Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER...................................................................................................................1
1.GENEL GİRİŞ ...............................................................................................................2
1.1. ENERJİ NAKİL ( İLETİM ) HATTI NEDİR?............................................................2
1.3. ENERJİ İLETİMİNDE YÜKSEK GERİLİM KULLANIMINA BAKIŞ...................4
1.4. ENERJİ NAKİL HATLARINDAN SORUMLU KURULUŞLAR............................5
2.1. ACSR İLETKENLERDE ALÜMİNYUM ...............................................................14
2.2. ENERJİ İLETİMİNDE ALÜMİNYUM METALİNE GEÇİŞİN SEBEBİ...............15
2.3. ALÜMİNYUM İLE ENERJİ İLETİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN
HUSUSLAR .....................................................................................................................18
2.4. TÜRKİYE’DE ENERJİ NAKİL HATLARINDA KULLANILAN İLETKENLER
VE ÜRETİCİ FİRMALAR...............................................................................................23
3. SONUÇ.........................................................................................................................31
3.3. ACSS VERSUS ACSR ( ACSR’YE KARŞI ACSS )...............................................37
1
1.GENEL GİRİŞ
2
Elektrik iletim hatları yüksek ve düşük gerilim olmak üzere ikiye ayrılır. Yüksek
gerilim hatları genellikle santral ile yerleşke arasına döşenir. Düşük gerilim hatları ise şehir içi
elektrik dağıtımında kullanılır. Taşıdıkları enerjinin gerilimi (voltaj) ne göre adlandırılırlar.
Enerji yükü ve gerilimine bağlı olarak boyutlandırılırlar. Modern çağda; açık arazide, uzun
ENH’ ları havai hat; yerleşim yerlerinde ise yeraltı ENH hat olarak tesis edilirler. Yer altı
ENH yüksek izolasyon gerektirdiğinden, hava hattına oranla oldukça pahalı olmasına karşın
güvenlik ve görsel açıdan yeğlenirler. Hava hattı bir ENH; bakır veya alüminyumdan iletken
kablo, taşıyıcı direk (pilon ) ve pilon ile iletken arasındaki bağlantıyı sağlayan yalıtkan
izolatörden meydana gelir. Biraz daha teknik bir tanımla ifade etmek gerekirse, elektrik
üretim tesisleri ile, transformatör istasyonları arasındaki hatlar yüksek gerilim; büyük
transformatör istasyonları ile küçük transformatör istasyonları arasındaki hatlar orta gerilim,
küçük transformatör istasyonları ile son tüketici arasındaki hatlar alçak gerilim olarak
adlandırılır. Türkiye'de ki ENH sistemleri Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından
tesis edilip çalıştırılmaktadır.
Enerji nakil hatları genel olarak; standartlara bağlı kalınarak inşa edilen, üretilen
elektrik enerjisinin uzak noktalara taşınmasını sağlayan, farklı konstrüksiyon yapılarına sahip
direkler, iletkenler, topraklama ekipmanları, hırdavat takımları ve izolatör ekipmanları gibi
malzeme gruplarından meydana gelen taşıma hatlarıdır. Elektriksel yönden ele alındığında
enerji iletim hatları, hat parametreleri ve uzunluklarıyla karakterize edilirler. Bütün sinüsoidal
alternatif akımla çalışan iletkenlerde olduğu gibi, enerji iletim hava hatlarının da omik direnç,
endüktans, kapasite katsayıları kısaca R-L-C hat sabitleri bulunmaktadır. Enerji nakil
hatlarının omik direnci doğru akım direncinden daha büyüktür, bunun nedeni de deri etkisi
olayıdır. Diğer taraftan komşu iletkenlerden akan akımların halkaladığı akılar nedeniyle, faz
iletkenlerinin self ve karşılıklı endüktansları meydana gelmektedir. Sinüsoidal alternatif
akımla çalışıldığından endüktans deyimi yerine, şebeke frekansının bir fonksiyonu olan
endüktif reaktans tanımı kullanılır. Hattın omik direnci ve endüktif reaktansı birbirine seri
bağlı olarak düşünülür ve hattın karakterize edilmesi bu iki büyüklüğün seri toplamı olan
empedans ile gerçeklenir.
Günümüzde hat sabitleri gerekli tüm detayları ile bilgisayar ortamlarında
hesaplanıp, sanal ortamdan takip edilebilmektedir. İletim hattı uzunluğu genel olarak tasarım
aşamasında öncelikle üzerine düşülmesi gereken noktalardan bir tanesidir. İletim
uzunluğunun etkili olduğu başlıca diğer işletme büyüklükleri de şunlardır:
3
a) Gerilim Kademesi : İlk yıllarda kW’lar mertebesindeki güçlerin iletimi söz konusu
olduğu için gerilim kademesi de voltlar mertebesindeydi. Sonraki yıllarda GW
değerlerine varan güçlerin iletiminde artık çok büyük gerilim kademeleri
kullanılmıştır. Bugün yurdumuzdaki iletim gerilimleri 154-380kV’ dur. Her geçen gün
gelişen izolasyon tekniği sonucu dünyada 1MW’a kadar gerilimlerin hizmete
sokulması düşünülmektedir. Yüksek gerilim sabit güç altında, düşük gerilime oranla
faz akımını düşüreceği için hat kayıpları, gerilim düşümü vb. daha aza inmektedir. Bu
nedenle, uzun iletim hatlarında gerilim kademesinin olabildiğince arttırılmasına
çalışılmaktadır.
b) İletken Sayısı ve Cinsi : İletim uzunluğunun artması, günümüzde çok büyük güçlerin
de iletimini beraberinde getirmektedir. Daha fazla güç iletmek amacıyla çift devreli
iletim hatları kullanılmaktadır. İletkenler ise yapı itibariyle, örgülü St / Al ve de demet
olarak kullanılmaktadır. Altı faz üzerinden enerji iletimi üzerinde de çalışmalara
devam edilmektedir.
c) Akım Cinsi : Geleneksel enerji iletim hatları sinusoidal alternatif gerilimle
işletilmektedir. Ancak yaklaşık son 30-35 yıldan beri doğru akımla enerji iletimi
üzerinde de durulmaktadır. Yapılan ekonomik doğru akımla enerji iletiminin bilinen
alternatif akımla iletime göre daha pahalı olduğunu, ancak iletim uzunluğu arttıkça bu
farkın da kapandığını göstermiştir.
Günümüzde tamamen enterkonnekte yapıya sahip olan enerji iletim hatlarını, ayrı
ayrı düşünmek mümkün değildir. Ancak en genel olarak, iletim hatları kısa, orta ve uzun
iletim hatları olarak 3 kategoride toplanıp; buna bağlı olarak dizaynedilirler.
4
amaçlanmaktadır. Son dönemde yapılan pek çok şalt tesisi, iletim hattı, dağıtım hatları
bunlara göre dizaynedilmektedir. Yüksek gerilimde DC gerilimle iletimin yapılması
uygulaması şu an ülkemizde bulunmamaktadır, ancak dünya üzerinde bu sistemi kullanan,
deneyen bazı ülkeler mevcuttur. Yüksek ve orta gerilim teknolojisindeki gelişmelere bağlı
olarak bu hatlarda kullanılan malzemelerde de gün geçtikçe gelişmeler söz konusu olmakta,
daha ekonomik yapılara ulaşılmaktadır. Şirketler şalt sahalarını, iletim hatlarını planlarken
kullanacakları malzemelerin dayanıklılığını, müşteri isteğini, projeye uygunluğunu ve
ekonomikliğini göz önüne alacaklardır. Az maliyetle daha uzun ömürlü ve mekâna uygun
tasarım seçilecektir. Enerji üretim tesisleriyle tüketim merkezleri arasındaki mesafelerin
uzaklığı sebebiyle, enerjinin iletim hatlarıyla aktarılması söz konusudur. İletim hatları genel
olarak kısa iletim hatları, orta uzunluktaki iletim hatları ve uzun iletim hatları olarak 3 kısma
ayrılır. Böylece hattın uzunluğu hesapları tamamen değiştireceğinden, malzeme seçimi, hattın
konumu, yerleştirilmesi gibi hususlarda da değişiklik meydana gelecektir. Enterkonnekte
sistemler birbiriyle bağlantılı, birbirini besleyen birden fazla hattın bağlantılı olması
konumudur. Ülkemiz bazı komşularıyla ve kendi içinde iller arasında bu tarz bağlantılara
sahiptir.
Yüksek gerilim 34.5 kV üzeri değerler için kabul edilir ve değeri sonsuz sınırsız
artırılabilir denilemez. Çünkü gerilim değerinin belirli değerleri aşması halinde, can ve mal
güvenliği konusunda sıkıntılar artacak, sistemde boşalma ve yalıtım sorunları meydana
gelecek, verilecek yüksek gerilim değerinin üretimi ve iletimi problemiyle karşılaşılacaktır.
Genel olarak enerji nakil hattı yapım aşamaları sadece tek bir mühendislik alanına
girmemekle beraber, inşaat mühendisliği, elektrik mühendisliği, jeoloji ve harita
mühendislerinin de çalışma alanı olarak görülmektedir. En temel olarak bir nakil hattının
yapım aşamalarını incelemek gerekirse;
• Önce yapılacak olan hattın gücü ve buradan enerji alacak alanların gelecekteki
gelişme durumlarına göre gerekli hesaplamalar yapılır. ( genel planlama )
• Güzergah için gerekli arazi yapısının uygun olup olmadığı, hattın geçirilmesinin
planlandığı güzergahın zemin etüdünün uygunluğu, çevreye minimum zarar
gözetilerek bir sehimin oluşturulması, tek tek direklerin yerlerinin belirlenmesi
NOT : Arazi etüdü bir enerji nakil hattı için oldukça önemli bir aşamadır. Arazi
yapısı, bölgenin aldığı yağış, genel hava durumu, buz- rüzgar yükü hesaplarının incelenmesi,
5
bütün bunların yanında yüksek gerilim kullanılan bir enerji nakil hattının geçeceği arazinin
ekilebilir arazi olmasına dikkat edilip, mümkün olduğunca dağ, nehir vb oluşumlara paralel
ilerlemesi sağlanmaya çalışılır. Yüksek bir dağ kenarı yerine daha alçak bir kota direk
dikilmesi tercih edilir veya nehir atlama gibi hem malzeme açısından daha pahalı ve çok
parçalı hat yerine mümkün olduğunca daha kolay çalışma alanı sağlayacak ve daha ekonomik
malzeme kullanılmaya çalışılır.
