Professional Documents
Culture Documents
Ankara'da böylesi bir etkinlik ilk defa düzenleniyordu -bu biz Ankaralılar
açısından yararlı bir deneyim oldu. En azından "kendi baĢımıza" bir
Ģeylerin altından kalkabileceğimizi görmüĢ olduk.
Etkinliklere Ankaralılar dıĢında Ġstanbul: ĠAMĠ'den beĢ, mecmuA'dan dört;
Ġzmir: ĠSKD ve An-Fem'den beĢ arkadaĢ katıldı. Cuma akĢamı film
gösterimi yapıldı -anti-militarist kısa filmler dıĢında Ġstanbul'dan gelen
arkadaĢlar son anda yetiĢip henüz "tamamladıkları" "Ret: 1111" adlı
belgesel filmi gösterme Ģansı buldular.
Pazar günü, Genel-ĠĢ salonunda düzenlediğimiz "yasal izne tabi" panel için
ayrılmıĢtı. Panelin konukları arasında bulunan tutsak babası bir avukat, bir
tutsak yakını ve Ankara Tabipler Odası'ndan doktor arkadaĢ Çağrı, F tipi
hücreler mücadelesi -ölüm oruçları sürecini ve devletin militarist
müdahalesini anlattılar. Teknik olanaksızlıklara rağmen "F" adlı kısa film
gösterimi yapıldı. Diğer bölümlerdeyse sırasıyla, New Jersey'den gelen
Vietnam gazisi Greg Paton Vietnam'daki kendi deneyimlerini ve anti-
militarist olma sürecini, Uğur (Yorulmaz) vicdani ret açıklaması
bağlamında kendi yaĢamsal sürecini anlattı; Ankara'dan Gülsüm TGRT'de
yayınlanan "Mehmetçik programı" konusunda yaptığı görsel çalıĢmayı
tanıttı ve karĢılıklı soru-cevap kısmından sonra panel sona erdi. Bu panelin
cumartesi düzenlenen panelden farkı (yasal izin alınmıĢ olması nedeniyle)
birkaç polis eĢliğinde ve klasik panel tarzında yürütülmek zorunda
kalınmasıydı. 13 Mayıs akĢamı bir genel değerlendirme yapıldı. Genel
olarak etkinliklerin baĢarılı olduğu ancak duyuru konusunda eksikliklerimiz
olduğu anlaĢılıyordu. Özellikle konseri duyurma konusunda daha çok
çabaya gerek vardı belki, ancak aynı gün yağan yağmur ve benzeri baĢka
konser ve etkinliklerin de olması "tanıdık-bildik" insanlar dıĢında katılımın
sınırlı kalmasının temel nedeniydi. Ayrıca bu yıl ilk kez anti-militarizm
tartıĢmalarında "vicdani ret" kavramının dıĢına çıkılabilmesi (özellikle F tipi
hücrelere devlet müdahalesi konusunda) ve Kaos'taki etkinlikle birlikte
eĢcinsel arkadaĢların da bu etkinliğe katılmasının önemi vurgulandı.
Çoğumuzun aklından geçense, Ankara'dan bir vicdani retçinin çıkmasıydı..
Bizler, Otonom Eylem giriĢimi olarak 24-26 Ağustos'ta Sovyet pembe dizi
edebiyatının geleneksel mekanlarından birisi olan Soçi kentinde
düzenleyeceğimiz konferansın bir parçası olarak, Karadeniz bölgesindeki
anarĢistler ve anti-otoriterlerle birlikte bir toplantı örgütlemeyi
öneriyoruz. Otonom Eylem, 20 civarında Rus kentindeki aktif grup ve
bağlantılardan oluĢan özgürlükçü komünist bir federasyondur.
Konferansımız "Karadeniz'in temizlenmesi için BarıĢ Kervanı"nın Soçi'nin
200 km.
kuzeyindeki Novorossisk'te bitiminden 9 gün sonra baslayacak. Bu 9
günlük boĢluk kuĢkusuz her iki olayla birden ilgilenmek isteyenler
açısından birazcık uygunsuz olabilir, ancak bu tarihler arasında kalan
zamanda da tanıĢacak insanlar ve görülecek yerler bulunacağından
eminiz.
