You are on page 1of 5

Formun Üstü

21
Site Ara
TR EN Anasayfa İnternet Şubesi
Haritası

Formun Altı
Ana Tüketici
Hakkımızda Hizmetlerimiz Üyelik Birimler Haberler İletişim
Sayfa Rehberi
Bulunduğunuz yer : » Haberler » Basın Açıklamalarımız ve ATO Raporları » Türk Einsteinlar
Firarda (20-06-2004)
TÜRK EİNSTEİN'LAR FİRARDA
ATO'NUN RAPORUNA GÖRE YURTDIŞINDA OKUYAN 50 BİN KiŞiNİN TÜRKİYE'YE
YILLIK MALİYETİ 1.5 MiLYAR DOLARI, 5 YILLIK EĞİTİM MALİYETİ İSE 7.5
MİLYAR DOLARI AŞIYOR.

YURT DIŞINDA EĞİTİM GÖREN 100 KİŞİDEN 59'U DÖNMÜYOR.


TÜRKİYE, YURT DIŞINDAKI 50 BİN ÖĞRENCİDEN GERİ DÖNMEYEN 30 BİNİ
İÇİN HER YIL 900 MİLYON DOLAR ÖDEMEKLE KALMIYOR, 5 YILLIK EĞİTİM
SONUNDA DÖNMEME MALİYETİ 4.5 MILYAR DOLARI BULUYOR.
AYGÜN: "TÜRKİYE AKLINI KAYBEDİYOR "

"BEYİN GURBETÇİLERİ SADECE BAVULLARIYLA GİTMEZ "

Bir yandan 2 milyona yaklaşan gencimiz üniversiteye girmek için ter döküyor, diğer
yandan yetiştirdiğimiz beyinler yurt dışına göç ediyor.
İyi eğitim görmüş, düşünen, üreten, nitelikli işgücümüz, yıllar ve milyarlar harcayarak
yatırım yaptığımız beyinlerimiz, gerekli ortamı ya da refahı sağlayamadığımız için
yurtdışına uçup gidiyor. Birbirinden önemli buluşlara imza atarak insanlığa büyük katkı
sağlayan "Bilimin Gurbet Kuşları" Ankara Ticaret Odası (ATO)'nın son raporuna konu oldu.
İyi eğitim gören her 100 kişiden 59'unu elimizden kaçırdığımızı gözler önüne seren
Ankara Ticaret Odası (ATO)'nın hazırladığı "Türk Beyin Gurbetçileri" raporuna göre
Türkiye, beyin göçü en fazla olan 32 ülke içinde 24'üncü, yurt dışına en çok öğrenci
gönderen ülkeler arasında ise 11'inci sırada yer alıyor.

