Professional Documents
Culture Documents
TEŞEKKÜR
Bu tezin hazırlanmasında her türlü desteğini ve sabrını veren Sayın Hocam Yar. Doç.
Dr. Serdar ASLAN’a, mekanik test çalışmalarında yardımlarını esirgemeyen
Mehmet UYSAL’a, gerçekleştirdikleri projeler ve aldıkları başarılarla çalışmama
yön veren tüm SAİTEM (Sakarya Üniversitesi İleri Teknolojiler Uygulama
Topluluğu) üyelerine teşekkürlerimi sunarım.
A. Nisanur TOK
ii
İÇİNDEKİLER LİSTESİ
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 4.12. İki farklı elyaf-matris sistemi için gerilme-uzama eğriliği. (a) 60
Sünek matris için ε f < ε m , (b) gevrek matris için ε f > ε m ….
* * * *
iii
TABLOLAR LİSTESİ
ÖZET
Bu çalışma kapsamında karbon fiber takviyeli polimer matrisli kompozit malzeme
üretilmiştir. Malzeme üretiminde polimer kompozitler için en çok kullanılan
yöntemlerden biri olan elle yatırma metodu kullanılmıştır. İlk olarak polimerler e
kompozitler hakkında genel bilgiler verilmiştir. Daha sonra alınan numuneler
yardımıyla kompozit malzemenin mekanik özellikleri hakkında bilgi edinilmesi
amaçlanmıştır. Yapılan çekme testi sonucunda numunelerin kopma mukavemet ve
yüzde uzama değerleri bulunmuştur.
v
1
BÖLÜM 1. GİRİŞ
BÖLÜM 2. POLİMERLER
2.1. Giriş
Polimerler monomer adı verilen küçük moleküllerin ardarda dizilmesi ile oluşan
uzun zincirli yapılardır. Tek bir polimer zincirinde binlerce ya da milyonlarca
monomer bulunur. Polimer zincirini oluşturan monomerlerin özellikleri ve zincirlerin
birbirleri ile olan etkileşimleri polimer malzeme özelliklerinde belirleyici olmaktadır.
Genelde polimer denince ilk akla organik polimerler gelmesine rağmen inorganik
polimerler de oldukça yaygındır. [1]
Polimer zincirleri doğrusal yani lineer olabildiği gibi dallanmış yapıda da olabilir, bu
durumda ana zincirden yan dallar ayrılmaktadır. Yan dallar başka ana zincirlere
bağlanıyorsa oluşan polimerlere çapraz bağlı polimerler denir ki, günümüzde
kullanılan polimerlerin yarıya yakını çapraz bağlı yapıdadır. Çapraz bağlı polimerler
hiç bir solventte çözünmezler ancak sıvıları emerek şişerler ve bir jel oluşturular. [1]
2.2.1. Polimerizasyon
Polimer; MER adı verilen çok sayıda doymamış moleküllerin bir araya gelmesi ile
oluşur.
Örneğin;
– Etilen molekülü basınç, ısı veya katalizör yardımıyla çift bağın teki parçalanır ve
Mer durumuna geçer.
– Mer molekülleri birbirine eklenerek polimerizasyon reaksiyonu oluşur. [2]
Monomer Mer
Polimerizasyon
Polietilen
Şekil 2.2. Polimerizasyon
4
2.2.2. Kopolimerizasyon
Polimerizasyon reaksiyonunda birden fazla farklı türde MER in tekrarlı yapıda bir
araya gelmesi ile oluşur. Kopolimerizasyon yan ürün çıkışı olmaz. Bu reaksiyona
örnek olarak Vinil klorür oluşumu verilebilir. [2]
2.2.3. Poliadisyon
2.2.4. Polikondanzasyon
Farklı moleküllere sahip MER ler ürün vererek bir araya gelir ve zincir oluşturur. Bu
reaksiyona genelde termoset oluşumunda rastlanır. Reaksiyon sonucunda yan ürün
açığa çıkar. Örnek olarak; Dimethil terefilat ve etil alkolün reaksiyonu neticesi PET
oluşumunu gösterebiliriz.. Reaksiyon sonucunda yan ürün olarak da metil alkol
oluşur. [2]
2.3.1 Termoplastikler
En çok kullanılan kaplama malzemesi selüloz nitrat esaslı bir verniktir. Kaplama
sonunda elde edilen ısı geçirmez film paketlemede kullanılır ve selofon adı ile bilinir.
Başka bir kaplama metodu da selülozun polietilen gibi iki film tabaka arasına
konmasıyla elde edilen “sandviç” filmdir.[3]
Ayrıca kokusuz ve tatsız olup ses dalgalarını yutabilme özellikleri vardır. Kaynak
edilebilir ve parlatılabilirler. Alet sapları, şalter kolları, möble, direksiyon kaplaması,
oyuncak, gözlük çerçevesi, yazı cihazları vb. yerlerde kullanılabilir. [3]
7
Polietilen tereftalat fiber halinde çok kullanılır. Fiber ergimiş plastiğin ekstrüzyonu
ile elde edilir. Fiber malzeme halat ve filtre gibi özel uygulamalarla kumaş
yapılmasında kullanılır. Polietilen tereftalat film halinde de bulunur. Film ergimiş
plastikten ekstrüzyonlar elde edilerek amorf bir şekil elde etmek için hızla soğutulur
ve sonra gerilerek cam geçiş noktasının hemen üzerine ısıtılır. Germe önce bir yönde
ve sonra da buna dik yönde uygulanır. Bundan sonra film bir miktar daha ısıtılarak
kristalitlerin film düzleminde yönleşmeleri sağlanır. Bu film yüksek dayanımlı,
geçirgen ve ısıl kararlıdır. Elektriksel özellikleri de oldukça yüksektir. [3]
2.3.1.3. Nylon
Doğrusal poliamid tipi plastikler bu genel isimle bilinirler. Nylonlar bir dibazik asitle
bir diaminin yoğunlaşma polimerleştirilmesiyle elde edilirler. Nylonlar amino
asitlerin yoğunlaşma polimerleştirilmeleriyle de yapılabilirler. Nylonlarda en güçlü
molekül arası kuvvetler hidrojen bağlarıdır. [3]
8
Nylon eriyikten sarma ile fiber haline getirilebilir. Elde edilen fiber gerilerek çekme
dayanımı yükseltilir. Tekstil endüstrisinde, halat, fırça kılı, tenis raket örgüsü gibi
ürünlerde kullanılır. [3]
Nylonlar imalattan önce iyice kurutulmalıdırlar; aksi halde imalat esnasında ortaya
çıkan buhar nylonun yüzeyini bozabilir. Nylon parçalar normal kalıplama
işlemleriyle imal edilebilirler. Nylonu kalıp içinde polimerleştirmekle de imalat
mümkündür ve bir tona kadar büyük parçalar bu metotla yapılabilir. [3]
2.3.1.4. Polikarbonatlar
Bir polikarbonat karbonik asidin bir polyesteri olduğuna göre bu plastikler sınıfı
aslında polyester grubunun bir üyesidir. Bu polikarbonatın boyutsal kararlılığı ve
darbe direnci çok yüksektir. Normal sıcaklıkların üzerinde ve altında çok geniş
sıcaklık limitleri içinde mekanik dayanımını korur. Işığa geçirgendir ve pigment
katılmadığı takdirde soluk sarı renklidir. Sürekli açık hava şartlarına dayanıklıdır.
