You are on page 1of 47

Azerbaycan Türk Edebiyatına Genel Bakış

Türk edebiyatlarının, büyük tarihe ve ge Azerbaycan tarihinin, özellikle de kültür ta-


leneklere sahip bir kolunu da Azerbaycan Ede rihinin en eski dönemleri hala yeterince bilinmese
biyatı oluşturmaktadır. Azerbaycan Edebiyatı'nm de, burada zengin kültür katlarının, hem de bi-
tarihi, onu yaratan halkın tarihî gibi eski ve zen ribirini etkileyen, biribirinin gelişmesine neden
gindir. Azerbaycan Türklerinin bin yıllık tarihleri olan kültür katlarının varlığı kuşkusuzdur. Farklı
boyunca geçtikleri mücadelelerle dolu hayat yolu, dillerde eser veren, farklı kültürlerin etkisini ta-
yaşadıkları sevinçli ve kederli dönemler, elde şıyan Azerbaycan Edebiyatının bin yıllık tarihî de
ettikleri bilgi ve tecrübeler, inandıkları manevî ve bu kültür katlarının genişliği ve zenginliği hak-
ahlâkî kanaatler tüm yönleri ile bu edebiyatta kında fikir vermektedir. Şimdiki Azerbaycan top-
yansımıştır. Son derece elverişli coğrafî mevkide, raklarındaki ilk siyâsî kurum-Manna Devleti, üç
Asya ile Avrupa'nın kapısında yerleşen, tabiatının bin yıl önce kurulmuştu. Tarihî kaynaklar, Urartu
güzelliği, topraklarının verimliliği, doğal kay ve Asuri devletleri ile bazen barış, bazen de savaş
naklarının zenginliği ile seçilen Azerbaycan, şartlarında yaşayan Mannalıların, ekonomi ve kül-
zaman zaman kanlı savaşlara sahne olmuş, muh tür açısından zamanın gelişmiş halklarından birisi
telif zümre ve kavimler bu ülkenin topraklarından oldukları hakkında bilgi verirler. Mannalılardan
geçmiştir. Bu, bir taraftan Azerbaycan'ın kültür kalmış bazı kültür abideleri de bu fikri doğ-
servetlerine acımasız darbeler indirmiş, binlerce rulamaktadır. Kuşkusuz, Mannalıları yahut, daha
edebiyat ve medeniyet abidesinin ebediyen mah sonra MÖ. VII yy. Azerbaycan'da devlet kurmuş
vına neden olmuştur, öbür taraftan ise, farklı dil Midiyalıları, çağdaş Azerbaycan Türklerinin ec-
lerde konuşan, farklı dinlere inanan, farklı kültür dadları saymak ilmî ve tarihî açıdan doğru de-
geleneklerine sahip olan muhtelif toplulukların ğildir. Burada önemli olan, Azerbaycan'ın en eski
Azerbaycan'da olması, bu eski Türk yurdunun dönemlerden beri dünyanın kültür mer-
özgün ve tekrarsız bir edebiyat oluşturmasına
kezlerinden biri olarak öne çıkmasıdır. Bu gelenek
imkan sağlamıştır.
ülkenin bütün tarihî boyunca devam ettirilmiştir.
134

Halk Edebiyatı
Diğer dünya halkları gibi Azerbaycan Türk- Emek nağmelerinin geniş yayılmış nu-
lerinin de yazılı edebiyatlarının temelinde şifahî munelerinden olan Sayacı sözleri ise, göçebe ha-
edebiyat, yahut halk edebiyatı vardır. Gerek dil, yatının başka bir alanı ile, koyunculukla ilgilidir.
gerekse konu açısından yabancı etkilerden her Sayacı sözlerinin menşei hakkında da farklı
zaman uzak kalmış olan halk edebiyatı, onu ya- mülâhazalar mevcuttur. Bu folklor türünün halk
ratan, muhafaza eden ve gelecek nesillere ulaştıran arasında yayılmış örneklerini ilk defa derleyerek
milletin iç dünyasını, hayata bakışını, yaşam fel- yaymlayan Feridunbey Köçerli, (1863-1920) sayacı
sefesini herhangi bir yazılı kaynaktan daha sağlıklı sözünün Fars dilinde ki "saye", yani "kölge" sö-
yansıtır. Diğer taraftan, halk edebiyatındaki mi- zünden alındığına ihtimal verir. Fars dilinde bu
toloji unsurları, rumuzlar, tarihî olaylarla çağ- sözün mecazî manası "himaye etmek", "sa-
rışımlar, onların en eski dönemlerin yadigârı ol- vunmaktır". Fars dilinden Azerbaycan Türkçesine
duklarını, halkın hafızasında bin yıllar boyu de geçen "saye" sözü Kafkasya Türkleri arasında
yaşayarak günümüze ulaştıklarını göstermektedir. "bolluk", "bereket" vb. manalarda kul-
Azerbaycan Halk Edebiyatı şekil ve tür açı- lanılmaktadır. Buradan da "sayacı sözlerinin",
sından çok zengindir. Burada, bir satırlık, ama bir yahut "sayacıların" halk arasında "bolluk getiren",
satırında büyük manalar taşıyan atasözlerinden, "bereket getiren" vs. anlamlarında kullanıldığı an-
büyük hacimli destanlara kadar, halk ya- laşılıyor. Sayacılar da aşıklar ve dervişler gibi halk
ratıcılığının en farklı örnekleri vardır. Uzun asırlar arasında gezerek dolaşır ve kendi şarkılarını söy-
boyu derlenip toplanmadığından, araştırıcı, in- lerdi. Sayacı sözleri orjinal müracaatlarla başlar:
celemeci nazarlarından uzak kaldığından, halk
edebiyatı numunelerinin büyük bir kısmı unu- Salammelik, say beyler,
tulmuştur. Derlenenler, kitap şeklinde ya- Bir birinden yey beyler,
yımlananlar, alimlerce incelenenler, belki de halkın Saya geldi, gördünüz?
yarattıklarının binde biridir. Ama deryada damla Salam verdi, aldınız?
gibi görünen bu binde bir de, halkın hayatım tüm Alnı tepel qoç quzu
ayrıntıları ile, tüm renkleri ile anlatmaya yeterlidir. Sayacıya verdiniz?
Halk yaratıcılığımızın en eski türlerinden biri Sefa olsun yurdunuz,
Emek, yahut Zahmet nağmeleridir. Her halkın Ulumasın qurdunuz.
şifahî edebiyatmda tesadüf olunabilen bu nağ- Ac getsin avanınız,
meler, insanın söylediği ilk şiir, bestelediği ilk şarkı Tox gelsin çobanınız.
olarak adlandırılabilir. Halk edebiyatının diğer ör-
nekleri, özellikle de bayatılar (maniler) ve aşık ya- Bunun ardınca sayacı, ev hayvanlarını, özel-
ratıcılığı ile mukayesede zahmet nağmeleri edebî likle de koyunu vasfeder, ondan bolluk ve bereket
yönden basit gözükür. Ama bu basitliğin ar- simgesi gibi söz açar:
kasından ilkinlik, en eskilik durmaktadır.
Emek nağmelerinin Azerbaycan Halk Ede- Qoyunlu evler gördüm,
biyatında en çok yayılmış türleri Holavarlar ve Sa- Qurulu yaya benzer.
yacı sözlerdir. Qoyunsuz evler gördüm,
Qurumuş çaya benzer.
Azerbaycan folklörcülerinin bir kısmının fik- Qoyun var kere gezer,
rine göre "holavar" terimi "Ho" -hayvan ve "var" - Qoyun var küre gezer,
yani "git" sözlerinin birleşmesinden türemiştir. Bu Geder dağları gezer,
manada holavar, hayvanı işe çalışmaya çağıran Geler evleri bezer.
nağmelerdir. Prof. Dr. Azad Nebiyev ise bu me-
seleye farklı bakmaktadır. Onun fikrine göre, "Çin, Azerbaycan folkloru bir insanın doğuşundan,
Hind ve İskandinav halklarının folklöründeki mezara konulmasına kadar, hayatının tüm aşa-
"ho", mukaddes öküz (inek) toteminin adı ol- malarını yansıtır. Bu açıdan folklor örnekleri, halk
muştur. Türk halklarının -Azerbaycan, Özbek, edebiyatı numuneleri çok konulu ve çok çeşitlidir.
Uygur vb. folklorundaki merasim nağmelerinin ek- Emek nağmeleri insanı çalışma anında, iş sü-
seriyetinde "ho"lar, mukaddes varlık, mutluluk recinde tasvir ediyorsa, merasim nağmeleri de,
simgesi gibi terennüm olunur. "Holavar" mu- onun şenliklerini ve törenlerini, çocuk folkloru aile
kaddes varlık hakkında mahni manasını taşır." ocuk sevgisi ile ilgili duygularını, tapmacalar
135

(bilmeceler) aklını, zekasını nasıl geliştirdiğini, ata- nişan ve toy nağmeleri vs.den oluşmaktadır.
sözleri geçmiş nesillerin ilim ve idraklerinin tec- Vasfı-haller kuruluş açısından bayatıları ha
rübesinden hangi yollarla behrelendiğini, efsane ve tırlatmaktadır. Adından da anlaşıldığı gibi, burada
esatirler tarihe, düne bağlılığım, latifeler, dünyayı, halin vasfı, durumun açıklanması esastır. Vasfı-
olayları gülerek anlamak arzusunu vs. açık- hallar daha çok genç kızlar ve kadınlar arasında
lamaktadırlar. yayılmıştı. Nevruz bayramı arefesinde, gelen yeni
Kuşkusuz, halk arasında en fazla popüler olan yılın nasıl olacağı, kimin ne beklediği vs. hakkında
merasim nağmeleri de Azerbaycan şifahi ede- vasfı-hallar vasıtası ile fal açılarak bilgiler alınırdı.
biyatının en eski örnekleri sırasındadır. Belli bir Azerbaycan folklorunun ilk tetkikçilerinden yazar
alanda çalışan meslek adamlarının emek nağ- Yusuf Vezir Çemenzeminli bu merasimi şöyle tas
melerinden farklı olarak merasim nağmeleri her vir eder: "Xalqımız arasında Novruz bayramına bir
evde, her ailede bilinir, tanınır. Çünkü bu nağ- ay qalmışdan başlayaraq çerşenbe axşamı vasfı-hal
meler her Azeri Türkünün kutladığı bayramlarla, salmag kimi bir adet vardı. Qadın ve qızlar top-
katıldığı törenlerle ilgilidir. Ecdadlarımızm arzu ve lanaraq bir badya su qoyar ve hereden bir nişan
umutları, kaygı ve beklentileri, aynı zamanda on- alaraq suya salardılar. Badya başında oturan qadın
ların dünyayı anlamak isteği bu nağmelerde ak- tesadüfen eline keçen nişanı sudan çıxarıb bir
seder, Folklor uzmanları Azerbaycan Türkleri ara- vasfı-hal söyler, bu qayda ile fala saxardılar. De
sında yayılmış halk merasim nağmelerini ikiye meli, nişan verenin üreyinde bir niyyet olar ve niy-
ayırırlar. Bunların bir kısmını, mevsim merasimleri yetinin baş vereceyini ve ya vermeyeceyini söy
ile bağlı nağmeler, ikinci kısmını ise maişet me- leyen vasf-haldan duyardı". Mesela birini seven
rasimleri ile bağlı nağmeler oluşturmaktadır. kız için, böyle bir vasfı-halın okunması uğur ala
Yeni gün anlamına gelen Nevruz, eski Azer- meti idi:
baycanlıların tasavvurunda, dünyanın yenileşmesi, Oturmuşdum sekide,
doğanın tazelenmesi, kışın sıkıntılarından sonra ta- Üreyim seksekide,
biatın yeniden canlanması olarak anlaşılıyordu. Yardan üç alma geldi,
Nevruzla ilgili imevsim nağmelerinde, bu halk Bir qızıl nelbekide.
bayramının getirdiği iyimserlik hissi, hayata, ge-
Ağılar da halk edebiyatının en eski ve etkili ör-
leceğe güven duygusu önemli yer tutmaktadır:
neklerindendir. Tarihî kaynaklardan da belli ol-
duğu gibi, eski Azerbaycanda yuğ olarak adlanan
Novruz, Novruz bahara,
merasim mevcut idi. Ölen kahramanlar için yuğ-
Güller, güller bahara,
lama merasimi yapılırdı. Bu merasimde yuğçular
Novruz gelir, yaz gelir, ölen kahramanın sıfatlarını anlatırlardı. Yuğ ve
Neğme gelir, saz gelir. yuğçu sözü Azerbaycan Türkçesinde değişikliğe
Bağçamızda gül olsun, uğrayarak ağı ve ağıçı şeklini almıştır. Halk ede-
Gül olsun, bülbül olsun. biyatındaki ağılara hem nesir, hem de şiir şe-
Bağçalarda gül olsun, killerinde tesadüf etmek mümkündür. Nesirle olan
Gül üste bülbül olsun. ağılarda daha çok ölen adamın keyfiyetleri an-
latılır, bayanlardan oluşan kısa şiirlerle söylenen
Mevsim nağmeleri içerisinde eskiden beri ağılarda ise bu ölümün doğurduğu ıstırablar, onun
Azerbaycan Türkleri arasında çok yayılmış, Xıdır yakınlarına, çocuklarına etkisi vs. tasvir edilir.
ve Qodu-Qodu merasimleri ile ilgili olarak ya- Azerbaycan ağıları onu yaratan halkın, özel-
ratılmış nağmelere de sık şekilde tesadüf olun- likle de Azerbaycan kadınlarının iç dünyası, on-
maktadır. Xıdır, Xıdır Nebi, yahut Xıdır İlyas hak- ların kardeş, er, evlat ve ana-baba sevgisi hakkında
kındaki nağmelerde yeşillik, bar-bahar ve bereket açık fikir verir. Hacim açısından küçüklüğüne rağ-
arzusu, gıda ve ruzi isteği esas yer tutar. Ebedî men, her ağı insan hislerinin, insan duygularının
hayat simgesi olan Xıdır, zor duruma düşenlerin, derinliğini ve sonsuzluğunu açığa çıkaran dolgun
darda kalanların kurtarıcısı ve yolgöstereni gibi bir eserdir:
takdim olunur.
Bostanda tağım ağlar,
"Xanım ayağa dursana, Basma, yarpağım ağlar. Ne
Yük dibine varsana, qeder sağam, ağlaram,
Boşqabı doldursana, Ölsem torpağım ağlar.
Xızırı yola salsana."
Keder ve derd üzerinde köklenmiş ağılardan
Maişet merasimi folkloru vasfı-haller, ağılar,
136

farklı olarak nişan ve toy nağmeleri şenliği, şuh- hayatı ve ana-çocuk münasebetleri ile ilgili diğer
luğu, esprili havası ve oynaklığı ile seçilir. Azer- numuneler de mevcuttur. Mesela, beşikte yatan
baycan halk edebiyatında nişan ve toyun bütün küçük oğlunu- yahut kızını okşayan ana onun ni-
aşamaları ile bağlı şiirler, nağmeler mevcuttur. şanı, düğünü vs. ile ilgili nağmeler okur:
Bunların arasmda, elçilerin gelmesi, nişan ge-
tirilmesi, gelinin eline kına yakılması, gelinin oğlan Elinde var def,
evine getirilmesi, gelinin ve damadın tarifi vs. mer- Üstüde sedef,
haleleri ve onlarla ilgili nağmeleri hatırlatmak Kırmızı köynek,
mümkündür. Aynı zamanda bu nağmeler hal mi- Geler qızımçün.
zahının, alaycılığının tüm inceliklerini yansıtır. Me-
sela, elçilik yahut nişan için gelen oğlan tarafının Küçük yaşlı çocuklar arasındaki oyunlarla il-
nezaketli davranışları, onlarm okudukları nağ- gili folklor numunelerinin çeşidi de Azerbaycan
melerden de bilinir: halk edebiyatında oldukça geniştir. Buraya sa-
namalar, düzgüler, acıtmalar, çatdırmalar, ba-
Quda, gelmişikbiz size, hisleşmeler vs. dahildir.
Hörmet ediniz bize,
Sanamlalar ve düzgüler çocukların ha-
Bu gün qızımız sizdedir,
fızalarını geliştirdiği gibi, dilin zenginliklerini açık-
Sabah aparırıq bize. layan yanıltmacalar da, onlarm konuşma ka-'
biliyetlerinin gelişmesinde önemli rol oynar. Biri
Kızın ata anasmın rızası alındıktan ve toy me- birine benzer, ama farklı manalara sahip sözlerden
rasimi gerçekleştikten sonra ise, onlarm oku- oluşan yanıltmaçlar, aynı zamanda halk ede-
dukları nağmelerin tonu ve mazmunu tamamen biyatında dil unsurlarının ne kadar başarılı bir şe-
değişir: kilde kullanıldığı hakkında fikir verir: "Getdim
gördüm bir derede bir berber bir berberi ber ber
Verdim bir dana, beğirdir. Dedim, a berber bu berberi niye ber ber
Aldım bir sona, beğdirdirsen? Dedi bu berber ber ber beğiresi ber-
Ay kız anası, Qalyana-yana berdir". Ve yahut: "Bu mis ne pis mis imiş, Bu mis
Kaşan misiymiş" gibi yanıltmaçlar, yalnız çocuk
Yeni yuvasma -sevdiği oğlanın evine- getirilen konuşmasının gelişmesinde, onlarm düzgün te-
geline müracaatla okunan nağmeler ise inceliği, sa- laffuz kurallarını öğrenmelerinde değil, ayni za-
mimiliği, ile seçilir: manda çocuklarda bir humor hissinin oluşmasmda
da önem taşımaktadır.
Anam, bacım qız gelin, Türk halkları arasında bilmece, tapışmak,
El-ayağı düz gelin. cummak vs. adlar altında tanınan tapmacalar da
Yeddi oğul isterem, Azerbaycan Halk Edebiyatının, özellikle de Azer-
Birce dene qız, gelin. baycan çocuk folklorunun geleneksel ve yaygın şe-
killerinden biridir. Tapmacalar halk hayatının
Toy merasimi sona erer, yeni aile kurulur, hemen tüm alanlarını ihata eder. Klasik Azer-
genç ata-ananın ilk çocuğu dünyaya gelir. Çocuk baycan şiirlerindeki muamma ve loğaz, aşık ede-
folklorunda, baba-ananm çocuklarının sağlam ve biyatındaki bağlama ve gıfübend gibi şiir şe-
mutlu büyümeleri ile bağlı arzuları var; çocukları killerinin meydana çıkmasına halk edebiyatındaki
eğitmek, onlarm akimi, zekasını geliştirmek, ni- tapmacaların da büyük bir etkisi olmuştur.
teliklerini inkişaf ettirmek için zaman zaman halk
bilgilerine, halk tecrübesine dayanarak ortaya ko-
Azerbaycan Halk Edebiyatının mühim bir kıs-
nulan oyunlar ve nağmeler, bilmeceler ve ya-
ırımı ata sözleri ve darbi-meseller oluşturmaktadır.
nıltmacalar da var. Analık sevgisini, evlat me-
Halkın tarihî tecrübesini aksettiren ata sözlerimiz,
hebbetini ifade eden laylalar ve okşamalar
diğer Türk boylarının ata sözlerinden fazla farklı
Azerbaycan çocuk, folklorunun en yaygın nu-
değildir. Bu da yalnız soyumuzun ve dilimizin
munelerindendir. Bu beşik nağmeleri en munis,
değil, tarihî bilgi ve tecrübelerimizin de aynı ol-
derunî hislerin ifadesidir.
duğunun bir işaretidir. Türk millî kültürünün
Laylalar ve okşamalarla birlikte, Azerbaycan
muhteşem numunelerinden olan "Kitab-ı Dede
çocuk folklorunda, arzulamalar, beslemeler, naz-
Korkut" destanlarının ata sözleri ile açılması, hal-
lamalar, azizlemeler, eğlendirmeler vs. gibi çocuk
kın bu zeka ve idrak numunelerine her zaman
büyük önem verdiğini göstermektedir. Nesîmî,
137

Fuzûlî, Vakif vs. gibi orta çağ Azerbaycan şa- Yarım vefalı olsa,
irlerinin eserlerinde de bol bol işlenen ata sözleri, Axtarıb tapar meni
yalnız asırlar boyu smavdan geçirdikleri ger-
çeklerin değil, hem de onun tarihinin, manevî- bayatısı hiç şübhesiz ki, Azerbaycan'ın Mogol-
ahlâkî kanaatlarınm ifadesidir. Azerbaycan atalar taralarm yönetimi altına geçtiği XII-XIV yy. ese-
sözlerinin toplanmasına ve tetkikine XIX. yy.'m ridir.
ikinci yarısından sonra başlanmıştır. Bütün ha-
yatını bu zengin halk hazinesinin yazıya alın- Azerbaycan folklorunun başka bir şiir türü-
masına vermiş folklor uzmanı Ebülkasım Hü- halk mahnıları, musiki ile bedii sözün bir-
seynzade'nin tahminen yetmiş yıl zarfmda on leşmesinden türemiştir. Onlar sevgi ve kah-
binden fazla atalar sözleri toplaması Azerbaycan ramanlık mahnıları olarak iki kısma ay-
Halk Edebiyatının diğer alanlarda olduğu gibi bu rılmaktadırlar. Sevgi mahnıları derin ve ince
sahada da zenginliğini, verimliliğini gös- lirizmi, hislerin samimiliği ve kıvraklığı ile seçilir.
termektedir. Azerbaycan atalar sözlerinin büyük Kahramanlık mahnılarmda ise adından da an-
ekseriyeti manzumdur. Dahilî kafiyelerden ibaret laşıldığı gibi, mücadele, savaş, haksızlıklara karşı
ata sözleri ile bir sırada iki, bazen dört mısradan barışmazlık ahvali-ruhiyyesi öne çıkarılmaktadır.
oluşan ata sözlerine rastlamak mümkündür. Sevgi konulu halk mahnılarının bazıları diyalog-
deyişme şeklindedir. Halk mahnıları popülerlik
Diğer halkların edebiyatlarında olduğu gibi açısından atalar sözleri ve bayatılarla aynı se-
Azerbaycan Türklerinin halk edebiyatında da şiir viyededir.
ve nesir türleri birlikte kullanılmıştır. Ancak şiir Buraya kadar üzerinde durduklarımız Azer-
türleri daha fazladır. Sözlü edebiyatın bu türleri baycan halk edebiyatının lirik türleridir. Şiirle bir-
içerisinde en yaygın olanı bayatılar (maniler)dır. likte epik tür, yahut nesir de, bu edebiyatta yay-
Azerbaycan folklorcuları arasında bayatıların gındır. Nağıllar, destanlar, qaravelliler, rivayetler,
menşei ile ilgili farklı fikirler mevcuttur. Tet- efsaneler, esatirler, latifeler vs. millî folklordaki
kikatçıların büyük ekseriyeti bu popüler halk ede- nesir türlerini oluşturmaktadırlar.
biyatı türünü Bayat adlı Türk boyunun adı ile ilgili Her Azerbaycan Türkü, çocuk yaşlarından
göstermektedirler. Bayatlar eskiden beri Kuzey başlayarak Azerbaycan nağıllarmın çekici ve sihirli
Azerbaycan sınırları içerisinde yaşamaktadırlar ve dünyasının içine girer, bu dünya ile büyür. Azer-
bazı rivayetlere göre Türk dünyasının büyük söz baycan nağıllarında onu yaratan ve yaşatan halkın
ustası Fuzûlî de bu boydandır. Bayatıların millî özellikleri, gelenek ve görenekleri, örf ve
"kadim", "eski" manalarını bildiren "boyat" sö- âdetleri, geçimi dünya görüşü, insanlarla mü-
zünden türediğini ve bununla da bu poetik türün nasebeti, manevî özgürlük uğrunda mücadelesi ön
en eski zamanlardan beri halkın manevî hayatına plana çıkar. Azerbaycan nağılları, zaman zaman
dahil olduğunu savunan edebiyatçılar da vardır. yazılı edebiyatın faydalandığı zengin kay-
Bayatı halk edebiyatından yazılı edebiyata da naklardan biri olmuştur. XII. asrın büyük Azer-
geçmiştir. XVI. yy. Azerbaycan klasik şiirinin ta- baycan şairi Nizami Gencevi'den başlayarak Azer-
nınmış temsilcilerinden birisi olan Şah İsmayıl baycan Edebiyatının bütün büyük simaları kendi
Hatai aynı zamanda güzel, düşündürücü bayatılar yaratıcılıklarında nağıllara sık sık müracaat etmiş,
şairidir. XVII. yy. Azerbaycan şairlerinden Me- nağıllardan aldıkları konularda, yeni devirle, yeni
hemmed Emani'nin de kendi yaratıcılığında ba- meselelerle sesleşen eserler yazmışlardır. Bu açı-
yatıya önem verdiği bilinmektedir. Azerbaycan dan millî folklorun diğer türleri ile mukayesede
halk edebiyatında müellifli bayatıların en olgun us- nağılla daha büyük bir çapta yazılı edebiyatın mal-
tası ise, XVII. yy. da yaşamış Sarı Aşık olmuştur. zemesini oluşturmuşlardır.
Şiirlerinin birinde "Külli Qarabağın abi-heyatı, Nağıl toplayıcıları ve araştırıcıları, dünya folk-
Nermü nazit bayatıdır, bayatı" diyen XVIII. yy. lorunun da tecrübesine dayanarak Azerbaycan na-
büyük Azerbaycan şairi Molla Penah Vaqif, ba- ğıllarını muhtelif, yönlerden tasnif etmişlerdir. Me-
yatıdan bir güzellik, incelik ve olgunluk simgesi sela, bu sahanın ilk araştırıcılarından biri olan
gibi söz ediyordu. yazar Yusuf Vezir Çemenzeminli nağıllarımızı üç
Bayatılar da diğer halk edebiyatı örnekleri, gruba ayırmıştır: eski tasavvur ve ayinlerle ilgili
özellikle de atalar sözleri gibi halkın tarihini, bu ta- nağıllar; tarihî nağıllar ve çocuk nağılları. Çağdaş
rihin önemli olaylarını yaşatmakdadır. Mesela, folklorcular ise derlenmiş ve araştırılmış daha fazla
Apardı tatar meni, nağıl örneklerini göz önünde tutarak Azerbaycan
Qul edib satar meni, nağıllarının konu açısından daha geniş tasnifini
138

vermişlerdir. Buraya hayvanlar hakkında nağülar, lar gibi tasvir olunurlar. Ama içerisine girdikleri
sihirli nağıllar, tarihî nağıllar, aile-geçimle ilgili na- hayat şartları, farklı olaylar onları sanki yeniden
ğıllar ve satirik (mizahi) nağıllar dahildirler. yetiştirir. Onlar hem aklî, hem de fizikî açıdan kuv-
Hayvanlar hakkındaki nağıllar mana açı- vetlenir, karşılarına çıkan zorlukları başarı ile ge-
sından daha evvelce sözü edilen sayacı sözlerine çerek nağılın sonunda ülke yöneten bir padişah,
benzer. Bu nağıllarda halkın tarihî gelişme mer- akıllı bir vekil, adaleti ile tanınan yönetici se-
halelerinde totem olarak kabul ettiği, bu veya viyesine yükselirler.
başka açıdan kutsallaştırdığı hayvanlarla il- Esas kahramanlar Keçel, Koşa vb. olan satirik
gilidirler. Mesela, Azerbaycan'da yılanın bir totem (mizahî) nağıllarda ise, halk gülüş yolu ile kendi
olarak alındığı çok sayıda nağıllar vardır. Diğer ta- düşmanlarına karşı mücadele verir. Bu nağıllarm
raftan, Azerbaycan'da yılan pirlerinin, yılan ta- kahramanları en zor durumlardan, akılları, ha-
pmaklarının varlığı da bilinmektedir. Tarihçiler zırcevaplılıkları ile kurtulabilirler; özlerinden kat
bunu Azerbaycan'ın en eski nüfusunun, özellikle kat kuvvetli düşmanı akim, sözün kudreti ile ye-
de Midiyalılarm yılana tapınması ile ilişkili gös- nerler.
termekdedirler. Diğer taraftan, yılan dünya folk- Yüzyıllar boyu, halkın yediden yetmişe her
lorunda idrak, zekâ simgesi olarak alınmıştır. Bu, temsilcisi için hayat mektebi olmuş nağıllarm,
yılanla ilgili Azerbaycan nağıllarında da gö- Azerbaycan folklorunda kendi gelenekleri, üslûp
zükmektedir. Mesela, "Ovçu Pirim" nağılmda özellikleri meydana gelmiştir. Her bir nağıl peşrev
yılan Ovçu Pirim'in ağzına tükürür ve bundan yahut nağılbaşı ile başlayıp, nağılsonu ile biter. Na-
sonra Pirim tüm hayvanların dilini anlar. Azer- ğılbaşılar diğer dünya halklarının nağıllarının da
baycan nağıllarında yılanla birlikte canavar, horoz, esas üslubî özelliklerindendir. Ama Türk na-
it, öküz, inek vb. hayvanlar da totem olarak geç- ğıllarının (Azerbaycan, Özbek, Türkmen vs.) baş-
mişlerdir. langıcındaki nağübaşlarm özelliği ve farkı, onların
Sihirli nağıllar da ortaya çıkış açısından eski kural olarak humoristik karakterde olmasındadır.
nağıllardandır. Bu nağıllarda insanın mitolojik var- Diğer taraftan, nağılbaşı nağılın mazmunu, konusu
lıklara, doğanın dağıtıcı kuvvetlerine karşı mü- ile bağlı kalmaz. Mesela, "Hamam hamam içinde,
cadelesi yer alır. Adından da anlaşıldığı gibi, Azer- xelbir saman içinde, deve delleklik eyler, köhne
baycan sihirli nağıllarında kahramanlar sihir, cadı, hamam içinde. Hamamcının tası yox, baltacının bal
efsun ve mitolojik yardımcılarının sayesinde dev- tası yox, Orda bir tazı gördüm, onon da xaltası
ler, ejderhalar, periler, cadıkarılar, tılsımlar vs. ile yox. Qarışqa şıllaq atdı devenin budu batdı, milçek
mücadele ediyorlar. Bu nağıllardaki hadiseler, mindim çay keçdim, yabaynan dovğa içdim, heç
ekser hallerde, zulmet dünyasında, yerin altında, bele yalan görmemişdim" vs.
periler ve devler ülkesinde ve diğer fantastik Azerbaycan Halk Edebiyatında efsaneler, esa-
mekânlarda geçer. Sihirli nağıllar tüm fantastik sü- tirler ve rivayetlerin de çok sayıda örnekleri vardır.
süne rağmen aslında halkın sevmediği, ba- Hayvanlar, kuşlar, yer adları, kaleler, boy halk,
rışmadığı kuvvetlere karşı mücadele ruhundan ve nesil, totem adları, sema cisimlerinin adları, tarihî
isteğinden kaynaklanırlar. olaylar ve şahsiyetler, dinî unsurlar yanında, Azer-
Tarihî nağıllar ise, adından da anlaşıldığı gibi, baycan efsanelerinin her birisinde halkın fikir ve
Azerbaycan tarihinin ayrı ayrı olayları, şahsiyetleri amaçları, onun geçmişini anlamak ve geleceği
yahut da faaliyetleri, bu ülke ile ilgili olmuş in- bilmekle ilgili istek ve çabaları esas yeri tutar.
sanların hayatı ile ilgilidir. Azerbaycanda İskender, Azerbaycan efsane ve esatirlerinin halk arasında
Dara Şah Abbas ve başka tarihî şehsiyetler hak- toplanmasına yirminci yüzyılın başlarmda baş-
kında nağıllarm varlığı bu folklor türünün yalnız lanmıştır. Arif Acalov'un esatirler, Sednik Pir-
halk fantazisine değil, aynı zamanda tarihî ger- sultan'm ise efsanelerle ilgili toplama ve der-
çekliklere dayandığını göstermektedir. lemeleri, tetkik ve değerlendirmeleri bu folklor
Maişeti nağıllar konusu nağıllarm daha büyük türlerinin de Azerbaycan halk edebiyatındaki yay-
bir bölümünü oluşturur. Bu nağıllarm konusu, gınlığını, farklı örneklere malik olduğunu ortaya
gündelik hayattan gerçek mücadeleden alınmıştır. koymuştur.
Maişet nağıllarının esas kahramanları halkın ara- Azerbaycan epik folklorunun halk arasında
sından çıkmış adamlardır. Çoban, nöker, işçi, popüler olan türlerinden biri de latifelerdir. La-
köylü vb. meslek adamlarından oluşan bu kah- tifeler aynı zamanda Türk folklorunun konu ve
ramanlar maişet nağıllarında bir kural olarak, na- kahraman açısından ortak türüdür. Türk halk-
ğılın başlangıcında zayıf, kuvvetsiz, zavallı adam- larının ortak bir gülüş, mizah kahramanı var. O,
139

farklı Türk boyları arasında Molla Nesreddin, Nas- geniş boyutlarda, daha çeşitli ölçülerde ay-
rettin Hoca, Nesreddin Efendi, Hoca Nasır Efendi dınlattığından, tabii ki, burada insan hayatının
vs. adlarıyla tanınan ve anılan büyük mizah us- daha farklı sahneleri göz önüne alınabilir.
tasıdır. Azerbaycan folklorunda Molla Nesreddin Azerbaycan Halk Edebiyatında "Kitab-i Dede
gibi tanman bu idrakli insanla ilgili yüzlerle latife Korkut, Koroğlu, Molla Nur, Kaçak Nebi, Kaçak
yazıya alınmıştır. Molla Nesreddin sevinç an- Kerem, Settarhan" vs. kahramanlık destanları yay-
larında da, keder dakikalarındada, toyda da, yasta gındır. Bu destanlar farklı tarihî dönemlerin eseri
da her zaman halkın yanında olan, her zaman ona olduğu gibi, onlarda akseden olaylar, tarihî ger-
destek veren, maceraları ile onu güldürerek dü- çekler de, Azerbaycan halkının hayatının farklı de-
şündüren ve düşündürerek güldüren büyük bir virleri ile ilgilidir. Mesela, Kitab-i Dede Korkut'ta
ustadır. Ama, Molla Nesreddin Azerbaycan Azerbaycanlıların, daha geniş anlamda ise Oğuz
latifelerinin yegâne kahramanı değildir. Behlül Da- Türkleri'nin X.-XI. yy. hayatı söz konusudur. Ko-
nende, Aptal Kasım gibi gülüş ustalarının da çok roğlu destanı Kafkasya'da ve Azerbaycan'da XVI.-
sayıda latifeleri yazıya alınmış ve halk arasında ya- XVII. yy.'da cereyan eden tarihî olayların edebî
yılmıştır. Ayrıca, Azerbaycan'da her bölgenin ürünü olarak meydana çıkmıştır. "Kaçak Nebi,
kendi mizah kahramanları olmuştur ve onların ge- Kaçak Kerem, Sattarhan" vb. kahramanlık ro-
lenekleri şimdi de yaşamaktadır. manları ise, Azerbaycan Türklerinin Rus ve İran
Diğer halkların sözlü edebiyatlarında olduğu zulmüne karşı teşkilatlanmış bir halde mücadele
gibi, Azerbaycan Halk Edebiyatmda da bu ede- verdikleri XIX.-XX. yy. edebî ürünleridir.
biyatın zirvesini destanlar oluşturmaktadırlar. Des- Türk Halk Edebiyatının ve Türk lehçelerinin
tanlar Azerbaycan folklorunun halk arasında yay- muhteşem abidesi olan Kitab-i Dede Korkut tam
gın ve hacim açısından büyük türlerinden biridir. olarak bin yıl önceki Azerbaycan-Türk hayatının
Destan kelimesi Azerbaycan Edebiyatında bin yıl- ansiklopedisi olarak adlandırılabilir. İlim alemine
lar boyu kullanılmıştır. Bilindiği gibi, Nizami Gen- ilk kez, 1815'te Alman şarkiyatçısı Henrif fon
cevide "Hamseye" dahil olan eserlerini "destanlar" Dits'in tetkikatıyla çıkan bu eser Azerbaycan'da ilk
olarak adlandırmıştır. Azerbaycan destanları hem defa 1938'de yayınlanmıştır. Prof. Hemid Aras-
şiir, hem de nesrin unsurlarını taşımaktadır. Başka lı'nm hazırladığı bu neşir bütünlükle Türkiye'de
sözle söyleyecek olursak, destanlarda nesr ve yayınlanan Orhan Saik Gökyay neşrine da-
nazm parçalan birbirini takip eder; fikir ve mana yanmakta idi. Azerbaycan halk edebiyatı araş-
açısından birbirini tamamlar. Destanm nesr par- tırıcılarının Kitab-ı Dede Korkut destanı ile ilgili
çaları olayları, durumları anlatırken, şiir parçaları tetkikleri ise 1920-30 yıllarına tesadüf etmektedir.
daha fazla kahramanların lirik his ve dü- Stalin'in eski Sovyetler Birliği'nde 1937'de baş-
şüncelerinden, onların heyecan ve ıstıraplarından lattığı "Büyük terör" de zarar gören edebî eser-
söz açarlar. lerden birisi de Kitab-ı Dede Korkut destanları ol-
Asırlardan beri malum olan, halk arasmda muştur. Pantürkizm tebliği ve milletçiliği ileri
geniş alanlara yayılmış, derlenmiş Azerbaycan des- sürülerek bu edebî abide yasaklanmış, onunla ilgili
tanları halk edebiyatı ile ilgili tetkiklerde kah- tetkikleri olan araştırmacıların bazıları da ce-
ramanlık ve sevgi destanları olarak tasnif edil- zalandırılmıştır. Destanın 1950 'de Bakü'de, aka-
miştir. Bu destanların arasındaki farklar da her demisyen V. V. Bartold'un çevirisinde Azerbaycan
şeyden önce onların adlarında kendini gösterir. alimleri tarafından yayınlanması eski Soyvet yö-
Halkın farklı tarihî dönemlerde kendi bağımsızlığı, netimi arasında gerçek bir hiddet fırtınası do-
egemenliği, insan hakları, toprağının ve yurdunun, ğurmuştur Kitab-ı Dede Korkut destanları üze-
kadının ve akrabalarının hür yaşamı için verdiği rindeki yasak, Stalin'in ölümünden sonra
mücadeleler esasen kahramanlık destanlarına yan- kaldırılmış, bu destanla ilgili yalnız Türkiye'de
sımıştır. Bundan farklı olarak sevgi destanları daha Azerbaycan'da değil diğer Türk Cum-
fazla aşk romanlarını hatırlatmaktadırlar. Bu des- huriyetlerinde (Türkmenistan, Kazakistan), ya-
tanlarda sevgilisine kavuşmak için mücadeleye bancı ülkelerde (ABD, İngiltere, Hindistan vs.) bir
başlayan genç aşığın ıstırapları, sevgi yolunda kar- sıra dikkati çeken araştırmalar ortaya çıkarılmıştır.
şılaştığı zorluklar, verdiği savaşlar vs. esas konuyu Rus dilinin yanısıra destanın tam metni İngilizce,
oluşturmaktadır. Ancak, kahramanlık des- Almanca, İtalyanca, Hırvatça, Litva vs. dillere ak-
tanlarında sevgi sahnelerinin, bunun aksine olarak tarılmıştır.
sevgi destanlarında kahramanlık ve savaş sah- Kuşkusuz, Kitab-ı Dede Korkut Oğuz Türk-
nelerinin olması da doğaldır. Destan diğer halk leri'nin ortak edebî abidesidir. Bu fikri kabul et-
edebiyatı türlerinden farklı olarak hayatı daha
140

