You are on page 1of 74

Östrüsün Belirlenmesinde

Kullanılan Pratik Yöntemler


Gözlem Yöntemi

 Döl verimi değişik faktörlerin etkisi


altındadır.
 Bu faktörlerden belki de en önemlisi
ineklerde östrüsün doğru olarak
belirlenmesidir.
 Östrüs süresinin 12-18 saat gibi kısa bir
süreyi kapsaması östrüs takibinin önemini
daha da artırmaktadır.
 Yapılan istatistikler tohumlamaların %13-
30'unda ineklerin östrüste olmadıkları
dönemde yapıldığını göstermektedir.
 Özellikle ineklerin ahırda bağlı tutulmaları,
süt veriminin artmasına paralel olarak
suböstrüs olgularında görülen artış, östrüs
davranışlarının görülmesini engellemekte
bunun sonucunda döl veriminde önemli
düşüşler gözlenmektedir.
 Serbest dolaşan ya da sürü halinde tutulan
ineklerde östrüsün takibi, ahırda bağlı tutulan
ineklere göre daha kolay olmaktadır.
 İnek ve düvelerin %73’ü östrüs semptomlarını
genellikle günün erken saatlerinde gösterirler,
bu nedenle östrüs takibi için en uygun zaman
18.00-06.00 saatleri arasıdır.
 Ahırda östrüs takibi yemleme ve sağım
sonrasında yapılmalı ve gözlem yapacak
kişinin mümkün olduğunca sessiz olması
gereklidir.
 Çünkü ineklerin yemlenmeleri sırasında diğer
ineklerin üzerine atlama davranışlarının
aniden kaybolduğu gözlenmektedir.
 Östrüsün gözlenmesi amacıyla en az 30
dakika zaman ayrılmalıdır. Günde 4 kez 30'ar
dakikalık süreler ile yapılan gözlemlerde
östrüs %100'e yakın bir oranda tespit
edilebilmektedir.
 Gözlemin günde 2 kez yapılması halinde bu
oran % 6O'a düşmektedir.
 Aktivitesi fazla olan, diğer hayvanlar ve
bakıcısı ile temas kurma eğilimindeki ineklerin
takibine ayrı bir özen gösterilmelidir.
 Gözlem sırasında vulvada ödem ve kızarıklık
ile çara akıntısına dikkat edilmelidir.
Takvim Yöntemi

 Büyük işletmelerde kızgınlık takvimlerinin


kullanılması östrüs takibini kolaylaştırır.
 Kızgınlık takvimi 21 günlük düşey aralıklarla
hazırlanır.
 Bu sistemde östrüs takibi, metöstrüs
kanaması, doğum kayıtları yapılır.
 Buna göre sabah yemleme amacıyla ahıra
giren yetiştirici öncelikle 21 gün önce
tohumlanan hayvanı gözleyerek,
davranışlarında değişiklik olup olmadığı
konusunda bilgi edinmeye çalışır.
 Bu amaçla yetiştiricinin östrüs semptomları
konusunda bilgilendirilmesi gereklidir.
 Ayrıca doğumdan 40 gün sonrasında östrüs
göstermeyen inekler mutlak surette kontrol
edilmelidir.
 Tablo 5. ineklerde östrüsün takibinde kullanılan östrüs takvimi
Günler Ocak 1996 Ocak Şubat Mart Mart Nisan Mayıs Mayıs
Pazartesi 1 22 12 2 23 13 3 24
Salı 2 23 13 3 24 14 4 25
Çarşamba 3 24Çilli, +, ♂ 14 4 25 15 5 26
Perşembe 4 Çilli, o, ♂ 25 Ala o, ♂ 15 Ala ,+, ♂ 5 26 16 6 27
Cuma 5 26 Çilli, * 16 6 27 17 7 28
Cumartesi 6 27 Ala, * 17 Ala, * 7 28 18 8 29
Pazar 7 Çilli 28 18 8 29 19 9 30
Pazartesi 8 Karakız 29 Karakız o, 19 9 30 20 10 31