Başlıca sakıncaları bazı eritkenlerle etkilenmesi ve gerilme çatlakları yapmasıdır. [3]
2.3.1.5. Poliasetaller
2.3.2. Termosetler
Termosetler; ısı ile katalizörle, mor ötesi ışımayla muamele edildiğinde genellikle
çapraz bağlı bir yapı meydana getirerek, sertleşen ve artık tekrar ısıtıldığında
yumuşamayan plastiklerdir. Ayrıca bu malzemeler çözünmezler. Termosetler
kondansasyon polimerizasyonu ile elde edilirler. [4]
2.3.2.1. Epoksi
Fenol formaldehit üretim metoduna göre bir kademeli ve iki kademeli reçine olmak
üzere ikiye ayrılır. Bir ve iki kademeli reçineler ya ayrı ayrı ya da belirli bir oranda
karıştırılarak kullanılırlar.
Fenolik laminatlar radyo ve televizyon kabini, dişli ve yatak, asit ve bazlara karşı
kimyasal uygulamalarda ve elektronik cihazların parçalarının yapımında kullanılırlar.
Kağıt bazlı fenolik reçine laminatı elektriksel basılı devrelerin yapımında kullanılır.
Fenol formaldehit reçinesi ile başlanmış inorganik dolgu maddeleri korozyona
dirençli olması gereken kimyasal ekipmanların yapımında kullanılırlar. Fenolik
reçine köpük olarak ta kullanılır. Yarı geçirgen olan köpük akustik malzemesi, termal
ve şok izolasyonu için kullanılır. Fenolik reçinesi ağaç ve mobilya endüstrisinde
yapıştırıcı olarak, odun talaşlarının sunta haline getirilmesinde yapıştırıcı ve
bağlayıcı olarak kullanılır. [4]
Üre bileşimleri (UF), elli yıldan beri kullanılmakta olup kullanımı en yaygın
termosetlerdendir. En önemli özelliği açık renk ve parlak yüzey vermesidir.
Melamin formaldehit bileşimleri aşağı yukarı 40 yıldır piyasada olup yüzey sertliği,
parlaklık, elektriksel ve ısıl değerleri açısından üre formaldehit bileşimlerinden daha
avantajlıdır. Bu nedenle gerek elektrik sektöründe gerekse mutfak eşyası üretiminde
tercih edilmektedir.
2.3.2.5. Poliüretan
Rijit köpüklerin elektrik özellikleri ve bir çok eritkenlere karşı dirençleri iyi ise de
kuvvetli asitlere ve alkalilere karşı zayıftırlar. Daha çok ısı ve titreşim yalıtımı için
kullanılırlar. Rijit poliüretan köpükler sandviç tipi yapılarda çok kullanılır. Köpük iki
tabaka arasına iş yerinde yapılmakla yerleştirilirler. İki tarafın köpüğe iyi yapışması
için iyi bir astar boya veya kaplama kullanılır. Bu tip metal sandviç malzemeler daha
çok uçak endüstrisinde kullanılmaktadır. Bu tip yapılarda cam fiber takviyeli
plastiklerde kullanılmaktadır. Bükülebilen köpükler sentetik süngerlerde,
paketlemede ve yastıklamada kullanılır. Köpük bloklardan istenen şekle kesilebilir
veya doğrudan doğruya dökülebilir. Bükülebilir poliüretan köpük alkil izosiyanat
tutkallarla yapıştırılabilir veya kaynatılabilir. [4]
13
2.3.3. Elastomerler
Elastomerler, termoset polimerler gibi çapraz bağlı olan uzun zincir moleküllerinden
oluşur. Bunlar, çok düşük gerilmelere maruz kaldığı zaman büyük elastik
deformasyon yapma yeteneği olan polimerlerdir. Bazı polimerler % 500 ve daha
fazla uzama yaparlar ve tekrar orijinal şekline dönerler. [5]
Polimer malzemelerin genel özelliği amorf içyapı ve ısıya karşı düşük dayanım
göstermeleridir. Bir çok polimer türünün kesin erime noktaları yoktur ve ergime
büyük bir yavaşlıkla katı halden yüksek akışkanlı sıvı haline geçiş şeklindedir.
2- Polimerler yapılarına ve katkı maddelerine bağlı olarak çok sert, sert, yumuşak ve
elastomer özellikleri taşır, sertlik değerleri Shore, Bareole veya Reock Well sitemleri
ile ifade edilir. Bunlar genelde demir dışı metallerin üzerinde uygulanır.
Deformasyon Hızı: Uzun müddet uygulanan akma sınırındaki bir gerilim metallerde
(krip) yapabilir. Gerilim toplanma noktalarında mahalli olarak atomlar hareket eder.
Yalnız estetik veya elastik ve plastik deformasyonun her ikisinin olup olmayacağını
zaman süresi ve sıcaklık etkiler. Uzun zaman veya daha yüksek sıcaklık, uygulanan
gerilim altında, atomların yeni yerleri hareketine fırsat verir.
Polimerlerin bir çoğu açık hava şartlarından çok etkilenirler. Akrilik, Sülfon, Silikon,
Vinil, Florokarbon polimerleri ile PP, PC, Poliasetol ve Epoksi polimerleri açık hava
şartlarına oldukça dirençlidir. Çözünürlük bakımından Fenolik, Melamin, Poliester,
Epoksi, PA, PE, PP gibi polimerler dirençlidirler. Selüloz, Akrilik, Vinil plastikleri
ile polistiren dirençsiz polimerlerdir. [6]
16
3.1. Giriş
Genel bir tanım yapacak olursak; kompozit malzeme, kimyasal bileşenleri farklı
birbiri içerisinde pratik olarak çözünmeyen iki veya daha fazla malzemenin kullanım
yerindeki aranan özellikleri verebilecek daha uygun malzeme oluşumu için makro
seviyede birleştirilmesi sonucu meydana gelen malzemelerdir. Makroskobik
muayene ile yapı bileşenlerinin ayırt edilmesi mümkündür. Yapılarında birden fazla
sayıda fazın yer aldığı klasik alaşımlar ise makro ölçüde homojen olmalarına karşılık
mikroskobik muayene ile mikro ölçüde heterojen olduğu görülür. [7]
Bu tanım çok genel olmasına karşın, kompozit malzeme ile kompozit yapı
çoğunlukla karıştırılmaktadır. Çelik ile çelik bir kafes sistem gibidir. Örneğin, uçak
kanadı kompozit yapı tanımına uyduğu halde bir kompozit malzeme değildir.
