You are on page 1of 48

Koyunlarda Östrüs Senkronizasyonu

Koyunlar mevsime bağlı östrüs gösteren hayvanlardır.


Aşım sezonu içinde aynı günde birkaç koyun östrüs
gösterebilir. Çeşitli amaçlar için bütün koyunların
birkaç gün içinde östrüs göstermeleri sağlanabilir.

Bu olaya östrüs senkronizasyonu adı verilir.

Senkronizasyon tekniğinde çeşitli eksojen hormonlar


kullanılabilir. Senkronizasyon işlemi aşım sezonunda
uygulanabilir.
Koyunlarda östrüs senkronizasyonu ile iki yılda üç
kuzu alınabilir. Ancak bu uygulama ile koyunların 8 ay
ara ile doğum yapmaları gerekmektedir. Altı ay aralıkla
bir yılda iki yavru almak doğru değildir.
Östrüs Senkronizasyonunun Yararları
- İki yılda üç doğum yaptırabilmek
-Bir batında doğan yavru sayısını arttırmak
-Tohumlamalar ve doğumların birkaç günde
tamamlanmasını sağlayarak bakım, besleme
ve iş gücünden tasarruf sağlamak
-Kuz eti ve sütünün en fazla talep edildiği dönemlere
doğumları ayarlamak
-Benzer yaşta ve ağırlıkta bir örnek sürü sağlayabilmek
-Tüm yıl boyunca süt verimliliğini sağlamak
-Suni tohumlama örgütlerine kolaylıklar sağlamak
-Bilimsel çalışmalara destek
-Embriyo transferinde kızgınlığı senkronize etmek
Koyunlarda ovaryum aktivitesi;

 oral progesteron
 enjektabl progesteron
Enjektabl progesteron + östradiol benzoat
progesteron implant
Progesteron içeren intravaginal sünger
melatonin
melatonin+koç etkisi
koç etkisi
ışık uygulamaları vb ile uyarılabilmektedir.
PGF2 İle Östrüs Senkronizasyonu
Östrüs senkronizasyonu amacı ile PGF2’nın etkisini
göstermesi için ovaryumlarda aktif bir corpus luteum
bulunması gerektiğinden hormon enjeksiyonu 9 veya 10 gün
sonra tekrarlanır. Eğer ilk enjeksiyonda aktif corpus luteum
varsa regrese olacak ve 9 gün sonra yeni siklusun corpus
luteumu oluşacaktır. İlk enjeksiyon gününde aktif corpus
luteum yoksa hormonun siklusa etkisi olmayacaktır.
Siklus normal gelişimini sürdürecek ve 9 gün sonra
ovaryumlarda aktif corpus luteum bulunacaktır. Her iki
halde de 2. enjeksiyonda aktif corpus luteumun varlığı
garanti altına alınmış olacaktır.
Bu yolla senkronize edilen koyunlarda östrüsler 4
gün içerisine yayılmakla birlikte östrüs gösteren
koyunlarda 2 ve 3. günlerde yoğunlaşma
görülmektedir. Bu yöntemle uygulama sonrası
koyunların %50’sinde östrüs görülmektedir.

