You are on page 1of 49

PETROL JEOLOJİSİ

KONU 5
HAZNE KAYA (REZERVUAR)
REZERVUAR

•Petrolün içerisinde yerleşmiş olduğu kayaya hazne kaya


ya da rezervuar denir. Prensip olarak gözenek, boşluk ve
çatlak içeren her kaya rezervuar olabilir. Ancak pratikte
rezervuar genellikle kumtaşı ve kireçtaşlarıdır.
•Bir rezervuarın petrol jeolojisi açısından en önemli
özelliği porozite (gözeneklilik) ve permeabilitesi
(geçirimlilik) dir.
POROZİTE

Bir kayacın toplam boşluk hacminin toplam katı


hacmine oranına porozite denir. Petrol jeolojisinde
porozite % cinsinden tanımlanır.

Boşluk hacmi
Porozite (%) = X 100
Toplam kayaç hacmi
GÖZENEK MORFOLOJİSİ
Porozite, efektif ve efektif olmayan porozite olmak üzere
ikiye ayrılır. Petrol açısından efektif porozite önemlidir.
POROZİTE SINIFLAMASI
Oluşum zamanı Tip Köken

Birincil veya çökelme İntergranüler Çökelme


ile yaşıt İntragranüler
İnterkristalin Çimentolanma
Fenestral
Vug Erime
Moldik
İkincil ya da çökelme
sonrası Çatlak Tektonik (sıkışma,
dehidratasyon,
diyajenez)
•İntergranüler ve intragranüler porozite sıkışma
(kompaksiyon) ve çimentolanma ile kolayca tahrip edilir. Bu
durum bilhassa kil ve karbonatlarda yaygındır.
•Moldik porozite belirli tanelerin erimesi ile oluşan
porozitedir.
•Vug porozitenin belli bir şekli yoktur. Kayanın kendisinin
erimesi ile oluşur. Boyut olarak moldik poroziteden daha
büyüktür. Vug porozite çok daha büyürse mağara-boşluk
oluşur.
•Fenestral porozite çökelme sırasında oluşan boşluklardır.
Örneğin laminaların dehidratasyon sonucunda büzüşmesi ve
çatlaması ile oluşur. Bu nedenle birincil porozite olarak da
değerlendirilmektedir.
•İnterkristalin porozite kristalli kayalarda kristal aralarında
gelişir ve daha çok dolomitlerde görülür.
•Çatlaklar kıvrımlara (A), faylara (B) ve diskordanslara (C)
bağlı olarak gelişirler. Çatlak porozitesi petrol açısından en
önemli porozitedir.
POROZİTENİN ÖLÇÜLMESİ
Porozite
a- Doğrudan karot üzerinde
b- Jeofizik kuyu logları ile
c- Sismik bilgilerle ölçülür.
Karot üzerinde laboratuarda yapılan porozite ölçümlerinde
iki metod kullanılır. Bunlar Washburn-Bunting metodu ve
Boyles Kanunu metodudur.
WASHBURN-BUNTING METODU
1922 de Washburn ve Bunting tarafından
ortaya konan bir metoddur. Bu metodda
numunenin havası bir vakum sistemi ile
alınır. Alınan havanın hacmi belirlenir.
Numune bir sıvı içerisine batırılarak
hacmi belirlenir.