GÖÇÜN MALİYETİ YÜKSEK


Yurt dışında üniversite eğitiminin maliyeti öğrenci başına yıllık 30 bin doları buluyor. Buna
göre yurtdışında okuyan 50 bin kişinin Türkiye'ye yıllık maliyeti 1.5 milyar doları, 5 yıllık
eğitim maliyeti ise 7.5 milyar doları aşıyor. Rakam büyük ancak beyinler kolay
yetişmiyor. Türkiye bu bedeli seve seve ödüyor. Ancak sorun gidenler geri dönmeyince
başlıyor.
Türkiye, yurt dışına giden 50 bin öğrenciden 30 bini için her yıl 900 milyon dolar
ödemekle kalmıyor, 5 yıllık eğitim sonunda dönmeme maliyeti 4.5 milyar doları buluyor.
Bu da gelişmiş ülkelere karşılıksız hibe anlamına geliyor.
Örneğin, devlet işletme eğitimi almak üzere ABD'ye gönderdiği bir gence eğitimi
süresince yaklaşık 100 bin dolar harcıyor. Ancak gençler Türkiye'ye dönmek yerine
ABD'de kalmayı tercih ediyor. Çünkü Türkiye'de bir bankada çalıştığında yaklaşık 700
dolar maaş alacakken; ABD'de bu ücretin 10 katından fazlasını alabiliyor.
BEYİN AVCISI ÜLKELER
Rapora göre 24 bini Almanya'da, 15 bini Amerika'da olmak üzere 50 binden fazla Türk
genci yurt dışında eğitim görüyor. Bu ülkeleri İngiltere, Kanada, Belçika, Avustralya,
Fransa ve G. Afrika'ya izliyor. Türkiye ABD'de en fazla öğrenci okutan 9'uncu ülke
konumunda.
Gençlerin akıllarını çelen, hayallerini süsleyen bu ülkeler vasıfsız işçilere kapılarını giderek
daha sert önlemlerle kapatırken, yetişmiş ve eğitimli işgücüne büyük kolaylıklar sağlıyor.
Örneğin bir numaralı beyin avcısı konumundaki ABD, her yıl 200 bin kalifiye elemana,
Kanada ve Avustralya ise 40 bin kalifiye elemana geçici çalışma vizesi veriyor.
Türkiye'de beyin göçünün 1960'lı yıllarda ilk kez tıp doktorları ile başladığı belirtilen
rapora göre doktorları, mühendisler ve sonra bilimadamlarının izlediğine vurgu yapılıyor.
Bugün sadece Amerika'da 3 bin 600 Türk doktoru bulunuyor. Bunlardan sadece 90'ının
Türkiye'ye dönmüş olması, gidenin kolay kolay gelmediğini ortaya koyuyor.

GİDEN DÖNMÜYOR
Raporda son 12 yılda sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın bursuyla yurt dışına giden 1991
gencimizden 769'unun dönmediği (% 38), buna paralel olarak, TÜBİTAK bursiyerlerinin
ülkeye dönmeme oranının ise % 21 olduğu belirtiliyor.
Geri dönmeme en çok mühendislikte (bilgisayar, uçak, elektrik-elektronik, haberleşme,
makine, kimya, endüstri, maden, metalurji, bioteknoloji gibi dallarda), tıpta ve daha az
oranda sosyal bilimlerde yoğunlaşıyor. Fen bilimlerinde master ve doktora çalışmasını
tamamlayanlar araştırma merkezleri ve teknoparklarda yüksek ücretle çalışma imkanı
bulabiliyor.

BEYİN MEZARLIĞI
Dönen beyinler ise, bilgi birikimleri ve deneyimleri doğru yerlerde değerlendirilmediği,
aldıkları ücretler geçinmelerine yetmediği ve mesleki gelişimleri sekteye uğradığı için
mutlu değil. Yurtdışına gitmeyip Türkiye'de kalanların önemli bir kısmı da ya küstürülüyor
ya da düşük ücret ve düşük motivasyonda çalıştırılıyor. Bu durum "Beyin Küsmesi" olarak
adlandırılıyor ve Türkiye adeta bir "Beyin mezarlığı" na dönüyor.
Raporda, Karbon kaplama teknolojisini icat ederek bilim dünyasında çığır açan ve ABD'nin
"Yüzyılın 100 bilimadamı" ndan biri kabul ettiği Prof.Dr.Ali Erdemir' e, yıllar önce iş
aradığı Türkiye'de resepsiyon memurluğu uygun görülmesi beyin küsmesine çarpıcı bir
örnek olarak gösteriliyor.
Türkiye, "Zakkumcu Doktor" olarak tanınan Genel Cerrah Opr. Dr. Ziya Özel' in hikayesi
de Erdemir'in kinden farklı değil. Türkiye'de şarlatanlıkla suçlanan Özel, küsüp ABD'ye
gitti. 1992'de ABD'den zakkumdan elde edilen "Oleander" maddesinin bağışıklık sistemini
güçlendiren etkisi üzerine patent aldı. 1995'te bu konudaki araştırma haklarını bir ABD
firmasına satan Özel'in oluşturduğu ilaç, ABD'de Teksas eyaletinin San Antonio kentinde
bulunan Ozelle Pharmaceuticals Laboratuvarı'nda üretilmeye başlandı.
Cleveland Kanser Kliniği'nde gerçekleştirilen ve zakkumdan elde edilen hammaddenin
tümörlere karşı etkili olduğunu gösteren klinik çalışma, ABD'de Amerikan Klinik Onkoloji
Cemiyeti'nin 2001 yılında düzenlediği konferansta da sunuldu. İrlanda'da bazı durumlarda
ilacın kullanılmasına izin verilmişken, Honduras'ta ilaç resmen eczanelerde satılmaya
başlandı. Türkiye önümüzdeki yıllarda bu ilacı ithal etmek zorunda kalırsa şaşmamak
gerekir.

