Professional Documents
Culture Documents
y '^5;
rra
^FL
elciili/i
CEMALNUR SARGUT
derleyen: SADIK YALSIZUÇANLAR
Digitized by the Internet Archive
in 2009 with funding from
University of North Carolina at Chapel Hill
http://www.archive.org/details/smihaayverdiilOOsarg
Sâmiha Ayverdi ile
SIRRA YOLCULUK
Cemalnur S ar gut
Derleyen:
SADIK YALSIZUÇANLAR
DNIVfiRSlTY IIRRARY
UNlVliRSn Y OK NORIII CAROI.INA
ATCHAPia ML.
it llrs l(*fH
1
Nefes Yaynlan
ISBN: 978-605-5902-06-3
2009, stanbul
Nefes Yaynlan;
Badat Cad. Gü^lSk. BilkanApt
A Blok no:1 1/2 Selamiçeme, istanbul
359 1020- 359 1021
Tel: (216)
Fax:(216)359 4092
ÇNDEKLER
TAKDM j
ESERLER vi
Roman: vi
Hil<âye: vi
Mensur iir: vi
Hâtrat: vi
Biyografi: vii
Otobiyografi: vii
Seyahat: vii
Portre: vii
Deneme: vii
Makale: vii
Mektup: viii
Üç KADIN BR RESM 1
Çocukluum br Güldü 12
DZN 339
. .
Sâmiha Anne
Sadk Yalszuçanlar
Takdim
Elinizdeki kitap, bir modern zamanlar bilgesinin hayat, irfan
kar güçlü biçimde ortaya koyan bir edebiyatç. Hz. Meryem'in, Hz.
Râbia'nn, Hz. Fatma'nn izinde, onlarn ahlakyla ahlâklanm bir
Sâmiha Ayverdi ilk kitabn 1938 yhnda yazar. Krktan fazla eseri
Ü
Sadk Yalszuçanlar
V
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK*
üstienmitir.
eserleri
Roman:
Ak Budur (1938)
Batmayan Gün (1 939)
Mensur iir:
Yusufçuk (1946)
Hanc (1988)
Hâtrat:
brahim Efendi Kona (1964)
Bir Dünyâdan Bir Dünyâya (1 974)
VI
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Ba Bozumu (1987)
Kâtibe (2002)
ki Aina (2003)
Biyografi:
Otobiyografi:
Dost (1980)
Seyahat:
Deneme:
stanbul Geceleri (1952)
Makale:
Millî Kültür Meseleleri ve Maârif Davamz (1976)
v
Eserleri
Mektup:
Misyonerlik Karsnda Türkiye (1969)
Sadk Yalszuçanlar
v
'Dostum, inan hana ki sana içimi göstermek istemiyorum.
Eer bo§ bulunup hâ-:^ hâ^ hu if yapyorsam, gene inan ki,
köjeciini aydnlatr.
Eer gene bo^ bulunup sana hir selâm, bir sö-:^ armaan
gönderiy orsam, hu selâmn, bu haberin, suya aksini brakm
bir aacn hikâyesinden hiç fark yoktur. Nasl o akiste aaan
her çiî^isi mevcut, fakat ruhu gâipse, benim de sana gösterdiim
gör; knama!"
yükselmitir.
Senin Zeyd'i bulman jöyle dursun, pmdi bic^t Zeyd bile kendi
kendisini bulamayacak bir hal içindedir
3
Ecel yakn, destur gerek... Destur deyip yol isterim."
Kenan Rifâî, ,
erhli Mesievî-i enf] stanbul: Kubbealt Neriyat, 2000, s. 542.
3 Sâmiha Aj-v'erdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s. 23.
.
Cemâlnur Sargut
hatrlayacakt.
oluverirler.
da yok Allahm. .
döndü.
Kef^d, bir prlanta, yakut, ^ümrüt için de bu budur. Fakat meselâ bir
çakl tam yontsan, potada kaynatsan mücevheryapabilir misina Ne
türlü muameleye mârut^ braksan, tayine tatr. (...)
Ken'an Rifâî, Sohbetler, cilt 2, stanbul: Hülbe Basm ve Yaynevi, 1992, s. 383.
7
.
Cemâlnur Sargut
Sâmiha anne, çok iyi Franszca biliyordu, diye devam etti. Ama
içinden, her eyi biliyordu, diye düünürken gazeteci edeple
Evdeki annesi Gönül anacn "Krk sene ayn mânâ yastna ba§
Gazeteci
9
Sâmiha Ayverdi, Hanc, istanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 24.
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
- "Allah Allah, " dedi. "Ben onlarn derinliini idrâk edebilir miyim?"
Sahabe devrinde gibi hissetti kendini. Hz. Hatice görevini yapan bir
^°
Samihâ Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988,s. 25.
.
Cemâlnur Sargut
10
. . . . .. . ...
.. ..... . .. .
Ben asrdan ara geçmiç bir miras olsam, sen, her devirde ona sahip çkan mal
sahibi. .
11
Cemâlnur Sargut
12
Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK'
13
Cemâlnur Sargut
Okul dedin.
Ben, acemifakat çalkan bir talebe gibi, onu kelime kelime hecelemee
ki:
14
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Seni mi, Devletlim'^ Acaba bu cihanda seni okumu kim vardr ki ben
bu bahtiyarlar arasnda saylaym'? Benden bir olmaî^ istemekle,
15
Cemâlnur Sargut
16
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
beyânn hatrhyofum...
17
Cemâlnur Sargut
oldu. Öyle ki madde ile mânây yani Türk-lslâm terkibini, Hakk 'in
ahitlii huturunda nikâhlyarak, bu birlenmeden doan me§rû
^ürriyeti, dev eserler halindeki kitaplar Türk kültürüne hediye eyledii
gibi, ihya ettii cami, han, hamam, hayr hasenat olarak da gene
vatanna hediye eyledi. Birer veled-i sahih olan bütün eserleri, Ekrem
Hakk Ayverdi 'nin mânevi hürriyetidir.
Ailede, büyükannem ve annemin dads Cenanyâr Kalfa için tercihli
kaps her ^aman açkt. Biî^ ise, ancak davet edildiimi^ takdirde bu,
Aabeyimin muhabbeti, benim için o kadar alçlmç bir hâl idi ki,
18
Sâmiha A>'verdi üe SIRRA YOLCULUK
mesade daha yakn olan duvar dibine giderek bu yank sesi dinlemei
itiyad haline getirmij bulunuyor.
sesin sahibi. Çocuk, ef^an bitince gene içeri giriyor ve annesinin yanna
: 'Anne, bu müezzini hapsetmeli!* diyor.
Küçük Ekrem yine ayn yadlarda. Aile ile beraber bir akraba
f<^aretine gidilmipir. Misafir olduklar evde cama yüî(ünü yaptran
çocuk, u^un i^aman kmldamaks^n dçan bakyor: Hareketli ve
19
. ' '
Cemâlnur Sargut
Yap ne kadar küçük olursa olsun, estetik ölçülerin ve san 'at evkinin
hu çocuk idrakte gelinmek gücünü kollad nasl inkâr olunabilir?
13
Sâmiha Ayverdi, Rahmet Kaps, istanbul ,1985, s. 139-142.
20
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
21
Cemâlnur Sargut
22
Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK
kesse, dorasa dier yans gülsulanyla, f^emt^emlerle jkasa benim için ayn
deerdedir" derken kemâl zincirinde insan- kâmilin merkez noktasna
oturduunu Bu noktann 20. yüzyldaki sahibi Ken'an
anlatr.
Rifâî'dir. Müridim tamamen aym tevhid inancyla yaam, herkese
deer vermi, herkese hürmet etmi, yaradlm yaradandan dolay
sevmitir. Sâmiha A)^erdi ise hocasnn mânâs önünde yok olan bir
ney gibi üfleyenin sesine kendini brakan bir merkez noktasdr.
Ama bu ney yeni bir mûsikî olumrmu, bu ses ile insanlar
bü\ailemi, tenzih ile tebih, korku ile ümit, celâl ile cemâl,
ümmetçilik ve milliyetçilik arasndaki sratn yeni tariflerini devrin
ilmiyle bize açklayarak müritlik vazifesini yerine getirmitir. Bir
bilirler ve yaarlar. Onlarn bak açsndan din yeni bir mânâ ile
açlr, ite Sâmiha anne mücadelesini bu yeni bak açsndan
yapmtr. Sâmiha Ayverdi bize hem birlii, tevhidi, her eyi sevmeyi
hem de bakalarmn hatalaryla kendi nefsimizi ortaya koymadan
mücadele etmenin yeni eklini öretmitir.
23
Cemâlnur Sargut
temizlemitir.
24
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
'Vrof. Dr. Server Hilmi Bey: Otu^^bej senelik matier medikal ve tejrih-
kabul ettii anndan sonra, temasa giritii her insana, kendinde olan
gür ve feyizli cevherden bol bol ap verdi, adam yetitirdi. Doktor Server
Hilmi Beyi tanyan binlerce insan arasnda 'Bana iyilii
dokunmad, *
diyenler olabilir; fakat hiç kimse, 'Bana u fenah
dokundu,' diyeme^ Fakat mürebhisinden ald a§k ve iman, bir
çevirtmijtir.
Server Hilmi henü\ Galatasaray talebesi iken, bir gün annesi, Haliç
her hafta sonu, aile bu yüi^den mesele halletmeye uradr. Server Hilmi
25
'
Cemâlnur Sargut
bir miî^ah çenisinde karar bulmu§tur. Öyle ki, herfrsatta herkese ho§
***
Kenan Kifât ve 20. Yü^ln Ilnda Müslümanlk., stanbul yayev, 2003, s. 68-70.
26
Sâmiha A^^erdi ile SIRRA YOLCULUK
serdengeçti bir akn örnei olarak ele almak, bir vicdan borcudur.
geçirmeden, iki dünyay da bir pula satp ölçüsü^ bir ufka atlam
geçmitir.
ilk gençlii bir iir ve güzellik havas içinde geçmi olan bu z^rif ve
15
Ken'an Kifâî ve 20. Yüzyln Ipnda Müslümanlk, stanbul,yayev 2003, s. 74-75.
27
.
Cemâlnur Sargut
vard. Sanki gö^ü hagl bir körebe idi de yakalamak istedii meçhulü el
kendini bulup etrafna bir eyler databiliyor. Halbuki onun oldu olas
28
.
sonra, kendisine küçük bir irattan bajka bir de diplomas kalyor ki,
ipe bu kât parças nihayet onu bir ilk mektep hocalna götürmütür.
Böylece de Na^l hanm, yirmi seki^ sene etrafn sarm§ küçücük
insanlarla beraber bir tâlim ve tedris çats altnda görüyoru^
Burada, garip olduu kadar dikkate jâyan bir vesikay, onun ahsiyeti
hususlann çocuk psikolojisinin basit, fakat ja^ma^ zaviyesinden
seyredebilmek frsatn verdii için koymak istiyoru^. 1949 klnda,
Na^l hanmla ayn evde otump, bir flamanlar da hocalk etmi§
bulunan yajl bir hanm vefat etmitir. Bu hadiseden birkaç gün sonra,
*Nazh Öretmen
Nazh öretmen. .
29
Cemâlnur Sargut
30
'
•kifk
31
Cemâlnur Sargut
Nazb anne gibi bir Sultana sebep dememe kzar m? Tam elli alt
sene evvel dokuz senedir evladan olmayan Ken'an Rifâî âkls kar
koca Nazl annenin siz kalm bir ihvana
bir isteiyle karlatlar.
babamn i bulmasn istiyordu Nazl annem. Babam forslu bir
adamd ama yaadm sürece forsunu kullandn görmedim. Nazl
annem ise ondan nefsine ar gelen bir eyi yapmasn bekliyordu.
bulmak için siyâsî gücünü kullanmas gerekiyordu bir de borç içinde
olduu halde iini bir süre brakmas gerekiyordu. Babam mürit
vekilinin emrine boyun eerken "akl kurbân- küm pî§-i Mustafa"
(aklm Mustafa'nn önünde kurban et) diyordu. Ama teslim olan kii
Allah'n yardmndan uzak kalabilir mi ki? Babam da i bulmaya
Ankara'ya gittiinde snf arkada olan ticaret bakan ile karlar.
32
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
33
Cemâlnur Sargut
Hdi^ olduu kabiliyetler usta bir yapcnn eline düjmeseydi emsali gibi
kendi içinde kaybolup gidecekti. Bahtl bir çocuktu kiyolu ehlinin yolu
üstüne düjtü. Ayn mânây içlerinde tanyan ve tpk Mevlânâ ile
sevmelerinden tabiî ne olabilir'? Fakat Ken 'an Rifâî için bu sevgi bir
netice deil, bir balangçt. Zira her peyden evvel yapc bir karakter
34
Sâmiha A^-verd üe SIRRA YOLCULUK
olduu fakülteye ruhiyat asistan oldu. Fakat bir müddet sonra daha
genç talebelerle çalmay tercih ederek liselere geçti. 19
26 'dan 19 34 'e
kadar devam eden sekiî^ senelik hocalk hayat içine hakikaten
geçiriyorum^. u halde her eyden evvel insann kendi içi ve kendi benlii
kâif, bir yol gösterici liyâkatiyle hareket ederek, onu dünyann herhangi
bir köesine geliigü^l atlvermi birfâni, bir deersi-:^ varlk olmaktan
kurtarp t^aman içinden akan hayatn manâl, uurlu bir parças haline
getirmiti.
35
Cemâlnur Sargut
Ken'an Rifdi bu alperi^i yapmak için neden bir kadn tercih etti?
Ken 'an Rifdi, Semiha Cemal'e hayat ve varlk cevherinin insann kendi
içinde, öt^ünde olduunu öretirken Semiha Cemal'de ona kendim
gösteren, onu kendi varlnn uurunda tutan bir ayna olmu ve
ayaklarn topraa balamt. Bir taraftan hocasnn elinde tuttuu
irfan mealesi altnda feyi^lenirken bir taraftan da ona yoldalk ediyor
ve onu yalnr:^; ürkek, mahzun ve yorgun gördüü her ':^aman, eski
36
Sâmiha Ayverd üe SIRRA YOLCULUK
Bu suretle yolu büyük adamn yoluna düjen her kadnda olduu gibi,
veçhesi de vardr. Ondan sonra bir adm daha ileri gitmek ve beraberce
olmujtur.
balayan bir ^ey deil bu! Ben ona, gelmi§ geçmij bütün insanlarn,
bana miras brakt bir ruh ^^enginlii, bir ruh asaleti ile balym. Bu
emaneti kendi alkmla t^nginle^tirip, besleyip gelecek nesillere
devredeceim" diyeya^or.
