You are on page 1of 10

Palangalar 

Kabasorta, Adi, Top, Manişka, Fraşkon,


Parale

Donamlarla ilgili geçen yazıda palangalar konusuna girmiş olduk. Palangasız yelkenli düşünmek
sanırım mümkün değil. Vinçlerle donatılmış teknelerde bile palangaların kullanılması gerekmektedir
ama vinçlerin olmadığı, işlerin kol kuvvetiyle yapıldığı teknelerde palangalar zorunludur; şarttır. Aksi
takdirde, sert havalarda yelken seyrini unutmak gerekecektir.

Palanga, çok genel bir şekilde tanımlayacak olursak, geçen yazıda da belirtildi gibi, en az iki
makaradan oluşan ve güçten kazanmak, yani mekanik kazanç sağlamak için yapılan donamdır. Ama
mekanik kazanç sağlamanın bedeli vardır. Tatbik edilen kuvvet ne kadar düşürülürse, çekilen halat
miktarı da o kadar artar. Dolayısıyla, bir noktadan sonra daha fazla makara eklemek avantajlı
olmayabilir. Çekilecek halat miktarı ve eklenen makaralardan ötürü süratten kayıp olabilir. Ama
bunun yanında bir de sürtünme sorunu vardır. Eklenen her makara daha fazla sürtünmeye yol
açacağından, belli bir noktadan sonra eklenen her makarayla gelen kazanç bir öncekine göre daha
düşük olacaktır. Öyle ki, üçlü palanga sistemini (fraşkon palanga) aşan palanga sistemlerinin getirdiği
kazancın bedeli de çok daha yüksektir. O yüzden çoğu kez üçlü palanga sistemi yerine, daha küçük
palanga sistemlerinden ikili gruplar yapmak daha fazla mekanik kazanç sağlayabilir. Örneğin bir
fraşkon yerine birbirine eklenmiş iki adi palanga.

Sanırım ilk olarak terimlerden başlamak gerekiyor. Her ne kadar Türkçenin denizcilik dili yeni bir dil
öğrenmekten farklı değilse de, bu satırların yazarı yine de bu dilin elden geldiğince bilinmesi ve
kullanılmasından yana. Neticede yenisini yapmaktansa epey köklü bir dili kullanmaya devam etmek
daha tercih edilebilir bir durum diye düşünüyorum.

Aşağıda hem makara hem de palanga terimlerini veriyorum.


Perno: Makaralarda tabla ile makara dilinin
merkezinden geçen mihverdir. Dil bunun üzerinde devreder.

Bülbül: Palangaların rigavolarının bağlanmaları için makaraların alt nihayetlerine konan radansa
veya yapılan kasalara denir.
Tabla: Makaraların yüzeylerini teşkil eden dış kısımlarıdır.
Dil: Makaraların veya bastikaların kanalları içinde ve perno (mil) üzerinde dönen, muhitleri oluklu
tekerleklerdir.
Sapan: Makaraların ve tornoların tablaları etrafındaki halat veya demir kuşaklardır.
Kanal: Halatların geçtikleri makaralar içindeki oluklardır.

Tirenti: Bir halatın veya palanganın çekilen çıması.


Veta: Bir palangada halatın makaralar arasında işleyen kısmına denir.
Rigavo: Palanga donanımının sabit olan “yani palangayı teşkil eden makaralardan birine bağlı”
çımasına denir.

Bu arada rigavoyla ilişkili olarak:


Rigavo radansası: Rigavo bağlamak üzere makaranın sapanına geçirilen radansaya denir. Buna
bülbül de derler.
Rigavo mapası: Rigavo bağlamak üzere makaranın altına vurulan mapaya denir. [Tanımlar
Gürçay’ın Gemici Dili’nden]

Palanga çeşitlerine gelince:

Geçen yazımda üç farklı donamdan bahsetmiştim. Gemicilik Dili’nde verilen tanıma göre, bunlardan
sadece biri, yani kabasorta, palangaydı.

