You are on page 1of 300

T.e.

ANKARA DNiVERSiTESl

SOSY.d"L BtLilviLER ENSTITOSO

TEMEL iSLAM BiLiMLERi (TASA VVUF T ARiHi) ANABiLiM DALI

MUHAMMED iHSAN OGUZ VE TASA VVUF FELSEFESi

(Doktora Tezi)

Hazirlayan Sevim YILMAZ

ANKARA - 2005

T.C.

ANKARA ONivERSiTESi

SOSY AL BiLI!v1LER Et~STtT-OsD

TEMEL iSLAM BiLiMLERi (TASA VVUF TARiHi) ANABiLiM DALI

MUHAMMED iHSAN OGUZ VE TASA VVUF FELSEFESi

(Doktora Tezi)

Dam~man

Prof.Dr.Ethem CEBECiOGLU A.U.ilahiyat Fakultesi Tasavvuf Tarihi Anabilim Dah Baskani

Hazlrlayan Sevim YILMAZ

ANKARA - 2005

T.C.

ANKARA DNiVERSiTESi

SOSY AL BtLiMLER ENSTiTOsD

TEMEL iSLAM BiLiMLERi (TASA VVUF TARiHi) ANABiLiM DALI

MUHAMMED iHSAN OGUZ VE TASA VVUF FELSEFESi

(Doktora Tezi)

Hazirlayan Sevim YILMAZ

Tez JUri Dyelerinin Adl Soyadl Prof.Dr.Ethem CEBECiOGLU

imzaSI

.................................

Tez Sinav Tarihi: .

I

ONSOZ

Esref-i mahlukat olarak yaratilan insan, bilkuvve esma-i ilahiye mazhardir.

Ancak; ben-i Ademin fitratma bir nakis gibi islenmis olan bu esmalan, fertler kabiliyetlerine gore tezahur ettirir. Iste insamn yaratihs gayesi; fitratina dercedilmis olan bu esma hazinesine, Cenab-i Hak namma islerlik kazandirmaktir.

Bu baglamda "sekli insaniyetten srynhp siret ve manadaki insaniyete sicrama yollanm arastiran ve insan-i kamil olmaya giden yollan gosteren" insamn kendini bilme ve yaraticismi tamyarak kendini gerceklestirme cabasi diyebilecegimiz tasavvuf, seyr ti suluk metoduyla bireyde potansiyel olarak var olan isimlere aktivite kazandmr ve kainatm bagnnda gizli olan isimler ile ins ani bir damar halinde Zat-i Uluhiyetin marifetine goturur.

Tarih boyunca, Hz. Peygamber'in verasetine sahip rehberler, bu marifetle zirveye ulasrms ve Cenab-i Hakk"n esma hazinesini butunuyle aksettirerek, insanhga ornek tablolar sunmuslardir. Iste boylesi rehberlerden biri de Osmanli'rnn son donemleri ile Cumhuriyet doneminde yasamis olan Muhammed lhsan Oguz'dur.

Gunumuz mutasavviflanndan olan Muhammed Ihsan Oguz, gunumuz sartlanm goz onunde bulundurarak, Islamiyeti her turlu kohne anlayistan, bid' atlerden, ifrat ve tefrit noktasmdan beri tutmus ve tasavvuf anlayisim Kur' an ve sunnetin ekseni uzerine oturtmustur. Bu konuda pek cok eserleri de bulunmaktadir. Bu acidan tasavvuf alanmda onemli bir yere haizdir.

Bu cahsmadaki amacmuz; tasavvufi yasantmm istikamet mecrasuu kaybettigi gunumuzde, Muhammed Ihsan Oguz'un tasavvufi goruslerini ortaya koyarak Islam'da tecdid adma gerek ferdi gerek toplumsal yapilanmaya bir nebze de olsa isik tutmaktadir.

