You are on page 1of 68

Frida Kahlo Pedro Almodovar

Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon. Acının ve gerçeğin devrimci 1949'da İspanya'da doğdu. Kendi deyişiyle 'aldığı kötü eğitim yüzünden
ressamı. İnişli çıkışlı Özel yaşamı ve politik görüşleriyle aykırı ve ayrıksı Tanrı inancını kaybeden 'Pedro'nun yeni ilahı sinemaydı. Henüz on altısında
bir kadın. 1907 de Mexico City'de doğdu. İleriki yaşlarında, 6 Temmuz günü tek başına ve beş parasız Madrid'e yerleştiğinde tek bir hayali vardı:
doğmuş olmasına rağmen, Meksika devriminin gerçekleştiği 7 Temmuz'u Sinema eğitimi alacak ve film çekecekti. General Franco'nun Sinema
(1910) doğum günü olarak ilan edecekti. Altı yaşındayken çocuk felci Sanatları Okulu'nu kapattırması üzerine hayalkırıklığına uğradı ama
geçirdi; bir bacağı sakat kaldı. 19 yaşında geçirdiği trafik kazası ise bütün "Madem filmcilik dilini öğrenemiyorum, ben de temel prensiplerini
hayatını değiştirecekti. Omurgası ve sağ bacağında hiç dinmeyen bir acıyla öğrenirim" diyerek sinema yolculuğunu müjdeleyen başlangıcı yaptı.
yaşamaya devam etti. 32 ameliyat geçirdi. Acılarını unutmak için resim 6O'ların sonuydu ve diktatörlük tüm ezici gücüyle halkın omuzlarındaydı.
yapmaya başladı. Resim merakı, Meksikalı Michalangelo olarak anılan Birçok işte çalıştı. Hem deneyim kazandı hem de çeşit çeşit yaşam öyküsü
ressam Diego Rivera'yla tanışmasını sağladı. 1929da evlendiler. Aynı yıl biriktirdi. Dram, keder ve mizahla yoğrulmuş bu öyküler ileride onun
Frida Meksika Komünist Partisine üye oldu. Bir yıl sonra 1933'e kadar sinemasını besleyecekti. İlk filmi 'Pepi, Lucy, Bom' 1980de izleyici
yaşayacakları ABDye gittiler. Fırtınalı bir evlilikti bu. Sağlık sorunlarına karşısına çıktı. 1988de 'Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar' geldi ve
Rivera'nın sadakatsizliği de eklenince 1939 yılında boşandilar, ancak, bir yönetmene Yabancı Dilde En İyi Film Oscar Adaylığının yanında büyük bir
sene sonra yeniden evlenerek Frida'nin çocukluğunu geçirdiği Mavi Eve gişe başarısı da getirdi. 1993'te çektiği 'Kika', bir tecavüz sahnesi
yerleştiler. Frida'nın da evlilikleri sırasında başka erkekler ve kadınlarla yüzünden ABD'de gösterim izni alamadı ama 1999 tarihli 'Annem Hakkında
da ilişkisi oldu. Frida, sevgilisi de olan Rus devriminin önde gelen isimlerinden Her Şey' ödül rekoru kırdı... Cinselliğin kendisi şifadan ama Almodovar'ın
Lev Troçki'ye düzenlenen suikastin ardından suikastçı ressam Sinueiros'un ona yaklaşımı sıradışıydı. Hollyvvood geleneğiyle İspanyol geleneğinin
arkadaşı olması nedeniyle sorgulandı ve ülkesinden ayrıldı. 1938'de New bir harmanıydı onun tarzı. Luis Dunuel ve Carlos Saura'dan bu yana
York'ta açtığı sergi ona büyük ün getirdi, 1939'daki Paris sergisi ile büyük İspanya'nın yetiştirdiği en başarili sinemacı olarak anılan Almodovar,
övgü aldı. 1953 yılının nisan ayında Mexico City'de bir kişisel sergi açtı; travestilerden nevrotik ev kadınlarına, kabiliyetsiz teröristlerden uyuşturucu
temmuz ayinda sağ bacağı kesildi. Tam bir yıl sonra, 13 Temmuz 1954'te, satıcısı rahibelere kadar her çeşit insanı konu ve konuk ediyor filmlerinde.
akciğer ambolisinden yaşama veda etti. Ardında bıraktığı son tablo, 'Yaşasın Almodovar'ın 'Patty Diphusa Hikayeleri' adlı bir de kitabı bulunuyor.
Hayat' adli bir natürmorttu. Frida'nın 79 tablosundan 50'si bugün, büyük
bir Kahlo fanatiği olan Madonna'nın koleksiyonunda bulunuyor.

James Baldwin Jodie Foster


Cinsellik ve kimlik konularını işleyen romanları, insan hakları savunuculuğu 1962'de Los Angeles'da doğdu. Asıl adi Alicia Christian Foster. Gösteri
ve irkçiliğa karşı yazılarıyla tanınan James Daldvvin, Hew York'un Harlem dünyasıyla ilk tanışması, dört yaşındayken rol aldığı reklam filmiyle oldu.
bölgesinde 1924de doğdu. Dokuz kardeşin en büyüğüydü. Dabasını hiç Sekiz yaşına kadar 40'tan fazla reklam filminde göründü. 10 yaşındayken
tanımadı, annesinin o üç yaşındayken evlendiği fabrika işçisinin soyadını Napoleou and Samantha' filmiyle sinemaya adım atti. Bunu bir yıl sonra
aldi. Lise öğreniminin ardından küçük işlerde çalışmaya, bir taraftan da 'Tom Sawyer' adlı film izledi. Foster, 14 yaşındayken Martin Scnrsese'nin
yazmaya başladı. The New Leader, The Nation, Commentary ve Partisan unutulmaz filmi 'Taksi Şoförü'ndeki (Taxi Driver) 'küçük fahişe'
Review gibi dergilerde kitap tanıtım yazıları ve denemeleri yayımlandı. İlk performansıyla Oscar'a aday gösterildi. 1988 yılı Foster için bir dönüm
romanı 'Git Onu Dağda Anlat' 1953le basıldı. Daldwio, Harlem'de genç bir noktasıydı; Sanıkta canlandırdığı tecavüz mağduru rolü ona ilk Oscar'ını
vaiz olarak yaşadıklarını anlattığı bu kitapla elde ettiği başarıyı, bir eşcinsel getirdi. Üç yil sonra 'Kuzuların Sessizliği' ile ikinci Oscar'ini kucakladi.
aşk öyküsü olan 'Giovanni'uin Odası' ile pekiştirdi. 19631e yayınlanan Ayni yil, başrolünü de oynadiği 'Küçük Adam Tate' filmini yönetti. 1995
romanı Bir Başka Ülke' eleştirmenlere göre 'edebi bir patlama'ydı. Bir yıl yilinda 'Yilbaşi Tatili' ile ikinci kez kamera arkasına geçen Foster
sonra, öykü ve denemelerden oluşan 'Adımı Kimse Bilmez' ve 'Yerli Bir yapimciliğini da üstlendiği 'Nell' ve 1099 yapimi 'Temas' ile Altin Küre'ye
Çocuğun Notları' okurlarla buluştu. Oyun ve çocuk kitapları da yazan aday oldu. Ayni yil 'Genç Kiz ve Kral' ile 2002 yilinda 'Panik Odasi'ni
Daldvvin, Rosenwald, Guggenheim, Partisan Review ve Ford Vakfı gibi filmografisine ekledi. 20051e 'Uçuş Plaui' ile Foster bir filmi tek haşina
birçok edebiyat ödülü kazandı. 1970'te John Herbert'in 'Of Fortune and götürebileceğini bir kez daha kanitladi. Snn olarak içerideki Adamla
Men's Eyes' oyununu 'Düşenin Dostu' adıyla Gülriz Sururi-Engin Cezzar kariyerinin en iyi oyunlarından birini verdi. Sosyal yaşamini sir gibi
Tiyatrosunda sahneledi. Aynı yıl fotoğrafçı Sedat Pakay bir Daldwin saklamayı bilen Foster, yapay yollardan dünyaya getirdiği iki erkek çocuğun
belgeseli hazırladı. Bugün Amerikan 'kara' edebiyatının, yalnızca romancı babasinin kim olduğunu açiklamadi. Jodie Foster tek haşina çiktiği zirvede
olarak değil, incelemeci ve oyun yazarı olarak da en büyük isimlerinden erkeklere rağmen kalmayı hep başardi. Cinselliğini kullanmadan, hatta
biri olan Baldwin, 'Ne Zaman Gitti Tren' romanını İstanbul'da yazmıştı. erkek cinselliğine karşi bedeni ve zekasiyla sinema dünyasinin en güçlü
James Baldvvin 1987 yılında Fransa'da mide kanserinden yaşama veda kadinlarindan biri oldu.
etti.
glbt gündeminden 6-13

DOSYA: Fobim var Homo cinsinden

homofobi karşıtı buluşmadan... 15


melek göregenli - Gruplararası İlişki ve Ayrımcılık İdeolojisi Olarak Homofobi 16
aksu bora - Zorunlu Heteroseksüellik Bir İnsan Hakkı İhlalidir 17
erinç seymen - cins(iyet)e ihanet 1 8 - 2 1
şahika yüksel - Ruhsağlığı ile İlgili Destek İsteyen GLB Bireyler ve Aileleri ile Çalışmak 2 2 - 2 6
nesrin yetkin - Homofobi, Terapistler, Homofobi Karşıtı Eğitim 2 7 - 2 9
mahmut şefik nil - Eşcinselliğin 'tedavisi' yok ama homofobiden kurtulmak mümkün! 3 0 - 3 1
kürşad kahramanoğlu - "Oynama şıkıdım şıkıdım..." 3 2 - 3 3
yasemin öz - Homofobi- Ataerki- Futbol 3 4 - 3 5
sema buz - Eşcinsellere Yönelik Sosyal Hizmetler 36
oya aydın - Çalışma Hayatında Eşcinsellik 37
yeşim başaran - "ne yanlış ne de yalnızsınız!" 38
burcu ersoy - Lezbiyen ve Biseksüel Kadınlar Forumu 39
gülsüm depeli - Basın 'eşcinsel mücadelesini' nasıl çerçeveledi? 4 0 - 4 1
murat Cömert - Eşcinsel Arzuyu Adlandırma ve Sınıflandırmaya Tarihsel Bir Bakış 4 2 - 4 5
güzin yamener - Sanatta Homofobik ve Cinsiyetçi Dil ve Göstergelerin Kurulumu 4 6 - 4 8
taner ceylan - Sanat Tarihi Boyunca Homoerotizm 4 9 - 5 1
gözüm abla 52-53

kadın kadına öykü yarışması birincisi: dambırık - ayrı 5 4 - 5 5


uğur yüksel - kutluğ ataman: "Nerede saklıyorsan çıkar ortaya şu çocuğu" 5 6 - 5 9
alışveriş sepeti 60-63
Kaos GL'den
korku ruhları kemiredursun...

Merhaba,

Uzak kalmamızın nedenleri vardı. Maddi imkansızlıklar içinde çıkardığımız Yaz 2006 sayısına
Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesince matbaadan geldiği gün el konuldu. Hiç kimselere
ulaşamadan dergimiz karanlık odalara tıkıldı. Sözümüz, emeğimiz, görünür olma çabamızdı
'toplatılan' ve 'el konulan'.

Pornografiyi çeşitli meslek grupları ve örgütlülüklerden yazarların kaleminden tartışmayı ve


tanıştırmayı amaçladığımız 28. sayımız 'pornografik' bulundu ve dağıtımı engellendi. Gerekçe
gösterilmeden hem de. Hoş, "Pornografi dosyası altında yazılan bir kısım yazı içerikleri ve
resimlerinin 'genel ahlakın korunması' açısından aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla..." gibi bir
açıklama yazılıydı gelen kağıtta ama hangi resim ya da yazı 'ahlak'ı bozuyordu anlayamadık.
Dahası bu 'ahlak' nasıl bir şeydi? Kimin ahlakıydı? Üstelik birkaç yazı ve bir o kadar görselle
nasıl bozulabiliyordu? Her gün yazılı ve görüntülü medyada karşımıza çıkan pek çok yazı ve
fotoğraf 'ahlak'in ayarını bozmuyordu da Kaos GL'nin dergisi nasıl bir yıkım yaratıyordu bu
'hassas' dengeler üzerinde? Her hafta kapaklarına taşıdıkları kadın bedenlerini birer arzu
nesnesi olarak kullanıp tiraj patlatmaya meraklı dergiler, o da olmuyorsa mutlaka en az bir
tane, erkeklerin bir türlü doyurulamayan arzularına yönelik 'pornografik' görsellerle yayın
yapmaktan kaçınmayan televizyonlar, gazeteler neydi peki? Genel ahlak hangi bedenlerin
teşhirini hiç ses çıkarmayarak meşru kılıyordu ve hangilerini müstehcen buluyordu? Bu sorular
hâlâ yanıt bekliyor...

Derginin toplatılmasından birkaç gün sonra da Gökkuşağı ve Lambdaistanbul derneklerinin


kapatılma girişimi haberi geldi. Bursa Gökkuşağı Derneği'nin Bursa'da düzenlemek istediği
yürüyüşte eşcinsellerin linç edilme tehlikesiyle burun buruna gelmesi ise bardağı taşıran son
damlaydı. Ankara, Bursa, İstanbul, İzmir ve Mersin'de travesti ve transeksüellere yönelik
sürdürülen sistematik saldırıları, keyfi gözaltılar/ ve haksız cezalandırılmaları saymıyoruz bile.

Türkiye'de devletin LGBT örgütlenmelerine karşı takındığı bütün bu engelleyici tavrın nedeni,
hiç kuşkusuz, eşcinsellerden ve eşcinsellikten kormakla açıklanabilir. Yani, 'homofobi' ile.
Mayıs 2006'da Ankara'da ilkini gerçekleştirildiğimiz "Homofobi Karşıtı Buluşma"dan kalanlar
bu dönemde çıkardığımız derginin dosya konusu oldu. Yukarıda saydığımız olaylar olmasa
bile başka şeyler yaşanacaktı ve 'Homofobi' sayısının gerekliliği yine de değişmeyecekti.

Her gün homofobiyle yaşıyoruz çünkü. Başkalarının korkusu ruhlarını kemiredursun, biz olanca
gücümüzle bağırıyoruz, gizli ya da aleni eşcinsel düşmanlığının son bulması için...

Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle...

Uğur Yüksel
Eşcinseller
Kaos GL, derginin matbaadan geldiği gün, henüz
dağıtımı yapılmadan yasaklanmasıyla ilk kez
karşılaşıyor. Eylül 1994'te fotokopi ile yayınına başlayan
Kaos GL Dergisi, 1999'un sonunda yasal kaydını
yaptırdığında, Cumhuriyet Başsavcılığı bilirkişi raporuyla
"pornografik/muzır" bulunmamıştı. Ancak, derginin

değil, yasal kaydının ardından çıkan iki sayısı, Başbakanlık


Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu kararıyla
kapalı zarfın içinde dağıtılmıştı. Bu örneklerin haricinde
Kaos GL Dergisi herhangi bir soruşturma ve
uygulamayla yüz yüze kalmamıştı.

Eşcinseller değil 'genel ahlak' değişecek!


24 Temmuz Basın Bayramı'na denk gelen bu "sürpriz"
karar ve uygulama, ifade özgürlüğünü engellemeye
yönelik bir çabadır. Karar, cinsiyetçi ve homofobiktir.
"Genel Ahlak" ablukasıyla boğulmak istenen, açıktır
ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gey ve lezbiyenlerin
ifade özgürlüğüdür.

Bir yıl önce, Kaos Geyve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar


ve Dayanışma Derneği adı altında dernekleşen Kaos
GL, en başından bu yana eşcinselliğin sadece

değişecek! cinsellikle, cinselliğin de sadece pornografiyle eş


görülmesine karşı söz üretip mücadele ediyor. İfade
özgürlüğü kapsamında olması gereken söz hakkı, gey-
lezbiyenler açısından aynı zamanda var oluş
mücadelesi anlamına geliyor. Değişmesi gereken,
6
eşcinseller değil, "genel ahlak"tır!
Ali Erol
Türkiye'nin tek eşcinsel dergisi Kaos GL'nin Yaz 2006 Pornografi değil ama pornografiyi eleştirmek ve
tarihli 28. sayısına, Ankara 12. Sulh Ceza sorgulamak yasak!
Mahkemesince matbaadan geldiği gün, 24 Temmuz Bugün, cinsiyetçi bir zihniyetle kadın bedeni üzerinden,
günü el konuldu. Pornografinin sorgulandığı ve alanında günlük basında sıradan bir ifade ve görüntü olarak
uzman kalemlerin yazı ve görüşleriyle katkıda sunulan malzemeler sorun olmazken, gey-lezbiyen
bulunduğu dergi "pornografik" bulunarak toplatıldı. cinselliği üzerinden pornografinin bilimsel, kültürel ve
Bu karar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Kaos sanatsal eleştirisi, sorgulanması ve irdelenmesi "genel
GL Dergisine 24 Temmuz Basın Bayramı hediyesiydi! ahlak"a aykırı bir yaklaşım olarak değerlendirilip
yasaklanmıştır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları
Soruşturma Bürosu'ndan Cumhuriyet Savcısı Metin Yazar Ahmet Tulgar, Fatih Özgüven, Güner Kuban,
Sezgin'in 21/07/2006 tarih ve 2006/1708 Basın Hasan Bülent Kahraman, Mehmet Bilal Dede, Meltem
Soruşturma sayılı yazılı talebine, Hakim Tekman Savaş Arıkan, ressam Taner Ceylan, fotoğraf sanatçısı Bikem
Nemli, "28 sayılı nüshasının 'pornografi' dosyası altında Ekberzade'nin de katkıda bulunduğu dergide
yazılan bir kısım yazı içerikleri ve resimlerinin 'Genel pornografinin eşcinsellikle ilişkisi irdeleniyor.
Ahlakın Korunması' açısından aykırılık teşkil ettiği
anlaşılmakla TALEBİN KABULÜ ile adı geçen derginin Şimdi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talebi ve
ilgili sayısının soruşturmaya esas olmak üzere Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesinin kararınca,
TOPLATILMASINA ve EL KONULMASINA" karar verdi. yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin, feministlerin
Basın Suçları Soruşturma Bürosu'nun kararında ve gey-lezbiyen bireylerin kendi durdukları yerden
"'Pornografi' dosyası altında yazılan bir kısım yazı "pornografi"yi irdelemeleri ve sorgulamaları
içerikleri ve resimlerinin 'Genel Ahlakın Korunması' yasaklanmış oluyor.
açısından aykırılık teşkil ettiği" ifadesi kullanılıyor,
ancak, bu ifadede hangi resim ve yazıların hangi 24 Temmuz Basın Bayramı kutlu olsun!
gerekçelerle sakıncalı bulunduğu ve yasaklanması
gerektiği belirtilmiyor.
Pornografik dünyaya hoþ geldiniz!
'Ahlaksýz' dergi Kaos GL'nin toplatýlan
Pornograf i baþlýklý 2 8. sayýsýnýn
suç ortaklarý ne dedi?
Fatih Özgüven, Yazar
"Kaos GL'nin son sayýsýnýn yasaklanmasýný þiddetle kýnýyorum ve 'kýnamak' lafýnýn yetmediði bu noktada düþünce özgürlüðüne samimi
olarak inanan herkes ortak bir zeminde birleþmelidir, diye düþünüyorum. Hoþgörüsüzlüðe karþý ortak tavýr zemini...
Türkiye'de pornografi, sinema, tarih ya da baþka bir þey, istediðimiz þeyi tartýþmanýn biçimi bize kolluk kuvvetleri ve yargý tarafýndan
dayatýlmamalýdýr. Homofobinin de sonuçta her türl ü fikre ve yaþama tarzýna 'fobik' yaklaþan bir zihniyetin parçasý olduðu, burada homofobi
olarak tezahür eden þeyin baþka alanlarda baþka þeye duyulan fobi olarak ortaya çýkacaðýný, çýktýðýný unutmayalým. Tam da ayaklarý
üzerinde yeni yeni doðrulmaya baþlayan, iyi bir dergi olan Kaos GL'ye geçmi þ olsun diyorum ve onun böyle bir zemini oluþturacaðýný umut
ediyorum."

Tane r Ceylan, Sanatçý


"Gerçekten mahrem bir alanda geziniyorsanýz, pornografik dünyaya hoþ geldiniz!
Ressam olarak resim yapma eylemim tam da bu tanýmýn içine oturuyor. Kimseyle paylaþmadýðým en mahrem aným. Bu gizemin kýþkýrtýcýlýðý
pornografik olduðu kadar kutsal da."

Adnan Yýldýz, Sanatçý-Yaza r


"Hâlâ lezbiyen sanýlmamak için 'queer' teoriyi ciddiye almaya korkan feministler; geyliði-lezbiyenliði-biseksüellið i bir tercih olarak gören
akademisyenler ve pornografi deyince sadece bedenin metalaþmasý diye kalan yazarlar var."

Meltem Arýkan, Yazar


"Cinselliðinizi yaþayamýyorsanýz, cinsellik etken ve edilgenlik tanýmýnýn içinde kýsýlýp kalmýþsa bedenler sizin için malzeme olmaktan öteye
gitmez ve pornografinin tüketim alanýna ihtiyaç duyarsýnýz."

Övül Durmuþoðlu, Yaza r


"Örtülü olan sanattýr, açýk olansa pornografi. Örtülü olan, izleyiciyle arasýna mesafe koyar; açýk olan , izleyiciyle arasýndaki mesafeyi bertaraf 7
eder."

Anýl Ünver, Kaos GL


"Çeþitli dergilerin satýldýðý bir mekana gidin, kapaklara þöyle bir baktýðýnýzda þehvetli ve seksi kadýn pozlarýyla donanmýþ dergi kapaklarýnýn
çokluðu dikkatinizden kaçmayacaktýr. Sokaklardaki afiþ reklamlarda ise kadýn bedeninin asýl reklam ürününden daha çok ön plana
çýkarýlmasý ya da yüzde 99.9 heteroseksüellere hitap etmesi yine beyin hücrelerimde aðýr tahribat a yol açan sinir durumlarda n biri."

Onur Erol, Kaos GL


"Pornografi, kendini var etme savaþý veren bir alt kültür için önemli bir yer tutuyor . Eðer bazý olgularý tabu yaparsanýz bu tabularýn zaman
içerisinde, yaþamsal dinamiklerin de izin verdiði oranda bir çatlak bulmasý ve kendini ifade etmesi kaçýnýlmazdýr."

Hasan Bülent Kahraman, Yazar-Sanat Eleþtirmeni


"Gitgide yalnýzlaþan, içine kapanan, çevresinden soyutlanan, iletiþim olanaklarý daralan bir insanlýk var karþýmýzda. Bu büyük kitle nasýlsa
kendisine bir yol bulacaktý. Ýçerdiði bütün soðukluk ve donukluða karþýn (çünkü arzuyla aramýzda ekran var) internet bu kapýyý aralýyor.
Böylece içine girdiðimiz çað büyük bir 'röntgencilik' büyük bir 'dikizcilik' çaðýna dönüþüyor."

Akademisyenle r ne dedi?
Melek Göregenli, Sosyal Psikolog
"Bu yaklaþým, homofobinin nasýl bir ayrýmcýlýk ideolojisi olduðunu ve ayrýmcýlýðýn ince hallerinin nasýl hayata geçirildiðini gösteriyor, ayrýca
hep sözü edilen demokratikleþme sürecimizin ne denli içselleþtirilmemiþ olduðu üzerinde bir kez daha düþünmemize yol açýyor. Genel
ahlak yani iktidarýn nasýl düþüneceðimiz, nasýl hayal edeceðimiz ve nasýl yaþayacaðýmýz üzerindeki tasarruf hakký, heteroseksüellere ya
da açýkça farklý cinsel yönelimleri olduðunu ilan etmemiþ olanlara tanýdýðý 'pornografiyi tartýþma hakký'ný eþcinsellere tanýmamaya kalkýþýyor.
Eþcinseller örgütlenebilir , dergi çýkarabilirler hatta heteroseksüellerin fantezilerini süsleme hizmeti kapsamýnda pornografinin nesnesi
de olabilirler ama pornografi üzerine düþünemezler çünk ü bu 'genel ahlak'a karþý isyana kalkýþmanýn belirtisidir ve tehlikelidir. Bu yaklaþým
homofobikti r çünkü insanlarý cinsel yönelimlerinden ötürü kategorize etmekte ve ýslah etmeye kalkýþmaktadýr; ayrýmcýdýr, çünkü düþünme,
eleþtirme ve tartýþma hakkýnýn sýnýrlarýný belirli gruplara yönelik olarak özel olarak belirlemekte, engellemektedir. Ama üzülecek bir þey
yok doðrusu, þimdiye kadar olduðu gibi bundan sonra da bu anlayýþ en azýndan vicdaný olanlarýn nezdinde mahkum edilecektir ve
eþcinseller deðil bu pornografik ayrýmcý genel ahlak anlayýþý deðiþecektir."

Tuðru l Erbaydar, Doç.Dr., Halk Saðlýðý Öðretim Üyesi


"Bu sorun benim gibi cinsel saðlýk alanýnda çalýþanlarýn yýllardýr yaþadýðý sorunlarla özde ayný. Ne zaman HlV'in bulaþmamasý için cinsellikle
ilgili konularý biraz rahat konuþsak ahlak dýþý iliþkileri özendirmekle suçlanýrýz. Ne zaman doðum kontrolü bilgisinin evli olmayan gençlere
verilmesine çalýþsak, bunun fazla ayrýntýsýna girmememiz istenir vb . Bilimsel ve toplumsa l kaygýlarla konuþsak da iki dudaðýmýzýn arasýnda
hep bir iðne var sanki. Keþke her þey çok iyi olsaydý da ben de muhafazakar olsaydým. Bu haliyle muhafazakarlýk sadece statükonun
devamýný istemek anlamýna geliyor."
Ankara'nın İlk travesti ve transeksüel derneği 'Pembe Hayat' 30 Romanya'da 4 Haziran'da 2. GayFest kapsamında yürüyen gey ve
Haziran 2006 tarihinde resmen kuruldu. Adını Alain Berliner'in 1997 lezbiyenler radikal dinci Ortodoks Hıristiyanların saldırısına uğradı.
tarihli "Pembe Hayat" Polisin de dahil olduğu kargaşada yüzlerce kişi gözaltına alındı.
(Mavieen rose) adlı Protestocu 'Yeni Sağ' adlı grup yaptığı açıklamada "Amacımız aile,
filminden alan inanç ve normal bir toplum gibi değerleri savunmaktır.
derneğin sloganı da Homoseksüellerin yürüyüşünün amacı ise homoseksüel yaşam
"Pembe bir hayat biçimini Romanya'ya zorla kabul ettirmektir" dedi. Eşcinsel eylemler
istiyoruz". Dernek; Romanya'da 2002 yılından beri yasal.
lezbiyen, gey,
biseksüel, travesti ve "Vicdani Ret Bir İnsan Hakkıdır" başlıklı
transeksüllerin, yazısı nedeniyle hakkında 'halkı
eşcinsel varoluşlarını askerlikten soğutmak'tan üç yıl hapis
gerçekleştirmelerine istemiyle dava açılan gazeteci Perihan
ve kendilerini Mağden beraat etti. Mahkeme, yazıyı
yetiştirerek toplumsal düşünceyi açıklama ve yayma
barış, huzur ve refahın özgürlüğü kapsamında eleştiri olarak
gelişmesine bireysel, değerlendirdi.
toplumsal, kültürel
hayat ve Mısır'da bir bağımsız milletvekili, 112
davranışlarıyla katkıda meslektaşının eşcinsel sahnelerinde
bulunabilmelerine sansür istediği 'Yakupyan Apartmanı'
destek olmayı filminin mecliste 'görüşüleceğini'
amaçlıyor. söyledi. Milletvekilleri eşcinsellik, terör
ve yolsuzlukları konu edinen filmin Mısır'ın adını lekelediğini iddia
Eşcinselliğin idamla cezalandırıldığı İran'da, travesti ve etti. Alaa el Asvvani'nin aynı adlı romanından uyarlanan film, ülkede
transeksüellerin sorunlarına eğilen bir belgesel filmin gösterimine Haziran ayında gösterime girmişti.
'bir kere' olmak koşuluyla izin verildi. İzin, İslam devriminin lideri
Ayetullah Humeyni'nin çok az bilinen bir fetvasından geldi. Humeyni, Kaos GL Derneği'nin eşcinseller için düzenlediği yaz 'Uluslararası
doğuştan cinsiyetleri kendi görünümleriyle çelişen "hastalar" için Gökkuşağı Yaz Kampı' 3-9 Temmuz 2006 tarihleri arasında Fethiye,
son çarenin cinsiyet değiştirmek olabileceğini söylemişti. Tahran'daki Kabak Koyu'nda gerçekleşti. Kampta Mersin, Aksaray, Ankara,
bir kültür merkezinde davetli 100 kişiye gösterilen 40 dakikalık film, Bursa, İstanbul, İzmir ve Arjantin'den katılımcılar vardı.
İranlıların cinsiyet değiştirme ameliyatlarına bakışını anlatıyor.
Papa 16. Benediktus, İspanya'nın Valensiya kentinde yönettiği
Gazeteciliği, dergi yöneticiliği ve köşe yazarlığının yanı sıra 'Kadının ayinde İspanyol lardan geleneksel aile değerlerini korumalarını istedi.
Adı Yok' adlı satış rekorları Papa, eşcinsel evliliklerinin yasal olduğu İspanya'da yaptığı
kıran kitabıyla da kadın konuşmasına, "Kilisenin hayır demesi gereken birçok konu var"
özgür-leşmesinin simgesi diye başladı. Papa, evliliğin kadın ve erkek arasında yapılması
haline gelen Duygu Asena, gerektiğini vurguladı.
30 Temmuz sabahı yaşama
veda etti. Asena, iki yıldır Gazeteci Abdülbaki Koşar'ı bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle
beyin tümörüyle mücadele tutuklanan Ferhat B. Hakkında fezleke düzenlendi. Fezlekede,
ediyordu. şüpheli Ferhat B.'nin 'bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla
kasten insan öldürmek' suçundan müebbet hapis, 'nitelikli yağma'
HIV/AIDS Önleme ve suçundan da 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Destek Projesi kapsamında Adli tıp raporuna göre Koşar, 32 bıçak darbesi sonucu hayatını
desteklenen "Gökkuşağı kaybetmişti.
Projesi"nin ilk partisi 29
Temmuz Cumartesi günü ABD Savunma Bakanlığı'na ait bir belgede, eşcinselliğin 'akıl
Blue Bar'da gerçekleşti. hastalıkları' kategorisinde değerlendirildiği ortaya çıktı. Söz konusu
Kaos GL, girişte ücretsiz belgede eşcinselliğin 'zihinsel gerilik ve kişilik bozukluğu' listesinde
kayganlaştırıcı ve yer almasına siyasetçiler de tepki gösterdi. Dokuz Kongre üyesi,
HIV/AlDS'le ilgili bilgilendirici 2003'te yeniden 'geçerli' onayı alan belgenin geri çekilmesi için
broşürler dağıttı. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'e mektup yazdı, bir Pentagon
sözcüsü de 'belgenin yeniden gözden geçirildiğini' aktardı.

"Ben o konuyu cevaplamaya çalıştıkça, konu saçma sapan


büyüyor. Bunu ispatlamak mümkün mü? Ortaya bir iddia atıyorlar
güzün madisi o kadar. Bir de hassas bir konu, iki ucu şekerli değnek. Geylerin
de rencide olmayacağı bir cevap vermek lazım, çıkıp maço bir laf
edeceğim, garip olacak. Hadi herkes memnun olacaksa buradan
cevap vereyim: Ben eşcinsel değilim! Daha ötesinde ne diyebilirim?"
"Homoseksüeller, çocuklukta yaşadıkları sorunlar yüzünden öyleler (Özcan Deniz 'Hakkınızda eşcinsel dedikoduları da yapıldı. Var mı
ama bu insanlar psikanalizle kendilerini düzeltebilirler." aslı astarı?' sorusuna böyle yanıt verdi. Ama biz asıl o 'maço
(Tarkan, psikanalizden sonra bu kadar 'düzelebildi') yanıt'ı merak ediyoruz.)
İran'daki idamları ve
eşcinselliğin suç olmasını
protesto etmek amacıyla
bir hafta boyunca imza
toplayan Ankara'dan Kaos
GL Derneği ile Pembe
Hayat Derneği, Bursa1
dan Bursa Gökkuşağı
Derneği ve İstanbul'dan
Lambdaistanbul LGBTT
Dayanışma Derneği'nden
eşcinseller ve travestiler,
22 Temmuz'da Ankara
İran Büyükelçiliği ve
İstanbul İran Konsolosluğu
önünde eşzamanlı bir
basın açıklaması yaptı. 19
Temmuz 2005'de İran'da
16 yaşındaki Mahmoud
Asgari ile 18 yaşındaki
Ayaz Marhoni'nin idam
edilmesinin yıldönümü
nedeniyle yapılan basın
açıklamasının ardından,
toplanan imzalar elçilik
kapısına bırakıldı.

bu saldırıların temelinde toplumun gerekçelerle uygun bulmadığını beyan


insanlara dayattığı eşcinsel düşmanlığı etmişti!!!
yatmaktadır. Bu düşmanlık gün geçtikçe
şiddet tohumları serpmektedir. Bunu
'Sinema/TV dalının adayları da güçlüydü:
göremeyen çoğu kişi ve kurum insan
Alişan, Kadir İnanır ve Oktay Kaynarca. 38
haklarını çiğneyerek toplumu eşcinsel,
oy alarak rakiplerini geride bırakan Alişan
biseksüel, travesti ve transeksüel lere karşı
büyük ödülün sahibi oldu!!! Alişan oynadığı
Lambdaistanbul, 'Hormonlu Domates kışkırtmaktadır. Dolayısıyla bu kişiler ve
gey rolünü unutturmak için "esaslı bir
Ödüllerini Eşcinsel Onur Haftası etkinlikleri kurumlar şiddet çığırtkanlığı yapmaktan
tecavüz sahnesi çekmek zorunda
kapsamında dağıttı. Medya ve siyaset çekinmemektedirler..."
olduğunu" söylemişti.
dünyasında yılın en homofobik isimlerine
verilen ödüllerin sahipleri bu sene de
and the 'hormonlu domates' goes to...
törende yoktu! Ve siyasetçiler... Bu dalda adaylar Ayhan
Zeynep Tekin Börü ve Ertan Yülek'ti. 481
'Basın' alanında Ali Murat Güven, kişinin oyuyla en homofobik siyasetçi
Lambdaistanbul'un 'Hormonlu Domatesleri
Selahattin Duman ve Şükrü Kanber gibi seçilen AKP Adana Milletvekili Ayhan
bu yıl yine medya ve siyaset dünyasının 'en
güçlü rakiplerini geride bırakan Betül Aşık, Zeynep Tekin Börü, 'O Bir Hanımefendi'
homofobik'lerine verildi.
eşcinselleri "sefil yaratıklar", "hilkat yarışmasını "eşcinselliğe özendiren" ve
garibeleri" olarak tanımladığı ve toplumu "Türk milletinin etik değerlerine zıt" olarak
Lambdaistanbul üyeleri, ödül töreninden eşcinsellere karşı kışkırttığı için hormonlu yorumlamış ve bu konuda kampanya
önce yaptıkları basın açıklamasında, domatese değer bulundu! Aşık, Lambda'nın başlatmıştı.
eşcinsel düşmanlığına dikkat çekmek için internet sitesinde yapılan oylamada 301
Hormonlu Domates Homofobi Ödüllerini oyla ipi göğüsledi!!!
Lambdaistanbul, ödülü kazanamayan
düzenlediklerini belirterek şunları söyledi:
adayları şöyle teselli etti: "Ödülü
'Kurumlar' dalında Ankara, Bursa ve alamayanlar ise hiç üzülmesinler çünkü
"Tıpkı geçen sene olduğu gibi bu sene de İstanbul valilikleri, Kızılay, TSK, RTÜK, kendileri de ödül almış kadar
'sapık', 'çürük', 'teşhirci' yada 'hastalıklı' İstanbul Büyükşehir Belediyesi, homofobiktirler. Sonuçta Hormonlu
olmadığımızı kamuoyuna haykırmak için Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Domates almaya aday olmak da önemli bir
burada toplanmış bulunuyoruz. Eşcinsel, Şişli Emniyet Müdürlüğü'nün aday olduğu homofobi göstergesidir. Dolayısıyla, aynı
biseksüel, travesti ve transeksüellerin listeden Ankara, Bursa ve İstanbul kendini eleştirme ve dönüştürme süreci,
varlıkları yok sayılmaya ya da yok edilmeye Valilikleri yılın en homofobik kurumları ödül alamayanları da beklemektedir.
çalışıldıkça biz sokaklara çıkıp varlığımızı olarak Hormonlu Domates'i hak ettiler. Umarız bu Hormonlu Domatesler, ödül
kanıtlamaya devam edeceğiz. Maalesef Ankara ve Bursa Valilikleri, bu şehirlerde sahipleri ve adayları için homofobilerini
geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de kimi yer alan eşcinsel, biseksüel, travesti ve kırmaları yönünde önemli bir adım olur."
kişi ve kurumlar, yaptıkları konuşmalarla ya transeksüel derneklerini ahlaka ve hukuka
da aldıkları kararlarla eşcinsel, biseksüel, aykırı bularak savcılığa suç duyurusunda
Hormonlu Domates Homofobi Ödülleri için
travesti ve transeksüellere saldırmaya bulunmuş, İstanbul Valiliği ise
709 kişi oy kullanmıştı.
devam ettiler. Hepinizin kabul edeceği gibi Lambdaistanbul'un tüzüğünü aynı
güzün madisi zamanında bu evliliklerin serbest hale getirilmesini isteyecektir.
Bütün dünya insanları büyük bir buhranın içerisindedir. Birçok
insani temeller unutuldu."
(Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı 'Prof. Dr.' Numan
Kurtulmuş'a buhran sebebiyle acil şifalar diliyoruz.)
"Dünya'da uyuşturucu, esrar gibi maddelerin kullanımı hızla
yayılıyor. Aile değerleri yok ediliyor. Fuhuş, artık normal bir şey "Kadın kılığında gezen eşcinsel erkekler biliriz. Ben vaktiyle,
gibi gösteriliyor. Türkiye'de bile zina serbest hale getirildi. Aile kolunda çantasıyla böyle bir köy delikanlısı görmüştüm Tünel'de.
kurumu çökmektedir. Özellikle AB'de boşanma oranı yüzde 70'in İrkildiğimi hatırlıyorum."
üzerindedir. Evlilik artık bir sözleşme gibi yapılmaktadır. Yine AB'de (Televizyon Makinası' starı Hakkı Devrim'in irkilten yorumu.)
gey ve lezbiyen evlilikler serbest hale geldi. AB, bu hükümet

Dağılan Avustralyalı müzik grubu Savage Garden'ın eski solisti Darren İstanbul Maltepe'de 50 kişilik bir grup Tem Otoyolu'nda fuhuş yapan
Hayes, iki yıldır birlikte olduğu travestilere karşı eylem yaptı. Eli sopalı grup travestilerin kendilerini tehdit
erkek arkadaşıyla evlendiğini ettiğini, tartıştıklarında da evlerini basmaya kalkıştıklarını iddia etti.
açıkladı. Darren Hayes
internet sitesinde yaptığı ABD'de 22 Temmuz'da sona eren "Gaygames"in ardından, benzer ama
açıklamada, Richard Cullen 'alternatif bir gey olimpiyatı olan "Outgames" Kanada'nın Montreal kentinde
ile 19 Haziran'da Londra'da gerçekleştirildi. Outgames'de 100'den fazla ülkeden 15 binin üzerinde atlet
evlendiğini, bunun 37 dalda yarıştı.
yaşamındaki en anlamlı olay
olduğunu söyledi. Eşcinsel Yargıtay, cinsiyet değiştirmek isteyen bir kadının açtığı davayı, 'erkek dış
evliliğinin kabul edildiği bir genital organlarına sahip olmadığı' gerekçesiyle reddeden yerel mahkemenin
çağda yaşadığından ötürü kararını bozdu. Kadının Medeni Yasa'nın 40. maddesi uyarınca, cinsiyetinin
kendisini şanslı hissettiğini erkek olarak değiştirilmesine izin verilmesi ve bunun nüfus cüzdanına
belirten Hayes, "Kalbimin geçirilmesi istemiyle açtığı davaya ilişkin Yargıtay kararında, davacıya
I güvende ve hoşnut olduğu bir cinsiyetini değiştirmesi gerekli ilk operasyonun yapıldığı da kaydedilerek
yerdeyim" diye konuştu. şöyle denildi: "Davacıya cinsiyet değişikliği için ikinci operasyonun da yapılıp
'Sağlık Kurulu Raporu' sunması için imkan tanınması gerekirken, davanın
Kaos GL'li Kadınlar'ın düzenlediği Kadın Kadına Öykü Yarışması sonuçlandı. reddi doğru bulunmamıştır."
Bu sene ilk kez düzenlenen yarışmaya 'kadın kadına yaşanan mutlu aşkların'
anlatıldığı öyküler katıldı. Yarışmada birinciliği 'Ayrı' ve 'Lilith'e Göre Yaradılış' Şiddetten Arınmışlık
adlı öyküler paylaştı. İkincilik ödülü 'Roman Ateşi'ne verilirken, üçüncülüğe Antrenmanı 5-11 Haziran
de 'Vapurdaki Kadın' adlı öykü değer bulundu. Diğer ödüller için: 2006 tarihleri arasında
www.kaosgl.org. İzmir Gümüldür'de
gerçekleşti. Şiddetsizlik
Son zamanlarda travesti ve transeksüellere yönelik artan şiddet olaylarını ilkelerinin güçlendirilmesi
protesto etmek amacıyla 18 Haziran Cumartesi günü Ankara'da buluşan ve ütopyaların
eşcinseller, travesti ve transeksüellerin hak ve özgürlüklerine saygı gerçekleştirilmesine
duyulmasını, eşcinsellere yönelik şiddetin önlenmesi istediler. yönelik yapılan çalışmaya
Lambdaistanbul'un düzenlediği eylemde, Kurtuluş Parkı'nda buluşan grup Ankara, Antakya, Antalya,
Yüksel Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı'na kadar sloganlarla yürüdü. Diyarbakır, İstanbul ve
Basın açıklamasının okunmasıyla son bulan eyleme İstanbul, Eskişehir, İzmir'den sivil toplum
Bursa gibi pek çok ilden eşcinseller katıldı. Aralarında kadın örgütleri ve kuruluşları temsilcileri
insan hakları örgütlerinden katılımcıların da bulunduğu grup, nisan ayından katıldı. Şiddetsizliğin içselleştirilmesine yönelik antrenmanların yapıldığı
beri Eryaman'da, travesti ve transeksüellerin kalabalık gruplar tarafından çalışmada antrenör adayları oyunlar ve egzersizlerle şiddetsizliğin ilkelerini
planlı ve sistematik şekilde saldırıya uğradığını söyledi. birlikte belirledi.