Kompozit yapı ile kompozit konstrüksiyon karıştırılmamalı veya ayrımı iyi
yapılmalıdır. [8]
Uçak kanatlarında istenen özellikler; ince yapı + düşük yapı + yayılı eğilme
momentine yüksek dayanım gerekmektedir. Örneğin, kanadı komple çelikten
yapmak mantıksızdır. Bunun yerine, kayma gerilmelerine mukavim iki saç
tabakasına profil şekli verip arasına bal peteği ile kaplama (Honeycomb) yapılır ve
uygun bir şekilde bir birleştirme yapılır. Dolayısıyla istenen görev daha hafif daha
mukavim olarak faklı malzemelerle gerçekleştirilmiş olur. [8]
Mühendislikte en çok kullanılan temel ilke şudur: düşük maliyet istenen yerlerde ilk
önce klasik malzemeler sağlamıyorsa kompozit malzeme dizaynına gidilir. [8]
- Korozyon direnci,
- Akustik iletkenlik, ses tutuculuğu veya ses yutuculuğu,
- Kırılma tokluğu,
- Elektrik iletkenliği veya elektriksel direnç,
- Yüksek sıcaklığa dayanıklılık,
- Isı iletkenliği veya ısıl direnç,
- Görünüm,
- Rijitlik,
- Ağırlık,
Kompozit yapılarda matrisin üç temel fonksiyonu vardır. Bunlar, elyafları bir arada
tutmak, yükü elyaflara dağıtmak ve elyafları çevresel etkilerden korumaktır. İdeal bir
matris malzemesi başlangıçta düşük viskoziteli bir yapıda iken daha sonra elyafları
sağlam ve uygun şekilde çevreleyebilecek katı forma kolaylıkla geçebilmelidir. [9]
Elyaf yönlenmelerine dik doğrultuda, matrisin mekanik özellikleri ve elyaf ile matris
arasındaki bağ kuvvetleri, kompozit yapının mukavemetini belirleyici önemli
hususlardır. Matris elyafa göre zayıf ve daha esnektir. Bu özellik kompozit yapıların
tasarımında dikkat edilmesi gereken bir husustur. [8]
Matrisin kesme mukavemeti ve matris ile elyaf arası bağ kuvvetleri çok yüksek ise
elyaf ya da matriste oluşacak bir çatlağın yön değiştirmeksizin ilerlemesi
mümkündür. Bu durumda kompozit gevrek bir malzeme gibi davrandığından kopma
yüzeyi temiz ve parlak bir yapı gösterir. Eğer bağ mukavemeti çok düşükse, elyaflar
boşluktaki bir elyaf demeti gibi davranır. Ve kompozit zayıflar. Orta seviyede bir bağ
mukavemetinde ise, elyaf veya matristen başlayan enlemesine doğru bir çatlak
elyaf/matris ara yüzeyine dönüp elyaf doğrultusunda ilerleyebilir. Bu durumda
kompozit sünek malzemelerin kopması gibi lifli bir yüzey sergiler. [8]
Avantajları:
1. Kopma mukavemetleri yüksektir.
2. Elyaf yapılarda yüksek bağ mukavemeti sağlarlar.
3. Yüksek aşınma direncine sahiptirler.
4. Uçucu değildirler ve kimyasal dirençleri yüksektir.
5. Düşük ve yüksek sıcaklarda sertleşebilme özelliğine sahiptirler.
Dezavantajları:
1. Polyesterle karıştırıldığında pahalıdırlar.
2. Polyestere oranla yüksek viskoziteye daha az uygundur.
Avantajları:
Dezavantajları:
Polyesterlerden sonra bulunmuş bir matriks tipidir. Vinylester reçine ıslak yatırma
için uygundur. En önemli avantajları elyaf ve matris arasında iyiletirilmiş bir bağ
mukavemetine sahip olmalıdır. Polyesterle glikolün bir kısmının yerine
doymamı hidrosilik bileşenlerin kullanılması ile elde edilirler. Korozif
ortamlardaki kullanımlar için donatılı plastik bileşenlerin üretiminde
yararlanılmaktadır. Vinil ester reçineler, polyester reçinelere benzer biçimde
üretilmekte ve epoks reçinelerin sertleşme özelliklerini göstermektedir. Bu
polimerler kimyasal dayanım gerektiren kimya tesislerinde, borularda ve
depolama tanklarında kullanılmaktadır. [8,9,10]
Son yıllarda metal matrisli kompozit malzemeler yoğun bir şekilde araştırılmakta,
dayanım/ağırlık oranı yüksek, birçok yeni malzeme ortaya çıkmaktadır. Bu
malzemelerin çoğu hava-uzay sanayi için geliştirilmekle birlikte, bazıları otomobil
24
sanayi gibi diğer sanayi dallarında da, örneğin otomobil motorlarında uygulama alanı
bulabilmektedir. Genel olarak güçlendirme durumuna göre, metal matrisli kompozit
malzemelerin üç ana türde olduğunu söyleyebiliriz: sürekli lifler, süreksiz lifler ve
parçacıkla güçlendirilenler.[11]
Büyük çapta, toz metalürjisi veya eriyik emdirme yöntemiyle üretilmektedir. Toz
metalürjisi yönteminde, yaklaşık 1 ile 3 mm çapında ve 50 ile 200 mm uzunluğunda
iğne şeklindeki silisyum karbür özlifleri metal tozlarıyla karıştırılmakta, sıcak
preslemeyle sıkıştırıldıktan sonra istenen şekle dar çıkılmakta veya dövülmektedir.
%20 SiC özlifi katılmakla 6061 alüminyum alaşımının çekme dayanımı 310 MPa’
dan 480 MPa’ ya, çekme modülü ise 69 GPa’ dan 115 GPa’ ya yükseltilebilmektedir.
Dayanım ve eğilmezlikte parçacıklarla güçlendirilen kompozitlere kıyasla büyük
artışlar elde edilmesine rağmen, toz metalürjisi ve eriyik emdirme yöntemlerinin
pahalı olmasıyla yöntemin kullanımını sınırlanmaktadır. Bu kompozitlerin kullanım
alanlarına örnek olarak füze kılavuz parçalarını ve yüksek başarımlı otomobillerin
pistonlarını gösterebiliriz.[11]
- Elyaflı Kompozitler
- Parçacıklı Kompozitler
- Tabakalı Kompozitler
- Karma Kompozitler [8]
Bu kompozit tipi ince elyafların matris yapıda yer almasıyla meydana gelmiştir.
Elyafların matris içindeki yerleşimi kompozit yapının mukavemetini etkileyen
önemli bir unsurdur. Uzun elyafların matris içinde birbirlerine paralel şekilde
yerleştirilmeleri ile elyaflar doğrultusunda yüksek mukavemet sağlanırken, elyaflara
dik doğrultuda oldukça düşük mukavemet elde edilir. iki boyutlu yerleştirilmiş elyaf
takviyelerle her iki yönde de eşit mukavemet sağlanırken, matris yapısında homojen
dağılmış kısa elyaflarla ise izotrop bir yapı oluşturmak mümkündür.
yük miktarı artmaktadır. Elyaf yapının hatasız olması da mukavemet açısından çok
önemlidir.
Kompozit yapının mukavemetinde önemli olan diğer bir unsur ise elyaf matris
arasındaki bağın yapısıdır. Matris yapıda boşluklar söz konusu ise elyaflarla temas
azalacaktır. Nem absorbsiyonu da elyaf ile matris arasındaki bağı bozan olumsuz bir
özelliktir. [8]
Cam elyaflar, sıradan bir şişe camından yüksek saflıktaki quartz camına kadar pek
çok tipte imal edilirler. Cam amorf bir malzemedir ve polimerik yapıdadır. Üç
boyutlu moleküler yapıda, bir silisyum atomu dört oksijen atomu ile çevrilmiştir.
Silisyum metalik olmayan hafif bir malzemedir, doğada genellikle oksijenle birlikte
silis (SiO2) şeklinde bulunur. Cam eldesi için silis kumu, katkı malzemeleri ile
birlikte kuru halde iken 1260 ºC civarına ısıtılır ve soğumaya bırakıldığında sert bir
yapı elde edilir.
4. Nem absorbe etme özellikleri yoktur, ancak cam elyaflı kompozitlerde matris ile
cam elyaf arasında nemin etkisi ile bir çözülme olabilir. özel elyaf kaplama işlemleri
ile bu etki ortadan kaldırılabilir.
Cam elyaf imalinde silis kumuna çeşitli katkı malzemeleri eklendiğinde yapı bu
malzemelerin etkisi ile farklı özellikler kazanır.