II

Bu arastirmada elimizden geldigi kadar, ilmi objektiflige uyarak, gercekleri oldugu gibi ortaya koymaya gayret gosterdik. Bu noktada gayemiz, gercekleri objektif

bir duyarhhkla ortaya cikararak, Him ve kultur tarihimize hizmet etmektir,

Bu cahsma giris ve iki bolumden olusmaktadir. Giris ve birinci bolumde Muhammed lhsan Oguz'un yasadigi donem ve hayati hakkinda bilgiler verilmistir, lkinci bolumde ise, bu alanm terminolojisine ait kavramlar bashgmda tasavvufi gorusleri degerlendirilmeye cahsrlrmsur. Ancak, Muhammed Ihsan Oguz eserlerinde tasavvufun hemen hemen btitiln konulanm ele aldigi icin, biz onemli gordugumuz konulan esas aldik,

Bu cahsmamizda maddi ve manevi olarak engin miisamaha ve yardimlarma mazhar oldugum muhterem hocam Prof.Dr.Ethem Cebecioglu'na kalbi hurmet ve sukranlanmi sunanm, Aynca, bu cahsmada bizi destekleyen M. Ihsan Oguz'un oglu Abdulhalik Oguz'a, bolum asistannmz Vahit Goktas'a, arkadasim Hatice Ozturk'e tesekkurlerimi sunanm,

Gayret bizden, tevfik Allah'tandir.

Sevim YILMAZ Ankara, 2005

III

i<;iNDEKiLER

ONSOZ iC;INDEKiLER KISALTMALAR omts

A- KA YNAKLARIN DEGERLENDiRiLMESi

1. Kendi Eserleri

2. Diger Eserler

B- M. iHSAN OGUZ'UN YA~ADIGI DONEME GENEL BAKI~

1. Siyasi Dururn

2. Ekonomik, Egitim ve Dini Durum

a) Ekonomik Durum

b) Egitim

c) Dini Durum

I III VII I

I

1

2

3

3 13 13 17 19

nnuxct BOLUM

M. iHSAN OGUZ'UN HA Y ATl, Ki~iLiGi VE ESERLERi

1. C;OCUKLUK VE GENC;LiK DEVRi 26
a) Soyu, Ailesi ve Dogumu 26
b) Cocuklugu 27
c) Tahsil Hayati 28
d) Memuriyeti 29
2. T ASA VVUFI xtsnrot 30
a) intisab Ettigi Seyhleri ve Tarikati 30
b) Tarikat Silsilesi 37 IV

c) Icazet Almasi 39
3. MURSiD OLDUKTAN SONRAKi HA Y A TI 41
n\ lrsadi 4i
OJ
b) Faaliyetleri 43
c) Hastahklan 44
d) Cocuklan 46
e) Yetistirdigi Kisiler 46
f) Vefati 47
g) Eserleri 47
4. iHSAN OGUZ'UN KiSiLiK Y APISI 52
a) ins ani Acidan 52
a.a) Hediyelesmesi 52
a.b) Davete lcabeti 53
a.c) Misafirperverligi 53
a.d) Muridlerine Karst Davramsi 53
a.e) Kadmlara ve Cocuklara Karst Davramsi 54
a.f) Meczub ve Duskunlere Karst Davramsi 55
b) KaraktecAcasmdan 55
b.a) Sokaktaki Davramsi 55
b.b) Temizlikteki Titizligi 55
b.c) Yemek Adabi 56
b.d) Giyim Adabi 56
b.e) Musiki 56
b.f) Gures 57 b.g) Aile lcindeki Davramsr c) Dini Acidan

c.a) Kabir Ziyareti

c.b) Sadaka ve Zekat Dagitmasi c.c) Hac

c.d) Kur'an Okumasi ve Dinlemesi c.e) Kiyamet ve Mehdi Konusu

d) Ictimai Acidan

d.a) Islami Cemaatlere Y aklasirm d.b) Egitimi Te~viki

d.c) Yabanci Dil Ogrenimini Tesviki e) Siyasi Acidan

e.a) Devlet Adamlanyla Miinasebetleri e. b) Rusya' daki Turkler Meselesi

e.c) Musluman Devletler

e.d) Siyasi Partiler

f) Edebiyat Acismdan

g) lktisadi Acidan

iKiNci BOLUM

M. iHSAN OGUZ'UN TASA VVUFI OORUSLERi

1. TASAVVUF

2. SEYR U SUUJK

3. TEVHiD

4. VAHDET-i VUCUD

v

57 58

58

58 59 59 59 60 60 60 63 63 63 63 64 65 65 66

69 77 96 102

VI

5. SEYH 129
6. NEFS 135
7. KALB lA'l
~"T.J
8. RUH 148
9. MUHABBET 155
10. RABITA 162
11. MURAKABE 169
12. ZiKiR 175
13. iNSAN-I KAMiL 185
14. DUA 192
15. iBADET 198
a) Namaz 203
b) Hac 206
16. iLiM 208
17. SOHBET 219
18. DUNYA 226
19. RUYA 232
20. KERAMET-KESF 237
21. iHLAS 247
22. RIZA 254
23. KADER 257
SONU<; 269
BiBLiYOGRAFY A 272 •

a.g.e. AOiFD bkz.

c.

