You are on page 1of 398

iBNi HALDUN

MUI(ADDiME

MUKADDiME
IBRETLER KiTABI, ARAP VE ACEM DONEMLERt VE BUNLARlN CAGDA$LARI OLAN BUYUK EGEMENLERE iLi$KiN, BA$LANGICTAN BUYANA GELEN HABERLER DiVAN! BtRINCi CiLT

iBNi HALDUN
CEvlREN

TURAN DURSUN

Ibm

&aldun'un

EYllami'l-Arabi Ekber, Btrlnct

Mukaddime Kitabu'l-iber ve Divani'l-Mubtedei ve'I-Hab<r Ii ve'I-Acemi ue'l-Berber ve me" asar<l/(Um min Zevi's-S"ll<l"dCUt, (OMlSIf 1274 -DUzelten: Muhammed Hevrlnl, Matbaat,,·j.

Mlsnyye--; "Muu!' 1936 -YaYlnlayan: Nebhaze--; OBeyrut 1900 -Abdullah °tstanbul 1327 -Matbaatu'l-Amlre-;
Sir, Bulak

Muhammed Mehdi El Habbahi. Matbaanfl. Efendl EI Bustan\. Matbaatu'!-Adabiyye-: "Mlslr 1311 -:Matbaatu'I·Ezneriyye-: ')1,·

ve dogrusunu

-yaYITI tarlht yoktur-s-] adh yapruru, (nushakar arasmdakt fa!'l:lar: bulmak amaciyla Tetciime-I Mukadimetl ibn; Haldun, (Pirtzade Mehmed Sahip, istanbul 1275, Takvimhane-i Amire) adh c evrrIden varartanaraki , Arapo;a aslindan Turan Dursun dillmlze <:,evlrml~, ve kitap, Mukadd;me, -tb • ..etler Kitab" Amp ue Acam Dimemieri ve Bunlarm (,a-ldaslan Dian Biiy;i!.: E'gemenlere ili~kin, Ba§lang~tan BUllelna Gelen ffabe ..ler DivanlBjrincl CHI, udt Ile Onu .. Yayl"tlarl taralmdlln N!san 1977 tarthlnde Ank.rrada ilkyaz Ba-

simevrnde

diullril!p

bastrrrl ml§tIr.

iCiNDEKiLER
9
10 11 17 2.2

23
25 28 32

36
37

39 46

Cevirenin Onsozii, Turan DUTsun ibni Haldun'un Sozlerinden Blr Demet Ibni Haldun t<;in Ne Dlyorlar? Tarih Konusundakl Goril~lerl Ve Yonteml 'I'oplurn ile tlgili Gor~leri Toplurnlarm Gecirdikieri Ddnernler, Evre!e!" Orgarnzmacr GorU~ ve ibni Haldun Devlet ve Egemcnlik ile ilgili GOril§leri Din He ilgili Gorii'lleri Ibm Haldun'un Yal}am OYkiisii Ogrenimi Devlet Kes!mlnde GOrev ibnl Haldun'un Tarlhsel-Felseii Ogretislnin Toplumsal
Batsev(!

Temellerl.

S. M,

MUKADDIME
63

74

U2 84 ~2 93 95 99 105 1CI9 110 III 111 113

ll4
116 118

61 Glri~ a n s b z, - Tarih Btltrmrun 'OstUn Yararr, Yoltaruun-Yontemlertntn incelenrnesl, Tarihcilerin Dtil1tiiklerl Yanlislara Sir GozatllmaSl ve Yanh§larm Nedenlerinden Bir azma Deginme Irem Cennefi Harun Re§ld - Abbase - Ca'!er - Bermekogullarl Kad) Yahya - Halife Memun - i<;k! - Oglanclilk Hallfe Memun - E§! Buran - Sepet aykUsti Ubeydogullan [F1itlmaogullan - Fatlmacllar - Fatlmilerl ve Soyian jdrisogullan Ve Soylarl Muvahhidler Devletlnln Kurucusu imam Mehdl Tarih~jnin Zaman i<;indekJ Degi§melerl ve SUre<;lcri Gorememekten ber! Gelen Yamlglsl 1'oplumsal Degi§imlerin Unlii Nedenleri Haber Degerlendlrmedeki Yarulgr ve Nedeni Yanh~ Degerlendlrmenin Eir Ornegi Yanh§ Degcrlendirmenln Blr Ba§ka ai-negi Yanhs Degerlendirmeden Dogan Bit· Gerekslzllk Bblgesel ve Evrensel Tarlh Ozel il}aretler, Ozel OkurruslarBiRtNct KiTAP

DUNYADAKi TOPLUMSAL YASAM VE UYGARLIGIN DOGAL DURUMU, BU YASAM VE UYGARLIKTA ORTAYA CIKAN GOCEBELiK, YERLESiKLIK, YENGI VE YENiLGI, KAZANC, GECiM, ZANAATLAR, BiLiMLER VE BENZERLERI VE BUNLARIN TEMELLERi, NEDENLERi ILE ILGiLi
121
127 128 126 129 131 J31 Haberlerrn Yanlrslnrrrn Dogrularl i~inden Ayrklama Ytinternl Dlnsel Haberlerle Tarih Habetleri Arasmdaki Fark Tanh Haberlerinln Dogru mu Yanll1! ms Olduklanm Anlamamn Bu, Yepyenl Bir Uzmanilk Datrdtr Bu Billm Dahna Dolayh Deginmeler Dil~linUrlerjn Birka" azdeyi~i

Ol~(isti

BiRiNCi

KiTABIN

BtRiNCr

ANA BOLUMt'r

GENEL QLARAK, INSANLIGIN TOPLUMSAL VE UYGARLIK iCiNDEKi YA$AMI (UMRAN)


137 139
142 142

144 153
159 161 167 168 170

181 193 205


211

215
223 226

234 238
246

251 256 281 263


264 268

BtRINCi otnts Bir Dtizenleyiciye. andere Duyutan Gel'ek Peygarnberltk Kurumu da Bir "Duzanleyrcr" Bulunmasi Zorunluluguna Dayandmlabllir ml? txtxct GiRtS. - YeryuzlinUn Baymdlr Kesfrulert, Aga~larmdan, Irmaklanndan, tklimlerinden Ba§llcalarr tKtNe! GiRiSE EK. - Kuzey Dortte-Btr- KUrenin, Guney Dortte-Btr xureden Daha Baymdrr Olusu ve Bunun Nedeni Bolgeier BirinCi BOige Hint Okvanusundakl Adalar ikinci Bolge U<;uneU Bolge Dordtincu Bolge Be§incl BOige Altincr BOige Yedinci Bolge uCONcu GiRiS. - Normal, Slcak, Sog-uk Hava ve Havanm insanlarm Renklerlne ve CC§ltli Durumlarma Olan Etkilerlyle tlgUl DORDUNCt'r GiRlS. - Havamll Insan Ahlakma Olan Etkislyle hgill BES1Nci GiRlS, Toplumsal ve Uygar Ya§anlln Bollukta ve Ao;hkta Degiso;>n Durumlarr, Bolluk ve Achgm lnsan Yaplsl ve Ahl.§kl t'rzertndek! Etkileriyle tlgHi ALTINCI GtRiS. - Dogu§tan va da Cile Yoluyla "Bilinmeyen"c Uia§anlarla ilglll Bu Konunun OnsilzU, Vahy ve Rtiya Ustunedir Peygamberlerin "Olaganustulukleri" {Muci~eleri) Ruh Yaprst Yonilnden insanlarm TUderi "Kahinlik" Dti~ (ROyal. DU§un Ne Oldugu {Hakikatil Belirli Bir "Du~"le Bjllnmeyeni Ogrenmek Eldc midir? O~el Btr Ustah.k ve Uzmanltklart Olrnadrklarr Raide "Bilinmeycn"i Bilenler insan Ozbenligindekl "Bilinmeyen"! Algtlarna Yetencgi
Kahirtler

273 275
276 217 279

283

Glzemciler Icinde Akll Dengesiru Yitlrmlsler (MeczCtblarl Yrldtz Falcllan (Mtineccimlerl Kum Falcllan (Remilciler) KUm FalcllIgmdaki Bio;imler "Ebced Hesabl"yla Yap]ian "Ad Hesabl" "Zayire" YQluyla "Bilinmeycn"in Bulunmasi

iKiNei

ANA BOLUM

GOC:EBE, YABANIL TOPLUM VE KABiLELERiN TOPLUMSAL YA$AM VE UYGARLIKLARI VE BUNLARA iLi$KiN BELiREN DURUMLAR
291
29;1

295

BiRtNCt BOLUM_ txtxct BOLt'rM. Dogaldlr

Go~ebellk de, Y~rle,.ik1ik de Toplumlar 1,,\n Dogaldlr Arap Toplumunun t"inde Bulundugu YapI ve ':ia~am

297

UCUNCU SOLUM. - "Go~ebelik", TanmCI Go"ebelik ve Klrsalhk, Kentsci Ya~amdan Once Gelir. "COl" ve "Klr" UygarllglOln Ba§langl~ Yei';, "Kent"lerse Omrilnli U1.atan Giklidilr DORDUNCU B6LUM, Halkr, iyi Alrskanlrklar GlX;ebeier, Tarimci Go!;ebeier. Krrsal Keaim Edinmeye, Kentlilerden Daha Yatkmdrrlar Kesim Halk,. Yerle'lik Kentli Halk-

298 302 .'l03

BESiNCi BOLUM. - Gtil ve K,rsal tan Daha Yi.\reklidir

ALTINCI BOLUM. - Baskj YoneUminin zarartarr, Yerlestk Halkm Yonetlmin Karar larrru Kayg:Iyla. UZlilerek Kar~liar Duruma Getlrilmesi, Halktaki Direnme GlicUnli Klrar, Hanan Clkarlarma Zarar Verir YEDjNci BOLUM. - Go!;ehelik ve Kasal Yasarn, Aralannda Yaktnhk Bagl OIan Kabilelere OzgU Bir Yasamdrr SEKiziNct BOLUM. - Yakmllk Bagl (EI Asabivye) Soyla ya da 0 Anlamdaki Bir Bagla Olusup Gcr"ekle§ebilir DOKUZUNCU BOLUM. - Acrk-Secik Olan SOY. Yalmzca Colde, Klrda Yasayan Yabarul Araplarcta ve Onlarm Durumunda Bulunanlarda Vardlr ONUNCtT BOLUM. Soylar Nasrl KarJ~lr? ONBiRiNCi BOLUM, - Kabile Ba~kanhiiJ Si.\rekU Olarak TopluIuk i,lndeki Yakm Akrabalardan Ozel Ko~ula Uyan Belirli Ki'lilerde Kaltr ONiKiNCi BOLUM. - Yakrn Akraba Toplulugu Olan Kahile na, Bu Toplulugun Soyundan Olrnayanlar Getirilmez Ba§kanIl!h-

306

309 310 312 314


315

318

ONUC;ONCU SOLOM. - Aile ve Aile Onuru, Gercek Anlarmnda, Ailenln Birbirinin Soydan Yakrm Olanlar kin SOzkonu~udur. Ba§kalarlysa 0 Ailenin Onuruyla Mecaz Anlamda Onurlamrlar ONDORDUNCU BOLUM. - Azadlrlarrn ve Yakmlar Arasma Almm"parl1l Aile onurtan, Efendileri ve Katlidlklan Aileler Dolayrsryla ; Kendi SoyIan Dol ayrsryla Degil ONBESINCi BOLtiM. [Baqa Geo;;en Ail..del Soy-Sop Parlakllgt, elden Basla yan ve Birbirle,ini izleyen :port Babada Strnr'lrdtr ONALTINCI SOLUM, - ilkd Toplumlarm, ha Cok "Yenebilme" Ozolliklet-i Vardir ONYEDiNCi Vevlettlr SOLUM. Yakrrrlar Baska Toplumlara BirinDa-

321

324 327 329

OranIa

Birliginin

Varacagl

En Son Basamak

3:n
332

ONSEKiziNCi BOLUM. - Ge9im Boltuguna Ulasrlrnasr ve Kabile 'Oye!erlnin Mutluluga Alabfldtg ine Dahvermeleri, Kahilen!n Son A§amaya Varma~m! Engelleyen Nedcnlerden Biridir ONDOKUZVNCU SOLUM. Kahilenin Devlet Asamasma UlasmaSlnl Engelleyen Nedenlerden Biri de, Onun A§ag!llgl Kabullenm~si ve BaSkalarma Boyun Egmcsidic Kabile Uyelerinln Aglr Mali YUkUmiU1UIder Allmda Tutulmalan ·YiRMiNCt BOLUM. - iyi Tutum ve Davram§larda Yart§mak, 11k; Saglamamn; Terslyse, Onu Yltlrmenin Bellrtllerindendir YIRMIBtRiNCf BOLUM. Yabanil Toplumlarm Egemen-

334 336 340 341

Olkelerl Daha Genl~ Olur

YiRMiiKiNCi BOLtiM, - Bir Toplumdaki Devlet Egemenligi, 0 Topiumun Bir Boyunctan Glkmea Sir Baska Boyuna Ge"er. 0 Toplumda Yakmhk Bag! StirdtigU Stireee YIRMiUCfrNC-o- BOLUM. - Yenik Olan, Ycnene Vyma Egilimindedir. tm. Kilrk, inan<;-Dti~lince Yi:iniinden ve Daha Baska Yi:inlerden Gi:isterir Vyma Egilimlni YiRMiDORVfrNCU BOLUM. - Blr Toplum Yenik DU§lip Ba§kas1ll1ll Egemenligine Glrdigl Zaman, ona, Yokolus Dana Cabuk Gelfr YiRMiBE$tNCi BOLOM. Gosterebllil'lel'
Araplar,

344

345

347

Yalnizca

Diiz

Ovalarda

Zorbahl!;

348 350

YiRMiALTlNCI SOLUM, Araplarm Ell' Gecirdigi Ull\c)cr, Cabuk \,,krntiva Ug,.ar ytRMiYEDtNCt aOLUM. Araplarm Devlet K~lrmalan G~ncllikle. ya Blr Peygamberligin. ya Bir Erml§i!gin ya da BUylik Bir Drusel Gagrmm Yardumyla otasunr ,iRMisEKiziNCi Pollttkasmdan BOLUM. - Arap Toplumu. En Uzak Hir Toplumdur Toplumlur Iclnde, Devlet Kabile

351

3.54

Y!RMiDOKUZUNCU BOLUM. - Col ve KJrsal Kesim;n Kabilcleri. Boylan. (Ekonomik Ned"nler Yilziinden) Kentlllen, Ycniktirler UCONC(r ANA BOLOM

GENEL DEVLETLER, DEVLET, HALiFELiK, EGEMENLiGiN BASAMAKLARI, BU KONULARDA BELl:REN DURUMLAR, KURALLAR VE EK BiLG iLER
357

BtRiNCi aOLOM. - Devlet Bagmm Yardim1yla Olur

ve Genei Devlet

Ancak

Kabile sonra

ve Yulnnhk Devlct Egc-

tRiNci
364

HOLUM. - iyke Yerle§tikten ve Oturduktan menligl kin Yakmllk Bagma Gcrek Kalrnaz

UGUNCU BOLUM. - Devlet Egemenligine iII§k!n Gerekli OzcJ!igi O!an Bir Aile. Yakrrrlrk B<lgmm Yard,mma Gcrek Kalmadan, Ycrn Blr Dcvlet Kurabilir DORDUNCU BOLOM. - Genel SaldlnSl ve Btiyilk Egemen!igi Olan DovleUer. Din Temeline Dayanrrl.ar ; Bu Din de. ya Blr Peygarnber'ltkton, ya da Hal,k'a-Ger<;ege Cagndan Olusur BE$iNCl BOL1)M, - Dirrse] Cagn. GiiciinU Yalruzca Say'sal Durumundan Alan Yakmlar Topluluguna Ek BlL· GU,> Olar ak Katrh r ve De"I('tin Tcmelini GU<;lendirlr ALTINCI BOLUM. yanmadan, Sonuca Dlnsel Gagn, Ula§3maz Yakmltk Ulkeler Bagm". teindc Kabile Alabilecegi GUcUne DaPay in Bir

366

368 373
375 378

YEDiNCi BOLUM. - Her Devlet!n, Smrrr Vardrr, Bu simr A~llamaz

SEKtZtNCt BOLUM. - Bir Devletrn BUyiiklligU, Geni~ligi Uzunlugu, Ayakta Tutanlarm Azhg, ve Cokluf,u Orarimdadtr DOKUZUNCU SOLUM. - Cok ve Ce~jtli Kabilc ve Boylarm Ulkelerde, GU<;lil.Saglam Devlete Gok Az Raslanrr ONUNCU B6Lt)M. - Ululugu tin Dogal Gereklerindendlr ONBtRl:NCt BOLUM. - Gunene manm DogaflrklarrndandrrONiKiNCi
Sonrasrnm

ve Olm·Uniin Bnlundni;::ll Devle01-

3111 383

Paylasmayip

Tek

Egemen

Olmak,

ve Pariah: Yasnm,

Devlette

Egcmcn

BOLUM. -

Rahat

ve Hu~ur,

Devl et Egemenligine

UJ.~~bktan

Dogallrklar'mdandrr

384

ONuCONct) BOLt)M. Devletin Dogalhg! Geregi Tek Ki~i U1uluk vo EgemenHgi Kueuldukt.an, Egemenler ve Koruyucu GU<;ler (Askerler) kin Gusteri~l. Rahat Bir Yasarn Saglandlktan Son1"(1. Devtet Arbk Kocamlshk DUllemlne Yonelmistir
A,.,klaYfCI Notlar

~EviRENiN

ONSQZU

14. ve 15. yuzyilrn onemli dusiiniirii ibni Haldun'un yapitlari, bugUne degin, gereek anlamda dilimize kazandmlmis degildir; yurdumuzda, Mukaddime'nin eski ve yeni yaziyla c;evirileri yaymlanmis olmakIa birlikte, bunlari, gerek eksik 01malarr, gerek icerdikleri yanhslar nedeniyle, bilimsel ve klasik yaym anlayisiyla bagdastrrmak mumkiin degildir, Buna karsin, Ibni Haldun, gerek Bail diinyasmda, gerek islam dunyasmda, iizerinde ilgiyle durulan guncel bir konu haline gelmistir, Ozellikle Mukaddime'nin kendi dilinde yeni baskilarmin yapilmasi, Batt dillerine (Ingilizce ve Fransizcaya) cevrilmesi ve Ibni Haldun uzerine yazi ve yaymlarm giderek kabarmasi, onun, kendi <;agl ve gevresi icersinde incelenmesi gereken onernli bir kaynak oldugunu bize dusunduren kanitlar olmak gerekir. Ttirkiye'de de, Ibni Haldun konusunda, zaman

zaman tanitma, yorum ve inceleme yazilarr yaymlannustrr; ama bu tamtma, yorum ve incelemelerin, genellikle universite ve ansiklopedi ($€vresinde kaldrgmi da aynca belirtelim. Bati iilkelerinde oldugu gibi, sosyalist iHkelerde de - ornegin Sovyetler Birligi'nde inceleme ve arastirma konusu olan Ibni Haldun'a, gunumtizde, marksist acidan yaklasilrnakla birlikte, iilkemiz marksistleri arasmda heni.i.z bir inceleme konusu olarak ele almmarmstir. Biitiin bu nedenleri gozonunde tutarak, once Ibni Haldun'dan, daha sonra Ibni Haldun He ilgili tarutrna, meelerne ve yorumlardan, genel bir kesit sunarak yazunrza baslamak, okurun ibni Haldun konusunda genel tablo cizmesine yardimci olacagi gibi, bizim yorumlarnmz iein de, -bir hareket noktasi saglayacaktir karusmdayiz,
iBNi HALDUN'UN SQZLERiNDEN BiR DEMET

"Bilesin ki" del' Ibni Haldun, "tarih, gereekte toplumsal yasam ve bu yasamm dog-a! yapismda belirmis durumlar konusunda bilgi vermektir ... "* "Insanlarrn topi umsal yasamlari zorunludur. Diisiiniirler bunu §u sozleriyle dile getirirler: 'insan dogustan uygardir.' Yani insan icm toplumsal yasam, ka~mllmaz bir seydir. Ki, bu yasam, filozoflarm ozel anlatImlanuda 'kent yasami' diye get;er ... ""'* " ... Insanm ya§aml ve kahcihgi saghkh olarak yalmzca besinle saglanabilir. OUUll ir;;in insan, besinini aramaya yonelir, Ancak, insarun besinini elde etmeye tek basma giicu yetmez. Gereksinme duyacagi besini saglamaya yeterli olamaz. Yasamnun temel maddesini olusturan besinini insan tek basma saglayamaz. Giinliik yiyecegi tahihni elde etmesi bile bircok i§ ve ugrasi gerektirir. Tahih ogutiip un durumuna getirmesi, unu hamur yapmasi, hamuru pisir ip ekmek yapmasi gerekir. Bu ii~ isten herbiri ir;;in kapkacak, arae-gerec gerekli olur ona. Ve sozkonusu isler, birtakim zanaatlar olrnadan sonuca ulasamaz, Demirci gerekli olur, marangoz gerekli oIur, ~omlek~i gerekli olur. 'I'utalim ki, 0 klsi, sdzunii ettigtmiz islere gerek kalmadan tane olarak yiyor tahih. Bu da gene birtakim islerin gerceklesmesine baghdir. Tanenin ekilmesi, bicilmesi, basagmdan ~lkarllmasl ... "*"* "Ta• Bkz: Bu yapltm 123. saytasr. -Ed . •• Bkz: Bu yaprtm 139.aayfaa,. -EU. u, Bkz: Bu yapltln 139-140. savtnlart. -Ed.

rih alanmda diisulen yanhs ve yamlgmm ince bir nedeni var: C;aglar degisir ve gunler gec;ip giderken, toplumlarm, kusaklarm durumlarrrun da siirekli olarak degi§tiginin gozden kaC;lnlmasl. ... Evrenin ve toplumlarin durumlari, iliskileri, gidisleri tek bir stirec ("vetire") iizerinde siirmez ve degismeyen bir cizgide kalmaz. Giinler, zamanlar gecer, olusan degi§meIer ve durumdan duruma gec;i§ler butuniidur her §ey. Bu degi§meler ve gegi§ler, kisilerde, siirelerde, kent ve kasabalarda oldugu gibi, tum evrende, iilkelerde, krtalarda, zamanlarda ve devletlerde de olur.?"
lENi HALDUN iCiN NE DiYORLAR?

"15. yuzyihn basma kadar Kuzey Afrika'da yasayan ibni HaIdun", diyor Hilmi Ziya Ulken, "tarihci oldugu kadar, sosyolojinin onderi ve ilk tarih filozofudur (1332-1406). Mukaddime'yi ilk kez Quatremere Paris'te Mustafa Fehmi Bulak'ta bastrrdilar. ilk cevirisi TUrkiye'de yaprldi, 18. yiizyila degin batihlarm bu filozoftan haberi yoktu. 17. yuzytl sonuna dogru d'Herbelot ondan Bibliotheca Orientalis'te sozetti. 19. yiizyil basmda Sylvestre de Sacy, degerini belirtti. 0 yiizyilm sonIarmda Hammer-Purgstall, onun hakkmda makaleler yazdi, 'Araplarm Montesquieu'sii' diye sozetti, Garcin de Tracy, birkae y11 sonra ibn! Haldun'un Mukaddime'sinden bazr boliimleri Fransizcaya cevtrdi. Quatremeres, Mukaddime'nin Arapca metnini Proleqomene« adiyla yaymladi ve ozet halinde bir gevirisini yapmaya cahst), fakat bitiremedi. <;eviri, yapit iizerinde filozof ve sosyologlarin incelerneler yapmalarma olanak verdi. o zamandan bu yana Batida Ibni Haldun'dan c;ok sozedilmektedir. Bazilari onemini asm dereceye glkarml§lar, onu yeni bir bilimin kurucusu saymislardrr. Batihlarm ovmelerle dolu olan yazrlari daha hizmi alamamistir. Bir kesimi ona tarih filozofu goziiyle bakmaktadir, Bir kesimi de onu, sosyolojinin onderi saymaktadir. Ornegin: Rappoport, R. Flins, N. Schmidt onu tarih filozofu sayiyorlar. Gumplowicz, R. Maunier, Fmdikoglu, Sati EI Husri, tekrar Schmidt, Dlken, onu sosyolojinin habercisi sayiyorlar. Bouthoul onda her iki vasfi gordiigu gibi, bir* Bkz;
Bu yaprtrn 109. "ayfll~l. --Ed.

:11

cok Bab diisiiniirtiyle karsrlastirryor. Onda Vico'nun, Montesquieu'nun, Marx'm, biyolojik sosyoloji gorii§unii buluyor. F. Schulz, ibni Haldun icin Journal. Asiatique'de bircok makaleler yaymladi (1885 Paris). Graberg de Hemso, Rosenthal, Von Kremer, Lewine, G. Bouthoul, Gabrieli, Colosio, Ferreiro, Carra de Vaux, De Boer, G. Richter, Gauthier, A. Bombaci, Ch. Issawi, W. Fischel, C. MacDonald, Breisig, H. A. R. Gibb, A. Altamira vb., gecen yuzyil sonlarmdan beri ondan sozetmektedirler. Bu guclu ilginin sonucu olarak da, onun tarih ve toplum gorii§iiniin, ~agda§ dtisiiniirler uzerinde etkili oldugunu, ornegin, Untergang Des Abendlasds yazari Oswald Spengler'in Batrdaki c;oziintuyii anlatan felsefesi uzerinde veya bazi marksistler ve Breisig gibi tarih filozoflari iizerinde etkisi olduguna isaret edilmeli dir.?" Prof. Dr. M. Fuad Koprulii'den: "ibni Haldun hakkmda 1918'de Alfred Bel'in islam Ansiklopedisi'ne yazdig; 'Ibni Haldun' maddesi, basit bir biyografiden baska bir §ey degildir, Oysa asagr-ortazaman fikir tarihinde, onun isgal ettigi yer cok biiyiiktur. Yalmz islam aleminde de gil, genel olarak diinya fikir tarihinde, onu tarih felsefesinin en miimtaz simalarindan, daha dogru bir ifadeyle sosyolojinin ilk biiyiik kurucularmdan biri saymak hig yanlrs degildir .... Yalrnz mustesrrklarin degil, sosyologlarm da dikkatini ~eken bu biiyiik adam hakkmda, Banda uzun zamandan beri bircok tetkikler yapilmts, ozel monografiler viicuda getirilmistiro L. Gumplowicz, Rene Maunier gibi tarunrms sosyologlarm onun hakkindaki yiiksek takdirleri dikkate sayandir .... ".* Cemil Sena'dan: "ibni Haldun, tarihte akilcrdrr, sosyoloji He tarihi binlestirmekte ilk adirm atmrstir. Hilmi Ziya O1ken, onun, cografi ve ekonomik determinizm dusiincesini savunmasmdan, Karl Marx ve Montesquieu'niin miijdecisi saydigi gibi, niifusa iliskin gorusleriyle de Malthus'la iliskili gortir, aym zamanda onun kent yasammdan tiksinmesi ve uygarligm ahlaki bozduguna dair * Hilmi Ziya Ulken, islam Fetsefesi, Kaynakran ve Teslrleri, Tiirkiye t~ Bankasi Yaymlan, istanbul 1967, s, 320-321. (Klml sozctikler yenile~tirilerek aktarrlmrsnr. -T.D.) •• W. Bartold, isidm Medeniyeti Tarihl, ceviren: M. Fuad KoprUlU, Dlyanet t~leri Ba~kanhgl yaymtarr, Ankara 1963, s, 169-170. (Kim! sozcukler yenile§tirilerek aktartlrrustrr. -T.D.)

du~i.\nceleriyle de Rousseau'dan, hatta bir bakima da Nietzsche'~ den once geldigini ve Machiavelli'nin de oncusii oldugunu yazar. Ibni Raldun, Gobineau'dan once irka onem vermis, hukuk anlayisinda Hobbes ve Hegel'e, taklidin roliine onem vermekle de G. Tard'a rehberlik etrnistir ... "* Prof. Dr. Cavid Sunar'dan: "Ibni Haldun'dan onceki felsefe, yani Ibni Rusd ve Maimonides'in akilci felsefelerinin konusu, ozellikle metafizik ve tabiat bilimleriydi. Ibni Haldun'u en cok ilgilendiren konu ise, toplum ve sorunlariydi, Bu sorunlar da spekiilatif olmaktan I,;ok,gozleme ve deneye dayanan konulardi." " ... ibni HaIdun'da bizi gercege goturen, bize bilgi veren mantik kurallari degil, ancak, gozlem ve deneydir. Mantigm yarari bi.iyUkse de dogru dusiinebilme ve dogru bilgi edinebilmede tarnamiyla yeterli degildir. Bize bilgi veren ve bizi aydmlatan, sadece gozlem ve deneydir. Dolayisryla mantik, biitiin bilimlerin temeli olamaz. o ancak, bilimlerin yardimcisi olabilir.** Prof. Dr. Ilhan Arsel'den: "Ibni Haldun, Mukaddime adh Unlil yaprtinda sosyolog goziiyle Arap karakterini inceler ve degerlendirir. Onun bu degerlendirrnesinde suphesiz ki Arap hakkmda daha once Muhammed'in gerek Kur'an hukumleri ve gerek hadislerle ortaya vurdugu goru§ler ve degerlendirmeler de rol oynarrushr. Fakat Ibni Haldun, bu incelemesini ve elestlrmesini ~k daha isabetle ve cok daha bilgili sekilde yapabilmistir ... " "tbni Haldun'a gore Tiirkler savasci karakterleri ve kahramanhklarr nedeniyle islarrun kurtarrcisi olmuslardir. Goruliiyor ki, Ibni Haldun, TUrk'un islam sayesinde kurtuldugunu soylemiyor da tersine islamm TUrk sayesinde kurtuldugunu ifade ediyor."*** • Prof. Dr. G. Hiiseyin Yurdaydm'dan: "Islam dunyasmda Farabi ve Ibni Sina'da goriiIen akilci anlayisa karst, daha sonralari baska bir islam du§uniiru, ibni Haldun'un ileri siirdiigu gorii§, toplumlari tabii §artlara gore inceleyen, tabiatci, naturalist bir diinya gorii~Udiir. Ibm Hal• Cemll Sena,
s, 14 ("'ibnl Haldun"

Filozoflar
maddest) •

AnsikloplildJsJ. Remzl Kltabevi,

istanbul Fakilltesl

1976, c. 3. Yaymlarl, Hukuk

•• Cavid sunar, isllim'da F€lse/e Viii F<irubi, jlAhlyat Ankara 1972, c. II, s, 92, 94. u. tlhan Arsel. Arop Mlillyetclliii"i ve TiiTkleT, Ankara Faktiltesl Yaymlarl, Ankara 1975, s. 53, 231.

t)nlverodtesl

:I)

dun, toplumlari uzviyetlere henzetir. Onlar da tipki uzviyetler gibi dogarlar, gelisir, yetisir, olgunlasir ve daha sonra da duraklayarak geriler, kiit;;iiliir ve yokolurlar. Vico'dan 300 yil kadar once ortaya atilmis olan bu goru§, Yunan ve orta~ag- filozoflanna nazaran buyiik bir yenilik getirmektedir. Boylece Farabi ve Ibni Sina'yi da elestiren bu gorii§, Osmanh devrinde biiyiik bir ilgi gormustur .... Katip <;elebi de Osmanh devrinin ileri gelen Ibni Halduncularindandir. Katip <;elebi'nin Diisturu'l·Amel'inde Ibni Haldun'un bu biyolojist, uzviyetei toplum felsefesine dayanan bir tarih Ielsefesi semasi gorulur, Katip <;elebi'ye gore de toplumlar dogma, gelisme, olgunlasma, durma ve gerileme safhalarindan gecerler ve sonunda yikihrlar ... "* Abdiilhak Adnan Adrvar'dan: " ... [ibni Haldun] Machiavelli'nin Prince adh eserindeki sonuclara benzer sonuelara ulasrms ise de Ibni Haldun'un, Machiavelli gibi ikiyiizlii degil, tersine sadece realist ve dini, realitelerin en basmda tutan bir dtistinur oldugu kuskusuzdur, Bununla birlikte, halif'elik ve imamet konularmda Ibni Haldun, cok ozgiir; ve bagimsiz gorii§ler aciklamis ve genel olarak hiikiimette seriatm mutlak gerekli olmadigim soylemistir. Esefin cevirisi ve ash, bu konulari icine aldigi icin, Ikinci Abdulhamit doneminde, Tiirkiye'de satilmasi ve okunmasi yasak kitaplardandi. ... Eger tarih bir bilim olrnak haysiyetini kazanmissa, tarihin konusunun, toplumsal olaylar oldugunu soylemekle hie kusku yok, ilk kez Ibnl Haldun bu yolu a~ml§hr.""'* Adnan Adrvar, isIam Ansiklopedisi'nin"ibni Haldun" maddesinde ayrica "kimi Batih sarkiyatcilarm 'Amerika'run kesfi' gibi bir 'ibni Haldun'un kesfi' konusu" ortaya atip isledikIerini, oysa kendilerinden once TUrk bilirn adamlarmm Ibni Haldun'dan ve yapitlarmdan sozettiklerini yazar. Arap edebiyat ve tarihcilerinden Emir gekip Arslan (18711946),' Ibni Haldun'un Tarih'inin 1. cildine yazdigi "MuIhak"da ("Dnsaz"de), iinlii Fransiz dogubilimcisi Carra de Vaux'un, Ibni Haldun'la ilgili gorii~lerini aktanyor. Bu almtilarda §oyle deniyor:
.. G. Hiiseyln Yurdaydm, islam Xarihi Derslerl, Ankara 1971.s, 132. ~* AbdUlhak Adnan Adivar, "Ibni Haldun", hliOrn An5iklopedisl. Kimi sozC'ilkler yenile~tirilerek aktarilrrustrr. -1'.0.)

