Professional Documents
Culture Documents
www.askimkapismak.net
İÇİNDEKİLER
1-NEDİR New NLP™
2-NEDEN New NLP™ ?
3-KİMLER İÇİN New NLP™ ?
4-NASIL BİR New NLP™ ?
5-NLP’ NEDİR
6-NLP VE TARİHÇESİ
7-NLP İLKELERİ
8-NLP İLETİŞİM MODELİ
9-NLP NİN KLASİK STRATEJİLERİ
10-BEDEN ZİHNİN UZANTISIDIR
11-FİLTRELEME
12-İNANÇ
13-DIŞ MESAJ
14-İÇ MESAJ
15-ZENGİNLİK, BAŞARI VE SEVGİ –HİKAYESİ:
16-İLETİŞİM
17-İLETİŞİM İLKELERİ
18-İLETİŞİM STRATEJİLERİ
19-İLETİŞİM STRATEJİLERİ-2
20-KENDİMİZİ GELİŞTİRMEK (BALTAYI BİLEMEK)
21-GÖRMEK İÇİN GÖZ ŞART DEĞİL
22-TEMSİL SİSTEMLER
23-ALT-MODELLER
24-İŞİTSEL TİPLER
25-DOKUNSAL TİPLER
26-GÖRSEL TİPLER
27-TEMSİL SİSTEMLERİ ÜZERİNE BİR DENEY
28-DEĞERLER(İŞ VE EĞİTİM DÜNYASINDA)
29-İKNA
30 SIRRI İKNA ETMENİN ON BÜYÜK
31-PSİKOLEJİK VE SOSYOLOJİK ROLLER
32-EN ÖNEMLİ DERS *–insanlar arasında sınıf ayrımı olmamalı*
33-NLP BİR MODELLEME TEKNİĞİDİR
34-KÜLTÜR
35-EMPATİ
35-EMPATİ NEDİR?
36-Sen misin Haklı? Ben mi? Yoksa Hepimiz mi?
37-SENİN YERİNDE OLSAYDIM
38-EMPATİ SİZE NE KATAR?
39-TELAPATİ
40-METAPROGRAMLAR
41-KİŞİLİK BOZUKLUKARI
42-İÇ ALGI
43-DIŞ ALGI
44-ALGI
45-ÇAPALAMA
46-Çapa Tekniği Veya Çağrışım Tetikleyicisi
47-ÇAPA ATMAK
48-HEDEF
49-YENİ BİR DÜNYA-hikaye
50-BEŞ MAYMUN hikaye
51-HEDEF BELİRLEME STRATEJİLERİ
52-MOTİVASYON VE İPUÇLARI
53-KAVANOZ(hikaye) (hedeflerimizi sıralamalıyız)zamana karşı-sabır-acı-
haz
54-BAŞARI STRATEJİLERİ
55-BAŞARI VE BAŞARININ TEMEL İLKELERİ-SDP-NLP
56-BAŞARININ AŞAMALARI
57-ÖĞRENMENİN ve BAŞARMANIN AŞAMALAR
58-KRALIN YOLU-başarı hikayesi
59-DÜŞÜNÜRLERDEN SÖZLER
60-FARK NEREDE? :) HİKAYE
61-BAŞARININ TEKNİKLERİ
62-GENEL BAŞARIYA NASIL ULAŞILIR
63-DEĞİŞMEK VE GELİŞMEK VE BAŞARMAK İÇİN 5 (İ) KURALI
64-TEK KOLLU JUDOCU –HİKAYE
65-EFSANEVİ YAZILAR (BAŞARIYA YOLCULUK AZMİ VE SONUCU
66-ADİDAS'IN DAS'I
67-BİLGİNİN YOLCULUĞU
ÇÖZÜM TEKNİKLERİ
68-2 Lİ GÖRÜŞMELERDE UYULMASI GEREKENLER
69-BİLİNÇ
70-5 TEMEL DEĞER
71-BEDEN DİLİ
72-SAHNEDE DURUŞ-sahne sunum
73-ÜÇ PARA KURALI-tekniği
74-KONUŞMALARIN PLANLANMASI
75-4 MAT TEKNİĞİ
76-ETKİLİ SUNUM TEKNİKLERİ
-EİNSTEİN VE ŞOFÖRÜ hikaye
77-BAŞKA BİR ARZUNUZ... Mercedes otomobillerinin hikâyesidir
78-ACIMI HABER YAPTIM –duyguları dengelemeye örnek bir hikaye.
79-DENGE TABLOSU
80-BAKMAK ,GÖRMEK VE YAKALAMAK
81-BEYNİMİZİN HER İKİ YANI
82-LOPLAR ARASI MONOLOG puhahahaha
83-SUNUM İÇİN ÖRNEK__LOPLAR
84-DÜNYANIN İLK İKİ BEYİNLİ İNSANI- (KORPUS KALLOSUM) yogun
sinir liflerinden oluşan bağ
85-YENİDEN ÇERÇEVELENMEK
86--BİREYSEL FARKINDALIK HARİTASI
88-FARKINDALIĞINIZI ARTTIRIN –KENDİNİZİ KEŞFEDİN
89-RUH SAĞLIĞINIZ İÇİN
90-KENDİNİZİ POZİTİF OLARAK GÜDÜLEYİN
91-EN BÜYÜK KORKUN “KORKMAK “OLSUN
abece
Eğitim Danışmanlık ve Organizasyon
25 FARKLI KONU
işlenmesi.
yansıtma tarzımız.
düzenlemek.
NLP VE TARİHÇESİ
Nöro Linguistik Programlama (NLP), beynin ve zihnin çalışma sistemlerini
inceleyerek, düşünme, dil ve davranış süreçlerini araştıran ve vardığı sonuçlarla
kişilerin hedeflerine ulaşmalarını sağlamak üzere şahısların özgün zihin
haritalarını yine kendilerinin oluşturmasına katkıda bulunan etkili teknikler
bütünüdür. Hedefe ulaşmak için gereken mükemmelliği irdelemenize ve yeniden
oluşturmanıza imkan sağlayan bir yöntemdir.(nlp, kişisel gelişim, koçluk,
danışmanlık)
*NLP, düşünme, dil ve davranış süreçlerini araştırarak, hedeflere ulaşmak için bu
unsurların en etkin kullanımını öğreten bir çalışma sahasıdır. Bu süreçler, kişide
doğal olarak bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yerleşmiş olabilir. NLP, başarıya
(başarıdan kastedilen, herkesin kendi değerlerine uygun olarak ulaşmak istediği
noktadır) ulaşmak için, bu süreçler üzerinde kontrol sağlama yeteneklerinin
geliştirilmesine yönelik sistemler, teknikler ve modelleri vermektedir
NLP ilkeleri:
NLP, bazı ana varsayımlara dayanır.
1. Harita, bölgenin kendisi değildir
Gerçeklerle alakalı tüm bilgi, düşünce ve inançlarımız iç temsillerden, başka bir
deyişle "harita"lardan meydana gelir. Bir haritanın nasıl gerçeğin yerini almaya
hakkı yoksa, bir bilgi ya da inancın da gerçekliğin yerini almaya, hakikatin kendisi
olduğunu iddia etmeye hakkı yoktur
Bu varsayımı daha iyi kavrayabilmek için, NLP'nin tanımında yer alan "düşünce, dil
ve davranış arasındaki i1işki"den söz etmek gerekir.
Bu ilişki, sekiz temel adımdan oluşur:
*Bunu önlemek için, insanların algı tarzlarını öğrenmek, kavramak ve buna göre bir
yaklaşım geliştirmek gerekir. Bir kişinin "birkaç gün" kavramından anladığı üç gün
iken, diğeri bunu iki hafta olarak değerlendirebilir ve ortada anlaşmazlık
oluşabilir. Karşımızdakinin aklını okuyamayacağımıza göre, öncelikle bu hakikatin
bilincinde olmalı, sonra da bu bilginin yardımıyla karşımızdakinin algı dünyasına
göre iletişim gerçekleştirebilmeyi öğrenmeliyiz.(nlp, kişisel gelişim, koçluk,
danışmanlık) îletişim hatalarımızdan ders almanın yanında, başarılı iletişim
kurduğumuz zaman ve ortamlarda kullandığımız yöntemleri de hatırlayarak onları
tekrar işe yarar biçimde kullanmayı akıl etmeli ve bunu alışkanlık haline
getirmeliyiz. Biz hep kapıyı kendimize çökerek açan biri olabiliriz ve karşımızdaki
hep kapıları iterek geçmiş bulunabilir. Ya da, iki tarafın da kendine doğru açmayı
tercih ettiğini düşünün)
3. Her insan değerli, manalı, eşsiz ve onurludur
İnsanların birbirinden farklı algılama ve iletişim biçimleri olduğunu, her insanın
farklı dinamiklere ve ifade biçimlerine sahip olduğunu anımsayın. Her insanın
diğerinden birbirinden sadece farklı olduğunu, daha iyi ya da kötü olmadığını bilin.
Bu sayede, etrafınızdaki insanların tepkilerini daha rahat ve objektif bir gözle
değerlendirebilirsiniz
*Böylece fikir, yaratıcı ortam olan bilinçdışına verilmiş olur. İşte düşünceler
böyle biçimlenir. Bilinçli zihinde oluşan ve gerçek olarak kabul edilen her düşünce,
beyin tarafından bilinçdışı zihne gönderilir, burada şekillenir ve bir gerçeklik
olarak yaşadığınız dünyada karşınıza çıkar. Dolayısıyla kendinizi iyi hissettiğiniz
bir zamanda içinde bulunduğunuz beden durumda kötü olduğunuz bir zamana
kopyalamak, tahmin edeceğinizden çok daha büyük olumlu ruhsal değişim
sağlayacaktır
Yukarıdaki stratejiler NLP' nin temel felsefesidir. Bunları kısa cümleler veya
örnekler ile açılıyorum:
ÖRNEK:
Ali bu pazar pikniğe kız arkadaşı ile gitmek istiyor. Almak istediği tepki bir
'evet' cevabıdır. Telefon açıyor ve " sakın bu pazar bir yere söz verme benimle
pikniğe geliyorsun " bu itici konuşma kızın canını sıktığı için o da sert bir cevap
verip gelmeyeceğini belirtiyor. Bu örnekte anlaşıldığı gibi Ali umduğunu bulamadı
yani iletişiminin ne kadar negatif olduğu ortada.. Belki şöyle söyleseydi olumlu bir
cevap alabilirdi " Merhaba canım, Sana bu hafta sonu ciğerlerinin bayram
edeceği,şehrin tüm sıkıntılarından kurtulacağın ve başbaşa yemek yiyebileceğin
bir sürprizim var ne dersin."
2- Başarısızlık diye birşey yoktur sadece geribildirim vardır. Yukarıdaki örneği bu
başlıkla ele alalım. Ali başarısız olduğunu düşünürse bir iletişim krizinin devamı
sıkılmaya başlar. Ama bunun kendisinin kurmuş olduğu iletişimin negatif olduğunu
algılar da bu geri bildirimi yeniden değerlendirerek telefon açarsa geribildirimi
olumlu olan bir sonuç alabilir.
4- Her davranışın altında pozitif bir neden vardır. Bir katil düşünün onun cinayet
işlemesinde kendi dünyasında mutlaka olumlu bir nedeni vardır ve cinayeti bir
fayda için işliyordur. Sorduğunuzda ise belki kendisinin dünyanın en iyi insanı
olduğunu ve dünyadaki kötü insanları ortadan kaldırdığını savunabilecektir.
8- Her zaman bir seçenek daha vardır. Bu strateji bana hepimizin sürekli duyup
örnek aldığı EDİSON'u hatırlattı hiç vaz geçmeden başka seçenekler üzerinde
durarak binlerce deney sonucu Lambayı bulması bu gün tüm insanların idolü haline
gelmesine sebep olmuştur.
9- İnsan yaşantısının bir yapısı vardır. İnsanlar duygu, fikir ve akıl gibi
oluşumların bileşimi olarak bunları kullanırken hangi sistemi kullandığı çok
önemlidir. İnsanların hayatlarında mutsuz olması kafasındaki duygu, akıl ve fikir
gibi objelerinde olumsuzluklarla dolu olduğunu gösterir. Örneğin bir davranışta
bulunacaksak önce akıl ile dış dünyayı içerisine duygu katarak sentezleriz sonra
kafamızda hareket tarzına ilişkin bazı fikirler oluşur ve bunu bir sabite haline
getirerek harekete geçeriz. Sonuç olumsuz bir feedback ( geribildirim ) ise
kendimizi başarısız ve mutsuz olarak görmeye başlarız. Oysa yaşantımızın
belirleyici unsurlarından olan fikirlerimizi, akıl yürütme yeteneğimizi ve
duygularımızı değiştirir ve ona göre hareket edersek daha güzel sonuçlar
çıkarabiliriz. Yani yaşantımızı oluşturan bu yapıları değiştirerek hayatımızı
değiştire biliriz.
10- Eğer bir insan bir işi başarabiliyorsa bunu herkes yapabilir. Harry ALDER bir
kitabında İnsanları bilgisayara benzetmiştir. Donanım (kafa, kol, beden,beyin vs )
herkeste aynıdır. Farklı olan sadece yazılımdır. Bir bilgisayara muhasebe
programı yüklerseniz muhasebe yeteneği olur. Bir kişide, başarılı birinin
davranış,düşünüş ve duygularını aynen modellersek aynı yeteneğe sahip olur.
Mesela karbon atomunu elmasın oluştuğu şartlara ( modellemelere) tabi tutarsak
oda elmas olma şansına sahip olur. Mesele bu kadar basittir.
FİLTRELEME
Beyin gördüğünü ,işittiklerini ,hissettiklerini filtrelerden geçirir.
.)SİLME=Beyin olumsuz ekleri almaz, hoşuna gideni almaz, hoşuna gideni alır,
işine gelmeyeni almaz ve siler. Beyin ego merkezlidir.
Örn= 2 çocuğun uzun kıyasıya kavgası nın =anneye tek bir son olayın aktarılması
Hafızamıza takılan TEK bir kelime örneğin:bana aptal dedi,tembel dedi
Aslında hiç düşündüğün gibi değil? hangisi gerçek ?
Küçük şeylerin sonuçları büyük olur.
İNANÇ
İnanç nasıl geliştirilir?
1. İnancınızın net ve kesin olmasını sağlayın. Yani neye inandığınızı tam olarak
bilin.
Beyinsilme/genelleme/kıyaslama/yargıbeyin filtreleme
Beyin düşündüğünü yaşatır(İnsan 5 milyar msj alır sn yede )
Beyin bu mesajlardan istediğini tutar ,istediğini siler.
Kişilerden ayrıldıgımız nokta,silme aşamamızda neyi sildiğimiz
-
ZENGİNLİK, BAŞARI VE SEVGİ –HİKAYESİ: )
Bir kadın evinden çıktı , evinin önünde beyaz, uzun sakalları olan 3 yaslı adam
gördü.
Onlara:
- "Sizi tanımıyorum ama aç olma silisiniz. Lütfen evime buydun ve birseller yiyin."
dedi.
- "Kocanız evde mi?", diye sordular.
- "Hayır", dedi,kadın. "Dinarda."
- "O zaman giremeyiz", dediler.
Aksam kocası eve geldiğinde kadın olanları ona anlattı.
Kocası:
- "Onlara eve geldiğimi söyle ve onları eve davet et", dedi.
Kadın dışarı çıktı ve yaslı adamları davet etti.
- "Biz bir eve hep beraber girmeyiz", dediler.
kadın:
- "Neden?" dedi.
Yaşlı adamlardan biri cevap verdi:
- "Onun adi 'Zenginliktir", dedi, arkadaşlarından birini göstererek. Ve bir diğerini
göstererek "Onun da adi 'Basari'dir, ve ben de 'Sevgi'yim." Ve ekledi:"Simdi
eşinle konuş ve hangimizi evinize davet edeceğinize karar verin", dedi.
kadın eve girdi ve olanları kocasına anlattı. kocası çok sevindi.
- "Ne kadar harika", dedi. "Zenginliği davet edelim, gelsin ve evimizi zenginlikle
doldursun", dedi.
Kadın:
- " Neden basariyi davet etmiyoruz? dedi.
O sırada onları dinlemekte olan kızları:
- "Sevgi'yi davet etsek daha iyi olmaz mi?",diye sordu. "O zaman evimiz sevgiyle
dolar."
Adam:
- "Bence kızımızın tavsiyesine uyalım", dedi. "dışarı çık ve Sevgi'yi davet et,
Sevgi bizim misafirimiz olsun", dedi.
kadın dışarı çıktı ve Sevgi'yi seçtiklerini söyledi ve Sevgi'yi evlerine davet etti.
Sevgi kalktı ve eve doğru yürümeye başladı. Diğer iki arkadaşı ayağa kalktı ve onu
takip ettiler. kadın büyük bir şaşkınlıkla:
- "Ben sadece Sevgi'yi davet ettim, siz neden geliyorsunuz?" , diye sordu.
Yaşlı adam cevap verdi:
- "Eğer siz Zenginlik veya Başarıyı davet etmiş olsaydınız, diğer ikimiz kalacaktık,
ama siz beni (Sevgi'yi) davet ettiğiniz için, Ben nereye gidersem, Basari ve
Zenginlik de benimle gelir.”
EK BİLGİ
İLETİŞİM
***her insan iletişime değer***
***herkes düşünür ama herkes iletişim kuramaz***
***siz paspas olursanız üzerinize silen çok olur***
***iletişimde güçlü olmanız için saklı kalmanız gerekir***
İLETİŞİM İLKELERİ
SİZ
İLETİ İLETİLEN
ÖZET
5.Siz çok büyüksünüz. Ama herkes büyük. Ve siz dahil herkes büyük olmak
istiyor. Şu halde kendinizi başkalarının önünde büyülterek veya başkalarını
önünüzde küçülterek dengeyi bozmayın. Aksi halde her iki durumda da gerçekte
siz küçülürsünüz.
İLETİŞİM STRATEJİLERİ
1.)KALİBRE ETMEK:Gözlemlemek
İŞİTSEL TİPLER
DOKUNSAL TİPLER
Mesela dokunsal biri bir olayı anlatırken görsel bir kişi derhal lafa girerek onun
cümlesini tamamlayabilir.dokunsalların ağır konuşmaları görselleri deli eder.bir
diğer örneğimiz..görsel bir erkek işitsel olan eşine çok pahalı bir hediye almakla
her şeyin çözümleneceğini düşünür fakat eşine bir gün bile onu ne kadar çok
sevdiğini söylememiştir.işitsel bir bayan hediye değil de sözlerle daha çok mutlu
olur.
Kişiyi kalibre edip temsil sistemini anında belirledikten sonra artık eşleşme vakti
gelmiştir..
2.)AYNALAMA:Eşleşme
%30 oranında ,kişi ses tonuna odaklanır örneğin karsınızdaki sizinle bağıra
bağıra konuşuyorsa sizde ses tonunuzu kişi gibi yükseltmelisiniz ve konuşma
devam ederken ses tonunuzu yavaş yavaş indirmelisiniz.o kişi bağırdığında
eğer ses tonunuz aşağıda kalırsa güç karsı tarafın eline gecmektedir.
