Professional Documents
Culture Documents
POPPER
HAYATPROBLEM
ÇÕZMEKTiR
Bilgi, Tarih ve Politika Üzerine
çEviREN:
ALÍNALBANT
omo
iSTANBUL
YapI Kredi Yaymlan - 2156
Cogito -136
ÓNSÓZ.7
n
Bu kitabm ikinci J.asmmm adl "Tarih ve Politika Üzerine
Dü§ünceler" dir. Flrsat buldukça yazrlan çah§malardan olu§u-
yor. bneriler veya hazlT reçeteler sunmuyor, hele ki §a§maz ha-
Zlr reçeteler kesinlikle sunmuyor, ancak sorum1uluk duygusu-
na dayah bir yakla§lm sergiliyor.
Tabii ki ben demokrasiden yanaylm, ama çogu savunucus1i
gibi degil. Winston Churchi11 der ki: "Demokrasi, digerleri ha-
riç bütün yi:inetim biçimlerinin en ki:itüsüdür." Elimizde çogun-
luk kararlanndan daha iyi bir §ey yoktur. Bir çogunluk hükü-
meti sorumluluk sahibidir, bir koalisyon hükümeti daha az, bir
azmhk hükümeti daha da az.
"HalJ.an hâkirniyeti" anlammda bir "demokrasi" neredeyse
hiçbir zaman olmaIlli§hr, eger olduysa bile bu, sorumsuz bir
keyfiyet hükümdarhgl olmu§tur. Bir hükÜInet halka kar§l so-
rumlu olabilir ve olmahdlr. Halkm hâkimiyeti bunu ba§arama-
yacagmdan sorumsuzdur.
Demek kl ben, demokratik olarak seçilmi$ anayasal bir hükü-
metten yanaylm: halkm hâkimiyetinden tamamen farkh bir §ey.
Ve de sorumluluk sahibi bir hükümetlen yanaylm: i:incelikle
seçmenlerine, ama aym zamanda, belki de daha fazla, insanllga·
kar§l ahlaken sorum1u bir hükümetlen.
10 Hayat Problem Çozmektir
III
I
Geli§im KUraml ve
1.
Mantlk Bakzmmdan Bilim Ogretisi*
olan tek gi.irü§ gibi geliyor: Bizim gibi ya§ayan, aCI çeken ve
i.ilen ba§ka insanlarm da var oldugunu sadece o aÇ1khyor.
Bilim insan íikirlerinin üretim sistemidir: Buraya kadar ide-
alizm hakhdlr. Ancak bu fikirler olaslhklar kar§lsmda ba§anslz-
hga ugrayabilir. Bu yüzden sonuç olarak realizm hakhdlr.
Belki de bir an için, realizm hakkmdaki bu aÇ1klamalanm
ve realizm tarh§masl üzerine bu gi.indermelerim ile konumu a§-
hglm izlenimi uyandmyorum. Ancak bu dogru degil. Tam ter-
sine realizm tarh§masl kuvantum mekaniginde son derece gün-
celdir. Bu yüzden günümüz bilim kurammm en çagda§ ve açlk
problemlerinden biridir.
Fark edilmi§ olacagl üzere, bu probleme tarafslz yakla§nu-
yorum. Burada kesinlikle taraf tutuyorum, realizmin taraftnz.
Ama kuvantum mekaniginde çok etkili bir idealist okul da var-
dIr. Gerçekten de idealizrnin d ü§ünülebilecek bütün tonlan
mevcuttur, hatta tanmml§ bir kuvantum mekanikçisi kuvan-
tum mekaniginden tekbenci sonuçlar bile çlkarml§hr; bu tekben-
ei sonuçlann, kuvantum mekaniginden mutlak bir gereklilikle
çlkhg;m iddia ehnektedir.
Buna sadece §u yamtJ verebilirim: Eger bu gerçekten bi.iy-
leyse, ne kadar hayranllk uyandmrsa uyandlrsm ve dogruluga
yakla§lm olarak ne kadar mükemmel olursa olsun, kuvantum
mekanig;nde bir yanh§hk var demektir. Kuvantum mekanigi
gi.irülmemi§ kahhkta smavlardan geçmi§tir. Ancak bunlardan
geçerek dogruluga yakmhgma, ancak bizler realistsek karar ve-
rebiliriz.
Bilim kurammda realizm ve nesnelcilik sava§1 herhalde da-
ha uzun zaman sürecek. Burada açlk ve güncel bir problernle
kar§1 kar§lyaylz. Fark edilrni§ olabilecegi üzere, aym zamanda,
bu problem araclhglyla bilim kuranu bir i.ilçüde kendi i.itesine
geçmeye zorlanmaktadJr. Umanm bu baglamda bu temel prob-
leme ili§kin konumumu yeterince netle§tirmi§imdir.
Bilimsel jndirgeme ve
2.
Bilimin ()zündeki Tamamlanmaml~lzk*
III
IV
v
Çok §ey vaat etmi§ bir bilimsel indirgeme ve ba§arlSlzhgl
için, ama aym zamanda bir indirgeme denemesinden ve ba§an-
slzhgmm ke§finden ne kadar çok §ey ogrenilebilecegini goster-
mek için verdigimiz ilk (ve çok basit) ornek burada sona eriyor.
(Tahmin ediyorum ki, bu ba§arlSlzhk Newton'un uzayl tan-
rmm bilinci [sensorium] olarak tammlamasmm dogrudan nede-
nidir. Uzay, içindeki bütün cisímlerin dagJ!nmmn, deyi§ yerin-
deyse "bilincindeydi", bir anlamda tann gibi her §eyi biliyordu.
Aym zamanda tann gibi her yerdeydi, çünkü bu bilgiyi sonsuz
hlzla, ilgili her yere istedigi her an aktarabiliyordu. Tannsal
varhgm en az iki karakteristik ozelligine sahip olan uzay, bu
anlamda kendisi de tannsal varhgm bir parçaslydl. Kammca
bu, Newton'un ozcü bir nihai açlklama verme yolundaki ba§ka
bir denemesiydi.)
Descartes'm indirgemesi, yontembilimsel nedenlerden do-
layl indirgemeler yapmayl denemek zorunda oldugumuz yo-
lundaki dü§üncemin bir gostergesi olarak degerlendirilebilir.
Ama indirgemeciler olarak bizlerin, hiçbir zaman programlml-
za a§lrl derecede güvenmemerniz, tersine indirgeme denemele-
rirnizin rnükemmel ba§an saglayacagl konusunda gayet ko-
türnser olrnarnlz gerektigini soylememin nedenini de belki gos-
terrnektedir.
VI
vn
Newton ve Newtoncular tabii ki manyetik ve elektriksel
güçlerin varhgmdan haberdardllar. Üstelik en az 20. yüzy!lm
ba~larma kadar elektromanyetik kuramml N ewton mekanii';ine
veya bunun degi~tirilmi~ bir ~ekline indirgeme denemeleri ya-
p!ldJ.
Bu geli~medeki as!l problem, ilk bakl~ta (prima facieJ merke-
zi olmayan güçlerin (Oersted güçlerinin), Newton kurammm
degi~tirilmi~ bir ~ekline bile uyar giirünen tek güçler olan mer-
kezi güçlere indirgenmesiydi. Bu geli~mede iine çlkan isimler
Ampere ve Weber' di.
Onceleri Maxwell de, Faraday'm elektromanyetik güç ala-
rum (ya da güç çizgilerini) bir N ewtoncu mekanizmaya veya bir
1~lk esiri modeline indirgeme denemelerine ba~laml~hr. Ama
(elektromanyetik alanm ta~lylclsl olarak 1~lk esirini giirmekten
olmasa da) deneyden vazgeçmi~tir. Helmholtz da Newton'un
ve kismen Descartes'm indirgeme programma yakmhk duyu-
yordu, kaldl ki iigrencisi Heinrich Hertz' e bu problem üzerinde
çah~masml iinerirken, bunu mekanigin ara~tJrma programml
kurtarmak umuduyla yapml~ gibi giirünmektedir. Ama Helm-
holtz, Hertz'in Maxwell denklemlerini onaylamaslm bir kar~1
kamt olarak kabul etmi~ti. Hertz ve J.J. Thomson' dan sonra tam
tersi yiindeki bir ara~hrma programl çekicilik kazanml~hr: me-
kanigin elektromanyetik kurama indirgenmesi programl.
I. Doga Ha:kkllldaki Bilginin Sorunlan 47
VIII
IX
x
Boylelikle Descartes ve Newton tarafmdan, bir zamanlar
her §eyin üzerine indirgenecegi temel olarak gorülen Descartes-
Çl mekanik, ba§anyla elektromanyetizmaya indirgenmi§tir ve
hâlâ da indirgenmektedir. Ama takdir edildigi gibi son derece
çarplcl olan, kimyamn kuvantum fizigine indirgenmesinde du-
rum nedir?
í 50 Hayat Problem çozmektir
i
·i
riyodik sistemi kuramma, i:izellikle de aglr atom çekirdekleri-
nin dayamkhhgl ve dayamkslzhgrnm bir kurarmna sahip oldu-
gumuzu varsayahm. Bi:iylelikle kimyayl tamamen tatmin edici
bir §ekilde kuvantum mekanigine indirgeyebilir rniyiz?
Sanmlyorum. Bütünüyle yeni bir fikrin buna eklenmesi ge-
rekir, fiziksel kurarnlarla dogrudan bir ilgisi olmayan bir fikrin:
Evrim fikrinin, evrenimizin tarihi, kozmogoni fikrinin.
Bunun açlklamasl, element!erin periyodik tablosunun ve
Bohr'un (yeniden formüle edilmi§) periyodik sistem kuramlmn,
agu atom çekirdeklerini daha hafif olanlann birer bile§kesi - ni-
hai olarak da hidrojen çekirdeklerinin (protonlarm) ve ni:itron-
lann (ki bunlar da proton ve elektronlann birer bile§kesi olarak
gi:irülebilirdi) birer bile§kesi olarak açlklamasmda yatmaktadlr.
