You are on page 1of 4

Mehdi aleyhisselamın şam’da oluşu konusuna gelince, şimdi şam’da değildir lakin zuhuru

için emir olunduğunda, şimdi bulunduğu makamda tekbir alıp hazır olacaktır. Halen
hayattadır, lakin şam’da değildir. Hicaz kıtasında necid ile yemen arasından rubu’l hali
denilen bir yer var

* Orada hayat namına hiçbir şey yoktur


* nebatta yoktur
* orası seyyar kum denizleridir
* oradan ne kuş uçar, nede kervan geçer
* oradan geçmek memnu
* orası bomboş bir yer

Mehdi a.s o mıntıkada bir makamda duruyor. Kubbetüssüheda denen bir makam vardır.
Melaike-i kiram’ın bina etmiş olduğu bir kubbedir.

• sahibuzzaman hazretleri de orada


• kırk halifeleri orada
• yedi vezirleri orada
• nebi razil orada
• ve büyük evliyalardan kendilerine izin verilenler orada hazır olur

sıradan bir kimsenin oraya yaklaşmasına imkan yoktur. Cin taifesi de orayı ihata etmiştir.
Gelene dokunduğu gibi işini bitirir, hatta şeyh efendi hazretleri, onu da söylemişti:

orada, bir büyük mağara vardır, onların makamı o mağaranın içerisindedir. Orası
seferberlikten sonra işgale uğradığı zaman, İngilizler de, Fransızlar da o taraflara
uğradıklarında, bir devriye orada acayip bir haller görüp de “ne var içeriye bakalım” diye
içeriye girmiş. Bir kişi dışarıya çıkmamış, cin muhafızlar dokunduğu gibi onları cansız
bırakıp vücutlarını da alıp denize atmışlar. Arkasından büyük projektörlerle arama yapmak
üzere bir askeri birlik girmiş. İngiliz’in bir bölük askeri arama yapmaya gelmiş. Ve hepsi
içeride kaybolmuş.

Onlardan da bir kişi çıkmadan, cinler onlara da dokunup kaybetmiş. Kimse bir daha
içeriye girip orayı teftiş etmemiş. Bu, ikinci harpten önceki vukuattır.
Biz Medine-i münevvere’de iken şeyh efendi hazretlerine bir haberci geldi. Sahib’in
hizmetini gören postacı evliya var,. O hazrete gelip sahib’in kendisini davet ettiğini söyledi.
Hazretin makamı milletin içerisinde de görünmek olduğu için cismani kuvvetle milletin içinde
idi, ruhani kuvvetle daima orada, sahip’le beraberdir. Lakin cismani vücut ile de davet
ettiğinde avcı kelbi ile çıkar. (haşa minel huzur) o surette bizi beraberine aldı. Tayy ile oraya
aldı, yürüyüşle değil göz açıp yumuncaya kadar oraya vardırdı. O makama indiğimizde, sahip
oradaydı. Mağaranın ağzı yetmiş zira yetmiş arşın gelir. Hazret geldiğinde, sahibuzzaman
tuttu. İki eli oradan oraya yetişti. Sonra hazrete yürüdü, o kucaklayıp öptüğü vakit yukardan
öper. Sahibuzzaman boylu-boslu, gayet heybetli, onun yüz yapısına da kimse bakmaya
doyamaz. İşte, şeyhimizle böyle kavuşup, dedi ki,

Ya seyidi! Sizinle görüşmek için bize emir olundu. Sizi onun için davet ettik, bilirsin
buradan içeriye zahirde girmeye izin yoktur. Siz içeriye girerseniz dışarıya çıkamazsınız.
Sizinle burada görüşmek de cismani kuvvetin hakkıdır. Dedi ve şeyh efendi hazretleri o
meclisi nazarla bana gösterdi.
Bunları, sizin yakın kuvvetiniz artması için söyletiyor. İşte sahip, şam’da değil o
makamdadır. Lakin kendisinin zuhuru emir olunduğunda Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu
ekber diyerekten şam’ın kıyısında tekbir alır ve şam’a girer. Girdiğinde bütün millet orada
ona beyat etmek için gelirler, oda kabul eder. İlk beyat Arafat dağında oldu. Onikibin
evliyalar beyat etti. Oradaki beyat bitti. Dedik ya, avcı kelbinı yanında taşıdığı gibi hazret’in
beraberinde için, sahib’e onikibin zatın beyat ettiğinde.

