You are on page 1of 113

subat kapak 1/27/06 3:00 PM Page 1

TÜB‹TAK
B‹L‹M ve TEKN‹K
459 fiUBAT 2006

S A Y I 4 5 9
fiUBAT 2006 3,5 YTL

ZAMANDA YOLCULUK
212110 2006/02

Kufl Gribi... fiiflmanl›k Afl›lar›... Yumurtadan Ana Karn›na... Formula-G...


kunyeSubat 1/30/06 11:01 PM Page 1

A Y L I K P O P Ü L E R B ‹ L ‹ M D E R G ‹ S ‹

B‹L‹M veTEKN‹K C ‹ L T 3 9 S A Y I 4 5 9

“Benim mânevi miras›m ilim ve ak›ld›r"


Mustafa Kemal Atatürk
Asl›nda zamanda kendi çap›mda bir yolculuk yap›p çocukluk düfllerimi yeniden yaflamak, bir
uzay gemisinin kaptan koltu¤una oturup yepyeni dünyalara aç›lmak çekici gelmiyor de¤il. Tabii
Sahibi benim yafl›mdakiler için zamanda yolculu¤un ek avantajlar› da var. ‹kizim yok; ama flöyle
TÜB‹TAK Ad›na Baflkan V. yak›nlarda bir y›ld›z›n çevresini dolan›p gelip ben üç y›l daha alm›flken, çocu¤um yafl›ndakilerin
Prof. Dr. Nüket Yetifl beni sollam›fl olduklar›n› görmek, fena olmazd›. Neyse, bunlar› daha önce de yazm›fl
oldu¤umuzdan kendimizi tekrarlamayal›m. Bunun yerine, genç okurlar›m›z› ç›karmaya
Genel Yay›n Yönetmeni haz›rland›¤›m›z bir baflka zaman yolculu¤undan söz edelim. Gerçi önceki say›m›zda da ön
Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü duyurusunu yapm›flt›k, ama art›k “Yolcular Binsin”, “Bilim ve Teknik Yolcusu Kalmas›n”
Raflit Gürdilek (rasit.gurdilek@tubitak.gov.tr) anonslar›n› yapma zaman› geldi. 39 y›l öncesine gidiyoruz! Bilim ve Teknik dergimizin o
nostaljiyle an›lan, küçük boyutlu, flimdiki görsel zenginlikten yoksun; ama s›ms›cak, birkaç
Yay›n Kurulu biliminsan› kufla¤›na yol göstermifl, esin vermifl ilk say›lar›na toplu bir yolculuk yapaca¤›z.
Vural Alt›n Küçü¤ümüzle, büyü¤ümüzle hepimizin yaflam›nda önemli bir yere sahip olmufl, Bat›’da olsun ya
Ahmet ‹nam da Do¤u’da, benzeri dergilerden çok farkl›, özgün bir kiflili¤i olan bu bilgi ve kültür hazinesinin
Adnan Kurt
oluflumuna ve zenginleflmesine, yeni biçimler almas›na katk›da bulunmufl olan herkesi sayg› ve
Cihan Saçl›o¤lu
flükranla an›p tekrar zaman›m›za dönece¤iz; ve evet! Gençleflece¤iz. Bedenimizle de¤il tabii; ama
beynimizle, güçlenen bilim aflk›m›zla, ülkemizi daha da yüceltmek için bilenen azmimizle!.. Pek
Yay›n Koordinatörü
çok kiflinin özverili çal›flmas›yla oluflan Bilim ve Teknik arflivi, nihayet okurlar›yla buluflacak.
Duran Akca (duran.akca@tubitak.gov.tr)
fiimdiye kadar yay›mlanm›fl tüm say›lar›m›z› içeren bir DVD, önümüzdeki say›da, olmazsa bir
Redaksiyon sonrakinde dergimizin arka kapa¤›nda sizlere ulaflacak. Böylece, arflivi elektronik ortamda
Zeynep Tozar (zeynep.tozar@tubitak.gov.tr)
yaln›zca abonelerimize açm›fl olman›n zaman zaman verdi¤i haks›zl›k duygusunu da tamir etmifl
olaca¤›m›z› umuyorum. Belki teknik baz› kusurlar›m›z olabilecek, ama okurlar›m›z›n bu çabaya
Araflt›rma ve Yaz› Grubu konan yüre¤i, sabr› göz önünde tutacaklar›na güveniyoruz. Bu y›l, yeni bir at›l›m y›l›. Dergimiz,
Gülgûn Akbaba (gulgun.akbaba@tubitak.gov.tr) Alp Ako¤lu arkadafl›m›z›n yaz›s›nda sözünü etti¤i yeni boyutlardan baz›lar›n› da kendisine ay›rd›.
Alp Ako¤lu (alp.akoglu@tubitak.gov.tr) Biz de yeni bir boyuta, multi-medya boyutuna geçmenin haz›rl›klar› içerisindeyiz. Temel ve
Tu¤ba Can (tugba.can@tubitak.gov.tr) güncel bilim konular›nda haz›rlayaca¤›m›z CD’lerimiz, yine dergimizin arka kapa¤›ndaki cepler
Deniz Candafl (deniz.candas@tubitak.gov.tr) içinde olacak. Önümüzdeki ay sonuna do¤ru, 29 Mart’ta, baz› flansl› okurlar›m›z bir “tam günefl
Meltem Y. Coflkun (meltem.coskun@tubitak.gov.tr) tutulmas›”na yedi y›l içinde ikinci kez, baz›lar›m›zsa ilk kez tan›k olacak. Alp ve TÜB‹TAK Ulusal
Bülent Gözcelio¤lu (bulent.gozcelioglu@tubitak.gov.tr) Gözlemevi ve üniversitelerimizde görevli de¤erli gökbilim araflt›rmac›lar›m›z›n bu konuda
Zuhal Özer (zuhal.ozer@tubitak.gov.tr) haz›rlayacaklar› yaz›lar› dergimizde ve Yeni Ufuklara ekimizde bulacaks›n›z. Veee, geçen seferde
Gökhan Tok (gokhan.tok@tubitak.gov.tr) oldu¤u gibi bu muhteflem olay› gözlerinize zarar vermeden güven içinde izleyebilmeniz için
Serpil Y›ld›z (serpil.yildiz@tubitak.gov.tr) yurtd›fl›ndan ›smarlam›fl oldu¤umuz malzemeyle haz›rlayaca¤›m›z gözlükleri de... Biz
Elif Y›lmaz (elif.yilmaz@tubitak.gov.tr) okurlar›m›z› çok seviyoruz ve bu y›l vermeye doymuyoruz!.. Sizlerin büyük be¤enisini toplayan
Asl› Zülâl (asli.zulal@tubitak.gov.tr) Yeni Ufuklara ekimizin 2004-2005 y›llar›n› kapsayan ikinci cildi de tüm kitapç›larda
okurlar›m›zla buluflmaya haz›rlan›yor.
Grafik-Tasar›m Ve günefl tutulmas›n›n ard›ndan okurlar›m›z temmuz ay›nda da dergimizle bir “günefl
Fulya Koçak (fulya.kocak@tubitak.gov.tr) patlamas›”na tan›k olacaklar. Geçti¤imiz y›l düzenledi¤imiz Formula-G Günefl Arabalar› Yar›fl›,
Ayflegül D. Bircan (aysegul.bircan@tubitak.gov.tr) yurdumuzun her yerinde büyük yank› uyand›rd›. Üniversiteli, hatta liseli gençlerimize,
Hülya Y›lmazcan (hulya.yilmazcan@tubitak.gov.tr) araflt›rmac›lar›m›za bilgilerini ürüne dönüfltürme heyecan›n› yaflatt›. Ülkemize, bu çok önemli
teknoloji s›çramas›nda ileri teknoloji ülkelerinden geri kalmayaca¤›m›z müjdesini verdi. Bu y›l
Okur ‹liflkileri görüyoruz ki, bu atefl tüm yurdumuzu sard›. Geçen y›lki yar›fl›m›za 15 üniversite ve bir lise
Zehra fien (zehra.sen@tubitak.gov.tr) tak›m› kat›lm›flken, bu y›l yar›flacak tak›mlar›n say›s› 40’a eriflti. 8-9 Temmuz’da ‹zmir’de
Vedat Demir (vedat.demir@tubitak.gov.tr) açaca¤›m›z TÜB‹TAK Kupas› Formula G Günefl Arabalar› Yar›fl›’n› 21-23 Temmuz’da, görkemli
Figen Akdere (figen.akdere@tubitak.gov.tr) ‹stanbulPark’ta gerçeklefltirece¤imiz finalle noktalayaca¤›z. Gelecek y›l da BTD ve TÜB‹TAK
‹brahim Aygün (ibrahim.aygun@tubitak.gov.tr) bayraklar›n› hidrojen arabalar›n› tasarlamaya flimdiden bafllam›fl olan gençlerimiz
dalgaland›racak. Dergimiz için bafllatt›¤›m›z bu at›l›m y›l›nda güvenimizin, cesaretimizin
‹dari Hizmetler kayna¤›, her zaman yan›m›zda oldu¤unu bildi¤imiz deste¤iniz. Birincilik ipini her zaman oldu¤u
Kemal Çetinkaya (kemal.cetinkaya@tubitak.gov.tr) gibi yine hep birlikte gö¤üsleyece¤iz. Sayg›lar›mla
Raflit Gürdilek

Yaz›flma Adresi : Bilim ve Teknik Dergisi Atatürk Bulvar› No: 221 Internet : www.biltek.tubitak.gov.tr
Kavakl›dere 06100 Çankaya - Ankara e-posta : bteknik@tubitak.gov.tr
Yaz› ‹flleri : Tel: (312) 427 06 25 (312) 427 23 92 Faks: (312) 427 66 77 ISSN 977-1300-3380
Sat›fl-Abone-Da¤›t›m : Tel: (312) 467 32 46 Faks: (312) 427 13 36 Fiyat› 3,50 YTL • 3.500.000 TL (KDV dahil)
TÜB‹TAK Santral : Tel: (312) 468 53 00 Yurtd›fl› Fiyat› 5 EURO.

Adres : Atatürk Bulvar›, 221 Kavakl›dere 06100 Ankara Da¤›t›m : Merkez Da¤›t›m A.fi.
Reklam : Tel: (312) 427 06 25 (312) 427 23 92 Faks: (312) 427 66 77 Bask› : Do¤an Ofset Yay›nc›l›k ve Matbaac›l›k A.fi.

Bilim ve Teknik Dergisi, Milli E¤itim Bakanl›¤› [Tebli¤ler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] taraf›ndan lise ve dengi okullara; Genel Kurmay Baflkanl›¤› [7 fiubat 1979, HRK: 4013-22-79 E¤t. Krs. fi. say› Nflr.83] taraf›ndan Silahl› Kuvvetler personeline tavsiye edilmifltir.
icindekiler 1/30/06 11:12 PM Page 1

Bilim ve Teknoloji Haberleri/Raflit Gürdilek ...........................................................................6


Nerede Ne Var?/Gülgûn Akbaba ...........................................................................................20
Ayd›nlanma Yolunda Bilim ve Teknik Konferanslar› ..................................................21
Bilim Net/Raflit Gürdilek .........................................................................................................22
Formula G ...............................................................................................................................24
Teknoloji Ad›mlar›/Gökhan Tok .................................................................................................26
Bilim ve Teknik Kulübü/Gülgûn Akbaba ............................................................................28
Sergimize Bekliyoruz..................................................................................................................34
Zamanda Yolculuk/Alp Ako¤lu...................................................................................................38
Obezite Afl›s›/Meltem Yenal Coflkun ...........................................................................................44
Enerji Verimlili¤i/Elif Y›lmaz ......................................................................................................48
Yüksek Da¤ Ormanlar› ve Çölleflme/H. Cemal Gültekin, Ü. Gülflan Gültekin .....................52
Akci¤erli Bal›klar/Bülent Gözcelio¤lu ..................................................................................56
Kufl Gribi/Doç. Dr. Ferda fienel ................................................................................................58
Yumurta Kabu¤undan Kar›n ‹çine/Zeynep Tozar .................................................................64
Akraba Evlili¤inin Ac› Sonu/Prof. Dr. Osman Demirhan, Arfl. Gör. Deniz Tafldemir...............68
Depremin Elektromanyetik Röntgeni/‹lyas Ça¤lar, Tuncay Taymaz .................................68
Yalan ve Yalan Makineleri/‹nci Ayhan ................................................................................71
Yaflam›n Her Alan›nda Kil/Gülgûn Akbaba ...........................................................................72
Antika Problemler/Nilüfer Karada¤ .........................................................................................76
Renk/Serpil Y›ld›z......................................................................................................................80
‹çindekiler ODTÜ Robot Toplulu¤u/Mine Cüneyito¤lu ................................................................................84
Kendimiz Yapal›m/Yavuz Erol ................................................................................................88
Yaflam/Sargun Tont .................................................................................................................90
Not Defteri/Vural Alt›n .............................................................................................................92
‹çbükey Yans›malar/‹nci Ayhan ............................................................................................94
‹nsan ve Sa¤l›k/Doç. Dr. Ferda fienel ....................................................................................95
Yeflil Teknik/Cenk Durmuflkahya .............................................................................................96
Yay›n Dünyas›/Gökhan Tok ....................................................................................................97
Londra’dan Mektup/Didem Crosby .......................................................................................98
Merak Ettikleriniz/Sadi Turgut .............................................................................................99
Tekno Tezgah/Hacer Erar....................................................................................................100
Nas›l Çal›fl›r/Türkan Yöney ...................................................................................................101
Programc›lar ‹fl Bafl›na/Ali Galip Bayrak ..........................................................................102
Sözcük Da¤arc›¤› /Deniz Candafl, Gökhan Tok .....................................................................103
Matematik Kulesi/Engin Toktafl .........................................................................................104
Monitörden Yans›yanlar/Levent Daflk›ran ........................................................................105
Satranç/Aybar Karaçay...........................................................................................................106
Zeka Oyunlar›/Emrehan Hal›c› ...........................................................................................107
Bulmaca/Deniz Candafl ..........................................................................................................108
Gökyüzü/Alp Ako¤lu .............................................................................................................109
Forum/Gülgûn Akbaba ...........................................................................................................110
‹lettikleriniz...........................................................................................................................111
Porof. Zihni Sinir/‹rfan Sayar .............................................................................................112
icindekiler 1/30/06 11:12 PM Page 2

38
Zaman, bizi do¤umdan ölüme tafl›yan, ak›fl›na kap›ld›¤›m›z bir ›rmak gibidir. Onun yaflam›m›z›n karfl› konulmaz bir parças› oldu¤unu
düflünürüz. Peki zaman› durdurabilir miyiz? Daha da önemlisi, geçmifle ya da gelece¤e gidebilir miyiz?

44
Dünya genelinde 1 milyar›n üzerinde afl›r› kilolu kifli var. Bunlar›n büyük ço¤unlu¤u sürekli kilo vermeye çabal›yor. Bu çabalara
yard›mc› olacak seçenekler çok fazla gibi görünse de, etkili ve kal›c› çözüm gerçekten zor elde ediliyor. Gelifltirilmekte olan “obezite
afl›s›” da bu konudaki yeni bir umut.

58
Halk aras›nda “tavuk vebas›” ve t›p dilinde “avian influenza” olarak adland›r›lan kufl gribi, virüslerin yol açt›¤› bir hastal›k.
Geçmifl y›llarda insanlara bulaflmayan bu virüs, genetik yap›s›n›n de¤iflmesiyle art›k insanlar için de ciddi bir tehdit durumunda.

64
Günümüzden 180 milyon y›l kadar önce, tarla faresine benzer küçük, tüylü bir hayvan, henüz dünyaya gelmemifl olan yavrular›n›
korumak için yeni bir yöntem gelifltirdi. Yumurtalar›n›, ne olaca¤› belirsiz bir d›fl dünyaya b›rak›p kuluçkaya yatmak yerine,
embriyolar›n› kendi içinde saklayarak güvenli bir iç ortamda geliflmelerine olanak tan›d›. Bu küçük memeli her ne idiyse, buluflçusu
oldu¤u evrimsel mekanizma, onu plasental› ve keseli memelilerin ortak atas› haline getirmiflti.
ilanYeniUfuk 1/30/06 11:06 PM Page 1

YEN‹ UFUKLARA
C‹LT - 1 (2002-2003)

K‹TAPÇILARDA
Yeni Ufuklara ekimizin
2002 - 2003 y›llar›na ait,
tükenen ilk cildinin yeni
bask›s› tüm
K‹TABEVLER‹NDE
ve sat›fl büromuzda
12,50 YTL fiyatla
sat›fla sunuldu.
Ayr›ca,
diziyi eksiksiz biriktirmifl
okurlar›m›zsa, fl›k cilt
kapaklar›n› 2,50 YTL
karfl›l›¤›nda TÜB‹TAK
kitap sat›fl bürosundan
almaya devam edebilirler.
Ankara d›fl›ndaki
okurlar›m›z›n sipariflleri,
ödemeli kargo ile
adreslerine
gönderilecektir.

TÜB‹TAK Kitap Sat›fl Bürosu: Atatürk Bulvar› No: 221 06100 Kavakl›dere Ankara
Tel: (0312) 467 32 46 Faks: (0312) 427 13 36
ilanYeniUfuk 1/30/06 11:06 PM Page 2

YEN‹ UFUKLARA
C‹LT - 2
(2004-2005) HAZIRLANIYOR!

Yeni Ufuklara ekimizin 2004 - 2005 y›llar›na ait dizisi ikinci cilt
olarak haz›rlan›yor. Yak›nda tüm kitabevlerinden ve sat›fl
büromuzdan YEN‹ UFUKLARA 2’yi ayr›ca diziyi eksiksiz
biriktirmifl okurlar›m›zsa, fl›k cilt kapaklar›n› TÜB‹TAK kitap
sat›fl bürosundan temin edebilecekler.
TÜB‹TAK Kitap Sat›fl Bürosu: Atatürk Bulvar› No: 221 06100 Kavakl›dere Ankara
Tel: (0312) 467 32 46 Faks: (0312) 427 13 36
haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 6

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Raflit Gürdilek

T›p suyu al›m›n›n bu hastal›¤› önledi¤ini savu-


nuyorlar. Çal›flmada kullan›lan fareler, akci-
¤erleri zaten do¤al olarak h›zla yafllanan, do-
lay›s›yla bir de belirli süre sigara duman› so-
luyunca amfizem gelifliminin, kontrol grubu
farelerinde oldu¤undan çok daha h›zl› ger-
çekleflmesi beklenen bir grup. Gerçekten de
beklenen sonucu veren farelerde, 2 ay boyun-
ca, haftada 5 gün ve günde 30 dakika olmak
üzere, burundan % 1,5’luk sigara duman› so-
lumakla amfizemin geliflti¤i görülmüfl. Bun-
dan sonra, ayn› yöntemin domates suyu eflli-
¤inde uyguland›¤› (normal olarak al›nan su-
yun yar›s›n› domates suyuyla de¤ifltirerek) fa-
relerde, domates suyu içeri¤indeki “likopen”
maddesine ba¤l› olarak, sigara duman›
kaynakl› amfizem gelifliminin tümüyle önlen-
di¤i saptanm›fl. Likopense, güçlü bir antioksi-
dan madde olarak biliniyor. Bulgu, domates
Amfizeme Karfl› ürünleri tüketenlerde prostat kanseri olas›l›-
Domates Suyu? ¤›n›n azald›¤›na iliflkin daha önceki veriler
›fl›¤›nda, daha da ilginç hale geliyor. Ancak
araflt›rmac›lar, olumlu bulgular›n yaln›zca li-
Amfizem, ço¤unlukla zehirli kimyasallarla ya damarlarda hasarla kendini gösterip, sonuç- kopene atfedilebilmesi için, domates suyu
da sigara duman›na uzun dönemli maruz ka- ta da ciddi solunum sorunlar›na yol açabili- içindeki di¤er maddelerin katk›s› olas›l›¤›n›n
l›nd›¤›nda ortaya ç›kabilen, kronik (kal›c›) yor. Japonya’daki Juntendo Üniversite- d›fllanmas› gerekti¤ini söylüyorlar.
bir akci¤er hastal›¤›. Hastal›k akci¤er doku- si’nden araflt›rmac›larsa, amfizeme yol aça- Zeynep Tozar
sunun esnekli¤ini kaybetmesi ve alveol deni- cak kadar uzun süreyle sigara duman›na
ABD Fizyoloji Derne¤i Bas›n Duyurusu, 9 Ocak 2006
len hava keseciklerini destekleyen doku ve maruz b›rak›lan farelerde, düzenli domates

Küçük Ava Küçük Avc›


ABD Pittsburgh Üniversitesi ve
California’daki Nanomix firmas›ndan
araflt›rmac›lar›n oluflturdu¤u bir ekip,
kal›tsal hastal›klara neden olan baz› gen
mutasyonlar›n› saptayabilen cihazlar
gelifltirmeyi baflard›lar. Bu mutasyon
avc›s›n›n yap›sal temeli, ancak birkaç
nanometre enindeki (bir DNA
molekülünün geniflli¤i kadar) grafit
yapraklar›n›n birer boru gibi
k›vr›lmalar›yla oluflturulan karbon
nanotüpler. Araflt›rmac›lar›n yapt›¤›ysa, bu
nanotüplerin elektrik özelliklerinden yola
ç›karak, vücut dokular›nda fazla demir
birikimiyle kendini gösteren “kal›tsal
hemokromatoz” hastal›¤›na yol açan
mutasyonu saptamak. Mutasyon av” yöntemlerinin gelifltirilmesine de yeflil kalmad›¤›n› söyleyen ekip, yöntemin ayn›
detektörüyle, aranan DNA bölgesi ›fl›k yak›yor. zamanda daha ucuz ve daha h›zl› oldu¤unu
aras›ndaki boyutsal uyum, araflt›rmac›lara Karbon nanotüplerce yap›lan elektriksel da ekliyor.
göre DNA iflaretleyicilerini iflin içine ölçümlerin, do¤ruluk bak›m›ndan Zeynep Tozar
kar›flt›rmadan yürütülecek yeni “elektronik kullan›lmakta olan tekniklerden geri Pittsburgh Üniversitesi Bas›n Duyurusu, 27 Ocak 2006

B‹L‹M ve TEKN‹K 6 fiubat 2006


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 7

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Yoksa Aran›lan Afl›, yap›c›l›¤› ya da öldürücülü¤ü aç›s›ndan ol-


dukça önemli bir role sahip.
Farelerden ald›klar› böylesi olumlu
sonuçlarla yüreklenen araflt›rmac›lar, afl›n›n
Sonunda Bulundu mu? Çal›flma özetle flöyle: Virüsün, Vietnam’da etkilerini, H5N1’e maruz kald›ktan sonraki
ortaya ç›kan tipinin daha önce belirlenmifl ölüm oran› neredeyse % 100 olan tavuklar
Dünya gündemindeki yeri giderek a¤›rl›k genetik diziliminden yola ç›kan araflt›rmac›- üzerinde deniyorlar. Hem bofl, hem de HA
kazanan kufl gribine karfl› afl› gelifltirme ça- lar, gen mühendisli¤i yöntemleriyle birkaç geni içeren vektörlerden oluflan afl›lar,
balar›ndaki belki de en umut verici bulgu- adenovirüs “vektörü” ortaya ç›kar›yorlar. tavuklar›n bir k›sm›na burundan, bir
lar, ABD’deki Pittsburg Üniversitesi T›p (Vektör, yabanc› gen ya da DNA’y› hücrele- k›s›m›na da derialt›ndan uygulan›yor.
Merkezi’nden geldi. Journal of Virology der- re tafl›mak üzere de¤iflikli¤e u¤rat›lm›fl vi- Tavuklara bundan sonra verilen H5N1
gisinin bu ay yay›mlanacak olan (15 fiubat), rüslere deniyor.) Vektörlerin baz›lar›, HA virüsü dozuysa, farelere verilenden 10.000
say›s›nda yer alacak olmakla birlikte, önce- proteininin tümü için gerekli genleri, baz›la- kez daha büyük! Bu, do¤al koflullardaki bir
den on-line olarak duyurulan çal›flmay› yü- r›ysa HA’n›n yaln›zca belirli alt-birimlerini salg›nda tavuklar›n alabilece¤i normal
rüten araflt›rmac›lar, ölümcül kufl gribi virü- kodlayan genleri içerecek flekilde üretiliyor. dozdan çok daha fazla. Afl›y› derialt›ndan
sü H5N1’in belirli k›s›mlar›ndan elde ettikle- Bu vektörlerden oluflan afl›lar›n fareler üze- alan tavuklar›n hepsi hayatta kal›p, güçlü
ri afl›n›n, uyguland›¤› fare ve tavuklar› has- rindeki etkinli¤iyse, hiç H5N1 geni içerme- ba¤›fl›kl›k tepkileri gösterip, hastal›¤›n
tal›ktan bütünüyle korumufl oldu¤unu müj- yen, yani “bofl vektör”ün performans›yla herhangi bir belirtisini de göstermezken,
delediler. Canl› bir virüs içermesi nedeniyle karfl›laflt›r›larak saptan›yor. Bofl vektörle afl›- burundan alanlar›n yar›s› ölüp yar›s›
afl›n›n ba¤›fl›kl›k sistemini, geleneksel yön- lanan farelerin hepsi, virüsün kendisine ma- hayatta kal›yor; bofl vektör kurbanlar›n›nsa
temlerle haz›rlanan afl›lara göre çok daha ruz kald›ktan sonra h›zla kilo kaybedip 6-9 hepsi iki gün içinde ölüyor.
fazla uyar›yor olabilece¤ini söyleyen araflt›r- gün içinde de ölürken, Ha proteinini kodla- Araflt›rmac›lar, afl›n›n derialt›ndan al›m›n›n
mac›lar, ‘üretimin’ büyük ölçüde hücrede yan genlerin tümü ya da bir bölümünü içe- neden daha etkili oldu¤u konusunda emin
gerçekleflmesine ba¤l› olarak, afl›n›n çok da- ren vektörlerle afl›lananlar›n büyük ço¤un- olmamakla birlikte, kulland›klar› adenovirüs
ha h›zl› ve etkili sonuçlar verece¤i konusun- lu¤u hayatta kal›yor. Üstelik, HA’y› kodla- vektörünün, burun ve solunum yollar› için-
da da umutlular. yan genlerin tümünün verildi¤i farelerde, de daha az etkili olabilece¤ini düflünüyorlar.
Dr. Andrea Gambotto yönetimindeki ekip, afl›y› izleyen 3. günde çok az say›da hastal›k Gambotto’ya göreyse bulgular gerçekten de
genetik mühendisli¤i yöntemleriyle ‘allak yap›c› H5N1 virüsü saptan›rken, 6. günde çok heyecan verici. Yaln›zca hayvanlar› tü-
bullak’ ettikleri so¤ukalg›nl›¤› virüsü adeno- virüsün adeta buharlafl›p gitmifl oldu¤u göz- müyle korumufl olmas› bak›m›ndan de¤il,
virüs’ü, yüzeyinde hemagglutinin (HA) de- leniyor. Önemli bir bulgu da, HA genlerinin afl›n›n tek bir biçiminin, vücutta farkl› bir-
nen bir kufl gribi proteinini, ya k›smen ya bir k›sm›yla afl›lanan farelerde güçlü bir kaç ba¤›fl›kl›k sürecini harekete geçirmesi
da tümüyle ifade eder hale getirmifller. Bü- hücresel ba¤›fl›kl›k tepkisi gözlenmekle bir- bak›m›ndan da.
tün grip virüslerinin yüzeyinde bulunan HA, likte, as›l “T-hücresi tepkisi”ni, üstelik de Zeynep Tozar
virüsün, enfekte edece¤i hücreye tutunmas›- çok güçlü biçimde veren grubun, afl›yla tüm
n› sa¤l›yor; bu yüzden de virüsün hastal›k genleri alan grup olmas›. Pittsburgh Üniversitesi T›p Merkezi Bas›n Duyurusu, 26 Ocak 2006

fiubat 2006 7 B‹L‹M ve TEKN‹K


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 8

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Biyoloji gölde keflfedilen ve laboratuvar


çal›flmalar›nda “jeomanyetik güneye”e
do¤ru yüzdükleri saptanan bakteriler, ifle
baflka bir boyut katm›fl görünüyorlar.
Araflt›rmac›lar, bu güney-yönelimli
bakterilerin göl içinde tomurcuk biçiminde
kümeler oluflturduklar›n› keflfetmifl ve
laboratuvarda da, göl bakterilerinin bir
m›knat›s varl›¤›nda su damlac›klar› içinde
ald›klar› yönü izlemifller. Güney yönelimli
bakterilerin ço¤unun 2-5 bakteriden
oluflmufl ve el halterine benzer zincirler
oluflturduklar›n› görmüfller. Z›t kutuplu
bakterilerin, kuzey yar›mküredeki do¤al
ortamlar›nda neden birbirleriyle
kar›flt›klar› henüz tam olarak bilinmiyor.
Ancak araflt›rmac›lar, ilk varsay›m›n bunu
aç›klamada fazla ‘basit’ kald›¤› konusunda
hemfikirler.
Manyetik Bakterilerin gösteren “güney-yönelimli” bakterilerin Zeynep Tozar
egemen oldu¤u varsay›l›yordu. Ancak
Sürprizi ABD’nin kuzeydo¤u k›y›lar›na yak›n bir
Science, 20 Ocak 2006

Science Dergisi’nde 20 Ocak’ta yay›mlanan Yo¤unluk


bir çal›flma, baz› sucul bakterilerin neden
manyetik demir parçac›klar› içerdi¤iyle Güney
ilgili olarak daha önce yap›lan oksijen Yeni gözlemlere
aç›klamalar›n üzerine birer soru iflareti göre:
güney-yönelimli
Derinlik

düflürüyor. Uzun süredir, bu parçac›klar›n


birer pusula görevi gördü¤ü
Kuzey
düflünülüyordu. Buna göre, oksijenden
kaçma e¤ilimindeki manyetik bakteriler,
kendilerini Dünya’n›n manyetik alan›na
Güney
göre yönlendirme becerilerine ba¤l› olarak,
düfley do¤rultuda ve afla¤›ya do¤ru, Önceki modele
demir göre:
oksijenli yüzey sular›ndan uzaklara
kuzey-yönelimli
hareket ediyorlard›. Kuzey yar›mkürede sülfür
“kuzey-yönelimli” bakterilerin, güney Kuzey
yar›mküredeyse tersi kutuplanma

Bu Nas›l Difl? çal›flmalar›n da sonucunda, diflin, oldu¤unu söylüyor. Bu devasa difl,


milyonlarca küçük sinir sonlanmas› tafl›yan, araflt›rmac›ya göre hayvan›n su s›cakl›¤› ve
Erkek denizgergedan› (narwhal), üst ola¤anüstü duyarl›l›kta bir yüzeye sahip bas›nc›ndaki de¤ifliklikleri, ayr›ca balinalar›n
çenesinden d›flar› do¤ru f›rlayan 2,5 tuzluluk derecesini ‘ölçmelerine’ ve
metrelik uzun ve burgulu difliyle, yiyecek bal›k bulmalar›na yarayan
balina araflt›rmac›lar›n›n ilgisini uzun kimyasal maddelerin varl›¤›n›
süredir çekmekte. ABD Boston’daki saptamas›nda önemli rol oynuyor.
Harvard Diflçilik Okulu’ndan Martin Nweeia’n›n yeni plan›, Arktik
Nweeia, diflin, kendisine daha önce denizgergedanlar›n›n difllerinin 45
atfedilen buz k›r›c›l›k ya da silah cm’lik bölümüne suyla dolu
ifllevlerinin çok uza¤›nda bir iflleve kapsüller yerlefltirerek, beyin ve
sahip oldu¤unu göstermifl. Nweeia’ya kas elektrodlar›, yan›s›ra sualt›
göre bu uzun difl, bir alg›lay›c›! mikrofonlar› yard›m›yla
Bulgular›n› geçti¤imiz Aral›k ay›nda hayvanlar›n de¤iflik tuz düzeylerine
California’da gerçekleflen 16. Deniz verdi¤i tepkiyi gözlemek.
Memelilerinin Biyolojisi
Konferans›’nda aç›klayan araflt›rmac›, Zeynep Tozar
Kuzey Buz Denizi’nde yapt›¤›
do¤rudan gözlemlerin yan›s›ra Science, 23 Aral›k 2005

laboratuvarda gerçeklefltirdi¤i

B‹L‹M ve TEKN‹K 8 fiubat 2006


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 9

BB‹ ‹LL‹ ‹MM VVEE TTEEKKNN LLOOJ J‹ ‹ HHAABBEERRLLEERR‹ ‹

Gökbilim

En Küçük Günefl-D›fl› Gezegen

‹lk kez mikromerceklenme olgusundan sonucu birleflmesi sonucu kayaç gezegenler Ancak, bir y›ld›z bizim görüfl do¤rultumuzda
yararlanan gökbilimciler, flimdiye kadar olufluyor, ve bunlar yeterli kütleye baflka bir y›ld›z›n önünden onu tam olarak
bulunan en küçük Günefl-d›fl› gezegeni ulaflm›fllarsa ortamdaki gaz› üzerlerine çekip perdeleyecek biçimde geçerse, arkadaki
keflfettiler. OGLE-2005-BLG-390Lb diye gaz devi gezegenler haline geliyorlar. Oysa, “kaynak” y›ld›z›n ›fl›¤›n› kendi kütleçekiminin
tan›mlanan gezegenin kütlesi, flimdiye kadar keflfedilen 170 kadar etkisiyle büküyor. Dolay›s›yla öndeki y›ld›z,
Dünya’n›nkinin yaln›zca befl kat›. gezegenin hemen hemen hepsi, y›ld›zlar›n›n dev bir mercek gibi arkadaki y›ld›z›n ›fl›k
Karfl›laflt›rmak için, Neptün’ün kütlesi, hemen yak›n›nda dolaflan, yüzeyleri fliddetini büyütüyor. Öndeki y›ld›z›n bir de
Dünya’n›nkinin 17 kat›. Jüpiter’se 318 cehennem gibi gaz devleriydi. gezegeni varsa, bu kaynak y›ld›z›n ›fl›¤›nda
Dünya kütlesinde. Gezegenin çevresinde ‹kinci neden, önceden kayaç gezegenlerin fark edilir yeni bir art›fla yol aç›yor.
doland›¤› y›ld›z, Yay (Sagittarius) olufltu¤unun do¤rulanmas›n›n, baz›lar› “Mercekleyen” y›ld›z›n kütlesi ne kadar
Tak›my›ld›z› bölgesinde ve Dünya’ya 20.000 yaflam bar›nd›rabilecek koflullara sahip büyük olursa, mikromerceklenme olay›n›n
›fl›ky›l› uzakl›kta. Bu konumuyla, gökadam›z olabilecek Dünya benzeri gezegenlerin, gaz süresi de o kadar uzuyor. Dolay›s›yla bir
Samanyolu’nun merkezinin yak›nlar›nda yer devlerinden çok daha fazla say›da oldu¤una y›ld›z›n neden oldu¤u mikromerceklenme
al›yor. Çevresinde doland›¤› y›ld›z, Günefl’in iflaret say›lmas›. Gökbilimciler, önümüzdeki olay› bir ay kadar sürebilirken, gaz devi
beflte biri kütlede bir “k›rm›z› cüce” y›ld›z. birkaç ony›l içinde uzaya gönderilecek, gezegenlerin yol açt›¤› etki, günlerle,
Gezegenin y›ld›z›na uzakl›¤›, Günefl-Dünya uygun teleskoplarla donat›lm›fl uydu Dünyam›z kütlesine yak›n gezegenlerin
uzakl›¤›n›n (150 milyon km) üç kat›, tak›mlar›n›n, bu gezegenleri ortaya etkisiyse saatlerle ölçülüyor. OGLE-2005-
yörünge periyodu da 10 y›l. Gökbilimciler, ç›karacaklar›na güveniyorlar. BLG-390Lb’nin yol açt›¤› ek merceklenme,
bu mesafede gezegenin yüzey s›cakl›¤›n›n - Üçüncü nedense, OGLE-2005-BLG-390Lb’nin 12 saat sürmüfl. Bundan da gökbilimciler
220°C oldu¤unu, ve kaya ve buzdan de¤iflik ve çok say›da gezegenin k›sa sürede gezegenin kütlesi, y›ld›za olan uzakl›¤› ve
olufltu¤unu düflünüyorlar. Araflt›rmac›lara keflfi için ümit vaadeden bir teknikle dolay›s›yla yüzey s›cakl›¤›, yörünge periyodu
göre gezegen ince bir atmosfere sahip bulunmufl olmas›. fiimdiye kadar keflfedilen gibi özelliklerini belirlemifller.
olabilir. Ancak, kayaç yüzeyinin büyük Günefl-d›fl› gezegenler, çevresinde Yöntemin bir avantaj› da gökyüzünün görece
olas›l›kla donmufl okyanuslar alt›nda gömülü doland›klar› y›ld›z›n hareketinde yaratt›¤› büyük bölgelerini ayn› anda gözlemeye izin
oldu¤u düflünülüyor. Çünkü gezegenin yalpan›n (Doppler yöntemi) ya da gezegenin vermesi. Örne¤in, mikromerceklenmeyi 11
hesaplanan yüzey s›cakl›¤›, suyun s›v› halde y›ld›z› önünden geçerken ›fl›¤›nda yol açt›¤› Temmuz 2005 tarihinde belirleyip, benzer
bulunmas›na izin vermiyor. döngüsel art›fl›n (transit yöntemi) izlenmesi çal›flmalar yapan öteki kurulufllarla
Keflfin gökbilim dünyas›n› yoluyla belirlenmifllerdi. Bu yöntemler, yeryüzündeki çeflitli gözlemevlerini uyaran
heyecanland›rmas›n›n birkaç nedeni var. Günefl benzeri y›ld›zlar›n, hareketlerinde Optik Kütleçekimsel Mikromerceklenme
Biri, Günefl Sistemimizin oluflumu düzenli olarak tekrarlayan gariplikler var m› Deneyi (Optical Gravitational Microlensing
konusunda gelifltirilen modellere uyum diye uzun süreler gözlenmelerini Experiment – OGLE) adl› çal›flma, her gece
gösteren ilk Günefl-d›fl› gezegen olmas›. Bu gerektiriyor. Samanyolu’nun merkezi do¤rultusunda 10
modellere göre oluflum halindeki y›ld›z›n Yeni gezegenin saptand›¤› kütleçekimsel milyon kadar y›ld›z› ayn› anda gözlüyor ve
çevresinde dönen gaz ve toz diski içinde mikromerceklenme yöntemiyse, y›ld›zlar›n parlakl›klar›ndaki de¤iflimleri bilgisayarlar
önce küçük toz zerreciklerinden bafllay›p genellikle çok küçük oldu¤u için izlenmesi arac›l›¤›yla kaydediyor.
giderek daha büyük yap›lar›n çarp›flmalar zor rasgele hareketlerinden yararlan›yor. NASA Bas›n Bülteni, 25 Ocak 2006

fiubat 2006 9 B‹L‹M ve TEKN‹K


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 10

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

En H›zl› Atarca

Bir gökbilimci ekibi geçti¤imiz ay, bilinen


en h›zl› dönen “milisaniye atarcas›n›”
buldu¤unu aç›klad›. Samanyolu’nu Dönme
çevreleyen “küresel y›ld›z kümeleri”nden ekseni
Terzan 5 içinde bulunan ve PSR J1748- Ifl›n›m
2446ad olarak tan›mlanan atarca, kendi demeti
çevresinde saniyede 716 kez dönüyor. Yeni
atarca, böylece B1937+21 tan›ml› atarcan›n
saniyede 642 turla 23 y›ld›r elinde tuttu¤u
h›z rekorunu da k›rm›fl oluyor. Ekip
atarcan›n dönüfl h›z›ndan, yar›çap›n›n en
fazla 16 km olabilece¤ini ve kütlesinin de 2
Günefl kütlesinden az olmas› gerekti¤ini
hesaplam›fl. Hesaplar ayr›ca atarcan›n 0,14
Günefl kütlesinde bir y›ld›z›n çevresinde
doland›¤›n› ve yörüngesinin %40’›n›n efl
y›ld›zca örtüldü¤ünü ortaya koyuyor. Böyle
olunca da efl y›ld›z›n ömrünün sonuna
yaklafl›p büyük ölçüde fliflmifl bir y›ld›z
oldu¤u düflünülüyor.
Atarca, Günefl’ten çok daha kütleli
y›ld›zlar›n süpernova patlamalar›yla
yokolufllar› s›ras›nda çöken ve son derece
yo¤un merkezleri olan “nötron
y›ld›zlar›”n›n özel bir türü. Süpernova
patlamas›ndan önce merkezdeki nükleer
tepkimeler demir senteziyle sona eriyor.
Ifl›n›m
Yani tümüyle demire dönüflmüfl olan
demeti
merkez daha fazla enerji üretemeyerek,
kütleçekiminin bask›s›yla çöküyor ve demir
atomlar›ndaki protonlar elektronlarla
birleflerek nötrona dönüflüyorlar. Çöküfl
sonunda 1 günefl kütlesinden daha fazla
kütleye sahip olan ve büyük ölçüde
nötronlarla ince demir bir kabuktan oluflan
merkezin boyutlar›, 20-30 km çapl› bir
küreye kadar küçülüyor. Çöküfl s›ras›nda çok düzenli aral›klarla elektromanyetik yo¤unlu¤unun, bir parsek küpte
y›ld›z›n tafl›d›¤› orijinal aç›sal momentum, dalga at›mlar› (pulse) yayan bir kaynak 10,000-1 milyon aras›nda bulunmas› (Bir
t›pk› kollar›n› vücuduna dolayan bir buz olarak alg›lan›yor. Kutuplardan at›lan gökbilim uzakl›k ölçüsü olan parsek, 3,26
patencisinde oldu¤u gibi art›yor. Çöküfl, maddenin enerjisine ba¤l› olarak bazen bu ›fl›ky›l›na, yani yaklafl›k 30 trilyon km’ye
y›ld›z›n manyetik alan›n›n fliddetini de at›mlar, X ›fl›nlar› biçiminde de olabiliyor ve karfl›l›k geliyor). Karfl›laflt›rmak için,
Dünyam›z›nkinin milyarlarca, hatta atarcalar, yayd›klar› ›fl›n›m›n türüne ba¤l›, Günefl’e en yak›n y›ld›z, 4,2 ›fl›ky›l›
trilyonlarca kat›na kadar ç›kar›yor ve y›ld›z, olarak “radyo atarcas›” ya da “X-›fl›n› uzakl›kta. Yani Günefl’in merkezinde yer
çevresindeki ortamdan ald›¤› yüklü atarcas›” olarak s›n›fland›r›l›yorlar. ald›¤› bir parsek küplük bir hacimde baflka
parçac›klar› (ço¤u kez bir efl y›ld›zdan Gözlenen nötron y›ld›zlar›n›n ço¤u tek bir y›ld›z bile yok!. Küresel küme
çal›nan gaz) manyetik kutuplar›ndan saniyede birkaç turdan daha yavafl merkezleri böylesine s›k›fl›k olunca da ikili
d›flar›ya at›yor. Nötron y›ld›z›n›n manyetik dönerken, ikili sistemlerdeki nötron y›ld›z sistemleri çok daha s›k olufluyor ve
kutuplar›, co¤rafi kutuplar›ndan yani y›ld›zlar›n›n dönüfl periyodlar›, efl y›ld›zdan ikili sistemlerdeki atarcalar da efl y›ld›z
dönme ekseninin kutuplar›ndan biraz farkl› transfer edilen aç›sal momemntumla sayesinde h›zlanarak milisaniye atarcas›
yerde olunca (ço¤u gökcisminde, bu arada saniyede yüzlerce tura kadar ç›kabiliyor ve haline geliyor. Nitekim, gökbilimciler
Dünyam›zda da oldu¤u gibi) manyetik bunlara milisaniye atarcalar› deniyor. flimdiye kadar Terzan 5’te 30 milisaniye
kutuplar›ndan ç›kan ve ço¤u kez radyo Birim kütleye düflen say› bak›m›ndan atarcas› bulmufllar. Bu say›, tüm küresel
dalgalar› biçiminde yay›lan ›fl›n›m, dönme küresel y›ld›z kümeleri, milisaniye kümelerde (Samanyolu çevresinde 150
ekseni etraf›nda bir halka çiziyor. Bu atarcalar› bak›m›ndan gökada diskine kadar bulundu¤u san›l›yor) keflfedilen
halkan›n bir noktas›, e¤er bizim görüfl k›yasla çok daha zengin. Nedeni toplam milisaniye atarca say›s›n›n dörtte
aç›m›zla kesiflirse, noktan›n görüfl yüzbinlerce, hatta milyonlarca y›ld›z›n biri kadar ve en h›zl› befl atarcay› da
çizgimize geldi¤i her seferde bu ›fl›n›m küçük bir hacimde topland›¤› küre biçimli içeriyor.
yeryüzünden saptan›yor ve sonuçta y›ld›z, bu oluflumlar›n merkezlerindeki y›ld›z
Science, 20 Ocak 2006

B‹L‹M ve TEKN‹K 10 fiubat 2006


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 11

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Eta Karina’n›n Efli


Bulundu
Güney gökkürede Karina tak›my›ld›z›
bölgesinde, 7500 ›fl›ky›l› uzakl›kta bulunan
Eta Karina (Carinae), Günefl’ten 100 kat
daha büyük kütleli, ömrünün sonlar›na
yaklaflm›fl karars›z bir y›ld›z. 150 y›l önce
büyük bir patlamayla Günefl’ten kat kat
daha büyük bir gaz kütlesini uzaya
püskürtmüfl ve patlama bu gizemli y›ld›z›
Güney gökkürenin en parlak y›ld›z› haline
getirmiflti. Gökbilimcilerin bu gizemli
y›ld›za olan ilgileri, Eta Karina’n›n bir efli
oldu¤u yolundaki dolayl› kan›tlar nedeniyle
artm›flt›. Bu kan›tlar›n bafl›nda, 5 y›ll›k
döngülerle Eta Karina’n›n görünür (optik)
›fl›k, X-›fl›nlar›, radyo ve k›z›lalt›
dalgaboylar›nda yapt›¤› ›fl›n›mda 5 y›ll›k
döngüler halinde tekrarlayan de¤iflimler
olmas›yd›. Gökbilimcilere göre bunlar, Eta çarp›flma bölgesinin önünden geçip X- ama yine sonuç yok. Bunun üzerine
Karina’n›n çevresinde 5 y›lda bir dolanan ›fl›nlar›n› perdeliyor. 5 y›ll›k yörünge Washington’daki Katolik Üniversitesi’nden
bir efl y›ld›z›n imzas› olabilirdi. Bu dolayl› periyodu, efl y›ld›z›n Eta Karina’ya yaln›zca gökbilimci Dr. Rosina Iping ve ekip
kan›tlardan en güçlü olan›, y›ld›zdan gelen 15 milyon, Yani Günefl-Dünya aras›ndaki arkadafllar› NASA’n›n daha k›sa dalga
X-›fl›nlar›n›n düzenli olarak her befl y›lda uzakl›¤›n 10 kat› bir uzakl›kta dolan›yor boylar›nda gözlem yapan Uzak Morötesi
bir 3 ay süreyle kesilmesiydi. Eta olmas› demek. Tayfölçüm Uydusu’na baflvurmufllar ve
Karina’n›n yüzeyi, X ›fl›nlar› üretemeyecek Efl y›ld›z›n varl›¤› konusunda en do¤rudan arad›klar› ›fl›n›m› belirlemifller. Hem de Eta
kadar so¤uk. Buna karfl›l›k y›ld›z, d›fl kan›t, elbette y›ld›z›n teleskoplarca Karina’n›n X-›fl›nlar›n› perdelemesinden
katman›ndaki gaz› saniyede yaklafl›k 500 gözlenmesi. Ancak y›ld›z kaç›n›lmaz olarak hemen önce. Bunun anlam›, dev y›ld›z›n X-
km h›za sahip bir y›ld›z rüzgar› halinde dev Eta Karina’dan çok daha soluk ›fl›nlar›n› perdelerken, ayn› zamanda küçük
uzaya püskürüyor. Efl y›ld›z›n da benzer olaca¤›ndan, yeryüzündeki teleskoplarla ama s›cak eflini de perdeledi¤i. Eta Karina
bir rüzgar› olmas› halinde bu rüzgarlar›n yap›lan gözlemlerle belirlenememifl. Bunun uzak morötesi ›fl›k yayamayacak kadar
çarp›flmas›n›n gözlenen X-›fl›n›m›n› üzerine gözlemciler, efl y›ld›z çok daha s›cak so¤uk oldu¤undan gözlenen ›fl›n›m›n efl
do¤urabilece¤i düflünülüyor. Bu çarp›flma olaca¤›ndan morötesi ›fl›n›m yaymas› y›ld›zdan geldi¤i, ve bu küçük eflin
bölgesinin iki y›ld›z›n aras›nda bir yerde gerekti¤ini düflünerek, Hubble Uzay beklendi¤i gibi dev a¤abeyinden çok daha
olmas› gerekiyor. Gelifltirilen modellere Teleskopu’nun görünür ›fl›k yan›nda belirli s›cak oldu¤u aç›k.
göre, Eta Karina yörüngesinde ilerlerken, ölçüde morötesi ›fl›k da alg›layabilen
Dünya’dan bak›ld›¤›nda belli bir süreyle bu kameralar›n› Eta Karina’ya yöneltmifller; NASA Bas›n Bülteni, 1 Kas›m 2005

Kay›p Aran›yor!..
Dev gökadalar›n nas›l olufltu¤unu
modellemede kullan›lan matematiksel
benzetimlere (simulasyon) göre, bunlar›n
çevresinde yüzlerce cüce gökadan›n
bulunmas› gerekiyor. Oysa dev gökadalar
s›n›f›na giren Samanyolu’nun bulundu¤u
bölgedeki cücelerin say›s› 50’yi geçmiyor.
Kay›p cücelerin, gökadam›z çevresinde
bulunan h›zl› gaz bulutlar›nda sakl›
olabilece¤ini öne süren bir gökbilim ekibi,
gökada atlaslar› ve dev teleskoplarla yapt›klar›
araflt›rmalar›n sonunda, içlerinde tek bir
y›ld›za bile rastlamad›klar›n› aç›klad›lar. O
halde kuramla gözlem aras›ndaki tutars›zl›k
için baflka çözüm yollar› gerekiyor.

Pittsburgh Üniversitesi Bas›n Bülteni, 10 Ocak 2006

fiubat 2006 11 B‹L‹M ve TEKN‹K


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 12

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Adalar›’nda bulunan ve a¤z› yüzeyin hemen


alt›nda yer alan engellerle korunan Scapa
Flow donanma üssüne girip ‹ngiliz savafl
gemilerini bat›rabilece¤i konusunda amirlerini
ikna edebilmek için gökbilim hesaplar›ndan
yararland›.
Toplant›daki bildirisinde Schaefer, U-47
komutan›n›n plan›n› 13-14 ekim gecesi
gerçekleflece¤ini bildi¤i “en büyük gel-git”
üzerine kurdu¤unu aç›klad›. Bu tarihte Ay,
Dünya’ya en yak›n konumuna gelmifl ve
Günefl, Ay ve Dünya düz bir çizgi üzerinde
s›ralanm›fllard›. Bu konumun yükseltti¤i sular
sayesinde engellerin üzerinden adeta
sürtünürcesine geçen U-47, Royal Oak’u
torpilleyerek bat›rm›fl ve sald›r›da 833 ‹ngiliz
gemici yaflam›n› yitirmiflti. Ancak, gökbilim
Gökbilim Fark› Sald›r›n›n flimdiye kadar pek bilinmeyen
yönüyse, Prien’in, olanaks›z gibi görünen bu
bilgisinin yard›m etti¤i Prien’e flans yard›mc›
olmam›fl ve Alman komutan aniden körfezi
baflar›y›, gökbilim konusundaki bilgisine ayd›nlatan “kuzey ›fl›klar›” nedeniyle baflka
‹kinci Dünya Savafl›’n›n en bilinen deniz borçlu oldu¤u. Gerçe¤i, Amerikan Gökbilim gemilere sald›r› olana¤› bulamadan geri
sald›r›lar›ndan biri, Alman denizalt›s› Derne¤i’nin geçti¤imiz ay Washington’da dönmek zorunda kalm›flt›.
U-47’nin, 1939 y›l›nda ‹ngiliz donanmas›n›n yap›lan toplant›s›nda ortaya koyan, ‹ngiliz Olay›n perde gerisine ›fl›k tutan Schaefer’e
‹skoçya’daki en korunakl› üslerinden birine arflivlerinde sald›r›yla ilgili krokileri ve seyir göre, “gökler, Dünya’daki tarihi olaylar›
s›zarak HMS Royal Oak z›rhl›s›n› bat›rmas›yd›. defterlerini incleyen gökbilimci Bradley insanlar›n fark›nda oldu¤undan daha fazla
Savafl›n hemen bafllar›nda gerçeklefltirilen bu Schaefer. etkiliyor”.
cesur sald›r›, denizalt›n›n komutan› Günther Louisiana Eyalet Üniversitesi araflt›rmac›s›na
Prien’e büyük ün kazand›rd›. göre Prien, ‹skoçya’n›n ku›zeyindeki Orkney Science, 21 Ocak 2006

Günefl D›fl› Kuiper


Kuflaklar› m›?
Foto¤raflarda görülen iki parlak buz ve
toz diskinin, görece yak›n iki y›ld›z›n
çevresinde, Günefl Sistemi’nin
s›n›rlar›ndaki Kuiper Kufla¤›’n›n karfl›tlar›
oldu¤u düflünülüyor. Neptün’ün yörüngesi
d›fl›nda yaklafl›k 30 milyon km
geniflli¤inde bir halka biçimindeki Kuiper
Kufla¤›, Günefl Sistemi’nin oluflum
art›klar›n› bar›nd›ran, henüz yeterince
tan›mad›¤›m›z bir bölge. Baz›lar› 9.
gezegen oldu¤u tart›flmal› hale gelen
Plüton’dan da büyük kaya ve buzdan
oluflmufl irili ufakl› gökcisimleriyle, k›sa gezegenlerce yap›lm›fl olabilece¤ini çevresindeki at›k disklerinin “çoban aylar”
dönemli kuyrukluy›ld›zlar›n kayna¤›. düflünüyorlar. taraf›ndan trafllanmas› gibi.
Her ikisi de Dünya’dan 60 ›fl›ky›l› uzakl›kta Soldaki foto¤rafta görüfl hatt›m›za bir Hubble Uzay Teleskopu’yla Günefl-d›fl›
bulunan bu diskler, görünür ›fl›kta parça e¤ik olarak izlenen genifl disk, HD diskler üzerinde yap›lan bir araflt›rma, bu
gözlenebilen bu tozlu enkaz disklerinin 53143 adl›, Günefl’ten biraz daha küçük, 1 kuflaklar›n 50 Astronomik Birimlik (1
say›s›n› dokuza yükseltiyor. Ancak bu milyar yafl›nda oldu¤u hesaplanan K s›n›f› Astronomik Birim (AB), Dünya’n›n Günefl’e
ikisini ötekilerden ay›ran, 300 milyon (turuncu) bir y›ld›z› çevreliyor. Sa¤da, olan ortalama uzakl›¤› = 150 milyon km)
y›ldan daha yafll› olmalar›, yani 4,6 milyar neredeyse tam kenardan görülen küçük “genifl”, ya da 20-30 AB geniflli¤inde,
yafl›ndaki Günefl Sistemimiz gibi kararl› bir diskse HD 139664 adl›, Günefl’ten biraz keskin d›fl s›n›rlar› olan “dar” kuflaklar
konuma gelmifl olmalar›. ‹ki kuflak da, daha büyük ve s›cak, F s›n›f› “sar›-beyaz” olarak ayr›ld›¤›n› gösteriyor. Bizim Kuiper
yaflama elveriflli bölgeler ve gezegenlere bir y›ld›z›n çevresinde ve 300 milyon Kufla¤›m›z, Günefl’ten 30 AB uzakl›ktaki
sahip olabilecek nitelikte y›ld›zlar› yafl›nda. Dar diskin keskin d›fl s›n›rlar›, Neptün’ün yörüngesi d›fl›ndan bafllay›p 50
çevreliyor. Disklerin iç bölümleri görünmeyen bir efl y›ld›zca kütleçekimsel AB’ye kadar uzayan dar bir kuflak.
art›klardan temizlenmifl görünüyor. olarak trafllan›yor olabilece¤i izlenimini
Gökbilimciler bu temizli¤in olas› veriyor. T›pk› Satürn ve Uranüs’ün NASA Bas›n Bülteni, 19 Ocak 2006

B‹L‹M ve TEKN‹K 12 fiubat 2006


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 13

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Gökadam›z›n Koluna yak›n cismin uzakl›¤› duyarl› olarak paralaks de¤eri, 0,01 arksaniye.
hesaplanabiliyor. Ancak, trigonometrik Trigonometrik paralaks yönteminin
Daha Yak›n›z paralaks yönteminin s›n›rlar› var: Y›ld›zlar kullan›labilece¤i en büyük uzakl›k da 100
çok uzak kaynaklar olduklar›ndan, parsek. Avrupa Uzay Ajans› ESA’n›n 1990’l›
Günefl Sistemimizin, gökadam›z paralakslar› da küçük oluyor. Hatta çok y›llar›n sonunda uzaya gönderdi¤i
Samanyolu’nun sarmal kollar›ndan büyük ço¤unlu¤unun paralaks›, Hipparcos uydusu, paralaks ölçüm
Perseus’a san›ld›¤›ndan da yak›n oldu¤u ölçülemeyecek kadar küçük. Örne¤in, bize duyarl›l›¤›n› 0,001 arksaniyeye ç›kararak
ortaya ç›kar›ld›. Daha önce, 100 parsek uzakl›¤a kadar olan
y›ld›zlar›n hareketlerini temel 120.000 kadar y›ld›z›n gerçek
alan ölçümler Perseus kolunun W3OH uzakl›¤›n› duyarl› biçimde saptam›fl
Günefl’e olan uzakl›¤›n› 14.000 Günefl bulunuyor.
›fl›ky›l› olarak verirken, kol Reid ve arkadafllar›ysa, k›ta
üzerindeki büyük kütleli genç ölçüsündeki uzakl›klarda kurulu çok
y›ld›zlar›n kuramsal parlakl›¤› ve say›da radyo teleskoptan oluflan Çok
görünür parlakl›klar›n›n Genifl Tabanl› Dizge’yle (VLBA)
karfl›laflt›r›lmas› yöntemiyle radyogiriflim tekni¤ini kullanarak
bulunan de¤er 7200 ›fl›ky›l› uzak cisimlerin ölçülebilir paralaks
ç›kmaktayd›. Uluslararas› bir s›n›r›n› 0,01 miliarksaniyeye (1
gökbilim ekibinin denenmifl ve miliarksaniye=1/1000 arksaniye)
güvenilir bir yöntem kullanarak kadar düflürmüfl. Bu da 10 kiloparsek
%2 hata pay›yla buldu¤u (1 kiloparsek = 1000 parsek) uzakl›¤a
uzakl›ksa 6400 ›fl›ky›l›. kadar olan cisimlerin uzakl›klar›n›n
Ekibin kulland›¤› yöntem, duyarl› biçimde belirlenmesine olanak
üçgenleme, ya da paralaks sa¤l›yor.
yöntemi. Paralaks, bir üçgenin Ekip, Perseus kolunun uzakl›¤›n›
taban›n›n iki ucundan izlenen belirlemek için W3OH adl› bir y›ld›z
bir cismin (örne¤in bir y›ld›z), oluflum bölgesini hedef alm›fl. Nedeni,
çok daha uzakta oldu¤undan burada bulunan metanol mazer
konumu sabit görünen (örne¤in kaynaklar›n›n son derece parlak
bir kuasar) bir cisme göre konumunun en yak›n y›ld›z olan Proxima Centauri’nin olmas›. Mazerler, elektromanyetik tayf›n
de¤iflmesine deniyor. T›pk› öne do¤ru paralaks› 0,762 arksaniye (1 ark saniye = optik bölgesindeki lazerler gibi, ›fl›¤›n
uzatt›¤›m›z kolumuzun ucundaki parma¤a 1/3600 derece). Y›ld›z›n Dünya’ya uzakl›¤›, güçlendirilerek düzenli hale getirilmesi
bir sa¤, bir de sol gözle bakt›¤›m›zda, y›ld›z›n paralaks›yla ters orant›l› temelinde çal›fl›yor. Fark›, ›fl›n›m›n
arkadaki duvar üzerindeki konumunun oldu¤undan, d=1/p formülüne göre mikrodalga bölgesinde olmas›. Mazerler
de¤ifliyor görünmesi gibi. Farkl› Proxima Centauri’nin uzakl›¤› da 1,31 evrende do¤al olarak bulunabiliyor.
konumlardan yap›lan gözlemlerde yak›n parsek oluyor (1 parsek= 3,26 ›fl›ky›l›).
cismin uzak cisme göre de¤iflen aç›s›ndan, Geleneksel yöntemle ölçülebilen en küçük Science, 6 Eylül 2006

Gökbilimde Optik biçimde görüntülendiriliyordu. Keck teleskoplar kullan›m› yolunun kap›s›n› açm›fl
teleskoplar›yla yap›lan deney, optik gökbilim bulunuyor.
‹nterferometri Ça¤› alan›nda da yüzlerce metre çapl› “sanal”
Science, 13 Ocak 2006

Uluslararas› bir gökbilimciler ekibi, Hawaii’de


dünyan›n en büyük optik teleskoplar› olan 10’ar
metrelik ikiz Keck teleskoplar›n› fiber optik
kablolarla birlefltirip “dev” bir göz haline
getirerek 107 Herculis adl› soluk bir y›ld›z›
gözlemlemeyi baflard›. Giriflimölçüm tekni¤i
denen ve üst üste binen giriflim çizgilerinin
güçlenmesi temeline dayanan bu teknik, flimdiye
kadar radyo gökbiliminde baflar›yla
kullan›lmaktayd›. K›talararas› mesafelerde kurulu
çok say›da radyo teleskopun alg›lad›¤› sinyaller,
bilgisayar arac›l›¤›yla tek bir sinyalmifl gibi
güçlendiriliyor ve böylelikle k›ta büyüklüklerinde
“sanal” çanak antenler oluflturulup çok
uzaklardaki zay›f radyo kaynaklar› bile ayr›nt›l›

fiubat 2006 13 B‹L‹M ve TEKN‹K


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 14

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Plüton’u So¤utan Plüton Günefl’ten uzaklaflt›kça, seyrek Plüton’un hem de Charon’un “atefllerini”
atmosferinin donarak gezegen üzerine buz ölçmeyi baflard›. Sonuç biraz flafl›rt›c›.
“Ter” olarak ya¤d›¤› düflünülüyor. Birbirlerine böylesine yak›n olan iki
Keck gibi büyük teleskoplarca Plüton’un gökcisminin s›cakl›¤›n›n ayn› olmas›
Günefl’ten uzaklaflt›kça gezegenlerin yüzey yüzeyinden yans›yan Günefl ›fl›¤› üzerinde gerekirken, Charon’un s›cakl›¤› -220°C,
s›cakl›klar›n›n düflmesi normal. Merkür ve yap›lan ölçümler, Charon’un aksine Plüton’unkiyse -230°C.
Venüs piflerken, Dünyam›z yaflam için Plüton’un olmas› gerekti¤inden daha so¤uk Araflt›rmac›lar Plüton’un bu ilave
uygun s›cakl›kta. Mars ve ötesiyse donuyor. oldu¤u yolunda iflaretler veriyordu. Ancak, “serinli¤ini” üzerine düflen günefl ›fl›¤›n›n
Ancak, en uzak gezegen olan ve art›k hiçbir teleskop Plüton’la uydusunu zay›fl›¤›ndan çok, yüzeyindeki buzla, ince
gezegenli¤i tart›flma konusu haline gelen birbirinden ay›r›p yayd›klar› termal atmosferindeki azot aras›ndaki dengeye
Plüton’un s›cakl›¤›ysa bu gökcisminin radyasyonu (s›cakl›¤›) sa¤lam biçimde ba¤l›yorlar. Plüton üzerine düflen günefl
Günefl çevresindeki egzantrik belirlemeyi baflaramam›flt›. Çünkü bu iki enerjisi, yüzeyi ›s›tmaktan çok, yüzeydeki
yörüngesindeki konumuna ba¤l› olarak gökcisminin birbirlerinden ancak 0,9 azot buzunu gaza çevirmekte kullan›l›yor.
büyük ölçüde de¤ifliyor. Bu yörünge, arksaniye uzak olmas›, afl›lmaz bir sorundu. Bu da bir s›v›n›n buharlafl›rken yüzeyi
Plüton’u Günefl’e 30 Astronomik Birime Bu, mesafe, 50 km uzakl›ktan izlenmeye so¤utmas›yla ayn› etkiyi yap›yor. Yani
kadar yaklaflt›r›yor ve 50 Astronomik Birime çal›fl›lan bir kurflun kalemin boyutuna eflit. Plüton terleyerek serinliyor!..
kadar uzaklaflt›r›yor. (AB = ortalama Nihayet Hawaii’deki Mauna Kea da¤›nda
Günefl-Dünya uzakl›¤› = 150 milyon km) . bulunan milimetre alt› teleskop dizgesi hem NASA Bas›n Bülteni, 3 Ocak 2006

Plüton’un Uydusu bulgular hayli zengin: Charon’un yar›çap›, 8 s›n›n kayalardan, geri kalan›n›n da buzdan
km’lik hata pay›yla 606 km. Uydunun boyut- olufltu¤unu gösteriyor. Veriler ayr›ca Cha-
Tart›ya Ç›kt› lar›n›n bu duyarl›l›kla belirlenmesi, yo¤unlu- ron’da ince bir atmosfer olsa bile bunun ba-
¤unun da güvenilir biçimde hesaplanmas›n› s›nc›n›n, Dünya atmosferinin milyonda birin-
sa¤lad›. Charon’un yo¤unlu¤u, suyun yo- den daha küçük olmas›n› gerektiriyor. 0,1
Günefl Sistemi’nin tart›flmal› üyeleri Plüton ¤unlu¤unun yaln›zca 1,71 kat›. Dünyam›z›n mikrobar atmosfer bas›nc›, atmosferin tü-
ve Charon, bir gezegen ve uydusundan çok, yo¤unlu¤unun üçte biri kadar olan bu de- müyle azottan oluflaca¤› varsay›m›na göre
ikili bir gezegeni and›r›yorlar. Gerçi ¤er, Plüton’un ay›n›n yar›s›ndan biraz fazla- hesaplanm›fl. Charon’da bir karbondioksit
Charon’un, Plüton’un yar›s› büyüklü¤ünde atmosfer için de üst s›n›r› hesaplayan arafl-
ve sekizde biri kütlesinde oldu¤u, t›rmac›lara göre, bu atmosferin bas›nc›, Plü-
kütleçekimsel hesaplar ve yörünge ton’un 10-15 mikrobarl›k atmosfer bas›nc›-
hareketlerinden biliniyor; ama Charon’un n›n 100’de birini aflamaz.
yar›çap›n›n ne oldu¤u ve bir atmosferi olup Gözlemler ayr›ca Charon’un Plüton’la
olmad›¤› bu yak›nlara kadar bilinmiyordu. birlikte Günefl Sistemi’nin oluflumu
Nihayet Avustralyal› bir amatör gökbilimci- s›ras›nda gaz ve tozun yo¤uflmas›yla ortaya
nin hesaplad›¤› gibi, Charon’un 11 Temmuz ç›kt›¤› yolundaki modelleri çürütüyor.
2005’te 15 kadir parlakl›¤›nda bir y›ld›z›n Gökbilimciler art›k Charon’un Günefl
önünden geçerek ›fl›¤›nda yol açt›¤› azalma- Sistemi’nin erken evrelerinde iki gök
y› üç ayr› noktadaki teleskoplarla gözleyen cisminin çarp›flmas›yla olufltu¤u
araflt›rmac›lar, bulgular› geçti¤imiz ay bafl›n- düflüncesindeler.
da aç›klad›lar. Charon’un y›ld›z› yaln›zca 1 NASA Bas›n Bülteni, 4 Ocak 2006
dakika süreyle örtmesine karfl›n elde edilen

B‹L‹M ve TEKN‹K 14 fiubat 2006


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 15

yu birlikte bir test tüpüne koyup, üzerinde


yo¤unlafl›p tepkimeye girebilecekleri bir de
yüzey sa¤larsan›z, içlerinde amino asitler ve
adenin adl› bir DNA baz› da bulunan bir sü-
rü organik bileflik elde edersiniz” diyor.
“fiimdi bu bileflikleri yüzlerce ›fl›ky›l› uzak-
l›ktaki bir y›ld›z›n gezegen bölgesinde görü-
yoruz.” Hollanda’daki Leiden Gözlemevi ve
Hollanda Uzay Araflt›rmalar› Enstitüsü’nden
Y›ld›z Diskinde Yaflam Öncülleri Fred Lahuis de, “Bebeklik dönemindeki bu
sistem, Dünyam›z›n henüz yaflam›n ortaya
ç›kmad›¤› milyarlarca y›l önceki durumuna
Keck teleskopuyla yap›lan gözlemler, Dün- tilen (C2H2) ve hidrojen siyanit (HCN), Gü- oldukça benziyor olabilir” diyor. Dünya’da
ya’ya 375 ›fl›ky›l› uzakl›kta bir y›ld›z›n çevre- nefl Sistemimizde, örne¤in gaz devi gezegen- kendi kendini kopyalayabilen nükleik asitle-
sindeki bir gaz ve toz diskinde, DNA içinde- lerin atmosferlerinde, kuyrukluy›ld›zlar›n rin ortaya ç›kmas›na yol açan süreçlerin iyi
ki organik molekül ve proteinlerin sentezi buzlu yüzeylerinde ve Satürn’ün uydusu Ti- bilinmemesine karfl›l›k, asetilen ve hidrojen
için gerekli baz› temel bilefliklerin varl›¤›n› tan’›n atmosferinde bolca bulunan maddeler- siyanitin, RNA ve DNA bazlar›n› oluflturan
belirlediler. den. Diskte keflfedilen bir baflka organik bileflikleri yapt›klar› gösterilmifl bulunuyor.
“IRS 46” ad›n› tafl›yan ve içinde gezegenle- madde olan karbondioksitse, Venüs, Dünya Ekip IRS 46 içindeki hidrojen siyanit derifli-
rin oluflum aflamas›nda oldu¤u düflünülen ve Mars’›n atmosferlerinde yayg›n olarak bu- minin, y›ld›zlararas› ortamdaki so¤uk gaz
disk, Y›lanc› (Ophiuchus) Tak›my›ld›z› bölge- lunuyor. Keck ekibinden ve California Tek- içindekinden 10.000 kat daha yüksek oldu-
sinde bulunuyor. Diskin y›ld›za yak›n iç ke- noloji Enstitüsü gökbilimcilerinden Dr. Geof- ¤unu belirlemifl.
simlerinde belirlenen organik bileflikler ase- frey Blake, “hidrojen siyanit, asetilen ve su- NASA Bas›n Bülteni, 20 Aral›k 2005

Proton Nötron

Alüminyumdan Al Haberi
Kan›m›zdaki demir, kemiklerimizdeki kalsi- lere de “›fl›k tutuyor”. Örne¤in, gökbilimciler sitesi’nden Astrofizikçi Dieter Hartmann’a
yum ve hem yaflam›n, hem de yaflam›n ye- bu yak›nlarda Samanyolu’nun derinliklerin- göre Samanyolu’nun tümünde bu ›fl›n›m gö-
flerdi¤i gezegenimizin oluflmas› için gerekli den gelen ve say›s›z y›ld›z›n ›fl›¤›ndan oluflur rülüyor. Hartmann’a göre bu veriden yola ç›-
a¤›r elementler, Günefl’ten en az 10 kat da- görünen ayd›nl›¤›n bir bölümünün, süperno- karak gökbilimciler gökadam›zda süpernova
ha büyük ve daha s›cak y›ld›zlarda gerçekle- va patlamalar›nda ortaya ç›kan alüminyum- patlamalar›n›n s›kl›¤›n› (her yüzy›lda iki ta-
flen nükleer tepkimelerde olufluyor ve süper- 26’dan kaynakland›¤›n› belirlediler. Bu izo- ne), y›lda kaç y›ld›z›n olufltu¤unu (5-6 ka-
nova patlamalar›yla uzaya saç›l›p yeni y›ld›z- top uzayda h›zla bozunurken, hastanelerde dar) ve y›ld›zlararas› ortamda ne kadar alü-
lar oluflturacak gaz ve toz bulutlar›n› “zen- kullan›lan röntgen cihazlar›n›n üretti¤inden minyum-26 bulundu¤unu (üç Günefl kütlesi
ginlefltiriyor”. Bu elementlerden baz›lar›n›n binlerce kez daha güçlü gama ›fl›n› fotonlar› kadar) hesaplayabiliyorlar.
bollu¤u, gökadam›zda meydana gelen süreç- biçiminde enerji yay›yorlar. Clemson Üniver- NASA Bas›n Bülteni, 5 Ocak 2006

fiubat 2006 15 B‹L‹M ve TEKN‹K


haberlerSubat2 1/30/06 11:26 PM Page 16

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Psikoloji alt› gün süreyle günde sekiz saat uyuduktan


sonra, kendilerine rasgele verilen iki haneli
rakamlar› toplamalar› istenmifl. Sonuçta “uy-
ku sersemli¤i” olarak bilinen süre içinde de-
neklerin k›sa bellek yeteneklerinde, basit
aritmetik ifllem becerilerinde ve genel bilifl-
sel yetilerinde dikkat çekici bir azalma oldu-
¤u belirlenmifl. Araflt›rmac›lara göre, uyku
sersemli¤inin biliflsel ifllevler üzerindeki en
zay›flat›c› etkisi uyand›r›ld›ktan sonraki ilk
üç dakika içinde görülüyor. Sersemli¤in 10
dakika içinde da¤›lmas›na karfl›l›k, saptana-
bilir etkileri iki saat boyunca sürüyor. Nede-
ni, uykudan sonra beynin “al›n lobu” gibi bi-
liflsel ifllevlerde yo¤un rolü olan kabuk böl-
gelerinin, öteki beyin bölgelerine göre daha
geç “on line” hale gelmesi. Deneyin, özellik-
Uyku Sersemli¤i le hastanelerde uzun süreler kal›p acil vaka-
lar nedeniyle s›k s›k uyand›r›l›p göreve kofl-
Uykusuzluktan Beter mas› gereken doktorlarla, yine aniden uyan-
d›r›l›p apar topar yang›na ya da acil bir ça¤-
Colorado Üniversitesi araflt›rmac›lar›nca ger- 24 saat uykusuz kalm›fl bir insandan daha r›ya yetiflmesi istenen ambulans ve itfaiye
çeklefltirilen bir çal›flma, sekiz saat deliksiz baflar›s›z oldu¤unu ortaya koydu. Sonuçlar› sürücüleri için önlemleri gerektirdi¤i de
uyuduktan sonra aniden uyand›r›lan bir in- Amerikan T›p Derne¤i Dergisi’nin 11 Ocak araflt›rmac›larca vurgulan›yor.
san›n, k›sa bir süre için zihinsel ifllemlerde say›s›nda yay›mlanan araflt›rmada denekler
Colorado Üniversitesi Bas›n Bülteni, 10 Ocak 2006

Avc›-Toplay›c›lar alg›layabilmek ve noktalar aras›ndaki


ba¤›nt›dan yola ç›karak cismi bulabilmek. Bu
Geometriden Geçti deneyde de baflar› oran› %71’e ulaflm›fl.
Her iki deneyde de Munduruku kabilesinin
Üçgenler, daireler ya da öteki geometrik hem çocuklar›, hem de yetiflkinleri Amerikal›
flekiller, insan›n beynine do¤ufltan kaz›nm›fl 26 çocuktan oluflan bir kontrol grubuyla ay-
m› bulunuyor? Amazon’un ›ss›z ormanlar› n› baflar›y› göstermifller. (28 Amerikal› yetifl-
içinde bir köyde yaflayan çocuk ve kinin baflar› oran›ysa daha yüksek ç›km›fl).
yetiflkinlerle deney yapan bir grup bilimciye Dehaene’nin vard›¤› sonuç, “herhangi bir
göre bu sorunun yan›t›, “evet”. cetvel ya da harita gibi geometrik ve metrik e¤itim görmeden ve harita gibi araçlarla
Daha önce de birçok araflt›rma grubu, avc›- kavramlar temelinde kullan›lan hiçbir araç tan›flmadan yal›t›lm›fl bir biçimde yaflam›fl
toplay›c› toplumlardaki bireylerde do¤ufltan da görmemifller. Araflt›rmac›lar, 6 ve daha üs- olsalar da, insanlar›n bir geometri sezgisi
matematik yetileri üzerinde araflt›rmalar tü yaflta 14 çocukla 30 yetiflkine, günefl ener- gelifltirebildikleri”. Munduruku
yapm›fllar ve ilginç bulgulara ulaflm›fllard›. jisiyle çal›flan bir dizüstü bilgisayar›n ekra- yetiflkinlerinin çocuklardan daha baflar›l›
Örne¤in, rakamlar› tan›mlayan sözcüklerin n›nda alt›l› gruplar halinde kümelenmifl olamamas›n›ysa araflt›rmac›, bu kavramlar
olmay›fl› nedeniyle, 3 ya da dörtten sonra çeflitli flekiller göstermifller. Bunlar içinden, için gelifltirilmifl bir dilin yoklu¤una ve
say› kavram› belirsizlefliyor. örne¤in üçgen gibi bir geometrik flekilden, dolay›s›yla insanlar›n bu temel bilginin
Paris’teki College de France’da Stanislas De- ya da paralellik, simetri vb. gibi temel bir ötesine geçememesine ba¤l›yor.
haene yönetimindeki bir grup araflt›rmac›ysa, kavramdan sapan “kötü” ya da “garip” Baz› baflka biliflsellik uzmanlar›n›n,
ilkel toplumlarda daha az araflt›r›lm›fl olan olan›n› göstermelerini istemifller. Denekler araflt›rman›n alana önemli katk›lar yapt›¤›n›
geometri bilgisini ortaya ç›karmak için Ama- testlerin ortalama üçte ikisini baflar›yla söylemelerine karfl›l›k, Paraguay’daki Ache
zon’daki avc›-toplay›c› Munduruku kabilesin- geçmifller. Daha da interaktif bir deney için, kabilesinin biliflsel yeteneklerini inceleyen
den çocuklar ve yetiflkinlerle deneyler yürüt- araflt›rmac›lar bir harita okuma testi ve King’s College’da (Londra) davran›fl
müfl. Çocuklar, okulla tan›flmad›klar› gibi, kurgulam›fllar. Oda büyüklü¤ündeki bir geneti¤i üzerinde doktora ö¤renimi gören
alanda bir dik aç›l› üçgen biçiminde Rosalind Arden ayn› düflünceyi paylaflm›yor.
yerlefltirilen üç kaptan birinin içine bir cisim Arden’a göre çal›flmada kullan›lan testler
gizlenmifl. Deneklerden, cismin bulundu¤u “ilkel kavim bireylerinin ortaklafla sahip
kaba bir iflaret konmufl olarak kaplar›n olduklar› bir temel geometri bilgisinden
konumunu gösteren bir krokiye bakt›ktan çok, genel bir mant›k yürütme becerisini”
sonra, gidip cismi bulmalar› istenmifl. Bu ölçmüfl. Arden, “Munduruku üyelerine sözel
testte baflar›l› olmak, birçok beceriyi olmayan bir aç›k hava zeka testi
gerektiriyor: iki boyutlu bilgiyi üç boyuta uygulad›¤›” görüflünde.
çevirebilmek; boyutlarda gerçekleflen 10 kat
bir de¤iflikli¤e karfl›n ayn› örüntüyü Science, 20 Ocak 2006

B‹L‹M ve TEKN‹K 16 fiubat 2006


haberlerSubat2 1/27/06 6:29 PM Page 17

B‹L‹M VE TEKN LOJ‹ HABERLER‹

Yüz Alg›lamas› Cinsel


Yönelimce Belirleniyor
Zürih Üniversitesi’nden (‹sviçre) araflt›rmac›-
lar, insanlar›n yüzleri alg›lamalar›nda cinsel
yönelimlerinin önemli rol oynad›¤›n› belirle-
diler. Bu sürecin, beynin ödül mekanizmas›-
n› yöneten bölgelerce yönetildi¤i düflünülü-
yor.
‹nsanlar›n görsel becerileri aras›nda en ge-
liflmifl olan›, yüz tan›ma becerisi. Geçmiflte
yap›lan beyin görüntüleme çal›flmalar›, bey-
nin yüz alg›lamada kulland›¤› beyin kabu¤u
(korteks) a¤›nda, bireylerdeki fiziksel farkl›-
l›klar›n yan›s›ra bak›fl›n yönü ve konuflmay-
la ilgili hareketler gibi sosyal iflaretleri tan›-
yan görme korteksi bölgeleri, yüz ifadeleri-
nin de¤erlendirildi¤i amigdala ve insula böl-
geleri ve yüz güzelli¤inin de¤erlendirildi¤i
ön al›n lobu ve ödül devresinin yer ald›¤›n›
göstermiflti. Çeflitli çal›flmalar ayr›ca, yüzlere beyinlerinin bu bölgelerinde daha çok erkek meleri, ya da yüzlerin çekici oldu¤unu, bir
olan sinirsel tepkilerin, tan›fl›kl›k, dikkat, yüzlerine; normal erkeklerle eflcinsel kad›n- fley ifade etmedi¤ini, ya da çekici olmad›¤›n›
bellek, görsel imgeler ve duygular gibi bilifl- lar›nsa, kad›n yüzlerinden çok erkek yüzle- iflaret edecek üç dü¤meden birine basmalar›
sel ögelerle biçimlendirldi¤ini ortaya koy- rine daha güçlü tepki verecekleri sonucuna istenmifl ve tepki süreleri kaydedilmifl.
mufltu. Örne¤in, yak›nlarda ortaya ç›kan de- varm›fllar. Cinsiyetleri ve cinsel e¤ilimleri ne olursa ol-
neysel kan›tlar, duygulu yüzlerin (ör: mutlu, Varsay›mlar›n› s›namak için araflt›rmac›lar, sun tüm denekler hem erkek, hem de difli
korkmufl ya da k›zg›n yüzler), ifadesiz yüz- 23-29 yafllar›nda 10 normal e¤ilimli kad›n, yüzlerinin çekici olup olmad›¤› konusunda
lere k›yasla sinirsel etkinli¤i daha çok 10 eflcinsel erkek ve 10 eflcinsel kad›ndan birbirine çok yak›n de¤erlendirmelerde bu-
tetikledi¤ini gösteriyor. Araflt›rmac›lar, bunu oluflan 40 dene¤e her iki cinsiyetten yüzler lunmufllar. Bu da hem erkeklerin, hem de
alg›lanan yüzdeki ifadenin, alg›lay›c› için ta- gösterirken, beyinlerinin etkinleflen bölgele- kad›nlar›n ayn› ya da karfl› cinsten kiflilerin
fl›d›¤› biyolojik öneme ba¤l›yorlar. Ancak, rini ifllevsel manyetik rezonans görüntüleme güzelliklerini fark edip tepki verdiklerini
yüzlere olan tepkinin, alg›layan kiflinin cin- yöntemiyle izlemifller. Manyetik taray›c› için- gösteriyor. ‹lginç olarak yine tüm denekler,
siyeti ya da cinsel yönelimiyle ilgili olup ol- deki deneklerden, yüzleri pasif biçimde izle- yine cinsiyet ve cinsel e¤ilim fark›ndan ba-
mad›¤› konusunda bir aç›kl›k bulun- ¤›ms›z olarak, beyinlerinin görme
muyordu. korteksinde ve limbik sistemlerinde
Sosyal iletiflim, öteki bireylerin niyetle- neredeyse ayn› tepki örüntüleri sergi-
rinin do¤ru de¤erlendirilmesini gerek- lemifller. Buralarda erkek ve kad›n
tirir. Bu amaçla erkek ve kad›nlar, po- yüzlerine gösterilen tepkilerin büyük-
tansiyel cinsel partnerleriyle baflar›l› lü¤ü de ayn› olmufl. Bunlar›n göster-
iliflkiler kurabilmek için “yüz okuma” di¤i de, de¤iflmeyen (yüzlerin kimli¤i)
stratejileri gelifltirme e¤ilimindedirler. ve de¤iflken (yüz ifadeleri) özellik-
Böyle olunca da heteroseksüel ya da lerin, izlenen yüzün cinsiyeti ve izle-
homoseksüel (eflcinsel) insanlar›n be- yen kiflinin cinsel e¤iliminden ba¤›m-
yinlerinde, ayn› ya da karfl› cinsiyetten s›z olarak, beyinlerde benzer biçimde
yüzlere karfl› oluflan tepkiler için farkl› ifllendi¤i.
türde etkinleflme biçimleri öngörülebi- Buna karfl›l›k araflt›rmac›lar›n varsa-
lir. Zürih Üniversitesi araflt›rmac›lar› y›m›na uygun olarak, izleyen kiflinin
Felicitas Kranz ve Alumit Ishai de, cinsel yönelimi dikkate al›nd›¤›nda,
normal ve eflcinsel deneklerin, cinsel izlenen yüzün talamus bölgesiyle
olarak daha çekici gördükleri yüzlere beynin ödül devresinin bir parças›
karfl› daha güçlü tepki vereceklerini olan orbitofrontal korteksinde yol aç-
varsaym›fllar. Özellikle, yüze bir kimlik t›¤› tepkilerde farkl›l›k görülmüfl:
verildi¤i görme korteksinde erkek ve Normal cinsel yönelimdeki kad›nlarla
difli yüzlere her iki grubun da benzer eflcinsel erkekler, erkek yüzlerine
tepkiler verece¤ini, ama yüzlere bir karfl› belirgin ölçüde daha büyük tep-
“de¤er” ilifltirilen amigdala ve ödül ki verirken, normal erkeklerle eflcin-
devresinde tepkilerin farkl›laflaca¤›n› sel kad›nlar, kad›n yüzlerine daha
öngörmüfller. Buradan yola ç›karak güçlü tepki vermifller.
da, normal cinsel yönelimdeki (hetero-
seksüel) kad›nlarla eflcinsel erkeklerin, Cell Press, 9 Ocak 2006

fiubat 2006 17 B‹L‹M ve TEKN‹K


haberlerSubat2 1/27/06 6:29 PM Page 18

Antropoloji Batakl›k Kurbanlar›


‹rlanda’da 2003 y›l›nda bir batakl›kta
keflfedilmifl iki demir ça¤› adam›na ait
kal›nt›lar üzerinde 18 ay süreyle yap›lan
incelemeler, bunlar›n tanr›lara kurban
edildiklerini ve öldürülmeden önce a¤›r
iflkence gördüklerini ortaya koydu.
Çal›flmay› yürüten ‹rlanda Ulusal Müzesi
araflt›rmac›lar›na göre, batakl›¤›n oksijensiz
ortam›nda son derece iyi korunmufl
kal›nt›lar, kurbanlardan birinin gö¤üs
uçlar›n›n kesildi¤ini ve b›çaklan›p
Evli Erkekler öldürüldükten sonra da bafl›n›n kesilip
bedeninin parçalara ayr›ld›¤›n› gösteriyor.
Hofllanmayacak!.. Yaklafl›k 2300 y›l önce yaflad›¤› belirlenen
kurbanlardan birinin saç› üzerinde yap›lan
Memeli türlerinin %95’inde erkekler erkek denek üzerinde çal›flma yürütmüfl. incelemeler, büyük ölçüde sebze a¤›rl›kl› bir
diflilerine ba¤lanm›yor ve yavrular›n Yafllar› 21 ile 38 aras›nda de¤iflen diyete iflaret ediyor; bu da kurban›n yaz›n
yetifltirilmesine katk›da bulunmuyor. O deneklerden günde iki kez tükürük örne¤i öldü¤ünü gösteriyor. Saç ayr›ca büyük
halde türümüzün erkeklerini yuvaya al›nm›fl. olas›l›kla Güney Avrupa’dan gelmifl olan
ba¤layan ne? Araflt›rmac›lar “erkeklik Testosteron düzeyinin en yo¤un oldu¤u reçinelerden yap›ld›¤› düflünülen bir jelle
hormonu” diye bilinen testosteronun bir sabah saatlerinde bekarlara k›yasla evli- kapl›. Öteki kurbansa, 2 metre boyunda ve
rolü oldu¤unu düflünüyorlar. çocuksuz erkeklerin testosteron rahat yaflam sürdü¤ü anlafl›lan bir erke¤e
Hayvanlarda yüksek testosteron düzeyleri düzeylerinin %20, evli-çocuklu erkeklerinse ait. T›rnaklar›n›n son derece bak›ml› olmas›,
sald›rgan davran›fllarla iliflkilendiriliyorsa da, %50 oran›nda az oldu¤u belirlenmifl. hiç bedensel bir ifl yapmad›¤›na iflaret.
baz› türlerde yavru bak›m› davran›fl›na Ekibin bulgular›na göre ö¤leden sonra Bu arada araflt›rmac›lar Kuzeybat›
paralel olarak testosteron düzeyinin büyük yap›lan ölçümlerde de testosteron Avrupa’da flimdiye kadar iyi korunmufl
ölçüde azald›¤› gözleniyor. Asl›nda bu düzeyindeki farkl›l›klar, o kadar yüksek kal›nt›lar› bulunan 100’den fazla “batakl›k
durumun Kuzey Amerika’daki insanlar için olmasa bile yine önemini koruyor. adam›”n›n ço¤unun, fliddet kurban›
de geçerli oldu¤u, daha önceki çal›flmalarda Northumbria Üniversitesi’nden (‹ngiltere) olduklar›n› gösteren izler tafl›d›¤›na iflaret
ortaya ç›km›flt›. Ama bu yak›nlarda Çin’de psikolog Nick Neave’e göre bulgular ediyorlar. Bu son iki kurbanla birlikte daha
gerçeklefltirilen bir araflt›rma, durumun anlaml›; çünkü testosteron, erkeklerde önce ‹rlanda’da ortaya ç›kar›lan 40 baflka
kültürlerden ba¤›ms›z olarak tüm dünyada evlilikte, özellikle de küçük çocuklar›n da gövde, eski kabile topraklar›n›n s›n›rlar›nda
geçerli oldu¤unu gösteriyor. yer ald›¤› bir evlilikte, mutlulu¤a yard›mc› bulunmufl. Bu da, ele geçirilen rakip kabile
Nevada Üniversitesi’nden kültürel olmayan pek çok cinsel davran›fl›n üyelerinden baz›lar›n›n, bereket tanr›lar›na
antropolog Peter Gray yönetimindeki bir temelinde yat›yor. kurban edilmifl olabileceklerini gösteriyor.
araflt›rma ekibi, Beijing’de 66 bekar, 30 evli Science, 18 Kas›m 2005 Science, 21 Ocak 2006
ama çocuksuz, 30 da evli ve çocuk sahibi

bilmifller. Hücre çekirdeklerindeki DNA’lar- rastlanan bir soya ait oldu¤unu belirlemifller.
Göçmen Çiftçiler dan farkl› olarak hücrenin “enerji santralle- Çal›flmaya göre N1a soyunun, Avrupa’ya ge-
Avrupa’da Kök ri” olarak tan›mlanan mitokondri adl› orga- len ilk tar›mc›lar›n %6-42’sini temsil etmesi
nellerde de DNA bulunuyor. Ancak, mitokon- gerekiyor. Oysa, ABD’deki veri bankalar›n-
Salmam›fllar dri DNA’lar› yaln›zca anneden çocuklara ge- dan al›nan ve modern Avrupal›lara ait
Bundan yaklafl›k 7500 y›l önce tar›m› Avru- çiyor ve çekirdek DNA’lar›ndan farkl› olarak 35.000 ayr› kifliye ait genom örneklerinde
pa’ya tafl›yan çiftçilerin, günümüz Av- baban›n da genetik flifresini içermi- N1a soyundan olanlar›n oran›, %0,2’yi geçmi-
rupal›lar›n›n kal›t›msal yap›s›na yor. Bu nedenle, genetikçiler- yor. Araflt›rmac›lar›n bu verilerden ç›kard›k-
fazlaca katk› yapmad›klar› be- ce soy a¤açlar›n›n incelen- lar› sonuç, küçük öncü gruplar›n, tar›m et-
lirlendi. Alman, Estonya- mesinde çok yararl› bir kinliklerini Avrupa’n›n de¤iflik bölgelerine ta-
l› ve ‹ngiliz araflt›rma- araç olarak de¤erlendirili- fl›m›fl olduklar›. Bu küçük gruplar›n çevre-
c›lar, çeflitli Orta Avru- yorlar. sinde yerleflmifl olan topluluklar›nsa bir kez
pa ülkelerindeki neoli- Araflt›rmac›lar, bu 24 iske- tar›m kültürünü benimsedikten sonra, çok
tik yerleflimlerden ç›- letten al›nan mitokon- daha h›zla artan nüfuslar›yla N1a soyunu gü-
kart›lan ilk çiftçi is- dri DNA’lar›n›n en az al- nümüz düzeyine indirgemifl olduklar› düflü-
keletlerinin 24’ün- t›s›n›n, “N1a” diye tan›mla- nülüyor.
den mitokondri nan ve günümüz Avrupa-
DNA’s› elde ede- l›lar›nda son derece ender Science, 11 Kas›m 2005