"Miisluman Afrika'run ilk donemindeki toplumsal yapisi, Ibni Haldun'un ki§iligiyle aydinlanrmstir. Ibni Haldun'dan once, tarih felsefesini, onun olcusiinde saglam ve aydmhk bicimde ortaya koyabilen bir baska bilim adarm bilinmiyor. c;iinku toplumlarm oz durumlari, bu durumlarda beliren ve bu durumlarin degismelertnde kesin etkili olan nedenleri, devletlerin nasil kurulduklari ve hangi asamalardan gectikleri, uygarhklarm degi§meleri, gelismeleri ve cokiislerindeki etkenler, biitun bunlar, Ibni Haidun'un, inilebilecek 61~iide derinliklerine indigi konulardir. Bu derinlige, iinlii Mukaddime'sinde ("Prolegomenes") inmistir. Avrupa hrristiyan tarihcilerinden sadece bir kesimini, 18. yuzyrlda, Ibni Haldun'unkine benzer bicimde tarihin gizlerini yakalamaya giri§mi§ buluyoruz. Ustelik bunlarm konuya iliskin cikarip ortaya koyduklarr, kapah, anlasrlmasi son derece giie; anlattmlardan olusuyor. Ibni Haldun, us ve algida, Montesquieu ya da iistad Mably erdeminde bir diistinilrdilr. Ve hie; kusku yok ki 0, yeni toplumbilimcilerirnizden Tarde ya da dogubilimci Gobineau gibi toplumbilimcilerin de ulu atasidir.''" Ayrn kitabm (Tarihu lbni Haldun'un) birinci cildine yaymlayanm yazdigi onsozde bir yazisi yaymlanan Kahire Universitesi eski ogretim uyelerinden Ahmed Emin de soyle diyor: "ibni Haldun'dan once hie bir tarihcinin, tarihe, onun balers acrsmdan bakabildigini bilmiyorum." s. "n", Emir ~ekip de Tarih'in 1. cildine yazdigr "El Mulhak'unm girisinde Carra de Vaux'un goruslerml aktarrrken, Ibni Haldun'dan onceki dusumirlerin goruslerini sirahyor ve Platon, Aristoteles, Farabi uzerinde durduktan sonra §oyle diyor: " ... Yalrnz bunlardan hi<; biri, tarih felsefesi bilimine a~lkc;a deginmiyor. Ne Platon, ne Aristoteles, ne de Farabi. Bu bilim dah, Veliyyu'd-Din Ebu Zeyd Abdurrahman Ibni Haldun'un bulusu olarak ortaya C;lklyor. 0, Batmm da, Dogunun da ovuncesi ("Mefharet"i) dir, ** Islam Medeniyet Tarihi adh yaprti nedeniyle iilkemizde pek iyi tanman Prof. Dr. W. Barthold da sunlarr yaziyor: "Ibni Haldun'un, tarihine yazrms oldugu iinlii Mukaddi• Tarlhu ibn; Haldun EI Muthak
II.

BI'I-CiW'I-Evvel, 1.

Mlslr

1936, yaymlayan:

M~hammed Habbed, • ibid., s. "n".

c. I, "On-ilz",

me'si, Arap edebiyatmda, tarihi, oykiiciiliikten kurtarmak, muhakemeyi egemen krlmak ve tarihin yasalarrm arastrrmak icin yapilrms ilk ve biricik deneyimdir, ibni Haldun, tarihe, kendi anlayisma gore, 'yeni bilim' vasfiru vermektedir.* Onun tarihi, Yunan pragmatik tarihcilerinin etkilerinden uzaktir, Arap tarihcisi [ibni Haldun], Yunan tariheilerine nazaran deneyim ve bilgi bakimmdan daha zengindir. Yunan tariheilerinin nazarmda esas olan siyasal sekillerin degismesl yerine, lbni Haldun, kuramma temel olarak, iktisadi kosullarm degismesini, gogebelikten yerlesik hayata ve koy hayatmdan kent hayatma gegb;i almaktadir. Ibni Haldun'un bu kurami, hangi bilginl.erin ve hangi kitaplarm etkisiyle meydana geldi? Bu, heniiz, tamamiyla bilinmiyor .... ibni Haldun'un kurami, diger Arap tar ihcilerini etkilemedi. ~urasl dikkate degerdir ki, Ibni Haldun Arap oldugu halde, 'islam Uygarhgi'nm biitun miisliiman dunyasmin ortak mall oldugunu iddia ediyor, (... ) Ibni Haldun, Araplara 'uygarhgi tahrip edici bedeviler' goztiyle bakmaktadir ... "** Araplari elestirdigi ve Turkleri ovdugii icin Ibni Haldun'a ieerlemis gorunon unlu Arap yazarr Tuha Hiiseyin bile Ibni Haldun icin ~unbrIyazmaktan kendini alamiyor: "Ibni Haldun, tarihsel alanda bir yontem yaratrms, bu yontemde acik ve gercekten gogu kesimde dogru glkan gorusler ortaya koymustur ... "*** "ibni Haldun'un tarih yoniinden ortaya koydugu bakis ar;ISI, gerr;ek bir bakis acisrdir. 0, tarihe boliinmez bir bii tiin olarak bakan, tarihi olusturan olgulari ve olaylari inceleyip yanlzsl arr a tma yol unu d i.i§unen ve bun u an Iasila bilir goreceli (izafi) bir bilim olarak yaratan ilk tariheidir. Islam diinyasmda, ne ilkcaglarda, ne ortacagda bu nitelikte bir tarihci gdriilmu§tUr."***'" Taha Hiiseyin, Ibni Haldun'un "dahi" kisilerden biri oldugunu yaZ1YOr. "lc;timai felsefe"yi, ilk kez onun "bilimsel kahba d6kWgunii" ve onun icin Araplarm, "bu i§i ilk basa* OYS(l, ibnl Haldun'un "yeni bllim" dedigi, "topluma ve toplumun gell~rnestnc egemen ohm yusalar"dlr. Bkz: 47 nolu acrklaytcr not. -T.D, . *" W. Barthold, ishim MedeniyetJ Tanh!, s, 39-4[1. (Kimi sozcUkler yenile~Ilrilel'ek aktarilrmstrr. -T.D,) ... T"hii Hilseyin. Felsefetu ibn! Haldlln El ictimaiyye, Fransizcadan Arapcaya cevil'en: Muhammed Abdullah Annan, M1Sll' 1925, Matbaatu'L-Ittmad, s. 49. • *h Aym kitfOP, s. 26.

:16

ran biziz" diye ovtmeblleceklerlni savunuyor." Ve gene Taha Hiiseyin "ayri ayri yollardan yiiriimilij olsalar bile, Ibni Haldun'la Montesquieu'niin toplumsal gorungtileri tarihsel cebir (tarihsel determinism) ilkesine baglamakta birlestiklerini ve bu konuda, Ibni Haldun'un, Montesquieu'ye onciiluk ettigi"ni a~lkhyor.·· Tilr k A nsiklopedisi'ndeki deger lendirmesiy le Ziyaeddin Fmdikoglu da Ibni Haldun konusunda ilginc gorii§ler sergiler. Ilerde iizerinde duracagimiz bu degerlendirmenin bir bolumiinde Fmdikoglu §oyle diyor: "Tarih ve sosyal olaylarda her ~e§it ekonomik etkene yer veren Ibni Haldun, kay ve kent yapilarma ozgti ekonomik bir diizen bulunduguna dikkatimizi c;ekmektedir. Bu diisiince 20. yiizyil sosyolojisinde iki sosyoloji kolu (kay ve kent) He ugrasan sosyologlarca Tunuslu tarihciye [ibni Haldun'a] orijinallik ve hatta modernlik niteliginin verilmesini gerektirrnistir."··· <;e§itli yazarlardan sundugumuz kesitleri burada bitirirken belirtelim ki, ibni Haldun'u tarihsel-felsefi toplumsal ternellerini marksist bir yaklasimla arastiran S. M. Batseva'nm yazismi, tum olarak, bu kitapta yaymladigimrz icin, burada aynca, aym yazidan kesitler sunmamn dogru olmayacagi kamsmdayiz. ~imdi, artik, Ibni Haldun'un ilgi ceken goruslerl iizerinde ayri ayn durmaya cahsahm:
TARiH KONUSUNDAKi GOROSLERi VE YONTEMi

lbni Haldun tarih konusunda §oyle diyor: " ... Distan bakilmca tarih, eski gunlerden ve devletlerden. eski caglarda gec;en olaylardan haber veren bilim olmaktan oteye gecmez. Aglzdan agiza gecen sozler, oykiiler anlatihr. Anlatilanlardan ozdeyisler cikarihp sergilenir. Toplanti yerlerinde kalabahk bellrdigi zaman bunlarla eg-lendirilir dinleyenler .:" ••••
• Aym kltap, s, 26• •• Aym kitap, s, 41. ... Turk Ansik!opedisi, c. 19, II. 492 ("tbnl Raldun" Jer yenlle§t!rllerek aktarrlrmstre. -T.D.) .... Bkz: Bu yapltm 64. $a.yla'l1. -Ed.

maddest).

(BaZI

s5;z;cUk.

"1.7

Yazarumz, bunu, tarihin dl§ yuzunde olan (fi zahirihi) diye niteliyor, bu tiir tarihcilige de yiizeysel tariheilik goztiyle bakiyor, Ama gercek tarihciligin bu demek olmadigmi, tarihin bir de "i~ yam", derinligi bulundugunu anlatiyor: "Derinligine inilerek bakildrgindaysa, tutarh bir bakistir tarih. Bir ineelemedir (nazarun ve tahkikun). Olup bitenleri nedenleriyle birlikte ineelemedir, nedenlerine baglamadir (ve ta'lilun li'l-kainat), Ne var ki bunun ilkeleri ~ok incedir (Vemebadiha dekikun). Olgularm nasillarirn ve nedenlerini derinlemesine bilme'dir. Bundan dolayi, tarih, temel bilimdir, 'Hikmet'e de biitiinuyle girmistir. Onun i~in 'hikmet'* bilimlerinden sayilsa yeridir ve sayilmasi dogaldir." diyor. Yazarimiza gore, gercek tarihcilik budur, tarih alanmda bu bakis acismdan ylirlimedir. lbni Haldun, bunu, tarihin "i~ yiizli" ("ve £1 batmihi") diye niteliyor. Ziyaeddin Fmdikoglu, Ibni Haldun'un bu aeiklamasim degerlendirirken sunlan yazar: "Sosyolojinin bilimler arasmda yer aldigi 19. yuzyildan onceki donemlerde, tarihi aym zamanda sosyoloji sayan dii§iiniirlere raslanmaktadir, Ornegin: Vieo ve Bacon bunlar arasmdadir. Ibni Haldun'un 19. yiizyilda Batida Hammer tarafmdan tamtilmasmdan sonra, Arap tarihcinin bu alandaki oncii goru§ii yayilrms bulunmaktadir. Gercekten tarih~i1igi 'zahiri' ve 'batmi' diye ikiye ayiran yazar (ibni Haldun), birinciyi oykiicii, ikinciyi 'izahci' olmakla niteliyor. Bu vasrf, 'batmi' tarihciyi, sosyal olayr illet ve nedenlerine baglamaya yoneltmektedir. Nitekim gtinumiizde de sosyoloji ile, bu anlamda anlasilan bir tarih arasmda, siki baghhklar kurulmaktadir.v=" Ibni Haldun, tarihte aktarmacihga deginiyor ve §oyle diyor: "islam diinyasmdaki tariheilerin ileri gelenleri, gel,;mi§ gUnlerin haberlerini dolu dolu ahp topladilar, Yazdiklarmm arasma koydular, sakladilar. Sonra asalaklar gelip yanhsm aldatrcilarma kattilar 0 haberleri. Bu alanda kimi zaman samlara, kuruntulara kapildilar: kimi zaman da bilerek haber uydurdular. Abartilmrs s6ylentinot .
•• Turk Anslklopedisi'udeu kim! sazctiklel' yenile§til'llerek aktarrlrmstrr, • "Hikmet", "felsefe"den daha geni~ kapsamhdrr, Bkz: 1 nolu ao;tklaYlcl

28

ierden yaldrzhlari aldilar, otekilerle kanstmp stirdiiler piyasaya. Ve uydurdukca uydurdular. Daha sonra gelenlerden ~ok· Ian da bunlara uydular, haber aktaricrhgmda onlari izlediler. Oncekilerden nasil i§itip aldilarsa oyle ilettiler bizlere. Olgularm ve durumlarm nedenlerini du§unlip kavramadan. Uydurrna haberciligin sapik yollarim birakmadilar, bu uydurmacihga karst koyahm demedHer. "Inceleme denen sey azdi bunlarda. Ayiklama, dogrularm icinden yanhslari crkarip atma yonii ~ok azdi ... "· Ibni Haldun, bu a~lklamaslyia tarihclligi nasil anladignu a~lk~a belirtiyor. Ve tarih felsefesini a~lga vuruyor: ibni Haldun, "ylizeyseI" bir tarihcilik ve aktarrnaci (nakilei) bir tarihcilik istemiyor. Bir tarihci, aldigi ve yazacagi "haber" iizerinde dusunsun, arastirsm, incelesin, gerekirse tarihc! olarak ad yaprms olanlara, gelenege baskaldirsm, kar§l koysun, hele hi~ bir zaman uydu olmasm, samlara, kuruntulara kapilmasm istiyor. Ibni Haldun'dan onceki tarihciligin "oykiiciiliik", gecmisten haber toplayip aktarma (vak'anivislik) biciminde oldugu, Ibni Haldun'unsa tarihe ilkeler getirdigi ve bir tarih felsefesi ortaya koydugu konusunda, asagiyukari dusunurlerin tiimii birlesir, Hemen hemen §u noktada birlesirler ki, Ibni Haldun, tarih felsefesini baslatan, ya da bu felsefenin baslayip gelismesinde ~ok biiyiik katkisi olan bir tarihcidir. Diisiiniirler, onun tarih felsefesini kurdugu gibi, Batryi, bu konuyla ugrasanlarr biiyiik ol~ude aydmlattigmi da yazarlar. Bireok dusunurun, eok ge~ tanmmis olmasma karsm, ondan yararlandiklarrm aciklarlar. Onu elestirenler bile onun tarih felsefesini onemsemezlik etmezler. Sozgelimi: Ibni Haldun'u kiyasiya elestiren Tftha Hiiseyin bile onu bu konuda cok over.·· Ayrica bu konunun "0818"SI ve bu konuda "dahl" olarak niteler .••• Orhan Hancerlioglu "tarih felsefesi"nin ne oldugunu ve ayrica Ibni Haldun'un bu felsefedeki yerini §oyle anlatiyor: "Tarih felsefesi, geemiste neler olup bittigini arastiran tarih biliminden farkh olarak, gecmiste olup bitenlerin nedenlerlni arastmr, Bu bakimdan tarih felsefesi, tarihsel olusumu i~in• Bkz: Bu yapltm 65. sayfalll. -Ed. Bkz: Felsefetu ibn! Ha!dtm EI ictlma!lIl1e, ... Bkz ; Ayru. kitap, B. 26.
o.

8. 34•

.7.9

de genel felsefe alanmm ti~ btiytik dUnya gorii§tine gore sir alamr. Metafizik tarih felsefesi, bireyci tarih felsefesi, diyalektik tarih felsefesi. Metafizik aeidan i§lenen tarih felsefesine gore, insanlarm tarihi, Tanrmm iradesiyle yonetilmektedir, Tanri nas11 istemisse oyle olmustur, bundan sonra da oyle olacaktir. Temelde metafizikten baska bir sey olmayan bireyci tarih felsefesine gore, insanlarm tarihini biiylik bireyler, e§ deyisle iistiin dusimceler yonetmektedir, bu biiyiik kisiler nasil Istemislerse Byte olmustur ve bun dan sonra da oyle olacaktir. <;;;'agda§ diyalektik felsefesine goreyse, tarihi, uretim iliskileriyle belirlenen toplumlar yapar. Toplumsal olaylarm nedenleri ozdeksel [maddi] kosullardir .... Tarih felsefesi, metafizik ve bireyci acilardan islenirken bile, r;agda§ ozdekcl [materyalist] diyalektik anlayism sezgisini tasrmaktadir, Tarih felsefesinin ve toplumbilirnin kurucusu sayilan Arap diisuniirlerinden Ibni Haldun'a (1334-1406) gore, toplumsal olaylarm nedenini toplumun kendinde aramak gerekir. Tarih bilimiyle ugrasanlari yamltan §ey, uluslarm hal ve durumlarmm deiJi§mekte oldukIanni unutmakbr. Degisme, Tanrmm biitiin varhklar i~in koydugu bir yasadtr. Dogasal verim, ozdeksel bir degismeden ibarettiro Toplumlar da insanlar gibi dogar, gelisir ve oliirler. Hiiner ve sanayiin gelismesi, toplumsal gelismenin basmda gelir. Hiiner ve sanayiin gelismesi, ... insam dusiinsel bilgilerle ugrasmaya yoneltir. Deger emekle belirlenir, pazarda satilan bugdayda, i§ ve emegin degeri a~lkc;a gorunmez ama, bugdaym degeri, onu elde etmek ic;in harcanan i§ ve emegin deg-eridir. Toplumsal olaylarm temeli, ekonomiktir ... "* Hancerlioglu'nun bu degerlendirmesi ger~egi oldukca yansitiyor. Ancak, burada Ibni Haldun'un oldugu aciklanan goriisler arasmda yer verilen "degisme, Tanrmm biitiin varhklar 191nkoydugu bir yasadir" tiimcesine bakip, onun "materyalist" olmadigi samlmarnahdrr. Ciinkti lbni Haldun'da "Tann"mn, "dinsel dunyada"kinden daha degi§ik bir anlarm vardrr, Ibni Haldun'a gore "Tarm", dogal yasalarm disinda degildir, yasaIan hem "koyan'tdir, hem de yasalarm "kendisi"dir. Gelisrneyi etkileyen bir r;e§it "ozguc;"tiir. Ibni Haldun, Hancerhoglu'« nun da belir ttigi gibi, toplumsal olaylarin nedenlerini, "toplu• orhan Han~eflioj:lu. Fe18efe S6zlil.{iit, Rem.zl Kltabevi. 20 :L!tanbul 1973. s. 303.

mun kendisinde" aramayi onerir. Oysa "dinsel cevreler", bu nedeni, kendi anlayislarmdaki "Tanrisal i.§ ve hikmetlerde" aramayt onerirler. Gene Hancerlioglu'nun belirttigi gibi, Ibni Haldun'un tarih felsefesinde "toplumsal olaylarm" temeli "ekonomik"tir. Ibni Haldun anlayismda temel etkenin "ekonomik" oldugu goru§unii Ziyaeddin Findrkoglu da paylasiyor. A§aglda bu konu iizerinde ayrica duracagiz. Durum boyle olunea Ibni Haldun'un tarih felsefesini, maddi temelin dismda diisiinebilir miyiz? Ibni Haldun'un "tarih" anlayismm ozelligi nereden ileri geliyor? Ozellikle iki §eyden ileri geliyor: Birincisi, "konu" olarak "toplum"u, "toplumsal yasam"; almasi, ikincisi de getirdigi "yontem'Idir. Bu iki temel og-e, onun "yeni bilim" diye niteledigim ve hakh olarak kendisinden once bilinenler arasmda hi~ bir tarihcinin haberi olmadigrm belirttigi bilime (toplumbilime) onem ve ozellik kazandmyor, Ibni Haldun, "yeni bilim"in konusunu §u sozle acikhyor: "Insana ozgil 'umran' ve insana -ozgu toplum"* ("Huve'l-umranu'l-beseri ve'l-ictimau'l-insani"). Yazarirmz, "umran" sozeilg-ilnil, "uygarltk" ve "toplumsal yasam" anlamlarmda kullamyor.** Taha Hiiseyin, Ibni Haldun'un, bagimsiz (sui generis) bir bilime, "toplum"u konu alan ilk diisiinur oldugunu yaziyor. *** Daha once aktardigirmz gorii§lerden de anlasrlacagi gibi, bircok yazar ve diisuniir de Taha Hiiseyin'in bu yargisrm paylasiyor. Ibni Haldun, "yeni bilim"in konusu olarak "toplum"u allyor ve bununla kalmiyor, toplumu etkileyen nedenler, etkenler iizerinde de duruyor. Cografi etken, dogal etken, politik etken ve en basta da ekonomik etken. Taha Hiiseyin de ibni Haldun'a gore bu etkenlerin toplumu etkileyip degi§tirdigini yazarken, onun bu alanda "din"e ve "metafizige" yer vermedigini aciklar .•••• Ibni Haldun'un, kendisini amtlastiran yonteminin ne olduguna gelince:
• Bkz: Bu yaplhn 123.sayfasl. -Ed . •• "Umran" sozctigU 1~ln8 nolu a~lklaYlcl nota bakllUZ • ... Bkz; Felsefetu ibni Haldun El ictimaiyye, s, 58. n •• Bkz; Aym kitap, s. 45.

.2:1

Thni Haldun, bu yontemini cok gents ve orneklerle anlatrr. Burada kisaca sunu belirtelim ki, Ibni Haldun yonteminde en onemli olan U~ §ey: yansizhk, elestiri, ve topluma, toplumun gelismesine, degismelere egemen olan yasalarm bilinmesidir. ibni Haldun, bu sonuncusunun hepsinden daha onemli oldugunu ozellikle belirtiyor. Tarih alamnda "yansiz" olamayan, "ele§tiri"ye yer vermeyen ve hepsinden daha onemlisi, toplum yaprlarim ve toplum yapilarma egemen yasalarr bilemeyen tariheinin "her zaman yanhsa ve yamlgiya" dusecegtni acikhyor, Ibni Haldun'un toplumsal yasaIarmda TaM. Hiiseyin'e gore, onemli §U ii~ yasa var: "Nedensellik" yasasi ("kanunu'l-illiyye"), "benzerlik" yasasi ("kanunu'l-te§abiih") ~ ve "benzemezlik" yasasi ("kanunu'l-tebayun").* Tilhil Hiiseyin'in "benzemezlik" yasasi diye anlatngi konuda, ibni Haldun, "degisme'tlere, "siire~"lere ("vetire") son derece onem verdigini gosteriyor. Onun bu konudaki sozlerinden bir pareaya, yazumzin basinda yer verdik. Kendisi bu konuya ~ok onem verdigi icin .. i§te lbni Haldun'un "toplumbilimci" sayilmasmi ve kimilerince "toplumbilimin kurucusu", "~agd8§ toplumbilimcilerin atasi" diye nitelenisini saglayan, onun bu ve benzeri gorii§leridir. Tarih anlayisi ve getirdigi yontemdir, Bilim diinyasma sundugu "yeni bilim"dir.
TOPLUM iLE

n.cn.t

GORUSLERi

Ibni Haldun, toplumsal yasarm "zorunlu" sayar. Neden zoruniu saydigmi uzun uzun anlatir. Bu konudaki gorii§lerini tamtlayan ornekler siralar, "lnsanin besinini tek basma elde etmeye giicU yetmez ... " diyerek basladigt aciklamasmm sonunda, ekonomik nedenlerin, "toplumsal y8.§am"m vazgecllemezliginde en biiyiik rolii oynadigmi ortaya koyar, Ratta "toplumsal yasami", ekonomiye dayandmr da denebilir. <;iinkii ekonomiyi temel etken olarak isler, Sonra diinyamn ancak "toplumla bayindir duruma" getirilebilecegini, toplurn olmadan dogamn degi§tirilip yasamr bicime sokulamayacagun belirtir. Cografya ~evresi ve iklim kosullarr iizerinde de durarak, toplumlari, Se• Bkz: Fe!sefetu ibn! Haldun E! ictimatllll4', s, 4<1-47.

§itli toplum birimlerini ve bieimlerini bu acidan da inceler. \!e~ §itli etkileri aciklar, sonuelar ~lkarlr. Ayn bir ana boliimiin ~e§itli boliirnlerinde insan iliskilerini, aile, boy, kabile iliskilerini, kisaca "toplumsal yapi'Tart, bu arada degerleri, kurallari, geIenek ve gorenekleri, ahskanhklari yani "kiiltiirel yapi'tyi, gene bu arada ve ayn ayn boliimlerde degisik yonetimleri, egemenlik evrelerini, politik gelismeleri ve boylece "siyasal yapi'tlarr ele ahp gents ve ilgi ~ekici aciklamalarda bulunur. Toplumu anlatir, toplum-devlet iliskisini anlatir, toplum ve devIet yasammdaki gelismeleri ve degismeleri anlatrr, Toplumu ilgilendiren ne varsa sozkonusu eder. \!iinkii egildigi "yeni bilim"in konusu "toplum"dur, boliimleri, sorunlari (ve mesailuhu) da toplumsa1 sorunlardir. ibni Haldun, hangi konudan sozediyorsa "toplum"u ve "umran": (toplumsal yasam ve uygarhk) ilgilendirdigi icin sozediyor, Ibni Haldun, toplum psikolojisine ve toplum ya da topluluk iiyelerini birbirine baglayan baglara, orneg-in kabilelerdeki "kan bagl"na, yakmhk-akrabahk iliskilerine, dayarusmayr saglayan etkenlere, "topluluk"larm giiciine ve bu gii~lerle elde edilen sonuclara da ~ok onem verir. Bu alanda kullandigi ve dusunurlerin iizerinde durup ~e§itli yorumlar yaptiklari "el asabiyye" ya da "asabiyyet"* sozciigii vardir ki, bu sozciik, toplum ve devIet gelismeleriyle ilgili boliimlerde sik sik gecer,

Toplumlann Ge~irdikleri D6nemler, Evreler


Taha Hiiseyin'e gore, Ibni Haldun'un bu konudaki gorfi§unu soyle ozetlemek miimkiin: Toplumlarm ii~ donemi Ctavr'tr) vardir: a) lIkel yasam (aysetu'l-bedv) donemi. Bu boliime ~ol yasamt ve kirsal yasam siirenler girer. b) Devlet kurma donerni ("fetih yoluyla"), c) Yerlesik (kentsel) yasam, zenginlik, savrukluk, eglence, durgunluk ve ardmdan Ylkllt§ donemi, Birinci donemde toplumlar, "kabile", "asiret" diizeni j~inde yasarlar. Gereksinmelerinin ve geleneklerinin dismda yasa bilmezler. Yalmzca gereksinme duyduklan ya da geleneklerinin ittigi dogrultuda davramrlar. Ikincl donemde girfstfkleri "fetih"ler ve baska toplumlari yenme-ezme sonucunda, ka* Bu
s8zcUglin anlarnt i..n 37 nolu a..lklaYlcl nota bakmrz, i

23

bile yonetiminden devlet yonetimine geeerler. Bu donemde "yasa" nedir bilirler ve diizenlerini saglayan yasalar yaparlar. Yal ruzca gereksinmeiere ve geleneklere degil, bu yasalara uyarlar artik. U-;uncu donemdeyse yerlesik ve kentsel ya§a~ mm gerek ve ahskanhklarma gore yasamr. Yenilgiye ugratilan topluluklarm geleneklerine, hosa giden yasamlarma uyulur. Zengin, parlak yasam ve eglenceye diiskiinluk gosterilir. Bu arada bilime, teknige yonelmeler gcruliir. Bu asamadaki toplumun yasami, yikilmcaya ve yokoluncaya dek boyle surergider." Taba. Hiiseyin, Ibni Haldun'un bu konudaki gorii§unii boyle ozetler. Orhan Hancerlioglu'ysa u-; degil, bes donemde ozet~ ler yazarimizm konuyla ilgili goru§unu: "Gocebelikten ulkelere saldirma tavri, aldiklari iilkelerde ekonomik egemenlik tavri, gittikce zenginlesme tavri, bariscihk ve gevseme tavri, safahat ve eglenceye dalarak -;okme tavrl."** Ziyaeddin Fmdikoglu da, "tavn-lar teorisi" bashgi altmda, Ibni Haldun'un bu konudaki gorii§unii §oyle yansitir: "Asabiyetle donatilmis ilk kavimler, hayatlari boyunca bazi tavirlar gosterirler. Bunlar ilk defa, zuhur ve zafer tavri yasarlar. Siyasal rider ve ahlak beraberligi, bu zaferin temel nedenidir. Soora 'infirad' devri baslar. Lider ve ~evresindeki~ ler kiitleden ayrihrlar. Ve ferag hali yasarlar. ~imdi durgunIuk zamamdir. Egemenligi elde bulunduranlar, zuhur ve zafer devrinin eocuklarrdir. Asabiyetleri gerginligini kaybetmek iizeredir, Fakat gene de gii~lii donemin hatrralarmi anarlar. Sonunda israf donemi baslayacak, bir baska asabiyet sahibi kavim zuhur edecektir. Egemenlikler nobet degi§tirecektir.""· Gerek TaM. Hiiseyin'in, gerek Hancerlioglu'nun, gerek Findikoglu'nun ozetlerueleri, asagiyukan aym seyleri anlatnus olsalar bile, tbni Haldun'un anlattiklarmi tam yansrttikIarmi soylemek biraz gii~tur. Bunu, cevirlnin ilgili boliimlerini okudugu zaman okur da gcrecektir. Hele ikinci ciltten sonra bu durum daha iyi anlasrlacaktir. Ziyaeddin Findikoglu, almtida gorfilen aeiklamasma sunu ekliyor:
• Bkz: Felsefetu ibn! HaW«» El letil'n(:lillye, s, 32-83. _. Fe/sefe A»siklopedlsl, s, 114. ••• Turk Ansik/opedisi. "ibnl Baldun" maddest, (Klmt rtlerek aktarrlrmstrr-, -T.D.)

s6zcUkler

yenUe,U-

"lbni Haldun'un bu gorii§ii, 'uzviyetci' (organizmaci) bir goru§e dayanmaktadir. Kendi deyimiyle 'ornr-ii beserle omr-ii cemiyet'i, analoji yoluyla yaklastrrrnakta, hiyolojik determinizrni, sosyolojik determinizmiyle devam ettirmektedir."

Organizmact Gorii$ ve ibni Haldun


Ibni Haldun'u yorurnlayan c;ogu kimse, onun "organizmagorih~ tasidigim, ya da goru§uniin "organizmaci" oldugunu ileri surer. Bu, ne ol!}i.ide gercegi yansrtiyor? Bilindigi gibi bilim cevreleri, bircok alanda oldugu gibi toplurn bilimde de birtakim "teori"ler, teori "model"leri belirlerler, "srmflama'Tar yaparlar, Ama ne denli "bilimsel" olursa olsun "sirnflandirmalar" degisiktir. Kimi bir tiirlii, kimi bir baska tiirlii simflandirrna yapar." Bu "srruflandrrma'Tarm hakh gerekcesi vardir elbette. Si:izgelimi, Emre Kongar, "her bilim dah, ister dogal, ister toplumsal olsun, inceleyecegi konuyu daha iyi anlayabilmek i~in modeller kullarnr." diye baslar ve gerekeeyi anlatmaya koyulUr."'· Ne var ki aym Emre Kongar, kitabmm bir baska yerinde de sunlarr yazar: "Ashnda toplumsal bilimlerde yapilan her S1mflama eksik ve hatah olmaya mahkumdur, <;iinkii her dii§iiniiriin ya da toplumsal bilimcinin modeli, az ya da ~ok, oburlerinden farkh ogeler tasir. <Jgretici ve cozumleyici amaclarla yapilan smiflamalar ise, bu farkhhklari genellikle ihmal eder. Ashnda yaptlan smiflamalar da birbirini tutmaz, '" Yapilan her siruflama, smiflamayi yapan kisinin amacma, gorti§iine ve yaklasimma gore degismektedir. Bu nedenle, biz de bu ~all§mada, §imdiye kadar yaptlrms olan bazi smiflamalardan" cok daha farkh olmayan bir smiflamayi ortaya koyduk. Pek dogal olarak bizim smiflamarmz da, yukarda, smiflamalarm getirdikleri sakmcalar olarak sayilan butiin sakmcalari ve muhtemelen bazi ilaveleri beraberinde ta§lmaktadlr."*·* $imdi dtisuniin, Ibni Haldun il,;in "gorii§u, organizmaci go.. D"gl~iklikJerl gormek ve ka~la§tlnnak 1...ln bk7.: Sorok\n, Blr BUl111hm Cag111da Top/um Fetsgfeleri, cevtren: Mete Tun"ay. BUgl Yayuilim. Ankara 1972; Emre Kongar. TQplumsal Degl;me, Bilgi Yaymlan, Ankara 1972; Ptof. $azl K6semlhal. 5Qsyoloji Tanhl. Rernzl Kitabevl. istanbul 1974. 00 Bkz: Effil:e Kongal', Toplumsal Degi~me, s, 34. "0 Bkz: Aym kltap, s, ~3.