CEP DOLMAYINCA BEYİN GÖÇÜYOR


Raporda beyin göçüne neden olan etmenlerin başında ekonomik koşullar gösteriliyor.
Düşük ücret politikası, vergi oranlarının yüksek olması, ekonomik istikrarsızlık, gelecek
endişesi, en fazla işsizliğin üniversite mezunları arasında olması, üniversite mezunlarının
%70'inin meslekleriyle ilgisiz işlerde çalışması gibi nedenlerin yanısıra, siyasal
istikrarsızlık, siyasetin ve kayırmacılığın iş hayatına girip onu kontrol etmesi gibi siyasal
nedenler, Ar-Ge'ye, bilim ve teknolojiye değer verilmemesi, fikir üretiminin ve buluşun
para etmemesi ve desteklenmemesi gibi bilim ve teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar ve
kişi başına (142 dolar) en az eğitim harcaması yapan 5'inci ülke olmamız, eğitim
harcamasında 109 ülke içinde 105'inci sırada yer almamız gibi eğitim sistemindeki
çarpıklıklar beyin göçünü tetikleyen diğer nedenler olarak sıralanıyor.

MODERN DÜNYANIN İBNİ SİNA'LARI


Rapora göre Amerika'da yaşayan Türk Doktorlar Birliği'ne kayıtlı tam 1.150 doktor
bulunuyor. Onlar artık Amerika'da gelenekselleşmiş "en iyi doktorlar" sıralamasına
kolaylıkla giriyor. Biri, modern dünyanın hastalığı obezite ile ilgili çalışıyor, bir diğeri beyin
kanamalarının, karaciğer naklinin, sindirim hastalıklarının tedavisinde çığır açıyor.
Harvard, Cornell, Yale, John Hopkins gibi hastanelerinin en önemli isimlerinin başında
modern dünyanın İbni Sinaları olan Türkler geliyor. Onlar ki, çalıştıkları hastanelerin
girişine artık Türk Bayrakları çektiriyor, İstiklal Marşımızı dinlettiriyor. Gazi Yaşargil,
Mehmet Öz, Gökhan Hotamışlıgil, Münci Kalayoğlu ve daha nice doktorumuz yabancı
ülkelerde göğsümüzü kabartıyor ancak, bu tablo beyin göçünün Türkiye fotografını en acı
biçimde gözler önüne seriyor.