B‹L‹M ve TEKN‹K 18 fiubat 2006


neredeNevar 1/27/06 3:25 PM Page 32

N E R E D E N E V A R
G ü l g û n A k b a b a

tiflim kurulmas› ve bu iletiflim a¤›ndan faydalan- GSM: 532 436 99 76


Taflk›n Sempozyumu ma sa¤lamak, uluslararas› araflt›rma birliklerinin
E-posta: odonmez@uludag.edu.tr

Ulusal Taflk›n Sempozyumu’nun birincisi, 10- kurulmas›n› desteklemek ve di¤er CIB ö¤renci
12 May›s’ta, Ankara’da, DS‹ Genel Müdürlü¤ü bölükleri ve araflt›rma gruplar›yla iletiflime geç- Hematoloji Günleri
Konferans Salonu’nda yap›lacak. Sempozyum, mek, konu üzerinde en yeni geliflmeleri takip et- Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›k-
taflk›n konusunda uzman kiflileri bir araya getire- mek ve gelece¤e yönelik varsay›mlarda buluna- lar› Anabilim Dal› Hematoloji Bilim Dal›, 9 - 12
rek toplumsal bilincin ve duyarl›l›¤›n geliflmesini rak projeler gelifltirmek, tart›flma ve uygulama- Mart tarihleri aras›nda 1. Uluda¤ Hematoloji
sa¤lamak amac›yla düzenleniyor ve DS‹ Genel n›n önünü açmak. Günleri’ni bafllat›yor. Sempozyumda hematolojik
Müdürlü¤ü’nün koordinatörlü¤ünde toprak ve su ‹lgilenenler için: ODTÜ Mimarl›k Fakültesi, ‹nönü Bulvar›, 06531,
onkoloji alan›na giren tüm hastal›klarla ilgili gün-
Ankara.
kaynaklar› alan›nda faaliyet gösteren uzmanlara, Tel: (312) 210 62 36 - 210 62 27 cel geliflmeler ve klinikte karfl›lafl›lan önemli so-
teknik elemanlara, akademisyenlere ve karar sü- Faks: (312) 210 12 49
runlar, uzman hekimler taraf›ndan ayr›nt›l› bir fle-
recinde yer alan tüm yöneticilere aç›k. E-posta: pgrc06@metu.edu.tr
‹lgilenenler için: Devlet Su ‹flleri Genel Müdürlü¤ü
Web: http://prgc06.arch.metu.edu.tr kilde tart›fl›lacak.
‹lgilenenler için: Prof. Dr. R›dvan Ali
‹flletme ve Bak›m Dairesi Baflkanl›¤›
Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi ‹ç Hastal›klar› Ana-
Bak›m-Onar›m fiube Müdürlü¤ü
06100 Yücetepe / Ankara
Tel : (312) 418 70 79 / 417 83 00 / 2279
Yap› ve Yaflam bilim Dal›
Hematoloji Bilim Dal› Görükle\Bursa
Tel - Faks: (224) 442 80 60
Faks : (312) 418 33 85
E-posta : ibd-bakonar@dsi.gov.tr Kongresi e-posta: ridvanali@uludag.edu.tr
Web: http://www.dsi.gov.tr/duyuru/taskinsemp.htm
18. Uluslararas› Yap› ve
Yaflam Kongresi, Mimarlar Antimikrobik
Halkla ‹liflkiler Odas› Bursa fiubesi taraf›ndan
fuar organizasyonu ile birlikte Kemoterapi Günleri
Sempozyumu Bursa’da gerçeklefltirilecek. Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Anti-
Ulusal Halkla ‹liflkiler Sempozyumu’nun ikin- Kongrenin ana konusu, mimar- mikrobik Duyarl›l›k Testlerinin Stan-
cisi, 27-28 Nisan tarihleri aras›nda, Kocaeli’nde, l›k ve toplum aras›ndaki etkile- dardizasyonu (ADTS) Çal›flma Grubu,
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Yerleflkesi Konfe- flimi irdelemek, olumsuzluklar› 13 – 15 Nisan’da Crowne Plaza ‹s-
rans Salonu’nda yap›lacak. Halkla iliflkiler alan›n- sorgulayarak kaynaklar›n› an- tanbul’da, 7. Antimikrobik Kemotera-
daki de¤iflen yönelimlerin, sorunlar›n ve çözüm lamak, anlatmak ve iletiflimsizli¤i gidermek ama- pi Günleri Klinik-Laboratuvar Uygulamalar› ve Ye-
önerilerinin tart›fl›laca¤› sempozyumu, Kocaeli c›yla “toplum ile mimarl›¤› buluflturmak” olarak nilikler toplant›s›n› düzenliyor.
Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi düzenliyor. benimsenmifl. ‹lgilenenler için: Prof.Dr. Ahmet Baflustao¤lu
‹lgilenenler için: TMMOB, Mimarlar Odas› Bursa fiubesi, Ç›rpan Gülhane Askeri T›p Akademisi
‹lgilenenler için: II. Ulusal Halkla ‹liflkiler Sempozyumu Genel Sekre-
Mah. Güçlü sok. ‹l Özel Daire Md, No: 21, 16050, Osmagazi – Mikrobiyoloji ve Klinik Mik. Anabilim Dal›
terli¤i (Arfl. Gör. Banu ‹ça¤as›o¤lu ve Arfl. Gör. Özge Ulu¤) Ko-
Bursa 06018 Etlik Ankara
caeli Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi
Tel: (224) 273 32 50 Faks: (224) 273 10 20 Tel : (312) 304 34 91
Umuttepe Yerleflkesi Eski ‹stanbul Yolu 10.km. ‹zmit
E-posta: bursamimar@bursamimar.org.tr Faks : (312) 304 34 02
Genel Sekreterlik Tel: (262) 303 18 02
Web: www.bursamimar.org.tr E-posta : abasusta@gata.edu.tr
Genel Sekreterlik Faks: (262) 303 18 03
Web: http://www.akg2006.org/
e-posta: hitsempozyum2006@yahoo.com.tr veya hitsempoz-
yum2006@gmail.com
Web sitesi: http://if.kou.edu.tr/hitsempozyum2006 Mardin Tarihi Ö¤retmen Yetifltirme
T›bbi Onkoloji Kongresi Sempozyumu Sempozyumu
Mardin Valili¤i ve AB’nin deste¤iyle düzenle-
T›bbi Onkoloji Derne¤i, I. T›bbi Onkoloji Kon- Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n, Çanakkale Onsek-
necek olan Uluslararas› Mardin Tarihi Sempozyu-
gresi’ni, 29 Mart – 2 Nisan tarihleri aras›nda, iz Mart Üniversitesi E¤itim Fakültesi iflbirli¤iyle
mu’nda, ‹lkça¤da, Ortaça¤da, Osmanl› dönemin-
Antalya’da düzenliyor. Dernek, kongrenin yaln›z- düzenledi¤i, III. Uluslararas› Ö¤retmen Yetifltir-
de ve Cumhuriyet döneminde Mardin ve çevresi
ca t›bbi onkologlar›n de¤il, onkolojiyle ilgilenen me Sempozyumu, 4 - 6 May›s tarihlerinde, Ça-
ve Mardin’in kültür-bilim-e¤itim ve iktisat tarihi
herkesin ilgisini çekebilmesini hedefliyor. nakkale’de yap›lacak.
‹lgilenenler için: Mustafa Özgüro¤lu, Cerrahpafla T›p Fakültesi
incelenecek. Mardin’de yaflayan dini topluluklar
‹lgilenenler için: Ö¤r. Gör. Tugay Tutkun - Çanakkale Onsekiz Mart
T›bbi Onkoloji Bilim Dal› 34390 Cerrahpafla, ‹stanbul (Süryaniler, Ermeniler, Yezidiler fiemsiler, Yahu- Üniversitesi
Tel: (212) 414 32 73 - 414 30 00 (1796-1797) diler); Mardin flehir dokusu ve mimari yap›s›; Tel: (286) 217 13 03 / 3018
Faks: (212) 585 40 94 Faks : (286) 212 07 51
E-posta: ozguroglu@superonline.com Mardin’in önemli simalar› ve tarih ve inanç turiz- E-posta: tugay@comu.edu.tr
Web: http://www.tok2006.org/ mi de sempozyumda ifllenecek di¤er konular.
‹lgilenenler için: ‹brahim Özcoflar-Dr. Hüseyin Haflimi Günefl
Mardin Tarihi ‹htisas Kütüphanesi, Mardin ‹l Halk Kütüphanesi Kat
CIB ODTÜ Yüksek Lisans 3, Meydanbafl›/Mardin 47100
Tel: (482) 213 52 66 Faks: (482) 212 52 67 Asansör Sempozyumu
Konferans› E-posta: iozcosar@yahoo.com, hhgunes@yahoo.com
Web: http://www.mardin.gov.tr/1SymposiumAnnoncement.htm
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odas›, asansör
konusunda ülkemizde sürdürülen bilimsel ve tek-
I.Uluslararas› CIB (Uluslararas› Yap› ve Üreti-
nik çal›flmalar›n paylafl›lmas›, yeni idari ve teknik
mi Araflt›rma ve Gelifltirme Konseyi) ODTÜ Yük-
sek Lisans Konferans›, 16-18 Mart tarihleri ara-
Pediatri K›fl Kongresi mevzuat›n ülkemize ve sektöre etkilerinin tart›fl›l-
Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi Çocuk Sa¤- mas›, sektör sorunlar›n›n tespiti ve çözüm öneri-
s›nda, Ankara’da, ODTÜ Kültür ve Kongre Mer-
l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal›’nca düzenlenen lerinin birlikte üretilmesi, ilgili bakanl›k, kurum
kezi’nde, bir hafta süren CIB yönetim buluflmala-
ve pediatrinin güncel konular›n›n tart›fl›laca¤› ve kurulufllar, üniversite, endüstri, meslek odas›
r› ve “Entegre Tasar›m Önerileri” çal›fltay›n›n bir
Ulusal Pediatri K›fl Kongresi, 19 - 22 fiubat tarih- iliflkisinde teknolojiyi üretenlerin, uygulayanlar›n
parças› olarak düzenlenecek. Konferansla amaç-
leri aras›nda, Uluda¤ - Grand Yaz›c› Otel’de yap›- ve kullananlar›n bir araya getirilmesi hedefle-
lananlar; yap›l› çevre ve bilgi teknolojileri konu-
lacak. riyle, 14-16 Nisan tarihlerinde, ‹zmir'de, Asansör
sunda ihtisaslaflan CIB yüksek lisans ö¤rencileri- ‹lgilenenler için: Doç. Dr. Osman Dönmez Sempozyumu’nu düzenliyor.
nin ve araflt›rmac›lar›n›n tart›flaca¤› ve bilgi pay- Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi ‹lgilenenler için: TMMOB Elektrik Mühendisleri Odas›
lafl›m›nda bulunabilece¤i uluslararas› bir plat- Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal› ‹zmir fiubesi 1337 Sok. No:16 K:8 35210 Çankaya - ‹zmir
Görükle - Bursa Tel / Faks : (232) 489 34 35
form yaratmak, di¤er CIB ö¤renci birlikleriyle ile- Tel - Faks: (224) 442 81 43 E-posta: asansor2006@emo.org.tr

B‹L‹M ve TEKN‹K 20 fiubat 2006


konferans 1/27/06 8:10 PM Page 1

ayd›nlanma yolunda

konferanslar›
Halk›m›z›n bilimin de¤iflik konular›n› uzmanlar›ndan dinleyerek bilimsel düflünme, sorgulama ve tart›flma olana¤›na kavuflmas› için
düzenledi¤imiz “Ayd›nlanma Yolunda Bilim ve Teknik Konferanslar›” dizisini, s›nav ve yar›y›l tatilinden sonra yeniden bafllat›yoruz.
Herkesin serbestçe yararland›¤› bu bilim hizmetinden amac›m›z, olabildi¤ince genifl kitlelerin, merak ettikleri konular› en yetkili
a¤›zlardan dinlemelerini sa¤lamak ve kafalar›ndaki sorular› serbestçe sunucuya iletebilmeleri için f›rsat yaratmak. Konferans›
izleyemeyenler için her say›da, bir önceki ay süresince yap›lan sunumlar›n özetini bu sayfalarda yay›ml›yoruz. ‹steyenler konferanslar›n
video çekimlerini de CD halinde sat›n alabiliyorlar. Konferanslar Tunus Cad. No: 80 Kavakl›dere Ankara adresindeki TÜB‹TAK merkez
binas›nda gerçeklefltiriliyor. Ayd›nlanma Konferanslar›yla ilgili görüfl ve sorular›n›z için:
Tel: (312) 427 06 25 e-posta: bteknik@tubitak.gov.tr

15 fiubat 2006 18:30 22 fiubat 2006


Kriz Ortam›nda Enerji 18:30

Parametreleri: Türkiye G›da Katk›lar›


Prof. Dr. Vural Alt›n Güvenli mi?
Bilim ve Teknik Dergisi Yay›n Kurulu Üyesi

Ülkemizin genel enerji talebi, enerji türü


temelinde ele al›n›p bu türlerdeki üretim
kapasitesi de¤erlendiriliyor. Aradaki
farklardan hareketle enerji ithalat
kalemleri saptan›yor.
Mevcut “üretim + ithalat = arz”
denkleminin sa¤l›kl›l›¤›, zorlad›¤›
dinamiklerle birlikte irdeleniyor.

22 Mart 2006 18:30


Spor ve Teknoloji Prof. Dr. Aziz Ekfli
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Serdar Ar›tan G›da Mühendisli¤i Bölümü
Hacettepe Üniversitesi
Spor ve Bilimleri ve Teknolojisi
Yüksekokulu G›da katk›s› denilince, g›daya belirli
bir ifllevi yerine getirsin diye bilerek
kat›lan maddeler anlafl›l›yor.
Sporda, dünyan›n en iyisi olabilmek için do¤ufltan gelen Küflenmenin önlenmesi, ac›laflman›n
beceri ve çok çal›flmak gerekir. En prestijli yar›flma olan geciktirilmesi, rengin korunmas›
olimpiyatlarda, kürsüye ç›kmak için beceri, çok çal›flma, gibi... Bu amaçla 300 dolay›nda
fiziksel ve zihinsel kondisyon yetmeyebilir. Kürsüye katk› kullan›l›yor. Bu katk›lardan
ç›kacak olan sporcular›n aras›ndaki fark o kadar azd›r ki, zarars›zl›k dozu bilinenlere bir “E”
en küçük bir detay bile çok önelidir. ‹flte burada kodu veriliyor ve buna göre g›daya
sporcunun en büyük yard›mc›s› teknolojidir. Zaman›n yüzde birlik dilimleriyle kat›lacak miktar belirleniyor. Ancak
alt›n madalya sahibinin belirlendi¤i bu alanda, spor teknolojisinin görevi, tüketici katk›l› g›dalardan yine de
sporcunun en üst düzey performans› ortaya koymas›n› sa¤lamakt›r. kuflku duyuyor. Neden?
BilimNet 1/27/06 3:09 PM Page 22

BilimNet
sunmas›na karfl›l›k tek bir web
Türler Motoru sayfas› içermiyor. Bunun yerine,
Genomik Teknikler
arad›¤›n›z türün ad›n› yazd›¤›n›zda
moleküler, taksonomik vb. sitelere
ba¤lanarak, arad›¤›n›z tür için
foto¤raflar, son yaz›lar›n özetlerini,
protein ve DNA dizilimleri gibi
bilgileri içeren bir tür profili
gönderiyor. Yani bir tür haz›r
iSpecies adl› arama motoru, iyi bir yemek...
‹nternet ansiklopedisi kadar bilgi www.ispecies.org

Tüten Bacalar
Dünyan›n herhangi bir
yerinde bir lav ak›fl› ya da
kül püskürmesi meydana
geldi¤inde bu olay Kuzey
Dakota Üniversitesi’nce Genetik ö¤rencileri, iflte arad›¤›n›z
(ABD) yönetilen bu sitedeki site. PCR yöntemlerinden tutun da,
araflt›rmac›lar›n dikkatinden elektroforez ya da DNA’n›n belli
kaçmaz. Her hafta düzenli bölgelerini ç›karmada kullan›lan
olarak yenilenen sitede daha modern yöntemlere kadar 50
faaliyette olan yanarda¤lar laboratuvar tekni¤i ve arac›, çizim
gözetim alt›nda tutuluyor ve ve animasyonlarla anlat›l›yor.
ziyaretçilere Google Earth bilgi istiyorsan›z, 1000’den fazla www.bio.davidson.edu/courses/genom
arac›l›¤›yla yanarda¤lar›n bulundu¤u ziyaretçi sorusunun yan›tland›¤› ics/methodslist.html#meth2
bölgelere tepeden zoom yapma S›kça Sorulan Sorular (FAQ)
olana¤› sa¤lan›yor. Site arac›l›¤›yla köflesini izleyebilirsiniz. “Lav
eskiden meydana gelmifl patlamalarla turizmi” içinse, “Haftan›n Volkan›” Sanal Kimya Ders
ilgili harita, foto¤raf ve kay›tlara da köflesine t›klay›p zirveleri Kitab›
ulaflabiliyorsunuz. Yanarda¤ dolaflabilirsiniz.
etkinlikleri konusunda daha ayr›nt›l› volcano.und.nodak.edu

haz›rlad›¤› Örümcek Efsaneleri


Sitesi’nde bu sekiz bacakl› canl›larla
ilgili 50’den fazla yanl›fl inan›fl
çürütülüyor. Örne¤in, evdeki
örümce¤i d›flar›ya at›p
“özgürlü¤üne” kavuflturmakla Kanadal› Kimya Profesörü Stephen
hayvana iyilik yapm›yorsunuz. Lower, bas›l› ders kitaplar›n› yekne-
Çünkü evinize en az sizler kadar sak ve yüzeysel buldu¤undan kimya
ba¤›ml› olan örümcek, büyük ö¤rencileri için alternatif bir sanal
olas›l›kla ölüyor. Herkesin her y›l kitap haz›rlam›fl. Kitaptaki 11 bö-
uykusunda en az dört örümcek lüm, ölçüm, kimyasal denge ve ba¤-
Örümcek Safsatalar› yuttu¤u inanc›na gelince, kayda lanma gibi temel bilgileri içerirken,
geçmifl böyle tek bir olay olmad›¤› yeni bir bölüm atom yap›s›n› irdeli-
Y›lanlar ve öteki “sevimsiz” canl›lar gibi, bir örümce¤in fark›nda yor. Negatif yüklü elektronlar›n ne-
gibi örümcekler de yeterinden fazla olmadan yutulmas› da mümkün den pozitif yüklü çekirde¤in içine
bat›l inan›fl ve uyduruk hikayeye de¤il. dalmay›p çevresinde doland›¤›n› me-
kaynakl›k etmifller. Seattle’daki rak edenler: Yan›t için siteye...
Burke Müzesi’nin araflt›rmac› www.washington.edu/burkemuseum/sp www.chem1.com/acad/webtext/virtualt
yönetmeni Rod Crawford’un idermyth extbook.html

B‹L‹M ve TEKN‹K 22 fiubat 2006


BilimNet 1/27/06 3:09 PM Page 23

Amatör Gökbilimciler; dust@home program›na baflvuruyor-


lar ve bir online e¤itim program›n›
Yine ‹fl Bafl›na!.. baflar›yla tamamlamalar› halinde bir
sanal mikroskopu ev bilgisayarlar›na
indirerek film tuzaklardaki parçac›k
NASA’n›n, y›ld›zlararas› ortamda bu-
mikrometre boyutlar›ndaki “y›ld›z” izlerini inceliyorlar. Program›n yöne-
lunan tozlardan toplamak üzere
tozu parçac›klar›n›n saptanmas›. ticileri gönüllülerin s›k›lmas›n› önle-
uzaya göndermifl oldu¤u uzay arac›
Arac›n yaln›zca 50 y›ld›z tozu yaka- mek ve rekabeti art›rmak için ilginç
“Stardust”, geçti¤imiz ay görevini
layabildi¤i düflünülüyor. Bunun için bir de yol bulmufllar. Filmlerin bir-
baflar›yla bitirerek yeryüzüne döndü.
araflt›rmac›lar, Dünya d›fl› ak›ll› var- ço¤una yapay y›ld›z tozu izleri kona-
Araçta aerojel tabakalarla kapl›, mik-
l›klar›n göndermifl olabilece¤i sinyal- cak. fiansl› gönüllüler bu parçac›kla-
roskopik parçac›klar›n saplanaca¤›
leri arayan SETI araflt›rmac›lar›n›n ra isim koyma hakk›n› kazanacak ve
“toz tuzaklar›” bulunuyordu. Arafl-
yapm›fl oldu¤u gibi, amatör gökbi- kendi adlar› da bilimsel makalelerin
t›rmac›lar›n ifliyse yeni bafll›yor. Ya-
limcileri uluslararas› bir “imece”ye yazar kadrosuna eklenecek.
p›lacak ifl, tozlar›n saplanarak iz b›-
rakt›¤› 1,6 milyon filmin taran›p, ça¤›r›yorlar. ‹steyen gönüllüler Star- stardustathome.ssl.berkeley.edu

teora benzeyip de olmayan cisimlerin Yer K›p›rday›nca


tan›t›m›n› yap›yor. Araflt›rmac› ve ar-
kadafl› fotogaleride resimleri bulu- California Üniversitesi (Santa Bar-
nan 100 cismi ya kendileri izlemifl- bara) yerbilimcilerince haz›rlanan
ler, ya da foto¤raflar›n› görmüfller. bu Web sitesi, uzun süreler içinde
Resimaltlar›nda cismin neden bir gerçekleflen jeolojik süreçleri sanal
gökcismi olamayaca¤› ve olas› kimli- ortamda h›zland›r›yor. Tabii üniver-
¤i aç›klan›yor. Örne¤in, kömür topu- sitenin San Andreas fay›n›n, öngö-
Bafl›m›za nu, küresel biçimiyle, meteoritlerde rülen büyük depremi üretmek için
Ya¤mayanlar... bulunmayan kalsit minerali ele veri- kurulu bir yay gibi bekledi¤i Cali-
yor. Sitede ayr›ca göktafllar›n› tan›- fornia’da olmas›, sitenin mimar›
mak için ipuçlar› da veriliyor: Örne- olan yerbilimcilerin ilgisini de bu
¤in, göktafl› atmosferden geçerken bölgede yo¤unlaflt›r›-
Bitpazar›nda onca para say›p meteo- yüzeyindeki d›fl katmanlar›n önce yor. Örne¤in
rit diye sat›n ald›¤›n›z cismin alelade eriyip sonra kat›laflmas›yla oluflan 20’den fazla
bir kömür parças› ç›kmas›n› istemi- cams› kabuk. animasyonla
yorsan›z dikkat: Ay jeokimyac›s› epsc.wustl.edu/admin/resources/meteo San Fran-
Randy Korotev, bu zengin sitede me- rites/meteorwrongs/meteorwrongs.htm sisco kör-
fezinin son
buzul ça-
Kozmik Ifl›nlar ¤›ndan bu
yana nas›l
doldu¤unu,
Kozmik ›fl›nlar dedi¤imiz elektrik ya da California
yüklü ve h›zl› parçac›klar, Gü- ile Baja yar›madas›-
nefl’ten, süpernova kal›nt›lar›ndan n›n çarp›flmas›n›n Los Ange-
ya da evrendeki baflka kaynaklar- les kuzeyindeki da¤lar› nas›l olufl-
dan ç›karak atmosferimizi sürekli turdu¤unu görebiliyorsunuz. Ancak
bombard›man ediyor. Bu parçac›k- bu animasyonlar, genel yerbilim için
lar›n incelenmesi, araflt›rmac›lara de geçerli. Ayr›ca dünyam›z›n baflka
evrenin içeri¤i ve evrende meydana yerlerindeki kabuk hareketleri ko-
gelen olaylar konusunda de¤erli bil- konu edinen “uzay meteorolijisi” ve nusu da animasyonlarla gösteriliyor.
giler sa¤l›yor. NASA’n›n gelifltirdi¤i Dünyam›z› bu etkilerden koruyan Örne¤in, Afrika ve Güney Ameri-
Cosmicopia adl› site, kozmik ›fl›nla- manyetik kalkan gibi ilgili konulara ka’n›n birbirinden uzaklaflmas›yla
r›n yan› s›ra, Günefl’te meydana ge- da yer veriyor. Atlantik Okyanusu’nun ortaya ç›k›-
len ve Dünya’y› etkileyen manyetik fl›.
f›rt›nalar ve plazma püskürmelerini helios.gsfc.nasa.gov
emvc.geol.ucsb.edu/downloads.php

fiubat 2006 23 B‹L‹M ve TEKN‹K


formulaG04 1/27/06 8:19 PM Page 34

G
M UL A
R
O
Formula g
F

I
R Ifi
YA Öncü gençlerimiz, say›lar›m›zda aç›klam›fl oldu¤umuz gibi, iki etapl› bir yar›fl
A RI hocalar›m›z sayesinde
E fi ARA B A L planlam›fl olmam›z. ‹zmir’de ve daha sonra yine ‹stanbul
ÜN üniversitelerimiz, sanayi Park’ta. Bu arada biz de bofl durmad›k. TOSFED ve ‹stanbul
G

kurulufllar›m›z ve hepsinden önemlisi kamuoyu, günefl Park pistini iflleten MSO yetkilileri ile yapt›¤›m›z görüflmeler
enerjisine ›s›nmaya bafllad›. Bunda, 30 A¤ustos 2005 sonunda ilk yar›fl›n ‹zmir P›narbafl› Pisti’nde 8-9 Temmuz’da,
tarihinde Istanbul Park’ta ilkini düzenledi¤imiz Formula-G ikinci etab›nsa ‹stanbul Park’ta 21-22-23 Temmuz’da yap›lmas›
Günefl Arabalar› Yar›fl›’n›n kuflkusuz önemli pay› var. konusunda bir ön anlaflmaya vard›k. Burada alt›n› çizmek
Gençlerimizin yarat›c›l›klar›n›n, özverili çal›flmalar›n›n, istedi¤imiz bir nokta, tarihlerin Ocak ay› bafl›nda yap›lacak
azimlerinin ve görev duygular›n›n ürünü olan o birbirinden Denetleme Kurulu toplant›s› ve yeniden seçilecek MSO yönetim
güzel araçlar›n, dünyan›n en güzel pistinde sergiledikleri Kurulu ile yine Ocak ay› içinde yap›lacak toplant›lardan sonra
sportmence yar›fl, medyan›n büyük ilgisini çekti. Bir televizyon kesinleflecek olmas›. Tarihlerin ötesinde, yar›fl›n
kanal› yar›fl› canl› olarak yay›nlarken, tüm öteki kanallar da organizasyonuyla ilgili baz› ön kararlara da varm›fl
yar›fl görüntülerine, gençlerimizle söyleflilere ana haber bulunuyoruz. Araçlar›n olas› çoklu¤u ve ‹zmir pistinin
bültenlerinde ve özel programlar›nda yer verdiler. Bu ilgi, özellikleri göz önünde tutularak ve tabii araçlar›n say›s›na ba¤l›
bekledi¤imiz gibi sanayi kurulufllar›n›n da dikkatini çekti. olarak P›narbafl›’ndaki yar›fl, büyük olas›l›kla iki seri halinde
Birçok kurulufl, yeni yar›fllara kat›lacak araçlar için cazip yap›lacak. Yar›flmac›lar için daha iyi bir haber de ‹stanbul
sponsorluk teklifleri sunmaya bafllad›. Günefl arabalar›n›n Park’ta bulunan ve flimdiye kadar dünyada hiçbir günefl
üretimi konusunda tecrübe kazanan gençlerimiz de bir yandan arabas›n›n bafl etmek zorunda kalmad›¤› zorlu yokufllar›
tasar›mlar›n› olgunlaflt›r›rken, bir yandan da sanayi kald›rmak için TOSFED ve MSO yöneticileriyle vard›¤›m›z ön
uygulamalar› için projeler üretmeye bafllad›lar. Tüm bunlar, bu mutabakat. Plan›m›z, yar›fl› geçen y›lki yönün tersine, yani
y›lki yar›fl›n daha da görkemli, çekiflmeli ve zevkli geçece¤inin saat yönüne çevirip araçlar› paddock alan›n›n arkas›ndan
iflareti. fiimdiye kadar bize baflvuran tak›mlar›n say›s› 35’e çevirerek ilk büyük yokuflun bafllad›¤› noktadan geri döndürüp
ulaflt›. ‹çlerinden birço¤u, Formula-G 2006’ya birden fazla tekrar ana tribün önüne yönlendirmek. Böylece 2,2 km’ye
araçla kat›lmaya haz›rlan›yor. Bu üniversitelerin d›fl›nda 5 indirdi¤imiz parkurda yap›lacak 30 tur, hem kat›l›mc›lara
üniversite daha baflvuru haz›rl›¤›nda oldu¤unu bildirdi. Bu “yar›fl” heyecan›n› tatt›racak, hem araçlar›n üstünlüklerini
durumda 40 arac›n yar›fl günleri pistlerde olaca¤› anlafl›l›yor. ortaya koymalar›n› sa¤layacak, hem de seyircilere daha h›zl›,
“Yar›fl günleri” ve “pistlerde” dedik. Nedeni, daha önceki daha zevkli bir yar›fl izlettirecek. Tak›mlardan istedi¤imiz,
haz›rl›klar›n› h›zland›rmalar› ve kat›lmay› düflünen yeni
tak›mlar›n da, bizim kendi haz›rl›klar›m›z› kolaylaflt›rmak için
son kat›l›m tarihi olan Ocak sonunu beklemeden resmi kat›l›m
baflvurular›n› bir an önce yapmalar›. Haydi bakal›m! Geçti¤imiz
y›l, bir teknoloji hamlesine genç beyinleri yo¤unlaflt›racak,
ülkemizi yenilenebilir enerjiler için sürdürülen uluslararas›
yar›fla ortak edecek bir at›l›m için start vermifltik. fiimdi kollar›
yine TÜB‹TAK olarak, Bilim ve Teknik olarak, sanayi ve
araflt›rma kurumlar› olarak ve en önde de ülkemizin
gelece¤ine inanm›fl gençlerimiz olarak bu hamleye ivme
vermek için s›v›yoruz. Formula-G 2006 Günefl Arabalar›
Yar›fl›’nda TÜB‹TAK Kupas›’n› hep birlikte havaya kald›racak
gençlerimize zorlu, yorucu, uykusuz, D‹K YOKUfiLU bir haz›rl›k
dönemi için star› burada veriyoruz. BTD
formulaG04 1/27/06 8:19 PM Page 35

fiimdiye Kadar Formula G 2006’ya


Kat›l›m Baflvurusu Yapan Ekipler
1. ODTÜ-TEK 18. H‹T‹T GÜNEfi‹ 35. B‹LTET
2. ‹TÜ GAE 19. MÜ - AR-GE ve Tekn. Toplulu¤u ....
3. ODTÜ YENERJ‹ 20. ‹nönü Üni. - Tasar›m Toplulu¤u
4. HASAT & At›l›m Üni. 21. Atatürk Üni. - Makina Müh. Sevgili arkadafllar,
5. Bahçeflehir Üniversitesi 22. KTÜ - Mekatronik Klübü Formula G projesine kat›lmakla
6. SOLARIS 23. Gazi Üniversitesi gösterdi¤iniz yüreklilik, görev duygusu ve
7. Kocaeli Üni. - Mekatronik 24. KÜ Günefl Arabas› Tak›m› sorumluluk için teflekkür ederiz.
8. GYTE 25. OGÜ - Hezarfen Kat›l›mc› ekiplerimizin bilgilerine,
9. YTÜ - GESK 26. MÜ - Enerji Teknolojileri Klübü http://www.biltek.tubitak.gov.tr/etkinlikl
10. Sakarya Üni. - Mühendislik F. 27. Sakarya Üni - SAUTEK er/formulag/2006/ekipler.htm
11. ODTÜ Günefl Arabas› Tak›m› 28. Türk Mühendis adresinden ulaflabilirsiniz.
12. Osmangazi Üniversitesi 29. EGETET Yar›fl tarihlerimiz:
13. Süleyman Demirel Üni. 30. UMAK‹T ‹zmir: 8-9 Temmuz 2006
14. Mu¤la Üniversitesi 31. Erciyes Üniversitesi ‹stanbul: 21-22-23 Temmuz 2006
15. Kocaeli Üni. - CERYAN 32. ‹YTE-G
16. Do¤u Akdeniz Üni. - Caretta 33. Karaelmas Proje Toplulu¤u Ekiplere baflar›lar diliyoruz.
17. Çankaya Üniversitesi 34. SuSolar TÜB‹TAK Bilim ve Teknik Dergisi

fiubat 2006 25 B‹L‹M ve TEKN‹K


tekno 1/27/06 3:44 PM Page 4

Teknoloji Ad›mlar›
Gökhan Tok

olmam›flt›. Oysa NASA’daki bilimciler k›sa bünyesinde bar›nd›ran bu yeni malzeme, bir
Plastik Uzay süre önce polietilen tabanl› bir malzeme ilk olma özelli¤i de tafl›yor.
üretmeyi baflard›lar. fiimdilik RXF1 ad›yla Plastik malzemelerin en büyük
Gemileri an›lan bu malzeme hem güçlü, hem de avantajlar›ndan biri de, alüminyum ve kurflun
alüminyumdan daha hafif. Bu malzemenin gibi malzemelerin aksine, ikincil ›fl›n›ma çok
hafif ve güçlü yap›s›ndan kaynaklanan daha az neden olmalar›. ‹kincil ›fl›n›m bizzat
Yeni bir plastik türevi tasar›m malzemesi,
özelliklerine, bir de uzay yolculu¤u s›ras›nda koruyucu malzemenin kendisinden
uzay yolculuklar› s›ras›nda, hatta Mars
astronotlar› zararl› ›fl›nlardan koruyabilecek kaynaklan›r. Uzaydan gelen kozmik ›fl›n›ma
görevinde astronotlar› koruyacak malzeme
olmas› eklendi¤inde, bir uzay gemisi için ait parçac›klar koruyucu kalkana
olabilir.
ideal olmas› gündeme geliyor. Bu iki özelli¤i çarpt›klar›nda çok düflük düzeyde nükleer
Çöplerimizi atarken çöp torbalar›
tepkimelere neden olurlar. Bu tepkimeler
kullan›yoruz. Bu çöp torbalar›na her yerde
sonucunda nötron ya da di¤er parçac›klardan
bol miktarda rastl›yoruz, öyle ki art›k
oluflabilen nükleer at›k ya¤muru, uzay
dikkatimizi çekmiyorlar. Oysa belki de çöp
gemisinin içine girmifl olur. Bu ikincil ›fl›n›m
torbalar› Mars’a gitmenin anahtar› olacak.
da astronotlara en az kozmik ›fl›nlar kadar
Çöp torbalar›nda kullan›lan malzemede
zarar verici olabilir. ‹flin ironik yan›, birçok
polietilen ad›nda bir polimer bulunuyor. Bu
insan kurflun gibi a¤›r elementleri zararl›
malzemenin özelli¤i, moleküllerinin uzaydaki
›fl›nlardan korunmak için en iyi kalkan olarak
insanlar için tehlikeli olan ›fl›n›ma karfl› bir
görüyorlar. Oysa hafif karbon ve hidrojen
kalkan görevi görebiliyor olmas›. Bugüne dek
içeren polietilen, ikincil ›fl›n da dahil olmak
bu malzemenin uzay gemilerinde kullan›lmas›
üzere uzaydaki birçok zararl› ›fl›n›n etkisini en
düflünüldüyse de, bu ince ve hafif
aza indirebiliyor.
malzemeden bir uzay gemisi yapmak mümkün

kulakl›klar›n kullan›lmas› gündemde. Ameri-


Geliflmifl kan Hava Kuvvetleri’nin giriflimiyle Westone
Laboratuvarlar›nda üretilen kulakl›klar, pilot-
Kulakl›klar Jet lar› güçlü motor sesine karfl› korumay› amaç-
l›yor. Geliflmifl kulakl›k, motordan kaynakla-
Sesini Dindiriyor nan gürültüyü 30 desibel azaltt›¤› gibi, kulla-
nan pilota da ayn› zamanda telsizden duyma-
s› gereken konuflmalar› daha net biçimde
Alçaktan uçan avc› uçaklar›n›n ç›kard›klar› se- ulaflt›r›yor. Denemelerini tamamlanan
si an›msayal›m. Güçlü motorlar›n yol açt›¤› kulakl›k, kullan›ma yeni yeni ç›k›yor. Bununla
yüksek ses, uçak alçaktan uçtu¤unda kulakla- ca, güçlü silahlara, uça¤› her türlü tehlikeden
uzak tutacak koruma sistemlerine birlikte, roket uçak “Space Ship One”’›n uza-
r›m›z› t›rmalayacak denli yüksek. ya ilk ç›kma denemesi olan Eylül 2004’te de
Bu güçlü ses bizi k›sa bir süre karfl›n, pilotlar›n kulaklar› olduk-
ça savunmas›z. Öyle ki, uzun va- bu kulakl›klar yüksek gürütüden korunmak
duysak bile rahats›z ediyor, oy- için kullan›lm›fl. Kulakl›¤› gelifltiren uzmanlar,
sa uça¤›n kokpitindeki pilotlar dede pilotlarda belli ölçüde iflit-
me kay›plar›na rastlan›yor. Bunun bunun yaln›zca pilotlar›n de¤il, otomobil ya-
uça¤›n güçlü jet motorlar›yla r›flç›lar› gibi gürültüden korunmak zorunda
görev süreleri boyunca birlikte. için al›fl›lageldik koruma önlemle-
rindense özel olarak gelifltirilmifl olan ve kask takmas› gereken herkesin iflini
Pilot kabinindeki onca geliflmifl ara- kolaylaflt›raca¤› görüflündeler.

B‹L‹M ve TEKN‹K 26 fiubat 2006


tekno 1/27/06 3:44 PM Page 5

Ödüllü Bir Hibrit


Otomobil
Los Angeles Otomobil Fuar› 6-15 Ocak
tarihleri aras›nda yap›ld›. Fuar, otomobil
merakl›lar› için oldukça güzel modelleri
görme olana¤› sa¤lad›. Bunun yan›nda
teknoloji merakl›lar› da fuardayd›. Fuar›n
gözdelerinden biri GMC firmas›n›n “The Pad”
ad›n› verdi¤i hibrit otomobildi. Dizel ve
elektrik motorlar› kullanan araç, bir otobüs
büyüklü¤ünde. Seyir
s›ras›nda kulland›¤›
elektrik

biçimde tasarlanm›fl. Haftalar, hatta gerekirse


aylar boyunca araçtaki yak›t ya da su
kullan›c›lar›n gereksinimine yan›t veriyor.
Araçtaki alt› metrekare geniflli¤indeki
fotovoltaik piller, günefl enerjisini topluyor ve
ç›kar›yor. depoluyor. Bu da araç içi kaynaklar›n kendini
GMC Pad sürekli yenileyebiliyor oldu¤unun bir
gezmekten hofllanan göstergesi. Bütün bu özellikleriyle “The Pad”
ama konfordan vazgeçmeyenlerin tercihi Los Angeles otomobil fuar›nda di¤er konsept
motorlar›, araç olabilir. Arac›n yürüyen bir ev görünümünde otomobiller aras›ndan s›yr›l›p, y›l›n tasar›m
hareketsizken de bir güç jeneratörü görevi olmas›n›n birçok avantaj› olabilece¤i ödülünü alm›fl.
görüyor. Bu araç, asl›nda genifl iç tasar›m› ve düflünülüyor. Sözgelimi bu araçlar afet
sundu¤u konfor nedeniyle yürüyen bir ev bölgelerinde ya da benzeri acil durumlarda http://news.com.com/2060-11128_3-0.html
http://www.laautoshow.com/2006/designla/media/GMC_Hi-
olarak da tan›mlanabilir. Arac›n iç tasar›m› geçici konutlar olarak hizmet verebilir. Arac›n Res/GMC_Panel_H.jpg
e¤lenceyi, rahat› ve ferahl›¤› ön plana kaynaklar› da uzun süre hizmet edebilecek http://www.pm-magazin.de/de/wissensnews/wn_id1309.htm

fiubat 2006 27 B‹L‹M ve TEKN‹K


kulupSubat 1/27/06 8:21 PM Page 28

Bilim ve Teknik Kulübü


G ü l g û n A k b a b a

Neden baz› insanlar hemen uykuya dal›verirken, baz›lar› gece


boyunca hiç durmadan sa¤a sola döner durur? Ankara muhabirlerimiz
K›v›lc›m Çaktu ve Alper Türko¤lu bu sorunun yan›tlar›ndan biri olan
“Huzursuz Bacak Sendromu”nu araflt›rd›.

HUZURSUZ BACAK SENDROMU


Uyku bozuklu¤unun nedenlerinden biri de,
“Huzursuz Bacak Sendromu – HBS” ad› verilen
hastal›k. HBS, hekimler taraf›ndan bile yayg›n
olarak atlanabilen, ancak oldukça s›k rastla-
nan, en önemli uykusuzluk nedenlerinden biri.
Özellikle bacaklarda dinlenme s›ras›nda ya da
yatarken ortaya ç›kan nahofl duygularla kendi-
ni belli ediyor. Kifli bacaklar›n› sürekli hareket
ettirme gereksinimi duyuyor ve bu nedenle uyu-
yam›yor.
Konunun uzman› hekimlerin belirtti¤ine gö-
re, hastal›¤›n tan›s›n›n konmas› yaln›zca hasta-
dan al›nan öyküye ba¤l›. “Hasta ço¤u zaman bu
rahats›zl›¤›n belirtilerini, uykusuzlu¤un yaratt›-
¤› gerginli¤e ve rahats›zl›¤a ba¤lad›¤›ndan uy-
kusuzlu¤unun do¤rudan nedeni olarak görmü-
yor ve doktoruna anlatm›yor. Yaln›zca geceleri
uykuya dalamad›¤›ndan söz ediyor. Bazen de
hekimler hastal›¤› iyi tan›m›yor, belirtileri yete-
rince önemsemiyor ya da do¤ru biçimde de¤er-
lendiremiyorlar. Hastal›k, s›kl›kla romatizma,
depresyon, psikiyatride kullan›lan baz› ilaçlar›n
yan etkisine ba¤l› afl›r› hareketlilik gibi durum-
larla kar›flt›r›labiliyor. Bu yüzden birçok olgu-
da, hekimin hastal›¤› hem önceden iyi tan›yor
olmas›, hem de uygun ve ayr›nt›l› sorularla ge-
rekli ipuçlar›n› hastadan almas› gerekiyor.”
Bu hastal›¤›n özelli¤i, akflam saatlerinde ve
dinlenme s›ras›nda, özellikle de yatakta fliddet-
flan hastalar, gereksinim duyduklar› uykuyu ala- yor. Hastal›¤›n yaln›zca ABD’de, 10 milyondan
lenmesi. Hastalar, nadiren kollar›nda ve gövde-
mad›klar›ndan, gerginlik, sinirlilik, afl›r› yor- fazla yetiflkin bireyi, ayr›ca çocukluk ve ergen-
lerinde, ama temelde bacaklar›nda, aç›klamas›-
gunluk ve uykululuk hali, dikkat ve konsantras- lik dönemindeki 1,5 milyon bireyi etkiledi¤i
n› pek de iyi yapamad›klar› duyusal belirtiler-
yon eksikli¤i gibi kronik uykusuzluk belirtileriy- saptanm›fl. Hekimler bu bilgiyi flöyle yorumlu-
den söz ediyorlar. Bu duyular, kifliler taraf›n-
le karfl› karfl›ya kal›yorlar. Bu durum da günlük yorlar: “Bu hastal›k her yaflta bafllayabilmekte,
dan “bald›rlar›m a¤r›yor”, “bacaklar›ma derin-
yaflamlar›n› olumsuz etkiliyor. Hekimler, bu gi- ama orta ve ileri yafllarda daha fazla görülmek-
den bir fleyler bat›yor”, “yan›yor”, “uyufluyor”,
bi hastalarda yak›nmalar›n uzun sürmesi duru- te. Hastal›¤›n cinsiyetle de iliflkisi var. Sendrom
“bacaklar›mda böcekler yürüyor”, “küçük b›-
munda depresyona s›k rastland›¤›n› aç›kl›yor- kad›nlarda biraz daha s›k görülüyor.” Bu konu-
çaklar saplan›yor” gibi çok farkl› flekillerde ta-
lar. Asl›nda HBS’nin belirtileri sabaha karfl› ve nun uzmanlar›ndan olan Doç. Dr. Turan Atay
rif ediliyor. Bu duyular›n ortak noktas›ysa din-
gündüz saatlerinde hafiflemesine karfl›n, hasta- hastal›kla ilgili elde edilen yeni bilgilere göre,
lenme halinde ortaya ç›k›p, hareketle kaybol-
ya ve hastay› yak›ndan tan›yan kiflilere biraz da- hastal›k belirtilerinin, % 43 oran›nda, çok da
malar›. Hastalar, belirtilerin yerini tam olarak
ha ayr›nt›l› sorular yöneltildi¤inde; hastan›n rahats›z etmeyecek biçimde 20 yafl›ndan önce
belirleyemediklerinden, daha çok bald›r ve
gündüzleri de ayn› pozisyonda oturmakta güç- bafllad›¤›n›, y›llar içinde gittikçe belirginleflti¤i-
ayak bile¤i civar›nda, derinden gelen ve karfl›
lük çekti¤i, bacaklar›n› s›kça oynatt›¤› ve bu ha- ni ve ancak orta-ileri yafllarda uykusuzlu¤a yol
konulamaz biçimde ayaklar› hareket ettirme ge-
reket etme ve yürüme gereksiniminin, uzun sü- açacak ve hekime baflvurmay› gerektirecek flid-
reksinimi yaratan, oldukça rahats›z edici bir his
re hareketsiz ya da oturur pozisyonda kalmala- dete ulaflt›¤›n› söylüyor.
duyduklar›n› söylüyorlar. Bu yüzden yatakta ba-
r› gereken ortamlarda, özellikle de uzun yolcu- HBS, y›llar y›l› sürebilecek ve tedavi edil-
caklar›n› sürekli hareket ettirdiklerini, sallay›p,
luklar s›ras›nda belirgin hale geldi¤inin ortaya mezse kiflinin yaflam boyu beraberinde tafl›ya-
ovuflturduklar›n› ve ço¤u kez aya¤a kalk›p evin
ç›kt›¤›n› söylüyor hekimler. Huzursuz Bacak ca¤› bir rahats›zl›k olabiliyor. Hekimler, tedavi
içinde dolaflt›klar›n› aç›kl›yorlar. Kimi hastalar
Sendromunda tan›n›n sorgulamaya dayand›¤›n› gören hastalarda bazen belirtilerin kendili¤in-
da, s›cak uygulamalardan ya da ›l›k dufltan ya-
aç›klayan hekimler, hastal›¤›n yayg›nl›¤› hak- den azald›¤› ya da kayboldu¤u, ard›ndan tekrar
rar gördüklerini, bu önlemin biraz rahatl›k ver-
k›nda kesin ve nesnel verilerin de s›n›rl› oldu- bafllay›p y›llara varan sürelerde devam edebile-
di¤ini, ancak yatt›klar›nda yak›nmalar›n›n tek-
¤unun alt›n› çiziyorlar. Bu hastal›kla ilgili yap›l- ce¤ini belirtiyorlar. Konuyla ilgili araflt›rmalar
rar fliddetlendi¤ini belirtiyorlar. Sabaha karfl›
m›fl istatistiki çal›flmalar ve veriler de var. Has- yapan Rize Devlet Hastanesi Fizik Tedavi ve Re-
bu duyu azalmaya bafllay›nca uyunabiliyor. Bu
tal›¤›n toplum içinde genel olarak görülme s›k- habilitasyon Klini¤i hekimlerinden Dr. Suat
durumda, sabah erken kalkmas› gereken çal›-
l›¤›n›n ortalama %5-15 oldu¤una iflaret edili- Acar ve Dokuz Eylül Üniversitesi T›p Fakültesi
Bilim ve Teknik Kulübü hakk›nda ter türlü bilgiyi, mektup, telefon, faks ya da e-posta arac›l›¤›yla edinebilirsiniz. ‹letiflim kurabilece¤iniz adreslerse flöyle: Bilim ve Teknik Kulübü, Atatürk Bulvar› No:221 Kavakl›dere- Ankara,

B‹L‹M ve TEKN‹K 28 fiubat 2006


kulupSubat 1/27/06 8:21 PM Page 29

Bilim ve Teknik Kulübü


‹ç Hastal›klar› Anabilim Dal›’ndan Dr. Ahmet d›klar›, sigara tiryakili¤inin bu konuda olumsuz Gebelikteyse, mineral ve vitaminlerin düzey-
Murat Gencer, ilaç almadan yap›lan tedavide ki- etkileri oldu¤u saptanm›fl. Hastal›¤›n görülme lerinde meydana gelen düflüklükler, vücut yap›-
flisel bak›n›n önemli oldu¤unu belirterek, uyku- s›kl›¤›yla yafl faktörü aras›nda iliflki belirlene- s›nda meydana gelen de¤iflikliklerin neden oldu-
nun ve yemek ö¤ünlerinin düzene girmesi, uy- memifl. ¤u rahats›zl›klara ba¤l› olarak ortaya ç›kan dü-
kudan önce alkol, kafein türü içeceklerin al›n- Kad›nlar›n %25’inde bu durum hamilelik s›- zensiz uyku, bacaklardaki varisler, kol ve bacak-
mamas›n› öneriyorlar. Aerobik egzersizler baflta ras›nda (özellikle gebeli¤in 20. haftas›ndan son- larda oluflan ödemler ve sinirsel birtak›m sorun-
olmak üzere egzersiz programlar›n›n özendiril- ra) ortaya ç›k›yor ve do¤umdan sonra görülmü- lar, HBS’nin ortaya ç›kmas›na yol aç›yor.
mesi gerekti¤ini aç›klayan Acar ve Gencer, yor. Kans›zl›k (anemi), demir, vitamin B12, kal-
HBS’nin tan›nd›¤› ilk y›llardan beri büyük oran- siyum ya da magnezyum eksiklikleri gibi durum- Çocukluk ve Ergenlik
da olumlu sonuçlar veren ilaç grubunun da do- lar da huzursuz bacak sendromunun oluflumuna
pamin agonistleri oldu¤unu belirtiyorlar. Birçok katk›da bulunabiliyor.
Dönemlerinde HBS
vakada demir yetmezli¤i oldu¤undan, demir al›- Böbrek hastal›klar›nda ya da diyaliz hastala- Konuyu araflt›ran bilim insanlar›n›n ço¤u ye-
m›n›n ilk aflamada büyük bir rahatlama sa¤laya- r›nda da HBS ortaya ç›kabiliyor. Bu gibi hasta- tiflkinler üzerine odaklanm›fllarsa da, bu rahat-
bililece¤ini aç›kl›yorlar. larda sendromun görülme s›kl›¤›n›n %15-20 s›zl›k çocukluk ve ergenlik dönemlerinde de or-
HBS hastalar›n›n yaklafl›k %80’inde ayr›ca aras›nda oldu¤u saptanm›fl. taya ç›kabiliyor. Bu yafl grubundaki hastalar
“Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri” denen fieker hastal›¤› olan insanlarda ve omurilik üzerinde yap›lan araflt›rmalara göre, hastal›k
baflka bir uyku bozuklu¤u görülüyor. HBS ile travmalar›ndan ya da omurilik / disk ameliyat- kendini do¤umdan sonraki ilk 10 y›l içinde gös-
ayn› mekanizmalar›n rol oynad›¤› bu rahats›zl›k- termesine ra¤men, hastalar›n % 35’inde rahat-
ta, HBS’deki bacak hareketleri uyku s›ras›nda s›zl›k ilk kez yirmili yafllarda görülüyor.
da devam ediyor. Bu bacak ve bazen de kol ha- Çocuklardaki HBS, çok hafif seyredebildi¤i
reketleri, kiflinin kendisini, hatta birlikte uyu- gibi çok fliddetli de olabiliyor. Hekimler, hasta-
du¤u kifliyi bile uykudan uyand›rabilecek fliddet- l›¤›n fliddetinin çocu¤un yaflam kalitesini olum-
te s›çramalar, ya da daha uzun süren kas›lmalar suz yönde etkileyebilece¤ini söylüyorlar. Yetifl-
fleklinde olabiliyor. Tipik olarak ortalama yar›m kinlerde görülen HBS’de oldu¤u gibi çocuklar-
dakika aral›klarla ortaya ç›kan, en fazla befl sa- daki HBS’de de rahats›z olan baca¤›n rahatla-
niye süreli, ayak baflparma¤›n›n ve ayak bile- mas› için sallama e¤ilimi görülüyor. Bazen ye-
¤inin geriye do¤ru bükülmesi biçiminde kas›l- rinde duramama, gerilme, yürüme, koflma, sal-
malar oluyor. fiiddetli olgularda diz, hatta kal- lama ya da yatakta pozisyon de¤ifltirme gibi
ça eklemleri de bükülebiliyor. Bu hareketler e¤ilimler ortaya ç›kabiliyor. Ço¤u huzursuz ba-
uykuda yüzlerce kez yinelenebiliyor ve kiflinin cakl› yetiflkinden farkl› olarak, baz› hastal›kl›
hat›rlamad›¤›, ancak uykuyu bölerek yüzeysel çocuklarda rahats›zl›k gün boyunca ortaya ç›k›-
hale getiren k›sa uyan›kl›k tepkilerine yol aç›- yor. Aileler bu ac›lar›, “vücut geliflirken meyda-
yor. na gelen a¤r›lar” olarak yorumlayabiliyorlar.
Huzursuz Bacak Sendromu tan›s› için hasta- Özellikle okul ça¤›ndaki çocuklarda HBS’nin ya-
dan iyi al›nm›fl bir öykü yeterliyken, uykudaki ratt›¤› rahats›zl›k duygusunu gidermek için ya-
periyodik bacak hareketlerinin ortaya konmas› p›lan hareketler, dikkatsizlik ya da hiperaktivite
ve hastal›¤›n fliddetinin belirlenmesi için uyku olarak da görülebiliyor. Bu noktada hastal›¤›n
laboratuvar›nda uyku sürecinin incelenmesi ge- çocuklarda erken teflhis edilmesinin önemi, or-
rekiyor. taya kendili¤inden ç›k›yor. Çocu¤un neden ra-
1685’de ‹ngiliz doktor Thomas Willis, uykusuzluk
HBS’nin birincil ve ikincil olarak adland›r›- ve bacaklarda huzursuzluk flikayeti olan hastalar›n- hats›z ve al›ngan oldu¤unu anlamak, ailenin ço-
lan iki tipi var. Birincil HBS’ye neden olabilecek dan yola ç›karak, bu hastal›ktan ilk bahseden kifli cu¤a karfl› gösterece¤i yaklafl›m aç›s›ndan
herhangi baflka bir hastal›k ya da durum bulun- oldu. önemli. Hastal›¤›n nedeni zaman›nda belirlene-
muyor. Merkezi sinir sisteminin (beyin ve omu- lar›ndan sonra HBS’nin görülme s›kl›¤›n›n artt›- bilirse, çocuklarda yol açaca¤› sorunlar baz›
rilikten oluflan sistem) baz› bölgelerinde dopa- ¤› da ortaya konmufl. El romatizmas› olarak bi- özel tedavilerle azalt›labiliyor, hatta ortadan
min maddesinin ifllevlerinde ya da bu maddeye linen ve bilimsel söylemde “romatoid artrit” kald›r›labiliyor.
ait alg›lay›c›lar düzeyinde bozukluk söz konusu olarak adland›r›lan hastal›kta, ayr›ca bacak va- HBS’li çocuklarda uykudaki rahats›zl›klar da
ve tedavi de bu do¤rultuda yap›l›yor. Birincil ti- risi olanlarda da bu hastal›¤a s›kça rastlan›l›yor. yayg›n bir flekilde görülüyor. Çocuk, bacaklar›n-
pin büyük bölümünde ailesel özellik de etkili. da hissetti¤i rahats›zl›k yüzünden uyuyam›yor
ve bu uyku eksikli¤i ruhsal durumunun bozul-
‹kincil HBS ise baz› durum ya da hastal›klarda Hamilelerde HBS mas›na, al›nganl›¤a ve hiperaktiviteye yol aç›-
ikincil olarak ortaya ç›k›yor ve bafllang›ç yafl› da Yukar›da da belirtti¤imiz gibi huzursuz ba-
genellikle birincil tipe göre daha erken oluyor. yor.
cak sendromu ya genlerle aktar›l›yor (ve bu sen- Moleküler geneti¤in ilerlemesiyle birlikte
Hekimler, bu nedenle hastal›k tipinin de araflt›- drom birey 40-45 yafllar›ndayken görülmeye
r›l›p tespit edilmesi ve tedavi stratejisinin buna hastal›¤›n genetik profilinin daha yak›ndan ince-
bafll›yor) ya da di¤er etmenlere ba¤l› olarak or- lendi¤ini belirten uzmanlar, anne-baba da bu
göre yap›lmas› gerekti¤ini söylüyorlar. HBS ge- taya ç›k›yor. Bu etmenlerden biri de gebelik.
liflmesine katk›da bulunan durum ya da hasta- hastal›¤a sahipse, bu özelli¤in çocuklara geçme
Kad›nlar gebelik s›ras›nda HBS ile s›k s›k karfl›- olas›l›¤›n›n %50 oldu¤unu belirterek, küçük
l›klar ortadan kald›r›l›rsa, hastal›¤›n belirtileri- laflabiliyorlar. Belirtiler, bacak kramplar›ndan
nin de gerileyece¤ini ya da kaybolabilece¤ini yafllarda meydana gelebilecek HBS’ye karfl› titiz
ve gebelikte meydana gelen di¤er s›radan olay- bir soya¤ac› çal›flmas›n›n, sonraki kuflaklar için
belirtiyorlar. lardan farkl› oluyor ve bu farkl›l›k hasta taraf›n-
Birincil HBS, kal›tsal geçifli olan, yani gen- büyük önem tafl›yaca¤›n› söylüyorlar.
dan hissedilebiliyor. Bu belirtilerin bafl›nda hu-
ler arac›l›¤›yla anne ve babadan yeni do¤acak zursuz ve rahats›z geçen geceler ve buna ek ola- Kaynaklar
çocuklara tafl›nabilir bir hastal›k. Sendrom her rak ac›l› bacak kramplar›, uzun süren kas›lma- http://www.ftrdergisi.com/sayilar/43/2005-156-160.pdf
›rkta görülebiliyor. Ancak beyazlarda hastal›¤›n www.somnostar.com
lar ve kas sertli¤i. www.bayindirhastanesi.com.tr
görülme s›kl›¤› daha yüksek (%15), Uzakdo¤u- Hastal›¤›n nedenlerini araflt›ran biliminsan- www.internationalhospital.com.tr
lulardaysa daha düflük (%5) oldu¤u kabul edili- lar›, geceleri beyindeki demir düzeyi %50 dü- medline.superonline.com
www.florence.com.tr
yor. Mersin Üniversitesi T›p Fakültesi Nöroloji flerken, dopamin üretiminde art›fl oldu¤unu, bu www.hvtd.org/
Anabilim Dal›’nda gerçeklefltirilen bir araflt›r- durumun HBS’nin ortaya ç›kmas›nda önemli rol www.thehealthnews.org
mada kad›nlar›n, hastal›¤a daha fazla yakalan- www.turksagl›k.com
oynad›¤›n› söylüyorlar. www.rls.org

Tel: (312) 467 32 46- 468 53 00/1067, Faks: (312) 427 66 77 e-posta: agulgun@tubitak.gov.tr

fiubat 2006 29 B‹L‹M ve TEKN‹K


kulupSubat 1/27/06 8:21 PM Page 30

Gaziantep muhabirimiz Türkan Yeliz, gebelik nas›l oluflur, bebe¤in cinsiyetini önceden belirlemek olas› m›, gebelik süresinin
hesab›, gebelik testleri gibi gebelik konusunda merak edilen pek çok soruya yan›t veren bir çal›flma haz›rlam›fl.

Acaba Gebe miyim?


“Trimester” sözcü¤ü, bir zaman diliminin üç gebe kalma flanslar›, ilk ay %25, alt› ay içinde monunun idrarda ya da
eflit parçaya bölünmesiyle ortaya ç›kan dilimlerin %60, on iki ayda %80 ve 18 ay gibi bir süre için- kanda saptanmas›yla be-
her birini tan›mlar. Gebelik süresi (40 hafta) üç de %90’d›r. lirlenir. ‹drar testi hem pratikli¤i, hem de kiflisel
eflit zaman dilimine bölünemese de kad›n hasta- uygulama kolayl›¤› nedeniyle s›kl›kla kullan›l›r. Ge-
l›klar› ve do¤um hekimleri gebeli¤in ilk 14 hafta- Bebe¤in Cinsiyetinde Diyetin Etkisi belik hormonlar›, içinde daha yo¤un olarak buluna-
s›n› 1. trimester, 14-28. haftalar aras›n› 2. tri- Bilindi¤i gibi cinsiyet kromozomlar› kad›nda ca¤›ndan, sabah al›nan ilk idrar, analiz için kulla-
mester ve son 12 gebelik haftas›n› da 3. trimes- XX, erkekte XY’dir. Annenin yumurtas›nda daima X n›lacak en ideal örnektir.
ter olarak adland›r›rlar. Pratikte kad›n do¤um he- kromozomu bulunur, baban›n spermlerinin bir k›s- Kan testi idrar testinden daha hassast›r. Kanda
kimleri gebeyi trimester hesab›yla izlemezler, m› Y kromozomu, bir k›sm› da X kromozomu tafl›r. yap›lan. βhCG ölçümleri beklenen adet tarihinden
ama genellikle gebelikteki de¤ifliklikleri, gebenin Kad›n›n yumurtas›, X kromozomu tafl›yan bir önce gebelik hakk›nda bilgi verir. βhCG kanda döl-
ihtiyaç farkl›l›klar›n› ve klinik de¤iflimleri ifade sperm taraf›ndan döllenirse bebek k›z, Y kromozo- lenmeden on gün sonra saptan›rken, idrarda on
ederken trimester sözcü¤ünü kullan›rlar. Hekim- mu tafl›yan sperm taraf›ndan döllenirse bebek er- befl gün sonra saptanabilir. Gebelik anne vücudun-
ler, gebelik takibinde son adet tarihinin bafllang›- kek olur. Bir baflka deyiflle do¤acak bebe¤in cinsi- da, organlarda ve sistemlerde birçok de¤iflikliklere
c›ndan itibaren hesaplanan gebelik haftas›n› dik- yetini anne de¤il, baba belirler. Cinsel iliflki s›ras›n- neden olur.
kate al›rlar. da ejakülatta (menide) bulunan spermlerin yüzde
kaç›n›n Y kromozomu (bebe¤in erkek olmas›n› Yap›lmas› Gereken Tahliller
Gebelik Nas›l Oluflur? sa¤layan kromozom), yüzde kaç›n›n X kromozomu ‹lk kontrolde ultrasonografi yöntemiyle embri-
Erkek çocukta, spermler testislerde (erkek yo rahim içinde görüldükten sonra anne ve baba
yumurtal›klar›) ergenlik ça¤›n›n bafllang›c›yla üre- adaylar›n›n kan gruplar›na bak›l›r; kan uyuflmazl›-
tilmeye bafllar. Tüm spermler bafllang›çta testisle- ¤›n›n olup olmad›¤› saptan›r. Tam kan say›m›yla
rin bir bölümünde hareketsiz bir flekilde depola- annenin kan tablosuna bak›l›p, anne aday›nda ane-
n›rlar. Daha sonra testislerin alt bölümüne geçen mi (kans›zl›k) aran›r. Tam idrar tahliliyle idrarda
bir grup sperm orada olgunlaflarak hareketlilik fleker (fleker hastalar›nda), protein (böbrek hasta-
kazan›r ve özel kanallardan geçerek çeflitli s›v›lar- l›klar›nda), beyaz küre (idrar yolu enfeksiyonlar›n-
la kar›fl›p, cinsel iliflki s›ras›nda vajinaya boflalt›- da), k›rm›z› küre (idrar yollar›nda kum ya da tafl
lan ejakulat›, yani meni de denen sperm ve s›v› oluflumu) varl›¤›na bak›l›r. Annede, bebe¤in gelifli-
bileflimini olufltururlar. mine olumsuz etkisi olan fleker hastal›¤›n›n varl›¤›,
Eriflkin ça¤›nda bireylerin her cinsel birleflme- açl›k kan flekeri testiyle araflt›r›l›r. Sar›l›k, AIDS,
sinde vajinaya ortalama 2 - 2,5 mililitre hacmin- TORCH (toksoplazmozis, frengi, k›zam›kç›k, sito-
de (mililitrede ortalama 70 milyon sperm bulu- megalo virüs) gibi bebe¤in geliflimine zararl› en-
nan) ejakülat boflal›r. Tek bir spermin kad›n yu- feksiyonlar›n taramas› yap›l›r.
murta hücresini dölleyece¤i göz önünde bulundu- Gebelik süresince anne aday›n›n alaca¤› kilola-
rulursa, her cinsel iliflkide 100-150 milyon sper- (bebe¤in k›z olmas›n› sa¤layan kromozom) tafl›d›- r› kontrol alt›nda tutabilmek ve tansiyon de¤ifliklik-
min vajinaya b›rak›lmas›n›n, yumurta hücresinin ¤›ysa bilinmez. lerini saptayabilmek için gebe, ilk kontrolde tart›-
döllenme flans›n› art›rmak için oldu¤u aç›kt›r. 100-150 milyon adet olarak yola ç›kan sperm- l›r ve tansiyonu ölçülür. Yine ilk kontrolde yap›lan
Spermlerin büyük bir k›sm› iliflki sonras› vajina- lerin çok büyük bir k›sm› yumurta hücresine ulafla- ultrason muayenesinde gebeli¤in haftas› saptan›r,
dan d›flar› dökülür. Küçük bir k›sm›, spermlerin na kadar canl›l›¤›n› yitirir. Yaln›z 200 tanesi yumur- yerleflti¤i yer gözlenir, böylece d›fl gebelik olas›l›¤›
yaflamas› için uygun ortam olan rahim a¤z›na gir- ta hücresine ulaflmay› baflar›r. Bunlardan tek bir ta- araflt›r›l›r.
meyi baflarabilir. Bunlar›n bir k›sm› buradaki gi- nesinin yumurta hücresinin içine girip döllenmeyi Gebeli¤in 11. - 14. haftalar› aras›nda “11 -14.
rintilere, bir k›sm› rahim bofllu¤undaki girintilere gerçeklefltirdi¤i göz önünde bulundurulursa, zaman- hafta Down sendromu” tarama testi yap›l›r. E¤er
tak›l›p hedefe ulaflamazken, bir k›sm› da yumurta lama ya da diyetle, döllenmeyi gerçeklefltiren sper- bu test belirtilen haftalar aras›nda yap›lmam›flsa ya
hücresinin yan›ndan geçerek kar›n bofllu¤una dö- min tafl›d›¤› cinsiyet kromozomunun X ya da Y ol- da hasta doktora geç baflvurmuflsa, 16 - 18 hafta-
külür. mas›n› sa¤lamak mümkün de¤ildir. lar aras›nda “Down sendromu tarama amaçl› Trip-
Kad›n›n yumurtlama gününe denk gelen cin- le (üçlü) test” uygulan›r. Ancak, 11 - 14. hafta
sel iliflkide 100-150 milyon adet olarak yola ç›- Down sendromu tarama testi %90 duyarl›yken
kan spermlerden yaln›z 200 tanesi yumurta hüc-
Olas› Do¤um Tarihi ve Gebelik Sü- Triple test (üçlü test) %60 duyarl› sonuç verir.
resine ulaflmay› baflar›r. Bunlardan yaln›zca bir resinin Hesaplanmas› Buraya kadar sözünü etti¤imiz testler, tarama
tanesi bu engelli yar›flmay› kazan›p kad›n›n yu- Olas› do¤um tarihi, düzenli adet gören kad›n- testleri olup, kesin tan› vermez, yaln›zca gebelerin
murta hücresinin içine girerek döllenmeyi gerçek- larda en kolay “Naegele formülü”yle hesaplan›r. risk grubunda olup olmad›klar›n› belirler. Kesin ta-
lefltirir. Döllenen yumurta tüpler (yumurta Son adet tarihi gününe 7 gün eklenip, ay›ndan 3 n› “fetal karyotipleme” (fetusun kromozom haritas›-
kanallar›) yoluyla rahim içine gelip rahim içini dö- ay ç›kar›l›rsa yaklafl›k do¤um tarihi, kolayca hesap- n›n ç›kar›lmas›) yöntemiyle konulur. Bu testle risk
fleyen, gebelik için tüm haz›rl›klar›n› yapm›fl astar lanabilir. Örne¤in, son adet tarihi 10. 05. 1999 grubuna giren gebelerin karn›ndan bir i¤neyle giri-
doku tabakas›na (endometriyum) yuvalan›r. Bu olan gebenin olas› do¤um tarihi 17. 02. 2000 ola- lip, gebelik kesesinden s›v› al›n›r (amniyosentez).
yuvalanma s›ras›nda bazen çok az, bazen de bir rak bulunur. Al›nan s›v›dan laboratuvarda fetus hücreler üretilip
adet kanamas›n› miktar ve süre olarak taklit eden E¤er gebe, son adet tarihini net olarak bilmi- incelenir ve 13,18, 21 nolu kromozomlarda bozuk-
bir vajinal kanama olur. Her yuvalanma ifllemi s›- yorsa ya da adetleri düzensizse yap›lacak seri ul- luk olup olmad›¤› araflt›r›l›r. 20-23. gebelik haftala-
ras›nda vajinal kanama olmas› beklenmez. Bu ka- trason ölçümleri, do¤um tarihini ve içinde bulunu- r›nda gebeye “II. düzey ultrasonografi” yap›l›p fetal
nama hastan›n doktora yanl›fl son adet tarihi be- lan gebelik haftas›n› belirlemede yard›mc› olur. yap›lar de¤erlendirilir. Gebelikte saptanan fleker
yan etmesine neden olabilir. Bu olaya halk ara- hastal›¤›n› tarama testi olarak 24.-28. gebelik haf-
s›nda “üste/üstüne görme” denir. talar› aras›nda 50 gr oral glukoz tolerans testi (1
Gebelik Testi saatlik 50 gr fleker yükleme testi) yap›l›r. Yine bu
Unutulmamal›d›r ki her cinsel iliflki hamilelik-
Anne aday›n›n gebe olup olmad›¤›, gebelik haftalarda hemoglobin ve hematokrit (kan tahlilleri)
le sonlanmaz. Normal sa¤l›kl› çiftlerin korunma
ürününden salg›lanan “βhCG” isimli gebelik hor- de¤erlerine bak›l›r.
olmaks›z›n gerçeklefltirdikleri cinsel birliktelikle

B‹L‹M ve TEKN‹K 30 fiubat 2006


kulupSubat 1/27/06 8:21 PM Page 31

Kan Uyuflmazl›¤› ömür boyu kal›r. Günümüzde kan grubu Rh(-) olan
Kan uyuflmazl›¤› söz konusuysa 28. - 30. gebe- gebelere do¤um, düflük ya da kürtajdan sonra “An-
lik haftalar›nda “‹ndirekt Coombs” testi yap›l›r. Ge- ti-D” uygulan›r ve anne kan›nda RH(+) hücrelerine
beli¤in 36. haftas›ndan itibaren haftada bir “fetal karfl› antikorlar›n oluflmas› engellenir. Böylece bir
monitorizasyonla” gebe izlenir. Fetal monitör, anne sonraki gebelik ürünleri bu tehlikeden korunmufl
karn›na ba¤lanan bir prob ile fetusun kalp at›m›n- olur.
daki de¤ifliklikleri bir ka¤›t flerit üzerine kaydeden Anti-D kürtaj, düflük ya da do¤umdan sonra ilk
elektronik bir cihazd›r. Anne karn›ndaki bebe¤in 72 saat içinde yap›l›r. Bebe¤in kan grubu Rh (-) ise
kalp at›m h›z›ndaki de¤ifliklerden oluflan kalp elek- anti D yap›lmas›na gerek duyulmaz.
trosu benzeri çizgiler, uzmanlar›nca de¤erlendiri- Kan uyuflmazl›¤›ndan etkilenmifl bebekler, gü-
lip, gebeli¤in ilerleyen haftalar›nda bebe¤in anney- nümüzde anne karn›nda yap›lan kan nakilleriyle ya-
le olan al›flveriflinin (oksijen, besin, v.s) yolunda gi- flat›labilmekte.
dip gitmedi¤i hakk›nda bilgi verir. Fetal monitörle
ileri gebelik haftalar›nda ya da do¤um eylemi s›ra- Ne S›kl›kla Doktora Gidilmeli?
s›nda bebe¤in s›k›nt›da oldu¤u saptand›¤›nda de (antikor) üretir. Bu üretilen antikorlar G ve M
Gebeler doktor taraf›ndan 28 gebelik haftas›na
zaman›ndan önce gerçeklefltirilen do¤um ya da se- antikoru olarak ikiye ayr›l›r. M antikorlar› plasenta-
kadar ayda bir, 29-36 haftalar aras›nda 2-3 hafta-
zaryen operasyonuyla bebekler sa¤l›kl› bir flekilde dan geçemez, G ise kolayl›kla geçer. Rh(-) bir gebe-
da bir, 37. gebelik haftas›ndan bafllayarak da haf-
dünyaya getirilebilir; ayr›ca bebeklere daha rahat nin kan›nda Rh(+) kan hücrelerine karfl› gelifltiril-
tada bir kontrol edilmelidir. Periyodik kontrollerin
t›bbi destek verilir. mifl G antikoru varsa ve gebenin karn›ndaki bebe-
d›fl›nda, vajinal kanama, vajinadan su gelmesi, el-
Kan grubu Rh(-) olan annelerin kan dolafl›m›na, ¤in kan grubu da Rh(+) ise G antikorlar› plasenta-
dan kolayl›kla geçip bebe¤in kan hücrelerinin y›k›- lerde ve yüzde ileri derecede fliflme, fliddeti giderek
bir önceki gebeli¤i s›ras›nda bebe¤in Rh(+) kan artan, ciddi bafl a¤r›lar›, bulan›k görme ya da gör-
hücrelerinin girmifl olmas› ya da yanl›fll›kla Rh(+) m›na neden olur. Bu y›k›m kans›zl›¤a yol açabilece-
¤i gibi anne karn›nda bebe¤in kalp yetmezli¤inden me kayb› olmas›, kar›n a¤r›s›, atefl ve terleme, inat-
kan ürünü nakli sonucu kan grubu Rh(-) olan anne-
ölümüne de neden olabilir. ç› kusmalar, idrar yaparken yanma gibi durumlar-
nin ba¤›fl›kl›k sistemi harekete geçip, bu yabanc›
Rh(-) annenin kan›nda, Rh(+) kan grubuna kar- da, gebelerin hiç zaman kaybetmeden doktora git-
kan hücrelerini tahrip etmek için kimyasal bir mad-
fl› G antikorlar› bir kere oluflunca, bunlar kanda meleri gerekir.

