Professional Documents
Culture Documents
DİCLE ÜNİVERSİTESİ
MÜHENDİSLİK - MİMARLIK FAKÜLTESİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
BİTİRME TEZİ
I. Yöneten
Jeo. Müh. Veysi GÜMÜŞ
Hazırlayan
MERT DURSUN
DİYARBAKIR 1999
1
T.C.
DİCLE ÜNİVERSİTESİ
MÜHENDİSLİK - MİMARLIK FAKÜLTESİ
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
Yön
eten
Jeo. Müh.
Veysi GÜMÜŞ
Bölü
m Başkanı
Doç. Dr.
Sedat HAYALİOĞLU
SINAV KOMİSYONU
.............................................. .................................
2
ÖZET
Bu tezde zeminin taşıma gücü iki ana bölümde incelenmektedir. Birinci bölümde , temellerin tanıtımı
ve çeşitleri hakkında yüzeysel bilgiler; İkinci bölümde ise temel zemini taşıma gücü , yüzeysel temellerde
taşıma gücü hesaplamaları ve derin temellerde taşıma gücü hesaplamaları deneysel ve teorik olarak
incelenmektedir. Deneysel taşıma gücünün bulunmasıyla ilgili kısımda ; standart , statik ve dinamik
penetrasyon deneyleri anlatılmaktadır. Teorik taşıma gücü ile ilgili kısımda ise ; zeminin kayma direncine
dayalı yaklaşımlar sunulmaktadır.
Bu Tez çalışmamda , Taşıma Gücü Hesaplamaları ve bu hesaplamalarda kullanılan faktörler konusunu
ele aldım.
Projemin hazırlanması aşamasında , bana yardımcı olan hocam Jeo. Müh. Sayın VEYSİ GÜMÜŞ’e
teşekkürlerimi sunuyorum
MERT DURSUN
3
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ.....................................................................................................................................................1
1.YAPI TEMELLERİ...........................................................................................................................1
1.1.Temel......................................................................................................................................2
1.2.Temel Zemini..........................................................................................................................2
1.3.Temellerin Sınıflandırılması.................................................................................................4
1.3.1.Yüzeysel Temeller.....................................................................................................4
1.3.2.Yüzeysel Temel Çeşitleri..........................................................................................5
1.3.2.1.Basit Duvaraltı Temelleri...........................................................................5
1.3.2.2.Beton Duvaraltı Temelleri...........................................................................5
1.3.2.3.Betonarme Duvaraltı Temelleri...................................................................5
1.3.2.4.Beton Tekil Temeller.....................................................................................6
1.3.2.5.Kademeli Beton Temeller............................................................................6
1.3.2.6.Tekil Betonarme Temeller...........................................................................6
1.3.2.7.Sürekli Temeller............................................................................................6
1.3.2.8.Radye Temeller.............................................................................................6
1.3.3.Derin Temeller...........................................................................................................7
1.3.3.1.Derin Temel Çeşitleri....................................................................................7
1.3.3.1.1.Kazık Temeller.................................................................................7
KAYNAKLAR.......................................................................................................................................41
4
GİRİŞ
Yapı temellerinin görevi, üst yapı yüklerini temel zemine iletmektir. Zemine iletilen
yükler temel düzlemi altında gerilmeler (taban basınçları) oluşturur. Taban basınçları zemin
kütlesi içinde dağılarak, belli derinliklerde sıkışma, şekil değişmelerine neden olur. Sıkışma
ve şekil değiştirmenin büyüklüğü yüklerin şiddetine, doğrultusuna ve iletim biçimine bağlı
olduğu kadar zeminin zikzak özelliklerine de bağlıdır. Taş, ahşap, çelik gibi malzemelerin
fiziksel özellikleri gerçeğe yakın olarak saptanabilir. Temel zemini homojen, izotop olmayan
(heterojen)bir ortamdır. Bu nedenle zeminin sıkışabilirliği şekil değiştirmesi ve kayma direnci
arasında matematiksel bir bağıntı kurulamaz. Ayrıca temel zeminin davranışına ilişkin model
deney sonuçları da , deney koşullarına göre değişebilir. Tüm bu güçlüklere karşın, zemin
mekaniği ve temel tekniği biliminin ulaştığı teorik ve deneysel düzey bir çok temel
probleminin çözümünü gerçekleştirmektedir. Bir taşıyıcı sisteminin tasarımında, temel
sisteminin de amaca en uygun biçimde düzenlenmesi yapımın sağlamlığı bakımından
zorunludur. Örneğin Yapı yükleri etkisi ile zeminin sıkışması sonucu oluşan farklı oturmalar,
yapılarda önemli çatlakların oluşmasına neden olur. Bu durum göz önüne alınarak, yapının
her bölümündeki oturmaların aynı değerde olması sağlanmalıdır. Bunun içinde, zemin
özelliklerinin doğru olarak saptanması ve temel sisteminin zemindeki sıkışmaya uyacak
biçimde tasarlanması zorunlu olur. Ayrıca yapının taşıyıcı sisteminin seçiminin de, zemin
özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Yapı taşıyıcı sistemi zemin
deformasyonlarına uyabilecek şekilde tasarlanmalıdır.
Temel zeminindeki oturma farklarına kolayca uyan yapılara bükülebilir (fleksible)
yapımlar, uyamayan yapılara da rijit yapılar adı verilir. Rıjit yapılar zemindeki oturmalara
uyamayacağından, oturmalara bağlı olarak çatlayabilir. Bu nedenle statik bir sisteme karar
vermeden önce, temel zeminin davranışına ilişkin yeterli bilgilerin elde edilmesi gerekir.
Örneğin sağlam olmayan, yükler etkisi ile çok sıkışabilen zeminler üzerine yapılacak
yapıların taşıyıcı sisteminin bükülebilir olmasında bölümlerin matsallı olarak
bağlanabilmesinde yani tüm sistemin izostatik olarak seçilmesinde büyük yarar vardır. Bu
nedenle, sağlam olmayan zeminler üzerine yapılacak yapılarda ekonomik sonuçlar elde
edilmez. Çok büyük alanlı yapılar, farklı tabakalardan oluşan zeminler üzerinde oturursa
oturmalarda büyük farklar olabilir. Bu nedenle, yapılarda oluşabilecek çatlamaları önlemek
amacı ile, yapı kütlesi ile parçalanmalıdır. Böylece yapı taşıyıcı sistemi ile temel türüne karar
vermeden önce, temel zeminin araştırılması ve özelliklerinin saptanmasında büyük yararların
sağlanacağı anlaşılır.
5
1.YAPI TEMELLERİ
1.1.Temel
Yapı yüklerini zemine aktaran elemanlardır. Yapılara gelen yükler ; Sabit yükler (kendi
ağırlığı , sabit eşya vb.) hareketli yükler, dinamik yükler , kar yükleri , su basınçları , yanal
zemin basınçları vb. olabilir.
1.2.Temel Zemini
Yapı yüklerini doğrudan veya temeller vasıtasıyla taşıyan zemin ortamıdır. Yapı
yüklerinin doğrudan taşınması (toprak baraj gibi) durumunda temel zemini temel olarak da
adlandırılır. Yapı yüklerinin temeller vasıtasıyla aktarılması durumunda ise , temel zemini ile
temel arasında , ayrılmaz bir karşılıklı etkileşim söz konusu olur.
Temeller genel olarak iki ana gruba ayrılırlar. Sığ temeller (yüzeysel temeller) , yapı
yüklerini , zemin yüzüne yakın olan sığ derinliklere aktarırlar. Tekil (münferit temel , pabuç)
Şerit (mütemadi , sürekli) ve Radye temeller (radye , radyejeneral , plak temel) , sığ
temellere örnek olarak verilebilir.
Kolon
Temel
Df ü
L
A ) Tekil Temeller
B=D
Kolon
Temel
Df ü
L
B ) Şerit Temel
6
Kolon
Df
Temel
C ) Radye Temel
Yapı
Kazık başlığı
Taşıma
Gücü
Düşük
Zemin
Kazıklar
7
Yapı yükleri , zemin yüzüne yakın zemin ortama güvenli bir şekilde taşıttırılamazsa ,
derin temeller ile , yükler derindeki sağlam tabakaya aktarılır. Kazıklı temeller , derin
temellere örnek olarak verilebilir. ( Şekil 1 )
Yapı temellerinin görevi, üst yapı yüklerini temel zemine iletmektir. Zemine iletilen
yükler temel düzlemi altında gerilmeler (taban basınçları) oluşturur. Taban basınçları zemin
kütlesi içinde dağılarak, belli derinliklerde sıkışma, şekil değişmelerine neden olur. Sıkışma
ve şekil değiştirmenin büyüklüğü yüklerin şiddetine, doğrultusuna ve iletim biçimine bağlı
olduğu kadar zeminin zikzak özelliklerine de bağlıdır. Taş, ahşap, çelik gibi malzemelerin
fiziksel özellikleri gerçeğe yakın olarak saptanabilir. Temel zemini homojen, izotop olmayan
(heterojen)bir ortamdır. Bu nedenle zeminin sıkışabilirliği şekil değiştirmesi ve kayma direnci
arasında matematiksel bir bağıntı kurulamaz. Ayrıca temel zeminin davranışına ilişkin model
deney sonuçları da , deney koşullarına göre değişebilir. Tüm bu güçlüklere karşın, zemin
mekaniği ve temel tekniği biliminin ulaştığı teorik ve deneysel düzey bir çok temel
probleminin çözümünü gerçekleştirmektedir. Bir taşıyıcı sisteminin tasarımında, temel
sisteminin de amaca en uygun biçimde düzenlenmesi yapımın sağlamlığı bakımından
zorunludur. Örneğin Yapı yükleri etkisi ile zeminin sıkışması sonucu oluşan farklı oturmalar,
yapılarda önemli çatlakların oluşmasına neden olur. Bu durum göz önüne alınarak, yapının
her bölümündeki oturmaların aynı değerde olması sağlanmalıdır. Bunun içinde, zemin
özelliklerinin doğru olarak saptanması ve temel sisteminin zemindeki sıkışmaya uyacak
biçimde tasarlanması zorunlu olur. Ayrıca yapının taşıyıcı sisteminin seçiminin de, zemin
özelliklerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Yapı taşıyıcı sistemi zemin
deformasyonlarına uyabilecek şekilde tasarlanmalıdır.
