Professional Documents
Culture Documents
Özcan KARATAY
Tez Danışmanı
Doç. Dr. Necmettin ÖZERKMEN
Sivas
Temmuz- 2009
KAYIT DIŞI EKONOMİNİN ÜLKE EKONOMİSİNE ETKİLERİ
VE
TOPLUMSAL MALİYETİ
Özcan KARATAY
Cumhuriyet Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Sivas
Temmuz - 2009
KABUL VE ONAY
İmza
Prof. Dr. Nevzat GÜLDİKEN (Başkan)
İmza
Doç. Dr. Necmettin ÖZERKMEN (Danışman)
İmza
Yrd. Doç. Dr. Mehmet ASLAN
../…./
Özcan KARATAY
TEŞEKKÜR
Özcan KARATAY
I
ÖZET
Kayıt dışı ekonominin toplum ve bireye etki eden yönlerinin yanında ülke
ekonomisine etki eden yönleri de vardır. Çünkü devlet faaliyetlerini sürdürmek için
her vatandaştan gücü nispetinde vergi toplamaktadır. Vergi gelirlerinin azalması
devletin sunmuş olduğu kamu hizmetlerinin niteliğinde bir azalış meydana
getirecektir. Kamusal hizmetlerdeki bu azalış neticesinde toplum – devlet
ilişkilerine de yansıyacaktır.
ABSTRACT
Using false or illegal documents to pass laws and actions through government
bodies is deceptive and misleading the government. i.e Underground economy.
Underground economy is one of the biggest issues and problems facing the comming
economy.The effects of this for a culturally diverse, modern and growing economy is
big and negative. For this reason processes must be put in place and work must be
done so underground economy can be brought under control in developed and third
world countries around the world. When weighing up the pros and cons of
underground economy the cons far outweigh the pros and are less known about. Also
the pros are short lived and are over quickly, the cons on the otherhand are long lived
and effects are around for a long term.
As underground economy has it's effects on the wider population it also has
an effect on the country's economy because for a country to keep providing and
working for its population and citizens it must charge a tax dependent on the needs of
the citizens. In the wake of offical and proper government work we will see a
lowering in taxes which will at the same time positively effect government and
economic relations.
This paper has been prepared putting important emphasis on the correctness
and rightful information calling upon appropiate literature,books,reports,internet and
government bodies as well as a once over from foreign contacts.
IV
İÇİNDEKİLER
ÖZET ------------------------------------------------------------------------------------------ I
ABSTRACT------------------------------------------------------------------------------------III
İÇİNDEKİLER-------------------------------------------------------------------------------- V
ŞEKİLLER VE TABLOLAR DİZİNİ--------------------------------------------------- XIII
KISALTMALAR--------------------------------------------------------------------------- XIV
VI
1. BÖLÜM
GİRİŞ
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
KISALTMALAR
1. BÖLÜM
GİRİŞ
Kısa bir tanımını yapacak olursak, kayıt dışı ekonomi; ya hiç belgeye
bağlanmayarak ya da içeriği gerçeği yansıtmayan belgelerle, gerçekleştirilen
ekonomik olayın ( alış/ satış) devletten ve işletme ile ilgili öteki ( ortaklar,
alacaklılar, kazanca bağlı katılan işçiler v.b) kişilerden tamamen ya da kısmen
gizlenerek kısmen gizlenerek, kayıtlı ( resmi ) ekonominin dışına taşınmasıdır (
Altuğ 1999, s.V ).
2
Araştırma ile ;
1. Kayıt Dışı Ekonomi – Kayıtlı Ekonomi ilişkileri hakkında, düşünme,
tartışma ve yeni araştırmaların yapılmasına köprü olması, olanakları oluşturacağı,
2. Kayıt dışı ekonomi ile mücadelede daha rasyonel ve orijinal fikirlerin
ortaya çıkması,
3. Toplumu oluşturan bireylere vatandaş olma bilincinin yerleştirilmesi ve
bu bağlamda ekonomik hak ve ödevlerin hakkıyla yerine getirilmesi, yönüyle ( az
dahi olsa ) yardımcı olacağı umulmaktadır.
çalışma ile irdelenmiştir. Teorik olarak bu konuda ileri sürülen bütün öneriler
uygulanabilir nitelikte olması bu konuyu önemli hale getirmiştir.
Araştırma, ekonomi ile ilgili olan kayıt dışı ekonomi olup kavramın
tanımı, etkileri ve toplumsal maliyeti ile sınırlandırılmıştır.Bu konu sadece teorik bir
çerçevede ele alınmıştır. Araştırma Ekonomideki kayıt dışı ekonomini kavramının
doğası gereği alan araştırması, anket ya da mülakat şeklinde yapılmamış üniversite
kütüphaneleri, internet ve süreli yayınlar takip edilerek yürütülmüştür.
Araştırmanın yapılacağı süre iki yarı dönem ile sınırlandırılmıştır.
Araştırma için herhangi bir gerçek kişi, dernek, vakıf ve kamu
kurumlarından mali destek alınmamış, bütün giderler araştırmacı tarafından
karşılanmıştır.
Kayıtlı Ekonomi : Devlet muhasebesi altına alınan ve işlem gören her türlü
ekonomik faaliyeti kayıtlı ekonomi şeklinde ifade ederiz. Buna göre kayıtlı ekonomi
7
Maliyet : Herhangi bir varlığı elde etmek için katlanılan maddi ve manevi
unsurlara denir. İktisadi olarak tanımını yapacak olursak bir veya daha fazla malın
elde edilmesi için harcanan üretim faktörlerinin (emek, sermaye, toprak) toplamına
denir.
8
2. BÖLÜM
Yabancı literatürde kayıt dışı ekonomiyi ifade etmek üzere ortaya konulan;
Black economy (Kara Ekonomi)
Paralel Economy (Paralel Ekonomi)
Cash Economy ( Nakit Para Ekonomisi)
Secod Economy (İkinci Ekonomi)
Clandestine Economy ( Gizli Ekonomi)
Shadow Economy ( Gölge Ekonomi)
Dual Economy (İkili Ekonomi)
Submerge Economy ( Gizli Ekonomi)
Gray Economy ( Gri Ekonomi)
Subterranean Economy ( Yeraltı ekonomisi)
Hidden Economy ( Gizli Ekonomi)
Subeconomy ( Alt Ekonomi)
gibi çok sayıdaki kavrama bakmak bile tanım güçlüğü konusunda bir fikir
vermektedir ( Ilgın, 1999, s.8 ).
Yukarda sayılan üç unsurun ortak özelliği; gelir elde edenlerin, elde ettikleri
gerçek gelirlerinin bir kısmını veya tamamını kayda geçirmiyor ve bu gelirler
üzerinden de ödemesi gerekenden daha az vergi ödüyor veya hiç vergi ödemiyor
olmalarıdır.
Yasaların suç saydığı her türlü faaliyet kayıt dışı ekonomi içinde yer almaz.
Rüşvet, hırsızlık, kumar oynamak suretiyle elde edilen gelirler bu kazançları elde
edenler açısından bakılınca gelir olmakla beraber ekonomiyi genişleten özellik
taşımazlar. Sadece daha önce meydana gelmiş olan gelirin el değiştirmesine sebep
11
olan suçlardır. Bu sebeple bu tür faaliyetler sonucu elde edilen gelirler kayıt dışı
ekonomiye dahil edilmemelidir ( Bulut, 2007, s.16 ).
Kayıt dışı ekonomi denildiğinde aklımıza ilk gelen yarı kayıtlı ekonomidir.
Faaliyetleri yasalara aykırı değildir. Ancak yasal olan bu faaliyetlerden elde edilen
gelirler kayıt dışında tutulmaktadır. Bu tür faaliyetler iki alt başlık halinde
incelenebilir.
Gelirlerin yasal olarak kayıt dışına bırakılması
Gelirlerin yasalara aykırı şekilde kayıt dışına bırakılması
s.15). Götürü usule tabi mükellefler, kendileri yeterince vergi ödemedikleri gibi asıl
vergiyi ödemesi gereken kesimin de kazançlarına tam olarak beyan etmesine engel
olmakta dolayısıyla onların da daha az vergi ödemesine neden olmaktaydı.
İşportacılar
Hamallar
Kaldırımlarda otopark işletenler
Jeton ve otobüs bileti satıcıları
Evlerde oluşturulan küçük atölyelerde üretim yapanlar
Evlerinde özel ders verenler
İnşaat ve tarım işçileri
Gezici sebze ve satıcıları
14
Kayıt dışı ekonominin fark edildiği ilk dönemlerde uzmanlar kayıt dışı
ekonomiyi sosyal koşullara tepki olarak meydana gelen geçici bir olay olduğunu
düşünmüşlerdir ( Wieegand, 1999, s.90 ). Tahminlerin edilenin ötesinde kayıt dışı
ekonomi giderek büyüyen ve yapısal bir sorun haline gelen bir problem olarak yer
edinmiştir. Kayıt dışı ekonomiyi teorik açıdan açıklamaya yönelik birçok çalışma
olmuştur. Bu çalışmaların önemli olanlarını sıralamak olursak ;
Oyun Teorisi
Arz - Talep Yaklaşımı
Rasyonel seçim Teorisi
Laffer Eğrisi
Olmak üzere dört teori ele alınacaktır.
aşağıda şekil ile açıklanmaya çalışılmıştır. Şekilde dört tür vergi mükellefinin şartlara
göre durumları ele alınmış ve değerlendirme yapılmıştır.
Sınırsız olan istekler satın alma gücü ile desteklendiği zaman iktisat biliminde
ele alınan talep anlaşılacaktır.
Ekonomide üreticiler ürettikleri malları piyasaya arz ederken, tüketici
ihtiyaçlarını gidermek için talep oluşturur.
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Supply-and-demand.svg
Normal mal ve hizmetler için piyasada denge yukarıdaki şekilde görüldü gibi
belirli bir fiyat (p1) ve belirli miktarın (q1) kesişmesiyle oluşmaktadır. Ancak
piyasada yer almayan ya da yasaklanmış olan mallar içinde arz ve talep koşulları
oluşmaktadır. Bu tür mal ve hizmetler üzerinde devletin koymuş olduğu sınırlamalar
ve yasaklar sonucu oluşan riskler bu mal ve hizmetlerin arzını dışsal faktörlerin
etkisine sokar ve arz esnekliği katı bir hal almış olur. Yani arz eğrisi dikleşir.