Karbon elyaflarda elyaf eksenine normal yönelim edilmiş C-doğrultusu mevcut olup
düzlem katmanı kötü olarak yığılmış ve pek çok kusurlarla katlanmış yanlış
düzenlenmiş veya noksan karbon atomları ile mükemmel olmayan yapıya sahip
olabilir. Bu nedenle bu doğrultuda modül değeri çok düşmektedir. [11]
Karbon ve grafit elyaflar organik maddelerden üretildikleri için organik fiber olarak
da adlandırılır. Ham madde olarak poli-akro-nitril (PAN), Selüloz (Rayon) ve Zift
(Pitch) olarak kullanılır. Dolayısı ile de üretildikleri maddelere göre isim alırlar.
Günümüzde rayon sadece çok düşük modülle elyaflar için kullanılır. Precursor
polimer ya ıslak ip şeklinde liflendirme ya da ergimiş liflendirilmiş halde ekstrüzyon
işlemi ile fiber şekline dönüşür. PAN esaslı karbon elyaflar %93-95 arasında karbon
içerirken üretim işleminin farklı oluşu nedeniyle grafitlerde %99’ın üzerindedir.
Karbon elyafın gerçek özellikleri üretim metoduna bağlıdır.
Daha yüksek elastik modülü veya kristalliği elde etmek için 2000 0C’nin üzerinde
bazen 3000 0C de son ısıl işlem uygulanır.
İlk basamakta elyaf oksijeni emerek kısalma önlenir ve polimer stabilize oluşarak
çapraz bağ sağlanırken ikinci aşamada ise elyaf, azot, hidrojen, CO atomları serbest
kalarak atomlarından ayrılır, katranlar ve gazların uçması ile kütlenin yarısı
kaybolarak filament kristalleri bölge 2000 0C de büyür. Elastik modülü; son işlem
sıcaklığına ve precursor tipine, kristalin mükemmelliğine ve boyut etkisine bağlıdır.
Genelde PAN precursor daha basit termal çevriminin daha iyi kalite kontrolü ve bu
nedenle de daha iyi özellikleri vermektedir. PAN işleminde karbonlama öncesi
polimer zincirlerinin sıcak olarak çekilmesiyle oldukça yönlenmiş karbon halkaları
sağlanırken Zift prosesinde mesafazın doğal bir sonucu olarak yüksek derecede
yönlenme gerçekleşebilmektedir.
33
Ticari olarak PAN karbon elyafın iki tipi mevcut olur bunlar; yüksek elastik modüllü
ve yüksek dayanımlı olanıdır. En yüksek modül 2500-3000 0C de üretilir. Ancak,
dayanım ince yapı ve çatlakların dağılımı ile ilgilidir. Organik matrikslerle n iyi
yapışma sağlaması ve elyaf özelliklerini muhafaza etmesi için bir kaplama
uygulanmalı veya bitmiş elyaf yüzeyi oksidasyon işlemine tabi tutulmalıdır. Yüksek
sıcaklık matrikslerinde kullanmak için elyaflar, metal veya seramik koruyucu filmleri
ile de kaplanabilir. Azot atmosferinde kararlı olmasına rağmen 400 0C üzerinde
havada artan oranda oksitlenir.
a) Elyaf doğrultusu
34
b) Kristalliği
c) Kusurların etkisi olarak özetlenebilir.
Özel olarak karbon elyafın yapısını kontrol etmek için: (a) elyaf doğrultusu elyaf
çekilerek iyileştirilir. Böylece ısıl işlem sırasında kısalma olmaz. (b) Kristallik,
procursorün kimyası ile zamanla büyük oranda belirlenir. Bu keza ısıl işlemle de yani
son sıcaklığa da şiddetle bağlıdır. (c) Kusur içermesi, ham maddelerin saflığı ile ve
elyaf ellenmesi, mekanik temas ile kontrol edilebilir. [11]
Boron elyaf, oda sıcaklığında katı durumda olan hafi elementlerden biri olup çok
seyrek olduğundan klasik tekniklerle üretmek mümkün değildir. Bu nedenle; bor,
hidrojen ile bor triklorürün reaksiyonuyla elektriksel olarak yaklaşık 1300 0C’e
sıcaklığa kadar, ısıtılmış tungsten (w) teli veya son zamanlarda karbon (C) üzerine
çöktürülmesiyle elde edilir.
35
Boronun yapısı 2-3 nm çaplı oldukça küçük kristallerden oluştuğu için genellikle
şekilsiz olarak adlandırılır. Ancak elementin üç yapı değişimi mevcuttur. Sıcaklık
800-1100 0C’ de hazırlandığında α-rombohedral sıcaklık 1250 0C’nin üzerinde ise β-
rombohedral son olarak 1300 0C de hidrojenle indirgenmesiyle tetrogonal formları
oluşur. Fakat sadece α ve tetrogonal formları uygulanmaktadır. Bundan dolayı bu
elyaflarda yüksek modül, dayanım ve ergime noktası elde edilmektedir. Bu elyaflar
genellikle de yüksek modüllü ve çekme dayanımlı kompozit malzemelerin
üretiminde tercih edilmektedir.
Yukarıda açıklanan avantajlarına rağmen boron elyaf içindeki tungsten tel nedeniyle
yoğunluğu yüksek olup yaklaşık 19.3 gr/cm 3 ‘dir. Bu nedenle son yıllarda tungsten
çekirdek yerine karbn çekirdek kullanılmaktadır. Karbon çekirdek kullanılmasının
avantajı ise düşük yoğunluğa sahip olmasıdır (1.8 gr/cm3). Fakat tungsten çekirdek
boron ile reaksiyona girebilir ve tungsten bor oluşturur ki çok kristalli boron ile
36
kaplanır. Karbon çekirdek ise boron ile reaksiyona girmez. Özgül özellikleri normal
olup izotropik olduğundan enine özellikler iyi ve özelliklede basma dayanımı
mükemmeldir.
İki farklı tip aramid elyaf mevcuttur. Bunlar Du Pont firması tarafından geliştirilen
Kevlar 29 ve Kevlar 49 ’dur. Aramidin mekanik özellikleri grafit elyaflarda olduğu
gibi elyaf ekseni doğrultusunda çok iyi iken elyaflara dik doğrultuda çok zayıftır.
Aramid elyaflar düşük ağırlık, yüksek çekme mukavemeti ve düşük maliyet
özelliklerine sahiptir. Darbe direnci yüksektir, gevrekliği grafitin gevrekliğinin yarısı
kadardır. Bu nedenle kolay şekil verilebilir. Doğal kimyasallara dirençlidir ancak asit
ve alkalilerden etkilenir. [8]
37
Her iki kevlarda 2344 MPa değerinde çekme mukavemetine sahiptir ve kopma
uzaması %1.8 ’dir. Kevlar 49’un elastik modülü Kevlar 29’unkinden iki kat fazladır.
Kevlar elyafın yoğunluğu cam ve grafit elyafların yoğunluklarından daha düşüktür.
[8]
İstenilen özelliklerde ve biçimde kompozit malzeme üretimi için bir çok yöntem
bulunmaktadır. Bu yöntemlerden başlıcaları aşağıdadır.
Düşük ve orta hacimli temas kalıplama olup, kayık teknesi, tanklar, bina paneleri ve
sandık gibi büyük boyutlu yapısal parçaları için yaygın olarak kullanılan en basit bir
yöntemdir. Genellikle, keçe, dokuma biçimindeki elyaflar takviye elemanı olarak
seçilir. Fakat ek dayanım ve elastik modülü kazandırmak için belirli konumlarda
dokuma şeklindeki elyaflar yanında sürekli cam ve karbon elyaflar da yerleştirilir.
