You are on page 1of 570

-1-

AHMED AVNI KONUK



Mevlana Celaleddin Rumi

Mesnevi-i ~erlf ~erhi

'rercume ve ~erh

AHMED A VNi KONUK

Bu Cildi Yayma Hazirlayanlar

Dr. selcuk Eraydm - Prof. Dr. Mustafa Tahrah

Yaym Koordinatoru Prof. Dr. Mustafa Tahrah

KiTABEVI

'ANBUL 726

AHMED AVNl KONUK

Mesnevf-i ~erif Serhi'nin Birinci Cildinin Fihristi

Takdim i 1

Mukaddime 27

Dibace 55

[Mesnevi'nln baslangtci] 71

Piidi§ahm cariyeye a§!k olmasi ve padisahm onu satin almasi 96

Hekimlerin padi§iih indinde cariyenin mualecesinden acizlerinin zahir olmasi 103

sahib-i tevfik olan Allah Teala'dan cemi-I ahvalde edebe

riayete tevfik niyazi 111

Padisahm ru'yasmda tebsir edilmis olan tabib-i ilahiye mulakan 117

Padisahm, 0 hekimi, halini gormek icin hastanm basi ucuna goturmesi 120

Cariyenin hastahgmi anlamak icin, 0 velinin padisahdan halvet taleb etmesi 135

Velinin, cariyenin hastahguu anlamasi ve padisaha arz etmesi 144

Kuyumcu olan adam! getirmek icin padi§ahm Semerkand'a elciler gonderrnesi .. 146 Onun beyarundadir ki, kuyumcu olan adam! oldurmek ve zehir

vermek isaret-i Ilahi ile idi . 156

Bakkal adamm ve bakkal dukkamnda ruti kusunun yag dokmesi hikayesidir 160

Kendi milletinin taassubu yiiziinden hrristiyanlan olduren yahudi padisahmm

hikayesidtr 175

Hiristlyanlan kaldirmak icin vezirin padisaha hile ogretmest 1 79

Htristlyanlara kasd icin 0 yahudi vezirin telbisi 181

. MESNEVI-! ;>ERIF ;>ERH! / I. C!LT

Hmstiyanlann onu telbisden ve za'f-i idrakden dolayi kabul etmeleri 183

Akil gozunun za'findan dolayi Iuristiyanlann curnlesinin vezire blat etmeleri 185

Halifenin sualinden dolayi Leyla kissasirun misalen zikri 192

Vezirin hasedi beyanmdadir 198

Hiristiyanlann rnahirlerinin vezirin hilesini anlamalan 200

;;ahm vezire gizli haber gondermesi , 201

Hiristlyan kavminden on iki kabilenin beyanmdadir ; 202

Vezirin luristiyan kavmine karsr Incil'in ahkarmnda kansikhk yapmasi 202

Bu ihtilafat, yolun hakikatinde degil suretde zahir oldugu beyarundadir 208

Bu mekrde vezirin hasareti beyanmdadir 214

Hiristiyan kavminin idlalinde vezirin bir baska hile lead; 221

Vezirin muridleri def etmesi 223

Halveti birak! diye muridarnn tekrar muracaan 226

Vezirin halveti bozamam diye cevab vermesi 228

Vezirin halvetine muridlerin i'tirazi 229

Vezirin halveti terk etmekten muridleri nevmid etmesi 241

Vezirin her bir beyi ayn ayn veliahd yapmasi 243

Halvette vezirin kendisini oldurmesi 244

lsa (a.s.) ummetinin. Sizden hangisi veliahddir? diye ernirden sual etmesi 245

"L~ nuferriku beyne ahadim'mir-rusulih ilh .," ayet-l kerimesinin beyarundadir 247

Vellahdlik hususunda umerarun mimazaa etmesi 252

lncil'de mezkur olan Mustafa (a.s.)m na'tma ta'zim beyanmdadir 258

Isa (a.s.)m dinini helake sa'y eden baska bir yahudi padisahmm hikayesldir 261

Yahudi padisahmm ates yakip. "Her kim bu yone secde ederse kurtulur" diyerek

ates yaruna put koymasi 268

Ates icinde cocugun soze gelmesi 273

Adamlann kendilerini atese atmalan 277

Muhammed (a.s.)m nam-i serifini istihza ile okuyan 0 kimsenin agzmm egri

kalmasi 278

o pflt padisahm atese imb etmesi 280

Hud (a.s.)m ahdinde Ad kavmini helak eden ruzgann kissasi 287

~lflt salun istihza ve inkar etmesi ve nasihat kabul etmemesi 291

Av hayvanlanrun arslana tevekkulu ve terk-i sa'yi soylemesi 299

Arslanm av hayvanlanna cevab vermesi 300

Av hayvanlannm tevekkulu, sa'y ve iktisaba tercih etmesi 301

Arslamn cahsmayi ve kazanmayi tevekkul ve teslime tercih etmesi 302



~

AHMED A VNI KONUK

Av hayvanlanmn tevekkiilu cahsmaya tercih etmesi 303

Arslanm cahsmayi tevekkule tercihi 306

Tekrar av hayvanlannm tevekkulu sa'ye tercih etmeleri 312

Azrail'in bir adam a bakmasi ve 0 adamm Siileyman (a.s.)m sarayma kacmasi .. 313

Tekrar arslamn sa'yi tevekkule tercih etmesi " " 316

Sa'yin tevekkule tercihi mukarrer olmasi ...... " """ .. "" " "" " ",, 320

Tavsamn arslana gitmesinin te 'hiri hakkinda av hayvanlannm i'tiraz etmesi "'''' 321

Tavsarun onlara cevab vermesi " " "" " ,, 322

Av hayvanlanmn tavsarun sozune i'tiraz etmeleri 323

Tekrar tavsamn hayvanlara cevabi " 324

Tavsarun ilminin zikri : " 328

Tekrar av hayvanlanrun tavsandan, onun dusuncesinin sirnru istemeleri 332

Tavsarun onlan sirdan men' etmesi " " " " 333

Tavsanm hilesinin kissasi " 336

Sinegin te'vilinin merdudiyetl ve onun zanmnm za'f 344

Sinek kissasi ve hakikaten deniz icinde oldugunu dusunmesi 345

Tavsarnn ge~ gelmesinden arslamn hayknmasi " " :347

Tavsamn hilesi beyarundadir " " " 351

Tavsarun arslana erismesi .. " " " " 364

Tavsanm ozur dilemesi

..... 365

Arslanm tavsana cevab vermesi ve onunla beraber revan olmasi 369

Kaza geldigi vakit acik gozlerin baglanmasi beyarunda hudhudim kissasi 374

Hiidhudun da'vasma karganm i'tirazi " 3 78

Kargamn i'tirazma hudhudun cevabi " " " .. 379

Adem (a.s.)m kissasi ve kaza onun nazanm nehy-i sarihin

riayetinden baglamasi " " 381

Kuyunun yakiruna eristigi vakit tavsarun arslandan ayagiru geri cekmesi 389

Tavsanm ayagim geri cekmesi sebebinden arslamn suali 397

Arslanm kuyuya bakmasi ve kendisinin ve 0 tavsarun aksini gormesi 399

Tavsarun av hayvanlan tarafma, arslan kuyuya du§tu diye mujde goturmesi 408

Av hayvanlanmn tavsamn etrafmda toplanmalan ve ona sena etmeleri " .. 412

Tavsamn av hayvanlanna: Bununla mesrur olmayuuz, diye nasihat vermesi 415

"Ku~uk harbden, buyuk harbe donduk" hadis-i serifinln tefsiri 417

Rum elcisinin Orner (r.a.i'a kadar gelmesi ve onun keramanru gormesi 422

Rum elcisinin Orner (r.a.) efendimizi agac altmda uyumus gormesi 427

Rum elcisinin Orner (r.a.) 'a selam vermesi " " 429



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / l. cn.r

Rum elcisinin omer (r.a.) dan sual etmesi 435

Adem (a.s.)m 0 zelleyi "Rabbena zalemna" diye kendine izafe etmesi 445

"Nerede olsaruz 0 sizinle beraberdir" ayet-i kerimesinin tefsiri 454

Rum elclslnin, ervahm ecsama ibtilasi sebebinden sual etmesi 457

"Allah ile beraber oturmak isteyen kimse, ilh " ma'nasmm beyam 461

Bir tacirin krssasidir ki, ticaret sebebiyle gittigi vakit, tutisl,

Hindistan tutilerine haber tevdi' etti 466

Ilahi olan ukul kuslanrun kanadlanrun sifan 474

Tacir efendinin Hindistan tutilerini sahrada gormesi 479

Tefsir-I kavl-i Feriduddin Attar (kaddesallahu ruhahu):

"Tu sahib-i nefsi ey gafll ilh " 482

Sahirlerin Musa (a.s.)a ta'zim etmeleri 487

Tacirin tutiye Hindistan tutilerinden g6rdiigu seyi acrkca soylemesi 494

o tutinin, 0 tutilerin hareketini isitmesi ve kafes icinde olmesi 505

Tefsir-i kavl-i Hakim Senai (rahrnetullahi aleyh) : "Be-her ci ez rah

vamani ilh " 527

.:..\1' . 1 -JJI ...v....... . 1 \jl :1 I...v...... 01 h disi . b ~ 527

... C <.S"'.r.? ) .:r .r.? ) »s«: s a ismm eyaru .

. Tacir efendinin hikayesine mer!' 549

Efendinin olmus tutuyi kafesten disanya birakmasr 553

Tutinin efendiye veda' etmesi ve Hindistan'a gitmesi 557

Halkm ta'ziminln mazarran 558

'Iefsir-i "Ma sa'allahu kan ve rna lem yese' lem yekun" 565

Hakim Gaznevi'nin "Naz ra ruyi be-bayed hemcu verd ilh "

rubaisinin beyaru 573

AHMED AVNI KONUK



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / I. cn.r



~

,

(~

c::

Vl (l.)

:::::

AHMED AVNl KONUK

Takdim

Elinizdeki bu buyuk eserin muellifi merhum Ahmet Avni Konuk Bey 1285/1868 de lstanbul'da dogdu, Ibtidal mektebini bitirdikten sonra Galata Rusdiyesi'ne girdi, soma DarU§§afaka'ya gecti, On yaslannda iken once babasnu, soma da annesini kaybetti. Darussafaka'dan mezun olduktan soma "cami dersleri"ne devam ederek icazet aldr. Htfziru ikmal etti. Bu arada Mevlevi tarikatine intisap etti. Mur§idi Mesnevihan Selanikll Mehmed Es'ad Dede'den (0. 1329/1911) Mesnevi okuyup icazet aldi. 1890· tarihinde posta mernurluguna taym olundu. Bu siralarda Mekteb-i Hukuk-i $ahane'ye girdi. 1898 de birincilikle mezun oldu. Arapca, Farsca ve Fransizca ogrendl. Posta Umum Mudur Muavinligl ve Hukuk Mu§avirligivazifesinde bulunup, MaYIs 1933 'te emekliye aynldi. Mesnevi ~erhtnin birinci cildinin 218 ve 317 numarah beyitlerinin altma Abdurrahman Adil Dogru imzasiyla konulan nottan ogreniyoruz ki, Ahmed A vni Bey serhinl tamamladiktan soma, ilk defterini baz: ilaveler yaparak gozden gecirirken 218. bey tin "izah'uru yazacagi sira-



~

MESNEVl-1 SERIF SERHI II. CILT • MESNEVl-1 •

larda, "12 Muharrem 1357 ve 14 Mart 1938 ve 1 Mart 1354 pazartesi gunil" rahatsizlarup, "17 Muharrem 1357, 19 Mart 1938 ve 6 Mart 1354 cumartesi gunu" dar-t bakaya irtihal etti ve 20 Mart 1938'de Merkez Efendi kabristamnda, camiin kible cihetindeki hazlresine defnedlldl.'

Ahmed Avni Bey musikimizin buyuk ustadlanndan Zekai Dede'den- musiki dersleri alnus, bircok eser mesketmistir. Nota bilmemekle beraber iyi bir hanende ve bestekar idi. Eserleri butun incelikleriyle hafizasmda tutardi. "Dilkeside" ve "bend-ihisar" adiru verdigi iki makam tertip etti.119 makam ihtiva eden "kar-l nank": bu formun en genis ornegidir. Buselik asiran, dilkeside ve ruy-i irak makamlannda il~ Mevlevi ayini bestelernistir. Klasik Turk musikisi giiftelerinden 2706 gufteyi icine alan Henende adh en gents gufte mecmuasim 28 yasmda iken yayimlanusnr (lstanbuI1317/1899).

Eserlerinden yayunlannus olan digerleri sunlardir.

1. Muhyiddin ibn Arabi'den:Fususu'I-Hikem Terciime ve Serhi (Yayma haz. M. Tahrah, S. Eraydm, Marmara Untv.llahiyat Fak. Vakf Yayinlan, lstanbul 1987-1992, 4 Cilt).

2. Muhyiddin ibn Arabi'den: Tedbfrat-Illahiyye Tetciune ve Sethi (YaYIna haz. M. Tahrah, 1z Yaymcihk, lstanbul 1992).

3. Mevlana'dan: Fihi Ma Fih Tetciunesi, (Yayma haz. selcuk Eraydm 1z Yaymcihk, lstanbul 1992) .

. 4. tnssn-i Kamil (Aziz Neseff Rissleleti) Tetciunesi, (Yayma haz. Sezai FIrat, Gelenek Yaymcilik, lstanbuI2004).

5. Hz.Meryem ve lsti'y« Dafr Risale: Pususu'! Hikem Tetciune ve Serhi'nin UI.Cildi sonunda (s. 355-382) yayunlanrmsnr.

6. Menaklb-l Hazret-i Mevlana Celaleddfn-i Riuni (Sipehsalar Terciimesi) Mevlana'run talebelerinden Feridun b. Ahmed slpehsalar'in Farsca olarak yazdigi kitabm terci.i.mesidir. 144 sayfahk bu eseri 1331 de basilrmsnr.

1. Ahmed Avni Konuk'un hayan ve eserleri hakkmda daha genls bilgi i~in bkz. selcuk Eraydin. "Ahmed Avni Konuk, Hayan ve Eserleri", FusGsu'l-Hikem Terciime ve setbi. 1. cilt lclnde s.15-28; Resat ongoren, "Konuk, Ahmed Avni" Tiirkiye Diyanet Vakfi Islam Ansiklopedisi, C. 26, s. 180-182; sezat Firat "lnsan-i Kamil'in Miitercimi Ahmed Avni Konuk'un Hayan ve Eserleri", lnsen-s Kamil (Aziziiddin Nesefi Risaleleri) Terciimesi, s.51-63.

2. Hocast zekai Dede'nin vefan uzerine yazdigu "Ey biilbiil-i hos-neva hamus 01 I Vey kalb-i hazin zehr nfr§ 01" beytiyle baslayan mersiyesini sfizidil makammda "kar" olarak bestelemlstiro Bu eserin Hamparsum notasiyla bir nushasi Neyzen Niy1l.zi Saym'da mevcuttur. Giiniimuz notasma cevtnp bir kopyasnu lutfettigi icln kendisine tesekkur ederiz .



~

AHMED AVNI KONUK

7. Mesnevf Sethi. Vasiyeti uzerine vefatmdan sonra10. 5. 1940 tarihinde Halid Esklnoz tarafmdan Konya Mevlana Miizesine teslim edilmistir.Yayina hazirladigumz 34 buyuk boy defter halindeki muellif yazmasi bu eser Konya Mevlana Miizesi kitaphgmda 4740 - 4773 numarada kayithdir.

Kutuphanelerde henuz el yazmasi halinde duran, kii~iik hacimli, tercume ve telif 14-15 kadar daha eseri vardir.



Merhum Ahmed Avni Bey Mesnevf $erhi'nin "Mukaddime"sinde belirttigi uzere, eserine 1348 (1929) baslarrus ve 24 Ramazan1356 (1937) tarihinde bitirmistir. Bu serhin hazirlarusmda Turkce ve Parsca serhlerden istifade etmis, daha onceki sarlhlerin gormedigi, Hindistan'da basilan Mesnevf serhlerini de lncelemistir. Hem Mesnevf'nin 6 cildinin tamarmru serhetmis olmaSl ve hem de bircok serhten Istifade etrnis olmasi eserin kiymetini arnrrnaktadir. sanhm bu serhten once 1bn Arabi'nin yukanda adlanm zikrettigimiz iki eserini serhetmis olmasi da bu serhin onemini gostermektedir.

Ahmed Avni Bey serhinde, Farsca beyitleri numaralayarak vermistir. Biz bu numaralan Turkce tercumelerinin basma koyduk ve yararh olacagi dusuncesiyle, M.E.Bakanhgltarafmdan yayimlanan Veled lzbudak'm Mesnevf tercumesindeki beyit numaralanru, serhin 80. beytinden itibaren her on beyitte bir oimak uzere, kucuk puntolarla beyit numaralannm altma kosel, parantez [ ] lcinde yazdik. Diger ciitlerde de, metin farkhhguun basladigi beyitten Itibaren, ayru sekilde M.E. Bakanhgr yayiru tercumenin numaralanm koyacagiz. Karsilasurma yapmaya ihtiyac duyuldugunda aranan beyitlerin kolayca bulunmasmi sagiamak istedik. $arih Mesnevfbeyitlerinin Farsca'lanru nurnaralayip yazdiktan sonra, "tercume" diyerek bey tin tercurnesini ve daha sonra da "izah" diyerek bey tin aciklamasiru yapmisnr. Biz bu "tercume" ve "izah" kelimelerini tekrardan kacinmak ve okuyucuyu yormamak icm yazmadik. BunIan sanr bas: yaparak, timak acarak, harf karakterlerinde degisiklik yaparak belirtmeye cahsnk. Muellif serhte luzum gordugu yerlerde, Farsca beyitteki kelime ve deyimler hakkinda kisaca lugat aciklamalan yaptiktan sonra, bey tin tasavvufi manasiru aciklamaya gecmistir. Bu acrklamalarda Mesnevf $erhi'nden once telif ettigi Ibn Arabl'nin Fusiisu'l-Hikcm Terciime ve $erhi ile Tedbfrat-Illahiyye Terciime ve $erhi'nden ve Mevlana'dan tercume ettigi Fihi Ma Fih'ten ahnnlar yapmakta veya bu eserlere anfta bulunmaktadir.

Ahmed Avni Bey'in Ibn Arabi'nin dusunce ve goruslen l~lgmda ve ona paraiel olarak Mesnevf beyitlerini serhetmis olmasi, Mevlana ve Mesnevf'si

I

MESNEVI-l ~ERIF ~ERHl / I. cn.r • MESNEVI-l •

ile ilgilenen baz; kimselerin tenkidine sebep olmus ise de, kanaatimizce bu bir kusur ve ham degil, bilakis serhin degerini artnran bir niteliktir. Nitekim rneshur Mesnevi sariht lsmail Rusuhi Ankaravi (0, 104111631) ve diger Osmanh ve Hint sarfhlerinde de aym tutum gorulmektedir.

Ce§itli cevrelerce benzer tenkit ve gorusler A. Avni Bey'in saghgmda da, hatm daha onceki asirlarda da yapilnus ki, lngiliz mustesrik R,A,Nicholson 'un hazirladigi Mesnevi'nin lngilizce tercume ve serhi dolayisiyla sanhm, Feridun Natiz Uzluk'a yazdigr mektupta-' "Hazret-i Hudavendigar [Mevlana] ile Hazret-i Seyh-l Ekber'i ve Feriduddin-i Attar'i ve Hakim Senru ve Seyyid Burhaneddin ve Sultanu'l-Ulema ve Sultan Veled Hazretlerini ayn gordugunuze zahib oldurn: bilmem yanhs rru anladim? Bu zevat-i kirarmn hicblrisi maarif-l ilahiyye ve hikemiyyat-i rabbanice birbirlerinden ayn degildir, Cunku hepsinin menbai asl-l hakiki olan Hak'nr ve hicblrisl feylesof degildir, hepsi hakim-i llahidir, Blnaenaleyh onlann marifetleri la-sarkiyye ve la-garbiyyedir [Ne doguya ve ne de banya aittir].

Nurha-yi carh bubride-peyest An ki la sarki ve la garbi keyesr'

Curnlesi Kur'an-: Kerim'ln ve ahadis-i serifenin esranni ve bevatuuru [batinlanru] kesif buyururlar" demekte ve sunlan ilave etmektedir "Seyh-i Ekber'in Fususu']-Hikem'ine ve Fiitilha(ma ve sair asar-r aliyyeslne gelince, bunlar da oyledir. Hazret-t $eyh'in asanrun serhi, ebyat-i Mesneviile ve ebyat-: Mesneviyye dahi Hazret-i seyh'in beyanat-i aliyyeleriyle tenevvur eder. Bu sultanlann hepsi birbirlerini medhederler.:" Bu lfadelerden su anlasilmaktadir ki, buyuk sufilerin eserlerindeki dil, uslup ve terim farkhhklan inane ve fikirlerinin birbirinden farkh oldugunu gostermez. Onlann esas ve hakiki kay-

3. Yard.Doc, Dr, Yakup ~afak; "Son Mesnevi ~arihlerinden Ahmed Avni Konuk'un Mevlana'run Eserierine, Fikirlerine Dilir Bir Mektubu", llmf Ara§tmnalar, sayi 16, lstanbul2003, s.87-96.

4. "Gokyiiziiniin nurian izleri kesilmis haldedir (sonlan yoktur):onlar doguda ve banda bulunmayan Hakk'm nurlan gibi olabilir mi?" Mesnevl, II, 1544, Veled lzbudak cevirlsl. A.g.m., s.93 ten naklen. Ahmed Avni Bey MesnevflI. eildin 1533 numarah bu beytini soyle terciime ve serhetmektedlr. "~arhm nurlanrun arkasi munkan'dir: 0 ki la-sarki ve la-garbidir, asildir." lzah." ... Astl olan nur zat-t mutlakm nurudur ki meratib-l viicUda pertev salar. Bunu bilmeyen, nuru cisimden nebean ediyor zanneder. Halbuki cisimler ianidir; ve ebdan-i mlsaJiyye ve ervah hep zat-i Hak'ta mustehlektir."

5. A.g.m.,s.93



~

AHMED AVN! KONUK

nagi Cenab-i Hak'tir. Hangi dil, uslup ve terim ile anlanrlarsa anlatsmlar hepsi ayru ilahi hakikati anlatirlar.

Ahmed A vni Bey mektubun biraz daha ilerisinde: "Bu vahdet-i vucud bahsinde muhakkiklerin hepsi muttehiddir, aralannda hicbir aynhk yoktur. Su kadar ki garp feylesoflan ve ulema-i zahire bunu vucudilik (panteizrn)" zannettikleri icin mutalaalanru ona gore yuruturler ve aldarurlar. Hukerna-i ilahiyye ma'rifette boyle muttehid olmakla beraber, mesrepte muhteliftirler. Hudavendiganrruzm mesreb-i alileri ask uzerindedir'" ctemekte, buyuk sufilerin arasmda oz ve rnanada birlik-beraberlik oldugunu, eger bir farkhlik var gibi gorunuyorsa bu farkhhgin sadece mesreplerdeki farklilikran ileri geldig]. ni soylemektedir.

Gunumuz Mesnevi rnutercim ve sarihi ~efik Can Bey de bu kanaatte olup soyle demektedir: "Bazilannm birbirinden uzak sandiklan Hazret-i Mevlana ile Hazret-i Muhyiddin birbirlerine cok yakindirlar. "8

Ahmed Avni Bey Mesnevi'nin I. cildindeki 3784 numarali "onu ham gormek, onun akhrun za'fmdandtr: akl-I kul i~tir ve akl-I cuz posttur" anlammdaki bey tin serhinde de, Allah dostlannm dile getirdikleri "hakikat" ve "ilahi martfer'Ier hususunda aralannda lhtilaf olmadigiru, onlar arasmda herhangi bir fark veya ihtilaf oldugu zannmm istidat ve kabiliyetten, akil ve idrak seviyelerinin farkh olusundan ileri geldigini §U sekilde acrklamaktadir: " ... Akhn akl-I kul mertebesine kadar bircok meratibi vardir. ve her bir mertebe de isti'dada gore mutefavittir [farkhdir]. Meseia akl-i maas mertebesinde olan akillar arasmda, isti'dadlanna gore tefavut [farkhhk] oldugu gibi, akl-i maad mertebesinde bulunan aktllar arasmda da isti'dadlanna gore tefavut vardir: ve tefavut-i Isti'dadatm her birisi birer mertebedir. Ulum [ilimler] ve ezvak [rnanevi zevklerJ arasmdaki tefavut de bundan nes'et eder, ve bu 'ulum ve ezvakm ittihadi ancak akl-i kul mertebesine vusulde vakl' olur. Onun icin ehassu'l-havassin [seckinlerin en seckinmin] zubdeleri olan evliyaullahin beyan ettikleri hakayik ve maarif-i ilahiyyede asla ihtilaf vaki' olmaz. Nitekim Hazret-i Fir efendimizin bu Mesnevi-i ~erifindeki maarif ve hakayik He, Cenab-i ~eyh-i Ekber Muhyiddin Arabi efendimizin Pususu'l-Hlkem ve Filruhat-l Mekkiyye gibi asar -I aliyyelerindeki maarif ve hakayik yekdigerinin na-

6. Vahdet-i vucud He panteizm arasmdaki fark lcin serhin "Mukaddime"sinin sonlanndaki "Vahdet-i vucad ve vucudillk hakkmda izahat" kismma bakiruz.

7. A.g.m .• s.94

8. A.g.m .• s.96



~

MESNEVI-l ~ERIF ~ERHI / 1. cn.r • MESNEVt-l •

ziridlr: ve hicbirisi digerinden me'huz olmayip, kendilerine akl-i kill mertebesi olan hakikat-i muhammediyyeden mevhubdur, Binaenaleyh akl-i kill i~tir ve uknl-i eiiz'iyye ise akl-i dimagi olup kl~lr ve kabuk mesabesindedir."

Bu sozlerden su neticeyi cikarabiliriz: Her konuda oldugu gibi, "ilahi hikmet, marifet ve hakikatler"l lfade etme ve anlama hususunda da insanlann kabiliyet ve akillan birbirinden farkh oldugu icin, muhtelif kisilerin bu iki buyiik velinin sozlerlni anlamak ve degerlendlrmek hususunda ayru gorii§te 01- malan beklenemez. Ancak kabiliyet, akil, zevk ve ilimleri arasmda benzerlik ve yakmhk bulunanlar, birbirine benzer, yakin ve hatta birbirinin ayru gorii§ ve kanaati beyan edebilirler. Onun i~in herkesin, yani akil ve idrakleri birbirinden farkh bircok kimsenin, aym anlayis ve goruse sahip olmalan mumkun gorunmernektedir. Her bir gorii§ ve akil sahibi kendi fikrini ve degerlendirmesini begenmekte ve diger gOrii§iin yanhs veya isabetsiz oldugunu iddia edebilmektedir. $u halde Mevlana'nm Mesnevive Divan'mda dile getirdigi hakikatler ile Ibn Arabi'nin Fususu'I-Hikem, FiitOhat-1 Mekkiyye ve diger eserlerinde ifade ettigl "hakikat''ler arasmda benzerlik, yakmhk veya ayniyet gorenler oldugu gibi, aksini soyleyenler de bulunabilir. Gecmiste boyle oldugu gibi gunumuzde de bu boyledir. Ahmed Avni Bey'in nesrettigimiz terciime ve serhlerini okuyanlar, Mesnevi $erhi'ni okuyunca OZ ve mana itibariyle birbirine yakm, benzer ve hatta ayru degerlendirmeleri yapabiliyor ve sarihin fikir ve yorumuna istirak edebiliyorlarsa, Ahmed Avni Bey'in yukanda naklettigimiz goruslenne de kanlacaklardir. Aksi halde elbette anlayis ve gorusleri farkh olacaknr.

*

Mesnevi $erhi'ninbirinci defterinin kapagi icine yapistmlrrus bir yaprak iizerinde satrinin imzasiyle su bashk altmda bir kaside bulunmaktadir. Askeri Ortaokul'da Turkce ogretmeni olan Mehmed Sidkr admdaki ~airin Mesnevi, serh ve sarih hakkinda duygu ve dusuncelerini dile getirdigi bu sltrim asagida tam olarak naklediyoruz:

Ahmed Avni merhumun Mesnevi-I ~erif serhrn! ikmali dolayisiyla Aferin ey sahib-i serh-i kitab-i Mesnevi

$ems ves oldun serapa ab u tab-t Mesnevi

Ey enis-i bezm-i sevda-yi neva-yi nay-i ask Nefha-i feyz-i fuyuzundur cenab-i Mesnevi



~

AHMED AVNI KONUK

Aski ta'rif eylemek rnumkin degfl amrna su var Aska dusmustur yanar daim sihab-i Mesnevi?

Mesnevi hem ogretir giryan u nalan olmayi Hasta-i didara hem kimya turab-i Mesnevi

Seyr-i ruhsann diler bas koymus ussak ugruna can-t canana fedadir intisab-r Mesnevi

$erh u tafsil eylernistir bahs-I askr coklan Kimse sen tek'? yapmarmsnr inkilab-i Mesnevi

Sen feragat ehlinin serdar-i mustesnasisin Ask u sevk u zevk He ettin sitab-: Mesnevi

Ahz-i nur-i feyz edip bir mihrden, bir mahdan Kim Fusus'tan sonra ettin intihab-i Mesnevi

Hep velayet sahmm esrar-i bi-hemtasidir Ruh-l Haydar'dir serapa her hitab-t Mesnevi

Mesnevi bir nar-i pur-nut oldu gar ask ehline Yakti Mevlana-yi $ems'i afltab-; Mesnevi

~iln tutusmustur yanar diller surud-i nay He Bir azab-i nes'e-bahsadir azab-i Mesnevi

Aks edip dil~mil~ hilal asa gonul mir'atma Munkesif olmustur esrar-i nikab-i Mesnevi

Zulf-i yar altmda tal'at mira gark olmus sakar!' $ems-i husnunden panldar mah-tab-i Mesnevi

9. Slhab-l Mesnevi: Mesnevi dostlan.

10. Tek: Gibi.

11 . ~akar: Isildar.



~

MESNEVf-! ~ERfF ~ERH! I I. e!LT • MESNEVf-1 •

Istlyak-: vash tesdid eyliyor firkat gunu Daima artar kesilmez iztirab-r Mesnevi

Hasta-diller yalvanp dad ettiler, ah ettiler Bir nida-yi hayret olmustur cevab-i Mesnevi

Sldkl'ya canan icin krl sen de gel canm feda Bir sereftir olmak istersen bevab-i Mesnevi'?

lmza Mehmed Srdki

Asked Ortaokul Turkce 6gretmeni

Mesnevi $erhi'nin Yayimlanmasr Hakkmda

Ahmed Avni Bey'in Mesnevi $erhi de, hemen hemen butun diger eserleri gibi, muelllfinin saghgmda yayimlanmak imkaruna kavusamarrusnr. Onun 19 Mart 1938'de vefatmdan sonra, oyle anlasihyor ki, dost ve yakmlan, 1937 yilmda yazirm tamamlanan bu serhin basilmasi icln imkan ve firsat ararmslardir, Ama 1925'de tekkelerin kapaulrms olmasmm ve 1928'de yapiIan alfabe degtsikliginin bu nevi eserlerin basmum fevkalade zorlasnrmis olacagmi tahmin etmek guc degildir. Binlerce sayfahk bir eserin icindekl Farsca ve Arapca Ibareleri bu dillerin alfabesi ile, Tiirk~e olan esas metni ise yeni alfabe ile yazmanm da 0 gunku sivil yaym hayatmuz bakmundan kolayca ustesinden gelinecek bir i§ olmadigiru tahmin edebiliriz. Bu gii~liiklere bir de beseri zaaflardan ve fikir ihtilaflanndan ileri gelen muhalefetler eklenince, eserin telifinln ve muellifinin vefanrun uzerinden boylece uzun yillann gecmesi kacmilmaz olmus ve bu gunlere gelinmistir. oyle anlasihyor ki, kitaplann da

. bir kaderi varl

Refi Cevat Ulunay'in 23 Ocak 1959 tarihli Milliyet gazetesindeki "Takvimden Bir Yaprak" adh kosesinde yazdigi ftkradan, Ahmed Avni Bey'in Mesnevi $erhi'nin "tab' u nesri icln senelerden beri 1M ii guzaf ile vakit gecirildigini", "Hukumetin bu isi 1955'te Diyanet lsleri Riyasetl'ne havale ettigini", tIP tarihi profesoru Feridun Naflz Uzluk'un "komisyonda bulundugunu"

12. Bevab-i Mesnevl: Mesnevi'nin kaPIClSI.



~

AHMED AVNl KONUK

ve F.N.Uzluk'un 19.12 1955'te Zafer gazetesinde bir makale yazarak serhin yayimlanmasma engel oldugunu ogrentyoruz. Ref! Cevat Ulunay bu serhin nlcin basilmasi gerektigi hususundaki gorusunu de su cumlelerle anlatmaktadir. "Tam olarak Mesnevi'nin tercume ve serhi mahduttur. San Abdullah Efendi, Abidm Pasa yalmz birinci cildi serhetrnisler, Ankaravi hepsini tarnamIayabilmistir. Nahifi'nin manzum tercumesi vezin ve kafiye dolayisiyle kelime be-kelime tercume degildir. Veled Celebi'nin tercumesi ise sive bakirrundan beni tatmin etmernistir. Ahmet Avni Bey'in serhi bu ihtiyact giderecek rnukemmel bir eserdi, onun bir kelimesine dokunmakhgin eserin temelini sarsacagi" rnalumdur.

Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk (a. 1974) Ankara'da yayimlanan 19.12.1955 tarihli Zafer gazetesinde yazdigi makalede, 0 tarihlerde kendisinin de icinde bulundugu bir komisyon tarafindan Ahmed A vni Bey'in Mesnevi $erhi'nin yayma hazirlanmasi ve resmi bir kurum adma basilmasi tesebbusunun oldugundan ve fakat basilmamasma karar verildiginden bahsetmektedir. Yazida serhin "basilmamasr''ru gerektiren iki sebep uzerinde durulmustur. 1. $erh'te kullamlan Mesnevimetni, Konya'da bulunan en eski nushadan'> yer yer farkhhklar gostermektedir.t" 2. Ahmed Avni Bey de serhini, Ankaravi ve diger Mesnevi sarlhlerl gibi, "XVII. asirdan itibaren Mesnevi §arihlerince benimsenmis'' olan ibn Arabi'nin goruslen dogrultusunda yani "yanhs yolda" yapnusnr.

Birinci itiraz icin soylenecek soz sudur. Ahmed Avril Bey Konya'daki en eski nushayi, 0 gunun sartlannda elde etme imkaruna sahip olmadigi icin, "Hazret-i ~arih" denilen, eseri bircok defalar basilan ve en cok begenilip okunan lsmail Ankaravi'nin Mesnevi metnini kullanrrustir. Bugun Kiiltiir Bakanhgi tarafindan tipki basmu yapildigr icin kolayca ulasilabilen bu en eski nushayi, 0 da kendi devrinde ele gecirebllse veya mikrofilm vb. bir yontemIe blr kopyasiru kolayca yaptirabilseydi bittabi bu nushayi esas ahr ve serhini ona gore yapardi. Onun icin bu husus eserin basilmamasi icin bir sebep teskil etmemeliydl. (;iinkii burada Istifade edilecek olan serhtir ve mesele Mesnevi'nin asli nushasim veya en saglam nushasim baskiya hazirlamak degildir.

13. S6zii edilen 677 hied tarihll niisha Kiiltiir Bakanhgi tarafindan ancak 1993 yihnda npki basun olarak yayimlanmisnr.

14. Ahmed Avni Bey serhinin "Mukaddime"sinde Ismail Rusfrhl Ankaravi'nln serhindeki Mesnevi metnini esas aldignn belirtmektedir.



~

MESNEvf-t SERtF SERHt I I. cn.r • MESNEVf-l •

lkinci hususa gelince: Biraz yukanda Ahmed A vni Bey'in Mevlana ile Ibn Arabi ve benzeri sufiler arasinda "hakikat''te. oz ve manada bir fark olmadignu ifade eden flkirlerini nakletmistik, Her okuyucu Mesnevi'yi elbette kendi akil, idrak, ilim ve "zevk" seviyesine gore anlayacaknr. Ancak bir kimsenin kendi zevk, anlayis. gorii§ ve yolunun dogru, dlgerlerlnin ise "yanhs yol" 01- dugunu iddia etmesi isabetli bir davrarus olmayacaknr. Boyle bir iddiamn ancak bir "zan"dan lbaret oldugu soylenebilir.Jbn Arabi ve Mevlana'run yaznus oldugu eserlerin geregince anlasilmasi halinde, bu nevi itirazlann varit olamayacagi kendiliginden anlasilacaknr.