mekle birlikte, destanın tetkikatçılarmın çoğu onun sevinç ve mutluluk duyarlar; zor durumlarda hiç
ortaya çıkış yeri olarak Azerbaycan üzerinde du- bir zaman birbirlerini yalnız bırakmazlar. Hiç şüp-
rurlar. Rusya'da bu destanın en tanınmış araş- hesiz, kahramanlık sayfaları ile birlikte Kitab-ı
tırıcılarından olan V. V. Bartold sonuçta şöyle bir Dede Korkut'ta, gönül okşayan sevgi sahneleri,
neticeye gelmiştir: "Bu destan çok çetin ki, Kaf- karşılıklı inanma ve inanca dayanan, muhabbetleri
kasya muhitinden dışarıya formalaşabilirdi". Ger- yolunda her ıstıraba dayanmayı beceren samimi ve
çekten de destandaki olayların büyük bir kısmı vefalı aşıklar da vardır. Ama destanların tarihi-
şimdiki Azerbaycan'ın sınırları içerisinde gelişir. etnografik açıdan bir özgürlüğü ve özelliği de, eski
Destanın farklı boylarında Gence, Berde, Nah- Türklerin savaşta, kılıç kullanmakta, ok atmada ka-
çıvan, Şerur, Dereşam, Derbend, Göğce Gölü vs. dınla erkek arasında fark gözetmeyişini, kah-
gibi bugün de coğrafî açıdan Azerbaycan'a bağlı ramanlık ve sevgi konuları üzerinde kökleşmiş
bölgelerin adı geçer. Destan kahramanları bü böl- boylarda, yüksek bedii ustalıkla aksettirmesidir.
gelerin vatandaşlarıdır, onların yakın komşuları Kitab-ı Dede Korkut yalnız kahramanlığın ve
ise, Gürcü, Abhaz ve başkalarıdır. Destanların ta- sevginin değil, ayrıca bilgeliğin destanıdır. Des-
nınmış Türk araştırıcılarından Muharrem Ergin de tanda bu halk bilgeliğinin taşıyıcısı, tüm boylara
onların hem dil, hem de tarihî-coğrafî açıdan Azer- katılan, her boyun sonunda boy boylayıp soy soy-
baycan'la ilgisi fikrini kabul eder. Muharrem layan, Oğuz kahramanlarının şerefine yeni bir
Ergin'in fikrince Türklüğün ortak edebî habidesi, Oğuznâme yaratan Dede Korkut'tur. Dede Kor-
ortak halk destanı olan Kitab-ı Dede Korkut Azer- kut'un tarihî bir şahıs olup olmadığı hakkında elde
baycan'la daha sıkı şekilde bağlıdır. hiç bir ilgi yoktur. Bu açıdan onu, destanın müellifi
XVII. yy. ortalarında Şamahı'ya gelen meşhur olarak, adlandırmak da gerçeklikten uzaktır. Dede
Türk seyyahı Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde, Korkut sadece efsanevî bir obrazdır, Türk tec-
Dede Korkut'un mezarının Derbend'de olduğunu rübesinin, Türk bilgeliğinin simgesidir. Dede Kor-
ve Şamahıların bu mezarı saygı ile ziyaret et- kut, farklı destanlarda tesadüf edilen aşık-ozan-
tiklerini yayar. bakışlarm umumileştirilmiş, toplu bir timsalidir.
Çağdaş Azerbaycan alimlerinden Emin Abid, Kitab-i Dede Korkud destanının etkisi ile
Ahmet Caferoğlu, Mikayıl Refili, Ali Sultanlı, Azerbaycan yine orta çağ halk edebiyatında gerek
Hemid Araslı, Mirali Seyıdov, Şamil Cemşidov, konu, gerekse dil açısından bu destana yakın olan
Kamal Abdullayev, Feryad Zenynalov vb. Kitab-ı "Karaoğlu" adlı başka bir destanın ortaya çıkması
Dede Korkut destanları ile ilgili araştırmalar ya- da, Dede Korkut'un Azerbaycan muhiti, Azer-
yınlanmıştır. baycan Türklerinin varlığı ve hayatı ile ilgisi yö-
Kitab-ı Dede Korkut destanında orta çağ nünde yorumlanabilir.
Azerbaycan-Türk hayatı tüm boyutları, tüm Başka bir kahramanlık destanı, Köroğlu XVI-
sahaları ile aksetmiştir. Çocuk eğitiminden dev- XVII yy. Azerbaycan'da cereyan eden tarihî-siyâsî
letin yönetilmesine kadar, en farklı meseleler ay- olaylarla, ilgili olarak meydana çıkmıştır. Bu des-
dınlatılmış, aynı zamanda Oğuz Türklerinin hayat tandaki tarihîlik Kitab-ı Dede Korkut'taki
özellikleri, onları başka halklardan ayıran cihetler, tarihîlikten daha kesin ve bazı kaynaklarla tasdik
dikkati çekecek bir şekilde verilmiştir. Kuşkusuz olunan bir tarihîliktir. Tarihçi alimlerin ve edebiyat
destan, Türklerin, özellikle de Azerbaycan Türk- araştırmacılarının ortak fikrine göre, Köroğlu des-
lerinin yalnız çağdaş, yani destanın yazıya alındığı tanında aksetmiş olayların esasında bütün Azer-
dönemdeki hayatını değil, eski düşünce ve ta- baycan'ı bürümüş Celaliler isyanı bulunmaktadır.
savvurlarını, inanç ve kanaatlerini öğrenmek açı- Köroğlu destanının manzum bölümünü oluşturan
sından da en kıymetli edebî kaynaklardan birisidir. şiirlere hala XVIII. asrın başlarında yaşamaya alın-
Kitab-ı Dede Korkut kahramanlık destanıdır. mış eserlerde tesadüf edilmektedir. Tebrizli Elias
Çünkü burada ilk sırada, ilinin, ulusunun, ken- Muşeğin 1721'de yazıya alınmış "Neğmeler" ki-
dinin özgürlüğü, egemenliği uğrunda savaş veren, tabında Köroğlu destanmdan götürülmüş 13 koş-
düşman gördüğünde öc almayı düşünen, hakkı, maya yer verilmiştir. Azerbaycan şairi Endelib Ka-
adaleti savunan alp erenlerin hayatı ve mücadelesi racadaği de halk edebiyatı seçmeleri esasında
tasvir edilmiştir.Çünkü burada vatan uğrunda tertip ettiği elyazma antolojisine Köroğlu koşma ve
ölüm, ölümlerin en mümtazi ve şereflisi sayılır; geraylılarını dahil etmişti.
aile şerefi ve namusu her şeyden yüce tutulur. Köroğlu destanı da Kitab-ı Dede Korkud gibi
Çünkü buradaki kahramanlar savaş mey- uluslararası bir edebî abidedir. Hem de, yalnız
danlarında korkunç düşmanla karşılaşmaktan Türk halkları arasında yaygın olan Dede Kor-
141

kut'tan farklı şekilde Köroğlu, hem Türk (Azer- konusunda tetkikatçılar arasında hiç bir fikir ay-
baycan, Türkmen, Özbek vs.), hem Fars kökenli rılığı yoktur. Orta Asya Köroğlusu ise tabii ki,
(İran, Tacikistan), hem de Hıristiyan (Gürcü, Bul- daha farklıdır. Eğer Kafkasya Köroğlusunda tarihî
gar vs.) halklar arasında yayılmıştır. Diğer Halk roman unsurlarını andıran hatlar varsa, Orta Asya
Edebiyatı örneklerimiz (mesela elyazması Va- Köroğlusu daha çok masal tiplidir, daha fazla
tikan'da, Berlin'de ve Drezden'de muhafaza edilen nağıl, efsaneye dayanmıştır.
Kitab-ı Dede Korkut, Rus diline tercümesi elde Köroğlu kendi kişiliğinde, kılıç vuran bir kah-
olan, orjinali ise şimdiye kadar bulunmayan on- ramanla, saz çalarak şiir koşan ince ruhlu bir aşıkı
larla Azerbaycan masalı vs.) gibi Köroğlu des- maharetle birleştirmiştir. Bütün destan boyunca o,
tanının da ilginç bir kaderi vardır. Destanın metni ezilen halkın, hukuku çiğnenen insanların yanlısı,
ilk defa Güney Azerbaycan topraklarında der- yardımcısı gibi takdim olunur. Köroğlu halkın ya-
lenmiş ve yazıya alınmıştır. Köroğlu destanını ilk nında olmayı kulların önünde gitmeyi kendisi için
kez derleyen Polonya kökenli Rus diplomatı Alek- şeref bilir;
sandr Hodzko idi. O, XIX. yy. başlarında Sent, Pe-
tersburg Üniversitesi'nin Şarkiyat Bölümü'nde ta-
"Qul deyerler, qulun boynun burarlar,
nınmış Azerbaycan şarkiyatçısı Prof. Mirze Cafer
Topçubaşı'nm (1789-2869) talebesi olmuştu, Azer- Çullar qabağıda geden tirem men..."
baycan Türkçesini ve Fars dilini mükemmel bilirdi.
Hodzko Azerbaycan Türkçesi ile derlediği destan Delileri ile Çamlıbel'e çekilen Köroğlu her
metnini İngiliz diline aktararak 1842'de Londra'da zaman elini ülkenin nabzı üzerinde tutar, nerede
kitap halinde yayınlatmıştı. Daha sonra 1856'da bir haksızlık duyulsa, nerede bir adaletsizlik iş-
destanı İngilizce'den Rus diline tercüme etmiş ve lense oraya koşar. Bazen kılıcı, bazen otoritesi,
Tiflis'te kitap olarak bastırmıştı. Romantik kah- bazen de sazı ile hakkı çiğnenenin hakkını ken
raman tipi olan Köroğlu XIX. yy.'da bir sıra Batılı disine verir. Bu açıdan da Köroğlu destanın bir çok
ve Rus alimlerinin, şarkiyatçılarının dikkatini çek- boyları, Köroğlu'nun muhtelif seferleri (Kö-
miş, destanla ilgili makale ve araştırmalar ya- roğlu'nun Bağdad seferi, Köroğlu'nun Erzurum se
yınlanmıştır. feri, Köroğlu'nun Tokat seferi vs.) şeklinde dü
Azerbaycan ise Köroğlu destanının der- şünülmüştür. Destanda Köroğlu yalnız kahraman
lenmesine 1920 yıllarından sonra başlanmış, des- bir savaşçı, yalnız güzel şiirler yaratan aşık değil,
tanın ilk ilmî-tenkitli metni 1949'da yayınlanmıştır. aynı zamanda ince muhabbetle seven, sevgilisi
Halk edebiyatı uzmanı Memmedhüseyn Teh- Nigar'm yolunda ölüme bile göz kırpmadan giden
masıb'ın tertip ettiği bu kitaba destanın 17 kolu sadakatli bir eş, Çamlıbel'deki yüzlerce yiğit-deli
(yahut boyu) dahil edilmişti. Son yılların folklor için şefkatli bir atadır. Destan Köroğlu'nun do
derlemeleri sırasında halk arasında Köroğlu des- ğumundan ölümüne kadar onun tüm hayat ta
tanının yeni kolları yazıya alınmıştır. Köroğlu des- rihçesini aksettirir. Azerbaycan Türklerinin vefa,
tanı hakkında 1979'da, Azerbaycan kökenli Fransa sadakat, yiğitlik, kahramanlık hakkındaki bir çok
alimi Şirin Melikoff'un Paris'te yayınlanan tetkikatı düşünce ve kanaatler Köroğlu destanında gün ışı
onun geçen asırda olduğu gibi şimdi de Av- ğına çıkarılmış, oradaki bir sıra bilgice şiirler, hal
rupa'nın edebî-ilmî dairelerinin ilgisini çektiğini kın arasında yayılarak ata sözü ve masal gibi kul
göstermekdedir. lanılmıştır. ,
Köroğlu destanının kahramanı olan Köroğlu XIX.-XX. yy. Azerbaycan tarihinde Rus ve İran
Azerbaycan Türkleri arasında bir millî kahraman baskısına karşı barışmaz mücadeleleri ile halkm
ve genellikle kahramanlık simgesi durumuna gel- arasında tanınan Kaçak Nebi, Kaçak Kerem, Katır
miştir. Büyük Azerbaycan bestekarı Üzeyir Ha- Memmed, Settarhan vb. kahramanlık hakkındaki
cıbeyli, bu destan esasında dünyaca ünlü Köroğlu destanlar da kuşkusuz kahramanlık destanları sı-
operasmı bestelemiştir. rasına dahildir. Ama bu eserler Kitab-ı Dede Kor-
kut ve Köroğlu gibi mükemmel değildir. Onlarda
Yalnız Azerbaycan Köroğlusunun kahramı
yazılı edebiyata etkisi daha dikkati çeken bir şe-
değil, Türkmen, Türk, Özbek, Kazak, Tacik, Gürcü,
kilde gözükmektedir. Bu da adı geçen destanlarm
Kürt, Bulgar Köroğluları da, adaletsizliklere karşı
bir aşığm yaratıcılığının eseri olmasından kay-
savaşan, ezilenlerin hak ve hukunu savunan cesur
naklanmaktadır.
bir cengâverdir. Destanın Kafkasya versiyonunun,
Gürcü, Ermeni ve Kürt arasında yayılmış Köroğlu Muhabbet destanları, yahut bir başka bir de-
boylarının onlara Azerbaycan Türklerinden geçtiği yişle, halk romanları, Azerbaycan Halk Ede-
biyatının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
142

Eğer kahramanlık destanları mücadele ve savaş Koşa (köse) ile alçak gönüllü Keçinin kar-
dönemlerinin eserleriyse, muhabbet destanları da, şılaştırılması üzerine kurulmuştur. Nevnji bay-
daha çok dinç, barışçı hayatı yansıtırlar. Saf, sa ramının kutlandığı günlerde sokak ve mey-
mimi sevgi duyguları, sadakat, mânevi bütünlük danlarda gösterilen bu gösteride, Tüğsüz Koşa
dostluk, insanperverlik bu destanların esas ko kışın, uzun sakallı Keçi ise baharın simgesi gibi tas-
nularıdır. Muhabbet destanlarının tüm dünya folk vir olunurlar. Zamanın bittiğini, artık gitmeye zor-
lorunda olduğu gibi, iki esas kahramanı vardır. landığını gören Koşa, kendisi ile mümkün olduğu
Bunlardan birincisi sevgili; ikincisi ise ona ka kadar çok şey götürmek ister. Ama sonunda, Keçi
vuşmak yolunda cefalara, ıstıraplara göğüs geren, ile savaşta yalnız götürmek istediklerini değil, ya-
bir an olsun geri çekilmeyi düşünmeyen aşıktır. şamını da yitirir. Böylece, sembolik planda bahar
Her aşk destanı, sonu ya mutluluk, ya da kederle kışa üstün gelir, her şey değişir, yenilenir.
biten böyle bir masala çevrilmiş sevgi üzerine ku "Tenbel Kardeş", "Ekende yok, biçende yok,
rulmuştur. yeyende ortak kardeş" vs halk dramları da me-
Muhabbet destanları bazı özellikleri ile kah rasim karakterli idi. Bu dramlar, halkın her sene
ramanlık destanlarından ayrılmaktadır. Bu des kutladığı mahsul bayramları zamanı oynanırdı.
tanlar bir kural olarak üstadnamelerle başlar. Her Böyle dramların konusu köy hayatından alınır tar-
destanın başlangıcında eğitici nasihatçı mazmunu lasında çalışmayanlar, işinin peşinde koşmayanlar,
ile dikkati çeken üç üstadname verilir. Üs- ama sonunda herkesten daha fazla yemek fikri ile
tadnameler için usta aşıkların eserleri alınır. Des yaşayanlar mizahi bir tarzda sahneye getirilirler.
tan güzelleme, yahut duvakkapma ile tamamlanır. Edebiyatın ve hayatın esas konularından biri
Sonda okunan bu aşk şiiri, mutluluğu, birlikte ge olan zenginlerle yoksullar, hilekârlarla namuslular
çecek hayatın güzelliklerini anlatır; sevgililere arasındaki ebedî mücadele ise "Han-han", "Keçel"
güzel hisler iletir. Azerbaycan'da Aşık Garip, Esli vs. gibi sosyal konulu halk dramlarında ele alınır.
ve Kerem, Abbas ve Gülgez, Şah İsmayıl vs. mu Karagöz tiyatrosu, Kilimarası oyunları, (cambaz),
habbet destanları halk arasında yaygındır. "Ferhad Kendirbaz gösterileri vs. diğer Türk boylan gibi
ve Şirin", "Leyli ve Mecnin", "Tabir ve Zöhre" vb Azerbaycan Türklerinin de gelişmiş bir halk ti-
halk destanlarının ise halk edebiyatından klasik yatrosuna, halk dramları geleneğine sahip ol-
şiire, yahut aksine, Nizami gibi kudretli bir şairin duklarını gösteriyor.
yaratıcılığından halk edebiyatına geçmesi konusu Azerbaycan Halk Edebiyatının çok az bir
ise hala edebiyat uzmanları arasmda tar kısmı derlenmiş ve incelenmiştir. Ama elde olan
tışılmaktadır. bu küçük kısım örnekler de Azerbaycanlıların zen-
Tabii ki, muhabbet destanlarının dili, üslûbu, gin ve özgün bir manevî mirasa malik olduklarının
kuruluşu, buradaki şiir parçalarının tonu ve maz- nişanesidir. Azerbaycan Halk Edebiyatının sistemli
munu kahramanlık destanlarından farklıdır. İkinci şekilde öğrenilmesi, derlenmesi ve tetkik edilmesi
kısım destanlarımızdaki kahramanlık, harbcilik, yolunda ilk adımlara 1880 yıllarında başlanmıştır.
savaş rüzgârlarına karşılık; muhabbet konulu halk Rusya'nın öğretmen okullarından, özellikle de
romanlarında ince, zarif hisler, lirizm hakim du- Gori Öğretmenler Seminarisi'nden mezun olan
rumdadır. Asrımızın başından itibaren, Azer- genç Azerbaycanlı öğretmenler çalıştıkları yö-
baycan muhabbet destanlarının bir çoğu esas alı- relerdeki, aşık şiirlerini, nağılları, bayatıları, la-
narak halkın geniş ilgi duyduğu opera ve operetler tifeleri, efsaneleri vs. derleyerek Tiflis Rus dilinde
bestelenmiştir. 181-1916 yılları arasında her sene bir cild olarak ya-
Azerbaycan Halk Edebiyatı yalnız lirik ve epik yınlanan SMOMPK (Sbornikpo opisaniyu mest-
türlerdeki eserlerle sınırlanmamıştır. Halk ede- nostey i plemyon Kavkaza-Kafkasyanın yerlerini
biyatı örnekleri içerisinde en eski zamanlardan beri ve tayfalarını tetkik eden mecmue) toplusunda
dramatik tür-halk dramları da yer almaktadırlar. bazen orijinalleri ile birlikte, bazen de sadece
Bu halk dramları ve gösterileri çeşitli mü- Rusça tercüme olarak yayınlatmıştılar. Azerbaycan
nasebetlerle düzenlenen merasimlerden doğarak Halk Edebiyatının tetkiki, 1930-40 yıllarında daha
türemişlerdir. Bu açıdan bu dram ve oyunlar me- ciddî ve ilmî esaslar üzerine geçirilmiştir. Prof.
rasimlerle ilgili, sosyal konulu ve aile-maîşet ko- Bagri, Henefi Zeynallı, Veli Huluflu, Yusuf Vezir
nulu dramlar olarak tasnif edilirler. Çemenzeminli, Emin Abid, Hümmet Alizade, Sal-
Mesela, eskiden beri Azerbaycan Türkleri ara- man Mümtaz Memmedhüseyn Tehmasıb, Ehliman
sında çok yaygın olan halk dramı örneklerinden Ahundov vb. folklor araştırmacıları, halk ede-
biri "Kosa-kosa" oyunudur. Bu oyun Tamahkâr biyatının yüzlerce örneğini derlemiş, onları edebî
143

açıdan tetkik etmişlerdir. Son yıllar zarfında Azer- Akademisinin Nizami Edebiyat Araştırmaları Ens-
baycanda ve Azerbaycan Türkleri'nin yaşadıkları titüsü'nde Azerbaycan'ın tüm tarihî bölgelerini
diğer bölgelerde bir taraftan halk edebiyatı nu- kapsayan halk edebiyatı antolojilerinin ve halk
muneleri derleniyor, öbür taraftan ise onların tet- edebiyatı türlerinin yayılma haritalarının neş-
kiki sahasında çalışılıyor. Azerbaycan Bilimler rolunmasına başlanmıştır.

Aşık Şiiri
Azerbaycan Halk Edebiyatının önemli bir kıs- Xalqa heqiqetden metleb qandıra,
mını Azerbaycan aşık şiiri, yahut aşık yaratıcılığı Şeytanı öldüre, nefsin yandıra,
oluşturmaktadır. Aşık şiirinin yaratıcıları halkın El içinde pak otura, pak dura,
arasından yetişmiş sanatkarlar-aşıklardır. Âşık, Dalısmca xoş sedalı gerekdir.
Azerbaycan çevresinde zaman zaman halkın inan- Azerbaycan halk kültüründe önemli yeri olan
dığı, güvendiği, kendi derd ve kederlerini açık- aşık, en eski zamanlardan beri halkın arasına var-
ladığı, zor durumlarda yardımına koştuğu bilge sak, ozan, dede, aksakkal, yanşak ve nihayet aşık
bir insandır. Aşık halkın düşünce ve fikirlerinin isimleriyle tanınmıştır. Azerbaycan folk-
danışmanıdır. Ona göre de ata sözlerinin birinde lorcularının araştırmaları VI. VII. yy. da aşığın halk
"Aşık el (halk anlamında-V. M.) anasıdır."- denilir. arasında Varsak adıyla tanındığını ve bu addan da
Aşık doğrunun, gerçeğin terennümcüsü ve ta- varsağı şiir şeklinin günümüze ulaştığını ortaya çı-
raftarıdır. Ona göre de başka bir atalar sözünde karmıştır. Sonraki yüzyıllarda, özellikle de VIII. X
"Aşık gördüyünü çağırar" (yahi aşık her şeyi ol- .asırlarda aşık daha fazla Ozan yahut Dede adı ile
duğu gibi açıklar, söyler manasında) denilir. İlk meşhur olmuştur. Sonraki asırlarda da sanatı ile
millî gazetemizin naşiri ve başyazarı Hesenbey ün kazanmış Azerbaycan aşıklarının bir kısmının
Zerdabi şöyle yazar: "Azerbaycan halkı aşığa ele Dede mahlası ile tanınması bu adın XVI. yüzyıla
kulak asır ki, lap etini kessen de xeberi olmaz".
kadar halk arasında ve aşıklar içerisinde geçerli ol-
Millî musiki sanatımızın klasiği, yalnız aşık şiirinin
duğunu göstermektedir. Halk arasında bugün de
değil, aşık musikisinin de mahir bilicilerinden biri
popüler olan
olarak tanınan Üzeyir Hacıbeyli ise, aşığın Azer-
baycan hayatının, Azerbaycan varlığının ve ta-
biatının ayrılmaz bir parçası olduğunu göstererek Qızım, qızım qız ana,
şöyle yazıyor: "Aşığa temiz hava, yaşıl çemen, çöl Qızımı verem ozana,
çiçeklerinin etiri, uca dağlar, geniş tarlalar, guş- Ozan axça qazana,
ların cehcehi, çayların şırıltısı ilham getirir, aşıg esi Qızım geye, bezene.
azad ressamdır".
Aşık halkın arasında yalnız koşma yahut ge- bayatısı eski Azerbaycan çevresinde ozan-aşığm,
raylı çağıran, destan söyleyen, saz çalıp söz koşan cemiyetin seçkin temsilcilerinden olduğunu, her-
bir sanatçı değil, aynı zamanda aklı, büyük hayat kesin ona saygı ile yanaştığını göstermektedir.
tecrübesi, hazırcevaplığı, her açıdan iyimserliği, in- Azerbaycan'ın eski kültür merkezlerinden biri olan
sanperverliği ile seçilen bir halk öğretmeni ol- Gence'de şimdi de Ozanlar mahallesi mevcuttur.
muştur. Azerbaycan'da aşığa yalnız saygı ile değil, Orta çağda aşık anlamında kullanılan "Yan-
aynı zamanda beklenti ile yaklaşılmış, ondan her- şak" sözü, zaman geçtikçe ilk manasını yitirmiştir.
kese örnek olabilecek bir yaşam tarzı, bir davranış Bugünkü Azerbaycan Türkçesi'nde fazla konuşan,
biçimi beklenmiştir. Azerbaycan aşık şiirinin kla- geveze anlamlarında kullanılmaktadır. Halk ara-
siği Aşık Alesger halkın bu istek ve düşüncelerini sında başarısız aşıklara" Yanşak" denilmesi de, bu
dile getiren şiirlerinin birinde şöyle söyler: terimin değişikliğe uğramasının, aslında kötü aşık,
beceriksiz aşık manalarını ifade ettiğini gösteriyor.
Aşık olub terk-i veten olanın, Aşık terimi Azerbaycan Türkçesi'ni XIV. yy. son-
Ezel başdan pürkamalı gerekdir. rasında dahil olmuştur.
Oturub durmaqda edebin bile, Azerbaycan aşık edebiyatının ilk belli tem-
Me'rifet elminde dolu gerekdir. silcisi XVI yy. 'da yaşamış ve Şah İsmayıl Hetai'nin
muasırı olmuş Aşık Kurbani sayılır. Ama Klasik
144

Azerbaycan Edebiyatı'nın ve folklorunun ünlü Kurbani'dir. Güney Azerbaycan'ın Diri köyünde


araştırmacısı Salman Mümtaz 1929'da yayımladığı doğduğundan, Dirili Kurbani olarak da ta-
makalelerinin birinde, XIII. yüzyılda yaşamış halk nınmaktadır. Bu aşığın hayatı hakkında Kurbani
aşığı Molla Kasım'm şiirlerinden örnekler vermişti: adlı bir destan da vardır. Kurbani Şah İsmayıl
Hetaî'nin çağdaşı olmuş, onun daveti üzerine Teb-
Mügabirden güzar etdim, riz'e gelerek şahın sarayında yerleşmiş ve bir kısım
Ecaib merdüman gördüm. şiirlerini burada yazmıştır. Bu şiirlerin çoğunda
Qaranqu topraq altında, aşık kendinden değil, halkın içerisinde yaşadığı
Yatar cism ile can gördüm. kötü durumdan söz açmıştır:
Men haqq aşiqeyem, haq yola mayii,
Azerbaycan aşıklarının yaratıcılığı, konu açı- Kitabım Qur'andır, olmuşam qayil,
sından oldukça farklıdır. Her zaman hakkın, ezi- Müridim, mürşidim ey Şah İsmayil,
lenin, halkın tarafında olan aşıklar kendi eser-
lerinde, içinde yetiştikleri toplumun arzu ve Derdimin elinden feryada geldim.
isteklerini karşılamaya çaba göstermiş; onun dos- XVII. XVIII. yy. Azerbaycan'ın güneyinde ve
tunun dostu, düşmanının düşmanı olmak için uğ- kuzeyinde yaşamış Aşık AbbasTufarqanlı, Sarı
raşmışlardır. Güzelin ve güzelliğin terennümü, Aşık, Heste Kasım vs gibi üstad sanatkârlar aşık şi-
sevgi motifleri de Azerbaycan aşıklarının asırlar irini dikkati çekecek bir düzeye yükseltmiş, onun
boyu ele aldıkları, sık sık müracaat ettikleri esas yeni şekil ve yeni mazmunlarla zenginleştirmiş,
konulardandır. Aşıklar Azerbaycan tabiatının gü- halk arasında aşık kültünün daha da gelişmesine
zelliğini, Azerbaycan insanının manevî sıfatlarım imkan sağlamışlardı. Bunlar arasmda Sarı Aşık, ba-
tasvir eden yüzlerce koşma ve geraylı mü- yatının emsalsiz bir üstadı olarak tanınmıştı. Aşık
ellifidirler. Azerbaycan Türklerinin tarihi, onların Abbas ve Aşık Valeh'in destan yaratıcılığı sa-
kendi varlıkları, hak ve hukukları uğrunda ver- hasında da önemli hizmetleri olmuştur. Onlarn
koştukları "Abbas ve Gülgez", "Valeh ve Zer-
dikleri kanlı mücadeleler de aşıkların nazarından
nigar" gibi destanlar yalnız bu sanatkârların hayatı
kaçmamıştır.
ve çevresi hakkında bilgi vermekle kalmamış, aynı
Azerbaycan aşıkları da diğer Türk boylarının zamanda onların eserlerinden bir sıra örnekleri gü-
halk sanatkârları-Anadolu aşıkları, Kazak ve Kır- nümüze taşımışlardı.
gız akınları, Türkmen ve Özbek barışılan gibi ken-
Azerbaycan'da XIX. yüzyılda yaşanan büyük
dilerinde üç sanatçıyı, şairi, besteciyi ve şarkıcıyı
kültürel gelişme, edebiyat ve medeniyetin ye-
birleştirmiş, halk şenliklerinin, toy ve düğünlerinin
tüm ağırlıklarını omuzlarına almışlardır. nileşmesi aşık edebiyatını da etkilemiştir. Bu asır
içerisinde Azerbaycan aşık edebiyatının, Aşık Alı,
Büyük geleneklere sahip Azerbaycan aşık sa- Şemkirli Aşık Hüseyin, Aşık Musa, Molla Cüme,
natı, aşık şiiri şekil açısından da oldukça zengindir. Varhiyanh Aşık Mehemmed, Aşık Ehmed, Aşık
Bazı tetkikatlarda millî aşık şiirimizin 71, ba- Elesger, Aşık Hüseyin Bozalqanlı, Aşık Peri, Aşık
zılarmde ise 84 şeklinin olduğu gösterilmektedir. Beşti, Haltanlı Tağı vb. tanınmış temsilcileri ye-
Türk halk yaratıcılığının hem dil, hem de şekil açı- tişmiştir. XIX. yy. Azerbaycan aşıkları, aşık sa-
sından tam millî örnekleri gibi aşık şiirinin bütün natının geleneklerini devam ettirmekle birlikte,
şekilleri hece veznindedirler. Azerbaycan aşık şi- aşık şiirine yeni şekiller ve yeni konular getirmiş,
irinin en geniş yayılmış şekilleri geraylı, tecnis, özellikle de bir musiki aleti olarak sazın tek-
koşma, üstadnâme, deyişme, mühemmes, vü- milleştirilmesi ve aşık havalarının inşâsı sahasında
cudnâme, divani, qıfılbend, recez ve başkalarıdır. ileri adımlar atmışlardı. Diğer taraftan, evvelki de-
Bu şiir şekilleri kendi aralarında da bazı forma de- virlerde yaşamış meslektaşlarından farklı olarak
ğişikliklerine uğramış ve onların daha farklı şe- XIX yy. aşıkları sosyal konulara daha fazla ilgi gös-
killeri meydana çıkmıştır. Mesela, kendi başına bir terdiler. Azerbaycan'da Çarlık idaresinin tenkidi,
aşık şiiri şekli olan koşmanın koşayarpak, koşma- halka yapılan mezalim ve baskılara karşı ba-
müstezad, sallama koşma vs. gibi şekilleri vardır. rışmazhk ve mücadele ruhu, yenileşmeye, eğitime
Tecnislerin de kendi arasında, cığalı tecnis, ayaklı ve kültüre çağrı, bu devir aşık şiirinin esas ko-
tecnis, dudak değmez tecnis vs. şekilleri mev- nularını oluşturmakta idi.
cuttur. Bu şekil çeşitliliği, herşeyden önce aşık sa-
natının zenginliğinin ve büyük geleneklere da- Azerbaycan aşıkları XIX. yy.'da yalnız kendi
yanmasının mahsulüdür. ülkelerinde değil, yurt d ışında da iyi ta-
Evvelce de bildirildiği gibi, Azerbaycan aşık nınıyorlardı. Aşık Ah ve Aşık Alesger Türkiye'de
şiirinin ilk belli temsilcisi XVI yy. 'da yaşamış Aşık bulunmuşlardı. Dağıstan'da, Kuzey Kafkasya'da,
145
■.