TÜRK BEYİN GURBETÇİLERİ


Prof. Dr. Muzaffer Şerif: Sosyal Psikoloji alanında dünyada otorite Psikoloji kürsüsü
Öğretim Üyesi Dr. Muzaffer Şerif Güneydoğu Anadolu'da köylüler arasında yaptığı bilimsel
araştırmaları esnasında zamanın yönetimi tarafından gözaltına alınır. Emniyette sorgu-
sual, mahkeme derken derdini kimseye anlatamaz. Bu yetenekli beyini ABD görür ve
derhal sahip çıkar. Adına Enstitü kurar. Ölümü üzerinden yıllar geçmesine rağmen
Muzaffer Şerif Sosyal Psikoloji bilim dalının dünyadaki en etkili tek ismi olarak kalır.
Günümüzde kullanılan psikoloji kavramlarının isim babası olur. Fakat bu büyük beyin
artık bizim değildir. Çünkü bu gerçek bilim adamımız ABD vatandaşıdır ve soyadı da
SHERIFF olarak değiştirilmiştir.
Gazi Yaşargil: Beyin Cerrahı. Alanı nöroşirürjide rakipsiz kabul edilen Yaşargil, halen
Amerika'da yaşıyor.
Mehmet Öz: Kalp hastalıkları uzmanı. New York Colombia Üniversitesi'nde görev yapan
kalp cerrahı Öz, Batı tıbbı ile alternatif tıbbı birleştiren çalışmalarıyla tanınıyor.
Çapa Tıp Fakültesi'nden mezun olan Ankaralı Murat Günel de beyin gurbetçilerinden.
"Yeni Gazi Yaşargil" denen Günel, Yale-Çapa arasında kurulan beyin göçü köprüsünden
geçenlerden sadece biri. Murat Günel, beyin cerrahı Gazi Yaşargil'den sonra beyin ve
damar cerrahisinde dünyada isim yapan ikinci Türk doktoru olarak biliniyor. Günel,
başında olduğu laboratuvarında beyin ve damar hastalıkları, moleküler biyoloji ve
genetiği üzerine araştırmalar yapıyor, Yale Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı yapıyor.
Yılda yaklaşık 300 ameliyat yapan Murat Günel, ABD'de mesleğindeki sayısız ödülün
sahibi ve pek çok organizasyonun da yönetim kurulunda bulunuyor. "Dahi Türk" olarak
adlandırılan bilim adamı, beyin kanamalarının önemli nedenlerinden biri olan damar
balonlaşması, tıp dilindeki adıyla "anevrizmalar" konusunda çalışmalarıyla tanınıyor.
Dr.Gökhan Hotamışlıgil: Harvard Üniversitesi'nde Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm
Başkanı. Obezite, şeker hastalığı ve kalp hastalıklarıyla ilgili kendisine patent kazandırmış
çalışmaları var.
Emrah Yücel: Oscarlı afişlerin sahibi. Özellikle ödül aldığı "Frida" afişi ve "Rüyamdaki
Amerika", "28 Gün", "Panama Terzisi", "Kadınlar Ne İster" ve daha birçok Hollywood
filminin afişleriyle tanıdığımız Yücel şu anda Amerika'da yaşıyor.
Feryal Özel: NASA'nın en başarılı astrofizikçilerinden. Bilimadamı Einstein'ın aralarında
bulunduğu 20 dehadan oluşan Büyük Fikirler Listesi'nde yer alıyor.
Prof. Dr. Atilla Ertan:A.Ü. Tıp Fakültesi mezunu Gastroenterolog, ABD'nin en seçkin 10
klinik hekimi arasına girdi. Ertan, dünyaca ünlü ünlü Methodist Hastanesi'nde sindirim
hastalıkları konusunda tıbbi direktörlük görevinde bulunuyor.
Prof. Dr. Ali Erdemir: Nano teknoloji kullanarak geliştirdiği yapay elmas özelliği taşıyan
buluşuyla, uygulamalı bilimin Nobeli R&D ödülünü 3 kez kazandı. 1987 yılından beri
ABD'nin Chicago kenti yakınlarında bulunan Argon laboratuvarlarında araştırmalarını