Avusturya'da eşcinsel çiftlere yönelik düzenlenen ve çeşitliliğin bir simgesi Çin'de HIV/AIDS taşıyan mahkumların ülkenin güneyindeki Guangdong
olan dans turnuvasına bu yıl da Avrupa ve Amerika'dan çok sayıda eşcinsel eyaletinde yeni yapılacak iki özel cezaevinde toplanacağı açıklandı. Çinli
çiftin katılması bekleniyor. 6. Uluslararası Eşitlik Dans Turnuvası Viyana'da yetkililer uzun süre ülkede HİV'in varlığını ve vakaları gizlemekle suçlanıyordu.
23 Eylül 2006 tarihinde gerçekleşecek. Turnuva; Sistadance, Rosa's Tanzbar, Devlet medyasına göre, Guangdong'da 20 AİDS hastası ile 500 HIV pozitif
Resis.dance, Rainbow Dancers gibi Viyanalı dans gruplarının oluşturduğu mahkum bulunuyor.
ortak platform tarafından düzenleniyor.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Mine Gencel Bek'in
Türkiye'de yayınlanan 4 büyük gazetede 10 ay içinde yayınlanan toplam
18 bin 310 haberi incelediği araştırmada, cinsel yönelimlerle ilgili haberler,
haberlerde kullanılan kavramlara göre kategorize edildi. Buna göre,
'eşcinsellik', haberlerde kullanılma sıralamasında yüzde 42.1 ile ilk sırada.
İkinci sırayı yüzde 16.5 ile lezbiyen, üçüncü sırayı yüzde 15.7 ile travesti,
dördüncü sırayı yüzde 14 ile gey, beşinci sırayı yüzde 10.7 ile transeksüel
alıyor. Biseksüel kavramının kullanılma oranı ise yüzde 0.8.

Cumhurbaşkanı Lech Kaçinski'nin Varşova Belediye Başkanı olduğu


dönemde gençlere kötü örnek olduğu gerekçesiyle iki kez yasakladığı 'Eşitlik
Yürüyüşü', ilk kez yasal olarak Polonya Parlamentosu binası önünde başladı.
Yürüyüşe eşcinsel, lezbiyen, liberal ve insan hakları savunucusu 3 bin
gösterici katıldı. Yürüyüş sırasında göstericileri taşlayan aşırı milliyetçi bir
grup, polis tarafından gözaltına alındı. Yürüyüşe sol görüşlü milletvekillerinin
yanı sıra Avrupa Birliği'ne bağlı sivil toplum örgütlerinden yetkililer de katıldı.
Rusya'da yaşadıkları ayrımcılıkları protesto etmek için yürüyüş düzenleyen Erkek partnerinin sokaklarda tacize uğradığını söyleyen Hollanda'nın
gey ve lezbiyen hakları savunucuları polis ve milliyetçi protestocuların Estonya Büyükelçisi, bu ülkede 'ayrımcılık ve ırkçılık olduğu' gerekçesiyle
saldırısına uğradı. tayinini istedi. Hollanda Dışişleri Bakanlığı'nın Kanada'nın Montreal
Yürüyüşleri engellenen eylemciler, Moskova Valiliğinin izin vermemesine konsolosluğuna atandığını duyurduğu büyükelçi
karşın protesto eylemini gerçekleştirerek Rusya'daki eşcinsellerin uğradığı
haksızlıklara dikkat çekmeye çalışıyordu. Yürüyüşü örgütleyen Nikolay Türkiye'den Kaos GL ile İsviçre'den RFSL'nin ortaklaşa yürüttüğü 'LGBT
Alexeyev tutuklanırken 120 kişi de gözaltına alındı. Yayıncılığında Deneyim Alışverişi' adlı projenin ikinci ayağı 2-6 Ağustos
2006 tarihleri arasında İsveç'in başkenti Stockholm'de gerçekleşti.
Örgütler, Türkiye ve İsveç'teki yayıncılık deneyimlerini paylaştı.
2006 MTV Film Ödülleri sahiplerini buldu. Jake Gyllenhaal geceden iki
ödülle ayrıldı. Oscar ödüllü Reese VVitherspoon'u geçerek 'en iyi oyunculuk

performansı' ödülünü alan Gyllenhaal, 'Brokeback Dağı'ndaki iki eşcinselin


öpüşme sahnesiyle de rol arkadaşı Heath Ledger'la birlikte, 'en iyi
öpüşme' ödülünü kaptı. Gyllenhall, "Bu, ben ve Heath için büyük bir
onur" dedi.
Her yıl dünyanın farklı bir şehrinde düzenlenen
Kadın olarak emekli maaşı alamadığı gerekçesiyle ülkesi İngiltere'yi 'Oueeruption' buluşmalarının dokuzuncusu bu yıl
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet eden transeksüel Linda
Grant, açtığı davayı kazandı. Karar, cinsiyet değiştirenlerin sosyal hakları 3-13 Ağustos 2006 tarihleri arasında İsrail'in başkenti
konusunda Strasbourg mahkemesinin ikinci önemli içtihadı oldu. Bugün Tel-Aviv'de düzenlendi. İlki 1998 yılında Londra'da
68 yaşında olan Grant, 26 yaşındayken cinsiyet değiştirme ameliyatı
olmuştu. İngiltere Grant'a 29 bin 849 avro tazminat ödemekle cezalandırıldı. yapılan Oueeruption, dayatılan gey yaşam tarzına
İngiltere'de kadınlar için emeklilik yaşı 60. ve etkinliklerine karşı bir alternatifken sonraki yıllarda
Belarus resmi televizyonunun Letonyalı bir diplomatın eşcinsel ilişkisinin radikal eşcinsel kişi ve grupların da birleştiği bir ağ
yer aldığı gizli kamera görüntülerini yayınlaması iki ülke arasında siyasi halini almıştı.
krize yol açtı. Letonya Dışişleri Bakanı Artis Pabriks bunun diplomatlarını
rezil etmeye yönelik benzeri görülmemiş bir saldırı olduğunu söyledi.
Pabriks, "Bu görüntülerin yayınlanması Viyana Konvansiyonu'na aykırı
çünkü bu, diplomatımızın özel yaşam alanının ihlalidir" dedi.

Birleşmiş Milletlerin düzenlediği AİDS Konferansı 31 Mayıs-2 Haziran


2006 tarihleri arasında NevvYork'ta yapıldı. Katılımcılar, hastalıkla gelecekte
nasıl mücadele edileceğine yönelik bir deklarasyon belirleme konusunda
ilerleme sağladı. Nihai anlaşmanın son taslağında, AİDS hastalığına
yakalanma riski en fazla olan kişileri tanımak için 'savunmasız gruplar'
ifadesi yer aldı. Bu noktada eşcinseller, seks işçileri ve uyuşturucu
bağımlılarından ise özel olarak bahsedilmeyecek. Beş yıl önceki AİDS
Konferansı'nda üzerinde anlaşma sağlanan hedeflerin hemen hiçbirine
ulaşılamamıştı.

Hans Glaubitz, geçen yıl bir Estonya gazetesinin eşcinsel ilişkiyi haber
yapması üzerine başlayan tacizlerin ırkçıların siyah elçilik çalışanlarını
hedef alarak devam ettiğine dikkat çekmişti.

Fransa'da yapılan bir kamuoyu araştırması, seçmenlerin yüzde 60'ının


eşcinsel evliliğine sıcak baktığını ortaya koydu. Fransa'da, uzun süre
birlikte yaşayan eşcinsel çiftlerin, evli heteroseksüel çiftlere tanınan sosyal
ve ekonomik haklardan yararlanma hakkı bulunuyor. Bir kamuoyu
araştırmasına göre, solcu seçmenlerin yüzde 73'ü eşcinsellerin evliliğini
desteklerken, sağcı seçmenlerin yüzde 54'ü buna karşı çıkıyor. Fransa'da
muhalefetteki Sosyalist Parti, gelecek seçimlerin sonucunda iktidara
gelmeleri halinde, 'eşcinsellerin evlenmelerine olanak sağlayan yasal
düzenlemeyi yapacağı' sözünü vermişti.
"Ne hastayız, ne ahlaksız. İnsanız!"
Bursa'da eşcinsellerin ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını protesto etmek için yürümek isteyen eşcinsel, travesti ve transeksüeller Bursa
Spor formalı kişilerin saldırısına uğradı. Gökkuşağı Dernegi'nin düzenlediği yürüyüş, vahşi saldırılarla engellenmeseydi eşcinsellerin
özgürleşmesi için Ankara ve İstanbul dışında yapılan ilk eylem olacaktı.

"Buradan çıkış yok, öleceksiniz"


Gökkuşağı Travesti Transeksüel Gey ve Lezbiyenleri Koruma Yardımlaşma ve Kültürel Etkinlikleri Geliştirme Dernegi'nin 6 Ağustos 2006
tarihinde düzenlediği yürüyüş Bursa
Sporlu Esnaf ve Sanatkarlar Dernegi'nin başkanı Fevzinur Dündar'ın örgütlediği saldırganlar tarafından engellenmek istendi. Gerekli izinlerin
alındığı bu 'yasal' eyleme katılan eşcinsel, travesti ve transeksüeller, 250 kişilik grubun taşlı sopalı saldırısına maruz kaldı, polisin saldırganları
dağıtmak için hiçbir 'etkin' girişimde bulunmaması üzerine de yürüyüşü iptal
etti. Basın mensuplarıyla birlikte dernek binasına giden Gökkuşağı üyeleri ile
Kaos GL ve Pembe Hayat gibi diğer destekçi LGBTT örgütleri, basın açıklamasını
burada yaptılar. Dışarıda ise Bursa Spor formalı saldırganlar "Bir avuç dönme,
dua edin polise", "Buradan çıkış yok, öleceksiniz" sloganları atıyordu.
Basın açıklamasında LGBTT demeklerini temsilen Öykü, Ebru ve Buse, eşcinselleri
hedef göstererek Bursa Spor taraftarlarını şiddete teşvik eden Fevzinur Dündar'ı
ve saldırganlara karşı önlem almayan Bursa Emniyet Müdürlüğünü eleştirdi.
Yürüyüşe katılan Lambdaistanbul yaptığı açıklamada güvenlik görevlilerinin,
güvenliği sağlayamayacakları gerekçesiyle yürüyüşe izin vermeyeceklerini,
eylemcilerin ısrarlı olması durumunda onları gözaltına almakla tehdit ettiklerini
söyledi.
Açıklamanın ardından İstanbul ve Ankara'dan gelen eylemciler illerine dönmek
üzere polis koruması eşliğinde Bursa terminaline gitti. Gökkuşağı Derneği'nde
beklemekte olan grup ise ancak akşam saatlerinde polis eşliğinde dernek
binasından çıkabildi.

'Bu suça ortaksınız! 1


Gökkuşağı Derneği saldırganlara gösterilen hoşgörü nün eşcinselleri yok etme
iradesinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Derneğin olaylar üzerine yayınladığı
açıklamada, Bursa Sporlu Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Başkanı Fevzinur
Dündar'ın provokatif basın açıklamalarıyla, yürüyüşü gerçekleştirecek grubu
linç çağrısı yaparak alenen suç işlediğine dikkat çekildi. Güvenlik güçlerinin
bu çağrı üzerine Dündar hakkında yasal işlem başlatması gerekirken 'korkudan'
yürüyüşü engelleme girişimlerine seyirci kaldığını belirten Gökkuşağı Derneği,
"Bu anlamıyla mülki amirler de hukuk dışı linç ortamının ortağıdırlar" dedi.
Açıklama şöyle devam etti:
"Bizler temel demokratik haklarımızdan birini kullanırken karşılaştığımız bu
tutumun, devletin LGBTT örgütlenmelerine karşı takındığı engelleyici tavrın
devamı olduğunu düşünüyoruz. Basın bayramı olan 24 Temmuz'da Kaos GL
Dergisi'nin yasaklanması ve toplatılması; Gökkuşağı ve Lambdaistanbul'un
kapatılmak istenmesi; Ankara, Bursa, İstanbul, İzmir ve Mersin'de travesti ve
transeksüellere yönelik sürdürülen sistematik saldırılar, keyfi gözaltılar,
cezalandırılmalar, ayrımcı ve eşitlikten uzak tutumlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Ahlaksız olduğu gerekçesiyle kimi kurum ve kuruluşlara, kapımıza gelip bizi
linç etmeye çalışanlara asıl ahlaksızlığın eşcinsel, biseksüel, travesti ve transeksüel
gerçekliğini görmemekte ısrar etmek, var olan ve herhalükarda var olmaya
devam edecek eşcinsel, biseksüel, travesti ve transeksüelleri ikiyüzlü bir yaşama
itmek ve bir linç ortamını yaratmak olduğunu hatırlatmak isteriz."

Yürütmeyeceğiz!'
Maruz kaldıkları saldırıların insan hakları ve demokrasiye karşı saldırı olduğunu
belirten Gökkuşağı Derneği üyeleri, bu insanlık dışı tavrın bayraktarlığını yapan
Fevzinur Dündar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Dündar,
düzenlediği basın toplantısında yürüyüşün iptal edilmesini istemiş, 'linç etme'
tehdidinde bulunmuş ve Bursa halkını olaya tepki göstermeye şöyle çağırmıştı:
"Bursa evliyalar ve padişahlar şehridir. Böyle toplum dışı insanların yürüyüşlerine sahne olacak kadar adının kirleneceği ve kirlenmeyi
hak ettiği bir şehir değildir. Kesinlikle engel olacağız. Bu yürüyüş için kanuni yönden belki bir şey yapılamamıştır. Ama toplumsal açıdan
bizler bunun karşısında olacağız ve gerçekleşmesini engelleyeceğiz. Bursa böyle kimliği belirsiz lanet insanların cirit atacağı bir şehir
değildir. Emniyet yetkililerine, valiliğe ve siyasilere sesleniyorum: Bu insanların linç edilmesini istemiyorlarsa tutum ve hareketlerini
netleştirsinler. Koskoca Bursa'da 300 kişiyi yürütmeyeceğiz. Biz 5 bin kişi olacağız. İstiyorlarsa gelsin, yürüsünler."
Sahip çıkıyoruz!
Bursa Gökkuşağı Derneği ve Lambdaistanbul'un Lezbiyen Gey Biseksüel Transeksüel ve Travesti Dayanışma Derneğinin "ahlaka aykırı"
oldukları gerekçesiyle kapatılması istemiyle il valiliklerinin savcılığa suç duyurusunda bulunması ve Kaos GL Dergisi nin 'Pornografi' başlıklı
özel sayısının "ahlaka aykırı" bulunarak toplatılmasını protesto etmek amacıyla düzenlenen yürüyüş, engellenmeseydi eşcinsellere yönelik
şiddet ve ayrımcılığa dikkat çekmek için İstanbul ve Ankara dışında gerçekleştirilen ilk eylem olacaktı.
Kaos GL ile Pembe Hayat LGBTT Derneği, Gökkuşağı LGBTT Derneği'nin düzenlediği yürüyüşün ilkel saldırılarla engellenmesini protesto
etmek için 8 Ağustos'ta Ankara Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir basın açıklaması yaptı. Amargi Kadın Kooperatifi,
Ankaralı Feministler, Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Ulusal Koordinasyonu, Bursa Anti-Otoriter Girişim, Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma
Derneği, Cinsel Sağlık Derneği, Feminist Kadın Çevresi, Filmmor, Günyüzü Kadın Danışma Dayanışma Kooperatifi, İnsan Hakları Derneği,
İnsan Hakları Gündemi Derneği, KA.DER, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Haklan - Yeni Çözümler
Vakfı, Kara Haber Video Eylem Atölyesi, Lambdaistanbul LGBTT Derneği, Uçan Süpürge ve Van Kadın Derneği'nin destek verdiği basın
açıklamasında Türkiye'de son yıllarda LGBT bireylere yönelik homofobi ve transfobinin 'görünür' olduğuna ama yaşanan şiddet olaylarının
insan hakları çerçevesinde ele alınmadığına dikkat çekilerek "Yükselen milliyetçilik akımına paralel olarak toplumun farklı kesimlerine
yönelik saldırılar Bursa'da LGBT bireylere karşı şiddete dönüştü" denildi. Açıklama şöyle devam etti: "Türkiye'de travesti ve transeksüeller
medyada sürekli 'olay çıkaran insanlar' olarak sunuluyor. Bursa'daki olası şiddet olaylarının meydana gelmemesi için sağduyulu bir şekilde
hareket edilerek basın açıklaması dernek merkezinde yapıldı. Şimdiye kadar şiddet zanlısı olarak gösterilen travesti ve transeksüellerin
asıl şiddet mağduru oldukları gözler önüne serildi.
Bursa'da yaşanan olaylar sadece lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel yurttaşların değil tüm toplumun hak ve özgürlüklerine
yönelik yapılan bir saldırıdır.
Bursa yürüyüşünün engellenmesini ve Bursa'da yaşanan olayları kınıyoruz."

Gökkuşağı Derneği
telefon-faks: 0 224. 225 28 03-04
adres: Orhanbey Mah. Atatürk Cad. Oba İş Hanı No:45 B. No: 703 Osmangazi-Bursa
Fobim var Homo cinsinden
Hayatın her alanında homofobik tutum ve
davranışlarla karşı karşıya kalıyoruz. Cinsel
yönelimimizden dolayı ayrımcılığa maruz bırakılıyoruz.
Homofobiye karşı duramadığımızda, kaygılarımızı
ve öfkemizi içimizde büyütüp kendimize ve kendimiz
gibi olanlara yöneltiyoruz. Oysa bu, ihtiyacımız olan
en son şey!

Peki nedir 'Homofobi1? Homofobi yalnızca


eşcinsellerin derdi mi? Öyle ise nasıl oluyor da
heteroseksüel kadın ve erkeklerin meselesine
dönüşüyor? Ruh sağlığı çalışmalarında ve
uygulamalarında homofobi nasıl yaşanıyor?

'Queer' demeden eşcinsel politikadan söz edemez


hale geldik. Peki nedir bu 'Öueer'? Yeni bir eşcinsel
hayat biçimi midir? Yoksa yeni kavramlar üretmeye
meraklı insanların uydurduğu bir şeyden mi ibarettir?

Türkiye'de homofobinin üzerimize oklar biçiminde


yağdığı alanlardan biri de medya. Geçen aylarda
gerçekleştirdiğimiz 'Uluslararası Homofobi Karşıtı
Buluşma'da bu konu üzerine epey kafa yormuştuk.
Buluşmadan en çarpıcı notlar, homofobinin kaynağı
ve nelere yol açtığı üzerine yapılan sunumlar,
tartışmalar, lezbiyenler ve biseksüel kadınlara yönelik
ayrımcılık ve homofobi...

Ve tabii... şöyle de söylenebilir: Korku ruhu kemirir.

Ya da: Korkunun ecele faydası yoktur da denebilir.


Homofobiye Karşı
Gökkuşağı
Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar başlıklı söyleşiye katılan Sosyal Psikolog günlerde.
ve Dayanışma Deneği'nin düzenlediği Melek Göregenli homofobinin köklerini ve
Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma, 17- Türkiye'deki yansımalarını çarpıcı örneklerle Başak Okuducu, 20, Ankara
21 Mayıs 2006 tarihleri arasında Ankara'da anlattı. Benim gibi insanların olması hem de duyarlı
yapıldı. Ekin Sanat Merkezi ve Kaos Kültür bir şekilde bir araya gelerek eşcinsel,
Merkezi'nde gerçekleşen etkinliklere katılım "Sistemleştirilmiş Bir Düşmanlık Türü Olarak biseksüel, travesti ve transeksüellerin
oldukça iyiydi. Homofobi" ise Türkiye'nin en önemli yaşadıktan sorunların tartışılması ve bu yönde
edebiyatçılarından biri olan Murathan çözümler aranmasını gönnek beni çok mutlu
"17 Mayıs Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Mungan'ın söyleşi başlığıydı. Mungan'ın, etti ve kendimi iyi hissetmemi sağladı. Yalnız
Günü" nedeniyle düzenlenen buluşma için Türkiye'de homofobinin hangi yüzlerle olmadığımızı ve gittikçe daha rahat kendimizi
söyleşilerden forumlara, gösterimlerden karşımıza çıktığını anlattığı konuşmasına çok ifade edebileceğimizi çözmek... Aynca kendi
atölye çalışmalarına rengarenk bir program sayıda dinleyici katıldı. içimizde olan homofobiyi yenme açısından
hazırlanmıştı. Etkinlikler boyunca Ankara, toplantıların, film gösterimlerinin ve
yurt içi ve yurt dışından pek çok konuğu Erkek bedeninin görsel estetiği, eşcinsel aşk söyleşilerin oldukça önemli olduğunu
ağırladı. ve erotik fanteziler üzerine odaklanan düşünüyorum.
resimleriyle tanınan Taner Ceylan'ın
Bu etkinliklerden biri de "Medya İletişim "Sanattaki İzler, Kişisel Tecrübeler" başlıklı Mine Yapıcıoğlu, 20, Ankara
Forumu" idi. Forumda; Türkiye'de sunumu ise büyüleyiciydi. Farkında olup anlamadığım bir çok şeyi,
homofobinin en yoğun haliyle yaşandığı beklediğimden daha fazlasını anladım,
alanlardan biri olan medya, enine boyuna Psikolog Mahmut Şefik Nil'in sindirdim.
tartışıldı. "Ruh Sağlığı Çalışmalarında ve moderatörlüğünü yaptığı "Kendime Yolculuk"
Uygulamalarında Homofobi" başlıklı forumda başlıklı atölye, olanaklar ve engeller, Aslı Özden, 26, İzmir
ise Türkiye ve Hollanda'da ruh sağlığı algılamalar ve önyargılar üzerine verimli bir Farklı görüşlere sahip eşcinsellerle bir arada
alanındaki çalışmalar ve sorunlar konuşuldu. keyifli bir çalışmaydı. olmak çok güzel bir deneyim oldu. Özellikle
Taner Ceylan 'in sunumu muhteşemdi. Aynca
Buluşmanın en çok tartışılan forumlarından Buluşmada salonlarını dolduran diğer Murathan Mungan'ın konuşmasını çok
biride "Queer"oldu. Türkiye'de yeni yeni etkinlikler ise film gösterimleri oldu. beğendim. Çok aktivist ve anarşistti. 15
tartışılan Queer kavramı bu forumda farklı
görüş ve yorumlar eşliğinde ele alındı; Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Cuma Özdemir, 23, Osmaniye
eşcinsel arzuyu adlandırma ve sınıflandırmaya öğrencilerinin çektiği "Kadın Adam" ile "Eksik Uluslararası olmasından dolayı Türkiye
tarihsel bir bakış gerçekleşti. Dilek", Aykut Atasay'ın tartışmalara yol açan eşcinsel hareketinin daha fazla tanınması ve
bol ödüllü filmi "Travesti Terörü", Uluslararası destek olması için çok iyi bir adım olduğunu
Kaos GL dergisinin bir sonraki sayısında Af Örgütü'nün katkılarıyla gösterilen, Diana düşünüyorum.
dosya konusu olarak okurlara ulaşacak olan Volbeda'nınyönettiği "İnsanlıkDışı" (Less
"Homofobiye Karşı Mücadelede Uluslararası Than Human) adlı belgesel 'başka hayatlar'a Anıl Telcioğlu, 22, Ankara
Deneyimler" ise Uluslararası Homofobi Karşıtı en gerçek yerden bakan filmlerdi. Buluşmanın Bu buluşma, homofobinin toplumsal
Buluşma'nın forum başlıklarından bir ilk gününde ayrıca Kaos GL ve Karahaber nedenlerini, toplumdaki cinsiyet algısının
diğeriydi. Homofobinin yalnızca Türkiye'de Vıdeo-Eylem Atölyesi'nin ortaklaşa hazırladığı homofobiyle olan bağını ortaya koyması
görünmediğini bilmekle birlikte, başka "Devrim Beni Aramadı" adlı film de gösterildi. açısından önemliydi.
ülkelerde nasıl yaşandığını ve homofobiyle Yönetmenliğini Oktay Ince'nin yaptığı film
mücadele için ne gibi önlemler alındığını homofobi üzerine eşcinsel ya da Yasemin Öz, 32, Ankara
yeterince bilmiyorduk. Buluşmanın heteroseksüel kişiler ve kuruluşlarla yapılmış Ufuk açıcı ve renkli bir buluşmaydı. Eksik
uluslararası konuklan bu konudaki tüm birikim röportajlardan oluşan bir belge niteliğindeydi. bırakılan bir şey görmedim. Birbirimizin
ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. deneyimlerinden bir şeyler öğrendiğimizi
Norveç, Danimarka, İsviçre, Britanya, Her sene 17 Mayıs'ta gerçekleşecek sanıyorum. Elinize sağlık.
Kanada, Makedonya, Polonya ve Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma'nın,
Hollanda 'dan gelen bu konuklar arasında homofobiden arınmış birey ve toplulukların Hasbiye Günaçtı, 45, İstanbul
Norveç İşçi Partisi Milletvekili Anette çoğalmasına katkıda bulunacağına Öğrenmenin, bilgilenmenin sonu yok Benim
Trettebergstuen de bulunuyordu. inanıyoruz. için düşüncelerimi gözden geçirdiğim, yeni
davranış ve stratejiler geliştirmede
"Lezbiyen ve Biseksüel Kadınlar" forumu ise yararlandığım harika sunumlar oldu.
lezbiyenler ve biseksüel kadınlara kapalıydı. Katıldığım için sevindim. Daha çok insanın
İlerleyen sayfalarda Kaos GL'den Burcu, size
Katılanlar ne dedi? ilgilenmesini, katılımını sağlayabiliriz, diye
'içeriden' haberleri verecek, merak etmeyin! düşünüyorum.
Elif Tekneci, 21, İstanbul
Buluşmanın son gününde yapılan ve Farklı alanlarda devamını beklediğim bir N. Pelin Kalkan, 19, Eskişehir
eşcinselliğin büyük şehirlerin dışında nasıl çalışma. Her şey için teşekkürler. Başanlı buldum. Daha çok tartışılabilir, net
yaşandığını konuştuğumuz "Yerel Gey- çözüm yolları bulunabilirdi. Gerçi buna
Lezbiyen Forumu" ise Türkiye'nin dört bir Zehra Bekişoğlu, 23, İzmir uğraşıldı, biraz yüzeysel kaldı gibi ama genel
köşesinden gey-lezbiyenleri bir araya getirdi. Bir arada olmak ve mücadeleye ilişkin çözüm anlamda iyi ki gelmiş, bu organizasyona
arayışları üzerine düşünmek bağlamında katılmışım. Çok daha farklı şeyler
Buluşma kapsamında düzenlenen söyleşileri yararlı olduğunu düşünüyorum. Bu yararlılık düşünüyorum. Her şey için teşekkür ederim.
de büyük ilgi gördü. "Homofobi ve Aynmcılık" -umarım- eylemliliğe dönüşür önümüzdeki
Gruplararası İlişki ve
Ayrımcılık İdeolojisi
Olarak

Homofobi
Melek Göregenli

Homofobi genel anlamıyla eşcinsellere ilişkin olumsuz duygu, İnsanların farklılıkları algılaması ve temsil etmesi, dolayısıyla
tutum ve davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Eşcinsellerin gruplar arası ilişkilerin oluşmasında önemli bir başka süreç
içinde yaşadıkları toplumlarda karşılaştıkları ayrımcılık, de, insanların ve grupların farklılıklarının açıklanmasında
önyargılar ve kalıp yargılar özellikle eşcinsellerin, cinsel kullanılan kategori ve inanç sistemleridir. Sosyal psikolojide
kimliklerini gizlemeden görünür olmayı daha çok tercih "özcü inançlar" konusundaki ilk tanımlar 1950'li yıllar gibi
etmeleriyle neredeyse doğru orantılı olarak giderek artmakta oldukça erken tarihlere dayanır. Bir grubun özüne dair inançlar
ve sadece eşcinsellerin değil, adil ve özgür bir yaşamı savunan taşıma, önyargılı kişilik, katı, dikotomik ve belirsizliğe karşı
herkesin sorunu haline gelmektedir. Eşcinsellere karşı önyargı toleransı düşük bir bilişsel stilin göstergesidir. Özcü inançlar
ve tutum konuları 1970'li yıllarda sosyal bilimler ve özellikle genel olarak önyargılı tutumlarla birleşir ve önyargılı bilinç
psikoloji içinde araştırmacılar tarafından ele alınmaya durumunun bir öğesini vurgular: Sosyal kategorilerin doğasına
başlanmıştır. Psikolojide homofobiye ilişkin ilk ilişkin inançlar. Grupları birbirinden değişmez özelliklerle
16 kavramsallaştırmalara bakıldığında bu olgunun zihinsel bir ayırmaya götüren sınırları güçlendiren ve farklılıklar üzerinde
düzensizlik olarak, eşcinseller veya eşcinselliğe ilişkin kurgulanan özcü inançlar, yalnızca ayrımcılığa uğrayan gruba
irrasyonel korkularla ilişkilendirilerek bireysel bir patoloji karşı kullanıldığında ayrımcılık ideolojisini beslemezler, aynı
olarak anlaşılmaya çalışıldığı görülmektedir. Oysa bugün zamanda ayrımcılık yapan grubun üyelerinin tek tek
homofobi kişisel bir korku ve irrasyonel bir inanç olmanın kendilerinin ya da grubun kimliğini inşa etme sürecinde kendi
çok ötesinde kültür ve anlam sistemleriyle, kurumlar ve sosyal özlerine dair kalıcı inançları da aynı tür ayrımcılığı besleyebilir.
geleneklerle ilişkili olarak ele alınması gereken politik bir Yani heteroseksüel olmak eşcinsel olmak kadar önemli ve
alanda oluşan, gruplar arası bir sürece işaret etmektedir. öz'e dair bir özellik haline gelir ve egemenlik ilişkisi bu öz
Homofobi, daha bireysel (kişilik, benlik algısı, bilişsel yapılar etrafında kurulur.
vb.) süreçlerin de etkilediği, eşcinsellerin bir dış grup olarak
kavramsallaştırılması sonucunda oluşan ve belirli stereotiplerin Bütün bu sosyal psikolojik süreçler eşcinsellere karşı ayrımcılığı
eşlik ettiği bir gruplar arası ilişki ideolojisi olarak görülebilir; anlamamıza yol açmaktadır fakat en az bu kadar önemli bir
homofobik ideoloji kendiliğinden kişisel bir özellik olarak başka gerçekliğe daha dikkatimizi yöneltmektedir. Farklı ve
değil, belirli bir sosyo-kültürel bağlam içinde oluşmaktadır. egemen olmayana karşı önyargı ve kalıp yargılardan beslenen
Kültürel ve bireysel koşullar ve süreçlere dayalı bütün köklerine ayrımcılık kendisini sadece homofobi olarak
rağmen pek çok sosyal psikolog, homofobinin ırkçılık ve göstermemektedir. Yapılan pek çok araştırma aynı genel
seksizmle bağlantıları içinde anlaşılabileceğini düşünmektedir. bulguya işaret etmektedir. Homofobi, genel olarak
Homofobi bu anlamda seksizmin önemli bir silahıdır. cinsiyetçilikle, otoriterlikle, sistemin meşrulaştırılmasıyla yani
Heteroseksüellikten farklı cinsel yönelimlere sahip insanlara kısacası özgürlük ve adil bir hayatın önündeki her türlü
karşı şiddet, erkekliğin, bir anlamda cinsiyetçi kullanımıyla zihniyete dair engelleyici zihniyet yapılarıyla doğrudan ilişkilidir.
"insanlığın korunması ve kontrolü" için bir mekanizma haline
gelmektedir. Sonuç olarak söylenebilir ki, homofobinin bir gruplar arası
ilişki ideolojisi olarak ele alınması, ayrımcılığı ve şiddeti anlama
Öte yandan pek çok ampirik çalışmanın bulguları, önyargı sürecinde, hepimize özgürleştirici bir çerçeve sağlamaktadır.
ve negatif stereotiplerin, ideolojilerin kutsamasıyla, dışlanan Eşcinselliğe ve eşcinsellere yönelik ayrımcılık ve şiddet
gruplara yönelik değişen biçim ve içeriklerde "şiddet"le konusu bütün önyargı ve ayrımcılılık türleriyle ortak ve farklı
hayata geçirildiğini, ayrımlaşmayı kutsayan ideolojilerin yönleriyle ele alınmalıdır.
geleneksel değerlerle beslenen yeni bir tür "muhafazakarlık"
olduğunu öngörmemize yol açmaktadır. Genel olarak "sağ" Bu nedenle "Eşcinsellerin özgürleşmesi heteroseksüelleri de
olarak nitelendirilebilecek dünya görüşlerinin, ayrımcılığı özgürleştirecektir" sloganı, sadece eşcinsellerin özgür ve
besleyen değerlere daha yakın olduğunu bilsek de, yani bir mutlu bir dünya çabasını vurguladığı için değil, daha önemlisi,
faşizm türünün, "sembolik faşizm"in arka planını oluşturduğu farklılıklarımızın değil benzerliklerimizin ve özgürlük
ve bu dünya görüşünün sadece "sağ" ideolojileri kapsamadığı ihtiyaçlarımızın öne çıktığı bir hayat tasavvurunda her türlü
düşünülebilir. İnsanlar ya da gruplar arası hiyerarşinin doğal ayrımcılığın benzer kaynaklardan beslendiğine işaret ettiği
olduğuna, bazı grupların diğerlerinden adeta doğal olarak için önemli ve güzeldir.
üstün olduğuna ilişkin inançlar -sosyal üstünlük yönelimi-
sembolik faşizmi beslemektedir.
Zorunlu Heteroseksüellik
Bir İnsan Hakkı İhlalidir
Yalnızca Eşcinsellere Değil, Heteroseksüellere De Yöneliktir