Salı 9 30 20 10 31 21 11 1
Çarşamba 10 Karakız * 31 Karakız* 21 11 Düve, + 1 22 12 2
Perşembe 11 1 22 12 2 23 13 3
Cuma 12 2 23 Düve, + 13 3 24 14 4
Cumartesi 13 3 24 14 4 25 15 5
Pazar 14 4 25 15 5 26 16 6
Pazartesi 15 5 26 16 6 27 17 7
Salı 16 6 27 17 7 28 18 8
Çarşamba 17 7 28 18 8 29 19 9
Perşembe 18 8 29 19 9 30 20 10
Cuma 19 9 30 20 10 31 21 12
Cumartesi 20 10 31 21 11 1 22 13
Pazar 21 11 1 22 12 2 23 14

Takvim üzerinde ineklerde görülen siklus değişiklikleri östrüs semptomları belirgin (+), östüs şüpheli (o), suni
tohumlama (♂), metöstrüs kanaması (*) ve doğum (D) sembolleri ile gösterilebilir.
Vaginal Muayene

 Vaginal muayenenin iki önemli avantajı


bulunmaktadır.
1- östrüs ve suböstrüs gösteren ineklerin tespiti,
2- vagina, serviks ve uterustaki enfeksiyonların
tanınması
 Östrüsün tespiti amacıyla yapılan vaginal
muayenede, vulva kuru olarak temizlenir ve
bunu takiben vaginaya spekulum uygulanır.
 Ancak vaginal muayenede dezenfeksiyona
dikkat edilmediği taktirde hastalık etkenlerinin
taşınması söz konusudur.
 Doğum ve puerperal dönem sorunları hariç,
gaitanın ve diğer enfeksiyöz etkenlerin
vaginaya girmesine yol açması nedeniyle
vulvanın bol akar su ile yıkanmasından
kaçınılmalıdır.
 Vulvanın gaita ile bulaşmış olması halinde
hijyenik açıdan yıkanması ve kurulanması
gereklidir.
 Yıkama işlemi için vücut ısısındaki sıcak su
içerisine, deri ve mukozayı tahriş etmeyecek
(örneğin; Klorhekzidin, %3’lük
Hekzakloropen, %5’lik Benzolkonium
choride) ile antiseptikli solüsyon hazırlanır.
 Solüsyon içerisinde spekülümün de
dezenfekte edilmesi mümkündür.
 Deri ve mukozayı tahriş etmeyen
dezenfektanların kullanılması halinde
spekülüm tekrar distile su ile yıkanmadan
doğrudan uygulanabilir.
 Spekülümün dezenfeksiyonunda kuvvetli ve
mukozayı tahriş eden antiseptiklerin
kullanılması halinde dezenfeksiyondan sonra
spekülüm mutlaka distile su ile yıkanmalıdır.
 Kimyasal antiseptikler enfeksiyöz etkenleri
öldürmekte veya inaktive etmekle birlikte
virusid veya tüberkülosid özelliği
bulunmamaktadır. Antiseptik seçiminde bu
özellikleri bulunan antiseptikler tercih
edilmelidir.
 Vulvanın yıkanması
esnasında yardımcı
hayvanın kavramı ve
kuyruğundan tutarak,
kuyruğu mümkün
olduğunca kraniale
çekmelidir.
 Antiseptikli su bir tas
içerisinde vulva
dudaklarının
yukarısından
dökülerek yıkanır.
 Yıkama sırasında
tas vulvaya
dokundurulmamalı
dır.
 Yıkama işleminden
sonra kağıt havlu
veya tuvalet kağıdı
ile vulva dudakları
kurulanmalıdır.
 Düvelerin ve ineklerin vaginal muayenesinde konik
veya boru şeklindeki silindirik spekülümlerin tercih
edilmesi muayeneyi kolaylaştırmakta ve iyi bir görüş
alanı sağlamaktadır.
 Spekülüm ya sterilize edilerek ya da alkolde flambe
edildikten sonra kullanılmalıdır.
 Saha şartlarında uygulanabilmesi nedeniyle metal
spekulumların flambajı daha kolaydır.
 Metal, alüminyum veya plastik spekulumlar distile su
içerisinde en az 30 dk. süre ile kaynatılarak sterilize
edilebilir.
 Bunun dışında spekulumun alüminyum foli içerisine
sarılarak sterilizatör veya fırının ısısı 160 C ye
getirilerek 2 saat süre ile tutulması ile sterilize