İkincisinde, rüya yolu ile beyat var. Rüyada çok kimseler hz. Mehdi aleyhisselam’ı
görüp ona beyat ettiler.

Üçüncüsü umumi olacaktır; bütün ehlü’l İslam ona beyat etmek için şam’a yetişen
gelecek. Sonra halifetullah olduğuna dair beyat alacaktır. Umumi beyat aldıktan sonra doru
yürüyüp yedi konakta, bu bizim buradaki milletin islam’a yaptığı hizmetin mükafatı olarak
istanbul’a inecek.

Millete hizmetinden dolayı, ehl-i sünnet ve’l cemaat’e hizmetinden dolayı ve sancak-ı
şerifte sizde saklıdır, mehdi istanbul’a gelip teşrif edecek, sizi şereflendirecektir. Sen hiç
korkma, o vakit bizim ahbapları görelim. İnşallah beraber geleceğim. Şimdi kırılmış bit gibi
duruyoruz. Kimsenin haberi yok ama inşallahur rahman buraya gir geliş var. İnşallah orada
“lailaheillallah” çektiğimiz vakitte, bu İstanbul sahiple girerken bir baştan bir başa
kaynattırılacak.

Teknik ne, silah ne canım? Biznillah teknikleri de çöpe, silahlarıda çöpe atılacak.
Allah, hepimizin dinini arttırsın. Kim dinleyip kabul ederse, o günlere, o saadet gününe onları
da yetiştirsin. Kabul etmeyenler de yetişmesin. Madem istemiyor, kabul etmiyor, etmesin

DECCAL, HORASAN CİHETİNDEN GELİR, İLK FİLİSTİN’E İNER. YANINDA


YETMİŞ BİN TAYLASANLI YAHUDLA İSRAİL’E İNECEK. İSRAİL, ONU BEKLİYOR,
ONUN İÇİN ORADA KURULMUŞTUR. GELDİĞİNDE OTURACAK YERİNİ BİLSİN
DİYE ONLARIN MECLİSLERİNDE BÜYÜK BİR TAHT VARDIR,. ORAYA KİMSEYİ
OTURTMAZLAR. ONLAR AHİR ZAMANDA GELCEK PEYGAMBER DİYE BİLİR.

Halbuki kitaplarında yazılı olan efendimizindir. O değil, o değil, derken, şimdi işleri deccal’a
kaldı. Gelip oraya oturup, ondan sonra ilam eder ki, “bütün dünyanın hakimi benim.
Tanrınızda benim, secde ediniz” der

Oradaki talebeler söyledi, Yahudiler böyle bir film çevirip onu londra’da televizyonda
göstermişler. Bir acayip isimle, o filmin adını koymuşlar. Harikulade işler gösteren bir kimse
geldi, geliyor diyerekten kendi kitaplarına göre bir film ile onu intizar edip duruyorlar.
Yahudiler bilir, onlar hazır da bekler.

İsrail devletinin orada muvakkat olarak kuruluşundaki hikmet odur. Allah onlara kırk
gün dünya hakimiyeti verecektir. Kırk gün buzağıya taptılar. Onları kırk gün buzağının üstüne
bindirecek. Gezsinler, kırk gün dünya onların elindedir. Şimdi, bütün dünyada alttan alta,
onlar hakimdir. Lakin o vakit zahirde de bütün Yahudiler, bütün dünyanın idaresini ellerine
alır.

- deccal şam’a giremez


- Mekke medine’ye giremez
Ordusu; bütün Yahudiler ordusunda, bütün veled-i zina olan kimseler ordusunda.
Bütün edepsiz, şerefsiz kadınlar da arkasında. İşte bu hippiler mippiler, onun arkasına takılıp
bir ucu mağripte bir ucu maşrıkta ordusu ile dolaşacak. İş yok, güç yok, oyun eğlence çok.
Milletin istediği o. O zamanda çalgı çengiyi duyan takılıp dolaşacak. Ta ki hazreti İsa inzal
olsun, hazreti isa inzal olduğunda gökten indiğinde deccal’ı katleder. Bütün Yahudileri,
deccal’ın askerlerini de tüketip mağripten maşrığa yeryüzünde “lailaheillallah” yazar. İnşallah
o saadet günlerine de yetişiriz. Dabbetü’ül arz ise isa aleyhisselamın sonralarında çıkar.