Örneğin uyuşturucu ya da alkol bağımlısı bir kişinin bu tür mallara olan talebi
artacak ve hangi düzeyde olursa olsun talebini karşılamaya çalışacaktır. Dolayısıyla
suç ekonomisi dediğimiz sektörün arz tarafı yüksek fiyatlar ve kar marjları ile bu
sektörde faaliyet göstereceklerdir. Aşırı karlar birçok birey için cazip olabilmekte ve
suç ekonomisinde kısa yoldan zengin olma hayallerini gerçekleştirmeye çalışacaktır.
18
Kaynak:www.ido.sakarya.edu.tr/sayfa/merkez/ornek/dersler/iktisat/ORNEK/iktisat/
H06/ICERIK/s01_09.htm
19
Bütçe doğrusunun (AB) kayıtsızlık eğrilerinden herhangi birine (F1) teğet olduğu
noktada (E), tüketici dengesi sağlanmaktadır. E noktası, tüketicinin sınırlı bütçe
imkanları ile ulaşabileceği en yüksek tatmin seviyesini veren mal bileşimini temsil
etmektedir. OY0OX0. diğer noktalar, ya satın alınması mümkün olmayan mal
bileşimlerini, ya da bütçe imkanlarının tamamı kullanılmadan satın alınabilecek mal
bileşimlerini temsil etmektedir.
Kaynak: Arthur B. Laffer, “The Laffer Curve: Past, Present and Future”, Laffer
Associates, Supply-Side Investment Research, 6 January 2004.
3. BÖLÜM
Kayıt dışı ekonomi büyüklüğü ve sahip olduğu çok yönlülük nedeniyle genel
olarak karakteristik özelliklere sahiptir. Bunları beş ana madde altında
inceleyebiliriz.
Yasalara Aykırı Olması
İstatistiki Olarak Ölçülememe
Gelir ve Fayda Elde Etme
Ahlaki Değerlere Aykırı Olması
Ekonomik Faaliyetlerinin Düzensiz Olması
Vergilendirilmemiş Olması
Ekonomik Sisteme Uygun Olması
Yasal olmayan her türlü ekonomik faaliyet kayıt dışı ekonomi içerisinde
değerlendirilir. Faaliyetlerin yasal olup olmadığı o ülkenin kanunlarına göre
belirlenir. Dolayısıyla bazı ülkeler için yasal olmayan bir faaliyet diğer ülkeler için
yasal olabilmektedir.
23
Yasal faaliyetler olduğu halde bu yasal faaliyetlerin bir kısmı veya tamamı
faaliyette bulunanın iradesi ile vergiden veya başka mükellefiyetlerden kaçmak veya
kaçınmak amacıyla kayıt dışında bırakılmaktadır. Bazı faaliyetler ise yasa gereği
kayıt dışında dolayısıyla vergi dışında kalmaktadır.Buna göre kayda alınmayan,
hukuksal olarak yasal olmayan her türlü faaliyet kayıt dışı ekonominin kapsamı
içinde yer almaktadır. Yasadışı faaliyetler, konusu suç olan ve dolayısıyla yasalarla
cezalandırılan faaliyetleri kapsamaktadır. Bu bağlamda yasadışı faaliyetler sonucu
oluşan ekonomik değerler, elde edildikleri kaynak nedeniyle suç ekonomisini
oluşturmaktadırlar.
Yasadışı mal ve hizmet üretimi sonucunda oluşan kayıt dışı ekonomi, bir
başka ifadeyle suç ekonomisi, kayıt dışı ekonominin önemli bir alt ayrımıdır. Suç
ekonomisinde belirleyici unsur faaliyetlerin yasaların öngördüğü şekilde
yapılmaması değil, faaliyetin kendisinin yasaklanmış olmasıdır. Kayıt dışı
ekonominin diğer bölümlerde “gelir”in yasalara aykırı bir şekilde kayıt dışına
çıkarılması söz konusu iken, suç ekonomisinde “üretim” yasalara aykırı olarak
gerçekleşir. Faaliyet yasadışı olduğundan, yasadışı üretim sonucunda elde edilen
gelir de doğası gereği gizlenme eğiliminde olması nedeniyle kayıt dışıdır ( Devlet
Planlama Teşkilatı, [DPT], 2001 ) .
Ekonomi içerisinde yer alan bazı işlemler gizlendiği için resmi istatistikler
içerisinde yer almaz. Ekonomik birimlerin kayıt dışı ekonomik faaliyetleri milli
muhasebe kayıtlarında görülmez. Bu faaliyetlerin gizlenmesi sebebi ile olabileceği
gibi yapılan faaliyetlerin kayıtlanmasındaki zorluklardan ötürü de olabilir.
24
Eğer bir faaliyet milli gelir hesaplamalarına yansıtılmak üzere tam ve doğru
olarak ölçülemiyor ise, bu kıstasa göre yasal olup olmadığına bakılmaksızın söz
konusu faaliyet kayıt dışı ekonomi içine dâhil edilecektir. Geçimlik tarımsal üretim,
ev isleri, çocuk bakıcılığı ve komsuya yardım gibi faaliyetler istatistiksel olarak
ölçülemeyen kayıt dışı ekonomik faaliyetlere örnek olarak verilebilir. Zira bu
faaliyetler ölçülemediğinden kayıtlı ekonomi içerisinde gösterilememektedir. Kayıt
dışı ekonomik faaliyetlerin hiç veya yeterince ölçülememesinin nedenleri ise;
faaliyetlerin parasal değerinin olmaması, faaliyetlerin gizli tutularak beyan
edilmemesi, hesaplamalarının fiilen imkânsız veya çok zor olmaları ve bu
faaliyetlerin esasında milli gelir hesaplamalarına dâhil edilmesinin rasyonel, etik ve
normatif kabul edilmemesi olarak sayılabilir ( Özsoylu, 1996, s.11).
Bu kritere göre kayıt dışı ekonomik faaliyet karşılığında bir gelir ya da fayda
elde edilmesi gerekmektedir. Komşuya yardım, evde çocuk bakımı, temizlik ve
bahçe işleri yapılması gibi faaliyetler karşılığında gelir elde edilmemekle beraber,
fayda sağlanmaktadır. Ancak ev hanımının çalışmaya başlamasıyla evde bakıcı
istihdam edildiğinde veya çocuk kreşe verildiğinde ailenin ev giderleri artmaktadır.
Böylece faaliyet piyasa kavramı çerçevesinde parasal bir hüviyet kazanmaktadır
(Yetim, 1999, s.10).
kumarhanelerin yasal isletmeler olması, su anda ise bu faali yetin kayıt dışı ekonomi
içerisinde yer almasıdır.
Kayıt dışı ekonomi zaten ekonominin kayıt altına alınmayan kısmını ifade
etmektedir. Dolayısıyla kayıt altına alınamayan gelirlerin vergilendirilmesi mümkün
olmayacaktır. Devletlerin yasadışı faaliyetlerden gelir (vergi) elde etmek gibi bir
yaklaşımı ve amacı olacağı düşünülemeyeceğinden bu sektörü kayıt altına almaktan
da söz edilemez (GİB, 2009).
26
Kayıt dışı ekonomi genel olarak, kamu otoritelerinin denetimi dışında kalan
her türlü ekonomik işlem olarak tanımlanabilir. Bu tanımdan yola çıktığımızda, bazı
kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin yasalarla yasaklanmış faaliyetler olduğu halde,
bazılarının da yasalarla yasaklanmamış bir faaliyetin bilinçli olarak kayıtlara
geçirilmemesi, belgelendirilmemesi, dolayısıyla vergilendirilmemesi şeklinde ortaya
çıktığını görürüz ( DPT, 2001 ).
oranlarının ve sonuçta daha büyük kayıt dışı oranların oluşmasına neden olur. Kayıt
dışı alanların oluşmasının vergi ile ilgili nedenleri arasında, kesimler arasında vergi
yükü dağılımı, vergi adaleti ve yükümlülerin kamu harcamaları ile ilgili düşünceleri
de önemli rol oynar. Bunların arasında, vergi istisna ve muafiyetlerinin varlığı,
bunlardan yararlanamayan faaliyet alanlarının kayıt dışına yönelmesine neden olur.
Başka bir ifade ile, kayıt içi olduğu halde vergi dışı alanların ve faaliyetlerin
bulunması, kayıt dışılık için önemli bir neden oluşturur ( Aktürk, 2003, s.5-6 ).
çıkmaktadır. Yine de kayıt dışı ekonomi oranı dünyanın hiçbir ülkesinde sıfıra
indirilememiştir ( Tosuner, 1995, s.8 ). Kayıt dışı ekonominin temel nedenleri
şunlardır ;
1. Ekonomik Nedenler
2. Mali Nedenler
3. Hukuki ve İdari Nedenler
4. Sosyal ve Yapısal Nedenler
5. Siyasal Nedenler
6. Psikolojik Nedenler
ile daha çok genişleme aşamasında görülen enflasyon, kayıt dışı ekonomiyi harekete
geçiren unsurlardır.
3.2.1.2. Enflasyon
Enflasyon nedeni ile gelirlerinde aşınma meydana gelen düşük ve sabit gelirli
tüketiciler bu kayıplarını gidermek, enflasyon nedeni ile maliyetlerinde artışlar
meydana gelen üreticiler de maliyetlerini azaltmak amacıyla kayıt dışı ekonominin
değişik unsurlarına özellikle, kayıt dışı istihdama yönelmektedir. Bu nedenle
enflasyon rakamlarının yüksek olduğu ülkelerde kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin
arttığı görülmektedir ( GİB, 2009 ).
Bu tespitler altında, enflasyon ile kayıt dışı ekonomi arasında ters orantılı bir
ilişkinin olduğunu ve kayıt dışı ekonominin küçültülebilmesi için enflasyon
rakamlarının düşürülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
30
Gelir, toplum açısından bir milli ekonomide belirli bir dönemde yeniden
meydana getirilen değerlerin cari fiyat değerleriyle belirlenmesidir. Buna “ milli
gelir” veya “toplam hasıla” adı da verilmektedir ( Eker, Altay, Sakal, 1997, s.269 ).