Çekilen hava hacmi


Porozite (%) = X 100
Numunenin toplam hacmi
BOYLES KANUNU METODU
Basınç x Hacim = Sabit
prensibine dayanan bir ölçme yöntemidir. Numune Ruska
porozimetresi denilen bir alet içerisine (basınçlı bir kap)
konularak basınç uygulanır. Basınç belli bir miktar
düşürülür ve kap içerisindeki gazın hacim artışı ölçülür.
Buradan porozite hesaplanır.
PERMEABİLİTE
Bir rezervuar kaya için porozitenin yanısıra permeabilite
(geçirimlilik) de son derece önemli bir özelliktir. Darcy
formülüne göre
K (P1-P2) A
Q=
µL
Q = akış oranı
K = permeabilite
P1 - P2 = numune boyunca basınç farkı
A = numunenin enine kesit alanı
L = Numune boyu
µ = Akışkanın viskozitesi
•Permeabilite birimi Darcy’dir.
• 1 cm/sn hızla 1 atm/cm basınç farkı altında geçen 1
santipoiz (cP) viskozitedeki akışkan miktarı 1 Darcy’dir.
•Rezervuarların çoğunda permeabilite 1 Darcy’den az
olduğu için milidarcy (md) kullanılır. Ortalama rezervuar
permeabilitesi 5 ile 500 md arasında değişir.
•Darcy kanununun geçerli olması için formasyon
içerisindeki sıvı ile kaya arasında kimyasal bir reaksiyon
olmaması, akışkanın tek bir fazda olması gerekir ki bu
doğada çoğu zaman gerçekleşmez. Yani olaylar çok daha
kompleks olarak gelişmektedir.
Permeabilite ikiye ayrılır:
1- Spesifik permeabilite: Kayanın bütün gözenekleri
akışkan ile doygun (satüre) ise
2- Efektif permeabilite: Kayanın gözenekleri % 100 tek
bir akışkan ile doldurulmamış ise sözkonusu olan
permeabilitedir.

Efektif permeabilitenin spesifik permeabiliteye oranı


rölatif permeabilite adı ile bilinir.
POROZİTE-PERMEABİLİTE-DOKU İLİŞKİSİ
Sıkılaşmamış bir çökelde dokusal parametreler porozite
ve permeabiliteyi belirler. Bu parametreler şunlardır:
•Tane şekli
•Yuvarlaklık
•Küresellik
•Tane boyu
•Boylanma
•İstiflenme
•Paketlenme
•Tane düzenlenimi
TANE ŞEKLİ
Bir kırıntılı kayada taneler ne kadar küresel ise porozite
o kadar azalır. Çünkü küresel taneler daha sıkı
paketlenirler.
TANE BOYU
•Teorik olarak tane boyu ile porozite arasında bir ilgi
olmamasına rağmen pratikte iri taneli çökeller ince taneli
olanlara oranla daha gözeneklidir.
•Tane boyu küçüldükçe permeabilite de azalır. Çünkü
boşluklar arsındaki boğazlar daralır ve buna bağlı olarak
kapiler basınç artar. Bu da permeabilitenin azalmasına yol
açar.
BOYLANMA
Boylanma iyi ise porozite ve permeabilite artar, boylanma
kötü ise porozite ve permeabilite azalır.
PAKETLENME
Porozite ve permeabilite kübik paketlenmede daha fazla,
romboidal paketlenmede ise daha azdır. Ancak paketlenme
türü zamanla sıkışmaya bağlı olarak değişebilir.

Kübik paketlenme Romboidal paketlenme


Porozite % 46 Porozite % 26
TANE YÖNELİMİ
Tane yönelimi poroziteden ziyade permeabilite ile
ilgilidir. Çökellerde genellikle çubuksu ya da düzlemsel
taneler tabakalaşmaya paralel bir yönelim gösterirler. Bu
nedenle rezervuarlarda düşey permeabilite yatay
permeabiliteye nazaran daha düşüktür.
DİYAJENEZİN REZERVUARLAR
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Çökeller gömülmenin başlaması ile birlikte çok sayıda
değişikliklere uğrarlar. Bu değişikliklerin büyük bir
kısmı permeabilite ve porozitenin azalmasına yolaçar.
DİYAJENEZİN KUMTAŞI
REZERVUARLARINA ETKİSİ
Diyajenezin kumtaşı
rezervuarlarına etkisi
gömülme, çimentolanma
ve erime yolu ile olur.

