You are on page 1of 16

13 NİSAN ÇARŞAMBA SAAT 10

ORADAYIZ...
İSTANBUL’DA, BEŞİKTAŞ
ADLİYESİNİN ÖNÜNDEYİZ...
AKP’NİN ‘İLERİ
DEMOKRASİ’SİNİ,
‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ’NÜ
15 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE 7 NİSAN 2011 / SAYI: 104 / 1 L‹RA
YERİNDE İZLİYORUZ...

YARGILANMAK İSTENEN HAKLI MÜCADELEMİZDİR

BUNA GÜCÜNÜZ YETMEZ!

Komploların da, yalancıların da,


yalanlarıyla yerle yeksan olacağı bir yere gidiyoruz.
Çünkü mumu söndüren rüzgar, yangını alevlendirir;
malum devrimcilerin hayal gücü
henüz “var olmayan” şeyleri görme yeteneğidir…
landığını aktardı. Ekinci, Kürt kaynağının bu idari tekçilik anlayışı oldu-
hareketinin hem Türkiye’de ğunu vurguladı.
demokrasiyi sağlamak hem de EHP Genel Başkanı Sibel Uzun ise De-
evrensel normları Türkiye’ye ta- mokratik Özerklikte idari işleyişin nasıl
şımak gibi bir mücadelenin ön- olması gerektiğini ve yeniden oluşturula-
cülüğünü üstlendiğini belirtti. cak idari işleyişin ise genel demokrasi an-
Tartışılan sorunların aslında layışıyla bulunması gerektiğini vurguladı.
Osmanlı’nın son dönemlerinde Yerel yönetimlerde şekil ve deneyim ola-
net bir şekilde gündeme ge- rak Fatsa deneyiminin incelenebileceğini
len konular olduğunu söyleyen belirten Uzun, bu deneyimde en önemli
Zarakolu, o günün koşullarda unsurlardan birisinin halkın ekonomik
bu sorunun neden çözülmedi- olarak fındık üzerinden geçindiğini ve ilk
ğinin sorgulanması gerektiğini olarak “fındıkla sömürüye son” mitingleri
söyledi. Zarakolu, Osmanlı’nın düzenlenerek, genel demokrasi anlayışıy-
devamı olan Türkiye’nin de so- la da buluşması olduğunu söyledi.
runu sürekli imha ile çözmeye Özerkliğin Türkiye’de kavram olarak ba-
kalktığını kaydederek, kökleri tıdaki otonomi kelimesini karşılığı olduğu-
İttihat ve Terakkiye uzan bir nu belirterek konuşmasına başlayan DİP
derin devlet geleneğinin sürdü- Genel Başkanı Sungur Savran, batıdaki
ğünü vurguladı . otonominin bağımsızlık anlamına da gel-
Yrd. Doç. Dr. Zeynep Kadir- diğini vurguladı. Siyasi olarak Demokratik
beyoğlu ise, Çanakkale ve Van Özerklik talebini sonuna kadar destekledi-
Belediyeleri arasında halen ğini söyleyen Savran “Kürt halkı bir ulus
çalışmaları devam eden bir olarak bir talepte bulunuyorsa bunun
çalışmanın detaylarını paylaştı. sonuna kadar savunulması gerekir. Bu-
Belediyecelik açısından orta- nun bir parçası olarak anadilde eğitimi ve
ya çıkan sorunlardan birinin Kürtçenin kamusal alanda kullanılması da

DEMOKRATİK ÖZERKLİK
merkeze hem idari hem de sağlanmalı.” dedi.
kaynak anlamında bağımlılık- Kapatılan DTP’nin Bağlar Belediye Baş-
tan kaynaklı sorun olduğuna kanı olduğu dönemdeki deneyimini payla-
işaret eden Kadirbeyoğlu, ikinci şan Yurdusev Özsökmenler ise, özerkliğin

ÜTOPİK BİR MODEL DEĞİL


önemli sorunun yerleşik beledi- sadece üstten yaptırımlarla sağlanması-
yecilik anlayışının temsili fakat nın çok bir anlam ifade etmemesi nede-
katılımcı olmaması olduğunu niyle bunun tersine halktan doğru, aşa-
söyledi. ğıdan yukarıya doğru bir yol örülmesinin

K
onferansın moderatörlüğünü Sır- İkinci oturumun moderatör- önemine işaret etti. BDP’nin oluşturduğu
Akın Birdal, Sırrı Süreyya rı Süreyya Önder’in yatığı birinci lüğünü Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal belediyecilik anlayışının hiyerarşik yapıları
Önder, Rıdvan Turan’ın oturumuna konuşmacı olarak Akın üstlenirken, konuşmacı olarak BDP Mil- kırıp, kentlinin kent üstündeki söz hakkı-
çağrısıyla İstanbul’da Özçer, Ragıp Zarakolu, Tarık Ziya Ekinci ve letvekili Bengi Yıldız, EHP Genel Başkanı nın elinden alınmaması için ne yapılabilir
gerekleştirilen “Türkiye’de Yrd. Doç. Dr. Zeynep Kadirbeyoğlu katıldı. Sibel Uzun, DİP Genel Başkanı Sungur konusunda büyük çaba sarf ettiğini be-
İlk konuşmayı yapan emekli diplomat Savran, cezaevinde tutuklu bulunan SDP lirtti.
Yerel Demokrasi ve
Özçer İspanya örneğini anlatarak “İs- Genel Başkanı Rıdvan Turan’ın tebliğini Konferans, oturum şeklinde planlanan
Özerklik Tartışmaları” sunmak üzere Ekin Bodur ve gazeteci- iki bölümün ardından forum bölümüyle
panya anayasasında özerklik statülerinin
konulu konferansta Akın ayrılmaz bir parçası olmasından itibaren siyasetçi Yurdusev Özsökmenler katıldı. noktalandı. Kürtlerin çözüm önerisi olarak
Özçer, Tarık Ziya Ekinci, İspanya’da kendilerini ayrı bir millet olarak İlk olarak söz alan Yıldız, bölgede yüzde sunduğu Demokratik Özerklik projesini
Ragıp Zarakolu, Zeynep gören halklar milliyet olarak tanımlanıyor. 90 oranında halkın Kütçe konuştuğu bir tüm Türkiye’ye ilişkin bir çözüm modeli
Kadirbeyoğlu, Bengi Yıldız, Özerk topluluklar deyimini anayasanın dili devlet yöneticilerinin bilmediğine işa- olarak ele almak gerektiğini belirten ve
bütünde görmek mümkün.” dedi. Özerk ret etti. Kamuoyunda Kürtler Demokratik bunu görmezden gelen devletin artık bu
Sibel Uzun, Sungur Savran, Özerklik konusunda farklı projeler ortaya projeyi tartışması gerektiğini belirten BDP
toplulukların kendi özerk parlamentoları-
Yurdusev Özsökmenler, koyuyor diye bir yaklaşım olduğuna da İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, dev-
na ve kendi hükümetleri sahip olduğunu
Sebahat Tuncel, Gençay anlatan Özçer “Devlet mekanizması nasıl değinen Yıldız, “Sayın Öcalan tarafından letin bu projeyi tartışmaya yanaşmaktan
Gürsoy, İlknur Birol, Pakrat işliyorsa, aynı şeylerin özerk topluluklarda ortaya konulan ‘demokratik cumhuriyet uzak durmasının ciddi bir sorun olduğunu
Estukyan, Nuray Mert, İshak olduğunu görüyoruz” dedi. özerk Kürdistan’ tanımlaması esastır. vurguladı.
Tabi bu sadece Kürtlere ait bölgeler için Tuncel’in ardından söz alan TTB eski
Karakaş, Alp Altınörs, Ahmet Ekinci ise Lozan Konferan-sı’ndan son-
ra 1924 anayasasında özerklik kavramının değil, diğer bütün bölgelerin bu özerk ya- Genel Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy
Tulgar, Sultan Seçik görüş ve pılara devredildiği bir sitemden bahsedi- ise, “Demokratik Özerklik hiç de ütopik
çıkarılarak tek devlet, tek millete dayalı
önerilerini paylaştılar. homojen bir toplum yaratılmaya baş- yoruz.” dedi. ve ulaşılmaz bir model değil” değerlendir-
Yıldız’ın konuşmasının ardın- mesinde bulundu.
dan tutuklu bulunduğu ceza- Kürt meselesine, cumhuriyet tarihi bo-
evinde ‘Demokratik Özerkliği’ yunca toplum olarak algılarına yerleşmiş
İstanbul açısından ele alan ve kalıplarla baktıklarını dile getiren Agos Ga-
bu konuda kapsamlı bir çalış- zetesi Ermenice sayfalar editörü Patrak
ma yapan SDP Genel Başkanı Estukyan da, bu nedenle aslında mantıklı
Rıdvan Turan’ın yazısı, Ekin anlayabileceğimiz şeylere şok tepkilerle
Bodur tarafından katılımcılara yaklaştıklarına değindi.
okundu. Turan, çalışmasın- Siyaset bilimci Doç. Dr. Nuray Mert ise,
da İstanbul’da halk-belediye- Kürt siyasal tartışmasının her zaman çok
merkezi irade arasındaki ol- karmaşık bir çerçevede tezahür ettiğini;
ması gereken ilişkinin, kent ama bugün daha da karmaşık hale gel-
mekanını bir değişim değeri diğini kaydetti. Mert, 80’lerden sonra sol
olarak gören ve halkı demok- siyasetin merkezine demokrasi, insan
ratik mekanizmaların dışında hakları ve sivil toplum gibi kavramların
tutan anlayış tarafından yeni- yerleştiğini, bunların Ortodoks söylem-
den tanımlandığını, belediyenin lere zenginlik kazandırmak yerine daha
halkla olan ilişkisi zayıflatılırken, merkezi bir yer teşkil etmeye başladığının
merkezi iradeyle olan ilişkisinin altını çizdi.
artırıldığına da işaret etti. Böy- Konferans forum bölümünde Halkevleri
lece yerelin her türlü söz, yetki, Genel Başkanı İlknur Birol, ESP Genel Baş-
karar, süreçlere katılım ve ken- kan yardımcısı Alp Altınörs, İshak Karakaş,
dini yönetme hakkının merke- Ahmet Tulgar ve SDP MYK üyesi Sultan
ze geçtiğinin altını çizen Turan, Seçik’in de Demokratik Özerklik üzerine
kentin sorunlarının önemli bir görüşlerini paylaşmalarıyla son buldu.

DEVRİM İCİN SOSYALİST DEMOKRASİ • www.sosyalistdemokrasigazete.net • e-posta: posta@sosyalistdemokrasigazete.net • 15 Günlük Gazete • Yerel Süreli Yayın • Sahibi:
Devinim Yayıncılık Adına Yeşim Ergün • Yazıişleri Müdürü: Aziz Güler • Adres: Şehit Muhtar Mahallesi Yoğurtcu Faik Sk. No:14 D:2 Beyoğlu-İstanbul Tel.: 0212 256 10 08
• Baskı: Ezgi Matbaacılık – Sanayi Cad. Altay Sk. No:10 Yenibosna-İstanbul Tel: 0212 452 23 02 • SDP Genel Merkez: Meşrutiyet Cad. Meşrutiyet Apt. No:42/10 Yenişehir-
Ankara Tel: 0312 433 29 66 Fax: 0312 434 53 30 • www.sdp.org.tr • e-posta: sdp@sdp.org.tr
kiye başbakanını Nobel Barış Ödülü
adayı yapar mı bilinmez ama bu “Şii
Açılımı” ile de “Tahran’a karşı Ankara-
Bağdat ekseni” yolunda “büyük bir
adım” atıldığını kabul etmeliyiz.

ÇOK KİŞİLİKLİ BİR BAŞBAKAN


Halklar, dinler, mezhepler arasında
kardeşlik ve barış için bırakılsa dün-
yanın öbür ucuna gitmeye niyetli gibi
görünen başbakan kendi ülkesinde ne
mi yapıyor?
Başbakan Erbil’de “devlet millet
kaynaşması” masalı anlatırken, Tür-
kiye sınırları içinde “devlet” polis pan-
zerleri ve gaz bombalarıyla “millet”in
sivil itaatsizlik eylemine, demokratik
çözüm çadırlarına saldırı üstüne sal-
dırı düzenliyor. Başbakan sınırın bu
tarafında konuşurken, sivil itaatsizlik
eyleminin anadilde eğitim, operas-
yonların durması, tutuklama terörüne
son verilmesi, %10 barajının kaldırıl-
ması gibi demokratik talepleri hak-
kında söyleyecek sözü olmadığı için

BU KALFADAN USTA
DENGELEME STRATEJİSİ kestirmeden “bunların neresi sivil?”
Yine de insan kuşkulanmadan ede- ucuzluğuna sığınırken hiç de “kaynaş-
miyor. Bir başbakan, başka bir ülkeye ma” tablosuna uygun davranmıyor.
gidip, üstelik gerçeklikte hiçbir kar- Başbakan’a göre Türkiye’de basın

OLUR MU?
şılığı olmadığı halde, niye ‘biz sizin özgürlüğü sorunu da yok. Çünkü ha-
ulusunuzun bizim sınırlarımız içinde piste bulunan gazeteciler gazetecilik
kalan parçasına çok iyi davranıyoruz’ faaliyetlerinden dolayı değil “silah-
demek ihtiyacı duyar? Erbil’e gidip, lı terör örgütüne üye olmaktan” vb.
‘Güneydoğuda şunu yaptık bunu yap- içerdeler. Başbakan doğal olarak
RIDVAN TURAN tık’ diye şişinmeye kalkmanın anla- “bunların nerelerinin gazeteci” oldu-
mı ne? Erdoğan, Türkiye’ye “Kürt ğunu da anlayamıyor!
Başbakan Erbil’de “devlet millet kaynaşması” masalı başkenti Erbil’den geçme” olanağı Hem basılmamış kitabı imha etmek
sağlamış olan Kürdistan Bölgesel Yö- için yayınevleri ve gazeteler basılmak-
anlatırken, Türkiye sınırları içinde “devlet” polis
netiminin ‘vicdanını rahatlatmaya’ ça- ta ve ifade özgürlüğünün altı oyul-
panzerleri ve gaz bombalarıyla “millet”in sivil itaatsizlik lışıyor olmasın? makta, hem Kürtler ve sosyalistler
eylemine, demokratik çözüm çadırlarına saldırı üstüne “Türkiye’nin Kürt başkenti Erbil’den üzerinde tutuklama terörü estirilerek
saldırı düzenliyor. Başbakan sınırın bu tarafında geçmek zorunluluğu” ifadesi, bir ön- demokratik zemin dinamitlenmekte,
“bunların neresi sivil?” ucuzluğuna sığınırken hiç de koşulu, birinci basamağı ifade ediyor. hem çatışmasızlığa askeri operasyon-
“kaynaşma” tablosuna uygun davranmıyor. Bu zorunluluk “Basra Körfezinde is- larla karşılık verilerek barış yolu tı-
tikrar için Tahran’a karşı dengeleyici kanmakta, ama başbakan Türkiye’nin

B
aşbakan Erdoğan, Kür- güzel bölge” diye durumu idare bir işlev görecek Ankara-Bağdat ek- bir “demokrasi ve istikrar modeli” ol-
distan Bölgesel Yöne- etmeye çalışmış! Tıpkı bundan seninin oluşturulmasının” önkoşulu duğunu sanmaktadır.
timi Başkanı Mesut iki yıl önce, Erbil’e “kardeşlik” olarak görülüyordu. 2. AKP hükümeti
Barzani’yle birlikte Erbil havali- ve “hoşgörü” çıkarması yapan dönemi boyunca, önce ön hazırlık- KALFALIKTAN USTALIĞA!
manının açılışını yaparken ‘’Son Abant Platformu’nun sempoz- ları yapılarak, son iki yıl boyunca da Önce “Böyle bir saçmalık olur mu?
8 yılda … Doğu ve Güneydoğu yumuna gönderdiği kutlama açıktan bu hedefe kilitlenildi. Şimdi 3. NATO’nun ne işi var Libya’da? Kimse
bölgelerimizde tarihimizin en mesajında bir kez olsun “Kürt” AKP hükümeti dönemine hazırlanan kalkıp da petrol kuyularının hesabını
büyük yatırım seferberliğini sözcüğü geçirmeden “bölgeye Erdoğan’ın Irak ziyareti, önkoşulun yapmasın!” diyen de, sonra meclisten
başlattık. Milli Birlik ve Kardeş- gösterdikleri yakın ilgi ve ala- yerine getirildiğinin yani Erbil’in ge- tezkerenin geçmesini bile bekleme-
lik Projesiyle ileri demokrasi, kadan dolayı” katılımcıları teb- çildiğinin tescili anlamına geliyor. den Libya’ya savaş gemileri gönderen
daha geniş hak ve özgürlükler rik eden Fethullah Gülen gibi. İki yıl önceki Erbil sempozyumunun de, İzmir’i Libya’yı bombalayan NATO
noktasında tarihi adımlar attık. Belki de başbakanın hakkını sonuç değerlendirmesinde “genel bir uçaklarının komuta üssü yapan da
Şu anda, Kürt kökenli vatandaş- yememek gerekir. “Bölge”nin arzu” olarak dile getirilen Erbil’de aynı başbakandır. Bir yandan “Lib-
larımızın yoğun olarak yaşadığı resmi adını, yani “Kürdistan bir Türk Konsolosluğu fiilen geçen ya Libyalılarındır” nutukları atıp öte
bu bölgelerde, yılların ihmalini Bölgesel Yönetimi”ni henüz yıl çalışmaya başlamıştı. Başbakanın yandan Libya’nın üzerine leş kargaları
ortadan kaldırıyor, inkâr poli- telaffuz edememekle birlikte, Erbil’de ballandıra ballandıra anlattı- gibi çöreklenen emperyalist çetenin
tikalarına son veriyor, devlet “Kürt” sözcüğünü kullanmak- ğına göre Türkiye ile “bölge” arasın- taşeronluğuna soyunan da aynı baş-
millet kaynaşmasını daha güç- tan imtina etmeyerek iki yıl daki ticaret hacmi 7 milyar doları aş- bakandır.
lü hale getiriyoruz.” demiş. içinde büyük bir adım atmış mış, banka şubeleri açılmış, “bölgede” Guardian gazetesine verdiği özel
sayılabilir. İçinin boş, daha kurulu uluslararası şirketlerin yarıdan mülakatta Afganistan ve Irak’ta or-
FEDERE KÜRDİSTAN’A doğrusu içinin Kürt halkının fazlası Türkiye çıkışlıymış, THY Erbil’e taya çıkan tabloyu Libya’da görmek
SEÇİM ZİYARETİ seçilmiş temsilcilerine yönelik uçmaya başlıyormuş, vb. istemediklerini söylerken de herhalde
Basında öne çıkarılan vurgu- tutuklama terörüyle dolu ol- Şimdi AKP milletvekili olmaya hazır- Afganistan’da NATO’nun emrinde as-
lardan ve Barzani’nin altı çizi- duğu çoktandır herkesin ma- lanan bir Zaman yazarı, iki yıl önceki ker bulunduran, Libya’ya emperyalist
len sözlerinden, Başbakan’ın lumuyken, “Kürt Açılımı”nı, bu sempozyumdan dönüşünde, “Türki- saldırının bir parçası olan bir ülkenin
Erbil ziyaretinin bir seçim ge- tezatı daha iyi ifade eden öteki ye, bölgede birbirine diş bileyen Kürt başbakanı olarak değil, öteki kişiliğiy-
zisi tadında gerçekleştirildiği, adıyla “Milli Birlik ve Kardeşlik ve Arap milliyetçiliklerinin dökeceği le konuşuyordu.
sanki oy istemeye Türkiye’nin Projesi”ni, Kürdistan Bölgesel kanı ancak ahlaki bir önderlik vesa- Bu patolojik çift kişiliklilik örnekle-
bir kentine gidilmiş gibi dav- Yönetiminin başkentinde “tari- yeti ile çözebilir” diye yazmıştı. Erbil’i riyle, başbakanın ‘kalfalık dönemi’ de-
ranıldığı anlaşılıyor. Tek farkla hi adım” diye pazarlamaya kal- geçerek Kürt-Arap barışını garanti- diği 2. AKP hükümeti döneminde sık
ki, Başbakan gittiği bu yerin kan biri için bunun “büyük bir ledikten sonra Şii-Sünni kardeşliğini sık karşılaştık. 12 Haziran’dan sonra
adını bir türlü hatırlayamamış adım” olduğunu kabul etmek sağlamak için Necef’e de gitmesi, ‘ustalık dönemi’ başlayacakmış. Kal-
ve “Kürdistan” demesi gereken zorundayız. Hz. Ali’nin türbesini ziyaret etmesi, falığı buysa ustalığı eksik olsun!
her yerde “bu bölge” diye, “bu Sistani’yle baş başa görüşmesi Tür- Günlük, 1 Nisan 2011