Cezaevleri
S. Can
S. Can
KIBRIS
'74'teki Türk iĢgalinden bir yıl sonra henüz bi'kaç aylık ceninken gitmiĢtim
Kıbrıs'ın kuzeyine. Hala yerleĢime açılmamıĢ olan Magosa'nın MaraĢ
mahallesindeki zengin Yunan evlerinden ganimet almaya giden Türk
göçmenler, Ģanslılarsa bi'kaç kapkacakla dönerlermiĢ; "bizim" askerlere
yakalananlarsa kafaları kazınmıĢ "ganimetleri" alınmıĢ baĢları eğik
gelirlermiĢ (annemlerin anlattığı kadarıyla). Yıllar sonra askeri fabrikalarda
çalıĢanların ayarladığı ucuzca bir turistik gezi sayesinde Kıbrıs'ın kuzeyini
görme Ģansı yakalamıĢtım; hatta bizi "subay" aileleri zanneden DenktaĢ laf
arasında (hani aramızda yabancı yok misali) MaraĢ'ın aslında harekat
planında olmadığını ve yanlıĢlıkla iĢgal edildiğini bile itiraf etmiĢti. Ee tabii,
bi kere girince çıkmak olmazdı artık ve (bir zamanlar Kıbrıs'ın önemli
turizm merkezlerinin baĢında gelen) MaraĢ'ın diplomatik masalarda
pazarlık unsuru olarak kullanılan bir koz olması kaçınılmazdı. Zaten adaya
adım attığınız anda hissettiğiniz tek Ģey, irili ufaklı her yerleĢim biriminde
bulunan "Türk askeri varlığı". Ben, hayatım boyunca hemen hiçbir yerde
militarizmi bu kadar yoğun hissettiğim yer görmedim diyebilirim (yine
baĢka bir ada Ġmroz (Gökçeada) dıĢında). Nüfusa kıyaslarsak ne demek
istediğimi daha rahat anlatabilirim; Kuzey'in nüfusu 180 bin, adadaki Türk
askeri varlığı ise 35-40 bin civarında. Bu rakamlar sizin için pek bi'Ģey
ifade etmeyebilir - bir de Ģöyle düĢünün; Türkiye, Kuzey Kıbrıs yerinde
olsaydı 60 milyonluk ülkede 13.5 milyon askerle birlikte yaĢamak zorunda
kalacaktık (yani bugünkünün 200 katı)!
**********
A._S.L.O.T.H. MANĠFESTO
(ALINTI)
Hiç kimse çalıĢmamalıdır. ĠĢ, dünyadaki neredeyse bütün sefilliğin
kaynağıdır. Adlandırılabilecek bütün kötülükler çalıĢmaktan veya çalıĢmak
için tasarlanmıĢ bir dünyadan kaynaklanır. Acı çekmeyi durdurmak için
çalıĢmaktan vazgeçmeliyiz.
(.......)
KĠMLĠK
Yani, evet ben bir anarĢistim ve anarĢizmin her yaklaĢımı bana eĢit
yakınlıktadır, demek istiyorum. Bu, oldukça "sıradan" ve "bilindik" bir
yaklaĢım, denilebilir belki. Bunda bir sakınca yok diye de cevaplarım; zira
anarĢizm insanlara içinden çıkılmaz kördüğümlerden ziyade, anlaĢılabilir
ve her türlü süsten uzak "basit" bir yaĢam yolu açmamıĢ mıdır? Sırf bu
yaklaĢım bile aslında çoğu zaman ne kadar tuhaf konularla zaman ve
enerji kaybettiğimizi bize gösterebilir belki.
Galiba anarĢizm içerisinde vücut bulan otoriter veya liberal eğilimlerle ilgili
bir tartıĢma yürütmek, bu kimlikler karmaĢasından çıkmak için en doğru
olan yol olacaktır.
Hazır, sistem bize MERNĠS Projesi ile tektip, "plakalı" bir kimlik dayatmaya
baĢlamıĢken, biz de kendi kimliğimiz üzerinde iyiden iyiye netleĢerek,
"anarĢist" kimliğimizle karĢısına çıkalım. Madem ki tek bir kimliğimiz olsun
istiyorlar, ben kendime anarĢizmden daha iyi ve mümkün olanını
bulamadım. Ayurıca, yönelimler arasındaki ortaklaĢmanın, anarĢist
harekete doğurgan ve ivmeli bir kan taĢıyacağına inanıyorum. Samuel
Eleventiger
POE
2. Paradoks
Kendi inanmakla hatta geçmiĢe iltica etmekle yetinmediği gibi insanları da
buna sevketse de oyunu (son anda) yaĢamdan yana kullanmaktadır.
1halbuki sanat; aĢkı duyulan sevgili ya da amaçtan (nesne vb. değil) onun
için verilen heyecan anının yaĢadığı zamanda saklanır.
3. Paradoks
Halbuki ötelerdeki güzelliğe ulaĢmak için en güçlü araç önümüzdeki
güzelliktir. GeçmiĢin ürettiği zincir halkaları silsilesini geleceğin beklediği
kozmik boĢlukla örmek ve bugunu -Ģimdiyi- onun istediği biçimde
sermektir. ġairin hristiyan olduğu ve incil'deki ilk söz olan "ve söz tanrıydı"
sözünün hayata bakıĢ açısını oluĢturan teöelde bir ilk olduğu
unutulmamalıdır.
"YoldaĢlar" ve Mekanlar
Nassı yani? Biz anarĢistler, öğrenci genç orta yaĢlı alkolik memur iĢçi iĢsiz
ve serseri miyiz sadece - "peki anarĢistliğimiz nerde kaldı" (2) ?
Belki gerçekten de "aynı devrim iki kere yapılmaz" (10). Yine de ben hala
bütün iyimserliğimle, bizim belirlediğimiz bir mekanın gerekliliğine
inanıyorum - kendini yinelemeyen yenileyen, tutsak kalmadığımız,
"dıĢarı"ya açılımlar sağlayan bir mekan yaratabileceğimize inanıyorum.