Haz.

Ktp.

no.

s.

s.

ss.

cev.

vr.

vn

KISAL TMALAR

: Adi gecen eser

: Ankara Universitesi llahiyat Fakultesi Dergisi : Bakimz

: Cilt

: Hazirlayan

: Kutuphanesi : Numara

: Sayfa

: Sallallahu Aleyhi Vessellem : Sayfalar

: Ceviren

: Varak

-. ...

l:' .

' .. '

I i!

. ~:

cmts

A- KA YNAKLARIN DEGERLENDiRiLMESi

1887 -1991 yillan arasmda, Osmanh Devleti ile Turkiye Cumhuriyeti

donemlerinde yasanus olan Oguz'un hayan, eserleri, sahsiyeti ve tasavvuf anlayisiyla

ilgili olan bu cahsmarmza gecmeden once, arastirmarmzm esasmi meydanagetiren

kaynaklann tahlil edilmesini uygun gorduk,

1. Kendi Eserleri

Oguz'un tasavvufi gorusleri hakkinda birinci derecede kaynaklar, tabii olarak

kendi eserleridir. Bu eserler Oguz vakfi tarafmdan basilrms olup eserlerin orjinali de

Latin harfleriyle kitabm biinyesindedir. Onun eserleri arasmda tasavvufi goruslerini

degerlendirmek icin en cok referans gosterdigimiz kaynaklar sunlardir:

a) Vahdet-i Vucud: Bu eser bir giris ile ii<; bolum ve bir de son bolum olmak

uzere bes bolum halinde duzenlenmistir, Giris bolumu, kitabm iyi anlasilmasi icin iki

onemli husus teskil etmektedir. Birinci husus, bu eserin yazilmasindaki esas

kaynaklardir, Bu kaynaklarm muellifi lmam-i Rabbani ve oglu Muhammed

Ma'sum'dur. Ikinci husus, Imam-i Rabbani'nin kesf ve arastirmasiyla ummete

aciklanmasi emredilen seyr ii suluk makamlandir. Birinci bolum, seyr 11 suluk esnasmda

yasamlan vahdet-i vucuda ait hal ve musahedelerdir. Ikinci bolum, vahdet-i vucud

makamma gelmeden, bazi kisilerde meydana gelen hayali vahdet-i vucud halleri,

ucunct; bolurn, vahdet-i vucud ehlini soz ve yazi ile taklide kalkisanlann bozuk halleri.

Son bolum, Imam-i Rabbani'nin mektuplarmdan alman onemli bilgiler ile Muhyiddin-i

Arabi'nin vahdet-i vncuda dair goruslerinin karsilastmlmasi. Bu eserin ilk baskisi

1970'tedir.

... J. .~.

it ,~.

I .:: .

. R-

.:~i 'i'-·

~.

., I,-l!

"4;'

2

b) Mektuplar: iki ciltlik bir eserdir. Bu eser, Oguz'un muridlerine ve bazi ilim

ehline yazdigi mektuplar derlenmistir. Bu mektuplar, Oguz'un tasavvufi goruslerine ait

onemli bilgiler sunmaktadir, Mektuplara Oguz Vakfi tarafmdan sira numarast ve

konusunu belirten bir bashk konulmus; yazildigi kisilerin isimleri ve onlarla ilgili ozel

bolumler ahnmannstir. Basima istanbul'da 1994'te hazirlanrmstir.

c) isHlm'da Kaza ve Kader: Bu eser li9 bolumden olusmustur. Birinci bolumde,

kaza ve kader konusu ile insamn iradesiyle ilgili cesitli goruslere yer verilerek

'~.-

degerlendirilmesi yapilrmstir. Ikinci bolumde ise, ehl-i sunnet imamlannm ozgecmisleri

ile Islami mezhepler hakkmda kisa bilgiler verilmistir, Ucuncn boltunde; irade, kaza ve

kader konulanna aiut sorulara ozlu cevaplar verilmistir. Bu bolum aym zamanda

"Mulahhas Kitabu'l-Kaza ve'l-Kader" adiyla kaleme aldigi kucuk hacimli bir eserdir.