Orta Asya'da ve İran'da Azerbaycan aşıklarının ad- yakm, samimi şiirleri ile tanınan aşıklar yetiştiler.
ları ve eserleri biliniyordu. Azerbaycan aşık ede- Ama XIX. yy. üstad aşıkları ile mukayesede XX.
biyatının etkisi ile komşu Ermeniler, Gürcüler, yy. aşıklarının büyük bir kısmı yalnız irsan aşıklar
Avarlar, Lezgiler ve diğer Kafkasya halklarının idi. Onlar daha çok üstad sanatkârlarının eserlerini
temsilcileri arasında şiirlerini Azerbaycan Türkçesi kitle içerisinde irsa ile yetinirlerdi. Diğer taraftan,
ile yazan onlarca istidadlı halk sanatkârı-aşık ye- Azerbaycan aşık şiirinin kendi geleneklerinden
tişmişti. uzaklaşmasında, edebiyatın, sanatın, kültürün tüm
XIX. asırda aşık şiirinde çağdaş kültürün ve sahalarının ideolojiye tâbi kılınması da önemli rol
yazılı edebiyatın da bazı etikileri gözükmekte idi. oynadı. Aşıklar da, bazı şairler gibi eserlerinden
Aşık Alesger, Molla Cuma, Mirze Beyler vs. gibi Leninizm fikirlerinin, Sosializm'in üstünlüklerini
aşıklar klasik edebiyat geleneklerine de sahip idi- işlediler. Ve tabii ki, halk, ruhuna uygun gelmeye
ler; bazı aşıklar kendi ana dillerinin yanı sıra Arap, böyle yabancı aşık şiirlerini halk edebiyatı örneği
Fars, hatta Rus ve Fransız dilini de biliyorlardı. Bu gibi yaşatmayı düşünmek bile istemiyordu. Bunun
da onların şiirlerinin tekmilleşmesine, dil açısından da nitecesincîe çağdaş Azerbaycan aşık şiiri bazı
zenginleşmesine ve güzelleşmesine imkan sağ- başarılarına rağmen tümü ile bir düşüş dönemi ya-
lıyordu. şamaktadır.
Kuşkusuz, XIX. yy. Azerbaycan aşık şiirinin
Azerbaycan halk edebiyatı Azerbaycan Türk-
tarihinde bir yükseliş merhalesi idi. Hiç tesadüf
lerinin en büyük serveti, onların manevî kimliği
değil ki, yalnız Azerbaycan'da değil, tüm Türk
durumundadır. Zaman geçtikçe bu büyük servetin
dünyasında aşık şiirinin en yüce zirvelerinden biri
değeri daha da artar. Çünkü bu edebiyat, asırların
olarak kabul edilebilecek olan Aşık Alesger, bu dö-
tecrübesini ve bilgilerini yaşadı; çünkü ona halkın
nemde yaşamış ve kendi geleneklerini, aşık şiirini
tabiatına, düşünce tarzına yabancı olan hiç bir şey
okulunu yaratmıştı. XX. yy. Sovyet döneminde fa-
katışmamıştır. Tabii ki, Azerbaycan'da yaşanan
aliyet gösteren aşıklar, bu gelenekleri yeterli bir şe-
şimdiki millî özüne geliş, kendine dönüş sü-
kilde devam ettiremediler. Doğrudur, XX. yy.'da
recinde, bu manevî servet hazinesinin önemi ve de-
Azerbaycan'da Aşık Mirze, Aşık Esed, Aşık Hü-
ğeri daha da artmaktadır.
seyin Cavan, Aşık Şemşir gibi halkın ruhuna

Yazılı Edebiyat

Azerbaycan yazılı edebiyatı da halk edebiyatı çıkan edebiyatın tarihî farklı anlayışlardır ve millî
gibi eski bir tarihe maliktir. Ama tabii ki, sözlü edebiyatın esas faktörü, esas alameti millî dildir.
edebiyat örneklerinin ortaya çıkış tarihini, yaşını, Dünya kültürünün en eski örneklerinden birisi
ihtimallerle, analojilerle belirlemek mümkün ol- olan "Avesta"nm ve onun yaratıcısı Zerdüşt'ün-
duğu halde, yazılı edebiyat örneklerinin her bi- Soroastr'ın-Zaratuştra'nm Azerbaycan'la ilgili ol-
rinin arkasında müşahhas, gerçek tarih dur- ması kendi başına dikkat çekicidir. Zerdüştün ki-
maktadır. Şüphesiz, Azerbaycan'ın eski kültür tabının eski Azerbaycanlıların dünya görüşü ve
yurdu olması, onun topraklarında farklı dev- düşünceleri ile ilgisi, bu arada, dünya görüşünü
letlerin kurulması, farklı dinî anlayışların ya- belli bir ölçüde etkilemesi fikri de kabul edilebilir.
yılması, dünya medeniyetinin "Avesta" gibi muh- Ama, tamamen başka bir dilde yazılmış "Avesta"
teşem bir abidesinin burada meydana gelmesi dan Azerbaycan Türklerinin edebiyatının bir ör-
Azerbaycan'da yazılı edebiyatın erken doğuşunu neği gibi söz açmak elbetteki inandırıcı değildir.
da etkilememiş değildi. Ama hafızalarda yaşayan Ama şunu da unutmamak gerekir ki; Azer-
halk edebiyatı örneklerinden farklı olarak, ömrünü baycan zaman zaman büyük savaşlara sahne
kağıt, deri, pergament, papirüs üzerinde sürdüren olmuş, buraya farklı dillerin, dinlerin temsilcileri
yazılı edebiyat örneklerinin büyük bir kısmı, sa- gelmiş ve onlar Azerbaycan toprakları üzerinde
vaşlar, yangınlar vs. nedeniyle günümüze ula- yüzyıllar boyu yaşamışlardır. Tabii ki, gelen bu
şamamıştır. medeniyetle yerli Azerbaycan medeniyeti karşılıklı
Bazı edebiyat tarihçileri Azerbaycan ede- temasta olmuş, biribirini etkilemiştir. Öbür ta-
biyatının tarihini 2500 sene önce yazıldığı tahmin raftan, savaş ve siyâsî sebeple gelenlerin dili üstün
edilen "Avesta"dan başlatışlar. Tabii ki, Azer- bir duruma geldikçe, Azerbaycan nüfusunun bir
baycan Edebiyatı tarihî ile Azerbaycanda ortaya bölümü bu dili benimsemek, fikirlerini bu dilde
146

açıklamak zorunda kalmıştır. Mesela, ikiyüz yıla dilde kaleme alınmıştır. Aynı durum, Azer-
yakın devam eden Rus iktidarı döneminde, Azer- baycan'da VII. VIII yy. Arap işgali döneminde ve
baycan, Özbek, Kazak, Kırgız, Tatar, Türkmen, bundan sonra başlayan Fars siyâsî ve medenî bas-
Başkırt vs. edebiyatlarında millî mensupluk açı- kısı ile karakterize edilen dönemde tekrarlanmıştır.
sından Türk olan, ama aldığı eğitim nedeniyle Başka türlü söylersek, VII. VIII. yy. Azerbaycan'da
eserlerini Rus dilinde yazmaya zorlanan bir takım bir Arapdilli edebiyat, felsefî ve ilmî fikir gelişmiş,
şair ve yazarlar yetişmiştir. Bu yazarların eserleri bu edebiyatın yaratıcıları, bu ilmi ve felsefi fikrin
ekser hallerde millî konulardadır; mensup ol- temsilcileri Azerbaycan Türkleri olmuş, ama yu-
dukları milletin hayatını anlatmaya, onun psi- karıda anlatılan nedenlerle onlar kendi eserlerini
kolojisini dile getirmeye özen gösteriyorlar, ama Arap dilinde yazmışlardır.
bütün bunlara rağmen onların eserleri yabancı bir

Arapdilli Azerbaycan Edebiyatı


Araplar Azerbaycan'a yerleştikten sonra VII. ellifi olarak tanındıklarını gösteriyorlar. ,„ Arap
yy. sonlarına doğru burada Arapdilli bir edebiyat Edebiyatı tarihine "El-Azerbaycani" mahlası ile
ve kültür gelişmeye başlamıştır. Eserlerini Arap di- girmiş olan Abdül Abbas el-Ema, Eme-viler
linde, ama her zaman El-Azerbaycani mahlası ile hanedanı döneminde Medine'de yaşamış,
yazan şairlere, yalnız Azerbaycan sınırları içe- medhiyeler, mersiyeler ve hicivler müellifi olarak
risinde değil, hilafetin Şam, Bağdad, Medine gibi tanınmıştır. O, aynı zamanda savaşı, kahramanlığı
kültür merkezlerinde sık sık tesadüf olunuyordu. terennüm eden şiirler yazmış, eserlerinde Arap-
Arap edebiyatı tarihçilerinden İbn Kuteybe'nin ların diğer halklara Acem diyerek hakaret et-
"Kitab eş şiir ve şuarâ", -Ebulferec İsfehâni'nin melerini keskin şekilde tenkit etmiştir.
"Kitab el-eğani" eselerinin ve diğer kaynakların
IX. yy. başlarından itibaren Azerbaycan'da
verdiği bilgilerden VII. asrın sonu VIII. asrın baş-
halk kahramanı Babekin önderliğinde, Araplara
larında Medine'de Azerbaycan'dan gelmiş şairlerin
karşı yirmi iki sene devam eden bir isyan ol-
tanındıklarını ve şöhret kazandıklarını öğrenmek
muştur. Bu isyan Azerbaycan'da Arap ha-
mümkündür. Eski devir Azerbaycan edebiyatının
kimiyetini bütünüyle yıkmasa da, herhalde şu-
tetkikatçılarından Eliyar Seferli ve Halil Yusifli, İbn
urlarda, bir değişiklik meydana getirebilmiştir. Bu
Kuteybe'nin adıgeçen kitabından şöyle bir cümleye
dönemde edebiyat tarihinde el-Azerbaycani mah-
dikkati çekiyorlar: "Medine'de mevalilerden öyle
laslı şaire tesadüf edilmiyor. X. yy. Berekeveyh
bir şair yoktur ki, aslen Azerbaycanlı olmasın".
Zencani ve Ebu Abdulla Marağayi gibi Azer-
Böyle şairlerinden birisi olan Musa Şehevat, VIII.
baycan'ın güneyinde yetişmiş şairlerin Arapdilli
yy. başlarındaki Arapdilli edebiyatta hicivlerin ve
edebiyatın örneklerini yarattıkları görülüyor. Ama
medhiyelerin büyük üstadı gibi tanınmıştı. Musa
XI. yy.'den başlayarak, Arap dili bir şiir, edebiyat
Şehevat'm Azerbaycanlı çağdaşı İsmayıl Yassar ise
dili olmaktan çıkar. İlim dili olarak, bazı hallerde
hemaselerin savaş ve kahramanlık şiirlerinin mü-
XIX. yy.'a kadar Azerbaycan kültüründe yerini
ellifi olarak edebiyat tarihine girmiştir. Onun eser-
muhafaza eder. Firdevsi'den sonra hızlı bir kal-
lerinden, babasının esir olarak Azerbaycan'dan
kınma merhalesi yaşıyan Fars dili Yakın ve Orta
Medine'ye getirildiği, şairin kendisinin ise tam bir
Doğudaki diğer edebiyatlar gibi Azerbaycan ede-
Arap eğitimi ve terbiyesi aldığı öğrenilmektedir.
biyatını da kendi etkisi altına alır. XII. XIII. yy.
Ama hayatını Arap topraklarında geçirmesine rağ-
Mevlana Celâleddin Rûmî Nizamî Gencevî,
men İsmayıl İbn Yassar'ın eserlerinde Azer-
Hakânî Şirvani vs. gibi büyük Türk sanatkârlarının
baycan'la ilgili motiflere, açıklamalara da rastlanır.
eserlerini Fars dilinde kaleme almaları da her şey-
Kaynaklar Ismayıl'm kardeşi "Ebubekir" künyeli
den önce Farsçanın bir şiir ve sanat dili olarak ge-
İbrahim'in ve Mehemmed'in de güzel şiirler mü-
lişmesi ile ilgili idi.

Farsdilli Azerbaycan Edebiyatı


Azerbaycan'da Arap baskısının zayıflaması so- caretin, şehirlerin gelişmesine, ilmin ve kültürün
nucu olarak ülkenin güneyinde Revvadi'lerin, Ku- yayılmasına gereken dikkati gösderdiler. XI. yy.
zeyinde ise Şeddadilerin devletleri kuruldu. X. yy. sonlarında Azerbaycan'ın Selçuklular'm hakimiyeti
sonlarında tarih sahnesine çıkan bu devletler ti- altma geçmesi bu vaziyeti fazla değiştirmedi. Rev-
147

vadiler ve Şeddadiler devrinde Azerbaycan'da ge- van'a göçmüş ve burada Melikü'ş Şüera (Şairler
lişmeye başlayan İntibah-Rönesans hareketi yeni sultanı) unvanını kazanmıştı. Ebül-Üla üslûp gü-
hanedanın hakimiyeti döneminde de devam etti. zelliği ile seçilen kasidelerin yazarıdır. Hakani Şir-
XI yy. Azerbaycan'da tedricen Farsdilli edebiyatın vani'nin bir şair gibi yetişmesinde ve ün ka-
ağırlık kazandığı görülür. Arap dili bu dönemde zanmasında onun rolü olmuştur.
Azerbaycan ilim, özellikle de felsefe, edebiyat ta- Bu şairler meclisine dahil olan Feleki Şirvani
rihçiliği, tarih vs. ilim sahalarında kullanılan bir dil (?-1160) yalnız bir şair olarak değil, aynı zamanda
idi. XI. yy. dünya çapında tanınan edebiyat na- bir müneccim-astrolog olarak da devirde yaygın
zariyecilerinden Hatib Tebrizî, şiir sanatı, kafiye bir üne sahipti. Feleki, orta çağlar Azerbaycan şi-
vs. hakkındaki meşhur eserlerini bu dilde kaleme irinde yaygınlaşan "Hebsiyye" lerin ilk örneğini
almıştı. Onun çağdaşı ve hemşehrisi Katran Tebrizi vermiştir.
ise edebiyat tarihine Fars dilinde yazılmış güzel ta- Ebül-Üla'nm çevresine toplanan şairlerden
biat Tasvirli kasideleri ile dahil olmuştu. İzeddin Şirvani, daha çok Qetran Tebrizi'nin ge-
XI. XII. asrlarda Ömer Genci, Yusuf İbn Tahir, leneklerini devam ettirerek tabiat tasvirli eserler
Eynel güzzat Miyaneçi vs gibi Azerbaycan filozof yapardı.
ve alimleri, Arap dilinde onları bütün Şarkta ta- XII. asrın Farsdilli Azerbaycan şiirinde Şirvan
nıtmaya imkan sağlayan eserlerini yazdıkları sı- mektebinin yanı sıra Gence ve Tebriz mektepleri
rada Ebül-Ula Gencevi, Kivami Müterrizi Fencevi, de yetiştirdiği ünlü şairlerle temsil edilir. Gence'de
Mehseti Gencevi, Mücireddin Beylegani, Ke- yetişen şairlerden biri de Givami Müterrizi Gen-
maleddin Nahçıvani, Feleki Şirvani, İzeddin Şir- cevi (7-1190) idi. Şark kaynakları, özellikle de en
vani, Hakani Şirvani, Nizami Gencevi vs. gibi meşhur tezkire müelliflerin biri olan Devletşah Se-
Azerbaycan şairleri de Fars dilinde gazel ve ka- merkandî onun Nizami Gencevi ile yakın akraba
sideler yazıyorlardı. olduğunu söylemektedir. Givami de, Nizami gibi
XII yy. Azerbaycan'ın ekonomik hayatında yer hayatının sonuna kadar saraylardan uzakta ya-
alan kalkınma, şehirlerin gelişmesi ve zen- şamış, şair bağımsızlık ve özgürlüğünü saraya ve
ginleşmesi, ticaret ve sanatkârlığın artması ülkenin hükümdarlara bağlılıktan üstün tutmuş ibrera rağ-
yalnız sosyal ve siyâsî hayatında değil, kültürel ha- men İldeniz hükümdarlarından Cahan Pehlivan'a,
yatında da yeni bir dönemin başlangıcını gös- Kızıl Arslan'a ve başkalarına medhiyeler yazmıştır.
termekte idi. Bu devirde Azerbaycan topraklarında Gence mektebinin başka bir istidadh tem-
iki devlet mevcut idi. Kür nehrinin kuzey tarafında silcisi, ayni zamanda Azerbaycan edebiyatı ta-
Şirvanşahlar, güney tarafından ise İldenizler ha- rihinde ilk kadın şaire olarak tanınan Mehseti Gen-
nedanları hükümranlık ediyorlardı. İçsavaşlarm ol- cevi, güzel rubailer müelifi idi. Kaynaklarda onun
maması, Şirvanşahlar ve ildenizler arasında nor- üç yüz kadar rubaisi kayıt olunmuştur. Bu ru-
mal münasebetlerin sürdürülmesi, Azerbaycan bailerde aşk, insanın azadhğı ve hürriyeti, hayatın
topraklarının Batı ile Doğuyu birleştiren büyük tüm neşelerini tatmak arzusu, önemli yer tutar.
kervan yolunun üzerinde olması, burada, iki asır Farsdilli şiirde "şehraşub" adını alan "şehir
sonra Avrupa Rönesansmı doğuran münbit ze- şiiri"nden ilk örneklerinin de müellifi olarak bi-
minin daha önce oluşmasına imkan sağlamıştı. linen Mehseti, rubailerinin bir kısmında XII. yy.
Devletlerin varlığı, ilim, sanat adamlarının sa- Gence şehir esnafının hayatını tasvir etmiştir.
rayın çevresinde toplanması, XI. XII. yy. Azer- Şiir sanatında Hakani'nin devamcılarından
baycan'ında saray edebiyatı olarak adlandırılan bir biri gibi tanınan Mücireddin Beylagani (7-1191) de
edebiyat doğurmuştu. Saray şairleri Şirvan'da Şir- kendi mualliminin yolunu devam ettirerek za-
vanşahlar'm, Tebriz'de ise İldenizlerin sarayları et- maneye, haksızlıklara karşı isyankar şiirler yaz-
rafında toplanmıştı. Saray şairlerinin, eserlerinde mıştır. Onun böyle eserlerinin birinin Azerbaycan
ele aldıkları konular sınırlı idi. Hükümdarları ve
Türkçesi'ne tercümesinde aşağıdaki keskin, ba-
asilzadeleri öven medhiyeler, hükümdarın ak-
rışmaz mısraları okuyabiliriz:
rabalarının ve saraya yakın kimselerin ölümü ha-
linde mersiyeler yazar, devlet hayatındaki önemli Zamanla kertenkele olub keçinnem susuz,
olayları şiirle anlatırlardı. Abırımı tökmerem, yaşamaram duygusuz.
Şirvanşahlar sarayında şairlerinden oluşan bir Su te'bimin odunu söndürüb qoysa minnet,
edebî meclis oluşmuştu. Bu meclisin başında dev- Susuzluqdan ölerem, suya baxmaram elbet.
rinin istidadh şairi Ebül-Üla Gencevi (1096-1159) Hayatı Tebriz'de sona eren Mücireddin Beylagani
vardı. Gence'de doğmuş Ebül-Üla 44 yaşında Şir- burada Megberetü'ş - şüera (Şairler kabristanı) olarak
148
:

bilinen mezarlıkta defnedilmiştir. Onun Londra'da, Ermeni ve Gürcü alimleri büyük tepki gös-
Britanya müzesinde olan Divan'ında şairin beş bin termişlerdir. Ancak, aradan geçen yıllar içinde ilim
beytten fazla şiirleri toplanmıştır. dünyasına sunulan yeni eserler, araştırmalar,
Farsdilli Azerbaycan şürindeki Tebriz edebî Türk-İslam dünyasında bir Rönesans yaşandığım
mektebi, iki kudretli sanatkârın, Katran Tebrizi ve Azerbaycan'ın da, bu büyük çaplı kültür ha-
(1012-1088) ve Hatib Tebrizi'nin (1030-1109) adları rekitinin dışında kalmadığını, aksine, onun ge-
ile temsil olunur. Tebriz yakınlarındaki Şadiabad lişme merkezlerinden biri olduğunu açıklamıştır.
köyünde, bir köylü ailesinde doğan Katran Tebrizi Azerbaycan'da yaşanan Rönesans devri ede-
hayatını Gence ve Tebriz'de sürdürmüştür. 1042 biyatının ilk büyük temsilcisi Hakani Şirvani ol-
yılı Tebriz depremini anlattığı büyük kasidenin ve muştur. Efzeleddin Hakani 1126 'da Şamahı'da
zengin tabiat tasvirleri ile dolu çok sayılı şiirlerin doğmuş, 1199 da Tebriz'de vefat etmiştir.Olaylarla
müellifi olarak tanınmaktadır. Katran Tebrizi'nin dolu, gergin ve fırtınalı bir ömür yaşamış, çağ-
Fars dilinde yazmış olduğu şiirlerinde Türk, gü- daşları arasıda isyankâr, bir şair olarak tanınmıştır.
zellik ve kahramanlık simgesi olarak kullanılır. Kuşkusuz, Hakani, Nizami'ye kadarki Azerbaycan
Fars dilinde yazan çağdaşları içerisinde Katran ilk Edebiyatında yetişen en büyük şahsiyet, en is-
defa olarak, şiirlerinde Azerbaycan Türkçesi'nden tidadlı şairdir. Bu edebiyatta mesnevinin ilk ör-
bir çok kelimeler ve deyimler kullanmıştır. Ka- neklerini Hakani vermiş, zengin tarihî geleneklere
sidelerinin birinde "İnsanların hepsi sanki di- malik kaside türünü ulaşılmaz bir yüksekliğe çı-
kendirler. Ben boş yere bu dikenlerin arasında karmıştır. Hakani'nin eserlerinde kötülüklerin
çiçek arıyorum" diye zamana ve insanlara acı acı inkârı ve güzelliklerin tasdiki alevli bir dille,
sitem etmesine, rağmen Katran'ın şiirlerinde insan büyük inanç ve ihtirasla kaleme alınmıştır. Onun
sevgisi, insana, onun hayırseverliğine inancı kuv- zengin edebî mirası on yedi bin beytlik di-
vetlidir. vanından, "Töhfetü'l Irageyn" ("İki Iragm he-
Katran'm çağdaşı Hatib Tebrizi, adını kendine diyesi") mesnevisinden ve XII. yy. Azerbaycan
mahlas olarak aldığı bu şehirde doğmuşsa da, nesrinin ilgi çekici örneklerinden sayılabilecek alt-
yirmi yaşında doğduğu şehri terketmiş, bütün ha mış mektubundan oluşmaktadır.
yatını Bağdat'ta, meşhur Nizamiye Medresesinin Gence yaşlarında saraya giren şair, burada hü-
müderrisi olarak geçirmiş ve 1109 da burada öl kümdar Şirvanşah Minüçehrün dikkatini çekmiş
müştür. Hatib Tebrizi hem devrinin ünlü alim ve onun üzerine, Hakani, adını kabul etmiştir. Eği-
lerinden biri, hem de şair olarak tanınmaktadır. O, timini döneminin tanınmış ilim adamlarından olan
ilmî araştırmalarını Arap dilinde, şiirlerini ise Fars amcası Kafieddin Ömer İbn Osman'ın yanında
dilinde yazmıştır. İlim öğrenmek için, yaya olarak alan Hakani, Kuran-i Kerim'i deriden öğrenmiş,
Tebriz'den Şam'a yollanan Hetib Tebrizi devrin dilcilik, edebiyat, matemetik ve felsefe hakkında
büyük Arap şairi ve alimi Ebül-Üla Müerri'nin ya yeterince bilgi almıştı. Bu yüksek medhiyelerle
nında eğitim görmüştü. Arap kaynakları Hatib onun sevgisini kazanan Hakani çok geçmeden
Tebrizi'nin Azerbaycan Türkü olduğunu ve uzun saray çevresinde yaşayamayacağını ikiyüzlü ve
süre Bağdat'ta, Araplar içerisinde yaşamasına rağ entrikalı bir hayatın onun bağımsızlık tutkusu ve
men kendi dilini unutmadığını ve Bağdat'ta ona isyankâr ruhu ile uyuşmadığını görerek, saraydan
uğrayan hemşehirlileri ile bu dilde konuştuğunu uzaklaşmak istemiş ancak, hakanın emri ile zin-
yazıyorlar. dana atılmıştı. Meşhur Şabran Kalası'nda mahpus
Buraya kadar adları hatırlatılan şairlerin hü- hayatı geçirdiği aylarda, edebiyat tarihine "Heb-
manist mazmunlu eserleri, diğer taraftan çok sa- siyye" adı ile geçen şiirler silsilesini yaratmıştı. Bu
yıda bilim adamının, mimarın varlığı, mûsikî ve şiirler silsilesine dahil olan kasidelerinin birinin
minyatür sanatlarının genişmesi, şehirlerin kal- çağdaş Azerbaycan Türkçesine tercümesinde aşa-
kınması, eğitimin geniş çapta yayılması XII. yy. ğıdaki ıstıraplı ve isyankâr, devre muhite ve kul ta-
Azerbaycanmda, özellikle de onun Şamahı, Gence biatli insanlara karşı barışmazhkla dolu satırları
ve Tebriz gibi kültür merkezlerinde bir Rönesans okuruz:
havasının yaşandığını gösteriyordu. Avrupa Rö- Her seher qalxar göye ah ile efğanım menim, Qerq
nesansma ön alanı Doğu-Azerbaycan Rönesansı olar qanda şefeq tek çeşmi-giryanım menim.
fikrini, ilk defa ünlü Azerbaycan edebiyat araş- Boynuma Zöhhak ilanı saldı ahenger bu gün, Çün
tırmacısı Prof. Mikayıl Refili ileri sürmüş ve tarihî- Firudin xeznesidir eqlü irfanım bu gün. Oxşayır
ilmî açıdan temellendirmiştir. 1940 yıllarında or- künde ayağımda deyirman daşına, Qanlı göz
taya atılan bu görüşe, bir kısım Rus, özellikle de yaşımla işler bu eğirmanım menim.
149

Hakani'nin "Medain harabeleri", "Gesidey-i Dünya edebiyatı tarihine Nizami Gencevi adı
Şiniyye" gibi kasideleri derin felsefi mazmunu ve ile girer. İlyas Yusufoğlu'nun bir Azerbaycan
sosyal konunun isyankâr bir tarzda ele alınması ile Türkü olduğunu, Fars dilinde yazdığı eserlerin
dikkati çeker. Bir zamanlar saray hayatını öven, hemen hepsinde Türk'ten, bir bilgelik, kah-
hakanları ve onların yakınlarını medheden şair bu ramanlık, yiğitlik sembolü gibi söz açtığını, hatta
eserlerinde, artık en kudretli hakanın da hiçliğe, Peygamber'in kendisini, böyle akılda ve zekada bir
yokluğa, unutulmaya mahkûm olduğunu, dünya Türk'e benzettiğini, XX. yy. Azerbaycan'ının büyük
üzerinde ebedî yaşayacak kuvvetin ise söz, fikir ol- devlet adamı ve fikir mücahidi Memmed Emin Re-
duğu kanaatına gelir. Medain'in herabelerini sey- sulzade 1951' de Ankara'da yayınladığı "Büyük
reden sanatkâr bir taraftan kederlenir - çünkü bu- Azerbaycan şairi Nizami Gencevi" adlı kitabında,
rada toprak altına düşünen beyinler, duyan şairin kendi eserlerine dayanarak ispatlamıştır. Ni-
yürekler gömülmüştür, öbür taraftan ise sevinir- zami'nin anasının Kürt kökenli olduğu, şairin ken-
çünkü Medain'i harabe durumuna getiren Sasani disinin ise İran'ın Kum şehrinde doğduğu yolunda
padişahlarının mezalimi, acımasızlığı olmuştur. İran Nizamişinasları'nm incelemelerinde ileri sü-
Zulm ise her yerde mahva mahkûmdur. Ona göre rülen mülahazaların tarihî esastan mahrum ol-
de şair tabiatın, dünyanın bu ezeli kanununun bir duğu, genellikle şüpheli kaynaklara dayandırıldığı
daha gerçekleşmesinden sevinç duyar ve Medain anlaşılmıştır. Nizami devrin talebine uygun şe-
herabelerinin zulme dayanan diğer şahlar ve sul- kilde ve aldığı talim-terbiye icabmca, eserlerini
tanlar için de bir ibret olmasını temenni eder. Ha- Fars dilinde yazmak zorunda kalmışsa da, her
kani'nin zamanı, çağdaşları, kendi hayat yolu, zaman bir Türk gibi düşünmüş, destanlarında
edindiği siyâsî, sosyal, manevî, ahlâkî, kanaatlar Azerbaycan Türkleri'nin eski tarihî ile ilgili ko-
onun başka bir büyük eserinde -"Töhfetül-İrageyn" nulara ilgi göstermiş, bütün eserlerini Türk hü-
mesnevisinde akseder. Hakanî, Farsdilli Azer- kümdarlarına sunmuştur.
baycan şiirini, felsefî ruh ve sosyal mazmunla zen- Nizami Şark Edebiyatı tarihinde ilk "Hamse"
ginleştirmiş, şiiri sarayın hizmetçisi olmaktan müellifidir. Sonralar onun bu yaratıcılık geleneği
uzaklaştırmıştı. Kurduğu gelenek, sonraki asır- Emir Hüsrev Dehlevi, Nevai, Cami vs gibi büyük
larda gerek Farsdilli, gerekse anadilli Azerbaycan söz üstadları tarafından devam ettirilmiş, yalnız
Edebiyatı'nı ve Fars Edebiyatı'nı kuvetli bir şekilde Fars dilinde değil, Türk lehçelerinde de Nizami sa-
etkilemiştir. Emir Hüsrev Dehlevi, Cami, Türk şi- natının etkisi ile "Hamse"ler yazılmıştır.
irinin büyük üstadı Fuzûlî onun "Kesidey-i Şi- Nizami'nin eserlerini iki kışıma ayırmak
niyye"sine nazire yazmışlar. XIX. XX. yy. Azer- mümkündür. Bunların bir kısmını, şairin lirik mi-
baycan Edebiyatı'nm Seyid Ezim Şirvani ve Sabir rası onun gazel, kaside, rubai vs. türlerinde yazdığı
gibi sanatkârları aradan yüzyıllar geçmesine eserler oluşturmaktadır. Kaynaklar şairin, bir
rağmen Hakani'yi sanat hocaları olarak ad- divan oluşturacak kadar lirik eserler yazmış ol-
landırmışlardır. duğunu gösteriyorlar. "Tezkiretü'ş-şüera" müellifi
XII yy. da Farsdilli Azerbaycan Edebiyatının Devletşah Semerkandi, Nizami'nin yirmi bin beyt-
en büyük temsilcisi hiç şüphesiz, Nizami Gencevi lik Divanının varlığını gösteriyor. Amma, bu di-
(1141-1209) olmuştur. Azerbaycan'ın eski kültür vana dahil olan eserlerin hepsi günümüze kadar
merkezlerinden ve XII. yy. İslam Şarkı'nın büyük oluşmamışlardır. Nizami'nin kaynaklarda adı-
şehirlerinden biri olan Gence'de doğan Nizami geçen büyük divanından şimdi ele yalnız yüz
bütün hayatını burada südürmüş, ona dünya şöh- yirmi gazel, altı kaside ve otuz rubai bilinmektedir.
reti kazandıran meşhur eserlerini burada yaratmış Gazellerin esas konusu muhabbettir. Tabii ki, Ni-
ve burada da toprağa verilmiştir. Kendine kadarki zami gibi büyük bir şairin muhabbet anlayışı da
ilim ve kültür geleneklerini dikkatle takip eden ve geniştir. Buraya, yalnız güzele, sevgiliye olan mu-
derinden benimseyen Nizami, Doğu ede- habbet değil, aynı zamanda insana muhabbet,
biyatlarında bu gün de sürdürülen büyük bir edebî Allah'a muhabbet motifleri de dahildir. Ka-
geleneğin yaratıcısı oldu; lirik ve epik şiirin ula- sidelerinde ise, daha çok bir filozof etkisi bırakır.
şılmaz örneklerini ortaya koydu. Nizami'nin sanatı Devrin mühim meseleleri, insanı, beşer neslini
her şeyden önce hümanizmi ve demokratizmi ile zaman zaman düşündüren, ilgilendiren önemli so-
runlar, yüzyıllardan beri cavapsız kalan sorular
seçilir. Şahların, sergerdelerin, saray güzellerinin
Nizami'yi çok ilgilendirir.
bir kahraman olarak alınıp terennüm edildiği Şark
edebiyatına o, ilk defa sıradan olan insanı getirdi, Nizami "Hamse" umumî adı altında bir-
onun düşünce ve isteklerini açıkladı. leştirilen beş büyük eserin müellifi olarak daha
150
; TÜRK EDEBİYATLARI ■.

meşhurdur. Şairin kendisi bu eserlerin türünü dönmüş, VI. VII. yy. Arap hayatını canlandırmıştır.
"destan" olarak göstermiştir. Ama çağdaş Azer- Ama Nizami'nin bir şair olarak büyüklüğü onun
baycan edebiyatşinaslığmda bu eserleri "poema", en eski konuları bile yaşadığı dönemle bağ-
bazen de "menzum roman" olarak adlandırmak layabilmesi, çağdaşlaştırması, hem de bu konuya
fikri kabul edilmiştir. Bu eserlerden ilki 1174-1175 bir ebedî hayat kazandırabilmesi idi. Bu açıdan,
yılında tamamlanan "Mehzenü'l-esrar" ("Sırlar ha- "Leyli ve Mecnun" destanında, eski bir Arap ef-
zinesi") destanıdır. Nizami'nin eserleri üzerinde sanesine dayansa da, bütün zamanlar ve bütün
çalışanlar, "Mehzenü'l-esrar"la, XI. yy. Türk şi- halklar için yakın ve anlaşılır olan güzel bir aşk ro-
irinin büyük örneklerinden biri olan Yusuf Has manı ortaya koymuştur. Nizami'nin bu eseri, yal-
Hacib'in "Kutadgu Bilik" adlı eseri arasında bir ya- nız sevginin büyüklüğüne değil, aynı zamanda bu
kınlık ve bağlılık görmektedirler. Nizami, özüne muhabbeti yaşan ve yaşatan insanın büyüklüğüne
kadarki dönemde Şark Edebiyatı'nda artık bir sıra ve azametine okunan bir şarkıya benzetilebilir. Ni-
örnekleri verilmiş didaktik şiirin geleneklerinin zami bütün eserlerinde olduğu gibi burada da in-
devam ettirmiş ve onları daha da zen- sanın zulme, haksızlıklara boyun eğmesini, yü-
ginleştirmiştir. Şair bu ilk büyük hacimli eserini, reğinde doğan itiraz sesini boğmaya çalışmasını,
Selçuk hükümdarı Fahreddin Behramşah Sel- her zaman suyun akarı ile yüzmeye can atmasını,
çuki'ye sunmuştur. insanlık şerefini ve insan adını lekeleyen bir re-
Yirmi bölümden oluşan "Mehzenü'l-esrar" zillik sayar; insana yiğit ve cesur yaşamayı, aslan
manzum destanında, bir şair olarak Nizami'yi dü- yürekli olmayı tavsiye eder.
şündüren, onun ilgisini çeken problemler-adaletli "Yedi güzel" destanı (1197'de tamamlan-
hükümdar, olgun insan, kötülüklere, haksızlığa mıştır) sanat yolunda olgunlaşan, büyük tecrübe
karşı mücadele; emek veren insanın hü- kazanmış bir şairin eseri olarak dikkati çeker. Bu
kümdarlardan da üstün tutulması vs gibi sosyal- destan, kuruluş açısından da Nizami'nin en olgun
ahlakî meseleler olmuştur. Her bölüm de kendi eserlerinden biridir. "Yedi güzel" Merağa hü-
içinde iki kısımdan ibarettir: birinci kısımda şair kümdarı, Aksungur Alaeddin Körpe Aslan'ın is-
felsefî planda fikirlerini açıklar, ikincisi ise, bu fi- teği üzerine yazılmış ve ona sunulmuştur. Şair bu
kirleri açıklayan, destekleyen, ibretamiz hikayeler eserinin konusunu eski İran tarihinden, Sasani ha-
verir. Bu eserle Nizami, devrinin, geniş çok farklı nedanının beşinci hükümdarı Behram Gur'un ha-
insanların ve sosyal tabakaların hayatını tasvir et- yatından almışsa da, daima takip ettiği geleneklere
miştir. Ayrıca, Nizami, üstünlüğü sade insana ver- sadık kalarak bu defa çağdaş bir eser yaratmış,
miş, zulümkar, adaletsiz hükümdarlara, devlet "Mehzenü'l-esrar", "Hüsrev ve Şirin" des-
adamlarına nasihat etmiş, doğru yol göstermiştir. tanlarında başlattığı ideal hükümdar tipini yeni
1180-1181'de tamamladığı "Hüsrev ve Şirin" fikir ve görüntülerle zenginleştirmiştir. Bu des-
manzum destanını Nizami, Azerbaycan Atabeyler tanda Nizami'nin geniş bilgilerini ortaya koyan
Devleti'nin hükümdarı Cihan Pehlivan'a sun- zengin semboller mevcuttur.
muştur. Bu eser gerçekten de insan hakkında, Şair, hayatının son senelerini, hacim açısından
onun kalp dünyasının büyüklüğü, fikirlerinin ge- da, edebî önemi açısından da en büyük eseri olan,
nişliği, aşkın ve zekanın her şeye galip gelen kud- "İskendername" nin yazılmasına sarfetmiştir. İki
reti hakkında güzel bir destandır. Nizami'den kısımdan ibaret destanın "Şerefname" isimli birinci
evvel bu mevzuyu İran'ın büyük şairi Firdevsi iş- kitabı 1203'te, "İkbalname" isimli ikinci kitabı ise
lemişti. Ama Firdevsi yalnız İran şahlarının ta- 1209'da, şairin ölümünden az evvel tamam-
rihini tasvir etmeyi amaç edindiğinden, efsanedeki lanmıştır. "Şerefname" de, bu eserin kahramanı
büyük muhabbeti görmemiş, onun uzağında kal- olarak seçilen Makedonyalı İskender'den bir baş-
mıştı. Nizami ise her şeyden önce insanı saf- buğ ve komutan gibi, "İkbalname" de ise bir fi-
laştıran, güzelleştiren bir muhabbet destanı ya- lozof ve hakikat yolcusu, hatta peygamber gibi söz
ratmıştı "Hüsrev ve Şirin" aynı zamanda edilmiştir. İskender tipine Nizami'den evvel de
Nizami'nin Azerbaycan'la en fazla ilgili olan eser- dünya edebiyatı tarihinde defalarca müracaat edil-
lerindendir. Eserdeki olayların mühim bir kısmı mişti. Bunların arasında antik Yunan müellifi Ya-
Azerbaycan topraklarında geçer, İran hü- lancı Kallisfe'nin, Mısırlı yazar Nektanebe'nin ad-
kümdarlarına siyaset ve ahlak dersi veren Şirin, ları söylenebilir. Firdevsi'nin "Şahname" eserinin
Azerbaycan prensesidir. de mühim bir bölümü İskender'e ve onun İran şahı
Şirvanşah Ahsitân'm arzusu ile yazılan ve Dârâ ile savaşlarına hasrolunmuştur. Bütün bu
1188'de tamamlanan "Leyli ve Mecnun" manzum edebî kaynakları bilen Nizami, İskender'i her açı-
arzusu destanında Nizami, daha eski zamanlara dan kendi arzularına cevap veren ideal bir hü-
151
: AZERBAYCAN EDEBİYATI -.

kümdar gibi almış ve eserinde canlandırmıştır. Ni- yy. da hatta millî şuurun ve milliyetçilik duy-
zami'nin tasvir ettiği İskender yalnız kılıcının kuv- gularının geliştiği XIX yy.'da Fars dilinde eserler
veti ile ülkeler fetheden bir başbuğ değil, bundan yazan Azerbaycanlı müelliflere rastlanırdı. Ama
daha fazla, zekâları, gönülleri fethetmeyi bilen bir bu, sadece bir edebî geleneğin devam et-
âlim, filozof, şair ve musikişinastır. İskender, kendi tirilmesinden başka bir şey değildi. Azerbaycan şa-
çevresine zamanının en tanınmış filozoflarını top- irlerinin, edebiyat adamlarının büyük bir kısmı,
lar; devleti, onların yardımı ve nasihatları ile yö- eserlerini iki-Azerbaycan Türkçesi ve Fars, bazıları
netmeye çaba gösterir. Büyük fetihler, elde ettiği ise üç-Azerbaycan Türkçesi, Fars ve Arap dil-
sonsuz topraklar İskender'i tatmin etmez. O, sü- lerinde kaleme alıyorlardı. Eğitim sistemi öyle ku-
rekli arayış halindedir; savaşta bulamadıklarını ki- rulmuştu ki, tahsil görmüş her aydın bu dilleri öğ-
tapların sayfalarında, filozofların öğretilerinde bul- renir ve onlarla kendi fikirlerini, düşüncelerini
maya çalışır. Nizami'nin "İskendername"si; bu, zorluk çekmeden açıklayabilirdi. Bu açıdan da,
rahatlık bilmeyen insan zekâsının destanı idi. Azerbaycan şair ve yazarları XII. yy.'dan itibaren
Nizami kendi sanatının büyüklüğünü, aza- ana dillerinde eserler yaratmaya ağırlık vermekle
metini anlayan sanatkârlardandı. Şiirlerinin bi- beraber, geleneklerine bağlı oldukları ve iyi bil-
rinde o, geleceğine sarsılmaz güven hissi içinde şu dikleri Fars ve Arap dillerinde de yazıyorlardı.
mısraları yazmıştı: Nizami Farsdilli Azerbaycan Edebiyatı'nm zir-
Yüz il sonra sorsan haradadır o? f ' '? ; ; i n vesini oluşturdu. Nizami'den sonra gelen şairler
Her yerden ses geler-Buradadır o. onun işlediği konularda eserler verseler de
"Hamse" müellifinin ulaştığı sanat zirvesine yük-
Nizami, Fars dilinde yazılan Azerbaycan Ede- selemediler. Bunun en önemli sebeplerinden birisi
biyatı'nm son büyük temsilcisi idi. Gerçi, Ni- de, artık Farsdilli şiirin rekabet meydanında tek ol-
zami'den sonra da Farsdilli edebiyat Azer- maması, onun karşısına Nizami kadar büyük ad-
baycan'da durumunu korudu. Nitekim, XIII. XIV. larla temsil olunan Türkdilli edebiyatın çıkması idi.

