortaya çýkmýþtý. "Küçük oðlum Merenptah, Mýsýr ordularýnýn baþkomutanýdýr. Hatti Ýmparatoru'na Pi-Ramses'in cek." Ýmparatoriçe Putuhepa'nm onuruna verilen þölenin sonunda, Hattuþil ile Ramses, beyaz ve ma vi lotuslarla kaplý bir göletin kenarýnda yürüyüþe çýktýlar. 286 CHRISTIAN JACQ Hattuþil: "Þu ana kadar benim için yabancý olan bir duygunun ilk defa farkýna varýyorum," dedi. "Güve . Sadece Mýsýr, senin çapýnda bir adam yetiþtirebilir kardeþim Ramses... Eskiden birbirleri i yok etmeye hazýr iki hükümdar arasýnda gerçek bir dostluk oluþturmayý baþarmak bir mucize Ama sen de, ben de yaþlanýyoruz ve þimdiden yerimize kimin geçmesi gerektiðini düþünmemizin nýdýr... Kral oðullarý arasýndan kimi seçtin?" "Khâ, derin bilgisi olan, her durumda zihinleri yatýþtýrabilen ve insanlarý incitmeden ikn a edebilen bir bilim adamý. Krallýðýn birliðini korumasýný ve kararlarýný iyice düþünüp taþ ini bilecek. Merenptah ise, komuta etmesini ve yönetmesini bilen cesur biri. Asker sýnýfý onu seviyor ve yüksek rütbeli devlet memurlarý da ondan çekiniyor, ikisi de ülkeyi ye yetenekli." "Bir baþka deyiþle henüz kararým vermiþ deðilsin. Kader sana bir iþaret gönderecek. Böyle i varken Mýsýr'ýn geleceðinden endiþelenmem. Onlar senin eserini sürdürmeyi bilirler." "Ya senin yerine kim geçecek?" "Vasat adamlarýn arasýndan seçilmiþ vasat bir kimse yerime geçecek. Hatti bir gerileme döne ine girmiþ durumda. Sanki barýþ Hatti'nin elinden canlýlýðýný aldý ve bütün ihtirasýný yok um, çünkü barýþtan baþka bir seçenek olamazdý. En azýndan birkaç yýl daha sakin yaþayacaðýz önce hiç tatmadýklarý bir mutluluk vereceðim. Yazýk ki benim ülkem geliþmesini bilemeyecek birinde yok olup gidecek. Ha, sahi, senden bir baþka isteðim daha var. Kendi baþkenti mde bu kadar yürümeye alýþýk deðilim ve ayaklarým aðrýyor. Bana Krallýðýn baþhekiminin çok ediler. Üstelik çok da güzelmiþ." Neferet, Imparator'un ayak parmaklarýný muayene etmek için, Putuhepa ile görüþtüðü toplantý an ayrýldý. Neferet, Hattuþil'i muayene ettikten sonra: "Bildiðim bir rahatsýzlýk ve tedavi edebilirim," dedi. "Baþlangýçta kýrmýzý toprak, bal ve den oluþan bir merhem süreceðim. Yarýn sabah, akasya ve hünnap aðacý yapraðý, bakýrtaþý toz in öðütülüp toz haline getirilmesiyle yapýlan bir baþka ilacý kullanacaðým. Bu ikinci merhe bir serinlik hissi RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 287 verecek, ama ayak bilekleriniz sarýlý olarak yürümek zorunda kalacaksýnýz." "Þayet size bir servet teklif etseydim Neferet, benimle Hatti'ye gelip özel doktorum olmayý kabul eder miydiniz?" "Bunu kabul etmeyeceðimi siz de biliyorsunuz Majeste." Hattuþil hafif bir gülümsemeyle: "Demek ki ben Mýsýr'ý hiçbir zaman fethedemeyeceðim," dedi. 53 Saðlam-Bacak, çanak çömlek yüklü eþeðiyle birlikte, Delta'nýn kuzey-batý sýnýrýna doðru gid elten bir þarkýyý mýrýldanýyordu. Akdeniz'in dalgalarýyla dövdüðü kýyýya fazla uzak olmayan larýný satabileceðinden emin olduðu küçük bir balýkçý köyüne gitmek için yýlankavi bir pati . Saðlam-Bacak, deniz kenarýndaki nemli kumlarýn üzerinde yapýlan koþu yarýþlarýný seyreden k sine taktýðý bu addan gurur duyuyordu. Ýki yýlý aþkýn bir süreden beri, hiçbir yarýþçý onu oþuculara hayran kýzlar, onlarýn gönlünü çelmek için bütün güçlerini sarf eden çýplak vücut ikleri gayretten pek hoþlanýyorlardý. Güçlü bacaklarýyla, Delta'nýn batýsýndaki en hýzlý ko Saðlam-Bacak, bu sayede elde ettiði kýzlarýn sayýsýný bile bilmiyordu. Bu baþarýnýn o kadar kolay olmayan yönleri de vardý. Bu kýzlar mücevherlerden pek hoþlanýyo Saðlam-Bacak, anlý þanlý, cömert þampiyon ününü korumak için çok çalýþýp para kazanmak zoru azami kârý saðlamak için bu yollarý þevkle arþýnlayýp duruyordu. Hemen üzerinden turnalar geçti. Rüzgârýn ittiði alçak bulutlar onlarý takip ediyordu. Saðla güneþin durumuna bakarak gece olmadan hedefine varamayacaðýný anladý. En iyisi, yol boyunc belirli aralýklarla sýralanan sazdan yapýlmýþ kulübelerden birinde geceyi geçirmekti. Bu d ihtiyatlý da olurdu, çünkü karanlýk, kýyýyý kapladýðý zaman tehlikeli yaratýklar inlerinde siz olanlara saldýrýyorlardý. Saðlam-Bacak eþeðinin yükünü indirdi ve onun karnýný doyurdu. Çakmaktaþý ve kavla bir ateþ piþirdiði iki balýðý yedi ve testide sakladýðý soðuk suyu içti. Sonra hasýrýna uzanýp uyud Rüyasýnda yakýnda katýlacaðý koþuyu ve kazanacaðý yeni zaferi RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 289 görürken, tuhaf bir ses onu uyandýrdý. Eþek ön ayaðýnýn nahyla topraðý eþeliyordu. Hayvanla sýnda hiç kuþku götürmeyen bir iþaretti bu: Tehlike vardý. Saðlam-Bacak kalktý. Ateþi söndürdü ve dikenli bir çalýnýn arkasýna saklandý. Böyle yapmakl abetli davrandýðýný kýsa bir süre sonra anladý. Karanlýðýn içinden silahlý, miðferli ve zýr çýkmýþtý. O gece dolunay olduðu için gelenlere komuta eden kiþiyi açýkça gördü. Baþýna hiç adamýn saçlarý uzundu ve göðsü kýzýl kýllarla kaplýydý. Urhi-Teþup mýzraðýný hasýrýn üzerine saplayarak: "Belli ki burada bir casus vardý. Adam kaçmýþ!" diye haykýrdý. Libyalýlardan biri: "Sanmam," dedi. "Þu çanak çömleðe ve eþeðe bak. Burada dinlenmek isteyen bir seyyar satýcý "Bu bölgenin batýsýndaki bütün köyler bizim kontrolümüz altýnda. Bu casusu bulup hemen öldü trafa daðdýn ve onu bulun." imparator Hattuþil ile împaratoriçe Putuhepa'nýn Mýsýr'ý ziyaretlerinden bu yana dört yýl g ile Hatti arasýndaki iliþkiler çok iyi gidiyordu ve savaþ korkusu ortadan kalkmýþtý. Hititl uristler Delta'nýn kentlerim ve doða manzaralarýný görmek için düzenli olarak Mýsýr'a geliy Ramses'in iki Hititli eþi çok iyi anlaþýyordu. Mat-Hor'un tutkularý, lüks bir yaþantýnýn et eriyip gitmiþti ve yurttaþý da Mýsýr'da geçirdiði günlerin tadýný çýkarýyordu, ikisi de, a s'in, onlarýn eriþemeyeceði canlý bir efsane haline geldiðini hiçbir üzüntü duymayacak kada lenmiþlerdi. Artýk her iki Kraliçe nin ruhunun da aþýrý tutkularýn ateþiyle yanmadýðýný gör arýn bazý resmî törenlere katýlmalarýna izin vermiþti. Hükümdarlýðýnýn kýrk üçüncü yýlýnda, Khâ'nýn ýsrarlý isteði üzerine Ramses, yeniden doðma t etti. Bu tören baþkentte heykelleri Ka tarafýndan canlandýrýlan tanrý ve tanrýçalarýn önünd an sonra Firavun, giderek aðýrlaþan yaþlýlýk yüküne tahammül edebilmek için bu dinsel sürec ak zorundaydý. 290 CHRISTIAN JACQ Ramses ayrýca baþhekim Neferet'e düzgün aralýklarla muayene olmak zorunda kalýyordu. Bazen aþlýlýðýný kabullenmek istemeyen ünlü hastasýnýn yaptýðý huysuzluklara alýþkýn olan doktor ve eklem aðrýlarýnýn artmasýný engelliyordu. Onun ilaçlan sayesinde hükümdar esld canlýlýð temposunu yavaþlatmýyordu. Ramses, kendi tapýnaðýnda tanrýsal gücü uyandýrdýktan ve sabah ayinini yaptýktan sonra, Vez i ve Merenptah'la görüþüyor, direktiflerinin yaþama geçirilmesini bu üçlüye býrakýyordu. Öð hâ ile birlikte devletin büyük ayin kitaplarýný inceliyor ve onlara yeni yorumlar getiriyo rdu. Kral, emin ellere teslim ettiði ülkenin idaresinden yavaþ yavaþ uzaklaþýyordu. Ayrýca sýk s ritamon'u görmek ve milyonlarca yýlýn tapýnaðýnda dinsel düþüncelere dalmak için Teb'e gidi Baþrahip Bakhen'in herkesi tatmin edecek þekilde görevini yaptýðý Karnak'tan dönen Ramses, Ramses limanýnda, yüzünde endiþeli bir ifade olan Merenptah tarafýndan karþýlandý. "Kaygý verici bir rapor aldým Majeste." Mýsýr ordularý komutanýnýn bizzat sürdüðü Kral arabasý saraya doðru yola çýktý. "Þayet gelen haberler doðruysa Majeste, kendimi düþüncesizce davranmakla suçlayacaðým." "Açýkla Merenptah." "Libya sýnýrýna yakýn Siva vahasý, MahTnin silahlý çetesi tarafýndan saldýrýya uðramýþ." "Saldýrý ne zaman gerçekleþmiþ?" "On gün oluyor, ama haberi bana az önce geldi." "Peki bu haberin doðruluðundan neden kuþkulanýyorsun?" "Çünkü verilen raporda vahanýn güvenliði ile görevlendirilmiþ olan subayýn adý yanlýþ; anca acüiyetinden kaynaklanmýþ bir hata olabilir. Þayet vahaya gerçekten saldýrýlmýþsa harekete gerekir; hele söz konusu olan Malfi ise onun isyanýný daha baþlamadan baþarmalýyýz!" "Neden kendini sorumlu gibi görüyorsun oðlum?" "Çünkü dikkatli davranmadým Majeste: Hatti ile yapýlan barýþ, bana savaþýn batýdan çýkabile turdu. Ve þu me- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 291 lun Urhi-Teþup da hâlâ özgür... Bir alayla Siva'ya gitmeme ve ayaklanmalarý bastýrmama izin rin." "Merenptah, otuz sekiz yaþýnda olmana raðmen içinde hâlâ gençliðin ateþi yanýyor! Deneyimli y bu görevi