Koyunların ırkına, siklus dönemine ve kullanılan


sentetik analogları göre başarı oranı değişmektedir.
Progestagenlerle Östrüs Senkronizasyonu
Östrüsün kontrolü progesteron, medroxyprogesterone
acetate (MAP) gibi progestagenler yardımıyla yapılır.
Hormon preparatları oral, enjeksiyon, subkutan implant ve
intravaginal süngerler şeklinde kullanılabilir.
Progestagenler aşım mevsimi içinde veya dışında aktif bir
corpus luteum gibi etki gösterirler.
Koyunlarda diöstrüs süresi kadar (12-14 gün) progestagen
verildiğinde ve bu sürenin sonunda PMSG hormonu
enjekte edildiğinde, son uygulamanın 2 ve 3. günlerinde
yoğunlaşan östrüsler görülür.
Progestagenler hipofiz ön lobundan gonadotropinlerin
salgılanmasının kontrol ederek etkilerini gösterirler.
Enjeksiyon Yöntemi
14 gün süre ile her gün 12.5-14 mg progesteron verilir. 14. gün
500-600 IU PMSG enjekte edilir.
Deri altı İmplantlar
İmplantlar koltuk altı derisi altına yerleştirilir. 14 gün sonra
implantlar çıkartılır ve aynı gün 500-600 IU PMSG enjekte edilir.
İntra vaginal Süngerler
Progestagen emdirilmiş süngerler vaginaya yerleştirilir. 14. günde
süngerler çıkartılır ve aynı gün 500-600 IU PMSG enjekte edilir.
Bu süngerler 375 mg progesteron veya 40-60 mg MAP veya FGA
içerirler.
Progestagenlerin veriliş yolları arasındaki farklılıklar fertiliteyi
etkilemez. Ancak enjeksiyon yöntemi pratik değildir. Deri altı
Anöstrüs Döneminde Ovaryumların Uyarılması
Koyunlarda mevsimsel üreme ve östrüs siklusunun
kontrolünden sorumlu hormonal değişiklikler, esas olarak
hipotalamus-hipofiz ve gonadlar tarafından düzenlenmektedir.
Bu dönüşüm pineal bezden salgılanan melatonin ya da koç
etkisi gibi hipotalamus dışındaki etkiler ve uterusun yapısı ile
değişikliğe uğrayabilmektedir. Bu mekanizmanın, erken
dönemde veya sezon dışında yapılacak değişik uygulamalar
ile kontrol edilebileceği bildirilmektedir.
Koyunlar normalde yılda bir kez doğum yapmaktadırlar.
Genetik, fizyolojik ve çevresel metotlarla reprodüksiyonun
maniplasyonu sonucu koyunlarda üreme sıklığı ve ikizlik
artırılabilmektedir.
Seksüel siklusun farmakolojik kontrolü, ilgili feedback
mekanizmalarındaki hedef dokulara yada aracılarına
hormonların direkt etkilerini içermektedir. Bunun için ya
mevcut aktiviteyi değiştirerek koç etkisi yardımı ile
hipotalamustan düşük düzeyde salınmakta olan GnRH'
nın artışını, dolayısıyla hipofizden episodik olan LH
salgısını artırarak yada düşük düzeyde salınan endojen
hormonların eksojen uyarılması amacıyla;

Progestagenler, Östrojenler, GnRH, melatonin, PMSG,


HCG gibi hormonlar veya bunların kombinasyonları
kullanılarak, hipotalamus-hipofiz ve gonadlar ekseninde
yapılacak değişiklikler ile ovaryumlar uyarılabilmektedir.
GnRH İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması
Anöstrüs döneminde ovaryumların uyarılması amacıyla
gonadotropinler de kullanılmaktadır. GnRH, 48 saat süre
ile düşük dozlarda tekrarlanan enjeksiyon veya sürekli
infüzyon şeklinde uygulandığı takdirde anöstrüsteki
koyunlarda östrüs ve ovulasyon uyarılabilmektedir.
Ancak ovulasyon sonrasında koyunlarda kısa ömürlü
corpus luteumlar şekillenebilmektedir.
GnRH uygulamaları sonucu şekillenen kısa ömürlü corpus
luteumların nedeni, ovulasyonu sağlayan LH' nın yetersiz
salgılanması olduğu kaydedilmektedir. Bu durumun
ortadan kaldırılması için GnRH uygulamalarından önce
progesteron verilmesinin östrüs ve ovulasyon ile normal
ömürlü corpus luteumların şekillenmesinin sağlandığı
Progestagenler İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması

Progestagenler, östrüs siklusunu kontrol eden hormon olarak


kabul edilmektedir.

Progestagenler seksüel siklusu denetlemek amacıyla, aşım


sezonunda senkronizasyon, anöstrüste ise ovaryumların
uyarılması amacıyla hem negatif feedback hem de pozitif
feedback etkilerinden yararlanılmaktadır.
Ovaryumlardan salgılanan östradiol ve progesteronun
negatif feedback etkileriyle hipotalamusun salgıları
yönlendirilmektedir.