3
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
ANTİ-KOMÜNİZM KAPIDAN BAKTIRIR
tutuklandı. SDP’liler ve aynı operas-
yonda tutuklanan diğer sosyalistler
saçma sapan iddialarla atıldıkları
zindanda altıncı aylarını doldururlar-

YAZILMAMIŞ KİTABI YAKTIRIR


ken, Ergenekon karşıtı oldukları her-
kesçe bilinen iki gazeteci Ahmet Şık
ve Nedim Şener, “Ergenekon örgütü-
nün amaçları doğrultusunda” yayın
yaptıkları gerekçesiyle tutuklanarak
olan siyasal islamın, Ortadoğudaki hapse gönderildiler.
AFŞİN DEMİR İslami hareketlerde yaygın olan anti- Olayın yankıları henüz devam et-
emperyalist, sosyal adaletçi praksisle mekte iken bu iki ismin esas tutuk-
“Hazreti Ömer adaleti”ni dillerinden düşürmeyenlerin uzaktan yakından alakası olmadığın- lanma nedenlerinin sosyalist gazeteci
adalet anlayışlarının ne menem bir şey olduğu, dan, İran Devriminin ve İsrail vah- Ahmet Şık’ın yazmakta olduğu, Fet-
cemaat kadrosu polis, savcı ve hâkimlerin son şetine karşı Filistin’deki direnişin hullah Gülen cemaati konulu “İma-
dönemde gerçekleştirdikleri icraatlarda apaçık ortaya etkisi ile Türkiye’deki islami mın Ordusu” başlıklı ki-
çıkmaktadır. hareket içerisinde de filiz- tap çalışması
lendiğine tanık olunan olduğu or-
kimi anti-emperyalist, taya çıktı.

K
sosyalizan unsur- Kamuoyu
abul etmek gerekir ki olagelmişti. Kuşkusuz İran
lar da hareketin “anayasal dü-
biz Türkiyeli sosyalistler Devrimi’nden sonra mollaların
esas gövdesi zeni zor yoluy-
İslamcı-muhafazakâr li- devrimcileri katletmeleri de,
içerisinde la değiştirmek
teratüre ve terminolojiye pek sosyalist hareketteki bu alerjik
marjinal için taammüden
vakıf sayılmayız. Elbette bunun tutumu pekiştiren bir etki ya-
olmaktan kitap yazmaya
birden fazla sebebi var. İlk akla ratmıştı.
ileriye gi- eksik teşebbüs”
gelen, sosyalist hareketin ge- Sosyalistlerin İslamcı lite-
demedik- diye bir suçun varlı-
niş kesimlerinin uzun yıllar ke- ratüre vakıf olmamasının ne-
lerinden, ortada ğını ilk defa işitirken,
malizmin ideolojik yörüngesin- denlerinden biri bu ise de, asıl
sosyalist hareketin cemaatin acar
den kendisini ayrıştıramamış önemli sebep Türkiye’deki İs-
İslami li- teratür hakkın- polisleri bu kez
olması ve diyalektik-tarihsel lamcı hareketin genel devletlû
da mera- kını celbedecek bir İthaki yayınevini
materyalizm yerine burjuva karakterinden kaynaklanmak-
durum bulunmamaktaydı. ve Radikal gazetesini basıp, sevgili
pozitivizmini ikame etmekten tadır. Türkiye’de İslamcı hare-
Aradan geçen zaman zarfında; 28 cemaat önderlerini küçük düşürebi-
ileri gelen bir tür islamofobi ile ket, tek parti iktidarının gadri-
Şubat müdahalesi, başörtüsü zulmü, leceğinden ve emniyetteki cemaat
malûl bulunmasıdır denilebilir ne uğramış ancak Menderes’le
9/11 saldırısı sonrası pompalanan is- örgütlenmesini deşifre edebileceğin-
ve bu hatalı bir tespit değildir. birlikte giderek sistemle barı-
lamofobi vb. olgular karşısında, sosya- den ürktükleri anlaşılan kitap tasla-
Gerçekten de, Hikmet şık bir hal almış, Menderes’i
list hareketin önemli bir bölümünün ğını bilgisayar hard disklerinden sil-
Kıvılcımlı’nın İslam-sosyalizm deviren 27 Mayıs darbesinde
dindarlara bakış açılarında önemli diler.
ilişkisi üzerine çalışmaları ve geçici olarak kaybetmiş görün-
revizyonlar yapmış oldukları, kema- Eli kanlı çetecilerden, faşistlerden,
“İslam’ın büyük prensibi, hepi- düğü mevzilere, kısa süre için-
lizmin etkilerini kırdıkları, demokrasi darbecilerden hesap sorulacağı umu-
mizin bildiği gibi: “Leyse lil in- de eskisinden de etkin biçimde
mücadelesi kapsamında inanç özgür- du yayılarak başlatılan Ergenekon da-
sane illâ mâ seâ.” (Yani: İnsan geri dönmüştü. İslamcıların
lüğü, askeri vesayete karşı mücadele vaları süreci, cemaatin bu acar polis,
için, çalışmaktan, emekten devletlû olabilmeleri ve tersin-
gibi kimi başlıklarda ortaklaşmaktan savcı ve hâkimleri eliyle böylece sulan-
başka her şey yalandır.) der.” den de oligarşik devletin onları
çekinmedikleri söylenebilecekken, İs- dırıla sulandırıla, adım adım bir çadır
sözleriyle başladığı meşhur bağrına basması, Türkiye’de
lami cenahta durumun hiç de benzer tiyatrosuna dönüştürülmektedir. İşi
Eyüp Sultan nutkunda (1957) siyasal islamın genel karakte-
olmadığı ortadadır. tiyatroya dökmüşken oldu olacak bir
kristalize olan islamofil pers- rinin rejim karşıtlığından çok,
Bilhassa AKP iktidarının payanda- de komedyen bulalım dediklerinden
pektif bir yana bırakıldığında, kesif bir anti-komünizm ve
larını oluşturmakta olan cemaatler- olsa gerek, Zirve Yayınevi katliamı
sosyalist hareketin dindarla- anti-sovyetizm içermesinden
de, 1960’ların Komünizmle Mücade- soruşturması kapsamında ilahiyat-
ra yaklaşımının Kemalistlerin ileri gelmekteydi. Bu özellik-
le Derneklerini, 1970’lerin milliyetçi çıdan çok stand-upçı kimliğiyle tanı-
“mürteci” – “yobaz” vs. yafta- leri nedeniyle I. ve II. Milliyetçi
cephe hükümetlerini hiç aratmayacak nan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz’ın evini
larla bezeli alerjik tutumun- Cephe hükümetlerinin işçi sını-
derecede koyu ve saldırgan bir anti- bastılar. Bu performansın devam et-
dan çok da farklı olduğunu fına, devrimcilere ve aydınlara
komünizm halen hüküm sürmekte, mesi halinde, yakında Ergenekonun
söylemek mümkün değildi. karşı işledikleri suçların, kanlı
cemaat talebelerinin zamanında fa- 1 numarası olarak karşımıza Ciguli’yi
Kitle içinde devrimci örgütlen- cinayetlerin suç ortağı olduk-
şistler tarafından Atatürk’e atfen çıkartırlarsa kimse şaşırmasın.
me çalışması yürütürken de ları gibi; Amerikan emperya-
kullanılan “komünizm görüldüğü yer- Seçim öncesi cemaatin sahneye
“din” meselesi, sosyalistlerin lizmiyle, emniyet teşkilatıyla
de ezilmelidir” sözünü şiar edinircesi- koyduğu bu saçmalıklardan bunaldı-
daha çok etrafından dolanma- ve derin devletle de samimi bir
ne yetiştirilmeye devam ettiği, devlet ğı ve zarar gördüğü fikrine kapılan
yı tercih ettikleri veya Marx’ın teşriki mesai sürdürmekteydi-
kurumları ve kolluk kuvvetleri içeri- hükümet önce İstanbul emniyetin-
hangi bağlamda söylediği çok ler.
sindeki cemaat kadrolarının soğuk de istihbarattan sorumlu Ali Fuat
da irdelenmeden kullanılan Dolayısıyla Türkiye’de em-
savaştan kalma yöntemlerle ellerine Yılmazer’i kızağa çekti, Çarşamba
“din halkın afyonudur” veci- peryalizmle ve oligarşi ile iş-
geçen her fırsatta bu “gomonist ezme günü de HSYK’ya talimat vererek
zesiyle geçiştirilen bir mevzu birliği içerisinde serpilmekte
görevi”ni büyük bir iştah ile yerine ge- Zekeriya Öz başta olmak üzere Er-
tirmeye çalıştıkları görülmektedir. genekon davasına bakan özel yetkili
“Hazreti Ömer adaleti”ni dillerinden savcıları terfi bahanesiyle görevden
düşürmeyenlerin adalet anlayışları- aldırdı. Yerlerine gelenlerin, terfi et-
nın ne menem bir şey olduğu, cema- menin yolu buradan geçer deyip es-
at kadrosu polis, savcı ve hâkimlerin kiye rahmet okutup okutmayacağını,
son dönemde gerçekleştirdikleri ic- hayal mahsulü ithamlarla sosyalistle-
raatlarda apaçık ortaya çıkmaktadır. ri, gazetecileri, aydınları, sendikacıla-
Önce Ergenekoncularla, cuntacılarla, rı hapsetmeye girişip girişmeyecekle-
faşistlerle, militaristlerle uzlaşmaz rini hep birlikte göreceğiz.
mücadelesi herkesçe bilinen, hatta Yazılmamış kitapları dahi yok et-
“askeri vesayet” kavramını literatüre meye çalışan zorbalara verilecek ce-
armağan ettiği söylenebilecek SDP, vap ise, yüz elli sene önce de aynıydı,
işkenceci bir polis şefiyle aynı çatı bugün de aynı:
altında Ergenekona bağlı olarak faa- “Ne mümkün zulm ile bidâd ile
liyet yürüten illegal bir örgüt olmak- imhâ-yı hürriyet / Çalış idrâki kaldır
la itham edildi, yönetici ve üyeleri muktedirsen âdemiyetten”

4
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
AN AZADİ AN AZADİ
güçlerine “Saldırın!” emri vermekle uğ- ta, çiçek taşıdıkları için insanları tutuk-
raşıyor... Başbakan yardımcısı Arınç ek- layamayan Nazi yönetimi, kralın aniden
liyor, “yağmurda, altlarında bir sandalye, iyileştiğini bildirmek zorunda kalır.
üstlerinde şemsiye; bu garip manzaralar Kürtler için sivil itaatsizlik eylemlerinin
siyasilerin işi değildir. Sivil itaatsizlik, taş tarihi uzundur. Mesela, Leyla Zana’nın
atmak, kovalamak değildir ve bu bir si- 1991’de Meclis’te Kürtçe yemin etmesi,
YEŞİM ERGÜN yasetçinin yapacağı şeyler değil” diyor. Sayın Öcalan demenin yasak sayılması-
Sivil itaatsizlik deyişini ilk defa, Ame- na karşın birçok kişi ve örgütün “Sayın
Sen ne yapıyorsun? Çadırlarını dağıtıyor, oturanlara gaz rikalı felsefeci ve şair Henri D. Thoreau Öcalan” demesi, çatışma alanlarına
ve su sıkıyor, onlarca insanı gözaltına alıyorsun. Onlar 1849’da hükümete karşı kaleme aldığı gidilerek yapılan canlı kalkan eylemleri,
ne yapıyor? Tekrardan çadırlarını açıyor. Sen Kürtçe bir metinde kullandı. Sivil itaatsizlik, in- kadınların barış için çatışma alanlarında
savunmayı reddediyorsun. Onlar ne yapıyor? Hepsi sanlık tarihini hep en kritik noktalarda sabahlamaları, Kürtçenin yok sayılması-
Kürtçe konuşup senin mahkemelerini kilitliyor. Şimdi yönlendirdi, tarihin seyrini değiştirdi ve na karşı KCK tutsaklarının anadilde sa-
bu eylemliliklerin neresi sivil itaatsizlik eylemi değil sonuçta hep yasaya karşı, ama sonradan vunma yapmaları… Bu liste uzatılabilir.
sormak lazım. aklanmış bir eylem biçiminin adı oldu. Şimdi ise demokratik çözüm çadırları
Gandhi ve Martin Luther King sivil itaat- oluşturarak oturma eylemleri yapıyor-
sizlik kampanyalarıyla tarihe yön verdi; lar. Bu eylemliliklerin Kürt sorunundaki

B
ir Newroz’u daha geride bı- meden devam ediyor, sivil itaat- kadınlar haklarını, siyahlar eşitliklerini çözümsüzlüğü açığa çıkarttığı ortada
raktık. Zalim Dehak’a karşı sizlik eylemlerine saldırı üstüne sivil itaatsizlikle aradılar. duran bir gerçek. Ve bu eylemler sırasın-
Demirci Kava’nın isyan ate- saldırı yapılıyor, Kürt siyasetçilere Sivil itaatsizlik John Rawls’a göre, “ya- da şiddet kullanılmadığı da. Sen ne yapı-
şini yaktığı gün, Kürt halkı için ba- darbe günlerini aratan tutuklama saların ya da hükümet politikasının değiş- yorsun? Çadırlarını dağıtıyor, oturanlara
rış, özgürlük ve onurlu bir yaşam terörü hız kesmeden devam edi- tirilmesini hedefleyen, kamuoyu önünde gaz ve su sıkıyor, onlarca insanı gözaltına
için direnmenin simge günlerin- yor… icra edilen (aleni), şiddete dayanmayan, alıyorsun. Onlar ne yapıyor? Tekrardan
den biri. Bedenlerini onurlu bir Tunus, Mısır, Libya’daki ayak- vicdani, ancak yasal olmayan politik bir çadırlarını açıyor. Sen Kürtçe savunmayı
yaşam için ateşe vererek kazanıl- lanmalar için büyük devrim nu- eylemdir” Howard Zinn sivil itaatsizliği reddediyorsun. Onlar ne yapıyor? Hepsi
mış bir bayram. Direnişin bayramı tukları atanlar, ne yazık ki yanı “acil toplumsal hedefler uğruna, yasa- Kürtçe konuşup senin mahkemelerini
Newroz. 2011 Nevroz’unda Kürt başlarında Tahrir meydanında- ların bilinçli ve hedeflenmiş ihlali” olarak kilitliyor. Şimdi bu eylemliliklerin neresi
halkı milyonların sesiyle barış, öz- kinden daha fazla insanın sokak- tanımlamıştır. sivil itaatsizlik eylemi değil sormak lazım.
gürlük ve eşitlik taleplerini haykır- lara çıktığını görmezden geliyor. İtaatsizlik eylemlilikleri çözümsüzlüğü Başbakan ve yaverleri çok fazla telaşlan-
dı hep bir ağızdan. Diyarbakır’dan, Ülkenin bir kısmı ayakta, sokak- açığa çıkarır ve bu mesaj topluma iletilir. mış olacaklar ki, bu eylemlerin sivil itaat-
İstanbul’a, Batman’dan İzmir’e larda, batısı ise dilsiz, kör, sağır. Sistemin tekrardan işleyebilmesi için var sizlik eylemi olmadığını ispatlamaya tam
yüz binler Kürt sorununda de- Ve o halk, şimdi demokratik çö- olan çözümsüzlüğün giderilmesi şarttır. da bu sebepten çalışıyorlar.
mokratik çözüm ve onurlu bir züm çadırları kurmuş oturuyor Mesela, 2. Dünya savaşı sırasında Nazi- Meselenin bir de diğer boyutunu
barış dedi. ‘An Azadi, An Azadi’ ülkenin dört bir yanında. Askeri lerce işgal edilen Danimarkalıların, Ya- ele alalım. Sivil itaatsizlik eylemlerine
sloganları yükseldi, milyonların ve siyasi operasyonların sona er- hudileri kolaylıkla ayırt edebilmek için saldırı ve tahammülsüzlük ne anla-
sesinden, özgürlüğü için tüm be- mesi, %10 seçim barajını kal- arkasında altı uçlu sarı yıldız bulunan ma gelmektedir? Ortadoğu kaynıyor,
delleri göze almış bir halkın hay- dırılması, anadilde eğitimin ve giysiler giymeye zorlanması ve buna kar- ayaklanmaların arkası kesilmiyor ve
kırışıydı bu. anadilin kamusal alanda kullanım şılık, aralarında kralın da bulunduğu he- ABD’nin Ortadoğu’daki jandarmalığına
Kürt halkı barış istiyor, yıllar- hakkının anayasal güvence altı- men herkesin, sırtı sarı yıldızlı giysilerle soyunan, bölgesel güç olmak isteyen
dan beri sürdürülen kirli savaşta na alınması, ayırımsız tüm siyasi sokağa çıkması. Bu tavır, Yahudilerin ta- bir Türkiye’nin kendi ülkesinde sokakları
canından parça koparılan bir halk tutukluların serbest bırakılması nınmasını imkânsızlaştırmış; Naziler, ha- dolduran milyonların görüntüsü ne anla-
bugün geçmişin düşmanlığı üze- talepleriyle sivil itaatsizlik eylem- reketin lideri olarak gördükleri Danimar- ma gelir?
rinden değil, barış ve kardeşlik lerini sürdürüyor. ka kralını gözetimleri altında tutabilmek 2007 Mayıs’ında ve Kasım’ında,
üzerinden bir sayfa açmak istiyor. Başbakan bir bütün olarak için onun çok hasta olduğunu açıklayıp, Dolmabahçe’de ve Beyaz Saray’da ana-
Dostluk ve barış elini uzatıyor, an- Kürt halkını eşit yurttaşlık teme- saraya hapsetmişlerdir. Ancak Danimar- hatları belirlenen ABD-AKP-TSK muta-
cak ne yazık ki yine uzanan barış linde ortaya attığı haklı ve meşru ka halkı, ülkenin hemen her yerindeki çi- bakatının, ABD’nin Ortadoğu ve Irak’taki
eli boşlukta. PKK’nin tek taraflı talepleri niye reddettiğini açıkla- çekçilere gidip, krala gönderilmek üzere çıkarları doğrultusunda belirlenen her
ilan ettiği ateşkese yine karşılık mak yerine, “Allah aşkına bunla- buketler hazırlattırırlar ve kısa sürede hamle boşa çıkmıştır. Yani, Kürdistan
verilmiyor, operasyonlar hız kes- rın neresi sivil?” diyerek güvenlik günlük hayat işlemez hale gelir. Sonuç- Bölgesel Yönetimi ile yakınlaşarak Kürt
özgürlük hareketinin tasfiyesi hamlesi,
genel seçimler sonrasında boşa düşürül-
müş, yerel seçimlerde bu tablo pekişmiş
ve boykot ile kör olanların bile görebile-
ceği bir berraklık ile gözler önüne seril-
miştir.
Bu dönem AKP hükümeti için ölüm
kalım dönemidir. Bu yüzden baskının
dozunu iyice artırmakta, sosyalistlere,
gazetecilere, Kürtlere eşi benzeri görül-
memiş bir tutuklama terörü yaşatmak-
ta, dışarıya ise sorunsuz bir Türkiye imajı
çizmeye çalışmaktadır. Filistin halkının
abisi, Libya halklarının kardeşi, KBY’nin
ise hamisi görüntüsü vermeye çabala-
makta, herkese demokrasi dersi verme-
ye kalkmaktadır.
Bizler şimdi tarihsel bir sorumlulukla
karşı karşıyayız. Kürt halkının uzatmış
olduğu barış eli bir kez daha karşılıksız
kalmamalı, sivil itaatsizlik eylemleri bi-
zim vicdanlarımızda yeniden bir sorgu-
lama yaratmalı. Anadil hakkı için, tek
taraflı yürütülen operasyonların durması
için, seçim barajının kaldırılması için, si-
yasi tutukluların serbest bırakılması için
alanları doldurmalı, polisin gazına, suyu-
na, şiddetine hep birlikte karşılık verme-
liyiz. Demokratik çözüm çadırlarını birer
halk kürsüleri haline getirmeliyiz.