Mesala, is yerinize geç kaldınız ve kapıda sizi patronunuz karşılıyor.size şöyle
diyor” nerdesin sen,saat kaç oldu,geç kalmamanız konusunda
uyarmıştım(bağırarak) sizde bu durum karsısında sessiz bir şekilde cevap
verirseniz güç patronunuz eline geçecektir fakat eşleşir sizde ses tonunuzu
aynısı gibi yaparsanız ve yavaş yavaş indirirseniz tonu ,patronunuz size
bağırmaktan vazgeçecektir.
3.Harita eşleşmesi:
%10 oranında, kelimelere odaklanır. onay vermek,
İletişimde kelimeler karşımızdakiyle aynı kalıpta kullanılmalıdır.ortak
konularda bulunmamız gereklidir,seçtiğimiz kelimeler bu kısımda çok
önemlidir.kişi size bey diye hitap ediyorsa sizde bey diye hitap
etmelisiniz.yine aynı bağlamda bireylerin kullandıkları kelime yapıları ve onları
tonlama biçimleri o kelimelerin onlar için ne kadar önemli olduğunu
göstermektedir
İLKE
“HATA DEĞİŞTİĞİNDE HATALIDA DEĞİŞİR”
3.)AHENK KURMAK:
1.Enerjik bir insan gibi canla ve heyecanlı durun. bakışlarınız canlı olsun.
İLETİŞİM STRATEJİLERİ
4-Dinleyen kişi daha çok güce sahiptir çünkü dinlerken topladığı bilgiyle ve
sorduğu sorularla bir diyalogu yönlendiren kişi kendisidir.
5-İnsanları ilgi duydukları alanda konuşturmaya çalışın çünkü her insan bildiği
ve ilgi duyduğu alanda konuşmaktan hoşlanır.
6-İlgilenin
Karşınızdaki kişiyle güven saygıya dayana bir diyalogun ilk aşaması için
karşınızdakini dikkatle dinlemelisiniz.
7-Konuşanı rahatlatın.
Karşınızdaki kişinin dikkatini dağıtacak hareketlerden kaçınmalı ve ona gürültüsüz
bir ortam sağlamalısınız.
8-Dikkatinizi verin
Dinlemek çaba ister.Bir dakikalık konuşma toplam 100-200 kelime içerir.Beynimiz
ise 800-1000 kelimelik işlem yapabilecek kapasiteye sahiptir.Bu yüzden dinlerken
sıkılıyoruz.Dikkatimiz dağılıyor.Bunu engellemek için dikkatinizi ne az ne de çok
kullanın.
10-Söz kesmeyin
Konuşmacı duraksadığında ne demek istediğini tahmin etmeyin veya onun yerine
söylemeye çalışmayın.Sözünün bittiğinden emin olun.
Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor,
ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün
boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Aksamları da
arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.
İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve
dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç
kestiklerini saymaya başlamışlar.
Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş:
- “Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım,
senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu isin sırrı ne?”
İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş:
- “Ortada bir sır yok.. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı
biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.”
Adamın biri, ilk defa gittiği bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol
kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan
çocuğa:
- “Buraların yabancısıyım. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum. Çok yakın
olduğunu söylediler.”
Çocuk arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
- “Ben de buraya ilk defa geliyorum. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor
herhalde.”
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister
istemez.
Çocuk:
- “Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz?” diye gülümsemiş. “Kuş
cıvıltıları da oradan geliyor zaten.”
- “İyi ama,” demiş adam. “Bunların parktan değil de bir tek ağaçtan gelmediği ne
malum?”
- “Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez”, diye atılmış çocuk.” Üstelik
manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsınız, fırından yeni
çıkmış ekmeklerin kokusunu da duyarsınız.”—
TEMSİL SİSTEMLERİ
İnsanların farklı gözle erişim sistemleri kullanabileceğini unutmayın. Ama sağ elini
kullanan insanlar için aşağıdaki şema oldukça tipiktir.
İşitsel konuşurken yanlara bakar.
Görsel konuşurken yukarı bakar.
Dokunsalkonuşurken aşağıya bakar.
Görsel Görsel
kurgu hatırlanan
GK GH
İşitsel İşitsel
kurgu hatırlanan
İK İH
Dokunsal İçsel
hisler diyalog
DH İD
ALT-MODELLER
(Tat ve koku da dahil olmak üzere) görsel, işitsel ve dokunsal temsil sistemleri
içsel deneyimlerimizi oluşturur.
İŞİTSEL TİPLER
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
• Tane tane ve uzun konuşurlar
• Ayrıntıya girerler,
• Beyninin her iki tarafınıda kullanırlar
• Kızdığında” duymak istemiyorum ,sus artık” derler
• Devamlı anlatırlar
• Hafif yan oturup,kulağını uzatır görünümü verirler
• Öğrenmede aktiftirler
• Konuşurken seslerin nasıl olduğunu anlatmaya başlarlar
• Sese karşı hassastırlar
• Mide ve karın ağrıları hastalıkları çok görülür
• Kendi kendilerine konuşurlar
• Karından nefes alırlar
• Gözler yanlara gidip gelir.
• Sözel şeylere daha çok tepki verirler.
• Şiir gibi konuşular ve konuşmaktan keyif alırlar.
• Orta hızda nefes alırlar.
• Kullandıkları sözcüklere daha çok önem verirler.
İşitsel canlandırmada ses unsuru kullanılır. Sesin şiddeti, geliş yönü, yapısı gibi
unsurlar sesin canlandırılmasına yardımcı olan faktörlerdir. Bu arada sesleri
bilinen seslerle ilişkilendirebildiğimiz ölçüde onları kavrayabilmekteyiz. İnsanlar,
kalın, ince, titrek, düz, dalgalı, şiddetli, zayıf,kesintili, fısıltılı ses türlerini
bilirler. Bu arada uzaktan, yakından gelen, kulağının arkasından, burnunun ucundan
gelen, yansıyan şeklinde de sınıflandırmalar yapılabilir. Ayrıca sesler daha önce
duyulmuş bilinen seslerle ilişkilendirildiğinde gök gürültüsü, aslan kükremesi,
bomba patlaması gibi somutlaştırmalar da oluşturulabilir. Aşağıdaki örneklere
bakalım:
DOKUNSAL TİPLER
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
• Diyaframdan nefes alırlar
• Beyine nefes gidene kadar “ııııı”eeee” sesleri çıkarırlar
• Ellerini başlarının üstüne koyarak(dokunarak) yere bakarak düşünürler.
• Ağır yürürler
• Otururken yayılırlar
• Koku duyguları gelişmiştir
• Rahatlık ön plandadır
• Akşam saatleri aktiftirler
• Fobileri şeftali,orlon,yün vs.. dokunamazlar
• Gözler konuşurken sağ alta bakar.
• Monoton bir tarzda konuşurlar.
• Cümleler dokunsal hissel ağırlıktadır.
• Az ve öz konuşmayı tercih ederler.
• Konuşma araları uzundur.
• Ağır ve yavaş konuşurlar.
• Yaparak öğrenirler.
GÖRSEL TİPLER
ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
• Görme merkezi beynin arkasındadır.
• Göz hareketleri yukardadır.
• Kullandıkları kelimeler ve mecazlar görsel ağırlıktadır.
• Göğüs nefesi alırlar.
• Hızlı konuşurlar ve konuşma tarzına dikkat etmezler.
• Görüntülerle düşünürler.
• Tablolarla renklerle görsel şablonlarla öğrenmeyi tercih ederler.
• Öne doğru eğilerek otururlar.
• Soru sorulduğunda gözlerini yukarı kaldırarak sanki ekrandan okur gibi
konuşurlar.
• Beynin arkasını kullanırlar.
• Göğüsten nefes alırlar.
• Konuşurken elini ensesinin arkasına koyarlar.
• Kızdığı birine ”gözüm görmesin seni,seni görmeye tahammülüm yok” diye
bağırırlar.
• İsimleri unuturlar.
• Yapılanı asla unutmazlar,genelde “sen bunu yapmıştın ”derler.
• Sabahları aktiftirler.
• Fobileri yılan ,yükseklik vs… dir.
• Konuşmaya direk renk,şekil,ve objeyle ilgili başlarlar.
• Anlattıkları sanki bir resmi tasvir eder gibidir.
• Görerek öğrenirler.
• Gırtlak kanseri vakaları çok görülür.
Görsel canlandırma bilgiyi resme hatta filme çevirebilme ve bu resim veya filmi
tanımlayabilme yeteneğidir. Bu tanımlama yapılırken resmin büyüklüğü,
içindekilerin renkleri, resmin hareket yönü gibi unsurlara değinilebilir. Görsel
canlandırmaya ilişkin teorik anlatımı kısa tutarak konuyu örnekler yoluyla
anlamayı tercih edelim ve aşağıdaki örneklere bakalım:
a) “İnsan vücudunda binlerce kilometre uzunluğunda bir damar şebekesi vardır.”--
(daha görsel yapalım) “İnsan vücudundaki damar ağları örümcek ağlarından çok
daha karmaşıktır.”--(daha görsel yapalım) “Vücudumuz o kadar çok damarlarla
kuşatılmıştır ki bu damarları uç uca getirip ip yapsaydık Dünyanın etrafını üç defa
sarabilirdi.”
Renk-- “Çocuğun yüzü kararmıştı”-- “Çocuğun yüzü kazan karı gibi simsiyah
olmuştu.”
Boyut-- “Elleri çok büyüktü.”-- “Elleri bir fil kulağı gibi büyüktü.”
Boyut-- “Adamın boyu çok uzundu.”-- “Adam o kadar uzun boyluydu ki insanlara
bakarken sanki karıncalara bakardı.”
UYGULAMA ADIMLARI
Öğretmen tahtaya aşağıdaki işlemleri yazar ;
BARIŞana değer
HUZURana değer
SEVGİ ve SAYGIana değer
MUTLULUK
ÖZGÜRLÜK
DÜRÜSTLÜK
HOŞGÖRÜ
SORUMLULUK
SADELİK
BÜTÜNLÜK
İŞ BİRLİĞİ
ALÇAK GÖNÜLÜLÜK
İKNA
Bir insanı ikna etmek için ne yaparsınız?silahınız nedir?
1- Olumlu olun.
Başarılı satış elemanları, olumlu kişilerdir. Kendileri, temsil ettikleri firmalar,
sattıkları ürün ya da hizmetler, ikna etmeye çalıştıkları müşteri adayları ve
yaşadıkları ülke hakkında olumlu düşünce ve yaklaşımlara sahiptirler. Her şeye
olumlu bakarlar.
Coşku, bulaşıcıdır. Yaşam ve yaptığınız iş hakkında heyecan duyduğunuzda, ikna
gücünüz artar; çünkü, diğer insanları da heyecanlandırırsınız.
2- Adayınızı seçin.
Başarılı satış elemanları, ikna güçlerini, satın almak için yeterli kaynağı bulunan
ve sattıkları şeyi almak için sağlam nedenleri olan kişilere yönlendirirler.
Profesyonel satış elemanları, uzun vadede kârlılık sağlayabilecek müşteri
adayları bulurlar. Çapraz satış olanaklarını analiz ederler. Mevcut bir müşteriye
çapraz satış yapmak için 3 telefon görüşmesi gerekirken, yeni bir müşteriye satış
yapmak için 7 görüşme gerektiğini bilirler.
Kısacası, ikna gücü yüksek bir kişi, tüm gayretini, satın almak için kaynakları,
motivasyonu ve yetkisi olan; ayrıca, yeniden kârlı satış yapma potansiyeli sunan
kişiye yoğunlaştırır.
3- Hazırlık yapın.
Ortalama bir satış elemanı, randevu alabilmek için deliler gibi uğraşır. Karar
verecek kişi görüşmeyi kabul ettikten sonra da zayıf bir sunumla satış fırsatını
kaybeder.
Meşgul insanlara, 40 dakika boyunca özellikler ve faydalar hakkında konuşup
durarak satış yapamazsınız. Genellikle, böylesine kopuk sunumların ardından, ne
satış elemanı, ne de müşteri adayı, biraz önce ne anlatıldığını özetleyebilir.
Profesyonel satış elemanları, her zaman ev ödevlerini yaparlar. Ne kadar iyi
hazırlanırlarsa, sunum yaparken o kadar ikna edici olacaklarını bilirler.
Müşteri adayı hakkında bilmeleri gereken her şeyi araştırıp öğrenirler. Ne
göstereceklerini ve söyleyeceklerini planlarlar. Ve hiç durmadan pratik yaparlar.
4- Zamanınızı iyi kullanın.
Amatör satış elemanları, bir rakip tarafından bozguna uğratıldıklarında sinirli
bir biçimde şikayet ederler. Şu müşteri nasıl olur da o fahiş fiyatlı, kalitesiz malı
alır? Aptal olmalıdır!
Müşteri, aptal değildir. Yalnızca, şikayet eden taraf, daha rekabetçi bir satış
elemanı tarafından geçilmiştir.
Unutmayın: İnsanlar, satın almazlar; onlara satış yapılır. Aslında, hiçbir şey
satın alınmaz. Her şeyin satılması gerekir. Güçlü bir sunum yapmazsanız, müşteri
adayınızı satın almaya ikna edemezsiniz.
İkna gücü yüksek kişiler, tüm tiyatroya oynayan sahne sanatçıları gibidirler.
Sunumlarını yaparken oyuncudurlar. Seyretmesi ve dinlemesi çok eğlenceli ve
bilgilendirici insanlardır.
İşte başarılı olmak için, “eylem sürenizin” her saniyesini çok iyi kullanmalısınız.
5- Anlayın.
İkna gücü yüksek kişiler, müşteri adayına odaklanır ve her birinin yaşamdaki
motivasyon kaynağını araştırırlar. Söz konusu motivasyon kaynağını bir kez
bulduklarında, bu doğrultuda hareket ederler.
İkna gücünüzü artırmak için, müşteri adaylarınızın gözlerini okumayı ve satın
alma ya da almama konusundaki motivasyonlarını keşfetmeyi öğrenin.
6- İyice araştırın.
Ortalama satış elemanları, fazla konuşurlar. Aklınıza gelebilecek her konuda
30 dakikalık bir konuşma yapabilirler.
Bu yüzden sessizlik, satış elemanlarının çoğu için bir tehdit oluşturur. Müşteri
adayı, nefes almak üzere bir an durduğunda, amatör satışçı, yalnızca sessizliği
bozmuş olmak için, bir satış palavrasıyla ortaya atlayacaktır.
Oysa, yetenekli bir doktorun, hastanın sorunlarını teşhis etmek için soru
sorması gibi, ikna gücü yüksek kişiler de müşteri adayının ihtiyaç ve ilgi alanlarını
anlamak için sorulardan yararlanırlar.
Konuya nüfuz eden sorular sormada ustalaşırlar ve müşteri adaylarını satış
sürecinin içine çekecek sorular sorarlar.
7- Kişiselleştirin.
Satışta en güçlü sözcük “siz”dir.
“Siz” üzerindeki vurgu, yönlendirici satış ile yönlendirici olmayan satış
arasındaki farkı ortaya koyar.
Yönlendirici satış, bencildir. Satış elemanının ne istediğine ve neye ihtiyaç
duyduğuna odaklanır.
Yönlendirici olmayan satış, müşteri merkezlidir. Müşteri adayının ihtiyaç ve
isteklerine odaklanır.
Sunduğunuz iş önerisini inceleyen bir kişi, yalnızca tek bir şeyi bilmek ister:
Bunun bana ne yararı var?
İkna gücünüzü artırmak istiyorsanız, sunumunuzun her bölümünü, müşteri
adayınızın kişisel ihtiyaç ve isteklerini karşılayacak biçimde kişiselleştirin.
8- Memnun edin.
İkna gücü yüksek kişiler, satışı, müşterilerini memnun ederek kapatmaya
çalışırlar. Müşteri adayları, sattığınız şeye sahip olma konusunda heyecan
duymaya başladıklarında, müşteriniz olurlar.
Profesyonel satış elemanları, müşteri adaylarını satın almaya
zorlayamayacaklarını bilirler. Önlerindeki en büyük engel, adayların satın almayı
istemelerini sağlamaktır. Bu yüzden, satın alma arzusu yaratmak için pek çok
yöntemden yararlanarak adayları memnun etmeye çalışırlar.
9- Kanıtlayın.
Satış becerisine sahip kişiler, arkasında duramayacakları sözler söylemezler.
Ve söyledikleri her şeyin, müşteri tarafından görünürdeki değeriyle kabul
edilmesini beklemezler. Öne sürdükleri her iddiayı kanıtlamaya; bu iddiaları
somut veriler, test sonuçları ve performans kayıtları ile desteklemeye her zaman
hazırdırlar.
Kanıtlama yoluyla ikna etmenin en güzel yollarından biri, ürün ya da
hizmetlerinizden memnun olan kişilerin kanıt niteliğindeki sözlerini kullanmaktır.
Üçüncü tarafların onaylayıcı ifadeleri, iddialarınız ve ürünleriniz hakkında güven
oluşturmanız açısından son derece etkilidir.
Gerçekler ve destekleyici beyanlar, ikna edicidir. Bunları kullanmayı öğrenin ve
ikna gücü yüksek bir kişi olun.
10- Israrcı olun.
İyi müşteri adaylarını satış yapıncaya kadar arayın. Satışların % 80’i, beşinci
arayışta ya da daha sonra gerçekleşir. Öte yandan, çalışmalar şunları
göstermiştir:
Okuldaki ikinci ayımdı, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi
öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada
çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi:
- “Hergün okulu temizleyen hizmetli kadının ilk adı nedir?..”
Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün
görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50’lerinde falan olmalıydı. Ama
adını nerden bilecektim ki!.. Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim.
Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını
sordu. - - “Tabii dahil” dedi, hocamız.. “İş yaşamınız boyunca insanlarla
karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve
dikkatinizi hakkeden insanlar bunlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve‘Merhaba’
demeniz gerekse bile..”
Bu dersi hayatim boyunca unutmadım. O hizmetlinin adını da...
KÜLTÜR
DOGU BATI
MONOGAMİ
• Doğuya doğru polijini poliandriye doğru kayma
var
• Aktifbatı
• Pasifdoğu
• Monogamitek eşlilik
• Polijiniçok eşlilik
• Poliandri1 den fazla erkekle/kadınla yaşamak.
• *****zihin haritalarında ben merkezliği yapmamak lazım*****
• -göz kapayıp açmakla beyin daha fazla öğrenme sağlar.
• Gözümüzü kapadığımızda düşündüğümüzü ????hafızaya alırız.
• Duygu yoğunluğu ne kadar fazlaysa o kadar net çapalarız.
• *çıpapsikoloji
• *çapaNLP
• Duygusallığın yoğun anlarında söylenenler çapalanır.
• Nefret ve güzel sözler beyine kodlanır.
• Nesnelerin varlığı seni üzmez veya sevindirmez,oma yüklediğin anlam üzer
veya sevinir
• Beden zihnin ötesine geçemez-zihin ne isterse beden onu yapar.
her sorun bir fırsattır
iki türlü insan var,biri şansını yaratır,diğeri şansa bırakıyorum.