Kalıp reçine ile kaplanılmadan önce kalıptan parça ayrılmasını sağlamak için
polivinil alkol, silikon sürülür. Sonra vizkozitesi yüksek reçine fırçayla kalıp içine
yatırılır. Daha sonra elyafa demeti hazırlanarak dolgu maddeli reçine elyaflar üzerine
emdirilir. Bu şekilde istenilen yön, doğrultuda ve hacim oranlarında arzulanan
kalınlığa ulaşıncaya kadar işlem devam ettirilir. Ancak işlem sırasında hava
kabarcıklarını yok etmek için rülolar kullanılarak kompozit malzeme kalıptan dışarı
çıkartılır. Bu işlemde reçine olarak oda sıcaklığında sertleşen genel amaçlı
polyesterler ve belli epoksilerde kullanılmaktadır. Bu en basit metot olup takımlama
maliyeti düşüktür. Burada keza değişik ölçüdeki parçalar yanında tasarım
değişiklikleri kolaylıkla yapılabilir. Kalıp tek veya çok parçalı olabilir ve bitmiş
yüzeyi iyileştirmek için vakumda torbalama, vb. metotlar uygulanabilir.
Püskürtme yöntemi elle yatırma yöntemini aletli sekli olarak kabul edilebilir.
Kırpılmış elyaflar kalıp yüzeyine, içine sertleştirici katilmiş reçine ile birlikte özel bir
tabanca ile püskürtülür. Elyafın kırpılma işlemi tabanca üzerinde bulunan ve
bağımsız çalışan bir kırpıcı sayesinde yapılır. Püskürtülme işlemi sonrası yüzeyin bir
rulo ile düzeltilmesiyle ürün hazırlanmış olur. [12]
Bu yöntem özel biçime sahip ürünlerin seri üretimine uygundur. Elyaf sarma
yöntemi sürekli elyaf liflerinin reçine ile ıslatıldıktan sonra bir makaradan çekilerek
dönen bir kalıp üzerine sarılmasıdır. Sürekli liflerin farklı açılarla kalıba sarılmasıyla
farklı mekanik özelliklerde ürünler elde edilebilir. Yeterli sayıda elyaf katinin
sarılmasından sonra ürün sertleşir. Ardından döner kalıp ayrılır. Bu yöntemle yapılan
ürünler genellikle silindirik, borular, araba şaftları, uçak su tankları, yat direkleri,
dairesel basınç tanklarıdır. [12]
Bu kompozit üretim yönteminde elle yatırma sistemlere daha hızlı ve uzun ömürlü
olmakla birlikte iki parçalı kalıp kullanmak gereklidir. Kalıbın kompozit malzemeyle
yapılması çelik kalıp maliyetine göre daha düşük kalmasına neden olmaktadır. RTM
yöntemi çoğunluk jelkotlu veya jelkotsuz her iki yüzeyinde düzgün olması istenen
parçalarda kullanılır.
Takviye malzemesi kuru olarak keçe, kumaş veya ikisinin kombinasyonu kullanılır.
Takviye malzemesi önceden kalıp boşluğu doldurulacak şekilde kalıba yerleştirilir ve
kalıp kapatılır. Elyaflar matris içinde geç çözünen reçinelerle kaplanarak kalıp
41
Pultruzyon işlemi sürekli sabit kesitli kompozit profil ürünlerin üretilebildiği düşük
maliyetli seri üretim yöntemidir. Pull ve Extrusion kelimelerinden türetilmiştir.
Sisteme beslenen sürekli takviye malzemesi reçine banyosundan geçirildikten sonra
120-150 ºC’ye ısıtılmış şekillendirme kalıbından geçilerek sertleşmesi sağlanır.
Kalıplar genellikle krom kaplanmış parlak çelikten yapılmaktadır. Sürekli elyaf
kullanılmasından dolayı takviye yönünde çok yüksek mekanik mukavemet elde
edilir. Enine yükleri karşılayabilmek için özel dokumalar kullanmak gerekmektedir.
[12]
Hazır kalıplama bünyesinde cam elyafı, reçine, katkı ve dolgu malzemeleri içeren
kalıplamaya hazır, hazır kalıplama bileşimleri olarak adlandırılan kompozit
42
SMC takviye malzemesi olarak kırpılmış lif ile dolgu malzemesi içeren bir reçinenin
önceden birleştirilmesi ile oluşan pestil biçiminde malzemedir. Sürekli lifler, 25-50
mm kırpılmış olarak ve kompozitin toplam ağırlığının %25-30 oranında kullanılır.
Genellikle 1m genişliğinde ve 3mm. kalınlığında üretilir. [12]
BMC takviye malzemesi olarak kırpılmış lif ve dolgu malzemesi içeren bir reçinenin
önceden birleştirilmesi ile oluşan hamur biçiminde malzemedir.
Kompozit malzeme (genellikle geniş sandviç yapılar) önce bir kalıba yerleştirilir,
ardından bir vakum torbası en üst katman olarak yerleştirilir. İçerideki havanın
emilmesiyle vakum torbası, yatırılan malzemenin üzerine 1 atmosferlik basınç
uygulayarak aşağıya çekilir. Sonraki aşamada tüm bileşim bir fırına yerleştirilerek
reçinenin kür işlemi için ısıtılır. Bu yöntem sıklıkla elyaf sarma ve yatırma teknikleri
ile bağlantılı olarak uygulanır. Kompozit malzeme tamir işlemlerinde de vakum
bagging yöntemi kullanılmaktadır. [12]
sağlanabilir. Vakum bagging yöntemindeki gibi sızdırmaz bir torba ile elyaf/reçine
yatırmasına basınç uygulanabilir. Fakat 1 atmosferden fazla düzenli ve kontrol
edilebilir bir basıncın uygulanabilmesi için dışsal basınca ihtiyaç duyulur. Bu
uygulama için, otoklav yönteminde de uygulanan ve kompleks şekillerde en çok
kontrol edilebilen metot, dışarıdan sıkıştırılmış gazin kompozit malzemenin içinde
bulunduğu kaba verilmesidir.
Otoklav kesin basıncın, ısının ve emişin kontrol edilebildiği basınçlı bir kaptır.
Vacum bagging yöntemi ile benzerdir. Fırın yerine bir otoklav kullanılır. Böylece
özel amaçlar için yüksek kalitede kompozit üretebilmek için kür şartları tam olarak
kontrol edilebilir. Bu yöntem diğerlerine oranla daha uzun sürede uygulanır ve daha
pahalıdır. [12]
Keçe türünde elyaf takviyesi içeren termoplastik reçine ile yapılmış plaka seklinde
preslenebilir kalıplamaya hazır özel amaçlı bir takviyeli termoplastik çeşidini
tanımlamaktadır. GMT nin hazırlanması SMC ye benzemektedir. Ekstruderden
çekilen bir termoplastik levha üzerine yumuşak haldeyken bir elyaf takviyesi
yerleştirilir. Bu katmanların üzerine bir diğer termoplastik levhada yumuşakken
yerleştirilerek soğuk hadde silindirlerinin arasından geçirilir. Sertleşen plakalar
kesilerek preslenmeye hazır duruma getirilir. [12]
45
4.1 Giriş
1) Şekil 4.1’ de şematik olarak gösterildiği gibi sürekli elyaflar kompozitte yükü
taşır.
3) Şekil 4.2 de gösterilen kırılma modlarına göre eksenel çekme dayanımları oluşur.