• Gerekli sehim çalışmalarıyla beraber, taşınacak olan gerilim seviyesi, gücü, nakil
hattının geçeceği yerlerin hava şartları dikkate alınarak kullanılacak direk
konstrüksiyonuna karar verilir. Genel olarak direk tipleri TEİAŞ onaylı ve tipleri
standartlaştırılmış şekildedir. Ekstra yapılacak olan tüm değişiklikler için TEİAŞ’ tan
gerekli onayların alınması gerekmektedir.
• Kullanılacak olan malzemeler, iletken tipleri, hırdavat takımları, vb. ekipmanlar
gerekli tip testleri sağlamak şartıyla standartlara ve şartnamelere bağlı kalınarak
hazırlanır, sipariş edilir ve gerektiği dönemlerde sevkiyata hazırlanması sağlanılır.
• Bu aşamalar esnasında malzeme temini aşamaları devam ederken önemli bir kısımda
nakil hattının geçeceği güzergâhın kamulaştırılmasıdır. Yani arazinin direk geçen her
parçasının metrekare olarak belirtilip, şahıs veya kişilerden devlet arazisidir şeklinde
bir ifadeyle TEİAŞ’ a aktarılmasıdır.
6
1- Tüm iletim tesislerini devralmak, mülkiyetindeki tesislerde tüm iletim faaliyetlerini
yürütmek,
2- Kurul tarafından belirlenen lisans alma ve lisans bedellerini Kuruma ödemek ve alacağı
lisans hükümleri uyarınca faaliyet göstermek,
3- Elektrik iletimi ve yük dağıtımı ile ilgili faaliyetleri verimlilik ve karlılık ilkelerine göre
Teşekkül bünyesinde gerçekleştirmek üzere, kurulması öngörülen yeni iletim
tesislerinin etüd ve planlamasını yapmak, buna bağlı olarak gerekli tesislerin yatırım
programına alınarak, yapılmasını sağlamak, mevcut ve kurulacak tesisleri işletmek,
bakım-onarım ve rehabilitasyonunu yapmak ve gerektiğinde bu fonksiyonlarını yerine
getirmek üzere hizmet satın almak,
4- Ülkenin teknik ve sosyoekonomik gelişim verilerine dayanılarak hazırlanan elektrik
enerjisi talep tahminlerini esas alarak ve dağıtım şirketleri tarafından hazırlanan talep
tahminlerini de değerlendirerek üretim kapasite projeksiyonunu hazırlamak ve Kurul
onayına sunmak.
5- Elektrik iletim tesislerinin yapılmasında ve işletilmesinde diğer gerçek ve tüzel kişilerle
işbirliği yapmak,
6- Elektriğin iletimi için gereken her türlü etüt ve projeler ile inşaat ve tesisleri yapmak,
yaptırmak ve söz konusu tesislerin planlama, proje, tesis ve işletme aşamalarında
ülkemiz çevre mevzuatına uygun olmasını sağlamak amacıyla çevreyi korumak üzere
gerekli önlemleri almak ve kendi paylarına düşen hukuki ve mali sorumluluk ilgili şirket
veya kuruluşlarda kalmak üzere aldırmak,
7- İletim tesislerinin yapılması, işletilmesi ve genişletilmesi ile ilgili her türlü mal ve
hizmetleri yurt içinden tedarik etmek veya yurt dışından ithal veya ihraç etmek,
8- İletim faaliyeti ile ilgili olarak gerekli tesis ve makineleri bulundurmak, bu maksatla
kurulmuş tesis ve makinelerin kapasiteleri ile insan kaynaklarını değerlendirmek,
9- Elektrik iletim sisteminin tesis ve işletilmesi ile ilgili olarak gerekli sistem ve makine
teçhizat konularında araştırma-geliştirme ve eğitim çalışmaları yapmak, yurt içi
imkanlarını göz önüne alarak gerektiğinde bunları imal etmek veya ettirmek,
10- Yukarıdaki faaliyetlerle ilgili olmak veya iletişim altyapısını ve işletme artılarını
değerlendirmek üzere Bağlı Ortaklıklar tesis etmek ve devralmak, iştiraklerde
bulunmak, amaç ve faaliyet konuları ile ilgili ve sahip olduğu imkanlar kullanılarak
bedeli mukabilinde Teşekkül faaliyetlerini aksatmayacak şekilde ilgili Yönetmelik
çerçevesinde talep halinde mal ve hizmet satışı yapmak,
7
11- İletim sistemine bağlı tüm kamu ve özel tüzel kişiler, Ticaret A.Ş. ve Serbest Tüketiciler
ile Bağlantı ve Sistem Kullanım Anlaşmaları; üretim ve dağıtım kamu ve özel tüzel
kişiler ile Yan Hizmet Anlaşmaları yapmak,
12- İletim Tarifesi ile Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifelerini hazırlamak, gerektiğinde
revize etmek,
13- Eşitler arasında fark gözetmeksizin, bir Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifesi uyarınca
bağlantı hizmeti ve ilgili hizmetleri; bir İletim Tarifesi uyarınca iletim ve ilgili
hizmetleri, Şebeke Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda sunmak,
14- Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifesi ile İletim Tarifesinde belirlenen ücretleri tahsil
etmek ve bu ücretlerin ödenmemesi halinde bu konuya ilişkin gerekli önlemleri almak,
Kurul tarafından belirlenen iletim ek ücretini tahsil ederek Kuruma ödemek,
15- Teşekkül ile Üretim Şirketleri, Dağıtım Şirketleri, Otoprodüktörler, Otoprodüktör
Grupları ve Serbest Tüketiciler arasında yapılan Yan Hizmetler Anlaşmaları ile yan
hizmetler almak,
16- Tüm iletim tesislerini işletmek, sistem yük dağıtım ve frekans kontrolü yapmak, sistem
kontrolü sağlamak, gerçek-zamanlı sistem güvenilirliğini izlemek ve yapılan Yan
Hizmetler Anlaşmaları ile yan hizmetleri sağlamak,
17- Enterkonnekte sistem için teknik ve işletme standartlarını belirleyecek olan Şebeke
Yönetmeliğini ve Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğini hazırlamak ve uygulamak
üzere gerekli altyapıyı ve örgütlenmeyi oluşturmak, gerek görüldüğünde Şebeke
Yönetmeliğini inceleyerek gerekli revizyonları yapmak ve uygulamak,
18- Şebeke Yönetmeliği prosedürleri uyarınca, Şebeke Yönetmeliğine uyulup uyulmadığını
denetlemek,
19- İletim sistemi gelişim planlaması sürecinde, üretim ve dağıtım planlamalarını dikkate
alarak ve sektörde ilgili özel ve kamu tüzel kişileriyle işbirliği ve gerekli koordinasyonu
yaparak iletim yatırım programı hazırlamak,
20- Bakanlığın uluslararası enterkonneksiyonlarla ilgili politikaları doğrultusunda,
uluslararası enterkonneksiyon çalışmalarını yapmak ve uygulamak.
21- Şebekenin teknik standartlarını geliştirmek, uygulamak ve bu standartlara uygunluğunu
izlemek,
22- İlgili taraflarca sağlanacak sıralamaya dayanarak, gerçek zamanlı iletim kısıtlarına ve
bir dizi ekonomik ve teknik yük dağıtım kurallarına uygun olarak yük dağıtımını
gerçekleştirmek suretiyle sistemi işletmek ve gerekli bilgileri ilgili taraflara vermek,
8
23- Sistem kontrolü ve işletme faaliyetleri ile ilgili olarak her türlü iletişim, bilişim ve
kontrol altyapısının sağlanması ile, Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği için gereken
alt yapıyı kurmak ve bu yönetmelik uyarınca uygulamayı yapmak ve bu kapsamda mali
uzlaştırma sisteminin çalıştırılmasını sağlamak,
24- Piyasanın gelişimine bağlı olarak Kurul kararı doğrultusunda yeni ticaret yöntemleri ve
satış kanallarının uygulanabilmesine yönelik alt yapıyı geliştirmek ve uygulamak,
25- Sistem yük dağıtımını desteklemek için kısa vadeli yük tahminleri yapmak ve sıcak
yedekleri gerektiği şekilde programlamak,
26- Gerçek zamanlı sistem güvenilirliğini izlemek ve gerekli olduğunda acil durum
eylemlerinde bulunmak,
27- İletim sistemi kullanıcıları ile birlikte iletim şebekelerine göre koordine edilmiş şebeke
bakım takvimini hazırlamak,
28- Faaliyet konuları ile ilgili menkul ve gayrimenkullerle her türlü ayni ve fikri hakları
tasarruf etmek,
29- TEİAŞ’ın, teşekkülü ilgilendiren mevcut uluslararası konularda ikili ve çoklu ilişkilerini
devam ettirmek, gerektiğinde faaliyet alanı ile ilgili yeni ilişkiler kurmak,
30- İletim sisteminin kararlılığının ve işletme bütünlüğünün korunması amacıyla, İletim
Şebekesi dışında, ulusal iletim sistemi için geçerli standartlara uygun olan ve piyasada
üretim faaliyeti gösteren tüzel kişiler ile lisansları kapsamındaki müşterileri ve/veya
iştirakleri ve/veya serbest tüketiciler arasında özel direkt iletim hattı tesisi için iletim
kontrol anlaşmaları yapmak,
31- Teşekkül faaliyetlerinin yerine getirilebilmesi için gerekli kamulaştırma, mülkiyetin
dışındaki ayni haklar ve kiralamayı EPK çerçevesinde gerçekleştirmek,
32- Teşekkül faaliyet alanına giren konularda yurtdışına hizmet ihraç etmek,
33- Mevzuatla verilecek diğer görevleri yapmak.
