You are on page 1of 5

çııÖÖçşSiluet

Siluet elde edebilmek için dış hatları belirgin, güçlü görsel ögelerle çalışmak gerektiğini
söylemiştim. Ancak bunu yaparken, arka plana, yani fona çok dikkat etmek gerekir.
Fonun, silueti çekilecek olan konudan daha parlak, daha iyi aydınlanmış olması gerekir.
Bu durumu sağlayacak en uygun aydınlatma şekli ters ışık kullanımıdır. Işığın konuyu
arkadan aydınlattığı bu yaklaşım ile konunun bize bakan yönü (ön tarafı) tamamen
gölgede kalacaktır. Öte yandan, mutlaka ters ışık kullanmak bir zorunluluk değildir. Bazı
farklı aydınlatma biçimlerinde de, arka planı aydınlatırken öndeki konuyu ışıksız
bırakmak mümkün olabilir. Aydınlık fon ile gölgedeki konu arasındaki ışık farkının en az
3 stop olması gerekir. Hatta mümkünse daha fazla olmasında yarar vardır. Çünkü
kullandığımız diapozitif filmler aşağı yukarı 5 stopluk bir pozlandırma aralığına
sahiptirler. Yani çerçevelediğiniz alanın içindeki en açık ve en koyu bölgelerin arasında
en fazla 25 / 32 kat ışık farkı olması durumunda diapozitif film bu farkları
kaydedebilmektedir. Daha yumuşak bir yapıda olan renkli ve siyah-beyaz negatif
filmlerde bu fark biraz daha fazladır ve yaklaşık olarak 7 stopluk poz farklarını
kaydedebilirler. Dijital fotograf makinelerinin algılayıcıları için kesin bir değer vermek
mümkün değildir. Ancak, 8 bit renk derinliğinde ve
JPEG formatta çekilen görüntülerde 7-8 stopluk poz farkları kaydedilebilirken, 16 bit
renk derinliği kullanan ve RAW formatında kayıt yapabilen dijital arkalıklarda bu değer
12 stopu bulmaktadır. Yani, algılayıcıların performansı, film ile kıyaslandığında, insan
gözüne daha yakındır.

Genel bir yaklaşımla, diapozitif film kullanan bir fotograf amatörü için "doğru pozlanmış
bir fotoğrafta, orta tonlardan 3 stop daha açık ve 2 stop daha koyu tonları kaydetmek
olanaklıdır" diyebiliriz. Eğer bir siluet fotoğrafında fondaki aydınlık bölge baz alınarak
ışık ölçümü yapılır ve enstantane-diyafram ayarları da buna göre yapılırsa, orta ton olarak
fondaki değerler seçilmiş olur. Bu durumda, orta tondan 2 - 2,5 stop daha koyu olan
tonlar hayal meyal kaydedilirken, 3 stop (ya da daha fazla) koyu olan bölgeler tamamen
siyaha dönüşecektir (negatif filmler ve algılayıcılar için bu değerler, yukarıda anlattığım
mantık ölçüsünde daha farklı olacaktır. Negatif filmler ve 8 bit JPEG dijital görüntüler
için 3,5 stop daha açık ve 3,5 stop daha koyu tonlar; dijital arkalıklar içinse 3,5 stop daha
açık ve 8,5 stop daha koyu tonlar kaydedilebilir. Ancak bu özellikleri siluet fotografı elde
etmek için bir avantaj değildir. Tam tersine, çekim sonrasında bilgisayar ortamında bu
geniş ton skalasını daraltmak, yani kontrastı arttırmak gerekir).

Otomatik Pozlandırma Risklidir!