Temel zeminindeki oturma farklarına kolayca uyan yapılara bükülebilir (fleksible)
yapımlar, uyamayan yapılara da rijit yapılar adı verilir. Rıjit yapılar zemindeki oturmalara
uyamayacağından, oturmalara bağlı olarak çatlayabilir. Bu nedenle statik bir sisteme karar
vermeden önce, temel zeminin davranışına ilişkin yeterli bilgilerin elde edilmesi gerekir.
Örneğin sağlam olmayan, yükler etkisi ile çok sıkışabilen zeminler üzerine yapılacak
yapıların taşıyıcı sisteminin bükülebilir olmasında bölümlerin matsallı olarak
bağlanabilmesinde yani tüm sistemin izostatik olarak seçilmesinde büyük yarar vardır. Bu
nedenle, sağlam olmayan zeminler üzerine yapılacak yapılarda ekonomik sonuçlar elde
edilmez. Çok büyük alanlı yapılar, farklı tabakalardan oluşan zeminler üzerinde oturursa
oturmalarda büyük farklar olabilir. Bu nedenle, yapılarda oluşabilecek çatlamaları önlemek
amacı ile, yapı kütlesi ile parçalanmalıdır. Böylece yapı taşıyıcı sistemi ile temel türüne karar
vermeden önce, temel zeminin araştırılması ve özelliklerinin saptanmasında büyük yararların
sağlanacağı anlaşılır.
1.3.Temellerin Sınıflandırılması
Temel zeminin ve yapının özelliklerine göre değişik türde inşa edilirler. Yükü yüzeye
yakın yerlerde zemine aktaran yüzeysel temeller veya daha derinde bulunan sağlam zemine
yükleri aktaran derin temeller olarak ikiye ayrılır.
1.3.1.Yüzeysel Temeller
Yükü zemin yüzeyine yakın yerlerde zemine aktaran temeller yüzeysel temellerdir.
Sağlam zemin yüzeye yakındır. Yüklerin fazla olmaması ve zeminin durumu gereği bu tip
temeller yapılır. Temel alt tabanı don bölgesi sınırın altında yapılır. Yüzeysel temellerde yapı
yükü dorudan doğruya temel tabanı ile taşıyıcı zemine aktarılır. Temel zemini üniform
değilse, çürük bölgeler kırışlar ve ızgara kirişlerle geçilmeye çalışılır. Zemin ve yük
durumuna göre çeşitli yüzeysel temeller mevcuttur.
8
TEMELLER
YÜZEYSEL TEMELLER DERİN TEMELLER
BASİT DUVARALTI TEMELLERİ KESON TEMELLER
TEKİL BETON TEMELLER KUYU TEMELLER
NASS TEMELLER KAZIKLI TEMELLER
SÜREKLİ BETON TEMELLER
BASAMAKLI BETON TEMELLER
TEKİL BETONARME TEMELLER
DAİRESEL TEMELLER
SÜREKLİ TEMELLER
İKİ YÖNDE SÜREKLİ TEMELLER
RADYEJENERAL TEMELLER
Basit duvaraltı temelleri duvar altlarında taş, tuğla, beton veya betonarmeden yapılır.
Az katlı yığma binalarda temel taş duvar ile bunun altında ve üstünde betonarme hatıldan
ibarettir.
Yüklerin az olması halinde sürekli ve tekil beton temeller yapılır. Temel h kalınlığı
pratik tablolarla tayin edilir. Sürekli duvaraltı temelde birim boy için hesap yapılır. Temel
taban basıncı üniform olarak kabul edilir.
Yapı yükünün büyük olmasından veya zemin gerilmelerinin düşük olmasından dolayı
temel L konsol boyu büyükse temel betonarme yapılır.
L>d/√3 ise temele donatı konulur L= temel boyu d= temel kalınlığı. Duvaraltı
betonarme temellerde temel kesitinin 0.002’si kadar donatı konulmalıdır.
9
Bu tip temeller daha çok çelik yapı temellerinde kullanılır. Kolon yükü fazla ise kolon
tabanından doğan gerilmeler kontrol edilir. A=kolon, a = beton temelin üst yük alanı .Beton
üst yüzünde kolon tabanı altında müsaade edilen beton gerilmesi.
W28
σ == b3 A/a , σ 1 ≤ (1)
2
olmalıdır
Temelin oturacağı zemin seviyesi derinde ise temel bu seviyeye beton temele indirilir.
Üstüne betonarme temel inşa edilir. Beton temel tabanı zemin emniyet gerilmesi ve temel
yüküne göre tayin edilir. En kritik kayma gerilmeleri, zemin gerilmelerinin max olduğu yönde
kolon yüzünde meydana gelir.
Betonarmeden yapılır. Dikdörtgen veya trapez kesitli olabilir. Trapez kesitli olanlar
daha ekonomiktir. Üst eğimi büyük olan temeller için kalıp yapılması gerekir. Eğim en fazla
½ olabilir. En çok ¼ eğimi kullanılır . Kolonlar temele kolon kesitinden daha büyük alanlı
kaidelerle bağlanır. Tekil temellerde eğilme, koyma ve zımbalamaya göre tahkik hesapları
yapılır.
En büyük temel momentleri kolon kenarından geçen eksenlerde meydana gelir.
Gerilmelerin kenarlara yayılışı düzgün olmayıp kolon ekseninden temel kenarlarına doğru
azalan bir yayılış gösterir. Bunun için temel taban ortasında donatıyı sıklaştırmak gerekir.
Kenarlardaki donatı seyrek konulur. Tekil temelde kırılma kolon kenarından başlayarak
yaklaşık 450’lik bir eğilme , açılan kesik piramitlerin yüzü boyunca olur.
1.3.2.7.Sürekli Temeller
Zemin emniyet gerilmesi küçük, yüklerin büyük olması halinde tekil temeller birbiri
içine girerler. Tekil temeller bir aks boyunca birleştirilerek sürekli temeller yapılır. Bazen
yapıdaki farklı oturmaları azaltmak için bu tip temeller kullanılır. Bir sürekli temel kirişi ile
bunun tabanını teşkil eden plaktan (Ampatman plağı ) ibaret sürekli temelin hesabı kirişlerde
zemin reaksiyonundan oluşan eğilme momentleri ve kuvvetlerine göre yapılır. Zeminin hakiki
karakteristiklerini, üst yapının rijitliğini temelin deformasyonlarını göz önüne alarak hesap
yapılması güçlükler doğurmaktadır.
1.3.2.8.Radye Temeller
Temel zemini sıkışabilen bir zeminden ibaret ise tekil temeller yayana birbirlerine
yaklaşır, bu halde temel tabanını tamamen örten radye temeller yapılır. Böylece yüklerin ve
oturmaların üniform dağılması sağlanır. Kirişli ve kirişsiz radye temeller hesaplandıktan sonra
bunların deformasyonlarının seçilen plak kalınlığına göre plaklar için yapılan kabuller içinde
kalınlığın kontrolü gerekir.
10
1.3.3.Derin Temeller
Büyük taşıma gücü daha derinde olan zemin tabakalarından yararlanmak için derin
temeller yapılır. Temel sistemi yapı yükünü derine aktarır. Sağlam zemin derinlerdedir. Özel
temel etütleri ve inşa metotları gerektirir. Derin temel olarak kuyu temeller, keson temeller,
kaşık temeller yapılır.
1.3.3.1.1.Kazık Temeller
Yapı yüklerinin yüzeysel temel sistemleri ile taşıtılamadığı hallerde, sağlam tabaka
derinlerde ise kazıklı temeller kullanılır.
Yapı yükleri kazık uç kuvvetleri veya yüzeysel sürtünme yoluyla zemine aktarılır.
Kazık yapı malzemesi ve zemin ekotisite değerleri farklı olduğundan yumuşak malzeme yük
taşımayacaktır. Kazıklar arasında bulunan zemine yük verilmemelidir. Kazıklı temellerde
kazık ucundan daha derinlere kadar sondaj ve temel zemini incelemeleri yapılmalı, derinlerde
sıkışabilir tabakaların kalınlığı tespit edilmesi ve uygun kullanışlı kazık tipi seçilmelidir.
11
olarak üçüncü bir sınıfa da rastlamak mümkündür. Ev ve benzeri hafif yapılarda kullanılan bu
temellerin boyutlandırılmasında taşıma gücü ve oturma kriterlerinden çok; bitki örtüsü ,
drenaj , geçirimlilik , nem oranı ve don etkisi gibi yöre karakteristikleri dikkate alınır.
Yüzeysel temellerde , temel derinliği temel genişliğinden küçüktür ( Df <B ).Bu
temeller için temel derinliği sınırı üç metre olarak düşünülebilir. Fakat bu kural, her zaman
geçerli değildir. Çok büyük yapı temelleri, büyük temel derinliğine rağmen , ( Df<B ) şartını
sağlaması nedeniyle yüzeysel temel sınıfına girerler.
Yüzeysel temeller temel boyutlarına göre değişik şekilde adlandırılırlar. Eğer temel
uzunluğu temel genişliğinin beş katına eşit veya büyük ( L ≥ 5B) ise, bu tür yüzeysel
temeller " şerit temel " olarak bilinir. Aksi durumda, yani temel uzunluğu temel genişliğinin
beş katından küçük ( L < 5B ) ise, bu tür yüzeysel temeller " tekil temel" olarak adlandırılır.