5
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
Tunus ve Mısır’ın salladığı Arap coğ-
rafyası çöl insanlarını yerinden oynattı.
Sokağa çıkan çöl insanları Kaddafi’nin
silahlı müdahalesiyle karşılaştı. Tele-
vizyon ekranlarına taşınan ve dünya-
ya servis edilen çatışma görüntüleri
Fransa ve İngiltere güdümünde sivil
katliam olarak tanıtıldı ve BM hızlı bir
şekilde müdahale kararı aldı. Ardın-
dan koalisyon uçakları Libya’yı bomba-
lamaya başladı. Son diktatörün sonu
Mübarek değil ama Saddam olacak
gibi görünmeye başladı. Ezilme ris-
ki altındaki muhalefet hareketi hava
desteğiyle belli bir üstünlük sağlamış
görünse de tam başarının sağlanabil-
mesinin yolu muhtemel bir kara ope-
rasyonunu çağrıştırmaya başlamıştır.
Şimdiden muhalif güçlerin ciddi silah
desteği olmadan başarılı olamayacağı
yazılmaya konuşulmaya başlandı bile.
Sivillerin katledildiği yerde hiç kimse
seyirci kalmazken halkın dostu, insan-
lık abidesi, vicdan sahibi Tayyip Erdo-
ğan ve hükümeti bu hükümetin yö-
nettiği TC devleti sessiz kalır mı. Hızla
BM gücünün NATO’ya devri üstünden
Libya halkının yardımına koşuldu. Ba-
rışın ana karargahı İzmir’e alınırken
önemli bir deniz gücüyle müdahaleye
dahil olundu.
TV görüntüleri ve gazete haberleri-
nin göz retinası ve kulak zarı üzerin-
deki etkileşimi yukarıdaki görüntüyü

KADDAFİ’NİN OTAĞINA DEĞİL


verdi. Libya’ya yönelik askeri müda-
hale Kaddafi’nin sivilleri hedef alan
saldırılarını durdurmak üzerinden ta-
riflenince eski solcu yeni liberal pek

KÜRT’ÜN ÇADIRINA GİRMEK LAZIM


çok kimse emperyalist müdahaleyi kı-
nayan sürekli solcuları şablonculuk ve
olayları anlamamakla suçlayıp ellerin-
de hazır taşıdıkları belki de yüreklerini
da olsalar herkesin önünde saygıyla gömdükleri çöp tenekelerinde yerler
M. ÖZLEM selam verdiği, atıfta bulunup refe- gösterdiler. Dünyanın hiçbir yerinde
ranslar aldığı önemli hareketler olarak dişe dokunur hiçbir tepki gelmedi.
Bu bağlamda ABD güdümündeki emperyal blok kil tabletlere imzalarını attılar. Tartış- Tepkisizliği tetikleyen Tunus ve
kuzey Afrika ve Ortadoğu’da diktatoryal yönetimlere ma bir yanıyla bu hareketlerin içeriği Mısır’ın çağrıştırdığı hoş sada idi
karşı ayağa kalkan halkların gerçekleştirdiği isyan ve tanımlanması üzerine şekillenir- hele ki bu hoş sada Suriye ve Yemen
hareketlerini kendi bölgelerini hayata geçirmek ken, bir başka yanıyla devrilen domino topraklarında da yankılanmaya baş-
taşlarının nereleri hangi şekilde etkisi- lamışken, 40-50 yıllık diktatörlük-
bağlamında kullanma ve yön verme niyetine girmiştir.
ne alacağı ve nereye ulaşacağı üzerine leri titretecek bir tınıya erişmişken
Halk hareketlerinin gerçekleşmesine neden olan meşru Libya’ya müdahaleye karşı çıkmak
şekillendi. Libya bütün ezberleri alt
zeminler emperyalist müdahalelerle muğlaklaşmaya üst etti. Fırtına’nın ortasında aceleci cesaret isteyen bir iştir. Cesaret iki
başlamıştır. davranıp tozun içine çıplak gözle dalıp temel alandan beslenir. Birincisi bi-
yol bulmaya çalışıldığı takdirde o yolun linçtir, ikincisi cehalet. İşte eski solcu

Ç
öle dair çekilmiş bütün ya da figuranlar kum deryasın- garip çıkmazlara açılacağı bizzat ya- yeni köşe kapmacı yazarlar sokaklarda
filmlerde ortak konular- da panik içinde yollarını karış- şam tarafından bir kere daha göste- zayıf bir sesle sesini yükselten işgal
dan birisini kum fırtınası tırırken onlar sakin bir şekilde rildi. Mısır’ın ve Tunus’un tozuna da- karşıtlarına ikinci seçeneği sundular.
görüntüleri oluşturur. Neredey- uygun bir yere mevzilenir ve lıp, fırtınayı arkaya alıp çıktığımız yol, Ve bizi topyekun cehalete mahkum
se birbirinin aynısı olan, sanki fırtınanın geçmesini bekler. Bi- Libya duvarına tosladı. Şimdi Libya’yı ettiler. Libya’ya müdahale üzerine
kopyalanmış izlenimi veren gö- lirler ki her şey kum çöktükten, anlamaya ve tartışmaya çalışıyoruz. çok şey yazılabilir. Nitekim bu yazı da
rüntülerin ortak özelliği gözün hava açıldıktan sonra ortaya Somuttan yola çıkmak gerekirse bu çok şeyden bir kısmını içinde ba-
gözü görmediği, sezmediği, çıkacaktır. Panik kaybolmakta- Tunus’taki heyelanın bütün Kuzey rındıracaktır. Fakat hiç kimse bir bü-
hissetmediği bir toz duman dır. Afrika’yı ve Ortadoğu’yu etkisine alarak tün insanlık âleminin hafızasını hafife
heyulası ve onun içinde kay- Fırtınanın tozu yavaş yavaş genişleyeceği öngörüsü cezaevinden alıp Libya’ya müdahalenin tamamen
bolmuş gibi görünen insan ve aralanırken, fırtınanın arkasın- tespit edilmiş ve uyarılar yapılmıştı. emperyal güçlerin insani duyarlılıkla-
deve karartıları bu görüntülerin daki görüntüler giderek daha Görme engellilerin duyumlarının daha rından kaynaklandığını iddia edemez.
ortak silüetlerini oluşturur. Her netleşmeye başlıyor. Tunus’ta gelişkin olduğuna dair çeşitli rivayetler Beş yüzü bebek ve çocuklardan olu-
şey kalın bir kum kalabalığının başlayan Mısır’ı etkisine alan mevcuttur. Cezaevi koşullarının, tut- şan binden fazla Filistinli’nin herkesin
ortasında kaybolmuştur. Toz Yemen semalarında görüntü saklık hayatının gündelik pratik işlerle gözü önünde İsrail tankları ve uçakları
göze, buruna, açıktaki her yere veren toz bulutu Suriye’yi sal- araya mesafe koyması, olup bitenin tarafından Gazze ablukasında kat-
girmektedir. Ekran başında ol- larken Libya’da bir iç savaşı te- kavranması ve analizinde çok daha cid- ledildiği görüntüler, kefene sarılmış
duğunuzu bilirsiniz ama bir an tikledi. Libya’ya kadar her şey di hassasiyetlerin buluşmasına sebep bebek görüntüleri, kurşunlanan kadın
için o fırtınanın içinde kendinizi sakin ve yolundaydı. Tunus ve oluyor. Dört duvarın arasında dünya ve çocuk görüntüleri, cenaze törenleri
kaybetmiş gibi hissedebilirsiniz. Mısır ortaya konulan halk ha- çoğu zaman dışarıdakilerden daha henüz gözlerimizden tam silinmeden,
Bu görüntülerin ortak tema- reketleri dolayımıyla başka de- hassas ve daha dikkatli izlenebiliyor. bütün dünyanın bir kaçı hariç bütün
larından birini de develerin ve nizlerde başka iç tartışmaları Ulaş Bayraktaroğlu’nun Tunus dolayı- hükümetlerinin seyirci kaldığı hafıza-
bedevilerin sükuneti oluşturur. tetiklemiş de olsalar, hangi ta- mıyla Libya üzerine yaptığı tespit bu larımızdan silinmeden hiç kimse biz-
Beyaz tenli film kahramanları nımlı kavramlarla tanımlanmış dediğimizi doğrular niteliktedir. den Libya’ya saldırının tamamen in-

6
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
sani kaygılarla yapıldığına inanmamızı len halk hareketlerini küçümsemek ve
bekleyemez. Bütün bir insanlık ale- bir bütün olarak ABD’nin yönlendirdiği
mini hiç kimse saf yerine koyup onun hareketler olarak tarif etmek değildir.
hafızasıyla alay edemez. Kendi vicdan- Bu hareketlerin dünya tarihsel ölçekte
larını medyada köşe kapmak uğruna önemini bilerek ama geldiği noktada
kiralayanların bizim vicdanımızı hafife emperyal güçlerin bu hareketleri ken-
almaya hakkı yoktur. Libya saldırısı si- di çıkarlarını hayata geçirmenin aracı
vil amaçlarla yapılmamıştır. olarak gördüklerini söyleyerek yola
Görüngüyle yetinmek tehlikelidir. devam etmek istiyoruz. Bu söylemin
Libya’ya müdahaleyi sadece Libya’nın kendisi daha önce başka sayfalara
sınırları çerçevesinde algılamak bizim konu olmuş olan önderlik meselesini
olup biteni kavramamıza engel ola- bir kere daha güncel hale getirmekte-
caktır. Libya’yı anlayacaksak, bunu dir. Emperyal güçler kuzey Afrika’dan
bir emperyalist saldırı olarak tarif Hazar’a kadar coğrafyadaki yönetim-
edeceksek, emperyalizmin konjoktü- leri devirerek kendilerine uyumlu hale
rel yönelimlerini ele almak saldırıyı bu getirmeye bu çaba içinde haritaları ye-
yönelimlerin bir parçası olarak görmek niden çizmeye taliptirler.
ve analiz etmek zaruridir. Bu içerikte Böylesi bir yönelim kaçınılmaz bir
bir analiz bizi kaçınılmaz bir şekilde şekilde güç gösterisini zorunlu kılar.
Libya topraklarının çok ötesine taşan Libya’da yapılan bu güç gösterisinin ta
ve medyanın siyasi magazin sayfaları-
na renk veren uranyum altın benzeri
kendisidir. Kaddafi’nin tepesine yağan
bombalar sesini Şam’da ve Tahran’da EMPERYALİST SALDIRIYA
farazi edebiyattan uzak durmamızı duyurmuştur. Bu sesi ilk algılayan
sağlayacak olan başka bir duruşa geç-
memizi sağlar.
Rusya başbakanı Putin olmuştur. Dev-
let başkanının aksine Putin yapılanı
ZİNCİRLİ PROTESTO
Sözün özünden başlarsak Kaddafi haçlı saldırısı olarak tarif etmiş ona BM’nin müdahale kararının ardından ettiklerini belirten grup burada basın
pusuya düşürülmüştür. Emperyal güç- Çin ve Hint hükümetleri eşlik etmiştir. Libya’ya yönelik saldırılarda başrolü oy- açıklaması yaptı. Grup adına konuşan
ler bölge coğrafyasında kendi halkına Libya sokaklarında Kaddafi yanlılarının nayan Fransa’yı ve Türkiye’nin müda- Burak Sayın, “Kanımızı kardeş halk-
rahatlıkla silah kullanabilecek dengesiz Fransız ve Amerikan bayraklarını ya- haleye ortak olan tezkereyi Meclis’ten larla savaşarak dökmeyeceğiz. Kardeş
unsurun Kaddafi olduğunu iyi tespit karken Çin, Hint ve Rus hükümetlerine geçirmesini protesto etmek için Fran- Libya halkının kanının dökülmesine de
etmişlerdir. Kaddafi gözünü kırpma- teşekkürler yağdırmaları boşuna de- sız Kültür Merkezi önünde kendini müsaade etmeyeceğiz. Libya’da yaşa-
dan kendisine karşı bir ayaklanmayı ğildir. Bu üç ülkenin isimlerinin bom- zincirleyen SDP üyesi 8 kişi yaka paça nanlar bir insanlık suçudur. Bu insanlık
kentleri yıkma uğruna bastırmayı göze bardıman karşıtı bir yerde buluşması gözaltına alındı. suçuna ortak olmayacağız” dedi.
alabilir. Dünya konvoyu onu İngiliz uça- bombardımanı yapanlarla yan yana SDP İstanbul İl Örgütü üyesi 8 kişi Bu sırada olay yerine çok sayıda çevik
ğını havaya uçurtan şehir meydanları- konulduğunda yaşanmakta olanın bo- “Libya halkına özgürlük emperyalist kuvvet polisi geldi. Polisin, “Açıklamayı
na çadır kuran bir çöl eşkıyası olarak yutları daha korkunç bir şekilde açığa işgale son” pankartı ile Beyoğlu İstik- yapın dağılın yoksa müdahale edece-
tanırken Kaddafi’ye karşı bir operas- çıkmaktadır. Libya saldırısı emperya- lal Caddesi’nde bulunan Fransız Kültür ğiz” sözlerin üzerine SDP’liler, “Yaşasın
yona tepkinin düşük düzeyde olacağı list yeniden paylaşım sürecinin sadece Merkezi önüne gelerek, kendilerini hakların kardeşliği”, “Libya halkı yalnız
da hesap edilmiştir. Kaddafi beklenti- bir köşe taşıdır. Libya halkının tepe- kültür merkezi önündeki demir kor- değildir” sloganları ile eyleme devam
leri hiç bozmadan rahatlıkla sokaklar- sine yağan bombalar büyük paylaşım kuluklara zincirledi. BM’nin müdahale etti. Zincirleri demir çubuklarla kesen
daki sivillere karşı sniperları harekete mücadelesinin küçük bir ayrıntısıdır. kararının ardından Libya’ya yönelik sal- polis SDP’lileri yaka paça gözaltına
geçirmiş sokak ortasında insan avına Emperyalist güçler Kaddafi’yi halkına dırılarda başrolü oynayan Fransa’yı ve aldı.
çıkmıştır. Bu görüntüler medyanın karşı silah kullanmaya iteklemişler, Türkiye’nin müdahaleye ortak olan tez- Gözaltına alınan 8 SDP’li Taksim Polis
desteğiyle katliam görüntüsü olarak Kaddafi çekincesiz bu talebe cevap kereyi Meclis’ten geçirmesini protesto Merkezi’ne götürüldü.
sunulmuş kısa sürede gerekli kamu- vermiş ve peşinden kafasına bomba
oyu oluşturulmuştur. Bütün bunlar yağmaya başlamıştır. Verilen mesaj
olurken sokağa çıkan önderliksiz kitle- açıktır. Suriye, İran ve Hazar havzası planlanan hesap Hazar’a uzanacak bir lin yoksul halklara ödetilmek istendiği
ler içinde belli unsurlar silahlandırılmış halklarına, yönetimlerine karşı sokağa dizi refleksel hareketin tetiklenmesi ortadadır. İkinci kırılma noktası ise bi-
ve halk hareketi kısa sürede silahlı bir çıkma çağrısı yapılmış, silahlı güvence ve bölgenin denetim altına alınması- rebir halkların kendi devrimci insiya-
iç savaşa dönüşmüştür. Bundan son- verilmiştir. Mesaj Suriye sokaklarında dır. Filistin’de çocukların ölmesini sey- tifiyle şekillenecektir. Bilinmelidir ki
rası Saddam’a yapılan operasyonun algılanmış ve Suriye potaya girmiştir. redenlerin koşar ayak Libya’ya yardı- halk hareketleriyle oynamaya çalışmak
bandının başa sarılmasından başka bir Bundan sonrası Hazar’a kadar uzana- ma gitmesinin temel sebebi emperyal tehlikelidir.
şey değildir. Operasyon muhtemelen cak bir dizi çatışmalı süreçtir. paylaşımda payına düşeni alma çaba- Kürt özgürlük hareketi bütün böl-
bir kara operasyonuna dönüşecek ve Mısır, Tunus, Yemen ve Libya’yla sa- sıdır. Yukarıda saydığımız ülke isimle- ge halklarına yapılması gerekenleri
derinleşecektir. Türkiye dahil herkes dece BOP başka bir eksenden devreye rini yan yana yazdığımızda emperyal ve yapılabilecekleri birebir uygulaya-
sivil Libya halkına desteğe koştuğu va- konulmakla kalınmamış Kızıldeniz, Su- mücadelenin kamplarını da yazmış rak gösteren bir konumdadır. Halk-
azını kendi halklarına yedirmiştir. İşin veyş ve Akdeniz havzası silahlandırıla- oluruz. Libya karasularında bayrak sal- lar birbirinden öğrenir. Sivil itaatsizlik
ironisi sivillerin öldürülmesini engelle- rak koalisyonun denetimine alınmıştır. layan bütün ülkeler bu kamplaşmanın başlığıyla yapılan müdahale sürecin
mek için yapılan bombardıman sivilleri Uzun süredir Somali’de korsan edebi- bir yanında taraf olmuştur. halkların yararına nasıl derinleştirece-
vurmaktadır. yatı yaparak güçlü bir donanma bu- Bu bağlamda ABD güdümünde- ğine öğretir niteliktedir. Mücadeleye
Saldırının nedenlerini anlamak için lunduran ABD şimdi bütün Kızıldeniz ki emperyal blok kuzey Afrika ve devrimci hareketlerin yön vermesinin
biraz daha gerilere gidip beklentileri ve Akdeniz’de bayrak sallamaktadır. Ortadoğu’da diktatoryal yönetimlere emperyalistler arası oyunu nasıl boz-
az çok tahlil etmeye çalışmak anlam- Çin’in dünya ticaretinde önemli geçiş karşı ayağa kalkan halkların gerçekleş- duğunu birebir Kürt özgürlük hareketi
lı olacaktır. Aslında beklentiden öte yollarından birini Suveyş oluşturmak- tirdiği isyan hareketlerini kendi bölge- herkese göstermektedir.
Libya’yı anlamak için Suriye’ye bak- tadır. Çin ticaret gemileri bu yoldan lerini hayata geçirmek bağlamında kul- Bize düşen kötülerden kötüyü kamp-
mak, İran’ı görmek, Hazar havzasını geçerken koalisyon bayraklarına selam lanma ve yön verme niyetine girmiştir. lardan her hangi bir kampı seçmek de-
dinlemek faydalı olacaktır. BOP adı vermek zorundadır. Japonya’daki nük- Halk hareketlerinin gerçekleşmesine ğil bir bütün olarak cereyan etmekte
altında alışkın olduğumuz büyük Orta- leer kazayla beraber petrol ve doğal neden olan meşru zeminler emper- olan emperyal paylaşıma karşı dünya
doğu projesinin geliştirilmiş hali büyük gaza olan bağlılığın kat be kat arttı- yalist müdahalelerle muğlaklaşmaya ve bölge halklarının özgürlüğünü talep
Ortadoğu ve kuzey Afrika projesidir. ğı kabul edilirse eğer petrol doğalgaz başlamıştır. Bu durum meydana gelen eden enternasyonalist bir mücadele
ABD’de başkan değişikliğinin politika rezervleri ve geçiş yolları üzerindeki halk hareketlerinin önemini ve tarihsel örmektir. Elbette ki bu çizgide Kürt
değişikliğine yol açacağı rivayetleri- egemenlik mücadelesinin hayati öne- rolünü küçümsemeyi gerektirmez. Fa- sorunu bizim ayraç noktamız olacaktır.
ne inanmayacaksak eğer, ABD için mi açığa çıkar. ABD ekonomisini teh- kat önderlik sorununu güncel hale ge- Libya’daki bombardımana Filistin’deki
BOP’un tarihsel önemini kavrayacak- dit altına alan Çin ve Hint ekonomileri tirir. Bu noktada bu projeleri bozacak katliama itiraz edenlerin Kürtlerin
sak eğer, yaşanmakta olanların ABD Hazar havzasına göbekten bağlıdır. hamlelerden biri yine emperyal pay- büyük şehirlerin büyük meydanlarına
projesini başka bir konsept üzerinden Aynı şekilde bütün Avrupa ve Türkiye laşımda karşı mevzide duran bloktan kurdukları çadırlarda çay içmemesi
hayata geçirilmesinden başka bir şey bu bölgeden gelen petrol ve doğalgaza gelecektir. Sürecin kesintisiz ve rahat mümkün değildir. Kaçak çayın acısını
olmadığını görebiliriz. Baştan söyle- bağımlıdır. Bütün bu bölgenin deneti- işlemeyeceğini görmek gerekir. Fakat tatmayanların Libya’nın ya da Filistin’in
mek gerekir ki derdimiz meydana ge- mi ise Rusya’ya aittir. Libya üzerinden emperyalistler arası kapışmada bede- acısını anlama şansı yoktur.