Bu kuram ise aglr elementlerin bir tarihi oldugunu - çekirdek-
lerinin i:izelliklerinin nadir bir sürecin sonucu oldugunu var-
saymaktadlr, ki bu süreçte, evrende çok seyrek rastlanan ko§ul-
lar altmda birçok hidrojen çekirdegi, daha aglr çekirdekler
olu§turacak §ekilde erimeye zorlanmaktadlr.
Bunun gerçekten geçmi§te oldugunu, günümüzde de 01-
maya devam ettigini gi:isteren bir ylgm kaml!mlz var; agu
elementlerin evrimsel birer tarihinin olmasl ve aglr hidroje-
nin helyuma di:inü§mesini saglayan füzyon süreci gibi. Güne-
§imizin ve de hidrojen bombasmm enerjisinin aSll kaynagl da
bu füzyondur. Buna gi:ire helyum ve bütün daha aglr ele-
mentler kozmolojik evrimin birer ürünüdür. Bunlann tarihi,
i:izellikle de aglr elementlerin tarihi, bugünkü kozmolojik gi:i-
rü§lere gi:ire çok tuhafl!r. Günümüzde aglr elementler süper-
nova patlamalannm birer sonucu olarak gi:irülmektedir. Hel-
I. Doga :Hakkllldaki Bilginin Sorunlan 51
XI
Ancak kimyanm fizige indirgenmesi, ikinci bir arhk daha
blrakmaktadlr. Bugünkü anlayl§lmlza gi:ire yalmzca hidrojen
-i:izellikle de çekirdegi- bütün diger çekirdeklerin yapl madde-
sidir. Pozitif çekirdeklerin en k1sa mesafelere kadar birbirlerini
elektriksel olarak kuvvetle iterken, daha da klsa mesafelerde (ki
ancak itme kuvvetlerinin devasa süratlerde a§ümasl yoluyla
ula§üabilirler) çekirdek kuvvetleri nedeniyle birbirlerini çektik-
lerini varsaylyoruz.
Bu da demektir ki, hidrojen çekirdeklerinin evrenimizdeki
varolu§unu belirleyen ezici çogunlugu olu§turan saYldaki §art-
lar altmda etkisiz olan bagü i:izellikleri hidrojen çekirdegine at-
fediyoruz. Bu ise, çekirdek güçlerinin sadece son derece ender
ko§ullar altmda, a§Jr1 yüksek slcakhklar ya da a§Jr1 yüksek ba-
smç altmda etkili olan gizilgüçler oldugu anlamma gelir. Bu da
demektir ki, periyodik sistemin evrimi kuraml, takdir-i ilahi ve-
ya oncel düzen 19 gibi bir §ey tarafmdan karakterize edilen bir
i:izsel i:ize1likler kuramma yakla§maktadlr. Herhalde bizimki gi-
bi bir güne§ sistemi, günümüz kuramlarma gi:ire bu ozelliklerin
veya diger bir deyi§le gizilgüçlerin onceden varhgma baghdlr.
Dahasl aglr elementlerin ki:ikeninin süpernova patlamala-
nnda yathgl kuraml, ikinci bir tür takdir-i ilahi veya oncel düzene
yol açar. Çünkü bu kuram, (gi:irünü§e gi:ire bülÜn kuvvetlerin
en zay:tÍ1 olan ve çekirdek kuvvetleri ve elektromanyetik kuv-
vetlerle §imdiye kadar bir baglanh içinde olmayan) çekim kuv-
vetlerinin, büyük hidrojen ylglnlannda, çekirdekler arasmdaki
devasa elektriksel itme kuvvetlerini a§arak, bu çekirdek kuv-
vetleri sayesinde bunlan erime noktasma getirecek kadar güçlü
hale gelebilecekleri iddÍilsmm otesine geçmektedir. Bu durum-
da i:incel düzen, çekirdek kuvvetlerinin ve çekirnin içsel gizil-
güçleri arasmda bulunmaktadlr. Her oncel düzen felsefesinin
zorunlu olarak yanll§ oldugunu iddia etmek istemiyorum. Yine
de bir oncel düzenin tatmin edici bir indirgeme olarak soz ko-
nusu olamayacagma inamyorum: Daha çok, bundan medet
ummanm, birini otekine indirgemesi gereken yontemin ba§an-
SlZ oldugunun bir itiraÍ1 oldugunu dü§ünüyorum.
I. Doga Hakkmdaki Bilginin Sorunlan 53
Oyleyse indirgemeyi gerçekçi olmayan bir §ekilde destekle-
yen varsay:tmlarda bulunsak bile, kimyamn fizige indirgenmesi
kesinlikle tamamlanml§ degildir, Dahasl bu indirgeme, hidro-
jen atomunda bulunan gizilgüçlerin veya dü§ük olaslhk ta§lyan
góreli egilimlerin hayata geçirilmesini mümkün krlmak için bir
kozmik evrim kuraffil, bir kozmogoni ve üstelik iki tür i:incel
düzen gerektirmektedir. Bence burada apaçlk bir §ekilde beklen-
medik durum ve beklenmedik20 6zellikler kavramlanyla kar§l kar§l-
ya oldugumuzu kabul etmeliyiz. Bunu yaphglmlzda, bu gayet
ilginç indirgemenin bize bayagl garip bir evren imajl miras bl-
rakhglnI górürüz - en azmdan indirgemeci için garip; bu bó-
lümde beni ilgilendiren de bu noktaydl.
XII
XIII
XIV
,I
xv
Monod'nun ya~amm ki:ikeninin benzersizligi hipotezi, cans!z
maddeden belli deneysel ko~u!lar alhnda ya§am ürehneyi ba§ara-
rak çürütülseydi bile, bunun yine de tam bir indirgemeyle so-
nuçlanmayabilecegine i~aret etmek istiyorum. Bir indirgemenin
l. Doga Hakkmdaki Bi1ginin Sorunlan 57
XVI
xvn
Problemler ve bu problemlerin çi:izümleri ya§amla birlikte
ortaya çIkml§ gibi gi:irünüyor. Her ne kadar dogal seçim gibi bir
§ey ya§amm ki:ikeninden de i:ince i§ba§mda bulunmu§sa da
-i:irnegin daha az stabil olan elementler radyoaktif olarak yok
58 Hayat Problem Çozmektir
xvm
Hayvanlann bilinç sahibi oldugu ve hatta zaman zaman bir
problemin bilincine bile varabildikleri kesinlikle §üphe giitür-
mez. Ama hayvaniar âleminde bilincin ortaya çlkmasmm, en az
ya\lamm kiikeni kadar büyük bir Slr olmasl da mümkündür.
Bundan daha fazla bahsetmek istemiyorum, ancak panpsi-
kizm ya da hilozoizm, yani maddenin genel olarak (dü\lük iil-
çüde de olsa) bilinçle donatIlml\l oldugu tezi, bana en ufak iil-
çüde bile i\le yarar giirünmüyor. Biraz olsun ciddiye almsa bile
bu, ba\lka bir takdir-i ilahi veya iincel düzen kurammdan ba§ka
bir \ley degildir. (Tabii ki bu, en ba\ltaki yaplslyla Leibniz'in iin-
cel düzen kurammm bir parçaslydl.) Çünkü canSlZ maddede.
bilincin hiçbir i§levi yoktur; ve eger (Leibniz, Diderot, Buffon,
Haeckel ve daha birçoklanyla birlikte) biz de canSlZ parçaclkla-
ra (Monadlar, atomlar, partiküller) bilinç yüklüyorsak, bunu,
hayvanlarda o denli iinemli i\llevleri olan bilinç biçimlerinin,
hayvanlardaki varhglm açlklarken i§imize yarayacagl yolunda-
ki bO\l umuttan dolay' yaplyoruz.
I. Doga Hakkmdaki Bilginin Sorunlan 59
XIX
Bu sununun ba§mda belirtilen üç asli indirgeme sorunun-
dan ikisine klsaca degindim. ~imdi üçüncü soruna, insan bilin-
cinin ve insan tininin yarahclhgmm indirgenmesi sorununa ge-
liyorum.
Sir John Ecc1es'in slkça vurguladlgl üzere, bu üçüncü sorun
"ruh ve beyin arasmdaki baglant1" problemidir; Jacques Mo-
nod ise insanm merkezi sinir sisteminin bu problemini "ikind
cephe" 01 arak adlandmrken, bunun güçlüklerini "ilk cephe"
ile, ya§amm kókeni problemiyle kar§!la§t1nlabilecek seviyede
górmektedir.
Ozellikle biyolojinin yabanclsl olanlar için bu ikinci cephe-
de dola§manm tehlikeleri yok degildir; ancak yine de bu alan-
daki klsmi indirgeme denemelerinin, ikinci sorundakine góre
60 Hayat Problem Çozmektir
xx
Hayvanlarda bilincin beklenmedik ~ekilde ortaya çlki~l
probleminin (Soru 2), bilinci anlama ve belki fizyolojiye indir-
geme probleminin büyük olaslhkla çózülemeyecegine inamyo-
rum; insana ózgü ózbilincin beklenmedik ~ekilde ortaya çlkma-
SI problemi (Soru 3), yani ruh-beden problemi için de benzer
~ekilde dü§ünüyorum. Yine de insanm Kendiligi problemine
biraz olsun 1§lk tutabilecegimize inamyorum.
Her ne kadar kendimi bir çogulcu olarak tammlamay' ter-
cih etsem de birçok bakimdan Descartesçl anlamda bir ikici-
yim26; bununla birlikte tabii ki Descartes'm iki "tózü"ne de
inanmlyorum. Górdügümüz i.izere madde, asli ózelligi genle§-
me olan bir "tóz" degildir, tersine "genle§meleri" hakkmda
(kismen) bir açlklama sahibi oldugumuz, bile~imleri üzerine
birçok §ey bildigimiz karma§lk yapllardan olu§ur: Parçaclklar
arasmdaki elektriksel itmeden dola)'1 "uzayda yer i§gal eder"
(veya "genle§ir").