Yüksek progesteron düzeyi preovulatör LH pikini uyaran


östrojeni baskılamaktadır.

Anöstrüs dönemindeki hayvanlarda progesteron


düzeylerinin suni olarak belirli bir süre yükseltilip daha
sonra ani olarak düşmesi, aktif bir corpus luteum gibi etki
ederek reprodüktif sistemin uyarılmasını ve östrüste
şekillenen hormonal değişikliklerin başlamasını
sağlamaktadır.
Östrüs ve ovulasyonu kontrol etmek amacıyla
progestagenler; premiks, tablet, kapsül, solüsyon
formlarında oral, enjeksiyon, implant, sünger veya
silikon spiral (PRID) formunda intravaginal olarak
kullanılmaktadır.

Sünger veya silikon spiraller diöstrüs süresince


(yaklaşık 12-14 gün) koyunların vaginasına
yerleştirilip doğal bir corpus luteum gibi kan
progesteron düzeyini yükseltip hipofiz bezinden
gonadotropinlerin salgılanmasını bloke eder.
Sponj uzaklaştırılmasından sonra plazma progesteron
düzeyinde meydana gelen ani düşüş hipofiz bezinden
gonadotropin salgısını ve follikül gelişimini uyarmaktadır.

Ancak anöstrüs dönemindeki uygulamalarda ovulasyonsuz


östrüsler şekillenebilmektedir.

Bu dönemde sponj uygulamaları ile birlikte ovulasyonu


uyarmak amacıylada kas içi PMSG enjeksiyonları
önerilmektedir.
PMSG' nin dozu, üreme sezonu içinde 300- 500 İÜ.,
anöstrüs döneminde ise 600-700 İÜ’dür.
Aşım mevsimi dışında kullanılan süngerler için ayrı
bir metot daha vardır.
Bu amaçla süngerler 11 gün vaginada tutulur.
Süngerler çıkarılmadan 2 gün önce (9.gün) PGF2
enjeksiyonu (100 mg cloprostenol) ve 500-600 IU
PMSG enjekte edilir.
Progesteron + PMSG kombinasyonu ile östrüslerin
uyarılmasından aşım sezonunda % 75 yada daha fazla,
anöstrüs döneminde ise % 30-60 arasında değişen
oranlarda fertilite elde edilebilmektedir.

PMSG enjeksiyonlarına verilen yanıt; mevsime, coğrafi


bölgeye, genetik yapıya, koyun ırkına, beslenme
düzeyine ve aynı sürünün farklı yıllardaki uygulamalarına
bağlı olarak değişebilmektedir.
Progesteron içeren süngerin çıkarılmasından hemen sonra
koç katılması halinde ilk östrüs gösterenlerde gebelik
oranları yüksek düzeyde seyrederken, daha sonra östrüs
gösterenlerde bu oran düşmektedir.

Bu duruma neden olarak, koçların aynı koyunlara birden


fazla aşım yapması sonucu sperm rezervlerinin azalması,
aynı zamanda sperma kalitesinin mevsime bağlı
düşüklüğü ve progesteron ile yapılan senkronizasyonlarda
serviksten sperm taşınması ve yaşamı, LH piki ve
ovulasyon zamanının olumsuz etkilenmesi
gösterilmektedir.
Sun'i Işık Programları İle Ovaryum Aktivitesinin
Uyarılması

Gün uzunluğunun suni olarak azaltılmasının amacı


sonbaharda doğal gün uzunluğuna benzer koşullar
sağlanarak ovaryum aktivitesinin uyarılmasıdır.

Kontrollü ışık uygulamaları; gün uzunluğunun tedricen


azaltılarak sağlanabileceği gibi, gün uzunluğunun suni
olarak kısaltılıp östrüsler gözleninceye kadar
sürdürülmesi şeklinde de uygulanabilmektedir.
Kontrollü ışık uygulamaları uygulanan koyunlarda
östrüsler aylarca sonra gözlenebilmektedir.