CI"

rustur" deniyor. lbni Haldun'dan aldigi almtiyr, kitabma koydugu boliime bakihrsa, Emre Kongar da aym egilimde.· Yani 0 da yazarirmzi "organizmaci" kuramcilar sirasma koyuyor. Iyi ama, lbni Haldun'u baska kuramcilar arasmda gosterenler de var, ona ne diyecegiz? Sozgelimi: "Taklit" konusundaki dusuncelerinden dolayi G. Tarde'a benzetenler var, "irk'Tarla ilgili gorii§lerinden dolayi Gobineau'ya benzetenler var, cografya cevresinin ve iklimlerin etkilerine iliskin goru§leri dolayisiyla "cografyaci gorii§"te olanlara benzetenler var, bundan ve "nedensellige" iliskin goru§lerinden dolayi Montesquieu'ye benzetenler ve "Araplarm Montesquieu'sii" diye niteleyqnler var. Daha baska diisiiniirlere, kuramcilara benzetenler ve bu arada "Marx"m gorii§i.iniin onciilii oldugunu soyleyenler var. Baslangicta aktardigimiz yazilarda da bu, acikca gortiltir. Oyleyse, Ibni Haldun'u bir butun olarak ele ahp degerlendirmeden, tarihte, toplumbilimde "organizmaci" diye nitelernek olaSI mi? "Organizmaci gorii§"te olanlardan birini, en iinliilerinden birini ahp karsilastiralrm kisaca: Omegin, Alman diisuniiru, Spengler Oswald (1880-1936): Alman fasizminin teorik onculerinden biri. Ortaya koydugu tarih felsefesini aeiklayan yaprti, Almanya'nm birinci diinya savasi yenilgisinden hemen sonra yayinlanrms, emperyalizmin ideologlari arasmda hayli ilgi gormii§tiir. Ne diyor Spengler? Emre Kongar'm kitabmda ~oyle aciklanir: "Spengler de, kiiltiirleri organizmalar olarak goriir. "I'arih, bu organizmalarm ortak hiyografisidir. Her kiilttiriin gocuklugu, gen~ligi, erginligt ve ya§hhgl vardir. Her kiiltiir kendi uygarhgml yaratzr. Uygarhk, ki.ilttirel organizmalarm son a§amada ortaya koyduklan bir olgudur. Uygarhk asamasi, kozmopolit kentlesme, bilimsellik, halkm kitlelesmesi He belirlenir. ilk asamalardaysa kan baghhgl ve topluluk (cemaat) havast egemendir. Uygarhklar, olmeden once ikinci bir dinsel asama ge~irirler. Eski Roma yonimden hiristiyanhk bunun orne~idir'."** Bu gorii§lerle, Ibni Haldun'un bu konuya iliskin gorii§leri arasmda benzerlikler bulundugu kuskusuz, Ama sadece "ben* Bl,z: Aym
U

kitap,

Bkz: Aym kltap.

s, 51. s. 56.

zerlikler" var. Belki de, Hilmi Ziya 'Olken'in acikladigi gibi (yukarda Ulken'den aktartlan almtiya bakrmz), Spengler, ibni Haldun'un goruslerinden etkilenmistir, Onun gorii§lerinden isine gelen yanlan ahp yansitmtstir. Bununla birlikte "benzerlikler"in otesindeki "farklar"i, hem de cok onemli farklari da gormek gerek. En onemli fark da sudur: Ibni Haldun, "madde"yi ve "ekonomi"yi temel ahr. "Kiiltiir"ii ve "kiiltiirel de~i§meler"i "oz"de ("Ii zatihi") gormez, "gecim" ve "besin"e yonelik c;abalarm "arrzi" ve bu alandaki toplumsal yasama, "umran"a gore degi§en yansrmalar olarak gorur. Ibni Haldun, "bagimsiz", "essiz" kiilturler tammaz. Ve Ibni Haldun'un, gerek toplum ve gerek devlet yasammi insan yasarmna benzetmesi, "dogma, erginlesme, yaslanma ve olme" gibi donemlere ayirmasi, gene Spengler ve benzeri organizmacilardan farkhdir. <;iinkii Ibni Haldun'a gore, yalntzca "yaslanma" doneminde de~il, "her an" olus (kev) ve ~oziili.i§ (fesad) vardir, Degi§me ve yenilesme her an sozkonusudur, Bir baska deyisle ona gore ~oziilen ve olen bir §eyde ayru zamanda "dogma" da vardrr, Ibni Ha1dun, her §eyin her an "degi§tigini" yeri geldikce vurgular. "Dogma, gelisme, erginlesme, yaslanma, oliim" gibi evrelerden sozetmesi de, her seyin, bu arada toplumun ve devletin de durum degistirdiklertni anlatmak icindir, <;ilnkii Thni Haldun'a gore her sey birbirine baghdir ve her §ey "siirekli" durum degistirir, Onun ic;in bu "degismeleri" gozoniinde tutmayan tarihcinin yamlgiya diisecegini aciklar. Onun iein "siire~" ("vetire") sozcii~Unii kullamr, Ibni RaIdun'da evrimci dusunce de vardrr. "Diisiinen insan"a degin nasil gelindigml uzun uzun anlatir. Ve Ibni Haldun, Spengler gibi "kaderci" de~ildir. TUm bunlardan sonra, onu, Spengler'Ie aym srraya koymak-dogru olabilir mi? Ya da oteki "organizmaci" dii§iiniirlerIe? Yineleyeyim: Arada biiyiik oh;Ude benzerlikler var; ama ~ok daha buyiik ol~iide farklar da var. Unutulmamasi gereken bir §ey daha var: lbni Haldun "donemler" ("tavIr"lar) He ilgili gorii§iinU, inceleyebildlgi toplum yapilarmdaki gozlemlerine dayanarak ortaya atrp islemistir, Ibni Haldun'u degerlendirirken bunu da gozonunde tutmak gerekir. Hancerlioglu sunlari yazar: "islam bilgini Ibni Haldun'a gore bu (toplumsal gelismenin

durmasi anlammdaki) ~okme, hi~ bir toplumun kacmamayacagl genel yasadir, Metafizigin, gozlemledigi bu olguyu ... Karl Marx bilimsel olarak ~ozi.imlemi§tir: Bir toplum, uretim gii~leriyIe uretim iliskilerintn birbirine uygunlugu halinde gelisir, iiretim iliskileri iiretim giiclerinin gelismesine engel olmaya baslayinca cokme ve uretim guelermin gelismesine uygun yeni iiretim iliskilerinin kurulacagi iistiin diizeyde bir sosyo-ekonomik bicimlenmeye donusme kaeimlmazdir. 'Oretim iliskilerinin, i.iretim gii~lerinin gelismesine siirekli olarak destek olacagt bir toplumda, ornegin sosyalizmde, durma ve ~okme olmaz.''''' Hancerlioglu'nun Ibni Haldun yonunden yamldigi soylenebilir. Titha Hiiseyin'in Ibni Haldun'un "tavir'tlar konusundaki gorii§iiyle ilgili benzetmesi de, yarulgiyr a~lk~a gosterir: "[ibni Haldun'a gore.] Toplum genel niteligiyle bir Irmaga benzetilebilir, Yatagi hie; bir zaman kurumayan bir Irmagao Kesintisiz yenileserek akip gittikten sonra denize her dokiilusiinde yeni olarak dokulen bir irmaga, Bu irmak, ~01den ya da kirsal bir kesimden ~lkar. Yatagmda ilerlerken tepelere raslar ve egilmek zorunda kahr, Yengi ve yenilgi donemleri budur iste. Irmak tepeleri gec;meyi basardigmda dogrultusunda e;ok daha gii~lii olarak akisrrn surdiiriir. Iste tam bu sirada, kentsel yasamm c;e§itli i§ ve ugraslarmm dogum sancisim ~ekmektedir toplum, Irmak ilerler, ama bir gun isin sonuna gelir, akisim yavaslatir, sonunda durur. 0 sirada da deniz yutar irmagin sularmi. Ama denize dokulenleri, [aym irmagm yatagmda] yeni sular izler ve her zaman 'yeni' sular akar.'?" Kisacasi: Ibni Haldun'a gore, bir toplumun "yokolmas I", samldigi anlamda bir yokolma degildir, "denize dokiilme'tdir. Her dokiiluste "yenileserek", Kuskusuz, gercek c;oziim, Karl Marx'm getirdigi ogretiyle gerceklesmistir. Ancak, ibni Haldun'u da iyi anlamak gerek.
DEVLET VE EGEMENLiK iLE

n.cn.t

GORUSLER

Ibni Haldun'un anlayrsmda, devletten, toplumu ilgilendirdigi h;in sozedilir, Bu nedenle devlet, toplumdan ayri diisiintitabevi,

• Orhan Hancerlioglu. Felsefa Ansiklopedisi. "Declfn" istanbul 1976. S. 274. H Bkz: Felsefetu ibn; Huldun EI ictimaiyye, S. 83.

maddest,

RelnZl

KI.

lemez. Toplum icin hangi donemler sozkonusuysa, devlet icin de aym donemler sozkonusudur. Ancak, toplum icin "yokolus" yoktur, Taha Huseyin'in du§iiniirtimiizti yorumlarken yaptigi yerinde benzetisiyle, "bir irmak" gibi "yeni sularla yenilenerek akisi" vardir, tiim irmaklarm vardigi bir "deniz"e, okyanusa dokiilu§u vardir. Devlet igin "dogus", "gelisme", "yaslanrna" donemlerinden sonra "oliip gitme" kacmilmaz bir sonduro Bu "son" gelince devlet yikihp gider, ama toplum kahr ve yikilan devletin yerini bir baska devlet ahr. Yeni devleti de ya giden devletin kurucusu olan toplum, ya da bir baska toplum kurar. Ama hangisi gerceklesirse gereeklessin, "toplum", yenilenerek kahcihgnu surdiiriir. Bir baska toplum iginde "erimis" olsa bile .. Devlet, c;e§itli kosullar nedeniyle bicimden bicime girer. Devlet ve egemenlik, toplumun ilkel ve g&;ebe doneminde baskadir, yerlesik ve kentsel yasam doneminde baskadir, Baslangicta "kabile" diizeni vardir, Sonra devlet diizenine ulasilir. Devlet dlizeninde de c;e§itli evreler vardir. "Fetihgilik" evresi, yerlesik ve kentsel yasam donemindeki, bir 01glide oturmusluk evresi ve "parlak" donemi izleyen "goklintiiye gidis" evresi ("tavr") vardir. Her evrede de temel dayanak, "ekonomik" kosullardrr. Sozgelimi: Devlet, "Ietihcilik" doneminde neden "fetihlSi"dir? lbni Haldun'a gore, bunun temel nedeni ekonorniktir. Devlet, ekonomik kosullar nedeniyle suraya-buraya saldrrrna politika51 izler, "Ganimet"ler saglamak, ya da daha verimli topraklar elde etmek. Temel neden bu. "Din" de vardir, Ama "din" etkeni bu temel nedene baghdir, Ibni Haldun gorii~lerini tamtlamak ve somutlastrrmak igin sik sik orneklere basvurur, Bu alanda basvurdugu orneklerden biri, Omer'in bir soylevidir, Ibni Haldun, bu ornegi §oyle sunup aciklar: "Tanri hosnut olasi 6mer'den aktanlagelen sozleri, bu konuda dusiiniip de gerlendirebilirsin: Ona 'biat' edildiginde ve 0 kalkrp halki Irak'a kiskrrtrrken §oyle demisti: 'Hicaz yoresi, sizin i~in bir yurt olamaz. Sadece, otlak ve av alani olabilir. Bu ydrenin halki, bunun dismda bir olanak saglayarak giiclenemez. Nerede 0, Tanrmm verdigi soze dayanarak g&;en Kur'an okuyucular! Haydi,Tanrmm kitabmda, miras olarak

alacagirnza iliskin SQZ verdigi topraklara dogru, yerytiziinde kosup dolasm [saldirm]! Tann 0 Tanrrdrr ki, dinin, tiim dinlere iistiin kalsm diye, size peygamberini dogru yol ve hak dinle gonderdi, Putataparlar bunu istemeseler de.' demisti Tann. (Tevbe surest, ayet 33.)"* Dikkat edilirse ditsuniirumiiziin konuyla ilgili olarak verdigi i:irnek, eok ilginctir. "Fetih"ler ic;in "temel neden"in "ekonomik" oldugu acik-secik gi:iriilliyor. Burada "din" de kullamhyor, ama "yardimci" ve "kiskirtma" ("te§vik") araci olarak kullaruhyor, Ekonomik olanaklari saglamak i~in kullaruhyor, Halki daha c;ok costurmak igin. Bundan i:iteye gitmiyor "din" etkenL "Tanri da sizin suraya-buraya saldirrp olanaklar elde etmenizi istiyor, Sizi basarih kilacagina da soz veriyor. Baska toplumlardan 'miras' olarak alacagmiz topraklar vardir. Tanri bunu Kur'an'da aciklarmstrr, Haydi kosun, kosun da yeni topraklar elde edin, guclenin. Yoksa bu Hicaz yoresinde gii~lenemeyecek, acr kalacaksmiz. Gi:izliniizli aem, durmaym!.." demek isteniyor. Omer'in deviet politikasmm ne oldugu aeikc;a goriiliiyor burada. Ibni Haldun bu i:irnegi verdikten sonra aerklamasim soyle siirdiiriiyor: "Bu durumu, Yemen hukumdarlari, Himyerliler gibi eski Araplarda da gorup, iizerinde diisunebilirsin. Bunlar bir kezinde Yemen'den batiya dogru, bir baska kez, Irak'a ve Hindistan'a dogru nasil akmlar yaptilar dusiin! Toplumlar i~inde Araplardan baska hig bir toplumda bu denlisi gorulmemistir. Batrdaki [Berber topluluklarmdan] Miilessimler'in durumu da oyledir, Bunlar da devlet ve egemenlik glrisiminde bulununca, Sudan yoresindeki birinci bolgede bulunan dolasim yerlerinden kalkarak, Endiiliis [Ispanya] illerindeki 5. ve 6. bolgelere degin tirmanmrslardir. Hem de hie bir tasryict arac 01maksizm .. "Yabaml [ilkel] toplumlarrn durumu bi:iyledir iste, Onun icin bu toplumlarm iilkelerinin smirlarr gok geni§ olur, 'merkezlerden' [hiikiimet merkezlerinden] de eok uzak yorelere ulasir ... " •• ibni Haldun'un demek istedigi aeiktir: Bir deviet ve ege• Bkz: Birlnci Ana BliltimUn Ylrmlblrinci •• Bkz: Ayru bliltim. BliltimU.

30

menlik kurulurken de, devlet ve egemenligi ayakta tutma, gii~lii kilma ~abalan gosterilirken de, temel amac, ekonomiktiro Devlet politikasi, kurulurken de, yasatihrken de bu temel amaca dayah olarak yuriitiilur, Ancak, lbni Haldun'un her konuda oldugu gibi bu konudaki gorii§leri de hireysel degil, toplumsaldrr. Yani bireyden ~ok, toplum ve topluluk onemlidir Ibnl Haldun icin. Bu nedenle diisiiniiriimiiz, ister "kabile" diizeninde, ister "devlet" asamasmda olsun, egemenlik i~in "topluluk gucii"nii ilk kosul goruyor. Bu amaela da "kan bagi", yakmhk, akraba11k bagi, aile, boy, kabile, topluluk giicii, topluluk, Inane birligi, ruh birligi, dayamsma, karsihkh yukumluliikler ve sorumluluklar yiiklenme gibi anlamlara gelen ve topluluktan topluluga, diizenden dlizene, ortamdan ortama degi§en "el asabiyye" ya da "asabiyyet" diye bir §ey Isler ve buna ~ok onem verir. Devlet kurulurken de, yasatihrken de bunun 110k onemli 01dugunu anlatir, Ardarda gelen bircok boliimler il1inde ve genis acrklamalarla dile getirir bu yoldaki g6ril§lerini. Ibni Haldun, bir deviet ve egemenligin yasamasr iein "erdernli olma'tyi da kaeinilmaz bir kosul sayar. Ozellikle devletin basmdakiler in ve deviet politikasryla ugra§an yetkililerin "kesinlikle erdemli olmalari gerektlgi'tni savunur, "Erdem"lerin basmda da "adalet"e yer verir. Halka zulmetmekten titizce sakmilmasmi, halka aItmdan kalkamayacagi ylikler, vergiler yiiklememeyi ogutler. Tersine davrananlarm egemenliklerinin omurlii olamayacagim soyler, Hatta devIet ve egemenligi kurma girtsiminde bulunurken bile bu tiir erdemlerin gerekli oldugunu, bu erdemleri tasimayanlara halkin deger vermeyecegini yazar. Sonra devletin halkm "yarar": icin, yani bu savla kuruldugunu, boyleyken, "zuliim", haksizhk gibi halkm zararma olan seyler gecerli kihrnrsa, kurulus amacma ve savma ters bir durum ortaya ~lkacagml, bunun da egemenlerin varhklarim siirdiirmelerine engel olacagim acrklar, Ibni Haldun, devlet ve hlikiimet biciminden c;ok, bu "erdem"lere ("fazilet", "hilalu'lhayr") hepsinin basinda da "adalet"e ve ozelIikle "vergi adaleti"ne onem verir. Bunlardan uzaklasrnayi, "c;oku§" nedenlerinin i:inemlileri arasmda sayar. ibni Haldun'un "devlet ve hiikiimet bicirni" konusundaki gi:iru~lerine ikinci eiltte deginecegis.

DiN iLE

ttctr.t GORtiSLERi

Ornek olarak kendi yazdiklarmdan birkac parca aktarip iizerinde diisiinelim: "Felsefeciler, peygamberlik kurumunu, akil kanitiyla tamtlamaya yoneldiklerl zaman, savlarmi, bu kamta [bir diizenleyici bulunrnasi gerektigt kamtma] dayandmrlar. Boyle bir ekleme yaparlar, peygamberligin insanlara ozgii dog-a! bir ljey oldugunu da eklerler. Soziinii ettigimiz karnta basvurarak sonuca ulasrrlar. 'Insanhk i~in bir diizenleyici hakem gereklidir.' diye yola ~lkarlar, sonra §oyle derler: 'Bu diizeqleyieinin yargisr, Tanri katmdan geldigi varsayilan bir seriat He [bir din He] olusur. 0 §eriab, insanlardan biri getirir. Getiren kisinin, insaniar arasmda sivrilmis biri olmasi gerekir, Tanrmm ana verdigi birtakrm ozelliklerle, Tanrmm kilavuzluguyla sivrilmis biri. Boyle biri olmahdir ki, halkin teslim olmasi ve kabul etmesi gerceklesebilsin. Boyle olmahdir ki, insanlarin i-;;inde ve iizerinde kurulan egemenlik, karst konulmadan ve kargasaya ugramadan yerlesebilsin.' "Pelsefecilerin bu akil yiirutmeleri, senin de gcrecegin gibi, kesin karuta dayah degildir, Neden dersen: varhk ve insanhgm yasami, oyle Tanndan din getiren biri olmaksizm da olusup gelisebilir, Diizenleyici hakem, egemen, kendinde buldugu gi.ic;le ya da yakmlarrmn yardrmlariyla, insanlar iizerinde gticunu gosterip, egemenlik kurabilir ve insanlari kendi dogrultusuna ~ekebilir. Dusiintin: Kitaphlar (ehli kitap) ve peygamberlere uyanlar, kitaplari olmayan atese tapanlardan sayica daha azdirlar. Gercekten, atese tapanlar, diinyada en kalabahk topluluklardan birini olustururlar. Kitaplan, peygamberleri olmadigi halde, onlann da yonetimleri ve uygarhkIan vardir, Nerede kaldi ki, yasarnlarmi surdurernemis olsunlar. C;aglmlzda da [14. yiizyilda] Kuzey ve Giiney kesimlerdeki bolgelerde onlarm devletleri ve uygarhklan vardir, "Ama insanhgm yasarm acismdan i§ ele ahndiginda durum baskadir, Diizenleyici ondere kesin gereksinme vardir, lnsanhgin yasami onsuz kesinlikie olamaz. "Bu aerklamadan acikca anlasihr ki, felsefeciler, peygamberlik kurumunun gerekliligini tanrtlarlarken yanhsa diisiiyorlar. Ve su bir gercek ki, peygamberlik kurumu, akla da32

yah bir §:ey degildir, Onu bildiren, duyuran dindir sadece ... "'" "Dinsel lSagn, topluluk gucune dayanmadan, sonuca ulasamaz, Nedeni: daha once de belirttigimiz gibi, kamunun yoneltildigi. her isin, her giri~imin, sonuca ulasabilmesi i~in, kesinlikie bir yakinhk baginm, topluluk gucunun desteginde 01masi gerekir, Daha once de sozti gelSen saglam bir hadiste peygamber §oyle del': "I'anri, toplumunun desteginde bulunmayan hi~ bir peygamber gondermemistir.' ""'II< Bu iki konudaki anlattiklarmdan aktardiklarrmiz bile, tbni Haldun'un, "din" olayma nasil baktigim ortaya koymaya yeter: lbni Haldun'a gore, insanugm yasarm ilSin peygamberlik kurumuna gerek yoktur. Toplumlar, peygambersiz ve tannsal kitap olmadan da yasayabilirler, "Yasamak" ne soz, geli§:ebHir, devlet ve uygarhklar da kurabilirler, Peygamberlik, akilla tamtlanamayack bir §:eydir, "akli" degil, "nakli"dir. Toplum yasami ilSin peygambere degll, peygamber olsun ya da olmasm "diizenleyici" ondere gerek vardir ... Gene dii~iiniirumuze gore, "din davasi, topluluk gucune dayanmadan" yiiruyiip basariya ulasamaz, Peygamberin kendisi bile bunu itiraf etmis, "toplumunun destegine dayanmayan hilS bir peygamberi, 'I'anr nun gondermedigi'tni soylemistir. Ibni Haldun, "din"in baslangicta, "kabile" giiciiyle dogrulup yasatildigim sik sik isler. Eger kabilesinin destegi 01masaydi, Hz. Muhammed'in de peygarnberlik davasim, "din ~agrlSl"m, basartya ulastirabilirdi diye dusiiniilemeyecegini anlatrr. Ibni Haldun, "devlet diizeni, dinsel kurallara dayanmak zorundadrr" yargisina katilmadigim aciklayabilmis bir dii§iiniirdur. Adnan Adrvar'm da, Islam Ansiklopedisi'nin "lbni Haldun" maddesinde belirttig! gibi, dusunurumuz, "Hilafet" ve "Imamet" konularmda da acik, ozgur gorii§lerle ortaya ISlkmis, "hiikiimet isinde sertatm ille de gerekli olmadigtm" a':tlkIamisnr. Adnan Adivar, bu till' gorU§ler bulundugu ilSin Mukaddime'nin, !kinei Abdiilhamit doneminde "yasak" kitaplar arasma sokulmus, "terciimesi ve ash" yasaklanmrs oldugunu yazar.
• Bkz: Bu yapltm 143. sayfall . •• Bkz: tktnet Ana B(liUmun Altlncl B(jlilmU.

33

lbni Haldun "§eriat"m "hUklimet i~in §art olmadiguu" acikladig; zaman, boyle bir gorii§U aeiklamak biiyiik bir yiireklilik isiydi, Herkeste yerlesen bir inane vardi: deviet ve hukiimet "§eriat"slZ olamaz. "Tanri Kur'an'da her §eyi ayrmtilariyla aciklamistir. Her kurah koymustur, Nasil bir yonetim olmasi gerektigini, insanlarm hangl kurallara uymak zorunda bulunduklarmi aciklarmstir. Her konuda oldugu gibi devIet dUzeni is;inde ne aramrsa onda vardir. Onun ve onun getirdigi §eriatm hukiimlerine ancak kafirler uymaz." Boyle dU§linliliiyor ve boyle konusuluyordu, "§eriat"m "yeterli" 01dugu konusunda din s;evreleri durmadan halkm beynini yikamay a S;ah§lyordu. Ornegin: Bagdath Bahauddin Ibni 'Hamdun (hicri 495-562, miladi 1101-1166), Tezkereta lbni Hamdun adh kitabmda §unlan yazar: "Tanrrnm kitabi, siyaset bilimlerinin her tiirliisiinii, tiim bolumleriyle birlikte ve dusiinen kimsenin artik baskasma gereksinme duymayacagt olS;lide is;ine alrmstir. Bu kitabm topium yonetimi icin anlattigi hukiimler, dusunen herkese yeter. 'Kisas' gibi, Ki, Tanri bizim is;in onda 'hay at' yaratrmstir. (::e§itli ceza hiikiimleri gibi. Ki, canlar, mallar, namuslar 0 hiikiimlerle korunabilir. Zekat gibi. Ki, ona iliskin hiikUmle, zenginlerin yoksullara Iiituf gasterrneleri saglamr, zenginler, Tanrmm kendilerine olan Iiitfundan yoksullara verirler. Ve halkm yoneticilere boyun egmelerine iliskin hiikiimler gihi."* $imdi bile "seriat" hiikumleri savunulmuyor mu? Urdun'deki seriat uygulamasim bile yeterli bulmayan, daha s;ogunu isteyen ve onun is;in de asrlan Takryyundin E'n-Nebhani'nin "islam Anayasasi'tm is;eren Nizamu'l-lslam, KudUs 1953, kitabi, "hizhu't-tahrircilerin" oteki yayinlariyla birlikte, bireok islam iilkesinde oldugu gibi yurdumuzda da kimi gevrelerce ilgi gormityor mu? Bu "Anayasa"nm "serh"! bile, Mukaddimetu't-Dustur adi altmda bolca piyasaya slirlilmUyor mu? (1963, basildigi yer belli degil, Arapt;a, 456 sayfa.) ~eriat hliklimeti kurma cabasi gosteren ve bunun icin Pakistan'da partisini bile kurmus bulunan Mevdudi'nin kitaplan iilkemizde de yaymlanmiyor mu, s;evirilerinin baski iistline
• Bahliuddln ibni Hamdun, Tezkeretu tbnt Hamdun, Mlslr 1927. BagdatlJ ibni HamdWl'un bu kltabr, birtakim ogutlerl ve devlet polrtikasrna ili§kin one· rilerl l~erir.

baskisi yapilmiyor mu? Ornegin Mevdudi'nin isUim'da Hilku· met adiyla 'I'iirkceye t;evrilen bir kitabt .. Bu kitap, §oyle sunuluyor: "Ikinci krsim ise, Pakistan'da islami hiikiimeti teessiis ettirmek it;in sarfedilen gayretli t;ah§malarl ve bu hususta ileri suriilen ameli cahsma sistemlerini etrafh bir sekilde

anlanr.:"
Kisacasi: ~a~lmlzda bile "iIle de §eriat diizeni olsun" diyenler eksik degildir, Buna karsihk Ibni Haldun, ta 14. ytizyilda, hem de "kadihk" eden bir ki§i olarak: "Hayir, devlet it;in, ille de §eriat gerekli degildir!" diyebiliyordu. "Peygamberlik kurumunu" insanhgin yasami it;in zorunlu gorrnemek, "din, kabile giiciiyle gerceklestirilebilmistir, kabilesinin giicii olmasaydi peygamber basarih olamayacaktr, bu gut; olmasaydi hit; bir peygamber basarih olamazdi" demek, "seriat'un, de viet kurmak ve halki yonetmek it;in "sart" olmadlgml soylemek .. Biitiin bunlar, ozellikle ibni Haldun'un ya§adlgl donemler icin birer "devrim" niteligini tasir. Bununla birlikte Ibni Haldun, yasadigi ortamm ozellikleri ve hosgorusiizhikler dolayisryla, dusiincelerinden "odun'' verrne geregini duymustur zaman zaman, "Odun" vermek zorunda kalmistrr. Sozgelimi: Peygamberligi, "kahlnligi", "buyu"yii anlatirken, odiin verdigi aeikca goruliir. Gerci bu konuIan anlatirken, gene biiyiik yiireklilik isteyen aeiklamalarda bulunmamis degil. Ornegin: peygamberleri, kahinleri, biiyticiileri anlatirken, hepsini ayni sirada gdsterir, yalruz peygamberlerin "derece"lerinin biraz daha yiiksek oldugunu soyler. Bu bile, cesaret isidir, Ancak, gene de goriislerlni tam aeiklayamadigi ve odiin verdigi seziliyor, Taha Hiiseyin, lbni Haldun'un, Ibni Rusd gibi, "felsefe"yle "diii"i birlestirme (_;abasml gosterdigini yazar.** Ama, bence, Taha Huseyin'm bu gorii§u dogru degildir. ibni Haldun, kimi zaman "ayet"lere ve "hadis"lere de yer veriyor, yorumlar ve aiSlklamalarda bulunuyor. Ancak, bunlari iki arnacla yapiyor: birincisi, dinsel verilerden yararlarnp gorii§lerini dinsel t;evrelere de aktarmak. Ikincisl, baskilar ve dinsel yonden SUt;lamalar karsismda, biraz olsun kendisini savunabilmek.
• MevdCldl, isllimda Hiikiimet, Urducadan tarlhi yok), s, 9. •" Bkz: Felsejetu ibn! Haldun EI lctlmaiyye. cevtren: s, 76. Ali Gene ell, istanbul (ba-

S1m

35

Bununla birlikte Tithit Hiiseyin de, ibni Haldun'un bilinen nitelikte "dinsel bir inamr" olmadigi gorusundedir, Hatta, "Ne ibni Haldun, ne de bir baska islam dustiniiru, herkesin anladigi bicimde tannsal ger~ege inamr.?" biciminde acikhyor goru§unii. Sozun ozii. §u ki, bir toplumbilimci, ozgiir' dusunceli bir bilim adarm, "din" olayma nasil bakiyorsa, ibni Haldun da oyIe bakiyor. Ustelik, ibni Haldun, herhangi bir toplumbilirnci ve bilim adammdan da "din"i daha iyi biliyor. Tum "islami bilim dallan"m cok iyi okuyup ogrenmis, derinlemesine incelemis, bununla da kalmamis, dinleri karsilastrrrms, ~e§itli inanclar uzerinde durmus, arastirmalar yapmis bir diistiniirdiir. Onun i~in ne soyliiyorsa, bilerek soyliiyor. Aeiklamalarr son derece yansiz ve gercekcidir.

iBNi

HALDUN'UN

Y A$AM OYKOSt)

tap

Kendisinin yazdigi ve "Tarih"inin son una ekledigi bir kivar. Kitabm adi: E't-Ta'rif Bibni Haldun ve Rihletihi Garben ve ~arken ("ibni Haldun'u ve Batiya, Doguya Gezilerini Anlatir"). Bu kitap, Muhammed Tavit 'I'anci'nin duzeltmeleriyle ve c;ok degerli notlanyla, simdiye dek yaymlanmis olanlar icinde en dogru, ustelik aeiklamah bicimde 1951'de Kahire'de basihp yaymlanrmstir. Elbette ki, Arapca olarak. Iste dusiinurumuziin yasam oykusunu bu kaynaktan aktaracagiz. Zaten basvurabilecegimiz baska da temel kaynak yok. Tum diinya, onu, bu kendi kitabiyla tammisttr. Asil adi: Abdurrahman. "Ebu Zeyd" (Zeyd'in babasi) diye de amhr, "Veliyyuddin" diye amldigr, "E't-Tunusi" (Tunuslu) diye c;agnldlgl da olur, Ama daha ~ok "Ibni Haldun" (Haldun'un oglu) diye bilinir. Oysa babasuun adi "Haldun" degildir, "Muhammed"dir. "Haldun", atalarmdan birinin adidir. Kendisi, Haldun'dan kendisine dek soyle bir siralama yapilabilecegini soyliiyor: Haldun oglu Abdurrahman oglu Ibrahim oglu Muhammed oglu Cabir oglu Muhammed oglu Hasan oglu Muhammed oglu Muhammed oglu Muhammed oglu Abdurrahman (ibni Haldun). Bu siralamsm pek kesin olmadi• Felsefetu tbni Haldun EI lctimailllle,
B.

97.

gmt da ekliyor. (Bkz: Ad1 gecen yapit, s. 1.) "Haldunogullari" ailesine admt veren "Haldun", Giiney Arabistanhdir. Yemen'in Hadremevt (Hadramut) kesiminden. Kabilesinden bir topIuIukIa birlikte Endiiliis'e (Ispanya'ya) gelmis, orada, once "Kermune'Iye (Carmona'ya) yerlesmis, "Haldunogullari" diye bilinen ~ocuklan burada dogmustur. Sonra Haldunogullari buradan "Isbiliye'Iye (Ispanya'nm giineyinde bulunan Sevilla kentine) gos;tiiler. Bu gos;i.in hied 3. yiizyilda (miladi 9. yiizyrl) oldugu anlasihyor, (Bkz: s. 4.) Ailcnin atasi HaIdun'un a511 adi: Halid. Halid, Osman'm oglu. Osman Hani'nin oglu, Hani Hattab'm oglu, Hattab Kureyb'in oglu, Kureyb Ma'dikerib'in oglu, Ma'dikerib Haris'in oglu, Haris Vail'in ogIu, Vail de Hucr'un ogludur. Anlatildigina gore: Bu Vail, bir elci olarak peygambere gelmis, peygamber ona s;ok ilgi gostermis, salrru yere serip onu iizerine oturtmus ve onun is;in soyle dua etmis: "Tannm! Hucr oglu Vail'i, onun cocugunu, s;ocugunun s;ocugunu, ta kiyamete dek kutlu eyle!" s. 2.) Bu aile, s;ok uzun siire, i§biliye'de devIet -ve yonetimde onemli 1'01 oynamis bir ailedir. (Bkz: s. 4-11.) Aileden bircoklarr, yapilan savaslarda oldiikten soma kalanlar yine deviet ve politika yasammda ugrasrlariru siirdiirmiislerdir. Cok uzun siire I§biliye'de kalan Haldunogullarr, daha sonra Afrika'ya, Septe (Ceuta) kentine 13. yiizyilm baslarmda, gos;mu§Ierdir. (Bkz: s. 11.) Haldunogullari, 13. yuzyihn ortalarmda da Tunus'a gi:i~tliler. (s. 1.) Iste dusuntiriimiiz Ibni Haldun, burada, Tunus'ta dog-duo Degum YIlt: hicri 732 (miladi 1332).

.0 iJ r e n

mi

Ibni Haldun'un ilk ogrenirni, babasimn yanmda, babasmdan ders alarak basladi. Sonra Kur'an okumada ve Kur'an tr-kniginde uzmanlasmak icin bu konuda uzman kisi olan Burral oglu Sa'd oglu Muhammed Ebu Abdillahi'l-Ensari'den ders aldi, Kur'an'i ezberledi, iinlii "yedi kIraat" iizerine Kur'an okurna becerisini kazandi. "ifrad" yani bir "kiraat" iizerine ve "cern" yani "yedi ya da on krraat bicimlerini birIestirerek" 37

21 kez Kur'an'i "hatrnetti", yani bastan sona okudu. (s, 15.) Sonra bir "hatim" de, "on kurra"dan biri olan Ya'kub "rivayeti" iizerine ve Ya'kub'dan "iki rivayet"i birlestirerek yapti, Sonra ~atlbi'nin "kiraat" konusundaki iki kasidesini Lamiyye (Teyh) ve Raiyye (Akile) adh kasidelerini ogrenip hocasma kontrol ettirdi ve hocasi da ona, kendi hocasi Paternah (Baterni) Ebu'l-Abbas'tan aldigi bilgileri verdi. Ve daha baska hocalardan ogrendiklerini de ogretti ibni Haldun'a. Ve boylece Ibni Haldun, "kiraat" (Kur'an ve Kur'an okuma teknigi) konusunda gerekli uzmanhgi elde etmis oldu, (s, 16.) Sonra Ibni Malik'in dilbilgisine ("nahv"e) iliskin Kifabu'tTeshil, ibni Hacib'in "frkh'ta iliskin Muhtasaru'l-Ftkhi adh kitaplari ve baska bireok kitaplar okudu. (s. 16-17.) ibni Haldun, "bu iki kitabm ezherini bitiremedim!" diyor. (5. 17.) Demek ki, okudugu kitaplari ezberliyordu, ya da ezberlemeye t;ah§lyordu. Bu arada Arap dilini, bu dille ilgili cesitli uzmanhk dallarim, gerek babasmdan, gerek Tunus'taki hoeaIarmdan t;ok iyi bicimde ogrenmeye (_;abahyordu. Bu alandaki hocalari arasmda Arap dilbilgisinde ("nahv"de) biiyiik hoca ("imam") sayilan E's-Seyh Ebu Abdillah Muhammed Ibni'l-Arabi EI Khasayiri, ~evva§ oglu Ebu Abdillah Muhammed E'z-Zerzali, Kassar oglu Ebu'l-Abbas Ahmed, "Arap dil ve edebiyatmm buyuk iistadi" diye nitelenen Bahr oglu Ebu Abdillah Muhammed de vardi. Bu sonuneusu, siir ezberlemesini ogutleyine~ birtakim §iir kitaplarirn oldugu gibi ezberledi. (5. 17-18.) Sonra Tunus'ta "hadiscilerin onderi" sayilan Sultan oglu Cabir oglu ~emsiiddin Ebu Abdillah Muhammed EI Keysi'nin verdigi hadis derslerine devam etti. Unlu hadisci Haeeae oglu Miislim'in yine iinlii e's-Sahih adh kitabmi imam Malik'in Muvatta adh kitabim tiimiiyle okuyup bu hocaya dinletti. ("Muslim'in kitabmdan cok az bir yer kalrmsti" diyor, Bkz: s. 18.) Bu hocadan, once hadis konusunda "icazet" aldi, ("DipIoma" gibi.) Sonra Arapca ve "frkih" (islam Hukuku) konularmda bircok kitap okuduktan sonra "genel icazet" aldi ("ieazetun amme"). El Keysi'nin programi h;;inde adlari gecen bircok hadiseilerden hadisler edindi, Tunus'ta bulunan bu hadist;iJerin en iinliilerinden biri de Gammaz oglu Ebu'l Abbas Ahmed EI Kharci idi.