Anadilli Azerbaycan Edebiyatı

Şüphesiz, her millî edebiyatın esas göstericisi, Böylece, ilk örnekleri XII. yüzyılda meydana
başlıca amili, evvelce de ifade edildiği gibi, bu ede- çıkan anadilli Azerbaycan Edebiyatı'nm kökü, asır-
biyatın yazıldığı, yaratıldığı dildir. Bu açıdan, ların derinliklerine gidiyor ve hiç şüphesiz Mu-
Azerbaycan Edebiyatı'nm ilk tarihçisi, dört cildlik harrem Ergin'in haklı olarak "Türk Töresinin, Türk
"Azerbaycan Edebiyatı" kitabını ilk defa 1925' te medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük ve-
yayınlayan Feridunbey Köçerli (1863-1920) millî sikası... Türk dilinin mübarek kaynağı... Türk yazı
edebiyatımızın tarihini Fuzûlî'den başlatıyordu. dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği..." diye ad-
Son incelemeler ise, Azerbaycan'da Türkdilli şiirin landırdığı Bengütaş Edebiyatı'na, Orhon-Yenisey
ilk örneklerinin XII. yüzyılda yazıldığını ortaya Kitabeleri'ne dayanıyordu. Şüphesiz, bu edebiyatm
koymuştur. tarih sahnesine gelişinde, onun millî kültür ha-
Ancak, dikkat etmek gerekir ki, Azerbaycan disesi olarak oluşmasında, Mahmut Kaşgari'nin
Edebiyatı yalnız şimdi değil, en eski dö- "Divan-i Lügat it-Türk"ü Yusuf Has Hacib Ba-
nemlerinden itibaren Türk Edebiyatlarının bir lasağunlu'nun "Kutadgu Biliğ"i, Kul Alinin "Kıssa
kolu, bir parçası niteliğinde idi. Bu açıdan, en eski yi-Yusuf'u, "Oğuzname"ler ve Kitab-i Dede Kor-
Türk edebî abidelerinde diğer Türk boyları ile bir- kut destanı, önemli rol oynamıştı. Elbetti ki, bütün
likte Azerbaycan Türklerinin de payı vardır. Eski bu temel eserlerin, bu kaynakların dışında, Azer-
Türk Edebiyatı araştırmacılarından İ. S. Bra- baycan'da, Azerbaycan Türklerinin ana dillerinde
ginski'nin yazdığı gibi, "V-VII. asırlarda meydana bir edebiyatın oluşması imkânsız idi.
gelen Runik ve Uygur abideleri, yalnız bir halkın Millî edebiyatın oluşmasında millî devletin ve
değil; bütün, Türk dilinde konuşan halkların siyâsî hayatın da etkili olduğu kabul edilmelidir.
umumî edebî mirası olarak alınmalıdır". Eski Türk XIII. yüzyılda Azerbaycan'da, yalnız kültür açı-
şiiri hakkında değerli bir inceleme eserinin müellifi sından değil, siyâsî açıdan da Türkçe edebiyatın
olan İ. V. Stebleva ise, bu umumilik ve ortaklığı, dil doğuşu için müsait bir ortam gelişmekte idi.
faktörü ile açıklayarak şöyle yazar: "Çünkü bu Bu asırda Azerbaycan bir Türk İm-
asırlarda Merkezî ve Orta Asya'da, Güney Si- paratorluğu'nun-Altm Ordu'nun içinde idi. Biri bi-
birya'da tek ve genel Türk edebî dili hakimdir". rini takip eden savaşlara rağmen, Selçuklular ve
152

Atabeylerin hakimiyet dönemlerinde temeli atılan kında geniş söz açmak tabii ki, zordur. 1968' de
kültür hayatı, bütün boyutlarıyla yaşanıyor ve Alman şarkiyatçı Barbara Fleming Mısır kü-
hatta hızlanıyordu. XIII. XIV. yüzyılda, Azer- tüphanelerinin birindeki elyazmaları arasında Ha-
baycan Edebiyatı'nm ve medeniyetinin Zülfüqar sanoğlu'nun Türkçe bir başka gazelini daha bu-
Şirvani, Hümam Tebrizi, Evhedi Marağayi, Essar larak yayınlamıştır.
Tebrizi, Arif Erdebili gibi üstadlan yetişmişti. Mi- Hasanoğlu'nun doğum ve ölüm tarihî belli
marlık, hattatlık, musikî nazariyesi vb. sanat alan- değildir. Ancak, iki Türkçe şiirinin dil açısından
ları, millî esas üzerinede gelişmekte idi. Şark tahlili, diğer taraftan, XIV. yy. tezkirecisi Se-
musikî sanatının, Azerbaycan'da yetişen Seyfeddin merkandi'nin kendi eserinde onun hakkında bilgi
Urmevi, Mehemmed Ebubekir oğlu Şirvani, Farabi vermesi, şairin en geç, XIV. yüzyılda yaşadığını
ve İbn Sina'dan sonra musiki sahasında Üstadı- düşündürmektedir.
salis (Üçüncü ustad) admı almış Hoca Abdülkadir Hasanoğlu'nun gazeli bu eserin yazıldığı dö-
Merağalı gibi temsilcileri çağlarını aşan eserler ver- neme kadar Azerbaycan Türkçesi'nin belli bir ge-
mişlerdi. Ressamlık sanatında "Tebriz mektebi" lişme dönemi yaşadığını ve şiir diline çevrildiğini
adını almış olan okul da, XIV. yüzyılın eseri idi. gösteriyor. Gazel, geleneksel konuda-muhabbet
Mahmud Sarraf, Seyid Haydar, Sefer Tebrizi, Abu- üzerine yazılmışsa da, şekil açısından yeni ve öz-
dullah Seyreği gibi hattatların adları yalnız kendi gündür; baştan sona kadar, sorular ve onlara ve-
vatanlarında değil, bütün müslüman Şarkında ta- rilen cevaplar üzerine kurulmuştur:
nınıyordu. 1259'da meşhur Merağa rasadhanesini
kuran Hoca Nasireddin Tusi, yalnız astronomi ve Apardı könlümü bir hoş qemer yüz, canfeza dilber,
astroloji sahalarında devrinin ünlü alimi değil,
Ne dilber? Dilberi-şahid. Ne şahid? Şahidi-server.
aynı zamanda tarih, felsefe, poetika üzerine araş-
tırmaların ve bedii eserlerin müellifi idi.
XIY-XY yy. Azerbaycanında, Mehemmed Hin- Men ölsem sen, büti-şengül, sürahi, eyleme qül-
duşah Nahçıvani, Abdullah Fezlullahoğlu, Ham- qül, Ne qül-qül? Qül-qüli bade. Ne bade? Badeyi-
dullah Gazvini, Sami vs. gibi tarihçiler, Abdürreşid ehmer.
Bakuvi gibi coğrafyacı, Mahmud Şebüsteri gibi fi-
lozof yetişmiş, Tebriz'de bir üniversite niteliğinde
olan "Darüş-Şifa" medresesi faaliyete başlamıştı. Başımdan getmedi hergiz seninle içdiyim bade, Ne
Tabii ki, edebiyat da bu genel kültür can- bade? Badeyi-mesti. Ne mesti? Mestiyi-sağer.
lanmasının dışında kalamazdı, Merağalı Ev-
hedi'nin (1274-1338) meşhur "Cam i-Cem" ve Hasanoğlu'nun Barbara Fleming tarafından
"Dehname" mesnevileri, Arif Erdebili'nin (XIY yy.) yayınlanan ikinci gazelinin dili daha açık ve an-
"Ferhadname" manzum destanı, Mahmud Şe- laşılırdır. Ayrıca, birinci gazelden farklı olarak,
büsteri'nin "Gülşen-i Raz" felsefî manzumesi, burada ilahî aşk değil, reel, gerçekçi aşk
Essar Tebrizi'nin "Mehr ve Müşteri" destanı, Fez- terennüm olunur, insanî his ve duygular ön plana
lullah Naimi'nin (1339-1396) "Cavidanname"si vs. getirilir.
bu devrin edebî mahsûlleri arasındadır. Ama hiç Gerçi Hasanoğlu'nun, edebiyat tarihimize iki
şüphesiz ki, kültürel gelişme açısından şahsiyet ve şiiri girmiştir. Ama, muhakkak ki; bu iki şiir, millî
olay yaratacak eserlerle zengin olan bu yüzyılın en dil ve millî edebiyatımız için, cilt cilt eserlerden
mühim edebî hadisesi, Azerbaycan Türkçesi'nin ilk daha önemlidir.
örneklerinin ortaya konulması ile ilgili idi. Hasanoğlu'nun açtığı yolda giden Şah Kasim
Azerbaycan Edebiyatı tarihinde ana diliyle ya- Envar (1356-1434), Gazi Bürhaneddin gibi (1344-
zılmış bilmen ilk eserin müellifi Hasanoğlu'dur. 1398) gibi şairler Azerbaycan Türkçesi'ni bir şiir
"Tezkiretü'ş-şuara" müellifi Devletşah Semerkandi dili olarak daha da geliştirdiler, onun zengin
onun eserlerini Türkçe ve Farsça kaleme aldığını, üslûp ve ifade imkânlarını meydana çıkardılar.
Rum'da ve Azerbaycan'da tanındığını söylüyor. Bu Aynı zamanda, bu dil vasıtası ile klasik Şark
şair Türkçe şiirlerinde Hasanoğlu mahlasını, Fars- Edebiyatı'na yeni konular ve yeni edebî türler
ça şiirlerinde ise aynı mânada Pur-i Hasn mah- getirdiler. Mesela, Şah Kasim Envar ilk defa
lasını kullanmıştır. olarak Azerbaycan bayatılarınm, geraylı ve
Hasanoğlu hakkında Türk Edebiyatı tarihinde koşmalarım havasını, dilini, ifade tarzını, şeklini
ilk defa bilgi veren Prof. Mehmet Fuat Köprülü ol- klasik şiire getirmiştir. Mesela, aşağıdaki şiirinde
muştur. Şairin biri Türkçe, öbürü Farsça yalnız iki olduğu gibi:
gazeli elde olduğundan, onun edebî kişiliği hak- Sabahın olsun mübarek,
Çelebi, bizi unutma. Salam
ile can verdik, Çelebi, bizi
unutma.
153

Azerbaycan Türkünün yazmış olduğu bu mıs- tan-i Ahmed Herami", konusunun yeniliği ve halk
ralarda yalnız halk edebiyatının havası değil, Ana- edebiyatına bağlılığı ile dikkat çeker. Destanın, za-
dolu'nun bağrından kopmuş başka bir meşhur manımızın günlük konuşma dilini andıran dilinde,
Türk şairinin,Yunus Emre'nin ve onların her iki- halk edebiyatı geleneklerine ve tecrübesine da-
sinin hocası sayılan Türkistanlı bilge Hoca Ahmet yanmak temayülü kuvvetlidir. Mesela, aşağıdaki
Yesevi'nin nefesi duyulmaktadır. örnek, "Destan-ı Ahmed Herami" de ata söz-
Gazi Burhaneddin ise, çağdaş edebiyata eski lerinden ne kadar sık, fakat yerinde istifade edil-
Türk şiirinin çok yaygın türlerinden biri olan diğini belirtebilir:
tuyuğ'u getirmiş ve onun klasik örneklerini ortaya Meseldir, seveni sevmek gerekdir,
koymuştur: Eyi niyyetlere irmek gerekdir.
Gülendam dexi söylemedi tekrar,
Hemişe aşiq könlü büryan bolur, Heqiqet dinmemeklik olur iqrar.
Her nefes qerib gözi giryan bolur, - Meseldir, kendi düşen ağlamaz der,
Sufilerin dileki mehrab, namaz, Axan deryayı kimse bağlamaz der.
Er kişinin arzusu meydan bolur.
Kırım'da, Şiraz'da, Bağdat'ta cereyan eden
Yalnız şairlikle yetinmeyen, aynı zamanda olaylar, maceralar üzerine kurulmuş bu ilgi çekici
ülke önderi ve yiğit bir başbuğ olan Gazi Bur- destan, Oğuz Türklerinin ortak edebî abidesi ola-
hanaddin muhabbet lirizminin, dinî-ahlakî ko- rak adlandırılmak hakkına sahiptir.
nuların ve sufi görüşlerin dışına çıkamayan Azer- Azerbaycan Türkçesi'nin kısa bir zaman içe-
baycan-Türk şiirine alplik, erenlik, kahramanlık ve risinde Farsça ile rekabet edebilen bir şiir dili se-
savaş ruhu ve konuları getirmiştir. Böylece o, bir viyesine yükselmesi, onun yaslandığı edebî ge-
taraftan edebiyatı kendi fikir ve amaçlarının hiz- leneklerin eskiliğini ve zenginliğini gösterirken, bu
metine verirken, öbür taraftan onu fantazi se- edebiyatın eski örneklerinin günümüze ula-
malarından yere indirmiş, gerçekliğe ve onun so- şamamış olması ihtimalini artırmaktadır. Türk şi-
runlarına yaklaştırmıştır. Türkçe'nin bir şiir diline irindeki Yunus Emre mucizesi gibi, Hasanoğlu
çevrilmesinde de Gazi Burhaneddin'in şahsiyeti ve yahut Gazi Burhaneddin de, halk edebiyatı kay-
edebî yaratıcılığı merhale niteliğindedir. Onun naklarından gıdalandılar; ama, onların klasik üs-
Türkçesi aradan asırlar geçmesine rağmen, tam an- lupta yazılmış mükemmel eserleri, başka kay-
laşılır, oynak ve çekicidir. Şair, halk dilinin un- nakların da varlığına işaret etmektedir.
surlarından büyük maharetle faydalanır, halk ede- XIV. asrın sonu, XV. asrın başlarındaki ana-
biyatı örneklerinden, özellikle de atalar dilli Azerbaycan Edebiyatı'nın en büyük zirvesi
sözlerinden ve mesellerden gereken şekilde ya- şüphesiz Nesimi'dir., 1369' da, büyük bir ihtimalle
rarlanır. Onun tasvirleri hayatî ve canlıdır. Gazi Şirvan'da doğmuş, mücadele ve isyanlarla dolu ha-
Burhaneddin Azerbaycan Türkçesi'nin bütün zen- yatını 1417' de Haleb'te, idam sehpasında sona er-
ginliklerini ilk defa ortaya koyan ve bu açıdan millî dirmişti. Mükemmel bir eğitim alan, devrinin en
edebiyatın sonraki gelişme merhalelerini, özellikle kâmil insanlarından biri olarak tanınan Nesimi, üç
de Nesimi, Hatai, Fuzûlî, Vagif gibi ustaların ya- klasik şark dilinde-Türkçe, Farsça ve Arapça- eser-
ratıcılıkların etkiyen üstad bir sanatkârdır. ler yazmıştır. Şirvan'da ve Bakü'de yaşadığı dö-
nemde, Hurufilik taliminin banisi Fezlullah Heimi
Azerbaycan Edebiyatı'nda ana dilinde ya- ile tanışıp, dost olmuş, kısa zaman sonra da, onun
zılmış mesnevinin ilk numunesi de XIII. yy. mah- sadakatli müridlerinden biri haline gelmiştir.
sulüdür. Müellifi belli olmayan bu eser, Nizami ya- Neimi'nin tutuklanarak idam edilmesi ve
ratıcılığmdaki manzum destan geleneğinin hürûfilerin takibi üzerine, Nesimi Azerbaycan'ı ter-
muhtemelen aynı tarihî dönemdeki anadilli ede- kederek Anadoluya gelmiş, burada da takip ve teh-
biyatta da sürdürüldüğünün bir işaretidir. "Des- ditlere uğrayarak Halep'e gitmek zorunda kal-
tan-i Ahmed Herami" adlı mesneviyi, ilk defa mıştır. Anadolu'da Nesimi ile görüşen XV. asr Türk
1928' de Türk alimi Telet Onay eski elyazmaları şairi, "Beşaretname" eserinin müellifi Refii, Nesimi
içerisinde, bularak yayınlamış ve kitaba yazdığı hakkında, adı geçen eserinde şöyle yazmıştır:
önsözde destanı, Türkçe'nin bir abidesi olarak de- Ol Nesimi-rehmet-i fezl-i hüda,
ğerlendirmiştir. Destan dil ve üslup bakımından, Ol İmaddeddin - Sirr-i Mürteza.
Türk Edebiyatı'nın eski abidelerine, özellikle de Ol şehid-i aşk-i fezl-i zülcelal,
"Kitab-i Dede Korkut"a yakmdır. Nizami'nin man- Bend-ü zindanlarda yatan mah-ü sal.
zum destanlarındaki konuların ve kahramanların
Ol beladan ah-ü efğan etmeyen,
tekrar tekrar ele alındığı bir devirde yazılmış "Des-
Söyleyen esrarı, pünhan etmeyen-
154

Nesimi'nin dünya görüşü şarkın iki büyük Sahi vs. gibi onlarla şair, bu devir edebiyatının
dini-felsefi tarîkatmm-sufi/min ve hürûfiliğin et- temsilcileri idiler. Onların hepsi eserlerinin Azer-
kisi altında biçimlenmiş ve olgunlaşmıştı. baycan Türkçesi ile yazmış bu dilin gelişmesine
Şairin, bu felsefî anlayışların etkisi altında ya- çaba göstermişlerdi. Timurîler İmparatorluğunun
pılmış eserlerinin temelinde Allah fikri vardır ve dağılmasından sonra, Azerbaycan'ın güneyinde
insanın manevî-ahlâkî olgunlaşmak yoluyla O'na meydana çıkan Karakoyunlu ve Akkoyunlu dev-
kavuşması fikri ön plandadır. Nesimi için insanın letleri, daha sonra ise bütün Azerbaycan top-
en büyük mutluluğu yaradana kavuşması, O'nunla raklarını kendi idaresi altında birleştiren Safeviler
bir vahdet halinde birleşmesidir. İnsanı yar- hanedanının hükümdarları, Fars etkisinden tam
dılmışlarm en olgunu, en kutsalı olarak gören Ne- uzaklaşarak Azerbaycan Türkçesi'ne büyük önem
simi, onda Allah'a mahsus sıfatların tecelli etdiğini verir, onun tam bir sanat ve edebiyat dili, aynı
savunur; böylece, insanı Allah'laştırır, Allah'ı in- amanda devlet dili olarak kabul edilmesi ve kul-
sanlaştırır. Nesimi'nin bu isyancı panteizmi, insanı lanılmasına çalışırlar. Bu devletlerin temelini oluş-
değersiz kılan, onu her açıdan kula, köleye çeviren, turan terekeme soyluları millî geleneklere göre
zamana ve zamanın hükümdarlarına karşı bir baş yetişmişti. Onlar artık evvelki devirlerin saray mu-
kaldırış olarak düşünülebilir. Nesimi Azerbaycan hitinden uzaklaşamayan hükümdarları gibi Fars
Edebiyatı Tarihi'ne hem şair, hem de büyük, hü- kültürünün etkisi altında değildiler. Nihayet Türk-
manist filozof olarak girmiştir. lük düşüncesinin, Türklük şuurunun kendi uyanış
Nesîmî yaratıcılığının mühim bir kısmını oluş- dönemini yaşaması, dünyanın üç kıtasında hü-
turan, coşkun bir ilham ve alevli bir kalbin ürünü kümdarlık eden Osmanlı İmparatorluğu'nun var-
olan gazellerinde yalnız Allah sevgisini değil, aynı lığı ve bütün Avrupa'nın Türk adı karşısında tit-
zamanda insan sevgisini, hayatını verdiği güzel remesi de, Türkçe'nin hayatın bütün sahalarında
sevgisini, yüksek şiiriyet ve ihtirasla terennüm et- hakim dil oluşunda etkili oldu. Bu tesirlerle, XV.
miştir. Nesîmî kendinden önce gelen şairlerle kı- yy. sonlarında Azerbaycan Fars devletçiliği ge-
yaslandığında, Azerbaycan Türkçesi'ni bir ede- leneklerinin ve Fars kültürünün son kalesi olan Şir-
biyat dili, şiir dili olarak daha da geliştirmiş, bu vanşahlar devleti Safevi hanedanının savaşı siyâsî
dilin bütün elvanlığmı, canlılığını, mûsikisini ve şi- ve manevî baskısı ile çöktü ve bu saray etrafında
rinliğini şiirlerinde askettirebilmiştir: toplanan Farsdilli şairler, dönemin edebiyatında
hiç bir iz bırakmadan silindiler.
Düşdü yene deli könül gözlerinin xeyaline, XV. XVI. yüzyılda, Türk dünyasında kültür
Kim ne bilir bu könlümün firi nedir, xeyali ne? açısından bir yakınlaşma ve bütünleşme oluştuğu
Al ile ala gözlerin aldadıb aldı canımı, dikkati çeker. Türk hükümdarları biri birleri ile çe-
Alını gör ne al eder, kimse irişmez aline. kişseler de bu hükümdarların memleketlerinde ya-
şayan Türk şairleri bir manevî birlik havası oluş-
turmaya çaba gösteriyorlardı. Mesela, Güney
Nesimi'nin hemen her gazelinde bu tür dil se-
Azerbaycan'da, Serab kasabasında doğan, Şah
hirbazlıklarma rastlamak mümkündür. İnsanı ya-
Kasım Envar; Orta Asya'ya göçerek burada hem
ratılmışların yücesi sayan şair, onu layıkıyla te-
büyük şair, hem de tarikat mürşidi gibi tanınmış,
rennüm ve vasfedebilmek için, kullandığı şiirin
onun takipçileri arasında Emir Tiymur'un torunu
dilini de öylece yüceltebilmişti.
Mirze Uluğbey bile bulunmuştur. 1488' de Sultan
XVI. yüzyıl Azerbaycan Edebiyatı'nm hiç şüp- Hüseyin Baykara'nın veziri Emir Ali Şir Nevai'nin
hesiz ki, iki büyük zirvesi vardır. Bunlar, Hatai ve Azerbaycanlı şairin mezarı üzerine türbe yap-
Fuzûlî'dir. Tabii ki, bu sanat zirvelerinden bak- tırması, sözünü ettiğimiz manevî birliğin bir sim-
tığımızda onların çağdaşı olan, onlarla bir devirde gesi gibidir. XVI. yy. Azerbaycan şairlerinin fay-
yaşayıp, yazan bazı şairlerin eserleri ve şahsiyetleri dalandıkları en büyük edebî örneklerden biri de
ikinci derecede gözükürler. Aslında, XIV. XVI. yy. Orta Asya Türk şiirinin ünlü üstadı Nevai'nin eser-
Edebiyatı'nda Nesimi'nin, yahut Fuzûlî'nin zir- leri idi. Nevai şiiri yalnız bedii özellikleri ve ko-
vesine yükselmeseler de, yine millî edebiyat ta- nusu açısından değil, dil özellikleri açısından da
rihinde kendi yerleri ve adları olan bir sıra istidatlı Azerbaycan şairlerini etkilemişti. Mesela, kendim
şairfer yetişmiştir. Karakoyunlu hükümdarı, şiirde Nevai ile kıyaslayan ve Sultan Hüseyin Baykara
Nesimi'nin takipçisi olarak tanınan Cihanşah He- gibi şiire, sanata değer veren bir koruyucu bu-
kiki, Fuzûlî'nin seleflerinden biri sayılan Ni- lamadığı için adını dünyaya duyuramadığını söy-
metullah Kişveri, Hebibi Hamidi, Süruri, Sahi, He- leyen Kişveri, eski Özbek-Çağatay Türkçesi'nin ke-
lili, Kâtibi, Bedr Şirvani, Gülşeni, Hezani, Beşiri, lime ve terkiplerini de bol bol kullanıyordu:
Kişveri şiiri Nevai şiirinden eskik imes, beri yaşamakta olan edebî geleneklerin ya-
Bextine düşseydi bir Sultan Hüseyni Baykara. ratıcısıdır. "Fars lafzı" ile güzel şiirlerin çok-
luğunu, "Türk lafzı" ile nezm-i nazik yaratmanın
Sanatta bu manevî birlik havasını geliştiren, si- zorluklarını söyleyen şair, Türkçe'nin güzelliklerini
yasette ise zayıflatan şair-hükümdar Şah İsmayıl ortaya çıkarmak, şiirde onu Fars dili ile rekabet
Hataî (1586-1624) Azerbaycan Türkçesi'ni bir dev- edebilecek bir duruma getirmek vazifesini üst-
let diline, hatta uluslararası diplomatik münasebet lenmiş ve bu amacına ulaşmıştır. Fuzûlî, Türk di-
diline çevirdi. O, Akkoyunlu ve Şirvanşahlar dev- lini en yüce hakikatleri, en ince psikolojik du-
letinin varlıklarına son vererek Azerbaycan'ın ku- rumları ifade edebilecek seviyeye yükseltmiş, onu
zeyi ile güneyini birleştirdi ve 1502' de, onaltı ya- "namerbutluktan" ve "nahamvarlıktan" arın-
şında iken Tebriz'de, kurucusu olduğu Savefiler dırmış, yalnız "hüner dili" değil, aynı zamanda aşk
Devleti'nin başına geçti. Bundan sonra genç şahın dili, ülfet dili, güzellik dili olduğunu, ölmez eser-
İran, Irak ve Orta Asya üzerine zefer yürüşleri baş- leri ile bir daha ispatlamıştır. Fuzûlî, Azerbaycan'a
lar. Ama 1514' te, Şah İsmayil Çaldıran'da kendisi şiirininin sonraki devirlerini ve temsilcilerini o
gibi şair-hükümdar Sultan Selim'e yenilir ve bun- kadar kuvvetli etkilemiştir ki, asırlar boyunca şa-
dan sonra savaşlardan uzaklaşır, hayatının geri irler Fuzûlî sözünün sihrinden, cazibesinden uzak-
kalan on yılını bütünüyle sanata, ülkesinde kül- laşamamış, onun bir beytinin, bir mısrasının yo-
türün ve sanatın gelişmesine verir. Diğer hü- rumlanmasına günler, aylar verilmiş, her gazeline
kümdar-şairler gibi Hatai de bazen şiiri kendi onlarca, belki de yüzlerce nazire yazılmıştır. Fars-
siyâsî fikirlerinin niyetlerinin ifadesi için kul- dilli Azerbaycan şiirinde, klasik örneğini Ni-
lanmaktan geri kalmamıştır. Onun şiirlerinin zami'nin ortaya koyduğu "Leylâ ve Mecnun" ko-
mühim bir kısmı Hatai'nin hakimiyeti döneminde nusunu anadilli edebiyata ilk defa Fuzûlî getirmiş
Azerbaycan ve İran'da siyâsî ideolojiye çevrilen şi- ve kendisinden sonraki "Leyli ve Mecnun"lar için
iliğin tebliğine ve terennümüne hasredilmiştir. mükemmel bir numune yaratmıştır. Keder, yas,
Hatai kısa ömür sürmesine, bir devlet adamı gam, elem şairi gibi tanınan Fuzûlî aynı zamanda
ve başbuğ olmasına rağmen, kendinden sonra zen- insan kalbinin, insan hislerinin en büyük araş-
gin bir edebî miras bırakmıştır. Hem aruz, hem tırıcısı olarak edebiyat tarihimizde yer almıştır.
hece vezninde eserler yazmıştır. Çok sayıda gazel, Fuzûlî hangi konuya, hangi şiir türüne elatmışsa,
tuyug vs. eserleri ile birlikte özgün üslûbu ile ta- onun sonraki dönemlerde bir kalıp gibi kul-
nınan "Dehname" adlı mesnevinin müellifi olarak lanılabilcek klasik örneklerini yaratmıştır. Tür-
ta tanınmaktadır. Hatai'nin şiirlerinde onu farklı kiye'de Fuzûlî hakkında yazan ilk müelliflerden
görüş noktalarından müşahede etmek müm- biri olan Muhammed Celal 1894' de yaymlatdığı
kündür. Bu şiirlerin bir kısmında o, yenilmez bir "Osmanlı Edebiyatı Numuneleri" kitabında büyük
savaşçıdır, bir kısmında bilge bir tarikat şeyhidir, söz üstadının yaratıcılığmtaki bu yöne dikkat çe-
bir kısmında ise, kalbi sevgi ateşi ile dolu bir aşık- kerek şöyle yapar: "Bağdat edebiyat gülzarmın
tır. Ama her zaman samîmidir, her zaman inanç- güzel nağmeli bülbülü olan Fuzûlî, Osmanlı şa-
lıdır, her zaman içten gelen duygu ve dü- irlerinden karşısında hiçbir üstad, rehber gör-
şüncelerini anlatır. Hatai'nin şiirlerinden insanın mediği halde, edebiyata yeni hayat veren bir sanat
manevî özgürlüğü ön plandadır. Dünyaya bakışı yaratmış; hem de bu sanatı, derelerin cuşişinden,
açısından Hatai panteizm felsefi anlayışına taraftar rüzgârın iniltisinden, bir tebessümün tesirinden,
görülür. Nesimi ve Hellac-ı Mansur'un fikirlerini bir bedevi kızının masum güzelliğinden iktibas
devam etdirir. Hatai'nin gerek aruz vezninde yaz- eyle. Bu cephede birinci şairimiz mutlaka
dığı gazellerinde, gerekse halk şiiri üslubundaki Fuzûlî'dir." Fuzûlî'nin mükemmel bildiği üç
eserlerinde kullandığı Azerbaycan Türkçesi gü- dilde-Türk, Arap ve Fars dillerinde, yarattığı
nümüz okurları için de tam anlaşılır, halk ağ- eserler, onu yalnız Türk edebiyatlarının değil,
zından alınmış bir dildir. bütün Doğu Edebiyatı'nm en büyük simalarından
Şüphesiz, orta çağ Azerbaycan Edebiyatı'nm biri, dünya edebiyatmdaki hümanizm fikirlerinin,
ve bütün Türk şiirinin en büyük ve ulaşılamaz insanseverlik duygularının en büyük te-
sanat zirvesi, bütün devirlerin ve bütün halkların rennümcülerinden biri yapmıştır.
benzersiz sevgi şairi Muhammed Fuzûlî'dir. 1494 Tabii ki, Fuzûlî'den sonra Azerbaycan Ede-
'de Kerbela'da doğan, 1556' da, şiirlerinde "Kutsal biyatı'nda ana dilinde eserler yaratmak hem kolay,
Toprak" diye adlandırdığı Kerbela'da Hakk'm rah- hem de zordu. Kolaydı çünkü, ortada Fuzûlî ör-
metine kovuşan Fuzûlî, Türk şiirinin tarihinde en nekleri vardı; zordu, çünkü, ortada yine Fuzûlî ör-
büyük edebî mektebin kurucusu, beş yüz seneden nekleri vardı. Fuzûlî'den daha güzel yazmak müm-
156

kün olmasa da, dil açısında artık geriye dönüş yolu Adları geçen bu şairlerin ve onların diğer çağ-
kapatılmıştı. Fuzûlî'den sonra Türkçe'nin yayıldığı daşlarının yaratıcılıklarında lirizm esas yer tutsa
yerlerde Farsça şiirlerle dikkat çekmek imkansız da, epik eserlere, mesnevi ve manzum hikayelere
idi. Azerbaycan şairleri, ilk edebiyat tarihçimiz Fi- de ilginin arttığı müşahede edilmektedir. Mesela,
rudin Bey Köçerli'nin de üzerinde durduğu bu ger- sevgi şiirlerinde Fuzûlî'nin takipçisi olarak tanınan
çeğin farkında idiler ki," ...Türk diline revnak Mehemmed Emani, bu muhabbet şiirlerinin ya-
veren ve onu har ve haşakdan temizleyip bir göy- nısıra, konusunu halkın hayatından, gündelik ya-
çek ve sefalı çemene benzeden Fuzûlî olubdur ve şamından alan "Devesi ölmüş karı", "Tiryekçi",
bununla türklerin üste ümumen ve Azerbaycan "Hatemi Tai ve karib" gibi manzum hikayeler ka-
Türklerinin boynuna böyük minnet qoyubdur". leme almıştır. Tebriz'de doğup, büyüyen Fedai,
Edebiyatın gelişmesi, onun büyük eserler ve tahminen 1580 de "Bahtiyarname" adlı eserini ta-
büyük isimler yetiştirmesi, aynı zamanda bu ede- mamlamıştı. İfade edelim ki, Bahtiryarname de
biyatın yeşerdiği ülkenin sosyal ve siyâsî durumu "Leyli ve Mecnun" yahut "Hüsrev ve Şirin" gibi
ile ilgili XVII. XVIII. asırlarda Azerbaycan'da mer- klasik Azerbaycan Edebiyatının geleneksel ko-
kezi devletin zayıflaması, iç savaşlar, Azer- nulandandır. Fedai'den önce Penahi ve Şemseddin
baycanda siyâsî güç kazanmak için İran'la Osmanlı Mehemmed gibi Azerbaycan şairleri de aynı isim-
imparatorluğu arasında süren mücadeleler, ede- de eserler yazmışlardı. Fedai'nin özelliği bu ko-
biyatın gelişmesini de etkilemişti. Bu devirde millî nuyu Azerbaycan Türkçesi ile işlemesinde idi.
edebiyatın gelişmesinde iki esas çizgi dikkati çe- "Bahtiyarname" bir macera hikayesi idi ve Arap
kiyordu. Bunlardan birincisi, Fuzûlî etkisi ile şarkında yaygın "Sindbadname"leri hatırlatıyordu.
doğan klasik şiir üslubu, diğeri ise, halk ede- Ama Fedai, bu geleneksel konudan yararlanarak,
biyatının etkisi ile doğan halk şiiri üslubu idi. XVII. bu döneme kadar daha çok aşığın ıstıraplarından
XVIII. yy. şiirinin başka bir özelliği, halkın tarihi, ve maşuğun zulümlerinden söz açan edebiyata, sı-
çağdaş siyâsî ve manevî durumu, yaşam zor- radan adamları, tacirleri, esnafları, denizcileri ge-
lukları, bağımsızlığı ve özgürlüğü uğrundaki mü- tirmiş, onların maceralarına dayanarak bir sıra
cadelelerine ilişkin sosyal konuların sık sık ele alın- mühim manevî-ahlakî problemler-açgözlülük, ta-
mahkârlık, zenginlik ihtirası, yalancılık, do-
ması idi. Azerbaycan'da, yalnız bir grubun bedii
landırıcılık gibi menfî sıfatlar hakkında muhakeme
zevki için hizmet veren saray edebiyatından halk
ve mülâhazalar yürütmüştür.
edebiyatına, halkın durumunu ve problemlerinin
açıklayan yeni bir edebiyata geçiş dönemi ya- Orta asırlar tezkirecilerinin verdikleri bilgiye
şanmakta idi. Tarihî manzumeler, hükümdarlara göre; edebî mirası yüzbin beyitten fazla olan Me-
yazılan kasidelerin, gerçeklikten uzak med- sihi de, lirik şiirleri ile birlikte "Dane ve Dam",
hiyelerin yerini almakta idi. Bu manzumelerde, ül- "Zenbur ve Esel", "Verga ve Gülşa" gibi menzum
roman niteliğinde olan mesnevileri ile tanınmıştır.
kede baş gösteren sosyal-siyâsî olaylar, halkın
Evvelki iki mesnevi şimdiye kadar elde edil-
inandığı, günvendiği ayrı ayrı tarihî şahsiyetlerin
memişse de, sonuncu eser, yani "Verga ve Gülşa"
faaliyetleri, zamanın gündeme getirdiği prob-
Mesihi sanatı hakkında fikir sahibi olmak için ye-
lemler vs. mesnevi tarzında tasvir olunuyordu. Bu terlidir. Şark edebiyatında XI. yüzyıldan baş-
manzumeler tarihî eserleri tamamlıyor, aynı za- layarak işlenen bu mevzu, Mesihi'nin 1629' da ta-
manda bu eserlerde arka planda kalmış olan psi- mamladığı onbin mısralık mesnevide, . yeni
kolojik yaşantıları, devrin, değişen olayların ge- keyfiyetleri ve farklı cihetleri ile ele alınmıştır.
tirdiği heyecan ve üzüntüleri açıklıyordu. Tarihî
XVII yy. Azerbaycan'ının önemli bir şairi ,
şahsiyetlerde II. Şah İsmayil, Şah Abbas, Nadir şah,
Saib Tebrizi'dir. Hayatı devamlı olarak se-
Seki hakimi Hacı Çelebi han, Hüseyin Müştak Han yahetlerde geçen bu şair, altı sene Hindistan'da ya-
vb. hakkında, Şakir Şirvani, Ağa Mesih Şirvani, Vi- şamış ve Farsdilli şiire "Hind sebkini" - "Hind üs-
dadi vb. şairler tarafından tesirli manzumeler ya- lubunu" getirmiştir. Hayatının son otuz yılını
zılmış ve halk arasında yayılmıştı. 1 Edebiyatta Safevi hükümdarı II Şah Abbas'm sarayında ya-
klasik şiir üslûbunun. Fuzûlî mektebinin şamış ve Melikü'ş-şüara adını taşımıştır. Yüz yirmi
geleneklerini Mehemmed Emani (1536-1610), bin beyitlik Divan'ın ve şark şairlerinin eser-
Fedai, Mesihi (1575-1655), Saib Tebrizi (1601- lerinden seçmelerden oluşan Bayaz'm müellifi ola-
1679),*Gövsi Tebrisi, Mechur Şirvani vs. gibi şairler rak tanınan Saib Tebrizi, Farsdilli şiirin Azer-
devam ettirirdiler. Onların hemen hepsi, iki dilli baycan edebiyatındaki son büyük temsilcisi
idiler eserlerini hem Azerbaycan Türkçesi, hem sayılmalıdır. Aynı zamanda araştırmacısı olan Ş.
Fars dillerinde yazıyor, ama, ana dillerine daha Tebrizi, bu edebiyatı Farsdilli ve anadilli Azer-
fazla önem veriyorlardı.
157

baycan şiirinin bir köprüsü olmuş, Farsça yazdığı şair bahşetmiş Gövsiler ailesinden olan ve Saib
eserlerde Nizami'nin, Türkçe şiirlerinde ise Tebrizi gibi hayatının bir kısmını Hindistan'da sür-
Fuzûlî'nin geleneklerinin takipçisi olmuştur. Azer- düren Gövsi Tebrizi de Saib'le birlikte iki ge-
baycan'ın güneyinde, millî edebiyata üç meşhur leneğin, iki edebî mektebin takipçileri arasındadır.