Uzun sözün kısası; fondan ışık ölçümü yapmak ve siluete dönüşmesi istenen konuyu da
tamamen karanlıkta bırakmak gerekir. Bu noktada, fotoğraf makinelerini otomatik
programlarda kullananlar için bir uyarı yapmakta yarar var. Siluet çekerken, neredeyse
tüm otomatik fonksiyonları devreden çıkarmak gerekir. Özellikle ışık ölçüm modunu
kontrol etmek gerekir. Siluet fotoğrafı çekerken mutlaka noktasal (spot) ya da merkez
ağırlıklı (C/W) ışık ölçüm sistemi kullanılmalıdır. Fondaki ışıklı bölgeyi merkeze
getirerek deklanşöre yarım bastığınızda ölçtüğünüz değerler, kullanmanız gereken
değerlerdir. Pek çok modern fotoğraf makinesinde yer alan "Matrix", "Partial",
"Honeycomb" ya da "Multi-pattern" gibi adlarla anılan çok bölgeden ışık ölçen
sistemlerden uzak durulmalıdır. Çünkü bu sistemler, karanlıkta bırakmak istediğimiz
bölgelerdeki ışıksızlığı da hesaba katarak fazla pozlandırma problemine neden olurlar. Bu
da, fonun çok açık tonlarda çıkmasına, daha da önemlisi asıl konumuzun gri tonlarda
çıkmasına yol açar ki, tamamen istenmeyen bir durumdur.
Bazı makinelerdeki "SL" ya da "Silhouette" programları işe yarayan fonksiyonlardır.
Ama P, A, S gibi düz programları kullanırken, net alan derinliğini de göz önünde
bulundurmanızda yarar vardır. Siluet fotografı çekerken, arka planın da belirli ölçülerde
ayrıntı içermesi gerekir; flu bir arka plan, siluet fotografında çok riskli olabilir. Net alan
derinliğinin olabildiğince fazla olmasında yarar vardır. Ayrıca, konunun hareketli olması
durumunda, hareket netsizliğine karşı yeterince yüksek bir enstantane seçmek de
önemlidir. Tabii, bilinçli olarak hareket netsizliği elde edilmek isteniyorsa, o zaman da
bir tripod kullanımı ve oldukça düşük enstantane değerleri zorunlu hale gelir.

Flaş Yasak!

Otomatik fonksiyonlar içinde yer alan "flaşın kendiliğinden devreye girmesi" (auto flash)
özelliği de, siluet fotoğrafı çekerken kapatılması gereken fonksiyonlardan biridir. Amaç,
konuyu ışıksız bırakmak olduğu halde, konuyu aydınlatmaya çalışan bir araca dur demek
gerekir. Öte yandan, konunuz size yakınsa ve flaşla aydınlanabilecek büyüklükte ise
(örneğin insan, kedi, köpek, v.b.) o zaman flaş kullanarak konuyu aydınlatmak gayet
akıllıca bir davranıştır; ama ortaya çıkan fotoğrafın siluetle uzaktan yakından bir ilişkisi
olamaz. O başka bir şey olur.

Siluet fotoğrafları için en uygun ışık, genellikle ışığın yatay olarak ve tersten geldiği
durumlardır. Yani sabah ve akşam ışıkları bu iş için idealdir. Ama öğle ışığında bile siluet
çekebilirsiniz. Yeter ki nereden ve nasıl bakacağınızı bilin ve ayarlarınızı doğru yapın.