"Fikrh" konusunda da bircok hocalardan ders aldi, Bunlarm arasmda §ll hocalar da vardi: Abdullah oglu Ebu AbdilIah Muhammed EI Ceyyani, Ebu'l-Kasim Muhammedi'l-Kasir, Abdiisselam oglu Kadi Ebu Abdillah Muhammed. Bir kez de bu sonuncu hocadan "icazet" aldi, (s. 19.) Daha bircok hadisei ve fikihcilardan yararlanma yoluna gitti ve yeniden icazet aldi, Bircok hadis kitaplarmi oldugu gibi ezberledi. Bu arada yine Kur'an ve Kur'an teknigi konularmda derinlesme ~abaIarmt gosterdi, (5. 20.) Sonra bu konuda da bir "icazet" aldi, (>'. 21.) Hocalarr arasmda "akli bilimler"de ileri olanlar da vardi. Ornegin: Ibrahim oglu Ebu Abdillah Muhammed EI Abili. Bu hocadan temel bilimler, mantik, felsefe bilimleri ve benzeri dallarda ders aldi, (s, 22.) Yazt ve "hitabet" konularmda da, uzman kisilerden yararlandi ve bu konuda da uzmanIesmaya ~ah§tI.

Devlet Kesiminde G&rev


Devlet kesiminden bir gorev onerildi kendisine: Tunus'ta "Hafsiyyun" (Ebu Hafsogullari) denen hiikiirndarlardan Ebu Ishak Ibrahim'in "Alame Yazicihgi". i§i: "BesmeIe"den sonra "Alhamdu Lillah Ve'§-§iikru Lillah" diye yazmak. (5. 55.) "Alame", "bel, isaret" anlammdadir. Yani Ibni Haldun'un yazacagi yazi, ozel bicimde yazrlacak ve devletin "isaret"! sayilacak. YI1: hied 753 (rniiadi 1352). (s, 56.) Daha 20 yasmda bir delikanh. Hemen bu gorevi kabul etti. Bu gorevde bulunurken orduyla birlikte Tunus'tan ayrtldi, Batt Trablus illerinde bulundugu ordu, diisman gii~leriyle (Kusentiniyye Emiri'nin ordusuyla) karsilasmca bugiinkU Kirvan" (Kairouan == Kayrevan) kentine 90-100 km. uzakhkta bulunan tl"bbe'ye sigmdi, Orada Murabitlar'm ileri geIenierinden qeyh Abdurrahman EI Vestati'nin yanmda konuk kaldr, Sonra yine Cezayir kentIerinden Tebesse'ye (Tebessa) ge~i. Orada da, oramn egemeni Abdun oglu Muhammed'de konuk 01duo Kendisine ve yanmdaki arkadaslarma giivenlik saglamncaya dek orada kaldi. Sonra Tunus kentlerinden Kafsa'ya (Gafsa) geeti. Bir siire de burada kaldi, (5.56.) o Sir ada Merinogullari'ndan Ebu Inan, 'I'ilmisan'r (Tlemcen) almisti. Ibni Haldun Ebu Inan'la gorusmek istiyordu. <Jn~
39

ce Cezayir kentlerinden Biskra'ya, orada bulunan kardesinin yanma gitti. Ama !Sok kalmadi, Ebu Inan'Ia gorii§mek iizere, Tilmisan'a (Tlemcen'e) yoneldi. Yolda, Batha denen yere gelince onemli kisilerden Ibni Ebi Amr'la raslasti. Bu ki§i Ebu lnan'in valisiydi. Ibni Haldun'a, kendisinin de beklemedigi bis;:imde ilgi gosterdi. Ibni Haldun'u ahp Bicaye'ye (Bougie'ye) gotiirdii. Mevsim kistr, Yil: hicri 754 (miladi 1353). Ibni Haldun, kl§l orada gecirdi. Ebu Inan, Fas'a doniince, yani Fas'ta Merinogullari'ndan hiikiimdar olarak tahta oturunca, ~ok onem verdigi bilim adamlan, sarayda toplamp bilimsel soylesllerde bulunmaya basladilar, Bu bilim cevrelerinde Ibni Haldun'dan da sozedilir oldu. Bu arada Tunus'ta karsilastig; kimseler de hiikumdarm katinda ondan sozettiler. Sonra bir -sagn aldi dii§Uniiriimuz. Ve hicri 755 (miladi 1354) yihnda hiikumdarm itgi gosterdigi bilim s;:evresine, bilimsel toplantilara katildi. Sonra hukiimdar, yani Ebu Inan, bir de "yazicihk" (sekreterlik) gorevi verdi ona, (s. 58-59.) Ama, Ibni Haldun'u saraydaki gorevinden cok, bilim konulari s;:ekiyordu. Fas'ta bulunan ve Fas'tan gelip ges;:en bilim adamlarryla gorii§up konusuyordu siirekli olarak. (s. 59.) Ebu Inan'la asil gorusmesi ise hicri 756 (miladi 1355) yilmm sonuna raslar. Ibni Haldun'un devlet basamaginda etkili rol oynamasi bu tarihten sonra baslar. Ebu Inan, Ibni Haldun'u, yakmlari, danrsmanlari arasma aldr. ibni Haldun yine sekreterlik gorevini yiiriitiiyordu. Ama bu sekreterlik, "vezirhk" niteliginde bir sekreterlikti, (Bkz: s. 66.) Ne var ki, Ibni Haldun'u kiskananlar oidu. Onu, hiikiimdar katmda kotiilediler, siyasal yonden tehlikeleri g6sterdiler ve sonunda hapse attirdilar, Hicri 758 (miladi 1357) yihnda hapisaneye girdi dusiinuriimuz, (s, 67.) Ebu lnan'm oldugii hieri 759 (rniladi 1358) yihna degin de hapisanede kaldi, Sonra vezir Orner oglu Hasan'm I,;Ikardlg1 bircok kimselerle birlikte oradan kurtuldu. Eski gorevine geri verildi. 'Ostelik, vezir tarafmdan eok ilgi ve saygi gordii, Ibni Haldun hapisten kurtuldugu zaman daha 26 yasindaydi. Ama devlet ve politika i§lerinden yakasim kurtaramiyordu, Ister istemez gomulmustu bu islere. Egemenlik icin tiirlu oyunlar oynamrken, ister istemez onu da katiyorlardi, Ornegin Sultan Ebu Salim'in gelip Fas'ta egemen olmasi is;:in, ditsunurumiiziin de yardmu saglanml§tt. \!Unkii ibni Hal-.

dun'un halkm Ileri gelenleri iizerinde ~ok etkisi vardi. ( bilgisine ve diisuncelerine herkes onem veriyordu. Gen. dugu halde, hangi yana aglrhgi koysa, 0 yan, agw basiyr "Saltanat"i ele geeirmek icin ~ah§anIar, ne yaptp ederek Kendi yanlarma cekrneye c;ah§JYorlardl. Ibni Haldun'un raid c;aglarda diisuniirlerce C;ok elestirilecek olan bu yam: kuskusuz kendisi de hoslanrmyordu, <;linkii zaman zamai rakmak istiyordu, birakrp yeniden bilim calismalarma dor istedigini belli ediyordu. Ama, 0 berbat ortamdan yak kurtaramiyordu bir tiirlu, Ebu Salim'e yardim etti, Ebu Salim de tahta oturdu sonra ana onemli gorev verdi, "SIr Katipligi'tne getirdi Ve "mabeynci" yapti. ("Fi kitabeti strrrhi ve't-tersil anl YII: hied 760 (miladi 1359). Ayrrca kendi sozciiliigii gor. verdi ana (Ve'I-insai li muhatebatihi), <;ilnkii Ibni Ha konusmada da ustaydi, giizel konusuyordu, 0 zaman col c;erli olan uyakh konusmayi cok iyi beceriyordu. Bu a siire verdi kendini. (s. 70.) Cokca siir yaziyordu. Sonra davalarma bakma gorevi verildi dusunurumuze. lbni HB bu gorevdeyken bircok kimselcrin hakkim korudugunu IeI'. (s, 77.) Daha soma Vezir Orner tabta gecti, Onun donemind Ibni Haldun ilgi gordii, Ne var ki, 0 ortamdan ayrrlmak istiyordu, Izin almak epeyce ugrast), sonunda Endiiliis'e (Ispanya'ya) gitmek izin aldi. "Tilmisan'm dismda nere gitmek istersen gide' sin" denmisti kendisine, Hicri 764'te (miladi 1362) Endiili yolunu tuttu. (5. 79.) Kirnata (Granada) hiikumdari ve Beni Ahmer stilal den Ebu Abdillah Muhammed'e karst bir ayaklanma 01 Muhammed de, veziri Lisaniiddin Ebu Abdillah ibnu'l-Ha' birlikte Fas'a slgmmak zorunda kalmisti. i§te 0 sira, Ibni dun oniarIa tarusma olanagi bulmustu, Onlara iyilik yal ti, once Ibnu'l-Hatib, onun aracihgiyla da Muhammed'lbir dostluk kurmustu, (s, 79.) Muhammed ve veziri ibnu'l-Hatib soma yeniden K ta'ya (Granada'ya) donmiisler, Muhammed yine tahtma . mus, ibnu'l-Hatib deeski gorevini, yani vezirligini elde e ti. ibni Haldun'un Endiilils'e dog-ru yola ~Iktlgl tarih, on

eski saltanatlarma donuslerinden sonraya rashyordu, (Birkac ay sonraya.) ibni Haldun, Kirnata yakmlarmda bulunurken Muhammed Ibnu'l-Ahmer'Ie veziri ibnu'l-Hatib'e gelmekte oldugunu ve durumunu anlatan bir mektup yazlp gonderdi, (5. 82.) ibnu'l-Hatib, bu mektuba, Ibni Haldun'a "hos geldin" diyen ve onu son dereee oven uzunea §iirler yazip gondererek karsilik verdi. ~iir, soyle bashyordu:
"Kurakhk alan bir ulkeye yagmurun gellsi gibi oldu gelisin. "Ugur kusu gibi geldin, hos geldin, safa geldin," (s. 82.)

ibni Haldun Kirnata'ya girerken, sultan, biiyiik biro ilgi ve torenle karstladi. Saraymda koseler, dosekler hazrrlattirdr. Sonra vezir, Ibni Haldun'u konuk olacagi yere goturdii. Onuruna toplanti diizenledi, yi.iksek meclisini topladi. Ve daha birI,;ok ilgi, saygi dile getiren tutum ve davrantslarda bulundu. Sonra hieri 765'te (miladi 1364) Kastale (Castilla) krah Uzfunes (Alphonse) oglu Hunsuh oglu Brtru (Petrus) Be gOriismek ve Muhammed Ibnu'l-Ahmer'in bir barrs onerisini iletmek uzere Isbiliye'ye (Sevilla) gitti. Onernli armaganlar gbturdii, Bu kente gittiginde kralla goru§ti.i. Bu arada, Haldunogullarr ailesinin oradaki amlarma tamk oldu. Kral da Ibni Haldun'un orada bir gecmisi oldugunu biliyordu, Kral, ibm Haldun'un, orada kalmasim istedi ve kendisine ailesinin orada nesi varsa hepsini verecegini soyledi, ibni Haldun, uygun bicimde, kabul edemeyecegini anlatti, Ve gerekli gorttsmeler .. den sonra birtakrm degerli armaganlarla dondii. (s, 84~85.) Ibni Haldun, aldigi armaganlari lbnu'l-Ahmer'e verdi. Ona karsihk olarak Kirnata'ya bagh Biyre koyiinun sulu topraklariru armagan etti ibni Haldun'a. Bir de "ferman" yazrp verdi. Tam bu sirada ibni Haldun'un kendisiyle iyi tam§bgl Ebu Abdillah, Bieaye'yi (Bougie'i) ele gecirmis ve ibni Haldun'a da, gelip kendisiyle birlikte galt§masl iein mektup gondermisti. Zaten 0 srralarda ibni Haldun'la vezir ibnu'l~Hatib arasmda bir sogukluk baslamisti. Dusunurumuz mektubu alrr almaz, hemen Ibnu'l-Ahmsr'den yani Kirnata sultanmdan izin istedi. Sultan izin vermek istemedi. Soma direninee izni almayi basaran ibni Haldun, hicri 766 (miladi 1365) ythnda Bieaye'nin yoluna koyuldu. (s. 97.) Bicaye (Bougie) emiri Ebu Abdillah,
42

devletinin ileri gelenleriyle birlikte ve torenle karsiladi tbni Haldun'u. Ibni Haldun, Ebu Abdillah'm emirliginde onemli devlet isleri iistlendi, tiim giiciiyle yararh olmaya ~ah§b emire. Ne var ki, Ebu Abdillah He amcasi oglu, Kosentine emiri Ebu'lAbbas arasinda ~lkan bir savasta Ebu Abdillah yenildi. Bicaye'ye iizgiin olarak dondii. Ve Ibni Haldun'un da yardmuyla sagianan devIet gelir1erinin tiimiinii Araplara dagrtn. (s, 98.) Ebu'l-Abbas'la yeniden karsilastr. Ama bu kez kurtulamadi, savas alamnda oldiiruldu. (s, 99.) Sonunda Ebu'I-Abbas Bicaye'yi (Bougie) ele gecirdi, lbni Haldun'a dokunrnadi, hatta saygi, ilgi bile gosterdi. Ne var ki, tbni Haldun burada daha cok kalmanm dogru olmayacagrm, tehlikeli olacagmi anladigindan izin ahp ayrildi oradan, Biskra'ya gitti. l:;iinkii 0 sirada Tilmisan'da egemen olan Ebu Hammu Musa'dan, bu yolda mektup almisn. (s. 99-100.) Ebu Hammit, ibni Haldun'un Bicaye'den ayrihp Biskra'ya gittigini ogrenince hernen yeni bir mektup yazdi ve kendisiyle ~ah§rnak istedigini bildirdi Ibni Haldun'a, Ama ibni Haldun bu oneriyi uygun bicimde, kabul ederneyecegini belirtti, "Devlet ve politika islerinden ayrihp arastrrma ve ogrenci yetistirme isleriyle ugrasmak" istiyordu. Bu isteginl de Ebu Hammu'ya bildirrnis ve kendisini onerisi konusunda bagl§lamaslUl dilemisti. (s. 103.) Biskra'da bulunurken eski dostu vezir ibnu'l-Hatib'den bir mektup aldi Kirnata'dan, Ikinci bir mektup daha aldi. 6zlendigi ve beklendigi bildiriliyordu bu mektuplarda, Ibni Haldun'a yeniden devlet islerinde cahsmasr konusunda istek a§llarnak isteniyordu. (s. 103-123.) Ibni Haldun, bu mektuplara da uygun bicimde karsihk verdi ve bir siire clevlet islerine atrlinadi. Yeniden mektuplasmalar oldu. Ibni Haldun devlet islerine pek karisma yoluna gitrnedi. Ama yine de suriiklendi. Bicaye egerneni Ebu'I-Abbas'a karst birlesen Ebu Harnmu ve Tunus sultani Ebu Hafs ogullarmdan (Hafsiler'den) Ebu Ishak'r desteklerne geregini duydu. Ve bir siirii olaydan ve bir~ok yer degistirdikten sonra bir kaleye, daha dogrusu kalenin ~evresinde bir kesime ~ekilerek kendini yeniden bilime verdi. "Eger yakasnu bn-akrrlarsa orada kalmayi ve bilim ugrasilanuda bulunrnayi cok istedigini" yaziyor. (5. 134.) Ne var ki, sonra Fas'a ~ektiler onu. Cagri iizerine Fas'a gitti. YII: hicri
43

774 (rniladi 1372). (s. 216.) Bir siire ~ok iyi karsilandr, kendisine devlet kesiminde gorev verildi, (s. 218.) Ancak aradan ~ok gecmeden, sultanlar ve vezirler arasmdaki ~eki§meler yiiziinden basi derde girdi yine. Ama yine de kitaplara, bilim yonune kendini vorrne olanagi buldu. (s. 224.) Bununla birlikte pek rahat clegildi. Rahat olmak ve kendini, en cok istedigi alana, bilim alaruna bi.itiini.iyle vermek istiyordu. Bu amaela izin aldi, yeniden Endiiliis'e (Ispanya'ya) yoneldi, Yrl: hied 776 (miladi 1375). (s. 226.) Ama Endi.iliis'e Kirnata'ya gittiginde yine ilgi gordiiyse de ortam kendisine pek elverisli degildi. Dostu vezir Ibnu'l-Hatib de tutukluydu. Ibnu'l-Hatib'in kurtarrlmasi icin birtakim cabalarda bulundu. Kendisinden kuskulandilar ve sultan Ibnu'l-Ahmer'i, onu yeniden Kuzey Afrika'ya dondiirulmesi icin kandrrdilar. (s. 227.) Ibnu'l-Ahmer, Ibni Haldun'a oradan ayrilmasi icin uygun bir uyarrda bulundu ve lbni Haldun ispanya'dan ayrrhp 'I'ilmisan'a (Tlemcen'e) donmek zorunda kaldi. Ailesiyle birlikte oraya yerlesti. (s. 227.) Ve kendini bilim alanma verdi. YII: hieri 776 (miladi 1375). Tilmisan sultam kendisine gorev vermck istedi, anlasilan yinc rahat brrakrlmayacakti. Oradan uzaklasmak zorunda kaldi ve bilime daha c;ok kendini verecegi bir yer aradi. Tilmisan'la Biskra arasmda bulunan Batha'ya gitti. Arifogullan'na sIgmd!. Tiaret kentinin giiney-batrsmda bulunan Kuzul dagI yakmmda bulunuyorlardi bunlar. Bunlar, 'I'ilmisan sultammn Ibni Haldun'u ve ailesini bagislamasi icin araci oldular. Ve Ibni Haldun'u Ibni Selame kalesine (Taoughzout) goturdiiler, Burada konuk yaptilar. Ve Ibni Haldun burada 4 yil kaldi, Bu kale Ibni Haldun icin son dercce onemlidir. C;unkii tbni Haldun, burada, bilimsel c;ah§malara kendini biitiini.iyle verme olanagi buldu. Daha once yazmaya basladigi Mukaddime'sini de burada bitirdi, (s. 228~229.) Dernek ki, Mukaddime'nin yazrhp bitirilisi hied 780 (miladi 1379) yihna rashyor, Ibni Haldun, Mukaddime'yi bitirdikten sonra aym yil Tunus'a gitti. (s. 230.) Ibni Haldun 0 sirada 47 yasindaydr ve omriiniin en biiyuk iiruniinii vermis olmanm, kendi cagmdan cok sonraki di.i§i.iniirleri ve bilim diinyasim etkilcyecek olan Mu· kaddime'yi yazmis olmamn coskusu icindeydi, Kar§lla§tJgl nice olaylari da incelemeleri icinde degerlendirerek kaleme almisti Mukaddime'yi. Ya'ladlgl her seyi not etmis, daha once de 44

yasananlarla karsrlastirrms ve oyle yazrmstr, Tam gercekci bit;imde ve 0 gercekten inamlmaz "deha'lsmi kullanarak. Bu ~hsmasiyla t;ag"mi asmisti, gelecegin dtinyasma da isik tutmustu. Belki de bunu basarmak icin katlanmisti onea sikintrlara. B u amacla saray lara, dey let isler ine ve politikaya girmisti. Ama devlet islerinde c;ah§lrken, politik dalgalanmalar icinde yasarken asil amacim unutrnarmsti ve ana gore bakrmsti her §eye. Dusunurumuz Tunus'a bu coskuyla gitti, Dogdugu kente vardi. Tunus sultarurun da istegiyle ogrenci yetistirmeye ve arasurrnalarnu surdiirmeye koyuldu. 0 donemde Tunus sultam bulunan Ebu'l-Abbas Ahmet (hukumdarhgi: 1370-1394) ibni Haldun'u, Mukaddime'den sonraki Tarih'i de yazlp bitirmesini dusiindiirendir. Bu alanda, ana her tiirlii olanagi sagladi, Diisunur de cahsip Tal"ih'i de yazdi. Ve bir niishasuu hiikumdara sundu, (s, 233.) Sultan Ebu'l-Abbas, c;ok biiyiik ilgi gosteriyordu ibni Haldun'a. Iste bu ilgi, birtakim kisilerin onu kiskanmalarrna yolacti. Ve Ibni Haldun, daha cok surtusmelere yolacmamak icin "Hacc"a gitme gerekcesiyle Tunus'tan ayrrldi. Y1I: hied 784 (rniladi 1382), (Arahk). (s, 245.) Ibni Haldun'un yasammda bundan sonra do. bircok olaylar yer aI(II. Ama bunlar bizim konumuz yonunden pek onemli degil. Dusunurumuzun buyiik yaprti Mukaddime ve bu yapitin olusmasim hazrr layan yasarm bizi ilgilendiriyor daha I,;ok. ibni Haldun "Haec'tdan donusiinde Misrr'a yerlesti, El Ezher'de del's verdi. "Kadilar Kadisi" ("Kadiu'l-Kudat") oldu, Hilmi Ziya Ulken'in deyisiyle "hukuki reforrn'Tara yoneldi, (Bkz: islam Felseiesi Kaynaklan ve Tesirleri, s. 229.) Beliren hosnutsuzluklar yi.iziinden bir arahk ayrildi, Sonradan geldi ve yeniden ayrn goreve atandi. EIt;i olarak Timur'a gonderildl, 'I'irnur'Ia gorii§tii ve Misir'm bir tehlikeden kurtulmasmi sagbdl. Hie; degilse bu konuda katkisi oldu, Ve hicri 25 Ramazan 808 (miladi 15 Mart 1406) yihnda 74 yasmda goc;tii bu diinyadan."
TURAN DURSUN

• T~hil HUseyln, Felsefetu

Ibni Ha!dun EI ictimaiyy€. s. 23.

45

IBNt HALDUN'UN TARiHsEL·FELSEFt CCRETIsiNiN TOPL UMSAL TEMELLERI*


S. M. BATSEVN'

iBNI Haldun'un
sal Ya§ammm Niteligi

(1332-1406) temel yaprtr lnsamn Toplum·

(Jzerine'nin"""* dayandrgi toplumsal onsorunu, simdiye kadar (_;ozumlenmemi§ olmakla kalmamis, bu buyiik Arap diisiiniirii konusunda yazm alanma boyle bir sorun bile getirilmemistir. Marksizm-leninizm, siruflara bclunmus bir toplumda, topculler
• The Islamic Quartere, (London), Vol. xv, no 2-3 (April-September 1971), s, 121-132'den cevrnrmsur. -Ed . •• Rus<;adan lngilizceye Jan W. Weryho tarafmdan cevrflen bu mcelemevi Seref Etker saglaml~ ve Tiirk<;eye Vahap Erdogdu cevtrmisur. -Ed . ... Bu yaplt, ibni Haldun'un biiytlk tarthsel yaprti Kitab ul-'Ibur'mda tuttugu yerden oturli, genel olarak Mvkaddime ("Giri~") olarak billnir. Ne vat ki, ibni Haldun'un kendisi de, bu yapita bagnnsrz, biT anlam vererek, ona, yukarda andtgrrmz ba!JlIgI uygun gormektedir. ibni Haldun konusunda bkz: 1. Yu. Kra<;kovskl, Arobskaya geo"Taf;~enskaya ieterotura. lzbrannye so~inenjya, tv (Moskova-Lenlngrad 1957), 431-8.

lumsal fikirlerin her zaman simf fikirleri, tarafh fikirler olarak ortaya ~lktlgml ogretmektedir. Bir toplumsal ogretinin simfsal koklerine iliskin sorununu ~ozmeden, bu ogretinin ozii~ nu, tarihsel niteligini ve anlamim kavramak olanaksizdir. Bu nedenden otUrU, ibni Haldun'un, tarihsel-toplumsal teorisini incelemede en onemli sorun, onun sirufsal niteligi sorunudur. ibni Haldun, yapitmi, toplumun yasamma hiikmeden yasalarin incelenmesine ayirrmsti. Ogretisini §oyle dile getirmistir: "Bagimsiz bir bilimdir, ~iinku ozel bir konusu vardir: toplumsal yasam ve insan toplumu .... Kendi basma ortaya ~l~ kan yeni bir bilimdir, ve ben bu konuya iliskin herhangi bir §ey soylemis bulunan tek bir ki§i bilmiyorurn."* Bu yeni bilimin tarihle iliskisini aciklarken Ibni Haldun, tarihin bir dl§ bir de i~ yoni; oldugunu gosteriyor. Daha onceki tariheiler, olaylarm ve olgularm yalmzca bir aciklamasr He ilgilenmis olduklan halde, bu "yeni bilim", toplumun tarihsel yasarmrnn ie; neden ve etki baglarmin incelenmesi amacim da kapsar, "Ve bir tarih felsefesinin onemli bir dahm olusturur ve felsefenin bilimleri arasma konmayi hakeder."** Yeni bilimin konusu umran - insanm toplumsal yasarmdir. "lnsanlann toplurn icinde birlesmeleri kacmilmaz bir olaydir: ve umran'm anlami da budur."*** Toplumsal yasam Ibni Haldun tarafmdan esas olarak maddi gereksinmelerle kosullanan insanm birlesmis uretici faaliyeti olarak goriiliir. Toplum yasammm butiin oteki gorungtileri -politika, ogrenme, kUltiirde umran'm i~erigini meydana getirir, ama ozUnu belir1emez. insanlann toplum icinde birlesmelerinin zorunlulugunu tamtlayan kanrtlar arasinda, Ibni Haldun, Aristoteles'in su sozlerini de aktanr: "Insan yapisi geregi, bir yurtta§br."****
.. Ibnt Haldun. Toplumsal ya~amIn nlteligi !izerine, bkz ; I, 61·2. AImh E. Quatremere'm Notices et E:etralts des manuscrits de fa Bib!iotMque ImpJriale, xvi, pt. I; xvII, pt. I; xv!!!, pt. I (Paris 1858) basrrmndan ahnrmstrr. "Toplumsal Ya§umm Niteligl Ozerine" kitabmm brrfnct cUdi metnin onaltmci ctldine, iklnd cUdl onyedlncl cildine, U<;i1ncii clldl onseklzlncl cUdine tekabUl etmektedir. [AlLnt! 1<;lnbkz; Bu yapitm 129 ve 130. sayfalarr, -Ed.] •• tbn! Haldun, op. cit., J, 2. ••• Ibid., Ii, 126. "Umron" terlmi genel olarak "uygal'hk", "kUlUir" olarak ~evrilmi~til'. Ama ibni Haldun, bu umran tertmint toplumun ya~am-faaliyetlntn ne UrllnU yerlne, ne de sonucu yerine kutlanmaktadrr, yasam-faahyet surectnln kendlsi yerlne kullanmaktadlr. Ibn! Haldun'un teortst daha ayrmt:Ll.i ofarak bdzim Sovetskoe vostokovedenye, 1958, xlxx, n° 2'dekl mnkalemlzde acikIanrmstrr, [Ttrnak I<;indeki anntr Icin bka: Bu yaplhn 139. sayfasi. -Ed.) .... ibni Haldun. op. cit., I, 68. tbnl Haldun, Arrstoteles'In §u iinHi s6zlerlnl

47

Ama onun buna verdigi knvram, eski I;;ag yazarlarmm ve onlarm ortacagdaki izleyicilerinin siyasal ogretHerinden kesin bir bicimde Iarkhdir. Aristoteles'e gore, insan politik bir varhk olarak dogdugu, ve faaliyetleri ve arzulari ortak ~lkar ve mutluluk istegini benimsemeleri He belir lendigi halde, ibni Haldun, insarun toplumsal varhgrm onun ruhsal yaptsi ve i~gtidi.isel arzularma degil, besin ve yasama araelari icin dogal gereksinmelerine baglamaktadir, "[Insan] yasarm ve varhgi, besin almadan olanaksizdir, ... ama bir [insamn] gUci.i gereksinme duydugu hesini saglamak icin cok yetersizdir .... Kendisi gibi baska bircoklarmm guciinu birlestlrmek, hem kendisi, hem de 0 baskalari icin besin saglamada zorunludur."* Aristoteles'< in ve Ibni Haldun'un hareket noktasi ve aulayislarrrun ozU arasmdaki Iarkhhk hesaba katildiginda, her iki dusunurun gorusler ini, A. S. Lappo-Danilevski=" ve, onun ardmdan S. F. Kecekyan'm yaptigi gibi,*** esdeger saymak olanagi yoktur. Insan, giicimu ve yeteneklerini i§ sureci icinde kullanmanm dismda, kendisi icin yasama araclaruu sagiayamayacagllll Ibni Haldun gosterrnektedir. i§ siireci icersinde insanlarm karsthkli yardimi, insanlar arasmdaki isboliimiinde ifadesini bulur.·"'·· Isin bOliiniimii, insanlarm i§ siireci icinde gerekli olan Iarkh aletlere gereksinme duymalarmdan crkar, "Her Iaaliyet, r;e§itli zanaatlara katilrnadan onsuz edemeyecekleri aletlere gereksinme gosterir."***** Bunun sonucu olarak toplumun ozii, insanlar arasmda bir is boliinumiine dayanan yasama araclarmm saglanmasmda iiyelerinin ortak emegmde (cahsmasmda) yatar. Toplum yasammm belirleyici bir etkeni olarak, Ibni Haldun, insanlarrn ekonomik faaliyetini gormektedir: "Bilesin ki, r;e§itli kabilelerin ya§am tarzlarmdaki farkhhk, sadece bu [kabilelerin] yasam araelarmi elde ettikleri farkh yollara dayamr. Insanlar [kabileler olarak] ozellikle bu araclari elde edebileaktarmaktadrr: ··tman dogns! geregi styasal brr ltransl. S. A. Jebeiev. Moskova 1911]. 7.) "Siyasat varhktrr." varhk". (Aristotle. yanl "polls

Politika
yurtta51"

kavrarm, Arlstoteles'in lammlna epeyce yakm dU§en anlamda "medenl" (.Ci7,cUk anlarm "kent-sakinl") sl5zcUgil haHne gettrrlmtsttr. • Ibnt Haldun, op. cit., I. 69. [Bk~: Bu yaplttn 140. sayrasr, -Ed.] •• A. S, Lappo-Damlevski, MetodologJya Istorjj. pl. J (Petrograd 1923). 76. ... istoriya polltkeskih u~eni. (Moskova 1955), 135 . •••• Ibru Haldun, op, ett., I, 69. [Bkz: Bu yap1tm 14(1, avrasr, -Ed.] s ..... ibni Haldun, op. cit., I. e9. [Bkz: Bu yapltm 140. saytasi. -Ed.]

cek §ekilde karsihkh yard im amaciyla birlesirler.''" "Yasam tarzlarmdaki farkhhk" ifadesiyle ibni Haldun, her seyden once ve yalmzca ekonomik faaliyetteki farkhhgi anlamakta ve toplumsal yasamm iki temel yoni.inU -klrsal ve kentselbirbirinden ayirmaktadir. Krrsal niifus, Ibni Haldun tarafrndan, bu bolunme mutlak olarak kabul edilmemekle birlikte, yerlesik tarrmcilar ve kirsal g~ebeler olarak ayrilmaktadir, Her ikisi de bir belirleyici kosulla blrlesmistir: bunlar "daha ileriye gitmeden, yalmzca yasamlarim siirdiirmek il_;in zorunlu olaru ve yasam icin gerekli olanlari yapma Ol~iisiinde"** yasam araelarrm elde etme yetenegindedirler, Ote yandan "kimisinin zanaatla, kimisinin de ticaretle ugra§hgl" kent sakinleri, kentlerdeki isin daha biiyiik oll;Ude saglanabilirligi ve isin boliiniimii sayesinde, yalruzca zorunlu malzemeleri degil, boll uk ve rahathk il,;inde yasamalarmi zorlayan liiks maddeleri de iiretirler.··· Toplumsal yasamm bu her iki yam da yaratihstan birbirlerine baghdir: "Insanm istedigi birinci §ey yasam gereksinmeleridir. Ancak yasam gereksinmelerine sahip oldugu zaman rahathga ve bolJuga erisebilir, Boylece kirsal yasarmn hasinligi, kentsel yasamm kibarhgindan once gelir. Bu nedenle kent yasanum, koylulerin ulasmak istedlgi bir arnac olarak goruyoruz .... Kent toplumsal yasammm bicimleri, kirsal yasam bicimlerinin ardindan gelir, ve ikincisi birincisinin kokudUr."···· Kent yasarm krr yasammdan ne denli farkh olursa olsun, Ibni Haldun, her seyden once ve yalmzea, bunlann tarihsel karsihkh baglarun vurgular, Kent yasantisi He krr yasantrsi arasmdaki iliski, toplumsal gelismenin dii§uk ve yiiksek bir evresi arasmdaki iliskidir, Dustik eyre ilkel ve c;ok az farkhlasmis iiretim evresi, ve diistik yasam standardi evresidir, Dii§G.k evreden yiiksek evreye ge~i§, bUyUk bir miktardaki emegin bir yerde yogunlasmasmm, koyliilerln kentlere gO(jlerinin, isin boliiniimu ve karmasikhgi temeli iizerinde ekonomik faaliyetin yoniindeki bir degismenin sonucudur, Niifusun kentlerde yogunla§masl, emegin yogunlasmasi ve
• Ibid .. "Ibl4 .. ... Ibid .. .... Ibid., 320. 221•
~21•

224-5.