Elyaf takviyeli bir kompozitin prensiplerini açıklamak için sürekli elyaflardan oluşan
bu kompozitlerin özelliklerinin, elyaf hacim oranı ve kompoziti oluşturan
bileşenlerin özelliklerine kuvvetle bağlıdır. Kompozitin elastik özellikleri;
Şekil 4.2 Tek yönlü ve sürekli elyaflardan oluşan kompozit bir malzeme
47
Bütün takviyeli kompozitlerin özellikleri, açıklanan analiz amaçları için Şekil 4.2’
deki 1, 2 ve 3 doğrultusu ile gösterilen elyaflı kompozit malzemelere göre tanımlanır.
Çoğu kompozitin mekanik ve fiziksel özellikleri uygun olan küçük harflerle
gösterilir. Harfler; özellik, kompozit, elyaf ve matris tipi, düzlem yöne ve
dayanımlardaki hassaslığı belirlemek için seçilir.[11]
1. aşama: Bu safhada hem matris hem de elastik deforme olur. Kompozitin elastik
modülü Ek, 4.4 denklemi ile karışımlar kuralında paralel toplamaya göre belirlenir.
Metal matrisin elastik modülü yüksek olduğu için kompozitin modülüne matrisin
katkısı oldukça büyüktür. Bunun aksine polimerin elastik modülü metal matristen
daha düşük olduğundan dolayı bunun sonucu olarak da elyafların modülü polimer
matristen normal olarak 2 kat daha yüksektir. Bu da polimerin kompozitin elastik
modülüne katkısının daha az olduğunu gösterir. Bu durumda 4.4 eşitliği;
Ek = Ef . Vf (4.2)
halini alır. Pratikte polimer matrisli kompozitin elastik modülü elyaflar sürekli olsa
bile Ef . Vf‘den bile azdır. Bunun ise (a) düşük uzamalar ve zayıf elyafların kırılması
48
2. aşama: Bu aşamada, matris plastik olarak deforme olurken elyaflar halen elastik
davranırlar. Yükün kaldırılması ile elyaf ve matris ilk önce elastik olarak kısalır.
Daha sonra elyafların elastik büzülmesinin devamlılığı dolayısıyla basma
dayanımında matris plastik olarak deforme olur. Bu yarı-elastik davranışla
neticelenen kompozit ilk boyut ve şeklini hemen hemen tekrar kazanır. Burada
gerilme-uzama eğrisi matris doğrusal olmayan deformasyona uğradığından lineer
değildir. Verilen uzamada gerilme-uzama eğrisinin eğimi ikinci modül (Es ) olarak
adlandırılır. Bu da elyafların elastik özelliklerine ve matrisin deformasyon
sertleşmesi miktarına bağlıdır. Buna göre;
dσ m
E s = E f .V f + ( ).Vm
dε m
(4.3)
şeklinde yazılabilir. Bu aşama durumu, özellikle, metal matris için daha belirgindir.
Fakat PMK’ lerin gerilme-uzama eğrilerinde bunu elde etmek çoğu kez zordur. Bu
polimer matrisin doğrusal olmayan davranışları nedeniyle fazla değil fakat d σm /d
εm kadardır ve E f ile karşılaştırıldığında küçüktür. Bundan dolayı 4.2
eşitliğinden E s yaklaşık olarak E f .V f ’ ye eşittir. Burada elyaflar kompozit
yüklenmediğinde orijinal şekline döner. Fakat matriks ise basmada elastik olarak
deforme olur.
49
4.aşama: Bu safhada kompozit sürekli elyaf takviyeli ise 4.19 eşitliği ile kesikli elyaf
takviyeli ile 4.25 eşitliğiyle σ c > σ k verilen gerilimine ulaşıldığında kompozit kırılır.
Ancak bu son deformasyon aşamasında elyaflar kırılır. Daha sonra da bütün
kompozit hızlı şekilde kırılır.[11]
Mükemmel bir ara yüzey bağı mevcut olduğu varsayılarak elyaf ekseni
doğrultusunda normal bir kuvvet uygulandığı zaman elyaf ve matris uzama
miktarları aynı olur. Bu durumda;
ε f = ε m = ε11 (4.4)
yazılabilir. Fakat eğer E f > E m ise yani elyaftaki gerilme matristeki gerilmeden
büyükse bu genelde yükün elyaf tarafından taşındığını gösterir ki takviyeli
kompozitlerde durum böyledir. Bu kompozitin toplam kesit alanı A ve uygulanan
kuvvet P olsun. O zamanda;
50
P1 = σ1 . A
P = Pf + Pm
P = σ f .V f +σ m .Vm = σ1 . A (4.5)
veya
E1 = E f .( A f / A) + E m .( Am / A)
E1 = E f .V f + E m .Vm ve Vm =1 −V f için;
E1 = E f .V f + E m .(1 −V f )
(4.6)
51
Şekil 4.5 de gösterildiği gibi elyafların eksenine dik doğrultuda bir kuvvet
uygulandığını düşünelim. Bu durumda elyaf ve matris üzerinde eşit olarak yük
uygulanır.
Şekil 4.5 Elyaf eksenine dik doğrultuda (2 yönünde) yüklenen bir hacim elemanı
Bu nedenle her bileşen için gerilmesi aynı miktarda meydana gelir. Yani;
52
σ f = σ m = σ 22
σ2 σ2
εf = ve ε m = (4.7)
Ef Em
(4.8)
σ2 σ2
ε2 = V f . + Vm . (4.10)
Ef Em
V f σ2 V mσ 2
σ 2 = E 2 .ε 2 = E 2 ( + )
Ef Em
veya;
53
E f .E m
E2 = (4.11)
E f .Vm + E m .V f
eşitliği elde edilir. Bu eşitlik çoğu zaman boyutsal olmayan şu şekilde de;
E2 1
= (4.12)
E m Vm + V f ( E m / E f )
şeklinde yazılabilir. Uzun elyafla takviyeli kompozitlerde elyaflar boyları aracılığı ile
direkt olarak yüklenirken kısa elyaflı kompozitlerde ise gerilme elyaf-matris ara
yüzeyindeki kayma kuvvetleri aracılığıyla nakledilir. Kayma kuvvetleri ile çekme
dayanımı oluşturan elyaf uçları tamamen yüklenmez. Kısa elyafın yeterlik katsayısı
uzun elyaflardan daha düşüktür. Bu nedenle de kısa elyaf takviyeli kompozitlerde
elastik modül değeri de düşüktür. Bu eşitlikte, η sabiti, elyafların çapları ve matris
özelliklerine bağlıdır. Bunun değeri bir birimden az olup uzun elyaflar için bire
yaklaşır. Kuvvetli bir elyaf-matris ara yüzeyi bağı mevcutsa yaklaşık 1 mm’ den
büyük olduğu söylenebilir. Kayma modülü de benzer olarak hesaplanabilir.[11]
Poisson oranı (ν12 ) ortalama normal gerilme (σ11 ) altında şekil 4.8 de gösterilen
E1 için yapılan analize benzer bir yaklaşım kullanılarak elde edilebilir. Poisson
oranı aşağıda belirtildiği gibi enine doğrultuda meydana gelen uzama miktarının
boyuna doğrultuda meydana gelen uzama miktarına oranı olup şöyle;
ε 22
Poisson oranı, ν12 = −
ε11
(4.14)
yazılabilir. Burada gerilme durumu ise, σ 1 = σ olup bütün diğer gerilmeler 0’a
eşittir. Bu eşitlikte; ε22 : 2 doğrultusunda yanal uzamayı, ε11 : 1 doğrultusunda
yanal uzama miktarını göstermektedir. Deformasyonlar şekil 4.8 de gösterilmiştir.