Gelir dağılımı ise; bir ülkede belli bir dönemde yaratılan milli gelirin bireyler, aileler,
tüketiciler v.s arasındaki dağılımına kişisel gelir dağılımı”, üretim faktörleri
arasındaki dağılımına fonksiyonel gelir dağılımı”, bölgeler arasındaki dağılımına
bölgesel gelir dağılımı denilmektedir.
Kayıt dışı ekonomide genel olarak nakit para kullanmanın daha çok tercih
edildiği kabul edilmektedir. Faaliyetlerin nakit para ve takas yoluyla yapılması
ödeme delillerini ortadan kaldırmaktadır. Kredi kartı gibi kayıt altına almanın kolay
olduğu ödeme araçlarına yönelmek kayıt dışı ekonomi ile mücadele açısından
önemlidir.
Ekonomide, mal ve para hareketi olmak üzere iki yönlü bir akım vardır.
Gelişmiş ülkelerde vergi denetimleri para hareketlerini izlemek suretiyle yapılır. Zira
para hareketleri büyük çoğunlukla bankalar üzerinden yapılır ve bu hareketler banka
sisteminde iz bırakır. Bu nedenle daha sonra bu hareketlerin tespit edilmesi
mümkündür. Mal hareketleri ise iz bırakmaz ve bu hareketleri anında tespit
etmediğiniz zaman, sonradan tespit etmeniz mümkün değildir. Gelişmemiş ülkelerde
ise mal hareketlerine dayalı bir vergi incelemesi öne çıkar. Çünkü bu ülkelerde finans
sektörü gelişmemiştir ve ekonomi nakit hareketlerine dayanır (GİB, 2009 ).
32
Ç Verimsiz AM
NU AÇ
SO firma
Kayıt dışına
çıkış
Ç
NU
Karlılık
SO
azalışı
SO
NU Küçülme
Haksız Ç
rekabet Sektörden
çıkış
Verimli
firma
firmalar, diğer tarafta kayıt dışında çalışan daha verimsiz firmalar. Bu kalıcı
bölünme, ekonominin daha verimli ve daha zenginlik üreten bir yapıya kavuşmasını
önlemektedir. Böylece kayıt dışılık bir ekonominin potansiyel verimliliğine
ulaşmasını önleyerek o ülkenin büyüme performansını olumsuz anlamda
etkilemektedir (GİB, 2009).
Vergi kaçakçılığı, vergi kaybına sebep olduğu gibi, vergi adaletini bozmakta
ve ekonomik düzen içindeki sermaye hareketlerinde ve rekabet şartlarında da
eşitsizliklere yol açmaktadır. Vergi mükellefleri vergi oranlarının makul düzeyde
olmasını isterler. Vergi oranlarının yükselmesi sonucu vergi gelirleri aynı oranda
yükselme göstermez. Bunun nedeni mükelleflerin daha az vergi verme arzularıdır.
Beklenen vergi gelirleri ile gerçekleşen vergi gelirleri arsında oluşan fark kayıt dışı
ekonomiye aktarılan kaynak kadardır. Vergi oranları ile kayıt dışı ekonomi arasında
doğru yönlü bir ilişkinin varlığından söz edebiliriz.
Kaynak: Arthur B. Laffer, “The Laffer Curve: Past, Present and Future”, Laffer
Associates, Supply-Side Investment Research, 6 January 2004.
Kayıt dışı ekonomiyi yaratan en önemli etkenlerden bir diğeri de, etkin bir
vergi idaresinin olmayışı ve vergi denetiminin yetersizliğidir.
Vergi kayıp ve kaçağına neden olan ve dolayısıyla kayıt dışı kalan bir
ekonomik faaliyetin, vergi idaresi tarafından izlenmesi ve denetlenmesi şarttır. Vergi
idaresi tarafından izlendiğine ve vergi denetimine tabi tutulacağına inanmayan bir
mükellef, ekonomik faaliyetlerinin birçoğunu kolaylıkla kayıt dışında yürütecektir.
Kayıt dışılıkla mücadelede en önemli araçlardan biri güçlü bir vergi idaresi ve
etkin bir vergi denetimidir ( DPT, 2001 ). Kayıt dışı ekonomiyi yaratan en önemli
etkenlerden bir diğeri de, etkin bir vergi idaresinin olmayışı ve vergi denetiminin
yetersizliğidir.
41
teşvik eder bir durum doğuracaktır. Bu da kayıt dışılığı artıracak ve teşvik edecektir (
DPT, 2001 )
Çıkarılan vergi afları, kayıt dışılığın tercih edilme sebebi olarak saymak
gerekir. “af çıkar” beklentisi hem kayıtlı mükelleflerin sorumluluklarını yerine
getirmelerini engellemekte buna bağlı olarak tahsilât/tahakkuk oranları düşmekte
sonuç ta kayıt dışılık teşvik edilmiş olmaktadır. Mali afların anayasa ve/veya
yasalarda kısıtlanmış olduğu ya da vergileme anlayışı açısından mali aflara yer
vermeyen ülkelerde ise vergi mükelleflerinin vergi ile ilgili ödev ve sorumluluklarını
yerine getirme konusunda daha fazla ciddiyet ve gayret içerisinde olacakları
gerçektir.
Şekil 3 - 10: Vergi Kaçırmanın, Cezalandırılması Gereken Ciddi Bir Suç Olduğunu
Düşünüyorum
Yasalarla bazı faaliyetlerden elde edilen gelirler vergiden muaf veya istisna
tutulmuştur. Vergiden muaf olanların satın aldıkları mal ve hizmetler için belge
almaları zorunlu olmakla birlikte bunların defter tutma yükümlülükleri yoktur.
Herhangi bir faaliyetin tam olarak alınabilmesi için gelirlerinin ve giderlerinin
belgelendirilmesi gerekir. . Ancak vergiden muaf esnafın veya küçük çiftçinin
gelirlerini tam olarak bilmek veya ölçmek mümkün değildir. Yasal çerçeve içinde de
olsa kayda geçirilmeyen tüm ekonomik faaliyetlerden elde edilen gelirleri gerçek
anlamda kayıtlı saymak mümkün değildir
Kaçak işçilikte üçüncü yöntem ise, işçinin elde ettiği gelirin resmi
kayıtlara yansımamasıdır.
Kayıt dışı istihdamı ortaya çıkaran nedenler ise çeşitlidir. Öncelikle, ücretten
yapılan sigorta pirimi, vergi gibi kesintiler işveren için büyük bir yük
oluşturmaktadır. Bununla birlikte işçilerin işe başlarken “brüt ücret” üzerinden değil,
net ücret üzerinden anlaşmaları kanunların esasen işçiyi yükümlü tuttuğu fakat
ödenmesinde işvereni sorumlu saydığı bazı yükümlülüklerin (sigorta primi işçi
47
hissesi, zorunlu tasarruf işçi hissesi, gelir vergisi vb.) işveren tarafından
katlanılmamasına sebep olmaktadır.
kanuni düzenlemelerden uzak üretim yapan gizli sektör, resmi sektörden daha
avantajlı olmaktadır. Gizli sektörü seçen işveren; hukuki çalışma süresi, işçi koruma
mevzuatı, fazla mesai veya işe son verme gibi hususlarla ilgili kayıtlardan kurtulmuş
olmaktadır.
Çalışma hayatı ile ilgili yasal düzenlemelerin part-time, kısa süreli çalışma ve
evde çalışma gibi zamanla ortaya çıkan gelişmeleri kapsayamaması, işyeri koşulları
için getirilen standartlar, üretimlerin lisanslı olma gereği, çalışanlar için aranan asgari
yaş, eğitim, diploma, asgari ücret ve fazla mesai gibi düzenlemeler ile kadın
çalışanlara daha düşük ücret verilmesi ve bu yüzden kadınların ev işlerini tercih
etmesi gibi hususların hepsi, kayıt dışı üretim ve istihdamda rol oynamaktadır.
Kentlerde nüfus artmış ancak kentsel modern faaliyetler biriken nüfusun ancak bir
bölümüne istihdam olanağı sağlamıştır. Vasıf eksikliği ve işgücü fazlalığı nedeniyle
kayıtlı istihdam dışında kalmış büyük bir “ emek arzı fazlalığı” oluşturur.
3.2.4.2. Göç
Köyden kente göç ve nüfus artışına bağlı hızlı kentleşme sonucu ortaya çıkan
gecekondu olgusu, kayıt dışı ekonominin gelişimi açısından özel bir öneme sahiptir.
Gecekondular önceleri kent yoksullarına yasam olanağı sağlaması ve Hazine
arazilerine yapıldığından bireysel çıkarlara ters düşmemesi nedeniyle yasal olmasa
51
da toplumsal olarak meşru sayılmıştır. Bu durum kayıt dışılığı meşru gören değer
yargılarının yerleşmesi açısından önemlidir (DPT, 2001).
Eğitim düzeyiyle de kayıt dışı ekonomi arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır.
Yapılan çalışmalar toplumun eğitim seviyesi arttıkça gerçekleştirdiği ekonomik
işlemleri kayıt dışına çıkarma eğiliminde artma olduğu yönünde bulgulara
ulaşılmıştır. Eğitim seviyesi yükseldikçe gelirin olduğundan daha düşük gösterme
eğiliminin iki sebepten dolayı artabilmekte olduğu görülmektedir. Eğitim düzeyinin
yükselmesiyle vergi bilinci gelişir. Vergi bilinci vergi sisteminde ki mevcut vergiler,
bunların işleyişleri, isleyişlerindeki aksaklıkların mükellefçe bilinmesi olarak ifade
edilebilir. Vergi bilincinin gelişmesi mükellefin vergi yükünün dağılımı ile olumsuz
görüşe kapılması vergiye uyumunun azalmasına ve vergi kaçakçılığının artmasına
sebep olabilir.