7
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
“İDDİANAME”NİN OTOPSİSİ:
yasadışı DEVRİMCİ KARARGÂH terör
örgütü ve örgüt mensupları ile irti-
batlı olduğu ve Örgüt üyesi olduğu
kanaatine varılmıştır,” ibareleri geçi-

YALANLAR, YALANCILAR VE GERÇEK


yor…
“İddaname”de hangi amaçla vurgu-
landığı anlaşılamasa’ “müphem” gibi
görünse de altı çizilmek istenen: Si-
bel Özbudun ile Temel Demirer’in de
gütü “üyesi” olmakla suçlayan, dört Devrimci Karargâh “mensubu olduk-
SİBEL ÖZBUDUN - TEMEL DEMİRER buçuk ay sonra açıklanan 130 sayfalık ları”(?!) gibi bir şey galiba…
ve 40 ek klasörlük iddianame için söy- Çünkü bunun bir öncesi de var!
21 Eylül 2010’da evleri basılarak gözaltına alınan lenecek tek şey “zorlama yalan(lar)” I. no’lu Devrimci Karargâh
kardeşlerimiz, dört günlük sorgu sürecinin ardından yani saçmalamalar ve iftiralar olabi- “iddianame”sinin 27/04/1009 tarihli
tutuklandılar. Önce Silivri’ye kondular, şimdi de lir… “Devrimci Karargâh Operasyonu Genel
Tekirdağ F Tipi’ndeler… Tutuklu olan olmayan, ismi bir Çünkü Joseph Roux’nun, “İftira Değerlendirme Raporu”nun 40’ıncı
şekilde bu dosyaya giren herkesi Devrimci Karargâh nedir? Çıkarını gözeten, önyargılı bir sayfasındaki Devrimci Karargâh “ör-
Örgütü “üyesi” olmakla suçlayan, dört buçuk ay sonra yargıcın, sanığın yokluğunda, kapalı güt şeması”nın üç dalından (en sol-
açıklanan 130 sayfalık ve 40 ek klasörlük iddianame kapılar ardında, savunmasını bile al- da Bedreddini Hareket, ortada “Dev-
madan vardığı ‘suçlu’ yargısı”; Henry rimci Sol Örgüt” var…) en sağındaki
için söylenecek tek şey “zorlama yalan(lar)” yani
Fielding’in, “İftira kılıçtan da acımasız “16 Haziran Hareketi” alt başlığında
saçmalamalar ve iftiralar olabilir…
bir silahtır,” diye betimler onu. Ve “if- sıralanan isimlerin 3. sırasinda Temel
tira” deyip geçmeyin; hele ki “delili”, Demirel yer alıyor…
“Bugün üzgünüm sadece polis fezlekeleriyse… Yine “Bilgi Alma Tutanağı”daki Te-
Ama yarın “Saçmalamalar”a gelince; mesela rörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün
Yarın bu dünya böyle kalmaz.”[1] telefondaki espriler, “iddianame” de- 18/01/2009 tarihinde “Son Tezgâh”
nilen şeyde “kanıt” olabilir! kod adlı “Gizli Tanık”ın (yani itirafçı-
Örneğin SDP’lilerin günlük gö- nın!) 43’üncü sayfada başlayan yalan-
rüşmelerinin teknik takibe alındığı larının 44’üncü sayfasında: “Partizan

İ ki şeyin altını özenle çizerek


başlayalım.
Yazmamız gereken, yazmak-
Bu komplo ile radikal sos-
yalist hareketin tepesinde
Demokles’in kılıcı sallanmak-
“iddianame”de, Mahir Sayın ile Tun-
cay Yılmaz arasında geçen telefon gö-
rüşmesi ve görüşmede yapılan “Bura-
Yolu (16 Haziran) TKP-Kıvılcım ve
Dev-Sol darbeci kanat birlikte hare-
ket ediyorlar. 16 Hazirandan Serdar
tan başka açarımızın olmadığı tadır. sı devrimci karargâh yaa” esprisi dahi KAYA, Mehmet YILMAZER ve Temel
bu yazıyı “yalanlar, yalancılar” Devrimci Karargâh davası ile “örgüt konuşması” sayılabilmiştir! DEMİRER birlikte dergi-kitap çıka-
konusunda kaleme alırken; ilişkilendirilmek istenen, ancak Mahir Sayın’ın, “Bir acayip örgüt rıyorlar… Dolayısıyla bu gruplar hep
bunun da “iddianame” denilen hiçbir aklî ve somut delile da- davası”[2] diye mahkûm ettiği şey birlikte Devrimci Karargâh içindedir-
şey için nihayetinde bir “otop- yanmayan “iddianame”de “Ah- saçma değilse, nedir?! ler…” denilmişti…
si” olduğunun altını çizmeli… met Türk’e yönelik yumruklu Örnek çok; tıpkı “biz” gibi… Bunların yanında “Gizli Tanık İfade-
Bu birincisi… saldırıyı protesto etme”nin, sinde Geçen ‘Devrimci Karargâh’ Terör
“Narke”, Yunanca bir sözcük. “Newroz’a, “IMF protestosuna BİR PARANTEZ… Örgütü ile İlgili Tespit Tutanağı”nın
“Narkoz”, “Narkotik” gibi söz- katılma”nın Devrimci Karargâh 122’inci sayfasında Temel Demirer’in
cüklerin kökünü oluşturuyor ve örgütüne üyeliğin kanıtı olarak İnsanın kendinden söz etmesi çok adı geçerken; “12-14-15-18-20 no’lu
derin uyku, uyuşma anlamına gösterildiğinden söz edersek; zor; ancak “zaruri” olunca yapacak bir klasörler” ile “Ana Dosya”da da “ör-
geliyor… varın gerisini siz düşünün! (Ge- şey yok… güt yöneticisi (?) Temel Demirer ile
“Egemen hukuk(suzluk)” de- çerken belirtelim: her ikimiz Örneğin Kadir Altınışık’ın “teorisyen” Sibel Özbudun’dan söz
nilen şeyin bir yalan olması ya- de, Ahmet Türk’e yönelik yum- “iddiamesi”nin 47’inci sayfasında: ediliyor…
nında; “yargı bağımsızlığı” söy- ruklu saldırıyı protesto ettik, “Şüpheli Günay KUBİLAY’ın ikametin- Kanıt ne? “Gizli Tanık”ın (yani itiraf-
lenceleri de dahil olmak üzere, Ankara’daki Newroz ve İstan- de yapılan aramada elde edilen 120 çının!) yalanları!
“Narke” sözcüğüyle, yani uyuş- bul/ Taksim’deki IMF protesto- GB’lik Seagate marka dijital malzeme- Saçmalamalar ve iftiralar bunlar!
turma ile doğrudan ilişkili ol- suna katıldık; ne olmuş yani?) nin yapılan incelemesinde; 7.000’den Kardeşlerim de bu mantık(sızlık)la
duğundan şüphe etmiyoruz; Bundan başka SDP ve TÖP fazla ofis belgesinin bulunduğu, çok ve Hanefi Avcı ile “birlikte” yargılanı-
bu da ikincisi… yöneticilerinin, legal Demokrasi sayıda belgenin Temel DEMİRER ve yorlar!
İçin Birlik Hareketi toplantıları- Sibel ÖZBUDUN imzası ile yazıldığı”;
“İDDİANAME” na katılmaları bile “suç” olarak 65’inci sayfasında: “Şüpheli Sultan O BİR “AVCI”
sunuluyor! Seçik KUBİLAY’ın ikametinde yapılan
Elimizin altında, karşımızda Aslı sorulursa bu; yalancı- aramada elde edilen 120 GB’lik Sea- Onun için Nuray Mert, “Her şeyden
“iddianame” denen bir şey var; ların yalanlarıyla, radikal sos- gate marka dijital malzemenin yapı- önce, siyasal-kişisel bir muhasebe söz
Kadir Altınışık (34960) imzalı yalistlere karşı tezgâhlanmış lan incelemesinde; 7.000’den fazla konusu, zaman içinde, “devletin Av-
ve tam 130 sayfa… (AKP patentli) bir komplodur; ofis belgesinin bulunduğu, çok sayı- cısı” olmayı nasıl sorguladığını anla-
Rıdvan Turan’ın, “İddiana- STV Haber Bülteni’ni, ‘Zaman da belgenin Temel DEMİRER ve Sibel tıyor. Ben bu muhasebenin “samimi”
me o denli fantastik ki, bir Gazetesi’ni andıran yapısıdır… ÖZBUDUN imzası ile yazıldığı”; olduğu kanaati edindim,” dese de; bu
çırpıda anlayıvermek öyle her Söz konusu evrakı sınır ta- 95’inci sayfasında: “Partizan yolu kanaati paylaşmak mümkün değil!
babayiğidin harcı değil”; Tun- nımaz bir kriminalizasyon (16 Haziran) TKP-Kıvılcım ve Dev-Sol Avcı bir işkenceci; bu özelliği onun
cay Yılmaz’ın, “İnsan yazarken mantık(sızlığ)ı biçimlendirir- darbeci kanat birlikte hareket edi- kariyerinin ayrılmaz parçası!
neresinden başlasa şaşırıyor,” ken; saçmalamalar ve iftiralar yorlar. 16 Hazirandan Serdar KAYA, “Ben bir ‘efsane’ydim” patolojisiyle,
diye betimledikleri evrak, yani da işin cabasıdır… Mehmet YILMAZER ve Temel DEMİ- “32 yıllık meslek hayatımın her ola-
2011/48 nolu “iddianame” asıl- RER birlikte dergi-kitap çıkarıyorlar. yı, her konusu bir kitaba, bir filme
sız beyanlara dayalı bir komplo SAÇMALAMALAR, ‘BİLİNÇ VE EYLEM’, Su Yayınlarından konu olacakken, tüm yaşadıklarımı
senaryosu. İFTİRALAR kitaplaştırılmıştır. 2005-2006 yıl- ve hayatımı bir kitaba sığdırabilmem
“Senaryo” dedik; belirtme- larında bu yazılar vardır. Dolayısıy- mümkün değil,” diyen O, “işkence et-
den geçmeyeyim: Üçüncü sınıf 21 Eylül 2010’da evleri bası- la bu gruplar hep birlikte Devrimci tiklerine imrenen” bir işkenceci olarak
bile değil… larak gözaltına alınan kardeş- Karargâh içindedirler”; bilinçaltını şu satırlara yansıtıyor:
Söz konusu senaryo ile SDP, lerimiz, dört günlük sorgu sü- 96’ıncı sayfasında: “SON TEZGÂH’ın “İnançları ve idealleri uğruna çalı-
TÖP yöneticileri ve Sosyalist recinin ardından tutuklandılar. beyanlarında geçen Mehmet YILMA- şan, bu uğurda fedakârlık gösteren,
Parti’den Mahir Sayın gibi on- Önce Silivri’ye kondular, şimdi ZER ve Temel DEMİRER’e ait dijital her şeylerini bırakıp legal örgüt men-
larca devrimci, aydın, sosyalist de Tekirdağ F Tipi’ndeler… malzemeler içerisinde ‘m.Yılmaz’ ve subu olan insanlara eskiden beri aşırı
de ya tutuklanmış, ya da tu- Tutuklu olan olmayan, ismi ‘TDEMİRER’ isimli belgelerin bulun- saygı duyardım…”
tuklanma tehdidiyle yüzyüze bir şekilde bu dosyaya giren ması hususu birlikte değerlendiril- “Neden”i de şöyle “gerekçe”lendiriyor
kalmıştır. herkesi Devrimci Karargâh Ör- diğinde şüpheli Selda BASUSTA’nın kendince Avcı: “Çevremde gördüğüm

