Professional Documents
Culture Documents
VE ÖNEMĠ
Hale KIRER
İstanbul Kültür Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi
İktisat Bölümü, Ataköy Kampüsü 4. Kat D-415, 34156 Bakırköy/İstanbul
Tel: (212) 498 44 45, Fax: (212) 661 39 75
E-posta: h.kirer@iku.edu.tr
ÖZET
1. GĠRĠġ
İktisat bir kıtlık bilimidir. Kıt kaynakların sonsuz insan ihtiyaçları
arasındaki dağılımı üzerine kurulan iktisat bilimi sadece ekonomide neler
olduğunu anlatmamaktadır. Bununla birlikte olaylar arasında neden – sonuç
ilişkisi de kurmaktadır.
Matematik sayı, formül, şekil gibi soyut konuları konu alan bir bilim
dalıdır. Ayrıca günlük hayattaki olayların anlaşılmasında yararlanılan bir teknik
olarak da tanımlanmaktadır. Bir problemi analiz ederken matematiksel
terimlerden yararlanmanın bazı faydaları bulunmaktadır. Öncelikle içinde
bulunulan şartların öne sürülmesini ve tanımlanmasını zorunlu hale
1
getirmektedir. Bunun ise bir olayın analizi için en önemli koşullardan biri
olduğunu söyleyebilmekteyiz. Matematik, sonuca varabilmek için varsayımlarla
formülleri değişimden geçirmeye yardım eden teknikleri içermektedir. Böylece
matematik, analiz yapılabilmesi için sağlam bir temel oluşturmaktadır [1]. Yani
matematik sayesinde kişiler olaylar arasında neden – sonuç ilişkisi
kurabilmektedir.
Yapılan bu açıklamalar, matematik ile iktisat biliminin buluşma
noktasını işaret etmektedir. Ayrıca iktisadın miktar, fiyat, gelir, üretim gibi
kantitatif değişkenlerle ilgileniyor olması matematik ile olan yakın ilişkisini
göstermektedir. İktisat biliminde matematiğin öneminin anlaşılması ile birlikte
matematik alanında yaşanan gelişmeler de iktisatçılar tarafından yoğun şekilde
takip edilmeye başlamıştır.
Bu doğrultuda çalışmada öncelikle iktisat biliminde matematiğin
öneminin anlaşılması ve kullanılmasının tarihçesi anlatılmaktadır. Daha sonra ise
önemi konusunda bilgi verilmektedir.
Matematiğin iktisat bilimi içerisinde öneminin ve buna bağlı olarak
kullanımın artması ile beraber çeşitli çalışma alanları oluşmuştur. Bu noktadan
hareketle çalışmada matematiksel iktisadın alanları olan ekonometri, doğrusal
programlama, girdi – çıktı analizi ve oyun teorisi anlatılmaktadır.
İktisat biliminde matematiğin kullanılışının yoğunlaşması, bu konuya
olan eleştirileri de beraberinde getirmiştir. Matematiğin iktisatta aşırı şekilde
kullanılmasına kuşku ile bakan iktisatçılar, söz konusu durumun çeşitli zaafları
olduğunu düşünmektedirler. Bu doğrultuda son bölümde matematiksel iktisada
yöneltilen eleştiriler incelenmektedir.
2
İktisat biliminde matematik ilk olarak 1870’li yıllarda ortaya çıkan
marjinalist akım ile birlikte kendini göstermeye başlamıştır. Bu dönemde kendini
gösteren subjectivizm içerisinde iktisatçılar matematiksel yaklaşımı
benimseyenler ve benimsemeyenler olarak gruplaşmışlardır. İktisat biliminde
matematiği kullanan iktisatçılar, ekonomik olayların kantitatif olarak
belirtilebileceğini ve birbirinden bağımsız değişmeler gösterebileceğini kabul
etmektedirler. Gossen, Jevons, Leon Walras, Lounhardt ve Irving Fisher bu
dönemde iktisatta matematiksel yaklaşımı kullanan subjektivist iktisatçılardır
[4]. Augistin Cournot ile birlikte iktisatta sistemli olarak matematik
uygulamasına giriş yapılmıştır [5].
Neoklasik iktisadın savunucularından Alfred Marshall kendisini iktisat
teorisine yönlendiren etmenin Cournot ve Von Thunen’in iktisadi konuları
incelemede matematikten yararlanmaları olduğunu belirtmesine rağmen,
matematiğin iktisattaki yerini küçümsemiş ve yazılarında matematiksel
açıklamaları ya dipnot ya da kitabın sonundaki eklerde vermiştir [4].
20. yy’ın ikinci yarısından itibaren, matematiğin iktisat bilimindeki
kullanılışında artış yaşanmıştır. Bu gelişmenin en önemli öncüsü P. A.