Yaş, medeni hal, cinsiyet ve gelir seviyesi bireyin risk alma durumunu yahut
vergi kaçırma eğilimini belirleyen faktörlerdir. Vergi kaçakçılığını belirleyen
sosyolojik faktörlerle ilgili yapılmış pek çok çalışma sonunda; kadınların
erkeklerden, gençlerin yaslılardan, evlilerin bekârlardan daha fazla risk
üstlenebildikleri ortaya konmuştur ( Yılmaz, 1992, s.29–30 ).
Gelir seviyesi arttıkça özellikle artan oranlı vergilerin söz konusu olduğu
durumda daha yüksek marjinal vergi oranlarına tabi olmak vergi kaçırmanın
faydasını arttıracağı için gelir düzeyi yükseldikçe vergi kaçakçılığını arttıracağı
söylenebilir.
Yolsuzluk ve rüşvetle etkin mücadele etmek için öncelikle buna neden olan
faktörleri açık olarak ortaya koymak gerekir. Genel bir ifadeyle, yolsuzluk kamu
görevlilerinin yetkilerinin geniş, buna karşın sorumluluklarının sınırlı olmasından
kaynaklanır. Bunun yanı sıra yakalanma ve cezalandırılma ihtimalinin düşüklüğü de
yolsuzluğun ortaya çıkmasında önemli bir etkendir. Kamu yönetiminde maaşların
düşüklüğü ve dengesizliği, performansa göre ödüllendirmenin olmaması, kamu
kuruluşlarında istihdamın sağlıksız olması ve toplumdaki objektif kurallara karşı
kişisel sorumluluk anlayışındaki eksiklik yolsuzluğun diğer nedenleri arasında
sayılabilir. Ayrıca karmaşık bürokrasinin olduğu ülkelerde, bireyler bu engelleri
aşabilmek için araç olarak rüşvete başvurabilmektedir.
toplumsal baskı ile karşı karşıya kalıp toplumdan dışlanırlar. Bu baskı ise
mükelleflerin vergiyi kaçırma eğilimini azaltıcı etki yapar ( Dinçer, 2007, s.64 ).
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğünün hane halkı, işyeri, vergi vb. anket
uygulamalarıyla tahmin edilmesi, bu tür yöntemlerin temelini oluşturur ve ulusal
istatistik birimlerince yaygın olarak kullanılır. Bu yöntem kayıt dışı ekonominin
yapısını incelemek açısından oldukça kullanışlıdır. Bu yolla özellikle kayıt dışı
sektörün yapısı hakkında çok detaylı bilgiler toplanabilir. Ancak büyük bir
dezavantajı vardır.
Türkiye gibi nüfusun ve buna bağlı olarak toplam işgücünün sürekli artış
gösterdiği ülkelerde istihdam rakamlarında sürekli artış olması doğaldır. Bu durumda
sivil işgücü ve sivil istihdam rakamları ülke nüfusu ile karsılaştırılarak bir oran
bulunur. Bulunan bu oranın zaman içerisindeki gelişimi, gizli sektörde çalışanların
artıp azaldığı konusunda bilgi verebilir. Bu yöntemin avantajı hesaplama
63
MV = PT
Bu yaklaşıma göre işlem hacmi olan T ile GSMH arasındaki ilişki uzun
vadede sabittir. Bu sebepledir ki, belirli bir dönemde MV’nin belirlediği GSMH
rakamı ile istatistiklerle açıklanan GSMH arasındaki fark, kayıt dışı ekonominin
büyüklüğünü vermektedir.
olduğu varsayılmaktadır. Nakit paranın geniş anlamlı paraya oranının, kişi basına
düsen reel gelir, mevduat faiz oranı, kamu personel harcamalarının toplam kamu
harcamalarına oranı, vergi oranı ve enflasyon oranına bağlı olduğunun kabul edildiği
bu yöntemde, nakit para talebi bir regresyon analizi ile tahmin edilmektedir.
İkinci aşamada ise vergi değişkeni sıfır alınmak suretiyle verginin olmadığı
durumda ortaya çıkacak ikinci nakit para talebi tahmin edilmektedir. İki para tahmini
arasındaki fark, kayıt dışı ekonomiyle ilgili nakit para düzeyini vermektedir. Son
aşamada ise, paranın dolaşım hızından yararlanılarak ve kayıt dışı ekonomiye ilişkin
nakit para düzeyi kullanılarak kayıt dışı ekonominin büyüklüğü hesaplanmaktadır (
Us, 2004, s.22 ).
66
4. BÖLÜM
Kayıt dışı ekonomiyi olumlu bulan görüşlerin başında, kayıt dışı ekonominin
ülkenin karşılaştığı ekonomik krizleri aşmasında, işsiz kitlelere istihdam ve gelir
imkânı sağlayarak ve mal ve hizmet arzını artırarak yardımcı olduğu ve bir çeşit
“sosyal güvenlik subabı” görevi gördüğü görüşü gelmektedir (Ilgın, 1999, s.45).
Kayıt dışı sektör, hem işçi istihdam eden iş yerlerini, hem de tek şahıs
tarafından yürütülen faaliyetleri kapsamaktadır. Buna göre kavram, bir yandan küçük
imalat iş yerlerini, diğer yandan ise, seyyar satıcıları, ayakkabı boyacılarını ve sadece
yaşamlarını sürdürebilmek için gelir elde etmeye yönelik hizmet sektöründe tek
başına çalışanları da kapsamaktadır. Bu sektörde çalışan işçilerin büyük bir kısmı
kayıtlı sektördeki asgari ücretten daha yüksek gelir kazanabilmektedir (Ekin, 1995
36-37). Yani gelişmekte olan ülkelerde yeni istihdam oluşturma olanaklarının sınırlı
olması marjinal sektörde istihdamın artmasına yol açar.
Kayıt dışı ekonominin sosyal anlamda iki olumlu yönü vardır. Bunlardan ilki,
geçim kaynağı olmayan insanların geçinebilecek düzeyde gelir elde etme imkânı
sağlamasıdır. İkincisi ise; yaşam standardını yükseltmek isteyen insanlara istedikleri
şekilde yaşama imkanı sağlayacak geliri elde etme olanağı sağlamasıdır. Eğer
insanlar istedikleri geliri elde edemezlerse ve ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma
düşerlerse bu toplumda sosyal patlamalara ve eylemelere sebep olacaktır. Buna
70
Kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin diğer önemli bir etkisi, gelir dağılımına
olumlu katkısı nedeniyle sosyal adaletin belli ölçüde kurulmasına yardımcı
olmasıdır. Öncelikle kayıt dışı ekonominin faaliyetleri sonucu üretimin ve buna bağlı
olarak gelirin artması nedeni ile ülke çapında bölünecek pastayı büyüttüğü şüphe
götürmez bir gerçektir. Ancak, büyüyen bu pastanın dağılımı konusunda etkisi ise,
kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin türüne bağlıdır. Bu çerçevede, eğer kayıt dışı
ekonomi, alt gelir grubuna dâhil olan kesime ikinci bir iş imkânı sağlıyorsa fakirlik
düzeyinin belli oranda yukarı çekilmesine yardımcı olabilmektedir. Fakat kayıt dışı
ekonomik faaliyetlere katılanlar arasında elde edilen gelirin dağılımı incelendiğinde,
aynı olumlu durumun söz konusu olmadığı görülmektedir (Karagül, 1997, s. 191.).
Kayıt dışı ekonomik işlemlerle elde edilen fonlar bankacılık sistemi kanalı ve
menkul kıymetler borsası yardımıyla kayıtlı ekonomiye kaynak sağlamaktadır. Kayıt
dışı ekonomik faaliyette bulunanlar, bu faaliyetleri sonucu elde ettikleri gelirlerle mal
ve hizmet satın alırlar ve bu şekilde ödedikleri dolaylı vergilerle kayıtlı ekonomiye
de katkı sağlamış olurlar. Kayıt dışı ekonomi, kayıtlı ekonominin müşterisidir (
Altuğ, 1999, s.486 ).
Şekil 4-1 deki eğrinin eğimi ( -1 ) dir. Bu ise bize kayıtlı ve kayıt dışı
ekonomi arasında mutlak ikame olabileceğini gösterir. Yani kayıt dışı ekonomi 1
birim azalırsa, kayıtlı ekonomi 1 birim artacaktır. Şekil 4-2 ise gerçek hayattaki
durumu göstermektedir. Şekil 4-2 ‘de eğrinin tüm noktalarında eğim farklıdır ve
kayıt dışı ekonomideki 1 birimlik azalmanın kayıtlı ekonomiyi ne kadar genişleteceği
belli değildir. Böylece kayıt dışı ekonominin devletin gelir kaybına uğramasına ve
72
işlem sonucu devlete vergiler ise, üretime istihdama, yatırıma kaynak teşkil etmekte,
vergi kaçıran kaçırdığının (kazandığının) kıymetini daha iyi bilmekte yerinde ve
zamanında harcamaktadır. Kaçırılan vergi yurt dışına kaçırılmayıp ülke içinde
kalarak yatırımlara dönüştükçe ekonomik yarar sağlamaktadır (Altuğ, 1999, s.485).
Kayıt dışı iktisadi faaliyetler, diğer kayıtlı ekonomiye oranla daha ucuz
maliyetle üretim yapabildikleri için, ülkenin iktisadi kaynaklarını daha etkin bir
şekilde kullanma imkânına sahiptirler. Bu türden yapılan iktisadi faaliyetlerden,
tüketici rantı, sosyal kesinti ve vergi kaçakçılığı sebebi ile oluşan üretici rantı ek
talebi oluşur ve ekonominin canlı kalması sağlanır. Dolayısı ile bu tür çalışan bir
ekonominin sosyal refahı arttırdığı da söylenebilmektedir ( Kaptangil, 2003, s. 25).