37
Cemâlnur Sargut
ahsiyet...
ve çâreler bulurdu. (Burada hekim olarak Ziya Cemal Bey '/ anlatyor.)
Lûtuflu Valide öyle bir valide idi ki muamele ettii halkta Hakk'
görür, onun için de gö':(ünün ve gönlünün seçtii, nokta §a§mayan bu
kadnd.
Lûtuflu l'âlide'nin çok iyi bilerek uyduu bir hayat gerçei de u idi.
38
"
bir balon gibi sönüveren dostluklara itibar etme-:^ dostlarm mevki gibi,
refah, servet gibi, güîiel jü^ gü^l sesten birinin eksilmesiyle bitmeyen
ka^^anç yamaya verdii nefsânî varlnn altndan çkan öyle gür bir
18
Sâmiha A)'\'erdi, Küp/üce'deki Kök, Ankara: Hülbe yaynlan, 1989, s. 113-115.
39
Cemâlnur Sargut
Bir genç k^ olarak gelin geldii çatnn altnda, biri k^ dieri erkek
Fakat ondaki nasl bir üvey annelik anlay idi ki, belki de hiçbir
ana, kendi ö^ evlâtlarn bu ölçüde banna basamazd. Nitekim
kendisi de bir kt^ çocuu dünyaya getirince, ha^r bulduu üveyleri öz
evlât tahtnda saltanat sürmekte devam ederken, kendi k^n daima bu
tahtn basamaklarnda brakrd.
40
Sâmiha A)"vrerdi ile SIRRA YOLCULUK
periand.
'Bu yllarda genç bir kadn olan l^ûtuflu Valide ise, arada bir komu
folluundan tedârik edebildii tâ^e yumurtalar, eteinin altnda
saklayarak getirir ve kendi k^na göstermeden, bünyece sayfalan üvey
olunayedirirdi.
ettii ruh ni^âm, onlan birer yaar prensip haline getiriinin canl
örnei idi.
19
Sâmiha AjYcrâi, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1995, stanbul,
S.256-259.
41
"
Cemâlnur Sargut
deildir. (...) Bu görünüte iddiajok, benlik yok, fakat nur var, teva^
var. Yasaca Allah'tan aksetmi bir büyüklük vard.
yerine getirmi büyük bir insandr. Üvey olu Kâzm amcam onu,
"hakiki annem gibiydi, beni klandan daha çok korur ve kaynrd" diye
anlatrken Efendimiz vefatndan önce ev halkyla vedalarken
yalnz Lütfiye anneyi tekrar tekrar çararak ona olan sayg ve
sevgisini ortaya Mânevi hayatmda beni çok
koymulardr.
destekleyen ve varlyla hayatma nee, huzur ve mutluluk getiren,
kendisinde Efendimin tevazuunu gördüüm güzel aabeyim Orhan
Büyükaksoy (Ken'an Rifâî'nin torunu) Lütfiye anne ile ilgili u
hâtrasn anlatmlard. gün bankaya onun adna yatrdm cüz'î
Bir
bir paraya 75 Lira piyango çkmü. Elimde para konaa gittiimde
kendisini seccadede alarken buldum. Kulaklar duymadndan
benim geldiimi hissetmemiti. Efendisine yalvaryordu. "Efendiciim
sana ne malûm deil ki; çok skntdaym. 75 Ura'ya ihtiyacm var. " Duay
bitirip döndüünde ben gözyalar içinde elimde 75 Lira ile onu
^°
Ken'an Rifâî, erhli Mesnevî-i erif, stanbul: Kubbealt Ncriyâü, 2000, s. 194.
42
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
ölçüsünde safi ve masum insand. Ne ki, mühim olan, onun tek tek
saylan vasfilan deil, bu vasfilann antlamas ile kurulmu ahsiyet
yapsnn, bir aya ^ark'ta, bir aya Garp'ta olmas ve iki fiarkl
Bir serhatli mhu tanyan bu ate§ gibi Kümeli kadn, orta, lise ve
hamaset ve iman î^rh ile salama alnm olan içine asla i^leyememi§,
aksine, bu derinden derine yanan ocan yalm, Dou 'dan çatpan hava
ile h^ bularak bir yanarda hâline gelmi idi.
Safiye Erol, henü:^ genç bir talebe iken dahi bu iki medeniyetin
mukayesesini yapacak endaze sahip bulunuyordu.
43
Cemâlnur Sargut
Ne çâre ki, meyve ve mahsûl vermekten yorgun düen bir toprak gibi,
can çekilip, çoraklaan ark, bir vakitler cömertçe besledii Garb 'in,
sür'atle elde ettii madde üstünlüü karsnda, gürüm yaralanp, eli
koturmakta bulunuyor.
44
Sâmiha A}'\^erdi üe SIRRA YOLCULUK
Garb'n her hareketini gö^ kapal benimsemek illeti ile çil yavrusu
gibi dalan millî mukavemet, millî ölçü ve millî juürun ipuçlarn
ellerinde tutarak memlekete dönen Safiye Erol'a, Garp'tan getirdii
flaman hasret çekmiç, Garp 'tan alacan alm§, u^un yllar boyunca
daarcnayükledii bu hazneyi açacak anahtar aramçt.
demde yolu Ken 'an Rjfâî gibi bir kurtanamn yoluna düüverdi ve
eklini ald.
45
Cemâlnur Sargut
Ijte a^^:^ Safiye Erol da, hayâtnn son demine kadar: 'O, beni
hayâtnda terk etmedi, irtihâUnden sonra da terk etmedi.
Bunca boa çkm mihr-i vefa vaatlerinin topuna kar bir
kefaret gibi, mecaz olan benliimde gizlenmi hakikat pay
gibi' dedii hocas Ken'an Rfâ] onun vücûdu peykini mev-:qine
46
'
47
'
Cemâlnur Sargut
48
Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK
49
.
Cemâlnur Sargut
50
Sâmiha A\'verd ile SIRRA YOLCULUK
okunmas Bit^'e aittir. Bi; onu okuduumuza sen onun okunuruna tabî ol"
(Kyamet, 16-17) âyetleri ile 'T>eni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi gü^l
yapt" \\2iâAÛ bu konuMJ açklar. Buradan anlalyor ki mürid her eyi
bilse de müridinin önünde susacak ve bildiini ondan örenmeyi
tercih edecektir. Nefsin tekâmülü ^cuttaki Rabbî tecellinin ortaya
devrelerde Sâmiha annenin her an yeni bir anla tecelli eden ve yeni
açümlar getiren bir kâmil müritle beraber olmamn farkllm
yaadm düünüyorum ben. Mânevi ilim hiç bitmeyen bir derya
olduu için ilme aç olan bir örenciye her an cevap verebilecek bir
51
Cemâlnur Sargut
'te 20. asn ereflendiren bir kütle fedaisi, bir rehber Ken 'an Ejfâi'dir.
Niçin mi?
52
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
ite Ken 'an Rifâ, söylediini ileyen, tâlim ettiini tatbik eden fiilleri ile
ite böylece de, yalnz^ sual sahibine deil, bütün yaknlarna, hiç
Derki:
53
.
Cemâlnur Sargut
***
Yetmi iki milletle, yetmi türlü me^eple, it^^t ikilet mihnetle, vahdet
kesret hicretle, hasret hasret hasretle ha§r nejir olmay, senden deil
derlerse, ya ben kimden örendim f'^
***
çektiyse de, gene senden çekti. Bari bundan sonra insafl ol da rahmeti
elden brakmak
23
Sâmiha A\'\'erdi, Mülakatlar^ stanbul: Kubbealü Neriyat, 2005, s. 251.
24
Sâmiha Ayverdi, Ham, stanbul: Kubbealü Neriyat, 1988, s. 33.
25 ,.
Sâmiha Av'verdi, Dile Gelen Taf, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 1999, s. 38.
54
"
%%*
anlats alar) denii^ler kurur, aaçlar krlr. Bir o kadar getirsen yine kurur
veyine krlr.
^^
Sâmiha A^-verdi, Dile Gelen Ta^, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1999, s. 83.
^^
Sâmiha A\'\^erdi, Di/e Gelen Ta, stanbul: Kubbealt Neriyân, 1999, s. 159.
^^
Sâmiha Aj-verdi, Dik Gelen laf, stanbul: Kubbeak Neriyat, 1999, s.73.
55
' "
Cemâlnur Sargut
^^ 21-
Mekûre Sargut, "nsân- Kâmil", Kuhhealh Akademi MeoHuas, sa\T 2-3, s.
22.
56
Sâmiha A^'^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
57
Cemâlnur Sargut
"Allahml
insan peklinde tecelli eden kudsî cevher,
Betül Zehra'ya
'^°
Salât ve selâm et..
demiyor mu?
Hz. Peygamber gibi. Her zaman prl prl bir stanbul, Osmanh
Yaar Nuri Üztürk, Eh/-i Reyf'in Annesi Ha;^el-i Fatma, stanbul: Yeni Bo^ot
Yaynevi, 1982, s. 182- 183.
58
Sâmiha Ay^erdi üe SIRRA YOLCULUK
'Ya t^engin kime denir, ^enginlik nedir? diyecek olursak, ^u gök kubbe
altnn ebedî geçer akçesi olan îmân, ihlâs, insaf, doruluk, cömertlik,
hatrbyorum :
59
'
Cemâlnur Sargut
^^
Sâmiha Ayverdi, Mabette Bir Gece, stanbul: Kubbealü Neriyat, 1996, s.79-80.
60
'
ümitsizlii silip, tahammül, hatta ^evk gücü verir. Onun için ne algn
edicinin îtibânndan dolay iki oldu. Kâinatn bu iki renk olmas, itibar
dâima iki renkten gösterir. Çünkü marifet, iki renkten tezahür eder ve
Ne güf(eldir o bakan için ki aktan gelen nurla gene ona bakar ve onu
onunla görür. Gö:(de nur olmaî^sa, göî(ü açk körler gibi o kimse baksa
da görme^ Hâsl o nuru bulan kimse, öyle bir hâle gelir ki hâlini ne
kendi bilir, ne de kimse. . . Onun iki âlemle de bir iliii kalma^ Ak,
uuru da lâuûru da kapar ve o kimse î^evk içine batp gider. Her ne ki
aktan bakadr, ne olursa olsun, servet, öhret, bilgi, hüner, gü-:^llik,
61
' .
Cemâlnur Sargut
miyiz?* der.
anlatmas imi.
" Sâmiha Ay-verdi, batmayan Gün, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2004, S.249-25Ü.
62
Sâmiha A3-\^erd üe SIRRA YOLCULUK
si-:^ emânet" dediinde "asîl sen hana emânetsin evlâdm" derken neleri
}Kiklenmi olduunu Ben çocuumun ölüme
bize öretiyordu.
doru gittii çok zor anlarmda Sâmiha annemin her zaman
yammda olduunu biliyordum. Birçok kiinin iftirasna uradm
zamanlarda o aslanlar gibi beni müdâfaa eden bir sultand.
63
Cemâlnur Sargut
'Bu tpk, bir kâmil müride vamîadan önce gönlü karanlklarla dolu
Ken'an Rifâî, erhti Mesnevî-i erif, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2000, s.542.
Ken'an Rifâî, erhli Mesnevî-i erif stanbul: Kubbealt Neriyat, 2000, s.214.
64
.
göriilür. Bast halinin ^uhuru ise, kalbin safa bulmas ve her bakmdan
üstünlüü gösterdii gamana rastlar. Bat^ samanlar, bilinmeyen
sebeplerden ötürü, bir varidat olarak insan kabî(^ ve bast hâli sarabilir.
Ne var ki, asl istenen, her ikisinin de olmamasdr. Bir kimse kab^ ve
bast hâlini yok eder her iki halden geçip yükselirse, onun nefsi itminan
'^^
hâlini bulmu saylr.
"Celâl sfatnn tecellîsi bir geldi mi, gayn ^r gider. Zîra o tecellî,
Müahede ve tecellîye gelince, her ikisi de ancak mükâ§efe ile olur. Ama
'^^
tek babna mükâfefenin olu^u da mümkündür.
65
Cemâlnur Sargut
66
Sâmiha A\'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK-
67
Cemâlnur Sargut
68
Sâmiha A^-verdi üe SIRRA YOLCULUK
Kâh emîr olur buyruk yürütürüm, kâh esir olur yerlerde sürünürüm.
Ancak her nefeste bu ferman sahibinin mahkûmuyum. '"^
69
Cemâlnur Sargut
70
Sâmiha Aj'verdi üe SIRRA YOLCULUK
Biz ne kadar ansl bir grubuz ki, çalmaktan hiç vakit bulamyoruz
mâlâyâniyle uraacak hiç vaktimiz olmuyor diye düünürüm. Ne
doru dürüst televizyon seyredebiliyoruz, ne maddî hayâtn
içerisinde dedikodu dinlemek gibi kötü alkanlmz var. Ne
hastalklarla megul olacak vaktimiz, ne çocuklarmzn maddî
dertleriyle derdenecek zamanmz var. Bizler dünyann en ansl ve
en zengin insanlarnz, derim. Biz bunu Sâmiha anneden örendik.
Bir yol arkada, Ayverdi için, TSJefs ham iken hrs doludur. Ancak
ruh makamna gelince hrslarndan arnabilir. Bu olgunlama,
hakiki insan bulmadan asla ele gelmez. nsân- Kâmil'i bulup
onun önünde yok olmadkça; benliin ban onun önünde
vurmadkça insan kahbnda olan bizlerin, iç yüzümüzden de insan
olmamza imkân yoktur. îç âlemimizdeki hayvanhkla kalmaktan
kurtaran kurtarclara muhtacz biz. îte hâlis bir kurtarcs olan
Ayverdi, gerek târihî bilgisi, gerek tasavvufî anlay, gerekse
41
Sâmiha A)-verdi, Yalayan Ölü, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2005, s. 135.
71
Cemâlnur Sargut
72
,
vücuttur. Ya, ruhtur. Fitil kalptir. avk ise §ark garb olmayan
nurdur. Bir kimsenin kalbinde bu nur uyand m, ona sa ve sol olmaî^
Fakat bunu da deme kimse idrak edip bu mânâya arif olama^ Ne
Sâmiha annem nurdu. Nur kendi çerâmz yakmak için bir ktr.