ílk tezim, górünü§teki o indirgenemez birligine kar§m in-
san ózbilincinin, son derece karma~lk oldugu ve belki de kis-
men açlklanabilecegidir.
I. Doga Hakkmdaki Bilginin Sorunlan 61
I
62 Hayat Problem Çozmektir
XXI
xxn
insana ozgü ozbilinç problemine geri donelim; savundu-
gum gorü§, ozbilincin Dünya 2 ile Dünya 1 ve 3 arasmdaki kar-
§lhkh etkiden (isterseniz feedback de diyebilirsiniz) dogdugu
§eklindeydi. Burada Dünya 3'ün oynadlgl rol hakklndaki tamt-
lanm §unlardu:
insan ozbilinci, ba§ka §eylerin yamnda bir dizi son derece
soyut kurama dayamr. Hayvanlann ve hatta bitkilerin, ku§ku-
suz, bir zaman bilinci ve zaman beklentileri vardlr. Ancak (Ben-
66 Hayat Problem Çozmekrir
xxm
Bu gerçekler bence, Dünya 2'yi, insan bilinci dünyasml,
Dünya l' e yani aslmda beyin fizyolojisine indirgeme yolun-
daki her denemenin olanakSlzhglm kamtlamaktadlr. Çünkü
Dünya 3 en azmdan krsmen diger iki Dünya' dan baglmslzdlr.
Eger Dünya 3'ün baglmslz klsml Dünya 2 ile kar§rllkh etki
F' "?'·",o''''-"c...·"..''~_m~~_'-~E~· .. ... .. ..-. ...
="="'''=-="=".=-=._="---=--=~-_~-~~~~_ ,,-'"""~~.~~~~ .. ..
~~~"."'J ..
_~_' ~'~~ __ ""_
XXIV
XXV
-'
:j
li
:i
:1
70 Hayat Problem Çózmektir
Eklentiler
Notlar
ilk olarak ingiliz dilinde Studies in the Philosophy of Biolog1j, Ed.: EI. Ayala ve T.
Dobzhansky, Londra, MacMillan, 1974, S. 259-283'te yaylmlanml?ur. 1972'de
Profes6r Francisco Ayala ve Profes6r Theodosius Dobzhansky'nin düzenledigi,
biyolog ve filozoflara yonelik bir konferansta yapllan bu konu§marun, daha on-
ceki bir versiyonuna iliêkin ele§tirel notlan nedemyle David Miller ve Jeremy
Shearmur'a büyük teêekkür borçluyum.
1 Karê. AÇtk Toplurn ve DܧI1Ial1lan adh kitablm; Cilt II, BoI. 11, KlS. II, çev. Barun
RlZatepe, istanbul, Remzi Kitabevi 1994.
2 (Düzeltmede eklendi:) Belki ihmalkârhktan, belki de terminolojik açlkgoz!üklere
kaqn isteksizlik duydugumdan, genel an1amda bir açlklama ile, yerle§mi§ veya
"daha kõklü" bir kuram araclhglyla aÇlklama anlammda indirgeme arasmdaki,
güçlük çlkarmadan mümkün olan aynml konuêma metninde dikkate almadlm.
Eir yandan bir bilinenin yeni (bilinmeyen) bir kuram araclhglyla açlklanmasl ile,
diger yandan eski (bilinen) bir kurama indirgeme arasmdaki aynm, herhalde
daha büyük ilgi çekerdi. Bu noktada bu aynma i§aret ederek, ve dipnot1ar ve
metnin sonundaki eklentileri ekleyerek, olasl yanhê anlamalan engelleyebildígi-
mi umuyorum.
3 Kar§. Obfektive Erkenntnis adh kitablm, (1973) Hoffmann ve Campe, Hamburg, 8.
Baskt, 1992, BõI. 5.
4 Meyerson, E. (1908), Identité et Réalité. F. Akan, París. çev: Meyerson, E. (1930),
Identity and Reality. Allen and Unwin, London.
5 Karê. Vermutungen und Widerlegungen adh kitablm. 1994, J.C.B. Mohr (Paul 5i-
;i~fl~::=~~=""ImlJi!"''''''''Jl'IT'l=-=,""",~='=~~~=~==~=~~~~~~~'=-''"-'''''=~"=~·_" __ ~~~"=:.·L·L_.
,i
!
II
m
Bundan sonraki konum ~udur: Dünya 3'Üll varhgl ve Dün-
ya 3 nesnelerini dü§ünce süreçleri aracllzglyla, yani Dünya z'de al-
g!layabildig;miz gerçeg;, hayvan ruhunun tersine, insan iizbi-
lincinin, benselliginin ve insan ruhunun açJ.klanmasmda temel
bir rol oynar.
Maddenin bir tiiz olmadlgml, tersine en azmdan k1smen bir
açlklama sunan olaganüstü karma~lk bir yaplya sahip oldugunu
iinceden belirtmi~tim. Benzer ~ekilde insan ruhu, insan benligi
de bir tiiz degil, olaganüstü karma~lk bir yapldlf.
Oncelikle insan ruhu salt bilinçlilikten ibaret degildir, Dün-
ya 3 kuramlannda temellenen bir bilgi tarafmdan sürekli izlen-
mektedir.
88 Hayat Problem Çozmektir
IV
OZET
'I
11
IU
i
I
IV
* Tlrnak içindeki ifade, Viyana'da 1968 ythnda Ernst Bloch'a bir televizyon tartl.;;-
masmda getirdigim ele.;;tirinin ozetidir. Sunucusu Wolfgang Kraus'tu.
I. Doga Hakkmdaki Bilginin Sorunlan 101
A priori - A posteriori
Darwincilik
Beklenti
Tümevarzmzn Çüriitiilmesi
.. 8 Kaslm 1986' da Linz'te yapIlan bir konu~manm gozden geçiri1mi§ haU. ilk olarak
Wege der Venzwift. Festschrift ZUI1I siebzigslen Geburtstag VOn HCl1lS Albert, yay. haz.
Alfred Bohnen ve Alan Musgrave, Tübingen a.CB. Mohr /Paul Siebeck), 1991'de
yaylmlanml§hr.
I. Doga Hakkmdaki Bilginin Sorunlan 117
II
III
Kendime y6nelik alg!lanm ile bir usçu ve Aydmlanmacl 01-
dugurn yolundaki itiraflanm, usçuluk ve Aydmlanma adl altm-
da ne anladlglrnl klsaca açlklamazsam fazla anlarn ifade etme-
yecektir.
Usçuluktan bahsederken akhrna gelen, Descartes'mki gibi
felsefi bir kuram degildir, hele ki insamn sal! ussal bir varhk 01-
* Burada Aufkliinmg (Aydmlanma) sozcügüyle yapllan kelime oyunlan 50Z ko-
nusu (ç.n.)
** "Zamamn tini" olarak çevrilebilecek bu kavraml Hegel, Tinill Gorüngiibili111i'nde
i§lemi-i'tir (ç.n.)
II. Tarih ve Politika Üzerine Dü~ünceler 129
IV
lan yeni bir 1§lkta giirmeye te§vik etmek istiyorum. Her usçu
Kant ile birlikte §unlan siiyleyebilmelidir: Felsefe iigretile-
mez - olsa olsa felsefe yapmak iigretilebilir; yani ele§tirel
yakla§lm.
v
Bu felsefe yapmamn, bu ele§tirel yakla§lmm nereden kay-
naklandlglm tabii ki kesin olarak bilemiyoruz. Ama giiründügü
kadanyla çok ender bir §eydir, ve bütün diger degerler bir ya-
na, enderliginin kazandrrdlgl degeri hak etmektedir. Bildi{;imiz
kadanyla Yunanistan' dan kaynaklanmaktadlr ve doga felsefe-
sinde iyonya Okulu'nun kurucusu olan Miletli Thales tarafm-
dan icat edilmi§tir.
Gayet ilkel halklarda da okullar vardlr. Okulun iidevi her
zaman için, okulun kurucusunun iigretisini korumak ve ak-
tarmakhr. Okulun bir üyesi iigretiyi degi§tirmeye çah§lrsa,
kâfir olarak dl§lamr ve okul da parçalamr. Demek ki okullar
çogunlukla parçalanarak çogahr. Ama tabii ki, okulun gele-
neksel iigretisi bazen yine de dl§ ko§ullara, iirnegin topluma
mal olan yeni kazamlml§ bilgilere, uyum saglamak zorunda
kahr. Bu durumlarda okulun resmi iigretisinin degi§tirilmesi
hep gizli bir biçimde, eski iigretinin yeniden yorumlanmasl
araClhglyla olur ki, somadan iigretide degi§en bir §eyin olma-
dlgl siiylenebilsin: Degi§tirilen yeni iigreti, (degi§tirildigi ka-
bul edilmediginden) üstada, okulun kurucusuna atfedilir.
PythagorasçI!arm okulunda tekrar tekrar duydugumuz gibi
"Üstat kendisi siiyledi" denir.
Bu yüzden biiylesi bir okulun fikir tarihini yeniden kur-
gulamak neredeyse olanakslz ya da son derece zordur. Çün-
kü bütün fikirlerin kurucuya atfedilmesi, bu yiintemin iizün-
de yatar. Bildigim kadanyla bu kah §emadan sapan tek okul
gelenegi, zamanla Yunan felsefesinin gelenegi ve, Riine-
sans' ta felsefenin yeniden dogu§undan soma, sonuç olarak
Avrupa biliminin gelenegi haline gelmi§ olan Thales'in iyon-
ya Okulu gelenegidir.
134 Hayat Problem Çozmektir
Bir an için, tek bir saf okul ogretisini tamyan dogmatik gele-
nekten kurtularak yerine, e1e§tirel tartt§ma, ogretilerin çoklugu,
çoguIculuk, dogruluga yakla§maya çalI§an çe§itli rakip ógretiler
gelenegini koymamn ne anlama geldigini kafarmzda canlandlr-
maya çah§ahm.