Abdulbak; Golpmarh (0. 1982) da birkac teknik husus ile birlikte benzer itirazlan yapmaktadir: "Diger sarthlerden daha iyi bir serh meydana getirmekIe beraber, 0 da diger ana kaynaklan okumadigmdan ve bir de hazen Mevlana'run sozlerini, fenni buluslara tatbike ugrasngmdan serhi, ilmi bir mahiyet arzetmez. Basilmayan ve basilmasma da Iuzurn olmayan bu serh .... "lS diyerek daha 1953'lerde, belki de cok daha once serhin yayimlanrnasma karst ciknus bulunmaktadir. 1972'de yayimladigi Meviana Miizesi Yazmaiar Katalogu' nda da. "~erhte ayetler indi tevillere rabi tutulrnus, zaif ve mevzu hadisler ahnnus, ayetlerin sureleri ve ayet numaralan konmarms, amlan menkabelerin kaynaklan gosterilmemistir. Bircok serhlerden faydalandigim soyledigi halde buniann basimlanru, aldigi yerlerde sayfa numaralanm vermemis, hatta adlanm dahi bildirmemistir, Her hususta lbn-i Arabi ile lstishad edilrnektedir. lndeks ve bibliyografya yoktur'{" diyerek eserin basrlmasnu giiya engelleyebilecek sebepler ileri surmustur. Halbuki bu tenkitlerin cogu eserin basilmamasi icin bir sebep teskil etmez. ~oyle ki bu serh gunumuzdeki Ilmi-akademik anlayisa gore hazirlanrms bir cahsma degildir. osmanh doneminden Cumhuriyet donemine gects yillannda klasik uslup ile kale me ahnrrns bir eserdir. Miiellif Ahmed Avni Bey 0 gune kadar tatbik edilen ilm! ve flkri esaslara uyarak serhlni telif etmtstir, "Ayetleri lndi tevillere tabl" tutmarms, tasavvufi yorumlarla acrklamisnr. Zaten Mesnevi'de de yerine gore ayet ve hadisler tasavvufi yani "i§ari" yorumlanyla verilmistir. "Zaif ve mevzu hadisler" alinmanus, Mesnevi, Fihi Ma Fih, Pususu'l-Hikxm, Fiiruhat-l Mekkiyye vb, tasavvuf kitaplannda sik sik gorulen hadisler aynen zikredilmistir. Ayetlerin,

15. Yakup Safak, a.g.m., s.95 (A. G6lpmarh, Mevlana'dan Sonra MevlevTlik, tstanbul, 1953, s.145).

16. A.g.m, s, 95 (A. colpmarlr, Mevlana Miizesi Yazmalar Katalogu, Ill, 234-235, Ankara, 1972) .



~

AHMED AVNl KONUK

sure ve ayet numaralannm verilmemis olmasi eserin yazildigi donem icin gayet tabii idi. Aydinlann cogu bu ayetleri ya ezbere biliyorlar veya rahatca okuyabiliyorlardi. Gunumuzde ise bunun bir ihtiyac oldugu muhakkaktir. Onun ictn biz ayetlerin gectigt sure adim, numarasnu ve ayet nurnarasim parantez icinde, mesela (Bakara, 2/30) seklinde verdik. Yani bu, eseri yayma hazirlayanlann yapabilecegi basit bir i§tir. Boyle bir eser icin bunun muellif tarafmdan yapilmanus olmasi bir kusur teskil etmez. Mesnevive serhte "amIan menkabelerin kaynaklarmm gosterllmemis" olmasi da kanaatimizce muhim bir noksan degildir. Bilgi edinmek isteyenler bu konularda yazilan eserlere basvurarak meraklanru izale edebilirler. Ahmed Avni Bey'in istifade ettigi eserlerin adlanm, basim tarlhlerini, almn yapngi sayfa numaralanm bildirmernis olmasi ise eski usulle yazilrrus bir serhe yoneltilecek bir tenkit degildir. <;ilnkil bu eser gunumuzde hazirlanan bir doktora veya akademik bir calisrna degildir. Ahmed Avni Bey "Mukaddime"de faydalandigi eserlerin adlanru topluea vermis, aynca kendi tercurne ve serhlerine yeri geldikce net bir sekilde anfta bulunmustur. Bu ise boyle bir eser icin yeterlidir. "Her hususta lbn-i Arabi He tstishad edilmektedir" denilerek yukanda sozu edilen rnuanzlann esas kanaati tekrar edilmis olmaktadtr.Ismail Rusuhi Ankaravi vb. diger Mesnevi§arihlerinin benimsedigi bir yolu "yanhs" gibi gostermek veya eserin basilmasim engellemek icin tenkit konusu yapmak, sadece ipe un sermek kabilinden pesin bir muhalefet tavnrun marazi gorunusleri olarak degerlendirilebilir. Aynea yoklugundan soz edilen indeks, pekala eseri yayma hazirlayanlar tarafmdan yapilabllir. Nitekim indeksler tarafurnzdan, mumkun oldugunca cesitli ve genis bir sekilde haztrlanrrus olup topluea son eilt icinde veya Lugarce ile birlikte ayn bir cilt halinde verileeektir.

Merhum Ahmed Avni Bey'in Fususu'l-Hikem Terciime ve Serhi'nin 1. elldini 1987 yilmda yayrmladtgrrmzda, Dr. Sel~uk Eraydm Mesnevi Serhi'ni yayma hazirlamak icin cahsmaya basladigim "Ahmed Avni Konuk ve Eserleri" baslikh rnakalesinde haber vermis ve 1. eildi daktilo ile yeni yaziya gecirmeye baslarmsn. Arapca ve Farsca ibareler yayin sirasmda ele ahnacakn. Gerd isin oldukca zor ve yorueu oldugu gorunuyor ve nesrinin cok uzun bir zamana yayilacagi anlasihyordu. 1990'lI yillann basmda bilgisayar yayginlasmaya baslaymea yaym icin daha bir gayrete geldik. selcuk Bey once bilgisayarda Ahmed Avni Bey'in Fihi Ma Fih tercumesini hazirladi. Bilgisayann Turkce He Arapca ve Parsca'yi birlikte yazabilme lmkamm vermesi Mesnevi Serhi'ni ya-

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI/I. cn.r • MESNEvt-l •

yimlama konusunda cesaretimizi arnrdi. Birlikte cahsmaya basladik. Yazim, tashih ve mukabele isleri, bir hayli zaman almakla beraber, eski matbaacihk usulune nispetIe ziyadesiyle kolaylasrmsn. llahiyat fakiiItelerindeki tasavvuf anabilim dalmdaki arkadaslarla yardimlasarak cahsmalanrmzi daha da ktsa zamanda tamamlayabilirdik. Bu dusunceyle Mesnevi'nin II. cildine ait dort defterlik kismi Erzurum'dan Dr. Osman Tiirer, III. cildin iki defterinide lzmir'den Dr. Mehmet Demirci daktiloya gecirmeyi kabul ettiler. Boylece dort koldan calisacak ve daha kisa bir zamanda eseri hazirlarms olacaktik. 1992 yilmdan itibaren selcuk Bey butun vaktini serhin bilgisayarda dizilmesine verdi. Mesnevi 1. cildin bilgisayarda yazimi bitince birlikte mukabeleye basladik. Tashihler, bilinmeyen kelimeler, indeks vb. hususlann arastmlmasi da benim uzerimde idi. Mesnevi1. cildine ait serhln tashih ve mukabele isleri hemen hemen bitmis, II. cildin serhi de arkadasirmz Dr. Osman Ttirer tarafmdan Farsca kisimlar harte olmak iizere daktilo ve bilgisayarda yazilnus oldugundan III. cildin serhtne gecllip yazirm tamamlannus ve bir yandan mukabele edilirken, selcuk Bey de IV. cildin yazmuna baslanusn.

selcuk Eraydm (dogumu 1937), 19 Arahk 1995 gecesi ve hicri1416 yihrun 27 Recep mirac gecesinde Fatih'te bir camiye konusma yapmak icln gitmisti. Konusmadan sonra kendisini camiden ahp evine goturen arabaya, umraniye civannda bir donemecte, soldan siir'atIe gelen bir araba carprms, arabamn arka koltugunda basi sol cama dayah bir sekilde oturan arkadasmuz beyin kanamasmdan hayanru kaybetmis, rahmet-i Rahman'a yurumustu.Iki arabada bulunan diger kisilere bir sey olmanus, sag salim kurtulmuslardi. Daha sonra, sahrayicedtt kabristanmdaki mezar tasma kazman, vefanyla ilgili su tarih kit'asim yazrrnsnm:

Feyz-i Nak§i me§kedip SeJ9uk can Hizmet-i pirfw1 sertac eyJedi Leyle-i mi'raCl yazm1§ ki kaza sute-! Isra)'l minhac eyJedi "Hub" dii§iince geJdi mrihi dile "Mesnevi sevkiyle mi'rac eyJedi"

Elbette bu da takdir-i Huda idi, inamyorduk. Ama iiziintiimiiz biiyiiktii.

Ailesi, dostlan, yakmlan, arkadaslan ve talebeleri, sureti de sireti de guzel bir insam, dostu aniden kaybettikleri icin mahzundular. Allah'm takdir ve

AHMED AVNl KONUK

kazasi bu vakitte ve bu sekilde tecelli etmisti. Baslarnlan bir buyuk hizmet ise, asagr yukan daha ortalannda iken, yanm kalnus gorunuyordu. lnsaallah geride kalan arkadaslanrruzm yardim ve katkilanyla eser tamamlamr diyorduk. Ama bir turlu cahsmalann devamuu getirecek bir hamle daha yaparruyorduk.

Nihayet dort-bes yil once Konya'dan Dr. Dilaver Gurer MesneviVI. cildin yedi defter tutan serhinin tamamnu hazirlamayr ustune aldr, lsln basmdan beri icinde olan Prof. Dr. Mehmet Demirci de MesneviV. cildin tamarruni hazrrlamayi kabul etti. Artik yayim faaliyetine gecebilirdik. Fakat bu sefer de karsmuza daha once kullandigmuz bilgisayar programi ile gunumuzde kullamlanlar arasmda uyumsuzluk problemi cikn ve ikt-uc yil kadar da bu cesit problemlerin cozulebilmesi icin vakit .ayrrmak icap etti.

Hasih, Allah'a sukurler olsun, henuz diger ciltlerin butun isleri bitrnis degilse de, Mesnevi I. cildin serhinin iki cilt halinde yayimlanmasi merhalesine gelindi. Az cok bazr islerl kalan diger ciltlerin baskrsirun da en kisa zamanda gerceklesrnesini niyaz ederiz

III ••.

Mesnevi $erhi'ni yayma hazirlarken merhum A. Avni Bey'in daha once nesrettigimiz tercume ve serhlerinde kullandigirmz imla ve usulu hemen hemen aynen uygulamaya cahsnk. Uzun ( a ), (u ) ve ( i ) sesli harflerini uzatrna i§areti olarak kullandigirmz sapka ( " ) i§areti ile ( a ), ( u ) ve ( I ) seklinde yazdik. Ancak kahn ( k ) yani "kaf" harfinden sonra gelen uzun ( a) ve ( u ) seslilerini, ince ( k ) yani "kef' harfinden sonra geIen uzun seslilerIe kansmasmi onlemek icin, sadece ( a ) ve ( u ) harflerinin ustune yank cizgi ( - ) koyarak ( a ) ve ( u ) seklinde yazdik: Kanun,. kabtl, kabiliyet, ukul, ma'kul, huknk gibi. Fakat kahn ( k ) yani "kaf" harfinden sonra gelen uzun ( i ) sesini gostermek icin, gunumuzde ince ( k ) ile arasmda pek telaffuz fark bulunmadigmdan, sapka ( " ) isaretini kullanarak ( I ) seklinde yazdik. Hakiki, sevki, berki gibi.

Arapca sakin "aym" harfini ( t) ve sakin "hernze'yi (T) apostrof ( , ) ile gosterdik, Bu apostroflar sesli bir harften sonra konmus ise, bu tur heceler gunumuz Turkce'sinde kesik bir uzun sesli gibi telaffuz edilecek demektir:

Ya'ni _. yani, ba'zi _. bazi, ta'rif _. tarif i'mal ---+ imal, i'lan _. Ilan. i'tibar _. itibar, i'tiraz _. Itiraz, mu'teber _. muteber, mu'cize _. mucize, mu'temed _. mutemed, mu'tena _. mutena: te'sir _. tesir, te'min ---+ temin, te'lif ---+ telif mu'rnin _. mumin ( uzun ii ) gibi.

MESNEVI-1 SERIF SERHI / I. cn.r • MESNEvt-l •

Giiniimiiz Turkce'sinde gorulen kelime i~i veya sonundaki (b -+ p), (c -+ ~), ( d -+ t ) ve ( n -+ m) gibi sessiz harf deglstkliklennl ve kelime sonundaki takilarda ses uyumunu genellikle uygulamadik, Ancak gunumuzde yaygm olarak kullarulan ihtlyac, muhtac, ila~ vb. kelimeleri gunumuzde yazlldlgl gibi yazmaya cahsnk. MecbUriyyet, ayniyyet vb. kelimelerdeki ~ift ( yy )i, kelime yahn halde, yani herhangi bir Arapca veya Farsca tamlama idnde degilse, giiniimiizdeki Imla ile, yani tek ( y ) ile mecbilriyet, ayniyet seklinde yazmaya gayret ettik.

Ahmed A vni Bey tarafmdan anlanu verilmemis Arapca ve Farsca alfabe ile yazilnus ayet, hadis, beyit ve benzerlerinin anlamlanru koseli parantez [ ] icinde ve tarafirruzdan Have edilen herhangi bir hece vb.ni de yine ayru sekilde koseli parantez [ ] icinde vermeye cahsnk, Ayetlerin sure admi, sure numarasim ve ayet numarasiru parantez ( ) icinde verdik. ozel is imler, kitap isimleri, terimler, aciklanan Arapca ve Farsca kelimeler, ayetler ve hadisler idn ayn ayn indeksler duzenledik, Tedbirat-llJahiyye Terciime ve $erhi He Fihi Ma Fih'te tarafimdan hazirlanan lugatceler birlestirilerek bazi iiavelerle mumkun oldugunca gents bir lugatce hazirladik. Boylece gunumuz okuyucusunun onune cikacak olan serhin dilini anlama gii~liigunii hafifletmek tstedik. lndeksler ve lugatcenin Mesnevi $erhi'nin son cildine konulmasi veya ayn bir cilt olarak verilmesi yaym evi tarafmdan kararlasnnldi.

Mevlana'mn Mesnevl'sinin tamamiru serhederek dilimize genis ve cok seviyeli tam bir Mesnevi serhi kazandiran, gecmisteki tasavvuf kulturumuz ile gunumuz arasmda bir ilim ve irfan koprusu kuran, Islam tasavvufunun iki sahika ve sahcsen olan Pususu 'l-Hiketn ve Mesnevi'yi serhederek, bizler tarafmdan da gucumuz yettigince anlastlmasi hususunda cok buyuk olcude yardimci olan, bir ogretici, bir muallim ve bir kolaylastmci rolu ustlenen merhum Ahmed Avni Konuk Bey'e Allah'tan af, magflret ve rahmetler diler, Hazret-i Mevlana, Muhyiddin Ibn Arabi vb. Allah dostlannm sefaat kanatlan altmda ahir rnekarunm ali olmasmi niyaz ederiz.

Konya Mevlana Miizesi Kiitiiphanesinden gerekli izinleri alarak Pususu 'JHikem Terciime ve $erhi, Tedbirat-l llshiyye Terciime ve seibi vb. He 34 buyuk defterlik Mesnevi $erhi'nin kopyalanm bize ulasnran Muhterem Ozkaya Duman Bey ve arkadaslanna burada tekrar tekrar tesekkur etmeyi bir bore biliriz. Onlann bu tiirlii cahsmasi olmasa ve temin ettikleri bu kopyalar bizim elimizde hazir bir halde bulunmasa ldi, butun bu eserlerin yayma hazirlanmasuu goze alamaz idik. Mesnevi $erhtnin yayrmlanmasimn bu kadar ge-



~

AHMED AVNI KONUK

cikrnis olmasindan dolayi, kendilerinin ve bu eseri sabirsizhkla bekleyenlerin bizleri mazur goreceklerine inamyoruz.

Mesnevf $erhi'ni yayimlamak lcin ask ve sevk ile calisan ve ikmaline omrii- vefa etmeyen mesal arkadasinuz ve dostumuz merhum Dr. selcuk Eraydm'i da tekrar rahmetle anar, dar-t bakada, yukanda adt amlan buyuklerin himaye ve sefaatine mazhar olmasmi Cenab-i Hak'tan dileriz.

Bu cahsmamizda birlikte oldugumuz arkadaslanrmz, Mesnevf II. cildin serhini daktilo ve bilgisayar ile gunumuz alfabesine aktaran Prof. Dr. Osman Turer'e, III. ciltten iki defteri daktilo edip V. cildin serhinin tamarmru bilgisayarda hazirlamakta olan Prof. Dr. Mehmet Demirci'ye, VI. cildin serhini Farsca ve Arapca metinleriyle bilgisayarda yazip yakmda tamamlamak uzere olan Doc. Dr. Dilaver Gurer'e, MesnevY II. cildin bir defterini daktilodan bilgisayara aktaran Mustafa Hilmi Bas'a, bu ve diger defterlerde yazilrnarrus veya yazilmasi yanm kalrrns Farsca beyit ve Arapca metinleri yazan Dr. Safi Arpagus'a, butun Farsca beyit ve Arapca metinlerin kontrol ve tashihini yapan Dr. Necdet Tosun'a tesekkuru bir bore bilirim. Onlann bu yardim ve destekleri 01- masaydi rahmetli selcuk Eraydm'in cahsmasiru tamarnlayip yayimlamarruz herha1de kismet olmazdi.

Son olarak Mesnevf $erhi'nin yayimm, isin ta basinda ustlenip sayfa1ar dolusu cikislan tashih icin onumuze koyan, fakat selcuk Bey'in vefatmdan soma e1deki disketleri ~oziip bir duzene koyamadiklan icin yayin haklanndan vazgecen 1z Yaymcihk mensuplanna, bu eserin Gelenek Yaymciltk tarafmdan basilmasim tavsiye eden Prof. Dr. Mahmut Erol Kihc'a ve bilgisayar disket1erini cozup gunumuzun programlanna uyumunu saglayarak guzel bir sekilde basilmasiru gerceklestiren Ge1enek Yaymciltk mensuplanna tesekkurlerimizi ifade etmek istiyor, tekrar tekrar sarih Ahmed Avni Bey ve arkadasirmz Dr. Selcuk Eraydin'a rahmetler diliyor ve rnumkun olan en kisa zamanda eserin tamammm yayimlanarak gun yuzunu gorrnesini cenab-i Hak'tan niyaz ediyoruz.

Prof. Dr. Mustafa Tahrah Agustos 2004 / Fatih-Istanbul

AHMED AVNl KONUK

Mukaddime

Hak Teala Hazretleri'ne hamd u sena ve kainann serveri olan cenab-i Peygamber'e salat ve 0 hazretin al ve ashabina arz-i tahiyyat ettikten sonra derim ki: Fakir bu Mesnevi-i ~erifin serhine 1348 hicri senesinde basladim ve 1356 hlcri senesi ramazan-i serifln yirmi dorduncu gunu bitirdim. Arada hastahk vesair mevani' zuhuru da vaki' oldu. Bu manialann mecmu'u tahminen bir sene kadar tutar. ~u halde yevmi dort-bes saat cahsmak suretiyle yedi senede bitmis oldu. Gerci Mesnevi-i ~edfgibi bir bahr-i br-payan icinde yuzgeclik etmek, benim gibi ilimde ve halde ve amelde kolu ve kanadt kink bir acizin i~i degtl idi; fakat ask, bu aczimi gozumde 6rttii ve bu hususta beni cesar ve cur' etkar yapti. Zira askin hassalanndan biri de korkagi ve aclzt cesur yapmaknr.

$erhde esas lttihaz ettigim metin, Ismail Rusuhi Ankaravi (kuddise sirruhu) hazretlerinin nushasidir.

MESNEV!-l ~ER!F ~ERHI / 1. cn.r • MESNEV!-l •

Mesnevi-l ~erif nushalan hakkmdaki ma'lumat

Ustad-i ekremim Mesnevihan Selanikli Mehmed Es'ad Dede Efendi (k.s.) hazretleri Mesnevi-l $erif'm bes yuz kadar beyt-i serifine yaznus oldugu serhde buyurur ki: "Kule Kapisi (Galata) dergahmda Hz. $arih'den soma seyh olan Adem Dede hazretlerinin muridlerinden Prizrenli Ali Dede, Abid Dede hazretlerinin nushasmdan bir nusha yazrms ve 0 hazretin diger nushalanyla da rnukabele etmis ve soma Konya'ya gidip Hz. Mevlana efendimizin huzur-i seriflerinde Mesnevi yazan Osman ibn lsa el-Mevlevi hazretlerinin turbe-i serifede mahfuz olan 668 tarihli nusha-i serifi ile dahi ikinci bir mukabeleyi yaprmsnr. lsmail-i Ankaravi hazretlerinin muridi bulunan Ganem Dede'nin, bu nushalar esasi uzerine yazdigi Ankaravi serhinin VI. eildi 1324 senesi sevvalinin besinci carsanba gecesi takriben iki bin cild kutub-i nefisem ile birlikte Yenikapi Mevlevihane'si yangmmda yanrrusnr. Konya Asar-l Atika Muzesi'nin matbu' katalogunda 668 tarihli Mesnevi-i $erifmukayyed 01- madigma gore Abid Dede tarafmdan mnracaat edilmis olan boyle bir nusha simdiki halde Konya'da mevcud degildir. Fakat mustesnklardan Nicholson'un Londra'da tab'ettirdigi Mestievi-i $erife yazdigi ingilizce mukaddimede Misir Kutuphanesi'nde Muhammed bin lsa el-Hafiz el-Mevlevi el-Konevi tarafmdan istlnsah ve 668 hicri senesi sonuna dogru ikmal edilmis olan bir nushadan bahsedilmektedir. lhtimal ki bu nusha Konya'dan, Mrsu' Kutuphanesi'ne nakl edilmistir. Bu izahatdan anlasildrgi uzere Ankaravi nushaSl, huzur-i Mevlana'da yazilnus olan nushalardan istinsah edildiginden dogru bir nushadir.

Mesnevi-i $erifde nusha ihtilafatma ve ziyade olan beyitlere gelince, bunlar hakkmda ustad-i ekremim Mehmed Es'ad Dede Efendi (kuddise suruhu) hazretleri, kendi serhlerinde su ma'Iumati veriyorlar. "Huzur-i Pir'de Mesnevi-i $erifi yazanlann birisi Husameddin Celebi ve Bahaeddin Sultan Veled hazretleriyle, Osman ibn Isa el-Mevlevi'dir. Sultan Veled hazretlerinin yazdigt Mesnevi-i $erifin bir nushasiru 1283 senesi ramazarunda Fatih Cami'<i seriflnin havlisinde Kurt Mehmed efendinin kitab sergisinde ikindiden evvel ziyarer ettim. lkindi narnaziru muteakib Mesnevi-i $eriftakdrinden soma tekrar bu nusha-i mubarekeyi ziyaret etmek uzere gittim. Mehmed efendi: "Bundan bir ceyrek saar evvel biri geldi, hediyesi olan yirmi bes altnu verdi ve Mesnevi-i $erifi aldi" dedi. Mu'tedil bir kit'ada idi ve her surhun harnisinde birkac beyit yazih ve beyitlerin altmda da kirrruzi murekkeb ile "Veled" imzaSl var idi. sultan Veled hazretleri Mesnevi-i $erif1 istinsah buyururlar iken,



~

AHMED AVNI KONUK

kalb-i seriflerine 0 bahse dair ba'zi beyitler sunuh eder ve peder-i alilerine arz ederler imis: ve Hz. Mevlana efendimiz dahi Mesnevi-i ~erif'in kenanna yazmalanm emir buyururlar imis, Cenab-i Abid Dede'nin yazdigi Mesnevi-i ~erifler Osman ibn Isa el-Mevlevi'nin yazdigi nushadan istinsah edildigini ve mumaileyhin nushasimn tarihi 668 oldugunu Ankaravi hazretleri, VI. cildin serhi nihayetinde beyan buyurmuslardir. Bilciimle nusah-i matbfiada ebyat-: mulhaka pek coktur. Bunlann arasmdan Sultan Veled hazretlerinin beyitlerini ayirmak mumkin degildir."

Fakat zamarnrmzda Asar-: Atika Muzes! lrtihaz olunan Hz. Pir'in turbe-i serifesi kutubhanesinde mahfuz bulunan 677 tarihli ve Sultan Veled hazretleri tarafindan yazilrrus olan nusha, metin hususundaki her turlu muskilan halletmistir. Bu nushanin sonunda, §U Arabi ibareler yazihdm

iJUI) o~l) ..... 111 Js- ill ...Lo.:lI) -s_,...JI .1\~\ JI -s~4JI -s_,.cll y\;QI ( ~) ~ ) JI Cbhl _r.WI ~I .yJI ~ Js- ..... l;1 .r.>- ) ~) 0.r.>- ~ ~ J>~I 0).;11 ~~I ~.:r ~l-.;;:....I 0l5' ) -s..u}1 -syill illl ~ J. ~

~ o~ IL,..... • ~ ciJ.:,:. . .uJ< .;...}:.\Io· 1.-. ~I u.lll

V' <J"'". d ).)~).Y C--.:- ~ ~ .

~~I i y.. ~WI y) ~ ~I ~I J>- w.~ f.") ~~;_...; illl il~1 y.yJI Or ill I

p) tlu, ) i} .r illl r>") ) oL ) ~ ) C7"" ~ ~) r- ~I illl k o:

_,)-~ wI) ) 4l5' ) ~I) ~

"Dogru yole hideyet edici alan Mesnevi kltsb: bitti. Onun Rsbb'inin rahmetine muhtfic fakir, zaif kul alan Muhammed b. Abdillah el-Kotievi el-Veledi'nin eli iizetinde bitirilmesinden dalaYI Allah Teala:Va hamd; ve tesiilletin heyulis: ve helkm heyitlss: alan Muhammed'e salat ve selsm olsun. Onun lstitiselu, kitfibm miiellifi alan seybin buziuunde ve halifesinin ve halefinin (kaddesallahu sJ[[ahU) buziuunde, miiteaddid meclislerde, mukeitet, musahhah. miizebheb, miinakkah alan niisha-i esliyyeden oldu. Onlann beks-! viiciidlsn nl'metini, Allah Teala miislimin iizerinde daim etsin. Amin ya Rsbbe'l-elemin. lstinsahl 677 senesi tecebinde pazartesi giinii tamam oldu. Okuyana, miitfilaa edene ve ana nazar ede-



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / 1. cn.r • MESNEvt-l •

ne ve taide-mend olana ve istinsah euitenei ve ona heytr ile yeidun edene Allah rahmet eylesin ."

~elebi Husameddin hazretleri buyururlar ki: "Ben Mesnevi'yi yazarken Cenab-i Mevlana hicbir kitaba muracaat etmez idi; bir yerde oturmaz idi; ve eline kalem almaz idi. Medresede, Ilgm Kapbcalan'nda, Konya Hamami'nda, Meram'da ve diger yerlerde nerede hanrlanna geldiyse, orada soyler ve ben derhal zabt ederdim; hatta yazmaya bile yetisernez idim. Ba'zan geceli gunduzlil birkac gunler sayler idi; ba'zan aylarca mesgul olmazlar idi. Bir zaman, iki sene fasila verdiler: bu muddet zarfinda hicbir sey soylernediler. Bir cildin hitammda cehren kendilerine okur idim. Ba'zan tashihat yaparlar ve ba'zan yapmazlar idi."

Bu 677 tarihli nusha-i mubarekenin VI. cildinin, fotografla alman en son beyitleri, Konya Asar-l Atika Muzesi matbu' katalogunun altmci sayfasma gecirilmistir. Bu beyitlerin ba'zilan uzerinde nusha olarak gosterilen diger ibareler de vardir: birisi sudur.

Hind sanhlennden lmdadullah (k.s.) hazretlerinin matbu' nushasmda her iki surer gosterilmistir. Ankaravi nushasmda yalmz :..r:,.S ):. <fi. ...::....::. j JI::> y nushasi alrnnusnr. "jI" " yerine "):;" yaztlnusnr, ma'na degismez.

Digeri sudur:

Vine ma'na deglsmez. Kezaiik lmdadullah hazretleri nushasi, her ikisini de alrrustir. Ankaravi nushasmda yalmz I} ~ ):..;..4 JI::> .J' yazilrmsnr, Digeri de sudur:

Kezalik Hz. lmdadullah nushasi her ikisini de alrmstir. Ankaravi nushasmda yalruz C) r~ .r" .J. ('\.J. li nushasi ahnnustir.

Bu numunelerden anlasihr ki, nushalann bircogu "Boyle de olur: oyle de olur" diyerek bizzat Hz. Mevlana tarafindan soylenmistir. Binaenaleyh ma'nada ittihadlan cihetiyle bu nushalar kiyl u kale deger bir mahiyette degildirler .



~

AHMED A VNt KONUK

Mesnevi-i $erIf ~ii.r midir? .\ '\ ,. _/;

Istek. <l <;.u v kRffYfCll .

Ma 'h1mdu~~, ~'ir Kasd. uzerine rnevzun ve mukaffa olarak soylenen so-

g(},,~{) l Il<'J I. -!pn- • ., ~-~ ,

ze derler. Binaena eyn kasiddan ad olarak soylenerrmevzun vemukaffa soz-

ler siir haricinde kahr. Nitekim Resul-t Ekrem Efendimiz'in lisan-i nebevilerinden ~dtr @an --t,bJ.1 ~ 011 \;1 ........ .15"" '1 ~I \;1 kel~ml mevzun ve mukaffa 01- dugu halde siir degildir: ~unku kk1~a~ su~~;;;tfrii~tir. lste nazim ve siir nokta-l nazanndan Mesnevi-i $erif'in hali de boyledir. Hak tarafmdan Iisan-i Mevlana'ya boyle 'fri~niCtb olarak akip gelmistir. Binaenaleyh Mestievi-I Serif'i elfaz ve siir nokta-i nazanndan tedkike girisenler ve hatta hadlerini bilmeyip tenkid ve i'tirazata cur'et edenler, bu kitab-i ma'nevinin 0 yuksek ma'nalanndan bi-behre kahrlar. Nitekim VI. cildin 161 numarah beytinde Hz. Mevlana soyle buyurur.

Sareiin foktri ue muluda, iirifln irfiinmm zekiiimt ne vakil iadar? 0 JUesneoi, ma'. niidtri fealun liiilii~ !fa' ni elJiiz ue siirden. ibiirei degildir.

Ve Divtui-i Kebir1erinde de:

I~ w.,a.r.?.?:J j If ~ )jl J~ {j..s- Ii 0'" _j....L.!:.~ ~ ~

'lJenim irulirrule ~ nedir? % kwmefi vartk'/ii ki ben 0 ~den liil vuraytm ue ~ soyledijjimden Jolayt Ofjiinq;im. 'lJenim bir bt¥ka fennim ve hiinerim vardtr k4 o fen ve Iuiner; fiiirlerin fenlerinin oe hiinerlerinin gayridir.

Ve Fihi Ma Fih 'in 17. faslmda da ~9Xle, buyururlar: "Benim huzuruma gelen da'lfbg6iri fr{ciUrglmalanndan V:h~vr;rf,~nunla mesgnl olsuru~)~iye siir soylerim, Yoksa siir nerede, ben nerede! Vallahi ki ben siirden gizanm~ benim indimde siirden bed-ter' bir i§ yqktur. Benim slir soylemem ona benzer ki, bir kimse misafirln arzusuna :Jt~IJ~~ ~lini iskernbeye sokup, yikar. Mademki misaflr iskembeye i~tiha eylemistir, benim icin bu lazimdir. .. ilh."

lste Hz. Mevlana ~iir soylemeyi, rnisafirin hatm icin iskernbe yikamakla beraber tutuyor. Demek ki Mesnevi-i$erif'i slir nokta-i nazanndan muhakeme ve Iran sairlertnin siiriyle mukayese edenler, Cenab-i Mevlana'run nazannda, iskembe yemek arzusunu gosteren misafirler mesabesinde bulunurlar.

. deCi.PJ'U",u..e...

*** (J"" -

Dstadim Mesnevihan Mehmed Es'ad Dede (k.s.) hazretleri kendi serhlerinde buyururlar ki: "Takriben 1283 tarihinde ufak kit'ah ve nefis hath bir



~

MESNEVI-I SERiF SERHI / I. cn.r • MESNEVi-l •

Mesnevi-i .?erifsatm aldim. Rumiizu'l-Hikem sahibi Sam1 Pasa merhuma arz ettim, gayer begendi. Ba~ tarafma zaid olarak su kit'a yazilrms idi:

d \,;'1yo ~ ..r. t..Sp ..::...L.i \,;'1 yo yo:; ~ _/> _f

Bu kit'ayi da gosterdim: kit'a hosuna gttmedigini soyledi. Sebebinisordum. Zimnen Hz. Mevlana'ya ~air ta'bir olunmustur, halbuki zat-i kudsiyetpenahileri ~air degil, hakim-i llahidir dedi. tt

•••

Mesnevi-i .?erif' in kissalanna ve hikayelerine gelince, bunlar avanu hakikat-t vahide ve ma'na tarafma avlamak icin gayer arifane kurulmus birer tuzaknr. Nitekim VI. cildin 1546, 1547 numarah beyitlerinde:

~I J,:i1_;Jlt5' 0b t;:;;;;. I.J .... ~ rb AI 0.:>.fW' ..::...,

'lJizim bu JUesnevf'miz vahdet dukkiinultr, birin flalfri her ne florui' isen puitur. Putu medhetmel: iimmenin tuzagt idndir; bit ki "el-flariiniku'l-ulii" 0 puliur.

~ O..l,4rJflh/f &'/L!f'Mk

Bu beyitlerin terciimesi ve serhi orada mufassalan gecti. Diger taraftan bu

kissalann her biri, bu alem-i suretdeki hayat-i beserin, birer sine rna seridleri me~~9;,~inde olup, bunlarda Makin enfuse ve enfusun Maka tatbikan rnun-

r~~r'iC'Cl1'r.Hz. Plr bu kissalarda nufus-: beserin en cirkin ahval ve harekatiru teshir buyurmaktan cekinmez, ve bu cirkin fiillerin kotu net1celerini, canh bir surette gosterir: ve bu kissalardaki sahsiyyetlerin mertebesine tenezzulen soz soylerler, ZIra zat-i serifleri hakim-l llahidir. Ve hakim, her seyi yerli yerinde tertib edene derler. Bu mustehcen kissalan Mesnevi-i .?erif'e yakistrramayan ba'zi kisa fikirlileri Hz. Pir, Mesnevi-i .?erif'in bircok mahallerinde ikaz buyurmuslardir. Bunlardan birisi, IV. cildin 3543, 3544 numarah beyitleridir:

0')U~ ~ ~~ 4J~. 0'1jlrl> ~..:.-J~ <.S~ f

crl\f'l ';tjrPlIlVJdJy OY(lPf J

E!I kimse, hezl ta'lfmdir; sen hezli cidd olarak. dinle. Sen hezlin ziihiri iize-

rinde ballamp kalma. !7iiizillerin indinde her bir cid~ hez/Jir; /akat iilullerin indinde hezller ciddir .



~

~ AHMED AVNI KONUK ~

---r.s

lmdi Mesnevi-i $erif, ean@-i uluhiyetten Iisan-i Mevlana'ya boyle man-

zum olarak bir nehr-i carl gibi akip gelmis oldugundan, ona nazar-i istihfaf ve I'tiraz ile bakanlann halleri harabdir. Nitekim Husameddin Celebi (k.s.) hazretleri soyle buyururlar: "Ashab-i MevrW-na Mesnevi-i $erif'i okuduklan vakit, ehl-i huzur onun nurunda &fiSti'k¥£k"'clurlar. Gorurum ki gaybi cernaatler ellerinde sopalar ve kihclar ile hazir olurlar. Her kim ihlas veeh ile dinlemezse imarurun kokunu ve dininin dallanm keserler ve ceke ceke karargah-i eehenneme gotururler."

Hz. Mevlana efendimiz, Cenab-i Husameddin'in bu kesfl uzerine buyurdular ki: "Gordiigiln gibidir." Nitekim Mesnevi-i $erif'in IV. eildinin 34 ve 35 numaralannda bunu aynen beyan buyururlar.