Bireysel farklılığa bağlı olarak ilk östrüs gösteren


ile son östrüs gösteren koyunlar arasında oldukça
uzun bir sürenin geçmesi, ışık uygulama binaları,
ventilasyon ve artan yem maliyeti gibi
dezavantajlarından dolayı uygulama alanı sınırlı
kalmıştır.
Ancak, ışık ile melatonin' in kombine uygulamalarının bu
güçlükleri ortadan kaldırabilmektedir.

Anöstrüs döneminde suni ışık programlarında en iyi


sonuç 8 saat ışık - 16 saat karanlık uygulamalarından
alınmaktadır.

Işık programı uygulamaları kısa gün uzunluğundakine


benzer şekilde etki ederek, melatonin düzeylerini
artırmakta ve ovaryum aktivitelerini daha kısa sürede
uyarabilmektedir.
Melatonin İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması
Melatonin, günün karanlık saatlerinde ritmik olarak
pineal bezden salgılanan doğal bir otokoid hormondur.
Sonbaharda gün uzunluğunun kısalmasıyla birlikte artan
melatonin salgısı koyunlarda hipotalamus üzerine etki
ederek GnRH salgısını uyarmaktadır.
Gündüzlerin uzun olduğu dönemlerde gece
salgılanan melatonine ilave olarak eksojen;
implant, rumen bolu, enjeksiyon, vaginal sünger ve
oral yolla verilen melatonin, prolaktin salınımını
baskılaması sonucu gonadotropinler serbest
kalarak koyunlarda 6-8 haftalık bir süre içerisinde
fertil östrüs ve ovulasyon oluşturmaktadır.
Bu uygulamalar, melatonindeki gecelik artışı ortadan
kaldırmayıp, gece salgılanan endojen melatonin ile
eksojen verilen melatonin arasında sinerjik etki
oluşturmaktadır.
Sürekli salınım yapan implantlar uygulamalarının daha
pratik olması, fizyolojik duruma benzerlik arzetmesi ve
melatonin düzeyini uzun süre yüksek tutması sonucu
koyunlarda günlük 39-90 pg/ml olan melatonin düzeyini
homojen bir şekilde sağlaması önemini artırmaktadır.
Bu yüzden küçük miktarlardaki implantların uygun
salınım oranında hazırlanması kısa günlerdeki tüm
fonksiyonları aktive ettiğinden etkin bir şekilde
kullanılabilmektedir.
Melatoninin anöstrüsün tüm evrelerinde aynı
uyarıyı sağlamadığı, geçiş dönemindeki
uygulamaların daha faydalı olabileceği
bildirilmektedir.

Buna karşılık, anöstrüsün erken dönemlerinde de


etkilidir.
Melatonin verilmesi gonadların fonksiyonel
aktivitelerindeki değişiklikleri uyaran gonadotrop
hormonlardan LH ve FSH salgılarını artırmakta, aynı
zamanda siklus üzerine etkisi olan prolaktin hormonunu
baskılamaktadır.
Melatonin uygulamalarını takiben GnRH' nın
artırılabilmesi için 40 - 60 günlük latent bir dönem
mevcuttur.
Mevsime daha az bağımlı olan Merinoslarda
ovaryumların yazın erken dönemde melatonin ile
uyarılabilmesi için implant şeklindeki formulasyonları
daha avantajlıdır.
Koyunlarda ovaryum fonksiyonlarının erken uyarılması için
gerekli melatonin düzeyi 450-900 pmol/I’dur.

Melatonin uygulaması ile koç katımı arasındaki süre 30


gün, koç katıldıktan sonra çiftleşmelerin tamamlanması
için geçen süre 20-30 gün olmak üzere toplam 50-60
günlük bir süre gerekmektedir.

Aşım sezonunu öne almak amacıyla melatonin, normal


aşım sezonundan en az 60 gün önce uygulanmalıdır. Bu
süre korunmadığı takdirde uygulama ile kontrol grupları
arasında östrüslerin başlaması açısından önemli bir
farklılık olmamasına rağmen çiftleşme dönemi, melatonin
uygulananlarda daha kısa sürmektedir.
Melatonin uygulamalarından 5-6 hafta sonra fertil koçların
katılması ve aşımların tamamlanması için ise en az 6
haftalık bir süre gerekir.

