You are on page 1of 2

Fatiha Sûresi Tefsiri

Bu sûreye, muhteşem Kur’ân sarayının kapısını açan hüviyeti dolayısıyla "Fâtiha" isminin ve harika Kur’ân
ağacının dalları, budakları, çiçek ve meyvelerinin asıl ve kökü olması itibariyle de "Ümmü’l-Kur'ân";"Ümmü’l-
Kitab" ve "el-Esâs" isimlerinin verilmesi pek münasip düşmüştür.

Sûre, harflerinin seçimi, duraklarındaki âhenk, iç musikisindeki uyum ve mânâ derinliğindeki üstünlükle tam bir
hârikadır. Bu surenin ayetleri ve cümleleri hatta kelimeleri arasındaki mantıkî bağın güzelliği dikkatle takip ederek
elle tutulur şekilde fark edenler için çok cazip ve çok çarpıcıdır. Bu yazıda, inci gibi incelik dizilmiş ve işlenmiş
edebi nakışlar, enginleşen mânâ derinlikleri imkân nisbetinde gösterilmeye çalışılmıştır. Bazen (na'büdü'nün
nun'unun elife tercihinde olduğu gibi) harf tercihlerinden doğan incelikler, ifade ettikleri mânâlar itibariyle nefes
kesecek hüviyettedir.

Sırât-ı müstakim'in mâhiyetinin izahı ise, tutum ve davranış olarak bütün faaliyetlerimize ölçü getirecek seviyededir.
Hidayet ve dalâletin, keza gazaba uğramanın Kur'ân'da veciz şekildeki ifadesi altında yatan gerçekler, değişik
yönleri ile birer birer ele alınmıştır.

Fatiha sûresi, Kur'ân-ı Kerimin ilk süresidir. "Bir yeri veya bir şeyi açan" mânâsına gelen fâtih sıfatından isme
nakledilmiştir; sonundaki tâ nakl veya mübalağa belirtir, yoksa te'nîs alâmeti değildir. Kur'ân'ın -tabir caizse-
mukaddimesi durumunda olduğundan Fâtihatu'l-Kitâb veya el Fâtiha, bu mübarek sûrenin adı olmuştur(1).

Yirmiden fazla ismi, daha doğrusu vasfı vardır. Bu da onun pek şerefli olduğunu gösterir(2).

Diğer sûrelerin aslı, kökü, tohumu ve Kur'ân’ın hülâsası durumunda olduğundan Ümmü'l-Kur'ân, Ümmü'l-Kitâb, el-
Esâs; başlı başına yeterli olduğundan el-Vâfiye, el-Kâfiye; Arş-i ilâhînin altındaki hazineden indirilip(3) kelimenin
tam mânâsıyla ulvî mânâlar hazinesi olduğundan el-Kenz; namazın her rek'atinde ve daha birçok vesile ile
tekrarlanan yedi ayetli bir sûre olması itibariyle es-Seb'ul-mesânî, namazda okunması vacib olduğundan Sûretu's-
Salât, hastalıklara şifâ olması itibariyle eş-Şifâ, eş-Şâfiye bu sürenin isimleri arasındadır.

Tam olarak inen ilk sûre olup Mekke'de ve risaletin başlangıç döneminde nazil olmuştur(4).7 ayettir.

Besmeleyi müstakil bir ayet saymayanlar ‫عَلْيِهْم‬


َ َ‫ن َأْنَعْمت‬
َ ‫ط اّلِذي‬
َ ‫صَرا‬
ِ kısmını bir ayet sayarlar. İmam Şafiî'nin de aralarında
bulunduğu birçok zevata göre Kur'ân'da sûrelerin başında yazılı besmeleler hem Fâtiha'da hem de diğerlerinde
sûrenin ilk ayetini teşkil eder, dolayısıyla namazda cehren okunur. Hanefiyyeye göre sûre başlarındaki besmeleler
sûrelerden birer cüz olmaksızın, Kur'ân'ın müstakil bir ayetidir, namazda sirren (içten) okunur. İmam Mâlik’e göre,
Neml sûresinin 30. ayeti dışında, Kur'ân'dan olmadığından namazda sirren dahi okunmaz(5).

İslâm ibâdet hayatının esası olması hasebiyle müminler bu sureyi her gün en az on yedi defa okumakla
mükelleftirler, "Fâtihasız namaz olmaz" (6).

Fasılası ‫ م‬ve ‫ ل‬harfleridir. Ayet sonlarında durulduğunda, yüksek bir mûsiki değeri olan bu harfler, medd-i ârız
sebebiyle, yâ harf-i meddin 2 ilâ 4 elif miktarı uzatılması sayesinde, şevk verici bir âhenk sağlarlar. Nitekim
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Fâtiha’yı, her ayet sonunda durarak okurlardı(7).

Biz, bu konuların tafsilatını tefsir kitaplarına havale ederek sûrenin, her müminin mutlaka bilmesi gereken veya
bilmesinde fayda bulunan mânâ tarafı üzerinde, makale çerçevesinin imkân verdiği ölçüde durmak istiyoruz.

Besmeledeki rahman ve rahîm vasıflarının delâlet ettiği nimetlere biz kullar ‫ل‬
ِّ ‫حْمُد‬
َ ‫" َاْل‬hamd Allah'a mahsustur"
diyerek şükürle mukabele ediyoruz(8).

Bazı müfessirler ِّ‫حْمُد ل‬


َ ‫' َاْل‬dan önce "şöyle deyiniz" anlamına gelen bir ‫ قولوا‬fiilinin mukadder olduğunu belirtirler.(9)

Hamd için zaman ve mekân zarfı zikredilmeyip istimrar ifade eden isim cümlesi kullanılması ve istiğrak lâmı, bütün
hamdlerin evvelen ve bizzat O'na ait olduğunu gösterir.

You might also like