         Sübye

Hiçbir şekilde mekanik kazanç sağlamayan sübye donama tek kamçılı donam da denebilir. Çünkü tek
kamçılı bir tornodan ibarettir. Yani tornonun üstünde başka bir yere bağlanması için kısa bir halat
parçası bulunur. İngilizcede böyle anılıyor bu donam (single whip).

Bu donamın gelişmişi biri sabit diğeriyse hareketli iki tornodan oluşan çift kamçılı donam ya da
palangadır. (Aslında kamçılardan biri ne kadar kamçı tartışılır ama henüz bu donamın Türkçedeki
adını bulamadığından aynı donamın İngilizcedeki adından (double whip) yararlandım. Dolayısıyla bir
soru işareti koyuyorum burada.) Bu donamın mekanik kazancı iki kattır. Aynı palanganın değişik
şekilde düzenlenmişi, kamçılardan birinin sabit makaranın rigavosu yapıldığı palangaysa kabasortadır
ve bunun mekanik kazancı da tirentinin hangi makaradan çekildiğine bağlı olarak iki veya üç kattır.
İngilizce de gun tackle (top palangası) adını alır.

                                  Çift Kamçılı                      Kabasorta                   Adi Palanga             


                       

Top Palangası

Geçen hafta bahsettiğimiz mantikapana gelince, onun sağladığı mekanik kazanç da iki kattır. Ama şu
ana kadar verdiğim mekanik kazanç rakamlarının sürtünmesiz olduğunu belirtmem gerekiyor.
Sürtünme hesaba katıldığında, örneğin iki tornolu çift kamçılı donamın sağladığı mekanik kazanç tek
tornolu mantikapan palanganınkinden daha düşüktür.

Diğer yandan iki tornodan oluşan kabasorta palangasıyla bir çift dilli makara ve bir tornodan oluşan
adi palanganın sağladıkları mekanik kazançlar da sürtünme hesaba katılmadığında eşittir. Oysa
sürtünme hesaba katıldığında avantajlı bağlanmış (tirenti hareketli makaradan geliyor) bir kabasorta
donam, dezavantajlı (tirenti sabit makaradan geliyor) bağlanmış bir adi palangadan daha fazla
mekanik kazanç sağlar. Ama avantajlı bağlandığında, adi palanga kabasortadan daha fazla kazanç
sağlar.

                               Manişka                      Fraşkon                             Parale


Palanga çeşitlerine devam edecek olursak, adi palangadan sonra top, manişka, fraşkon ve parale
palangaları gelir. Üçüncü palanga için üç farklı söyleniş şekliyle karşılaştım. Gemici Dili’nde firaşkon,
Süygen’in Kaptanın Kılavuzu’nda freşkon ve Mahir Topcan’ın Denizcinin Günlüğü sitesindeyse 
fraşkon. Daha kesin bir kaynakla karşılaşana kadar fraşkonu tercih edeceğim.

İlk önce Gemici Dili’nden bazı tanımlar:

Top palangası: “Ağır işleri görmekte kullanılmak üzere iki adet iki dilli makara. Eskiden topları
lumbarlara sürmek için de bu tertip palanga donatılırdı.”

Manişka palanga: Gemici Dili’ndeki tanım “iki dilli iki makara ile yapılan palangadır” şeklinde ama
muhtemelen bir hata söz konusu. Çünkü bu aynı zamanda top palangasının tanımı. Diğer yandan hem
Süygen hem de Topcan manişkayı “biri iki dilli, öteki üç dilli iki makaradan” oluşan palanga olarak
tanımlıyor.

Fraşkon palanga: “Üçer dilli iki makaradan müteşekkil palangadır.”