Kompozisyon

Siluet fotoğrafı çekerken dikkat edilmesi gereken en önemli kompozisyon kuralı,


konunun kenar çizgilerini belirgin olarak göstermektir. Konu biçim olarak belirgin olmak
zorundadır. Birden fazla konunun siluetleri birbirini keserse, belirginlik azalır (ya da
tamamen ortadan kalkar). Konuların birbirini kesmiyor oluşu, algıyı güçlendirir. Ayrıca,
dikkati dağıtacak diğer ögelerin kadraj dışında tutulması da, konunun belirginliğini
arttırır. Yani, olabildiğince yalın bir anlatım şekli seçmek gerekir.
Her zaman çok temiz bir fon bulmak kolay olmayabilir. Fonu temizlemek özen gerektirir.
Bazen elektrik telleri, bazen ağaç dalları, bazen de çok farklı nesneler fonu bozacaktır.
Benzer şekilde çok homojen bir ışık da bulunmayabilir. Böyle durumlarda, konuyu
olabildiğince gökyüzüne düşürmeye ve yer ile ilişkisine az yer vermeye çalışın. Çünkü
yer büyük bir siyah leke olacaktır ve anlatımı güçlendirecek bir etki yapmayacaktır. Bu
durumun istisnaları olarak, havada ya da deniz yüzeyindeki konuları gösterebiliriz.
Konunuz yerde değilse, böyle bir siyahlık oluşmayacaktır. Homojen olmayan bir fon
önünde, en uygun yaklaşım, konuyu fondaki en aydınlık bölgenin üzerine düşürmektir.
Bunu yapabilmek için bazen eğilmeniz, bazen sağa ve sola uzun mesafeler yürümeniz,
bazen de konudan çok uzaklaşmanız gerekebilir. Çoğu zaman bu tür sorunları objektif
değiştirererek ya da zoom objektiflerinizi kullanarak aşmaya alışmış olabilirsiniz. Ama, iş
siluete gelince, biraz daha fazla hareket etmeniz ve çokça yer değiştirmeniz gerekebilir.

Konunun hareketli olduğu durumlarda, zamanlama en belirleyici öge haline gelir.


Yürüyen bir insanın adımlarının açık olması, bir kedinin profilden görüntülenmesi gibi
"olmazsa olmaz" koşullar vardır. Ayrıca, hareketli konunun hem diğer ögelerle
kesişmemesi, hem de çerçeve içinde en uygun noktaya gelmesinin beklenmesi gerekir.

Objektif ve Filtreler

Bir başlangıç noktası olarak, uzun odaklı bir objektif kullanmak yararlı olabilir. Çünkü
tele objektiflerle fonu ayıklamak daha kolaydır. Konuya konsantre olmanıza yardım
ederler. Öte yandan, genellikle ışık geçirimlilikleri daha az olduğundan, elde tutarak
çalışmakta zorluk çekebilirsiniz.

Zamanla, daha geniş açılı objektifler de kullanarak, bu konuda daha fazla yol almayı
denemelisiniz. Özetle, başlangıçta tele objektifler kompozisyon açısından kolaylık
sağlarken, ışık koşulları nedeniyle kullanımları biraz daha riskli olabilir.

Herhangi bir filtre kullanımı gerekli olmamakla birlikte, gökyüzünün renklerini


doygunlaştırmak ve kontrastı arttırmak gibi bir amaçla polarizasyon filtresi kullanılabilir.

Ayrıca, günbatımına yakın saatlerde çekim yapıyorsanız, turuncu etkiyi güçlendirmek


için "sunset" (günbatımı) filtresi kullanılabilir. Belirli bir rengin hakimiyeti isteniyorsa,
hiç bir sakıncası olmadan o renk bir filtre denenebilir.

Hatta çeşitli "multiple image" (çoklu görüntü) ve "cross" filtreleri bile denenebilir.
Deneysel olarak her türlü filtre kullanmaya olanak sağlayan bir konudur siluet. Daha
önce de belirttiğim gibi, yeter ki konunun belirginliği azalmasın.

ISO (ASA) Seçimi


Genel olarak, en yüksek keskinlik ve renk doygunluğu için düşük ISO’ları yeğlemek
gerekir. Çünkü ASA değerleri yükseldikçe filmde grenler irileşmekte, dijital görüntülerde
ise hem çözünürlük azalmakta hem de "kirlenme" (noise) artmaktadır. Yani son derece
olumsuz etkiler yaşanmaktadır. Çok zor durumda kalmadıkça yüksek ISO değerlerinden
uzak kalınmasını öneririm ve genel olarak 100 ISO’nun her derde deva olduğunu
düşünenlerdenim. Hatta, 50 ISO gibi düşük değerli filmleri kullanarak, bu sonuçları
yüksek ISO’lu filmlerin sonuçlarıyla karşılaştırabilirseniz, ne demek istediğimi çok daha
iyi anlayabilirsiniz.

Dijital fotoğraf makinesi kullanıcıları bu denemeyi çok daha kolay yapabileceklerdir.


Yeniden görüşmek dileğiyle, hepinize bol fotoğraflı günler!

You might also like