Aksu Bora
İnsan hakları, hele cinsel yönelimden söz etmekteysek, bunların budanması, örselenmesi anlamına geldiğinin
bize bir "asgari"yi işaret ediyor gibi görünür: Güvenlik görülmesi ile ilgilidir.
ve varlığını sürdürme haklarına. Bu dünyada eşcinsel
olarak yaşamak, böyle bir asgarinin pek hafife İnsan Hakları Bildirgesi'nin birinci maddesi, bu hakların
alınamayacağını insana öğretir. Bedensel dokunulmazlık gerekçesini berraklıkla ortaya koyar: "Bütün insanlar
hakkı, hâlâ temel önemdedir. özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğmuşlardır;
akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe
Tıpkı kadınlar için olduğu gibi, eşcinseller için de insan hareket etmekle yükümlüdürler." Yani biz, insan türü
hakkı ihlali yalnızca devletin birey ile ilişkisinde ortaya olarak, bazı kapasitelere sahibizdir, bu kapasitelerin
çıkmaz, yani tek ihlalci, devlet (yani kamu görevlileri) gerçekleşebilmesi için de belirli koşullarda yaşamaya
değildir- aile üyeleri başta olmak üzere, pek çok kişi hakkımız vardır. Özgür, onur ve haklar bakımından
hak ihlalcisi olabilir. "Hak" ve "adalet" kavramlarının eşit...
daha çok kamusal alanla ilişkilendirilmesine, özel alanın
"doğanın yasaları"na göre düzenlenmesine itirazlarını Özgür olmak, canım ne isterse onu yapmak değil ama
yükselten feministlerin açtığı yoldan ilerlerken, bu ihlaller tarihsel ve kültürel bir ortamın ürünü olan benim, bu
arasındaki bağlantıları da görmek kolaylaşır. Kamusal ortama "hayır" diyebilmem, direnebilmem anlamına
alan/özel alan ayrımının kendisini bir siyasal mesele gelir. Aile meclisi kız kardeşimi öldürmeme karar
haline getirdiğimizde, bu ikisi arasındaki süreklilikler verdiğinde bunu reddetmem mesela. Yani, ona göre 17
17
daha açık hale gelir: Cinsel taciz ve tecavüzün bir biçimlenmem beklenen kalıba sığmamam, taşmam,
disiplin yöntemi olarak kullanılması gibi süreklilikler. hatta belki de kalıbı kırmam. İnsan türü, bu anlamda
özgürlük imkanına sahiptir.
Bu nedenle, insan hakkı ihlallerinin yalnızca devlet (ve
kamu görevlileri) tarafından gerçekleştirilebileceği, Zorunlu heteroseksüellik, bizi biçimlendiren, içine
bireylerin birbirlerine yaptıklarının olsa olsa "suç" sığmamız ve orada kalmamız istenen kalıpların en
sayılabileceği yolundaki tez, erkek iktidarının gücü, önemli bileşenlerinden biridir. İster erkek olalım ister
yaygınlığı ve şiddetini görmediği, bu iktidar ile kadın, ister yoksul olalım ister zengin, ateist, Türk...
devletinkinin nasıl iç içe olduğunu, birbirini destekleyip karşı cinsten biriyle evlenip çoluk çocuğa karışmamız,
g ü ç l e n d i r d i ğ i n i anlamadığı için, eleştirilir. "doğa"nın bir emri olarak görülür, yani tartışılmaz,
değiştirilemez... İçine doğduğumuz, bizi biçimlendiren
Kadınlar ve eşcinseller açısından insan haklarının her tarihsel ve kültürel ortamın belki de ana örüntüsü, bu
birinin yeniden değerlendirilmesi, yeniden müzakere "doğallık"tır. Eşcinsel olmayan (yahut bunu fark
edilmesi ihtiyacı, bundandır. Bu yüzden gayet tuhaf etmeyen- bastırabilen) bir bireyin kendini bu "doğal
bir ifade olan "kadının insan haklan" kavramına ihtiyaç akışa" bırakması, işten değildir ve o hikayenin içine
duyuyoruz. Bedensel dokunulmazlık hakları dediğimizde girmenin bir "hak ihlali" olduğuna ilişkin hiçbir belirti
"namus" meselesini de görebilelim, erkek doğurana de yoktur. Ancak, her bir insan tekinin bedeniyle,
kadar doğurmaya devam etmek zorunda kalmayı bir başkalarının bedeniyle, hazla, cinsellikle ilişki
insan hakkı ihlali olarak tanımlayabilelim diye. potansiyelleri düşünüldüğünde, tekeşli heteroseksüel
ilişkinin nasıl sımsıkı bir kuşatma, nasıl bir örseleme
Şunu da hatırlamalıyız ki, insan hakları kavramı salt olduğu daha iyi anlaşılır (bunu Freud söylemişti vaktiyle:
ihlallerle ilişkili değildir- yani "dokunmama", "yapmama" Uygarlık, sınırsız hazdan vazgeçmek üzerine
kadar "destekleme", "güçlendirme" ayağı da vardır. kurulmuştur!).
Cinsel yönelim konusunun bireysel bir hak meselesi
olmanın ötesinde, toplumsal ve politik bir konu olarak Bence eşcinsel hareket ile feminist hareket insan hakları
tanımlanabilmesi de bence bununla ilgilidir. Yani, kavramının imkanlarını keşfederek, beden politikaları
zorunlu heteroseksüelliğin yalnızca eşcinsellerin değil ile bağını kurarak, radikal ve güçlü bir açılım kazanabilir-
(ki aslında neden onların sorunu olsun?!), hazdan vazgeçmeden kurulabilecek bir uygarlık nasıl
heteroseksüellerin de sorunu olduğunun kabulü, zorunlu olurdu?
heteroseksüelliğin insanın "yapabilirlikleri"ne bir saldırı,
18
cins(iyet)e ihanet
Erinç Seymen
iktidar kategorilere ihtiyaç duyar, bireylerin ve kitlelerin dönüştürür ve propaganda yoluyla istismar eder.(2) bu
amaçlanan toplum düzenine uyarlanabilmeleri ve bu noktada toplumun icat ettiği ve kodladığı tipler iktidarın
düzen içinde arzulanan biçimde işlerlik kazanabilmeleri zayıf hedefleri haline gelir, çoğu birey, toplumun onu
için sınıflandırılmaları, kategorilere bölünmeleri, "onun adına" tarif etmesine ve böylece iktidar tarafından
arşivlenmeleri gerekir, iktidar sahipleri ve düzen kurucular konumlandırılmaya elverişli bir form almasına karşı
(devlet, dinsel örgütlenmeler ve tüm diğer üst kurumlar) direnmek şöyle dursun, kendi kendini bu tip modellerine
toplumun yönetimi için nüfus sayımının yeterli olmadığını uygun şekilde yontar, bu kendini benzer kılma işlemi,
gayet iyi bilirler; elbette ki özne cinsiyeti, yaşı, mesleği bireyi özgün bir kimlik inşa etme yükünden ve hiç
vs.nin toplamından biraz daha fazlasıdır, yine de bireyler, bitmeyecek içsel keşiflerden, iktidar ve toplumu da
düzenin korunması adına her biriyle teker teker yaşadığı sürece az ya da çok değişen özneyi tanıma
"uğraşılmasını" gerektirmeyecek şekilde geniş kategoriler zahmetinden kurtarır, kopyalamalar bazen o kadar başarılı
içinde gruplanmalıdır: iktidarın perspektifinden olur ki, icat edilmiş insan tiplerini doğrularcasına stereotipik
bakıldığında toplum, yan yana gelmeyi seçmiş insanlardan bireyler ortaya çıkar.
çok, bir "tipler tiyatrosu" olarak görünür, ancak "tipleri"
toplumun kendisi icat eder. burada tıpkı hedef kitlesini toplumda "eşcinsellik" bir cinsel kategori olmanın ötesinde
belirleyen bir reklamcı gibi düşünmeliyiz: tipler (örneğin bir yaşam tarzını çağrıştırır, "eşcinsel" tarihaşırı bir insan
maden işçileri, anneler, eşcinseller...) bireylerin diğerlerine tipidir; ete kemiğe bürünmüş stereotip olarak mumyalanır,
göre daha çok önem atfedilen niteliklerine (örneğin o hep ne olduysa yine o olarak kalacaktır, herkes
meslek, ailevi rol, cinsel pratik) indirgenmesiyle eşcinsellerin ne olduğunu bilir, şüphesiz ki cinsel kimlik
oluşturulur.(l) herkesin yaşamındaki birincil belirleyicilerden biridir,
ancak eşcinsel bireyin yaşamındaki tek belirleyici öğenin
iktidara düşense bu tipleri kendi lehine (ama aslında cinsel kimliği olduğu farz edilir ve biyografisi cinsel
onların refahı için) gereçsel leştirmek, denetlemek, onlar kimliğinden ibaret bir varlık olarak yazılır, yaşamı ne denli
adına toplumsal misyonlar seçmek ve hatta işine başarı öyküleriyle süslenmiş olursa olsun o, tipler
gelmediği zaman onlara karşı tedbir almaktır, toplum tiyatrosundaki trajik figürdür, eşcinseller değişmeyen
normlar, ideolojiler, ahlaki dogmalar türetir, iktidar odakları imgelerine o kadar mahkumdur ki, yaşayan insanlardan
da bunları alıp mutlaklaştırır, stratejik yönetim aygıtlarına çok birer görüngü gibi algılanırlar, "aramızda" gezinip
durmalarına alışılmış hayaletler, maddeleşmiş fantazmaları değil, aynı zamanda sürdürdüğü "tuhaf" yaşam pratiğiyle
anımsatırlar, bir rönesans tablosundaki eşcinsel ne ise bir toplum karşıtıdır, biseksüalite ise eşcinselliğin tersine
sokakta karşılaşılan eşcinsel de sanki odur; ikisi de uzakta doğal bir eğilim değil de, eğilimlerden birinin diğerine
ve gerçek dışıdır, nasıl olup da ortaya çıktıklarına akıl sır baskın gelemediği bir cinsel kimlik kimlik kargaşası olarak
erdirilemeyen, halkların şurasına burasına belli sayılarda değerlendirildiği için pek tartışma konusu edilmez.
serpiştirilmiş mitolojik yaratıklara benzerler, her ne kadar biseksüel birey "kronik kararsızdır", ne öteki ne beriki
mevcudiyetlerinden yakınıp dursa da, eşcinseller kötücül tarafta yer almayı becerebilmiştir, olsa olsa bir geçiş
ikonlar olarak iktidar için gayet faydalıdırlar, toplumun sürecindedir, evrimini tamamlayarak heteroseksüelliğe
eğitilmesi uğruna birkaçının insan içine karışıp boy ya da homoseksüelliğe ulaşacaktır.(5)
göstermesine destek bile verilir; zira eşcinselin yaşamı
öğreticidir, bu nedenle yaşam öykülerinin halk arasında erkek egemen dünyada tarih boyunca eşcinsel erkekler
-tıpkı fabllar gibi- kulaktan kulağa anlatılması kamusal inceleme ve seyir nesnesi olarak eşcinsel kadınlara kıyasla
anlağın sağlamlaştırmasına katkıda bulunacaktır, iktidar daha çok ilgi gördü, eşcinsellik halk arasında ve tıpta
bir anlamda, ne kadar önlem alırsa alsın toplumun fire erkek eşcinselliği üzerinden açıklanmaya çalışıldı, kaldı
verebileceğini kabul eder ve ibretler aracılığıyla çoğunluğu ki kadın eşcinselliği, ortada bir phallus olmaksızın
etkisi altında tutmaya çabalar. cinselliğin yaşanamayacağına dair yaygın inanç nedeniyle
insanların cinsel yönelimleri genelde iki kategoriye ayrılarak tam bir muammadır, hatta kimilerince ciddiye bile alınmaz:
ele alınır: heteroseksüalite ve homoseksüalite. ancak bu phallus yoksa haz da yoktur, o halde kadınlararası cinsellik
ayrım ne davranışbilimsel ne de kültürel anlamda bireylerin konudışıdır. kadın ona maledilen niteliklerle, ikincilliği,
cinsel kimlikleri ve cinsel pratikleri hakkında pek bir şey güçsüzlüğü, edilgenliği, muhtaçlığı itibariyle zaten garip
söylemez; örneğin heteroseksüel birey iflah olmaz bir ve açması bir yaratıktır, bir erkeğinse "gerçek bir erkek"
sodomist olarak yaşamını sürdürebilir, keza bu dualist gibi kadınları arzulamaması onu bir karikatüre dönüştürür
ayrım kendi "normallik" ve "anormallik" öğretilerini ve kadının "seviyesine" indirir, jargondaki sıradan bir
oluşturmakta da yetersiz kalır, temelde hemcinse sözcük iken küresel ölçekte neredeyse bütün dillerde
yönelimin bir patoloji, karşı cinse yönelimin ise sağlık kabul gören "gay" terimi, eşcinsel erkeğe dair stereotipik
belirtisi olduğu varsayılsa bile, heteroseksüel birey hazza imgeyi pek güzel sembolize eder. toplumda erkek güç
ulaşmak için penetrasyona başvurmaksızın (örneğin ve iktidar sahibidir, dolayısıyla bir despot gibi ciddi
sado-mazohist pratikler dahilinde) sayısız yol seçebilir. görünerek korku uyandırmalıdır. neşe dişil bir duygulanım
haz ilkesini reddeden ve cinselliğin yalnızca üremeye olarak kabul edilir, neşenin ölçüsüz bir şekilde ortaya
19
yönelik bir biyolojik faaliyet olması gerektiğini savunan konması ancak kadınlar için caizdir, bu durumda eşcinsel
Ortodoks bilim adamı ise her hangi doyuma ulaşım erkek yalnızca kadınlardan değil iktidardan da
yöntemine sapkınlık tanısını koyar, öyleyse cinsel açıdan vazgeçmiştir: "neşeli erkek" belli ki artık mütehakkim
tam olarak sağlıklı birey "üreyen bireydir".(3) iktidar işte değildir, eril güç erkeğin kadınlar ve diğer erkekler üzerinde
tam da bu haz ilkesini dışlayan tezi benimseyerek toplumu kurduğu tahakkümle ölçülür, erkek insanları dize
yönlendirir: kadınlar ve erkekler zamanı geldiğinde aile getirmeye çalıştığı sürece gülünç olmaktan kurtulabilir,
kurmalı ve çocuk sahibi olmalıdır, yaşamın amacı ve her daim gücünü gözle görülür biçimde sergilemekle
bireyin hazzı araması gereken düzlem budur, zaten tanrı ilgilenmelidir- dozu kaçmış bir neşe erkeğin itibarını
ve doğa da bizden bunu talep eder. iktidar (gelin artık düşürür, genel kanıya göre eşcinsel erkek olsa olsa
şunun adını koyalım: devlet) insan cinselliğinin ereksiyon yeteneğini kaybettiği için kadınlara yönelmeyi
haritalanması ve farklı cinsel pratiklerin çözümlenmesiyle bırakmıştır, bu nedenle erkek eşcinselliği yalnızca güç
falan ilgilenmez, onu ilgilendiren kişilerin sistem içindeki ilişkileri dahilinde değil cinsel anlamda da edilgenlikle
rollerini nasıl oynadığı ve cinselliklerinin bu rolleri nasıl özdeşleştirilir- eşcinsel erkek zararsızdır.
etkilediğidir, aile yapısında erimesi bireyin yönetilmesini
kolaylaştırır, kabile, aşiret ya da devlet, her hangi hiyerarşik eşcinsellik her ne kadar cinsel sapkınlık değerlendirmesiyle
sistemde sıkı bağlarla bütünleştirilmiş bireyler, yığınlar ötekileştirilse de, hemcinsler arasındaki ilişkilerin de
halindeyken teker teker olduklarından daha kolay kontrol yaygın kadın-erkek ilişkisi modelinin dinamiklerine sahip
altında tutulurlar, çiftlerin çocuk sahibi olmaları önemlidir; olduğu varsayımıyla partnerlerden birinin diğerini her
ne anne ne de baba çocuğu kolay kolay terk anlamda domine ettiği sonucu çıkarılır, bu önyargı
etmeyeceğine göre aile yapısının çözülmesi nispeten şüphesiz ki, çiftlerin ortak yaşamlarını ancak eşlerden
zordur, bu nedenle aile kurumu devlet tarafından tekrar birinin üstünlük sağlayarak diğerini egemenliği altına
tekrar yüceltilir, başka toplumsallaşma alternatifleri almasıyla sürdürebileceği dogmasından kaynaklanır, her
(örneğin komünler) kendi inisiyatiflerini ve kolektif yaşam toplumsal yapıda olduğu gibi burada da bir yöneten
metodolojilerini yaratarak bağımsızlaşma tehdidi taşıdıkları (erkek) ve bir yönetilen (kadın) olmalıdır, aynı anlayış
için aile nihai ortaklık modeli olarak gösterilir: her şey çevresinde eşlerden birinin daha kadınsı ötekinin de
ailede başlar ve ailede biter, her şey aile içindir.(4) eşcinsel daha erkeksi olması beklenir, eşcinsellik sık sık bireyin
birey bilindik anlamda bir aile kurmaya ve çocuk sahibi "karşı cinse dönüşme" idealiyle açıklanmaya çalışılır. (6)
olmaya açıkça uygun görülmediği için düşman ilan edilir. burada bir çelişki söz konusu değil: eşlerden ikisi de
o sadece bencil zevklerinin peşinden koşan bir bireyci karşı cinse özenir, ancak güç dengesinin korunması
adına bir taraf diğerine oranla karşı cinse daha çok çünkü bireyler ne kadar normalleştirilse de istisnalar
benzemeye başlar. ortaya çıkar ve kendilerini var etmenin bir yolunu bulurlar.

erkeksi kadınlar ve kadınsı erkekler tedavi olmak üzere "queer" tıpkı lezbiyen ve gey gibi eşcinsel jargonuna ait
kliniği boylarlar, zira kadının ve erkeğin doğası sözde bir terimdi, ancak, lezbiyen ve gey araştırmalarının
pozitivist bir yaklaşımla teorize edildi ve yasalaştırıldı. çoğalması ve çeşitlenmesiyle sözcüğün anlamı genişledi,
sözde pozitivist diyorum çünkü kadın ve erkek psikanaliz eşcinsellerle beraber birçok başka minör grubu
ve darvvin'den önce de aşağı yukarı bugünkü kapsayabilme potansiyeline ulaştı. queer'ın ingilizcde
tanımlanıyordu, doğadaki diğer hayvanlara dair tuhaf, acayip gibi anlamlarda kullanıldığını göz önünde
gözlemlerden hareketle kadının ve erkeğin profilini bulundurursak sözcüğün bu potansiyele ulaşmış olması
çıkarmak hatalı değilse bile eksiktir; insan en başından şaşırtıcı değil. queer her ne kadar eşcinsel terminolojisine
beri, yani toplumsallaştığı andan itibaren kurallar, tabular, eklenmişse de doğrudan bir cinsel pratiğe gönderme
kanunlar yazdı ve kendini bunlara tabi kıldı, uygarlık yapmaz, normalleşmemiş her birey queerdır ve queer
yapaydır, yani insan yapımıdır ve sonsuz farklı şekil çalışmalarının ilgi alanına girebilir, eşcinseller aslında
alabilir, burada büyük bir ikiyüzlülükle karşılaşıyoruz: sabitlenmiş imgelerinde, düzcinsellerin anti-tezi gibi
insanlık ne kadının ve erkeğin "aslında olduğu şeye" dair normalleştirilirler. anormalliklerinin evrensel bir profili
tezlere, ne de herkesin eşit hak ve özgürlüklere çizilir ve her eşcinsel birey bu profilde karakterize edilmeye
sahibolduğu demokratik toplumsal düzene uygun olarak çalışılır, birey bu profile uyduğu ölçüde ona rezerve
yaşamaktadır, bugün uygarlık, sınıfların, ulusların (ya da edilmiş sahada normalleşir. dolayısıyla queer'ın net bir
konu çerçevesinde erkeklerin) iktidar sahibi olmalarını tanımı yoktur- bilakis bireyaşırı tanımlamalara direnmenin
kolaylaştıran bir gerece dönüşmüştür, bizi "yasasızlığın ifadesidir, bireyin başta cinselliği olmak üzere görünümü,
tehlikelilerinden" koruyup mutlu kılma vaadi boşa çıkmış, davranışları, biçemi ve yaşam pratikleriyle normların
yalnızca ayrıcalıkları adaletsizce dağıtan bir sömürü reddini imler. queer onu çevreleyen sosyal örgüyle
sistemi yaratmıştır, uygar kadın ve uygar erkek de uyuşmazlık gösteren ya da gösterebilen bireydir, ne o
düpedüz ilkel kadın ve ilkel erkek gibi eşitsizlikleri ne de budur- öznenin biricikliğinin ve kendiliğinin
üzerinden formüle edilir, bu formüllere paralel biçimde savunuşudur, kişi kendileştiği (yani stereotipleşmediği)
statüler belirlenir; herkesin eşit gibi gözüktüğü ama ölçüde tuhaflasın her birey ancak tek tek etüd edilerek
aslında önceliklerin ve iktidarın daha baştan tartışmasız tanınabiliyorsa, bireyin cinselliğinin referansları da yine
erkeklere hediye edildiği bir düzenek içinde toplumsal onun kendisinde aranmalıdır, kategorileri kesinleştirmek
20
roller biçilir, dişilik ve erillik- tıpkı heteroseksüellik ve ve damıtmaktan hoşlanan rasyonalitenin kararsızlığa,
homoseksüellik gibi- olabildiğince tezat tarif edildiği için belirsizliğe tahammülü yoktur, eğer kategoriyle
kadın ve erkek birbirlerine yabancılaşarak yaşar, oysa uyuşmuyorsa birey değişmelidir, bu tür bir rasyonalite
kadınlar ve erkekler doğanın değil, içinde yaşadıkları bireye inanmaz; ona göre adeta temsiller bireylerin değil,
toplumun ürünüdürler, kısmen içgüdüleri, büyük oranda bireyler temsillerin uzantılarıdır. queer ise temsillerin
ise toplum tarafından yönlendirilirler, dolayısıyla kadınlığın değişmezliğini ve doğruluğunu bozar, kendi içkin nitelikleri
ve erkekliğin kriterleri doğal değil kültüreldir, kadın
kadınlığını, erkek erkekliğini yalnızca toplumun belirlediği iktidar
dışında temsil edilmesi mümkün olmayandır.
koordinatlar dahilinde kanıtlayabilir, sözkonusu olan,
doğada verilen yaşamkalım savaşı değil uygarlık
için, toplumun kendisinin bile
sahnesinde sergilenen performanstır, dişil ve eril davranış acayipliklerine terk ettiği bu
normları kültürel olduğu halde, birey karşı cinse "özgü"
jestlerde bulunduğunda hasta olarak yaftalanır, hastalık bireyler sosyolojik
bireyin istemediği bir duruma işaret eder, oysa ki
davranışsal bağlamda karşı cinsle benzeşim bir kültürel
fenomenler olmak dışında
çatışma sorunudur; bireyin istekleri toplumun yokturlar, zira sistem temsil
beklentileriyle örtüşmemektedir.(7) toplum kararlı ve
matematiksel kesinliklerle planlanmış yapısını karı/kocalar, edilebilenler için vardır. queer
anne/babalar, norm-al kadın ve erkeklerle korur, normal toplumsal gerçekliğin kıyısındaki gri alanların sakinidir,
bir toplumsal sistem ancak normal bireyler tarafından istatistiksel bağlamda yüzde 99'luk dilime karşı yüzde
işletilebilir, o yüzdendir ki atipik bireyler sağlıklı bir 1 'lik "ve diğerleri" payında yer alır. queer majör kimlik
organizmadaki kanserli hücreler gibi gözükürler, birey (identity) temel alınarak oluşturulmuş birer karşıt kimlik
doğumundan ölümüne kadar kendi davranış ve görünüm (contra-identity) değildir, majörle (x) özdeşleşimin negatifi
gramerini oluşturmadan, normal kadın ve erkek rollerinin alınarak (-x) oluşturulmaz, ancak, bir kimliksizlik (non-
aktörü olarak pekala rahatlıkla yaşayabilir, credo quia identity) ve nötrlük durumu da değildir. queer özne ayrıksı
absürdüm, ve diğer normal vatandaşlar nasıl yapıyorsa ve otantik bir yapıdır, kendi kendini teorize eder ve
siz de öyle davranır ve görünürsünüz, bu sayede ne yalnızca kendini temsil eder. bireyler ortak kimlik
kendi başınıza ne de toplumun başına dert açmış bileşenlerine sahip olsalar da, bir bütün olarak birbirlerine
olursunuz, ancak, tabloyu bozan bir şeyler hep vardır, eşitlenemezler. bu anlamda queer bir kategori değil,
kategori dışı bireylerin, benzemezlerin teşkil ettiği öbektir. queer kavramı muğlaklıklar, melezlikler, karmaşık
queer varoluş merkeze göre pozisyon almamanın göstergeler ve her çeşit kendiliğindenlikle barışıktır, bu
mücadelesidir, o yüzden de iktidar odaklarının birey yüzden bireyin mutlakçı ve otoriter sistemlere karşı
üzerindeki denetimini zayıflatır, tanımı tamamlanmadığı mücadelesinde son derece etkili bir silah olabilir, bana
ölçüde gücünü koruyan bu kavram bireye dair hep daha kalırsa -ne kadar liberter olursa olsun- kadınların ve
fazla veri edinme ilkesinden beslenir, toplumsal işbirliği erkeklerin "ne olduğuna" dair yazılmış her öğreti
ancak bireylerin birbirilerini yüz yüze ve dolaysız olarak kaçınılmaz olarak cinsiyetçidir, aynı şekilde farklı cinsel
tanıması yoluyla adil ve verimli kılınabilir, o halde etik eğilimleri katışıksız sınıflandırmalara maruz bırakarak,
açıdan doğru olan bireylere ait verileri genelleştirmemektir. soyağacı çıkarmaya çalışan öğretiler de ayırımcıdır, çünkü
queer varsayımlara alerjiktir: eğer her bireyin kendi yaşam her bireyin cinsel pratiği zaten biricik ve farklıdır, eğer
pratikleri içinde incelenmeyi hakeden. eşsiz bir varlık özgürleşmek istiyorsak toplumu kategorilere ve sınıflara
olduğuna inanıyorsak, bireylerin cinselliklerinin de biricik değil, geriye yalnızca bireyler kalana dek bölerek
ve öngörülemez olduğu sonucuna varırız. parçalamalıyız. ancak bu sayede temsiliyetlerden kurtulup
kendimizi gerçekleştirebiliriz, hedef, herkesin kendi
rotasında tuhaflaşarak birbirini sevmesi olmalı.
çocukların, henüz cinsiyet 1 örneğin iktidar açısından eşcinsel bir maden işçisinin bu iki
kodlarının kesinleşmediği, el"belirgin" özelliğinden biri greve gittiğinde, diğeri sokakta sevgilisiyle
ele dolaştığında önem kazanacaktır.

cinsel yönelimlerinin halen 2 anti-semitizmi hitler icad etmedi, o, alman halkında zaten var
kendi keşif menzillerinde olan yahudi düşmanlığını "keşfetti"; zekice manevralar ve ajitasyon
yeteneğiyle ırkçılığı körükledi ve bir ideoloji olarak ulusallaştırdı.
olduğu protoseksüel zaten yahudi soykırımı alman halkının işbirliği ve isteği olmaksızın
gerçekleştirilemezdi.
dönemin, queer kavramına 3 aynı ortodoks bilim adamı rahatlıkla şu sonuca varabilir: tarih
en yakın durumlardan biri boyunca üreme yeteneği olduğu halde çocuk sahibi olmamış ya
da en azından çocuk sahibi olmayı istememiş her birey patolojikti.
olduğunu iddia ediyorum, bu muhafazakarların ünlü totolojik savunusunu hatırlayalım: "herkes
eşcinsel olsaydı insan soyu nasıl devam edecekti?"
dönemde çocuk henüz 21
eğitimden geçmemiş haliyle öğrenildiğini ileri süreceğim, kan bağını ele alalım, kan bağı menfaat
4 biraz daha ileri giderek, ötekini yadsımanın ilk önce ailede

normları ihlal etmeye son sıralamasını kökten değiştirir: öncelik ailededir, onu bireyin akrabaları,
dostları, hemşehrileri, soydaşları ve son olarak ait olduğu ulus izler.

derece yatkındır, yırtıcılığıyla,ailede


menfaat gözetiminin en uç sınırı ulustur, bireyin, yaşamının başında
edindiği kan bağı bilincinin ulusal yayılımı ırkçılığın kökeni

kendisine dayatılan tüm konusunda bir fikir veriyor, bireyin aynı ulus içinde yaşasa dahi,
farklı ırklara karşı düşmanlık geliştirebilmesi bunun kanıtıdır, kan

alışkanlıktan püskürtmeye ve dinibağı bilinci dindaşlık bilincini de geride bırakabilir, zira tarih aynı
benimsemiş uluslar arasındaki savaşların örnekleriyle doludur.

kendi isteklerine sadık ulusal mitlerin hemen hepsi "aynı soydan gelenlerin" kahramanlık
hikayeleriyle başlar, aile kavramının soyutlanarak ulusçu ideolojiyi
kalmaya çabalar, zamanla nasıl beslediği, "vatan evlatları" bir komut üzerine başka vatan
evlatlarını gözlerini kırpmadan öldürdüğünde görülebilir.
kadınlık ve erkekliğin neleri
5 biseksüellerin kimi eşcinseller tarafından "hainler" gibi görülmesi
gerektirdiğini öğrendikten, pek de şaşırtıcı değil bana kalırsa, nitekim heteroseksüel-
homoseksüel kutuplaşması fanatizm üretmekte, tıpkı heteroseksüel
cinsel eğilimlerini kavradıktanbirey gibi homoseksüel birey de cinsel yönelimini övünç kaynağı
("gay pride") haline getirerek misilleme yapma ihtiyacı duyar, her
sonra, isyan etmeyi bir yana iki taraf da saflaşmanın peşindedir, biseksüel ise şüphe uyandırıcı
bırakır ve yalnızca hayatını
bir melezdir.

kolaylaştırmanın yollarını 6 belki de bu nedenle transeksüellik eşcinselliğin kristalize olmuş


hali ve madden gerçekleşmesi biçiminde algılanır.

aramaya, adapte olmaya 7 unabomber şöyle bir saptama yapar: "toplumumuz sisteme
başlar, yetişkinlik birçok uymayan herhangi düşünce ya da davranış şeklini 'hastalık' olarak
addetmeye meyillidir ve bu makul bir tutumdur, çünkü birey sisteme
bakımdan özgürlük savaşının uyum sağlamazsa bu onun acı çekmesine sebep olduğu gibi sistem
için de sorunlar çıkarır, nitekim bireyin manipüle edilerek sisteme
gerilemesi anlamına gelir. uydurulması 'hastalığa deva' gibi görülür." unabomber manifesto,
155. paragraf.
Ruhsağlığı ile İlgili
destek İsteyen
GLB Bireyler ve
Aileleri ile Çalışmak
Şahika Yüksel zaman içine yayılan, çoğunluğun kör kaldığı
açıkça tanımlanmamış
Sinsi travma-kültürel travma
sınırları belli bir travmatik olayın olmadığı kültürel
Türkiye, homofobinin ağır yaşandığı, gey- travmalara örnek olarak ırkçılık, bir toplumda
lezbıyen-biseksüel (GLB) bireylerin kimliklerini azınlık olarak yaşamak, heteroseksüel olmamak
görünmez tutarak yaşamak zorunda kaldığı bir sayılabilir. Kültürel travmalar da diğer akut
ülke. Bu eğilim iniş-çıkışh olup zaman içinde travmalarda olduğu gibi kişinin kendini güvens.z
görece azalmaktadır. 2006 yılında yapılan iki hissetmesine sebep olur. Daha fenası, başı ve
çalışma da bu eğilimin halen ne denli yüksek sonu olmadığı ve tüm grup tarafından paylaşıldığı
olduğuna .şaret etmektedir. Bu çalışmalardan biri ve kuşaklar arası taşındığı için zaman olarak
Lambdaistanbul tarafından yapılan bir toplumsal belirsizlik taşır. Kişi tehlikeli olan ve olmayanı
tarama, dıgerı ise CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi ve birbirinden ayırt edemez. Ona bağlı irili ufaklı
Araştırma Derneği) eğitimine katılan ve seks ayrımcı davranış ve tutumlar, bulunduğu kültürde
terapisti olmak için eğitim alan uzmanlar arasında yaygın olup tüm bireyleri etkiler. Bu nedenle
yapılan çalışmadır. kültürel travmalara aynı zamanda 'sinsi travma
adı da verilir. Daha açık bir örnekle ifade edersek,
Homofobinin varlığı, hele ağır derecede olması,
insanların çoğunluğu heteroseksüel olup
daima açılma sürecini zorlaştırır, geciktirir ve
heteroseksüel olmayan kişilere karşı homofob.k
kişiyi travmatize eder. Deprem, kaza, tecavüz gibi
tutum kamuoyunda egemen olduğundan,
belirli etkenlerin kişiyi travmatize ettiği ve
doktorlar, psikologlar, gazeteciler, öğretmenler,
ardından gelişen farklı sorunlar ve ruhsal
hakimler, polisler ve benzer meslek gruplar, da
hastalıklar .yi tanımlanmış ve çok araştırılmıştır.
aynı anlayışı benimser.
Kültürel travma kavramı daha az bilinmektedir.
Çocukluk çağından başlayarak etkileyen, etkisi GLB kişiler aynı heteroseksüel kişiler gibi farklı
Ayrıca, heteroseksüellerden farklı olarak GLB1 ler üyesi çok azdı. Aile onların "düzelmeleri", "normal
kendilerini kabul etme ve açığa çıkma sürecinde olması için" psikiyatrlara, psikologlara koşuyor.
kendi istekleri veya ailelerinin baskıları ile destek Altı kişi, bize başvurduktan ve destek aldıktan
ararlar. Bu yazıda, İstanbul Üniversitesi İstanbul sonra cinsel kimliklerini ailesine açıkladı. Ailelerde
Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği'ne başvuran bir sıklıkla ilk öğrenen kişi, anne veya kız kardeş gibi,
grup eşcinsel kişinin özellikleri ve onlarla çalışma bir kadın üye olmuştu. Babalar genel olarak bir
modeli aktarılacaktır. başka aile üyesi eşliğinde geliyordu. Lezbiyen
babalarından kızlarına eşlik eden olmadı. Bazen,
Cinsel kimliğini eşcinsel olarak ifade eden, 1999- aileden daha anlayışlı olan amca, dayı, teyze gibi
2005 yılları arasında kliniğimizde görülen 76 kişi bir kişi daha eşlik edenler grubuna geliyordu. Bu
değerlendirmeye alındı. 16 kişi lezbiyen, diğerleri kişiler aileye konuyu benimsemekte yardımcı olan
erkek idi. Görüşülen kişiler en sık yirmili yaşlarında ve sözü geçen bir kişi oluyordu.
olmak üzere, yaşları 16-40 yaş aralığında
değişiyordu. Çoğunluğu analı babalı büyümüştü, Aile gencin cinsel kimliğinin değişmesi için onu
ortalama iki kardeşleri vardı. Çoğunluk bekardı; doktora, özellikle psikiyatra götürüyor ve gerçekçi
ikisi boşanmış olan altı kişi de evlenmişti. Önemli olmayan beklentiler içine giriyordu. Tedavi
bir bölümü hâlâ ana babaları, orijinal aileleri ile, kurallarını ve mahremiyeti bozucu davranışlarda
duygusal ve ekonomik açıdan onlara bağlı ve bulunuyorlardı. Bir grup aile -ki bu grup çocukları
bağımlı olarak yaşamaktaydı. Kendi cinsinden ile yakın ilişkide olan, onları disipline sokmak için
bir eş ile yaşayanlar ise sadece iki kişiydi. Bize genel olarak şiddet kullanamayan ailelerdi-
ulaşan her dört kişiden üçü lise ve yüksek okul çocuklarına karşı üzüntülerini ya da
mezunu, grubun önemli bir bölümü (yüzde 40) depresyonlarını bir silah gibi kullanabiliyorlardı.
halen öğrenci idi. Farklı iş alanlarında çalışan Bazıları intihar bile edebiliyordu. Genelde bir
23
üyeler işlerini düzenli olarak sürdürüyordu. terbiye yöntemi olarak şiddet kullanabilen bir
diğer grup aile dövüyor, okula yollamamakla
Cinsel Öykü tehdit ediyor, göz açtırmıyordu. Durumun
Görüştüğümüz GL kişilerin kendi cinsel değişmeyeceğini bilen daha sınırlı bir grup aile
yönelimlerini erken yaşlarda, sıklıkla ergenlik ise "Ben şimdi ne yapacağım. Çevreye nasıl
öncesi veya ergenlik devresinde keşfettiği anlatırım, çocuğu nasıl korurum, kısaca bir ana
anlaşıldı. Cinsel yönelimler hakkında doğru bilgi baba olarak ne yapabilirim" sorusunu soruyordu.
sahibi olmadan, kendi kimliklerini tek başlarına Bazı aileler oğullarının düzelmesi ve 'erkek olması'
yalıtılmış ve zor yaşadıklarını öğrendik. Bu gizlilik için onu bir aile dostu eşliğinde ücretli bir cinsel
özellikle doğal destek grupları olan en yakınları ilişkiye zorluyordu. Bu zorunlu cinsel deneyim
olması beklenen ailelerine karşı oluyor. Ailelerine ailenin beklediği amaca hizmet etmiyor, tersine
kendilerini sahte bir kimlikle tanıtmanın yükünü çok ağır bir deneyim olarak yaşanıyordu.
yıllarca taşıyorlardı.
Niye Destek Aradılar?
Cinsel Kimlik ve Aile Takdim edilenler, yardım arayan bir grup.
Ailelerin konu ile ilgili bilgi sahibi olmasının uzun Türkiye'de yaşayan GLB'yi temsil edici özelliği
bir zaman aldığı anlaşıldı. Gördüğümüz üç kişiden yok. Benim deneyimlerim bir kliniğe ulaşan kişileri
birinin ailesi çocuklarının cinsel kimliğini kapsamaktadır. Yardım için başvurmayan veya
bilmiyordu. Aile öğrendiğinde onların da cinsel farklı nedenlere ruhsal sorunlarla gelip kendilerini
kimlik konusunda doğru bilgi sahibi olmadıklarını heteroseksüel kimlikle sunan GLB kişiler bu
görüyoruz. Dahası, doğru olmayan olumsuz değerlendirmenin dışında kalmaktadır. Bu grup
bilgileri veya beklentileri vardı. İlk öğrendiklerinde bir büyük kentte bir üniversite kliniğine başvuranlar
çocuklarını yakından tanımaya hazır olan aile için bir örnek olarak kabul edilebilir. GLB kişilerin
ruh sağlığı kliniklerine başvuru zamanı ve sebebi aktarılacaktır. Temelde kişinin kendini kabule
farklı olabilir. En sık başvuru nedeni kendilerini dayanan (gay affirmative) tedavi anlayışı
anlamak, tanımak, kabul etmek, açılma sürecinde benimsenerek kişinin kendini keşfetmesinin ve
yaşadıkları zorluklardır. Bir diğer geliş nedeni aile içselleştirdiği homofobi ile başa çıkma yolları
zoruyla veya aileyi ikna edebilmek içindir. Tabii araştırılır.
ki aynı heteroseksüel kişiler cinsel yönelimlerinden
bağımsız olarak farklı ruhsal hastalıklar ve Psikolojik bilgilendirme:
sorunlarla da gelebilmektedir. Kültürel travmalar homofobik durumlarda da çok
kıymetli bir destek aracı. Toplumda farklı yerlerde
Uzmanlar Kim? bu bilgiler doğru olarak iletilebilir. Bilgi daima aynı
Aileler gibi uzmanlar da genel homofobik anlayışın ama biçimi ve düzeyinde fark var. Uygun
egemen olduğu bir toplumda yaşamaktadır. durumlarda eşcinsel grupları, yayın organlarını
Uzmanların ikilemi; ailelerin cinsel kimlikler kaynakları farklı organizasyonlar tanıtıyor. Diğer
hakkında eğitim almamış ve konuyla ilgili yandan, doğru olmayan hatalı bilgilerini
bilgilerinin sınırlı ve yetersiz olmasıdır. getirenlerde bu bilgilerin geçerliliği tartışılabiliyor.
Genel bilgilendirmeye yaşam devresine ve kişinin
Kendi sosyal çevrelerinde heteroseksüel takdim ettiği soruna göre farklılıklar getirilebiliyor.
olmadığını bildikleri tanıdıkları olmayan ve nasıl
davranıp konuşacaklarını bilemeyen kişilerdir. İyi Sık rastlanan hatalı düşünceler:
niyetli olanlar bile utangaç, çaresiz, yetersiz olarak Kimse beni sevmez, benim duygusal sürekli ilişkim
yaşayabilirler. Lambdaistanbul'un 2006 yılında olamaz, yalnız kalmaya mahkumum, cehenneme
yaptığı anket çalışmasına katılanların 178'i sağlık gideceğim, ailemi rezil ediyorum, benim hiç ilişkim
uzmanı veya psikologa başvurmuştur. Bu kişilerin olmadı, o halde değişebilirim, kuvvetli isem
24
yüzde 67'si görüşmeleri sırasında profesyonellerin değişebilirim, evlenirsem geçer, küçükken
olumsuz bir yaklaşımıyla karşılaştığını bildirmiştir. tecavüze uğradım o nedenle oldu, utanılacak bir
durumdayım... Bu tür olumsuz düşüncelerin eşlik
Homofobik toplumlarda GL bireylerin kendilerini ettiği ağır kaygı bozuklukları veya depresyonlar
sahte bir kimlikle takdimi beklenir. Herkes karşıt ve intihar girişimi olabilir. Danışmanlık ve tedavi
cinsel olarak kabul edilir. Eşcinsel kimlik gelişimi aşamalıdır. İlk adım; açıklıkla, kişinin değerleri,
karşıtcinsel kimlik gelişiminden farklı olarak kendi deneyimleri ve yönelimi ne olursa olsun benim
kimliklerini kabul etmek için farklı bir süreçten kendisini kabul ve değerlerimde bir fark
geçer. GL kimlik gelişimini açıklayan farklı yazarlar olmayacaktır. İkinci adım; kendine neyin yakın
var. Çalışmalarımızda V. Cass'ın (1979) kimlik olduğunu tanıması için farklı deneyimler
basamakları formasyonu kullanmaktayız. Bu yaşamaları bir zorunluluk olabilir. Yaşamları
basamaklar kimlik şaşkınlığı, kimlik karşılaştırması, boyunca bir den fazla başarılı ilişkiler olabilir ve
kimlik, kimlik toleransı, kimlik kabulü, kimlik gururu bu farklı devrelerde farklı cinsiyetlerle olabilir.
ve sonunda kimlik bütünleşmesi. Son adım; ne olduğunu anlamak için zamana
ihtiyacının olduğu. Kendini keşfetmesi için
Nasıl bir danışmanlık ve tedavi anlayışı? danışmanlık verilecek. Kendisinin farklı
Eşcinsel kişiler tek tür özel bir grup değildir. Cinsel kompartımanlarını tanımak için zamanı olmalı.
kimliklerinin ortak olması dışında kişilikleri, Hangi cinsel yönelime yakın, erotik ve duygu
beklentileri, ilişkileri geniş bir yelpaze içinde olarak açıklıkla bakabilmeli.
değişir. Toplumun tüm katmanlarından olabilirler.
Tedavide o kişinin özelliklerine göre uygun olan Benliğe yabancı eşcinsellik (egodistonik
tedavi yöntemi seçilir. Bu yazıda, cinsel yönelimleri homoseksüel I i k):
nedeniyle yaşanan zorluklarla çalışma ilkeleri Ruhsal Hastalıklar Sınıflamalarından eşcinsellik
çıkarılırken önce bir geçiş devri oldu. Eşcinseller yaptık. 15 günde bir yapılan bu gruplar sadece
"istemediği halde" eşcinsel olanlar ve isteyerek erkeklerden oluşuyordu. Lezbiyen başvuru hâlâ
eşcinsel kimliği benimseyenler olarak iki gruba çok azdı. Grup önerisi endişe ile karşılansa da
ayrıldı. Benliğine yabancı olarak eşcinsel olanlar kendilerine benzer özellikleri olan kişilerle tanışmak
bir süre sınıflamalarda hastalık olarak devam etti. ve sorun paylaşmak çok iyi geliyordu. Aralarında
Bugün bu anlayış ruhsal hastalıklar dayanışma destek sistemi geliştirdiler. Gruplarda
sınıflamalarında yer almıyor. Ama cinsellikleri ile biz onların öykülerini, sorunlarını ve durumlarını
ilgili zorluk yaşayan bazı eşcinseller kendilerini öğrendik. Onlar birbiri ile tanışma, paylaşma ve
bu biçimde takdim edebilmektedir. Sınıflamalarda kendilerini kabul süreci ivme kazandı. 2000'lerde
yer almayan benliğe yabancı eşcinsellik biz artık suni bir grup oluşturmak zorunda değiliz.
konusunda içselleştirilmiş bir anlayış veya gerçekçi Kaos GL ve Lambda'nın kurulması bizi çok
olmayan beklentinin başvurularda ve ailelerinde rahatlattı. Gruplara gerek kalmadı onlara dergiyi
değiştirilmesi gerekmektedir. Dahası bu anlayışı ve web adreslerini verebiliyoruz.
benimseyen uzmanlar da bulunmaktadır.
Eşcinsellik bir kerede kabul edilen bir durum Sonuç olarak
değil. Gelgit içinde yaşanır ve kabul edilmeden Türkiye'de bir ruh sağlığı merkezine gelen GLB
önce sıklıkla bir benliğe yabancı devreden kişilerin, kendileri fark etme yaşları ile bir kimseye
geçerler. Bu konuda direnç gösterenlere bu açılma-paylaşma yaşları arasındaki uzun bir
bilginin farklı biçimlerde tekrar tekrar verilmesi zaman geçiyordu. Özellikle önergenlik ve ergenlik
sıklıkla gerekmektedir. devresini çok yalnız ve korku ve depresyon içinde
geçirenler ve intihar girişimleri öğrenildi.
Z a m a n içinde gelişmeler
80'lerde gelenlerde kendilerini reddetmek veya Ailelerin zorlayıcı, bazılarında fiziksel şiddete
25
düzeltme ile ilgili talepler çok netti. Bazen bizim varan baskıları ve değiştirmek için çabaları ve
cinsel kimlik konusunda bilgilendirmemizi "ama verilen bilgiyi reddetmeleri erkeklerin zorla ücretli
siz çok ilericisiniz, kimse bunu kabul edemez" ilişkiye bir aile yakını tarafından zorlamalarının
diye geldikleri uzmanları suçlayanlar oldu. Bizler, öyküleri öğrenildi. Bir bölüm eşcinsel erkek de
uzmanlar da kişilere önce değişmeyeceklerini kimliklerini yok etmek için kadınlarla ilişki
ispat etmek için kendimizi mecbur hissediyorduk. deniyordu. Bu zorunlu deneyimler sıklıkla
Küçük ağrılı uyaranlar, paket lastiği, keyif alınca sertleşme güçlüğü gibi bir cinsel işlev
imajı değiştir gibi kaçınmayı cinsel isteği uyaran bozukluğuna, kadınlardan iğrenme ve kaçınma
uyaranlardan uzaklaştırmaya yönelik önerilerimiz davranışlarına ve genelde cinsel isteksizliğe neden
oluyordu. Doğrudan cinsel kimlik sorunu ile oluyordu. Evlenmiş olan kişiler dahil karşı cinsle
gelenlerin sayısı sınırlı idi. Cinsel kimlikleri GLB keyifli cinsellik yaşadığını bildirenler nerede ise
olup onu benimsemiş-onunla barışık yaşayan yoktu. Bir örnek olarak şunu aktarmak isterim.
ama bir ruhsal sorunlarla gelen eşcinsel sayısı Yirmili yaşlarında, eşcinsel fantezileri olan bir
çok azdı. Arada tek tük adli vaka olarak yollananlar erkek ilk cinsel deneyimini duygusal olarak
olurdu. Daima lezbiyen sayısı düşüktü. Başvuru anlaştığı bir genç kadınla yaşamıştı. Bir kez
sayısı arttıkça, kendilerini benimsemelerini beraberlikten sonra kadın arkadaşından tiksinme
kolaylaştırmak amacıyla, 90'larda başvuranların ve kaçınma başlamıştı. Bir diğer erkek kendini
sayısında görece bir artış oldu. Bir bölümü karşıt cinsel yapmak için zorladığı öpüşmeyi
durumun değişmeyeceğinin farkında idi. Bu "tükürük alışverişi" olarak aktarıyordu.
devrede sosyalleşme konusunda zorlukları ön
planda idi. Kendilerini az çok kabul edenler de Doğrudan biz tedavi ve danışmanlık verenleri
sevgili dışında GLB tanıdığı, eş dostu yoktu. Bu ilgilendiren bir husus; Ailelerin çocukları gelmeden
devrede 1990-1995 yıllarında açık kapı grupları bizlerle özel görüşme yapma ve onlarla nasıl
konuşacağımıza ilişkin yönlendirme manüplasyon düşünülebilir. Bir diğer önemli kazanım kendini
girişimleri, psikososyal destek verenlerin bu bilen kabul eden ama aileye "uzman aracılığı" ile
konuda çok dikkatli çalışması gereğini öne kabul ettirme ihtiyacı olanların kendilerini
çıkarıyordu. onaylatması. Bu grupta aile rahatlıkla kabul
etmese bile bize gelerek aileye olan
Türkiye'de GL kişilerin evlenerek cinsel kimliklerini sorumluluklarını yerine getirmiş ve değişmezliğini
sakladıkları ileri sürülmektedir. Bizim ispat etmiş oluyorlardı. Suçluluk duyguları ve
başvurularımızın ailelerinin de evlendirme baskısı depresyonları azalıyordu.
vardı. Bize gelenler arasında az sayıda evli kişi
bulunuyordu. Evlilerin az sayıda olmasının Öneriler:
nedenini toplumsal bir tarama yapmadan Toplumsal düzeyde, eşcinsellerin varlığını
açıklamak bir spekülasyon olacaktır. Başvuranların görmezden gelen toplumlarda homofobik
yaşlarının genç olması veya evlenmiş olanların anlayışla mücadele etmek ruh sağlıkçılarının
bize başvurmadığı düşünülebilir. Sınırlı sayıda, 6 sorumlulukları arasında. Bireysel düzeyde aileler
evli veya dul kişi ile görüştük. Bunlardan sadece ve eşcinsel bireylerle kendilerini keşfetmelerine
ikisi bir devre karşı cins ilişkisinden keyif aldığını ve kabul etmelerine fırsat veren bir yaklaşım
belirtti bu nedenle görüşülenlerin sadece ikisini sunulmalıdır. Bu yalıtılmayla aynı zamanda, ergen
biseksüel olduğunu söyleyebiliriz. ve genç erişkin GLB kişilerde kaygı bozukluğu,
depresyon, madde alkol bağımlılık riski, intihar
Kendilerini karşı cinsel olmaya özendirme çabaları girişimlerinin karşı cinsel akranlarından daha sık
arasında karşı cinsle sınırlı veya tam cinsel ilişki olduğu bildirilmektedir (1999 New Zeland study).
deneyimlerinin sık olduğu görüldü. İki cinsle de Sayılan ruhsal hastalıklarla yal itil m işlik, kişinin
keyifli cinsel yaşamı olduğunu belirten iki kişinin kendisini olumsuz değerlendirmesine, kabul
26
biseksüel olduğu düşünüldü. Halen evli olanlar edememesinin kısaca kendi içselleştirdikleri
dâhil diğerlerinin karşı cins deneyimi doyum verici homofobinin ilişkisini dikkate almak ve gerekli
olmadığı anlaşıldı. önlemler almak koruyucu ruh sağlığı açısından
gözden kaçırılmamalı.
Bu grupla çalışırken çok kıymetli deneyimlerimiz
oldu. Bize "ben normal olmak", "karşı cinsel
olmak" istiyorum, "GL kimliği kabul edemem"
diye başvuran kişilerin yargılamayan, bilgi veren
bir anlayışla çalışıldığında değiştiğini gördük. Bu
değişme bir iki görüşmede, çok kısa zamanda, Kaynaklar:
CassV. 1979 Homosexual Identity Formation: A Theoretical
bile olabiliyor. 1995 öncesi, kendilerini yargılayan,
Model, Journal of Homosexuality.
yalıtılmış yaşayan erkek başvuruların yal itilmişliğini V4(3)
azaltmak, kendilerini kabulünü kolaylaştırmak Fergusson DM, Horvvood J, Beautrais AL 1999 Is Sexual
amacıyla grup tedavisi uyguladık. Bu gruplar aynı Orientation Related to Mental Health Problems and
zamanda self-help grup özelliğini taşıyordu. GLB Suicidality in Young People. Archive General Psychiatry 56,
876-880
yayınların, Türkçe internet sitelerin yaygınlaşması
Lambdaistanbul, 2006, Bir Alan Araştırması: Eşcinsel ve
ile grup yapılması bırakıldı ve kendileri bu Biseksüellerin Sorunları, Lambdaistanbul Eşcinsel Sivil
kuruluşlara yönlendirildi. Bu denli önemli bir Toplum Girişimi
alanda kısa sürede değişme beklenemez. Bize Yetkin N. 2006 Terapistler, Homofobi ve homofobiye karşı
eğitim 17-20 Mayıs, 2002 Uluslararası II Buluşması (bu
başvuru aşamasının, aslında kendi cinsel
kitapta yer alıyor)
yönelimini tanıyan ama onu "bir uzmana
doğrulatarak" rahatlamaya daha hazır ve yakın
olanların, seçilmiş bir grubun, bize ulaştığı
Terapistler,
Homofobi Karşıtı Eğitim
"Cinsel yönelimimiz ne olursa olsun, hepimiz az ya da çok homofobiğiz.

