You are on page 1of 27

İYİLİK

Seçmeler
“ … Eserinize , düşmanınız tarafından meydana
getirilmiş gibi bakınız , onu hayranlıkla seyrederseniz
mahvolursunuz .”

Samuel Butler
“ Biz musiki yapıcılarıyız ; rüyaların rüyasını kurarız ;
cihanlar kaybeder , cihanlardan vazgeçeriz ; fakat
dünyayı ebediyen sarsan ve harekete geçirenler de
bizleriz . ”

Arthur O’Saughnessy
İYİLİK

Kuşlara serperken tanelerimi


Akik yüzük taşımı da atmışım ,
Elim boş , kalbimi de kanatmışım
Sana vermek için son eserimi .

Gerçeği açıkça haber verdin mi ,


Viran bahçelerde başlıyor kışım ;
Bana yalan söyle ki aldanışım
Benimçin solmayan bahar mevsimi .

Doğruyu söylemek sana yaraşmaz ,


Sen mısralarımı aydınlatan yaz ,
Nasıl başlamıştık bitiremedik .

Çevreni kaplayan hava iyilik


İyilik , seninçin , sendendir , sensin ,
İyilik , duruşun , bakışın , sesin …
SUNUŞ

Sana ne oldu diye soruyorlar , muttasıl ,


Gönlümün kitabında açılan yeni fasıl
Ahengiyle doluyor seslenen aydınlığın .

Mavi uğultuların ufkundadır ve yeşil -


Bahçemden ses veriyor , bütün çerçeve yeşil ;
Altın başaklarıyla tarlalarım sarışın .

Değil mi ki sevdiğim unutacak adımı


Elimi çabuk tutup bari son hasadımı
Olgun demetleriyle ona sunsam diyorum .

Yaşam istiyorum mısralarımda , belki -


Şi’rime hayat verir beni öldüren sevgi
Yabancı dudaklara bir dokunsam diyorum .

Yollar , upuzun yollar , eşkin kır atlarım yok


Gökler , hasretim dolu gökler , kanatlarım yok
Yerim her zamankinden toprağa daha yakın .

Ve içten duygularım seslerin örgüsünde


Ve başım , ümitsizce yer arıyor göksünde
Olsa bile o anı bir son sabaha yakın .
N İ S A N 1955

İlk ışık sularda ben sokaktayım ,


Bulmak sevinciyle aramaktayım .
Bir boydan bir boya Çanakkale’yi -
Gezdim , hayat güzel , sevimli , iyi .
Ne çıkar aranan bulunmasa da .
Elle tutulacak gibi havada -
Nisan , çocuklukla gençlik arası
Çağımın solmayan tek hâtırası .

Boğaz parıltılı , çivit mavisi ,


Saroz körfezinde sabahın sisi ,
Dere : pınarların çağıltıları ,
Bahçe : yeşil , pembe , beyaz ve sarı .

Kalbim , ömür boyu israf ettiğim ,


Kalbim yine çarpıntılı sevgilim .
Yine ümitlerim , ümitsizliğim ,
Aşkımla dopdolu yaşaran mevsim .
Ve dıştan bir beyaz parıltı , içi -
Büyük denizlerin sesi ve inci -
Bir sedef kabuğu vurdu sahile ;
Bütün renkleriyle , meltemleriyle -
Nisan . Kırkaltıncı yaşımda benim ,
Metler ve cezirler başımda benim .
CÖMERDİM

Cömerdim , bezletmek şanımdır , gönlüm -


Bir Hızır pınarı gibidir , serin .
Sen , ümit bağımda yetişen gülüm ,
Nen varsa bendendir : Rayihan , rengin .

O sabah kapında bütün vârımı


Beyaz ellerine bırakmadım mı ?
Verdim gök dolusu ilkbaharımı
Uğrunda karşılık beklemeksizin .

