You are on page 1of 3

İLHAN BERK’Lİ BİR PROGRAM

Geçenlerde TRT’de İlhan Berk’le ilgili bir şiir


programı vardı; hani vitrin ve arkası tarzında bir
program. Vitrinde İlhan Berk’le yapılan bir söyleşi yer
alıyor, ara katmanda birileri Berk’le ilgili bir şeyler
söylüyor, arkada da şiirler işl-en-iyordu. Programı bu
şekilde, vitrinle arka plan arasında sürekli bir gel-git
olarak kurgulayan zihniyette beni yadırgatan, söz
konusu temponun tanıtımdan çok pazarlamaya hizmet
etmesiydi. Bir reklamda da öyle değil midir? Önce belirli
bir nesnenin, belirli bir ürünün gereksinimi içindeki
öznelerle karşılaşırız; sonra bu özneler geriye çekilir ve
örtüsü kaldırılmış bir vaziyette, ilgili gereksinimi
karşılayan nesneyi görürüz. Nihayet, nesnenin
kullanımının özneler üzerindeki olumlu etkisini
belgelemek üzere öznelere son bir kez geri dönülür. Bu
aslında yoksunluk-varlık-doyum biçiminde, Hegelyan
tez-antitez-sentez diyalektiğine çok uygun bir kurgudur.

Neyse, İlhan Berk’in söylediklerinden aklıma


takılanlara gelelim. Öncelikle, “Şairlik bir meslektir; ama
bu mesleği kimseye tavsiye etmiyorum” diyordu İlhan
Berk ki bu düşünceye acı acı gülümseyerek katıldım.
Sonra İlhan Berk bu “mesleği” neden kimselere tavsiye
etmediğini de açıkladı : “Gönül rahatlığı ile gezemezsin;
sokakta gördüğün her şey sana bulaşır...” vb. İlginç;
İlhan Berk nesneleri görebiliyor demek! Ki buna, bir
insanın kafasındaki uğultulardan hiçbir şeyi
göremeyerek yürümesinden daha huzurlu bir yürüme
diye bakılabilir. Bu anlamda İlhan Berk’in benden daha
görsel bir şair olduğu kesin; yani şiirinin sonuçları
bakımından değil de, hiç değilse, kaynakları
bakımından.

Önemli diğer bir husus, İlhan Berk’in, şiiri daha


ziyade usdışı ile ilintilendirirken “yani salt usla nasıl bir
şiir yazılır, bunu anlamam” yollu sözlerinin
düşündürdükleriydi. O noktada, bu vargıyı, hangi şiir?
diye bir soruyu sormamanın, şiirde herhangi türden bir
ayrıma gitmemenin bir sonucu, yani yöntemsel bir
noksanın şairi kaçınılmaz olarak içine düşüreceği bir
ikilem olarak algılıyorum. Kaldı ki ben nesnelerin şairi
İlhan Berk’in yapıtının usdışından ziyade ussal
kompozisyonlarla oluşturulduğu kanısındayım. Yoksa
usdışını öne çıkarabileceğini söyleyebileceğimiz
otomatizme ya da lirik esrimeye İlhan Berk’te pek
rastlamayız.

Peki, şiirin usla veya usdışıyla gerçek ilişkisi nedir?


Bu sorunun yanıtı “Şiir usla düzenlenmiş, hem ussal
hem usdışı unsurları barındıran bir kompozisyondur”
demek denli basittir. Ama bu duru-görüşe bizi ancak iki
farkındalık ulaştırabilir: İlkin, hiçbir şiir salt usdışının
eseri değildir; çünkü insan uyurken şiir yazamaz (ya da :
bir tür kompozisyon olmakla, şiir, sonuçta ussal
kategorilere tabidir). İkincisi, salt ussal bir yaratıyı da bir
şiir olarak görebilmek, şiirin şairin boynuna geçirdiği
yazgısal boyunduruğun yönsemelerinden biri, belki de
nihai yönsemesidir.
Hiç kuşkunuz olmasın ki bunları, yarattığı şiirdeki usdışı
öğelerin bilincine nice sonra varan, hatta “bir şiir beni
ne kadar şaşırtabilirse, bana rağmen ne ölçüde
varolabilmişse, o kadar sıkı olmuş demektir” diyen birisi
olarak söylüyorum. Çünkü şiir beni şöyle bir diyara
sürüklemiştir: Şiirin bütün ezası, kendisini asla tümüyle
ele veren bir sır, kendisini asla bir nü çıplaklığıyla ortaya
seren bir güzel olmayışından ileri gelir. Usdışı
yaratılarımız onun ne olduğunu, içten ancak belli belirsiz
ya da kısmen imler; ussal yaratılarımız ise onun daha
çok ne olmadığına, onun sınırlarını dıştan saptamaya
değgindir. Bütün bu umutsuz kuşatma çabalarından şiir,
kendisi için ve şairlere rağmen sıyrılıp kaçar. Böylece
kendini erişilemeyecek sonsuz a ya da dönülemeyecek
ilk e öteler. Şiir asla ölmez; bu, kendi ölümsüzlüğünü -
hakikatte ve en geniş anlamında - şiirin ölümsüzlüğü
olarak gerçekleştiren insanoğlunun şiirin bekası adına
döktüğü alegorik kanın kendi öyküsünü yazacağı bir
tarihi var etmek içindir.

İlhan Berk’e dönelim. O programa dolaylı olarak


katılıp da özneyle nesne arasındaki ara katmanda yer
alanlardan biri olsaydım – bana tanınan yirmi ya da otuz
saniyelik süre içinde - İlhan Berk için ne derdim?
Herhalde şunu: İlhan Berk, şiirimizde sık
rastlamadığımız çapta ve yoğunlukta bir emek, bir
anlama, bir kuşatma çabasıdır. Bu çaba, onu, şiiri hiç
kimseye tavsiye etmeyecek ölçüde şair yapmıştır.

Özcan Türkmen, 04/03/2005

You might also like