FEBS Kongresi Ülkemizde Düzenleniyor


24-29 Haziran 2006 tarihleri aras›nda ‹stan- teomik ve Sistem Biyolojisi konusunda), Prof. Dr.
bul’da Lütfi K›rdar Kongre ve Sergi Saray›’nda, Fotis C. Kafatos (Do¤al Ba¤›fl›kl›k ve Sivrisinek-
Türk Biyokimya Derne¤i’’nin ev sahipli¤ini yapt›- lerde S›tma Bulafl›m›n›n Denetimi konusunda), ve
¤› FEBS (Federation of European Biochemical So- Prof. Dr. Joan Massague (TFG-B-Sinyal ‹letiminin
cieties) Kongresi’nin 31.’si düzenleniyor. Kongre- Mant›¤› konusunda).
nin bu y›lki konusuysa “Sa¤l›kta ve Hastal›kta Bi- Kongre süresince, kongre ana temas› alt›nda
yomoleküller”. yer alan de¤iflik konularda, paralel oturumlar ha-
FEBS 2006’da, yap›sal ve ifllevsel aç›dan ya- linde befl sempozyum yürütülecek. Sempozyum
flam› oluflturan moleküllerin gizemini ayd›nlatan bafll›klar›: Sinyal ‹letimi; Enzim, Gen ve Kök Hüc-
bilgilerin derlenmesi ve bu bilgilerin insan sa¤l›- re Tedavisi; Hastal›klar›n Moleküler Temeli; Yeni
¤›na getirece¤i yararlar›n tart›fl›lmas› hedefleni- Analitik ve Teflhis Yaklafl›mlar›; ‹nsan Sa¤l›¤› ‹çin
yor. Kongre program›, uluslararas› ödüller alm›fl Yeni Yaklafl›mlar. Bu sempozyumlarda, aralar›nda
bilim adamlar› taraf›ndan verilecek onursal kon- yurt içinde ve yurt d›fl›nda yapt›klar› çal›flmalar›y-
feranslar, seçilmifl alanlardaki son geliflmelerin la tan›nm›fl Türk araflt›rmac›lar›n da bulundu¤u
aktar›laca¤› sempozyumlar, sözlü bildiriler, pos- 133 biliminsan› konferans verecek.
ter sunumlar›, e¤itim çal›fltaylar›, ticari sergi ve FEBS kongrelerinin gelenekselleflme yolunda-
sunumlar, halka aç›k seminerler ve sosyal prog- ki özel oturumlar›ndaysa “Biyokimya E¤itimi”,
ramlardan olufluyor. Biyokimyan›n temel ve uygu- “Bilimde Kad›n Araflt›rmac›lar”, “Bilim ve Top-
lamal› konular›nda kaydedilen ilerlemeler; bu lum” üzerine çal›flmalar ve söylefliler yer alacak.
arada toplumumuzu da yak›ndan ilgilendiren kan- Bu çerçevede ifllenecek olan “Genetik Müdahale
ser, fleker hastal›¤›, afl›r› fliflmanl›k ve “metabolik Görmüfl Organizmalar”, tar›m ve hayvanc›l›k sek-
sendrom” olarak tan›mlanan arazlar, kök hücre törüyle tüketici olarak tüm halk›m›z›n ilgi alan›na
uygulamalar›, gen tedavisi, ilaç tedavisinde yeni giren bir konu olarak öne ç›k›yor. Ülkemiz aç›s›n-
yaklafl›mlar, beslenme, sa¤l›kta ve hastal›kta çev- dan son derece önemli olan bu konu, Avrupa Bir-
resel etmenler çeflitli oturumlarda irdelenecek. li¤i’nin ilgili birimiyle iflbirli¤i içerisinde yürütüle- Toplant›, birçok bilim dal›n› ilgilendiren gün-
Kongrenin aç›l›fl konferans› “Protein Döngü- cek. Ayr›ca, ‹ngiltere’de prostat kanseri konusun- cel konular› kapsamas› nedeniyle; biyokimya, kli-
sü” konusundaki çal›flmalar›ya 2004 Nobel Kim- da çok de¤erli araflt›rmalar yapan Prof. Dr. Mus- nik biyokimya, moleküler biyoloji dallar›n›n yan›
ya Ödülü’nü alan Prof. Dr. Aaron Ciechanover ta- tafa Djamgoz, ve ABD’de diyabet ve metabolik s›ra çok çeflitli temel ve uygulamal› bilim dallar›-
raf›ndan verilecek. Kongre boyunca her gün fark- hastal›klar konusunda önemli çal›flmalar› olan n›n da ilgisini çekmekte. Bilimsel program içeri¤i
l› bir alanda seçkin bir biliminsan› taraf›ndan Prof. Dr. Gökhan Hotam›fll›gil taraf›ndan “Halk ve ‹stanbul’un s›rad›fl› güzelli¤i nedeniyle, 31’in-
onursal bir konuflma yap›lacak. Bu konuflmac›lar Seminerleri” düzenlenecek. ci FEBS toplant›s›na Türkiye, Avrupa ve dünyan›n
aras›nda ABD’de araflt›rmalar›n› sürdüren iki de- Kongreden hemen önce, 22-24 Haziran tarih- di¤er ülkelerinden 3000’in üzerinde bilim insan›-
¤erli Türk biliminsan› da bulunuyor: “DNA Onar›- lerinde, yine ‹stanbul’da, genç biliminsanlar›n›n n›n kat›l›m› bekleniyor. Kongreyle ilgili genifl bil-
m›” konusunda konuflacak olan Prof. Dr. Aziz kat›laca¤›, çal›flmalar›n› sunaca¤›, FEBS taraf›n- giye, kongre resmi web sayfas›ndan ulafl›labilir.
Sancar ve “Uzaktan Eriflimli Görüntüleme Yön- dan desteklenen bir Genç Bilim‹nsanlar› Forumu http://www.febs2006.org
temleri (manyetik rezonans tekni¤i ile görüntüle- (Young Scientists Forum) düzenlenecek. Forum’a
me, MRI)” konusunda konuflacak olan Prof. Dr. Türkiye’den kat›lacak genç araflt›rmac›lara ve li- Prof. Dr. Nazmi Özer
Kamil U¤urbil. Kongre’nin di¤er ödüllü konuflma- sansüstü ö¤rencilerine Türk Biyokimya Derne¤i TBD ve 31. FEBS Kongresi Baflkan›
c›lar› Prof. Dr. Ruedi Aebersold (Kantitatif Pro- ve TÜB‹TAK taraf›ndan kat›l›m bursu sa¤lanacak.

fiubat 2006 31 B‹L‹M ve TEKN‹K


kulupSubat 1/27/06 8:22 PM Page 32

Teknolojinin Geliflimine ‹vme


Kazand›rmak ‹çin “RLC 2006”
Ülkemizde her geçen gün daha büyük bir ivme beyinlerin, sosyal etkinliklerle yorgunluk atmas›
ile geliflme kaydeden teknolojiye ö¤rencilerin ayak da sa¤lanacak.
uydurmas›n› sa¤lamak amac›yla geçti¤imiz y›l dü- RLC 2006 Y›ld›z Teknik Üniversitesi Y›ld›z Yer-
zenlenen RLC (Radio Link Control) 2005’in bu y›l leflkesi/Befliktafl Oditoryumu’nda gerçeklefltirile-
ikincisi düzenleniyor. Y›ld›z Teknik Üniversitesi cek. RLC 2006 program ve kat›l›mc›lar› en yak›n
IEEE Ö¤renci Kolunun 27-28 fiubat -1 Mart tarih- zamanda web sitesinde ilan edilecek.
lerinde düzenleyece¤i RLC 2006’da elektrik elek- RLC 2005’te Arçelik, Ericsson, Chip, Hp-
tronik ve biliflim sistemlerindeki geliflmeler ele al›- Spark gibi firmalar yer alm›flt›. Binin üzerinde ka-
nacak. Sempozyumun ana temas›n›ysa, ülkemizde t›l›mc›n›n 200’ü sertifika alacak yeterlili¤i sa¤la-
AR-GE, otomasyon sistemleri ve biliflim teknoloji- m›flt›. Ceyhun Y›lmaz’›n da flovuyla renk katt›¤› se-
lerinde yaflanan geliflmeler oluflturuyor. minerler dizisine ‹stanbul’daki di¤er üniversiteler-
Etkinlik boyunca, Türkiye’nin önde gelen fir- den ö¤renciler de kat›lm›flt›. YTÜ IEEE Ö¤renci
malar›ndan davet edilen konuflmac›lar›n yan› s›ra Kolu tüm üniversite ö¤rencilerini, yine dopdolu
akademisyenlerin de kat›laca¤› seminerler, ö¤ren- geçecek RLC 2006’ya davet ediyor.
cilere bilgi vermenin yan› s›ra rehber niteli¤inde Ali Hazar
olacak. fiimdinin ö¤rencisi, gelece¤in mühendisi YTÜ IEEE Ö¤renci Kolu Elektronik ve
kat›l›mc›lar ileride seçecekleri dallar ve bu konuda Haberleflme Mühendisli¤i Bölümü
yap›lan çal›flmalar› do¤rudan sahibinden dinleme http://ieee.yildiz.edu.tr
f›rsat› bulacaklar. Seminerlerden sonra yorulan e-posta: ytuieee@gmail.com

KURGUSAL B‹R DENEY Gürsel Sönmez’i Kaybettik


‹ki oda düflünün. D›flar›yla hiçbir flekilde ›s› da enerji üzerinde birtak›m
al›flverifli olmayan ve birbirlerinden yal›tkan bir de¤ifliklikler yap›labilir ama
duvarla ayr›lm›fl iki oda. S›cakl›klar› da ayn› ol- toplam kütleyi 0,1 gram dahi
sun. Aradaki duvarda küçük bir kap›, kap›da da art›rmak mümkün de¤ildir
bir cin var. Bu cin kap›n›n ne zaman aç›l›p ne za- (Ya da toplam enerjiyi 0,1 Joule bile). Termodina-
man kapanaca¤›ndan sorumlu olsun. Cine insa- mi¤in 2. yasas› ise (yani Maxwell’in y›kmak için
nüstü bir güç verelim. Odada bulunan gaz mole- u¤raflt›¤› yasa), s›cakl›klar› birbirine çok yak›n
küllerinin h›zlar›n› saptayabiliyor. Belli bir kurala olan iki cisim aras›ndaki ›s› ak›fl› s›ras›nda entro-
göre çal›fl›yor. Kural flu: Kap›y› aç›p kapayarak or- pi (düzensizlik) de¤ifliminin s›f›r oldu¤unu iddia
talama h›z›n alt›nda olan molekülleri 1 numaral› eder. Yani efl s›cakl›ktaki maddeler d›flar›dan bir
odaya, ortalama h›z›n üstündekileri de 2 numara- müdahale olmad›¤› sürece s›cakl›klar›n› sonsuza
Sabanc› Üniversitesi Mühendislik ve Do¤a Bi-
l› odaya toplayacak. Yani ortalamadan düflük h›z- kadar korurlar. Ama Maxwell’in kurgusunda sis-
limleri Fakültesi Ö¤retim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
l› moleküller 2 numaral› odadan 1 numaral› oda- tem daha düzenli bir hale geliyor. Entropi, yani
Gürsel Sönmez, 16 Ocak’ta, geçirdi¤i trafik ka-
ya geçirilirken, ortalamadan yüksek h›zlara sahip düzensizlikte bir azalma söz konusu. Yani efl s›-
zas›nda yaflam›n› kaybetti. Sönmez, 17 Ocak’ta,
moleküller 1 numaral› odadan 2 numaral› odaya cakl›ktaki maddelerden biri, bir süre sonra kendi-
Sabanc› Üniversitesi’nde gerçeklefltirilen bir tö-
geçirilecek. Yani moleküller daha düzenli bir yap›- li¤inden ›s›n›rken di¤eri de so¤uyabiliyor. Bu, te-
renin ard›ndan, Çanakkale’nin Biga ilçesinde
ya geçmifl olacaklar. Düflük h›zl› moleküller 1 nu- mel bir do¤a yasas›n›n ihlali demek. Maxwell’in
topra¤a verildi.
maral› odada olduklar›ndan bunlar›n kinetik ener- kurgusundaki eksiklik 1929’da gösterildi. Yani
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün
jileri de düflük olacak. S›cakl›k ortalama kinetik termodinami¤in 2. yasas›n›n ihlali söz konusu de-
Baflar›l› Genç Bilim ‹nsanlar›n› Ödüllendirme
enerjinin fonksiyonu oldu¤undan 1 numaral› oda- ¤ildi. Kayboldu¤u söylenen entropinin, cinin baz›
Program› kapsam›nda Seçkin Genç Bilimci Ödü-
da s›cakl›k düflük olacak. 2 numaral› odadaki gaz hareketlerinde gizli oldu¤u belirtildi. Cin bu süreç
lü'nü 2005 y›l›nda almaya hak kazanan Gürsel
moleküllerinin h›zlar› yüksek oldu¤undan, s›cak- boyunca beyinsel bir güç harc›yor. Yani cin, mole-
Sönmez, doktoras›n› 2002’de, ‹stanbul Teknik
l›k da yüksek olacak. Kinetik enerjinin yüksek ol- küllerin h›zlar›n› akl›nda tutup ortalaman›n üstün-
Üniversitesi, Kimya Bölümü’nde tamamlam›flt›.
mas›, s›cakl›¤›n da yüksek olmas› demek. Yani dekileri ve alt›ndakileri tespit etmeye çal›fl›rken
Doktora sonras› araflt›rmalar›na, ABD’de Califor-
bafllang›çta s›cakl›klar› ayn› olan iki oda, d›flar›- beyni çal›fl›yor. Ve bu da beynin entropi üretmesi
nia Üniversitesi’nde (UCLA) devam eden Sön-
dan bir müdahale olmadan, s›cakl›klar› farkl› iki demek. ‹kinci nokta, kap›y› aç›p kapama hareketi
mez, yeni polimerik elektrokromikler, düflük
odaya dönüflüyor. Bu, masan›n s›ras›ndaki entropi art›fl›. Örne-
band aral›kl› polimerler ve yeni konjuge mole-
üzerindeki çay›n kendili¤inden ¤in kaslarda enerji kayna¤› fle-
küller üzerine çal›flmalar›n› sürdürdü. UCLA’da-
daha s›cak ve daha so¤uk iki kerlerin yak›ld›¤›n› düflünürseniz,
ki 2 y›ll›k süreç içerisinde California Nano-
k›sma ayr›flmas› gibi bir fley. yanma sonucunda daha düzensiz
Systems Institute (CNSI) “Postdoktora Ödülü”
Böyle bir kurgusal deneyi bir yap› oluflur (su ve karbondi-
ve “UCLA Kimya ve Biyokimya Bölümü Post-
kim yapar? Ünlü bir fizikçi olan oksit). Yani mikroskobik düzey-
doktora Mükemmel Araflt›rmac› Ödülü” alm›flt›.
James Cleark Maxwell yapm›fl. deki entropi art›fllar›n›n toplam›,
Gürsel Sönmez’in bir dünya patenti ve 35’in üze-
Neden? Bir do¤al yasay›, termo- kayboldu¤u söylenen entropiye
rinde uluslararas› bilimsel dergide bas›lm›fl ma-
dinami¤in 2. yasas›n› y›kmak olas›l›kla eflit olacakt›r. Sonuç
kalesi bulunuyordu. Bu makaleler içerisinde son
için. Termodinamik biliminin ba- olarak termodinamik yasalar›
1,5 y›lda bas›lan üç tanesi, en iyi kimya ve mal-
z› temel yasalar› var. Bunlardan flimdilik dimdik karfl›m›zda ve
zeme dergileri olarak bilinen Angewandte Che-
ilki enerjinin yoktan var, vardan kolay kolay altedilece¤e de ben-
mie, Advanced Materials ve Chemical Communi-
yok edilemeyece¤ini söyler. Ya- zemiyor.
cations’da kapak olmufltu. 1968 do¤umlu Gür-
ni evrenin enerjisi ve de toplam Yoldafl Seki
sel Sönmez, evli ve bir çocuk babas›yd›.
kütlesi sabittir. Mevcut kütle ya BTK ‹zmir Muhabiri

B‹L‹M ve TEKN‹K 32 fiubat 2006


webilantek 1/29/06 6:04 PM Page 1

Türkiye’nin Bilim Çeflmesi:


www.biltek.tubitak.gov.tr

Yenilendi!
sanalsergi 1/27/06 3:57 PM Page 1

sergimize bekliyoruz
Aral›k ay›n›n baflar›l› çal›flmalar›ndan baz›lar›.
Sergilenmeye hak kazanan öteki foto¤raflar› web sayfam›zda izleyebilirsiniz.

Nedret Benzet Sinan ‹pek


K›rklareli Yafl: 34
Çekim Yeri: Edirne Matematik Ö¤retmeni
Foto¤raf Makinesi: Canon_EF-M Çekim Yeri:
Ankara/fiereflikoçhisar/Karahamzal› Köyü
Foto¤raf Makinesi: Nikon D70

Mehmet Koç ©
Yafl: 15
Ö¤renci
Çekim Yeri: Bolu, Abant
Foto¤raf Makinesi: Kodak Z740

Burcu Somer
Yafl: 38
Havac›
Foto¤raf Makinesi: HP Photosmart 945

Bilim ve Teknik Dergisi’nin web sayfas›nda okurlar›m›z›n tematik ve serbest


konularda gönderdikleri foto¤raflar›n konuldu¤u bir sanal sergimiz oldu¤unu
biliyor muydunuz? Siz de her ay yenilenen “ay›n foto¤raflar›” köflesinde yer
almak istiyorsan›z, çal›flmalar›n›z› elektronik ortamda (bteknik@tubitak.gov.tr)
adresine gönderebilirsiniz. Kat›l›m koflullar›n›
www.biltek.tubitak.gov.tr/sanal_sergi.htm adresinde bulabilirsiniz.
sanalsergi 1/27/06 3:57 PM Page 2

pek
34
meni Ceren Bak›r
Yeri: Kütahya-Simav
öyü Foto¤raf Makinesi:
D70 Practica D32

Ad› Soyad›: Hande Aydemir


Yafl: 18
Eskiflehir

Burcu ‹lhan
Yafl: 17
Ö¤renci

Merve Gülenay Aksoy ©


Yafl: 20
Eda Demirda¤ Mesle¤i: Ö¤renci
Foto¤raf Makinesi: Pentax optio 33lf

Volkan Kaval ©
Yafl: 18
Ö¤renci
Foto¤raf Makinesi: Sony
Cyber-Shot P-32

©
15
nci
ant
40
sanalsergi 1/27/06 3:57 PM Page 3

Kemal Erpolat
Batman-Gercüfl
Foto¤raf Makinesi: Nikon F 50

Volkan Kaval ©
Yafl: 18
Mesle¤i: Ö¤renci
Foto¤raf Makinesi: Sony Cyber-Shot P-32

Murat F›nd›k©
Yafl: 30
Beden E¤itimi Ö¤retmeni
Foto¤raf Makinesi: Sony DSC P-2000 Cyber-shot

Cem Çavdar
Ö¤renci
Çekim Yeri: Gökova-Akyaka körfezi
Foto¤raf Makinesi: Fine fix s550 digital

Yasemin Tutkopar
Ö¤renci
Ayval›k
Foto¤raf Makinesi: Kodak cx6200
sanalsergi 1/27/06 3:57 PM Page 4

Gökhan Toptepe ©
Ö¤renci
Erzurum
Çekim Yeri: Giresun/ Tirebolu
Foto¤raf Makinesi: Canon Eos 300V

Ersin Yurt
Matematik Ö¤retmeni
Artvin
Foto¤raf Makinesi: Nikon Coolpix4100

U¤ur Süren
Çekim Yeri: Köyce¤iz Gölü

Erdo¤an Kalay
Onurcan Çak›r ©
Yafl: 22
Yafl: 19
Sosyal Bilgiler ö¤retmeni
Ö¤renci
Çekim Yeri: Çaml›hemflin
Çekim Yeri: Taflk›flla Kampüsü
Foto¤raf Makinesi: LS 753 kodak 5.0 mp

www.biltek.tubitak.gov.tr/sanal_sergi.htm
zaman 1/29/06 6:08 PM Page 38

bilimkurgudan f›rlama gerçek

Zamanda
Yolculuk
Zaman, bizi do¤umdan ölüme tafl›yan, kendimizi ak›fl›na kapt›rd›¤›m›z bir ›rmak gibidir.
Alg›lad›¤›m›z biçimiyle, geçmiflten gelece¤e do¤ru akan, bir flekilde hissetti¤imiz ya da varl›¤›n›
bildi¤imiz bir fley zaman. Peki zaman›n, gerçekten yaflam›n karfl› konulamaz bir parças› oldu¤u
gerçe¤ini kabul etmeli miyiz? Yoksa onu yavafllatabilir miyiz? Daha da önemlisi, gelece¤e ya da
geçmifle gidebilir miyiz? Zamanda yolculu¤a ç›kabilir miyiz?
Bir zaman makinesine atlay›p geçmi- n›ndaki biliminsanlar›ndan bile genifl
fle giderek bir fleyleri de¤ifltirmeyi kim düflünüyordu. Wells, Einstein evreni
Zaman›n Oku
istemez? Zamanda yolculuk, bilimkur- uzay-zaman olarak dört boyutlu olarak Newton, matematik ve fizikte, kufl-
gunun al›fl›k oldu¤umuz temalar›ndan ele almam›z gerekti¤ini söylemeden 10 kusuz ça¤›n›n en önemli biliminsanla-
biri. Bir zamanlar bilimkurguda var y›l önce, zaman› dördüncü boyut olarak r›ndan biriydi. Ne var ki, onun zama-
olan, ancak günümüzde yaflama geçmifl ele alma düflüncesini öne sürmüfltü. n›nda ve sonras›ndaki iki yüzy›l boyun-
olan birçok olgu gibi, zaman makinesi Bir zaman makinesine atlay›p istedi- ca, zamanda yolculuk kavram› hiç gün-
de bir gün gerçek olabilecek mi? ¤imiz zamana gidebilece¤imiz günler deme gelmedi. Newton, baflyap›t› Prin-
“Zaman Makinesi” (The Time Mac- pek yak›nda görünmese de, bir flekilde cipia’da, zamanla ilgili flöyle bir tan›m-
hine), H.G. Wells’in ilk roman›yd›. zamanda yolculuk yapmak mümkün lama yap›yor: “Kesin, gerçek ve mate-
Wells, bu roman› 1885’te kaleme ald›- görünüyor. Hatta, günümüzde bile bu- matiksel bir olgu olan zaman, do¤as›
¤›ndan bu yana “zamanda yolculuk”, nu fark›nda olmadan yap›yoruz. Örne- gere¤i, d›flar›dan etkilenmeksizin, de-
bilimkurgunun temel ö¤elerinden biri ¤in, havayoluyla sürekli yolculuk ya- ¤iflmeden akar.” Gerçekten de böyle
haline geldi. Bundan sonra, zamanda panlar, yerde duranlara göre biraz da- mi?
yolculuk düflüncesi bilimkurgu roman ha yavafl yafllan›yorlar. fiimdilik, Duyular›m›z, içinde yaflad›¤›m›z ev-
ve senaryo yazarlar›n›n yan› s›ra, bili- Wells’in zaman makinesindeki gibi, bir renin üç boyutlu oldu¤unu söylüyor.
minsanlar›n›n da gündemine oturdu. kolu çekip geçmifle gitmek söz konusu Gördü¤ümüz, hissetti¤imiz tüm cisim-
Wells, sanat›yla ‹ngiliz edebiyat›n›n de¤il. Ancak biliminsanlar›, geçmifle ler üç boyutlu. Kuramsal fizikteki ge-
önemli yazarlar›ndan biri olmakla kal- yolculuk yapman›n baflka yollar› oldu- liflmelerse evrenin üç boyutla s›n›rl› ol-
may›p, bilimsel yaklafl›mlar›yla da zama- ¤unu öne sürüyorlar. mad›¤›n› gösteriyor. 20. yüzy›l›n baflla-

B‹L‹M ve TEKN‹K 38 fiubat 2006


zaman 1/29/06 6:08 PM Page 39

r›nda, Einstein’›n ortaya att›¤› genel


görelilik kuram›ndan sonra, boyutlar›n
say›s› artmaya bafllad›. Günümüzde,
birçok ciddi kuram, 10’dan fazla boyut
biliniyor. Zaman, al›flk›n oldu¤umuz
üç boyut d›fl›nda, bizim için anlafl›lma-
s› en kolay olan›. Günlük yaflamdan
edindi¤imiz deneyimler sayesinde geç-
mifl, flimdi ve gelece¤in tan›m›n› yapa-
biliyoruz. Geçmifl, geride kalm›flt›r; as-
la geri gelmez ve de¤ifltirilemez. fiimdi,
zaten yaflad›¤›m›z and›r; yafland›¤› an-
dan hemen sonra geçmifl olur. Gele-
cekse henüz gerçekleflmemifltir; gele-
cekte her fley olabilir. Gelecekte olabi-
leceklerin bir bölümünü önceden kes-
Karadelikler çok daha iyi birer zaman makineleri olabilirler. Uzay ge-
tirebiliriz. Baz› olaylar›n yönünü, geç-
minizi, bir karadeli¤in olay ufkunun yak›n›na sürerek, zaman› istedi-
miflte ya da flimdi ald›¤›m›z kararlarla, ¤iniz oranda yavafllatabilirsiniz. Ama, bu tür ikili sistemlerde bulunan
yapt›klar›m›zla de¤ifltirebiliriz. karadeliklere yaklaflmak tehlikelidir. Çünkü, karadeli¤in çekimiyle
Zamana iki farkl› biçimde bakabili- afl›r› h›zlanan madde çok güçlü ›fl›ma yapar.
riz. Bir cismi nas›l eni, boyu ve yüksek-
li¤iyle tan›ml›yorsak, zaman› da bir ko- izledi¤imizde görebilece¤imiz fleyler. mas› için gereken enerjiye denktir.
ordinat olarak düflünebiliriz. Ya da, Yine fizik yasalar›na dönecek olur- Her ne kadar matematiksel ve fizik-
ak›p giden, gerçekleflti¤inde gelece¤i sak, bu durumu tan›mlayan bir yasa sel olarak, zaman›n tersine ifllemesi
getiren bir olgu gibi de düflünebiliriz. var: Termodinami¤in ikinci yasas›. Bu olas› görünse de, gözledi¤imiz kadar›y-
Zaman› bir koordinat olarak düflün- yasa, yal›t›lm›fl ortamlarda, ›s›n›n her la yaflad›¤›m›z evrende, zaman›n iflleyi-
dü¤ümüzde, ifller kar›fl›yor. Örne¤in, zaman s›caktan so¤u¤a do¤ru akaca¤›- fli simetrik de¤il. Bizim evrenimizde,
Einstein’›n görelilik kuram› zaman›n n› söyler. Yine bu yasan›n gereklerin- yaflam termodinamik dengeye dayan›-
“kifliye özel” oldu¤unu öne sürüyor. den biri olan, evrende gerçekleflen her yor. Bu nedenle zaman simetrisi olan
Zaman, gözlemciye göre farkl› alg›la- olay›n düzenden düzensizli¤e do¤ru bir evreni gözleme ve onun içinde ya-
nabiliyor; iki farkl› ortamda bulunan gitmesi, “entropi” adl› bir niceli¤in sü- flama olas›l›¤›m›z yok gibi görünüyor.
farkl› gözlemciler için farkl› h›zlarla rekli artmas› olarak ifade ediliyor. En- Bu durum, zaman› durdurup, filmi
akabiliyor. Özel ve genel görelilik k›sa- tropi, düzensizli¤in bir ölçümü. Buna tersine gösterir gibi, olaylar› tersine
ca, zaman›n her koflulda ayn› biçimde göre, masada duran bir bardak, yere yaflayarak zamanda yolculuk yapama-
akt›¤› izleniminin yanl›fl oldu¤unu gös- düflmüfl ve k›r›lm›fl olan bir barda¤a yaca¤›m›z› gösteriyor. Ancak, eldeki
teriyor. göre daha düflük bir entropiye sahip- olanaklarla bile zaman› yavafllatabili-
Bir de zaman›n “oku” meselesi var. tir. Entropi, bir bak›ma umutsuzluk yoruz ve bunu kullanarak, biraz da hi-
Zaman›n geçmiflten gelece¤e do¤ru ak- mesaj› verir gibidir. Çünkü, sistemin le yaparak zamanda yolculu¤un müm-
t›¤› aç›kça ortada. Ne var ki fizik yasa- düzeni geri dönülmez olarak, sürekli kün olabilece¤ini biliyoruz.
lar›, zamana göre simetrik. Yani, bu ya- bozulma e¤ilimindedir.
salar ileriye do¤ru akan zamanda nas›l Entropi, zaman›n okunun neden Einstein’dan Sonra...
çal›fl›yorlarsa, geriye do¤ru akan za- her zaman ileriyi gösterdi¤ini aç›kl›-
manda da ayn› flekilde çal›fl›yorlar. yor. Bardak, masadan yere düfltü¤ün- Zaman›n tan›m› Einstein’la de¤iflti.
Newton’un yasalar›, fizik ve matemati- de, k›r›lan barda¤›n parçalar› odaya Einstein, zaman›n san›ld›¤›n›n tersine,
¤in en ünlü denklemleri olan Maxwell da¤›l›r. Bu durumu yad›rgamay›z, çün- göreli oldu¤unu öne sürdü. 1905’te,
ve Hamilton’un denklemleri, Einste- kü günlük yaflamda pek ço¤umuz ben- özel görelilik kuram›n›n sonucu ola-
in’›n genel görelilik kuram›, modern fi- zer bir olayla karfl›laflm›fl›zd›r ve so- rak iki varsay›mda bulundu: Bunlar-
zikte Dirac’›n ve Schrödinger’in denk- nuçlar› hep ayn› olmufltur. Zaman ter- dan birincisi, fizik yasalar›n›n sabit h›z-
lemleri hep zamana göre simetrik. Ya- sine iflleseydi, cam parçalar›n›n topla- la hareket eden her gözlemci için ayn›
ni, zaman›n okunu ters yönü göstere- n›p, birbiriyle kaynafl›p bardak olufltur- oldu¤unu; ikincisi, yine ayn› koflullar-
cek biçimde geri çevirebilseydik, hepsi duktan sonra masaya s›çrad›¤›n› gö- da, ›fl›k h›z›n›n her gözlemci için ayn›
çal›fl›rd›. rürdük. Asl›nda, bunda fizik yasalar›na oldu¤unu söylüyordu. Bu koflullar›n
Zaman bir koordinatsa, neden iki ayk›r› bir durum yok. Belki akl›m›za ayn› anda sa¤lanabilmesi için, zaman›n
yönde birden hareket edemeyelim? flu tak›labilir: Bu barda¤›n oluflmas›n› farkl› gözlemciler için farkl› h›zlarla
Günlük yaflama uyarlay›nca, çok ayk›r› sa¤layan enerji nereden geliyor? Bunu akabilmesi gerekir. Bunun etkilerini
geliyor. Yerden gö¤e do¤ru yükselen da termodinami¤in birinci yasas› aç›k- günümüzde ölçebiliyoruz. Örne¤in, At-
ya¤mur damlalar›, k›r›k cam parçalar›- l›yor: Enerji korunuyor. Bardak yere lantik-afl›r› bir uçak yolculu¤u yapt›k-
n›n birleflerek bardak oluflturmas›. düflüp k›r›ld›¤›nda ortaya ç›kan enerji, tan sonra uçaktan indi¤imizde, geride
Bunlar, ancak bir filmi tersine do¤ru onu yeniden birlefltirip masaya z›pla- b›rakt›klar›m›za göre 10 nanosaniye

fiubat 2006 39 B‹L‹M ve TEKN‹K


zaman 1/29/06 6:08 PM Page 40

(saniyenin 100 milyonda biri) kadar saatini ödünç ald›lar ve bu saatlerle 20 km’yi bozulmadan kat ederek yer-
gençleflmifl oluruz. Dünya çevresinde uçak yolculuklar› yüzüne kadar ulaflabilen, müonlar göz-
Bu kadar küçük de¤iflimler, yaflam›- yapt›rd›lar. Uçaklar, ›fl›k h›z›n›n mil- lenebiliyor.
m›zda fark edilir bir de¤iflime yol aç- yonda birinden bile yavafl olduklar›
maz. Bir uçak yerine bir uzaygemisine halde, gözlemevindeki saatlere göre bi- Einstein ve Kütleçekimi
binmifl olsayd›k ve ›fl›k h›z›na yak›n bir raz geri kalm›fllard›. Bu geri kalman›n
h›zla birkaç y›l yol alm›fl olsayd›k, eve miktar›, tam da özel görelilik kuram›- H›z, nas›l gelece¤e yolculuk yön-
döndü¤ümüzde, onlarca y›l geçmifl ola- n›n söyledi¤i kadard›. temlerinden biriyse, kütleçekimi de bir
cakt›. Böylece, yaln›zca baflka bir y›ld›z “Müon” ad› verilen atomalt› parça- baflkas›. Einstein, özel görelilik kura-
sistemine gidip gelmekle kalmayacak, c›klarla yap›lan deneyler, bundan daha m›n› ortaya att›ktan on y›l sonra, genel
zamanda onlarca y›l öteye yolculuk iyi kan›t sunuyor. Bu parçac›klar, labo- görelilik kuram›n› gelifltirdi. Bu kura-
yapm›fl olacakt›k. ratuvarda saniyenin yaln›zca birkaç m› her yönde ele alarak, kütleçekimi-
Bu gelece¤e yolculuk senaryosu ç›l- milyonda biri kadar süreyle bozulma- nin uzay-zamanda e¤rili¤e yol açt›¤›n›
g›nca görünse de, bu durum hem ku- dan kalabiliyorlar. Gezegenimizin at- gösterdi. Bu, kütleçekimi artt›kça, za-
ramsal olarak, hem de deneylerle ka- mosferindeki moleküllerle çarp›flan man›n yavafllad›¤›n› söylüyordu. Böyle-
n›tlanabiliyor. 1971’de, özel görelilik yüksek enerjili parçac›klar›n etkisiyle, ce, genel görelilik de bize zaman yol-
kuram›n› denemek isteyen Joe Hafele ›fl›k h›z›na yak›n h›zlarla ilerleyen mu- culu¤u için baflka bir araç sunuyordu:
(Washington Üniversitesi) ve Richard onlar oluflur. E¤er müonlar bu süre fliddetli kütleçekimi.
Keating (ABD Donanma Gözlemevi), içinde bozunsalard›, bir kilometre an- Özel görelilik çeflitli deneylerle na-
Donanma Gözlemevi’nden dört atom cak yol alabilirlerdi. Ancak, yaklafl›k s›l kan›tlanabiliyor ve sonuçlar› da na-

Dede Paradoksu
.

Zamanda yolculuk yaparken, karfl›-


m›za ç›kabilecek en büyük sorunlar-
dan biri de neden-sonuç iliflkisi. Neden,
sonuçtan sonra gelebilir mi? Bunun en
iyi örneklerinden biri, dede paradoksu-
dur.
Geçmifle, dedenizin gençlik dönemi-
ne yolculuk yapt›¤›n›z› düflünün. Baba-
annenizle henüz tan›flmadan onu ka-
zayla öldürürseniz ne olur? Bu durum-
da baban›z hiç do¤mam›fl olacak; elbet-
te siz de öyle. Siz hiç var olmad›ysan›z,
geçmifle giderek nas›l dedenizin ölü-
müne yol açm›fl olabilirsiniz?
Fizikçiler, bu çeliflkiden s›yr›lmak
için birkaç kural öneriyorlar. Birincisi,
zaman yolcular› geçmiflle etkileflime gi-
remezler. Geçmifle giden yolcular, onu
izleyebilir, ancak etkide bulunamazlar. dü. Hawking’e göre, büyük ölçekli ‹flte bu nedenle, kuantum mekani¤in-
Kopenhag Üniversitesi’nden Igor nesnelerin zamanda yolculuk etmesini deki denklemler, parçac›¤› nerede bu-
Novikov ve Caltech’ten Kip Thorne ve engelleyen ve henüz keflfetmedi¤imiz labilece¤inizi, yaln›zca olas›l›k olarak
çal›flma arkadafllar›, bir baflka ç›kar yol fizik yasalar› var. söyleyebilirler.
bulmufllar. Novikov’un kararl›l›k varsa- Geçmifle yolculuk etmeye hevesli Bu, zaman yolculu¤una uyarland›-
y›m›na göre, fizik kendili¤inden karar- ço¤unlu¤un arkas›nda daha sa¤lam ¤›nda, ortaya ilginç bir sonuç ç›k›yor.
l›d›r ve paradokslara izin vermez. Bu dayanaklar var. Fizi¤in ayr›lmaz parça- Bir karar verildi¤inde ya da yeni bir
görüfle göre, geçmifle gidebilir, geçmifl- lar›ndan biri olan ve moleküllerin, gözlem yap›ld›¤›nda, evren dallan›yor.
le etkileflimde bulunabilir; ancak, para- atomlar›n ve atomalt› parçac›klar›n E¤er bu do¤ruysa, bir zaman yolcusu
doks yaratamazs›n›z. Yani, dedenizle davran›fl›n› aç›klayan kuantum meka- geçmifle gidip kazayla dedesinin ölü-
yeme¤e ç›kabilir; ancak onu öldüre- ni¤i bu konuda iyimser. Heisenberg’in müne yol açabilir. Bu s›rada oluflan
mezsiniz. “belirsizlik kuram›” bunda önemli rol baflka bir evrende dede yaflayarak za-
Cambridge Üniversitesi’nden ünlü oynuyor. Belirsizlik kuram›na göre, man yolcusunun annesine ve kendisi-
fizikçi Stephen Hawking, bu düflünce- bir gözlemci, bir parçac›¤›n hem konu- ne hayat vermifl olur. Böylece, gele-
yi bir ad›m daha ileri götürerek, “Kro- munu hem de momentumunu (h›zla cekte baflka bir evrende yafl›yor olur-
noloji Koruma Varsay›m›”n› öne sür- kütlenin çarp›m›) ayn› anda ölçemez. sunuz.

B‹L‹M ve TEKN‹K 40 fiubat 2006


zaman 1/29/06 6:08 PM Page 41

‹kizler Paradoksu
.

Gelece¤e yolculu¤un en kolay yön-


temlerinden biri, h›zl› giden bir roke-
te atlay›p biraz gezdikten sonra geri
dönmek gibi görünüyor. E¤er uzay
geminiz yeterince h›zl›ysa, sizi ›fl›k h›-
z›na yaklaflt›rabiliyorsa, görelilik kura-
m› sizin Dünya’da kalan ikizinize gö-
re daha yavafl yafllanaca¤›n›z› söylü-
yor. Bir baflka deyiflle, Dünya’da kalan
ikiz, sizin saatinizin daha yavafl çal›fl-
t›¤›n› görüyor.
Söz konusu görelilik oldu¤undan, durdu¤unu, Dünya’n›n ondan h›zla kacak olursak, olaylar özetle flöyle ge-
size göre de Dünya’daki ikiziniz ayn› uzaklaflt›¤›n› düflünebilir. Bu her ne lifliyor: Yolculu¤un sabit h›zl› bölü-
h›zla uzaklafl›yor. Siz de onun saati- kadar do¤ru bir gözlem olsa da, hesa- münde, Dünya’daki ikizi ona göre da-
nin sizinkinden ayn› oranda yavafl ça- ba kat›lmas› gereken bir etken var: iv- ha yavafl yafllan›yor. ‹vmeli hareket s›-
l›flt›¤›n› görüyorsunuz. Yani, o da size me. Roketteki ikizin, ›fl›k h›z›na yak›n ras›ndaysa, bunun tersi oluyor; kendi-
göre daha yavafl yafllan›yor gibi görü- bir h›za ulaflabilmek için, roketini h›z- si daha yavafl yafllan›yor. Yolculuk so-
nüyor. ‹flte burada çeliflki ortaya ç›k›- land›rmas› gerekiyor. Bu s›rada orta- na erdi¤inde, roketteki ikiz, Dünya’da
yor. ‹kizlerden birinin hakl›, ötekinin ya ç›kan ivme, kütleçekimine benzer b›rakt›¤› kardeflinin kendisinden daha
haks›z olmas› gerekir. bir etki yarat›yor. Üstelik, bu yavaflla- yafll› oldu¤unu görüyor.
Burada dikkat edilmesi gereken ma ve h›zlanmalar hem Dünya’dan Genel görelilik hesaba kat›ld›¤›nda,
bir fley var: Dünya’daki ikiziniz, konu- kalk›flta ve iniflte, hem de gitti¤i yer- ortada bir çeliflki kalm›yor. ‹vmeli ha-
munu de¤ifltirmiyor. O nedenle, yapt›- de yavafllay›p durup, ard›ndan da reketin yol açt›¤› zaman yavafllamas›,
¤› gözlemlerde hata olmas› pek müm- Dünya’ya do¤ru h›zland›¤› s›rada ger- sabit h›zla gidiflin yol açt›¤› zaman ya-
kün de¤il. Roketle giden ikize bakt›- çeklefliyor. vafllamas›na bask›n geliyor. Genel gö-
¤›m›zda, yolculu¤un büyük bölümü- ‹flte burada, genel görelilik devreye relilik, burada bir bak›ma özel göreli-
nü sabit h›zla ald›¤›ndan, kendinin giriyor. Roketteki ikizin gözünden ba- li¤in a盤›n› kapatm›fl oluyor.

s›l gözlemlenebiliyorsa, genel görelili- na karfl›n, birkaç günefl kütlesine sa- madde ak›fl› oldu¤unda, karadeli¤in
¤in etkileri de yeryüzünde gözlenebili- hip olan bir nötron y›ld›z›na gidebil- içine düflen madde, onun çevresinde
yor. Küresel Konumland›rma Sistemi seydik, buradaki zaman›n yeryüzünde- dönerek h›zlan›r ve ›fl›k h›z›na yakla-
(GPS), her biri birer atom saati tafl›yan kine göre dörtte bir oranda daha yavafl flan madde güçlü ›fl›ma yapmaya bafl-
24 uydudan oluflan bir sistem. Bu uy- akt›¤›na tan›k olurduk. lar. Bu flekilde, orada bir karadelik ol-
dular, yeryüzünden yaklafl›k 23.000 Karadelikler çok daha iyi birer za- du¤unu anlayabiliriz. Karadeli¤in çev-
km yukar›da dolan›yorlar. Bir GPS al›- man makineleri olabilirler. Uzay gemi- resindeki bu ›fl›ma, çok yüksek enerjili
c›s›, uydular›n gönderdi¤i sinyallerin nizi, bir karadeli¤in olay ufkunun yak›- bir ›fl›n›m türü olan X-›fl›n›m›d›r ve her-
bize ne kadar sürede ulaflt›¤›n› ölçerek n›na sürerek, zaman› istedi¤iniz oran- hangi bir canl› bu ›fl›n›ma dayanamaz.
uyduya olan uzakl›¤›m›z› belirliyor. da yavafllatabilirsiniz. Olay ufkunu, ka- ‹yi birer zaman makineleri olsalar da,
Küresel Konumland›rma Siste- radeli¤i çepeçevre saran bir bölge ola- bu nedenle bir karadeli¤in yan›na bu
mi’nde, görelili¤in iki türü de iflbafl›n- rak düflünebiliriz. ‹çine düflen hiçbir kadar yaklaflmak pek tavsiye edilen bir
da. Özel görelilik, uydulardaki saatle- fley kaçamaz. Olay ufkundaki kütleçe- fley de¤il!
rin yeryüzündekilere göre daha yavafl kimi, ancak ›fl›k h›z›yla giden - ki bu Her karadelik bu flekilde ›fl›ma yap-
çal›flt›¤›n› söyler. Çünkü, uydular yer- mümkün de¤ildir - bir cismin kaçabil- maz. Ancak, bir karadeli¤in olay ufku-
yüzüne göre belli bir h›za sahiptir. Ge- mesine olanak tan›r. Olay ufku geçildi- na yaklaflt›¤›n›zda, ayaklar›n›zdaki
nel görelili¤in etkisiyse tersinedir. Ge- ¤indeyse, ›fl›k h›z›ndan daha h›zl› hare- kütleçekimi, bafl›n›zdakinden çok daha
zegenimizden kaynaklanan kütleçe- ket edilemeyece¤inden buradan kaç- büyük olur. Tek parça kalabildi¤imizi
kim kuvvetinin fliddeti, yörüngede, yer- mak olanaks›z olur. Zaman, olay uf- varsayarsak, bu büyük kütleçekimi far-
dekine göre düflüktür. Bu nedenle de kunda durur. Olay ufkunun ad› da bu- k›, bir spagetti gibi uzamam›za yol
uydulardaki atom saatleri, yerdeki göz- radan geliyor: Uzaktaki bir gözlemci, açard›.
lemcilere göre, oldu¤undan daha h›zl› olay ufkunda olanlar› durmufl olarak Bir zaman yolcusu için, en iyi za-
çal›fl›yor gibi görünür. Sistemin duyar- görür. man makinesi, süperkütleli bir karade-
l› çal›flabilmesi için, bu iki etken de he- Bilinen birçok karadelik, ikili sis- lik olabilir. Bu canavarlar, genelde gö-
saba kat›l›r. temlerde bulunuyor. Bunun nedeni, kadalar›n merkezlerinde bulunurlar.
Genel görelili¤in zaman üzerindeki ikiliden birinin yaflam›n›n sonunda çö- Bu karadeliklerin kütlesi, milyarlarca
etkisi, kütleçekim alan›n›n fliddetiyle kerek karadeli¤e dönüflmesi ve eflin- günefl kütlesini, olay ufkuysa Günefl
orant›l›d›r. Birkaç km çap›nda olmas›- den madde çalmas›. Bir karadeli¤e Sistemi’nin çap›n› bulabilir. Çap› çok

fiubat 2006 41 B‹L‹M ve TEKN‹K


zaman 1/29/06 6:08 PM Page 42

yor.
Kurtdeliklerinin pek de kullan›m›
kolay zaman makineleri oldu¤unu söy-
leyemeyiz. Kuramc›lar, kurtdelikleri-
nin karadeli¤e dönüflmeden önce yal-
n›zca bir an için var olabileceklerini
öne sürüyorlar. Ancak, bir “bilimkur-
gu” öyküsü gibi olsa da, kurtdelikleri-
nin varl›klar›n› korumalar›n›n bir yolu
oldu¤unu düflünenler de var.
1980’lerde Carl Sagan, Contact
(Mesaj) adl› roman›n› yazmaya bafllad›.
Romanda, roman›n kahraman› olan El-
lie Arroway, Vega y›ld›z›n›n yak›n›n-
dan bir sinyal al›r. Bu sinyaldeki flifre-
li mesaj, onu gökadan›n derinliklerin-
de bir gezegene götürecek bir makine-
nin yap›m k›lavuzunu içerir. Sagan, ro-
man› yazarken, Ellie’nin yeryüzündeki
bir karadeli¤e düflüp ve Vega yak›nla-
Kurtdelikleri, uzay-zamanda kestirme yollar oluflturuyorlar ve uzak noktalar› birbirine ba¤l›yorlar. Bu sayede, r›nda bir gezegende geri ç›kabilece¤ini
bir kurtdeli¤inden geçerek, çok k›sa bir sürede, bir yerden baflka bir yere gidilebilir. düflünür. Sagan, bunun gerçe¤e uy-
gun olup olmad›¤›n› ö¤renmek için,
büyük oldu¤undan, buraya giden bir fi, geçmifle yolculu¤u gerçekçi yapma- Caltech’te (California Teknoloji Ensti-
astronotun ayaklar›yla bafl› aras›ndaki ya yetmedi. Çünkü elimizde, evrenin tüsü) karadelik uzman› olan arkadafl›
kütleçekimi fark› daha küçük olur ve dönmekte oldu¤una iliflkin bir veri bu- Kip Thorne’a baflvurur. Thorne, bunun
astronot parçalanmadan olay ufkuna lunmuyor. Hatta, gözlemler evrenin için bir karadelik de¤il, kurtdeli¤i kul-
yaklaflabilir. Ancak, bir zaman yolcusu, dönmedi¤ini gösteriyor. Yine de, Gö- lanman›n daha uygun olaca¤›n› düflü-
olay ufkunu geçmeyi pek de istemeye- del’in keflfinin önemli bir yan› vard›: nür.
bilir. E¤er astronot, karadeli¤in için- geçmifle yolculu¤u olanakl› k›l›yordu. Ne var ki, kurtdeli¤inin de kendine
den geçmeyi baflar›rsa, kendini tümüy- 1974’te, fizikçi Frank Tipler (Tula- özgü sorunlar› vard›r. Temel sorun,
le farkl› bir evrende bulabilir. ne Üniversitesi, ABD) ›fl›k h›z›na yak›n kurtdeli¤inin çökerek kapanma e¤ili-
bir h›zla dönen ve sonsuz uzunluktaki midir. Thorne ve arkadafllar›, bunun
Geçmifle Yolculuk bir silindirin de ayn› ifllevi görebilece- nas›l önlenebilece¤ini bulmak için çal›-
¤ini kan›tlad›. Bu çemberin çevresinde fl›rlar. Bunun ancak, çökmeyi engelle-
fiimdilik, zamanda yolculuk, gelece- dolanan astronotlar, geçmifllerine gide- yecek derecede fliddetli, d›fla bas›nç ya-
¤e yap›labilen bir yolculuk gibi görü- biliyorlard›. Ne var ki, bunun bir za- pabilen bir etkiyle sa¤lanabilece¤ini
nüyor. Bir gün astronotlar, gerçekten man makinesine dönüfltürülmesi ola- bulurlar. Bir nötron y›ld›z›n›n çökme-
de çok h›zl› uzay gemileriyle yolculuk naks›z. Çünkü, sonsuz uzunlukta bir sini durdurabilecek kadar bas›nç üre-
yaparak ya da bir nötron y›ld›z›n›n ya- nesne yapmak mümkün de¤il. tebilen ve “egzotik madde” olarak ad-
k›n›ndan uçarak zaman›n onlar için land›r›lan madde türü, belki bunu ba-
çok daha yavafl akmas›n› sa¤layabilir- Kurtdelikleri flarabilir. Bu madde, var m› yok mu
ler. Böylece, gelece¤e yolculuk yapm›fl flimdilik bilinmiyor. Ancak, varl›¤› fizik
olurlar. Geçmifle yolculuk için, bir baflka dü- yasalar›na ters düflmüyor.
Gelece¤e yolculuk olas› görünse de flünce daha çok ümit veriyor. 1935’te,
pek ço¤umuzun iste¤i geçmifle yolcu- Einstein ve çal›flma arkadafl› Nathan Zaman Makinesi
luk etmek olacakt›r kuflkusuz. Zaman- Rosen, genel görelili¤in, uzay-zaman-
da ters yöne hareket etmek, ileri hare- da “köprüler” oluflturulabilmesine izin Nas›l Yap›l›r?
ket etmekten çok daha karmafl›k bir verdi¤ini fark ettiler. “Einstein-Rosen
durum. Avusturyal› matematikçi Kurt köprüsü” ad›n› alan bu uzay-zaman tü- Thorne ve arkadafllar›, kurtdelikle-
Gödel, geçmifle yolculu¤un mümkün nelleri, günümüzde “kurtdeli¤i” olarak riyle u¤rafl›rken, bunlardan bir zaman
olabilece¤ini daha 1949’da söylemiflti. adland›r›l›yor. Bu tüneller, uzay-za- makinesi yap›labilece¤ini keflfettiler.
Einstein’›n da bir dönem çal›flt›¤› Prin- manda kestirme yollar oluflturuyorlar Buradaki hüner, kurtdeli¤inin bir ucu-
ceton Geliflmifl Araflt›rma Enstitü- ve uzak noktalar› birbirine ba¤l›yorlar. nu gelece¤e ç›kan bir yere koyabilmek.
sü’nde çal›flan Gödel, genel görelili¤in Bu sayede, bir kurtdeli¤inden geçerek, Örne¤in, büyük bir asteroidi kurtdeli-
yasalar›na dayanarak, dönen bir evren çok k›sa bir sürede, bir yerden baflka ¤inin bir ucunun yak›n›na getirmek ifle
düflledi. Kuramsal olarak, böyle bir ev- bir yere gidilebiliyor. Öyle ki, normal yarayabilir. Kütleçekimi, ikisini bir ara-
rende yolculuk eden bir astronot, geç- yoldan giden ›fl›k bile, bu uzakl›¤› za- da tutarken, asteroidi ›fl›k h›z›na yak›n
mifline gidebiliyordu. Gödel’in bu kefl- man yolcusu kadar çabuk kat edemi- bir h›za ulaflt›rmak gerekiyor. Kurtde-

B‹L‹M ve TEKN‹K 42 fiubat 2006


zaman 1/29/06 6:08 PM Page 43

den olufluyor. Bu iki sicim, birbirine


göre ters yönde hareket ediyorlar. Bu
sicimlerle birlikte hareket eden ya da
çevresinde dolanan bir uzay gemisi, za-
manda yolculuk yapm›fl oluyor. Ne var
ki, bu sicimlerin geçekten var oldukla-
r›na iliflkin bir kan›t bulunmuyor.
Ronald Mallett’in buluflu, ayaklar›
yere basan türden. 2000 y›l›nda aç›kla-
d›¤› düflüncesine göre, onun zaman
makinesi laboratuvarda infla edilebili-
yor. Mallett, Einstein’›n kütle ve ener-
jinin birbirine dönüfltürülebilir oldu¤u-
nu söyleyen kuram›ndan yola ç›karak,
›fl›¤›n enerjisinden kütleçekim alan›
oluflturulabilece¤ini öne sürdü. Mal-
lett, halka biçiminde bir lazer kullana-
rak, geçmifle yolculu¤u olanakl› k›la-
cak kadar fliddetli bir kütleçekim alan›
oluflturulabilece¤ine inan›yor.
Mallett, bu düflüncesini gerçekleflti-
rebilmek için, hem “büyük” hem de
“küçük” düflünüyor. Mallet, yeterli
kaynak bulabilirse, zaman makinesinin
ilk örne¤ini yapmay› ve bununla bir
nötronu geçmifle göndermeyi düfllü-
yor. E¤er bunun yap›labilece¤ini gös-
terirse, geriye kalan›n, yani gerçek bir
zaman makinesi infla etmenin, mühen-
dislik probleminden baflka bir fley ol-
mad›¤›n› söylüyor.

li¤inin bu ucundaki saat, öteki a¤z›n- ne gitmeniz olanaks›z. Bu, Stephen Çeliflkiler Dünyas›
dakine göre çok daha yavafl ak›yor ola- Hawking’in neden günümüzde de za-
cakt›r. ‹stedi¤iniz zaman aral›¤›n› elde man yolcular›n› görmedi¤imiz sorusu- Zamanda yolculuk, fizik yasalar›na
edene kadar, hareketi sürdürebilirsi- nun yan›t› olabilir. E¤er ilk zaman ma- göre mümkün görünse de birtak›m
niz. Çekip götürdü¤ünüz a¤z›, sonra kinesi 2050 y›l›nda yap›l›rsa, o zamana çok garip sonuçlar› var. Günlük yaflam-
da geri getirebilirsiniz. Zaman makine- kadar herhangi bir zaman yolcusu gör- da sonuç, nedenden her zaman sonra
niz haz›r. Kurtdeli¤inin bir a¤z›ndan meyece¤imizi söyleyebiliriz. gelir. Ancak zamanda geriye gitmek,
girip, ötekiden ç›kt›¤›n›zda zamanda Thorne ve çal›flma arkadafllar›, kurt- bunun tersinin de olabilmesini gerekti-
10 y›l geri, tersini yapt›¤›n›zda ileri gi- deli¤iyle ilgili düflüncelerini, 1988’de rir. Bu, en belirgin biçimde, “dede pa-
dersiniz. yay›mlad›lar. Bunun üzerine 1991’de, radoksu” ortaya ç›k›yor. Neyse ki, flim-
H›z yerine kütleçekimini kullanmak y›ld›z fizikçisi Richard Gott, kozmik si- dilik kimse zaman makinesini k›sa sü-
isterseniz, çok yo¤un ve kütleli bir cimlerden yararlanan bir zaman maki- re içinde yapabilecek gibi görünmü-
gökcismi iflinizi görür. Bir nötron y›ld›- nesi buldu. Kozmik sicimler, Büyük yor.
z›, bunun için biçilmifl kaftand›r. Kurt- Patlama’dan artakalan, ince ve yüksek Sözü geçen makineler, H.G.
deli¤inin bir ucunu nötron y›ld›z›n›n yo¤unlu¤a sahip madde sicimleridir. Wells’in zaman makinesine hiç benze-
yan›na getirip, gereksinim duydu¤u- Gerçi, bu sicimlerin varl›¤› flimdilik kâ- miyor. Anlafl›lan o ki, bir zaman maki-
nuz zaman fark›n› yaratana kadar bek- ¤›t üzerinde; henüz herhangi bir koz- nesi yapabilmek için, insano¤lunun
letebilirsiniz. Ard›ndan, bu ucu öteki- mik sicim gözlenemedi. Ancak, baz› ev- çok yüksek bir uygarl›k düzeyine ulafl-
nin yan›na getirip zaman makinenizi renbilimciler bunlar›n varl›¤›na inan›- mas› gerekiyor.
yapm›fl olursunuz. Bunu yapabilecek yorlar. Kozmik sicimler, evreni bafltan
düzeyde uzay teknolojisine sahip oldu- sona kat eden, sonsuz uzunlukta ve Alp Ako¤lu
¤unuza göre, art›k uzay geminize atla- çok büyük kütlede cisimler. Bunlar,
Kaynaklar
y›p gelece¤e ve geçmifle yolculuk yapa- bir atomdan daha ince olmalar›na kar- Davies P., “How To Build A Time Machine”, Scientific American,
bilirsiniz. fl›n, yak›nlar›ndan geçen cisimlere çok Eylül 2002
Dereli T., “Zamanda Yolculuk”, Bilim ve Teknik, Ekim 1995
Kurtdeli¤i zaman makinesi, geçmi- güçlü kütleçekimi uygularlar. Michio, K., “A User’s Guide to Time Travel”, Wired, A¤ustos 2003
Talcott, R., “Is Time On Our Side?”, Astronomy, fiubat 2006
fle yolculu¤u olanakl› k›l›yor. Ne var Gott’un zaman makinesi, birbirine Turgut, S., “Genel Görelilik”, Bilim ve Teknik, Mart 2005
ki, makinenin yap›ld›¤› tarihten öncesi- paralel ve sonsuz uzunlukta iki sicim- http://www.lifesci.sussex.ac.uk/home/John_Gribbin/timetrav.htm

fiubat 2006 43 B‹L‹M ve TEKN‹K


sismanlik 1/29/06 6:15 PM Page 44

ZAYIFLAMAK BU
KADAR KOLAY MI?

Obezite
AfiISI
Milyonlarca insan›n yaflant›s›n› ve ya¤ miktarlar› yüksek olan g›dalar›n na, videolara, sa¤l›k kulüplerine ve
sa¤l›¤›n› etkileyen küresel bir salg›n tüketiminin artmas›, fiziksel etkinlik- kilo vermeye yard›mc› olacak di¤er
olma yolunda h›zla ilerleyen obezite, lerin azalmas›yla birleflince, obezi- araçlara harcanan miktar, y›ll›k 30
dünya genelinde, ölümlerin yaklafl›k te oranlar› dünyan›n baz› bölge- milyar dolar. Yine Dünya Sa¤l›k
% 30’unun nedeni. Dünya Sa¤l›k Ör- lerinde üç kattan fazla art›fl gös- Örgütü’nün 2003 raporuna göre,
gütü’ne göre dünyada 1 milyardan termifl. Obezite ve afl›r› kilo, hastal›klar, ölümler ve t›bbi
fazla kifli afl›r› kilolu ve bunlar›n en kalp hastal›klar›, tip 2 fleker masraflar gözönüne al›nd›¤›n-
az 300 milyonu klinik olarak obez. hastal›¤›, yüksek tansiyon, da, obezitenin geliflmifl ülkele-
Obezitenin alt›nda yatan nedenler felç ve baz› kanser türleri gibi re maliyeti, toplam sa¤l›k gi-
çok yönlü olsa da, Dünya Sa¤l›k Ör- kronik hastal›klar için temel derlerinin % 2 -7’sini oluflturu-
gütü’nün 2003 tarihli raporuna göre, risk faktörü. Yaln›zca ABD’de yor. Ancak, var olan ilaçla teda-
1980’lerden beri, fleker ve doymufl diyet haplar›na, diyet g›dalar›- vi yöntemleri, ya istenmeyen

B‹L‹M ve TEKN‹K 44 fiubat 2006


sismanlik 1/29/06 6:15 PM Page 45

likli afl›lar da gelifltiriliyor. Zürih, ‹sviç-


re’de bulunan biyoteknoloji firmas›
Cytos Biotechnology AG’nin gelifltiril-
mekte oldu¤u obezite afl›s› “CYT009-
GhrQb” de böyle bir afl›. CYT009-
GhrQb’yi di¤er zay›flama ilaçlar›ndan
ay›ran özelli¤i, kilo verdirmek için ba-
¤›fl›kl›k sisteminden yard›m almas›.
Herhangi bir hastal›¤› engelleyen kla-
sik afl›lardan farkl› olarak da, vücut
a¤›rl›¤› istenen kiloda sabitleninceye
kadar afl›n›n tekrar› gerekiyor.
CYT009-GhrQb’nin amac›, vücutta
ghrelin hormonuna karfl› bir ba¤›fl›kl›k
tepkisi yaratmak. Ghrelin, yeme al›fl-
kanl›¤›n› düzenledi¤i yak›n zamanda
anlafl›lan bir peptid (proteinlerin yap›-
tafl› olan amino asitlerin en fazla 50’si-
nin bir araya gelmesiyle oluflan k›sa
zincir). Bu yüzden afl›, hastalar›n ba¤›-
Cytos Biotechnology AG, dünya çap›nda milyonlarca insan› etkileyen yayg›n kronik hastal›klar›n önlenmesinde fl›kl›k sistemine, kan dolafl›mlar›ndaki
ve tedavisinde kullan›lmak üzere, yeni ve tedaviye yönelik ilaçlar, afl›lar gelifltirmeye çal›flan bir biyoteknoloji ghreline ba¤lanacak antikorlar üret-
firmas›. Çeflitli hastal›k alanlar›nda, baz›lar› Novartis ve Pfizer’la ortaklafla çal›fl›lan, henüz tüketiciye ulaflma- meyi ö¤retmek üzere tasarlanm›fl.
m›fl 27 farkl› aday ilaç var. Bunlardan alt›s› üzerinde klinik deneme aflamas›na gelinmifl. Bunlar aras›nda obe- Ghrelinin nas›l çal›flt›¤› henüz tam
ziteden baflka sigaray› b›rakmaya yard›mc› olacak nikotin afl›s›n›n yan› s›ra yüksek tansiyon, alerji, sedef has-
tal›¤› ve romatizma afl›lar› bulunuyor. olarak bilinmiyor. Ancak ifltah› uyan-
d›rd›¤›n› gösteren çal›flmalar var. Örne-
yan etkileri nedeniyle ya da en iyi ¤in, anoreksi (ifltahs›zl›k) hastalar›yla
olas›l›kla ancak % 50’lik bir grupta %
Ba¤›fl›kl›k Sistemiyle yap›lan bir çal›flmada, ghrelin verilen
5 – 10’luk bir kilo kayb› sa¤layabildi- Tedavi kifliler, plasebo (ilaç yerine verilen etki-
¤inden çok etkili de¤iller. Daha etki- siz madde) verilenlere göre daha fazla
li olan cerrahi müdahalelerse, hasta- Yak›n zamana kadar yaln›zca hasta- açl›k hissederek daha fazla yemek ye-
lar›n % 0,5 – 1’ini ölümle yüz yüze l›klar› önleyen afl›lardan bahsediliyor- mifller. Yani, insanlara fazladan verilen
getirebiliyor; ayr›ca komplikasyonla- du. Günümüzdeyse, tedavi edici nite- ghrelin, ifltah›n, dolay›s›yla da g›da al›-
ra ba¤l› olarak safra tafl›, osteoporoz,
kans›zl›k ve metabolik kemik hastal›-
¤› gibi tablolara da neden olabildikle-
ri için, yeni ameliyatlara gereksinim
duyulabiliyor. Durum böyle olunca,
biliminsanlar› da, h›zl› ve kolay kilo
vermeye ve bu kiloyu sabitlemeye
yard›mc› olacak araçlar› gelifltirebil-
mek için çabal›yorlar. Obezite afl›s›
da, bu çabalar›n bir ürünü.
Afl›lar bilindi¤i gibi çok basit bir
mant›¤a göre çal›fl›rlar. Ba¤›fl›kl›k
sistemimiz, bir bakteri ya da virüsün
zay›flat›lm›fl ya da ölü formuyla kar-
fl›laflt›¤›nda, bu mikroplara karfl› anti-
kor üretir. Antikorlar, kanda bulu-
nan özel proteinlerdir. Bakteri, virüs
ve di¤er yabanc› maddelerin peflin-
den giderek onlar› yok ederler. Belli
bir hastal›¤a karfl› afl›lanan kifliler, o
hastal›¤›n etkeni olan mikroplara
maruz kald›klar›nda, ba¤›fl›kl›k sis-
temleri bu mikrobu hat›rlayarak
onunla savaflmak üzere h›zla gerekli
antikoru üretmeye bafllar. Bu duru-
ma ba¤›fl›kl›k denir.

fiubat 2006 45 B‹L‹M ve TEKN‹K


sismanlik 1/29/06 6:15 PM Page 46

m›n›n artmas›na neden oluyor. Vücut- sanlara fazladan enjekte edilen ghrelin Tek Çözüm Afl› De¤il
taki düzeyinin yemeklerden önce yük- de, daha fazla açl›¤a ve dolay›s›yla da-
seldi¤i, yemeklerden sonra da düfltü¤ü ha fazla yemek yemeye neden oluyor. CYT009-GhrQb, insanlarla yap›lan
biliniyor. Kilo verme amac›yla yap›lan Bu yüzden araflt›rmac›lar, ghrelinin klinik denemelere giren ilk obezite afl›-
diyetlerden sonra da ghrelin düzeyi engellenmesiyle herhangi bir diyete s›. Ancak, obeziteyle savaflmak üzere ta-
h›zla yükseliyor. Bunun, pek çok insa- ba¤l› kalman›n çok daha kolay olaca¤›- sarlanm›fl tek tedavi de¤il elbette. Hali-
n›n güçlükle verdi¤i kilolar›, diyeti b›ra- n› düflünüyorlar. haz›rda kilo vermeye yard›mc› olan ilaç-
k›r b›rakmaz geri almaya bafllamas›yla Cytos Biotechnology AG, obezite lar bulunuyor zaten. Ayr›ca, araflt›rma
ilgili oldu¤u düflünülüyor. Çal›flmalar tedavisi için gelifltirmekte oldu¤u afl›- ve gelifltirme aflamas›nda olan baflka
ayr›ca, mide bypass ameliyatlar›n›n ba- n›n klinik denemelerine May›s ilaçlar da var. Örne¤in ‹ngiliz araflt›rma-
flar›s›n›n, k›smen de olsa, midenin kü- 2005’te bafllad›. Çal›flma, beden kitle c›lar oksintomodulin hormonunu içe-
çültülmesiyle azalan ghrelin düzeyine indeksi 30-35 aras›nda olan 112 obez- ren bir ya¤ enjeksiyonu üzerinde çal›fl›-
ba¤l› oldu¤unu gösteriyor. le yap›l›yor ve afl›n›n güvenilirli¤ini, yorlar. Oksintomodulin, ince ba¤›rsakta
Tüm bunlar, ghrelinin insanlarda tolere edilebilirli¤ini ve etkinli¤ini de- bulunan ve beynin vücudun dolu oldu-
g›da al›m› ve vücut a¤›rl›¤›n›n düzenle- ¤erlendirmek üzere tasarlanm›fl. Ça- ¤unu bilmesini sa¤layan bir hormon.
yicisi oldu¤unu düflündürüyor. l›flmada afl›n›n üç farkl› dozu, kontrol Araflt›rmac›lar, bu hormonun enjeksiyo-
CYT009-GhrQb’yle afl›laman›n, ghreli- grubuna verilecek plasebolarla k›yas- nunun obez kiflilerin daha az yemesine
ne ba¤lanacak antikorlar›n oluflumuna lanacak. ‹lk alt› ay süren tedavi k›s- yard›mc› olabilece¤ine inan›yorlar. Ya-
neden olmas› ve böylece ghrelinin et- m›nda, tüm kat›l›mc›lara yeme al›fl- p›lan küçük bir çal›flmada, oksintomo-
kinli¤ini gösterdi¤i beyne gidiflini en- kanl›klar›n› de¤ifltirme ve fiziksel et- dulin alan kifliler, plasebo alanlara göre
gellemesi ya da azaltmas› umuluyor. kinliklerini art›rmalar› için profesyo- yaklafl›k 2,5 kg daha fazla kilo vermifl-
Bu durumda beyne daha az açl›k sin- nel yard›mda bulunulmufl. Bundan ler. Ancak, tedavinin etkili olup olmad›-
yali ulaflacak. Farelerle yap›lan deney- sonraki ikinci alt› ayl›k süre boyunca ¤›n› anlamak için daha fazla çal›flma ya-
ler, CYT009-GhrQb’nin yüksek düzey- da afl›n›n güvenilirli¤i ve etkinli¤i iz- p›lmas› gerekiyor. Oksintomodulinden
de ghrelin antikoruna neden oldu¤u- leniyor. Afl›n›n etkinli¤ine vücut a¤›r- de “ya¤ - obezite afl›s›” olarak söz edil-
nu göstermifl. Ayr›ca, CYT009- l›klar› ölçülerek karar verilecek. Yan se de, hormonun kullan›m›n›n ba¤›fl›k-
GhrQb’yle afl›lanan fareler, uygulanan etkilerinin olup olmayaca¤› da flu an- l›k sistemiyle bir ilgisi olmad›¤› için, bu
yüksek ya¤ diyetinden, afl›lanmayan fa- da yap›lmakta olan çal›flmayla ortaya gerçek bir afl› de¤il.
relere göre % 15’e kadar daha az kilo ç›kacak. Çal›flman›n ilk sonuçlar›, bu Bir baflka ilaç firmas›ysa obeziteyle
al›m›yla kurtulmufllar. Ayn› biçimde in- y›l›n ilk yar›s›nda bekleniyor. savaflmak için yine ghrelini hedef alan

Obezitede Leptin, Ghrelin Ve Afl› Uygulamas› Üzerine


.

Son y›llarda obeziteyle iliflkili olan 12 kadar özellikle leptin hormonunun obez bireylerde za- da saptand›. Genetik bozuklu¤u olan ve kanlar›n-
hormon ve polipeptid bulunmufl durumda; buna ten yüksek düzeyde olmas›, ifltah bask›lanmas›n- da leptin hormonunun hiç bulunmad›¤› bu hasta-
ra¤men leptin ve son y›llarda bulunan ghrelin da leptinin tek bafl›na yetersiz olabilece¤ini dü- lara, ABD California Üniversitesi’nden (Los An-
hormonu, önemlerini korumakta. Leptin, insan flündürüyor. geles) Prof. Julio Licinio’yla ortaklafla yap›lan
vücudunda en çok beyaz ya¤ hücrelerinden, Çok nadir görülen ve kanda leptin düzeyinin leptin tedavisi sonucu, hastalar›n büyük miktar-
ghrelin hormonuysa mideden salg›lan›yor. çok düflük oldu¤u “leptin gen mutasyon”lu has- da kilo verdikleri ve son 2 y›ld›r da yeniden kilo
Leptinin kanda yükselmesi ifltah› bask›larken talara uygulanan leptin tedavisiyse, amac›na ula- almad›klar› görüldü. Afla¤›da bu hastalar›n teda-
ghrelin düzeyinin yükselmesi ifltah› art›r›r. Obezi- flarak oldukça baflar›l› sonuçlar vermifl durumda. vi öncesi ve tedavi sonras› foto¤raflar› görülüyor.
teyi önlemek amac›yla daha çok bu hormonlara Eriflkin yafltaki insanlarda Leptin Gen Mutas- Columbia Üniversitesi’nde yap›lan yeni bir ça-
yönelik çal›flmalar yap›lm›fl bulunuyor. Ancak, yonu, dünyada ilk kez bir Türk ailede 1998 y›l›n- l›flmadaysa, önce diyetle zay›flat›lan hastalara

Tedavi öncesi Tedavide 1. y›l


.

B‹L‹M ve TEKN‹K 46 fiubat 2006


sismanlik 1/29/06 6:15 PM Page 47

bir baflka ilaç üzerinde çal›fl›yor. An-


cak bu ilaçla da ba¤›fl›kl›k sistemi dev-
reye sokulmuyor. ‹laç, ifltah› kotrol al-
t›na almak için ghreline ba¤lan›yor ve
onu etkisiz hale getiriyor. ‹laçla yap›-
lan 7 günlük bir çal›flmada ilaç verilen
fareler, kontrol grubuna göre daha
çok kilo vermifller.

Madalyonun Öteki Yüzü


Böyle bir afl›ya dört elle sar›lmak is-
teyecek milyonlarca insan yak›n za-
manda merak edilen sonucu ö¤rene-
cek. Sonuçlar “iflte mucize afl›” diye de olan leptin, afl›r› kilolu pek çok kiflinin ba¤l› kalmak kolaylaflacak. Gerisi kifli-
duyurulabilir, hayal k›r›kl›¤›yla da. An- bu hormona tepki vermemesi nedeniy- nin kendine kal›yor.
cak madalyonun bir de di¤er taraf›na le çok az kullan›m alan› bulmufltu. Bu Sözün k›sas›, gelifltirilmekte olan ve
bakmak gerek. Afl›n›n obezite olgular›- arada baz› doktorlar da, vücudun nor- umut vaat eden pek çok yeni ilaca kar-
n›n yaln›zca küçük bir yüzdesinde et- mal ifltah sinyali sistemini de¤ifltirmek fl›n, ufukta “mucize” olarak nitelendiri-
kili olma olas›l›¤› da var. Üstelik, baz› için ba¤›fl›kl›k sistemiyle oynaman›n lebilecek bir ilaç görünmüyor. Umutlu
uzmanlar ghrelin düzeyinin yemekler- riskli olabilece¤ini ve baflka beslenme olmak güzel; ancak, umutlar› tek bir
den önce yükseldi¤inin bilindi¤ini an- sorunlar›na yol açabilece¤ini düflünü- afl›ya ba¤lamak için henüz çok erken.
cak, yine de obezitenin altta yatan mo- yorlar. Bir baflka önemli noktaysa, obe- fiu an için en etkili zay›flama yöntemi,
leküler nedeninin, ghrelin olmad›¤›n› zite afl›s›n›n yaflant›m›za girmesi duru- en eski yöntem olan diyet ve spor.
belirtiyorlar. Ayr›ca, ghrelinin vücudu- munda bile, beslenme ve spor konu-
muzdaki kilomuzu düzenleyen 10 -12 sunda yine bilinçi olmak zorunda olu- Meltem Yenal Coflkun
farkl› hormondan yaln›zca biri oldu¤u flumuz. Çünkü, afl› yaln›zca yemek ye- Kaynaklar:
da belirtiliyor. Örne¤in, daha önceleri me dürtüsünü azaltacak ve bu sayede http://health.howstuffworks.com/fat-vaccine.htm
http://www.cytos.com/
keflfedilen ve ifltah önleyici bir hormon porsiyonlar› küçültmek ve diyetlere
leptin enjeksiyonu yap›lm›fl. Uzun sureli yap›lan
takiplerde bu hastalar›n da yeniden kilo almad›-
¤› görülmüfl.
1999 y›l›nda ortaya ç›kar›lan ghrelin hormo-
nuysa mideden salg›lananarak beyine ulaflan, ifl-
tah ve besin al›m›n› art›ran bir hormondur. Lep-
tin gibi obeziteyle yak›ndan ilgili olmas› nedeniy-
le son 6 y›l içinde üzerinde 2000’e yak›n çal›fl-
ma yap›ld› ve son olarak obezite tedavisinde afl›y-
la ilgili çal›flmalar›n oda¤› durumuna geldi.
Ghrelinin etki yollar› ve etki flekli afla¤›daki 2
flekilde özetleniyor:
Ghrelin hormonu, Kan flekeri düfltü¤ü ya da
aç kal›nd›¤›nda ghrelin hormonunun kandaki dü-
zeyi yükselerek ifltah› art›r›r. Yemek yedikten
sonra kandaki Ghrelin düzeyi yeniden azal›r.
Leptin hormonuysa açl›kta azal›p yemek yiyince
artar. Bir bak›ma leptin ve ghrelin birbirlerinin
tersi yönde hareket eden iki hormondur.
Obezite afl›s›yla, ba¤›fl›kl›k sisteminden yar-
d›m alarak ghrelinin ifltah› art›ran etkisini önle-
Leptin’in etkiledi¤i organlar
yip, zay›flamaya yard›mc› olmak amaçlan›yor. Bu
afl› CYT009-GhrQb olarak isimlendiriliyor. Meka- gulamas› zorunlu olan diyetlere sad›k kalmas› s›yla, önümüzdeki on y›l içinde obezite tedavisin-
nizmas›ysa, afl›yla oluflacak antikorlar›n, ghrelin çok daha kolay olacak. Mekanizma olarak heye- de kullan›labilecek birçok ilac›n yeni bir 盤›r aç-
hormonunun etkisini önlemesine dayan›yor. E¤er can verici bir araflt›rma olan afl› uygulamas›n›n mas› bekleniyor.
çal›flmalar baflar›l› olur ve uygulamaya geçerse, insanlarda ne kadar etkili olaca¤›, yap›lacak kli- Ghrelin hormonunun, ifltah› art›rmas›na ba¤-
bu afl› bildi¤imiz bulafl›c› hastal›klar› engellemek nik çal›flmalarla ortaya konacak. Elbette bu afl›- l› olarak, çok zay›f veya afl›r› kilo kayb› olan ki-
için kullan›lan afl›lardan farkl› olarak vücut a¤›r- n›n uygulanabilmesi için, yan etkilerinin de olma- flilerde, kansere ba¤l› zay›fl›kta, yafll›l›kta oluflan
l›¤› arzu edilen kiloda sabitleninceye kadar sü- mas› gerekiyor. ifltah azalmas› ve kas erimesinde kullan›l›p kulla-
rekli tekrar edilebilecek. Bu sayede kan dolafl›- Obezite tedavisi için beyindeki açl›k merkezi- n›lamayaca¤› konusu da flu s›ralarda araflt›r›l-
m›nda ghreline ba¤lanacak anikorlar sürekli ola- ni (hipotalamus denilen yap› içinde) etkileyen ba- makta.
rak bulunacak ve ghrelin hormonunun ifltah art›- z› hormonlarla ilgili birçok çal›flma flu an devam Prof. Dr. Metin Özata
r›c› etkisi engellenebilecek. Sonuçta, kiflilerin uy- etmekte. Bu çal›flma sonuçlar›n›n ortaya ç›kma- Endokrinoloji ve Metabolizma Uzman›

fiubat 2006 47 B‹L‹M ve TEKN‹K


enerjiver 1/25/06 10:06 AM Page 48

Daha Az, Daha Ucuz, Daha Ak›ll›ca

Enerji
Verimlili¤i
Çok de¤il bundan 40 – 50 y›l önce, büyük kentlerde bile her evde elektrik yoktu. Çocuklar
lüks lambas› ›fl›¤›nda ders çal›fl›r, çamafl›rlar elde y›kan›rd›. fiimdiyse, ülkemizde neredeyse
elektri¤i olmayan köy yok, elektrik kesintilerine veda edeli de oldukça uzun zaman oldu. Ama
yine de bu, bir gün enerji s›k›nt›s› çekmeyece¤imiz anlam›na gelmiyor. Üstelik yaln›zca bizim
gibi geliflmekte olan ülkeler de¤il, geliflmifl ülkeler de bu sorunun üzerinde titizlikle duruyor.
Bu nedenle, bir yandan enerji kaynaklar›n›n sürdürülebilir bir flekilde kullan›m›na çal›fl›l›rken,
bir yandan da enerjiyi verimli kullanman›n yollar› gelifltirilmeye çal›fl›l›yor.
Enerji verimlili¤i düflüncesinin ç›k›fl etkinlikleri kapsar. Tüketim aflamas›nda Verimli Kullanmal›y›z,
noktas›nda, üretimi k›smadan ve kulla- daha az enerji harcayarak daha fazla ya-
n›c›lar›n yaflam kalitesini düflürmeden rar sa¤lama yaklafl›m› egemenken, üre-
Çünkü…
enerji tüketiminin azalt›lmas› amac› ya- tim aflamas›nda daha fazla ve verimli Dünyada birçok ülke enerji sorunuy-
tar. Bunun için, üretimden tüketime de- enerji sa¤layan ürünlerin ve geri kaza- la bafl etmeye çal›fl›yor. Büyük oranda
¤in tüm evrelerde, enerji kaynaklar› en n›m f›rsat› yaratan süreçlerin gelifltiril- enerji gereksinimi fosil yak›tlar ve tü-
etkin biçimde kullan›lmaya, enerji kay›p- mesine çal›fl›l›r. Her ne kadar akla ilk revleri olan kaynaklardan sa¤lanmaya
lar› engellenmeye ve at›klar de¤erlendi- gelen fley enerji tasarrufunu art›rmak ol- çal›fl›ld›¤› için, günün birinde çok bü-
rilmeye çal›fl›l›r. Elbette kullan›c›larca sa da, tüm dünyada enerji arz›na yöne- yük bir sorunla yüz yüze gelece¤imizin
harcanan enerjinin bir miktar azalt›lma- lik çal›flmalara daha fazla a¤›rl›k verili- hemen herkes fark›nda. Özellikle petrol
s›yla sa¤lanan enerji tasarrufu da, bu yor. Çünkü bu ikinci cephedeki u¤rafllar yataklar›n›n bolca bulundu¤u ülkeler-
amaçla at›lan ad›mlardan biri olarak ka- sonucunda daha fazla enerjiyi daha ucu- deki siyasal kar›fl›kl›klar düflünüldü-
bul edilebilir. Bu nedenle, enerji verimli- za ve daha kolay üretmek mümkün ol- ¤ünde, birçok ülke acil eylem planlar›
li¤i alan›nda yap›lan çal›flmalar hem üre- du¤u gibi, enerji kay›plar›n› azaltmak yapmaya bafllad› bile. Üstelik iflin bir de
tim, hem de tüketim aflamas›ndaki baz› da mümkün olabiliyor. çevresel yönü var; çevre kirlili¤inin art›-

B‹L‹M ve TEKN‹K 48 fiubat 2006


enerjiver 1/25/06 10:06 AM Page 49

fl›nda en büyük etkenlerden biri fosil


yak›t tüketimi. Günümüzde dünyadaki
elektrik üretiminin yaklafl›k % 36’s›n›n
kömürden karfl›land›¤› düflünülüyor.
Bu nedenle elektrik üretiminin sera ga-
z› sal›m›ndaki pay› oldukça yüksek. Bu-
nunla birlikte, elektrik üretiminden kay-
naklanan CO2 sal›mlar› yeni ve verimli
teknolojilerin kullan›lmas›yla yaklafl›k
% 25 oran›nda azalt›labiliyor.
Elbette geliflmifl ülkelerin bu konuda
bu denli kayg›lanmalar›n›n bafl›nda
enerji tüketimlerinin, dolay›s›yla da
enerji gereksinimlerinin fazla olmas› ge-
liyor. Örne¤in, ABD dünya nüfusunun
yaln›zca % 4,7’sini bar›nd›rd›¤› halde, nuda yap›lan çal›flmalar geliyor. Bu ça- ¤er 1 473 kWh’le s›n›rl› olsa da, 2003’te
do¤al kaynaklar›n % 25’ini kullan›yor. l›flmalar, halk› evlerinde enerjiyi daha 1184 “kilogram petrol eflde¤eri” (kgpe)
Ortalama olarak bir Amerikal›; bir Hint- verimli kullanabilmek için nas›l davran- düzeyinde gerçekleflmifl olan kifli bafl›na
li’nin 56, Bangladeflli’nin 150, Etiyopya- malar› konusunda çok basitçe bilgilen- genel enerji tüketiminin 2010’da 1601
l›’n›n 500 kat› kadar enerji tüketiyor. dirmekten tutun da, çok karmafl›k ve kgpe ve 2020’de de 2533 kgpe’ye yük-
Tüketimin bu kadar yüksek oldu¤u teknik baz› yöntemlerle yeni malzeme- selece¤i düflünülüyor. Görüldü¤ü gibi,
ülkeler, enerji verimlili¤i konusunda ler gelifltirmeye kadar çok genifl bir yel- Türkiye’nin enerji talebi her yaklafl›k
ciddi çal›flmalar yapmaya bafllad›lar. pazeye sahip. Ülkemizde sat›lan birçok on y›lda bir ikiye katlanarak art›yor. Ta-
Baflta Avrupa Birli¤i ülkelerinde ve ürün için de art›k “daha az enerji tüke- lebin artmas›n›n bafll›ca nedeni elbette
ABD’de enerji verimlili¤i önemli bir rol timi” çok önemli bir özellik. Buzdolap- tüketimin artmas›. Bununla birlikte ül-
oynamaya bafllad› bile. Enerji tüketimi- lar›ndan, elektrik motorlar›na kadar bir- kemizde üretilen enerji, tüketimi karfl›-
ni azaltmak için, enerji verimlili¤i konu- çok ürün, ne kadar az enerji tüketimi layamad›¤› için enerji tüketimimizin
sunda birtak›m yat›r›mlar, enerji yo¤un gerektiriyorsa piyasada o kadar tutulu- yaklafl›k % 66’s› ithalatla karfl›lan›yor.
üretim sektörlerinde yap›sal de¤ifliklik- yor, di¤er ürünlere karfl› rekabet gücü Elektrik enerjisi dönüflümü sa¤layan
lere gitmek ve enerji tüketim fiyatlar›n› fazla oluyor. Bu durum da, yavafl yavafl santrallerin ortalama % 30 verimlilikle
art›rmak gibi birtak›m yöntemlerden bir tüm dünyada fazla enerji tüketimi ge- çal›flt›¤› düflünülürse, enerjinin verimli
arada yararlan›lm›fl. Enerji verimlili¤i rektiren ürünlerin piyasadan çekilmesi- kullan›m›n›n bizim için ne kadar önem-
konusunda yap›lan yat›r›mlar sayesin- ne yol aç›yor. Bu sayede birçok ülke li oldu¤u anlafl›labilir. Enerji tasarrufu
de, tüketicilerin cebinden daha az para enerji standartlar›n› gözden geçirip ge- konusunda yap›lan birtak›m çal›flmalar,
ç›kt›¤› gibi, sera gazlar› sal›m›n›n azald›- rekli düzenlemeleri buna göre yap›yor. Türkiye’de tüm sektörlerde ortalama %
¤› ve s›n›rl› olan enerji kaynaklar›n›n Ülkemiz için de durum pek farkl› de- 25’in üzerinde enerji tasarrufu potansi-
daha yavafl tüketildi¤i de kan›tlanm›fl. ¤il; en az›ndan enerjiyi daha verimli kul- yeli bulundu¤unu gösteriyor. Bu ne-
Enerji verimlili¤inin art›r›lmas› ya da lanmam›z gerekti¤i ortada. Kifli bafl›na denle Türkiye için, geliflmifl ülkelerin
enerjiyi daha verimli kullanmak konu- düflen elektrik enerjisi tüketimi dünya uygulad›¤› gibi sosyal ve ekonomik re-
sunda sürdürülen etkinliklerin bafl›nda, ortalamas› 2 280 kWh ve OECD ortala- fahta k›s›tlamaya gidilmeden yap›lacak
kimi laboratuvar ve enstitülerde bu ko- mas› 7 841 kWh’ken, Türkiye’de bu de- enerji tasarrufu, enerjinin yeterli ve ve-
rimli kullan›m›, yeni teknolojilerin ve
yenilenebilir enerji kaynaklar›n›n kulla-
n›lmas› gibi yöntemleri izlemek daha
uygun olaca¤a benziyor.