_;..... ) ~ I 0.1v.r" J!l ..L!. )1 JWI t--~ ':'>.:l yi ~

_)2; ).:l r.:l J.I ) J..r J.I ~.:l )1 J~ lS-4.:l Y J...JI rl....> lSI

'lJu sdziin dii~mant Sakar 'da ha~ a~ajjt olaral: hu demde nazarda miimessel aldu. !fa' ni bu :lUesnevf-i Serfj'in mu 'ierizi ue dii~mant, hu demde, cehennemiti Sakar ismindeki tahakasma ha~ a~ajjt gittijj~ tilem-i misiilde goslerildi. elf 9iiisiimeddfn! :lUesnevf-i Serif'i hejjenmelfen ve i'iiriiz eden a miinldrin hiilini gordiin. 9iak 7'eiila onutt inMrtnm ceviilJtnt ve cezdsuu, sana dlem-i galfhda siirei-i misiiliylfede goslerdi .

•••

Mesnevi-i $erif'in nasil bir menba-i nur ve irfan oldugu, idrak-i selim erbabma ma'lum olmak icin 1232 hicri senesinde Hindistan'm Leknev sehrinde surrah-i kiramdan Mesnevihan $ah Abdurrahman (k.s.) hazretlerinin Hindistan'da matbu' Enviuu't-Rshmsn ismindeki kitabda miinderic mutalaalanm burada aynen tercume ediyorum:

"Bir gun Mesnevihan Esedullah Mevlana $ah Abdurrahman Leknevi hazretlerinin huzurunda, Mevlana Cami (k.s.) hazretlerinin Mesnevi-i $erif'in medhi hakkmda soylemis olduklan es'an okudular ki es'ar sudur.

lS _fAA ts} _,.. ts? ..:.......~.? ~ C\.:;..L.lSP



~

MESNEVf-1 $ERfF $ERHI / l. cn.r • MESNEVf-l •

~I U y;) I.J~I 0l:>-L,.. ~ I);) l_;t .• ..::..,w:. )?' )} ~ I ..::..,w:. ~.) ~ ) .r.f .J ~ ..s:Jplj_p' jl~ ~ ..I.!. J'I_;" I.J JS' ..s~1

{-..? Y.J..sI ~ ~..sp ..sp..\.41 ~l>-).J ~

..sp ~I} J..s. ~_,.. il.r b~ ).J. tj);) J-JI ..s.,4; 0~j.J;) 01} ~

~I ..::..,W:. t.J ..s).Jb ..sp ..s;) pI j_,...J ..I.!.~ ~ ~ ..I.!. J'1/I.uJI ().J ..sp .J).r" 0~ .J:J c) J;) .J:J ..sp ~ ~;) .J;) ~f If ~

..s.1 0 I . . I 0l.:::>...5:.;

y_'" ~.J.J ..

..s} .r <.S"" _,.. ) ~.J_,1 ..sp i~ ) C7"" I.J ..s p J..ily.s- .J" ..sy..o ts} _,.. tsp Y~~ 01 J..p) {-f "";' if

UUevlevi-i UUa' nevi' nin UUesnevi's4 donmu~ olan eskiye !Jenilik &ah~ der. UUesnevi-i Serif iirif icin. hazine-i g(ibriyii'mn anahlan; ue dihil icin. ejderhiidtr. UUesnevi-i Serif esriinn Ie/sir-i hafiSidir. ehl-i larikatin hiidisi UUesnevi'dir. UUesnevi !liak'dan halka ni'met ue i#ihii siihiblerini da'uetiir. UUesnevi ~ifiihiinedir; 2irii bizim. lursuniza ue kibr ii flajlefimi2e deviidtr. UUesnev~ maraz-i flajletin iliia ue flenc-i flaflet !Jtlamnm !Jtlan iuiucusiulur. lfalm2 rumii2iit-t iliihiy!Je degi~ kiinii2fii-t iliihiy!Jeden bir ketu: ii hazinedir. UUesnevi emriiz idn. allah'm revhtdir; kiifiir ijtihiismt kesmel: idsi makashr. UUesnevi dilde /erah, canda siiriir, :/Uesnevi dudakla sdz; flo2de niirdur. 'lJiin!Jiida naim. !Jok/ur derler; 0 halde e!J :J?abb-i Xrfm UUesnevi nedir? Saul olanlara Cenfiln UUevliinfi'mn sofra-i ni'meiinden UUesnevi cennel-i riihiini olaral: viirid oldu. UUesnevi 7iir-i Sinfi flibi ue UUevlevi de UUiisii fli&idir. "Een Ieriini"si2 UUiisii, UUesnevi'dir. !lier kim sabah. aksam UUesnevi-i Serif okursa, ona cehennem. iile~i hariim olsun. UUevlevi-i UUa 'nevi'nin UUesnevi'si, Jiirisi lisiinmda g(ur'iin'dtr. 0 iili-cenfi&m vasfinda ne sO!Jliye!Jim? Pe!Jflam&er degildir; fakai kitiib siihibidir.

AHMED AVNl KONUK

~ah Abdurrahman hazretleri bu es'an dinledikten soma buyurdular ki:

"Ben y\;S" ,)),) ~ ~ ~ derim. Me£;lisde. haz.Ir. ojqn. lar.dan. biri d~e . ki.·: "

O~eriq, 'J? r<).J,' 'J:r' .,,' 1"(1

Mesnevi-i Ma'nevi'ye Kur'an Itiaki cay-i teemniuldur.1.1uYuMu ar ki:

Kur'an-i Azimu's-san ile Mesnevi-i $erifarasmda Arabi ve Farisi olmalanndan gayri fark olmadrgi on vecih ile sabit olabilir:

Birincisi budur ki: Kur'an-i Kerirn ne llsan ile olursa olsun, kalb-i besere Hak Teala Hazretleri canibinden munzel olan kelamdan Ibarettlr. Eger onun nuzulU melek vasitasiyla ve tavr-i vahy ile olursa, 0 kelarn-i nefsi rnefruzu'lkiraadm ve eger blla-vasite-: melek llka ve ilham tavnyla olursa, 0 kelarn-i kudsi-i vacibu'l-imandir: ve onun namazda kiraati caiz degildir. 1mdi Mesnevi-i Ma 'nevi'nin mezamini, kendi vaktinin peygamberi olan Cenab-i Mevlana'run kalb-i serifine Hak Celle ve Ala caniblnden, kism-t evvel vech ile degil, kisrn-r sani uzere munzeldir, Blnaenaleyh kiract-r Mesnevi'nin namazda caiz olmamasi ve kiraat-i Kur'an'in farz olmasi hakkmda subhe rnundefi' olur.

1kincisi budur ki: Kur'an nastl ki aslu'l-usul-i din ise, Mesnevi dahi aslu'lusul-i dindir. Nitekim Cenab-i Mevlana ilk dibacede buyururlar ki: "Usul-i usul-i usul-I din ve yakin ve fikhullahi'l-ekber ve ser'ullahi'l-ezherdir.

U<;uncusu budur ki: Kur'an nasil ~ I.AA (Bakara; 2/2) [ya'ni "Muttakiler icin yol gostericldir:"] ~;:lJ t:.~ ~:\l.;. J (lsra, 17/82) [ya'ni "Mu'minler idn §ira ve rahmettir."] CL...: ~10:llWl~;' ~ ~ (lsra, 17/82) [ya'ni "Zalimlerin sadece zlyamru arnnr"] ise, Mesnevi-i Ma 'nevi dahi muttakin i<;in hidayet ve mu'rninin ve talibin-i rah-i Huda lcin §ifa-i sudurdur, Huda-yi Muteal Hazretleri Kur'an-i Kerim'In medhinde llsan-: Muhammed (s.a.v.) hazretleriyle bu-

:;; J .. '" • .. ".. J.. J...... ... • " J J.. ....... .,.... .... ... """" ..... .... :Ii j •......

yurur: ...lJI • .: .. A$ .;.,..L4.i \.. r.1 ~ .~ ,y 0..1..> .. ~IJ i')\il ;; p:;. ,y J> J ')II ,j lei} J (Lok-

man, 31127)" ya'ni "Eger yeryuzunun agaclan lcimilen"kalem ve deniz divit ve yedi derya 0 divitin murekkebi olsa, kelimat-i Hakk'i yazmakla bitiremezler." Hak Celle ve Ala Hazretleri Mesnevi-i $erif'in medhinde zeban-i cenab-:

Mevlana ile boylece buyururlar:

Eger, orman agay/an kalem ve deryii miirekkeb o/sa, JUesnevf~i Serf/'e bir nihiiyet iimuli yoktur.

0... ,... ~ }

Dorduncusu budur ki: Kur'an-i Kerim'in sanmda nasil ki: '" ($~ J I_r-s"" '" J-a<

I'.is" (Bakara, 2/26) ya'ni "<;ok kimseler onunla dalalete dU~er" ve cok klmse hidayet bulur" varid olmus ise: Mesnevi-i Ma 'nevi'nin sam da oyledir. Her kim onu i'tikad ile okur ve kelam-i Hak bilirse, 0 kimse kemal-l imana. belki



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHII I. cn.r • MESNEVl-1 •

derece-i velayete vasIl olur. Nitekim bes yuz kisi. baska mursidi olmaksizm sirf Mesnevi-i ~erif tilaveti ve mulazemetl yuzunden veliyy-i kamil olmuslardir: ve eger blla-l'tikad efsane ve hezl tavnyla okursa velev alim-i ma'kul ve menkul olsun, onun feyzinden mahrum ve belki meslubu'l-iman olur. Nitekim Hz. Mevlana-yi Rum buyururlar:

r- JAr" 1 ..l;A Iy>- c+: 04>.- _y.1 jI ..l;A Iy>- i.S.?\::;i.S)y>- J. .;,;' ~ 0L!. ..::.JL..) jl _r.1) ..:..;t..101..LiL..) J ~ 01y.1 j 0~1 ..Li"L.ts-"

f jl) ~ 0'lY') J-I 0~ 0y;- i.S_?' ) ..Li)~ J~

,,.. l.i .t'\;.." 0L!. '··~Il.i

100») " 'iI'!

• ~ -<'I 0L!.· • L.; l.i

.1') c) <..J"':::',I.S'"".

..l:-; -41 ~ J 0L!. y~1 /'

1Ju str sijUleUici :zamfrin resiilleri, .5sriifi1 huUlu miistemi' isterler. 1Junlartn. ~ahlar flibi ziUiide azamei ve kibri vardtr; ehl-i cihiindan kolelik isterler. Sen bunlann edehini uerine fletirmedik.re, onlarui risiiletinden nasil haz alirsin? Sen bunlann oniinde iki kat riiki' olmadtkra, 0 emiineti sana ne vakil erisiirirler? :Jier edeh, onlara ne vakil maMal flelir; zfrii onlar sariiU-t iilfden flelmi~lerdir.

Beslncisi budur ki: Kelam-i Mecid'de mevzuniyyet-i kelam ve onun nazim ve kavafi ile edasi ve tekelluf-i sanayi' ve bedayi' hususlannda mutekellimin kasdi vaki' degildir. Lakin mutekelllmin kasdi olmaksizin bi-tariki'l-l'caz fevaid ve avald He meshun olan kelam-i musecca' ve mukaffa ve mevzun ve sihr-i min-Iediinden cu~ eyler; ve bi-nefsihi halavet-amiz ve tarao-engiz olur: ve onun gibi bir ayet soylenrnesl, ins ii cinnin hadd ve takatmdan harictir. Nitekim Hak Siibhanehu ve Teala buyurur:

". "" .... " .... " ". 0 "'.. .,.., 't.... _ J. • """.. • 'v- • "' .. '" /. • "" •• , ...... 0 '"

1_r.+I; ~ ~ .)lS' _,J J oh: .)y~ ~ .)I_;JI 1..iA J!.': IA .)1 Js-')'-I J ""';~I ~I Jl

(lsra, 17/88) Ya'ni HEger 'ins ve cin bu Kur'an'm mislini gettrmege cern' 01- salar: ve ba'zilan ba'zilanna yardim dahi etseler, onun mislini getiremezler idi." Bunun gibi kelam-i mu'ciz-nlzam-i Mesnevi-i ~erifdahi; fesahat ve belagat kasdi olmaksizm ve sanayi' ve bedayi' hususunda tekelluf bulunmaksizm, fesahat ve belagat He mali ve rengin ve nemekin-i durd-amiz ve halavet-i sur-engiz olarak, cenab-i Mevlana'rnn slne-i esrar-i gencine-i deryalanndan zahir olmustur. lsiten ve okuyan kimsenin kalbine te'sir-i acib ve halet-i garib tan olur. Hz. Mevlana (r.a.)dan soma efrad-i insaniyyeden hicbir

AHMED AVNI KONUK

ferde ayikhk kudreti ile 'beraber. 0 halet-i mahviyyet ve istigrak nasib ve bu mertebe ulum-i akli ve naklinin ihatasi ve musahedat-i kesfi ve vicdani muyesser olmamisnr ki Mestievi-i $erifin mislini soyleyebilsin, Nitekim kendileri buyururlar:

~ J.?' J .J~ 0:l-! j C).J .r .J I~~ j>:-' ~...v\;. r~f -JWI J.l""'1 ~L.p \.. .M;

~ I.J J.I 01~ 01y> 01.r.-- yl cr .J~ 01 J ~...vl -JI; -JWI J J ~I J~ J.:?

'lJuna ii/n hagiit Je siiz deme! eski soziin kaltbt i{;inde riiluuu: flor! 'lJen kaflge dii~iiniiriim, halbuki a !/iirim bana Jer k~ "enim duliinmtn flagrini diisiinme. 'Usfil-i ajiget ziiil alduktan sonra, benim. icin nazun ue kaflge nasil flelir?

,..,,, _ J. 0 _JJ.o "'" :. "0:',,, .,.,. '"

Altmcisi budur ki, Hak Teala Hazretleri ~ Y ir ul_,AJlllA .} ._,.lillla.rP ..w J

(lsra, 17/89) ya'ni "Biz, Kur'an'da nas i~in her birmeselden beyan ve tafs11 ettik" ayet-i kerimesi mucibince, Kur'an-i Kerim'de esrar-i maaniyi ve hakayik-i llahi'yl darb-i emsal ve hikayat-l selef'.ile setr buyurduklan gibi, Cenab-i Mevlana dahi maaniyi ve esrar-i gaybiyi kissa ve efsane perdesi altmda mestur ve muhtecib kilnusnr. ill ki samiin mahsusden ma'kule intikal etsinler. Nitekim buyururlar:

..:..,....I..;b J~ ~J .J...vl J.ii ~ f I.J ..;~~~

..:..,....I..;~ 0ft ~ .J~IJ. ($1 ~~./'.:.~~. '..;b

..:..,....1 ..;b f .:. y> ...IA.i ';'~.:. ~IJ ..:..,....1 ..;WI ...vl~ ..;WI J5 f

o pek ha~ olur ki, dilberlerin strrt, ba~kalal uuti sozii i{;inde soiJlenmi~ fleIe. eg biriider lassa o"4:ek flibidir ': :/Ua 'na onun. i{;inde dane flibidir. J/lkdIt adam ma', na danesini alir. Okek kabil-i nakl olsa bile, ana bakmaz. 9ier kim masal dedi ise, masaldu; oe a kimse ki otui nalul-: hiili flordii;

merdanedir. .

Yedincisi budur ki: Hak Teala Hazretleri Kelam-i Celil'inde akaid-i banle-i kUtFar ve mulhidini zikr ederek delail-! akli ve nakll ile nasil ibtal eylemis ve husama-yi cebriyi ve kaderiyi ve hukema-yi felsefiyi ilzam etmis ise, cenab-i



~

MESNEVY-I $ERYF $ERHI / l. cn.r • MESNEVY-l •

Mevlana dahi, Mesnevi-i ~erifde oylece akaid-i batileyi ibtalden sonra, mezahib-i hakkayi berahin-i vaziha ile isbat buyurdular. Filhakika:

[ JUesnevf emriiz ~in ..9Illah'm revhidir. ':Kiifiir i~tihiismt k.esmek icin rnakastuJ

Sekizinci budur ki: Kur'an-i Mecid'in nasil ki, bes yuz ahkami emir ve nehye ve mutebakisi ahbar ve kasas-i enbiyaya ve umem-i maziyyenin munkirlerine: ve mu'minlere cennat ve naim va'dine, ve kaflrler hakkmda vaide: ve mutemerridleri tehdide dair ise: Mesnevi-i ~erif dahi boylece savm ve salata ve hac ve zekata ve zahir ve batmm tezkiye ve taharetine. ve amilin ve salihinin tergib ve tahrizma dairdir.

Dokuzuncusu budur ki: Mezamin-i Kelamullah nasil muhteht ve bila-terkib vakt' olmus ise, Mesnevi-i Ma 'nevi'nin siyaki dahi bila-tefavut ayru nehc uzerinedir. Zira bir hikayede i'tiraz cumleleri ve mutearnzlann dahlinin def'! ve tekrar gecmis beyitlere gelen sozlerin rabn: ve zahirin banna tatbiki mezkurdur. Bunun icin ayat-I Kelamullah'in rabn nasil muskll ise, Mesnevi-i Ma 'nevi beyitlerinin rabu dahi oylece gU~ ve muskildir. Ve onun hulasasi "fasl" ve "vasl" kaidesine ract' olur. Ya'ni ukala, mukteza-yi fehm ile kelarm ser-! serife tatbik ederler; ve ask galebe ve hal-l mahviyyet cu§ ettigt vakit, derya-yi vahdetde rnustagrak olurlar ve i'tizar ederler.

J.~ )\5' ~l:,; .}I_r.>-.s- .r:- J.I ~ ..t J ~~ ~ .s

Bah boyle ue flah bunun zuldmt flosierir; dfnin isi hayranltkfan ba~ka bir ~ey depildir.

Onuncusu budur ki: Mezamin-l Kelamullah nasil zahlren kolay ve nazar-i dikkatle bakildikda zor gorunur ve onun munteha-yi dakayiki ta yedi batna vasil olur ise, Mesnevi-i ~erif dahi:

1.Sr-- I.SI jL..... \j J) ~ jI I.Sp J.I ..:.......J~ J )~I..::...~ J

'lJu JI1esne:vf vo1ulet iPnJe valuletdir; q; rna I nevi, semelden Iii Simiik e Iuulor fiI! Beyt-i serif mucibince boyledir.

Mesnevi-i ~erifi.n medhinde ~ah Abdurrahman hazretleri buyurdular ki:

Bukitabm naziri ne gelmis, ne de gelecektir. Kitftbullah'dan sonra boyle bir

AHMED AVNI KONUK

kitab nazannuza musadlf olmadi. Bu kitab: tilavet ve kiraat eden kimse, onunla: rnesguliyeti devam ettikce mertebe-i velayete vasil olur. Ve buyurdular ki: Hz. Mevlevi-l Ma'nevi (r.a.) buyurmuslardrr ki: "Kabrim gumuslendlgi vakit, Mesnevi-i $erif'den ziyade feyz muntesir olacaknr." Ba'dehu buyurdular ki: "Kabr-i Mevlana'run gumuslendigi bema ma'lum olmustur." Bir vakit de buyurdular ki: Cenab-i Mevlana "Kim ki Mesnevi kiraanndan lezzet bulur, 0 lezzet benim!" buyurmuslardir. Vine diger def'a buyurdular ki: "Eger Mesnevi-i Ma 'nevi'den her gun bir cuz kadar kiraata devam olunursa nefis olur, Nitekim bir muddetten beri boyle yapanrn." Vine bir def'a buyurdular ki: "Mesnevi-danhk icin on dort ulum-i murevvece mahareti uzerine Ilm-i tasavvufun dahi ilavesi lazimdtr. Bununla beraber nisbet-I bann ve ustad-i kamil sohbeti de zaruridir, Bu sifatlan cami' olan kimse Mesnevi-i $erif'i biraz anlar."

Bu serhlmin metin i'tiMriyle esasi, Ankaravi hazretlerinin nushasi oldugunu yukanda yazdim. Muracaat ettigtm serhlere gelince: Ankaravi, Hind ~§.rihlerinden lmdadullah, Bahru'l-Ulurn Abdu'l-Ali, Veli Muhammed Ekberabadi, Miika§eJat-I Rlzavi ve Abdurrahman Leknevi hazaraunm serhleridir. Bunlardan lmdadullah hazretlerinin serhi 1321 hied senesinde Hindistan'da gayer neffs bir surette basilrmsnr. buyuk kit'adadrr. Ortasmda kahn ta'lik yaZl ile Mesnevi-l $erif'in metni vardir: ve her bir bey tin uzerine bir rakam konulup, hasiyesine de 0 rakam i~aret edilerek Farisice serh olunmustur, ve her iki misra' arasmda acrk birakilan sutuna da nushalar i~aret edilmistir. Ha§iyedeki serhlerin nihayetlerinde Hz. lmdadullah'm kendi mutalaalan ve Hind sanhlennden hangi sanhin mutalaasi almrrusise, onun ismi zikr olunur. Burada gordugum Hind sarlhlerinln isimleri sunlardir. Seyh Muhammed Efdal, Abdilllatif, Abdu'l-Fettah, Muhammed Mir, Nurullah, Muhammed Eyyub, Aliyyu'i-Kari, Muhammed Hasirn, Hasan Sahib, Nizam, Abdu'l-vahid, ~ah Huseyin Sahib, Muhammed ~ilkrullah, Muhammed Nairn, Kerimullah.

Muracaat ettigim lugatler de sunlardir: Kamas, Burhan-l Katlm Farisi ash ve Hind tab'i, Miintehabii'1-Liigat, $emsil'1-Lilgat, Glyasil'1-Liigat, Behar-l Acem, Heft-Kulziim, gerag-I Hidayet ve Ahteri-i Kebir'dir ki, bunlann nushaIan elimde mevcuddur. Hind serhlerinde gosterilen Iugatler. Miieyyidii'1-Fuda- 1a; Re§idi, Ferheng-i Cihangiri, Siracii'1-Liigat, Akrabii'1-Mevarid, Sarrah, MiiziIii'1-Ag1at, Hlyaban, Letaifgibibirtaklm Hindistan'da vucuda getirilmis olan



~

MESNEV1-1 ~ER1F ~ERHII 1. cn.r • MESNEV1-1 •

ba'zi lugatlardir, Fakir, serhimde yukanda isimlerini gosterdlgim serhlerden istifade ettim ve bircok beyitleri de Hz. Pir'ln Pihi Ma Ffh'indeki beyanat-i allyyeleriyle serh ettim. Bunlardan baska, kendi zevkime tebean bu surrah-: kiramdan.aynldigim ebyat-i serife de coktur. Hususiyle VI. eildin sonundaki .. O~ ~ehzade 've O~ Tenbel" kISS alan mustakillen fakirin mutalaandtr, ~erh ve izah hususunda muhtelif kitaplara da muracaat ettim. Bunlann da bashcalan sunlardir. Pususu'l-Hikcm.! Fiitt1hat-l Mekkiyye, et-Tedbfratu'l-llahiyye fi Islahi Memleketi'l-lnsaniyye,2 Biilgatil'I-Gavvas, cevehir-i Gaybf, Ffhi Ma Ffh,3 Menaklb-l SipehsaIar, A vtuitu 'I-Maar if, Araisii'I-Beyan, Tefsfr-i Nshciviini, Ustil-! A§'ere, Ta'rffat-l Seyyid, Istllahat';'l Suflyye-yi K8§'anf, IstIIahat-l Suflyye-i Nt'metullsh, Ma'rifet-name, Ma'nevf$erhi, MatIa'u'I-Ulum Mecme'u'l-Pimim, Nefehatil'I-Uns, Azfz Nesefi ResaiIi,4 Re§'ehat, el-Insanu'I-Kamil.

Yedinci eild Mesnevi hakkmdaki mutalaat

1035 [Mlladi 1625] tarihinde zuhur eden VII. cild-i Mesnevf sahtedir ve ash yoktur. Zira Hz. Mevlana VI. cildin bas tarafmda, Husameddin celebt hazretlerine hitaben soyle buyururlar:

elf rna 'nevf olan 9iiisiimeddfn C;eleb~ sana JUesnevf'nin tamdmt lussiisundo altinci ktsmt hediye geliriyorum.

Ve Sultan Veled hazretleri Hatime'lerinde peder-i alilerine hitaben:

Sehziitlelerin lussas« bilmed~· iidindi ogu/un incisi de/inmem~ kaldt. demeleri uzerine Hz. Fir cevaben.

1. Muhyiddin lbnu'l-Arabi'nin bu eseri Ahmed Avril Konuk Bey tarafmdan Pususu '/-Hikem Tetcame ve $erhi adiyla tercume ve serhedilmis, Mustafa Tahrah ve Selcuk Eraydm tarafindan 4 cilt olarak yayma hazirlanrrus ve M.O. llahiyat vakfi Yaymlan arasmda yayrmlannusnr.

2. lbnu'l-Arabi'nln bu eseri de A.A. Konuk tarafindan tercume ve serhedilmis, M. Tahrah tarafindan yayma hazirlanrms ve lz Yaymlan arasmda crkrmstir.

3. Mevlana'run bu eseri A. Avni Konuk tarafindan tercume edilmis, selcuk Eraydm tarafindan yayma hazirlannus ve lz Yaymlan arasmda yaymlannusnr.

4. Merhum A. Avni Konuk Bey tarafindan tercumesi yapilan bu eser, seza; Firat tarafindan M.O. Sosyal Bilimler Ensitusu'nde (Istanbul 2003) Yuksek Lisans tezi olarak cahstlnus ve "lnsan-I Kamil" adiyla Gelenek Yaymlan arasmda Haziran 2004'te yayimlannusnr.



~

AHMED AVNl KONUK

~ .r;0I-j? 0ft ~ d 0J)~ ~ 01-1 Cr- d~ ~ 0~j ...s. -4\ d 01-1 Lsi~

0J_j. -4\.J ~~ ~ ~ 0~ o..li j ~)~.s- , .. ,...5:';\ J~ )~

1Ju!lurJu hi, nuilaun. bundon sonra deve flibi ro"fttii. 9ia;re hnJor hirbir kimse!le oruui sozii !l0klur.1Jununbiikf olan ;erhi vardir; /ahal biittndad~r. .£isdn-: ziihirt baglnnd~, ari~k dr.;art!la flelmiyor.1Junun biiktsi cant diri olati kimsenin halbine, Jilsiz ve lisiin-~ ziihirsiz sO!llenmij flelir.

Bu tzahata gore Hz. Mevlana Mesnevi-i $erif'i alti cildde bitirmis ve rnaba'dinl kendi mensublannin ruhuna, ruh-! lat1tleriyle harfsiz ve savtsiz soyliyecegine i~aret buyurmuslardir.

Bu VII. cildi yapan her kim ise, kendisinin siirdeki kuvvetine ve ilm-i zahirideki rusuhuna istinaden. mahza Mesnevi-i $erifdeki hakayiki kanstmp ifsad etmek icin yaprmsnr. Nitekim asagida bunlan lzah edecegiz,

Ger~i sarih-! Mesnevi lsmail-i Ankaravi (k.s.) hazretIeri bu VII. cildi serh etmis ise de, bu serh, Murad-i Rftbi'in cebir ve isran ile vaki' oldugu rivayet edilmektedir: ve bu cebir ve isrann eseri, 0 hazretin Filtilhat-] Ayniyye nanuyla yazdigi matbu' Fatiha-i ~edfe tefsirinin 73, 74, 76. sahifelerinde de gorulur. Hz. ~arih bittabi' serhinde bunu cebren serh ettigini soyliyemez idi: fakat serhindeki ifadatmdan bu rivayetin dogru oldugu anlasilmaktadir. Nitekim serhinin bas tarafmda soyle buyuruyor: "Pes nice muddet-i medide murur ve uhud-i baide ubur edip, tahririrniz cild-i hamisin rusfina geldikde ve hicret-i nebeviyyenin 1035 senesi oldukda, hikrnet-i ilahl ve takdir -i rabbani ile 814 tarihinde yazilrms cild-t vahid icre yedi mucelled bir Mesnevi beyne'n-nas zuhur kildi: ve ahiru'l-emr sevk-i ilahi ile bu fakirln eline geldi." Demek ki bu cild, Hz. Pir'in irtihallerinden 142 sene soma yazilnusnr. Acaba Ankaravi hazretleri bunu nicin diger cildler gibi, sirasiyla serh etmedi de, V. cildin yansma geldigi vakit, 0 cildin serhini birakip bu sahte cildin serhine basladu ve bunun serhini ikmal ettikten soma da tekrar yan kalan V. cildi bi'l-lkmal, VI. cildin serhine basladiklan sirada Mlsir'da tab' olunan bu serhin II. cildinin 431. sahifesinin 39. satmnda : "Nitekim sultamnuz ve pirimiz ve dunya ve ahirette destgirimiz hazretleri (mette'anallahu bi-cevahirl kelamihl's-serif ve agna kulubena bi-dureri makalihi'l-latif) vefat eylemezden iki sene evvel, bu kadar hikmet cevherlerini ve Him ve ma'rifet zerlerini hazine-i kalblerinden ihrac edip, ona ehil

MESNEV1-l ~ER1F ~ERHI / I. cn.r • MESNEV1-l •

ve mustehak olan ve akablannda gelen talibler ve muhtaclar icin aln kit'a Mesnevf-i §'eriftakmda onu defn kilnuslar ilh ... " tarzmda tekrar Mesnevf-i $erifin "aln cild" den ibaret oldugunu te'yid ve te'kid buyurmazlar idi. Bu hakayik ve bu tarz-i ifade bu serhin eebir altmda vaki' olduguna acik bir delildir.

Diger taraftan Hz. !;)arih, bunun serhinde muhaliflerln lisarundan kuvvetli i'tirazlar dermeyan eder ki, onlar da sunlardir:

1. Bu Hz. Mevlana'run kelarm degil, belki suara-yi Acem'den bir kimse bunu boyle bi-meze soylernis ve Mesnevi-i §'erif'in zeyline getirip, onu ilhak eylemistir. Bu, Hz. Mevlana'nm kelamma ne vech ile musabehet kilar ve bu onun maarif ve hikeminin ne gune misli ve cinsi olur?

2. Eger bu Hz. Mevlana'run kelarm olaydi, Sipehsalar hazretleri, kendi Menaklb'mda alti cild Mesnevi-i §'erif'i zikr eyledigi mahalde, bu VII. cildi dahi zikr kilardi. Nitekim yazdiklan MenakIb'da Hz. Husameddin efendinin menkabesinde her cildi ala-hidetin bu tertib uzere zikr kilnusnr:

:-4\..) If r):J ~.):J ~4-

J..!. _r.>-lr (,$ p J. 1 J.M

: -4\..) If t r- ~ .):J ) .)4 ~ J..!. ..::..;........s' .,;t:J r.r" J.I .)l::! J...01 rL..,;... ~I ~~ (,$1

:r.)4>.- ~.):J )

I..SP ':".)r. ..... jI ..::..-::.§..s' ..s.Y J...01 rL..,;... ~I ~~ (,$1

: ~~.):J) ..:;.....1 ~ ~ j\S-T yu. ..:;.....1 ~I.)j..s' J...01 iL..,;... ...:..

Pes eger cild-i sabi' olaydu

:-4\..) If ~ ~.):J ~4- )

-4..;- J. .:.. _;; o~4 .:...::J):J ~ J...01 rL..,;... ~I ~~ (,$1



~

AHMED AVNl KONUK

diye, bunun dahi ibtida beytini zikir kilardi. Imdi bu beyt dahi delalet eder ki, bu cild-i sabi' Hz. Mevlana'nm kelami olmiya ve 01 hazretin lisan-t seriflnden zuhura gelmiye.

3. Hz. Mevlana cild-i sadism evvelinde

buyurmuslar, bu dahi Mestievi-i $erff'in aln cild olmasma delalet eder.

4. Sultan Veled hazretlerinin cild-i sadism ahirinde buyurduklan ve nazrna getirdikleri ebyat-i serife Mesnevi-i $erifin ses mucelled olmasma ve Kissa-i sehzadegan'da nihayet bulmasma ve Hz. Mevlana'run gutt ii guyu ahir olup, ondan maada nutka gelmemesine ve ahirlne intikal kilmalanna ve VI. cildi hatm eyledikten soma, cok gecmeyip vefat eylemelerine sehadet kilar.

Hz. $arih, serhine mecbur oldugu bu cildde, bunlan rnuhaliflerin lisamndan zikr etmekle beraber, siyaseten bu cildin miiverrici gorunup, bu delillerin reddi icin birtakim delail-i mevhume icadma da mecbur olmustur ki, bu ~iiruk delailden bahs etmeyi munasib gorrnedim: ve §U dart kuvvetli delile su besinci delili de ilave ettim:

5. Mesnevi-l $erff'i Hz. Fir soyler ve Husameddin celebt hazretleri yazar idi. Husameddin Celebi hazretlerinin irtihalleri, MenakIb-1 Sipehsalar'm beyanma gore 684 hied senesinde vaki' olmustur. ve bu sahte cildin tarihi ise,

~) t::-J\;~~)~ ~ ~? ~l>P

beytinde 670 gosterilmistir. Halbuki elyevm Konya Asar-: Atika Miizesi kutuphanesinde 677 tarihinde yazilan alu cild Mesnevi-i $erif mahfuzdur. su nusha, Husameddin celebt ve Sultan Veled hazretleri hazir olduklan halde, Hz Pir tarafmdan tashih edilmis olan nusha-i asliyyeden, Sultan Veled hazretleri tarafmdan bizzat istinsah olunmustur, Bu VII. cildde: u...u.l il->. _;J-I ~~ ($1 [Ey ziyau'l-Hak Husameddin] diye hitablar vaki' oluyor da, 670 tarihinde yazilnus olan bu VII. cildden, 684 tarihinde irtihal eden ve 712 hied senesinde vefat eden Sultan Vele<i hazretlerinln nasil oluyor da hi~ haberleri olmuyor? Bu mumkin mi?

Acaba Hz. Mevlana Husarneddin celebt hazretlerine hitaben soyledigi bu VII. cildi, bu iki zatdan da rm sakladi: soma mechul eller vasitasiyla 814 senesinde istinsah edilip, 1035 tarihlnde birdenbire mi meydana cikrverdi? Buna imkan var rm?

MESNEvt-t ~ERtF ~ERHt / 1. CtLT • MESNEVt-l •

Bu VII. cildin metin ve ma'na I'ttbarlyle tedkikme gelince, asagtdaki mutalaat §ayan-l dikkattir.

1. Bu VII. cildin sahtekan, Mesnevi-i ~erif cildinin yedi olmasma bir rabita bulmak icin sunlan gosteriyor. "Semsu'l-Hak" kelimesi yedi harftir. Kanncamn cinsi yedi, yilamn cinsi yedi, insarun nev'i yedi, nux yedi, nar yedi, deniz yedi, nehir yedi, zemin yedi, insanm a'zasi yedi, seyyare yedi, haftamn gunleri yedi, Ommet-i Muhammed mifesi yedi, abdal-i Rabbu'l-alemin yedi, cehennem yedi, Haviye ismindeki cehennemin i§inde olan kavim yedi. lste Mesneviln yedi cild olmasr, bunlann yedi olrnasiyla munasebetdardir. Bu yediler, bu sahte cildin bas tarafirun on bir bey tine dizilmi§tir. Fakat bunlann yedi olmasi Mesnevi-i ~erif cildlerinin nicin yedi olmasiru intac etmistir? Aralanndaki rabita nedir? diye sorulsa, hicbir ma'kul cevab yoktur. Bu adamcagIz cennet sekiz oldugu icin, maatteessuf cenneti delil getirememistlr, Hz. Pir Mesnevi'nin hicbir cildinde bir seyin isbati ve bir delilin medlule rabn icin, boyle rabitasiz uzun sozler soylernemistir. Binaenaleyh bu uslub Mesnevi-i ~erif'in uslub-i Iatifinden pek uzaknr.

2. Hz. Pir, IV. cildin 3380, 3381 ve 3382 numarah beyitlerinde Hz. seyh-I Ekber Muhyiddin Ibn Arabi (k.s.) hazretlerine i§aretle §oyle buyururlar:

.}.-I jJ) \; -r..Y'-)15'" ~ Jl,a.>. ~ ;)\ JI>- )...ul -4~

d _r:-. J ~_;.. JI>- ~

.}.-I )~ ;)\ -4~ ~~ JL... ~ ~ s y. .aly ~\ ~ ;)\ -4...u If;r ~ Y'- JI>-

9Vitek..im 0 sadr-t eal k..endi kiinmn oniinii, eal giiniine k..adar gordii13irmi sene sonra olacak.. §eyi 0 iyi ahlak..h, haliyinde gordii. 0 muttak..t yalmz k..endi halini gormedi; belk..i magribe ve me§nk..a mensiibun halini de gordii.

RUZ-l ecele kadar, gerek kendinin ve gerek baskalannin ahvaline itnla'

Hz. $eyh-i Ekber'in hall oldugu Nefehatil'l-Ons tercumesinin 623. sahifesinde mezkurdur. Fakir bunu bu beyitlerin serhinde izah ettim.

Ve Cenab-i Pir Diviui-t Kebir1erinde soyle buyururlar.