Cömerdim , kalbimden dağıttığım an


Yaşamak tadıyla doluyor cihan
Ve sen gidiyorsun , asıl o zaman
Benim eserimsin , yalnız benimsin .
KIRMIZI – BEYAZ

Kalbim mi dünyanın en sabırsızı ,


Bir kuş mu çırpınan , bırakıp giden ?
En güzel gündüzün çevresinde , sen :
Yüzün beyaz , dudakların kırmızı …

Dünya defterine yazdığım yazı -


Sabr’ın öz çocuğu büyük sevgi’den .
Biz ki ne gördükse gördük sevgiden
Şafak parıltısı , bulut beyazı .

Bayrağım gibisin , aşk , öylesine


Seninle dopdolu olup da yine -
Sıcak hasretini duymak derinden .

Sende buluyorum aydınlığımı .


Anlıyorum - mest olarak - derinden
Yalnız senin için yaşadığımı …
HATIRA

Sen varsın , kalbimde yalnız sen varsın


Tadımsın , tuzumsun , acımsın … yarsın

Uykusuzum , seni düşünüyorum


Susuzum da özlediğim pınarsın

Yeşil yaprakları çiğler bezemiş


Sabahlar seninle dolu baharsın

Ben yaşlı , sen nisan tazeliğinde


Gençlik günlerimden bir yadigârsın

Belki yıllar sonra mısralarımı


“ O neler söylemiş ” der hatırlarsın .
YEMİN

Çanakkale , sabah serinliğinde ,


Ufukları yakın , suları durgun
Uyandın ve işte açıldı perde ,
Odanın içinde geziniyorsun .

Mevsim değişir mi odanda bilmem ?


Yaz olsam , kapından ben de eksilmem .
Güz olsam , gelirdim , gözlerimde nem ,
Dökülürdüm , yaprak yaprak ve solgun .

Özlenen bir mevsim olsaydım da ben


Dallarım altında sen serinlesen ,
Kuşların ağzından beni dinlesen ;
Bir kalp hikâyesi hikâyem, uzun .

Sana bağladığım gün ümidimi


Tek renge boyadım her bir mevsimi .
Ne o, dediklerim usanç verdi mi?
Bir daha söylersem dilim tutulsun .
S E N VE B E N

Mavi boğaz üstündeki gündüzün


Yeşil yamaçlara serptiği bahar :
Sarı çiğdem , mor menekşe aydınlık .

Bir nisan sabahı içinde yüzün ,


Sende bir teselli parıltısı var :
Sevgi dolu , cana yakın ve ılık .

Ben artık sevgilim , teşrinlerdeyim :


Gökler bulutlarla örtülü , ufuk -
Renklerle donanmış, bağlar bozulmuş .

Bu sular boyunca sislenen mevsim,


Bilinmeyen denizlere yolculuk
Akşam semasına kanat geren kuş.

Akşam semasına kanat geren kuş,


Uçsa da alt etmiş gibi kaderi;
Gün çabuk bitiyor, güneş batıyor ,
Haber yok haziran şafaklarından.

Her şey bana dönmeyecek günleri


,
Yenilgilerimi hatırlatıyor .
Yenildim: Zaferi umduğum zaman.
DÜNYA DEFTERİNDE KALAN ADIMIZ

Sebtest bereceridei âlem devamı mâ !

Şirazlı Hâfız

Sen tatlandırırsın suyu, ekmeği;


Seninle birlikte yaşamak iyi,
Seni gördüğümce dünya güzeldir;
Iztırap sen varsın diye çekilir ,
Yüzünde iyilik, çevrende huzur
Maddeleşir, dokunulur, duyulur .
Zorluklara karşı yalnız değilim
En yakınım, öz tanışım, sevgilim.

Hep aynı da olsa daima yeni


Dinlemek isterim kalb hikâyeni
Bazı aldırmadan, bazı sitemle
Nasıl kırdığımı kalbini, söyle
Anlat birer birer uykularını
Dağıtan karışık duygularını;
Sevindiğin zaman artar sevincim,
Ağlarsan daha çok ferahlar içim.