Enine deformasyon miktarı ∆w ise;
55
Aynı zamanda;
∆w = ∆m .w + ∆ f .w (4.16)
şeklinde olur. Bu uzamalar nedeniyle iki doğrultudaki yanal uzamalar bileşenin kesiti
ve elyaf geometrisine bağlıdır. Fakat burada elementin bütün kalınlığı kadar olduğu
varsayılmıştır.
∆m .w = w.Vm .v m. .ε11
∆f .w = w.V f .v f . .ε11
(4.17)
v12 =V f .v f . +.Vm .v m.
(4.18)
bağıntısı yazılabilir. Bu eşitlik poisson oranı için bir karışımlar kuralıdır. E1 elastik
modülünün hesaplanmasındaki gibi eğri de elde edilebilir. Ancak v m. =.v f . olursa
56
elbette, v12 = v m. = v f . = v olduğu açık şekilde görülür. Bu bağıntı ile oldukça hassas
olarak, v12 , değeri hesaplanabilir.[11]
Düzlem içinde bir laminenin kayma modülü, G12 , elyaf ve matris üzerindeki kayma
gerilmelerinin aynı olduğu varsayılarak malzemelerin mekaniği ile belirlenir. Böyle
bir yükleme durumu Şekil 4.9 da gösterilmiştir.
τ
γm = Gm (4.19)
τ
γf = Gf
∆ = γ.w (4.20)
∆m =Vm .w.γ m
∆f =V f .w.γ f
(4.21)
γ =Vm .γ m +V f .γ f (4.22)
τ
γ = (4.23)
G12
τ τ τ
= Vm . +V f (4.24)
G12 Gm Gf
58
G m .G f
G12 = Vm .G f +V f .G m
(4.25)
şeklini alır. Bu eşitlikte enine elastik modülü, E 2 ’de elde edilen ifade ile aynı
türdedir. E 2 ’deki gibi G12 ifadesi de matrisle ilgili elastik modülü ile normalize
edilebilir. Yani;
G12 1
=
Gm Gm
Vm + V f .
Gf
(4.26)
Elyaf ve matris ara yüzey bağı yeteri kadar kuvvetli ise elyaf ve matrisin uzama
miktarları aynıdır. Voight eşitliğinde bu varsayımdan hareket edilerek çıkartılmış
olup Voight eşitliği hatırlanırsa;
E11 = E f .V f + E m .(1 −V f )
(4.27)
σ11
= E11 (4.28)
ε11
(4.29)
küçük olduğunda (a) da iken elyaf daha fazla kırılma uzamasına sahip olduğunda ise
(b) de görülmektedir.
Şekil 4.12 İki farklı elyaf-matris sistemi için gerilme-uzama eğriliği. (a) Sünek matris için ε f < ε m ,
* *
Kırılma serisi elyafların hacim oranına bağlıdır. Fakat elyaf hacim oranı belirli bir
Vmin değeri üzerinde ise elyaflar kırıldığı zaman kompozit de kırılacaktır. Bu
nedenle kompozitin çekme dayanımı;
oluştuğunu, Şekil 4.13c de ε f > ε m ve V f <Vmin şartı ile matris kırıldığı zaman
* *
kırılmadan önce çok yönlü matris kırılması oluştuğunu göstermektedir. Vmin altında
küçük hacim içerikli elyaflar için elyaflar kırıldığında yükü taşımak için kafi
derecede matris malzemesi mevcuttur. Bu nedenle kompozit sadece matris
Şekil 4.13 Elyaf hacim oranları ile matris ( ε m ) ve elyafların ( ε f ) kırılma uzamalarına göre
* *
σ k = σ m + Vm
* *
(4.31)
olur. 4.30 ve 4.31 eşitlikleri şekil 4.14 de grafik olarak gösterilmiştir. Bu grafikten bu
iki eşitlik eşitlenerek Vmin değeri bulunabilir. Yani;
* * ' *
σk min = σ f .Vmin + σ m .Vm = σ m .Vm
*
σ m .σ m
Vmin = * * ' (4.32)
σ f +σm −σm
elde edilir. Gerçekte elyaflar kritik bir elyaf hacim oranına kadar Vkrit <Vmin dan
biraz fazla olan dayanıma katkısı yoktur. Fakat Vkrit >Vmin olmalıdır. (Şekil 4.15)
Şekil 4.14 Tek yönlü elyaflarla takviyeli kompozitte ε f < ε m olduğunda çekme dayanımının elyaf
* *
Tek yönlü elyaf takviyeli kompozitlerde çekme dayanımı üzerine elyaf hacim oranın
etkisi önceki konularda gösterilmiştir. Fakat burada da bu etki keza Şekil 4.15 de
gösterilmiştir. Burada gevrek matris, yani ε f < ε m olmalıdır. Kritik elyaf içeriğini
* *
* '
σm −σm
Vkrit = * ' (4.33)
σ f −σm
*
σm
Vkrit = * (4.34)
σf
64
şeklinde ifade edilebilir. Şimdi de ε f > ε m durumu dikkate alınsın yine elyaf hacim
* *
oranına bağlı olarak iki farklı kırılma olayı ile karşılaşılır. Çok gerek bileşen olan
matris elyaftan önce kırıldığı için yük elyaflara transfer edilir. Düşük elyaf hacim
oranlı kompozitlerde ise elyaflar yükü taşıyamazlar. Böylece de şekil 4.13c’de
görüldüğü gibi kırılır ve kompozitin çekme dayanımı;
σ k = σ f * .V f + σ m * .Vm
(4.35)
gerilme şekil 4.12 de görüldüğü gibi göstermektedir. Bunun aksine elyaf hacim oranı
fazla ise önce matris kırıldığı zaman çok miktarda olan elyaflar yükü transfer
edecektir. Matriste şekil 4.13c’de ve şekil 4.13b de görüldüğü gibi, çok yönlü
kırılmalar oluşur. Kompozitin kırılması elyaflar üzerindeki gerilme elyafın kırılma
gerilmesine ulaşıncaya kadar kompozitte kırılma meydana gelmez. Bundan dolayı
fazla elyaf hacim oranlı kompozitte çekme dayanımı;
σ k * = σ f * .V f (4.36)
olur. Gevrek matrisler için elyaf hacim oranına karşılık kompozitin kırılma dayanımı
şekil 4.15’deki gibi Vmin de kırılma mekanizmasındaki değişme önceki iki eşitlik
birbirine eşitlenerek elde edilebilir.
*
σm
Vmin = * ' * (4.37)
σ f −σ f +σm
65
şeklinde yazılabilir. Burada şimdiye kadar yapılan analizde bütün elyafların kırılma
önce açıklandığı gibi kristal hataları boyla değiştiğinden dolayı dayanımda hayli
farklılık gösterirler. Dayanımdaki değişmeleri dikkate almak için en basit yol olan
*
σ küm = σ ort .(l / li .me)1 / m .1 / Γ (1 + 1 / m)
(4.38)
eşitliği elde edilir. Bu eşitlikte; Γ: tabüle edimli gama fonksiyonu, e: tabi logaritma
tabanı ve l: numune kompozitin ölçme uzunluğunu göstermektedir. l i ‘yi doğru
olarak ölçmek zordur fakat l ’nin tipik değerlerini ve diğer parametreleri de 4.38
denkleminde yerine konulduğu zaman σ cun ’nın σort değerinden fazla olduğunu
*
göstermektedir. [11]
Şekil 4.16 Kesikli ve sürekli elyaflı kompozitlerde elyaf uzunluğunun fonksiyonu olarak çekme
dayanımı oranlarının değişimi
Daha önce açıklandığı gibi, tek yönlü takviyeli kompozitlere bir kuvvet
uygulandığında kompozit önce elastik olarak deforme olur. Bunun sonucu olarak da
kompozitte meydana gelen uzama miktarları, matris < ε m , elyaf < ε f yani;
ε m = ε c = ε f ile aynıdır. Kesikli kompozitlerde ise bu denkleme uyulmaz. Elyaflara
paralel matris elyaf ara yüzeyinde ve matris içinde meydana gelen gerilmelerin
oluşması sonucu matris içinde ve elyaflarda uzamalarda farklı miktarlarda oluşur. Bu
kayma gerilmesi Şekil 4.17a da gösterildiği gibi elyaf uçlarında maksimum iken
elyaf ortalarında minimum değere sahiptir. Kayma gerilmesi, elyaflar içinde çekme
gerilmesi uçlarda her zaman 0 ile başlar, Şekil 4.17b gösterildiği gibi, elyafların
merkez uzunluğuna doğru artar. Elyaflarda elde edilebilen maksimum çekme
gerilmesi elbette Şekil 4.17c de gösterildiği gibi elyaf çekme dayanımı (σ f ) ’dır.