8
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
devlet memurları üç beş kurus rüşvet İçeridekiler, kardeşlerim(iz), komploların da, şında herkes hedeftir; yani “Bilgisa-
almak için haksız ve hukuksuz davra- yalancıların da, yalanlarıyla yerle yeksan olacağı bir yardan kurtarılan belge”ler(?!) ile zin-
nışlara girişip vicdanlarını satarken; yere gidiyoruz. Çünkü mumu söndüren rüzgâr, yangını danlara kapatılmaya adaydır…
her şeyi para için yapan ama kendile- “Gerekçe(sizlik)” bu denli saçma ve
alevlendirir; malum devrimcilerin hayal gücü henüz
rini vatansever olarak tanıtan mafya aptalca da olsa…
“var olmayan” şeyleri görme yeteneğidir…
mensubu organize suç şebekeleri bir- Radikal sosyalistlere yönelik 21 Ey-
kaç kuruş için namuslarını ayaklar al- lül 2010 (ve benzeri) komplolardan
tına alarak cana kıyıp, insanlara eziyet KCK veya Devrimci Karargâh çuva-
ederken; ülkenin ve benim düşmanım Türkiye, -bırakın “tam demokrasi” ol- - Mehmet Ağar’ın Susurluk çetesine lına doldurma harekâtlarına ilişkin
olduklarını düşünerek karşı olduğum mayı!- “kusurlu demokrasiler” denen yardım ettiği iddiasıyla yargılandığı sınır tanımaz mantıksızlığa olup bit-
illegal örgüt mensupları kendi idealle- kategoriye bile sokulmuyor, “melez davanın duruşmasında karar bekle- meyene ne diyorsunuz “Yetmez ama
ri uğruna her fedakârlığı yapıyordu.” rejimler” başlığı altında yer alıyordu. nirken, mahkeme heyet değişti, du- Evet”çiler…
“Soru(n)” dediği şeyi, onca yaşan- 13 Ocak 2011’de ‘Freedom House’ ruşma ertelendi… Şimdi Neyzen Tevfik Kolaylı’nın,
mışlık ardından “böyle” tarif ederek adlı düşünce kuruluşunun yayınladığı “Türkü yine o türkü, sazlarda el değiş-
diyor ki: ‘Dünyada Özgürlük 2011’ araştırma- “YETMEZ” Mİ?! ti/ Yumruk yine o yumruk, bir varsa el
“Simonlaşmayacaktım. Yanlışı kim da da 193 ülke içinde Türkiye, “kıs- değişti”; Mevlana’nın, “Bozuk düzen,
yaparsa yapsın karşı çıkacaktım; suç men özgür” kategorisinde yer alıyor. Türkiye’de siyaset “sivil” (denilen!) çürümüş bir köktür./ Çürümüş bir
işleyenlere kendi tarafımdan insanlar, Sezgin Tanrıkulu’na göre, “AKP’nin otoriterliğe savruluyor. ağaç meyve vermez,” dizelerinin altını
kendi arkadaşlarım bile olsa veya ne sekiz yıllık iktidarı boyunca, toplam Değişen hiçbir şey olmadı, olmaya- bir kez daha çizerek soralım: Bu cadı
kadar güçlü olursa olsun, bedeli ne 116 faili meçhul cinayet işlendi, yar- cak. avının, Ergenekon’dan farkı ne?
olursa olsun, karşı duracaktım…” gısız infaz, dur ihtarı, rasgele ateş Yargının AKP patentli yürütmenin
“Yıllar yılları kovaladı, olaylar olayla- açma sonucunda 367 kişi hayatını denetimine devredilmesi yönündeki KARDEŞLERİM(İZ)E
rı… Bir süre sonra, toplumsal yaşam kaybetti. Gözaltında ya da cezaevinde adımlar, yeni bir anayasa vaat eden
için yıllarca düşmanca gördüğüm 370 ölüm olayı meydana geldi. genel seçimlere yüzde on barajı ile gi- İçeridekiler, kardeşlerim(iz), komp-
grup, düşünce ve örgütlerin aslında Kan oluk oluk akmaya devam edi- dilmesi konusundaki ısrar, Kürt me- loların da, yalancıların da, yalanlarıyla
sağlıklı bir demokrasinin olmazsa ol- yor, acılara sürekli yenileri ekleniyor; selesinde milliyetçi siyaset anlayışına yerle yeksan olacağı bir yere gidiyo-
mazı olduklarını; modern bir toplum 8 yılda çatışmalarda 2 bin 262 kişi ya- geri dönüş, gösteri, ifade özgürlüğü, ruz. Çünkü mumu söndüren rüzgâr,
için asıl tehlikenin, bunların aksine şamını yitirdi, 8 bin 710 kişi işkence- muhalefete tahammülsüzlük, vb’leri yangını alevlendirir; malum devrimci-
her muhalefeti yok etmeye odaklan- den geçirildi, 87 bin 513 kişi gözaltına siyasetin “demokratikleştiği”nin de- lerin hayal gücü henüz “var olmayan”
mış benim savunduğum değerler ol- alındı. 671 yayın yasaklandı.” ğil, otoriterleştiğinin ifadesi… şeyleri görme yeteneğidir…
duğunu anladım. Bunun acısını derin- Dört bir yandan mantar gibi toplu Burada altı çizilmesi gereken “Yet- Hepimize C. F. Meyer’in, “Ahlâkın te-
lerden yaşadım…”[3] mezarlar fışkırıyorken; hangi “ileri mez ama evet”çilerin, tüm bunları meli, özgürlüktür”; Bernard Shaw’ın,
Dediğimiz gibi, ne derse desin, O bir demokrasi”den söz ediyorsunuz? ısrarla görmezden gelmesi, en iyi “Siz var olan şeyleri görür ve şöyle
Avcı… Kuşku yok; su götürmez şu: Tuz da ihtimalle lafı dolandırması, “darbe” dersiniz: Neden? Ama ben var olma-
O Avcı ki, “iddianame”de “Dev- koktu! tehdidi dışında hiçbir meseleyi ciddi- yan şeyleri hayal ederim ve derim ki:
rimci Karargâh örgütüne yardım, - Örneğin Kars Ağır Ceza Mahkeme- ye almaması. Neden olmasın?” sözünü anımsatan
yataklık”tan yargılanırken; ‘Son si, 2009 yılında gözaltında Tahsin Or- Dahası, “Muhayyel bir demokratik bir gelecek eşikte…
Tezgâh’ adı verilen gizli tanığın Dev- man adlı Digorlu bir köylünün işkence gelecek” beklentisiyle, AKP’nin otori- İçeridekiler, kardeşlerim(iz), “Les
rimci Karargâh terör örgütü ile ilgili görmesine ilişkin “İşkencenin hayvani ter siyasetlerini doğrudan veya dolaylı montagnes ne se rencontrent pas,
verdiği ifade de yer aldı. bir uygulama olduğu” şeklinde demeç desteklemeleri… mais les hommes se rencontrent/
Bir an düşünün Avrupa Parlamen- veren eski DEP Milletvekili Mahmut KCK’dan Devrimci Karargâh Dağlar kavuşmazlar, fakat insanlar
tosu Milletvekili Marietje Schaake’nin, Alınak’a 14 ay 17 gün hapis cezası tezgâhına ya da 3 Mart 2011 sabahı kavuşurlar”; mutlaka görüşeceğiz,
Adalet Bakanlığı’na başvurarak, yüz verdi… Ahmet Şık, Nedim Şener ve Yalçın Kü- kucaklaşacağız, yeniden alanlarda bu-
yüze görüşme izni istediği Hanefi Avcı, - Şanlıurfa’nın Bozova İlçesi’ne bağ- çük ile diğer gazeteci ve yazarların gö- luşacağız…
Ergenekon için Devrimci Karargâh’a lı Küpeli Köyü’nde köylüleri yüzüstü zaltına alınmalarına; AKP’ce “bizler”e Hem de ‘Mecelle’ Madde: 11’in,
“yardım yataklık” edecekmiş… yere yatırıp sopayla döven astsubay biçilen deli gömleğinin ne olduğunu “Zaruretler, memnu olan şeyi mubah
Bu ve Avcı’nın “değiştiği” yollu “id- sadece 740 TL para cezasına çarptı- -bir kez daha!- ortaya koydu… kılar” ve yine ‘Mecelle’ Madde: 39’un,
dia” da olsa olsa, bir turşulu baklava rıldı… Hâlâ mı “Yetmez ama Evet”? “Mani, zail oldukta memnu avdet
tarifi kadar “mantıki”dir; tıpkı “Yet- - Polis memuru Vahit Karşılıyan, Ahmet Şık, Nedim Şener kitap yaz- eder,” saptamalarını yaşama geçir-
mez ama Evet”çilerin demokrat ilan Altındağ’da Soner Çankal’ın öldürül- dı, gazetecilik yaptı… memiz gerektiğini anımsatarak…
ettiği AKP gibi… mesi olayıyla ilgili yargılandığı Ankara Muhalefet etti…
4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava- Bunlar ağır suçlar değil mi? 6 Mart 2011 22:23:33, Ankara.
AKP’NİN -VERİLİ- TABLOSU da, “taksirle öldürme” suçundan 6 ay Sakın ola kimse “Bunlar Erdoğan’ın
20 gün hapis cezası verildi… talimatıyla olan şeyler değil,” deme NOTLAR
[1] Necati Cumalı.
Yalancıların komplolarından, yalan- - 12 Haziran 1980’de İnciraltı Öğ- zırvasına sarılmasın! [2] Mahir Sayın, “Bir Acayip Örgüt Davası”, Kı-
larına uzanan bu tablonun mimarı, renci Yurdu’nda kalan 5 öğrencinin Her şey Ahmet Şık’ın “Dokunan ya- zılcık, No:40, Güz 2010-Kış 2011, s.36-39.
elbette AKP… katledilmesine yönelik, 30 yıl sonra nar” haykırışında altını çizdiği üzere- [3] Hanefi Avcı, Haliç’te Yaşayan Simonlar-Dün
yapılan suç duyurularıyla ilgili takip- dir. Devlet Bugün Cemaat, Angora Yay., 2010, s.
‘The Economist’ dergisinin ‘2010 10-11-18-8.
Yılı Demokrasi Endeksi’ raporunda sizlik kararı verildi… Artık, “Yetmez ama Evet”çiler dı-

9
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
Beyaz Eşya ve Soba Fabrikalarında
ilk grev uygulamaya kondu. Bunu
ilan ediliş sırasına göre diğer işyer-
leri izlemeye başladı.

MESS’e Karşı Ortak Mücadelenin


İmkansızlığı

Çelik İş süreci sessiz geçiştirirken


Türk Metal 12 Kasım 2010 tarihin-
de Kurban Bayramı öncesi imzaladı-
ğı MESS teklifini işçilere ve kamu-
oyuna yedirmek için elinden geleni
yapma yolunu seçti. İmzalanan grup
toplu iş sözleşmesini Türkiye’nin en
iyi sözleşmesi olarak ilan etti. Türk-
İş Genel Sekreteri ve aynı zamanda
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
olan Pevrul Kavlak böyle bir toplu
iş sözleşme imzalamanın onurunu
yaşadığını ilan etti. Yaptığı açıkla-
mada ‘Türk Sanayinin omurgası olan
otomotiv ve metal sektöründe imza-
lan bu sözleşme, iş barışı ve endüst-
riyel barış açısından önem arz ettiği
gibi hem metal sektöründe hem de
Türk işçi hareketinin bundan sonra
da imzalayacağı diğer sözleşmelere
de rehber olacaktır. Aynı zamanda
metal işkolunda faaliyet gösteren
gücü zayıf olan diğer sendikaların
da imzalayacağı sözleşmelerin önü-
nü açacaktır.’ iddiasında bulunmak-
tan geri durmadı.

MESS’İN AÇLIK VE ESNEK ÇALIŞMA


İmzalanan toplu iş sözleşmesini
Türk Metal’in Web Sitesi’nden de
duyuran Pevrul Kavlak kendisine ait
ifadelerle şöyle diyor (bu metin son-

DAYATMASINA GREV RESTİ


raki günlerde web sitesinden kaldı-
rılmıştır): ‘Ülkemizin içinde bulun-
duğu zor dönem ve çalışanlarımız
ile işyerlerinin ekonomik koşulları
yüzdeyle mutabakat oluştu. İşyerle- göz önünde bulundurularak anlaş-
NURETTİN ALDEMİR rinden 6’sında grev kararı çıkmadı. maya varılmıştır. Çalışma hayatında
Bu işyerlerinin bazılarında grev oy- iş barışının sürdürülmesi en önemli
Bu toplu iş sözleşmesi ve bundan sonra imzalanacak lamasına işverenin hukuk dışı mü- görevlerimizdendir. Her iki taraf da
benzer toplu iş sözleşmeleri geçmişin kayıplarını dahaleleri oldu. Bazı işyerlerinden bu görev bilinciyle hareket etmiş ve
karşılamaktan uzak olsa da insanca yaşam olanakları beyaz yakalı devşirmesi yapılarak Türk sanayisinin gelişmesi için kar-
vermese de bir sendikanın yeniden pazarlık yapabilme; grev oylaması sonuçlarına etki edil- şılıklı özveri ve iyi niyet göstererek
di. Çeşitli baskılar ve tehditler dev- sözleşmeyi imzalamıştır.’
hak ve çıkarlar için direnç gösterebilme halinin
reye sokuldu. Pevrul Kavlak imzaladığı toplu iş
tezahürüdür. İşçi sınıfı açısından umudu; sermaye sözleşmesiyle ve akabinde söyledik-
Birleşik Metal İş 8 Mart 2011 tari-
açısından kaygıyı içinde barındıran bir gelişmedir. leriyle aslında bir kez daha temsil
hine kadar MESS’ten pazarlık edile-
bilir yeni bir teklif gelmediğinde veya ettiği işçileri, işverene pazarladığı-
Metal İşkolunda Greve 25 kuruş zam demekti. Esnek kendi tekliflerine MESS’in olumlu nı ve bunun demagojisini yaptığını
Adım Adım çalışma koşullarının dayatıl- yanıt vermemesi halinde 21 işyeri itiraf ediyordu. İlk kez bir sendikacı
ması ise işin cabasıydı. Esnek için 60 günlük süreyi beklemeden iş barışını işçilerin ekonomik, sos-
Türkiye Metal Sanayicileri çalışma üretimin yoğun oldu- peş peşe grev tarihlerini açıklayaca- yal, siyasal ve örgütlenme hakları-
Sendikası (MESS) ile işkolun- ğu dönemde fazla mesaiyi; ğını duyurdu. 8 Mart tarihine kadar nın geliştirilmesinde değil; sektörün
da örgütlü bulunan TÜRK İŞ’e üretimin azaldığı dönemde MESS’ten yeni bir teklif gelmemesi; çıkarlarının gelişmesinde arıyordu.
bağlı Türk Metal, HAK İŞ’e evden işe çağrılmayı bekleme- aynı zamanda Birleşik Metal İş’in Üstelik bununla da yetinmiyor; im-
bağlı Çelik İş ve DİSK’e bağlı yi de içeriyordu. Bu yaşam ko- teklifine yanıt verilmemesi üzerine zaladığı toplu iş sözleşmesi ile gücü
Birleşik Metal İş sendikala- şullarında bu teklifin pazarlık süreç duyurulduğu gibi işledi. Grev zayıf sendikaların da (Birleşik Metal
rı arasında 2010-2012 grup götürür yanı yoktu. Bu dayat- tarihleri ilan edilmeye başlandı. İş’i işaret ediyor) aynı sözleşmeyi
toplu iş sözleşmeleri MESS’in maya esas itibariyle TBMM’de Grev karanın uygulanacağı işyerle- imzalamak zorunda kalacaklarını
teklifi üzerinden ayrı ayrı sür- kabul edilen ‘Torba Yasa’ AKP ri ve grev tarihleri ilk grupta şöyle belirtiyor. Bu da yetmiyor tüm iş-
dürülmüştür. Türk Metal ve Hükümetinin ayak takımı de- ilan edildi: 22 Mart 2011 Doruk 1-2 kollarındaki toplu iş sözleşmelerine
Çelik İş sendikaları MESS’in diği işçilere-emekçilere yak- (Eskişehir), 24 Mart 2011 Standart de rehber olmasını istiyor.
teklifini kabul ederek grup laşımı ile ekonomi politikaları Depo (Kocaeli), 28 Mart 2011 Kro- Dört kişilik bir aile için yoksulluk
toplu iş sözleşmelerini MESS’e esin ve cesaret kaynağı ol- man Çelik (Gebze), 30 Mart 2011 sınırının 3.000 TL, açlık sınırının
sıkıntı yaratmadan imzalar- muştu. Bekaert (Kocaeli), 1 Nisan 2011 900 TL olduğu ülkemizde mevcut
ken Birleşik Metal İş, MESS’in Birleşik Metal İş’in örgüt- Bosal Mimaysan (Gebze), 4 Nisan işçi ücretleri ile yaşamanın ne kadar
teklifini pazarlık bile etmeye- lü olduğu 28 işyerinde, her 2011 Çimsataş, 6 Nisan 2011 ABB zor olduğu açıktır. Metal iş kolunda
rek reddetti. dönemden daha fazla itiraz Elektrik (İstanbul), 29 Mart 2011 işyerine ve kıdemine göre ücretlerin
MESS’in işkolundaki tüm gören MESS teklifi sürecin Areva (Gebze), 8 Nisan 2011 Arfe- genel olarak 800-1000 TL arasında
sendikalara teklifi %a5,35 üc- greve dönüşmesine neden san (Gebze), 11 Nisan 2011 RSA, olduğu göz önüne alındığında sek-
ret zammı ve esnek çalışmay- oldu. Toplam 21 işyerinde PAKSAN (İstanbul). törün çıkarlarının gerçekten nasıl
dı. Ücret zammı uygulaması- grev kararı alındı. Grev kararı 22 Mart 2011 tarihinde İtalyan korunduğu; iş barışı adıyla işçilerin
nın gerçeği saat ücretlerine alınan işyerlerinde yüksek bir Candy Group’a ait olan Doruk-Süsler nasıl teslim alındığı anlaşılır hale gel-