Bu gerçekten çlglr açan adlml atamn Thales oldugunu, bü-
tün diger okullar arasmda sadece iyonya Okulu'nda ógrencile-
rin üstadm ógretisini açlkça iyile§tirmeye çah§masmdan anhyo-
ruz. Bu, ancak Thales'in ógrendlerine, "Bu benim ógretim. Ola-
)'1 ben bóyle dü§ünüyorum. Bunu iyile§tirmeye çah§m" dedigi-
ni kafamrzda canlandrrdlglmlzda anla§Ilabilir.
Bóylelikle Tha1es yeni bir gelenek yaratmr§ttr - deyi§ yerin-
deyse iki a§amah bir gelenek: ilk olarak, hem kendi ogretisi hem
de her yeni ógrenci ku§ai9-mn bundan sapan ogretisi okul gelene-
giyle aktanlmr§t1r; ikind olaraksa ógrettnenini ele§tirme ve ondan
daha iyisini yapma gelenegi korunmu§ttrr. Oyleyse bu okulda de-
gi§im, ógretinin a§!lmasl, bir ba§an olarak górülür; bóylesi bir de-
gi§ik1ikse onu gerçekle§tirenin isrninin verilInesiyle korunur. Bu
sayede ilk defa gerçek bir fikir tarihi mümkün olur.
Burada betimledigim iki a§amalI gelenek, modern bilimimizin
ge1enegidir. Batth dünyamrzm en ónemli ógelerinden biridir. Bildi-
gim kadanyla sadece bir kez bulunmu~ttrr. iki veya üç yüz )'11 son-
ra kaybedilIni~, ama bin be~ yüz yIl soma Rónesans tarafmdan ye-
niden ke~fedi~tir - asIl olarak Galileo Galilei tarafmdan. De-
mek ki bu gelenek, gayet güze1yok edilip unutulabilir. Ve de an-
cak politik ózgürlügiin bulundugu yerde tam olarak serpilebilir.
Her ne kadar burada resmettigim ~ekliyle usçuluk, halen
Avrupa' da bile ender bir ~eyse de ve Avrupa'nm ózgün dinle-
rinden biri olarak asIa górülemezse de, ve her ne kadar usçulu-
gun dü~ünceleri bugünlerde neredeyse bütün entelektüeller ta-
rafmdan en büyük küçümsemeyle kar~Ilansa da, yine de Tha-
les'in usçuluk gelenegi ve dü~üncesi olmakslzm Avrupa uygar-
lIglmlz asIa var olamazdl. çünkü hiçbir ~ey, onun bilim için ça-
balayan bir uygarhk oldugu gerçegi kadar Avrupa uygarhglmr-
za ózgü degildir. Bu, bir doga bilimi ortaya çlkarml~ olan ve bu
bilimin neredeyse hayati bir rol oynadlgl tek uygarhkttr. Bu do-
ga bilirni ise usçulugun dogrudan bir ürünüdür; antik Yunan
felsefesinin usçulugunun bir ürünüdür..
lI. Tarib-ve Politika Üzerine Dü§ünceler 135
VI
VII
sak, boyle bir bakI~ aÇlSI 'çok dar bir anlamda ortaya çIkabilir:
Bunun ornekleri güç politikaslIun, ekonomik ili~kilerin, tekno-
loji veya matematigin tarihidir, Ama genel olarak ba~ka seçme
ilkelerine, yani, aynz zamanda ilgi odagz da olan bakz? açzlarma ge-
rek duyanz, Bunlarm bazIlan, bazI açIlardan genel yasalara
benzeyen, pe~inen verilmi~ hükümlerden kaynak1amr, ornegin
"büyük adam"m ki~iliginin veya "ulusal karakter"in veya bazI
ahlaksal fikirlerin, ekonomik ko~ullarm ve saire, tarih için an-
lamh oldugu hükmü gibi. Birçok "tarih kuramI"mn (belki de
bunlara "sozde kuram" demek daha dogru olur) bilimsel ku-
ram1ardan belirgin olçüde farkh o1dugunu kavramak gerek1i-
dir. Çünkü tarihte (tarihsel jeoloji gibi tarihsel doga tarihi de
dahil olmak üzere) elimizde bulunan olgular SOn derece sImrh-
dIr ve istenildigi gibi yinelenemez, yeniden meydana getirile-
mez. DahasI pe~inen belirlenmi~ bir bakI~ açIsmdan toplanmI~
lardIr: Tarih "kaynaklan" denilen ~eyler, sadece kaydedilecek
kadar ilginç olan olgulan kaydettik1erinden, çogunlukla sadece
pe~inen belirlenmi~ bir kurama uyan olgulan içerir. Elimizde
ba~ka olgular bulunmadIgma gore, bu kuramI veya pe~inden
gelen herhangi bir kuramI smamak da genellikle arlIk mümkün
degildir. Bilimsel kuram1arm haksIz bir ~ekilde suçlandIgI da-
iresellikle, bu anlamda, boylesi smanamayan kuramlar hakh
olarak suçlanabilir. Bilimsel kuramlann kar~III olarak boylesi
tarih kuramlanna "tarih anlay,§larz" veya "tarih yorumlan" admI
verecegim.
Tarih anlayI~lan onem1idir; çünkü bize bir bakI~ açIsI ka-
zandmrlar. Ancak bir bakI~ açIsmm her zaman kaçmIlmaz 01-
dugunu, ve tarihte smanabilen ve bu nedenle bilimsel bir nite-
lik ta~Iyan bir kurama nadiren rastlandIgIm gormü~tük. Bu
yüzden, bir tarih anlayI~Imn dogrulugunun kamtlanabilecegini
veya onaylanabilecegini varsaymamahy'z. Eger anlaYI~, kay-
nak materyallerimizin hepsiyle ortü~se bile bu dogrudur; çün-
kü onun daireselligini ve aym kaynaklarla ortü~en çok saylda
ba~ka (ve belki bununla bagda~mayan) tarih anlayl~mm da bu-
lunacagl gerçegini, dahasl nihai deneylerin yapIlmasl için fizik-
te yaralIlabildigi türden yeni verilerin nadiren elde edilebildigi-
ni hep goz onünde bulundurmahYlz. Tarihçiler olgulara kendi-
lI. Tarih ve Politika Üzerine Dü§ünceler 147
Ama bi:iyle bir anahtar var mldrr? Dünya tarihinin bir an/amI
var m!d!r?
Burada "anlam" si:izcügünün anlarruyla ugra§mak istemi-
yorum; çogu insanlll, "tarihin anlaml"ndan veya "ya§amlu an-
lam!"ndan bahsederken ne demek istedigini yeterince açlkl!kla
bildigini varsay!yorum. Ve bu anlamda, tarihin anlaml sorusu-
nun genelde soruldugu anlamda, cevap olarak §unu si:iylüyo-
rum: Dünya tarihinin an/amI yoktur.
Bu gi:irü~ümün gerekçelerine geçmeden i:ince, anlarrunm ne
oldugunu sordugumuz türden "tarih" hakkmda bir §eyler si:iy-
lemek istiyorum. $imdiye kadar bunun daha fazla açlklamaya
gereksinimi yokmu~ gibi tarihten bahsettim. Bu arhk mümkün
degil; çünkü açlkça ortaya koymak istiyorum ki, birçok insanm
bahsettigi anlamda bir "tarik" yoktur; onun bir anlaml olmad!gml
si:iylememin bir nedeni de en azmdan budur.
Peki nasIl oluyor da çogu insan "tarih" si:izcügünü kullanabi-
liyor? CBurada, bir kitabm Avrupa tarihine ili~kin oldugunu si:iyle-
digimiz anlamda "tarih" demek istiyorum - bir Avrupa tarihi 0/-
II. Tarih ve Politika Üzerine Dܧünceler 151
Ama neden iirnegin din tarihi veya §iir sanah tarihi degil
de tam da güç tarihi seçildi? Bunun çok çe§itli nedenleri vardlr.
Bu nedenlerden biri, gücün hepimizi, §iirinse sadece çok azum-
ZI etkilemesidir. Bir diger nedense, insanlann güce tapma egili-
minde olmasldlr. Ama güce tapma, putperest1igin ve kiilelik ru-
hunun en alçakça biçimlerinden biridir. Güce tapma korkudan
dogar: hakh o!arak küçümsedigimiz bir duygudan. Güç politi-
kasmm tarih yazarlarmm ilgi odagma oturmasmm üçüncü bir
nedeniyse, güçlülerin genel1ikle tapm!lma arzusunun olmasl ve
bu arzulanm gerçekle§tirecek araçlara da sahip olmu§ olmalan-
dIr. Birçok tarihçi, kayserlerin, generallerin ve diktatiirlerin si-
pari§iyle ve bunlarm denetimi altmda yazml§hr.
Bu giirü~ün birçok cepheden, Hlristiyanhgm bazl savunu-
culan tarafmdan da §iddetli itirazla kar§11anacagml biliyorum.
Çünkü, Yeni Ahit'te bu iigretiyi destekleyen bir cümle dahi bu-
lunmamakla birlikte, Tannnm tarihte tecelli ettigi, Hlristiyan
dogmasmm bir parçasl olarak giirülür. Aym §ey, tarihin anlamh
oldugu ve anlammm Tannnm amaC1 oldugu giirü§ü için de ge-
çerlidir. Yani tarihselcilik bu §ekilde dinin gerekli bir iigesi ola-
rak giisterilir. Ama ben bu giirü§ün sadece bir usçu ve insanC1
olarak degil, bir Hlristiyamn ba!G§ açlS1ndan da tam bir putpe-
rest1ik ve bo~inanç oldugunu iddia ediyorum.
Peki bu tannCl tarihselciligin ardmda ne yatar? 0, Hegel ile
birlikte tarihe -politik tarihe- bir giisteri alam, bir sahne, bir tür
Shakespeare oyunu olarak bakar. ízleyicilerse oyunun kahra-
manlanm ya "büyük tarihsel §ahsiyetler" olarak veya uluslar
olarak ya da bütün insanhk olarak tamrlar. Soma da sorarlar:
"Bu oyunu kim yazrm§?" "Tann" dedikleri zaman da inançh
bir yamt verdiklerini samrlar. Ama yamhrlar. Bu yamt tam bir
kâfirliktir, çiinkü oyunu yazan (çok iyi biliyoruz ki) taml degil,
generallerin ve diktatiirlerin giizetimi altmdaki tarihçilerdi.