9
2. HAVA HATTI İLETKENLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Genel olarak iletken kavramı ele alınarak açıklama yapılırsa; elektriği ileten
maddelere iletken maddeler denir. Bu maddeler elektrik akımını iletebilirler. Atomların dış
yörüngesindeki elektronlar atoma zayıf olarak bağlıdır. Isı, ışık ve elektriksel etki altında
kolaylıkla atomdan ayrılırlar. Metaller iyi iletkenlerdir. Altın, gümüş, bakır örnek olarak
verilebilir. Metaller de, iyi iletken ve kötü iletken olarak kendi aralarında gruplara ayrılır.
Atomları bir valans elektronlu olan metaller, iyi iletkendir. Buna örnek olarak, altın, gümüş,
bakır gösterilebilir. Bakır tam saf olarak elde edilmediğinden, altın ve gümüşe göre biraz daha
kötü iletken olmasına rağmen, ucuz ve bol olduğundan, en çok kullanılan metaldir. Bu açıdan
da elektrikte bara olarak kullanımı yaygındır.
Enerji nakil hatlarında kullanılan iletkenler, şartnamelere ve standartlara bağlı
kalınarak ve kullanılacakları güce, gerilime, hava şartlarına göre üretilmiş iletken tellerdir.
Türlerine göre yapıları birbirinden farklıdır. ( örneğin çelik alüminyum özlü olanlarda iç
kısımlarında bir oval çelik kısım bulunmaktadır. ) Birkaç temel türü bulunmakla beraber, son
dönemde elektrik ve elektronik teknikte meydana gelen değişmelere bağlı olarak birkaç farklı
türü daha ortaya çıkmış ve denenmiştir. Ancak ülkemiz şartlarında en çok kullanılmakta
olanlar ACSR( aluminyum conductor steel rainforced) çelik özlü alüminyum iletkenlerdir.
Yine TEİAŞ şartnamelerinde belirli gerilim seviyeleri için tercih edilecek olan iletken tipleri
ve genel özellikleri standartlara dayandırılarak belirlenmiştir. Bunun harici durumlarda
gerekli şartlarda kullanılacak olan iletkenler için malzemenin teknik özellikleri, ve imalattan
sonra yapılması gereken tip testler, alınan numunelerin incelenmesi neticesinde
kullanılmasına karar verilir. Genel 3 tipi incelemek gerekirse;
1) Tam Alüminyum İletkenler ( all aluminium conductors ): AAC olarak da
tanımlanan bu tip, %99.7 elektrolitik olarak arıtılmış alüminyum külçelerden
üretilmektedir. Bu iletkenler genel olarak yerleşim alanlarında, kısa direk aralıklı
enerji iletim hatlarında kullanılmaktadır. Bu tür iletkenler ayrıca denizcilik sektöründe
de yüksek korozyon direncine sahip olmalarından dolayı kullanılabilmektedirler.
2) Çelik Özlü Alüminyum İletkenler ( aluminium conductor steel reinforced ):
ACSR olarak da bilinen bu tip, % 6-40 oranında değişen çelik özler üzerine sarılmış
alüminyum iletkenler ile yüksek çekme ve gerilme özelliklere uygundur. Bu tür
iletkenler nehir geçişleri ve direk aralıkları uzun olan enerji nakil hatlarında
kullanılmaktadır. Çelik özlü iletkenlerin en büyük özellikleri yüksek gerilme
mukavemeti, düşük ağırlık, daha az sayıda mesnet ile daha fazla iletim hattı
10
mesafesinin sağlanmasıdır. Bu tip orta ve yüksek gerilimde enerji iletim hatlarında
büyük avantajlar sağlanmaktadır.
3) Tam Alüminyum Alaşımlı İletkenler ( all aluminium alloy conductors ): AAAC
olarak bilinen tip, yüksek mekanik dirence sahip ve AAC ve ACSR iletkene nazaran
çok daha fazla korozyon direncine sahip olduğundan, enerji nakil ve dağıtım
hatlarında kullanılmaktadır. Ağırlık ve gergi oranı yüksek olduğundan diğer iletken
tiplerine nazaran tercih edilirler.
11
Havai hat iletkenlerin seçiminde pek çok faktör hesaba katılmaktadır. Bunlardan
en önemlileri çalışacağı bölgenin coğrafya şartlarıdır. İletkenlerin kullanılacağı bölgede aktif
olan rüzgârların gücü, kar ve buzlanma seviyeleri, çevreden gelen volkanik gaz ve endüstriyel
gaz etkileri, topraktan çıkan yenim(korozyon) oluşturan gaz etkileri, bölgenin sıcaklıkları,
denize yani tuzlu ortamlara yakınlık ve uzaklık gibi değişkenler önemli parametrelerdir.
Bunlardan başka iletkenle ilgi tedarik ve malzeme bedelleri de bütçeleme açısından önemli
hususlardandır. Zira malzeme kalitesi arttırıldıkça iletken birim maliyetleri de artmaktadır.
Ülkeler stratejik olarak kullandıkları malzemelerin kendi ülkelerinde imal edilmesini isterler.
Bu sebeple iletkenlerin kendi iç pazarlarında bulunuyor olması yatırım safhasında tercihleri
yönlendirebilmektedir. ( Çoğu zaman ülkemiz hatlarında da ACSR iletkenlerin
kullanılmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi budur. Kendi iç pazarında üretimi var olan
iletkenlerin kullanımı esas etkenlerden biridir. Her an gerekli değişikliklerin yapılabilmesi,
malzeme teminin kolay olması, ayrıca malzeme üretiminin şartnamelere bağlı kalınarak
yapılabilmesi ve denetlenebilir olması da bunların yanında etkili olan aşamalardır.) Bu
çerçevede tüm ülkelerin elektrik idarelerinde toplanmış bilgilerin temelinde transmisyon
hatlarında en çok kullanılan ACSR iletkenlerin korozyona hassas olmaları dolayısıyla servis
ömürlerinin fazla uzun olmamaları yatar. Dolayısıyla bu karma malzemelerin yerine tamamı
aynı cins malzemeden yapılmış iletkenlerin kullanılması ön plana çıkmıştır.
Bu alanda geliştirilmiş ancak henüz ülkemizde kullanımı yaygınlaşmamış
iletkenlerin başında AA6101 ve AA6201 malzemelerinden yapılmış AAAC iletkenleri
gelmektedir. Ayrıca ülkelerin başındaki en önemli konulardan birisi de, gelişmenin bir
göstergesi olan şehirleşme ve şehirlerin devasa boyutlarda büyümesi ve elektriksel alt yapının
o oranda geliştirilmesi meselesidir. Bu durumda transmisyon hatlarının gelişmelere paralel
olarak kapasitelerinin arttırılması gerekmektedir. Ancak aşırı şehirleşme ve yapılanmalardan
dolayı mevcut hatların haricinde yeni hat geçiş güzergâhları yaratmak olanaksız duruma
gelmiştir. Bu açıklamalar tabi ki nüfusları 10 milyonun üzerine çıkan şehir yerleşimleri
içindir. O zaman mevcut iletim hatlarının kullanılması ancak akım taşıma kapasitenin iki
misline çıkartılması ile aşılabilmektedir. Bu durum ise problemi gelecek on yıllar için kısmen
çözümleyebilecektir. Alt yapısını fazla para harcamadan iki misline çıkarmak isteyen ülkeler
ile aşırı şehirleşmenin yarattığı enerji gereksinimleri ortaya “ısıya dayanıklı iletkenler” i
(TACSR) çıkarmıştır. Bu konuda da yapılan iyileştirme ve geliştirmeler sonunda ortaya çıkan
malzemeler, yeniden kristalleşme sıcaklıkları Zr ilavesi ile yukarıya çekilmiş ısıya dayanıklı
“Alüminyum-Zirkonyum” alaşımları (Al-Zr) oluşturmaktadır.
12
Karma (kompozit) metalli yapıların galvanik yenime ( Korozyona) sebebiyet
vermeleri dolayısı ile günümüzde homojen yani tek-tip malzemeden iletkenlerin tasarımı
büyük önem kazanmıştır. Ancak tasarımlarda karşılaşılan en önemli sorunlardan bazıları kar,
buz ve rüzgâr yüklerine karşı malzemelerin yeterli bir çekme mukavemeti ile ve uzun zamana
yayılmış sünme davranışlarının yeterli olmamalarıdır. Ayrıca mukavemetin yüksek olması
istenirken buna karşın iletkenliklerinde en azından 99.7%EC saflığındaki malzemelere yakın
olması da tercihlerin başında gelmektedir. Normal şartlarda hem yüksek mukavemet hem de
yüksek iletkenlik birbirin tersi olan özelliklerdir. Ancak teknoloji olarak tamamen imkânsız
olarak görülmemelidir.