Bizdeki nurun ortaya çkmas için karanlk olan vücudumuz içinde o
nurun tecellî etmesi lâzm. Fakat bu tecellî için de gönlümüzü açtk.
Hatalarmz eksiklerimizi gördük. Karsnda talebe olduk. O da
nuruyla tecelli etti, yanllarmz ve hatalarmz daha net gösterdi.
Mücâdele etme yollarn öretti. Mücâdele etme silâh olarak ak
verdi. Dolaysyla da bizi terbiye etti.
çkma^ ordan.
73
Cemâlnut Sargut
74
Sâmiha Ap^erdi üe SIRRA YOLCULUK
75
Cemâlnur Sargut
76
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
11
Cemâlnur Sargut
çok deer vermi bir tarihçi gibi de görülebilir. Çok iyi bir
mutasavvf, çok edepli Osmard hammefendisi olarak görülebilir.
bir
78
Sâmha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK
}öizünü açard. Hz. Ken'an Rifâî bu konuda çok bü}aik bir örnektir.
Çünkü mürider önce soru sorarlar ve örencisinin kapasitesine
göre eitirler.
79
Cemâlnur Sargut
arabann içinde Sâmiha annem olduu için "çek git gö^üm görmesin
seni", dedim. Kendilerini arabadan indirmek için ön tarafa gittim.
80
"
81
Cemâlnur Sargut
hilkat eli hiç onu unutur mu? Roman yazan kalem de unutmamtr.
82
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK y
Ben Kur'an ' okumadan önce Sâmiha anneyi okudum fakat sonra
çok büyük olarak görmet^sini^. Siî^n gibi yemek yer, içer, tuvalete gider. Ama
Sâmiha Ayverdi ile jajadn-:(^ :^aman her gün büyüklüüne daha çok hayran
olursunut^ " Kimseye yük olmayan, daima yâr olan bâr olmayan bir
83
Cemâlnur Sargut
düünüyorum.
84
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
85
Cemâlnur Sargut
Bir gün peygamberin karsna çok edepli biri gelmi. Son derece
edep içerisinde oturmu. Herkes arm hiç peygambere bu kadar
güzel muamele eden bir kii görmedik demiler. Daha sonra bu kii
gitmi ve Hz. Peygamber onun Cebrail aleyhisselâm olduunu,
onlara edebi öretmek için geldiini söylemi. Biz aynen bu havay
Sâmiha annenin anlatt Server Beyefendi ile Ken'an'er Rifâî
86
Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK
87
Cemâlnur Sargut
yaladk, §uurlu bir jey yapmayp vahyi uygulan^ " dedikleri gibi,
88
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
89
Cemâlnur Sargut
90
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Öyle iki büklüm fîlan da deildi. namlmaz bir azameti vard. Vakar
ve azameti vard. Ama Sâmiha anne bütün bunlarn içerisinde zerre
Bir edebiyat ödülü almak için sahneye davet edildiinde sadece, 'l&ir
ku§ bir daa konmu§, bundan ne ku§un ne de dan bir kabana olmu§"
diyerek ödülü kabul etmiti. Tevazûun hakikatini onda görmek
mümkündü. Onlar, ben mütevâzym demek tevâzûsuz-luunda
bulunmazlar.
46
Sâmiha Aj-verdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 48.
91
Cemâlnur Sargut
Yine Hanc'dâ:
timar gerek.. ^^
Devletlim:
47
Sâmiha A^-verdi, Hanc, stanbul: Kubbealt Neriyâu, 1988, s. 41.
92
Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK
'*^
Sâmiha A>'\^erdi, Dile Gelen Ta, stanbul: Kubbelat Neriyat, 1999, s.3.
93
Cemâlnur Sargut
94
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
95
. "
Cemâlnur Sargut
ibâdet olduu dünyâlara gideyim. Bir titreyij olaym, bir ahenk olaym.
96
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
97
Cemâlnur Sargut
98
"
alma yoktur adalet vardr. Onun için §imdi si^^e bu kirmeni iddiasnn
içyüzünü anlatacam.
Böyle bir hanmefendi. Bugün için de, yarn için de, Sâmiha
Aj^erdi, kbyla kyafetiyle, haliyle tavryla, edebiyle, son derece
99
Cemâlnur Sargut
'^'
Halil Açkgöz, "Kubbealü Akademi Mecmuas: Ya-:{i Hayatnn 50. Ylnca
Sâmiha Ayverdr Hatra Says, Ekim 1988 s. 42.
100
Sâmiha A^^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
sürdürmütür.
101
Cemâlnur Sargut
anlaplahilmesi için, bir snf tahtasnda dört ayn ders saati boyunca
çalld vâkîdir.
Samiha anne jat^d esere göre üslûp kullanmay iyi seçer. Onun için
Seçilen kelimelerin ahengi, mûsikîsi ayn bir güç tapr. Meselâ istanbul
Geceleri 'nin mukaddime sayfalanndaki ifâde üstünlüü Osmanl
istanbul'unun hamet, saltanat ve medeniyetini bütün hareket, ihtiam
02
Sâmiha Av^erdi ile SIRRA YOLCULUK
"
Bereket ki; onu tanyan, anlayan, seven ve sevdiren kalemler var.
103
Cemâlnur Sargut
104
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
105
Cemâlnur Sargut
Sâmiha ki, benim bütün anlatmak istediimi bir cümleye sdrm" derlerdi.
Ben de batan beri, bu kadar derin bir mânây düünemediim
zamanlarda dahi hocam anlatrken sadece bu cümleleri kullanmay
tercih Ben de kendi kapasitem ölçüsünde O'nun
ettim. izinde
bunlar gördüm ve yaadm. Sâmiha anne insan kendine deil,
Allah'a, Hakk'a tad. Allah ondan ayrmasn, âmin.
106
Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK
olmadm gösterir.
Ortasndan Boaz'n ak, yâni su tevazu demektir. Kara içindeki
tevâzuyu anlatr. Yedi tepesinin olmas yedi fena makamn temsil
07
Cemâlnur Sargut
***
***
"Redd-i miras yolu ile mâ-::jlerini silkip, atan la nn birçou da, yabanc
***
" Sâmiha Amerdi, AV dik AV Olduk. stanbul: Kubbealü Neriyâû, 2007, s. 10.
"^
Sâmiha A\-\-erdi, AV dik AV Olduk, stanbul: Kubbeald Neriyâa, 2007, s. 61.
'''^
Yazann nodanndan.
"*
Sâmiha A\-\erdi, brahim Efendi Kona, stanbul: Kubbealü Neriyâû, 1999, s.7.
108
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
"Mühim olduu kadar ha:(in de olan, ibrahim h/endi Kona 'nn ölüm
tarihiyle çok büyük bir medeniyetin ölüm tarihinin tesadüf etmi
olmasyd, ibrahim Efendi Konainda ren^yle, ekliyle kokusuyla o
says^ o hesaps\ çiçeklerden bir çiçek açm olan istanbul medeniyeti
109
Cemâlnur Sargut
O
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
111
"
Cemâlnur Sargut
70'1 yllarda bir grup genç terörü, iddeti tevik eden siyâsî dergileri
satmaktadrlar. Sâmiha anne kendilerine yaklar. Paray verir ve
dergileri satn alr. Denizin kenarna gelir. Hepsinin gözü önünde
hepsini 3nrtp denize atar. Üzerine yürüyen genç kz halk tutar. Bu
yüzden kitaplarn okuyan bir zâtn "nerede o di§i aslan" deyiine
amamak gerekir.
Efendimizin en çok takdir ettii örencisiydi Sâmiha Ayverdi. Bir
gün Kendileriyle beraber bir Mevlevi eyhine giderler. Hocas,
Mevlevi eyhine "B/'r ^ey söyleyini'^ jejhim" der. O da, "sit huyrun
efendim" der. Tekrar eder Ken'an Rifâî hazretleri, "hir §ey söyleyiniz
eyhim." Yine edep eder eyh ve "si^ buyurun" der. Onun üzerine
Kenan Rifâi Hazretleri Sâmiha anneme dönerek, "Sen bir ^ey söyle
der.
112
Sâmiha A^^'erdi üe SIRRA YOLCULUK
113
Cemâlnur Sargut
eksikliimi bana anlatan bir kitapt. Bana ayna oldu. Ama bat
insanna da gerçek slâm', tasavvufu öretmesi, tasavvufun
hakikatini göstermesi açsndan çok büyük bir örnek olmutur.
14
Sâmiha A^•\'erdi üe SIRRA YOLCULUK
Ken'an Rifâî hazrederi bu eserin ortaya çkt devre kadar belli bir
Sofi Huri ile mutlaka ki her iki eserde de yani Mesnevi erhfndc de,
20. Yüzyln Inda Müslümanlk ve Ken 'an Rifâî kitabnda da bir
15
Cemâlnur Sargut
eseri seçmedim.
duygulardan arnm, saf ve temi^j sevgi dolu bir imana sahip olmaldr.
Ortak deerlerin olmad sosyal guruplarda, güvensizlii imleyen kriz ve
çökü ergeç ortaya çkacaktr. Hâlbuki insanlar birbirine sevdirecek
116
Sâmiha AN-verdi üe SIRRA YOLCULUK
tannmasnayardm edecektir.
bilmek gerekir. Hereyden önce büyük bir din âlimi, sonra mükemmel
bir düünür ve sonuç olarakta ruhani bir lider (mürid) ve rehberdi.
117
Cemâlnur Sargut
118
Sâmha A)'^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
yannda saf bir sevgi ateiyle dolu olarak, iyi huyun ve ahlâknda en
mükemmel bir örnei ve rehberi idi.
119
Cemâlnur Sargut
Ethem Efendi belki de, onu ir§ad için hususî olarak gönderilmi veya
böyle bir anlay ile i^h edilebilir. Ayn iliki daha sonraki yllarda
20
Sâmiha A)^erdi Ue SIRRA YOLCULUK
dönelim.
alyordu.
^^
Burada panteizm kelimesi lügatteki manas ile deil vahdet-i vücut anlamnda
kullanlmtr.
121
Cemâlnur Sargut
. içinde bir çokluk, fakat ayn gamanda kayna ayn olan bir bütünün
parçalan olarak görmütür. Birlik içinde tek bir kütle gibidirler. Bu
yaratlmlarn herbiri farkl öî^ellik tamasna ramen, bu bütün
içinde ayn ayn fonksiyonlar vardr, fakat bu bütünü tamamlayan bir
dolay, evrensel bir senfoni olutururlar. Her bir atom farkl yap, ekil
ve yönlerinden dolay bu deimeyen düz^n içinde yerlerini alrlar ve
M
Sâmiha A\-\^erdi üe SIRRA YOLCULUK
123
Cemâlnur Sargut
24
Sâmiha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK
Onun akl, merkep iyi ahlâk ve bilgi olan bir nokta etrafnda
Allah' bilmektir.
Allah'la olan ilikisini yukarda belirtilen bir akl (Allah' bilen bir
inancn öelerini kulland. Ona göre gerçek inanç sahibiyani inanan bir
mümin, kendisine her :(aman güvenilen, toplum için emin bir kiidir.
125
Cemâlnur Sargut
samimî olan bir insandr. Bundan dolay Ken'an Rijâî dini daima
manevî (iç) dünyasnn ve insan huyunun olunmas ve gelinmesinde bir
istedi:
frsatta uyank olmalar için uyard. l§te bunun küçük bir örnei:
Bir gün müridleriyle otururken masann üstünde duran eski bir gümü§
26
'
Dolaysyle, kararmij ve kat bir kalbe sahip olan ki^i, dier taraftan
bilmemekle mümkündür.
Baka bir yerde de mürid ile müridi arasnda öyle bir diyalog geçti:
Müridi, 'Efendim dünya çok kötü!' dedi. Buna müridi: 'Sen iyi
127
Cemâlnur Sargut
28
Sâmha A\'\^erdi üe SIRRA YOLCULUK
edemeyiz
129
Cemâlnur Sargut
30
Sâmha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK
131
Cemâlnur Sargut
"Bugün slâm 'da en mühim mesele giyim-kuam ifi deildir. Allah 'in
emirleri ve nehiyleri, libasa taalluk eden keyfiyetlerle
olan öyle kymetler var ki, onun için kalbimiî^n giyimli olmas lâ^m...
O soygun, o çplak olursa, i§te bu mükül. . . Mamafih ruhun giyimli
olmas, yaln^ ekilde kalm bir ibâdet ile de te 'min edileme:^ Kin,
kibir, yalan, riya, hile, kalp krmak, ara bozmak gibi nefsin yedi bal
ejderi içimimde yaar ve ruhumu^^u çrlçplak brakrsa, istediimi:^
kadn kendisine bir sual sorar. Hf^. Ömer de cevap verir; adaleti
^°
smet Binark, Sâmiha Ayverdt'nin Mekttp/an, stanbul: Kubbcalt Neriyâü,
2002, S.53.
132
"
Kîlk kyafet, ^im ku§am, saç, sakal, byk vs. ile ilgili hususlar
menje ' itibariyle dinî deil millidir. Dinî deil, millî kyafet vardr. Bu
sebeple Müslüman milletler arasnda kyafet birlii yoktu ve olmamtr
Hatta bir milletin bütünü içinde bile bu birlik gö^e çarpma!^
Vilâyetler arasnda olduu kadar, ka:(alar ve birbirlerine çok yakn
köyler arasnda dahi kyafet bakmndan büyük ayrlklar gö^ çarpar.
61
ismet Binark, Sârniha Ayverdi'nin Mektuplar, istanbul: Kubbealt Neriyat,
2002, S.55.
133
Cemâlnur Sargut
134
Sâmha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK
arkaya deil açk yerleri örtecek ekilde öne sarktlmas emredildi. Yeri
olmann srf Müslümanlara ait bir ö^llik olmas ise tamamen baka
bir eydir.
Sadece, kalemi ile cemiyete hi^et etmeye çalan doru, iyi ve gü^el
bildiklerini çevresine aktarmaya uraan bir garib Müslüman'm.
Allah cümlemif^ haddini bilmeyenlerden etmesin.
62
Sâmiha A^-v-erd'nn yaynlanmam Mcktuplanndan
135
Cemâlnur Sargut
çökmesi için mescide bir kadn gelir. Kitab, kadn esmer, uf(un boylu,
kr saçl diye tarif eder. Hûlefâ-i BJidn devrindeki kadnlarn saçlar
görünür günah olmaî^ da bugünkiler gösterince mi günah olur?