Melatonin uygulamalarına karşı yanıtı; laktasyon,


beslenme ve koç katımı gibi faktörler etkilemektedir.
Ayrıca melatonin uygulamalarında koyun ırkının mevsime
bağımlılığının da önemli, mevsime daha az bağımlı olan
Merinos ırkı ve melezlerindeki yanıt daha yüksektir.

Melatonin, aşım sezonunu erken başlatmada avantaj


sağladığı gibi homojen bir çiftleşme döneminin
sağlanması, ovulasyon ve ikizlik oranının artırılması
üzerine de olumlu etkileri vardır.
Ovulasyon oranı gün uzunluğu ile ilgili olarak aşım
sezonunun ortasında en yüksek düzeydedir. Melatonin
implante edilen koyunlara fertil koç katımının
gecikmesinin ikizlik oranının artmasına, erken koç
katımının ise muhtemelen erken embriyonik ölümlere
neden olmaktadır.

Melatonin implantının diğer bir avantajı da ilk çiftleşmede


gebe kalma oranının yüksek olmasıdır.

Gebe kalmadıkları takdirde koyunlar ardışık östrüsler


sergilemektedirler.
Koç Etkisi İle Ovaryum Aktivitesinin Uyarılması
Koyunlar pubertas öncesi ve mevsimsel ya da laktasyon
anöstrüs dönemlerinde düzenli olarak ovulasyon
göstermezler.
Ancak anöstrüs döneminde koçların görüş, ses ve
kokularından belirli bir dönem izole edilip, sonra koçların
birdenbire koyunlar arasına katılması halinde
ovulasyonun gerçekleşmektedir.
İzole edilmiş olan koyunların arasına koçların aniden
katılması sonucu koyunlar ovulasyon göstermektedir.

Bu olay " Koç Etkisi" olarak adlandırılmaktadır.


Koyunların koçlardan ayrı tutulma süreleri; 28-30, 42
veya 82 gün olarak bildirilmektedir.
Ancak bu sürelerin henüz kesinleşmediği, 2 haftalık
bir izolasyonun bile yeterli olacağı öne sürülmektedir.

Koçların koyunları uyarmasındaki en önemli rolü


androjenler oynamaktadır.

Androjenler tarafından uyarılan derideki yağ bezleri


yada visköz koku bezlerinin "feromon" olarak
adlandırılan salgıları koyunlarda seksüel siklusun
uyarılmasında esas rolü oynamaktadır.
Koçların herhangi bir bölgesinden kesilen yün veya
ekstraktlar da aynı şekilde uyarı oluşturmaktadır.
Koçların kokuları; koyunları uyarmada tek faktör
olmamakla birlikte, görme, ses ve fiziksel temasın
gerekli olmadığı, ancak feromonların alınmasına
yardımcı oldukları saptanmıştır.

Mevsime daha bağımlı olan koyun ırkları, daha uzun


anöstrüs sergilediklerinden koç etkisi ile yalnızca aşım
sezonuna geçiş döneminde uyarılabilmektedir. Koç
etkisine karşı yanıt; coğrafi bölge, ırk, aşım sezonuna
yakınlık, beslenme durumu ve koyunların yaşlarına
bağlı olarak değişebilmektedir.
Koç Etkisinin Hormonal Mekanizması

Koç etkisine karşı endokrin yanıt, hipotalamus' dan


salınan GnRH' nın uyarılmasıyla hipofiz ön lobundan
salgılanan LH' nın tonik salgısının artışı şeklindedir.

Hipofiz ön lobundan salınan FSH ve prolaktin


hormonları ise koç etkisinden ani olarak
etkilenmemektedir.

Prolaktin, fotoperiyot yada laktasyona göre değişirken;


FSH, yalnızca GnRH' nın salınım sıklığının artması ve
dolaşımdaki steroitlerin değişimine bağlıdır.
Anöstrüs dönemindeki koyunlarda LH pulslarının
frekansı sık olmayıp, bu dönemde LH, düşük
östrojen düzeylerinin negatif feedback etkisine
bağlı olarak kontrol edilmektedir.