yerine getirir. Sana gelince, birliklerimizi alarm durumuna geçir." Saðlam-Bacakyarý uykulu sýnýr muhafýzýna: "Yemin ederim ki bunlarýn hepsi Libyalýydý!" dedi. "Saçmalýyorsun küçük. Buralarda tek bir Libyalý yoktur." "Beni öldürmek istiyorlardý, ben de olanca hýzýmla kaçtým. Bir koþu þampiyonu olmasaydým be yabilirlerdi. Miðferleri, zýrhlarý ve mýzraklarýyla bu adamlar gerçek bir ordu!" Sýnýr muhafýzý uzun uzun esnedikten sonra delikanlýya kötü kötü baktý. "Sert bira insanýn aklýný baþýndan alýr... içmeyi býrak! Sarhoþlarýn sonu iyi olmaz." Saðlam-Bacak iddiasýnda direndi: "Dolunay olduðu için kaçmadan önce þeflerini gördüm! Uzun saçlý, göðsü kýzýl kýllarla kaplý Bu ayrýntýlar sýnýr muhafýzýný bir anda heyecanlandýrdý. Ordu, polis ve gümrükte görevli tü re olduðu gibi ona da cani Urhi-Teþup'un resmi gönderilmiþ, Hititlinin yakalanmasýna yardým olanlara ikramiye vaat edilmiþti. Sýnýr muhafýzý resmi Saðlam-Bacak'a gösterdi. "Sözünü ettiðin adam bu mu?" "Evet, adamlarýn baþý buydu!" Askerî yönetim, Delta'nm batýsýndaki denizle Mýsýr topraklan arasýndaki çöl þeridi boyunca nþa ettirmiþti. Sonradan çevrelerinde ufak köyler geliþen bu kaleler arasýndaki uzaklýk, ar yla gidilirse bir günlük, sýký bir yaya yürüyüþle iki günlüktü. Kaleler, Libyalýlarýn en uf rýný Pi-Ramses'e ve Memfýs'in generallerine bildirmeleri emrini almýþlardý. Yüksek askerî k nlýðýn en sýký denetim altýnda tuttuðu yer bu bölgeydi. Sýnýr bölgesinin askerî valisi, bir seyyar satýcýnýn ifadesine dayanýlarak hazýrlanmýþ kayg ru, gülünç duruma düþmemek için üstlerine göndermeye çekindi. Ama Urhi-Teþup'un ele geçiril 292 CHRISTIAN JACQ mesi olasýlýðýný hesaba katarak Hititlinin görüldüðü iddia edilen bölgeye bir devriye birli arar verdi. Kalelerindeki huzurlu ortamdan koparýlýp, yaþamaya müsait olmayan ve sivrisineklerle kay nayan bu bölgeye gönderilen Nakti ve adamlarý, hýzlý bir yürüyüþle ilerliyorlardý. Kafalarý düþünce vardý: Bu zor görevi bir an önce bitirip geri dönmek. Nakti her adýmda sövüp sayýyordu; var olup olmadýðý bilinmeyen düþmanlarýn peþinde dolaþmak amses'te konforlu bir kýþlada yapacaðý doðru dürüst bir göreve ne zaman gönderilecekti? "Kale göründü komutaným." Nakti, "Sýnýr muhafýzlarý bizi aptal yerine koyacaklar," diye düþündü, "ama hiç olmazsa biz ek ve içecek verirler. Yarýn sabah da yola çýkarýz." "Dikkat komutaným!" Bir asker Nakti'yi geriye çekti. Patikanýn ortasýnda, saldýrýya hazýr, kocaman siyah bir ak ep duruyordu. Düþüncelere dalmýþ olan subay yürümeye devam etseydi, akrep tarafýndan sokula Subay kendisini kurtaran ere: "Öldür onu," diye emretti. Asker yayýný germeye vakit bulamadý. Kalenin mazgallarýndan atýlan oklar Mýsýrlýlarýn gövde plandý. Urhi-Teþup'un komutasýndaki iyi eðitim görmüþ Libyalý okçular, Nakti'nin komutasýnd yenin tüm askerlerini yere yýktýlar. Hititli, demirden hançeriyle bütün yaralýlarýn boðazýný kesti. 54 Libya sýnýr bölgesinin askerî valisi, her gün olduðu gibi, küçük kalelerden gönderilen rapo k için bürosuna gitti. Tahta tabletler üzerine yazýlarak gönderilen bu raporlar genelde, " Kayda deðer bir þey yok," cümlesinden oluþurdu. Fakat bu sabah hiçbir rapor gelmemiþti. Suçluyu uzakta aramak yararsýzdý: Resmî mektuplarýn daðýtýmýyla görevli asker zamanýnda uya Askerî vali öfkelenmiþ, bu uyuþuk askeri görevinden uzaklaþtýrýp çamaþýrhaneye göndermeyi k Ahýrlarýn avlusunda bir er, süpürgesini uyuþuk uyuþuk kullanýyor, iki genç piyade eri kýlýç ordu. Vali hýzla yürüyerek posta erleri ile habercilerin kaldýðý koðuþa kadar gitti. Hasýrlarýn üzerinde hiç kimse yoktu. Þaþkýna dönen vali neler olup bittiðini anlamaya çalýþtý. Ne raporlardan haber vardý, ne de iren erlerden... Bu inanýlmaz kargaþalýðýn nedeni ne olabilirdi? Askerî vali, bir koçbaþý darbesiyle kalenin kapýsýnýn yýkýldýðýný görünce donup kaldý. Kale takmýþ olan azgýn Libyalýlarla dolmuþtu. Libyalýlar balta darbeleriyle süpürgeci eri ve iki piyade erini öldürdüler. Korkudan taþ ke ip kaçmaya fýrsat bulamayan valinin kafatasýný parçaladýlar. Urhi-Teþup askerî valinin cese tükürdü. Üst rütbeli subay, Merenptah'a: "Siva vahasý saldýrýya uðramadý," dedi. "Yanlýþ bir haberin kurbaný olduk." "Ölü ya da yaralý yok mu?" "Hayýr. Bir baþkaldýrý kesinlikle söz konusu deðil. Oraya boþu boþuna gittim." Merenptah yalnýz kalýnca içini bir sýkýntý kapladý. Þayet birileri böyle yanlýþ haber yayar ri baþka yöne çekmek istemiþler- 294 CHRISTIAN JACQ se, bu baþka bir yerden rahatça saldýrmak niyetinde olduklarýný göstermez miydi? Sadece Ramses tehlikenin büyüklüðünü kestirebilirdi. Merenptah arabasýna binmek üzereydi ki yaveri ona doðru koþtu. "Komutaným, Libya sýnýrýna yakýn bir garnizondan bir mesaj geldi... Kalelerimize ayný anda aldýrýya geçilmiþ! Çoðu þimdiden düþmüþ ve bölge askerî valisi de öldürülmüþ!" Merenptah atlarýný hiçbir zaman böylesine hýzlý sürmemiþti. Hareket halindeki arabadan atla ral'ýn küçük oðlu sarayýn merdivenlerini koþarak çýktý. Seramana'nm da yardýmýyla, Fira-vun anlarýyla yaptýðý görüþmeyi durdurdu. Merenptah'ýn allak bullak olmuþ yüzünü gören Ramses, çok kaygý verici bir durumun söz konus u anladý. Bunun üzerine Kral, yakýnda yeniden görüþme vaadiyle konuklarýný gönderdi. Baþkomutan: "Majeste," dedi, "Libyalýlar muhtemelen Delta'nm kuzey-batýsmý ele geçirmiþler. Felaketin ne çapta olduðunu henüz bilmiyorum." Seramana: "Urhi-Teþup ile Malfi!" diye haykýrdý. "Bana gelen karmakarýþýk raporun içinde bu LTititlinin adý da geçiyor. Malfi de, birbirleri le kavgalý olan Libya kabilelerini bir araya toplamayý baþarmýþ! Tepkimiz çabuk ve sert olm lý... Yeter ki, Siva'daki gibi yeni bir aldatmaca, olmasýn." Birliklerin büyük çoðunluðu Delta'nm kuzey-batýsýna gönderilecek olursa Teb korunmasýz kala t yeni bir aldatmaca söz konusuysa, Malfi, hiçbir direnmeyle karþýlaþmadan Teb'e saldý-rabi irdi. Böyle bir durumda tanrý Amon'un kutsal kentini ateþe verip kana bulardý. Mýsýr'ýn geleceði Ramses'in kararma baðlýydý. Seramana mahcup bir ifadeyle: "Majeste," dedi, "bana söz vermiþtiniz..." "Unutmadým. Benimle geleceksin." Adamlarýnýn gözünde Malfi, arkasýnda olan biteni görebilen ve keskin býçaðý andýran parmakl gi bir hasmýný kolayca parçalayabilen bir çöl þeytanýnýn yeryüzündeki simgesiydi. Lib- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 295 ya'nm hemen hemen bütün kabileleri onun komutasý altýnda toplanmýþtý. Malfý uzun süren görü ra onlarýn Mýsýr'a karþý olan kinlerini körüklemesini bilmiþti. Uzun süredir barýþ içinde y ar Libyalý savaþçýlarýn yýrtýcýlýðý karþýsýnda, çareyi kaçmakta bulacaklardý. Yiðitliði her eþup'un da yanlarýnda olmasý, Mýsýr'ý fethetmek isteyenleri daha da cesaretlendiriyordu. Urhi-Teþup sað kolunu uzatarak: "Ýlerde, iki saatten az bir yürüyüþ mesafesinde Delta'mn ilk köyleri yer alýyor," dedi. "Ya o köyleri ele geçireceðiz. Sonra, savunmasý en aza indirgenmiþ olan Pi-Ramses'i yýkacaðýz. Firavun ilan edileceksin Malfý ve Mýsýr ordusundan geri kalanlar senin hükümdarlýðýn altýna k." "Bu stratejinde yanýlma payý yok mu Urhi-Teþup?" "Yok, çünkü Ramses'i iyi tanýyorum. Siva'daki þaþýrtma hareketi onu endiþelendirecek ve biz rçok cephe açtýðýmýza inandýracak. Öncelikle Teb'i ve tapmaklarýný korumak isteyecek. Ýþte ye doðru, belki de komutan Merenptah'm emrinde iki alay gönderecek. Üçüncü bir alay Memfýs' güvenliðini saðlayacak. Ramses hiç yenilmez olduðuna inandýðý için, bizim karþýmýza sadece . Karþýmýzda birkaç bin adamdan baþkasý olmayacak Malfý ve onlarý kolayca yeneceðiz. Senden bir þey istiyorum: Ramses'i hançerimle öldürmeme izin ver." Libyalý onaylarcasýna baþýný salladý. Malfi birliklerini savaþa hazýrlamak için daha çok za sterdi, ama bir seyyar satýcýnýn Mýsýrlýlarý uyarmasý onu bu saldýrýyý daha erken yapmaya z Mýsýrlýlarýn tek bir alayla gelmesi Malfi'yi ürkütmüyordu. Libyalýlar savaþmak için yanýp t Aldýklarý uyarýcý maddelerle on kat artmýþ olan þevkleri, korkak Mýsýrlýlar karþýsýnda onla saðlayacaktý. Çok kesin olan tek bir talimat vardý: Hiçbir Mýsýrlý askerin caný baðýþlanmayacaktý. Urhi-Teþup: "Ýþte geldik," dedi. Malfi'nin gözleri büyük bir arzuyla parýldadý. Sonunda, onuru yüzlerce yýldan beri firavunl tarafýndan hiçe sayýlan Libya'nýn 296 CHRISTIAN JACQ öcünü alacak, zenginlik içinde yüzen köyleri dümdüz edecek ve ürünlerini yakacaktý. Sað kal pacaktý. Hititli coþkulu bir ifadeyle: "Ramses, birliklerinin