Çünkü hepimiz eşcinselliğe karşı olumsuz değer yargılarının

yaygın olduğu bir t o p l u m d a y e t i ş t i k . Hepimiz bu homofobinin izlerini

düşüncelerimizden, duygularımızdan ve dilimizden temizlemek zorundayız."

Dr. Nesrin Yetkin


1960'lardan beri kullanılan "homofobi" sözcüğünü, Bunlar arasında, cinsel yöneliminin ne olduğundan 27
eşcinselliğe, eşcinsellere karşı yanlış ve eksik emin olamama, kendi cinsiyetinden kişilere duyduğu
bilgilenişten kaynaklanan, genellemelere dayanan, yeni ilginin cinsellikle alakasız olduğunu düşünme, yalnız
bilgi ve anlayışlarla karşılaşıldığında değişmeye açık kalmaktan korkma, cehenneme gideceğini düşünme,
olmayan, olumsuz veya düşmanca tutum, bir önyargı aynı cinsiyetten insanların cinsel beraberlik
olarak tanımlayabiliriz. Sözcük anlamsız korku gibi bir yaşayamayacağını düşünme, aynı cinsiyetten insanların
izlenim yaratsa da özünde "cinsel yönelim nedeniyle duygusal beraberlik yaşayamayacağını düşünme, cinsel
ayrımcılık" anlamını taşır. yönelimini düzeltebileceği bir kişilik özelliği olarak
görme, geçici olduğunu düşünme, lezbiyenliği cinsel
"Homofobik inanışlar" da tüm önyargılar gibi toplumun fantezi olarak görme, geyliğin erkekliğe sığmadığını
her kesiminde, öğretmenlerde, medya üyelerinde, düşünme, biseksüelliğin, eşcinsellik gibi olağan bir
politikacılarda, psikologlarda, doktorlarda, psikiyatrlarda varoluş biçimi değil kararsızlık ve/veya doyumsuzluk
yaygındır ve değişime dirençlidir. olduğunu düşünme, istemediği halde kendini
heteroseksüel ilişkiler yaşamaya zorlama,
Lambdaistanbul, Mart 2006'da İstanbul'da cinsel eşcinsel/biseksüelliğini unutmaya çalışma,
yönelimini eşcinsel/biseksüel olarak tanımlayan 393 eşcinsel/biseksüelliği anlaşılmasın diye eşcinsel
kişi ile yapılan bir anketin sonuçlarını, "Eşcinsel ve olduğunu bildiği insanlardan uzak durma, diğer
Biseksüellerin Sorunları" adıyla yayınladı. Bu önemli eşcinsellere nasıl ulaşacağını bildiği halde tanışmayı
çalışma Nisan-Ağustos 2005 tarihleri arasında yapılmış. erteleme gibi olumsuz duygu ve düşünceler var.
Burada kendilerini eşcinsel/biseksüel olarak tanımlayan Cinsel yönelimimiz ne olursa olsun, hepimiz az ya da
kişilerde de eşcinselliğe karşı birçok olumsuz düşünce çok homofobiğiz. Çünkü hepimiz eşcinselliğe karşı
ve duygular olduğunu görüyoruz. Cinsel yönelimini olumsuz değer yargılarının yaygın olduğu bir toplumda
eşcinsel/biseksüel olarak tanımlayan 393 kişinin yüzde yetiştik. Hepimiz bu homofobinin izlerini
51 'i geçmişte cinsel yönelimiyle ilgili olumsuz duygulara düşüncelerimizden, duygularımızdan ve dilimizden
kapılmış ve yüzde 5'i hâlâ böyle duygular taşıyor. temizlemek zorundayız.
Bu alan araştırmasında, katılımcıların yüzde 55'i psikolog 62'sinden 'anal muayene', yüzde 29'undan 'cinsel ilişki
veya psikiyatra başvurmuş. Bunların yüzde 33'ü sırasında çekilmiş fotoğraf istenmiş, yüzde 57'si
başkaları istediği için, yüzde 17'si görevlilerin aşağılayıcı ve alaycı davranışları ile
eşcinsel/biseksüelliğinden kurtulmak için ve yüzde karşılaştığını bildirmiş.
47si cinsel yönelimi hakkında kafası karışık olduğu
için bir profesyonele başvurmuş. Burada psikiyatri/psikoloji mesleki uygulamasında
hizmet alan eşcinsel/biseksüeller açısından hem yetersiz
178 katılımcının yüzde 67'si başvurduğu hem de etik açıdan uygunsuz bir tablo ortaya
psikolog/psikiyatrın olumsuz bir yaklaşımıyla çıkmaktadır. Bu tablonun olumlu değişimi için, eşcinsel
karşılaştığını bildirmiş. sivil toplum kuruluşları ile profesyonellerin iletişiminin
arttırılması kadar, profesyonellerin eğitiminde homofobi
Başvurulan psikolog/psikiyatrların; ile uğraşılmasının da gerekli olduğunu düşünüyorum.
Yüzde 29'u heteroseksüel olmaya zorlamış; bu hem
olanaksız hem de etik değil. Biz CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği)
Yüzde 29'u anlatılan her şeyi cinsel yönelime olarak 2001 yılından beri, profesyonellere yönelik,
bağlamış; cinsel yönelimi ile sorunu olsun ya da birbirini izleyen modüller halinde bir eğitim programı
olmasın, her bireyin yaşamında elbette başka sorun uyguluyoruz.
alanları da vardır.
Yüzde 22'si ilaç tedavisine zorlamış, elbette herkesin "Cinsellik" kavramının işlendiği 3 günlük 1. modülümüz,
ilaç tedavisine ihtiyacı olabilir, ama cinsel cinsellik alanında çalışan herkese açık olup, tüm
yöneliminden ötürü değil. hekimler, psikologlar, rehber ve danışmanlar,
Yüzde 57'sinin eşcinsellikle ilgili bilgisi yetersizmiş. pedagoglar, sosyal hizmet uzmanları, hemşireler,
Ve en vahimi yüzde 30'u eşcinselliği hastalık olarak öğretmenler ve diğer disiplinlerden kişilerin katılımına
görüyormuş; yani ya mesleğinin tanı sınıflamalarının açık. "Cinsel İşlev Bozukluklarının tek tek ele alındığı
28 30 yıl kadar gerisinde kalmış, ya da ciddi homofobik. 6 günlük 2. modülümüze yalnızca klinisyenler
katılabiliyor. "Cinsel Terapi" öğretilen 9 günlük 3.
Örnek olarak yer verilen bazı olumsuz yaklaşımlar, modülümüze ise yalnızca psikiyatri asistan ve uzmanları
doğru mesleki uygulama açısından da, etik açıdan da ile klinik deneyimi yeterli psikologlar katılabiliyor. Bu
son derece uygunsuz. programın 1. modülünde 4 saat boyunca 'Cinsel
İnanışlarımız' konusunu işliyoruz. Katılımcılardan bu
Aslında heteroseksüel olduğumu, babamın ilgisizliği dersin öncesinde ve sonrasında, tamamı yanlış
nedeniyle bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu söyledi. cümlelerden oluşan 30 başlıklı bir cinsel inanışlar
Psikolog eşcinseldi, benimle beraber olmak istedi. listesini " 1 . Hiç katılmıyorum"dan "5.Tamamen
İçine nasıl alıyorsun, nasıl tatmin oluyorsun?' dedi. katılıyorum"a kadar değişen beşli bir derecelendirmeyle
Beni hipnozla heteroseksüel yapmaya kalktı. doldurmaları istendi. Bu listedeki 24 cümle genel
Bana sormadan anneme lezbiyen olduğumu söyledi. cinsellikle, 6 cümle ise homofobiyle ilgiliydi. 130 ön
Geylerin gideceği yer cehennemdir, ibadet et' dedi. test ve 91 son test sonuçlarını değerlendirdik.
Annemin yanında geneleve gidip antrenman
yapmamı önerdi. Eğitim öncesinde mit listesini dolduran 130 kişinin,
Hetero porno film ve dergi almamı söyledi. genel cinsellikle ilgili 24 mite verdiği yanıtların ortalaması
Vajina resimleri gösterdi, AİDS olma riskiyle korkuttu. 1.6 iken, 6 homofobik mite verdikleri yanıtların
ortalaması 1.9 bulundu; bu iki grup yanlış inanışa
215 erkekten 27'si eşcinsel/biseksüel olduğu için verilen yanıtlar arasındaki fark anlamlıydı. (.000) Cinsel
askerlikten muaf olmak için rapor alma girişiminde terapist olmak için ücretli bir eğitim almayı seçen özel
bulunmuş. Bunların 6'sı psikiyatri servisine sevk grubumuzun toplumda yaygın olan cinsellikle ilgili yanlış
alamazken, 21 kişi psikiyatrik muayene sürecinde yasa inanışları pek paylaşmadığını, ama eşcinsellikle ilgili
ve insanlık dışı muamele ya da kötü muameleye maruz yanlış inanışlarının görece daha fazla olduğunu
kalmış, 7 kişinin de rapor talebi geri çevrilmiş. Bu söyleyebiliriz.
muayene ve inceleme sürecinde kişilerin yüzde
Altı homofobik cümle içinde "Eşcinsellik bir psikiyatrik 8. Kişilerin cinsel yönelimi, örnek oluşturma veya
hastalıktır ve tedavi edilmelidir", üzerinde en az rehberlikle, kalıcı ve anlamlı bir biçimde değiştirilemez.
durulması gereken homofobik inanıştı. Cinsel terapist 9. Eşcinsellik doğaya aykırı değildir. Birçok hayvan
olmak isteyen katılımcılarımız, hem psikiyatrik tanı türünde görülür. Eşcinsellik de tüm insan cinselliği
sınıflamaları konusunda yeterince bilgiliydi, hem de bu gibi, doğal olmaktan çok insani bir durumdur.
konuda homofobik değildi. Diğer beş homofobik cümle,
'Eşcinsellerin çok fazla psikiyatrik sorunları vardır', 30 yanlış cinsel inanış için, eğitim öncesinde 130 kişinin
'Cinsel yönelim, istemli bir seçimdir, değiştirilebilir', ortalaması 1.8, eğitim sonunda ise 91 kişinin ortalaması
'Eşcinsel erkekler arasındaki tek cinsel ilişki, anal 1.2, aradaki fark anlamlı bulundu. (.000) Genel cinsellikle
birleşmedir', 'Eşcinseller, uzun süreli ve doyumlu ilgili 24 yanlış inanış için, eğitim öncesinde 130 kişinin
beraberlikler kuramaz', 'Eşcinsellik doğaya aykırıdır' ortalaması 1.6 eğitim sonrası 91 kişinin ortalaması 1.2,
yanlış inanışlarının üzerinde ise epey durulması aradaki fark anlamlı bulundu. (.000) Eşcinsellikle ilgili
gerekiyordu. 6 yanlış inanış için eğitim öncesinde 130 kişinin
ortalaması 1.9, eğitim sonrası 91 kişinin ortalaması
40 kişilik başka bir psikiyatri asistanları grubuna verilen 1.2, aradaki fark anlamlı bulundu. (.000) Eğitim
farklı bir eğitimde ise, "Eşcinsellik bir psikiyatrik sonrasında mit listesini dolduran 91 kişinin, genel
hastalıktır, tedavi edilmelidir", en çok üzerinde durulması cinsellikle ilgili 24 mite beşli derecelendirmeyle verdiği
gereken homofobik yanlış inanış oldu. Her iki grup da yanıtların ortalaması da, 6 homofobik mite verdikleri
tüm psikiyatrları temsil edemez, ama CETAD eğitimi yanıtların ortalaması da 1.2 ve tabii bu iki grup yanlış
katılımcılarının görece daha az homofobik oldukları inanışların ortalamaları arasındaki fark anlamsız bulundu.
düşünülebilir. (.096) Genel cinsellikle ilgili ve homofobik mitlerde
eğitim etkinliği aynıydı.
Homofobiye karşı eğitimde; temel olarak doğru
bilgilendirme ve normalleştirme yapıyoruz. Bunun için Eşcinsel ve biseksüellerin salt cinsel yönelimleri
tersine çevirme, rol oynama, model oluşturma gibi nedeniyle karşılaştıkları baskı ve maruz kaldıkları şiddeti 29
teknikler kullanıyoruz. Interaktif eğitim modelimizde, doğuran şey homofobi; eşcinsel/biseksüel bireylere
tartıştığımız başlıca 'Homofobik mitler ve gerçekler' duyulan öfke, nefret, tiksinti tanımlamasının ötesinde,
şöyle: bu kimliği ötekileştiren her türlü yaklaşımı içerir.
Eşcinsel/biseksüel bireylerin sorunları, eşcinsel
1. Eşcinsellerin cinsel kimlikleri anatomik olmalarından değil, eşcinsel/biseksüelliği normalize
cinsiyetlerine uygundur. edemeyen, ötekileştiren bir sistem içinde yaşıyor
2. Eşcinsel yönelim bir psikopatoloji değildir. olmalarından kaynaklanır. Cinsellik politikasıyla ilgilenen
Eşcinsellerde daha fazla psikopatoloji olduğuna dair herkesin, eşcinsel örgütlerinin ve mesleki derneklerin,
bir kanıt yoktur. her ortamda, toplumun her kesiminde, eşcinselliğin
3. Eşcinsel yönelimli bireylerin psiko-sosyal profili, "normalleşmesi" için ellerinden gelen her katkıyı
en az heteroseksüeller kadar heterojendir. yapmaları gerektiğine inanıyorum.
4. Cinsel yönelim, salt heteroseksüalite ile salt
homoseksüalite arasında bir spektrumdur. Cinsel
kimlikten farklı olarak, yaşam boyunca değişiklik
gösterebilir.
5. Eşcinsel yönelim, keyfi, ahlaki veya istemli bir
seçim değildir. Heteroseksüel yönelimden farksız bir 'Psikiyatr, Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği

durumdur. (CETAD) Başkanı

6. Erkekler arasındaki eşcinsel beraberliklerde,


anal ilişkiden başka cinsel etkinlikler de yer alır. Anal
cinsel birleşme, heteroseksüeller arasında da
uygulanır.
7. Eşcinseller sevgi ve dostluk içeren, uzun süreli
ve doyumlu ilişkiler kurabilirler.
Eşcinselliğin ' t e d a v i s i ' yok a m a
homofobiden kurtulmak mümkün!

Mahmut Şefik Nil*


"Homoseksüalite çok eskiye dayalı bir sorundur ve Tiksindirici uyarı: elektrik akımı, pis bir koku, diğer
hâlâ hakkında birçok görüş ileri sürülmektedir. kişilerin bu sapık eylemi gözetlemekte olması, bileğe
Homoseksüalitenin tabiatı hakkında da birçok farklı geçirilmiş bir lastik halkanın gerilip bırakılması veya
görüşler ortaya atılmıştır. Hemen bütün görüşlerde sapık davranışın yapılması sırasında kusma, yüksekten
homoseksüalitenin patolojik bir durum olduğu düşme, bıçakla kastre (hadım**) edilme tehdidi gibi
konusunda fikir birliği vardır." (1) tiksindirici veya endişe yaratıcı bir hali hayal etmek
olabilir." (2)
Yukarıdaki cümleler Psikiyatrist Prof. Dr. İsmail Çifter'in
1987 yılında yayınlanmış olan "Psikiyatri" adlı kitabından Yukarıda iki paragrafını örnek olarak aldığımız kitap
alınmıştır. Çifter'in bu kitabı, ruh sağlığı alanında eğitim 1986 yılında Nobel Kitabevi tarafından basılmıştır.
alan kişilere kaynak olmak üzere yazılmış kitaplardan Cümleler, bir işkencenin detaylarını değil "sapık" bir
30
biridir. Çifter'in, kitabında eşcinselliği eski ve 'hemen davranış olan eşcinselliğin tedavisine dair "yöntem ve
bütün görüşlerde patolojik' (hastalıklı) bir durum önerileri" içermektedir. Türkiye'de uzun yıllar
olduğunda ittifak edilen bir sorun olarak ele aldığını eşcinsellikle ilgili bilimsel kaynakların çoğunda benzer
görmekteyiz. bir dilin kullanıldığını ve tedaviye yönelik olarak çeşitli
önerilerde bulunulduğunu kaynakları incelediğimizde
Bilindiği gibi 1973 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği kolaylıkla görebiliriz. Ancak, bu yaklaşım ve kullanılan
(APA) eşcinselliği ruhsal hastalıklar sınıflamasından dilin sadece Türkiye'ye özgü olduğunu söylemek
çıkartmıştır. Kitabın yazım tarihi açısından baktığımızda, mümkün değildir. Bu durumun, ruh sağlığı alanındaki
APA'nın eşcinselliği bir ruhsal hastalık olarak kategorize literatürde tarihsel olarak geriye gittiğimizde genel bir
etmeme kararını almasının üzerinden yaklaşık olarak bakış açısı olduğunu görebiliriz.
on yıl geçtiğini, ancak, psikiyatri alanında eğitim alan
öğrencilerin ders ve kaynak kitaplarından biri olan bu APA'nın sınıflandırması ve 1994 yılında yayınlanan DSM
kitapta dilin değişmediğini görebiliriz. IV'de eşcinselliğin bir hastalık olarak yer almamasından
itibaren Türkiye'de de yaklaşım değişmeye ve farklı bir
Aynı dönemde yayınlanmış bir diğer kitaptaki ifadeler söylemle ele alınmaya başlanmıştır. Ancak, yaklaşım
Çifter'in cümleleri kadar yumuşak değildir: değişikliği sürecini takip ettiğimizde geçişlerde
uzmanların da zorlandığını gözlemek mümkündür.
"Tiksindirici davranış tedavisi uygulamasında: sapık Örneğin Orhan Öztürk'ün "Ruh Sağlığı ve Hastalıklar"
davranışları ve eylemleri olan hasta bu sapık doğrultuda adlı kitabı DSM IV sınıflandırmasına dayanırken,
hayallere dalmışken veya hikayeler dinlerken veya eşcinsellikle ilgili açıklamalar yapılırken "bilgi verici
resimlere bakarken veya yaşarken, diğer bir anlatımla olması" açısından bir önceki sınıflandırma referans
sapık bir uyarıya maruz kalmakta iken tiksindirici uyarı gösterilmiştir.
verilir.
Ruh sağlığı alanında bireyin kendisinin de memnun olmadığı bir hastalık
olarak algılamanın yaygın olarak sürdüğü fikrindeyim.
dikkatimizi çeken Bizzat görüştüğüm bir psikoterapistin "Gizil
değişimlerden biri de Heteroseksüel" diye bir kavram ileri sürdüğünü görmek
beni hiç şaşırtmamıştı. Kullandığı ilaçların yan etkisi
söylemle ilgili olan
olarak aldığı kilolar nedeniyle kendine olan özgüvenini
değişimdir. Homofobi, cinsel iyice yitiren bir danışana rastlamak ya da aileyi
ayrımcılığın travmatize edici bilgilendirirken "Çocuğunuz yeterince istiyorsa başarırız"
diyerek ailede yeni bir parçalanma ve travmaya neden
etkileri, cinsel yönelim gibi olan uzman cümlelerine tanıklık etmek de beni
kavramlar da eski şaşırtmıyor.

kaynaklarda bulunmamakta,
İleri bir tarihte olacağını düşündüğüm bir diğer gelişme
ancak günümüze doğru de eşcinsel yönelimle ilgili olarak yanlış ve kendi
yaklaşıldıkça önce fantezilerinden hareketle yanıtlar oluşturarak bireylerin
ruh sağlığını tehlikeye atan, travmatize eden uzmanlara
akademisyenlerin
karşı yasal yaptırımlarla ilgili düzenlemelerdir. Henüz
araştırmaları ve doğal olarak bu alanda yasal olarak böyle bir yaptırım imkanı doğmuş
kaynak kitap ve değildir. Ancak, gözden kaçırılmaması gereken,
neredeyse tüm ruh sağlığı alanı hizmetleri, yapılan
yayınlarında, ardından da ruh açıklama ve tedavi girişimleri ile ilgili olarak da yasal
sağlığı alanında çalışanların düzenlemeler bulunmadığıdır.

vakaların analizinde ve
Kanaatimizce, her bireyin doğru ve kaliteli bir ruh sağlığı 31
yaklaşımlarında görünür hizmetinden yararlanma hakkını daha işlevsel
olmaya başlamıştır. kullanabilmesinin yolu uzmanların kendilerini
sorgulayarak geliştirmeleri ve ruh sağlığı hizmetlerinden
Bir sürecin içinde olduğumuz oldukça net bir şekilde yararlanma olasılığı bulunan her kişinin doğru
ortadadır. Ülkemizde bu konuda yapılmış bir araştırma bilgilendirilmesinden geçiyor. Bu süreçte gönüllü
var mı bilmiyorum, varsa da ben henüz inceleme imkanı uzmanlarca oluşturulan girişimler ivmeyi artırıcı olmakla
bulamadığımdan sadece tahmin, tanıklık ve birlikte ruh sağlığı uzmanlarınca kurulmuş olan oda ve
gözlemlerimden yararlanarak diyebilirim ki klinik sivil toplum örgütlerine de çok fazla iş düşüyor. Özellikle
uygulamalarda eşcinselliği tedavi etme iddiasında olan yazılı-görsel basın yayın organlarında çıkan ayrımcı ve
ruh sağlığı uzmanlarının sayısı azımsanmayacak kadar insanların ruh sağlığını tehdit eden, yanlış bilgilendiren
yüksektir. açıklamalara ve devlet eliyle gerçekleştirilen yasal
olmayan müdahalelere karşı bir araya gelinmesi de
Genel olarak hipnoz, psikoterapi, davranışçı teknikler, öncelikli konulardan biri olarak görünüyor.
depresyon ve anksiyete üzerinde etkili olan ilaçların
da yardımıyla girişilen bu dönüştürme tedavilerinin
sonuçları ile ilgili bir açıklama da yoktur. Ancak kliniğe *Psikolog
eşcinsel yönelimin değişip değişmeyeceği sorusu ile **Parantez içindeki ifade bana aittir.
gelen anne-babalar ya da doğrudan eşcinsellerin
kendisine sağlıklı ve bilimsel yanıtlar oluşturabilen (1). Psikiyatri, Prof. Dr. İsmail Çifter, Şenal Basım Yayın
uzman sayısı giderek artmakla birlikte henüz azınlıktadır. Co. Ltd., Ankara, 1987
Genel olarak bakıldığında eşcinselliği bir yönelim olarak (2). Psikiyatrik Bozukluklar ve Tedavileri, Doç. Dr. Oğuz
değil de patolojik bir süreç sonucunda kazanılmış ve Arkonaç, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul, 1986
"Oynama şıkıdım
şıkıdım..."
Kürşad Kahramanoğlu
İngilizcede 'outing' yani, 'ifşa etmek' diye tercüme
edebileceğimiz kavram en çok eşcinsellik için kullanılır.
'Out' yani dışarı kelimesinden üretilen 'outing' fiili, yani
'dışarı çıkarma-ifşa etme' yine İngilizcedeki 'closet'
yani 'dolap' kelimesi ile bağlantılıdır. Gizli eşcinsellerin
Uzatılan bütün mikrofonlara "Eşcinsel dolapta, karanlıkta saklandıkları veya saklanmaya
değilim" diye feryat figan eden Tarkan, zorlandıkları metaforu kabul edilir ve kendini deklare
Bulgaristan'da yayınlanan 'Eva' adlı dergiye eden veya başkaları tarafından eşcinselliği ilan edilen
verdiği röportajda hakarete varan insanların 'out' oldukları, yani artık cinselliklerinin
açıklamalar yaptı. Birkaç yıl önce basına da gizliliklerinin kalmadığı ifade edilir. Ben tutarsa 'açık'
yansıyan 'plaj hatırası1 fotoğraflarıyla kelimesinin 'out'un Türkçe karşılığı olabileceğini
"görünen köy kılavuz istemez" dedirten ve düşünüyorum. Mesela bu şöyle kullanılmalı: "Tarkan
sonrasında kameraların karşısına çıkıp eşcinsel ama açık değil". Sakın yanlış anlaşılmasın bu
"Yaşadıklarım kimseyi ilgilendirmez" bir örnek, ben şahsen Tarkan'ı tanımam, hiç
sözleriyle takdirimizi kazanan Tarkan, yıllar karşılaşmadık, sadece Londra'da binlerce Kıbrıslıtürk
sonra bakın neye dönüştü: "Arkadaşlarla kız çocuğun çığlık çığlığa bağırdığı bir konserine
birlikte bir çıplaklar plajına gittik. Aramızda götürülmüştüm. Tarkan'ın cinselliği hakkında birinci
kızlar da vardı, ancak, onlar karenin dışında elden hiçbir bilgim yok. Ne var ki bu konu gündemden
kaldı. Herhalde Türkiye'de böyle şeylerden düşmüyor.
32 hoşlanırlar, bilmem. Resimler yayınlandıktan
sonra hemen basın toplantısı düzenleyip Dünyada bir insanı açığa çıkartma konusunda dört
'Tamam, homoseksüelim, madem ki böyle ana yaklaşım mevcut:
hoşunuza gidiyor' dedim." İlginç, değil mi?
1. Cinsellik çok kişiye özel bir şeydir ve ifşa edildiğinde,
Ama Tarkan bununla kalmadı, korkusunu özellikle az gelişmiş toplumlarda bireyin ödeyeceği
dindirmek için daha ilginç özlü sözler sarf bedel ağırdır. Bu nedenlerle bir insanın eşcinselliğinin,
etti. "Homoseksüeller, çocuklukta özellikle de diğer şahıslar tarafından açıklanması doğru
yaşadıkları sorunlar yüzünden öyleler ama değildir.
bu insanlar psikanalizle kendilerini
düzeltebilirler" gibi hakarete varan 2. Dünyamız değişmektedir, birçok ülkede eşcinsellik
açıklamalar yaptı. On yılı aşkın bir süredir suç olmaktan çıktığı gibi artık kabul de görmektedir.
özgüveni gasp edilmiş eşcinsellerin kendileri Hatta aynı cinsten evlilik mümkün olduğu gibi artık
ile barışmaları ve özgüvenlerini geri 'eşcinsel kamuoyu', 'eşcinsel oy potansiyeli', 'pembe
kazanmaları için mücadele eden Kaos GL ekonomik güç' gibi kavramlar da gelişmektedir.
Derneği olarak Tarkan'ın bu sözlerini Öyleyse bir insanın eşcinselliğini deklare etmekte bir
kınıyoruz! sakınca yoktur.

Tarkan eşcinsel olmayabilir. Eşcinsel olsa 3. İkinci şıkta belirtilen değişim ancak topluma yön
bile 'açılmak' zorunda değil. Ama veren ve kamuoyu yaratabilen liderlerin çabaları ile
eşcinselliğe dair bir türlü kurtulamadığı mümkündür. Eğer bu insanlar eşcinsel iseler ve yazımın
homofobisiyle binlerce eşcinsele dil başında belirttiğim dolabın karanlık bir köşesinde
uzatması da gerekmiyor. Çok mu zor "Ben oturuyorlarsa, özellikle de gerek ifşa edilmek korkusu
eşcinsel değilim, ama eşcinsel kadın ve gerekse de cinsellik konusundaki cahillikleri yüzünden,
erkekler de kendi cinsel yönelimlerini veya ticari hesaplar nedeniyle korkup susuyor veya
özgürce ve inkar etmek zorunda kalmadan abuk sabuk şeyler söylüyorlarsa, o zaman bu insanların
yaşayabilmeler" demek? Ya da ne kadar açığa çıkarılmaları caizdir.
imkansız olabilir ki "Psikanalizle 4. Dördüncü yaklaşım ise aslında yaklaşım bile değil
düzelebilirler" gibi talihsiz bir sözün ağzından sadece bu konuları yok saymaktır. Bugün ülkemizde
çıkmasını engellemek? özellikle sağın ama solun da, hükümetin ve
Kaos GL
parlamentonun da, entelektüellerin ve sanatçıların da tazminattan sonra iflas edip kapandı. Jason yıllarını
yaptığı budur. ciddi uyuşturucu sorunlarıyla ve homofobik olmadığını
ispatlamaya çalışarak geçirdi. Bu arada geyliğini
Varlığını, hele de içimizde olduğunu kabul etmezsek tedavi(!) ettirmeye çalıştığı haberleri bütün gey
yok demektir yaklaşımı şarklı olmanın en kınanacak dünyasında dolaştı. Jason Donovan bugünlerde ucuz
özelliğidir! Yok saydığımız için hasıraltı edilen 'öteki barlarda şovlara çıkarak para kazanmaya çalışıyor!
cinsellik'e karşı ayrımcılık yapmak ise yüz kızartıcı bir
insanlık suçudur.