10
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
mektedir. Kapitalizmin doğası gere- ayıklandı.
ği işçinin yaşam koşullarını işverenin Bu toplu iş sözleşmesi ve bundan
önemsemesi beklenmez ama sendi- sonra imzalanacak benzer toplu iş
kacıların önemsemesi beklenir. sözleşmeleri geçmişin kayıplarını
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle karşılamaktan uzak olsa da insan-
birlikte işçi sınıfının tarihsel kaza- ca yaşam olanakları vermese de bir
nımlarını elinden alan devlet, işve- sendikanın yeniden pazarlık yapabil-
renlere sürekli yeni imkanlar su- me; hak ve çıkarlar için direnç gös-
narken; bunu sadece işçi sınıfının terebilme halinin tezahürüdür. İşçi
tarihsel kazanımlarını yeni yasal sınıfı açısından umudu; sermaye
düzenlemelerle elinden alarak yap- açısından kaygıyı içinde barındıran
mıyor; aynı zamanda işbirlikçi, sını- bir gelişmedir. MESS’in hırçınlığı,
fa yabancılaşmış sendikal anlayışları dayatmacı tutumu ve işbirlikçi sen-
yaratıp geliştirerek de yapıyor. dikal anlayışları yedeklemesi ancak
Sınıflı bir toplumda devlet, serma- bu gerçeklik görüldüğünde layıkıyla
ye sahiplerinin çıkarlarını gözetir. anlaşılabilir.
Bunda anlaşılmayacak bir şey de
yoktur; fakat işverenin çıkarını dü- Sözde Değil Özde Sınıf
şünen bir sendikal anlayış olamaz. Dayanışması
Bir sendika başkanı işçilerinin duru-
mundan önce işverenin durumunu Kapitalist sistemde tek bir fab-
düşünemez. Kriz koşullarını fırsata rikada bile olsa kazanılan sendikal
çeviren; devletten yeni destekler ko- başarı, kazanılan mücadele tüm
paran, esnek çalışmayı ve ücretleri Sınıf mücadelesinin en değerli aracı grevdir. Grev sermayeye karşı kazanılmış demek-
düşürmeyi keyfiyetle uygulayan iş- tir. Grevlerle elde edilecek sonuç sa-
hem işçiler hem de dayanışma gösterenler için
veren anlayışı karşısında işçilerin ye- dece metal işçisini değil tüm işçi sı-
karşılıklı-bir arada öğrenme olanakları sunar. Birlikte
rine, işverenin ekonomik durumunu nıfının geleceğini etkileyecektir. Bu
düşünmek sendikaların işi olamaz. öğrenme süreci aynı zamanda sınıfsız, sömürüsüz nedenle sınıf kardeşliğini; devrimci
bir dünya ve ülkenin yaratılmasında uzun soluklu yol dayanışmayı yükseltmenin tam da
*** arkadaşlıklarının, yoldaşlıkların önünü açar. zamanıdır. Emek örgütleri, emek
dostları, emeğin çıkarları için müca-
22 Mart 2011 tarihinde Eskişehir dele eden partiler ve siyasi anlayış-
Doruk-Süsler fabrikalarında grev lar bu dönemde sınıf dayanışmasını
başlangıcında Birleşik Metal İş Genel yaşama meselidir.’ rılarak işyeri özelinde Birleşik Metal en üst düzeyde göstermelidir. Gös-
Başkanı Adnan Serdaroğlu yaptığı Serdaroğlu konuşmasının bütü- İş’in önerilerini değerlendirme yolu- terilecek dayanışmanın devamlılığı
konuşmada kamuoyuna niçin greve nünde sınıfsal bir bakış açısı çizer- na gitti. Bunlardan birisi Delphi Oto- da çok önemlidir.
gitmek zorunda kaldıklarını anlatır- ken aynı zamanda işkolunda işvere- motiv diğeri Cemaş’tır. İki işyerinde Unutulmamalıdır ki grevlerin ve
ken aynı zamanda Türk Metal Genel nin dayatmalarına karşın birleşik bir de işyeri özelinde toplu iş sözleşme- direnişlerin başarısı sınıf dayanış-
Başkanı Pevrul Kavlak’a sesleniyor- mücadelenin niçin verilemediğinin leri imzalandı. Grev süreci içinde bazı masının niteliği ile doğru orantı-
du: yanıtlarını da veriyor. Serdaroğlu bir işyerlerinden de yeni anlaşma haber- lı olacaktır. Başarısız sonuçtan ise
‘Haksızlıklara ve dayatmalara bo- işyerindeki grevi sınıf mücadelesi leri gelmeye başladı. Grev zincirinin herkese pay düşecektir. Genel ola-
yun eğmemek için bugüne kadar tarihinin içine konumlandırarak; tek ilk halkası olan Eskişehir Doruk’ta da rak işçi sınıfının özelde metal işçisi-
onurlu bir duruş sergiledik. Bu mü- bir işyerinde kazanılacak başarının grevin 11. gününde MESS’in sözleş- nin durumu-bilinci uzun soluklu bir
cadele bugünün mücadelesi değil- işçi sınıfı ve sermaye sınıfı açısından mesi kadük hale getirilerek; ek bir mücadeleyi tek başına yürütmeye
dir. 300 yıldır ortaya konan inançlı ne anlama geldiğini de ortaya koyu- protokol ile ortalama ücret artışı % uygun değildir. Bunu görmek; anla-
ve kararlı bir mücadelenin bugün- yor. Mücadeleyi salt bir ekonomik 10,50’ye sosyal haklar ise 3. gruptan mak; görev ve sorumlulukları buna
kü görüntüsüdür. Bundan sonra da mücadele olarak değil; aynı zaman- 1. gruba yükseltilerek; esnek çalış- göre bilince çıkarmak gerekmekte-
emek ve sermaye olduğu müddet- da işçi sınıfının özgürleşme mücade- ma maddelerinden arınmış toplu iş dir.
çe bu mücadele devam edecektir. lesi olarak görüyor. sözleşmesi imzalandı. Şimdiye kadar Sınıf mücadelesinin en değerli ara-
Eninde sonunda bu süreci bir şekil- Bu iki sendikal anlayışın buluşma- greve çıkan ve grev günü gelen iş- cı grevdir. Grev hem işçiler hem de
de yaşayacaktır. sı, uzlaşması beklenemezdi. Metal iş yerlerinde de benzer toplu iş sözleş- dayanışma gösterenler için karşılıklı-
Bugün dünyanın birçok yerinde kı- kolundaki işçilerden Türk Metal’de meleri imzalandı. Bunun devamı da bir arada öğrenme olanakları sunar.
pırdanmalar yaşanıyor. Zannediyor en açık ifadesini bulan sendikal an- şaşırtıcı olmayacaktır. Buna rağmen Birlikte öğrenme süreci aynı zaman-
musunuz ki Kuzey Afrika’daki yaşa- layışa radikal bir itiraz gelmediği ilan edilmiş grev takvimi geçerliliği- da sınıfsız, sömürüsüz bir dünya ve
nanlar kendiliğinden ortaya çıkıyor. sürece işkolu özelinde sınıfın birle- ni koruyor. ülkenin yaratılmasında uzun soluklu
Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve şik mücadelesi imkânsızdan da öte Genel hatlarıyla Birleşik Metal İş’in yol arkadaşlıklarının, yoldaşlıkların
çarpık düzen bu durumların yaşan- görünüyor. talepleriyle daha uyumlu olan Delphi önünü açar. En iyi öğrenme yönte-
masına sebep oluyor. Mesele sadece Otomotiv’de imzalanan toplu iş söz- minin yaparak-yaşayarak öğrenme
para meselesi değildir. Mesele işbir- Koç Grubu’nun MESS Politikası leşmesi ile işçilerinin maaşlarına ilk olduğunu sadece eğitim bilimciler
likçi, dayatmacı, zorla kabul ettirme altı ay için yüzde 9, sosyal ödemele- değil aynı zamanda işçi sınıfına ön-
anlayışının reddedilmesidir. Herke- MESS’in içinde Koç Grubu’nun et- re ise yıllık yüzde 11 oranında artış derlik etme iddiasını taşıyanlar da
sin teslim alınmak istendiği ülkemiz- kinliği sır değil. MESS’in önerdiği % yapıldı. İkramiyeye dahil aylık net bilmelidir.
de bizi teslim alamazsınız diye inatla 5,35’lik ücret zammına ve esnek ça- artış 173 TL oldu. Sokaklarda, alanlarda atılan ‘ya-
direnmeye çalıştığımız bir fotoğrafı lışma koşullarına Birleşik Metal İş’in Son zamla birlikte bayram parası şasın sınıf dayanışması’ sloganı gök
ortaya koymaya çalışıyoruz. grev resti üye işverenler arasında yılda iki kez olmak üzere 276 TL’ye, kubbede hoş bir seda olarak kalma-
Binlerce metal işçisi, buradaki Ar- çatlağın oluşmasına; Koç Grubu’na Ramazan erzak fişi 175 TL’ye, yıl- malıdır. Sınıf dayanışması Tekel iş-
çelik işçisi, Kocaeli’deki Ford işçisi, içten içe itirazlara neden oldu. Buna lık izin ödeneği 296 TL’ye, yakacak çilerinin direnişinde olduğu gibi bir
Bursa’daki Renault, Tofaş, Bosch rağmen MESS yeni bir teklif üret- yardımı 74 TL’ye, askerlik ödeneği defa daha ete-kemiğe bürünmelidir.
işçisi, İzmir’deki BMC ve Packard medi. Bunun iki nedeni var. Birinci- 295 TL’ye, yemek parası 4,5 TL’ye, Buna günümüzde ironik bir ifadeyle
işçileri mücadelemizi izliyorlar. Bu- si siyasi iktidarın ekonomi ve ücret evlenme ödeneği 475 TL’ye, doğum ‘sözde değil özde sınıf dayanışması’
radaki mücadelenin ortaya çıkara- politikasıyla çelişmemek; bu politi- ödeneği 295 TL’ye, anaokulu ve il- demek de mümkündür. Unutmamak
cağı başarı onlar açısından yeni bir kanın nimetlerinden olabildiğince köğretim yardımı 166 TL’ye, ortaöğ- gerekir ki metal işçisi kaybederse
evrenin de başlangıcı olacaktır. Di- yararlanmak; ikincisi ise MESS ile retim yardımı 221 TL’ye, yükseköğ- hepimiz kaybedeceğiz; kazanırsa
ğer iş yerlerindeki sarı sendikaların işbirlikçi çizgide uzlaşan sendikaları retim yardımı 328 TL’ye yükseltildi. hepimiz kazanacağız.
işverenle işbirliği içerisinde o insan- korumak; muhalif - baş belası sen- Ölüm, iş kazası ve vasıta ödenekleri
ların kafasında kılıç sallamasını daha dikaların işyerlerine girmesine engel de artırıldı. Ayrıca işveren tarafın- METAL İŞÇİSİ YALNIZ DEĞİLDİR!
belirgin biçimde ortaya çıkaracaktır. olmaktır. dan ödenen yıllık kıdem tazminatı YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI!
Mesele sadece para meselesi değil, Grevin uygulanmasına çıkarları 35 günlük ücret tutarına yükselti- YAŞASIN DEVRİMCİ DAYANIŞMA!
mesele özgürlük meselesi, onurlu açısından tahammül edemeyecek lirken; MESS’in teklifinde yer alan
durumda olan iki işyeri MESS’ten ay- esnek çalışma içerikli maddeler de
11
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
çilerin, sivil halkların kanlarını akıtmaya özgürlüklerin yılmaz savaşçıları siste-
devam edecek mi?” sorusu beyinleri- matik biçimde gözaltına alınıp tutuk-
mizi meşgul ediyor. Bu sefer kentler lanıyor. Sosyalist Demokrasi Partisi,
ırkçı-şoven faşist kalkışmaların en in- Toplumsal Özgürlük Platformu ve aynı
sanlık dışı manzaralarıyla kan gölüne bileşenler üzerinden sosyalist kurumlar
dönüşüp, vahşet senaryoları yeniden yakın zamanların en büyük provokasyo-
uygulanacak mı? Halklar boğuşmasının nuyla karşı karşıya. Zindanlarda tutulan
vahşeti yüzyıllar sürecek kalıcı izleriyle sosyalist özgürlük savaşçıları, uğrunda
nesiller boyu o iğrenç kini yaşatacak mücadele ettikleri olgularla suçlanan
mı? İnsanlığımız elimizden alınıp, acı- ironik bir yargılamayla tarih sahnesin-
lar içinde bir yaşamı sürdürmek “kade- deler. İşkencecileriyle, darbecilerle, de-
rimiz” mi olacak? rin devlet ilişkileriyle aynı potada yargı-
Bu karabasanla yaşamak, bu var lanmak istenen bu kakafonik ortamdan
oluş biçimi, halklarımızın ruh halini medet uman Türkiye burjuvazisi bütün
bir dem terk etmeden, hayatlarımızın patavatsızlığıyla yoluna devam ediyor.
orta yerine demir atmış bekliyor. Bu Evlere şenlik “muhalefet” göreviy-
karanlık tablo, derin endişelerle karşı le yükümlü Kemalist burjuvazi belki
karşıya kaldığımız bu azap dolu günler de tarihinin en beceriksiz, en dağınık
bir ufuk ve ışık belirtisi görünmeksizin haliyle yeteneksiz kadrolarını devreye
kâbuslarla geçiyor. Toplumsal dengele- sokarak siyasi hayatta bir yer tutmaya
ri kurma becerisini tarihsel bir misyon uğraşıyor.
olarak var edememiş ve demokratik Toplumsal sınıflar, genel anlamda po-
yönetme alışkanlıklarını kazanamamış litikleşmiş bu hali artık önemsemiyor.
egemenlerin pragmatist yöntemleri Öngörüsüz uzanımları olmayan, güven
bıkkınlık verirken, yalınkat bir yavanlık vermeyen bu tarzı içgüdüsel tepkilerle
bütün sıradanlığıyla sürüp gidiyor. kabul etmeyi reddediyor.
“Stabilitesi”ne tarihi boyunca kavuşa- Emekçiler, ezilenler, yoksul köylüler
mamış, yakın gelecekte de kavuşması çaresizliklerini kendileriyle birleşmesi
pek mümkün görünmeyen egemenler, gerekli olan devrimci sosyalist güçleri
tutturdukları yolda kaygısız görünü- bulamamanın sıkıntısıyla ve kendiliğin-
yorlar. Yeni paradigması ile şekillenen den hareketlerle açığa vuruyorlar. Tür-
Türkiye burjuvazisi tarihinde ilginç sa- kiye burjuvazisinin bu vurdumduymaz-
yılan “ilkler” üzerinden siyaset yapmayı lığı, bu kendine olan güveni nereden
gündemine yerleştirmiş bir durumda- gelmektedir? Bu temel sorular etrafın-
dır. Askeri vesayete karşı duruyormuş da çözülecek denklem, gerçekliğimizin
yanılsamasını inandırabilmek yolunda açımlandırılmasını sağlayacak ve bizle-
uygulanan politikalar şüphelerle dolu re yol gösterecektir.

DOLU DOLU “inandırıcılığını” ne yazık ki sürdürebili-


yor. Antidemokratik uygulamalara karşı
sözde karşı duruşlar ana medya üzerin-
den yoğun bir şekilde servis yapılarak
NASILIZ VE GERÇEK SİYASETİ
NASIL DEVREYE SOKMALIYIZ
Sosyalist bir hareket olarak bu ülke-
ERSİN ÖNSEL siyasi ortam kontrol altına alınabiliyor. nin gündemine yerleştirdiğimiz, sosya-
Bu arada Halkların varlıkları üzerinden list güçleri kendine döndürüp paradig-
dünyaca kabul gören özgürlükler dizini, mamız olarak adım, adım ördüğümüz
Ortak, katılımcı, özgürlükçü, devrimci bir hat üzerinde tek tek savaş güçleri tarafından saldırı- teorik misyonumuz, üzerinde durulma-
yürümekten başka çıkışımızın olmadığının bilinciyle ya uğrayıp dağıtılabiliyor. sı gereken önemli bir mihenk taşıdır.
yeniden yapılanmalıyız. Kavrayamadığımız ve devrimci Anadilde eğitim hakkının kabulüne, Bu anlamda başta sosyalizmle, solla
hareketimizle birleştiremediğimiz en önemli toplumsal yeni sivil bir anayasanın oluşumuna, uzun yıllar ilişkilendirilerek resmi ideo-
olgu, örgütsüz halk yığınlarının ve emekçi sınıfların sayısız özgürlükler üzerinde hassas du- loji olarak var edilen Kemalizmin tari-
bağrında taşıdıkları muazzam potansiyeldir. ruşlar göstermeye kadar uzanan bütün himizdeki yeri önem kazanmaktadır.
bu talep edilen açılımlar, devreye soku- Kemalizm’in sosyalizmle yol arkadaşlı-
lacakmış gibi inceden bir rüzgâr estiri- ğı, teorik ve pratik olarak sönümlendi-

S
on iki üç aydır Türkiye siyasi ti bölgede ve metropollerde sivil lirken, pratik hayatta elle tutulacak en rilmiş, bu olumlu süreç sosyalistler için
gündemi, “açılımlarla” so- itaatsizlik eylemleriyle demokra- ufak bir projenin devreye sokulduğunu yeni bir niteliğe dönüşüm kanallarını
nuca gidebilecek yoğunlu- tik bir çıkışın başarılı sınavlarını görmemekteyiz. Aynı devlet barışa yö- da açmıştır. Dolayısıyla da sosyalist ya-
ğunu terk edip, aniden kesilen veriyor. Tüm bu demokratik nelik tek bir umut ışığı yakmamakta pılanışlarımızda bundan böyle ittihatçı-
bir tarzla, sıradan politikaların ve sivil eylemler kalıcı, öğretici ısrarlı bir duruş halindedir. lık, Kemalizm, cuntacılık, jakobenizim
girdabına düşerek irtifa kaybet- yanlarıyla demokrasi mücade- Şaşılacak derecede kendinden emin teorik olarak benimsenmeyen bir yola
meyi sürdürüyor. Bu yeni yönle- lesinin günü yakalayan en yalın yollar keşfeden “yeni burjuvazi”, alımlı sokulmuştur. Sınıf perspektifi esas alı-
niş tarzı oldukça dikkat çekici. göstergesi oluyor. Kitleselleşen ve çalımlı bir yürüyüşle bunca tarihsel narak emeğin ve ezilenlerin siyasi orga-
Cehennemi bir yoğunluktan “lay bu devasa karşı duruş, Türki- zulmü halklarına yaşatmamış görün- nizasyonu olan partileşmelere dönük
lay lom” siyaset tarzına uzanış yeli sosyalistlere, demokratlara, tüsüyle orta yerde bir curcuna alayı çalışmalara daha fazla hız verilmiştir.
hiç de olağan bir yansıma ver- devrimcilere yol gösteriyor. oluşturup, yürüyüşünü sürdürüyor. Ba- Kürt sorunu karşısındaki açık net en-
miyor. Bu tarzın içindeki günlük Tarihimizin en kirli ve uzun rışı oluşturma yollarından hiçbirini bu ternasyonalist çizgimiz taviz vermez du-
politikalar neredeyse çok yakın savaşlarından biri olan “Kürt” ateşkes sürecinde gündemine almayan ruşuyla uzun yıllar örnek teşkil etmek-
geçmişimizi unutturmayı başa- savaşı 30 yıla yaklaşırken hükü- egemenler oldukça rahat, kararlı, özgü- tedir.Kadın sorunundaki erkek egemen
racak gibi. Yeniden başa dönü- met, devlet ve egemen burjuva- ven dolu halleriyle altındakilere meydan izlek silinip atılmış, kadın mücadelesin-
lüp, kasetli, telefonlu, rüşvetli zi özetle yönetenlerin cenahında; okumaya devam ediyor. deki ana politikalar kadın yoldaşlarımızca
cuntalı, mafyalı otuz iki kısım barışa, özgürlüklere, demokra- Milyonlar özgürlükleri ve onurlu du- saptanır hale gelmiştir.Gençlik sorunu,
tekmili birden politik bir arena, siye dair herhangi bir çıkış, çö- ruşlarını bir kez daha bütün dünyaya mücadele gelenekleri ve gençliğin tüm
bir anda yaşamlarımızın orta zümleme ve atılım görünmüyor. Newroz ile haykırıp yaşatırken, ege- sınıf ve katmanlar içerisinden derlenip
yeri oluverdi. Bu arada progra- Umut ederek yaşamanın bıktırıcı menler üç maymunu oynamayı sür- toparlanmasına yönelik anlayışlar esas
matik yürüyüşleri ve disiplinleri gerginliği bir kalın katman gibi dürüyor. Devlet, halklarını rehabilite alınarak yeniden şekillenmesine yol açan
pek olmayan sosyalistler, her za- üzerimizde. “Bu amansız kirli sa- edecek istemlere top yekûn saldırıyor. örgütlenişlerle nitelik kazanması temel
manki hazırlıksız halleriyle güne vaş yeniden boyutlanacak mı?” Büyük gaileleri başımıza örmeyi normal alınmıştır. Pek çok meselede cesaretle
kapılanıp, zaaflarını devamlı düşüncesi sıcaklığını korumayı bir olgu gibi sunmakta herhangi bir akılla ortaya koyduğumuz açılımlar bir
sürdürmekte bir sakınca görme- sürdürüyor. beis görmeden, yoluna devam ediyor. türlü güncelliğini kaybetmeden ana si-
mektedirler. “Acaba yeniden paramiliter Fırat’ın batısında toplumsal müca- yasi hat olarak sosyalist topluluğumu-
Özgürlük ve demokrasi hareke- kıtalar yoksul köylülerin, emek- dele anlayışı ile emeğin, demokrasinin, zun önüne konulmuştur.