edilebilir.
 Sterilize edilmiş spekulum alüminyum foli
içerisinde taşınmalı ve kullanımdan önce
çıkarılarak, serum fizyolojik veya antiseptikli
su ile ıslatılması ya da steril bir
kayganlaştırıcı (vazelin) kullanılması
spekülümün vaginaya girişini kolaylaştırır.
 Vaginada çaranın bulunması dışında kuru
olarak yapılacak zorlamalar hayvana acı
vereceğinden muayeneyi zorlaştırır.
 Ahırda aynı spekülüm ile birden fazla
hayvanın muayenesi gerekiyorsa,
spekülüm akan suyun altında yıkanıp
antiseptikli suda dezenfekte edilir.
 Dezenfeksiyon sırasında antiseptik
konsantrasyonu, etkime süresi ve ısıya dikkat
edilmelidir.
 Metal spekülümlerin kuvvetli antiseptikler ile
dezenfekte edilmesinden kaçınılmalıdır. Aksi
taktirde metal parlaklığını kaybeder.
 Antiseptikli su içerisinde spekülümün
bekletilme süresi %2-10 konsantrasyonunda
en az 15 dakika olmalıdır.
 Antiseptikli su ile dezenfekte edilen
spekülümün kayganlaştırılmasına gerek
yoktur.
 Vulvanın baş ve işaret parmakları ile ayrılmasından
sonra, sterilize veya dezenfekte edilen spekulum
deri ile temas ettirilmeden, kranio-dorsal yönde 8-10
cm, daha sonra horizontal olarak dairevi hareketler
yaptırılarak ilerletilir.
 Bu esnada vagina içerisine dolan hava muayeneyi
kolaylaştırır.
 Spekulumun ilerlemesi için güç kullanılmamalı ve
mümkün olduğunca döndürülerek ilerletilmesine
özen gösterilmelidir.
 Spekulumun vaginaya girişi sırasında vagina
duvarı muayene edilerek, spekulum
ilerletilmelidir.
 Östrüste olan hayvanların vaginal
muayenesinde spekülümün ilerletilmesi
esnasında, vaginanın çara ile
kayganlaşmasından dolayı güçlükle
karşılaşılmaz.
 Vaginal muayenede;
 vagina mukozasının rengine,
 serviks’in açıklık derecesine,
 çaranın miktarına, kıvamına, rengine
 vagina duvarındaki damarlaşmaya
bakılmalıdır
 Östrüsün sonuna doğru vaginanın
tabanında 50-100 ml çara toplanır.
 Östrüsün başlangıcında akışkan olan
çaranın kıvamı, östrüsün sonuna doğru
elastikleşir, baş ve işaret parmakları
arasına alınıp çekildiğinde veya
spekulumun dışarı çıkarılması sırasında
kopmadan uzadığı görülür
 Çaranın ip gibi uzaması, kolay
kopmaması tohumlama için
zamanın uygun olduğunu gösterir.
 Östrüsün belirlenmesi amacıyla çaradaki
sodyum klorür konsantrasyonunun
mukopolisakkaritler ile birleşmelerinden
oluşan kristalizasyonun tanınmasına yönelik
olarak yapılan mukus kristalizasyon
testleri de kullanılabilir.
 Ancak çaranın sadece bir kez incelenmesi
veya birinci derecedeki kronik endometritis
kataralislerdeki akıntının değerlendirilmesi
yanlış östrüs teşhislerine yol açabilmektedir.
 Mukus kristalizasyon testi lam üzerine bir
miktar çaranın konulup kurutulması ve
oluşan kristallerin değerlendirilmesi ile
yapılır.
 Sadece mukus kristalizasyon testi ile
östrüsün belirlenmesi mümkün değildir.
Son yıllarda çaranın peroksidaz
düzeyinin ölçülmesi ile östrüsün
belirlenebileceği ileri sürülmektedir.
 Vagina mukozası bu dönemde parlak ve
hiperemiktir.
 Vaginal muayenenin tamamlanmasından
sonra spekulum dikkatle dışarıya çekilmeli,
pneumovagina oluşturulmamalıdır.
 Spekülüm muayene sonrasında yıkanarak