Ünlü sanatçılar ve açıklık: Tarkan'cığıma

Örnekler çok ama ben bu yazımın çerçevesi içinde Tarkan'cığım, her ne kadar yüz yüze tanışmadık ise
eşcinselliklerinin açığa çıkarılması veya çıkması ile de ben seni çok sever ve beğenirim. 1994 yılının
yüzleşmiş iki örnek vermek istiyorum: yazında tatil için geldiğim Bodrum'daki barlarda yerli
yabancı herkesin 'Oynama şıkıdım şıkıdım' ile
1) Sir Elton Hercules John: eğlendiğini gördüğümden beri birçok yerde karşıma
Kısaca hepimizin Elton John olarak tanıdığı, 250 çıktın. İnsan hakları savaşları için turladığım Latin
milyondan fazla plak satmış, ülkesinin devlet başkanı Amerika ülkelerinde Türk olduğumu öğrenen insanlar
Kraliçe Elizabeth tarafından 1998 yılında asilleştirilmiş, Tarkan'ı tanıyıp tanımadığımı sordular. Genellikle
VVatford Futbol Kulübü başkanlığı ve sahipliğini yapmış, dışarıya kapalı Küba'da bile gittiğim diskotekte yegane
dünyanın yardım kuruluşlarına en çok destek veren duyulan Türk müziği senin sesinden geliyordu.
sanatçılarından biri olmuş, sadece ülkesinin değil
bütün dünyanın tanıdığı ünlü ve tüm zamanların en Plaklarını alırım, şarkılarını dinlerim, cinselliğin bu
başarılı müzisyenlerden biri. 1947 doğumlu olan bağlamda beni ilgilendirmiyor ama biliyorum ki senin
Elton'un eşcinsel olduğu özellikle de eşcinsel gey olduğunu iddia eden resimler Türk medyasında
çevrelerde ta baştan beri biliniyordu. Gerek kendiyle çıktığı zaman bunlara verdiğin cevaplar cinselliği ile
verdiği mücadele gerekse de sadece plak satışlarında boğuşan binlerce Türk gencine cesaret ve umut
gözü olan çevresindekilerin telkin ve baskıları ile vermişti. Ardından dalga geçer gibi koluna takıp
başlarda hep saklanan, açık olamayan Elton, ilk defa herkese sergilediğin kız arkadaşın bu senin
33
1976'da 'Rolling Stone' dergisine verdiği söyleşide cesaretinle güçlenen genç insanları yıktı.
biseksüel' olduğunu kabul etmişti. Ne var ki ticari
plak dünyası ile 70'li ve 8o'li yıllardaki tutucu Thatcher Bilmem biliyor musun, ülkemizde gençler arasında
İngilteresi, Elton John'u 1984'te hem de Sevgililer intihar nedenlerinin başında cinsellik sorunları geliyor.
Günü'nde Renate Blauel adlı bir Alman kadın ile nikah Eğer geysen lütfen açıkla, değilsen bilmediğin
masasında gördü. 4 yıl sürdürmeye çalıştığı evliliğinin konularda niye konuşuyorsun? Geysen ve kendinle
arkasından biseksüel filan değil gey olduğunu açıklayan barışık yaşayamıyorsan hiç olmazsa abuk sabuk
Elton boşanıp 1993'te tanıştığı sevgilisi David Furnish'le konuşma ve eğer çevrende "Geyliğini tedavi ederiz"
21 Aralık 2005'te evlendi. Elton John, dünyanın en diyenler varsa onlara inanma, bu ne mümkündür ne
ünlü ve başarılı sanatçılarından biri olmayı, kendisiyle de gerekli. Bulgaristan konserinden sonra söylediklerin
barışık ve mutlu bir şekilde eşi ile birlikte yaşamayı ve sergilediğin saldırganlık, bilimsel gerçeklerden çok
sürdürüyor. Tam bir megastar! sanki kendi boğuştuğun iblisleri yansıtıyormuş izlenimi
veriyor.
2) Jason Sean Donovan:
1968 doğumlu Jason Donovan, her ne kadar Elton Seni seven, beğenen, biraz da bu işlerden anlayan bir
kadar şöhretli değilse de, plakları 30 milyondan fazla abin olarak verdiğim iki örneği aklında tutmanı ve daha
satmış bir şarkıcıydı ve başarılı bir aktör olmaya adaydı. nice milyonlar satan plağa imza atmanı dilerim.
Daha 11 yaşında Avustralya televizyonunda bir dizide
rol almış, 1986 yılında Kylie Minogue'un sevgilisi Scott Bu yazı 6 Ağustos 2006 tarihli Birgün gazetesinde
rolü ile 'Neighbours' dizisinde ünlenmişti. 1992'de yayınlanmıştır.
İngiltere ve Avustralya'daki gey toplumu içinde eşcinsel
olduğu dedikoduları ayyuka çıkmıştı. Devrin radikal
mizah dergisi 'The Face', saç rengiyle dalga geçen
bir yazı yayınlayınca çok kızmıştı Jason. Saçının, limon
suyuyla biraz rengi açılmıştı o kadar, yoksa o
gençliğinde sörf yapan hakiki bir erkekti ve ona gey
demek bir hakaretti! 'The Face' dergisini mahkemeye
verdi, şöhretin ve paranın bulabileceği en pahalı
avukatlarla mahkemeyi kazandı. Dergi Jason'a ödediği
Homofobi-Ataerki-Siddet

"Bursa'daki yürüyüşü engelleyenlerin futbol


taraftarı olması tesadüf müdür sizce? Futbol
endüstrisi öyle bir boyuta geldi ki, bazı futbol
takımları büyük çaptaki fabrikaların
yapamadıkları ciroları yapıyor. Futbol
yoluyla sınıfsal olarak ezilmiş erkeklerin
erkeklikleri kışkırtılıp sisteme cengaver
olarak geri dönmeleri sağlanıyor."
Yasemin Öz
Bursa'da 6 Ağustos günü yapılması planlanan Cinsel kararı alan sayın savcıları, bu yazıyı bir suç duyurusu
34 Yönelime Yönelik Ayrımcılığa Karşı Buluşma yürüyüşü kabul ederek, henüz hakkında soruşturma başlatılmadı
öncesi, Bursa Spor taraftarlarının üye olduğu bir ise Fevzinur Dündar hakkında, Türk Ceza Yasası'nın
internet sitesinde yürüyüşün engellenmesi planları tehdit suçunu düzenleyen 106., hakaret suçunu
konuşuldu ve yürüyüşün olacağı gün de Bursa Spor düzenleyen 125., suç işlemeye tahriki düzenleyen 214.
taraftarlarının saldırılarından yürüyüşe katılanları ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
koruyamayacağını söyleyen güvenlik güçleri, güvenlik(!) suçunu düzenleyen 216. maddeleri uyarınca
gerekçesiyle yürüyüşü engelledi. soruşturma başlatmaya davet ediyorum. Eğer
soruşturma başlatılmış ise de soruşturmanın bu
Sınır ötesi harekat yapacak kadar donanıma sahip maddeler kapsamında yürütülmesini talep ediyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, yürüyüş yapmak isteyen Umarım içeriğinin ne olduğunun yasal bir tanımı
bireyleri taraftarlardan koruyamayacak kadar aciz yapılmayan ve hatta yeni Türk Ceza Yasası ve Basın
midir gerçekten, bilemiyoruz. Ya da güvenlik Yasası'nda kullanımı terk edilen genel ahlakı korumaya
sağlamanın yolu saldırganı değil mağduru engellemek gösterilen duyarlılık, Anayasa ile teminat altına alınmış
midir? Var olma amaçları güvenliği sağlamak olan temel hak ve özgürlükleri 06.08.2006 tarihinde Bursa'da
güvenlik güçleri bile Anayasa ile teminat altına alınan ihlal edilen LGBTT bireyler konusunda da gösterilir.
en temel hakların kullanımını sağlayamayacak ise bunu Ve hatta umarım yürüyüşün gerçekleşmesi için
hangi makam yapacaktır? Neyse, soru sormanın pek görevlerini gerçek anlamda ifa etmeyen güvenlik güçleri
de anlamı yok, cevabını alamayacağız nasıl olsa. Eğer ile, Fevzinur Dündar ile birlikte hareket eden Bursa
bu haklar bir avuç "ibnenin-dönmenin" (kadın Spor taraftarları hakkında da soruşturma başlatılır da
eşcinseller kadın olduklarından bahisleri gereksiz) bu yazı olmayacak dua muamelesi görmez.
hakkı ise bunları görmezden gelebiliriz!
Homofobi, yani eşcinsellik düşmanlığı ataerkil sistemi
Bursa Spor Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Başkanı oluşturan ana ayaklardan hiç kuşkusuz biridir. Ataerki,
Fevzinur Dündar yürüyüş öncesi eşcinselleri Osmanlı erkeklerin kadınlara tahakküm etmesi amacıyla doğmuş
payitahtı ve evliyalar şehri Bursa'da yürütmeyeceklerini, ise de günümüzde ataerkiden arınmış bir ilişki biçimini
yürürlerse onları linç edeceklerini açık bir şekilde beyan yeryüzünün hemen hiçbir yerinde görmek mümkün
etti. Bu satırları okuyan ve Kaos GL Dergisi'nin bir değildir. Ataerki, erkeklerin kendileri dışındaki her şey
önceki sayısını genel ahlaka aykırı bularak toplatma üzerinde tahakküm kurması şeklinde sonsuz tezahür
yaratmıştır. Ataerkinin ilk tehdidi kadınlara ve farklı gerekmez, önemli olan kaç savaşta ne kahramanlıklar
cinsel yönelimlere yöneliktir. Kadınlar erkeklerin yapıldığının öğrenilmesidir, temel kültürümüz savaştır,
hizmetkarları gibi görülürken, toplumsal erkekliği savaşmayı öğrensek yeter. Zaten kaçınılmaz olarak
bünyesinde barındıramayan, reddeden farklı cinsel her Türk asker yani erkek doğar, savaş kültürü Türklükle
yönelimler de erkekliğe bir tehdit olarak algılanıp özdeşleşecek kadar bizi yansıtır. Bir yanıyla da orduya
cezalandırılır. Ataerki günümüzde, erkeğin kadın yalnızca heteroseksüel erkekler kabul edildiğinden
üzerindeki tahakkümü, kadının her türlü ev içi ve cinsel Türklük kavramı kadınları ve farklı cinsel yönelimleri
hizmette kullanılması, kadın bedeni üzerindeki söz baştan dışarıda bırakır. Durum böyle olunca da spor
sahipliği, namus bekçiliği ile sınırlı bir tanımı çoktan karşılaşmalarına cenge gider gibi gideriz, sporseverler(!)
aşmıştır. Ataerki eşcinsel düşmanıdır, ataerki ırkçıdır, askeri kıta mantığıyla örgütlenir ve bu gönüllü erkeklik
kendi ırkından olmayan erkeklere düşmandır, kendi kıtaları toplumsal erkekliğe karşı gelen farklı cinsel
sınıfından olmayan erkeklere düşmandır, kadınlar yönelimler sokağa çıkmak isterse, onlara karşı vazife
üzerinde kurduğu kölelik ilişkisini ekonomik yolla diğer başında erkeklik görevlerini gönüllü olarak yerine
erkekler üzerinde de kurar, kendisi gibi düşünmeyeni getirirler.
yok eder, doğaya düşmandır, tüm canlıların nükleer
tehdididir. Ataerki yalnız kadınlara değil farklı cinsel Toplumsal erkeklik kadınların kamusal alana
yönelimlere ve hatta erkeklere karşı da bir tehdit iken, çıkmasından hoşlanmaz. Kadınlar başka erkekler
gerçekte gezegen nüfusunda pek az insanın çıkarına tarafından fethi mümkün namus tarlaları olduklarından,
hizmet eden ataerkiye karşı tüm ezilenlerin ve özgürlük kadın bedeni de vatan toprağı gibi düşman ayağının
hareketlerinin birleşip bu azınlıktan nasıl olup da basamayacağı bir yerde, dikenli tellerin gerisinde
kurtulamadığını merak eder dururuz değil mi? Oysa bulunmalıdır. Toplumsal erkeklik, doğuştan bu vasfa
böyle bir durum gerçekleşmez çünkü ataerki tüm sahip oldukları halde bunu utanmazca reddeden farklı
ilişkilere sızmıştır ve her yerde kendini başka biçimde cinsel yönelimden gelen insanların da kendisini
üretmekte ve sonsuzluğunu garantilemeye soytarıya çevirip sokakta dolaşmasına izin vermez.
çalışmaktadır. Ataerkiden bir şekilde ezilen bir birey, Bütün alanların tek hakimi kendisi olmalıdır,
başka bir biçimde çıkar sağlamakta ve onun taşıyıcısı kendisinden başka olanın varlığına izin vermez, onun
olmaya devam etmektedir. kendisiyle aynı sokakta yürümesine tahammül edemez.
Bin türlü konuda çatışan erkeklerimiz konu kadınlar,
35
Ataerkinin bu kadar tahakküm kurabilmesinin ana eşcinsellik, namus ve vatan savunması olduğunda tek
nedenlerinden biri de savaş kültürüdür ve binlerce yürek olurlar.
yıllık insanlık tarihi boyunca en özenle korunan kültür
belki de savaş kültürüdür. Bu savaş kültürü tüm ilişki Bursa'daki yürüyüşü engelleyenlerin futbol taraftarı
biçimlerine sızmıştır. Aile, eğitim, ordu, din, devlet olması tesadüf müdür sizce? Futbol endüstrisi öyle
aracılığıyla öğrendiğimiz şiddet biçimleri artık herkesin bir boyuta geldi ki, bazı futbol takımları büyük çaptaki
biraz kanıksadığı, herkesin biraz uygulayıcısı olduğu fabrikaların yapamadıkları ciroları yapıyor. Futbol
bir hal almıştır. En birincil kişisel ilişkilerden en uzaktaki yoluyla sınıfsal olarak ezilmiş erkeklerin erkeklikleri
kurumsal ilişkilere kadar şiddet her yerde boy kışkırtılıp sisteme cengaver olarak geri dönmeleri
göstermektedir ve meşrudur. Ataerkinin beslendiği sağlanıyor. Aşağılanmışlıklarının, başarısızlıklarının,
bu savaş kültürünün yansımalarını görmek için yok dünyanın hakimi olacaklarını sanıp bir gün
saydığımız orta yoğunluktaki iç savaşa veya olamayacaklarını öğrenmenin acısını futbol yoluyla
ortadoğudaki savaşlara kadar gitmek gerekmez. çıkarıyor, savaşma güdülerinin tatminini futbol yoluyla
Herhangi bir aile içindeki eşlerin birbiriyle ve çocuklarla sağlıyorlar. Böylece hem sağlam birer ataerki savunusu
kurdukları ilişkilere veya herhangi bir futbol maçındaki oluyorlar hem de sistemi futbol endüstrisi yoluyla
taraftar davranışlarına bakmak yeterli olur. Her yerde besliyorlar. Bu arada uyuşturuluyor olmaları, kendi
bu savaş kültürünün izlerini görebiliriz eğer bakmaya hayatlarını dahi sorgulamıyor olmaları da cabası.
başlarsak. Keza, Türkiye özelinde savaşmak öylesine Futbolun yükselen trend olması tesadüf mü gerçekten?
ayrı bir öneme sahiptir ki, üniversiteye gelene kadar Yoksa erkekliği beslerken erkekleri uyuşturmanın bir
sürekli bize öğretilen tarihimiz savaşlar tarihidir ve yolu mu? Bu uyuşturulmuş ve şiddetleri kışkırtılmış
atalarımızın savaşmak dışında kültürel anlamda ne erkeklerin farklı cinsel yönelimdeki insanların
yaptıkları hakkında hemen hiç bilgimiz yoktur. Biraz yürüyüşünü engellemesi, onları linç etmesi için ilave
mimariye dair fikrimiz vardır, neyse ki bunca savaş ve bir telkine gerek var mı?
yıkıma karşın bir kısmı ayakta kalmıştır. Atalarımızın
edebiyat, müzik, resim ve heykel (zaten günah) gibi Ataerki ve futbol bütün şiddetiyle homofobinin
kültürel alanlarda ne yaptığını pek bilmediğimiz gibi hizmetinde.
dünyaca ünlü tasavvuf felsefesine dair de pek bir şey
öğrenmeden bitiririz okulları. Çünkü düşünmemiz
Eşcinsellere Yönelik
Sosyal Hizmetler
Sema Buz
Eşcinseller, her birey veya çiftin yaşayabileceği genel kurumları çerçevesinde verilmesi mümkün iken, bazıları
sorunların yanı sıra, eşcinsel olmalarından kaynaklı ek için ayrı hizmet düzenlemeleri yapılması
güçlüklerle de karşılaşabilmektedirler. Eşcinsellerin düşünülmektedir. Aslında buradaki temel tartışma,
mali sorunlar, iş-ev dengesini kurmadaki sıkıntılar, var olan sosyal hizmet kurumları işleyişine eşcinsellere
eşler arasındaki iletişim problemleri gibi genel yönelik hizmetleri de yerleştirme noktasındadır, "ve
sorunlarının yanı sıra açılma (coming out) ile ilgili eşcinseller" vurgusu yerine "eşcinseller bizzat ana
sorunlar, eşcinsel aileler için yasal danışmanlık ihtiyacı, hizmet akışı içinde" olmalıdırlar.
çocuk vesayeti gibi konularda da özel gereksinimleri
bulunmaktadır. Sosyal hizmet eğitimi açısından bakıldığında yurt
dışında da Türkiye'de de eşcinsellikle ilgili eğitim
Eşcinseller reddedilme, yanlış anlaşılma, baskı ve içeriğinde çok az bilgi verildiği görülmektedir. Aslında
kınama ile karşılaşabilirler. Bu durum barınma, istihdam, bu tüm sosyal alanla ilgili okul ve meslekler için
sağlık bakımı, sosyal hizmetlere ulaşımlarını engelleyen geçerlidir. Bundan korkmamak gerekir. Eşcinseller
bir ayrımcılık yaratmaktadır. Toplumlardaki konusunda profesyoneller arasında bile
heteroseksist anlayışın genel kabul görmesi ve
homofobik tutumların güçlü olması, eşcinsellerin büyük bir inkarın olduğu görülmektedir.
giderek toplumdan izolasyonunu beraberinde Bununla başetmenin en iyi yolu
getirmektedir. Bu anlamda eşcinsellere yönelik sosyal eşcinsellerin algı, ilgi ve deneyimlerini
hizmet uygulamaları birey düzeyinden politika düzeyine öğrenmeye çalışmaktır. Bu alanda sosyal
kadar pek çok alanda paralel yürütülmesi gereken bir hizmet eğiticileri; danışmanları, öğrencileri
nitelik taşımaktadır. Burada eşcinsel bireyin yaşadığı
sorunun çözülmesi yönünde bireye yönelik danışmanlık
ve uygulamacıları homofobik olmayan bir
yapmadan başlayarak, eşcinsellere ya da yaşadıkları perspektifle eğitmelidir.
36
sorunlara ilişkin destek grupları oluşturma ve
eşcinsellerle ilgili politikaları etkileme ve değiştirme Sosyal hizmet uzmanlarının eşcinseller konusunda
yönünde savunuculuk yapmaya kadar çoklu bilgi eksiğini tamamlamasının ardından eşcinsellere
müdahaleyi bir arada uygulama gereksinimi ortaya yönelik toplumda var olan kaynakların yanı sıra olası
çıkmaktadır. kaynaklar ve gerektiğinde havale edebilecekleri
sistemleri öğrenmeleri gerekir. Sosyal hizmet uzmanları,
Eşcinsellere yönelik yürütülen sosyal hizmet eşcinsellerin karşılaştığı özel sorunlar hakkında diğer
çalışmalarında vurgu yapılan iki temel nokta grupları eğitebilirler. Sosyal hizmet uzmanları eşcinsel
bulunmaktadır: hakları için savunuculuk yaparlar. Sosyal hizmet
kurumlarının ayrımcı olmaması için yüzleştirme, eğitim,
1. Uygulamacının (sosyal hizmet uzmanının) ihtiyaç duyulan hizmeti sağlama yönünde baskı
eşcinsellere yönelik tutum ve becerilerinin farkında uygulayabilirler. Türkiye'de eşcinsellerin toplumda
olması ve kendi homofobisiyle yüzleşmesi, kabul görmesi, onlara yönelik sosyal hizmetlerin
2. Kurumların eşcinsellere sağladığı hizmetler ile ilgili planlanması, kuruluşları ve politikaları bu açıdan
düzenlemeler. güçlendirmek, yeni bir aile türü oluşturduğu kabul
edilen eşcinsel çiftlerin yasal hakları, evlat edinme ve
Bu iki konu çok önemlidir. İlk maddeyle ilgili olarak diğer sosyal haklarını hayata geçirme konusunda
sosyal hizmet uzmanlarının cinsiyet rolleri, önyargıları, farkındalığın artmasına ve tüm bunlara yönelik kapsamlı
kabulleri, eşcinsellikle ilgili kendi duygu, düşünce, düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bunları yaparken
tutum ve sosyal hizmet değerleriyle yüzleşmesi homofobik olmadan, bireyi güçlendirme amacı
gerekmektedir. Homofobik tutumların farkına varmadan taşıyarak ve haklar perspektifine dayalı bir bakış açısı
ve bunu düzeltmeden sağlıklı bir yardım ilişkisinin oluşturabilmek büyük önem taşımaktadır.
kurulması mümkün değildir. Bunu yapma yönünde
Kaynakça:
eşcinsellerle çalışacak sosyal hizmet uzmanlarının SHERNOFF, Michael J. "Family Therapy for Lesbian and Gay
öncelikle eşcinsel yaşam hakkında bilgi edinme ve Clients" Social Work, V.29, No.4, July/August 1984
anlayış geliştirme ihtiyaçları vardır. SHEAFER, W. Bradford ve HORESHI, R. Charles. "Techniques and
Guidelines for Social Work Practice" Sixth Edition, Allyn Bacon
Publishing, 2002
İkinci maddeyle ilgili olarak eşcinsellere yönelik sosyal
ZASTROVV, Charles ve Karen KIRST-ASHMAN. Understanding
hizmet kurumlarının verecekleri hizmetler konusu çok Behavior and the Social Environment. Nelson-Hall Publishers,
önemlidir. Bazı hizmetlerin var olan sosyal hizmet Chicago 1990
Çalışma Hayatında
Eşcinsellik
Oya Aydın*
Eşcinselliğin görünmezliği çalışma yaşamında başat bir olgu Kamu görevlileri ile ilgili durum da eşcinselliğin gizlenmesi
olma özelliğini sürdürür; zira görünürlük çoğunlukla çalışma ve hak aramama tutumu yönünden özel sektörden pek farklı
hayatını sona erdirir. sayılmaz. Ancak, kamu görevlileri ile ilgili hukuksal
düzenlemelerde eşcinsellik pek çok kurumun disiplin
Çalışma yaşamını düzenleyen temel yasalarda durum yönetmeliğinde ahlaka aykırılık olgusu çerçevesinde
görmezden gelinmektedir. Sosyal Sigortalar Yasası, 1 değerlendirilir. Bazı disiplin yönetmeliklerinde, eşcinsellik
Temmuz 2007'de yürürlüğe girmesi beklenen yeni Sosyal normal dışı, ahlaki olmayan olarak görülmekte ve yaptırımı
Güvenlik Yasası, Sendikalar Yasası ve 4857 sayılı İş Yasası meslekten çıkarma biçiminde gerçekleşmektedir.
bu konuda olumlu ya da olumsuz herhangi bir kurala yer
vermemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi
ve Tecziyeleri Hakkında Kanun'un 27. maddesinde, yaptırımı
İş Yasası 2003 yılında yürürlüğe giren yeni bir düzenleme meslekten çıkarma olarak düzenlenen "gerek talebeye karşı
olmasına karşın bu konudaki suskunluğunu korudu. Kadınlara gerekse hariçte muallimlik sıfatı ile telif edilmeyen iffetsizliği
sabit olan" düzenlemenin, "hariçte muallimlik sıfatı ile telif
ancak,
yönelik cinsel taciz özel olarak düzenlendi;
edilmeyen iffetsizlik" ibaresi, eşcinsel olduğu söylenen ya
cinsel yönelim ayrımcılığı, Ceza da bir biçimde böyle olduğundan şüphe edilen tüm
öğretmenlere istisnasız uygulanmaktadır. Meslekten çıkarılan
Yasası'na konulmadığı gibi, İş bu öğretmenlerden açtığı davayı kazanan yoktur. Oysa bu
Yasası'na da konulmadı. Üstelik düzenleme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8.
maddesinde düzenlenen özel yaşam hakkına doğrudan
Avrupa Birliği çalışma yaşamı müdahale sayılır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi benzer
konusunda ayrımcılığı, özellikle cinsel durumlarda verdiği kararlarda, cinsel hayata, ancak kamu
37
yönelim ayrımcılığını önleme düzeni ve korunan diğer menfaatlerle uyuşmazlık halinde
müdahale edilebileceğini kabul etmektedir. Bu durumlar da,
yönündeki politikalarının gereğinin kişilerin istismarı ve özellikle çocuklara yönelik istismar
yapılmasını Türkiye'den beklerken. durumu ile silahlı kuvvetlerde düzenin sağlanması açısından
getirilen sınırlamalardır. Ancak, kişinin cinsel eğilim nedeniyle
idari görevlerden alınması, mahkeme tarafından ilgilinin özel
Bu renk vermeyen görünmezliğin gerisinde, egemen
hayatına dokunur nitelikte bulunmuştur. (Örneğin, 27.9.1999
erkekliğin çırılçıplak, fütursuz sergilenişi vardır. İşçi imgesi,
tarihli Lusting - Pream et Beckett, Smith et Grady/ Birleşik
sert yumruğu sıkılı bir erkektir hâlâ. İş yerlerinin en popüler
Krallık)
fıkraları, eşcinselleri, onların deyişiyle "ibneleri" konu edinen
fıkralardır. Eşcinsellerin de geçinmek ve dolayısıyla çalışmak
zorunluluğu, işyerlerinde yaygın eşcinsel varlığı anlamına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa'nın 90. maddesi
gelmektedir. Peki bu tarz egemen erkeklik karşısında, gereği, iç hukukta, yasalara öncelikle uygulanacağından,
eşcinseller çalışma yaşamında nelerle karşılaşmaktadırlar? cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlar bu
Suskunluk bu alanda da devam etmektedir. Elbette en sözleşmenin 8. maddesine dayanarak hak arayabilirler. Her
önemli deneyim, elden geldiğince cinsel yöneliminin açığa ne kadar Anayasa'da açıkça cinsel yönelim ayrımcılığına
çıkmasını engelleme. Açığa çıktığında çoğu zaman karşı bir madde bulunmasa da, Anayasa'nın 10. maddesinde
kendiliğinden, hiçbir tazminat ve benzeri hak talep etmeden düzenlenen eşitlik ilkesi de, ayrımcılık durumunda ileri
iş yerini terk veya işten çıkarılma durumunda, bunu sessizce sürülebilecek bir kuraldır.
kabullenme ve hak arama yoluna gitmeme.
Avrupa Birliği'nin 1997 Amsterdam Anlaşması çerçevesinde
Bu deneyimden ötürü, eşcinsellik nedeniyle yapılan ayrımcılık çıkardığı ayrımcılığa karşı direktiflerden birisi, cinsel yönelim
kolay kolay hukuksal sürece ulaşamaz. Bu nedenle ayrımcılığı konusundadır. Üye ülkeler ve aday ülkelerin
mahkemelerin konuya ilişkin genel bir tutumundan söz istihdamda her türlü ayrımcılığa karşı tedbir almaları
edecek veriye henüz sahip değiliz. Birkaç ay önce basına gerekmektedir. Bu direktiflerin, Türkiye hukukuna somut
yansıyan bir olayda, eşcinsel bir işçinin iş akdinin feshi kararı olarak yansıması, eşcinselliği yaptırıma bağlayan
tartışmasında, işverenin, işçiyi eşcinsel olduğu için değil, düzenlemeleri etkisiz kılacağı gibi, ayrımcılığa uğrayan
aynı işyerinde çalışan sevgilisiyle ilişkisini iş düzenini bozacak eşcinsellerin, sessizliklerini bozarak hak arama mücadelesine
biçimde yansıtmasından dolayı işine son verdiği de destek verecektir.
savunmasının mahkemece kabulü, aynı zamanda eşcinsel
olmanın işten haklı çıkarma sebebi sayılmadığı biçiminde *Avukat
yorumlandı. Bu olumlu örneğin, cinsel yönelimi nedeniyle
iş akdine son verilen işçilere, hak arama yoluna başvurma
konusunda cesaret vereceği düşünülebilir.
"ne yanlış ne de yalnızsınız!"
Yeşim Başaran
"Kendi var oluşumuzu gerçekleştirmememiz için yüzde 23'ümüze açık olduğunu söylerken yüzde 39'u çekirdek ailenin tamamından
fiziksel şiddet, yüzde 87' imiz ise sözlü saldırı, yok sayma, dışlama, cinsel yönelimini gizlediğini söyledi. Yüzde 89'u ise akrabalarının
ilişkinin kesilmesi gibi sosyal şiddet türleri uygulanmakta." tamamı veya bazılarından cinsel yönelimini gizlediğini belirtti. Yüzde
82'si okuldaki çevresinin tamamı veya bazılarından, yüzde 88'i de
Lambdaistanbul Eşcinsel Sivil Toplum Girişimi'nin "Ne Yanlış Ne iş hayatındaki çevresinin tamamı veya bazılarından cinsel yönelimini
de Yalnızsınız!" isimli kitabı yayınlandı. Bu kitapta İstanbul'da 393 gizlediğini ifade etti.
eşcinsel/biseksüelle yapılan yüz yüze görüşmeler yer alıyor. 2005
yılı Nisan ve Ağustos ayları arasında gerçekleştirilen bu araştırmada Açıklık durumlarının yanı sıra açıldıkları zaman aldıkları tepkileri de
151 kadın ve 242 erkeğe toplam 65 soru soruldu. Lambdaistanbul sorduk anket katılımcılarına. Yüzde 66'sı "emin misin?" sorusuyla,
gönüllüleri olarak soruların hazırlanmasından anketin yüzde 52'si "psikiyatra/psikologa görün" önerisi veya zorlamasıyla,
gerçekleştirilmesine, istatistik grafiklerinin çizilip yorumlanmasından yüzde 75'i "hiç onlara benzemiyorsun" yorumuyla karşılaşmış.
sonuçların bir araya getirildiği kitabın hazırlanmasına kadar her Görüştüğümüz insanların yarısı ise açıldığı zaman konunun
aşamada çalıştık. Araştırma konusunda bir geçmişi olmayan bizler geçiştirilmesiyle karşılaştığını söyledi.
çeşitli akademisyenlerin de desteği ve yönlendirmeleriyle bu uzun
soluklu çalışmayı hayata geçirmeyi başardık. Bu sonuçlara bakarak tüm dünyanın eşcinsel olmamamız için
ortaklaşmış olduğunu görüyoruz. Çevremizdeki herkes sözbirliği
Bu çalışmayı rakama indirgenmiş çeşitli istatistik sonuçlardan çok etmişçesine eşcinselliği yok etmeye, bizi heteroseksüel yapmaya
393 kişinin bizimle söyleşmesi olarak görüyoruz. Bir araştırma çalışıyor. Bunun sonucu olarak, ankete katılanların yüzde 63'ü karşı
tekniği olarak anketin sınırlayıcı özelliklerini bilerek yola çıkmıştık. cinsten sevgilisi varmış gibi rol yapmak zorunda kalmış. Yüzde 70'i
Soruların ve soruların soruluş tarzının çıkacak sonuçları ise "evlen artık" baskısıyla veya zorla eş bulunması gibi baskılarla
etkileyebileceğinin ve sınırlayabileceğinin farkındaydık. Ancak, her karşılaşmış. Görüştüğümüz 242 erkeğin yüzde 10'u ise kendi iradesi
alanda yaşadığımız sorunların bir araya getirildiği bir ilk çalışmaya dışında geneleve götürülmüş.
ihtiyacımız olduğu için bunu bir başlangıç araştırması olarak gördük.
Sorduğumuz soruların her biri için ileride çok daha detaylı çalışmalar
yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Araştırmamız travesti ve Kendi var oluşumuzu
transeksüelleri kapsamadı. Çünkü eşcinsel/biseksüellerin sorunları
ile travesti/transeksüellerin sorunlarını, kaynakları her ne kadar aynı
gerçekleştirmememiz için yüzde
38
olsa da, kategorik olarak aynı başlıkta toplayamayacağımızı, 23'ümüze fiziksel şiddet, yüzde
travesti/transeksüeller için farklı sorular içeren bir çalışma yapılması
gerektiğini düşündük.
87'imiz ise sözlü saldırı, yok sayma,
dışlama, ilişkinin kesilmesi gibi
Soruları hazırlarken en çok dikkat ettiğimiz konulardan biri, bu
sorularla karşılaşan insanların yaşadıkları sorunların ağırlığı altında
sosyal şiddet türleri uygulanmakta.
ezilmek veya bu sıkıntıları hak ettiklerini düşünmek yerine kendilerini
güçlü hissetmelerini sağlamaktı. Daha önce bizlerle yapılan Çevrelerindeki insanlara açıldıklarında "psikiyatra/psikologa" görün
araştırmaların bazılarında soruların alt metinlerinde eşcinsel önerisi veya zorlamasıyla karşılaşanların oranının yüzde 52 olduğunu
olduğumuz için yaşadıklarımızı hak etmiş olduğumuz gibi izlenimler söylemiştim. Hayatının herhangi bir döneminde psikologa/psikiyatra
vardı. Bunun nedeni, soruları hazırlayanların bakış açılarıydı. gittiğini söyleyen 178 kişinin (katılımcıların yüzde 45'inin) yüzde
Karşılaştığımız olumsuz yaklaşımlardan biri de yaşadığımız sorunların 33'ü kendileri ihtiyaç duydukları için değil, sırf başkaları istedi diye
değil, nasıl insanlar olduğumuzun mercek altına alınmasıydı. Bu gitmişler. Psikiyatr veya psikologa gidenlerin yüzde 67'si görüştükleri
yanlış yaklaşımlardan öğrendiğimiz kadarıyla doğru olduğuna uzmanların kendilerini heteroseksüel olmaya, ilaç tedavisine
inandığımız sorularla insanların kapısını çaldık. zorladığını, eşcinsellik hakkında yanlış bilgiler vermek gibi olumsuz
yaklaşımlar sergilediklerini anlattı.
Görüştüğümüz kişilerin yüzde 56'sı eşcinsel/biseksüellikle ilgili
yeterli, gerçekçi bilgiye ulaşamadığı için cinsel yönelimi ile ilgili Türkiye'de 20 yaşını geçmiş olan her erkek askerlik yapmak
olumsuz duygulara kapıldığını ifade etti. Gerçekten de kendi geçmişi zorundadır, kimi istisnalar dışında. Eşcinsellik de bunlardan biri.
düşünüyorum da, eşcinsellikle ilgili elime ne geçse okurdum ve Fakat askerlik yapmak istemeyen eşcinsel/biseksüeller insan hakları
genelde de kendimle özdeşleştiremezdim. Şu an okumakta ihlali olan çeşitli aşamalardan geçmek zorunda kalabiliyorlar.
olduğunuz Kaos GL dergisini bulana kadar. Çoğu kişinin ne kadar Askerlikten muaf olmak için başvuran 27 erkeğin yüzde 62'sinden,
da özeldir bir kitapçıdan Kaos GL dergisini ilk satın aldığı an. eşcinselliklerini ispat etmek amacıyla anal muayeneden geçmesi,
yüzde 29 undan ise cinsel ilişki sırasında çekilmiş fotoğraf istenmiş.
Eşcinselliğin toplumda bu kadar dışlanırken, nasıl bir hayatımız
olacağını tahayyül etmek gerçekten çok zor. Ankete katılanların Yüzdelerin bu kadar yüksek olması cinsel yönelimlerimiz nedeniyle
yüzde 58'i cinsel yönelimi nedeniyle yalnız kalmaktan korktuğunu karşılaştığımız durumların ne kadar da ortak olduğunu, çevremizdeki
söyledi. Yüzde 40'ı ise kendini istemediği heteroseksüel ilişkiler insanların ne kadar da aynı yöntemlerle bizi varoluşumuzdan
yaşamaya zorladığını belirtti. Yüzde 48'i geçmişte ya da hâlâ diğer uzaklaştırmaya çalıştıklarını gösteriyor. Bu yöntemlerin özelliği
eşcinsellere nasıl ulaşacaklarını bildikleri halde tanışmayı ertelediğini, herkes tarafından sürekli tekrarlanıyor olması. Tüm bu süreci tersine
yüzde 32'si ise cinsel yönelimi nedeniyle cehenneme gideceğini çevirmek için ortaya çıkmış olan GLBTT hareketinin de tekrar tekrar
düşündüğünü ifade etti. yılmadan çalışması gerekiyor.