Kayıt dışı ekonomi sektörü, sadece somut vergilerden – gelir vergisi (GV),
kurumlar vergisi (KV), katma değer vergisi (KDV), harç - vb. işlemleri ya tümüyle
ya da kısmen devletten gizli yürütüldüğü için kaçınabilmektedir. Devlete ödenen
vergiler, ödeyenlerin alım gücünü azaltıcı etki yapmaktadır. Ancak alım gücünü
azaltan öteki olgu da enflasyondur. Enflasyondan ise en çok nakit bulunduranlar
etkilenmektedir. Kayıt dışı ekonomide işlemler nakit olarak gerçekleştiğinden devlet,
kayıt dışı ekonomik faaliyetlerden somut olarak alamadığı vergileri enflasyon vergisi
şeklinde almaktadır. Bu nedenle kayıt dışı ekonomi sektörü enflasyon vergisinin en
büyük mükellefidir. Hükümetlerin (politik nedenlerle) vergileri artırmama yoluna
gittiği dönemlerde, gelirlerini artırma yolu olan enflasyon vergisi, kayıt altına
alamadığı ekonomik faaliyetleri vergilendirme yolu olmaktadır (Altuğ, 1999, s.67).
75
Bir çok nedenle kayıtlı ekonomiden, kayıt dışı ekonomiye kayan gelirler,
tasarruflar üzerinde çarpan etkisi yaratarak ekonomiye canlılık getirmekte ve rekabet
gücünü artırmaktadır. Kayıt dışı ekonomiden elde edilen gelirler, kayıtlı ekonomide
yer alan mal ve hizmetlere talep yaratmaktadır. Dolayısıyla, kayıt dışı ekonomiden
elde edilen gelirlerin tüketim aşamasında kayıt altına alınma ihtimali söz konusu
olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, elde edilmesi aşamasında kayıt altına alınamayan
gelirler, harcanması aşamasında kayıt altına alınabilmektedir (Sarılı, 2002, s.44).
kayıt dışılığın etkileri ise daha çok doğrudan olumsuz sonuçlar doğurmaktadır (DPT,
2001).
Kayıt dışı ekonominin söz konusu olmasından dolayı, kayıtlı yani resmi
GSMH rakamları gerçekte olduğundan daha küçük tahmin edilir ve toplam vergi
hâsılatının resmi GSMH’a oranlanmasıyla bulunan vergi yükü yanıltıcı olur. Bu
şekilde tespit edilen vergi yükü, sadece kayıtlı ekonomi üzerindeki vergi yükünü
gösterir, ekonomideki toplam vergi yükünü yansıtmaz.
Vy= T / GSMH
Vergi yükünün gerçekteki oranını tespit etmek için, toplam vergi hâsılatının
kayıtlı ve kayıt dışı GSMH toplamına bölünmesi gerekir.
Yukarıda T; toplam vergi gelirlerini, Vy; vergi yükünü, GSMH kayıtlı; resmi
ekonomiyi, GSMH kayıtsız; kayıtsız ekonomiyi göstermektedir.
Kayıtlı GSMH ile hesaplanan vergi yükü ile kayıtlı ve kayıt dışı toplam
GSMH ile hesaplanan vergi yükü arasındaki fark, vergi yükü dağılımındaki
adaletsizliği ifade etmektedir.
78
Resmi raporlarda, sadece kayıtlı GSMH’a bölünerek elde edilen vergi yükü
rakamlarının, yani gerçekte olduğundan daha yüksek oranların yayınlanması,
toplumda genel olarak vergi yükünün yüksek olarak algılanması sonucunu doğurur.
Bu durum, toplumdaki bireylerin vergiye uyumunu olumsuz etkileyerek, vergiye
karşı tepki duyulması sonucunu doğurup, kayıt dışı ekonominin beyan dışı ve
enformel ekonomi bileşenlerini genişletebilir (Yılmaz, 2006, s. 156).
Kayıt dışı ekonomi vergi yükünü dürüst mükellefler aleyhine çevirerek vergi
adaletini bozmaktadır. Çünkü gelir elde edenlerin bir bölümü, elde ettikleri gelir
üzerinden devlete vergi vermekte; diğerleri ise vergi vermeyerek gelirlerinde
azalmaya yol açmamaktadırlar. Dolayısıyla vergisini vermeyenler üzerinde bir vergi
yükü bulunmazken, dürüst mükellefler üzerindeki vergi yükü, bu iki kesim arasında
adaletsizliğe yol açmaktadır ( Günay, 2000, s.38 ).
Bir ülkenin vergi kapasitesi, o ülkedeki GSMH, nüfus, kişi başına MG, gelir
dağılımı, ekonominin dışa açıklığı, ekonominin parasallaşması, sektörel yapı gibi
faktörlere bağlı olarak belirlenmektedir. Mükelleflerin kendileri ve ailelerinin
yaşamlarını asgari düzeyde sürdürmeye yetecek gücün üzerindeki kısmı
yansıtmaktadır. Bir ülkede vergi kapasitesinin durumu ile ilgili yapılacak tespit ve
değerlendirme o ülkedeki vergi gayretinin dolayısıyla mükellefin vergiye uyumu ile
vergi idaresinin vergiyi uygulama gücünün belirlenmesi ve değerlendirilmesi
bakımından da önem arz etmektedir. Bu sebeple, vergi politikalarının
şekillendirilmesinde de oldukça önemlidir (Yılmaz, 2006, s.162).
Vergi esnekliği, belli bir vergi veya tüm vergi sisteminin sağladığı vergi
hâsılatının, milli gelirdeki değişikliklere karşı duyarlı olması, milli gelir artarken
artıp, azalırken azalmasıdır. Eğer bir vergi ya da vergi sistemi dolayısıyla elde edilen
hâsıla; milli gelir artarken artıyor, azalırken de azalıyorsa vergi esnekliğinden
bahsedilir ve vergi esnekliği; vergide meydana gelen değişikliğin milli gelirde
meydana gelen değişikliğe oranlanması ile bulunur. Bu sebeple, kayıt dışı GSMH'nın
varlığı, artış ya da azalışları, resmi GSMH'nın esas alınması suretiyle hesaplanan
vergi esnekliklerinin değerinin gerçek durumu göstermesini engelleyecektir (Yılmaz,
2006s.162).
Kişi başına milli gelir de kayıtlı GSMH’a bağlı olarak hesap edilir ve böylece
gerçekte olduğundan daha düşük düzeyde hesaplanır. Doğru bir şekilde kişi başına
GSMH tespiti için kayıtlı ve kayıtsız GSMH rakamlarının toplamı kullanılmadır ve
böylece ülkeler arası refah ya da gelişmişlik düzeyleri karşılaştırıldığında o ülkenin
diğer ülkeler arasındaki yeri doğru bir şekilde tespit edilebilir.
Kayıt dışı ekonominin söz konusu olduğu durumlarda, bazı mal ve hizmetler,
kayıtlı ekonomiye göre, yasal yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle
daha düşük maliyetle üretilir. Ayrıca, muamele vergileri de söz konusu
olmadığından, daha düşük fiyatla mallar sunulur. Böylece kayıt dışı ekonomi ile
fiyatlar üzerinde aşağıya doğru bir baskı oluşur. Ancak bu fiyatlar resmi enflasyon
81
Daha çok ağır vergi yükünden kurtulmak amacıyla gelişen kayıt dışı
ekonomi, yüksek oranlı ve devamlı artan (kronik) bir enflasyon vergisine muhatap
olduğundan satın alma gücünü korumak amacıyla efektif paraya (Dolar, Euro)
yönelir, efektif yabancı para talebi artar. Kayıt dışı ekonomik işleme katılanlar
(işçiler, müteşebbisler, v.b) özellikle alt gelir grupları dolarize olur. Serbest piyasa /
resmi piyasa rekabeti başlar, kur makası sorunu büyür ( Altuğ, 1999, s.482).
Diğer taraftan kamu kesimi gelirlerinin kayıt dışı ekonomideki artıştan ötürü
düşük seviyede gerçekleşmesi, kamu çalışanlarının düşük gelir elde etmesine yol
açar. Bu durum devlet hizmetlerini yerine getiren görevlilerde motivasyon eksikliği
oluşturur. Ekonomik koşulların daha da kötüleşmesi halinde devlet görevlileri
yaptıkları kamu hizmetleri karşılığında kişilerden çeşitli isteklerde bulunmaya
başlarlar ve bu da devlet yönetiminde bir rüşvet çemberinin oluşmasına yol açar.
Kamu kesiminde rüşvetin artması hem bireylerin devleti yönetenlere karşı
güvenlerini kaybetmelerine ve hem de devlet yönetiminde kaynakların verimsiz
kullanılmasına neden olur.
Kayıt dışı ekonomik faaliyetler sebebi ile ekonomik veriler gerçek değerinden
farklı olarak ölçülür ve bu durumda ekonomi politikası yöneticileri ülkedeki mevcut
sorunlar hakkında eksik ve yanlış bilgilenir. Böylece kullanılacak araçların etkisi de
beklenenden farklı olur. Örneğin kayıt dışı ekonomi ile tespit edilen milli gelir
rakamları, gerçek milli gelir rakamlarından düşüktür ve Merkez Bankası’nın
uyguladığı para arzı artışı milli gelir artışından daha düşük olur ve ekonomik
sorunlar ortaya çıkar. Eksik ve yanlış bilgi sebebiyle eksik veya yanlış uygulanan
politikalar sorunların daha da çoğalmasına yol açabilir. Devletin bu sorunlar
karşısında pasif kalması ise kamuoyunun güvenini azaltarak ekonomik kriz
beklentisine yol açabilir.
83
Kayıt dışı ekonomi söz konusu iken gelir dağılımındaki adalet, kayıt dışı
ekonominin olmadığı duruma göre daha da bozulur. Çünkü aynı miktar ve nitelikte
faktör kullanılsa bile gelirler birbirinden farklı olur. Bunun nedeni kayıtlı
ekonomideki sektörün net geliri, brüt gelirinden verginin çıkarılmasıyla bulunur,
oysa kayıt dışı ekonomideki sektörün net ve brüt geliri birbirine eşittir. Bu durum ise
gelir dağılımında adaletsizliğe yol açar. Ayrıca kayıt dışı ekonomide faaliyette
bulunanların vergi ödemedikleri halde devletin hizmetlerinden faydalanmaları da
gelir dağılımında adaletsizliğe yol açar.