Yeni Devir Arefesinde

XVIII. yy. başlagmcmdan itibaren Azerbaycan, İran tesirinden uzaklaşır. Bu gelişme edebiyatta,
fasılasız savaşlara sahne olmuştu. 1729'da, hü- Halk Edebiyatı üslûbunun, halk şiirinin öne çık-
kümdarlarının hepsi Türk kökenli olan, kurucusu ması, şiir dilinin temizlenmesi ve saflaşması, ede-
Şah İsmayil Safevi'nin ölümünden sonra ama Fars- biyatın daha büyük bir ölçüde halk hayatına gir-
çı politika yürüten Safeviler Devleti çöktü. Türk- mesi, millî özellikleri ve millî psikolojiyi daha
lerin Afşar boyundan olan Nadir Şah, İran'ı ye- büyük çapta yansıtması ile kendini gösterir. Azer-
niden kuvvetli bir devlet durumuna getirmeye baycan şairleri ve yazarları yüzlerini, mensub ol-
uğraştıysa da, onun 1747' de öldürülmesi, bu plan- dukları halka çeviriyorlardı; mitolojik şahların
larının gerçekleşmesine imkan vermedi. İran'daki değil, bu halkın tarihini öğrenmek, saray gü-
saltanat çekişmeleri ve merkezî hükümetin za- zellerini değil, gözleri önündeki halk güzellerini te-
yıflaması sonunda Azerbaycan, İran ege- rennüm etmek zaruriyetini anlıyorlardı. Edebiyata
menliğinden ayrıldı; ancak küçük hanlıklara par- küçük ölçüde de olsa milliyetçilik duyguları yer-
çalandı. Ülkenin kuzeyinde ve güneyinde Küba, leşiyordu ve bu duygular her şeyden önce ede-
Derbend, Şamahı, Baku, Karabağ, Gence Talış, biyatın; dilinin, konularının, kahramanlarının
Nahçıvan, Seki, Karadğ, Tebriz hanlıkları, Marağa halka yakınlaşmasından, halka kavuşmasından or-
ve Urmiya malikaneleri, Şemşeddin, Kazak, İlisu taya çıkıyordu.
sultanlıkları, Car-Balakan İcması gibi devlet sa- Yazılı edebiyatta böyle bir yakınlaşmanın ilk
yılamayacak feodal kurum ve kuruluşlar ortaya temsilcileri XVIII. asır şairlerinden Molla Veli Vi-
çıktı. Bu hanlıkların arasında barışı devam et- dadi (1709-1809) ve Molla Penah Vakıf (1717-1797)
tirmek imkansız idi. Toprak iddiaları ve çeşitli ne- idi. Birbirine sıkı dostluk bağlan ile bağlı olan bu
denlerle daima biribirlerine saldırdılar. Ülke bü- sanatkarlar, klasik şiirin geleneklerine ve özel-
tünüyle bir iç kargaşa yaşamakta idi. Yüz yıldan liklerine hakim olmalarına, klasik Azerbaycan ve
beri Kafkasya'yı işgal etmek, Karadenize ve Bo- şark şairlerinin eserlerini, Fars ve Arap dillerini
ğazlara çıkmak planları ile yaşıyan Rusya İm- mükemmel bilmelerine rağmen, yüzlerini halk
paratorluğu ise kuvvetlenmekte idi. Kafkasya üç edebiyatına çevirdiler. Azerbaycan Halk Ede-
büyük devletin-Osmanlı İmparatorluğu'nun, biyatı'nm koşma, geraylı, tecnis vs. gibi türlerini
Rusya'nın ve İran'ın menfaetleri çatışmakta idi. yazılı edebiyata getirdiler. Onlar şiiri yalnız şekil
Millî devlet geleneğine sahip olmayan Azerbaycan açısıdan değiştirmekle, halka yakınlaştırmakla ye-
Hanları ise kendi yakın çıkarlarını esas alarak bu tinmediler, onun konusunu, kahramanlarım da de-
devletlerden birini destekler, hetta Rus orduları ve ğiştirmeye, yenilemeye çalıştılar. Özellikle de
Gürcü Çarları ile birlikte kendi kardeşlerinin üze- Vakıf, sanatını derinden bildiği ve sevdiği
rine gitmektan çekinmezler. Azerbaycan'da siyâsî Fuzûlî'nin sihrinden kurtulabildi ve Fuzûlî'den
düzenbazların, sahte hanların ve sultanların sayısı sonraki "edebî zirvesizlik" dönemini sona er-
artar. Hakimiyet ihtirası ile halkı kana ve ölüme direrek Azerbaycan şiirinin tarihinde yeni bir
sürükleyenler tarih sahnesinde birbirlerini takip zirve, yeni bir edebî geleneğin ve şiir mektebinin
eder. Bu çalkantılı ve karanlık dönemin ız- kurucusu oldu. Vakıf beş yüz seneden beri Arap
tıraplarını yaşayan şairler eserlerini, artık ge- Edebiyatı'ndan gelme aruz vezninin sınırlarına ka-
leneksel gül-bülbül, aşık-maşuk konusunda değil, panıp kalan Türk şiirini, bu sınırlardan çıkardı,
gözleri önünde cereyan eden kederli olaylar üze- millî şiire hece veznini getirdi. Aruzdan uzaklaşma
rine yazarlar. Şakir Şirvani ve Ağa Mesih Şirvani büyük ölçüde Arap ve Fars dillerinin etkisinden,
gibi şairler, XVIII. yy. başlangıcında Azerbaycan'ın şiirde kendine yer bulan çak sayıda yabancı ke-
en karışık bölgelerinden birisi olan Şirvan'daki limelerden kurtulmak için de yol açtı.
kanlı olayları, gerçek tarihî hadiseleri, iri hacimli Vakıfın dil ve biçim açısından yenileşmeye
mesnevilerinde tasvir ederler. başlayan Azerbaycan Edebiyatı Tarihi'ndeki başka
Azerbaycan, manevî ve kültürel alanda da bir önemli hizmeti, onun canlı insanı, hayattan
158

zevk alan insanı, bütün his ve heyecanları ile ede- Toy-bayramdır bu dünyanın ezabı,
biyat getirmesidir. Vakıf asırlar boyu keder, elem, Eqli olan ona getirir tabı,
hicran, ayrılık, gam, vefasızlık, şikayet, sitem, küs-
künlük, bedbinlik vs. motifleri üzerinde köklenmiş
klasik şiirin karşısına yaşama sevinci, hayat sevgisi diyen şair, gerçekten de edebî kişiliği ve yaratıcılığı
ile coşup-taşan, hayattan zevk almaya çağıran, iyim- ile azaplar arasında bir sevgi, bir sevinç, bir inanç
ser, neşeli bir şiir koydu. Azerbaycan tarihinin ka- yaşatmanın örneğini vermiştir.
ranlık ve kederli bir döneminde yaşayan Vakıf ha- XVIII. asrın ikinci yarısından itibaren ede-
yatta da, edebiyatta da her zaman ışık aradı ve buldu. biyata gelen şairlerin büyük bir kısmı Vakıfın yo-
Vakıf XVIII. yy. Azerbaycan'ının yalnız ede- lundan giderler. O'nu kendilerine sanat hocası
biyatında değil, siyâsî hayatında da iz bırakmış sayar ve Vakıf koşmaları üslubunda eserler ya-
büyük şahsiyetlerdendir. O, otuz yıla yakın bir zarlar. Mehemmed Bey Cavanşir, Aşık Peri, Kasım
zaman, 1747'de Penap Han tarafından kurulmuş Bey Zakir, Yehya Bey Dilgem ve onlarca diğer
olan Karabağ Hanlığı'nın baş vezirliğini yapmıştır. Azerbaycan şairinin eserlerinde yaşatılan bu ge-
Vakıf, şiirlerinde içerisinde yaşadığı muhitin her lenek XX asr Azerbaycan şiirinde de devam et-
yönüyle aksettirmeye çalışmıştır. Hayatının so- tirilmektedir. Vakıf orta çağ Azerbaycan şiirinin
nuna, doğru, yaşadığı dehşetli olayların etkisi al- son büyük klasiğidir. Ama o, sanatının bütün ruhu
tında şiirlerinde, her zaman reddettiği keder mo- ile geleceğe istikametlenmiş bir şairdir. Diğer ta-
tifleri ağırlık kazanmışsa da, Vakıf Azerbaycan raftan Vakıfın zengin yaratıcılığı ortaçağ ve yeni
şiirinin tarihine hayat, sevinç ve mutluluğun şairi Azerbaycan edebiyatlarını birleştiren, biri birine
olarak girmiştir. Şiirlerinin birinde, bağlayan bir köprü timsalindadır.

Yeni Devir, Yeni Edebiyat

XIX. yüzyılın başlangıcı, aynı zamanda Azer- Küba, Baku, Talış hanlıkları, Doğu Gürcistan ve
baycan'da Rus işgalinin başlangıcıdır. Aslında bu Dağıstan'a üzerindeki iddialarından el çektiğini
işgalin planı yüzyıl önce, sadece Avrupa'ya değil, bildirdi.
Doğuya da pencere açmak isteyen Rus imparatoru 1826'da İran, İngiltere ve Fransa'nın da tahriki
I. Pyotr'un-Türk kaynaklarında denildiği gibi Deli ile yeniden savaşa girdi. Ama, bu savaş da İran-
Petro'nun, zamanında çizilmişti. 1722' de Baku lıların yenilgisi ile sonuçlandı. Neticede 1828 yı-
üzerinden yürüyen ve Derbent'e kadar gelen Deli lının Türkmençay barış anlaşmasına göre Nah-
Petro iç ayaklanma nedeni ile geri dönmek zo- çıvan ve İrevan hanlıkları da Rusya'ya geçti ve
runda kalmıştı. Hayatının son aylarmda vasiyetini böylece Azerbaycan'ın kuzeyinin Rusya İm-
yazarak hayalinde yaşattıklarının ger- paratorluğu tarafından işgali tamamlandı. Araz
çekleştirilmesini varislerine havale etmiştir. XVIII. nehri sınır olarak kabul edilmekle, Azerbaycan
yy. ortalarında Osmanlı Devleti'nin evvelki gü- ikiye bölündü. Yeni topraklara sahip olan Rusya
cünü ve kudretini kaybetmesi, İran'ın iyice za- çok geçmeden buradaki hanlık idare sistemine son
yaflaması Rusya'ya Kafkaslarda daha aktif bir po- verdi; eski hanların yerine Rus subaylarından olu-
litika yürütmek imkanını verdi. 1783' te Gürcistan şan komendantlar tayin etti. Birbirinin ardınca ge-
Rusya'nın himayesine geçti. Buradan, Rusların çirilen ıslahatlar, Azerbaycan'm İmparatorluğun
yolu artık doğrudan Azerbaycan'a idi. içerisinde eriyip gitmesi, yerli halkın bir Rus te-
1804' de Rus orduları Gence'yi ele geçirdiler. baasına çevrilmesi amacını gütmekte idi.
Rusların, uygun şartlar altında teslim olma teklifini Marksizmin banilerinden biri olarak tanınan
nefretle reddeden Gence Hakimi Cevad Han, kale F. Engels, K. Marks'a gönderdiği 13 Mayıs 1851 ta-
duvarlarının üzerinde şehit oldu. Gence'nin ar- rihli mektubunda, Rusya'nm doğudaki, özellikle
dından, aynı yıl Karabağ Hanlığı ve Car-Balaken de Kafkasya'daki fetihlerine değinerek şöyle yazar;
icması, 1805'te Şamahı Hanlığı, 1806'da Baku, Der- "Bütün rezilliğine ve Slav çirkefine rağmen Rusya
bend, Küba hanlıkları Rusya'nın işgaline uğradı. Şarkla münasebette gerçekten ilerici bir rol oy-
Rusya'ya savaş ilan eden İran, 1813'te mağlup nuyor... Rusya'nm hakimiyeti Karadeniz ve Hazar
oldu. 12 Ekim 1813'te Karabağ'daki Gülistan kö- Denizi için Merkezi Asya için, Tatar ve Başkırtlar
yünde İran'la Rusya arasında imzalanan barış an- için medenileştirici rol oynuyor... Bu fikirde bir
laşmasına göre İran; Gence, Karabağ, Seki, Şirvan, gerçek payı vardır. Ancak, son dönemlere kadar
159

Engels'in bu fikrine istinad olunurken onun birinci cı kazandırmak açısından önemi vardı. Diğer ta-
kısmı ("Rusya bütün rezilliğine ve Slav çirkefine raftan dinî edebiyat, özellikle de mersiye şiiri, hal-
rağmen...) bir kenara atılır, yalnız ikinci kısmı ve- kın geniş tabakalarına ulaştırılabilen az sayıda ede-
rilirdi. Aslında XIX yy. evvellerinde ba- biyat örneklerinden birincisi ve muhtemelen de
ğımsızlıklarını ve özgürlüklerinin kaybederek sonuncusu idi.
Rusya'nın işgali altına düşen, Türk boyları, hem Millî edebiyatın gelişmesindeki ikinci çizgi
imparatorluk politikasının rezillik ve çirkeflerini Vakıf geleneklerinin ve halk şiiri üslubunun yeni
kendi hayatlarında yaşamış, hem de gerçekten şark şartlardaki devamı ile ilgili idi. Vakıftan sonra
ülkeleri ile kıyaslandığında daha ilerici gözüken XIX. asrın birinci yarısında onun adı ile ilgili olarak
Rusya'nın medenileştirici etkisini hissetmişlerdi. bu edebî cereyan Azerbaycan'ın güneyinde ve ku-
Daha doğrusu, Rusya bu halklar için, Avrupa kül- zeyinde, bütün bölgelerde yaygınlaşmıştı. Yazılı
türüne bir geçit, bir köprü işlevini taşımıştı. edebiyatta aşık şiiri geleneklerinin yer alması, ilk
Rusya işgalinden sonra dağınık, her zaman merhalede, Aşık Edebiyatı'nın halk kitleleri içe-
birbiri ile savaş ve kargaşa durumunda olan Azer- risinde bilinir olması ve herkes tarafından ko-
baycan hanlıkları, yalancı bir devletin, işgalci bir laylıkla anlaşılması ile ilgili idi. Ama yazılı ede-
imparatorluğun çatısı altında da olsa, birleştiler. biyat, Şah İsmail Hatai döneminden başlayarak,
Çekişmelere ve iç savaşlara, İran'ın eksilmeyen yalnız aşık şiirinin şeklini, mevzunu kullanmakla
baskınlarına son verildi. Toprak cihetinden bir- sınırlanmamıştı. Eğer böyle olsaydı, o zaman zaten
leştirilen Azerbaycan'da, zaman geçtikçe hanlık yazılı edebiyatla, aşık şiirinin, Vakıfla Aşık Ali'nin
döneminin oluşturamadığı birlik duygusunun ilk hiçbir farkı olmazdı. Halk şiiri üslubunda güzel,
ışıltıları gözükmeye başladı. Rus idaresinin ge- oynak, anlaşılır eserler yazan Zakir, Mehemmed
tirdiği sıkıntılar, kendi topraklarında her adım hak Bey Aşık, Aşık Peri, Mirz Hasan Mirz, Kâzım Ağa
ve hukuklarının çiğnenmesi, imparatorluk si- Salik, Mücrüm Kerim Vardani, Melikballı Kurban
yasetine karşı bir tepki olarak millî ve dinî his- vb. aynı zamanda klasik şiirin tecrübesinden ve
selerin sürekli ayakta tutulmasını sağladı. Artık kurallarından da faydalanıyorlardı. Onlar kendi
edebiyat da, edebiyat adamları da uçurulmuş sa- eserlerinde iki geleneği bir araya getirip, onun bir-
raylardan, dağıtılmış hanedanladan uzaklaşarak liğine, sentezine ulaşıyorlardı. Nihayet, yazılı ede-
halkın, toplumun arasına girmişti; onunla birlikte biyattaki halk şiiri üslûbu, aşık şiirinden farklı ola-
yüzüyor, onunla aynı hayatı yaşıyordu.
rak ilmî, tarihî kaynaklara dayanır. Hem çeşitli,
Azerbaycan'ın yeni bir döneme girdiği, yeni hem de ekseri hallerde bilgi ve okumayı gerektiren
ekonomik, siyâsî, kültürel ilişkilere koşulduğu sosyal, siyâsî ve tarihî konuları ele alıyorlardı.
XIX. yy. başlarında Azerbaycan Edebiyatı birkaç Azerbaycan edebî-bedii fikrinin tarihinde XIX
çizgi üzerinde gelişmekte idi. Bunlardan birincisi, asrın ilk on yılında meydana çıkan üçüncü çizgi
edebiyatta klasik sanat geleneklerine, Fuzûlî edebî ise, tamamıyla yeni, modern, batılı bir edebiyat ya-
mektebinin geleneklerine dayanan divan şiiri idi. ratmak çabaları idi. Edebiyatın, millî özelliklerini
Divan Edebiyatı'nın temsilcileri ülkenin hayatında korumak şartı ile, konu ve şekil açısından köklü
baş gösteren köklü değişikliklerden habersizmiş değişikliklere gitmesi kişisel isteklerin, yahut edebî
gibi geleneksel konularda eserler yazmakta, na- zevklerin eseri değildi; yenileşen devrin zamanın
zireler uydurmakta idiler. XIX. asrın, bu şiir üs- talebi idi. Ama bu yenileşme, edebî ve kültürel bir
lubunda, bu edebî mektep temsicilerinin ya- birikim üzerine gerçekleştirilebilirdi. Bu birikimin
ratıcılığına getirdiği esas yeniliklerden biri, dinî elde edilmesi Rus ve Avrupa kültürü ile temasta
mevzuların daha sık şekilde ele alınması, Tarikat olmayı, bu kültürleri öğrenmeyi, onları millî şart-
Edebiyatı'nın güçlenmesi idi. Mersiye şiiri Azer- lara tatbik etmeyi gündeme getiriyordu.
baycan'ın gerek kuzeyinde, gerekse güneyinde
Şüphesiz, XIX yy. Azerbaycan Edebiyatındaki
yaygınlık kazanmış, bu şiirin Raci, Gumri, Dehil-,
bu gelişme çizgileri birbirinden ayrılmış, tecrit
Şüai, Süpehri, Mirza Hebib Kudsi, Pürgem Bedii,
edilmiş şekilde değildi. Şiirde Fuzûlî mektebinin
Ahi vs. istidatlı temsilcileri yetişmiştiler. Mersiye
şiiri baştan başa şiilik ideolijisinin tebliğine, şii mu- devamcısı gibi takdim edebileceğimiz Seyid Ebül-
kaddeslerinin hayatının tasvirine ve Kerbela olay- gasim Nebati aynı zamanda halk şiiri üslubunda
larının açıklanmasına hasredilmişti. Azerbaycan'ın yazılmış güzel koşmaların, geraylıların ve tec-
Rusya işgali altında olan Kuzey kesiminde mersiye nislerin müellifi idi. Yahut, Vakıfın takipçisi ve
ve tarikat şiirinin yayılmasının, yerli halkın dinî Vakıf edebî mektebinin XIX. yy.'da en büyük
hislerini her zaman ayakta tutmak ve böylece on- temsilcisi olarak adlandırabileceğimiz Kasım Bey
lara yabancılar karşısında bir direniş gücü ve inan- Zakir, mükemmel gazellerin, tercî-i bend ve terkib-
i bendlerin, muhammes ve müseddeslerin de mü-
160

ellifi olarak millî edebiyat tarihimize girmiştir. Edebiyatlarının ve dillerinin öğretim ve in-
Diğer taraftan, Zakir, Vakıf geleneklerini daha da celenmesi alanında en otoriteli uzmanlardan biri
zenginleştirerek, millî edebiyatta sosyal mazmunlu sayılıyordu. Kazan Üniversitesinin profesörü,
yergilerin ilk örneklerini yaratmıştır. Sankt Petersburg Üniversitesi Şarkiyat Fa-
Azerbaycan Edebiyatı'nın, öz doğulu dün- kültesi'nin kurucusu ve ilk dekanı Mirza Kâzımbey
yasının, doğulu düşüncelerinin içerisinde yaşadığı (1802-1870) Rus Şarkiyatçılığının atası olarak ilim
dönemlerde belki de onun, halkın adına koş- tarihine girmişti. Onun ilk defa 1839' da Kazan'da
masına,halkm hak ve hukuklarını savunmasına ih- yaymlanan "Türk Dili Grameri" eseri bu sahede
tiyaç yoktu. Ama XIX. yy.'da durum kökünden de- Rusya'da ilk örnek idi. Mirza Kâzımbey aynı za-
ğişmişti. Azerbaycan halkı tamamıyla farklı bir manda Osmanlı Edebiyatı klasiklerine dair bir sıra
dünyanın, değişken bir düşünce tarzının içerisine ilgi çekici incelemelerin, Osmanlı tarihî üzerine
girmişti ve burada onun edebiyatının, onun ya- araştırmaların müellifi idi.
zarlarının üzerine son derece büyük görev dü- XIX. yy. başlarında edebiyata gelen Ab-
şüyordu. Bu edebiyat ve onun temsilcileri bir ta- baskulu Ağa Bakıhanov Kudsi (1794-1847), İs-
raftan Azerbaycan Türkleri'nin kim olduklarını, mayılbey Kutkaşmlı (1806-1861) gibi Azerbaycan
nereden geldiklerini, hangi tarihî kökene, kültürel yazarları, hem anadilli edebiyatın geleneğini, hem
birikime, manevî ve ahlâkî kanaatlere sahip ol- de Rus ve Avrupa edebiyatının tarihini ve esas ge-
duklarını dış dünyaya anlatmalı, öbür taraftan da, lişme çizgilerini mükemmel biliyorlardı. Ba-
bu dış dünyanın, bu çevrenin ne olduğunu Azer- kıhanov son Baku hanı II Mirze Mehemmed'in, İs-
baycan Türkler'ine açıklamalı idiler. Tabii ki, gazel mayılbey Kutkaşmlı ise İlisu sultanı Nasrullah
ve kasidelerin, bayatı ve koşmaların Azerbaycan Sultan'ın oğlu idi. Her ikisi de Rus ordusunda hiz-
Edebiyatı için bütün doğallığına ve dogmacılığına, met etmiş, birincisi Albay, ikincisi ise General rüt-
Azerbaycan Türkü için bütün yakınlığına ve an- besine yükselmişti. Ama ikisi de hayatlarının so-
laşılırhğına rağmen, bu edebî türlerin, daha doğ- nunda bundan pişman olmuş, Hacca giderek tövbe
rusu yalnız bu edebî türlerin yardımı ile dünyaya etmişlerdi. Abbaskulu Ağa Mekke yolculuğu sı-
açılmak ve dünyayı kendisi için açmak son derece rasında ölmüş ve ziyaretine gittiği kutsal top-
zor idi. raklarda defnolunmuştu.
İnsanlığın sosyal yükselmenin yeni bir aşa- Yaratıcılık alanının genişliği açısmdan Ba-
masına kavuştuğu, tek dünya edebiyatının ortaya kıhanov, XVIII. yüzyıl Fransız ansiklopedistleri ile
çıkmaya başladığı bir dönemde, bu problemi millî kıyaslanabilir. O, şair ve yazar, tarihçi, dilci, coğ-
edebiyatların, özellikle de Şark-İslam Ede- rafyacı ve filozof idi. Rusya'da Fars dilinin ilk gra-
biyatları'nm büyük çoğunluğu yaşamakta idi. Tabii merini yazmış, Azerbaycan tarihî üzerine "Gü-
ki, Azerbaycan Edebiyatı da onların arasında yer lüstan-i İrem" adlı bugün de önemini yitirmeyen
almıştı. Hem de, yenileşmenin, kaçınılmazlığını, bir eser kaleme almıştı. Bakıhanov'un felsefeye,
bu edebiyatın temsilcileri daha erken anlamıştılar. astronomiye vs. hasrolunmuş eserleri, onun geniş
Bu da, daha ziyade Azerbaycan'ın jeopolitik mev- bilgi dairesi, yenilikçi ve çağdaş düşüncesi hak-
kii, onun Türk Dünyası'nm Orta Asya ve Türkiye kında fikir vermektedir. Bilimsel araştırmalarında
gibi mühim merkezlerinden yapay bir şekilde ay- Bakıhanov Kuran-i Kerim ayetleri ile çağdaş ilmî
rılması, Hıristiyan çevresinde kalması ile ilgili idi. bilgileri bir araya getirmeye, bir sıra tarihî, ilmî ko-
Rusya ile daha aktif ilişkiler kuran, Rus diline, Rus nuların bu Kutsal Kitap'ta ele alınması fikrini te-
eğitimine sahip olan, Rus memurları arasında ye- mellendirmeye çaba gösteriyordu.
ralarak yönetime el koyan Ermeni ve Gürcüler'in Şiirlerini Kudsî mahlası ile yazan Bakıhanov
tecrübesi, kendi milletine faydalı olmak açısından edebî yaratıcılığa, geleneksel bir divan şairi gibi
Azerbaycan Türklerine aynı yoldan gitmeyi telkin başlamış, ama aradan çok geçmeden edebiyatta
ediyordu. 1830' dan sonra Azerbaycan'da yeni gerek biçim gerekse konu açısından mo-
tipte, Rus dilinde eğitim veren okulların açılması, dernleşmenin gereğini duyarak gazelcilikten uzak-
Azerbaycan asilzadelerinin Rusya ordusuna alın- laşmıştı. Bakıhanov XIX. yy. Azerbaycan Ede-
ması vs. Ruslarla Azerbaycan Türkleri arasında biyatı'nın ve kültürünün tarihinde "Maarifçilik
sosyal ve kültürel ilişkilerin hız kazanmasına yol harekatı" adı ile tanınan herekatm ilk tem-
açtı. Rusya üniversitelerinde ilk Azerbaycanlı öğ- silcilerinden ve önderlerinden biri idi. Fransız eği-
renciler ve profesörler gözükmeye başlamıştı. Şair timcilerinin ardınca, onların Azerbaycan'daki hem-
ve bilim adamı Mirza Cafer Topçubaşi (1784-1869) fikirleri de, cemiyetteki butun belaların kökünü
Sant Petersburg Üniversitesi'nin profesörü ve ilimsizlikte, cahillikte, nadanlıkta görür ve halk
kürsü başkanı olarak Azerbaycan, Osmanlı, Fars arasında eğitimin geniş çapta yayılması ile bir sıra
161

sosyal sıkıntıların, fanatizmin, nadanlığın ortadan bir çoğunda olduğu gibi Azerbaycan edebiyatında
kaldırılacağına içten inanıyorlardı. Aralarında, da yaygın olan kişisel karakterli hicivlerden, ciddî
XIX. yy. Azerbaycan Edebiyatı'nm Abbaskulu Ağa içtimaî yergiye geçişi, kendi şiirleri ile ger-
Bakıhanov, İsmayılbey Kutkaşmlı, Kasımbey çekleştirdi. Bababey Şakir, Mirza Bakış Nadim, Fa-
Zakir, Mirza Şefi Vazeh, Mirza Fetheli Ahundov, zilhan Şeyda, daha sonraki devirlerde ise Seyid
Hasanbey Zerdabi, Necefbey Vezirli gibi tanınmış Azim Şirvani vb. şairler bu geleneği devam et-
temsilcilerinin de bulunduğu "maarifçiler" mü- tirerek XIX. yy. Azerbaycan şiirinde her açıdan ma-
cadelelerini iki alanda sürdürüyorlardı. Bir ta- arifçiliği savunan, terakkiyi ve gelişmeyi des-
raftan toplum içerisinde eğitimi yaymak, bilgili tekleyen, isyankâr ve mücadeleci ruhu ile seçilen
insan yetiştirmek için, okulların açılmasına, ders yergici bir mektep oluşturdular. Bu yergilerin asıl
kitaplarının yazılmasına, ders programlarının ha- tenkit hedefi, Azerbaycan'ı soyup talayan Rus me-
zırlanmasına katılıyor, öbür taraftan ise, maarifçi murları ve onların yerli işbirlikçileri, cahil mollalar,
bir edebiyat oluşturarak, eserleri vasıtası ile eği- kendi milletlerinin düşmanı haline getirilmiş millî
timcilik fikirlerini toplum arasında yayıyorlardı. mankurtlar, köylünün kanını içen toprak sahipleri
Onlar eğitim yolu ile halkın gaflet uykusunda uya- vb. halka karşı güçler idi. Tabii ki, gazelden, koş-
nacağına, kendi hak ve hukukuna sahip çı- madan yergici şiire geçiş zamanı, yalmz şekil değil,
kacağına, zulme, istismara, millî ve dinî baskılara dil, üslub, benzetme ve mukayeseler, kısaca bütün
karşı mücadele vereceğine inanıyor ve eserlerinde atributlar yenileşmiş, değişmişti. Satirik şiirle
bazen simgelerle bazen de açık şekilde bu fikri divan şiiri arasında artık geçilmesi mümkün ol-
açıklıyorlardı. Azerbaycan maarifçileri basit şe- mayan bir ara, mesafe vardı.
kilde de olsa, milliyetçilik duygularını uyan- Ama bütün çabalara rağmen XIX. yüzyılın bi-
dırmayı, herkesin kalbinde bir vatan sevgisi do- rinci yarısında, Azerbaycan şair ve yazarları halâ
ğurmayı kendileri için amaç bilip, bu yoldan, eski edebiyatın etkisinden tam şekilde kur-
milleti Ruslaştırma politikasına karşı manevî ve tulamamıştılar. Edebiyat yine de, cemiyet ha-
aklî tepkiyi hazırlıyorlardı. yatında baş gösteren ciddî değişikliklerin mer-
Bakıhanov-Kudsî "Tezhibü'l-ahlak" (Ahlakın kezinde değildi; halkı birleştiren ve seferber eden
güzelleştirilmesi), "Kitab-i nesihet", "Gülüstan-i bir güce çevrilmişti. Sadece, asırlardan beri var-
irem" gibi eserlerinde zengin tarih ve kültür ge- lıklarını korumakta olan eski türler, hızla değişen
leneklerine dayanarak yetişmiş millettaşlarmı, çağ- yeninin bütün yönlerini aksettirmekten aciz idi.
daş eğitime sahip çıkmak yolu ile cahillikten ve fa- Devrin yeni mazmunu ile millî edebiyatın eski bi-
natizmden uzaklaşmaya çağırıyordu. İsmayıl çimleri arasında bir barışmazlık, uyuşmazlık or-
Kutkaşınlı Fransız dilinde kaleme aldığı ve 1835' te taya çıkmıştı. Azerbaycan Maarifçi Edebayatı'nm
Varşova'da yayınlattığı Reşidbey ve Seadet Hanım ilk temsilcileri ve XIX yüzyılın birinci yarısındaki
adlı küçük romanındaki, aynı adlı kah- edebi-bedii fikrin sürükleyici temsilcileri olan Ab-
ramanlarının örneğinde, eğitim görmüş insanın baskulu Ağa Bakıhanov, Kutkaşmlı, Zakir, Mirza
her açıdan eğitimden uzak kalmış insandan üs- Şefi Vazeh, Nebati vb. bu gerçeği hissetseler de,
tünlüğünü, avantajlarını gösteriyordu. Kasımbey yeni, modern edebiyatın yalnız temel taş-
Zakir (1784-1857) ve Mirza Şefi Vazeh (1792-1852) larmıkoyabilmiştiler.
şiirlerinde Azerbaycan Türklerinin ve bütünüyle Azerbaycan Edebiyatı'nı yenileştiren, onu
Türk-İslam dünyasının yürekler yakıcı durumunu mazmun ve tür açısmdan zenginleştiren, Avrupa
eğitimsizlikle açıklıyor ve kurtuluş yolunu bir an Edebiyatı'nm gelenekleri, şekil ve formalarını ce-
önce okullar açmakta, öğretmenler yetiştirmekte, saretle millî edebî zemine tatbik eden ilk yazar
milleti temsil edecek, her yerde onun hukukunu Mirza Feteli Ahundov (1812-1878) oldu. Eski tip
savunabilecek şahsiyetler yetiştirmekte gö- okulda-mollahanede eğitim görem ve gelecekte bir
rünüyorlardı. din adamı olmayı hedefleyen Ahundov büyük ve
Tabii ki, edebiyatın, sosyal hayatın prob- çağdaş muallimi Mirza Şefi Vazeh'in teşviki üze-
lemleri ile sıkı şekilde ilgilenmesi, onun hem mez- rine, bu fikrinden vazgeçmiş ve Tiflis'e giderek
mununu, hem de biçimini ciddi değişikliklere uğ- doğu dilleri tercümanı olarak devlet hizmetine gir-
rattı. Abbaskulu Ağa Bakıhanov "Mişkatü'l-envar" mişti. Kafkasya'nın aynı zamanında kültür merkezi
ve "Miratü'l-camal" eserleri ile maarifçi şiirin ilk niteliğinde olan Tiflis'te geçirdiği yıllar onun fikri
örneklerini ortaya koydu. "Kitab-i Esgeriyye" hi- gelişmesinde son derece önemli rol oynamıştı.
kayesi ile yeni tipte, çağdaş ve dünyevî mazmunlu, 1837' de, Puşkin'in ölümüne "Şark poeması" adlı ilk
konusu halk hayatından alınmış ilk nesir örneğim kasidesini Fars dilinde yazmış ve kendisi Rus di-
vermeye teşebbüs etti. Zakir, şark edebiyatlarının line çevirerek Moskova dergilerinde yayınlatmıştı.
162