içinde dezenfektan bulunan bir kap
içerisinde saklanabilir
Kondüktivimetre ile Vagina
Mukozasının Direncinin
Ölçülmesi
 Kondüktivimetre, kızgınlığın ve uygun
tohumlama zamanının tespitine olanak
sağlayan vagina mukozasının direncini ölçen
teknik bir gereçtir.
 Östrüs esnasında ovaryumlar üzerinde
gelişen folliküllerden salgılanan östrojen;
vulva, vagina ve uterus dokusunda kan
dolaşımını ve çara salgısını uyarmaktadır.
 Vagina mukozasındaki sıvının artmasına
bağlı olarak elektrolit dengesi, elektrik
geçirgenliği ve direnci de değişmektedir.
 Östrüs esnasında östrojene bağlı olarak,
çaranın elektrolit konsantrasyonunda artış
gözlenir. Elektrolit konsantrasyonunda
meydana gelen bu artış, elektrik iletkenliğini
artırırken, direnci düşürmektedir.
 Ovulasyondan 10-20 saat önce vaginal
dirençte hafif yükselme gözlenir. Vaginal
dirençte gözlenen bu değişiklik, östrüsün ve
ideal tohumlama zamanının tespitini
kolaylaştırır.
 En düşük vaginal direncin ölçülmesinden
6-8 saat sonra yapılan tohumlamalardan
en yüksek gebelik oranları elde
edilmektedir.
 Kondüktivimetre ile ideal tohumlama
zamanının belirlenebilmesi için aynı
noktadan günde en az 3 ölçüm
yapılmalıdır.
 Kondüktivimetre ile yapılan ölçümlerde
hijyene çok dikkat edilmelidir.
 Kondüktivimetre uygulamasından önce
vulvanın kuru temizliği yapılır.
 Kondüktivimetrenin probu kullanımdan
önce %2'lik sodyum hidroksit solüsyonu,
ispirto veya deri dezenfeksiyon spreyleri
ile dezenfekte edilmelidir
 Hazırlıkların
tamamlanmasın
dan sonra vulva
dudakları baş
ve işaret
parmakları ile
ayrılıp,
kondüktivimetre
nin probu hafif
su ile
ıslatıldıktan
sonra vaginaya
giriş 45°'lik bir
açı ile 8-10 cm
kadar
ilerletildikten
sonra
 Prob yere paralel hale
getirilerek dirençle
karşılaşıncaya (servikse)
kadar itilip, daha sonra 2
cm kadar geri çekilerek
vagina tabanında,
mukozanın direnci ölçülür.
 Düğmeye basılmadan önce
prob ile mukoza ve çaranın
tam temas etmesini
sağlamak amacıyla, prob
bir kaç kez
döndürülmelidir.
 Ölçümden sonra
kondüktivimetrenin yıkanıp
tekrar dezenfekte edilmesi
gerekir.
 Kondüktivimetre ile östrüs ve uygun
tohumlama zamanının belirlenmesi
yanında, tohumlamadan 21 gün sonra
yapılan ölçümlerde yüksek vaginal direnç
değerlerinin çıkması hayvanın östrüste
olmadığını ve muhtemelen gebeliğin
pozitif olduğuna işaret eder
 Serviks ve uterustaki enfeksiyonlar
kondüktivimetre ile yapılan ölçümlerde
yanıltıcı sonuçlar verebilir. Bunun için özellikle
ölçümden sonra kondüktivimetreye irin
bulaşmış ise bu hayvanın önce tedavisi
yapılmalıdır.
 Ayrıca pneumovagina ve folliküler kist
olgularında konduktivimetre ile östrüs tespiti
yapılmamalıdır.
 Folliküler karakterli ovaryum kistlerine sahip
ineklerde östrüs semptomlarının ortaya
çıkmasından 6-10 gün sonrasına kadar
vaginal direnç değerleri östrüs değerlerine
yakındır.
 Özellikle folliküler kist olgularındaki değerler
ile östrüs değeri arasında benzerlik vardır.
Ancak folliküler kistlerdeki değer uzun süre
sabit kalmakta, östrüste ise östrüs bitimi ile
birlikte vagina mukozasının direnci
artmaktadır.
Süt Progesteron Testi