baþýnda geliyor," dedi. "Saðýnda yürüyen kim?" Urhi-Teþup'un yüzü karardý. "Küçük oðlu Merenptah." "Teb'deki birliklere komuta etmeyecek miydi?" "Baba oðulu ayný anda öldüreceðiz." "Ya Kral'ýn solundaki adam?" "O da Seramana, Ramses'in özel muhafýz kýtasý komutaný... Talih yüzümüze gülüyor Malfi! Onu lý derisini yüzece-ðim." Mýsýr ordusuna ait piyadeler, okçular ve savaþ arabalarý yavaþ yavaþ ufukta beliriyor, müke bir düzen içinde savaþ durumuna geçiyorlardý. Malfi: "Bir alaydan fazla adamlarý var," dedi. Dehþete kapýlan Urhi-Teþup yanýt verme cesaretini bulamadý. Her geçen dakika, geniþ ovaya d çok Mýsýrlý asker doluyordu. Libyalý ve Hititli gerçeði kabul etmek zorunda kaldýlar: Ramses, Teb kentini savunmasýz býr kma riskini göze alarak onlarýn karþýsýna, Amon, Râ, Ptah ve Set tanrýlarýnýn adýný taþýyan vurucu gücünün tümü düþmanlarýnýn üzerine çullanmak için hazýrlanýyordu. Malfi yumruklarýný sýktý. "Hani sen Ramses'i tanýdýðýný söylüyordun Urhi-Teþup?" "Stratejisi yanlýþ... Bunca tehlikeyi nasýl göze alabilir?" Libyalý geri çekilmenin olanaksýz olduðunu anladý. Nubyeli okçular, genel vali Setau'nun ko utasýnda geri çekilme yolunu kesmiþlerdi. Malfi adamlarýna seslenerek: "Bir Libyalý en az dört Mýsýrlýya bedeldir!" diye haykýrdý, "ileri!" Ramses arabasýnýn üzerinde soðukkanlý bir þekilde dururken Libyalýlar, Mýsýrlýlarýn ilk hat geçtiler. Piyadeler, arkalarýnda duran ve atýþlarýyla Libyalýlarý kýrýp geçiren okçularýn i mak için diz çöktüler. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 297 Libyalý okçularýn verdiði karþýlýk fazla etkili olamadý. îkinci saldýn dalgasý çok düzensiz layýnýn piyadeleri karþýsýnda baþarýsýzlýða uðradý. Birdenbire savaþ alanýný dolduran Mýsýr 'ýn emriyle saldýrganlarýn arasýna daldý. Malfi'nin sövüp saymalarýna raðmen Libyalýlar dað ak isteyenler, Setau'nun komutasýndaki Nubyelilerin oklarý ve mýzraklarýyla kýrýldý. O anda tibaren savaþýn sonu kuþkuya yer vermeyecek bir biçimde belli olmuþtu. Sayýca üstün olan Mý rþýsýnda Libyalýlarýn çoðu silahlarýný býraktý. Öfkeden çýlgýna dönen Malfý geri kalan adamlarýný çevresinde topladý. Urhi-Teþup kaybolmuþt den alçaðý artýk düþünmeyen Libyalýnýn kafasýnda bir tek fikir vardý: Olabildiðince çok Mýs raðýnýn yetiþebildiði bir mesafede duran Merenptah'tan baþkasý olmayacaktý. Göðüs göðüse yapýlan savaþýn en hareketli anýnda iki adamýn bakýþlarý karþýlaþtý. Aralarýnd n küçük oðlu Libyalýnýn kin dolu bakýþlarýný fark etti. Ayný anda iki mýzrak havayý yardý. Malfi'nin fýrlattýðý mýzrak Merenptah'ýn omzunu sýyýrarak geçti, Merenptah'ýnki ise Libyalý a saplandý. Malfi kýsa bir an kýpýrdamadan durdu, sonra sendeledi ve olduðu yere yýðýldý. Seramana'nýn keyfine diyecek yoktu. Ýki tarafý keskin kýlýcýný büyük bir ustalýkla kullanar byalýlarýn sayýsýný artýk he-saplayamýyordu. Malfi'nin ölümü geriye kalan adamlarýnýn cesar v yapýlý Sardunyalý saldýrýsýný durdurdu. Seramana, Ramses'e doðru döndüðü anda gördüðü þeyden dehþete kapýldý. Baþýna bir miðfer takmýþ ve üzerine de göðsünün kýzýl kýllarýný örten bir zýrh giymiþ olan sýzmayý baþarmýþtý ve Kral'ýn arabasýna doðru arkadan yaklaþýyordu. Hititli, Ramses'i öldürecekti. Kral Oðullan'ný kenara iterek çýlgýn gibi koþmaya baþlayan Seramana, hükümdarýn arabasý ile n arasýna girmeyi baþardý ama, Hititlinin sert darbesinden kaçamadý. Demir hançer dev Sardu yalýnýn göðsüne saplandý. 298 CHRISTIAN JACQ Ölümcül bir yara alan Seramana, henüz yeteri kadar gücü varken amansýz düþmanýnýn boynunu y i kocaman eliyle sýkmaya baþladý. "Baþaramadm Urhi-Teþup, sen yenik düþtün!" Sardunyalý ancak Hititlinin nefes almasý durunca elini gevþetti ve ölüm anýnýn geldiðini hi rek yan tarafýna yattý. Ramses, hayatýný kurtaran adamýn baþýný destekleyerek tuttu. "Büyük bir zafer kazandýnýz Majeste... Ve ben sizin sayenizde çok güzel bir hayat sürdüm... Sardunyalý, bu son baþarýsýndan duyduðu gururla, ruhunu Ramses'in kollarýnýn arasýnda tesli i ve ahretin yolunu tuttu. 55 Kenarlarý altýndan yapýlmýþ som gümüþten, on beþ kilo aðýrlýðýnda vazolar ve ibrikler, aðýr ri üç kilodan aðýr sunak masalarý, Lübnan çamýndan yapýlmýþ ve altýnla kaplanmýþ, altmýþ be ayýk, sütunlarý süslemeye yarayan altýn plakalar, dört yüz kilo lacivert taþý, sekiz yüz ki z ve daha birçok hazine... Bütün bunlar, Libyalýlarý yendikleri ve Mýsýr'ý istila edilmekte tardýklarý için tanrýlara karþý duyulan minnetin karþýlýðý olarak Ramses tarafýndan Teb ve aklarýna sunuldu. Ramses bu kýrk beþinci hükümdarlýk yýlýnda Nubye'deki Gerf Hussein'de yeni bir Ptah tapmaðý gördü. Eski kutsal bir maðara, Setau tarafýndan tapýnaða dönüþtürülmüþtü. Kral, týpký orij rýnýn içine oyulmuþ bu minyatür Ebu Sirnbel'in açýlýþýný yaptý. Diðer tapmaklarda olduðu gi hükümdarýn, Osiris biçimindeki dev heykelleri dikilmiþti. Ramses ile Setau, þenlikler sona erince Nil üzerinde güneþin batýþýný seyrettiler. "Yorulmak nedir bilmeden tapýnaklar yapan biri oldun Setau." "Örnek yukardan geliyor Majeste: Nubye ateþi öylesine yakýcý ki onu tapmaklarýn taþlarýnýn ndirmek gerekiyor. Bu tapýnaklar, gelecek kuþaklar için senin sesin olmayacaklar mý? Hem zaten öbür dünyada dinlenmek için çok zamanýmýz olacak! Bizim bu dünyadaki kýsa süreli var gayretimizi göstermemiz içindir. Ancak bu sayede zamana karþý koyabiliriz." "Yeni iþlerinde güçlükle karþýlaþýyor musun?" "Önemli hiçbir þey yok. Sen hükümdarlýðýn sýrasýnda savaþý yok ettin. Hatti, Nubye ve Libya aþýyoruz. En görkemli anýtla eþdeðer olan bu baþarý, senin en önemli eserlerinden biri olac Aþa, her neredeyse, ne kadar mutludur!" "Sýk sýk Seramana'nm fedakârlýðýný düþünüyorum. Beni kurtarmak için hayatýný feda etti." 300 CHRISTIANJACQ "Bütün yakýnlarýn ayný þeyi yapardý Majeste. Mademki sen bizim ahretteki sözcümüzsün, baþka di ki?" Ramses'in hükümdarlýðýnýn birinci yýlýnda Teb sarayýnýn bahçesine dikilen çýnar, gölgesi sa emli bir aðaç olmuþtu. Ramses, onun yapraklarýnýn altýnda, kuþlarýn cývýltýlarý eþliðinde l rdu. Her gün olduðu gibi, Mýsýr'ýn bütün tapmaklarýnda rahipler, kutsal göllerin suyu ile yýkaný iþ ve Firavun adýna ayinler yapmýþlardý; her gün olduðu gibi bütün besinler, insanlara daðý anrýlara sunulmak üzere büyük ve küçük tapýnaklara götürülmüþtü; her gün olduðu gibi ilahi : "Benimle yaþýyorsun, çiyimin kokusu seni canlandýrýyor, senin gözlerin Maât'týr," demiþti Ramses'le Nefertari'nin kýzý lavtasýný çýnarýn dibine koydu. "Sen Mýsýr'ýn kraliçesisin Meritamon." "Benimle böyle konuþtuðun zaman Majeste, yine huzurumu bozacak bir iþe giriþmiþ oluyorsun." "Yaþlýlýk beni tedirgin ediyor Meritamon. Bakhen Karnak'ýn geliþmesine göz kulak oluyor ve leri yapmasý gereken iþlere yetmiyor. Sen, kýzým olarak, benim milyonlarca yýlýn tapmaðýmýn cusu ol. Onun büyüsü sayesinde annenle ben ters talihimizi yendik. Ayinler ve bayramla rýn doðru zamanda yapýlmasýný saðla ki, Ramesseum'un enerjisi ýþýldamasýný sürdürsün." Meritamon babasý Kral'ýn elini öptü. "Baba... senin de çok iyi bildiðin gibi bizi terk etmeyeceksin." "Bereket versin ki hiç kimse ölümden kaçamýyor." "Firavunlar ölümü yenmediler mi? Sana çok sert darbeler vurmasýna raðmen ölüme karþý durdun evciUeþtirdiðine bile inanýyorum." "Son söz ölümün olacak Meritamon." "Hayýr Majeste, ölüm seni yok etme fýrsatýný elinden kaçýrdý. Bugün senin adýn Mýsýr anýtla r ve ünün sýnýrlarýmýzý aþtý. Ramses artýk ölemez." Libyalýlarýn isyaný bastýrýlmýþtý, barýþ hükmünü sürdürüyordu ve Ramses'in saygýnlýðý gider RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 301 çýkýlmasý güç dosyalar, giderek daha hýrçýnlaþan Ameni'nin masasýnýn üzerinde yýðýlýyordu. karþýlaþtýðýnda, Kral'ýn özel sekreterine ne baþkomutan Merenptah, ne baþ-rahip Khâ yardýmc ezir de bu konularda yetersiz olduðunu ileri sürüyordu. Ameni, Ramses'e baþvurmayacak da kime baþvuracaktý? Ameni: "Majestelerinin yolculuklarý için sitem etmiyorum," dedi. "Ama sen baþkentten uzaklaþtýðýn an, sýkýntýlar artýyor." "Ülkenin refahý tehlikede mi yoksa?" "Bir anýtýn mimarisinde yapýlacak en küçük bir hatanýn, onun yýkýlmasýna neden olacaðý düþü Ben çok büyük iþlerle deðil günlük sorunlarla ilgileniyorum." "Beni uzun bir nutuktan baðýþlayacak mýsýn?" "Yukarý-Mýsýr'daki Sumenu kentinin belediye baþkanýndan bir þikâyet yazýsý aldým. Kentin su arþýlayan kutsal kuyunun suyu çekilmiþ. Yerel rahipler, bu felaketi önlemekte aciz kaldýkla itiraf etmiþler." "Gerekli uzmanlarý gönderdin mi?" "Beni iþimi kötü yapmakla mý suçluyorsun? Bir teknisyen ordusu gittiði halde baþarýya ulaþa de bu inatçý kuyu ve korku içindeki kent halkýyla karþý karþýya kaldým!" Birçok ev kadýný, Sumenu kentinin tarlalarýný sulayan kanallarýn kenarýnda toplanmýþtý. Her ye doðru, kanalýn çamaþýrcýlara ayrýlan bölümünden yeterli uzaklýkta olan bu yere bulaþýkla lardý. Çene çalmýyor, sýrlar aktarýlýyor, dedikodular yayýlýyor ve insanlar çekiþtiriliyord n geveze katimi, bir marangozun güzel karýsý Brunet'ti. "Kuyu sahiden kurumuþsa, kenti terk etmemiz gerekir," dedi. Hizmetçilerden biri: "imkânsýz!" dedi. "Benim ailem burada birçok kuþaktan beri oturuyor. Çocuklarýmýn Sumenu'da aþka bir yerde yetiþtirilmelerini istemiyorum." "Kuyu suyu olmadan bu iþi nasýl baþaracaksýn?" "Rahipler iþe el koysunlar!" 