49

emegm azami boliinumii ve uzmanlasmasi, toplumsal gelismenin ternel yoludur. Yalmzca emegin yogunlasmasi ve boluntimii, maddi ilerlemenin bashca kosulu haline gelen biitun uriinlerin iiretimine olanak saglar: "Eger herhangi bir kent ya da bolge sakinleri biitiin emeklerini sirf gereksinmelerini ve zornnlu [yasam araelarmi] karsrlamada kullanmis olsalar, bunu karsilarnak i~in pek az bir ernek miktan yeterli olacaktrr, Geri kalan emek, zorunlu gereksinmelerinin [kazamlmasma] harcanan emege gore bir arti nitelikte olacaktrr, ve konfor istemelerine ve oteki kentlerin gereksinme duyduklan seylere ve itibari degi~im degerlertyle elde edecekleri seylere kullamlacaktrr.''" Toplumda emegin boluniimii, bir toplumun uyeleri arasmda, iyi bilinen emek degisirm bicimlerini ongorur. Ibni Haldun'un icinde ya§adlg1 toplum, basit tieari iliskilerin egemen oldugu bir toplum olduguna gore, insanlarrn iJ;ah§ma bicimlerinin tek olasi bicimi, Ibni Haldun tarafindan mal degisimi olarak gorultiyordu. Esdeger degisimin temelinde degisilen iiriinler in esit degeri yatmaktadir. Pek lJiok yiizyrllar boyunea insan dilsuncesi. degisim esdegerligini belirleyen gizernli ozii bulmayi denemistiro Aristoteles, bu yonden otekilerden daha i:itelere gitmistir. Her urunun bir gereksinmeyi karsilamak, hem de amacina hizmet etmek islevini yerine getirdigini gi:isterirken Aristoteles, degisimi, ote yandan da nesnenin "dogal olmayan" bir kullamrm olarak gormektedir, "Esitlik olmadan degisim, ortak bir i:i1C;iile Ol~iilebilme olmadan esitlik olamaz." diyor, ve devam i ediyor. "Bununla birlikte, bu kadar farkli seylerin, ayru i:iliJ;u ile i:il~ii1ebilir olmalari gerc;ekte miimkun degildir."** Deger in ger~ek bir anlayisma yaklasan Aristoteles, tahlilini surdurmiiyor. Aristoteles, farkh nesnelerin ortak bir toz -insan emegi=i~erdiklerini gormedi.*** Eski toplumun tarihsel strurlarr Be sinirlanrms olan Aristoteles'in onune ~lkan bu engel, yeni tarihsel kosullarda Ibni Haldun tarafindan asildi, Insan dusunce tarihinde ilk kez ibni Haldun, degerin yarattcrsi olarak erne• ibn! Baldun, ii, 235. ... K. Marx tarafmdan aktartlrmstrr, KapUnI, i (GosPQlitizdat [Bkz; Kapttal, Blrlnci Cilt, Sol Yaymlan, Ankara Ifn5, s, 81,J ... Marx, qp cU., I, 66. [Kapitai, Blrmc! CHt, s. 82.1

1950), 66,

$0

gin rolii konusunda bir tutum takmrmsti: "Bil ki: insanm kullandigi ve miilk niteliginde elde ettigi her §ey, ... [i~i~e ge~mls olan] emegin degertnin bir esdegeridir. Bu [miilk], i~i~e katilan emek kendi basma kazamlmis seyin amaci olmadigma gore, kazamlmig seyin bir nesnesi olarak kendini ortaya koyar. Bazi zanaatlar, oteki [zanaatlar] i~inde ifade olunur: boyIeee bir diilgerin i§i kerestecinin i§ine, dokuma i§i egirme i§ine baghdir, ve [boylece], bu her iki [zanaat] daha ~ok emek ister ve degerr [0 olciide de] daha yiiksektir .... Boylece aciktir ki, insamn iirettigi ve bir kar ~lkardlgl her §ey, ya da biiyiik bir kismi, insan emeginin degerine [e§degerdir]:'· ibni Haldun'un tahlil ettigi toplumun, bir dizi kiieuk lireticinin meta uretimine dayanan bir toplumun, ekonomik ozii boyledir. Boyle bir toplumun varhgmm temel kosulu, emek araclarmin ve urunlerinin, iireticilerm ozel miilkiyetidir. Ibni Haldun'un devlet ve otorite konusundaki bi.itiin ogretisi, bu durumun kusursuz acikhktaki bir anlayismm temeline dayanan ekonomik ve siyasal bir programmdan olusmaktadrr, Otoritenin varhgmm arnaci ve butun islevleri Ibni Haldun tarafmdan, eninde sonunda bir seye, ozel miilkiyetin savunulmasina indirgenmistir: "Bunlar [halk] birlestiklerinde, zorunluIuk, onlarr bir birleriyle ekonomik iliskiler icine ve bu aracla gereksinmelerin karsrlanmasina yolacar. Ve herkes kendi elini gereksinme duydugu §eyi elde etmek iein uzatrr .... Ve bir baskasi ... onu yapacagi insan gi.iciine ... gore bunu yapmaktan ahkoyar .... Bu nedenden otiirU, insamn varlig), bir insaru bir otekine karst koruyan bir yonetici olmadan olanaksizdlr."·'" Ve bir baska yerde: "Insan yaratihsindaki kotii. nitelikler arasinda [bir] siddet ve karsihkh dusmanhk [egilimini] de i~ermek zorundadir. Ve kardesinin mi.ilkiine gozUnii diken bir kimse, miilkiin sahibi onu, bunu yapmaktan ahkoyamadigl stirece, ayrn zamanda da rniilku kapmak it;in ellerini uzatml§ olmaktadir ." ••• 'I'eorisinin temel ilkeleriyle bagmtih olarak Ibni Haldun, bir deviet politikasmdan oashca istemlerinin programim soyle ozetlernektedir: (1) yetkililer hiikiimleri altmda bulunan kisi.. ibnl Haldun, ••• Ibid.. 233.

•* I bid.. I, 338•

011. cit., U, 275·6.

51.

Ieri ve miilkii suistimal etmeye son vermeli; hiikmu altindaki kisilerin ve mUlkUn korunmasi; (2) vergi verebileceklerden ilrmh vergi ahnmasi; ticaretin vergi disi birakrlmasr; (3) tiearette ve iiretimde devlet tekelciliginin kaldirrlmasi ve ticarete ve iiretime tam bir serbestlik tanmrnasi: (4) biiytik beylerin ellerinde olaganiistii bir siyasal gii.~saglanmasma yolacaeak olan genis toprak yogunlasmasnun yasaklanmasi, ve yerel egemenlerin ayricahgrmn kaldmlmasi ve iilkenin parcalara bohinmesinin onlenmesi; (5) koleligm kaldirrlmasr; (6) komsulara karsi barrsei bir politika izlenmesi." Ibni Haldun 6gretisinin temel konumlar i boyledir, . Ibni Haldun'un tarihsel-felsefi ogretisinin materyalist niteligi, ve onun siyasal programmm insancillrgi, bunlarm yazarirun simf konumu sorununa yarnt aramayi ozellikle ilginc kIImaktadir. 14. yuzyil Magrip'indeki tarihsel durumun bir tahliIini yapmadan bu olanaksizdir, Bu yuzyilda Mag-rip tarihindeki en onemli g6l'iingU, kiyi kentlerinin hizh gelismesi ve buna uygun olarak da siyasal etkinliklerinin artmasidir. Kentlerde, dokuma, deri, siltciiluk, un degirmeneiligi, ve seramik iiretirninde ve bazr i:iteki zanaatlar da hizli bir biiyiime vardi, Magr ip'ten ihrac edilen mallarm Iistesi gi:isteriyor ki, eI zanaatlari manufakturuniin artan iiretiminin ancak kUgiik bir boliimii ihracata ayrrhyordu: biiyiik bir kitlesi Kuzey Afrika pazarlarma giriyordu.*'" Kent zanaatcihgimn biiyumesi, Magrip'te Head illskilerin hizh gelismesini, egemen feodal ekonominin pazarIama yeteneginin buyumesini yansruyordu. Magrip'te bir ticarl ekonominin hizh gelismesinin aS11 nedeni, 13. ve 14. yiizyilda tarrmsal iirunlerin pazarlanmasinda genis olanaklar acan Akdeniz iilkelerindeki iktisadi kabarrna idi, 13. ve 14. yiizyillarm srmrlarr, Engels tarafrndan, "feodal ortaeagm alacakaranhk donemi, ~agda~ kapitalist cagm §afagl**'" olarak nitelendirilmlsti. Bu niteleme, feodal toplumun rahminde yeni bir ekonomik temelin bicimlenmeye basladigi Akdeniz bolgesini, ve her seyden .-;ok da Italya'yi amaciryor• Bu program esas olarak devletln mal1 ve tlcart polttlkasim ele alan bQ" lumlecde acrklanrmsnr, tbn! Haldun, op. cre., II. 79-106. 257-62. •• Mas-Latr!e, Relations et commerce de Z'Afrique septentrionale avec loS nations chnWennes au Moyen Age (Paris 1S8t1), 374-8. ... K. Marx and F. Engels, Socineniya [Yap;tlar], xvi, 327.

du." 14. yuzyilda Italya'run bazi ticari-sinai merkezlerinde gortilmeye baslayan kapitalist yapi, yeni bir glil,; haHne geldi ve yalmzca italya'da degil, pek cok oteki Akdeniz ulkelerinde de toplumsal yasarn iizerinde onemli etkilerde bulundu. Bu etkinin temeli, "yabanci uluslarla ili.~knerin"** tarihsel onko§ulu olan Italya'da imal edilen tirlinlerin ani bliylimesi iizerine oturdu. 14. yiizyilda Italya kentlerinin denizasm ticareti, 13. yiizyihn rakamlarmm ~ok otesine gecerek, oldukca heybetIi bir dinarnizm donernine ulasti, italyan kentleri ile birlikte, Katolonya ve Provens'in sahil kent1eri, Akdeniz'de geni§ bir ticaret yaratan ve buralarda iiretimin cok biiyiik bir bicimde yiikselrnesini olanakh kilan ve Italya'da kapitalist iiretimin 01'taya S;lkmasml saglayan tcmelleri koyan genis bir pazar istanbul, Iskenderiye ve oteki kentlerle gerceklestiriliyordu. 14. yiizyilda Akdeniz pazart, daha 0 zamandan birincil birikim doneminin uluslararasi pazarr olarak adlandirrlabilirdi. Magrip ulkeleri ve ozellikle de Ifrikya, en biiyiik sahil kentleri olan Tunus ve Bongi He Akdeniz pazar agl icine girmisti. 13. yiizyrlm sonuna dogru 10. yuzyildan 13. yiizyila dek siiren dagrmk ticari islernler, Italya'rnn hemen hemen biitun biiyuk ticari morkez leri, Katolonya ve Provens ile, uzun vadeli anlasmalara dayanan diizenli bir tiearete donli§tii. Avrupa He Kuzey Afrika arasmdaki ticari yapida, Magrip'in toplumsal yasarmm onemli olcude etkileyen pek cok degi§iklikler oldu, Bu etkide, Italya'run, her seyden I,;ok da Floransa'nm yiin dokuma sanayiindeki kapitalist irretimin dogmasiyla yakm baglantisi vardi. 14. yiizyrlda, Florentina'mn yun dokuma sanayii goriilmedik hir doruga ulasmrsti, Yilhk iiretim, oteki biiyiik yiin dokurna merkezlerinin tiretiminin yirmi-otuz kat! idi ve Fransa'nm butun sanayi merkezlerinin yilhk iiretiminden daha yuksekti, *.* Italya'da cok buyuk bir hammadde talebi dogdu, italyan koyunlaruun yiinii, eok diisiik kalitedc olrnasr nedeniyle, sanayide hemen hemen hi~ kullamlmiyordu, temel hammadde gereksinmesi yabanci yiinlerle kar§lIanlyordu.**** Yiin ithalati, ital• Marx. Kapital, l, 721. (Kapital, Birinci Cat, s. 754, not.] •• Marx and Engels, So~ineniya, m, 54-~. ••• V. V. Stoklitskaya-Tere~kovl ... K voprosu 0 1'annem kapltatiztn€ uo FloTcntsU XIV- v. (Snxlnye veka, 5) (Moskova 1954). 342 . •••• A. Doren. Die Floten!icf Wollentuchindusttill (Stuttgart lOOt), to-11.

53

yan kentlerinin ithalatmm onemli boliimunii olusturuyordu. Daha iyi kalitede yim talebi, 14. yiizyil boyunca hrzla geli§ti. ilk kapitalist sanayiin ana dah i~in temel hammaddenin bashca sagIayicisr ingiltere ile birlikte, en iyi cinsten ytiniin, "Garbo"nun bulunabildigi ifrikya idi. "Garbo" yuntt sorunu, pazarlari, ve Florentina sanayii i~in onemi, uzman yazmmda biiyiik tartismalara yolactr, Ortacag italy an tarihlerinde ve i§ kayitlarmdaki dogrudan tamtlara dayamlarak, 13. ve 14. yiizyilda "Garbo" cografik teriminin, herhalde, Fas'i distalayan Magrip iilkelerini belirledigi genet olarak kabul edilmektedir." i§te bu anlamda, ornegin, 13. yiizyilda Incil'de "Africa" (yani Roma'nm Africa Proconsuloris'i, ifrikya topraklarr) diye adlandirdigi topragm "on le dit en vulgal parleure le Garb" oldugunu soyleyen Brunetto Latini'nin sozlerinde bunu buluyoruz.v" "Garbo" teriminin, biitiin Kuzey Afrika'ya uygulandigi anlayismdan cok, Ifrikya'daki yiine uygulanmasi tie smirlandirma geregi c;ok kez kuskuyla karsilandi, Ama 1338'de Florentina Arta della Lara'mn bir kararma uygun olarak yalmzca Garbo'dan, Ingiltere'den ve Bone'den gelen yiin, egrrlme icin kabul ediliyor, oysa Fas ve Portekiz ytinleri du§uk kalite olarak goriiliiyordu .• "'* Bu kararla da, aciktir ki, yiiksek kalitedeki "Garbo" yiinimiin bashca saglayicrsi Ifrikya idi. Bu Pegolotti'nin elkitabi ile de desteklenmektedir, burda Tunus'un ozellikle yuksek kalitedeki yunG "boldrone" -yapaglSl- kaydedilmektedir 14. yiizyilda Ifrikya'mn "Garbo" yiinii, ihracati Tunus'ta ve Bijayak'ta diikkanlar ve depolarr bulunan Bardi, Peruzzi, Acciaiuli Florantana'nm - Avrupa'nm en zengin ticari §irketlerinin ellerinde idi.····· Yiin, Magrip'ten ihrac edilen en onernIi, ama tek iiriin degildi. Kuzey Afrika, italya'nm, Katolonya'nm ve Provens'in en onemli ham deri saglayicisi idi. Yalmzea N ap~ les, bir yilda Magrip'ten 8.000 post Ithal ediyordu.·· ....•• Buna ek

.*"".

• A. Schulte, "Garbo und Floren~". ZS, Ivlll (902), 38$-90; R. Davidson, "Garbowolle und Garbotuche", HV, xtl (19M). 386-9; A. Doren, ItaUenisclul Wirt8chaftsgescichte (Jena 1934), 335-6. '. Brunetto Lath\i, Li trelort, t, 107, 122 (quoted by R. Davidson, op. cit., 388). Avm yerde, Davidson, Dante'nln Garbo bolgesmden sozedl~nl aktarmaktadrr . ••• A. Doren, Die Florentiner WolI~ntw:hindustTie, 63• ..... Mas-Latrle, op, ctt., 379• ...u R. Davidson, Geschichte von Flore-nz, tv, Tell 2 (Berlin 1922). $6-8. •••••• R. Brunschvig, La Ber1.><!Tie Qrientale 80ttS [es flu/Bides, ii, (Paris 1947). 262.

54

olarak, Tunus, Bicayeli (Bougie) ve Bunali (Boune == Bona) islenmis deri ihrac ediyordu. Ustelik, lfrfkya'dan ytiksek kalitede zeytinyagi yalmzca Avrupa'ya degil, Misir'a ve Arabiatan'a da ihrac ediliyordu.* Pamuk, keten, ipek, seker ve mum, Italya ve Fransa'ya ihrae ediliyordu.** Venedik'in tekelinde olan tuz ve yiln dokuma sanayiinde gerekli olan §ap ihracmm onemi btiyuktu. *** Siyah Afrika He Sahra-otesi ticaret, Magripli ti.iccariara eok btiyiik bir kazanc saghyordu.···· Kuzey Afrika'nm ihracat akisi, daha 13. yiizyrhn sonlarmda Flandirlara ulasacak duzeydeydi, 0 donemin giimri.ik kayrtlarmm birinde "Brugge ve Flandu"a ithal edilen mallarm listelerinde Fas'tan derL koyun postu, mum ve §eker, Sijilmasak'tan hurma ve §ap, Tunus ve Bijayak'tan deri, koyun postu, mum ve §ap yer almaktadlr.***** Ama Magrip'ten ithal edilen mallarm basmda =-ozellikle de yi.in- Italyan kentleri geliyordu. Tarrmsal hammaddelerin biiyiik bir ihraccrsi olan Magrip, ayru zamanda da, bircok Avrupa mallarinm onernli bir ahcisi idi, Dokuma, madeni esya, silah ve Iiiks maddeler yamnda, ifrikya'run kendi sanayi iiretimi icin dernir, bakir, kursun, kereste, boya, vernik ve kotii hasat yillarmda tahrl gibi hammadde ve yari-mamul madde ithal etmesi ilgint;tir."'***** 14. yiizyrlda Magrip'in t;e§itli kesimleri, Akdeniz ticaretinde ve Akdeniz pazarlari cevresinde bicimlenen ernegin bdliiniimiinde onemli bit yer tutuyordu. Tanmsal iiriinlerin disarda yogun bir bicimde pazarlanmasi olanagi, Magripli koyliilerin, bu feodal iilkenin, birdenbire, gelismis uluslararasi ticarete cekilmesiyl« aym zamanda ortaya cikan "arti-emege karsi SlnIrS1Z bir achk" duyan feodal beyIer j;arafmdan somiirtilmesinin buyiimesini tesvlk etti.····**· Koylulerin somiirulmesinin onde gelen bieimi riba'ah ve khimasahm aglr bicimiyle metayage idi: iiriiniin dortte ya da be§te• Ibid., 262. ~* Mas-Latrre, op, cit., 374-82 . ... R. Brunschvig, op. cit., Ii, 26, •••• E. W. Bovill, Caravans of (London 1933). ••••• Mas-Latrie, Traites de paix cerna.nt les relations des chdtiens au Moyen Age (Paris 1886), 99. ...... Mas'Latrie, RelatJons. 364-71. ••••• u Marx, Kapltal, i, 241. [Kapital,

the

Old

Sahara

!Eski

Sahra

Kervanlarl],

avec tes Arabes de t'AfriQ~


Blrlncl Cllt, s. 259.]

et de commerce et documents dfvel'3 conseptentnonale

55

biri. Tell bolgelerinde, 14. yuzyrlda, kirayla ~aban tutma ozel anlasmasma buyiik bir degi§iklik getirildi, bu anlasma kosullarr, iicretli insanlari de facto" serflere donii§tiiriiyordu."· Magrip'in feodal toplumundaki ~e§itli toplumsal gruplarm ve ozellikIe de Ifrikya'nm feodal smifrrnn farkh tabakalarmm kosullarmda agir degismeler oldu. lfrikya'run feodal simfi arasinda basta gelen yeri, kan soylulugu, yani ittifak i~inde birlesen ve ellerinde gU~u kabile askeri birlikIeri ve genis topraklar bulunduran Almokad seyhleri tutuyordu.v'" Soylular, gene kendi aralarmdan ~lkml§ alan Hafsidler (1228-1574) doneminde bile devIet islerini- yiiriitmeye devam ettiler.···* Aym zamanda, 13. yiizyildan itibaren, her zaman kentlerde yasayan ve C;qitli y6netim ve askeri konumlan ellerinde tutan feodal smrfin bir baska kesimi de gii~ kazanmaya basladi. Bu kesirnin cok az topragi vardi ve kabileler arasmda etkinligi yoktu. Biiyuk bir denizasm ticaretin gelismesi ve 13. ve 14. yuzyillarda ikta'nm hliyiik boliimiiniin kayitsiz §artslz toprak sahipligine donusmesiyle birlikte, soylularm bu grubunun ekonornik durumu 6nemli 61~iide gii~lendi. Bunlar icin yiin ticareti ozel bir onem tasiyordu. ifrikya uluslararasi ticarete c;ekildikC;e bu soyluluk, ticart ve smai sirketlerinin iist tabakasiyla giderek artan bir bicimde kaynasti ve kent kodamanlarmm onde gelen grubunu olu§turdular.····· Soylularm bu grubunu "patrisyen"ler olarak adlandirmak bize daha uygun geJiyor. 13. yiizytldan itibaren, Ifrikya'nm sahil bolgelerinde ve Orta Ma~ip'te, kentlerde, siyasal ozerkligln genisledigi, belediye organlarmm guclerinin arttIgl goruluyor. Ortacagdaki Dogunun kentlerinde belediye yonetimlerinin yoklugu konusundaki yaygm anlayis tiimiiyle yanhstir, Bu g6ru§, hiikiimdarlarm roliinun abartilmasmm bir sonucudur. En despotca yonetilen ortacagdaki Dogu devletleriyle iliskin olarak bile, Marx sunlan yazmaktadir: "Dogu despotlugu, belediye yonetimlne,
• Fillen. -c. .. BrU1lschVig, op. cit., H, 197-201 . ... Ibid., 436. .... ibM Raldun, op. cit., lI. 1. ..... Soylulugun bu grub!.>_ lie i1gill olarak bkz: R. BrunschVig. on, cit., 11. 167-8. Brunschvlg'In lied gelenlerin orta ve bliyUk burjuvazive donU~tUgU yolundakl tddlam dogru deglldir; bunlarm konumu feodal ve toprak mUlklyetinc cayamyordu.

ancak kendisinin dogrudan ~lkarlanyla ~ab§tIgl zaman dokunuyordu, arna kendi isini bir basma kendisi yaparken ve onu normal hiikiimetin sirtina yiik olmaktan uzak tuttugu zaman, bu kurumlann varhgina biiyiik bir istekle izin verir.?" Magrip'In biiyiik kentlerinin belediye organlarr §oyle boyle bagimsiz konumlanna, kent halkinm ekonomik 9lkarlanm ve siyasal ayrrcaliklarim savunmak yolunda feodal dospotluga karst yiizyrllar siiren inatci mucadelcler inin sonucu olarak sultanlarm pek de iyi niyetinin yardimryla ulasmarmstir. BoyIeee Tunus 10. ve 15. yiizyrlda, "Ifrikya'nm yoneticilerine kar§l sik sik isyanlari" ile line ula§h.** 13. ve 14. yiizyilda Ifrikya'da degi§en siyasal durum, bu srrada biiyuk kentlerin feodal aynhk~lhga ve feodal anarsiye karsi mucadelelerinde.v'= "diizensizlik icinde diizenin ternsilcileri"**** olan yoneticilere gercek bir destek sagladiklarmdan otiiru, sultanlarm yetkilerinin belediye yonetimlerinin gelismesi dogrultusunda dogrudan cikarlarma uyrnasma yolacti. Bu donemde, gUc;lii tieari ve sinai sirketler bi.iyiidii, ve baslarinda onemli olciide yetkisi bulunan secimle gelen "aminlerin amini" ("amin al-amana") bulunan meslek birlikleri ve Ioncalar ortaya c;lktl.***** Ama asil onemli alan, kent sirketlerinin kendi silahh guclerini, kendi bagimsiz komutanhklan altmda ve kendi bayraklari alan belediye meclis birhklerini yaratmis olmalari idi.****** Magrip'in bazr kentlerinde feodal hiikiimdarlar, ~ogu kez, salt gostermelik nitelikte idi.******* Sahil kentlerinde belediye organlarmm iktidarlarmm gii~lenmesi, ticari-smai kent ni.ifusunun genis tabakalarma daya+ Marx and Engels. So<;incniya, X. 722. •• ' BakrJ, Description de /'A!riqu" scpt.c ni rionaie par ,,/-B,ikj·i. Text" nouvelle [sicl, ed. M.~G. de Slane. (Algm' 19l1), 39. *•• Marx and Engels. So,incniyu. xvt, pt. I. 4D5. .... [Ya~ar, burada, a~lk~a "anarst" tcrlmml. auarsistlerln savunduklarr devletslz toplum anlarmnda degll de gtinlfik anlamdakt "duzenstzltk" olurak kulIanmaktadrr. Siya.• <I) t ..rmtnolojldo "fendnl allar~i" If,,dcsi terrmlcrdekt blr eeII§Kldil'. anarstetler, feodalizm de d~hil her turdcn baskici htikUmet btclmlertno karst crkarlar-, -.T. W. WC1'ylw.j ..... Brunschv!g, op cit., Ii. ~03. lRu~ yazllr (ya da YIlYll1CI)yanh§ blr blo;im. de bu terlml ayn-amin a"u1'IIalla terimi olarak cevirmektedlr, -J. W. Weryho.l uuu Brunschvig. Ibid .. .... u·Ornegin Hearl ve smat korporasyonlartn Hderlert taratmdan yonetilen 14. ytizYlldan 15. yuzYlla kadarkt Cezayir'de (al •.Jazirah [yanl al·Jaza·lrJ) durum boyle Idi; kentin ba~ yoneticHori Arap Tha'allbah kabtlesinm ,.eyhlerl ger~cktc bclediyc konseylnln hizmetindeki condottieri Idilor. 14. yilzyllm sonuna ctogru vc 15. ytizYllda Ce~Hyjr blr lstlsna dcgild!. Ch. Julien, op. cll., 511·l5.

nan ve elinin altmda onernli miktarda para ve hahn sayrhr bir silahh giice dayanan patrisiyenlerin buyuyen siyasal etkinligini gaze (_;arpar bir bicimde yansrtiyordu. Magrip kentlerinin potansiyelleri arasmda gozle gorulur bir 1'01 "Endiiliisliiler" tarafrndan, yani Reconquista'dan kacan Ispanya'nm Fash halki tarafmdan oynamyordu. ispanya-Fas uygarhgnun, 0 donemin en onde gelen uygarhginm varisleri Endiiliisliiler yerel halk iizerinde uzun sure kiiltiirel ve mesleki iistiinluklerini korudular. Bunun sonucu olarak kisa zamanda sinai ve t.icari sirketlerin basina gectiler ve Magrip toplumuna en bilimsel ve yazmsal kadrolarim sundular. Ibni Haldun, itibarh bir Endiiluslu aileden geliyordu, Endiiluslii soylulugun kabilelerle bir baglantilari yoktu ve biiyiik topraklara sahip degildiler, Basarilarr, devlet hizmeti ve t.icari gelirlel'den kaynaklarnyordu. Bu nedenle Enduliisluler, gu~lu bir merkezilesmis otoritenin ve ticaretin gelisrnesinin destekleyicisi ve devlet islerinde tam bir denetim kurmaya cahsan otokratik AImokad seyhler-inin karsiti idiler, Enduliisliiler, Magrip patrlsiyenlerinin onderleri ve manevi cekirdegi, askeri-kabilesel seekinleri geri plana itmeye cahsan yeni soylulugun en belirgin temsilcileri idiler. 13. ve 14. yuzyillarda Endiiluslulerle AImokad seyhleri arasmda devlet yonetimindeki etkinlik miicadelesi, ifrikya tarihini bir kirrmzi ~izgi gibi bastanbasa keser." Bu mucadele ile baglantih oIarak Ifr ikya ve Orta Magrip'in sahil kentlerinin, bashca rolii patrisiyenlerin oynadigi belediye organlarinm gu~lerinin artmasryla, siyasal onernler inin biiyiimesidir. 14. yuzyilm Magrip toplumunun kosullarinda patrisiyenler egemen smifm en ileri grubu olarak ortaya crkmaktadtr. Ekonomik ve yi:inetimsel politika alanlarmda patrisiyenlerin basta gelen istemleri, feodal ve kiisuk ticaret ekonomisinin smrrIarr icerisinde ticaretin gelismesi icin en biiyiik olanaklari saglamak yolunda onlemler ahnmasma indirgenebilir. Tam da bu istemler patrisiyenlerin siyasal dusuncelerini belirler, Ne val' ki, Ibni Haldun'un teorisinin ve programmm yalmzca patrisiyenlerin dar kar ~lkal'lan He kosullandigini diisunmek ~ok biiyiik bir basitlestirme olur. 0 donemin Magrip'indeki siddetli
• Ifrlkya cit., Il, l$~. tarrhtnde "Endulusluler'ttn rolu konusunda bkz: Brunschvtg, op.

toplumsal mtieadelenin kosullarmda patrisiyenlerin izlemis olduklari siyasal yol, iilkenin ileriye dogru gelismesi ve kent ve kir halkmm onemli kitlelerinin I$lkarlan dogrultusundaki hareketle l$akl§lyordu. Patrisiyenlerin istemlerini savunurken Ibni Haldun, ilericiligin bir mucadelecisi, tilke halkmm genis kitlelerinin I$lkarlarmm bir savunueusu olarak goruliryor. Onun teorisinin insancil ve demokratik ogeleri bunun l§lg-l altmda aciklanabilir. Ibni Haldun, Magrip'in feodal toplumu il$erisinde toplumsal miicadeledeki kizrsma doneminde ya§adl.Egemen feodal smif, iilkenin, ekonomik, toplumsal ve siyasal gelismesi icin, olasi iki yonelme "programlarmda" yansiyan iki hasim gruba bolimmiistii. Egemen grup, askeri-kabile soylulugu, iilkenin I$e§itli bolgelerinde genis toprak miilkiyetini elinde bulunduruyor, kabilelerle ataerkil feodal iliskilerle baglantih olarak askeri giictine dayantyordu. Ekonomik "prograrm", yalmzca siirekli olarak artan gereksinmelerini karsilamak icin degil, aym zamanda da kabileler arasmdaki ataerkil iliskilerle somiiriileri biiyiik olcude gevsemis clan akraba kabile halki kitlesinin yandasligim kazanmak amaciyla tarim ve kent halkrmn hemen hemen acik bir soygunculuga varan acimasiz bir sdmuriiden olusuyordu. Toplumsal "programi", bu iilkenin tanm ve kent halkmm karsisina, bu grubun belkemigini olusturan gOl$ebe kabilelerm konmasi idi. Siyasal "program", toplumun "diisiik" tabakalari karsismda bagimh sultamnm zorbaca iktidarim da koruyan feodal ayrihkcihktan olusuyordu. Kiil tU rel "programi", Ylgmlar arasmda asiri dinsel bir farkhhk havasim korukleyerek, boylece biitun "rnuhalif" ve "serbest dusimcenin" belirtilerini ortadan kaldirmak ve baski altmda tutarak islam din adamlan takimmm ren gerici kesirnini desteklemekten olusuyordu. Bu politikarun yiirutulmesinin sonucu, i.ilkenin yikimmda halk YIgmlarmm goriilmedik oll$iideki yoksullasmasmda, 50nralari somiirge egemenligiyle daha da a~rla§acak olan toplumsal-ekonomik, siyasal ve kiilttirel yasamm dii§ii§iinde ve durgunlugunda gorulebilirdi, Askeri-kabile soyluluguna, "yurtsever" grup karst cikiyordu ve bu donemde I$lkarlan bu grup tarafmdan ifade edilen genis bir zanaatci ve ticaretle ugrasan kitle tarafmdan destek59

Ieniyordu. Grubun en onemli program kaynagi, siyasal ve kiiltiirel seckinlere, Endiiliislulere mensup olan Ibni Haldun'un kaleminden ~lklyordu. Keskin ve sistemli bir zeka ve usta bir gozlem gi.i.ci.i.,eot rik genellemelere egilim gosteren etkin bir devlet adami, ve canh bir gerceklik anlayisiyla Ibni Haldun, Magrip'teki bilgisini ve siyasal ve bilirnsel faaliyetinin deneyimini en onemli tarihsel-felsefi incelemesine, ortacag biliminde esi gorlilmedik bir incelemesine yani insanm Toplumsal Ya§ammm Niteligi Uzerine adh kitaba koymustur.

MUKADDiME

GtRt~

0 kl, yenilmezligi ve baskicialabildiglne egemenlik ve ulkeler elindedir. Guzel adlar ve nitelikler onundur. Bilgilidir. Ftsildasarak anlasmalar, ya da anlamh suskunluklarla denmek istenenler, onun bilgisinin dismda kalmaz, Gueludur: Goklerde ve yerde hi~ bit sey onu yenik dusuremez. Ve o, olmez. 0 ki, baslangicta bizi yerden [topraktan] alip canu yaratti. Bizi yeryuzunde kucuk-buyuk topluluklar blciminde yasattr, Yeryiiziinden saglanan yiyeceklerin yollanm ve paylanrmza dusenleri kolaylastirdt. Bizi d61yataklarmda ve evlerde-yuvalarda barmdirdi, Yiyecegimizt ve giinliik azigimizr iizerine aldi. Ne var ki, gecen gunler ve zamanlar yrpratiyor bizi. Belirli sti rel er, bizi kendi aralarmda alip venyor, 0 sureler ki, siireli kitabi uzerlmlze gore ~izilip blcilerek yazrlrmshgl vardir. 0 ki, mulk-devlet,

TUM ovguler Tannyadrr.

tir. Yalmzca 0 kitabm nj, olmeyen diridir.

kahcihgi ve yitmezligi

vardir. 0 [Tan~

Efendimiz, ulumuz, okur-yazar olmayan, Amp kokenli, Tevrat'ta ve ineil'de yazilrms ve nltelenmis alan Muhammed'e iyi dilek ve selam olsun, 0 ki, daha pazarlar ve cumartesiler birblrini izlemedigl, daha Saturn (Zuhal) gezegeni, Balik bureu nedir bilinmedigi-secilmedigl blr zamanda olus (kevn = genese), onu dogurrnak h;in dogum sancisi cekmlsti. Onun dogruluguna giivercin ve orumcek tamklIk etti. Onun ailesine ve arkadaslarma da iyi dilek ve selam, Onlar ki, peygamberle alan arkadashklarma, ana uyrnalarina iliskin uzayrp giden giizel amlari vardir, Ona yardim ederken toplamslan, onun dusmanlanna karst cikarken [sa~

vasmak icin] * dagihslan olmustur onlarm. zunden bolunmus, parcalanrms Tanrmm selami olsun ana.

'I'anrmm iyiligi uzerine olsun onun. Islamm "talihl" kesintisiz yardimci oldugu ve inanmazlIk, kendi kopuk ipi yu-

durumda bulundugu

surece ..