Bu durum AAAC iletkenleri için ACSR iletkenlerle yapılan mukayeselerde çekme
mukavemetleri açısından çok önemli sorun yaratmaktadır. Zira ACSR iletkenlerinde çelik
teller kullanılmaktadır. AAAC iletkenler ise dış yükleri alüminyum alaşımının taşıyacağı
iddiasıyla ortaya çıkarılmıştır. Oysa hiç kimse 52,5%IACS değerlerindeki iletkenlikle
hatlarını çok özel durumlar dışında yapmak istemez. Çünkü iletkenliklerin düşük olması
enerjinin gereksiz olarak harcanmasını gerektirmektedir.
Ayrıca eğer coğrafya şartları dolayısı ile ACSR iletkenlerin kullanılmasına devam
edilmesi mutlak gereklilik ise burada yapılabilecek en önemli öneri, yurdumuzda ki
iletkenlerde de galvanizli çelik tellerin korozyona karşı korunmalı hale getirilmesinde
kullanılan gres ve çift katlı PVC çapraz bant sarılmasıdır. Bu husus ilgili GOST standardında
detaylı olarak bahsedilmektedir. Hazar Denizi bölgesinde Azerbaycan Enerji Nakil
hatlarında kullanılan iletkenler ülkemizde bu şekilde imal edilip gönderilmektedir. Bu
iletkenlerin 7 telli çelik özleri bükülme safhasında gres yağı ile yağlanarak PVC bandı ile
çapraz olarak kılıf içine alınmaktadır. Bunun üzerine 99.7% saflıktaki üç kat alüminyum
örülmektedir. Bu o ülkenin tercih ettiği ve seçtiği bir iletken tipidir. Türkiye de kullanılan
Cardinal iletkenine eşdeğerdir. Böylece gresin yağmurla yıkanması PVC bant ile önlenmiştir.
Türkiye de ise iletkenlerin çelik tellerin korunmasında hiçbir ek koruyucu malzeme
kullanılmamaktadır. Bu ise iletkenlerin servis ömürlerini korozyona açık ortam oluşturması
dolayısıyla düşürmektedir.
Yukarıdaki paragraflarda açıklandığı gibi bir bölgede kullanılacak iletkenin
seçiminde birçok detay ele alınmaktadır. Gerilim seviyesi, çekme germe tip testleri, bölgenin
coğrafik koşulları, standartlaştırılmış hava durumu raporları, rüzgâr yükü -buz yükü
durumları, malzemenin temini ve kontrolü bunlardan birkaçıdır. Ayrıca kullanılacak olan
malzemenin TSE standartlarında ve TEİAŞ şartnamelerine uygunluğu mecburidir. Bu açıdan
malzemenin uygunluğu farklı birçok etmene bağlıdır. Türkiye şartları göz önüne alındığında
13
ACSR iletkenlerin kullanımının yaygın olması; çelik özüne, çekme germe dayanımlarının
diğer iletkenlere göre daha yüksek oluşuna, alüminyumun iletkenlik değerlerinin yeterli
oluşuna ve ülkemizde üretilebilir oluşuna bağlıdır.
14
imalatına ilk kullanımdan yaklaşık 15 yıl sonra 1965 yılında başlanmış, bunu takiben ilk
izoleli yerüstü enerji kablosu 1968 yılında, ilk izoleli yeraltı enerji kablosu ise 1974 yılında
gerçekleştirilmiştir.
Yakın bir geçmişe kadar enerji iletiminde bakır, yüksek elektrik geçirgenliği ve
mekanik özellikleri nedeni ile dünyada en çok kullanılan metal olmasına rağmen günümüzde
bu metalin yerini alüminyum almış bulunmaktadır. Grafik 1’de Batı Almanya'da 1966-1978
yılları arasında bakır ve alüminyum iletken miktarlarındaki değişmeler buna çarpıcı bir
örnektir. 25 yıl gibi kısa sayılabilecek bir dönemde meydana gelen bu değişikliği doğuran
önemli nedenleri şöyle özetleyebiliriz;
1. Bakır metalinin elde edildiği kaynaklar dünyada sınırlıdır. Bilindiği gibi
yerkabuğunun yaklaşık % 0,01'i bakır, buna karşılık % 8,0'i ise alüminyumdan
oluşmaktadır. Bakır rezervleri gittikçe azalmakta, bakır cevherleri fakirleşmekte bu
nedenle ek zenginleştirme usullerinin uygulanması gerekmektedir.
2. Bakır stratejik bir madde olması nedeni ile politik krizlerden daha büyük ölçüde
etkilenmektedir.
3. Son 25 yılda alüminyumun elektrik alanında tanınması mümkün olmuş, pratikte
karşılaşılan sorunlar halledilmiş olduğundan enerji iletiminde güvenilir bir hammadde
olduğu anlaşılmıştır.
4. Bakır fiyatları, alüminyum fiyatlarına nazaran daha yukarıda seyretmiş, bu husus
alüminyum yönelişi gerçekleştiren en önemli etkenlerden biri olmuştur.
5. Alüminyumun sahip olduğu fiziksel özellikler ve bunların uygun şekilde kullanımı ve
imalat teknolojilerinde yapılan sürekli yenilikler kendisine enerji iletiminde büyük
avantajlar sağlamıştır.
15
Grafik 1966 yılından
itibaren bakır
iletkenlerle, alüminyum
iletkenler arasındaki
üretim yüzdesini
karşılaştırmaktadır.
Grafiğin y ekseninde
üretim yüzdesi, x
ekseninde yıllar
bulunmaktadır.
Alüminyum
metalinin sahip olduğu
özelliklerin iletken
imalat aşamalarına
etkilerinden bahsetmek
gerekirse;
1) Alaşımlandırma : Pek çok metalin aksine, alüminyum kullanım sahalarında,
alüminyum alaşımları söz konusudur. Enerji iletim alanında da bu böyledir, örneğin içinde
toplam % 2'den daha az uygun alaşım metali konulan saf alüminyum yine uygun ısıl
işlemler sonucu 6101_T6 formuna getirildiğinde elektrik iletiminde iletken bara olarak
kullanılabilir. Bu malzemenin iletkenlik değeri saf alüminyuma göre 61 IACS
(International Annealed Copper Standart) değerinden sadece 57 IACS değerine düşerken
akma mukavemeti 17,0 kg/mm2 artarak 25,0 kg/mm2'ye kadar çıkmaktadır. Her ne kadar
enerji iletiminde kullanılmamasına rağmen yaklaşık toplam % 10 kadar alaşım elemanı
ihtiva eden 7075 _T6 alaşımının 51.0 kg/mm2 akma sınırı ve 58,0 kg/mm2'ye varan
kopma mukavemeti olduğunu hatırlamak bu metalin alaşımlandırma kabiliyetini
göstermesi açısından ilginçtir. Tabii ki alaşımlandırma istenilen sonucun elde edilmesinde
tek başına yeterli değildir. Isıl işlem ile sertleşme kabiliyeti olan malzemelerde
yaşlandırma işlemi, diğerlerinde ise soğuk deformasyonun gerekliliğini dikkate almak
gerekir. Alüminyum iletkenlerde kullanılan tellerin imalinde mutlaka bir soğuk
deformasyon ile gerekli olması halinde ısıl işlem ile yaşlandırma uygulanmaktadır.
16
2) İletkenlik : Saf alüminyumun iletkenlik değeri 65 lACS' dir. Ancak enerji iletiminde
kullanılan bilinen EC alüminyumlarda bu değer 61 _62 IACS arasında değişmektedir.
Alüminyumun diğer metallerle iletkenlik yönünden bir karşılaştırması Çizelge 2'de
verilmiştir. Burada saf metaller için verilen değerlerin, ticari saflıktaki metaller için
verilen değerlerden 2_3 IACS değeri daha büyük olduğu görülmektedir. Alüminyumun
iletkenliğine alaşım elemanlarının etkileri çok bilinmekle beraber kısaca şöyle
özetlenebilir. Fe, Ni, Zn iletkenliğe etki eder ve düşürürler, Cu, Si, Mg, V'un etkileri daha
fazladır. En kötü etkiyi ise Cr, Ti, Mn elementleri gösterirler.
3) Hafiflik : Alüminyumun hafifliğinin iletken olarak sağladığı avantaj bilinmektedir.
Bakır esas olmak üzere eşit ağırlıktaki alüminyumun iletkenliği;
(8.89 % 2,7) x 64,9 = 214 IACS değerine ulaşmaktadır. Bakır iletken ile mukayese
edildiğinde alüminyum iletkenler daha uzun açıklıklara sahip direkler arasına çekilebilir,
montaj masrafları bu nedenle alüminyum iletkenlerde daha düşüktür. Aynı enerji iletimi
için bakıra göre daha büyük kesitte alüminyum iletken gerekliliği daha fazla yüzey daha
kolay ısı emisyonu anlamına gelir ki bu da ayrı bir avantajdır.
4) Mukavemet : Değişik kullanım yerlerindeki amaçlara uygun olarak alüminyum
iletkenler farklı mukavemetlerde imal edilebilir. Tam alüminyum iletkenler (ACSR) ve
alüminyum alaşımlı tel takviyeli iletkenler (ACAR) buna örnek olarak verilebilir.
5) Elastisite : Elektrik iletkenleri tek veya tekrarlanabilen bükme işlemine ve titreşimlere
dayanıklı olmalıdır. Alüminyum bu açıdan çok başarılıdır.
6) Korozyon direnci : Hava ile temas halinde olan temiz bir alüminyum yüzeyinde
teşekkül eden, denge şartlarına ulaşıldığında ilerlemesi duran alüminyum oksit filmi
bilindiği gibi korozyona karşı son derece de dayanıklıdır. Alüminyum iletkenlerin normal
atmosfer şartlarında fevkalade neticeler vermesinin nedeni alaşım elemanlarının
elektrolitik reaksiyonları minimum indirecek şekilde seçilmiş olmasıdır, örneğin 5005
alaşımı tuzlu ve rutubetli çevre şartlarına, 6101 ve 6201 ise deniz kıyısındaki
uygulamalara, EC alüminyum ise endüstri çevre şartlarına ve korozyon direncinin fazla
istendiği uygulamalara uygundur.