302 CHRISTIAN JACQ "Baþarýsýz oldular. Onlarýn en bilgesi bile bu afeti defedecek nitelikte deðil." Kör, topal ve yaþlý bir adam kadýnlar topluluðuna yanaþtý. "Susadým... Bana su verin, yalvarýrým!" Brunet sert bir ifadeyle araya girdi. "Bizi artýk rahatsýz etme sürüngen! Çalýþýp hayatýný kazanýrsan suyun da olur." "Talihim ters döndü, hastalýk beni ezdi ve..." "Bu masalý çok dinledik. Defol, yoksa seni taþ yaðmuruna tutarýz!" Kör adam geri çekildi, kadýnlar konuþmalarýna kaldýklarý yerden devam ettiler. "Bana su verecek misiniz?" Kadýnlar döndü, kendilerine soru soran altmýþ yaþlarýndaki adamdan etkilendiler. Heybetli g , güçlü bir kiþiliðe sahip olduðu anlaþýlýyordu. Brunet: "Efendim," dedi, "susuzluðunuzu gidermeye hazýrýz." "Peki þu zavallýnýn isteðini neden geri çevirdiniz?" "Çünkü o iþe yaramaz bir adam ve bizi durmadan rahatsýz ediyor!" "Maât yasasýný hatýrlayýn: Körlerle alay etmeyin, cüceleri gülünç duruma düþürmeyin, topall , çünkü biz hepimiz, saðlam ya da sakat, tanrýnýn avucunun içindeyiz. Hiçbir insan terk edi n ve bakýmsýz býrakýlmasýn." Bu sözler karþýsýnda utanan ev kadýnlarý gözlerini önlerine eðdiler, ama Brunet itiraz etti "Bizimle bu tarzda konuþan siz, kimsiniz?" "Mýsýr Firavunu." Donup kalan Brunet, arkadaþlarýnýn arkasýna sýðýndý. "Sizin bu zavallý ihtiyara reva gördüðünüz aþaðýlýk muamele yüzünden Sumenu'nun ana kuyusu u. Burada geçirdiðim birkaç günden sonra vardýðým kanaat bu." Brunet, Ramses'in önüne eðildi. "Tutumumuzu düzeltirsek kuyu kurtulacak mý?" "Kuyunun içinde yaþayan tanrýyý kýzdýrdýnýz. Onu yatýþtýrmam gerek." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 303 Tanrý Sobek'in tahta oturmuþ timsah baþlý insan vücutlu anýtsal heykeli, Sumenu Yaþam Evi'n heykeltýraþlar atölyesinden çýkarýldýðýnda, kentin sakinleri, heykelin geçeceði yolun çevre Taþ yontucularý ekibi tarafýndan çekilen ve nemli topraðýn üzerine döþenmiþ kütüklerin üzer ykel, baþýnda Ramses'in beklediði kuyuya kadar yavaþ yavaþ ilerledi. Ramses, insanlarýn hay tta kalmalarý için zorunlu olan suyun, dünyayý çevreleyen baþlangýcýn okyanusu Nun'dan akma obek'e yakaran dualarý okudu. Sonra Kral, heykeli, yaþam verme iþini yapacaðý kuyunun dibine indirmeleri için zanaatkarl ara emir verdi. Sumenu kuyusu, ertesi günden itibaren yeniden su vermeye baþladý. Bunu kutlamak için ken t sakinlerinin düzenlediði þölende kör ihtiyar ve marangozun karýsý yan yana oturdular. 56 Mýsýrlý bir baba ile Fenikeli bir anneden doðan Hefat, parlak bir meslek hayatý sürdürüyord ulda çalýþkanlýðý ile tanýnan, Mem-fis üniversitesinin üstün nitelikli bir öðrencisi olan H ik dersinde, güç beðenir profesörlerini büyülemiþti. Eðitimini bitirince birçok görev arasý tereddüt geçirmiþ ve sonunda Sular Ýdaresi merkez servisine girmiþti. Nil'in sularýnýn ida inden sorumlu olan bu servis, mevsimlik taþmalarý önceden tahmin etmekten, sulama yöntem lerini belirlemeye kadar birçok hizmet veriyordu. Hefat, yýllar boyunca çalýþarak Vezirin, bakanlarýn ve eyalet baþkanlarýnýn güvenini kazanm pohpohlama yeteneði sayesinde hiyerarþi basamaklarýný düzenli bir biçimde týrmanmýþtý. Ýns aslýnda Firavun'un aðabeyi Þenar'ý kendine örnek aldýðýný unutmuþlardý. Þenar belki bir vat ma ayný zamanda, büyüleyici bir tutkusu olan bir politikacýydý. Bereket versin ki Hefat, hayatý feci bir biçimde sona eren Þenar'ý tuttuðunu açýkça belirtm sakýnarak ihtiyatlý davranmýþtý. Elli yaþlarýnda, dinamik, evli ve iki çocuk babasý olan Hefat, tepesine yerleþtiði devlet b sunu demir pençesiyle yöneten, saygýn bir kiþi olarak kabul ediliyordu. Onun, tahtý ele geç rmek için Þenar tarafýndan oluþturulan þebekenin önemli ve sonuncu üyesi olduðunu kim tahmi bilirdi? Aslýnda, geçmiþin karanlýklarý içinde kaybolabilecek olan bu anýlar, Hefat'm Fenikeli tücca iþ ile karþýlaþmasý ile yeniden canlanmýþtý. Fenikelinin serveti karþýsýnda gözleri kamaþan iteliklerine ve yetkisine sahip olan birinin de çok zengin olabileceðini düþünmeye baþladý. Fenikeliyle bir akþam yemeði yiyen Hefat'ýn gözleri açýlmýþtý. Ramses yakýnda yetmiþ yaþýna in yönetimini, kendiliklerinden bir iþe giriþme yeteneðinden yoksun olan klasik devlet a damlarýna terk edecekti. Büyük oðlu Khâ, idarenin gereklerinden RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 305 uzak, kendini dinsel konulara kaptýrmýþ biriydi. Merenptah, babasýna körü körüne itaat etti o öldükten sonra ne yapacaðýný bilmez bir durumda kalacaktý. Ameni ise yaþlý bir kâtip olar süre sonra iþinden uzaklaþtýrýlmaya mahkûmdu. Ýyice düþünülünce, þu anda mevcut olan iktidar, göründüðünün tam tersine çok dayanýksýzdý. e baþhekim Neferet'in bakýmýna sýk sýk baþvurmak zorunda olan Ramses'in saðlýðý giderek köt Kesin darbeyi indirip Þenar'ýn düþünü gerçekleþtirme aný gelmemiþ miydi? Merenptah, Hatti büyükelçisini görüþme salonuna aldý. Büyükelçi, alýþýlmýþýn dýþýnda, yanýn lmemiþti. Hititli, Ramses'in önünde eðildi. "Majeste, size kederli bir haber vermeye geldik: Kardeþiniz Hatti imparatoru öldü." Hatti Ýmparatoru'nun Kadeþ savaþma katýlmasýndan Mýsýr'ý ziyaretine kadar geçen süre içinde ne Firavun'un gözlerinin önünden geçti. Bir zamanlar korkunç bir hasým olan Hattuþil, sonra dürüst bir müttefik olmuþtu. Ramses onunla birlikte daha iyi bir dünya kurmuþtu. "Yerine geçecek kimse belli oldu mu?" "Evet Majeste." "Barýþ antlaþmasýna sadýk kalma kararýný verdi mi?" Merenptah'ýn kalbi sýkýþtý. Büyükelçi: "Müteveffa imparatorumuzun kararlarý, yerine geçenleri de baðlar," dedi. "Barýþ antlaþmasýn maddesi tartýþma konusu olmayacak." "împaratoriçe Putuhepa'ya baþsaðlýðý dileklerimle sevgi dolu düþüncelerimi aktarýnýz." "Ne yazýk ki Majeste, zaten hasta olan Împaratoriçe, eþi Hattu-þil'in ölümüne dayanamadý." "Hatti'nin yeni tmparatoruna dostluk ve esenlik dileklerimi de aktar; Mýsýr'ýn Hatti'y e yardýmýnýn eksilmeyeceðini bilsin." Büyükelçi gider gitmez Ramses, oðluna: "Hemen habercilerimizle iliþki kur ve en kýsa zamanda Hat- 306 CHRISTIAN JACQ ti'nin durumu hakkýnda ayrýntýlý bir rapor hazýrlayýp bana göndermelerini söyle," dedi. Mýsýrlý Hefat, Fenikeli Nariþ'i Pi-Ramses'teki güzel villasýnda kabul etti. Fenikeli tüccar arýsýný ve iki çocuðunu tanýttý, çocuklarýna mükemmel bir eðitim verdiði ve güzel bir gelec utluluðu belirtti. Sýradan konularýn konuþulduðu çok güzel bir yemekten sonra Sular Ýdaresi ile yabancý tüccar, sütunlarý ustalýkla iþlenmiþ bir çardaðýn altýna çekildiler. Fenikeli: "Davetiniz beni onurlandýrdý," dedi, "ama dolambaçlý yollara sapmadan konuþtuðum için beni Gerçek sebep nedir? Ben ticaret yaparým, siz ise yüksek mevkide bir teknisyensiniz... Ortak hiçbir yönümüz yok." "Ramses'in ticaret politikasýndan memnun olmadýðýnýzý duydum." "Köleliði tartýþma konusu haline getirmesi gülünç hiç kuþkusuz; ama sonunda Mýsýr yalnýz ka savunulamaz olduðunu anlayacak." "Bu sonuca ulaþana kadar uzun yýllar geçer... Oysa siz de benim gibi hiç gecikmeden zeng in olmayý istersiniz." Fenikeli tüccar kuþkulandý. "Söylediklerinizin anlamýný pek çýkaramadým Hefat." "Bugün Ramses, iktidarýný kimseyle paylaþmadan ülkeyi yönetiyor ve bu mutlak iktidar kaygý ici bir zayýflýðý, gizliyor: Yaþý. Onun yerine geçebilecek olan iki gözdesi Khâ ile Merenpt bu görev için hiç uygun olmadýklarý açýk." "Ben politikaya karýþmam, hele Mýsýr politikasýna hiç." "Ama ekonomik kazancýn en büyük güç olduðuna inanýyorsunuz, deðil mi?" "Ýnsanlýðýn geleceði onda deðil mi?" "Bu geleceði çabuklaþtýralým! Deðiþik nedenlerle de olsa, ikimiz de, artýk gücünü yitirmiþ an Ramses'e karþý