Parale: Gemici Dili’nde parile olarak geçiyor ve “üçten fazla dilli makaralardan teşkil olunan
palangalara denir” şeklinde tanımlanıyor. Süygen’le Topcan’daysa (alıntı Süygen’den) “Her ikisi de
dört dilli iki makaradan donatılan palangalar olup, ağır yükleri kaldırmak veya küçük tekneleri kızağa
çekmek için kullanılır. Faydalı (ben bu yazıda avantajlı dedim) donatılınca dokuz misli, mahzurlu
(benim terimim dezavantajlı) donatıldığı zaman sekiz misli kuvvet kazanmaktadır.”

Palanga konusu elbette burada bitmiyor…


Donam ve Geleneksel Yelkenlilerin Vinci
Palanga: Sübye, Mantikapan ve Kabasorta
Donanımlar
Geleneksel yelkenlilerin ve sanırım kısmen tüm teknelerin veya deniz araçlarının en önemli
unsurlarından biri ve haliyle de en çok kullanılan terim donanım veya sık sık duyulan şekliyle
donamdır.

Lütfi Gürçay’ın 1968 basımlı Gemici Dili’ne göre (bundan sonra GD şeklinde kısaltılacak) donanım,
“direklerin, serenlerin veya yelkenlerle herhangi bir tertibatı mihanikiyenin [sanırım büyük tertibat]
teferruatından olan halat, makara ve emsali aksama denir.”

Herhalde en basit donam da sübye donamdır, yani “hafif işlerde kullanılan ve yalnız herhangi bir
sıkletin aksi cihete çekilmesine yarıyan bir donanımdır. Kamçılı, sabit bir tornodan geçirilmiş bir
halattan ibarettir” (GD, 354).

Terimler önemli; o yüzden atlamadan hemen karşımıza çıkan bu iki terimi (kamçılı, torno)
tanımlayalım. Torno tek dilli makaralar için kullanılan bir terim. Kamçı, makaranın bir yere
bağlanması için üzerinde bulunan halata deniyor.

Sübye donam tanımdan da anlaşıldığı gibi herhangi bir yükün ya daha yukarıya çekilmesi için
uygulanan ya da sadece çekişin yönünü değiştiren bir donamdır. Mekanik avantaj sağlamaz,
sağlamadığı gibi, makarada oluşan sürtünmeden dolayı daha fazla kuvvet ister.

Tek tornolu mekanik avantaj sağlayan en basit donam mantikapandır. Bir çıması bir yere sabitlenmiş
ve diğer çıması serbest olan hareketli bir tornodan oluşur. Yelkenlerin, özellikle flok türü yelkenlerin
iskota donamlarında görülür.

Karmaşık, yani birden fazla tornodan oluşan en basit donamsa kabasortadır. Kabasorta donam, “sübye
donanımlarla yapılamıyan işlerde kullanılmak üzere biri sabit diğeri müteharrik [hareketli] iki
tornodan teşkil olmuş palangadır (GD, 217). Palanga da “bir halatla iki makaradan teşkil olunan
donanıma denir (GD, 314).
Palanga, Türkçenin denizcilik dilindeki birçok terim gibi İtalyan kökenli. İtalyancada paranco,
Yunanca üzerinden palanka olarak Türkçeye girmiş ve bugünkü palanga biçimini almış. Anladığım
kadarıyla (ki burada yüzde yüz emin olduğumu söyleyemem) bir şeyi yükseltmek için (yelken gibi)
kullanılan donama paranco denmiş veya hâlâ da deniyor (1). Çözülmeye çalışılan sorun, ağır bir yükün
yukarıya kaldırılması. Palanga bunu çözen donam oluyor. Tabii ki sadece bir şeyi yükseltmek veya
yukarı basmak olarak düşünmemek gerekiyor meseleyi, ileri geri çekmek de aynı türden bir sorun ama
sanırım köken olarak ilk önce yelkenleri basmaktan geliyor.