sürdürüyor.
Prof.Dr.Aslıhan Yener: Chicago Üniversitesi'nde görevli Arkeolog .
Esen Ercan Alp: ABD Enerji Bakanlığı Laboratuarları'nda araştırmalar yapan fizikçi 5 bin
yıllık metal heykeli, röntgen cihazında analiz ederek, 1949 yılında icad edilmiş olan
radyokarbon tekniğine son vererek arkeolojik araştırmalarda yeni bir dönemin
başlamasına ışık tuttu.
Ayşem Sunal : Belçika Kraliyet Başdansçısı. Ankara Devlet Balesiyle gittiği Japonya'daki
bir yarışmada Anvers Kraliyet Balesi Müdürü Robert Denvers'ın Belçika'ya davet etmesi
üzerine Belçika'ya yerleşti ve kariyerine hala burada devam ediyor.
Haldun Direskeneli: Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'da görev yapan ancak bir
süre önce yaşamını yitiren Direskeneli, ODTÜ'yü bitirdikten sonra yaşanan beyin göçü ile
ABD'ye gitmişti.
Neva Çiftçioğlu: Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'da çalışan Türk kadın
araştırmacı. Teksas'taki Johnson uzay merkezinde görev yapan Çiftçioğlu, kireçlenmenin
neden olduğu kalp ve böbrek hastalıklarının tedavisinde kullanılabilecek yeni bir
antibiyotik üzerinde çalışıyor.
Vamık Volkan: ABD'de yaşayan ünlü Psikoanalist. Yaptığı çalışmalarla psikiyatri alanında
dünyanın en prestijli ödülü sayılan "Sigmund Freud" ve "En iyi eğitmen ödülü"nü aldı.
Prof. Dr. Hasan Garan: New York Presbytarian Hastanesi Elektrofizyoloji Bölümü Başkanı
olan Garan ABD'de en çok tercih edilen doktorlar listesinde yer alıyor.Garan kalp ritmi
bozukluğunu kateter yöntemi ile yakarak tedavi ediyor.
Prof.Dr.Ahmet Çakmak: Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Mareşal Fevzi
Çakmak'ın torunu. Princeton Üniversitesi İnş.Müh. Bölümünde deprem konusunda
çalışmalar yapıyor.
Prof.Dr.Reşat Kasaba: Washington Üniversitesi Jackson Uluslararası ilişkiler Yüksek
Okulu'nun Başkanlığını yaptı.
Prof.Dr.Olcay Çığtay: 30 yıl Georgetown Üniversitesi Hastanesi Lombardi Kanser Merkezi
Mamografi Bölümünü yönetti.
Fatih Çulha: Bilgisayar Mühendisi. Maryland Eyaleti'ndeki Amerikan Deniz Kuvvetleri
Hastanesinde geliştirdiği veri tabanı projesiyle çalıştığı şirketin binlerce elemanı arasından
birinci seçildi.
Prof.Dr.Aydın Arıcı: Yale Üniversitesi'nde hormon hastalıkları ve kısırlık konusunda
başarılı çalışmalar yürüten araştırma merkezini yönetiyor.
Süleyman Gökoğlu: NASA'nın Glenn Uzay Merkezinde çalışıyor.
Prof.Dr.Ali Erdemir: Triboloji'nin Türk dehası. Nono teknoloji kullanarak geliştirdiği yapay
elmas özelliği taşıyan buluşuyla uygulamalı bilimin Nobel'I R&D ödülünü üçüncü kez
kazandı.
Dr.Rahmi Öklü: ABD'nin en iyi hastanelerinden Cornell'de çalışan Öklü beyindeki tıkanan
damarların tedavisinde mucizeler yaratıyor.
Prof.Dr.Münci Kalayoğlu: Binin üzerinde karaciğer nakli yaptı.Karaciğer nakline getirdiği
yenilikler ile alanında dünyanın en önde gelen bilim adamaları arasında yer alıyor.
Yönetmen Ferzan Özpetek, Güher-Süher Pekinel Kardeşler gibi dünyaca ünlü
sanatçılarımızı bu kervana kattığımızda "Beyin Gurbetçileri" nin listesi uzadıkca uzuyor,