Basima istanbul 1999' da hazirlanrmsur .

. y:

t

,

2. Diger Eserler

: !

a) M.ihsan Oguz ve Tasavvufi Gijrii~leri adiyla 1998'de Bekir Kole tarafmdan

hazirlanrms lisans tezi. Bu tez, hayatiyla ilgili bilgilerin tespitinde bize yardimci

olmustur.

b) Mustafa Kara'mn Metinlerle Giiniimiiz Tasavvuf Hareketleri (Istanbul

2001) adh eserinde son donem Osmanh tasavvuf hayatiyla ilgili ve Meclis-i Mesayihin

kurulusu, cahsmalan hakkmda bilgi verilmistir.

II

c) Tasavvuf Alanma Ait Egitici-Ogretici Eserler

3

er-Ridye li Hukukillah, Muhasibi'ye ait bir eserdir. Yine Kuseyri'nin en meshur

esen Risdle'ss, Gazzali'nin Ihydu'l-Ulumi'd-Din'i bizim temel kaynaklanmiz

arasindadir.

B- M. iHSAN OGUZ'UN YA~ADIGI DONE ME GENEL BAKI~

, .. ,:;.

Ihsan Oguz, 27 Ramazan 1304 h., 19 Haziran 1887 m. tarihinde Kastamonu'da

dunyaya gelmistir. 2 Agustos 1991 (21 Muharrem 1412 h.)'de de vefat etmistir.

Tasavvuf alanmda bircok eser veren Oguz, Osmanli'mn son donemi 1887'den gunumuz

Turk Cumhuriyeti'nin 1991 yillanna sahitlik etmistir.

:¥:

Herkesin dogdugu andan itibaren, yasadiklanmn tumnnu kapsayan soyut bir

zemini vardir, Dolayisiyla herkes, kendi zemininden kalkarak kendini ve digerlerini

I

; 1

tammlar. Bu nedenle, Oguz'un hayatim ve tasavvufi goruslerini ele ahrken, onun

zemininin olusmasmda, etken olan yasadigi donemin siyasi, sosyal, kulturel ve dini

durumu goz onunde bulundurmarmz gerekmektedir. Simdi bunlan genel hatlanyla ele

alahm.

1. Siyasi Durum

Oguz'un dogdugu donem, Osmanh Devleti'nde II. Abdulhamid'in

I, .t

padisahhgmm son donemleridir. II. Abdulhamid'in culusu, Osmanh Devleti'nin cok

buhranh bir donemidir. 33 yil gibi cok uzun bir sure padisahlik yapan II. Abdulhamid

1909' da tahttan indirilmistir'. Onun son doneminde icte meydana gelen en onemli

olaylardan biri ittihad ve Terakki Cemiyeti'nin kurulusu ve iktidandir. Bu cemiyetin

ortaya 91kl~1, devrin siyasi, sosyal, kulturel ve ekonomik sartlannm bir sonucudur'. Bit

1 Komisyon, Osmanlt Tarihi, istanbul 1989, c. 12, s. 230.

2 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve Inkildp Tarihi, Ankara 2000, s. 49.

!, '

I

, I I'

kisnn Harbiye ve Tibbiye talebesi tarafindan gizli bir cemiyet olarak Sultan It Abdulhamid rejimine karst kurulmustu', Daha soma bu cemiyet 1889-1918 doneminde

birbirinden cok farkh organizasyonlar seklinde faaiiyetler gostermistir, Jon TUrk

hareketinin degisik muhalefet unsurlanm uzun sure btmyesinde banndiran", Selanik'te

gizli olarak kurulan Osmanh Hurriyet Cemiyeti, Ittihat ve Terakki Cemiyeti'yle

birleserek adeta bu cemiyet icin bir donum noktasi olmuslardir'.

Bu birlesmelerinden soma, 9 Haziran 1908'de, Ingiltere Krall VII. Edward He

Rus Can Nikola arasmdaki Reval gorusmelerinde Makedonya meselesinin ele

almmasina karsihk Cemiyet, Rumeli'de buyuk bir silahh ayaklanma hareketine giristi,

23 Temmuz 1908'de de II. Abdnlhamid'i ikna ederek Kanun-i Esasi'yi (Anayasa)

yururluge koydurup, II. Mesrutiyeti ilan ettirdi. 31 Mart Vakasi ile II. Abdulhamidin

tahttan indirilmesinin ardmdan Bab-i Ali Baskim ile iktidan tam olarak ele gecirdiler ve

devletin yikihsina kadar devam ettirdiler".