Tekil temeller genellikle kare, dikdörtgen ve dairesel şekilli olurlar. Şerit temeller duvar yükü,
tekil temeller ise kolon yükü taşırlar. Kolon yüklerinin fazlalığı nedeniyle temel boyutlarının
komşu temelleri etkileyecek kadar genişlemesi, birleşik temel sistemini gerekli kılar. Birden
fazla kolon yükünü taşıyan bu tür temeller " konsol temel" olarak bilinir. Eğer zemin
özelikleri, temel alanının yapı alanına yakın olmasını gerektirecek kadar zayıf veya yapı yükü
aynı duruma neden olacak kadar büyük ise, tekil ve birleşik temeller yerine yayılı temeller
tercih edilir. Bu tür temeller günümüzde "radye" olarak bilinmektedir. Radye temel, rijit bir
plaka gibi düşünülür. Bu tür temellerin tercih edilmesiyle, aşırı ve farklı oturmalardan dolayı
yapıda oluşacak olumsuz etkiler ortadan kaldırılmış olur.
Derin temellerde, temel derinliği temel genişliğinden büyüktür ( Df> B). yüzeysel
temellerden farkı, temel derinliğinin diğer boyutlardan çok büyük olmasıdır. Derin temeller
basitçe "kazıklı ve kuyu. temeller" olarak ikiye ayrılır. Kazıklı temeller, taşıma güçlerinin
daha düşük olması ve uçlarının sağlam birime ulaşması gibi zorunlulukları nedeniyle kuyu
temellerden farklılık arz ederler. Kuyu temellerde taşıma gücü yönünden yüksek bir emniyet
faktörü sağlanacağından, oturmalar meydana gelmez veya çok küçük değerlerle sınırlandırılır.
Bu nedenle oldukça duyarlı yapılar olarak bilinen gökdelenler, kuyu temeller üzerine inşa
edilirler.
Rijit yapıların temelleri genellikle taşıma gücü. esasına göre boyutlandırılır. Temel
zemini taşıma gücü analizinde, zeminin kayma direnci ile konsolidasyon karakteri dikkate
alınır. Bu özelikleri temsil edecek parametreler, bozulmamış numuneler üzerinde yapılan.
laboratuar deneyleri ve arazide yapılan yerinde deneyler ile tespit edilir. Temel zemini taşıma
gücü analizi ise iki yöntemle yapılır. Teorik ve deneysel taşıma gücü olarak adlandırılan bu
yöntemler ilerde detaylı olarak anlatılacaktır.
Bu iki yöntemin yanında ilk tasarım amaçlı olarak değişik zemin tipleri için taşıma gücü
yaklaşımında da bulunulmuştur Tablo 2 , zemin özelliklerinin bilinmesi durumunda müsaade
edilebilir taşıma basıncı aralıkları ile kullanım için tavsiye edilen değerleri sunmaktadır. Bu
tablo, ayrık temeller üzerine inşa edilmiş bir yapı için son yenilmeye karşı uygun bir emniyet
faktörünün seçilmesi ve yapıya zarar verici oturmaların önlenmesi esası dikkate alınarak
hazırlanmıştır. Farklı oturmaların söz konusu olduğu yerlerde bu değerler kullanılmamalı ve
detaylı araştırma, deney ve analizler yapılmalıdır. Tablo 2 de verilen değerlerin yalnızca temel
zemini dayanım parametrelerinin bilinmediği durumlarda ilk tasarım amaçlı olarak
kullanıldığı unutulmamalıdır.
Tablo 2 de verilen müsaade edilebilir taşıma basıncı değerlerini, çok yumuşak-orta
sıkılıkta ince taneli zemin aralığında veya yeraltısuyu tablası üzerinde kullanmak gerektiğinde
emniyetsiz sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu durumda taşıma gücü değerleri teorik yöntemle
kontrol edilmelidir. Ayrıca tablodan seçilen değerlerin, bitişik yapıların performansıyla
bütünlük taşımasına dikkat edilmelidir. Eğer zemin içindeki taşıyıcı tabaka daha zayıf ve
12
sıkışabilir veya kompressibilitenin derinliğe bağlı olmaksızın sabit olduğu yerlerde, bütün
temel yapısı için konsolidasyon oturma analizi yapılmalıdır. Bu nedenlerle, temelin boyutları
ve pozisyonuna bağlı olarak Tablo 2 de verilen değerlerinin uyarlanması gerekmektedir. Bu
uyarlama aşağıdaki esaslar dahilinde yapılmalıdır.
1. Sıkıştırılmış dolgu malzemenin müsaade edilebilir taşıma. basıncı, tabii zemine
ait değere eşit alınır. Sıkıştırılmamış dolgu veya organik malzemelerin müsaade edilebilir
taşıma basıncı ise malzeme özellikleri ve kıvamlılık derecesine bağlı olarak Tablo 2 den
olduğu. gibi alınmalıdır.
2. Sıkışabilir ince taneli zeminlerde müsaade edilebilir taşıma basıncı, genellikle
yapının bütünüyle oturmasının dikkate alınmasıyla sınırlandırılır.
3. Kayaç için tabloda verilen değerler kayacın tek eksenli basınç dayanımını
aşıyorsa, müsaade edilebilir taşıma basıncı kayacın tek eksenli basınç dayanımına eşit alınır.
4. Eksantrik yüklerin etkisindeki temellerin altında oluşan maksimum taban
basıncı, Tablo 2 de verilen nominal değerleri aşmamalıdır.
5. Rüzgar ve deprem yüklerinden dolayı taşıma basıncında nominal değerin 1/3
den daha küçük oranda oluşabilecek fazlalık "tolere edilebilir. Eğer deprem ve rüzgar
yüklerinden dolayı oluşan aşırı yükler tablo 'da verilen nominal değerlerin 1/3 den fazla ise,
müsaade edilebilir taçıma basıncı nominal değerinin 1/3' ü oranında artırılır.
6. Yumuşak kaya veya iri taneli zeminler üzerindeki temeller için müsaade
edilebilir taşıma basıncı , 50 cm den sonraki her 30 cm derinlik için nominal değerlerinin % 5
i oranında arttırılır.
7. Eğer temel yüzeyde ve Tablo 2 deki ilk üç sınıfta verilen sert veya orta
sertlikteki kayaçlar üzerinde oturuyor ise, verilen nominal değerler olduğu gibi kullanılır.
Temel derinliğinin her 30 cm. lik artışında bu nominal değerler % 10 oranında artırılır,
Tablo 2. Taşıyıcı malzeme cinsine göre müsaade edilebilir taşıma basıncı değerleri
(NAVFAC DM-7.2 ,1982)
13
Müsaade Edilebilir Taşıma
Basıncı qa (kN/m2)
Tortul kayaç: Sıkı çimentolu şeyl, kumtaşı,silt taşı 1500 - 2500 2000
boşluksuz kireçtaşı Orta sert sağlam kayaç
Sıkı şeyl veya sağlam şartlarda diğer killi kayaçlar Yumuşak kayaç 800 – 1200 1000
iyi derecelenmiş ince ve iri taneli zemin karışımı: 800 – 1200 1000
(GW-GC,GC,SC) Çok sıkı
Çakıl , çakıl-kum karışımı. iri çakıl-çakıl karışımı : Çok sıkı 600 – 1000 700
(GW.GP,SW,SP) Orta sıkı – sıkı 400 – 700 500
Gevşek 200 – 600 300
İri-Orta daneli kum, az çakıllı kum Çok sıkı 400 – 600 400
(SW,SP) Orta sıkı – sıkı 200 – 400 300
Gevşek 100 – 300 150
İnce-orta kum,siltli veya killi orta-iri kum Çok sıkı 300 – 500 300
(SW.SM,SC) Orta sıkı – sıkı 200 – 400 250
Gevşek 100 – 200 150
Homojen organik olmayan kil,kumlu veya siltli kil Çok katı-sert 300 – 600 400
(CL ,CH) Orta katı-katı 100 – 300 200
Yumuşak 50 - 100 50
Organik olmayan silt, kumlu veya killi silt Çok katı-sert 200 – 400 300
Orta katı-katı 100 – 300 150
Yumuşak 50 – 100 50
8. En küçük boyutu yaklaşık 1 m den küçük olan temeller için müsaade edilebilir
taşıma basıncı, nominal değerin 1/3 nün. temelin en küçük boyutuyla çarpışmasıyla elde
edilir,
9. Eğer temel altındaki zeminde Şekil 1 de gösterildiği .gibi daha zayıf bir tabaka
var ise, bu. tabakaya etkiyen yapı yükü Eşitlik 1 den bulunur. Burada Q , temelin kendi
ağırlığını ihtiva etmeyen uygulanan yük, L ; temel uzunluğu ve B ;temel genişliğidir. Eşitlik 1
den elde edilen bu değer,Tablo 1 den elde edilen nominal değerden küçük veya eşit olmalıdır.