Bu eser ilgi ile karşılanmıştı. Ancak, tuttuğu yolun şiarı ile yaşayan şair Hacı Nuri'yi çıkarmıştır. Hacı
millî edebiyat yolu olmadığını anlamış ve "Bugün Nuri içerisinde bulunduğu cahil, karanlık muhiti
milletin menfaatleri için faydalı olan roman ve dra- ışıklandırabilecek yegâne kuvvettir. Işıkla zul-
madır" kanaatına gelmişti. Bu kanaatin tesiri ile de metin, akılla nadanlığın bu mücadelesi, Mirze Fe-
1850-1855 yılları arasında adını bütün dünyada du- teli Ahundov'un diğer komedilerinin de esasını
yuran altı komedisini yazmıştı. Mirza Feteli Ahun- teşkil etmektedir. Yeni hayatın kurucusu olabilecek
dov bütün Müslüman şarkında drama türünün ilk bu aydın, yenilikçi kuvvetlere, "Hekâyet-i Mösyö
örneklerini ortaya koymuş ve mensup olduğu hal- Jordon Hekim-i Nebatat ve Derviş Mesteli Şah Ca-
kın edebiyatında yeni edebî mektebin kurucusu dügün-i Meşhur" komedisindeki Şahbaz Bey,
olarak tarihe geçmişti. "Vezir-i Han-i Lenkeran" komedisindeki Teymur
Ahundov'u dramaturjiye, hem de onun sırf Ağa vb. dahildir. Onlar, içerisinde yaşadıkları dün-
komedi türüne sevkeden şeyler nelerdir? Önce, yanın ve münasebetlerin değişmesi gereğini an-
söylemek gerekiyor ki, Mirza Feteli, edebiyatın layan, dünyaya açılmak, dünyayı tanımak ve aynı
karşısına ciddî talepler koyan, onun halkın ve ce- zamanda kendi halkını, milletini de dünyaya ta-
miyetin en önemli sorunlarını gündeme ge- nıtmak düşüncesi ile yaşıyorlar.
tirmesini isteyen bir sanatkâr idi. Ahundov'un na- Mirze Feteli Ahundov hakkında ilk ciddî in-
zarında çağdaş hayatın dışında toplumun, halkın celemerden birinin müellifi olarak tanınan Fe-
menfaatlari ile ilgili olmayan edebiyatın hiç bir de- ridunbey Köçerli, onun komedilerini XIX. asrın
ğeri yoktur. Bu açıdan o, geleneksel şiirin, klasik ikinci yarısındaki Azerbeycan hayatının an-
Divan Edebiyatı'nm tam bir inkarcısı gibi ta- siklopedisi olarak adlandırmıştı. Bu gerçekten de
nınmakta idi. Hatta inkarcı düşüncelerinde o kadar böyle idi. Çağdaş hayatın hemen hemen bütün
ileri gitmişti ki, büyük Fuzûlî de onun nazarında insan tipleri ve sorunları bu komedilere yansımıştı.
bir "Üstad-ı nazm" idi. Tabii ki, böyle de- Bunlarda, hiçbir meslek sahibi olmadan gününü
ğerlendirmede bir aşırılık vardı. Ama bu aşırılık, hırsızlık ve haydutlukla geçiren beylere, çoluk-
herşeyden önce Ahundov'un edebiyatı halka ya- çocuğunu aç bırakarak para biriktiren cimri ta-
kınlaştırmak, onu halk hayatının tercümanı haline cirlere, yalancı hakimlere ve avukatlara, yönetimi
getirmek isteğinden kaynaklanıyordu. Diğer ta- ile halkın basma daha büyük belalar getiren han-
raftan, o, tenkidin değerine inanırdı. Ahundov lara, rüşvetçi ve işleri süründürmeci Rus me-
Şark Edebiyatı Tarihi'ni iyi bilirdi. Bu açıdan da, murlarına, her cihetten Ruslar'a yaranan Ermeni
yüzlerce değerli örneği ortada bulunan Şark Di- tiplerine, temiz kalpli, ama eğitimsiz, cahil ev ha-
daktik Edebiyatı'nm, nasihatçi şiirin, hiçbir şeyi de- nımlarına, dolandırıcı derviş ve mollalara, sahtekâr
ğiştirmediğini görüyordu. Bu yüzden de o, mizah kiş adamlarına, kısaca, eserlerin yazıldığı dö-
yolu ile, gülmekle, eleştirmekle, ayıpları gös- nemdeki kAzerbaycan toplumunun hemen bütün
termekle ıslah etmek yolunu daha makbul sa- karakterlerine tesadüf olunmaktadır. Ahundov'un
yıyordu. Büyük yazarın millî edebiyat tarihinde ta- komedilerinde cemiyetin en karanlık noktalarına
mamen yeni bir geleneğin başlangıcı olan ışık tutulmuş, halkın hayatı bir aynadaki gibi gös-
"Komedi" türüne müracaatı da bununla ilgili idi. terilmiştir. Bu komediler sadece insan tipleri ve ka-
Bu yeni edebî türün ilk örneklerini verirken rakterler açısından değil, zaman ve mekân açı-
Mirze Feteli Ahundov halk tiyatrosu tec- sından da bütün Azerbaycan'ı, onun farklı
rübesinden, Rus ve Avrupa yazarlarının eser- yörelerinin geçimini, feodal hayatını kapsamakta
lerinden faydalanmıştı. İlk komedisi olan "Ser- idi. Ahundov'un çocukluk yılları Güney Azer-
güzeşt-i Molla İbrahim Halil Kimyager" müellifin; baycan'da, ilk gençlik devri Kuzey Azerbaycan'da
kuvvetli dramaturji kabiliyetini, tip yaratmak ba- geçmişti. Komedilerin yazıldığı devri ve sonraki
şarısını, kaleminin yakıcı, ama aynı zamanda da hayatını Tiflis'te geçirmesine rağmen o, mensup ol-
şifa verici kudretim tam olarak ortaya koydu. Bu duğu halkı güzel tanıyordu. Ahondov derin göz-
eserde Ahundov, uzun asırlardan beri doğuda ve lem gücüne sahip bir sanatkâr idi. Bu hassas mü-
batıda dolandırıcılık ederek masum insanları al- şahedecilik de ona eserlerinde son derece tipik-
datan, "İksir"in yardımı ile demiri yahut bakırı al- hayattakine benzer insan suretleri tasvir etme im-
tına çevireceğini söyleyen, sonunda, topladıkları kanı veriyordu. Yine de Feridunbey Köçerli, ya-
paraları alarak firar eden simyacıların umu- zarın klasik komedisi sayılan "Hacı Kara"daki aynı
mileşmiş bir tasvirini vermiştir. Ama, yazar yalnız adlı karhamanm tasvirindeki dakikliği ve hayati
dolandırıcı kimyacı Molla İbrahim Halil'in fı- çizgilerin bolluğunu vurgulayarak şöyle yazar:
rıldaklarını açıklamakla yetinmemiştir; onun kar- "Hacı Kara bir sayaq doğru ve düzgün yazılıbdır
şısına "Herkesin mesleği onun kendisine iksirdir" ki, bu merd-i hesisin ehvalı, ehlaq ve etvaq bir növ
163

terif olunubdur ki, güya merhum Mirze Feteli lemi, hükümdar ve halk ilişkilerini hükümdarın
bütün ömrünü mezkûr Hacı ile bir yerde keçiribdir halk karşısındaki sorumluluğu meselesini gün-
ve onun üreyinde olan fikirlerini, her bir cüz-i he- deme getirmişti. Komedilerindeki tenkidî ruh,
reket ve reftarmı, edeb ve ehlaqmı lazımmca öy- mizah ve yergi unsurları bu eserde de büyük çapta
renibdir". yer almıştır. "Aldanmış Kevakib"in dili müellifin
Mirze Feteli Ahundov bir edebî yaratıcılık komedilerinin dili kadar açık ve anlaşılır olmasa
üslûbu olarak romantizmin her zaman üstün yer da, o, Azerbaycan nesir dilinin ve üslûbunun ta-
tuttuğu Azerbaycan Edebiyatı'na gerçekçiliği ge rihinde ileriye doğru atılmış adım olarak de-
tiren ilk yazar idi. Müllefin bu realizmi onun eser ğerlendirilebilir.
lerindeki tiplerin, tasvirlerin canlılığından tutun, Mirze Feteli Ahundov XIX. yy. Azerbaycan
diline, üslûbuna kadar her noktada belli ol Edebiyatı tarihinde yeni edebî tenkitin de esasını
maktadır. Sanata son derece ciddî ölçülerle yak koyanlardan biri ve birincisi idi. Bu manada onun
laşan Ahundov komedilerinde asla zahirî efekt do edebî-tenkidî görüşleri, estetik- millî bakışı fikrin
ğuran hareketlere, yersiz ve manasız gülüşe, sonraki gelişmesini olumlu bir şekilde etkilemiştir.
bayağılığa, ahlakî ölçülerin dışmda konuşma ve Ahundov'un tenkit dalındaki mirası onun dünya
davranışlara, gerçekliği bozan uydurmalara, edebiyatının tercümesine sahip olduğunu ve bu
sun'îliğe vs. yer vermemiştir. O, gündelik hayattan tecrübeyi millî zemine tatbik etmeyi başardığını
alınmış sade, basit mevzulara müracaat etmiş, her- gösteriyor. Tenkitçi Ahundov, yalnız şeklinin
şeyi doğru, tabiî ve aslına uygun bir şekilde can yahut yalnız mazmununun, konusunun mü-
landırmaya niyetli olmuştur. Ama bu sadelik, ba kemmel olmasını, bir eserin mükemmelliği için ye-
sitlik arkasında yazar, devrinin ciddî sosyal ve terli bulmaz. Bu iki amilin bir karaya getirildiği
manevî-ahlakî, hatta siyasî sorunlarını gündeme eser mükemmel bir bedii eseri olarak kabul edi-
getirmeyi başarmıştır. Bu açıdan da, büyük ta lebilir.
kipçisi Celil Memmedkuluzâde'nin de söylediği Eğer XII. yy. Azerbaycan Edebiyatı'nda
gibi, Ahundov'un komedilerinde dokunulan mev Nizamî, XVI. yy. Fuzûlî, XVIII. yy. Vaqıf asrı ola-
zuların ve problemlerin ekseriyetinden "kan ko rak adlandırılırsa, XIX. yy. da hiç şüphesiz, Mirze
kusu" geliyordu. Feteli Ahundov asrı idi. O san'atmm gücü ile ede-
Ahundov'un komedileri Azerbaycan Millî biyatın akışını değiştirmiş, onu günün gerçeklerine
Sahne Edebiyatı'nm temelini oluşturdu. Azer- ve halka doğru yönelmişti. Hayatta olduğu dö-
baycan Tiyatro Edebiyatı bu sağlam temel üze- nemde, Mirze Feteli'nin ardılları, onun başlattığı
rinde yükseldi. Yazarın dram yaratıcılığı Kafkasya- işin takipçileri yetişmişti. Yazarın dram eserleri
Orta Asya ve Yakın Şark Ülkelerinin edebiyatları 1850-1853'te onun kendi tercümeleri ile Tiflis'te ve
için de bir örnek niteliğinde oldu. İlk Osmanlı ve Petersburg'da Rus tiyatrolarında oynanmıştı.
İran sahne eserleri Ahundov'un komedilerinden 1873'te ise, "Hacı Kara" komedisi manevî şa-
sonra meydana geldi. Nihayet, bu komediler Azer- kirdleri olarak adlandırılabilecek Hasanbey Zer-
baycan Millî Tiyatrosu'nun teşekkülü, Azerbaycan dabi, Necefbey Vezirov ve Esgerağa Gorani ta-
Türkleri arasında çağdaş tiyatro sanatının ya- rafından Bakü'de gösterilmişti. Bu, aynı zamanda
yılması için edebî malzeme rolünü oynadı. Azerbaycan millî tiyatrosunun doğuş günü idi.
XIX. yy. Azerbaycan Edebiyatı'nm bütün sa- Ahundov'un dram eserleri XIX.yy. sonlarına
haları, hemen hemen edebî türleri şu veya bu şe- doğru Rus dilinden başka Alman, İngiliz, Fransız,
kilde Ahundov etkisinde kalmıştır. O, bütün bir Fars, Gürcü vs. dillerine tercüme edilmişti. Canlı
edebî döneme kendi mühürünü vuran sanatkâr Şark dillerinin öğretildiği Avrupa üni-
olarak sanat ve edebiyat tarihine girmiştir. Mirze versitelerinde bu komedilerden Azerbaycan Türk-
Feteli Ahundov yalnız millî sahne edebiyatının çesi'nin el kitabı gibi istifade edilmiştir. İlk Azer-
değil aynı zamanda edebî tenkidin banisi devrinin baycan dram yazarının özgün yaratıcılığından söz
ünlü filozofu ve şarkiyatçı-âlimdir. Onun ilk defa açan Rus ve Batı müellifleri onu ittifakla "Müs-
1857'de yayınlanan "Aldanmış Kevakib" romanı lüman Molier'i" olarak adlandırıyorlardı.
Azerbaycan Edebiyatı tarihinde ilk Avrupa öl- Tabii ki, Ahundov'un şahsiyetinin ve ya-
çülerine uygun nesir örneği idi. Konusu, tarihten, ratıcılığının en büyük faydası ve etkisi onun men-
II. Şah Abbas'ın tarihçisi İskender Münşi'nin "Ale- sub olduğu halkın edebiyatı üzerine idi. Ahun-
maray-i abbasi" kitabından alman bu eserinde dov'un hayatta olduğu dönemde, Azerbaycan'ın
Mirze Feteli ahundov bugün de çağdaş hayatta ve güneyinde yaşayan Mirza Ağa Tebrîzî onun tesiri
siyaset dünyasında önemini yitirmeyen bir prob- ile dört komedi yazmış ve onları inceleyerek de-
164

ğerlendirmek için Ahundov'a göndermişti. Güney tanmmış temsilcilerinin bütün hayat ve faaliyetleri
Azerbaycan Edebiyatı'nm Mirze Ebdürrahim Ta- Tiflis'le sınırlı olmuştu. Bu dönemde yani asrm bi-
libov ve Zeynelabidin Merağayî gibi tanınmış isim- rinci yarısmda Tiflis nüfusunun yüzde otuzunu
leri de edebî hayata doğrudan doğruya Ahundov Azerbaycan Türkleri oluşturmakta idiler.
komedilerinin, onun meşhur "Aldaranış Kevakib" Artık bu devirde Azerbaycan'ın Gence, Şa
romanının ve "Kemalüddövle Mektubları" felsefî mam, Şuşa, Baku gibi şehirleri millî kültür ha
eserinin etkisi altında başlamış ve ortaya koy- yatının öncüsü olmak işlevini kendi üzerine almak
dukları eserlerinde Azerbaycan'ın bu ilk gerçekçi için hazır durumda idiler. Edebî çevrelerin faaliyeti
yazarının fikirlerini devam ettirmişlerdi. açısından adı geçen şehirlerde ve diğer edebî-tarihî
Kuzey Azerbaycan Edebiyatı'nm tarihinde geleneklere sahip bölgelerde bir canlanma ya
XIX. yüzyılın ikinci yarısı, tam bir sahne edebiyatı şanıyordu. Burada şair ve yazarları kendi çev
olmuştu. Ahundov'dan sonra Reşitbey Efendiyev, resinde birleştiren- onların diğer yerlerdeki sanat
Necefbey Vezirov, Abdürrehimbey Hakverdiyev, çevreleri ile ilişkilerini sağlayan şiir meclisleri ku
Neriman Nerimanov, Sultan Mecid Ganizâde, Es- rulmuştu. Ordubad'daki Encümen-i Şuara, Len-
gerağa Gorani vb. yazarlar biribirinin ardınca, çağ- keran'daki Fevcü'l-Füseha, Şuşa'daki Meclis-i Üns
daş hayatı, onun gerçeklerini anlatan eserler yaz- ve Meclis-i Feramuşan, Kuba'daki Gülistan, Gence
mışlardı. Mirze Feteli Ahundov edebiyata komedi ve Tiflis'te Divan-i Hikmet, Şamam'daki Beytü's-
türünü getirmişse, onun takipçilerinden Necefbey Sefa, Baku'deki Mecme'ü Şuara gibi edebî meclisler
Vezirov ilk Azerbaycan faciasının (Müsibet-i Feh- bir kültür ve sanat ocağı, aydınlar ocağı ni
reddin, 1896) Neriman Nerimanov ilk Azerbaycan teliğindeki kurumlar idi. Bu meclislerin yanısıra
tarihî dramının (Nadir Şah, 1899) örneklerini ver- XIX.yy. Azerbaycan Edebiyatı'nm Seyid Ezim Şir-
mişlerdi. Böylece, asrın sonuna doğru Azer- vani, Mirze Nesrullah Bahar, Hurşid Banu Na-
baycan'da bütün türleri ile mükemmel bir dram tevan, Fatmahanım Kemine, Mirze İsmayıl Gasir,
edebiyatı ortaya konulmuştu. Özgün sahne eser- Mir Möhsün Nevvab, Hacı Ağa Fegir, Mehemmed
lerinin yazılmasının yanısıra dünya edebiyatı kla- Tağı Sidki, Abdullabey asi vb. gibi önemli tem
siklerinin Shekespeare'in, Tolstoy'un vb. dramları silcileri yetişmişlerdi. Edebî meclislerin top
da Azerbaycan Türkçesi'ne çevrilmişti. Asrm son- lantısında bir taraftan klasik müelliflerin, Nizami,
larında Azerbaycan Millî Tiyatrosu artık kültür ha- Rumi, Sadi, Hafız, Nesimi, Fuzûlî, Nevai, Baki vb.
yatının ayrılmaz bir parçası olmuştu. Azerbaycanlı eserleri öğrenilir, onlara nezireler yazılır, öbür ta
sanatçılar Kafkasya'nın her yerinde - Baku'de, Tif- raftan da, çağdaş şairlerin eserleri tahlil edilir, tar
lis'te, Gence'de, Erivan'da eserler sahneliyorlardı. tışılırdı. Tabii ki, bu şiir meclisleri çevresinde top
XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Azerbaycan'ın lananların büyük bir kısmı klasik şiir gelenekleri
iktisadî hayatında bir kalkınma döneminin ya- içinde yetişmiş şairler idi. XIX. yy. Azerbaycan
şanması zengin Baku petrolünün getirdiği ek ge- Edebiyatı'nda, klasik şiir üslûbu devam ettirilirse
lirler, yeni aydınlar neslinin yetişmesi, millî kültür de, evvelki dönemlerde olduğu gibi artık edebî ha
hayatını da etkilemişti. Azerbaycan şehirlerinin yatın esas çizgisini oluşturamadı. Klasik şiirin ve
birçoğunun dış dünyaya açılması, Rusya ve Av- Fuzûlî geleneklerinin Millî Edebiyat tarihindeki
rupa ile ilişkileri sonucunda eğitimi geliştirmek, son büyük temsilcisi hiç şüphesiz, Seyid Ezim Şir-
matbaalar kurmak, gazete ve dergiler yayınlamak, vani (1835-1888) idi. Ama, Şirvani'nin edebî mi
tiyatro binaları yapmak ve müzeler kurmak gibi rasında klasik şiir örnekleri çok olmakla beraber,
meselelere ortaya çıkarmıştı. Millî mimarlığın, maarifçi şiire ve mizahî eserlere de önemli yer ay
mûsikînin, ressamlık sanatının canlanması, onlarm rılmıştı.
yeni eserler ve adlarla zenginleşmesi de bu dö- XIX. asrm ortalarmdan başlayarak bir ma-
nemine getirdiği bir yenilik idi. Azerbaycan'ın arifçilik havası içerisinde nefes alan Azerbaycan
Rusya İmparatorluğu tarafından işgalinden, 1860 Edebiyatı'nm temsilcileri de, artık evvelki dö-
yıllarına kadar Tiflis bütün Kafkasya'nın ve Kafkas nemlerde olduğu gibi mollahâneden yetişme de-
Türkleri'nin kültür merkezi işlevini yüklenmişti. ğildirler. Azerbaycan'da mükemmel eğitim gör-
Bu devirden sonra, artık gelişmekte olan Azer- müş, yalnız doğu dillerini değil, aynı zamanda Rus
baycan şehirleri özellikle Baku aynı işlevi üst- dilini ve Batı dillerini de bilen devrin siyâsî, sosyal,
lenmeye başlamışlardı. hukukî gelişmelerinden haberdar olan, yeni tip ya-
Azerbaycan Edebiyatı'nm Abbaskuluağa Ba- zarlar nesli yetişmekte idi. Onlarm büyük bir kısmı
kıhanov-Kudsi, İsmayılbey Kutkaşmlı- Mirze Şefi (Hasanbey Zerdabi, Necefbey Vezirov, Esgerağa
Vazeh, Fazilhan Şeyda, Mirze Feteli Ahundov vb. Gorani, Reşidbey Efendiyev, Sultan Mecid Ga-
nizade, Abdurrahimbey Hakverdiyev, Neriman
165

Nerimanov vb.) Rus okullarından ve üni- temişlerse de, halk tarafından ilgi gös-
versitelerinden mezun olsalar da milliyetçilik duy- terilmediğinden "Kafkasya'nın bu tarafının ha-
gularını, millî örf ve geleneklere bağlılıklarını asla berleri" olarak adlandırılan bu gazete birkaç sa-
kaybetmemişlerdi. Aksine, millî mensubiyetlerini, yıdan sonra yayınını durdurmak zorunda kalmıştı.
millî kimliklerini muhafaza etmek için bu örf ve
adetlere, bu geleneklere daha sıkı bağlanmışlardı. Millî Azerbaycan matbuatının ilk ismi, ilk sa
Bu yön onların eserlerinde de açık bir şekilde gö- yısı 22 Temmuz 1875'te yayınlanan "Ekinci" ga
rülmektedir. zetesi idi. Kısa bir zaman içerisinde Azer
Azerbaycan'da milliyetçilik duygularının ter- baycan'daki ilerici edibi kuvvetleri çevresine
biyesinde, daha doğrusu bu sahada ilk te- toplayabilen "Ekinci" mümkün olduğunca, halkm
şebbüslerde, esası 1875'te konulan millî matbuatın araşma bilgi ve eğitim tohumları serpiyordu. Ga
önemli hizmetleri olmuştu. Her halkın matbuatının zetenin bütün yükünü kendi omuzlarına alan Ha-
onun manevî ve kültürel hayatında ne kadar sanbey Zerdabi (1842-1907) onun hem sahibi, hem
büyük bir rol oynadığını iyi anlayan Rusya Çarlık başyazarı, hem yazarı, hem mürettibi ve hatta pos
Hükümeti, uzun zaman Azerbaycan Türkleri'ne tacısı idi. "Ekinci" örneği, bir ferdin, halkm kültür
kendi matbaalarını kurmaya, kitap ve gazete ya- hayatmı değiştirip, geliştirebilmesinin canlı ifadesi
yımını gerçekleştirmeye izin vermemişti. Hatta idi. 1877-1878 Rus-Türk savaşında "Ekinçi"nin Os
Azerbaycan nüfusunun baştan başa Türkler'den manlı yanlısı yayın yaptığı bahanesiyle, Rus yö
oluştuğunu bildikleri halde, Kafkasya'da 1829'dan netimi bu ilk Azerbaycan gazetesinin neşrini dur
itibaren yayınlanmasına başlanan resmî gazetenin durdu ve XX. yüzyıl başlarına kadar ciddî bir
dili olarak Fars dilini seçmişlerdi. Daha sonra Azerbaycan gazetesinin yayınlanmasına izin ver
1845'te başyazarlığını bir Ermeni'nin yaptığı Azer- medi.
baycan Türkçesi ile bir gazete çıkarmak is- XX. yy. ise artık astanada idi.

XX. Yüzyıl Azerbaycan Edebiyatı


Her millî edebiyatın tarihini devirlere ayı- onlarm bir kısmı kendi ilkelerine sadık kalarak
rırken, genellikle büyük zaman kesimleri belli bir aktif edebî hayattan çekildiler, göç ettiler; bir kısmı
merhale, yahut devir olarak anılır. Bu da doğaldır. yeni rejimle işbirliği yolunu tuttu. Ancak, onlara
Çünkü edebiyatlarındaki büyük eserler ve büyük da büyük güven duyulmuyordu. Aradan çok geç-
isimler bazen nice onyıllar, hatta yüzyıllar boyu meden, yeni sistemin yetiştirmeleri olan "Proleter
bile meydana çıkmayabilirler. Buna rağmen, Azer- yazarları" ile eski edebiyatla yeni edebiyat ara-
baycan Edebiyatı'nm tarihinde son derece kısa bir sındaki ilişkiler kırılmış, kesilmiş duruma geldi. Bu
zaman kesimi, 1900-1920 yılları arası şimdiye ka- açıdan çağdaş Azerbaycan Edebiyat tarihçiliğinde
darki bütün incelemelerde, araştırmalarda ayrıca "XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı" denildiğinde 1900-
bir devir olarak alınmış ve öğrenilmiştir. Hem de 1920 yılları, "Azerbaycan Sovyet Edebiyatı" de-
"XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı" adı altında. Tabiî nildiğinde ise 1920'den sonraki devrin edebiyatı
ki, dünyanın hiçbir halkı ve hiçbir edebiyatı için anlaşılır.
XX. yy. 1920'de bitmemiştir. Ama Azerbaycan Ede- XX. yüzyılın bu ilk iki onyılı, Azerbaycan'm
biyatı için, aynı şekilde eski Sovyetler Birliği'nin edebî-medenî ve sosyal-siyasî hayatmda hâdise ve
terkibine dahil olan diğer millî edebiyatlar için, XX. şahsiyetlerle zengin olan mühim bir devirdir.
asrın Mart 1920'de bittiğini ve bunun ardınca, hala Azerbaycan Türkleri'nin bir millet olarak oluş-
daha yeni adı bulunamayan Sovyet Edebiyatı'nm maları, kitlelerin arasında siyâsî fikirlerin ve Mil-
başlatıldığını söylemek mümkündür. Edebiyat liyetçilik, Türkçülük düşüncelerinin yayılması,
aynı zamanda bir ideoloji olduğu, bir dünya gö- millî kültürün bütün sahalarında hızlı bir gelişme
rüşü ve bakışlar sistemi olduğu için (yahut bu fik- dönemi yaşanması, tarih açısından bir an, bir göz
rin daha sağlıklı anlaşılabilmesi için Sovyetler Bir- kirpimi timsalinde olan bu zaman kesiminde ger-
liği'nin kurulduğu ilk yıllarda, yazarların ve çekleşmiş ve yaşanmıştı. Genellikle XX. yüzyıl baş-
şairlerin, edebiyatı ideolojinin bir parçası haline çe- langıcı Doğu için, Türk-İslâm dünyası için Batının,
virmeye zorlandıklarını söyleyelim. Tabiî olarak, Hristiyan dünyasının baskıları karşısında kbir
bir sıra Azerbaycan yazarları için edebî hayat, uyanma devri idi. Bu baskının tüm ağırlıklarını ya-
edebî varlık 1920'de tamamlandı. Bu tarihten sonra şayan Azerbaycan da, Çin'den, Japonya'ya baş-
166

layıp İran'a ve Afganistan'a kadar yayılan uyanış yasi partilerin olmadığı bir ortamda, Rus şo-
hareketinin dışında kalmamıştı. venizminin, çirkin İmparatorluk politikasının iç-
Rusya İmparatorluğu'nun 1904'te, Rus-Japon yüzünü açmanın, halka hakikatleri anlatmanın ve
savaşında ağır mağlubiyete uğraması ve bunun ar- onu gelecek mücadeleler için seferber etmenin
dınca ülkede ortaya çıkan karışıklıklar ve Çarlık re- yegâne yolu, millî basın, millî edebiyat, okullar ve
jimine karşı ayaklanmalar, İran'ı, Türkiye'yi (Os- tiyatro kalıyordu.
manlı İmparatorluğu'nu) bürüyen inkılapçı "Ekinci" den sonraki yirmi beş yıl süresince,
hareketler, Azerbaycan'da da büyük çalkantılar ya- Azerbaycan Türkleri'nin millî basın yaratmak yo-
ratmıştı. Rusya Çarlık Devleti'nin söven politikası, lundaki bütün çabaları Çarlık Hükümetince en-
İmparatorluk dahilindeki milletleri ve halkları bi- gellenmiştir. Yalnız 1903'te, Mehemmedağa, Şah-
ribirinin üzerine kaldırma ve "Böl ve yönet" po- tahth'nın (1846-1930) başyazarlığı ile "Şark Rus"
litikasını uygulamak çabaları, millî emel ve adlı yarı resmî gazetenin yayımlanmasına izin ve-
mefkure etrafında birleşmenin son derece önemli rildi. İlk sayısında, "...bizim borcumuz he-
ve gerekli olduğunu gösteriyordu. qiqetnevisliktir. Yahşiliği dediyimiz kimi ya-
Mirze Feteli Ahundov ve Hasanbey Zerdabi manlığı da gizletmeyeceyik. Biz meydana onun
gibi millî duygularla yaşayan aydınların XIX. yüz- üçün çıhdıq ki, halqa doğru söz deyek" vaadini
yılın ikinci yarısından itibaren işlemeye baş- veren gazete, bu vaadi sonuna kadar tutamadıysa
ladıkları "Maarifçilik ve içtimaî terakki" fikirleri, da, Celil Memedkuluzade, Ali Nazmi, Ömer Faik
semeresini XX. yüzyılın başlarında verdi. Millî ede- Nemamzade gibi yazarlar, XX. yüzyılın bu ilk
biyatın, millî okulların, yeni aydınlar neslinin mev- Azerbaycan gazetesinden fikirlerini açıklamak için
cut olduğu Azerbaycan, yeni asrın başlangıcında, bir kürsü gibi faydalanabildiler.
artık kültürel ve ekonomik açıdan Rus işgalinin ilk 1905 yılı Haziranından itibaren Alibey Hü-
döneminde olduğu gibi yalnız ve güçsüz değildir. seynzade-Turan ve Ahmet Ağaoğlu'nun baş
Bu devirde, Azerbaycan aydınları, özellikle de ya- yazarlığı ile "Heyat" gazetesi yayma başladı.
zarları arasında en zor durumlarda bile halkı kendi Azerbaycan'ın petrol zenginlerinden, meşhur ha
peşinde sürükleyebilecek Ahmet Ağaoğlu, Celil yırsever Hacı Zeynalabidin Tağıyev'in maddî des
Memmedkuluzâde, Neriman Nerimanov, Mem- teği ile neşrolunan bu gazete, millî birlik fikrinin
med Emin Resulzade, Elimerdanbey Topçubaşı, kökleşmesinde, Türkçülüğün ve İslamcılığın teb
Alibey Hüseyinzade, Üzeyir Hacıbeyli, Ömer Faik liğinde, Azerbaycan Türkleri arasında şuurun ve
Nemanzade vs. gibi edebî şahsiyetler, siyâsî li- milliyetçilik duygularının doğuşunda büyük rol
derler yetişmişlerdi. Onların geniş ve çeşitli edebî- oynadı. Onun daimî yazarları arasında, "Ekinci"
siyâsî faaliyetleri sonucu XX. yy. başlangıçlarında nin kurucusu Hasanbey Zerdabi ve millî ede
Azerbaycan, Rusya İmparatorluğu'nun bün- biyatın aşağı-yukarı bütün temsilcileri bulunmakta
yesindeki diğer Türk topluluklarına nazaran millî idi.
duygu ve düşüncelerin en fazla geliştiği, kültür ha- Rus çarı II. Nikola, ihtilalci demokratik
yatının canlı tutulduğu bir bölge haline gelmişti. güçlerin baskısı altında halka basın, vicdan, söz,
XIX. yy. sonu, XX. yy. başlarında Azer- yürüyüş vs. özgürlükleri vaad eden 17 Ekim 1905
baycan'da millî burjuvazi ve aydınların yetişmesi, Manifestosu'nu imzaladıktan sonra, im-
onların, milletin geleceği ile ilgili önemli me- paratorluğun diğer bölgelerinde olduğu gibi Azer-
selelerde fikir ve emel birliğine varmaları, ülkedeki baycan'da sosyal ve siyâsî hayat canlandı. Bu can-
sosyal ve kültürel gelişmeyi temin eden esas lılık ilk halinde, millî basında kendini gösterdi..
âmiller içerisinde idi. 1905'te patlak veren Birinci Yalnız millî kültürün değil, bütünüyle Azerbaycan
Rus İhtilâli, İmparatorluğun bünyesindeki diğer Türklüğü'nün tarihinde önemli bir merhale oluş-
halklar gibi Azerbaycan Türklerini de siyâsî hayata turan "Molla Nesreddin", "Füyuzat" dergileri,
daha faal girmeye, bir millet olarak kendi özgürlük "İrşad, Terekki, Açıksöz" vs. gibi gazeteler yayma
ve insani hakları uğrunda mücadele vermeye ce- başladı; kadın ve çocuk dergilerinin esası konuldu.
saretlendirdi. Tabiî ki, 1905 yılına kadar İm- Basın, kitlelerin dikkatini ülke içinde ve ulus-
paratorluğun Türkler'in yaşadığı diğer böl- lararası alanda cereyan eden önemli olaylara
gelerinde olduğu gibi Azerbaycan'da da, hiçbir yöneltip, onların siyâsî düşüncelerini bi-
siyâsî parti kurulmadığından ve siyâsî mücadele çimlendirmeye ve katılımlarını arttırmaya ça-
gelenekleri bulunmadığından, başlatılan hareketin lışıyordu. Matbuat; savunuyor, istibdat ve zulüm
bütün ağırlığı ve sorumluluğu bir grup aydının karşısında, hürriyeti savunuyor, Rusya İm-
edebiyat ve sanat adamının üzerinde kalıyordu. Si- paratorluğu'nun Ermeniler eli ile gerçekleştirmek
167
:

isteği yeni "Haçlı yürüşleri" karşısında, Türk-İslam rulmuştu. Orucov Kardeşlerin elektirik matbaası
birliğinin ve hayatın tüm alanlarında çağ- tüm Kafkasya'nın en büyük yayımcılık ve neşriyat
daşlaşmanın kaçınılmazlığını ileri sürüyordu. merkezlerinden birisi idi. Yayınlarda çağdaş ya-
Matbuat her vasıta ile milletin muhtelif ta- zarların eserleri ile birlikte millî klasiklerin ve
bakaları arasında millî birlik hissini kuv- dünya edebiyatının önde gelen temsilcilerinin eser-
vetlendirmeye, halkı her açıdan eğitmeye ve onu, leri yayımlanıyordu. Tercüme Edebiyatı'na merak
yaklaşmakta olan tehlikelerden haberdâr etmeye artmıştı. Azerbaycan'da, kökleri, gelenekleri ile
çaba gösteriyordu. 1905'ten sonra Azerbaycan'da halk yaratıcılığına dayanan bir "Çocuk Edebiyatı"
genişlemekte olan millî uyanış, edebî ve kültürel meydana çıkmakta idi.
kalkınma Rus Çarizmi'nin dikkatinden kaç- Kısa bir süre içerisinde kudretli sahne ustaları
mamıştı. Bu millî yükselişin önlenmesi için siyâsî yetiştiren Azerbaycan Tiyatrosu, halkın eğitim gör-
oyunlara ve ihtilaflara el atılmış, Rusya'nın her düğü ikinci bir mektebe çevrilmişti. Bütün Şark-
zaman özel bir koruyuculuk gösterdiği Ermeniler İslam dünyasında ilk opera yine bu asrın baş-
organize edilmiş bir şekilde Azerbaycan Türk- larmda Azerbaycan'da bestelenmişti. Bu, Üzeyir
leri'nin üzerine saldırtılmıştır. 1905-1907'de Hacıbeyli'nin ilk defa 1908 yılının Ocak ayında
Bakü'de, Tiflis'te, İrevan'da, Gence'de, Şuşa'da, Bakü'de sahneye konulan ve ünümüzde de millî
Nahçıvan'da ve Azerbaycan'ın diğer bölgelerinde, mûsikî sanatımızın tacı niteliğinde olan, "Leylâ ve
Osmanlı İmparatorluğu'nda ulaşamadıkları emel- Mecnun" operası idi. Fuzûlî şiiri ile Üzeyirbey
lerini Kafkaslar'da gerçekleştirmek üzere Er- mûsikîsinin üstün bir güzellik ve olgunlukla bir-
meniler'in eli ile kanlı cinayetler işletilmiş, yeni bir leştiği bu eser millî kültürü, özellikle de mûsikî
soykırım başlatılmıştı. Çarlık Rusyası'nın si- kültürünü etkileyen nâdir sanat örneklerinden biri
lahlandırdığı, Taşnaksiyun ve diğer söven par- olmuştu.
tilerin organize ettikleri Ermeni terörü, silah gü- Çarlık Rusyasmın tüm engellemelerine rağ-
cüyle Azerbaycan'da tarihî gelişmeyi durdurmaya, men Azerbaycan Edebiyat ve kültürü millî çiz-
kuvvetlenmekte olan milliyetçilik hareketinin gisinde gelişmesini sürdürüyor ve millete reh-
önünü almaya can attılarsa da, ger- berlik ediyordu. Rusya'nın diğer yerlerinde olduğu
çekleştiremediler. Aksine, acımasız düşman ka- gibi Azerbaycan'da da rejimden hoşnutsuzluk
rışısmda zayıf da, olsa, birlik sağlandı; Ermeni çe- fazla idi. Baku asrm başlarında imparatorluğu sar-
telerinin karşısına çıkmak için silahlı güce sahip, san inkılab hereketlerinin merkezlerinden birine
siyâsî kurumlar kuruldu. 1906'da gazeteci yazar çevrilmişti. Baku, hem burada güçlü mevkileri olan
Ahmet Ataoğlu'nun kurduğu "Difai" (Müdafie) Bolşeviklerin, hem de millî hareketin, özgürlük
partisi böyle kurumların ilki idi. Ermeni şo- düşüncesinin merkezi olarak tanınıyordu. Birinci
venizminin iç yüzünün anlaşılmasında, onun Tür- Rus inkılâbının ve 17 Ekim Manifestosu'nun ver-
kiye ve Kafkasya'daki hîlekâr planlarının açığa çık- diği nisbî hak ve özgürlüklerin çok geçmeden or-
masında, Azerbaycan Edebiyatı'nın Celil tadan kaldırılması, demokratik gözükme ça-
Memmedkuluzade, Ahmet Ağaoğlu, Haşimbey basında olan rejimin, açık şovenizm ve Türk
Vezirov, Üzeyir Hacıbeyli, Memmed Seid Or- düşmanlığı ile seçilen Stolıpin rejimine çevrilmesi,
dubadi, Neriman Nerimanov gibi temsilcilerinin gazetelerin kapatılması, milliyetçi aydınların takip
şiir ve hikayelerinin, makale ve bildirilerinin edilmesi, Bakü'ye, Rusya'daki pantürkizmin ve pa-
büyük tesiri olmuştu. nislamizmin esas merkezlerinden birisi gibi ba-
Asrın başlarmda Azerbaycan'ın sosyal ve kül- kılması ve benzeri baskılar, aynı zamanda tepkiler
türel hayatındaki canlanma, yalnız eğitim ve basın doğuruyordu.. İmparatorluk esaretinden kur-
çalışmalarının çoğalması ile sınırlanmıyordu. tulmanın yolu, millî birlikte, kendi kökenlerine
Nicat, Neşr-i Maârif vs. gibi millî cemiyetler de, bir dönmekte aranıyordu. 1905 yılına kadar im-
taraftan eğitim ve kültürü yaymaya, öbür taraftan paratorluk memurlarının, yerine ve zamanını göre
da milletin farklı tabakalarını, zenginle yoksulu, "Tatar" /'Müslüman", "Fars", "Tuzemets" (yerli
aydınla eğitilmemiş insanı yakalaştırmaya, devrin anlamında) olarak adlandırdıkları, millî duy-
tanınmış şairlerinden Abdullah Şaik'in de yazdığı gularına hakaretle yaklaştıkları Azerbaycan Türk-
gibi, Azerbaycan Türkleri'nin hepsinin "Bir gü- leri, millî varlıklarını fark etmiş, kim olduklarını,
neşin zerresi" olması fikrini kitlelere telkin etmeye hangi kökten kaynaklandıklarını, nereden gelerek
çalışıyorlardı. Azerbaycan Edebiyatı'nı ve halkın nereye vardıklarını anlamışlardı. Şüphesiz, bu
kültür hayatını etkileyen başka bir olumlu hadise, tarihî süreçte edebiyatın büyük rolü olmuştu. XX.
kitap yayımlarının artması idi. Bakü'de ve Azer- yy. Azerbaycan Edebiyatı'nda yeni bir uyanış dev-
baycan'ın diğer bölgelerinde onlarla matbaa ku- rinin başlangıcı oldu. Ancak, sonraki gelişmeler bu
168
:

uyanışın sonuna kadar yaşanmasına imkân ver- Hoca) adını taşıyan dergide, onun yüzlerce fıkrası
medi. yayımlanmıştı. Bu fıkralarda, maîşet me
XX. yy. başlarında Azerbaycan Edebiyatı'nın selelerinden tutulmuş uluslararası problemlere
esas türleri şiir, nesir ve sahne eserleri idi. Başının kadar çok farklı konular ele alınmış, bazen sert, öl
kuvvetlenmesi, günlük makale ve fıkracılığın daha dürücü, bazen de alay edici mîzah yolu ile Azer
da gelişmesine yol açmıştır. Millî sahne eserleri baycan Türkleri'nin, Türkiye'nin, iran'ın, İslam
şekil açısından zenginleşmiş; vodvil, operet gibi dünyasının çeşitli sorunlarına cevap aranmıştır.
türler meydana çıkmıştı. Edebî türler arasında Derginin başyazarı defalarca ölümle tehdit edilmiş,
gerek şekil, gerekse mazmun açısından en fazla de- mahkemeye verilmiş, takip olunmuş, ama bütün
ğişikliğe uğrayan ise hiç şüphesiz, şiir idi. bunlara rağmen tuttuğu yoldan bir adım bile çe
Yüzyılın başlarındaki edebiyat adamları, ya- kilmemiştir. Celil Memmedkuluzade ve onun
zarlar ve şairler esas itibarı ile basının çevresinde kalem dostları büyük bir başarı ile halkın gözünü
toplandıklarından, devrin iki önemli dergisinin, açmış, ona dost ve düşmanını tanıtmış, hakkını an
"Molla Nesreddin'in ve Füyûzaf'ın adı ile ilgili on- latmış, yeni ve daha güzel bir hayat için onu
ların fikir ve ilkelerine ilişkin edebî mekteplerin mücâdeleye sevketmişlerdi.
varlığından bahsetmek mümkündür. Azerbaycan İlk sayısında, "Sizi deyib gelmişem ey menim
Edebiyatı üzerine son zamanlara kadar yapılan müslüman kardeşlerim" diye yüzünü halkın sı-
araştırmalarda bu mektepler, bu edebî radan temsilcilerine çeviren dergi, onlara "Türk'ün
istikâmetler, şuurlu olarak biribirine karşıt gö- açık ana dilinde" konuşacağını va'detmiş ve
rülmüş; onlardan, barışmaz fikir düşmanları gibi 1932'de Sovyet rejimi tarafından kapatılana kadar,
söz edilmiştir. Aslında, gerek Molla Nesreddin bu va'dine sadık kalmıştı. Hatta dil konusunda
edebî mektebi, gerekse Füyûzat edebî mektebi aynı Molla Nesreddin'in tam aksi bir tutumda olan "Fü-
amaç uğrunda mücadele ediyorlardı. Sadece, on- yuzat" dergisinin başyazarı Alibey Hüseyinzade
ların mücedele yolları ve usulleri farklı idi. Sonuçta Turan 1910'da Türkiye'ye göçmeden önce Tiflis'te,
varmak istedikleri nokta ise, aynı olmasa da, çok derginin idaresinde onun başyazarım ziyaret etmiş
yakın idi. Her iki dergi ve onların çevresindeki ve şöyle bir îtiraftan çekinmemişti: "Yahşi ya-
edebî güçler, mücadelelerle dolu bir dönemde zırsınız... Açık yazmayı da bacarmak lazımdır".
halka kurtuluş yolunu göstermeyi esas amaçları sa-
Molla Nesreddin'in nerdeyse her sayısında,
yıyorlardı.
bütün istekleri ifade etmeye kadir olan Türk dilini
"Molla Nesreddin" dergisinin ilk sayısı 7
tahrif edenlere, bozanlara, onu lüzumsuz yere ya-
Nisan 1906'da Tiflis'te neşrolunmuştu. Daha sonra
bancı sözlerle dolduranlara karşı bir fıkra, yahut
Bakü'de ve Tebriz'de yayımlanan bu dergi, yirmi
karikatür bulmak mümkündür. Devrin, bütün dik-
yıl boyunca millî edebiyatm esas taşıyıcı güçlerini
kati çeken sorunları Azerbaycan Türkleri'nin kendi
kendi çevresine toplamış, dil ve üslûp açısından
topraklarında uğradıkları hakaret ve küçültmeler,
yeni mîzâhî aynı zamanda mücadeleci eserler
Rus İmparatorluğu'nun Tük-Müslüman halklara
onun sayfalarında yer almıştı. "Molla Nes-
yönelik hakim milletçilik politikası, fanatizm ve ce-
reddin"in başyazarı Celil Memmedkuluzade
halet, kadınların ezilen durumları, İran'da, Os-
(1869-1932) Dünya Edebiyatı tarihinde nadir bu-
manlı İmparatorluğu'nda ve diğer doğulu ül-
lunan mîzah ustalarından idi. O da büyük selefî
kelerde başveren değişiklik ve siyâsî olaylar, aşırı
Mirze Feteli Ahundov gibi gülüşün tedavi edici,
dincilik ve cahil din adamları, köylünün ve işçinin
şifa verici gücüne inanıyordu. Bu açıdan da,
hakkının yenilmesi gibi konular derginin say-
mîzâhî bir dergi yayımlayarak vatanın ufkunu sar-
falarında devamlı şekilde, büyük bir keskinlik ve
mış kötülük ve yaramazlıklara karşı mücadele bay-
cesaretle aydınlatılıyordu. Selefi Ahundov'un "kan
rağını kaldırmıştı. Edebiyata bir öykü yazarı gibi
kokusu" gelen meselelerle ilgilendiğini söyleyen
giren Celil Memmedkuluzade, ilk eserlerinden biri
Mirze Celil, kendisi Ahundov'un eserlerindeki
olan "Danabaş kendinin ehvatları"adlı küçük ro-
problemlerden on kat fazla "kan kokusu" gelen so-
manı ile tamamen yeni bir nesir geleceğinin esas-
runları edebî fikrin gündemine getiriyordu.
larını koymuştu. Onun "Ölüler", "Anamın Kitabı",
"Deli Yığıncağı", "Kamança" vs. gibi dram eserleri "Molla Nesreddin" dergisi ve onun çevresinde
çağdaş Azerbaycan hayatının en acılı problemleri ortaya konan edebiyat, gerçekleri ve mücadeleci
üzerine ışık tutmuş, hikayeleri ile Azerbaycan ha- ruhu ile seçiliyordu. Bu edebiyat çağdaş ruhlu idi,
yatında mevcut olan insan tiplerinin tam bir ga- günün problemlerini acıkmayı görev biliyor ve me-
lerisini yaratmıştı. Türk dünyasının büyük gülüş selelere günün gerçekleri içinde cevap arıyordu.
ve mizah ustası Molla Nesreddin'in (Nesreddin Bu edebiyatın tenkit hedefleri açıktı; bir zamanlar
169