hýnçlýyýz. Ama esas olan bu deðil. Merkezî iktidarýn yozlaþmýþlýðýndan ya ticari iþlem gerçekleþtirebiliriz." "Ne tür bir ticarî iþlem bu?" "Fenike'nin zenginliðini en azýndan üçe katlayacak bir iþlem. RAMSES: BATI AKASYASININ ALTINDA 307 Eminim ki az bile söyledim. Bu mutlu olayýn hazýrlayýcýsý olarak göklere çýkarýlacaksýnýz." "Ya siz Hefat?" "Baþlangýçta geri planda kalmayý tercih ederim." "Planýnýz nedir?" "Onu size açýklamadan önce, sessiz kalacaðýnýzdan emin olmalýyým." Tüccar gülümsedi. "Azizim Hefat, verilen sözün deðeri sadece Mýsýr'da geçerlidir. Þayet iþ hayatýna atýlacak bu eski ahlak anlayýþýný olabildiðince çabuk terk etmeniz gerekecek." Yüksek dereceli memur karþýsýna çýkan bu güç engeli aþma konusunda tereddüt etti. Þayet Fen hanet edecek olursa hayatýnýn son günlerini hapishanede geçirecekti. "Peki Nariþ. Her þeyi açýklayacaðým." Hefat düþündüklerini anlattýkça Fenikeli tüccar, Ramses'in kullarýndan birisinin kafasýnda çýlgýn düþüncenin yeþermesine hayret etti. Ama sonuçta Nariþ hiçbir tehlikeyle karþý karþý lýydý: Þayet bu plan baþarýya ulaþacak olursa, akýl almaz bir servete kavuþacaklardý ve Ram hükümdarlýðý bir fe-lakatle sona erecekti. Merenptah Libya'da olanlarý bir türlü kafasýndan atamýyordu. Baþkomutan sýfatýyla bölgenin en sorumlu olduðu halde, Malfi'nin manevrasýný bozmayý baþaramamýþtý. Ramses'in basireti ve reti olmasaydý, isyancýlar Delta'yý iþgal edecek, baþkenti yaðmalayacak ve binlerce Mýsýrlý erdi. Bu tecrübeden ders alan Merenptah, Libyalý kabilelerin hareketlerini gözetim altýnda bul undurmak ve bir tehlike halinde merkezi uyarmakla görevli kaleleri bizzat denetlem iþti. Kral'ýn küçük oðlu gerekli tayinleri yaptý, disiplini daha da sýkýlaþtýrdý ve buradak yapacaklarý görevin hayati önemi olduðunu ýsrarla vurguladý. Merenptah, Libyalýlarýn kesin bir bozguna uðratýldýklarýna inanmýyordu. Evet Malfý ölmüþtü, ar kinci olan baþkalarý, öteki intikamcýlar onun yerini alacaklar ve Mýsýr'a karþý yapýlaca avaþ için taraftar toplayacaklardý, iþte bu nedenle baþ- 308 CHRISTIAN JACQ komutan, Ramses'in de tam onayýyla, Delta'nýn kuzey-batý kanadýnýn güçlendirilmesine giriþt Bu arada Hatti'deki durum nasýl bir geliþme gösterecekti? Zeki ve gerçekçi bir hükümdar ola attuþiFin ölümü, Hitit büyükelçisinin gizlemeye çalýþacaðý bir iç kriz döneminin baþlangýcý erde taht ya zehir ya da hançer kullanýlarak ele geçirili-yordu. Ve yaþlý imparator, her tü lü muhalefeti yok ettiðine inanarak belki de bir hata iþlemiþti. Hatti'den kesin haberler elde etmek için sabýrsýzlýk gösteren Merenptah, birliklerini savaþ hazýr durumda tutuyordu. 'Gece Bekçisi', balýk etini küçümsememekle birlikte, kýrmýzý eti tercih ederdi. Kendi soyun ki temsilcileri gibi canlý gözleri olan köpek, efendisi Ramses'le yaptýðý konuþmalara deðer yordu; güzel sözlerle süslenmemiþ bir yemeðin tadý olmazdý. Merenptah saraya girdiðinde Kral ve 'Gece Bekçisi', baþ baþa yedikleri yemeklerini bitir mek üzereydiler. "Majeste, habercilerimizden gelen bütün raporlarý okudum ve Hattuþaþ'taki ajanlarýmýzýn þef uzun uzun görüþtüm." Ramses bir gümüþ kupaya þarap doldurup oðluna verdi. "Benden hiçbir þeyi saklama Merenptah; tam gerçeði bilmek istiyorum." "Hatti büyükelçisi bize yalan söylememiþ: HattuþiFin yerine tahta çýkan kiþi, barýþ antlaþm Mýsýr'la dostane iliþkileri sürdürmeye kesin kararlý." 57 Nil sularýnýn kabarmasý... Her yýl yinelenen bu mucize, tanrýlarýn bir armaðanýydý. Bu olay oþkusunu ve Firavun'a karþý duyulan minnettarlýðý artýrýyordu. Ne de olsa, topraklan veriml k için ýrmaðýn sularýný kabartacak yeteneðe sahip olan tek kiþi Firavun deðil miydi? Ve bu yýlki su kabarmasý çok iyiydi: On bir metre! Ramses'in hükümdarlýða baþladýðý günden al okyanusun derinliklerinden fýþkýran hayat verici su hiç eksik olmamýþtý. Hatti'yle yapýlan barýþýn süreceði kesinleþmiþti. Kýþ döneminde onarýlan birçok kayýk sayes bir yerleþim bölgesinden diðerine birçok tekne gezintisi yapýlacaktý. Bütün vatandaþlar gib l müdür Hefat da, sularýn tasmasýyla birlikte üzerinde köylerin bulunduðu tepeleri birer ad dönüþtüren Nü'in görkemli manzarasýný hayranlýkla seyrediyordu. Ailesi, Teb'deki akrabalar tatillerini geçirmek için gitmiþlerdi ve o da kimse karýþmadan istediðini yapabilirdi. Nü'in taþmasý dönemi boyunca köylüler dinlenirken, sulama iþiyle görevli olanlar durmadan ç Toprak bentlerle birbirinden ayrýlan bekletme havuzlan doluyordu. Bu havuzlardaki suyu kullanmak gerektiðinde, toprak bentler yýkýlacaktý. Bu çalýþmalarý bambaþka bir gözle Hefat, onu Büyük Ramses'ten daha zengin ve daha güçlü yapacak olan dâhiyane fikrinden dolay endisini kutluyordu. Mýsýr yönetiminde görevli bazý yüksek mevkili kiþiler, akla uygun bulduklarý bir teklifte b ak için Ramses'ten görüþme isteðinde bulundular. Birbirlerine akýl danýþmadan önce de ayný rmýþlardý. Hükümdar onlarý dikkatle dinledi. Önerdikleri giriþimi pek onaylamadýðýný söylese de, kesin cevabý vermedi. Ramses'in bu tutumunu bir onay gibi yorumlayan Hazine Baþkaný, meslekt aþ- 310 CHRISTIAN JACQ larýnýn da takdir ettiði bir cesaretle, ayný akþam Ameni'nin bürosuna gitti. Personelini ev erine göndermiþ olan Ameni yalnýzdý. Yetmiþ yaþýna yaklaþan Ameni'nin, Ramses'e daha Firavun olmadan çok önce sadakat yemini ede üniversite öðrencisinden farký yoktu. Solgun bir çehreye ve narin bir bedene sahip olan A meni, yediði onca yemeðe raðmen her zaman aç ve zayýftý. Sýrt aðrýlarý geçmek bilmese de sa insanýn bile kaldýramayacaðý yorgunluklara dayanabiliyordu. Kral'm özel sekreteri, çalýþmay yaptýðý iþi bilen, kýlý kýrk yaran, gecede ancak birkaç saat uyuyan ve bütün dosyalan bizz biriydi. Ameni Hazine Baþkanýna: "Bir sýkýntýnýz mý var?" diye sordu "Tam sayýlmaz." "Öyleyse ne? Görüyorsunuz ki çalýþýyorum." "Biz Vezirin yönetiminde toplandýk ve..." "Biz dediklerin kimler?" "Söyleyeyim... Çifte Beyaz Ev'in müdürü, Tarým Bakaný..." "Anlýyorum. Peki bu toplantýnýn amacý neydi?" "Aslýna bakarsanýz iki amacý vardý." "Önce birincisini duyalým." "Mýsýr'a yaptýðýnýz hizmetleri göz önüne alarak, yüksek dereceli memur arkadaþlarýnýz size, erde bir villa sunmak istiyorlar." Ameni fýrçasýný masanýn üzerine koydu. "ilginç... Ya ikinci amaç?" "Çok çalýþtýnýz Ameni, devletin sizden istediðinden çok fazla çalýþtýnýz. Fedakârlýðýnýz ne niz ama, artýk emeklilik saati gelip çatmadý mý sizin için? Konforlu bir evde, saygýn ve ra at bir emeklilik geçirmek doðru olmaz mý? Ne dersiniz?" Ameni'nin sessizliðini iyi bir iþaret olarak gören Hazine Baþkaný keyifli bir þekilde sözün am ederek: "Akim yolunu kabul edeceðinizi biliyordum," dedi. "Meslektaþlarým bu kararýnýzý büyük bir m iyetle öðrenecekler." "Bundan pek emin deðilim." "Affedersiniz, anlayamadým?" Ameni coþkulu bir ifadeyle: RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 311 "Hiçbir zaman emekliye ayrýlmayacaðým," dedi. "Firavun hariç hiç kimse bana bu büroyu terk iremeyecek. Kral benim istifamý istemediði sürece, kendi yöntemlerimle bu tempoda çalýþmaya vam edeceðim. Sözlerim yeteri kadar açýk mý?" "Biz düþünüyorduk ki sizin çýkarýnýza..." "Bir daha böyle bir þeyi düþünmeyin." Hefat ile Fenikeli Nariþ, sýcak bir yaz günü, Mýsýrlýnýn evinde yeniden görüþtüler. Tüccar, m edilen, içimi hafif soðuk birayý pek beðendi. Nariþ: "Beni kendini beðenmiþ biri olarak görmenizi istemem," dedi, "ama çok iyi bir iþ yaptýðýma emeliyim. Fenikeli tüccarlar Mýsýr'ý satýn almaya hazýr. Ama siz, Hefat, onu satmaya hazýr "Fikrimi deðiþtirmedim." "Kesin bir tarih verebilir misiniz?" "Doða yasalarýna karþý yapacak bir þeyim yok, ama uzun zaman beklemeyeceðiz." "Ciddi hiçbir engel yok mu?" Hefat kendine olan güvenini belirterek: "îdari pozisyonum sayesinde hiçbir engel yok," dedi. "Memfis baþrahibinin mührüne gerek duymayacak mýsýnýz?" "Duyacaðým elbette, ama þu baþrahip Khâ, kendini dinsel araþtýrmalara ve eski taþlarýn sevg esine kaptýrmýþ ki, onaylayacaðý belgeye dikkat bile etmeyecektir." Fenikeli: "Bir ayrýntý kafamý kurcalayýp duruyor," diye itirafta bulundu. "Neden ülkenizden bu kadar nefret ediyorsunuz?" "Uzlaþmamýz sayesinde Mýsýr pek o kadar zarar görmeyecek ve sonunda dýþ dünyaya açýlacak. B zaman kendime örnek aldýðým Þenar'ýn da arzuladýðý gibi, Mýsýr köhnemiþ geleneklerinden ve rtulacak. Þenar'ýn devirmek istediði kiþi Ramses'ti ve bu despot hükümdarý yere ben sereceð ititler, Libyalýlar, büyücüler