You are on page 1of 2

Bu hafta tam bir Wikileaks depremi yaşandı ve öyle görülüyor ki yaşanmaya

devam edecek. Yaklaşık bir haftadır belgeler üzerine yorumlar yapılıyor, tartışmalar
dünyanın her yerinde aynı heyecanla devam ediyor. İyi ki belgeler “damla tekniği”
ile yavaş yavaş veriliyor çünkü bizim unutma kapasitemiz oldukça yüksektir.

Öte yandan Wikileaks’in kurucusu ve kaçak Julian Assange yasaklanmaya devam


ediyor, bağışlarla ayakta durmaya çalışan sitenin bağışları kesiliyor, Amerika’nın
önde gelen üniversitelerinde öğrencilere Wikileaks yasakları konuluyor, ABD ordusu
sıkı önlemler alıyor, sıkı denetimler düzenliyor ve ezici bir kesim tarafından
Assange gitgide kahramanlaştırılıyor.

Wikileaks’in ortaya çıkardığı belgelerden çıkan ve ABD dışişleri Clinton’u tüm


diplomatlardan ayrı ayrı özür dilemesine sebep olan bulgulardan en temel olanı
şüphesiz ki ülkelerin liderleri hakkında yapılan yorumlar, kişisel tanımlamalar ve
bu tanımlamaların üslubu.

Bugün çıkan bir habere göre; Balıkesir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Bülent
Özdemir'in Süryaniler'le ilgili bir çalışma yapmak için gittiği Georgetown
Üniversitesi'nde tesadüfen bulduğu 'Personalities Turkey' adlı evrak, İngiliz
istihbaratının Türkiye’de ki önemli kişiler hakkında 100 yıl önceki notlarını içeriyor.
(05.12.2010/Akşam) Burada görünen o ki, diplomasi dili o günden bu güne
değişmemiş!

Ama Wikileaks bir şeyleri değiştirmeye çalışıyor ve kendi

değimleriyle yeni bir düzen öngörüyor. Farkında mısınız onu susturmaya dair
yapılan çalışmalar ne kadar çoğaldı, ne kadar korkuyor Büyük Birader şu küçücük
internet oluşumundan!

Şu sıralar özgürlükçü ve karşıt görüşlü bazı “hacker”lar siteyi korumaya, ulusalcı ve


milliyetçi “hacker”lar siteyi ulaşılamaz kılmaya çalışıyor. Bülent Somay bu konu
hakkında bakın ne diyor: “Hacker”lar bizi özgürleştiremeyecek kendi başlarına;
ama biz o dijital karnavalın (Ferhat Boratav’ın benzetmesi) diline sahip çıkarak
kendimizi özgürleştirebiliriz. Bu, şu günlerde yapılabilecek en doğru tespit olsa
gerek.
Time dergisi Assange’ı kapak yapmış ve altında sormuş, “bir sır bilmek istiyor
musunuz?”diye. Evet ben istiyorum! Devlet büyüklerinin(!) o ünlü G-8’lerden G-
20’lerden sonra objektiflere gülümsemelerinin ardında ki tüm savaş
çığırtkanlıklarının ortaya çıkmasını istiyorum. Tüm devlet liderlerinin birbirlerinin
ardından ne numaralar çevirdiklerinin ortaya dökülmesini izlemek istiyorum.
ABD’nin ve diğer tüm sömürücü ülkelerin demokrasi adı altında ne tür savaş
suçlarını işlediklerini, sivil ölümlerine sebep olduklarını belgeleriyle görmek, bir kez
daha onlara lanet okumak istiyorum. Wikileaks paranoyasının, yönetenlerin tüm
hücrelerine bulaşmasını istiyorum!

Wikileaks belgeleri yayınlanmaya başladıktan hemen sonra, sosyal medyada hızla


yankı buldu ve yayıldı. Belgelerin yayınlanmasından kısa bir süre sonra çeşitli
dillere anında çevrildi belgeler. Türkiye’de de wikileakstr.blogspot.com adlı siteden,
belgelerin Türkçe çevirilerine ulaşmak mümkün. Belki bunlara göz atarak
Türkiye’deki magazinleşen “başbakanın İsviçre’deki hesapları” tekrarından
kurtulabiliriz.

Sevgilerimle…

You might also like