You are on page 1of 1

KORPORATİZM

Etimolojik kökeni Latince "beden" anlamına gelen "corpus" sözcüğüne dayanır. Kav-
ram iktisadi, siyasi ve toplumsal alanın mesleki gruplar ya da korporasyonlar esasına
göre yeniden örgütlenmesi gerektiğini savunan düşünce sistemine işaret eder. Korpo-
ratizm, kapitalistleşmenin ve ardından gelen sanayileşme dalgasının yarattığı bir dizi
toplumsal çatışmaya ve "bozulma"ya karşı duyulan muhafazakâr tepkidir. 
"Burjuvazi kendi imgesinden yeni bir dünya yarattığı" ölçüde var olan cemaat
yapılarını parçaladı ve toplumsal ilişkileri öz çıkarları peşinden birey esasına göre
yeniden yapılandırdı. Korporatizm de bu parçalanan cemaat ilişkilerini kapitalist
toplum içinde yeniden üretmeyi yeniden hedefler; bu şekliyle korporatizm "ortak
(corporate)" çıkarları devletin çıkarlarıyla uzlaştırma yoluyla "modern" anlamda
feodalizmi yeniden yaratma girişimidir.

Bir düşünce sistemi olarak korporatizm liberalizme olduğu kadar komünizme de


karşıdır ama kesinlikle anti-kapitalist değildir: Özel mülkiyete ve girişimciliğe
dayanan kapitalizmi benimser. Önde gelen kuramcıları arasında (Ziya Gökalp" in
korporatist fikirlerini etkileyen) Emile Durkheim, Leon Duguit, Paul Cauves ve
Friedrich List sayılabilir. Korporatizm (birbirleriyle iktisadî ilişki içinde olan yönetim
birimlerinde örgütlenmiş birimler olarak) yatay ve (başkentteki merkezden sevk ve
idare edilen birimler olarak) dikey olarak örgütlenmiş meslekî grupları, toplumsal
örgütlenme ve siyasal etkinliğin temel birimi saymaktadır. Lonca benzeri meslekî
örgütler olarak korporasyonlar bireyleri toplumsallaştırmanın yanı sıra kolektif
eylemi dolayımlama işlevi de görür. Dayanışmacı [solidarist] ve faşist olmak üzere iki
tür korporatizm olduğu söylenebilir. Her ikisinde de devlet ve ekonomi iç içe geçer ve
aradaki ayrım bulanıklaşır. Devlet sınıf çatışmasında arabulucu rolünü üstlenir ve
ekonomiyi yönetir. Dayanışmacı korporatizm, ekonomik liberalizmi tamamen
reddetmekte fakat siyasal liberalizmin (parlamento, siyasal partiler gibi) bazı ku-
rumlarını benimsemektedir. Faşist korporatizmde ise devlet ve siyaset sadece
topluma değil ekonomiye göre de birincildir.

Türkiye"de ise hemen hemen tüm siyasal hareket ve partilerin az ya da çok


korporatizmden etkilendiği söylenebilir. Tek Parti iktidarı döneminde toplumsal
sınıfların siyasallaşmaması için gösterilen gayretle esnaf ve tüccarları örgütleme
çabaları ve devlet-parti özdeşliğinin kurulduğu ortamda yürütülen dev-
letçiliksiyasasının büyük ölçüde korporatist idealleri yansıttığını ileri sürülmüştür.
1970"li yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi "toplumcu milliyetçilik" adı altında
korporatizmi savunmuştur. Alparslan Türkeş de "altı sosyal dilim"in (köylü, işçi,
esnaf, memur, işveren, serbest çalışanlar) çıkarlarının dengelenmesini ve uyum
içinde temsilini hedefleyen bir toplum modeli ortaya koymuştu.

You might also like