Bütün bunlara ilave olarak kayıt dışı ekonomide faaliyette bulunanlar devletin
vergi-transfer harcamaları yoluyla ekonomide geliri yeniden dağıtma
mekanizmasının da dışında kalırlar. Böylece devlet, geliri yeniden dağıtma
mekanizmasını kullanarak ekonomide gelir dağılımında meydana gelen
adaletsizlikleri giderme yahut düzeltme konusundaki etkisini yitirir. Dolayısıyla,
devletin söz konusu çabası sadece kayıtlı ekonomide bulunanlar arasında geçerli
olur. Bu durum ekonomide refah kaybı oluşturur ( Yılmaz,1996, s.97).
Kaynak: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/bd/Lorenz-curve1.png
84
Sonuçta kayıt dışı ekonomi bazı kesimlere gelir sağladığı için sosyal huzuru
ve ekonomik düzenin devamını sağlayan bir emniyet subabı olarak görülse de, kayıt
dışı ekonominin gelir dağılımı üzerindeki olumsuz etkisi de refah kaybına neden
olur.
Çalışma hayatı ile ilgili olumsuz etkiler büyük ölçüde kayıt dışı istihdamdan
kaynaklanmaktadır. Kayıt dışı istihdam, her şeyden önce, sosyal güvenlik sisteminin
etkinliğini bozmaktadır. Kayıt dışı istihdam; çalışanların gerekli vasıflara sahip
olmaması ve asgari yaş haddi, asgari ücret, fazla mesai ve işyeri standartları gibi
konulardaki düzenlemelere uyulmaması, gerekli sosyal güvenlik, vergi ve diğer
fonların eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi anlamına gelmektedir. Böyle olunca
yeterli prim toplanamamakta, sosyal güvenlik kuruluşları da başta finansman
zorlukları olmak üzere çeşitli zorluklarla karşılaşmakta ve kendilerinden beklenen
hizmetleri etkin olarak yerine getirememektedir (Çizgici, 2003, s.18.).
Yatırımları engellemekte,
Enflasyonu yükseltmekte,
Bütün bunlar sonucu, enflasyon artar, yatırımlar azalır, işsizlik artar, üretim
düşer, sosyal barış bozulur, suç ve suçlu sayısı artar, sorunların çözülmesi ve
borçların ödenmesi geleceğe bırakılır. Hali kurtarmak amacıyla teselli ekonomisine
yönelik uygulama başlar. Politikacılar, umut istismarı yaparak Mavi Gökyüzü (vaat)
satmaya devam ettikçe, sosyo-ekonomik sorunların altında ezilmeye başlayan
toplum; yeni lider arayışını bırakarak, rejim arayışı platformuna girer ki bu mevcut
rejimin iflas başlangıcı demektir (Altuğ, 1999, s.483).
89
Kayıt dışı ekonomide görünürde kişi kazanır, toplum kaybeder, kaybı bilerek
kabullenen toplumun şikâyete hakkı kalmaz.
90
5. BÖLÜM
Kayıt dışı ile mücadelede ve kayıt dışını önlemede toplumsal değer yargıları
büyük önem taşımaktadır. Aynen yolsuzlukla mücadelede olduğu gibi kayıt dışının
doğmasını ve büyümesini engelleyen en önemli faktörlerden biri “peer pressure”
olarak adlandırılan çevre baskısıdır. Bu çevre baskısının oluşabilmesi için toplumun
ahlaki değerlerinin kayıt dışını dışlaması ve bu dışlamanın da bir toplumsal norm
haline gelmesi şarttır. Böyle bir toplumda çevre baskısı kendinden dengeleyici bir rol
oynayacak ve kayıt dışının büyümesini engelleyecektir. Buna karşılık bu tip bir
toplumsal normun oluşturulamadığı ülkelerde bu kez tam tersine kayıt dışını arttıran
bir süreç söz konusudur. Bu tip durumlarda kayıt dışı adeta kendi başına bir norm
haline gelmektedir.
dışladığı ve bu dışlamanın toplumsal bir norm haline geldiği bir sürecin yaşandığı
söylenemez. Toplumsal değer yargılarının Türkiye’de kayıt dışılığın büyümesini
engelleyecek bir şekilde gelişmemesinin, kayıt dışının büyümesine neden olan
faaliyetlerin toplum tarafından dışlanmamasının ve hatta dışlanmaktan da öte bazı
durumlarda meşru görülmesinin açıklaması, farklı sosyal dinamikler sonucu oluşan
sosyal bilincin ne şekilde geliştiği incelenerek yapılabilir.
kazanmaktadır. Yolsuzluk ile mücadele alanında olduğu gibi kayıt dışı ile mücadele
alanında da çevre baskısını yaratan normatif ahlaki değerlere sahip kritik bir
kamuoyu çoğunluluğunun bulunmaması vergi kaçırmanın toplumsal bir norm olarak
tanımlanmasına ve meşrutiyet kazanmasına neden olmaktadır. Söz konusu ters ahlaki
normların yaratılmasında Türkiye’de uzun yıllardır uygulanan kamu politikaları da
etkili olmuştur. Örneğin kayıt dışılık ile mücadelede kullanılabilecek toplumsal bir
norm olan vergi ahlakının ya da emeğin kutsallığı hakkındaki toplumsal kanının
gelişememesinin önemli bir nedeni de vergi kaçaklarının ve sigortasız işçi
çalıştırmanın yetersiz denetimler sonucu yakalanamaması veya hükümetler
tarafından çıkarılan mali aflar neticesinde bu suçların ceza almamasıdır. Sonuçta
ödenen verginin ve emeğin kutsallığı üzerine inşa edilmesi gereken toplumsal
normların gelişmesi de mümkün olamamaktadır.
Göç sonucu kente gelen bireyler ayakta kalabilmek için daha özverili
çalışmak zorundalar. Çünkü köyde yüksek gelirler elde edemese de bireyler tarım ve
hayvancılık faaliyetleri sonucu hayatlarını idame edebilecek temel ihtiyaçlarını
karşılayabilmekteydiler. Kent yaşamında böyle imkânlara sahip olmadıklarından
gelir elde etmek için geleneksel anlayışa zıt bir olgu olan kadının ev geçiminde rol
alması gerçekleşmiş olur.
Belki de kayıt dışı çalışanlar arasında en kötü durumda bulunanlar işsiz olan
kimselerdir. İşsizlik ödemesi bulunan ülkelerde, kayıt dışı çalışıldığı anlaşıldığı
zaman ödeneklerin kesilmesi tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.
Kente eklenen yeni yaşam birimleri için altyapı ve diğer hizmetler yetersiz
kalmaya başlamıştır.Bu durumda işinin görülmesini isteyen kişiler, özel ve hatta
resmi kuruluşlar, kendi çevreleri ve güçleri doğrultusunda adil olmayan yollarla
işlerinin görülmesinin sağlamaya çalışmaktadırlar. Doğal olarak, hızlı ve çarpık
kentleşmenin en çarpıcı örneği gecekondular olarak verilebilir. Bu şekilde ekonomik
yetersizlikler içinde kentlere gelenler, hiçbir yasal dayanağa dayanmadan devlet
arazilerine izinsiz konutlar inşa etmektedirler. Bu gecekondulaşmanın çok yoğun
olması gecekondu semtlerinin doğmasına neden olur ki bu da siyasi hedefleri olan
partiler için bir oy potansiyeli demektir. Ayrıca, özellikle son yıllarda, araziye önce
mafya denilen yasa dışı yollarla kendilerine faaliyet alanı seçmiş kişilerin el koyması
ile başlamakta; kamu otoritesi maddi ödüller ve gerekirse ilgili kişilerin can
güvenliğine kadar uzanan tehditler aracılığı ile etkisizleştirilmekte, sonra bu işleri
kendi başına yapacak beceri ve birikimi olmayan insanlara, bu arazilerden parseller
verilmektedir. En son aşamada, kamu otoritesi de kendi koyduğu yasakları ihlal
ederek, bu binalara seçim öncelerinde tapu veya tapu tahsis belgesi dağıtmak
suretiyle bu alandaki yozlaşma çerçevesini yasal bir kılıfla tamamlamaktadırlar.
tanımlamaya göre ise, maddi kazanç için (örneğin rüşvet), ya da parasal olmayan
özel amaçlara yönelik olarak (örneğin kayırma) kamusal yetkinin yasadışı
kullanımını içeren davranış ve eylemleri kapsamaktadır.Maddi çıkar içeren yolsuzluk
türünün en yaygın ve bilineni rüşvettir. Kamu görevlilerinin bir takım maddi çıkarlar
(para, mal, hediye gibi) karşılığı bunları sağlayan kişi ya da gruplara ayrıcalıklı bir
kamu işlemi ile çıkar sağlamaları rüşvet olarak tanımlanmaktadır.
Kayıtlı ekonomi içerisinde, konusu suç olan faaliyetler sonucunda elde edilen
iktisadi değerlerin söz konusu olabileceği de bir gerçektir. Bu anlamda kayıtlı
ekonomi ile bir geçişkenlik söz konusu olabilmektedir. Ancak nihai amaç bu
ekonomiyi kayıt altına almak değil, ortadan kaldırmak olduğundan, mücadeleye
yönelik önlemler kaçınılmaz olarak bu hususları da içerecektir. Suç ekonomisinin
üretim, dağıtım, tüketim ve diğer her tür faaliyetlerinin kapsadığı sürecin yasadışı
olması, bu kapsamdaki faaliyetlerin genellikle konusu uzmanlaşmış suç örgütlerince
organize edilmesi ve yürütülmesi sonucunu doğurmaktadır (DPT, 2001).
Kayıt dışında olmanın bir suç olduğu günümüzde, makro bazda ülke
ekonomisi, mikro bazda vatandaş menfaatleri üzerindeki etkisi oldukça büyük
ölçektedir. Etkileri bireyden toplumun geneli üzerinde yaygınlaşan bir yapıya sahip
olan kayıt dışı ekonomiyi bir kanser gibi bütün toplumu etki eden bir hastalık gibi
görmemiz gerekir.
Sonuç olarak tür birbirine tezat teşkil eden ahlaki yaklaşımların yanında tüm
toplumsal ilişkilere yön veren davranışlarda da kaos yaşanmaktadır. Rüşvet alan
devlet görevlisi, uykusuz trafiğe çıkan şoför, yaptığı binanın demirini çimentosunu
çalan müteahhit, serbest piyasayı fahiş fiyatla mal satma zanneden tüccar, kopya
çekmeyi uyanıklık gören öğrenci, delikanlılık raconuyla “Robin Hood Efsanesi”
benzeri kendine meşruluk arayan mafya toplumdaki ahlaki kaos ortamında ortaya
çıkmıştır.