Bugün islâm 'in öyle yü^ üstü braklm meseleleri vardr ki asrlardr
bu ana prensipler, kastl veya gâfl ellerde ihmâl edilmek yü-:(ünden
Meselâ î^ekât müessesesi hemen hemen unutulmu gibidir, islâm 'in esas
artlanndan biri olan çeitli ahsî içtihadlar ile enine boyuna tefsir ve
136
Sâmiha Avverdi üe SIRRA YOLCULUK
Birisini tanrm. Fan^ olan ibadetlerin dnda çok çok oruç tutar,
137
Cemâlnur Sargut
ile temizlemeye kalkijma^. Bir kimse Savm- Dâvud ile oruç tutsa,
için iyi veya kötü olmuj olmas, mev^ûumu^un dnda, apayn bir
götürmektir.
...Eski kadn belki okuyup ya^pta bilmezdi. Buna ramen ona cahil
demek mümkün deildir. Zira asrlan n gerisinden devrald ijâhî
kültürü, onu, her eyden evvel, vazife ve mes'uliyet uûnyla
38
Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK
göstermektir.
anlam bulunuyorum.
39
'
Cemâlnur Sargut
ijin o ince tarafna akl erdiremiyordu. Fakat hir din adam namaza
olan hir kadna haklmayacan, hir hatalnn hatâsnn halkalarnn
yannda ihtar edilemeyeceini de mi hilmiyordu?
eylemektedir.
^^
smet Binark, Sâmiha Ayverdi'nin Mektuptan, Kubbealt Neriyaü, stanbul 2002,
s. 224-229
140
Sâmha A^^etdi üe SIRRA YOLCULUK
düriir insan eydâ klar" beyitinde olduu gibi ztlk var. Kendisi bir
maddi kadnn esiri olmu. Osman ise, Allah' için en sevdiinden
vazgeçebilecek kadar Allah'na âk. Roman nefsin esir olmas ve
esaretten kurtuluunu da anlatyor. Romamn kahramam ise âk
olduu kadn öldüünde ondan kurtulabiliyor. Kendi bana
beceremiyor, o heykeli dikilecek olan ünlü bir adamn süfli bir akla
rezü oluunu anlatyor.
141
"
Cemâlnur Sargut
Hz. Ken'an Rifâî "Celâlim cemâlime giden nurdur" diyor. Onun celâli
düünüyorum ben.
Hz. Ali "cem' makamna kadar fark görmek hatadr. Ama cem'den sonra
tefrik etmeyen ^ndktr" buyuruyor. Sâmiha anne ite bu makamn
temsilcisidir. Nefsi için deil umumun menfaati için tefrik etmeyi
seçmi olduundan kulland dil Hak dilidir.
însan ve eytan eseri, bizim irfan tarihimizin son derece ilginç bir
meselesine de kap aralat, denilebilir mi? Bat düünce geleneinde
eytan, varln negatif kutbu olarak ele alnr ve müdahil, özerk bir
benim elimde hidayetten bir güç var, ikimi-:^ de Allah 'in isteiyle hareket
142
Sâmha A^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
görür.
Dünyây alt üst eden o, insanlar çelen akllan yamaya veren o, hep
0...
43
Cemâlnur Sargut
153-154.
Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 24.
144
"
kapsna ihanet eden zorba bir uak, nankör bir kâhya, açkgöz bir
büyümüj, büyümüj, çok ksa kaln dal ile çok uf^amij dal, bir ötekine
dudak büken bir muhalefet ve istihza edas ile usulden aynlm§
olmakta karlkl inat etseler de, bu çatma ve ^ddiyet, o bünyenin
66
Sâmiha A\^erdi, sfanbu/ Gece/eri,sta.nhuh Kubbealü Neriyat, 1977, s. 36-37.
145
Cemâlnur Sargut
Belki öldürmek asl gayesi idi; amma fail olarak görünmek, cibilli
elinden geleniyapt.
cehennem olarak karjimiî(c çkt ise, kabahati atehte deil, onu ihmal
edende aramak, insafn icaplanndan saylma^ m? Zaten insanolu,
musibet ve felâketlerinin mes'uliyeti muhasebesini yaparken, dij
146
"
147
Cemâlnur Sargut
Karpna dua etmek için oturup ellerimi açtm. Ne garip ki, jüf^ünü
kavrulup döküldü.
148
Sâmiha A^-verdi üe SIRRA YOLCULUK
bunu hepsinden evvel örenmeye çahf, ^ra onu ihtiva etmeden mânâ
ka^anmt^ hiçbir kelime, hiçbir cümle yoktur.
69
Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealü Neriyâu, 2007, s. 3L
149
Cemâlnur Sargut
kitabn okur. Böylece ona onu anlatr. Daha dorusu kendi manevî
aynasnda ona çirkinliklerini gösterir. Böyle bir müride intisab eden
örenciler ilk sÖ2 olarak; ''Ben si^e gelmeden önce ne k-adar gii^l bir
insandm §imdi çok çirkin olduumu görüyorum, " derler. Halbuki insanlar
o güne kadar hiç farknda olmadklar yanlbklar ve çirkinlikleri
50
Sâmiha Aj^erdi Ue SIRRA YOLCULUK
151
Cemâlnur Sargut
152
Sâmiha A>-\^erdi üe SIRRA YOLCULUK
aaç kökü vastas ile her an mey\^e vermeye hazrdr. Ayn zamanda
talebe olmay ifade eder. Odun ise artk kökle ilgisini kesmitir. Bu
yüzden de faydal olmasnn tek yolu yanmaktr.
153
Cemâlnur Sargut
154
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
hatrlyorum. Mehur
tarihçi Ylmaz Öztuna Sâmiha annemin Türk
da kitap hakknda bir sürü soru yolladlar " Sâmiha Ayverdi bilgiyi
veren, bilginin sendeki tefekkürünü sorgulayan ve seni o bilgiyle
155
"
Cemâlnur Sargut
"Zira bir gün ona bir hikmetyaptmda tefekkür etti. Ben ise 'birey
deil' dije cevap verince hayretle gö-î^erini açp senin kadar kültürlü bir
156
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
157
Cemâlnur Sargut
58
Sâmha A\^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
Sâmiha Ayverdi,
159
Cemâlnur Sargut
160
Sâmha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
diye noktalar.
^^
Aysel Yüksel, "Sâmiha Ayverdi'de Mevlânâ," Manisa Uluslararas Türk ve
Tasavvuf Kültürü ve Mevlânâ Sempo2\amu teblii, 29.9.2007.
^^
Sâmiha A^-verdi, Dost, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s.
^° Kubbealt Neriyaü, 2005,
Sâmiha Ay-verdi, Babo-:(umu, stanbul: s.
161
9
Cemâlnur Sargut
eyhi Abdülbâkî Efendinin küçük olu Rüsûhî Bey 'in olu Bâki'nin
semâ örenmek istemesi üzerine en uygun yerin Ekrem Hakk
Ayverdi'nin Istinye'deki yals olduu düüncesiyle, Mevlevîlerle
Aj^erdi ailesi arasnda kurulan yakn dosduktur.
81 ' •
Ozcan Ergiydiren, Haycili Cihan Deer: Sâmiha Ayverdi ile hatralar, istanbul:
Kubbealt Neriyâü, 2009, s. 1 1 5- 1 1
162
Sâmiha Av-verdi üe SIRRA YOLCULUK
163
Cemâlnur Sargut
tpk bo^uk ve cürümüj bir malime gibi ele alarak ondan yepyeni bir
tertip meydana getirmek hünerini göstermitir.
85
Sâmiha Ayverdi, Dost, istanbul: Kubbealt Neriyaü, 2007, s. 50-51.
Sâmiha Ayverdi, Ahide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2006, s. 29.
164
Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK
"Artk bu asrn insan kendini jalni':^ et, kan ve kemikten ibaret bir
mahlûk olarak görmek, onun için de sadece etine ve kemiine hikmet
etmek dalâleti içindedir, bu jü^den de hâmil olduu gerçeklen arayp
sorma:^ ve hatta seçeme^ olmupur. Netice itibariyle kendi kendine
yabanc hatta düman kesilen bu insan sevgiyi unutmu, îmandan,
ihlâstan habersiî^ kalmij, sonunda da üstüne çöken egoizme teslim
olarak onun emrinde dünyâya meydan okuyan bir dev haline gelmitir.
olmaya mukadderdir.
165
Cemâlnur Sargut
66
"
167
Cemâlnur Sargut
kere doup ölmü olmas (önce anneden domak sonra nefsiyk ölüp
168
"
169
" " "
Cemâlnur Sargut
***
***
'slam 'in gayesi ise, ha^r ve ideal bir nizâmnâme olarak eli altndadr:
ilây Kelîmetullah ve bütün gayenin tahakkukunu gerçekletirecek ruhî
kemâl islâm yeniden bu noktaya geldii an, o jevk ile ancak kendine
ve dünyaya faydal olacak bir seviyenin ^rvesinden beeriyete hitab
edebilir.
***
***
"Bir milleti ekmeksi^lik deil, gâyesi^^lik öldürür islâm 'in gayesi ilây
Kelîmetullah olduu müddetçe, kurduu
'^^
tevhid a ile ktalar birbirine
170
Sâmiha Av\'erdi üe SIRRA YOLCULUK
Bu belirlemeden ne anhyorsunuz?
17
Cemâlnur Sargut
bir sermâyedir.
Bu, gö^ü ka, pembe teni, kumral saç ile karna gelen insandaki
Hakkn var hocam, sen akla bal kaldkça beni anlayamazsn. A.kl
halka gibi yalnz ^^p^^^f^ bendidir, esiridir; ona içeri girmeye izjn
92
Sâmiha Ayverdi, Yolcu Nereye Gidiyorsun, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1997,
S.43.
172
Sâmiha Aj'verdi üe SIRRA YOLCULUK
rahimden â^t olmadan evvel, gdaland kandan daha le^\ bir gda
68-70.
173
Cemâlnur Sargut
ver///e hakk var ///dr?" diye. sorduunda Sâmiha anne "Giinej bir gün
74
Sâmiha A^'verdi üe SIRRA YOLCULUK
"Vatan ve iman uurunu millî bir platform üstünde aktif bir enerji
175
"
Cemâlnur Sargut
müahede eder.
Sâmiha anne "heryer Allahn hu^rudur, Allah 'a âpk olmayan hiçbir jey
yoktur, herkesyok! Allah vardr" diyor, o halde huzur her yer olduuna
göre tekkede ibâdet etmek önemli deil, her yeri tekke gibi
Yazarn notlarndan.
76
Sâmiha A^^erd üe SIRRA YOLCULUK
zikir, semâ, saz ve söz yani sohbet bütün bunlar inam kendi
hakikadyle yüzletirerek avlamak için birer yöntemdir, ama bütün
bunlarn neticesindeki avlam bir saniye sürer ve sonra lasdk gibi
177
Cemâlnur Sargut
78
Sâmiha Ay-verdi üe SIREA YOLCULUK
79
.
Cemâlnur Sargut
"Ak emseddin büyük insand; fakat asl büyük olan Fatih Sultan
Mehmed'di. Zira biri sadece gösterici idi, öteki ise hem görücü, hem
gösterici, hem de izleyici idi. Yani biri sadece hâmil olduu fikri,
prensipleri ekiyor; dieri hem fikre sahip bulunuyor, hem de onu fiil
A.k emseddin için Fatih bir jahs deil, bir semboldü. Zira mürfid,
onun ahsnda kütlenin sembolik ifadesini bularak, âlem halkna bu
kanaldan çkjyapp, onun vastasyla alij verifini kurmujtu.
180
Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK
cephesiyle spirituel adamd ve ^aman -zurnan derin bir eksta^ içinde iki
Türk bir kere söylese kabul edüb halvete idhal edersin, ben
sana nice kere söylemiken sözümü kabul etmezsin" dedikte
eyh Hakaretleri cevab verüb: "Meâyih-i izamn halvetinde bir
lezzet vardr ki ana dâhil olsan emr-i saltanat gözünde
olmayub, dünya gözünden silinib saltanat geçüb gitmek
mukarrerdir. Bu sebepten ahvâl bozulup, her birimiz bu hâle
sebeb olmakla Allah'n gazabna urayarak günahkâr olmak
lâzm gelür", dedikten sonra, makamnn icâb üz^re adi ü insafa,
Aikâr ki bir vizyon, bir vecd ü hal, insan olunu isim ve ekilden
181
Cemâlnur Sargut
zevki içinde haymenijîn olmakta da, gizli bir ehvet, bir hodbinlik
kokusu vard. Fakat zpr kefedilir bu î^af ancak Ak emseddin gibi
ulu'lar bilebilirdi. Muhakkak ki Fatih de bilmiyor deil, bilmek
istemiyordu.
Çin kurdu. Gerçi tasavvuftan gaye mânevi kemâl idi Fakat ruhun
tezahürü canl madde ile sabit olduuna göre, tasavvufun müdahalesi,
sisteminde bir geveme, bir iltimas, bir hatr gönüle yer vermiyecek
salâbet ve kvam arzederdi. Mürid de o mürid idi ki, hükümdar
olmas, müridin varlnda tecelli eden rabbani iaretleri fâni bir kul
olarak kabullenmesine mâni tekil etmezçii- Onun için büyük talebesini
82
Sâmiha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK
Fatih 'de tasavvuf, nazari bir doktrin, hayâli bir idealif^m deil, ferdi ve
sosyal hayattaki tesrii ve icrâi otoritesinin sklet merke-:^ idi. Bir cemiyet
terbiyecisi olan hükümdar, icra ve tesri yolunda hareket ve vusul noktas
kabul ettii bir jûurladr ki 'ben' demei unutmu, hep 'sen' demi§,
kendini silmi, âlem için yaamtr.
183
"
Cemâlnur Sargut
(. .
.) Ona göre, köksü^ajama heves ve illeti neya^k ki cemiyetimi^n
bir i^leryarasdr. Ma^ ve tarih uurundan, millî ve manevî terbiyeden
97
Prof. Dr. Mehmet \^Qm\rci,Scimiha Ayi'erdi'rifi Sosyo-Kii/türel Misyon ve Ondaki
Ha^/a Mciru'vi Deerler, Sâmiha A)^'erdi'yi Anma Toplants , 26.02.2000, s. 33-34.
184
.
185
Cemâlnur Sargut
99
Ergun Göze, "Kubbealt Akademi Mecmuas: O, Milli \'lcdandr'\ Yaz
Hayatnn 50. Ylnda Sâmiha Ayverdi Hatra Says, Ekim 1988 sa)T 4, s. 81.