Samuelson’dur. Samuelson’un iktisat teorisini matematik yardımı ile bir bütün
haline getirmesi, onun bu alanda öncü haline gelmesine neden olmuştur.
Samuelson, Marshall’ı matematiksel yöntemleri küçük gördüğü için eleştirmiş ve
matematiksel yaklaşımın değil, tam tersine sözel yaklaşımın zaman kaybına
neden olduğunu ve yanıltıcı olduğunu söylemiştir [4]. Samuelson 1947 yılında
yazdığı “İktisadi Analizin Temelleri (Foundations of Economic Analysis)” isimli
kitabında matematiğin tüm iktisadi analizlerin ilacı olduğunu iddia etmemesine
rağmen matematiğin kullanılmasının ekonomide neler olduğunu anlayabilmek
için zorunlu olduğunu ifade etmiştir [6].
John Maynard Keynes de ilk olarak Marshall gibi matematik üzerinde
çalışmış ve matematiğin iktisattaki kapsamına şüphe ile bakmıştır. Bu doğrultuda
matematiği amprik çalışma uygulamalarında sınırlı bir kapsamda kullanmış ve
matematiğin kapasitesinin iktisadın içeriğini anlatmada yetersiz olduğu görüşünü
savunmuştur. Ancak Keynes bireyden çok topluma odaklanan modern makro
ekonomi için temel oluşmasını sağlaması ile dikkatle hazırlanmış matematiksel
modeller iktisatta uygulanmıştır [5].
3
Modern İktisat, şiddetli bir biçimde matematiğe dayanmaktadır. Ancak
Samuelson ile birlikte matematiksel yöntemler iktisat biliminde bir yandan
yoğun şekilde kullanılmaya başlamışken, bir yandan da iktisatta matematiğin
kullanımı ile ilgili tartışmalar şiddetlenmiştir.
4
(4) Matematik, olaylardan “n” değişkenli genel bir durum elde
edilmesine olanak tanımaktadır.
Özetle matematik, iktisat biliminin anlatılması ve anlaşılması
konusunda çok önemli ve yeri inkar edilemez bir yöntem olarak kendini
göstermektedir.
4.1 Ekonometri
Ekonometri; teori, matematik ve istatistiksel analizlerin birleştiği bir
matematiksel iktisat alanıdır. Ekonometri iktisadi hayattaki somut kantitatif
yasaları istatistiksel ve matematiksel yöntemlerle belirtmektedir. Böylece
matematiksel yardım ile iktisadi olayın sonuçları belirlenmekte ve teorinin
geçerliliği test edilmektedir. Doğrusal programlama ve girdi – çıktı analizleri
uygulamalı ekonometrinin örneklerindendir. Ekonometrinin temelleri yüzyıllar
öncesine dayanmaktadır. Sir William Petty’nin izleyicisi Charles Dovenant
“Politik Aritmetik”i devlet ile ilgili konular üzerinde figürlerle düşünme sanatı
5
olarak tanımlamıştır. Fransız Fizyokrat Quesnay’de ekonometrik çalışmalarda
bulunmuştur. İlk kez ekonometri kelimesi ise 1926 yılında Norveçli ekonomist
ve istatistikçi Regnar Frisch tarafından kullanılmıştır. Bugün büyük kuruluşların,
örneğin piyasaya hakim olmaya çalışan monopolist girişimlerin karşı karşıya
kaldığı talep esnekliğini içeren piyasa çalışmalarında ekonometrik analizlerin
önemi büyüktür [10]. Görüldüğü üzere ekonometrinin iktisadi yaşam içerisinde
birçok alanda kullanımı mevcuttur.
6
Girdi çıktı tabloları ulusal bir ekonomide farklı sektörler arasındaki mal
ve hizmet akımını tanımlamakta ve ekonomideki herhangi bir endüstri ile diğer
endüstriler arasındaki ilişkiyi ölçmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda Leontief
daha sonra Federal İşgücü İstatistikleri Dairesi (The Federal Bureau of Labor
Statics) tarafından genişletilen bir tablo üzerinde çalışmıştır. Buna göre girdi –
çıktı tablosu kaynaklar, miktarlar ve madde tanımları gibi ekonomik veriler
hakkında istatistiksel bilgileri özetlemektedir. Yani daha öncede belirtildiği üzere
girdi – çıktı tablosu ekonomideki herbir kesimin birbirleri ve diğer kesimlerle
olan ilişkisini göstermektedir. Tablodaki her bir satır herhangi bir sektörden
diğer sektörlere satışı, her bir sütun ise bir sektörün diğer sektörlerden satın
alımlarını göstermektedir [10].