Kıskan beni, darıl, öfkelen bana


Ve sana aşkımı söylerken bana
Yüz çevir yahut da kaşlarını çat,
Sonra bir dağınık gül gibi uzat
Beyaz ellerinle affedişini.
Göstermeden gözlerinin içini
Seni sevmiyorum , sevmedim ki de.
Ebedilik sırrı vardır sevgide
Gerçi gönül azap çeker bunalır,
Dünya defterinde adımız kalır.
KAYBETTİM

Beyaz günlerimden siyah gecelerimden


Sevinçle, acılarla, heyecanla derlenen
Nem varsa mısra mısra bütün ona getirdim
Attım önüne, bilmem aşkımı öğrendi mi
Ben ki yanarken bile ferahlardım, kendimi
Ateşi gülzar olan “Nebi” ye benzetirdim.

Göksümde yaralanmış bir kuş kanat çırpardı


Bir şeyim yoktu benim, sadece kalbim vardı
Yolunda çekinmeden harcadım ve bitirdim.
Aslında kalbimi de dolduran yalnız oydu
O benimçin hayatın kendisiyle doluydu
Artık sonum demektir, gitti, onu yitirdim .
ESKİ ŞARKI

Nedir eski şarkıları dinlerken


Duyduğum bu ateş, daüssıla mı?
Sularda başlıyor bir güz akşamı
İçimdeki sızı ne kadar erken…

Bir şey, boşa çıkan ümitlerimden


Bir şey gölgeliyor her hâtıramı;
Sevgilerin, hasretlerin toplamı :
Sen.

Renkli günler, bahar boyu yolculuk,


Yıllar yılı, yollar boyu yolculuk,
Heyecanla sarsılarak arayış…

Ve bulmak bir nisan sabahı Sen’i,


İstemek aşkımı benimsemeni…
Geç kaldım , şu dağın arkasında kış…
BİR TÜRKÜ

Bir türkü dinledim , geçen yüzyılın -


Türküsü , sahilde içli bir kadın
Zaman ötesinde söyler gibiydi :

( Bir tanem bu sabah mor cepken giydi


Belinde hançeri gümüş kabzalı
Elâ gözlerinin şavkı vuralı
Günüm o , gecem o , gönül meylim o
Yârim , sevdiceğim , leylim leylim o
Yüzüne bakıp da doyamadığım
Başımı göğsüne koyamadığım
Alnı ak , gülü al , kadifesi mor
Azabın da olsam beni çek diyor
Mailim , meylim de öylesi değil
Gönlümün , çektikçe ölesi değil
Bir ömür boyunca çekesi gelir )

Bu türkü benimçin bir tesellidir .


Büyük tesellisi yenilgilerin
Reddin , hayırların ve beklilerin
TASIM SENİNLE DOLU

Düşüncelerimde , duygularımda
Işıyan aydınlık , sen , alınyazım
Kalbe hüznü çöken sonbaharımda
Özlenen haziran günlerim , “yaz”ım .

Seninçin ceylanlar su başlarında ,


Seninçin inciler göz yaşlarında ,
Seninçin şiirler yazıyorum da -
Sözüm canlanıyor , ben sihirbazım .

Sen , geçen günlerde , sen gelecekte ,


Her zaman , her yerde , düşte , gerçekte ,
Temiz soframdaki sıcak ekmekte ,
Sen varsın , seninle doluyor tasım .

Öyle isterim ki sır vermeksizin -


Seni anlatayım , kimse bilmesin ,
Gönlümde gizlenen bir hazinesin ,
Bozulmasın , bozulmasın tılısım .
DENEME

Yavrucuğum , iki gözüm :


Ona söylen , ona küsüm .

Yüce yüce , duman duman


Mor dağlardan geçirdiğim
Boz bulanık sularından
Kana kana içirdiğim ,
Ve bir sabah yuvasından
Şahin edip uçurduğum
Gönül kuşum ona varmış ,
O da kanadını kırmış …

Haber verdi “gönülsüzüm”


Ona söylen , ona küsüm
MASAL

Sabır taşı sabır taşı


Billûr bir su , işte karşı -
Çeşmeden her gün akıyor
Beni susuzluk yakıyor
Susuz fakat bir tek yudum
İçemiyor , içmiyorum .

Sabır taşı sabır taşı


Kıyasıya bir savaşı
Tek başına veriyorum
Günle başlıyorum yine
Çevrem alabildiğine
Nakış nakış , ilmik ilmik
Ümit dolu ümitsizlik .