• Nedenler değişmedikçe sonuçlar değişmez
• Bir şeyin nedenleri arttıysa eğer faydaları da artar.
EMPATİ
Kendini karşısındaki nin yerine koymalı,onun zihin haritasıyla bakabilmek
istersen kendi zihin haritanla bak eğer karşındakiyle bakamazsan
“ ilişkilerde ennnn önemli inanç empatidir”
ÖRN: resturant ta yemek –Ömer ve ali bey
Ömer bey Üzerine Çorba Dökünce Ali beyin aldığı tutum
1.)ayy rezil oldu(bu sempatidir)
2.)hiç önemli değil,hemen garsonu çağıralım(bu empatidir)
Sen misin Haklı? Ben mi? Yoksa Hepimiz mi?
İki öğrenci sınıfta ciddi bir biçimde tartışıyorlarmış. Durumu gören öğretmenleri,
onlara çok önemli bir ders vereceğini söyleyerek, masasının iki ucuna karşılıklı
oturmalarını rica etmiş. Aralarına, iki renkli bir vazo getirip koymuş. Öyle
ayarlamış ki masadaki vazoya, bir taraftan bakınca siyah, diğer taraftan bakınca
beyaz görünüyormuş. Sırayla vazonun rengini sorunca, bu sefer öğrenciler
vazonun rengi için tartışmaya başlamışlar. Biri “Siyah”, diğeri de “Beyaz” diye
itiraz ediyormuş. Öğretmenleri olaya bir kez daha müdahale etme ihtiyacı
hissetmiş. Öğrencilerinden bu dersin tamamlanması için bir şey daha rica
edeceğini belirterek, yer değiştirip vazonun rengi hakkında tekrar konuşmalarını
istemiş. Yer değiştirdiklerinde anlamışlar ki vazo siyah değil beyazmış, aslında
beyaz değil siyahmış.
Bu öğrencilerin kaçıncı sınıfta olduklarını düşünüyorsunuz diye sorarsak,
alacağımız cevap büyük oranda ilköğretim öğrencisi oldukları yönünde olacaktır.
Bizleri bu şekilde düşünmeye iten sebepler nedir? Acaba empati kurmak basit bir
davranış mıdır? Eğer basitse neden toplumumuzda çok az birey karşısındaki
kişiyle empati kuruyor? Empati kurmayı, ilköğretim çağındaki çocukların yaptığı
izlenimine kapılıyoruz. Peki bizler empati kuruyor muyuz? Bunlara cevap bulmadan
önce “Empati nedir?” sorusunu yanıtlamamız işimizi daha da kolay hale
getirecektir.
EMPATİ NEDİR?
Bir kişinin, kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış
açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması,
hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine empati denilmektedir. Genelde
olaylara başkasının baktığı açıdan bakarak, onun anladığı şekilde anlamak için
oturduğumuz yeri değiştirmemiz gerekmez. Ama empatinin üç öğesini göz önünde
bulundurmamız gerekir. Bu öğeler:
1- Kendimizi algısal olarak karşımızdaki kişinin yerine koymaktır. Biz artık vazoyu
siyah gören öğrenci değil, karşısında oturan öğrenciyiz.
- Eğer Wolkswagen firması, son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar hızlı
gelişmiş olsaydı, bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup,
dünya turu atmamız mümkün olacaktı.
Birkaç gün sonra Wolkswagen firması bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada
Gates’in sözlerine şöyle cevap veriliyordu:
- Eğer otomotiv sektörü Bill Gates’in işletim sistemi gibi gelişmiş olsaydı,
alacağımız her arabada tek koltuk olacak, diğer koltuklar için ekstra lisans parası
ödemek zorunda kalacaktınız. Arabanız sadece bizim ürettiğimiz benzinle
çalışacak, gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı ışıkları yerine üzerinde,
“Arabanız geçersiz bir işlem yürüttü, kapatılacaktır!” yazan tek bir lamba
olacaktı. Ayrıca kaza sırasında arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir
düğmenin üzerinde “Hava yastıkları açılacak, emin misiniz?” diyen bir ışık
yanacaktı!..
Bu örnekten anlaşıldığı üzere, empatide ben-merkezcilikten kurtulmadıkca
kendimizi istediğimiz kadar başkasının yerine koymaya çalışalım, onun gibi
düşünüp anlayamayız. Gördüklerimiz hala bizim bakış açımızladır. Aşamalı empati
sınıflamasında üç basamak vardır. Ben-merkezci davranmamız, empatinin sen
basamağına yükselemediğimizi gösterir. İletişimde başarılı olmamız için sen
basamağında olmamız gerekir.
Empatik açıdan onlar basamağında bulunan birey, karşısındakinin sorununu
toplumun genel yargılarını göz önünde tutarak algılar ve değerlendirir.
Ben basamağında olan bir birey ise empati kurarak karşısındaki kişinin
durumunu anlamaya çalışmak yerine, ona öğütler vererek, “ben olsaydım şöyle
yapardım” der. Karşısındakinin bu söylediklerini düşünmediğini sanarak nasıl
hareket etmesi gerektiği konusunda yol göstermeye çalışır ya da kendisinin de
aynı durumda olduğunu söyler ve kendi sorunlarını anlatmaya başlar. Para sıkıntısı
çeken arkadaşına arabasını satmasını tavsiye edebilir ya da “Sorma bu ay benim
durumum da aynı. Nasıl getireceğiz ayın sonunu?” diyebilir.
Sen basamağında olan birey ise karşısındakinin, ne öğüte ne de çözüme
gereksinim duyduğunun bilincinde olarak, sadece onu anlamaya çalışır, çözüm
önermez ya da kendisinden bahsetmez. Karşısındakine onu anladığını hissettirir.
İnsanlar zaten kendilerini anlayacak insanlar ararlar. Siz de onlar için aranan
insan olabilirsiniz
TELAPATİ
Telepati, düşünceler arasında doğrudan doğruya bağlantı kurulması, iki zihin veya
ruh arasında imaj, fikir, sembol tarzında ortaya çıkan etki alış verişidir. Bilinen
duyular, ya da herhangi bir araç kullanmaksızın, her türden düşünce ve duygunun
zihinden zihin e gönderilip, alınması tarzında yapılan bir haberleşmedir.
Dr. I. Kogan’a göre: “Telepatik alış veriş sırasında telepatik verici, bir fikri kendi
zihninden alıcının zihnine yansıtırken daha çok bu fikri içeren bir enformasyonu
aktarmaktadır. Bu enformasyonlar, alıcının zihnine bir psi alanı vasıtasıyla
aktarılır.” Psi alanı vasıtasıyla aktarılan enformasyon özel dalgalar halinde
yayılmaktadır; telepati olayını bilimin henüz bilemediği bir güç sağlamaktadır.
Psişik yetenekler insanla ilgili olduğuna göre, hepsinin tarihi insanlığın başlangıcına
kadar indirmek mümkündür. Fakat yazılı kayıtların hepsinde, değişik değişik
zamanlamalar rastlanmaktadır. Örneğin 19. yüzyıla kadar telepati için “düşünce
nakli (transmisyonu), zihin okuma, zihinsel haberleşme” gibi adlar
kullanılagelmiştir.
Belki de parapsikoloji terimleri içerisinde en çok tanınan, en çok bilinen fenomen
telepati fenomenidir. Birçok kişi telepati hakkında şöyle veya böyle birtakım
bilgilere sahiptir. Farklı alanlar da bu fenomen değişik şekillerde kavramlaşmıştır.
Örneğin bu yetenek için “zihin okuma, zihinden zihne haberleşme, düşünce
transmisyonu” gibi ifadelerde kullanılmaktadır. Rusya ve eski Doğu Bloğu ülkeleri
de Bio Enformasyon terimini kullanmayı tercih etmişlerdir.
Telepatide, alıcı ve verici olmak üzere en az iki kişi vardır. Telepati esnasında
düşüncesini yayan, gönderen kimseye ajan (agent) yani verici denir. Telepati
deneylerinde alıcı ise, süje (Pêrcipiant) olarak geçer. Deneysel olabileceği gibi,
kendiliğinden de ortaya çıkar. Parapsikolojide Duyular Dışı Algılama (DDA) ismi
altında araştırma konusu olan telepati, insan zihninin ve psişik varlığının zamanla
yozlaşmış bir yeteneğidir. Devamlı çalışmak suretiyle bu yetenek gelişebilir.
İngiliz Ruhsal Araştırmalar Derneğinin kurucularından olan F. Myers Yunanca tele
(uzaktan) ve pathos (duygu, düşünce) kelimelerinden telepatiyi türetmiştir.
(İÇ DİNAMİKLERİMİZ)
HAZ ODAKLIAraba alınca ”ohh ne güzel hava atacağım” diye söylenir ”çok
güzel olacak” vs.. diye odaklanır.örn:” saçlarımı fildişi rengine boyatınca artık çok
güzel olacağım “der
ACI ODAKLIAcı odaklı olan araba alırsa eğer” ben bu arabanın taksitini
ödeyebilir miyim acaba” diye düşünür…”ya parçalarını bulamazsam “diye
düşünür.örn:”cenazeye giderse işlerinin aksayacağını düşünüyorum” der
(ÖRNEK)
• Coca cola=pepsi
• Bill Gates=cem uzan
• Amasya elması=tadelle
• Sinop=Hatay
EK BİLGİ
-
-
-
-
-
-
--
İnsanlar farklı türden ödüllerle de motive olabilirler. Ama bir insan bir işi
kendi içsel başarı standardına göre iyi yapmakla tatmin olurken, diğer insan dışsal
bir tanınmaya gereksinim duyabilir. Bu, parasal türden gerçek bir ödül ya da yazılı
veya sözlü bir övgü ve takdir olabilir. Davranışın takdir edilmesi için bir ölçüt
içsel, diğeri de dışsaldır .
EK BİLGİ
-
-
-
-
İÇ REFERANSLILAR DIŞ REFERANSLILAR
Her şeyi başkalarına doğrulatmak
Hedefe yönelik tutumunu
zorunda kalmadan, genellikle
sürdürmek için günlük “okşamalara”
“içinden bilir” ya da “bir şeyin doğru
ihtiyaç duyabilir.
olduğunu hissedebilir.”
Ayrıntılı denetime tabi olmadan çok
daha fazla sorumluluk üstlenirler.
Kısa erimli veya somut sonuçlara Sertifikalar, “ayın satış elemanı”
sahip olmayan önemli projeleri ödülleri ve düzenli personel
takdir görmeseler bile başarıyla liyakatleri gibi her türden takdir
yürütmektedirler. İhtiyaç sembolleri önemlidir.
duydukları tüm şey belki ara sıra bir
“aferin” sözünü duymaktır.
Ağırlıklı olarak kendi değerleri, Karar vermek için kendi
kabulleri, görüşleri doğrultusunda değerlerinden çok başkalarının
hareket ederler. Seçimlerinde değerlerinden etkilenirler ve
kendileri karar verirler. yönlendirilmeye ihtiyaç duyarlar.
Motive veya ikna edilirken “yapmanı
Motive veya ikna edilirken “Hepimiz
senden başka kimse sana
bunları yapabileceğine eminiz.”,
söyleyemez. Senin bildiğin gibi.”,
“Sendeki gücün farkındayım /
“bunların senin için önemli olduğunu
farkındayız.”, “Sana inanıyorum”,
zaten sen biliyorsun”, “Sen bunun
“Başarabileceğine yüzde yüz
önemini zaten kavramıştın. Sen
eminim” ya da “bunları yapman senin
bunları yapabilirsin bundan benim
çıkarınadır” , “alırsan”, “yaparsan”
kadar sen de eminsin” gibi şeyler
gibi şeyler söylemek gerekir.
söylemek gerekir .
Bağımsızlar – Düzenciler
*Herkesin farklı çalışma tarzı vardır. Bir insan bağımsız olarak çalışmak isterken,
bir diğeri başkalarıyla yakınlık ve işbirliği içinde çalışmak isteyebilir. Bunlar,
insanın kendisini rahat hissettiği diğer çalışma programlarıdır, ama farklı bir
strateji benimsemiş insanlar için de hiçbir anlam ifade etmeyebilir .
-
-
-
BAĞIMSIZLAR DÜZENCİLER
Denetim altında ya da belirli
Kuralların baştan bilinir olmasını
kurallar içinde çalışmaktan
isterler.
hoşlanmazlar
Girişimcilik ruhuna sahiptirler. Ekip işlerinde başarılıdırlar.
Çoğunlukla bir şekilde kendi işlerini Şirketin düzeninin tıkır tıkır
kurarlar. işlemesi bunların sayesindedir.
Çalışma ortamı sıcak, güvenli ve
Bir şirket içinde ise onlara özgürlük
maaşı yeterli olduğu sürece uzun
ortamı verdiğiniz ölçüde verimleri
yıllar aynı firmada çalışır hatta
artar .
oradan emekli olurlar.
Olasılık– Gereklilik
Bazı insanlar olası olandan çok, gerekli olanla motive olurlar. Bu iki grubun her biri
sadakat, risk alma, kurallara uyma, vb. açısından çok farklı davranışlara sahiptir.
Her biri, farklı tipte görevler ya da koşullarda ortaya koyacağı güçlere sahiptir.
OLASILIK GEREKLİLİK
Yeni olasılıklara ve seçeneklere
açıktırlar. Dolayısıyla bilinmeyene sıcak Gerekli olduğu için iş yapar.
bakarlar.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
iç algıda dış algıda yoksa şaşırma vardır.iç algıdaki beklentimi dış algıda
göremezsem şaşırırım.
ALGI
PARADİGMA(ŞABLON)
SABIRLI OLUN
ÇAPALAMA
ÇAPALAMA EĞZERSİZİ
Çapalama egzersizi,insanın motivasyonunu daha çok şiddetlendirmesi yada
motivasyonun azaldığı noktada azalan enerjinin tekrar ortaya çıkmasını
sağlamaktadır.Sistemin amacı bizi biz yapan temel değerlerin gerektiği yerde ve
zamanda hatırlanmasını sağlamaktır.Bu temel değerler insanın hedefleri,inançları
ilkeleri,sloganları,hayalleri olabilir. Mutsuzluğun temel nedeni de buların
olamaması değil mi zaten?İnsanların enerjilerini kaybetmiş pasif bir durumda
olmalarının nedeni uğrunda koşacak tutkuyla bağlandıkları hedeflerinin
olamaması,temel inançlarının ve ilkelerinin olmamasıdır.İnsanı hayatta başarılı
yapan da zaten bu değerleri içinde barındırıyor olmasıdır.Yapılan bir araştırmaya
göre insanların yüzde 97 sinin hedefi yoktur geri kalan kesim bizim gıpta
ettiğimiz başarılı kesimi oluşturmaktadır.Önemli olan nokta insanın ihtiyacı
olduğunda kendi değerlerlerini hatırlayabilmesi ve motivasyonunu
arttırabilmesidir işler yolunda gitmediğinde bazen insanlar hedeflerinden
sapabilmekte inançlarını kaybedebilmektedir bunun nedeni bu temel değerlerini
belirledikleri gün kadar şiddetli hatırlamıyor olması beyninde güçlü
imgeleyemiyor olmasından kaynaklanır bunların bir şekilde insana an ve an
hatırlatılması gerekmektedir.Bunun içinde bu temel değerleri çağrıştıracak
kişinin kendisiyle bütünleşmiş bir simge gereklidir.Bu simge görevini yapacak olan
insan elidir.(Uygulaması yapılmadan sistem saçma gelebilir)Bu uygulama orta
beyinde bulunan hipokamp’ı uyaracak ve duyguların harekete geçmesini
sağlayacak bu hareket
insanın kedini daha enerjik hissetmesini sağlayacak işitsel olarak duyulan hedef
beynin sol lobunda görsel olarak canlandırılan hedef beynin sağ lobunda işlenerek
beyin kullanımında etkinlik sağlanacak ayrıca insan beyninin gerçek görmeyle
görsel olarak canlandırma arasındaki farkı ayırt edememesinden dolayı kişi
hedefi hayali olarak görmeyle gerçek olarak görmüş gibi olacak beynin limbic
sistemi uyarılarak kişiye heyecan ve coşku katacak sonuçta kişi pozitif olarak
motive olmuş olacak.
Size bir kaç kelime söylesem içinizde 3 saatlık bir filmin en etkilendiğiniz
gelecektir, örneğin; kuzuların sessizliği, can dostum vs... Sizinle endişeli bir
zamanınızda konuşmaya geldiğimde omzunuza ellerimle dokunup bazen sırtınızı
sıvazlasam benden sözle ifade etmediğim bir güvenlik mesajı alırsınız. Sizinle
tartışmış olsam ve yanınıza gelip bir elimle elinizi diğeriyle de omzunuza elimi
atsam içinizdeki buzları eritir.
Bir gün yaşadığınız önemli bir anın izlerinden bir ses , bir görüntü veya dokunsal
bir uyarıcı versem aklınıza yaşadığınız o an ve hisleriniz gelir. acaba neden..
İçimizde ki bu tetikleyicilerde neyin nesi?
Bir psikolok hipnoz ettiği bir danışanını ikinci seansında daha çabuk ve rahat bir
şekilde nasıl hipnoz edebilir? Bunu hayatımızın neresinde kullanabiliriz?
Daha önce anlatılan görsel işitsel ve dokunsal ifadeler kullanarak bir gevşeme
sağlanır, örneğin; Bir sahil kenarında tatil Yaptığını anlatmak veya hayal etmek
gibi. ( kişinin gevşediğini yüz kaslarından ve yüzünün renginden anlayabilirsiniz.
Yüzü gevşer ve eskisinden biraz daha geniş olur.uygulamak istenen konu seçilir.
Mesela, sigarayı bırakmak olsun. ( ... nokta olan yerlerde bekleyip kişi ile nefes
uyumu sağlamaya özen gösterin ve anlatımlarınız onun görsel işitsel veya
kinestetik yapısına uygun olsun ) Yanınızdaki kişinin içerisinde sigara içmesine
dair duygusal veya içsel bir yer vardır ne olduğu çokta önemli değil. O na " senin
içinde ki sigarayı arzulayan yönü benimle muhatap etmeni istiyorum" dedikten
sonra bir süre bekleyip " seninle ( yani sigarayı içmek isyeyen yönüyle bir kişi gibi
konuşmak) bir anlaşma yaparken sana çok keyif alacağın bir başka bir şey
vereceğim."... deyip içsel bir ilgi oluşturulur. Bu arada " ister şimdi söyle yerine
koyacağın şeyi ister daha sonra" deyip, ona sağlıklı yaşam ile ilgili ve sigaranın
zararları ile ilgili gerçekleri anlat " sigaradan her 6,5 saniyede bir kişi ölüyor "
şeklinde istatistik rakamlarda kullanabilirsin. Sağlık ile ilgili ve sigaranın
zararlarını anlatırken kişinin sol omzuna dokunun ( çapa atın ) ve bekleyin. Daha
sonra Sağ omzuna dokunarak ( çapa atarak ) " şimdi geleceğe gidiyoruz ve... canın
fena halde sıkılmış... veya için sigara çekti... şu anda olduğu gibi... elini sağ omzuna
dokundur... ve içinden en nefret ettiğin bir yemek... veya içecek düşün... bütün
iğrençliği üzerinde olsun... birden görüntü değiştir yanan bir sigarayı düşün... ve
ard arda sigara ile iğrendiğin yemeğin görüntülerini gör ( en az 6 kere )... içme
isteğinin tamamen kaybolduğunu hisset..." kişinin sağ omzundan elinizi kaldırın ve
onu tekrar yavaş bir şekilde ve telkinlerle uyandırın.. İşte size Sigara Çapası..
bir kaç uygulamadan sonra sigara içmek istediği zaman önce sol sonra ağ
omzuna dokunmak etkili olacaktır.