Evlerimizi Koruyal›m
Evlerimizin bizi güneflten, ya¤mur-
dan, rüzgârdan ve kardan korumas›n›
bekleriz. Yaflad›¤›m›z yerin ayn› zaman-
da yeterince rahat, sa¤lam ve uygun s›-
cakl›kta olmas›n› da isteriz. Tüketti¤i-
miz enerjinin % 82’sini ›s›nma amaçl›
kullan›yoruz. Bu nedenle enerjiyi ve-
rimli kullanmaya çal›fl›rken ›s›nma ko-
nusuna özellikle dikkat etmemiz gereki-
yor. Binalar›n do¤ru biçimde yal›t›lma-
s›yla % 25 – 50 oran›nda daha az yak›t

fiubat 2006 49 B‹L‹M ve TEKN‹K


enerjiver 1/25/06 10:06 AM Page 50

kullanarak ayn› düzeyde ›s›na- nas›l etkileyece¤ini görebilmek


nabilmemiz olas›. aç›s›ndan iyi bir planlama yap-
Binalarda enerji verimlili¤i mak çok önemli. Bu sayede, hem
›s›nma, so¤utma ve ayd›nlat- gereksiz harcamalar yapmaktan
ma için daha az enerji tüketi- kurtulabiliriz hem de istemedi¤i-
mi ve enerji tasarrufu sa¤la- miz sürprizlerle karfl›laflmam›fl
yan malzemelerle sistemlerin oluruz.
kullan›m› anlam›na geliyor.
Enerji verimlili¤i sa¤lamak Çevrenin de
için binalarda esas al›nan fley
yal›t›m. Binan›n iç k›sm›n› d›fl Yard›m›yla
etkenlerden ay›ran kap›lar,
pencereler, duvarlar, çat›, te- Bahçeli bir evde oturuyor ve
mel gibi bölümler binan›n k›- faturalar›n daha düflük gelmesi-
fl›n s›cak, yaz›nsa serin tutul- ni, ama göz zevkinizin de bozul-
mas› için hep birlikte önemli Binada ›s› kayb› yaflanan yeryer. S›cakl›¤›n en yüksek oldu¤u yer çat›. mamas›n› istiyorsan›z, bahçenize
bir rol üstlenirler. E¤er bun- Renk kodlar›: beyaz=s›cak, siyah=so¤uk a¤aç dikmeniz öneriliyor. Her ne
lardan biri hava geçiriyorsa ya kadar çevre düzenlemesi uzun dö-
da içeride subuhar› birikmesine yol ›s›tma ya da so¤utma sistemleri kullan›- nemde sonuç verecek bir yaklafl›m olsa
aç›yorsa, binadaki yal›t›m›n yeterince l›yor. Böylece, binan›n kullan›lmayan da, ›s›tma ve so¤utma konusunda çok
etkili oldu¤u söylenemez. Bina yal›t›- k›s›mlar›n›n ›s›t›l›p so¤utulmas› gerek- etkili oldu¤u kesin. ‹yi yap›lm›fl bir bah-
m›ndan beklenen temel fley, ›s›y› içeri- miyor. çe düzeni, enerji harcamalar›n›z› düflü-
de tutabilmektir. Ne yaz›k ki, ›s› s›cak Su ›s›tmak ya da s›cak su sa¤lamak recek, evinizi k›fl›n rüzgârdan, yaz›n gü-
ortamdan so¤uk ortama do¤ru yer de- için de oldukça fazla miktarda enerji tü- nefl ›fl›nlar›ndan koruyacak, su, tar›m
¤ifltirme e¤ilimindedir ve bu, ne k›fl›n ketiyoruz. Kontrollü su ak›fl› sa¤layan ilac› ve yak›t gereksiniminizi azaltacak,
ne de yaz›n pek yaflamak istedi¤imiz dufl bafll›klar› ya da musluklar›n kulla- kirlilik ve gürültü kontrolünde size yar-
bir fley de¤il. Yayg›n inan›fl›n tersine, n›m›, daha az s›cak su ve dolay›s›yla da d›mc› olacakt›r.
s›cak hava yükseldi¤i için ›s› kayb› yal- daha az enerji harcamam›z› sa¤lar. Ev- Ak›ll›ca yap›lm›fl bir planlamayla
n›zca tavandan ya da çat›dan gerçek- lerde kulland›¤›m›z eski model musluk bahçeye dikilen a¤açlar, evin ›s›t›lmas›
leflmez; ›s› afla¤›, yukar›, yanlara yani ve dufl bafll›klar›n›n enerji tasarrufu ve so¤utulmas› için tüketilen enerji
her yöne do¤ru hareket edebilir. Örne- sa¤layan yenileriyle de¤ifltirilmesi ya da miktar›n› % 25 oran›nda azaltabiliyor.
¤in, ›s›t›lan bir oda ›s›t›lmayan bir ga- su ›s›t›c›lar›n›n ve s›cak su borular›n›n Bilgisayar modellemeleri, yaln›zca 3
raj›n üstündeyse burada ›s›, so¤uk yal›t›lmas› da enerji verimlili¤i için a¤aç dikilerek bir evin enerji harcama-
olan alt tarafa do¤ru kaçacak ve ›s› önemli ad›mlardan say›labilir. Ama uz- lar›nda y›ll›k 150 – 300 YTL bir azalma
kayb› tabandan olacakt›r. Bu nedenle manlar binan›n yal›t›m›na ya da enerji sa¤lanabilece¤ini, ayr›ca bahçe düzenle-
kap›lar, duvarlar, çat›, pencereler gibi tasarrufu sa¤layacak herhangi bir al›fl- mesi için baflta yapt›¤›n›z harcamalar›n,
elemanlar›n hepsinin hava ak›fl›n› ve verifle kalk›flmadan önce, yaflad›¤›m›z 8 y›ldan daha az bir zaman içinde size
›s› al›flveriflini istedi¤imiz biçimde ger- yeri iyice bir gözden geçirmemiz ve tüm geri dönece¤ini gösteriyor. Örne¤in, ge-
çeklefltiriyor olmalar› çok önemli. Bu- yap› elemanlar›n› bir arada düflünme- nifl bir pencereyi kaplayacak boyutta bir
nunla birlikte kat›, s›v› ya da buhar ha- miz gerekti¤ini söylüyorlar. Herhangi tenteye ödeyece¤iniz paraya, bahçenize
linde bulunabilen su, özellikle buhar bir noktada yapaca¤›m›z herhangi bir k›fl›n yapraklar›n› döken türden ve yak-
yo¤unlafl›p s›v› hale geçti¤inde binada de¤ifliklik di¤er elemanlar› da etkileye- lafl›k 2,5 m boyunda bir a¤aç diktirebi-
yal›t›m› sa¤layan malzemeler için za- cektir. Bu nedenle, ataca¤›m›z ad›m›n lirsiniz. Bu sayede, yaz›n evinizin serin
rarl› olabilir. binan›n yal›t›m›n› sa¤layan elemanlar› kalmas›n› sa¤larken, k›fl›n, hem günefl-
Tüm dünyada bina yal›t›m›n›n daha ten yararlan›p, hem de ›s› kayb›n› bir
iyi olabilmesi için, birçok yöntem ve
malzemeden yararlan›l›yor. Örne¤in, s›-
Is› Kayb› parça önleyebilirsiniz.
Yaz›n parklar›n ya da a¤açl›k alanla-
Is› kayb› genellikle üç yolla gerçekleflir.
cakl›k azald›kça ›s› kayb›n› azaltan kap› r›n kent merkezlerinden çok daha serin
Bunlardan ilki, kondüksiyon da denen ve nesne-
ve pencereler ya da s›cak bölgelerde lerin birbirlerine de¤meleriyle gerçekleflen ›s› oldu¤unu hepimiz fark etmiflsizdir.
kullan›lan ve özel bir malzemeyle kapl› al›flverfli sonucu oluflan ›s› kayb›d›r. Örne¤in, A¤açlar gölgeleri ve yapraklar›ndan bu-
oldu¤u için yaln›zca gün ›fl›¤›n› geçirip so¤uk bir metal tavay› tuttu¤umuzda elimizin har halinde kaybettikleri su sayesinde
›s›y› geçirmeyen pencere camlar› bun- üflümesinin nedeni elimizdeki ›s›n›n daha so¤uk çevredeki havan›n s›cakl›¤›nda 5 °C’ye
lardan baz›lar›. Binalarda en fazla ener- olan tavaya do¤ru akmas›d›r. Di¤eri, konveksi- kadar düflüfl sa¤layabilirler. Serin hava
yon yani bir ak›m sonucu gerçekleflen ›s› trans-
ji tüketimine yol açanlar, daha çok ›s›t- feri sonucu yaflan›r. Örne¤in, rüzgârl› havada
yere yak›n bir yükseklikte konumland›-
ma ve so¤utma sistemleri. Bu nedenle yaflanan ›s› kayb›n›n nedeni bu ›s› al›flveriflidir. ¤› için a¤aç diplerindeki s›cakl›k, asfalt
enerji tüketimini azaltmak için at›lacak Sonuncusuysa, ›fl›ma ya da radyasyon. T›pk› gü- üzerindekinden neredeyse 20 – 25 °C
en basit ad›mlardan biri, bu sistemleri neflte oldu¤u gibi, nesneler de ›fl›ma yoluyla ›s› daha düflüktür. ABD’deki Lawrence
programlanabilir bir termostatla yönet- yayabilir. Örne¤in, so¤uk bir duvar›n önünde Berkley Laboratuvarlar›’nda yap›lan bir
durdu¤umuzda ›fl›ma yoluyla ›s› iletir ve üflürüz.
mek olacakt›r. Kimi binalarda bölgesel çal›flmayla, yaz›n gündüz hava s›cakl›¤›-

B‹L‹M ve TEKN‹K 50 fiubat 2006


enerjiver 1/25/06 10:06 AM Page 51

Binarlarda ›s› kayb›n› önlemek için özellikle çat›, duvarlar, kap›lar, pencereler gibi elemanlar çok önemli. Çat› kaplamas› özel bir bak›r alafl›m›ndan yap›lan evde
yal›t›m sayesinde ›s›nmak için daha az enerjiye gereksinim duyuluyor (ortada). Ayd›nlatmada eneji tasarrufu sa¤lamak için birçok farkl› türde ampul üretiliyor.
Kompakt fluoresan lambalar evler ve iflyerleri için çok uygun.

n›n a¤aç gölgesinde, gölge d›fl›nda ka- a¤açlar, do¤udan vuran sabah güneflini bir “hesaplay›c›” sayesinde de yal›t›m
lan komflu alana göre 2 – 3 °C daha se- süzerken, s›k a¤açlar, yaz›n yak›c› ö¤le- malzemeleri daha verimli kullan›labili-
rin oldu¤u ortaya ç›kar›lm›fl. den sonras› güneflinin ›fl›nlar›n› keser- yor. Üzerinde çok çal›fl›lan geliflmifl
K›fl›nsa durum biraz daha farkl›d›r. ler. malzemeler genellikle al›fl›lm›fl›n d›fl›n-
D›flar›da s›cakl›¤›n – 12 °C ve rüzgâr›n Uzmanlar, k›fl aylar›nda düflük aç›yla da alafl›mlar, nanomühendislik ve yük-
saatteki h›z›n›n da 32 km oldu¤unu var- gelen günefl ›fl›nlar›n› alabilen, yaz ayla- sek performansl› metaller kullan›larak
sayal›m. Bu durumda hissedilen s›cak- r›ndaysa görece yüksek aç›yla gelen gü- elde ediliyor. Örne¤in, nikel ve alümin-
l›k -12 °C’den çok daha düflük olacakt›r. nefl ›fl›nlar›ndan korunakl› ve k›fl rüz- yumdan oluflan bir alafl›m içeren çok
A¤açlar, çitler ya da do¤al jeolojik birta- gârlar›n›n so¤utucu etkisini en aza indi- sa¤lam, sert ve ›s›ya dayan›kl› malze-
k›m yap›lar evinizi korumak için bir ren bir binan›n, iyi planlanm›fl bir bina meler, yüksek s›cakl›kta daha verimli
rüzgâr kalkan› görevi görebilir. Yap›lan oldu¤unu söylüyorlar. E¤er yeni bir ev üretim yapan makinelerde ve otomo-
araflt›rmalar binalar›n kuzey, bat› ve do- yapt›r›yorsan›z ya da sat›n alacaksan›z, billerdeki çelik millerde kullan›l›yor.
¤u cephelerinde bulunan rüzgâr kal- evin konumuna ve yönüne dikkat etme- Bu malzeme sayesinde enerji kullan›-
kanlar›n›n ya da rüzgâr engelleyicilerin lisiniz. Kuzey yar›kürede bir binan›n m›n›n % 10 – 35 oran›nda azald›¤› söy-
yak›t tüketimini ortalama % 40 oran›n- konumu için en uygun eksen do¤u – leniyor. Benzer biçimde yine otomobil-
da azaltt›¤›n› gösteriyor. Yaln›zca rüz- bat›. Binan›n çok pencereli uzun duva- lerin kaportalar›nda kullan›lan çok ha-
gâr›n esifl yönüne yap›lm›fl olan bir rüz- r›n›n do¤u ya da güneydo¤uya bakma- fif kompozit malzemelerin üretilmesiy-
gâr kalkan›ysa, hiçbir korumas› bulun- s›n›n uygun olaca¤› öneriliyor. Kuzey le, otomobillerin a¤›rl›¤›n›n % 10 ora-
mayan ayn› konumdaki benzer bir bina- ya da bat›ya bakan duvarlardaysa, ne n›nda azalt›lmas› sayesinde yak›t tüke-
ya göre yak›t tüketimini % 25 oran›nda kadar az pencere olursa k›fl›n donduru- timinde % 5 – 6’l›k bir düflüfl elde edil-
azalt›yor. E¤er çok rüzgâr alan bir böl- cu rüzgârlar›ndan o kadar iyi korunula- di. Güç santrallerinde kullan›lan kimi
gede oturuyorsan›z iyi bir çevre düzen- bilir. yeni malzemeler de verimlili¤in artma-
lemesi sayesinde yak›t faturalar›n›zda Bütün bu uygulanmas› pek de zor s›na yol aç›yor. Örne¤in, gaz türbinle-
ciddi düflüfller elde etmeniz iflten bile olmayan yöntemlerin d›fl›nda, elbette rinde kullan›lan yeni seramik kompo-
de¤il. Binan›n kuzey ya da kuzeybat› bu iflin mutfa¤›nda çal›flanlar›n üretti¤i zitler sayesinde bunlar›n verimi % 40
cephesine dikilen her dem yeflil (yaz k›fl birtak›m malzeme ve sistemler de var. oran›nda art›r›labilmifl durumda. Ener-
yaprak dökmeyen) a¤açlar ya da çal›lar Birçok üniversite, enstitü ve araflt›rma ji alan›ndaki en büyük sorunlardan bi-
en yayg›n rüzgâr kalkanlar›d›r. Ancak laboratuvar›nda enerjiyi daha verimli rinin de enerji nakli oldu¤unu biliyo-
e¤er k›fl güneflinden yararlanmak isti- kullanmam›z› sa¤layacak ürünlerin ge- ruz. Nakil s›ras›nda yitirilen enerji mik-
yorsan›z, bu yapraklar›n› dökmeyen lifltirilmesine çal›fl›l›yor. Bu tür çal›fl- tar› hiç de az›msanacak gibi de¤il. Bu-
a¤açlar› binan›n cephesine çok yak›n malar sonucunda örne¤in, 25 y›l önce nu engellemek için üretilen yeni süper
dikmemeye dikkat etmeniz gerekiyor. kulland›¤›m›z buzdolaplar›yla bugün iletken hatlar sayesinde art›k enerjinin
A¤açlar› rüzgâr kalkan› olarak kullan- kulland›klar›m›z aras›nda 2/3 oran›n- jeneratörlerden tüketicilerin evlerine
man›n en verimli yolu olarak, dikim ye- da bir enerji tüketimi fark› bulunuyor. kadar olan yolculu¤unda daha az ka-
rinin binaya uzakl›¤›n›n a¤ac›n olgun- ABD’de bulunan ORNL’de (Oak Ridge y›p yaflan›yor.
luk boyunun 2 – 5 kat› kadar olmas› Ulusal Laboratuvar›) üretilen ve kulla-
öneriliyor. Bir di¤er önemli noktaysa, n›lmayan ›s›y› yakalay›p ondan yarar- Elif Y›lmaz
a¤açlar›n yapraklar›n›n s›kl›¤›. Ladin gi- lanmak ilkesine dayanan yeni bir buz- Kaynaklar
bi s›k yaprakl› a¤açlar, k›fl rüzgârlar› dolab›ysa, kullanmakta oldu¤umuz ge- http://www.ornl.gov/info/ornlreview/v38_1_05/article02.shtml
http://oee.nrcan.gc.ca/resdential/personal/home-improvement/ba-
için çok uygun kalkanlard›r. Ama ama- leneksel buzdolaplar›na oranla % 60 sics.cfm?
www.pioneerthinking.com/ladscape/html
c›n›z yaln›zca yaz›n esen rüzgârlar› en- daha az elektrik enerjisi tüketiyor. Ay- http://www.eere.energy.gov/EE/buildings_basics.html
gellemekse, daha aç›k dallar› ve yaprak- r›ca çat› ve duvarlardaki enerji perfor- http://ekutup.dpt.gov.tr/sanayi/verimlil/kavakk/enerji.pdf
http://www.eie.gov.tr/turkce/en_tasarrufu/konut_ulas/bi-
lar› olan a¤açlar› seçmelisiniz. Bu tür mans›n› de¤erlendirmek için üretilen na_ulas.html

fiubat 2006 51 B‹L‹M ve TEKN‹K


ormanCollesme 1/25/06 10:16 AM Page 52

YÜKSEK DA⁄
ORMANLARI VE
ÇÖLLEfiME

Antartika gibi, suyun yeterli ancak kul- olufltururlar. me sahip birçok faktörü (günefl ›fl›nlar›n›n
lan›lamaz oldu¤u so¤uk yerlerle Sahra gi- Yüksek da¤ ormanlar› do¤al orman s›- fliddeti, s›cakl›k de¤erleri, ya¤›fl çeflidi ve
bi, suyun yeterli olmad›¤› s›cak ve kurak n›r›n›n hemen alt›nda, var olmayla yok ol- miktar›, rüzgarlar, toprak faunas› ve flora-
yerler, çöl olarak nitelendirilebilir. Bu iki man›n s›n›r de¤erlerinde varl›klar›n› sür- s›, tohumlar›n yay›l›fl› gibi) belirli bir den-
alanda da yüzlerce, hatta binlerce y›ld›r dürürler. Turizm hareketlerinin, hayvan ge içinde bünyelerinde saklarlar. Bunlar-
ölmüfl fakat çürümemifl canl› kal›nt›lar›na otlatmas›n›n, endüstriyel odun üretiminin dan en önemlisi biyolojik toprak etkinli¤i.
kolayl›kla rastlanabilir. Çölleflme ve or- bask›s› alt›ndad›rlar. Bu bask›lar sonu- “Toprak etkinli¤i” küçük canl›larla, ölü
man kavramlar› birbirine z›t gibi gözüke- cunda, Avrupa k›tas›nda bu tür orman örtünün (ölü dal, kozalak, yaprak vb.) bi-
bilir. Asl›nda çöl ve çölleflme koflullar› “bi- varl›¤›n›n % 75’i yok olmufl durumda. Oy- yolojik yolla ayr›flmas›n› içerir. Küçük
yolojik ortam›n geriledi¤i” alanlar olarak sa ormanlar, yaflamsal öneme sahip yük- canl›lar (mikroorganizma) toprak, su ve
tan›mlanabilir. Ne yaz›k ki günümüzde, sek kalitede suyun da ana kayna¤› konu- sedimentler içinde ölü organik maddele-
uç iklim de¤erlerinde yaflayan yüksek da¤ mundalar ve büyük miktarlarda suyu rin y›k›m›n› gerçeklefltirerek, besin mad-
ormanlar›, yo¤un insan bask›s›na maruz bünyelerinde depolayabilirler. Mevsimlere delerini bitkilerce al›nabilecek biçime so-
kalm›fl, biyolojik etkinlik en aza inmifl ve göre düzeni de¤iflen ya¤›fllar› denegeler, karlar. Toprak içinde etkili olan flora ve
buralarda çölleflme koflullar› hakim olma- filtreler ve düzenli akan kaynak sular› ha- fauna öyle ideal bir duruma sahiptir ki,
ya bafllam›fl bulunuyor. Bu durum, yar›- line getirirler. Düzenli akan sular alt ova- ölü materyalin ayr›flmas› baflar›yla gerçek-
kurak iklim koflullar›na sahip ülkemizde lardaki tar›m ve yerleflim alanlar›n› su lefltirilir. Toprak canl›lar› taraf›ndan k›r›n-
daha da belirgin. bask›nlar›ndan korur, onlara uzun süreli t› bünyesi korunur ve topra¤›n havalan-
Ormanlar, birer ekosistem olup içle- sulama, kullanma ve içme suyu kayna¤› d›rmas› sa¤lan›r.
rindeki egemen yaflam formu a¤açlard›r. oluflturur. Yüksek kalitede suyun ana Afl›r› koflullarda yetiflen yüksek da¤ or-
A¤açlar s›k bükler (belli büyüklükteki kayna¤› olarak orman, bugün artan dere- manlar›n›n ortadan kalmas›yla humus
topluluk) oluflturarak geliflim ve büyüme- cede önem kazanmaya bafllad›. Çünkü serveti de kaybolur, biyolojik etkinlik be-
leriyle önemli derecede etkileflimler yara- yeryüzündeki insan nüfusunun art›fl›na, lirgin biçimde geriler, humus içinde yafla-
t›r, özel bir orman içi iklim ve kendine öz- yaflam düzeyinin yükselmesine paralel yan organizmalar da yaflamlar›n›n kaybe-
gü toprak yap›s› ortaya ç›kar›rlar. Bir or- olarak, kaliteli su da art›k yetersiz yeter- der. “Mikoriza” olarak adland›r›lan ve bit-
man ortam›ndaki yaflama uyum sa¤lam›fl siz hale gelmifl durumda. ki kökleriyle mantarlar aras›nda sürdürü-
bitkiler ve hayvanlar, özel bir “biyotop” Yüksek da¤ ormanlar›, yaflamsal öne- len ortakyaflam, bu organizmalar için ol-

B‹L‹M ve TEKN‹K 52 fiubat 2006


ormanCollesme 1/25/06 10:16 AM Page 53

dukça önemlidir. Bu özellik, yüksek alan-


larda süren zor çevre koflullar›nda a¤açla-
r›n yaflayabilmesi aç›s›ndan önemli bir ye-
re sahiptir. San›lan›n aksine su dengesini
sa¤layan, erozyonu engelleyen a¤açlar de-
¤il, onun alt›nda bulunan ölü örtü ve hu-
mus tabakas› olup, a¤açlar bu tabakan›n
devaml›l›¤›n› sa¤lama ifllevini görürler.
Mikoriza, yüksek da¤ ormanlar›nda
yaflamsal ifllevler üstlenir. Vejetasyon sü-
resinin k›sa oldu¤u bu alanlarda, a¤açla-
r›n gerekli madde al›mlar›n› güvence alt›-
na al›r ve fliddetli don gibi kritik evrelerin
atlat›lmas›n› sa¤lar; a¤açlar› topraktaki
hastal›k yap›c›lardan koruyarak stres tole-
rans›n› art›r›r; a¤açlar›n di¤er çal› ve otsu
bitkilerle besin maddesi rekabetine yar-
d›mc› olur; kökleri, bünyelerindeki gazla-
r›n zararl› etkilerinden koruyarak daha iyi
bir kök/gövde oran› oluflturur. Mantarl›
kökler, mantars›z köklere göre 2-4 kat da-
ha fazla solunum gerçeklefltirir. Farkl› bit-
kiler, “misel ipleri” veya mantar hüfleri
arac›l›¤›yla toprak alt›nda birbirleriyle
ba¤lant› kurarak besin maddeleri için ta-
fl›ma yolu olufltururlar. Tüm bunlar›n so-
nucu olarak, özellikle fakir topraklar üze-
rinde mikorizal› a¤açlar, mikoriza içerme-
yen a¤açlara göre daha iyi geliflim göste-
rirler. Mikorizal mantarlar›n di¤er bir öne-
mi de hayvanlar ve insanlar için do¤ru-
dan besin kayna¤› oluflturmalar›.
Ülkemizde yüksek da¤ ormanlar›n›n Avrupa’ya göre daha az ya¤›fl alan, ya- ¤›ndan daha çok etkilendi¤ini belirtecek,
üst s›n›r› bölgelere göre de¤iflkendir. Yük- r› kurak iklime sahip ülkemizde, bu or- k›raçlaflmaya bafllam›fl yaylalar› gösterip
sek da¤ ormanlar›, iklim karasallaflt›kça manlar çok daha önemli ifllevlere sahip. “fiuralar› görüyor musun? Çocuklu¤um-
daha yükseklere ç›kar. Üst s›n›r Akdeniz, Anadolu’daki dereler hakk›nda yafll› in- da buradaki ormanlardan geçmekten kor-
Karadeniz, Ege, Güneydo¤u Bölgelerinde sanlarla konuflursan›z, size söyleyecekleri kard›m” diyecektir. Bu sürecin bir insan
2000 m, Marmara’da 2100 m, Akdeniz ar- ilk söz “flu gördü¤ün dereden yaz›n bile ömrü içinde gerçekleflmesi, çölleflme ko-
d›nda 2200 m, Do¤u Karadeniz ard›nda geçmemiz zordu, oysa flimdi hiç su yok, flullar›n›n ne kadar h›zla artt›¤›n› gösterir.
ve Do¤u Anadolu’da 2700 m, ‹ç Anado- hatta geçmifle göre dere yata¤›n›n çok da- Anadolu insan›n›n yaflam tarz›nda yay-
lu’da 2400 metredir. Bu yükseltilerin üze- ha afla¤›lar›na indi” olacakt›r. Heyelanla- lac›l›k çok önemli bir yere sahip ve siste-
rinde, önce baz› çal› gruplar›yla birlikte r›n, 盤lar›n, f›rt›nalar›n, sellerin artt›¤›n›, me d›flar›dan müdahaleyi zorunlu hale ge-
bodurlaflmaya bafllam›fl tek tek a¤açlar›n derelerde bol olarak bulunan alabal›kla- tirmifl durumda. ‹nsan›n her müdahalesi,
bulundu¤u a¤aç s›n›r› ve ard›ndan da¤ ça- r›n yok oldu¤unu, kar›n eskiye göre daha sistem içinde de¤ifliklikler oluflturur.
y›rl›klar› gözükür. çabuk eridi¤ini ve otlaklar›n yaz kurakl›- Önemli olan, bu de¤iflimi olumlu yönde
gerçeklefltirmek, mümkün oldu¤unca s›-
n›rland›rmak ve var olan do¤al sistemi
y›kmamak. Oysa Anadolu yaylalar› yüzler-
ce y›ld›r bencilce kullan›lm›fl, sistem y›k›l-
m›fl, biyolojik çeflitlilik en aza inmifl. Bu-
gün Anadolu’da bakir yüksek da¤ orman›
kalmam›fl durumda. Nüfus art›fl›yla bura-
lara bask› da artm›fl, yüksek da¤ ormanla-
r› yer yer yok olmufl, baz› alanlardaysa
400 metre gibi inan›lmas› güç oranda afla-
¤›lara do¤ru inmifl bulunuyor. Bu durum,
ekolojik bir felakettir ve bu alanlar›n h›z-
la onar›larak eski ifllevlerine kavuflmas›,
ülkemiz aç›s›ndan yaflamsal öneme sahip-

fiubat 2006 53 B‹L‹M ve TEKN‹K


ormanCollesme 1/25/06 10:16 AM Page 54

de farkl›l›klar gösterir. Yüksek alan man-


tarlar›, düflük s›cakl›k de¤erlerine özel bir
uyum yetene¤i gösterir. Mantarlar, yüksek
alanlarda ancak uygun kökenli olanlar›n›n
seçimiyle uzun süre tutunabilir ve farkl›
ekolojilerde geliflmeleri ço¤u zaman güç-
tür. Fidanl›k, orta yükseklikte a¤açland›r›-
lacak alan›n ekolojisini içeren ve ondan en
fazla 500 metre afla¤›da olacak biçimde se-
çilmeli ve tüplü fidan yetifltirilmesi esas ol-
mal›. Fidanlar›n tüpleme iflleminin, yeterli
suyun olmas› halinde; onar›lacak sahan›n
içinde yap›lmas›, baflar›y› art›racak önemli
bir etken. Bunun ana nedeni, iklime k›sa
sürede uyum ve mikorizal› fidan yetifltir-
me kolayl›¤›. Yani fidanlar, biyolojik ola-
rak etkin topraklarda yetifltirilmeli. Bu ko-
flullarda yetifltirilmifl ve mikoriza afl›lanm›fl
fidanlar›n hayatta kalma oran›, afl›lanma-
tir. Gelinen aflamadan sonra ormanlar› Söz konusu alanlarsa ço¤unlukla bo- m›fllara göre 5 kat; büyüme oranlar›ysa 2
kendi hallerine b›raksak bile, kendilerini zuk alanlar ve ormanlar buralarda ya çok kat fazla. Biyolojik olarak etkin toprak
yeterince onaramayacak durumdalar. So- seyrelmifl ya da hiç kalmam›fl, topra¤›n bi- içinde küçük çanl›lar›n a¤›rl›¤›, hektarda
nuçta kendi bozdu¤umuzu onarmak, yine yolojik etkinli¤i de sekteye u¤ram›fl du- 2 tona ulaflabiliyor. Mul tipi humusta,
bizlere düflmekte. En canal›c› nokta da, rumda. Yafll› bir a¤açtan 50 m uza¤a git- gram bafl›na 35 milyon adet mikroorganiz-
toplumumuzun, bunun ne kadar önemli ti¤inizde mikoriza oran›n›n önemli ölçüde ma saptanm›fl durumda.
oldu¤unu kavramas›. düfltü¤ü düflünülürse, durum daha da iyi Fidanl›k aflamas›ndaki mikoriza afl›la-
Orman Bakanl›¤› çölleflmenin fark›nda anlafl›labilir. Orman kurma aflamas›n›n en mas›nda, yapay yöntemler de dahil olmak
ve yo¤un a¤açland›rma çal›flmalar› yürüt- önemli aya¤›, sahan›n biyolojik etkinli¤i- üzere birçok yöntem kullan›labilir. En ba-
mekte. Oysa ülkemizde yeniden orman nin yeniden tesisi. Bunun için de mikori- sit yöntem, a¤açland›r›lacak sahan›n eko-
kurma çal›flmalar›, geçmiflten bu yana en- zalar›n çal›flma alanlar›na geri dönmesi- lojik özelliklerine sahip, humusla kar›fl›k
düstriyel kayg›larla sahilden yukar› do¤ru nin sa¤lanmas›, yani sahaya yapay mikori- orman üst topra¤› getirilip fidanl›¤a ya da
yap›lmakta. Bu, yanl›fl bir uygulama. Yük- za afl›lanmas› ve dikilecek fidanlar›n mi- tüplere afl›lanmas›. Afl›lama tüp topra¤›na
sek da¤ ormanlar›ndan bafllamayarak afla- korizal› olmas› çok önemli. veya ekim yast›klar›na mikorizal› humu-
¤› do¤ru çal›flmak gerekiyor. Bu, k›sa dö- Bu tür alanlarda çal›flmaya bafllamadan sun kar›flt›r›lmas›yla gerçeklefltirilir. Afl›la-
nemli piyasa hesaplar›na pek uymasa da, önce uygun fidanl›klar›n tesisi gerekir. Ha- man›n yan›nda baz› teknik önlemler de ge-
uzun dönemde getirece¤i toplam toplum- len ülkemizdeki fidanl›klar›n ço¤unlu¤u rekir. Bunlar, parsellere dinlenme sürecin-
sal ve ekolojik yarar daha fazla. Günü- yüksek da¤ a¤açland›rmalar› düflünülme- de yeflil gübre uygulanmas› ve gerekirse
müzde kaliteli suyun stratejik öneminin den, genelde yerleflim yerlerine yak›n dü- yapay gübre takviyesi yap›lmas›; topra¤a
artmas›, biyolojik çeflitlili¤in dikkate al›n- flük kotlarda, endüstriyel a¤açland›rma organik madde vererek pH de¤erinin 6-6,5
mas›, bunun bir kan›t›. amaçl› olarak kurulmufl durumda. Fidan- aras›nda olmas›n›n sa¤lanmas›; otlarla mü-
Yüksek da¤ ormanlar›n›n onar›m›nda; l›klar›m›zda mikoriza afl›lamas› uygulan- cadelede bitki öldürücü, hastal›klarla mü-
k›t olan kal›nt› tohum kaynaklar›n›n ko- makta. Bu uygulama, fidanl›¤›n ekolojik cadelede mantar öldürücü ilaçlar›n kulla-
runmas›, en az on y›lda bir gerçekleflen koflullar›na uygun alanlar için yeterli ola- n›lmamas›d›r. Bunlar›n yan›nda tüp topra-
bol tohum y›llar›nda tohumlar›n depolan- bilir; ancak yüksek da¤ a¤açland›rmalar›n- ¤›n›n ya da yast›klar›n nemini kaybetme-
mas›, fidan üretimi, 盤lar›, kar bask›s›n›, da sonuç vermez. Yüksek alan a¤açland›r- mesi, yani uzun süreyle kuru b›rak›lma-
rüzgar etkisini önleyici birçok mekanik malar› için her mikoriza türü uygun olma- mas› gerekir. Daha fidanl›k aflamas›nda
önlem al›nmas› gibi öncü çal›flmalar›n ya- d›¤› gibi, uygun mikorizalar a¤açlara göre mikorizal› fidan kolayl›kla tan›n›r, çünkü
p›lmas› gerekir. Bundan sonra uygun top-
rak iflleme yöntemleriyle orman kurma n›n tümünü içine al›r.
Baz› Kavramlar ve Tan›mlar›
çal›flmalar›na bafllan›r. .
Kal›nt›: Ço¤unlukla önceleri ge-
Çok uzun zamandan beri ormans›zlafl- Biyotop: Belli bir canl› toplulu¤u- Fauna: Yeryüzünün belli bir böl- nifl bir yay›l›fl alan›na sahipken
nun s›n›rl› yaflam alan›. gesindeki do¤al hayvan dünyas›. bugün belli bir alan içinde, s›n›r-
m›fl bölgelerde a¤açland›rma oldukça zor-
Ekosistem: Herhangi bir ortam- Bakir orman: Do¤al olarak olufl- l› bir yay›l›fl› olan bitki türü.
dur. Bunun nedenini daha çok, de¤iflmifl Orman s›n›r›: Gruptan kümeye
da iklim, topografya, jeolojik ya- mufl, insan taraf›ndan do¤rudan
topra¤›n biyolojik durumu ve fiziksel de- kadar yeterli en küçük alana sa-
p› gibi cans›z ö¤elerle bitki, top- veya dolayl› olarak de¤ifltirilme-
¤ifliminde aramak gerekir. Fiziksel de¤ifli- rak, hayvan, insan gibi canl› ö¤e- mifl orman. hip, orman iklimi yaratacak dere-
mi, geçici de olsa mekanik yöntemlerde ler aras›ndaki iliflkileri belirtir. Biyolojik çeflitlilik: Bu kavram cede s›k (kapal›) ormanlar.
gidermek mümkün, ancak biyolojik etkin- Flora: Yeryüzünün belli bir böl- “tür çeflitlili¤i”, “ekosistem çeflit- Simbiyotik iliflki: Canl›lar aras›n-
gesindeki do¤al bitki türlerinin lili¤i” ve “genetik çeflitlilik” kap- da karfl›l›kl› yard›mlaflmaya daya-
li¤in yeniden kurulmas› büyük zorluklar nan iliflki.
içeriyor. bütünü. sar ve pratikte, yaflayan dünya-

B‹L‹M ve TEKN‹K 54 fiubat 2006


ormanCollesme 1/25/06 10:16 AM Page 55

mikoriza onlar›n kök sistemini tümüyle yasayla bu köylülere birim ederleriyle sebze, meyvelerle hatta hayvansal ürün-
kaplar ve beyaz bir renk almas›n› sa¤lar. do¤rudan verilebilir. Zaten bu yöntem, or- lerle bize ulaflt›¤›n› bilmemiz gerekir. Za-
Dünyadaki birçok ülkenin aksine, ül- manc›l›k çal›flmalar›nda kullan›lmakta. man geçirmeden bu konuda yasal düzen-
kemizde bu alanlar›n onar›m› daha kolay. Bunun yan›nda ekolojik tar›m faaliyetleri lemeler yap›lmal› ve halk›m›z bu konuda
Çünkü di¤er ülkelerde bu tür faaliyetleri için kaynak aktar›m› yap›l›p gerekli e¤i- bilgilenmeli. Aksi taktirde hasta ölecek ve
engelleyen ana neden, mülkiyet sorunu. timler verilebilir. Bu uygulamalar san›ld›- gelirimizin önemli bir k›sm›n› tüketerek
Örne¤in Avrupa k›tas›nda da¤lar tafllar ¤›ndan kolay ve basit olacakt›r. Çünkü bu rafine su içmek zorunda kalaca¤›z; hatta
özel mülkiyetin eline geçmifl durumda. köylüler zaten konunun yabanc›s› de¤il. kalmaya bafllad›k bile.
Bizdeyse büyük oranda kamu mülkiyeti Ço¤unlu¤u daha önceden ormanc›l›k fa-
sözkonusu. Yüksek da¤ ormanlar›n›n aliyetlerinde çal›flm›fl durumdalar. Hazin Cemal Gültekin
onar›m› 20-60 y›l gibi uzun bir zaman sü- Elbette insan eliyle tahrip edilmifl da¤ Ümmühan Gülflan Gültekin
recinde gerçeklefltirilir ve bu süreç olduk- ormanlar›m›z›n ve yaylalar›m›z›n onar›m› E¤irdir Orman Fidanl›¤› Isparta
ça yo¤un bir iflgücü gerektirir. Bu durum yeterli de¤il. Bu alanlardaki yaflam ve tu- Kaynakça
Çolak, H, A; Pitterie, A., 1999, Yüksek Da¤ Silvikültürü. OGEM-VAK
asl›nda çözümün de bir parças›. Bu alan- rizm hareketlerinin de ekolojik bak›mdan yay›n›, 370 s, Ankara.
larda yaflayan, e¤itim düzeyi düflük ve ifl uygun olmas› gerekir. Buralardaki yap›- Atalay, ‹., 2002, Türkiye’nin Ekolojik Bölgeleri. Orman Bakanl›¤› Ya-
y›n No.163. 267s, ‹zmir
bulma olas›l›klar› az, düflük gelire sahip laflma ve di¤er insan etkinlikleri kat› ku- Lutz, H, J; Chandler, R,F 2000, Orman Topraklar› Floras› (çev: Gü-
nay, T) 17 s, Ankara.
insanlar›n bu amaçla çal›flt›r›lmas›. To- rallarla s›n›rland›r›lmal›d›r. Lüks bir da¤ Anonim 1996, Orman Fidanl›klar›nda Teknik Çal›flma Esaslar›, AGM
hum toplama, fidan yetifltirme, a¤açland›r- otelinde ya da da¤ evinde kullan›lan de- Yay›nlar› No:1 329 s, Ankara.
http //www gitschen
ma ve orman bak›m çal›flmalar›, özel bir terjan›n ya içme suyu ile ya da yedi¤imiz

fiubat 2006 55 B‹L‹M ve TEKN‹K


akcigerBalik 1/25/06 9:53 AM Page 56

Sudan Karaya Ç›kan ‹lk


Omurgal›lar

Akci¤erlibal›klar
Suda yaflayan canl›lar›n karaya ç›kmas› milyonlarca y›l önce bafllad› ve çok uzun bir süreç
içinde gerçekleflti. Bu süreçte birçok sorunla karfl›lafl›ld› ve zaman içinde ortaya birçok uyumsal
özellikler ç›kt›. Milyonlarca y›l önce meydana gelen bu olay›, bugün insan›n uzaya ç›kma
giriflimlerine benzetebiliriz. Bu uzun süreçte ortaya ç›kan sorunlar ve meydana gelen uyumsal
özellikler neler? O dönemlerden günümüze kadar yaflamay› baflarm›fl türler bugün ne durumda?
Suda yaflayan omurgal›lar›n ilk kara- s›yla omurgal›lar›n bu gruptan köken gerçekleflir. S›cakl›k belli bir derinlik-
ya ç›kma giriflimleri Devoniyen (395- ald›¤› kabul ediliyor. Di¤er alttak›m ten sonra 4 °C sabit olur. Karadaysa
345 milyon y›l önce) döneme rastlar. olan Dipnoi’yse bugün de yaflayan akci- hem gece – gündüz, hem de mevsim-
Bu dönemde bal›klarda, et yüzgeçliler ¤erlibal›klar› olufltuyor. sel de¤iflimler olur. S›cakl›k de¤iflimle-
(Sargopterygii) denen bir grup vard›. Et ri, vücuttaki baz› kimyasal olaylar›n
yüzgeçlilerin önemi, bunlar›n yüzgeç is- Sorunlar, gerçekleflmesinde önemli rol oynar.
keletleri bugün yaflayan omurgal›lar›n Suyun kullan›m› ve s›cakl›¤›n korun-
yürüme iskeletlerine çok benzemesi. Yap›sal De¤ifliklikler mas› için meydana gelen ilk de¤ifliklik,
Bu grubun üyelerinin baz›lar› tatl› su- Bir yaflam ortam›ndan di¤erine ge- deri oluflumu. Deri su kayb›n› ve bu-
larda yafl›yorlard›. Bunlar saçakyüzgeç- çerken çözülmesi oldukça zor sorun- harlaflmay› öneyecek bir biçime dönüfl-
lilerden, Rhipidistia ve Dipnoi alt tak›- lar oldu. ‹lk sorun, vücut a¤›rl›¤›n›n müfl. Di¤er bir yap›sal de¤ifliklikse bo-
m›n›n üyeleriydi. Bunlardan alt tak›m›n nas›l tafl›naca¤›yd›. Suyun kald›rma flalt›m sistemlerinde oldu. Suda yafla-
üyeleri, büyük olas›l›kla, zaman zaman kuvvetinden dolay› yerçekiminin etkisi yan canl›larda madde y›k›m› sonucu
kuruyan sularda yafl›yorlard›. Bundan yok denecek kadar azald›¤›ndan, sual- oluflan amonyak gibi zehirli art›k mad-
dolay› da ara s›ra kara koflullar›yla kar- t›nda vücut a¤›rl›¤› bir sorun olmaz. deler, hemen süzülerek bol suyla bir-
fl› karfl›ya kal›yorlard›. Bu de¤iflik duru- Ancak, karada durum tam tersidir. Ka- likte d›flar› at›l›r. Karada yaflayanlar-
ma uyum sa¤lamak zaman içinde sa¤- rasal canl›lar enerjilerinin % 40’›n› vü- daysa, amonyak çeflitli enzimlere üreye
land›. ‹lk olarak iki özellik geliflti. Bun- cut a¤›rl›¤›n› tafl›mak için kullan›rlar. çevrilir ve öyle d›flar›ya at›l›r. Bu saye-
lardan biri havadaki oksijenden yarar- Di¤er bir sorun, suyun korunmas› ve de amonya¤› d›flar›ya atmak için gerek-
lanmak için akci¤erlerin geliflmesi, di¤e- kullan›lmas›. Karasal ortamda su az li olan suyun % 90’›, (çöl hayvanlar›n-
ri de yüzgeçlerin karada yürümeyi sa¤- bulundu¤undan dikkati kullan›lmas› da % 99’u) geri emilir. Karaya ç›kmada
lamak için ayaklara dönüflmesi. Devoni- gerekir. Özellikle boflalt›m ifllemlerin- en önemi yap›sal de¤ifliklik, solunum
yen döneminde ortaya ç›kan Rhipidisti- de fazla su kayb›n›n önlenmesi gere- sisteminde gerçekleflti. Suyun içindeki
a türlerinin, ya ortadan kalkt›klar› ya da kir. Bir baflka sorun, vücut s›cakl›¤›n›n erimifl oksijeni almaya uyum yapan so-
amfibilere dönüfltükleri düflünülüyor. korunmas›. Denizlerde s›cakl›k de¤ifli- lunum sistemi, karada gaz halindeki
Bugün, günümüz amfibilerinin, dolay›- mi fazla olmaz. Oldu¤unda da yavafl oksijeni almaya uyum sa¤lad›.

B‹L‹M ve TEKN‹K 56 Aral›k 2005


akcigerBalik 1/25/06 9:53 AM Page 57

Akci¤erli Bal›klar Afrika akci¤erlibal›klar›n›n besinleri her türlü canl›yla beslenebilirler. Gü-
aras›nda salyangozlar, küçük kabuklu- ney Amerika akci¤erlibal›klar›, efley-
Akci¤erli bal›klar, hem solungaçla- lar, kurba¤alar bulunur. sel olgunlu¤a 14 y›lda eriflirler. Bu tü-
r›yla hem de akci¤er benzeri yüzme rün ekonomik de¤eri vard›r.
keseleriyle hava solunumu yapabilen Güney Amerika
canl›lar. Akci¤erlerinin, di¤er kemikli Avustralya Akci¤erlibal›¤›
bal›klarda dengeyi sa¤layan yüzme ke- Akci¤erlibal›¤›
selerinden farkl›laflt›¤› tahmin ediliyor. (Lepidosiren paradoxa) (Neoceratodus forsteri)
Bunlar ilk olarak Devoniyen dönemin-
de ortaya ç›km›fl ve günümüze kadar
yaflamay› baflarm›fllar. Bugünse, yafla-
yan 6 türleri bulunuyor. Bunlar›n
dördü Afrika’da, biri Güney Ameri-
ka’da ve biri de Avustralya’da yafl›yor.
Afrika ve Güney Amerika’da yaflayan
türler birbirlerine benzerken, Avustral-
ya’dakiler yap› olarak farkl›l›k göste- Güney Amerika akci¤erlibal›klar›- Görünümleri bak›m›ndan fosil akci-
riyorlar. n›n, grimsi siyah renkli, uzun ve ince ¤er bal›klar›na benzerler. Bedenleri yu-
bir görünümleri vard›r. Yap› olarak varlak ve yanlardan hafifçe bas›k görü-
Afrika Akci¤erlibal›klar› semenderlerin büyütülmüfl hali gibi- nümlüdür. Yüzgeçleri yaprak biçimli
dirler. Boylar› 125 cm kadar olabilir. olup, s›rt yüzgeçleri, s›rtlar›n›n ortas›n-
(Protopterus sp) Yavrular›n rengi parlak sar› benekli da bafllar kuyruk ve anal yüzgeçlerle
olur. Ancak, büyüdükçe bu renkler birleflir. S›rt k›s›mlar› genelde zeytin ye-
solar. Brezilya, Arjantin, Peru, Boliv- flili ya da kahverengi, kar›n k›s›mlar›ysa
ya ve Venezuela’da, s›cakl›¤› 24°C – beyaz renkli olur. Bazen s›rtta koyu be-
28°C aras›nda de¤iflen tatl›sularda nekler de bulunabilir. Boylar› 180
yaflarlar. Durgun akan sular› tercih cm’ye a¤›rl›klar› da 50 kg’a kadar ulafla-
eden bu bal›klar, daha çok Amazon bilir. Afrika ve Güney Amerika akci¤erli
nehrinde bulunurlar. Bunun yan›nda bal›klar› gibi olumsuz hava koflullar›nda
batakl›k ve göllerde de yaflarlar. Su- çamura gömülmezler. Küçük su birikin-
yun s›¤ yerlerinde ya da suyun yüze- tilerinin oldu¤u yerlere toplan›rlar ve
yine yak›n olarak bulunurlar. Çok dü- hava solunumu yaparlar. Bunun d›fl›nda
flük oksijenli ortamlarda yaflayabilir- genelde tek olarak yaflarlar. Yavruyken
Bat›, Orta ve Do¤u Afrika da yaflar- ler. Kurak dönemlerde, çamur içine otçul beslenen Avustralya akci¤erliba-
lar. Bat› Afrika’da yaflayanlar›n boylar› 30-50 cm derinlikte bir çukur açarak l›klar›, büyüdükten sonra etçil olarak
100 cm, a¤›rl›klar› da 40 kg kadar ola- tamamen içine girerler. ‹çeriden 2-3 beslenirler. Bal›klar, kurba¤alar, iribafl-
bilir. S›rt k›s›mlar›n›n renkleri zeytin tane küçük hava deli¤i açarlar. Ku- lar, solucanlar, kabuklular, sümüklübö-
yeflili ya da kahverengi, kar›n k›s›mla- rakl›k geçinceye kadar hareketsiz ola- cekler besin kaynaklar›n› oluflturur. Bir
r›ysa aç›k renkli olur. Vücutlar› üzerin- rak kal›rlar. Metabolizmalar›n› da çok özellikleri de avlar›n›n yerlerini belirler-
de büyük siyah ya da kahverengi be- düflürdüklerinden bir bak›ma yaz uy- ken, onlardan ç›kan elektriksel uyar›lar›
nekler bulunur. Bunlar Senegal, Nijer, kusuna yatarlar. Ya¤murlar›n baflla- alabilmeleri. Yumurtlama zamanlar›
Gambia’da durgun akan akarsularda, mas›yla birlikte bulunduklar› yerden A¤ustos’la Aral›k aylar› aras›nda olur.
göllerde ve batakl›klarda bulunurlar. ç›karlar. Üreme zamanlar› da bu dö- Yumurtalar›n› geceleyin bitkilerin aras›-
Sucul bitkilerin varl›¤›, bunlar›n bes- nemde bafllar. Ergin bireyler yaklafl›k na b›rak›rlar. 3 haftal›k bir kuluçka dö-
lenmeleri, üremeleri ve bar›nmalar› 1,5 metre uzunlu¤undaki bir oyu¤a, neminde sonra yavrular yumurtadan ç›-
için önemlidir. Yuvalar›n› sucul bitki- çürümüfl bitkilerden yuva yaparlar. kar. büyümeleri oldukça yavafl olur. 6
ler aras›na yaparlar. Kurak mevsimde Difliler yumurtalar›n› yuvaya b›rak›r. cm’lik bir boya 8 ayda, 12 cm’lik boya
çamur içinde 50-80 cm dikey çukurlar Yuvay› ve yumurtalar› koruma iflini da 2 y›lda ulafl›rlar. Efleysel olgunlu¤ay-
açarlar ve içine girerler. Vücutlar›ndan erkek bireyler yapar. Erkekler ayn› sa 15-20 y›lda ulafl›rlar. Yaln›zca Avus-
salg›lad›klar› bir maddeyle etraflar›n- zamanda, yan yüzgeçleriyle yuvan›n tralya’da, akarsular›n durgun kesimle-
daki çamurun donarak bir kapsül olufl- havalanmas›n› da sa¤larlar. Yumurta- rinde yaflarlar. daha çok Burnett ve
turmas›n› sa¤larlar. Bu kapsül, bal›¤›n dan ç›kan larvalar, amfibi iribafllar› gi- Mary ›rmaklar›nda bulunurlar.
su kaybetmesini önler. A¤›zlar›n›n bu- bidirler. 7 hafta boyunca suda yaflar-
lundu¤u bölümde çok küçük bir hava lar. Sonra akci¤erleri geliflir ve hava- Bülent Gözcelio¤lu
deli¤i b›rakarak d›flar›dan hava alabi- dan da solunum yapmaya bafllarlar. Kaynaklar
lirler. Bu kapsül içinde 4 y›l kadar ya- Yavrular, solucanlarla, küçük omur- http://www.liv.ac.uk/~rickl/Fisheries_Web/ichthyology/lung-
fish.htm
flayabilirler. Ya¤murlar›n bafllad›¤›nda gas›zlar bazen de yosunlarla beslenir. http://www.ucmp.berkeley.edu/vertebrates/sarco/dipnoi.html
http://www.amonline.net.au/fishes/fishfacts/fish/nforsteri.htm
bu kapsül erir. Bal›k da girdi¤i uyku- Büyüdükten sonra yengeç, bal›k, sü- Demirsoy A. Kal›t›m ve Evrim Meteksan 1997 Ankara
dan uyan›r. Etçil olarak beslenen Bat› müklü böcek gibi yakalayabildkleri

Aral›k 2005 57 B‹L‹M ve TEKN‹K


kusGribi 1/25/06 10:24 AM Page 58

Kufl Gribi
Halk aras›nda “tavuk vebas›” ve t›p di- virüsün oldukça fazla say›da altgrubu bu- 30 gün canl›l›¤›n› sürdürüyor.
linde “avian influenza” olarak adland›r›- lunmas›na ra¤men, kümes hayvanlar› ve H5N1 virüsünün yol açt›¤› ve 2003 y›-
lan kufl gribi, virüslerin yol açt›¤› bir has- kanatl›larda ciddi hastal›¤a ve ölümle so- l›nda bafllayan kufl gribi salg›nlar› ilk ola-
tal›k. Geçmifl y›llarda insanlara bulaflma- nuçlanan salg›nlara neden olanlar›, yal- rak Güneydo¤u Asya ülkelerinde görüldü.
yan bu virüs, genetik yap›s›n›n de¤iflme- n›zca H5 ve H7 tipleri. H9 tipiyse hafif gri- Daha sonra Rusya ve Kazakistan’da da
siyle art›k insanlar için de ciddi bir tehdit bal flikayetler d›fl›nda önemli salg›nlara görülmesi, bu virüsün çok uzak bölgelere
durumunda. Kufl gribi virüsü, Ortomikso- yol açm›yor. Kufl gribine yol açan grip vi- de yay›labildi¤ini kan›tlad›. Yo¤un kon-
viridae ailesinden “influenza” grubunun rüsü, insanlarda grip yapan virüslerinden trol çabalar›na ra¤men H5N1 virüsü Viet-
bir üyesi ve içerdi¤i genetik materyal de farkl›. H5N1’in genetik yap›s› oldukça ça- nam, Endonezya, Kamboçya, Çin ve Tay-
RNA. ‹nfluenza virüsünün, moleküler ya- buk de¤iflebiliyor, yani mutasyona u¤ra- land’da görüldü. Bu salg›nlar 150 milyon-
p›s›ndaki farkl›l›klara göre A, B ve C ol- yabiliyor. Bu virüsün genetik yap›s›ndaki dan fazla kuflun ölmesine ya da imha edil-
mak üzere 3 tipi var. “B” ve “C” tipleri bir de¤ifliklik, dünya çap›ndaki bir salg›na mesine neden oldu. Japonya, Malezya ve
yaln›zca insanlarda hastal›k oluflturuyor. yol açabiliyor. H5N1, oda s›cakl›¤›nda 4 Kore Cumhuriyeti’nde kümes hayvanla-
“A” tipiyse kanatl› hayvanlarda solunum gün, 0 derecede 30 gün ve donmufl halde r›ndaki H5N1 kufl gribi salg›nlar› baflar›y-
ve sinir sistemine ait belirtilerle kendini süresiz canl› kalabiliyor. 56 derecede 3 sa- la kontrol alt›na al›nd›. Hollanda’daysa
gösteren grip benzeri bir hastal›¤a yol aç›- atte veya 60 derecede 30 dakikada ölen yüksek derecede hastal›k yapma riskine
yor. ‹nfluenza A virüsleri 16 hemaglütinin virüs, formalin ve iyot bilefliklerine de du- sahip kufl gribi virüsü H7N7 ile 2003’te
(H) ve 9 nöraminidaz (N) altgrubuna sa- yarl›. Ayr›ca virüs, bulaflt›¤› gübrede dü- bir salg›n meydana geldi. Kümes hayvan-
hip. H ve N altgruplar›n›n her bir kombi- flük ›s›larda en az 3 ay canl› kalabiliyor, lar›yla temas› olan 80’den fazla kiflide göz
nasyonu, farkl› bir alttip oluflturuyor. Bu suda 22 derecede 4 gün, 0 derecede ise iltihab› görüldü ve bir veteriner hayat›n›

bir seyir izledi. Kufl gribiyle ilgili araflt›rmalar da ¤› tespit edildi. Ayn› y›l›n Aral›k ay› ortalar›nda
Kufl Gribinin Özgeçmifli bu salg›n sonras›nda h›z kazand›. Hastal›¤a yaka- Hong Kong’da kanatl› hayvanlarda hafif seyirli
.
lanan kiflilerin, hastal›kl› kümes hayvanlar›yla ya- bir salg›na yol açan H9N2 alttipi ise insanlar› et-
Kufl gribi 100 y›l önce ilk olarak ‹talya’da k›n temasta olduklar› anlafl›ld›. Genetik çal›flma- kilemedi.
ortaya ç›km›fl ve daha sonra dünyan›n de¤iflik larsa bu insanlarda hastal›¤a yol açan virüsün ka- ‹nsan sa¤l›¤› aç›s›ndan riski belirlemede, kufl-
yerlerinde de zaman zaman salg›nlar fleklinde natl› hayvanlarda görülenle ayn› oldu¤unu ortaya larda salg›na yol açan virüs tipinin hangisi oldu-
kendisini görtermifl. ‹lk tespit edildi¤i y›llarda koydu. Virüsün H5N1 tipine ba¤l› olarak geliflen ¤unun belirlenmesi önemli. Halen en tehlikeli
çok fazla öldürücü olmayan kufl gribi virüsü, y›l- bu salg›nda 18 kiflide hastal›k tespit edildi ve kufl gribi türü H5N1. Tayvan’dan rapor edilen en
lar içinde de¤iflim göstererek öldürücü özellik bunlar›n 6’s› hayat›n› kaybetti. Hong Kong’daki son kufl gribine H5N2 virüs tipinin yol açt›¤› tes-
kazand›. Günümüzde salg›nlara yol açan virüs, salg›n, üç gün içinde tüm tavuklar›n kesilmesiyle pit edildi. Bu virüsün kufllar aras›nda da hastal›k
kufllar aras›nda %100 öldürücülük özelli¤ine sa- durduruldu. Ayn› kufl gribi virüsü 2003 y›l›nda oluflturma riski düflük oldu¤u gibi, flimdiye kadar
hip. K›sa süre öncesine kadar kufl gribi virüsü- Hong Kong’da tekrar ortaya ç›karak, biri ölümle insanlarda bu virüs tipine ba¤l› olarak gerçekle-
nün, kufllar ve domuzlar d›fl›ndaki türlerde hasta- sonuçlanan iki vakaya neden oldu. Daha sonraki flen bir hastal›k bildirilmifl de¤il. Pakistan'dan
l›k yapmad›¤› san›l›yordu. Ancak, 1997 y›l›nda y›llarda uzakdo¤uda meydana gelen salg›nlarda bildirilen en son salg›na da H7 ve H9 virüs tiple-
Hong Kong’da kümes hayvanlar›nda görülen ve insanlar›n da etkilendi¤i yine rapor edildi. fiubat ri yol açt›. ‹nsanlarda hastal›k yapan di¤er alt-
H5N1 tipinin neden oldu¤u salg›nda, ilk kez ola- 2003 y›l›nda Hong Kong’da bir kiflinin ve Hollan- gruplar aras›nda H3N2, H2N2, H1N1, ve H1N2
rak insanlarda da fliddetli solunum yolu enfeksi- da’da bir veteriner hekimin ölümüne yol açan say›l›yor. Günümüzde Asya'y› kas›p kavuran kufl
yonlar› saptand› ve bunlar›n bir k›sm› da ölümcül salg›nlaraysa H5N7 alttipine ait virüsün yol açt›- gribinin, 1997 y›l›nda salg›na neden olan H5N1

B‹L‹M ve TEKN‹K 58 fiubat 2006


kusGribi 1/25/06 10:24 AM Page 59

kaybetti. 30 milyondan fazla kümes hay-


van›n›n imhas›yla durdurulan bu olay, ye-
ni enfeksiyon yay›l›m›n›n oldu¤u ülkeler-
de, etkilenen çiftliklerde kontrol önlemle-
ri al›nmas›n›n önemini ortaya koydu.
Kümes hayvanlar›nda bu virüslerin yol
açt›¤› hastal›k, hafif ve a¤›r olmak üzere
bafll›ca iki farkl› seyre sahip. Hafif seyirli
türünde, hayvanlarda tüy dökme ve yu-
murtlamada azalma gibi bulgular görülü-
yor. A¤›r seyirli hastal›ktaysa hayvanlar
aras›nda h›zla yay›lan virüs, iç organlarda
yayg›n hasara yol aç›p, hastal›k genellikle lar aras›nda salg›nlara yol açan virüsün, olacak. ‹nsandan insana geçifle yol açacak
48 saat içinde %100’e yaklaflan oranda son y›llarda insanlara da bulafl›p ölümcül böyle bir salg›n›n yüksek ölüm oranlar›y-
ölümle sonuçlan›yor. Hafif hastal›k yapan hastal›¤a yol açmas›. Günümüzde karfl›la- la seyredebilece¤i düflünülüyor. Böyle bir
virüs türü, kanatl› hayvan toplulu¤u içine fl›lan virüs tipi olan H5N1, insanlarda ol- durum, 1918-1919 y›llar› aras›nda a盤a
girdikten birkaç ay sonra, genetik yap›s›- dukça ciddi enfeksiyonlara neden oluyor. ç›kan ve yap›s› tamamen de¤iflmifl olan ye-
n› de¤ifltirerek a¤›r seyirli hastal›¤a yol Di¤er bir korkutucu noktaysa, halen in- ni bir virüs tipiyle gerçekleflen grip salg›-
açabaliyor. Vietnam’da yap›lan bir araflt›r- sandan insana geçifli olmayan bu virüsün, n›yla benzer sonuçlara yol açabilecek. Bu
ma, insan ve kufllardan al›nan farkl› ör- de¤iflime u¤ray›p bu özelli¤e sahip olabi- salg›nda hastal›k 4-6 ayda tüm dünyaya
neklerde, H5N1 kufl gribi virüsünün mu- lece¤i olas›l›¤›. Kufl ve insan grip virüsle- yay›lm›fl ve takip eden 2 y›l boyunca tek-
tasyona u¤rad›¤› ve virüsün yap›s›nda ba- ri, ayn› anda her iki virüs tipini tafl›yan bir rarlayan dalgalarla tüm dünyada yaklafl›k
z› de¤ifliklikler meydana geldi¤ini belirle- kiflinin vücudunda gen de¤iflimi yapabilir. 40- 50 milyon insan›n ölümüne neden ol-
di. Mutasyonlardan bir tanesi, ölen bir ‹nsanlarda k›fl aylar›nda s›kl›kla görülen, mufltu.
hastadan al›nan önekte gösterildi. Bu mu- oldukça bulafl›c› olan ve hafif so¤uk alg›n-
tasyonda, virüsün PB2 geninin de¤iflime l›¤›na yol açan grip virüsüyle bir araya ge-
u¤rad›¤› anlafl›ld›. Bu de¤iflim sayesinde len H5N1 virüsü, bu virüsün baz› genleri- Kufl Gribinin
virüs, insanlar baflta olmak üzere, memeli ni kopyalayabilir. Öldürücü güce sahip
hayvanlarda daha etkili oluyor. PB2 geni- olan H5N1 virüsü, bir de grip virüsünün Bulaflma Yollar›
nin, virüsün bulaflt›¤› hücrede daha fazla insandan insana geçme özelli¤ini kopya- Kufl gribi virüsü, hava yoluyla birkaç
üremesini sa¤lad›¤› düflünülüyor. Baflka larsa, oldukça tehlikeli bir yap›ya sahip kilometre uza¤a gidebiliyor. Havayla yay›-
bir de¤ifliklikse virüsün yüzeyindeki pro- lan virüs, solundu¤u zaman hastal›¤a ne-
tein tabakas›nda görüldü. Buradaki de¤i- den olabiliyor. Virüs içeren havay› solu-
fliklikler virüsün yaflama flans›n› ve bulafl›- yan bütün kanatl› hayvanlar hastal›¤› ka-
c›l›k özelli¤ini art›r›yor. p›yor ve di¤erlerine bulaflt›r›yor. Bu ne-
Halen görülen kufl gribi hastal›¤›, esas denle ülke içerisinde hastal›k bir çiftlikten
olarak kanatl› hayvanlar› hedef almas› ve di¤erine ya da bir kümesten di¤erine ol-
daha önceki grip salg›nlar›na göre daha dukça kolay bulaflabiliyor. Böcekler, kan
az insan› etkilemesine ra¤men, halk sa¤l›- emici sinekler ve kemiriciler, hastal›¤a ya-
¤› uzmanlar›n› oldukça tedirgin eden bir kalanm›fl olan hayvanlardan virüsü alarak
hastal›k. Bunun en önemli nedenlerinden bunu di¤er hayvanlara bulaflt›rabiliyorlar.
biri, yak›n bir geçmifle kadar yaln›zca kufl- Hastal›¤› do¤al olarak tafl›yan hayvanlar,

virüsüyle ayn› oldu¤u, laboratuvar testleriyle ka- oran›na sahipken, alt› ayda yap›s›n› de¤ifltirerek itlaf›, hastal›¤›n yay›lmas›n› engellemek için en
n›tland›. Japonya, Güney Kore, Vietnam, Tay- yaklafl›k % 90’larda seyreden bir ölüm oran›na önemli giriflimler.
land, Kamboçya, Tayvan, Endonezya, Pakistan, ulaflt›. Salg›n›n kontrolü için ABD’de yaklafl›k 65 ‹nsanlar› Etkileyen Kufl Gribi Salg›nlar›
Laos ve Çin'e yay›lan salg›n, özellikle Asya ülke- milyon dolar de¤erindeki 17 milyon kanatl› hay-
leri olmak üzere dünya ülkelerini yak›ndan ilgi- van itlaf edildi. ‹talya’da 1999-2001 aras›nda sü-
lendiriyor. Çin Devlet Kalite Denetleme ve Karan- ren ve H7N1 tipinin yol açt›¤› salg›nda virüs, 9
tina ‹daresi taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Viet- ay içinde de¤iflime u¤rayarak yüksek derecede
nam, Japonya ve Güney Kore dahil olmak üzere, ölümcüllük özelli¤i kazand›. Bu salg›nda da 13
bölgede bulunan ülkelerden canl› kümes hayvan› milyon kanatl› hayvan öldü ya da itlaf edildi. En-
ve bu hayvanlardan elde edilen yumurta ve tüy donezya, Vietnam, Kamboçya, Çin, Tayland ve
gibi yan ürünlerin ithalat›n›n durduruldu¤u bildi- Lao’da meydana gelen kufl gribi salg›nlar›ndaysa
rildi. Ayr›ca kufl gribinden etkilenen bölgelerden hastal›¤› kontrol alt›na alabilmek için 150 milyo-
gelen posta ve turistlere karfl› da önlem al›naca- na yak›n hayvan itlaf edildi. Meksika’da 1992 y›-
¤›n› belirten uzmanlar, bu bölgelerden Çin'e ula- l›nda görülen H5N2 salg›n›nda da ilk önceleri za-
flan hayvanlar›n geri gönderilece¤i veya itlaf edi- y›f olan virüs, de¤iflerek öldürücü bir özellik ka-
lece¤i uyar›s›nda bulundu. zand› ve 1995 y›l›na kadar kontrol alt›na al›na-
ABD’de 1983 y›l›nda görülen kufl gribi salg›- mad›. Salg›n›n ortaya ç›kt›¤› çiftliklerin karanti-
n›nda H5N2 virüsü bafllang›çta düflük bir ölüm naya al›nmas› ve virüsle temas eden hayvanlar›n

fiubat 2006 59 B‹L‹M ve TEKN‹K


kusGribi 1/25/06 10:24 AM Page 60

göçmen su kufllar› ve özellikle yaban ör- r›ndan yararlananan ev hayvanlar›n›n


dekleri. Bu hayvanlar hastal›¤a yakalan- hastal›¤› kapmas› kaç›n›lmaz. Sa¤l›ks›z
may›p yaln›zca virüsü tafl›yorlar. Ancak, koflullarda canl› hayvan sat›lan yerler de
evcil kanatl› hayvanlar olan tavuklar ve di¤er hastal›k yay›lma kaynaklar›. Hasta-
hindiler hastal›¤a oldukça duyarl›. Bu l›k, bir ülkeden di¤erine canl› kümes hay-
hayvanlarda hastal›k oldukça h›zl› ilerle- van› ticaretiyle yay›labiliyor. Göçebe kufl-
yerek ölümle sonuçlanan salg›nlara yol lar, yabani su kufllar›, deniz ve kara kufl-
aç›yor. Hastal›¤›n en s›k bulaflma yolu, lar› hastal›¤› bir ülkeden di¤erine tafl›yor.
hayvandan hayvana geçifl. Virüs, çiftlikler Bu kufllar uzun mesafelerle göç edebildik-
aras›nda araç-gereç, yiyecek, kafes, elbise kufllar›n d›flk›lar›, hem kanatl› hayvan ti- leri için çok uzaklardaki ülkelere bile vi-
ya da di¤er ekipmanlarla da kolayca tafl›- careti yap›lan hem de kümes hayvanc›l›¤› rüsü tafl›yabiliyorlar. Özellikle yabani su
nabiliyor. Tavuktan yumurta yoluyla civci- yap›lan yerlerde hastal›¤›n yay›lmas›nda ördekleri hastal›¤a karfl› dirençli oldukla-
ve geçti¤iyse henüz saptanabilmifl de¤il. oldukça etkin rol oynuyor. E¤er ev hay- r› için, virüsü yaln›zca tafl›yor ve baflka ka-
Ancak, hastal›kl› hayvanlardan elde edi- vanlar› serbestçe dolaflabiliyorlarsa hasta- natl› hayvanlara bulaflt›r›yorlar. Evcil ör-
len yumurtalar›n kabuklar›nda virüs bu- l›¤›n yabani kufllardan ev hayvanlar›na dekler, kazlar, hindiler ve di¤er kanatl›
lunmas› nedeniyle, hasta hayvanlar›n yu- geçme olas›l›¤› da oldukça yüksek. E¤er hayvan türleri, öldürücü olabilen virüsü
murtalar› da risk tafl›yor. Hastal›¤›n yay›l- ev hayvanlar›yla yabani kufllar ortak su kap›p bulaflt›rabiliyorlar.
mas›nda, mekanik tafl›y›c› görevi gören kayna¤›n› kullan›yorlarsa, virüs tafl›yan Hastal›¤›n insanlara bulaflmas›, hasta-
kemirgenler de etkili. Hastal›kl› yabani yabani kufl d›flk›s› bulaflm›fl su kaynakla- l›kl› hayvanlara, bunlar›n d›flk› ya da di¤er

Göçmen Kufllar›n Uçufl Yollar› ve Kufl Gribi


.

Uzun zamand›r yabani kufllar›n, tüm dünyada da evcil örde¤e sahip ve bu ülkeler yabani kufllar›n bahar aylar›ndaki kufl göçleri sonras›nda, kufllar›n
kufl gribi virüsü için rezervuar konumunda oldukla- ana göç ve dinlenme yollar› üzerinde. Bu ülkeler güney bölgelerden geri dönüflü s›ras›nda H5N1 kufl
r› biliniyor. Bu durum oldukça endifle verici, çünkü yeni ve yayg›n bir H5N1 kufl gribi enfeksiyonu aç›- gribi virüsünün Avrupa’ya da yay›lmas›ndan endifle
bu kufllar uluslararas› s›n›rlar boyunca uzun mesa- s›ndan önemli bir potansiyel tafl›yor. Önümüzdeki ediliyor.
felerde uçuyorlar. Yabani kufllar, insanlara yeni
grip virüslerinin tafl›nmas›nda ve bu virüsün insan- Yabani kufllar için bildirilen kufl gribi vakalar› 2004-2005
larda dolaflan insan gribi virüsleriyle etkileflip tama-
men yeni bir grip virüsü olarak ortaya ç›kmas›na
neden olarak görülüyor. Kufl gribi virüsü suda can-
l›l›¤›n› koruyor ve yay›l›yor. Baz› ördek türleri hiç-
bir hastal›k belirtisi göstermeden bu virüsleri tafl›-
yabiliyorlar. Genç ördekler, hastal›¤› yaymak bak›-
m›ndan en yüksek risk grubunu oluflturuyorlar.
Kufllar yaz sonunda kuzeydeki bölgeleri terkettikle-
rinde, en yüksek virüs oran›na sahipler. Virüs mik-
tar›, kufllar güneye do¤ru ilerledikçe azal›yor.
Hastal›k yapma yetene¤ine sahip olan kufl gribi
H5N1 virüsünün, yabani su kufllar›n›n göç rotas›
boyunca güney Asya’da insanlar›n yo¤un oldu¤u
bölgelere, Afrika ve Avrupa’ya yay›lma riski bulu-
nuyor. Ana uçufl yollar›n›n karmafl›k olmas› ve han-
gi yabani kufl türlerinin kufl gribi virüsünü tafl›d›¤›-
n›n bilinmemesi nedeniyle kufl gribinin tam olarak
hangi bölgelere yay›laca¤›n› tespit etmek oldukça
güç. Bununla birlikte H5N1 kufl gribi virüsünün ya- * Sadece 1 papa¤anda görüldü¤ü için salg›n olarak kabul edilmiyor
k›n bir gelecekte Sibirya’dan Hazar Denizi ve Kara-
deniz bölgesine yay›laca¤› tahmin ediliyor. Kufl gri-
bi tafl›yan baz› kufllar halen Rusya’da Novosibirsk
ve Altay bölgesinde yuvalanm›fl durumdalar. K›fl›n
gelmesiyle birlikte, kufllar›n bu bölgelerden Hazar
Denizi ve Karadeniz bölgesine göç edecekleri ya da
Afrika veya Avrupa uçufl yolu üzerinde dinlenme
noktalar›nda duraklayacaklar› tahmin ediliyor. Kufl
gribi virüsünü hastalanmadan tafl›yabilen kufllar›n
tespit edilmesi, bu kufllar›n uçufl yollar›ndaki din-
lenme bölgeleri ve bu bölgelerdeki kümes hayvan-
lar› üretim tesislerinin net olarak belirlenmesi, has-
tal›¤›n yay›l›m yollar›n›n tespiti aç›s›ndan oldukça
önemli. Kufllar›n göç yollar› güneybat› Asya ve ba-
z› Akdeniz ülkelerini içeriyor. Ancak henüz bu böl-
gelerde hastal›k görülmedi. Bu rotaya göre Hindis-
tan ve Bangladefl risk alt›nda. Özellikle Bangladefl
(ve daha az olmakla birlikte Hindistan) büyük say›- 2005 Y›l›nda H5N1 salg›nlar› ve göçmen kufllar›n ana uçufl rotalar› (Kaynak: Wetlands Internetional)

B‹L‹M ve TEKN‹K 60 fiubat 2006


kusGribi 1/25/06 10:24 AM Page 61

salg›lar›n›n temas etti¤i yüzeylere dokun-


malar› sonucunda gerçeklefliyor. Havaya
Türkiye’deki Son Durum minsanlar›, Dünya Sa¤l›k Örgütü uzmanlar›yla
birlikte, hastal›¤›n çocuklara nas›l bulaflt›¤›n› ke-
.

kar›flan virüslerin solunmas›yla da hasta- sin olarak belirlemek ve gereken önlemleri al-
Ülkemiz, Çin, Vietnam, Tayland, Endonezya, mak için yo¤un bir çal›flma içindeler. Yetkililer,
l›k insanlara bulaflabiliyor. Virüsün bulafl-
Kamboçya gibi Asya ülkelerinden sonra kufl gri- hastal›¤›n kontrol alt›na al›nabilmesi için al›nma-
t›¤› eflyalara temas edilmesi ya da havaya s› gereken önlemlerin bafl›nda, vakalar›n görül-
binin görüldü¤ü bat›daki ilk ülke. Geçen y›l Tür-
kar›flan virüslerin solunmas›yla da hasta- kiye’yle birlikte baflka Avrupa ülkelerinde de kufl dü¤ü yer ve komflu köylerdeki tüm tavuklar›n
l›k kap›labiliyor. Hastal›kl› hayvanlar›n gribine rastlanm›fl, ancak göçmen kufllardan kü- derhal itlaf edilmesi geldi¤ini ifade ediyorlar.
ayaklar› ve gövdeleri, bu aç›dan dikkat mes hayvanlar›na bulaflt›¤› belirlenen virüs, ölü- Konunun uzmanlar›, toplumu bilinçlendirme ve
edilmesi gereken bölgeler. Kufl gribi, k›r- me neden olmam›flt›. Bu virüse ba¤l› hastal›k ilk Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n önerdi¤i önlemlerle hastal›-
olarak A¤r› ilinin Do¤ubeyaz›t ilçesinde görüldü. ¤›n kontrol alt›na al›naca¤› görüflündeler. An-
sal kesimde yaflayan kiflilerde ve aç›kta cak, hastal›¤›n kufllarla tafl›nd›¤› göz önüne al›-
dolaflan kümes hayvanlar›yla yak›n temas- Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün raporuna göre, hasta-
l›¤›n ilk görüldü¤ü tarihten 19 Ocak 2006’ya ka- nacak olursa, de¤iflik bölgelerde de kufl gribi va-
ta bulunanlarda görülüyor. Ülkemizden dar toplam 21 kiflide kufl gribi tespit edildi ve bu kalar› görülebilir. Kufl gribinin mevcut türleri ha-
bildirilen kufl gribi vakalar›n›n tamam› da, hastalar›n 4’ü öldü. Ölümle sonuçlanan vakala- len insandan insana geçmiyor. Buna ra¤men
hastalanm›fl hayvanlarla yak›n temasta r›n tamam› Do¤ubeyaz›t ilçesindeydi. Yap›lan in- hastal›¤a neden olan virüsün mutasyon, yani ge-
netik de¤iflim geçirerek insandan insana geçer
bulunan ya da bu hayvanlar› keserek tü- celemeler, sözkonusu virüsün H5N1 tipinde ol-
du¤unu gösteriyor. Eldeki bulgulara göre virü- hale gelmesi mümkün. Uzmanlara göre, böyle
keten kiflilerde tespit edilmifl bulunuyor. bir durumda dünya, küresel bir kufl gribi salg›n›-
sün, ölen çocuklara hastal›kl› tavuklarla temas
Virüsle temas›n en yüksek risk tafl›d›¤› gi- na sahne olabilir.
nedeniyle geçti¤i ifade ediliyor. Ülkemizdeki bili-
riflimler, hayvanlar›n kesimi, tüylerinin yo-
lunmas› ve piflirme için haz›rlanmas› ola- yabiliyor. Hastal›k, insanlarda, tipik bir kalpte geniflleme ve kalp ritminde bozul-
rak kabul ediliyor. Hastal›¤›n henüz in- gribal enfeksiyon fleklinde bafll›yor. Ço¤u malar biçimde kendini gösteren çoklu or-
sandan insana bulaflt›¤›na iliflkin bir bul- hastada bafllang›ç bulgular› 38 dereceyi gan yetmezli¤i de ortaya ç›kabiliyor. Kufl
gu yok. Ancak, virüsün de¤iflime u¤raya- aflan vücut s›cakl›¤› ve öksürük, nefes gribi, hastalar›n %50’den fazlas›nda ölü-
rak bu özelli¤e de sahip olabilece¤i ifade darl›¤› gibi alt solunum yolu bulgular›. me yol aç›yor. Hong Kong’da 1997 y›l›n-
ediliyor. Kufl gribi virüsü, kuramsal ola- Bunlara ek olarak bo¤az a¤r›s› ve yayg›n da görülen salg›nda ölenler 13 yafl›ndan
rak insandan insana kolayl›kla bulaflabi- kas a¤r›lar› da görülüyor. Baz› kiflilerde büyük kiflilerdi. Son y›llarda görülen sal-
len bir grip virüsüyle karfl›laflt›¤›nda, bu flikayetler art›yor ve hastal›k ilerleyerek g›nlardaysa ölenlerin aras›nda 15 yafl›n-
virüsün bulaflma özelliklerini kopyalaya- zatüreye neden olabiliyor. Nadiren, hasta- dan küçük ve öncesinde hiçbir sa¤l›k so-
rak, insanlarda salg›na yol açabilecek bir l›¤›n erken döneminde ishal, kar›n a¤r›s›, runu olmayan çocuklar da bulunuyor.
yap›ya sahip. Kufl gribi virüsünün genetik kusma, gö¤üs a¤r›s›, burun ve difleti kana- Ölüm, genellikle hastal›k belirtilerinin or-
flifresinin h›zl› bir de¤iflim potansiyelinin malar› görülebiliyor. Sulu ishal, solunum taya ç›kmas›ndan 9-10 gün (6-30 günler
olmas›, yak›n bir gelecekte önemli bir in- belirtilerinin ortaya ç›kmas›ndan bir hafta aras›) sonra gerçeklefliyor. Kaybedilen ki-
san sa¤l›¤› sorunu hale gelebilece¤i kayg›- kadar önce bafllayabiliyor. Yine ender ola- flilerin büyük ço¤unlu¤undaysa ölüm ne-
s› yarat›yor. rak, solunum yolu belirtileri görülmeden deni, h›zl› ilerleyen solunum yetmezli¤i.
önce, virüs beyin iltihab›na yol açabiliyor.
Hastalar›n neredeyse tümünde zatüre ge- Kufl Gribinin Teflhisi
Hastal›¤›n Belirtileri lifliyor. Akci¤er röntgeninde, akci¤erlerde
yayg›n ya da yama tarz›nda lekeler görü- Bir insanda kufl gribinin varl›¤›ndan
ve Seyri lüyor. Bu bulgular, birçok hastal›¤› taklit flüphelenmek için, önce o kiflinin bu virüs-
Yap›lan laboratuvar çal›flmalar›, halen edebilen kufl gribinin teflhisinde çok ya- le temas›n› bilmek gerekiyor. Hasta ya da
ülkemizde hayvanlar aras›nda görülen rarl› olmuyor. Tablo h›zla ilerleyerek ölü kanatl› hayvanlar›n tüylerine ya da
kufl gribi salg›n›na H5N1 virüsünün yol “akut respiratuar distress sendromu” d›flk›lar›na dokunan kifliler risk alt›nda.
açt›¤›n› gösterdi. Önceki y›llarda insanlar- (ARDS) denilen bir tür akci¤er yetmezli¤i- Hasta hayvanlar›n bulundu¤u ortamda
da hastal›k yapan alt gruplar aras›nda ne dönüflebiliyor. Zatüre bafllang›c›ndan bir saatten fazla kalmak da riskli kabul
H3N2, H2N2, H1N1, ve H1N2 say›l›yor. akci¤er yetmezli¤i geliflimine kadar geçen ediliyor. H5N1 virüsü pozitif bulunan in-
Hastal›¤›n kuluçka süresi genellikle 2-5 ortalama süre, 6 gün (4-13 gün aras›) ola- sanlarla yak›n temasta bulunmak da has-
gün, ancak bu süre 17 güne kadar da uza- rak kabul ediliyor. Böbrek yetmezli¤i, tal›¤a yol aç›yor. Sa¤l›k kurulufllar›nda
görev yapan ve virüs içeren malzemeyle
Dünyadaki Son Durum temas eden kiflilerin de hastal›k aç›s›ndan
.

Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün 19 Ocak 2006 tarihinde yay›mlad›¤› tablo, bu konudaki son durumu özetliyor:

Not: Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO) yaln›zca laboratuarlar taraf›ndan ispatlanm›fl vakalar› rapor eder.

fiubat 2006 61 B‹L‹M ve TEKN‹K


kusGribi 1/25/06 10:24 AM Page 62

kontrolden geçmeleri gerekiyor. Kufl gri-


binin belirtileri so¤uk alg›nl›¤›na benzi-
yor. Koltukalt›ndan ölçülen ve 380C’nin
üzerinde atefle yol aç›yor. Buna ek olarak
bo¤az a¤r›s›, yayg›n kas a¤r›lar›, öksürük
ve solunum güçlü¤ü görülüyor. fiüpheli
temas› olan kiflilerin, ateflle birlikte bu fli-
kayetlerden en az birisi varsa, en k›sa sü-
rede hastaneye baflvurmalar› gerekiyor.
K›fl aylar›nda di¤er grip virüsleri de yay-
g›n olarak gribe yol açt›¤› için flüpheli te-
mas› olmayan kiflilerin, yukar›da belirtilen
flikayetleri olsa da, endifleye kap›lmalar›na
gerek yok. Halen ülkemizdeki tüm vaka-
lar, hasta hayvanlarla do¤rudan temas so-
nucunda geliflmifl durumda.
‹lk yap›lan kan tetkiklerinden biri, tam
kan say›m›. Kanda beyaz hücre say›s›nda Nöraminidaz enzimini bask›layan osel- gular› olan kifliler, mevsimsel grip olarak
art›fl, p›ht›laflma hücreleri olan trombosit- tamivir ve zanamivir’in, H5N1 ald›¤›ndan de¤erlendiriliyor ve kufl gribi tedavisi ve-
lerin azalmas› ve karaci¤er enzimlerinin kuflkulan›lan hastalara süratle bafllanmas› rilmiyor.
hafif yükselmesi, kufl gribinin laboratuvar öneriliyor. Sa¤l›k Bakanl›¤› Temel Sa¤l›k
bulgular› aras›nda. Kan flekerinde art›fl ve Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü’nün Kufl Gribinden Korunma
kreatinin düzeyinde yükselme de rapor 18.01.2006 tarihli genelgesine göre, teda-
edilen di¤er bulgular say›l›yor. Kesin tefl- vi bafllanmas› gerekenlerin bafl›nda, kufl Kufl gribinin en etkili tedavisi ondan
his, virüsün tespit edilmesiyle yap›l›yor. gribinin klinik bulgular›n› tafl›yan ve flüp- korunmak. Bunun için de virüsün özellik-
A¤z›n arka duvar› olan yutaktan al›nan heli temas› olan kifliler geliyor. Korunma lerinin iyi bilinmesi gerekiyor. H5N1 virü-
salg›larda, H5-özgül RNA’n›n bulunmas›y- tedbirlerini yeterli düzeyde alm›fl olmalar› sü, bulaflt›¤› hayvan›n d›flk›s›nda so¤uk
la (PCR testiyle) kesin teflhis konuluyor. kofluluyla, hasta insan, hayvan ya da bun- havada 3 haftaya kadar canl›l›¤›n› koru-
Do¤ubeyaz›t’tan bildirilen vakalarda ilk lar›n salg›lar›yla temas etmifl olma riski al- yor. Virüs suda 22°C s›cakl›kta 4 günden
test sonuçlar›n›n negatif olmas›nda, salg›- t›nda bulunanlara tedavi uygulanmas›na fazla canl› kalabilirken, 0°C’de 30 gün
lar›n burundan al›nmas›n›n pay› olabilece- gerek yok. Ancak bu kifliler klinik bulgu- canl› kal›yor. Virüs ›s›yla ve (56°C’de 3 sa-
¤i belirtiliyor. Hastal›¤›n bafllang›c›ndan lar aç›s›ndan yak›n takibe al›n›yor ve atefl at ya da 60°C’de 30 dakika bekletildi¤in-
itibaren bo¤azdan al›nan salg›larda virüs ç›karsa tedavi veriliyor. fiüpheli temas› de ölüyor) iyot içeren dezenfeksiyon mal-
RNA’s› saptanmas›na kadar geçen ortala- olan ve korunma tedbirlerine uymayan ki- zemeleriyle öldürülebiliyor. Hastal›¤›n gö-
ma süre 5,5 gün. Kufl gribinin teflhisi, h›z- flilereyse, klinik bulgu olmasa da tedavi- rüldü¤ü tavuk çiftliklerinde çal›flanlar›n
l› çal›fl›lan antijen testleriyle de yap›labili- nin en k›sa zamanda bafllanmas› gereki- derhal gözlük, eldiven ve maske kullanma
yor. Ancak bu testler PCR kadar güveni- yor. Hem flüpheli temas› olan hem de kli- gibi korunma önlemlerini almalar› gereki-
lir sonuç vermiyor. nik bulgular› olan kiflilerin derhal yo¤un yor. Kufl gribinin, iyi piflirilmifl tavuk ya
bak›m ünitesi bulunan bir hastaneye yat›- da hindi etinin yenmesiyle bulaflmad›¤›
Kufl Gribinin Tedavisi r›lmas› gerekiyor. Hastaneye yat›r›lan ço- ifade ediliyor. Tavuk ya da hindi etlerinin
¤u hastaya 48 saat içinde ventilatör, yani 70°C’nin üzerine ›s›t›lmas›yla virüsler ha-
Hastal›¤›n kesin tedavisi bulunmamak- yapay solunum cihaz› deste¤i gerekiyor. sar görerek hastal›¤a yol açam›yorlar.
la birlikte, virüse karfl› etkili oldu¤u düflü- Bu hastalarda tansiyon düflmesine karfl› A¤›r hasta olan hayvan›n 1 graml›k d›flk›-
nülen amantadin, rimantadin, oseltamivir, gerekli tedavinin de verilmesi önemli. s›, 1 milyon kanatl› hayvana hastal›k bu-
ve zanamivir gibi ilaçlar kullan›l›yor. Son Hastal›k baz› hayati organlarda yetmezli- laflt›rabiliyor. Eldeki mevcut bilgilere gö-
y›llarda salg›nlara yol açan kufl gribi virü- ¤e yol açabilece¤i için yo¤un bak›m deste- re, hastal›¤›n insanlardaki flekli, hastal›¤›n
sü, amantadin ve rimantadin’e dirençli. ¤inin haz›r bulundurulmas› laz›m. Her- görüldü¤ü çiftliklerden yay›ld›¤› için, ta-
Bu nedenle oseltamivir ve zanamivir kul- hangi bir flüpheli temas› olmay›p yaln›zca vuk çiftliklerinde çal›flanlar›n korunma
lan›l›yor. Bir yafl›ndan büyük çocuklarda atefl, öksürük, bo¤az a¤r›s› gibi klinik bul- önlemlerini uygulamalar› ve bu kiflilerin
kullan›labilen ilaç, yap›lan araflt›rmalara hastal›kla ilgili olarak bilgilendirilmeleri
göre grip sürecini ortalama 1,3 gün k›sal- gerekiyor. Kiflisel temizli¤e de gerekli
t›yor. Oseltamivir bafllanan ve sa¤ kalan önem verilerek, ellerin s›k s›k sabun ve
hastalarda, virus ço¤unlukla tedavi sonra- bol suyla iyice y›kanmas› öneriliyor.
s›nda 2-3 gün içinde kayboluyor. 12 saat H5N1 virüsüne temas eden kiflilerde, etki-
arayla kullan›lan ilaçlara, flikayetler azal- li antiviral ilâçlarla yap›lan koruman›n ya-
sa bile en az 5 gün devam etmek gereki- n›s›ra, hastal›¤›n görüldü¤ü ülkelere seya-
yor. En s›k yan etkileri bulant› ve kusma hat edenlerin, dönüfllerinden 7-10 gün
olan bu ilaçlar› hamile ve emziren kad›n- sonras›na kadar atefl ve solunum sistemi-
lar›n kullanmalar›ysa sak›ncal›. ne ait belirtilerin görülmesi halinde, heki-

B‹L‹M ve TEKN‹K 62 fiubat 2006


kusGribi 1/25/06 10:24 AM Page 63

me baflvurmalar› gerekiyor.
Hastal›¤› kapm›fl olan kümes hayvanla-
r›n›n hareketlerinin k›s›tlanmas› (özellikle
flehirler ve ülkeleraras› hareketler) ve
kontrol alt›nda tutulmalar, di¤er kontrol
önlemleri aras›nda. En önemli önlemse
hastal›kl›, virüse maruz kalm›fl ya da kal-
m›fl olma olas›l›¤› bulunan hayvan› müm-
kün oldu¤u kadar h›zl› biçimde itlaf et-
mek. ‹tlaf edilmifl hayvanlar›n mutlaka uy-
gun flekilde, yani kireçlenerek ve yeterli
derinli¤e gömülmesi gerekiyor. Çiftlikle-
rin karantinaya al›nmas› ve çok dikkatli
dezenfeksiyon uygulanmas› da oldukça
önemli. Hastal›¤›n görüldü¤ü ülkelere se-
yahat edenlerin enfekte tavuk çitliklerin-
den uzak durmalar› ve ancak iyi piflti¤in-
den emin olduklar› yumurtalar› ve kanat- haz›rlan›yor. Japonya’n›n, ölümcül kufl kufl gribini önlemedeki etkisi de araflt›r›l›-
l› etlerini yemeleri öneriliyor. Tar›m ve gribi virüsüne karfl› etkili afl› çal›flmalar›- yor. Bir kiflide hem insan gribi, hem de
Köyiflleri Bakanl›¤›, aç›kta kanatl› hayvan na bafllad›¤› ve afl›n›n gelifltirilmesi için kufl gribi ayn› anda hastal›k yaparsa, bu
besicili¤inin yasaklanmas› için Bakanlar 100 milyon yen (yaklafl›k 1 milyon 151 iki virüs genetik al›flveriflle birbirinden ba-
Kurulu'na teklif sunmaya haz›rlan›yor. bin YTL) fon ay›rd›¤› bildirildi. Hüküme- z› özellikleri alabilir. Bu türden ikili en-
Yetkililer, hane halk› tüketimi için bahçe- tin Bilimsel Dan›flma Kurulu Baflkan› To- feksiyonlar, kufl ve insan virüslerine gene-
lerde beslenen kümes hayvanlar› da dahil mohiko Arai, Japon biliminsanlar›n›n, tik yap›lar›n› de¤ifltirme f›rsat› vererek, in-
olmak üzere, aç›kta kanatl› hayvan besici- ölümcül H5N1 tipi kufl gribi afl›s›n›n pro- sanlar aras›nda yay›lma gücüne sahip ye-
li¤i durdurulmadan kufl gribi hastal›¤›n›n totipini ürettiklerini ve virüsün insanlar- ni bir virüs alt grubunun geliflmesine ze-
önüne geçilemeyece¤ini vurgularken, söz- dan insanlara geçen bir türe dönüflmesi min haz›rlayabilir. Mevcut grip afl›lar›, kü-
konusu yasa¤›n flart oldu¤unu söylüyor- durumunda insanlarda kullan›lacak afl›- mes çiftliklerinde çal›flanlar gibi yüksek
lar. Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›'na kufl n›n yak›n bir sürede gelifltirilece¤ini belir- risk alt›ndaki kiflilere uyguland›¤›nda, bu
gribiyle mücadele için Maliye Bakanl›- tiyor. Dünyan›n önde gelen ilaç flirketle- kiflileri insan gribi virüsüne karfl› koru-
¤›'ndan 25 milyon YTL ek ödenek aktar›l- rinden biri, tüm grip türleri üzerinde etki- yor. Böylece, insan ve kufl gribi virüsleri-
d›¤› da ifade ediliyor. li bir afl› gelifltirmeye bafllad›klar›n› aç›kla- nin ayn› konakç›da bir araya gelip, olas›
d›. fiirketin yöneticilerinden Garnier'in bir genetik al›flveriflte bulunmalar› engel-
Grip Afl›s› yapt›¤› aç›klamaya göre, klinik deneyler lenmifl oluyor. Bu nedenle, risk alt›ndaki
sürüyor ve yaklafl›k alt› ay içinde bu afl›- kiflilere her durumda, mevcut influenza
Çinli yetkililer, kümes hayvanlar› için n›n seri üretimine geçilecek. trivalan afl›s›n›n uygulanmas› öneriliyor.
de daha ucuz bir kufl gribi afl›s› gelifltir- Halen piyasada bulunan grip afl›lar›n›n
diklerini aç›klad›lar. Maliyeti oldukça dü- Doç. Dr. Ferda fienel
flük olacak bu yeni afl›dan bir milyar adet Sa¤l›k Bakanl›¤› Temel Sa¤l›k Hizmetleri Ge- Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi
üretilmesi bekleniyor. Ancak halen kufl nel Müdürlü¤ü’nün 18.01.2006 tarihli genelgesi-
Kaynaklar
ne göre hastal›kl› hayvanlarla temas edecek kiflile- http://www.cdc.gov/flu/avian/gen-info/avian-flu-humans.htm
gribinden korunmak için insanlara uygu-
rin almas› gereken kiflisel önlemler: http://www.who.int/csr/disease/avian_influenza/country/cases_tab-
lanabilecek bir afl› mevcut de¤il. Piyasada • N95 maske, yoksa standart cerrahi maske le_2006_01_19/en/index.html
http://www.who.int/csr/disease/avian_influenza/avian_faqs/en/index.html
bulunan grip afl›lar›, H5N1’in insanlarda • Gözlük (Avian influenza frequently asked questions)
Current Concepts: Avian Influenza A (H5N1) Infection in Humans The Writing
yol açt›¤› hastal›¤a karfl› koruma sa¤lam›- • ‹tlaf ekipleri için özel tulum, sa¤l›k persone- Committee of the World Health Organization (WHO) Consultation on Hu-
yor. Ancak Çin’den gelen bilgilerde, yeni li için önlük (standart ameliyathane önlü¤ü kulla- man Influenza A/H5 N Engl J Med 2005; 353:1374-1385, Sep 29,
n›l›r ve bu önlüklerin kumafl olanlar› 70 °C’de en 2005
gelifltirilen bir afl›n›n öncül çal›flmalar›n›n, http://www.who.int/csr/disease/avian_influenza/avian_faqs/en/print.html
az 5 dakika y›kand›ktan sonra tekrar kullan›labilir) (Avian influenza frequently asked questions)
120 sa¤l›kl› insan üzerinde denendi¤i ifa- • Eldiven ve galofl http://www.saglik.gov.tr/default.asp?sayfa=detay&id=636 (Avian ‹nfluenza-Ta-
de ediliyor. Erken dönemde bu afl›n›n yol • Koruyucu materyal giyilirken ellerin bol su vuk Vebas›, Kufl Gribi)
http://www.ttb.org.tr/avian/ (Kufl gribi nedir?)
açt›¤› herhangi bir olumsuz etkiyle karfl›- ve sabunla en az 30 saniye y›kanmas› http://www.who.int/csr/don/2006_01_16/en/index.html (Avian influenza –
situation in Turkey - update 5)
lafl›lmam›fl. ‹lk sonuçlar›n elde edilmesi • Koruyucu materyal ç›kart›l›rken s›ras›yla:
http://www.gribeson.com/ovcp_new_pages/kus_gribi_genel_bil-
için dokuz ay süre gerekti¤i belirtiliyor. o Önce eldiven ç›kar›l›r gi_101005.asp (Kufl Gribi -Avian Flu – Genel Bilgiler)
o Giysi ve galofl ç›kar›l›r http://www.gribeson.com/ovcp_new_pages/kus_gribi_01092005.asp(Göç-
Macaristan’da, Sa¤l›k Bakan› da dahil ol- men Kufllar›n Uçufl Yollar› & Kufl Gribinin Yay›l›m›)
o Eller y›kan›r veya dekontamine edilir http://www.vet.uga.edu/vpp/gray_book/FAD/avi.htm (AVIAN INFLUENZA )
mak üzere, 100 gönüllü üzerinde dene- o Gözlük ç›kar›l›r Proceedings of the Third International Symposium on Avian Influenza. May
nen yeni kufl gribi afl›s›n›n baflar›l› sonuç- o Maske ya da gaz maskesi ç›kar›l›r 27-29, 1992. Madison, WI, Richmond, VA: U.S. Animal Health Assoc.,
Lib. Cong. Cat. Card No. 92-061298.
lar verdi¤i aç›kland›. Yetiflkinlerde kufl o Eller yeniden y›kan›r ya da dekontamine http://www.birdflu.org.cn/ (Basic Information on Avian Influenza -Bird Flu)
edilir http://www.nature.com/nsu/040126/040126-7.html (Bird flu spreads to
gribi virüsüne karfl› ba¤›fl›kl›k sistemini China)
koruyan afl›n›n büyük bir salg›na karfl› et- El y›kama yerine alkollü el dezenfektanlar› (al- GOVORKOVA, E.A., LENEVA, I.A., GOLOUBEVA, O.G., BUSH, K., WEBSTER,
kol derecesi %60’›n üzerinde olmak kofluluyla) G.W. (2001). Comparison of Efficacies of RWJ-270201, Zanamivir, and
kili olup olamayaca¤› henüz bilinmese de Oseltamivir against H5N1, H9N2, and Other Avian Influenza Viruses. An-
kullan›labilir. timicrobial Agents and Chemotherapy 45: 2723-2732
Macaristan, afl›dan 120 bin doz üretmeye

fiubat 2006 63 B‹L‹M ve TEKN‹K


yumurtadan 1/24/06 10:34 AM Page 64

Yumurta
Kabu¤undan
Kar›n ‹çine
Günümüzden 180 milyon y›l kadar lüyor. Buna göre de sözkonusu hay- bal›klar, sürüngenler dünya ekosistem-
önce, tarla faresine benzer küçük, tüy- van, yumurtalar›n› yumurta kanal›nda lerini ele geçirir duruma da gelmifller-
lü bir hayvan, henüz dünyaya gelme- (fallop tüplerinde) belirli bir süre ‘tuta- di. Yumurtlama stratejisinin alt›nda ya-
mifl olan yavrular›n› korumak için yeni rak’ yumurtlama için uygun yer ve za- tan ilke de oldukça basitti: Milyonlarca
bir yöntem gelifltirdi. Yumurtalar›n›, man› kollam›fl olmal›yd›. Bu fazladan yumurtla ki, elinde en az bir avuç kal-
ne olaca¤› belirsiz bir d›fl dünyaya b›ra- “iç kuluçka” süresinin getirisi aç›k: s›n. Ya da: Az yumurtla, ama elindeki-
k›p kuluçkaya yatmak yerine, embriyo- Yavrular›n, ani iklimsel de¤iflikliklere lere iyi bak ki, hepsi yaflas›n.
lar›n› kendi içinde saklayarak güvenli ve istenmeyen di¤er çevresel etkilere O zamanlar oldu¤u gibi flimdi de,
bir iç ortamda geliflmelerine olanak ta- karfl› daha korunakl› olmalar›, annenin yumurtlayan omurgal›lardaki difli üre-
n›d›. Bu küçük memeli her ne idiyse, de hareket k›s›t›n›n belirgin biçimde me sistemi, temelde bir tüpten ibaret.
buluflçusu oldu¤u evrimsel mekaniz- azalmas›. Tüpün, yumurtal›ktan b›rak›lan döllen-
ma, onu plasental› ve keseli memelile- Üreme stratejisindeki bu de¤iflim, memifl yumurtay› yakalayan huni biçi-
rin ortak atas› haline getirmiflti. Getir- atasal theria canl›s›n›n üreme sistemi- mindeki üst ucu, kasl› yap›daki yumur-
di¤i yenilikse, dinozorlarda tüy gelifli- ni etkileyen bir dizi yap›sal ve fizyolo- ta kanal›yla devam ediyor; yumurta bu-
mi ya da sucul kayvanlar›n karada or- jik de¤ifliklikle birlikte gerçekleflmiflti. rada albuminle kaplan›p zarlarla, baz›
taya ç›kmas›na benzer türden, oldukça Bu canl›ya gelene kadar, neredeyse bü- canl›larda da sert bir kabukla çevrele-
önemli bir yenilikti. tün hayvanlar ya d›flar›ya b›rak›lan yu- niyor. Biraz daha ileride yer alan son
Bu atasal “theria” (memelilerin, pla- murtalardan ç›karak ya da do¤rudan bölümse, yumurtalar›n d›flar› at›ld›¤›
sental› ve keseli memeliler gruplar›n› ‘anne’den tomurcuklanarak gelifliyor- “kloak” aç›kl›¤›n› içeriyor.
bar›nd›ran alt-s›n›f›) canl›s›n›n, yumurt- du. Üstelik üreme aç›s›ndan inan›lmaz Keseli ve plasental› memelilerdeki
lamay› erteleme becerisini gelifltirmifl derecede baflar›l› bir yöntem say›labile- üreme sistemi, yumurtlayan canl›larda-
bir baflka hayvandan türedi¤i düflünü- cek yumurtlama sayesinde amfibiler, ki tüplü yap›n›n üzerinde gerçekleflen

B‹L‹M ve TEKN‹K 64 fiubat 2006


yumurtadan 1/24/06 10:34 AM Page 65

karmafl›k de¤iflikliklerle oluflmufl. Kas- Yumurtal›klar

l› tüp, bu canl›larda rahim ve vajinaya Yumurta kanallar›

farkl›lafl›rken, rahmin iç astar dokusu


Yumurtal›klar
da endometrium ad› verilen ve hor- Yumurta kanal›
monlara verdi¤i tepkilerle büyüyüp ge-
liflebilen oldukça karmafl›k bir dokuya Rahim üst bölümü

dönüflmüfl. Bir yandan genifl bir kan-


Rahim alt bölümü
damar› a¤›yla beslenirken bir yandan
Amfibi
da geliflmekte olan embriyoya besin
sa¤layacak çeflitli bezlerle dolmufl. An- Vajina
neden fetusa do¤rudan besin nakleden Yumurtal›k

plasentaysa, yumurta zarlar›ndan ev-


rimleflmifl.
‹nsan›n da dahil oldu¤u plasental› memelilerde ra- Yumurta kanal›
Üreme organlar›n›n evrimine iliflkin him, keseli memelilerdekine oranla oldukça büyük.
yeni görüfllerin ço¤u, evrimsel ve geli- fiekilde, farkl› Hox genlerinin etkin oldu¤u bölgeler
flimsel biyoloji alan›nda yap›lan mole- farkl› renklerle gösteriliyor.
küler düzeydeki çal›flmalardan esinle-
niyor. Özellikle de gen dizim ve gene- rin, bitki ve hayvanlar›n çeflitlenmesin-
tik ‘etiketleme’ teknikleri baz› genle- den önce, hatta belki de çokhücreli or- Kufl
rin, özellikle de ana geliflimsel kontrol ganizmalar›n evrimleflti¤i Prekambri-
genlerinin, hayvan bedenlerinin evri- yen döneminden (640 milyon y›l önce)
mine sürekli olarak biçim verdi¤ini de önce ortaya ç›km›fl olabilecekleri. Yumurtal›k
aç›kça gösteriyor. Yüzgeçlerin kol ve Hox genleri genel olarak, hücrele-
bacaklara dönüflümünden difli üreme rin uzay ve zaman içinde nas›l düzen-
organlar›n›n geliflimine kadar. Ama bu- lenecekleri konusunda içerdikleri bil- Yumurta kanal›

nun da ötesinde, embriyonik geliflimde giyle temel bir “vücut plan›” ortaya ko-
rol oynayan genler, yetiflkin bedeninde yuyor, vücut boflluklar›n›n düzenlen-
de etkin durumdalar ve döllenmifl yu- mesi, dokular›n farkl›laflmas›, organla- Monotrem
(yumurtlayan memeli)
murtan›n rahim içine yerleflmesi (imp- r›n oluflmas› gibi aflamalar›n do¤ru za-
lantasyon) ya da plasentan›n oluflu- manda ve do¤ru s›rayla gerçekleflmesi-
Yumurta kanal›
muyla yak›ndan ilgili olduklar› göste- ni sa¤l›yorlar. Genlerin, böylesine mer-
Yumurtal›k
rilmifl bulunuyor. Rahim iç astar doku- kezi bir rolü, böylesine genifl bir canl›
su endometrium’un iltihab› ya da çeflit- grubu üzerinde oynuyor oldu¤unun
li üreme organlar›n›n kanserlerinde bi- keflfi, biliminsanlar›na göre evrimsel ve
le rol oynad›klar› gösterilmifl. Bu ne- geliflimsel biyolojide yap›lan belki de
denle sözkonusu genlerin evrimsel ta- en önemli kefliflerden biri.
rihini anlamakla, ilgili hastal›klar ya da Üstlenilen görevin bu derecede mer-
hamilelikte karfl›lafl›lan çeflitli sorunla- kezi ve kapsaml› olmas›, kaç›n›lmaz bir
ra da ›fl›k tutulabilece¤i düflünülüyor. tehdidi de beraberinde getiriyor: Ya Keseli memeli
kontrol geninin kendisinde bir mutas-
Merkezden Yönetim ve yon gerçekleflirse? Bunun bilinen ör-
Çeflitli hayvanlarda difli üreme sistemine ait organ-
nekleri var. Tek yerine iki çift kanad› lar, biçim bak›m›ndan oldukça farkl›. Ancak siste-
Hox Genleri olan meyvesinekleri, ya da antenlerin min parçalar›n› oluflturan genler, yine ayn›. (fiekil-
olmas› gereken yerde bir çift bacak... deki renk kodlamalar›, yan flekilde oldu¤u gibi,
Yak›n zamana kadar do¤um olay›- Bu örnekler Hox geninin, hücreleri be- hangi Hox genlerinin hangi bölgelerde etkin oldu-
¤unu gösteriyor.) Görece uzun yumurta kanallar›yla
n›n evrimini alt›nda yatan genetik me- lirli bir vücut parças› oluflturmak üzere birbirine ba¤l› çok say›da yumurtal›¤a sahip amfibi-
kanizmalar oldukça belirsizdi. Bu me- yönlendirdi¤i düflüncesini akla getiri- ler, bu flekilde her üremede yüzlerce yumurta b›ra-
kanizmalara aç›kl›k getirmek amac›yla yor olsa da asl›nda yapt›klar›, hücrele- kabiliyorlar. Tek bir ifllevsel yumurtal›¤a sahip olan
evrimsel ve geliflimsel biyologlar, dik- rin belirli vücut parçalar›na geliflecekle- kufllardaysa yumurta kanal›, yumurtay› sert ve kalsi-
yumca zengin bir kabukla çevreliyor. Monotremler-
katlerini ana geliflimsel kontrol genleri ri bölgelerin s›n›rlar›n› çizmek. ‹fller de (yumurtlayan memeliler) yumurta kanal› k›sa
olarak bilinen bir gen grubuna; Hox durumdaki bir Hox geni, hücre farkl›- olup yumurtalar› da oldukça yumuflak. Platypus’ta
genleri üzerinde yo¤unlaflt›rm›fl bulu- laflmas›n› bölgesel olarak denetleyen (gagal›memeli) yaln›zca bir, dikenli kar›ncayiyende
nuyorlar. Bu genler, meyvesine¤iyle baflka genleri etkinlefltiriyor. Sonuçta (echidna) iki ifllevsel yumurtal›k var. Keseli memeli-
lerse yumurta kabu¤u oluflturmuyorlar. Geliflmekte
yap›lan çal›flmalar sonucunda keflfedi- bu gen, ifllevlerini ikinci dereceden olan yavrular, bunun yerine besinlerini de¤iflim ge-
lerek, sonralar› en basitinden en kar- kontrol genleri arac›l›¤›yla dolayl› ola- çirmifl yumurta kanal› arac›l›¤›yla al›yorlar. Bu hay-
mafl›¤›na bütün hayvanlarda, hatta bit- rak yürüten bir baflmimar konumunda. vanlar, görece küçük iki rahme sahip olmalar› bak›-
ki ve mantarlarda bile bulunduklar› or- Peki, rahim gibi görece yeni bir or- m›ndan da oldukça ilginç say›l›yorlar. Bunun nede-
ni, yavrular›n ‘içerideki’ geliflimlerinin yaln›zca bir-
taya ç›kt›. Yelpazenin böylesine genifl gan›n evrimi üzerine yap›lan araflt›r- iki hafta sürmesi ve bundan sonraki geliflimlerine
olmas›n›n akla getirdi¤iyse, bu genle- malar, neden Hox genleri gibi çok es- kese içinde devam etmeleri.

fiubat 2006 65 B‹L‹M ve TEKN‹K


yumurtadan 1/24/06 10:34 AM Page 66

l› memeli diflilerinde üreme sistemini Genler hakk›ndaki temel bilgileri çok


biçimlendirmede yeni yöntemler gelifl- genel hatlar›yla kar›flt›racak olursak:
tirdiklerini göstermifl durumda; hem DNA molekülü A, C, G ve T harfleriyle
üreme organlar›n›n embriyonik gelifli- bafllayan 4 temel baz›n tan›mlad›¤› bi-
mi, hem de bu organlar›n yetiflkindeki rimlerden (nükleotid) olufluyor; bu bi-
iflleme biçimleri aç›s›ndan. Yeni bulgu- rimler de DNA zinciri boyunca farkl›
lara göre HoxA-9 adl› gen yumurta ka- üçlüler oluflturacak flekilde (ACT,
nal›n› oluflturacak bölgede, HoxA-10 ACG, GCT... gibi) biraraya geliyorlar.
rahmin üst bölgesinde, HoxA-11 rah- Her üçlü, hücrelerde olan bitenin ço-
min alt bölgesinde, HoxA-13 ise vajina- ¤unu üstlenen proteinlerin yap›tafllar›
da etkin durumda (üstelik göbek kor- olan aminoasitlerden bir tanesini kod-
donu içinde yer alan “umbilikal” atar- luyor. Ancak, vücutta oluflturulan ami-
damarlar›n oluflumunda da çok önem- noasitlerin say›s› 20, bu aminoasitleri
li bir rol oynuyor). kodlayacak üçlülerin say›s› da 64 olun-
Daha “yüksek” memeliler, rahme ca, bir üçlü fazlas› ortaya ç›k›yor. Ama
sahip tek hayvan grubu olduklar› için çözüm çok basit: Öyleyse, birbirinden
Echidna (dikenli kar›ncayiyen)
bu dört HoxA geninin, üremedeki rol- farkl› olan baz› üçlüler (sözgelimi ACT
lerini, keseli ve plasental›lar›n monot- ve ACG), ayn› aminoasiti kodlayabilir-
remlerden (tek delikliler - yumurtlayan ler. Bu durumda, gerçekleflebilecek bir
memeliler) ayr›lmas›ndan sonra üstlen- mutasyon ACT’nin ACG üçlüsüne dö-
mifl olduklar› düflünülüyor. (Yumurtla- niflmesine neden olursa, sonuç ami-
yan memelilerden günümüze kalan iki noasit de¤iflmeyecek ve mutasyonun
örnek var: gagal› memeli “platypus” ve görünür bir etkisi olmayacak, yani mu-
dikenli kar›ncayiyen “echidna”.) Bu, tasyon “sessiz” tipte olacak. Ama
Hox genlerinin di¤er hayvanlar›n üre- ACT’yi GCT’ye dönüfltürecek bir mu-
me sistemleri üzerinde rol oynamad›k- tasyon, farkl› bir aminoasitin ortaya
lar› anlam›na gelmiyor; Ancak oyna- ç›kmas›na neden olacak ve “de¤ifltiri-
d›klar› rol her ne ise, bunun theria ci” niteli¤ini kazanacak.
grubu memelilerde üstlendikleri özel Biyologlar›n canl›lar üzerinde varl›-
görevden öncesine tarihlendi¤i kesin. ¤›n› keflfettikleri mutasyonlar›n ço¤u
Sözkonusu genler, theria canl›lar› için sessiz türden. Çünkü bir proteindeki
gerçekten de benzersiz birfley yapmak aminoasit kompozisyonunun de¤iflme-
üzere evrimleflmifller: Rahmi, geliflmek- si, ço¤unlukla zararl› sonuçlar do¤uru-
te olan embriyoyu ‘kabul edecek’ du- yor ve do¤al seçilim de bunlar› d›fllama
ruma getirmek. e¤iliminde. (Sözgelimi orak hücre kan-
Bu kadar eski bir gen grubunun, s›zl›¤› diye bilinen hastal›kta durum
yeni ve üstelik de önemli bir görev üst- bu.) Ancak ender de olsa, de¤ifltirici
Platypus (gagal› memeli) lenmifl olmalar›n›n bir aç›klamas›, gen- mutasyonlar›n olumlu sonuçlar verdi¤i
lerin kendilerinin de h›zl› denebilecek de oluyor ve do¤al seçilimin taktirini
ki, en az 640 milyon yafl›ndaki bir gen bir evrim sürecinden geçmifl olabile- kazanabiliyorlar. Buna “pozitif seçi-
grubu üzerine yo¤unlafl›yor? Bu, biraz cekleri. Ancak bu noktada da yeni bir lim” deniyor. (Bu durumun ilk örnek-
da rastlant› sonucu. 1990’l› y›llarda soru beliriyor: Tüm bulgular ve ç›ka- leri ba¤›fl›kl›k sisteminde rol alan gen-
Hox genlerinin kol-bacak geliflimi üze- r›mlar ›fl›¤›nda, Hox geni evriminin, lerde gözlenmifl. Bu genlerdeki de¤iflti-
rindeki etkileri üzerinde çal›flan arafl- rahmin farkl›laflmaya, embriyo iç geli- rici mutasyonlar›n genellikle olumlu
t›rmac›lar, araflt›rma gere¤i, belirli Hox fliminin de de¤iflmeye bafllad›¤› s›ralar- sonuçlar verdi¤i, çünkü hastal›k yap›-
genlerini tafl›mayan mutant fare soyla- da gerçekleflmifl olmas› gerekir. Bunun c›lara karfl› yeni savunma yöntemleri
r› üretmifller. Hox genleriyle üreme kan›t›n› nerede arayaca¤›z? sa¤lad›klar› söyleniyor.)
aras›nda bir ba¤lant› oldu¤unun kefl- Hox genleriyle ilgili son çal›flmalar-
fiyse tümüyle beklenmedik biçimde or- Seçim, De¤iflimden dan birinin odak noktas› da bu olmufl.
taya ç›km›fl. HoxA-10 ve HoxA-11 gen- Araflt›rmac›lar›n, yan›t›n› bulmaya ça-
lerini tafl›mayan mutant difli farelerin Yana l›flt›klar› soru flu: Rahmin ifllevlerini ye-
üreyemedikleri, ancak ayn› farelerin rine getirebilmesi ve embriyonun
canl› oldu¤u görülen yumurtalar›n›n, Kan›t, yine DNA’da. Do¤al seçilimin rahim içine yerleflmesi için gerekli
baflka bir difli farenin rahmine yerlefle- uzak geçmiflte genler üzerinde nas›l olan Hox genleri, atasal theria canl›la-
bildi¤i görülmüfl. Bunun anlam›, mu- bir etkide bulundu¤unu do¤rudan fo- r›nda rahim evriminin gerçekleflmekte
tant farede rahim içine yerleflme süre- sil kay›tlardan anlamak mümkün olma- oldu¤u süre içinde, embriyonun iç ge-
cinin olumsuz etkilenmifl olmas›. Çal›fl- sa da, canl› DNA’s›, genlerin nas›l ve lifliminin de evrimleflmesine olanak ta-
man›n devam›nda yap›lan deneylerse ne zaman de¤iflti¤inin belgelerini sak- n›yacak flekilde pozitif seçilime mi u¤-
baz› Hox genlerinin, keseli ve plasenta- layan dev bir kütüphaneden farks›z. ruyordu?

B‹L‹M ve TEKN‹K 66 fiubat 2006


yumurtadan 1/24/06 10:34 AM Page 67

Bunun için, yaflayan pla- ki ifllev bozukluklar›n›n yu-


sental› ve keseli memelilerin, murtal›k kanserine de yol
gagal›memeli (platypus) ve di- açabilece¤i ortaya konmufl
kenli kar›ncayiyenlerin (echid- durumda. Sözkonusu bo-
na) ayr›ca baz› amfibi, bal›k ve zukluksa, genelde genlerin
sürüngenlerin Hox geni dizi- normalden fazla etkin olma-
limleri ç›kar›l›yor. Örneklerde- s›.
ki aminoasit de¤iflimleri ve Bu arada, rahime yerlefl-
sessiz mutasyonlar incelendik- me sürecinin, rahmin kendi-
ten sonra, bütün keseli ve pla- sinin ve embriyonun iç geli-
sental›lar›n paylaflt›¤› ve di¤er fliminin nas›l evrimleflti¤ine
hayvanlar›n hiç birinde göz- iliflkin bilimsel tablo yeni
lenmeyen baz› de¤ifltirici mu- yeni ortaya ç›kmakta. Se-
tasyonlar›n varl›¤› ortaya ç›k›- naryo flöyle: Yumurtalar›n›
yor. Aminoasit de¤iflimleri or- içinde tutmaya baflaran ve
tak olan memeli türlerini bir- onlar› sert kabukla çevrele-
birleriyle iliflkilendiren evrim meyen bir öncü hayvan ta-
a¤ac›n›nsa atasal theria hayva- raf›ndan yol bir kez aç›ld›k-
n›na; 180 milyon y›l öncesine tan sonra, HoxA-10 ve Ho-
dek uzand›¤› görülüyor. Bu xA-11 genlerine de yeni gö-
canl›daki de¤ifltirici mutasyon- revler düflmeye bafllad›: an-
lar›n, sessiz mutasyonlardan nenin vücudu içinde büyü-
çok daha fazla olmas› gerekti¤i ç›kar›- me yerleflimi s›ras›nda astar hücreleri- yen embriyolar›n geliflimine destek ol-
m›n› yapan araflt›rmac›lar, sözkonusu nin verece¤i tepkilerde de düzenleyici mak. Olas›l›kla rahim dokusunun ka-
genlerde bir pozitif seçilim patlamas› rolünde. l›nlaflmas› ve rahmi besleyen kan da-
yafland›¤› sonucuna var›yorlar. Bu ilk Döllenmifl yumurtan›n rahim içine marlar›n›n artmas›yla kendini gösteren
de¤iflim patlamas›n›n ard›ndansa de¤i- yerleflimi, parazit sald›r›s›na benzer, ol- ilk de¤ifliklikler, öncelikle korunakl› ve
flim h›z›n›n düfltü¤ü, plasental› ve ke- dukça “istilac›” say›labilecek bir hücre- iyi oksijenlenen bir ortam›n oluflmas›-
seli memelilerdeki Hox genlerinin, di- sel süreç. Annenin ba¤›fl›kl›k sistemi, na hizmet etmiflti. K›sa süre sonra em-
¤er canl›lardakiyle ayn› h›zda evrimlefl- normalde böyle bir sald›r›ya karfl› h›z- briyo, plasentay› gelifltirerek anne kay-
meye bafllad›¤› düflünülüyor. Bu çal›fl- la harekete geçecekken embriyoyu ka- nakl› besinlere do¤rudan eriflebilir ha-
ma, yeni bir vücut bölümünün kökeni- bul etti¤i gibi, embriyonun bütün ihti- le gelmiflti. HoxA-13 genineyse bu afla-
nin, geliflimsel kontrol genlerinin yaçlar› da cömertçe karfl›lan›yor. Astar mada göbek ba¤› damarlar›n›n oluflu-
uyumsal evrimiyle iliflkilendirilebildi¤i dokunun yüzeyinde bulunan ve embri- munda özel görevler düflmüfltü.
ilk örnek olmas› bak›m›ndan oldukça yonun yerleflmesini sa¤layan yar›m dü- Bundan sonra da “iyilefltirmeler”
önemli. zine ‘yap›flkan’ proteinden en az biri- dönemi geldi. Plasenta daha istilac› bir
Peki, Hox genleri üzerindeki pozitif ninse HoxA-10’un etkinli¤iyle üretildi- yap›ya dönüflüp rahim duvar›na iyice
seçilim etkisi nas›l oldu da rahmin ev- ¤i, yeni bulgular aras›nda. Bir baflka yap›flt› ve embriyoyla iflbirli¤i içinde
rimine yol açt›? Bu sorunun yan›t›n› bulguysa HoxA-10 ve HoxA-11 genleri- hormon sal›m›na bafllayarak anneyi be-
vermeye yönelik çal›flmalar henüz yeni nin, yerleflme s›ras›nda annenin ba¤›- sin bak›m›ndan iyice sa¤ar hale geldi-
bafllad› ve bu konudaki ipuçlar›n›n da fl›kl›k sistemini bask›lad›¤› yönünde. ler. Artan taleplerle bafledebilmek için
Hox genlerinin baflka ne flekilde etkin- Hox genleri de yeni yeni görevler üst-
leflebildi¤ine iliflkin araflt›rmalardan De¤iflimin Senaryosu lenir olup, öncelikle anneye ba¤›fl›kl›k
gelmesi bekleniyor. Dikkatler, yetiflkin sistemini bask›lama yetisini kazand›ra-
diflilerin adet döngüleri ya da gebelik- Hox genlerinin iflleyiflindeki bir bo- rak embriyonun istilas›n› s›n›rlad›lar.
te bu genlerin oynad›¤› roller üzerinde zukluk, difli üreme sistemi hastal›klar›- Tüm bu de¤ifliklikler oldukça h›zl› bir
odaklanm›fl durumda. HoxA-10 ve na da yol açabiliyor. Bunlardan biri flekilde gerçekleflti; belki de 3 milyon
HoxA-11 genlerinin, rahim astar doku- olan endometrioz hastal›¤›nda, rahim y›l gibi k›sa bir süre içinde. Etkileriyse
sunun (endometrium) olgunlaflmas›n› astar dokusunun rahim d›fl›ndaki or- günümüz memelilerinde hâlâ görül-
nas›l tetikledi¤i, üç afla¤› befl yukar› bi- ganlarda da (en çok da yumurtal›klar, mekte.
liniyor. Yenido¤anda rahim, di¤er or- ba¤›rsaklar ve mesane yüzeyinde) bü- Evrimsel ve klinik çal›flmalar›n bafl-
ganlara göre daha az geliflmifl durum- yümesi sözkonusu. Anormal doku bü- lang›ç noktalar› da, hedefleri de farkl›
da. Ancak ergenlik süresince kandaki yümesiyse genellikle a¤r›, kanama ve elbette. Ama iki disiplinin de birbirine
deriflimleri artan cinsiyet hormonlar› k›s›rl›kla sonuçlan›yor. Endometrioza bu aç›dan verece¤i çok fley oldu¤u dü-
östrojen ve progesteron, HoxA-10 ve efllik eden k›s›rl›¤›n nedeni kesin ola- flünülüyor.
HoxA-11 genlerini uyar›yor ve bunlar rak belli de¤ilse de bilinen, hastal›ktan
da astar dokunun olgunlaflmas› süreci- etkilenen kad›nlarda HoxA-10 ve Çeviri: Zeynep Tozar
ni yönlendirmeye bafll›yorlar. HoxA-11 HoxA-11 genlerinin, cinsiyet hormon- Lynch, V.J., Wagner, G “The Birth of the Uterus” Natural History,
geni ayr›ca, döllenmifl yumurtan›n rah- lar›na tepki vermedi¤i. Hox genlerinde- Ocak 2006

fiubat 2006 67 B‹L‹M ve TEKN‹K


deprem 1/25/06 10:38 AM Page 68

Do¤u Anadolu’da
Depremin Elektromanyetik
Röntgeni Çekiliyor
Türkiye, bilinen tarihsel dönem dep-
rem kay›tlar›na göre MÖ 2000 y›l›ndan
beri sürekli olarak hasar yap›c› ve yüzey
faylanmas›na neden olmufl büyük dep-
remlere maruz kald›. 1900-1920 dönemi
içerisinde Türkiye’nin en büyük depremi
olan 1939 Erzincan Depreminden önce,
Kuzey Anadolu Fay› (KAF) üzerinde gö-
rülen aktif bir dönemin tekrar›n›n 1999
‹zmit ve Düzce Depremleri ile ortaya ç›k›-
fl›, Do¤u Anadolu’yu daima gözönünde
bulundurmam›z gerekti¤ini ortaya koyu-
yor.
Jeolojik evrelerde Bitlis-Zagros Kenet
Kufla¤› boyunca, Arap plakas› ile Avrasya
plakas›n›n çarp›flmas›n›n ileri aflamalar›n-
da KAF ve DAF meydana gelmifl bulunu-
yor.
Tarihsel kay›tlara göre DAF, 1900-
1995 y›llar› aras›ndaki dönemde oldu¤u
gibi, 1900’den önceki yüzy›l içerisinde
de oldukça sakin bir sismik etkinlik gös-
termifl. Dolay›s›yla, bu fay›n da önümüz-
deki yüzy›l içerisinde KAF’a benzer bir
deprem serisine yol açmas› oldukça
muhtemel. Bu fayda en az›ndan 200 y›l-
d›r bir enerji birikimi oluyor. Bu aç›dan, sismik bofllu¤unda olufltu¤u tahmin edi- me) yaklafl›k 40 km’ye ulaflm›fl bulunu-
sismik olarak oldukça yüksek bir potan- len en son deprem, 1874 y›l›nda fliddeti yor. Karl›ova ve çevresiyse dünyan›n en
siyel tehlike tafl›yor. VIII olan büyük bir deprem. Hazar gölü önemli aktif faylar›ndan olarak kabul
Do¤u Anadolu S›k›flma bölgesinde sismik bofllu¤undaysa, 1866 y›l›nda en edilen DAF ve KAF kesiflme noktas›nda
gelecekte yüksek deprem potansiyeli ta- son VIII fliddetinde büyük bir deprem yer al›yor.
fl›yan olas› 4 sismik boflluk ise: Ardahan meydana gelmifl bulunuyor. DAF’›n Erzurum-Ardahan ve Erme-
Sismik Bofllu¤u, Çay›rl›-Aflkale fay›, Van Arap Levhas›’n›n kuzeye do¤ru hare- nistan’a do¤ru olan uzant›s› da önemli
Sismik bofllu¤u, Yüksekova Sismik Bofl- ketiyle Avrasya Levhas›’n›n güney ke- bir deprem riski tafl›makta. Bu bölgenin
lu¤u olarak veriliyor. simleri (günümüz Türkiye'sinin do¤u kuzeydo¤usunda en son büyük deprem,
DAF sisteminde yer alan sismik bofl- kesimleri) k›sal›p-daralm›fl ve yükselerek Ermenistan s›n›rlar› içerisinde olmufl
luklar And›r›n (Ceyhan-Türko¤lu aras›), Do¤u Anadolu platosunu oluflturmufl 1989 Spitak depremi. Son olarak 12 ve
Türko¤lu (Türko¤lu-Çelikhan aras›) ve durumda. Yaklafl›k 4 milyon y›ldan beri 14 Mart 2005 tarihlerinde KAF üzerinde
Hazar gölü segmenti. And›r›n sismik Anadolu Levhas› DAF ve KAF kuflaklar› Bingöl ili Karl›ova ilçesinin bat›s›nda iki
bofllu¤unu içine alan Adana-Ceyhan-Ma- boyunca bat›-güneybat›ya do¤ru, y›lda 1- deprem meydana geldi.
rafl yörelerinde oldu¤u bilinen depremle- 3 cm lik bir h›zla hareket ediyor ve 4 Yine, KAF da gözlenen sismik etkinli-
rin fliddeti, V ile IX aras›nda. Türko¤lu milyon y›ld›r toplam at›m (yerde¤ifltir- ¤in DAF sistemlerinde görülmeyifli,
deprem 1/25/06 10:38 AM Page 69

muhtemelen DAF’da önümüzdeki yüzy›l


içerisinde oluflmas› olas› bir deprem se-
risinin haz›rl›k evresini temsil etti¤i dü-
flünülüyor. Bu nedenle DAF ›n, deprem
riski aç›s›ndan büyük haz›rl›k içinde ol-
du¤u san›l›yor.
Do¤u Anadolu Faylar› ve Do¤u Ana-
dolu S›k›flma bölgesi gibi baz› ana tekto-
nik bölgelerde sismik segmentlerin ay›rt
edilmesinde önemli ipuçlar› bulmaya yö-
nelik bir jeofizik proje kapsam›nda Man-
yetotellürik yöntem kullan›larak yap›lan ziçi Üniversitesi’nden (BÜ) kat›lan bilim- km derinlerde bu kez iki ana k›tan›n çar-
arazi çal›flmalar› 2005 May›s-Kas›m ayla- ci de dahil olmak üzere toplam 11 arafl- p›flmas› sonucu oluflan k›r›lmayla geli-
r› aras›nda gerçeklefltirildi. Kabuk içeri- t›r›c› 6 ay boyunca bölgede 150’ye yak›n flen kayaç k›smi ergimelerini 110 km bo-
sinde gerilmeler kümülatif olarak arta- istasyon kurarak ölçüler ald›. Proje bo- yunca ortaya koydu.
rak, jeolojik birimlerin direnim gücünü yunca arazi çal›flmalar›nda 70.000 km Do¤u Anadolu’da gerçeklefltirilen
aflacak düzeye eriflmeleri sonucu geliflen yol katedilerek çok say›da bölgede ko- MT-DAN projesinin nihai amaçlar›ndan
ani boflalmalar, depremleri meydana ge- naklama yap›ld›. birisi de, depremlerin en çok görüldü¤ü
tirirler. Bu bak›mdan, yer kabu¤u yap›s›- Günefl’teki tepkimelerle gelen elek- San Fransisco, Himayala ve Tibet’te öl-
n›n derinli¤e göre ortaya ç›kar›lmas›, trik yüklü parçac›klardan oluflan Günefl çülmüfl benzer verileri dikkate alarak
gerçekten önemli. Do¤u Anadolu’da ger- rüzgarlar› sonucu ortaya ç›kan elektro- Do¤u Anadolu’nun modellemesini yap-
çeklefltirilen ve kabuk yap›s›n› ortaya ç›- manyetik alan›n yeryüzünde ölçülmesini mak ve depremlere k›smi ergimelerin mi
karmay› amaçlayan bu çal›flma, kendi esas al›r. Kurulan bir istasyonda yeriçin- yoksa kayaçlar›n di¤er fiziksel özellikle-
alan›nda bölgede yap›lan ilk ve tek pro- de kabuk ve litosfer katmanlar›nda dola- rinin mi neden oldu¤unu saptamak. MT-
je. Bu projede DAF’›n sözü edilen sis- flan elektrik ak›mlar, elektrodlarla ve DAN projesinden elde edilen ilk bulgu-
mik boflluklar› civar›nda çal›flmalar yo- manyetik alansa yere aç›lan çukurlara lar 5-9 Aral›k 2004 de San Fransisco
¤unlaflt›r›ld› ve bafll›ca 4 profilde ölçüm- yerlefltirilen çok tel sar›ml› bobinlerle öl- (ABD) de yap›lm›fl olan Amerika Jeofi-
ler yap›ld›. Bu elektromanyetik sondaj çüldü. Al›nan çok say›daki ve onlarca zikçiler Birli¤i (AGU) Güz Kongresi’nde
ölçümlerinde amaç, yerin içindeki kayaç- GB büyüklü¤ündeki manyetotellürik ka- bir bilimsel bildiri verilerek tart›fl›ld›.
lar›n elektrik ak›m› geçirebilme özellik- y›tlar, duyarl›l›kla topland›. Bir kaç ay-
lerini; yani elektrik özdirenç bilgilerini dan bu yanaysa veriler ileri bilgisayar Güneflin Yerküre ve Yak›nlar›nda
ö¤renmekti. Elektrik röntgen arac›l›¤›y- teknikleri kullan›larak Kanada ve ‹TÜ
la sa¤lam veya gevflek, kuru veya ›slak de de¤erlendiriliyor. Bu kay›tlar›n de¤er- Üretti¤i Elektromayetik Alanlar
kayaçlar ve dolay›siyle bu kayaçlar›n lendirmeleri ve modellenmeleri yap›ld›k- Maddenin plazma durumuna dünya
özellikleri ile türleri saptanacakt›. tan sonra, baflta Erzincan depremlerini üzerinde çok az rastlamam›za karfl›n
Alberta Üniversitesi (Kanada) Fizik meydana getiren yap› olmak üzere DAF uzayda plazma durumu çokluk bak›m›n-
Bölümü’nden Prof. Martyn Unsworth ve ve KAF civar›nda depremi oluflturan ye- dan maddenin di¤er biçimlerine karfl›
‹stanbul Teknik Üniversitesi’nden (‹TÜ) riçi görüntüleri, yaklafl›k 200 km derinli- ezici bir üstünlü¤e sahip. fiöyle ki; uzay-
Prof. ‹lyas Ça¤lar’›n efl yürütücülü¤ün- ¤e kadar ortaya konulacak. Bu deprem- da toplam madde miktar›n›n % 99'unun
de gerçeklefltirilen proje (MT-DAN) kap- lerin oluflumlar›nda yeriçi litosfer yap›s›- plazma biçiminde oldu¤u san›lmakta.
sam›nda 14 adet Uzun Periyodlu (NIMS) n›n ifllevi ve etkisi araflt›r›lacak. Örnek verilirse tüm y›ld›zlar, bulutsular
ve 3 adet Genifl Bandl› (Broad Band- Dünyan›n as›l büyük depremlerinin ve y›ld›zlararas› uzay plazma biçiminde-
Phoenix V5) manyetotellürik ölçü siste- oldu¤u Hint levhas›n›n Tibet levhas›n›n ki maddeden oluflur. Ifl›k ve ›s› kayna¤›
mi kullan›ld›. Uluslararas› jeofizik proje- alt›na dald›¤› bölgede yap›lan manyeto- olarak dünyam›zda hayat›n devam›n›
lerde kullan›lan standartlardaki bu gelifl- tellürik sondajlar sonunda al›nan elek- sa¤layan Günefl, dev bir plazma küresi.
kin 17 manyetotellürik sistem Kanada trik röntgen, 33 km derinlikte kayaçla- Bu dev plazma küresinin çekirde¤indeki
NSERC ve Alberta Üniversitesi Araflt›r- r›n k›smi olarak eriyerek düflük özdiren- 15 milyon °C'lik s›cakl›k ve kurflundan
ma Fonu’nun maddi katk›lar›yla Türki- ce neden oldu¤unu ortaya koydu. Yine, 11 kat daha fazla olan yo¤unluk, termo-
ye’ye arazi ölçümleri için getirildi. Proje- son Pakistan depreminin meydana geldi- nükleer reaksiyonlar›n gerçekleflmesini
ye ayn› zamanda TÜB‹TAK taraf›ndan ¤i Himayalar’da daha önceki y›llarda el- sa¤lar. Öte yandan çok iyi bilinir ki, yer-
destek verildi. Proje çerçevesinde, Bo¤a- de edilen manyetotellürik sonuçlar, 32 küre bir “m›knat›sküre” olup manyetik
deprem 1/25/06 10:39 AM Page 70

dipol özelli¤i gösterir (fiekil 1). Güneflte- daha yak›ndan incelenmesini öngören çok derin kesimlerine kadar ulafl›p bura-
ki bütün reaksiyonlar sonucu güneflten bir program çerçevesinde Avrupa ülkele- daki kayaç ve malzemeleri katederek
kopup gelen elektrik yüklü parçac›klar›- rince haz›rlanan deneyler, ilk kez “Do- akarlar. ‹nsano¤lunun hiç bir kaynak ile
n›n oluflturdu¤u Günefl Rüzgar›’n›n (fie- uble Star” isimli Çin roket ve uydular›- üretemeyece¤i bu güçlü ak›mlar›n katet-
kil 2), yerküre atmosferine yapabilece¤i n›n katk›lar›yla yap›lmakta. Yerküre yo- tikleri jeolojik kayaçlar›n özellikleri, bu-
olas› etkiler, dünyan›n manyetik alan› ta- ¤un bir radyasyon alan›yla kapl› ve bu lunduklar› derinlikleri ve geometrileri,
raf›ndan karfl›lan›r. Bu manyetik alana radyasyon alan›na Van Allen ad› veril- yer yüzünde ölçümler yaparak çal›flan
manyetosfer ad› verilir (fiekil 2). Bu s›ra- mektedir. ‹ki kufla¤a bölünmüfl olan Van Manyetotellürik yöntem arac›l›¤› ile or-
da yerkürenin Günefl’e bakan yönünde- Allen alan› dünyay› tümüyle çevrelemez taya konulmakta. Uluslararas› jeofizik
ki manyetik alan çizgileri, Günefl rüzga- (fiekil 4). Elektrik yüklü parçac›klar›n biliminde bir çok uygulamalar› yer alan
r› etkisiyle bas›larak s›k›fl›r; aksi yönün- oluflturdu¤u Günefl rüzgarlar›n›n man- bu yöntemde yeryüzüne yerlefltirilen
deki çizgilerse uzayarak manyetik kuy- yetosfer civar›ndaki seyahatleri ve polar elektrodlar elektrik ak›m› ölçülürken
ruk oluflturur (fiekil 3). Manyetosferi sa- oyuk’ tan (fiekil 4) giriflleri, asl›nda çok çok tel sar›ml› bobinlerse ayn› anda yeri-
ran bir manyetik k›l›f (MS) bu etkiler so- genifl bir frekans aral›¤›nda elektroman- çi manyetik alan›n› alg›lar.
nucu flekillenir. Günefl'in oluflturdu¤u yetik alanlar yarat›r. Bu elektromanyetik
elektrik yüklü parçac›k ak›fl› (Günefl alan›n etkisel olarak yaratt›¤› elektriksel ‹lyas Ça¤lar ve Tuncay Taymaz
Rüzgar›) bu manyetik alan kalkan› tara- ak›mlar yerküreyi farkl› yönlerden kufla- ‹stanbul Teknik Üniversitesi
Jeofizik Mühendisli¤i Bölümü
f›ndan sapt›r›larak (fiekil 3) kutup bölge- tarak yeriçinin kabuk ve mantosunun
lerine do¤ru itilir. Bunun Katk› belirtme
Projenin arazi çal›flmalar›nda güvenli¤imizi
sonucunda kutup bölgele- sa¤lamak için iflbirli¤i yapt›¤›m›z Do¤u Ana-
dolu’daki tüm il ve ilçe jandarma birliklerinin
rinde atmosferin oksijen de¤erli mensuplar›na, konaklama ve lojistik
ve azot atomlar›yla etkile- destekleri için kamu kurumu kurulufllar›na ve
bölgenin sismolojik verilerini görüntüleyen
flime girerek ›fl›malara se- Arfl. Gör. Seda Yolsal’a teflekkür ederiz.
MT-DAN Projesi Araflt›r›c›lar›
bep olurlar ki, bunlara au- Alberta Üniversitesi, Fizik Bölümü, Kanada
rora (kutup ›fl›klar›) ad› Prof. Dr. Martyn Unsworth, Erflan Türko¤lu,
Volkan Tuncer, Eylem Türko¤lu
verilir. Günefl etkinli¤inin ‹stanbul Teknik Üniversitesi, Jeofizik Mühen -
disli¤i Bölümü
yüksek oldu¤u günlerdeki Prof. Dr. ‹lyas Caglar, Ümit Avsar, Tunç De-
manyetik f›rt›nalar telsiz mir, Ahmet Sener
Bo¤aziçi Üniv ., Kandilli Rasathanesi ve Dep -
ve radyo haberleflmeleri- rem Araflt›rma Enstitüsü
Yard. Doç. Dr. Bülent Tank
nin olumsuz etkilendi¤ini
hat›rlarsak manyetosferin
önemi daha iyi anlafl›l›r.
Yerküre manyetosferinin

B‹L‹M ve TEKN‹K 70 fiubat 2006


YALAN 1/25/06 10:32 AM Page 1

Yalan Ve Yalan Makineleri


Yalan söyledi¤inde burnu uzayan l› olarak de¤ifliyor. Bu fizyolojik tepki- bizler için neden bu kadar zor? Her ne
Pinokyo, zihnimizde çocuklu¤umuza lerin bir tür savunma mekanizmas› ol- kadar yalan makinelerinin tahmin gü-
iliflkin renkli bir an› olarak saklanadur- du¤unu söyleyenler de var. cü 90%’lara kadar ç›kabiliyor olsa da,
sun, görmüfl geçirmifl büyüklerimizin Yalan makinesine ba¤lanacak kifli suçlu oldu¤undan flüphelenilen bir ki-
a¤z›ndan hep ayn› sözcükler dökülür: öncelikle testle ilgili bütün ayr›nt›lar fli için verilecek hükümle ilgili bir ka-
“Sözlere de¤il, gözlere inan”. Çünkü hakk›nda bilgilendiriliyor; testin amac› rar sözkonusu oldu¤undan, bu rakam
günlük yaflam içinde ço¤umuz “beyaz” ve nesnelli¤i kendisine anlat›l›yor. Bu bile mahkemeleri düflündürmeye yeti-
s›fat›yla masumlaflt›rd›¤›m›z ufak ya- aflamada, bir de durumdan tamamen yor.
lanlar›n ard›na saklan›r, gerçek duygu ba¤›ms›z, ancak söz konusu suç davra- Duygular üzerine uzun y›llar çal›fl-
ya da düflüncelerimizi ifade etmekten n›fl›na gönderme yapan kontrol sorula- malar yürütmüfl olan Paul Ekman’›n
kaç›n›r›z. Peki, yalanlar›n ortaya ç›kar- r› veriliyor. Örne¤in, fliddet suçundan 1996 y›l›nda yay›mlanan makalesinde
t›lmas› ad›na bilimi harekete geçiren suçlanan bir flüpheli için sorulacak yöneltti¤i soru iflte tam da bu: “Yalan›
etkenin kriminolojik davalar ol- davran›fllardan yakalamak ne-
du¤unu biliyor muydunuz? Bun- den bu kadar zor?” Ekman’›n
dan yaklafl›k bir yüzy›l kadar ön- verdi¤i “yalanc›” tan›m›nda kifli,
ce kan bas›nc› ve nab›z ölçümle- di¤erlerini isteyerek yanl›fl yön-
ri yapan bir makineyle, suçlula- lendiriyor ve karfl›s›ndakiler
r›n verdi¤i ifadelerin ne ölçüde onun yanl›fl yönlendirmeler yap-
dürüst oldu¤u hakk›nda yorum- ma e¤iliminde oldu¤unun fark›n-
larda bulunan Lombroso, bugün da de¤iller. Örne¤in, nezaket ku-
kriminolojinin babas› say›lmakta. rallar› çerçevesinde akflam yeme-
Lombroso’nun çal›flmalar›n› kay- ¤ine davet edildi¤imiz bir yerde
nak alan “poligraf”lar, daha yay- yemeklerin kötü oldu¤unu dü-
g›n ad›yla yalan makineleriyse flündü¤ümüz halde ev sahibine
gerek güvenilirlik, gerekse etik çok lezzetli olduklar›n› söyleme-
bak›m›ndan halen tart›flmal› bir miz, yalan say›lm›yor.
konu. Ekman, karfl›m›zdakinin ha-
Yalan makineleri, bedendeki reketlerine bakarak bize yalan
istemsiz fizyolojik de¤iflimlerle, söyleyip söylemedi¤ini anlamak-
kiflinin do¤ru ya da yalan söylen- ta neden bu denli zorluk çekti¤i-
di¤inde beliren duygu durumlar› mizi evrimle iliflkilendiriyor. Av-
aras›nda bir ba¤lant› oldu¤u var- c›-toplay›c› toplum düzeninde
say›m›yla iflliyor. Psikologlar, ya- sosyal iliflkilerin yard›mlaflmaya
lan makinelerini bir tür psikolo- dayal› oldu¤una dikkat çeken
jik test olarak görme e¤iliminde Ekman, o zamanlarda bireylere
olduklar›ndan, teste al›nan her- özgü özel alanlar›n pek olmad›-
kesin ayn› sorular› ayn› koflullar ¤›n›, bireyselleflmenin de gelifl-
alt›nda yan›tlamas› gerekti¤i fikrini sa- kontrol sorusu “Hayat›n›zda hiç pifl- memifl oldu¤unu söylüyor. Bu koflullar
vunuyorlar. Sorguyu yapan›n, kuralla- manl›k duydu¤unuz bir fley yapt›n›z alt›nda, toplumun di¤er elemanlar›n-
r› belli bir e¤itimden geçmesiyse testin, m›?” olabiliyor. Bu flekilde, aralar›nda dan birfleyler saklaman›n ne kadar zor
yani yalan makinelerinin güvenilirli¤i- 15–20 saniye b›rak›larak 9 ila 10 adet olabilece¤ini vurguluyor. Ekman’a gö-
ni art›r›yor. soru soruluyor. Herhangi bir karara re, avc›-toplay›c› bir toplumda yalan
Yalan makinesine ba¤lanm›fl bir ki- varmadan, tüm sorular›n üzerinden en söyledi¤i a盤a ç›kan birinin günümüz-
flinin sorulara verdi¤i üç farkl› fizyolo- az üç kez tekrar geçiliyor. Daha sonra, deki gibi yeni bir eve tafl›nmas›, flehir
jik yan›t (nefes al›p verme ritmi, kifli- sorulara verilen yan›tlar bir flema hali- de¤ifltirmesi ya da yeni bir evlilik yap-
nin iki parma¤›na tak›lan elektrotlarla ne getiriliyor. fiema, flüphelinin sözko- mas› da mümkün olamayaca¤›ndan,
ölçülen deri yan›t› ile, kan hacmi ve na- nusu suçla ilgili olarak sorulan sorula- ödemek zorunda kalaca¤› bedel olduk-
b›z h›z›), onun do¤ru ya da yalan söy- ra verdi¤i fizyolojik yan›tlar›n yan› s›- ça a¤›rd›. Kurama göre, iflte tüm bu ne-
lüyor oldu¤una iliflkin güçlü ipuçlar› ra, kontrol sorular›na verdi¤i yan›tlar› denlerden insanlar›n yalan söyleyebil-
veriyor. Suçunu inkar eden bir suçlu- da içeriyor. Veriler, bu flemalarda do¤- me, buna ba¤l› olarak da ‘yalan› oku-
nun yüzünün k›zarmas›, kalp at›fllar›- ru söyleyen flüphelilerin duygusal dik- ma’ becerileri pek de fazla geliflmedi.
n›n h›zlanmas› ve a¤z›n›n kurumas› katlerinin kontrol sorular›nda, yalan
bekleniyor. Bedendeki bu de¤iflimlerin söyleyenlerininkinin de suça iliflkin so- ‹nci Ayhan
inciayhan@yahoo.fr
fliddetiyse flüphelenilen kiflinin içinde rularda yükseldi¤ini gösteriyor.
Kaynaklar:
bulundu¤u stres durumuna ve kendisi- Peki, yalan söyleyen bir kiflinin ya- http://faculty.ncwc.edu/toconnor/315/315lect09b.htm
ni ne ölçüde tehlikede gördü¤üne ba¤- lan söyleyip söylemedi¤ini anlamak Ekman, P 1996. Social Research, Vol.63 (3), sf. 801-817.

fiubat 2006 71 B‹L‹M ve TEKN‹K


killer 1/24/06 10:43 AM Page 72

Yaflam›n Her Alan›nda

Kil
Kil dendi¤inde hemen ço¤umuzun akl›na insanl›¤›n en eski kültür ürünü olan seramikler, sonra da tu¤la,
çimento gibi yap› malzemeleri geliyor. Gerçekten de dünyada üretilen kilin dörtte üçlük k›sm› piflirilen ve
biçim verilen seramik ürünlerde kullan›l›rken, dörtte birlik k›sm› da, kilin özelli¤ine göre tu¤la, çimento,
sondaj çamuru, dolgu ve kaplama malzemesi olarak de¤erlendiriliyor. Ama bu dörtte birlik k›s›mda temizlik,
g›da, ilaç sanayilerinde ana malzeme olarak kullan›lan killer de var. Ayr›ca ya¤lar› a¤artmak, içeceklerdeki
istenmeyen renkleri uzaklaflt›rmak gibi üretim ak›fl›nda devreye giren killer, nanomalzemelerin
haz›rlanmas›n› sa¤layan killer, radyoaktif at›k yönetiminde kullan›lan killer de var. Kilin bu denli önemli
alanlarda kullan›m›n› sa¤layan da elbette biliminsanlar›. Do¤an›n bizlere sundu¤u de¤erlerin bilimle,
teknolojiyle yo¤ruldu¤unda ne kadar ola¤anüstü sonuçlar ortaya ç›kard›¤›n› çok iyi bilen biliminsanlar› kili,
endüstrinin farkl› alanlar›nda hammadde olarak de¤erlendirme konusunda u¤rafl verip duruyorlar. Topra¤›n
oluflumunda ve geliflimindeki ifllevselli¤i ve taneciklerinin toz halinde da¤›lmas› nedeniyle olsa gerek,
“yerkürenin tozu” olarak nitelendirdikleri bu taneciklerden ola¤anüstü malzemeler elde ediyorlar. Ve art›k
kil dendi¤inde yaln›zca piflmifl toprak ürünleri akla gelmiyor.

Killer, çaplar› iki mikrometreden du¤u bozuflma ürünleri ve sediman-


küçük taneler içeren sulu alümin- tasyon yoluyla çökelmifl taneler akla
yum silikatlar. Bu tanecikler, büyük geliyor. Yani kil, kayaçlar›n ve ma-
ölçüde kil mineralleri, de¤iflik ölçü- den kütlelerinin fiziksel nedenlerle
lerde kil d›fl› mineraller ve az miktar- parçalanmas›ndan kaynaklanan iki
da da çeflitli organik maddelerden mikrometreden küçük çapl› tanecik-
olufluyor. Kilin oluflumu dendi¤inde lerin y›¤›lmas›yla oluflan tortul ka-
de, s›cak su kaynaklar›n›n neden ol- yaçlara verilen ad.

B‹L‹M ve TEKN‹K 72 fiubat 2006


killer 1/24/06 10:43 AM Page 73

Kilin bilefliminde bulunan kil mine- p›. Plastikleflme (plastisite) yaln›zca malzemelerin flekillendirilmesi, kuru-
ralleri, kimyasal bileflimleri birbirine killi zeminlerin ve de killi malzeme- tulmas› ve piflirilmesi aç›s›ndan önem-
benzeyen, hepsi tabakal› yap›da olan, nin gösterdi¤i bir özellik. Bir li. Bu özellik sayesinde kil,
alüminyum silikatlardan olufluyor. Kil malzemenin, etkisi alt›n- suyla yo¤ruldu¤unda is-
içinde rastlanan kil d›fl› minerallerse da bulundu¤u gerilme tenen flekle giriyor ve
kil mineralleriyle ayn› yo¤unlu¤a sa- ya da bas›nç nede- bu fleklini sürekli
hipler; kil ifllenirken uzaklaflt›r›lmala- niyle, k›r›lmadan koruyabiliyor. Kil-
r› da çok zor. Bu nedenle, nitelik ve ve hacminde her- lerin plastiklik
nicelikleriyle kaliteyi etkileyip, kilin hangi bir de¤iflik- özelli¤i, kristal-
ticari de¤erinin düflmesine bile yol lik olmadan de- lerinin ince lev-
açabiliyorlar. Zaten endüstride kil mi- forme olmas›, ge- hac›klar fleklin-
neralleri ve kil d›fl› minerallerin oran- rilme ya da bas›n- de olmas›ndan
lar›n›n oldukça önemli olmas›n›n ne- c›n kalkmas›ndan ileri geliyor. Kile
deni de bu. Bu oran, hammaddenin sonra da deforme ol- su eklendi¤inde, su
piflme özelliklerini, dolay›s›yla ifllenen mufl fleklini koruma levhac›klar aras›na
ürünlerin fiziksel özelliklerini belirli- özelli¤ine plastikleflme giriyor, bask› uyguland›-
yor. deniyor. Plastik k›vam›ysa, ¤›nda levhac›klar birbiri
Bu mikron boyutundaki tanecikler- kil-su kar›fl›mlar›n›n üzerine bast›r›l- üzerinden kayarak verilen flekli al›-
den nas›l yararland›¤›m›za gelince... d›¤›nda parmaklara yap›flmadan ko- yor. Bu özellik sayesinde kilden, pifl-
Kil, su içeri¤i miktar›na göre plastik- layl›kla flekil verilebilen kil-su içeri¤i mifl toprak ürünler, atefle dayan›kl›
leflen; ›s›t›ld›¤›nda da sertleflen bir ya- olarak belirlenmifl. Plastiklik, seramik ürünler, fayanslar, grenli ürünler,

orgini’nin, 1974’te, Zaireli Abbas Ahuava’dan


Frank Giorgini, udu yap›mc›s› Abbas’›n
iznini alarak üretti¤i davul serisine “claytone” ad›n›
Udular ö¤renip, farkl› kil piflirme tekniklerini kullana-
rak yapt›¤› ve bir süre sonra seri üretime soktu-
verdi ve böylece dünya, kilden yap›lm›fl, Nijeryal›
Biliminsanlar›, “kil olmasayd› evrenin dön- ¤u kil davulunu, ülkemizin Avanos kiliyle üretti-
Ibo insanlar›n›n biçimlendirdi¤i ilk vurmal› çalg›
güsü bafllayamayacak ve canl›lar›n yaflam plat- ler. Yüzüncü Y›l Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa-
olan uduyla tan›flt›. Udu, bizim dilimizde
çömlekçilik ve bar›fl anlam›n› tafl›yor. formu oluflamayacakt›; bu gerçekten hareketle kültesi Seramik Bölümü atölyesinde, de¤iflik bo-
Bu çalg›y› Nijeryal› kad›nlar, atalar›n›n sesi di¤er canl›lar gibi insan da yaflam bulmas›n› ki- yutlarda, ses kalitesi ve kuvveti bak›m›ndan ol-
oldu¤una inand›klar› için le borçlu” diyor; Türk biliminsanlar› da, killere dukça baflar›l› udular yap›ld›. Yani udular art›k
törenlerde çal›yorlar. bir arma¤an sundular. Çalg› yap›mc›s› Frank Gi- ülkemizde de var.

fiubat 2006 73 B‹L‹M ve TEKN‹K


killer 1/24/06 10:43 AM Page 74

istenmeyen tad ve kokular›n uzaklafl-


t›r›lmas›, tar›msal savafl›mda kullan›-
lan birtak›m maddelerin al›c› sulara
gitmemesi için ar›tma, küçük miktar-
larda zehirli bilefliklerin (fenol vb) su-
dan uzaklaflt›r›lmas› gibi ar›t›mla ilgi-
li alanlarda kilden yararlan›l›yor.
Petrol, petrokimya ve fenol üretim
endüstrilerinde meydana gelen feno-
lik bileflikler, at›k sulardaki yayg›n
kirleticilerden. Fenoller düflük deri-
flimlerde bile, organizmalara zararl›
porselenler, s›hhi seramikler elde edi- tulan su, ortamdan kolayca uzaklafl- etkileri nedeniyle kirletici olarak de-
liyor. m›yor. Killerin bu özelli¤i, pek çok ¤erlendiriliyorlar. At›k sular›n fenolik
Killer, su moleküllerini ya da özel alanda kullan›lmalar›n› sa¤l›yor. Ör- bilefliklerden ar›nd›r›lmas›nda çeflitli
birtak›m iyonlar› emdikçe, hacimleri ne¤in, aflatoksinler, oldukça zehirli yöntemler var. Biliminsanlar›, killeri
de¤iflebiliyor. Bu durum, kilin siflme ve kansere yol açan maddeler. Bili- katyonik ve yüzey aktif maddelerle
özelli¤i olarak tan›mlan›yor ve killer, minsanlar› aflatoksin bulaflm›fl besin- kimyasal olarak de¤ifltirip, tutma ka-
fliflip fliflmemelerine göre de ayr›l›yor- lere belirli killeri ekleyerek, sindirim
lar. fiiflen killer “simektit” olarak ad- sisteminde zehirlerin emilimini azalt-
land›r›l›yorlar. Bunlardan yararlan›l- m›fl bulunuyorlar. Killer diyetteki afla-
d›¤› alanlardan biri, ilaç sanayii. ‹laç toksini ba¤layarak aflatoksinlerin sin-
üretiminde, etken madde olarak a¤›z dirim sisteminden emilimini azalt›yor-
yoluyla ya da bölgesel olarak sürüle- lar. Bu çal›flma özellikle hayvan besle-
rek ve katk› maddesi olarak kullan›l›- me alan›nda oldukça önemli katk›lar
yorlar. Örne¤in, fliflen killer, yüksek yapt›. Aflatoksinle bulafl›k hale gelmifl
emifl güçleri sayesinde dermatolojik hayvan yemlerinin kullan›lmas›nda
koruyucular›n üretiminde kullan›l›- ortaya ç›kan sorunlar, yemlere kil içe-
yor. Bu koruyucular genellikle toz, rikli maddelerin kat›lmas›yla engel-
krem ve merhem fleklinde oluyor ve lendi; böylece bu tür bulafl›k yemleri
bir film fleridi gibi kaplad›klar› deriyi tüketen hayvanlar›n süt, yumurta ve
d›fl ve iç etkenlerden, deriden akan etini yiyen insanlarda ortaya ç›kacak
salg›lardan koruyorlar. Ayr›ca deri olumsuzluklar›n da önüne geçilmifl
salg›lar›n› emerek temiz bir yüzey oldu.
oluflturuyor ve bakteri geliflimini en- Kilin ‘tutma’ özelli¤ine odaklanan
gelliyorlar. bir di¤er çal›flma da, çevre kirlili¤ine
Killer, yüzeylerine suyu çekme ve çözümler sunuyor. G›da, pestisit, ilaç
suyu tabakalar aras›nda tutma (ad- ve parfüm sanayiinde tepkime ortam› pasitelerini art›rd›lar. Katyonik yüzey
sorpsiyon) özelli¤ine de sahipler. Tu- olarak yayg›n bir flekilde kullan›lan aktif maddelerle de¤iflikli¤e u¤rat›lan
benzaldehit ve türevleri, ifllem bittik- killer (bentonit, kaolinit, illit), flimdi
ten sonra at›k olarak çevreye veril- sulu çözeltiden fenol, klorofenoller,
mekte ve organik çevre kirlili¤ine yol pestisitler gibi organik kirleticilerin
açmakta. Organik kirleticilerin temiz- gideriminde kullan›l›yor.
lenmesinde oldukça yayg›n biçimde Kil minerallleri hem da¤›t›c› hem
kullan›lan yöntemde en çok tercih de da¤›lan faz özelliklerine sahipler.
edilen temizleyici, aktif karbon. Bu özellikleri sayesinde de killerden
Odun, turba, linyit, kömür, mangal de¤iflik nanokompozitler haz›rlanabi-
kömürü, kemik, Hindistancevizi kabu- liyor. Örne¤in, simektitler yan›nda
¤u, pirinç kabu¤u, f›nd›kkabu¤u ve halloysit, sepiyolit ve paligorskit gibi
ya¤ ürünlerinden elde edilen karbon- do¤al kil mineralleri, nanokompozit
lar›n çeflitli ifllemlerden geçirilerek niteli¤inde. Kilin kendisi da¤›t›c› mad-
aktive edilmesiyle elde edilen aktif de; emdi¤i su molekülleri ve de¤iflebi-
karbon baz›, üstün özelliklere sahip len katyonlar da da¤›lan faz niteli¤ini
olsa da ekonomik anlamda pahal› bir tafl›yor. De¤iflebilen katyonlar yerine
malzeme. Bu sorun, araflt›rmac›lar› farkl› katyonlar sokulup, sonra bu ya-
daha ucuz ve etkin alternatif mater- p› kaynaflt›r›larak gözenekli yap›s› da-
yaller ortaya ç›karmaya yönlendirdi ha da geliflmifl, sütunlanm›fl killer ya
ve bentonit, sepiyolit gibi killer bu al- da organokiller elde ediliyor. Sütun-
ternatif kaynaklar› oluflturdu. Art›k, laflm›fl killer, yap›lar›ndan dolay› seçi-

B‹L‹M ve TEKN‹K 74 fiubat 2006


killer 1/24/06 10:43 AM Page 75

Su ve Topa¤a Kar›flan Antibiyotikler de Killerle Temizleniyor


.

Son zamanlarda antibiyotik tüketiminin art- lerinin azalt›lmas›nda, killerin yüksek tutma ka- Killerin tutma kapasitelerinin yüksek olu-
mas›yla antibiyotikler ve bozunma ürünleri, çe- pasitesinin rolü oldu¤u biliniyor. Ayr›ca boyar flunda, genel olarak kil yüzeylerinin negatif yük-
flitli ekolojik ak›mlarla su ve topra¤a kar›flm›fl maddelerle de ilgili önemli bir kullan›m alanlar› lü olmas›, killerin sodyum, potasyum gibi de¤ifl-
durumda. Bu durum sucul yaflam› ve toprakta- var. Yün, ipek, deri ve pamuk gibi tekstil ürün- tirilebilir metal katyonlar›n› içermeleri ve taba-
ki mikrobiyal süreci etkileyerek çevre kirlili¤i- lerinin boyanmas›nda kullan›lan baz› boyalar, kalararas› boflluklar›n etkisi oldu¤u söylenebi-
ne neden olmakta. Kirlili¤in önlenmesi amac›y- kanserojen etkiye sahip. Bu tür özelliklerinden lir. Pozitif yüklü bir madde, negatif yüklü yü-
la ilaçlar›n ve bozunma ürünlerinin killer üzeri- dolay›, özellikle bal›k çiftliklerinde mantar öldü- zeyler taraf›ndan çekilece¤inden killerin bu tür
ne tutunmas› sa¤lan›p antibiyotik kirlili¤i ön- rücü olarak kullan›l›yorlar. Boyarmaddelerin maddeleri tutma kapasitesi daha yüksek. Nega-
lenmeye çal›fl›l›yor. Bu tür kirliliklerin geldi¤i kontrolü, tüketimlerinin yüksek olmas› ve tafl›- tif yüklü maddelerse kil yüzeyleri taraf›ndan itil-
noktayla ilgili kesin bilgiler olmad›¤› gibi, bu d›klar› sa¤l›k risklerinden dolay› önemli bir so- diklerinden, tutma kapasiteleri görece düflük.
konuda yap›lm›fl fazla araflt›rma da yok. Ancak run. Çevre ve canl› sa¤l›¤› için özellikle su kay- Ancak bu zafiyet, fliflebilen killerin çeflitli uzun
Almanya’daki tar›m alanlar›nda ve baz› göl su- naklar›ndan uzaklaflt›r›lmalar›nda etkili, ucuz ve zincirli amin tuzlar›yla de¤iflime u¤rat›lmas› yo-
lar›nda, Hollanda’daki at›k su ak›nt›lar›nda ve bol bulunan kaynak olarak, karfl›m›za yine killer luyla ortadan kald›r›labiliyor. Bu ifllemin ger-
‹sveç’teki hastane la¤›m sular›nda yap›lan arafl- ç›k›yor. Benzer flekilde, tar›m ilac› olarak kulla- çekleflmesinde killerde bulunan sodyum ve po-
t›rmalarda, bir antibiyotik türü olan Trimethop- n›lan ve kanserojen özellikleri yan›s›ra bozunma tasyum iyonlar›n›n etkisi var. ‹fllemin sonunda,
rim’e rastlanm›fl. Gelecekte bu tür kirliliklerin süreleri de uzun olan çeflitli bitki ve böcek öldü- uzun zincirli amin katyonlar› killerin tabakalar›
daha büyük boyutlara ulaflmas› bekleniyor. Tri- rücülerinin etkilerinin azalt›lmas›nda, yine killer aras›na girerek, tabakalararas› mesafenin art-
methoprim’in sudan uzaklaflt›r›lmas›yla ilgili kullan›l›yor. Tar›m ilaçlar›n›n killerle kar›flt›r›la- mas›na yol açabiliyorlar. Böylelikle su-sever ya-
olarak yap›lan çal›flmalarda, kilin, Trimethop- rak kullan›lmas›, ilaçlar›n killer üzerinden daha p›daki kilin bu özelli¤i azalt›larak, farkl› bir
rim tutma kapasitesinin yüksek oldu¤u ortaya uzun sürede sal›n›m yapmas›n› sa¤l›yor. Böyle- özelli¤e sahip olmas› sa¤lan›yor. Bu da killer
ç›kar›lm›fl durumda. Ucuz ve bol bulunmalar› likle hem daha az ilaç kullan›l›yor, hem de ilaç- için yeni kullan›m alanlar› demek.
da killeri bu konuda rakiplerinin aras›nda cazip lar›n do¤aya do¤rudan zarar vermesi önlenmifl
hale getiriyor. oluyor. Kullan›lan tar›m ilac› su kaynaklar›na ka- Arafl. Gör. Yoldafl Seki
Özellikle çok düflük dozlar› bile zehirli olabi- r›flm›fl olsa bile, suyun zehirlerinden ar›nd›r›lma- Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat
len kurflun ve kadmiyum gibi a¤›r metal kirlilik- s› yine killerle mümkün olabiliyor. Fakültesi Kimya Bölümü

ci katalizör, katalizör deste¤i, ay›rma en önemli malzemelerden. Epoksireçi- flebilen, yapay toprak üretiminde kul-
eleman›, ve tutucu (adsorplay›c›) ola- ne haz›rlanmas›nda farkl› organokil- lan›lan ve polimerik yap›lardan olu-
rak kullan›lan küçük ve orta ölçekte ler kullan›ld›¤›nda, yine farkl› özellik- flan super-emicilerin termal ve meka-
gözene¤e sahip kat›lar. Yani bu yap›- lerde polimer nanokompozitler haz›r- nik kararl›l›klar›n› iyilefltirmek için de
lar, moleküler elek ve katalizör ola- lanabiliyor. Bu malzemeler de, yük- killer kullan›lmakta. Killer, bu tür
rak kullan›labiliyor. Organokiller de, sek tokluk (darbe dayan›m›) ve daha malzemelerin daha düflük maliyete sa-
baz› organik sistemlerin reolojik özel- üstün yüksek s›cakl›k özelliklerine hip olmas›n› da sa¤lam›fl oluyor. Üre-
liklerinin, yani cisimlerin yük, flekil (mukavemet, kimyasal etkilenmezlik, tilen baz› süper-emici-kil kompozitle-
de¤ifltirme ve zaman faktörleri aras›n- vb.) sahip olduklar›ndan birçok mü- rinin nem alg›lay›c›lar›n›n gelifltiril-
daki davran›fl özelliklerinin ayarlan- hendislik, biyomedikal, otomotiv, as- mesi gibi farkl› kullan›m alanlar› da
mas›nda kullan›l›yor. Örne¤in, epoksi- keri, havac›l›k ve deniz uygulamala- var.
reçineler, uzay ve denizcilik sektörün- r›nda kullan›m buluyor. Ayr›ca kendi Killerin, radyoaktif s›v›lar›n temiz-
deki yap›sal kompozit bileflenler için a¤›rl›klar›n›n binlerce kat›na kadar fli- lenmesinde uygulanan kimyasal çök-
türme sürecine olumlu katk›da bulun-
duklar› da saptand›. Kimyasal çöktür-
mede pahal› kimyasal çöktürücüler
yerine belirli oranlarda do¤al kil mi-
nerallerinin kullan›lmas›, oldukça
olumlu sonuçlar veriyor. Bu sayede
at›k yönetiminin maliyetinin afla¤› çe-
kilmesi sa¤land›¤› gibi, temizlenen s›-
v›n›n içeri¤indeki zararl› kimyasal
madde miktar› da kontrol alt›na al›na-
biliyor.

Gülgun Akbaba

Kaynaklar
Yakupo¤lu T., Açalan M., Köse O., “12. Ulusal Kil Sempozyumu Kil
2005, Bildiriler Kitab›”,Van, 2005.
http://www.fbe.deu.edu.tr/tezler/2003/YL-t1596.pdf
http://www.dicle.edu.tr/fakulte/tip/dergi/yayin/2004(31-2)15.Kil-
mineralleri.pdf
http://www.cem.yildiz.edu.tr/adsorpsiyon.doc
Bekci Z., Seki Y., Yurdakoc K., Equilibrium studies for trimethoprim
adsorption on montmorillonite KSF, Journal of Hazardous Mate-
rials, in pres.

fiubat 2006 75 B‹L‹M ve TEKN‹K


antikaMesele 1/24/06 10:15 AM Page 76

Antika
Problemler
‹çinde bulundu¤umuz ça¤›n bize sanlar› öyle kolay kolay benimseyemez
ola¤anüstü hediyeler sundu¤unu ka- belki ama bu, yontma tafl devrinde bil-
bul etmek gerekir. Telefonlar, araba- gisaya üretmek kadar imkans›z da de-
lar, bilgisayarlar (dizüstü ve cep), tele- ¤il. Arada edinilmifl kimbilir belki 1000
vizyonlar, çamafl›r ve bulafl›k makine- y›ll›k bir bilgiyi oturup bafltan taramak
leri bunlardan bir kaç›. Daha da nas›l gerekiyor, o kadar!
icatlar hayat›m›za girecek bilemiyo-
ruz. Bildi¤imiz tek fley bu kefliflerin 3 Klasik Problem
arkas›n›n kolay kolay kesilmeyece¤i. Bir pergel ve (ölçüsüz) bir cetvel
Buna karfl›l›k bizler de bu de¤iflime kullanarak
kay›ts›z kalm›yoruz. Piyasaya yeni Bir aç›y› üçe bölmek
ç›km›fl bir makineyi art›k eskisinden Bir küpün hacminin iki kat›na
daha kolay ve çabuk benimsiyoruz. eflit hacimli bir küp çizmek
Hayat›m›za girmesine direnmeden Bir çemberinin alan›na eflit alanl›
d› da flöyle yontma tafl devrine gidebil-
izin veriyoruz. fiöyle bir 15 y›l öncesi- bir kare çizmek mümkün müdür?
seydik, bir bilgisayar üretebilir miydik
ne kadar “›ss›z bir adaya düflsen yan›- Matematikle ders harici birazc›k il-
dersiniz? Somut bir üretim yapmak
na alaca¤›n üç fley nedir” sorusuna ve- gilenmiflseniz antik Yunan tarihinin-
zor tabiki. Parçalar›n herbirini üreten
rilen üç cevaptan biri “renkli ekran bir den (MÖ 500 civar›) ç›kma bu 3 prob-
ayr› bir makine laz›m, sonra enerji de
televizyon” fleklinde olurdu. fiimdiler- lemi, özellikle de birincisini ve onun
gerekli. Peki bu alternatifi geçmifle dö-
deyse içinde zaten telefonu ve televiz- imkans›zl›¤›n› duymufl olman›z gere-
nüp o zamanlar çözülmemifl bir mate-
yonu da bar›nd›ran (internet ba¤lant›- kir. Tabii bu iflleri yapabilmek için kul-
matik problemini çözmek için kullan-
l›) bilgisayarlar tercih ediliyor. Ama bü- lanaca¤›n›z aletleri amac›ndan farkl›
sak durum farkl› olur mu? Ne de olsa
tün bu makineleri üretmek öyle bir an- flekilde kullanmaya teflebbüs edebilirsi-
ihtiyac›m›z olan tek fley ka¤›t kalem ve
da olmufl bir olay de¤il. Bugün sahip niz iflte o zaman bunlar›n mümkün ol-
bilgi. Soru yaz›ld›¤›na göre ka¤›t ve
oldu¤umuz herfleyi bizlerden önce ya- du¤unu ispatlayabilirsiniz. Fakat kural
kalem varm›fl, bilgiyi de biz götürürüz.
flayan hemen her insan›n milyonlarca ihlali nedeniyle bu do¤ru bir çözüm ol-
Götürdü¤ünüz çözümü o zama-
y›l biriktirdi¤i bilgiye borçluyuz. Söz maz. (Bu konunun kurallar› ve yap›la-
n›n in-
gelimi zaman içinde yolculuk yapmak bilecek olas› hatalar› bu ayki “Bir Bu-
mümkün olsay- luflum Var” köflesinde etrafl›ca ele al-
d›k.) Üstelik içiniz rahat olsun ki bu çi-
zimlerin yap›labilmesinin imkans›z ol-
du¤u sorular›n formüle edilmesinden
yaklafl›k 2000 y›l sonra da olsa bulun-
mufltur. 2000 y›l öncesinde soruyu or-
taya atan kiflilerin bu ispat› görüp an-
lamalar› için zaman içinde birikmifl bil-
giyi de özümsemeleri gerekir. E¤er ce-
birde grup kuram›n›n derinliklerine in-
memifl ve Galois Kuram› üzerine hiç
bilgi edinmemiflseniz durum sizin için
de onlardan çok farkl› de¤il. Benzer
flekilde Fermat’›n o çok kolay anlafl›l›r
ama çözülmesi 300 y›l alan son teore-
minin ispat›n› da anlamak sa¤lam bir
temel gerektiriyor. Bu nedenle soruyla
amatörce u¤raflan pek çok kifli ispat›
görünce hayal k›r›kl›¤›na u¤ruyor.