baþaramadýlar ve Ramses artýk kendini sakýnmýyor. Ben, onu y " 312 CHRISTIAN JACQ Ameni, iki Þahin eyaletinin, kararlýlýðý her halinden belli olan iri yapýlý baþkanýna: "Yanýtým hayýr olacak," dedi. "Nedenini söyler misiniz?" "Çünkü hiçbir eyalet, öteki eyaletlerin zararýna olacak bir ayrýcalýktan yararlanamaz." "Siz böyle diyorsunuz, ama merkezî idareden cesaret verici yanýtlar aldým!" "Olabilir, ama hiçbir yönetim kanunlardan üstün deðildir. Yüksek mevkilerdeki yöneticilerin r dediðini yapmýþ olsaydým Mýsýr harabeye dönerdi." "Yanýtýnýz kesin mi?" "Sulama sisteminde bir deðiþiklik yapýlmayacak ve bekletme havuzlarý, normal süreler içinde suyu salacak, daha önce deðil." "Bu durumda Kral'ý görmek istiyorum!" "Sizi kabul edecek, ama ona zaman kaybettirmeyin." Eyalet baþkaný, Ameni'nin karþý çýkmasý yüzünden, Ramses'in olurunu elde etmesi için en ufa olmadýðýný anladý. Artýk onun için yapýlacak tek þey eyaletinin baþkentine dönmek olacaktý. Ameni meraklanmýþtý. Gerek posta yoluyla, gerek yüz yüze görüþmeler sýrasýnda altý önemli eyaletin baþkaný, Memf esi tarafýndan alýnan kararýn doðru olup olmadýðýný Ameni'ye sormuþtu. Bu karar þöyleydi: B uzlarýndaki sular, ekilecek arazinin daha geniþletilmesi için hemen boþaltýlacaktý. Ameni'ye göre bu kararda iki yanlýþ vardý. Bir kere, böyle bir geniþletmeye gerek yoktu. Ay a, bu havuzlarý kullanarak yapýlan sulamanýn, ani deðil yavaþ yavaþ olmasý gerekirdi. Berek versin ki Sular Idaresi'ndeki teknisyenler, eyalet baþkanlarýnýn büyük çoðunluðunun, böyle kararlarda büyük bir gizlilikle Kral'in özel sekreterine danýþtýklarýný bilmiyorlardý. Ameni, çözümlenmesi gereken bunca sorun olmasaydý, bu yanlýþýn sorumlusunu bulmak için bir rma baþlatýrdý. Kâtip Orta Mýsýr'da söðüt aðaçlarýnýn dikimi ile ilgili bir raporu incelemeye baþladý, faka tini toplayamadýðý için ra- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 313 poru okumayý býraktý. Hiç kuþku yoktu, bu olay göz ardý edilemeyecek kadar önemliydi. Ramses ile Khâ, Hermopolis'teki Tot tapýnaðýnýn anýtsal kapýsýndan girdiler, güneþin aydýnl geçtiler ve kapalý tapýnaðýn kapýsýnda bekleyen Tot baþrahibi tarafýndan karþýlandýlar. Kr ece Tot'un hizmetkârlarý olan kâtiplerin ve bilginlerin girebildiði tapýnaðýn salonlarýný h a seyrettiler ve tanrýya dualarýný ettiler. Khâ: "Benim araþtýrmam burada sona eriyor," dedi. "Tot'un kitabýný bulabildin mi?" "Uzun bir süre, bu kitabýn bir tapýnaðýn kütüphanesinde saklý duran eski bir metin olduðunu Ama sonunda tapýnaklarý-mýzdaki taþlarýn her birinin yaþantýmýza anlam kazandýrmak için Bil rafýndan kaleme alman bu kitabýn bir harfini simgelediðini anladým. Tot mesajýný her heykel e ve her hiyeroglifte aktarmýþtý. Bize düþen, bu mesajýn parçalarým, týpký Osiris'in daðýlm playan Ýsis gibi, zihnimizde bir araya getirmektir. Bütün ülkemiz baba, gökyüzünün yansýmas bir tapýnaktýr ve firavuna düþen de, bu kitabý her zaman açýk tutup Tot'un mesajýný gönül g sini saðlamaktýr." Hiçbir ozan, hatta Homeros bile, Ramses'in bu bilgece sözleri dinlerken duyduðu sevinç v e gururu anlatabilecek kelimeleri bulamazdý. 58 Basit olmakla birlikte teknisyen Hefat'ýn planý korkunç derecede etkili olabilirdi: Be kletme havuzlarýnda tutulan sularý zamanýndan önce salývermek ve hatayý idareye, öncelikle kanallarýn gözetmeni sýfatýyla, gerekli belgenin üzerine mührünü basan Khâ'ya yüklemek. Hefat'ýn gönderdiði sahte evrakýn doðruluðuna inanýp tuzaða düþen eyalet baþkanlarý, beklet ltsalar bile bölgeleri için gerekli suyu saðlayacak baþka rezervler olduðunu düþünüyorlardý pýlan hatalar sonunda gerçek ortaya çýktýðý zaman iþ iþten geçmiþ olacaktý. Tarlalar için y yacak ve ürün elde etme umudu sýfýra inecekti. Khâ'nýn ötesinde Ramses de suçlanacaktý. O zaman Nariþ ile Fenikeli tüccarlar duruma müdahale edecek ve Mýsýr'ýn ihtiyacý olan tarým ni aþýrý bir fiyata satmayý teklif edeceklerdi. Hazine onlarýn koþullarýný kabul etmek zoru alacak ve yaþlý Firavun toplumsal kargaþalýklara kapýlýp gidecekti. Bu sýrada Hefat ticari lerden çok kazanç saðlayacaktý. Þayet durum elveriþli olursa, Vezirin yerine geçecekti. Aks akdirde yaptýðý servetle Fenike'ye yerleþecekti. Sýra, yapýlmasý gereken sonuncu formaliteye gelmiþti: Khâ'dan mührünü basmasýný istemek. He iple karþýlaþmak zorunda bile kalmayacaktý. Bu iþi, baþrahibin emrindeki sekreteri halledec kti. Sekreter teknisyeni hararetle karþýladý. "Þansýnýz var, baþrahip burada ve sizi memnuniyetle kabul edecek." Hefat karþý çýktý: "Bu gerekli deðil, onu rahatsýz etmek istemezdim." "Rica ederim, beni izleyin." Tedirginleþen Hefat, panter derisinden yapýlmýþ bir tunik giymiþ olan Khâ'nýn papirüsleri i diði kütüphaneye buyur edildi. "Sizinle karþýlaþtýðým için çok memnun oldum Hefat." RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 315 "Bu benim için büyük bir onur prens, ama araþtýrmanýzý kesmek istemezdim." "Size nasýl yardýmcý olabilirim?" "Basit bir idari düzenleme. "Bana belgeyi gösterin." Khâ'mn sesinin tonu ciddi ve otoriterdi. Baþrahip, Hefat'ýn sandýðýnýn aksine hiç de dalgýn ama benzemiyordu. Khâ: "Bu, dikkatli bir incelemeyi gerektiren, alýþýlmamýþ bir teklif," dedi. Teknisyenin damarlarýndaki kan dondu. "Tam tersine prensim, bu sadece sulamayý kolaylaþtýrmak için uygulanan standart bir yöntem , baþka bir þey deðil." "Çok alçakgönüllüsünüz! Bu konuda bir fikir yürütebilecek bilgiye sahip olmadýðým için, bu bir kiþiye ileteceðim." Hefat, "Baþka bir uzman," diye düþündü. Yüreðine su serpilmiþti; hiyerarþideki yüksek mevki narak bu uzmaný ikna etmek için zorluk çekmeyecekti. Khâ: "iþte teklifiniz hakkýndaki deðerlendirmeyi yapacak olan kiþi!" dedi. ince ketenden yapýlmýþ bol kollu bir tunik giymiþ olan Ramses, bileklerine, lacivert taþýnd n iþlenmiþ yaban ördeði motifleri olan ünlü altýn bileziklerini takmýþtý. Firavun'un bakýþlarý Hefat'ýn yüreðini delip geçti ve teknisyenin geri geri giderek papirüs flara çarpmasýna neden oldu. Ramses: "Sahip olduðun bilginin ülkeni yýkmaya yeteceðini sanarak, büyük bir yanýlgýya düþtün," ded kör ve saðýr eden çaresiz bir hastalýk olduðunu bilmiyor musun? Bir devlet görevlisi olarak beceriksiz kimselerin yönettiðini düþünmen aptalca bir hataydý." "Majeste, sizden beni baðýþlama..." "Hiç çeneni yorma Hefat. Sen baðýþlanmaya layýk deðlisin. Senin bu tutumunda Þenar'm etkisi rum, insaný, Maât'a ihanet etmeye sürükleyip yok eden o alçaklýk sende de var. Senin gelece artýk yargýçlarýn elinde." 316 CHRISTIAN JACQ Sýký bir soruþturma sayesinde ülkeyi gerçek bir tehlikeden kurtaran Ameni olmuþtu. Kral onu lendirmek isterdi, ama bu iþi onu incitmeden nasýl yapacaktý? Sonunda, ikisi arasýndaki anlamlý bir bakýþ, Ameni'nin takdir edildiðini anlamasý için yeterli olmuþtu. Kral'm özel s eri artýk çalýþmalarýna dönebilirdi. Mevsimler ve günler gayet sade ve mutlu bir biçimde geçiyordu. Büyük Ramses, elli dördüncü yýlýnýn baharýnda, baþhekim Neferet'in önerilerine ters düþen bir karar aldý. Dokuzuncu ye oðma törenleriyle dinçliðini kazanmýþ olan hükümdar, Mýsýr'ýn kýrlarýný ve köylerini dolaþm Mayýs ayýyla birlikte, Kral'm romatizmalarýna iyi gelen aþýrý sýcaklar bastýrdý. Bu dönem hasat zamanýydý. Köylüler, ellerinde ahþap saplý oraklarla olgun baþaklarýn sapým n biçiyorlardý; sonra baþaklar demetler halinde toplanýyor ve güçleri bitip tükenmeyen eþek çekilerek harman yerine götürülüyordu. Saman yýðýnlarýnýn oluþturulmasý için becerikli ell Ucu kesik bir piramit biçiminde oluþturulan bu yýðýnlar, yýlýn büyük bir bölümünde bozulmad undaydý. Saman yýðýnlarýný saðlamlaþtýrmak için içlerine iki uzun direk konuyordu. Firavun bir köye girer girmez, köyün eþrafý hemen baþak ve çiçeklerle donatýlmýþ bir sunak iyordu. Hükümdar sonra bir çardaðýn altýna oturuyor ve þikâyetleri dinliyordu. Kâtipler not e yolculuk sýrasýnda yazýlan raporlarý okumak isteyen Ameni'ye gönderiyorlardý. Kral, tarýmýn genel olarak iyi durumda olduðunu gördü. Bazý sýkýntýlar olsa da, bunlar hall ecek gibi deðildi. Þikâyetçiler oldukça uysaldý. Bir teki hariç. Beni Hassan'daki bir çiftçinin þiddeti, Firav aiyetindekileri þaþkýna çevirmiþti. Çiftçi: "Bütün günlerimi, topraklarýmý iþlemekle geçiriyorum," diye sýzlandý. "Geceleri tarým aletl rýyorum, hep kaçmak isteyen hayvanlarýmýn peþinden koþuyorum ve sonra vergi memuru gelip be i hýrpalýyor, soyup soðana çeviriyor! Vahþi kuþlarý andýran