İlk deneme ile 25. denemenizde farklı sonuçlar elde edeceğinizi unutmayın
ÇAPA ATMAK
Çapa atmak NLP literatüründe olumlu yada olumsuz davranımları koşum altına alıp
istediğimiz an istediğimiz ( görsel, işitsel, kinestetik) bir şeye bağlamaktır.
Bir Hikaye : Bir kadın yağmurlu bir günde akşam saatinde cam kenarında
çalışırken birden bire başına feci bir ağrı vurur ne kadar ilaç alsada bir süre
sonra yeniden ağrı başlamaktadır. Doktora başvurur ama çaresiz. Yine bir şey
elde edemeyince bir psikologa gitmekte çare bulur. Bir yıl önce sevgilisi ile
ansızın ayrılmak zorunda kalmıştır o gün çok acı çekmiştir. Sevgilisini uğramak
üzere tren istasyonuna gittiğinde yağmur yağmaktadır. Sevgilisinin bineceği tren
dururken fren sesi işitir. ve acılar içerisinde iken sevgilisine veda eder... Şimdiki
baş acısının nedeni bulunmuştur. Yağmur, fren, sesi, istasyon birer çapa zinciri
oluşturup eski duygularını çağırmıştır.
Bu olumsuz durumdan neden faydalanmayalım? Çok basit bir şekilde aynen hayatı
menfaatimiz uğruna kopyalayıp beynimizin zaafından ( gücünden ) gaddarca
faydalanacağız :)))
Çok başarılı, motivasyonun zirvede, iç huzurunuzun olduğu bir gün oluşturup buna
bir çapa atın.
Ben bir gün ( ben bigün) deniz kenarında iken iş stresinden uzak gürültüden uzak
dalga sesleriyle ninni kaydettim beynime insan sesleri bir başka geliyordu
kulağıma güneş sıcaktı ama ben severek yanıyordum suyun yer çekimine aykırı
davranabileceğim bir yer olduğunu hissedip kollarımla kanat çırpıp suyun
içerisinde uçuyordum. koş koca denizin içerisinde uzaydan bakınca nokta kadar
bile gözükmediğimi hayal ettim ve o görünmeyen noktanın beyninde ki stresin bir
o kadar küçük olduğunu ve yok olduğunu hissediyordum.
Akşam ay dalgalarla sevişirken denizin uzaktaki ucuna göz gezdirirken gözlerimi
kapatıp tamamen bitene kadar derin bir nefes verip, ciğerlerim dolana kadar
yavaş yavaş nefes aldım sonra tekrar yavaş yavaş nefes verdim gözlerimi açarak
işte hayat bu dedim.
Ne zaman stres içerisinde olsam işler üst üste gelse bir ara ortadan kaybolup
nefes çapamı uygularım... İŞTE HAYAT BU dedikten sonra ise anlık bir tatil
yapmış olurum....
Beyninizi streslerden yıkayın arındırın. Onun dizginlerini çapa atma tekniği ile
elinize alın yönetin. Onu anlık tatillerle ödüllendirin insan dünyanın en
kıymetlisidir değil mi ?
Çapa atmak istediğiniz bir duyguyu veya davranışı bir gözden geçirin onu görsel
işitsel ve kinestetik olarak aklınızda defalarca bütün ayrıntılarını hissederek
yaşayın ve ona çapa atın ister derin bir nefesle, ister yumruğunuzla isterse bir
haykırışla....
Bir arkadaşınıza da bunu uygulayabilirsiniz.
Veya bir grup kurup motivasyon çapaları oluşturabilirsiniz.
Alın kendi beyninizi yıkayın :))))
EK BİLGİ
-
-
HEDEF NEDİR?
Şimdiki benden –sonraki bana ulaşmaktır.İstekler arasında ulaşmaya karar
vermektir,hedef istektir.ulaşılması kolay veya zor olan ama sonuçta
ulaşılabilendir.
HAYEL NEDİR?
Hayal gerçek olmayandır.örn:deniz kızı gibi uzun saçlarının olmasını hayalini
,hayalde yaşamak gibi
Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş. Haftalar
birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya
başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları
rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine hep aynı şeyi
söylüyorlarmış:
- “Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi? Hayat ne güzel
şey be kardeşim!”
Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar. Öyle ya, hayatın kaynağı
neymiş? İşte bunu araştırırken, karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan
kordon çıkmış. Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven içinde
beslenip büyütüldüklerini tespit etmişler.
- “Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan her şeyi
gönderiyor.”
Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir deyişle 'yolun
sonu'na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu
güzelim dünyayı terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar.
Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye
başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:
- “Neler oluyor? Bütün bunların anlamı nedir ?”
Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya çoğu zaman
ona yetmiyor; duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş. O cevap vermiş:
- “Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına geliyor. Buradaki
hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.”
- “Ama ben gitmek istemiyorum” diye haykırmış kardeşi. “Hep burada kalmak
istiyorum.”
- “Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat vardır.”
- “Bize hayat sağlayan kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir ki?” diye
cevaplamış öteki.
- “Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler misin bana?
Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da gitmişler. Hiçbirisi
geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu söylesin. Hayır, bu her
şeyin sonu olacak.”
Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş:
- “Hem, belki de anne diye bir şey de yok!”
- “Olmak zorunda” diye itiraz etmiş kardeşi.
- “Buraya başka türlü nasıl gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?”
- “Sen hiç anneni gördün mü?” diye üstelemiş öteki.
- “O belki de sadece zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi
rahatlattığı için onu belki de biz uydurduk.”
Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve tartışmalarla geçmiş.
Sonunda doğum anı gelmiş çatmış. İkizler dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini
başka bir dünyaya açmışlar ve sevinçten ağlamaya başlamışlar.
Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.
Anthony de Mello
ZİHİN HARİTASI
Nereye nasıl varacağımızı bilmek en önemlisidir.Senin kontrolünde olmadığı
sürece hedefine ulaşamasın.yerli yerinde ve ne zaman olacagını bilmek hedefinize
ulaşmanızı sağlar.Herkesin bakış açısı ve vereceği tepki başkadır.zihin haritası
herkeste farklıdır.Hayatında 2.alternatif varsa o zaman hedeflerin başarıyla
sonuçlanır.Hedefimizde esnek olmayacağız ancak izlediğimiz yolda esnek olabiliriz
.
*Başarılı olmak için 2.alternatif olmalı…
Örnek:bakkalda bulamadığını 2.alternatifini değerlendirerek az ilerde olan
markete gidip alabilirsin.
“SABIRACIYA KARŞI HAZZA KARŞIZAMANLA OLUR!!”
*Nasıl sabretmemiz gerektiğini göreceğiz
*Hedeflerimizin olacağına inanmak ve istemek gerekir.
*Hayat davranışlarımıza geri bildirim verir,düşüncelerimize değil.
*İnanç ve istekler olduğu sürece hedefe daha kolay ulaşılır.
*Her zaman gerçekten ne istediğimizi bilmek gerekir,aksi halde hayat bize
istediğimizi vermez.
*Kendimizi tanıyıp karşı tarafı anlayacağız ve nasıl dönüştüğümüzü göreceğiz.
*Ne kadar çok hayal kurarsak o kadar çok hedefe ulaşmış oluruz.
*Nasıl sabretmemiz gerektiğini göreceğiz.İnanacagız
MOTİVASYON VE İPUÇLARI
Bireysel Motivasyon
Motivasyonun, ülkemiz koşullarında akla ilk getirdiği kavram para olmasına karşın,
yapılan araştırmalar göstermektedir ki, paranın motivasyona katkısı çok da
yüksek değildir. Fakat motivasyonun düşmesine neden olan temel
gereksinimlerden olduğu inkar edilemez. O halde diyebiliriz ki motivasyon
paradan daha fazlasıdır. Peki motivasyon nedir? Ne işe yarar ve özellikle bireysel
motivasyon kavramı bize neyi çağrıştırmalıdır?
Sıkça duyulan diğer bir kavram olarak empati'yle sıkça karşılaşmaktayız. Bireyin
kendisini karşısının yerine koyarak, onun gözüyle dünyaya bakması olarak
tanımlanabilecek empatinin yerini, bence artık *özüne empati kavramı almalıdır.
Günümüz insanının en çok sıkıntı çektiği konuların başında, kendisini tanımaması
ve dış çevreye karşı bir duruş ortaya koyamamasıdır. Duygusal zekası yüksek
olmayan ve kendini (özünü) tanımayan bireylerin empati kuramayacağı
gerçeğinden yola çıkıldığında, özüne empati'nin önemi daha çok ortaya çıkacaktır.
Kendisiyle empati kuramayan bireyler için, bireysel motivasyon'un sağlanmasından
söz edilemez. Buraya kadar sıraladığımız nedenlerden dolayı, birey kendindeki
gücü yine kendi içinde aramalıdır. Kendi gücünün farkında olmayanlar, ya başkaları
tarafında çekilmek / itilmek durumunda kalacaklar yada olağanüstü güçlerin bir
işaret vermesini bekleyeceklerdir. Halbuki, bireysel motivasyonu ve duygusal
zekası yüksek, özüne empati kurabilen bireyler, umutsuzluğa düştüklerinde, bir
noktada tıkandıklarında, engele değil, çözüme odaklanarak bunu aşabilecek gücü
hissederek, başkalarından bir şeyler beklemek yerine harekete geçerler. Zaten
tüm engeller bu kişiler için, daha iyiye ulaşma kapısıdır. Bireysel motivasyon'a
sahip olmak zor mu? Sadece olaylara sürekli olumsuz bakan, negatif düşünen
kişiler için evet, diğerleri için ise asla. Olumlu bakmayı öğrenmek ile başlayacak
her şey ve unutmayacağız ki geçmişimiz geleceğimiz değildir ve bugün geriye
kalan hayatımızın ilk günüdür. Neden motivasyonumuz yüksek olsun isteriz, çünkü
hepimiz başarıya ulaşmak arzusunu yüreğimizde taşırız.
İPUÇLARI
Bilindiği üzere motivasyon, bireyin hedefe ulaşmak için isteğe sahip olması kadar,
bu isteğini sürdürebilmesidir de aynı zamanda. Halk arasında söylenen "Türk gibi
başlayıp, Alman gibi bitirmek" sözü bu durumu en iyi anlatan örnek olacaktır.
Yaygın bir inanışa göre, Türkler bir işe başlarken çok istekli ve heyecanlı olurlar,
fakat işin yürümesi sırasında o heyecanları kalmaz ve bu nedenle projeler
genellikle sonuçlanmaz. Almanların ise -ki burada Batılılar kastediliyor olabilir-
işe başlarken ve işin devamındaki istek seviyeleri çok fazla değişmez. Bizim kadar
istekli başlayamasalar bile, mevcut heyecanlarını koruyabiliyorlar. Böylece
başladıkları işi sonuçlandırabiliyorlar. Bu da onlara başarıyı getiriyor.
Yukarıdaki örnekten de anlaşılabileceği gibi, motivasyonun iki boyutu var
diyebiliriz. Birincisi, hedefe yönelme isteğine, heyecanına sahip olmak ve
harekete geçmek, ikincisi bu hedefe yürürken aynı heyecanı, isteği muhafaza
edebilmek. Bu iki boyutu iyi değerlendiren ve anlayan kişilerin sürekli motivasyon
havasında olmalarında, neticesinde başarıya ulaşmalarında hiçbir engel yoktur.
1. HİKAYENİZİ YAZIN
Temiz bir kağıda bir iki paragraf olacak şekilde arzu ettiğiniz geleceğin
hikayesini yazın. Ne yapmakta olduğunuzu, nerede yaşadığınızı ve sahip
olduklarınızı. Bu, sizi hem şimdi hem de gelecekte motive edecektir.
4. BÜYÜK DÜŞÜNÜN
Geleceğiniz hakkında düşünürken, büyük düşünmekten korkmayın. Bu, kısa süreli
başarısızlıklarınıza katlanmanızı kolaylaştıracaktır. Bir engele çarptığınızda, bu
sizi durduramayacaktır. Çünkü, sizin gözleriniz büyük hedefe kilitlenmiş olacaktır.
Uzun bir zamandan sonra sevdiğinize kavuştuğunuzu düşünün, o anda bardaktan
boşanırcasına yağan yağmur sizi rahatsız eder mi?
5. KENDİNİZİ EĞİTİN
Özel hedef ya da hayaliniz ile ilgili her şeyi öğrenin, okuyun, konuşun, dinleyin ve
deneyin. Eğer bir yazar olmak istiyorsanız, ders alın, kitaplar okuyun, yazın, diğer
yazarlar ile konuşun, workshoplara katılın.
6. DÜZENLİ OLUN
Temiz, düzenli, ve iyi organize edilmiş bir ev, ofis, ve hayat, motive edilmiş akıl
için şart. Fiziksel dağınıklık, zihinsel dağınıklığa neden olur. Hayatınızı organize
edin, böylece kendinizi her gün daha da zinde hissedeceksiniz.
KAVANOZ(hikaye)
(hedeflerimizi sıralamalıyız)zamana karşı-sabır-acı-haz
BAŞARI STRATEJİLERİ
BAŞARILI – BAŞARISIZLIK
Başarılı insan daima çözümün bir parçasıdır:
Başarısız ise daima sorunun bir parçasıdır.
Başarılı insanın her zaman bir programı;
Başarısızın ise her zaman bir mazereti vardır.
Başarılı insan ‘işine yardım edeyim’ der;
Başarısız ‘bu benim işim değil’ der.
Başarı hedeflerime ulaşmaktır.
EK BİLGİ
-
BAŞARI VE BAŞARININ TEMEL İLKELERİ-SDP-NLP
SİHİRLİ SORULAR
1.Ne yapacağınızı biliyor musunuz?
2.Yapabilecek girişimci ruha sahip misiniz?
3.Bu konuda kendinizi yazılı ve sözlü ifade edebiliyor musunuz.?
4.Cesaretinizi yeterli buluyor musunuz?
5.Kalite ve estetik anlayışınız gelişti mi?
6.Neyi-nerede-nasıl yapacağınızı öğrendiniz mi?
7.Deneyip yapabileceğinizi gördünüz mü?
“EVET” se olmanızı istediğiniz yerdesiniz!!1
Aşırı neyi istiyorsanız odağınız oradadır.Kişilerin ana yetenekleri vardır
CÜNEYT ARKINAna hedefi doktorluk
özel yetenek oyunculuk
Düşüncenin gelişme süreciyle nöronların gelişme süresiyle ilgilidir.
Düşüncebeden zihinin ötesine geçemez.
Zihinde hedefi düşündükçe hedef detaylanır
• Çok düşün
• Konunun üstüne git
• Detaylandır.
• Eylemi başlat
Alışkanlık insanlar alışkanlıklarıyla kendilerini belli ederler ,karakterimizin bir
özelliğide budur. *****başarının yolu nerden geçiyor*****
BAŞARININ AŞAMALARI
Başarı başarısızlık her şey bizim elimizdedir
Başarılı oluşumuzda yada başarısız oluşumuzda tek sorumlu kendimiziz.Bunu iyi
anlayıp değerlendirince başarısızlık görmeyiz.
K Karar ver(ecek-acak olamamalı
E Eyleme geç(hareket zamanı)
S Sonuçları değerlendir(fayda ve haz verecek mi düşün)
E Esnek ol(alternatif üret,hedefte esnek olma)
BAŞARININ AŞAMALARI NELERDİR?
Bilinçsiz ve yetersiz Cahillik aşaması Bilmediğini bilmek
Bilinçli ve yetersiz Çıraklık aşaması Öğrenme aşamasında
olan(%80 emek %20 bilgi
var.sabır
aşamasıdır.maksimum
emek harcar-minimum
sonuç vardır.çırak
modelleyendir.
Bilinçli ve yeterli Kalfalık aşaması % 50 % 50 oranında
etkilidir.ne yapacağını
biliyordur,harcadığın
emek kadar sonuç
alırsın.vazgeçip başka bir
alana sapabilir.yaratıcı
olmaz ,verilen işi yapar,
Kalfalıkta ayrıntıyı
anlatabilirsin.
Bilinçli ve yeterli Ustalık aşaması %20 emek %80 bilgi
vardır.bildiği ile ilgili
farkında lığı yoktur.aynı
anda başka işlerde
yapar.her şey
otomatikleşmiştir
artık.yeni şekiller yeni
işler yaratırlar,üretirler
Başarı aşamalarında sorular??
1.)soru sormaz –neden sormuyorsunuz dersiniz(-)cahillik
2.)sorular bu kısımda gelir-bilmediğimiz hiçbir şey için soru soramayız.-çıraklık
3.)artık kendi sorularımız oluşmaya başlar- kalfalıkta.
4.)cevaplarımı ver aşaması-ustalıktadır.
Ancak isterseniz bu kez farklı bir yol izleyelim ve öncelikle “Nasıl başarısız
olunur?”, “Başarısız olmak için nasıl davranmak gerekir?” ve “Başarısız olmak için
ne tür özelliklere sahip olmak gerekir?” sorularını cevaplayalım. Daha sonra da,
eğer ilginizi çekerse, nasıl başarılı olunabileceğini birlikte görelim.
Her durumun kendine özgü birtakım vasıfları vardır. Kişi eğer, o vasfa sahip
olmak istiyorsa o vasfa ait gereklilikleri de yerine getirmek zorunda olduğunu
bilmelidir. Başarılı olmanın temel formülleri gibi başarısız olmanın da bazı püf
noktaları vardır. Gelin şimdi başarısızlığa giden yolda nasıl davranmak gerekir?
soru-suna, yaptıkları işlerde başarılı olamayan insanların genel niteliklerini gözden
geçirerek başlayalım.
Başarısız insanların genel özellikleri şunlardır:
A- Amaç belirleme:
Bir futbol oyuncusunun maç başladıktan sonra sahanın bir köşesinden
diğerine amaçsız bir şekilde koşma-sının kendisine ve takımına faydasının
olacağı nasıl düşünülemezse hedeflerini açık ve net bir şekilde
belirlememiş bir öğrencinin de kendisine ve çevresine faydalı olacağını
düşünmek safdillik olur. Bu yüzden bir işe başlarken kendinize bir amaç
koymalı ve bu amacı gerçekleştirmek için harekete geçmelisiniz. Ama
öncelikle amaç belirlerken kendinize sormanız gereken birtakım soruların
olduğunu da unutmamalısınız.