LH puls frekanslarını kontrol eden fotoperiyot ve


östradiol' un sinerjik inhibitör etkileri koç etkisi ile
tersine çevrilmektedir.
Koç etkisi ile 10-20 dk. içinde LH' nın tonik pulsatil
salgısı, ovaryum steroitlerinin negatif feedback
etkilerinden bağımsız olarak hipotalamus ve hipofiz
üzerine etki ederek artırılmaktadır. Daha sonra normal
aşım sezonundaki östrüs siklusuna benzer şekilde
ovulasyon öncesi LH piki, ilk temastan 24-30 saat sonra
meydana gelmekle birlikte, 6-54 saate kadar
yayılmaktadır. Bu sırada FSH salınımı da artmaktadır.
Ovulasyon, LH pikinden 20 saat sonra meydana
gelmektedir. Koç katım sonrası ovulasyon şekillenen
koyunlarda LH frekansı, ovulasyon oluşmayan
koyunlardan daha yüksektir.
Koyunlar tarafından feromonların algılanması günün
24 saatlik periyoduna bağlı olarak LH artışını
sağlamaktadır. LH pikinin oluşması akşama göre
sabah daha hızlı şekillenmektedir.

Koçların katılması, anöstrüsteki koyunların fizyolojik


durumlarını geri dönüşümsüz olarak
değiştirmemektedir. LH salgısının yüksek düzeyde
sürdürülebilmesi için, koçların sürekli koyunlarla
birlikte bulunmaları, östradiol'ün pozitif feedback
etkisine karşı yanıtın başlaması, ovulasyon ve
ovulasyondan sonraki siklusların devamlılığını
Koçların, koyunlar arasından çıkarılması ile hem
ovulasyon hem de LH salgısı hızlı bir şekilde inhibe
edilmektedir. Aşım sezonunda da koçlar ile
koyunların birlikte tutulmasının ovulasyonun daha
kısa sürede şekillenmesine ve folliküler fazın
kısalmasına neden olmaktadır.
Ovulasyon Sonrası Değişiklikler
Koç etkisi uygulamalarında 48-72. saate kadar
koyunların çoğunun ovulasyon sergilemektedir.

Ancak koyunlar ovulasyon öncesi progesteron etkisi


altında bulunmadıklarından şekillenen ilk ovulasyonda
östrüs semptomları gözlenmemekte ve normal corpus
luteum oluşmamaktadır.

İlk ovulasyon sonrası koyunların % 50' sinin normal,


%50' sinin de kısa ömürlü bir corpus luteuma sahip
oldukları belirtilmektedir.
Kısa ömürlü corpus luteum' a sahip olan koyunlarda,
salgılanan progesteron düzeyi düşük olup prematüre
regresyona uğrayarak, 5-7 gün içinde ( Merinos' larda
yaklaşık 10 gün ) ikinci defa sakin bir ovulasyon
şekillenmektedir.

Bunu normal bir siklus takip ederek 24-26. günlerde


östrüs semptomlarının da eşlik ettiği üçüncü
ovulasyonun şekillenmektedir.
Normal corpus luteum şekillenen koyunlarda ise bir
siklus sonrasına tekabül eden 16-19. günlerde östrüs
semptomlarının da eşlik ettiği ikinci ovulasyonu
sergilemektedirler. Dolayısıyla, sürüdeki ilk fertil
östrüsler 16 - 24 . günler arasında olmak üzere 9 - 10
günlük bir dağılım sergilemektedir.