 Sütte progesteron hormonunun tespiti ile


östrüsün ve diğer siklus değişimlerinin
belirlenmesi mümkün olabilmektedir.
 Sütte progesteron düzeyi Radio Immuno
Assay (RIA) veya Enzyme Immuno Assay
(EIA) yöntemleri ile yapılabilmektedir.
 RIA yöntemi ile yapılan ölçümlerin
güvenilir olmasına karşılık, bu yöntemin
pahalı ve laboratuar donanımı
gerektirmesi, ayrıca radyoaktif atıkların
bertaraf edilmesinde çeşitli sorunların
ortaya çıkması bu yöntemin
dezavantajını oluşturmaktadır.
 EIA yönteminde progesteron izotoplar ile
işaretlenmektedir.
 İşaretlenen progesteron enzim ile
birleşmektedir.
 Örnekte fazla miktarda progesteronun
bulunması halinde, az miktarda progesteron
işaretlenmesinden dolayı açık renk
oluşmakta, progesteron miktarının az olması
halinde çok sayıda progesteronun
işaretlenmesinden dolayı renk koyu olarak
görülmektedir.
 Oluşan renk değişikliklerinin fotometre ile
okunması EIA sonuçlarını RIA sonuçları kadar
güvenli kılmaktadır.
 EIA yöntemi ile sağım sonu sütte yapılan
ölçümlerde 5ng/ml’nin altındaki değerler
östrüse, 8ng/ml’nin üzerindeki değerler
ise aktif corpus luteum’a işaret
etmektedir.
 Östrüs siklusu süresince ovaryumlar
üzerinde bulunan follikül'den östrojen,
corpus luteum'dan ise progesteron
hormonu salgılanmaktadır.
 Progesteron salgısı ile östrojen salgısı
arasında negatif bir korelasyon
mevcuttur. Yani birisinin yüksek düzeyde
salgılanması halinde diğeri düşük
seviyede salgılanır
 Ovaryum üzerinde foliikülün bulunduğu
folliküler evrede östrojen yüksek, progesteron
düşük, endokrinolojik olarak corpus luteum'un
aktif olduğu luteal evrede ise östrojen düşük,
progesteron seviyesi yüksektir.
 Progesteron salgısı corpus luteum'un
gelişmesi yada regrese olmasına bağlı olarak
değişmektedir, işte bu değişim süt
örneklerinde yapılacak progesteron tayinleri
ile kolayca tespit edilebilir.
 Ovaryumda follikülün bulunduğu ve corpus
luteumun henüz teşekkül etmediği dönemde
(proöstrüs, östrüs ve metöstrüs) yani siklusun
17.-3. (proostrüs, östrüs ve metöstrüs'ün
başlangıcı) günleri arasında progesteron
seviyesi düşük düzeydedir.
 Özellikle östrüs günü progesteron seviyesi 1.0
ng/ml 'nin altına düşmektedir
 Süt progesteron testi 3 şekilde yapılabilir.
1- Tohumlama gününde (O. gün) alınan tek bir
örnek ile östrüsün doğru veya yanlış
saptanmış olduğu tespit edilebilir.
 Diğer bulgularının yanısıra progesteron
değerininde düşük olması hayvanın östrüste
olabileceğini gösterir.
 Ancak progesteron değeri düşük çıkan bir
ineğin, diğer östrüs semptomları
gözlenmeden ve rektal muayene yapılmadan
östrüste olduğu söylenemez. Östrüs
semptomları gözlenen bir inekte, progesteron
değerinin yüksek çıkması halinde bu ineğin
kesinlikle östrüste olmadığı söylenebilir.
 Tohumlama gününde progesteron değerinin
ölçülmesi ile östrüsün kesin tanısı
konulamamakla birlikte, hayvanın luteal
dönemde tohumlanması engellenmiş olur.
 Yapılan çeşitli çalışmalar, sürü sevk ve
idaresine bağlı olarak %10-30 arasındaki
tohumlamaların östrüs dışındaki dönemde
gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.
 Süt progesteron testi ile tohumlama
zamanının belirlenmesi mümkün değildir.
Ancak tohumlama gününde progesteron
değerinin yüksek çıkması hayvanın kesinlikle
östrüste olmadığının belirtisidir.
1-Tohumlama gününde ve tohumlamadan 6 gün sonra
alınacak iki örnekte yapılan progesteron tayini ile
hem östrusün hem de ovulasyonun kontrol edilmesi
sağlanabilir.
 Progesteronun ilk örnekte düşük ikinci örnekte
yüksek çıkması halinde ovulasyonun oluştuğu,
corpus luteumun teşekkül ettiği söylenebilir.
 İki örnekte de progesteron değerinin düşük olması
halinde ovaryum kistinden ya da ovulasyonsuz bir
östrüsten veya ovulasyon gecikmesinden söz
edilebilir.
 Ovaryum kistinden şüphelenildiği taktirde rektal
muayene ve ultrasonografik muayene ile kontrol
edilmelidir.
3- Tohumlama gününde, tohumlamadan 6 ve