Bundan sonrasma gelince: Tarih bilimi, toplumlarm, topluluklarm birbirine aktarageldikleri bilim dallarmdandir. Tarih bilimi yolunda binitler hazirlamr, birlikte yoia crkilan topluluklar duzenlenir. Yonetilenler, halktan kistler, yarar ve zarar umulmayan ve onem verilmeyenler bile tarih ogTenmeye yi:inelirier. Hukumdarlar, onemli kisiler ise yarisirlar tarih ogrenmekte. [Pek 201' olmadigi icin] tarih bilenlerle bilmeyenler, tarihte gecenleri [a§aglyukan] aym kolayhkla anlarlar, Cunku distan bakilmca tarih, eski gunlerden ve devletlerden, eski cagtarda gecen olaylardan haber veren bilim 01· maktan oteye gecmez, Aglzdan agiza gecen sozler, oykuler anlatihr. Anlahlanlardan ozdeytsler cikarihp sergtlenir. Toplanti yerlerinde kalabahk belirdigi zaman buniarla eglendirlltr dinleyenler. Tarih, yaratiklarr, dogadaki durumlarm nas11 degi§tigini, diinya yiiziinde devletIerin sirnrlanmn nasil genlsledigtni, guclerlnin nasil arttigiru, guelerlni yitirip gOG· me di:inemlerinin geldiginl bildiren bellrti herkesl uyanmaya cagmncaya dek yeryiJ.ziinii yapilarla nasil donattrklarim bil• Bu kltapta g~en kij~eli parantez men tarafmdan konmustur, -Ed. [) icmdek] acrklamalarm ttimU cevtr-

Derrnltgine inilerek bakildigmdaysa, tutarh bir bak1~tir tarih. Bir inceIemedtr. Olup-bitenlertn nedenlerini, nasil baslayrp nasil geltstigtnl lnceliglyle ortaya koymadir, OIaylarm "nasilvlanm, "ni~in"lerini derinlemesine bilmedir. Bundan dolayi, tarih, temel bilimdir. "Hikmet"e1 de butunuyle girmistir. Onun lctn hikmet bilimlerinden sayilsa yeridir ve sayilmasi dogaldir, islam dunyasmdaki tarihcilerin Heri gelenleri, g~mi§ gunlerin haberlerini dolu dolu ahp topladtlar. YazdIklannm arasma koydular, sakladilar. Ne var ki asalak ve sorumsuzlar karistrrdilar 0 haberleri. Yanlism aldatrcilanna kattilar, Bu alanda kimi zaman kuruntulara, samlara kaptldilar; kimi zaman da bilerek haber uydurdular. Abartilmis soylentilerden yaldizlilan aldilar, otekilerle kanstmp surduler piyasaya. Ve uydurdukca uydurdular, Daha sonra gelenlerin coklan da bunlara uydular haber toplamada. Oncekilerden nasil i§itip aldtlarsa, oyle ilettiler bizlere. Olgulann ve durumlarm nedenlerini dusunup kavramadan. Uydunna haberciligin sapik yollarmi brrakmadilar bu kimseler. Uydurrnacrliga kaI'§l koyahm demediler. inceleme denen sey azdi bunlarda. Ayiklama, dogrularm ielnden yanhslari crkanp atma yonu pek azdr, Oysa yanh§ ve yamlgr, haberlerle birarada dogal birer dost gibidir. Baskalarma korn korune uymaya gelince. Bu da insanlarda dogustan vardir, Ve ciplak bir gercektir bu. Bilim dallanna elatrms olan asalaklIk da, enine boyuna yaygmdir. Bilglsizligin halk arasmdaki otlak alamysa, tehlikeli, pis havah ve bunaltrcidrr . . Bununla birlikte gereegin gucune kaI'§1 konulamaz. Yanhsm §eytam, tutarll goru§un silahiyla vurulup yok edilebilir. Aktarmaya ahsik ki§i, incelemeden yazar, aktanr durur, Tutarh bakis ise, yonelttldtginde gerc;egi bulup ortaya cikanr, Bilim de bu gereegtn evrelerini parlatip aydmlattr tutarlt gorU§ ic;in. tste boyle .. Tarih yazarlan, gecmlsten aktanlan haberler alamnda kitaplar yazdIlar, yazdiklarim cogalttilar. Diinya uzerindeki

dtnr bize.

toplumlarm ve devletlerin gecmisleriyle ilgili bilgileri derleyip kaleme aldilar. Bunlar Ieinde unluliigun ve herkes katmda gecerll bir guvenirligln ustunltiguyle geUp gecenler azdir. Kendilerinden oncekllertn kitaplanndakileri, bu kitaplarm ardmdan gelen kendi kitaplarma geelrenler r;ok degildir. iki elin parmaklanyla, amillerin hareketlerinin sayismi gecmez, ibni Ishak,' Tabert,a ibni Kelbi,4 Muhammed b. Omer'il-Vakldi," Seyf b. Omer'il-Esedi,6 MesudF ve benzeri unluler gibi.. o unluler ki, bircoklannm arasmdan secillp sivrilmislerdir. Gerr;i Mesudi ve Vakidr'ntn kitaplarmda elestirtlen ve kapah bulunan yanlar yok degtl, Ki bunlar, bir gerr;egf ortaya koyma cabasi gosterilirken hemen bilinir. Belleklerine guvenilenler arasmda unludur onlann elestirilecek yanlan. Mesudi ve Vakldi'nin yapitlan b6yledir. Ancak yine de tum onlan izleyenler, sadece onlann haberlerini kabul etmislerdir. Kitap yazmada da onlarm yolunu tutmuslar, onlann Izlerine uymuslardir. Bunlarm aktarmalarmda ve yorumlarmda nelerin dogru, nelerin yanhs oldugunu ortaya koymak ieln yapilacak ayiklamada OleO, elestiricl ve tutarh bakism kendisidir. Baymdirhk i§lerini ele alahm: Ya§ama elverisli oImaSI icin yeryuziinu gelistirme ve guzellestirme cabalarmm, r;e§itli durumlannda birtakim dogalliklan vardir, Haberler de bu dogalhklara dayandmlarak degerlendtrtllr. Gecmisle 11gill soylenenler ve anlatilanlar, dogalhklann yasalarma yaslandmhr.

islam dunyasmda tarih yazarlarmm eogunun, i§i gents ve genel tutma egilimi varchr. Bu yazarlar, islamm ilkr;aglarmda iki devletin, Emevi ve Abbasi devletlerinin uzanabildigi smirlar ve ulkelerin tumunu ir;ine aJacak bieimde genislik verdiler tarih konularma, Emevi ve Abbasi devletlerinin ele geeirdigi ya da birakip ger;tigi yerlerin, uzakhklarm tumunden sfizettiler. Boyle gents kapsamh tarih yazanlardan kimileri, islamoncesi devletlerin, topJumlarm tarihlerini de gents gents yazdilar. Mesudi ve benzerleri gibi.. Daha sonra gelenler, i§i bu olc;iide gents almayip konularda daha smirli bir yol sectller. QOk genel ve cok uzak gecmistekl olaylan Iclne alan gents
66

kapsamli konulara gelince, iizerinde durmayip gectller, Bu yolu secen yazar, kendi eagmm olaylanni yazmakla yetindi. Kendi simrlan ve illkesi Icindeki haberlere yer verdi, yalruzca kendi devletinin, kendi kentinin tarihini yazdi, Nasil ki, Endilltis ve Emevi devletinin tarihcist Ebu Hayyan, Ku~ zey Afrika'yla ve Kayrevan'da hukum suren devletle ilgili tarih yazan ibno.'r~Refik, bu yolu secmisti, Bunlardan sonra da, uydu yazarlann dismda, yazar gelmedi tarih alanmda. Uydu, eksik yaratihsh, geri zekal), kahn kafah yazarlar geldi daha sonra. Kendinden onceki, neyi na .. sil yazmissa uydu yazar onu oyle yazdi. Ornek aldlgt yazarm yoluna-yontemine uydu tumuyle. Uydu yazar, gunlerin, zamanlarin ortaya cikardig; degtstk durumlardan pek haberli olmaz. Zamanlann aktsi, caglarm geclsiyle toplum ve topluluklarm durumlarmda da degtsmeIer olacagmi unutur, oyle yapar degerlendirmesinl. Boyleleri, gecmis devletlerle ilgili haberleri ve ilkcaglarda meydana gelmis olaylarm oykillerini, maddelerinden soyutlanrms birer biclm ve kmlarmdan siynlmis birer kihcnus gibi aktanrlar. Yenisi ve eskisi bilinmeyen karmasik bilgiler ntteltgine sokarlar haberleri. Oyle haberler aktanrlar ki, kokeni, dayanagi bilinmez. oylesme ~e§ltIi olaylar aktanrlar ki, cinsleri, turleri bulunmaz. Uydu yazarlar, kitaptan kitaba gecen haberleri oldugu gibi ve isitip lSI tip koyarlar uydurmalar butunu alan kitaplarma, Oncekilerden kime uyulmak isteniyorsa ona aynen uymak icm boyle davrarnrlar. Toplumlarm kendi kosullari Icinde ortaya cikan yeni durumunu bilmezler. isteseler bile c;ozmeye ve dogru yansitmaya gug yetiremedikleri lcln suskun kaurlar: eski olaylan, degerlendtrmesinl yaparak aciklayamazlar. Bu tilr aeiklamalarda onlarm kitaplan bir ~e§it dilslzlesir, Sonra, yine uydu yazarlar, yanhs ya da dogru aktarmarun koruyuculugunu yaparak bir devletin haberlerini siralamaya gtristtklerl zaman, devletin kurulusundakl doneme degmmesler. ilerleme doneminde ilerlemeyi, bayragmm yticelmesini saglayan nedeni sozkonusu etmezler. ytikseIi§ nedeni ve yukselis belirtilerI uzerinde durmazlar. Somma dogru vardigmda neden bir duraklama donemi basladigim aeikla-

mazlar. Demek ki, bunlann kitaplanrn okuyan kimse, devletIerin ilk donemlertndeki durumlarrm ve geclrdikleri evreleri bilmekten yoksun olarak kala kahr, Devletlerin birbirlerinin ustune cullanmalannm ya da birinin gidip oburunun gelmesinin, aykmhklaruun ve benzerliklerinin neden ileri geldigini arastrrma ve Inandmci aciklama bulma gereksinmeslni gideremez. Ki okurun bu ogrenmeye gereksinme duydugu §eyleri, tumuyle, olablldlgince sozkonusu edecegtz Mukaddime'de. Daha baska yazarlar da geldi bu alanda. Bu yazarlar, konulan daraltmakta ~ak Ileri gittiler. 0 denli ki, hukumdarlarm adlanna yer vermekle yetindiler. Ontarm soylarindan ve onlarla ilgili haberlerden sozetmedller. Hiiklimdarlarm tahtlannda kaldiklari gunleri, tazdan harflerle yazacak 01~iide ciddilikten uzak kaldilar, Ibm Rii§ayk'm, Mizan'ulamel adh kitabmda yaptlgl gibi.. Bu kitabi ornek alanlar da, aym umursamazhgi gosterdiler. Ki, boylelerinin anlattiklarimn gecerll bir yonii yoktur. Boylelerinln ne bir clzgide tu- tarlI kalacaklarma, ne de baska bir cizgiye gecip a cizginln adami olacaklarma giivenilebiIir. t;tinkii bunlar, yararlamlabilecek ne varsa silip supurrnuslerdlr. Tarihc;ilerce bilinen gecerll yontemlerl, gelenekleri de bozmuslardir. Ben ne zaman ki tarih yazarlarnun kitaplarmi gozden gecirdim, ne zaman ki gecmism ve bugumm derinliklerine inebildim, iste a zaman, gercegl derinliklerinden eekip cikaracak gozdekt dalgmhk ve uykunun uyusuklugunu kaldinp attim. Ve bjte 0 zaman ic;imden bir kitap yazmayi gecirdim. Oysa bende bir §ey yok. Otlaklarda guzelce otIayan [baskalarmdan yararlanmaya eahsan] bir arayiciyim. Klsacasl tarih alamnda bir kitap yazdim. Yazdl~m bu kitapla, C;e§itli toplumlann durumlanm orten perdeyi kaldirdnn. Kitapta haberleri bolumlere ayirdim ve bolum bolum yorum yaptim, Devletlerin kuruluslarmdan baslayarak olayIan anlattim. Baymdirlik islerinln, yeryiiziinii gelistirme ve guzellestirme yolundaki cabalarm nedenlerini, niclnlerlni anlatarak yazmaya kayuldum. YiiZYlllar ic;inde Bah Afrika'Y1 baymdir duruma getirenlerle ilgili haberler ustune yaptim aeiklama ve yorumlanmi. 0 toplumIarla ilgili haberler
68

ustune ki, Batl Afrika'run bolgelerinden nice yoreleri, kentBunlarla ve bunlann kurduklan buytikkiicuk devletlerle ilgili haberler ustune, Ve bunlann geeen hukumdarlariyla, hukumdarlann yardimcilanyla ilgili haberler ustune .. SozUnU ettigim toplumlar Araplar ve BerberIer'dir, Ciinkii Bah Afrika'da yasadiklari yerler btlinen toplumlar bunlardir. Bah Afrika yoreleri, yuzyrllar boyu yerlesme yerleri olmustur bu toplumlarm. 0 denli ki, Bah Afrika yorelerlnde yasamis baska toplum dU§iintilmez bile. Arap ve Berberler'den baska 0 yorelerde insan toplum1annm ya§a~ mis oldugunu ora halki pek bilmez. Kitabunm tum boliimlerinde ve ayrmtilarmda "aylklarna" yontemini uyguladim, yanhs ya da gereksiz olanlari ~lkardim. Bilginlerin ve seckinlerin anlayacaklan bir diizeye yaklastirdrm konulari. Kitabi duzenleme ve bolumlere ayirmada da ahsilmadik bir yontem sectim. Bi:iliimlere, ayrmtilara yer verirken sasilasi bir ';lgIr acip izledim. Yeni bir ';lglr, degi§ik bir uslup. Bu C;Iglrve uslup icinde bayindrrlik i§leri ve uygarhgm c;e§itli durumlariyla ilgili, insan toplumlarmm tutulduklan esash hastahklarla ilglli aciklamalarda bulundum. Yaptigim aciklamalar, olup bitenlerin nedenlerini, nlelnlerinl, bulup cikarmada sana eok yararii olacaktrr. Hii~ kumdarlarm, hukumdarhga giden kapilardan girmeyi nasil basardiklanni ogretecektir sana 0 aerklamalar. Sen bunIan ogrenince de uyduluktan cekeceksin elini. Ve senden oncekl durumlan, geemis zamanlan, gecmts toplumlan bilecek ve senin cagmdan sonra geleceklere bile akIi erdireceksin. Bu yapiti bir ONSOZ ("Mukaddime") ile 3 Kitap olacak blcimde dtizenledim . . ONSOZ, tarih :biliminin onemi-usttinltigu, bu bilimin yontemlerintn incelenmesi, tarihcilerin nerelerde yanlislara dustuklerlnin gozden gecirllmesl He ilgilidir. BtRiNCi KiTAP, toplumsal yR§aID ve uygarlIga m§kin~ dlr.' Aynca bu yasam ve uygarhgm oztinden olup beliren devlet, egemenlik, kazane, gecim yollan, sanatlar-zanaatlar, bilimler ve bunlann altmda yatan seyler, nedenler bu ana bolumde anlatilacaktrr. iKiNCt KiTAP, Arap tarihine ili§kindir. Arap topluluklarmm ve devletlerinin, baslangicmdan c;agmuza degin "haIeri doldurmuslardi, 69

berler"ini icerir. Bu arada, anlatilacak Arap topluluklarmm ve devletlerinin cagdaslan olan Nabatlar, Suryanlar, Farslar, Isratlogullari, Kiptiler [eski Misrrhlar], Yunan, Rum, Turk ve AvrupalIlar gibi kimi unlu toplumlann ve devletlerin de bu bolumde sozlerl edilecektir. Ut;ilNcit KiTAP, zanaatcr kabileler toplulugu gibi Berberler ve bunlann hizmetlileri, yardrmcilan He ilgilidir. Bunlann baslangtclan ve t;;e§it1ikusaklari, sonra ozellikle Batl ulkesinde [Bat! Afrika'da] kurduklari devletleri, egemenllklert anla tilacak. Sonra Doguya bir yolculugum oldu. 0 cevrenin l§l!panyla aydmlanmak, vanlacak, gorulecek yerlere giderek farz ve sunnet odevini yerine getirmek, Dogu kaynaklannda, belgelerinde ve kltaplarmda yer alan haber ve bilgileri edinmek it;;in yaptim yolculugu, Gerekli gozleml yapmak iein. Gezimde, 0 yorede Arap olmayan toplumlarm hukumdarlanyla ilgili, TUrk devletleri ve Tiirklerin oralarda eide ettiklerl ulkelerle ilgili bilgilerden eksikleri tamamladim, Ogrendiklerimi hemen 0 konuda daha once alnus oldugum notlara ekledim, ve bu toplumlarla aym .;agda yasayan, cevredeki toplumlar ve buyuk-kucuk yorelerin hukumdarlanyla Ilglli yazdrgim bolumlere gecirdim. Yazarken ozlii ve ozet yazma yolunu sectim. Glit; anlasihrhktan uzaklasip, amaci kolay anlatma yolundan gittim. Neden ve nicinlerin genel kapismdan girip aynntih haberlere gectim, Boylece kitabim, t;e§itli toplumlarin baslangicmdan bu yana olan durumlanyla iIgili haberleri, tarihleri olabildlglnce ielne aldi, Yorucu ve gUt; kosullar icinde sagtanabilen yararh bilgileri de toplaYiP yuklenmis oldu. Ve kitap, devletler it;inde yasanan olayIarm temel neden ve nlcinlerini anlatti. Bununla da kalmadi, temel bilginin koruyucusu, tarihin bilgi da~arcigi oldu. Kitap, yerlesik ve goeebe Arap, Berber ve bunlann cagdaslan olan hatm sayilir toplum ve devletlerle ilgi1i bilgi1eri iclne aldl~, ders almacak, uzerlnde durulacak konulardan s6zettigi, ~e§itli durumlarm baslangiclarmda ve .sonuclarmda neler oldugunu aeikladtgi tcin kitaba "Arap, Acem; Berber ve buyuk hiikumranliklar sahibi olan 9agda§Iarmm tarihIerlnde sozkonusu edilecek dersler kitabi, baslangic ve sonuclar divam" adim verdim."

Toplum ve devletlerin kokenleriyle, aym t;agda ya§aIIU§ eski toplumlann durumlanyla, cok eski c;aglar ve toplumlardaki yonetim ve degi§ikliklerin temel nedenlertyle ve yeryuzunu baymdir, yasarur duruma getirmek ic;in ortaya cikan devlet, millet, kent ve goC;ebeyasami, yuksells-alcahs, coklukazlik, billm, sanat, kar-zarar, birbirlnt izleyen ve yayIlan degi§ik durumlar, deglslmler, gocebelik ve yerlesikltktekl dalgalanmalar, beklenmeyen ve beklenen olaylar gibi ne varsa hepsiyle ilgili bilgileri eksiksiz yazmaya cahstim, anlattiklarmun neden dogru olduklanm, haberlerin dayah bulundugu nedenleri acikladrm. f?a§kmhk veren bilgilere, uzak olmadigr halde uzerinde perde bulundugu tcin gorulemeyen nedenlere, nicinlere yer verdiglm lcin yazdigim bu kitap, gercekten az bulunur degerde bir kitap oldu. Bunlardan soma belirteyim ki, c;aglar boyu geUp gec;mi§ bilginler arasmda eksikleri olan bir ki§i oldugumu bilmiyor degilim. Boylesine onemli bir alanda atoynatmakta cok gucIii olmadigmu iizerime allyorum. Basanh ellerden, gents bilgileri olanlardan dilegim odur ki, kitabmu, eksikleri hosgorerek degil de elestiricl bir gozle incelesinler. Bulduklan eksikleri duzeltstnler ve boyle eksiklerin olabllecegtnl dti§iinerek ba~§lasmlar beni. Eilgi sermayesi, bilginlerin ortak mahdir. Suc;u ve eksig! boyuna almak da kmanmaktan kurtartr ki§iyi. Dostlardan gtizellikier umulur, Tanrmm iyilikt;iliginden i§ ve glrislmlerimlzi gosteri§ten uzak krlmasiru dilerim. 0 yeter bana. Ne giizel savunu-, cudur 0, Bu alanda gerekli gucu iyice kazandiktan, gormek Isteyenler Icin bu bilim dahmn kandilllgini temizleyip kandilini yaktrktan-isiklandirdiktan, bilim dallari arasmdaki yerini, yolunu ve yontemlerlni aeikca ortaya koyduktan, bilimler alanmdaki kemerini gevsetip smirlanru genlslettikten, C;evrestni de dikenli bir duvarla cevlrdikten sonra; yazdigun kltabm bir nushasmi, cahskan onder, fatfh ve glrlsimct hukiimdar efendimizin kitapligina armagan ettim." NazarlikIari-nisanlari cikanp attl~, biraktigt kavuklarm kirinden kurtuldugu gunden beri, ibadet ve goniil toklugu silsilyle suslenir olan, ovulecek nitelik ve davranislarm temizligiyle be7:1.

zenen, gtizel tutum ve yasayism orneklerini veren, gene kizlann gerdanlanndaki gerdanhklardan daha guzel, daha degerlisini boylece kendinde bulunduran hukumdarm., Gii~lii ve her an biraz daha artan azim, her §eyi alteden ve elverisIi kilan cahskanlik ve yeni-eski ululukla; temelleri saglam hukumranliklanmn ztiltiflerini eide edebilen hiikiimdarm .. Yiicelikler ve ululuklar dolu bir iyilik~i, <;e§itli ve yararli bilimlerin toplayicisi olan, dagimk bilgileri biraraya getlr'p diizenleyen, keskin elestlrici, saghkh dii§tince ve gorti§ yapisiyla tannsal olaganustulukler gostererek, insanoglundaki kavrayis iistiinliiklerinin nereden nerelere varabileceglni ortaya koyan, goru§ ve Inanclan aydmlIk, acik yol gBstericiiikleriyle Tann l§lgl, girdigi yerleri tatlandIran bir Tann nimeti, gozlem yerlerinde sikmttlr gtinleri kollayan ve yardima ulasan Tann liitfu, bozuk zamam dtizeltecek, yenl-eskl durumlara dogrultu verecek, tehllkeleri onleyecek, zaman a gencllk parlakliguu kazandiracak olcude bircok kapiyt acacak anahtarlan bulunan Tann rahmeti, inanmayarun inanmazligi ve kuskucunun kuskulanyla <;iirtittilemeyecek olC;iide saglarn bir Tann kamti, yani: Milminlerin Emiri Ebu Faris Abdulaziz'in kitaphgma armagan ettim. Ebu Faris Abdulaziz, ulu, iinlii ve sehlt hukumdar Ebu salim lbrahim'in, o da buyuk, ulu hukumdar Miiminlerin Emiri Ebii'l Hasen'in ogtudur, Bunlar Merinogullan'ndan tin yapmrs ululardandirlar, Bunlar ki dinde yenilikler getirdiler. Dogru yolu bulrnak isteyenlere yol gosterdiler, Baskaldiran bozgunculann izlerini yokettiler." Tann, toplum iizerindeki koruyuculukIanni eksUtmesin. islam davasma olan yardumm, amacma ulastirsm. Gonderdim, kitabm sOziinii ettigtm nushasmr, Fas kentinde bulunan Kureviyyin Camii'ndeki ogrencilere vakfedilmis kitapliga gonderdlm, Fas, hiikiimdarm tilkesinin baskenti, hukumranhgmm tahtmm bulundugu kenttir. Dogru yol karargahmt, bilgi ve bereketlerin yesilliklerinl, tannsal gizlerin uzayip giden alarum ve gents havuzunu i<;ine alan bir kenttir. Ebu Faris Abdulaziz'in onuriu hukttmdarhgi, insallah anlatilmasi gerekmeyen iyiligiyle kitabima gozatarak onur verir de yardimden bir do§ek do§emi§, kitabm kabul gorme-

sine glden yolu acrms olur, Ve hukumdarligm kitabi kabul etmesiyle kitabm kendi alamnda ozel bir yeri oldugunun kamtlari ve taruklan daha acik bicimde ortaya <;lkml§ sayihr. Hukumdarhgm pazarmda yazarlann armaganlan gecerItdir. 0 pazarda bulunmak icln bilim ve edebiyat kervanlan canatar. Dustince ve akla dayah bilim tirtinleri, hukumdarhgm isik sacan uzak g6rii§ltiliigiino.n yardimiyla olusmustur. Tann, hukumdarhgin iyiUgine tesekkur etme olanagi versin bize. Iyiliginden dogacak armaganlarin tadmi bolca tattirsm. Hukumdarliga karst 6devlerimizi yerine getirmekte de bize yardimci olsun. Bu alanda yansan, hukumdarltgm gosterecegt biiytikltikte parlayanlardan etsin Tann bizleri. Yonetimindeki ulke halkma ve huktimranlik alanma giren iiikeye sigmanlara, muslumanlara koruyuculuk ve saygi gtystslnl giydirsin. Dilekte bulundugurnuz Tann eksiklerden uzaktrr. i§ ve davramsumzi yalmzca hosnutluguna yoneltilmis saymasmi dileriz ondan. Yamlgt belirtilerinden ve yamlgiya dti§tildtigti kuskusunu veren duruniIardan uzak kilmasim dileriz. 0 bize yeter. Ne gtizel savunucudur o.

73

ONSOZ

TARiH BiLiMiNiN USTUN YARARI, YOLLARININYONTEMLERiNiN iNCELENMESi, TARiHCiLERiN Dtt~TttKLERi YANLI~LARA BiR GOZATILMASI VE YANLI~LARIN NEDENLERiNDEN B1RAZINADEGiNME

BiLESiN xt, tanh blltmi, cok yararlan ve onurlu bir amaci bulunan onemll bir bilim dahdir, <;iinkii gecmlslerin durumlarim, gecmts toplumlarm yasayislanndaki, peygamberlerin yasayislarmdaki, hukumdarlarm devlet ve politikalanndaki <;e§itlidurumlan ogrettr bu bilim dah bize. Bu bilim dah 6grenilecek ki, din ve dunya islerinde gecmisten ders ve ornek almak isteyenler icin bu yarar gerceklesebilsin. Bu bilim dab da blreok kaynaklar, cesitl! biIgiIer, sahibini gercege ulastiracak, yamlgi ve yanhslardan uzaklasttracak saglam g6rti§ ve tutarhlik ister. Neden derseniz: Tanhten veriIen haberlerde sadece nakIe guvenllir de, temel gelenek ve gorenekler, politik kurallar, yeryuzunu baymdir ve yasamr duruma getirme yolundaki cabalann dogalhklarr, insanlann toplumsal yasarnlarmdaki 74

cesltli durumlar gozonunde tutuImazsa, ve gorulmeyen gorulenIe, gecmisteki stmdiklyle karsilastmlmazsa, tarih konuIarmda ayak kaymasma, sasmp dogru yoldan cikmaya kar1]1 bir guvence saglanamaz. Tarihellerin, Kur'an yorumcularmm ve "nakilci" imamlarm, aktardiklari oykuler ve olaylarda yanhslara dusmelerl, cogu kez, 9uruklugune ya da saglamhgma bakmadan aktarmalarmda sadece "nakl"e bel baglamalarmdandrr. Aktardiklarmm kokenlertne inmemelerlnden, onlan yasamlan cagdakl benzerleriyle karsilastirmamalarmdan, temel felsefe Olt;usilne vurmamalanndan, olupbitenlerin ve varbklann dogal yasalarrm bilmemelerinden ve haberleri degerlendlrmedeki gorU§ ve bakislarmi guclendirmemis olmalarmdandrr, Bu yuzden gercekten aynlIp bos kuruntu ve yamlgmm c;olunde yollanm sastrnuslardir. Ozeltikle oykulerde yer alan mal ve asker sayisim anlatmaya giristiklerinde .. Bu tar konular yalana ve akil-disr abartmalara 90k elverislidir. Boyle konular geldiglnde i.~i hemen temel yontemlere goturmek ve temel kurallara vurarak degerlendirmek gerekir. Mesudi ve baska bircok tarihcilerin, Israllogullan ordusundaki asker sayismda yaptiklari abartmalar gibi yanhs ve yarulgiya dustilur yoksa .. Bu tarihcilere gore, Musa Peygamber, sHah kullanabileeek nitelikte yir.mi ya da daha yukari yastaki genclerin orduya girmelerine izin verdikten sonra, Tih c;olUnde askerlerini saydigmda, bunlarm 600.000 ya da daha cok olduklanm gordu. Bunu aktaran tarihei, MISlr'l ve 1?am'l, bu kentlerin o sayidaki askerleri alaeak ve barmdiracak biiyukltikte olup olmadiklanm dusunmeden, degerlendirmeden aktarrrus. Her iilkenin koruma ve savunma gorevlerinl yerine getirmek ic;in barmdiracagr olcude askeri olur. Asker sayisi daha cok oldu mu barmdiramaz iilke. Bilinen gelenekler ve alisilagelen durumlar da bunun boyle oldugunun tamgrdir, Sonra asker sayisi sozu edilen sayiya ulasan ordulann karsilasmaIan ve savasmalart da zor dustmtilebtllr. Ciinku 0 yorenln alam bu sayidakt askerlere dar gelir. Ustelik sira olduklarmda bu kadar askerin srrasi, gozle gorulebllecek uzakhgm iki katr, iiC; kat! ya da daha uzun olacagma gore iki ordu nastl carpisabiltr ve blrinin otekine usttinlugu nastl anlasilabilir? Uzun siralardan birinin bir ueunda neler oldugunu,
75

6biir ueu bilemez. GiiniimuzUn savas dtizeni de bunun tamg,.dtr. Get;;mi§ geleeege benzer. Suyun suya benzemesinden ve devletleri, bircok yonden lsratlogullan devletinden cok daha guC;luydii. Buhtunnassrr'm, onlari yenmesi, iilkelerini scmurmesl, ulkelerindeki yonetlmi ele gecirmest, ulus ve hiikiimranhklanmn temeli olan baskentleri Beyti'l-Makdis'i yakrp-yikmast bunun kamtidir." Kaldi ki 0, Fars devletinin sadece yetkili gorevlllerinden birlydl, Anlatrldigma gore Fars devletinin Bah sirurlarmm yetkili yoneticlsiydi Buhtunnassir." . Arap ve Acem trak'im, Horasan'i, Maveraunnehir ve BabU'1-Ebvab'l14 da Icine alan Fars devletinin smrrtan, Israilogullari'na ait devletin smirlarmdan cok daha genlsti, Boyleyken Fars devletinin ordusundaki asker sayisi, hi~ bir zaman 600.000'i ya da buna yakm saytyt bulmarmstir. Seyf'in anlattigma gore, Fars ordusunun en buyiigunun bulundugu Kadisiye savasmdaki" asker sayisi 120.000'di sadece, Yine Seyf'in anlattigma gore, kendilerine bag-It yorelerin toplam asker sayisi 200.000'i askmdi 0 kadar. Aise ve ZUhri'nin anlattiklarma goreyse, Sa'd'rn Kadisiy.e'de savaqtIgl Rustem askerlerinin savasci sayisi 60.000'di, Israilogullan'nm ordulanndaki asker sayisi, aktarrnacmm anlattrgi gibi 600.000 gibi bir sayiya ulassaydi, yurtlannm smirlari da genlslerdi. Devletleri alabildlgtne geniI} 51mrlara ulasirdi. Bir de bunu dii§unmek gerek. Nic;in derseniz: Bu kitabm Birinci Ana Boliimiindeki Ulkeler Bolumu'nde anlatacagumz gibi, devletlerdeki yonettm alamna giren yerler ve yurtlann biiyiikliigu-kiic;ukliig;ii, savunma guclerinin ve nurus kalabahgmm ashgi ve cokluguyla orantihdrr. Oysa lsratlogullan'nm yonetimtne giren yerler, 'Ordun, ::}am'm Filistin kesimi Ile Hicaz'dan Medine ve Hayber yoreleri olarak bilinir. Bir de sunu dusunmek gerek: Arastirmacilann anlattiklarma gore Musa He israil arasmda dort baba vardir: Musa Imran'm ogtudur, 0 da Yeshiir'un ogludur, 0 da Kar het'in ya da Kahit'in ogtudur. 0 da Lavi'nin ya da Lave'nin ogludur, 0 da Yakub'un yani israiliil1ah'm ogIudur. Musa'nm soyu Tevrat'ta boyle anlatilir." Musa ile tsrailiillah aradaha cok .. Fars hukumdarlari

sindaki siireye gelinee: Mesudi'nin anlattigma gore: israil, cocuktan, torunlari, torunlannm cocuklariyla birlikte MIsir'a, MIsrr'da bulunan agiu Yusuf'a geldlklerinde 70 kislydiler. Israilogullan'nm Mrsir'da kahslartyla, Musa Peygamberin yarunda birlikte Tih'e gidisleri arasmdan 220 ytl geemlstir. Bu sure i~inde MIStr Firavun'larmm yonetiminde kalnuslardir. Ktptiler'in hukumdarlan Firavun'larm yonetiminde ..

Durum boyle olunca, soyun dort kusakta cogalip bu sayiya, 600.000'e ulasacagi kolay kolay dusunulemez, Isratlogullarr'mn ordulanndaki asker sayismm, SUleyman Peygamber donemi ve daha sonraki d6nemlerde bu sayiya ulastigim Hen surerlerse, bu da uzak bir olasihktir deriz. 9iinku SUleyman ile Israil arasmda da sadece 11 baba vardir. Stileyman, Davud'un ogludur, 0 da Isa'nm, 0 da Ofiz ya da Ofez'in, 0 da Baea ya da Buez'in 0 da Salamon'un, o da Nah~un'un, 0 da Ammin6zeb ya da Hamminazab'm, 0 da Remm'in, 0 da Hasron'un ya da Hasrun'un, 0 da Pares ya da Peyres'in, 0 da Yahuza'nm, 0 da Yakub'un ogludur. insan soyu 11 kusakta, aktarmacilarm Hen surduklert sayiya, 600.000'e ulasmaz, olsa olsa yuzleri, binleri bulabilir. Bu sayilari atlayip daha yuksek sayilara varacagmi dusunmek, gercekten uzaklasmaktir, Tamk oluna ve yakmcagda billnegelen durumu dusunursen, ileri sttrdukleri saymm ne denli yanhs ve aktarmalann ne denli yalan oldugunu anlarsm. Israilogullari'yla ilgiU belgeJerde gorulen odur ki, Stileyman Peygamberin 12.000 ozel askerl, yakmhgim kazanmis bin klsilik kurulu ve kapilarmda bagh 1.400 ati vardi, Isranogutlari'na illskin haberlerin dogrusu budur. DevletIeri en gii~lti donemtne Silleyman Peygamberin egemenligi donemlnde ulasan, ulkeleri de en t;0k yine 0 donemde genlsleyen Israilogullan'yla ilgili uydurmaiara kulak asilmamahdir. Uydurmalar ~6yle bir gelenek sonucunda gorulur: Hangi yuzyilda olursa olsun, icinde yasadiklari ya da gecmls zamanlardaki devletlerin askerlerinl anlattrklari, musluman ya da hiristiyan askerlerine tllskin haberlere degindikleri, ya da toplumlann hazine maUanndan ve hukumdarlann aldiklari vergilerin ne kadar oldugundan, soylularm hareamalanndan ve oJanaklarmdan, zenginlerin zengin-

77

liklerinden sozettlklerl zaman, verdikleri sayida biraz abartrna yoluna grderler. Gelenek ve gerceklerin sminni asarlar, §a§llasl kuruntulara kapihrlar. Askeri divan ve belgelerle ilgili klsilere basvuruldugunda, zenginlerin t;;e§itli mallar ve crkarlar alanmdaki durumIan incelendlginde, soylulann harcamalarmdaki bllinen durum ve tutumlan arastmhp aydmhga crkarildigmda, abartitan saymm onda-birini bile bulamazsm, Bu durum, insanm saskmlik veren seyleri ortaya atmaya t;;0k duskun olusundan ilerl gelir, Abartmanm kolayca atilabilir olusundan Ileri gelir. NasIl olsa izleyen, elestiren olmaz diye yamlgiya du§Uliir olusundan ileri gelir. "Qnun iein bilerek ya da bilmeyerek yaptigr yanlishk uzerinde dump ozelesttride bulunmaz ki.~i. Abartmalan birakip haberde olgUlii bir degerlendirme gereglni duymaz. Haber dogru mu, degll mi diye bir arastirma yapmaz, Birakrr abartmali haberm dizginini. Yalanlarm otlak yerinde diline ne gelirse soyler. Ve yeri gelince Tanrmm ayetlerini eglence konusu olacak bicimde kullamr, Yalanm-dolanm alicisi olur ki, Tanrmm dogru yolundan insanlan saptirabilsin. Boyle bir yolu secersen, sana, zararli bir girisim, bir bela olarak yeter. Tarihc;ilerin hemen hepsinin aktarageldikleri curuk haberlerden biri de Yemen ve Arap Yanmadasl hukumdarlarmdan Tubbalar'la ilgiU haberlerdir." l;)6yleanlatihr: Tubbalar, Yemen'deki koylerinden kalkip Kuzey Afrika'ya ve Batidaki tilkelerden Berberler Ulkesine yuruduler. ilk Tubbalar'm buyuklerinden Sayfi Oglu Kays Oglu Efriki§ de yurumustu Kuzey Afrika'ya. Efriki§, Musa Peygamber zamanmda ya da ondan biraz oncekl donemde yasarmsti, Bu hiikiirodar blrcok Berberin kamm dokmustti, Berberler'e "Berber" adim veren de 0 olmustu, Onlann Arapca olmayan sozlerini i§itince "nedir bu berbere!"* demlsti. "Berber" adi ondan kaldi ve a zamandan bu yana soylenir oldu. Efriki§ Batidan Yemen'e d6nerken, Himyerliler'den blr90k kabileleri orada birakmistr, Onlar da orada yerlesmisler
• Berbere

= 6fkell

ve anlasilmaz

bagln§lar.