Sorunun çok daha önemli bir boyutunu ise, işsiz kalan kişilerde yarattığı
korku, fiziksel ve ruhsal sağlığın bozulması, toplumun değer yargılarının yitirilerek
ortaya çıkardığı ümitsizlik, yoksulluk ve toplumsal dayanışmanın bozulması
oluşturmaktadır.
“Ailenin rızkını sağlayan kişi” rolünün sona ermesi ve işsiz kalma, hem
işyerindeki arkadaşlardan ayrılma, hem de ailede sahip olunan belirleyici rolün
dayanaklarından yoksun olma anlamına gelmektedir. İş arkadaşlarından kopuş
toplumsal bağlardan uzaklaşmanın başlangıcı olabilmekte, işsiz kalma süresi
uzadıkça aileyi de içine alan bir dizi soruna neden olabilmektedir. Mali sıkıntıların ve
işsiz olmanın verdiği ezikliğin etkisiyle sosyal ilişkilerden kaçınmakta, bu kaçınma
sosyal izolasyonu daha da güçlendirmektedir. İşsizlik, ailedeki dengeleri dolayısıyla
toplumdaki dengeleri bozan en önemli unsurdur.
Demokrasi ;
Ekonomik yetki devrini kolaylaştırır,
İstikrarlı bir yatırım ortamı sağlar
Ulusal enerjinin ve kaynakların ekonomik gelişme / büyüme
doğrultusunda mobilizasyonunu hızlandırır.
Beşeri sermaye birikimini yükselterek ve gelir eşitsizliğini azaltarak
büyüme hızının yükselmesine yol açar. ( Doğan Ahmet, 2005, s.1 ).
105
“canım iş yapsın da ne yaparsa yapsın”, “benim memurum işini bilir” “verdimse ben
verdim ne olacak yani?” gibi cümleler yakın geçmişimizde etkili siyasetçiler
tarafından kullanılmıştır.
5.7. Terör
Yaşanılabilir bir çevrenin varlığı tüm canlılar için büyük önem arz
etmektedir. Ekonomik hayatın genişlemesi daha çok üretim ve daha çok tüketimi
109
Köyden kente göç ve nüfus artışına bağlı hızlı kentleşme sonucu ortaya çıkan
gecekondu olgusu, kayıt dışı ekonominin gelişimi açısından özel bir öneme sahiptir.
Gecekondular önceleri kent yoksullarına yasam olanağı sağlaması ve Hazine
arazilerine yapıldığından bireysel çıkarlara ters düşmemesi nedeniyle yasal olmasa
da toplumsal olarak meşru sayılmıştır. Bu durum kayıt dışılığı meşru gören değer
yargılarının yerleşmesi açısından önemlidir (DPT, 2001).
111
6. BÖLÜM
Devletin vergileme ile ilgili alacağı önlemlerin tümü ve mali açıdan alacağı
diğer önlemler bu kategori içinde alır.Vergi sistemi ile ilgili üretilen politikaların
uygulanabilirliği ve etkilerin daha kısa sürede ölçülebilirliği açısından diğer
önlemlere göre daha tercih edilebilir olmasını sağlamıştır. Bir ülkedeki vergi yasaları
ile çerçevelenmiş olan vergi ödevleri yerine getirilirken mükellefler vergi sistemi ile
ilgili handikapları değerlendirmeye ve politika zaaflarını kendi lehlerine çevirmek
için oy mekanizması ile etkili olmaya çalışacaklarıdır.
Vergi sisteminde istisna ve muafiyetler çok çeşitli olup, söz konusu istisna ve
muafiyetler hem bürokrasi yaratmakta hem de bunlardan yararlanamayan faaliyet
alanlarındaki işletmelerin kayıt dışına yönelmelerine neden olmaktadır.
113
Bu nedenle, vergi muafiyet sistemi daha açık, anlaşılabilir hale getirilmek üzere
yeniden değerlendirilmelidir (http://busam.beykent.edu.tr/sayfagoster.aspx?sayfa=30).
Örneğin yatırım indiriminden istifade eden bir birey veya firma, maliyetlerini
elde ettiği vergi avantajı ile diğer firma ve bireylere göre düşük gerçekleşeceği için
üretmiş olduğu mal ve hizmetlerin daha düşük fiyatlarla piyasada yer alacak bu
durumda yatırım indiriminden yararlanamayan firma fiyat açısından sahip olduğu
dezavantaj haksız bir rekabeti otomatik ortaya çıkaracaktır. Bu gibi sonuçların
önlenmesinde, kanuni düzenlemelerin adaletli yapılması gerekmektedir. Çünkü
Mükellefler arasında farklı vergisel yükümlülükler doğuracak kanuni düzenlemeler
kayıt dışı ekonominin boyutlarını genişletecektir.
Devlet kurumları arasında her türlü mali bilgileri de kapsayacak şekilde geniş
bir ağ içinde bilgi akışının güncel ve hızlı bir şekilde sağlanması gerekir. Ancak
böylesine geniş kapsamlı bir otomasyon sisteminin ve bilgi akış ağının kurulması ve
işlerliğe kavuşturulması ciddi ve uzun bir çalışma gerektiren bir durum olduğundan
kısa vadede hiç değilse, vergi daireleri, tapu daireleri, trafik tescil ve büroları,
gümrük idaresi ve banka gibi parasal ve mali işlemler yapan kurum ve kurullar
arasında otomasyon sistemine geçilmelidir.
Kayıt dışı ekonomiye ilişkin olarak, etkin bir vergi denetiminin sağlanması
amacı ile tek vergi ya da kimlik numarası uygulamasına geçilmesi olumlu bir
gelişmedir. Bu uygulama ile vergi mükelleflerinin parasal ve mali işlemlerinde
dolayı bırakmış oldukları izler daha yakından izlenebilecek ve bu suretle vergi
tabanının genişletilmesi yönünde önemli bir adım atılmış olacaktır. Böylelikle
ekonomik idarenin denetim etkinliği devlet lehine dönmesi sağlanacaktır. Kayıt
dışında kalan işlem, tasarruf ve harcamalar kayıt altına alınabilecek ve
vergilendirilebilecektir.
Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede
doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir.
Nüfus artış hızı ile kalkınma hızı arasında bir ilişki bulunmaktadır.
Buna göre;
• Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise, ülkenin gelişimi yavaşlar
veya geriler.
• Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise, ülkenin gelişimi artar
olumsuz sonuçları da olabilmektedir.
Üretim artar.
Vergi gelirleri artar.
Mal ve hizmetlere talep artar.
Yeni endüstri dalları doğar.
İşçi ücretleri ucuzlar.
İhracatta rekabet kolaylaşır.
İşsizlik artar.
Kalkınma hızı düşer. Kişi başına düşen milli gelir azalır.
Tasarruflar azalır.
123
Tüketim artar.
İç ve dış göçler artar. İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılanması zorlaşır.
İhracat azalır. Demografik (nüfusa bağlı) yatırımlar artar. Çevre kirlenmesi
artar.
Belediye hizmetleri zorlaşır.
Vergi mükellefi ile doğrudan karşı karşıya olan vergi dairelerinin etkin
çalışmasının sağlanması için her bir vergi dairesinin bağlı mükellef sayısı bir
standarda bağlanmalıdır. Bu rakam azami 5.000 olmalıdır. Personel sayısı olarak da
norm kadro uygulamasına geçilmelidir. Yani mükellef sayısına uygun personel sayısı
belirlenmeli ve Bölge Müdürlükleri bu sayıyı sürekli takip etmeli ve böylelikle vergi
dairelerinde gizli işsizlik ya da eleman eksikliği gibi sonuçlar ortaya çıkmamalıdır.
Oysa bugün bir çok vergi dairesinde bu sayının çok üzerinde mükellefe ait
işleme bakılmaktadır. Bu nedenle müdür ve müdür yardımcıları evrak havalesi ve
imzası, memurlar ise sadece gelen evrakı dosyalamak ve yazışmaları yapmak dışında
ciddi anlamda daha verimli alana zaman ayıracak fırsatı bulamamaktadırlar.
127
Kayıt dışılıkla mücadelede en önemli araçlardan biri güçlü bir vergi idaresi ve
etkin bir vergi denetimidir. Kuşkusuz vergi yasalarında yapılacak düzenlemeler
önemli olmakla birlikte,öncelikle ele alınması gereken konunun, vergi yönetimindeki
yapısal reformlar olduğu unutulmamalıdır. Bu düzenlemeler sırasında, başta vergi
yasaları olmak üzere, hukuk sisteminin, idarenin yeniden yapılanmasıyla uyumlu
olmasına ayrı bir özenin gösterilmesi gerektiği açıktır. Örneğin, vergi incelemeleri
sırasında, nakit hareketinin izlenmesinde, banka kayıtları önemli bir araç olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda Bankalar Kanununun vergi incelemelerini
kolaylaştıracak hükümlerle donatılması gerekmektedir.
Vergi denetimi hukuki açıdan iki ana baslık altında incelenebilir. Biri dönem
içinde ve beyanname verilmeden önce mükelleflerin ve mükellefiyetle ilgili maddi
olayların, kayıtların ve konuların araştırılması ve tespiti için yapılan "yoklama",
diğeri ise beyanname verildikten sonra verilen beyanların ve ödenmesi gereken
vergilerin doğruluğunun araştırılması ve tespit edilmesine yönelik olarak yapılan
"inceleme" dir. Vergi denetimi yoklama ile başlamaktadır. Yoklama yapılmadan,
işyeri ve ekonomik faaliyetler saptanmadan vergi denetimi etkin bir şekilde
yapılamaz, kayıt dışı faaliyetler azaltılamaz. Yoklamanın en önemli fonksiyonu,
mükellefiyet kaydı olmayanların mükellefiyetliklerinin tesisinin sağlanması sonucu,
potansiyel vergi mükelleflerinin vergi mükellefi statüsüne alınabilmesidir.