Osmanli Devleti'nin yokii~u evresinde, bu yokU§un durdurulmasi zanruyla bnyuk

umutIarla girilen II. Mesrutiyet donemi, bazilanmn deyimiyle hicbir ulkede

gorulmeyecek kadar buyuk umutlar dogurmus; ancak aym zamanda kisa bir sure icinde,

hicbir ulkede gorulmeyecek kadar buyuk bir hayal kmkhgi yaratrmsti,

31 Mart Vakasi ise gunumuze kadar etkileri ve uzantilan olan ve devletin idari

yapismda ve yonetim anlayisinda koklu degisiklikler beklenen Mesrutiyetten

beklenenin bulunamayismm bir tezahurudur'.

3 Oztuna, Yilmaz, Baslangictan Zamanuntza Kadar Biiyiik Turkiye Tarihi, istanbul 1983, s. 214. 4 Hanioglu, M. Sukru, "ittihad ve Terakki Cemiyeti", DiA, c. 10, s. 476.

5 Kuran, Ahmed Bedevi, Inkildp Tarihimiz ve Ittihad ve Terakki, istanbul 1948, s. 233.

6 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve inklliip Tarihi, s. 51. Aynca bkz. Fendoglu, Tahsin Hasan, Modernlesme Baglanunda Osmanlt-Amerika Iliskileri, istanbul 2002, ss. 133-137.

7 Ozcelik, Ayfer, Sahibini Arayan Mesrutiyet, istanbul 2001, s. 371.

. : ;ffi

:,t

,~,

~! ~J ,j!

It.);

J:;

i::.

-I· : !

.' i

.. ~i

i~: '.

"j'-.

1:-

5

II. Abdulhamid, 30 Temmuz 1908'de su hikmeti soyleyerek, sahsi idare,

devresine son vermistir: "Turkiye'yi 10 sene idare edebilirse, "bir astr idare edebildik"

• a, 1 "t '1 1 1 n "!I ...... i •• ' i ... 1 ... ... .•

diye sevinsinlerl lttihatcrlar tam IV yu soma, enkazmdan bir uuzmecen razia oevretm

91kt1g1 ulkeleri kaptirarak siyaset sahnesinden cikrmslar, mahvolmus bir Turkiye'yi

Ataturk' e miras birakrmslardrr".

II. Abdillhamid'den sonra yerine 1909 ile 1918 yillan arasinda padisahhk yapan

V. Mehmed Resat gelmistir, Sultan V. Mehmed devri ise, Osmanh Devleti'nin

devammi saglamak hususunda yapilan son denemeleri teskil eder. V. Mehmed'in

hukumdarlrgmm ilk yillannda, mesrutiyetin ilam uzerine, butun memlekette meydana

gelmis alan buhran devam etti. Bu donemde, tensikat ve teskilat namma birtakim islahat

meydana getirildi. V. Mehmed, Mesrutiyetin koklesmesine gayret etti. Ordu

genclestirilip, asci bir hale getirildi. Bu donemde 18 Ekim 1912'de Balkan Savaslan

patlak verdi. Tiirkiye-italya savasi 29 Eylul 1911-15 Ekil 1912'de yapildi. V. Mehmed

doneminin enonemli olayi I. Dunya Savasi'mn olmasidir (1914-1918). I. Dunya Savasi,

o ana kadar cihan tarihinin benzerini gormedigi genislikte bir savasnr. Savastan sonra

dtinyarun siyasi haritasi degi~tigi gibi, toplumlann bunyeleri de degisiklige ugradi.

Turkler, 2500 yilhk tarihlerinin en buyuk felaketine maruz kaldilar, Bu savasm

so nunda, Tiirkiye'nin hicbir zaman istiia yuzu gormemis, en kiymetli topraklan,

Anadolu'nun iclerine kadar tahrip edildi9.

I. Dunya Savasi sonrasinda, 30 Ekim 1918' de imzalanan Mondros Mutarekesi,

Turkiye tarihinde yeni bir donem baslatnusnr. Bu mutareke ile Osmanh Devleti'nin

8 Oztuna, Yilmaz, Bayuk Turkiye Tarihi, c. VII, s. 241.

9 Komisyon, Osmanlt, c. 12, ss. 240-242; Oztuna, Biiyuk Turkiye Tarihi, c. VII, ss. 259-301.

· ~ ~ .