ordusuyla bana hýrsýz muamelesi stediði vergiyi ödeyecek RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 317 durumda olmadýðým için beni dövüyor ve karýmla çocuklarýmý tutukluyor! Bu durumda nasýl mut im?" Herkes Ramses'in sert bir tepki göstermesinden korktu, ama Kral soðukkanlýlýðýný yitirmedi. "Daha baþka eleþtiriler de yapmak istiyor musun?" Köylü þaþýrdý. "Hayýr Majeste, hayýr..." "Senin yakýnlarýndan biri kâtip deðil mi?" Adam sýkýntýsýný gizleyemedi. "Evet, ama..." "O sana, öteki meslekleri kötüleyerek kendi mesleðini göklere çýkarma konusundaki klasik me öðretmiþ. Bütün kâtiplik okullarýnda öðretilen bu metni çok güzel ezbere okudun. Þimdi söy anlattýðýn bütün sýkýntýlarý gerçekten çekiyor musun?" "Hâlâ kaçan ve baþkalarýnýn topraklarýna giren hayvanlarým var... Bu da sorun yaratýyor tab "Þayet komþularýnla dostça anlaþmayý baþaramazsan köyün yargýcýna baþvur. Az da olsa adalet bul etme. Böylece, ülkeyi yönetebilmesi için Firavun'a yardým etmiþ olacaksýn." Ramses, tahýl depolarýný denetledi ve tahýl ölçücülerine titiz olmalarý için emir verdi. So tapýnaðýna ait büyük bir tahýl ambarým doldurmaya baþlayarak Karnak'taki hasat bayramýnýn lerle ulu kiþiler, Ýki Ülke'nin efendisinin ileri yaþýna raðmen kendinden emin ve güçlü old k ettiler. Baþrahip Bakhen, tapýnaðýn yanýndaki verimli araziden geçip iskeleye doðru giden yolda ünlü eþlik etti. Bir ara yorgunluk hisseden Ramses iskemleyle taþýnmayý kabul etti. Arkadaþlarýyla birlikte çalýþacak yerde bir söðüt aðacýnýn altýnda uyuklayan tembel iþçiyi du. Baþrahip, Kral'ýn uyuyan adamý fark etmeyeceðini umuyordu, ama Ramses'in gözü hâlâ kesk Bakhen: "Bu kusur cezalandýrýlacak," dedi. "Bu kez baðýþlayýcý ol; bütün Mýsýr'a söðüt aðacý diktiren ben deðil miyim?" 318 CHRISTIAN JACQ "Bu adam size ne borçlu olduðunu hiç bilemeyecek Majeste." "Ben de bazen onun gibi bir aðacýn altýnda uyumak ve görevimin aðýrlýðýný unutmak ihtiyacýn Ýskeleye yaklaþtýklarý zaman Kral taþýyýcýlara iskemleyi indirmelerini emretti. Bakhen kaygýlandý: "Majeste, neden yürümek istiyorsunuz?" "Þu ilerdeki küçük tapýnaða bak... Harabe haline gelmiþ." Diþi kobra yýlaný ile simgelenen Hasat tanrýçasýnýn tapýnaðý zamanýn ve kayýtsýzlýðýn hýþmý arasýnda yabani otlar türemiþti. Ramses: "iþte baðýþlanmayacak bir hata," dedi. "Bu tapýnaðý restore ettirip büyüt Bakhen. Kapýsý ta içerisine Karnak heykeltýraþlarýnýn yapacaðý bir tanrýça heykeli konsun. Mýsýr'ý biçimlend n mütevazý görünümlerinde bile onlarý ihmal etmeyelim." Ýki Ülke'nin efendisi ile Amon'un baþrahibi, topladýklarý kýr çiçeklerini tanrýçanýn Kasma si olarak tapýnaðýn dip tarafýna koydular. Gökyüzünde bir þahin süzülerek halkalar çizdi. 59 Ramses dönüþ yolunda, Eski imparatorluk anýtlarýnýn restorasyon programýný tamamlayan ve Ap larýnýn yeraltý tapýnaðýna ek süslemeler yaptýran oðlu Khâ ile görüþmek için Memfîs'te mola Ýskelede, güzelliðinden hiçbir þey kaybetmemiþ ve zarif bir kadýn olan baþhekim, Kral'ý kar "Saðlýðýnýz nasýl Majeste?" "Biraz yorgunluk hissediyorum ve sýrtýmda aðrýlar var. Ama gövdem direniyor. Siz pek iyi gö müyorsunuz Neferet." "Khâ çok hasta." "Yani demek istediðiniz...?" "Bildiðim, fakat tedavi edemeyeceðim bir hastalýk. Oðlunuzun kalbi iflas etmiþ, ilaçlar etk li olmuyor." "Þirndi nerede?" "Ptah tapmaðýnýn kütüphanesinde, uzun süreden beri incelediði metinlerin arasýnda." Kral hemen Khâ'nýn yanýna gitti. Altmýþ yaþýna yaklaþmýþ olan baþrahibin sert hatlý ve ciddi yüzü daha sakin bir ifadeye kav lerinde, hayatý boyunca kendini öteki dünyaya hazýrlayan bir insanýn iç huzuru parlýyordu. hiçbir endiþe belirtisi yoktu. "Majeste! Yola çýkmadan önce sizi görmeyi çok umut ediyordum." Firavun oðlunun elini tuttu. "Firavun, bu naçiz kulunun, efendisi için yararlý olan bir dost olarak Yaþam Daðý'nda dinle mesine izin versin, çünkü bundan büyük mutluluk olamaz... Bana güzel Batý'ya eriþmem ve ora kýnlarýndan biri olarak kalmam için izin ver... Maât'a saygý duymaya çalýþtým, bana verdiði tamamlayarak emirlerini yerine getirdim..." 320 CHRISTIAN JACQ Khâ'nm ciddi sesi yavaþ yavaþ söndü, Ramses bu sesi, hiç bozulmayacak bir hazine gibi benli de sakladý. Khâ'nm cenazesi Apis boðalarýnýn yeraltý tapýnaðýna, ilahi gücün ifadesini saklayan havyan bu aziz varlýklarýn yanýna gömüldü. Ramses, mumyanýn yüzünün üzerine altýn bir maske koydu eþtirilecek ve sonsuzluðun güzel yollarýnda Khâ'ya refakat edecek mobilyalarý, vazolarý, mü rleri ve Ptah tapýnaðýnýn zanaatkarlarý tarafýndan yaratýlan birçok þaheseri bizzat seçti. Yaþlý Kral, beklenmedik bir metanet göstererek cenaze törenini yönetti ve oðlunun yeniden d rak öteki dünyaya doðru yola çýkmasý için, gözlerini ve aðzýný açarken duygularýna hâkim ol Merenptah her an babasýna yardým etmek için hazýr bekliyordu, ama Ramses hiçbir güçsüzlük g . Bununla birlikte Ameni, çocukluk arkadaþýnýn, bu yeni facia karþýsýnda örnek bir metanet lemek için gerekli olan gücü benliðinin derinliklerinde aramak zorunda kaldýðýný hissediyor Khâ'nýn lahdinin kapaðý yerleþtirildi, mezar mühürlendi. Yalnýz baþýna kaldýðý anda Ramses gözyaþlarýný tutamadý. Ramses'in çok sevdiði sýcak ve güneþli sabahlardan biriydi. Sabah ayinlerinin yapýlmasýný b lerden birine býrakmýþtý ve Vezirle yapacaðý olaðan görüþme öðleye doðru gerçekleþecekti. I zamanki gibi çalýþacaktý, ama alýþýk olduðu enerjisi giderek azalýyordu. Bacaklarý felç olmuþtu ve Kral kalkamýyordu. Buyurgan sesiyle baþhademeyi çaðýrdý. Birkaç dakika sonra Neferet hükümdarýn baþucundaydý. "Bu kez Majeste, beni dinlemeniz ve dediklerimi yapmanýz gerekecek." "Benden çok þey istiyorsunuz Neferet." "Þayet hâlâ bir kuþkunuz varsa ben hatýrlatayým, gençliðiniz kesin olarak uçup gitti. Yaþam mek zorundasýnýz." "Siz, karþýsýna çýktýðým hasýmlarýmýn en korkuncusunuz." "Sizin asýl hasmýnýz yaþlýlýk Majeste." "Teþhisinizi söyleyin... ve benden hiçbir þeyi saklamayýn!" RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 321 "Yarýndan itibaren yürüyebileceksiniz, ama bir baston kullanarak. Sað kalçanýzdaki eklem il ihabý nedeniyle biraz aksayacaksýnýz. Aðrýnýzý azaltmak için elimden geleni yapacaðým, ama etmek ve bundan sonra gücünüzü idareli kullanmak zorundasýnýz. Bazen, felci andýran bir uy uk hissedebilirsiniz. Þayet günde birkaç kez masaj yapýlmasýný kabul ederseniz bunun geçici r durum olduðunu göreceksiniz. Bazý geceler, boylu boyunca uzanmakta güçlük çekebilirsiniz. hatlatýcý kremler bu konuda size yardýmcý olacaktýr. Ve El-Fayyum'da sýk sýk yapacaðýnýz ça rý da tedavinizin tamamlayýcýsý olacaktýr." "Her gün tedavi mi? Beni kötürüm bir ihtiyar gibi görüyorsunuz!" "Size daha önce de söyledim Majeste, artýk bir delikanlý deðilsiniz, ama uysal bir hasta o lursanýz, saðlýk durumunuzun çabucak bozulmasýný önlersiniz. Aþýrýya kaçmadan yapýlacak gün i egzersizler, hareket yeteneðinizi koruyacaktýr. Genel durumunuz, hayatý boyunca dinl enme nedir bilmeyen bir insan için çok iyi." Neferet'in gülümsemesi Ramses'in yüreðini rahatlattý. Bu lanet yaþlýlýk dýþýnda hiçbir düþm ramamýþtý. Neferta-rf ýýin en çok sevdiði yazar olan bilge Ptah-hotep de ayný durumdan þikâ dý? Ama düþünülecek olursa, bu bilge özdeyiþlerini yazdýðý zaman yüz on yaþýndaydý! Bu lane jý, yorgunluðun ne olduðu bilinmeyen ahretin verimli topraklarýnda buluþmaya can attýðý sev rine onu yaklaþtýrmaðýydý. Baþhekim son söz olarak þunu da ekledi: "Sizin en zayýf tarafýnýz diþleriniz; ama sizi iltihaplanma tehlikesinden korumak için onl ara sürekli olarak bakacaðým." Ramses, Neferet'in isteklerine razý oldu. Birkaç hafta içinde gücünün bir bölümüne kavuþtu, nden çok savaþýn ve zorluðun etkisiyle yýpranmýþ olan vücudunun, kýrýlmak üzere olan bir al ir þey olmadýðýný anlamýþtý. Bunu kabullenmesi sonuncu zaferi oldu. Göklerin büyük gücü olan Set'in tapýnaðýnda, sessizlik ve karanlýk içinde Büyük Ramses en s Ýki Ülke'nin efendisi, bu kararýný yasa gücünde bir kararnamey- 322 CHRISTIAN JACQ le resmîleþtirmeden önce Veziri, bakanlarý, yüksek mevkilerdeki devlet memurlarýný ve sorum bir görev yüklenmiþ saygýn kiþileri görüþmeler yapmak üzere çaðýrdý. Aralarýnda bir tek Mer l'm küçük oðlu Delta'nýn ekonomik bilançosunu çýkarmak için kentten ayrýlmýþtý. Kral, Mýsýr'ýn her geçen gün daha da geliþmesini saðlayan bu erkek ve kadýnlarla uzun uzun Ramses bütün görüþmeler boyunca, tuttuðu sayýsýz notlarla ona çok yardýmcý