Q
qL = (NAVFAC DM-7.2 ,1982) (2)
( B +1.16 t )( L +1.16 t )
14
10. Eğer sömel Şekil 3 de gösterildiği gibi asılı kaldırma yüküne maruz kalıyor ise,
bu kaldırma yüküne direnç Eşitlik 3 den hesaplanır. Burada Q ; uygulanan kaldırma yükü, W ;
temelin ve temel üstünde kesik çizgi ile gösterilen malzemenin toplam efektif ağırlığıdır.
tablasının altında ise yüzer birim hacim ağırlık ( γs ) kullanılmalıdır. Eşitlik 3 den elde
W
F = (TERZAGHİ , K. and PECK , R.B 1948 ) (3)
Q
Şekil 3 Asılı Kaldırma Yükü Etkisindeki Yüzeysel Temel (NAVFAC DM-7.2 ,1982)
Pressiometre ve Veyn gibi arazi deneyi sonuçları kullanılır. Deneysel yöntemde temelin
maksimum oturması dikkate alınarak müsaade edilebilir taşıma basıncı ampirik olarak
bulunabilir. Fakat bitişik temellerin etkisiyle oluşan. oturmalar dikkate alınmaz. Deneysel
yoldan taşıma gücü analizine gidilmesi halinde, eğer sömeller birbirlerini etkileyecek kadar
yakın aralıklı yerleştirilmiş ise, ayrıca detaylı oturma analizi yapmak gerekmektedir.
15
İlk defa 1927 yılında ABD de Raymond Concrete Piling firması tarafından kullanılan ve
Deneyi, dikkatli yapıldığı takdirde zeminin fiziksel ve mekanik özelikleri hakkında faydalı
ve ucuz ampirik bilgiler sağlamaktadır. Esas olarak kumlu zeminlerde kullanılan bu deney,
yumuşak killerden zayıf kayalara kadar değişik malzemelerde farklı amaçlar için
uygulanabilmektedir.
Basit mekanik bir mekanizması olan bu deney de , özel sonda deney yapılacak seviyeye
indirilir. 63.5 kg lık bir ağırlık 76 cm yükseklikten düşürülerek, sondanın zemin içinde 30
cm ilerlemesi için gerekli enerji veya darbe sayısı tespit edilir. Deneyi yapan sondörün
deneyiminden kullanılan malzemenin yıpranma derecesine kadar birçok faktörün etki ettiği bu
deneyde, elde edilen ham darbe sayısı (N) değerlerinin deney yapılan seviye ve yer altı suyu
N değeri ile zeminin müsaade edilebilir taşıma basıncı arasındaki ilk ilişki, Terzaghi ve
Peck tarafından 1948 yılında sunulmuştur . Temel genişliğine bağlı olarak N değerlerinin
seviyesinin temel tabanından en az temel genişliğinin iki katı kadar derinlikte olduğu
16
.
sunduğu. gerekçesiyle değişime uğramış veya konuyla ilgili olarak yeni yorumlar
sunulmuştur Bunlardan biri, Peck ve arkadaşları tarafından 1974 yılında teklif edilenidir. Bu
yaklaşımda, 1948 yılından sonra yapılmış araştırma sonuçları ve bilgi birikimi dikkate
alınmaktadır . Bu yöntemde, temel altındaki zeminde temel genişliğinin iki katı (2B) kadar
olan derinlikte elde edilen N değerlerinin ortalaması alınır ve bazı düzeltmeler yapılır. Eğer
zemin siltli, ince taneli kum ve yeraltı suyu ihtiva ediyorsa ve N> 15 ise, N değerleri Eşitlik 4
de verildiği gibi düzeltilir. Ayrıca derinlik faktörüde dikkate alınmalıdır. Sondaj tijinde
17
Bu nedenle ölçülen N değerinin bir derinlik düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir
(Eşitlik5) . Eşitlik 6 da verilen P' , efektif düşey örtü basıncıdır. Aynı düzeltme faktörü, Şekil
5 de grafike edilmiştir.
Şekil 5 Düzeltme Faktörü CN Değerleri (GİBBS , H.J. and HOLTZ , W.G. ,1957)
2000
CN = 0.77 log10 (GİBBS , H.J. and HOLTZ , W.G. ,1957) (6)
P'
daha hassas olarak çözüme gidilebilir. Şekil 6 da verilen bu bağıntıda, 25 mm lik oturmayı
tolere edebilecek zeminin müsaade edilebilir taşıma basıncı, N değeri ve Df/B oranına bağlı
18
1.5 0 0.5 1 1.5 0 0.5
Temel genişliği B, m
Şekil 6 dan elde edilen müsaade edilebilir taşıma basıncı qa değerinin, ortamda yeraltı
q'a = cw . qa ( PECK , P.B. , HANSON , W.E and THORNBURN , T.H. ,1974 )(7)
0.5 Dw
cw = 0.5 + D + B ( PECK , P.B. , HANSON , W.E and THORNBURN , T.H. ,1974 ) (8)
f
N ⋅s
qa = (MEYERHOF , G.G. ,1965 ) (10)
1 .9
N ⋅s
qa = (MEYERHOF , G.G. ,1965 ) (11)
2.84
19
Eşitliklerde kullanılan. büyüklükler SI birimindedir. Müsaade edilebilir taşıma basıncı
(qa) kN /m2 , oturma (s) mm ve temel genişliği (B) m boyutundadır. N , temel tabanında
20
altında zemin içine itilen sonda ucunun gösterdiği direnç ile bütün sonda çubuğu çevresinde
En yaygın tipi olarak bilinen Hollanda penetrometresi iç içe geçmiş iki çubuktan
oluşur.10 cm2 kesit alanı. ve 600 lik konik bir başlığa sahiptir. Gevşek, uniform, ince taneli
depozitlerde uygulama zorluğuna sahiptir. Ayrıca bir sondaj kuyusu açımına gerek olmayan
Özellikle kazıklı temellerin tasarımda yaygın bir kullanımı olan Statik Penetrometre
Deney sonuçları, zemin sınıfının bilinmesi halinde yüzeysel temeller içinde kullanılabilir.
Temel genişliği yaklaşık 1-2 m olan kohezyonsuz zemin üzerindeki yüzeysel bir temel için
müsaade edilebilir taşıma basıncı aşağıda verilen bağıntı ile hesaplanabilir (Eşitlik 13) Bu
eşitlik içSSin kullanılan qc konik uç direncidir ve kN/m2 boyutundadır.
qc
qa = (MEYERHOF , G.G. ,1965 ) (13)
10
Eşitlik ( 13 ) yalnızca çok basit durumlar için geçerlidir. Daha hassas çözümler için,
B Df
qa = 40 1 + B . qc (SANGLERAT , G. , 1972) (14)
qc = Uç Direnci kN/ M2
B = Temel Genişliği M
Df = Temel Derinliği M
21
Sekil 8. Statik Penetrasyon Deneyinde Müsaade Edilebilir Taşıma Basıncı
(SANGLERAT , G. , 1972)
Dinamik Penetrasyon Deneyi, SPT ile aynı prensiplere sahip olup bu deneyin yapıldığı
klasik kuyular arasında veri toplamak maksadıyla uygulanır. Bu deneyde 64 mm çaplı ve 600
tepe açılı konik bir başlık kullanılır. 63.5 kg lık bir ağırlık 76 cm yükseklikten düşürülür ve
her 30 cm’ lik ilerleme için darbe sayısı tespit edilir.
Dinamik Penetrasyon Deneyi, kuyu açma işleminden kaynaklanan olumsuz etkileri
ortadan kaldırmasına rağmen,genel olarak SPTnin sahip olduğu dezavantajların hepsine
maruz kalır. Kuyu açmadan deney yapma durumunda ise, sondaj tijlerinin sürtünmesi dikkate
alınmalıdır. Bu. durum için muhafazalı konik başlık kullanılması tavsiye edilmektedir
Bu deney sonuçları, zemin cinsinin bilindiği yerlerde zeminin taşıma gücünün
bulunmasında kullanılmaktadır. Dinamik penetrasyon direnci Nco , SPT sonuçlarıyla
mukayese edilmiş ve aşağıdaki ampirik ilişki bulunmuştur. N, darbe sayısıdır.
Nco = 15 N (GADSBY . J.W 1971) (15)
Bu deney sonucunda elde edilen dinamik darbe sayısı Nco SPT darbe sayısı N e
çevrildikten sonra. Standart Penetrasyon Deneyinde verilen esaslar doğrultusunda zeminin
Df
müsaade edilebilir taşıma basıncı bulunabilir. Buna alternatif olarak < 4 şartını sağlayan
B
temeller için, müsaade edilebilir taşıma basıncı Eşitlik 16 de verilen " Dutch formülü"
vasıtasıyla tesbit edilebilir. Eşitlik 17 de verilen dinamik direnç, 20 gibi bir emniyet
faktörüyle bölünerek müsaade edilebilir taşıma basıncı elde edilir.
22
Rd
qa = (SANGLERAT,G.,1972) (16)
20
m2 ⋅ H d
Rd = A ⋅ ed ( m + Pr ) (SANGLERAT,G.,1972) (17)
olarak bir başka yaklaşımda Meigh ve Hobbs tarafından yapılmıştır . Standart, Statik ve
Kb
qa’ = ⋅ qa (MEIGH, A.C. and HOBBS. N.B.,1975) (18)
4
qc
Kb = (MEIGH, A.C. and HOBBS. N.B.,1975) (19)
100 N CO
qc = uç direnci, kN/m2
Nco= dinamik penetrasyon direnci
23
Kb ZEMİNİN CİNSİ
2.5 Kumlu Silt
4 İnce Kum
5 İnce – Orta Kum
8 Kumlu Çakıllı Kum
8 Orta – İri Taneli Kum
8 – 16 Çakıllı Kum
12 – 16 Kumlu çakıl
Son taşıma gücü teorik olarak temel altındaki zeminin kayma direnci parametreleri
kullanılarak hesaplanabilir. Terzaghi , Prandtl denklemini zemin şartlarına uygulayarak
yüzeysel temeller için taşıma gücü bağıntısını geliştirmiştir (Eşitlik 20 )
Yüzeysel temeller için teorik ve gözsemsel yenilme analizleri şematik olarak (şekil 9)
da sunulmaktadır. Bu çözümde temel tabanı üzerinde kalan zeminin kayma direnci ihmal
edilerek taşıma gücünün gömülme derinliğine eşdeğer bir yükle temsil edildiği varsayılmıştır.