7) İzolasyon (Kılıflama ) yeteneği : Alüminyumun plastik veya başka bir madde ile
kaplanmasından önce kalaylama işlemine ihtiyaç yoktur. İzolasyon maddesinde
bulunabilecek yağlarla alüminyumun reaksiyona girerek stearat ve sabun teşekkül
ettirmesi söz konusu değildir. Bakırda olduğu gibi kükürt ile birleşme eğilimi
olmadığından kauçuk ve benzeri bileşiklerle sakıncasız kullanılabilir.
17
2.3. ALÜMİNYUM İLE ENERJİ İLETİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ
GEREKEN HUSUSLAR
1) Ek Yüzeyinde Oksit Teşekkülü : Bilindiği gibi alüminyum hava ile temas ettiğinde
üzerinde bir alüminyum oksit tabakası oluşur. Bu tabaka elektriksel yönden yalıtkan
sayılabilecek özellikte olup, oldukça serttir. İki alüminyum yüzeyi temas ettirilerek enerji
iletimine çalışıldığında, birbirine ilk dokunan parçalar yüzeylerdeki pürüzler ve çıkıntılardır.
Elektriksel temasın sağlanabilmesi için ilk değme noktasında basıncın oksit tabakasını
delebilecek seviyeye ulaşması gereklidir. Yeterli basınç sağlandığında oksit filmi çatlakları
arasından metal yüzeyleri temas eder ve akım geçer. Bu açıklamadan iyi bir elektriksel temas
için bağlantı yüzeylerindeki oksit tabakalarının herhangi bir şekilde kaldırılması ve yeni bir
oksitlenmeyi önleyebilmek için ise ayrıca tedbir alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Yüzey
temizliği genellikle ince bir tel fırça ile fırçalamak ve arkasından ince bir zımpara ile
zımparalamak şeklinde yapılır. Daha sonra yüzeye tatbik edilmesi gereken ek macunları,
içlerinde mevcut nötr vazelin veya özel gresler nedeni ile yeniden oksitlenmeyi önlediği gibi
yine aynı macun içinde bulunan çinko zerrecikleri de elektriksel temasın kolaylaşmasına
yardım ederler.
2) Genleşme : Alüminyum, çeliğin yaklaşık 2, bakırın ise 1 5 katı ısı genleşme katsayısına
sahip olması nedeni ile sıcaklık değişmeleri sonunda farklı uzamalar ve bunun sonucu
iletkende gerilmeler meydana gelebilir. İletkenin ve ek malzemelerinin bu gerilmelere
dayanabilecek ölçülerde dizaynedilmiş olması gereklidir. Özellikle ek malzemelerinin
iletkenle aynı malzemeden yapılması bu nedenle önemlidir.
3) Akma : Normal olarak malzemeler akma mukavemetlerinin altında elastik özelliklere
sahiptirler. Yani üzerlerindeki basınç kalktığında tekrar eski şekil ve ölçülerine gelirler. Buna
rağmen zaman yeteri kadar uzunsa, uygulanan basınç akma mukavemetinin altında bile olsa
kalıcı deformasyonlar meydana gelebilir Şu deformasyonun miktarı, malzemenin
özelliklerine, toplam basınca, sıcaklığa ve zamana bağlı olarak değişir. Bu deformasyonu
malzemenin elastisite modülüne bağlı olarak meydana gelen deformasyona ek olarak dikkate
almak gerekir. Bir örnek vermek gerekirse EC_H19 alüminyum telin akma mukavemetinin %
70'i olan yaklaşık 10 kg/mm2'lik bir gerilme on yıllık bir süre sonunda yaklaşık olarak %
0,5'lik bir akma etkisi gösterir. Akma etkisi malzemenin imalat usulünün, iletken şeklinin ve
yükün uygun seçimi ile azaltılabilir ve uygun bir dizayn ile akmanın olumsuz etkisi rahatça
ortadan kaldırılabilir. Özellikle ek yerlerinde konstrüksiyon, akma olayına neden olmayacak
derecede küçük basınçlarda ek yapılmasını sağlayacak şekilde olmalı, iletken ek malzemesi
18
tarafından çepçevre sarılmalı noktasal irtibatların önüne geçilmelidir. Bu nedenle bakır için
projelendirilen ek malzemeleri alüminyum için kullanılmamalıdır. Şuna karşılık alüminyum
için projelendirilmiş ek malzemelerinin korozyon problemin gerektirdiği önlemler dikkate
alınmak kaydı ile bakırda kullanılması mümkündür. Yurdumuza harici tesisatlar, yüksek ve
alçak gerilim şebekelerinde alüminyum için ek malzemeleri geliştirilmiş olmasına rağmen
dahili alüminyum tesisat için geliştirilmiş priz, anahtar, buattaki vs. tesisat malzemelerinin
olmaması bu sahada alüminyumun kullanımını geciktirmektedir. Böyle bir tesisatta bakır için
projelendirilmiş vida ucu tazyikli eklerin kullanılması, noktasal temas neticesi alüminyum
iletken üzerinde meydana gelecek yüksek basınç nedeni ile alüminyum akmasına neden
olabilecektir. Enerjinin kesilmesi ile soğuyan iletken yeniden enerji verildiğinde bu akma
olayının meydana geldiği soğuk ek bölgesi kötü bir temasın başlangıç noktası olabilecektir.
Sonuç olarak alüminyum iletkenler için projelendirilmiş ek malzemelerin kullanılması ve
yeteri kadar basınç uygulayarak ek yapılması halinde akma olayının yaratacağı sakıncaların
tamamen önlenebildiğini söyleyebiliriz.
4) Pil Olayı: Alüminyumun elektrolitik bir ortamda bakır, nikel, kurşun ve demir gibi çok
kullanılan metallere nazaran elektronegatif olduğundan bu metaller ile birlikte bulunması pil
olayına neden olur. Buna karşılık alüminyumun, çinko, kadmiyum, kalay gibi metaller ile
temas etmesinde bir sakınca yoktur. Bu nedenle ACSR çelik özlü alüminyum iletkenlerde
çeliklerin çinko kaplanmış olması gerekmektedir. Pil Olayı nedeni ile alüminyum iletkenlerin
ek malzemelerinin mutlaka alüminyum veya alaşımlarından yapılması gerekmektedir. Bakır
baralardan veya enerji hatlarından alüminyum geçişte özel ek malzemeler kullanılmalıdır. Bu
konuda bir tarafı alüminyum diğer tarafı bakır bimetalik rondelalar ve özel kablo pabuçları
örnek olarak verilebilir. Bimetalik rondelalarda alüminyum ve bakırın müşterek görüldüğü
kenarların boyanması uygundur. Bakır elektrik haralarından veya enerji kablolarından enerji
alınması halinde yukarıda belirtilen tedbirlerin yanında yağmur sularının akış yönünün
alüminyumdan bakıra doğru olmasına özen gösterilmelidir.
KISACA TOPARLAMAK GEREKİRSE;
19
iletken malzemesi olmuştu. Bakır, yüksek elektrik geçirgenliği, işlenebilme ve mekaniksel
özellikleri iyi olan bir metaldir. Pek çok ülkede, alüminyumun iletim ve dağıtım sistemlerinin
tüm elemanları için bakırın yerine, ana iletken malzemesi olarak kabul edilmesinde pek çok
neden bulunmaktadır. Alüminyum bakıra göre çok hafiftir, alüminyumun yoğunluğu, yaklaşık
olarak bakırın % 30’u kadardır. Özellikle, hava hattı direk konstrüksiyonlarında hafiflik çok
önemlidir, çünkü ağır iletkenler, ağır direk yapılarına ihtiyaç gösterir. Ayrıca, alüminyum
iletkenlerin taşınması, işlenmesi ve montajı, ağır bakır iletkenlere göre daha kolaydır.
Alüminyumun hafifliği, ağır bakır iletkenlere göre birçok avantaj sağlamaktadır. Alüminyum
cevheri, yeryüzü kabuğunda en çok bulunan bir metaldir, yaklaşık yeryüzünün % 8’ ini
kapsamaktadır.
Günümüzde bakır cevherleri çok azalmış ve sınırlı olması sonucu bakır fiyatları
yüksek ve yükselme eğilimindedir. Aşağıda, son 20 yılın LME (Londra Metal Borsası) bakır
ve alüminyumun yıllık ortalama fiyatlarını gösteren çizelgeden anlaşılacağı gibi senelerdir,
alüminyum fiyatları bakıra göre düşük, arada bazı sıçramalar yapmasına rağmen fazla
hareketli olmayan bir şekilde gelişmiştir. Alüminyum, ucuzluğun, hafifliğin ve özelliklerinin
verdiği avantajları nedeni ile alüminyum çıplak iletken ve kablo fiyatları, bakır çıplak iletken
ve kablo fiyatlarının çok altındadır.
20
Bakır ve alüminyumun teknik değerlendirilmesi yapılırsa; Alüminyum veya Bakır çıplak
iletkenli hava hatlarının, yeraltı kablolarının montajı, tesisi, kullanılan bağlantı parçaları, ek
ve kablo uçları genelde büyük farklılık göstermez. Ancak alüminyum ve bakırın fizik ve
mekanik özellikleri bakımından iki ayrı metal olduğu unutulmamalıdır.