19-24 gün sonra alınacak üç örnekte
progesteron tayini yapılması halinde östrüsün,
ovulasyonun ve gebeliğin saptanması
mümkün olabilir.
 Ancak kullanımı en uygun olan şekli,
tohumlama gününde ve tohumlamadan 19-24
gün sonrasında yapılacak progesteron tayini
ile hem östrüsün hem de gebeliğin
belirlenmesidir.
 Gebelik muayenesi amacıyla progesteron
düzeyinin ölçülmesi tohumlamadan 21 gün
sonra yapıldığı taktirde hem gebeliğin hem de
östrüsün kontrol edilmesi mümkündür.
 Tohumlamadan 19-24 gün sonra yapılan
progesteron testlerinde progesteron
değerlerinin yüksek çıkması %80 oranında
gebeliğin oluştuğuna işaret eder.
 Süt progesteron testleri ile konulan muhtemel
gebelik teşhislerinin daha sonra rektal
palpasyon bulguları ile doğrulanması gerekir.
 Progesteron değerinin düşük çıkması ise
hayvanın %100 gebe olmadığının belirtisidir.
 Progesteron testi ile kesin gebelik tanısı
konulamamasının nedenleri arasında;
 embrionik ölüm,
 kalıcı corpus luteum,
 uzayan sikluslar,
 endometritis veya pyometra’dan dolayı
corpus luteum’un lize olmasının gecikmesi
sayılabilir.
 Puerperal dönemde 7 gün ara ile süt
progesteron testlerinin kullanılması
ovaryum aktivitesinin belirlenmesinde
yardımcı olur.
 Bu yöntem ile suböstrüs gösteren veya
asiklik hayvanların belirlenmesi daha
kolaydır.
 Progesteron testleri yukarıda bahsedilen
uygulamaların dışında
 ovaryumlardaki kistlerin ve kist karakterlerinin
(folliküler veya luteal) tanısında,
 PGF2 enjeksiyonlarından önce corpus luteum’un
endokrinolojik aktivitesinin belirlenmesi
 PGF2 enjeksiyonundan 3-4 gün sonra ilacın
etkisinin kontrolü
 Anöstrüsün belirlenmesi ve tedavisinin kontrolü
gibi uygulama alanları bulunmaktadır.
Vagina pH’sının Ölçülmesi
 Östrüs sırasında çaranın kimyasal
bileşiminde meydana gelen değişmeler
ile vagina ve vulvanın hiperemisine bağlı
olarak vaginanın pH’sı da değişmektedir.
 Kızgın olmayan bir inekte pH 6.9 ile 7.0
dir. Östrüs esnasında bu değerler 5,8 ila
6,8’e düşmektedir.
 Ancak vagina ve uterusun yangılı
oldukları zamanda yapılan ölçümler
yanıltıcı sonuç vermekledir.
Vücut Isısının Ölçümü
 Östrüs siklusunun değişik dönemlerinde vücut
ısısında değişmeler meydana gel­mektedir.
 Östrüsteki bir inekte siklusun diğer
dönemlerine güre, rektum ısısı 0.5°C, vagina
ısısı ise 0.7-1°C daha yüksektir.
 Ancak östrüsün tanısına yardımcı olabilmesi
için ölçümlerin her gün aynı saatte yapılması
gerekmektedir. (Doğal olarak akşam yapılan
ölçümler sabah yapılan ölçümlere göre daha
yüksektir.)
 Östrüsün tespiti amacıyla vagina
pH’sının, beden ve süt ısısının ölçülmesi;
 sürekli ölçüm yapılmasını zorunlu kılması,
 vagina, uterus ve memenin yangılı oldukları
dönemde yanıltıcı sonuçlar verebileceği
daima göz önünde tutulmalıdır
Arama Boğaları Yardımı ile
Östrüsün Tespiti
 Östrüs esnasında dişi hayvanlarda
gözlenen davranış değişiklikleri ve bu
hayvanlardan salgılanan feromonlar
erkek hayvanların görme, koku ve işitme
gibi duyu organları tarafından
algılanabilmektedir.
 Yapılan çalışmalarda genç boğaların
görme ve işitme duyuları engellenip
sadece koku duyusu ile %31, sadece
görme duyusu ile %16 oranında
östrüsteki inekleri belirleyebilmektedir.
 Tüm duyu organlarını kullanmaları
halinde boğaların östrüsteki inekleri
belirleme oranı %96’ya çıkmaktadır.
 Arama boğasının aşmasına engel olunması
gerekir.
 Pratikte en fazla kullanılan yöntem penisin
operasyonla laterale doğru 35 yer
değiştirmesi (penisin trans-lokasyonu) veya
ostium preputiale’nin daraltılarak penisin
prepusyumdan dışarı çıkması engellenerek
sağlanabilir.
 Ayrıca boğanın 2 haftadan fazla süre ile sürü
içerisinde kalması kondüsyonda düşüşe
neden olacağından bir sürüde iki veya üç
arama boğasının dönüşümlü olarak
kullanılmasında yarar vardır.
 Bunun dışında sürüde gebe
olmayan ineklerin bel
bölgesine boğaların atlaması
halinde içerdiği boya ile bu
bölgeyi boyayan “kamar” adı
verilen plasterler yaptırılabilir.