Sabır taşı sabır taşı


Büyük iklimlerin kuşu -
Bendeki aşk , bu sevgiye
Veriverdim ölesiye -
Yaşamak için hayatı .
Sabır taşı , taş çatladı .
OYUNCAK

Çocuk oyuncağı kırdı


Nasıl olsa kırılırdı
İşi , inceden inceden
Kuruntudan , düşünceden .

Yıllar yılı emek çekmiş ,


Bitirmeden bitecekmiş -
Gibi heyecan duymuşsun
Hem , neyin varsa koymuşsun
Neyin yok ki dünyalarca ;
Bütün yahut parça parça
Acıların , yaşayışın ,
Soluk yazın , güzün , kışın ,
Ve nadiren gördüğümüz
Bahçeyi dolduran gündüz ,
Fecir vurunca yanarak
Dallarından yaprak yaprak -
Dökülen renk , ışık ve ses …

Çocuk kısmı kıymet bilmez


Çamur da bir , cevher de bir ;
Kırıverir , atıverir .
Ama kırılan senmişsin ,
Çocuk bunu nerden bilsin .
ÇAMUR

Biliyorum , biliyorum ,
Cevher değilim , çamurum ;
Fakat , Akdeniz’in mavi
Sularında son alevi
Parıldayan ; gün bitince
Daha sonsuz , daha yüce
Ufku saran Beydağı’ndan ,
Anavatan toprağından …

Pişirdim aşk ateşinde ,


Şimdi cevher var içinde …
UĞURLARKEN

Yolun açık olsun Ferit ,


Güle güle git , tez gel .

Ilık bir eylül sabahı ,


Alabildiğine güneş ,
Sular , sular ufuk boyu ,
Nakış nakış ve güzel .

Rıhtımda genç kızlar da var


O mu yoksa en uçtaki ?
O hangisi bilmiyorum
Mahzun duruşlusu belki …

Sen , bizimçin hâlâ çocuk ,


Yaramaz , canlı , sarışın ,
O eski günde gibiyiz ,
İlkokula başladığın .

Öğrenmek isterdim gerçek ,


Sen nasılsın o gözlerce ?
Güzel , kuvvetli ve erkek ,
Sevgi , tasa , hasret , ümit …

Yolun açık olsun Ferit .


BAHÇIVAN

Tamamlanmayan Şiir

Sana ne oldu diye sorulmayacak artık ,


Yolun sonu yakındır ve dünya bir tadımlık ,
Ömrümün kitabında açılıyor son bölüm …

Bir şafak vakti verdim kalbimi açıp da kan ,


Benim bu ilkbaharı hazırlayan bahçıvan ;
Gözleri kamaştıran bir parıltıdır gülüm .

Halbuki güze erdi kadri hiç bilinmemiş


Hudutsuz bir sevgiye açık , engin ve geniş
Bir fatih gururuyla göklere dalan gönlüm …

Mart 1956
E Y L Ü L 1955

Eylül , geçen yazın güzelliğinden


Demetler toplamış ve imbiğinden -
Geçirmiş , bu gece bize sunuyor .
Yüzüme bir serin el dokunuyor ;
Yanı başımdasın ; karşı kıyıda
Suya serpivermiş parıltıyı da
Eceabat ışık çizgisi , Boğaz .
Uzak uğultular halinde son yaz .

Balkonda karanfil açan üç saksı ,


Çok yıldızlı , derin gece yarısı .
Yanı başımdasın , belki uzaksın ,
Sen , ancak beni sen anlayacaksın .
Sen varsın ikinci çocukluğumda ,
Seninçindir düşüncem de duygum da .
Kolay anlayamaz başka birisi ,
Günün her anıyla renklenen sisi -
Açtıkça örtülen dil sahibiyim .
Şerhi yazılmamış metin gibiyim .
Yanı başımdasın , yanımda gerçek ,
Hayatla dopdolu , mana vererek -
Seni duyuyorum , anlıyor musun ?
Bardaktan bir yudum iç de bana sun ,
Beraber içelim kanmasak bile ,
Biz ki beraberce ve bile bile -
Kopardık dalından günahımızın -
Elmasını , artık sabahımızın -
Altın ışıkları azap doludur .
Sen yine boşalan bardağı doldur ,
Ümitlerin , vaadlerin , kendinle .
Gülümse , konuş , düşün , dinle …
Bırakalım acı düşünceleri
Sona ermek üzre yaz geceleri
Aşka doyma , aşka daime susa .
Aşk uzun yolculuk ; ömrümüz kısa .
S E N E 1927