¢am'da Cebel-i Salihiyye'de gevherden bir kiin vardtr; biz 0 gevherimizden ¢am deryastmn gark..tytz .



~

AHMED AVNl KONUK

Ma'hlmdur ki, Cebel-i Salihlyye'de medfun olan ulum-i Iedunniyye gevheri, Hz. ~eyh-i Ekber (r.a.jdir. Boyle iken, VII. cildde Hz. ~eyh-i Ekber aleyhindeki su hezeyanlan Hz. Mevlana sayler mi?

I; t.S Jt.. _;.... J ..::.-. I ~ y5' Y-f' t.S I ..::.-. )5' ~ J ..rzJ 0:1 I .l::lJ)l1 r-> ol_)~.f -s 0ll J.? jI _;I~ .s J _r:S rJs. t.S1 ts~)l1 r-> .Y -n c" ~ jI J ./ ~ jI J ~ J~

I_)J .Ail_,>- l::l J)l1 r-> .s:JT :r.i~.Y ~ ~ J~ 0:11 ~)l1 r-> J; j; o~.?

01A ..::.-.I_) ol_) ..::.-. I t.~ ~o~~ r..u (-b .) j if ..:;., J\..Q..!;. _)~ ./ _;,.:. j I }' J..l.,.o t.? J if ~ _)~

o kimse ki, ona 9iatmii'l-evliyii ta'bir eder; sana whim ve sakar me'viidtr. '13u tasavvuf degildir; levhid dahi degildir. '13u tasarruf ey aziz ayn-t bfiirdiir. 9iatmii'l-evliyii'mn yolunu tuHum diye, 9iatmii'l-enbiyii'mn kavlini lerk etmi§!ir. sfgiih 01, dogru yol cadde-i §er'dir, egri gidiciligi btrak da menzilden kalma! <])iiimii §ekavet if,inde adtm ahyorsun; biniienaleyh ey adem, sen hatmii'l-e§k.tyiism.l1ahyin naslartna hulas cihetinden stdk getir, kalbi Jusfis'dan ve :J\fusfis'dan bo§alt.

Ma'lumdur ki, Fusus Hz. Seyh-l Ekber Muhyiddin 1bn Arabi (k.s.) tarafindan yazilrrusnr: ve Nusiu: dahi, onlann terbiye-kerdeleri olan Sadreddin Konevi hazretlerinindir. Hz. ~eyh-i Ekber Pususu 'l-Hikem 'de FaSS-l ~lsl'de ve FiitOhfit'm kirk ucuncu ve altrrus besinci bablannda kendilerin "Hatm-i evliya" oldugunu beyan buyurmuslardir ki, bu velayetin mahiyyeti ve tafsili Fususu 'l-Hikem serhlerinde mundericdir. Pek acik gorunuyor ki, bu VII. cildin sahtekan Hz. ~eyh'in Pusiisu'l-Hikem'ui: ve Nusus' u seriata muhalif goren dar kafah bir alim-i zahiridir. sadat-i Naksiyye'den Hoca Muhammed Parsa hazretleri "Pusus can ve Fiituhfit gonuldur, ve her kim Pusus'» iyi bilirse, sedata, sunnet-I Resulullah'a ittiba'i ziyade olur" buyurmustur. Bu sahtekar, bu hezeyanlan yazdiktan soma da soyle diyor:

'13izim mezhebimiz dahi levhtJ ve sekirdir; 9iakk' a hamd ve §iikiir olsun ki, ne hulaldiir ve ne de fuzaldiir.



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / I. cn.r • MESNEVI-l •

Ma'lumdur ki, "fuzul" lugatte faideslz soze mesgul olan kimseye derler: ve "hulul", Hak Teala'run kulun ve esya-yi zahirenin vucuduna duhulu demektir. Halbuki ne Pususu'l-Hikem'ee ve ne de Nusus'da boyle bir ma'na yoktur. Bu dar kafah alim efendi, Fusus ve Nususu boyle anladigr i~in, Pusus'daki ve Nusus'daki maarlften ve hakayiktan kalbin bosaltilmasiru tavsiye ediyor, ve bu kustahane olan hezeyanlan, yalmz Hz. ~eyh-i Ekber'e degil, sahib-i Mesnevi'ye de raci' oluyor.Zira Hz. ~eyh-i Ekber Fustisu'l-Hikem'de Zat-r Hakk'a "vucud-i mutlak" ta'bir buyurduklan gibi, Hz. Mevlana da 1. cildin 610 numarah beytinde:

'13iz yaldartz ve bizim varltklartmtz da yaktur; sen fant goslerici bir viiciUh mutlakstn.

buyurmuslar ve bircok beyitlerde "vahdet-i vucud" esranru delail-i vaziha He beyan etmislerdir.

lsmail-i Ankaravi hazretleri bu sahte cildin serhinde butun bu hezeyanlan tekelluf ile te'vile gayret buyurmustur.

3. Hz. Mevlana V. cildin 4139 numarah beyt-i serifinde.

lS~ J..;) 0b jl) lSjl) _;..; lS~ U:l-! 0) ;) _;>- f ~ J..)..I.i1

€ger bu bahisle abl yal goriicii alaydt; Jahr-t 9<azt, d'inin strrrnt bilici alurdu,

,

buyurdugu halde, bu sahtekar efendi, bu beyt-i serifdeki incelige de vakif olamayip, VII. cild-i Mesnevi rnakali altmda su beyitleriyle mukabele ve i'tiraz etmis ve akhnca Hz. Mevlana'dan intikam alrmstir.

41 J}y.uJI ~I 0\ .}.6:- J~ ..:;..1::' JLS _j.

Jb ~ J}jA JI el_;>-I o;).? 04>.- )..I.il o..Lo\ ~ JI .J.o ;) Y. 4lS':h ~ J) J..j\ ~ ~ j if;" lS_,_;.~ u!~ 0)

. ~.~~ 0\..c1 .• .._; ~

.r-;> ~ • )



~

~.uJI ~) lSjl) _;..; Jb J ~I_j. ..l.-.. J..I.r.f:J#- ~;)) JAs- JLS jl 0t.. j J..I (~ I.i r;)\ j ~

..b-I ..:;..1::' _j. _r.j I) ~ ~ " ~i_ ..wz. I . I.i ~ -..r.-- _j. • ) Y

.I-? lSI if -:..Jly>- ..b- Y 0 ft

AHMED AVN! KONUK

..::....... .I. J..;) \S I J:>- .J.l1 (yS' );) 0jfi \S10)~.i~);)

..::....... ~\ __,..;)'I ) J-I ~ \.. 0)~ .il_,>- ~ f Jiill);) ~I ...L.!.W 0lc_ll) oS' ~

:Jahr-t 9(iizf rahmetulliihi aleyh, 0 ltendisine i'timiid olunan S1llah'tn emfni, hu ciimle hurhanlann ve delflin gayrini, Celfl olan 2iih 9ialliilt'tn 1temiili iizerine, illetsiz olan altl-t ferdin 1temiilinden, 0, hin hir deW ihriic eimi§tir. s{giih ol! s{dem'den 9iiilem'e kadar hu zamanda onun misli cihanda ltUf tiine gelmi§tir? '13undan her hiri dahi, 2iih S1had iizeruie ne kadar parlalt deliller olur. ~ihiiyet sen taltlfdden tahltflt izi iizerine yol hulrnczsan, ne vakit mii'min olursun, ne valtit? '13en sana nastl muvahhid ta'hfr ederim lti, fmiin-t tahltfltuIen hahfr degilsin. Ey din -per est, 1teliimulliihela 0)~ \II :;':.'1) ~I~· ~j::' C~ C2iiriyiit, 51/56) {ya'ni "'13en cinleri ve insanlart ancak ha~a lt~llult elsinler diye yaratftm"] gelmi§tir. Berr-i lelafJuzela .} )~ ("'13ana ltullult etsinler"] oltursun . .7Vta' niilarda .»)~ ,.).; fi, {'13eni hilsinler] demelttir. 9ier ltimin lti hoyle fmiint olrnaya, onun yeri siifillerde hir esfeldir.

Hie subhe yok ki Hz. Mevlana yukanda yazih olan V. eilddeki beyt-i seri-

finde Fahreddin Razi hazretlerinin kemal-i akhru ve ulum-i zahiriyyedeki tebahhurunu medh etmistir: fakat Hakk'a vusul emri, ne delail-i akliyye ve ne de ulurn-i zahiriyye zevki ile olarmyacagr ve Fahr-i Razi hazretleri de bu akil ve ilim kayidlanyla mukayyed oldugu Icin, 0 hazretin Hakk'a ve hakikate vasil olamadigiru anlatrrnsnr, Bu Mesnevi sahtekan olan alim-i zahiri efendi ise, her bir alim-i zahiri gibi, Hakk'a vusul, aneak Hakk'm varhgiru ve vahdetini delail-i akliyye ile isbat etmekle olacagi kanaatmda bulundugu icln, guya Hz. Pir'in 0 beyan-i alisini kendi aklinca eerh ennis oluyor. Binaenaleyh bu efendinin fikrine gore Hz. Pir'ln:

jstidliilflerin ayagt agaftan olur; agar-tan ayalt ise pelt lemltinsiz olur. Beyt-i seriflnin rna'nasi kalmamak lazrm geliyor. Binaenaleyh bu VII. eild, nasil Hz. Pir'in olur?

Ankaravi hazretlerinin Fahr-l Razi hazretlerine aid olan bu beyitlerin serhinde bu VII. eildde su ifadeleri vardir. "Ba'ZI bi-hiredler ber-sebil-i i'tiraz dernisler ve bu gune tevehhum edip soylemisler ki, Hz. Mevlana cild-i evvel ve hamlste.



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / 1. cn.r • MESNEVt-l •

¢iiyet abl hu yolda, blavuz olsaydt, Jahr-i (j(iizt, dtnin esriinm hilmi§ olurdu

diye onu zemm etmisler, bu defterde -.,,)1 J}y ill 1 ..:,0..1 0\ [0 Allah'm eminidir, kendisine guvenilir] demekle onu medh etmislerdir. Pes tenakuz vaki' olur. Bundan ma'lum olur ki, Hz. Mevlana kelarm olrruya, Ya ahi! Bu vehim ve subhe, ol beyt-i mezkuru zem tarikr ile denmis sanmadan na§i olur, 01 had, lmam-i Fahr-i Razi hazretlerini kernal-i akl ile medh eylemek olur ve ol imanun akilda be-gayer kamil olduguna delalet kilar ilh .... " Ankaravi hazretlerinin bu mutalaasi, yukandaki mutalaat-i fakiri mueyyiddir.

Hz. Mevlana'run Fahr-i Razi hazretleri hakkmdaki bu beyti, ulum-i zahire ve batmede yekta alan Necmeddin-l Kiibra hazretlerinin su rubaisinin ma'nasidir.

rJ.};.. ).fJ ) J-ib .::o-l,.::> ..).Aj\ rJ.};.. }r.~ ).::0 f' j ~b 0y.;

rJ.};.. ..)lS" ..).::0 JA>- ) ~ ~ ~ y~ ~ r' ) .::0 Y. ¥ JA>- r'

'13irkar- zaman ilim ve abl ile i§ ir-inde oldum. jlim kasdmda ve tedrts ve tekrarda oldum. Bordum k.i 9iak yolunda hem abl dugum ve hag ve hem de ilm-i ziihirt hiciih Wi. l1aktaki hunu hildim, her ikisinden, ya' ni hem abldan ve hem de ilimden htziir oldum.

Fakat muhakkiklarm bu sozleri, delail-i akliyye aramak ile mesgnl alan ulema-yi zahirenin havsalalanna sigmaz. Onlar ilm-i mantik ve ilm-i kelam zevkinde mustagrakdirlar. Bununla beraber kendilerini muhakkik addederler ve evliya-yi kiram hazaranrun lubb-i Kur'an ve ahadis-i serife alan ulum-i lediinniyyelerine ta'n ve inkardan geri durmazlar.

4. Hz. Mevlana Mesnevi-i $erif1.erinde nakline basladigi hicbtr kissayi natamam birakmanusnr. Adet-i seniyyeleri birtakrm rabitalar hasebiyle kissa icinde diger bir kissayt beyan etmek ve sonra ilk basladigi kissayi ikmal edip onda miindemic alan rumuzan ve niikteleri beyan buyurmaknr. VI. eildde ise, .. O~ ~ehzade ve O~ Tenbel" kissalannda iki sehzadenin ve ogulun kissalanru beyan edip ii~iinGii1erini meskut biraknusnr. Eger bu VII. cild kendilerine aid olsa idi, bu adet-i seniyyeleri mudbince, bu VII. eildde bunlan da beyan etmezler mi idi? Bu VII. eildin sahtekan bunun da farkma varmarmsnr.



~

AHMED AVNI KONUK

Mustesrfkler hakkindaki mutalaat

Son zamanlarda garbda mustesriklerce Mestievi-i $erif'e karst bir ragbet hasil olrnustur, Bunlardan Mr. Reynold A. Nicholson Ingiltere'de Mesnevi-i $erif'in metnini bastmrus ve bir de lngilizce mukaddime yazrrusnr. Bu mukaddimede Mesnevi-i $erif'in nushalanna ve bunlann munderecanndaki ihtilaf-: ebyat ve kelimata datr uzun uzadiya yazdigi rnutalaata bakihrsa, bunlann tedkiki hususunda kendisinin ne buyuk zahmetIer ~ektigi anlasihr. ~arkm dinine ve tasavvufuna ve ahval-i sulukune yabanci olan bir mustesrikm taharri-l hakikat ve Him hususunda kendisini bu derece uzmesi ve yormasr sayan-i takdirdir: fakat maatteessuf bu yabancihk neticesi olmak uzere, bu kadar yorgunluktan sonra bu zann cikardigi hukumler hulasaten sunlardir.

1. Celaleddin kendi eserini tashih, ta'dil ve islah etmekisini baskalanna havale ettigi zaman, onun muridleri ve dostlan, bu saheserin tedkikr isim, buyiik bir ask ve derin bir hurmet-i dindarane He kabul ve if a ettiklerini tahmin edebiliriz.

cevab. Hz. Mevlana Mesnevi-i $erif'in tashih ve ta'dil ve islah etmek lsini baskalanna havale etrnemistir. Zira boyle bir hal, sarktaki mursldlik ve muridlik adabina muhaliftlr. Ve Konya Asar-l Atika Miizesi'nde, Hz. Mevlana'run buyuk oglu Sultan Veled (k.s.) hazretlerinin el yazisi ile mahfuz olan nusharun sonundaki arabiyyu'l-ibare beyanati bu fikrin reddine kafidir ki, fakir bunu yukanda tercume ettim.

2. VI. cild-i Mesnevi muellifin 672 tarihinde irtihalinde na-tamam ve ikmal edilmernis olarak birakilrrusur.

cevab. His gozlerinin verdigi Him uzerine vaki' olan akl-i maasin muhakemesine nazaran Mesnevi-i !jerif bltmemistir: fakat ruh ve kalb gozunun verdigi Him uzerine vaki' olan akl-i maad gozunun musahedesine nazaran Mesnevi-i !jerifin elfaz ile soylenebilecek kisrm bitmistir. Nitekim Sultan Veled hazretleri hatimesinde, Hz. Mevlana'run su sozlerini nakl ediyor:

'l3u $ehziide ve 14 7:enhel bssastmn biikfsi, cam diri alan kimsenin kalbine, benim taraftmdan ziihiren keliim siiylenilmeksizin yelir.

Binaenaleyh his gozunun ru'yetine ve akl-i maasinm muhakemesine maglub olan bir mustesrik ma'zurdur: ancak bu kadar gorlir ve bu kadar anlar. Fa-



~

MESNEVI-I $ERIF $ERHI / 1. cn.r • MESNEVI-l •

kir, VI. cildin sonundaki bu kissalar hakkmda, orada luzumu kadar tafsilat yazdnn.

3. Celaleddin-i Rumi'nin nazrru ve aruzu, Sa'di ve HaflZ gibi sair sairlere kiyasen gevsektir, ve bu hususta kendisi genis rnesreblidir.

cevab. Yukanda izah ettim ki Hz. Mevlana: "Ben $air degilim, benim Mesnevi'm siir degildir: ma'na-yi harfve savtdir" buyurur. Binaenaleyh Mesnevi'yi siir nokta-i nazanndan muhakeme etmek, Mesnevi'nin ne oldugunu anlamamaknr, Fakat bir mustesnk bu gorii$ ve anlayista rna'zurdur. Onlann ruhlannin kulagi, sarkm ruhlanrun sesini duymarmsnr, Bununla beraber bir mustesrikin Mesnevi-i $erife "saheser" demesi takdirlere layikur, Din ve insanhk yolunda halka rehberlik iddiasinda bulunan bizim sarkhocalanrruzm cogu ise, maatteessuf Mesnevi-i $erife bir hikaye kitabmdan fazla bir kiymet vermezler ve okumazlar, ve bu suretle de akil ve kalb gozlerinln korlugum; isbat etmis olurlar. Ternenni edelim ki Cenab-i Hak keremi ile bunlan bu korlukten kurtarsm.

Vahdet-i Vucud ve vucudilik hakkmda lzahat

Su cihet dahi ma'lum olsun ki mustesnkler "vahdet-i vucud" ilmini "panteizm" dedikleri "vucudilik" felsefesi anladtklanndan, Mesnevi-i $erifde "vahdet-i vucud'ta dair olan beyanati da bu kabilden addederler; ve Hz. Mevlana'yi da bu meslek erbabmdan buyuk bir feylesof bilirler. Halbuki "vahdeti vucud" ilmi, muhakkiklann delile degil, musahedeye mustenid olan rnu'tekadleridir. Ve Mesnevi-i $erifin metninde buna dair bircok mahallerinde izahat vardir. Binaenaleyh burada "vahdet-i vucud" ilmi ile "vucudilik" arasmdaki ba'zi esas farklan gostermek tcab etmistir:

1. "Vahdet-i vucud" ilmi, enbiya ve onlann varisleri olan evliya vasitalanyla, menba'-l hakikiolan Cenab-i Hak'dan nazil olan ilimdir. "Vticudiler'tin ilmi ise, havass-i cismaniyyeleri vasitasiyla alern-i sufliden aldiklan ma'luman delil ittihaz ederek, varhgm birligini sezmelerinden ibarettir.

2. "Vahdet-i vucud" musahidleri olan muhakkiklar arasmda ihtilaf yoktur.

"Vucudller" arasmda ihulaflar vardir: cunki; ilimleri hislerinin ve akl-l nazarilerinin lead ettikleri delillere musteniddir. Hislerde ve akillarda ise tefavut vardir, zira kuvve-i vahime hakimdir.

3. "Vahdet-i vucud" musahidleri, Zat-: Hakk'a "rnechul-i mutlak" derler ve O'nu Slfat ve na'tlerden tecrid ederler. Fakat mertebe-i uluhiyet'de Semi', Bash, Mudd ve Kadir ilh ... bilirler. "vucudiler'' ise Hakk'a "illet-i Ula" ve "cevher" derler. Mesnevi:



~

AHMED AVNI KONUK

jsim, 9iak.k.'m evSiift k.adfminden mii~tak.dtr; hu i~tik.ak. illet-i fila. gihi sak.fm hir ak.ule degildir.

4. "Vahdet-i vucud" rnusahidleri taayyunat ve esyarun hakikatlne Hak derler: fakat taayyunata ve esyaya Hak demezler."Hak, Hak'dir ve e§ya da kendi zatlannda esyadir" derler. "Vucudiler" ise, esyarun taayyunanna ve zevarina Hak derler.

5. "vahdet-i vucud" musahidleri arasmda muhtelif nazariyyata tabi' firkalar yoktur. "Vucudller" ise bu hususta muhteHf nazariyyeler ta'kib ederler. Mesela Spinoza'ya gore sifat, cevher addettigi "illet-i Ula" run zat ve hakikatini teskil eden seylerdir.

6. "vucudiler" varhgin birligi hakkmdaki fikirlerinde "vahdet-i vucud" musahidlerine benzerler. Bu benzeyis, islam ulerna-yi zahiresini "vahdet-i vucud" i'tikadmdan urkutnr ve Hakk'm esyadan tenzihi icin onlar delail-i akliyye ikamesine mecbur olurlar.

7. "Vahdet-i vucud" musahidlerl, VUCUd-l hakikinin her mertebesinin bir hukmu vardir ve ona riayet etmek lazimdtr derler. Binaenaleyh bu alern-i suretde Peygamber'in getirdigi seriat ile sabit olan amellere son derece riayet ederler. "Vucudller" ise kendilerini boyle bir kayd ile mukayyed ve mukellef bilmezler.

8. "Vahdet-l vucudun gayer ganuz olan dekaytkiru zevkan ve vicdanen anlamak icin, evvelen bunun lubb-i Kur'an ve ahadis-i serife ve ulum-i ledunniyye-i enbiya ve evliya olduklanna subhe etmeksizin inanmak ve sonra da bu ilmin hakikatlne vusul icin, bir "insan-r kamil'fn terbiyesl ve nazan altmda ale't-tedric suluk gorup, "hal-l fena'y: tahsil etmek laztmdir. Halbuki "vucudiler'jn ilimlerini ve aralanndaki ihtilafatl anlamak i~in, akl-i dimagi ve zeka-yi tabu kafidir,

9. "Vahdet-l vucud" ilmi hikemiyyat-i ilahiyyedendir ve musahidlerine "hakim-i llahl" derler. "Vucitdilik" ilmi ise hikerniyyat-i tabiiyyeden olup, Yunanilerin ve Hindilerln vesair akvamm feylesoflan indinde de §ayi'dir; ve bu ilmin alimlerlne "hukerna-yi tabiiyye'' derler.

10. "Vahdet-i vucud" mtisahidlerinin ilmi, birbirlerinden ahnmis bir Him degildir: "fena flllah" dedikleri halin vuku'undan sonra, kendilerine hasil olan bir ilm-i suhudldtr. "Vucudilik" ilmi ise, feylesoflann birbirlerinden ahp, kendi akillanna gore tevsi' ettigt bir ilm-i nazaridir. Binaenaleyh "vahdet-i vu-



~

MESNEVY-l SERYF ~ERHl / 1. cn.r • MESNEVY-l •

cud" ilmi, "ilm-i kal" degil, "ilm-i haltdir. Nitekim Mevlana Cami su rubaisinde bu ma'nayi beyan eder:

u~ jI U't4 J--;. ...L:.4 .;:..W J ,J' ~ j u!l::-i .s- ($.r"

u \$. _;:.>... ~ ........ "j.>. ($ 1 J>- ~ Y u!~ ;) y>- J;).s- J ;) r: J ,_;:, JJ

€y muhtereiihn ve taayyiiniihn hiilasast oIan insan; tevhul-i 9iakJ~' t soz ile bulmak. miimteniiitdtr. git, nefy-i viiciid ei ki3ususu'l- 9iik.em'den ve Eemeat kitabmdan buIamadtgtn ve anhyamadtgm bir Strrt k.endinde bulasm.

Hz. Mevlana'nm rubaisi:

;)_r:.J JA>..o J1;)_r. ~ Y ;)_r:.J J1.6.. ~\j;)y>- j o~ \;

;) _r:.J J>- J.b4 JI~ -.j JJ -=..-s 0;) Yo \j ~ J_,1-- ~ y

9<ul k.endinden fant-i mutIak. olmadtk{a, tevhul onun nezdinde tahak.k.uk. etmis olmaz. 7evhul, 9iak.k.' m, k.ulun viiciidana halulii degildir; belk.i senin viicud-i mevhumundan yok. olmandtr. "]ok.sa beyhUile birtabm sozler ile bir bahl 9iak. olmaz.

11. "Vahdet-l vucud" musahidleri Hakk'i hem tenzih ve hem tesbih ederler. "vucudller" ise yalmz tesbih ederler. Nitekim bunlann ziddi olan ulemayl zahire-yi islamiyye dahi yalmz tenzih ederler. MuhakkIklerin musahedeleri, bunlann ikisinin ortasidir. Nitekim tesbih ve tenzih hususunda Hz. Mevlana Mestievi-i $erif lerinde:

($y. Li:? ~ J JIi o§'olt' ._r..,. ._r..,. j J ~ J jI 0 J J. ($ 1 .r" o.r.>- ~ ~ =:r ~

($y. 4J;) ~ J ~ JY>- olt' ._f.I.y>- ul~ J;) 01 -.j ~4 (1-1 -.j Y

9<ah yiine~ ve yah deniz olarsan. gah 9<af 'lJagt ve yah ank.a k.u~u olursun. Sen k.endi ziihnda ne basan, ne oS!ln.· €y vehimlerden harif_ ve ziyadeden ziyiide! €y nab~stz oIan 2at, ba kadar suretler ile hem lenzth eden, hem mii~ebbih senden hayrandtr.

buyurduklan gibi; Cenab-i $eyh-i Ekber Muhyiddin lbnu'l-Arabi hazretleri dahi Fiituhfit-l Mekkiyye1erinde: 4-::f- .Y' J ~~ ')II _#.I .,s.ill 0t....,.... Ya'ni "Tenzih ederim 0 Zatl ki, esyayi izhar etti; halbuki 0 Zat, esyarun "ayn'fdrr" buyur-



~

AHMED AVN! KONUK

duktan sonra, Hz. Mevlana'run yukandaki beyitlerinde oldugu gibi, bu kelarru yine Fiitahat' da soyle izah buyururlar: ~~ '1\ ~ Y' L. )~\ .) ~ jS'" ~ _,.; ~~\ ~~ '1\ ) Y' Y' J. .u~ ~\)~ .) Ya'ni "0 Zat-l Hak, zuhurda her seyin "ayn'tdrr: onu tenzih ederim ki, esyanm zevatmda esyarun "ayn"i degildir. Belki 0 O'dur ve esya dahi esyadir." Mustesrikler bu sozleri anhyamayip, onlan "vucudi feylesoflan" zannederler. Degtl mustesrikler, senelerce medreselerde Kur'an ve hadis derslerinde dirsek curutmus hocalar bile, bu sozlerdeki dakayiki anlamaktan aciz kahrlar. lste "vahdet-i vucud" musahidleri olan ehassu'l-havas olan evliya bu ma'nada muttehid olduklan icin, bu Mesnevi-i Serif serhinde, "vahdet-i vucudra dair olan beyitler, bu eazimin sozleriyle ve onlann gosterdikleri ayaH kur'aniyye ve ahadis-i serife ile izah edllmistir .

• ••

Esasen fakirin tuttugum yol, her bey tin kelime kelime tercumelerini mumkin oldugu kadar acik bir lisan ile yazmak olmustur. tsteyen dogrudan dogruya bu tercumeleri okuyarak Mesnevi-i Serift kolayhkla hatm edebilir.

Beyitlerin bircogunun tzahuu uzatmadim, ancak icab edenler hakkmda izahann uzatilmasi ve lugatlerin gosterllmesi zaruri oldu.

Beyitlere numara koymayi birkac cihetten faldeli gordum. Birisi, her cildde birbirlerine taalluku olanbahisleri bu numaralar ile gostermek, okuyanlara bir kolayhknr. Dlgen her cildin kac beyti havi oldugu derhal gorulur. Diger faidesi de, ileride bir flhrlst-i ebyat yapmak icin kolayhk olur.

Su ciheti de arz edeyim ki dibacede Hz. Mevlana. "Manzum olan Mesnevl-i Serift uzatmakta lctihad ettim" buyurduklan cihetle, Mesnevi-i seriftn elfazl ve sureti, nazim ve ~iirdir. llm-i aruz nokta-i nazanndan vezni "bahr-i remel" in alti cuz'lusunun gayr-i salimidir. Bu bahrin aln cuz'lu vezn-i salimi, bir beyitte alu def'a "failatun'' cuz'unun tekrandir. Aruz kaidesinde bu cuz'lerin telaffuzlan degisebllir ve bu degisrnelere "ilel ve zihafat" derler. Cuz'Ierin telaffuzlanndaki degi~iklik sebebiyle 0 vezin gayr-i salim olur. Mesela "failarun" cuz'unden "run" hazf olununca "faila" kahr, bunun yerine "fallun'' lafznu getirirler ve buna "cuz'<i mahzuf derler, ve keza "failarun" cuz'unden "nunu iskat ederler, "failat" kahr: bu lafiza da "maksur" derler.

•••



~

MESNEvt-l ;iERtF ;iERHl / I. cn.r • MESNEvt-l •

lste Mesnevibeyitlerinden ba'zilan "bahr-i remel' in vezn-i gayr-i saliminin museddes maksuru ve ba'zilan da rnuseddes mahzufu vaki' olmustur. Binaenaleyh Mesnevi-i $erif i nazmen sells okuyabilmek icin, ilm-l aruz kaidelerine de vakif olmak icab eder. llm-i aruzda vezne uymak zaruretinden dolayi, keIimelerde de turlt; turlt; tasarruflar caiz olur ki, ba'zilan sunlardir. Hemze-i vash, hemze-i kat'; ve kat'i vasl okumak: tesdidsiz kelimeyi tesdidIi ve tesdidliyi de tesdidsiz okumak; uzayan hemzeyi kisaltmak ve kisayi uzatmak; muteharriki sakin ve sakin harfi muteharrik okumak. Ve daha bunlar gibi bircok kaideler olup, bunlan tatbik etmek, ilm-l aruza vukuf ve murnareseye muhtacdir. llm-i aruza vakif olmayanlar, keIimelerdeki bu tasarrurat! gordukleri vakit, ba'zi mustesrikler gibi nazm-i MesneviYi tenkide cur'et ederler.

Ahmed Avril Konuk



~

AHMED AVNI KONUK

~)\~)\6.l.I\r

Y' ) ~I ) J_,....}I )_r"1 ...;._;$" .} J...ul J_,....I J_,....I J_,....I Y' ) .s?1 yl::5"' 1lJ, JA C~ 4J o~ oJj y.. _#>':JI..tJI 0l1o_;.) f>j':JI..tJI V) _?'':JI..tJI.w 1lJ, ~l;.;1 ~ ~ ~ I..p 0~':JI) 0.r....l1)~ 0W:-10b.- Y') C~':JI.:r Jjl iiI_;"I ~ )_;. ':JI . ~ .:.r->I ) L.lA,. .r.>- ..::...L.IPI ) ..::...L.lAll yt.....,..,1 ~ ) ~ ~I or-) J._;.W yl_;" _rv JiS' Y') 0y.p') 0r fi. ~).r ':JI) 0y.A) 0}5'~ ':JI ~ ~ L. ) 1_r.5' ~.s~) 1_r.5' ~ ~ JW ..tJ1 JIi W J.}l5JI) 0 y } Ji JsJ')\:.:.. ':JI ~ ) JIjJ ':JI 4........ ) 0i_;JI JL!S" ) 01j> ':JI ~~ ) J)..L.,4l1 ~LQ.!, ~I ) ~\.AJI ~.:r jbl:JI 4J~ ':J ~WI YJ.:r J? 0).;tkl1 ':JI "-'. 01 0_F. oJ_;' rl'; o_;"- .s.l.:~ .ri ylAJ\,J ) ~I)I r» Y' ) l.liUl> .r.>- ..tJli 4 J'.. ) 0...\.,4 J'.. ....vI ) 4...i..l,.:. o: ':J ) ~.l.: ) J'....vJI Js- J...\.i ~ ):-1 ) PI Js- J.l.: Jl4l1 ) Jl4l1 1lJ, Js- l; _,...cil ) JW ..tJI ~ ~ jl ~ JW..tJI ~ J JI ~~I ~I ~I J~ . _r.$JI J~I Js- J...\.i 4.;.i,l1 ).)I_,.JI) ..,.JI.fl1 Js- ~I .s_,cll r #1 J#'} "::"'-4>.1 ~ ~I J.Z ~I ~I jl ~W.I 0 _r.5' ..;4\.1 0 ~ .)~I ~» ) .)lIo jl ~)o .) ..::... ':J':J..u1 JJ') ) ..::... ':JlAlIJ_j- ) ~ I Y' ) .s J.S;. ) 1.5' » 0.r.>-~ ) .s..l.->,- .:r C))I 0 \5:.. ) .s..L..::A.o ) .s ~ ~ U-.A::.,... ':J



~

MESNEVf-! ~ERfF ~ERH! / 1. C!LT • MESNEVf-l •

ciJ>- w:;: 4.lJ1 ~':') ~I ) y}Al1 0,;.-1 .s ))1 ~ ~I) lS..lfl1 rL.1 ) ~ )WI ;)-U y.1 J- _;JI j'p 0,;.-1 J- _;JI JI? el::.4.. ~ ~ o~~ ) 9 o~~ ) ) ~_j. d a ~ ) ..:.j)1 ~j.! y.1 j; u>-I J.~ J)__,..il .:rJ-1 J.I ..l...:>..o J.I ~ J...ul) ~I rl->- yWI JI ~I j.P)'llSy))'1 ~) ~ 4.lJ1~)~..l..,..:> J.~..l..,..:> J.~..l..,..:> 0L.)1 *) ~ "';')6.:.1 el)) ) <\> J) 4.lJ1 J...u ~.r ~I ) t.,:,.? ~I J\i l..\ r ~I ~I ~I_""'I <\i...u r yo:-.:JI ..::..>-) <-:-> ) lJl> ~\.:,) ~ ~I ~I...,__; J ~I ~) JLlI ;lAJl ) ~I ,:, j) 4; J yk. JL. ~I ~ );)')1 r. 4J1 4>.- r.. Jl:i)'l ~ ~ jLa Jy. ~ lJl> ~I>-))I ~~)I )~I J)), ~ 0~ J_)L::. _)~) ~ tlk L. ..:.U£ Jlj )') I~UJI JI ·1 L..b)'1 J j .111 ~I.__.:JI l,liz.;.J1 ~I "'1' • -'I' L-JI .r . .r: ) r ) ..) iJ.>!.)r ~ J"" iJ.>!.) )

~..JI J~), ~~,:, -..it; ,:, f.. )' ~~,:, I.h. ) 0,llWly) t. 0,;.-1 y)'..ul )jl yWI y~1

. ~I ~) JI)..l...:>..o L;~ ~ ;)..a.ll) 0,llWI y) 4.lJ ~I) J-L::.

9<ahmiin ve 9<ah'im olan .9lllah 7eiila' run ismiyle hu k.ita1nn te'lifine ha§lanm. 'J3u k.itiih afesnevt'dir; ve 0, .9lllah' a vusul ve yak.'in strlanntn k.e§finde d'inin astllarmm astllanntn astllandtr; ve 0 .9lllah'm en hiiyiik. ftk.ht ve .9lllah'm parlak. yolu ve .9lllah'm pek. apk. hurhiintdtr. Onun niiriuuui mesek ifinde bnd'il hulunan mi§k.at gihidir. 'J3ir parlayt§ parlar k.i, sahahlardan daha nurludur; ve 0, goniillerin fe§meler ve dallar siihihi olan cennetleridir. Onlardan hir pmar vardtr k.i, hu yolun yolculan indinde "selsehil" tesmiye olunur. JVtak.amiit ve k.eramiit sahihlerinin indinde de maluunsn haytrltst ve mahall-i istirahatm en giizelidir. Ehrar ondan yerler ve ~rler; ve ahriir ondan ferahla-

. ntrlar ve mesriir olurlar. rue 0, JVttstr'm 9Vil'i gihidir ki, sahr edenlere ~cek. su ve Jir' aon' ui aline ve k.iifirlere k.an ve hasretlir. 9Vitek.im .9l11ah 7eiilii: '.J.;.Ll~i .'}\ '" J.~;'l: ~ \~.:S- '" -S-4~) 1.r..:S- '" ~; ('J3abra, 2/26) )3a'ni "0 :R~r' an seb~hiyle rok.lan'daliilek diiw ;e ~~k.l~n hidiiyet hulur; ve dalalete dii§enler ancak. fastk.lardtr" huyurdu. rue 0, sadtrlara §ifa ve hiiziinlere ~iladtr. rue 0, :Xur' an' m k.e§§aft ve nztk.lann geni§ligi ve tatyib-i ahIak.dtr. Jyi i§li k.er'imler olan k.iitihlerin elleriyledir. 7emiz olmayanlann dok.unmalannt men' ederler . .;;flemlerin 9<ahh'i taraJmdan tenzil olunmu§tur. 9Ve onden, ne arbdan ona hahl gelmez; ve .9lllah 7eala onu gozetir ve onu sak.lar.

:lmdi 0l11ah 7eiila sak.layanlann haytrltstdtr; ve 0, rahmet edenlerin erhamidir.rue onun ha§b lak.ahlan vardtr k.i, .9lllah 7eiila ona labh verdi. 'J3iz

AHMED AVNl KONUK

bu aza iktisar ettik ve az, {:Oga delalet eder; ve bir yrulum su, gole delalet eder; ve iki avUf, biiyiik harmana delalet eder.