Aşağıdaki çizelgede, iletken ve kabloların müşterek malzemesi olan E-Cu (Elektrolitik bakır),
E-Al (Elektrolitik Alüminyum) ile bazı hava hatları ve kablolarda da kullanılan alüminyum
alaşım Al-Mg-Si’ un fiziksel özellikleri bulunmaktadır.
E-Cu E-Al AlMgSi
Özellikler Birim
Bakır Alüminyum Al Alaşım
Özgül Ağırlık kg/dm3 8,9 2,7 2,7
Çekme Gerilmesi
kg/mm2 450...240 180...80 310
(sert...tavlı)
Kopma uzaması
% 1...35 2...35 3
(sert...tavlı)
Elastisite Modülü kN/mm2 120 70 70
0
Ergime sıcaklığı C 1083 658 658
-6 0
Isı genleşme katsayısı 10 / C 16,6 23,8 23,0
0
+20 C’de direnç ısı
1/ 0C 0,0039 0,0040 0,0036
değişim katsayısı
+20 0C’de iletkenlik IACS % 97...100 61...62 53
0
+20 C’ de özgül
Ω mm2/m 0,01786 0,02857 0,03280
direnç
CU eşdeğeri Al ( kesit );
Al özdirenç Cu özdirenç
ρ Al = 0,028264 Ω mm /m2
ρ Cu = 0,017857 Ω mm2/m
Cu eşdeğeri Al ( ağırlık );
21
dAl = 2,7 kg/dm3 dCu = 8,9 kg/dm3
Şartlar Bakır A l ü mi n y u m
Eşit Kesit 1 1
* Ağırlık 1 0,3
* İletkenlik 1 0,625
* Akım Taşıma Kapasitesi 1 0,8
Eşit İletkenlik 1 1
* Kesit Alanı 1 1,6
* Çap 1 1,3
* Ağırlık 1 0,49
Eşit Sıcaklık Artışı 1 1
* Kesit Alanı 1 1,4
* Çap 1 1,17
* Ağırlık 1 0,42
Elektriksel eşitlik sağlanmak şartı ile bir tesis için gerekli bakır iletken ağırlığının
yarısı ağırlığında alüminyum iletkene ihtiyaç vardır. Bakır ve alüminyum birim fiyatları
(TL/kg) eşit olarak kabul edilmek şartı ile diğer bir deyişle aynı tesis, bakır için gerekli
yatırımın yarısı ile alüminyum iletken kullanılarak gerçekleştirilebilir. Yukarda son 20 yılın
bakır ve alüminyum fiyatlarını gösteren LME fiyat çizelgesinden de görüleceği gibi, bakır
alüminyum fiyat oranı çoğunlukla 1’den büyüktür, bu sonuç sağlanan ekonominin % 50’den
daha büyük olabileceğini göstermektedir. Çıplak iletkenli tesislerde, bakır eşdeğeri Al
iletkenden en az %50 ekonomi sağlar. Sağlanan ekonomi, sadece kullanıcı yönünden olmayıp,
ülke döviz çıktısını da etkilemektedir. Kullanılan alüminyum ve bakırın ham madde olarak dış
alımla temin edildiği düşünülürse, elektrik alanında kullanılacak bakırın dış alımı için gerekli
döviz miktarının en fazla yarısı alüminyum dış alımı için yeterli olacaktır ve ülke açısından
büyük bir döviz tasarrufu gerçekleşecektir.
22
NİÇİN ALÜMİNYUM?
23
Bir iletken imal edilirken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır;
a) İletkenler çekme, germe, durumlarına göre uygun olmalı, gerekli şartnamelere bağlı
olarak üretimi gerçekleştirilip numunelerle üretim takip edilmeli.
Bir iletken imal edildikten sonra herhangi bir ihalede verilen şartname kıstaslarına uygun
olmak zorundadır ki ihaleye katılım sağlanabilsin. Bu açıdan bir teknik şartnameden alıntı
yapılırsa;
1272 MCM PHEASANT, 954 MCM CARDINAL, 795 MCM DRAKE, 477 MCM
HAWK, 266.8 MCM PATRIDGE ACSR İLETKENLER İÇİN;
İletkenler TS 490, TS 592, TS 434, TS 730 veya ASTM B 232, ASTM B 230,
ASTM B 498’ in yeniden gözden geçirilmiş en son baskılarına tümüyle uygun olacaktır.
İletkenlerin tümüne TS 490 uygulandığında çelik öz TS 430’ a, ASTM B 232 uygulandığında
çelik öz A sınıfı çinko kaplamalı olacaktır. Bu bölümde ASTM standartlarına ya da Türk
Standartları’ na atıf yapılsa da bu standartlardaki tanımlara eşit ya da daha kaliteli imalatı
garanti edilen diğer geçerli standartlar da kullanılabilir. Maksimum gerilim dayanımı ve
hesaplama yöntemi, İletkenlerin imalatında kullanılacak çelik çubukların kalitesi ve kimyasal
bileşimi, MCM ve %62 EC eşdeğeri kesit alanları yüklenici tarafından verilecektir.
Yapısal Özellikler :
• Herhangi bir tabakadaki örgü çapı ve örgü hatvesi, tabakanın telleri, alttaki tabakanın
telleri ile çakışacak şekilde olacaktır. İletken gerilerek hat çekmeye uygun olacak
şekilde imal edilecektir.
• İletkenin çelik özü, ek yapmak amacıyla iletken kesilip alüminyum örgüler çelik
özden ayrıldığında, çelik örgü elle kolayca tutulup, tekrar gruplandırılarak ek
manşonun özün kesilmiş ucundan kaymasını sağlayacak şekilde biçimlendirilecektir.
24
• Komple iletken, alüminyum teller ve galvanizli teller kir ve yabancı maddelerden
arınmış, yeni imal edilmiş ve kullanılmamış olacaktır.
Testler :
1) Kabul testleri :
a- İletken testi:
- Çap ölçümü
- Adım oranı
- İletkenin metrik birim ağırlığı
- Gerilme testi (testler sırasında imal edilen iletkenlerin her bir 150000 metresinden alınan en
az 10 m uzunluğundaki bir örnek üzerinde yapılacaktır.) Bu test için sıkıştırmalı ya da diğer
uygun tipteki sabitleştiriciler kullanılacak ve bu şekilde test edilen iletken kopma dayanımı,
belirlenmiş iletken dayanımının en az %95’ i olacaktır.
b- Alüminyum tellerin testi :
- Çap ölçümü,
- Gerilme ve uzama testi,
- Bükme testi,
- DC direnç testi,
- Yüzey kontrolü
c- Çelik tellerin testi :
- Çap ölçümü,
- %1 uzamada gerilme
- Gerilme ve uzama testi,
- Bükme testi,
- Galvaniz testi
İletken ya da bir tel(alüminyum ya da çelik ) istenen koşulları ilk testte sağlamazsa
aynı makaradan iki katı örnek alınıp yeniden teste tabi tutulacaktır. Alınan numuneler bu
testten de geçmezse bu numunelerin temsil ettiği grup red edilecektir. Kabule sunulan
partiden alınan numunelerde 3 ya da daha fazla numune red olunursa bu parti tamamen red
olunacaktır. Bir diğer şartnameden örnek vermek gerekirse; genellikle istenen tip testler;
25
( Yukarıda yazılı olan kısım TEDAŞ MYD /96-014 numaralı şartnameden alınmıştır.)
Yukarıda gözlendiği gibi şartnameler ve standartlarla iletkenlerin genel yapım
aşamalarında dikkat edilmesi gereken hususlar ve iletkenlerin üretiminden sonraki kontrolü ve
sağlamlık testleri gözlenmektedir. Bu aşamalar genel olarak birçok iletken çeşidinde
benzerdir. Yukarıda ismi geçen firmalar üretim yaparken bu aşamalara bağlı kalarak, ayrıca
sahip oldukları standart belgeleri şartları dâhilinde üretim yaparlar.
İletkenlerle alakalı standart tablolara yer vermek gerekirse;
* : İletken Sıcaklığı: 80 oC, Hava Sıcaklığı: 40 oC, Rüzgar Hızı: 0,1 m/s
** : İletken Sıcaklığı: 80 oC, Hava Sıcaklığı: 25 oC, Rüzgar Hızı: 0,5 m/s
*** : İletken Sıcaklığı: 80 oC, Hava Sıcaklığı: 40 oC, Rüzgar Hızı: 0,25 m/s
2B ve 3B sırasıyla ikili ve üçlü iletken demetlerini temsil eder.
26
154 kV İLETİM HATLARINDA KULLANILAN İLETKENLERİN TİPLERİ VE
KAPASİTELERİ
* : İletken Sıcaklığı: 80 oC, Hava Sıcaklığı: 40 oC, Rüzgar Hızı: 0,1 m/s
** : İletken Sıcaklığı: 80 oC, Hava Sıcaklığı: 40 oC, Rüzgar Hızı: 0,5 m/s
*** : İletken Sıcaklığı: 80 oC, Hava Sıcaklığı: 40 oC, Rüzgar Hızı: 0,25 m/s
2B ikili iletken demetini temsil eder.
Yukarıda ismi geçen firma kataloglarına bağlı kalınarak teknik değerler incelenirse;
HAS ÇELİKTEN ALINAN DEĞERLER;
27
ACSR Specifications
Tel sayısı
Number of Wires
Al
6
6
12
18
24
26
28
30
30
32
54
54
28
29
Tahta makara ölçüleri firmalarca standartlaştırılmış olup, genel olarak nakliye
açısından makara oldukça önemlidir. Malzemenin düzgün bir şekilde makaraya sarılması,
açılmayacak şekilde paketlenmesi ve gönderildiği yere kadar iletilebilmesi açısından nakliyesi
dikkat edilmesi gereken hususlardır. Genel olarak her iletkenin hangi makaraya ve hangi
miktarda ( kaç kg ) sarılacağı bellidir ve buna göre paketleme gerçekleştirilir. Firmaya bağlı
olarak da makaranın üzerinde malzemenin o makaradaki miktarı, tipi, ulaştırılacağı yer, firma
adı, fabrika merkezi gibi detayların bulunduğu bir etiket bulunur. Çoğu zaman müşteri
memnuniyeti açısından bu etiketi taşımayan malzemelerin fabrikalardan satışına izin
verilmez, ayrıca tedarikçi firmalarda malzemenin güvenilirliği açısından bu etiketlemelere
dikkat ederler.