Karaköy’de yer altı cami’si vardır, hazreti mehdi a.s. yedi günlük olduğunda, onu
tesmiye için orada efendimiz a.s.’ın ruhaniyeti ve evliyaların hazır olduğu bir mecliste içtima
olup Hızır a.s. o bebeği getirdi. Yedi günlük bebek, günde bir aylık büyümek sureti ile yedi
aylık olarak geldi. Peygamberimiz onu “muhammedü’l mehdi” diye tesmiye etti. Sonra
kendisi mübarek elini koyup vaktin sahibi olduğuna dair ondan beyat üzerine durup bütün
evliyalar da orada beyat ettiler. Ondan sonra burada durdurulmadı, tekrar yerine döndürüldü.
Onun buraya gelişi sancak-ı şerif’i teslim almak için olacaktır. Vazifesi odur. Şimdi kırk
yaşını buldu ve ilerledi. Lakin kırktan elliye kadar kırk diye hesap olunur.

Bulutu gördüğünüzde, yağmur herhalde yağar diye tahmin ettiğimiz gibi bu ehlullah
ortalığın haline baktığında onun gelişini öyle yakın görüyor. Onun ordusu ile gelip kuzular da
gelipi, ziyafetler de verilir. Zikirlerde çekilip, ondan sonra göz açıp yumuncaya kadar
yerimize döneceğiz. Arabaya binmeye hacet yok, atların üzerinde. Atlara bindiğimizde; bizim
bineceğimiz atlar inşallah ufka basarak gidecekler.

Altı ay, o genç halinde mehdi’ye verilecek o manevi ilimlerin temelini şeyh şerafeddin
hazretleri döşedi. Ondan sonra hizmet, bizim hazrete oldu, şimdi bizim hazretten oraya kuvvet
aşılanır. Ondan sonra o, meydana çıkar.

Hzareti mehdi a.s. buraya geldiğinde, buradan sancak-ı şerifi, emanetleri de teslim
aldığında, o zaman deccal’ın huruç ettiğine dair haber gelecek ve kendisi buradan hareket
edecektir. Ozaman bütün dünyada ne kadar ehli iman varsa ilan olur ki;

Deccal’ın fitnesinden sakınmak isteyen şam’a, mekke’ye, medine’ye girip orada


kendini gözetsin.

Bu istanbul’da bir veliyullah var. Boğazda, sen onu bilmezsin. Bir tek peygamber
aleyhisselam’dan doğrudan emir alan, evliyadan büyük bir zat burada bulunuyor. O,
istanbul’da emanetleri gözeten zattır. Yedi düvelin kuvveti gelse onların çemberini kırıp ta
içeriye adım atacak kuvvet yoktur. Bu emanet hazreti mehdi’nindir . kim çalacak? Kim
yaklaşabilir oraya? Yaklaşan bir kişi yanar, onun alevi görünür.

Vaktin sahibi, tevhit sancağını açıp tamamıyla zulmü ortadan kaldırıncaya kadar bu
insanlar arasındaki ihtilaflar devam edecektir. Hak sahibinin hakkını, herkesin hakkını ve
hukukunu adaletle taksim ettiği vakit; ihtilaf, kavga, ikilik, üçlük bitecektir. Şimdi herkes
kendi yanında haklıdır. Cenabı Allah’ın c.c. onlara olan muameleleri niyetlerine göredir: iki
taraf, üç taraf, dediğimiz kaç taraf olursa olsun onların niyetlerine göre cenabı Allah c.c.
onları muhakeme eder. Binaenaleyh niyeti hayır olan, Allah yanında niyeti makbul olan
kimseye, Allah’ın muameleleri, Allah’ın rahmeti olacaktır. Niyeti şer olduğu vakitte, o
zamanda Allah’ın ona karşı intikamı haktır. Cenabı Allah intikam alıcıdır. Bu ahir zamanda
bu fitnelerin olacağını aleyhisselatü vesselam efendimiz haber vermiş, ta vaktin sahibi
çıkıncaya kadar da devamını bildirmiştir ki, ölen ne için öldüğünü bilmeyecek, öldüren de ne
için öldürdüğünü bilmeyecek. Ölen ne için öldüm? Öldüren ne için öldürdüm? Ondan haberi
olmayacak diye bildirmiştir. Öyle karanlık bir devirdir şimdi. Onun için Allah, vaktin sahibini
bize tez gönderip o nuru açsın. Bizim silahımız Allah’u Ekber’dir. Bizim silahımız üzerin
silahları varsa gelsinler. Siz, o silahla silahlanın korkmayın. Bu sözü ben size, doğrudan
peygamberin emri ile söyledim. Veminallahi Tevfik.

You might also like