Şimdi de amaçlarınızı belirlerken kendinize sormanız gereken soruların
neler olduğunu gözden geçirelim.
1. Amaçlarımı açık ve net bir şekilde belirledim mi?
Amaç, bir kişinin belirli bir zaman dilimi içerisinde ulaşmak istediği noktayı
açık ve net bir şekilde belirle-iş olmasıdır. Belirsiz ya da net olarak
belirlenmemiş hedefler kişilerde rahatlık meydana getirirler ve motive
edici özellikleri de yoktur. Bu yüzden kısa ve uzun vadedeki hedeflerinizi
net olarak belirlemelisiniz.
Amacını açık ve net bir şekilde belirlememiş bir kişi gideceği limanı
bilmeyen bir gemiye benzer. Böylesi bir geminin rotası belli olmadığı için
rüzgar hangi yönden eserse gemi o tarafa gitmeye adeta mahkumdur.
2. Kazanmayı hedeflediğim bölüm hangisi?
Hangi bölümü neden kazanmak istiyorum? sorusuna cevap verebilmelisiniz.
Eğer “Puanım bir gelsin de ona göre tercih yaparım.” diyorsanız hedefinizi
açık ve net olarak belirlememişsiniz demektir. Buysa hangi mesleği severek
ve mutlu bir şekilde yapacağınızı düşünmediğiniz anlamına gelir.
3. Hedeflerimi belirlerken beceri ve yeteneklerimi gözden geçirdim mi?
Başarı için isteğin olması gerektiği konusunda hemfikiriz. Ancak şekil I’deki
gibi düşünen bir öğrencinin başarıyı yakalaması son derece zordur. Çünkü bu
öğrencinin düşünme biçimi şöyledir:
Önce ders çalışma isteği gelmelidir (I). Sonra ders çalış-maya başlayabilirim
diye düşünür (II). Sonuçta da başarılı olurum (III) demektedir. Burada bizi
başarıya götüren ana faktör istektir. Oysaki istek, ders çalışmanın duygu
yönü-dür. Duygular ise akıl tarafından yönlendirilmeye ihtiyaç duyarlar. Aksi
bir durum ise başarısızlığı beraberinde getirir.
Oysaki akılcı düşünen öğrencinin izlediği yol şudur. Başarılı olmak i-çin
öncelikle ders çalışmaya başlamak (I) gereklidir. Ardından başarı (II), sonuç
olarak da çalışma isteği (III) meydana gelir.
Bir ders ya da konunun üzerine istekle eğilmediğimizde o konuda çı-kan
soruları çözmekte zorlanırız. Sonuç olarak da o derse çalışmak bir işkence
halini alır. “Sevmediğim” türünden ifadeler daha baştan o derse gereken ilgiyi
göstermeyişimizin bir sonucudur. O konulara kar-şı ilgi duymayabilirsiniz;
ancak başarının kriteri sevdiğiniz ya da ilgi duyduğunuz bir derste başarılı
olmanın yanında ilgi duymadığınız bir derste de aynı sonucu almaktır.
Hikâye
Güney Afrikalı bir roman yazarı olan John Maxwell bunu çok güzel bir şekilde
şu sözleriyle ifade etmektedir: “Başarı, sevdiğiniz işleri ne kadar severek
yaptığınıza değil, sevmediğiniz işleri nasıl bir bi-linçle yaptığınıza bağlıdır.”
İnsan birçok işin üstesinden aklını kullanarak gelir. Aklın enerjisi ise istekten
gelir. Bunu şöyle bir benzetmeyle açıklayabiliriz. Son model bir arabanızın
olduğunu, ancak arabanızın deposunda benzinin olmadığını düşünün. Bu arabayla
isteğiniz yere gidebilir misiniz? Maalesef ki hayır. Tıpkı bunun gibi, yola
çıkarken zihninizi tam anlamıyla kullanabilmeniz için, aklınızın ihtiyaç duyacağı
yakıtı koymayı unutmamalısınız. Bazen de yolda kalmamak için aklınızın ihtiyacı
olan isteği sağlayabilir; ancak bu isteği baltalayacak, zayıf düşürecek olaylarla
(sınavdan düşük puan alma, sorulan soruları çözmekte zorlanma v.b) ya da
insanlarla karşı karşıya gelebilirsiniz.
Maalesef ki olumsuz tutum ve davranışlarıyla desteklemekten ziyade
köstekleyen insanlar çoktur. Öyleki milletçe bu özelliğimiz fıkralara bile konu
olmuştur.
Acemi bir zebani “staj” yapmak için, cehenneme gider. Orada pek çok kapağı
kapalı kazan bulunmaktadır. Sadece bir kazanın kapağı açıktır. Acemi zebani,
tecrübeli zebaniye sorar: “Şuradaki kazanın kapağı neden açık?” Tecrübeli
zebani cevap verir: “O kazanda Türkler var. Kazanın kapağını kapatmaya gerek
yok. Zaten biri kazanın dışına çıkmak isterse, diğerleri onu aşağı çekiyor!”
Bu yüzden üniversite sınavına hazırlık sürecinde yapmanız gereken şey,
kulaklarınızı kapatmak ve sadece önünüze bakmaktır.
Aslında O Sağırmış...
Bir gün kurbağalar arasında bir yarış düzenlenmiş. Hedef, çok yüksek bir
kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kur-bağa da arkadaşlarını seyretmek için
toplanmış. Ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasından hiçbiri
yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş.
Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:
“Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!” Yarışmaya başlayan kurbağalar
kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar.
İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya
çalışıyormuş.
Seyirciler bağırıyorlarmış: “Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!”
Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve
bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek
kulenin tepesine çıkmayı başarmış.
Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir
kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye. O anda farkına
varmışlar ki... Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Her birey toplum içerisinde bir statüye sahiptir. Bu, bazen bir doktor, bazen
bir mühendis, bazen bir anne-baba bazen de bir öğrencidir. Belirli bir statüye
sahip bir kişinin de statüsüne özgü olan ve yerine getirmesi gereken birtakım
görevleri vardır. Öğrencinin de “öğrenci” niteliğini hak edecek şekilde
öğrencilik görevlerini yerine getirmesi gereklidir. Nasıl ki mesleğini ciddiye
alan ve hastalarının sağlığından sorumlu olan bir doktorun görev yerine aklına
estiği saatlerde gitme lüksü yoksa “Öğrenci Seçme Sınavı”nda başarılı olmak
isteyen bir “öğrenci”nin de işi şansa bırakmamak için programlı ve disiplinli
çalışmaktan başka bir alternatifi yoktur.
Birilerinin size defalarca “Başarılı olmak için programlı ve disiplinli
çalışmalısın.” dediğini duymuş olabilir-siniz. Peki, bunu söylerken neyi
kastettiğini hiç düşündünüz mü? Bunun anlamı şudur: Öğrenmek belirlenmiş
hedeflerin gerçekleştirilmesine duyulan bir istekle başlar; ancak bununla son
bulmaz. “Öğrenci Seçme Sınavı”nda istediğiniz üniversiteyi ve/veya bölümü
kazanmak için aldığınız kararı, davranışlarınızla göstermeniz gerekir. İstek ve
gayretle bir süre çalışabilirsiniz; ancak başarı, kişinin çalışmayı hedefine
ulaşana kadar devam ettirme iradesi göstermesidir.
Kısacası kişinin başarmak için yaptığı ve disiplin içinde uyguladığı çalışma
programı, ders çalışmanın irade yönüdür. Sınavlardan istediği sonucu alamayan
bir öğrenci hayal kırıklığına uğrayacak, bu da ders çalışmaktan soğuması ve
çalışma programına uymamasını beraberinde getirebilecektir.
İşte başarılı olmanın temel niteliklerinden biri de budur. Başka bir ifadeyle
zamanı iyi bir şekilde kullana-bilmek, yani programlı ve disiplinli bir şekilde
çalışmayı alışkanlık haline getirebilmiş olmak. Böylelikle ö-nemli işleri önemsiz
işlerden ayırma ve zamanı daha verimli kullanabilmek de mümkün olacaktır.
İradenin Gücü...
Birkaç yıl önce Elkhart Kansas’ta, iki kardeş bir okulda çalışıyorlardı. Her
sabah sınıftaki sobayı yakmak onların görevi idi.
Soğuk bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular.
Birisi, bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir
patlama oldu ki, eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş öldü,
diğerinin de bacakları feci şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla benzin
doldurulduğu ortaya çıktı.
Yaralanan çocuğu tedavi eden doktor, çocuğun bacaklarını kesmenin daha iyi
olacağını söyledi. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi.
Şimdi de diğer oğulları bacaklarını kaybedecekti. Ama inançlarını
kaybetmemişler-di. Doktora kesme işlemini ertelemesini rica ettiler. Doktor
kabul etti. Çocuklarının bacaklarının iyileşmesi için dua ediyorlar ve her gün
doktordan kesmeyi bir gün daha ertelemesini istiyorlardı. Bu iki ay sürdü.
Doktorla her gün tartışıyorlardı. Bu arada da çocuklarını her gün tekrar
yürüyeceğine inandırıyorlardı. Çocuğun bacakları kesilmedi ama sargılar
açıldığında, sağ bacağının diğerinden altı santim daha kısa olduğu ortaya çıktı.
Sol ayağındaki parmaklar da nerede ise yoktu. Ama oğlan yinede kararlıydı.
Acılar içinde kıvranmasına rağmen, her gün egzersiz yaptı ve nihayet bir-iki
adım atmayı başardı. Bu genç adam, daha sonra koltuk değneklerinden de
kurtuldu ve yürümeye başladı. Derken koşmaya da başladı.
Bu genç adam koştu, koştu ve koştu. Nerede ise kesilmek üzere olan bacaklar
ona bir dünya rekoru bile kazandırdı. Bu genç adam Glenn Cunningham’dı.
“Dünyanın En Hızlı İnsanı” olarak tanınan gence Madison Sguare Garden’da
yüzyılın sporcusu ünvanı da verildi.
Kral, halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar verdi. Yapımı tamamlanan yolu halka
açmadan önce, bir yarışma düzenlemeyi düşündü. İsteyenin bu yarışmaya
katılabileceğini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kişiyi belirleyeceğini
söyledi.
Yarışma günü, insanlar akın ettiler. Bazıları en güzel arabalarını, bazıları en güzel
elbiselerini getirmişti. Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel biçimde yaptırmıştı,
kimi de yanlarında en güzel yiyecekleri getirmişti. Gençlerden bazıları spor
kıyafetler içinde yol boyunca koşmaya hazırlanıyordu. Nihayet, tüm gün insanlar
yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kralın yanına döndüklerinde hepsi aynı
şikayette bulundu; yolun bir yerinde büyükçe bir taş ve moloz yığını vardı ve bu
moloz yığını yolculuğu zorlaştırıyordu.
Günün sonunda yalnız bir yolcu bitiş çizgisine yorgun - argın ulaştı. Üstü başı toz
toprak içindeydi, ama krala büyük bir saygıyla yönelerek elindeki altın kesesini
uzattı:
"Yolculuğum sırasında, yolu tıkayan taş ve moloz yığınını kaldırmak için
durmuştum. Bu altın kesesini onun altında buldum. Bu altınlar size ait olmalı.” Kral
gülümseyerek cevap verdi:
"O altınlar sana ait delikanlı."
"Hayır, benim değil. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmadı."
"Evet" dedi kral. "Bu altınları sen kazandın, zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan
en güzel geçen kişi sensin. Çünkü, yoldan geçen en güzel kişi, ardından gelenler
için yoldaki engelleri kaldıran kişidir."
DÜŞÜNÜRLERDEN SÖZLER
Bir gün insan virgülü kaybetti... O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit
ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti. Bir
başka gün "ünlem işareti"ni kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden
konuşmaya başladı. Bir süre sonra "soru işareti"ni kaybetti ve soru sormaz oldu.
Hiç bir şey ama hiç bir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kâinat ne dünya ne de kendi
umrundaydı. Bir kaç yıl sonra "iki nokta üstüste işareti"ni kaybetti ve davranış
sebebini başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız
"tırnak işareti" kalmıştı. Kendine özgü tek bir düşüncesi yoktu. Son olarak
"nokta"ya gelindiğinde düşünmeyi ve konuşmayı unutmuş durumdaydı. Kandevski
Olgun insan güzel söz söylemesini bilen değil, söylediğini yapan ve yapabidiğini
söyleyebilen insandır.
En çok yaşamış olan uzun yıllar yaşamış olan değil, yaşamının anlamını en fazla
anlamış olan insandır. S. Kierkegaard
İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini
gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri
küçülür. Tolstoy
Babam iki tür insan bulunduğunu söylerdi. İşi yapanlar ve yapılan işten kendine
kredi çıkartanlar. O, benden birinci grupta yer almam için çalışmamı istedi. Zira
bu grupta diğerinden daha az rekabet vardı. Indra Gandhi
Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür; gerçekçi
hem tünelle birlikte ışığı hem de gelecek treni görür. J.Harris
--
BAŞARININ TEKNİKLERİ
GENEL BAŞARIYA NASIL ULAŞILIR?
BAŞARI
İÇ DİSİPLİN
MOTİVASYON TEKNİK
DEĞİŞMEK VE GELİŞMEK VE BAŞARMAK İÇİN 5 (İ) KURALI
İhtiyaç Değişime ihtiyaç duyuyor mu?
İstek Değişimi istiyor mu?
İtimat Kendisini değiştirecek kişilere güven duyuyor mu?
İnanç Değişeceğine ne kadar inanıyor?
İrade Değişmek için karar verebiliyor mu?
Bu 5i kuralı insanın hayatına yön verir.Değişime ve gelişime ihtiyacınız olduğuna
inanmıyorsanız, bunun gereğini kendinize ne kadar anlatırsanız anlatın değişim
anlamsız gelecektir. “Acaba benim de kendimi değiştirmem ve geliştirmem
gerekiyor mu?Başarabilir mi yim? Diye düşüncelere daldığınız bir anda kendinize
“Ne yapabilirim neyi geliştirebilirim ve değiştirebilirim?” sorusunu
sorun.Böylelikle içinizde gelişim ve değişim için bir istek oluşacaktır.Artık üçüncü
basamağa geçebilirsiniz.Çevrenizde size bu konuda yardımcı olabilecek
değişmenizi ve gelişmenizi sağlayacak kişiler bulun.Mutlaka güveneceğiniz birileri
vardır.Yanınıza güvendiğiniz birilerini aldıktan sonra yapabileceğinize inanmanız
diğer bir adım olacaktır.İnanmak aslında kocaman bir bulmacanın anahtar sözcüğü
gibidir.En son basamak ise yapabilme gücünü kendinizde hissetmek ve iradenizi
kullanıp harekete geçmektir.
.) Uzaylı gibi ol(%90 başarılı olacağım mantığıyla yaklaşın öğrenmek için9
.)Aşırı merakımızın olduğu her şeyi daha iyi öğreniriz.
.)Israrlı sorular sorun(bunu ben yapmak istiyorum-neden-niçin-nerede gibi
sorular sorun)
Neden?
Nerede?
Ne zaman?
Kazancım ne kadardı?
Hangi psikolojide istedim?
Neyi hayal ederek istedim?
Nasıl?
Niçin?
----hedefleri ayrıntılara dökün kendinize ait bir defteriniz olsun ve bütün
ayrıntıları yazın----
*1 sene sonra 1000 kişiye sunum yapmak istiyorum (bu ayrıntıdır)
*Israrlı sorular sormaktan vazgeçmeyin
*Hayatımız yola çıktığımızda en çok isteyene ve emek harcayana veriyor
POTANSİYELİMİZYaptıklarınız değil yapacaklarınız sizi başarıya götürür.
-yaptıklarınızı düşünmekgeçmişte
-yapacaklarınızı düşünmekgelecek
9 yasındaki bir Japon çocuğun en büyük hayali günün birinde çok iyi bir judocu
olmaktır. Fakat talihsiz bir trafik kazası sonucu sol kolunu tamamıyla kaybeder.
Hem çocuk hem de ailesi yıkılır. Ailesi sırf çocuk oyalansın diye, Japonların en
unlu hocalarından birini tutarlar.
Hoca kolları sıvar, çocuğa tek kolla yapabileceği yegane fırlatma hareketini
öğretir. Gece gündüz çocukla beraber bu hareketi çalışırlar. Bir müddet sonra
çocuk hareketi gayet iyi ve hızlı bir şekilde yapmaya baslar, fakat hocası çocuğa
her gün saatler boyu ayni hareketi adeta ezberletir. Çocuk bu hareketten sikilir
ve yeni hareketler öğrenmek istedikçe hocası bu hareketi dünyada en hızlı sen
yapana dek çalışmasını ve başka hareket öğretmeyeceğini söyler. Bir müddet
sonra çocuk bu hareketi yıldırım hızıyla yapmaya alışır. Bunun üzerine hoca
çocuğa artık bir turnuvaya katılma zamanının geldiğini söyler. Olacak şey değildir.
Tek kollu bir judocu tek hareketle turnuvaya katılacak. Çocuk itiraz ettikçe
hocası;
- "Evlat; sen öğrendiğin hareketi yap, gerisini merak etme" diye öğütte bulunur.
1. tur 2. tur derken çocuk turları gayet rahat geçer. En nihayet finale gelir. Tek
hareket bilgisi ile finale kadar gelen çocuğun finaldeki rakibi bölgenin en iyi
judocusudur. Çocuk dev cüsseli rakibini görünce korkar. Hocası yine sakindir;
- "Evlat sen bu harekette dünyada teksin, kendi oyununu yap yeter" der.
Çocuk rakibine kendi hareketini simsek hızıyla uygular, rakip kalktıkça ayni
hareketi yineler. İnanılır gibi değildir, çocuk tek kolla tek hareket sayesinde
şampiyon olmuştur.
BİLGİNİN YOLCULUĞU
SEZGİLEŞME(bilinç dışı) Şüphe yoktur v eminsinizdir.,iç algı
vardır.bilginin gerçekliğine inanır.
OTOMATİKLEŞME(bilinç dışı) Şüphe yok denecek kadar azdır,iç
algıdadır
HIZLANMA(bilinçli) Burada da iç algıdasın,savaştığın
acabaların oluşur,bilgi hızlanır
YENİDEN DİZAYN(bilinçli) Dış algı vardır,algıyı alırsın.beyin bir
bilgiyi dizayn etmeye başlamıştır,çok
yorulursun,kıyas yapmak zorundadır.
KARŞILAŞMA(bilinçli) Karşılama boyutu ilk aşamadır,ilk algı
yoktur.Burada şüphe var.bu aşamada
insan önce direnç
gösterir.yetişkinlerde direnç çok
fazladır çocuklarda bu yoktur veya
çok azdır.
ÇÖZÜM TEKNİKLERİ
EV’DE
*Çok eşya bizi kısıtlar sahip olduğumuz popülasyon (beden popülasyonu)önemlidir.
*Her kez evimizin salonuna girebilir ama mutfağımıza yatak odamıza giremez.
*Her kez her yere girebiliyor ve eşit davranıyorsa hatalıyızdır.