-SIlllah rreiila'mn rahmetine muhtiic alan abd-i zatJ .7l1uhammed ibn .7l1uhammed ibni 9-Liiseyin el-'J3elhfder ki: -SIlZlah 7eiila andan kabal eylesin; seyyidim ve mu' teme~im ve cesedimde rahumun mekiim ve bu giiniimiin ve yanmmm zahtresi, :Jbn-i -SIlht rriirk denmekle ma'raf 9-Liisamii'l- 9-Lak ve'd-dtn 9-Lasan ibn .7l1uhammed ibni 9-Lasan'm talebi iizeruie, garaib ve nevadiri ve makalahn parlaklanm ve delail incilerini ve zahidlerin yalunu ve iibidlerin hadtkastmmii§temil alup, mebantsi kastr ve maantsi kestr alan ~esnevf'nin tnanaiutuuui tatvtlde ictihiid eUim. 0 ari}1erin pt§vast, hidiiyet ve yaktn YQlunun esast ve halktn feryad-resi ve goniillerin ve ak~llann emini ve halk arasmda -SIlllah'm emiineti ve mahlakatt 4;inde anun giizt:desi ki, anun vasiyyetleri nebtsi 4;indir; ve anun gizlileri anun saJtsi indindedir. -SIlr§ haztnelerinin anahtan, zemin. deft:nelerinin emini, faztletler sahibi, vaktin aa )3ezUZ'i ve zamiinui Ciineyd'i; stddtk aglu stddtk aglu stddtkdtr. -SIlllah andan ve anlardan razt alsun.

~rmeviyyii'l-asl alup ~/' ~\ J 4).? .:..,,-.\ ya' ni "9<iirt alarak ak.$amladtm ve arab alarak sabahladtm" soziinii soyleyen $eyh-i miikerreme miintesibdir. -SIlllah rreiila onun rahunu ve ahlafmm ervahtnt takdts eylesin. ':Ne giiz~l selef ve ne giizel halefdir! rue onun 4;in neseb vardtr k.i, giine§ anun iizerine ridiistnt atmt§ttr; ve haseb vardtr ki, ytldtzlar anun ciinibine parlakhklartrn salmt§lardtr. Onlann evinin onii ve etraft bble-i ik.bal almak.tan zail 01- mastn k.i, ebnii-yt hiik.imiin ana tevecciih ederler. rue emellerin 9<a'be'si 01- mak diiim alsun k.i, sa' y edenler ve tiilibler cemiiatleri anu tavaf ederler; ve keziilik a kaptntn onii, rabbant:ler, rahiintler, sematler, ar§t:ler ve nartler, sakit gorenler; gaib alan haztrlar, esk.i libaslar altmdaki miilak., kabtlelerin en §ere}1ileri, delailin tiirleri ve fazail ashiibt alan basair sahiblerine, mahall-i i'tisam almak. 4;in, ytldtz tula' ettih{e ve giine§ dagdub,:a diiim alsun. S'lmtn' ya <.Rabbe'l-alemm; ve bu reddalunmayan bir duiidtr; ztra a dua, esnaf-t halkt §amildir. ruasf-t senii, yekta alan -SIlllah' a mahsasdur ve rahmet-iilahiyye Seyyid'imiz alan 9-Lz . .7l1uhammed ve anun aline, bilciimle ashiibt iizeruie alsun.

lzah. LS~\ y\.:;S' \~ "Bu Mesnevikitabldlr." "Mesnevi", sairlerln isnlahm-

da, iki rrusra'i bir kafiyede alan nazimlara derler. Ve mesnevi kelimesi siga i'tibariyle masdar-l mimidir. Ash "mesna" olup, ikiser ikiser ma'nasmadir. Ahirindeki "ya" nisbet icindir. "lkiser ikisere rnensub nazim" demek olur .



~

MESNEvt-1 $ERtF $ERHII 1. cn.r • MESNEVI-l •

~I s J_,...... _,JI )_r"I,.j..!$' d ..:r-..ul J_,......I J_,......I J_,......I r ) "Ve 0 Mesnevi Allah'a vusUI ve yakin sirlannm kesfinde, dinin asillanrun asillanmn asillandrr." "Usul" bir seyin esasi ve temeli demek olan "asil" kelimesinin cem'idir. O~ usulden birisi, bu alem-i zahire taalluk eden seriatm esaslandir. Ve ikinci usul dahi, tarikatin esaslandir: ve ucuncn usul dahi hakikatin asillandir. Zira tarikat §eriatsiz ve hakikat tarikatslz bulunmaz. Nitekim Hz. Fir V. cildin dibacesinde soyle buyururlar: "~eriat yol gosterici bir sem' gibidir. Bununla beraber bir sern' ele getirsen yol gidilmis olmaz ve bir i$ yapilnus olmaz. Vaktaki yola geldin, senin bu gitmen tarikattir. vaktakl maksuda eristin, hakikattir. Bunun icm "Hakayik zahir olsa idi, seriatler banl olurdu" demislerdir."

lmdi bu Mesiievi-i $erifde hem seriann ve hem de tarikatin ve hem de hakikann esaslan gosterilmis oldugundan, hakikate vusulun ve yakinin ka$ifi olur. ~ ':JI ...ul .:;t.. J. ) /' j ':JI ...ul t/- ) _r.S''l1 ...ul w r ) Ya'ni "0 Mesnevi-i $erifAIlah'm en buyuk ftkhi ve Allah'in parlak yolu ve Allah'm pek acik burhamdir." "FIkIh" lugatte, "mutekellimin kelarmndan maksadi anlamak" demektir. lstilahda, ahkam-i ser'Iyye-i ameliyyeyi, tafsili olan delillerinden bilmektir. Ve fikhm masdan ise Kur'an ve ahadis-i serifedir.

Mukaddimede beyan olundugu uzere, bu Mesnevi-i $erif dahi, Kur'an'm ve ahadis-i serifenin lubbu ve i~ yuzudur. Binaenaleyh Allah'in en buyuk fikln olur. "~er'" lugatte, buyuk yol ve cadde ve isnlahda kanun demektir. "Ezher", parlayici ve i$rak edici demektir. Mesnevi-i $erif Kur'an'in lubbu olduguna gore, Allah'in parlak yolu ve kanunu ve pek zahir olan Allah'in delilleri olur.

~c..... 4J 0 ~ .); J: (Nur, 24/35) ["Onun nurunun temsili, icinde lamba bulunan bir kandil gibidlr"] Ya'ni "Mesnevi-l $enTin nurunun meseli, iclnde kandil bulunan miskat gibidir." "Nur", kendi zahir ve esyayt da Izhar edici olan seye derler.

o~ ["Mi$kat"] ve o~ eski zamanlarda odalara, duvar oyugundan yapilanraflara derler ki, buraya kandil koyarlar idi. Kesif olan maddeden nurun zuhuru rna'nasma gore zamarurmzda elektrik ampullerine ve projektorlere de ttlak olunsa caizdir. "Mlsbah" kandil demektir. Bu ibare dahi ayaH kur'aniyyedendir. Ya'ni Mesnevi-i $erif'in kesif olan eifazi ve nakislan, kesif olan duvar rafma ve 0 lafizlar icindeki ma'nalar dahi nura tesbih buyrulmustur. Zira nur, kendi zahir ve esyayi muzhir oldugu gibi, Mesnevi-i $enTin beyitleri ve lafizlanndakl nur-l ma'na dahi akil gozune zahir olur: ve birtakun hakaytki ve esrar-i ilahiyyeyl de Izhar eder .



~

AHMED AVNl KONUK

C~)lI..,. _;jl Ulpl JA "lsrak" ziya vermek ve parlamak "asbah" sabahm cem'idir,sabahlar demek olur. Ya'ni "Mesnevi-i ~erif kandilindeki ma'na nuru bir parlayis parlar ki, akIl gozunde hasil olan aydinhk, sabahlann aydmhgindan daha nurludur."

.J~)lI) .Jy.JI)~ .J~I oJ~ r) Birinci "cinan" cennetin cem'i olup, cennetler demektir. lkinci "cenan" kalb demektir. Ya'ni "Mesnevl-i ~erifkalbin cennetleridir": ve kalbin cennetlerinden rnurad "cennat-i sifat" olup, bu da abdin sifat-i kemaliyye-i Ilahiyye ile ittisaf ve ahlak-i ilahiyye ile tahallukudur. Bu cermet, ehl-i kernalin meratibi hasebiyle mutefavitdir: ve abd bu cennete, kalbinde ulurn-I lediinniyye husulunden sonra dahfl olur. Bu Mesnevi-i ~erif'in ma'nalan ise, Hz. Mevlana'nm kalb-i seriflne taraf-l llahtden munzel 01- dugundan, 0 rna'nalan kavrayanlar, bu dunya hayannda iken, 0 hayat-i SIfata dahil olurlar. "Uyfm", pmar ve cesme ma'nasma olan "aynm cern'idir. "Agsan", agac dah ma'nasma olan "gusn" kelimesinin cem'i olup, dallar demektir. Ya'ni "Bu Mesnevi-i ~erifkalbin pmarlar ve dalh budakh agaclar sahibi olan cennetleridir ki, 0 pmarlardan ulum-i ledunniyye ab-: hayan fiskinr, ve 0 agaclann daIlanndan tiirlii tiirlii ezvak-i ruhaniyye yernisleri sarkar."

~ J".-ll 1.lA 1t~1 ~ ...s-J ~ lp "Ebnau's-sebll" Vol ogullan demek olup, yolculardan ve saliklerden kinayedir. "Selsebil" tath ve leziz su: ya'ni "0 Mesnevi-i ~erifdeki pmarlardan bir pmar vardir ki, Hak yolunun yolculan indinde selsebil tesmiye olunur." Ya'ni bu Slfat cennetlerinin nlhayeti, zat cennetlerine ve vahdet-i zatiyye zevkine cikar ki, bu da Hak Teala'nm has kullanna, her birinin mazhar oldugu is me gore, tecelli-i zatis! ile zuhurundan ve abdin Zat-: Hak'da, kendi zatmm mahvi He 0 cennetlerde mestur olmalanndan lbarettir. Ve 0 vahdet-i zatiyye pmanndan icen, arnk hk susamaz ve onda ma'rifet susuzlugu olmaz.

~ ..:r-"'"I) \...\A.. .r.>- ~\"'IPI ) ~\...\..il.1 yb....,...1 ~ ) "Maktyl" gun ortasmda isttrahat etmek ma'nasma olan "kayIUle" kelimesinden ism-i mekan olup, mahall-i istirahat demektir. "Ashab-i makam" nefslnde kamil ve baskalanrun neflslerini kemale getirici olan temkin sahibleridir. "Ashab-i keramat" nefsinde kamll ve fakat baskalannm nefislerini kemale getirmege muktedir olamayan zevatdir, Ya'ni "Bu Mesnevi-i ~erifhem makam sahlblerinln ve hem de keramat sahiblerinin indinde hayirh olan ma'rifet makami ve en guzel istirahat yeridir."

oJ y.).. ) oJ.J> fi -.;.. _;\_r )II) oJ y.A ) oJ.¥~ 4 ).J.)l1 ) "Ebrar" rnucahedat ve riyazat sahibleridir ki, bunlar k6tii huylan tebdile ve nefs-i emmareyi bu k6tii huylardan temizlemeye cahsirlar. "Ahrar", nefsin sifatlannm esaretinden



~

MESNEVY-l ~ERYF ~ERHl / l. cn.r • MESNEVt-l •

kurtulup, IJ' _; 01 J.i IJ' _,. ya'ni "olmeden evvel olunuz" hadis-i serif hukmune mazhar olan taifedtr. Ya'ni "Ebrar taifesi, bu Mesnevi-i ~erifde hikemiyyat-i ilahiyye meyvelerini yerler ve maarif-i Ilahiyye sarabiru icerler. ve ahrann ruhlan bu MesnevI-i ~eIffden ferahlamr ve mesrur olur."

.:.r.}lS::lIJ 0y} JI ~ 0.r-"'" J .:.r..J.W ylf- r"-' ~ .Y' J Ya'ni "Bu Mesnevi-i ~e[If insan-i kamile tabl' olup, nefsiyle mucahedeye ve riyazetlere sabr edenler icin, Mtsir'dakl Nil nehri gibidir." Nitekim Nil nehri Musa (a.s.)a tabi' olan Beni lsrail icin tath SU; ve munkir ve muhalifler icin kan olmus idi. Bu kissarun tafsili tefsir kitablannda beyan olundugu gibi, MesnevI-i ~eIffin asagida geleeek olan beyitlerinde lzah edilmistir. "Fakat yine bu MesnevI-i ~e[ifde nefs-i Fir'avn'a tabi' olanlara ve munkirlere ab-: hayat mesabesinde olan maarif ve hakayik-i ilahiyyeden hasret ve mahrumluk vardir."

~WI ':II ~ ~ t.. J 1_r.5' ~ lS-4i J 1_r.5' ~ ~ JW .illl Jli w- Ya'ni nitekim Hak Teala Kur'an-i Kerirn hakkmda, "Cok kimseler 0 Kur'an sebebiyle dalafete duser ve cok kim seler de hidayet bulur. Dalalete dusenler aneak sidk u ihlastan hark olanlardir," (Bakara, 2/26) buyurdu. Bu Mesnevi-i ~eIffdahi Kur'an-i Kerim hassiyyetindedir. Hz. Fir bu ma'nayi VI. eildin 671,672 numarah beyitlerinde de soyle beyan buyururlar:

<.S~ (....p~ ) ..:.....JWo -J)~ ~I)~)~'->.)~

<.S r- <.S 41Al .j-:A:, j ~ J.) j \)\; ~ .).r) ~).) 0)";

jmdi c.7Vtesnevi Iaf·dartntn nak~tndan, sfirele mensfib oIan kimse diilldir; ve ma'niiya mensfib oIan hiidulir. 9iak 7eiila 9<.ur'iin'Ja huyurdu ki, hu 9<.ur'iin goniilden ha' 2tstna hiidi ve ha' 2tStna Ja mudildir.

01_;J1 JL;S' J 01»" ':II ~~ J )J~I~u.:.. -..;1 J "Sudur" gogiis ma'nasma olan sadnn cem'i olup kalbler murad buyrulur. "Ahzan" sururun ziddi olan gam ve keder rna'nasmdaki "huzrr'un cem'idir. Ya'ni "Bu Mesnevi-i $eIffmuhakkak kalblerdeki nefsani sifatlar hastahklanrun §irnsldlr ve bu hastahklar yuzunden kalblere anz olan gamlar ve kederler paslanm acar ve kalbi parlanr, ve bu Mesnevi-i $erifKur'an-l Kerim'de i§aret buyrulan hakayiki ve sirlan ve batmi olan ma'nalan acicidrr." lira hadis-i serifte: F ~ J5::I J ~ J? J5::I J ~ J R ltl J ':II ~I.y \.. Ya'ni "Bir ayet yoktur, illa ki onun icin zahr ve batn vardir ve her bir harfin haddi ve her bir haddin, kendisine has olan bir matla'i vardir" buyrulur. Mesnevi-i ~enY ise, bu hadis-i serifte beyan buyrulan zahn ve batm ve haddi ve matla'i kesf buyurur.



~

AHMED AVN! KONUK

Jlj) ~I ....... J "Sea" burada fail ma'nasiyla masdardir, genisletici demektir. RIzik iki nevl'dir, birisi maddi, digeri ma'nevidlr, Maddl nzik, cismin gidalan ve cisimde bu gidalar sebebiyle hasil olan kuvvettir. Ma'nevi olan nzik ise, ulum-i lediinniyye ve rnaarif-l Ilahiyyedir ki, ruh bunlar ile tegaddi edip kuvvet bulur. Bu Mestievi-i $erif'i okuyup ahkamiru fiilen tatbik edenler muttaki olurlar, ve rnuttakiler hakkmda Hak Teala: ~'~::.::.. ~ ~j~ ~ ~;.: J ~ :.01 .;. :;. J (Talak, 65/2-3) Ya'ni "Takva sahibi alan kimseler ictn Allah Teala bir mahrec yapip, onu hesab etmedigi cihetten nziklandmr" buyurur. Ve bu Mesnevi-i $erif'in ma'nasuu ve hakayikmi kabUl ve hazm edenlerin ruhlan, bu gida-yi ma'nevi ile kuvvet bulup rnakam-i velayete vasil olurlar.

J~ ~I ~ ) "l'atyib" kezalik fail rna'nasma olan mutayyib demek olup, huylan lyilestiricl ve guzellestirlci ma'nasma gelir. Ya'ni bu Mesnevi-t $erif'in rnaarif ve hakayikiru hazm edenlerin huylan, nefsin kon; sifatlanndan temizlenir ve mutayyeb olur.

o~-; ~Ij' oj... \.S~~ (Abese, 80/15-16) [Yazicilann ellerindedir, degerli, iyi yazicrlann.]' "sefere'', katib ma'nasina olan "saflr''in cem'-i mukesseridir. "Kiram" kerimin ve "berere" iyilik ve ihsan edici demek olan "barr" kelimesinin cem'idir. Bu ibare Abese sure-i serifesinde olan bir ayet-i kerimedir ki, Kur'an-i Kerim'ln levh-i mahfuzdan, melaike-i berere elleriyle yazildigina i~aret buyrulur. Ve bu Mestievi-i $erifdahi Kur'an-i Kerim'in esranru havi oldugundan kezalik levh-i mahfuzdan, melaike-i berere elleriyle yazihp Hz. Mevlana'nm kalb-i serifine inzal ve ilka buyrulmustur.

wJ_rikl1 ~I..._co wi wro Ya'ni 0 melalke-l berere, kalbleri ve bannlan ahlak ve i'tikad i'tibariyle temiz olanlann gayrilerini, bu Mesnevi-i $erif'in rna'nalanna temas etmekten ve yaklasrnaktan men' ederler ki, bunlar cismaniyyata ve maddiyyata sap lamp kalrrus olan munkirlerdir. Onlar her ne kadar Mesnevi-i $erif'in kissalanru ve zahiri nazimlanru okusalar bile ince ince ma'nalanna nufuz edemezler.

~WI:"") ~ J; (VakIa, 56/80) [0, alemlerin Rabb'inden Indlrilmistir.] "Tenzll",' rnef'ul ma'nasmda olan masdardir, "munezzel" demektir. Ya'ni, bu Mesnevi-i $erif'deki maani ve hakayik, alemlerin murebbisi alan Hak Teala canibinden indirilmistir." Bu ibare dahi, sure-i Vakia'daki ayetlerdendir.

0.. CI '" '" 0 .... '" .. 0 J .... 0 ,,... '"

-..4.l.> .y ~ ) ~-4 ~ .y Jk~1 "-J4 ~ (Fussilet, 41/42) [Onun onunden de, ardm-

danda banl gelemez.] au i6~re dahi, sure-i Fussilet'de vaki' ayat-r kur'aniyyedendir. Ya'ni "Kur'an-i Kerim'in esrar ve hikemiyatnu havi olan bu Mes-



~

MESNEVY-I ;>ERYF ;>ERHI / 1. CILT • MESNEVY-l •

nevi-i $erifin ne onunden, ya'ni bu alern-i kesafetteki insan seytanlanndan ve ne de arkasmdan, ya'ni alem-i gaybdaki cin seytanlanndan efkar-i battle gelip ifsad edilemez."

~ J..) • ..L.p J.. ...LII) Ya'ni "Allah Teala 0 Mesnevi-i $erif'i gozetir ve murakabe altmda tutarak fesad kanstmlmaktan saklar." Nitekim Kur'an-i Kerim

.. J.. J. .. ~ .... 0 '* ,...o$i J 0 .. :li

hakkmda sure-i Hicr'de 0_#\;l..J \,;1) _?.iJI l:.lj ~ \.;1 (Hicr, 15/9) ya'ni "Biz

Kur'an'i alem-i ma'nadan alern-i surete indirdik; ve elbette ve mutlaka biz onu tahrikden ve fesad kanstmlmaktan vesait-i muhtelife ile saklayictlanz" buyrulur; ve 1350 seneden beri Kur'an'm dusmanlan turlu turlu iftiralar ve hileler He kitablar yazip ifsad etmek istedikleri halde, ne tahrif edebildiler ve ne ma'nalanru ibtal edebildiler. Zira ulema-yi kiram her asirda onlann bu tezviranru acik deli11er ile ibtal ettiler: ve mufteriler ve mutecavizler fiilen de perisan oldular. Nitekim Rusya ~arhgl bir tarihte Kur'an-i Kerim'den 0))\5:)1 4-t1 ~ Ji (Kaflrun, 109/1) ["De ki: Ey kaflrler!"] suresini tayy ettirip bastirmak istedi; muvaffak olamadigi gibi, bugun carhgm ne hale geldigi de ma'lumdur. lste Mestievi-i Serif dahi boylece Cenab-i Hakk'in lufzi altmdadir. Onun ma'nasiru ifsad lcin, VII. cild-i Mesnevi yazanlar da bulundu: fakat erbabi arasmda asla kiymet veren yoktur. Ankaravi hazretleri tarafmdan cebren yazilan serh dahi dikkatle okunursa, Mestievi-i Serif ma'nalanrun mueyyidi ve mudaflldir. Nitekim mukaddimede biraz izah olundu.

.. 0 J.. 0 .. J .. t,O .. ... 0,... J$< ""

~I)I r» yo) l,b;\.:.. .r.>- ...LIt! (Yusuf 12/64) ["Koruyucu olarak Allah en

haytrh olandir: 0, aciyanlann en merhametlisidir."] Bu ibare dahi sure-i Yusuf'da vaki' ayat-: kur'aniyyedendir. Ya'ni Allah Teala Yusuf (a.s.) gibi cemil ve latif olan 0 Mesnevi-i $erift saklayanlann hayirhsidir ve 0 Hak Teala, rahmet edenlerin, ziyade rahmet edenidir.

Js- J..I.i ~ r,1) _r.>JI Js- J~ J.lAlI ) J.lAlI lJA Js- \.; ~I) JW .JJI ~ _;>-I yL4JI ..J ) ~I )-y'l Js- J..I.i ~I) J.....\iJI "Elkab" lakabm cem'idir. "Lakab" asl olan bir isme, medh veya zemm ma'nasmi havi olarak Have olunan diger bir isimdir. "cur'a" bir yudum su. "gadir" gol, "hafne" "M"nm fethi ile, iki avuc dolusu sey ma'nalannadir. Ya'ni "Bu Mesnevi-I $erife, yukanda birtakim ayat-l kur'aniyye ile lakablar verdik; halbuki Allah Teala'run onu telkib buyurdugu baska ayat-r kur'aniyye ile olan lakablan da vardir. Biz ise bunlan soylernedik. Bu zikr ettigimiz az ayat-l serife uzerine iktlsar ettik ve bu az olan elkab- 1 kur'ani, bu Mesnevi-i $erif'in, cok elkab-l kur'aniyye He mulakkab olduguna delalet eder. Mesela iki avuc bugday, buyuk harmanm vucuduna delalet



~

AHMED AVNl KONUK

eder. Nitekim bu Mesnevi-i ~erif'in ma'nalannda mustagrak olanlann vucud- 1 mevhumlanrun kiyameti koptugu icin, Kur'an-i Kerim'den "el-Karia" ve "elHakka" gibi diger lakablan da olur.

..:..0 .uJI J:Z ~I ~I .J. J....>,... .J. J....>,... JW .uJI ._.) JI C~I ~I ~I J~ Ma'lumdur ki her muellif kendi kitabmm lbtidasmda tevazuan "abd-i zaif" ta'birlni kullarur: fakat vucud-i mevhumlanrun enaniyetinden kurtulmarrus . olan ulemarun bu tevazu'lan lafzidir ve kalldir: hall degildir. Zlra nefisleri firsat buldugu vakit kuvvet ve kudret da'vasiru izhar eder ve bu "zaif kul'' sozu bir tarafta kahr. Ancak vucud-r mevhumlanrun enaniyetinden kurtulmus olan insan-i kamiller bu ta'bir ile kalen ve halen kendilerinin "abdiyyet-i mahza" makammda bulunduguna isaret buyururlar.

Rahmet-i ilahiyye dort nevl'dir: 1. Rahmet-i zatiyye-i amme, 2. Rahmet-i Slfatiyye-i arnme, 3. Rahmet-i zatiyye-i hassa, 4. Rahmet-i sifatiyye-i hassadir.

Bilcumle mahlukat, rahmet-i zatiyye ve sifatiyye-l ammeden nasiblerini ahrlar: rahrnet-i zatiyye ve sifanyye-i hassaya nail olanlar ashab-i hidayettir. lnsan-i kamillerin vucudubu dort nevi' rahmet-i ilahiyyenin meclasi oldugu Icin, Hz. Fir, bu dort nevi' rahmet-i ilahiyyeye alan ihtiyaclanru beyan buyururlar.

Hz. Mevlana'run ism-l serifleri Muhammed, lakablan da Celaleddin'dir.

Babalannm ism-i serifl Muhammed ve lakablan da Bahaeddin Veled'dir. Peygamber (a.s.) tarafmdan bu lakab uzerine alem-i ma'nada "Sultanu'lUlema" lakabi da Have buyrulmustur, Kissasi SipehsaJar Menaklbl nda mufassalan mezkurdur. Sultanu'l-Ulema hazretlerinin babasmm ism-i serifi . Huseyin olup, Belh padisahmm kiz; ile evlenmistir. Erkek tarafmdan Hz. Mevlana'nm silsileleri Hz. Ebu Bekrl's-Stddik (r.a) hazretlerine ve kadm tarafmdan dahi, Belh salu Ibrahim Edhem (k.s.) hazretlerine kadar gider. 604 hlcri senesinde Belh sehrinde dogdular, Soma Muhammed Harzemsah'm saltanan zamanmda oradan, babalan sultanu'l-ulema hazretleriyle beraber, selcuk padisahlanndan Sultan Alaeddin Keykubad'm da'veti uzerine Konya'ya hicret ettiler ve 672 senesinde irtihal buyurdular. Omr-i serifleri 68 senedir. Bu hususta Sipehsaiar Menaklbinda mufassal ma'lumat vardir.

Ya'ni "Allah Teala'mn dort nevi' rahmetine muhtac olan abd-i mahz Belh, Huseyin hazretlerinin oglu Sultanu'l-Ulerna Muhammed Bahaeddin Veled nazretlerinin oglu Muhammed Celaleddin der ki, Allah Teala ondan sadir olan bu elfaz ve nazm-l Mesnevi'yi kabul buyursun."



~

MESNEVY-I ;;ERYF ;;ERHII I. cn.r • MESNEVY-l •

.srL1 r _"lid 1 J_,J:.; .} ';"-4->.1 "lctihad'' lugatte, bir kimsenin istedigi bir seyt yapmak icln kuvvetini sarf etmesine derler. Binaenaleyh bu ta'bir He Hz. Pir kalb-i seriflerine, taraf-i ilahiden munzel olan ma'nalara lafiz ve nazirn kisvelerini giydirmek Icin, fikren kuvvet sarf ettigine i§aret buyururlar. Nitekim bu ma'naya lsaretle, birinci defterde:

9<afiye dii§iiniiriim ue 0 benim yar-i hah..ih..im olan 9-Lah.. ise bana, benim didanmdan ba§h..astm dii§iinme Jer,

buyururlar. Bunun icin, mukaddimede izah olundugu uzere Hind sarihlerinden Abdurrahrnan Leknevi hazretleri, "Mestievi-i $erifin ma'nalan Kur'an'dir ve fakat lafzi namazda mefruzu'l-kiraa degildir" buyurmuslardir.

Konya Asar-r Atika Muzesi'nde rnahfuz 677 tarihli nusha nihayetinde Sultan Veled hazretlerinin, mukaddimede beyan olunan ifadelerine gore, nusha-i asliyye Iafizlanrun Hz. Pir tarafmdan takrir, tashih, tezhib ve tenkih buyrulmasi, bu ictihadm delilidir. Binaenaleyh Mesnevi-i $erifin ma'nalan vahiy ve ilham-i ilahi; ve sureti ve lafiz ve nazmi Hz. Mevlana'run ictihadi olmus olur. Bu sebeble Hz. Pir: "Manzum olan Mesnevi-i $erifi uzatmakta ictihad ettim" buyururlar.

Mesnevi-i $erifinhem ictihad, hem de vahiy ve ilham ile oldugu hakkmda Ankaravi hazretleri su mutalaan beyan buyururlar: Hz. Mesnevi, Hak tarafmdan iki suretle naztl olmustur. Birisi ma'nasi ve nazmi ile beraberdir ki, bu suretde nazmmda ve lafzmda gucluk cekrnege ve ictihada luzum kalmaz. Digeri mucerred ma'nalardan ibaret olup, onlara elfaz ve nazim kisvesini giydirmek icin gtir;ltik cekilir ve ictihad lazim gelir. Nitekim ashab-i kiramdan Haris b. Hisam, Resul-t Ekrem'e: "Ya Resulallaht Sana nasil vahiy gelir?" diye sordu. Resul-t Ekrem hazretleri dahi yo -' if)-I 4.L,a.L... J!.- ~~ l;l,:>-I illl Jj-') Jl; "k- ) ..!.lll.1 J ~ l;l,:>-I J Jl; l,. 4# ~ J ..Ii J ,_r ~ ~ .~I ya'ni "Buyurdular ki, vahy-i Hahl bana ba'zan can sesi gibi gelir, halbuki 0, bana siddetli ve sikmnhdir. Bana soyledigi seyl ondan hifz ederken benden kesiverir; ve ba'zan bana adam suretinde melek temessul eder." Can sesi gibi gelen mucerred olan ma'nalar ve mucmel ve rnubhem olan gaybi varidatdir. Bunlan halledip elfaz He soylernekte gucluk vardir. ~eyh-i Ekber Muhyiddin Arabi hazretleri bu varidat-i mucmele ve mubheme hakkmda Hel'u'n-Ne'leyn kitabmm serhinde buyururlar ki: "Bu nevi' vahiy, ur; turlu kabugu olan eeviz gibidir. Birisi ye-

L .... _

AHMED AVNl KONUK

sil kabuk ve digeri i~ kabugu ve ucuncusu de ice sanlrms olan zandir. Hak Te~na 0 ma'nayi boyle ii~ hicab ve perde arkasmda birlestirmistir. 0 rna'naya ancak bu ii~ perdeyi kaldtrdiktan soma erisilir." Hz. Pir'in ictihadlan ancak bu varidat-i mucmele hakkmda vaki' olmustur.

o__"""""; .:>yJl~..l>- ).:>~)I ~_,b ) .:;.,'1'1..uI.J.J':» .:;.,'1llil)_j ) .J.:>lyll) '-:--.!ljJl ~ ~I ,;WI 0 _r.S' .;W-I "Garaib", garibeler ve acib olan seyler, "nevadir", nadireler ve az bulunur seyler. "Gurer", gurrenin cem'i olup, muteaddid rna'nasi vardir. Bir ma'nasi da, her seyin iyisi ve hayirhsi demektir. "Durer" inci ma'nasma olan "durr" kelimesinin cem'idir. "Zuhhad", zahidler demek olur. Bunlardan murad, huzuzat-i nefsaniyyelerinden perhiz eden ve mucahede ve riyazat ile mesgul olan ebrar taifesl. "ubbad" abidlerin cem'i olup, bunlardan murad dahi, a'mal-i zahire ile cok mesgul olan ahyar taifesidir. "Mebani", aS11 ve temel rna'nasma olan "mebna" kelimesinin cem'i olup, bundan murad dahi lafizlardir. Ya'ni "lctihad ettigim Mesnevi'nin manzumu, acib ve az bulunur seyleri ve makalatin ve sozlerin iyilerini ve delaletlerin incilerini ve zahidlerin ve ebrar taifesinin yolunu ve ubbadm ve ahyar taifesinin ilim ve irfan bahcesini mustemildir. Ve bu manzumun lafizlan kisa, ma'nalan coktur."

I..S.JJ:. ) if y.. 0.r.?-~) 1..S..l...-. .:.r C))i 0lS:.. ) I..S...I.....';,.., ) I..S~ ~\&...I;:.... '1 "Seyyid" ulu ki§i ve buyuk adam ve efendi ma'nalannadir. "Mu'temed" dayarulrrus ve i'timad olunmus demektir. "Zahire", biriktirilip saklanan sey. "Ruh", muharrik-i cisim olan cevher-i nuranidir ki, celebl Husameddin hazretlerinin istekleri, bu Mesnevi'deki hakayik ve maarifin izhanna Hz. Plr'in llsan-i zahlrilerini tahrik ettigi icin "Cesedimde ruhumun mekaru" ta'bir buyrulmus ve Hz. Pir'in ruh-i seriflerinin mekaru, onlann isti'dad-i alileri olup, bu maarif ve hakayikr Hz. Pir'in ruh-i latifine bu mekandan hitab buyurmus olurlar. Binaenaleyh bu mekan, mekan-i ma'nevi ve ruhani olur.

"Benim bu gunumun ve yanrurrun zahiresl" ta'birinden murad, Hz. Pir'in kalb-i seriflne nazil olup muterakim ve rnahfuz bulunan maarif ve hakayik-i ilahiyyedir. Ya'ni sakfrdlenmin ulusu olan ve lsti'dadmm yuksekligine i'timad ettigirn ve istl'dad-i ali cesedimde ruhumun rnekaru ve Hak tarafindan, benim kalbime nazil olup, muterakim ve mahfuz bulunan hakayik ve maarif-t ilahiyyenin cazibi ve muhatabi olan zatm istid'asmdan ve talebinden dolayi bu Mesnevi-i ~erifin nazmmda ictihad ettim.

Menakibda mezkurdur ki, <_;elebi Husameddin hazretleri, Cenab-i Pir'in muridlerinin Hakim senai ve Feriduddln Attar hazretlerinin manzum eserlerini rnutalaaya ragbet ve muhabbet ettiklerini gordu, Cenab-i Pir'den bu yol-

MESNEVI-I SERIF SERHI / I. cn.r • MESNEVI-l •

da manzurn bir eser vucuda getirmesini beyan etti. Hz. Mevlana dahi, evvelce hazirlarms olduklan Mesnevi-i ~e[if'in on sekiz beyt-t seriflni, sanklan arasmdan cikanp, Husameddin hazretlerine verdi ve "Evet, Cenab-i Hak tarafmdan bana da boyle bir Ilham vaki' olmustur" buyurdu.

~I) y _,.wI .:.0.-1 .s )}I ,,:,_;.. ~I ) .s~1 iL.l ) .:,r..; )WI .)...\i ~I r) "Kudve" kendisine uyulan ve tabi' olunan klmse: "mugis" yardimci: "vera", rnahlukat, "nuha" akil ma'nasma olan "nuhye" nin cem'idlr. Ya'ni "Bu Mesnevi' nin naznuru isteyen 0 seyh, ariflerin rnuktedasidir ve hidayet ve yakinin imarrudir: ve mahlukann ve ruhlanrun ve akillanrun yardrmcisidrr, kalblerin ve akillann eminldir. Ya'ni kalbini ve akhru 0 hazrete teslim eden Hak yolunun salikleri emniyyet icindedlr. Zira nakls mursidlere lntisab edenlerin kalbleri milsevves ve akillan muhtell olur. Hatta iclerinde deli olup nmarhaneye gidenler bile bulunur.

.......... ~ .~l.>- ) ~ .~lp )) ~.J. ~ a ~ ) 4l>- .:xx ...tJ1 ~~) "vasaya" siparis ve nasihat manasma olan vasiyyetin cem'idir. "Habaya" gizli ve SIr ma'nasma olan "hubye" kelimesinin cem'idir. Zamirler Hiisarneddin ~elebi hazretlerine aid olursa, ma'nada tekellufe hacet kalmaz. Ya'ni, 0 Husameddin ~elebi hazretlerinin seriata ve tarikata ve hakikata dair olan vasiyyetleri ve nasihatlan nebisi icindir. Ve "neblden murad, Server-i kainat Efendimiz olmak rnunasib oldugu gibi, Cenab-i Mevlana olmak dahi caizdir. Zira nebi, haber verici ma'nasmadir, ve nubuvvet iki nevi'dir. Birisi ncbiyy-i tesri'dir ki, bu nebi, sahib-i seriat Efendimiz'dir. Ve digeri nebiyy-l ta'rifdir ki, nebiyy-i tesri'in seriatim takviye ve tefsir eder. jJ\.r"\ ~ .s\",;\S"L?\ ~\...l&. Ya'ni "Benim ilmmetimin alimleri. Beni lsrail enbiyasi gibidir" hadis-i serif bu zatlar hakkmdadir. Ve Hz. Pir efendimiz bu ulerna-yr hakikiyyeden birisidir; ve Husameddin celebt hazretlerinin vasiyyetleri ve nasihatleri de Cenab-i Mevlana efendimizin meslek-i irfanlanm takviye ve ta'rif icindir: ve onun maarif-l ilahiyyedeki sirlan kendi safisi ve secttgi kimse indindedir. "Safi"den murad, yine Hz. Mevlana efendimiz olur. Zira Hz. ~elebi'nin sirlan, kendinin secip mursid ittihaz ettigt Hz. Mevlana indinde ma'lumdur. Nitekim her cildin baslanndaki hitablardan bu ma'na anlasihr.