şanına medhiyeler, kasideler yazılan şahları, sul- zularda bir dizi değerli eserler vermişti. O, Azer-
tanları, carlan zor ve hile ile gasp ettikleri "bü- baycan Sahne Edebiyatı tarihinde ilk sembolik
yüklük tahtından" çekip yere indiriyor, gerçek dram eserini yazmış, zengin tarihî kaynaklara du-
yüzlerini halka gösteriyordu. Bu edebiyatın dili yanan "Ağa Mehemmed Şad Kaçar" dramının ve
açık, anlaşılır ve halka yakın idi. Onun kah- çoksayıda küçük komedilerin yazarı olarak ta-
ramanlarının büyük bir kısmı da, sıradan olan in- nınmıştı. Bedii nesirde de Hakverdiyev, mîzâhi ve
sanlar idi. Bu edebiyat Azerbaycan tenkitçilerinden ciddî hikâye dalında eser vermiştir. O'nun eser-
Ali Nazım'm güzel bir dille söylediği gibi, Ede- lerini dilinin ve üslûbunun güzelliği, açıklığı, ede-
biyat Kâbesine ayakları çarıklı Azerbaycan köy- biyata getirdiği karakterlerin canlılığı ile temayüz
lüsünü getirmişti. Bu edebiyatta güçlü bir inkarcı eder.
ruh vardı, ama o, hakikatlerin tasdikine yönelik bir Molla Nesreddin'in etkisi ile Azerbaycan'da
inkâr idi. Bu edebiyatta kuvvetli bir dağıtıcı güç kısa bir süre içerisinde hayli mîzâhi dergi ya-
var idi, ama bu yeniyi kurmak için köhneyi, za- yınlanmaya başlamıştı. Ancak, bu dergilerin hiç
manı, geçmişi yıkmaya yönelik bir dağıtıcılık idi. biri "Molla Nesreddin" seviyesine yükselmemişti.
Bu edebiyatta yakıcı ve yıkıcı bir mizah vardı, ama Edebî hareketin başka bir kanadım da
bu mizah, kötülükleri, yaramazlıkları, halka zıt "Füyûzat"edebî dergisi ve bu dergi etrafında top-
olanları yakmak ve yıkmak için kullanılıyordu. lanan yazarlar oluşturmakta idiler. Ama Molla
XX. asır Türk şiirine Mirze Elekber Sabir Nesreddin'le kıyaslandığında, Alibey Hüseyinzade
(1862-1911) gibi büyük bir şiir dehasını, yergi us Turan'm başyazarlığı ile yayınlanan Füyûzat, kısa
tasını Molla Nesreddin kazandırmıştı. Sabir, alev ömürlü oldu. 1906 yılının sonlarında kurulan
saçan satırları ile yeni devir Azerbaycan şiirinde dergi, 32 sayı yayımlandıktan sonra 1907 son-
gerçek bir inkılap yapmış; eski şiirle arasmda ge larında kapanmak zorunda kaldı. "Füyûzat" ken-
çilmesi imkânsız bir uçurum yaratmıştı. Onun disinden önce yayımlanan "Hayat" gazetesi gibi
"Hophopname" adı ile tanınan yergi şiirler mec Türkleşmek, İslâmlaşmak, Çağdaşlaşmak fikrimi
muası, bütün Türk şiirinin tarihinde bir olay ni savunuyordu, Türk-İslam dünyasmı bir araya gel-
teliğinde idi ve bugün de yerini, önemini ko meye, dînî ve millî birlik kurmaya çağırıyordu. Fü-
rumaktadır. Sabir Azerbaycan şiirinin yönünü, yuzat, ilk sayısında da açıklandığı gibi Türkçü bir
değiştirdi, onu hayata, gerçekliğe yaklaştırdı, dü mecmua idi ve yüz seneden fazla Rusya İm-
rüst ve cesur olmayı öğretti. Fuzûlî'den sonra onun paratorluğu'nun işgali altında kalmış Azer-
gazellerine nazire yazmak devrin şairleri arasında baycan'da Türkçülük ve Milliyetçilik fikirlerini
ne kadar yaygın idiyse, Sabir'in mısralarını taklid yaymak ve Azerbaycan Türklerini kendi geçmişi,
etmek de XX. yy. başlarındaki Azerbaycan şiiri için tarihî ve kültürü ile tanıştırmayı amaç ve gö-
benzeri bir durumdu. Bir şair olarak Molla Nes- revlerinden biri ilân etmişti. Derginin esas yaratıcı
reddin'le birlikte geçen edebî yaratmak devri son gücünü İstanbul'da okumuş, Osmanlı tarihî ve kül-
derece kısa sürmüş, hepsi altı yıl devam etmişti. türüne derinden vâkıf olan Alibey Hüseyinzade,
Ama bu altı sene onun şiir dehasına yetmişti ve Kırım Türkü Hasan Sabri Ayvazov ve Halit Hür-
yeni şiir geleneğinin ve yeni edebî mektebin ku rem Sebribeyzade vb. oluşturmakta idiler. Azer-
rucusu olarak hayatta olduğu döneminde de her baycan Edebiyatı'nın Hesenbey Zerdabi, Abdulla
kes tarafından kabul edilmişti. Saik, Abdulla Sur, Mirze Elekber Sabir, Abbas Seh-
"Molla Nesreddin" dergisinin çevresinde top- net vs. gibi tanınmış simaları da Füyuzat'ta eser-
lanan Abdurrahimbey Hakverideyv (1870-1933), lerini yayımlatıyorlardı. Azerbaycan romantik şi-
Ali Nazmi (1878,1946), Alikulu Gemküsar (18âO- irini büyük isimlerinden biri olarak tanınan
1919), Memmed Said Ordubadi (1872-1950), Ömer Mehemmed Hadi (1879-1920) ise bir süre bu der-
Faik Nemanzade (1883-1937), Bayrameli Ab- gide çalışmış ve Füyûzat düşüncesinin alevli ta-
baszade (1859-1926), Salman Mümtaz (1881-1938) raftarlarından biri olmuştu.
vb. şair ve yazarlar Celil Memmedkuluzâde'nin ve "Füyûzat" edebiyatta, Kafkasya'da Çarlık Rus-
Sabir'in başlattıkları yolu devam ettirirdiler. Ama yası'nın yürüttüğü hakim milletçilik politikasmm
tek bir fikir cereyanı, ile bağlı olmalarına rağmen, karışısına Türklük ve İslam ideolojisini çıkarmayı,
her birinin kendine has yaratıcılığı, üslûbu, ha- herkesi bu fikir çevresinde birleştirmeyi ön-
diselere ve şahsiyetlere bakış tarzı vardı. Mesela, görüyordu. Derginin ilk sayılarından birinde pa-
aynı zamanda Petersburg'un iki üniversitesinde nislamizm fikir akımının kurucularından sayılan
eğitim gören, batı ve doğu dillerini bilen, eski Türk Cemaleddin Afganî'nin aşağıdaki fikrine yer ve-
kültürüne derinden vâkıf olan Abdurrahimbey rilmiştir: "İslâm'ın müasir halı, başı İstambul'da
Hakverdiyev, gerek tarihî, gerekse çağdaş mev- karar tutan, bir eli Güney Afrika'ya, diğeri Kırım
170
:

ve Orenburg'dan, Çin'e kadar uzatılan, ayakları "Füyuzat" sayfalarında yayımlanan büyük


Batı Asya boyunca giden, bütün ezaları ezilmiş ve tarihî gerçekliklere ve güçlü bir inanca dayanan ya-
eybecer hala salınmış neheng haste bir bedene ben- zılar, böyle çetin ve anlaşılamayan bir dilde kaleme
zetmek olar. Vezife mübahise etmekte değil, par- aldığından, sonuç olarak gereken tesir ve yankıyı
çalanıb tökülmekte olan bu bedene müalice etmek, yapamıyordu. Alibey Hüseynzade'nin ve onun
onu harekete getirmektir". Derginin başyazarı Ali- kalem dostalarınm makale ve şiirlerinde yaymaya
bey Hüseynzade de aynı fikri paylaşıyordu. Hem çalıştıkları fikirleri gerçekleştirecek olan toplum,
de bütün İslam halklarının bir araya getirilmesinin bu yazıları anlayamıyordu. Bu açıdan da Füyuzat
zorluklarını bilerek, ilk önce dil ve tarih açısından edebiyatı, Molla Nesreddin edebiyatı gibi kitle içe-
birbirine yakın olan Tük halklarının birliğinin risinde fazla ilgi göremedi. Ama hiç şüphesiz ki,
temin edilmesini, Türk Dünyası aydınlarının ve Füyuzat ve onun çevresinde toplanan ede-
siyâsîlerinin üzerine düşen esas görev sayıyordu. biyatçılar, Azerbaycan Edebiyatı'na bir üslûp ye-
Bu fikir tarihine, Turancılık-Panturanizm fi- niliği getirdiler, onun çağdaş Dünya Edebiyatı'mn
kirlerinin kurucusu olarak girmiştir. Turancılık, ül- tecrübesi ile tanışmasına imkan sağladılar. Ge-
küsü onun dergisinin sayfalarında yayımlanan nellikle, "Molla Nesreddin" gerçekçi edebiyatın,
"Türkler kimdir ve kimlerden ibarettir?", "Türk "Füyuzat" ise romantik edebiyatın gelişmesine,
dilinin vezifey-i medeniyyesi", "Nicat me- yeni adlar ve eserlerle zenginleşmesine imkân
hebbetdedir", "Siyaset-i füruset" vs. gibi eser- verdi. Ve dil meselesi hariç, bütün diğer me-
lerinde, tarihî ve nazarî açıdan temellendirilmişti. selelerde bu dergilerin ve onların çevresindeki
Ancak, Füyuzat'ın takip ettiği dil siyâseti edebî güçlerin hedef ve amaçları keskin şekilde ay-
Azerbaycan cemiyetinde ve edebî hayatında hoş rılmıyordu. Yergici bir şair olan Sabir "İstikbalimiz
karşılanmadı. Özellikle de, "Türk'ün açık ana di- lağlağıdır" diyordu. Romantik bir şair olan Me-
linde" yazanın imkânını parlak bir şekilde ortaya hemmed Hadi ise onun karşılığında "İstikbalimiz
koyan Molla Nesreddin'le, Azerbaycan Türk- parlaktır" cevabını veriyordu. Ve bu iki büyük şa-
çesi'nin mükemmel bir edebî dil haline geldiğini irin eserlerinin adları birbiren tamamen zıt ol-
kendi eserleri ile ispatlayan Celil Memedkuluzade masına rağmen, ikisi de mensup oldukları halkın,
Sabir, Abdurrahimbey Hakverdiyev, Neriman, Ne- milletin gerçekten de parlak bir istikbal yaşaması
rimanov, Yusuf Vezir Çemenzeminli, Üzeyir Ha- için aynı derecede mücadele ediyorlardı.
cıbeyli gibi yazarların eserleri ile kıyaslandığında, XX. yy. Azerbaycan Edebiyatı üç esas çizgi
"Füyuzat" in kullandığı ve savunduğu dilin halkın üzerinde gelişmekte idi. Bunlardan birincisi Celil
kültür tarihinde geriye doğru atılmış bir adım ol- Memmedkuluzade, Sabir, Neriman Nerimanov,
duğu meydana Hüseynzade tabii ki, bu manevî ve Ebdürrehimbey Hakverdiyev, Ali Nezmi Memmed
siyâsî birliğin gerçekleşme yolunun dil birliğinden Seid Ordubadi, Akikulu Gemküsar, Mirze Ali
geçtiğini çok iyi biliyordu. Bunun için de, asrın Möcüz gibi isimlerle temsil olunan gerçekçi De-
başlarında kullanılan Osmanlı edebî dilinin, bütün mokratik Edebiyat idi. İkincisi, Süleyman Sani
Türk boylarının kitap ve yazı dili olarak kabul edil- Ahundov, Üzeyir Hacıbeyli, Yusuf Vezir Çe-
mesi fikrini devamlı olarak savunuyordu. Ne var menzeminli, Abdulla Saik, Sultan Mecid Qenizade,
ki, bu zaman İstanbul'unda kullanılan edebî dil Os- Reşidbey Efendiyev, İbrahimbey Musabeyov, Zey-
manlı yazarlarının ve aydınlarının da, büyük bir nalabdin Marağayi, Mirze Abdurrahim Talıbov
kısmını tatmin etmiyordu, Türkiye'nin yüreğini gibi isimlerin temsil ettiği gerçekçi Maarifçi Ede-
oluşturan Anadolu insanı için ise, bu dil yeterince biyat idi. Üçüncüsü de, Alibey Hüseyinzade, Me-
anlaşılmayan, nerdeyse yabancı bir dil olarak ad- hemmed Hadi, Abbas Sehhet, Abdulla Di-
landırılacak bir durumda idi. Meselâ, "Molla Nes- vanbeyoğlu gibi yazar ve şairlerin oluşturdukları
reddin" dergisi 1908'de yayınlanan 7. sayısında Romantik Edebiyat çizgisi idi.
"Müslüman okumuşları" adlı bir karikatür ya- XX. asır Azerbaycan Edebiyatı'mn ele aldığı
yımlamış ve ana dilini unutarak yad, yabancı (Bir konular ve Dünya Edebiyatı ile, dünya halklarının
tarafta Rus, öbür tarafta Arap-Fars) tesirlere uya- hayatı ile ilişkileri de bir hayli genişlemişti. Roman
rak birbirini anlamayan iki aydının, komik ko- bir edebî tür olarak edebiyata yerleşmiş, hayatı ge-
nuşmalarını şöyle anlatmıştı: nişliği ile kapsamak, dil ve üslûp açısından tecrübe
"- Cenab-i ali, ne delail-i hökmiyye ile Yurupa kazanmıştı. Azerbeycan Edebiyatı'nda konusu
mütefennileri enasir-i erbeini bed ez heqiqet gö millî hayattan alınmış eserlerin yanısıra dil ve din
rürler? açısından ortak noktaların bulunduğu İran ve Tür-
- Meni izvinit ele, men urusca obrazovaniya kiye, aynı şekilde Rusya ve Batı ile ilgili romanlar,
almışam, tatarski ponimat elemirem". dramlar meydana çıkmıştı. Böyle bir mevzu ge-
171

nişliği, özellikle romantik üslupta yazan yazarların mücedelenin sürdüğü 1917-1920 yılları, millî azın
eserlerinde sürekli olarak dikkati çekmektedir. lıklar için de, sözde değil fiilen kendi mu
Esası Mirze Feteli Ahundov tarafından ko- kadderatlarını tâyin etme, doğal hak ve hu
nulan edebî tenkit ve bunun yanı sıra edebiyat ta- kuklarına kavuşma için mücadele yılları idi. 1917
rihçiliği de XX. yy. başlarında hızlı bir gelişme dö- yılının Mart ayında Kafkasya'nın yönetilmesi için
nemi yaşamaya başladı. Azerbaycan Edebiyatı'nm Geçici hükümete bağlı olarak "Özel Kafkasya Ko
ilk büyük tarihçisi Feridunbey Köçerli (1863-1920) miserliği" kuruldu. Komiserliğin bünyesinde Azer
Rusça yayınlattığı "Azerbaycan Türklerinin Ede- baycan Türkleri, Ermeni ve Gürcülerin birer tem
biyatı" (Tiflis, 1903) ve dört ciltlik "Azerbaycan silcileri vardı. Ama millî ve dînî farkların son
Edebiyatı" eserleri 1900-1920 yılları arasında mey- derece keskin şekilde belirdiği bu üçlü kurum, fi
dana çıkmıştı. Edebiyat tarihçiliği ile birlikte, Kö- ilen yürümedi. 1918 yılı başlarında, yapılan se
çerli edebî tenkit sahasında da devamlı çalıştı; çağ- çimler sonunda "Kafkas Seymi" adını alan yeni
daş yazar ve şairlerin eserleri hakkında Rus ve hükümet kuruldu.
Azerbaycan basınında tanıtma ve eleştiriler ya- Kafkasya'nın üç esas milletin katılması ile ku-
zıyordu. Devrin tanınmış şairlerinden Abbas Seh- rulan ve konfederatif bir devlet olan Seym de
het'in de îtiraf ettiği gibi, XX. yy. Azerbaycan Ede- umutlan gerçekleştirmedi. Dahilî çekişmeler ve
biyatı mümessillerinin üzerinde Feridunbey millî zemindeki münakaşalar onun yıkılışını hız-
Köçerli'nin büyük etkisi olmuştu. O, edebiyatın landırdı. 26 Mayıs 1918'de Seym'in gürcü mil-
esas dikkatinin hayata, mevcut sosyal ve mânevi letvekilleri Kafkasya Konfederasoyonu'ndan çı-
meselelere yöneltilmesinde, üslûp ve mevzu açı- karak bağımsız millî devletlerini kurduklarını îlân
sından çağdaşlaşmasında önemli roy oynamıştı. ettiler. Bir gün sonra, 28 Mayıs'ta, Seym'in otuz üç
Köçerli ile birlikte asrın başlarında hayattan çok Azerbaycanlı milletvekili Tiflis'te toplanarak meş-
erken yaşlarında göçen, tenkitçi Abdulla Sur (1883- hur "Mîsak-ı Millf'yi Azerbaycan halkının İstiklal
1912) da geniş edebî fealiyet göstermekte idi. Millî Beyannamesi'ni kabul ettiler ve bağımsız Azer-
Tiyatro'nun hızlı gelişmesi, ayrıca bir tiyatro ten- baycan Cumhuriyeti'nin kurulması haberini bütün
kitçiliğini doğurmuştu. dünyaya duyurdular.
; ] Şüphesiz, asrın başlarındaki Azerbaycan Ede- Azerbaycan'ın başkenti Baku, Ermeni ve Bol-
biyatı'nm, edebî zevk ve üslûplarının farklığına şevik kuvvetlerin elinde olduğundan, Gence, yeni
rağmen Azerbaycan yazarlarının, millî kültür ve cumhuriyetin geçici başkenti oldu. Burada ilk
halka en büyük hizmetleri, son derece kısa bir hükümet kuruldu, Azerbaycan Millî Ordusu'nun
zaman kesimi içinde Milliyetçilik, Hürriyet ve De- teşkilatlanması için ilk adımlar atıldı; kardeş Tür-
mokrasi fikirlerini yayabilmesi ve halkı, ge- kiye ile diplomatik anlaşmalar yapıldı.
lecekteki ciddî sınavlara hazırlayabilmesi idi. 1918 yılı Eylülünde, Azerbaycan'a yardıma
Sınav ve tarihî değişiklikler zamanı ise artık gelen Osmanlı Kafkas Orduları'mn büyük katkısı
gelmişti. Tarih 300 yıllık Romanovlar sülalesini ve ile Baku düşmanlardan temizlendi. Azerbaycan
Rusya imparatorluğu'nu yok olmaya götürmekte Cumhuriyeti, Türk-İslam dünyasının tarihinde ilk
idi. Ne, Anayasası ve Parlamentosu (Rusiyada bu cumhuriyet tipli devlet idi ve onun fikir temelini,
Duma adı ile hayata geçirilmişti) olan monarşiye Azerbaycan yazarlarının ısrarla savundukları
geçiş, ne de millî özgürlük ve bağımsızlık mü- Türkleşmek, İslamlaşmak, Çağdaşlaşmak oluş-
cadelelerine, ihtilallere karşı çevrilen sert Stolıpin turuyordu.
rejimi, bu kaçınılmaz yok oluşu durduramadı. Türk Dünyası'nın bu ilk Cumhuriyetinin var-
Rusya'nın 1914'te başlayan Birinci dünya Savaşı'na lığı ancak yirmi üç ay devam etti. Tabii ki, tarih açı-
katılması ise ülkedeki dağılma, çökme sürecini sından bu, bir göz kırpımıdır. Gayri-Rus milletleri
daha da hızlandırdı. 1917 yılının Şubatında Rusya yalan vaadlerle kendi tarafına çeken Bolşevikler,
İmparatorluğu çöktü. Rusya'da iki hakimiyetlilik, durumlarını nisbeten kuvvetlendirdikten sonra,
daha doğrusu hakimiyetsizlik ve anarşi dönemi Rusya İmparatorluğu'nu eski sınırları içerisinde
başladı. Kendilerini halkın ve memleketin yegâne restore etmek girişimlerine başladılar. Yirmi üç
kurtarıca olarak takdim eder. Bolşevikler, Rusya'da aylık bağımsızlık ve özgürlükten sonra Azer-
Burjuva Demokratik Cumhuriyetinin kurulmasını baycan, yeniden İmparatorluğun, ama bu defa
engellediler ve 1917 yılının Kasımında silahlı darbe kızıl imparatorluğun terkibine dahil edildi.
ile iktidarı ele geçirerek, proletaryanın dik- Azerbaycan'ın bağımsızlığı çok kısa sürse de,
tatörlüğünü ilân ettiler.
milletin tarihinde, onun edebiyat ve medeniyetinin
imparatorluğun merkezinde iktidar uğrunda tarihinde silinmez izler bıraktı. Evvela, bütün
172

dünya Azerbaycan Türkleri'nin bir millet olarak Üniversitelerine gönderdi. Parlamento, Azer-
varlığından ve onların kendi târihî topraklarında baycan Türkçesi'ni devlet dili ilan etti; alfabe ıs-
özgür, bağımsız, demokratik devletlerini kurmak lahatı projesi hazırlandı, kadınlara hukuk eşitliği
arzusundan haberdar oldu. Öbür taraftan, Millî verildi vs. İç ve dış düşmanlarla, Karabağ'daki Er-
Devlet'in teşekkülü Türkçülük ve Milleyetçilik meni kıyamı ve ülkenin çeşitli bölgelerindeki Er-
duygularım resmî bir ideoloji durumuna getirdi ve meni katliamları ile, her tarafa bürüyen dağınıklık,
senelerce bu amacm hayata geçmesi uğrunda ihtiyaç ve toplumsal eğitimsizlikle uğraştılar. Gün-
mücâdele veren edebiyatı büyük çapta etkiledi. begün artmakta olan Bolşevizm tehlikesi ve bu
Azerbaycan'm şair ve yazarlan, aydınlar ta- olumsuz şartlar içinde yeni Azerbaycan Cum-
bakası Millî Devlet'in kurulmasını büyük sevinçle huriyeti'nin genç ve tecrübesiz kurucuları, dünya
karşıladılar. Cumhuriyet'in simgesinde onlar kendi demokraksisinin tecrübesine ve insan haklarının
fikirlerinin zaferini görüyorlardı. Bu yüzden de, dokunulmazlığına dayanan bir devlet oluşturmak
edebiyat adamlarının büyük bir kısmı Cumhuriyet istiyorlardı.
ilânmdan sonra asla tereddüt etmeden devletin ya- Ama, 28 Nisan 1920 Bolşevik darbesi, bütün
nında yer aldılar ve becerebildikleri konularda el- bu istekleri kaba bir şekilde yarıda bıraktı. Azer-
lerinden geleni yapmaya başladılar. Tanınmış ga- baycan'da tarihin tekeri yetmiş senelik bir devir
zeteci-yazar ve siyâset adamı, uzun yıllar Rus için olsa da, geriye döndü.
dilinde yayımlanan, ama Azerbaycan Türkleri'nin XX. yüzyılın başlarında Azerbaycan'm ku
hakkım savunan "Kaspi" gazetesinin baş- zeyinde olduğu gibi güneyinde de özgürlük ve ba
yazarlığını yapmış olan Alimerdanbey Topçubaşı ğımsızlık mücadelesi sürüyordu. 1906-1911 ara
Azerbaycan Parlamentosu'nun başkanı idi. Yazar sında bütün İran'ı saran Meşrutiyet hereketinin
ve besteci Üzeyirbey Hacıbeyli, Cumhuriyetin başmda, Tebriz kahramanı, dünya basınının "Azer
"Resmî Devlet Gazetesi" olan "Azerbaycan'ın baş- baycan Haribaldisi" olarak adlandırıldığı Set-
yazarı olarak faaliyet gösteriyordu. Yazarlardan tarhan vardı. Güney Azerbaycan Türkleri'nin bu
Abdurrahimbey Hakveridiyev ve Yusuf Vezir Çe- mücâdelesi, kuzeydeki şair ve yazarların eserlerine
menzeminli genç Cumhuriyeti büyükelçi olarak geniş ölçüde aksetmişti. Özellikle, Mirze Elekbar
dış ülkelerde temsil ediyorlardı. Mehemmed Hadi, Sabir, dostu ve çağdaşı şair Abbas Sehhet'in haklı
Abdulla Saik Sultan Mecid Çjenizade, Seyid Hü- olarak belirttiği gibi, İran Meşrutiyetine, Güney
seyin, Eliabbas Müznib, Cafer Cabbarlı, Ümmi Azerbaycan'daki Settarhan ayaklanmasına bir or
Gülsüm gibi şair ve yazarlar da, 1918-1920 ara- dudan fazla hizmet etmişti. 1918'de Azerbaycan'ın
sında kaleme aldıkları eserlerde, kendi devletine, kuzeyi Rusya İmparatorluğu'nun esaretinden kur
özgürlüğüne ve bağımsızlığına sahip olmanın gu- tularak bağımsızlığına kavuştuğunda, ülkenin gü
rurundan söz açıyor, milleti binlerce şehidin kanı neyinde de Şeyh Mehemmed Hiyabani'nin (1880-
pahasına elde edilmeş bu bağımsızlık ve öz- 1920) önderliğinde Fars zulüm ve baskısından kur
gürlüğü kendi canlarından aziz tutmaya, ko- tulmak için mücadele sürüyordu. Hiyabani'nin
rumaya çağırıyorlardı. Edebiyatta vatanperverlik, kurduğu Azadistan Cumuhuriyeti de, Kuzey Azer
milliyyetçilik duyguları görülmemiş bir genişlik baycan'daki gibi kısa ömürlü oldu. Baku Ruslar'ın
kazanmıştı. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ku- eline geçtiği gibi Tebriz de, kan gölünde boğularak
rucularından Memmed Emin Resulzade'nin de yeniden Farslarm, İran hükümetinin kontrolü al
yazdığı gibi, 1918-1920 arasında bütün Azer- tına alındı. * İ,, j
baycan'da, kafalarda ve kalplerde bir "Azerbaycan Kuzeyden farklı olarak, güneyindeki Azer-
dönemi" yaşanmakta idi. Şüphesiz, bu dönemin baycan Edebiyatı'nın çağdaşlaşma, halkla ya-
gerçekleşmesinde, . geniş halk kitlelerinin yü- kınlaşma ve sosyal konuları ele alma bakımından
reklerine yol bulmasında, hakkın ve adaletin, öz- büyük başarılar kazandığını söylemek biraz zor-
gürlüğün ve hürriyetin, insan ve yurt sevgisinin dur. Bu da herşeyden önce Güney Azerbaycan
tercümanı olarak gerçekleşen Azerbaycan Ede- Edebiyatı'nın da içerisinde bulunduğu İran'ın kül-
biyatı'nm da büyük rolü olmuştu. tür durumu ile ilgili idi. Yeni edebî türler batılı
Mahz edebiyatın ve yazarların etkisi ile Azer- fikir ve düşünceler, sadece İran'daki Türk Ede-
baycan Cumhuriyeti, var olduğu sürece, siyâsî mü- biyatı'na değil Fars Edebiyatı'na da nüfuz ede-
cadelelerini sürdürmekle birlikte bilim, edebiyat ve memişti. Ancak, yine de, "Gülüstan" ve "Türk-
kültür sahalarında da ciddî adımlar attı. 1919'da mençay" barış anlaşmalarından sonra Rusya ve
Baku Üniversitesi açıldı. Devlet Tiyatrosu ve Yaşıl İran arasında ikiye bölünen Azerbaycan'm gü-
Kalemler adlı yazarlar birliği kuruldu. Devlet on- neyinde edebiyatın tam bir durgunluk içine gir-
larca Azerbaycanlı genci, yüksek öğrenim için Batı diğini söylemek de doğru değildir. XIX. yüzyılın
173

ikinci yarısı ile XX. yüzyılın başlarmda Güney demedi


Azerbaycan Edebiyatı'nda, Heyran hanım, Nebati, Anam e x t e r demeyibdi mene,
Şükuhi, Halhali, Leli, Serraf, Pürgem, Raci, Me- Ulduzdeyibo,
hemmed Hideci, Mirzeli Möcüz, Bayrameli Ab-
baszade vb. gibi şairler yetişmişti. Eserlerini Fars Su donanda demiyib y e x d i balam,
dilinde yazan Mirze Ağa Tebrîzî, Mirze Ab- Buz deyib o.
durrahim Talıbov, Zeynalabdin Marağayi, Seyid Q a r deyib, b e r f demeyib,
Eşref Gilani de Azerbaycan Edebiyatı'nm tem- Dest demeyib, e 1 deyib o.
silcileri arasında sayılıyordu. Güneyde Şark Ede- Mene heç vaxtı b i y a söylemeyib,
biyatı'nm geleneksel şiir şekilleri-gazel, kaside vs. Geldeyibo.
daha yaygın idi. Ama bununla birlikte, halkın ağır
hayatma, problemlerine dikkati çeken bir sıra sem- Beli, daş yağsa da göyden,
bolik eserler, mesnevi ve destanlar da ortaya ko- Sen osan, men de buyam.
nulmuştu. Güneydeki edebiyatta dînî konular Var senin başqa anan,
daha ağırlıkta idi. XIX. yy. sonu ile XX. yy. baş- Vardı menim başqa anam.
larındaki tanınmış mersiye şairlerinin büyük bir Özüme mexsus olan başqa elim vardı menim.
kısmı, bu bölgede yetişmişti.
Elime mexsus olan başqa dilim vardı menim.
Güney Azerbaycan Edebiyatı her zaman daha
ilerici, çağdaş ve gelişen bir durumda olan Kuzey
Azerbaycan Edebiyatı'nm etkisinde kalmış, onun 1925 yıllarına doğru, Azerbaycan'ın gerek
örneklerinden faydalanmıştı. Mirze Feteli Ahun- kuzeyinde, gerekse güneyinde, edebiyattaki bu
dov, Celil Memmedkuluzade ve Mirze Elekber özgürlük ve milliyetçilik havasının önünün alın-
Sabir gibi büyük edebî şahsiyetlerin eserleri gü- dığı görülmektedir. 1920'de Bakü'de iktidarı ele
neyde mükemmel bir edebî örnek gibi kabul edil- geçiren Bolşevikler, Lenin'in "Edebiyat, parti işinin
miş ve onlarm takipçileri yetişmişti. Özellikle Sabir hizmetinde olmalıdır" sloganım fiilen ger-
yergilerinin etkisi güneyde son derece büyük ol- çekleştirerek, tam anlamıyla ideolojiye tâbi, yeni
muştu. Bu açıdan onun takipçisi Mirza Ali bir edebiyat geliştirmeye başladılar. 1926'da Türk
Möcüz'ü tam anlamıyla Güney Azerbaycan'm kökenli Kaçarlar Hanedanı'nı yıkarak İran'da ik-
Sabir'i olarak adlandırmak mümkündür. tidarı ele alan Pehlevîler, Güney Azerbaycan'da bir
XX. yy. başlarmda Fars baskısına karşı İran'da edebî dil olarak, hatta bir konuşma, ünsiyet va-
genişlemekte olan millî ve manevî özgürlük sıtası olarak Azerbaycan Türkçesi'ni resmen yasak
ettiler. Ama gerek Rus, gerekse Fars şovenistlerinin
mücâdelesinin önünde, Güney Azerbaycan'm şair
tüm çabalarma rağmen, bin yıllık bir birikimle
ve yazaları gidiyorlardı. Onlarm eserleri vasıtası ile
gelen Azerbaycan Edebiyatı'nı susturmak, onu bü-
güneyde ve bütün İran'da yaşayan Türkler ara
tünüyle Farsçılık, yahut bolşevizm ideolojisinin
sında, biraz zayıf da olsa, "Türk Milliyetçilği" fi hizmetçisine, kapı kuluna çevirmek mümkün ol-
kirleri yayılıyordu. Mesela, adım andığım Mirza madı; bu edebiyatın asırlar boyu içinde yetiştiği
Ali Möcü, şiirlerinin birinde, yüzünü Türk'ün millî manevî özgürlük ruhu buna kesinlikle imkân ver-
varlığını inkar eden Fars'a çevirerek şöyle ya medi. Azerbaycan yazarları kuzeyde de, güneyde
zıyordu: de yeri geldiğinde şerefli ölümü, milletin ve onun
S u deyibdir mene anam kültürünün adını yükselten ölümü mâneviyat-
A b ki, yox. sızlığa tercih ettiler. Halk Edebiyatı numuneleri dı-
Y u x u öyretdi uşaqlıqda mene, şında Güney Azerbaycan Yazılı Edebiyatı ağır bir
X a b ki, yox. başlık altında tutuldu; Tağı Erani, yahut Samet
Behrengi gibi yazarlar, öldürülerek susturuldu.
İlk defe ki, ç ö r e k verdi mene
1920 yıllarından sonra parti kontrolü altında da bu-
N a n demedi. lunsa dolgun bir edebî hayat Azerbaycan'ın Ku-
Ezelinden mene d u z d a n e n e m e k d a n zeyinde yaşanmakta idi.
XX. Yüzyıl Azerbaycan Edebiyatı
Azerbaycan Edebiyatı'nın bu son döneminin da açıktır. Sovyet rejiminin ilk senelerindeki Azer-
nasıl isimlendirileceği konusunda, "Glasnost" ve baycan Edebiyatı da bunun yeni bir örneği oldu.
"Perestroyka" ilanından sonra başlayan tartışmalar Yeni rejime güven duymadığı için göçen, daha
henüz belli bir sonuca ulaşmamıştır. Edebiyat ta- sonra, eski yazar dostu, Azerbaycan Sovyet Cum-
rihçilerinin büyük bir kışımı "Sovyet Edebiyatı" te- huriyeti'nin başbakanı Neriman Nerimanov'un
rimini kesinlikle kabul etmemektedirler. Gerçekten daveti üzerine Bakü'ye dönen Celil Mem-
de, Azerbaycan Sovyet Edebiyatı denildiğinde, bu medkuluzade Molla Nesreddin'de yayımlattığı fık-
dönemin edebiyatının özellikleri, millî yönleri göz- ralarında ve mizahi hikâyelerinde, bu defa da Sov-
den kaçırılmış olmaktadır. Edebiyatımız ise, ide- yet cemiyetinin ayıplarını açarak ortaya koyuyor,
olojinin tesirinde kalmış olsa da, bir çok özel- Sovyet üst düzey bürokratlarının yolsuzluklarını,
liklerini muhafaza etmiştir. Evvela, bu edebiyatta, yalancılıklarını, halkı aşağılayan davranışlarını
daha temiz, daha gelişmiş ve zenginleşmiş bir açıklıyordu. Bütün bunların sonucu olarak 1931'de
Azerbaycan Türkçesi kullanmıştır. İkincisi, o, es- Molla Nesreddin'in 25 yıllık faaliyetine son verildi.
kiden olduğu gibi, Sovyet döneminde de Azer- Celil Memmedkuluzade ise hayatının son yıllarını
baycan köylüsünün, Azerbaycan işçisinin hayatını unutulmuş ve terkedilmiş bu durumda geçirdi.
anlatmış, onun millî âdetlerini, millî psikolojisini Mirze Feteli Ahudov'dan sonra Azerbaycan
açıklamaya çalışmıştır. Üçüncüsü, bu edebiyat tür Edebiyatı'nda ikinci büyük dram yazarı olarak ta-
ve şekil açısından daha da zenginleşmiş, Dünya nınan Necefbey Vezirov 1923'te son derece gö-
Edebiyatı ile daha sıkı bir ilişki içinde olmuştur. El- nülsüz yazıldığı her satırından belli olan bir piyes
bette, yazarların büyük bir kısmı, bunları, belli ya- yaymlattıysa da, bundan sonra susmayı tercih etti.
saklar altında gerçekleştirebilmişlerdi. Azerbaycan Süleyman Sani Ahundov, Abdulla Saik, Ab-
Edebiyatı'nın gelenekleri ve özellikleri genellikle dullabey Divanbeyoğlu, Ebdürrehimbey Hak-
korunduğundan, 1920-1980 yılları arasındaki edebî verdiyev gibi yazarlar esas itibarı ile eski hâtıraları,
gelişmeler, "Sovyet Edebiyatı" olmaktan çok "Sov- müşâhidleri ile ilgili konulara ağırlık verdiler ve
yet devri edebiyatı" olarak adlandırılabilir. bu eserlerinde, kendi nesir üslûplarını, edebî ki-
Tabii ki, yeni rejim birkaç sene içerisinde şiliklerini daha açık, daha parlak bir şekilde mey-
kendi edebiyatını olşuturamazdı, Azerbaycan'da dana çıkardılar. Onların çağdaş konularda, özel-
Sovyet rejiminin ilk yıllarında, bir dizi şiirler, likle de yeni hayatı, yeni kuruluşu propogandaya
küçük hikayeler, bir perdeli dram eserleri vs. ya- yönelik eserleri ise bu yazarların yaratıcılığında ya-
zılmıştı. Ama bu eserlerin büyük bir kısmı bedii bancı notlar olarak değerlendirmek gerekir.
açıdan hiç bir değere malik değildi. Onlar, sadece
propoganda karakterli olmaları ile seçiliyorlardı. 1920 yılı Bolşevik İhtilalinden önce bir şair ve
dram yazarı olarak tanınan, Türkçülüğün ihtiraslı
Diğer yandan, 1920'den sonra Azerbaycan'daki
mücadelecilerinden biri olan ve rejimin etkisi ile
yazar ve şairlerin en tanınmışları edebî hayata,
edebî zevklerin, edebî görüşlerin değiştirilmesine
XIX, yy. sonu, yahut XX, yy. başlarında giren ve
adını geniş çapta duyuran insanlar idi. Bu yazarlar büyük tepki gösteren Hüseyin Cavid gibi sa-
arasında, Celil Memmedkuluzade, Necefbey Ve- natkârlar ise, bütün baskılara , sıkıntılara rağmen
tuttukları yoldan dönmediler. İslam ve Türk bü-
zirov, Ebdürrehimbey Hakverdiyev, Süleyman
yükleri hakkında başlattığı bir dizi dram eserlerini
Sani Ahundov, Hüseyin Cavid, Abdullabey Di-
Sovyet rejimi döneminde de devam ettiren Cavid,
vanbeyoğlu, Ehmed Cavad, Cefer Cabbarlı, Ab-
"Topal Timur", "Peygamber" (Hz. Muhammed
dulla Şaiq, Memmed Seid Ordubadi, Eli Nezmi,
Seyid hüseyin, Semed Mensur vb. vardı. Tabii ki, hakkında), "Heyyam" piyeslerini yazdı. Bazı kay-
onlar rejim değişikliğinden sonra da şiir, hikaye, naklar, onun "Mete Han" ve "Cengiz" piyeslerinin
de mevcut olduğunu göstermektedir. Cavid, bu dö-
roman ve dram eserleri yazmaya devam edi-
nemin partili tenkitçilerinden birinin yazdığı gibi,
yorlardı. Ancak, bu yazarların çoğu yeni rejimin
Sovyet ideolojisinin trenine kesinlikle oturmak is-
propogandasına girmediler. Buna zorlandıkları
temiyordu ve bu inatçılığı XX. yy. Türk Dünyası'nm
zaman da, daha evvelki eserleri ve yaratıcılık ör-
nekleri ile tam bir zıtlık oluşturan zayıf eserler or- Shekespeare'i olarak adlandırılabilecek bu büyük
taya koydular. Belki bu gibi eserlerin bilerek zayıf, şahsiyetin, hayatına mal oldu.
edebî önemi olmayan değerde yazıldığı fikri ileri 1920'den sonra Bolşevik Azerbaycanma dön-
sürülemez. Ancak, yazarın vicdanını, kalemini, meyen, evvelce Türkiye'de daha sonra ise Fran-
bedii yaratıcılıkta zora koşmanın imkânsız olduğu sa'da göçmen hayatı geçiren ve sürekli ihtiyaç için-
175