Araştırmamızda insanlara cinsel yönelimlerini kimlerden gizlediklerini Bir sonraki aşama için elimizde bu verilerle eğitim, askerlik, tıp gibi
de sorduk. Görüştüğümüz kişilerin yüzde 65'i cinsel yönelimini alanlarla ilgili kurumların kapılarını çalmaya ne dersiniz?
annesinden, yüzde 73'ü de babasından gizliyor. Yüzde 17'si
kardeşler dahil olmak üzere çekirdek ailesindeki bireylerin tamamına
Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma'da
'Lezbiyen ve Biseksüel Kadınlar Forumu'
Yıllar önce bu forumu yapmak bir hayaldi
ama gerçek oldu. Simdi önümüzde duran
engelleri aşmamız neden mümkün olmasın
Burcu Ersoy
"Lezbiyen ve Biseksüel Kadınlar Forumu", 17-21 Mayıs alınmamamız', aslında var oluşumuzun alaya alınmasına
2006 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Homofobi Karşıtı kadar varan bir şiddeti içermesine rağmen, fiziksel şiddete
Buluşma'nın dördüncü gününde ortalama otuz kadının maruz kalmıyor ya da erkek eşcinsel/biseksüellere göre
katılımıyla gerçekleştirildi. Buluşmanın yurt dışından gelen daha az karşılaşıyor olmamız kamusal alandaki
konukları arasında bulunan Norveç İşçi Partisi Milletvekili görünmezliğimize dayanıyordu. 'Ciddiye almak' durumunda
Anette Trettebergstuen, Danimarka Gey Lezbiyen Ulusal kalan insanlardan bize yönelen fiziksel saldırı, sözlü ve cinsel
Örgütü LBL'den Inge-Lise Paulsen, Kanada Manitoba tacizlerinden söz ettik. Bir boşanma davasında 'lezbiyen
Üniversitesi'nde hukuk profesörü ve Kanada'nın LGBT anneye kız çocuğun velayeti verilmez' diye çıkan Yargıtay
organizasyonu EGAL üyesi Karen Busby de foruma katıldılar. kararını, sevgilisi kocası tarafından öldürülen bir lezbiyenin
gazetelerden okuduğumuz haberlerini hatırladık beraberce.
Forumun programına göre, Inge-Lise Paulsen'ın "Lezbiyen
Görünürlüğü", Ayşe Sargın'ın ise "Pornografi, Cinselliğimiz Forumun sonlarına doğru, örgütlenme sorunumuz üzerinde
ve Heteroseksizm" başlıklı birer sunum yapması durduk. Tüm bu yaşadıklarımıza karşı, bir araya gelişlerimizin
bekleniyordu. Ancak, Inge-Lise'nin sunum yapmaktan sesimizi duyuracak politik bir duruşa dönüşememesinin,
vazgeçerek akışın karşılıklı diyalog biçiminde sürdürülmesini eşcinsel/biseksüel kadınlar olarak kendi sözümüzü üretip
teklif etmesi üzerine, Ayşe'nin de onayıyla sunumları iptal haklarımızı savunduğumuz bir örgütlenmenin eksikliğinin
39
ettik. Inge-Lise, artık burada değil ama forum kapsamında nedenlerini sorguladık. Mevcut eşcinsel/biseksüel
katılımcılarla paylaştıklarıyla bize sesini duyurabildi. Ama organizasyonlar içindeki kadınların azlığını, seslerinin
Ayşe burada ve onun sunumunu dinleme fırsatını kaybetmiş yalnızlığını dinledik bazılarımızdan.
değiliz, buradan açık bir çağrı olsun bu!
Birbirinden ayrılan görüşlerimize rağmen, vardığımız noktada,
Herkesin kendini kısaca tanıtmasının ardından Türkiye'de bir araya gelmemizi engelleyen unsurlar ve karşılaştığımız
eşcinsel/biseksüel kadınlar olarak yaşadığımız sorunlar sorunlar konusunda ortaklaşıyor, benzer yaşamlarımızla
üzerine konuşmaya başladık. Söz alan kadınlar kendi aynı yerde buluşuyorduk. Belki de bu tür paylaşımları daha
yaşamları üzerinden, iş yerinde, okulda, evde karşılaştıkları çok gerçekleştirebilir ve bir araya gelişlerimizin olanakları
problemlerden bahsettiler. Yurt dışından
gelen konuklarımız kendi ülkelerindeki
deneyimlerini aktardılar. Türkiye'de şu
andaki hükümetin eşcinsellere yönelik
politika ve tutumlarından başlayarak
mevcut yasal durumun bizlere nasıl
yansıdığından söz ettik. Ailelerimiz
karşısında cinsel yönelimimizin kendimiz
tarafından zorunlu baskılanışı, mecbur
bırakıldığımız 'orada farklı, burada farklı'
yaşayışlarımızdan yola çıkarak 'lezbiyen
görünürlüğü' sorununa değindik.
Toplumun eşcinselliğe bakışı, erkek
eşcinseller ve kadın eşcinsellere yönelik
farklılaşan homofobik tutumlardan
bahsettik. Homofobinin yarattığı,
eşcinsellere uygulanan şiddeti içeren
olayların, erkeklere yönelmiş halinin göz
önünde ve can alıcı bir şekilde gündemde
olmasına karşın, bizlerin 'şanslı', 'rahat'
ya da 'sorunsuz' görülmemizin nedenlerini
tartıştık. Kadın eşcinsel/biseksüelliğinin
yok sayılması, geçici, cinsel fantezi unsuru
vs. olarak algılanması nedeniyle 'ciddiye
Basın 'eşcinsel mücadelesini'
nasıl çerçeveledi?
Gülsüm Depeli*
Bugün Arendt'in nostaljik, yaratıcı kıvılcımlar saçmakla altlarıyla çatışma pratikleri etrafında daha detaylı
birlikte muhafazakAr bir bakışla anımsadığı Antik okunabilir şüphesiz. Eşcinsellerin 1 Mayıs yürüyüşünü
Yunan 'arenalarından şüphesiz çok uzağız. Arenalar, haber yapmayan televizyon ve gazete neredeyse
meydanlar, sokaklar, gerçekliklerini kaçınılmaz olarak yoktur. Bu haberlerin içerikleri elbette ayrıca analiz
teknolojik dolayımlanma yoluyla ispat ediyor artık. edilebilir; görünürlük arenasına bakanların 'gözlükleri'
Üstelik meydanları sadece yaşam zorunluluklarından ve 'görme pratikleri' üzerine bir soruya cevap aranabilir.
azade olmakla 'özgürlüğünü' kazanmış 'erkekler' Ben bu soruyu daha yakın dönemin olaylarını
doldurmuyor şimdi. Özel alana hapsedilmiş olan medyadan izlerken yanıtlamaya çalışacağım.
kadınlar ve eşcinsellerle, çağdaş köleler olarak işçiler
ve memurlarla, etnik ve dinsel topluluklarla, çevreci Son iki yıldır Türkiye'nin AB'ye uyum çerçevesinde
gruplarla meydan artık daha dinamik ve çekişmeli. geçirdiği dönüşümlerin meydanlardaki aktörlerinden
birisi olmuştur eşcinsel hareketi, ve meydan, Meclis'in
Bu makalenin 'öznesi' olan eşcinsel hareketin tarihsel kapısına kadar genişlemiştir. Geçtiğimiz yıl Kaos GL'nin
süreci de 'çatışma arenası'ndaki görünürlüğü ile ilk eşcinsel 'derneğ' olarak kurulması süreci ise,
başlatılmalıdır şüphesiz. Türkiye'de eşcinsel hareketi tökezlenerek de olsa atlanan bir basamak olarak
1990'ların başlarından itibaren kendi iç kamusalını yaşanmıştır. Basının bu süreci ve olayları nasıl
oluşturmaya başlamış, özellikle büyük şehirlerde yansıttığına bakıldığında gazetelerdeki tartışmalar
buluşma ve tartışma grupları olarak çoğalmıştır. Dergi, ilginç konumlara işaret etmektedir. Bu bağlamda,
40 fanzin ve bültenler, geniş katılımlı buluşmalar ve 'görünür' olanın 'nasıl görüldüğü ve gösterildiği'
konferanslar da süreci beslemiştir. Böylelikle içerde üzerinde durmak anlamlı olacaktır.
oluşan bu kamusal güç, hareket alanını genişletmeye
yönelmiş, soru ve sorgulamalarıyla heteroseksüel Söylediğim gibi, medya meydanlara kayıtsız kalamaz.
topluluğu bazen diyaloga çağıran, bazen de onların TCK Alt Komisyonu çalışmaları esnasında Kaos ve
'söylemsel' konumlarına meydan okuyan bir noktaya Lambda'nın Meclis'e yaptığı yürüyüş bazı İslami basın
gelmiştir. Aslında 10 yılın üzerinde bir dönemi kapsayan kuruluşları da dahil birçok gazetede haber olmuştur.
bu kısa ve hızlı özet, eşcinsel hareketin, toplumsal, Gazetelerdeki haber metinlerinin kurgusu ise beklendiği
kültürel, politik arenada, kendi söylemsel üzere birbirine göre farklılıklar içermektedir.
konumlanışıyla birlikte 'çekişmeye' katılmasının tarihine
işaret etmektedir. Liberal basında olayın içerik olarak yer yer
magazinselleştirildiği gözlenmektedir. Kimi başlıklarda
Bugün prensipte herkesin katılabildiği kamusal çekişme eşcinseller "yasadan korunma talep eden, itilip
arenalarından söz ettiğimizde kaçınılmaz olarak kakılmak, seks işçisi olmak istemeyen mağdurlar"
medyanın bizzat kendisi ve kurumlarından da söz olarak çerçevelenmiş, hak mücadelesinin aktif özneleri
ediyoruz aslında. Bilgi kaynakları aslında daha ağsal konumları arka plana itilmiştir. Bu arada "Travesti
olmakla birlikte, meydanların dinamizmini izlemek Hülya da oradaydı", "Travestileri kadın polisler aradı"
konusunda genellikle kayıtsız davranamayan gibi bilgiler daha temel haber bilgilerine yeğ tutulmuştur.
medyadan söz ediyoruz. Gerçek ve 'söylemsel' Eşcinsellerin konuyla ilgili 25 Mayıs 2004 tarihli ilk
meydanları 'ekranların', 'çerçevelerin' içinden akıtan, yürüyüşlerini haber yapan birçok gazete, taleplerinin
evlerimize taşıyan medyadan... karşılık bulmaması üzerine tekrarladıkları 8 Temmuz
2004 tarihli eylemi haber yapma gereği duymamıştır.
Eşcinseller temkinli olmayı da elden bırakmayarak, Dolayısıyla liberal basın, konuyla ilgili olarak
'sözlerinin duyulabilirlik sınırlarını medya ile bilgilendirmeye devam etme, olayların gelişimini takip
genişletmeye yönelmiştir. Görünürlük anlamında 1 etme sorumluluğu göstermemiştir. Aynı gündemin
Mayıs 2001 tarihi somut ve sembolik sonuçları konularından olmakla birlikte, Kaos GL'nin Temmuz
açısından büyük önem taşımaktadır: Kaos GL kendi ve Ekim 2005 aralığında dernekleşme sürecinde
pankartıyla yürümek üzere alanlara çıkmıştır. Hacimli yaşadığı olaylar ve tartışmalar da daha az haber
ve heterojen kalabalığın eşcinsel oluşturanlarından olmuştur.
olarak, başkalarıyla bir aradalık kurma ilkdeneyimi,
söylemsel buluşma, kimi alt söylemlerle çekişme, bıyık
temsilcisi konumundaki iki gazetede olaylar adeta bir
Eşcinsel hareketinin talepleri perdenin arkasından izlenmektedir. Sol ve liberal
basındakinin tersine bu gazetelerde, stratejik olarak,
ve AB süreci başlamındaki tartışmanın doğrudan göndergesi olarak olayın kendisi
hiç haber yapılmamış, üstelik konu çok saldırgan bir
tartışmalarda, popüler üslupla 'köşelerdeki tartışma arenasına çekilmiştir.
Bir gazetenin, okur kitlesini haberdar etmediği bir konu
yönelimlerden birinin de üzerinde bu denli hırçın laflar sarf ediyor olması, sağ
ve İslami söylem ile hayaletleri bağlamında, biraz da
eşcinsel evlilikleri olması psikanalitik aroma eşliğinde analiz edilmelidir belki.
Sendromlu konumlanış, kaçamaklı üslup ve homofobik
ilginçtir. Kanımca, geleneksel ifadelerle dolu metinlerdir bunlar. Somut göndergesi
olmayan tartışma nedensizce dağılmaktadır;
olarak düzenleyici bir eşcinsellere karşı milli birlik çağrısından, AB'nin
'ahlaksızlığına karşı hayıflanmaya uzanan bir hatta
kurumu, özgürlükçü bir hırçınlaşmaktadır. Konu başörtüsü ve zina
tartışmalarıyla bitişmekte, daha sofistike düzlemde
hareketin üzerine giydirmenin ise 'ahlak' ve 'hukuk' ayrımı tartışmalarına
bağlanmaktadır. 'Kamusal alan'ı yakın zamanda
sakıncaları vardır. 'başörtüsü' sayesinde keşfetmiş İslami basının en
41
sağlam kozu olarak gene 'halk' çıkar karşımıza. Bu
Ozgürleştirici ve eleştirel bir bağlamda, "Ama halka sormadınız!", "Cesaretiniz
varsa referandum yapın bakalım halk eşcinsellere
açılım sağlamaktan ziyade, maruz kalmak istiyor mu?" gibi sorularla meydan
okumaları çığırtkan olmakla birlikte manidardır.
karikatürize edici bir etkiye
Eşcinsel mücadelenin basın tarafından nasıl izlendiği
yol açabilir, dahası toplumda konusunda, mevcut analizlere bakıp sonuçlara
ulaşmaya çalışmak sabırsızlık olacaktır, zira süreç
homofobik bariyerleri devam etmektedir. Medya kamusalındaki çatışmalı
konumlanışlara bakıp, tüm toplumun konuyla ilgili
yükseltmeye yol açabilir, dahası tutumu hakkında fikir sahibi olmaya çalışmak da
toplumda homofobik bariyerleri yükseltmeye yol sorunlu bir sorgulama olurdu ki, bu çalışmanın amacı
açabilir. Liberalizmin konvansiyonel olan ile özgürlükçü değildir zaten. Fakat medya metinlerinin söylemi ile
olan arasındaki ezeli gerilimi... toplumun söylemi arasındaki ilişki, teorik çekişme
arenasının da sıcak konusudur ve güncelliğini
Sol basında konuya ilişkin haber ve değerlendirmeler
korumaktadır. Öte yandan, metin ve toplum ilişkisini
sayıca çok azdır. Basındaki söylemsel çekişmenin
sorgulayan bugün sadece teorisyenler değildir; bazı
merkezini zapt edenler, bir tarafta liberal sağ ve liberal
yeni kamusal mücadele grupları da gündemlerine
sol, diğer tarafta ise İslami ve muhafazakar sağ basın
almıştır aynı tartışmayı. Bizim gibi ağırlıkla "medyadan
olarak yerleşmiştir. Sol basın bu konuda maalesef
beslenen" bir toplumda, mücadelenin bilgi ve etkileşim
ancak cılız bir periferi unsuru olarak yer bulmuştur.
ağlarını genişletebilmek bağlamında, hem aktif medya
Bu süreci hiçbir şekilde konu edinmemiş olan bir tek
kullanımı, hem medya metinlerine müdahil olma
gazetenin, sol yönelimli basın içinden çıkması ifade
stratejileri geliştirmek önemlidir.
edilmesi gereken bir ayrıntıdır.
Liberal ve sol basında eşcinsellerin mücadelesi ağırlıkla *Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
haber olarak yer bulmuş, gündem köşe yazılarına
ancak sınırlı sayıda taşınmıştır. İlk bakışta önemli
görünmeyen bu bilgi bir karşılaştırmaya olanak vermesi
açısından önemlidir. Sağ ve İslami basının güçlü
Eşcinsel Arzuyu Adlandırma ve Sınıflandırmaya
Tarihsel Bir Bakış*
"Lanetli Livatacı",
"Hastalıklı Homoseksüel"
"Gururlu Gev"
"Kararsız Kvir/Kuir/Q"
Murat Cömert
Bu sunumun ana amacı "Queer" kavramının kuramsal ya da
pratik açıdan içeriğini tartışmaktan çok, eşcinselliğe tarihsel Geçen yüzyıl içinde geliştirilen biçimiyle dilbilim bu konuya
süreç içinde verilen adların geçirdiği "evrim"in incelenmesidir. tam karşıt bir noktadan bakmaktadır. Saussure ve onun
Bu yanıyla, sunumum dilbilimle tarihin kesiştiği bir alanı izinden giden dilbilimciler bize böyle bir doğal adlandırma
hedeflemektedir. Temel içeriği, yani eşcinselliği ele alması sürecinin bulunmadığının, tam tersine, dildeki sözcüklerin
açısından da doğal olarak Gey-Lezbiyen Çalışmaları ve biçimsel yapılarıyla ifade ettikleri nesneler arasındaki bağın
"Queer Theory" alanlarını doğrudan ilgilendirmektedir. tamamıyla "keyfi, ihtiyari" (arbitrary) bir ilişki olduğunun altını
çizerler. Bunu da, örneğin Türkçedeki "elma" sözcüğünün
Eski dönmelerde dili anlamaya yönelik birtakım çalışmalarda, Ingilizceye "apple", Almancaya "apfel", Fransızcaya "pomme",
örneğin Eski Mısır ve Yunan uygarlıklarında sözcüklerin, Yunancaya "milo" ve diğer pek çok dile çok daha farklı
özellikle de adların ve özel adların yapısıyla ve kökenleriyle biçimlerde çevrilebildiği gerçeğiyle kanıtlamaktadırlar.
42
ilgilenilmiştir. Nesnelere ve kişilere verilen adların niteledikleri Hayvanların çıkardığı doğal seslerin bile farklı dillerde
varlıklarla mistik bir biçimde ilintili olduğu, yani "elma" öykünülme biçimleri çok farklı olabiliyorsa, adların keyfi bir
sözcüğünün içerisinde "elma" olma durumu ile ilgili bir "öz"ü biçimde verildiğini kabul etmek çok zor olmasa gerek (Kuşların
barındırdığı düşünülmüştür. Bu düşüncenin altında yatan, "cik-cik" sesi, Ingilizcede "chirp", Japoncada "pii-pii", Tagalog
dilin kutsal bir el tarafından yaratılıp insana verildiği inanışıdır. dilinde ise "tiririt" olarak yansılanmaktadır).
Çeşitli kültürlerde bu türden bir özcü yaklaşıma, nesnelerle
adlarının arasında var olduğu düşünülen yakınlığa, sıkça Ancak, insan zihninin sıkça yaşadığı bir yanılsama sonucunda,
rastlanmaktadır. Eski Türk geleneklerinde özellikle erkek nesneler, kişiler ve insan toplulukları, onları tanımlamakta
çocukların bir tür "yiğitlik" gösterisinden sonra, o yiğitliği kullanılan adların ve sınıflandırmaların içerdiği dar alana
anıştıran bir adla anılmasını hatırlamak için Dede Korkut'un hapsediliyorlar; öyle ki, farklı özellikleri ve kişilik yapıları olan
adını anmak ve "soy soyladı, boy boyladı..." koşuk ifadesini "kadınlar"dan, "Türkler"den, "azınlık üyeleri"nden, ya da
akla getirmek yeterlidir sanırım. Buradaki "soy" aslında "eşcinsel bireyler"den bahsederken bile akla gelen tek tip
bugünkü biçimiyle "söz"dür, "soylamak" da "söylemek" ile bir "kadın", "Türk", "ekalliyet" ya da "eşcinsel" oluyor. "Türk
karşılanmaktadır. Burada adlandırmak ile konuşmak arasında Kadınını Güçlendirme Vakfı" gibi çoğul anlamlı tekil ifadeler
bir bütünlüğün var olduğu düşünülmüştür. (1 kadın=tüm kadınlar), ya da Denktaş'ın sıkça ve
küfürmüşçesine tekrarladığı çoğulu simgeleyen tekil "Rum"
Eski Yunan filozofu Eflatun'un idealar kuramında ise başka (=tüm Rumlar) sözcüğü de bunu doğrulamaktadır. Kabaca
türlü bir özcü yaklaşım vardır. Aslında insan dilinin gerçeği "Batı" olarak adlandırdığımız geleneğin tarihinde de bu tür
anlamada ve aktarmakta yetersiz olduğunu söyler. Ama tipleştirme, özcü bir yaklaşımla, geniş ve kendi içinde çeşitlilik
Kratilos (Cratylos) adlı diyalogunda, nesnelerin ve insanların gösteren toplulukları "ideal" (değişmez, her özelliği bilinebilir)
doğru verilmiş, doğalarından kaynaklanan adlarının olduğuna, bir tekil kişide canlandırma oldukça alışılageldik bir
ama bunlara başkalarınca -daha az bilge olanlarca, örneğin uygulamadır. Eşcinsellik özelinde, bu yaklaşımı başlıkta anılan
kadınlar tarafından- doğru olmayan adların da verildiğini sıfat tamlamalarıyla incelemenin yararlı olacağını düşündüm.
söyler (Hektor'un oğlunun iki adından biri olan "Astianaks", Tarihsel süreç içinde eşcinsel edimlere ve bu edimleri
içindeki "anaks", yani "kral" sözcüğü yüzünden doğru olandır; gerçekleştirenlere toplumdaki (erkek)egemen düzenin nasıl
o halde ona Troya'nın erkeklerince verilmiştir. Demek ki, yaklaştığını bu şekilde ifşa etmek olasıdır.
ikinci adı olan "Skamandrios" kadınların ona verdiği yanlış Lanetli Livatacı
addır).
Bu terimin Batı dillerindeki biçimi "Damned/Cursed Sodomist" sessizce oturur, ama içki, oburluk, kumar, yalancılık, küfür
(İng.), "Sodomiste Damnée" (Fr.) gibidir; burada aslolan gibi diğer günahlara kulak verdiği anda yeşeriverir. Yeşerip
"Sodomist" sözcüğünün içerdiği anlam ve geldiği kökendir. dal verse de tövbe ve imanla kökü kurutulabilir, der dini
İncil ve Tevrat'da bahsi geçen Sodom ve Gomorra kentlerinin Ortaçağ düşüncesi; imana gelen kişi artık sodomist sayılmaz
günahkarlıklarına ve kenttekileri uyaran Lut peygamberin (Yine de pek çok erkek o kadar kolay kurtulamamıştır kazığa
sözünü dinlemeyen, hatta ona gönderilen erkek melekleri oturtulma ya da yakılma cezasından). Diğer bir deyişle,
ısrarla "tanımak" isteyen halkın uğradığı lanete yapılan bir pozitivizm ve mantıkçılık öncesi Batı düşüncesinde
göndermedir, burada söz konusu olan. "günahkar", genel bir tiplemedir, Sodomist çok da özelleşmiş
Türkçeye Arapça yoluyla geçen geleneksel biçim aslında bir tip değildir. "İçmiştim, sarhoştum" ya da "üstüme kötü
kişiler için "luti" olmuştur; "livata" ise kabaca eşcinsel edim bir cin çöktü, beni buna o zorladı" türünden itirafların o
olarak algılanabilir. Ancak, bu terimlerin kafa karıştıran bir dönemde oldukça olabilir gözükmesi, ancak özcü olmayan
yanı, edim yani fiiliyat üstündeki vurgudan kaynaklanır; işin bir mantıkla açıklanabilir. Karısıyla sodomi suçu işleyen
aslında "eşcinsellik etmek" diye bir fiil, yani tanımlanmak erkeklerin de diğerleri gibi yakıldığı durumlardan
istenen edimin biçimsel karşılığı dilde yoktur, kavramsal bahsedilmektedir.
olarak da muğlaktır. Tevrat ve diğer dinsel metinlerde de bu
belirsizlik, neyle uğraşıldığının tam bilinmiyor gibi görünmesi Kadın eşcinselliği tüm bunlardan anlaşılacağı gibi, aynı
durumu geçerlidir: üstü kapalı olarak, "kadınla birlikte olurmuş düzlemde ya da ciddiyette bir sorun olarak algılanmamış
gibi hemcinsiyle birlikte olan erkekler" türünden tanımlamalar ama yine de bastırılmıştır. Cadılıkla suçlanıp yakılan kadınların
kullanılmıştır bu kitaplarda, yani bir günahı, yasak bir edimi bir kısmı aleyhinde toplanan "deliller" cinselliklerine aittir.
gerçekleştiren bir "aktör" (agent) vardır ortada. Ama edimin Yine de "giren çıkan yoksa sorun da yoktur" zihniyetiyle,
tam ne olduğu da açıkça ifade edilmemesi, erkekler arasında lezbiyenlik çoğu yerde sodomi kapsamında ele alınmamıştır.
doğabilecek duygusal yoğunluğu bol her ilişkiye kuşkuyla Örneğin Britanya kraliçesi Viktorya erkekler arasında eşcinsel
bakılmasını doğurmuştur, öncelikle de bu yakınlığı ilişkileri suç haline getiren yasa çıkartılırken, yasa kapsamına
yaşayanlarda. Bu arada, havada kalan tanımların doldurduğu lezbiyenliğin alınmasını reddetmiştir, çünkü böyle bir şeyin
boşluk, erkek eşcinselliğinin en temel yaşanma biçiminin var olduğuna dahi inanmak istemez!
"anal ilişki" olduğunu varsayan egemen düşünce tarafından
doldurulmuş, "sodomi" sözcüğünün bir anlamını penis-anüs Hastalıklı Homoseksüel
ilişkisi oluşturmuştur. Türkçede de hukuk dilinde "Fiil-i Livata"
bunu ifade eder. Bu noktada diğer bir sorun ortaya çıkıyor: 43
Bu terimin ortaya çıkışı, endüstri devrimini yaşamış ve
anal ilişki bir kadınla erkek arasında yaşandığında da kartezyen mantığı en ileriye taşımış bir toplumun oluşmasından
sodomiden bahsedilmektedir. Avrupa ve ABD'deki birtakım sonra, 19. Yüzyılın sonlarında psikolojinin kendini bir bilim
sodomi yasaları da, bu yüzden faillerin cinsiyeti üzerinde dalı olarak ortaya koymasıyla gerçekleşmiştir. Her olgunun
durmayıp edimi temel almışlardır. altında keşfedilebilecek ve mantıksal olarak kavranabilecek
Fakat, diğer bir gariplik de sodomi kanunlarının ve tarihsel bir gerçeğin var olduğuna tüm kalbiyle inanan bilim adamı
olarak terimin kullanıldığı bazı belgelerin, aslında çok daha tayfası, insan cinselliğinin çok kesin hatları olan bir kuramını
geniş bir alanı kapsayan cinsel edimleri topyekun bir elde edebileceklerine yemin edebilir durumdaydı. Cinsellikle
yaklaşımla, şemsiye terim olarak sodomi kapsamında ilgili pek çok farklılıklar da işte bu dönemde "hastalık" (araz)
toplamalarıdır. Yani buna göre oral seksten sadomazoşist kapsamında ele alınmaya başladı. Fiziksel antropolojinin
sekse uzanan geniş bir yelpazede ele alınabilecek tüm temellerini oluşturan bazı ırk araştırmalarının kullandığı türden
"Ortodoks olmayan" cinsellik biçimleri ve "misyoner" harici bir "eşcinsel fizyonomisi"ni tanımlamaya kalkışanlar oldu.
tüm cinsel pozisyonlar böyle adlandırılmaktadır. Türkçedeki Bu tanımlardan bazıları geleneksel anlamda efemine olmaktan
"ters ilişki"nin içerdiği anlam çeşitliliği ve belirsizliğini anımsatan çok düşük zekalı bireylerin fizyonomisini tanımlar gibi
bir terimdir sodomi. Ters olan, "düz" olmayan her şey olabilir, görünmektedir. Bugün toplumumuzda da efemine olarak
yani kesin bir tanım olması gariptir. algılanıp psikiyatrlara götürülen bazı kimselerin aslında zeka
Ortaçağ Yahudi-Hıristiyan geleneğinin ideolojisine göre geriliği yaşıyor olması belki bununla açıklanabilir. Bu tabloda,
aslında kutsal evlilik düzeni içinde olmayan, olsa bile Tanrı'ya ne yaptığını tam bilmeyen, cezai ehliyeti olmayan, dolayısıyla
hizmet edecek kullar üretmek amacının dışına çıkılarak, zevk tam ve sağlıklı olmayan bir tipleme ile karşılaşılmaktadır.
amacıyla girişilmiş her türlü cinsel edim, sodomi olarak
adlandırılabilmiştir. Zevke yapılan bu vurgu, Adem ve Buradaki mesele, eşcinselliğin günahtan çıkarılması, kişinin
Havva'nın yasak meyveyle, yani zevkle olan deneyimleri elindeki "günah işleyebilme" lisansının ondan koparılıp
yüzünden insanın acılarla dolu yeryüzünde geçirmek zorunda alınmasıdır. Bu "illet", herkesin başı üstünde sallanan bir
olmasına, İlk Günah'a bir göndermedir. Bu yanıyla, Ortaçağ Damoklesin kılıcı değildir artık, ama kimin içinde beslediği
düşüncesi bir açıdan oldukça eşitlikçi bir tezi savunur; zevk ilk bakışta belli olunmayan, ama anlaşılıp kovuşturulması,
herkesi cezbeder, ama cinsel zevk almayı istemek her toplumdan uzaklaştırılması gereken bir akıl hastalığıdır. Kişi
biçimiyle günahtır, dolayısıyla herkeste bir sodomist tohumu tedavi edilmiyor olabilir, ama sorun bir biçimde ortadan
vardır. Bu tohum, kul nefsine hakim oldukça derinlerde kaldırılır: ağır ilaçlar ve şok verme yoluyla, iğrendirme
yöntemleriyle cinsellikten soğutulur. Batı'da, 60'ların sonlarına girilen kişi "madi"=kötü) "rahatça" kullanılması eşcinsellerin
kadar eşcinselliği anlaşılan bireylere ailelerinin de izniyle dışa açılma isteğini yansıtıyor olabilir.
psikiyatrik "tedaviler" uygulanmıştır, bunlara dünyanın değişik
yerlerinde devam edildiği de yakınlarda tekrar gündeme geldi Gey teriminin kullanılmasında en etkili iki noktadan biri,
(Suudi Arabistan'da "ele geçirilen" bir grup eşcinsele medikalleştirmeye yani eşcinselliğin hastalık gibi
uygulanan erkeklik hormonu "tedavisi" gibi). gösterilmesine karşı duruştur; önerilmiş ve kullanılmış çoğu
terim psikolojik bir soyutlamaya dayanır (örneğin, "uranist").
Gururlu Gey İkinci olarak da, diğer pek çok terimin aksine, gey herhangi
bir cinsel edime doğrudan göndermede bulunmaz.
Irkçılık karşıtlığı, feminist savaşım, savaş karşıtlığı, hippilik "Sodomisft"teki "sodomi" edimini temel alma, ya da
gibi sivil itaatsizlik hareketleriyle birlikte, daha önce gizli "homoseksüel" derken seks üstüne yapılan vurgu bu sözcükte
olarak örgütlenen eşcinseller ve diğer cinsel azınlıklar, 60'lı yoktur. Ama her terimin bir sınırlılığı vardır, bir tür dışlayıcılığı
ve 70'li yıllara damgasını vurdu. O güne kadar ancak dışarıdan da içinde barındırır. Gey için de böyle olduğu, kadınları baştan
incelenen, araştırılan birer nesne olarak görülen ve davranılan dışarıda bıraktığı, belli bir sınıftan ve ırktan, burjuva erkekleri
kadınlar, siyahlar ve eşcinseller ilk defa yaygın bir biçimde tanımladığı yolunda şikayetler giderek artmaktadır; üstelik
bu duruma isyan ettiler, tam bir eşitlik ve özgürlük düşünü bu tür bir tabakalaşmanın henüz yeni başladığı yerlerde,
ilk defa açık olarak ifade ettiler. örneğin Türkiye'de de.

Aslı "gay" olan sözcüğün en belirgin olarak bilinen anlamı Kararsız Kvir/ Kuir
ilginçtir, heteroseksist toplumda yarattığı tepki de! En yakın
zamanlarda yaygın olarak kullanıldığı biçimiyle "neşeli", Özellikle 90'larda Kuzey Amerika'da yayılan bu sözcük,
"tasasız" anlamına gelir. "Neşeli" olmak, depresifliği, akıl İngilizce yazılışıyla "queer", tam ya da doğru olmayan bir
hastalığını dışlayıcı bir unsur gibi görülebilir. Eşcinseller artık şeylerin varlığına dikkat çeker. Sözlüklerde "eğri, yamuk,
bu sözcük sayesinde kendilerine dayatılan günahkar ya da yana kaymış" gibi anlamlar verilmektedir. "Bir terslik, bir
hasta olma suçlamasını bir kenara itebilmişlerdir. acayiplik var bunda" derken kullanılan bir sıfat olan sözcük,
Heteroseksüelliğin normalliğini savunan kişiler içinse sözcüğün gey teriminde olduğu gibi, zamanla ad halini de almıştır.
bu biçimde "rehin alınması" büyük bir sıkıntı yaratmıştır: Gey'den farklı olarak, bu sözcük yakın zamanlara kadar bir
temelinde mutsuzluk içerdiğini düşündükleri bir cinselliğin aşağılama olarak eşcinsellere yöneltilmiştir. Sokakta yürüyen
44 ellerinden alınan en şen şakrak sözcükle tanımlanması birine "queer" diye bağırmak etkili bir hakaret biçimi olarak
tahammül edilemez bir küstahlık olarak görülmüştür. görülmüştür. Ancak, siyahların kendilerine yöneltilen "nigger"
("negro"dan bozma aşağılayıcı terim) sözcüğünü alıp, içerdiği
Burada gözden kaçırılan, gay sözcüğünün daha gizli, argoda olumsuzluğu boşaltarak, hatta tersine çevirerek
kullanılan bir anlamı olduğudur. 19. yüzyılın sonlarında beliren kullanmalarındaki gibi bir "ıslah etme" (reclaiming) durumu
yan anlam, "ahlaki kısıtlamalara aldırmayan" kişilerin queer için de geçerli olmuştur. Burada "ıslah etme"den kasıt,
durumunu betimlemekte kullanılmış, 19. yüzyılda ise "gey size yöneltilen bir silahı ele geçirmek, o silahı size saldırmak
yaşam" fahişelik ve diğer evlilik dışı ilişkileri tanımlayan bir isteyenlerin üstüne doğrultmaktır. Bu noktada gey
yumuşatılmış deyim (hüsnütabir, euphemism) halini almıştır. sözcüğünden ayrılır, çünkü gey terimini yaygınlaştırmaktaki
Burada ortaya çıkan ilginç görüntü, 20. yüzyıla kadar tamamen amaç eşcinselliğin toplumla uyumunu sağlamakken queer
marjinalleştirilmiş eşcinsel erkeklerin kendilerini yalnızca ile toplumsal olana karşı bir diklenme görülür. Siyahların
kadınsı davranışlar ve fuhuş ortamı içinde ifade edebilmiş "black is good" (siyah güzeldir) ve geylerin "gay is good"
olmalarıdır. Günlük yaşamı içinde bu görüntüye uymayan, (gey güzeldir) sloganlarındaki toplum tarafından benimsenme
ama bu çevrelere gizli olarak girip çıkan erkekler arasında isteğine queer'de rastlanmaz. Bunun da tarihsel nedenleri
da herkes tarafından anlaşılamayan gizli ve özel bir dille vardır.
iletişim kurulmuştur. "Gay" de bu dilin o zamanki temel
sözcüklerindendir: bir konuşmanın herhangi bir yerinde "dün Queer'in başkaldırısında en önemli etken AIDS salgınıyla gey
geceki parti ne kadar neşeli (gay) idi" diyen adam karşıdakine hareketinin aldığı derin yaradır. 80'lerin sonunda en ağır
bir tür kod gönderiyor, eğer bu kod anlaşılmışsa karşıdaki darbesini vuran hastalık, batı toplumlarında eşcinsellere
de "ama benim gittiğim parti sıkıcıydı (drag); herkes kraliyet yönelik önyargıların hızla yıkılmakta olduğu bir dönemin
ailesindenmiş (loyalty= queen=kraliçe yani eşcinsel) gibi hemen peşinde, yani gey hareketin en başarılı olduğu zaman
davrandı" gibi aynı özel dile ait sözcüklerle yanıt veriyordu. diliminde geldiği için bir anda şok etkisi yarattı. Geyin
Denebilir ki, özgürleşme hareketleriyle birlikte bu kodlama güzelliğini simgeleyen alımlı, erkeksi, başarılı ve entelektüel
da bir bakıma kenara bırakılmış, kendi içine kapalı bir dilin genç adamlar neredeyse toplu bir biçimde öldüler; güzellikleri,
terimleri dışarıdakilere ifşa edilmiş, böylece ortada utanılacak işleri ve paraları bir anda ellerinden alınan geyler için
ya da ayıplanacak bir şeyin olmadığı vurgulanmak istenmiştir. öncekilerden de karanlık bir dönem başladı. ABD'de anti-
Son zamanlarda Türkiye'de bazı televizyon programlarında komünizm ve tutuculuk üzerinden politika yapan Ronald
eşcinsel argosuna ait sözcüklerin ("koli"=cinsel ilişki, ilişkiye Reagan'ın başkanlığına ve Britanya'daki muadili Margaret
Thatcher'ın başbakanlığına denk gelen bu dönem, hastalıkla Hiçbir zaman tam olarak kesinleşmek, durağanlaşmak
savaşmakta kasıtlı olarak yavaş davranıldığı, hastalığa karşı istemeyen bir oluşumdur queer. Ancak, terimin beklenmedik
bilinen etkili ama pahalı ilaçların parasız ve ucuz ilaç dağıtımı bir biçimde çok geniş bir kültürel alanda kabul görmesi,
uygulamalarına sokulmadığı bir zaman olarak tarihe geçmiştir. adeta moda haline gelmesinin içerdiği bütün bu eleştirel
İşlerinden ve evlerinden atılan, uçaklara hatta hastanelere duruş üstünde yıpratıcı bir etkisi de olmuştur. Terimin LGBTT
bile alınmayan AIDS hastalarının durumu Ortaçağ veba gibi kısaltmaların yerine kullanılması uygun bir sözcük olarak
salgınında kentlerden kovulan vebalılarınkinden daha iyi algılanmaya başlanması, aslında bu kısaltmalara gerek
değildi. Bu uygulamaların dolaylı bir soykırım olduğu bilincini duyulmasına karşı geliştirilmiş bir düşünce olmasıyla çelişkili
yaratmak ve bir an önce sağlıkla ilgili yeni politikaların kabul görünmektedir. Yine de, önceden kestirilemeyen bir alanı
edilmesini sağlamak için oluşturulan aktivist gruplar (Act Up, kapsıyor olması açısından, kullanışlı bir kavram olarak
Queer Nation) kendilerine özgü, sert mesajlar ve görüntüler algılanabilir.
içeren sokak eylemleri düzenlediler. Daha önce görülmeye
alışılmış şık ve seçkin geylerin yerini, özellikle maddi ve
toplumsal konumu en altta olan, varoşlarda yaşayan, her
renkten ve ırktan, kimi mülteci ya da göçmen pek çok insan
aldı.

AIDS'in aslında sanıldığı gibi bir eşcinsel hastalığı olmadığı, Kaynakça:


her türlü cinselliği yaşayan insanlara bulaşabildiği düşüncesi
de konunun bir başka boyutudur. Kişinin kendini gey ya da Aries, P. ve A. Bejin. 1985. VVestern Sexuality: Practice and
düzcinsel olarak görüp görmediğinin bir önemi kalmamıştır; Precept in Past and Present Times. Blackwell.
arada bir "gey takılan" bir adam da, onunla birlikte olmuş
düzcinsel kadın da, onun kan verdiği bir çocuk da bu hastalığa White, E. "The political vocabulary of homosexuality". L.
yakalanmış, hasta ve insan hakları çiğnenmiştir. Bu durumda Burke, T. Crovvley ve A. Girvin, The Routledge Language
AİDS'le mücadele etme ortak paydasında bir araya gelen and Cultural Reader'de. 189-196.
bireylerden başlayarak, daha geniş çevrelerde cinsel kimliklerin
yetersizliği üstüne düşüncelerin yayıldığı söylenebilir. Kadın http://classics.mit.edu/Plato/cratylus.html. Erişim tarihi: 22.
eşcinselliğinin erkeklerinkinden giderek koparıldığı, 06.2006. Eflatun (Plato). Cratylus. Ing. Çev: Benjamin Jovvett.
biseksüelliğin, transeksüelliğin ve diğer cinselliklerin içinde 45
kendine fazla yer bulamadığı bir gey/düzcinsel ayrımının http://faculty.washington.edu/smcohen/320/cave.htm Erişim
yarattığı parçalanmaya karşı queer, bir tür birleştirici üst tarihi 22. 06. 2006
kimlik olarak önerildi. Cohen, S. Marc. 2006. The Allegory of the Cave

Bu biçimde tabandan gelen radikal bir politik hareketin tek *Sunumun başlığında yer alan "Günahkar Livatacı" ve "Marazi
derdi cinsel roller ve kimliklerle değildi elbette. Cinselliğin Homoseksüel..." tanımlamalarının yerine koyulan ifadelerle
kişinin özeli olduğu, yatak odasında ya da özel seks birlikte ilginç bir görüntü ortaya çıkmıştır. Tamlamaları
kulüplerinde yaşanması gerektiği, kamusal alana ve politikaya oluşturan sözcüklerin ilk harflerine bakıldığında LL, HH, GG,
bulaşmaması gerektiğini savunan neo-liberal yaklaşımlarla KK görülmektedir ki bunun da EŞ-cinsellikteki "aynı"lığı
da savaşmıştır. Aslında bu açıdan eşcinsel hareketinin yansıttığı varsayılabilir...
tarihindeki diğer radikal örneklerden çok da farklı değildir.
Daha önce de amaç küçük bir gettoya sıkışıp kalmak
olmamıştı ama gelişmeler geyleri (ve diğer herkesi) hür birer
vatandaş yapmak yerine, istediğini satın alma özgürlüğüne
sahip tüketiciler haline getirmişti. Hak ihlallerini sorgulayıp
hesap sormak yerine haklarını satın almak zorunda kalan
ikinci sınıf vatandaşlar olarak kalmaya karşı queer kuramı da
birtakım yöntemler geliştirme çabasına girmiştir.
Queer'in kararsızlığı ya da belirsizliği, kişilerin bu konuda
çelişki yaşamalarından, bir karara varamamalarından değil,
böyle bir karara varmak istememelerinden kaynaklanır. Kimlik
politikalarına dayalı gey hareketinin en çok eleştirilen
yanlarından biri olan kendini tanıma/bilme, içinde yatan esas
kimliği keşfetme gibi özcü düşüncelere dayanmasıdır.
Kimliklerin herhangi bir özden kaynaklanmayıp, kurgulanmış
kavramlar olduğunu savunan queer kuramı bu açıdan oldukça
büyük bir tartışma yaratmıştır.
Sanatta Homofobik ve
Cinsiyetçi Dil ve
Göstergelerin Kurulumu
Güzin Yamaner*
Ünlü yazar Jean Cocteau, "Onsuz yapamadığımız sanat anlayışı vardır. Bir de genel insan anlayışı!
bir şeydir sanat, ama neden onsuz yapamadığımızı Bu sanat ve insan, cinsiyetsizlerdir belli ki. Hiçbir
bir bilsem!" der. Bu, modern adamın(!) tipik, ahkamda cinsiyet bir kategori değildir henüz.
kendinden hoşnut görünmeyen ama aslında
kendisini son derece entelektüel bulan tavrının Sanat, güçlendirir sanatçısını. Doğaya üstün kılar.
ifadesidir. 20. yüzyıldaydık yazarımız bu lafı Belki de en önemlisi sanat toplumsal bir şeydir.
e t t i ğ i n d e . Şimdi bir yüzyıl daha d e v i r d i k . En öznel sanatçı bile toplum içindir aslında.
Kuşkusuz, o zaman da şimdi de sanat var Madem ki sanat bu kadar önemlidir toplumsal
hayatımızda. Hem de sanatçının hayatının tamamı hayatın içinde, insan için, öyleyse sanatın empoze
sanat. Sanat, sanatseverler için de çok önemli ettiği her şey de çok önemlidir. Bu bir! Bu birinci
bir araç. Ama sanatla sıkıntımız var. Tüm 20. nokta bizim için neden önemli? Çünkü
yüzyıl boyunca da hep sıkıntımız oldu sanatla.
46
Hangi sanat, ne için sanat? "Dükkanı kapatıp sanatın bir dili var, görsel
nereye gitsek?" deyip durduk. Ama bu arada ya da yazılı. Ve o dil,
Cocteau gibi de dünyaca ünlü birer sanatçı olmayı
ihmal etmiyordu modern sanatın kurucuları. Hani cinsiyetçi ise tüm sanat
sıkıntıları vardı? olgusu cinsiyetçi. O dil
Yani sanat epeydir huzursuz. Belli ki bir vebal homofobikse tüm sanat
almış. Sanatın ruhu o yüzden huzursuz. Bunu da
yalnızca biz biliyoruz. Onlar durumdan bihaber!
olgusu da homofobik.
Yani huzursuzluğun vebalinden! Devam ediyorlar Sanat gerçekten de çok
sanatla ilgili dertlerine deva aramaya. İçlerinden
biri daha bir şeyler düşünüyor. Örneğin, Ernst
önemli bir kurum ve
Fischer, "kendini aşmak, tüm insan olmak" ürettiği dili, donup
istediğimize kanaat getirmiştir. İşte sanat, her
şeyden daha güçlü olarak, insanı tüm yapabilen büyüyen, sarmalanan bir
bir yeti olarak çıkarılıyor karşımıza. Neyse, şimdi
bırakalım ünlü adamları. Bakalım büyük sözlere.
cinsiyet üstünlüğü üretir
daima. O da,
Sanat gerçeği yansıtır, varlık nedeni daima
değişebilir ama bu sanata asla zarar vermez...
heteroseksüel erkeği
S a n a t l a , insan d ü n y a y ı tanır ve d ü n y a y ı baştacı eden bir dildir.
değiştirebilme gücü bulur... Gerisinin hakları gasp edilir. Kadınların,
heteroseksüel olmayan erkeklerin, heteroseksüel
İşte efendim, sanat böyledir de, şöyledir de... olmayan kadınların daha çok gaspı söz konusudur.
Ünlü adamları(!) bırakalım diyordum ama birini
Birçok babamız, erkek kardeşimiz, sevgilimiz daha analım izin verin. Cezanne,
s a n a t ı n k a m u s a l a l a n ı n d a isim y a p m ı ş , "Sanatçı duyusal algıları kaydetme aracıdır...
aforizmalarını neşretmişlerdir. Böyle genel bir Kuramlar kişiyi soysuzlaştırır... Biz titreyen bir
kaosuz" der. Bunları üretebilen bir zihniyet, nasıl Ve bu ağır ithamla başlayan sürecin sonunda
olur da İnsanı sadece heteroseksüel bir erkeğin Ophelia'nın ölümü, aslında bir töre ve namus
patronluğuna verir ve sanata da onu özne/bekçi cinayetidir ve ağır biçimde şiddet temellidir.
diye koyar? Aynı Cezanne, "İnsan o r t a d a Benzer biçimde Othello'nun Desdemona'sının
olmamalı" der. Bizler, bu ülkede eğitilmiş ölümü de öyle! Desdemona, "Efendimiz neden
sanatçılar olanlar, yıllarla eğitiliyoruz, adımızın böylesiniz bana karşı?" diye sorar. Othello da,
başındaki eğitimli sanatçı lafları için. Ama hep "Sus alçak kadın, elimden gelse şimdi yok ederim
ortada eğitiliyoruz. Ve bu içimize siniyor. Çünkü seni" diye haykırır ve yapar da. Bu da bir töre ve
soyut bir sanat lafıdır gidiyor. Sanat şudur, sanat namus cinayetidir. Karşımıza çıkan şey, şiddet
budur... Sanat ve insan... Kim bu insan? Cinsiyeti temelli bir eylemdir.
ne? Sanatçı işte! Bu kadarı yeter deniyor tanım
için. Sanatçının tanımı burada başlayıp burada Edebiyat ve sanat dünyasının epey başlarından
bitiyor: İnsan! bir örnek seçtim. Bu iki örnek, kadının namusuna,
Kendi yaptıklarım da, çok güvendiğim sanatçı sadece erkeğine o da evlilik akdi içinde bağlı
dostlarımın ürünleri de, altında başkasının imzası kalmasına ilişkin örneklerdi.
olsa, kesinlikle tüm cinsiyetçi ve homofobik Şimdi uzun bir sıçrama yapalım. 1980'lerin gözde
tasarımlardan kurtulmuş ürünler değil. Eğer başka ismi Boris Vian'a g e l e l i m . "Mezarlarınıza
birinin gözüyle baksam, bulacağım sonuç bu. Tüküreceğim!" Soğukkanlı biçimde işlenen kadın
Ortada durup, tarafını bulabilmeye çalışmak hiç cinayetlerinin, kara derili insanların kaderinin
de kolay değil. Böylece, yeniden üretip duruyoruz. anlatıldığı metinlere ulaşalım. 20. yüzyıl sonunda
Burası karanlık bir nokta. çok genç bir yazarın kaleminden çıkan "Amerikan
Sapığı"na g e l e l i m . Yüzyılın en önemli yüz
Kutsal Kitap'taki Eyub bölümünde; "İnsan ki kitabından biri seçilen "Amerikan Sapığı"na
kadından doğmuştur, günleri kısadır ve sıkıntıya bakalım.
doğar" denilir. Yani insanın yeterince kederi vardır.
Ömrünün sınırlı olması ve b i r ç o k sorunla Kadın eşcinselliğini, iki kadının kendi iradeleriyle
boğuşmak zorunda oluşu gibi, bunların başında birbirleriyle yaptığı cinselliği tam bir aşağılama
bir kadından doğmuş olmak onu mazur görmemiz zemini olarak gören ve dünya edebiyatının gelmiş
47
i ç i n sıkı bir g e r e k ç e d i r . Burası d a i k i ! geçmiş en büyük şiddetini üreten satırları içeren
"Amerikan Sapığı". Kadınların, aptal, marka ve
İşte, sanat bu kadar önemli. Ve kadından doğmuş para düşkünü, para için kadın kadına seks yapan
olmak bir özür. İnsan, kadın-erkek diye ayrılmıyor. budalalar olarak gösterildiği bir roman. Ve bunun
Çünkü erkek var zaten ortada. Öyleyse, bu erkek karşılığında kadınlar, ölümün dehşetini belli bir
denilen cinsin dışında kalanların kendi kodları süre algılayamayacak kadar ahmaklar. Ta ki iş
nerden doğuyor? Heteroseksüel erkek olmayan ciddiye binene kadar. O zaman da, onların
sanatçılar diyorum yani. Onlar neye göre sanat çaresizliğiyle, hayvansı aşağılanmalarıyla alay
üretiyorlar? Dillerini kendileri mi kurdular? Var ederek arınırız yazarın kaleminin buyruğuna göre.
olan dil o n l a r ı d ı ş l ı y o r ç ü n k ü . T ü m ü y l e
cinsiyetçilikten ve homofobiden arınmış bir dil "Amerikan Sapığı", tam bir 'anti-katharsis'dir. Bu
olabilir mi? Var olan dil, daima birinci sınıf bir tür bir kavramı, eleştiri tarihinin kullandığını
cinsiyeti yüceltiyor. Diğerlerini, ikinci, üçüncü sanmıyorum. Anti-kahraman ya da 'distopya'yı
derken aşağılıyor. İşte önce onların, aşağı biliyoruz. Kahraman ve ütopyanın karşılığı olarak
görmelerin örnekleri. Yani cinsiyetçiliği üreten bu kavramlar var. Ama tam bir ruhsal arınma
dilin sanatsal örnekleri. demek olan ve bir sanat yapıtının temel hedefi
olan katharsis daima olumludan yanadır. Olumsuz
Ünlüler ünlüsü Shakespeare'in Hamlet'i; "Ey ruh olandan yola çıkıp, erdemin kazancını gösterir
düşkünlüğü, senin adın kadın olmalı!" der. Biliriz kanıtlar bize. Ki, evlerimize yine oyumuzu
hani H a m l e t ' i n t r a j i k y a ş a m ö y k ü s ü n ü ; erdemden yana kullanarak gidelim istenir. Ama
kayınbiraderiyle bir olup kocasını öldüren ve "Amerikan Sapığı", bizi anti-katarsis'e mahkum
krallığı da aşkı da kazanmayı isteyen annesinin kılan iki genç kadının üç kuruş para, marka viski
tavrı karşısındaki sözleridir bunlar. Bir de yudumları ve çikolata parçaları için birbirlerinin
Hamlet'in aşkına bakışı vardır. Hamlet ona deliler cinsel organlarına talep edilen en kaba biçimde
gibi aşık Ophelia'yla ilişkisinde nasıl bir duruş dokunmalarıyla bize bu dünyanın en iğrenç
sergiler? Ophelia'nın aşkı nedeniyle bedenini aşağılaması gibi gösterilir. "Vay be, bunu bile
Hamlet'e açması, ama o Hamlet'in bunu, düşük yapıyorlar, öyle mi?" deyip midemizin bulanması
ahlakla değerlendirmesi çok bildiğimiz bir şey. beklenir. Roman salt eşcinsel d o k u n u ş u n
aşağılanması değil, benzer biçimde ikiliğin düşük olanını seçerek mi başa çıkıyor bu
fahişeliğin/fahişelerin her türlü şiddete tabi zor hayatla! Hani şu, sanatçının kaos hayatıyla.
tutulacağının da kanıtını üretir, hem de onlarca Sanatçı için kaos her yerde. Hayatta kaos hep
kez yeniden tekrarlar bunu. bizimle. Peki ışık nerede? Düzen yani! Ya da
düzen iyi mi?
Son derece entelektüel Shakespeare dönemi
dramatik metin kurgularına da baktık. Uzun bir Bunların cevabını b i l m i y o r u m . Bilmeye de
adım atıp, 20. yüzyılda üretilen ve aktif erkek çalışmıyorum. Ama paylaşmak istediğim şey şu:
cinselliğinin/cinsel organının yapabildiklerini de
gördük. Bu organın işlem gösterdiği alanlar ise, S a n a t , g e r ç e k t e n de,
kadınlar ve diğer erkeklerin bedenleridir. Bir gerçeküstü, modern ya da
biçimde sözlü edebiyatın, deyim yerindeyse halk
edebiyatının bir parçası olan asker şarkılarını da postmodern olsun,
biliyoruz. Bunu da 70'ler feminizminin sıkı
takipçileri, Firestone'lar, Millet'ler dünya
topluma ayna tutan çok
kamuoyuna etkili kitaplarında sundular, önemli bir zemin. Bir yol
belgelediler.
g ö s t e r i c i . Bir rehber.
Asker baladlarında, askere gidebilen asker, yine Kitlesel bir eylem aracı.
bizim romanlarda gördüğümüz gibi, kadınlara ve
diğer erkeklere güçlü cinsel organıyla yapmadığını Bu k a d a r ö n e m l i bir
bırakmayan bir yiğittir. Düşmanı, düşmanının
tarlalarını, fahişeleri, kadın ya da erkek zavallıları
belirleyici, cinsiyetçiliği,
önüne katıp onlara o güçlü cinsel organıyla eşcinsellik yıkımını üretip
dünyanın kaç bucak olduğunu gösteren bir savaş
galibidir bizim asker. Bu asker, 70'ler durdukça, toplumsal algı
feminizminde, vajinasını kullandıran kadına,
anüsünü kullandıran erkeğe ve kadınının vajinasını
da bunu üretip duruyor.
48 Kuşkusuz bu üretimde tek suçlu sanat değil. Ama
kullandıran erkeğe yönelik bir galip; yani,
sanat onlardan biri. Ben de bu camianın içindeyim.
fahişelerin, homoların ve pezevenklerin galibi
Bu birlikteliklerde sanatın üstüne düşen suç payını
olarak ifşa edildi.
dile getirmek benim görevim. "Avignon'lu Kızlar"ı
bilirsiniz! Ünlü Picasso'nun ünlü kızları! O kızlar,
Şimdi, feminizmin ve eşcinsel kurtuluş hareketinin "sıradan bir fahişedir". "Modern Sanatın Öyküsü",
karşısında yine aynı asker var. Bu kez, Irak'ta ya kızları böyle tanımlar. O kızlar, sıradan fahişeler,
da Balkan'larda. Değişen ne? Şimdilerde feminist tüm 20. yüzyıl boyunca, müşteriye kendilerini
politika, 70'lerdeki kadar cesur ve atak mı ifşa sunan en teşhirci beden ve yüz ifadeleriyle süzülüp
edebilmede? duruyorlar.