~.

ve orahlarla kaynasip kansmislardi. Sinhace ve Kitame ad11 kabileler de orada birakilan Himyerliler'in soyundan gelirler. Taberi Ctircani, Mesudi, Ibni Kelbi ve Bill de bu konuda aktarilanlara dayanarak Sinhace ve Kitame'nin Himyerliler'den olduklanm savunurlar. Oysa Berberler'in soy kutUkleriyle ilgili saglam belgeler, bu goru§un dogruluguna pek elvermez. Mesudi Zti'l-iz'ar'm da, Efriki§ gibi, Yemen hukumdarIarmdan oldugunu soyler. Ona gore, zu'l-iz'ar/8 Efriki§'ten onceydi, Stileyman Peygamber zamamnda Batr Afrika'ya ytirudu ve orahlan ezdi biraktr. Mesudi bu huktimdann yerine gecen oglu Yasir'den de oyle sozeder. Anlattigina gore; Yasir, Bah Afrika yorelerinden KumIu Dere'ye gelince kumun cok olusundan yiirtiyecek yol bulamamis ve geri donmekzorunda kalmisti. Aktarmacilar, sonuncu Tubba, Ebu Kerib Es'ad hakkmda da buna benzer seyler yazarlar. Yazllanlara gore Es'ad, Fars'm Keyani hukumdarlarmdan Ye§tasepl9 ile ayru c;agdaydI. Musul'u ve Azerbaycan'i ele geclrdi. Sonra Turklerle karsilasti, Turkleri yendi. Turklerden coklannm kamm doktu. ikinci, iic;uncti kez yine kar§lla§lp aym duruma ugratti Turkleri. Kendisinden sonra tiC; oglu da Fars iilkelerine, TUrk toplumu ulkelerinden Maveraiinnehir'de bulunan Sogd yorelerine ve Rum ulkelertne yurudu. Birinci oglu Semerkant'a degin ulkeleri ele gecirdl, Ve Semerkant'la Qin arasmdaki yoreyi de gecip Qin'e vannca Semerkant uzerine yiiriimti§ bulunan ve kendinden once Qin'e varan ikinci kardesiyle birlesti. iki kardes birlikte nice kan doktuler Qin yorelerinde, Blrcok ganimet ele gec;irip donduler, Donerken de Qin'de Himyerliler'den birc;ok kabile biraktilar. Bunlar §imdi de orada yasamaktadirlar, Karde§lerden i.ic;i.inciisi.iKostantiniyye'ye ulasti. Yaktl-ylktI orayi, Rum illkesini ezdi ve dondu. :Aktaniagelen bu haberlerin hepsi de saghkh olmaktan uzak, yanhs ve yanilgilarla karmakanstktir, Uydurma kissalann masallarina benzer bunlar. Niye derseniz: Tubbalar'm tilkesi Arap Yanmadasmdaydl. Karar yerlen ve baskentleri de Yemen Ban'asi'ydi. Arap YanmadaslYsa tiC; yandan denfzle cevrilldir. Gu79

neyden Hint Okyanusu, Dogudan Basra'ya sarkan Fars Denlzl [Basra Kortezl] ve Batidan KIZII Deniz ve Mlslr'm Stivey§ Hine sarkan Stivey§ KOrfeziyle !;evrili. Cogratya haritalannda da bunun boyle oldugunu ar;lk!;a gorursun. Yemen'den Batiya gecmek isteyen kimse, Stivey§ yoresinden baska yerden karayolu bulamaz. Stivey§ Korfeziyle Akdeniz arasmda da ancak iki konaklIk ya da daha az bir kara parcasi vardir, BtiyUk bir htiktimdann, bu yore kendisinin degilse, cok kalabahk bir askerle bu yoldan gecebilmesi, normal dusunulurse mumkun degtldir. Bu yorede ArneIikalilar, ~am'da Ken'aniliar, Misir'da Kiptiler bulunuyorduo Sonralan Arnelikahlar Misir'i, Israilogullari da §am'l ele gecirdller. Tubbalar'm. bu tilkeler toplumlariyla savastikIan ve bu tilkelerden herhangi birini aldiklarr duyulmus ya da Ileri surulmus degildir, Oyleyse dusunmeli: Yemen'den cikrp denizden oteye gecebilmek ve Batiya gidebilmek Icin izlenecek karayolu cok uzaktir. Boyle bir yolculukta askerlerin kendileri ve hayvanlan icin pek cok yiyeeek ve yem ister. Bu askerler kendilerinin olmayan tilkelerin topraklanndan yuruyup yolculuk yaparlarken, ekinleri, mallan ve uzerinden gectikleri ulkeleri yagrna etmek zorunda kalacaklardir. Boyle yagmalar bile, yiyecek ve yem gereksinmelerini karsilayamayacaktir, Kendi gereksinmelerini kendi ulkelerinden tasima yoluna gittiklertni dusunsek, bu da olamaz; r;tinkti tasimak lcin hayvan yetmez. Bu durumda kolay g~i§ sagtamak, gerektlginde gereksinmelerini karsilamak lcin, yolIan tizerindeki tum ulkeleri ele gectrip, boyun egdirtp kendi tilkelerine katmts olmalarr gerekir. 0 iilkelerin toplumlanyla savasmadan anlasarak bunu sagladilar desek bu daha olanaksrz bir seydlr, oyleyse bu haberlertn tumu temelsizdir. Ya da soyle diyelim: buniar birer uydurmadir. Gelelim yolcunun gecemeyecegi kum deresine: Yolcusu cok oldugu, yolun durumunu anlatacak her cagda ve her yonden gelen yolcular, k6yliiler buhmdugu halde, Batt Afrika'da boyle bir kum deresi oldugu duyulmus-isitllmls degildir. Oysa uydurmacilann anlattiklarma gore sOzii edilen kum deresi sasilast seylerdendi. Boyleslne sasilas; dere gercekten bulunsaydi, ilgi ceklciligtnden dolayi anlatan
80

~ok olurdu. Tubbalar'm Do~u ulkelerlne ve Turk topragina yurumelerlne gellnce: Buralann yolu, StiveY§ gecitlerinden genistl elbette. Ancak burada da gidilecek kara pareasi cok uzaktir. Tiirklere varmadan, arada, tam yolu kesecek blctmde Fars ve Rum20 toplumlan bulunurlar. TubbaIar'm TUrk illerine varabilmeleri Icin Fars ve RUm iilkelerini ele gecirmis olmalan gerekirdi ki, bu da kestnlikle duyulmus-isltllmis degtldir, Tubbalar Irak illeri simrlarmda, Bahreyn arasmda, Hire'de, Dicle 11eFIrat arasmda bulunan yorelerde, El Cezire'de Fars halkiyla savasrmslardi, 0 kadar .. Sava§ Tubbalar'dan Zu'lIz'ar He, Kiyani hukumdarlarmdan Keykavus arasmda, kucuk Tubba Ebu Kerib Es'ad ile, Kiyani hukumdarlarmdan Y~taseb arasmda ve yine Tubbalar He Keyaniler'den, Sasaniler'den sonra 0 bolgede egemen olan derebeyleri arasmda olmustu. Turk illeri ve Tibet'e dogru yonelirken gecllmesl gereken topraklar tizerindeydi bunlar. Tubbalar'm aradaki topraklari gecip Turk illerine, Tibet'e, <;!in'e varmalarr ve buralan ele gecirmeleri gercekten normal dusunulurse mumkun deglldir, Arada sozkonusu toplumlar bulundugu icm mumkun degildir. Yol cok uzak oldugu ve yukarda soziinii ettigimlz gibi uzak blr yolculukta yiyecek ve yeme eok gereksinme duyulacagi ic;in mumkun degildir, Oyleyse bu yolculukla iJgili haberler de tutarsizdir, uydurmadir, Bu konudaki aktarma haberler saglam yollardan gelseydi, yine kolay kolay kabul edilemezdi. SagJam hie; bir dayanaga dayanmadigi halde nasil kabul edilebilir? lbni Ishak'm Yesrib, Evs ve Hazrec kabileleriyle ilgiU haberler verirken, "sonuneu Tubba, Doguya yurumusti;" biclmtndeki sozii, "Irak'a ve Fars illerine yurumustt;" anlammdadir. Tubbalar'm, Turk illerine ve Tibet'e yurumu§ olmalan, daha once de anlatildtgt gibi hie bir yonden dogru olamaz, Bunlardan sana iletilenlere sag-lam diye bakma, Haberleri degerlendtrirken du§iin ve haber!eri, sagtamhgt ya da ~ii.riikliigu ortaya cikaran sagfam O1~iilere vur. Boyle yap ki, en guzel blcimde sag-lam bilgiler olussun sende. Tann, dogru yolu gostericldlr.

81.

iREM CENNETi

Ger~eklere bunlardan daha uzak, kuruntularla dana c;ok ic;ic;e bir sey var: Kur'an yorumcularmm Fecr suresindeki "Gormedin mi Rabb'in nasil etti Ad'a? Dtrekleri-sutunIan olan [ya da uzun boylu insanlan bulunan] Irem'e?" bO~ lumun yorumuyia ilgili aktaragelclikleri: Kur'an yorumculan, Irem sozunt; dlrekleri, yani sutunIan olan bir kentin adi diye gosterlyorlar ve soyle aktanyorIar birbirlerinden: hem kenti irem oglu Avs oglu Ad'mdl. gedid ve geddad diye iki oglu vardi Ad'm. Ki, 9eddad kendinden sonra hii~ kiimdar olduydu, §edid olunce hiikiimdarhk §eddad'a kalnusti, Ve tum hukumdarlar boyun egmist! ona, §eddad cenneti anlatan sozler isit.ti. lste 0 zaman: "ben, bunun benzerini yapacagun!" dedi. Bunun uzerine Aden sahrasmda 1rem kentini yaptirdi, 300 yilda yaptirdi bu kenti. Kendisi de 900 yil yasadi, hem, eok biiyuk bir kentti. Saraylan altmdan, sutunIan zebercedden ve yakuttandi. Kentte turlu ve birbiriyle
uyumlu agaelar, irmaklar vardi, Kentin yapimi bitince, 9eddad, tilkenin halkim alip ora-

ya gitmek uzere yola cikti, Ne var ki, blr gun bir gece yuruyup ulkelerlnden uzaklastiklarmda, uzerlerine, Tann gokten korkunc bir ses gonderdi, Ve hepsi oluverdl bu ses yuzunden, Bu oykuyti, Taberi, Sa alibi, Zemahseri ve benzeri Kur'an yorumculan, Abdullah bin Kallabe'den alarak aktarirlar. Abdullah bir devesini aramak uzere cikrrus, arama Slrasmda bu kente raslamis, Ve oradan gucu yettigince bir seyIer yuklenmis. Olaym haberi Muaviye'ye ulasnns. Muaviye Abdullah'i huzuruna cagirrrus. Abdullah da ona durumu anlatmis. Muaviye sonra Ka'bu'l-Ahbar'dan" aciklama ve bilgi istemis Irem'le ilgili olarak. Ka'b da demis ki: Bu slitunlu kent, irem'dir. Muslumanlardan biraz kiztl, biraz sarism, kisa boylu, kasmda bir ben, boynunda da bir ben olan biri; devesini bulmak icin <;IktIgl yolda girecektir bu kente. Ka'b'm gozii bu sirada Abdullah'a ili§mi§ ve: "iste bu adam, Tann adma ant ic;erim ki irem'i bulmasi gereken kisl bu adam82

dir!'' diye konusmus,


Ama 0 gii.nden bu yana, yeryii.zii.nii.n herhangl bir parcasmda bu kentten bilgi edlnilmts degildir. icinde lrem kentinin kuruldugunu ileri surdukleri Aden sahrasi, Yemen'in orta yerindedir. Burada baymdirlik islert surup gider. 0 yoreyl cok iyi bilenler, oranm yollariru ve durumunu her yonden anlatir dururlar. B6yleyken kimse sozeder olmamistir bu kentten. Ne haber toplayicilar ne de herhangi bir toplumdan kistler sozetmistir. Aktarmacilar: "yikihp giden nice yapitlar arasmda 0 da yikilmis, yitip gitmlstlr" deselerdi, biraz daha tutar yam olurdu. Ne var ki boyle demiyorlar, sozlerinden anlasildigma gore, bu kentin qimdi de var oldugunu soyluyorlar, Ki.mileli de: "Bu kent, Dimesk'tir (f?am)" diye ileri suruyorlar, Kimilerinin deli sacmasiysa "hem kenti gaiptedir. Onu yalmzca cileciler ve buyuculer bulabilirler." diyecek kadar akil almazliga vanyor. Bunlarm hepsi de bos ve ilkel inane lara benzer. Kur'an yorumculanm "lrem Kenti"yle ilgili bu ilkel lnanclarla yuklu oykuyu aktarmaya iten ayetteki "Zati'lImad = direkleri olan" sozunde uyma geregi duyduklan dilbilgisi inceligtdir. Dizilisine bakarak bu sozte "lremvln anlatrldtgrm dusunmusler, "Imad = direkler" sozune de "sUtunlar" anlamuu vermisler. B6ylece, "Zati'l-tmad = direkleri-sutunlan olan" diye nitelenen seyin bir yap! (ya da yapilarm bulundugu bir kent, hem kenti) oldugu sonucuna varrmslar, Ibnl Ztibeyr'in "AdU irem = irem'in Ad'l" bicimlnde tamlama yaparak okumasi da onlan 0 yorum dogrultusunda dusundurmus. Sonra sozO edilen uydurma 6ykuyu ogrenip aktarmislar, 0 uydurmalar kl: gulduruler SIrasmda anlatrlan yalanli-dolanh olarak piyasaya surulmus masal niteliginde birer hkra gibidir. Gercekteyse ayette gecen "lmad = direkler"in anlanu: "cadtr direkleri"dir. Hatta anlatilmak Istenen, cadirlarm kendisidir. Diyelim ki "direkler"in anlanu "sutunlar=dir, 0 zaman ayetteki "sutunlan olan" sozuyle "Irem" diye bir kent degil, Ad toplumunun anlatildigi pekala dusunulebillr, Ad toplumunun On sa'mis gucu, "yapilari, sutunlan olan toplum" biclminde ozet olarak anlatinyor olabilir. tne de "item Kenti" ya da bir baska belirli bir kent dusunmek gerekmez. Ibni Ztibeyr'in okuma-

smdaki gibi "irem'in Ad'l" diye bir iyelik tamlamasi hiCiminde okunsa bile, trem adinda bir kent dusunmek gerekmez. Buradaki tamlama, "Kinane'nin Kurey§.'i", "Mezer'in Ilyas'i", "Nizar'm Rabia'sr" gibi, bir boy kime aitse, onunla birlikte soylenlrken yapilan tamlama bictminde dusunulebilir. Boyleyken, sozkonusu oykiiler tilriinden uydunna rnasallan sokusturmak icin, ayeti 0 uzak anlamda yorumlamaya siiriikleyen zorunluluk nedir? Oylesine oykuler sokusturmak iCin ki, benzerinden bile Tann kitabmm uzak kilinmaSI gerekir. ';iinkii bu tur oykuler saglam dayanaktan yoksundur.
HARUN RESiD - ABBASE - CA'FER BERMEKOGULLARI

Hamn R~id'in, Bermekogullari'ru aciya-sikmtiya ugratmasmi, kizkardesi Abbase'yle azadlisi Halid Oglu Yahya Oglu Ca'fer'in oykusune baglayan aktarmalar da, tarihcllerin icine du§tiigu karisikhk ve yanhslardandir. Aktarmaya gore: Yanlarmda bulunup birlikte iCki Ierneye Cok duskun oldugu icm Abbase'yle Ca'fer'in evlilik bagi kurmalarma izin vermlstt. Ama cinsel iliskiye varacak bir yalruzhga girmelerine izin vermemisti. tC;ki icerken her zaman kendi yanmda bulunup tutkusunu doyursunlar 0 kadar. Ne var ki, Abbase Ca'Ier'i eok sevdigi, onunla birarada yalruz kalmaya canattigi icin bir oyun yapti, tuzagma dusurdii onu. Sonunda Ca'fer, Abbase'yle cmsel Iliskl kurdu. Bu isln sarhosluk durumunda oldugunu ileri surerler, Ve Abbase gebe kaldi 0 ili§kiden. Durum Harun Re§id'e ulastmlmca Harun Re§id buna Icerledi, kin besledi, Hayir bu uymaz Abbase'nin dinindeki yuksek yerinc. Ululuguna ve anne-babasmm oze! durumuna. Abdullah bin Abbas'm torunu olmasma., Abbase'yle Abdullah bin Abbas arasmda ata olarak yalmzca dort ki§i vardir, Bu kisilerin hepsi de dinin Ilert gelenleri ve Abdullah'tan sonra toplumun btiyiikleridirler. Abbase, Muhammed'u'J-Mehdi'nin kizidir. Muhammed'u'l-Mehdt, Ca'fer'u'l-Mensur'un babasi olan Abdullah'm ogludur, 0 da Muhammed'u's-Seccad'm, 0 da Ebu'l-HulefA Ali'nin, 0 da Kur'an yorumcusu AbduUah'm,

o da Peygamber'in ameasi Abbas'm ogludur. Abbase, bir halifenin kIZI, bir baska halifenin kizkardesidlr. Giit,;lU bir devlet, peygamberden kalma bir halifelik, peygambere arkadashk ve amcahk etmis olanlara varan bir soy zinciri, toplum egemenllgt ve vahy'm isik, meleklerin ini§ yerinden oliilii bir cevreyle kusatilrmstr Abbase. Biitiin buniardan baska da, Arap go~ebeIigi ve din biittinltigi.i donemine yakmdi. Mutluluktan basdondurucu gelenek ve asin eglencelerden uzak olan doneme., Kendini koruma, asm istekleri yenme ozelligi, boyle bir kiside yok olursa nerede aranabilir? Temizlik, bozulmamishk ve ileriyi gorti~ onun evinde yitirildigi zaman nerede bulunabilir? Ya da Abbase nasil olur da soyunu, Yahya ogtu Ca'fer'in soyuyla birlestirebilir? Nasil olur da kokeni Arap olmayan toplumlardan gelme azadlilardan birine dayah, kale kokenli biriyle birle§erek onurunu kirletir? Fars toplumundan bir ailentn aza.dlISI, ya da kendi atasi peygamberin amealanndan ve Kurey$ ileri gelenlerinden blrtnin azadlisi olan ki§iyle nasil birlesebilir? Ca'fer'i ve babasim koruyarak Bermekogullarr'ru kurtarmak, yiikseltmek ve etkinUklerini, soylulann etkinlik basamaklarma ceklp cikarmak olur bu. Ve engin bir saygmhgi oldugu haide ve ataIanmn ululugu varken Hanm Re§id nasil tutar da, Arap olmayan topIumlardan gelen azadhlarla hisimltgr uygun gorebilir? Bu konuda ki§i olCtiIii dii§iini.ir ve kendi ca~ndakl hiikiimdarlardan birinin kizmi gozaniinde tutarak Abbase'nin durumunu degerlendirirse, onun, devletinin azadhlanndan bir azadlt ve kendi toplumunun egemenllgtnde bulunan bir kil}iyle oyle bir ili§ki kuracagma olur demez. "HaYlr, olamaz!" der ve boyle bir seyt olanea giieiiyle yalanJar. Kimsenin kabul edemeyecegl bir seyl Abbase ve Harun Re§id kabul ederse onlann insanlar iclndekl ozel yer ve degerlerl nerede
kahrdrs

Bermekogullarr'nm baslarma geJen belA, onlann devlet iizerinde baski diizeni kurmalanndan, hazine maIIanna el koymalanndan dogmustu. 0 denli ki, Harun Resid, hazine malmdan az bir sey istiyor, kendisine veri Imiyordu. Onlar baskm geliyorlardt devlet Islerinde, Egemenligi onunla paylasmtslardi. 0, onlarla birlikte bulunurken kendi hiikiime85

tinln islerinde s6ztinti tam gecerll kilarruyordu. Boylece lzleri-etkileri buyudu Bermekogullan'nm. Onleri uzaklara dek vardt. Devlet basamaklanm ve baskanlikkomutanhk yerlerini kendi cocuklanna dosediler, kendi cahsma alanlarma ayirdilar, Vezirlik, katlplik, komutanllk, earay koruma memurlugu, bekcilik, kilic ya da kalem i§i ne varsa hepsine kendi cocuklarim, kendi adamlanrn koyuyorlar, baskalanru uzaklastmyorlardi. Harun Resid'in saraymda Halid Oglu Yahya ogullarmdan 25 tane kihc ve kaJem sahibi onemli kisi vardi diye anlatihr, Bunlar, sarayda bulunan oteki devlet gorevlilerlni omuzlayip ittiler, yallahlayrp temizlediler. Neden ki, babalari Yahya'nm, Harun'un koruyuculugundan dolayi onernli bir yeri vardi, Gerek vellahtligr, gerek halifeligi sirasmda Yahya onemllydl Harun icin. Harun, gencliginl onun egitlmlnde geclrmlsti, Ve Harun'un halitellgmi bir kus yuvasi gibi yavas yavas 0 olusturmustu. 0, Harun'un isinde agrrhgiru koyduo Onun icin Harun, "Baba!" diye cagmyordu onu. Bu nedenle onun cocuklanna da hukumdardan ayricahkli bir yonelis oldu, Halifenin katmdaki aracihklan onem kazandi, Alabildlglne ytikselme olanagi, onlarm .katmda gorundu, Yiizler oniara cevrildi. Boyunlar onlara egtldi. Dilekler yalmzca onlara yoneltildl. En uzak smirlarm 6tesinden hukumdarlarm, emir'Ierin buyuk-kucuk armaganlan onlara gonderlldi. Hazine mallan, yakmhk saglama ve yaranma amaciyla onlann kasalarma akitrldi. Onlar da ~iilerin adamlarma ve peygamberin yakmlarma bagrs akittilar. OnIan nlmetlere bogdular. Ve soylulann evlerinden alip yoksula verdiler. Koleyi ozgurlugune kavusturdular, Bu tutumIan nedeniyle halifelerinin bile ovulmedigi bicimde ovtilduIer, Dilekte bulunanlara iyilikier g6sterdiler, comertce oduller, bagislar dagtttilar. Baska ulkelerin it ve y6relerindeki koylerde, clttliklerde bile soz sahibi oldular. Sonunda dostu Ielendlrdller. Gozdeyi icerlettiler. 11 yetkililerini kaygtlandirdilar. Tiirlti yaris ve kiskanchk dalgaSI acildi onlermde, Devletteki yumusacik dosekleri iizerinde, politik haber tasiyicihgm akrepleri krpirdamaya basladi, Gammazhk 0 olt;;iiye vardi ki, Ca'fer'in dayilan olan Kahtabaogullan bile onlarm zararma cahsan en buyuk haber tasi86

yicilarmdan oldular, Iclermde tutusan kiskancligr, hisimlik baglari sonduremedl. Yakmhgm kutsalliklan, BermekogulIan zaranna yurumelerinl engellemedi, Butun bunlar da, htzmettnde bulunduklari halifenin sue; yakalama duygulanyla davrandigi, Bermekogullari'm artrk korumaktan ve onlar yaranna blr cabada bulunmaktan vazgectigt doneme rasladi. Kuruntular, onlarm aracthk sirasmdakt ufak-tefek suclarmm da yOlac;tlgl birer kin blciminde olustu halifenin ieinde. ts, kuctik suclan, eger Bermekogullari Islemisse, araIiksiz islenen birer biiyiik, Halifeye karst gelme sucu diye gormeye dek vardi. Hz. Ali b. Ebi Talib Ogiu Hasan Oglu Hasan ogtu Abdullah Oglu Yahya dolayisiyla baslarma gelen oykude 01dugu gibi, "Annrms kis!" diye unlu Muhammed Mehdi'nin kardesldtr Yahya. Halife Mansur'a baskaldrran Muhammed Mehdi'nin .. S6ztinii ettiginua 0 Yahya'ydi ki, Bermekogullari'ndan Yahya Oglu FazI, Harun Re§id'in kendi yazdigi "Bagl~Iarna BeIgesi"ni ileterek, onun, Deylem yoreslnden baskente inmesine cabalamts, bu ugurda bir milyon dirhem harcanusti ana ve yarund akil ere. Taberi boyle anlatir, Gelmesi saglanmca Yahya'yi Harun Resid, Ca'fer'e teslim etti ve tutukiu olarak onun evinde ve gozetiminde bulunmasrm buyurdu. Ca'fer de buyruga uyarak bir sure tutuklu bulundurdu Yahya'yi, Sonra devlet islertnde araya girme huyu, tutukluyu sallvermeye itti kendisini, Peygamber ailesinln kanlanm korumak ve bu konuda hukumdarm yurutme yetkisine bile karismak gerektigi dusunceslyle 0 huy, Yahya'nm tutuklulugunu, kendi basma kaldirmaya y6neltti. -Ajanlar yoluyla durum iletilince, Harun Resid sorusturrna actr bu konuda. Ca'fer basma gelecegi anlarmsti. Ama yine de: "Ben sallverdim Yahya'yi." dedi. Halife, Ca'fer'e, durumu iyi karsilamis gibi bir yiiz gosterdi. Ne var ki, kinini, 6fkesini icinde saklamistr. Buna da Ca'fer yolacrms oldu, kendinin ve toplulugunun zararma olarak. Tutum oyleslne zararh oldu kl, sonunda 0 ytizden, Bermekogullari'mn devIetteki gucleri yrkildi: gokleri, uzerIerine <;oktu; toprak, evIeriyIe birlikte altma aldi onlari, Ve onlarm donemleri, daha sonrakilere ders veren bir gecmis

oldu. Onlarm baslanna gelenler ustune dusunen, ve gerek bulunduklan devletin, gerekse 0 devletteki yasam oykulerinin derinliklerine inen kimse, onlann tutumlanm, olaylar tizerinde gercek iz birakan ve zincirleme nedenler olusturan tiirden bulur. Harun Re§id'in, dedestnin ameasi Ali ogIu Davud'Ia, Bermekogullan'nm basma gelenlerin nedeni tcm neler konustuklari konusunda ibni Abd'i-Rabbihi'nin yazdJklanna da bakabilirsin. Bu yazann, Kitabil'l-tkd adli kitabmm "~airler B6Ifunu"nde, Re§id'le Yahya Oglu Fazl'a Es'mai'nin gece konusmalannda neler soyledig;. He ilgili anlattIklanna da bir bak istersen. 0 zaman, Berrnekogullari'ru 6ldiiren nedenin, halifenin, Islerinde bagimsiz kalma yolundaki cabalari ve halifeyle kendinden a§ag"Idurumda bulunanlann yarrsmasi oldugunu daha iyi anlarsm. Bermekogullan'nm, halifenin SIr ortakhgmi yapanlardan kimilerinin, halife duysun diye sarkicr kadmlara soylettlkleri sllrlerle nasil bir oyun tezgahladtklarma ve halifenin iclndekl duygulan nasil kiskirttrklarma bakildigmda gercek yine acikca goruleblltr. SozgeIimi, birinin soylettigi §u §iir, oyle bir §iirdir: .. ;
"Ne olur Hind bize verdigi sozilnii tutsa da "Gdnttller imizi karsihksiz kalan sevgi derdinden kurtan verse ! "Ne olur bir kez olsun baskalarirun sozune uymasa da, bagimSIZ kalabilse! "Bilse ki gercek anlarmyla giicsilz olan, bagrmsiz' kalamayandir."

Anlatildigtna gore: Harun R~id bu §iirleri duyunca: "Evet, vallihi dogru, ben guc;siizum!" diye konustu, Bu tur §iirlerle de, halifenin icmdekl duyguyu kiskirtip costurdular ve adamcagrzi, Bermekogullan'ndan ~ almaya sorladilar, Ki§ilerin bu ttlr kotii baskilarmdan ve kotu durumlardan Tannya sigmmz! Harun Re§id'in surekli iC;kii.;tig;. ve kadeh tokusturuIan kadmlarla sarhos oldugu yolundaki uydurma soylentlye gelince: Ha§a! Kotii bir seylni bilmiyoruz. Onun ozel durumuna, din ve adalet gibi halifelik makammm gereklerini ayakta tutma gorevine yakl§lr rm bu? Bilginler ve Tann dostIanyla olan arkadasligma, Iyaz oglu Fazl'la, Ibni Simak'la ve Omeri'yle konusmasma, Sufyan'u's-Sevri'yle mektuplasir olmasma, bunlann ogutlerinden etkilenip aglama88

lanna, Kftbe'yi ziyareti sirasmdaki yakarislarma ve Ibadette bulunrnasma, bes vakit namasi stirekli kilmasma, sabah namazmm en erken vaktinde kalkip hazrr bulunmasma uygun duser mi? Taberi ve baskaian anlatirlar ki, bes vakit namazm dismda her gun 100 rekat namaz kilardi Harun Re§id. Bir yil kutsal savasa, Ikinci YII hacca giderdi. Gece eglencesinde guldurmenliginl yapan Ibni Ebi Meryem, her zamanki gibi namazda da onu giildiirme yoluna gitmistt de 0, bir daha yapmamasiru soylemistl guldurmenine. Harun Resid namazda Kur'an okurken: "Ve Mft Li'ye La E'blidU'llezi Fataranl = Bana ne oldu ki beni yaratan Tanrrma kulluk etmiyorum?" diye bir bolum gecmlsti. Giildur~ men bu parcayi isitir isitmez: "Vallahi bilmem ben senin neden Tannna kulluk etmediglni!" biclminde karsihk verrnlsti. Bunun iizerine Re§id namazm tcmde gulmekten kendini alamarmsn. Resld gulmustu ama, sonra ofkell biclmde gutdurmenme donmus: "Ibnl Ebi Meryem! Giildiiriiculugunil namazda da yapiyorsun! Sakm, sakm bundan boyle, namaz kilarken, Kur'an, din sozkonusu olurken guldiirme yok! Bunlann dismda ne zaman istersen 0 zaman guldtirebllirsin beni!" diye konusmustu, Boyle bir kimseye nasil yakisrr 0 soylenen seyler? Sonra Harun R~id, bilimde, sadelikte de yeri olan bir kirnseydi. Qunku boyle erdemlerle suslu olan kendinden oncekl halifelerin, atalannm donemine uzak 01mayan bir donemde bulunuyordu. Kendisiyle dedesi Ebu Ca'fer Mansur arasmda pek uzun bir zaman parcasi gecmemlsti. Qocukken kavustugu Ebu Ca'fer Mansur, onun kendisinin ardih olaeagrm gormu§tiL Ebu Ca'fer ise, halite 01madan once olsun, sonra olsun, biIim ve dinde onemli yert bulunan ki§iydi. :;;,u sozleri imam Malik'e soyleyen oydu: "Yeryiiziinde senle bend en daha bilgin kalmadi. Bilesin ki benl halifelik ugrastmyor. Hie;;degilse sen insanlara yararh olacak bir kitap koy ortaya. Yazacagm kitapta da Ibnl A~ bas'm hosgortistiyle lbnl Omer'in katihklanndan kacm. Kitabma, insanIar lcln uygunlugu olan, uyum saglayan bir bicim ver." Ebu Ca'fer Mansur, imam Malik'e, Muvatta ("Uyum Saglanml~", "Buttinleslfmis") adh kitabim yazmayl sahk verirken soylemistl bu sozleri, Malik der ki: "Vallihi Ebu Ca'fer, 0 gun bana yazarhgx ogretmi§ti." Oglu ve Ha89

run Re§id'in de babasr alan Mehdi, bir gun Ebu Ca'fer Mansur'u, ailesine devlet kesesinden yeni giysi diktinnekten kac;mdlgl tcin, bir toplantisinda, ailesinin yrrtrk giysilerini yamama konusunu terzilerle gorusurken buldu. Mehdi bundan irkildi: "Mii'minierin Emili! Bu YII, bu ailenin giyimini karsilama isini, kendi odenegimden saglamayi uzerime aliyorum!" diye konustu, Ebu Ca'fer su karsihg; verdi: "Senin odenegm senin olsun!" Mehdi babasmi 0 isten vazgeclrememistt. Ve babasi Ebu Ca'fer Mansur, muslumanlann malindan harcama yaparak comertlik yoluna gitmemisti. Boyle bir haliteye yakm donemin insam oldugu, oyle bir halifenin a tiir yasarm, babahgi ve egtttmlyle yeti§tigi, onun aile icindekl ahlakmdan ornek aldigi halde, Resld, nasil olur da siirekli sarap icerek sarhos olur? Hele nasil olur da bunu acikca yapar? Ustelik, islam-oncesi Arap ileri gelenlerinin bile sarap icmekten sakmdiklari bilinir. u-zUm eubugu, Araplara gore olan meyve agaci turu deglldi. ~arap icmek de cogunca kmamrdi. Resid ve atalan, din ve dUnyalarmda kmanacak seylerl yapmamakta ve ovulecek seyleri yapmakta, olgunluk nitelikleriyle kendilerini gastermekte rena sayrlmazlardi. Namusa dokunacak Arap geleneklerine de pek yakm durmazlardi. Taheri ve Mesudi'nin Bahtyasu Oglu Dr. Cibril oykusunde yaptiklart aktarmaya bakabilirsin: Harun Resld'ln sof'rasma bahk getirildigtnde, Doktor Cibril onu yemesine engel oldu. Sonra da sofranm ilgilisine kendi evine goturmeslni soyledl. Resid dti§undii ve kuskulandi bu tutum karsismda, Doktorun 0 bahgl yiyip yemedlgini. anlamasi icln bir htzmetcisinl gizlice gorevlendirdi. Doktor, halifenin yemesine engel olmasmda bir gerekcesi oldugunu gostermek icin baligr tiC; parcaya ayrrdi. DC; ayn tabaga koyarak hazrrladr. Birinci kaptakini soganla, baharatla, tere gibi istah acici yesil sebzelerle, serinletici aci-tath seylerle kanstirdi. lkincisinln i.i.zerine de karh-buzlu su doktti. Dc;tincusiineyse salt sarap koydu. Doktor, birinci ve ikincisi icin: "Mti'minlerin Emirinin ylyebilecegi budur. Balik baska maddelerle boyle birarada ya da sade hazrrfamp yenebilir." dedi. U(_;iinciikaptaki [iizerine sarap doktilmus] bahk ictn de: "Buysa Bahtyasu ogiu'nun yiyecegi yemek90

tir." bleimlnde konustu, Boyle deyip hazrrladigi tabaklan halite sotracisma verdi. Halite uykusundan uyamnca kmama amaciyla doktoru <;;aglrttl. 0 sirada il<;;ayn tabaktaki bahk onune getirildi. Halife bakti ki saraph bahk SlVlU1SI bir duruma gelmls, Ba11k tumuyle dagrlmis, ikinci ve ucuncu tabaklara baktigmda onlari da bozulmus ve 0 Iki parca bahgm da kokusunu degismis buldu, Halifenin yemesini engellemesine, doktor icin, bahgm bu durumu gerekce oldu. Ve bu oykuden, sarap lcmekten sakmdigmm, dostunca [doktor] ve sofra ilgililerince bilindigi anlasrhyor, Kendisine icki duskunu diye Iletildigi icin Ebu Nuvas'i hapsettigl ve tovbe edip icklyl birakmcaya dek onu icerde tuttugu saptanrrustir. Harun Resid uzum sarabi degll, "nebtzu't-temr = hurma sarabi" leerdi. IraklIlann gorusune dayanarak icerdt onu da. lrak din bilginlerinin bu konudaki fetvalarr bilinir. Salt uzum suyundan yapilrms sarabt lcmeye gelince: Harun Resid'i bununla suclamaya yol yok. Bu konudaki uydurma haberi izlemeye de .. Adam, gunahlarm gunahi sayilan bir yasagi, halkm onunde islemis olamazdi. Onlann hepsi de, giyim-kusamlarmda, suslenmelerinde ve yeme-icme gibi oteki islerinde savrukIuktan ve eliacikliktan uzak kalirdi, Neden ki, yasamlanndaki gocebe Arapligm kaba-sabaligmdan ve koyu dlnciltginden siynlamarmslardt daha, Boyleyken, olabilirlikten olamazhga, yasak olmayandan yasaga gecmenin ne demek oldugunu dusunebillr misin? Taberi, Mesudi ve baska tarihctler, Emevi ve Abbasi halifelerinin, kemerlerde, krltclarda, gemierde, egerlerde, semerlerde ucuz susleme yolunu secip, gumus sttslemeli gerecler kullandiklari binitlere bindikierini anlatirlar hep, Altm suslemeli gerecler kullamIan binitlere ilk binen halife, Mutevekkil Oglu Mutez 01mustur. Harun Resid'den sekiz sonraki halife .. Giyim-kusamlarmdakt durumlan b6yleydi Iste, Artik neler Ictikleri konusunda ne dusunebilirsin? Insallah, Birinci Ana Bolttm'un konulari arasmda da aciklayacagmnz gibi, ilk donemdeki, gocebelikten pek kurtulmamishk ve yenl olusum iclnde bulunus aeismdan ele alip, Abbasi devletlnin dogal durumunu dusundugun zaman; konu daha bir aydmhga kavusur. Tann, dogru yolu gosterictdir. 91