Girdi – çıktı analizinin temelini girdi miktarları ile hedeflenen çıktı
miktarları arasında doğrusal bir ilişki olduğu varsayımı oluşturmaktadır. Bu
sebepten dolayı sadece üretim ile ilgilidir. Tüm sektörler arasındaki ilişkiye
baktığından dolayı genel denge analizi niteliğine de sahiptir. Ayrıca doğrusal
programlama ile yakın bir ilişkisi bulunmaktadır çünkü bu modelin temel amacı
en iyi kaynak dağılı modelini bulmaktır ve bu da DP ile mümkün olmaktadır [4].
7
matematiğe yaptığı katkılar, iktisat biliminde yeni bir çığır açmıştır. Nash iktisat
bilimine yaptığı bu katkılarla, iktisadi birimlerin karşı tarafın ne yapacağını ve
nasıl tepki göstereceğini öngörerek kendi davranışlarını belirleyeceklerini
formüle etmektedir. Buna göre iktisadi birimler, karşı tarafın nasıl davranacağını
dikkate alarak, ilk bakışta kendileri için en avantajlı görünen seçeneği değil,
karşısındakinin tepkisinden sonra en iyi olabilecek seçeneği tercih etmektedirler
[15].
Martin Shubik 1959 yılında rekabetçi oyun teorisini ilk kez oligopol
piyasalarına uygulamıştır. 1965 yılında Reinhard Selten, Nash dengesini
oyuncuların sıra ile stratejilerini seçtikleri oyunlarda kullanılabilecek şekilde
geliştirmiştir. John Harsanyi ise 1967 – 1968 yıllarında teorinin oyuncuların
eksik bilgi sahibi olduğu oyunlara nasıl uygulanabileceğini göstermiştir [14].
Gittikçe gelişen oyun teorisinin sağladığı matematiksel çözüm yolları,
iktisatçıyı “ceteris paribus” varsayımına başvurmaktan kurtarmaktadır. Ancak
bundan da ötesi Weintraub’a göre oyun teorisi sosyal bilimlerin “araştırıcı
mantığı” olmuştur ve genel dengenin ancak rekabet ile mümkün olacağını
kanıtlamıştır [4].
8
matematik temelli iktisatçılar, matematikçi olmayanların verecekleri tepkilerden
yararlanamamaktadır. İkinci olarak ise, iktisatta matematiği yoğun bir şekilde
kullanan iktisatçı öncelikle kendisini matematiksel olarak çözülebilecek
problemlerle sınırlayabilmekte ve matematiğin rahatlığı uğruna yersiz iktisadi
varsayımları kabul edebilmektedir. Bunun sonucu olarak dikkat edilmediği
takdirde kişi, iktisadi ilkeler yerine matematiksel teknikler içerisinde yok
olabilme riski ile karşı karşıya gelebilmektedir.
Matematik daha öncede belirtildiği üzere bir çeşit dildir ancak tam
C R
olarak bir dil olduğunu söylemek mümkün değildir. Literatürde
Q Q
şeklinde formülize edilen eşitlik marjinal maliyet marjinal gelire eşittir şeklinde
Türkçeye çevrilebilmektedir. Ancak örneğin “seni seviyorum” cümlesi için
herhangi bir matematiksel form bulunmamaktadır. Matematiğin kendisinin
belirli bir yazınsal bir cümle yapısını kullanmaksızın uygulanışı matematiksel
ifadenin sınırlarını göstermektedir. Bu yönüyle matematiğin değişkenlerin içsel
yapılarını, belli temel ilişkilerini, tutarsızlıkları açık bir şekilde göstermesi onun
güçlü bir yanını gösterirken, değişkenlerin ilgilendiği içsel yapıdaki gerçek
karmaşıklıklardan ilgiyi başka yönlere çekmesi ve bunun sonucu olarak bu yapı
içerisinde hataların oluşmasına neden olması zayıf yönünü göstermektedir [3].
Son yıllarda matematik bilmeden iktisat alanındaki bilimsel yazıları
takip etmek oldukça zorlaşmıştır. Bu, o kadar ileri düzeylere gitmiştir ki; iktisat
okumadan önce matematik okumuş olmanın daha iyi olabileceği tartışılmaya
başlamıştır [16]. Bu durum ise bizi “İktisatta matematik bir araç mı, yoksa amaç
mı?” sorusuna yönlendirmektedir. Bu yönde en büyük eleştiriyi Fransız ekolün
oluşturduğu Post Otiktik İktisat Okulu oluşturmaktadır. Bu akıma göre, iktisatta
matematiğin yardımcı bir araç olarak değil de tek başına bir amaç olarak
kullanılması, otistik bir iktisat yaratmaktadır. Otizm (kapanım) psikolojide
öznenin dış dünya ile olan ilişkiyi reddetmesi, kendi iç dünyasına kapanması
olarak tanımlanmaktadır. Post Otistik İktisatçılar, psikolojide tanımlı olan otistik
davranış ile neoklasik iktisadın yöntemleri arasında benzerlikler kurmaktadır.