Sürekli şerit temeller için taşıma gücü ve müsaade edilebilir taşıma gücü bağıntıları sırasıyla
(eşitlik 20) ve ( 21) verilmektedir.
qa =
1
F
[
c ⋅ N c + γ ⋅ D f ⋅ N q + 0.5γB ⋅ N γ ] (SKEMPTON , A.W. ,1951) (21)
24
γ = Zeminin Birim ağırlığı
B. F = Emniyet Faktörü
Nc , Nq , Nγ = Taşıma Gücü Faktörleri
π . tan φ
Nq = tan2 (45+φ / 2 ) e (SKEMPTON , A.W. ,1951)
(23)
Nc = (Nq-1) cot φ (SKEMPTON , A.W. ,1951) (24)
Ng = 1.8 ( Nq - 1 ) tanφ (SKEMPTON , A.W. ,1951) (25)
25
vermektedir. Fakat (Şekil 10) dikkatli incelenirse, taşıma gücü faktörlerinin, kayma direnci
açısının küçük aralıklarında önemli oranda değişiklik arzettiği gözlenecektir. Özellikle aşırı
konsolide kohezyonlu zeminlerde kayma direnci açısı , arazi ve laboratuar yükleme şartlarına
bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu nedenle hesaplarda kullanılacak taşıma gücü
faktörlerinin dolayısıyla içsel sürtünme açısının seçimi, arazi şartlarını en iyi şekilde temsil
edecek yükleme oranı dikkate alınarak yapılmalıdır,
Şekil 10 da verilen taşıma gücü değerleri genel yenilme şartları için geçerlidir. Benzer
çözüm, yerel yenilme şartları için de yapılabilir. Terzaghi, yerel yenilme analizinde kohezyon
ve içsel sürtünme açısının gerçek değerlerinin 2/3 ünün alınmasını önermektedir.
Şekil 10
Taşıma Gücü Faktörleri (HANSEN. J. B. 1961 )
2.1.2.2.Şekil Faktörü
Temelin şekli, aşağıda uyarlanmış şekliyle verilen Eşitlikten görülebileceği gibi yarı
boyutları olup, sırasıyla temelin uzunluğu ve genişliğini temsil etmektedir. Farklı 'temel
26
şekilleri için genel,kohezyonlu ve kohezyonsuz zeminlerde kullanılacak taşıma gücü
2.1.2.3.Yeraltısuyu Etkisi
27
Şekil 11
Farklı Zemin Şartlarında farklı Şekilli Temeller İçin Taşıma Gücü ( qu ) Eşitlikleri
(NAVFAC DM – 7.2 , 1982)
28
Eğer su seviyesi yüzeye kadar ulaşıyorsa, zeminin taşıma gücü yaklaşık olarak yarı
değerine düşecektir. Çünkü zeminin yüzer birim hacim ağırlığı ( γ s ), birim ağırlığın (γ )
yaklaşık yarısına eşit olacaktır. Eğer kalıcı su tablası ; temel tabanında temel genişliğinden
büyük bir derinlikte ise, düşey basıncın; hesaplanmasında zeminin toplam birim ağırlığı
kullanılacaktır.
Eger yeraltısuyu seviyesi temel tabanına yakın veya temel tabanının üstünde ise yüzer
birim hacim ağırlık kullanılmalıdır. Yeraltı suyu seviyesinin duraylı olmaması durumunda,
dalgalanma sırasında suyun ulaştığı en yüksek seviye, yeraltısuyu seviyesi olarak dikkate
alınıp hesaplarda kullanılacaktır . İlgili notasyonlar Şekil 12 de gösterilmektedir.
Yeraltısuyu etkisi dikkate alınarak taşıma gücü bağıntıları yeniden formüle edilmiştir
Şekil 13 ; su tablası derinliği, temel genişliği ve zeminin kayma direnci açısına bağlı olarak
29
Şekil 13 Yeraltısuyu Etkisindeki Zeminlerde Taşıma Gücü Analizi
Terzaghi’den sonra taşıma gücü analizinde daha gerçekçi sonuçlara ulaşabilmek için
önce bahsi geçen temel geometrisi ve yer altı suyunun , zemin taşıma gücü üzerindeki etkisine
ilaveten kırılma yüzeyi şekli temel derinliği , eğimli yükleme şartları gibi konularda da
gelişme kaydedilmiştir.
30
2.2.Derin Temellerde Taşıma Gücü Hesaplamaları
2.2.1.kazıkların taşıma gücü
2.2.1.1.Münferit kazıkların taşıma gücü,
Kazıklarla narin münferit ayaklar arasındaki tek fark, inşalarındaki metotdan ileri gelir.
Kazıkların enine kesidi, genel olarak sabittir. Bazı tip kazıklarda enine kesit sabit değildir ve
kazık hafifçe koniktir. Buna rağmen, kazıkların taşıma gücünü hesaplamak için münferit
ayaklar sırasında söylenenlerden faydalanmak mümkündür, Bir kazığın taşıdığı Q yükünün
Qf kısmı, kazık çevresindeki sürtünme ile taşınır, Geriye kalan Qp kısmı ise kazığın ucu
tarafından zemine aktarılır. Buna göre, statik yükler altında bir kazığın taşıma gücü:
31
Diğer bazı inşa sistemlerinde zemine ucu açık bir boru çakılır. Borunun içine giren
zemin materyali sondaj aletleri veya basınçlı su vasıtası ile temizlenir. Bu suretle hazırlanan
delik içine beton dökülür.
Silindirik münferit ayakların taşıma gücünü bulmaya ait hesap metotlarındaki belirsizlik
dolayısı ile kazıkların taşıma gücünü hesaplamaya ait çabaların başarısızlıkla sonuçlanması
doğaldır. Bütün bu gayretlerde keyfi kabuller veya mevcut teorilerin doğru olmayan
uygulaması görülmektedir. Mesela, uç mukavemeti, yalnız iki boyutlu deformasyonlar için
doğru olan teorilerle (pasif toprak itkisi teorisi veya sonsuz uzunluktaki şerit temeller ve
banketlerin taşıma gücü teorisi ) hesaplanmıştır.
Kazık çevresine gelen basınç Coulomb'un toprak basıncı teorisi ile bulunmuştur.
Halbuki bu teori, yalnız iki boyutlu (bir düzlem içindeki) deformasyonlar için yürürlüktedir.
Bundan başka, zeminin hacimsel sıkışma kabiliyetinin uç direnci üzerine olan etkisi
tamamıyla ihmal edilmiştir. Şu halde, laboratuarda yapılan zemin deneylerine dayanarak bir
kazığın taşıma gücünü hesaplamak, bu gün için mümkün olmadığından bu değer ya mahallî
tecrübelere dayanılarak belirlenir yada bir deney kazığı üzerinde yükleme deneyî yaparak
doğrudan doğruya tayin olunur.
Yükleme deneyi mecburiyetinden kurtulmak için basit bir şantiye ölçüsü vasıtasıyla
(yani belli bir WT ağırlığındaki tokmağın belli bir H yüksekliğinden kazık başına düşmesi
sonucu kazığın zemine ∆ ρ giriş miktarını ölçerek) taşıma gücünü hesaplamak için
yüzyıldan fazla bir zamandan beri sürekli gayretler harcanmaktadır.
Kazığın AF giriş miktarı ile zeminin bu girişe karşı gösterdiği dîrenç arasındaki
bağlantıyı gösteren denklemlere Dinamik kazık formülleri ismi verilmiştir.
Münferit bir kazığın belli bir tokmak darbesi yüzünden zemine gireceği ∆ ρ miktarı ile
zeminin bu girişe karşı göstereceği direnç arasındaki bağlantının, münferit bir kazığın, statik
yükler altında batmaya karşı göstereceği dirence benzetilerek, Şekil ( 2 – A ) da o e b
eğrileriyle gösterilen şekilde olduğu kabul olunur.
32
Şekil ( 14) (Kum Zemin Dirençleri) (ÇAMLIBEL, N.A İstanbul)
olduğu düşünülürse :
33
H. W = Q ∆ ρ + Eı
T D (CANADIAN MANUAL1975) (29)
Yazılır. Bundan başka, kayıp olan enerji olarak yalnız kazığın ve çevresindekî zeminin
geçici olan elastik sıkışması (kısalması) dolayısı ile harcanan enerji kabul olunur. Diğer
taraftan, tokmak darbesinin doğurduğu vibrasyonlar dolayısı ile mevcut olan önemli enerji
kayıpları ihmal edilir. Şekilde gösterilen (direnç-giriş) diyagramını, kazık formüllerinin
çıkarılmasındaki biraz keyfi kabulleri olan yukarıdaki taranmış alanın a b d kısmını E1 enerji
kaybı kısmına katacak ve oadne alanı yerine de aynı yükseklikte bir dikdörtgen alacağız. Bu
dikdörtgenin
oade
Qd=
∆ρ
alanı (CANADIAN MANUAL1975) ( 30 )
genişliği, dinamik kazık formülünün gösterdiği dinamik direnç olarak kabul edilebilir.
Şekillere göre, bu Qd değeri, Q'd dinamik direncinden küçük veya büyük olabilir.
Yukarı ki (29) formülündeki Eı enerji kaybı miktarını belirlemek îçin kullanılan mutat
metotlar aşağıdaki kabullerden birine dayanır.
a) Eı enerji kaybı, Qd dinamik direnci ile kazığın (∆ ρ '—∆ ρ ) geçici giriş miktarı
çarpımına eşittir.
b) Eı enerji kaybı, sadece, kazığın elastik kısalmasından dolayıdır.
c) E1 enerji kaybı, Newton'un çarpma teorisi vasıtası ile hesaplanacak enerji kaybına
eşittir.
d) Eı enerji kaybı, kazığın elastik kısalmasından doğan kayıp Newton’un enerji kaybı
toplamına eşittir. (Yani madde b .ve c toplamına eşittir).