12
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
Yıllardır tartışılan bu gerçekleri redde-
Bir uçta demokratikleşmede gerçek
SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ
derek sosyalist siyaset yapmak imkânsız
bir anlayıştır. Başta Kürt sorunu olmak bir ilerlemenin, sınıfsal güç dengele-
üzere emeğin kurtuluş mücadelesi rinden ve bir bütün olarak sermaye
gündemimizin yakıcı gerçekliğidir. Bu
sorunların üzerinden atlayarak, onla-
PARTİ GİRİŞİMİ hâkimiyetinin sınırlanmasından geçtiği-
ni ıskalayan; demokrasi uğruna müca-

DEKLARASYONU
rı görmemezlikten gelerek sol siyaset deleye tam, kısıtsız ve doğrudan bir halk
yapmakta ısrar edenleri hayat çıplak egemenliği perspektifiyle yaklaşmayan,
bir biçimde orta yerde bırakmıştır. Söz sadece ve yalnız “askeri vesayet”le yatıp
konusu çevreler, çaresizce sağdan pa- kalkan “demokrasi” odaklı kümelenme
yandalar arayan halleriyle tarih içerisin- var. Bu kümedekiler, bir “yeniden kuru-
DBH bileşenlerinden Sosyalist Birlik varoluştan, gelenek takipçiliğinden ve luş” hedefiyle ve işçi hareketinin tarihsel
de “avara kasnak” gibi salınıp durmak-
Hareketi (SBH), Sosyalist Demokrasi kendi özgün geçmişlerinden türeten iddialarıyla programatik olarak ilişkilen-
tadırlar. Bu sapmalara aldırmaksızın
Partisi (SDP), İşçilerin Sosyalist Partisi sosyalist grupların ve çevrelerin yan dirilmemiş vesayetsiz bir “demokrasi”ye,
ortak, katılımcı, özgürlükçü, devrimci
(Sosyalist Parti), Sosyalist Gelecek Parti yana getirilmesinin bu gidişi tersine çe- mevcut muhafazakâr-liberal hegemon-
bir hat üzerinde yürümekten başka çı-
Hareketi (SGPH) ve Toplumsal Özgürlük virmek için bir çare olmayacağını, yaşa- ya içinde konumlanarak ve AKP hükü-
kışımızın olmadığının bilinciyle yeniden
Platformu (TÖP), sosyalist hareketin ve dığımız bütün önceki deneylerden bili- metiyle alış-veriş içinde ulaşılabileceği
yapılanmalıyız.
işçi hareketinin eş-zamanlı krizine yanıt yoruz. Toplumsal mücadele alanlarında yanılsamasıyla hareket ediyor ve başka
Kavrayamadığımız ve devrimci hare-
vererek, sosyalist harekette yeni diziliş- ortaya çıkan yeni çelişkileri ve gerilimleri türden bir otoriter rejimin şekillenmek-
ketimizle birleştiremediğimiz en önemli
lere yol açacak, çoğulcu, kitlesel ve en- siyasete taşıma pratiklerinde ortaklaş- te olduğunu gözden kaçırıyorlar.
toplumsal olgu, örgütsüz halk yığınları-
ternasyonalist bir işçi-emekçi partisinin madıkça, bu alanlardan yeni enerjiler ve Öteki uçta ise, çağımızda emperyaliz-
nın ve emekçi sınıfların bağrında taşı-
inşası hedefiyle bir ortaklaşma sürecini taze güçler sosyalist mücadelenin içine min bir iç olgu olduğu gerçeğini göz ardı
dıkları muazzam potansiyeldir. Sosyal
bir deklarasyon yayınlayarak başlattılar. taşınmadıkça, güçsüzlükler üzerinden ederek, emperyalizmi dışsal bir olgu
ve ekonomik analizlerin klasik yöntem-
güç oluşturma anlayışıyla sosyalist grup gibi gören, tutarlı bir anti-kapitalizme
lerle çözümlere uğratılacağı kolaycı,
Sosyalist Yeniden Kuruluş ve çevrelerin birbirine eklendiği bir du- yaslanmayan bir anti-emperyalizm
bıktırıcı, yabancılaştırıcı örgütlenmeler
Parti Girişimi Deklarasyonu: rumun, toplumsal gündemle ilgisiz, içi- söylemiyle, kendi ülkesinin ve burjuva-
artık kabul edilemez eski paradigma-
ne kapanık siyaset tarzını yeniden üret- zinin bölgesel bir hegemonya peşinde-
lardır. Kitleselleşmek dediğimiz olguyu
Biz aşağıda imzası bulunanlar, sos- mekten öteye bir sonuç vermediğinin ki yayılmacı yönelişlerine karşı bir tavır
yaratmayı eğer beceremezsek, tarihin
yalist hareketin ve işçi hareketinin eş- bilincindeyiz. geliştiremeyen başka bir kümelenme
tanıklığında savunulan ve kabul gören
zamanlı krizine yanıt vererek, sosyalist Sosyalist hareketin kendi krizini aş- duruyor. Bu kümelenme, Kürt sorunu-
tüm teorik hattımız anlamsızlaşacak
harekette yeni dizilişlere yol açacak, masının büyük ölçüde işçi hareketin- na ve hareketine de bu türden bir anti-
ve hayat bizi tasfiye edecektir. Bu tas-
çoğulcu, kitlesel ve enternasyonalist bir deki krizin aşılmasına sunacağı çözüm- emperyalizmin gözlüğüyle baktığı için-
fiyede hiçbir basınç etkili olamayacak,
işçi-emekçi partisinin inşası hedefiyle lerle ve devrim perspektifiyle hareket dir ki, ulusalcı bir pozisyonda duruyor.
sadece ve sadece yakalanamayan 21.
bir ortaklaşma sürecini başlatmak için etmekle bağlantılı olduğunu da, kapi- Kapitalizme karşı bir devrim hedefiyle
yüzyıl sosyalizm anlayışları acı bir ger-
yola çıkıyoruz. talizmin egemenliğiyle her düzeyde, programatik ilişkisi belirsiz bu küme-
çek gibi altımızı kazıyıp, bizleri saf dışı
Bu yeni süreçte, başarısızlıkla sonuç- her türden karşı karşıya gelişin bir sınıf lenme, çeşitli ulusalcı güçlerin kabulleri
bırakacaktır.
lanan geçmiş birlik deneylerinin ortak mücadelesi halinde geliştiği kapitalist ve hassasiyetleriyle örtüşen böyle bir
bir değerlendirmeye tabi tutulmasının, küreselleşme koşullarında aradığımız “anti-emperyalizm” anlayışıyla, toplum-
YENİ DÖNEM YENİDEN YAPILANMA
çıkarılan derslerin sosyalist kamuoyu ile yanıtın, eski “altın çağ”a öykünerek sal mücadelelere ve işçi hareketine bir
Bu güne dek sosyalistlerin örgütlen-
paylaşılmasının ve öngörülen ortaklaş- bulunmayacağını da biliyoruz. Sosyalist “yeniden kuruluş” anlayışından çok ge-
melerinden alınacak tarihi dersler yok
ma sürecinin geçmişin hatalarını tek- hareketin küllerinden yeniden doğuşu- riye dönük “eski altın günleri” ihya etme
ise, bu anlayışlarla hala devam edilip
rarlamayacak şekilde tasarlanmasının, nun politik bir işçi hareketinin doğu- refleksiyle yaklaşıyor.
sosyalist birlikler oluşturulmak isteni-
inandırıcı bir yeni başlangıç için vazge- şuna katkıda bulunduğumuz nispette Bu kümelerle rekabet etmek için de-
yorsa, asla eskinin tekrarında ısrarcı ol-
çilmez olduğunu düşünüyoruz.. mümkün olacağı öngörüsüyle hareket ğil aramızdaki köklü farklılıkların bilinciy-
mamak gerekmektedir. Gündemleri ya-
Marksist sosyalizm geleneğine bağlı ediyoruz. İçinden geçtiğimiz çağda, sı- le, sosyalizmi gerçek temelleri üzerinde
kalanamayan bir dünyanın sosyal hızına
olarak, işçi sınıfının egemen sınıf olarak nıf mücadelesi yönünden ortaya çıkan yeniden seçenek kılmak için yeniden
ulaşabilmek günümüz sosyalistlerinin
örgütlenmesini kesintisiz bir devrimci koşulların önümüze koyduğu görevler kuruluş perspektifli bir süreç başlatıyo-
asli görevleridir. 21. yüzyıl sosyalizmi
süreç olarak kabul eden bir bakış açı- üzerinden yürütülen bir örgütlenme ve ruz. Başlangıç kabulleri açısından ortak
denen olgu da böyle bir tarzdır. Kolek-
sıyla çözülen reel sosyalizmin sosyalist mücadele anlayışıyla, antikapitalist top- bir tartışma ve yöneliş için yeterli bir
tif katılımın, yetki ve karar organlarının
düşünüşte yarattığı zaafları aşma he- lumsal dinamikleri (Kadın, Ekoloji, Sa- düzeyin henüz oluşmadığını bilsek bile,
demokratik birlikteliği esastır. Bu gün
defiyle bir araya geliyoruz. 21. yüzyılda vaş Karşıtlığı vb) göz ardı etmeyen bir sosyalist hareketteki bu tabloyu nihai
halkların, ezilen emekçi sınıf ve tabaka-
sosyalizmi kitleler nezdinde yeniden perspektifle, kendimizi işçi hareketinin ve geri dönüşsüz bir ayrışma saymıyo-
ların başta demokratik özerkliği kesin-
inandırıcı bir seçenek haline getirme- iktisadi ve siyasi alan ikiliğini aşan bir ruz. Bu kümelerde yer alanlarla ideolojik
tisiz savunma kararlılığı yeni bir boyutu
nin ve maddi bir güce dönüştürmenin dip dalgası üzerinde yeniden kurmak mücadele sürdürmeyi ve sınıf mücade-
hayata geçirmeye uygun düşmektedir.
vazgeçilmez bir boyutu olarak, geçmiş üzere imkân ve güçlerimizi ortaklaştır- lesinin gerekleri doğrultusunda enter-
Devrimci sosyalizmin soluğunu kitle-
sosyalizm pratiklerinden, geleceği ipo- maya koyuluyoruz. nasyonalist bir yaklaşımla, sosyalizmi
selleşen milyonlarca insanın emeği ve
tek altına alacak fütürist hatalara düş- Başlattığımız bu yeni sürecin temel geçmiş reel sosyalist pratiklerden çıka-
özgürlükleri üzerine estirmek, birincil
meksizin, ortak dersler çıkarılmasını yaklaşımlarından birisini de, Kürt Öz- rılan dersler ışığında yeniden seçenek
tarihi görev olarak ortadadır.
ve bu derslerin programa, tüzüğe, ör- gürlük Hareketiyle stratejik bir ittifak kılacak bir politik pratiğe davet etmeyi
Bir savaş mücadelesi sonucunda legal
gütlenme modellerine, siyaset tarzına anlayışı ekseninde, ezilenlerin mücadele de bir görev olarak telakki ediyoruz.
alanda yeniden var olabilme biçimleri
yansıtılmasını ve içerilmesini, yeniden birliğinin bir ifadesi olarak, emek ve de- Bu anlayışla, hem bu iki küme için-
siyasal örgütlülüğü belirli bir ortalama-
kuruluş veya yapılanma iddiası bakımın- mokrasi cephesinin inşası oluşturmak- deki gelişmeleri dikkatle izliyor hem de
nın üzerinde kaçınılmaz kılmaktadır.
dan önemli görüyoruz. Bu bahislerde ve tadır. Bu anlayışla, yeni bir sürece adım “gruplar-arası zemin”de duran, bizimki-
Barışa hazırlık sürecinde ise bir toplulu-
programatik bir ortaklaşma için elzem atan bu girişim, Kürt halkının haklı ta- ne benzer arayışlara sahip, var olan ku-
ğun siyasal sosyal konumlanışını kısaca
gördüğümüz diğer konularda, etkinliği- leplerini desteklerken, bu talepler uğ- tupsallığın ötesine doğru hareketlenen
hayatiyetini sevk edip yönlendirebilmek
mizin ulaşabildiği her yerde her hangi runa verdiği mücadelesiyle de tam bir çevre, grup, inisiyatif ve sosyalist birey-
savaşmak kadar zor olan gerçekleri
bir yerel-merkez hiyerarşisi gütmeksi- dayanışma içindedir. leri şimdiden, başlattığımız yürüyüşün
yansıtmaktadır. Burada esas olan ta-
zin, yöntemi ve kapsamına katılanların Bu adımı atarken Türkiye sosyalist müstakbel ortakları olarak görüyor ve
rihsel konjonktürün sıcak savaş ortam-
ortaklaşa karar verecekleri bir tartışma hareketinin çok parçalı ve engebeli to- onları sosyalist bir yeniden kuruluş ve
larından daha bir ustalıkla yakalanıp
ve bu tartışmayla at başı giden bir bir- pografyasında yalnız başımıza olma- derleniş sürecini birlikte örüp ilerletme-
yönlendirilmesi tarzıdır. Sözü edilen
likte eyleme süreci başlatıyoruz. dığımızın farkındayız. 1980’ler sonra- ye davet ediyoruz.
diplomasi toplumsal desteğin görünür
Türkiye sosyalist hareketinin toplum- sında toplumsal zeminlerinden büyük
bir güce erişebilmesiyle solunum kanal-
sal ve politik mücadelede ciddi bir güç ölçüde uzaklaşmış olan sosyalist güçler, SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ
larını açık tutabilecektir. Yeni bir eta-
ve emek israfına yol açan parçalı yapısı- 2000’ler başından bu yana Türkiye’yi bir PARTİ GİRİŞİMİ
ba geçiş ve planlama esnasında politik
nın, ülke çapında etkili siyaset yapmayı uçtan öbür uca yaran iki sermaye kam- Sosyalist Birlik Hareketi (SBH),
alışverişler ana stratejik hedefleri boşa
ve gündem belirlemeyi sağlayacak bir pı arasındaki güncel politik kutuplaş- Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP),
çıkarmayacak ortamları yaratmak zo-
ölçeğe ulaşmasını ve yığınak yapmasını manın basıncı altında ve çeşitli türden İşçilerin Sosyalist Partisi (Sosyalist Parti),
rundadır. Zorunlu genellemeler oluşa-
önlediği apaçık bir gerçek. Ancak bizler, savrulmalara yol açacak şekilde yeniden Sosyalist Gelecek Parti Hareketi (SGPH),
cak konsensüs ortamının vazgeçilmez
varlık gerekçelerini bizzat bu parçalı kümeleniyorlar. Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖP)
tarzıdır.

13
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
ÖZERK İSTANBUL ÜZERİNE BİR DENEME*
RIDVAN TURAN ruhuyla kavramak, sosyalist hareketin Demokratik Özerkliğin örgütsel mode-
siyasal demokrasi mücadelesiyle, de- li nasıl olacak? Çok farklı dil, kültür ve
mokratik halk iktidarına yürüyüş mü- sınıfsal kompozisyona sahip bölgeler
Demokratik Özerkliğin batıda nasıl inşa edileceğine cadelesiyle birlikte ele almak, batıya ve Demokratik Özerklik çerçevesinde nasıl
ilişkin bir çalışma, kapitalist kent politikalarının ele özellikle de metropollere uyarlayacak mütalaa edilecek?
alınması ve analiziyle mümkün görünüyor. Çünkü batıda modellemeleri geliştirmek ve nihaye- Cevaplanması gereken pek çok soru
deyim yerindeyse her türlü sosyal gerçeklik kapitalist tinde de pratikleştirebilecek adımlar mevcuttur. Bunların her biri bir araş-
atabilmektir. tırma ve inceleme konusudur.
mekan politikasının prizmasında kırılarak yansıyor.
Demokratik Özerklik iki açıdan ele Kanımca Demokratik Özerkliğin ba-
Kapitalist mekan politikalarıyla, sınıf çelişkileri alınmalıdır. Model, örgütsel planda; tıda nasıl inşa edileceğine ilişkin bir
mekansal bir özellik de kazanıyor. köy komünlerinden başlayan, kasaba, çalışma, kapitalist kent politikalarının
ilçe, mahalle, kent meclisleri ve özerk ele alınması ve analiziyle mümkün gö-

D
emokratik Özerklik Bil- yeye eklemlenmesini kolaylaştı- bölge kongresi biçiminde örgütlenen, rünüyor. Çünkü batıda deyim yerin-
dirgesinin açıklanmasının ran, sermayenin dolaşım hızını söz, tartışma ve karar yetkisinin halkta deyse her türlü sosyal gerçeklik kapi-
hemen ardından hükü- artıran ve en ücra bölgelere dahi olduğu bir örgütlenme biçimidir. talist mekan politikasının prizmasında
met, MGK toplantısında kırmı- girerek sömürüyü kolaylaştıran Politik planda bu öneri var olan hu- kırılarak yansıyor. Kapitalist mekan
zı çizgilerini çizdi. “Demokratik bir faktör olduğu vurgulanarak kuk sisteminin geliştirilmesini, inkar ve politikalarıyla, sınıf çelişkileri mekansal
Özerklik” kabul edilemez dedi Demokratik Özerkliğe karşı çıkı- imha siyasetine son verilmesini, barış- bir özellik de kazanıyor. Üretim alanı,
ve bütün “tek”lerini ardı ardına lıyordu. çı temelde birliğin sağlanabilmesi için yaşam alanıyla birleşiyor. Sınıfsal aidi-
sıraladı. Oysa örneğin Demokratik gerekli anayasal ve yasal düzenleme- yetler yaşam alanlarında dil, din, böl-
Demokratik Özerklik yalnızca Özerkliğin 8 kriterinden biri olan lerin Demokratik Özerklik statüsüne gecilik, etnisite gibi kültürel ögelerle iç
hükümete yönelik bir çözüm ekonomi başlıklı bölümde “(…) bağlı olarak yapılmasını esas almakta- içe geçiyor. İnsanların kendilerini pek
önerisi olarak sunulmadı. Aynı kullanım değerini esas alan, anti dır. Ayrıca dil, kültür planında varolan çok sınıfsal, kültürel ve etnik kimlikle
zamanda demokrasi güçlerine, tekelci, eşitlikçi, dayanışmacı bir her türlü baskının ortadan kalkmasını, birlikte tanımlamalarına yol açıyor. Bu
sol-sosyalist güçlere yönelik, ekonomik sistem oluşturmak Kürtçenin kamusal alandaki kullanımı- da batı metropolleri için Demokratik
tartışılmaya ve zenginleştirilme- (…)” vurgusu kimi sol güçler- nın önündeki engellerin kaldırılmasını, Özerkliği başka bir felsefeyle ele almayı
ye açık bir öneri olarak da gün- ce görülmemiş olsa da, içerdi- tüm dil ve lehçelerin özgürce kullanıl- zorunlu kılıyor.
deme taşındı. ği eşitlikçi vurgu kapitalistlerce ması ve geliştirilmesinin anayasal te- Burada zamanın elverdiği ölçüde,
Bu çerçevede bildirgenin ila- tehdit edici bulunmaktadır. minat altına alınmasını, Kürdistan’da Demokratik Özerkliğe metropol eksen-
nının hemen ardından solda iki Soldaki ikinci eğilim, enter- bozulan sosyal dokunun onarılmasını, li bir bakış oluşturmaya, Demokratik
eğilimin şekillendiğini söyleyebi- nasyonalist kaygılarla Demok- patriyarkaya karşı mücadele edilerek Özerkliği kapitalist mekan politikası
liriz. ratik Özerklik projesine destek kadının örgütlenme ve bilinçlenme dü- ekseninde tartışmaya, Demokratik
Birinci eğilim, özerklik poli- vermek biçiminde ortaya çık- zeyinin artırılmasını, ekolojik yıkımın Özerkliğin batıda nasıl kurgulanaca-
tikasının esas itibarıyla neoli- maktadır. Bu yaklaşımın ek- durdurulmasını ve eşitlikçi bir ekono- ğına ilişkin bir modelleme yaratmaya
beral bir dayatma olduğu bi- sikliği sorunu basit bir “destek mik yapının inşasını hedeflemektedir. çalışacağım.
çimindeydi. Bu eğilime göre, verme” meselesi olarak görme- Sözkonusu mücadele hedefleri ve
emperyalist-kapitalist sistemin sinden kaynaklanmaktadır. An- talepler, Türkiye’de demokrasi ve sos- ***
çıkarları doğrultusunda ulus cak enternasyonalist sosyalist- yalizm mücadelesi veren tüm yapıların
devlet zayıflatılırken, özerkleş- ler açısından bugünün görevi, ortaklaşabileceği siyasal demokrasi ta- İstanbul 88 yıllık Cumhuriyet tarihi-
me eğilimi maksatlı olarak öne Demokratik Özerklik projesini lepleridir. nin (hatta daha öncesinin) sosyal, siya-
çıkarılıyordu. Özerkleşmenin il- desteklemekten çok daha kap- Demokratik Özerklik projesi tüm sal, ekonomik bir özeti gibidir. Ülkeyi
gili bölgenin uluslararası serma- samlıdır. Bu projeyi lafzıyla değil Türkiye’ye (özellikle batı metropolle- genel anlamda etkileyen toplumsal-
rine) nasıl uyarlanabilir? Mücadelenin siyasal sorunlar, İstanbul’a daha güçlü
* Rıdvan Turan’ın, 12 Mart 2011’de İstanbul’da düzenlenen “Türkiye’de Türkiye ve Kürdistan’daki eşitsiz geli- yansımakta ve kentin özgün sorunla-
Yerel Demokrasi ve Özerklik Tartışmaları” Konferansında SDP Genel Baş- şimi modellemeyi nasıl etkiler? Batıda rıyla birleşerek daha kökten bir ifade
kan Yardımcısı Ekin Bodur tarafından sunulan tebliği. Bu tebliğ, Rıdvan
daha çok sınıf temelli, Kürdistan’da kazanmaktadır. Ülke genelinde varolan
Turan’ın “Kapitalist Mekan Politikası ve Demokratik Özerklik - Özerk İstanbul
İçin Bir Deneme” başlığıyla Günlük gazetesinde 17, 18, 19, 20 Şubat tarih- daha çok kimlik ve kültür temelli çe- yoksulluğun, işsizliğin, altyapı eksik-
lerinde dosya olarak yayınlanan çalışmasının kısaltılmış bir versiyonudur. Bu lişkiler ve mücadele perspektifleri liğinin, kirli savaş ve göç olgusunun,
çalışmanın tam metni için bkz: http://www.sosyalistdemokrasigazete.net/ Demokratik Özerklik modellemelerini demografik sorunların, kültürel sorun-
gunluk/ridvanturan/20110221.htm nasıl etkileyecek? Metropol kentlerde ların, kadınları ve gençliği ilgilendiren