Ya da boğanın çenesinin
altına "Chin-ball" adı verilen
boyalı kaplar bağlanarak
kızgın ineklerin bu boya ile
sırt kısmının boyanarak
belirlenmesi sağlanabilir.
 Arama boğaları, sürü halinde serbest
dolaşan ineklerde başarılı sonuçlar
vermektedir. Östrüs tespiti amacıyla
testosteron enjekte edilmiş veya nimfomanik
inekler de arama boğası olarak kullanılabilir.

 Östrüste bulunan inekler östrüste olmayan


ineklere göre 4 kez daha fazla aktiviteye
sahiptirler. Bu noktadan hareket edilerek
adım sayıcı cihazlar (pedometre)
geliştirilmiştir. Bu yöntemin günümüzde
kullanımı oldukça sınırlıdır
Ultrasonografik Muayene
ile Östrüsün Tespiti
 Ultrasonografik muayenede transrektal kullanım için
dizayn edilmiş linear, sektör ve konvex başlıklar
(prob) kullanılabilir.
 İneklerde ovaryum ve uterus muayenesi için linear
başlık taşıyan utrason cihazının, yakın doku ve
organların görüntülenmesinde daha iyi sonuçlar
vermesi nedeniyle tercih edilmelidir.
 Sektör başlık ile derin doku ve organların, özellikle
ileri gebeliklerde fötusun görüntülenmesi daha
kolaydır.
A-Mod
ultrason
cihazı