Sonuç olarak, eğer terimlerimizi doğru kullanmaya önem veriyorsak, her donam palanga değil ama her
palanga bir donam. Dolayısıyla en basit palanganın kabasorta donam olduğunu söyleyebiliriz. Sübye
ve mantikapan palanga olmayan donamlar. Ama mantikapan da herhangi bir palanga gibi mekanik
avantaj sağlar ve bu yüzden de mekanik avantaj sağlayan en basit donamdır. Kabasorta mekanik
avantaj sağlama konusunda onun bir üstüdür.

Ama eğer Gemici Dili’ndeki tanımı boş verip sözcüğün kökeninden yola çıkarak yukarı çekmeye
yarayan her şeye palanga dersek, o zaman sübye donam da bir palanga, hatta en basit palangadır.
Bununla beraber, bu terimin örneğin İngilizcedeki tanımına baktığımda ve bu işin babası kabul edilen
Arşimed’i de hatırladığımızda, palanganın en az iki tornodan oluşması gerektiğine katılıyorum.
Palanganın başlıca amacı yükün ağırlığını azaltmak. Sonuçta yelken de rüzgâr arttıkça ağırlığı veya
üzerine basan kuvvetin azaltılması gereken bir yüke dönüştüğünden, palanganın ağırlık azaltmak veya
düşürmek için kullanılan bir donam, yani bir vinç olduğunu düşünmek gerekiyor. O zaman ben en
azından her donamın palanga olmadığı yönünde kullanıyorum oyumu. Sübye donam bir palanga
değildir ama mantikapan bir palangadır şeklinde sonuçlandırıyorum bu tartışmayı. Çok mu önemli bu
ayrıntı, herhalde değil; ama kullanılan terimlerin kökenleri üzerine bu tür kafa egzersizleri bazı
şeylerin hem önemine hem de zevkine daha fazla varmamızı sağlıyor bence.

(1) H. Kahane ve R. Kahane, Turkish Nautical Terms of Italian Origin


Açık ve Kapalı Palangalar, Kamçılı ve Kancalı
Palangalar

Bir önceki yazımda kabasortanın farklı bir versiyonu olan ve İngilizcede double whip olarak
adlandırılan palangaya çift kamçılı adını vermiş ama daha sonra bu terim beni tam olarak tatmin
etmediğinden bir soru işareti koyduğumu eklemiştim.

Kafamdaki soru işaretinin kaynağı kamçılı palanga adı verilen bir terimin bulunuyor olmasıydı. Gemici
Dili’ne göre bu donamın tanımı şöyle: “Makaraların sapanlarına kanca takılmayıp, bir yere
bağlanabilmek için sapanının bir çıması serbest bırakılmış palangalara denir.” Burada bir kategori
tanımı veriliyor: Kancalı ve kamçılı palangalar. Çift kamçılı denince de haliyle iki sapanlı makara veya
çımaları serbest bırakılmış iki makaradan oluşan palanga gibi bir şey anlaşılıyor. Oysa yukarıdaki
şekilde gösterilen ve bumba iskotalarından aşina olabileceğimiz donam bu ikisinden de farklı. Hem
kanca hem kamçı var. Kancayı atıp bu makarayı bir mapaya bağladığımızı düşünelim, o zaman
herhalde bu donam iki adet kamçılı makara tanımına uyuyor.

                                          Bu ikisi www.bromleyseacadets.co.uk/Knowledge/Blocks.html sitesinden alınıp biraz değiştirildi.

Aslında bu, rigavosu makaralardan birine değil ama sabit başka bir yere (bumba veya mapa)
bağlanmış bir kabasorta palanga. Ama sonuçta (en azından biçim olarak) farklı bir donam söz konusu
ve dolayısıyla farklı bir terime ihtiyaç var. Zaten denizcilik dilinin de tüm amacı bu değil mi? Tüm
farklılıkları elden geldiğince kısa terimlerle ifade etmek.

