Professional Documents
Culture Documents
Heidegger’in yapıtında Kant’ın 3. Kritiği, Hegel Estetiği, Husserl fenomenolojizmi gibi kimi
kaynak ve dayanakları saptamak mümkünse de sonuçta yapıt, düşünürün özgün varoluş
felsefesinin estetik alanındaki doğal uzantısı olarak beliriyor. Her biri sanat denen bilmecenin
çözümüne farklı farklı yönlerden varıyor görünen, fazla yürünmemiş patikaları işaret ediyor bize
Heidegger. Bizi bu patikalarda dolaştırırken de elimize “hakikat” (aletheia) dediği pusulayı
tutuşturuyor. Hakikat, “var olanın açıklığı”dır Heidegger’e göre; diğer nesnelerden gerek araçsallık
gerekse saltıklık bakımından belirgin bir biçimde ayrılan sanat eserinde iş başında olan, var
olanın açıklığıdır. Hakikat, Van Gogh’un “Köylü Ayakkabıları” tablosunda olduğu gibi, kendini
esere yerleştirir.
Estetiğin temel sorunlarından biri olan “güzellik” fazlaca ilgilendirmez Heidegger’i. Ona
göre güzellik, hakikatin var olma biçimlerinden yalnızca birisidir; dolayısıyla estetik, güzellikle
değil, hakikatle uğraşmalıdır. Konu sanatın kurumlaşmasına, müzelere ve sanatçılara gelince
Heidegger iyiden iyiye radikalleşir: “Yaratılmış olan, bir yeteneğin başarısı diye görülmemeli ve
dolayısıyla bu işi yapan kişi toplumda ünlenmemeli. (…) Eserler bir zamanki halleri gibi olamazlar.
Onlar, gerçi bizimle karşılaşırlar, ancak kendileri olmuş bitmiş, geçmişte kalmışlardır. (…) Kendi
özmekanından koparılmış eserler… dünyasız kılınmıştır”. Öte yandan hakikate ve güzelliğe dair
saydığı “biçim”i önemser Heidegger. Ona göre biçim, dünyayla yeryüzü arasındaki kavga olarak
hakikatin tekrar yeryüzüne yönlendirilerek belirlenişidir.
Sanatı bütünüyle hakikatle ilişkili olarak okuduğu için, varlığının hakikati kurmak olduğunu
söylediği edebiyata, sanatlar arasında özel bir yer verir: “Sanatın varlığı edebiyattır. Edebiyatın
varlığı ise hakikati kurmaktır. Dünyanın ve yeryüzünün söylenmesi ve ayrıca Tanrıların uzaklık ve
yakınlığının söylenmesidir”. O halde sanatın varlığı edebiyat, yani “dil” ise sanat da dil gibi
“tarihsel” olmalıdır. Heidegger bu konuda şunu söyler: “Hakikat, eserde, gelen koruyuculara, yani
tarihsel insanlığa fırlatılmıştır”. Bu anlamda sanat eseri, bir başlangıç, bir armağandır.
Pop Art’a dair düşüncelerini az çok kestirebiliyorum ya, Heidegger Maleviç hakkında,
Kandinsky hakkında bir şeyler söylemiş miydi, doğrusu onu merak ediyorum. Soyut sanat eseri –
yani böyle bir kategorinin varlığı kabul edilirse – soyut bir dünya mı kurmaktadır acaba?
Özcan TÜRKMEN
1
Sanat Eserinin Kökeni , Martin Heidegger
Almanca’dan çeviren : Fatih Tepebaşılı
De Ki Yayınları, 2007, 118 sayfa.