Aşağıda türlü dinamik kazık formülleri, taşıma gücüne göre yazılacaktır. Bu formüllerin
bazıları, bunları çıkaran sahipleri tarafından , taşıma gücüne göre ve bazıları da kazığın
emniyet yüküne göre düzenlenmiştir. Bu formüllerde :
L == kazığın boyu (cm olarak)
A = kazığın kesit alanı (cm2 olarak)
wk= kazığın ağırlığı (kg olarak)
E = kazığın yapıldığı malzemenin elastiklik modülü (kg/cm2 olarak.)
m = Newton'un çarpma teorisindeki sademe katsayısı.
WT = tokmak ağırlığı (kg olarak) H = tokmağın düşüş yüksekliğidir (cm olarak)
yazılır
HW T
QD =
∆ρ
(CANADIAN MANUAL1975) (32)
34
bulunur. Bu denklem ile hesap yapmak için ∆ ρ ' miktarının ölçülmesi lazımdır. Bu da
2) Weisbach teorisi Bu kabule göre enerji kaybı sadece kazığın elastik kısalması
dolayısıyladır. Weisbach, kazığın zemine girmesine karşı olan direncinin kazık ucunda
toplandığını kabul eder. Kazıktaki eksenal basınç, sıfırdan Qd değerine yükselir. Şu halde,
kazığın kısalması için gerekli iş:
− ∆ ⋅ AE 2 H ⋅ WT ⋅ AE ( AE ⋅ ∆ρ ) 2
Qd = + + (WEISBACH) (34 )
L L L
formülü bulunur.
35
edilen yükü alabilecek büyüklük ve sağlamlıkta ve devrilmeyecek şekilde bir platform
inşa olunur ve devrilme ihtimaline karşı emniyet tedbirleri alınır. Yük olarak kum torbaları,
tuğla veya profil demirleri veya demir külçeleri kullanılır. Yükleme deneyleri vasıtası ile
uygun ve işe yarar netice almak için bunların bazı şartlar altında yapılması lazımdır
Genel olarak yükleme sırasında kazık başının batma miktarları ölçülür ve grafik olarak
tespit edilir. ölçme işi, bir milimetrenin onda biri veya yüzde birini gösteren ölçü saatleri
vasıtası ile yapılır. Kazığın hemen yanında, zemine tespit edilen bu ölçü saatleri, kazığa tespit
edilmiş (betonarme kazık halinde betona gömülerek tutturulmuş) rijit kollara bağlanır. Bu
ölçü, kazık başının, zemine göre izafî çökme miktarını verir. Bundan başka, en az 10 m
uzakta bulunan hassas bir nivo aleti ve kazığın başına tespit edilmiş ve platformu serbestçe
delip geçen taksimatlı bir çubuk (mira) vasıtası ile kazık başının mutlak çöküntüleri ölçülür.
Mutlak çöküntüleri ölçmek işinde kullanılacak röper noktaları, kazıktan en az 6 ila 7 metre
uzakta olmalıdır. Gerek nivo aletinin konduğu nokta ve gerekse röper noktalarının kazık
başından olan uzaklığı, kazığın yüklenmesi dolayısı ile zemin seviyesinde teşekkül edecek
yayvan bir kase şeklindeki çöküntü bölgesinin çapına bağlıdır. Bu noktalar, teşekkül edecek
bu çöküntü bölgesinin dışında kalmalıdır. Kazık başının nivo aleti vasıtası ile ölçülecek
mutlak çöküntüsü aşağıdaki beş türlü deformasyonun toplamıdır.
a) Yük ve zeminden gördüğü reaksîyonlar altında kazığın elastik kısalması. Bu kısalma,
reaksiyonların kazık boyunca olan dağılma şekline bağlıdır.
b) Kazık tarafından aktarılan yükler altında kazık ve zemin sisteminin ortak elastik
deformasyonu (çökmesi),
c) Yukarıdaki sebepler dolayısı ile kazık ve zemin sisteminin devamlı deformasyonu.
d) Kazık ucu altındaki basınçların, zeminin taşıma gücücünü aşması halinde kazık
ucunun batma mîktarı. Kazık ucu altındaki zeminin kırılması , batma miktarının önemli bir
değere (en az 10 mm) gelmesi halinde olur. Bu sırada kazık boyunca meydana gelecek
sürtünme gerilmeleri de maksimum değerlerini almış olurlar. Kazığın batması devam ederse,
kazık boyunca uyanmış olan sürtünme gerilmelerinin değerleri azalmaya başlar
e) Kazığın eğilmesinden doğan kısalma. Tamamen düşey olarak çakılamamış veya
eksantrik yüklenmiş kazıklarda eğilmeden dolayı bir kısalma meydana gelir. Bu kısalma
miktarının, diğerleri yanında çok küçük olduğu kabul olunur.
Kazık başının, ölçü saatleri aracılığıyla ölçülen göreceli çöküntüsü kazığın elastik
kısalması ile ucunun batma miktarı toplamından meydana gelmiştir. Kazığın mutlak
çöküntüsü ile izafî çöküntüsü (nivo ve ölçü saatleri vasıtası ile ölçülen çöküntüler) arasındaki
fark zeminin elastik ve daimi deformasyonu toplamıdır. Kazık üzerindeki yükün
boşaltılmasından sonra, nivo aleti ile zeminin sürekli deformasyon ve kazık ucunun batma
miktarı toplamı ölçülür. Ölçü saatleri ile de yalnız kazık ucunun batma miktarı ölçülür.
Kazığın elastik kısalma miktarı îse, yükleme işinin sonunda ve bir de boşaltma işinden sonra
ölçü saatleri ile yapılacak ölçüler arasındaki farka eşittir.
Kazık yükünün boşaltılmasından sonra nivo ve ölçü saatleri ile yapılacak ölçüler
arasındaki fark da zeminin daimi deformasyonunu (oturmasını) verir.
Yukarıda söylenen şekilde yapılacak ölçüler sayesinde zeminin kazıktan gelen yükler
altındaki durumu hakkında açık bir fikir edinmek mümkündür. Kazık yavaş ve basamaklı
36
olarak yüklenir. Her yük basamağında oturmalar pratik olarak ölçülemeyecek dereceye
düşünceye kadar beklenir.
Bir kazığın belli bir servis yükünü kaldırıp kaldıramayacağı hak-kında bir fikir edinmek
için şu yolda hareket edilir: Kazık bu belli yüke kadar yüklenir ve oturmalar, nihayet
buluncaya kadar (kumlu zeminlerde en az 24 saat) beklenîr. Bundan sonra kazığın yükü belli
yükün 1,5 misli oluncaya kadar arttırılır ve oturmaların nihayet bulması beklenir. Bundan
sonra kazık, mümkünse, zemine batıncaya kadar (zemin kırılıncaya kadar) yüklenir. Bu çeşit
deneylerle güvenlik sayısının değeri hakkında kesin bir fikir elde edilir ve zeminin kırılmasına
sebep olan yük pratik olarak bulunur.
Kazık ucunun kabul olunabilecek batma miktarı, içinde bulunduğu veya dayandığı
zeminin cinsine bağlıdır ve orta boydaki kazıklar için hiç bir zaman birkaç milimetreyi
geçmemelidir. (en çok 10 mm). Belli bir yük için kazık ucu batma miktarının, biraz evvel
söylenen değeri aşması zeminin kırılmasına aittir. Bundan dolayı kazığın bu belli servis
yükünü azaltmak lazımdır.
Yükleme deneyinin amacı, kazığın kaldırabileceği yükün maksimum değerini bulmak
ise, kazık, zemin kırılıncaya (yani kazık birdenbire önemli miktarda batıncaya) kadar
yüklenir. Pratikte kazığı, zemin kırılıncaya kadar yüklemek kabil değilse, kazığın emniyet
yükü olarak, yüklenen maksimum ağırlığın 2/5 şi kabul edilir. Pratikte kazığın oturmaları
ordinat ekseninde milimetre ve her basamağa tekabül eden yük de ton olarak apsis ekseninde
alınarak bir deney diyagramı çizilir. Oturma miktarları, en az her yükleme basamağının
başlangıcında ve sonunda olmak üzere iki defa ölçülür. Zeminin, kazık ucunun girmesine
karşı göstereceği direnç az ise kırılma bir müddet sonra meydana gelir. Kırılma anı,
diyagramdaki oturma eğrisi gidişinin sert bir şekilde kıvrılması ile belli olur. Tersine olarak
zeminin, kazık ucunun girmesine karşı göstereceği direnç büyükse, kazığın, kırılma oluncaya
kadar yüklenmesi her zaman kabil olmaz. Böyle hallerde oturma eğrisi sert bîr şekilde
kıvrılmaz.
Bazı hallerde kazık çevresi yüzeyindekî sürtünme dirençleri, kazığın harekete başlaması
ile birlikte maksimum değerlerini alabilirler. Bu gibi hallerde, kazık ucu altındaki zemin
kırılmış olsa bile bunun diyagramda meydana çıkarılması genel olarak çok zordur. Böyle bir
hale tekabül eden diyagramın eğriliği, ancak kazık hareketi oldukça büyük olduktan ve bunun
sonucu sürtünme dirençleri azalmağa başladıktan sonra artmağa başlar.
Çok kere, sürtünme dirençlerinin değeri hakkında bir fikir edinmek için kazık sökülür.
Kazık sökme deneyi bilhassa negatif sürtünmelerin meydana gelmesi söz konusu ise, çok
faydalı dayanak noktaları verir. Kazık sökme deneyi, yükleme deneyinin tersi olarak yapılır.