Tarihin Hlristiyan ba!G§ açlsmdan incelenmesinin, en az,
ba§ka bir bak1~ açlsmdan degerlendirilmesi kadar hakh oldu-
gunu sorgulamlyorum; iizgürlük ve e§itlik gibi, Bahh kültürü-
müzün çok saYldaki hedef ve idealini, Hlristiyanhgm etkisine
borçlu oldugumuz da kesinlikle vurgulanmahdlr. Ama aym za-
manda, iizgürlük tarihine bile, tek manhksal ve tek Hlristiyan
11. Tarih ve Politika Üzerine Dü§ünceler 153
'doga', ister 'kader', ister 'fikir' ... " (Barth'm, "yeni Protestanb-
gm Tannmn tarihte teeel1isi iigretisi" ni, "kabul edilemez" ilan
etmesi ve "ísa'mn kraliyet vazifesi"ne bir müdahale olarak ni-
telemesi de bu yakla§lmm çizgisindedir.) Ama Hlristiyan baki§
açlsmdan degerlendirildif;inde bu denemelerin temelinde sade-
ee ukalabk yatmamaktadrr; bunlarm temelinde yatan, adb
admea siiylemek gerekirse, H1ristiyan kar§11! bir yakla§lmdlr.
Çünkü Hlristiyanbk dünyevi ba§anmn belirleyici olmadlgml
iigretir. ísa, "Pontius Pilatus'un zulmünü çekmi§tir". Yine
Barth'tan alml! yaplyorum: "Pontius Pilatus credo'ya* nasJl Sl-
gar? Buna hemen basit bir yarut verilebilir: Bu, o güne bagb-
dIr." Bu §ekilde, ba§anlann insam, zamamnm tarihsel güeünü
sembolize eden adam, burada sadeee bu olaylann oldugu za-
mamn bir giistergesi olarak teknik bir rol üstlenir. Peki neydi
bu olaylar? Olaylar bir insamn aCl çekmesinden ba§ka bir §ey
degildi. Earth, "ael çekme" siizeügünün, ísa'nm sadeee iilümü-
ne degil, bütün ya§amma ili§kin oldugunu vurgulayarak §unla-
n siiyler: "ísa ael çekiyor. Eu yüzden fethetmiyor. Zafer kazan-
mlyor. Eir ba§ansl yoktur... Çarmlha gerilmekten ba§ka ... bir §e-
ye ula§ffilyor. Aym §eyi, halklyla ve iigrencileriyle olan ili§kileri
için de siiyleyebiliriz." Earth'm yazJlarmdan yapl!glm bu alml!-
larla, tarihsel ba§anya tapmamn sadeee benim "usçu" ve "in-
sanCl" bakl§ açlmdan, Hlristiyanhgm ruhuyla bagda§tmlamaz
giirünmedigini giistermek istiyorum. Güçlü Romab fatihlerin
tarihsel eyl~mleri degil, tersine (Kierkegaard'm bir ifadesiyle)
"bazl bahkçJlarm dünyaya verdikleridir" H1ristiyanhk için be-
lirleyici olan. Ama yine de tarihin bülÜn tannel yorumlan, kay-
dedilmi§ biçimde iinümüzde durdugu §ekliyle, yani güeün ve
tarihsel ba§annm tarihi olarak onda, tannsal iradenin teeel1isini
gi:irmeye çah§lyorlar.
"Tanrmm tarihte teeellisi i:igretisi" ne yi:inelik bu saldm kar-
§Ismda büyük olasJllkla, ísa'nm dünya üzerindeki ba§anslz ya-
§amml sonuç olarak en büyük yengi olarak ortaya koyanm, yi-
ne de ba§an oldugu, iilümünden sonra kazandlgl ba§an oldu-
gu, "ilklerin sonuneu, sonuneulann da ilk olaeagl" kehanetinin
onaylanmaslm saglayamn da yine ba§an oldugu; diger bir de-
* (Lat.): inanç (y.n.)
lI. Tarih ve Politika Üzerine Dü§ünceler 155
yi~le tannrun iradesini tecelli ettirenin, Hrristiyan kilisesinin ta-
rihsel ba~ansl oldugu ortaya al!lacakl!r. Ama bu, çok tehlikeli
bir savunma yiintemidir. Kilisenin tarihsel ba~anslrun Hlristi-
yanhk lehine bir taru! olarak giirülebilecegi ~eklindeki sessiz
varsaylm, bir inanç eksikligini ortaya çikarmaktadlr. ilk Hlristi-
yanlann bu türden dünyevi cesaretlendiricileri yoktu. COnlar,
gücün vicdaru degil, vicdarun gücü yarg!lamasl gerektigine
inaruyorlardLl Hrristiyan iigretilerinin ba~anlannm tarihinin,
Tannrun iradesini meydana çlkardlgml iddia edenler, kendileri-
ne bu ba~annm gerçekten Hlristiyanhk ruhunun mu bir ba~an
SI oldugunu, aynca bu ruhun, kilisenin takibe almdlgl diinem-
de, muzaffer oldugu diinemden daha fazla ba~an kazarup ka-
zanmadlgml sormahdlr. Acaba hangi kilise bu ruhu daha saf
bir ~ekilde canlandmyordu, din ~ehitlerinin kilisesi rni, yoksa
engizisyon kilisesi mi?
Bunu kabul edenlerin ve hatla Isa'nm çagnsmm müsama-
hakârlara yiinelik oldugunu üstüne basarak vurgulayanlann
bile çogu, bu çagnyl yine de tarihseIciligin bir çagnsl, tarihsel
bir kehanet olarak giirmektedir. Bu giirü~ün iinde gelen bir
temsilcisi, The eIue lo Hislory* adh kitabmda Hrristiyan iigretisi-
nin iizünü tarihsel kehanette bulan, ve bu iigretinin kurucusu-
nun, "insan dogasl"nm tarihsel-eyti~imsel yasaslrun da kâ~ifi
oldugunu dü~ünen John Macmurray'dir. Macmurray bu yasa
uyarmca politik tarihin kaçm!lmaz olarak "sosyalist dünya
devleti"yle sonuçlanacagml iddia eder. "ínsan dogasmm temel
yasasl kmlamaz ... Müsamahakârlar dünyanm sahibi olacak".
Ama bir umudun yerine bir kesinligi koyan tarihselcilik, ahlak-
saI bir gelecekçilikle sonuçlanmak zorundadlr. "Bu yasa kmla-
maz". Biiylece -psikolojik nedenlerden dolaYI- ne yaparsak ya-
pahm ayru sonucun ortaya çlkacagmdan; fa~izmin bile sonuçta
o sosyalist dünya devletiyle sonuçlanmasl gerektiginden, iiyle
ki, nihai sonucun bizim ahlaksal kararlanmlza bagh olmadlgm-
dan ve kendi sorumlulugumuz hakkmda kafa patlatmak için
bir neden bulunmadlgmdan emin olabiliriz. "ilklerin sonuncu,
sonunculann da i1k olacagl" ndan bilimsel nedenlerle emin ola-
bilecegirniz bize siiyleniyorsa, bu, vicdarun yerine tarihsel bir ke-
* Londra 1938.
156 Hayat Problem Çozmektir
mek SOn derece ahlakdl~ldlT. N efrete yol açar, bu ise her zaman
kotüdür. Üstelik gücün nasIl smlrlandmlabilecegi hakkmda ça-
h~mak yerine, yonetenlerin gücünü vurgulayan bir zihniyete
yol açar.
Çünkü biz aslmda, gorünü~e gore, yonetim biçi71l1erinin
kar~Ila~tlrmaslyla ilgileniyorduk, sozde iyi veya kotü insanla-
rm, smlflann, ,rklann hatta belki de dinlerin kar~Ila~tlTmaslyla
degi!.
Platon'un "Kim yonetmeli?" sorusunun yerine tamamen
ba~ka bir soru koymak istiyorum: Ahlaksal nedenlerden dolay'
yadsmmasl gereken yonetim biçimleri var mldlr? Veya tersine:
Hep zarara yol açan, yadsmmasl gereken veya en azmdan be-
ceriksiz bir yonetimden kurtulmamlzl saglayan yonetim biçim-
leri var mldlr?
Bu sorulann bilinçdl~l olarak gerçekten de bizim demokra-
silerimizin temelinde yattlglm iddia ediyorum; bunlar Pla-
ton'un, halkm ml yonetmesi gerekiigi sorusundan tamamen
farkhdlr. Hatta bizim modern Batrh demokrasilerimizin oldugu
kadar, Atina demokrasisinin de temelinde yatmaktadlrlar.
Kendimize demokrat diyen bizler, bir diktatorlük veya ti-
rarrllga ahlaksal 01 arak kotü gozüyle bakanz; sadece katlanma-
SI dayamlmaz 01 arak degil, sorumsuzluklarmdan dolayl ahlak-
saI anlamda dayamlmaz olarak bakanz. Bunlara katIandlglmlz
sürece kotü bir ~ey yaptrgnnIZI duyumsanz. Ama katlanmak
zorundaY'ZdlT. 20 Temmuz 1944 hairrlerinin durumu buydu.
íçine krsIldlklan korkunç ahlaksal tuzaktan, Mart 1933 tarihli
yetkilendirme yasasmm demokratik bir ~ekilde kar ara baglan-
maslyla kurtulmaya çah~ml~lardJ. Bir diktator!ük bizi, sorum-
lulugunu ta~lmadlglmlz, ama genel olarak aym zamanda da
degi~tiremeyecegimiz bir duruma sokar. Bu yüzden, boyle bir
durumun dogmaslm engeIlemek için her ~eyi yapmak ahlaksal
gorevimizdir.