Koç etkisi ile uyarılan ilk ovulasyonlarda östrüs


semptomları gözlenmemesine rağmen ovulasyon
oranının yüksek, daha sonraki sikluslarda ise ovulasyon
oranı düşüktür.
Koç Etkisi Sonrası Kısa Siklusların Sebepleri Ve
Önlenmesi
Anöstrüs döneminde koç etkisi ile uyarılan koyunlarda
ovaryumların düşük düzeyde progesteron salgılaması ve
folliküler gelişmenin yetersiz olmasının siklusların kısa
sürmesine neden olduğu ileri sürülmektedir. LH, FSH ve
östradiol düzeylerinin düşük olması yada koç etkisi
sonucu folliküler fazın çok kısa olmasına bağlı olarak
ovulasyonu takiben corpus luteum, yeterince
gelişememekte ve ilk siklus koyunların bazılarında kısa
sürmektedir.
Kısa siklusların önlenmesi amacıyla koç katım öncesi
progesteronun enjeksiyon ( 4-5 gün önce 20 mg
progesteron ) veya vaginal sünger tarzında
uygulamalarının ilk LH pikini yaklaşık olarak 40 saat
geciktirerek folliküler gelişmenin tamamlanmasını,
ovulasyona östrüs semptomlarının eşlik etmesini,
ovulasyonu takiben corpus luteumun oluşumunu ve
daha sonraki siklusların tamamının normal olarak
seyretmesini sağlamaktadır.
Koç Etkisinde Başarıyı Etkileyen Faktörler

Anöstrüs döneminde koçların koyunlar içinde sürekli


tutulmaları, koç etkisi ile östrüsü uyaran
mekanizmaların duyarlılığını azaltmaktadır.

Sürekli koç uyarılarına maruz bırakılan koyunlarda


zamanla bu uyarıya adaptasyon şekillenmekte ve
duyarlılıkları azalmaktadır. Bunun için ilkbahar ve yaz
aylarında koçların sürüden izole edilmeleri
gerekmektedir.
Uygulama sırasında sürüde spontan ovulasyon
gösterenlerin bulunması koç etkisinde başarıyı
etkilemektedir.

Irklar arasındaki anöstrüs süresinin farklılığı; bazı


koyun ırklarının daha uzun anöstrüs sergilemeleri
erken dönemdeki koç etkisi uygulamalarına yanıtı
olumsuz etkilemektedir.
Koyunlarla birlikte bulunan koç sayısı ve aktiviteleri
koç etkisinde önemli rol oynamaktadır.

Uyarı koçlarının vazektomize ve ergin koçlar olması ve


1/25 oranında katılarak aynı koçun uzun süre sürü
içerisinde kalmamasının gereklidir.

Daha iyi bir uyarı oluşturmak için koçlara haftalık


aralıklarla 150 mg testosteron propiyonat uygulanması
tavsiye edilmektedir.
Koç etkisi sonucu koyunların bazıları bir defa östrüs
gösterip tekrar anöstrüse geri dönebilmektedir.

Anöstrüse geri dönmelerin sebebi olarak; uygulama


dönemi, koçların sürekli bulunmaları ve beslenme
durumu gibi faktörlere bağlı olduğu ileri
sürülmektedir.
Keçilerde Östrüs Senkronizasyonu
Keçilerde üreme sezonu içerisinde farklı başarı
oranlarıyla PGF2 ve analogları 9-11 ara ile çift doz
şeklinde ve progesteron içeren vaginal süngerler
kullanılmaktadır.
Üreme sezonu dışında ise melatonin ve progesteron
gibi hormon uygulamaları kullanılmaktadır.
Ayrıca teke etkisi, teke etkisi ile ışık ve hormon
kombinasyonları da oldukça etkili bir yöntemdir. Işık
uygulamalarında 40 wattlık floresan ampuller 16 saat
karanlık/8 saat aydınlık proğramı dahilinde oldukça
FGA içeren vaginal süngerler 16-21 gün süreyle
vaginaya yerleştirilmektedir.
Ayrıca 40-50 mg progesteron (fluorogestone) içeren
süngerler bir diöstrüs süresi kadar vaginada tutulup,
süngerlerin çıkarıldığı gün 300-700 IU PMSG
enjeksiyonları ile yeterli ölçüde östrüs
senkronizasyonu sağlanmaktadır.
Norgestomet içeren kulak altı implantlar 3 mg / keçi
dozla, 50 mg / gün dozla oral progesteron (MAP) ya
da 10 mg/gün veya 20 mg / 2 gün enjektabl
progesteron uygulanabilmektedir. Sezon dışında
yine günlük 100 mcg GnRH’nın 4-5 gün süreyle
uygulanması ile östrüsler senkronize
edilebilmektedir.

You might also like