: ..

6

kaderi belirlenmis ve Anadolu' da baslayacak olan milli mucadele icm ortam

I,

30 Ekim 1918'de Mondros Mutarekesi'ni imzalayarak savasi brrakan Bilb-l Ail,

16 Mart 1920'de muttefikler tarafmdan istanbul'un isgal edilmesi ve Meclis-i

Mebusan'm cebren dagrtilmast, bircok milletvekilinin tevkif edilerek Malta'ya

siiriilmesi uzerine, ingilizlerin nufuzuna bilfiil gecti. 23 Nisan 1920'de lstanbul'dan

kacan milletvekillerinin istirakiyle, Mustafa Kemal Pasa'nm baskanhginda Ankara'da

Buyuk Millet Meclisi acildi ve Milli Mucadele'yi yonetmeye basladi.

... j.

Istanbul'da feci miitareke yillan boyunca Ankara, Mill! Mucadele basanh oldu;

ancak Padisah Vahideddin'in saltanati uzun siirmedi. 1 Kasun 1922'de TBMM

saltanathgi kaldirarak, onun makamnu lagv etmis oldu".

XIX. yuzyil sonlan ve XX.' ynzyil baslannda, Osmanh Devleti'nin icinde

bulundugu sikintih, buhranh durumdan kurtarmaya yonelik, birtakim fikir akimlan

nes'et etmistir. Osmancihk, Islamcihk ve Turkculuk gibi. Ancak bu akimlar, I. Dunya

Savasi'mn olumsuz etkisi sebebiyle ortadan kalkmrstir. Buna karsm Atatiirk, Turk

milletini, cagdas medeniyetler seviyesine ulastrrmak rnaksadiyla, milliyet ve medeniyet esasma dayah bircok alanda inkilaplar yapmwttr12. Bu inkilaplardan siyasi alanda

yapilanlar, dogrudan devlet diizeniyle ilgili olup, Osmanh devlet sisteminin

degistirilmesiyle, demokratik ve laik cumhuriyete gecisi saglamak maksadiyla gerceklestirilmis olanlardtr13• Bunlann belli bashlan; saltanatm kaldmlmasi,

.Cumhuriyetin ilam, Hilafetin kaldmlmasidir.

10 Olcay, Osman, Sevr Anlasmastna Dogru, Ankara 1981, s. LIV-XIIl; Aydm Mesut, Milli Mucadele Dbneminde TBMM Hukumeti Tarafindan Istanbul'da Kurulan Gizli Gruplar ve Faaliyetleri, istanbul 1992, s. 13.

11 Komisyon, Osmanlt, c. XII, s. 246; Oztuna, Yilmaz, Biiyuk Turkiye Tarihi, c. VII, s. 30l. 12 Safa, Peyami, Turk lnkilaplanna Bakis, Ankara 1998, ss. 58-59.

13 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve Inktldp Tarihi, s. 199.

'I , 1

;~.

·1.

1 Kasim 1922 gunu, tartismalara neden olmasma ragmen, 0)' birligiyle saltanatm

kaldmlmasma karar verildi. Saltanatm kaldmlmasiyla, Osmanh Devleti'nin siyasi

varhgma son verilmi~ oldu. V ahdeddin padisahlik haklanm kaybettigi gibi, Istanbul

Hukumeti de hukumsuz kaldi, Dolayisiyla donemin Tevfik Pasa hukumeti de istifa etti.

Boylece Ankara'daki TBMM de Turkiye'nin tek hukumeti olarak kaldll4.

Ardindan 24 Temmuz 1923'te de Lozan Bans Antlasmasmm imzalanmasiyla

! I

milli bagimsizhk elde edilmis 01du15•

ate taraftan olaganustu durumlara gore hazirlanrms olan 1921 Anayasasmm

ihtiyaclara cevap verememesi", bir devlet baskamnm olmamasr, bir kabine sisteminin

olmamasi huknmette buhranlara sebep olmaktaydr'". Nihayetinde 29 Ekim 1923 giinii

1921 Anayasasmda gereken degisiklikler yapilarak Cumhuriyet kurulmusoldu. Mustafa

Kemal Pasa oy birligiyle Cumhurbaskam seyi1diI8.

.,

'V:

'f. ~.