30
3. SONUÇ
31
Gelişmiş ülkelerin pek çoğu nakil hatlarındaki yenileştirmeleri yapmışlar veya
yapmaktadırlar. Zira gelişmiş ülkelerdeki transmisyon hatlarının yaşları gelişmekte olan
ülkelerininkinden çok daha yaşlıdır. ( Ülkemiz buna örnek teşkil etmektedir.)
Havai hat iletkenlerin seçiminde pek çok faktör hesaba katılmalıdır. Bunlardan en
önemlileri çalışacağı bölgenin coğrafya şartlarıdır. İletkenlerin kullanılacağı bölgede aktif
olan rüzgârların gücü, kar ve buzlanma seviyeleri, çevreden gelen volkanik gaz ve endüstriyel
gaz etkileri, topraktan çıkan yenim ( korozyon ) oluşturan gaz etkileri, bölgenin sıcaklıkları,
denize yani tuzlu ortamlara yakınlık ve uzaklık gibi değişkenler önemli parametrelerdir.
Bunlardan başka iletkenle ilgi tedarik ve malzeme bedelleri de bütçeleme açısından önemli
hususlardandır. Zira malzeme kalitesi arttırıldıkça iletken birim maliyetleri de artmaktadır.
Ülkeler stratejik olarak kullandıkları malzemelerin kendi ülkelerinde imal edilmesini isterler.
Bu sebeple iletkenlerin kendi iç pazarlarında bulunuyor olması yatırım safhasında tercihleri
yönlendirebilmektedir.
Günümüzün rekabetçi piyasalarında kazançların elde edilmesi küreselleşen dünya
içinde gittikçe zorlaşmaktadır. Zira emeğin çok düşük olduğu ülkeler uluslar arası pazarda
oyuncu haline gelmişlerdir. Dolayısı ile gelişmekte olan ülkeler bundan böyle yapacakları alt
yapılarının mümkün olduğu kadar “uzun servis ömürlü” olmasına göre planlayıp, gelirlerini
mümkün olduğu kadar bu rekabetçi ortamda ayakta kalmak ve pazarda mücadele edebilmek
için teknoloji yenileştirme ve oluşturmada kullanmalıdırlar. Zira ulusal gelirlerimizi yüksek
maliyetli ve efektif olmayan altyapı yatırımlarına yönlendirmesi ulusal imalat sanayinin
yenileştirilmesinde kullanılacak sermayenin atıl sahalarda kalmasına sebebiyet verilmiş
olacaktır. Bu bilinenler çerçevesinde, yapılacak alt yapı yatırımlarında esas olan bunların
doğru malzemeden yapılmış, servis ömürleri oldukça uzun ve geri ödemesi maksimum beş
yıldan az olması gibi klasik ön koşulları yerine getirmelidir.
Bu çerçevede tüm ülkelerin elektrik idarelerinde toplanmış bilgilerin temelinde
transmisyon hatlarında en çok kullanılan ACSR iletkenlerin korozyona hassas olmaları
dolayısıyla servis ömürlerinin fazla uzun olmamaları yatar. Dolayısıyla bu karma
malzemelerin yerine tamamı aynı cins malzemeden yapılmış iletkenlerin kullanılması ön
plana çıkmıştır.
Bu alanda geliştirilmiş ancak henüz ülkemizde kullanımı yaygınlaşmamış
iletkenlerin başında AA6101 ve AA6201 malzemelerinden yapılmış AAAC iletkenleri
gelmektedir. Ayrıca ülkelerin başındaki en önemli konulardan birisi de, gelişmenin bir
göstergesi olan şehirleşme ve şehirlerin devasa boyutlarda büyümesi ve elektriksel alt yapının
o oranda geliştirilmesi meselesidir. Bu durumda transmisyon hatlarının gelişmelere paralel
32
olarak kapasitelerinin arttırılması gerekmektedir. Ancak aşırı şehirleşme ve yapılanmalardan
dolayı mevcut hatların haricinde yeni hat geçiş güzergâhları yaratmak olanaksız duruma
gelmiştir. Bu söylediklerimiz tabi ki nüfusları 10 milyonun üzerine çıkan şehir yerleşimleri
içindir. O zaman mevcut iletim hatlarının kullanılması ancak akım taşıma kapasitenin iki
misline çıkartılması ile aşılabilmektedir. Bu durum ise problemi gelecek on yıllar için kısmen
çözümleyebilecektir. Alt yapısını fazla para harcamadan iki misline çıkarmak isteyen ülkeler
ile aşırı şehirleşmenin yarattığı enerji gereksinimleri ortaya “ısıya dayanıklı iletkenler” i
(TACSR) çıkarmıştır. Bu konuda da yapılan iyileştirme ve geliştirmeler sonunda ortaya çıkan
malzemeler, yeniden kristalleşme sıcaklıkları Zr ilavesi ile yukarıya çekilmiş ısıya dayanıklı
“Alüminyum-Zirkonyum” alaşımları (Al-Zr) oluşturmaktadır.
33
durumlar dışında yapmak istemez. Çünkü iletkenliklerin düşük olması enerjinin gereksiz
olarak harcanmasını gerektirmektedir. Ayrıca, aşılamanın dozajına göre yüksek iletkenlikli
ve ekstra yüksek iletkenlikli tellerin ve AAAC iletkenlerin imalatı gündeme gelecektir.
Bu makalede bu tür iletkenlerin imalatına girilmeyecek olmasına rağmen, ülkenin
de olanaklarından bahsetmek gerekir. Türkiye de alüminyum alaşım iletkenlerin yapılmasında
kullanılacak sürekli döküm hatları henüz kurulmamıştır ancak birkaç yıl içinde bunların
filmaşin üretimi için kullanıma alınacakları sanayi basımından bilmekteydi.
Ayrıca bu iletkenlerin imalatı için gerekli teknik düzey her safhada mevcuttur.
Dolayısı ile yöntem biraz daha dolaylı olmasına rağmen billet olarak Al-Mg-Si alaşımları
dökerken AlB2 ile akış kanalında alaşımlama yapılır sonrada billetler “ekstrüzyon presleri”
nde 9.5 çapında basılarak gerekli olan alaşım AA-6201 veya AA-6101 filmaşinleri elde edilir.
Dört ve altılı kalıplarda basılarak elde edilen filmaşinler bekletmeden tele dönüştürülürler.
Çekilen teller 175C 4-5 saat boyunca çökelme sertleşmesine tabi tutulurlar. Bunun devamında
planetary tip makinalerde iletkenlerin bükülmesi gerçekleştirilir.
Bu iletkenlerde oluşan en büyük gelişme aşılama yoluyla iletkenliklerinin 5557
IACS% seviyelerinde çıkması ve mukavemet değerlerinden kaybetmemesi hadisesidir. Bu
aşılamanın iki önemli etkisi vardır. Birincisi iletkenlik üzerinde bozucu etkileri olan yüksek
miktarlardaki geçiş elementlerini pasifize edilmiştir. İkincisi malzemenin elektriksel
özellikleri en üst seviyeye çıkarılmıştır. Bu da çok maliyetli bir operasyon değildir. Zira
Şubat/2007 itibari ile Dünya metal ticareti piyasalarından en önemlilerinden biri olan “Londra
Metal Borsasında” (LME) 3000 $/ton seviyelerinde olan ham alüminyum fiyatları esas
alındığında, iyileştirilme için kullanılan aşılama malzemelerinin maliyeti ton başına 15 $
olması ciddi bir maliyet unsuru olarak görülemeyeceği aşikârdır.
AA6101 ve AA6201 alaşımlarında iletkenliği bozucu elementlerin aşılama
yoluyla kristal içinden pasifize edilerek alınmasıyla çökelme sertleşmesi sürecinde fırın içinde
fazla uzun kalmasına gerek kalmamaktadır. Dolayısıyla Mg2Si intermetaliklerin bir miktar
salkımsı halde çökelmeleri gerçekleşse de tam bir kümeleşme (inkoherent yapı) olmadan yani
ana matristen atomlar arası bağların kopmadan fırından çıkarılabilmektedirler. Bu da
malzemenin kazandığı mukavemeti koruyabilmesini sağlamaktadır. Bunun seviyesi ise
minimum 300-310 N/mm2 aralığında veya yukarısında olmaktadır. İletkenliklerde Al-Mg-Si
alaşımlardaki konvansiyonel sınır olan 52.5 IACS % sınırına göre oldukça yüksektir.
Konvansiyonel çekme mukavemeti sınırı da 295 N/mm2 ' dir . Ulaşılan gerilme ve iletkenlik
seviyeleri AAAC iletkenlerinde olabilecek en önemli teknolojik iyileştirmelerdir.
( Bu açıklamaların tamamı deneysel çalışmalarla desteklenmiştir.)