B‹L‹M ve TEKN‹K 76 fiubat 2006


antikaMesele 1/24/06 10:15 AM Page 77

Aç›y› ikiye bölmek lukta ve tüm iç aç›lar› efl olan kapal› Bir düzgün n kenarl› (n-gen) sa-
Kolayca ispatlanan ya da çözülen flekil, eflkenar üçgen, kare, eflkenar dece pergel ve ölçüsüz cetvel kulana-
teorilerin ilgi çekmeleri zor. Aç›y› 3’e beflgen, alt›gen gibi… Burada sonsuz rak çizilebilirdir e¤er n flu flekilde ya-
bölmenin imkans›zl›¤›ndan bu kadar eleman oldu¤unu düflünürsek listenin z›labiliyorsa: , öy-
yayg›n olarak bahsedilince ister iste- soru say›s›n›n oldukça geniflledi¤i ko- le ki p’ler birbirinden farkl› Fermat
mez s›ralamada 3’den önce gelen 2 ra- layl›kla farkedilir. Bu flekillerden ilk
birkaç›n›n çizimi hemen yap›labiliyor. asal› yani fleklinde yaz›la-
kam›n›n nas›l bir durum yaratt›¤› me- bilen asallar. Gerçi kendisi bu teore-
rak uyand›r›yor. Düz bir mant›kla Örnek olarak 6’genin çizimini veriyo-
ruz ve eflkenar üçgen ve karenin çizim- mi çizilebilirler için yeter flart olarak
“e¤er aç›y› 2’ye bölmek imkans›z ol- vermiflti ama gerek flart oldu¤una da
sayd› o da bu problem kadar ünlü olur- lerini denemenizi tavsiye ediyoruz.
Benzer flekilde bu sorular için de inan›yordu. Bunun ispat› da geç ol-
du” diyerek aç›y› ikiye bölmenin müm- madan Pierre Wantzel’den geldi. Ya-
kün oldu¤unu düflünenlerdenseniz çizilmesi imkans›z oldu¤u düflünülen-
ler için bir ispat vermek yüzy›llar› bul- ni art›k kimin çizilebilir kimin çizile-
do¤ru yoldas›n›z. Ama bunu geomet- mez oldu¤una Fermat asallar› karar
rik yönden araflt›rmay› da ihmal etme- mufl. Ama gelen ispat belli bir n-genin
çizilemeyece¤inden ziyade tüm n’ler verecekti. fiimdiye kadar sadece 5 ta-
mek gerekir. ‹flte aç›y› ikiye bölmenin ne Fermat asal› bulundu (ki bunlar:3,
yolu: için bir genel sonuç verdi¤inden ol-
dukça k›ymetli. 5, 17, 257, 65537) Sonlu olup olma-
Yüzlerce y›l cevaps›z kalan bu ko- d›¤› da merak konusu. Bu konunun
nuya ›fl›k tutan kiflinin Gauss oldu¤u- böyle özel ve nadir bulunur say›lara
nu söylersek flafl›rmazs›n›z belki ama ba¤l› bir sonuca varmas› sizce de il-
ortaya ç›kan sonucu görünce bir parça ginç de¤il mi? Teoremi örneklendir-
flafl›rman›z beklenebilir. Gauss öncelik- mek aç›s›ndan flu tabloyu incelemek
le bir türlü çizilemeyen ve bu nedenle de ifle yarayabilir:
çizilmesi imkans›z olarak düflünülen Bu olup bitenlerin hepsi bir oyun
düzgün 17-geni pergel ve ölçüsüz cet- ve oyunun kurallar› eski ça¤larda ya-
vel kulanarak çizmeyi baflard› (üstelik flayanlar taraf›ndan konulmufl. Siz
bunu yapt›¤›nda henüz 19 yafl›ndayd›). kendi kurallar›n›z› koyarak farkl› bir
Bundan 5 y›l sonra da çizilebilir düz- kuram üretebilirsiniz. Her seferinde
‹kiye bölünecek aç› ABC aç›s› ol- yapabilecekleriniz ve yapamayacakla-
sun. Pergelinizle önce B merkezli bir gün çokgenleri genelledi:
r›n›z de¤iflecektir. Örne¤in araçlar›n›z
çember çizin ve aç›n›n kollar›n› A ve pergel ve cetvel yerine sadece flekil
C’de kessin,daha sonra aç›y› bozma- çizdi¤iniz ka¤›d› katlamaksa aç›y› üçe
dan C ve A merkezli çemberleri çizin. bölebilir ya da çemberinin alan›na
Bu çemberlerin iki kesiflim noktas› eflit alanl› bir kare çizebilirsiniz. Bu
olur: B ve D. Bu noktalar› birlefltirdi¤i- kuram genifl olarak Humiaki Huzita
mizde ortaya ç›kan do¤ru ABC aç›s›- isimli ‹talyan-Japon matematikçi tara-
n›n aç›ortay›d›r. fiekilde çemberlere ait f›ndan çal›fllm›flt›r(1992).
yay parçalar› gösteriliyor. Çemberleri
aç›kça çizip BD do¤ru parças›n›n aç›- Nilüfer Karada¤
ortay do¤rusu oldu¤unu ispatlamas›n› karadagnilufer@yahoo.com
okuyucumuza b›rakal›m (ikizkenar
Kaynakça:
üçgenlerle kolayca görülebilir). http://www-math.cudenver.edu/~wcherowi/cour-
ses/m3210/hg3lc5.html
http://www.jimloy.com/geometry/trisect.htm

Çizilir mi Çizilmez mi?


Asl›nda pergel ve ölçüsüz cetvel
kulanarak yap›l›p, yap›lamayaca¤› me-
rak edilenlerin listesi bu 3 ö¤eyle s›n›r-
l› de¤il. Düzgün bir çokgenin çizilebi-
lir olup olmad›¤› da uzunca bir süre
merak konusu olmufl. Düzgün çokgen-
den kas›t, kenarlar› birbirine eflit uzun- Ka¤›t katlama yoluyla bir aç›n›n 2’ye bölünmesi

fiubat 2006 77 B‹L‹M ve TEKN‹K


antikaMesele 1/24/06 10:15 AM Page 78

Bir Buluflum Var


kün de¤il. Sa¤lanmay›nca da flekil2’ye ba-
berin yar›çap› |AC| uzunlu¤undad›r. fiimdi ya-
Aç›y› Üçe Bölmek r›çap› |AC| ile ayn› uzunlukta (yani pergelin
karsan›z DEA üçgeninin d›fl aç›s› gibi gö-
Ben Cihat Oktay. 2004 y›l› Ocak ay› Bilim züken 2α d›fl aç› olmaktan ç›kar ve içeri-
aç›s›n› bozmadan) ancak merkezi, çizdi¤imiz
ve Teknik dergisinde “Matematik Kulesi”nde deki aç›lar α da olmaz ve 3α’y› 3’e bölmüfl
çemberin üzerinde olacak flekilde bir çember çi-
bir soru vard› ve bu sorunun cevab› yoktu, da- zin. Çizdi¤imiz bu çemberin merkezi E olsun. olmay›z. Ve biz önce B ve E’yi seçti¤imiz-
ha do¤rusu imkans›z oldu¤u ispatlanm›flt›. Bu Merkezi E noktas›nda olan çember ile çizdi¤i- den bu do¤runun AC’yi kesen D noktas›-
soru “Aç›y› Üçe Bölmek” bafll›kl› yaz›n›n alt›n- miz do¤runun kesiflti¤i nokta, D noktas› olsun. n›n çember üzerinde olmas›n› garanti ede-
dad›r. fiimdi bu D noktas›yla E noktas›n› birlefltirerek meyiz. Bunu garanti edemeyince de
Yaz›da sorulan flu idi: “Sadece bir pergel ve merkezi A noktas› olan çemberin üzerinde bir |DE|uzunlu¤unun yar›çapa eflit olmas›n›
iflaretlenmemifl bir cetvel (düz bir çubuk) yard›- B noktas› alal›m. Evet geriye sadece çemberle- sa¤lay›z ve bütün teori çöker. ‹flte rasgele
m›yla verilen bir aç›y› üçe bölebilir misiniz? Ar- rin merkezlerini (A ve E noktalar›n›) ve B ve A 2 çizim, ikisinde de DEA olmas› beklendi-
flimet’in yapt›¤› yönteme bir fleyler ekleyerek noktalar›n› birlefltirmek kal›yor. ¤i gibi ikizkenar ç›km›yor:
belki bu mümkün olabilir. Sorunun alt›nda iki
flart vard› ve bu iki flart ayn› anda sa¤lanmak is-
teniyordu. Ancak Arflimetin yapt›¤› çal›flmada
bunlar sa¤lanmad›¤› için çözüm do¤ru kabul
edilemedi. Bu iki flart fludur:
1) BED do¤ru parças›nda, D noktas› AC
do¤rultusunda olmal›,
2) ED’nin uzunlu¤u çemberin yar› çap›na
eflit olmal›.

flekil2

Gördü¤ünüz gibi |DE|=|AE|=|AB|=|AC|


dir. Böylece EDA aç›s›ndan kodlamaya bafllar-
sak; ∠EDA = ∠EAD = α, ∠BEA = ∠EBA = 2α
ve ∠BAC = 3α olur. Böylece BAC aç›s›n› üçe
bölmüfl oluruz. Sizinde fark edece¤iniz gibi bura-
da bir aç›y› üçe bölmekten ziyade bir aç›n›n 3 ka-
flekil1
t›n› alarak çözüme ulafl›lm›flt›r. Yani istedi¤imiz
bir aç›y› üçe bu yöntemle bölemeyiz. Kullan›lan
fiimdi bir çubuk ve pergel al›p beni takip
aç›lar› hesaplamak olanaks›z san›r›m. Aç›lar ta-
edin. Üzerine çemberin merkezini çizebilece¤i-
mamen tesadüfi eseri bulunmaktad›r. Matematik
miz bir do¤ru al›n ve pergel yard›m›yla istedi¤i-
hayat›n›z› anlaml› k›ls›n. Teflekkürler
niz büyüklükte bir çember çizin. Ben merkezi A
Cihan Oktay Unutmamam›z gereken son bir nokta
noktas› olan bir çember ald›m.Çizilen bu çem-
da flu bir aç›y› üçe bölmek yetmiyor.Cetvel
ve pergel yard›m›yla üçe bölünebilen aç›-
Cihan arkadafl›m›z›n matemati¤in ol- s› 3x aç›s› 3’e bölünmüfl hali (x) oluyor. Ar-
lar yok de¤il, örne¤in 90° ve 180°. Ama bu
dukça s›k› takipçilerinden oldu¤u kolayca flimetin burada en temel kural› ihlal edi-
kuram›n amac› al›nan rasgele bir aç›n›n
anlafl›l›yor. Kendisine buluflunu bizlerle yor: cetveli ölçme ifllemi için kullan›yor.
üçe bölünmedi¤ini kan›tlamak. Bunun is-
paylaflt›¤› için teflekkür ediyoruz. Aç›y› Bunu da |DE| uzunlu¤unu çemberin ya-
pat› da 1837 Pierre Wantzel taraf›ndan ya-
üçe bölmek problemi onunla u¤raflanlar› r›çap›na eflit olmas›n› sa¤larken yap›yor.
p›ld›. Bu tarz büyük ispatlar çok anlafl›l›r
belkide en çok yan›ltan problem olarak ta- Çünkü hem B,E,D do¤rusal olmal› hem de
görünmeyebilir ama en az›ndan inceleme-
rihe geçmifltir. Bunun sebebinde kuralla- |DE| yar›çapa eflit olmal›. Cihan arkadafl›-
yi denemenizi tavsiye ederim.
r›n yanl›fl anlafl›lmas› yat›yor. Asl›nda ku- m›z Arflimet’in bu hatas›n› ortadan kald›r-
rallar net: pergeli çember çizmek için (Ci- mak için kurallar›n do¤rultusunda güzel Nilüfer Karada¤
han arkadafl›m›z›n yapt›¤› gibi aç›y› hiç bir hamleyi denemifl ve pergeli aç›s›n› boz-
karadagnilufer@yahoo.com
bozmadan kullanabilirsiniz), cetveli de (öl- madan kullanm›fl ama maalesef çok s›k ya-
çü kullanmadan) sadece düz çizgi çizmek p›lan bir hatay› yapm›fl: rasgele bir aç›y›
E¤er siz de kaydetti¤iniz önemli bir bulgu
için kulllan›yoruz. Öncelikle Cihan arka- 3’e bölmek yerine rasgele bir aç›y› 3’e kat-
oldu¤unu düflünüyorsan›z dergimize gönde-
dafl›m›z›n bahsetti¤i Arflimet’in yanl›fl çö- lam›fl. Bu ikisi benzer gözükse de ayn› fley-
rin ve onu sizin için de¤erlendirelim. Adre-
zümünü aç›klayal›m. fiekil1’i takip edebili- ler de¤il. Çünkü aç›y› üçe bölmek için ifle simiz:
riz. 3’e bölmeyi tasarlad›¤›n›z aç›:BAC. Bu- o aç›yla bafllaman›z laz›m. Cihan arkadafl›-
nu bafllang›çta belirtmek önemli! Pergelin m›z yola Arflimet gibi BAC aç›s›n› rasgele TÜB‹TAK Bilim ve Teknik Dergisi,
ucunu A noktas›na koyup bir çember çi- seçerek bu flekilde ç›ksayd› B,E,D noktala- Buluflumu De¤erlendirin Köflesi,
zin. fiimdi BED do¤rusunu öyle çizin ki D, r›n›n do¤rusall›¤›n› sa¤laman›n mümkün Atatürk Bulvar› No:221
AC do¤rusu üzerinde olsun ve |DE| olmayaca¤› sonucuyla karfl›laflacakt›. Afla- Kavakl›dere-ANKARA
uzunlu¤u çemberin yar›çap›na eflit olsun. ¤›daki flekillerden görülüyor ki bu do¤ru-
Gerisi de flekilde görüldü¤ü gibi EDA aç›- sall›¤› sa¤lamak eldeki materyallerle müm-

B‹L‹M ve TEKN‹K 78 fiubat 2006


ilanedergi 1/25/06 10:36 AM Page 1

1 yıllık abonelik
e-dergi: e-dergi:

25 YTL (25 milyon TL) 20 YTL (20 milyon TL)


Yurtd›fl›: 15 Euro - 18 USD Yurtd›fl›: 12 Euro - 14 USD

Bas›l› dergi: Bas›l› dergi:

35 YTL (35 milyon TL) 30 YTL (30 milyon TL)


Yurtd›fl›: 40 Euro - 50 USD Yurtd›fl›: 40 Euro - 50 USD

De¤erli Bilim ve Teknik / Bilim Çocuk okurları


Hem bize daha kolay, daha çabuk ve daha ucuza e-dergi uygulamasını aynı zamanda, posta
eriflebilmenizi sa¤lamak, hem de daha genifl maliyetlerinin yüksekli¤i ve iletim süresinin
kitlelere ulaflabilmek için yeni bir hizmetle uzunlu¤u nedeniyle yeterince ulaflamadı¤ımız
karflınızdayız. Artık "e-dergi" aboneli¤i seçene¤ini yurtdıflındaki büyük vatandafl kitlemiz ve Türk
kullanarak dergilerinizi ‹nternet üzerinden de Cumhuriyetleri’ndeki soydafllarımıza da
izleyebileceksiniz. Bu seçenek de, tıpkı basılı eriflebilmek için bafllattık.
dergiye abonelik gibi sizleri flimdiye kadar çıkmıfl Dergilerimize abone olmak isteyen okurlarımız
tüm dergilerimize eriflme hakkına kavuflturuyor. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/ adresindeki e-
Ama, o taze mürekkep kokusundan dergi sembolü üzerine t›klayacaklar. Ulaflt›klar›
vazgeçemeyen, dergiyi koltu¤una kurularak sayfadaki seçene¤in üzerine tıkladıklarında
okumanın tadına alıflmıfl, koleksiyonlarının karflılarına çıkan formları doldurup gönderecekler
kesintiye u¤ramasını istemeyen okurlarımız da ve kendilerine birer kullanıcı adı ve flifre verilecek.
basılı dergi seçene¤ini tıklayarak aynı ayrıcalıklara Bunlarla dergilerimizin yeni sayılarına ve arflivine
sahip olacaklar. ulaflacaklar.
Ailemizin yeni üyelerini sevgiyle kucaklıyoruz...

Abonelik işlemleri ile ilgili sorunlarınızı e-posta yoluyla bteknik@tubitak.gov.tr adresine


ya da 0(312) 467 32 46 no’lu telefona iletebilirsiniz
renk 1/20/06 11:54 AM Page 80

FOTO⁄RAFIN AYRILMAZ PARÇASI

RENK

Foto¤raf: Selim Aytaç

Renkli bir dünyada yafl›yoruz; gördüklerimiz, düflüncelerimiz, rüyalar›m›z renkli. Hatta bazen
ruh hallerimizi ya da duygular›m›z› da renkler simgeliyor. Renkler ›fl›kla varolur. Bir ›fl›k
kayna¤›ndan yay›lan ›fl›nlar›n, nesnelere çarp›p yans›malar›n›n sonucunda gözümüzün alg›lad›¤›
duyumdur renk. Beyaz gün ›fl›¤›, elektromanyetik tayf›n görünür bölgesinde k›rm›z›, turuncu,
sar›, yeflil, mavi, lacivert ve mor renkleri verir. Foto¤raf›n varolufl nedeni de ›fl›kt›r.
Bu yüzden foto¤rafla renk, bazen benzer özellikleri gösterirler; mutlak karanl›kta ne renk ne
de foto¤raf olur. Foto¤rafç›n›n en önemli araçlar›ndan biri olan renkler, renkli foto¤raf›n
olmazsa olmaz›. Renkler do¤ru kullan›ld›klar›nda hem duygular› anlatmada hem de duygular›
yönlendirmede çok etkili olurlar. Foto¤rafa yeni bafllayanlar›n ço¤u bu yönlendirme etkilerinden
habersiz, ço¤u da renk ve ›fl›k aras›ndaki iliflkiye yabanc›.

B‹L‹M ve TEKN‹K 80 fiubat 2006


renk 1/20/06 11:54 AM Page 81

Günlük yaflant›m›zda gördü¤ümüz


ya da kulland›¤›m›z renklerin s›n›flan-
d›r›lmas›nda pek çok yol gelifltirilmifl.
Bu s›n›fland›rmalarda kullan›lan ad-
land›rmalar farkl› olsa da, genellikle
rengin kalitesini tan›mlayan “hue
(renk)”, “parlakl›k” ve “doygunluk”
kavramlar›n›n tan›mlar›nda anlaflma
sa¤lanm›fl. Bu tan›mlara geçmeden ön-
ce bilinmesi gereken bir nokta var.
Türkçe’de renk sözcü¤ü hem duyular›-

Foto¤raf: Selim Aytaç


m›za dayal› olarak alg›lad›¤›m›za, hem
de nesneden yans›yana denir. Oysa ‹n-
gilizce’de bunlar farkl› sözcüklerle ifa-
de ediliyor: “Hue” nesnenin yans›yan›,
“color” ise duyularla alg›lad›¤›m›z
renk anlam›na gelir. Buna göre “hue”
bir nesneden yans›yan ›fl›¤›n gerçek
rengi ya da dalga boyudur. Örne¤in bir
nesne mavi rengi yans›t›yorsa, oradan
yans›yan ›fl›¤›n hue’su mavi olur. Bu
flekilde 7 tane hue’dan söz edilebilir;
“ana renkler” denen mavi yeflil, k›rm›-
z›, bunlar›n kar›fl›m›ndan oluflan beyaz
ve “tamamlay›c› renkler” denen siyan,
macenta ve sar›. Ancak bazen hue, ba-
z› renklerin, örne¤in bir içecek olan
kolan›n tan›mlanmas›nda ya da betim-
lenmesinde yetersiz olabilir. Daha be-
lirgin bir tan›mlama için nesnenin ko-
yu mavi ya da aç›k mavi oldu¤unu söy-
leriz. Böylece rengin parlakl›¤›n› ta-
Foto¤raf: Selim Aytaç

n›mlam›fl oluruz. Bir rengin parlakl›¤›


hue’dan ba¤›ms›zd›r. ‹ki renk ayn› hu-
e’ya ama farkl› parlakl›klara sahip ola-
bilir. Böylece alg›lad›¤›m›z rengi ya da
parlakl›¤› tan›mlarken, soluk, canl›,
çok canl› ya da ›fl›lt›l› deriz. Alg›lanan dengesi, renk s›cakl›¤› gibi kavramlar s›n› sa¤lar ve izleyicinin bak›fl yönünün
bir rengin doygunlu¤uysa, rengin ayn› çerçevesinde ele alabiliriz. ak›fl›n› yönlendirir. Kontrast›n görüntü
parlakl›ktaki nötr griden sapma dere- düzenlemesiyle iliflkisinden söz etti¤i-
cesi ya da baflka bir deyiflle, renk safl›- Kontrast mizde, hem S/B foto¤raftaki tonal kon-
¤›n›n bir ölçüsüdür. Bunu, renkli bir trasta hem de renkli foto¤rafla iliflkili
boyan›n siyah, gri ya da beyaz bir bo- Bir foto¤rafik düzenlemeyle izleyici- olarak renk kontrast›na at›fta bulunu-
yayla kar›fl›t›r›larak ya da suland›r›la- nin ilgi merkezini yönlendirmede, kon- ruz. S/B foto¤rafta kontrast, görüntü-
rak seyreltilmesi gibi düflünebilirsiniz. trast oldukça etkilidir. Kontrast yarat- de bulunan beyazdan koyu griye ve si-
Bu ayr›nt›lardan sonra foto¤raf ve mak için görüntüde yer alan nesnelerin yaha ya da en parlak tondan en koyu
renk aras›ndaki iliflkiyi kontrast, renk özellikleri, onlar›n daha iyi vurgulanma- tona geçiflteki farkl›l›k olarak tan›mla-
n›r. S/B foto¤rafta kontrast yüksek,
Çeflitli ›fl›k kaynaklar›n›n ortalama renk s›cakl›klar› normal ya da düflük fleklinde de¤erlen-
Ifl›k Kayna¤› (ºK) dirilir. Yüksek kontrastl› bir görüntü ya
Gözle görülen k›zg›n demir 800 da foto¤raf, öncelikle orta gri tonlar›n
Mum ›fl›¤› 1900 hiç olmad›¤› siyah ve beyaz› içerir. Aç›k
100 W ev ampulü 2860 bir fonu arkas›na alan beyaz üniformal›
500 W projeksiyon ampulü 3100
çok esmer bir denizcinin foto¤raf› yük-
1000 W tungsten-halojen ampulü 3200
Normal floresan ampulü 3700 sek kontrastl›¤a, ayn› ortamda aç›k ten-
Daylight floresan ampulü 4800 li bir denizcinin foto¤raf›ysa düflük kon-
Gün›fl›¤› 5500 – 5600 trastl›¤a iyi birer örnek olabilir. Düflük
Elektronik flafllar 6000 – 7000 kontrastl› bir görüntüde parlak ve koyu
Bulutsuz gökyüzü 7000 – 14000 bölgelerdeki renk ve tonlar›n yo¤unluk-

fiubat 2006 81 B‹L‹M ve TEKN‹K


renk 1/20/06 11:54 AM Page 82

çok etkili bir kontrast elde edilir. Aç›k


renkler koyu renklere yüksek kon-
trastl›k yarat›r, güçlü bir renk zay›f bir
rengi dengeler. Çevremizdeki tüm
renkler k›rm›z›, yeflil ve mavinin farkl›
oranlarda biraraya gelmesiyle oluflur.
Bu ana renkler yanyana geldiklerinde
de bir kontrast olufltururlar. En güçlü
renk kontrastlar›ysa bir ana renkle,
onun tamamlay›c›s› olan baflka bir
renk yanyana gelince oluflur; örne¤in

Foto¤raf: Serpil Y›ld›z


k›rm›z›-siyan, yeflil-macenta, mavi ve
sar› gibi.

lar›nda çok az farkl›l›k bulunur. Baflka Renkli foto¤rafta, kontrast› farkl›


Renk Dengesi ve Renk
bir deyiflle, görüntüdeki bütün renkler renkler yarat›r. Renk kontrastl›¤›, S›cakl›¤›
ve tonlar çok benzer bir görünüflte renkli foto¤rafta görüntü düzenleme- Kusursuz bir renk dengesinden söz
olurlar. S/B foto¤rafta, yüksek kon- nin önemli araçlar›ndan biri. Karfl›t etmek için çekilen foto¤rafta elde edi-
trast sertlik duygusu a盤a ç›kar›r ve özellikteki renkler birarada kullan›l- len renklerle görüntünün özgün renk-
gücü simgeler; düflük kontrastsa yumu- d›klar›nda kontrast çok güçlenir. Kon- lerinin ayn› olmas› gerekir. Oysa ço¤u
flakl›k duygusu verir ve ›l›ml›l›k ifade trast, her rengin birbirine göre kalitesi- zaman bunu sa¤lamak kolay olmaz.
eder. Normal kontrastl› foto¤raflarday- ni vurgular, görünümlerini dramatik- Çünkü güneflten ya da bir lambadan
sa görüntüdeki unsurlar›n baz›lar› çok lefltirir. Örne¤in düz bir cam vazodaki gelen beyaz ›fl›k, de¤iflik oranlarda bü-
aç›k ya da beyaz; baz›lar› çok koyu gri küçük k›rm›z› bir gül, parlak yeflil bir tün renkleri içerir. Ö¤le ortas›nda gü-
ya da siyah; kalanlar da farkl› bir çok arkaplan›n önünde foto¤rafland›¤›nda, neflten gelen ›fl›k, örne¤in gün bat›m›n-
gri tonlar›nda olurlar. k›rm›z› gülle yeflil arkaplan aras›nda daki ya da bir lambadan gelen ›fl›ktan
daha mavi olur. Baflka bir deyiflle bu
n›lanlardand›r. Bu yüzden gün›fl›¤›n›n özellikleri-
Renk Dengesi ve ni bilmek önemli. Yumuflak ›fl›k diye nitelenen
aflamada ›fl›k kayna¤›n›n renkleri ya da
renk s›cakl›¤› devreye girer. Ifl›k kay-
gün›fl›¤›, sabah›n erken saatlerinde sar›ms›d›r,
Filmler akflama do¤ru k›rm›z›lafl›r. Ö¤le saatlerindeyse,
gelifl aç›s› dikleflen ›fl›k, sert ›fl›k ad›n› al›r. K›fl›n,
na¤›n›n rengini tan›mlaman›n bir yolu,
kayna¤›n renk s›cakl›¤›n› bilmeyi ge-
Gün ›fl›¤›n›n rengi sürekli de¤iflir. Foto¤rafta yaza göre daha mavi tonlar elde edilir. Deniz se- rektirir.
gün›fl›¤› diye adland›r›lan bir renk bulunur. Ifl›¤›n viyesinden yükseldikçe, mavilik ve mor ötesi ›fl›n- Asl›nda ilk bak›flta, renk ve s›cakl›k
bu tipi, yani gün›fl›¤› günün yaln›zca belilrli za- lar›n etkisi artar. Do¤rudan gelen günefl ›fl›¤›,
manlar›nda oluflur. Günün ak›fl›nda ›fl›k, gün do-
birbirleriyle do¤rudan iliflkiliymifl gibi
gölgelere göre daha s›cak tonlu olurken, bulutlu
¤umundaki s›cak k›rm›z›dan, ö¤le saatindeki so- görünmez. Oysa ›fl›k kaynaklar›, s›kl›k-
ve puslu havalar grimsi-mavimsi tonlara kayarlar.
¤uk maviye, sonra da gün bat›m›ndaki s›cak Üreticiler, gün›fl›¤› için gün›fl›¤› (daylight) filmler, la kendilerine özgü bir renk s›cakl›¤›y-
turuncumsu k›rm›z›ya de¤iflir. Renk s›cakl›¤› öl- stüdyo ›fl›¤› olarak da bilinen tungsten ›fl›klar için la tan›mlan›r. “Gün›fl›¤› film almak isti-
çe¤indeki “gün›fl›¤›” gerçekte, güneflli aç›k bir de tungsten filmler üretiyorlar. Gün›fl›¤› film üze- yorum” derken, asl›nda k›smen ›fl›¤›n
havada saat 10:00-14:00 aras›ndaki ö¤le saatle- rinde belirtilen Kelvin de¤erinden daha yüksek tipinden söz etmifl oluruz. Renk s›cak-
ri için belirlenmifltir. Bu saatler boyunca, bu ›fl›- bir Kelvin de¤erinde çekim yap›l›yorsa, sonuç gö-
¤a uygun filmler kullan›larak yap›lan çekimler- l›¤›n›n ölçüsü Kelvin’dir. Kelvin (K) de,
rüntüdeki renkler maviye, daha düflük bir Kelvin
den elde edilen foto¤raflarda renkler temiz, par- de¤erinde çekim yap›l›yorsa da k›rm›z›ya kayar.
Fahrenheit ya da Santigrad gibi s›cak-
lak ve kusursuz bir flekilde elde edilir. K›rm›z›ya kaymalar s›cakl›k duygusunu art›r›r- l›k ölçen bir ölçek. Yaklafl›k – 273˚C’ye
Ö¤leden önce ya da sonra, güneflten gelen ken, maviye kaymalar so¤uk bir etki yarat›rlar. karfl›l›k gelen 0 K, moleküler hareketin
›fl›k atmosferde farkl› mesafeler boyunca yol al›r. Tungsten filmlerin gün ›fl›¤›nda kullan›lmalar› ha- olmad›¤› bir yerdeki mutlak s›cakl›¤›
Bu saatlerde atmosfer mavi ›fl›¤› süzüp, geçir- linde görüntü tümüyle mavimsi olur. Su görüntü-
mezken k›rm›z› ›fl›¤› daha çok geçirir. Bu durum
tan›mlar. Renk ve K s›cakl›¤› aras›nda-
lerinde bu mavi patlarken, su d›fl›ndaki alanlarda ki iliflki, siyah bir cismin ›s›t›lmas› s›ra-
günün erken ya da geç saatlerinde s›kl›kla sar›m- puslu bir görüntü oluflur. Bir etki olarak kullan›l-
s›-turuncumsu-k›rm›z›ms› tonlarda izlenebilir. Bu m›yorsa, bu tür kaymalardan kurtulmak istendi-
s›nda u¤rad›¤› renk de¤iflimlerinden tü-
renk de¤iflimi, foto¤raflar› da güçlü bir biçimde ¤inde ya ortam›n renk s›cakl›¤›na uygun film se- retilmifl. Siyah cismin farkl› s›cakl›klar-
etkiler, ama ›fl›¤›n bu k›rm›z›ya olan de¤iflimi fo- çimi ya da renkleri gerçeklerine yak›n hale getir- da renk de¤ifltirdi¤i gözlenmifl. ‹flte
to¤raf için mükemmel bir ›fl›kt›r. Günefl batma- meye yarayan renk düzeltici filtrelerin kullan›m› renk s›cakl›¤› tan›m› farkl› s›cakl›klar-
dan az önce ya da akflam alacakaranl›¤›nda, önemli. Nedense üreticiler, floresan ›fl›klara uy-
renkler s›kl›kla sönük ya da tek renkliymifl gibi
da oluflan bu renk de¤iflimi için yap›l-
gun renk s›cakl›¤›nda film üretmiyorlar. Bu, flo-
görünür. Bu saatler boyunca, ›fl›k lofllaflt›kça, da- m›fl. Yeterince ›s›t›lan siyah cisim ilk
resan ayd›nlatmada kullan›lan gazlar›n özellikle-
ha uzun ›fl›klama sürelerine gereksinim duyulur. rinin birbirinden farkl› olmas›ndan kaynaklan›- önce k›rm›z› ›fl›k, s›cakl›k artt›kça s›ra-
Film üreticileri, kullan›lacak ›fl›¤›n renk s›cak- yor olabilir. Floresan ›fl›k alt›nda gün›fl›¤› ya da s›yla sar›, beyaz, en sonunda da mavi
l›¤›na göre ayarlanm›fl, ›fl›¤a duyarl› bileflikler tungsten film kullan›larak yap›lan çekimlerde, ›fl›k yayar. Siyah cisimden yay›lan renk-
kullanarak, renk s›cakl›klar› farkl› filmler üretir- engel olunmas› zor, yeflile ya da kahverengiye ler günlük yaflamda karfl›laflt›¤›m›z
ler. Film üzerinde renk s›cakl›k de¤erleri, üreti- kaymalar olur.
cilerce yaz›l›r. Gün›fl›¤› filmleri, en yayg›n kulla- renklerle flöyle iliflkilendirilir: Bir tung-
sten lambadan yay›lan sar›ms› beyaz›m-

B‹L‹M ve TEKN‹K 82 fiubat 2006


renk 1/20/06 11:54 AM Page 83

s› ›fl›k, siyah cisim ›s›t›ld›¤›nda yaklafl›k ¤al özelli¤i olabilir ya da o alan›n


3.200 K s›cakl›kta elde edilir. S›cakl›k gölgede kalmas› böyle bir etki ya-
5.500 K’e yükseldi¤inde oluflan beyaz ratabilir. De¤iflken hava koflulla-
›fl›¤›n kalitesi, gün ortas›ndaki ›fl›¤›n r›, örne¤in kapal› bir havada yo-
kalitesine eflde¤er olur. Alacakaranl›k- ¤un bulutlar›n aras›ndaki bir ara-
taki mavinin kalitesiyse siyah cismin l›ktan süzülen huzmelerin ayd›n-
12.000 K’e ›s›t›lmas›yla elde edilir. latt›¤› küçük bir alan, dikkatli bir
Flafltan yay›lan ›fl›¤›n renk s›cakl›¤› foto¤rafç› için bu türde renk kul-
5.500 K civar›ndad›r ve ö¤le saati gün›- lan›m› bak›m›ndan eflfliz bir flans
fl›¤› renk s›cakl›¤›na eflittir. Bu yüzden yaratabilir. Böyle bir durumla
flafll› çekimlerde gün›fl›¤› filmler tercih karfl›laflt›¤›n›zda genifl aral›kl› bir
edilir. E¤er flafl 6.000 K s›cakl›¤›nda zoom objektif iyi bir seçim olur.
bir ›fl›k yay›yorsa, sonuç görüntü ma- Belirli koflullarda, soluk ve
vimsileflir. 4.800 K civar›nda ›fl›k yayan uyumlu renklerden oluflan s›n›rl›
bir flaflla yap›lan bir çekimdeyse sonuç bir renk da¤›l›m›, kötü planlan-
görüntü sar›ms› olur. m›fl, göz kamaflt›r›c› renk tonla-
Geleneksel makinelerde renk den- r›ndan çok duyguland›r›c› ve çe-
gesini ayarlamada film seçimi belirleyi- kici olabilir. Düflük yo¤unluktaki
ci olurken, say›sal makinelerde bu se- bir ›fl›kta, örne¤in günefl ufuk

Foto¤raf: Selim Aytaç


çim makineye yüklenen yaz›l›mlarla çizgisine yak›nken ya da yay›lm›fl
yap›l›r. Say›sal makineler farkl› ›fl›k ko- bir ›fl›kta, örne¤in puslu, sisli ya
flullar›na uygun beyaz dengesi seçimi- da ya¤murlu havalarda, renkle-
ne olanak verirler. rin doygunlu¤u belirgin ölçüde
azal›r. Böyle bir durumda ortaya
Ifl›¤›n ve Renklerin ç›kan ve yumuflak renklerden oluflan mas›n› etkileyen bir baflka etken. Ba-
s›n›rl› renk dizisi, büyük bir uyumluluk kac›n›zdan önce netlik yaparak renkli
Yarat›c› Kullan›m› gösterir. bir alana bak›n. Sonra ayn› alana, net-
Bir görüntünün nas›l bir rol oyna- Renk yayg›nl›¤› ›fl›¤›n kalitesine leme yapmadan bak›n. Renklerin yay›l-
yaca¤›n› belirleyen en önemli unsur- ba¤l› de¤iflir. Yayg›n bir renkte, güçlü d›¤›n› ve çevredeki baflka renklerle ka-
dur ›fl›k. Ifl›¤› denetleyerek, bir görü- ve canl› tonlar›n dolu ve doygun yo- r›flt›¤›n› kolayca görebilirsiniz.
nümü karamsar, iç aç›c›, havadar, s›k›- ¤unlu¤u bulunmaz. Ya¤mur, sis ya da Ton denince, S/B foto¤raflarda tam
c›, hararetli, üflütücü, sert, ya da kadi- hava kirlili¤i olan bir ortamda, havada- siyah ve tam beyaz aras›nda yer alan
fe gibi yumuflak, ayd›nl›k ya da karan- ki taneciklerin ›fl›¤› da¤›tmas› ve renk- farkl› kuvvetlerdeki gri renk dizileri
l›k yapabilirsiniz. Ifl›¤›n bu yarat›c›l›¤›- lerin kar›fl›p birleflmesi yo¤unluk ek- akla gelse de, ton kavram› renkler için
n› kullanabilmek için, makinenizin sikli¤ine neden olabilir. Bir nesnenin de geçerlidir. Renk tonlar› seçilerek
kendili¤inden yapt›¤› ›fl›k ölçümüne al- yüzey özellikleri de renk yay›lmas›na kullan›ld›¤›nda, yarat›lmak istenen bi-
d›rmaks›z›n, elde etmek istedi¤iniz so- yol açabilir. Örne¤in kaba ya da pürüz- çim, duygu ya da atmosferi baflar›l› bir
nuç görüntüye uygun ›fl›k ölçüm de- lü bir yüzey, üzerine düflen ›fl›¤› da¤›- flekilde yans›tabilir. Farkl› tonlar farkl›
¤erlerini kendiniz belirleyebilirsiniz. t›r ve kendi renginin etkisini zay›flat›r. duygular olufltururlar. Koyu tonlar›n
Ancak bu tür denemelerin baflar›l› ol- Buna karfl›n, parlak bir yüzey as›l ren- hakim oldu¤u görüntüler daha çok ka-
mas› deneyim ve sab›r gerektirir. gini hiç etkilemeden ›fl›¤› yans›t›r. Net- pal›, kasvetli, tehlikeli, hatta sinsi ve
Etki yaratmak için rengin foto¤rafta lik, renklerin keskinli¤ini ya da yay›l- “göze hofl gelmeyen” fleyler olarak al-
kullan›l›fl biçimi, kiflisel bir seçim. Ba- g›lan›rlar. Öte yandan aç›k tonlarla do-
zen renk kullan›m›n›n k›s›tl› tutulmas› Renk Düzeltici Filtreler lu “çok ›fl›kl›” görüntüler ferah, aç›k ve
istenirken bazen de parlak renkler, et- Renk düzeltici filtreler tipik olarak ana rahat olarak görülür. Bu s›n›flama
kili bir vurgulama arac› olarak kullan›- renklerden gelir ve her rengin z›tt› olan renk- hem stüdyo çekimleri hem de d›fl me-
lerden yap›l›r. Bu filtrelerin sayasinde %2,5-
labilir; ya da hareketli ve hatta flaflal› %50 aras›nda de¤iflen güçte so¤urma elde edi-
kan çekimleri için geçerlidir.
bir ortam yaratabilirler. lebilir. Renkler genellikle psikolojik s›cak-
Renkleri birarada kullan›rken, bir- Renk Renk Ad› Etkisi l›klar da yarat›r. Mavi ve yeflil, su ya da
birlerine karfl› yaratt›klar› güç ve oran- Siyan K›rm›z›y› so¤urur buz gibi so¤ukluk etkisi, k›rm›z› ve tu-
lara dikkat etmek gerekir. Renklerin Sar› Maviyi so¤urur runcuysa, atefl gibi s›cakl›k duygusu
Macenta Yeflili so¤urur
gücünü alg›lamadaysa çevredeki di¤er verirler.
K›rm›z› Mavi ve yeflili so¤urur
renkler etkili olur. Genellikle bir renk Yeflil K›rm›z› ve maviyi so¤urur Serpil Y›ld›z
daha koyu ve kontrast bir renkle çevri- Mavi K›rm›z› ve yeflili so¤urur Kaynaklar
John Hedgecoe; The Photographers Handbook, Ebury Press, London,
liyse daha yo¤un, daha soluk bir renk- Filtreler genellikle “CCnnX” fleklinde etiket- 1992
le çevriliyse daha zay›f görünür. Renk- lenir, “nn” en çok so¤urma oran›n›, “X” de http://www.fototreks.com/Pages/ARTICLES/Technical-Info/color-
rengin ilk harfini gösterir. Örne¤in CC10C za- temp-jz.html
leri çarp›c› olarak vurgulamak isterse- http://www.tpub.com/content/photog-
y›f bir siyan filtreyken CC50B koyu mavi güçlü raphy/14209/css/14209_126.htm
niz mat ve soluk renkli fonlar kullan›n.
bir filtredir. http://www.shortcourses.com/using/light%20and%20color/chap-
Bu tür fonlar çekim yapt›¤›n›z yerin do- ter4.htm

fiubat 2006 83 B‹L‹M ve TEKN‹K


ROBOT 1/20/06 5:49 PM Page 84

ODTÜ Robot
Toplulu¤u
Resimde gördü¤ünüz kaplumba¤a- ODTÜ Robot Toplulu- m› üzerine e¤itim vermeye devam edi-
y› bir yerlerden hat›rl›yor olabilirsiniz. ¤u E¤itimleri ve Proje yoruz. E¤itimlere kat›lmak veya toplu-
ODTÜ Robot Toplulu¤u ad›, belki luk üyesi olup toplulukta çal›flmalar
2005 y›l›nda Bilim ve Teknik dergisin- Çal›flmalar›: yapmak için makine ya da elektronik
de ç›kan yaz›lar›m›zdan, belki de For- mühendisli¤i ö¤rencisi olman›z flart de-
mula-G yar›fl›nda kazand›¤›m›z birinci- Lise son s›n›f› bitirip üniversite s›na- ¤il. Çünkü ODTÜ Robot Toplulu¤u aka-
likten kula¤›n›za çal›nm›flt›r . Biz ORT v›na girdikten sonra tercih etti¤iniz bö- demik ya da profesyonel çal›flmalar de-
üyeleri, asl›nda sadece ODTÜ’de ö¤re- lüme yerleflmifl bir ö¤renci oldu¤unuzu ¤il amatör çal›flmalarla u¤raflmakta ve
nimini sürdüren bir grup ö¤renciyiz. düflünün. Belki istedi¤iniz mühendislik disiplinleraras› bir topluluk olma özelli-
Derslerden arta kalan zamanlar›m›zda bölümünü kazand›n›z, ancak konu hak- ¤inde. Bugün birçok de¤iflik bölümden
amatör robot çal›flmalar› ve temiz k›nda hiçbir bilginiz yok ve s›rf kuram- arkadafllarla proje çal›flmalar›m›z› sür-
enerji çal›flmalar› gibi projeleryle ilgile- sal bilgi sahibi olmak, hiç uygulama dürmekteyiz. Ayr›ca çal›flmalara kat›l-
niyoruz. görmemifl olmak sizi ürkütüyor. Ya da mak için ODTÜ ö¤rencisi olman›z da
Biraz da kuruluflumuzdan ve amaç- belki çok istediniz, fakat diledi¤iniz mü- flart de¤il; ODTÜ’ye girifl ç›k›fl›n›z›n ko-
lar›m›zdan bahsedelim. 2000 y›l›nda hendislik alanlar›n›n puan›n› tuttura- lay olmas› yeterli. E¤itimlere kat›lmak
kurulan ODTÜ Robot Toplulu¤u, Tür- mad›n›z veya okudu¤unuz bölümle ilgi- için internet sayfam›z› takip etmeniz ge-
kiye’nin ilk robot toplulu¤u. ‹lk kurul- si olmasa da sadece amatör olarak ro- rekiyor. Toplulu¤umuzun ODTÜ’de
du¤u y›llarda öncelikli amac› ODTÜ botlarla ilgilenmektesiniz. Ya da akl›n›z- okumakta olan lisans ö¤rencilerinden
ö¤rencilerine prati¤e dayal› teknik e¤i- da harika bir fikir var, nas›l uygulama- olufltu¤unu ve ilgili bir üyenin en fazla
tim vermek olan toplulu¤umuzda, e¤i- ya geçirece¤inizi bilmiyorsunuz. Asl›n- 5 y›l etkin olarak toplulukta bulunabile-
tim hâlâ en önemli faaliyetlerden biri. da akl›n›zda birfleyler yapmak, kafan›z- ce¤ini düflünürsek, e¤itim vermenin ro-
Daha sonra, e¤itim alan ö¤rencilerle dakileri hayata geçirmek var. E¤er top- lünü anlam›fl oluruz. E¤itimler sayesin-
proje çal›flmalar›na bafllan›r. Toplulu- lulu¤umuza u¤rarsan›z sizinle ayn› dü- de, toplulukta her y›l gelen alt dönem
¤umuzun temel amac›, bilgileri uygula- flüncede olan bizlerle tan›flabilirsiniz. ö¤rencilerine bilgi aktar›m› gerçeklefli-
maya dönüfltürmek için zemin haz›rla- Her e¤itim y›l›n›n birinci dönemi, yor. Bunun yan›s›ra toplulu¤un temel
mak, ö¤renciler için bir çal›flma ortam› yaklafl›k 100 ODTÜ ö¤rencisine basit amac› olan pratik uygulama yapmak
yaratmakt›r. Bu yaz›m›zda sizlere bi- mekanik tasar›m ve temel elektronik için zemin haz›rlanm›fl oluyor.
raz e¤itimlerimizin içeri¤inden, biraz dersi vermekteyiz. Daha sonra konuya Toplulu¤umuzda lise bilgileri düze-
da faaliyetlerimizden bahsetmek istiyo- ilgi duyan yaklafl›k 20 kifliye de mikro- yinden bafllayarak basit düzeyde elek-
ruz. ifllemci ve simülasyon program› kullan›- tronik devre ve mekanik aksam tasar›-

B‹L‹M ve TEKN‹K 84 fiubat 2006


ROBOT 1/20/06 5:49 PM Page 85

m› konusunda e¤itimler vermekteyiz. Biraz da proje çal›flmalar›m›zdan birincilik kupas›n› ald›ktan sonra daha
E¤itimler, tamamen gönüllü olarak ya- bahsedelim. Topluluk k›sa tarihi bo- önce yapt›¤›m›z basit robotlar›n asl›n-
p›lmakta. E¤itmenlerin tamam›, toplu- yunca çizgi izleyen robot, sumo robot da bize ne kadar çok deneyim kazan-
lu¤umuzun üyeleri olan ö¤renciler. gibi projelerden bafllayarak yang›n sön- d›rd›¤›n› düflündük.
Verdi¤imiz e¤itimler, içeri¤ine göre s›- düren robot, dört bacakl› robot, robot Özetlemek gerekirse, ODTÜ Robot
n›fland›r›lm›fl ve birbirlerinden farkl› flehir gibi birçok robot tasar›m›na imza Toplulu¤u e¤itimleri ve proje çal›flmala-
rakam kodlar›yla ayr›lan dersler. Detay- atm›fl. Bu süre zarf›nda toplulukta ge- r›, daha çok ODTÜ’ye yeni gelen ö¤ren-
l› bilgiye sitemizden ulaflabilirsiniz. nel amaç, yurtd›fl›ndan haz›r robot seti ciler için bir bilgi aktar›m ortam›; e¤itim-
Peki ya ODTÜ’ye gelme olana¤›m al›p kullanmaktan çok, mekanik ve lerdeki amaçsa ileri düzey projelere ze-
yoksa ne yapaca¤›m diye düflünüyorsa- elektroni¤iyle tamamen özgün tasar›m min haz›rlamak. Bir projeye bafllarken
n›z sizlere sitemizden ve forumuzdan olan robotlar yapmak oldu. Ancak, ça- birçok güçlü¤e haz›r olunmal›, araflt›r-
bize ulaflman›z› öneririz. Bizler de bir- l›flmalar›m›z de¤erlendirilirken, olanak- mak ve okumaktan kaç›n›lmamal›.
çok teknik bilgiyi ‹nternetten ve kitap- lar›m›z›n maddi anlamda k›s›tl› oldu¤u
lardan araflt›r›p okuyarak ö¤reniyoruz. da göz önünde bulundurulmal›. ODTÜ Robot Günleri
Sizlere de bir çal›flma sürdürürken ön- E¤itim alan ö¤rencilerden, sumo ve
celikle bunu tavsiye ederiz. Çünkü ge- çizgi izleyen robot gibi yap›m› basit ro- Tamam, gerekli bilgileri az çok ö¤-
liflen teknoloji ortam›nda, ço¤u zaman botlar› için proje gruplar› oluflturulur. rendiniz. Belki de biten final dönemini-
bir yenili¤i anlat›p e¤itim verecek kim- Bu robotlar en temel robotlard›r. An- zin ard›ndan birfleyler yapmak istiyor-
seyi bulmak mümkün olmayabilir. Biz- cak hiç uygulama yapmam›fl biri için s›- sunuz. ‹flte size bir hedef: ODTÜ Ro-
ler ö¤rendi¤imiz yeni bilgilerle e¤itim f›rdan bir robot yapmak, göründü¤ü bot Günleri. Bu y›l 24 – 25 Mart tarih-
program›m›z› güncelliyor ve gelifltiriyo- kadar kolay olmayabilir. Bizler bu an- lerinde düzenleyece¤imiz 3. ODTÜ Ro-
ruz. F›rsat bulabildi¤imiz ölçüde, site- lamda, ODTÜ’ye gelen daha çok haz›r- bot Günleri etkinli¤imiz, yine ODTÜ
mizden sizlerle bilgilerimizi paylaflma- l›k ve birinci s›n›f ö¤rencilerine böyle Kültür Kongre Merkezi’nde yap›lacak.
ya çal›fl›yoruz. Ayr›ca her ay Bilim ve bir proje yapma olana¤› sa¤l›yoruz. Ya- Baflvurular›n›z› 24 fiubat tarihine ka-
Teknik dergisinde yay›mlanmaya baflla- p›lan robotlar basit görülebilir, ancak dar sitemizden yapabilirsiniz. Katego-
yan yaz›lar›m›zla da size basit robot ya- bunlar›n gelecek projeler için zemin rilerimiz bu y›l da ayn›: sumo ve mini
p›m›, mikroifllemciler gibi konular hak- haz›rlad›¤› bir gerçek. Örne¤in, robot- sumo turnuvalar›, çizgi izleyen robot-
k›nda bilgi vermeye çal›fl›yoruz. larla ilgilenen bir mühendis aday›n›n, lar›n zamana karfl› yar›fl› ve serbest ka-
Bir projeyi baflarabilmek için asl›nda s›f›rdan bir sumo robot yapmadan daha tegori. Geçen y›lki kurallar afla¤› yuka-
gereken en önemli fley sab›r. En basit karmafl›k sistemlerin tasar›m›na geçme- r› ayn›, yaln›zca çizgi izleyen pisti çiz-
robotlar› yapabilmek için bile vazgeç- si ne kadar sa¤l›kl› olur, siz düflünün. gi kal›nl›¤›n› 2 cm’e ç›kard›k. Pistimiz
memeniz, inatç› olman›z gerekebiliyor. Zaten bu konuda kendini gelifltirmek t›pk› ‹stanbul Park’taki Formula-1 pis-
Bilgiyi ö¤renebilmek, sindirmek ve uy- isteyen ö¤renciler, s›n›flar› ilerledikçe ti gibi oldukça zorlu, ama bu y›l daha
gulamak için zaman ay›rmak ve çaba gerek kiflisel projelerinde gerekse ver- iyi çizgi izleyen robotlar bekliyoruz.
harcamak çok önemli. Bazen etraf›n›z- dikleri e¤itimlerde birçok bilginin pay- Sumo robot yap›m›, alg›lay›c› ve mik-
da gerekli bilgiye sahip, size e¤itim ve- lafl›lmas› ve uygulanmas›nda önemli rol roifllemciler hakk›nda yaz›lar›m›z daha
recek kimse olmayabilir. Bazen de ge- oynuyorlar. Bizler Formula-G yar›fl›nda önce buradan yay›mlanm›flt›; umar›z
rekli her fleyi bildi¤inizi sanabilirsiniz, bu yaz›lar sizlere yard›mc› olabilmifltir.
ancak mutlaka gözden kaçan bir nokta Serbest kategoride de özgün ve yarat›-
vard›r; önemli olan sakin olup bu nok- c› fikirlerinizi bekliyoruz.
tay› bulabilmektir. Bizler de ODTÜ Ro- Resimlerde ODTÜ Robot Günleri
bot Toplulu¤u’nda bir araya gelerek 2005’ten kareler yer almakta. E¤er da-
karfl›laflt›¤›m›z sorunlar› birbirimize da- ha önce kat›lmad›ysan›z Robot Günle-
n›fl›p paylaflarak önümüze ç›kan engel- ri’nin nas›l bir ortamda geçti¤ini sizle-
leri aflmaya çal›fl›yoruz. re göstermek için birkaç foto¤raf seç-

fiubat 2006 85 B‹L‹M ve TEKN‹K


ROBOT 1/20/06 5:49 PM Page 86

tik. 2005 y›l›nda etkinli¤imize 1000 ki-


fli dolaylar›nda ziyaretçi geldi. Bu y›l
günefl arabam›zla daha genifl kitlelere
ulaflt›¤›m›zdan, daha da fazla say›da
kat›l›m bekliyoruz.
ODTÜ Robot Günleri ilk defa yap›l-
d›¤› 2002 y›l›ndan beri üniversiteler ve
hatta liseleraras› bir bilgi paylafl›m or-
tam› oldu. Düzenlenen konferanslar ve
atölye çal›flmalar›, robotlarla ilgili bir-
çok yenilik ve uygulamaya de¤inmekte
ve genifl bir bilgi yelpazesi sunmakta.
Bu y›l da birçok de¤erli akademisyeni
seminer vermek üzere etkinli¤imize
davet ettik. ODTÜ Robot Toplulu¤u
olarak her zaman di¤er üniversitelerle
iletiflim ve iflbirli¤i içinde olmak, ayr›ca
lise ve ilkö¤retim ö¤rencilerine robot
çal›flmalar›n› tan›tmak ve hatta onlar›
teflvik etmek, önem verdi¤imiz bir
amac›m›z olmufltur. Bizler bu sayede yar›fl›n 2006 y›l›nda da tekrarlanmas›- Robot Toplulu¤u’nun çal›flmalar›ndan
Türkiye’nin teknolojik geliflimine eli- na ve uluslararas› hale getirilmesine bahsettik. Böylece bizi daha yak›ndan
mizden geldi¤ince katk›da bulunmaya karar verildi ve bizler de büyük bir tan›man›z› sa¤lamaya ve bilgi al›flveri-
çal›flt›¤›m›z› düflünüyoruz. azim ve hevesle bu y›lki yar›fla haz›rla- fline aç›k oldu¤umuzu ifade etmeye ça-
n›yoruz. Arac›m›z MEfi-e yar›fla kat›- l›flt›k. Toplulu¤umuzun yap›s›ndan ve
lanlar içinde en küçük bütçeli araçlar- amaçlar›m›zdan bahsettik. Ayr›ca des-
ODTÜ Temiz Enerji dan biri idi fakat fazla maddi destek tek buldukça daha ileri düzeyde proje-
bulamamam›z bizi y›ld›rmad›, çünkü ler gerçeklefltirmek istedi¤imizi belirt-
Kulübü yukar›da da belirtti¤imiz gibi birçok tik. Bize internet arac›l›¤›yla ulaflabilir,
Birço¤unuzun bildi¤i gibi temiz fleyi haz›r almak yerine kendimiz yap- sorular›n›za yan›t arayabilirsiniz. An-
enerji teknolojisini kitlelere tan›tmak may› tercih ediyoruz. Bu y›lsa bulabil- cak bir proje ortaya ç›karmak için bir
ve gençlere bilgiyi ürüne dönüfltürme di¤imiz destek oran›nda, yeni bir araç- yerden bafllamak gerekiyor ve o bafl-
al›flkanl›¤› kazand›rmak amac›yla yap›- la 2006 yar›fl›na kat›laca¤›z. lang›c› yaln›zca siz yapabilirsiniz. Biz-
lan Türkiye’nin ilk Günefl Enerjili ara- Formula-G 2005 bizim için büyük ler size tak›ld›¤›n›z yerde yard›mc› ola-
balari yar›fl›na, ODTÜ Robot Toplulu- bir heyecand›. Yar›fl› düzenleyen Bilim biliriz. Son olarak, unutmay›n, ODTÜ
¤u olarak arac›m›z MEfi-e ile kat›ld›k ve Teknik Dergisi’ne buradan tekrar Robot Günleri herkese aç›k bir etkin-
ve birincilik ödülü kazand›k. Tasar›m teflekkür etmek isteriz. ORT tak›m› lik ve hepiniz davetlisiniz…
ve imalat konusunda iyi bir ekip çal›fl- olarak, 2005 Formula-G yar›fl›ndan
mas› gerektiren bu yar›flma, üniversite edindi¤imiz bilgi ve deneyimle bu y›lki Mine Cüneyito¤lu
ODTÜ Robot Toplulu¤u
ö¤rencileri, ö¤retim üyeleri ve sanayi yar›fla, yeni arac›m›zla, ODTÜ-TEK (Te- ‹letiflim için:
ORT Sitesi: http://robot.metu.edu.tr/
iflbirli¤inin geliflmesine, üniversite ö¤- miz Enerji Kulübü) ad›n› verdi¤imiz ta- http://www.robot.metu.edu.tr/
rencilerinin erken yafllarda tasar›m ve k›m›m›zla kat›lmay› planl›yoruz. Ayr›- Anasayfadan da ulaflabilece¤iniz ba¤lant›lar:
E¤itim Sayfas›: http://www.robot.metu.edu.tr/index.php?link=4
yeni ürün gelifltirme deneyimi edinme- ca destek buldukça yurtd›fl›nda da ül- Forum: http://www.robot.metu.edu.tr/forum/
Dökümanlar: http://www.robot.metu.edu.tr/index.php?link=5
lerine önemli katk›lar sa¤lam›fl durum- kemizi temsil etmeyi çok istiyoruz. Robot Günleri: http://www.robot.metu.edu.tr/org/
da. Yurt d›fl›nda da benzerleri olan bu Bu yaz›m›zda sizlere k›saca ODTÜ Formula-G: http://www.robot.metu.edu.tr/index.php?link=14
ilanperiyodik 1/20/06 5:59 PM Page 1

Okullara, dersanelere,
laboratuvarlara

yeni keflfedilmifl, en yeni elementleri içeren,


bunlar›n yer ald›¤› gruplar›n özelliklerini de aç›klayan,
bu özellikleri nas›l kazand›klar›n› anlatan elementlerin kullan›m
alanlar›n› da gösterenebüyük boyutlu (64X90 cm)
tam bir periyodik tablo posteri

Yenilenmifl bask›s› ç›kt›!


2,5 YTL (2.500.000 TL) ve posta ücreti karfl›l›¤›nda sat›n alabilirsiniz.
Kredi Kart›yla Siparifl: (312) 467 32 46
Posta Çekiyle Siparifl: 101621 no’lu posta çeki hesab›
Banka Arac›l›¤›yla Siparifl: Ziraat Bank. Güvenevler fib. 8786897-5001 no’lu hesap
Ücreti yat›rd›¤›n›z hesaba ait dekontun bir suretini (312) 4271336 no'lu faksa göndermeniz
ve teyit için mutlaka yukar›daki numaray› araman›z gerekmektedir.
Atatürk Bulvar› No:221 Kavakl›dere / Ankara
kedimiz 1/20/06 9:27 AM Page 88

Kendimiz Yapal›m
Yavuz Erol*

LCD Göstergeli Termometre


Bu ayki yaz›da LM35 s›cakl›k sensörü ve
PIC16F877 mikro denetleyici kullanarak LCD göster-
geli bir termometre yap›m› anlat›l›yor. Gerçeklefltiri-
len termometre ile 0-100 °C aral›¤›nda 0.5 °C has-
sasiyetle ortam s›cakl›¤› ölçülebiliyor. Projenin yap›-
m› çok zor olmasa da PIC mikro denetleyiciler, ana-
log-dijital dönüflüm, PIC C programlama ve LCD gös-
terge kullan›m› gibi konularda temel bir bilgiye sahip fiekil 4: LCD sürücü (arka görünüfl)
olmak gerekiyor.
Termometre devresinin en önemli eleman› 10 Kontrol ifllemlerinin “assembly” dilinde yap›lma-
mV/°C e¤ime sahip LM35 s›cakl›k sensörü. National s› karmafl›k oldu¤undan yüksek düzeyli bir dil kulla-
firmas› (www.national.com) taraf›ndan üretilen bu n›lmas› önerilir. Örne¤in C veya BASIC dilleri, haz›r
yar› iletken devre eleman›, santigrad derece bafl›na LCD komutlar› içerdi¤inden yaz›l›m› oldukça sadelefl-
10 mV gerilim üretiyor. Ç›k›fl gerilimi s›cakl›kla do¤- fiekil 2: PIC mikro denetleyiciler tirir. Bu projede PIC program› Hi-Tech firmas›n›n
rusal olarak de¤iflti¤inden herhangi bir ek ayarlama- üretti¤i “PIC C Lite” adl› derleyici kullan›larak yaz›l-
ya gerek kalm›yor. Bu s›cakl›k sensörünün, do¤rulu- Alfanümerik LCD’ler elektronik sektöründe d› (www.htsoft.com).
¤u ve ölçüm aral›¤› farkl› birkaç modeli bulunuyor. önemli bir yere sahip. Bu göstergeler, alfabetik ka- LCD göstergeli termometrenin devre flemas› fie-
Fiyat›n›n ucuz olmas› ve kolayl›kla temin edilebilme- rakter, rakam veya sembol gösterimi için en ekono- kil 5’te görülüyor. Devre flemas›ndan görüldü¤ü gibi
si nedeniyle termometre devresinde LM35DZ adl› mik çözümü sa¤l›yor. Sat›r say›s› ve her sat›rda yaz›- LM35DZ s›cakl›k sensörünün ç›k›fl›, PIC mikro denet-
model kullan›ld›. S›cakl›k sensörünün d›fl görünüflü labilecek karakter say›s› LCD’nin türüne göre de¤i- leyicinin AN0 girifline ba¤l›. PIC16F877’nin 40 baca-
fiekil 1’de görülüyor. Sadece 3 bacakl› olan fliklik gösteriyor. Piyasada sat›r say›s› 1, 2, 4; karak- ¤› bulundu¤u halde bu projede sadece 14 adet bacak
LM35DZ’nin kullan›m› oldukça basit. 1 ve 3 no’lu uç- ter say›s› 16, 20, 24, 32 veya 40 olan LCD’ler bulu- kullan›l›yor. Geriye kalan bacaklar boflta olmal›. 4
lara besleme gerilimi uygulan›yor, 2 no’lu uçtan da nuyor. LCD sürme ile ilgili detayl› bilgiler, konuyla il- MHz’lik kristalle çal›flt›r›lan PIC16F877’nin devrede-
s›cakl›kla do¤rusal de¤iflen gerilim elde ediliyor. gili kitaplardan ö¤renilebilir [1]. Termometre devre- ki görevi, analog-dijital dönüfltürme ve LCD kontrol
sinde kullan›lan 2 sat›r, 16 karakterlik LCD, fiekil ifllemlerini yürütmek. 10k’l›k trimpot (veya potansi-
3’te görülüyor. yometre) yard›m›yla LCD göstergenin kontrast ayar›
yap›labilir. Devre, 5V’luk regüleli bir güç kayna¤›yla
çal›flt›r›lmal›. 5V’luk güç kayna¤› yerine 9V’luk bir pil
ve fiekil 6’da görülen regülatör devresi de kullan›la-
bilir.

fiekil 3: 2x16 LCD (ön görünüfl)

Her LCD’nin arka k›sm›nda bir sürücü devre bu-


lunur (fiekil 4). Kontrol ifllemleri sürücü devredeki fiekil 6: Regülatör devresi
fiekil 1: LM35DZ s›cakl›k sensörü çip (örne¤in HD44780) ile sa¤lan›r. LCD’nin ekran›n-
da herhangi bir karakteri görüntüleyebilmek için üre- Regülatör devresindeki 9V’luk pilin k›sa sürede
ticinin verdi¤i bilgiler do¤rultusunda belirli bir ifllem tükenmemesi için termometre sürekli çal›fl›r
LM35DZ’nin üretti¤i analog gerilimi dijitale çe-
s›ras›n› izlemek gerekir. durumda tutulmamal›.
virmek için iki farkl› yöntem var. Yöntemlerden biri,
harici bir analog-dijital dönüfltürücü (ADC) kullan-
fiekil 5: Devre flemas›
mak; di¤eriyse iç yap›s›nda ADC bulunan uygun bir
mikro denetleyiciyle ifllemleri yürütmek. ‹kinci yön-
tem daha az donan›m bilefleni gerektirdi¤inden ter-
mometre devresinde analog-dijital dönüflüm için
PIC16F877 entegresi kullan›ld›.
Microchip firmas› (www.microchip.com) taraf›n-
dan RISC mimarisiyle üretilen PIC16F877, en popü-
ler mikro denetleyiciler aras›nda yer al›yor (fiekil 2).
40 bacakl› entegrenin en önemli özelli¤i, iç yap›s›n-
da 8 adet 10 bitlik analog-dijital dönüfltürücü bulun-
mas›. Mikro denetleyicinin AN0-AN7 girifllerine uygu-
lanan 8 ayr› analog iflaret, bu dönüfltürücüler yard›-
m›yla dijitale çevrilebiliyor. Analog girifllere s›cakl›k,
nem, bas›nç sensörü veya herhangi bir elektriksel
sensör ba¤lanarak, fiziksel büyüklü¤ün anl›k de¤eri
kolayca ölçülebiliyor.

B‹L‹M ve TEKN‹K 88 fiubat 2006


kedimiz 1/20/06 9:27 AM Page 89

Kendimiz Yapal›m
LCD göstergeli termometrenin çal›flmas› için mik-
ro denetleyiciye yüklenmesi gereken C program› afla-
¤›da görülüyor:

fiekil 7: Devrenin son hali


fiekil 7’de devrenin board üzerine kurulmufl hali
görülüyor. Devre bu haliyle 99.9 °C’ye kadar s›cak-
l›k ölçebilmekte. Karanl›kta LCD’deki yaz›lar› okuya-
bilmek için arka plan ›fl›k (backlight) özelli¤i olan bir
LCD kullan›lmal›. fiekil 8’de sar› renkte arka plan ›fl›- fiekil 8: Arka plan ›fl›¤›
¤›na sahip LCD’deki yaz›lar görülüyor. Güç kayna¤›n-
dan fazla ak›m çekmemek için ›fl›¤›n, sadece göster- Termometre devresine ve PIC program›na baz›
ge okunaca¤› zaman yak›lmas› daha uygun olur. küçük eklemeler yap›larak farkl› uygulamalar gerçek-
lefltirilebilir. Örne¤in mikro denetleyicinin AN0 d›fl›n-
Termometre yap›m› için gerekli daki analog girifllerine de birer s›cakl›k sensörü ba¤-
malzemeler flunlar: lanarak farkl› ortamlar›n s›cakl›klar› LCD’de gösteri-
lebilir. Veya s›cakl›¤›n belirli bir s›n›r de¤erini aflma-
s› halinde sesli veya ›fl›kl› uyar› verilmesi sa¤lanabilir.
Hatta ortam s›cakl›¤›n› sabit tutmak amac›yla elek-
trikli bir ›s›t›c›n›n on/off fleklinde kontrolü de yap›la-
bilir.

Kaynaklar
1. H. Karakafl, ‹leri PIC 16F84 Uygulamalar›-1, Altafl Yay›nc›l›k
2. D. ‹brahim, PIC C ile S›cakl›k Kontrol Projeleri, Bileflim
Yay›nlar›

Yararlan›labilecek di¤er kaynaklar


PIC Assembly Programlama
O. Alt›nbaflak, Mikrodenetleyiciler ve PIC Programlama, Al-
tafl Yay›nc›l›k
D. ‹brahim, PIC Mikrokontrolör Ö¤reniyorum, Bileflim Yay›n-
lar›
Y. Bodur, Her Yönüyle PIC Mikrokontrolörler, Bileflim Yay›n-
lar›
PIC Basic Programlama
Program uygun flekilde derlendi¤i takdirde hex O. Alt›nbaflak, PIC Basic Pro ile PIC Programlama, Altafl Ya-
y›nc›l›k
uzant›l› bir dosya elde edilir. Derleme iflleminin so- D. ‹brahim, PICBASIC Programlama ve Uygulamalar, Bileflim
runsuz gerçekleflmesi için C derleyicisinin samples Yay›nlar›
klasöründe bulunan lcd.c, lcd.h ve delay.c, delay.h PIC C Programlama
dosyalar›n›n include klasörüne kopyalanmas› gerekir. D. ‹brahim, PIC C ile Ifl›k Kontrol Projeleri, Bileflim Yay›nlar›
D. ‹brahim, PIC C ile Motor Kontrol Projeleri, Bileflim Yay›n-
PIC C derleyicisinin kullan›m› hakk›nda detayl› bilgi- lar›
ler ilgili kitaplardan ö¤renilebilir [2]. Derleme ifllemi-
nin ard›ndan, hex dosyan›n PIC mikro denetleyiciye *F›rat Üniv. Elek-Elektronik Müh. Bölümü
yüklenmesiyle projenin yap›m› tamamlan›r. yerol@firat.edu.tr

fiubat 2006 89 B‹L‹M ve TEKN‹K


yasamsubat06 1/20/06 9:30 AM Page 104

Yaflam S a r g u n A . T o n t

rikalar› benim yüzümden fazla mesai yap-

fiair t›larsa hiç flafl›rmam do¤rusu. Evde ve


ofisteki çöp tenekeleri buruflturup f›rlatt›-
¤›m ka¤›tlarla dolup taflt› ama ben yine

Bilgisayarlar de sizlerle paylaflabilece¤im kalitede bir


fliir yazamad›m. Orijinal bir fley yazama-
y›nca baz› yazarlar›n baflvurduklar› “esin-
lenme” (afl›rma?) metodunu bir deneye-
yim dedim:

“Mikroskop, santrifüj ve gül.


Bu laboratuvarda araflt›rman›n bütün h›z›
Zevk akflam›nda ODTÜ kantinleri
üç kez k›rm›z›...”

Vazgeçtim; çünkü bir bilim insan› bile


bu sat›rlar› nereden ödünç ald›¤›m› fark›-
na var›r; üstelik zavall› Yahya Kemal’in
kemikleri de s›zlard›. Bir sonraki dene-
mem biraz daha baflar›l› oldu:
“Size siber bahçesinden bir sanal gül
sunay›m m›?” Hiç de fena de¤il ama bu
kez bir sonraki sat›rda tak›ld›m ve fliiri ta-
mamlayamad›m. Fakat “siber bahçesi” ve
“sanal gül” ibareleri kafamda aniden on
bin vatl›k bir ampul yak›verdi. Kurtulufl
Belki an›msars›n›z, bundan neredeyse haz›rlay›p bisikletlere bak›m yapt›rtt›m bilgisayarda yat›yordu.
bir y›l kadar önce ODTÜ Biyoloji Bölü- ama bekledi¤im yan›t bir türlü gelmedi. IBM PC’nin ilk ç›kt›¤› günlerde piyasa-
münden iki genç arkadafl›m›n bana nas›l Herhalde çok meflguller, dedim kendi ya sürülen bir yaz›l›m çok ilgimi çekmiflti.
gül çiçe¤inin DNA’s›n› izole etmeyi ö¤ret- kendime. Sahte mütevazili¤i bir yana b›- Baz› mektuplar› yazmakta ço¤umuz zorla-
tiklerini bu sütunda sizlerle paylaflm›flt›m. rak›rsak onlar için böyle bir f›rsat› tep- n›r›z. Örne¤in apartmandaki kaloriferi bir
Yine an›msayacaks›n›z, bilim kadar sana- mek Picasso’dan resim dersi almay› red- türlü tamir etmeyen ev sahibine tehditkâr
ta da önem veren biri olarak yaz›m›n so- detmek gibi talihsiz bir davran›flt›. Hilmi bir üslupla, ama sizi hemen evinden defe-
nunda Bilkent Üniversitesi’nden Talat beyle hiç karfl›laflmad›k ama Talat hocay› decek kadar da k›zd›rmadan, bir mektubu
Halman ve Hilmi Yavuz hocalara “E¤er si- son gördü¤ümde konuyu hiç açmamas› nas›l yazars›n›z? Veya evlenme teklifi alan
ze bisikletle tura ç›kmay› ö¤retirsem bana düfl k›r›kl›¤›m›n üstüne tuz biber ekti. Da- bir bayan nas›l kibarca bir hay›r mektubu
bir gül fliiri yazmay› ö¤retir misiniz?” diye ha fazla beklemektense gül fliirini kendi yazar? ‹flte bu yaz›l›mda ekrandaki flablo-
reddemeyeceklerini zannetti¤im bir soru bafl›ma yazmaya karar verdim. (Kimbilir na isim, adres gibi ufak tefek bilgileri gir-
yöneltmifltim. E¤er yazabilirsem eserimi belki de araba trafi¤inden, belki de benim dikten sonra mektubunuz saniyesinde ha-
bana DNA tekni¤ini ö¤reten genç arka- onlar kadar h›zl› gidemeyece¤imden kork- z›rd›. Kullanmak k›smet olmad› ama ben
dafllar›m Bahar ve ‹rem’e ithaf edecek- tular. Umar›m bu ilgisizli¤in benim ö¤ren- bu yaz›l›m›, ileride olacaklar›n çok önem-
tim. me kabiliyetimle bir iliflkisi yoktur!) li bir ön iflareti olarak gördü¤ümü söyle-
Yaz› ç›kar ç›kmaz kamp malzemelerini E¤er son birkaç hafta içinde ka¤›t fab- yebilirim. Evlenmeye bile kar›flan bilgisa-

B‹L‹M ve TEKN‹K 90 fiubat 2006


yasamsubat06 1/20/06 9:30 AM Page 105

yar›n bir gün edebiyata da el ataca¤› gün Bir Damla fiarap Kalbimin gülü
gibi aflikard›. damlat göle, Bitlenmifl saçlar›m› t›mar et
Nitekim öyle oldu ve bu istilan›n bir- gözden kaybolur günefl Neden bu kadar yak›n ama uza¤›z
kaç örne¤ini bu sayfalarda sizlerle zaten Sak›n üzülme.
paylaflm›flt›m. Ölmüfl bir yazara atfedilen (Genç okuyucular›m›z›n akl›na “acaba
flaibeli bir metinin o yazar›n kaleminden bu fliirlerin hepsi içkiyle mi ilgili?” gibisin- Fakat siz ayn› sat›r› verseniz de prog-
ç›k›p ç›kmad›¤›, Shakespeare’in gençlik den bir soru geldiyse, a¤z›n›zdan yel al- ram›n de¤iflik bir fliirle yan›t verdi¤ini ö¤-
y›llar›nda Marlow’dan ne kadar etkilendi- s›n” diyelim. Asl›nda haykular›n ço¤u do- renince ümitlenip devam ettim:
¤i gibi. Veya bilgisayara aktar›lm›fl bir ro- ¤an›n güzelli¤i, de¤iflen mevsimler gibi in-
manda sevgi, nefret, hiddet gibi duygula- san›n içini açan konularla ilgilidir. Bu iki Kalbimin gülü
r› simgeleyen kelimelerin say›sal da¤›l›m›- örne¤i seçmemin nedeni birbirlerinden Aflk kimya, seks fiziktir
na bakarak yazar›n ruh haletinin belirlen- çok farkl› kültürlerde yetiflmifl, birisi di¤e- San›r›m a¤açtan yap›lm›fl bir kalbim var
mesi gibi. Eh, bütün bu geliflmelerden rinden 300 y›l önce yaflam›fl iki dev flairin Hala yapay topra¤a telnet yapabilir mi-
sonra bir bilgisayarc›n›n “baflkalar›n›n fli- ayn› kal›plar› kullanarak ayn›konuda ne yim?
irlerini analiz etmek yerine kendi fliirimi kadar güzel ama de¤iflik fliir yazabildikle-
yazar›m” demesine flaflmamak gerekir. rine iflaret etmek içindi.) Biraz ilerleme var ama kimya yerine
Bu konuda bilgi edinmek için en do¤al Üçüncü kategori, çok çetrefilli, kar›fl›k ekoloji konulsayd› çok daha güzel olurdu.
kaynak, tabii ki bilgisayar›n kendisiydi yaz›l›mlar kullan›larak üretilen fliirler. Bu E¤er telneti “yapay topra¤a” de¤il de
ama do¤rusu Google’›n beni bu kadar çok iflten anlayanlar›n en çok kaynak göster- “tahta kalbe” yapsayd› ortaya ifle yaraya-
web sayfas›na yönlendirece¤ini beklemi- dikleri, INVERSO diye bilinen bir yaz›l›m. cak bir fliir ç›kabilirdi.
yordum. Bulduklar›m› özetlersem, bilgisa- Bedava, ama bu program›n nas›l iflledi¤i- De¤iflik bir girifl deneyelim:
yar flairli¤ini 4 ana kategoriye bölebiliriz. ni, nas›l çal›flt›r›laca¤›n› do¤rusu ç›karta- “Sana sibernetik bahçemden bir demet
Birinci kategoride sözlük veya bir yazar›n mad›m. Ancak verilen örnekler hiç de fe- gül vereyim mi?
eserlerinden rasgele seçilmifl kelimeler- na de¤il. (Lütfen yaz›n›n sonundaki kay- Düflünüyorum, neden böyle bir hata yap-
den oluflan fliirler var. Belki kaç›rd›klar›- naklara bak›n›z). t›m?
m›z olabilir, ama bu tür eserlerin fliir sa- Dördüncü kategori tam bize göre: ‹lk A¤lar›m, çünkü kimse benim yükümü al-
y›labilmesi için neredeyse Anayasa Mah- sat›r›n tümünü siz yaz›yorsunuz veya bili- mayacak
kemesinden karar ç›kartman›z gerekebi- nen bir fliirden al›yorsunuz, gerisini bilgi- Ay afla¤› bak›yor.”
lir. Bu yüzden bu yöntemi uygulamad›k. sayar tamaml›yor. Program sadece ‹ngi-
‹kinci kategoride flans yine çok önem- lizce’den anlad›¤› için sizlere ancak Türk- Fena de¤il ama bir fliirden daha çok bi-
li bir rol oynuyor ama bu kez baz› kal›p- çe tercümelerini verebilece¤im. Önce zim alaturka klipleri and›r›yor. San›r›m
lar devreye giriyor. Örne¤in m›sran›n bi- “The rose of my heart” (kalbimin gülü) bilgisayar›n Talat Halman, Hilmi Yavuz ve
rinci kelimesinin bir isim, ikinci kelimesi- m›sras›n› denedim ama büyük bir düfl k›- daha gençlerden Süreyya Berfe gibi fliir
nin bir fiil ve sonra gelen dört kelimenin r›kl›¤›na u¤rad›m: yazabilmesi için bir f›r›n ekmek yemesi-
(befl veya alt› da olabilir) birlikte bir do¤a pardon, bir depo dolusu çip takmas›, ge-
tasviri ça¤r›fl›m› yapmas›. Bu tür fliirler Ja- rekiyor. ‹leride ne olur bilinmez ama ben
ponlar›n yüzlerce y›l yazd›¤› 3 sat›rl›k, bi- gene de ümitliyim. Fazla de¤il bundan 10
rinci m›sras› 5, ikincisi 7, üçüncüsü 5 he- y›l kadar önce, bilgisayar›n iyi bir satranç
ceden oluflan Haiku fliir tarz›na çok uyu- oyuncusunu yenebilmesini hayal bile ede-
yor. Ama bilgisayara geçmeden önce Hai- mezdik, ama birkaç y›l önce IBM’in Sü-
ku üstatlar›n›n en büyüklerinden biri olan perbilgisayar› dünya flampiyonunu di-
Basho’dan (1644-1694) bir örnek vere- ze getirdi.
lim: Her neyse, gördü¤ünüz gibi Bahar ve
‹rem’e lay›k bir fliir hâlâ yazamad›m.
Çiçek yok, ay yok Akl›ma geldi: Acaba fliir yerine onla-
Ve O sake içiyor ra yapt›¤›m bir gül tablosunu hediye
Yaln›z bafl›na etsem olur mu? Nas›l? Nerede mi ya-
paca¤›m? Tabii ki bilgisayarda. Bizi iz-
Tabii ‹ngilizce versiyonundan aktar- lemeye devam edin.
d›¤›m›z için 5-7-5 formunu tuttu-
Kaynaklar
ramad›k. Bu arada “sake”nin Bizim üretti¤imiz fliirler(?) için : http://www.pang-
bir Japon rak›s› oldu¤unu he- loss.com/seidel/Poem/poem.cgi
Ustalar için: http://www.trinp.org/indMult.htm#Po-
men ekleyelim. Haiku kal›b› et/ComP.htm ve bu sitede verilen bibliyografi.
Bat›l› flairler taraf›ndan da
Düzeltme: Geçen ayki yaz›m›zda
kullan›l›r. ‹zmir do¤umlu bü- bahsetti¤imiz kontu uyutmak için yaz›lan
yük Yunan flairi Yorgo Sefe- Bach’›n Goldberg varyasyonlar› viyolonsel
de¤il piyano için bestelenmifltir. Benim
ris’ten Cevat Çapan’›n ter-
akl›mda kalan viyolonsel için uygulanm›fl
cümesiyle bir baflka ör- versiyonuydu. Uyudu¤umuz için özür diler ve
nek: bizi uyard›¤› için fiahin Bey’e teflekkür ederiz.

fiubat 2006 91 B‹L‹M ve TEKN‹K


notDefteri 1/20/06 5:25 PM Page 92

Not Defteri
V u r a l A l t › n

Zaman›n Denklemi
Zaman... ‘Tik tak, tik tak...’ Garip bir fley, h›z› sabitse... Tan›mlayal›m o zaman: Bir y›ld›z›n
ak›p gitti¤i hissi var; hüzün veriyor. De¤erli bir gökküre boylam›m›zdan ard›fl›k iki geçifli ara-
fley tabii, hayattan gidiyor; nas›l ölçerim bunu?... s›ndaki süre bir ‘gerçek y›ld›z günü’dür. ‘Ger-
Eski Sümer veya M›s›r dönemindeyim diyelim, çek’, çünkü yalanc›s› da var, gökbilimciler onu
zaman› nas›l ölçerim? Pek öyle somut bir fley de kullan›r. Y›ld›zlar›n bu ritminde, Günefl’in o de-
de¤il, sanki histen ibaret... ‘Tik tak’... Periyodik ¤iflken gecikmesi yok: Sabit bir gün, iyi. O hal-
bir hareket, düzenli periyodik bir hareket bulur, de; y›ld›zlar gökküre boylam›mdan, Günefl’e gö-
onun ‘tik tak’lar›n› sayar›m. Eski Sümer zama- re her seferinde, ortalama 1° erken geçer. Gün-
n›, F›rat’›n kenar›; ‘tik tak’› nereden bulaca- de yaklafl›k... Ya da zaman olarak; 1 y›ld›z günü
¤›m?... E, ‘tik tak’ olmazsa, ‘ying yang’ var, ha- 1 günefl gününden, bu 1°’nin zaman eflde¤eri,
yat›m›z döngülerle dolu; gece gündüz, yaz k›fl; (1/360)x24x60=4 dakika daha k›sad›r. Bir yar›-
onlar› kullan›r›m. Örne¤in Günefl; her sabah do- fl›n her etab›nda geciken koflucu, giderek geri-
¤up, akflam bat›yor, oldukça düzenli olarak. Ye- genin dönme h›z› y›l boyunca de¤iflir. Neden?... lerde kal›r. Günefl’in geri plandaki sabit y›ld›zla-
re bir çubuk çak›p bakar›m, gölgesinin boyuna. Dünya her gün kendi etraf›nda, kuzeyden bak›l- ra göre konumu, y›l boyunca bu yüzden de¤iflip,
Ö¤lene kadar k›sal›r, akflama kadar uzar; günefl d›¤›nda saatin tersi yönde sabit h›zla 360° dö- farkl› tak›my›ld›zlar›n üstüne düfler. O halde, bir
saati olur bu. Ya da, çubu¤u ekvator düzlemine nerken, bir yandan da Günefl’in etraf›nda, keza baflka tür, ‘ortalama y›ld›z y›l›:’ Günefl’in gökkü-
dik tutar›m; o zaman Günefl hep etraf›nda dola- saatin tersi yönde, yaklafl›k 1° dolan›yor?... Gü- redeki konumunun geri plandaki y›ld›zlara göre
n›r çubu¤un, ben de gölgenin uzunlu¤u yerine, nefl de buna karfl›l›k Dünya’n›n etraf›nda, do¤u- ayn› konumdan ard›fl›k iki geçifli aras›ndaki sü-
aç›s›na bakar›m... O daha düzenli de¤iflir. Çün- dan bat›ya do¤ru 360° dönerken, bat›dan do¤u- re... Peki: Dakika, saat, saniye?...
kü Günefl, gün boyunca gökküre üzerinde ekva- ya do¤ru da 1° geri kaym›fl oluyor. Net 359°... O Tamam; gün 24 saat, her saat 60 dakika, her
tora paralel bir daire üzerinde dolaflt›¤›na ve bu- halde Günefl’in turunu tamamlamas› için, Dün- dakika 60 saniye. Sanki elimizdeki gün de¤il,
nu gün boyunca sabite yak›n h›zla yapt›¤›na gö- ya’n›n biraz daha dönmesi laz›m. Evet, Dünya bir daireymifl de, bölüp duruyormufluz gibi:
re, çubu¤un gölgesi sabit h›zla döner. Hem de; y›lda mesela 366 kere dönecek ki, Günefl de 365 Ama hangi günü tercih etmeli?... Günefl günü
Günefl y›l boyunca ekliptikte dolan›rken ufuk kere do¤up bats›n. Günefl’in hareketini y›ld›zlar- olacak herhalde. Çünkü Günefl bize daha yak›n,
düzlemime göre yükselip alçald›kça, gölgenin dan farkl› k›lan, bu ortalama 1°’lik geri kay›fl. s›cak. Yaflam döngümüz ona ba¤l›, gece gün-
boyu uzay›p k›sal›r. Mevsim hakk›nda da fikir Çubu¤un gölgesiyle ilgisi?... fiu: 1°, ortalama bir düz. Y›ld›zlara ise; ara s›ra bak›yoruz, keyfeke-
sahibi olurum böylelikle. Çubu¤un dibinden ge- de¤er, günlük de¤eri y›l boyunca de¤ifliyor. ‹ki der, o kadar. Baksan›za, genifl yaprakl› bitkiler-
çen do¤rular üzerinde, farkl› uzunluklar iflaret- nedenle; hem Günefl’in ekliptik boyunca h›z›n›n den baz›lar›, gün boyunca yapraklar›n› döndüre-
leyip aylar›, haftalar› bile izlerim. Güzel... Örne- de¤iflmesi, hem de eklipti¤in ekvatora e¤ik ol- rek, Günefl’i izliyor. Lahanadan farkl› olacak de-
¤in ö¤le vakti gölgesini çizer, di¤erlerinin aç›s›- mas›. O de¤iflince, Dünya’dan bakan birisi için; ¤iliz herhalde, geri kalacak... Tamam, günefl gü-
n› ondan ölçerim. Gölge bu durumda, Günefl do- ki çubuk da öyle biri; Günefl’in boylamlar ara- nü: Ama nas›l bulaca¤›m bunun ortalamas›n›?
¤udan bat›ya ilerlerken, bat›dan do¤uya döner; s›ndaki aç›sal h›z› de¤ifliyor; çubu¤un gölgesi de Ki mesela 86,400’üne eflitledi¤ime bir saniye di-
kuzey yar›mkürede oldu¤um için ‘saat yö- bu de¤iflken h›zla dönüyor, ekvatora dik durdu- yeyim... Bir birim laz›m bana; çünkü diyebile-
nü’nde... Tevekkeli... Bizim flehir meydanlar›nda ¤undan... Tabii; Günefl az gecikince, turunu ça- yim; “bak›n, bu kadar zaman sonra flurada bulu-
böyle bir saat görmedim ben, yaz›k. Halbuki bi- buk tamaml›yor, gün k›sal›yor. Fazla gecikince flal›m...” Tan›mlamak yetmiyor; ölçmek laz›m.
zi hat›rlamaya sevkederdi, medeniyetin emekle- de uzuyor... Gün?... Temiz bir tan›m›n› yapmak Nas›l ölçerim, bu tan›m›na göre saniyeyi; ortala-
me dönemlerini; basit, zahmetli, düflünce yo- laz›m. Ö¤le vakti iyi bir baflvuru an›, Günefl tam ma Günefl gününde 86,400 tanesi bulunan...
¤un... Teknolojiyi sadece tüketiyor olman›n ver- tepeme (zenit) ulaflm›yor, ama ufuk düzlemine Ölçmek de yetmiyor; bir kopyas›n› yap›p cebime
di¤i rehavet... göre en yüksek noktaya t›rman›yor: Ö¤leden ö¤- koymal›y›m, ki gerekti¤inde kullanabileyim. Ya
Tamam, günefl saati iyi oldu da, ya gece?... leye... Olmad›, “temiz bir tan›m...” O zaman; bu- da bir baflka yerde gördü¤ümde, “hah iflte bu 1
Su saati kullan›r›z. Bir kaba su doldurup dibine lundu¤um konumdan geçen co¤rafya boylam›n› saniyeydi” diye tan›yabileyim.
delik açar›z, su akt›kça zaman ilerler. Kab›n iç gökküreye yans›t›p, Dünya’n›n merkezine göre Diyelim, Ankara civar›nda bir konumda, k›-
yan yüzeyinde yatay çentikler var, su azald›kça yay›p, bir gökküre boylam› elde ederim: Gü- fl›n ortas›nday›z. Her nas›lsa, sabit periyotla sa-
birer birer ortaya ç›karlar. En son ç›kan, zama- nefl’in bu boylamdan ard›fl›k iki geçifli aras›nda- l›nan bir sarkaç yapt›k. Bulundu¤umuz konum-
n› gösterir... Suyu bir kaptan sabit h›zla ak›tmak ki süre ‘gün’dür. ‘Görünür günefl günü’. ‘Görü- da yerküreye te¤et olan düzlem, ufuk düzlemi-
zor ama. Seviyesi alçald›kça, ç›k›fltaki bas›nç nür’, çünkü görünürdeki... Y›l boyunca de¤ifli- mizdir. Günefl eklipti¤i dolan›rken, ekvator düz-
azal›r, ak›fl h›z› yavafllar. Kab›n yanlar› e¤ikse, yor; hepsinin ortalamas› da, ‘ortalama günefl gü- leminden iki kez geçer. Kuzey yar›mküreye t›r-
biraz daha iyi. Ya da, suyu ak›tmak yerine dol- nü’... Gerçi Günefl gibi iri diskli birisinin gökkü- man›rken geçti¤i nokta, ilkbahar gündönümü
durmak... Doldur havuza suyu, del bir kab›n di- redeki konumunu belirlemek pek kolay de¤il noktas›d›r. Bu günde ufuk düzlemimizin tam
bini, bu sefer d›fl›na yatay çentikler, koy havuza: ama... Hem, bu biraz fazla de¤iflti, daha sabit bir do¤usundan do¤up, tam bat›s›ndan batar. ‹zle-
Kap su al›p batt›kça, çentiklere bak›p zaman› fley... ‘Y›ld›z günü’. Günefl gününü de¤iflken k›- yen günlerde, Günefl eklipti¤in kuzey yar›s›nda-
söylerim. Dolunca da dals›n: Kap bafl›na bir sa- lan, Dünya’n›n yörünge hareketi; y›ld›zlarsa çok d›r. Ufkumuzun tam do¤usu yerine, biraz kuze-
at, ‘günefl saati’yle... Öyle ayarlar›z kab›n d›fl›n- uzakta, bunu umursamazlar. Gerçi yörünge bo- yinden do¤ar. En kuzeyinden do¤du¤u gün,
daki çentikleri, deli¤ini, günefl saatiyle kalibre yunca, yak›n y›ld›zlar›n konumunda bir miktar yaz dönencesidir. Do¤ma noktas› bundan son-
ederiz... Eski Babilliler kullanm›fl bunu. Grekler aç›sal kayma (‘paralaks’) olur. Ama, özellikle ra, do¤uya geri kaymaya bafllar. Tekrar tam do-
de gelifltirmifl, ‘su h›rs›z›’ (klepsidra) derlermifl. uzak y›ld›zlar, yaln›zca Dünya’n›n dönme hare- ¤udan do¤du¤u gün, sonbahar gündönümü-
Su bofla akt›¤› için de¤il de, hayattan çal›p gitti- keti nedeniyle hareket ediyor görünürler. Gök- dür. Günefl yine ekvator düzleminden geçip, bu
¤i için herhalde... Fakat, bir su saatinin düzgün küreye yap›fl›k gibidirler, onunla birlikte döner- kez güney yar›mküreye inmektedir. ‹zleyen
ad›m çal›flmas›n› sa¤lamak, aradan geçen 2.000 ler. Do¤udan bat›ya do¤ru hep. Hem de hep, ek- günlerde, do¤ma noktas› do¤unun güneyine
y›la karfl›n, hala zor ifl. Ama günefl saati de düz- vatora paralel. Basit bir hareket düzeni bu, iyi kayar. En güneyinden do¤du¤u gün, k›fl dönen-
gün çal›flmaz zaten. Gün boyunca çal›fl›r da, göl- bir ‘tik tak.’ Özellikle de, e¤er Dünya’n›n dönme cesidir. Do¤ma noktas› bundan sonra, tekrar