Kumtaşlarının diyajenetik evrimi


KUMTAŞI REZERVUARLARINDA
POROZİTE GRADYANI
•Modern kumlarda porozite % 40-50, permeabilite ise
onlarca Darcy civarındadır. Buna karşılık kumtaşı
rezervuarlarında ortalama olarak %10-20 porozite, milidarcy
mertebesinde permeabilite görülür. Bu da gösterir ki
diyajenez porozite ve permeabiliteyi azaltmaktadır.
•Eğer bir bölgede birincil porozite ve porozite gradyanı
bilinirse verilen bir derinlikte porozite değeri hesaplanabilir.
ØD = ØP - GD
ØD = belirli derinlikteki porozite
ØP = yüzeydeki birincil porozite
G = Porozite gradyanı (% Ø/km)
D = Gömülme derinliği
POROZİTE GRADYANINA ETKİ EDEN BAŞLICA
FAKTÖRLER
•Mineralojik bileşim: Mineralojik olarak olgun kumtaşları
birincil poroziteyi daha iyi korurlar.
•Doku: İyi boylanmış kumlar kötü boylanmış ve killi
kumtaşlarına göre birincil poroziteyi daha iyi korurlar.
•Jeotermal rejim: Kimyasal reaksiyonlar sıcaklıkla paralel
olarak arttığından düşük jeotermal gradyan porozitenin
korunmasını sağlar
•Basınç rejimi: Anormal basınç kompaksiyonu
engellediği için porozitenin korunmasını sağlar.
POROZİTENİN ÇİMENTOLANMA İLE
AZALMASI
•Belli ölçüde çimentolanma petrol üretimi için yararlıdır.
Çünkü az da olsa çimentolanma yoksa üretim esnasında
petrol ile birlikte kum gelir ki bu hem rezervuarın tahrip
edilmesine hem de üretim sisteminin bozulmasına neden
olur.
•Çimentolanma fazla ise bu rezervuarın porozitesinin
azalmasına neden olur.
KUMTAŞLARINDA GÖRÜLEN ÇİMENTO
TÜRLERİ : KUVARS

Yaygın bir çimento olan kuvars genel olarak kırıntı


kuvars taneleri üzerinde optik olarak devamlı bir şekilde
büyür. Ortamda artan pH ile silikanın eriyebilirliği de
arttığından gözenekler boyunca asitik sıvıların hareket
ettiği yerlerde silis çimento gelişmez.
KUMTAŞLARINDA GÖRÜLEN ÇİMENTO
TÜRLERİ : KALSİT
•Genellikle kalsit kristalleri halinde bulunur. Bu kristaller
gözenekten gözeneğe doğru büyüdükleri için kalsit
kristalleri kum tanelerini içine alan poikilitik bir doku
sergilerler.
•Kalsitin eriyebilirliği silisin tersinedir ve artan pH ile
azalır. Bu nedenle kalsit çimento, gözeneklerde alkali
sıvıların dolaşmasının bir sonucudur.
KUMTAŞLARINDA GÖRÜLEN ÇİMENTO
TÜRLERİ : KİL

Kil kumtaşları içerisinde matriks olarak ya da çimento


olarak bulunabilir. Porozite ve permeabiliteyi azaltıcı
etkisi vardır. Kaolinitik, illitik ve montmorillonitik
killerin rezervuar üzerine etkileri farklıdır.
ERİME İLE POROZİTENİN ARTIRILMASI

•Karbonat tanelerinin ve feldspat gibi duraysız


minerallerin erimesi ile rezervuarın porozitesi artırılabilir.
•Karbonat erimesine asitik (meteorik) sular ya da ana
kayanın olgunlaşması sırasında derinlerde dışarı atılan
sular neden olur.
DİYAJENEZİN KARBONAT REZERVUARLARI
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

•Kumtaşı rezervuarlarının aksine kireçtaşı


rezervuarlarında diyajenez çok önemli bir rol oynar.
Kireçtaşı ve dolomitler çökelme esnasında oldukça
gözeneklidir. Ancak diyajenez sonucunda bu nitelik
kaybolur.
•Dokusal olarak kireçtaşları resif, karbonat kumu ve
karbonat çamurundan oluşurlar.
RESİFLERİN DİYAJENEZİ ve PETROFİZİĞİ