*İlişkilerinizde hedefi baştan belirleyin.
*Devamlı vermeyin.
*Misafirinize oturacağı yeri siz gösterin.
*Nerde oturduğunuz önemlidir.
BİLİNÇ
Hiçbir şey ilki kadar acı veya haz vermez ve her insan düşündüğü kadar yaşar.
5 TEMEL DEĞER
İNSANLARIN 5 TEMEL DEĞERİ VARDIR.
1:) BİLMEK
2:)YAPMAK
3:)SAHİP OLMAK
4:)YAKIN OLMAK
5:)OLMAK
BİLMEK DEĞERİBilmek değeri yüksek olan insan bilmek ister,ne kadar çok
bilirse kendini o kadar güçlü hisseder.Yeterli bilgiye ulaşınca eyleme
geçer,bulundukları alanda elde ettikleri bilgi kadar güçlü ve güvende
hissederler.Araştırma geliştirme alanında olması gereken kişilerdir.Çok soru
sorarlar..nasıl yapacağım?nasıl olacak gibi?
YAPMAK DEĞERİEyleme geçmek davranışta bulunmak önemlidir,bilgi o kadar
önemli değildir.Yaparak öğrenirler,çocuklarda böyledirler,önce eyleme geçer
sonra düşünür.Hareket etmekten sıkılmaz kolay kolay yorulmazlar,motivasyon
sorunları yoktur.İyi bir koç ve liderle olurlar başarılı olurlar.Davranışa yönelik
alanlarda başarılı olurlar.
OLMAK DEĞERİÖnemli olmak bir titre sahip olmak onlar için önemlidir,kariyer
sahibi olduğu unvanla anılması çok önemlidir.Bu unvana sahip olabilmek için yıllarca
okuyup eğitim alabilirler ÖRN:tıpta okuyanların %90 nın da doktor olmak
önemlidir.İsminin anılmasından hoşlanırlar.,
BEDEN DİLİ
1.Enerjik bir insan gibi canla ve heyecanlı durun. bakışlarınız canlı olsun.
2.Her zaman yeni ve en kaliteli elbiseleri giyinemezsiniz. Ama giyindiklerinizin
temiz olmasına, vücudunuzun mutlaka temiz bulunmasına dikkat etmelisiniz. Saç,
sakal, tırnak, diş ve ayakkabı temizliğini bu çerçevede düşünebilirsiniz.
ÜÇ PARA KURALI-tekniği
1__GÖRSEL DURUŞYüksek sesle başlayın hızlı konuşabilirsiniz kendinizi
tanıtın.Adınızı ve ne anlatacağınızı söyleyin.
2__İŞİTSEL DURUŞKonuya ve ayrıntıya gir.ses tonuna dikkat et ve
hissettirmeden ses tonunu değiş.Vurgulu ama kibar-naif-mimikli konuş.Şarkı gibi
sunuş yapın.tane tane açıklayarak üçüncü paraya geç.
3__DOKUNSAL DURUŞMesajı ver bitir.ağır ağır kesik kesik konuş,son anda
görsel bir şey söylemek istersen görsele geç ve hissettirmeden dokunsala geri
gel.Bitişiniz duygusal ve çekici sözlerle bitirmelisiniz.
__Eşleş (göz teması)dinleyenlerin alınlarına bak,göz temasını uzun süreli
tutma.Alınlarına baktığınızda” beni dikkate alıyor “ duygusu yaşar,sizi bir daha
bırakmak istemez.
__Sahnede çok fazla gezmemlisiniz
__Giyiminize özen gösterin sade ve şık olun.
__Devamlı görsel-işitsel yada dokunsal kalmayın
__Kurumdan ayrı bir oda isteyin(kişiler sizi sahnede görsün)
__Eğitim verirken iç ve dış algı dengede olmalı,hangi boyutta olduğunuzun
farkında olmalısınız.
__Olumlu bir olay anlatırken “siz” olumsuz bir olayı anlatırken “biz”
demelisiniz.karşı tarata güven oluşur.
__Duruşunuzla fark yaratın,gizli kalın ortada olmayın.
__Sabit tahtalarda sunum yapın
__Kürsü kesinlikle kullanmayın
KONUŞMALARIN PLANLANMASI
Toplum karşısında söz söylerken sözün planlı olması anlaşılmak ve etkili olmak için
zorunludur. Çok önemli bir konuşmanın en önemli bölümleri başlangıç ve sonuç
bölümleridir. Burada konuşmayı “giriş-gelişme-sonuç” olmak üzere üç bölümde ele
alalım ve bu bölümlerin ayırıcı özellikleri üzerinde duralım
KISALIK:Giriş çok kısa olmalı, bir kaç cümleden oluşmalı ve hemen konuya
girilmelidir. Konuyla doğrudan ilgili olmayan sözlerle başlamakla tüm konuşmayı
mahvedersiniz.
İLGİNÇLİK:Giriş cümlesi, ilk cümle mutlaka ilgi çekici hale getirilmelidir. Basit
bir olay bile ilgi çekici hale getirilebilir. Konuşmaya başladığınızda sizi dikatle
dinlemeyenler daha sonra hiç dinlemezler. Dinleyicilerin dinlemeye en hazır
oldukları an sizi ilk gördükleri andır.
GELİŞME BÖLÜMÜ
FİKİR UYUMU:Gelişme boyunca söyleyeceğiniz her söz ilk baştaki ana fikrinizle
uyum içinde ve onu destekleyici olmalıdır. Başından beri söylediklerinizle ilgisiz
fikirleri kesin olarak atmak gerekir.
FİKİR ORTAKLIĞI:Konuşma boyunca en sık kullanacağınız kelimeler ortak
olarak paylaştıklarınız olmalıdır. Paylaşmadığınızı düşündüğünüz fikirleri
paylaştıklarınızdan sonra vermelisiniz.
SONUÇ BÖLÜMÜ
ÖRNEK
4 MAT TEKNİĞİ
Sunumdan önce yapacağınız antrenmanda eğer sabırsız bir şekilde hızlı hızlı
sunum yapmak gibi bir eğiliminiz varsa bunu neden yaptığınızı düşünün.Sakin
olmayı ve herşeyi kelime kelime anlatmanız gerektiğini hatırlayın. Sonra
anlatacağınız konuları, söyleyeceğiniz güzel sözleri düşünün ve bunları
söyleme gerekçelerinizi gözden geçirin.
2- Antrenman:
Seminerden önce prova yapın. Ayna karşısında çalışın ve sunumunuzu tıpkı
seminer sunacağınız zaman gibi sunmaya çalışın. Seminerinizin akılda
kalmasını sağlamak için size özel bir takım hareketler, espriler, anlatım
biçimleri, yöntemler geliştirmeye çalışın. Öyleki sunumunuz kaliteli ve
sıradışı olsun.
3- Sunmak
Sunacağınız konuya başlamadan önce o konuya ne kadar hakim olduğunuzu
hissedin. Bu sizi pozitif yapacaktır. Sunuma başlamadan önce seminerin ne
kadar önemli olduğunu ve katılımcılara ne kazandıracağından bahsedin.
Herkesle göz kontağı kurun.Güven verici bir vücut dili kullanın.Rhat olun ve
ciddi giyinin.(Dekolte veya spor olmayın)
Gruba iyi bir sunum yapmak istiyorsanız önce sunacağınız konuya siz inanın.
İçten ve samimi olun. Topluluğa hitap ederken hep biz deyin. Onlara siz
diyerek ayrımcılık yapmayın.Örneğin 'biz şu anda şunu şunu yapıyoruz deyin'.
Topluluğa sorular sorun ve cevaplarını bekleyin. Fikirlerini söylemeleri
için onları teşvik edin.
Güzel bir kaç hikaye anlatın. Grubun mümkünse ortasında gezinin. Yüksek bir
ses kullanın. Mümkünse oturmadan, doğru bir vücut dili kullanın.
Şimdi şu pazar gününde gelin sizin için bir hayal kuralım. 1900’lü yıllarda ülkelerin
birinde yıllar boyu uğraşarak çok güzel ve kaliteli bir otomobil üretiyorsunuz.
Kaliteden taviz vermeden, seri üretimi gerçekleştiriyorsunuz. Otomobilinizin ünü
neredeyse dünyaya yayılıyor. Müthiş satışlar gerçekleşiyor. Bayilerinizin siparişlerini
yetiştirmekte zorlanıyorsunuz. Kendi adınızı taşıyan otomobille gurur duyuyorsunuz.
Bu da sizin en tabii hakkınız; arabayı A’dan Z’ye düşünüp tasarlayan, üreten sizsiniz
çünkü.
Bir gün aldığınız beklenmedik bir haber sizi hayrete düşürüyor; komşu ülkelerden
hem de kültürü size çok yakın olan birindeki bayiniz arabanızı satmaktan vazgeçtiğini
bildiriyor. En büyük satışlarınızı gerçekleştiren bayiniz bu ve görünürde hiçbir
problem de yok. İşte bu en başarılı bayinizin kararını değiştirmek için harcadığınız
gayretler hiçbir sonuç vermiyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz.
Atlıyorsunuz trene, o bayinin ayağına kadar gidiyorsunuz. Herkes gururunuzu
ayaklar altına aldığınız bu davranışı pek de hoş karşılamıyor. Bayinizle uzun süren
müzakerelerden de bir netice çıkmıyor. Son bir cümle olarak kendisine;
- “Bay filan, siz bizim gerçekten saygı duyduğumuz bir müşterimizsiniz. Sizi
kaybetmemek için ne isterseniz yapmaya hazırım” diyorsunuz.
Bayinizin isteği şu;
- “Arabanıza biricik kızım ....’in ismini verirseniz bayiliğinize devam ederim” diyor.
İşte bu; hepimizin bildiği. Almanya’nın sembollerinden sayılan otomobilin üreticisi
bay Gottlieb Daimler, 'Daimler-Benz' markasıyla ünlenen otomobilin ismini
Avusturyalı müşterisinin küçük kızı 'Mercedes'in ismiyle değiştiriyor. Sonrası malûm.
Dünyanın bir numaralı araba markası “Mercedes”
ACIMI HABER YAPTIM –duyguları dengelemeye örnek bir hikaye.
1964 yılıydı. Stajyer gazeteci olarak bir İtalya seyahatine gitmiştim. Dönünce
gazeteden bana;
- “Çok başarılısın, seni kadroya alacağız.” dediler.
22 yaşındayım, dış politika yazarlığı yapıyordum.
Benim için sevindirici bir durumdu. Babama müjde verecek ve onayını alacaktım.
Bir cumartesi günüydü. Eve gittim, ama hayret!.. Evde bir durgunluk var. Kimsenin
ağzını bıçak açmıyor. Tabii şaşırarak sordum:
- “Hayırdır ne var, ne oldu?”
Nihayet acı da olsa bana haber vermek durumundaydılar. Dediler ki:
- “Böyle böyle, baban Ankara'ya gitmişti. Dönüşte trafik kazası geçirmiş...”
Hemen koştum. İki tane cerrah buldum. Adapazarı'na hareket ettik. Çünkü
Adapazarı'nda kaza geçirmiş. Durumunu tam olarak bilemiyorum elbette.
Adapazarı Devlet Hastanesi'nin önüne vardığımda, helikopter, ambulânslar
mahşerî bir kalabalık vardı. Herkes bir telâş içerisindeydi.
Kapıdan içeri girdiğimde, kalabalığın arasında annemi gördüm. Koştum annemden
yana. Daha ben anneme hiçbir şey sormadan, annem boynuma sarıldı ve gözyaşları
içinde acı haberi verdi:
- “Baban öldü oğlum.”
- “Yapma anne!.. Aman Allahım.”
Ben daha olayın şokunda iken, biri geldi yanıma. Dedi ki:
- “Mehmet bey, telefondan çağrılıyorsunuz.”
Hemen telefona koştum. Kimin ne için aradığını da bilmiyorum. Baktım karşımdaki
ses Yalçın Bayer. Bana başsağlığı diledikten sonra mesleğimi yapmamı istedi:
- “Haberi yazdır bize.”
- “Ne haberini?”
- “Babanızın ölüm haberini.”
Mesleğimin ne olduğunu o zaman daha bir anlamıştım. Ve göz yaşlarıma hâkim
olarak, “Cemil Sait Barlas trafik kazasında vefât etti.” diye haberi yazdırdım.
Mehmet Barlas
DENGE TABLOSU
1-AİLEAile içinde fertler ne düşünüyor sizin için? Ne kadar mutlusunuz?
aile içinde kişilerle arkadaş olabiliyor musunuz?yoksa yaşamınızda ters giden
şeyler varsa onlarımı suçluyorsunuz?
2-PARANe ifade ediyor? Paraya sahip misiniz ? ne kadar mutlu ediyor?
birilerine borç verirmisiniz?hayır diyemiyor musunuz?siz birilerinden para
isteyebilirmisiniz-varmı?evet bu (x) kişi dediğiniz var mı?para yüzünden
tartışma yaşadınız mı?
3-SOSYAL YAŞAMİlişkiler nasıl? Çok mu sesli yaşıyorsunuz?dedikodunuz
yapılıyor mu?arkadaşlarınız sizi mutlu ediyor mu?çevrende sadece akraba ve
arkadaş gruplarınız mı var?sosyal yaşamda nerdesiniz?
4-KARİYERKariyeriniz umduğunuz yönde gelişiyor mu?doğru alanda mı
çalışıyorsunuz?ne yapmak istediğinizi biliyor musunuz?enerjiniz yüksek mi
bulunduğunuz iş alanında ?iş yeriniz ahlaki değerlere uyuyor mu?siz bu ahlaki
değerlere uyuyor musunuz?
5-AKRABAAkrabalarınızla ilişkileriniz sınırlı mı?keyif alıyor musunuz?keyif
aldıklarınız ne?eşinizin ailesiyle aranız nasıl?kavgalar var mı ?
6-EVKomşularla anlaşabiliyor musunuz?harcamalarınızı nasıl yapıyorsunuz?
parasal anlamda sorun yaşıyor musunuz ev harcamalarında*evle ilgili ihtiyaçları
karşılayabiliyor musunuz?evinizin yeri?oturduğunuz yeri seviyor musunuz? Sizi
oturduğunuz yer tedirgin ediyor mu ?eve girdiğinizde mutlu oluyor musunuz ?
evinizi paylaştığınız insanlar sizi mutlu ediyor mu? Eve karşı yeterince özel
alakanız var mı?
7-YARATICILIKGüven var mı* yaratıcılık konusunda kendinizden emin
misiniz ? Yeteneklerinizin farkında mısınız?eğitim –kurslar almak ister
misiniz ? Kendinizi ifade etmeyi becerebiliyor musunuz
8-AŞK VE ROMATİZMKendinizi yeterli buluyormusunuz ? Cinsel
duygularınızı ifade edebiliyor musunuz?aşk sizin için ikili bir ilişki yaşamaktır?
cinsellik sizin için çokmu önemlidir,partreninizle orantılımısınız?partreninizin
ihtiyaçlarını karşılayabiliyormusunuz? Eşiniz yada partnerinizle aşk ve
romantizm den bahsedebiliyormusunuz(yaşayabiliyormusunuz)?kendinizi
sevmeye layık görüyormusunuz?
-
BAKMAK ,GÖRMEK VE YAKALAMAK
Beş km.'lik bir yolu kaç saatte yürürsünüz. Gelin uzlaşalım ve cevabınızın da "1
saat" olduğunu kabul edelim. Yani iki ayağınızı ve iki kolunuzu kullanarak beş
km.'lik bir yolu 1 saatte yürüyebiliyorsunuz.
Şimdi sizden birşey istiyorum. Ayağa kalkın ve tek ayağınızın, örneğin sol
ayağınızın üzerinde durun. Şimdi sağ ayağınızı dizinizden geriye doğru bükerek
sağ elinizle ayak bileğinizden tutun. Bir an arka tarafta sağ elinizle sağ ayağınızı
birbirine bağladığımı kabul edin.
Kaç saatte? 2 saatte mi? Duyamadım, yoksa 5 saatte mi? Belki 10 saatte,
belki de 20 saatte, ne dersiniz. Belki de bu işi hiç başaramazsınız. Gelin
uzlaşalım. Bunun cevabının da 10 saat olduğunu kabul edelim.
EK BİLGİ
W.J.'i iyileştirme çabaları savaştan sonra da devam etmiş, fakat hiçbir tıbbi
tedavi olumlu sonuç vermemişti. Aksine felç vücudunun diğer tarafına da sirayet
etmeye başlamıştı.
Bu sonuç bilim adamlarını oldukça şaşırtmıştı. Beynin yara aldığı kısma göre
vücudunun diğer tarafına felç gelmesi normaldi. Fakat beynin diğer tarafında
yaralanma olmadığına göre, felç neden vücudun diğer tarafına da sirayet
ediyordu.
Böylece W.J. ameliyatla beyninin sağ ve sol lobu ayrılan ilk hasta oldu.
Plana göre beynin sağ ve sol lobunu birbirine bağlayan "korpus kallosum" adındaki
yoğun sinir liflerinden oluşan bağ kesilecekti. Böylece beynin bir lobundaki
yaranın, beynin diğer lobunu etkilemesi önlenecekti. Sonuç olarak vücudun bir
yanında bulunan felç diğer tarafa sirayet etmeyecek ve W.J. kısmen normal bir
hayat yaşayacaktı.
Ameliyat başarılıydı ve diğer ameliyatlar bunu izledi. Artık W.J.'in her iki lobu
arasında iletişimi sağlayacak hiçbir bağ yoktu. Ancak W.J.'in hayatında
beklenmeyen birçok değişiklikler olmaya başladı.
W.J. artık iki tane ayrı insan olmuştu. Her iki beyin birbiriyle haberleşemediği
için ayrı ayrı bağımsız çalışıyordu. Beyin loplarının bu şekilde bağımsız çalışması
şüphesiz W.J.’in hayatında beklenmeyen değişiklikler yapmıştı. Ancak bu
tesadüfi olay ve yapılan testler hangi lobun hangi fonksiyonlarda uzman olduğunu
öğrenmemizi sağlamıştır.
YENİDEN ÇERÇEVELENMEK
EK BİLGİ
-
-
-
-
-
-
-
-
-
BİREYSEL FARKINDALIK HARİTASI
KENDİNİZİ POZİTİF OLARAK GÜDÜLEYİN
Durum :Önce durumunuzu değiştirin.Bakışınız kayık,omzunuz bükük ,suratınız
asıksa elbette motive olamazsınız.Başta zorlayarak da olsa gülümseyin,neşeliymiş
gibi davranın, hayatınızda en zevkli işle uğraşıyormuş gibi rol yapın, gerisi
kendiliğinden gelecektir.Bir repliğiniz olsun o hareketi yapınca moda girin.Sağ
yumruğunuzu sıkın ve uçuşa geçin.
1. Bol su için.
2. Sağlıklı beslenin.
3. Pozitif ve sağlıklı düşünün.
4. Kendinizi her gün hayatınızda şükran ve minnet duyduğunuz şeylere odaklayın.
5. Pollyanna’yı okuyun.
6. Zamanınızı pozitif, sizi yücelten ve kendinizi iyi hissettiren insanlarla geçirin.
7. İnsanlarla sevecen ve yardımsever bir dille konuşun.
