Professional Documents
Culture Documents
leider dahin kommen, dass man vielleicht, weil Teutschland stehet, nie darin
unteutscher und ungereumter redet = . . . Almanya ayakta kaldığına göre,
dilini kurtaralım, yabancı ağızlarla yakışıksız ve yersiz konuşmıyalım"
diyordu.
Leibniz gibi bir düşünür ve bilgin için dil meselesinde önemli diğer
bir sorun da, Almancanın bilim dili olarak durumu ve bu konuda neler
yapılabileceği idi. Burada amaç (Thomasius ve daha sonra Klopstock'un
benimseyip tatbik ettikleri gibi), Alman dilinde, özellikle bilim dilindeki
Lâtince hâkimiyetini kırmaktır. Filozof, Alman dilinin, gerek madenci
lik, avcılık, denizcilik gibi maddî kültürle ilgili alanlarda, gerekse konuş
ma dili olarak gelişmiş ve zengin olduğu kanısındadır. Ona göre eksik
olan husus, bu dilde abstre düşüncelerin, alışkanlıkların, sanatın, heye-
yecan ve hislerin, gelenek ve idare ile ilgili birçok tabirlerin, birçok
manevi değer ve özelliklerin ifadesinde güçlük çekilmesidir. Maalesef
bilginler, aydınlar ve saray mensupları ya Lâtince, yahut da diğer ya
bancı dilleri kullanmakta ve bunu zaruretle değil, istekle yapmakta
dırlar. Geniş kitle ise, bu dilleri konuşup okumak ve anlamaktan çok
uzaktır. Leibniz, Alman dilinin bilhassa felsefe alanında yeterli bir dil
292 YAŞAR ÖNEN
Her hangi bir alanda, bilhassa önemli, derin ve geniş bir bilgiyi
veya güzel bir konuyu yaymak istiyenlerin, bu işi ana dilde yapmaları
sayesindedir ki, ana dil gelişir. Leibniz'in tekrar tekrar üzerinde durduğu
bu düşünceler, Winckelmann ve Herder tarafından benimsenmiş ve temiz
bir Almanca ile yazma temayülleri başlamıştır. Ve bu eserler, şüphesiz
herkes tarafından sevilip benimsenmiştir.
dilleri, Eski Gotça, Eski Saksonca ve Eski Frankça gibi akraba dillerdeki
şekillerini içine alacaktır. Bugünkü anlamda bir nevi etimoloji sözlüğü
olacak bu sözlük de diğerleri gibi genel dilin zenginleşmesine yardım
edecektir.
Leibniz, Alman gramerinin esaslı bir düzeltmeye muhtaç bulundu
ğunu ve bu işi de gene "Deutschgesinnte Gesellschaft"ın yapması gerek
tiğini kabul eder. Ancak, gramer meselesini pek âcil görmez; bir kelimenin
"das Urteil" mı, yoksa "die Urteil" mı; "die Wörter" mi, yoksa "die
Worte" mi; "rufen" fiilinin geçmiş zamanının "rufte" veya "rief" şek
linde olması lâzım geldiği hususunun şimdilik bekliyebileceği kanısın
dadır. "Dergleichen Fragen können etwas warten und ohne Gefahr auf
die lange Bank geschoben werden = Bu gibi sorunlar biraz bekliyebilir,
hiçbir sakınca olmadan geciktirilebilir". Leibniz'e göre asıl önemli olan
cihet, maddî, manevî kavramları ifade edecek kelimenin gün ışığına çı
karılması, herkes tarafından bilinmesi, anlaşılmasıdır. Bu da ortak ve
geniş bir kelime hazinesi ile mümkündür. İşte bu maksatla o, çok büyük
sözlükler yapılması üzerinde ısrarla durur.