186
Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK
illallah, lâ faile illallah" ilkelerine uyar. "L^ ilahe illallah; ilah yoktur
187
Cemâlnur Sargut
Ama kendinden daha çok bir eyi sevdii için Allah'a bir adm
yaklamür. Çünkü kendini ikinci plâna atar. nsan aslnda ilah diye
alglad hiçbir eyin olmadm "/^"yani, yok olmaya mahkûm
olduunu anlar. Taptmz eyler ya ölür veyahut bakasm severler
ve giderler. Yahut onu hakikaten sevmediimizi anlarz. O zaman
ilah denen, taplacak hiçbir ey yokmu bu âlemde deriz. Bu, insann
"lâ //^/?^" devresidir. te Allah bu devreye erimi olan inam kendi
nuruyla aydnlatr.
slâm'n içerisinde bütün bunlar ilk idrâk etmi olan Hz. brahim
gerçek mutasavvflara göre hakiki müslümandr. Ondan sonra
yaam olan bütün peygamberler de bize göre müslümandr.
Allah'a teslim olmulardr.
88
Sâmiha A\'\'erdi ile SIRRA YOLCULUK
düzelir.
189
Cemâlnur Sargut
Eflâtun da ruhu bir kouya benzedr ki arabacs akl, iki attan biri
asil ve gü^l bir hayvan. Öteki ise hajin ve daima yoldan çkmaya müheyya bir
der/°^
190
' " "
Allah, âyette 'nsan iki elimle yarattm.. " dedii için, bn-i Arabi, bu
hükmün yürürlüe girmesinde kavgann, savan, fesadn,
bozulmann kaçnlmaz olduunu söyler. Ancak bu bozulmada
hakblk yoktur. Çünkü Hak, bu bozulmamn birlenmesini ister.
için kötülüe meyleden bir nefis bulunmas lâ-:^mdr. Böyle bir nefsin
^°^
Mevlânâ, Fîhi Mâfh, stanbul: Millî Eitim Basmevi, 1985, s. 91.
^°^
Mevlânâ, Fîhi Mâfih, stanbul: Millî Eitim Basmevi, 1985, s.33.
191
Cemâlnur Sargut
***
106
Mevlânâ, i'îhi Mâfth, istanbul: Millî Eitim Basmevi, 1985, s.273-274.
92
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
%*%
Bu cihadn biri dikey biri yatay olan iki boyutu vardr, dikey olan
ilimdir. lim, Allah' tanmak bilmek demektir. Allah tannp
bilindikten sonra sevilir. nsan, insan ile yatay çizgi ile irtibat kurar.
bn-i Arabi, birlik olan yaradb öncesinin üçte tecelli ettiini söyler.
^°^
Frithjof Schuon, slâm' Anlamak, stanbul: z yayncbk, 1999, s. 125-127.
193
Cemâlnur Sargut
Sükûnete kavuan insan tek ele döner, sava bitirir, hazret olur.
194
Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK
108 > ^ • •
195
Cemâlnur Sargut
Odo föyleyorumyapyor:
Son nokta iki önemli Islâmî prensip açsndan çok önemlidir: Kimse
islâm' seçme konusunda f^orlanmamal ve erdemli davranrda
bulunurken hiç bir karglk beklenmemelidir. Bir tarafta, 'Dinde
zorlama yoktur. (Bakara: 256);
'
bir tarafta da doru olanlar "(. .
.)
yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler"; "Siî^e sadece Allah
n^âs için yediriyoru^ si-^den ne bir karglk isteri^ ne de bir tefekkür
(derler). " (nsan: 8-9)
109
Muhammed Ebu Zehre, islâm'da Sava§ Kavram, istanbul: Fikir Yaynlar, 1976,
s. 29.
96
Sâmiha A\^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
sokmaya çaldan birisine "dur' demitir, ^ir gün de ihtiyar bir kadn
bir dilekte bulunmak üî^ere H^. Ömer i aramijtr. Kadn müslüman
olmad için Ömer onu islâm'a davet etmi§ fakat kadn kabul
etmeyince O da bu ipen vaî^eçmipir. Sonra müminlerin emiri olmas
bakmndan kadna yapt bu çarda orlama ve bask
bulunabileceinden korkarak Allah'tan ö^ür dilemi ve pyle
yalvarmtr: 'Allah'm! Ben doru yolu göstermek istiyordum.
Niyetim basla yapmak deildi' Sonra da yüce Rabbin u âyetini
'
okumu: 'Dinde zorlama yoktur.
"Her herhangi bir ceî^â ile mukabele edecek olursam^ ancak si-:^e reva
'
'" Shah Rjza Kazemi, Mânevi Chaddan Cihadi^m ideolojisine, ngilizceden tercüme
edilen Makale, 2004.
197
Cemâlnur Sargut
veya göçebe olsun insanlar dine katlandrm olarak görmek benim için
"^^^
çok daha sevimli ve çok daha deerlidir.
***
Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava^ Kavram, stanbul: Fikir Ya\nnlar, 1976,
s. 30-32.
Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava Kavram, stanbul: Fikir Yaynlan, 1976,
s. 75.
198
"
199
Cemâlnur Sargut
200
Sâmha Ap^erdi üe SIRRiV YOLCULUK
anlatlmaktadr:
201
"
Cemâlnur Sargut
bunlardan her kim Allah'a ve abiret gününe gerçekten iman eder ve iyi
(Âl-imran: 113-115)"'''
aydnlatyor:
202
Sâmiha A)'verdi üe SIRRA YOLCULUK
olduunu görürsün. Bir cenk cihan olan bu âlemde t^erre, ^erre ile
117
Muhammed Ebu Zehre, slâm'da Sava Kavram, stanbul: Fikir Yaynlar, 1976,
s. 101-102.
203
'
Cemâlnur Sargut
ki htilâf ve cenk olsun. Her^'ejin ^vâli kendi î^ddndan hasl olur; bir
Bir kere daha kendi kendimiî^e soralm: Bu medeniyet nice bir dü^^enin,
öretecei î^ngin bir kültürü vard. Bir sisteme bal olarak uî^un yllar
devirde kendi bana bir sistem ve metot saylrd. Zîrâ târihten, gelenek
cemiyete çok kvaml, çok intizaml, çok kontrollü ve çok olgun bir iç ve
118
Sâmiha Ap'erdi, l^citmayan Cim, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2001, s. 93-94.
204
"
205
. .
Cemâlnur Sargut
". . . Taassup, jalm\ dine musallat olmuj bir ruh hastal deildir.
ilim, iî^âfî bir fenomen iken, ilim mutaassplar vardr. Siyaset bir
deildir."''^''
görünme":^ hale gelmi kabuu krmak bir iman borcu olsa gerek. .
isteyenin ayana bir günah dikeni batan, korkulu, sarp ve çorak hale
206
'
121
Sâmiha Av'verdi, Rahmet Kaps, Ankara: Hülbe yaynlar, 1985, s. 230-231.
207
"
Cemâlnur Sargut
düünüp kahrlanmaklar m?
Onlan, kendi kendilerini haps ettikleri, baörtüsü, uî^un etek, altn di,
A.gacn kendi içinden hasl olan kurt gibi, din aacnn hastal olan
lhan Ayverdi, Nezihe Araz, Safiye Erol, Sofi Huri, Mekûre Sargut,
Müjgân Cumhur, Mustafa Tahrah, Agâh Oktay Güner, Ergun Göze
ve daha nice yol arkada ve örencisi açsudan Sâmiha Ayverdi ne
ifâde eder?
Efendim, Lale Müldür bir iirinde diyor ya, ''onlar birbirinden gelen bir
"
soydur.
208
Sâmiha Ayverdi üe SIREA YOLCULUK
Bu çeitli davranij biçimleri çif^i üstü her insan için sö-:^ konusudur.
A.ma hava ne olursa olsun, onun fmdi eripnij olduu noktay
dei^tireme:^. Sâmiha Ayverdi Hanmefendi'den sö:^ ediyorum. Deerli
yatlar ve düjünür..
209
.
Cemâlnur Sargut
"Gene junu söylemem doru olur ki, beni bu mücâdeleye sevk eden,
Nezihe Araz, , "Meydan gazetesi, Kadn Gözüyle köesi: ^4^/'^ Bir Ishnbuttu'
210
. . . . .
Tekrar edeyim: Siî^e imdiye kadar hiçbir sual sormadm. Zira her
mükülümün cevabm Islâmiyette buldum, islâm dini, beni de cümle
laf^ bir maskedir. Altndaki gaye ise, îmanlar imha eden bombadan
farksiî^dr. .
Allah 'in olu kabul eden Hristiyan inanc, bi^im kul ve peygamber
kabul ettiimi-:^ Ha^et-i isa'ya, insan sureti balam Allah na^nyla
bakar. Onun için de 'Baba, oul, Rûhü'1-Kuds' olarak üç ayn
çkarmay:^. .
211
.
Cemâlnur Sargut
212
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
213
Cemâlnur Sargut
^^Z ^^^dtlarl imdiye kadar her ne söyledimse, hep si^n iyiliini^ için
söyledim. ln§aallah, her iki âlemde de yü^^nü-:^ ak edecek yoldan
JLIZ
Hepini^ A.llahmn birliine emânet ediyorum.
***
128 '
214
Sâmiha A>'verdi Ue SIRRA YOLCULUK
benim hocam bir hiçtir." Bunu açar msnz? Hiç(lik) nedir? Kâmil
insanlar için 'tevâzû' ne anlama gelir? Hiç olmak hep olmak mdr?
Sâmiha Ayverdi'yi bu açdan nasl deerlendirmek gerekir?
dilerim efendim kim olduunuzu bilemedim afedersini-:^" diyince "ey gafil ben
215
Cemâlnur Sargut
bulamaynca "ee, sonra hiçi" demi. Dervi ''i§te ben o hiçim efendim onun
için kalkmadm" dç^vm.
216
Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK
217
.
Cemâlnur Sargut
Hz. Ali'nin "perdem kalksayd bu âlemde hana kaç kip iman ediyorsa yine
218
Sâmiha A^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
mescidiyi^' dedii gibi idrâk eder zira Cuma mescidi duâ ve ibâdet
yeridir. nsanlk mescidi ise insanln Allah akyla yanp ibâdetini
219
"
Cemâlnur Sargut
Mevlânâ'mn Fîhi Mâfih 'deki sözü çok önemlidir. "Ben dervi olurken
önce münâkaay, sonra münâ^raj terk ettim. Sonra sustum.
220
Sâmiha Aj'verdi ile SIRRA YOLCULUK
221
.
Cemalnur Hoca
Otu^ küsur, h^h erkekli snfa girip hepsine föyle bir gö\ att
flaman, her birinin, a§ag yukan kendi yadnda deilse bile, ona yakn
bulunduunu görmütür. ^
A^mmâ ne çâre ki, bu ince ve z^rif olan genç kadn, nasl bir derûnî
kadn, bir sevgi maherinden z^bûr ederek, yeryüzüne insan sfat ile
TU.
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Genç hocann bildii /// idi ki, memleketin bir münevverler snf
yetitirmesi ve vatann ölüm kalm olduunu bilerek, gençlii ona göre
eitmesi lâ^md. Yalniî^ Türk insanna deil, bütün benî beer için de
adaleti, mîî(ân ortaya koyarak üstün bir politika ahlâk ile yaamsa,
devletin îtibânn gücünü ve kudretini o î^aman salamt.
111
Gönül Annesinin Nur'u
ahs hrs ile kendini devlete deil, devleti kendine bal görmenin
hastaldr ki bunlar aydn saymann hatâ olduunu nasl inkâr
etmek kabildir?
^samanlarnn ahlâk f
ve atletlerinin temsilcisi idiler, bu gün de o devrin
Cemalnur Hoca, ukalâ bir kadn, vâi^ tutumlu bir nasihatç deildi.
224
Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK
Genç hoca, bir doktorun k-:^ idi. O öyle bir doktor idi ki
225
Gönül Annesinin Nur'u
226
Sâmiha A\'verdi üe SIRRA YOLCULUK
Evlad Acs
Kimya hocas, genç ve gü:(el bir hanm tanmm. Anadan bahadan yana
da, dost evlâddr. Kejki onu benim gibi herkes tamyabilse. . . Zrâ bu
genç hanm, cemiyetin, yükünü aartan örnek bir öretmendir.
Bir Allah velîsi olan anasnn rahle-i tedrisinde yetien genç öretmen
de, çocuunu ecelin elinden almak yolunda gereken her çâreye ba
vuranlarla beraber, heyecan çekti ise de, sonunda yavrusunu ilâhî
takdirin buyruuna teslim ederken, bilsek de bilmesek de, her olanda
111
Gönül Annesinin Nur'u
228
Sâmiha Ay'verdi üe SIRRA YOLCULUK
Hakknda Yazlanlar
Yusufçuk : Aynann Öteki Yanma Sçrayan Bir Dü Yazs
Enis Batur
Hüdâinâbit yaklamlar, iki çi^i diji örnek mi, deil Türk Edebiyat
balamnda, soyaacnn XIX. yü^l sonuna, Hâlid Ziyâ'mn düî^a:^
iirlerine dek ardndan da Mehmet Kûufun Siyah
uratabilir,
229
Hakknda Yazlanlar Enis Batur
düç yaî^s.
230
Sâmiha Avverdi üe SIRRA YOLCULUK
231
Hakknda Yazlanlar Selim leri
Selim leri
ikinci basks. Ama ben, istanbul Geceleri 'ni, 1971 'den epey sonra
okudum. 1980 'lerde Ne^he Arat^ salk vermipi.
Nihad Sami Banarl, ö^lü giri§ yansnda, 'Hakikat udur ki, bize
bizi tantp sevdirecek böyle kitaplara ihtiyacmz çoktur*
diyor.
232
.
kesimlere onu bira^ geç ulatrd. Hele, yüksek edebi deerinin örtük
kalmasna yol açt diyebilirim.
233
. j
Boaziçi'nde yalatr.
bir anlatcya ibaret eder. Bu, hayli geni§ zamann ekliinde, Osmanl-
Türk kültürünün nitelikleri, uygarlmzn üzerinde henüz^ pek
durulmam birçok öznellii eserin bajlca deerlendirip kstasdr.
Kaybolana, terk edilene yas arks deildir Boaziçi'nde Târih.