Hayalleriyle hudutsuzdu onsekiz yaşımız


O yaş ki her günü parlak büyük zaferlerdi ,
Zamanla solmayacak bir bahara benzerdi ;
Bizimdi gökyüzü , nimetleriyle toprak , su ,
Bizimdi kızları iklimlerin kucak dolusu .
Kanatlarında tutuşmuş parıltılar taşıyan
Açık denizleri göklerde fetheden kuşlar
Uçar uçar getirirlerdi sanki fecri bize ,
Bütün güzeldi hakikat , güzeldi her rüya ,
Güzeldi sevilmeye asla doyulmayan dünya ,
Benimsemek , aramak , bulamamak , sevip yaşamak
Güzeldi her neye baksak , ağaç , çiçek , yaprak …

Hayalleriyle hudutsuzdu onsekiz yaşımız .


Gülünce güller açan bir masal melikesinin
Avuçlarında parıldardı bazı göz yaşımız ,
Fakat geçen karasevdalı akşamın kederi
Hayat sarar ve tabiat sunardı hazlarını :
Petekte bal , suda mehtap ve gonca gonca bahar .
Seçer de renkli sabahlar verirdi ülkesinin -
Lepiska saçlı , sülün boylu körpe kızlarını .
Alev alevdi yanan gönlümüz , ümitlerimiz ,
Nakış nakıştı doğan varlığın içinde zaman ,
Cihan cihan bize hülyamızın semasından
Akın akın uçuşurlardı canlı hatıralar :
Liman , huzur ve saadet … Uzakta şanlı deniz ,
Ilık ve gölgeli yollar ve yol boyunca bahar …
ANAVATAN ÜSTÜNE

İncire zeytine yemin ederim


Andolsun yükselen hür dağlar size
Ve Anadolu’ya ve Akdeniz’e …
Anavatanımın her parçasına ,
Göğsümde sevgiler taparcasına ,
Vatanım varlığım , aşkım , kaderim .

Deniz deniz mavi , bulut bulut ak


Bölük bölük yiğit , burçlarda bayrak .
Yayla yayla ufku saran dumanlar ,
Yollar boyu , yıllar yılı yolculuk .
Güzel gözlü ana , bekleyen çocuk ,
Ergen kızlar , dullar ve kahramanlar .

Sıcak ekmek : burcu burcu kokusu


Tarla tarla yeşil , pınar pınar su ,
- Nice yaz günleri içip kandığım -
Vatanım : kanımı taşıyan toprak .
Seninçin sevinci tadıp yaşamak
“ Cihan bilir benim sana yandığım” .
AKŞAM SAATİ

Bu saat Venedik’te daha başka türlüdür .


Granada’da ayrılık saatidir belki de .
Şiraz bahçelerinde gonca güller dökülür
Nil bir ateş yılandır Kahire önlerinde .

İstanbul’un doyulmaz bir saatidir akşam


Güzellik , kahramanlık , sanat , tarih , ihtişam
Büyük ruhlar zamanı içinden sarsar , hüzzam -
Bir besteyle yayılır şehre İsmail Dede .

Semaya kubbelerle Mimar Sinan yükselir


Mükemmel bir şiirle Naili dile gelir
Her yandan hülyamızı dolduran eşsiz şehir
Üstüne solan akşam kapanır perde perde .

II

Emirgan korusunda bir yaz akşamı , Boğaz ,


Şâd olmayan aşkların yadıyla dolu mevsim
Gül koynunda pervasız büyütülen mest-i naz ,
İnce bir İstanbullu , rindane şair Nedim .

Akşam hatıraların güzelliğiyle dolu


Bir şiir ahenginde Fatih’in İstanbul’u
Karşıda gölgelenen kahraman Anadolu
İçimde kanatlanan sevinçlerim , ümidim .

You might also like