14
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
tüm sorunların, sınıfsal çelişkilerin Kapitalizmin kent mekanına yönelik politikalarıyla, nıdır. Tüm belediye, asayiş hizmetleri,
doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan politikaların bir merkezden üretimi arasında karşılıklı güvenlik hizmetleri, valilik ve kayma-
çeteleşme, kumar, fuhuş vb. sorunla- kamlıklar özerk İstanbul il meclisine
bir ilişki vardır ve kapitalizmin kent mekanına yönelik
rın kent özgünündeki ifadesi çok daha bağlı olarak faaliyet sürdürecektir.
derin ve içinden çıkılmaz hal almıştır.
politikalarına karşı çıkabilmenin önkoşullarından Meclisler kent kültürü dayatmala-
Belediyecilik, sağlık, eğitim hizmetleri biri politikanın merkezden üretiminin yerine rına karşı, özerk İstanbul’daki kültü-
gibi hizmetler adeta kangrenleşmiştir. yerel demokratik inisiyatiflerin, halk meclislerinin rel dokunun çoğulculuğunu (Aleviler,
Bu sorunların adeta çözümsüz bir geçirilmesidir. Kürtler, Lazlar, Ermeniler, Rumlar
biçimde ortaya çıkmasının bir nede- vb.) muhafaza etmeli, farklı kültürle-
ni ülkenin sosyal, siyasal, ekonomik rin kendilerini ifade etme ve geliştirme
edebilecekleri yeni bir alanın doğması- belediyenin halkla olan ilişkisi zayıfla-
sorunlarıyken, bir diğer nedeni de, olanaklarını yaratmalıdırlar.
nı sağladı. tılırken, merkezi iradeyle olan ilişkisi
İstanbul’da özgün bir nitelik kazanmış Kent yoksulları arasındaki mekana
80’lerden sonra büyük göç hareketle- artırılmış durumdadır. Böylece yerelin
bu sorunların merkezden yaklaşılarak dayalı suni bölünmelere karşı sınıfsal
ri yaşandı. Bunların en önemli nedeni, her türlü söz, yetki, karar, süreçlere
çözülebileceği yanılgısıdır. 15 milyonluk birlik ve dayanışmayı öne çıkaracak
Kürdistan’da sürdürülen kirli savaşın katılım ve kendini yönetme hakkı mer-
bir kentin sorunlarını Ankara eksenli bir tedbirler geliştirilmelidir.
köyleri boşaltma politikasıydı. Bu vesi- keze geçmiştir. Her şeyin bir merkez-
yaklaşımla çözebilmek mümkün değil- Mekana dayalı kentsel mücadele ile
le ile binlerce köy boşaltıldı ve yakıldı. den planlanmasının, sistem açısından
dir. Tek merkez etrafında örgütlenmiş üretime dayalı sınıfsal mücadeleyi bir-
Köy sakinleri canlarını kurtarıp büyük merkezin rolünü vazgeçilmez kılsa da,
siyasal temsil mekanizmalarıyla, sağlık, leştirebilecek politikalar üretilmelidir.
kentlere akın ettiler. Bu kesimler şu yerel sorunların çözümüne katkı suna-
eğitim hizmetlerinin tek merkezden Böyle bir felsefeyle oluşacak halk
anda da varoşlarda yaşayan en yoksul madığı açıkça izlenmektedir. Kentin
örgütlenmesi ve sunumuyla, yerel yö- meclislerinin yalnızca bugünü kazan-
ve sınıfsal çelişkileri her gün daha fazla sorunlarının önemlice bir kaynağı bu
netimleri adeta inşaat firması düzeyine mak için bir araç olmayacağını, yarını
hisseden bir kitleyi temsil etmektedir- idari tekçilik anlayışıdır. O nedenle İs-
indirgeyen yaklaşımlarla çözüm değil kazanmak için de bir manivela görevi
ler. Aynı zamanda bu kesimler, diğer tanbul için en azından idari düzeyde bir
ancak sorun üretilebilir. göreceğini düşünüyorum.
emekçi kitlelerle birlikte üzerlerinde özerkliğe kuvvetle ihtiyaç vardır.
80’lerden sonra dünya çapında uy- Özerk İstanbul’a yüklediğim anlamla-
halk meclislerinin yükseleceği demok- Kürdistan’da ise idari tekçiliğin geri
gulamaya koyulan neoliberal politikalar rın bir kısmı abartılı bulunabilir. Burada
ratik dinamikleri oluşturmaktadırlar. planında Kürt halkının kolektif varlığı-
kent olgusunu da ters yüz etti. Dünün sıralanan hedef ve önerilerin bir kısmı-
İstanbul, sermayenin yeniden- nı reddeden bir siyasal tekçilik vardır.
İstanbul’u, sanayi tesisleri etrafında nın sistemin sınırlarını zorladığının ve
üretimiyle ilgili sorunların çözümü için, Kürtlerin başka bir ulus olduğu bilin-
gecekondulaşmanın yoğun olduğu bir yer yer de aştığının farkındayım. Kür-
daha çok artı-değer üretimi sağlamak diği halde, farklı dile, kültüre, coğraf-
İstanbul’du. Kartal, Topkapı, Haliç, distan için makul görünen bazı öner-
amacıyla yeniden yapılandırılmaya baş- yaya sahip oldukları bilindiği halde,
Alibeyköy gibi alanlar üretimin olduğu melerin İstanbul için ütopik görülmesi
landı. Bu durumdan nasibini yalnızca Kürdistan’a Türkiye idari sisteminin
kadar yaşamın da alanlarıydı. Üretim de sözkonusu olabilir ve bu gayet do-
yoksulların, emekçilerin mekanları al- dayatılması dahası siyaseten de ken-
kent içinde yapılıyordu. Kapitalizm ğaldır. Bilinmelidir ki, bu süreç başın-
madı. Kentin kültürel mirası ve ortak di kararlarını alamaması, kendi dilini,
Lefebvre’in deyişiyle mekanları işgal et- dan sonuna dek bir siyasal demokrasi
kullanım alanları da bu biçimde ele alın- kültürünü yaşamasının engellenmesi
meye, mekan üretmeye başlamıştı. Bir mücadelesinin konusudur. Kürdistan
dı ve alınmakta. (Yoksulların, işçilerin, içinden çıkılmaz sorunlar yaratmıştır.
bütün olarak İstanbul, üretimin yapıl- için önerinin daha reel görülmesinin
Afrikalı göçmenlerin, Kürtlerin, traves- Bu anlamıyla İstanbul için idari yanı
dığı bir yer olmanın ötesine geçmiş ve sebebi de orada verilen siyasal demok-
tilerin yaşam alanı olan Tarlabaşı’nın daha ağır basması gereken özerkliğin,
İstanbul’un kendisi kapitalistler tara- rasi mücadelesinin kazandığı mevzile-
Dolapdere taraflarının, eli sopalı sivil Kürdistan için daha siyasal bir özerk-
fından keşfedilmiş ve metalaştırılmıştı. rin çokluğudur.
polislerce gün gün nasıl boşaltılmaya lik biçiminde (her iki biçim birbirinden
Emekçilerin yaşadığı mekanlar bu du- Tabiatıyla İstanbul için önerdiğim
çalışıldığı izlenmektedir.) Galataport, tam manasıyla ayrılmaksızın) tezahürü
rumdan ilk etkilenen yerler olmuşlardı. model de bir ütopya değil, sınıflar mü-
Haydarpaşa projeleri, birbiri ardına gereklidir.
Bu tutum, öncelikle emekçilerin otur- cadelesinin konusudur.
yapılan iş kuleleri, beş yıldızlı otellerle İstanbul, kentte yaşayan, kentin öz-
duğu alanlardan dışlanmaları ve uzak- Olanaksız gibi görülen pek çok şeyi
İstanbul, Singapur, Hong Kong gibi fi- gün sorunlarını bilen, farklı dil, kültür,
laştırılmaları sonucunu doğurdu. Bunu olanaklı kılan mücadelenin gücüdür,
nans merkezlerinden biri haline getiril- inanç, cinsiyet mensubu insanların
birkaç şekilde yaptı kapitalistler. Mer- etkisidir.
meye çalışılmaktadır. demokratik bir perspektifle, meclisler
kezin fiyatlarının artması emekçilerin Yarından tezi yok derhal adımlar at-
Kapitalizmin kent mekanına yönelik temelinde ve merkezi iradeden özerk
buralarda yaşayabilme olanaklarını za- maya başlayabiliriz.
politikalarıyla, politikaların bir mer- örgütlenmesiyle yönetilmelidir.
yıflattı. Ekonomik nedenlerle köyünden Mahalle meclislerini kurmaya başla-
kezden üretimi arasında karşılıklı bir Demokratik özerk İstanbul, demok-
gelen kuşakların ardılları, yine ekono- yabiliriz.
ilişki vardır ve kapitalizmin kent me- ratik ilkelere göre örgütlenen idari,
mik nedenlerle kentin dış bölgelerine Yukarıdaki hedefleri ve daha başka
kanına yönelik politikalarına karşı siyasi ve mali özerkliğe sahip bir ku-
yönelmeye başladılar. Diğer bir yöntem pek çok hedefi anayasa tartışmalarının
çıkabilmenin önkoşullarından biri rumlar seti ve işlevler bütünü ola-
de kapitalistler tarafından çeşitli gerek- konusu haline getirebiliriz.
politikanın merkezden üretimi- rak tanımlanabilir.
çeler ileri sürülerek o mekanların zorla Anayasa tartışmaları vesilesiyle özerk
nin yerine yerel demokratik ini- İstanbul özerk yönetiminin te-
ele geçirilmesi yani yıkım idi. Emekçi İstanbul’u ete kemiğe büründürebilir
siyatiflerin, halk meclislerinin mel hücresi mahalle (köy) mec-
mahallelerine asker ve polis eşliğinde ve halkın gündemi haline getirebiliriz.
geçirilmesidir. lisleri olmalıdır. Mahalle (köy)
yapılan saldırılar ile büyük çaplarda yı- Yeter ki unutmayalım, ütopyalar ger-
İstanbul’da halk- meclisleri ilçe meclislerini,
kımlar gerçekleştirildi. Bu yöntemlerle çekdışı şeyler değil, gerçekliğin başlan-
belediye-merkezi irade ilçe meclisleri il meclislerini,
İstanbul’da kapitalizm, Harvey’in işaret gıcı, onun bir boyutudur. Ve hayallerle
arasındaki olması gere- il meclisleri de bölge mecli-
ettiği gibi mekanlar üzerinden kendini gerçekler arasındaki bağ her şeyin yo-
ken ilişki, kent mekanını sini oluşturur. Marmara böl-
yeniden üretti, dünün kuş uçmaz ker- lunda olduğunun kanıtıdır.
bir değişim değeri olarak ge meclisi Türkiye meclisine
van geçmez yerleri yeni rant alanları
gören ve halkı demokratik temsilci gönderir.
haline dönüştü. Buralara yapılan
mekanizmaların dışında Özerk İstanbul il meclisi,
yatırımlar, in- şaat sektörünü
tutan anlayış tarafından özerk İstanbul’un en üst ya-
geliştirirken, kapitalistlerin
yeniden tanımlanmış, sama ve yürütme orga-
hem ya- tırımlarını
yapabile- cekleri
hem de kâr
elde

15
SOSYALİST DEMOKRASİ / 6 NİSAN 2011
AKLIMIZ VE YÜREĞİMİZ ONLARLA

Biz aşağıda imzası bulunanlar,


“Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan Sosyalist Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve yöneticileri, Toplumsal Özgürlük Platformu sözcüleri ve Bilim
ve Gelecek ile Red dergilerinin editörleri hakkında açılan davanın, AKP iktidarının sosyalist düşünce ve eylemi kriminalize etme yolunda bir başka girişimi
olduğu bilinciyle, bu “tezgah”a geçit vermeyeceğimizi ilan ediyoruz.
SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, Toplumsal Özgürlük Platformu sözcüsü Oğuzhan Kayserilioğlu ve diğer dostlarımıza yönelik bu “kara oyun”un hedef
tahtasına gerçekte hepimizin yerleştirildiğini, bu davanın AKP’nin sosyalist muhalefeti bastırma ve sindirme yolundaki girişimlerinde bir başka merhaleyi
temsil ettiğini biliyoruz.
Bu “oyun”u bozmak üzere 13 ve 15 Nisan günleri, Beşiktaş Adliyesi’nin önünde olacak, yargılanan dostlarımızla dayanışmamızı haykıracağız.
Aklımız ve yüreğimiz, “Onlarla”, “Onlar”ın yanında…
Fikret Başkaya, Ahmet Telli, Temel Demirer, Haluk Gerger, Mehmet Özer, Mahmut Konuk, Sibel Özbudun, Sait Çetinoğlu, İsmail Beşikçi, Akın Birdal, Adalet Kaya, Necati Abay, Oktay Etiman, Tutuklu
Gazetecilerle Dayanışma Platformu, Sokak Sanatçıları Derneği, Recep Maraşlı, Attila Tuygan, Ragıp Zarakolu, Doğan Özgüden, İnci Tuğsavul, Emine Bora, Engin Karabudak, Semra Somersan, Hasan
Gürelliler, Tacim Çiçek, Hacı Cırık, Hasan Oğuz, Hamza Yalçın, Kerem Cantekin, Serpil İnanç, Ertan İlden, Deniz Faruk Zeren, Bilal Kayabay, Hulusi Zeybel, Adil Okay, Murat Kuseyri, Nevzat Süer Sezgin,
Özkan Mert, Yaprak Zinioğlu, Memik Horuz, Veli Büyükşahin, Şükriye Ercan, Mehmed S. Kaya, İrfan Açıkgöz, Nida Öz, Yavuz Önen, Erdal Yıldırım, İlyas Emir, Güney Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi,
Nisan Kuyucu, Hıdır Ali Bingöl, Evun Sevgi Okumuş, Erol Kızılelma, Nermin Solcum, İbrahim Ayberk, Ertuğ Solcum, Kerim İşbilir, Deniz Karakaş, Salih Aydemir, Neslihan Tezel, A.Hicri İzgören, Aydın
Bodur, Aziz Kemal Hızıroğlu, Mehmet Yücel, Sarphan Uzunoğlu, Nihat Saltaş, Latife Fegan, Yaşar Küçükaslan, Mehmet Deniz, Antakya Demokratik Kültür - Sanat Derneği, Ebru Uzdil, Engin Erkiner,
Ahmet Uluçelebi, Serdar Değirmencioğlu, İsmail Aydın, Ali Arayıcı, Bilge Contepe, Hüseyin Güngör, Tahsin Yeşildere, Ayşe Cengiz, Ali Barış Kurt, Emine Çiftçi, Ender Helvacıoğlu, Ayla Yıldırım, Hekim
Coşkun, Hüseyin Gevher, İbrahim Akyol, Kürşat Bafra, İbrahim Özkurt, Şamil Altan, İkbal Kaynar, Varlık Özmenek, Sinan Oza, Metin Fındıkçı, Soygür Genelioğlu, Roza Olcay Akınca Genelioğlu, Ulaş Efe
Genelioğlu, Deniz Sultan Genelioğlu, Sezin Havare, M. Heja Rana, Selin Havare, Gizem Havare, Erkan Çınar, Coşkun K. Çiçek, Barış Dağlı, Mine Özalp, Hüseyin Caner Yıldırım, Esen Samsum, Aydan Alim,
Teslim Töre, Pınar Ömeroğlu, Ali Ekber Göleli, Tayfun İşçi, İlhan Gök, Gülistan Aydoğdu, Yaşar Tarakçı, Erdal Boyoğlu, Osman Yıldırım, Cem Tiryaki, Cevat Gülcemal, Mehmet Yücel, Filiz Karakuş, Alev
Arslan, Ebru Orhan, Celal Yalçın, Cevdet Bakın, Erol Gökcan Aydoğan, Duygu Yıldız, Fatih Kurt, Fahriye Usta, Nadir Nadi Usta, Yaşar Yılmaz, Umur Suyadal, Yücel Küçükkılıç, Gürel Tüzün, Özgür Yılmaz,
İsa Artar, Reha Alpay, Peyami Arıırk, Fatma Balpetek, Emin Turan, Halit Altuncevahir, Sevim Korkmaz Dinç, Zühra Yıldırım, Zeynep Özdal, Gülsen Ülker, Bahar Gökten, Esra Demir, Güliz Sağlam,
Gülistan Aydoğdu, Nilgün Yurdalan, Necla Şengül, Nermin Gürbüz, Hayri Bozkurt, Gülfer Akkaya, Aydın Sayman, Salih Zeki Tombak, Mustafa Kahya, Mahmut Balpetek, Seda Ademoğlu, Melahat Kuş,
Suna Güler, Sefer Şimşek, İsmail Işılsoy, Cem Cıva, Güngör Senkal, Korkut Akın, Özgül Kaptan, Meryem Çağ, Günseli Kaya, Ayşe Berktay, Dünya Emrem, Kasım Yeter, Ahmet Arık, Doğan Arık, Ramazan
Arık, Resat Cosar, Deniz Atik, Clara Atik, Cagin Atik, Evrim Atik, Nuriye Oğuz, Gülizar Dağ, Cem Duman, Ayşe Batumlu, Avni Kalkan, Hüseyin Gürbüz, Nebile Irmak Çetin, Yusuf Çetin, Ömer Aktaç, İsmet
Aslan, Canan Ari, Sevinç Altan, İnci Hekimoğlu, Hüseyin Kalantor, Gökçe Otlu, Mücella Okyay, Gönül Işık, Buket Yararbaş Ecemiş, Bekir Uçar

You might also like