B‹L‹M ve TEKN‹K 92 fiubat 2006


notDefteri 1/20/06 5:25 PM Page 93

Not Defteri
do¤uya do¤ru geri kaymaya bafllar. Tekrar tam edemedi. Dolay›s›yla, ilk sarkaçl› saati Hollanda- geçti¤inde saat ne olacak? Aralar›ndaki boylam
do¤udan do¤du¤u gün, yeniden ilkbahar gün- l› Christian Huygens (1629-1695) 1656 y›l›nda farklar›n› önceden belirlemifl olmak gerekir. Bi-
dönümdür. Günefl’in elkiptik üzerindeki bir yapt›. Bafllang›çta 1 dakika olan günlük hata pa- rini di¤erlerinden ay›rdetmek için de; civar›nda-
noktadan ard›fl›k iki geçifli aras›ndaki süre, bir y›n›, daha sonraki iyilefltirmelerle, 10 saniyenin ki y›ld›zlar›n görece konumlar›n›, ait olduklar›
‘tropik y›l’ tamamlanm›flt›r. Bafllang›ç noktas› alt›na (10-4) indirmeyi de baflard›. Buna karfl›n, tak›my›ld›zlar› vs bilmek... Gökyüzünün bir ha-
ilkbahar gündönümü oldu¤undan, bu tropik zaman› ölçmek için 18. Yüzy›l’a kadar, günefl ve ritas› laz›m, y›ld›zlar›n aralar›ndaki boylam aç›-
y›l, bir ‘ilkbahar gündönümü y›l›’d›r. ‹lkbahar su saatleri kullan›ld›. Neyse, biz dönelim Sü- lar›yla birlikte; ki birini gördü¤ümüzde, baflvuru
gündönümünün sabah›n› belirleyip, ö¤le vakti- mer’e, Eski M›s›r’a: Onlar ne yapm›fl duyarl› za- y›ld›z›n›n o anda nerede olmas› gerekti¤ini he-
ni bekledik ve Günefl tam gökküre boylam›m›z- man ölçümü için? Gökcisimlerini izlemifller. Na- saplay›p, zaman› bulal›m. Bu bilgiler insanl›¤›n
dan geçerken, sarkac›m›z› sallayarak, sal›n›mla- s›l? Ufuk düzlemimden dikine yukar›ya do¤ru ortak bilgi hazinesinde var. Geçmifl gözlemlere
r›n› saymaya bafllad›k. Ta ki Günefl bu döngüyü bak›yorum diyelim: Belli bir y›ld›z, boylamdan dayanarak y›ld›z tablolar› (‘almanac’) haz›rlan-
tamamlay›ncaya kadar... geçti¤inde saat 00:00, tekrar geçti¤inde 24:00. m›fl. Ama, amatörler taraf›ndan daha çok, zama-
Tabii Günefl, sarkac› sallamaya bafllad›¤›m›z Bu kadar basit. Bir ‘gerçek y›ld›z günü’ oluyor n› belirlemek için de¤il, tam tersine; zamana ba-
ve durdurdu¤umuz ard›fl›k iki ilkbahar gündö- bu. ‘Günefl günü’nden k›sa, saniyesi de öyle, k›p hangi y›ld›z›n boylam geçifli yapaca¤›n› ön-
nümünün sabahlar›nda do¤arken, tam da ilkba- ama olsun. Tan›d›k bir y›ld›z olmas› laz›m tabii, ceden ö¤renip, y›ld›zlar›n kendilerini gözlemle-
har gündönümü noktas›nda olmak zorunda de- hep ayn› y›ld›z... Boynumuz a¤r›yacak, ama fena mek için kullan›l›yorlar. Gökbilimciler ise zama-
¤ildir. Bunu do¤madan biraz önce veya do¤duk- bir yöntem de¤il. Çünkü y›ld›z sabit h›zla, 24 sa- n› izlemek için, ilkbahar gündönümü noktas›n›
tan biraz sonra da yapm›fl olabilir. Ama, do¤du- atte 360° döndü¤üne göre, saatte 15° döner. Ya- baflvuru noktas› olarak kullan›rlar. Çünkü, ek-
¤u noktan›n ufuk düzlemimizin do¤u yönüyle ni, gökküre boylam›mdan geçtikten iki saat son- vator ve ekliptik düzlemlerin kesiflme noktas›
yapt›¤› günlük aç›lardan hareketle, ilkbahar ra, boylam›mla bat›ya do¤ru yapt›¤› aç› 2x15°, oldu¤undan, gökkürede yaklafl›k sabit olup, o
gündönümü noktas›ndan ilk ve ikinci kez tam t saat sonra da tx15°. Bat›ya do¤ru aç› tabii y›l- da bir y›ld›z gibi davran›r. Gerçi hayali, ‘yalanc›’
olarak, kaç sarkaç sal›n›m› öncesi veya sonras›n- d›z bat›ya do¤ru gidiyor... O zaman ben bu aç›- bir noktad›r, do¤rudan gözlemlenemez. Ama
da geçmifl oldu¤unu kestirebiliriz. Bu bize y›l›- y› ‘saat’le ölçerim: ‘1 saatlik aç›’=15°. Buna ‘sa- gökküre koordinatlar›, yani ‘sa¤ aç›kl›k’ ve ‘dik
m›zdaki gün say›s›n› kesirli verir. Diyelim at aç›s›’ diyelim: 15°=’1 saat aç›s›.’ ‹letkinin üze- aç›kl›¤›’ bilindi¤inden, görünürdeki tan›d›k y›l-
365,2424... Gün say›s›n› kesirli olmas› sorun de- rinde, her 15°’ye bir çizgi iflaretlerim. Aralar› d›zlara bak›p, nerede olmas› gerekti¤i hesapla-
¤il; bilinen y›l tan›mlar›n›n hiçbirisinde tam say›- 1’er saat olur. Hatta onlar›n her birini 60’ar eflit nabilir. Dolay›s›yla, gökbilimciler için zaman;
da gün yoktur zaten. Dolay›s›yla; sayd›¤›m›z sa- parçaya bölerim, dakika olur. 60’ara da böl, sa- “ilkbahar gündönümünün saat aç›s›”d›r ve gün,
l›n›mlar›n, bu kesirli güne karfl›l›k geleni de da- ö¤lende bafllar. Buna ‘y›ld›z zaman›’ (‘sidereal
hil olmak üzere toplam›n›, y›l›m›zdaki gün say›- time’) denir ve zaman ölçmenin çok duyarl› bir
s›na bölersek, ‘ilkbahar gündönümü y›l›’n›n ‘or- yöntemidir. Ne kadar duyarl›?...
talama günefl günü’ uzunlu¤unu, sarkac›m›z›n Salise kolu olan iyi bir mekanik saat, sani-
sal›n›m periyodu cinsinden bulmufl oluruz. Di- yede 60 kez sal›n›r. Her sal›n›m›nda, ayn› yönde
yelim 86.400… Olmad›: Sarkac›n uzunlu¤unu, %0,01’lik hata yapsa, saniyeyi %0,6 hatayla öl-
denkleminden, ona göre ayarlar›z. çer. Dolay›s›yla, saniyenin ölçümündeki hata pa-
Sonra, bu sarkaçla çal›flan bir saat yapm›fl y›n› azaltman›n yolu; sal›n›mlar›n bir yandan sa-
olal›m. fiöyle ki; 00:00’la bafllat›p çal›flt›rd›¤›m›z- y›s›n› ço¤altmak, di¤er yandan kararl›l›¤›n› artt›-
da, sarkac›n 86.400’üncü sal›n›m›nda 24:00’› r›p, her birindeki hata oran›n› azaltmaktan ge-
gösteriyor olsun. Gerçi biz saatlerimizi, gece ya- çer. 1928 y›l›na gelinip de, uygun biçimde imal
r›s›n› 00:00’la gösterecek flekilde ayarlar›z, ama edilmifl kuvartz kristallerinin 32.000 Hz’lik sal›-
buras› önemli de¤il. Bu saati bir ö¤le vakti ku- niye... Bu iletkiyle, o tan›d›k y›ld›z›n gökküre n›mlar›na dayal› ilk saat yap›ld›¤›nda, periyo-
rup çal›flt›rd›k diyelim. E¤er o gün ortalama gü- boylam›mla yapt›¤› aç›y›, bat›ya do¤ru ölçtü- dundaki belirsizlik 10-4 kadard›. Hata pay› 20
nefl gününden k›saysa, saat ertesi günün ö¤le ¤ümde; 3 tane büyük, 20 tane küçük, 30 da mi- y›lda 1 saniyeye, yani saniyenin ölçüm duyarl›l›-
vakti geldi¤inde, henüz 24:00’a varmam›flt›r. Ya- nik çizgi sayd›ysam... Saat 03:20’30”... Y›ld›z ba- ¤› milyarda birkaça (3x10-9) ulaflt›.
ni, o ‘görünür günefl günü’ne göre geri kalm›fl t› yerine do¤udaysa, yani boylam› henüz geçme- Eski Babilliler, belki nedenlerini bilmemekle
olur. Saatin yavafl çal›flt›¤› da söylenebilir. Tabii, miflse; o zaman da aç›y› do¤uya do¤ru ölçüp, beraber, zaman›n denklemini biliyorlard›. Zama-
bir sonraki gün uzam›flsa, daha fazla; k›salm›flsa, 360’tan ç›kart›r›m. Pardon; saat aç›s›n› do¤uya n› ölçmek için, gündüzleri günefl, geceleri su sa-
daha az geri kal›r. Yok e¤er o gün ‘ortalama gü- do¤ru ölçüp, 24’ten ç›kart›r›m. Gece havan›n atleri kullan›yor, fakat bu saatlerin gösterdi¤i
nefl günü’nden uzun idiyse, bu sefer de ertesi aç›k olmas› gerekiyor ama, y›ld›zlar› görmezsem zaman›, zaman›n denkleminden yararlan›p dü-
günün ö¤le vakti geldi¤inde, 24:00’› aflm›fl olur. yapamam. Gündüzleri de görünmüyorlar zaten, zelterek, ‘ortalama Günefl zaman›’na ayarl›yor-
Yani o günefl gününe göre ileri gitmifltir. Saatin Günefl yüzünden. Vazgeçip Günefl’i izlesem, o lard›. Dolay›s›yla, Günefl’in görünür hareketini,
h›zl› çal›flt›¤› da söylenebilir. Tabii; bir sonraki da gece yok. Hem, en iyisi y›ld›zlar; p›r›l p›r›l gözlemlerine dayal› geometri hesaplamalar›yla,
gün uzam›flsa, daha az, k›salm›flsa daha fazla ile- noktalar, temiz geçifl yap›yorlar boylamdan... O zaman› di¤er türlü ölçebildiklerinin çok daha
ri gider. Ama ortalama Günefl gününü yakala- halde puslu gecelerin az olmas› laz›m... E, en es- ötesinde büyük bir duyarl›l›kla izleyebilmifllerdi.
m›flsak e¤er, saatimiz o günü sadakatle izler. Ki, ki orijinal medeniyetler de öyle yerlerde gelifl- O kadar ki, bu duyarl›l›k düzeyi, 1950’li y›llarda
her tropik y›lda bunlardan 4 tane vard›r. Saatin mifl zaten; p›r›l p›r›l gökyüzünün oldu¤u yerler- sezyum saati gelifltirilip de saniye 10-14 hata pa-
gösterdi¤i zamanla, ‘görünür günefl zaman›’ ara- de. Sümer, M›s›r, Hint, Çin. Kutuplarda gelifle- y›yla ölçülebilir hale gelinceye kadar afl›lamad›...
s›ndaki fark›n y›l boyunca seyrine ‘Zaman›n cek hali yoktu herhalde...
Denklemi’ denir. Yandaki flekilde veriliyor. Güzel; zaman› belirlemek, zaman aral›¤› ölç- Düzeltme: Geçen say›m›zdaki ‘‹znikli Hippar-
Gerçi, önce “Sümer, Babil” dedik, sonra da kos’ bafll›kl› yaz›n›n 1. sayfa 2. sütunundaki ilk pa-
mek, y›ld›z gözlemlemeye eflde¤er oluyor; ‘izle-
ragraf›n sondan 5. cümlesinde yer alan: “bu; Günefl
gidip sarkaçl› saat imal ettik. Halbuki ilk meka- mek’ eflittir ’gözlemek.’ Ya da, zaman ölçmek, tutulmas›n›n aksine her ay düzenli olarak gözlem-
nik saat, 1335 y›l›nda Milan’da keflfedildi. Sar- aç› ölçmeye eflde¤er. Kadranl› saatlerde de öyle ledi¤imiz bir durum ve ‘ay›n evreleri’ni oluflturu-
kaçl› saatin keflfi ise, Galileo’ya (1564-1642) ait- ya. Ama bir sorun var: O belli y›ld›z› her gece yor.” ifadesi; “bu, Günefl tutulmas›n›n aksine yay-
ti. Ama hiç kimse, elinde bir ip ve ucunda taflla, göremem, hem do¤up bat›yor; hem de ufuk düz- g›n olarak gözlenebilen, fakat her ikisi de, her ay
zaman›n yetklililerinin karfl›s›na ç›k›p, “ben za- lemimin üstüne gündüz ç›km›flsa Günefl’in par- düzenli olarak gözlemledi¤imiz ve Ay’›n Günefl ta-
man› böyle, tafl› sallayarak iyi ölçerim” dese, lakl›¤›nda kayboluyor... O halde bir baflkas›, onu raf›ndan ayd›nlat›lan k›sm›n›n farkl› aç›lardan gö-
inand›r›c› olamazd›. O da, ne kadar dil döktüy- göremeyince bir baflkas›... Ama, e¤er saat rüntülerinden oluflan ‘ay›n evreleri’nden farkl› bir
durum.” fleklinde olacakt›. Hatadan dolay›, dergi-
se, kent yetkililerini bu fikrin çal›flaca¤›na ikna 00:00’› birinin geçifline ayarlam›flsam, di¤eri
mizden ve okurlar›m›zdan çok özür dilerim.

fiubat 2006 93 B‹L‹M ve TEKN‹K


psikosubat 1/20/06 9:22 AM Page 1

‹nci Ayhan
inciayhan@yahoo.fr

Sol Elini Kullananlar Daha m› Zeki? Çocuklar Neden T›rnak Yer?


Sol elini kullanan kiflilerin daha zeki olduklar›na dair bugüne de¤in T›rnak yeme genellikle çocuklarda
pek çok fley yaz›l›p çizildi. Bilim dünyas›ndaki tart›flmalarda konuyla görülen bir davran›fl. Araflt›rmalar
ilgili iki güçlü varsay›mdan ilki “biliflsel kalabal›k kuram›”. Biliyoruz 6 yafl civar› çocuklar›n yaklafl›k
ki beynin sol yar›m küresi dil ve sözel becerilerde bask›nken, sa¤ ya- %25’inin t›rnak yedi¤ini ortaya ko-
r›m küresi daha çok matematiksel ve uzamsal (mekânsal) becerilerde yuyor. Bu davran›fl bozuklu¤unun
söz sahibi. Sol el hareketlerini beynin sa¤ küresinin, sa¤ el hareketle- çocu¤a gerek fiziksel gerekse sos-
rini ise sol küresinin yönetti¤ini düflünecek olursak biliflsel kalabal›k yal anlamda olumsuz etkileri ola-
kuram› solaklar›n uzamsal ve matematiksel becerilerde daha düflük bilece¤i düflünülünce, konu hak-
performans göstermelerini öngörüyor. Çünkü bu yetenekleri kontrol k›nda yap›lan araflt›rmalar›n say›s›-
eden sa¤ yar›m küre ayn› zamanda sol el hareketlerinin de yönetildi¤i n›n yüksekli¤i de kaç›n›lmaz olu-
merkez. Yani etkinli¤i ikiye bölünmüfl oluyor. Oysa sa¤laklar›n el ha- yor. T›rnak yeme al›flkanl›¤›n›n ne-
reketlerini sol yar›m küre yönetiyor ve sa¤ yar›m kürenin özelleflti¤i denine iliflkin iki temel aç›klama var. ‹lki, bu davran›fl›
matematiksel yeteneklerde daha baflar›l› oluyorlar. ‹kinci varsay›msa kayg›yla ba¤›nt›land›r›yor (Hadley, 1984). Sinirleri geril-
her iki elini de kullanabilenlerin matematiksel becerilerinin daha yük- mifl bir çocu¤un bunu d›flar›ya t›rnak yiyerek yans›tt›¤›-
sek oldu¤unu, çünkü matemati¤in sol (dilsel) ve sa¤ (mekânsal) yar›m n› söylüyor. ‹kincisiyse “çevresel bask›lanma” varsay›m›
küreler aras›ndaki etkileflimi gerektirdi¤ini söylüyor. Her iki eli kulla- (Schendler, 1984). Bu varsay›msa motor hareketleri k›-
nabilme becerisininse genelde solaklarda oldu¤una dikkat çekerek, s›tlanm›fl çocuklar›n t›rnak ye-
solaklar›n matematiksel becerilerinin daha güçlü oldu¤unu savunu- meye daha e¤ilimli ol-
yor. Araflt›rmalar›n ço¤u ikinci kuram›, ya- duklar›n› savunu-
ni solaklar›n matematiksel beceri- yor. Günümüz-
lerde daha baflar›l› olduklar›n› Ne, Nas›l, Niçin?
deki çal›flma-
desteklemekte. Ancak yine de Bu ayki araflt›rmac›m›z “model alarak ö¤- larsa, genel-
konu hakk›nda ortaya at›lan renme” konusunda çal›flmalar›n› yürütür- de bu iki te-
her bulgu daha fazla araflt›r- ken fliddetle ilgili olarak da ilginç sonuç- mel üzerin-
maya gereksinim duyuldu¤unu lara ulafl›yor. Çocuklar yaln›zca bir izleyi- den yap›l›-
vurgulamaya devam ediyor. ci olarak televizyondaki fliddeti ö¤renebi- yor.
Kaynak: http://bpm.slis.indiana.edu/scholarship/hibbard.shtml
liyorlar m› dersiniz. Yan›t›n› bir sonraki
say›m›zda bulacaks›n›z.
Siber Psikoloji Modeli ve Ergenler dafll›klar› yüzey-
sel ve geçici. Fare-
‹nternet kullan›m›n›n giderek daha da yayg›nlaflmas›, özellikle
nin bir tufluyla aylarca ya-
de yeni neslin vaktinin ço¤unu bilgisayar ekran› bafl›nda
z›flt›¤›n›z birine bir “güle güle” bile
geçirmesi, psikologlar› farkl› kuramlara yöneltiyor.
demeden ortadan iz b›rakmadan yok olabiliyorsunuz. Bu da er-
Örne¤in, John Suler’in gelifltirdi¤i “Siber Psikoloji
genlerde duygusal hayal k›r›kl›klar› yaratabiliyor.
Modeli”ne göz atacak olursak, ‹nternet’in gençle-
fiimdi tüm sohbet sitelerini bir kenara koyup, interneti zengin
rin hayat›na getirdi¤i en büyük farkl›l›klardan bi-
bir bilgi kayna¤› olarak ele alal›m. Gerçi siber dünya, ergenle-
ri de “anonim kimlikler”. Ergenli¤in bir kimlik
rin yararl› olanlar kadar, örne¤in “bomba yap›m›” gibi tehlike-
aray›fl› dönemi oldu¤unu düflünürsek, model er-
li bilgilere eriflimini de kolaylaflt›r›yor. Ancak, “Siber Psikoloji
genlerin bu siber dünyada kendilerini nas›l tan›t-
Modeli” bu eriflimin ergenleri hangi bilginin iyi oldu¤una ka-
mak istediklerini sorgulay›p, örne¤in o tan›ma uygun
rar vermeye itmesinin olumlu olabilece¤ini vurguluyor.
takma isimler kulland›klar›na dikkat çe- Kaynak: http://www.rider.edu/~suler/psycyber
kiyor. Bu sorgulama olumlu ö¤eler ba-
r›nd›rsa da, hiç kuflkusuz maskelerin ve
farkl› kimliklerin ard›na bü-
rünerek çirkin sözlerle Yan›t›:
da k i Sorunun rasyon
sald›rganca yaz›flan ergenler de yok de¤il. y›m
Geçen Sa e Deneyi
›z
t›flm a ve koope oloji
Suler’e göre, bu gençlerin günlük hayatlar›n- av lar aras› ça sosyal psik n
Robbers C rif taraf›ndan grup a yap›lan bu deney ta iki gruba ayr›la
da da genelde psikolojik sorunlar› oluyor. Si- a fer S h e m a k a d ›n d a, k am p a
Muz ç›kar i. Çal›flma alar da k›s
ber dünyada yeni arkadafll›klar da kuran er- rini a盤a lardan bir irbirlerini tan›mas
dinamikle ç a l›fl m a
roller ald
›klar›
genler isimlerini herkesin bildi¤i bir grupta n ›n d a ki en ünlü k o n d u ¤ unda b iy era rfl ik
ala
ortak hed
efler ap›larda h riyle yar›flt›klar›
kendilerini de¤erli ve bir bütünün parças› his- gençlerin lufl tu rup, bu y irbirle ›klar›,
sediyorlar. Ancak, modele göre ‹nternet arka- d e g r u p yap›l a r › o
s ›r a , ik i grubun b düflmanca davrand (su
sür e yan › an ve e
di. Bunun ça sald›rg rfl›s›nda is
gözlemlen birbirlerine olduk ü çü n cü tehlike ka i ortaya kondu.
r
aktivitele
rde reken bir rebildikle
ar ek e t e tmeleri ge eye karfl› el ele ve
B‹L‹M TEKN‹K 94 fiubat 2006 beraber h lenmesi) bu tehlik
ve
kir
yollar›n›n
subatsaglik 1/20/06 9:35 AM Page 1

‹nsan ve Sa¤l›k
D o ç . D r . F e r d a fi e n e l
f s e n e l @ e x c i t e . c o m

Göz Tembelli¤i Biliyor muydunuz!..


r›n kandaki düzeyleri ölçülüyor. Ancak çölyak
Çölyak Hastal›¤› hastal›¤›n› teflhis etmenin en kesin yolu, ince ba-
(Celiac disease) ¤›rsak biyopsisi almak. ‹nce ba¤›rsaklar›n iç duva-
r›n› kaplayan villuslar›n düzleflmifl olmas›, tan›
aç›s›ndan önemli bir bulgu. Çölyak hastas›n›n bi-
Çeflitli enzimler sayesinde parçalanan besin- rinci derece akrabalar›nda hastal›¤›n görülme ris-
ler, ince ba¤›rsaklardan geçerken emilerek dola- ki %10 civar›nda oldu¤u için bu kiflilerde belirti
fl›m sistemine, yani kana kar›fl›yor. Besinler, “vil- olmasa da kan testi yapmak gerekiyor.
lus” denilen ve ince ba¤›rsaklar›n iç yüzeylerini Çölyak hastal›¤›n›n bilinen tek tedavisi, glu-
kaplayan, parmak fleklinde küçük girintili ç›k›nt›- tenden uzak durmak. Gluten içeren tüm g›dalar-
l› yap›lar sayesinde emiliyor. Çölyak hastal›¤›, bu dan sak›narak hastal›k belirtilerini durdurmak
D›fl dünyadaki nesnelerden al›nan görsel yap›lar›n düzleflip bozulmas›na yol açarak besinle- mümkün. Bu sayede ba¤›rsaklar›n zarar gören k›-
uyar›lar, gözün a¤tabakas›na (retina) yans›t›larak, rin emilmesini engelliyor. Çölyak hastas› olan ki- s›mlar›nda iyileflme oluyor ve ba¤›rsaklar›n daha
burada renk ve ›fl›k fliddetine ba¤l› olarak sinirsel flilerin sindirim sistemi, bu¤day, arpa, çavdar ve fazla zarar görmesi önleniyor. Çölyak hastalar›n›n
uyar›lara dönüfltürülüyor. Görsel uyar›lar, her iki yulafta bulunan ve “gluten” olarak adland›r›lan glutensiz diyeti ömür boyu sürece¤i için bu kiflile-
gözden de al›n›p, göz sinirleri yoluyla beynin ar- bir proteine karfl› oldukça hassas. Çölyakl› hasta- rin yeni ve farkl› yeme al›flkanl›klar› gelifltirip bu-
ka taraf›nda bulunan görme merkezlerine iletile- lar gluten içeren yiyecekler yediklerinde, villusla- nu da s›k›ca uygulamalar› gerekiyor. Glutensiz di-
rek tek bir görüntü oluflturuluyor. E¤er bir göz- r›n yap›lar› bozularak düzlefliyor ve görevini yapa- yet sonras›nda iyileflme h›zla bafll›yor ve ince ba-
den gelen sinyaller zay›f olursa, di¤er gözden ge- maz hale geliyorlar. Villuslar görev yapamad›¤›n- ¤›rsak genellikle tam olarak iyilefliyor. Villuslar üç
len sinyaller beyin taraf›ndan tercih ediliyor. Yani daysa, ne kadar yiyecek yenilirse yensin, emile- ila alt› ay içinde normal yap›lar›na geri dönüyor
uyar›n›n zay›f iletildi¤i taraftaki göz, bir süre son- medi¤i için kifli beslenemiyor. Çölyak hastal›¤› ge- ve çal›flmaya bafll›yor. ‹çeinde çok az miktarda bi-
ra beyin taraf›ndan dikkate al›nm›yor, bir bak›ma netik bir hastal›k ve ba¤›fl›kl›k sisteminin bozuk- le bulunsa glutenli g›dalar tüketmek ba¤›rsaklara
yok say›l›yor. Bütün bunlar›n sonucu olarak da bir lu¤undan kaynakland›¤› düflünülüyor. Kiflinin ya- zarar veriyor, bu nedenle gutensiz diyetin yaflam
göz yeterince görmüyor. Gözlerden birinin görüp flam›n›n herhangi bölümünde ortaya ç›kabiliyor. boyu sürmesi gerekiyor. Glutensiz diyet, bu¤day,
di¤erinin yeterince görmemesine “göz tembelli¤i” Hastal›k kimi kiflilerde çocukluk, kimilerinde er- arpa, çavdar içeren tüm g›dalardan uzak durmay›
deniliyor. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmi- genlik, kimilerindeyse orta yaflta bafll›yor. S›k gerektiriyor. Pasta, börek, çörek, baklava, biskü-
yor, ancak genetik yatk›nl›k oldukça önemli. tekrarlayan kar›n a¤r›lar›, uzun süren ishal, kilo vi ve benzeri haz›r g›dalar, gluten içerdi¤i için ya-
Çocukluk ça¤›nda en s›k görülen görme bo- kayb›, kans›zl›k, halsizlik, kas kramplar›, geliflme saklar listesinde yer al›yorlar. Bu¤day unu yerine
zuklu¤u olan göz tembelli¤i, her 100 kifliden gerili¤i, a¤›zda yaralar ve kilo patates, pirinç, soya unuyla yap›lan her türlü yi-
3’ünde ortaya ç›k›yor. Genellikle, d›flar›dan bak›l- kayb›, hastal›¤›n belirtileri yecek serbest. Et, bal›k, pirinç, meyveler ve
d›¤›nda belirgin bir anormallik görülmedi¤i için aras›nda. Çölyak belirtileri sebzeler gluten içermiyor, bu yüzden çöl-
teflhisi oldukça güç bir durum. Göz tembelli¤inin olan kiflinin bir hafta sü- yak hastalar› bu g›dalardan istedikleri
erken teflhisi oldukça önemli. On yafl›na kadar reyle glutenli g›dalardan miktarlarda yiyebiliyorlar. Çölyak hastala-
görme sistemi tam olarak gelifliyor ve daha sonra uzak durmas› hastal›¤›n r›n›n diyeti, konunun uz-
belirgin bir de¤iflikli¤e u¤ram›yor. Bu nedenle her olup olmad›¤› konusunda manlar› taraf›ndan
çocu¤a okul öncesi göz muayenesi öneriliyor. Do- bir fikir veriyor Çölyak has- belirleniyor ve
kuz yafl›ndan sonra teflhis edilen göz tembelli¤i- tal›¤›n›n teflhisi için, glute- ömür boyu buna s›-
nin tedavisi mümkün olmuyor. Göz tembelli¤ine ne karfl› oluflan, antiglia- k› s›k›ya uyulmas›
yol açan durumlar›n bafl›nda flafl›l›k geliyor. Her din, anti-endomysium ve gerekiyor.
iki gözden beyne ulaflan görüntüler farkl› oldu¤u antireticulin gibi antikorla-
için bir süre sonra beyin bunlardan birini tercih yi engelleyecek bulan›kl›¤›n varl›¤› veya k›r›lma belli bir dönem kapama tedavisi yap›l›yor ve ame-
ediyor ve di¤er göz zay›f kal›yor. Görüntünün kusurlar› araflt›r›l›yor. Burada önemli olan nokta, liyat sonras›nda da buna bir süre devam ediliyor.
a¤tabakaya ve dolay›s›yla beyine ulaflmas›n› en- özellikle bir gözün di¤erinden daha fazla görme- Baflar›da en önemli nokta göz tembelli¤inin erken
gelleyen katarakt gibi hastal›klara ba¤l› olarak da sine yol açan bir durumun teflhis edilmesi. teflhis edilmesi. Erken teflhis ve düzenli tedavi sa-
göz tembelli¤i geliflebiliyor. Nadir de olsa, her iki Göz tembelli¤i tedavisinin temelinde, zay›f gö- yesinde genellikle normal görme sa¤lanabiliyor.
gözde de yüksek dereceli bir görme kusuru varsa zün kulland›r›lmas› ilkesi yat›yor. Tedavi süresin- Görme sisteminin geliflimini tamamlad›¤› 9 yafl
göz tembelli¤i geliflebiliyor. Okul öncesi dönemde ce sa¤lam göz, özel bir bandajla haftalar, bazen sonras›nda yap›lacak tedavilerin yarar› olmuyor.
yap›lan göz muayenesinde esas olarak gözlerde aylar boyunca kapat›l›yor. fiafl›l›kta e¤er bir cerra- Bu nedenle özelikle 4 yafl öncesinde, flikayeti ol-
herhangi bir kayma olup olmad›¤›na bak›l›yor. hi müdahale yap›lacaksa genellikle önce göz tem- masa da, tüm çocuklar›n göz muayenesinden geç-
Daha sonra, gözün saydam tabakalar›nda, görme- belli¤i giderilmeye çal›fl›l›yor. Ameliyat öncesinde meleri öneriliyor.

Vizite Ücretsizdir!..
Donan bir insan› neden buzla ovuyorlar ve bunun ramad› . Lütfen yard›m c› olun , ne yapmam gerekiyor ? altta yatan bir hastal›k yoksa uygun kalorili bir diyet-
enzimlerle bir alakas› var m›? Vitamin haplar›n›n kilo ald›r›c› etkisi yoktur. Kilo le kilo almak mümkün olabilir.
Donan bir insan›n buzla ovulmas›, standart teda- almaman›z›n en önemli nedeni, metabolizma h›z›n›za ‹nsanlarda boy uzamas› neden 20 yafl›ndan son -
vi yöntemi de¤ildir. Donan uzvun uzun sürede, yavafl göre az yemenizdir. Genellikle metabolizma h›z›n›n ra sürmez? Neden 15 -16 yafllar›nda bir defada boy
yavafl ›s›t›lmas› gerekir. Bu nedenle uzvun, en fazla yüksek oldu¤u bu yafllarda kilo almak zordur. Bu h›z, uzar ama 20 yafl›ndan sonra uzamaz ?
vücut ›s›s›ndaki bir s›cakl›kla ›s›t›lmas› önerilir. Do- yafl›n ilerlemesiyle azal›r ve kilo almak kolaylafl›r. ‹n- Kemik uçlar›nda bulunan ve epifiz pla¤› denilen
nan uzvun cildine hasar verebilece¤i için ovuflturma san›n kilosunu belirleyen en önemli etkenlerden biri k›k›rdak benzeri dokular, yafl›n ilerlemesiyle birlikte
önerilmez. de genetik yap›d›r. Anne veya babas› zay›f çocuklar kemikleflerek kapan›rlar. Bu geliflim, çeflitli hormon-
Ben 17 yafl›nda 1.70 boyunda 48 kiloyum . Nas›l genellikle zay›f olurlar. Bunun tam tersi de do¤rudur. lar›n da etkisiyle ergenlik ça¤›n›n sonlar›na do¤ru ta-
kilo almal›y›m ? Doktora gittim , hiç bir hastal›¤›m yok . Kilo almay› engelleyen, guatr ve parazit gibi bir has- mamlan›r. Epifiz plaklar› kapand›ktan sonraysa boy
Kilo almam› engellemek için vitamin haplar› da ifle ya- tal›¤›n olup olmad›¤›n›n da araflt›r›lmas› gerekir. E¤er uzamas› olmaz.

fiubat 2006 95 B‹L‹M ve TEKN‹K


yesilTeknik 1/20/06 9:36 AM Page 1

Yeflil Teknik Cenk Durmuflkahya


cdkahya@hotmail.com

Kül ve Ekmek
Son y›llarda teknolojinin h›zla geliflmesi so-
nucunda kaybetti¤imiz do¤al malzemelerden bi-
risi de kül olsa gerek. Çok eskilere gitmeden 5-
10 y›l öncesine kadar, birço¤umuz ›s›nmak için
odun ve kömür sobalar›n› kullan›yorduk. Ancak
bugün teknolojideki geliflmeler sonucunda ka-
zand›¤›m›z yeni tekniklerle odun ve kömür so-
balar› büyük flehirlerde yerlerini önemli ölçüde
do¤algaz ya da fuel oil ile çal›flan kaloriferlere,
elektrikle çal›flan klimalara b›rakt›. Bununla
birlikte, odun-kömür tüketimi büyük kentlerde
unutulsa da birçok küçük yerleflim biriminde
kullan›lmaya devam ediyor. Ancak, özellikle so-
ba keyfini ç›karamam›fl yeni nesiller kül sözcü-
¤ünü duyunca, odun külü yerine sigara külünü
an›ms›yorlar. Oysa, kül insanlar taraf›ndan çok
uzun süre, çeflitli alanlarda kullan›lm›fl bir kay-
nakt›.
Kül, günümüzde her ne kadar unutulmaya
yüz tutmufl olsa da, asl›nda önemli bir mayalan-
d›r›c› ve bir temizlik maddesi özelli¤ini tafl›yor.
Uzun y›llar deterjan olarak ve çeflitli unlu ma-
mullerin yap›m›nda kullan›lan odun külleri flim-
dilerde yerini bu ifller için özel olarak üretilmifl
ticari ürünlere b›rak›yor. Fakat günümüzden
yüzy›llar öncesinde bu ticari ürünler olmad›¤›
için, birçok kifli ekmek ve benzeri besinleri ha-
z›rlamak için odun küllerini kullan›yordu.
‹nsano¤lu bu¤day› ilk keflfetti¤inde onu il- benziyordu. Bu s›v› haldeki ekmek o ana kadar Unlu bulamaç gittikçe gelifltiriliyordu ama
kel yöntemlerle ve herhangi bir iflleme tabi tut- bulunanlardan daha lezzetli ve daha besleyiciy- hâlâ eksik yanlar› vard›. En önemli eksiklik,
madan piflirerek yiyordu. Piflirmeyse bu¤day to- di. Ancak her seferinde yeniden piflirilmesi ge- belki de sert olufluydu. O yüzden bu kar›fl›m›n
humlar›n›n kazara atefle düflmesiyle keflfedil- rekiyordu. Bu ifllem de her seferinde atefl yak›l- içine, onu yumuflatmak için baz› katk› maddele-
miflti. Atalar›m›z piflen bu¤daylar›n daha kolay mas›na ve daha fazla iflgücünün harcanmas›na ri eklenmesi gerekiyordu. Olas›l›kla, unlu bula-
sindirilebildi¤ini farkedince, di¤er birçok besin neden oluyordu. O halde bu bulamac›n daha maç ateflin üzerinde piflirilirken rüzgar›n etki-
gibi bu¤day da piflirilerek yenmeye baflland›. kat› bir hale getirilmesi gerekliydi. Bu aflama- siyle ateflin alt›ndan savrulan odun külleri kar›-
Aradan y›llar geçip insanlar tafllar› kullanmay› dan sonra yap›lan çeflitli denemeler sonucu, bu- fl›m›n içine girdi. O gün yap›lan yiyecek daha
daha yetkin bir biçimde ö¤rendi¤indikten son- lamac›n içindeki un miktar›n›n art›r›lmas›yla kabar›k, daha yumuflak ve daha lezzetli olmufl-
raysa ö¤ütme ifllemi keflfedildi. Böylece, bu¤da- daha kat› bir kar›fl›m elde edildi. Yeni kar›fl›m tu. Böylece unlu bulamaç bugün yedi¤imiz ek-
y›n ilk kez ö¤ütülmesiyle ortaya un ad› verilen hem daha besleyici oluyor hem de daha uzun mek flekline kavufltu.
malzeme ç›kt›. Unun keflfinden sonra insanlar süre muhafaza edilebiliyordu. Art›k elde edilen Ekme¤in binlerce y›ll›k öyküsü bu flekilde
bu besleyici maddeyi kullanmak için çeflitli yol- yiyecek bizim bugün kulland›¤›m›z ekme¤e ben- bafll›yor. Çok uzun y›llar ekmek yap›m›nda kul-
lar aramaya koyuldular. Un haline getirilmifl zer bir flekil almaya bafllam›flt›. lan›lan odun külleri, ekme¤in daha iyi kabar-
bu¤day› piflirmek çok zordu. Çünkü tozsu tane- mas›n› ve az da olsa mayalanmas›n› sa¤l›yordu.
ler yan›p yok oluyordu. Bunu önlemek için Ancak ekme¤in serüveni burada bitmiyor ve in-
unun baflka birfleyle birlefltirilerek, piflirilmesi sanlar›n, çevrelerinde keflfettikleri yeni bitkiler
daha kolay bir flekle sokulmas› gerekiyordu. ‹lk ve hayvanlardan elde ettikleri parçalarla ekmek
denenen yöntemlerden biri, toplanan meyveler zenginlefltiriliyor. Bugün yedi¤imiz ekmekler,
in püre haline getirilerek unla kar›flt›r›lmas› ve ticari olarak üretilen mayalarla yap›l›yor. Zaten
bu kar›fl›m›n piflirilmesiydi. Bu, iyi bir yöntem günümüzde bu eski ve pratik olmayan yöntemi
olsa da bir sak›ncas› vard›: Her mevsimde mey- kullanmak mümkün de¤il. Ancak, o y›llarda kü-
ve bulunmamas›. Özellikle k›fl aylar›nda meyve lün bu özellikleri keflfedilmemifl olsayd› bizler
bulunmamas›, bu tekni¤i sürdürülebilir k›lm›- bugün ekmek yerine baflka birfley yiyor olabilir-
yordu. Yeni aray›fllar sonucunda bugün yedi¤i- dik. Bugün kül, çok az da olsa evlerde gelenek-
miz ekme¤in atas› olan ve suyla unun kar›flt›r›l- sel tatl›m›z olan kalburabast› veya gerçek ad›y-
mas›yla elde edilen unlu bulamaç keflfedildi. Bu la külbast› tatl›s›n›n yap›m›nda kullan›l›yor. Na-
keflif belki de insanlar›n beslenmesinde ,piflir- s›l oldu¤unu merak edenler için, yap›lan hamu-
meden sonra at›lm›fl en önemli ad›m oldu. run içine, önceden haz›rlanm›fl ve bir gece bek-
Unlu bulamaç ilk aflamalarda yaln›zca su ve letilmifl küllü su ilave ediliyor. Bunun sonucun-
unla yap›l›yordu. Kar›fl›m›n ilk hali bir çorbaya da tatl›lar›m›z daha lezzetli oluyor.

B‹L‹M ve TEKN‹K 96 fiubat 2006


yayinsubat06 1/20/06 9:38 AM Page 1

Y A Y I N D Ü N Y A S I
G ö k h a n T o k

Wittgenstein, Ortado¤u’da Su Bilimsel Araflt›rma


Dahinin Görevi Abdullah K›ran Sarmal›
Kitap Yay›nevi
Ray Monk Su insanl›k için yaflam Adnan Erkufl
Çeviren: kayna¤›. Günümüzdeki Seçkin Yay›nlar›
Berna K›l›nçer, Tülin Er do¤al kaynaklar aras›n- Bir bilimsel çal›flman›n
Kabalc› Yay›nlar› da gittikçe öne ç›kan temelinde araflt›rma
Avusturyal› filozof Lud- önemli bir yeri var. yöntemleri önemli bir
wig Wittgenstein, ça¤›- Özellikle de Ortado- yere sahiptir. Bilgi
m›z›n en önemli düflü- ¤u’da su gittikçe önem kanan bir yere sa- karfl›m›za çeflitli nite-
nürlerinden birisi ola- hip. Ortado¤u’da 20. yüzy›l boyunca yafla- liklerde ç›kabilir. Din-
rak an›l›yor. Mant›k ve nan politik çekiflme ve istikrars›zl›¤›n en sel, felsefi, sanatsal
dil felsefesi konular›nda yapt›¤› çal›flma- önemli nedeni petroldü. Çok önemli bir bilgi bir yana, bilimsel bilgiye ulaflmak
larla 20. yüzy›l modern felsefesine önem- enerji kayna¤› olarak petrol, bölgenin fle- için do¤ru araflt›rma yöntemlerini kullan-
li katk›lar yapm›flt›. Ray Monk’un titiz bir killenmesi ve ekonomi politi¤i bak›m›ndan mam›z gerekir. Adnan Erkufl, bilimsel bil-
araflt›rma ve Wittgenstein’›n arkadafllar›y- oldukça etkiliydi. Ne var ki petrolün bu giye giden yola bilimsel araflt›rma yön-
la yapt›¤› söylefliler sonucunda ortaya taht› bugünlerde sallan›yor. Dünyada, özel- temlerinin nas›l olmas› gerekti¤ini bizlere
koydu¤u bu kitap, düflünürün yaflam›na likle de Ortado¤u’da stratejik önemi olan aktar›yor:
ve felsefi çal›flmalar›na bir ›fl›k tutuyor. baflka bir do¤al kaynak ön plana ç›k›yor: “Bir araflt›rmay› bilimsel yapan, kulla-
“Belirtmek gerekir ki, Wittgenstein’›n Su. Petrol kadar önemli ve petrolden daha n›lan yöntemdir. Çok önemli yenilik geti-
eserleri üzerine, ana felsefi temalar›n›n yaflamsal olan su, çetin bir iklime sahip rici bir araflt›rma problemine yönelik bile
neler oldu¤unu ve bunlar› nas›l ele ald›¤›- olan Ortado¤u’da en de¤erli fleylerden bi- olsa, araflt›rma sürecinin sonunda bulu-
n› aç›klayacak birçok harika tan›t›c› kitap ri. Bu nedenle su sorunu bölgede dikkatli nan sonuçlar, e¤er kullan›lan yöntem sa¤-
var. Bunlar›n aç›klamad›¤› fley, eserleri- incelenmesi gereken bir konu olarak karfl›- lam de¤ilse, bilimsel olarak pek bir fley
nin onunla ne ilgisi oldu¤udur – yaflam›- m›za ç›k›yor. Abdullah K›ran, kitab›nda ifade etmez. Yöntemse, bir bilimcinin dü-
na egemen olan manevi ve etik endifleler- bölgenin dinamiklerini inceliyor ve tart›fl- flüncesinin ‘vücut bulmas›’ anlam›n› tafl›r.
le eserlerine egemen olan, görünüflte me- ma yaratabilecek konular› bize aktar›yor: Yöntem bilgi ve becerisi, var olan çal›flma-
safeli felsefi sorular aras›ndaki ba¤lant›- “Belki de en önemlisi, bölgenin mev- lara elefltirel bakarak incelenebilecek bir
n›n neler oldu¤udur. cut bafll›ca su kaynaklar›n›n sorunlu olu- araflt›rma problemi bulma, bu problemi
Bu kitab›n amac› bu bofllu¤u kapat- fludur. Ortado¤u’nun en önemli su kay- çözmeye yönelik uygun düzenekler olufl-
makt›r. Yaflam›n› ve eserlerini tek bir an- naklar› olan, can kayna¤› durumundaki turma, uygun örneklem üzerinde uygun
lat›da betimleyerek bu eserlerin nas›l da nehirleri farkl› devletlerin s›n›rlar›n› afl- yollarla veri toplay›p, bu verileri uygun
bu insandan geldi¤ine aç›kl›k kazand›rma- maktad›r. Bölgedeki hiçbir büyük nehir yollarla çözümleme; uygun sonuçlar ç›ka-
y›, Wittgenstein’›n eserlerini okuyanlar›n bir devletin s›n›rlar› içinde ç›k›p o devle- rarak yorumlay›p, yine uygun yollarla ya-
birço¤unun içgüdüsel olarak hissetti¤i bir tin s›n›rlar› içinde denize akmamakta, en y›na dönüfltürmeyi içerir.”
fleyi, yani felsefi kayg›lar›yla manevi ya- önemli nehirler iki, hatta üçten fazla dev- Akademisyenlerden, ö¤rencilere dek
flam aras›ndaki bütünlü¤ü göstermeyi letin s›n›rlar› içinden geçmekte ve böyle- genifl bir yelpazede bilimsel çal›flma ya-
ümit ediyorum.” ce nehirler üzerindeki anlaflmazl›¤›n bo- pan herkesin elinin alt›nda bulunmas› ge-
Felsefe yaz›n›nda baflyap›tlar aras›na yutu genifllemektedir.” reken bir baflvuru kayna¤›.
girmeye aday bir kitap.

Enine
Boyuna
Microsoft
Sudoku Windows
Derleyen: Server 2003
Kamer Alyanakyan, Osmanl› Minyatür William R.
Ferhat Çalapkulu Sanat› Stanek
Ak›l Oyunlar› Banu Mahir Arkadafl
Kitapl›¤› Kabalc› Yay›nlar› Yay›nlar›

Dünya çap›nda ünlenen Sudoku oyunu, bir ak›l spo- Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde çeflitli minyatür Yüzlerce sistem yönetimi çözümünün bulunabilece¤i
ru haline geliyor. Bu kitapta mant›k yürüterek çöze- sanatç›lar›n›n elinden ç›kan sanat eserlerinin incelen- bu kitap, ileri düzey kullan›c›lar için deneyimlerini
ce¤iniz çeflitli zorluk derecelerinde 107 tablo bulu- di¤i bu kitab› be¤enerek okuyacaks›n›z. Kitapta bir- üst düzeylere tafl›ma olana¤› veriyor.
nuyor. birinden güzel minyatürlere de yer verilmifl.

fiubat 2006 97 B‹L‹M ve TEKN‹K


londrasubat 1/20/06 6:01 PM Page 96

Londra’dan Mektup
D i d e m C r o s b y

Genleri ‹simlendirmek Hiç de Kolay De¤il!


Yeni bir genimizin bulundu¤u haberini s›k s›k dan cennetten at›lm›fl, düflüflü s›ras›nda baca¤›n› Her ay en az 200 kadar genimizi keflfediyor
duyuyoruz. Genin flu iflleve sahip oldu¤unu, bu has- sakatlam›fl. araflt›mac›lar. Her birine yeni bir isim veriyorlar.
tal›¤›n tedavisine yard›mc› olabilece¤i söylenebili- Meyvesine¤inin geneti¤ini araflt›ranlara edebi- Ço¤umuz için hiç bir anlam tafl›mayan harf ve ra-
yor. Ço¤unlukla da bu genin isminden mahrum ka- yat da esin kayna¤› olmufl. Tenekeadam geninde kamlardan oluflan bu isimler Londra’daki insan ge-
l›yoruz. Gene LOH18CR1, TCP10L ya da mutasyon tafl›yan sinekler kalpten yoksunlar; bu nomu isimlendirme komitesince onayland›ktan
OR5B12P gibi ‘ilginç’ isimlerin verildi¤inden bah- gen, ad›n› Oz Büyücüsü’nde kalbi bulunmayan ama sonra, evrensel bir veritaban›nda yerini al›yor. Ben
setmenin, ne yazar ne de okur için çekici oldu¤u bir o kadar da iyi yürekli Tenekeadam’dan alm›fl… bu yaz›y› yazarken komite 22.268 insan geninin is-
söylenebilir. Oysa Limo, Barbie ya da K›r›kkalp gi- Genler aras›nda Van Gogh ve Yuri Gagarin gibi mini onaylam›flt›. Bu genlerin neredeyse yar›s›, yal-
bi isimlere sahip genlerden bahsetseydik belki de ünlü isimleri tafl›yanlara da rastlamak mümkün. n›zca geçti¤imiz befl y›lda isimlendirilmifl. Di¤er
durum baflka olurdu. Van Gogh geni mutantlar›n›n kanatlar›ndaki k›llar, yandan bir baflka komite, fare genomu üzerine ça-
Limo (limuzin), Barbie ve Ken, K›r›kkalp, Buz- Van Gogh tablolar›n› and›r›r bir düzene sahip… Yu- l›flanlar›n bulduklar› genlerin isimlerini de¤erlendi-
luk, British Rail (Britanya demiryollar›)... Herbiri ri geniyse ünlü Rus kozmonot Yuri Gagarin’in rip onayl›yor. Bu iki komite toplan›p her iki canl›
meyvesine¤inde keflfedilmifl genlere verilen isimler. 1961’deki 108 dakikal›k tarihi uzay uçuflunun 40. türünde ayn› aileye ait genlere benzer isimler ver-
Limo adl› gen, hücre içinde proteinlerin tafl›nmas›n- y›ldönümünde bulunmufl. Yuri geni mutasyona u¤- meye yard›mc› olabilecek kurallar gelifltirmeye ça-
dan sorumlu; Barbie ve Ken adl› gen mutasyona u¤- ram›fl sineklerin yerçekimiyle bafllar› hofl de¤il… l›fl›yorlar.
rad›¤›nda, hem difli hem de erkek sineklerin cinsel Meyvesine¤i genlerine, ünlü çizgifilm Simpson- En yayg›n isimlendirme yöntemi, genin ifllevini
organlar› geliflemiyor (t›pk› Barbie ve Ken adl› lar’›n hiç büyümeyen bebe¤i Maggie bile ismini tan›mlayan isimler ya da bunlar›n k›saltmalar›.
oyuncak bebekler gibi cinsel organs›z oluyor sinek- vermifl. Maggie geni mutantlar›n›n geliflimi tümüy- Genlerin büyük bölümü kal›tsal hastal›klar sayesin-
ler). K›r›kkalp adl› gendeki mutasyon sonucunday- le duruyor… Eiger geni, hücre ölümünü (apoptoz) de keflfedilmifl. Genlerde gerçekleflen bir mutasyon
sa mutantlar›n kalplerinde geliflim bozuklu¤u ger- tetikliyor; ismi ‹sviçre’deki Eiger da¤›n›n kuzey du- canl›da belirtilere yol aç›yor (sözgelimi haf›zay› et-
çeklefliyor (bir söylentiye göre, gene ad›n› veren var›n› t›rmanmaya çal›fl›rken yaflam›n› yitirmifl da¤- kileyen belirtiler), bu da genin varl›¤›na iflaret edi-
araflt›rmac› bayan, gen üzerinde çal›fl›rken erkek c›lar›n an›s›na verilmifl. yor. Bu durumlarda gen, hastal›¤›n ad›n› tafl›yabili-
arkadafl› taraf›ndan terkedilmifl!). Buzluk adl› genin Meyvesine¤inin genlerini araflt›ran uzmanlar, yor. Ancak sözkonusu genin baflka bilinmeyen ifl-
mutasyona u¤rad›¤› difliler, çevrelerinde kur yapan bulduklar› genlere verdikleri isimler sayesinde ya- levleri de olabilece¤inden bu yolla verilen isimler
erkek sineklere ilgisiz kal›yorlar… British Rail geni rat›c›l›klar›yla ün kazanm›fllar. Meyvesine¤i geno- her zaman etkili olam›yor. Buna en iyi örnek Ara-
Herzamanerkengelir geninin bask›lay›c›s› (British mu üzerinde çal›flmak istiyorsan›z yarat›c› olman›z bidopsis thaliana adl› bitkinin Süpermen ve Clark
Rail, hep geciken trenleriyle ünlü ülkede). kural› var! Oysa insan, fare ya da bir bitkinin geno- Kent genleri. Süpermen geninin mutasyonu sonu-
Meyvesine¤inin genleri, kimi zaman da tarihsel mu üzerinde çal›flacaksan›z baflka tür kurallar› gö- cunda çiçeklerde birden çok erkek organ görülü-
ya da mitolojik karakterlerin ismini tafl›yor. Genin zetmeniz gerekiyor. yor. Bu kefliften sonra benzer ama çok daha az et-
ifllevleriyle tarihten karakterlerin özellikleri aras›n- Araflt›rmac›lar için bulufllar›na isim vermek ye- kin bir mutasyon bulunmufl, bu gene de Clark Kent
da bir benzerlik kuruluyor. Kleopatra geni, Enge- ni birfley de¤il. Yüzy›llard›r bitki ve hayvan türleri- ad› verilmifl. K›sa bir süre sonra Süpermen ile
rek geniyle etkileflti¤inde sinek için ölüm kaç›n›l- ni ya da mikroorganizmalar› isimlendiriyorlar. Söz- Clark Kent genlerinin asl›nda ayn› gen oldu¤u or-
maz oluyor. Tarihi kay›tlara göre Kleopatra, enge- gelimi bitki, hangi da¤da bulunduysa o da¤›n ad›- taya ç›km›fl!
rek y›lan›n›n zehiriyle yaflam›na son vermifl... Dun- n› ya da onu ilk keflfeden araflt›rmac›n›n ad›n› tafl›- Baz› genler flifreledikleri proteinlere göre isim-
ce genini tafl›yan sineklerde ö¤renme bozukluklar› yordu. Ancak s›ra genleri isimlendirmeye gelince, lendiriliyorlar. Bazen proteinin, dolay›s›yla genin
görülüyor (araflt›rmac›lar›n sineklerin ö¤renme ye- ifl karmafl›klaflt›. ana ifllevi daha sonralar› bulunabiliyor. Bu durum-
tilerini nas›l olup da ölçtüklerini ne siz sorun ne Farkl› canl› türleri üzerine çal›flan ekipler, gen- lar gene yeni bir ad verilmesini gerektiriyor. Sonuç-
ben söyleyeyim!). Dunce geni, ad›n› 13. yüzy›lda leri isimlendirmek için kendi kurallar›n› gelifltirdi- ta genin onlarca ismi olabiliyor. Günümüzde, özel-
günün yeni alternatif ö¤renme yöntemlerini izleyen ler. Bugün genlerin evrensel olarak nas›l isimlendi- likle de insan genom projesinde genleri isimlendir-
okullar açan John Duns Scotus’tan alm›fl… Thor rilebilece¤ine dair doktora çal›flmalar› süregeliyor, mede kullan›lan en yayg›n yöntem, DNA dizilimine
geni, meyvesineklerinin ba¤›fl›kl›k sistemi üzerinde fare ve insan genlerini de¤erlendiren, onaylan ve bakarak genleri saptamak, dizilimi ayr›nt›yla ince-
etkin, dolay›s›yla onlar› hastal›klardan koruyor – yay›mlayan komiteler sürekli olarak kurallar› göz- ledikten sonra ifllevini tahmin etmek. Buna göre
t›pk› ‹skandinavya ülkelerinin fiimflek Tanr›s› den geçiriyorlar. Ancak her canl› türünün genlerini ‘bu ve flu gene benzer gen’ biçiminde isimlerle ve
Thor’un devasa çekiciyle ‹skandinavyal›lar› korudu- isimlendirmede yard›mc› olacak evrensel kurallar›n bunlar›n k›saltmalar›yla karfl›lafl›yoruz. Bu yöntem
¤u gibi… Vulcan geni mutantlar›n›n bacaklar› sakat gelifltirilmesi henüz mümkün olmam›fl. Bunda, her popülerli¤ini korudukça, meyvesine¤i genlerinin
oluyor; gen, ad›n› Romal›lar›n atefl ve metal tanr›- geçen gün artan say›da gen keflfetmemizin pay› bü- isimleri de yarat›c›l›k bak›m›ndan listenin bafl›nda-
s› Vulcan’dan alm›fl. Vulcan, babas› Jüpiter taraf›n- yük. ki yerini koruyacak.

Süpermen ve Clark Kent genlerinin asl›nda ayn› gen oldu¤u bulundu. Barbie ve Ken, Simpsonlar’›n hiç büyümeyen Maggie adl› bebe¤i meyvesine¤inin genlerine isim oldu.

B‹L‹M ve TEKN‹K 98 fiubat 2006


merak 1/20/06 9:43 AM Page 1

M E R A K ???
E T T ‹ K L E R ‹ N ‹ Z

?
S a d i T u r g u t

Herhangi bir CD’nin alt yüzeyine bak›nca


neden ›fl›k renklerine ayr›fl›yor ya da CD
nas›l oluyor da üçgen prizma özelli¤i
gösteriyor?
Can Deniz Güngörmüfl

Bu olay›n nedeni ›fl›¤›n k›r›n›m›. Benzer etki-


lerle hologramlarda, sedefte, tavus kuflu tüylerin-
de ve baz› kelebeklerin kanatlar›nda da karfl›lafl›-
yoruz. K›r›n›m (ve giriflim), ›fl›¤›n dalga yap›s›n-
dan kaynaklan›yor. Bir yüzeyin de¤iflik yerlerin-
den yans›yan ›fl›k dalgalar› üst üste binerek kimi
do¤rultularda birbirlerini yok ediyor (y›k›c› giri-
flim), kimi do¤rultularda da birbirlerini güçlendi-
riyor (yap›c› giriflim). Bu nedenle de yüzeye bak-
t›¤›n›z do¤rultuya ba¤l› olarak farkl› fleyler görü-
yorsunuz.
CD’lerde ›fl›¤› yans›tan ince bir alüminyum ta- CD’lerde ›fl›k, hem tümseklerden hem de ara- d›fl›nda belli bafll› bir kaç do¤rultuda daha yans›-
baka var. Bu tabaka üzerinde, birbiri ard›nca s›- lar›ndaki vadilerden yans›yor; ama sadece tüm- ma olur. Bunu deneyerek gözlemlemek en iyisi.
ralanm›fl çok say›da tümsekten oluflan ve diskin seklerden veya sadece vadilerden yans›sa bile so- Her yerde sat›lan oyuncak lazerleri CD yüzeyine
merkezinden d›flar›ya do¤ru çok uzun bir spiral nuç de¤iflmez (yaz›labilir CD’lerde ço¤unlukla va- do¤rultarak, di¤er mertebelerdeki çok say›da
oluflturan bir iz (track) bulunur. CD’leri okumak dilerden yans›r). Burada önemli olan tek para- yans›may› rahatl›kla görebilirsiniz. S›f›r›nc› mer-
için bir lazer ›fl›n› bu izi takip ederek tümsek-çu- metre tümsekler aras› mesafe (yani 1,6 mikron) tebe bunlar›n en parlak olan›. Bundan kabaca 15
kurlar fleklinde kodlanm›fl bilgiyi okur. ‹z yar›m ve bunun görünür ›fl›¤›n dalgaboyu mertebesinde derece aç›yla ayr›lm›fl (k›rm›z› ›fl›k veren lazer
mikron geniflli¤inde ve merkezden d›flar›ya do¤- olmas› (0,4-0,8 mikron). Bu flekilde periyodik di- için) iki tane birinci mertebe ve bunlardan yakla-
ru gitti¤imizde iki iz aras›ndaki mesafe de 1,6 zilmifl do¤rusal aynalardan (veya yar›klardan) fl›k ayn› aç›yla ayr›lan iki tane ikinci mertebe ›fl›-
mikron kadar (1 mikron veya mikrometre mili- oluflmufl yap›lara biz k›r›n›m a¤› diyoruz. n› rahatl›kla görebilirsiniz. Gelme aç›s›n› de¤iflti-
metrenin binde biridir). Dolay›s›yla, merkezden Ifl›k yüzeye düfltü¤ünde, her bir atom bunu rerek daha yüksek mertebeleri de görmeniz
d›flar›ya do¤ru gitti¤imizde, birbiri ard›nca peri- olas› tüm yönlere saçar. Gelen ›fl›k çok say›da mümkün.
yodik olarak s›ralanm›fl paralel tümsekler var. ‹fl- atom taraf›ndan saç›ld›¤› için, olas› tüm do¤rul- Bu ›fl›nlar›n yans›ma aç›s›, sadece dalgaboyu-
te, ›fl›¤›n k›r›n›m›na yol açan bu periyodik yap›. tular için her bir atomdan gelen ›fl›¤›n birbiriyle nun k›r›n›m a¤› periyoduna oran›na ba¤l› ve ge-
nas›l giriflime u¤rad›¤›n›n incelenmesi gerekir. nel kural olarak dalgaboyu ne kadar büyükse,
K›r›n›m› anlatan birçok ders kitab›nda yap›c› giri- yans›ma aç›s› da o kadar büyük oluyor. Dolay›s›y-
flimin hangi do¤rultularda oldu¤u anlat›l›r, ben la, gelen ›fl›k beyaz ise, birinci ve daha yüksek
burada sadece sonuçlar› özetleyece¤im. mertebedeki bütün ›fl›nlar renklerine ayr›fl›yor.
Öncelikle, bildi¤iniz yans›ma yasas›na uyan CD’yi bir ayna gibi kullanarak bir ampule bak›n.
do¤rultuda (yani gelme aç›s›n›n yans›ma aç›s›na S›f›r›nc› mertebede mükemmel bir görüntü gö-
eflit oldu¤u do¤rultu) her zaman yap›c› giriflim rürsünüz. Ama birinci mertebedeki ›fl›nlar ampu-
olur. Bu sonuç dalgaboyundan ba¤›ms›z (dolay›- lün renkleri kaym›fl bir görüntüsünü oluflturdu¤u
s›yla bunda renklere ayr›flma yok) ve bunun için için ampulü tan›man›z çok güçleflir, ço¤umuz bu-
bir k›r›n›m a¤› olmas› da gerekmiyor. Bu ›fl›na s›- nu sadece bir renk cümbüflü olarak alg›lar. Bu
f›r›nc› mertebe diyece¤im. nedenle bir önceki deneyi tek bir dalga boyuna
Fakat, k›r›n›m a¤lar›nda, bu bilinen do¤rultu sahip bir lazerle yapman›z flart.

Gözümüze havadaki moleküller kg mertebesinde. Dolay›s›yla tek bir molekülün bir kütlenin a¤›rl›¤› kadar! Yani, moleküller çok
çarpt›¤›nda neden gözümüz ac›maz? çarpmas›n› hissetmeyece¤imiz konusunda hakl›- küçük diyerek bu sorudan s›yr›lamay›z.
s›n. Ama, gözümüze bir saniye içerisinde bundan Özetle, moleküllerin çarpmas› gözümüze
Benim düflüncem bu bir çarp›flma olay›
çok daha fazla say›da molekül çarp›yor. Bu neden- 1 kg’l›k kütlenin a¤›rl›¤›na eflde¤er bir kuvvet
oldu¤undan m*V formülüne dayanarak le, hesab› tek bir molekülün kütlesi üzerinden de- uyguluyor ve biz bunu hissetmiyoruz. Neden? Bu-
molekülün kütlesi ve h›z› çok düflük ¤il de, belli bir süre içinde çarpan moleküllerin nun cevab› fizikten çok fizyolojide. Beynimize
oldu¤undan biz bu etkiyi hissetmeyiz. toplam kütlesi üzerinden yapmak gerekir. a¤r› sinyallerini gönderen sinirlerimiz, atmosfer
Çünkü ç›kan de¤er s›f›ra çok yak›n bir Bütün bu çarp›flmalar›n hücrelerimiz üzerine bas›nc›n›n vücudumuzda meydana getirdi¤i de¤i-
de¤erdir. Ben bu cevab› verdi¤imde etkisi, sabit bir kuvvetin etkisiyle ayn›, çünkü flimi (yani hücrelerdeki bas›nc›) bir sinyale dö-
çarpmalar o kadar yo¤un ki, bir molekülün çarp- nüfltürmüyor. Bunun nedeni, atmosfer bas›nc›n›n
üniversitedeki fiziko-kimya hocas› mas›yla hücrelerde beliren de¤iflim geçmeden sürekli olarak, ayn› büyüklükte uygulan›yor ol-
alakas› bile yok demiflti. Benim sorum baflka bir molekül çarp›yor. Gerçi havan›n mole- mas›. Sinir hücreleriyse, bas›nc›n de¤iflti¤i du-
1-) Benim kurdu¤um mant›kta bir hata küler yap›s› nedeniyle bu kuvvette zamanla oyna- rumlarda sinyal üretiyor. Üstelik, sinir hücreleri-
var m›? 2-) Bu sorunun baflka bir cevab› malar oluyor; ama bunlar hissedemeyece¤imiz nin d›fl etkiye adaptasyonu da söz konusu. Örne-
mevcut mu? kadar küçük. Bu sabit kuvveti biz bas›nç olarak ¤in, derinize parma¤›n›zla sürekli bir biçimde
Fatih Erol nicelendiriyoruz (yani birim alan bafl›na uygula- bast›r›rsak, oluflan a¤r› hissinin giderek azald›¤›-
nan kuvvet). Havan›n bas›nc› (1 atmosfer) yüz n› ve bir süre sonra da tamamen kayboldu¤unu
Oda s›cakl›¤›nda moleküllerin tipik h›zlar› 400 bin Pascal kadar; bu da metrekareye yüz bin hissederiz. Bu oldukça yararl› bir fley; çünkü ak-
m/s civar›nda, yani bizim standartlar›m›za göre Newton’luk kuvvet demek. Gözümüzün toplam si takdirde elbiselerimizin meydana getirece¤i
pek de küçük say›lamayacak h›zlar bunlar. Buna yüzey alan› 1 cm2 dersek, gözümüze uygulanan dokunma hissi, beynimize bafl edemeyece¤i ka-
karfl›n moleküllerin kütleleri çok çok küçük: 10-26 kuvvet 10 Newton ç›kar. Bu da bir kilograml›k dar çok (ve gereksiz) sinyal gönderirdi.

fiubat 2006 99 B‹L‹M ve TEKN‹K


teknotezgah 1/20/06 9:55 AM Page 100

Tekno Tezgah
H a c e r E r a r

Eylül-Ekim-Kas›m 2005 say›lar›nda çizgi izleyen robotun mekanik ve elektronik aksamlar› anlat›lm›fl, yaz›l›m aflamas› için ise k›saca
bilgi verimiflti (pdf formlar›n› www.biltek.tubitak.gov.tr/tekno_tezgah/ adresinde bulabilirsiniz). Yaz›l›m aflamas›n›n biraz daha
ayr›nt›l› verilmesini isteyen arkadafllar›n›z oldu. Bu say›da örnek bir program verilecek, ama mutlaka önceki sayfalar› okuman›z
gerekiyor. “Gelece¤in buzdolaplar›nda ne gibi yenilikler olsun istersiniz?” sorusuna, ‹smet fiahin çözüm olarak hareketli raf
sistemini önermifl. Sizin de çözüm önerilerinizi bekliyoruz.

tersine hareketle eski yerine


Sorun Sizden Çözüm Bizden gider. Ayr›ca hareketli raf
‹smet fiahin (Çorum) sisteminin tekerlekli
sandalye kullanan kifliler için
Buzdolaplar›nda Hareketli Raflar de çok yararl› olaca¤›n›
Buzdolaplar›n›n meyvelikleri ›s› ayar› nedeniyle en alttad›r düflünüyorum.
ve dizlerinde problem olan yafll›lar için bu raflar›
kullanmak çok zordur. Bunun yan› s›ra buzdolaplar›n›n ‹smet fiahin’e teflekkür
boyu insan boyu ile s›n›rlanm›flt›r (orta boylu bir insan›n ediyoruz, içi malzeme dolu
elinin uzanabilece¤i kadar). Buzdolaplar›n›n üstü alet çantas› At›l›m
fonksiyonu olmayan örtüler ve süs eflyalar›yla doludur. Üniversitesi
Bunun yerine buzdolaplar›na hareketli raflar konulmas›n› (www.atilim.edu.tr)
öneriyorum.Bir dü¤meye bas›l›nca raf önce öne gelir, taraf›ndan adresine postaland›.
sonra yukar› ç›kar (bel hizas›na gelir) kullan›ld›ktan sonra

Sizden Gelenler Asagida çizgi izleyen robot yap›m›nda kullanabilece¤iniz bir


PIC16F84A Yaz›l›m› örne¤i verilmifltir.
(Nevzat Kocasaraç)

Robotun teknik aksamlar› haz›rland›ktan sonra PIC


üzerinde yaz›l›m yap›l›r. BASIC, ASSEMBLY ve C
dilinde yaz›l›m yap›labilir (Biz C dilini kullanman›z›
öneriyoruz). Bir programlama dilini seçtikten sonra
yap›lmas› gereken robotun düflünce yap›s›n› flematik
olarak haz›rlamakt›r. Daha sonrada bu flema eflli¤inde
program oluflturulur.

Motor 1
Sensör 1

Sarhofl Teker

Sensör 2

Motor 2

e-posta : hacererar@yahoo.com

B‹L‹M ve TEKN‹K 100 fiubat 2006


nasil 1/20/06 9:50 AM Page 1

N a s › l Ç a l › fl › r
T ü r k â n Y ö n e y

geçmelerini bekleyebiliriz. Bu oldukça basitlefltirilmifl anla- ton b›rak›ld›¤›ndaki enerji düzeyine ba¤l›d›r. Ayn› durumda
Lazer Nedir, Nas›l Çal›fl›r? t›m, asl›nda atomlar›n lazerlerdeki iflleyifllerini gösteren te-
mel fikri yans›t›r.
bulunan birbirinin ayn› iki atom, ayn› dalga boyunda foton-
lar b›rak›r.
Lazerler günümüzde CD çalarlardan difl hekimi aletleri- Elektron daha yüksek enerji yörüngesine ç›kt›ktan son-
ne, yüksek-h›z matel kesme aletlerinden ölçüm sistemlerine ra, temel durumuna dönmek ister. Bunu yapt›¤›nda, enerji- Lazer Ifl›¤›
kadar flafl›rt›c› çeflitlilikte ürün ve teknolojide kullan›l›yor. sini foton, yani ›fl›k parçac›¤› olarak b›rak›r. Örne¤in ekmek Lazer ›fl›¤›n›n normal ›fl›ktan çok farkl› olan özellikleri:
Peki ama bu lazer denen fley ne? Lazer ›fl›¤›n› bir fener ›fl›- k›zartma makinesindeki ›s›tma eleman›n›n parlak k›rm›z›ya • B›rak›lan ›fl›k tek renklidir. Tek bir renkte özel bir
¤›ndan farkl› k›lan ne? dönüflmesi, ›s›yla uyar›lm›fl atomlar›n k›rm›z› fotonlar b›rak- dalga boyu vard›r.
malar›yla gerçekleflir. TV ekran›nda gördü¤ümüz resimler, • B›rak›lan ›fl›k, tutarl› ve örgütlü – her bir foton di¤e-
asl›nda çok h›zl› elektronlar taraf›ndan uyar›lan fosfor atom- riyle uyum içinde hareket eder. Bu da tüm fotonlar›n birlik
Atomun Temelleri lar›n›n farkl› renkte ürettikleri ›fl›klard›r. Floresan ›fl›¤› ol-
Evrenin tamam›nda sadece 100 civar›nda farkl› tür içinde olan dalga cepheleri oldu¤unu gösterir.
sun, gaz lambas› olsun, akkor ampuller olsun, ›fl›k üreten • Ifl›k çok yönelimlidir. Bir lazer ›fl›¤›n›n çok kuvvetli ve
atom var. Gördü¤ümüz herfley iflte bu 100 atomun s›n›rs›z herfley, yörünge de¤ifltirip fotonlar b›rakan elektronlar›n ha-
kombinasyonundan meydana geliyor. Bu atomlar›n nas›l bir yo¤un, çok s›k› bir ›fl›k demeti vard›r. Bir el feneri ›fl›¤›ysa,
reketi sonucu gerçeklefltirir bu ›fl›¤›. birçok yönde ›fl›k yayar ve yayd›¤› ›fl›k çok zay›f ve da¤›-
düzenek içinde yer ald›klar› ve birbirlerine nas›l ba¤land›k-
lar›, bir bardak su mu, bir metal parças› m› yoksa soda fli- n›kt›r.
flesinden ç›kan gaz m› olacaklar›n› belirliyor.
Lazer / Atom ‹liflkisi Bütün bu özellikleri ortaya ç›karabilmek için, uyar›lm›fl
Atomlar sürekli hareket halindeler. Sürekli titreflip, ha- Lazer, enerji verilmifl atomlar›n b›rakt›klar› fotonlar› emisyon denen durumun varl›¤› gerekiyor. Örne¤in el fene-
reket edip dönüyorlar. Üstünde oturdu¤umuz sandalyeleri kontrol eden bir ayg›t. Lazer asl›nda “›fl›¤›n uyar›lm›fl rad- rinde atomlar fotonlar›n› rastlant›sal olarak b›rak›rlar, oysa
meydana getiren atomlar bile hareket halindeler! Atomlar yasyon yay›m› taraf›ndan büyütülmesi” anlam›ndaki “light uyar›lm›fl emisyonda, foton yay›m› örgütlüdür. Herhangi bir
farkl› uyar›m hallerinde, daha do¤rusu farkl› enerjilerde ola- amplification by stimulated emission of radiation” sözcükle- atomun b›rakt›¤› fotonun, uyar›lm›fll›k durumuyla temel du-
biliyorlar. Bir atoma önemli bir miktar enerji uygulan›rsa, rinin baflharflerinin bir araya gelmesinden oluflmufl bir söz- rumu aras›ndaki enerji fark›na ba¤l› belli bir dalga boyu
temel durum enerji düzeyinden ç›k›p uyar›lm›fl hale geçebi- cük ve lazerin nas›l çal›flt›¤›n› k›sa ve öz bir flekilde aç›kl›- vard›r. E¤er belli bir enerji ve evreye sahip bu foton, ayn›
lir. Bu uyar›m düzeyi, ›s›, ›fl›k, ya da elektrik arac›l›¤›yla uy- yor. uyar›lm›fll›k düzeyinde baflka bir atomla karfl›lafl›rsa, uyar›l-
gulanan enerjiye ba¤l›. Pekçok tipte lazer olmas›na karfl›n, hepsinin belli temel m›fl emisyon olabilir. Birinci foton, kendinden sonra yay›lan
Bir atomun neye benzedi¤inin klasik bir yorumu: özellikleri var. Lazerde yay›c› ortam, atomlar› uyar›lm›fl dü- foton (ikinci atomdan) ile ayn› frekans ve yönde titreflece¤i
En basit mode- Atomun içi zeye ç›karmak üzere “pompalanm›flt›r”. Çok yo¤un ›fl›k ça- bir atomik emisyon yarat›r.
liyle atom, proton karlar› veya elektrik boflalt›mlar› yay›c› ortam› pompalar ve Lazerle ilgili ikinci anahtarsa, dalga yay›c› ortam›n her
ve nötronlar içeren çok say›da uyar›lm›fl atom üretir. Lazerin etkin bir biçimde iki ucunda bulunan birer ayna. Çok özel dalgaboyu ve evre-
bir çekirdek ve bir çal›flabilmesi için, uyar›lm›fl atomlar›n çok fazla say›da ol- si olan fotonlar aynadan yans›yarak yay›lma ortam›nda ileri
elektron bulutun- malar› gerekir. Genelde atomlar, temel durum enerji düze- geri gider gelirler. Bu süreçte afla¤› do¤ru enerji s›çramas›
dan oluflur. Bulut yinden iki ya da üç düzey daha yukar›da uyar›l›rlar. Bu, nü- yapacak di¤er elektronlar› uyar›r ve ayn› dalga boyu ve ev-
içindeki bu elek- fus terselme derecesini art›r›r. Nüfus terselmesiyse, uyar›l- rede daha çok fotonun yay›lmas›na neden olabilirler. Böyle-
tronlar, çekirde¤in m›fl düzeydeki atom say›s›na karfl›, temel durum düzeyinde- ce ça¤layan etkisi olur ve bu hareket ayn› dalgaboyu ve ev-
çevresindeki pek ki atom say›s› demek. rede birçok fotona yay›l›r. Lazerin bir ucundaki yar› gümüfl-
çok farkl› yörünge- Bir kez yayma ortam› pompaland›¤›nda, art›k bu ortam- lü aynan›n bir k›sm› ›fl›¤› yans›t›r, bir k›sm› ise geçirir. Ay-
de dönerler. da uyar›lm›fl düzeyde duran atomlar toplulu¤u bulunur. Uya- nadan geçenler, lazer ›fl›¤›d›r.
r›lm›fl elektronlar›n enerjileri, görece sakin elektronlardan
Enerjiyi So¤urmak
daha fazlad›r. Bu düzeye ulaflmak için bir miktar enerji so- Lazerlerin Dalga Boylar›
¤urduklar› gibi, bu enerjiyi b›rakabilirler de. Afla¤›daki flekil- Yakut lazer bir kat›-hal lazeri ve 694 nanometrelik bir
Atoma iliflkin daha modern görüfller, elektronlar için den de anlafl›laca¤› üzere, elektron sakinleflirken karfl›l›¤›n- dalga boyu yayar. Di¤er lazer ortamlar›ysa, istenilen dalga
farkl› yörüngeler tan›mlasalar da, bu yörüngeleri atomun da bir miktar enerjiden de kurtulur. Yay›lan enerji, fotonlar boyuna, gerektirdi¤i güce ve at› süresine göre seçilebliyor.
farkl› enerji düzeyleri olarak düflünmek gerekir. Yani bir (›fl›k enerjisi) biçiminde ortaya ç›kar. Yay›lan fotonun çok Baz› lazerler çok güçlü, örne¤in, CO2 lazerleri çeli¤i kesebi-
atoma ›s› uygularsak, alt enerji yörüngelerindeki elektronla- belirgin bir dalga boyu (rengi) vard›r ki bu, elektronun fo- liyor. CO2 lazerleri izgenin k›z›lötesi ve mikrodalga bölü-
r›n, çekirdekten uzaktaki daha yüksek enerji yörüngelerine münde lazer ›fl›¤› yayd›¤› için çok tehlikeli. K›z›lötesi radyas-
yon ›s› demek ve bu da temelde neye odaklan›rsa eritiyor.
Ifl›¤›n sal›m› Di¤er lazerlerden örne¤in diyot lazerleri, çok zay›f ve
günümüzde cepte tafl›nan lazer göstericilerde kullan›l›yor.
Bunlar genellikle 630 nm ile 68 nm aras›ndaki dalgaboyun-
da k›rm›z› ›fl›k yayarlar. Lazerler art›k sanayide ve bilim ala-
n›nda da yayg›n olarak kullan›l›yor; hatta baflka molekülleri
yo¤un lazer ›fl›¤›yla uyar›p ne tür bir de¤iflim geçirdiklerini
ölçmek için de lazerler kullan›l›yor.