•Resifler katılaşmamış bir çökelin taşlaşması yolu ile


oluşmadıkları için diğer kaya gruplarından farklı
özellikleri vardır. Bunlar bulundukları yerde kaya olarak
oluşurlar ve sıkışmaya uğramazlar.
•Güncel resiflerde porozite % 60-80 civarındadır.
•Resiflerin porozitesini koruması statik bir akışkan
ortamında kalmaları ile mümkündür. Yani oluşumlarının
hemen ardından üzerleri geçirimsiz bir çamurla
örtülmelidir.Aksi halde çimentolanma poroziteyi
yokeder.
•Resif meteorik suların etkisi altında kalırsa erime
nedeniyle porozitesi artabilir.
KARBONAT KUMLARININ DİYAJENEZİ ve
PETROFİZİĞİ
•Karbonat kumları resiflerden farklı olarak gömülme ile
kompaksiyona uğrayıp porozite ve permeabilitelerini
kaybederler.
•Bunlar içerisindeki alkali sıvılar çimentolanmaya, asit
sıvılar ise gözenek oluşumuna neden olurlar. Eğer alkali
sıvı akımı olmayacak şekilde gömülürlerse birincil
gözeneklilik korunur. Ya da petrol yerleşmesi erken
çimentolanmadan sonra olursa gözenekler korunmuş
olurlar.
•Erken çimentolanmaya uğramamış karbonat kumlarının iyi
bir rezervuar olma şansları azdır, çünkü kompaksiyon
bunların gözeneklerini atırır.
Karbonat kumlarının diyajenetik evrimi
KARBONAT ÇAMURUNUN DİYAJENEZİ ve
PETROFİZİĞİ
•Güncel karbonat çamurları genellikle aragonitten oluşur.
Aragonit ise duraysız olduğu için yeraltı koşullarında
kalsite dönüşür. Bu dönüşüm sonucunda toplam katı
hacminde % 8 lik bir artış olur ki bu da porozitenin
azalması demektir.
•Kompaksiyon ile porozite daha da azaltılır. Bu nedenle
yaşlı karbonat çamurları sıkı ve gözeneksizdir. Ancak
dolomitleşme varsa gözenekli hale gelirler.
DOLOMİT REZERVUARLARI
•Ca Mg (CO3)2 formülü ile gösterilen dolomitler birincil ya
da ikincil olurlar.
•Birincil dolomitler genellikle tabakalı ve yatay
devamlıdırlar. Sabka ortamında oluşurlar. Kriptokristalen
dokulu ve tebeşirimsidirler. Poroziteli ancak düşük
permeabilitelidirler.
•İkincil dolomitler tabakalaşmayı keser, düzensiz bir
geometri gösterirler. Diskordansların altında, fay ve
kırıkların yakınında gelişirler. Kristalin dokuludurlar.
İnterkristalin poroziteleri % 30 u geçebilir.
Permeabiliteleri yüksektir. Dolomit kalsitin yerini alınca
kayanın katı hacmi % 13 azalır ki bu da gözeneğin artması
demektir.
İkincil dolomitleşmenin diskordans ve faylarla ilişkisi
ÇATLAK REZERVUARLARI
Dünyada üretilen petrolün % 90 ı kumtaşı ve kireçtaşı
rezervuarlarında bulunur. Ancak kalan % 10 luk kısım
tektonik etkilerle porozite ve permeabilite kazanan diğer
kayalarda (örneğin şeyl, magmatik ya da metamorfik
kayalar gibi) bulunur. Bu şekilde gelişmiş olan
rezervuarlara atipik çatlak rezervuarları denir.
Øt - Øm
Çatlak yoğunluğu (FII) =
1- Øm
Øt = Toplam porozite
Øm = Çatlakla ilgisi olmayan porozite
REZERVUAR SÜREKLİLİĞİ
•Rezervuarların çoğu sürekli ve sabit özellikler
göstermezler. Rezervuarın litolojik sürekliliği,
permeabilite ve porozitesinin sürekliliği ve dağılımı
rezervuardan üretilecek petrol miktarının tahmini
açısından son derece önemlidir. Bu özellikler gözetilerek
rezervuarlarda toplam ve net verim zonları ayrılır.
•Toplam verim zonu petrol-su dokanağından itibaren
rezervuarın tüm kalınlığını içine alan zondur.
•Net verim zonu ise petrolün bizzat üretildiği zonların
toplam kalınlığıdır.
•Rezervuarlarda yanal ve düşey süreklilikten sözedilir.
YANAL SÜREKLİLİK
Yanal sürekliliğine göre kumtaşı rezervuarları iki grupta
toplanır:
1- Düzlemsel kumtaşı rezervuarları: Her boyutta
süreklidirler. Uzunluk/genişlik oranı 1 dir. Bu tür
rezervuarlar türbidit yelpazelerinde, alüvyal yelpazelerde,
yan yana eklenmiş kanal ortamlarında gelişirler.
2- Prizmatik (uzunlamasına) kumtaşı rezervuarları:
Uzunluk/genişlik oranları 3/1 den daha fazladır. Bu tür
rezervuarlar bariyer (set) adalarında, delta kanallarında,
gelgit kanallarında, eoliyen kumullarında gelişirler.
Kum kütlelerinin geometrik sınıflaması
DÜŞEY SÜREKLİLİK
Kumtaşı rezervuarları
A- Düşey olarak istiflenmiş,
B- Yatay olarak istiflenmiş,
C- İzole şekillerde olurlar.
ÜRETİM SIRASINDA REZERVUARLARDAN SONDAJ
KUYUSUNA PETROL AKIŞININ NEDENLERİ