kalkınmamız geciktikçe gecikiyor.
ON BİN KİŞİYE 11 ARAŞTIRMACI DÜŞÜYOR
Rapora göre Türkiye Ar-Ge'de dünyada 25. Sırada yer alıyor. 2003 yılında araştırmacı
sayısı olarak, 10 bin kişide 15 araştırmacı hedefleyen Türkiye, ancak 10 bin kişide 11
araştırmacı oranını yakalayabildi. Yunanistan'da ise 10 bin kişiye 45 araştırmacı düşüyor.
OECD raporuna göre her bin kişiye, Türkiye'de 1.1, Yunanistan'da 3.8, AB'de 5.8, ABD'de
8.6, Japonya'da ise 9.7 bilimadamı düşüyor.
Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSMH içindeki payı sadece binde 6. Japonya'da ise bu
oran yüzde 3. 1993- 2003 arasında özel teşebbüsün ar-ge yatırımları yüzde 17'den yüzde
36'ya çıktı.
İleri teknoloji ürünlerinin Türkiye'nin ihracatındaki payı yüzde 4. Bu oran İrlanda'da yüzde
47, Arjantin'de yüzde 8.
Ülkelerin, teknolojiyi ekonomilerine yansıtma başarısına göre 49 ülkeyi kapsayan
sıralamada Türkiye 33'üncü sırada yer alıyor. Bu sıralamada ilk üç sırayı ABD, İsveç ve
Finlandiya alıyor.
ATO BAŞKANI AYGÜN
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, beyin göçünün
gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere yaptığı karşılıksız bir hibe olduğu belirterek
"Beyin gurbetçileri sadece bavullarını alıp gitmiyor. Beyin avcıları ulusal insani yatırımı
temelinden söküp alıyor. Her giden beyni ile Türkiye aklını kaybediyor" dedi. Aygün
şunları söyledi:
Bir çocuğun 15 yıllık eğitim maliyeti 150 milyar lirayı buluyor. İyi yetişmiş yetenekli
işgücümüz gelişmiş ülkelere akıyor. Türkiye kıt kaynakları ile yetiştirdiği değerli beyinleri
doğru yerde ve doğru zamanda değerlendiremiyor, iyi olanaklar sunamıyor. Gençlerimiz
gelecekle ilgili hayallerini daha iyi olanaklar sunan ülkelerde yaşamak üzerine kuruyorlar.
Gelişmiş ülkelerle aramızdaki uçurum daha açılıyor. Gelişmiş ülkelerdeki iş ve fırsat
olanakları olduğu ve daha iyi bir gelecek sunulduğu sürece beyin göçü kaçınılmaz olarak
devam edecektir. Yapılacak en iyi iş bunu minimuma indirmektir. Beyin göçünü tersine ve
beyin gücüne çevirmeliyiz. İyi eğitilmiş beyinlerimizden yararlanmak ve beyin göçü
sorununu aşabilmek, bu yönde gerekli ortamı oluşturmak için devlete, özel sektöre,
kamuoyu ve Sivil Toplum Örgütlerine büyük görevler düşüyor. Bu beyinlerimize sahip
çıkmadığımız takdirde bu beyinlerimiz tamamen ülkemizin kaybı olacaktır. Türkiye' nin
asıl kaybı beyin gücü kaybıdır.
Türkiye'de tescil edilen patent sayısı 2 bini geçmiyor. Buna karşılık her yıl ABD ve
Japonya'da 150 bin, Almanya'da 50 bin, Fransa ve İngiltere'de 40 bin, Rusya'da 20 bin
patent tescil ediliyor. Beyinler göçtükçe buluş yapma sayımız da yerinde sayıyor. Buna
karşın yurt dışında dünyaca ünlü firmalarda çalışan beyinlerimiz buluş üzerine buluş
yaparak hem çalıştıkları şirketlere hem göçtükleri ülkelere her yıl milyarlarca dolar para
kazandırıyor. Cefasını Türkiye, sefasını gelişmiş ülkeler çekiyor"
(20-06-2004)
Copyright © Ankara Ticaret Odası - Her hakkı saklıdır...

You might also like