34
Ortadoğu bölgesindeki komşu ülkelere baktığımızda ise onların da gelişmekte
olan ülkeler konumunda olmaları ve nüfuslarının da düşük olması ve devamlı artan bir hızda
seyretmesi nedeni ile sürekli yeni elektriksel alt yapıların oluşturması ile karşı karşıya
kaldıkları görülmektedir. Dolayısıyla günümüzde Avrupa ülkelerinden aldıkları mühendislik
hizmetleri çerçevesinde en son teknolojik ürünleri kullanmaktadırlar. Bu süreçlerde
kullandıkları şartnameler NFC 34125 olup bu standart AAAC iletkenleri imalatında var
olanların içinde en ağır koşulları kapsayan bir standarttır.
Türkiye, 2006/2007 sürecinde AAAC ürünlerden sırasıyla 1000 ton AAAC
iletken Irak Elektrik idaresine mevcut elektrifikasyon hatlarının iyileştirme çerçevesinde imal
ederek yurt dışına göndermiştir. Buna ilaveten 500 ton AAAC iletken ise Lübnan Elektrik
idaresine ve 200 ton AAAC ise Gronland adasındaki termik santrale imal edip göndermiştir.
Bu iletkenleri imalatları Türkiye için bir ilktir. ( Türkiye kendi transmisyon hatlarında Al-Mg-
Si tipi iletkenlerle ilk defa OPGW vasıtası ile tanışmıştır. OPGW iletkeni içersinde optik tüp
taşıyıcı olup bu fiber optik üzerinden data transferi ve haberleşme yapılmaktadır. İletkenin
esas amacı hatlara düşen yıldırımları toprağa iletmektir. )
AAAC iletkenlerin servis ömürleri 60 yılın üzerindedir. Bu süre ACSR iletkenlerin
nominal ömürlerinin 30 yıl olduğu göz önüne aldığımızda kullanılma avantajları ortaya
çıkmaktadır.
Türkiye de yakın bir gelecekte yeni iletken tiplerinin seçim veya tercihleriyle karşı
karşıya kalacaktır. Ayrıca bu seçimlerde yalnız malzeme ve imalattaki teknolojik iyileşmeler
yeterli değildir. AAAC iletkenleri ile ilgili olan yanlış kabullerden birisi iletkenliklerinin
düşük olması dolayısıyla hatlardaki enerji kayıplarının fazla olacağı şeklindedir. Diğeri de
ACSR iletkenlerine göre fiyatlarının yüksekliğidir. Ancak bu hesaplar enerji kayıpları hesaba
katılarak aynı çaptaki ACSR ile mukayese edilerek yapılmalıdır. ACSR tip geleneksel
iletkenlerle aynı çaplardaki AAAC iletkenlerin fiyat dezavantajlarına rağmen kesitlerinde
çelik tel olmayışı dolayısıyla birkaç yıl içinde ekonomi açısından ACSR' nin önüne nasıl
geçtiği ispat edilebilir bir gerçektir ve birçok akademisyen bu gerçeği makalelerinde ispat
etmiştir.
35
200°C sıcaklıklarda çalışabileceğini gösterir. Çalışma sıcaklıkları değiştikçe anılma harfleri
de değişmektedir. ACSR iletkenlerden tek farkı alüminyumun içine % 0.1-0.25
mertebelerinde Zr elementinin ilavesinde yatmaktadır. Kullanılan çelik tellerin klasik galvaniz
kaplı olması veya alüminyum kaplı olması müşterinin şartnamesine göre ve yatırımın tutarına
göre şekillenecek bir detaydır. Onun için görsel olarak ACSR ile aynı görünümde olduğu
kabul edilebilir. Eğer iletken tasarımında en önemli parametre akım taşıma kapasitesi ise
TACS iletkenler tam bu amaç için tasarlanmışlardır. Henüz Türkiye de bu iletkenler tam
olarak bilinmemektedir veya bunlarla yapılmış hatlar yoktur denilebilir. Bu iletkenler uzak
doğuda Japonya, Filipinler, Çin gibi ülkelerde 20 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Ancak
bu iletkenler Avrupa ve Amerika’da da yaygın olarak kullanılmamaktadır. 2006 yılında Çin
Japonya' dan bu imalatın patentini satın almış olup bu iletkenlerin yapımı için kullanılacak
filmaşinleri kendi ülkesindeki sürekli döküm hatlarında imal ederek dünyaya hem iletken ve
hem de filmaşin olarak pazarlamaktadır.
Bu iletkenlerin yapıları konvansiyonel ACSR iletkenlerden çok farklı değildir.
Farklı olan kısımları sadece saf alüminyumun içine ilave edilen ve malzemenin yeniden
kristalleşme sıcaklığını yukarıya çeken Zr elementinin ilavesi ile yapılan dispersiyon
sertleştirmesidir. ACSR iletkenler ile yıllarca yaşanan tecrübelerin yanında galvanizli çelik
tellerin dezavantajları da kullanılan alüminyum kaplı çelik teller(AS) vasıtası ile yapı karma
yapıdan kurtulup tamamen aynı malzemeden gibi davranmaktadır. Ancak bütün bu
iyileştirmeler son ürün üzerindeki maliyetleri arttırmaktadır. Ancak bu iletkenleri diğerlerine
göre çok farklı özellikleri vardır. Zira bu iletkenlerde taşınan akım şiddetleri iki misline
çıkabilmektedir. Zira bu iletkenlerin çalışma sıcaklıkları 150-200 C aralığında olabilmektedir.
Bu ise o ülkenin elektrik alt yapısından sorumlu olan kurumlara çok önemli bir avantaj
sunmaktadır. O da yıpranmış konvansiyonel ACSR iletkenlerin direkten indirilip yerine
aynı çapta TACS iletkenlerin takılmasıyla hattın taşıyabileceği enerji kapasitesi iki misline
çıkmasıdır.
Dolayısıyla bir ülkede mevcut galvanizli direkleri hiç değiştirmeden üzerlerinde
asılı bulunan konvansiyonel ACSR iletkenlerin alınıp yerlerine aynı çapta TACS iletkenlerin
takılmasıyla o ülkenin transmisyon hatlarında ki akım taşıma kapasitesi iki katına
çıkmaktadır. Yani ülkenin enerji gereksinimi iki katına çıksa dahi sadece iletkenlerin TACS
iletkeni ile değiştirilmesi yeterli olabilmektedir. Bu avantaj ayrıca nüfusları çok fazla artmış
şehirlerin elektrik enerjilerinin karşılanmasında da kurtarıcı olarak kullanılmaktadır zira
mevcut trafo sahalarına yeni hatlarla ulaşmak tam bir çevresel karışıklık ve sorun kaynağıdır.
Dolayısıyla yeni hatlar inşa etmeden mevcut direkleri kullanarak TACS iletkenlerle trafo
36
sahalarına enerji götürmek en rasyonel tercih olarak kabul görmektedir.
Ancak en önemli ölçüt bunlardan ziyade, bir ülkenin elektrik alt yapısını kurarken
TACS tip iletkenlerin ACSR ve AAAC iletken yatırımlarına nazaran daha az maliyetli
olmasıdır. ACSR iletkenlerinden daha az maliyetli olması; aynı kesitli ACSR iletkenine göre
iki misli akım taşıma kapasitesine sahip olmasındandır dolayısıyla ACSR göre yarım kesitte
aynı enerjiyi taşıyabilmesidir. Bunlara ilaveten değiştirilecek iletkenlerle aynı akım taşıma
kapasitesindeki TACS tercih edilecekse ek malzemeleri de daha küçük kesitli olarak
seçileceğinden tüm ülkedeki gerekli hat ek malzemesi yarıya düşecektir. Bu nedenle
yapılacak yatırımların miktarı azalacak ve yatırım maliyetleri düşecektir. AAAC iletkenlere
göre de çalışma sıcaklıkları iki misli yüksektir. Sonuç olarak bu iletkenlerinde Türkiye’de
tanınması ülkenin menfaatleri kapsamında değerlendirilmelidir.
PERFORMANS AVANTAJLARI :
37
• ACSS’ in maksimum sarkma gerilmesi performansı, alüminyumun metal
deformasyonundan etkilenmez.
• ACSS, rüzgarın yarattığı titreşimler gibi mekanik osilasyonların kontrol edilerek
azaltılmasında oldukça iyi özelliklere sahiptir.
• ACSS’ in titreşim yorgunluğuna karşı direnci yüksektir.
38
RATED STRENGTHS
PERCENT AREA CONVENTIONAL ACSS/GA
SIZE (kcmil) STRANDİNG AL STEEL ACSR LB %OF ACSR/GA
477 30 81 19 23800 21000 88
795 26 86 14 31500 25900 82
636 24 89 11 22000 17400 77
954 54 89 11 33800 26000 77
795 45 94 6 22100 14200 64
39
Yukarıdaki tüm değerler ve açıklamalar GENERAL CABLE firması
kataloğundan elde edilmiştir. Yurtdışı menşeli bir firma ürünü olan ACSS, son dönemlerde
ACSR iletkenine rakip olarak tercih edilmesi tavsiye edilen iletkenlerden biridir. Daha
yumuşak ve kompozit yapılı olması, yüksek sıcaklıklara dayanıklılığı tercih edilme
sebepleridir. Dışardan bakıldığında ACSR ‘ ye benzemesine rağmen yapısı birçok açıdan
40
farklıdır. Türkiye enerji iletim hatlarında alternatif olarak sunulabilecek bir malzeme olarak
ön plana çıkmaktadır.
( Katalog bilgileri için www.generalcable.com )
SONUÇ OLARAK;
41
nakil hatlarında kullanılmaları hem ekonomik açıdan hem de kullanım kolaylığı açısından
tercih edilmelidir. Türkiye enerji nakil hatları yenileme genel bir yenileme sürecine girecekse,
var olan alt yapı fazla değiştirilmeden TACSR ve AAAC iletken kullanımı ya da ACSR
iletkenlerde ek koruyucu malzeme kullanılması ilk aşama olarak görülebilir.
42