Kazık sökülürken, yükleme deneyindeki diyagrama karşın ; çekme kuvvetî ile çıkma miktarı
arasındaki bağlantıyı gösterecek bir eğri çizilir. Kazığı batıran ve söken kuvvetler arasındaki
fark, kazık ucu altındaki zeminin kırılmasına sebep olan yük olarak kabul olunur.
Kazığın uç direncini doğrudan doğruya ölçmek için bir de şu şekilde deney yapılır: Çapı
D1 olan bir kazık çakılır ve sökülür. Veyahut D1 çapında bir sondaj deliği açılır. Bu suretle
elde olunan D1 çapındaki deliğin içine D2<D1 olmak üzere D2 çapında bir kazık sokulur ve
ucu deliğin dibine hafifçe çakılır. Çevresi ile delik duvarı arasında halka şeklinde boşluk
kalan bu kazık üzerinde yükleme deneyi yaparak uç direnci ayrı olarak. bulunmuş olur.
Kazık sökme işinde bulunan sürtünme kuvvetleri, kazığın yukarı doğru hareketine aittir.
Halbuki istenilen, kazığın aşağı doğru hareketi sırasında doğacak sürtünme gerilmelerînîn
37
miktarıdır. Bu maksadı sağlamak için şu deneyden faydalanmak mümkündür : D2 çapında bir
kazık çakılır ve sökülür. Bu şekilde zeminde D2 çapında bir delik elde edilmiş olur. Bu deliğe
Dı>D2 olmak üzere ikinci bir kazık çakılır. Çapı, delik çapından büyük olan bu kazık delik
duvarını bastırarak yatay basınçların uyanmasına sebep olur. Ucu, delik dibinden bir miktar
yukarıda kalacak şekilde çakılacak bu ikinci kazık üzerînde deney yapılarak sürtünme direnci
ayrı olarak bulunur.
Uç ve sürtünme dirençlerini ayrı ayrı bulmak için bir de şu yol vardır istenilen derinliğe
gelindiği zaman içi boş kazık içinden geçip takma uca dayanan. bir çubuk vasıtası ile uç bir
miktar daha derinliğe çakılır. Bu suretle takma uç, kazık gövdesinden ayrılmış olur. Uç üze-
rinde, buna takılı çubuk vasıtası ile yükleme deneyi yaparak uç direnci içi boş kazık gövdesi
(boru) üzerinde yükleme deneyi yaparak da çevre Sürtünmesi direnci ayrı ayrı bulunmuş olur.
Arazi durumu uygun olursa, çevre sürtünmesi direncini bir de şu şekilde bulmak
kabildir: Kazık ucu seviyesine kadar bir galeri açılır. Kazık, ucu bu galerî tavanını delinceye
kadar çakılır Yapılacak bir yükleme deneyinin sadece sürtünme direncini vereceği aşikardır.
Kazık yükleme deneyleri ve kazıklı temellerin taşıma kabiliyetini ölçmek için bir takım
direktif ve yönetmelikler yapılmıştır. Bunlar hakkında bir fikir edinmek için Alman
yönetmeliklerinden DIN 1054 ün incelenmesi tavsiye edilebilir.
2.1.1.4.Kazık yükleme deneylerinin kritiği ve uygulamadaki değerleri
a. Kazık üzerinde yapılacak yükleme deneyleri, evvelki madde de söylenen şartlar
altında yapılmalıdır. Bu şartlara riayet olunmazsa, kazık yükleme deneylerine dayanarak
sonuç çıkarmak çok zor olur.
b. Kazık yükleme deneyi münferit bir kazığın taşıma gücü ile kazığın çevresinde ve
altında bulunan zeminin, aktarılan yükler altındaki durumu hakkında bir fikir verir. Böyle bir
deney, kazık gruplarına oturtulan temellerin taşıma gücü ile oturma miktarları hakkında bir fi-
kir vermez. Bu bakımdan, küçük bir kazık gurubu ile yapılacak yükleme deneyi ile de yeter
derecede kesin fikir edinmek mümkün değildir.
c. Bir kazığın yüklenmesi halinde, bunun zemine batmasına karşı göreceği direnci
doğuran kuvvetlerin karışıklığı dolayısı ile, zeminin kırılmasına sebep olacak maksimum
yükün presisyon ve kesinlikle bulunması her zaman mümkün olmaz. Bazı hallerde kazığın
deformasyon miktarı, zeminin kırılmasını sağlayacak derecede olmaz. Böyle bir halde
sürtünme direncinin (kazık çevresindeki sürtünme gerilmeleri toplamının) ortalama değeri
hakkında bir fikir edinmek için kazık sökme deneyi yapmak lazımdır.
d. Yükleme deneyleri evvelki maddede söylenen şartlar altında yapılır, ve deney
sonuçlan uygun şekilde incelenerek tefsir olunursa kazıkların taşıyabileceği yük hakkında çok
kıymetli neticeler elde olunur. Deneyleri, kazığın Önemli miktarda ve hızla batması anına
(yani zemin kırılıncaya) kadar yürütmek mümkün olursa, güvenlik sayısı hakkında da genel
bir fikir edinilmiş olur. Yükleme deneyleri, çakma sırasında ölçülen refü miktarlarına dayanan
incelemeler ile jeoteknik etütlerin sonuçlarını kontrol etmek bakımından da faydalıdır. Küçük
şantiyeler halinde kazık yükleme deneyleri, aynı zamanda, çok kere pahalı olan jeoteknik
etütlerin (sondaj, numune alma ve laboratuar deneyleri ile yapılan etütlerin) yerinî de
tutabilirler. Yükleme deneylerinin, şantiye işlerinin idaresi bakımından şu psikolojik faydası
da vardır: Kazıklar üzerinde deneyler yapıldığını bilen kazık çakma personeli, işlerinde azami
itinayı gösterirler ve beklenmedik olaylar halinde şantiye mühendisini hemen haberdar ederek
işin selametini sağlar.
38
2.1.1.5.Kazıkların taşıma gücünü bulmaya yarayan diğer yollar.
2.1.1.5.1.Derin penetrasyon deneyi sonuçlarından faydalanma.
39
Qf Örnek:
Sürtünme direnci Qp L=10 m
Uç Ort. Çap = 25 cm
(kazık sökme Direnci Çevre alanı = 7.8 m2
deneylerinden) Ton Olan ahşap kazığın
Qs taşıma gücü
40
sebeple, bir kazık grubunun taşıma gücünü belirlemek için aşağıdaki maddeleri göz önünde
bulundurmak gerekir :
a) Yalnız uç dirençleri ile yük taşıyan kazıklardan oluşan bir grup halinde,
kazıklar arasındaki uzaklık yeter derecede olursa, kazık grubunun kaldırabileceği yükün,
gruptaki kazıkların teker teker taşıyabileceği maksimum yükler toplamına eşit olduğu kabul
edilebilir. Çünkü: uç direncinin, taşıma gücü formülleri ile hesaplanan ve zeminin kırılmasına
sebep olan kritik yüke eşdeğer olduğu görülmüştü. Zeminin kırılması sırasında kazık ucunun
plastik hale soktuğu zemin kütlesinin hacmi bellidir Kazıklar arasındaki uzaklık, uçları altında
oluşacak plastik bölgelerin birbirîne karışmamasını sağlayacak derecede iseler, bunların
bîrbirine tesiri yoktur. Burada, uçların dayandığı zeminin kafi derecede kalın olması lazımdır.
kazıklar, uçlarından geçen düzlem seviyesinde bîr çok kuvvetlerin önemli konsantre olmasına
sebep olur. Şayet, kazık uçlarının dayandığı tabaka ince ise, ve bunun altında da yumuşak bir
tabaka bulunuyorsa, ince tabakanın kazık grubu altında zımbalanması tehlikesi vardır. Kazık
uçlarından gelen yükler, bu kırılma (zımbalanma) dolayısıyla olduğu gibi alttaki yumuşak
tabakaya biner. Zımbalanan alan (kazık grubunun plandaki alanı) ne kadar büyükse kazık
uçlarının aktardığı kuvvetlerin tesiri altında kalacak derinlik de o kadar artar. Kuvvetlerin
tesir sahasına gîren derinlik ne kadar artarsa, sıkışacak tabaka kalınlığı o kadar
büyüyeceğinden, temeldeki oturmalar da o nispette önemli olur. uygulamada bu yüzden
ortaya çıkan çok kaza vardır. örneğin Nil üzerinde inşa edilen bir köprü orta ayağında bir
kaza şu şekilde meydana gelmiştir. Zemin: 10 metre kalınlığındaki lem tabakası altında 0,7
metre kalınlığında bir kalker tabakası bulunmaktadır. Kalker tabakası altında da 3 metre
kalınlığında kil tabakası vardır. Orta ayaklar, lem tabakasını delerek kalkere dayanan 10 ar
kazıktan meydana gelen gruplara oturtulmuştur. Münferît tecrübe kazıkları üzerinde yapılan
deneyler taşıma gücü olarak büyük yükler vermiştir. Çakma sırasında ölçülen refülerde çok
uygun bulunmuştur. Fakat, köprünün tecrübesi sırasında, merkez orta ayağı al-tındaki
kazıklar, ince kalker tabakasını zımbalayarak kile batmıştır. Bu yüzden orta ayak çok kısa bir
müddet içinde 1 m oturmuştur. uygulamada buna benzer daha bir çok kaza örnekleri vardır.