Bunu demokratik dedigimiz devlet biçimleriyle yapmaya
çah~mz, onlann tek ahlaksal dayanagl da budur. Yani demok-
rasiler halk yonetimleri degildir, oncelikle diktatorlüge kar~l si-
lahlannu~ kurumlardlT. Diktatorlük benzeri bir yonetime, gü-
cün tek elde toplanmasma izin vermezler, tersine devlet gücü-
lI. Tarih ve Politika Üzerine D~ünceler 177
>I- Kant'm metni (An Usun Ele§tirisi, Ogeler Ogretisi, li. Bôlürn, 11. Altbõlüm, I. Ki-
tap, çev. Aziz Yardlffih. istanbul, iDEA 1993, s. 184): "... herkesin ozgiirlügünü ba§ka-
larmmki ile tutarlz kzlabilell ... " (orijinalde arahkh yazllml§), Aynca bkz. ZUI1J ewigen
Frieden Ue Kant'm diger yazIlan.
lI. Tarih ve Politika Üzerine D~ünceler 181
11
sald1. Daha Hitler' den i:ince moda oldugu için i:iyle bir dü§ünsel
ortam ve dünya gi:irü§ü yarattI ki, bunlar olmadan Hitler müm-
kün olamazdl; kaldl ki bu dünya gi:irü§ünü l<Ismen Napol-
yon'a, l<Ismen de Hegel'e borçluyuz. Bu an1aYI§a gi:ire tarih,
milletlerin veya lrklann baskmhk için sava§malan demekti. Bu
sava§ bir ki:ikten yok etme sava§l olarak gi:irüldü. Bu tarih kura-
nuna gi:ire Hitler Reich'mm yok edilmesi, Alman halkmm ki:ik-
ten yok edilmesi anlamma gelmek zorundayd1. Hitler'in artIk
son1ara dogru bile, kuramsal olarak i:ingi:irülmü§ olan, Alman
hall<Inm tamamen yok edilmesini, uygulamada gerçekle§tir-
mek için her §eyi yaptlg, bilinmektedir. Bütün çabalarma rag-
men neyse ki bu i:ingi:irü gerçekle§memi§tir.
Ciddiye a1macak bir kuram, bir i:ingi:irünün gerçekle§me-
mesi nedeniyle prestij kaybeder; bu durumda milliyetçi tarih
yorumu modasmm ba§ma da benzer bir §ey gelmi§ti; bu da
herhalde Hegelci ve milliyetçi tarih yorumu modasmdan soma
Marksist tarih yorumunun ba§hca moda olmasma yardlmcr 01-
du; üstelik sadece eski Dogu Almanya' da da degil. Üçüncü ola-
rak kinik modanm en son zaferini saglayan bu Marksist tarih
anlaYI§lrun yll<Ilmasl oldug,l için, i:incelikle Marksist tarih anla-
yl§lru daha yakmdan incelemem gerek. Zaten Marksist tarih
yorumuna kar§l sava§mak benim ya§amlmda i:inemli bir rol oy-
naml§ oldugundan dolaYI da bunu yapmak istiyorum.
Marksist tarih yorumu "maddeci tarih anlaYI§I" ya da "ta-
rihsel maddecilik" olarak tarunmaktadlr - iki isim de Marx ve
Engels' e dayarur. Bu, Hegel'in tarih felsefesinin farkh bir yoru-
mudur: Tarih artIk lrk sava§lannm tarihi olarak degil, smlf sa-
va§larmm tarihi olarak gi:irülmektedir. Üstelik tek bir amaCl
vardlY: Sosyalizmin (veya komünizmin - kelimelerin i:inemi
yoktur) tarihsel zorun1u1ugun sonucu olarak galip gelmek zo-
runda olu§unun bir karutml-bilimsel bir karu tIru- sunmak.
Bu si:izde karut ilk olarak Marx'm i:ince Franslzca Misi!re de
la Philosophie (1847) adlyla yaylmlanan kitabl Felsefenin Sefale-
ti'nin son üç sayfasmda sunulmu§tur. $u §ekilde:
Tarih, slruf sava§lannm tarihidir. Çaglnuzda (Marx kitabl
1847' de yaznu§tIr) bu sava§, Franslz Devrimi'nden bu yana yi:i-
neten slruf olan burjuvaziyle, yani si:imürücü1erle, si:imürü1en
lI. Tarih ve Politika Üzerine Dü~ünceler 213
kiitüle~tirebilecegini
bilsek bile, ne yapmahYlz?" sorusu tara-
fmdan belirlenmelidir.
Konu~mamm ikinci kIsnu da iki kIslmdan ol~uyor: Birincisi,
bugün açlszndan iyimserligim. jkincisi, gelecek açlszndan eylemciligim.
En ba~tan siiyleyeyim: Beni yeniden iyimser yapan, 1950
y!lmdaki ilk Birle~ik Devletler ziyaretimdi. O zamandan bu ya-
na belki 20-25 kez Amerika' ya gi ttim ve bu izlenimim her sefe-
rinde daha da derinle~ti. O ilk ziyaretim beni, sava~ sonraSI Av-
rupa'smda Marksizmin, her ~eyi yutarak etkisini artJrmasl yü-
zünden ortaya çlkan bir bunahmdan kurtarml~t1. Hitler'in
1938' de Avusturya'ya girmesinden sonra ba~ladlglm kitablm
AÇlk Toplum ve Dü§manlan, nihayet 1945'te yaylmlanml~tJ; an-
cak güzel siiyle~ilere ve iyi bir dagJtlma ragmen Marksizrnin
zafer geçidini etkilemede yetersiz giirünüyordu.
iyimserligimin asIl noktalanm hemen daha yakmdan açlk-
lamam gerek.
1. Bir kez daha tekrarhyorum: iyimserligim sadece bugüne
ili~kindir, yanna degil. Bir ilerleme yasasl diye bir ~ey oldugu-
na inanmlyorum. Biiyle bir ~ey bilimde bile yok; teknikte de
yok. ilerleme olasl bile giirülemez.
2. BatJ' da bizlerin bugün, gelmi~ geçmi~ en iyi sosyal dün-
yada ya~adlglmlza inamyorum - üstelik de yeni bir din, ahlak-
sai bir cehennemde ya~adlglmlzl ve fiziksel ve ahlaksal kirlilik-
ten ylkIma dogru ilerledigimizi bildiren yeni bir din ilan eden
birçok entelektüelin ihanetine ragmen.
3. Bu kiitümser dinin sadece korkunç bir yalan olmakla kal-
maylp, -en iinemli noktalardan birini hemen ortaya koymak
gerekirse- bizimki kadar reform taraftan bir toplumun ~imdiye
kadar hiç gelmedigi.ni iddia ediyorum.
4. Bu reform taraftarhgl yenibir ahlakbilimsel fedakârhk
anlayl~mm ürünüdür, ki bu anlayl~ iki dünya sava~mda, üste-
lik her iki tarafta da ortaya çlkml~tJr. Yedi YII Sava~lan'nda II.
Friedrich, halkml iilümün yüzüne bakmaya zorlamaya mecbur
kalml~tJ. ~u haykm~l me~hurdur: "Hergeleler, ebediyen ya~a
mak ml istiyorsunuz?" Ahlakbilimsel degerlere bir dokundur-
ma yapmamn yeterli oldugu giirülmü~tür: Almanya' da vazife,
vatan, BatJ' da ise vatan, iizgürlük ve ban~ ve tabii her iki taraf-
ta da karde~lik.
218 Hayat Problem Çozmektir
nusu. Politik suç nasil ólçülür, Bal!' daki bizler ahlak yarglçlan
olabilirmiyiz?
Popper: Eski Demokratik Almanya'mn lider kadrosunun,
asll sorumlulann ahlak yarglcl olabiliriz. Honecker'i mahkeme-
ye çlkarmaya çah~mayl çok ónemli buluyorum.
Spiegel: Oyleyse suçlulann kamuya te§hir edildigi geni~
çaph bir geçmi§i sindirme operasyonundan çok, órnek vakala-
nn ele almmaslm ml savunuyorsunuz?
Popper: Asgari miktarda intikam ve yapllml~ olanlara ben-
zer igrençlikle bu i~ten slynlmamlz büyük ónem ta§lyor.
Spiegel: Ve yobazhga kapllmadan.
Popper: Yobazhga da kaprlmadan. Mahkeme büyük bir dik-
katle çah~mah. Dava eski liderlerin, en fazla 150 ki~inin suçla-
nyla smlrh kalmak zorunda olacak. Bu kadar ileri gidilebilir,
ama daha fazlasl da zaten yapllamaz, yoksa olay çlgmndan Çl-
kar.
Spiegel: Ínsanlar ne yazlk ki kahraman degildir ve totaliter
bir toplumda olabildigince normal bir ya~arri sürebilInek için
durumu idare ederler diye i~birlikçileri de hesaba katmamak
ml istiyorsunuz?
Popper: Bu dogru. í~birlikçilere fazla bir ~ey yapllamaz ve
yapllmamah. Büyük çogunlukla korkuya kaplldllar: Terórizmin
yóntemi de budur, korku salmak. Yine de bir noktada kahra-
manhk herkes için ~arttrr, ózellikle de insamn aktif olarak adilik
ve kótülük yapmak zorunda blrakrldlgl noktada.
Spiegel: Amerika' da ~u slralar çok moda olan yeni muhafa-
zakâr filozoflardan Francis Fukuyama, ideolojik çatr~malann
sonunun gelmesiyle ve liberal demokrasinin dünyaya yayllma-
s'yla "tarihin sonu"nun geldigini sóylüyor. Demokrasinin zafe-
riyle birlikte aym zamanda insanhgm ideolojik evriminin de
son noktasma gelinmi§.
Popper: Bunlann hepsi lai, budalaca laflar. Felsefede muci-
zelere yer yoktur. Üstelik "sosyal devrim"le birlikte tarihin so-
nuna ula~llacaglm, çünkü tarihin zaten smlf sava§lannm tarihi
oldugunu Marx da sóylemi§tir.