Tam tersine, feda ediklerin kaygsylayüklüdür.
atardamardr.
234
.
235
Hakknda Yazlanlar Selim leri
kansna varyor.
236
Sâmiha A>-^rerdi üe SIRRA YOLCULUK
Sâmiha Ayverdi
Mustafa Özçelik
Thl
Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik
takip etti. Türk edebiyatna farkl bir hava getiren bu eserler, büyük
bir ilgiyle karland.
238
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Ardndan mensur iir ve hikâyeye yöneldi. Takat onu benn^eri pek çok
yanlardan ayran en önemli husus, ayn n^amanda onun bir tefekkür
insan olmasdr Aslnda sanatkârl da bu fikirlerin insanlara
anlatlmasyla ilgili bir hâdisedir. Deilse, sadece edebî endielerle eser
Tasavvuf ise ilk bakta insann iç meseleleriyle ilgilenen bir disiplin gibi
görünür. Takat tasavvuf, asl meselesi bu olmasna ramen, insann
sadece iç meseleleriyle ilgilenmen^ Tasavvufta pek çok insann belki de
239
Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik
240
Sâmiha A)'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK
241
Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik
bütündür.
karji da çok hassastr. Din, kültür, dil, ahlâk, eitim, gü^l sanatlar
gibi konularda çok cesur bir tavnn insan olmujtur. Bu konularda
eserleriyle bir taraftan ö:^ellikle gençlerin tâlim ve terbiyesiyle uraçrken
bir yandan da bu deerlere karp ilgisi^ hattâ düman bir tavr içinde
Pek çok tefekkür, ilim ve sanat ehli sadece eser vermekle görevlerinin
onlarla birlikte bir mektep, bir aile oca kurmutur, ite onun
"annelik" vasf bu noktada ortaya çkar, O, " Sâmiha Anne"
olarak seven, efkat gösteren, veren, fedâkârlk yapan bir insan
olmutur.
242
Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK
cemiyet meselelerini bi^^t görüp bunlara ahit olan bir ya^^ar hâline
getirmitir. Üstelik bu devirler, cemiyetimi^n köklü deimelere
î^orland, pek çok müspet ve menfî hadiseyle yü^ yü^e geldii
devirlerdir. Bilhassa romanlan,bu devirlere tutulmu bir aynadr. Ama
klâsik tarih kitaplarndan farkl olarak, hadiselere ayn gamanda içten
243
a
islâm tasavvufudur.
244
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
deerlendirilmesiniyapar.
245
Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik
Sâmiha Ayverdi, bir fikir insan olmas sebebiyle fikri arlkl konu
olarak alan makale ve denemeler de yakmtr. Bu tür eserleri, onun
târih, kültür ve sanat meselelerindeki tutumunu ortaya koyan eserlerdir.
246
Sâmiha Aj^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
247
Hakknda Yazlanlar Mustafa Özçelik
bilinen edebî türler bu ö^ün üslup çerçevesinde jeni bir ifâde imkânna
kavumutur.
248
Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK
Sadk Yâlszuçâtüar
Tasavvuf bütün semavî dinlerin bâtnî boyutunu ifâde eder. Zaten bir
kavle göre Allah'n yaratt ilk varlk, Nür- Muhammedi'dir Arifler
buna kâinatn yaratc ilkesi derler Hakîkat- Muhammediye, varln
yaî^ld mürekkeptir Bir baka kavle göre de "Allah'n yaratt
ilk ey kalem ve nur"dur Kalem varlklarn yaî^ld kudret
249
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
§âire de açlabilir.
250
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Ydir'an inmeden önce, Kabe 'nin temi^ik ve güvenliini bir tür ibâdet
ariflerin ortak kanaatine göre, sökelimi Kur'ân 'in yedi anlam kat
mevcuttur. Yedinci anlam düî^i sadece Allah'n ilmindedir, ama dier
katlara, insan ulaabilir. Bunun yolu ise, yine Kur'ân'n ve H^.
Peygamberin emrettii nefsle mücâhade, riya^^et ve tepkiye ile açlr.
Onda, ilâhi isimlerin tümü tecelli eder. Bir baka kavle göre, insân-
251
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
Sûf, bu uhrev ilkeleri esas alarak yola koyulur. Nefsini tepkiye edene
ve marifet nurlarna müheyya bir hâle gelene kadar bu yolda yürür. Bu
yolun nihayeti yoktur. Gerçi arifler, "tevhid" makamnn, manevî
seyahatte, varlabilecek en üst dü^ olduunu söylerler ama, Allah 'in
mutlak ve sonsu^ varlnda tam olarak gaybubet etmenin nihayeti
olama^. Erken dönem ahitlerinin ilginç bir örnei olarak görülebilecek
Ke^â erken dönemin iki önemli velisini, Cüneyd-i Badadî ile Hallac-
Mansur'u anmam^^ gerekmektedir. El-Muhâsibî'nin örencisi olan
Cüneyd-i Badadî, 'Yolun eyhi" olarak da anlr ve na^ri tasavvuf
tarihi açsndan önemle kaydedilmesi gereken bir kiiliktir. "Allah'n
seni sende öldürüp. Kendinde diri Iclmas" tanm, ö^ü
l'bl
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
gibi Dalga, denirden ayn bir varlk deildir, onun bir hâlidir. Tüm
yaratlmlar da, A.llah 'in mutlak varlndan "ta§an " bir haldir. Bu
anlamda, varolanlarn, Allah'n Esma ve Sfat'nn tecellisi olduu
söylenir. Tecelli ile ayn kökten gelen bir söî^cük olarak "cilve" nin
anlam, "gerdek gecesi, gelinin, yü':^nü açmas" dr. Bu, bi^, varln,
Allah'n "açlmas" olduunu ihsas eder. Esma ve Sfat'in tecellisi, bir
bunlara âyân- sabite denir- bu, ^aman ve mekân ötesi bir varlk
alanm ibaret eder. Varln hârici vücut giymesi ise. Esma ve Sfat'in
tecellisiyle gerçekledir. Varln vücuda gelmesi sürecinde görev alan
kurtul, sö^üne, "ben zaten öyle diyorum, ama siz O'nun gâib
olduunu söylüyorsunuz" diye cevap verir. Bu sö^ Allah ile varlk
arasnda tenteneli bir perde olan mahlûkat, tümüyle aradan pkarma
eiliminin üst düî^eyde bir ifâdesi olmaktadr. Çünkü, Hallac- Mansur
253
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
254
Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK
katks:^ bir kul olma durumu sûfyi, ferasete, cud ve sehâya, gayrete,
255
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
bir endieyi içinde tapr. Zira hikmet varlk 'la ilgilenir, varolanla deil
Zaten Hölderlin 'in iirine ilijkin yaq7snda da Heidegger, "mülklerin
en tehlikelisi" dedii pirin "ijlev"inin varolann varl tehdidini
Tasavvuf tarihinde Muhyiddin Ibn Arabi, nasl bir dönüm noktas ise,
gerekse nefis d tâutlan yok etmede öne ald bir ibâdet biçimidir.
256
Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK
mirasnn hatemi, kukusu^ benim. " Bu, eyh-i Ekber'in en çok itira^
kâinat, göreceli bir varla sahiptir. Hem, sonsuz^ varolu, hem defan
yokolutur, Allah'n ilminde oluu bakmndan ebedî varolutur; fânîi
257
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
Bunlarn çou, eyh 'in en çok tartlan eseri Füsusu 1-Hikem 'e erh
de yaî^mlardr. eyh-i Ekber'in ad, eserleri ve düünceleri, Risâle-i
koyan H^. Mevlânâ, bu vadinin dier iki adn da anarak öyle der:
"Attar, ruh idil Senâî, O'nun iki gö-:(ü/ 'Ve ondan sonraki devirde I Bi^
geldik onlarn v:^nden. " Bir bakma, Kümi, Ibn Fand ve Ibn Arabi'den
sonra, bütün bir tasavvuf geleneinin sacayan tamamlar. Artk
karmza üç doruk isim vardr. Bu üç bilge, süft:^min hem nazarî
hem de estetik açdan kemâlinin ^rvesini temsil eder. Bunlardan
öî^ellikle Ibn Arabi'nin dünyas, biî^e, tasavvuf irfann tanma
açsndan gereinden fa^^a veri sunar.
258
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
sayfa, bir cümle, bir kelime gibidir, ilâhî akn sarholuu içinde
259
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
edilir. Zikirde ise insan kendindeki ilâhi merkep yani kalbe doru
bükülür. Kalp, beytullahtr. Bir kudsî hadiste, 'yer ve gökler Beni
kuatamad, ancak inanm kulumun kalbi kuatt"
buyrulmujtur. Ayverdi, ama ardndan tecâhül-i arif
sorular sorar
Bu cümle yalnz bajina bi^e sûfüiin hâl dilini ele verir niteliktedir.
insanla ilâhî hakikat arasndaki en büyük engel insann kendisidir,
insan kendisinden tümüyle kurtulmakst^n ilâhî fey^e kabil hâle
geleme^ Ibn Arabi, secdede üfendimi^^in sürekli yapt duay
hatrlatr: "Allahm beni nur kl" O'na göre Efendimizi burada,
260
Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK
261
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
açklkta anlatr:
262
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
263
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
Rif^â, kulun her peyden rât^ olmas, Rabbinin her tecellîsini bir lütuf
bulunmaktadr.
Yine "ak"a ilikin bir baka metinde, onun belirleyici ileviyle ilgili
bir vurgu yer alr. Bunu Ay verdi, "müstebit" kelimesiyle ifâde eder.
264
Sâmiha Aj^erdi ile SIRRA YOLCULUK
265
"
anlatr. Safilerin çokça rabet ettii bir kudsî hadiste Rabbimi^ föyle
sanrlar m
ben secde ederken, taa, topraa ba koyarm?
ki,
266
Sâmiha A)-verdi üe SIRRA YOLCULUK
sûrenin ilk üç âyetinin Allah 'a dier dört âyetinin ise kula ait olduunu
söyler. Zira "sadece Sana ibâdet eder sadece Senden yardm
dileriz" ifadesi kula aittir ve Rûbbine râcîdir. Kyam, Kubûbiyeti
simgeler. Rükû, ubudiyeti semboli^e eden secde ile Rjibubiyeti simgeleyen
261
Hakknda Yazlanlar Sadk Yalszuçanlar
-Yokluk! der."
268
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
269
"
11^
.
Eserlerinden Seçmeler
Dost
^ ^olcu ise, ^embilcinin sorduu suâle cevap vermek pek mükülmü gibi
tereddüt ediyor. Bir ey söylemiyordu. Gerçekten, hu suâlin cevab hem
pek kolay, hem de pek güçtü. Yalan söyleyebilse mesele kalmyacakt;
fakat o, çocukluundan beriyalandan u^^ak yaamt.
11\
. .
Eserlerinden Seçmeler
mânâsn anlamamt.
— Yoksa inanmadn m?
111
. .
almas güçtü. Hem nereye gidecekti? Dost, onun eski dostlanyla arasn
açmt. Para, onun hasret olduu bir dostu deil miydi? Halbuki tam
ona kavurmak ü^ere iken bir fakir ^mbilci bu dostu yerden yere
vurmu ve ona, çalifmak î^evkinden ve tanmad bir gönül
saltanatndan koku vermij, iî^ göstermiti. Yolcuda bu /^ takip etmek,
onun vard son noktay örenmek için bir heyecan uyanmt. Acaba
bu iî^den yürümek, ona da §u adamn gönlündeki f^evkten ve bütün
varlklardan ba§ çektiren bu derin istinadan verir miydi? Yolcunun
dalgn ve düünceli ba^, Dost'un vakur sesiyle o tarafa döndü:
214
.
iki dost, gecenin esmer bir tül gibi dalan bürüyen boluu içinde ar
'^'*
argöî^den kayboldular.
134
Sâmiha Ap^erdi, Mabette Bir Gece, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2005, s. 79-83.
275
.
Eserlerinden Seçmeler
Ûç Turunçlar
hatrlayamamaktadr! u
hâlde buyanm bilgi sahibinin, herhangi bir
yerden çald elbise ile üç bef gün salnp ge^en ve nihayet, hrs^ama
mal, günün birinde üstünden çekilip alnan bir hrsmdan ne fark
olur?
varlmz ffiJ^kabilinde satn alnr, i^te onun bir daha bit^den kopup
ay nimas ihtimâli yoktur. .
Basit bir masal hatrlay ile, geni^ bir tedâî silsilesine geçtim ve esas
276
Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK
Eski hâtra ynlar arasnda, alt yedi yapnda bir çocuk var.
Eski ^lamanda yolcunun biri, bir periye rast gelmi. Konumular, dost
olmular; ayrlrlarken peri yolcuya üç tane turunç vermi ve:
Fakat olum, insan denen mahlûk, çok kere iine gelen söî^ü dinler,
gelmiyene dudak büker ve **Yapma!'* deneniyapar, ''Yap!" denenden
kaçar.
277
Eserlerinden Seçmeler
ölüp gitmi.
ite o ^aman bann içinde bir velvele bir kyamet oldu. eytan en
Zambak gibi ak yüf<fü bir k-:^ iteyine: "Su'* diyeyalvany ordu. Batan
günein tel tel olmu klarna ben^yen parlak saçlar yü^ne
dökülmü, tât^e ve mecâlsi\ ba kolunun üstünde, baygn ve yürek
parçalayc sesiyle:
11%
Sâmiha A^•^xrdi ile SIRRA YOLCULUK
Masaln hai^n seyri, yolcuya olan yaman öfkesi ve nihayet üçüncü kiî^n
varsa, o da b!^:^.
219
Eserlerinden Seçmeler
geçirmektedir.
135
Sâmiha Ayverdi, Mabette Bir Gece, istanbul: Kubbealü Neriyâü, 2005, s. 84-
280
Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK
Yusufçuk
Herkes bu meydana bir -^afer için gelir; ben ise sâdece sana yenilmek
için geldim.
edebilir?
yudum suyu kana çeviren ulviyet gibi, gönlüme, gi'^^^ce yol bulan bir
136
Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s. 15.
281
Eserlerinden Seçmeler
Sonra yeniden hava düî^eldi. Gökyüzü, bir genlie ha-:^rlanr gibi, daha
gece basmadan bütün yldiî^lann püskürdü. Bulutlar da, bokuna
uram ordular gibi, bilinme^ nerelere kaçp gitmilerdi.