*
Bu elyafların uzunluğu kritik boy olarak bilinen l c ’ye eşit veya büyük olduğunda
elde edilir. l c ’nin matrisin kayma dayanımı, elyafların çekme dayanımı ve
elyafların (d) ile ilgili olduğu;
lc σf *
= (4.39)
d 2.τ m
67
Şekil 4.17 Matristeki kayma gerilmesi (a), elyaf uzunluğunun (l) fonksiyonu olarak elyaftaki çekme
gerilmesi (b, c ve d)
Şekil 4.17’de l > l c ’den büyük olduğu zaman bile elyaf boyu ( l ) üzerinde oluşan
da sürekli elyaf takviyeli kompozitler için elde edilen denklem ile kesikli elyaf
takviyeli kompozitlerde elyafların azaltılmış yük taşıma katkısı dikkate alınarak
modifiye edilmelidir. Sürekli takviyeli kompozitler için kesikli elyaf kompozitin
*
elyafların kırılma gerilmesine (σ f ) > ulaştığında kompozit kırılır. Bunun için
açıkça olması gereken şart ise l ’nin l c den büyük olmasıdır. Elyafın çekme
dayanımına ulaştığı zaman elyaf üzerinde etki eden ortalama çekme gerilimi ve l
arasındaki bağıntı;
* l − lc
σ f =σ f ( ) (4.40)
2.l
68
l − lc
σk = σ f *( ).V f + σ m .Vm
'
(4.41)
2.l
σm ' .Vm , genellikle, küçük olduğundan sürekli elyaf takviyeli kompozitin yaklaşık
yarısı kadardır. Diğer bir kırılma şekli elyaflar üzerinde çekme gerilmesi elyafların
τm
σf =l
d
τm
σ k * = (l ).V f + σ m .Vm
*
(4.42)
d
halini alır. Dayanımla ilgili önceki bölümünden de belli olduğu gibi kesikli elyaflar
sürekli elyaflardan daha az yeterlidir. Bu nedenle de bu azaltılmış takviye
yetersizliğinin elastik özelliklere de uygulanması yanlış olmaz. Bu durumda ise
karışımlar kuralı;
E k =η.E f .V f + E m .Vm
(4.43)
69
3
E k = E f .( V f 1 + p.V f 2 ) + E b .Vb + E f .V f + E c .V fc )
8
(4.44)
4.9 Yoğunluk
ρk = ρ f .V f + ρm .Vm (4.45)
K k = K f .V f + K m .Vm
(4.46)
W1 W2
Vf1 = ve V f 2 = (4.47)
ρ1 ρ2
71
Vf1
Vf1 = (4.48)
V f 1 + V f 2 + V f 3 + ... + V fn
W1
ρ1
Vf1 =
W1 W2 W3 W
+ + + ... + n
ρ1 ρ 2 ρ3 ρn
W2
ρ2
Vf 2 =
W1 W2 W3 W
+ + + ... + n
ρ1 ρ 2 ρ 3 ρn
W1 W2 W3 Wn
t= + + + ... +
ρ1 ρ2 ρ3 ρn
(4.49)
72
Elle yatırma öncesinde ilk olarak ürün alınacak kalıbın hazırlanması gerekmektedir.
Kalıp yüzeyinin pürüzsüzlüğü ürün kalitesini belirleyici en önemli etkendir.
Karbon elyaf kalıba yatırılmadan önce kalıp temizlenmelidir. Bunun için çeşitli
temizleyiciler kullanılabilir. Kalıp iyice temizlenip ürün almaya hazır hale geldikten
sonra numunenin kalıptan kolay ayrılması için kalıp ayırıcı, kalıp yüzeyine sünger
73
yardımıyla sürülmüştür. Tüm yüzey kalıp ayırıcı sıvı ile kaplanmış ve oda
sıcaklığında 10 dakika beklenilmiştir.
Sonraki işlem olarak karbon fiber elyaf ve peel ply kesilmişir. Matris malzemesi
olarak vinilester reçine kullanılmıştır. Vinilesterin içersine kullanılan vinilester
miktarının % 2 ‘si kadar kobalt ve % 0.2’si kadar da mac peoksit (dondurucu)
katılmıştır ve homojen olarak kabın içersine dağılana kadar karıştırılmıştır.
Şekil 5.3’dan görüldüğü gibi hazırlanan reçine, karbon elyafına fırça ve rulo yardımı
ile emdirilmiştir.
74
Numunemizde çift yönlü 600 gr/m2 ‘lik karbon elyafından 3 kat kullanılmıştır.
Her bir kat yatırılırken karbon açılarının aynı yöne gelecek şekilde olmasına dikkat
edilmiştir. En son kat yatırıldıktan sonra numune peel ply ile kaplanmış ve
kürleşmeye bırakılmıştır.
Farklı hızlarda yapılan test sonuçları Grafik 5.1 ve Grafik 5.2 ve verilmiştir.
76
Mukavemet
Numune Çekme hızı % Uzama
(MPa)
77
Tablo 5.1 ve Şekil 5.6-5.7 den görüldüğü gibi karbon takviyeli polimer kompozit
malzemelerin Kopma mukavemet değerleri 4500 ve 3900 MPa değerlerindedir.
Oldukça yüksek çekme ve kopma mukavemet değerlerine sahip olan bu malzemenin
yoğunluklarının da düşük olduğu göz önüne alındığında spesifik mukavemet
değerlerinin metal malzemelere göre ne kadar yüksek olduğu görebiliriz.
KAYNAKLAR
[2] ERGÜN, C., Polimer Malzemeler, Malzeme Bilimi Ders Notu, İ.T.Ü.
http://www.mkn.itu.edu.tr/~erguncela/mal201/Polimerler.pdf
[3] Termoplastikler
http://tr.wikipedia.org/wiki/Termoplastikler
[4] Termosetler
http://www.ontma08.com/metal/18208-plastik-malzemeler.html
[11 ŞAHİN, Y., Kompozit Malzemelere Giriş, Gazi Kitap Evi, Ankara, 2000
]
[12 ARICASOY, O., Kompozit Sektör Raporu, Istanbul Ticaret Odası, Aralık
] 2006
ÖZGEÇMİŞ
23 Nisan 1988 yılında Adapazarı’nda ailenin ikinci kızı olarak dünyaya geldi.
İlköğretimini Kurtuluş İlköğretim Okulunda, ortaöğretimini Sakarya Üniversitesi
Vakfı Özel Anadolu Lisesinde tamamladı.