~\ J. ~ J. tJ-> ..:r...u\ ) -.:;:1-\ il......>- JW\ Jil ..; _,.oJ I jp ,j;.ol ..; __,..J\ J\j>- Cbi.. :J; .?I ,:A j )r\\ "Miftah" anahtar, "ars" kelimesi lugatte taht ve mulk ma'nasmadir. Burada, emlak-i llahiyyeden alern-i ulviye isaret buyrulur. "Fers'' dosenmis ve mefrus demek olur. Bundan rnurad dahl, arz ve alem-i suflidlr. "Ebu'l-fazail" faziletler babasi ma'nasma olan bir kunyedir ki, bu

AHMED AVNI KONUK

kunye He Husarneddin hazretlerinin menba'-l fazail olduguna i§aret buyrulur. Ya'ni "Bu bizim soyledlgimiz sey, alem-i ulvi hazinelerinin anahtandir ki, bu aleme aid hakayik ve maarif-i ilahiyye 0 hazretin sohbetine devam He anlasihr ve onun vucudu bu alemin anahtan olur, ve alem-i sum olan bu tabiat aleminde Slfat ve esma-i ilahiyye hazineleri medfun oldugundan, bu sifat ve esma ahkamma gore fuyuzat-: Ilahiyyeyi halka dagitmakta, yeryuzunde Hakk'm emniyyet ettigt bir halifedir. Ve 0 seyh, faziletler menba'i olup, Ahi Turk denmekle ma'ruf ve meshur Hasan'in oglu Muhammed'in oglu Husamu'l-Hak ve'd-Din Hasan'dir.

('+") -.:J;....ul,_?) Jo...L.,.o .:.r. Jo...L.,.o .:.r. Jo...L.,.o 0\..)1 ~ ) ..::.J }1-4.Y- y.1 Ya'ni, Celebi Husameddin hazretleri rnertebe-i velayetde vaktin Bayezid-i Bistami'si ve ilm-i hakikatde zamanin Cuneyd-l Bagdadi'sidir. Onun ceddi olan Ahi Turk Hasan hazretleri He, bu zatm oglu Muhammed hazretleri ve kendisi, siddikiyyet makarrunda bulunduklanndan siddik oglu siddik oglu siddikdir. Allah Teala ondan ve onlardan razl olsun: ve "siddik" ancak kalbi He ve fiili He tahakkuk ettigi seyi dili He izhar eden kimseye derler."

(.I))) ...... ))...ul U"'..u ~.r ~I) ~.).? ..:..."......1 Jli u.: i _?ll ~ JI ~I j..<> ')II is.>'") ..... J\>-I "Urmevi" [Urmiye] denilen mahalle mensub demektir. Burada Urmiye Golu vardir. civannda Kurd Irak'ma mensub halk sakin olurlar. Celebi Husarneddin hazretleriyle ecdadi bura ahalisindendlr. "Seyh-i rnukerrem"den murad, Celebi hazretlerinin ceddi olan $eyh Ebu'l-vefa Bagdadi'dir. Bu Seyh Ebu'l-vefa hazretleri, Yunus Emre hazretleri gibi hicbir tahsil gormenus, ummi bir zat oldugu halde, sulukunde Hakk'a vasil olmus bir zat imis. llm-i zahirisi olmadigi icin zamarun allmleri istihza maksadiyla "Sen ir§ad He mesgnl oldugun halde, halka va'z u nasihat etmiyorsun; va'z et de dinleyip istifade edelim" dernisler. Cenab-i Ebu'l-vefa mahzun bir halde uyumuslar. Ru'yalannda Server-i kainat Efendimiz zuhur edip, buyurmuslar: "Yann kursiye ctktp, halka va'z u nasihata basla ve Kur'an'm esrar ve hakikatinden bahs et; zira Hak Teala sana Alim ve Hakim ism-i seriflyle tecelli buyurmustur." Ebu'l-Vefa hazretleri ertesi gun camr-t serifde kursiye cikn ve ulerna "Bakahm ne soyleyecek?" diye toplandilar. Hazretin kurside ilk sozn huzzara hitaben arabiyyu'l-ibare olarak ~.r ~I ) ~.)..? ..:..."......1 ya'ni "Kurd olarak geceledim ve Arab olarak sabahladim" demek oldu. Ondan sonra bircok hakayik ve dakayik-t kur'aniyyeden bahs ederek huzzan hayrette birakn. Allah Teala bu zann ve haleflerinin ervah-i seriflerini takdis buyursun.

MESNEVI-1 ~ERIF ~ERHI/l. cn.r • MESNEVI-l •

\..0. ~I_,..pl ~..I.l r ~I .:-:-) ...,.._,.. J \..0. ~b) ~ ~I .:..All ~ .J J1;l1 ~ J JLJI ~ "Ni'me" medih ma'nalanndan olup "ne guzell" demektir. "Selef"den murad ~eyh Ebu'l-Vefa ile Celebi Husameddin hazretlerinin, yukanda isimleri mezkur, siddlkiyyetle tavsif buyrulan cedleridir. "Halef"den murad hazret-i cetebi'dir. "Rida", elbise uzerine giyilen htrka, cubbe, setre ve pardesu gibi libas ma'nasrnadir. Bundan murad, resadet libas; olmak munasibdir. "Neseb"den murad, neseb-i ma'nevi olan tarikardir. Ve "semsden rnurad, hakikat-l muhammediyye gunesidir. "Haseb" lugatte asil ve seref ma'nasmadir. ..::...>-) asagiya sahvermek, sarkttmak ma'nasma olan \,.:.) [irha] masdanndan flll-i rnazidir. "Nucum" yildizlar demektir. Bundan murad r..l.::.t>l r..cil ~~ r ~\S' .s.\.:......>1 Ya'ni "Benimashablm yildizlar gibidir, hangisine iktida ederseniz, hidayet bulursunuz" hadis-I serifi mucibince, ehl-i hidayet olan Insan-i kamillerdir. "Azva'" ziya rna'nasina olan "zav'" kelimesinin cern'idir. ziyalar demekolur. Ya'ni "Ne guzel selef ve ne guzel halefdir! Celebi Husameddin hazretleri icln, boyle ali bir neseb-l zahirl oldugu gibi, bir de neseb-i rna'nevi vardir ki, 0 neseb-i ma'nevi, muteselsilen sems-i hakikat olan Server-i kainat Efendimiz'in hakikatine kadar gider ve onlann bu silsileye dahil olan varisleri dahi, 0 hakikat gunesinin birer misalidir ve hepsi rnuttehiden bir hakikat gunesidir. Bu gunes, onun uzerine ir§ad ve hidayet libasim ilka etmis ve giydirmistir. Ve onun icin bir asil ve seref-i ma'nevi dahi vardir ki, erbab-r hidayet olan kamiller onun indinde zlyalanm sarkinrlar ve nur-i ma'rifetlerini ibzal ederler."

.Li.JIJ ~I ~.; J 4< J _,.b: J\.. ':i14t.s' J .~}I ~ It,,ll".;:- r. Jl:i~I"-l,i ~ ,,\;.; Jy- ~ "Fina'" evin onu ve etrafu "benu'l-vulat" valilerin ve hakimlerln ve zahir-i alemde mutasarnf olanlann ogullan demektir: "vufud'' cernaat ve guruh ma'nasina olan "vefd" in cem'idir: cemaatler ve guruhlar demek olur, "mucidd" sa'y etmek ma'nasina olan "cidd'' masdanndan ism-i faildtr, sa'y eden demektir. "ufat" talib ma'nasma olan "afi"nin cem'ldir. Ya'ni Celebi Husameddin hazretleriyle, cedlerinin evlerinin onu ve etraf), ikbal ktblesi olmaktan zail olmasin ki, ona hakimlerin, valilerin ogullan teveccuh ederler. ve emellerin Ka'be'si olmak daim olsun ki, Hak yoluna sa'y eden ve ma'rifet talibleri olan cemaatler onu tavaf ederler."

J ~~ ))1 ~~)I }W.I J) '1 ~ 0 ~ J JL.;. J~ j ~ c:lk \.. Jl.l5' Jlj '1 j J~I JI_;;'I Jl..k '11 ~ j jl.1 JWI ~I J\J2;JI ..:..UI 0:¥J_rI1 ~ _;JI j 0:¥jWI ~WI y) 4 ~\ J'1..u1 )jl JWI y~1

AHMED AVNI KONUK

~:, dogdu ve tulu' etti ma'nasinda fiil-i mazidir. "~ank" gunes demektir.

"Ma'tesam" ism-i mekan olup iltica olunan yer: "basair" basiretin cem'i olup akl-i maad g6zu acik olanlara i§aret olunur. "Rabbani" rab kelimesinden mustakk olup, elif ve nun mubalaga icin ziyade olunmustur, "arif-l billah"dan kinayedir, "Ruhani" kezallk, ruhaniyyet alemlne mensub demektir. "Sernaviyyin", alem-i ulviye mensub clan, "arsiyyin" mulk-i llahi'nin her mertebesinde tair olanlar. "nuriyyin" Zat-: Hak'da mustagrak olanlar: "suket' "sakit'fn cem'-i mukesseridir: sakitler, susanlardemektir. "Nuzzar", nazmn cem'-i mukesseridir: bakanlar, gorenler demektir. "Guyyeb", gaibin cem'-i mukesseridir, gaibler ma'nasmadir. "Huzzar" kezalik hazmn cem'-i mukesseridir. "Muluk", pacti§ah ma'nasma olan "melik"in cem'idir. "Atmar", eski libas ma'nasina olan "nrnr" kelimesinin cem'idir. Bu kelimeler basair sahiblerinin sifatidir. Ya'ni "Ve kezalik, akl-i maad gozleri acik ve basiretler sahibi olup, kabilelerin en sereflileri ve vucudlan delillerin nurlan ve fazail ashabi olan urefa-i billaha ve ruhanilere, alem-i ulviye mensub olanlara mulk-i llahi'nin her mertebesinde seyran edenlere, nur-i Zati'de mustagrak olanlara, sakit bir halde olup alern-i gaybi gorenlere: cisimleriyle gaib ve nihlanyla hazir olanlara: eski libaslar altmda gizlenmis ma'na padisahlartna, mahall-i iltica olmak icin, 0 kapirun onu yildiz tulu' ettikce ve gunes dogdukca daim olsun.

"Amin ya Rabbe'l-aleminl'' Ya'ni "Ey alemlerin murebbisi olan Hak Teala Hazretleri bu duayt kabul buyur!"

Bu ibare "Feulun, feulun, failat, mefailun" vezninde bir beyittir. Ya'ni bu duarun zimrunda Hak Teala'nm ism-i Hadi's! ile tecellisi niyazr bulundugu ve Hakk'm rahmeti de amm oldugu icin, bab-i lzzet'den reddolunmaz; zira mahlukat suuflannm hepsini samildtr.

~I~)..J\) ~ l;~ Js- .~I) UliWI yJ...u ..w..1) Ya'ni "Kamillerin hamdi vech ile olan hamd ve vasf-l sena, feza-yt bi-nihayede mutesekkil olan namutenahi alemlerin murebbisi Allah ZU'I-Celal Hazretleri'ne mahsusdur. Ve rahmet-i zatiyye ve sifanyye-i arnme ve hassa, Server-i kainat Muhammed ve ali ve bilcumle ashab; uzerine oIsun .

•••



~

AHMED AVNl KONUK

1. 'l3a neyi dink nastl §ikiiyet ediyor? -SIlynhklardan hikayet ediyor.

Ellerdeki nushalarda'Bisnev ez ney" ve "hikayet" "sikayet''den evvel yazih ise de, eski nushalarda "Bisnev in ney" suretindedir, ve "sikayet", "hikayet"den evveldir. Hz. Pir. "Bu neyi dinle" ta'biriyle, kendi vucud-i seriflerine i§aret buyururlar. Zira neyin i~i bos olup, ufleyen kimsenin nefesi, ondanses cikanr. lnsan-i kamilin vucudu da "ney" e benzer. "Ney"in yedi deligi, insanm yedi a'za-yi zahlrisine Isarettir ki, beserin fiilleri bu uzuvlardan sadir olur. lnsan-i kamilin "ney" gibi bos olan vucudundan zahir olan fiiller, ancak Hakk'm tasarrufuyladir. "Ney" ta'biriyle, zahirlrney''e de isaret buyrulmus olmak calzdir. Zira "ney''in sesi, her bir sazm sesinden daha muhrik olup, dinleyenlerin kalblerine rikkat verir ve ehl-i aski vecde getirir. Binaenaleyh zahir1 "ney" a§lklann ruhlanna kelimesiz ve Iafizsiz hitablarda bulunmus olur,

Mesnevf-i ~erife "dinle" hitabi He baslanmasi da, kernalat-i insaniyyeden olan Him ve irfanm, insana kulak yolundan hasil olacagma isarettir. Ve Kur'an-i Kerim'de de isitmek, gorrnege takaddum etmistir, Nitekim Fir'avn'i da'vete me'mur olan Musa ve Harun (aleyhime's-selamaja hitaben Hak Teala, Sure-i Taha'da L>~I ) ~I ~ ;1 u~ 'i (Taha, 20/46) Ya'ni " Korkmayiruz, muhakkak ben sizlnle beraberim. lsitirim ve gorurum" buyurmustur. Baska ayetlerde de naziri muteaddiddir.



. ~

MESNEvt-1 SERtF SERHI / I. cn.r • MESNEVt-l •

lnsan-i kamilin aynhklardan sikayeti ve hikayeti hakkmda Hz. Mevlana efendimiz Fihi Ma Fih1erinin 54. faslmda kendilerine vaki' olan bir sual uzerine su tafsilan verirler: "Birisi Hz. Seyh'den, ya'ni Hz. Mevlana'dan sunu sordu. Hakk-i alllennde j~}l1 ..::..A.6:- u j}l _,J j}l _,J ya'ni "Ey Resulum sen olmasa idin, felekleri yaratmaz idim" buyrulan Mustafa (s.a.v.) bu azamet ile beraber I..w.... ~ ~ ..w.... y) ..::.."l ~ ya'ni "Ne olaydi, Muhammed'in Rabb'i, keske Muhammed'i yaratmasa idi" der. Bu nasil olur? Hz. Mevlana bu veeh ile cevab verdi: "Bu soz bir misal ile tavazzuh eder. Bir karyede bir erkek, bir kadma asrk oldu ve her ikisinin evleri yakm idi. Beraberce omur surerler ve baliklann su ile hayat bulduklan gibi, onlar da semirir ve nesv ii nerna bulurlar ve hayatlan birbirinden olur idi. Nagah Hak Teala onlan zengin etti. okuzleri, koyunlan, at suruleri, malIan, altmlan, ve hasern ve hademleri cogaldi. Kesret-i tena'umdan sehre azrn edip, her birisi birer §ahane konak satm aldilar ve orada ikamet ettiler. Bu bir tarafta ve 0, bir tarafta. Hal bu gayeye erisince 0 Iy§ ve 0 visale muvaffak olamadilar. Derunlan altust ve cigerleri suzan olup, gizli naleler ettiler, ~are olmadr. Bu suzis, son dereeeye vasil oldu. Onlar bu firak atesi icinde kulliyyen yandilar. Boyle olunea naleleri mahall-i kabulde vaki' olup, emval ve mevasiye noksan anz olarak tedric ile evvelki hale donduler. Bir zaman sonra evvelki karyede birlestiler ve ayru vasla koyuldular, firkatin acihgiru yad eylediler. I..w.... ~ ~ ..w.... y) ..::.."l ~ avaz: zahir

. oldu. Cunki can-t Muhammed (s.a.v.) mucerred olup alem-i kudsde ve Hak Teala'run visalinde nesv ii nema bulur idi. Bahklar gibi 0 derya-yi rahmete dalar idi. Gerci bu alemde peygamberlik ve halka rehberlik makanuna ve padisahlik azametine malik ve sohret ve sahabet iclnde idi. Velakln yine evvelki yasayisa dondukde " Keske peygamber olmasa idim ve bu alerne gelmese idim" der. Zira 0 visal-l mutlaka nisbetle butun bu memleket, bar-t azab ve mesakkatdir ilh ... "

lste, varls-l Muhammedi olan insan-i kamillenn, aynhktan sikayetleri dahi bu kabildendir ve sikayet degil hikayetdir. Nitekim Hz. Pir, asagida gelecek olan bir beyt-i serifde acik bir suretde bu ma'nayi beyan buyururlar:

Mesnevi:

"Ben cuun cuunden §ikayet ediyotum. heyu, ben §ikayet edici degilim, hikayet ediyorum. "



~

AHMED AVNI KONUK

..I.il o~li 0j):;f r~ jl ..I.il o-4.r.! If' \j 0~?

2. 9Vey der ki, beni kamt§ltktan kestikleri zamandan beri, niilemden erkekler ve kadmlar inlemi~lerdir.

Hz. Mevlana yukanki beyitte cism-i seriflerini "ney" e ve i~i bos karrusa tesbih buyurrnuslar idi. Bu karine ile, "neyistan"dan ve karmshktan murad, cismaniyet alemi olmak munasibdir. Ve filhakika bu kesafet alerninde peyda olan ecsam-i beserden her birisi, Hakk'm mezahir-i esrna ve SlfatI olup, dairna onlardan bu sifat ve esma-i ilahiyye ahkami zahir olmaktadir. ~u kadar ki, insan-i kamil, bu karrushk mesabesinde olan cismaniyet aleminde, kendi vucud-i cismanisinln mevhum ve yok oldugunu idrak eder, ve insan-i nakis ise, kendi mevhum olan varhgmda ve enaniyyetinde rnustagrakdir. Ve bir Hakk'm vucudu ve bir de benim vucudum vardir deyip durur.

Mesela, insan-i kamil, karrushktankesllip nayzenin uflemesine ve guzel nagmeler cikarmasma salih bir "nay''a benzerInsan-i nakrs ise, her ne kadar karmshktan kesilmis ise de, tesviye edilmernis ve icinin dolulugundan dolayi guzel nagmeler ve sadalar cikarmasma musaid olmayan "nay''a benzer. Eger bu nay dahi, bir ustad-i kamil tarafmdan tesviye gorup ve i~i bosaltihr ise, guzel bir nay haline gelir.

. "Erkek"ten murad, hazz-l nefsanisine maglub olmayan kamil ve arlf sahislar: ve "kadmdan murad dahi, nefsani hazlanyla ve enaniyeti He mesgnl nakis ve cahil saluslardir. Bu iki ma'na, suretde erkek ve kadm olanlann her ikisini de samildir. Zira kamil ve arif olan kadmlar, her ne kadar suretde kadin iseler de, ma'nada erkek hukmundedlrler. Nitekim Rabiatu'l-Adeviyye (kuddise sirruha) hazretleri bu zurnredendir. Ve keza suretde erkek olan nakis ve cahil sahislar dahi, ma'nada kadm hukmundedirler. Nitekim Fir'avn'in ve Nemrud'un ve emsalinin cehaletleri ve sersemlikleri meydandadir.

"Nale'tden murad, insan-i kamilin, arlf ve cahil insanlar onunde, beyan buyurdugu hakayik ve maarife dair olan sozleridir ki, bu Mesnevi-i ~erifbasindan sonuna kadar Hz. Pir'in bu kabil nalelerinden ibarettir. Ve Hz. Pir'in sozlerini dinleyen her suuf halk, 0 yuksek ma'nalardanmuteessir olur. Nitekim Fihi Ma Fih1erinin 24. fashnda soyle buyururlar: "Bir gun bir cernaat arasmda soz soyluyor idim. Onlann arasinda kaflrlerden dahi bir taife var idi. Esna-yi kelamda agladilar ve zevk ve hal hasil ettiler ilh ... " Ve keza SipehsaJar MenaJabl'nda buyrulur ki: "Hz. Mevlana, camr-I serifde kursiye ciktp, kendilerinde olan halden na§i sevk ve suz-i azim ile cigerden ve gonulden crkan hadsiz ates-engiz ahlar ile bu iki beyti okudular:

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHII J. CILT • MESNEVt-l •

:l Yo .; ~I _;:l ...I.,:.!. _;.r J ~u.. _;:l ($.? :l Yo .; Y' ($l>, -.:;- ..:.Jl> ,j!._;:l .) liL..L.,. ($ 1

:l Yo .; J:l 1.;1 •• _;~ JL,.. J :? ..,_!. \..;. r ($1 _;b .; Y' ~ ($:lb J. '.$' :? c..u f'

"Ey ne hos gece idi ki, ytuimizin visilinden tesadiifvaki' idi. Mii$teri tali 'de ve gimes kucakta idi. Her kadehi ki bana verirdi; aklma malik 01 derdi. Ey tniislUmanlar! Bu hal lcinde aklm ne yeri var idi!"

Bu beyti okur okumaz, onlann muamelelerinin aksinden ve nurlanndan bilcumle halayik aglamaga basladilar, ve halkm asagr ve yukan tabakasmdan, bir agizdan feryad ve figan zahir olup, hayli dem agladilar. cemaat, bu aglayistan kendilerine geldikleri vakit, gorduler ki Hz. Mevlana kursiden inip gitmis idi."

Bu mukaddime anlasildtktan sonra, bey tin hulasa-i ma'nasi soyle olur:

"Evvelki vuslat halimi ve cismaniyyet aleminde olan sonraki aynhgmu yana yakila kamillerin ve nakislann onunde hikaye ederim. Benim sozlerimden ve nalemden, onlann ruhlan da bu aynhgi tahattur edip aglarlar."

Gordiigum serhlerde sarihler, karrusligr "a'yan-i sabite" veya "ervah alemi" ve erkegi, "suver-i faile ve muessire" ve kadiru da "suver-i munfaile ve muteessire" diye serh etrnislerdir.

3. ~ynhk.lan pare pare sine isterim: iii k.i i§tiyak. derdinin §erhini soyliyeyim.

"~erha" et dilimi ve bicak yarast, "serh" gizli olan bir seyi actp meydana koymak demektir. Ya'ni "Ben bu cismaniyyet aleminde efrad-i beser arasmda, bu aynhk duygusundan dolayi sinesi ve kalbl dilim dilim ve pare pare olmus ve kendi ash olan alem-i kudse kavusmaga a~lk bulunmus kimse isterim, ta ki ona, bu asla olan i~tiyak derdinin sirlanru acayim ve serh edeyim. Zira benim bu hususda soyliyecegirn esran ve hakayiki, bunlann isti'dadlan cezb eder."

Bu cezb-i kelam hususunda Hz. Pir'ln, bu Mestievt-i $erifin muhtelif mahallerinde beyanan vardir. IV. cildin 1318, 1319 numarah beyitlerinde soyle buyururlar:

,:",-.- _;:l (- J J. Jf .) 1.;1 jA ..l..p :lj:l ft J:l jl ~ :lj!..f if

"Eger meclisde soz cekici bulur isem, kalbimin cemenlstuunde yiiz bin maarif giilU fifegi bitiiirim, ve eger 0 dem soz 6ldiiriicii deyyiisu bulursam, niikteler kalbimden liusu gibi kafar ."



~

AHMED AVNI KONUK

Ve VI. cildde ~I ~ )~ ~I}I 0W Js- ~I ~ .uJ1 01 ya'ni "Muhakkak Allah Te~Ua vaizlerin diline, dinleyenlerin himmeti rnikdannca hikmet telkin eder" surh-i serifinde de bu ma'na mundericdir.

Ve Fihi Ma Fih 1erinin 26. fashnda da soyle buyururlar: "Soz, dinleyen kimselerin istl'dadi kadar gelir. 0 ne kadar emip mutegaddi olursa, hikmet suru 0 kadar nazil ve zahir olur. 0 emmeyince, hikmet dahi harice cikamaz ve yuz gosterrnez. Acib seyl Nicin kelam zuhur etmiyor dersin? Acib seyl Sen nicin kelanu cezb etmiyorsun? Sana dinlemek kuvvetini vermeyen Zat-: azimu's-san, soyleyene de kelarn daiyesini vermiyor."

4. 9ier bir kimse ki, 0 kendi asluulan uzak kaldt, lekrar kendi vasltntn zamiimm isier.

Butun bu dunya aleminin suretleri, Hakk'm vucud-i hakikisi denizinin dalgalanmasindan MSII olan kopuklerdir, Bu kopukler yine 0 vucud-i hakiki denizinde mahv olurlar. lnsan-i karnilde bu asl-i hakikiye ulasmak istiyak; zahirdir. lnsan-i nakista Ise bu i~tiyak banndir. lnsan-i kamil, bu dunyarun suretleriyle eglenemez ve zevk edemez. lnsan-i nakis ise bu istiyak-: bannisini tatmin icin, zevk edecegim ve eglenecegim diye cirpuup durur. fakat neticede her seyden bikar. Sebebini idrak edemedigi bir zevksizlik ve iznrab icinde yasar. Nltekimayet-i kerimede K:. ~' ..... '. :J~~ -s;n:;' ~;(:. ~ (TaM, 20/124) ya'ni "Bizi anmaktan yuz ceviren kimse (<;in: muhakkak sikmnli bir yasayis vardir" buyrulur.

Bu ma'na hakkmda Hz. Fir Fihi Ma Fih 1erinin 16. fashnda soyle buyururlar. "lnsanda bir ask, bir taleb, bir lzttrab ve bir takaza vardir ki, eger bu alem mulkunun yuz bin mislini verseler, farig ve musterih olmaz. Bu halk, her bir ma'rifet ve hufet ve san'at ve mansibi ve ulumu ve nucumu, vesaireyi tafsilatiyla tahsil eder ve asla gonul musterih olmaz: <;unku rnaksud olan seyi elde etmernistir. Nihayet ma'suka "dil-aram" derler. Ya'ni gonlu onunla karar ve rahat eder. Boyle olunca ma'sukun gayri ile nasil aram ve karar edebilir? Bilcumle ezvak ve makasid bir merdiven gibidir. Mademki merdivenin basamaklan ikamet ve tavakkuf mahalli olmayip gecmek idndir: ne mutlu 0 kimseye ki, uzun yolun kisa olmasi icin pek cabuk btdar ve vakif olup, merdivenin bu basamaklannda omrunu zayi' etmez."

Ve keza 27. faslmda da soyle buyururlar: "lnsan, gorrnedigi ve lsitmedigi ve anlamadigi seyin talib ve a~lkldlr; ve gece gunduz onu arar durur.Ben gor-



~

MESNEVI-l $ERIF $ERHI / I. ClLT • MESNEvI-l •

medlgimin bendesiyim. Herkes anladiklan ve gordukleri seyden usannuslardir ve kacmdirlar. lste bu sebebden dolayi felasife ru'yeti munkirdirler: zira onlar derler ki, gordugtm vakit doymak ve usanmak mumkindir, bu ise caiz degildir. Silnniler derler ki, dOY}TIak ve bikrnak, bir renk uzere gorundugu va-

,... ... J .... ~ J

kit olur. Madernki .)L;, .} yo i y.. Y (Rahman, 29/55) ya'ni "Hak her anda bir

se'ndedir" ayet-i kerimesi muclbince, her bir lahzada yuz bin renk gorunur. Eger yuz bin teeelli etse asla birbirine benzemez. Nihayet sen dahi bu saatde Hakk'i asar ve ef'al icinde goruyorsun. Her lahza turlu turlu musahede ediyorsun: zira bir fiil, bir fiile benzemiyor; meserret vaktinde baska tecelli ve havf ve reca vaktinde baska teeelli. Mademki Hakk'm ef'ali ve O'nun tecelli-i ef'ali ve asan turlu turludur ve birbirine benzemez, binaenaleyh O'nun tecelli-i zatisi de boyle olur. Tecelli-i ef'alinl buna kiyas eyle ilh ... "

5. '13en her bir cem'iyyette mile edici oldum. 9(otii halliler ile, iyi hallilerin e§i oldum.

"Kotii halliler"den murad, Hak'dan ve hallerinin sonundan gafil olan nefsani ve cisrnani kimselerdir."lyi halliler"den murad dahi, Hak'dan agah ve hallerinin sonunu idrak eden kimselerdir.

lnsan-i kamil, Hakk'm bilcumle sifat ve esmasuu carni' oldugundan, butun gafil ve cahil ve agah olan efrad-i beser ile, onlann isti'dad-r fitrilerine gore rnusahabet edip, onlan uslub-i hakimane ile terbiye buyurur.

Beyt-i serifde kotil hallilerin evvela zikrindeki ineelik budur ki ~ .)l-;~I .)1 ..:...l:l~1 I~ ) I_r-I ..:r..lJ1 ~I .r-->- (Asr, 100/2,3) ya'ni "lnsan cinsi elbette ziyan ve husran icindedir. Aneak iman edenler ve iyi amel yapanlar mustesnadir'' ayet-i kerimesi mucibince, bu cismaniyyet alemine gelen her bir insan, ewelen gaflete ve nefsaniyyete muteveccih olur ve bu suretle husran ve ziyan icinde bulunur. Sonra hidayet-i ezeliyye sahibi olanlar, Peygamber'in ve onun varisleri olan kamillerin da'vetlerini ve nasihatlerini kabul edip iyi haIler tahsil ederek, bu husranda bulunan zumreden aynhrlar. lnsan-i kamil boyle birbirlerine zid duygulu olan kimselerin meclisinde soz soyledig; gibi, ney dahi, saz olmak i'tibariyle hem ehl-i fiskm ve hem de Hak a$lklannm meclisinde nagme-saz olur, ve nagmeleriyle her iki tarafm duygulanm tesdid eder. Ve keza insan-i kamil dahi Hakk'a da'vet ettikce, sakavet-i ezeliyye ashabirun inkarIan slddetlemr ve hidayet-i ezeliyye ashabirun Hakk'a olan ask ve i$tiyaklan kuvvet bulur. Hz. Pir, Fihi Ma Fih1erinin 9. faslmda bu ma'na hakkmda soy-



~

AHMED AVNI KONUK

le buyururlar: "Hak Teala enbiya ve evliyayi, cesim ve berrak sular gibi irsal ve carl kildi. Ku~uk ve boyah bulamk sular, onlann icine akip dahtl olunca, kendi bularukhklanndan ve arizl olan renklerden kurtulurlar. Binaenaleyh kendisini sari gorunce "Ben mukaddema boyle saf idim" diye evvelki halini tezekkur eder. ve 0 bulamkhklann ve renklerin anzi oldugunu yakinen bilir ve bu avanzdan, evvelki hal! hanrlayip: J.i ~ G j~ .s.J\\:G. (Bakara, 2/25) ya'ni "Bu evvelce merzuk oldugumuz seydir" ayet-i kerirnesini okur. Imdi enbiya ve evliya, ona evvelki hali rnuzekkir olurlar; yoksa onun cevherine yeni bir ~ey koymazlar. ~imdi...a bulamk sulardan ba'zilan, 0 safl olan cesirn suyu tarudi, "Ben ondamm, 0 bendendir" diye ihtilat etti; ve ba'zilan bu buyuk ve safi suyu tarumadi ve onu, kendinin ve cinsinin gayri gorup, deryaya kansmamak ve bu ihtilatdan tebaud etmek icin, renklere ve bularukhklara iltica etti ilh ... "

6. 9ier bir kimse, kendi zunru cihetinden benim yiirim oldn. 'l3enim biiftmmdan esriiruni istemedi.

lnsan-i karnilin batmuun esranru musahede etmek, ancak ruh gozuyle mumkindir. Ruh gozunun acilmasi ise, bir insan-i kamilin terbiyesi altmda, insan-i kamil oluncaya kadar, siddetli mucahedat ve riyazat ile mesgul olmaya mutevakkifdtr. Halbuki herkesin buna tahammulu olmadigi icin, sozden ve amelden, kemali tahsil etmek isterler. Ve insan-i kamili dinleyen her bir ~air ve her bir alim-i zahiri ve her bir sufi, 0 insan-i kamilin sozlerine bakip, onu da kendi cinsinden ve kendi sirufindan bir ~air ve bir alim ve bir sufi zanneder. Nitekim Hz. PIr Fihi Ma Fih1erinin 27. faslmda soyle buyururlar: "~eyhu'l-lslam Tirmlzi der idi ki, Seyyid Burhaneddin, hakikate mutealhk sozleri guzel soyluyor, zlra mesayihin kitaplanm ve onlann makalat ve esranru mutalaa etmlstir. Birisi dedi ki: Nihayet sen dahi mutalaa ediyorsun, nicin onun gibi soz soyllyemiyorsun? ana cevaben dedi: onun bir derdi ve mucahedesi ve ameli vardir. a kimse dahi: a halde nicin onu soylerniyor ve yad etmiyorsun da, yalmz mutalaadan bahs ediyorsun. asl olan odur, biz onu soyluyoruz, sen dahl ondan bahs et!"

Ya'ni "Cism-i serif "ney" e rnusabih olan Hz. Mevlana buyurur ki: Benim ile musahabet eden her blr kimse, sozlerime ve zahirime bakip, beni de kendi yari ve kendi cinsi zannetti. Zira 0 kimse, nefsinin hazlanndan gecip rnucahedar ve rlyazat sayesinde, ruh gozunun acilmasim ve bu goz ile benim banmmm slrl~flm gormek istemedL"



~

~----------------------------------------

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / l. CILT • MESNEvt-l •

7. '13enim strrnn niilemden uzak. degildir; fak.at goziin ve k.ula.gm 0 nuru yok.uu .

"Slr"dan murad, ruh-i latif-! Hz. Mevlana olmak munasibdir. "Naleden muradvesrar-i llahiyyeye ve hakayik-i rabbaniyyeye datr olan sozlerdir. "Goz"den ve "kulak"tan murad, cis min his gozil ve kulagidir.

Ya'ni "Benim halife-i llahi olan sirnrn ve ruhum, benim sozlerimden uzak degildir: 0 sozler ruhumun sesleridir ve ruhum, 0 sozlerde mesturdur: fakat cismin his gozunde, benim banrumi gorecek ve ruhurnun seslerini i~itecek derecede nur ve kuvvet yoktur." Hz. Pir, bu ma'naya isaretle soyle buyururlar:

if.}U j_r j ~p....s'~ ~ if .}~ -.>\..1. ~ .L.} ...,s' ~

0~ ._,-A; J.jl :l jJ)...s' ~\ ~ if f'u<. -.>1# _r .L. J. ~ ~

"Bu nefesden cihilna bitco): ate§ parlar; benim Ifini olan sozlettmden ne cok. beks kaynar. Benim zahir olan sozletim cismin his kulaklanna etisti, fakat cana tnensiib olan na'ralanm, bicbir kimseye etlsmez. "

Ma'lum olsun ki, insan-i kamilin ruhu Hakk'm halifesidir: zIra ruh-i insa. ni ile Hak arasmda ta'rife sigmayan bir ittisal vardir, Mesnevi:

"Nasm Rsbb'inin nasm csmne, keyflyyetsiz ve kJyasslZ bit ittisali vetdir. " lnsan-i nakrs bu lttlsali, nefsin sifatlanru hail yaparak keser. lnsan-i kamil ise nefsinin sifatlanndan ve enaniyyetinden fani olarak, nihaniyyet mertebesinde sabit oldugundan, nihunun Hakk'a olan bu ttnsalt sebebiyle, Hak'dan aldlgl esran ve ma'nalan Iisan-r zahiri He halka soyler. Halk onun zahirine bakrp, bu sozlerin, 0 insan-i kamilin suretinden sudur ettlglni zannederler. Nitekim Fihi Ma Fih ln 10. faslmda bu rna 'naya i§areten §oyle buyrulur:

"Peygamberimiz (aleyhi's-salatu ve's-selam) Efendimiz mest olduklan vakit, bi-hod bir halde soz soylerler idi. JW.ill1 Jli Ya'ni "Allah Teala buyurdu" derler ve nihayet, sureta onun dili soyler ldi.Velakin arada kendileri olmayip hakikatte soyleyen Hak idi, ilh ... "

lste Mesnevi-l ~erffile Hz. Pir'in kelamlan da bu kabildendir.



~

AHMED AVNI KONUK

8. ten canda':'_, can da tenden ortiilmii~ degildir; fakat bir kimseye, cam gormege izin yoktur.

Bu beyit, "Smm naleden uzak olmamasi nasi! olur: zira SIr ve bann latifdir ve elfaz ve sada ise kesifdir" sual-i mukadderine cevabdir. Ya'ni, kesif olan cisim, latif olan ruhdan ve ruh-i latif dahi cism-i kesifden ortulmus degildir; fakat 0 ruh-i latifin zanru ve cevherini his gozuyle gorrnek icin bir kimseye izin verilmemistir. Zira ruh alem-i sifatdan ve alem-i emir ve se'nden 01- dugundan, tecerrudu halinde kendisinden bir fiil sadir olmaz: fiil sadir olmak icln, alern-i halkdan bir kesif alet ve cisim lazimdtr.