Bu gibi hallerde, zımbalanmayı önlemek için, gruptaki kazıklara gelen yükü azaltmak
meseleyi çözmez. Çünkü belli alana, daha çok sayıda kazıktan ayni yük gelir ve ince
tabakanın kırılması önlenmiş olmaz. Yükü zemine emnîyetle aktarmak için daha uzun kazık
çakmak ve ince tabakayı delip geçerek daha derinlerdekî sağlam ve yeter derecede kalın
tabakalara inmek lazımdır. yada , kazıklı temele gelen toplam. yükü azaltmak ve bu suretle
kazık sayısını arttırmadan yükünü küçültmek gerekir.
b) Bazı hallerde çok sayıda kazık çakarak uç direncini arttırmak mümkündür.
Çünkü kazık sayısı ile birlikte zeminin sıkılığı da artar. Bu hal özellikle yeter kalınlıkta fakat
yapısı gevşek olan kum tabakalarında meydana gelir. Bu takdirde, kazık grubundaki bir
kazığın taşıma gücü, bu zeminde çakılacak münferit bir kazığın taşıma gücünden büyüktür.
Bu hal, güvenlik kaygısı ile hesaba katılmayarak, yeteri kalınlıkta olmak şartı ile, gevşek bir
41
kum tabakasına çakılacak kazık grubunun taşıma gücü, münferit bir kazık için bulunan taşıma
gücünü kazık sayısı ile çarparak bulunur.
c) Çakma sırasında kazıkların etrafında bulunan zeminin ilkin fizik ve mekanik
özelikleri değişir ve bazen bu suretle sürtünme, gerilmeleri-nin değerleri küçülür. Bir kazık
grubundaki kazıklar arasındaki aralığın az olması halinde, kazıkları ihtiva eden zemin kütlesi,
çakma işi dolayısıyla tamamen örselenmiş bir duruma girer.
Yapılan bir çok laboratuar deneylerine göre, kohezyonlu zeminlerin sıkışma özelikleri.
(kompresibiliteleri) örselenme dolayısıyla artar. Kendi ağırlıkları gibi îlkin yükler altında ve
uzun müddetler içinde sıkışarak konsolide olmuş kil tabakaları çakma işi dolayısıyla
örselenerek gevşek duruma girerler ve sonradan, kendi ağırlıkları altında tekrar sıkışarak
otururlar. Çünkü, kendi ağırlığı altında uzun seneler içinde sıkışarak dengeye girmiş bir kil
tabakasında ağırlık daneden daneye aktarılır ve boşluk suyu sadece hidrostatik basınç
altındadır. Kazık çakma dolayısı ile daneler arasındaki bu sıralanma bozularak yük taşıyan
dane iskeleti kırılmış olur. Bu suretle yükün bir kısmı boşluk suyuna binerek bir boşluk suyu
akımı meydana gelir ve bunun neticesi boşluk hacmi küçülerek tabaka oturmaya başlar. Bu
suretle kil tabakası adhezyon dolayısıyla kazıklara asılır ve çevre yüzeyinde negatif sürtünme
kuvvetleri doğurur.
Çakma dolayısıyla zeminin örselenmesi olayı, bilhassa yüzen kazıklarla teşkil edilen
temel halinde tehlikelidir. Çünkü yüzen kazıkların taşıma gücü, en az yüzde sekseni olmak
üzere, sürtünme direncinden kaynaklanır. Böyle bir halde, sürtünme direncinin azalması, uç
direncinin de kırılarak kazık grubunun batmasına sebep olabilir.
Kazıkların gevşek bir kum tabakası içine çakılması halinde, çakma işi zeminin
sıkılığını arttırır. Kazıkları çevreleyen zemin kütleleri de birbirini karşılıklı etkimeye başlar.
Bu suretle, kazıklar arasında bulunan zemin kemerlenerek direnir ve sürtünme kuvvetleri
kazık grubunun ABCD çevresine aktarılmış olur. (Şekil 15)de görülen bu kazık grubunu içine
alan ABCD zemin kütlesinin dışında kalan kum tabakası ilkin gevşeklîğîni pratik olarak
muhafaza eder, Böyle bir halde, kazık grubunun ABCD çevresindeki sürtünme kuvvetlerinin,
kazık grubuna gelen toplam yük düşünülerek kontrol edilmesi lazımdır.
42
Yukarıdaki düşüncelere göre kazık gruplar ile temel inşasında sürtünme direncine
güvenmek bir çok hallerde tehlikelidir. Mümkün oldukça uç dîrenci ile taşıyan kazık grupları
kazıklan yeter derecede aralıklı çakmanın lazım geldiğini göstermektedir. Pratikte bu hususta
2.5 P
A = (35)
100
ampirik formülü tavsîye edilebilir. Burada P kabul edilen kazık yüküdür. P ton olarak
konur ve a metre olarak bulunur.
A. Bierbaumer, münferit bir kazığın yükünü zemine aktarması hakkında bir takım kabul
ve varsayımlar yaparak, kazık grubundaki bir kazığın münferit bir kazık gibi düşünülebilmesi
için, kazıklar arasındaki a aralığının :
a= 1.08 LD (36)
formülü ile hesaplanacak miktardan büyük olması lazım geldiği sonucuna varmıştır.
Burada L == kazığın zemin içinde kalan kısmının uzunluğu,
dan büyük olursa, kazıkların, taşıma güçlerîne ait olan karşılıklı etkimesi pratik olarak
sona erer. Bununla beraber kazık grubunun oturma miktarı, münferit bir kazığınkine göre
daima daha çoktur.
Kazık grupları içinde bulunan kazıkların yükleme miktarları, yukarıdaki düşüncelerden
başka temelin başlangıç oturma miktarlarını hesaplayarak bulunur.
43
MENARD,L. 1965, The Determination of the Bearing capacity andl Settlement of
Foundations from Pressumeter Tests :Proc. 6 th Int. Conf. SMFE, Montreal, V.2, 295 sayfa.
MENARD L., 1972, Rules for the Calculation of Bearing Capacity and. Foundation
Settlement Based. on pressumeter Tests : Draft Translation 159, Army Corps of Engineers,
44
CALHOON, M., 1970, Field Testing with. the Pressuremeter: Lecture given at the
SKEMPTON, A.W., 1951, ultimate Bearing Capacity of Foundations : Geotech. V.2. s: 301-
332.
HANSEN, J.B., 1961, A General Formula for Bearing Capacity : Bull.ll, Dan. Geotech.
Inst., Copenhagen.
MEYERHOF, G.G., 1955, Influence of Roughness of Base and Ground Water Condition on
the Ultimate Bearing Capacity of Foundation, Geotech.,
ALPERSTEIN, R. and LEIFER, S., 1976, Site Investigation with Static Cone
Penetrometer : ASCE, J. GED, May, s : 539-558.
AWKATI, Z., 1970, Report Prepared for Office Use While Employed by Soil Exploration
Company : St. Paul.Minn., (Unpublished)
SCHMERTMAN, J.H., 1970, Static Cone to Compute Static Settlement over Sand : Proc.
GADSBY, J.W. 1971, Discussion of " The Correlation of Cone Size in the Dynamic Cone
Penetration Test with the Standard Penetration Test" : Geotech., V.21/2, s: 188-189
MOHAN, D., AGGARWAL, U.S. and TOLIA, D.S.,1970, The Correlation of Cone Size in
the Dynamic Cone Penetration Test with the Standard Penetration Test : Geotech. V.20, s:
315-319
DE BEER, E.E., 1965, Bearing Capacity and Settlement of Shallow Foundations on Sand :
Proc. Symp. on Bearing Capacity and Settlement of Foundations, Duke University s: 15-33.
NAVFAC DM-7.1, 1982, Soil Mechanics Design Manual 7.1: Department of the NAVY,
Naval Facilities Engineering Command , 348 sayfa.
45
NAVFAC DM-7.2, 1982, Foundations and Earth Structures Design Manual-
7.2 :Department of the NAVY, Naval Facilities Engineering Command, 234 sayfa .
MEYERHOP, G.G., 1956, Penetration Tests and Bearing Capacity of Cohesionless Soils:
ORDEMiR, i., 1981. Alüvyon Temel Zemini Incelemesi : Zemin Mekaniği ve Temel
Mühendisligi Birinci Ulusal Kongresi, ODTÜ , Ankara, s: 1-13.
KOŞAR, E., 1965, Standard Penetrasyon Deneyi ve Mekanik Sonda Tecrübeleri : IV.
U.S.B.R., 1974, Earth Manual : A Water Resources Technical Publication, Second Edition,
GÜNTEKİN, A., 1985, Standard Penetrasyon Deneyi :Dolgu Barajlar Yonünden Zemin
Mekaniği Semineri, DSI Genel Müdülüğü Teknik Araştırma ve Kalite Kontrol Dairesi
Başkanlıgı, Adana
TERZAGHI, K. and PECK, R.B., 1948, Soil Mechanics in Engineering Practice, John
MEYERHOF, G.G., 1965, Shallow Foundations : State -of-the Art- Review Paper, Proc.
ASCE, V.91.
SUTHERLAND, H.B., 1974, Gen. Review Paper on Granular Materials in Proc. Conference
MEIGH, A.C. and HOBBS, N.B., 1975, " Soil Mechanics" Chapter 8 in Engineers
BAZARAA, A.R., 1967, The Use of the Standard Penetration Test for Estimating Settlement
GIBBS, H.J. and HOLTZ, W.G., 1957, Research on Determining the Density of Sands by
Spoon Penetration Testing: Proc. Fourth Int. Conf. SMFE, London, 3:35-39.
PECK, P.B., HANSON, W.E. and THORITBURN, T.H., 1974, Foundation Engineering :
46
SANGLERAT, G., 1972, The Penetrometer and Soil Exploration : ELsevier Publ. Co.,
Amsterdam.
BEGEMANN, H.K., 1963, The Use of the Static Penetrometer in Holland. : New Zealand
FHWA, 1978, Guidelines for CPT Performance and Design Prepared by John H.
47