Spiegel: Fukuyama'ya sizin pek deger vermediginiz anla§l-
hyor: Bir dizi çeli§kiden soma sonuçta dünya üzerinde ózgürlü-
234 Hayat Problem Çõzmektir
taruml§hm ve üye olmak için daha çok genç olsam da, en üst
partililer beni §ahsen kollan açlk kar§lladIlar ve olabilecek her
türlü i§i verdiler. Slk slk beni fazlaca gizli olmayan oturumlan-
na gi:itürüyor1ardl, ki bu bayagl da acayipti, ve onlann dü§ün-
me biçimi hakkmda çok §ey i:igrendim. (Çok daha sonralan ver-
digim adia) Marksist ideolojinin fare kapanmdan kIl payl kurtul-
dum. Ahlaksal i:idevim olarak gi:irdügüm §ey beni fazlaslyla
motive ediyordu, ki bu neredeyse felaketim olacaktl.
$imdi bu ideolojik tuzagl tarumlamak ve ardmdan da on-
dan naSIl kurtuldugumu anlatmak istiyorum: Buna yol açan,
korkunç bir olaym bana ya~athgl ahlaksal ~ok ve muazzam bir
ahlaksal tiksinti oldu. Marksist kuramm, veya Marksist ideolo-
jinin, birçok yi:inü vardlr, ama açlk farkla en i:inemli olaru ~u
dur: S6z konusu olan bir tarih kuramldzr, güya mutlak ve bilimsel
kesinlikle (her ne kadar kaba hatlanyla da. olsa) insanhgm gele-
cegini i:inceden s6yleme durumunda olan bir tarih kurarru. Da-
ha dogrusu, Newton aslronomisi bir güne§ veya ay tutulmaslru
nasIl i:inceden bildirebiliyorsa, toplumsal devrimleri aym §ekil-
de 6nceden bildirebilecegini iddia eder. Marx kuramlru ~u fikir
temelinde kurar: "!}imdiye kadarki bütün toplumlarzn tarihi, bir 51-
nif sava§larz tarihidir."
Marx, slruf sava~lrun, smlfslz veya komünist bir toplumun
kurulmaslyla sonuçlanacak sosyal bir devrimle doruk noktasl-
na ula~acagml, ilk olarak 1847' de, Felsefenin Sefaleti adh kitabJ-
nm sonunda bildirmi~tir. Tamtlama çizgisi çok kJsadu: Çah~an
slruf ("proletarya") eskiden beri bastmlan tek slruf oldugu için,
üstelik de tek üreten smlÍI olu~turdugu, daha da i:itesi büyük
çogunluga sahip slruf oldugu için, zorunlu olarak zaferi kaza-
nacakhr. Ancak onun devrimci zaferi bütün diger smlflann kal-
dmlmasma ve sonuç olarak sadece tek bir slruftan olu~an bir
topluma yol açmahdlr. Tek slrufll bir toplum ise smlfslz bir top-
lumdur - ne yi:ineten ne de ezilen bir slrufm bulundugu bir top-
lum. Bu yüzden Marx ve Engels'in bir yIl sonra Komünist Mani-
festo'lannda açlkladlklan üzere, si:iz konusu olan komünist bir
toplumdur.
Tarih de bir slruf sava~lan tarihi olduguna gi:ire, bu tarihin
sonu demek olacakhr. Arhk sava~lar, çarpl§malar, ~iddet, baskJ
242 Hayat Problem Çozmektir
Açtk.lamaj açlk1ama denemesi/ denemeleri 28, 29, 87; nihai - 42, 44, 69
Açlklama potansiyeli 36
Afganistan 196
Ahlak/ahlaksal 6dev lyükümlülük U, 151, 157, 159, 160, 165, 175, 216, 218, 241,
251,
Ahlakbilim 11, 159, 196, 217, 227, 231, 232
Ah1aksal gelecekçilik 153, 155
Aids 232, 234
Aktancl madde 26
Aktanrn, uyancl ve sinaptik 27; engel1eyici - 27
Alp 19,102,103,109, no, U3, 128; Gestalt - no, U4-115
Almanya 76,77,99,163,164,182, 195, 199,205,211,217,225,229,231,232,233,234,
235,236,237,243,253
Amerikan kar~lthgl 216
Analitik psikoloji 64
Anayasal Hükümet 9
Anlam (Tarihin-t) 139,150,160
Anlam çõzüm!eme 39
Aprioricilik 102
Aristokrasi 138,163,175
Aritmetik1e§tirme 41,42
Asal sayIlar 68,80,81,82; íkiz - 82, 83
Askeri büxokrasi 187
Astroloji 9
Astronomi8
Atalet yasasl 43,45
Atina 170, 171, 172, 173, 174, 175, 193, 195, 208
Atlantik Sõzle§mesi 198
Atom44, 47,56,58, 118, 252,253; Atom bombasl100; kuram186, 117, 119,252
260 Hayat Problem Çõzmektir
Birle§ik DevletIer 164, 167, 177, 188, 201, 209, 216, 217, 222, 223, 236
Birle~mi~ MilletIer 10, 11, 198, 252, 253, 254, 256, 257
Biyoloji 7,17,39,54,55,56,57,59,72,108,143
Biyolojik olgu 18
Biyolojik yapllar 7-8
Borsamn çõkܧü 236
Brest-Litowsk Ban~ Antla~mas1235, 240
Bugün 216, 217, 218
Burjuvazi 212,213
Bürokrasi 163, 187, 213, 251
Bütüncülük 40,56
Bütünsel alan kuranu 49, 53
Büyük Britanya 163, 164, 167, 198, 236, 237
Çagni>lm psikolojisi 64
çahi>ma hipotezi 141
Çekim esiri 47
Çekim kuraml, Einstein'm 30, 31, 33, 34, 36; Newton'un - 30, 33,34, 36, 40,44
Çekim kuvveti 43, 44
Çekirdek erímesi 53
Çekirdek güçleri 47, 49, 50, 52, 87
. Çeli§kiler 130-131
çevre 17,23,95, 198; - sorun1an 207; -ye zarar verme 230
Çin 193, 196, 231, 255
Çip savai>1230
Çogulculuk 17, 18, 134, 168
Çõzüm denemesi/ denemeleri 16, 17, 18, , 20, 23, 24, 84, 85, 86; geçici - 33
çücütme 23, 24, 27, 120, 121, 140, 239
Demokrasi 9, 10, 125, 135, 136, 137, 138, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 170, 174, 175,
1~1~~I~I~~I~I~mmmmmm~~
demokrasisí 171, 172, 173, 176, 177, 193, 194, 195; libera! demokrasi 225, 228,
230,233
Deneme hareketleri 15, 16, 17, 112
Deneme ve yamlma 15, 16, 95, 97,98, 104, 111, 204,205
Deney 112
Deneyler 25, 205
Denklik ilkesi 45 .
Despotluk 181, 211, 220, 221, 222, 225, 230
Devlet gücü 176, 180
Devlet organlan 183, 185
Devlet ve ôzgürlük kuraml (Kant) 181
Devrim, Amerikan 222; dü§ünsel- 209; Franslz - 138, 212, 213, 221; Macar - 138;
Püriten -125; Rus -138, 236; sosyal - 213, 215, 227, 233, 241, 242
DI§' dünya 19,104
D1§ politika 186
Diferansiyel hesabl 120
Diktatõrlük 163, 164, 176, 179, 187, 188, 192, 193, 196, 201, 213, 215, 226, 237, 238,
239,242,246
Dil19, 20, 21, 22, 24, 31, 37, 62, 66, 67, 68, 80, 81, 86, 88, 89, 93, 95, 98, 101, 130, 160,
161,208; insan -inin i~;levleri 61, 96, 97
Di! kir1enmesi 197
~~~I~I~I~mml~I~I~I~~I~I~I~m~n7
kõtümser - 217
Din sava§lan 126, 131
DNA 55,112,118
Dogma/dogmatik 9, 20, 25, 87, 98, 99, 96, 100, 108, 120,134, 152
Doga bilim(ler)i 88,15,28,33,47,53,92,94,95,119,134,139,142,163,172, 198, 231
Doga yasasl/yasalan 10,35, 107, 142, 252
Dogru inanç 197
Dogrulugu bulmak 114
Dogruluk araYl$l 93, 94, 99, 116, 168
Dogruluk fikri 34, 37; nesnel -90,114
Dogruluk sorunu 89
Dogu Almanya 212
DramCllar 171
. Duyu organ1an 19, 20; - alglsl119
Dünya 1 62, 63, 64, 65, 67, 68, 69, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 90
Dünya 2 62,63,64,65,67,68,77,78,79,80; 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 89, 90
Kavram Dizini 263
Dünya 3 61, 62, 63, 64, 65, 67, 68, 70, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 89, 90
Dünya 4 62, 78
Dünya 562
Dünya ban,'11, 187, 198, 213, 215, 249, 257
Dünya ekonomik krizi 236
Dünya gõrü§ü, realist 37
Dünya Sava§l, Birinci 11, 99, 213, 235, 236, 240, 242, 253, 254, 256, 257; ikinci-l0, 11,
127,192,201,237,253,257
Dünyayl dinamik gõrmek -77; statik - 77
Dü§ük hapI 250
Dܧünce, bilim õncesi 25; evrimd -108
Dܧünce içerik1eri, nesnel 79
Dܧünce süreçIeri, õznel 79
Düzlem kuraml120
Efektler, optik 36
Egilimler 118
Egitim 126, 158, 159, 161, 172, 232, 236; ahlaksal-160; entelektüel-157; gõreneksel
-157; §iddet uygulamamaya yõnelik - 250; teknigin bir parçasl olarak - 204
Einstein Kuraml 25,30,36
E1ektrodinamik 87
E1ektromanyetik kuraml/güç a1am 46, 47, 48, 49, 73,86
Elektronlar 48, 50
Elementer parçaclk1ar 117
Ele§tiri 23,28, 85, 95, 97, 129, 131, 204, 205; deneysel-116; teknigin - 205
Emperyalizm kuranu 226
Enerji, kimyasal205; Güne§ - 205
Entegral hesabl 120
Enteleklüeller 92, 100, 101, 115, 128, 130, 134, 191, 196, 197, 198, 200, 201, 219, 230,
237,257; Peygamber gibi -130
E§kutuplu birle§me degeri 48
Etki 142
Etkile§im, Psikofiziksel 63,84,85,86, 87
Etkile§im, zaylf 49; ruh ve beden arasmdaki - 76,84
Etkinlik/etkin/eylemcilik 111,217
Evren (Kosmos) 37; Evren (Universum) 43
Evrensel tarih 151
Evrim (kuram1l50, 52, 53, 57, 59, 74, 78, 94, 108, 109,204
Eukleides kamh 82
.. ~,·,~n'1''",n,,=''nm.=r= .