olan Ameni'yi ya Ramses özel sekreterine: "Çok hata yapmadýn," dedi. "Eðer tek bir tane bulabilirsen Majeste, hemen bana bildir." "Bu sadece memnuniyetimi belirtmek için kullandýðýný bir deyiþti." Ameni: "Öyle olsun," diye homurdandý. "Peki ama baþkomutana niye böyle ipe sapa gelmez bir görev verdin?" "Beni, bunun nedenini anlamadýðýna mý inandýrmaya çalýþýyor-sunr Ramses bastonunu kullanarak, Merenptah'la birlikte gölgeli bir yolda yavaþ yavaþ yürüyordu . "Araþtýrmalarýnýn sonucu nedir oðlum?" "Benden kontrol etmemi istediðin Delta bölgesinin vergileri 8.760 vergi mükellefi baz alýnarak düzenlenmiþ. Her inek sürüsü sahibinin sorumluluðunda 500 hayvan var. Bu arada 13. keçi çobaný, 22.430 kümes hayvaný bekçisi ve birkaç bin eþekle meþgul olan 3.920 eþekçinin k iyiydi, vergi kaçýrmaya çalýþanlarýn sayýsý çok azdý. Sýk sýk olduðu gibi buradaki yerel davranýyordu, ama onlara, namuslu insanlarýn üstüne gitmek yerine düzenbazlarla uðraþmalarý a doðru olacaðýný sert bir þekilde belirttim." "Delta'yý iyi tanýyorsun oðlum." "Bu görev bana çok þey öðretti. Köylülerle konuþurken, ülkenin yüreðinin çarptýðýný hissett "Rahipleri, kâtipleri ve askerleri unutmuyor musun?" "Onlarla daha önceden de sýk sýk görüþüyordum. Ama bu top- RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 323 raklarda yaþayan sýradan erkek ve kadýnlarla doðrudan ve sürekli bir iliþkim hiç olmamýþtý. "Bu kararname hakkýnda ne düþünüyorsun?" Ramses, Merenptah'a kendi eliyle yazýlmýþ bir papirüsü uzattý. Oðlu kararnameyi yüksek sesl du: "Ben, Mýsýr Firavunu Ramses; prens, kraliyet kâtibi, mührün koruyucusu ve ordunun baþkomuta Mererýptah'ý iki Ülke'nin hükümdarlýðý görevine yükseltiyorum." Merenptah bastona dayanmýþ olan babasýna hayranlýkla baktý. "Majeste..." "Kaderin bana daha kaç yýl baðýþlayacaðýný bilmiyorum Merenptah, ama seni tahta ortak etmen maný geldi. Babam Seti nasýl davranmýþsa ben de öyle davrandým. Ben artýk yaþlý bir adamým, önüne koyduðum son sýnavý da baþarýyla geçen olgun bir adamsýn. Hükümdarlýk etmesini, yöne asýný biliyorsun. Mýsýr'ýn geleceðini eline al oðlum." 60 Aradan on iki yýl geçmiþ ve Ramses, Mýsýr üzerinde altmýþ yedi yýl hüküm sürdükten sonra se elmiþti. Ramses, kararnamesine uyarak ülkeyi yönetme görevini Merenptah'a býrakmýþtý. Fakat 'ýn küçük oðlu, Ýki Ülke'nin insanlarý için hâlâ iktidardaki Firavun olarak kabul edilen ba nýþýyordu. Hükümdar yýlýn bir bölümünü Pi-Ramses'te, öteki bölümünü ise Teb'de geçiriyor, sadýk dostu ordu. Kral'ýn özel sekreteri, ilerlemiþ yaþýna ve sayýsýz aðrýlarýna raðmen, kendi yöntemle arak çalýþmaya devam ediyordu. Yaz geliyordu. Ramses, kýzý Meritamon'un bestelemiþ olduðu melodileri dinledikten sonra, artýk konut olar ak seçtiði milyonlarca yýlýn tapýnaðý yakýnýndaki kýrda günlük yürüyüþünü yapýyordu. Baston i, çünkü her attýðý adým giderek güçleþiyor-du. Bir yýl önce kutlanan on dördüncü yeniden doðma töreni sýrasýnda Ramses bütün bir geceyi, N gin ve mutlu bir eyalet yapan Setau ve Lotus'ia geçirmiþti. Saðlam yapýlý yýlan oynatýcýsý gibi yaþlanmýþ ve güzel Lotus bile yýllarýn saldýrýlarýndan nasibini almýþtý. O gece ne ka enmiþ, ne kadar çok coþku verici saat yaþanmýþtý! Ve hiç kimse, hiçbirinin artýk biçim vere cekten söz etmemiþti. Yolun kenarýnda yaþlý bir kadýn fýrýnda ekmek piþiriyordu. Taze ekmeðin kokusu Kral'ýn çok i. "Bana bir ekmek verir misin?" Kadýn, gözleri iyi görmediði için Kral'ý tanýyamadý. "Bu yaptýðým çok vefasýz bir iþ." "Ve bu yüzden ödüllendirilmeye layýk... Bu altýn yüzük senin için yeterli mi?" ihtiyar kadýn, peþtamalýnýn ucuyla silerek parlattýðý mücevhere baktý. RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 325 "Bununla güzel bir ev alabilirim. Yüzüðün sende kalsýn ve ekmeðimi ye... Böylesine harika þ sahip olan sen kimsin?" Kabuðu tam kývamýnda kýzarmýþ olan bu ekmekte Rarnses'e çocukluk yýllarýný hatýrlatan ve ya için silip götüren bir tat vardý. "Yüzük sende kalsýn. Sen herkesten daha iyi ekmek piþiriyor-sun." Ramses, günün bir ya da iki saatini bir çömlekçinin yanýnda geçiriyordu. Çömlekçinin elleri yoðurmasýný ve ona biçim vermesini seyretmekten pek hoþlanýyordu. Zaten koç baþlý tanrý da, inde dünyayý ve insanlýðý her an yara tmýyor muydu? Kral'la çömlekçi hiç konuþmuyorlardý. Çömlekçi çarkýnýn musikisini birlikte dinliyor, þekil n yararlý ve güzel bir eþyaya dönüþünün esrarýný sessizlik içinde yaþýyorlardý. Yaz geliyordu ve Ramses, sýcaðýn daha az etkili olduðu baþkente gitmeyi düþünüyordu. Ameni ncerelerle iyi havalandýn-, lan bürosundan artýk hiç çýkmýyordu. Kral onu çalýþma masasýnýn e çok þaþýrdý. Ramses'in özel sekreteri, uzun meslek hayatý boyunca ilk kez kendisine günün ortasýnda bir az dinlenme olanaðý vermekle kalmamýþ, çok solgun olan teninin yanma tehlikesini göze alara güneþin altýnda yatýyordu. Ameni, çok üzgün bir ifadeyle: "Musa öldü," dedi. "Düþünü gerçekleþtirdi mi?" I "Evet, Majeste. Halkýnýn bundan böyle özgürce yaþayacaðý vaat \ edilmiþ topraklarý buldu z, uzun süren gayretinin sonunda amacýna ulaþtý. Onun içini yakan ateþ, suyun cömert, balýn olacaðý bir ülkeye dönüþtü." Musa... Pi-Ramses'in yapýmýnda büyük katkýsý olan bir mimar, yýllarca süren göçebe hayatý s baþarýya ulaþan bir insan ve coþkusu bir gün olsun eksilmemiþ bir peygamber! Mýsýr'ýn oðlu 'in manevi kardeþi, düþü gerçek olan Musa. Kral'ýn ve özel sekreterinin eþyalarý hazýrdý. Öðle olmadan önce, Kuzey'e doðru yola çýkmak ineceklerdi. 326 CHRISTIAN JACQ Firavun, Ameni'ye: "Benimle gel," dedi. "Nereye gitmek istiyorsun?" "Bugün hava çok güzel deðil mi? Hükümdarlýðýmýn ikinci yýlýnda milyonlarca yýlýn tapýnaðýna dinlenmek istiyorum." Hükümdarýn ses tonu Ameni'yi titretti. "Yola çýkmak üzereyiz Majeste." "Gel Ameni." Milyonlarca yýlýn tapýnaðýnýn büyük akasya aðacý güneþin altýnda parlýyor ve yeþil yaprakla du. Ram-ses, kim bilir ne kadar akasya, ýlgýn aðacý, avokado aðacý, nar aðacý, söðüt ve dah ktirmiþti! Kral'ýn sadýk hayvan dostlarýnýn vârisi ihtiyar köpek 'Gece Bekçisi', aðrýlarýný unutarak R edi. Akasya aðacýnýn çiçeklerinden çýkan etkili koku ikisinin de hoþuna gitmiþti. Ne o, ne disi çiçeklerden bal özü toplayan anlarýn durmak bilmeyen dansýndan kaygý duydular. Ramses aðacýn gövdesine yaslanarak oturdu. 'Gece Bekçisi' Kral'ýn ayaklarýnýn dibine kývrýl "Ameni, Batý Akasyasý'nýn tanrýçasýnýn, öteki dünyada ruhlarý karþýladýðý zaman söylediði s "Bu soðuk suyu kabul et. Ölüler kentinin ayin havuzundan gelen bu kutsal su sayesinde gönlün ferah olacak ve ruhun benim gölgemde yaþayacak." Ramses: "Gökteki anamýz bize hayat verir," dedi. "Firavunlarýn ruhlarýný, yorulmak nedir bilmeyen ve yok olmayan yýldýzlarýn arasýna yerleþtiren de odur." "Belki de susadýnýz Majeste. Su almaya gidiyorum..." "Dur Ameni. Yorgunum dostum. Ölüm yorgunluðu bütün benliðimi sarýyor. Gerçek gücün ne olduð konuþtuklarýmýzý hatýrlýyor musun? Sana göre, gerçek güç firavuna aitti. Maât yasasýna say adan karanlýklarla savaþmasý koþuluyla sen haklýydýn. Þayet bu güç zayýflayacak olursa, gök asýndaki dayanýþma kaybolur, insanlýk þiddet ve adaletsizliðe teslim olur. Bir hükümdarlýðý ir bayram gibi olmalý RAMSES: BATI AKASYASI'NIN ALTINDA 327 derdi babam. Güçlüler de zayýflar da firavunla beslenmeli, hiçbiri ötekinin zararma ihmal e ilmemeli. Bugün kadýnlar keyiflerînce gezip tozuyor, çocuklar gülüyor ve yaþlýlar aðaçlarýn inleniyor. Seti'nin, Nefertari'nin ve uygarlýðýmýzýn yücelmesi için çalýþan sadýk dostlarým u ülkeyi mutlu kýlmak ve doðrulukla yönetmek için gayret gösterdim. Tanrýlarýn beni yargýla ný geldi artýk." "Hayýr Majeste. Bizi terk etmeyin!" 'Gece Bekçisi' iç çekti. Bu iç çekiþ baþlangýcýn okyanusu kadar derin, Nil ýrmaðýnýn üzerin yumuþaktý. Gece Bekçileri hanedanýnýn sonuncu temsilcisi, efendisinin ayaklarýnýn dibinde s nefesini verdi. Yaz geliyordu ve Büyük Ramses de, Batý Akasyasý'nýn altýnda sonsuzluða göç etmiþti. Ameni, saðlam temellere dayanan dostluklarýnýn sürdüðü seksen yýl boyunca cesaret edemediði yaptý: Firavým'un iki elini avuçlarýnýn içine alýp öptü. Sonra, Firavun'un özel sekreteri ve sandalet taþýyýcýsý yere baðdaþ kurarak oturdu ve akasy an yapýlmýþ bir tablet üzerine yepyeni bir fýrçayla hiyeroglifler çizmeye baþladý. "Yaþamýmýn geri kalanýný senin hayat hikâyeni yazmaya adayacaðým," diye söz verdi. "Bu düny gibi öteki dünyada da hiç kimse 'Iþýðýn Oðlu'nu unutamayacak."