Ma'lfim olsun ki, ruh hakkinda zahir ve batm ulemasmm bircok sozleri vardir. Fakat Mestievi-l $erffden ve Hz. $eyh-i Ekber'in asar-: aliyye1erinden ve Aziz Nesefi hazretlerinin risalelerinden anlasilan hulasa-i ma'na sudur. Rfih, Hakk'm "Hayat'' sifanrun, yine Hakk'in vucud-i hakikisinin her mertebeye tenezzulunde, her bir seyin isti'dadina gore zuhurundan ibarettir. Cemadda "ruh-i cemad", nebatda "ruh-i nebat", hayvanda "ruh-i hayvan" ve insanda "ruh-i insan" olur. Bu zuhur cemadda mahfi, nebatda mahsus, hayvanda zahir ve insanda azhardir. Binaenaleyh ruhdan hali hicbir sey yoktur: fakat insan, e~ya arasmda cismiyyette rnukemmeldir: ve bu hal-l mukernmeliyyete gelinceye kadar bircok meratibden ve tabakalardan gecerek, hepsinin hukrnunu yuklenmistir. Binaenaleyh insarun cisminde ruh-i cernadi, ruh-i nebati, ruh-i hayvani ve ruh-i insani mundemicdir. Alem-i tabiatta mustagrak olan "biyoloji" (ilm-i hayat) alimlerintn tedkikan, ruh-i hayvani dairesine kadar ~lkabi1ir. Buradan ilerisi onlara kapahdir. Onlara gore ruh, cismin haricinde kaim olabilir bir sey degildlr. Ehl-i hakikate gore, madernki ruh viicud-: hakikinin sifat-i Hayat'irunesyaya aksi ve esyada zuhurudur, ruha ma'kes olan cismin vucudu fani olsa bile, gunesin ziyasr gibi 0 akis, ma'kese aks etmeksizin kaim olabilir. Burada ruhun bakasi meselesi tesa'ub eder ki, simdilik burada bahsimizin haricidir. l1eride, ebyatm serhinde cok tafsilat gelecektir.

lmdi ruh-i hayvani, her bir cismin bunyesine gore ayn ayndtr ve aralannda tefrika vardir: fakat ruh-i insani ki, ancak ruh-i hayvani mertebesinden terakki eden insan-i kamillere mahsusdur, bu ruh birdir, bunlar arasmda ittihad vardir. Mesnevf:



~

MESNEVI-l $ERIF $ERHI / 1. CILT • MESNEVt-l •

)y. .}WI ().J ...\.>-1) ~ 4i1-41 0 jJ) 0 J)) ))

) y. .}Iji>" ().J .J) ...; _}i (2/186) 4ib:- ybl ~ Jfo (2/66)

"Tefrika tiih-i hayvanide olur. Riib-! insani neis-i vshid olur. Canlann giine§i, bedenler pencerelerinin kinde miiftenk oldu. "

lmdi sifat-i Hayat VUCUd-l hakiki-i Hakk'm bir se'nidir ve se'ni ta'rif etmek mumkin degildir; ancak bir cisimde zahir oldugu vakit his gozuyle gorulur. Mesela insanm gulmesi ve aglamasi, birer se'ndir. Bu iki hal, clsimden zahir olmadikca bilinmez. Bunun icin Kur'an-i Kerim'de ruh hakkmda

'I.. ...... J. ~ J.

~J fl if 0)1 J (lsra, 17/85) ya'ni "Ey Resulum de ki, ruh Rabb'imin em-

rinden ve se'nindendir." Binaenaleyh bir kimsenin ruhunun mertebesi, ilim ve ma'rifete mutealhk sozlerinden ve ahlakmdan ve ef'alinden belli olur. ZIra ruh-i hayvani mertebesinde olan insanlann ahlaki ve ef'ali, hayvanlann ahlak ve ef'aline uygundur. Hayvanlar arasmda, nasil nefislerinin hazzmdan dolayt cenk ve niza ve kavga olur ise, bunlar da 0 hal icinde olurlar.

Bu mukaddime anlasildiktan sonra, beyt-i serifin hulasa-i ma'nasi soyle olur: "Cismin bir se'n olan cana ve carun cis me , ta'rife sigmayan bir ittisali vardir: birbirinden ortiilmu$ degildirler. fakat ruhun zanru ve cevherini his gozuyle gorrnek icin, hicbir kimseye izin verilmemistir.

9. '13u niiytn sesi iite§tir ve hevii degiUir. 9ier kimde bu iite§ yok ise, yok olsun.

"Ates'ten murad, ask-i tlahi atesidir, ve bu beyt-i serif yukandaki dort numarah beyte merbutdur. Ya'ni, kendi aslmdan uzak dusen her bir kimse, evvelki vuslat zamaruru ister: cunku kendi aslmm a$lkldlr; ve bu ask insan-i kamilde gayer siddetle zahir oldugundan, onun sozleri de bastan basa bu siddetli askm atesidir. Ve halka kendisini alim gosterip hurmetlerini kazanmak icin kitablardan ezberlenip nefsin hevasmdan sadir olan sozler degildir, ilharn ve vahy-i ilahidir. Onun bu ilhami olan sozleri, kalbinde kendi aslma ulasmak aski olan kimseleri vecde getirir. Fakat bu askdan bos ve kendisinin benliginde mustagrak olan kimselere bu atesin te'siri olmaz. Binaenaleyh her kimde ashna ulasmak askrrun atesi yok ise, 0 kimse evvelen kendi mevhum olan varhgmdan yok olsun ve kendisinin akli ve nazari olan bilgilerinden fani olsun .



~

AHMED AVNl KONUK

Ankaravi hazretleri "nist bad" "yok olsun" sozu beddua degildir buyurur.

"'

Filhakika insan-i kamll, mahlukat-i ilahiyyeden hicbinsine inkisar etmez: zi-

ra ahlak-i ilahiyye ve muhammediyye ile mutehalhkdir. Nitekim Uhud oazasi'nda musrikler Resul-t Ekrem hazretlerinin mubarek yanaklanru yaralayip dislerlnl kirdtlar. 0 Server-i alem, bir taraftan akan kanlan siler, bir taraftan dahi 0~ ':1 ~\j if';..l,.aol ~I ya'ni " Ya Rab! kavmime hidayet et; zira bilmiyorlar" buyurur idi ve beddua etmezdi. Ve ba'zan onlardan beddua tarzmda zahir sozler, hayirh duadir.

"i:iI.. .. .. • .. ....... ..... '" .. oJ ..

Nitekim Nuh (a.s.) kavmi hakkmda I)~.:o 0!}\5JI 0" ./)':11 ».» ':1 y) (Nuh,

71/26) ya'ni "Ya Rab, yeryuzunde kaflrlerden doriiip dolasan bir kimse birakma!" buyurdu. Hz. ~eyh-i Ekber, Fususu'J-Hikem'de FaSS-l Nuhi'de, bunun su ma'nada hayir-dua oldugunu beyan buyurur: "Ya RaM kafirler senin ism-l Zahir'inin ahkamma mustagrak oldular ve gizli ve a§ikar olarak da'vet ettigtm halde, senin ism-i Batm~mm ahkamma yaklasmadilar, Sen onlann dsimlerini ism-I Zahlr'tnden, ism-l Batm'ma nakl et ki, ruhlan bu suretle kemal bulsun." lste ahlak-i enbiya ile muttasif olan Hz. Pir'in bu duasi da bed-: dua degildir: ancak bir tavsiyedir.

.:ob ...s' )...u\5'..::.. .A...:: c. ._;...:;. J>. .:ob .j )...u\5' ~ ,pI

10 . .9l§k.tn af.e§idir ki "ney" e dii#ii . .9l§k.tn kaynayt§u1tr ki, meye dii§tii.

Bu beyt-i serif yukanda gecen atesin tefsiridir. Ya'ni "ney"in sesi atestir dedik, bu atesten muradmnz, ask atesidir. ve ask atesi ise kainan kaplarrusnr. Mahlukatm en mukemmeli olan insan-i kamilin, kalb-i serifine dusen ask atesi oldugu gibi, cemad nev'inden olan suri meyin ve sarabin kaynayisi da ask atesindendir. Zira ._j _r ':1 J1LI ...::....OW ._j _rl 01 ~\j ~ I? ...:.£ ya'ni "Ben, sifatlanmm ve isimlerimin gizli hazinesi idim. Bu Slfat ve esma asanrun zuhuruyla bilinmege muhabbet ettim, binaenaleyh mahlukan bilinmem icin yaratnm" hadis-i kudsisi muciblnce, kainatm sebeb-i zuhuru muhabbet-i ilahiyye olmustur. Ve muhabbetin siddetlisine "ask" derler. Binaenaleyh bu muhabbet ve ask butun esyaya saridir. Nitekim Hz. Fir Fihi Mil Fih 1erinin yetmis ikinci fashnda soyle buyururlar: "Sivrisinekten file vanncaya kadar, her birinin bir matlubu ve ma'suku vardir, Necaset kopegin ve yirncuun matlub ve gidasidir. Askstz hayat muhaldir. Nitekim sadr-i Islam buyurdu ki, her kim ben a§lk degilim ve bir seyi sevmem derse, kalkip onun burnunu kesiniz ve goziinii cikanmz. eger bagmrsa, deyiniz ki: Bizim ma'suktan muradnmz, if-



~

MESNEVI-I $ERIF $ERHI / l. cn.r • MESNEVI-l •

tirakr, feryada bais olan seydir. lste anbardan bir avuc ve kitabdan bir yaprak kafidir: baklst bu kiyas uzeredir."

Ma'lum olsun ki, vahdet-i mevcuda kail olan tabiat alimleri derler ki: "Hilkatte en evvel nihayetsiz olan feza icinde elastiki, daima mutehavvil ve sayilmasi kabil olmayan gizli, ya'ni gorunmez cuz'lerden mutesekkil, mutecanis ve kendi arasmda maddenin atomlan serpili olan esirden baska hicbir sey mevcud degil idi. Hatta belki bu atomlar da, yine estrin tekasuf etmis muhtezz cuz'lerinden ibaret bulunuyorlar idi. Bir zaman oldu ki, bu lbtidai atomlar muayyen mikdarda bir araya toplandilar ve bizim madde dedigimiz tabiann ma'cununu teskil ettiler."

Burada birtakim sualler vardir ki, cevablan tabiat alimleri indinde hep rnechuldur. 0 sualler sunlardir.

1. Fen "hicbir sey yoktan var olmaz ve var olan sey de yok oImaz" diyor. ~u halde bu esir-i cevher-i seyyali fezada nereden peyda olmustur? cevabi mechul.

2. llm-i hikmetin atalet kanunu mucibince bir madden in harekete ve ihtizaza gelmesi icin bir sebeb ve muharrik lazundir, bu kimdir? Cevabi yine mechul.

3. Esirin lhtizaz eden cuz'leri, nihayetsiz feza icinde karnilen tekasuf etmiyor da, nicin fezarun surasinda burasmda obek obek muntazam manzumeIer tesekkul edecek surette tekasuf ediyor; ve bir intizarn-i tam altmda bir sil. sile ta'kib ediyor? cevabi mechul.

4. Bu akilsiz ve iradesiz ibtidal atomlar nasil muayyen mikdarda ve muntazam surette bir araya toplamyorlar?

Bu alimler, bu suallerin cevablan bizi alakadar etmez deyip bu ctkmaz sokakta, onlerine gelen mechulat duvarlanna baslanru carptiktan soma, zekalanm ve idraklerinl tekrar alem-i sufliye cevirirler. Fakat bu tedkikatlannda gizIi bir hakikatin ustune basip gecmis olurlar. 0 da budur ki: Feza-yi bi-nihaye ayn-l vucud-i hakikidir ki, esir denilen cevher-i seyyal, 0 vucud-i hakikinin tenezzulanndan ve izafatmdandlr. Ve 0 vucud-l hakikinin Hayat, llim, Semi', Basar, trade ve Kudret ilh ... sifatlan vardir. Zira hareket Hayat'tan ve intizam llim'den ve lrade'den: ve bir seyin tekvini ve icadr Kudret'ten husule geIir ve fezada zerran muhtezz olan esire vucud ve varhk verdikten soma, onun fevkmde, ondan daha latif ve bu zikr olunan sifatlann sahibi bulunan bir vucudun ve varhgm kabulu zaruri olur, Eger tabiat alimi bizim bu sozumuze l'tirazen: "Ya 0 senin tahayyul ettigtn esirin fevkmdeki vucud-i hakiki-l latif 0 fe-



~

AHMED AVNl KONUK

zaya nereden geldi?" diyecek olursa, deriz ki: Biz vucud-i hakikiden bahs edtyoruz. 0 vucud nereden pktl diye sormak, evvelce 0 vucudun varhgmm yoklugunu tahayyul etmek olur ve arnk ona vucud denemez, adem denir. Binaenaleyh bu sual akl-i selimin degil, vehmin suali olur: ve akl-t selirn vucud bahsinde burada durur: ve ancak 0 vucud-i hakikinin izafatma ve tenezzula- . tma nazar eder. Z'ira vucudat-: izaflyyedeki silslle-i intizarn, Hayat ve tum ve trade ve Kudret sifatlanrun isidir, Beserdeki akil ve zekanm vazifesi bunlan idrak etmektir. Kor ve cahil bir tesadufun akil ve zeka-yi beserde yeri yoktur. Beserin akli ve zekasi, bu intizami gordukten soma, 0 vucud-i hakikide, kendi sifatlannm ve esmasirun ( ... ). bir muhabbet ve istek gorur. Zlra bir hayat ve ilim ve trade sahibi, sevmedigi ve istemedigi bir isi yapmaz ve kudretini de sarf etmez. lmdi mademki bu esya muhabbet ile ve istek He vucud-i hakiki tarafmdan izhar edilmistir, muhabbet ve trade ve diger sifatlann asan, 0 vucudun tenezzulannda vucudat-: izaflyye alemine de sari olmak tabii olur. Nitekim cernad olan anasmn birbirini cezbi ve nebann kendi hayanna lazun olan maddeleri cekme istiyaki ve hayvanlarm birbirine meyli ve insanlann birblrlne olan ask ve muhabbetleri, hep bu asl-i hakikldeki muhabbetin sari olmasmdandir. lste beyt-i serifde alem-i halkda insan-i kamilden, cema data vanncaya kadar bu hubb-i ezelinin sari olduguna lsaret buyrulmustur.

~)~ L. <.S1A~..r. ~IA~ ..r. ~J. <.S)~ jI.s- f'~?,_}

11. ~ey, hir yiirinden munk.aft' alan her hir k.imsenin musiihihidir. Onun perdeleri hizim perdelerimizi ytrtft.

"Harif" mahrem ve rnusahib, "yari" deki "ya" tenkir icindir, herhangi bir yar demek olur, ve bundan murad, bir salikin bu keserat aleminde, kadm, evlat, mal ve mulk ve mansib gibi sevip yar edindigi her bir seydir, ve "bizim perdelerimiz" ta'biriyle, Hz. Pir, zat-r seriflerini saliklerin mertebelerine tenzil edip, onlann perdelerine isaret buyururlar. Ve "perdeler''den murad, suri "ney''de yegah, asiran, irak, rast, dugah, segah ve ~argah isimlerinde olan yedi perdedir ki, insan-i kamilin suretinde dahi, nefis cihetinden, "nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mulhime, nefs-i mutmainne, nefs-i raziye, nefs-i merziyye ve nefs-i safiye" isimlerinde yedi mertebe, ve ruhaniyyet ve letalf cihetinden dahi, "kalb, nih. Sir, hafi, ahfa, nefls ve cemi' -i cesed" isimlerindeki

• Maalesef cumle tamamlanrmyor, burada istinsah; unutulmus birka~ kelime olmah. (Nesredenin notu.)

MESNEVl-1 $ERIF $ERHI / 1. cn.r • MESNEVl-1 •

yedi letaff bilfiil muctemi'dir. ve salik ise henuz nefs-i emmare mertebesinde olup yukan mertebelere terakkisi tctn insan-i kamil, onun meratib-i nefsiyye ve ruhaniyyesine tenezziil ederek bu perdeleri birer birer yirtar, Ve saliki bircok nefsin ve ruhun tehlikeli gecitlerinden gecirir.

Hulasa-i ma'na: "Ney mesabesinde olan insan-i kamil, alem-i kesrette sevip yar edindigi her bir seyden soguyup, kendi ash olan Hakk'a muteveccih bulunan her bir salik-i asikm mahremi ve musahibidir. Ve onun meratib-i nefsiyye ve nrhiyyesi, salikin kendi aslma hicab olan meratib-i nefsiyye ve ruhiyyesini yirtn ve kaldirdi.

12. r:Ney gibi bir zehir vebir tiryiik kim gordu? r:Ney gibi bir dost ve bir mu§tiik kim gordu?

"Tiryak" zehirin te'sirini izale eden bir ma'cunun ismi olup panzehir demektir: "Dem-saz" dost ve muhib ma'nasmadir. Ya'ni insan-i karnil sekavet-i ezeliyyesi olanlar icin zehirdir; zira onu dogru yola da'vet ettikce inadi ve sekaveti ziyade olur, ve saadet-i ezeliyye sahibi olup nefsin mulevvesauna bulasrms ve zehirlenmis olanlar icin de, tiryakdir, panzehirdir. Ve salikleri Hakk'a ve hakikate ulasnrmak Icin, onlann dostu ve mustakidir.

13. CN.ey, kan dolu olan yolu soyluyor; J'Vtecnfrn' un a§hmn hssalanm soyluyor.

Ney, ya'nl insan-i kamil, mehalik ve muskilat ile dolu ve nefs-i ernmarenin mezbahasi olan Hak yolundan haber veriyor: ve ask-r ilahiye mubtela alan Mecnun'un kissalanru ve ahvalini beyan ediyor. "Ask-i Mecnun" ta'biriyle (j ~ I) ~ ,_;>- ...ul IJ.?~I ya'ni "0 kadar Allah'i zikr et ki, mecnun desinler" hadis-i serifine tsaret buyrulur. Zira ehl-i gaflet, daima Allah'dan bahs edenlere deli derler.

14. '13u akhn mahremi bf-hfr~un gayri degildir; zfrii kulaktan ba§ka dile tniisieri yoktur.

Ya'ni insan-i kamilin akhnm mahremi, ancak onun onunde kendi akhru, dirayetini ve fetanetini terk etmis alan salikdir. 0 akildan mustefid alan an-



~

AHMED AVNl KONUK

cak boyle bir salikdir: yoksa kendi akhru ve zekasiru ve ilmini begenen kimse, insan-i kamilin aklmdan ve onun ilm-i ledunnislnden istifade edemez. Fakat kendinden gecen salik, insan-i karnil soylerken, bastan ayaga kadar kulak olup dinler: zira ins an-I kamilin dilinin rnusterisi ancak boyle kulak olan bir salikdir.

~ ol~ \..t. j.r- ~ \..t. j).J ~. o~ \..t. j).J L.. r" .J;)

15. £JunIer gamtmtztn i{,inde ak~am oUu; gunIer yanmalar iIe yolda§ oldu.

"Bigah" kelimesinin muteaddid ma'nasi vardir, burada aksarn ma'nasi munasibdir. "Suz" hararet ve yanma demektir. Ya'ni, bu cisrnanlyyet aleminde giinlerimiz, ehl-i hakikatten aynhk gammuzm idnde gecerek aksam oldu. Giinlerimiz, ma'suk-i hakiki olan Hakk'm ates-i ask; icinde yanmalar ile yoldas oldu ve bu yamp yakilmalar He gecti, "Der gam-i rna" "Bizim gammuzin icinde'' ta'birlyle Hz. Fir, bu aynhk ganuru hem kamillere ve hem nakislara tesmil buyurmustur. lnsan-i nakism zahiren ve hayalen aynhgi, muhtac-i izah degildir. lnsan-i kamile gelince, Insan-i kamil, her ne kadar bu cis rnaniyyet aleminde de Hakk'a vasil ise de, onun cismi ve taayyunu Hakk'a vuslatm kemaline hicab olur. Nitekim Sadreddin-i Konevi hazretleri, Hz. Mevlana'yi son hastahklannda ziyarete geldi ve "Allah Teala sana acele §ifa versin" diyedua etti. Hz. Mevlana buyurdu ki: "Bundan sonra -Allah §ifa versin duasi- sizin olsun, asrk ile ma'suk arasmda bir kil gornlekten ziyade bir sey kalmanusnr: nurun nura ulasmastru istemez misiniz?"

"Ben cisimden ve heytdden soyundum; visfilin nihfiyetlerinde seluup gezerim ." (Mesnevi, c. 6/4639)

16. Eyer gunler gitti ise, de ki: !3it korka yoktar; sen kal ey 0 kimse kif senin gibi pak yoktur.

Bu beyt-i serif insan-i kamil lisanmdandir, "Sen kall" hitabi, ma'suk-i hakiki olan Hakk'adir, ve bundan murad, Sifat ve esman ile bu alem-i kevnde mutecelli olarak sen kal!. Zira benim varhgim ve gecen gunlerim mevhum ve i'tibaridir, demek olur. Zira arifin nazannda esyada sifat ve esmasiyla zahir olan

MESNEVY-l ~ERYF ~ERHl / I. cn.r • MESNEVY-l •

Hakk'm vucud-i hakikisidir, ve alern-i kevn ve cismanlyyet hayaldir. Nitekim Hz. Seyh-i Ekber Fusiisu'l-Hikem'ee Fass-i suleymanrde soyle buyururlar:

"Kevn ancak hayaldir ve a hakikatte Hek'du. bunu anlayan kimse, tarfkatin suletuu baiz oldu. "

Ya'ni, eger bu cisrnaniyyet alerninin gunleri boyle aynhk ganu ve ask-i llahi atesi icinde gecip gitti ise, ey aslma iltihaka ~lk olan arif de ki: Ey hayali ve i'tibari olan gunler ve vakitler geciniz. Sizin gecmenizden dolayi, bizim icin korku yoktur. Slfat ve esman ile mutecelli olarak, bizim nazanrmzda sen kal, ey Zat-: eeell ve a'la ki, vucudda senin gibi pak ve mukaddes yoktur. ;.£ ~I ~;. ~ (Hadid, 57/4) Ya'ni "Nerede olursamz, 0 Allah Teala sizinle beraberdir" ayet-i kerimesi mucibince, sen her bir mevtmda benim hakikatirn ve sey'iyyetim ile berabersin.

17. 9ier k.im bahgtn gayridir, a sudan 10k. aUla; ve a bmse b nz~k.s~zd~r, onun

giinii ger- oUla. .

Bu beyt-i serifde U~ siruftn haline i§aret buyrulur. Birisi bahk, digeri bah- . gm gayri ve U~UncUsU de nziksiz olandir. "Bahk"tan murad, ruhlan ma'na deryasmda yuzen zatlardir ki, bunlar ehl-i askdirlar. "Bahgm gayri"nden murad, suretle mukayyed olan ahyar ve ebrar taifesidir ki; ahyar taifesi ibadat-: zahiriye ve suriye ve ebrar taifesi ise kesif ve keramata ve suver-i kesfiyyeye kanaat edip ma'naya teveccuh etmezler. Nitekim VI. cildin nihayettndeki "O~ ~ehzade" kissasmda, bunlann halleri Izah olunur. Arifler, mezahlr-i kevniyyede Hakk'in sifat ve esma-yi bi-nihayesi ahkam ve asanru gorup, afakda ve enfusde olan Hakk'm bu tecelliyanna doymadilar ve ma'na deryasmda rnustagrak oldular; ve I~ ~ ,J~ j y) ya'ni "Ya Rab, Sen'in hakkmdaki hayretimizi ziyade et!" derler. Cismani ve nefsani kimseler ise, hayat-i dunyeviyyelerindeki gunlerini sikmnlar ve gamlar icinde gecirdiler ve gunleri uzadi. Nitekim bu nakis insanlann hal; de, dorduncu beyitte izah olundu.

18. <J>i~mi~in hiilini, ~ig olan h~ anhyamaz. 'l3iniienaleyh sDz bsa gerek.fir ves-

selam. .

AHMED AVNI KONUK

"Der-yaften" anlamak; "puhte" pismis ve olmus demek olup, bundan murad, hur ve balig olan insan-i kamildir. "Ham" ~ig ve olmamis demektir. Bundan murad dahi insan-i nakisdir. Aziz Nesefi hazretleri Biilr1g ve Hiutiyyet risalesinde buyurur: "Alemde rnevcud olan her seyin nihayeti vardir ve her seyin bulugu vardir: ve her seyin gayest hurriyyettir. Bu kelam sana ancak bir misal ile ma'lum olur. Bil ki, meyve agacta tamam oldugu ve kendi nihayetine eristigi vakit, Arablar: "Meyve hur oldu" derler. Nihayetin alameti odur ki, bir sey kendi evveline vasil ola. Kendi aslma vasil olan her sey nihayete erisir. Bizim indimizde htc subhe yok ki hep Hak'dan gelirler: ve yine Hakk'a rucu' ederler. .) y<:. .yl ) .r" ')'1 i..l.! -.:.,. Ya'ni "Emir ondan basladi ve ona avdet eder, ilh ... " Binaenaleyh, insan-i kamil, kendinin mebdei olan Hakk'a vasil olmakla kainat agacmm pismis ve olmus bir meyvesi olur: ve onun gayri olan insanlar dahi, heniiz ham bir meyve halinde bulunur. Ham meyve olmus meyvenin haline yabanci oldugundan, insan-i karnilin halinl soz He insan-i nakisa anlatmak kabil degildir. Boyle olunca, bu bahisteki sozii kisa kesmek lazim gelir vesselam.

• ••

Buraya kadar olan 18 beyit, bu Mesnevi-i ~erif'in zubdesi ve hulas as I 01- dugundan, eger bu beyitler Mesnevi-i ~erifin bahislerine tatbikan serh edilse pek buyuk bir hakayik kitabi olur. Dibacenin serhinde dahi gosrerildigi vech ile Mesnevi-i ~erif'i.n te'Iiflndeki sebeb sudur: Hz. Mevlana'run muridleri, Hakim senai hazretlerinin JIahi-Name'sini ve Feriduddin Attar hazretlerinin MantIku't-Tayr'ml ve Musibet-Name'sini mutalaaya cok ragbet ederlerdi. <_;elebi Husameddin hazretleri bunu gorup, Cenab-i Mevlana'ya hitaben: "Hudavendiganm, gazeliyyat esran cok oidu. l1ahi-Name ve Menaku 't- Tayr uslublannda bir manzum kitab te'Iiflne inayet buyurulmus olsa, dostlara yadiganruz olur" dedi. Hz. Mevlana dahi "Bu fikir size gelmezden evvel, alern-i gaybdan boyle nazmen bir kitab te'Iifi hanrasi kalbime ilka olundu" buyurup, derhal sanklan arasmdan bir kaglt cikararak Celebi hazretlerinin eline verdi kl, 0 kagltta bu 18. beyt-i serif yazilrrns idi. Ondan soma Hz. Mevlana Mesnevi-i ~erif'i. takrire basladilar.

$urasl sayan-: dikkattir ki, bu son beyitte "lnsan-i kamilin halini insan-r nakis anhyamaz, bu hususda sozu kisa kesmek lazrmdir" buyruluyor. Binaenaleyh bizim gibi nakis insanlann bu Mesnevi-i ~erif'i. okuyup, Hz. Mevlana'nm ahval-i serifesini beyan icin yazilar yazmak, kendi evham ve

MESNEvt-t $ERfF $ERHt / 1. CtLT • MESNEvt-l •

hayalatmuzdan ibaret olur. Nitekim Hz. Fir bu ma'na hakkmda Fihi Ma Fih'lerinin 29. fashnda soyle buyururlar: "Kamillerde ...ul J')\,.:.~ I~ [Ya'ni "Allah'in ahlakiyla ahlaklammz"] ve I.r"'! ) t........ ..J ..::...:S' [Ya'ni "Onun isitmesi ve gormesi olurum"] sirn zuhur eder. Ve bu azim makamdir. ki, bundan kelam-i azim soylemek de beyhudedir. ~iinkii onun azameti, "aym" ve "za'' ve "ya" ve "mim'' ya'ni "azlm" kelimesi He anlasilmaz. Eger onun azametinden biraz zahir olsa, ne "aym" kahr, ne de "aym" harfinin mahreci ve ne "za" kahr, ne de "za" harfinin mahreci; ve ne el kahr, ne de mevcud; envann leskerlerinden vucud sehri harab olur. Nitekim Kur'an-i Ke-

.. J. ... 0 .. ~ ... o". }",. ... ... J. J. 010 $

rim'de buyrulur: ~)~I~} 1_,.b:..:lI~1 .!l)l.1 wI (Neml, 27/34)Va'ni "Padisahlar

bir sehre dahil oldukda 0 sehri harab ederler."

Devenin biri fare kovuguna ayagmi basn, koyuk harab oldu. fakat 0 harablik icinde bin hazine cikn.

"Harab tnevzi'de hazine oluii ma 'miit olan yetde kopek olur kopek!"

Vaktaki uzun uzadiya saliklerin makarrumn serhinden bahs ettik, vasillann ahvalinin serhinde ne soyliyelirn? Ancak onlann nihayeti vardir: fakat bunlann nihayeti yoktur. Saliklerin nihayeti vlsaldir: vasillann nihayeti ne olur? 0 bir vasildir ki, onun icin firak olmak murnkin degildir. Hicbir uzum tekrar koruk olmaz v.e hicbir olmus meyve tekrar ham olmaz ilh ... "

Ve yine Fihi Ma Fihln 4. fashnda da soyle buyururlar: "Seyyid Burhaneddin (k.s.) soz soyler idi. Birisi dedi ki: Sen in medhini fllan kimseden isitnm. Buyurdular ki, goreyim, 0 falan adam nasil adamdir? Onun beni taruyip medh edecek mertebesi var nudir? Eger 0 beni soz He tarurms ise, su halde beni tarumarmsnr. Zira bu soz ve harf ve savt ve bu dudak ve agiz kalmaz. Butun bunlar arazdir. Ve eger fiil ile tarurrus ise, yine boyledir. Ve eger benim zatmu tarurms ise, 0 vakit bilirim ki, 0 benim medhlml edebilir ve 0 medih, benim medhim olur."

lmdi, bu 18. beyitten sonra, Hz. Fir, ins an-i nakisin kemaline lazim olan vasiyyetlere baslarlar.

)j~)r-:""'~~4~

19. €y ogu1, bagt lwpar cIa, hiir 01; ne vakte kadar giimii~ bagtncIa ve a1ttn bagtnda olursun?

AHMED AVNl KONUK

Ey ogul, ta'biriyle. salikin Hak yolunda henuz \;OCUk mesabesinde olduguna isaret buyrulur. "Bag"dan murad, hirs ve muhabbettir. Zira insan haris oldugu ve muhabbet ettigi bir seyin esiridir. Binaenaleyh Hz. Pir'in bu tavsiyesinden rnurad "AItm ve gilmil~ kazanmayi da birak da, fakir ve ekmek parcasma muhtac 01, demek degildir. BeIki alnrun ve gumusun "ayn"ma ve zaUna oIan muhabbeti, Hakk'in muhabbeti uzerine tercih etme!" demektir. Nitekim bu cildin 997. numarasmda.

0j) ...uj)) 0';;) JoW..}

"Dilnya nedir? Huda'dan gafil olmekui. meta' ve gilmu§ ve evlM ve kadm deglldir, "

buyururlar. Maatteessilf bu cihet bircok ehl-i suluk tarafmdan yanhs anlasildigindan, miskinlik ve pejmurdelik meslegi ihtiyar olunmus ve din-t Islam dusmanlanrun nazanna k6til bir numune gosterllmistir. Halbuki hadls-i serifde: ~L,...ll .r.- )J ~L,...ll JLl.1 r"" Ya'ni "Iyi mal, iyi adam icin ne guzeldlrl" buyrulmustur. Z1ra bir iyi adam kazandigi mal-i mesra' ile hemcinsinin dusmuslerine ve acizlerlne yardunci olur. Ve Fihi Mil Fih tn 46. faslmda dahi soyle buyrulur: Muhakkak Allah Teala bize kesb ve tahsil-i mal ile emr etti. (,;ilnkililll ~ ,,) Ipl (Bakara, 2/195) ya'ni "Allah yolunda infak ediniz" buyurdu. lnfak-i mal ise ancak mal ile mumkindir. Binaenaleyh tahsil-t mal ile emr etmis oldu."

lste bu tzahata nazaran bu beyt-i serifdekl tavsiyeden murad, malm zanna ve "ayn"ma olan hirs ve muhabbettir. Ma'lfim olsun ki, lurs ve muhabbetln, insanm duygulan arasmda birer hakikati vardir. Bu hakikatler asla insandan zail olmaz. Fakat bu duygulann fena veya iyi cihetlere tevcihi mes'elesi vardir. Eger bu hirs ve muhabbet kamilen dunya ciherine tevcih olunursa, hevaya sarf edilmis olur: fakat Hak tarafina tevcih olunursa, saglam bir cihete sarf edilmis olur. Binaenaleyh bu hususta bir kimsenin mal tahsilt emrindeki niyeti mu'teber olur. Eger bir kimse mal tahsil edip, zengin or .. mak ve mall ile Hak yolunda hizmetler etmek niyeti ile cahsirsa, ayn-i ibadet olur, ve eger zengin olup, nefsinin huzuzanru kemaliyle tatmin etmek niyeti ile cahsu ve hemcinsine yardimci olmak duygusundan uzak bulunursa, cem'iyyet-i beseriyye i~in mUZIIT bir uzuv olur.

'0') ~ -:-..J ~ ~

~ )).. ..

20. €ger denizi bir bardaga Jok..er isen, ne k..adar stgar? '13ir giinliik.. k..tsmet!



~

MESNEVI-I ~ERIF ~ERHI / l. cn.r • MESNEVI-l •

Ya'ni, ey malin zatma ve aynma haris ve muhib olan kimse! Deniz mesabesinde cok olan bu dunya mallanru, bir bardak mesabesinde olan cis mine sigdurnaya cabalasan, kendi nzkm i'tibariyle, ona ne kadar sigabilir? Aneak bir gunluk kismet ve nzkm sigabilir. zira nzik, Insarun bogazindan gecen seye derler. lnsarun kazarup topladigi ve fakat henuz yiyernedigi ve intifa' edernedlgi mal, onun nzki degildir. Nitekim bankalara habs ettigi yuz binlerce liralan yemeden olup gidenlerin haddi hesabi yoktur.

~);) A ~ ~li J..l.,.:> \; ~ A 0~.r- ~ l'Oj§'

21. 9iartslerin goziiniin hardagt dolmadt. Sadef, klini' olmadtk{a inci dolmadt.

Bununla beraber deniz mesabesinde olan dunya mahrun zanna ve aynma haris ve muhib olanlann, bardak mesabesindeki gozleri, bu mallar He dolmadi. Mesela yuz bini olan iki yuz bin ve bir milyonu olan iki milyon yapmak istedi. Bu dolmarun caresi aneak kanaatnr. Nitekim sadefin icine nisan yagmuru danelerinden biri du§tugu vakit, eger agziru kapatirsa tclnde inei peyda olur. Eger sadef bu ilk katraya kanaat etmeyip agzuu kapamaz ise, icinde bu inci peyda olmaz. lnsanda bu hirsa isareten hadis-i serifte soyle buyrulur: J r: ~ ~ '1 ) WI; L..t,J1 ~ '1 ~ ) ~:. o: ':>~.)I) i.)\ c.J. '1 .:>lS' } yl_;:ll '11 i.)\.:r.1 Ya'ni "Eger adem oglunun altmdan ve gumusten iki vadisi 01- sa, elbette onlann uctmcusum; ister; ve adem oglunun ictniancak toprak

. doldurur."

22. 9ier kimin lihast hir a§klan ytrhldt ise, 0 htrslan ve aytblan lamamiyle iemiz olda.

"Libastan murad, ruhun libasi olan cisimdir. Ma'lum olsun ki, taliblerin Hak yoluna sulukleri iki turlu olur. Birisi evvelen nefsi kotu sifatlardan ve rezailden temizleyip ma'rifet-i llahi'ye rnustaid olmak ve 0 ma'rifetten soma, ask-i tlah'i hasil edip, bu "ebrar" yolundan, "suttar" yoluna terakki etmektir. Kamlllerin ba'zilan, talibleri terbiyede ve kemale getirmekte, bu yolu munasib gormuslerdir. Onlan lurstan ve diger nefsani olan ayiblardan ve kusurlardan temizleyip guzel ve ruhanl sifatlar ile muttasif'yaparlar. Ve digeri odur ki, salik evvelen ask hasil eder ve askin husulunden soma butun rezail ve nekais-i nefsaniyyesi zail olur. Ba'zi kamilier bu ask yolunu makbUl tutup, sadik. muridleri bu ask menziline eristirirler.