282
Sâmha A>'verdi üe SIRRA YOLCULUK
138
Sâmiha Amerdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 2007, s. 3L
283
Eserlerinden Seçmeler
yorulmadan, sen vardn. V^e ben hep bapm kapnn ediinde, senin
istekler daha talep kisvesi giymeden, sen onlan bildin ve pe§in pe§in
gönderdin.
Fakat jimdi de ayn terane, ayn hikâye ile hep kapnn elginde
uyuttuklann var. A.caba "Zaman, hep o zaman. .
.
" diyenler bu eî^el
dururlar?
139
Sâmiha A^-verdi, Yusufçuk, istanbul: Kubbeald Neriyat, 2007, s. 34.
284
Sâmiha Aj^erdi ile SIRRA YOLCULUK
kendimden geçir!
Amma bu perian sesime hiç tanmadm sitemli bir ses cevap verdi:
- Zavall küçük dostum, ne de gâfilmisin.. siz birbirinize
ayaklarnzla m gidip gelirsiniz? Hâlâ batan ayaktan
geçmedinse bu yan, bu iptilâ, bu ezel sergüzeti nedir?"
Belki de bunun içindir ki, kendimi ayn perian srarla ayn tebihi
çeker buldum:
285
Eserlerinden Seçmeler
— Ald dedim.
141
Sâmiha Ay^erdi, Yusufçuk, istanbul: Kubbealt Neriyâü, 2007, s. 51.
286
.
ilk uykumdan uyandran beya^ kanat, tekrar gelip yü':(üme na^l naf^l
Ona sordum:
— Sen kimsin?
bardm.
142
Gülümsedi. Meer bu, onun beni ilk snamas imi.
142
Sâmiha A\-\erdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyat, 2007, s. 68-69.
287
Eserlerinden Seçmeler
admdan sonra, içine çöken dayanlma^ bir aynlk acs, onu geri
çevirdi.
Artk nereli idi. Çünkü geri dönüyordu, içeri girdii ^aman k^ hep
brakt yerde, bir gülibrijim aacnn çiçekleri gibi tel tel parlayan
saçlar, hep ayn yastn üstünde idi. Yalnz a^ evvel kuru olan
kirpiklerinin ucunda, soluk sabah yldt^lan gibi, küçük damlalar
parlyordu.
288
Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK
ona soruyordu:
K-:^ hep §a§kn, hep heyecanl, hep tereddütlü idi. Zekî ve kavrayl
banda ksa bir düünce üzüntüsü dolaarak saymaya balad:
— Yüksüüm!
— Deil!
— Mendilim!
— Deil!
— Taram, inem!
imdi sorma sras kiî^a gelmi gibi, göi^lerinin son nemini eliyle
kurularken:
Delikanl muf(çfferdi:
289
Eserlerinden Seçmeler
Bir mevlit gecesiydi. Soluk jü-:^ü bir adam, elindeki küçük mecale ile
Ona hak vermemek kabil mi hiç? Bu gi^li elin atehine deip de, srrn
dökmeyeni, cann harcamayan bu cihan hiç görmü müydü'?
Kandilin küçük sim, nihayet bir damla pkt. Ama onunki? I§te genç
adam da söylenme^ srrnn meydana vurulmasndan korkarak
mescidin en karanlk, kendi gönlünden bajka bir damla javk
bulunmayan bir kölesine çekilip sakland.
144
Sâmiha Ayverdi, Yusufçuk, istanbul: Kubbealn Neriyat, 2007, s. 111.
290
. .
291
Eserlerinden Seçmeler
kendine:
145
Sâmiha Av-verdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2007, s. 133-134.
292
Sâmiha Aj-^-erd üe SIRRA YOLCULUK
korkma ki, gün olup banna, sikke vuracak el naslsa bulunur., diye
ona bearet verir.
Ya yaam, tecrübe görmü adam, kötü bir î^aaf için dostluu bir
293
Eserlerinden Seçmeler
devprir.
146
Sâmiha Aj-verdi, Yusufçuk, stanbul: Kubbeald Neriyat, 2007, s. 126-127.
294
.
Hanc
çkmaî^ ardan.
gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bin hanc vardr, hiç çkma^
.^'*^
ordan, çkmalardan..
147
Sâmiha Amerdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 7.
295
Eserlerinden Seçmeler
148
Sâmiha Ayverdi, Hana, istanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 11.
296
Sâmiha Aj^^erd üe SIRRA YOLCULUK
Ben Nuh 'un gemisine de bindim. Ben Süleyman 'in tahtna da çktm.
Asafla cinlerin, Hâman'la Asiye'nin yollarnda durdum. Züleyhâ ile
Kâh yanan, kâh yaklan; kâh aslan, kâh kesilen; kâh sevilip kâh
tekmelenen neden ben olmayaym? Tahtm var, askerim var. Bir
kurulmu devletim var. . . Ama, geceleri sur kapsndan çkp dilenen
Kâh dopdolu bir kadeh, kâh kadehleriyle sabahlayan bir sarho, kâh
ümmî, kâh âlim, kâh ku^un, kâh ahin. . . Hem klç hem kalkan,
hem Dârâ hem iskender, hem î^illet hem saltanat, hem ahika hem
uçurum, neden ben olmayaym?
Acep ben, ef^el deniî^nde kâh kabaran kâh yatan bir dalga mym ki,
asrdan ara yuvarlana yuvarlana bugüne geldim. Bugünden deyanna
doru geçip gitmekteyim?
149
Sâmiha Av-verdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 16.
297
Eserlerinden Seçmeler
Çocuktum, ufacktm, ama yüreimde kocaman bir dert, koca bir ac,
koca bir atej vard. Hü^ün müydü, melal miydi, istek miydi, hasret
Ben büyüdüm o büyüdü. Yel esti eyyam geçti... Günler günleri, geceler
gecelen, aylar aylan, yllar yllan kovalad durdu. Artk onu içime
sdrama^ oldum.
150
Sâmiha Av'verdi, Hanc, istanbul: Kubbeak Neriyâü, 1988, s. 35.
298
Sâmiha A>a^erd üe SIRRA YOLCULUK
151
Sâmiha AN-^erd, Hana, stanbul: Kubbcak Nerivâü, 1988, s. 40.
299
Eserlerinden Seçmeler
yüî(e geliyorum. Belki gene §u anda, yeni domuj bir çocuksun da deseler
gece ise, her î^amanki gibi, tabiatn gözlerini öperek uyuttu. Daha gün
domadan da, yüküne gülsuyu serpilerek uyandrlan genç bir sultan
gibi, m§l mpl uyuyan, yeri göü boncuk boncuk çi taneleri ile
152
Sâmiha Ayverdi, Hana, istanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s. 52.
300
Sâmiha A)^erdi üe SIRRA YOLCULUK
veriyor, veriyor.
Bundan sonra ister söyle, ister sus, istersen sâdece dinle. Ama cümle
153
Sâmiha A)^erdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 58.
301
,
Eserlerinden Seçmeler
hecelere...
154 ,,
Sâmiha Awerdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyat, 1988, s. 95.
302
Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK
155
Sâmiha Av'verdi, Hana, stanbul: Kubbealü Neriyâü, 1988, s. 99.
303
. . .
Eserlerinden Seçmeler
seferim var. .
156
Sâmiha Ayverdi, Hana, istanbul: Kubbealü Neriyâü, 1988, s. 109.
304
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Akçe mi, mücevher mi? Senet sepet, hâ^ne mi? Srça saray, define mi?
duam dayok.
157
Sâmiha Ayverdi, Hana, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 1988, s. 110.
305
.
Eserlerinden Seçmeler
Suya verdim, su almad, göe verdim, gök almad. Yere verdim, yer
almad. Ele verdim, sele verdim. . . Pulluk pulluk, döküm saçm. .
Da almad, ta almad.
Aktmal ata hinsem, cihanlar geî^p dönsem... Yele, sele selâm
306
"
Bektâ-1 Velî
Çamlca daki evimi^ çok yakn, bahçe içende, Haydar Bey '/erin
Köjkü denen §inn ve küçük bir bina vard. Buraya komulardan
kimsenin girip çkt hattâ kökün önünden geçildii pek görülmediki.
Bi\ çocuklara da semt sakinleri sanki: O ev perilidir, gitmeyin
derlerdi.
Düünüyorum da: "Bir üt bin büyü yerine geçer" diyen ata sö^ü
ne isâbetliymij.
307
Eserlerinden Seçmeler
Onun, ^^^/ jarab ile mest olmu^ bir velî kip oluunu unutup yoluna
yolcularna badenin Hak arab karcsnda bir ^vall dilenci olduunu
unutturarak, ici o temi^ yolu lekelemee götürmek gibi, bir vebalin
ister Rifâî, Kadiri, Mevlevi ister Bektâc olsun, yeter ki ceriat fenerini
308
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
159
Sâmiha A\'\^erdi, Kahmet Kaps, Ankara: Hülbe Basm ve Yayn, 1985, s. 56-58.
309
Eserlerinden Seçmeler
Daym, üç söyledi, be§ söyledi, bakt olacak gibi deil, elindeki sigaray
310
Sâmiha Awerdi ile SIRRA YOLCULUK
Ona, tek kelime ile rûh-i mücerred dense reva idi. Bir kere çok güreldi.
Çok da ^eki ve çok merhametli, bilhassa adalet duygusu son derece
inki§af etmi§ insand. A.mma, bütün bu üstün vasflarm, jahsi heves ve
Tevfik Bey, sanki birden bire karcsna eski bir imaj çkmij gibi
jajirarak:
Zira öünmek gibi beceri t^aaflara kapal olan bu genç k-: için tefâhüre
Ne ki, vekil olan bir amca ile iftihar etmemek de, bu tok gönül için bir
160
Sâmiha A^'^'erd, Rahmet Kaps, Ankara: Hülbe Basm ve Yayn, 1985, s. 66-68.
311
Eserlerinden Seçmeler
Haf^et-i Mevlânâ, her cephesi bir bajka görünüj, bir bafka renk ve
snflandrlmaldr.
312
Sâmiha A^^^erd üe SIRRA YOLCULUK
313
Eserlerinden Seçmeler
gayesi, sistemi ve metotlar gayet sarih ve hasbî idi: Tam bir vahdetçi
kütlenin bir evk ve îman potasnda birleip bir bütün hâline girmesi ve
314
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
ite rehber ve mürebbi Mevlânâ, bu gaye urunda nesi var nesi yoksa
cemiyetin her bir tabakasna cömert hattâ müsrif bir efendi ikrâmiyle el
315
Eserlerinden Seçmeler
ni^m ve §ifâ sunan bir aha-verici cihad, içtimaî juür ise, bikmetiyk,
etrafndayerledir.
Hâkimestyefalullâhü mâyeâ
O ^ ayn- derd engî^d deva
316
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
edilmesi, onun da inhilâl edip yeni bir terkibin potasnda erimesi lâ^m
geliyordu.
I^te Osmanl Türklüünün devir alaca ve dört baji mâmur bir cihan
§uûrun hamuru içinde yourup yeni bir inkiaf ve yeni bir nif^âma
götürmekte birinci derecede sö^ sahibi olan tasavvuf ananesi içinde
Mevlânâ, her Türk 'ün minnet ve ükranla balanmas gereken intac
idealistlerin ön safndadr.
317
Eserlerinden Seçmeler
isterse beeriyet ^imdi de ayn v:^ bulur ve üstünde yürüyebilir, ayn sesi
161
Sâmiha Ayvetâii, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealt Neriyâü, 2001, s. 3- 11.
318
Sâmiha Aj^erdi üe SIRRA YOLCULUK
bacnda gelenlerin biridir. Onun için, asrlar boyu, hemen her cephesi
ja^hp çi:^lmi§, söylenip münâkaça edilmitir.
gerek çahs gerek Osmanl Devleti için çok verimli ve faydal olmuçtu.
319
Eserlerinden Seçmeler
Bir devlet reisi için, be§en ^af ve ^ahsî ihtiraslarnn kulu olacak bir
320
Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK
321
Eserlerinden Seçmeler
Ak emseddin için Fâtih Sultan Mehmed bir jahs deil, bir semboldü.
Zira Ak eyh onun ahsnda kütlenin temsilî ifâdesini bularak, âlem
halkna bu kanaldan çk§ yaplacan biliyordu. Onun için de: "Sen
seni âir halk gibi zannetmeyesün. tslâh- memleketten gayn
nesneye itigâl göstermeyesün..." diye emirler veriyor, ondan gelen
her iaret de pâdiâhta bir akis, bir heyecan yaratyordu. Bir gün Koca
Genç hükümdar için aikâr olan bir gerçek varsa o da, bir samanlar
111
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
silinme:^ i:^ni brakmal idi. O, ark 'la Garb V müterek pota içinde
Bir prensip adam, bir idealist cihangir olan ikinci Sultan Mehmed'in
sevgi ve adalet temellerine oturtulmu hükümdarlk felsefesini, netice
dünyâ târihinde biryüî(^ karas tenkil eden vahim, habis ve kan dökücü
hükümdarlarn î^evk için on binlerce insan klçtan geçirtmeleri, ^'âfet
Bir vakitler Haçl ordular eklini alm Garb'n gayreti yetmi bin
masum cana kyarak Kudüs'ü ele geçirmiti. Takat ark'n
Salâhaddn-i Tyyûbî ile hukukunu geri almaya muvaffak olmas,
Garb ' öyle bir tedirgin etmiti ki, asrlarca bunu affetmedi. u hâlde
te, bu derinden gelen ve adetâ nesillerin nesillere emânet ettii bir kin
hâline bürünmü olan dümanlk, Garb'n intikamc ve mutaassp
anlayndan gelmekte bulunuyordu. Transiî^ politika edebiyat, telkin
yolu ile, hayâlin hakikat kisvesine nasl sokulabileceini u ata söî(üyle
ne gü^el anlatr: 'ftira edin, iftira edin... söylediklerimin doru
olmad anlalsa bile, geri kalan yine yeteri" Aa yukan hareket
323
Eserlerinden Seçmeler
kurtulamamtr.
bir harabe hâline koyarak, bir daha belini dorultamad jekilde tahrip
ve yama etmilerdi.
Eer Garb dünyâsnn dedii gibi Fâtih ykc ve î^alim bir istîlâa
324
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
%**
Zihniyeti ile, bir aya ark'ta bir aya Garb'da olan büyük
Cihangirin hakîki ilim adamna verdii deer, târihin kayt ettii
325
Eserlerinden Seçmeler
kojmujtu.