Hem asker türküleri, hem entelektüel edebiyatın


Sanat, cinselliğin işte böyle net bir pazarı!
aldatma/bedenini öylesine açıverme şüpheleriyle
dolu kadınlarına ithaf edilen replikleri dillerde,
Kuşkusuz, cinselliksiz bir hayat/sanat tasarımı
sahnelerde.
değil hayalim. Aşk, cinsellik, tutku ve haz iyidir.
Ama baskın erkeksi normun yapabildiği şeylerin
Başka suçlular dolu ortalık. Shakespeare nesnesi olmak benim/bizim itiraz ettiğim/iz. Ve
yanlarında çok masum kalır. Ki biz Shakespeare'i de, kendimizi de c i n s i y e t ç i ve h o m o f o b i k
her şeye rağmen çok severiz. Kim mi o diğer k u r g u l a r d a n arındırabilmek i ç i n , özeleştiri
suçlular peki? Çok! Henry Miller'lar, Norman mekanizmalarımızı oluşturma yolunda duyarlı
Mailer'lar... Bunlar da, şiddeti kol gezdiren ünlü olmamız.
kalemler! Ya, Shakespeare gibi yine de hiç
vazgeçemeyeceğimiz Genet? Genet'de eşcinsellik
Daha iyi bir dünya için!
bir özyıkım aracı mı? Tıpkı kendini yıkmak için
daha da yemek yiyen bir obez gibi, Genet'de de
eşcinsellik, dibine dibine düşülen bir kuyu mu?
Erkeğine, "Demek ki aynı yaştayız. Desene hiç
zevki çıkmayacak" diyen diğer erkek, yaş, 'Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın
baskınlık-çekiniklik, güzellik-çirkinlik gibi birçok Çalışmaları Anabilim Dalı
Sanat Tarihi Boyunca
Homoerotizm
Taner Ceylan
Sanat Tarihi üzerinden, insanlık tarihine ait birçok okuma yapılabilir. Sözden daha
yoğun olan görsel veri, sanatta sıkıştırılmış olarak sunulur. Onu doğru açmak ve
genişletmek gerekir. Eşcinselliğin tarihi de sanat tarihi içinde yazılmış hatta gizlenmiştir.
Ancak, bu tarihte lezbiyenliğe yer yoktur. Kadınların yakın geçmişe kadar vatandaş
statüsüne sahip olmadıklarını hatırlamak gerekir.

Başlarda erkeğin idealleştirmesi yine özünde erkeklere yarayan bir olgudur. İlk
olmasa da en kesin veriler Helenistik dönemin eserlerindedir. İ.Ö 400. yüzyılda 70
bin nüfuslu Atina'da, felsefe, bilim ve sanatın temelleri atılır. Platon tarafından ise
erkekler arasındaki ideal aşk tanımlanır: "Genç erkek, tanrının güzelliğini paylaşır,
yaşlı ise bilgeliğini; gencin güzelliği yaşlıdan yansır ve ideal yakalanır."

Sokrates Platon u, Platon Aristo'yu, Aristo da Büyük İskender'i eğitir. Sonunda


İskender ile Efestion arasında tarihin en büyük eşcinsel Aşk'ı yaşanır. Böyle bir bellekle
Praksiteles, Myron, Polikleitos gibi heykeltıraşlar tarihin en yetkin erkek figürü
heykellerini yaratırlar. Bu heykeller tanrılar, krallar ve atletler diye kabaca üç kategoride
toplanabilir. Ayrıca sanatın ve zanaatın tüm dallarında bu yaklaşım kendini gösterir
ama hepsinin özünde erkek bedenine duyulan aşkın ve erkin yüceltilmesi söz
konusudur. Ne var ki bu kısa dönem, önündeki iki bin yıla referans oluşturur.

İskender'in imparatorluğunun sınırlarını Hindistan'a kadar genişletmesi, peşinden


gelen dönemleri de etkiler. Platonik aşkın kuralları, tanımı konmayan eşcinselliğin
makulleştirilmesi görevini görür. Etrüsk, Hint, Japonya'da özellikle Samuraylar, Roma,
Bizans ve Osmanlı bu geleneği sürdürürler. Ancak, sanatta Helenistik dönemdeki
olağanüstü yetkinlik bir daha yakalanamaz, ama bahsi geçen uygarlıklarda minyatürler
bu dünyaya ait ipuçları barındırırlar.

Bizans'ın çöküşünden sonra Ortaçağ Avrupası'nda Büyük Kari hüküm sürer. Capitula
Angilramni -kilisenin ve devletin kanunları- bu dönem yazılır. 840'ta Karl'ın ölümünden
sonra Benediktus Levita, Capitula Angilramni'yi kendine mâl etmekle kalmaz 'kaybolan
kanunlar' diye yeni maddeler ekler. Bu maddelerde ilk kez eşcinselliğin 'günah' olduğu
yasallaşır. 1277'de 'sodomi', Müslümanların Hıristiyanlara zorla uyguladığı bahanesiyle
haçlı seferlerine neden gösterilir. Sodomi, erkekler arasında 1532'de suç olarak
resmileştirilir ve cezası yakılarak ölüm olur. 18. yüzyılın sonunda Benedictus Levita'nın
belgelerinin sahteliği anlaşılır ama ne var ki 2000e yakın erkek, sodomi iddiasıyla
yakılmıştır. Özellikle Zürih, Amsterdam, Londra ve Prusya bu katliamın merkezleri
olmuştur. İnsan bedeninin yanarken çıkardığı nemli ısıya verilen Almanca tanım scvvül,
bugün yine Almancada da eşcinselin karşılığı olan schvvul olur. Bu karanlık dönem
yine Avrupa minyatürlerinde kendisini gösterir; hizmetkarıyla birlikte yakılan şövalye
resimleri çarpıcıdır.
Dünya1 nın yuvarlak Victoria İngilteresi'nde
olduğunun ve Güneş'in eşcinselliğin suç olması
etrafında döndüğünün sebebiyle Girodet, Guerin,
anlaşılması kiliseyi de Jean Borç gibi sanatçılar
merkezden uzaklaştırır. tutkularını kurtarılmış bölge
Rönesans'ın başlamasıyla olan mitolojiden almayı
insan tekrar merkeze yeğlerler.
oturmaya başlar. Neo Modern zamanlarda sanayi
Platonik okul 16. yüzyılda devrimiyle birlikte,
Marcilio Ficino tarafından 'homoseksüel' kavramının
tekrar öğretilmeye konmasıyla "öteki" de
başlanır. Rafaello, tanımlanır ve asıl sanatta
50 Perugino gibi sanatçılar "öteki"nin yeri olmaz. Sanat
Ficino'nun etrafında tarihi koleksiyonerler
toplanıp yetişmeye tarafından belirlenmeye
başlarlar. Eski Helen uygarlığının estetik normları tekrar hatırlanır.
Donatello, Rönesans'ın kapılarını açan en önemli yapıtlardan birisi başlanır. Sanat kara paranın aklama
olan Aziz George heykelini yapar. Yine de sanat, dine hizmet eder aracı olur. Belirgin sanat akımları
ama tüm dini kahramanlar -aziz Sebastian, Yahya ve diğerleri- Empresyonizm, Sembolizm,
eşcinsel aşkın sembolleri olarak betimlenirler. Michelangelo, Ekspresyonizm, Kübizm, Fütürizm
Leonardo, Dürer gibi ustaları takiben gelen Barok dönemin ressamları homoerotizmden yoksundurlar. Yine
bu aşkı aleni olmasa da daha da belirgin hale getirirler. Bronzino de Cailebotte, Ferdinant Hodler öne
ve Carravagio bunlara en iyi örnektir. Yine bu dönem eşcinsel çiftler çıkmayı başarırlar. Fotoğrafın keşfiyle
miras hukukundan faydalanmak için birbirlerini evlat edinme yoluna Gloden ve Plüschovv fotoğraflarıyla
giderler. ilk eşcinsel pazarı oluştururlar.
Sürrealizmin başlamasıyla Jean
17. yüzyılda din sanat
ve toplum üzerindeki
etkisini yitirir. Erkekler
özellikle aristokrat Cocteau bağımsız bir sanatçı olarak
kesimde ilişkilerini homoerotik çalışmalarını yaratır ama
açıkça yaşarlar, ancak yıllar sonra kamuyla
sanatçılar da buluşurlar. 1950'lerde artık eşcinsel
sanatlarında şifreleri pazarda pornografik ürünler
ortadan kaldırırlar,
gerek kalmamıştır.
Fransız İhtilali ile birlikte
ideal erkek güzelliği bulunmaktadır ama sanatta Andy VVarhol
David gibi ressamlar gelene kadar fotoğraf dışında hareket olmaz.
tarafından ideolojik Pop sanatın rahatlığıyla VVarhol'un
kahramanlara bürünür. çalışmalarında bedenler patavatsızca tüm
Neo klasik dönemin cinselliklerini sergilerler. Akabinde beklenen
başlamasıyla, özellikle gerçekleşir ve homoerotizm, sanata en kalın
damardan David Hockney ile girer. Gilbert ve George da bu dönemde
büyük boy baskılarla ortaya çıkarlar. Amerikan dışavurumculuğunun
kilometre taşları Rauchenberg ve Jasper Jones aşkları ile tarih olurlar
ve bu, yapıtlarına yansır. 'Yanık Yatak' bu aşkın sembolü olur. Yine
Bacon, sevişen figürleriyle tarih yazar. Tabii tüm bu modern ikonalar Günümüze yaklaştıkça iki
güncel sanat eğitiminde heteroseksist bir yaklaşımla özünden isim en belirgin olanlarıdır.
koparılarak öğretilir. 60'lardan itibaren Tom of Finland'ın çalışmaları Bunlardan ilki Maplethorpe;
80'lerde fotoğrafları
yasaklanır ve dünya çapında
üne kavuşur. 90'lardan 51
itibaren de Pierre ve Gilles,
Camp akımının en göz alıcı
homoerotik örneklerini
verirler.

Türkiye'de görsel sanatlarda


böyle bir belleğin olmayışı,
bir ressam olarak daha
eğitimim sırasında kalın
duvarlarla karşı karşıya kalmama neden oldu. Profesörlerin
tepkilerinden sonra sanat ortamında da durum farklı değildi. Engeller,
reddedilmeler sergilerimi alternatif mekanlarda açmamı gerektirdi.
Usulca oluşan izleyici kitlem, bugünkü makulleşme sürecimi de
kolaylaştırdı. 2003'te öğretim görevlisi olduğum Yeditepe
Üniversitesi'nden "Aileye Mahsus" başlıklı sergide yer alan "Taner
Taner" isimli resmim nedeniyle istifa etmeye zorlandım. Bu durumun
sanat dünyasının büyük tepkisini çekmesiyle,
resimlerimin ciddiyetini tasdik etmiş oldu.
Akabinde İstanbul Bienali'ne kabul edilişim
ve yurtdışından gelen tekliflerle
gerçekleştirdiğim sergiler, otoriteler
tarafından artık yaptığımın göz ardı
kitleler üzerinde geniş etki uyandırsa da sanatta önemli bir etkisi edilemeyeceğine kesinlik kazandırdı.
olmaz. Ama AİDS'in olur! 80'lerde Reagan yönetiminin duyarsızlığı Yine de tarih içerisinde görülüyor ki erotizm
AİDS'in sanatta yansımasını güçlendirir. Gran Furry tasarımcı grubu cinsiyetler arasında homojen bir dağılıma
Venedik bienaline kadar yükselir, David Woynarowick, Mark Morrisroe sahip olmamıştır. Helenistik dönemin dışında
gibi isimler çıkar. Diğer taraftan Avrupa'da ise Salome, performansları sanatın en belirleyici isimlerinin eşcinsel
ve tuvalleriyle legal bir düzeye kavuşur. olmasına rağmen heteroseksist yaklaşımlar
sebebiyle homoerotizm daima minör sanat
olarak kalmıştır.
Modası diyorum çünkü rahmetli babam elimden
tutup Çamlıca Kız Lisesine kaydımı yaptırdığı
Yatağımda huzur içinde uyurken telesekreterime zaman mahallemizde ince, uzun, sarışın bir
bırakılan mesajla kendime geldim. Metalik bir ses nazenin yaşardı. Hikmetine vakıf olmaktan Allah
"Eğer kabul edersen Gözüm Abla, bu ayki beni korusun diye hep dua etmişimdir ama bu
konumuz homofobi." diyordu. "Kendisini nazenine "Kız Hasan" lakabını takmışlardı.
'Görevimiz Tehlike' dizisinde sanan bu zevzek
de kim?" diyerek yaptığım incelemeler sonucunda Ayol Hasan da Hasan yalnız. Resmen bir içim su
52 Kaos'tan arandığımı keşfettim. bir oğlan. O sıralar hasan ben yaşlarda, bugünlerin
moda tabiri ile, bir "çıtır". Yaşı 16 ya var ya yok.
'Ayol durup durup yeni bir şeyler icad ediyor Bu oğlan mahallede ne zaman yürümeye kalksa
bunlar.' diye düşünmedim desem yalan olur. insanlar fısıldaşır, başı ile onu gösterir, kıkırdar
Neydi geçen aylardan birinde de queer midir dururdu. Ama Hasan'ın takdir ettiğim bir özelliği
nedir bir gavur markasını güzelim Türkçemize vardı. O hiç istifini bozmaz kırıta kırıta mahalle
sokmaya çalışmışlardı. (Çok daha önce de K- meydanından bir kuğu gibi süzülüp geçer giderdi.
Gey diye bir şey vardı...) Ben daha bu queer
nedir demeye kalmadı o laf unutuldu gitti. Hani Ben Hasan'la bırakın konuşmayı göz göze bile
derin bir oh çektim çekmesine ama şimdi de gelmekten korkardım. Rahmetli babam öyle açık
homofobi diye bir şey tutturdular. Bunun bir bir dille bana yasak getirmişti ki bunu hayal bile
sonunun olmadığını hissediyorum. edemezdim. İçin için Hasan'la konuşmayı hayal
eder dururdum.
Ama ben gene de çocukluğumdan beri eşsiz bir
kişilik özelliğim olduğu için iftihar ettiğim Bir akşam matematik hocamız Ekrem Bey beni
sorumluluk bilincimle yazımı yazmaya karar integral çalıştırma vaadiyle kandırıp okulda
verdim. Tabi önce anlamam gerekiyor nedir bu kalmamı istemişti. Ben de çocuksu bir masumiyet
homofobi... Kimlere sorsam da cahil görünmesem ve coşku ile kabul etmiştim. Ama gaddar ve
kaygısı ile araştırmalarıma başladım. ruhsuz adam iç bunaltıcı integral konularını adeta
bir morona anlatır gibi tekrar tekrar gözüne
Meğerse homofobi bir korku türüymüş. Fikrimi sokarak ilk genç kızlığımın onarılmaz bir yarasını
sorarsanız homo bir kere oldukça kaba bir tabir. açmıştı. Kalemi bile elime değmedi hüsranı ile
Başka bir şey bulamamış gibi başına homo eve dönerken vapurda Kız Hasan ile
koymuşlar. Demek şimdinin modası da bu karşılaşmıştım.
canlarım.
Babamın koparacağını vaat ettiği organlarım zamanlar geyleri bir hamlede tedavi edebilen
aklıma gelince oldukça ürkmüş olmama rağmen psikanalistler de yok ki Hasan tedavi olup
Kız Hasan'a "Merhaba" diyebilmiştim. kurtulsun ve şarkıcılığa başlasın. E benim de
yüreğim incedir bilirsiniz. Tüm bunlara
Bu merhabanın ardından Kız Hasan'la mahallede dayanmadığı için Fransa'ya tahsile gitmeye karar
yan yana görünmemeye özen göstererek verdim. Uçakta yanıma oturan bir kızla tanıştım.
konuşmaya başladık. Hasan bana birçok Ayol kız dediğime bakmayın, kaos'un topu bir
maceralarını anlatıyordu. Mermerci Salih Amca, araya gelse bu kız hepsini bir hamlede döver,
Fırıncı İzzet Abi, Bakkal Hıdır sünepe sünepe pestillerini çıkarır bir köşeye atar... Öyle heybetli
adamlar olmaktan çıkıp birer seks makinesine bir şey. Bir de celalli ve geveze ki anlatmak 53
dönüşüyordu gözümde. Fakat bir bahane bulup mümkün değil.
dükkanlarına gittiğimde hiç de Hasan'ın anlattığı
şeyleri yaşayamıyordum. Hatta kazara Hasan Bu haspam Egeliymiş. Adı da Mine imiş.
oradan geçerse önce bu adamlar bir espri yapıyor Anlattığına bakılırsa babası onu erkek gibi
ya da Hasan'a küfrü basıyorlardı. yetiştirmiş. O yüzden ona "Efe Mine" derlermiş.
O an anladım ki efemine hem kadın için hem de
Önceleri Hasan'ın beni kandırdığını düşünsem erkek için kullanılıyor. Erkeğin efeminesi kötü bir
de bir gün Mermerci Salih'in dükkanında şey, kadının efeminesi iyi bir şeymiş.
yaşadığım bir mermer oyma dersi ile birlikte
gerçeği anlattığından emin olmuştum. Mermer Ay daldan dala atladık. Nerelere geldik? Ne
oyma derslerimizin ince nakışlar bölümüne diyorduk? Homo kaba bir tabir efendim. Tabirler
vardığımızda Salih'e benim arkamdan da küfür önemlidir. Buna daha narin bir şey bulmak lazım.
edip etmediğini sormuştum. Salih "Haşa!" diye Ne olduğunu bilmiyorum. Eğer bir gün bu homo
bağırmıştı. "Sümme haşa! Senin arkandan ne kısmını sindirebilirsem fobi kısmını da ayrıca ele
küfür ettim ne de alay ettim." Nedenini almayı ve eğer ömrüm yeterse ya da bir
sorduğumda benim hiçbir şey belli etmediğimi psikanalize girer tedavi olup bu illetten arınırsam
söylemişti. Ben çok bozulmuştum. Demek homofobi ile ilgili de yazmak isterim. Ama şu an
kısmetim bundan dolayı kapalıydı diye fobik bir duygu beni homolar hakkında yazmaktan
düşünmüştüm. ya da düşünmekten alıkoyuyor. O yüzden bu
sayıda atfınızı rica ederek Gözüm Abla köşesini
Yıllar geçmiş, yaşımız büyümüştü. Kız Hasan, boş bırakıyorum.
önce "Karı Hasan", ardından "Avrat Hasan"
lakapları ile anılmaya başlamıştı. Sonra bir Hepinizi öptüm canlarım.
ecnebileştik "Efemine Hasan"a dönüştü. O
Kaos GL'li Kadınlar'm düzenlediği 'Mutlu Aşk Vardır!' başlıklı
'Kadın Kadına Öykü Yarışması' sonuçlandı. Yalnızca kadınların
katılımına açık olan yarışmaya Dambırık rumuzuyla katılan "Ayrı"
ve Tibith rumuzlu "Lilith'e Göre Yaradılış" adlı öyküler birinciliği
paylaştı. İşte yarışmanın birincisi 'kadın kadına mutlu aşk' öyküsü...

AYRI
Dambırık
Kız arkadaşım ablasının yanına gitti, bir aylığına. Hazal için söylemeyeceğini sormuş. Ablası da zihninde ilişkimizi saygın
hazırladığımız kırmızı, lacivert, mor, yeşil, sarı ve turuncu bir noktaya getirme çabaları gösteriyor olmasına rağmen,
kıyafetleri götürmek için. Tabii, Hazal'ın yeryüzündeki ilk henüz bizim ilişkilerimize heteroseksüel ilişkiler kadar paye
ayında annesine destek olmak, bir yandan da bir gün biz vermediğinden "Yaşayın tabi canım, ama etrafa söylemeye
de çocuk doğurmak cesaretini gösterirsek diye biraz deneyim ne gerek var" noktasında olduğu için, Hazal'ı bizim
kazanmak için. ilişkimizden
korumaya çalışmış. Baktığım yerden ben bir komedi
Altı yıldır hiç bu kadar ayrı kalmamıştık. En fazla beş gün. görüyorum. Ama onlar günlerdir doğru dürüst uyumamış
Yan yana geçirdiğimiz hiçbir gün üzerimde ağırlık olmanın yarattığı ciddiyetten olsa gerek aşamadıkları bir
yapmadığından, bu ufak ayrılıklar nefes alma fırsatları sorun içinde olduklarını sanıyorlar. Serseri sevgilime bu
olmaktan çok, büyük bir özlemle kavuşmamızı beklediğim tartışmalar için daha zaman olduğunu söyledim. Umarım
tuhaf aralıklar gibiydi benim için. Bu aralıklar, birbirimize Hazal'in etrafındaki dünya yumuşar kısa bir sürede.
bağlı mıyız, yoksa bağımlı mı tartışmalarını getirirdi ardından.
Yanlış anlamayın, yaşama karşı yeterince büyük bir açlığım dördüncü gün
olduğunu hissediyorum. Onlu olan her şey kadar onsuz olan Bugün iş çıkışı sinemaya gittim. Tek başıma. Çok sevdiğim
her şeyle de yaşamasını biliyorum, ya da en azından öyle bir şeydir bu benim. İzlediğim filmin her anını kendi içimde
sanıyorum. Ama ya kendimizi kandırıyorsak? Birlikte olmamız yaşattığım, çıkışında ise beni götürdüğü yerlerde kendi
54 çok güzel ve neden bunu yaşamayalım, diye düşünürken başıma dolandığım bir ritüel. Kızdım kendime sonra, sahi
ya birbirimizsiz yaşamayı unutuyorsak? Önümde tek tek bu kadar sevdiğim bir şeyi nasıl unutmuşum yıllardır. Sonuçta
üzerlerine çentik atılmak için bekleyen her gün benim için bunu sevgilimle beraberken de yapabilirim. Her anımızı
bir sınav olacak. Daha doğru bir tanımlamayla, aslında bir birlikte geçireceğiz diye bir sözleşme yok ki ortada. Sanki
sınav olduğu düşüncesi kendimi kaybetmemek için güç bu konuşulmamış bir kuralmış gibi mi yaptık acaba? Yoksa
almamı sağlayacak. Kendi kendimle yarışacağım. Çok hoş... günlük koşuşturmacadan unuttum mu sevdiğim başka
Kendi irademle yarışarak ayakta kalma gücü toplayacağım. başka şeyleri?

altıncı gün
ikinci gün Rekorumu kırdım. İlk beş gün geçti. Aklıma beraber olmaya
Bugün uyandığımda tişörtlerini kokladım bebeğimin. Kimisi başladıktan sonra ayrı kaldığımız ilk beş gün geldi. Henüz
parfümüyle teninin sıcaklığının buluştuğu noktada çok güvensizdim ilişki içerisinde. O güne kadar
salınıyorken, kimisi de sabahları uyandığında saç diplerine yaşadıklarımdan dolayı güzel bir ilişkinin imkansız olduğunu,
yapışan ekşimsi, şekerimsi kokuyla sarmalanmış. bunu bekleyerek yaşamanın da manasız olduğunu
Koklamazsam ne yapacağımı bilmiyordum. Çünkü ben her düşünüyordum. Aslında bu cümlenin ikinci kısmı için
sabah zaten onu koklayarak uyanıyorum. Kedi yavrularının düşüncelerim hâlâ aynı. Güzel bir ilişki yaşayacağım diye,
koklayarak annelerinin varlığını yanlarında hissetmeleri gibi. "bay veya bayan doğru"yu beklemek, hayat önünden
Günün geri kalanını bu refleksimi sınavda bir tam puan geçerken yanlış durakta yanlış bir otobüsü beklemek gibi
almam mı yoksa sınıfta kalmam anlamına mı geldiğini aslında. Ama ilk kısmına artık katılmıyorum. Bu hayatta güzel
çözümleyerek geçirdim. Önümdeki 24 günün ağırlığına bir ilişki yaşanabilirmiş. Bunu şimdi söylüyorum tabii. Eskiden
yoğunlaşmak yerine başka bir güç alma noktasıydı bu. Hem aşkı yanlış tanımlıyor, yanlış algılıyormuşum. Sevginin ispatı
24 gün dediğin ne ki, bu yaşlarda zaman daha hızlı geçiyor acı çekmekti benim için. Ne kadar acı çekersem o kadar
zaten, öyle değil mi? gönlü zengin, sevebilen, dolayısıyla duyarlı biri olurum
zannediyordum. Ayrıca aşk acısı denince akan sular duruyor
üçüncü gün ya. Tüm hayatını çevrendeki insanlarla bu minvalde ağlayarak
Tam da beklediğim gibi... Hazal'ın biçimsiz yeni doğmuş ilgi toplayarak geçirmek mümkün. İnsanlar bu duruma prim
bebek suratına ağızları açık bakarak ve ihtiyaçlarını nasıl verebiliyorlar, onun kalbi kırık dokunmayın, gibi. Bence bu
anlayacaklarını, nasıl karşılayacaklarını bilmemenin acemiliğini aslında yaşamla nasıl mücadele edebileceğini bilmediğin
aşmaya çalışarak geçmiş ilk iki gün. Sonra benim fıstık bir noktada başkalarına dayanarak kendi varlığının
kavanozum, ablasının yorgunluğuna ve kendi derdine sorumluluğundan kaçmak aslında. Şimdi böyle söylüyorum
düşmüşlüğüne aldırmadan, yeğenine teyzesinin biseksüel tabii. Eskiden aşkı yaşamak için korkmak, huysuzlanmak,
olduğunu ve bir kadın sevgilisi olduğunu söyleyip acı çekmek gerekir sanırdım. İlişkimize bir şey olacağından
ne kadar korkarsam, ilişkimize o kadar değer veriyorum on sekizinci gün
anlamına gelirdi benim için. O nedenle ilk ayrı kalışımızda Dün akşam barları ve kafeleri gezen gruba katıldım.
ilişkimize bir şey olacak diye ödüm kopmuştu. Gerekçem Kıyafetlerimizin üzerine sansür karşıtı yazılar ve şekiller
hazırdı. Birlikte yaşadığımız hayatta kalan bendim. O da yapıştırdık. En zevklisi de sansürlenen veya
başka bir şehirdeki arkadaşlarını ziyarete gitmişti. Ben bizim sansürlenmedikleri için kınananların ceza almasına neden
hayatımızı düşünerek, anarak yaşayacağım, o ise başka olan sahnelerden fotoğrafları yapıştırmak oldu. Sansüre
hayatların içindeyken bizimkinin güzelliğini unutacak, karşı ayaklı televizyon kanalı olduk yani. Her gittiğimiz
yaşadıklarımız onun için anlamsızlaşacak ve döndüğünde mekanda müziği değiştiriyoruz. Arkadaşlardan biri bu miting
"Bitirelim" diyecekti. Ayrıldığımıza neredeyse inandım ve için bir şarkı besteledi, onu koyuyoruz teybe. Şarkımız
bütün gecelerim uykusuz geçti. Zaten biliyordum güzel bir çalarken de dans ederek insanlara mitinge çağrı broşürlerini
ilişki diye bir şey olmadığını, nereden girdim yine bu işin dağıtıyoruz. Çok çok eğlenceli ve ilham vericiydi. İnsanların
içine, diye kendime söylene söylene, kendime acıya acıya eyleme gelmeye korkmamaları için broşürlerimize "katıldığım
geçirdim o beş günü. Ne kadar komik gözüküyor şimdi. ilk eylem" anıları koyduk. Pek çok insan kısa kısa ilk hangi
Onun bana ait olmasını istemiş olduğumu, bana ait olmazsa eyleme katıldığı, nelerden korkarken nelerle karşılaştıklarını
beraberliğimiz biter diye düşünmüş olduğumu görüyorum anlattılar broşürün içinde. İnsanların ilgisi müthiş. RTÜK ve
şimdi. Gerçekten komik. miting hakkında sohbet ederken herkes bana sevgilimin
nerede olduğunu soruyor. Bu soruyu nasıl karşılayacağımı
onuncu gün bilemiyorum. Bu bizim çok fazla yapışık ikizler olduğumuz
Bugün miting kararı aldık. İnanamıyorum; eşcinsel, biseksüel, anlamına mı geliyor, yoksa insanların sevgililerin yapışık
travesti ve transeksüeller olarak ilk defa miting yapacağız. ikizler olmalarını bekledikleri anlamına mı? Başka konularda
RTÜK eşcinsel aşkın gösterildiği dizilerin ve filmlerin sansürlü da fark ediyorum bunu. Örneğin arkadaşlarla bir masada
hallerini bile beğenmeyip kanallara ceza yağdırınca büyük otururken, aramızdaki boş sandalyeye oturmak zorunda
bir ses çıkarmamız farz oldu. Bugüne kadarki en kalabalık kalan bizden özür diliyor, bizim hiçbir zaman "yan yana
eylemimiz 300 kişi olmuştu. Her eyleme başka başka insanlar oturacağız işte" gibi bir diretmemiz yokken. Yani biz mi
geldiği için aslında yeterince kalabalık olduğumuzu biliyoruz. evlendik, insanlar mı bizi evlendirdi, çok emin olamıyorum.
Ama herkes aynı anda aynı yerde olmadı hiç işte. Yirmi Bebeğim de bulunduğu şehirdeki dernekle iletişime geçmiş,
günümüz var. Ne kadar çok insana ulaşıp mitinge katılım onlar da buradaki mitinge gelmek için hazırlık yapıyorlarmış.
sağlarsak o kadar çok şey söylemiş olacağız, kendimize Şarkımız her gün yerel bir radyoda çalınıyor, insanlar mitinge
inancımız, birbirimize güvenimiz o kadar pekişecek. Çok davet ediliyorlarmış. Farklı şehirlerde olmamız da güzelmiş
önemli ve tarihi bir olay bu miting. Ama bebeğim kaçırıyor yani.
bu tarihi günü. Onun şehrimize döneceği günden bir gün
önce çıkacağız alana. yirmi altıncı gün 55
İşte büyük gün geldi çattı. Tüm hazırlıklarımız tamam, sadece
on dördüncü gün fıstık kavanozumu artık çok fazla özlemeye başladım. Sanırım
"Çocukları yalanlarla kandırmayın!" Mitingin başlığı bu. telefon hatlarında da bir sorun olduğu için konuşamadık
Başlığı bulur bulmaz sabahlayarak afişleri, broşürleri birkaç gündür. Neyse, her şeyi öylesine büyük ve güzel
hazırladık. Artık onları elden ele dağıtmaya, herkesi bu yaşamalıyım ki bebeğime de taşsın her biri. Mekana uğrayıp
mitingde buluşmaya çağırmaya başlayabiliriz. Tüm bu bayrak, pankart gibi gerekli malzemelerimizi alıyoruz. Beni
koşuşturmada ayrı kalmaya dair vermeye çalıştığım sınav ve yanımdaki herkesi miting coşkusu çoktan sarmış. Şarkılar
aklımdan çıkmış. Fıstık kavanozumu unuttuğumdan değil. söylüyoruz bağıra bağıra, sloganlar atıyoruz; "Ayşe Fatma'yı,
Bilakis böylesi yoğun çalışma zamanlarında eksikliğini daha Ahmet Mehmet'i, birbirlerini sevebilmeli". Gerçekten kabımıza
fazla hissediyorum. O olsa sanki işler daha kolay olacakmış sığamadığımız bir an. Miting alanına geldiğimizde o da ne,
gibi. Ayrıca yaşadığım heyecanı onunla paylaşmak fıstık kavanozum elinde gökkuşağı bayrağıyla bana el salıyor.
heyecanımı artırıyor her zaman. Sanki her güzel şeyi ilk Nasıl da özlemişiz birbirimizi. Bebeğin halası bebeğe
haber vermem gereken kişi oymuş gibi. Ama yokluğunda bakmaya geldiği için, fıstık kavanozum ilk uçakla mitinge
hissettiğim özlem acıya dönüşmüyor böyle zamanlarda. gelmiş, bağlantıya geçtiği diğer insanları da getirmiş. Birçok
Sanki onu da yaşatıyormuşum gibi geliyor yaptıklarımın örgüt gelmiş, oldukça kalabalığız. Ellerimizde gökkuşağı
içinde. Burada olsa o güzel ağzının nasıl kulaklarına bayrakları, bebeğimle kol kola girmiş beraber hoplayıp
varacağını, bulduğumuz her yeni sloganda nasıl sevinçten zıplıyoruz. Ellerimizdeki, RTÜK'ün yaptığı kısıtlamaların ve
zıplayarak alkışlayacağını gözümün önüne getiriyorum. verebileceği zararların yazılı olduğu broşürleri insanlara
Hazal'a iki kadın olarak yaşamı paylaştığımızı söyleyip dağıtıyoruz. Gerçekten de mitinge ilgi çok büyük. Ne mutlu
söylememe karmaşası da iyice büyümüş, bizim mitingle bize.
beraber. Bu konu geçer gider sanmıştım. Ama ablası çocuk
sahibi olmadan önce söylemeyeceği şeyler söylemeye Üç-dört saat süren mitingin ardından, biraz yorgun,
başlamış. Hazal'dan önce mitingimizi kesinlikle
çoğunlukla aşık, bebeğim ve arkadaşlarımızla beraber
destekleyecekse, şimdi Hazal'ı koruma kaygısıyla
dinlenebileceğimiz bir yerlerin yolunu tutuyoruz. Böylesi
yaklaşıyormuş. Fıstık kavanozum mitingin başlığından da
güzel bir mitingde bebeğimle ve diğer insanlarla yaşadığım
hareketle Hazal'ı yalanlarla koruyamayacağını, eşcinselliğin
paylaşım sonrasında kendimi çok iyi ve şanslı hissediyorum.
bu yaşamın bir gerçeği olduğunu, toplumun bakış açısı ile
Sanki o hayatımda hep vardı ve sanki onca gün biz ayrı
yeterince kirlenmemiş bir çocuğun hepimizden daha kolay
değilmişiz gibi hissediyorum. İyi ki varız. Onunla ve beraber
bu gerçeği algılayabileceğini anlatıyormuş inatla. Hâlâ
yaratıklarımızla gerçekten de gurur duyuyorum. Daha nice
diyorum, bu tartışma için biraz erken değil mi? Daha 14.
beraber yaratacak olduklarımıza... Merhaba...
günü bebeğin.
"nerede saklıyorsan çıkar ortaya şu çocuğu"
56
'Karanlık Sular', Kutluğ Ataman 'ın ilk filmi. Reha Erdem'in 'A Ay'
filmi gibi neredeyse bir şehir efsanesine dönüşen film, yalnızca
Batı standartlarındaki teknik kalitesiyle değil, korku-gerilim türünü
gizemli ve karanlık bir İstanbul hikayesiyle birleştirmesiyle de
dikkat çekiyor.