KADI YAHYA -

HAUFE

MEMUN -

ICKI -

OGLANCILIK

Tarih~ilerin tumtinun aktarageldlgl, Harun Re§id'in i~ki il,ti1}i turunden ya da ona yakm bir oykii de, Halife Memun'un kadisi ve arkadasi Eksem Oglu Yahya'mn 6ykusudtir, Aktarilageldigine

gore: Kadi Yahya ieki du§kiinuydii. Bir gece sarap ieerken yine sarhos olmustu. Ayikincaya dek de orada bulunan teslegen ~igeginin arasma sokulup gomulmustu sanki. Onun dilinden su sllrler! aktanp soylerler:
"Ey efendim ve ey tum insanlarm Emtri! "ij;ki sunucum, egemenligine ahrken haksizltk etti bana. "ij;ki sunucum beni ansizm yakaladt, "Ve i:ste gordUgiin gibi, akildan, din den sovulmus dururns dU:s rdU." U

Oysa Eksem Oglu'nun ve Memun'un i~ki sonucu ve icdurumlan Resid'inkine benzer. Kadl yalmzca "nebiz = hurma sarabi" icerdi. 0 da sakincah degildi onIara gore. sarhostuga gelince: Onlarm durumuna uygun dusmez. Eksem ogtu Kadl Yahya'nm Memun'la arkadashgt da din dostluguydu. Kadi'yla, Memun'Ia aym evde yattiklari saptannustrr, Memun'un erdemleri ve iyi llisklsl anlatilirken su da anlatihr ki, bir gece 0 susarrnstr, yavasca kalkti, su ararken Eksem Oglu Yahya'yt uyandirmamak Icln buyuk bir titiz1ik gosterdl. Ve onlann sabaha dek namaz kildiklan saptanrmstrr. Oyleyse bu birlikte sarhos olma nereden glkartllyor? Sonra Eksem Ogiu Yahya, hadiscllerin ulularmdandir. imam Ahmed bin Hanber ve Kad; tsmail Yahya'yi ovmtislerdlr, Tinn1zi, hadisleri derledigt kitabma ondan hadis alrp koymustur. Hadis HafIzl Muzeni'nin anlattigma gore, Buhari bile ondan hadls aktarmistrr, Aldl~ o hadisi, El Camiii's-Sahih adli kitabmdan baska bir haclis kitabma da koymustur. Oyleyse Yahya'yi elestirmek, bu hadiscilerin hepsini elestirmek ve guvenillr olmadiklarmi soylemek olur, HaIkm gtiziinde suclu oluruz diye dusiinmeyen bosbogazlar, Kadi Yahya'nm ogtanci oldugunu atarlar ortaya. Tannya karst bir buhtan, din bilginlerine karst bir iftira olarak .. Bunu ortaya atanlar, 6ykii. anlaticrlarm verdiklerl teki Ierne konusundaki 92

melslz haberlere dayarurlar. Bu, Kadl Yahya'nm dtismanlarinm iftirasl olsa gerek. Ciinkti Kadl Yahya, olgun ve halifenin dostu oldugu i~in kiskamlan kisiyd], Bilgi ve dindeki yeri, makami, onun oyle seyden uzak olmasmi gerektirir. Halkm Kadl Yahya i~in soyledikleri Ibm Hanbel'e anlatudl~mda Ibni Hanber: "Subhanallah Subhanallah = TannYl uzak tutanm, TannYl uzak tutanm!" diye konustu. Ve: "Kadi hakkmdaki bu sozleri kim soyler!" diyerek buyuk bir tepkiyle Inanmadigim gosterd! 0 soylentilere. Kadl Yahya'yi Kadi Ismail de ovmustur, Kadi Ismail overken, "Peki onun hakkmda soylenenler i~in ne dersin?" diye soruldu, Kadl ismail de: "Oyle bir kisinin adaletinin, bir azgmm ve kiskanem kmamasiyla yok olmasmdan Tannya sigmmm!" bi~iminde karsihk verdi. Ve yine Kadi Ismail §oyle konustu: "Eksem Oglu Yahya, kendisine yoneltilen oglancihk isinden kU~i.ieUk bir §eyin bile bulunmasmdan, herkesten daha cok Tannya siguur. Ben onun it; durumIanm bilme olanagmi buldum, Onu Tanndan cok korkan bir ki§i buluyorum, Biraz saka ve oyunseverlik vardi onda. GUzel [yumusak) huyluydu. Bu yuzden, 0, 0 bicimde suclanrmstir. Ibnt Ribban, hadiste gUvenilirler arasmda anar onu. [Boylentiler icm de] 'Onun hakkmda soylenenle ugrasilmasm, CUnkU onun i~in soylenenlerin ~ogu gercek degildir' der."
HALtFE MEMUN ESt B'ORAN SEPET OYKOSU

damat olmasmm nedeni otarak gosterilen oykil. Bu oykUye gore: Gecelerden birinde Bagdat sokaklarmda dolasrrken , damlardan birinden bir sepet sarkrms gordii. ipekten orulup btikulmus iplerle bagh bir sepet. Memun sepete oturdu, iplerden tutup sallandi. Klplrdama oldu iplerde. Memun sepetin Icinde yukan t;lktl. Oylesine bir yere C;lktl ki, gUzel bir oturma yeri oyle olur aneak. "DO§emele rin susu, duvarlarm yapIh§ ozelligi ve gorUnu.§ gu.zelligi, gozleri kamastmr, gozti-gonlti kendine bagtar," diye anlatir Memun 0 yeri.
93

Ilerl surulen oykulerden bin de, Ibni Abdirabbihi'nin, El ikd adh kitabm yazarmm aktardlgl "Sepet Oyku.sti"du.r. Memun'un, Buran 0011 kiziyla evlendigi Sehl Oglu Hasan'a

Sonra 0 guzel yerde tullerin arasmdan bir kadm goziik· tu, Olaganustu giizel, guzelliglyle gonul eelen bir kadm, Kadm Memun'u selamladi ve birlikte icmeye ~a~Irdl. ~arap ictiler birlikte. Sabaha dek .. Memun, sonra, arkadaslannm kendisini bekledikleri yere dondu, Kadm Memun'u smlsiklam a§lk etmisti kendisine. 0 nedenle kizrm istemek Icin babasma elci g6nderdi. Buttin bunlar Memun'un durumuyla nerede, nasil bagdasabillr? Dinindekl, kulturundeki, dogru yol gosterici birer halite olan atalarmm izinden gfdisindekl, Islamm temeli sayilan dort biiyiik halifenin yasamlarmdan ornek ahsmdaki, bilim adamlariyla biraraya gelip tartismasmdakt ve Tanrmm gosterdigi ogiitlere, buyruklara uyarak 9izeUgi smrrIan korumaktaki bilinen durumuyla bagdasabllir mi? Yoldan cikan umursamazlarm gece gezintileri, sokak sokak dolasmalari ve Arap asrklanna benzer gece yasarmnda kendinden gecmeler turunden herhangi bir durum, oyle ozel yeri olan Memun icln nasil dogru olabilir? Ve 6ykii.deki durum, Sehl ogtu Hasan'm kizimn ozel yerine ve onuruna, babasimn evlndeki koruma ve namus duzenlne nasil uygun dii§er? Bu tur oykuler coktur. Ve tarlhcilerin kitaplannda bulundugu da bilinir. Bu cesitten oykulerin uydurulus ve anlatihslarmm nedeni, ya,sak olan seyin ceklciligine kapilmak ve orttilii kadmlann ortulerinl yirtma istegine tutulmaktir, Boylelerl isteklerine boyun egislerlnden dolayi tatli oykuler ortaya atanlan izleyerek kendilerini doyururlar. Onun Icin bu tur oykuleri 9$ kez dillerine dolarlar. Kitap yapraklarim birbir kanstmp arastirrrken bu tur oykuleri bulur ve ondan s6zederler. Oysa baska seyler izleseler, sozunu edegeldlgirniz kimselere yakisan ustun nitelik ve durumlardan, onlann iinlii durumlanndan sozetseler, kendi1eri lcin daha iyi olur. Bilip akillanm kullansalar uygun olan budur. Ben, bir gun, hiikiimdar ogullarmdan bir Emlri, sarki ogrenmek isteylslnden ve calgt calmaya kendini verisinden dolayi kmamistim: "Bu, senin durumunla bagdasrnaz, senin makamma uygun dusmez." dedim. Bana §oyle dedi: "Halife Mehdi'nin oglu Ibrahlm'tn, nasil bu sanatm onderi oldugunu ve zamanm sarkicilanmn baskaru, yoneticisi bu94

lundugunu biliyor musun?" Ben de dedim ki: "Ya Subhanallah! Sen onu degil de, onun babasrm ve kardesini izlesen olmaz nu? Bilmez misin 0 tutumunun Ibrahim'i yerinden ettigini?" Emir, kmamam karsismda sustu ve yUzUnii cevirip gitti. Tann diledlglni dogru yola iletir.
UBEYDOGULLARI [FATIMAOGULLARI - FATIMACILAR FATIMiLER] VE SOYLARI

Kayrevan ve Kahire'de egemenlik kurmus §ii Halifelerinden Ubeydogullari'yla ilgili olarak tarihctlerm ilert surdUkleri aktarmalar da, tutarhhgi olmayan haberlerdendir. Ubeydogullan'nm, peygamber ailesinden geldiklerini kabul etmeylsleri ve onlarm soylarmm, Cafer Sarnk'm oglu imam ismail'e dayandigmi curutmeye cahsmalari, tutarsiz haberlere dayamr. Bu tarihciler, sozum; ettigimiz konuda oyle haberlere dayamrlar ki, bu haberler, Abbasi halifelerinln dusuk karakterli adamlan tarafmdan uydurulmustur. Kendilerini devlet basamaklarmda yerlestlrdtler diye, Abbasiler'e Ubeydogullari'm kotuleyerek yaranmak ve Abbasiler'in dusmanIanni uzecek konularda sevlnclerinl paylasmak icin uydurmustur a dii§iik karakterliler yalanlarr, Onlarla ilgili boIumde bu uydurrnalardan olabtldlgmce sozedecegtz. Uydurrna haberlere dayanan tarlhcller, ileri siirdiiklerinin dogru olamayacagim gosteren, yalanlanmalariru gerektiren olaylarm tamkligim, cesitl! durumlarin ortaya koydugu kamtlan gozontmde tutmaktan uzak kalmislardir, 'I'arihciler, §ii devletinin nasil basladigmdan s6zederken sunu anlatmakta birleslrler: Ebu Abdullahi'l-Muhtesip, Kutame Kabilesinde Muhammed ailesinden birine evet demeye I,;aglrdlgl, bu cagriyla ilgiU haber yaYIldlg'l ve Ebu Abdullah'm amacmm, Ubeydullahi'l-Mehdi ve oglu Ebu KaSlm'm eevresinde halki toplamak oldugu anlasildigi zaman, Ubeydullah ve oglu korkup ortaya cikmamislardi. Canlan icln kaygiya dusmusler ve halife1ik merkezi olan Dogudan kacip Mlslr'a gecmlslerdt, Ubeydullah'la oglu, iskenderiye'den tuccar giyslsiyle ciktilar. Onlarm Iskendenye'den ayrihslan, Misir ve isken95

deriye Valisi Isa Nevseri'ye iletHdi. Vall onlan bulmak icin arkalanna atlilar dti§tirdti. Tam bulunmuslardi ki, giydikleri elbiselerden, gtyim-kusamlarmdan kimlikleri anlasrlamadi izleyicilerince. Batt Afrika'ya gittiler. Halife Mutazid, ifrikya'da Kayrevan yoreslnde egemen Agleba~ullan'na ve Sicilmase'de [Fas'ta bugiinkii adiyla Tafilalet] egemen Midrarogullari'na buyruklar gonderdl, butun simrlan onlar iI;in kapatmalanni ve aramak icm ajanlar gondermelerini bildirdi. Bunun uzerine Midrarogullart'ndan Sicilmase [Tafilalet] yonetictsl E'lyesa', illkesinde Ubeydullah'la oglunun saklandlklan yeri ogrendt. Ve halifeyi hosnut etmek i~in, onlan yakalayip tutukladr, 0 srrada emer Kayrevan'oo AgIebogullari'm daha yenmemlslerdl, Neden sonra emerin Ubeydogullarr yaranna yaptrklan cagruannm etkisi Magrip ve Itrikya'da ardmdan Yemen'de, ardmdan Iskendertye'de, ardmdan MIslr'da, ~am'da ve Hicaz'da kendini gOOterdi. Ubeydogullari, islam tilkelerini, Abbasiler'le bir c;e§it baklayi boler gibi bolduler aralannda. ubeydogunan neredeyse Abbasiler'in yurtlanna girecekler ve onlan egemenliklerinden tumuyle uzaklastiracaklardi. Abbasi halifesi iizerinde bask! kurmus Deylem[li] giic;li.ilerinazadhlarmdan [kole kokenlt] kamutan Besasiri," Arap olmayan gtit;;Hi adamlar ve komutanlarla kavgasi sonucunda Bagdat ve Irak'ta Ubeydogullari'mn cagnsmi ortaya koydu. Ve tam bir yll boyunca Bagdat ve Irak minberlerinde onlar adma hutbe okuttu. Abbasogulfan kendi yurt ve devletlerinde tutunamaz ve dalbudak salamaz oldular. Deniz otesindeki Erneviler'e [EndiiIi.is Eroevileri'ne] gelince: Buniar da sadece aman aman deyip ~lgrl§arak kaciyorlardr Ubeydcilerden. BUtUn bunlann yalandan soy-sop tlen siirerek halirellge kalkrsan kimse i\!in olabilecegi nasil dusunulebtltr? Karmati'nin durumunu dusun: Dii§un ki, 0 da peygamber soyundan geldiginl ileri surmli§tu. <;agrlSl tutmadi, eriyip gitti. Yandaslarr dagtldi, Kisa surede maskeleri dti§iip clrkinllkleri, oyunlan ortaya ctkti. Sonian berbat oldu. Ve kotiiliiklerinin yiikledigi sueun kar§llI~m tatnlar. Ubeydogullan da onlar gibi yalan soyleylp aym tutumu gosterselerdi onlann gercek yiizleri de anlasihrdi. Bir sure sonra olsa bile ..

"Kisinin hangi tiir huyu olursa olsun, "Insanlardan saklayip gizlese bile anlasihr

erinde-gecinde."

Ubeydogullan'run devletleri 270 yil kadar surdu." Bunlar, Ibrahim peygamberin duraguu, namaz klldlgl yeri, peygamberin yurdunu ve gomtildugu yeri, hacilann yakans tcm bekleyls ve meleklerin inis yerlerini ellerinde bulundurdular. Egemenlikieri sona erdiglnde bile, yandaslari, onlan saydiklarmdan, sevdiklerinden ve onlarm Cafer sadrs'm soyundan geldiklerine inandiklarmdan, tamarruyla onlarm izinden gittHer. Devletleri yikildiktan, izleri silindikten sonra bile bircok kez yandaslan ortaya cikti. Yandaslari, Ubeydogultari'nm yepyeni bicimdekl yollarina cagirdr. Nice zaman, birdenbire ortaya cikip onlarm ardmdan gelen cocuklarm adlarmi duyurdular, bu ,<veuklarm hallrelige haklari bulundugunu savundular ve data once gecen imamlarm onlari halitelige getirmeyi sahk verdiklerini tleri surduler, YandasIan, onca insan, Ubeydogullari'nm soylan konusunda kuskuya dusselerdi onlara yardim ederek canlanm tehlikeye surukleyebilecek sakmcalari yuklenmezlerdi, Yeni bir savia ortaya cikan kimse, attljp adrmda ikircikli olmaz. Ilert suruu.go.nu. kansik-bulamk biclmde ileri surmez. Davasmda kendi kendini yalanlayacak bicimde davranmaz. Kelamci dusunurlerin buyugu, hocasi olan Ebubekir Bakilani nasil olmus da, kimi tarthcinln Ubeydogullan'yla ilgtll olarak one stirdo.g;ti 0 tutarsiz sozlere onem vermis ve tutarsiz goro.§o. benlmsemis? ea§IIasl sey, Bakllani'nin bu tutumu, eger Ubeydogullan'run dinde sapikhga kaymalarmdan ve Rafizllige dalmalarmdan oturuyse, bu, onlarm temelde Ilerl siirdfiklerini dogru saymamasmda kendlsini hakli cikaracak bir §ey degildir. Onlarin peygamber soyundan gelmelerinin tarutlanmasi, lnancsrzhklarmdan dolayi onlan Tann katmda sorumlu olmaktan hie; bir bleimde kurtaramaz. Ulu Tann Nuh peygambere oglu konusunda: "0 senin ailenden sayilmaz, ~unkii 0, kotu ugrash bir ki§idir. Bilmedigln konuda benden di1ekte bulunma." demisti. Peygamber de kiz: Fatlma'ya ogut verirken suntan soylemlsti: "Fatima! Qall§. Qtinkii sent Tann katmda ben herhangi bicimde kurtaramam. Sorumlulugu kaldiramam Uzerinden." Ki§i bir konuyu billr ya da herhangi bir seye Inamrsa,

97

ona dusen, btldigtni, inandigim acikca ortaya koymaktir. Ulu Tann gerc;egi sayler ve dogru yola iletir. ubeydogutlan, devletlerin kendilerine kuskulu bakislanmn yonelik oldugu ozel bir durumda bulunuyorlardi. Azgmlarm gozetimi altmdaydilar. <;unku yandaslan cogaldl ve uzak uzak ulkelere yayilip cagnlanm yaydilar. Ve birbiri ardmdan baskaldrrdrlar devletlere. Bu yiizden adamlan surekli olarak gizli cahstrlar. Nerede olduklan kolay koJay bilinemezdi. :;lu dizelerde soylendtgi gibi:
"Sorsan gurilere adimm ne oldugunu, bilmezler, "Ve bilmezler yerim-yurdum neresi?"

Gizlilik 0 denli olaganlast: ki, Ubeydullahi'l-Mehdi'nin dedesi ismail'in oglu imam Muhammed, "Mektum = Sakh" diye adlandmlmisti. Kendi yandaslari boyle adlandirrmslardi onu. QtinkO onun, kendilerini baski altmda tutan 201'balardan cekindlgi icin saklandigi konusunda g6ru§birligi etmislerdi. Ve lste bundan dolayi, onlar ortaya crkar cikmaz Abbasiler'in yandaslari, soylarma saldirdilar onlarm. Peygamberin soyundan geldiklerini yalanladilar. Bu tutumla, Abbasi halifelerinden dusuk karakterli kisilere iyi gorunmeye canstilar, Abbasiler'in dostlari, yardnncilan ve dusmanlarla savasan, cephelerde gorevli devletlerine bagh komutanlar da Ubeydogullari'mn bu tur suclamslarmdan pek hoslamrlardi. Ubeydogullari'm bu tur suclamalarla, gerek kendilerinden, gerek Sultanlanndan gucsuzluk utancmi silmeye calrsirlardi. ~am'da, MIS1l"da, Hicaz'da, Ubeydogullari'mn yandaslan olan Kiitame Kabilesi Berberleri'ne ve dava arkadaslarma karsi koyamayip yenllmis olmanm utancirn.. Suc;lamaya 0 denll 6nem verildi ki, Bagdat'ta kadrlar, Ubeydogullari'nm peygamber soyundan gelmedigine Illskin fetva duzenlediler. insanlarm en bilginlerinden sayilan bir topluluk da bu fetvamn olusmasi icin tamkhk ettiler. :;leTif Razi, kardesi Murtasa, Ibni Bathavi, ulemadan Ebu Hamid'I'f-Isftraini, Kuduri, Saymeri, Ibnu'l-Ekfani, Ebiverdi, f?ii din bilgini Ebu Abdillah b, Numan ve Muhammed Ummeti'ntn en tamnmis adlarmdan daha niceleri bunlar arasmdaydi, Bagdat'ta, bellrli blr gunde: 460 yilmda, Abbasi ha1ifesi Kadir'in doneminde. Ubeydogullari'nm peygamber soyundan gelmediklerine illskln 98

bu din bilginlerinin

arasmda

yaptiklari tamkllk, sadece, Bagdat'ta halk yaygmlasan, cogunlukla sozkonusu soyu tanima-

yanlarca, Abbasi yandaslannca soylenip duran kulaktan dolrna bilgilere, soylentllere dayaruyordu. Bu s6ylentileri ulastiranlar nasil duymuslarsa oyle tletiyorlardr onlara, Kendi anlayislarma gore rivayetler yapiyorlardi. Oysa gercek, bunun cok otesindeydi. Halife Mutazid'in, Kayrevan'da bulunan Agleboglu'na ve Sicilmase'dc (Tafilalet) bulunan Midraroglu'na yazdig; Ubeydullah'a iliskin mektuplarda, Ubeydogullan'mn soylarmm peygambere dayandigim gosteren en dogru kamt ve en acik beige yer alir. Mutaztd, peygamber soyundan gelenleri herkesten daha iyl bilen kisiydl. Devlet ve Sultan, dtinyaya acik bir pazar yeri durumundadir. Oraya bilgi ve sanatlar cekilip sergilenir. Etkinligini yitirrnis olan orada arar. Rivayet ve haber toplayicilar binitlerini oraya dogru yoneltirler. Yarisircasina. Orada geeerli alan, herkesin katmda da gecerlidlr. Bir devlet kotu 'Saba ve egillmden, halki somurrnekten ve asagihk islerden kaciIll! da halkm gittigi dogru yoldan gider ve bu yoldan bilerek ayrilmazsa a devletin pazarmda kattksiz ipek ve halts altm [gibi degerler] gecerli olur, Yak eger, kotu amaclar ve kinlerin ardindan suruklenir ve azgm Arap simsarlarma, yalana-yanhsa kucak acarsa, 0 devlet pazarmda da, karisik rnadenler, tortular gecerli olur. Elestirici gozun bakisi kisinin ele aldlgl konuda olcudur, terazidir. TUm arastirdigi, inceledigi konuda ..
iDRiSOGULI.ARI VE SOYLARI

Gercege genellikle daha uzak bir soylenti de §u: Saldirganlar, nsiltr blciminde, Ebu Talib oglu Ali oglu Hasan oglu Hasan ogtu Abdullah oglu ldris oglu Idrls'In -Tann bunlardan hosnut olsun=- boyle siiregelen soyuna atar-tutarlar. Soyuna saldmlan Idris, babasmdan sonra Uzak-Batrda (Fas'ta) basa gecmlst! [miladi 808'de]. Babasi Biiyiik Idris'e ana karnmda ardil oldugunda, zina cezasi gerektiren bir illskinin urunu oldugunu ilerl surmeye varacak olcude kuskuya, dedikoduya koyuldular. Qocugun Biiytik 99

Idris'ten degil, azadlIlan Ra§id'den oldugunu ileri surduler. Bu suclayicilan Tann kmasm ve yardinundan uzaklastirsm. Ne bilgisiz Insanlardir bunlar. Bilmezler mi ki, Biiyiik idris'in guveyllgi-evliligt Berberler arasmda olmustu. Ve a, Bah Afrika'ya varismdan olunceye dek gocebeligln icinde kaldi. Go~ebe yasami si.irenlerin de bu tur konulardaki [evHUk iliskllenndeki] durumu bilinmeyen sey degtldir: Hani onlann oyle kusku duyulacak gizli-kapakh yonleri yoktur. Aile ve tum kadm-erkek iliskilerl, kadm ortaklarm [kumalarm] gozleri oniinde ve komsularm da Isitecekleri bicimde olur. Evlerinin bitisik, yapilaruun alcak olusundan ve konutlan arasmda onemli bir arahk bulunmayismdan .. Ra§id, efendisi oldukten sonra haremm turn islerini iizerine alnusti. Ama ailenin dostlaruun, yandaslarmm tumunun gozetimi ve denetimi altmda hizmet goruyordu, Uzak-Bati [Fas] Berberleri kuskuya kapilmadan, babasmdan sonra Kucuk Idris'in basa gecmeslne tumuyle evet demekte birlestiler. tsteyerek ve alkislayarak onun buyruguna girdiler. Korkunc olum olayi uzerine onun baskanhgmi onayladilar. Ve kucukbuyuk savaslarmda onun komutasmda olum denizlerine daldilar. Bu kistler, iclerinde. dedikodusu yapilan turden bir kusku duysalardi, ya da kulaklarma bu turden bir dedikodu calmsaydi, is terse dedikoduyu ulastiran kisl bir dusman ya da ikiyuzlu yalanci biri olsun, boylesine olume gitrnezlerdl. HiC; degilse iclertnden savaslara katilmayanlar cikardi. Ama hayir, olmadi bu, ayrilan cikmadi. Kesinlikle soyleyebilirlm ki [Idris'in soyuna yonelik] bu dedikodu dayanaksizdir, dusmanlari Abbasiler'den ve anlarm ifrikya'da gorevlileri, valileri olan Aglebogullan'ndan ciknustrr. Nedeni de 0 ki: Bah [F'ah ya da Vee] yoresindeki olaydan sonra" Buyuk ldrts kacip Magrip'e [Bah Afrika'ya] yonelince, halife Hadi, Aglebogullan'na, Idrls'i izlemeleri icin gozetlenecek yerlere adamlar koyrnalanm bildlrmlsti. Ajanlar taradi cevreyi. Ama onu ele gectremediler ve Idris, Bati Afrika'ya varmayi basardi, Boylece i§i sonuclandi ve cagnsi ortam buldu Buyuk Idris'in. Bir sure sonra Harun Resid i§e el koydu: Abbasiler'in azadhlarmdan lskenderiye valisl Vazih'm, t;;ii egilimli oldugunu, idris'in kurtulup Bah Afrika'ya kacmasma goz yumdugunu ogrenince oldiirttii onu. Sanra
.100

babasi Mehdi'nin azadhlarmdan samman'i, bir yolunu bulup tdrig'i oldurmesi icin ajan olarak gorevlendlrdi, §ammah, Idris'e vanp kendisine kattldignu, artik Abbasogullari'ndan, yam efendilerinden uzak kalmak istegini acikladi. Idrts inandi anun sozlerine ve onunla sarmas-dolas oldu. ~ammah, Idris'In yarunda yalmz bulundugu anlardan birinde ag-l sundu ve onunla oldiirdii Idris'l. Idris'in 6ldtiriildtigu haberi, Abbasogullan'na, olaylarm en gUzeli bielmlnde ulasti. Neden ki, Bah Afrika'da alevilik akimmi olusturan ne· denler zincirinin koptugu ve kannea yuvasmm kokiinden sokulup dagltlldlgl umuduna kapilnuslardi. Bir de ana kariunda Idris'e ardil alan bir cocuk bulundugu haberi onlara ulasmca, "hayir, olamaz!" demekten baska ileri stirecek bir sey bulamadilar. Qagn yeniden basladigi, Batida alevilik ve Idris oglu idris devleti yeni bicimiyle kendini duyurdugu zaman; bu olay, oklarla delik-desik edilmekten daha yaraIaYICI geldi onlara. 0 sirada Arap [Abbasi] Devletine, UzakBati'ya uzanamayacak olcude bir gucsuzluk ve kocarrushk cokrnustu. Harun Re§id, BUytik idris'in Uzak-Bati'daki [Fas'taki] devletine bulundugu yerden karst koyacak gucte olmadigi icin, ve Berberler Btiytik Idris'i bagrrlarma bastiklari Icin agilatarak onu oldurme oyununu duzenlemistl. lrlrls'in oglu ortaya cikmca durum n'olacakti simdi? Yanlannda acilan bir gedigt kapamalan ve onlerinde bulunan hastaligm, devletlerinin Icine degin gelip yayilmaSll11 onlemeleri, aleviler tarafmdan kafalari kmlmadan onlarm koklerini kazimalart lcin ifrikya'daki dostlan Aglebo· gullan'na basvurdular. Aglebogullan'yla yapilan bu konudaki gorusme, Memun ve ondan sonraki Abbasi halifeleri ct6nemlerinde oldu. Ne var ki, Uzak-Bati'mn [Fas'm] Berberleri karstsmda Aglebogullan daha gU9stiz durumdaydilar. Kendi iclerinde de Abbasiler'in benzeri bir c;okfuj oldugu icin, sozkonusu derdin kapanmasi gereglnt daha 90k duyuyorlardi, Cunku halirelige Arap olmayan toplumlardan kisiler musallat olmuslardi. Halifeligtn sirtma binip iyice baski kurmuslardi. Adam yerlestirmelerde, vergi ve gellr kaynaklarmda, yonetim basamaklarma yapilan atamalarda, simrlari cizmede ve smirlarm 6tesindekilerle olan anlasmaIan bozma ya da onaylama gibi otekt konularda diledikle:10.1

rince kullaruyorlardi yonetimi. satrlertnm


"Bir halife ki Vasif'la Buga'mn

soyledtgl gibl:
arasinda"

"Kafes

icindedir.

"Onlar ne derlersc "Halife de papagan gibi onu soyler."

S6zkonusu Aglebogullarl'ndan Emirler, ajanlarm ucurabilecekleri haberlerin tehlikelerinden de korkuyorlardi. Aldiklari buyruklan yerine getiremeyislerine surekll gerekceler lleri suruyorlardi, Kiml zaman Bati Atrika'yi ve halkim kucumser bir tutum gosterlyorlar, kimi zaman da hallrenin icine kaygr salma yoluna gtdiyorlardi. Baskaldiran Idrls'In ve onun yerine gecenlerin gucunu ve kendi ulkesinden halifeligin yonetimindekl smirlara gectiklerini anlatarak .. Halifeye gonderdikleri armaganlar ve devlet vergileri icinde Idris adma basilrrus paralan da gecerli sayarak gonderiyorlardi, Boyle davranrnakla, Idrls'in [yenilir-yutulur olmayan] guclu bir erkisi oldugunu duyurmak lstiyorlardi. Onun kistligint ve gucunu cok buyuk gostererek, itildikleri gorevin, Idrls'i yakalama ve tutuklama gorevlnin agrrhgrru belirtmeye cabahyorlardr, Ve daha cok sikrstmlirlarsa Idris'e yonelebileceklerini, onun kiucmi calablleceklerini anlatip korkutmak istiyorlardt Abbasi halifesini. Kimi zarnan da Idrls'i lekcleme yaluna gidiyorlardt. Anlatilan bicimde yalanli karalamalarla onun kisiliglnl asagrlarnaya cahsiyorIardi, Abbasogullari'nm cocuk yastaki halifeleri ve bunlari baski altmda tutan Arap toplumu distndan gelme komutanJar da, gerek aradaki uzaklik ve gerek kavrayis kitligmdan, dogruluguna, yanhshgma aldrrmadan kabul ediyorlardi kendilerine iIetilenIeri. Her dedikoducudan haber aliyor ve her catlak sesi dinliyorlardi. AgleboguIIan yikilmcaya dek bu boyle surup gitti. Bu asagihk sozlerin, dedikoduculardan birind en otekine, kulaktan kulaga gitmesinin ardi-arasi kesilmedi. Kimi karasuruculer de kulaklanru bu soylentilere ozellikle verdiler ve cikar yarismda istedikleri sonuclara ulasmak icin, dedikodulan, birer gerec olarak hazirlayip sakladilar. Oysa buna haklan yoktu. Tann kinasm onlari. Sozkonusu lekelemeler dinin temel amaclarmdan sapmadrr,
"Vnslf ve Boga iki Ttlrk yetkilisinin adrdrr. -~.

102

You might also like