B-Mod real
time taşınabilir
ultrason cihazı

A-Mod ultrason
cihazı ile
gebelik
muayenesi B-Mod real time
ultrason cihazı
Linear prob ile ineklerde
genital organların
muayenesinin şematik
görünümü Sektör prob ile ineklerde
genital organların
muayenesinin şematik
görünümü
 Rektal kullanımdan önce başlığa kontakt jel
sürülerek, başka bir rektal muayene
eldiveninin içerisine konulması gerek hijyen,
gerekse başlığın nemden korunması için
gereklidir.
 Jel, başlık ürerinde ses dalgalarının
gönderildiği pencere üzerine sürülerek başlık
ile rektal muayene eldiveni arasında hava
kabarcıklarının kalmamasına özen
gösterilmelidir.
 Başlığın konulduğu eldivenin üzerine ikinci bir
jel sürülmesine gerek yoktur. Çünkü rektumun
doğal kontraktil yapısı ve içerisinde bulunan
sıvı, başlık ile rektum arasında hava
kabarcıklarını bırakmadan iyi bir temas sağlar
 Ultrasonografık muayeneden önce rektal
muayene ile ovaryumlar ve uterusun
durumunun belirlenmesi, rektumun
boşaltılması organların bulunmasını
kolaylaştırır.
 Dışkı ve içerisinde bulunan hava kabarcıkları
ses dalgalarının yayılmasını önleyerek iyi bir
görüntünün alınmasını engeller.
 Özellikle barsak içeriğinin başlık ile barsak
duvarı arasında toplanması ses dalgalarının
absorpsiyonuna neden olacağından ekranda
siyah çizgilerin görülmesine neden olur.
 Bu nedenle rektum içeriğinin boşaltılmasında
büyük yarar vardır.
 Rektuma giriş sırasında başlık avuç içerisine
alınıp ses dalgalarının gönderildiği pencere
ventrale gelecek şekilde tutularak rektuma
girilir.
 Anüsün geçilmesinden sonra ventralde
vestibulum ve vaginanın sınırları belirgin
değildir. Ancak vaginanın kranio-vetralinde
ekodan fakir, kese şeklinde siyah alan
halinde sidik kesesi görülür.
 Gebe olmayan ineklerde sidik kesesinin
üzerinde serviks bulunur, serviks’te burdi
halkaları ve yoğun ekolu olarak kanalis
serviks uteri görülür.
 Serviksin kranialinde corpus uteri ve
cornular yer alır.
 Uterusun sidik kesesinin yanında yer
alması da mümkündür.
 Uterusun tespit edilmesinden sonra başlık
inter cornual aralığa konularak kranio-
kaudal, dorso ventral, lateral yönlere
gönderilen ses dalgaları ile görüntü elde
edilmeye çalışılır.
 Ovaryumların muayenesi sırasında, ayrıca
tespit edilmelerine gerek yoktur.
 Ancak sağ veya sol ovaryumların doğru
olarak tanımlanması büyük yarar sağlar.
Çünkü ovaryumlar bazen bir birine yakın
olarak bulunurlar. Bu nedenle ilk görülen
ovaryumun bulunmasından sonra sağ veya
sol olarak ayrılmasında fayda vardır.
 Gönderilecek olan ses dalgalarının
frekansı 5 MHz olmalıdır. Daha düşük
olması halinde ovaryumların yüzeyindeki
küçük folliküllerin belirlenmesi mümkün
değildir. 5 MHz frekansa sahip ses
dalgalarında 3-5 mm çapındaki folliküller
tespit edilebilir.
 Ses dalgalarının frekansı arttıkça derin
dokuların görüntülenmesi mümkün
değildir.
 7.5 MHz'lik bir frekansa sahip bir ses
dalgası 4-5 cm, 5 MHz de 8-10 cm ve 3.5
MHz de ise 10-12 cm derinliğindeki doku
ve organların görüntülenmesi
mümkündür.
 Östrüsün USG yöntemi ile tespitinde öncelikle uterus
duvarının dorsal, ventral ve kranial kalınlıklarının
ölçülmesi sonucunda, uterus duvarının östrüs
döneminde kalınlaştığı tespit edilmiştir.
 Metöstrüs evresi ile diöstrüsün başlangıç evresinde
uterus duvarı incelmektedir.
 Diöstrüs evresinde ise tekrar kalınlaşarak siklusun 9-
14. günleri arasında en büyük kalınlığa
ulaşmakladır.
 Östrüs esnasında luteal dönemin başlangıcında ve
ortasında uterusta sıvı toplanmaktadır.
 Ovaryumlarda seksüel siklus evresi boyunca belirli
aralıklar ile dalgalar halinde folliküller gelişmekledir.

You might also like