8. Bungee jumping yapmayın.
9. Kafanızla topa vurmayın.
10. Egzersiz yapın.
11. Kendi kendinize hipnoz yapmayı ve meditasyonu öğrenin.
12. Diyaframdan nefes almayı öğrenin.
13. Hayatınız için açık hedefler belirleyin (ilişkiler, iş, para)
14. Hayatınıza bir anlam, amaç, heyecan ve hedef katın.
15. Hemen hayır demeden önce, seçenekler üzerinde biraz düşünün. Kendinizi
batağa saplanmış ve sıkışmış gibi hissettiğinizde seçeneklerinizi ve çözümlerini
bir yere yazın.
16. Çaresiz hissettiğiniz zaman başkalarından yardım almaktan çekinmeyin.
17. Hafızanızı geliştirin.
18. Sesinizin nasıl olduğu önemli değil; şarkı söyleyin ya da mırıldanın.
19. Güzel ve dinlendirici müzikleri hayatınızın bir parçası yapın.
20. Güzel kokuları hayatınızın bir parçası yapın.
21. Dokunmaktan çekinmeyin. Sevdiklerinize sık sık dokunun.
22. Partnerinizle cinsel ilişki yaşayın.
23. Ritimli hareket edin.
24. Kafanıza aldığınız en küçük bir darbeyi bile ciddiye alın, doktora başvurun.
25. Sizi çok rahatsız eden halledemediğiniz bir problem üzerinde sürekli
yoğunlaşmayın. Biraz mola verin, dikkatinizi dağıtın. Daha sonra o probleme
tekrar geri dönün.
Korku belki de bizim hep yol arkadaşımız olacaktır. Önemli olan değişim
isteğinin korkudan baskın çıkmasıdır. Nlp’ deki amaç bunu başarmaktır;
isteklerimizin korkularımızdan daha güçlü olmasını sağlamak… Her yeni
atılımda içimizi biraz korku, biraz kuşku ve heyecan karışımı bir duygu kaplar.
Bu duyguyu kontrol etmek kişinin kendi elindedir. Kişi bu duyguların kararlarını
yanıltmasına ve aklını kullanmasına engel olmayacak şekilde mesafe koymalıdır.
Aksi takdirde korku bizi avuçları içine alır ve hem ruhumuzu hem de kalbimizi
felç eder. Aşırı tepki vermemize neden olur.
Her şey bir denemeye bakar. NLP’ ye göre de korkacağımıza ve her şeyin bir
felaketle sonuçlanacağını düşüneceğimize, her şeyin daha iyiye gideceğini ve
hedeflerimize varabilmek için gerekli tüm imkânlara sahip olduğumuzu
görmeye çalışmalıyız. Yani olumlu düşünmeliyiz. Eylem düşüncede başlar çünkü.
EK BİLGİ
DERLEYEN
SELMA SEZER
NLP practıtoner-master
EGİTMENLER
AŞKIM KAPIŞMAK-düşünce ve iletişim uzmanı
ŞÜKRAN BERBER-NLP treaner
insanın olduğu her yer de psikolojinin olduğunun bilincinde olan New NLP,
psikolojik süreçler göz önünde bulundurularak hazırlanmış olan uluslararası
tescillenmiş 11 YILDIZ TERAPİ TEKNİKLERİ’ne sahiptir. 11 Yıldız Terapi
Teknikleri kişilerin neyi değiştirmek istediklerinin yanı sıra, değiştirmek
istedikleri şeyin nasıl ve neden olduğuyla da ilgilenen ve bilinç dışı kayıtlı
programları etkili ve kalıcı bir şekilde değiştirip, dönüştüren bir sistemdir.
New NLP
Yaşantılarımız zannettiklerimizden oluşur. Bir konu hakkında, bir olay hakkında,
bir kişi hakkında kendi zihinsel haritalarımıza göre gerçeklikler çizer ve bunları
değişmez inançlarımız olarak kaydederiz. Bu inançlar olumlu veya olumsuz
programlar olarak yaşantılarımızı etkiler. Taki biz o programları ( Davranış,
düşünce, inanç, duygu durumları v.b...gibi) değiştirmek isteyene kadar…….
MASTER
- beyin filtreleme
-ilkeler
-metaprogramlar
-iletişim
Başarının aşamaları
ETKİLEŞİM YASASI
ETKİLENME
Trans *1_____________________10*buralara kayarsa
Aşırılık *2_____________________9* problem var!!
Aşırılık *3_____________________8*
*4_____________________7*
Denge *5_____________________6*ilişkiler bu boyutta
Denge *6_____________________5*sağlanmalı!!
Değişim *7_____________________4*
Değişim *8_____________________3*
Aşırılık *9_____________________2*
Aşırılık *10____________________1*
DÜŞÜNCE NEDİR?
DUYGU
HEYECAN..
BAYILMA..
MANTIKSAL ZEKA
• Mantıksal zekayı kullanan insanlarda doğru ve yanlış önemlidir.
• Bir şeyin doğrumu –yanlış mı olduğunu inceler.
• Mantıksal insan eve bir şey alacağı zaman doğrumu,işe yaramı diye düşünür.
• Mantıklı olan için güç ve dayanıklılık önemli.
• Mantıksal zekayı kullanan zarar ve faydaya bakar.
• Mantıksal marketten yiyeceği kadar meyve alır.
• Mantıksal dayanıklı yavaş emin hareket eder.
• Mantıksalda abartı yoktur.duygusalın bazı yaklaşımlarında abartı vardır.
• Mantıksal geçmiş odaklıdır.
• Mantıksal zekayı kullanan ,düşük seviyeli ama uzun süreli motive olur.
• Mantıksal bir şeyi almadan önce düşünür,
• Mantıksal olayı dışsallaştırır.kelimeler mantıksaldan çıkar.
• Mantıksal zihinsel olarak daha enerjiktir.
• Mantıksal olan denetleyicidir.
• Mantıksal insanı denetleyici olarak seçerler.
• Mantıksal karar vermeli duygusal yaşanmalıdır.
• İnsanlar olaylar başlamadan önce doğruyu ararlar,.başladıktan sonrada
güzelin peşinde koşarlar.
• İş dünyasında bir liderin sol lobunu geliştirmesi gerekir,
DUYGUSAL ZEKA
• Duygusal olan önce dış dünyayı güzel veya çirkin olarak algılar.
• Doğru yanlışla başlayıp,sonra güzel ve çirkinle devam eder.
• Duygusal olan estetikmi güzelmi duracak der bir eşya alırken
• Duygusal zekayı kullananalar için acı ve haz ön plandadır.
• Duygusal çok abartır,bir markete gittiğinde yemeyecekde olsa gördüğü
her şeyi almak ister.
• Duygusal zekayı kullananlar için hız önemlidir.
• Gelecek odaklıdır.
• Duygusal zeka biraz yapaydır ,biraz abartıdır.
• Duygusal zekayı kullanan yüksek ve kısa süreli motive olur.
• Duygusal zekalı olan olayı içselleştirir.
• Şiddete başvuranlar duygusal lobunu daha çok kullanır.
• Konuşurken tonlamalar duygusal loptan çıkar.
• Bazı çocukların sol lobunda kanam olur.duygusallık yüksektir.
• Kelime önemli değil, ritmini verir.
• Duygusal daha hareketlidir,enerji olarak ,nörolojik olarak.
• Duygusal olan girişimcidir.
• İşletmelerde patron duygusal olabilir ama denetleyiciler vardır.
• Çocuklarda duygusal zeka yüksektir.hayel eder,yaratıcıdır,çocukların
hayaline yetişmek zordur.
Sağlıklı insanlarda duygusal zekada,mantıksal zekada her ikiside vardır.ama
birisi daha baskındır.moda dünyasında sağ lopun gelişmesi gereklidir.
MUTLULUK NEDİR?
GÜÇ
KAYGI NEDİR?
Olabilecek bir olayın ,olmamış bir şeyin olabilirliliğini düşünmektir.
KORKU NEDİR?
Hayal olmazsa yaşayamaz insan ,sahip olmasa da olmuş gibi düşünmek
, ayakları yere bassın derler
Mesela; koçluk yaparken karşınızdaki insanı tanırken ,Duygusal mı?
mantıksal mı? çıkarmalısınız.
DANIŞMAN ___ D
DANIŞAN_____K
DUYGU MANTIK
KK
NİYET
NİYET
İYİ
İYİ KÖTÜ
KÖTÜ
UZMAN_***
DANIŞAN_*
***benimle ilgilenmiyor derken ne anlatmak istediniz.
*Önceden eve erken geliyordu şimdi eve geç geliyor.(ilgilenmiyor)derken
cümlesini açıp irdelemek lazım…
***Yani?
***Tam olarak nasıl?
*Çocuğum bana küfretti hiç beklemediğim bir tepkiydi..
***Olay nasıl oldu?
*Gelmek istemiyordu ama ben zorladım .ergenlik döneminde de.” On kere
söyledim ama artık burama geldi,bir tane yapıştırdım” “bize de annemiz dövdü ne
var bunda
( bu soruları içselleştirmeniz lazım..)
*İnsanlar beni anlamıyor.
***Yani tam olarak nasıl anlamıyorlar?( kim-ne var soruları)
***Kim seni anlamıyor?
***Kim böyle hissettirdi?
( ilk seansta konuşmaya ve kalibre etmeye çalış;problem çözmeye çalışma)insanlar
insanlardan üzüntü duymazlar aslında,olaylardan üzüntü duyarlar. Kim sorusundan
sonra …..
***Bunu nasıl hissettin ?
***Bu sana ne hissettirdi?
***Mesela seni aldattığını nasıl hissettin?
(yaşadığı olayları dinledikten sonra ) …
***Bunu anladığında ne hissettin ?
***Onun seni sevdiğini biliyor muydun?
***Bilseydin ne olurdu? Ne yapardın ?
En iyi uzman ses tonunu iyi kullanandır.ne yaptığını değil,nasıl yaptığın
önemlidir.duyguyu iyi kullanmalısın
-- Onun boşalmasını ağlamasını rahatlamasını sağlaman gerekiyor.
--Zaten oturma şeklinden anlarsın ,diken üstünde gibi,sandalyenin ucunda
oturuyorsa bir daha gelmek istemeyebilir.
--Arkasına yaslanıp olayın içersine girerse zamanın nasıl geçtiğini anlamaz.kendi
gerçeğini anlatır.
--Mesela; Terbiyesiz dedi(hareketle anlatır)
***terbiyesiz derken ne demek istediniz?
-- Bazende eşleşme gerekmeyebilir.
--Kişi devamlı çarpıtma yapacaktır.(silmelerden sonra)abartmalar gelecek-
yanılsamalar yaşarlar.
--Bu soruların amacı; kişinin inancını değiştirmek ve inancını yıkmaya yönelik
olmalı .
--Bu inanca nasıl varıyorlar? Kıyasları yıkacak bir soru olması lazım
--Danışanı bu sorularla eve yollayın .
--Minimum 8 seans alacaksınız bunu çalıştığınız kişiye söyleyin toplam 8 seans
çalışacağız diye .
--Seanslar çözmek istediğimiz sorunlara göre olacak .
--İlk seansın tamamı olayı anlatmakla geçer.
--Danışmanın danışanı çözme aşamasıdır.
--İkinci seansda belki haftada 2 kez alırsınız.
--Sonra haftada 1 e düşer
--Dosya tutun
--Dosyanız özel olmalı kimsenin irdelemesine müsaade etmeyin
--Kendinize ait formülleriniz olsun
--Bazı sembolleriniz olsun ,o sembollerin isimlerini yalnızca siz bilin.
Kime göre?
Neye göre?
Kime göre sinirli?
Kime göre çirkin?
Neye göre güzel?
****sana göre sinirli olması bana göre gıcık olması herkese göre sinirli olması
anlamına taşımaz.
Neye göre çirkin?
Nereden çıkartıyorsun?
Bu hareket doğru değil?
Neye göre yanlış?
Bana göre başarılı değil.kime göre başarısız?
Ders çalışmasına göremi başarısız?
Bunlardan dolayımı bu yargıya varıyorsun ?
Kıyasları gördünüz..kişi kendi gerçeği ile size geliyor.bu gerçek onu mutsuz
ediyor.
X in anlamı Y midir? Yani nedir bu? Şu davranışı sergilemesi onun öyle olduğunu
mu gösterir.mini etek giyiyor diye ,onunla bunun lamı yatıyor ?sana bağırmışsa
seni saymadığı anlamı namı gelir?gerçeği yansıtıyor mu söyledikleri?
---Kişi “şöyle davranıyor ,böyle davranıyor,bunu söylüyor “der.bunları çıkartın
sözlerinden .
Danışman hala kendi görüşlerini söylemiyor,hala dinlemeye devam ediyor
2.seansta hala yönetmeye devam ediyor.
Danışman nötr olmak zorundadır.
Cinsiyetsiz olmak zorundadır.
Yaşsız olmak zorundadır.
Tarafsız olmak zorundadır
Takımsız olmak zorundadır.
Danışmanın bir siyasi görüşü olabilir ama bunu saklı tutmak zorundadır.
Size bir sapıkta gelebilir.hapisten yeni çıkmış bir suçluda gelebilir.nötr olmalısınız
Herkesin özgürlüğü vardır.Abdullah Öcalan’ın bile..danışmanlık ve avukatlık yapan
insanlar var.
Ayrım yaparsak işimizi yapamayız.
Taraf tutamazsınız olayda haklı olan adamsa ,kadının görmesini sağlayın.
İstemeyerek bu işi yapamayız.
İstemiyorsanız eğer” ben sizi dinledim fakat ben size yardımcı olamam ,sizi başka
bir uzmana yönelendireceğim” deyin.”bende sizin hayatınızda olayım,sizi
dinleyeyim ama sizi ŞAHİKA YÜKSELe yönlendireyim “ deyin.” Ben onu arar sizin
için randevu alırım “ deyin .çalışmak istemiyorsanız kişiye bunu belirtin.mutlaka
bu piyasadan birilerini tanıyın.
İLKELER
GENELLEME
İLKELER
HİPNOTİK İLETİŞİM
ONAY SORULARI
SEÇENEK SORULARI
ODAK SORULARI
OLASILIKLAR
İnsanlar seansa gelince yaptıkları hataları anlatabilirler,insanlar hayatında
kesin yargılarla direnç gösterirler.Olasılıklarla yaklaşırsanız lehinize olur.Çok
önemlidir bu kısım.
Örneğin ;…….yapmış olabilirsin………söylemişde olabilirsin……….gitmiş de
olabilirsin…….bunu o görmeden elinden almış olabilirsin….. gibi
Mesela;çocuklara yaklaşırken ;
Okula gitmekten hoşnut olmayabilirsin …
Bana açık davranmamış olabilirsin ….
Bana karşı dürüst olmamış olabilirsin….
*olasılıkla yaklaştığınızda değişme olasılığı yüksek olur.
*yargıyla yaklaştığımızda kabul etmez ideğişmez.
*yargılasanız anlatmayabilir.
…………bu yaptığın hata değil ,bunu herkez yapabilir ……… bu cümle kalıpları ile
insanlar rahatlar.
İŞ DÜNYASINDA
Mesela; saat 10:00 da gelmiş olabilirsin,bu iş yerinde bazı kurallar var onlarad
uymamış olabilirsin ,insanlar seni yanlış anlamış olabilir,bu senin yanlış
olduğunu göstermez
-olabilir tacize uğramış olabilirsin
-şiddette görmüş olabilirsin
-bu gün canım ders çalışmak istemiyor…..olabilir olabilir başka şey yapmak
istiyor.
-bu gün benimle görüşmek istemeyebilirsin .
-okula aşlamadım…….henüz okulda sağlıklı ilişkiler kurmamış olabilirsin.
-( henüz) sihirli bir kelimedir.
- .cümlenin başına henüz getirirsen o kişiye yakın davranmış olursun .
-iç referanslıysa “bunu sende biliyorsun “ diyebilirsin.
-bazı cümlelrin başına “merak ediyorum “ konmalı.
-“merak ediyorum “ 1 hafta sonra okula alıştığın zaman neler yapacaksın.
ÖRNEK:
***hoş geldiniz.
***nasıl yardımcı olabilirim?
*eşimle problemlerim var
***tam olarak nasıl problemler?
*benimle ilgilenmiyor
***ilgilenmiyor derken nasıl ilgilenmiyor?
*eve geç gelmeye başladı
***yani?
***bunu nasıl hissettin?
MEDİASYON TERAPİSİ
Mesela;
*** şimdi sizi dinleyelim
***şu an eşinizi dinliyorum,sizi sonra dinleyeceğim,
***sizin baştan beri dinlemediğiniz ortada
***hala dinlemiyorsunuz.
***eşiniz sizi anlattı,kendisini değil
***siz eşinizi anlatın
Burada her iki tarafıda dınlemek önemlidir.hakemlik yapacaksınız.
İki kişide sorun odaklı,çözüm odaklı değiller.
Ben ikinizide dinledim ,şimdi sizinle bir uygulama yapacagız
***siz kazım bey’in yerine geçin.
__bu herkezi aslına döndüren bir seansdır.uzman hakemlik yapacak burada
__eşinin yerine geçene sorular sorun .
***eşiniz sizin için dırdır ediyor diyor.anlatın bana ,eşiniz sizi anlamaya
çalışıyor ,peki siz sinirlendiğiniz zaman ne yapıyorsunuz?
*** zor olsa gerek şiddete başvurmak.
***peki eşinizin eksiği ne ? zaman ayırmadığınızı söylüyorsunuz.
***peki ne yapıyorsunuz?
***giderseniz ne olurdu?
***biraz uzaklaşıyorsunuz heralde ,bu süreklimi oluyor?
UZMANA;
ÖZ
KÖTÜ İYİ
*Şimdiki zamandan bahseder misin bize? Şu an yaşamınla ilgili ayrıntılı bir şey
anlatır mı sın ?
*birazcık geçmişle ilgili şeylerden bahseder mi sin?
* biraz kendinle yüzleşmeni istiyorum ..aileni,arabanı bırakıp kendinle ilgili
,özünde sahip olduklarını anlatır mısın?
*en çok sabrettiğin şey?
*çok sabrettiğin şeyin geri dönüşü san nasıl oldu?
*değdi mi?
*Bu saatten sonra yaşadıklarınla hedeflerinle ilgili sabrın var mı?
*geçmişte çözmek istediğin ne var?
*yaşadığın çok sabır gösterdiğin bir iki şey vardır,oraya yolculuk yapmak ister mi
sin?
*yüzleşmek istemediğin şeyler var hala!
*kaç sene öncedeydi yaşadığın olay?
__şimdi danışanın ismini değişin ,ona ne ismi olmasını sorun.GAYE mesela;şimdi
sandalyesini duvara döndürüp oranın bir sinem salonu olduğunu duvarda da bir
film oynadığını düşünmesini sağlayın.ve orada neler oluyor,seyret ,kim nerede
anlatır mısın ? deyin
*Tülin nerede orda?