Yaz yaz nereye kadar - üzerinize afiyet yaza yaza Basur* oldum! Yaz
dedim de bi' de yaz rehaveti var üzerimizde ki sormayın. Neyse iĢte... bu
yazı da burda bitiyor ve ben Ģimdilik bu rahavet içinde "benliğimi hiçliğe
armağan ediyorum" (11).
*Basur Özdinç
Dipnotlar:
YARALI KIÇLAR
Neden egemen erkek tavrına karĢı sessiz kalınabiliyor? 'O aslında iyi bir
adam, anarĢizm için en az senin benim kadar uğraĢan biri, bence de
rahatsız edici ama eminim zamanla bundan kurtulacaktır' lafları bir çeĢit
susturucu oluyor. Hele bir de eylemlilik içindeyse insanlar herkes susuyor,
aslolan eylemdir diye. Ama hiçbir eylem bu konuda bahane olamaz, hatta
yerin dibine batmalıdır bu tarz eylemler ve görülen yararından çok
zararlıdır kanımca. Bu anlamda bilinçsiz eylemlikten çok daha iyidir bilinçli
eylemsizlik. KızarkadaĢını döven tipler G8'i protesto etse, Prag'a gitse kaç
yazar! O dayağı yiyen kadın devlete karĢı olsa neolur, tahakküme tepkisi
ne keder anlamlıdır? YetmezmiĢ gibi bu 'virüs'ü daha az taĢıyan erkekler
için de bir güvence oluyor, daha az göze batılıyor çünkü. Kendimizi
kandırıyoruz, kadınları kandırıyoruz, devrimi kandırmaya çalıĢıyoruz.
(Yargıç tavrını insanın gözüne sokana kadar ...'nin (*) egemen tavırlarına
'ben' olarak sessiz kalmam da kendi dilime taktığım bir çeĢit susturucu ve
utançtı)
(*)Buradaki ifade -hiç hak edilmese de- olası bir "muhbirlik" nitelemesini
defetmek amacıyla (yazarının da onayıyla) düzeltmen tarafından
sansürlenmiĢtir.
ZAZIE METRODA
... "Ben altmıĢ beĢ yaĢıma kadar okula gitmek istiyorum", dedi Zazie.
"AltmıĢ beĢ yaĢına kadar mı?" dedi Gabriel, azıcık ĢaĢırmıĢtı.
"Evet", dedi Zazie, "örtmen olmak istiyorum."
"Kötü bir meslek değil", dedi Marceline tatlı tatlı. "Emekliliği var".
Bunu kendiliğinden ekledi, çünkü Fransız dilini iyi bilirdi.
"Emeklilik götüm", dedi Zazie. "Ben emeklilik için örtmen olmak
istemiyorum."
"Hayır elbette", dedi Gabriel, "biz de öyle sanıyoruz".
"Öyleyse niçin?" diye sordu Zazie.
"Bunu sen açıklayacaksın bize."
"Kendi baĢına bulamaz mısın?"
"Bugünün gençliği de pek uyanık doğrusu", dedi Gabriel Marceline'e.
Zazie'ye de, "Söyle bakalım, niçin örtmen olmak istiyormuĢun?" diye
sordu.
"Veletlerin canına okumak için", diye yanıtladı Zazie. "On yıl sonra, yirmi
yıl sonra, elli yıl sonra, yüz yıl sonra, bin yıl sonra, hep anası bellenecek
veletler olacak."
"Ee", dedi Gabriel.
"Analarını ağlatacağım onların. Yerleri yalatacağım. Kara tahtanın
süngerini yedireceğim onlara. Kıçlarına pergeller sokacağım. Çizmelerimle
kıçlarını tekmeleyeceğim. Çizme giyeceğim çünkü. KıĢın. Nah böyle
kocaman (el kol). Kıçlarının etlerini delik deĢik etmek için kocaman
mahmuzlar olacak çizmelerimde."
Gabriel sakin sakin:
"Gazetelere bakılırsa çağdaĢ eğitim hiç de bu yönde gitmiyor, biliyorsun",
dedi. "Hatta tam tersi. Tatlılığa, anlayıĢa, kibarlığa doğru gidiliyor. Değil
mi, Marceline, gazetede böyle demiyorlar mı?"...
Ek bilgi olarak; sayaç üzerindeki mührün telinin vidanın içinde kalan kısmı
keserek sayacı açabilirsiniz. Sonra kesik kısımlarını vidanın içinde kalacak
Ģekilde tekrar takıp gizleyebilirsiniz.
ÖNEMLĠ UYARI!
Bu bilgiler tam anlamıyla yeterli ve güvenli değildir. Sayaca gelen elektrik
ciddi Ģekilde ölüm tehlikesi taĢır. Uygulamadan önce konudan anlayan
birisiyle konuĢmanızda fayda vardır. Elektrikten anlıyorsanız biraz kafa
patlatıp iĢin içinden çıkabilirsiniz.