AHMED A VNI KONUK

Hz. Mevlana, bu iki yolu beyan buyurdular. Evvelen "Bend bi-gsil" den i'tibaren yukandaki ii~ beyti, evvelki yola isaret buyurdular. Ve ikinci yol, Hz. Mevlana'run l'tibar buyurdugu "§iittar" ve "ask" yolu oldugundan, bu asagidaki beyitlerde de ask hakkmda mubalaga buyurdular. Ya'ni "Hirs-i dunyadan ve bu hirs sebebiyle nefsani olan ayiblardan ve kusurlardan temizlenmenin caresi, bu cisim libasmm mecazi veya hakiki bir ask He yipranrnasidir. Zira askin isti'la ettlgl bir kalbe baska emeller sigamaz. Nitekim V. cildin 2725 numarah beytinde soyle buyururlar:

"Askin gayri her ne varsa, eskin me'kuliidiu: eskm gagasl oniuide iki cihtu: blt tsnedi: ."

23. SZlferin! ey bizim latif, IiiiJeli olan a§bmtz; ey bizim biitiin illetlerimizin kh.imi!

"~act-ba§" aferin ve rna§aallah ma'nasinda tahsin kelimesidir. "Hos" latifve guzel. "sevda", rnuteaddid ma'nasi vardir, burada faide ma'nasmadir. "Tabib'' lugatte, san'atmda ve ilrninde rnahir ve ustad olan kimseye derler: hekim ve doktor dernektir. Sonradan hastahklann tedavisinde mahir olan kimse ma'nasmda kullamldi. Ya'ni "Ey bizim latif, faideli olan asknrnz! Ey bizirn butun nefsani illetlerimizin tedavisinde bir hazik doktorumuz, aferin sana!"

24. €y bizim kibrimizin ve niimfrsumuzun iliin! €y bizim €j1iitfrn' umuz ve Cslinos' umuz!

"Nahvet" buyukluk ve tekebbur ve kibir. "Eflatun" eski Yunan hakimlerinden birisinin adidir, felsefesiyle meshurdur. Ve "Calinos" kezalik eski Yunan doktorlanndan birinin ismidir. Aska bir sahsiyet verilip, filozoflukta Eflatun'a, ve emraz-i ma'neviyyeyi tedavide Calinos'a benzetilmistir.

25. 7:oprak cisim, a§ktan felekler iizeruie gitti. '1)ag rohsa geldi ve raliik oUu .



~

MESNEvt-1 ~ERtF ~ERHI / I. CILT • MESNEvt-l •

"$tiden" masdan, olmak ve gitmek ma'nalanna geIir. Birinci rmsra'daki "Sud" gitti ve ikinci misra'daki "sud" oldu demektir. "~alak" cabuk ve cevik ma'nasmadir. Ya'ni "Server-i alem (s.a.v.) Efendimiz'in ve onun vanslerinin cisimleri, kesif ve sakil olan topraktan yaranlmis iken, ask-i Hahi sebebiyle telattuf edip feleklere uruc etti. Tur-i Sina dagr, Musa (a.s.)m askmdan zuhur eden tecelli-i ilahi uzerine harekete geIip carcabuk parca parca oldu.

26. €y ii§tk! a§k, 78/ un cam yeW; 7ilr sarho§ ve Jl.iilsii bl~hil§ dii§tii.

"Iur" Musa (a.s.)m munacat yeri olan Tur-i Sina dagmm adidir. "A§lka" nm nihayetindeki "elif" nida icindir, "ey" demektir. "Harre" Arabca, dti~tti, "saika" bthus demektir. c-...::... .;...;. ~~ (A'raf 7/143) [Ya'ni" ... Musa da baygin dustu"] ayet-i kerimedendir. "Saika" Hafs kiraan uzeredir. Diger kiraatlarda "Saika'' dahi okunur. Beyt-i serif bu kiraatlara goredir. Ya'ni "Musa (a.s.)m askirun cernad cinsinden olan Tur-i stna dagina aksi, 0 daga can 01- du ve bu sebeble 0 Tur-i sina, tecelli-i ilahiden sarhos oldu ve Musa (a.s.) dahi, bayihp dti~tti .

. 27. €ger ben kendi dem-sii:Ztmm dudagt ile e§ ola idim, fney yibiJ ben saylemeye liiytk olam sayler idim.

"Leb'' dudak, "dem-saz' vasf-i terkibidir. "Demi uygun" ve "nefes uydurucu" ve muhibb-i sadik rna'nalanna gelir. "Cuft" lugatte, Turkcede tekin mukabili olan "cift" ma'nasmadir: ve es ve arkadastan kinayedir. Ahirindeki "ya" temenni Icindir. Birinci "gufteni'rleki "ya" liyakat ve ikincideki "ya" hikaye icindir. Ya'ni "Ben kendi musahibimin dudagi ile es ve arkadas ola idim, nayr ufuren nayzen nasil turlu turlu nagmeler izhar ederse, ben de, benim nay gibi olan vucuduma vaki' olan ilhamat-: Ilahiyyeden soylernege layik olan sozleri soyler idim."

•••

Ma'lum olsun ki, ekabir-i evliyadan Sehl b. Abdullah Tusteri (k.s.) buyururlar ki: " Alimin uc turlu ilmi vardir. Birisi "Ilm-i zahir'dir: alim onu ehl-i zahire soyler. Ve digeri "ilm-i banndtr ki, bunu ancak ehIine soyler. Ocuncu



~

AHMED AVNl KONUK

ilim, alim ile Allah Teala arasmda bir sirdir, bu da alimin hakikat-t imarudir. Bunu ne ehl-i zahire, ne de ehl-i banna soylemez." Bundan anlasihr ki, Hz. Pir'in soylernek istedigi Him, bu ikinci nevi'den olan ilimdir. Binaenaleyh bu beyit, yukanda gecen ";1) jl..,.. f- ..,.. f- ~Iy ~ beyt-i serifinin te'kidi olur. Ve u<;uncu nevi' Him, harf ve savta sigmadigmdan, Iisanen soylenemedlgi icin kamiller bu sirn, ancak karsihkh, kendi hakikatlerine nazar etmek suretiyle musahede ederler. Nitekim Hz. Pir, ~ems-i Tebrizi hazretleriyle bu mertebede idiler.

28. 9ier kim ki 0 bir hem-zebandan ayn oldu; her ne kadar yuz neva luiar ise de, bf-neva oUu.

I "Hem-zeban" birinin dilinden anhyan arkadas. "Neva" azik ve gida demektir; burada ruhun azigr ve gidasi olan hakayik ve maarif-i ilahiyye murad olunur. Ya'ni, dilinden anhyan bir musahib ve arkadas bulamayan kimse, her ne kadar kendisinde ruhun gidasi olan bircok maarlf-i ilahiyye olsa bile, onlan soyllyemlyecegi tcin, aziksiz ve ma'rifetsiz bir halde kahr.

29. 1Jaktiiki gul gitti ve giilistan gefti, ondan sonra biilbiilden sergiize§t dinleyemezsin.

Bu beyt-i serifde Hz. Mevlana, mahrem-i esran olan cenab-i ~emseddin Tebrizi hazretlerinin gaybubetine i~aret ve Cenab-i ~ems'i gule ve meclis ve sohbetlerini gulistana ve zat-i seriflerini de bulbule tesbih buyururlar. Lira Hz. Pir'in menakrbmm mutalaasindan anlasilacagi uzere, onlann beyan buyuracaklan esrar-i aska ve maarif ve hakayika ancak birbirleri muhatab olabilirlerdi. Nitekim Sipehsalar MtmakIbl\nda bu sohbet mes'elesi soyle rivayet olunur:

Bir vakitte Mevlana semseddm hazretleri munacat vaktinde: "Ya Rab! senin has kullanndan, benim sohbetime tahammul edebilecek bir kimse var rrudir?" buyurdu. Derhal alem-i gaybdan isaret erisdl ki: "Eger sohbetine mahrem lster isen, Rum canibine sefer kill" Derhal oradan Rum vilayetine muteveccih oldu: sehtr sehir anyarak Konya'ya muvasalet etti. Konya'da Hz. Mevlana'yi bulmalan ve onlar ile munasebetleri ,:e sohbetleri bu menakibda tafsil olunmustur,

MESNEvt-t $ERIF $ERHt / I. CtLT • MESNEvt-l •

'o~J" ~\&. J"::"""';_"'::"'" o...uj ·o~A~\&. J"::"""';_"'::"'" 4

30. 9Lep mal §uldur ve ii§tk. bir perdedir; diri olan mal §ilk.dur ve ii§tk. bir oliidiir.

"Ma'sukdan murad, Zat-i Hak'dtr: ve "asik'dan murad, 10 numarah beyitte izah olundugu uzere bilcumle mevcudat ve bu mevcudatm efdali olan insandir. Zira butun esya zat-i Hakk'm slfat ve esmasuun mazharlan olup, onlarda zahir olan ancak Zat-l Hak'dir.

Bu beyt-i serifde Zat-i Hakk'm tecelli-i hususislnden, tecelli-i umumisine intikal buyrulur. Ya'ni Hz. Sems'in suret-i cismiyyesi, mazhar-l Slfat ve esma-yi ilahiyye idi; ve cenab-i ~ems dahi, benim gibi Zat-r Hakk'm a$lgl idi; ve Zat-i Hakk'm bizlerdeki tecelliyan ise, O'nun tecelli-i hususisi olmakla beraber, bizim huviyyetimiz rna'sukun "ayn"i idi; ve bizim suretimiz, 0 ayn-i ma'suk olan hilviyyetimizin perdesi idi. Eger cenab-i ~ems'in suret-i cismiyyesi gaybubet etti ise, bu suver-i esyarun hepsi, ayn-i rna'sukdur ve Zat-i Hakk'm a$lgl olan bu suver-i e$ya O'nun Zat'mm perdesidir. Zira bu suver-i esyadaki fa'aliyyet ve harekat, hep Zat-I Hakk'm sifat-i Hayat'imn eseridir. Binaenaleyh hakikatte diri olan ancak ma'sukdur: ve a$lk olan suver-i esya ise, bir oludur ve cemaddir.

31. rvak.tak.i onun a§k.a meyli olmaya, 0, k.anatSt2 bir k.u§ gibi k.aldt; vay ona!

Birinci rmsra'daki "pervay" meyil ve iltifat demektir. lkinci rrusra'dakl "pervay" kanat ma'nasina olan "per" ile edat-i teessuf ve tahassur olan "vay''dan murekkebdir. Ya'ni bir kimse kendisinde hilkaten mundemic olan ask duygusunu esya-yr suflfyye cihetine tevcih edip Zat-I Hakk'm askma meyil ve iltifat etmezse, kanatsiz bir kus, yukanya ucamadigi gibi, boyle bir kimse de, askuu tevcih ettigi sufliyyet alerninde kahp, Hak tarafma ve alern-i ulviye ucamaz. Yay boyle bir kimsenin haline', Beyt-i Hz. Pir:

~ l,. .;......\yo ~~ .M .s\ ';""".1. .y:.s- ~\&. ~ yo .f y 0\A.:..\&. .s\~ 0~

"A.§Iklann, can fedaslyla olan a§IklltJ, gilzel bir hevesdir. Ey ogul! a§k kanaddu; onun miitebakfsi btid-! hevtidu. "

32. eyer onde ve ark.ada, yiirimin nil'll olmasa, ben one ve ark.aya nastl ak.tl uilanm?



~

AHMED AVN! KONUK

"onrdcn murad, kesafet alemi olan dunya ve "arkadan murad, ma'na ve batm alemidir. Ya'ni, benim ma'sukurn olan Zat-l Hakk'm, gerek bu aleme ve gerek ma'na alemine munasib olan birtakim tecelliyat-i ilahisi bana vaki' olmasa, ben bu iki tarafa nasil aklmu kullanabilirim? Zira ben kamilen ask-i llahide rnustagrak ve alem-i rna'naya gark olsam, bu alern yabanCI kahr ve halki ir~act ile mesgul olamaz idim. Ve karnilen alem-I fanide mustagrak olsam, alem-i ma'nadan maarif cevherlerini cikaramaz idim. Binaenaleyh ma'sukumun nur-i tecelliyati, benim akhrru bu iki tarafa da tevcih buyurdu.

Bu beyt-i serifin hulasaten serhinde ustadim Mesnevihan Selanikli Mehmed Es'ad Dede Efendi (k.s.) soyle buyururlar: "Eger kesretde vahdet ve halkda Hak meshudurn olmayacak olsa idi, fenadan bakaya, mahvdan sahve, sekrden huse gelmezdim."

33. S'l§k bu sozun dt§anya f,tbnastm isler; iiyine gammiiz olmasm! 'J3u nastl olur?

"Ask'tdan murad, ma'sukdur ve Zat-r Hak'dir. "Gammaz" iyi ve kotu seyleri if~a eden.

Ya'ni, benim akhmm boyle hem alern-i ma'nada ve hem alem-i fanide kullamlabilmesinin sim budur ki, ask ya'ni ma'suk-i hakiki, bu Mesnevi-i Serif'deki maarif ve hakayikm, bu alem-i fanide elfaz ile zahir olmasuu ve disanya cikmasiru ister: ve benim camm ma'sukumun ayinesidir, ona ma'sukum mutecellidir. Halbuki ayinenin kendisine mun'akis olan seyleri gostermemesi ve if~a etmemesi mum kin olur mu?

• . 01 : :,1'1 •. , ·A·.-I

~ )~ "") ..._,~ -::

34. Senin ci'immn iiyinesi ondan dolayt gammiiz degildir; zirii ki onun yuzunden pas aynlmt§ degildir.

"[engar" pas, "rnumtaz" aynlrrus demektir. Ya'ni "Ey kimse, eger sen, ben de insamm, bende de ruh-i insani vardir, ma'suk-i hakikinin 0 tecelliyati nicin benim carurnm ayineslne aks etmiyor? der isen, cevaben derim ki: Senin carurun ayinesinin yuzunden nefsani ve cismani sifatlann pasi ve kirleri aynlrrus degildir: senin ayinen cok temizlenmek ve silinmek ister.



~

MESNEvt-l ~ERtF ~ERHl / I. ClLT • MESNEVt-l •

IJ )1 ol.!.~~ 0J..t._?- ) IJ j:r.5 ol.!.~~ 0...L:.. ..;..::.!; 0\':;"'b )1 '.J:..l.... J~ ol.!.~~ p.J.j ) 0...L:.. Jfi J )

Padisahin cariyecige a~Ik olmasi ve padlsahin onu satin almasi ve cariyecigln hasta olmasi ve onun tedavisine padisahm tedbiri hlkayesidir.

01 ..:,......L. J~ ..LA; ~ ~ y>- 0\':;"'b Jol 0\.:;...)~ -sl J..t.p

35. €y dostlar, hu hikayeyi dinleyiniz; hak'ikatte 0, muhakkak hizim nakd-i halimizdir.

"Nakd" lugatte, saglam parayt kalptan se~mek ve saymak demektir. Ve rnevcud ve ham olan sey ma'nasma da gelir. Burada murad olan ikinci ma'nadir. Ya'ni, ey dostlar ve ey salikler! Bu hikayeyi dinleyiniz. zira bu hikaye altmda gizli olan ma'nalar, bizim simdt gecirmekte oldugumuz bu dunya hayati tctnde mevcud olan halimizdir.

Ma'lum olsun ki, muhterem sarihlerln bircogu bu hikayede "padi~ah"dan murad ruh ve "cariyeden murad, ruhun tasarrufu altmda olan akl-i cuz'idir, ve ruh akl-i cuz'iye asiknr. Ve "kuyumcu"dan murad nefisdir. "Doktorlar"dan murad, muzevvir ve yalanci mursidlerdir. Ve "tabib-i ilahi"den murad, insan-i kamildir, demislerdir, Ba'zilan da diger te'villerde bulunmuslardir .

Yukanya merbunyyeti karinesiyle zahir olan budur ki, bu hikayede ruh ayinesinin nefsani sifatlar pasmdan temizlenmesi icin, salikin ne yolda hareket etmesi lazim geleceginin beyarudir. Binaenaleyh gelecek beyitlerde yukandaki bu tavsiyelerin kari'ler tarafmdan munasebet gozetilmek suretiyle tatbik olunmasi icab eder.

36. mundan evvelki hir zamanda hir piidi§iih var idi. 9iem diinyii miilkii ve hem de din miilkiine miilik idi.

AHMED AVNI KONUK

"Padi~ah"dan murad ruhdur, ve "evvelki zaman"dan murad, cismaniyyet aleminden evvelki ruhaniyyet alemidir. Ve ruhun, dunya mulkune malik 01- mast budur ki, ruh, kendisinden ahval zuhuru i~in cismaniyyet alemine gelmek uzere Hakk'm Zat'mdan zuhur etmistir. Binaenaleyh dunya rnulkunun maliki olur. Ve atlde gelecek olan bir beyitte.

~ ....Ll\ ~ .r:- ~l,.~ _)~ ~ olfT J j o\.:- J jI ...... \.:-

Ya'ni, "Ruh cisimden ve cisim dahi ruhdan agah degildir, onun dimagmda Allah gammdan baskasi yoktur" buyrulmus oldugundan, din mulkune de malikdir.

37. 'Bir gun piidi§iih ittifiikan av 4;in, haviisst ile beriiber suviir oldu.

"lttifaka" tedbirsiz ve gayr-i me'rnul demektir. "Havas'tdan murad, kuva-yi zahire ve bannedir. Nitekim Hz. Seyh-i Ekber et-Tedbittuu'l-llsbiyye Ii Islahi Memleketi'l-lnsaniyye ismindeki kitabmm ucunct; babmda ruhun bu havassiru tafsilen beyan buyururlar. Bu kitab fakir tarafmdan serh olundugu icin burada tafsilata luzum gormedim. "~ikar"dan ve "av" dan murad, ruhun kendi "ayn-i sabite" sine gore yapacagi amellerdir. Ya'ni "Bir gun ruh, kendisinin tedbiri olmaksizm "ayn-i sabltersinin iktizasr uzere izhar-i a'mal icin, kendisinin havassi olan kuva-yi zahire ve bannesi ile cisim merkebine bindi."

38. ryiidi§iih made uzerinde bir diriyecik giirdu. Siihm dim a diriyecigin kiilesi oldu.

"Cariye"den murad, nefse tabi' olan akl-i cuz'idir. "~ah-rah" cadde ve genls yol demektir ki, bundan murad, bu kesafet ve surer alerni olan dunyadir. "~ahm cam''ndan murad, ruhun iradesidir. Ya'ni "Padi~ah olan ruh, dunya caddesi uzerinde, nefse tab!' olan akl-i cuz'iyi gordu ve ruhun iradesi, akl-i cuz'lnin iradesine esir oldu."

39. 1Jaktiili onun carumn ku§u kafes 4;inde rtrpmdt. ~al verdi ve a diriyeyi saiui aldt.



~

MESNEVI-l ~ERIF ~ERHl / 1. ClLT • MESNEVI-l •

"Mal"dan murad, ruhun kendi mucidi olan Zat-l Hakk'a muhabbetidir. "$ahm can kusundan murad, ruhun "ayn-i sabitevsindeki meyli ve iradesidir. Ya'ni ruh Hakk'm muhabbetini nefse tabi' olan akl-i cuz'iye verdi ve akl-i cuz'iye sahib oldu.

40. l1aktaki onu saiu: aUt ve menfaat buUu, 0 ciiriyecik, kaza cihetinden hasfa oUu.

"Berhordar suden" menfaat bulmak ve faidelenmek ve meyveyi yemek ma'nasmadir. Ya'ni vaktaki ruh, Zat-l Hakk'a olan inuhabbetini pek begendigi bu akl-i cuz'iye verdi ve bu cismaniyyet alemlnde birtakirn ulum-i zahiriyye iktisab ederek menfaat-i maddiyye buldu. 0 akl-i cuz'i cariyesi, kazayi ilahi cihetinden nefse a~lk olmak suretiyle hastalandi. Zira uknl-t cuz'iyyenin nefse a~lk olmasi, bu cismanlyyet alemlnde kaza-yi ilahidir,

41. 0 bir kimse e§eye miilik idi; onun paZam yok idi. ::Palam buldu, kurt esegi kapft.

Bu hal ona benzedi ki, birinin palansiz bir esegi var idi; palam bulur bulmaz esegt de kurt kapiverdi,

~ oj~ ;)_y>- ..:..J~ 0ft I.i "':'-~..LoU if yl _};)y. oj~

42. Onun bardagt var idi, eline su girmedi; suyu buldugu vakit de bardak ktnUt.

Bu hal keza suna da benzedi ki, birisinin bardagi var idi; fakat icecek suyu yok idi. Suyu buldugu vakit dahi, elindeki bardak kmldi.

...:.-W ...:.-;) j;) );) /' 06:- d ...:.-Ij) ~ jl ;).? e:::-- 0~ oI...!;.

43. ::Padi§iih soldan ve sagdan doktarZan topladt, dedi: 9ier ikimizin cam sizin elinizdedir.

Ruh, begendigi bu akl-i cuz'inin cehalet yuzunden hastalandrgiru gorup, bu hastahgm tedavisi ve cehil illetinin izalesi Icin, doktorluk da'vasmda bulunan ulema-yi zahireye muracaat etti ve onlan basma topladi, ve onlara dedi ki: Benim ve akhmin selarneti, sizin elinizdedir.

AHMED AVNl KONUK

44. '13enim camm lwlaydtr ve ciinunu: cam adar. '1Jertliyim ve hastaytm, dermamm adar.

"Sehl" kolay demek olup, burada klymetsizlik ve te'sirlilikten kinayedir.

"Rilhun canr'ndan murad, onun Rabb-i haSSI olan ismin mazhan bulunan "ayn-i sabitevdir. Ve akil ruhun sifan olup, teklif-i ilahi akla geldiginden, bu akil ruhun canmm cam ve ash olur. lira ruh, akh olmayan bir cisimde intizam eseri gosteremez. Aktl hasta olunca ruh dahi hastadir. Ya'ni ruh 0 alimlere dedi ki: Ey ulema- yi kiraml Bu alern-i surette, benim taht-i temellukumde olan akil salim olmadikca, benim carum olan "ayn-i sabitevmin ahvalinin te'siri ve kiymeti yoktur. Binaenaleyh teklifat-i ilahiyyeyi kabulde benim carumm cam ve ash olan akil ma'lul oldukca ben de dertliyim; ve benim derdimin caresi 0 aklm sihhatte olmasidir.

45. 9ier k.im benim camma ila{: ederse, benim haztnemi ve inci ve mercanmu gotiirdii.

Her kim, benim carum mesabesinde olan 0 akhn hastahgma ilac yapar ve onu kemale getirirse, hazinem mesauesinde olan varhgim, ve inci ve mercan mesabesinde olan varidat-; fikriyyem, onun mali olur. Nitekim lmam-i Ali (kerrernallahu vechehu) efendimiz buyurur: \-4'- .j ~ ..w lj? ~ o" Ya'ni "Kim ki bana bir kelime ogretir ise, muhakkak ben onun kolesi olurum."

46. 9iepsi ana dediler k.i: Can aynaytcthk. ederiz; fehmimizi rem' ederiz ve artak.hk. ederiz.

"Can-baz" vasf-i terkibidir. Can oynayro, ya'ni can feda edici demektir.

"Ya" masdariyyet icmdir. "Fehm-gfrd-arim" fehmimizi cem' ederiz ve anlayismuzi bir araya getiririz demektir. "Enbaz" §erik ve ortak demektir. "Enbazl-kunlm" dusuncede ortakhk ederiz demek olur ki, muzakere ve musavere ma'nasmadir. Ya'ni 0 alimler dediler ki, pek a'la! Biz senin akhm sihhate getirrnek ve tenvir etmek neye mutevakkif ise, dusunur ve birbirimiz He muzakere ve musavere ederiz ve bu hususta fedakarhktan cekinmeyiz.



~

MESNEVI-I $ERIF $ERHI / 1. cn.r • MESNEVI-l •

47. 13izden her biri bir alemin JVteslh'idir. 13izim elimizde. her eleme bir merhem vardtr.

Ya'ni, 0 alim efendiler dediler ki: Bizim her birimiz bir ilmin su'besinde ustadiz, Kimimiz ilm-i kimya ve kimimiz ilm-i hey'et ve kimimiz ilm-i hikmet ve kimimiz tababet gibi muhtelif ilimler alemlnde, akla anz olan cehle karst Mesih (a.s.) gibi bir doktoruz. Bizim elimizde bu nevi' cehil elemlerine ve hastahklanna karst bir merhem ve ila~ vardir.

A ~ 0L.!. ~ _,...;.; \,.b:. <..r? __,k. jI ~ ..u.\_".:. \,.b:. f

48. :Jarh tneserreiieti "Eyer 7LuJa dilerse" de.mediler. 13iniienaleyh ..9l1lah 7eiila onlara acz-i be§eri goslerdi.

"Batar" ferah ve nesann siddeti ve gatletten dolayi pek ziyade sevinmek.

Ya'nio doktorlar gatletten ve kendi kudretlerine olan i'timaddan dolayi, ifrat derecede ferah ve nesat icinde olduklanndan, "Eger Allah Teala dilerse, biz bu illetin careslni buluruz" demediler, binaenaleyh Allah Teala onlara beserin aczini gosterdi.

49. jstisniimn lerkinde.n muradtm bir kasveUir; anz bir hal olan amak soylemek deyildir.

"Terk-i istisna" dan "ez" edati mahzuftur. "Kasvet" kalbin katihgr ve karahgi ma'nasmadir. "lstisna'tdan murad, "beribu isi yapanm, fakat eger Hakk'm muradi, benim muradima muhalif olur da yapamaz isem, bu hal mustesnadir" demektir ki bu ma'na Arabca "lnsaallah" terkibinde mundemicdir. Ya'nl doktorlann istisnayi terk etmelerinden ve "insaallah'' dememelerinden muradim, Hakk'm tasarrufanndan gatlet ve kalb katihgi ve karanhgidir, Yoksa anz bir hal olan lisan-i zahiri ile yalmz "insaallah" demedikleri degildir. Zira kalbleri Hak'dan gafll oldugu halde, mahza dilleri ahsnus oldugu icin "insallah" diyenler coktur. Blnaenaleyh, lisan "insaallah" dedigi vakit, kalb dahi onu tasdik etmek 1:cab eder. Kur'an-i Kerim'de sure-i Kehf'de:

~ "''' '" 0 '" ~ '" "''' ".- ". ., 0, ~"J., '" ".

....u1~~.)1 ~II~ .:JJI::' jPli JI ~ J.;; ~ ) (Kehf, 18/23,24) Ya'ni "Sakm ben bu

i$i yann yapacagim deme: ancak Allah Teala murad ederse yapacagim de!" buyurulmasi, fiillerinde aciz olan kullan, irade-i ilahiden agah etmek icindir.

AHMED AVNl KONUK

Bu bey tin tercumesinde su vecih dahi varid olabilir. "Terk-i istisna" istisnanin terkl.v'mera'' benim icin "dern-i kasvetist" kasvete mensub olan nefestir, demek olur. Ya'ni, terk-i istisnanm ma'nasi benim indimde, Hak'dan gafil olarak cikanlan nefestir: yoksa yalmz anz bir hal olan "in~aallah" sozunu dil He soylernek degildir. Bir kimsenin nefesi Hak'dan gafil olarak ciknktan sonra, dill He ister "insaallah" desin, ister demesin bence musavidir demek olur. Bu tercumede terk-l istisnadan "ez" edatnun mahzuf addedilmesine mahal kalmaz. Ve "dem-i kasvetist" terkib-i tavsifi olur.

50. €y ne r-ok kimse istisniiyt sou gefirmemi~fir; onun cant isfisnantn cant ile rifttir.

Ya'ni, cok kimseler, "lnsaallah" sozunu zahirde dile getirip soylememislerdir; fakat onlann ruhu, bu sozun rna'nasiyla es ve tev'em olmustur, Zira hiebir nefeste Hak'dan ve Hakk'm tasarruflanndan gafil degildirler.

51. jlartan ve devadan her ne yaphlar ise, hastaltk ziyadeve ha.cet nii-reva oUn.

"Na-reva" da "na" edat-i nefy "reva" "reften" masdanndan sifat-i musebbehedir, gitmeyici demek olur. Ya'ni, doktorlar ila~tan ve tedaviden her ne tedbir yapnlar ise, hastaya lazim olan sihhat vucuda gelmedi. Ya'ni alimlerin ilim ta'liminden. akl-i cuz'inln, hakikat-i e§ya hakkmdaki maraz-i cehli zail olmadi.

52. 0 cariyecik, hastahktan hl gibi oUn. ¢ahtn gozii kanh ya~tan trmak gibi oUn.

Ya'ni, 0 akl-t cuz'! cehil hastahgmdan dolayi nurunu ve revnakiru gaib edip akil mertebesinden bile sukut edecek hale geldi. Ruh, akhn bu halini gorunce son derece muteessir oldu. Zira bu alern-i suflide ruhun zevki, ancak bu akil vasitasiyladir.



~

MESNEVt-t ~ERtF ~ERHt / I. cn.r • MESNEvt-l •

53. 9<azadan sirkengebfn safrayt ~yallft; badem yayt kuruluk gosterdi.

Kazc1, Hakk'm ezelde vaki' olan hukm-i kulli-l icmalisidir. Mesela, hayvan cinsi mutlaka olecektir, diye vaki' olan hukrn-l ilahi kazadir: ve kader onun tafsllidir. Mesela Zeyd falan vakit, su kadar yasmda olecektir diye vaki' olan hukm-i ilahi gibi.

Bu kaza ve kader bahsinin tafslli Fususu'1-Hikem'de FaSS-1 Uzeyri'dedir.

"Sirkengeb1n", "sirke" ile "engebin" keIimelerinden miirekkebdir. Sirke ma'lumdur: engebin, bala ve sekere derler. Sirkeye kism bal ve yazm seker kanstmhp bir serbet yapihr, adma "sirkengebin" derler. Faidesi safrayt ref' etmektir. Ya'ni doktorlar hastaya sirkengebin verdiler. Kaza-Yl ilah1 cihetinden safrayt cogaltn. Badem yagi verdiler, inkibaza nafl' iken, tabiata kuruluk ve kabz verdi.

"Safra"dan murad, kuvve-i vahimedir: z1ra kuvve-i vahime, safra gibi bas dondurucudur. "Sirkengeb1n"den murad, delail-l ilmiyyedir. Zira delail-i ilmiyye, vehme anz olan sekilleri izale idndlr. "Badem yagr'ndan murad, alirn-i zahiri efendilerin Kur'an ve hadis ma'nalanru te'villeridir ki, bu te'viller kalbe inbisat degil, bilakis kabz verir. Nitekim bu cildin 1099 numarah beytinde soyle buyrulur:

"Kui'sn': hevs-yt nefsani iizerine te'vil edersin, yiiksek olan ma'na senden al~ak ve egri oldu. "

..::,_4j.~ ~~.M I) J-JTyT ..:...t) J~I ~ ~ ~ jI

54. 9Lelfleden lw.bz olclu, tllak gitfi. Su aiese nefl yayt gibi yardtm eUi.

"Heme" bir nevi' nebati ilacnr. O~ nevi'dir. San nev'ine "san heme" derler: "kara" nev'l, olmus ve kemal bulmus olarudir, linet icin kullamhr. Bir nev'ine "kabili" derler ki, murabbasi olur: "hunnak"i ve bas agnsiru def' eder ve mi'deye kuvvet verir. "Kabz" barsaklarda tabi'at tutkunlugu. "Itlak", barsaklardaki mulayernet demektir. "Kabizvdan murad, bann tutkunlugu: "helile"den murad batm tutkunlugunu izale edecek tedbirat-i ilmiyyedir. Ya'ni zahid alim efendiler her tiirlii tedbirleriyle akl-i cuz'inin maraz-i vehmi ve cehlini izale edemediler. Mesela su, atesl sondurmek lazim geIirken, atese neft yagr dokiilmil~ gibi parlattl .



~

AHMED AVNl KONUK

.~

o ~.) ~ J. .!l jiS' ~A.J:.. \..... jI 0 ~ f:oS' 0..l!. .;A Ub .r-:-- o~.)~ 0~.) ylr J I~ oltJ~ 0.)Ji l.SJJ J

Padi~ah nezdinde cariyenln tedavistnden, hekimlerin aczi zahir olmasi ve padtsahm dergah-i Hakk'a yiiz cevtrmesi ve padi~ahm, mubessir-I

. gaybiyi ni'yasmda gormesi ve tabib-i ilahiyi bulmasi ve onun muradimn hasil olmasi

Ma'Ium olsun ki bu kissa, alem-i ervahdan, alem-I cisme gelen ruhun, bastan basa geclrdigl sulak sathalanm beyandan ibaret oldugundan, bu cismaniyyet aleminde bir salikin sahsiyyetini tasawur etmek lazimdir. Zira salikin sahsiyyeti, ilm-l ilahi mertebesinden i'tibaren bilcumle meratibi cami'dir. Binaenaleyh burada ru'yayi goren, salikin ruhu olur. Ve rii'ya uc turludur. "Kesf-i mucerred" ve "kesf-i muhayyel" ve "hayal-i mucerred"dir.

"Kesf-i rnucerred" odur ki, saltk henuz gayb aleminde olan bir sureti hayalden rnucerred olarak rfihunun gozuyle ru'yada gorur: ve 0 gordugii surer, bu cismaniyyet aleminde aynen zahir olur. Bu rii'ya ta'bire muhtac olmaz. "Kesf-! mucerred" ile "mukasefe" arasmdaki fark budur ki: "kesf-i mucerred" ru'yada vaki' olur: "mukasefe'' ise uyamkhk halinde olur.

"Ke§f-i rnuhayyel" odur ki: salikin ruhu, ru'yada bir surer gorur, fakat ruhun bu idrak; halinde nefsin mudahalesi olur: ve havass-i banneden olan "kuvve-l mutehayylle" 0 sureti, hayal hazineslnden, alem-i mahsusate aid munasib bir kisve ile otter. Mesela ilmi, sut suretinde gorur. Binaenaleyh bu rii'ya, ta'bire muhtac olur. Ta'bir ilminde mahir olan kimse, mahsusat alemlne aid olan 0 hayali kisveyi kaldmp, onun altmda gizli olan hakikati bularak soyler.

"Hayal-i mucerred" budur ki; nefsani olan hanralann galebesiyle, bir kimsenin ruhu, gayb alemini gormekten hicaba duser. Uyku halinde 0 hatiralar



~

MESNEvt-l ~ERtF ~ERHl II. cn.r • MESNEvt-l •

dimagda yerlesir ve havass-i batineden olan "kuvve-i mutehayyile" bu hanralan hayal kisvesiyle ortup, nefse arz eder. Bu nevi' ru'yalara "hayal-i batil" ve "ru'ya-yi seytani" ve adgas ii ahlam ya'ni, perisan ru'yalar dahi derler. Mesela bir kimseye define bulmak hanrasi ve arzusu gallb olup, ru'yasmda bir yerde define buldugunu gorse, bunun ash yoktur: 0 kimsenin nefsinin lead ettigt bir hayaldir. Binaenaleyh bu ru'yalann ta'biri de yoktur. Tabiat alimlerinin ve doktorlann bahs ettikleri ru'yalar, bu nevi' ru'yalardir. Onlann "kesf-i rnucerred" ve "kesf-i muhayyel" nev'inden olan ru'yalardan haberleri yoktur.

lste bu surh-i serifde bahis buyrulan rii'ya "kesf-t mucerred'' nev'inden olan ru'yadir, (Ba'zi ilaveler He Cevahirii']-Gayb'dan hulasadir.)

55. rvaktaki piidi$iih 0 hekimlerin aczini gorda, yaltn ayak mescfJ taraftna kO$ta.

"Yahn ayak olmak" cismin havass-l zahiresinden soyunmaktan kinayedir. Ya'ni salikin ruhu akla ta'lirn-i hakayik hususunda, zahiri alimlerin aczini gordu, cismin havass-i zahiresinden tecerriid ederek, mescid canibine kostu.

56. JVtescide giUi, mihrab taraftnda olda. Seck yeri $iihtn goz ya$tndan sa doIa olda.

"Mihrab" ruhun nefis ve seytan He harp yeri ma'nasma olup, burada kibleden kinayedir. Ya'ni salik mescide gitti ve kible tarafina dondu ve orada havass-i batmesini toplayip, havass-i zahlresinden fani oldu ve secdeye kapandt. saliktn secde ettigt yer goz yasmdan islandi.

8 ) C...Lo )~ ~~ 04j J- y. \;; yli.J- j ...Lo\ ._}.!.r, 0 y:;

57. rvaktaki fenii gark-iilJtndan kendine geldi; medh ve seniida gazel lisan ads,

"Gark-ab'' suya batnus demek olup, musebbehun- bihin, rnusebbehe izafeti kabillndendlr. "Fena", bir seyin zannda tagayyiiriidiir. Ya'ni salikin secdede havass-i zahlresinden tecerriid ederek, kendisinin varhgmda bir tagay-



~

You might also like