Tülin ne yapıyor?
Kim ona öyle yapıyor?
Annesi nerede?
Kardeşleri yok mu?
Kim getirdi onu oraya?
ne kadar kaldı orada?
bir ay sonra Tülin de ne değişiyor?
Ailesinin yanına gidebiliyor mu?
Tülin mutlu oldu mu?
Sen başka bir kimliktesin,sen GAYE sin şimdi..
___şimdi koltuğu çevirip daha ileriye alıp danışanı tekrar oturtun ve bu makinist
koltuğu,sen şimdi makinist olarak bu koltuğa otur diyeceksiniz.
Ve şimdi filmi izleyen GAYE hanıma bu filimi eleştirmesini söyleyin.
*makinist olarak bu film kaç kere izlediğini sorun ?içsel eleştirin.
*nasıl bir filimdi? O kadar acıklımı?
Bir makinist olarak baktığında GAYE hanıma bir eleştiride bulunmak istersen ne
söylemek istersin?
Filmi eleştirirsen ne düşünürsün?
Sen makinistsin,Tülin i anlat?
Siz GAYE hanımdan daha farklı anlatıyorsunuz
__şimdi filmin kritiğini yapıyorlar,daha mantıksal anlatıyorsunuz.
*güçlü olmak zorundaydı o kadın ,yaşadığı o şartlara göre insan yaşamının
iplerini ,başkasının eline o kadar kolay verebilir mi?
*Aysel’in kocası nasıl?anaerkil bir düzen var mı?
*Anne ayrımcı mı? kültürlümü?
*çevrenin yüklediği bir misyon var anneye,Tülin i gözlemleyince annesinin ve
kızının benzerlikleri var mı?
*Tülin e faydası oluyor mu?
__Aysel den gelen ve modellediği şeylerde var
* Aysel Tülin i elde elde edebilir mi?
*mükemmeliyetçi ve her şeyi eline almaya çalışan biri zordur.!
*sonrası çekildimi bu filmin?
*ana –kız görüşüyormu?devamı çekildimi?
Bir şeyin devamlı olduğu yine olacagı anlamına gelir mi*
*etkileşim yasasında anne ile Tülin arasında kaça kaç bir etkileşim vardır?
*9__2 gibi.
* bu senin etkilenmediğini mi gösterir?
*neden böyle bir ey fark ettin?
-güçlü oldukça duygularını anlamada zalim gibi görünebilir.
__şimdi koltukta kaldır.sinemanın dışına çıkmış gibi odanın başka bir köşesine
götür.burası kafterya deyip sandalyeye oturt,karşılıklı bir sigara içmek ister
misin de? Sonra filmi o seyretmemiş başka birisi gibi,siz ona özet geçerek
yeniden anlatın.ona yorumlamasını söyleyin.kişi karşınızda olsun .
*bu kahramana ne dersiniz diye aynı kişi yi sorun.ve anlattırın kendisine .
* bu duvarlar ne kadar güçlü sizce?
• bende yorum yapabilirmiyim deyip ve analiz yapın.
bu vizyon terapide ile neleri çözebilirsiniz?
fobilerde çok etkilidir.
• İkili ilişkilerde kullanılır.
• İnsanların inançlarını değiştirmede kullanılır.
• Ergenlerde
• Aile içi ilişkilerde kullanılır.
• Geçmişte çözümlenmeyen ilişkilerde kullanılır.
• Doğru uygulayabilmek çok önemlidir.
• Günlük küçük sorunları çözmeye başlayın.
• Uyarıcı olmamalı.
• Uyguladığınız yer çok önemli.
• Vizyon terapide kişinin değiştirmek istediği zihin haritalarını değişitirin.
• İnsanlar zihin haritalarından acı çekerler ve haz alırlar.
Başka bir isimle sineme filmi seyretmiş gibi onu oraya oturtun.
Olayı orada sergiletin.
Filmi anlattıktan sonra nerde durup nerede soru soracaksınız çok
önemlidir.
Amaç olayı içselleştirmek
Olaylar değişmez duygular değişir.
Bazı sol lop lu insanlar olayın içine giremez anlatmak istemezler…o zaman
“bana güveniyor musun ? “ demeliyiz.
Olayın ayrıntılarına giremeyebilir sol loplar.
Kişi bazı şeyleri de fark edebilir.
Kişi ile göz teması kuracak şekilde oturmayın bu rahatsız edebilir.
Üzerindeki bazı eşyaları çıkartın.
Siz çok makyajlı olmayın.
Ses tonunuz çok yumuşak olmalı .
Duvara dönmesini sağlayın orada bir film oynadığını düşünsün.
Makinist koltuğuna oturduğunda ,ilk seyredişte belki ağlar ama sonra bir
çok kere seyrettiği için filmi ayrıntılarıda biliyordur.rahatlar.
Size tamamen dışsal bir boyutta bir şeyler anlatabilir.
Sağ loptan çıkıp sol lopa kayar.
Dizayndan otomatikleşmeye geliyor.
Makinist dışarıdan bakıyor.
İçselleşmeden kendisine söylediği şeylerdir.
Sinemadan çıkardıktan sonra film ile ilgili eleştiriler ve öneriler yapın.
Nasıl buldunuz fil mi? gibi yorumlar getirin .
Sen dışarıdan birisin ,sohbet etmeye başla “deyin bu kısımda insan olaya
başka yorumlar getiriyor.
Kişi kendi oluyor sonra makinist sonradan dışarıdan biri oluyor
Bu terapiyi önce hayatınızda uygulayın.aile sorunlarına ve ergenlerde çok etkili
bir terapidir.
Sihirli sorular ve Cevaplar nerelerde gerekli.ağlatabiliriz de,güldürebiliriz
de.yine amacımıza ulaşamayabiliriz de.meraklı sorular sorulmamalı.Eğer
yüzleşmek istiyorsa ,hazırsa çıkarın.bazı ampulleri yakabilirsinizde.ilk seansta
olmamalı .çok iyi bir gözlemci olmalısınız.neler yapıp neler yapamayacağınızı
fark edin .Olaydan biraz uzaklaşıp ses tonu ile eşleş yanına gidip evet şimdi
gerçektende orada görebiliyor musun deyin .sen Tülin in yerinde olmak
istermisin ?diye sesinizi yumuşacık tutup kısın.oradaki Tülin i tam anlamıyla
görebilmesini sağlayın.
** Mastır bitince dizaynır aldıktan sonra ancak koçluk yapabilirsiniz. **
Zamanla bu yaptıklarınızı kendi üzerinizde de deneyin .Bir farkınız
olsun.kendinizi yaratın.sesinizlede hareketlerinizlede mahrem mesafeleri
korumanız gerekir.sesle eşleşebilirsiniz.size gelirken zaten soru işaretleriyle
gelir kişiler .kendi analizinizi yapmaya başlarsa ,çözüm bulamazsınız,uzar gider
Odağını değiştirin.
ÖRNEK
*Belki de acılar güçlendiriyor insanları
*Daha iyi koruyabileceğini mi düşünüyordu
*Peki;İsmail in böyle düşünmesi,senin öyle olduğunu mu gösteriyor.
*Özlem de kabul etmiş bunu galiba.
* Nasıl eğlenceliydi.
*Özlem sorunlar lamı besleniyordu?
*Özlem in hayatında bir kurtarıcımıydı İsmail?
*Beklide farkındalık geliştirdi
*Şimdi ne yapıyorlar filmin o karesi var mı?
*Özlem çocuğunu vermek istemiyor mu?
*Özlem niçin korkuyor>?
*Korkumu var kaygımı?
*Çocuğun deneyimlediği bir şey var mı?
__makinist sandalyesine alın.
* siz bu filmi izlediniz Gül hanım neden ağladı?
*Özlem ne yaptı nasıl tepki verdi?
*Nasıl tepki verdi?
*Davranışları anladımı?
*Özlem destek adlımı?
*İsmail adlımı destek ?
*Sonuç?
*Sende olumlu bir değişiklik odlumu?
*Ne zaman bitirdin bu evliliği?
*Özlem e fiziksel bir şiddet uyguladımı?
*Çocuk anneyi korumaya geçtimi?
*Ne yaptı?
*Seni neden koruyordu?
*Anne ile ogul ne kadar birbirlerine bağlı?
*Özel bir çocuk olduğunu düşünüyor mu özlem
*Belki çocuk olmasaydı özlem devam edecekmiydi bu evliliğe.
*Evliliği bitirdiler,kim nasıl yaşıyor?
Sonra filmin dışından biri gibi soru sormaya başla.makinisti dinledim
.Yaşadıkları ile ilgili sanki filmi izlediğini anlatır gibi. Dışardan biri gibi ona
filmi nasıl bulduğunu sorun .İnsanlar boşanabilir,ayrılabilir,film bunu
anlatıyor.Yarıda bırakılan bir şey var öneride bulunsanız,filmi anlattım ben
size.
*bu film hakkında ne düşünüyorsunuz?
*bazı sorunları çok iyi görmek lazım
*bedelini anında ödemek lazım
Sence Özlem ne yapmalı?
*o zaman şöyle diyebilir miyiz?sonuçlara katlanabilcek mi?
* ben sana senaryoyu vereyim,bu filmin sonunu sen çek ve biz senden böyle bir
son seyredelim.
SWİSH TERAPİSİ
• Fobilerde kullanabilirsiniz.
• İnsanlar dışarıdakilerden değil ,içerdekilerden üzülürler ve fobi
yaratırlar.
ÖRNEK TERAPİ
----Fare böcek yılan fobim var ,görünce çığlık atıyorum .
***Görünce çığlık atıyorsun.
***En çok ne kadar yakınına gelse senin için problem olur.
----Resimden bile etkileniyorum .
___Fare fobi boyutundadır burada,zihnimizdeki durum önemli.
***O zaman sana apartman yaşamı iyi gelmiştir.
___İnsanlar korktukları şeyleri gözünü kapatınca görüp
korkabilirler.çerçeve çok belirgindir.hep onu görürsünüz.zaman geçtikçe
çerçeve uzaklaşır artık duygusu da yoktur.fobi gözünün önündedir..swish
terapide gözünün önüne getirmelisiniz.
***Gözünü yavaşça kapat.dik otur.kendini nasıl rahat hissediyorsa öyle
otur.
***Gözünün önüne bir fare getir,boyutunu sen belirle.
***Şeklini bize anlatabilir mi sin?
----Siyah kocaman.
***Şu an gözünün önüne iyice getirebilirsin.
***Şimdi anlat bize
----Dişleri,bıyıkları var kokuyor çok itici.
*** Parmağıma bir mesafe göster,nerde?
***Biraz daha yaklaştırabilir misin?
***Hala gözünün önünde duruyor mu?
***Şimdi fareyi bir çerçeve içine almanı istiyorum.
***Zihninde bir çerçeve yarat.
***O görüntüyü uzaklaştırmaya çalış
***Uzaklaştıkça küçüldüğünü düşün.
***Uzaklaşıyor mu?
***En uzağa yollamaya çalış.
***Gitti mi?
***Şimdi ne hissediyorsun
----Gözümün önünde değil.
***Şimdi yine gözünün önüne getir
***İstediğin mesafeye getir.
***Şimdi biraz daha yaklaştırıp üstünde değişiklik yaptığını düşün .
***Elinde boya olduğu düşün ve boya fareyi.
***Kendine göre biraz komik hale getirebilirsin mesela.
***Eline bir sigara ver mesela.
***O kirli görüntüsü gitti mi?
----Ben bir şey yapmam ki diyor.
***Peki dokunabiliyor musun ?
***Şimdi o haliyle uzağa gönder onu.
***Yolladın mı?
***Şimdi derin nefes al.
***Senden bir kere gözünü açıp kapamanı istiyorum .
***O fareyi boyadığın haliyle gözünün önüne getir.
***Gözlerini de boya istersen
***Ne söylüyor sana şimdi?
***Elini biraz yakınına götürebilir misin ?
***Onun sana yaklaşmasına izin verir misin ?
***Senden aşağı da duruyor.
***Biraz daha çağır yanına .
***Belki de ayağına dokunup sevmek istersin.
***Peki şu hali o yakınlığı ne hissettiriyor sana ?
***Ayakkabı nın üzerine çıkmasına izin verir mi sin :?
***Tekrar uzaklaştırır mısın?
***Derin bir nefes al gözünü bir daha aç kapa.
***Yine bir fare düşün küçük bir fare.
***Anlat bize nasıl?ne renk?
***Ne kadar küçük?
***Ne mesafede şimdi sana?
***Onu da biraz yakınına almaya çalış
***Ne söylüyor?
***Biraz daha yakınına alıp onu da istediğin gibi değiştir,şekle sok.
***Onu vücudunun neresine yaklaştırıyorsun?
***Ayakkabınla oynayabilir mi?
***Oynat ayağınla.
***Ne hissettiriyor sana ayağınla oynaması?
***Bir zarar verdimi sana?
***Uzaklaştır,gönder gitsin,nefes al son kez gözünü aç.kapa
***Sana bir son sorum ,tekrar bir fare düşün istersen.
***Mavi olsun mesela boyutu nasıl olsun :?
***Bir çerçevenin içine alır mı sın?
***uzaklaştırabildiğin kadar uzaklaştır.
***Şu an nasıl hissediyorsun kendini?
***En son fareyi çok komik bir şekilde sana doğru getir.
***Ne kadar yakınına geldi?
***Ayak ucunda dolaşabiliyor mu?
***Onu da yolla
***Derin bir nefes al ,yavaş yavaş gözünü aç.
SWİSH TERAPİDE GÖRSEL HAFIZADA OYNAMA YAPTIK .
Çerçeve içine neden alıyoruz?Yoğun yapabildiğinizde onu kontrol altına alıp
uzaklaştırabilirsiniz.
Yapabildiğiniz kadar sevimli hale getirip yakınlaştırabilirsiniz.dokunsal
aşama en son aşamadır..onların oyuncak olanlarda var terapi sırasında
kullanılırsınız.kucağına alıp bacağına dokunabilmesini sağlayabilirsiniz.Bunu
alırkende “şu an ne hissediyorsun” sorusunu sormalısınız.
Görüşmek istemediğiniz insanları çerçeve içine alıp uzaklara yollayın
.vereceği anlamı değiştirmek lazım .uygulamalı swish yapmalısınız.
Zihinsel olarak görsel,işitsel,dokunsal,yapıyorsunuz.önce görselliğinizi
değiştireceksiniz.Sonra işitselliğini en son peluş bir oyuncakla
dokunsallagını düzeltmeye çalışacaksınız.
Çok öenmli bir faydası da;
Duruşunuzu sesinizi,bazı huylarını beğenmiyorsanız,onları
çağırın,çerçeveleyin,kontrol altına alın ve gönderin.Duygu larınıza
hükmettiğiniz anda düzeliyor.Kendinizi olmak istediğiniz yerde ve görmek
istediğiniz yerde yaklaştırıp kendinize getirin.İstediğiniz şeyleri
yakınlaştırın ve kendine çek önce “mış” gibi davran ,gözünün önüne
çerçevele ve getir.İnsanın korktuğu şey hep gözünün önündedir.Oresmi
görürsünüz.Zihin haritanızda uzaklaştırdığınız şeyler sizi mutlu
eder.Çerçeve içine aldıktan sonra onu film haline getirebiliyorsanız hızlı
bir şekilde kaybolur veya kendinize çekin.
Bir masal anlatın mesela; ( pamuk prenses)
Onu bu terapilerle uyarlayın.
Çocuklara özgüven aşılamak lazım.Bir insan kendisinde kötü davranışlar
sergileyip ailesinden ve değerlerinden kaçtı diyelim ki ,onu kurtaracak
kişilerin dışarıda olacağını zanneder.Sorumluluk vermiyoruz çocuklara
,Doğrulardan kaçmamız lazım.Eğer kendinde güç hissediyorsan yardım
edecek birilerini bulursun ..Hiç korkmadan cesaretle davranmalı .mesela 7
cüceyi toplasan 1 adam etmiyor-özgüvenleri eksik.Bir sihir olmuş gibi biz
yapamayız başkasından bekleriz ,7 cüce pamuk prensesi korumayı misyon
ediniyor fakat sahip olduklarının peşinden koşmuyor!!!
Hayır koşamasın kapitalist yaklaşıyorsun bunu temelde bilinçaltımıza
verdiler.
Güzellik salonları falan var ve cadı yaşlanmak istemiyor ,egolarından
vazgeçmiyor,farklı bir kimliğe bürünüyor.Sanki yaşlılar hayatta kötülük
yapamaz mış gibi.Kim bizi mutlu edecek ? bizi kurtaracak olan beyaz atlı
prensi bekleriz,sende güç ve beceri yoksa hep bir erkeği beklemek
zorundasın.Senin hiçbir hakkın yok bu konuda.Güzellik merkezleri boyalar
estetikler ne kadar çok kapitalist yaklaşım var.
AMERIKADAN ,AVRUPADAN GELEN MASALLARLA BÜYÜDÜ
ÇOCUKLARIMIZ : (
Fakat bizim dede korkut hikayelerimizi bilmezler ,Türk destanlarını bile bilmiyor
çocuklarımız .Bir önerimiz olsun her zaman çözüm odaklı olmayı bilmemiz gerekir.
BİR ÖNERİN OLSUN
EK BİLGİ
İÇİNDEKİLER
1-NNLP MASTER PRACTITIONER Eğitimi
2-DENEYİMSEL TASARIM
3-ON BİR YILDIZ TERAPİ
4-11 YILDIZ TERAPİ TEKNİKLERİ NE FAYDA SAĞLAR
5-MASTER
6-ETKİLEŞİM YASASI
7-DÜŞÜNCE NEDİR?
8-DUYGU
9-HEYCAN
10-BAYILMA
11-MANTIKSAL ZEKA
12-DUYGUSAL ZEKA
13-MUTLULUK NEDİR?
14-GÜÇ
15-KAYGI NEDİR?
16-KORKU NEDİR?
17-FOBİLER NASIL OLUŞUR?
18-UYGULAMALI BİR TERAPİ ÖRNEĞİ
19-SİHİRLİ SORULAR***TERAPİ SORULARI
20-İLK SEANSIN İLK SORULARI
21-SİHİRLİ SORULAR İLK SEANSTA SORULUR
22-KIYAS SORULARI ( 2. SEANSDA
23-İLKELER
24-İKİ BOYUTLU DÜŞÜNCE TERAPİSİ
25-İKİ BOYUTLU TERAPİ ÖRNEK
26-HİPNOTİK İLETİŞİM
27-ONAY SORULARI
28-SEÇENEK SORULARI
29ODAK SORULARI
30-OLASILIKLAR
31-İŞ DÜNYASINDA
32-MEDİASYON TERAPİSİ
33-KENDİNLE YÜZLEŞMEYE HAZIR MISIN?
34-TRANS ANI ( VİZYON TERAPİ
35-VİZYON TERAPİ ÖRNEK;
36-SWİSH TERAPİSİ
37-BİR ÖNERİN OLSUN
38-KAYAN YILDIZ TERAPİSİ
39-KAYAN YILDIZ TERAPİSİ ŞÖYLEDİR