Toparlayacak olursam, özellikle bumba için kullanıldığında, her iki makara da kamçılı olduğundan bu
donam bir kamçılı palangadır. Ama mesele göründüğü kadar basit değil. Çünkü Süygen’in Kaptanın
Kılavuzu adlı kitabında farklı bir tanımla karşılaşıyoruz: “Kamçılı palanga: Bir makarası kamçılı ve çift
dilli, öteki tek dilli ve kamçılı genel maksatlar için kullanılan bir palangadır.” Ama aynı kitabın 180.
sayfasında kamçılı palanga olarak verilen resme baktığımızda bu palanganın tek dili makarasının
kamçılı değil, kancalı olduğunu görüyoruz. Bir çelişki veya dikkatsizlik söz konusu; her neyse. Ama
eğer kamçılı ve kancalı ayrımının önemli olduğunu kabul edersek, o zaman palangaları kamçılı, çift
kamçılı, kamçılı ve kancalı ve çift kancalı şeklinde ayırmamız gerekiyor. Kamçılı ve kancalı biraz uzun
ve ağır bir terim; söylenmesi kolay değil; ama bence böyle bir terime de gerek yok. Bunu palanganın
normal şekli olarak kabul edebiliriz. Yani bir palanga normal koşullarda, doğal halinde,
makaralarından biri kamçılı ve diğeri de kancalı bir donamdır dersek, meseleyi çözmüş olabiliriz.
Böylece diğerleri tek kamçılı, tek kancalı, çift kamçılı ve çift kancalı oluyor.

Fakat bu benim sorunumu hâlâ çözmüyor. Çünkü yukarıda adlandırmaya çalıştığım palanga tek bir
eksen boyunca hareket etmiyor; yani palanganın makaraları karşılıklı değil. Yukarıdaki resimlerdeki
palangaların her ikisi de kabasorta: Biri açık, diğeriyse kapalı. Sanırım bu şekilde de adlandırabiliriz
bu ikisini. Birine sadece kabasorta, diğerineyse açık kabasorta diyebiliriz ve bunu diğer palangalar için
de kullanabiliriz. Örneğin ana yelkenin bumbasının altına yerleştirilen üç sabit torno (sancak, iskele ve
bumbanın tam altı) ile bumbaya bağlanmış iki torno aslında bir manişkadır; ama iki makara yerine beş
torno kullanılmıştır. Bu yüzden açık manişka diyebileceğimiz gibi, tornolu manişka da diyebiliriz. Ama
kabasortanın kapalısı da tornolu olduğundan her halde açık ve kapalı terimleri çok daha uygun.
Böylece sanırım bu tür palangaları adlandırma meselesi de çözülmüş oluyor. Tabii bu arada açık bir
manişkanın üzerine vurulmuş bir mantikapanı, yani bir mantikapanlı manişkayı da açık bir fraşkon ya
da üçlü yapma hatasına da düşmemek gerekiyor. Ya da aşağıda verdiğim örneklerin sonuncusundaki
beşlik sistemde halatın uçlardan birinin volta edildiğini varsaydığımızda, bu sistemin artık dörde bir
(4:1) olduğunu gözden kaçırmamak gerek; neredeyse her zaman bir tarafı mapaya volta edilmiş
olacağından aslında hiçbir zaman 5:1 değildir.

                                     
                                                        Çizimler http://www.classicmarine.co.uk/Articles/Blocks.htm

Yukarıda yer alan çalışmalar Sn. Timuçin BİNDER’ in Yelken Kürek adlı Bloğundan derlenmiştir. İlgili
Bloklara erişmek için;

http://yelkenkurek.blogspot.com/2010/08/ack-ve-kapal-palangalar-kamcl-ve-kancal.html

http://yelkenkurek.blogspot.com/2010/08/donam-ve-geleneksel-yelkenlilerin-vinci.html

http://yelkenkurek.blogspot.com/2010/08/palangalar-kabasorta-adi-maniska.html

You might also like