162
29 Mays 1964 Fetih sene-i devriyesi konulmas
162
^iraxh.2i Ajvetâa, Abide ahsiyetler, stanbul: Kubbealu Neriyâu, 2001, s. 72-81.
326
Sâmiha A^'\'erdi üe SIRRA YOLCULUK
Dede Efendi
Kimdi bu çileke Mevlevi dervii? Kim olursa olsun. Pâdiâh için onu
görmek bir an^ Bu karar ile derhal açlan sarayn
deil, bir karar idi
kapsndan, Musahip l'ardakosta Ahmet Aa çkarlarak, Dergâhn
postniîni Ali Nutkî Dede Efendiye gönderildi.
Fakat eyh Efendi bu hakan emri, bir arta bal olarak kabul
edebilirdi. Çile müddeti henü-:^ dolmam bir derviin, gün kavumadan
dergâhna dönmesi lâ-:^md. Yoksa çilesi krlrd, yâni yeni batan
çileye soyunmas lâ^m gelirdi.
Bir deni için büyük san 'atkâr, büyük âlim veya itibar ve mevki sahibi
olmak gaye deildi. Dervilik, kendini kendi nefsinin tehlike ve
m
Eserlerinden Seçmeler
Nihayet binbirgün bitmi ve genç dervi, dede olmutu. Yaln^ dede mi?
Pâdiâhn onu sk sk tutan eli evvelâ musahipleri arasna katm,
sonra da "Ser müe^t^n-i ehriyârî" pâyesiyle taltif edilmiti. Böylece de
Amma Galip Dede ile iir, smail Dede ile mûsikî, ecdat ve san'at
deik olmu bir cemiyet, smail Dede gibi bir ganimeti nasl ele
328
Sâmiha Aj-verdi üe SIRRA YOLCULUK
nakletmekle vadeli insand. Kâh hâl, kâh kâl vecd, kâh îman, kâh
hikmet ve irfan yoluyla olan bu intikâl, çou defa san 'at tarîkini ihtiyar
ederdi, ite Dede de, hayat çilelerini kendinden -n^âde beeriyet hesabna
çeken her büyük insan gibi, kanl klçla hi-n^âya gelmeyen kütleleri,
30.3.1957
163
Sâmiha AN'V'erd, Abide ahsiyetler, istanbul: Kubbealt Neriyâo, 2001, s. 141-
144.
329
Eserlerinden Seçmeler
slâm Birlii
Birlii la':^mdr. Birkaç defa, gayeleri srf siyâsî olan Arap Birlii
Bu, yalnz Araplara deil bütün dünya Müslümanlanna âmil öyle bir
îman çatdr ki, onun kubbesi altnda tahakkuk edecek bir al veri,
yaln:^^ manevî birlik bakmndan deil, siyâsî ve iktisadî ahlan
istikâmeti vermektedir.
330
Sâmiha Ayverdi ile SIRRA YOLCULUK
Bu, cehaletin Caferi idi. Halbuki Kur'ân- Kerim: "Oku!** âyeti ile
331
aj
Eserlerinden Seçmeler
bulunmaktadr.
yere brakacak kadar bir çöl meyvesini bile ö^'^ tutmay bilmitir.
yana yürümütür. Amma u var ki, efsaneler hangi devre ait ise, o
ball göstermitir.
Bu motif, devlet kurucusunun kütleye akseden ve kütle karsnda teyit
332
Sâmiha A>-verdi üe SIRRA YOLCULUK
164
Sâmiha A\-verdi, Kölelikten Efendilie, stanbul: Damla Yaynevi, 1978.
333
Eserlerinden Seçmeler
tslâm Mucizesi
Allah 'in Vusulü, cahil, puperest, dank ve serke badiye ehlini, insan
sene gibi ksa bir ^manda eritip, liberal esaslara göre yeni baltan
döküp ekillendirdi.
334
Sâmiha Ay-verdi üe SIRRA YOLCULUK
165
Sâmiha A\-v'erd, Kölelikten hjendlie, stanbul: Damla Yaynevi, 1978.
335
Eserlerinden Seçmeler
Endülüs'te islâm
asilî^âdeler, bilgi tahsili için Sidlya gibi Endülüs medreselerine de sel sel
akyor ve bu ilim pazarlarnn metan fikir daaraklanna doldurarak
memleketlerine ey ^ ve f §k tadyorlard.
iir ise, cemiyette âdeta hayatî bir ihtiyaç ve kind tabiat olmupu.
166
Sâmiha Ayverdi, Kölelikten Efendilie, stanbul: Damla Yaynevi, 1978.
336
Sâmiha A>^erdi üe SIRRA YOLCULUK
öyle ki, cemiyetin düzünce ve bilhassa duygu dünyas içine sö\ ile olsun,
imaj ile olsun girmesini çok iyi beceren temââ hayat, bugün gerek
sahnede gerek perdede, yü':(de doksan seki^ solun hakimiyeti ve emrinde
bulunuyor.
Eli bol, kesesi açk sol faaliyet, bütün yurt sathnda ajanlar, get^ci
gerektir.
337
Eserlerinden Seçmeler
338
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
Dizin
1914 harbi 29
20. yüzyl 23, 115, 245
aba
D2n
bende 37, 44, 53, 98, 143, 156, 180, Cemâl bey
269, 322
Bernard Levvis 199
berzah 9, 141, 171
bestekâr 162, 327, 328
beer 70, 140, 223, 314, 334
beeriyet 27, 173, 314, 318, 329
Beyazt 144, 145
beyefendi 16, 24, 116, 155
Beyolu 36, 144, 145, 146
Bilgelik yolu 22
bilgi22, 61, 72, 74, 100, 101, 113, 125,
D
dalâlet
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
238
el pençe 8, 96, 144
elçi 183
Elest 186
elîm 137
El-Muhâsibî 252
emânet 17, 41, 63, 123, 170, 214, 227,
254, 323
emekleyen bir çocuk 150
Emevi Camii 256
emin 23, 125, 187, 204
Eminönü 139
Endülüs ii, 324, 334, 335, 336
Enerji 188
engizisyon mahkemeleri 324
Enis Batur 229
entelektüel iv, 47, 107, 155, 200, 325
Enver Çelebi 162
Epiktet 35
er 34, 50, 74, 86, 95, 132, 154, 186,
215
er kii 74, 186
Ergun Göze 98, 99, 185, 186, 208
Erhan Altnta 162
Ermeni iv, vii, 98
Ernoul 195
Erol Olgaç 162
Esâret-i Fünûn 13
eser-i istanbul' 209
Esma 253, 256, 257
Dizin
Fkh 256
fndk 277
Fîhi Mâfih 78, 97, 190, 191, 192, 220
fikir 36, 43, 45, 151, 164, 176, 180,
187, 208, 209, 212, 238, 239, 240,
241, 242, 243, 244, 246, 247, 312,
314, 320, 322, 326, 336
Filibeli Ethem Efendi 119
Filistin
Sâmiha A^^'erdi üe SIRRA YOLCULUK
hakîm adam 46 38, 47, 48, 61, 85, 92, 108, 116,
Hakk 2, 4, 12, 17, 18, 38, 55, 56, 57, 117, 119, 120, 122, 145, 165, 179,
64, 80, 85, 95, 97, 105, 106, 109, 206, 233, 240, 241, 243, 252, 280,
141, 142, 174, 203, 212, 213, 218, 328, 329, 330, 334
221, 227, 253, 254, 257 hayat cilveleri 26
haksz 152, 325 hayat düzeni 165
Halet 13, 229, 237 hayat felsefesi 119
Halet Hanm 237 hayat tablosu 108
halife 132 Hayât- Beer 35
Hâlik-i kâinat 28 hayatla barm 26
Halil Can 162 Hayreliler 82
Halîl makam 114 Hayret i, 218
halk iv,4, 31, 47, 96, 97, 101, 112, Hayri aabey 76
141, 203, 225, 249, 274, 307, 312, hazîn 137
313, 322, 324, 330, 331, 336 hazine 12, 50, 67, 154, 156, 266
Halk i, 95, 206, 210, 274 hazîne 11, 297
Hallac- Mansur 252, 263, 268 Hazret ii, 58, 105, 149, 193, 207, 211,
Harâbî 78 49, 51, 53, 57, 66, 70, 71, 72, 73,
Harakânî 93 74, 75, 78, 79, 82, 83, 86, 87, 89,
345
Dizin
Hipyas 35
hitab 72, 78, 79, 152, 170
hizmet iv, 17, 20, 24, 45, 70, 75, 80,
347
Dizin
kadeh 219, 285, 297 kemâl 20, 23, 45, 61, 170, 173, 176,
136, 138, 141, 197, 221, 222, 224, 24, 25, 26, 27, 50, 69, 81, 109,
348
Sâmiha Aj^^erdi üe SIRRA YOLCULUK
mânâ3, 8, 9, 12, 23, 24, 33, 57, 70, 95, merdân- Hüdâ 112
101, 102, 103, 114, 122, 144, 149, merhamet 80, 194, 195, 251
152, 156, 168, 181, 203, 240, 246, Merkez v, 1, 22, 90, 239
248, 251, 263, 272, 276, 283, 311 Merkez Efendi v, 22, 239
mânâ anas 33 Merkez Muslihiddin Efendi 22
manevî 9, 10, 14, 16, 18, 22, 25, 27, Meryem ii, 39, 82, 96, 191, 192
28, 31, 33, 40, 41, 43, 45, 50, 52, Mesihpaa mam iv, vi, 150, 151, 232,
53, 55, 56, 57, 62, 65, 74, 82, 86, 233
116, 119, 122, 126, 137, 138, 139, Mesnevi iii, 1, 69, 86, 112, 114, 115,
146, 150, 151, 153, 164, 168, 169, 160, 161, 212, 314, 315
171, 175, 176, 181, 182, 183, 184, Mesnevi erhi 114,115
185, 203, 213, 224, 239, 243, 251, meale 35
254, 257, 258, 261, 264, 312, 321, Mekûre Sargut 12, 56, 57, 66, 157,
325, 328, 330 163, 208
manevî annelik 239 Merûtiyet 241
manevî bünye 138, 139 metafizik 170, 171
Manevî ilim 51 Mevlânâ i, ii, iii, iv, 13, 26, 34, 50, 51,
manevî mîras 57 60, 69, 76, 78, 79, 80, 86, 88, 94,
manevî zincir 22 97, 120, 121, 122, 151, 154, 156,
marifet 61, 252, 255, 256 160, 161, 163, 164, 165, 166, 173,
MarkOrel 35,57 190, 191, 192, 209, 212, 219, 220,
masal 108, 276, 277, 291 238, 247, 250, 251, 258, 308, 312,
mauk 24 313, 314, 315, 316, 317, 318
mâverâ 170 Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî 120, 308
mayi 36 Mevlevi 112, 162, 308, 327
Mazi 179, 184 mey 219
Mecâlis-i Seb'a 97 meyân- âkanda 52
medenî 27, 60, 247, 316, 321, 325, meyhane 219
337 Mezamir 86
medeniyet inacs 164 Msr Niyazi 95,96,141,189
Medine 70, 195, 199 mihnet 26
mehenkta 293 mihver 1, 90
Mehmet Akif Ersoy 247 millî 45, 47, 133, 137, 138, 139, 151,
Mehmet Ali Aynî 131 159, 169, 175, 184, 185, 213, 214,
Mehmet Demirci 150, 151, 184, 185 222, 224, 225, 324, 328, 337
Mehmet Emirolu 75 millî eitim 213
Mehmet Önder 161,163 milli ve dinî bir terbiyey 138
mekârim-i ahlâk 138 Millî Vicdan 185
Mekke 194, 195, 334 milliyetçilik 23
Mekteb-i Sultanî 25 milyarder 184
mektep 30, 148, 220, 242, 262, 283 Mimar 238
Melek 50, 302 mimarî 16, 22, 241, 243, 247
Meleklerin salât 190 Miraç 3
Meliha hanm 13 Miralay ismail Hakk ili
350
Sâmiha Amerdi üe SIRRA YOLCULUK
mistik adam
Dizin
Niyazi Yldrm Gençosmanolu iv ölüm 40, 47, 108, 179, 199, 223, 328
niza 54, 55, 205 ölüm ferman 40
nokta 6, 11, 13, 28, 38, 78, 125, 144, Ömer 80, 82, 132, 136, 162, 197
173, 193, 196, 232, 286 öpmek 24
Nuri, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 32, 72, 73, örnek 28, 70, 71, 75, 85, 99, 114, 117,
134, 260 120, 144, 145, 155, 163, 169, 176,
Nur, 35 72 227, 228, 229, 252, 315, 335
31 134 öz deerler 179
Nuri Pazarcba 131 Özcan Ergiydiren 162
nüzul 262, 266 Özgüven 72
O
Odo Deuil 196 padiah
odun 152
Oku 14, 259, 331
Okun Ucundan 229, 230
olgunlama 56,71
onba 91
Orhan Büyükaksoy 42, 162
Orta Ça 323, 324
Ortodoksluk 324
oruç 95, 111, 130, 137, 138, 192
Osman 80, 141, 162, 223, 332
Osman Bey 332
Osman Dede 162
Osman Gazi 223
Osmanl iii, 16, 40, 58, 70, 78, 100,
101, 102, 107, 115, 130, 163, 200,
221, 223, 224, 225, 233, 234, 235,
236, 240, 243, 244, 317, 319, 322,
323, 325, 326, 331, 332, 334
Osmanl devleti 223, 224, 225
Osmanl mimarisi 16
Osmanl-lslâm medeniyeti 107
ot 143
Otifon 35
ö
örenci 86
öretmen 29, 31, 32, 85, 86, 149, 191,
227
ölmeden evvel ölme 168, 266
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
353
Dizin
eyhGâlib 173,250
eyh Galip 213
eyh-i Ekber 249, 250, 251, 254, 256,
259
eyhülvüzerâ Nâmk Paa 27
eytan 127, 142, 143, 278, 302
martlan 6
ifâ 261, 316
ifahî 47, 138, 237
iir 27, 88, 100, 101, 160, 212, 238,
239, 244, 245, 246, 250, 318, 328
iir güzeli 160,318
öhret 118
uur 35, 169, 333
uur 316
üphe 6, 126, 229, 294
Tâhâ, 114
Dizin
Titus Burckhardt
Sâmiha Ayverdi üe SIRRA YOLCULUK
yabanc k
Dizin
zndk 207
zrhlanmak 177
ztlarn birlemesi 62 Zümrüt apartman 75
I,
bir modern samanlar bilgesiht