Petrolün üretilebilmesi için petrolün sondaj kuyusuna


akması gerekir. Bunu sağlaya üç mekanizma vardır.
1- Su gücü
2- Gaz şapkası gücü
3- Erimiş gaz gücü
SU GÜCÜ
•Akifer içerisindeki su petrolün akış ve üretimini sağlar.
Petrol üretildikçe su boşalan yeri doldurur ve sürekli olarak
petrolün akışına neden olur.
•Ancak bazen su petrol ile girişim yapar veya konileşerek
petrol geliminin durmasına neden olur.
•Girişimin nedeni rezervuardaki permeabilite düzensizliği,
konileşmenin nedeni ise hızlı üretimdir.
•Su gücü ile üretim yapılan kuyularda maksimum
üretilebilen petrol % 60 tır.
Su gücü ile üretim mekanizması: Petrol üretildikçe su
tarafından itilmektedir.
Su gücü ile üretim mekanizması
GAZ ŞAPKASI GÜCÜ
•Petrol rezervuarlarında petrol ve gaz ayrı ayrı zonlarda
bulunurlar. Üretim yapıldıkça basınç düşeceği için petrol
içerisindeki erimiş gaz açığa çıkar ve üstteki gaz şapkası
içerisine dahil olur. Bu suretle üretim ilerledikçe üstteki
gaz şapkası büyür ve genişler. Petrol-gaz dokanağında bir
gazlaşma geçiş zonu oluşturulur.
•Hızlı üretim yapılırsa bu sistemde aşağı doğru bir gaz
konileşmesi gelişebilir.
•Bu tür petrol sahalarında üretilebilirlik faktörü % 20-50
dir.
Gaz şapkası gücü ile üretim
ERİMİŞ GAZ GÜCÜ
•Bu mekanizma başlangıçta herhangibir gaz şapkasının
olmadığı rezervuarlarda gözlenir.
•Üretim başlayınca basınç düşer ve bunun sonucu olarak
başlangıçta petrol içerisinde erimiş durumda olan gaz
petrolden ayrılır. Bu gaz petrol üzerine basınç uygulayarak
onun kuyuya akmasını sağlar.
•Üretim ilerledikçe veya zaman geçtikçe rezervuarın
tepesinde bir gaz şapkası oluşur. Bu kritik gaz saturasyonu
rezervuar için tehlikelidir ve zamanla gazın ters
konileşmesine neden olabilir. Bu durumu önlemek için
üretim yavaşlatılmalı ve elde edilen gaz yeniden rezervuara
basılmalıdır.
Erimiş gaz gücü ile üretim
YAPAY ÜRETİM TEKNİKLERİ
Doğal güç bakımından zayıf olan rezervuarlara yapay güç
uygulanır. Eğer petrol yeryüzüne gelmiyorsa kuyu dibi
pompaları ya da at kafası pompaları kullanılır.
Yapay üretimi zenginleştirme tekniklerinde önemli olan
rezervuarın basıncını sürekli kılmak ya da bunu artırmaktır.
Bunun için rezervuara
1-Gaz enjekte edilir. Bu doğal gaz veya CO2, N gibi yapay
gazlar olabilir.
2- Deniz suyu veya formasyon suyu enjekte edilir.
3- Bazı özel deterjanlar kuyuya enjekte edilebilir.

You might also like