Yoklamanın etkin hale getirilmesi, vergi kayıp ve kaçaklarının önlenebilmesi
açısından son derece önemlidir. Etkinliğin sağlanabilmesi ise, ciddi bir planlama ile
mümkündür. Sadece yapılmış olsun diye yapılan yoklamalar amacına ulaşamadığı
gibi, mükelleflerin tepkilerine de neden olmaktadır.
Bugün batıda ortaya atılan “DİJİTAL DEVLET” kavramıyla devletin pek çok
fonksiyonunun sanal aleme kaydığı ve devletin dijital devlet olarak faaaliyet
gösterdiği bir ortama geçiş söz konusudur. Bu durumda bize düşen, bu gidişe en kısa
sürede ayak uydurmamızdır. Öte yandan kamu içinde bir proje geliştirilerek,
birbirinden bilgi temin etmek durumunda olan kurumların bilgisayar ağı ile
birbirlerine bağlanmaları temin edilerek bürokrasiye hakim olan kırtasiyeciliğin
azaltılması sağlanmalıdır. Bu kapsamda ilk planda düşünülecek kurumlar, tapu
müdürlükleri, trafik tescil müdürlükleri, bankalar, nüfus müdürlükleri, gümrük
müdürlükleri...olmalıdır.
(http://www.maliye.gov.tr/kalite/mtky/ustmenu/yayinlar/kutuphane/kitap/bolum2_d3
.pdf)
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Gelirini yükseltmek ,
Hayat standardını artırmak,
Düşük olan gelirini artırmak ,
Kayıt dışı ekonomide önemli bir noktayı gözden kaçırmamak gerekir. Yasal
faaliyetler kayıt dışı ekonomi içerisinde yer alabildiği gibi yasal olmayan ekonomik ,
faaliyetler de kayıt dışılığı oluşturmaktadır. Bu tür kayıt dışılığın zararları daha derin
ve daha tehlikeli olmaktadır. Çünkü ekonomik yapıdan ziyade sosyal ve siyasal
yapıyı etkiler niteliktedir.
Son söz yerine ; Kayıt dışı ekonomi, kısa dönemde kişisel çıkar sağlayan bu
sebeple de hoş gözüken, ancak orta vadede ekonomik dengeleri bozan, uzun vadede
önce toplumsal olumsuzluklara neden olduğundan ülkelerin hukuken olmasa da
fiilen zaafa uğratan bir olgu olma özelliği taşımaktadır. Devlet, topluma dolayısıyla
bireylere zararlarını anlatmak suretiyle onları kayıt dışı ekonomik faaliyetlerden
vazgeçmeye ikna edip, bireylerinde dürüst bir biçimde vatandaşlık bilinci ile ülke
ekonomisine zarara uğratacak faaliyetlerde bulunmaması gerekmektedir.
137
KAYNAKÇA
Acar, Fatih ve İbrahim Türkiş. “Kayıt Dışı Ekonomi Konusunda Vergi Boyutu,
Tespit ve Öneriler”, Yaklaşım Dergisi. Sayı 108: 179-180, Ankara 2001.
Ağbal, Naci. “Şüpheli İşlem Bildirisi Uygulaması”, Yaklaşım Dergisi. Sayı: 112,
Nisan 2002.
Akalın, Gülsüm, KESİKOĞLU Ferdi ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 5,
2007, ss. 71-87.
Akalın, Güneri. “Kayıt Dışı Ekonomi Sorunu ve Yasa Tasarısı ( I )”, Vergi Dünyası.
Sayı 178: 27–38, Haziran 1996.
Altuğ, Osman. “Kayıt Dışı Ekonomi; Vergiye Karşı Başkaldırı”, Görüş. Sayı 24: 56–
58, Mart 1994.
Altuğ, Osman. Kayıt Dışı Ekonomi. 2. Basım. İstanbul: Türkmen Kitabevi, 1999.
Arıkan, Yahya. “ Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele Aynı Zamanda Siyasi
Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyal Barışımızın Devamı Açısından da
İvedilikle Yerine Getirilmesi Gereken Bir Görevdir”, Mali Çözüm. Sayı 74:
11-17, Ocak –Şubat-Mart, 2006.
Aydemir, Şinasi. “Kayıt Dışı Ekonomi Üzerine ( I )”, Vergi Dünyası Dergisi. Sayı
161: 72–86, Ocak 1995.
Aydemir, Şinasi. “Kayıt Dışı Ekonomi Üzerine ( II )”, Vergi Dünyası Dergisi. Sayı
162: 35–49, Şubat 1995.
138
Aydemir, Şinasi. Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi. İstanbul: Hesap Uzmanları Kurulu
Yayınları, 1995.
Baytar, Yusuf “Kayıt dışı Ekonomi İle Mücadelede Dikey Denetim” Yöntemi,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi,SBE, 2006.
Binbirkaya, İlhan “Türkiye’de Vergi Denetimi ve Kayıtdışı Ekonomi”
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, SBE, 2006.
Bulut Halim Murat “Kayıt Dışı Ekonominin Boyutları, Etkileri Ve Kayıt Dışı İle
Mücadele Yöntemleri: Türkiye Örneği”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Kafkas Üniversitesi, SBE, 2007
Çiloğlu, İsmail. “Kayıt Dışı Ekonomi’nin İşleyişi ve Kamu Bütçesine Etkisi”, Hazine
Dergisi. Sayı 12: 27-51, Ekim 1998.
Dura, Cihan. “Kayıt Dışı Ekonomi Kavramı, Sebep ve Etkileri, Ölçülmesi, Mücadele
Yolları ve Türk Ekonomisindeki Yeri”, Maliye Dergisi. Sayı 124: 3 – 12,
Ocak-Nisan 1997.
139
Ekin, Nusret. Kayıt Dışı Ekonomi, Enformel İstihdam. İstanbul: İTO Yayınları,
1995.
Ergül, Ergin. Kara Paranın Aklanması ve Suçları. Ankara: Adalet Yayınevi, 1998.
Ertek, Tümay. Mikroekonomiye Giriş. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım, 2003.
Işık Nihat, Acar Mustafa “Kayıt dışı Ekonomi: Ölçme Yöntemleri, Boyutları, Yarar
İkiz, Ahmet Salih. “Kayıt Dışı Ekonomi ve Türkiye’de Ekonomik Büyüme Üzerine
Etkileri”, Yayınlanmamış Doktora Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi SBE,
2000.
Kıldiş, Yusuf. “Kayıt Dışı Ekonominin Ulusal – Uluslar Arası Boyutu ve Çözüm
Önerileri”, Dokuz Eylül Üniversitesi SBE Dergisi, Cilt No: 2, Sayı: 2, 2000.
Mavral, Ülker. Kara Para Kayıt Dışı Ekonomi İlişkisi ve Türkiye’ye Yansımaları.
İstanbul: Maliye ve Hukuk Yayınları, Ekim 2003.
Önder, İzzettin. “Kayıt Dışı Ekonomi ve Vergileme”, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi. , Sayı 23-24: 241-253, Mart 2001.
Özçelik Özer ve Ercan Yaşar. “Kayıt Dışı Ekonomi Olgusunu Azaltmaya Yönelik
Öneriler”, Mali Çözüm Dergisi, Sayı: 74: 214–232, Ocak–Şubat–Mart,
2006.
Özsoylu, Ahmet Fazıl. Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonomi. İstanbul: Bağlam Yayıncılık,
1996.
Şengül, Selami. Bir Hurafe Kayıt Dışı Ekonomi Vergi Sistemi ve Vergi İdaresinin İç
Yüzü. Ankara: İmaj Yayıncılık, 1997.
Tecim Burak Ali Han “Kayıt Dışı Ekonomide Vergi Ve Vergi Denetiminin Önemi”
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, SBE, 2008.
Yılmaz, Gülay Akgül. Kayıt Dışı Ekonomi ve Çözüm Yolları. İstanbul: İstanbul
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, 2006.
Zengin, Gülçiçek, Sosyal Güvenlik Sistemi Açısından Kayıt dışı İstihdam İle
Mücadelede Destek Primi Uygulamasının Etkisi, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, SBE, 2008.
DPT: 2603 - ÖİK: 614 Kayıtdışı Ekonomi Özel İhtisas Komisyonu Raporu Ankara ,
2001
DPT: 2597 . ÖİK: 608 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Vergi. Özel İhtisas
Komisyonu Raporu ,Ankara, 2001
DPT: 2734 ,ÖİK : 685 Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, Vergi Özel İhtisas
Komisyon Raporu, Ankara, 2007
DPT: 2556 , ÖİK: 572 : Nüfus, Demografi Yapısı, Göç Özel İhtisas Komisyonu
Raporu Ankara, 2001
http://www.Tisk.Org.Tr/İsveren_Sayfa.Asp?Yazi_İd=1028&İd=58)(Erişim
Tarihi:14.02.2009)
http://www.gib.gov.tr/fileadmin/beyannamerehberi/Kayit_disi_2009tr.pdf, (Erişim
Tarihi:09.02.2009)
http://www.deloitte.com/dtt/cda/doc/content/turkeytr_ceo_kayitdisi_ekonomi_07020
07.pdf , s. 6, (Erişim Tarihi : 11.05.2009)
http://www.canaktan.org/ekonomi/ kamu_maliyesi/maliye-genel/diger-yazilar/kildis-
kayit-disi.pdf, (Erişim Tarihi: 17.11.2008).
http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2006/10/20061004-13-1.pdf (Erişim
Tarihi:19/04/2009)
http://www.maliye.gov.tr/kalite/mtky/ustmenu/yayinlar/kutuphane/kitap/bolum2_d3.
pdf (Erişim Tarihi:09.02.2009)
http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/58MaliCozum/18%20-
%2058%20FEVZ%C4%B0%20ER.doc ( Erişim Tarihi : 09.02.2009)
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/bd/Lorenz-curve1.png(Erişim
Tarihi : 14.06.2009)
(http://www.psikoloji.gen.tr/modules.php?name=News&file=print&sid=251).
(Erişim Tarihi : 17.04.2009)
(http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/58MaliCozum/18%20-
%2058%20FEVZ%C4%B0%20ER.doc ) (Erişim Tarihi : 23.06.2009)