::;z.::t;:::é!="""''''~~===m'=.",m=~
Gaddarhk 234,243,251
Geçmi§ 66, 88, 149, 150, 153, 216, 219, 225, 235, 247, 248
~_.I~~~n~mn~mn~~~m~m~
Gelenek, dogmatik 134; iki a~amah -134
Geli~im kuraml15, 19, 78
Gençlik 188
Genetik düzenek/yapIlar 17,18
Genetik kodun benzersizligi 55
Geometrikle~tirme 41
Gerçeklik problemi 111
Gereksinimler 94
Geri besleme süreci 68
Gestalt psikolojisi 65
Gezegen kuramll16
Gezegen yõrüngeleri 36
Gezegenlerin hareketi 25
Gizilgüç 52, 53
Gõlgegõrüngücülük 63
Gõrecelik kuraml, gene145; õzel- 30, 45, 72
Gõzlem 19, 20, 35, 36, 89, 117
Güç POlitikaSl 146, 151, 152, 160, 161
Güç, diktatõrlük 163, 192, 239
Güçler, elektrikse146; manyetik - 46
Irkçlbk 196 I
I~1k esiri 46
I~lk hlZ130
I§lldak kurarru (bilimin) 140
I§lma kimyasl 252
I§lma, kaotik 37
I
t:
katlar 80, 204, 205, 205 li
íç sava§, Amerikan 222, 223
içgüdüler 89
f
,I:
içtepi 43
i:
ídealle~tirme 37 i
ídealizm 38, 137,223; Alman -128
ideolojiler 99,100,101,169,199,202,247 I
iki partili sistem 168
íkicilik (çekim güçlerinin ve elektromanyetik güçlerin) - 60
ilerleme (Fortschritt) 10, li, 30, 147, 148, 162, 204, 217, 219, 234, 236, 245; bilimsel -
20,24,25,30,140
ileti§im 96,97,98
inanç (Tahmin) 21; Dinsel 131
inançslZh~ 197
indirgeme denemeleri 40, 42, 43, 44, 46, SI, 53, 54, 55, 56, 57, 59, 65, 71, 72
indirgeme, Descartesçl - 42, 49; bilimsel- 39, 44; Biyolojinin fizige - 39; Kimyarun
266 Hayat Problem Çozmektir
Makromekanik 25
Manhk 131
M__ ~I~n,mn~n~m~m~amam~~
243,245
Marshall Plaru 198, 200
Maske çlkarma felsefele:r:i 148
Matematik 80, 94
Maxwell Denklemleri 46
Mekanik, Newton 33, 46
Melos 173, 195
Merak 15, 18
Mezon48
Me§ruiyet ilkesi 192
Metafizik 76, 77i Kepler-119i Sokrates õncesi -77
Mikroyapl, Maddenin 73
MilI ilkesi 184, 185, 186
Milletler Cemiyeti la, 256, 257
Mil1iyetçilik 196, 197
Míni devlet 182, 186, 187
Moleküler Biyolojí 57
Monadlar58
Monar§i 163, 175
Moskova Agustos Darbesi 230
Motonõronlar 27
Muhalefet 168,249
Mutasyonlar jmutasyon yetenegi 18, 112,204
Midilli 174
Namussuzluk 128
Nansen Pasaportu 256
Nansen yardlffil 257
Neden 143
Nedensel ili§kiler 22
Nesnel1ik/nesne122, 148, 149
Newton kuraml 25,30,44,46,72
Nõtron 48,49,50
Nõtron dalgalan 118
Nüfus patlamas1207, 231, 250, 251
Nükleer sava§ 100; fizik 218,228,255
Kavram Dizini 269
OlaSlClhk 56
Oligar§i 175
Onur (insanhk) 137, 181
Optik, lIi,ma 117; Dalga - 147
Oransal Temsil166, 167, 168; -e dayah seçim yasasl194
Organizma 18
Oersted güçleri 46
Ortadogu 238
Ortadan kaldlrma/ortadan kaldlrma süreci 15, 16, 17, 20, 22, 23, 25, 28, 29, 31, 34,
49,112
Ortakla§aclhk 157, 159
Otorite 93,128,182,195
Otto Hahn Ban§ Madalyasl 253
Oylama 164, 174
Ozon deligi 231
Ogrenme 15, 16, 17, 56, 88, 96, 98, 120, 121, 129,204
Oncel düzen 52, 53, 58
Onceleme 107, 109
Onermeler, deneysel35; dogru - 37, 79
Ongõrü 142, 143
Ongõrü 142,143
Ornek 221
Ozbilinç 39, 60, 62, 65, 66, 67, 87, 88, 89, 90
Ozcülük 40, 46
Ozdeki tamamlanmaml§hk Cbilimin) 39
Ozde§le§tirme 40
Ozele§tiri 129,167,189,204
Ozerklik, 6zerk 62, 63, 68, 69, 79, 80, 81, 82, 90, 130
Ozgecilik 157,159
Ozgürle§tirme, kendini 126, 127, 130
~~ük~~1~1~1~1~1~1~~~1~1~1~m1~1~
1m,1~1~1~1~1~m~,~~n~nimmm~m
236, 240, 249, 251; Din - ü 132; Dü,ünce - 132; ; ki,isel- 126, 127, 206, 222, 249;
politik -132, 134, 135, 136, 138, 220, 221, 240; vicdan -132; - kõtüye kullarulma-
s1179, 180; - slTIlrlandmlmas1179, 180
Panpsikizm 58, 59
Paradokslar 41
Parçaclk kuranu 59
Parti disiplini 215, 244
l:
""'<~h'''h_Y_"~._._ ~
.. •. _ _. __ ~m,..,.~==.=,_.~_ _~~~~~_~~~~=_ "===:milO<mm-;=.... ,,"'l
270 Haya, Ptoblem Çõzmektir
Partiler 165, 166, 167, 169, 191, 194, 237, 248, 249, 250,; - hãkimiyeti 165
Pasifizm 240
Pauli ilkesi 48
Fax Americana 229
Pax Civilitatis 229
Pazar, serbest 206
Platoncu 191
Platoncu Eyti§im 190
Politika 194, 218, 248, 250
Polonya 138
Polonyum 253
Pozitivizm 77, 119
Pozitron 48, 49
Problem 15, 16, 17, 18, 19, 20, 22, 25, 26, 28; eski - 28, 29, 30, 56, 65; deneysel bilim-
31; yeni - 28,29,30, SI, 53, 54, 56, 70, 71; bilim kuraIDl- 31; - çõzme 7, 15, 16, 57,
58,94,203,205; - durum 18, 20
Proletarya 213, 241
Protein sentezi 55
Proton 47, 48, 50
Psikanaliz 32, 33, 35, 66, 148
Psi§izm 84, 85
PythagorasçI1ar 117, 133
Radyum320
Realist 76, 77
Realizm38
Refah devleti 183, 185, 186
Reform taraftarhgl 217
Reform, politik 239
Reformasyon 217
Rekabet 167
Ressam 171
Rezonans 117, 118
Roma ímparator1ugu 11
Romantik1er 159, 227
Rõnesans 133, 134
Ruh-beden problemi 60, 84, 85, 118
Ruh-beyin ko§utçulugu 63
~airler 171
~ema, dõrt a§amah - 28, 29, 31; üç a-?amah 16, 17, 18, 20, 22, 23, 28; -mn dinamik ni-
teligi 29; -mn d6ngüsel niteligi 29
Tansar hesabl 30
Taraf1arm belirginle§imesi 24
Tarih anlaYl(ll 144, 146, 147; kinlk - 211, 216, 230
Tarih fe1sefesi 212, 225
Tarih kuraml (Marx'm) 245
Tarihyazlml 139
Tarih yorumu, Hegel'in 212i UkÇl - 211; Marksis~ - 211, 212i milliyetçi - 212
Taríh, insanhk 9, 89, 99, 148, 150, 151, 200, 237, 247; doga bilimlerinin-i 47,53; poli-
tik güç -i 151,160; - sonu 233, 234, 241; --yorumu 216, 219
Tarihselcilik 150, 152, 155, 156, 161, 162; tanrlCl-152
TaliL?ma, bilimse124; ele§tire12L 22, 24,28, 29, 31, 34,37, 97,129,132,134
Tekhücreliler 204
Tekbencilik 38
Teknik 207; Kültürel faktõr olarak -e õvgü 208
Teknoloji 146, 198, 199, 204, 246, 149, 250
Teleoloji 57
Teleonomi 57
Telkin (gereksinimi) 92,95,98,100, 101
Ter6rizm 138, 179, 188, 214, 233, 240
Thebai 171
Tinselcilik 84
Tiro1125
Tiyatro 170
Toplama Kampl 243
~_m~m1~1~TI~mTI~mm~~~~~~-
148, 160, 161, 168, 225, 138, 245, 246, 248, 250; liberal- 227, 236; smúslZ - 268;
uygar -11,183,249
Totolojiler 34
Tõz, maqdese185
Trafik devrimi 209
TÜInevanm 76, 112, 113, 114; - çürütülmesi 112
Türkiye 236
VarolmaYl§, Maddenin 59
Varolu§çu felsefe 76
Verimsizligi <Marksist kuramm) 239
Viyana Okulu 77, 119