Lazer Tipleri Yar› iletken lazerler: Bazen diyot lazerler olarak da an›lan bu Lazer S›n›fland›rmalar›
lazerler kat›-hal lazerleri de¤il. Bu elektronik ayg›tlar genellikle çok Lazerler, biyolojik zarar verme potansiyellerine göre dört genifl
Pek çok farkl› lazer tipi var. Lazer ortam› kat›, gaz veya s›v›
küçük ve çok az güç kullan›rlar. Örne¤in CD çalarlar ve lazer yaz›c›- alanda s›n›fland›r›l›yor. Bir lazerin flu kategorilerden birine ait oldu-
olabildi¤i gibi yar› geçirgen de olabiliyor.
Kat›-durum lazerleri: kat› bir matriste (yakut veya neodim: itri- lar bu tür lazerleri kullan›rlar. ¤u belirtilmifl olmal›.
yum-alüminyum-lal tafl› sözcüklerinin ilk harflerinden oluflan “Yag” S›n›f I – Bu lazerler tehlikeli düzeyde lazer radyasyonu yaymazlar.
Baz› tipik Lazerler ve emisyon dalga boylar› S›n›f IA – Bu s›n›f, örne¤in süpermarket barkot okuyucu lazerler gi-
lazerleri. Neodim-Yag lazerleri, 1,064 nanometrede k›z›lötesi ›fl›k
Lazer tipi dalga boyu (nm) bi, izlemek üzere tasarlanmam›fl özel bir grup lazer için kullan›l›r.
yayar. (1 nanometre = 1x10-9 ).
Argon florid 193 S›n›f II – Düflük güç kullanan gözle görülür, s›n›f I üzeri lazer rad-
Gaz Lazerleri: Helyum ve helyum-neon (HeNe) en yayg›n gaz la-
Kripton Florid 248 yasyonu yayan ama hiçbir zaman 1mW üzerine ç›kmayan lazerler.
zerleri. Görünür bir k›rm›z› ›fl›k yayar. CO2 lazerleri k›z›lötesinin en
Zenon Klorid 308 Rahats›z edici fleylere karfl› do¤al tepki verme özelli¤i, insanlar› bu
uç noktas›nda enerji yayar ve sert metallerin kesiminde kullan›l›r. Nitrojen (k›z›l ötesi) 337 s›n›ftaki parlak lazer ›fl›¤›ndan korur.
Eximer Lazerleri: Excited (uyar›lm›fl) ve dimers (sözde molekül) Argon (Mavi) 448 S›n›f IIIA – Bunlar sadece ›fl›nlar-aras› izlemede tehlikeli olabilecek
sözcüklerinin bir araya gelmesiyle türetilmifl. Argon, kripton ve ze- Argon (Yeflil) 514 ara güçte lazerler (cw:1-5mW). Ço¤u kalem benzeri lazer gösterici
non gibi soy gazlarla kar›flt›r›lm›fl florin ve klorin gibi reaktif gazla- Helyum Neon (yeflil) 543 bu s›n›ftan.
r› kullan›r. Elektrikle uyar›ld›¤›nda sözde molekül oluflur ve yay›ld›- Helyum Neon (k›rm›z›) 633 S›n›f IIIB – Ara-güçte lazerler.
¤›nda da bu sözde molekül k›z›lötesi ›fl›k üretir. Rodamin 6G boya (ayarlanabilir) 570-650 S›n›f IV – Yüksek güçte lazerler (cw: 500mW: at›: 10J/cm2) Her tür-
Boya Lazerler: Bu tür lazerler, yayma ortam› olarak s›v› kar›- Yakut (CrAlO3) (k›rm›z›) 694 lü durumda izlenmesi zararl› olabilecek, potansiyel yang›n tehlikesi
fl›mlar ve suspansiyon içinde rodamin 6G gibi karmafl›k organik bo- Nd:Yag (NIR) 1064 içeren ve cilde zararl› türden lazer radyasyonu yayarlar. S›n›f IV la-
yalar kullan›rlar. Genifl bir dalgaboyunda ayarlanabilirler. Karbon Dioksit (FIR) 10600 zerler ciddi kontrol ve güvenlik önlemleri alt›nda kullan›l›r.

fiubat 2006 101 B‹L‹M ve TEKN‹K


bilgisayarSorulariA 1/20/06 10:02 AM Page 102

proGramc›lar ifl bafl›na

©Ali Galip Bayrak - ODTÜ Bilgisayar Toplulu¤u

Gözetleme Kuleleri • Baz› güvenli alanlar kesiflse de her biri ayr› bi- nin koordinatlar›n› belirten ve aralar›nda birer
Kumandan Bar›fl, y›llar önce ç›kan bir savafl s›ra- rer alan olarak kabul edilecektir. boflluk bulunan iki adet tamsay› (x, y) bulunacak-
s›nda düflman ülke s›n›r›nda belirli bir alanda pek t›r.
çok gözetleme kulesi yapt›rm›flt›. Savafl s›ras›nda Girdi
aceleyle yap›lan hesaplar verimli olmam›fl ve baz› • Girdiler “kule.gir” isimli dosyadan okunacak- Ç›kt›
gözetleme kuleleri yanl›fl yerlere kurulmufltu. Ör- t›r. • Ç›kt›lar “kule.cik” isimli dosyaya yaz›lmal›d›r.
ne¤in bu kulelerin baz›lar› hala hiçbir ifle yaram›- • Girdi dosyas›n›n ilk sat›r›nda kule say›s›n› be- • Dosyaya kaç adet dikdörtgensel alan bulundu-
yor, çünkü gözetleme kuleleri ancak belirli bir dü- lirten bir adet tamsay› k (k<1000) bulunacakt›r. ¤unu belirten bir adet tamsay› yaz›lacakt›r.
zen içinde yerlefltirilirse güvenli alanlar olufltura- • Takip eden k adet sat›r›n her birinde bir kule-
bilir. Yap›sal özellikleri gere¤i, sadece dikdört-
gensel bir alan oluflturacak flekilde yerlefltirilen Örnek
dört adet gözetleme kulesi birbiriyle koordinas- Girdide s›ras›yla
kule.gir:
yon kurup aralar›ndaki bu dikdörtgensel alan› gü- A, B, C, D, E, F noktalar›n›n
6
venle koruyabilir. Kumandan Bar›fl, bu alanda ya- koordinatlar› verilmifltir.
46 Dikdörtgensel alanlar:
p›lacak olan de¤iflikliklerden önce bir rapor haz›r- 58 ABDC, ABFE, CDFE.
lanmas›n› istedi. Sizin göreviniz flu anda kaç adet 84
korunan alan bulundu¤unu hesaplamakt›r. 96
10 3
Varsay›mlar 11 5
• Bir gözetleme kulesinin koordinatlar› iki tam-
say› ile belirtilmifltir. (0≤x,y<1000) kule.cik:
• Bir gözetleme kulesi birden fazla dikdörtgensel 3
alan›n köflesi olabilir.

Gözetleme Kuleleri 2 ten bir adet tamsay› k (k<1000) Örnek


Komflu ülkede ise kulelerin özellikleri biraz fark- bulunacakt›r. kule.gir:
l›d›r. Öyle ki, sadece çembersel flekilde bulunan • Takip eden k adet sat›r›n her bi- 5
rinde bir kulenin koordinatlar›n› 24
kuleler, aralar›nda kalan alan› güvenle koruyabil-
belirten ve aralar›nda birer boflluk 44
mektedir. Bu ülkenin komutan› Emre ise en fazla 44
kule taraf›ndan korunan alan›n›n bulunmas›n› is- bulunan iki adet tamsay› (x, y) bu-
43
temifltir. lunacakt›r. 42

Varsay›mlar Ç›kt› kule.cik:


• Bir gözetleme kulesinin koordinatlar› iki tam- • Ç›kt›lar “kule2.cik” isimli dosya- 4
say› ile belirtilmifltir. (0≤x,y<1000) ya yaz›lmal›d›r.
• Dosyaya en fazla kule taraf›ndan
Girdi korunan alan› koruyan kule say›s›-
• Girdiler “kule2.gir” isimli dosyadan okunacak- n› belirten bir adet tamsay› yaz›la-
t›r. cakt›r.
• Girdi dosyas›n›n ilk sat›r›nda kule say›s›n› belir-

Geçen Say›m›zdaki Sorular›n Çözümleri


hangi hakeme gönderilece¤ini, çift çember- öncelikli arama) kullanabiliriz. Öyle ki, her-
le gösterilen köfleler (1 ve 3) bitirilebilecek hangi bir derinlikte bizi bitifl hakemlerin-
hakemleri, > ile gösterilen köfle (1) bafllan- den birisine ulaflt›rabilen bir kart grubu bu-
g›ç hakemini göstersin. Bu gösterim bilgisa- lursak, bu kart grubunun verilen örnekler-
yar biliminde Deterministic Finite Automata de olup olmad›¤›na bakar›z, varsa çözüme
(DFA) yani belirleyici sonlu otomata olarak ulaflm›fl›z demektir, yoksa aramaya devam
bilinir. DFA’y› kullanarak, bafllang›ç köfle- ederiz. Bu yol bizi kesin çözüme götürme-
sinden bafllamak suretiyle, verilen dizginin sine ra¤men pahal› (çok süre ve bellek ge-
(örne¤imizde, bir kart dizisi) bitifl köflelerin- rektiren) bir çözümdür, bu yüzden BFS ya-
den birisine ulafl›p ulaflmayaca¤›n› saptaya- parken oluflturdu¤umuz a¤açta bir tak›m
biliriz. Örne¤imize dönecek olursak “aba- k›rpmalar yapmam›z gerekebilir (çözüme
ac” dizgisi 2’de, “ccc” dizgisi 2’de, “bccaa” ulaflt›rmayaca¤›na emin oldu¤umuz dallar›
dizgisi 1’de, “aabbcc” dizgisi 4’de biter. Ve- kesmek gibi). Daha önceden buldu¤umuz
rilen dizgilerden bitifl köflerinden birisine yollar› kullanmak da büyük ölçüde verim
ulaflabilen “bccaa”d›r. sa¤layacakt›r (örn. 1’den 2’ye k hamlede gi-
Yar›flma: Sorumuzdaki örne¤i yukarda difl yollar› ve 2’den 3’e l hamlede gidifl yol-
görüldü¤ü gibi ifade edelim. Bu flekilde, sa- Yar›flma2: Bu soruyu de¤iflik flekillerde lar›n› birlefltirirsek 1’den 3’e k+l hamlede
y›larla gösterilen köfleler hakemlerimizi, çözebiliriz. Kolay bir çözüm olmas› aç›s›n- gidifl yollar›ndan baz›lar›n› elde etmifl olu-
harflerle gösterilen oklar o harf(ler) gelince dan daha önce bahsetti¤imiz BFS (genifllik ruz).

B‹L‹M ve TEKN‹K 102 fiubat 2006


sozcukdagsubat 1/20/06 10:07 AM Page 108

Sözcük Da¤arc›¤›
D e n i z C a n d a fl - G ö k h a n T o k

‹lk pantalon denebilecek giysileri giyenlerden birinin Türkler oldu¤u söyleniyor. Sürekli at binen, yaflamlar› at üstünde
geçen kavimler için bacaklar›n› at üstünde olman›n getirdi¤i tahriflten koruyacak, ayn› zamanda da hareket özgürlü¤ü
sa¤layacak bir giysi giymelerinde flaflacak bir yan yok. Bunun yan›nda “pantalon” sözcü¤ünün kökeniyse
atalar›m›z›n yaflad›¤› Orta Asya’da de¤il, Avrupa’da. Eski Yunanca’da “leon” sözü aslan anlam›na
geliyor. Bu sözden türetilen ve erkeklere verilen bir isimse Pantaleon. Pantaleon sözü (tam bir
aslan) yi¤it bir kifliye verilen isimlerden. Bu erkek ismi y›llarca s›radan bir isim olarak kullan›lm›fl.
Ne var ki H›ristiyan azizlerinden birinin ad› da Pantaleon’mufl. Venedik kentinin San Pantalone
semtine ad›n› veren de bu aziz Pantaleon. ‹talyanlar›n, özellikle de Venediklilerin ortaça¤dan beri
çok sevdi¤i geleneksel tiyatroya “commedia dell’arte” ad› veriliyor. Bu oyundaki Pantalone adl›
karakter, San Pantalone mahallesinden cimri ve gülünç bir ihtiyar› canland›r›yor. Dizden ba¤l› bir
tür bol pantalon, bu karakterin sahne giysisi. 1670’lerde ‹ngiltere’de buna benzer bir giysi moda
olunca, insanlar alayc› bir
yaklafl›mla bu giysiye hemen
Yemekler ve Kökenleri “pantaloon” ad›n› yak›flt›rm›fllar.
Sonralar› ayak bile¤ine kadar inen
pantalonlar da bu furyaya kat›lm›fl.
Ülke gezileri, bazen hofl sürprizlerle karfl›l›yor insan›. Bir biz de, günümüzde kulland›¤›m›z
Macaristan ziyareti s›ras›nda, ülkemizde “Macar Gulafl›” haliyle sözcü¤ü 19. yüzy›lda
ad›yla bilinen yeme¤in kökeninin, asl›nda Osmanl›lara Frans›zca’dan alm›fl›z.
dayand›¤›n› ö¤renme f›rsat›m›z oldu. Orada yap›lan
gulafl, bizde yap›landan biraz daha farkl›. ‹çinde et,
çeflitli sebzeler ve hatta mant› tanelerine benzer hamur
parçac›klar›n›n da bulundu¤u k›vaml›ca bir çorbaya
benzeyen haz›rlanan gerçek Macaristan gulafl›n›n ad› da, Yer Adlar›
zaman›nda orada bulunan
Osmanl›lar›n kalabal›k Bu say›m›zda Nevflehir iline ba¤l› Avanos ilçesinin ad›n›n öyküsünü
ordular› ve halk› anlataca¤›z. ‹lçenin tarihi Hititler dönemindeki Zuvinassa yerleflimine kadar
doyurabilmek için gidiyor. Asur ticaret kolonileri döneminde yerleflilen bu bölge, Bizans
döneminde Vanesa olarak biliniyor. Vanesa ad›, Anadolu’nun en eski
ayn› flekilde
dillerinden biri olan Luvice’nin ard›llar›ndan biri olan Pamphylia dilinde
haz›rlad›klar› Vanassa, yani kraliçe, ece anlam›na geliyor. Eski Perge kentinde bulunan
besleyici bir ö¤ün antik sikkelerin üzerinde, Perge Artemisi’nin ad› Vanassa Preiia olarak
olan “kul geçiyor. Buradan ç›kar›lan sonuçla, kraliçe ad›n›n iflaret etti¤i kiflinin asl›nda
afl›”ndan Artemis oldu¤u ve bölgenin ana tanr›ça tap›m›nda önemli bir yere sahip
geliyormufl. oldu¤u düflünülüyor. Bizans kaynaklar›ndaki ismin halk aras›nda söylene
söylene Avanos’a dönüfltü¤ü kabul ediliyor. Ermenice Avan sözcü¤ü kasaba
anlam›na geliyor. Bunun, kentin ad›n›n söylenifline etki etmesi olas›. Bununla
birlikte kentin tarihi ve ad›n›n ortaya ç›k›fl›yla ilgili Selçuklu dönemine ait
baflka bir söylence de var. Rivayete göre Avanos’un en eski mahallelerinden
biri olan Çavufllu mahallesini kuran, Alaeddin Keykubat’›n ordusundaki
K›sa k›sa... K›sa k›sa... K›sa k›sa... çavufllardan biri olan Evrenos Gazi’dir. Evrenos Gazi’nin askerlerinin bir süre
kald›¤› bu mahalle büyür ve Evrenos ad›n›n bozulmufl hali olan Avanos ad›n›
Mercimek: Farsça’da gözbebe¤i anlam›na gelen merdü- al›r. Çavufllu Mahallesi’ndeki Alaeddin Camii hâlâ ayakta.
mek sözünden dilimize girmifl. Taneleri gözbebe¤i gibi
küçük olan tah›l›n ismi olmufl.

‹cat: Arapça’da var olma, ortaya ç›kma anlam›ndaki vü-


cud sözcü¤ünden türetilerek, bulma, ortaya ç›karma an-
lam›nda kullan›l›r olmufl.

Helikopter: Bu sözcü¤ün kökeninin Yunanca’ya dayan-


d›¤› düflünülüyor. Eski Yunanca’da günefl anlam›na ge-
len “helios” ve kanat anlam›na gelen “ptera” sözcükleri-
nin bir araya gelmesinden oluflan sözcü¤ün as›l anlam›
da büyük olas›l›kla “günefle yükselen kanatlar” ya da
“güneflkanatl›” imifl.

fiubat 2006 103 B‹L‹M ve TEKN‹K


matematikKule 1/20/06 9:48 AM Page 110

M A T E M A T ‹ K K U L E S ‹
E n g i n T o k t a fl
matematik_kulesi@yahoo.com

Sinema Garanti mi?


Size rasgele seçilmifl 5 tane pozitif tamsa-
Matemati¤in fiafl›rtan Yüzü
Problemi
y› veriyoruz. Bu verilen befl say› içerisinden Renkli Toplar
Bir sinemada
seçece¤iniz üç say›n›n toplam›n›n her zaman
bilet fiyatlar› flöy- Mutlaka ar-
3 ile bölünece¤ini garanti edebilir misiniz?
ledir: Tam 10 kadafllar›n›zla
Örne¤in verilen say›lar 1, 4, 6, 11, 14 olsun.
YTL, emekli 50 “Mastermind”
4+6+11 = 21 say›s› 3’e tam bölünür. Verilen
YKr, ö¤renci 10 ad›yla da bili-
befl say›dan ba¤›ms›z olarak bu her durumda
YKr. Bu sinema- nen o toplar›n
geçerli midir?
da bilet satan kifli bir anl›k dalg›nl›kla tüm rengini ve s›ra-
hesaplar› kar›flt›r›r. Kasada tam tam›na 100 s›n› tahmin et-
YTL oldu¤una göre ve 100 bilet sat›ld›¤›na Dakik Tren me oyunundan oynam›fls›n›zd›r. Eskiden sa-
göre acaba biletçiye flu anda sinemada kaç dece ka¤›t kalemle oynanan oyun dünyada
tam biletli, kaç emekli ve kaç ö¤renci oldu¤u- öyle yayg›nlaflt› ki art›k en küçük oyuncakç›-
nu söyleyebilir misiniz? da bile oyunun özel oyun tahtalar›n› bulabi-
liyorsunuz. Oyunun dünyada bu kadar popü-
Say›lardan ler olmas›n›n en büyük nedenlerinden biri ta-
bi ki kurallar›n›n son derece basit olmas›:
Piramit Öncelikle rakibiniz belli say›daki rengin için-
fiimdi say›lar› den belli say›da topu seçiyor (toplar›n farkl›
kullanarak bir pi- Ülkemizde pek al›fl›k olmasak da Matema- renkte olmas› gerekmiyor) ve bu toplar› iste-
ramit yaratal›m. tikistan’da trenler tam vaktinde hareket eder. di¤i s›rada diziyor. Ard›ndan siz de en az sa-
Bu öyle bir pira- Yine bir gün bir tren tam belirtilen saat ve da- y›da tahminde bulunarak toplar›n renklerini
mit olsun ki tabandaki komflu iki say›n›n top- kikada gardan hareketine bafllar. Ortalama h›- do¤ru s›rada bulmaya çal›fl›yorsunuz.
lam› bir üstteki say›y› versin ve bu flekilde te- z› 33 km/saat olan trenin kondüktörü tam 8 Normalde her yapt›¤›n›z tahmin sonras›n-
peye do¤ru yükselsin. Örne¤in flekilde 1, 3, km sonra saatine bakar ve akrep ile yelkova- da rakibiniz kaç tane topun hem yerini hem
4, 7 say›lar›ndan oluflturdu¤umuz ve zirvesi n›n tam üst üste oldu¤unu görür. Acaba tren rengini bildi¤inizi ve kaç topun rengini do¤-
31 olan piramidi görüyorsunuz. Sizden iste- saat ve dakika olarak kaçta hareket etmifltir? ru ama yerini yanl›fl tahmin etti¤inizi söylü-
di¤imiz 1, 3, 4, 8, 9, 12 say›lar›n› tabanda (Göründü¤ünden daha zor olan bu problemi yor. Ancak bu noktada Matematik Kulesi ola-
kullanarak zirvesi 200 olan piramidi olufltur- çözebilmek için kesirli say›larla çal›flman›z ve rak oyunun kurallar›na müdahale edece¤iz.
man›z. Hadi bakal›m kolay gelsin! yuvarlama yapmaman›z gerekiyor.) Bizim biraz matematiksellefltirdi¤imiz “mas-
termind” oyununda rakibiniz yapt›¤›n›z her
Geçen Ay›n Çözümleri 40’dan büyük tüm de¤erler elde edilebilir. tahmin sonras›nda size cevap vermeden ön-
Mesela 77 kardunu elde etmek istiyorsunuz. ce flu yeni kural› göz önüne alacak:
Önce oluflturdu¤unuz tablodaki gibi 37 kar- 1) E¤er tahmininizdeki bir topun hem rengi
Mutlu Y›llar dunu elde edersiniz ard›ndan 10’luk kardun hem de yeri do¤ruysa +2 puan kazanacaks›-
Öncellikle eflitli¤i düzenleyelim: (1/5)2006 ile 77’e ulafl›rs›n›z. Bu 40’dan büyük tüm sa- n›z.
= 22006.10-2006 . Buradaki 10-2006 teriminin y›lar için geçerli. fiimdi gelelim 30’dan küçük 2) E¤er tahmininizdeki bir topun rengi do¤-
sadece say›n›n kaç basamakl› olaca¤› üzerine say›lara. Biraz deneme yan›lma jimnasti¤i ile ru ama yeri yanl›flsa +1 puan kazanacaks›n›z
etkisi var. Son basamaktaki rakam› bulmak flu de¤erlerin 6, 10 ve 15 say›lar› ile elde edi- 3) Karfl›n›zdaki rakip her tahmininizden son-
için 22006 terimini hesaplamam›z yeterli. Mod lemeyece¤ini görebilirsiniz: 1, 2, 3, 4, 5, 7, 8, ra size kazand›¤›n›z toplam puan› bildirecek.
10’a göre 2, her 4 ifadede bir kendini yeniler. 9, 11, 13, 14, 17, 19, 23, 29. Böylece Kardun- Mesela rakibiniz k›rm›z›-mavi top s›ras›-
21 = 2 (mod 10), 22 = 4 (Mod 10), 23 = 8 (mod ya ülkesinde yasak olan tüm fiyatlar› bulmufl n› seçmifl olsun. E¤er siz mavi-k›rm›z› tah-
10), 24 = 6 (Mod 10), 25 = 2 (mod 10), … Sa- olduk. minini yaparsan›z rakibiniz size +2 puan ka-
y›m›z 2006 = 4.501 + 2 olu¤una göre 22006 = zand›¤›n›z› bildirecektir. Çünkü iki rengi
4 (Mod 10) olur. Demek ki en küçük basa- S›radan Görünüm do¤ru ama yerlerini yanl›fl tahmin etmifl du-
makta 4 rakam› yer al›r. Sorunun çö- rumdas›n›z.
zümü gizlenmifl
Denklemin Üssü Pisagor üçgenini
Üç farkl› koflulda eflitlik geçerli olabilir: görebilmekten
1) x2-11x+30 = 0 iken, 2) x2-7x+11 = 1 iken, geçiyor. A nokta-
3) x2-7x+11 = -1 ve üs çift iken. Birinci du- s›ndan BC’ye bir
rumda kökler x=6 ve x=5’dir. ‹kinci durum- dikme indirelim.
da denklemi sa¤layan de¤erler x=2 ve x=5 ABP ve APC üç-
olur. Üçüncü durumda kökler x=3 ve x=4’tür genlerinde Pisagor teoremini kullanarak fle-
ama bu köklerin geçerli olabilmesi için üs- kildeki kenar uzunluklar›n› elde edebiliriz. Oyunun yeni kurallar›n› da aç›klad›ktan
sün çift oldu¤unu göstermemiz gerekir. Üste Ard›ndan çemberin merkezi ile A ve C nokta- sonra as›l sorumuzu soral›m: E¤er rakip her
(x-5)(x-6) oldu¤u için bu iki terimden mutla- lar›n› birlefltirelim. O noktas›ndan AC’ye dik- bir top 3 farkl› renkten biri (ör: k›rm›z›, sar›,
ka biri çift olur ve tek*çift = çift elde edilir. me indirdi¤imizde AOC aç›s›n› da ikiye böl- mavi) olacak flekilde 2 top seçerse (ör: k›rm›-
O halde eflitli¤i sa¤layan x de¤erleri x=2, 3, müfl oluruz. Dikkat ederseniz ABC aç›s› ile z›-sar›, mavi-mavi, sar›-k›rm›z›, ...) en az kaç
4, 5 ve 6’d›r. AOC aç›s› ayn› yay› görüyorlar. fiimdi yapaca- tahmin yaparak toplar›n renklerini ve s›rala-
¤›m›z tek fley BPA üçgeni ile OQA üçgeni ara- r›n› bulmay› garanti edebilirsiniz? Tüm olas›-
Kardunya Krall›¤› s›nda benzer üçgen eflitliklerini yazmak. AB l›klar› de¤erlendirerek sizce uygulanabilecek
Bir tablo yaparsan›z 6, 10 ve 15 kardun / AO = PA / QA . Yani 25 / AO = 24 / 20. en iyi strateji nedir? Önümüzdeki ay bu soru-
ile 30’la 40 aras›ndaki tüm de¤erleri elde ede- Bu durumda çevrel çemberin yar›çap› r = AO nun cevab›yla birlikte “Matemati¤in fiafl›rtan
bildi¤inizi göreceksiniz. Bu demek oluyor ki = 25*20/24 = 20.83 olur. Yüzü” bölümünde görüflmek üzere...

B‹L‹M ve TEKN‹K 104 fiubat 2006


montorsubat 1/20/06 10:07 AM Page 1

Monitörden Yans›yanlar
L e v e n t D a fl k › r a n
l e v e n t d a s k i r a n @ y a h o o . c o m

Anadolu Pars› Kullan›ma Haz›r


.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araflt›rma Kurumu d›rma yöneticisi ÇOMAR ve Pardus paket yönetim sistemi PiSi,
(TÜB‹TAK) Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araflt›r- Pardus ekibi taraf›ndan gelifltirilen ve Pardus’u di¤er da¤›-
ma Enstitüsü (UEKAE) bünyesinde yürütülen t›mlardan ay›ran özgün uygulamalar aras›nda yer al›yor.
Uluda¤ Projesi kapsam›nda gelifltirilen aç›k Pardus, yine kendisi gibi serbest olarak da¤›t›l›p
kaynak kodlu iflletim sistemi Pardus'un kullan›labilen ve kullan›m için herhangi bir lisans üc-
1.0 sürümü, 26 Aral›k'tan itibaren ‹nter- reti gerektirmeyen birçok popüler yaz›l›m› da bera-
net üzerinden yay›nland›. Ad›n› Anado- berinde getiriyor. Firefox ‹nternet taray›c›s›, Ope-
lu Pars›’ndan alan Pardus, Genel Ka- nOffice.org ofis paketi, ‹nternet araçlar›, multi-
mu Lisans› (GPL) ile ücretsiz olarak medya uygulamalar› ve kiflisel bilgi yönetim sis-
da¤›t›labilen Linux’a dayal› bir iflletim temleri gibi masaüstü bilgisayar kullan›c›lar›n›n
sistemi. Sürüm numaras›n›n 1.0 ol- ihtiyaçlar›na cevap verebilecek onlarca uygula-
mas›, üzerinde gerekli testlerin yap›l- ma, Pardus’un kurulumu s›ras›nda sisteme
d›¤›n› ve kararl› çal›flan bir sürüm ol- yüklenebiliyor. Bu sayede iflletim sistemi kuru-
du¤unun tescillendi¤ini gösteriyor. lumdan itibaren kullan›c›s›na sadece bir sistem
Pardus gelifltiricilerinden Doç. Dr. altyap›s› de¤il, tam bir ofis çal›flma ortam› sunu-
Erkan Tekman, Pardus üzerinde ilk ça- yor.
l›flmalar›n, ulusal bir iflletim sisteminin Pardus'un yayg›nlaflmas›yla Türkiye'nin yaz›l›m
gereklili¤inin görülmesi üzerine 2003 y›- ithalat›nda önemli tasarruf elde edilmesi ve yaz›l›m
l› sonunda bafllat›ld›¤›n›, 2004 sonbahar›n- maliyetlerinin azalmas›na ba¤l› olarak e.dönüflüm ve
da plan ve tasar›m aflamalar›ndan uygulama bilgi toplumunu geniflletme sürecinin h›zlanmas› bekle-
aflamas›na geçildi¤ini belirtiyor. Halihaz›rda niyor. Pardus’u http://www.uludag.org.tr adresindeki
mevcut yaklafl›k 300 Linux da¤›t›m› aras›nda Par- ba¤lant›dan indirebilir, kurulumunun nas›l yap›laca¤› konusun-
dus’un öne ç›kan en büyük özelli¤i, Türkçe do¤al dil ifl- da detayl› bilgi almak için http://www.uludag.org.tr/kurulum_na-
leme kütüphanesi ve yaz›m denetimi eklentisi Zemberek sayesin- sil.html adresini ziyaret edebilirsiniz. Ancak kurulum dosyas›n›n 700MB ci-
de, kullan›c›s›na tam ve düzgün Türkçe deste¤i sunabilmesi. Bunun yan›nda var›nda olmas› nedeniyle dosyay› indirmenin biraz zaman alabilece¤ini göz
sistemde kurulu yaz›l›mlar›n birbirleriyle uyumlu çal›flmas›n› sa¤layan yap›lan- önünde bulundurman›zda fayda var.

Fritöz De¤il Bilgisayar


Sistemi
Tom’s Hardware web sitesi (http:\\www.tomshardware.com), biliflim
dünyas›ndaki geliflmeleri yak›ndan takip eden ve zaman zaman bu alanda de-
¤iflik çözümlere de imza atan bir mecra. Son yapt›klar› proje de bir hayli il-
ginç. Bilgisayar sistemlerinde ›s›nman›n büyük bir dert oldu¤undan ve bu so-
runun çözümü için sistem bileflenlerine monte edilen güçlü so¤utucular›n ses-
li çal›flmas›n›n rahats›zl›k yaratt›¤›ndan ara ara bahsetmifltim. ‹flte bu arka-
dafllar, sistem içinde güçlü bir ›s› da¤›l›m› sa¤lamak ve bu sayede yüksek ifl
yükü alt›nda çal›flan bileflenlerin pervane ihtiyac›n› ortadan kald›rmak için ka-
san›n içini ya¤ ile doldurmay› ak›l etmifller. Evet, bildi¤iniz bitkisel yemeklik
ya¤dan bahsediyorum. Önce fleffaf bir kasan›n tüm deliklerini güzelce kapa- ‹çi ya¤ dolu bir kasan›n estetik olup olmad›¤› tart›fl›l›r, ama farkl› göründü¤ü kesin.
tan arkadafllar, kasan›n her köflesini de s›z›nt›ya karfl› güzelce silikonlad›ktan
sonra sistemi kurup anakart ve sistem bileflenlerinin tamam›n›n üstünü kap- projeyi uygulamaya koyanlar›n uygulad›klar› ad›mlar› dikkatle takip edin ve
layacak kadar ya¤ doldurmufllar (yaklafl›k 30 litre). Sonuç flafl›rt›c›; sistem bitkisel ya¤ yerine motor ya¤› kullansayd›k daha iyi olurdu tavsiyesine uyun.
a¤›r yük alt›nda düzgün bir flekilde çal›flmaya devam etti¤i gibi, parçalar›n Ya¤ yerine su koysak, hatta içine de iki bal›k atsak diyorsan›z, ona benzer
üzerindeki s›cakl›k tehlikeli kabul edilebilecek s›n›rlar›n alt›nda seyrediyor. bir fleyi de denemifller ancak 5 dakikadan fazla çal›flt›ramam›fllar. ‹lgili yaz›-
Üstelik ya¤ yal›tkan bir madde oldu¤u için elektronik bileflenler aras›ndaki n›n Tom’s Hardware sitesinin Türkçe yay›n›nda yer alan Türkçelefltirilmifl ha-
iletime de bir zarar vermiyor. ‹lk anda insan›n nas›l olur diyesi geliyor ama line http://www.tomshardware.com.tr/howto/20060109/index.html adre-
yapm›fllar ve olmufl, hatta çal›flan sistemin videosunu çekip siteye de koymufl- sinden ulaflabilirsiniz. Ayr›ca ayn› adresteki ba¤lant›lar› takip ederek sistemin
lar. Yine de bunu evde denemenizi pek tavsiye etmem. ‹lla deneyecekseniz, çal›flan halinin videosunu da bilgisayar›n›za indirip seyredebilirsiniz.

fiubat 2006 105 B‹L‹M ve TEKN‹K


sartranc 1/20/06 9:52 AM Page 1

A y
Satranç
b a r K a r a ç a y

Marmaris 4 1/2 - Eczac›bafl› 3 1/2


Ligin ilk aya¤›n›n en önemli mücadelesi 4. turdayd›. Reyhan 19.g3 Ab6 20.gf4 Aa4 21.Af7 Ff4 22.Ke7 fib8 23.Ae5] 13.Kae1 fif8
Do¤an, IM Haznedaro¤lu’nu yenerken, Seçer Ata, GM Efimenko 14.Ff7?! [14.Ke2! h6 15.Kfe1 g6 16.Fe7 fig7 17.Vc2] 14...fif7
ile berabere kald› ve Eczac›bafl›’n› 4.5-3.5 yenen Marmaris Beledi- 15.Vc4 fif8 [15...fig6 16.Ve4 fif7 17.Ve6 fif8 18.Ve8] 16.Vh4
yesi, sonras›nda da 6 maçta 6 galibiyetle lider. Yine yenilgisiz ve [16.Vc3 A) 16...h6 17.Ve3 Af6 18.Ff6 gf6 19.Ve8 fig7 20.Ke7 Fe7
puan kay›ps›z Befliktafl?›n 5 maçta 5 galibiyeti var. Eczac›bafl›, Tar- 21.Ve7 fig8 22.Ve8; B) 16...Vb4 17.Ve3 Af6 18.Ff6 gf6 19.Vh6 fif7
sus Zeka ve Bursa Tophane 6 maçta 1’er yenilgi ve 5’er galibiyet- 20.Ag5 fg5 21.Vd6 Ke8 (21...Vd4 22.Ve7 fig6 23.Kd1 Vf4 24.Kd6
le üst s›ralar› paylafl›yorlar. Uluda¤ Üniversitesi’nin hiç maç yapma- fih5 25.Kf6 Ff5 26.h3 g4 27.hg4 Vg4 28.Ve5) 22.Vc7 fif8 23.Ke3!?
dan çekilmesi ard›ndan lig 19 tak›mla devam ediyor. 5. Turda FM (23.Vd6 fif7 24.Vc7) 23...Fg4 24.Vh7 (24.Kb3 Vd4 25.Kb7 Vf6)
Yakup Bayram’›n kendisinden 408 ELO yüksek GM Efimenko’yu 24...Vb2 25.Kg3 Vg7 26.Vg7 fig7 27.Kg4 fih6 28.f4; C) 16...c4
yenmesi Tarsus’un, Eczac›bafl›’na 5.5-2.5 yenilmesini engelleyeme- 17.Ke4 Vb4 18.Ff4 (18.Vc2; 18.Vc1) 18...Fc5 19.Vc1 Vb5 20.Fh6
di. (tsf.org.tr) Vc6 21.Vg5 (21.Kfe1 gh6 22.Ke6) 21...Vh6 22.Vd8 fif7 23.Vh8 Ff8
Hamleleri Bulun: Y›l›n ilk partilerinden seçme diyagramlar... 24.h4] 16... fif7? [16...cb2 17.Fe7 Fe7 18.Ve7 fig8 19.Ae5 Vf6
Kaç›n›lmaz olarak baz›lar› “vurdulu-k›rd›l›”... ‹htiyar delikanl›lar 20.Ad7 Ve7 (20...Fd7 21.Vd7 h6 22.Vd5 fih7 23.Ke6 Vd4 24.Vf5
Korchnoi ve Karpov’un aç›k hatlardan nas›l faydaland›klar›na dik- fig8 25.Ke7 Kf8 26.Ve6 fih7 27.Kb7 c4 28.Ve2 Kc8 29.Vc2 Vd3
kat! Savafllar›n sadece satranç tahtas›nda kalmas› dile¤iyle... 30.Vb2 c3) 21.Ke7 Fd7 22.Kd7 b6 23.Kb1 h6; 16...h6 17.Fe7 Fe7
18.Ve7 fig8 19.Ke6 Vb2 20.Ke2 Vb6 21.Ke6 Vb2 (21...Vc7? 22.Kg6
1)Karpov–Shirov (Beyaz Oynar) 2) Nedilko-Korchnoi (Siyah Oynar)
Kh7 23.Kd6) 22.Ke2] 17.Fe7 Af6 [17...Af8 18.Vh5 (18.Ag5 fig6
19.Vc4 h5) 18...fig8 19.Ag5 Fh2 20.fih2 Vh6 21.Vh6 gh6 22.Ae4]
18.Vc4 fig6 19.Vd3 1–0
Bayram (Tarsus) – Efimenko (Eczac›bafl›) [E84] 1.d4 Af6 2.c4
d6 3.Ac3 g6 4.e4 Fg7 5.f3 0–0 6.Fe3 Ac6 7.Age2 a6 8.Vd2 Kb8
9.Ac1 e5 10.d5 Ad4 11.Ab3 Ab3 12.ab3 c5 13.b4 b6 14.b5! a5
15.g4 h5 16.h3 Ah7 17.0–0–0 h4 18.Kg1 Siyah 4 hamle boyunca
...g5 ile t›kal› konuma girme flans›n› kullanm›yor. 18...fih8 19.Fd3
Kb7 20.Aa4 Kg8 21.Kdf1 Ff6 22.g5! Fe7 23.f4 f6? 24.fe5 de5
25.gf6 Ff6 26.Vh2 Ve7 27. fic2 Fd7 28.Fd2 g5 29.Fc3 Fg7 30.Fe2
Af8? Art›k rahat kazanç. 31.Fh5! Ah7 32.Kf7 Vd6 33.Kgf1 Vh6
34.Fg4 Af6 35.Fe5 [Hemen her hamle kazan›yor 35.K1f6 Ff6
3) Rüstemov-Korchnoi (Siyah Oynar) 4) Pavlovic-Belov (Beyaz Oynar) 36.Kf6 Vf6 37.Fe5] 35...Ag4 36.hg4 Vg6 37.Ac3 Fc8 38.K1f6 [zevk
meselesi 38.Fg7 Kg7 39.K7f6 Vh7 40.Ve5] 38...Vh7 39.Kb7 Fb7
40.Kf7 Fc8 41.Fg7 Kg7 42.Ve5 Vg8 43.Ke7 fih7 44.Vg5 Ke7
45.Ve7 fig6 46.Vh4 Vf8 47.e5 Vf1 48.Vh5 fig7 49.Vg5 fih7 50.Ve7
1–0

ÇÖZÜMLER: [1]
29...Ac6-a5?? 30.Fb5! 1–0;
[2] 33.Af3-d4? Af2!
[33...e3!!? 34.fe3 Ae5;
33...Kf2!? 34.Kf2 Af2
35.fif2 e3 36.Ke3 Vf6
37.Ff3 Vd4 38.Ve8 Ka2
5) Schalmaltz-Ftacnik (Beyaz Oynar) 6) Vitiugov-Kas››mcanov (Siyah Oynar) 39.fig1 Fg6] 34.Kf2
[34.Ae6 Kf6 35.Vd6 e3
36.Kb2 (36.Ke3 Ka1
37.fih2 Ag4 38.fih3 Vf5) 36...Fe4 37.Vb8 Fg2 38.Va7 Ke6 39.fig2
Ve4 40.fih2 Vf5; 34.fih2 Ag4 35.fih3 e3 36.Kd3 Af2 37.fih2 Vd3]
34...Vg3 35.Kf8 Ve1 0–1; [3] 16.g3? [16.Vc2] 16...ed4 17.cd4 Ae4!
18.Ve2 [18.Ae4 Fe4 19.fe4 Ve4 20.fid2 Vh1] 18...Ad2 19.fid2
[19.Ve7 Af3] 19...Vf6 20.Fg2 Kfe8 21.Vd3 d5 [21...Fe4!?] 22.cd5
Fa6 23.Kb5 Fb5 24.Vb5 Vg5 25. fic2 c6 26.Vd3 Af4 27.gf4 Vg2
28.Kf1 cd5 29.fib3 Kac8 30. fia4 Kc3 31.Vb5 Kc4 32.fib3 Vf1
33.Ve8 fih7 34.Ve4 0–1; [4] 33…Kf8-g8? 34.f7! Kg5 35.Ke6 Fe6
36.Kg5 [36.fg5] 36... fic8 37.f5 Fa2 38.b3! 1–0; [5] 24...Ke7-d7?
25.Kd6! Fc4 [25...Vd6 26.Ad6 Kd6 27.c4; 25...Kd6 26.Ae7] 26.Kd7!
Ivanchuk - Kosyrev [D24] Keres An› H›zl› Satranç Turnuvas›, ef5 27.Vf3 1–0; [6] 29.Ad2-f3?! Ac3! 30.Ve5 [30.Vb7 Ae2 31.fig2
Tallinn - Estonya 1.d4 e6 2.c4 Af6 3.Af3 d5 4.Ac3 dc4 5.Va4 Abd7 c6! 32.Ad2 (32.Ah4 Ac3 33.fig1 e4) 32...Vd5 33.fih3 (33.f3 Va2)
6.e4 c5 7.d5 ed5 8.e5 d4 9.ef6 dc3 10.Fc4 Vf6 11.Fg5 Vb6 12.0–0 33...Kf3!?] 30...Ae2 31.fig2 [31.fih1 Vc6 32.Ve2 Kf3 33.fig1 Ka3
Fd6 [12...f6 13.Kfe1 fid8 (13...Fe7 14.Ff4 cb2 15.Kad1) 14.bc3!? 34.Kd1 Vd5 35.Ve7 Kb3 36.Vc7 Kb4 37.Vd6 Ve4] 31...Af4! 32.fig1
(14.Kad1 Vb4 15.Vb4 cb4 16.Ff4; 14.Ff4 Vb4 15.Vb4 cb4 [32.gf4 Vg4 33.fih1 Vf3 34.fig1 Kf6] 32...Vc6! [32...Ah3 33.fig2 Vc6
16.Kad1) 14...fg5 15.Ag5 fic7 16.Kab1 Vd6 17.Af7 Vf4 18.Ah8 Fd6 34.fih3 Vf3 35.Ke1 d3 36.Ve3] 0–1

B‹L‹M ve TEKN‹K 106 fiubat 2006


zekasubak 1/20/06 9:57 AM Page 107

Z E K A O Y U N L A R I
E m r e h a n H a l › c ›
e-posta: emrehan@halici.com.tr

Soru ‹flareti
B‹R , ÜÇ , ALTI , Y‹RM‹DÖRT , ?

Paralar

Göz Aldanmas›
Solda k›zg›n bir adam, sa¤da ise sakin bir kad›n görülüyor. Bu resimlere göz-
lerinizi k›sarak ya da 4-5 m.uzaklaflarak bakt›¤›n›zda iki resmin yer de¤ifltirdi¤i-
Oniki adet paray› afla¤›daki karelere ni göreceksiniz. Göz yan›lg›lar›n›n çok güzel bir örne¤i olan bu çal›flma Aude
öyle yerlefltirin ki, her sat›rda ve sütunda Oliva ve Philippe G. Schyns taraf›ndan yap›lm›fl.
ikifler adet para bulunsun ve paralar›n
kondu¤u karelerdeki say›lar›n toplam› Çarpma Soru ‹flareti
44 olsun.
Afla¤›daki çarpma iflleminde her harf
Kalesiz Kareler farkl› bir rakama karfl›l›k gelmektedir.
Çarpma sonucunu maksimum yapan harf Soru iflaretinin yerine hangi say› gelecek?
de¤erlerini bulunuz.

Kendi Bölü Tersi


A, pozitif bir tamsay›d›r. B ise A’n›n
rakamlar›n›n ters s›rada yaz›lmas›ndan el-
de edilen say›d›r.
A/B iflleminin en büyük tamsay› sonu-
cu nedir?
(Not: A ve B ayn› say›da rakama sahiptir.)
Satranç tahtas› üzerine yerlefltirilmifl
iki adet kale afla¤›daki diyagramda görü-
lüyor. ‹çinde hiç kale olmayan kaç adet
kare oldu¤unu bulun.
Ocak Ay›n›n Çözümleri Eflitlik
Daireler i) 1/(3x6) + 5/(8x9) + 7/(2x4) = 1
(1x1’den 8x8’e kadar olan tüm boyut-
ii) 9/12 + 5/34 + 7/68 = 1
lardaki kareler dikkate al›nacak.)
El S›k›flma
Üçgenler 4 kifli. Bir kiflinin el s›k›flma say›s› en fazla 8, en
az 0 olabilir (0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8). Dokuz
Afla¤›daki flekilde toplam kaç adet üç- kiflini farkl› say›larda el s›k›flm›fl olmas› için, el
s›k›flma say›s› 8 ve 0 olan kiflilerin efl olmas› ge-
gen görüyorsunuz? Hangisi Farkl› rekir. Benzer biçimde 7-1, 6-2, 5-3, ve 4-4 eflle-
d) ‹lk ve son sütundaki say›lar›n oluflturdu¤u 24 meleri bulunur. 4 say›s› iki kez kullan›ld›¤› için
saatlik düzendeki saatlerin 12 saatlik düzende onuncu kiflinin 4 kez el s›k›flt›¤› anlafl›l›r.
yaz›lm›fl biçimleri ortadaki sütunda yer al›yor.
Soru ‹flareti
Tarihler 3. (Alfabetik s›raya göre artmayan harflerin say›-
a) ‹lk tarih: 26/03-17:48:59, son tarih: 28/09- s›: ANKARA).
17:56:43
b) En küçük say›l› tarih: 16/07-23:48:59, en bü- Say› Okuma
yük say›l› tarih: 29/08-17:56:43 400 de¤iflik biçimde okunabilir.

fiubat 2005 107 B‹L‹M ve TEKN‹K


Bulmaca
D e n i z C a n d a fl
Soldan Sa¤a:
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25
1. Kol ve bacaklardaki orta ve küçük atarda- 1
marlarda t›kan›kl›¤a yol açan bir hastal›k. 2.
Havaya püskürtülen böcek ilac› ve benzeri çö- 2
zeltiler/Hak/Elçilik uzman›n›n görev yeri. 3. 3
Ege Bölgesi’nde bir da¤/Irk›n›n kat›fl›ks›z özel-
liklerini tafl›yan/D›flbükey/Geminin baflka bir
4
gemiden ya da k›y›dan aç›lmas›. 4. Suyosu- 5
nu/‹flitmek için kulak vermek/Ayakkab› kal›b›-
n›n çap›/Niflastay› parçalayarak flekere çeviren
6
enzim. 5. Uyma, boyun e¤me/Bir besin mad- 7
desi/Geline efllik eden bayan/Ses/Atefl (esk.).
6. Kilometre (k›s.)/Rahat, mutlu (esk.)/Keçi-
8
yolu/Fransiyumun simgesi/‹stek. 7. Sürek- 9
li/Vas›f/Süt görünümündeki bir tür bitki özsu- 10
yu/Seryumun simgesi. 8. Duman kiri/Kilit aç-
maya yarayan araç/Söylenti/Hangi fley/‹liflkin. 11
9. Aya¤›n b›rakt›¤› iz/Bir mevsim/Ç›karma ifl- 12
leminin sonucu/Diz kapa¤› kemi¤i. 10. A¤
ba¤lant›s›n› sa¤layan donan›m ayg›t›/Bir no- 13
ta/Tafl atma arac›/Baz› ayd›nlatma araçlar›n›n 14
yanmas›n› sa¤layan, pamuklu, ya¤ çekici mad-
de/Tarz. 11. Abide/Matematikte toplama ifla- 15
reti/“‹ki” anlam› veren yabanc› önek/Lez- 16
zet/Belirli bir ritimden sapma gösteren. 12.
So¤uk denizlerde yaflayan küçük bir kabuklu 17
hayvan/Yok etme, durdurma/‹laç. 13. Sar› es- 18
mer renkte bir kuvars türü/Bir nota/Pamuk-
çuk/Yumurta ve sütle haz›rlanan bir çeflit tatl›. 19
14. Afl›r› istek/Aya¤a kordon ya da kay›flla 20
ba¤lanan, yaln›zca taban› bulunan aç›k ayakka-
b›/Avustralya’ya özgü bir kufl türü/Çeflit. 15.
21
Bir sanat eserinde ifllenen konu/Lantan›n sim- 22
gesi/Uzakl›k anlatan sözcük/Titreyen/Resim
ya da harfle yap›lan iflaret. 16. Bir patl›can ye-
23
me¤i/Küçük kor parças›/Sodyumun simge- 24
si/Kat›. 17. Ayn› türden ö¤elerin kar›flt›r›lma- 25
s›yla oluflmufl/Bir aç›y› dik aç›ya tamamlayan
aç› de¤eri/Çok h›zl› koflan, boynuzlu bir s›cak iklim hayvan›/Rey. 18. Sald›r›/Genifl- madde/O¤ul, evlat (esk.)/At›lan bir fleyin gidebildi¤i uzakl›k/fiikar/Art› uç. 12. Vila-
lik/Küçük gümüfl para/Tersi, En düflük. 19. Ateflli silahlar› atefllemeye yarayan kü- yet/Verimsiz toprak/S›k›lan zeytinin hayvan yemi olarak kullan›lan küspesi/Osmanl›
çük manivela/Lityumun simgesi/Ball›babagillerden bir bitkinin mavi ya da mor renk- donanmas›nda ve k›y›lar›nda görev yapan asker s›n›f›/Bir nota. 13. Su ya da baflka
li çiçekleri/Kabir. 20. Ordu (k›s.)/Bibliyofil/‹rin birikimi/Molekülleri oluflturan yap›- içecek kat›lmam›fl/Bir zaman birimi/Bir üçgende, her tepeden karfl› kenar›n ortas›na
tafllar›. 21. Uzun ve hafif bir yar›fl kay›¤›/Çehre/Rakamlar ve iflaretler sistemi/Gümü- inen do¤ru parças›. 14. ‹ç kulakta bulunan, yerçekimi ve h›zlanma alg›s›nda görevli
flün simgesi/Matematikte sabit bir say›. 22. An›t/Cet/Güzelavratotundan elde edilen olan taflç›klar/‹ç havay› de¤ifltirmeye yarayan düzenek/Tersi, k›sa bitkilerin genel
bir t›bbi kimyasal/Benzerler. 23. Kuzu sesi/Küçük/Koyun tüyü/Tesadüf, do¤ru/Si- ad›/Bir nota. 15. Ad belirtilerek yap›lan/Çözümleme/Hayvan yakalamada kullan›lan
nirli. 24. Türk müzi¤inde bir makam/Genel görünümü yans›tan/Üretim/Keçi ayakl› sapl› a¤/Terbiyesiz kimse. 16. Beyaz etli, iri bir bal›k/Etiket/Tersi, tellürün simge-
mitolojik kahraman. 25. ‹car etmek/Do¤rulamak/‹lçe. si/Eski bir uygarl›k/Asalak böceklerin yumurtas›. 17. Steven Spielberg’in bir fil-
mi/Aç›k/64 kareli bir tahta üzerinde, de¤erleri ve adlar› farkl› 16’flar taflla oynanan
Yukar›dan Aflflaa¤›ya: bir oyun/Yans›tma özelli¤i olan, cilal› ve s›rl› cam. 18. De¤ifl tokufl/Bir binek hayva-
n›/Birleflik bir ›fl›k demetini oluflturan basit renkle-
1. Plan/M›knat›slanamayan madde/Kontrollü ter-
monükleer füzyon tepkimesi reaktörü. 2. Kopya-
Geçen Ay›n Çözümü rin görüntüsü/Ritim/Gümüfl (esk.) 19. Elektron
Tafl›ma Sistemi (k›s.)/Elektronik Fon Transferi
s›n› yapmak/‹laç/B vitamini eksikli¤i nedeniyle (k›s.)/Atefl yakmaya iliflkin teknikleri kapsayan ça-
ortaya ç›kan bir deri hastal›¤›. 3. Ka¤›t katlama l›flma alan›/Açarak germe. 20. Eski M›s›r’da bir
sanat›/‹leriye do¤ru giderek bir alan› dolafl- tanr›/Böbreküstü bezlerinden salg›lanan bir hor-
mak/‹lgi eki/Utanma duygusu. 4. Bir maddenin mon/Tropikal bölgelerdeki denizlerde y›l boyu
Avogadro say›s› kadar atom içeren miktar›/Tas- esen rüzgarlar/Beyaz. 21. Kademe/Engel/Silisli
lak durumundaki küçük örnek/Duygular› kamç›- kütlelerin ve kayalar›n do¤al etkenlerle parçalan-
layan/su üzerinde yüzen, içi bofl bir tür büyük fla- mas›yla oluflan ufak, sert taneciklerin bütünü/O
mand›ra. 5. Biliflim Sistemleri (k›s.)/Hareket/Di- yer/Yaln›zca kendisine ve 1’e bölünebilen say›lar.
fli çocuk/Kafatas› k›sa olan. 6. Genç yumurta 22. Çeflit/Notada durak/Siyaha çalan bu¤day ren-
hücresi/Yetersiz miktarda/Afl›r› istek duyma/Bo- gi/Asl› olmayan. 23. Özel haz›rlanan pistlerde ya-
ru sesi/Esas. 7. Saha/Kaya tuzu ve alç› tafl›yla p›lan bir tür kayak yar›fl›/Yükseklikölçer/Niflastal›
birlikte bulunan, do¤al, susuz kalsiyum sülfat/Bir tanelerin suyla kaynat›larak bulamaç k›vam›na ge-
ölçünün do¤rulu¤unu belirli bir örne¤e göre dü- tirilmifl durumu. 24. ‹stenççilik/Mercek yard›m›yla
zenlemek. 8. Toplardamarlarda iç zar iltiha- nesneleri ç›plak gözle incelenebilecek büyüklü¤e
b›/Mera/Tersi, k›sa hortumlu bir hayvan/Ayak getirerek gösteren alet/Bir asitle birleflince tuz
(esk.). 9. Arkas› y›rtmaçl›, etekleri uzun ve ön kö- oluflturan madde. 25. Uyar›/Ölümcül/Birleflikgil-
fleleri yuvarlak kesimli erkek ceketi/Erzurum’un lerden, baharda beyaz taç yaprakl› ve sar› kömeçli
bir ilçesi/Yürüme organ›. 10. Ölüm cezas›/Tara- çiçekler açan, bir y›ll›k bitki/K›l veya naylondan
ça/Kaz, y›lan gibi hayvanlar›n ç›kard›¤› ses/Yas- de¤iflik kal›nl›klarda yap›lan dayan›kl› iplik.
s›/Ses. 11. Buruk tad› olan bir bitkisel etken

B‹L‹M ve TEKN‹K 108 fiubat 2006


gokyuzu 1/20/06 9:46 AM Page 106

Gökyüzü Alp Ako¤lu

Yengeç, Ar›kovan› ve Satürn


Yengeç, pek parlak olmayan y›ld›zlardan olu-
flan bir tak›my›ld›zd›r. Bu tak›my›ld›z, bulunmas›
daha kolay olan Aslan ve ‹kizler’in aras›nda yer
al›r. Tak›my›ld›z›, “Y”ye benzeyen flekli sayesin-
de gökyüzünde zorlanmadan tan›yabilirsiniz.
M44 Ar›kovan› y›ld›z kümesi, gökyüzünün
en belirgin kümelerinden biri. En parlak y›ld›z›-
n›n 6,3 kadirle ç›plak gözle görme s›n›r›n›n al- Ar›kovan› (M44)

t›nda kalmas›na karfl›n, içerdi¤i yaklafl›k 350


Satürn
y›ld›z sayesinde 3,7 kadir parlakl›kta, silik bir
›fl›k kümesi olarak görünür. Eski ça¤lardan be-
ri bilinen bu küme, temiz havalarda silik bir bu-
lut olarak görülür. Eski Yunanl›lar, bu kümeyi
Türkçe karfl›l›¤› “yemlik” anlam›na gelen Pra-
esepe olarak adland›rm›fllar. Eski Yunanl›lar,
kümenin görünüp görünmedi¤ine bakarak hava
tahmini yap›yorlard›. E¤er küme belirgin biçim-
de görünüyorsa, bu f›rt›na habercisi olarak ka- Ar›kovan› (M44) fiubat bafllar›nda Yengeç Tak›my›ld›z›
bul ediliyordu.
Ç›plak gözle bak›ld›¤›nda, bir y›ld›z kümesin- iyi bir hedef oluflturuyor. numda. Gezegen, hala parlak ve yak›n olmakla
den çok bir buluta benzeyen bu gökcisminin, y›l- Mars, hava karard›¤›nda neredeyse baflu- birlikte, giderek uzaklafl›yor ve buna ba¤l› ola-
d›zlardan oluflan bir küme oldu¤unu ilk fark cunda yer ald›¤›ndan, gözlem için çok uygun ko- rak da sönüklefliyor. Bu nedenle, gezegen her
eden Galileo oldu. Galileo, kümedeki 40 y›ld›z› geçen gün biraz daha gözlerden uzaklaflacak.
KUZEY
gökyüzüne çevirdi¤i ilkel teleskopla ay›rt edebil- Mars’›n hemen kuzeyinde görünen y›ld›z küme-
miflti. Ar›kovan›, gökyüzünde yaklafl›k 1,5° ça- si, Ülker.
p›nda bir alan kaplar. Bu, dolunay›n çap›n›n üç Merkür, ay›n ikinci yar›s›na do¤ru, y›l›n en
kat›. Bu nedenle M44, dürbün için çok gü- Ejderha
iyi konumlar›ndan birine geliyor. Geze-
zel bir hedef oluflturur. Küçük bir dür- gen, ay boyunca akflam gökyüzünde
bünle, kümedeki 20’den fazla y›ld›z Kral yer almakla birlikte, ancak ay›n or-
görülebilir. Küme, bu kadar genifl Küçük Ay› talar›na do¤ru gözlenebilecek ka-
Çoban dar yükseliyor. Ay›n 24’ünden
bir alana yay›ld›¤› için, bir teles- Kraliçe
kop kümenin ancak küçük bir Kutupy›ld›z›
en büyük yükselime geliyor ve
bölümünü gösterir. Büyük Ay›
bu s›rada Günefl’ten yaklafl›k
Andromeda 1,5 saat sonra bat›yor.
Orta büyütmeli bir dür- Zürafa
bünle bakarsan›z, küme, bir Jüpiter’i görmek için gece-
ar› kovan›n›n etraf›ndaki yar›s›n› beklemek gereki-
ar›lar› and›r›r. Küme, Yen- Vaflak Üçgen
Bal›klar
yor. Her geçen gün biraz
Kapella
geç Tak›my›ld›z›’n›n hemen Perseus daha erken do¤an geze-
DO⁄U

BATI

Koç
hemen ortas›nda yer ald›¤› Baflak
‹kizler
gen, sabaha karfl› gökyü-
Arabac›
için, gökyüzünde bulunmas› Aslan Yengeç Mars
zünde en yüksek konuma
pek de zor de¤il. Ancak, Regulus
Aldebaran ulafl›yor. Bu nedenle, te-
Satürn
Küçük Bo¤a Balina leskoplu gözlemcilerin Jü-
›fl›k kirlili¤i varsa, Yengeç
Köpek piter’i gözlemek için sabah
Tak›my›ld›z›’n› görmek zorla-
fl›r. Yine de, bu s›ralar M44’ü Procyon Avc› saatlerini beklemesi gereki-
Kupa
bulmak her zamankinden daha yor.
Tekboynuz Irmak
kolay. Çünkü, Satürn, Ar›kova- Ocak’ta sabah gökyüzüne ge-
Suy›lan›
n›’yla çok yak›n görünür konumda. Büyük Aky›ld›z çen Venüs, h›zla yükseliyor ve
Köpek (Sirius) ay›n ortalar›nda -4,6 kadirle en
Bir dürbünle, ikisi ayn› anda görüle- Tavflan
biliyor. Irmak yüksek parlakl›¤›na ulafl›yor. Venüs,
Satürn, flubat ay›nda gözlem için en Günefl’ten yaklafl›k 2,5 saat önce do¤u-
Yelken
uygun konumda bulunan gezegen. Geceyar›s› yor. Gezegeni, Günefl do¤ana kadar gökyü-
civar› meridyene ulaflt›¤› için, neredeyse tüm ge- zünde görmek mümkün.
ce gökyüzünde bulunuyor. Satürn, 27 Ocak’ta Ay, 5 fiubat’ta ilkdördün, 12 fiubat’ta dolu-
GÜNEY nay, 21 fiubat’ta sondördün, 27 fiubat’ta yeni-
karfl›konumdan geçti¤i için, hala bize yak›n ko-
numda ve bu sayede teleskoplu gözlemciler için 1 fiubat saat 22:00, 14 fiubat saat 21:00, 28 fiubat ay hallerinden geçecek.
saat 20:00’de gökyüzünün genel görünümü.

fiubat 2006 109 B‹L‹M ve TEKN‹K


forum 1/20/06 9:45 AM Page 1

G ü l
Forum
g û n A k b a b a

luluklar›n›n bilinciyle hareket edecek ve art›k so- büyük flirketleri kendi ç›karlar›na dokundu¤u için
Bilmek Yetmez kaklarda gözü kapal› dolaflanlar olmayacak. Ve ya- bu kurallar› dikkate alm›yorlar.
Yaflam›m›za do¤an flam müzik ezgileriyle dolup taflacak. Sonuç olarak teknik geliflimlerin bilinçli kullan›l-
güneflin ayd›nl›¤›n› göz- Burak Sar›gül/Rize mamas›yla ortaya ç›kan ekolojik sorunlar söz konu-
lerimizi açmadan göre- su. Bu sorunlar› ciddiye al›p, bilimin ve teknolojinin
meyiz. O gözler hepi- bize sundu¤u çözümleri bir an önce yaflama geçir-
mizde var, ama her fley Teknoloji Dünyas›nda meliyiz. Ben bizden sonraki kuflaklara da çeflitlili¤in
göz kapaklar›m›z› ara-
lay›p aralamayaca¤›m›-
Ekolojik oldu¤u bir do¤a b›rakmak istiyorum.
Ömer Aslan/Kemer ‹ÖO,
za ba¤l›. T›pk› okumak
gibi. Ama okumak der-
Denge Fen Bilgisi Ö¤retmeni, Kemer/Burdur
19. yüzy›l sanayi dev-
ken okur yazar olma-
dan söz etmiyorum. ‹l-
rimiyle birlikte insanlar›n TÜB‹TAK’tan ‹ste¤im
do¤aya egemen olma is-
kokula bafllamak ve zil sesleriyle bafllay›p, zil sesle- Bilginin her geçen
te¤i bir kat daha artt›.
riyle bitecek y›llar› geride b›rakmak. E¤er e¤itim ha- gün yenilenip ço¤ald›¤›
Bunun sonucunda teknik
yat›n›z›n bu kadarla yeterli oldu¤una, art›k bir fley- ve ayn› h›zla paylafl›m›-
geliflmeler h›zland› ve bi-
lerin üstesinden kendi bafl›n›za gelebilece¤inize ina- n›n artt›¤› günümüzde,
linçsizce yap›lan bir do¤a
n›yorsan›z, bofla sevinmeyin, yan›l›yorsunuz. Bir yer- ‹nternet, gazete, kitap
tahribat› bafllad›.
lere karalanm›fl bir dizi harfi biraraya getirmek ya ve dergi gibi bilgi kay-
Sanayinin geliflmesiyle ormanl›k alanlar›n fabri-
da onlar› mecbur kald›kça oluflturmak bir kazanç naklar›n›n önemi ve de-
kalaflmas› erozyonu; fabrika art›klar›n›n denize dö-
de¤ildir. Okumay› bilen bir insan da bu demek de- ¤eri her geçen gün art-
külmesi ve fabrika duman›n›n atmosfere kar›flmas›
¤ildir zaten. Yaln›zca okuma yazma bilmek, bir makta. Bir fen bilgisi
su ve hava kirlili¤ini beraberinde getirdi.
ömür sürecek bir musikinin notalar›n› ö¤renmek gi- ö¤retmeni olarak ö¤-
Sanayi ürünlerinin artmas›yla birlikte yeni pa-
bidir. O notalar› bilirsiniz, fakat asla çalamazs›n›z. rencilere bilginin en iyi
zarlara ürünleri sürme iste¤i, 20. yüzy›lda iki büyük
Okumaman›n bahanesi yoktur bence. Bir insan flekilde verilmesinin, ö¤rencilerin yaln›z biliflsel
dünya savafl›n›n yaflanmas›na yol açt›. Özellikle 2.
bu amac› içinde tafl›d›¤› sürece okumaya zaman da alanlar›na de¤il, duyuflsal ve psikomotor alanlar›na
Dünya Savafl› s›ras›nda gelifltirilen nükleer, biyolojik
bulur, para da. Geçim s›k›nt›s›n›n eskitti¤i yüzler, seslenmesiyle olaca¤› kan›s›nday›m. Bu yüzden ders
ve kimyasal silahlar, radyoaktif maddeler, canl›lar
bu nedenin arkas›na saklanarak ruhlar›n› da eskit- kitaplar› hem ö¤retmenler, hem ö¤renciler için bü-
üzerinde kal›tsal olacak olumsuzluklar ortaya ç›kar-
tiklerini gizlemeye çal›fl›yorlar yaln›zca. Yani sebep- yük önem tafl›makta. Ö¤rencilerin günlük kulland›k-
d›. 1945’te ABD’nin Japonya’ya att›¤› atom bomba-
sizdir okumamak. Her durumda okuman›n çaresi lar› ve ulaflmak istedikleri hemen hemen birçok bil-
s›n›n etkisi yedi gün içinde ortaya ç›kt›. ‹nsanlar du-
bulunur. giyi, ders kitab› arac›l›¤›yla bulabilmeleri gerekti¤i-
rup dururken ölmeye bafllad›lar. 1986’daki Çerno-
“Kitap uygarl›¤›n di¤er ad›d›r” diyenler ne gü- ne inanmaktay›m. Bu nedenle okullarda okutulan
bil facias›ndan ülkemizin kuzey bölgeleri de etkilen-
zel söylemifl. Bence de yaflamda gerçek bir araçla ders kitaplar› haz›rlan›rken TÜB‹TAK ile iflbirli¤i içe-
di. Bitkilerin tükenmesine, insanlar›n kansere yaka-
e¤lenmenin yolunu bulmufl olmakt›r okumak. Yafla- risinde olunmas› gerekti¤ini düflünüyorum. TÜB‹-
lanma riskinin artmas›na yol açt› bu facia. Bölgede
m›n sizi s›k›flt›rd›¤› her an, kaç›p onun kollar›na s›- TAK’›n, günlük yaflamla iliflkili birçok bilgi ve dene-
ekolojik faktörler altüst oldu.
¤›nmak ve kendinizi okudu¤unuz sat›rlarda bul- yi araflt›r›p, ders kitaplar›nda yer almas› için gere-
Son y›llarda kullan›m› artan böcek ilac›, deodo-
mak. Sorar›m size, baflka nedir yaflamak? Bireysel ken katk›da bulunmas›n› istiyorum.
rantlar ve spreyler, kloroflorokarbon maddesini
bir yoldan gidilerek sürdürülebilecek bir fley midir? Remzi Bafltu¤
içermeleri ve bu maddelerin atmosfere kar›flmas›na
Bence hay›r. Her fley yaln›zca okul binas›ndan ç›ka- Korkorlu ‹ÖO Fen Bilgisi Ö¤retmeni
ba¤l› olarak, ozon tabakas›ndaki deli¤i iyice art›rd›
na kadar geçerli olacaksa, yediden yetmifle ülke- Akçakent / K›rflehir
ve küresel ›s›nmaya yol açt›. Küresel ›s›nma sonucu
mizdeki herkes okuma yazma bilse ne ç›kar? Bir
kutuplardaki buzullar›n erimesi ve sular›n yükselme-
anl›k de¤il, yaflam boyu okumal›y›z. Okuma al›fl-
kanl›¤›na ve okuma sevgisine sahip olabilmek, iflte
siyle birlikte k›y› bölgelerinin su alt›nda kalmas› ris- Mardin’deki K›lavuz
ki her geçen gün art›yor. Üç taraf› denizlerle çevrili
bence budur yaflama birey olarak kat›labilmek. Bu
bak›fla sahip olabilmek düflünmeyi gerektirir. Dü-
ülkemiz de bu tehdit alt›nda. ‹lkö¤retim Okulu’na da
Fosil yak›tlar›n yayg›n kullan›m›, araba egzosla-
flünmekse bana göre bir kültür birikimiyle olur. ‹n-
r›ndan ve fabrika bacalar›ndan ç›kan duman, hava
Destek Verelim
san ne düflünmesi gerekti¤ini de bilir. Yaln›zca Bilim ve gelece¤in büyükleri ad›na selamlar.
kirlili¤ini ortaya ç›kard› ve atmosfere sera etkisi
okur yazar olan kifli iflte burada tak›l›p kal›r. Oku- Mardin ili Dargeçit ilçesi K›lavuz köyünde sözleflme-
yapt›. Bu olumsuzluk bir gün insanlar› nefessiz b›ra-
may›fl›n›n cehaletini, okuma yazma biliyor olmas›- li fen bilgisi ö¤retmeni olarak çal›flmaktay›m. Oku-
karak toplu ölümlerine yol açabilir.
n›n cesaretiyle kapatmaya çal›flacak ve kendini bafl- lumuz yeni yap›lm›fl ve hiçbir laboratuvar malzeme-
Bir ülkede ortaya ç›kan kirlilik bütün dünyay› et-
kalar›n›n yapt›klar›n› yapan ve onlar›n istediklerini si, bigisayar, ders doküman› içermiyor. Görsel ve
kiliyor. Bu bilinçle 1973’te ülkeler biraraya gelerek
düflünen bir fotokopi olarak yetifltirecektir. Ama iflitsel doküman›m›z, en basitinden bir hücre mode-
ekolojik bilinçlenmeyi sa¤lamak için çal›flmalar bafl-
okur seviyesine ulaflm›fl bir insan için durum çok limiz bile yok. Ö¤rencilere ders anlat›rken hikaye
latt›lar. Ekolojik dengeyi korumaya yönelik çevre
farkl›d›r. En az›ndan ortal›kta kol gezen saçmal›k- anlatm›fl gibi hissediyorum kendimi. Tabii ö¤renci-
kongreleri son y›llarda s›kça düzenlenmeye bafllad›.
lara körü körüne inanmamay› ö¤renmifltir. Dünya- lerin de ne anlad›¤›n› bilmiyorum. Gelecekte cahil
Bu kongrelerde al›nan baz› kararlar aras›nda sprey
s›n› sürekli gelifltirip, do¤ru ve yanl›fl› ayr› raflara de¤il, ayd›n kifliler görmek ve yetifltirmek isteyen
türlerinin ve kullan›m›n›n azalt›lmas›, nükleer silah
koymay› baflarm›flt›r. O düflünmekte ve okur yazar- herkes, okulumuza yard›m edin lütfen.
üretiminin durdurulmas› gibi önlemler var. Ancak
lar›n yanl›fllar›n› fark etmektedir. Bir gün herkes Sinan Er
teknolojik yönden geliflmifl ülkeler, bu gibi kararla-
düflünebilmeyi baflard›¤›nda, üzerinde olan sorum- K›lavuz ‹lkö¤retim Okulu Dargeçit/Mardin
r›n uygulanmas›na karfl›lar. Özellikle bu ülkelerin

De¤erli Okurlar, görüfllerinizi


400 kelimeyi geçmeyecek biçimde ve foto¤raf›n›zla birlikte "TÜB‹TAK Bilim ve Teknik Dergisi, Forum Köflesi, Atatürk Bul. No:221 Kavakl›dere- Ankara" adresine gönderebilirsiniz. Görüfller aktar›l›rken 3. flah›slar› suçlay›c›
ifadelerden kaç›n›lmas›n› rica ederiz. Forum’da ve Serbest Kürsü’de yay›mlanan okuyucu görüflleri Bilim ve Teknik dergisini ba¤lamaz. Forum köflesine afla¤›daki telefon ve faks numaralar›yla da eriflebilirsiniz:
Tel: (312) 468 53 00 / 1067 (Gülgûn Akbaba) Faks: (312) 427 66 77

B‹L‹M ve TEKN‹K 110 fiubat 2006


ilettik 1/20/06 9:47 AM Page 1

‹lettikleriniz
L. Avsever - M. Odabafl› - M. Özden- Dr. Ö. Tu-
Bilimle ‹çiçe Yaflamak Heyecanl› Bekleyifl y›lmaz - B. Özkan- Uzm. N. Türk - Dr. A. Beyaz›t- Y.
Türkiye’de kaç kiflinin Bilim ve Teknik dergisi ya da Bilimin bu kadar iyi anlat›ld›¤› bir dergiyi okumak- Demir - A. Seyiso¤lu- T. Erdo¤du - R. Uluda¤- Dr. H.
TÜB‹TAK hak›nda bilgisi var? Bunu biliyor musunuz? tan zevk al›yorum. Bilim ve Teknik dergisi benim hem Irmak - Uzm. S. ‹çin - Dr. O. T. Göksu - Dr. M. Oz-
Bence TÜB‹TAK biraz da do¤u illerine yönelmeli; e¤er derslerimde yard›mc› oluyor hem de ufkumu aç›yor. yer - Dr. F. Çöven- Dr. N. Çöven - G.Erbafl - Dr. Ö.Ya-
gerçekten bilim kurumuysa ayr›m yapmamal›. Ben de Derginin Ekim 2005 say›s›nda da beni çok ilgilendiren z›c›o¤lu- ‹. Gölen- Dr. S. Eskiizmirliler / Ankara
proje yapmak istiyorum, ben de deney yapmak istiyo- bir konuyu ifllediniz: Ergenlik. Bu yaz› kafamdaki bütün
rum; ama eldeki malzemelere bakt›¤›mda Rönesans dö- sorulara çözüm bulmam› sa¤lad›. Teflekkür ederim. Ve
nemindeki insanlar›n bile daha çok malzemesi oldu¤unu her say›y› ayn› heyecanla al›yorum ve her ay›n dergisini, Kendimi Tan›d›m
düflünüyorum. Umar›m bu mesajim sizi harekete geçirir. kafamdaki hangi sorulara çözüm bulacak heyecan›yla Lise 1 ö¤rencisiyim. Alan seçme konusunda çok
Ahmet Altun karfl›l›yorum. karars›zd›m, ta ki Bilim ve Teknik dergisiyle tan›fla-
Ayfle Kevser Memifl na kadar. Bu dergiyi okuduktan sonra (ö¤retmeni-
Menemen Anadolu Lisesi min tavsiyesiyle) görüfl alan›m ve düflünce çerçevem
Kuflaktan Kufla¤a baya¤› geniflledi. As›l ilgi alan›m› farkettim ve arafl-
1984 y›l›n›n san›r›m Ekim ay›yd›. Biyoloji dersleri- t›rma alan›nda yo¤un bir çaba içerisindeyim. Bu
mizden birinde ö¤retmenimiz parlak kufle ka¤›da bas›l- Dergi Arflivinde Bir Sorun dergiyle tan›flt›ktan sonra birçok TÜB‹TAK kitab›
m›fl bir dergiyi bize tan›tt›. Orta ikinci s›n›ftayd›m. Ö¤- Bilim ve Teknik Dergisi'nin ‹nternet üzerindeki arfli- okudum. Dünyay› de¤ifltiren befl denklem, bilimin
retmenimiz, “Çocuklar bu dergi Türkiye’de yay›mlanan vine üyeyim. Gerçekten çok de¤erli bir arfliv ve öncelik- öncüleri, DNA'n›n yap›m öyküsü,... art›k bu konu-
dergiler içerisinde, sizi en do¤ru, en yararl› ve tarafs›z le size böyle bir çal›flma yapt›¤›n›z için teflekkür etmek larda söz sahibiyim. Bu dergi sayesinde bana kendi-
olarak bilgilendirecek tek dergidir. Fiyat› da tam harçl›- istiyorum. Ancak benim bir sorunum var. Baz› yaz›larda mi tan›tt›rd›¤›n›z için teflekkür ederim.
¤›n›za göre.” demiflti. Ben dergiyi almaya bafllad›m. kaynaklar›n ve küçük yaz›lm›fl yaz›lar›n okunmas› müm- Emine Özcan
Tam 20 y›ld›r kesintisiz olarak Bilim ve Teknik’i al›yo- kün olmuyor. Örnek “Madde Ba¤›ml›l›¤›” bafll›kl› yaz›
rum, almaya da devam edece¤im. Bu 20 y›ll›k süreçte (kaynaklar› da okunmuyor). Bu yaz›lar›n kaynakçalar›na
pek çok dergi yay›mland› ve ö¤retmenimin söyledi¤i nas›l ulaflabilirim? Araflt›rmalar›n derinlefltirilebilmesi
sözler hâlâ geçerlili¤ini koruyor. 1980’li y›llarda herke- için gerekli oluyor bazen.
Reklam Yap›n
se ulaflan dergi say›s› belki bir elin parmaklar›n› geçme- F›rat Akat Dergilerinizin içeri¤ini çok be¤eniyorum; fakat
yecek kadar azd›; günümüzdeyse o kadar çok yay›n var- bircok insan›n bu dergiden haberi yok, daha do¤ru-
ki; ama yine Bilim ve Teknik dergisi faydal›, tarafs›z ve su bu kadar ucuz oldu¤unu bilmiyorlar. Biraz rekla-
do¤ru bilgileri içeren, en ucuz dergi konumunda.
Veteriner Hekimlik Köflesi ma ihtiyac›n›z oldu¤unu düflünüyorum. Umar›m Bi-
Ben bugün idarecilik yapan bir co¤rafya ö¤retmeni- Derginizi be¤eniyle izliyoruz. Fizik, kimya, t›p, lim ve Teknik hak etti¤i ilgiyi görür.
yim. Y›llard›r ö¤rencilerime, ö¤retmenimin söyledi¤i ay- psikoloji, gökbilim gibi pek çok alanda yaz›lar içeren, Özkan Tulum
n› sözlerle Bilim ve Teknik dergisini tan›t›yorum. Ayn› gerçek anlamda bilgilendirici bir dergi. Ancak üzüle-
rek fark etti¤imiz nokta, derginizde özellikle Avrupa
zamanda, ödevler verip, kaynak olarak dergiyi kullan-
Birli¤i uyum sürecinde mevzuat›n önemli bir k›sm›n›
PDF Sorunu
malar›n› söylüyorum. Bilim ve Teknik dergisini almalar›- Siteniz mükemmel, gezmeye doyam›yorum. E-
na vesile oldu¤um çok ö¤rencim oldu. Onlar da hâlâ oluflturan, yine g›da mikrobiyolojisi ve insanlara bu-
laflan hayvan hastal›klar› gibi pek çok alanda temel derginize de üye oldum, fakat tüm say›y› pdf forma-
dergiyi al›yorlar ve y›llarca da alacaklar. Bilim ve Teknik t›nda indirdi¤imde, zekâ sorular› gibi grafikli bö-
dergisi, çizgisinden sapmayan ve bilgiyi magazinlefltir- teflkil eden veteriner hekimlikle ilgili, hemen hiçbir
makale bulunmamas›. Ülkemizin en çok izlenen bilim lümlerin resimleri bulan›k görünüyor ve bazen ra-
meyen ülkemizdeki tek, dünyadaki ender dergilerden bi- kamlar› okuyam›yorum. Bu sorunu çözerseniz sevi-
ri. Teflekkür ederim Bilim ve Teknik. dergisinde, bu alanda da yaz›lar›n yer almas›, hatta
düzenli olarak en az bir sayfal›k köfle oluflturulmas›- nirim.
Mehmet Ayd›n Adem Özer Eflkin
fiakir A¤aç Anadolu Teknik - Teknik Lise n› temenni ediyoruz ve hassasiyetinize sunuyoruz.

Ahmet Altun kardeflimiz dolmufl, dolmufl ve sonunda bitmeyecek. Yeni yan›tlar, beraberlerinde hep yeni soru- Veteriner hekimlerimize de, önce dergimize ba¤l›l›kla-
patlam›fl. Bilime olan ve yeterince doyurulamayan açl›¤›- lar getirecek. Ve yaflam›m›z hiç doyulmayacak, heyecan r› ve övücü sözleri için teflekkür ediyoruz. Gelelim veteri-
n› anlay›flla karfl›l›yoruz; ama biraz da haks›zl›k etmifl. Ne dolu bir serüven olmay› sürdürecek. Ve bu sorular›n en nerlik konusundaki yak›nmalar›na. Asl›nda, özverili bir
Bilim ve Teknik dergisi, ne de TÜB‹TAK do¤u illerimize az›ndan bir k›sm›n› ayd›nlatabilmek de bizim için ayr› bir hayvansever ve özellikle sokak hayvanlar›n›n az say›da
karfl› bir ayr›mc›l›k ya da ilgisizlik içinde. Biz, Bilim ve heyecan olmaya devam edecek. sahibinden biri olan Gülgün Akbaba arkadafl›m›z sayesin-
Teknik dergisinin, ülkemizin en uzak köflelerine kadar F›rat Akat’›n yak›nmas›n› baflka baz› okurlar›m›z da de, baflta Bilim ve Teknik Kulübü köflemiz olmak üzere
ulaflt›r›lmas› için Da¤›t›c› flirketleri sürekli zorluyoruz. Eli- paylafl›yor. Örne¤in, Adem Özer Eflkin kardeflimiz. An- veterinerlik konular›na dergimizde s›k s›k yer veriyoruz.
mizdeki olanaklar ölçüsünde de eski say›lar›m›z için okul- cak, daha önce de birkaç kez aç›klad›¤›m›z gibi, muaz- Foto¤raf merakl›lar› için açt›¤›m›z Sanal Sergi köflemizin
lardan gelen ba¤›fl isteklerini karfl›lamaya çal›fl›yoruz. TÜ- zam bir h›zla geniflleyen bilgi okyanusundan dergimize gediklisi olan kedi ve köpeklerin görevi de havyan sevgi-
B‹TAK da, üniversitelere olsun, liselere olsun burs ve birkaç damla daha fazla ak›tabilmek için, okurlar›m›z›n sini yayg›nlaflt›rmak. Köfle isteminiyse, olumlu gözle de-
proje deste¤ini büyük ölçüde art›rm›fl bulunuyor. Bu ara- gözlerini zorlama pahas›na çerçeve yaz›lar›n›, hatta baz› ¤erlendirmek üzere not ediyoruz.
da, Bilim ve Teknik Dergisi de bilime ola¤an›n üstünde yaz›lar›n tümünü, bu arada resim altlar›n› ve kaynakçala- Özkan Tulum kardeflimizin dikkat çekti¤i noktaya da
merakl›, çeflitli bilim dallar›nda e¤itim gören ö¤rencilerin r› küçük puntolarla yazmak zorunda kal›yoruz. Ama okur- daha önce birkaç kez de¤inmifltik. Dergimizi tan›tmak
ortaklafla üstlenecekleri, büyük üniversitelerin laboratu- lar›m›z her zaman dergimizi arayarak, okuyamad›klar› için zaman zaman gazetelerimize, televizyon kanallar›m›-
arlar›ndan ortaklafla yararlanabilecekleri, liseli bilim tut- bölümler için yard›m isteyebilirler. Adem’in yak›nmas›na za baflvurdu¤umuz oluyor; ama reklam bedelleri en az›n-
kunlar›n›n da kat›labilecekleri bir projeler platformu olufl- konu olan PDF format›ysa, arflivimizi bir an önce okurla- dan bizim için astronomik düzeylerde oldu¤undan, dedi-
turma haz›rl›¤› içinde. Ama, tabii daha yap›lacak çok fley r›m›za açabilmek için baflvurmak zorunda kald›¤›m›z bir ¤iniz gibi paral› reklamlardan yeterince yararlanam›yo-
var ve bizler de bu sorumlulu¤un bilincindeyiz. teknik. Ama yine olanaklar›m›z ölçüsünde önümüze ç›kan ruz. Ama öte yandan bizim hiçbir paran›n sat›n alamaya-
Mehmet Ayd›n ö¤retmenimize ve onu da dergimizle her f›rsat ve yenilikten yararlanarak hizmetimizi daha da ca¤› de¤erde bir tan›t›m kozumuz var: Siz okurlar›m›z.
tan›flt›ran kendi ö¤retmenine hem dergimiz hakk›ndaki iyilefltirmeye çal›fl›yoruz. Bu sayfadaki okur mektuplar›nda da gördü¤ünüz gibi bi-
güzel düflünceleri, hem de Bilim ve Teknik bayra¤›n› ye- Emine kardeflimizi de ailemize katabilmifl oldu¤umuz zim as›l tan›t›m›m›z›, dergimizi önceki kuflaklardan dev-
ni kuflaklara böylesine baflar›yla ilettikleri için teflekkür için mutluyuz. Bizler de Bilim ve Teknik sayesinde genç ral›p bir sonrakine ileten sorumlu ö¤retmenlerimiz, okur-
ediyoruz. Sizler varoldukça, Bilim ve Teknik de varolacak yafllarda kendimizi tan›d›k ve rotam›z› belirledik. Bilim ve lar›m›z yap›yor. Sizleri de göreve davet ediyor ve onlar›
ve çizgisinden hiç sapmayacak. Teknik’in rehberli¤i ve sa¤lad›¤› esin sayesinde belirledi- örnek alarak dergimizi baflka okurlarla tan›flt›rman›z›
Ayfle Kevser Memifl’in ve kendisi gibi bilim tutkunlar›- ¤imiz yol haritalar›m›z, kimilerimizi bu dergide görev ve bekliyoruz.
n›n kafalar›ndaki sorulara ›fl›k tutabildi¤imiz için ne mut- sorumluluk almaya yöneltti. Umar›z genç Emine’nin yolu Sayg›lar›mla,
lu bize. Biliyorsunuz, kafam›zdaki sorular hiçbir zaman da kendisini ileride dergimiz kadrosuna getirir. Raflit Gürdilek

fiubat 2006 111 B‹L‹M ve TEKN‹K


zihnisinir 1/20/06 10:00 AM Page 1
hazirlaniyor 1/27/06 6:34 PM Page 111

Nanoteknoloji bugüne
de¤in malzeme bilimi ve
elektronik alanlar›ndaki
baflar›l› uygulamalar›yla
Haz›rlan›yor... ad›ndan çok söz ettirdi.
Ancak art›k bu "küçük
bilim", bir türlü çare
bulunamayan kansere
karfl› savafl›mda da en
Nanoteknoloji ön saflarda yer alacak.
Biliminsanlar› kimya,
Kansere Karfl› fizik, mühendislik,
malzeme bilimi, biyokimya ve moleküler biyoloji gibi birçok farkl›
disiplini ayn› amaç u¤runa bir araya getiriyorlar. Bu "tak›m"da görev
alacak olan nanoteknolojiye de çok ifl düflecek.

Sabah ifle giderken ya da akflam ifl ç›k›-


Trafi¤in Bilimi fl›nda, yo¤un trafi¤e tak›l›p homurda-
nanlar çoktur. S›k›fl›p kalm›fl otomobil-
lerin aras›nda hareketsizce beklerken
gidece¤iniz yere en çabuk nas›l ulaflaca-
¤›n›z› düflünüyorsan›z, trafi¤in bilimini
ö¤renme zaman›n›z gelmifl demektir.
Frene gerekenden bir saniye daha fazla
basarsan›z arkan›zda ne kadar kuyruk
oluflaca¤›ndan, kaç kilometre h›zla git-
meniz gerekti¤ine kadar birçok konuda bilimsel veriler sürücülere
yard›mc› olacak. Bu yaz›y› okumadan trafi¤e ç›kmay›n…

Bahçemiz Düzen Bahçemiz Düzen ‹stiyor


Oldukça sert geçen k›fl› at-
‹stiyor latt›k ve bahar geldi. Gözle-
rimiz yeflili, mis gibi kokan
çiçekleri ar›yor; yani bahçe-
miz düzen istiyor. Fakat iyi
bir bahçe yapmak için bitki-
leri biraz daha yak›ndan ta-
n›mak gerekiyor. Ayr›ca,
bitkilerin bak›m›, sulanmas›,
ilaçlanmas› gibi konularda
teknik bilgiye de gereksinimimiz var. Biz de bu makalede size bahçe
düzeni konusunda baz› ipuçlar› verece¤iz. Okudu¤unuza de¤ecek.

Yafl›n› Baz›lar›m›z büyük bir özenle yafl›m›z› saklayadural›m, do¤an›n


biliminsanlar›na karfl› yafl›n› saklamas› her geçen gün daha da
Saklayamayanlar.. güçlefliyor. A¤açlar›n ve bal›k pullar›n›n yafl halkalar›n›n say›m› ve
karbon izotoplar›n›n kullan›lmas›yla
yap›lan yafl tayinlerinin yan›nda, ad›n›
çok daha az duydu¤umuz tekniklerle de
canl›lar›n yafllar› saptanabiliyor. Baz›
kemiklerin belirli bölgeleri, difller ve
hatta iç kulakta bulunan tafllar bile
canl›lar›n yafl›n› ele verebiliyor.

You might also like