'Lola+Bilidikid' ise şimdiye kadar kötü kopyalarla elden ele


dolaşan bir başka 'Kutluğ Ataman efsanesi'ydi. Nihayet temiz
bir kopyasını izleyebileceğimiz film, 'yönetmenin kurgusuyla'
DVD'de!

1998 yapımı 'Lola+Bilidikid', Murathan Mungan'ın "Aşkın


Gözyaşları ya da Rapunzel ile Avare" öyküsüne benzer bir tat
bırakan, içinde pek çok öyküyü de barındıran bir film: "Yaban
topraklarda yaşamaya çalışıyoruz" diyen Türkiyeliler, 'itibarımız
önemli' diyen donuk burjuva sınıfı, Türkiyelilerden nefret eden
naziler, aile içi tecavüz, geyler, travestiler, parklar, tuvaletler ve
Berlin geceleri.... Bu kadar çok öyküyü bir araya getirip de
bütünlüklü bir film ortaya çıkarabilmek kolay iş değil. Kutluğ
Ataman öyle düşünmese de, doğru düzgün bir eşcinsel sineması
geleneği olmayan Türkiye'de L+B bugüne dek yapılmış en iyi
'eşcinsel filmi'.
Kutluğ Ataman'ın filmleri de yavaş yavaş DVD raflarında yerini almaya başladı.
'İki Genç Kız'dan sonra, Ataman'ın ilk filmi 'Karanlık Sular' ve bir eşcinsel
filmi klasiği haline gelen 'Lola+Bilidikid' de satışta! Kutluğ Ataman'la
'Lola+Bilidikid' ağırlıklı bir sinema sohbeti gerçekleştirdik.

Söyleşi: Uğur Yüksel


'Yönetmenin kurgusu' alt başlığıyla sunuldu L+B DVD'si. Tabii ki değil. Hangi konuyu anlatırsanız anlatın, her şeyden
Sinemada izlediklerinden farklı bir şey mi görecek önce ev ödevinizi çok iyi yapmanız gerekir. Yani araştırıp
seyirci? Yoksa bu kurgu, filmi daha da özgürleştiren bir bulacak ve o hayatın içine dalacaksınız. Yoksa her şey
şey mi oldu? fantezi noktasında tıkanıp kalır. Ama şunu da belirteyim:
güzel ve tutarlı bir eşcinsel filmi yapmak için mutlaka
Hikaye ana hatlarıyla aynı kalsa da anlatılış şekli değişmiş eşcinsel olmanız, veya kadınları anlatan bir film için mutlaka
oldu. Bu filmi yapalı çok zaman geçmişti. Benim kadın olmanız gerekir diye bir şey iddia edemeyiz. Önemli
yönetmenlik ve kurgu anlayışım o zamandan bugüne olan, konuştuğumuz konular hakkında yeterince bilgili
değişti. Buna göre uyarladım. Filmi ilk yaptığımda bir gün olup olmadığımız.
gelir yönetmen kurgusu yaparım düşüncesiyle bu hakkı
muhafaza etmiştim. Şimdi bunu kullanma ihtiyacını
hissettim. Film eskisine göre çok daha hızlı akıyor şimdi. "Fil Adam görünümlü bir toplumumuz
Lola+Bilidikid'in Türkiye'de yeterince tartışılmadığını, var"
konuşulmadığını düşünüyorum. Sinema çevresi ve
eşcinsel gruplar bu filmin farkına vardı mı? Sahiplendiler Filmde de görüyoruz ki Batılı bir ülkede olmak baskıyı
mi? azaltmıyor. Türkiye'de kadınlara ve eşcinsellere davranış,
onları algılayış biçimi Batılı bir ülkeye gidildiğinde de
57
Türkiye'de bu film ilk çıktığı vakit eşcinsellik konuları henüz pek değişmiyor. Erkeklik denilen şey orada da kırılmıyor.
tabu konulardı. Şimdi de bu çok değişmiş değil ama gene Bunu engelleyen ne?
de o zamanlar durum çok daha vahimdi. Şöyle söyleyeyim:
İnsanlar gündüz sinemada bu filmi görmeye çekmiyorlardı, Kültürün kendine olan güvensizliğinden dolayı korkakça
gişe önünde görülürler diye. Gece gidiyorlardı. Sanırım davranıp değişime açık olmaması, toplumun kendi
bugün sinemalara tekrar çıksa çok daha fazla ilgi toplar. fertlerine güven duymaması ve buna bağlı olarak otoriter
Tabii bir de eşcinsel örgütlerinin o zaman pek bir gücü, eğilimlere yönelmesi... Bütün bunlar sayabileceğim
varlığı yoktu. Kaos GL vardı ama bu kadar organize değildi. nedenlerden sadece birkaçı. Hâlâ töre cinayetlerinin,
Bu örgütlerde eşcinsel özgürlükleri savunan yöneticiler azınlıklara karşı korkuların, ırkçılığın ve milliyetçiliğin olduğu
bile isimlerinin açıkça basına çıkmasından haklı olarak bir ülkede homofobinin tamamıyla ortadan kalkmasını
çekmiyorlardı. Haliyle, isteseler bile tam anlamıyla henüz tahayyül edemeyiz.
sahiplenemediler, sahiplenemezlerdi. Şimdi yavaş yavaş
bunların değiştiğini görüyoruz. İnsanlar göreceli olarakLola gerçek bir travesti değil bence. Pek çok öyküden
daha serbest, en azından büyük şehirlerde. Lola+Bilidikid
bildiğimiz ve büyük kentlerde de olsa asıl yereldeki pek
bütün bu zorluklara rağmen Türkiye'deki eşcinsel hareketi
çok eşcinselin "eşcinseller kadın ve erkek rollerini
için çok şey başardı, ama abartmayalım: Bir filmle dünyaoynamak zorundadır" algısıyla yola çıkmış sanki. Bili ile
değişmez. tanışıp ona aşık olduktan sonra da bu rolü üzerinden
atamamış. Film boyunca Bili'ye karşı koyusu ve 'olduğu
Türkiye sinemasında travesti ve transeksüellerin öyküsü gibi olmak' isteği de bu rolden artık sıkıldığını gösteriyor.
ilk kez anlatılmıyordu. Atıf Yılmaz'ın 'Gece, Melek ve Lola benim için bir erkeğe aşık bir erkek. Sizce?
Bizim Çocuklar'ı, sonra Orhan Oğuz'un 'Dönersen Islık
Çal'ı... Ama L+B, travestilerin 'gerçek' olabileceğini Bu filmi yaptığım zaman, Türkiye'de birçok travestinin
anlatmayı başaran ilk film oldu. Ve siz L+B'nin o aslında travesti olmaması gereken, gey erkekler olarak
filmlerden asıl farkını "Benim eşcinsel olmam" diye yaşamaları gerekirken gerek toplumdaki baskı gerek kendi
açıklamıştınız. Buna ben de inanıyorum ama bu yeterli içselleştirmiş oldukları homofobi yüzünden, yani "ibne
mi sizce? olmak ayıp, ben kadın olmalıyım" içgüdüsüyle, gerekse
de sadece fuhuş yoluyla hayatlarını kazanabildikleri ve
tam anlamıyla travestilik değil çünkü kıyafet
değişiminin ötesinde, bazen ameliyat-öncesi
transeksüellik (mesela hormonla göğüslerin
büyütülmesi vs.) de olabiliyor. Bütün bunların
ayrı ayrı incelenip insanların anlaşılması gerekiyor.
Ben, eğer bir gün gelir Türkiye demokrasiyi ve
insan haklarını içselleştirmiş bir toplum olursa,
ki er veya geç olacaktır, o zaman her şeyin daha
az çetrefilli ve anlaşılabilir olacağına inanıyorum.
Halihazırda Fil Adam görünümlü bir toplumumuz
var. Sadece gey+lezbiyen+trans topluluklar için
değil her konuda Fil Adam görünümlü. Ama
yavaş yavaş iyileşiyor. Benim anladığım travestilik
insanların karşı cinsin kıyafet kodlarını
benimsemesi, bundan haz duymasıdır ki bunun
için gey olmak gerektiğini düşünmüyorum. Düz
erkek, düz kadın, ya da lezbiyen de olabilirsiniz.
Bunlar ayrı ayrı şeyler. Erkekten kadına geçmiş
transeksüel lezbiyenlerin olabileceği gibi...
Türkiye bunları nasıl anlar? Zamanla. Göre göre,
duya duya, konuşa konuşa, ve tabii ki yargı
yoluyla değil saygı yoluyla. Önce bunlar bir
hallolsun, shovv'lara nasıl olsa sıra gelir.

"Ortaya çıkın ve var olmaya


başlayın"

Türkiye sinemasında eşcinsel kültür ve yaşama


dair en iyi örnekleri vermiş yönetmen sizsiniz.
Gerek 'Karanlık Sular1 gerek 'Lola+Bilidikid'
olsun ve tabii ki 'İki Genç Kız', içeriden bakmayı
bu yüzden kadın kılığında sokağa çıktıkları bir zamandı. bilen birisinin dilini taşıyan filmlerdi. Ama siz bu iki film
Bu hâlâ böyle olmasına rağmen belki şimdi yavaş yavaş için "eşcinsel sineması örneği" nitelendirmesinden
değişiyor. İtalya, İspanya, Yunanistan gibi ülkelerde de özellikle kaçınıyorsunuz? Eşcinsel sineması nedir ki bu
bu böyleydi ve izlerine hâlâ rastlamak mümkün. Biz farklı iki filmi dışarıda tutuyorsunuz?
değiliz. Belki bir gün bir tarihçi bu sosyal olgunun tarihini
araştırıp yazacaktır. Lola, özellikle gey kardeşi Murat'la Bilmem. Zaten benim için de sorun bu olduğu için tam
karşılaştıktan sonra onun etkisiyle içinde bulunduğu bu cevap veremiyorum. 1980'li yıllarda batıda gey filmi
durumdan yavaş yavaş sıyrılıp kendini bulmakta olan, yapmak ve hatta gey festivallerin oluşturulması bir
değişen, değiştiği için de Bili karakteriyle çelişen bir mücadelenin sonucu olarak başarıldı. Gel gör ki 2006'da
karakter. bu festivaller birer gettoya dönüştü, yanı ne kadar güzel
bir film yaparsan yap, sen git gey film festivalinde göster
Filmde gördüğümüz travestiler şov yaparak geçinen diyebiliyorlar. Yani duvarı inşa ederken, biz güvercinler
kişiler. Türkiye'de bugün bile travesti ve transeksueller için güzel güzel güvercinlikler yaptılar, hatta yaptık. Ama
için böyle bir şeyin gerçekliği yok. Bunun nedeni ne şimdi görüyoruz ki bu güvercinlikler tünemek için; duvarı
sizce? geçmek için değil. Duvar hâlâ orada. İşte bu yüzden ben
yaptığım filmlere etiket takmak istemiyorum. Kişiler olarak
Tek tük de olsa örnekleri yok değil ama haklısın. Avrupa gey olduğumuzu, Kürt, Arap, Türk olduğumuzu açıkça
ülkelerindeki "drag" geleneği bizde sadece Huysuz Virjin söyleyebilmeliyiz, ama yarattığımız eserleri
tarafından başarıyla sürdürülüyor ama gel gör ki Huysuz sınırlandırmamız, paketleyip bir şekilde sınırlandırmamız
Virjin "Gey değilim" diyor. Olabilir. Zenne geleneğimiz var acaba gerekiyor mu? Bunu yaparak kendi kendimize bir
ama drag'de olduğu gibi gey kültürün parçası değil ya da tuzak mı hazırlıyoruz yoksa?
öyle değilmiş gibi yaşanıyor. Bizdeki travestilik aslında
Video yerleştirmeleriniz sinema filmlerinizden daha çok
konuşuldu, Türkiye'de olmasa da yurt dışında ödüllere
boğuldu. Mutlu musunuz, kızgın mı?
Tabii ki çok mutluyum. Ben hiçbir zaman kendimi herhangi
bir ülke sınırları içine hapsetmedim. Benim yayın alanım
dünya. Bu en başından beri böyle oldu. Sanat, sinema,
benim için fark etmiyor. Sesimi duyurabiliyor muyum,
yayın yapabiliyor muyum, dünyaya müdahale yapabiliyor
muyum, etkili olabiliyor muyum, beni ilgilendiren bu. Dünya
olarak baktığımda hem sinema alanında hem de sanat
alanında kendi sesimi duyurabildim. Bu beni mutlu ediyor.

Türkiye'de kimilerince pornografik olarak nitelendirilen


'Ruhuma Asla' yada 'Peruklu Kadınlar' video
çalışmalarınız da bir şekilde Türkiye'deki eşcinsel kültüre
gelip dayanıyor.

Evet.

Eşcinsel kimliğiyle açık yaşayan bir sanatçısınız. 'Ünlü',


'tanınmış' isimlerin kimliklerini açıklamalarının doğru
olduğunu ve bunun bir şeyleri değiştirebileceğine
inanıyor musunuz?
Tabii gereksiz yere kendinizi tehlikeye atmadan, ama riske
Tabii ki. Size şu kadarını söyleyeyim, şimdiye kadar kimse girerek.
benim suratıma tükürmedi, benim yüzüme kötü bir şey
söylemedi. Ama gün geçmiyor ki genç bir erkek veya Şimdi sırada 'Palto' var. Nasıl bir çalışma bu?
kadın beni sokakta durdurmasın ve yaptığım işler için 59
bana teşekkür etmesin, onların hayatını nasıl etkilediğimi Çocuk filmi. Komik. Eğlenceli. Şimdiye kadar yaptığım en
bana anlatmasın. Ben başta kendimi riske atıp kim apolitik iş.
olduğumu açıkladım. O zamanların Türkiye'sinde zor oldu
ama oldu. Kimseye nasıl yaşaması gerektiğini söyleyemem. Ve son bir soru: Murat ve annesi bugüne neredeler ve
Ama tavsiye edebilirim: ortaya çıkın ve var olmaya başlayın. ne yapıyorlar?

Annesi Almanya'da oturuyor ve Lola'yı özlüyor, ama


Murat'ı da çok seviyor ve onunla gurur duyuyor. Murat'ı
sana sormalı: Nerede saklıyorsan çıkar ortaya şu çocuğu.

Kutluğ Ataman Filmografisi


2 Genç Kız, 2005
The 4 Seasons of Veronica Read, Video Art, 2002
Ruhumu Asla - Never My Soul, Video Art, 2000
Semiha B. Unplugged, Video Art, 1999
Peruk Takan Kadınlar, Video Art, 1999
Lola+Bilidikid, 1998
Karanlık Sular, 1994
Spikes and Heels, 1994
La Fuga, Kısa, 1988
Hansel and Gretel, Kısa, 1985
Giovanni'nin Odası
James Baldwin.. Rahibinden Satılık Kilise
Çeviri: Çiğdem Öztekin, küçük İskender
YKY, Roman Sel Yayıncılık, Deneme
Amerikalı David'in Paris'te İtalyan "Ben kariyerimi yalnızlık sektöründe
garson Giovanni ile yaşadığı eşcinsel yaptım." "Hayat kurtlanmış arınmalarla |
ilişkinin sonuçlarına ya da onarılır; ancak, bileklerdeki kesikler
sonuçsuzluğuna dair bir anlatı, için dikiş ipliği yerine sevdiğinizin bir
Giovanni'nin Odası. David'in saç teli lazımdır." "Tiryakinin izmariti'
toplumsal değer yargılarının baskın olmaz." "İstanbul, yedi tepeli değil,
çıkmasıyla bu ilişkiden kaçıp, evli bir yedi ölümcül günahlı şehir." "Şarap:
erkek olarak "güvenli" bir hayat İçinde en ucuz serapları barındıran
sürmek için eski sevgilisi Hella'ya meyve suyu." "Kedi: Doğadaki salt
sığınması ve böylece bu üç ben, toplumsal bozukluğun aynası
kahramanın trajik sonlara doğru yol yani." "Hayatta kalış, ölümden tasarruftur." "Hayvanlar birbirilerine
alışı... Yok olmaya mahkum bir aşk aşık olmazlar. Çünkü böyle formalitelere ihtiyaçları yoktur."
üçgenini anlatan, tutku, pişmanlık ve özlem dolu bu roman, "Oybirliğiyle yalnızız." küçük İskender, son kitabı "Rahibinden
yayımlanmasının hemen ardından eşcinsel edebiyatta bir dönüm Satılık Kilise" ile yeniden okuyucularıyla buluşuyor. Şairin
noktası olmuştu. Etkisi bu kadarla kalmadı: Yazar Baldvvin, "beyaz takipçilerine duyurulur.
eşcinsel erkekleri yazan siyah bir yazar" olarak şimşekleri üstüne
çekti. Bugün Amerikan 'siyah' edebiyatının en büyük isimleri
arasında gösterilen James Baldvvin'in bu kitabı, özellikle 1950'li Bir Delinin Güncesi
yılların Avrupası için şaşırtıcı ve etkileyici bir roman. Konu olarak,
yaşamın acımasız gerçeklerini, bu gerçeklerin çarklarında öğütülen Aslı Erdoğan
insanları ve bütün bunların nedeni olarak gördüğü beyaz erkeklerin Everest, Deneme
biçimlediği hastalıklı toplumu seçen Baldvvin için Giovanni'nin
Odası manifest bir anlam taşır. Edebiyat tarihçilerine göre, Merkezin, tüm merkezlerin dışına
anlatılan hikayede Baldvvin'in İsviçreli sanatçı Lucien kaçan, yalnızca kendi çekim
Happersberger ile yaşadığı ilişkinin izleri vardır. Ancak, yazar - alanlarında savrulan, sık sık kendi
muhtemelen- kendi hayatıyla roman arasında kurulacak kara deliklerine düşen yazılardı bunlar.
benzerliklerden sakınmak için, ilk romanından farklı olarak, beyaz Hayatta her şeyi acemice yaparı, ölçü
insanlardan oluşturmuş roman kişileri kadrosunu. ve stratejiden anlamayan, bir türlü
"dediğim dedik (köşe yazılarına çok
yakışan "kodum mu oturturum!" tavrı)
olamayan, travmalarını fazlaca ele
Dünya Üzerinde En Etkin veren birinden beklendiği gibi... Aslı
100 Eşcinsel Erdoğan'ın köşe yazılarını bir araya getirdiği kitabı "Bir Delinin
Paul Russel .. Güncesi" sessiz, sert ve hüzünlü bir kitap. Erdoğan, hem çok
60 Çeviren: Oya Özdilek, gerçek hem de absürd bir dünyadan bildiriyor.
Neden Kitap, Araştırma
Manevralar
Vassar College'da öğretim üyesi Cynthia Enloe
olarak görev yapan Paul Russel,
"Dünya Üzerinde En Etkin 100 Çeviren: Serpil Çağlayan,
Eşcinsel" adlı kitabında, dünyaca ünlü İletişim Yayınları, İnceleme
isimlerin kimliklerini ortaya çıkarmak
yerine eşcinsel kültüre katkılarını Daha çok feminist çalışmalarıyla
araştırıyor. İki bin dört yüz yıllık insanlık bilinen Enloe'nin "Manevralar"ı,
tarihini başlangıcından itibaren ele savaştan çok savaş imgesinin ve
alan kitap, eşcinselliğin yüzlerce yıllık söyleminin kadın dünyasındaki
panaromasını sunuyor. Russel, Oscar VVilde'dan Büyük İskender'e, yansımalarının peşine düşüyor.
Leonardo Da Vinci'den VVilliam Shakespeare'e, Floranca Askerlik yapan kadınlar, askeri
Nightingale'den Ailen Ginsberg'e kitlelerin her daim gözünün harekatlarda zarar gören kadınlar;
önünde olmuş kişilerin eşcinsel kimliği nasıl etkilediklerine bakıyor
bu kitapta. tecavüze uğrayan, işkenceye maruz
kalan, hemşirelik ya da aşçılık yapan
kadınlar... Cynthia Enloe, 'Kadın
Yaşamının Militarize Edilmesine
Patty Diphusa Yönelik Uluslararası Politikalar' alt başlığını taşıyan çalışmasında,
Pedro Almodovar kadınların hayatlarının nasıl militarize edildiğini göstermeye
Çeviren: Bülent Levi, çalışıyor ve uluslararası örneklerin izlenmesinden hareketle,
aslında aynı tahakküm pratiklerinin hâlâ var olduğunu savunuyor.
Doğan Kitap Kitap bunun yanı sıra, uluslararası politikaların ordularla ilişkisini
de araştırıyor.
"Yarattığım çok sayıda kadın karakter
arasında Patty en sevdiklerimden biri.
O kadar yaşama isteğiyle dolu ki hiç
uyumuyor; saf, şefkatli, grotesk, Susma Cesareti
kıskanç ve narsist; tüm insanlarla ve Yusuf Eradam
zevklerle dost; her şeyin iyi yanını Nar Yayınları, Deneme
görmeye hazır. Olayların sadece
yüzeysel kısmı üzerinde kafa yorarak, Sylvia Plath'tan Nilgün Marmara'yı,
onlardan en iyi sonuçları elde edebilen Gaspar Noe'nin Dönüş Yok'undar
biri. Patty yalnızlıktan ve kendinden kaçıyor, bunu da büyük bir Ang Lee'nin Brokeback Dağına geniş
mizah gücü ve sağduyuyla yapıyor." Pedro Almodovar "Patty bir coğralyada gezen Yusuf Eradam'ın
Diphusa"sını böyle anlatıyor kitabında. Franco sonrası yeni kitabı çeşitli yayınlarda da yer
İspanyası'nda tabuları yıkarak kült filmlere imza atan Almodovar'ın almış yazılarından oluşan bir seçki
çift cinsiyetli yapısının, bölünmüş kimliğinin bin yansıması belki gibi. Kendine özgü dilinde okumalar
de bu kitap. yapan Eradam, okuduklarınızı ve
gördüklerinizi yeniden tartışmaya
çağırıyor sizi.
kitap Pedal Çeviren Kadınlar
Rae Stathopulu
Çeviri: Müfide Pekin, Metis,
Roman
Türkiyeli Rum bir ailenin İstanbul'dan
İmroz'a, 50'li yıllardan 70'li yıllara
uzanan hikayesi. Çoğu mensubu göç
ederek aramızdan ayrılan bir
cemaatin gündelik hallerini,
muhabbetlerini, eğlencelerini,
kaygılarını, oyunlarını, tabularını,
özlemlerini anlatıyor Rea Stathopulu,
yer yer on yaşlarında matrak bir kız
çocuğunun günlüklerinden, yer yer
yetişkinler dünyasının ta içinden.
Uluslararası politikadaki en ufak bir
çalkantının özel hayatlarda birebir
karşılık bulduğu, siyasi süreçlerin insanın mahremiyetine karıştığı
bir tarih ve coğrafya. Bir yandan da, o hayli tanıdık aile, komşu,
mahalle dengelerinin kâh ıstıraplı kâh esprili incelikleri...

Su Perisi - Erotik Öyküler


Francesca Lia Block
Çeviren: Ülkü Hastürk,
İstiklal Kitabevi, Hikaye
Uçlarda yaşayan Şair Sylvie'nin, sörfçü
Tom Mac'in, aktör olmak isteyen
Elvis'in ve çok özel yetenekleri olan
Plum'un birbiriyle bağlantılı, şiirsellikle
i bezenmiş, benzetmelerin yoğun
Ajda'nın Elmasları olduğu bu öyküler erotik olanın hazzını
okuyucuya yaşatıyor. 'Su Perisi',
Mehmet Murat Somer erotizmi merkeze almasına rağmen
Merkez Kitapçılık, Roman pornografinin tuzağına düşmeyen,
daha çok modern hayat durumlarını
"Kim yaptı aceba?" anlatan öykülerden oluşuyor.
"Ben!" dedi İsmet Gürkan. "Ben yaptım."
Bu sefer gözler ona döndü. Sözlerinle Sarıl Bana Hayallerim Üşümeden 61
"Ay pek nüktedansınız!" diye Ponpon bir kahkaha koparınca
yabancı bakışlar dağıldı. Bahar Özdemir, Sinemis Yayınları, Roman
Eliyle de İsmet Gürkan'ın eline vurmuştu hafifçe.
"İnanmak istemiyorlarsa inanmazlar" diye düşündü İsmet Gürkan. Kile biçim verirken kendini ve ruhunu
Kimseyi inandırmak zorunda değildi. biçimlendirmeyi unutmuş bir adam,
"Şimdi iki iş çıktı başıma! Hem Ajda'nın elmasları, hem de doktoru [hayatının bir dönemecinde ummadığı
öldüreni bulmak zorundayım!" bir duyguyla karşılaşır. Bu duygu onu,
hayatını sorgulamaya zorlar. Hayatındaki
Mehmet Murat Somer'in Hop-Çiki-Yaya kahramanları geri döndü. her şeyi düzene soktuğunu düşünen bir
Önceki seride kendine azımsanmayacak bir hayran kitlesi edinen kadın, en yakınları tarafından sırtından
Ponpon, "Ajda'nın Elmaslarında başrolde. Burçak ise Rio de burulunca hayatını yeniden kurmak
Janeiro'da. Ama Kibar Gönül ve düşük belli jeanler giyen Hasan, lorunda kalır. Bunu yapması için her
Ponpon'u yalnız bırakmıyor. Aşk, nefret, cinayet, ölüm, seks, leyi unutması gerekmektedir. Tabii
gerilim, ihtiras, komedi 32 kısım tekmili birden, hem komik hem yapabilirse... Eşcinsel bir genç, hayata
heyecanlı bir macera... ve kurulu toplumsal düzene karşı
mücadele etmeye çalışırken babasıyla
arasındaki uçurumdan çıkmak için
Ne Anlatayım Ben Sana! debelenmektedir. Bahar Özdemir,
"Sözlerinle Sarıl Bana Hayallerim
Ece Temelkuran Üşümeden"de yıkılan üç hayalin enkazında kalanların öyküsünü
Everest Yayınları, anlatıyor.
Deneme
"Kaç kişi sustuk biz? (...) Bazen e(ı Toprak Ana-Emma
uzak halk kendimizinkidir bize. Martin Duberman
Okyanus aşırı bir memlekettir
bazen Türkiye. Bu toprağın yeniden Çeviren: Osman Akın hay,
bizim toprağımız olmasını istiyorsajc Agora Kitaplığı, Oyun
eğer yeniden birleştirmemiz
gerekiyor tepelerimizin hikayelerini Martin Duberman'ın "Toprak Ana-
Söküldüğümüz yerlerden, 'çilemiz] Emma"sı, Rusya'da doğmuş bir Yahudi
çözüp çözüp yeniden örmemiz olan ve sonrasında anarşizm ile
gerekiyor kendimizi. Yoksulluğun" feminizm tarihinin önemli aktörlerinden
vahşetiyle sertleşen hikayeleriyle| biri olacak Emma Goldman'ı hikaye
neresinde bıraktıysak o sahneye eden bir oyun. Zorunlu askerliğe karşı
dönüp yeniden takip etmemiz çıktığı için Rusya'dan sınırdışı edilen
gerekiyor film şeridini. Korkup- Goldman, tarihe geçen "Dans
gözümüzü kapattığımız sahnelere dönüp bu kez gözlerimizi dört edemeyeceksem bu benim devrimim
açıp bakmamız gerekiyor." Ece Temelkuran, F tipi cezaevlerini, değildir" sözünün de sahibi. Duberman'ın oyunu, anarşist, kadın
açlık grevlerini, ölüm oruçlarını anlatıyor. Bu suskunluğu kıracak ' hakları savunucusu, feminist, serbest aşk taraftarı, 'Mother Earth'
yeni bir dil bulmak için... dergisinin yaratıcısı, Lenin'in eleştiricisi ve Yahudi Goldman'ı
anlatıyor. Oyunda Goldman'a Alexander Berkman eşlik ediyor.
albüm
Kusursuz 19
Demet Akalın
Seyhan Müzik
Yeşilçam Şarkıları 1
Demet Akalın, mankenlikten
"Aşkın Kanunu" - 2 müziğe geçerken pop müziğin en
"Artık iyi kadın şarkıcılarından biri
Sevmeyeceğim" olacağını tahmirVetmiyordu
Kolektif herhalde. Aslında hiçkimsenin
Kalan Müzik aklına gelmemişti bu. Ama Akalın,
riski seven ve pop müziği çok da
ciddiye almadan, "Ben muhteşem
Bazen mutlu sonlarıyla bir
bir şarkıcıyım" demeden yoluna
masalı anlatan, hayatın
devam etti ve özellikle bir önceki
içinde de şaşırtıcı biçimde
albümü "Bana Ne" ile kendini
gerçek olan Yeşilçam
kanıtladı. Şimdi de beşinci albümü "Kusursuz 19" ile tekrar
filmlerinin unutulmaz
karşımızda. Doğal olarak şarkıları da gey barlarda...
şarkıları dönemin ünlü sanatçılarının yorumlarıyla iki albümdei bir
araya geliyor. Yer aldıkları filmlerde gizli bir başrol oynayan bu
şarkıları tebessümle, belki de hıçkırıklara gark olarak
dinleyeceksiniz. Behiye Aksoy'dan Semiramis Pekkan'a, Sevim Riot City Blues
Şengül'den Sadri Alışık'a mendil ıslatan ya da gülümseten Primal Scream
Yeşilçam Şarkıları'ndar'AbidikGubidik", "Feride", "Sarmaşık Sony BMG
Gülleri", "Kulakların Çınlasın"
gibi birçok şarkı kulaklarınızda Son 15 yıldır alternatif müziğin \
ve yüreğinizde çınlayacak. dans müziğinin önemli grupları
arasında yer alan İngiliz Primal
Scream'ın "Riot City Blues" adlı'
onuncu stüdyo abümü Sony-BMC
etiketiyle piyasaya çıktı. 1984
62 The Greatest Hits yılında kurulan grup bugün bile çok
Nina Simone konuşulan '91 tarihli albümleri
SONY BMG "Screamadelica" ile, müzik
dünyasının en prestijli ödüllerinden
1959 yılında Gershwin'in "I biri olan "Mercury Music Prize"ı
Love You Porgy" şarkısıyla kazanmıştı. Müzik dünyasının en ilginç gruplarından biri olan
çıkış yapan ve "My Baby Just Cares For Me" adlı şarkısıyla Primal Scream, 20 yılı aşan kariyerleri boyunca hayranları
ününü pekiştiren Nina Simone gelmiş geçmiş en usta tarafından merakla takip edildi. Toplam 10 şarkının bulunduğu
yorumculardan biriydi. Tuğrul Eryılmaz'ın deyimiyle onun sesi albümdeki tüm şarkılar grubun kendi üretimi. Albümde Will
"insan sesi"ydi. Adını Fransız aktris Simone Signoret'den alan Sergeant, Warren Ellis ve Alison Mosshart da konuk sanatçı
ve İspanyolcada 'küçük' anlamına gelen 'Nina'yı da ön ad olarak olarak yer alıyor.
kullanan Simone'un ölümünden sonra yayınlanan "The Greatest
Hits", 22 eserden oluşan bir koleksiyon. Heredeyse her biri birer The Eraser
otobiyografi niteliğindeki şarkılarında Simone, yaşadığı toplumla Radiohead
bire bir bağlantılı, ırk ayrımından doğan gerilim ve huzursuzluğu,
cinsiyet politikalarına olan yaklaşımını ve elbette aşkı anlatıyor.
Birçok müzik dergisi ve eleştirmeni tarafından 'yaşayan en büyük
Muhteşem vokalleriyle bu albümü ilk kez dinleyecek olanlar grup' olarak nitelenen Radiohead'in solisti ve kurucu üyesi Thom
kuşkusuz Nina'nın bütün Yorke bu kez tek başına. Tüm şarkılarını kendisinin bestelediği
albümlerine arşivlerinde yer "The Eraser" adlı albüm için Yorke, 'sürekli grup üyeleriyle birlikte
açacak! olmaktan sıkıldığını, artık bazı şeyleri keyif aldıkları için değil de
yapmak zorunda oldukları için yaptıklarını fark ettiğini' söylüyor.
The Very Best of Biraz arayı açıp yalnız kalmak isteyen Yorke, dağılacakları
Roberta Flack yolundaki dedikoduları ise kesin biçimde yalanlıyor. "The Eraser"in
prodüktörlüğünü daha önce Radiohead'in "Kid A" ve "Amnesiac"
Roberta Flack albümlerinde de çalışan Nigel
BALET Godrich yapıyor. Yorke, "The
Eraser"daki Dr. David Kelly için
4 Grammy Ödüllü kadife ses yazdığı 'Harrowdown Hill' adlı
Roberta Flack'in unutulmaz şarkı için de 'Bugüne dek
parçalarından oluşan yeni bir toplama albümü müzikseverlerin yazdığım en öfkeli şarkı" dedi.
beğenisine sunuluyor. Hâlâ bu muhteşem ses ile tanışmayanlar Dr. David Kelly, Irak'ın kitle imha
için hararetle tavsiye edeceğimiz albümde yer alan efsanevi silahları bulundurduğuna dair
parçalardan birkaçı şöyle: Donny Hathavvay ile düet yaptığı kanıtların düzmece olduğunu
"Where is the Love", Maxi Priest ile düeti "Set The Night To basına sızdırmış, ardından gelen
Music", Peabo Bryson ile düeti "Tonight, I Celebrate My Love", baskılar üzerine intihar etmişti.
"Oasis" ve tabii ki "Killing Me Softly With His Songs"...
Sev Beni
DVD
Fucking Âmâl Kiss Kiss Bang Bang
Yönetmen: Lukas Moodysson Yönetmen: Shane Black
Oyuncular: Alexandra Dahlström, Oyuncular: Robert
Rebecka Liljeberg, Erica Carlson Dovvney Jr., Val Kilmer,
Danimarka-isveç, 1998,1994,84' Michelle Monaghan
ABD, 2005,102'
Moodysson'in filminin özgün adı,
kibarda, "Kahrolası Amal" olarak Cannes'da yarışma dışı
çevrilebilir Türkçeye. 16 yaşındaki gösterilen bu kurnaz ve
güzel Elin'in, sıkıntıdan patladığı, | sinsi kara film parodisi,
heyecan ararken bütün delikanlıları hem gelmiş geçmiş
perişan ettiği Amal kasabası detektifleri ve onların
sahiden de kahrolası bir yerdir. klişelerini bolca kullanıyor
Kasabaya yeni taşınan Agnes, Elin'e hem de akla sığmayan
aşık olmasıyla yaşamına eşcinselliği dahil eder... "Daima Lilya"tesadüfler, imkansıza yakın
(Lilya 4 Ever) ve Türkiye'de gösterimi ve hatta DVD'si de aksiyon sahneleri ve
kahraman detektiflerle bu
yasaklanan "Yüreğimde Bir Delik" (A Hole in My Heart) filmleriyle
de tanınan Lukas Moodysson'un ilk filmi "Sev Beni", 1999'da ögeleri ti'ye alıyor. Hırsızlık
yaparak geçinen Harry, bir
detektif rolü almak üzere
Hollywood'da oyuncu
Donnie Darko: seçmelerine katılmak
Yönetmenin Kurgusu durumunda kalır. Eşcinsel
Donnie Darko: Perry lakabını taşıyan bir özel detektif de Harry'ye rolü için yardım
Director's Cut edecektir. Bu arada, Harry'nin oyuncu olmayı aklına koyan lise
Yönetmen: Lukas aşkı Harmony de ekibe katılır. Kahramanlık taslamanın
Moodysson Harmony'nin kalbine giden yolu açacağını düşünen Harry, birden
Oyuncular: Jake Gyllenhaal, kendini klasik detektif filmlerinde bolca rastlanan kovalamacalar 63
Holmes Osborne, Maggie ve cinayetlerle dolu dolambaçlı bir olayın tam ortasında bulur.
Gyllenhaal Val Kilmer'ı eşcinsel rolünde izlemek için bile arşivinizde yer açın
ABD, 2001,112' bu filme!

80'lerin sonunda geçen öyküde, Donnie Darko adında 16 yaşında Ateş Parçası
bir genç, gerçek olmayan görüntüler görmeye başlar. Özellikle Yönetmen: Atıf Yılmaz
de tavşan kostümlü bir adam belirir bu görüntülerde sık sık. Oyuncular: Türkan Şoray, Kartal Tibet, Hulusi Kentmen,
Çevresiyle uyum sorunu yaşayan Donnie Darko, ailesinin ve Sedef Ecer
okulun kendisi için çizdiği yoldan ayrılıp, esrarengiz görüntünün Seslendiren: Nevin Akkaya
izinden gitmeye başlar... 80'lerin gençlik filmleri ile bilimkurgu Türkiye, 1971
ve korku filmlerinin tüyler ürpertici bir karışımı olan bu film, son
dönemin en ilgi çekici bağımsız yapımlarından biri. Yönetmenin Bir şirkte palyaçoluk yapan Azize'nin tek isteği, çalıştığı sirkteki
ilk filmi olan "Donnie Darko", David Lynch'in izinden giden, küçük kızın sağlığına kavuşması için gereken parayı toplamaktır.
yıllarca konuşulacak ve şimdiden kültleşmiş bir yapıt. Brokeback Bir gün rastlantı sonucu çok zengin ve sosyetenin en ünlü
Dağı'nın Jack Twist'i Jake Gyllenhaal da Donnie Darko rolünde isimlerinden biri olan Tarık ile
harikulade! tanışır ve o andan itibaren Azize,
Tarık'ın başına olmadık işler açar.
Bu durumdan sıkılan Tarık ne
V For Vendetta yapsa Azize'yi kendinden
Yönetmen: James McTeigue uzaklaştıramaz. Bir süre sonra
Oyuncular: Natalie Portman, Azize'nin, açıksözlülüğü,
Hugo VVeaving, Stephen ReaJ çocuksu tavırları ve saflığı Tarık'ı
ABD-Almanya, 2006,132' etkiler ve aralarında büyük bir
aşk başlar. Azize'nin bütün hayatı
Tarihte olaylar farklı gelişmiş, sihirli bir değnek değmişçesine
yok edici bir savaş dünyanın değişir. Bu durumu
yüzünü değiştirmiştir. Yüzyıllar kabullenemeyen Tarık'ın eski
boyu ibarelleşmenin simgesi nişanlısı bu aşkın önündeki tek
olan İngiltere artık uzun bir süreden beri totaliter ve faşist rejimle engeldir... Geçtiğimiz aylarda
yönetilmektedir. Ne siyasi ne de kişisel özgürlüklerin olduğu bu kaybettiğimiz usta yönetmen Atıf
ortamda aniden ortaya çıkan ve zaman zaman absürdlük Yılmaz'ın klasikleşmiş
derecesinde saçma terörist eylemlere kalkışan esrarengiz bir filmlerinden "Ateş Parçası",
figür her şeyi değiştirecektir. Özgürlüğün anlamını bilmeyen genç Türkan Şoray'in da en güzel
bir kadını da... Amerika'da 80'li yıllara damgasını vuran neo- filmlerinden. Istırap çeke çeke
karamsar grafik romanlarının en çok bilinen yazarlarından Alan izlemek isteyenlere!..
Moore'un yarattığı o meşhur dünya etkileyici bir yıkımla sinemada!
Gelecek sayıda...
Kaos GL'nin 30. sayısı iki ayrı dosyayla birlikte geliyor: "Yurtdışında
Eşcinsel Hareket ve Deneyimler" ile "Türkiye'de Feminizm ve Eşcinsellik".

"Yurtdışında Eşcinsel Hareket ve Deneyimler"

Geçen mayıs ayında Ankara'da gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Homofobi


Karşıtı Buluşma'nın başlıklarından biri de "Uluslararası Deneyimler"di.
Homofobinin yalnızca Türkiye'de olmadığını bilmekle birlikte, dünyada
homofobinin yaşam alanlarına nasıl sirayet ettiği ve homofobik
tutum/davranışlar karşısında ne gibi önlemler alındığı konusunda yeterince
bilgi sahibi değildik. Buluşma'da Norveç, Danimarka, İsviçre, Britanya,
64 Kanada, Makedonya, Polonya ve Hollanda'dan aktarılan deneyimleri 30.
sayıda okuma fırsatı bulacaksınız.

Kaos GL'nin İsveç'in en büyük ve köklü eşcinsel örgütlenmesi RFSL ile


ortaklaşa gerçekleştirdiği "GLBT Yayıncılığında Deneyim Paylaşımı"
başlıklı çalışmanın ayrıntıları, ayrıca Stockholm Pride'ından "oradaydım"
fotoğrafları ve dünyadan Pride haberleri de yeni sayıda sizi bekliyor.

"Türkiye'de Feminizm ve Eşcinsellik"

Kaos GL dergisinin 30. sayısında ayrıca, Türkiye'de feminizm ile eşcinsel


hareketinin ilişkisini de irdeleyeceğiz. Türkiye'de kadın örgütleri ile
eşcinsel örgütleri aynı dünyayı isterken niye bir araya gelemiyorlar?
Ortak söylemin ortak eyleme dönüşememesinin nedenleri neler? Kadın
örgütleri ve feministler, eşcinsellik ve eşcinseller hakkında ne düşünüyor?
Feministler bugüne dek eşcinsellerle hangi alanlarda dayanışma içinde
oldu?.. Bütün bu soruların yanıtları Kaos GL'nin yeni sayısında...

Görüşmek dileğiyle...

You might also like