Post Otistiklere göre; matematik bilimsel bir yöntem olarak vazgeçilmez bir
araçtır ancak sosyal bilimlerde matematik kullanımı, fizik gibi fen bilimlerindeki
kadar geniş kapsamlı ve belirleyici olamaz [17].
9
Fransız öğrencilerin aşırı matematik kullanımı ile ilgili eleştirilerine
verilen yanıt matematikselleşmenin iktisadın bilimsel niteliğinin bir gereği
olduğu şeklindedir. Bir bilimin mutlak matematik kullanmak zorunda olduğu
iddiası ise doğru değildir [17].
La Monde matematiğin iktisat bilimi için zorunlu ancak yetersiz koşulu
olduğu görüşünü savunmaktadır. Matematiğin sosyal bilimlerde sınırlı olduğunu
varsaymak için birçok neden bulunmaktadır. Modern iktisatçıların aşırı derecede
yanlış varsayımlarda bulunmalarının temelinde yanlış yerlerde kullanılan
matematiksel yöntemler bulunmaktadır [18].
Geoff Harcourt, bu durumu “Matematik iyi bir hizmetçi ancak kötü bir
efendidir” şeklinde ifade etmektedir. Bu görüşe göre, bir olayda iktisadın her
zaman ilk sırada tutulması, daha sonra matematiğin çeşitli formlarının
problemlerin çözümünde kullanılması gerekmektedir [19].
6. SONUÇ
Matematik bir bakıma olan olayları sayılarla ifade etmek anlamına
gelmektedir. Sayıların ise gerçeklere giden yolda en büyük yol göstericilerden
biri olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca matematik; olaylar hakkında analiz
yapmayı, neden – sonuç ilişkisini kurmayı sağlamaktadır. İşte bu tür nedenler
matematik ile iktisat biliminin biraraya gelmesine neden olmaktadır. Son
dönemde iyi bir iktisatçı olmak için iyi bir şekilde matematik bilinmesi
gerekliliği görüşü ve bu doğrultuda matematiğin iktisat bilimi içerisinde
kullanıldığı makale sayısı hızlı bir şekilde artmıştır. Ancak sosyal bir bilim olan
iktisat içerisinde matematiğin kullanımı ile ilgili tartışmalar ve eleştiriler bu hızlı
artış ile beraber aynı şekilde kendini göstermektedir.
Matematiği iktisat bilimi içerisinde kullanan ilk akım marjinalistlerdir.
Özellikle 20. yy’ın ikinci yarısında matematiğin kullanımının artmış olduğu
görülmektedir. İktisat biliminde matematiğin olması gerekliliğini savunanlara
göre; matematik olayların belirlenip, analiz edilmesinde sözlü anlatıma göre
daha öz ve kesin olmasından dolayı mutlaka gereklidir. Matematik, iktisat
teorisinde etkin bir şekilde kullanılmaya Genel Denge Teorisi ile başlamıştır.
İktisatta matematik; ekonometri, doğrusal programlama, girdi – çıktı analizleri,
oyun teorisi gibi çalışma alanlarında uygulanmaktadır.
10
Yoğun matematik kullanımı ile birlikte olumsuz yönde birçok eleştiri
de yapılmaktadır. Olayların matematiksel problemlerle sınırlandırılması ve
iktisatçının matematiksel teoremlerle uğraşırken amacı olan iktisattan sapması en
yoğun eleştiri konuları arasında görülmektedir. Bu noktada oluşan ortak görüş
ise iktisatta matematiğin yararlanılması gereken bir araç olduğu ancak amaç
olmadığıdır.
Kaynakça
[6]
http://nobelprize.org/nobel_prizes/economics/laureates/1970/samuelson_bio.htm
l
[7] Rosser, M., (1993), “Basic Mathematics for Economists”, USA, Routledge.
11
[9] Chiang, A. C., (1967), Fundamental Methods of Mathematical Economics”,
Tokyo, McGraw-Hill Kogakusha Ltd.
[10] Oser, J., (1970), “The Evolution of Economical Thought”, USA, Harcourt,
Brace World, Inc.
[13] Varian, H. R., (2004), Çev: Aslı Nesin, “Akıl Oyunları ve John Nash”,
Matematik Dünyası, 3, 53-54.
[15] Akyüz, A., (2002), “İki İktisatçı Bir Konferans”, İktisat – İşletme ve Finans,
193, 7-8.
[17] Acar, G. T., “Egemen İktisat Görüşünün Son Dönemdeki Eleştirisi: Post
Otistik İktisat Tarihi”, http://www.geocities.com/ceteris_paribus_tr2/g_acar.pdf
12