e yaşamasına rağmen, Azerbaycan Edebiyatı ta- giren, mizahî ve romantik şiirleri ile, lirik-romantik
rihine ait araştırmaları Türk ve Fransız dillerinde üslupta yazılmış dram eserleri ile çok geçmeden
yayımlatan Yusuf Vezir Çemenzeminli de kabul et- herkesin dikkatini çeken Cabbarlı, gerçekten de
mediği, kabul edemediği çağdaş Sosyalist hayatın nadir bir istidat idi. Genç yaşlarında, Azer-
acı gerçeklerinden, ilmî araştırmalar ve tarihî ro- baycan'ın bağımsızlığının ateşli mü-
manlar kaçıyordu. Onun "Studentler", "Kan İçin- cadelecilerinden biri olarak tanınıyordu. Bağımsız
de" ve "Kızlar Bulağı" romanları, Sovyet dö- Azerbaycan Cumhuriyeti'nin kurulmasını ve onun
nemindeki Azerbaycan nesrinin şüphesiz önde faaliyetlerini içten destekleyenlerden birisi ol-
gelen başarıları sırasına dahil edilmelidir. Ama ta- muştu. Hatta, bu Cumhuriyet'in çöküşünden bir
rihin zırhı da onu çağdaş cellatların elinden kur- süre sonra da, onun esas kurucuları olarak tarihe
taramadı. geçen "Müsavat Partisi'nin yeraltı teşkilâtının Mer-
kez Kurulu üyeliğini yapmıştı. Türkçülüğün de
Ahmed Cavad, Samed Mensur gibi şairler de ateşli tebliğcilerinden biri olan Cabbarlı 1918-
rejimin istediği konularda değil, kendilerinin is- 1919'da, konusu Osmanlı tarihinin son dö-
tedikleri, daha iyi bildikleri, kalben ve ruhen ilgi nemlerinden alınmış; "Trablus'un fethi", "Ulduz
duydukları konularda eserler verdiler. Özellikle savaşı" gibi gençliği heyecana getiren sahne eser-
Ahmed Cavad'm şiirlerinde, Azerbaycan'ın ba- lerini yazmıştı. Türkçülük ruhu, yazarın "Kız Ka-
ğımsızlık dönemine duyulan hasret, çok açık gö- lesi" adlı manzum romanının da temel özelliğidir.
rülür. Samed Mensur ise daha çok simgeler yo- Bir dram yazarı olarak Cabbarlı, kabiliyetini, öz-
luyla yeni düzenin aksaklıklarını, onun insan günlüğünü Aydm, Oktay Eloğlu, gibi eserlerinde
tabiatına aykırı yönlerini öne çıkarıyordu. de koruyabilmişti. Ancak, yeni rejimin etkisi al-
Seyid Hüseyin, Kantemir, Hacıbaba Nezerli, tında, onun sanat hayatında bir dönüş oldu. Bu dö-
Böyükağa Talıblı, Tağı Şahbazi vs. gibi nesir ya nüşten sonra Cabbarlı, evvelki fikir ve eserlerine
zarları da, ilk eserlerini Nisan ihtilalinden önce ya eserler yazmaya başlamıştı. Böylece, diğer çağdaş
yınlatmıştılar. Onların her biri, ilk otuz.yılın nes Azerbaycan yazar ve şairleri gibi Cafer Cab-
rinde kendi imzaları, yaratıcılık üslupları ve barlı'nm da yaratıcılığının iki farklı dönemi, iki
mevzuları olan yazarlar olarak kalmıştılar. Zaten farklı yüzü ortaya çıkmıştı. Erken yaşlarında ha-
ihtilalden evvelki hikayelerinde de ezilenlerin, yattan göçmesi, belki de onu bir yazar olarak tam
hakkı verilmeyenlerin savunucusu olarak ken yenilgiye uğramaktan, edebî sîmâsını ve otoritesini
dilerini tanıtmışlardı. Azerbaycan şair ve ya bütünüyle kaybetmekten koruyabilmişti.
zarlarının çok az bir kısmı Bolşevikler Partisi'nin Bolşevikler Partisi cemiyet içerisinde kuvvetli
üyesi olmuşlardı. Buna rağmen hepsi, Bol bir ideolojik silah olan edebiyatın gelişmesini
şeviklerin sözde ilan ettikleri, fakat fiilde ger kendi başına bırakmamıştı. Yazarların, özellikle de
çekleştirmedikleri, milletlerin kendi kaderlerini eski nesilden olan yazarların hak ve hukuklarını
tayin etme hakkı, söz ve vicdan özgürlüğü, de kısıtlayan ilk parti kararı 1925'te yayımlandı. Bu-
mokrasi vs. hakkında, öteden beri yazmış ol rada Sovyet rejiminin tarafına kayıtsız şartsız geç-
dukları gibi, Bolşevik devriminden sonraki eser meyen tüm eski yazalar, çığırtkanlı olarak de-
lerinde de yazmaya devam etmişlerdi. Görünürde, ğerlendirilir ve zararlı bir "ölüyü" tuttukları ilan
onları suçlamak için ciddi bir sebep bu edilir. Bu yazarların bir kısmı, 1934'te Moskova'da
lunmuyordu. Ama Azerbaycan Türkleri'ne, özel Birinci kurultayı yapılarak kurulan Sovyet Ya-
likle de onların aydın kesimine uygulamak açı zarları Birliği'ne kabul edilmemişti.
sından, her zaman işe yarayan "Pantürkizm", Tabii ki, eskileri bir kenara atan yeni rejim,
"Panturanizm" ve "Panislamizm" gibi suçlamalar kendi şair ve yazarlarım yetiştirmeyi de ihmal et-
vardı ve Sovyet yönetimi bu suçlamalar Çarlık miyordu. 1920'li yılların sonunda, Azerbaycan
Rusyası'nda olduğundan daha insafsızca kul Edebiyatı'na Süleyman Rüstem, Semed Vurgun,
lanıyordu.
Memmed Rahim, Resul Rıza, Nigar Refibeyli, Mi-
Eski Sovyetler Birliği'nin çeşitli cum- kayıl Müşfik, Osman Sarıvelli, Hüseyin Mehdi,
huriyetlerinde, olduğu gibi Azerbaycan'da da Sov- Mirze İbrahimov, Süleyman Rehimov, Mir Celal,
yet Dönemi Edebiyatı, rejimin ve onun dayandığı Ebülhesen vs. gibi şair ve yazarlar gelmişti. Onlar
ideolojinin büyük istidatları nasıl mahvettiğinin, genellikle yeni konularda eserler yazıya, yeni top-
onları nasıl saptırıp, yanlış yollara sevkettiğinin acı lumun insanlarını edebiyata sokuyorlardı. Bu şair
bir tarihinden oluşmaktadır. Bunun en canlı nu- ve yazarların eserlerinin ideolojik yönünü bir ta-
munesi Cafer Cabbarlı'nm geçtiği yaratıcılık yo- rafa bırakırsak, onların mükemmel şiir tekniğine
ludur. Edebiyat alemine çok erken yaşlarında sahip olduklarım, çağdaş Rus ve Dünya Ede-
176

biyatı'nın tecrübesinden yaratıcı bir şekilde fay- işlemedikleri halde kurşuna dizildiler. Uzun süreli
dalandıklarını, Azerbaycan Türkçesi'ni bir ede- hapis cezasma çarptırılan Yusif Vezir Çe-
biyat dili olarak arındırmak ve zenginleştirmek yo- menzeminli, Hüseyin Cavid gibi, henüz hayatta
lunda çaba gösterdiklerini, bu arada eserlerinde iken millî klasikler arasına girmiş meşhur şah-
halkın tarihî ve işgalcilere karşı mücâdelesi ile ilgili siyetler, Sibirya'nın ebedî buzlaklarında can ver-
konuları ele aldıklarını, millî geleneklere, örf ve diler. Kuşkusuz, Celil Memmedkuluzade, Eb-
âdetlere, psikolojiye, hayat tarzına büyük önem dürrehimbey Hakverdiyev, Cafer Cabbarlı gibi
verdiklerini vs. kaydetmek gerekir. Bu yazarların sanatkârlar birkaç sene önce, kendi ecelleri ile ha-
içinde, Sovyet ideolojisine gereğinden fazla bağ- yattan göçmemiş olsaydılar, onlar da mutlaka pan-
lılığı ile tanınan Süleyman Rüstem gibi şairler de türkist, panislamist, yahut Japon casusu olarak suç-
vardı; siyâsetten uzak kalmayı tercih eden, güzel; lanacaklardı.
ve güzeÜiği dile getirmeyi her şeyden üstün tutan 1937'de, Azerbaycan'da ve eski SSCB bün-
Mikayıl Müşfik gibi tam lirik şairler de vardı. Par- yesindeki diğer Türk Cumhuriyetlerinde, planlı
tinin ikazı ile edebiyata, halkların dostluğu, bey- bir, Aydınların yok edilmesi kampanyası ba-
nelmilelcilik, emek vs. konulan devamlı şekilde ay- latılmıştı. Türkiye'de, Batı ülkelerinde, ihtilal ön-
dınlatmak emri verilmişti. İri hacimli eserlerde, cesi Rusya üniversitelerinde yüksek eğitim görmüş
özellikle de roman ve povestlerde mutlaka bir bilim adamları, uzmanlar, hiçbir esası olmayan çe-
olumlu kahraman tipi verilmeli idi. Zaman geç- şitli suçlamalarla ortadan kaldırılıyordu. Onların
tikçe Sovyet Devri Azerbaycan Edebiyatı'nda da, yerini Sovyet ideolojisinin prensiplerine göre eği-
eserden esere küçük farklarla tekrarlanan konular tilmiş yeni kadrolar alıyordu. Yine planlı bir şe-
ve olaylar oluşuyor maketler ortaya konuluyordu. kilde, edebiyatta, kültür hayatında eski ile yeni
Mesela, 1930-1940 yıllarının romanlarında (bu ister arasındaki her türlü gelenek ve birikim bağlan kı-
Azerbaycan romanı olsun, ister Kırgız, Kazak, rılıyordu. Bunun sonucunda, halkının dününü,
Türkmen, Belorus vs.) büyük kardeşler sayılan geçmişini unutan, hafızasız bir halde yalnız bu-
Ruslar'a her eserde tesadüf olunmakta idi. Adeta günle telkin olunanlarla yaşayan yeni bir neslin ye-
bu romanların Azerbaycan Türk'ü, Özbek, yahut tiştirileceği düşünülüyordu. Özellikle Türk Cum-
Gürcü olan kahramanı başlangıçta bir sürü yan- huriyetleri'nde biribirinin peşince geçirilen iki
lışlıklar yapıyor ve daha sonra onları Rus kar- alfabe değişikliği, halkların adlarının ve ta-
deşinin tecrübesinin öğrenmekle İslah ediyordu. rihlerinin değiştirilmesi, millî dillerin devlet ha-
Bu Rus yüzleri, bir taraftan ihtilal geleneklerinin, yatının ve kültürün bir dizi alanlarından, sı-
öbür taraftan da halkların dostluğunun simgesi kıştırılarak çıkartılması vs. bu amacı hedeflemekte
olarak, nerdeyse her esere girmişti. Kolhoz ko- idi.
nusunda, halkların dostluğun konusunda, emek Ama bütün bu baskılara rağmen Azerbaycan
konusunda, 1930-1940 arasında yazılan eserlerin Edebiyatı hiçbir zaman bütünüyle teslimiyet gös-
çoğu bu günün edebî zevk ve düşüncesi ile ba- termemişti. İnsan hayatına zerrece değer ve-
kıldığında son derece basit ve sun'i gö- rilmediği büyük terör yıllarında da, bu edebiyat;
zükmektedir. hakikatleri söylemeye, halkın gerçek tarihini an-
1937'de Sovyet lideri Stalin ve onun çev- latmaya, onun yetiştirmiş olduğu büyük şah-
resindekilerin başlattıkları büyük terör, Sovyetler siyetleri tanıtmaya, ondaki neciplik, insanseverlik
Birliği'nin yalnız siyâsî hayatında değil, kültür ha- ve manevî temizlik duygularını eğitmeye gayret
yatında da her türlü demokratik tavrım fikir öz- serfediyordu. Samed Vurgun'un "Komsomol po-
gürlüğünün ve düşünce serbestliğinin önünü kes- eması" olarak adlandırılan manzum romanı, Vagıf
mek amacı taşıyordu. Azerbaycan Edebiyatı da bu dramı, tarihî konularda yazdığı çeşitli poemalar ve
terörden büyük zarar gördü. Bu dönemde, Azer- şiirler, Sabit Rehman'm "Toy" komedisi, Mir
baycan Yazıcılar Birliği içinde bulunan yazarların Celal'in "Bir Gencin Manifesti", Süleyman Re-
yüzde otuzu yok edildi. Millî Edebiyata değerli himov'un "Saçlı", romanları, Resul Rıza'nm şiirleri,
hizmetleri geçmiş, aynı zamanda kalbi yazmak, ya- Memmed Sid Ordubadi'nin tarihî romanları vb.
ratmak aşkı ile dolu olan Mikayıl Müşfik, Ahlet eserler bu devrin- mahsûlü idi.
Cavad, Ali Nazim, Hacıkerim Samlı, Seyid Hü- İkinci dünya savaşı döneminde, diğer Sovyet
seyin, Salman Mümtaz, Bekir Çobanzade, Tağı Edebiyatlarında olduğu gibi, Azerbaycan Ede-
Şahbazi, Hacıbaba Hezerli, Semed Mensur, Bü- biyatı'nda da savaş konusu faşizmin iç yüzünün
yükağa Talıbh, Kantemir, Emin Abid, Mustafa Ku- ortaya konulması, onun insanî olmayan ma-
liyev , Atababa Musahanlı gibi tanınmış şair, yazar hiyetinin işlenmesi konusu, şair yazarların eser-
ve tenkitçiler, edebiyat araştırmacıları, hiç bir suç lerinde esas yeri tutmakta idi. Azerbaycan'ın ede-
177

biyat ve sanat adamları cepheye giderek askerlerle tandaşına karşı yürüttüğü terörün korkunç man-
görüşür, onların hayatını, düşmana karşı verdikleri zaralarının açıklanması, herkesten daha fazla ede-
savaşları bizzat müşahede eder ve bu duygularla biyat adamlarının dikkatini çekti. Sovyet ce-
şiir, hikâye vs. yazarlardı. Savaş konusu miyetinde, bir meteor gibi birden bire gözüküp
muharebeden sonraki edebiyatın da sık sık mü- yok olan yenileşme ve demokrasi meyilleri, Nikita
racaat ettiği mevzulardan biri oldu. Ama tabii ki, Hruşov'un başarısızlığı ve görevden alınması ile
savaş döneminde yazılan eserlerle, savaştan son- sonuçlanan ilk "açıklık ve yeniden yapılanma" ça-
raki yıllarda, özellikle 1960-1970 arasında yazılan baları, dönemin Azerbaycan Edebiyatı'nı da belli
eserler arasında önemli farklar mevcuttur. 1941- bir ölçüde etkiledi. Bu devre kadar bir kısmı, parti
1945 arası yazılan eserlerin büyük çoğunluğu sa- kararlarını şiire ve nesir eserlerine çevirmekle meş-
dece propaganda yönünde idi. Bu eserlerin yüksek gul olan kalem sahipleri, yayınladıkları kitapları,
bedii değerinden söz açmak genellikle edebiyata getirdikleri konu ve kahramanları, kı-
imkânsızdır. Şair ve yazarlar Nazilere karşı nefret saca tüm yaratıcılık yollarını bir daha gözden ge-
hissi doğurmaya onların türetmiş oldukları ve tü- çirmek zorunda kaldılar. Diğer taraftan, edebiyata
retecekleri dehşetleri açıklamaya çaba gösterir; as- XX. Parti Kurultayı'nın getirdiği yenilik ve de-
kerleri öldürmeye, mahvetmeye, yer yüzünden sil- mokrasi hevesiyle giren genç şair ve yazarlar da,
meye çağırırlardı. Savaş konusuna 1960'tan sonra eski yanlışları tekrarlamaktan kaçınarak, yeni konu
yeniden dönen Azerbaycan yazarları ise, artık bu ve kahramanlar, yeni üslûp ve yazı tarzı, yeni ruh
propogandayı bir tarafa bırakarak, savaşın deh- ve zevkler ortaya koymaya, can atıyorlardı.
şetlerini göstermeye, Nazi, yaput Sovyet askeri 196O'lı yılların başlarından itibaren, Azer-
olsun, bu savaşa zorlanan suçsuz insanların psi- baycan nesrinin ve şiirinin, Sovyet rejimi dö-
kolojisini açıklamaya, burada yaşanan insanî deh- neminde devamlı şekilde müracaat ettiği ge-
şetleri anlatmaya daha fazla yöneliyorlardı. Tabii leneksel, bıktırıcı konular, bir grup yazarların
ki, bu tutum, daha gerçekçi ve hayatî eserlerin or- yaratıcılığında yeni mevzularla yer değişti. Petrol
taya çıkmasına imkân veriyordu. rafinerilerinden ve kolhoz tarlalarından edebiyata
1940-1950 yılları arasında Azerbaycan Ede- getirilen ve gazete makalesi kahramanlarını ha-
biyatı'na yeni bir edebî nesil gelmekte idi. Nesirde tırlatan sun'î insan tiplerinin yerini, bütün zıddiyet
Enver Memmedhanlı, İsmayıl Şıhlı, İsa Muğanna, ve mürekkeblikleri içinde gerçek, canlı hayâtın içe-
İlyas Efendiyev, İman Kasımov, Hesen Seyidbeyli, risinden alınmış hakiki insanlar almaya başladılar.
şiirde Bahtiyar Vahabzade, Gebil, Nebi Hazri, Eli- Önceden çizilmiş basit, cansız edebî tasarımlar
ağa Kürçaylı, Zeynal Halil, İslam Seferli, Hüseyin üzerine biribirinin peşince sıralandırılmış basit
Arif, Kasım Kasımzade, sahne eserleri yazarlığında olaylardan kurulan romanların yerini, insanın ih-
İlyas Efendiyev, Cabbar Mecnunbeyov, edebî ten- tiraslı özündeki, psikolojik tutumu ve hakikat ak-
kit ve edebiyat tarihçiliği sahasında Memmed Arif, tarışlarının öne çıkarıldığı, gerçek inandırıcı bedîi
Memmed Cafer , Eli Sultanlı, Mir Celal, Memmed eserler aldı. Nesrin yalnız konuları, kahramanları
Hüseyin Tahmasib vb. yeni ve başarılı eserleri ile değil, dili, üslûbu, tasvirleri, yazı mekanizması da
tanınmakta idiler. Ama yeni adların, yeni eserlerin tedricen değişmeye, yenileşmeye başladı. 1930-
ortaya çıkmasına rağmen, edebiyatta henüz esaslı, 1950 arasındaki bazı roman ve hikayelerdeki tas-
kökten bir değişiklik gerçekleşmemişti. Böyle bir virciliğin, durgunluğun, üslûbî basitliğinin yerini,
değişikliğe büyük ihtiyaç duyulduğu, mevcut ede- bir taraftan Klasik ve Çağdaş Dünya Edebiyatı'nm
biyatın gittikçe tesir ve halkı eğitmek, ona yol gös- tecrübesine, öbür taraftan ise zengin Azerbaycan
termek fonksiyonunu yitirdiğini herkes, ilk önce Halk Edebiyatı'nm, Celil Memmedkuluzade, Eb-
de, yazarlar anlıyorlardı. Edebiyat, münferit bazı dürrehimbey Hakverdiyev, Hüseyin Cavid vs. gibi
örnekler dışında, otuz yıldır içinde bulunduğu si- tanınmış yazarların ve şairlerin edebî birikim ve
hirli daireden dışarı çıkamıyordu. geleneklerine dayanan, gerçek bir edebîlik ve
Bu yolda en önemli adım 1956'da atıldı. Bu bediîlik tutmaya başladı.
adım aslında bütün Sovyet rejiminin yönünü Tabii ki, yukarıda belirtilen bütün bu ye-
mecramı değiştirmeli idi. Ama kısa süre içinde sis- nileşme, hareketleri, 19601ı yılların edebiyatında
tem, evvelki haline getirildi. Edebiyat ise, şişenin birdenbire kendisine yer bularak muh-
içerisinden çıkan cin misali idi ve onu yemden ev- kemlenemezdi. Sadece, bu yıllardan itibaren ede-
velki yerine geri götürmek imkânsız idi. 1956'da biyatımızda, aynı şekilde millî kültür sahalarında,
yapılan Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin XX. sonraki yıllarda daha da gelişen, daha da hızlanan
Kurultayı'nda, Stalin döneminin vahşet ve re- ve tedricen edebî hayatı tümü ile kapsayan bir akı-
zaletlerinin, devletin uzun seneler boyu kendi va- mın, bir yazarlar neslinin ilk adımları atıldı. Kuş-
178
:

kuşuz, cemiyetin yegâne hâkim gücü olarak ta- standartlarına uygun hale getirdiler. Bu açıdan
nınan Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin ta- Elçin'in romanları daha ilginçtir. Onun, birbiri ar-
rafından defalarca takdir edilmiş ve artık kendi ge- dınca yayınladığı ve okuyucular, edebiyat araş-
leneklerini, hatta kendi klasiklerini yetiştirmiş bir tırmacıları arasında büyük ilgi doğuran, Mahmut
edebiyatın karşısına çıkmak, onu tarih sahnesinden ve Meryem, Ağ Deve, Ölüm Hükmü romanları,
silmeye çalışmak o kadar da kolay bir iş değildi. geçmişle şimdi, yaşanmış tarihle, yaşanacak ge-
Ve, bu sorumluluğu üzerine alan yazarlar, şairler leceği büyük başarı ile bir araya getirmenin, mi-
neslinden büyük cesaret istiyordu. tolojiyi, sembolleri başarı ile kullanmanın ve bütün
Eski Sovyetler Birliği'ndeki diğer Millî Ede- bunlarla birlikte canlı ve inandırıcı kalmanın açık
biyatlarla birlikte Azerbaycan Edebiyatı'nda da bir örnekleridir.
sorumluluk ve cesaretle adım atıldı. 1960'tan sonra Çağdaş Azerbaycan şiiri de, son 20-25 yıl zar-
Azerbaycan şiiri, nesri, sahne edebiyatı, edebî ten- fında konu, biçim ve keyfiyet açısından büyük de-
kidi hızlı bir yenileşme ve değişme dönemi ya- ğişiklikler yaşamıştır. Artık millî sanat için, şiirin
şamaya başladı. Aslında bu yenileşmenin te- slogana çevrilmesi, parti kararlarının ve günün
melinde, büyük ölçüde geçmişe, eski edebî olaylarının nazma çekilmesi dönemi arkada kal-
geleneklere, Halk Edebiyatı an'anelerine dönüş ar- mıştır. Çağdaş Azerbaycan şiiri gittikçe artan bir
zusu yatmakta idi. Yeni yazarlar ve şairler nesli, ölçüde yurt sevgisi, millî düşünce terbiyesi, tarihî
Azerbaycan Edebiyatı'nm tabii gelişmesinin, re- gerçekliklerin olduğu gibi anlatılması, insamn zen-
jimin zoru ile durdurulduğu döneme dönüyor ve gin iç dünyasının tasviri vs. gibi konulara önem
gelenekleri kırıldığı noktadan alarak devam et- vermiştir. Bahtiyar Vahabzade, Memmed Araz,
tirmeye çalışıyorlardı. Bu dönemin Azerbaycan Neriman Hesenzade, Gabil, Sabir Rüstemhanlı,
Edebiyatı için insanın sosyal faaliyeti ve yönleri Halil Rıza Ulutürk, Cengiz Alioğlu vb. Azerbaycan
değil, onun iç dünyası, yaşantıları, duyguları, mil- şairlerinin eserleri, çağdaş şiirin dil ve üslûp açı-
letine ve toprağına bağlılığı daha önemli idi. Bu sından nesirde olduğu gibi, bir kendine dönüş sü-
yeni edebiyattaki insan, millî olmakla birlikte, reci yaşadığını, burada Halk Edebiyatı'nm, özel-
beşerî yönleri ile dikkati çekiyordu. O, belli bir ce- likle de halk şiirinin geleneklerinden başarılı bir
miyette geçerli olan düşüncelerin dışında, belli bir şekilde yararlanıldığını göstermektedir. Edebiyata
millete has olan özelliklerin yanısıra bir beşer yetmişli yılların ortalarında giren ve bugün artık
evlâdı, bir çağdaşımız gibi de tasvir olunuyordu. adlarını, imzalarını kabul ettiren genç şairlerin
Tabii ki, kosmopolitizmin milliyetçilik, yurt- eserleri ise, Türk şiirinin daha eski dönemlerine da-
severlik duygularını; evrenselciliğin bir topluma, yanır, Türk poetik tefekkürünün daha eski kat-
bir memlekete bağlılık hissinin yerini almasına ke- larını tarihin hafızasından almayı ve onu ya-
sinlikle imkân verilmiyordu. şadığımız günlerle bağlamayı amaçlıyorlar. Yeni
1960'h yıllarda edebiyata giren Anar, Elçin, şiirin temsilcileri olarak tanınan genç şairler, yüz-
Sabir Ahmedov, Maksut ve Rüstem Ibrahimbeyov lerce yıllık Azerbaycan şiirinin ve çağdaş dünya sa-
kardeşler, Ekrem Eylisli, daha sonra Mevlüd Sü- natının tecrübesinden yararlanmakla birlikte,
leymanlı, Memmed Oruç, Ramiz Rövşen vs. gibi Türklüğün ilk çağlarının edebî ürünlerinin ruhu,
yazarlar yahnız edebiyatın yönünü bütünüyle in- havası ile dolu olan, "Göktürk abideleri"nin,
sana çevirmekle yetinmediler, nesrin şeklinde, "Kitab-i Dede Korkut" destanının, Hoca Ahmet
üslûbunda, tahkiyesinde de bir dizi değişiklikler Yesevî ve Yunus Emre şiirinin etkisini kendi üzer-
gerçekleştirdiler, ilk defa onların eserlerinde Azer- lerinde daha fazla hissetmektedirler. Şiir dili de
baycan nesri yeniden eski Azerbaycan nağıllarınm buna uygun bir şekilde değişmiştir. Burada, eski
(masallarının) ve destanlarının sihirli, esrarengiz Türk şiirinin sanat ölçüleri ve şekilleri kul-
havası ile teneffüs etmeye başladı. İlk defa onların lanılmaktadır. Tabii ki, bununla birlikte genç şa-
eserlerinde Avrupa nesrinin ilk olarak denediği irlerin eserlerinde, Türklüğün eski tarihine, Şaman
"şuur akımı" Millî Edebiyat'a başarı ile tatbik edil- felsefesine, Türk kahramanlarının hayatına ve ki-
di. Onlar (tabii ki, bu yazarların da her birinin ferdî şiliğine merak ta önemli ölçüde artmıştır.
yaratıcılık şekli ve üslûbu vardır. Sadece, bir edebî Azerbaycan Edebiyatı'nda şiir her zaman
neslin temsilcileri olduklarından ve yaklaşık aynı, öncül, sürükleyici mevkide olmuştur. Halkın ha-
yahut benzer edebî ilkeleri savunduklarından yatında büyük değişikliklerin yaşandığı, onun öz-
tümü hakkında "Onlar" kelimesini kullanmayı gürlük ve bağımsızlık mücâdelesi verdiği, kendi
uygun görüyoruz.) roman türünü de şekil, üslûp devletini kurmak çabalan gösterdiği ve savaştığı
ve konu açısından değiştirdiler; buradaki millî bu dönemde de, şiir güncelliğimi, mücâdele ru-
özellikleri koruyarak onu çağdaş dünya romanı hunu, halkı seferber etmek işlevini korumaktadır.
179

Azerbaycan şiirinin tanınmış isimlerinden olma Cumhuriyeti, Fars-Amerikan işbirliği sonucu ola-
Memmed Araz'm, Halil Rıza Ulutürk'ün vb. şa- rak yıkıldıktan sonra, Güney yazar ve şairlerinin
irlerin ateşli davetkâr şiirleri, edebiyatm Tür- büyük bir kısmı Kuzey Azerbaycan'a, Bakü'ye göç
kiye'nin Kurtuluş Savaşmda olduğu gibi halkın ya- ederek burada yerleştiler. Sovyet devri Azerbaycan
nında olmasının, onunla birlikte soluk almasının Edebiyatı'nda "Güney " konusunun kuvvetlenmesi
bir simgesi sayılabilir. de bu tarihten itibaren başladı. Aynı zamanda
1950'den sonraki Azerbaycan sahne eserleri ilk Bakü'de, Güney Azerbaycan Edebiyatı'nm Balaş
sırada İlyas Efendiyev'in adı ile ilgilidir. Yirmiden Azeroğlu, Medine Gülgün, Söhrab Tahir, Ali Tude
fazla dram eserinin müellifi olan bu yazar, kendi vb. tanınmış temsilcileri Güney Edebiyatı'nm var-
eserleri ise Çağdaş Azerbaycan Tiyatro Sanatında lığından haber veren eserlerini yayınladılar. Teb-
kırk senelik tarihî ve gelenekleri olan bir "İlyas riz'de ise bu dönemde, büyük Şehriyar, Hay-
Efendiyev Tiyatrosu" oluşturabilmiştir. Esasen, darbabaya Selam adlı eseri ile, burada Türk
nesir yazarı ve şair olarak tanman Anar, Bahtiyar ruhunun, Türk dilinin ölmediğini tüm dünyaya
Vahabzade, Neriman Hesenzade, Rüstem İb- bildirdi. 1979 yılı İran İnkılabından sonra, edebiyat
rahimbeyov vb. de günümüzün ciddî meseleleri ve kültür açısından güneyde bir canlanma ya-
üzerine kaleme alınmış dram eserlerinin ve ko- şanmaktadır. Burada Azerbaycan Türkçesi ile ya-
medilerin yazarları olarak yurt içinde ve dışında yımlanan "Varlık", "Yol", "Dede Korkut" vs der-
tanınmaktadırlar. giler etrafında Dr. Cavad Heyet, Hemid Nitki,
Sovyet döneminde diğer cumhuriyetlerde ol- Hebib Sahir, Kerim Sönmez, Seherd vb. gibi is-
duğu gibi Azerbaycan'da da, aldığı eğitim nedeni tidatlı, milliyetçi ruhlu, çağdaş düşünceli şairler
ile eserlerini Rus dilinde yazan Azerbaycan şair ve toplanmıştır.
yazarları yetişmişti. Onların, Maksud ve Rüstem Azerbaycan Edebiyatı gerek klasik mirası ge-
Ibrahimbeyov kardeşler, Çingiz Hüseyinov, Alla rekse son senelerin edebî mahsulleri ile dünya ça-
Ahundova, Siyavuş Memmedzade vs. gibi tem- pında tanınmaktadır. Bu edebiyatın onlarca, yüz-
silcilerinin millî konuları ele alan, millî psikolojiyi lerce örneği dünya dillerine çevrilmiş, Avrupa'nın
ve karakteri kapsayan eserleri eski Sovyetler Bir-
çeşitli ülkelerinde, Amerika'da Azerbaycan Ede-
liği'nde iyi biliniyordu. Cengiz Aytmatov, Mar
biyatı üzerine bir dizi araştırmalar yapılmıştır.
Bayciyev, Rehim Ferhadi, Timur Pulatov, Olcas Sü-
leym vb. gibi, eserlerini Rus dilinde yazmak zo- Bugünün Azerbaycan yazarları, bin yılların ar-
runda kalan diğer Türk kökenli yazarlarla birlikte kasından ulu ozanların, hayatlarmı halk uğrunda
Rusdilli Azerbaycan yazarları da çağdaş Rus nes- meş'aleye çevirmiş büyük sanatkârların,
rine bir, şark havası ve psikolojisi getirmek açı- Nesîmî'lerin, Fuzûlî'lerin, Vâgif'lerin, Ahun-
sından Rus ve diğer Sovyet Edebiyatlarını et- dov'larm, Sabir'lerin, Mirze Celil'lerin yolunu, gü-
kilemişlerdir. venle inançla devam ettiriyorlar. Bu edebiyatm
1946 da Azerbaycan'ın güneyinde Seyid Cafer yolu onu yaratan, onu asırlardan beri yaşatan halkla
Pişeveri'nin başkanlığı altında kurulan Azerbaycan birlikte geleceğe doğrudur.

You might also like