Curnhuriyetin Ham He Mustafa Kemal Pasa, reform hareketinin en onemli ilkelerinden birini gerceklestirmisti'". Ancak Halifelik, laik duzene geciste onemli bir

r "

engeldi. 2 Mart 1924 gunti Halk Firkasmm talebi uzerine yapilan gorusmelerde vanlan

karara gore, halifeligin kaldmlmasi, Meclis genel kuruluna aktanldi, 3 Mart 1924' de bir karara baglanarak kaldmld12o.

Aym goo Ser'iyye ve Evkaf Bakanhgi kaldmlmis, yenne Diyanet Isleri

Baskanhgi kurulmustur. Ardmdan Osmanh soyundan gelenler yurtdisina siiriilmii~;

14 Baydar, Mustafa, Ataturk ve Devrimlerimiz, istanbul 1979, s. 143.

15 Komisyon, Osmanli Ansiklopedisi, Tarih, Medeniyet, Kultnr, c. VII, s. 229. 16 Baydar, a.g.e., s. 157.

17 AtatUrk, Nutuk, istanbul 1960, c. 1, s. 551.

18 Aksin, Sina, Tiirkiye'nin Yaktn Tarihi, s. 172.

19 Komisyon, Osmanlt Ansiklopedisi, c. VII, s. 229.

20 Bkz. Oke, M. Kemal, Guneydogu Asya Milslumanlarmm Istikldl Davast ve Turk MUll Mucadelesi "Hilofet Hareketi", Ankara 1988, ss, 133-331.

I :.1

~

, '~" _,

:.~" .

, I

..~ _J;

__ i ...

,~.

~i"

8

iilkedeki tum bilimsel kurulus ve okullar Milli Egitim Bakanhgi'na baglanrmstrr, Butun

bu gelismeler, Ataturk devriminin, laiklik ilkesinin ilk ve en buyuk uygulamasidir".

Bu surec icerisinde 1924 Anayasasi, toplumun ihtiyaclan ve yapilan yeni

inkilaplar cercevesinde bes kere degisiklige ugrarms olup 1960 yilma kadar yururlukte

kalrmsnr. 1924 Anayasasi "Turk Devleti bir Cumhuriyettir." ibaresiyle, devletin

yonetim sekli ve demokratik yapismi da guvence altma alml;;t1~2.

Bu gelismelerin ardmdan cok partili hayata gecis donemi soz konusudur. Bu

donemde iki parti vardir. Biri 17 Kasun 1924'te Terakki Perver Cumhuriyet Firkasr

adinda kurulan parti. Bu parti Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk muhalif partisidir. Daha

soma halifeligin kaldinlmasmdan soma kabul edilen Takrir-i StikOn Kanunu'na

dayanilarak 5 Haziran 1925 'te kapanldi,

Ikincisi, Serbest Cumhuriyet Firkasi (12 Agustos 1930). Bu parti Terakki Perver

Cumhuriyet Partisi'nin kapatilmasmdan soma, Mustafa Kemal Pasa'nm emriyle Fethi

Okyar tarafmdan kurulmustur, Ancak partinin inkilap karsm olanlarm eline gecmesi

, Uzerine, Serbest Cumhuriyet Firkasi kendisini feshetmistir/bitmistir.

Bu doneme damgasmi vuran bir diger olay Seyh Sait lsyam ve Menemen

olayidir. 1925'de inkilaplann halk arasmda huzursuzluk yaratmasi ve Musul sorununu

kendi lehine cozmek isteyen ingiltere'nin kiskirtmasiyla Elazig, Bingel ve Diyarbakir

yorelerinde baslamis, kisa surede yayilrmstrr. Bu donemde Basbakan olan Ali Fethi Bey

ayaklanmaya karst gerekli onlemleri alamaymca gorevden aynlnus, hukumeti lsmet

Pasa kurmustur. Hiyanet-i Vataniye Kanununa ek olarak Takrir-i Sukun Kanunu

cikartilrms, lstiklal Mahkemeleri olusturulmustur. Bu isyanm bastmlmasi sonucunda,

21 Kili, Suna, Turk Devrim Tarihi, S. 283,

22 Eroglu, Hamza, Turk Inkilap Tarihi, istanbul 1982, S. 245.

:~:.: ;..

:~ ... ;:- :.:¥:~ "", ,:1,,'

-

.~.

~.'

~'.

i·.

1 i

9

Terakki Perver Cumhuriyet Ftrkasi kapanlmis, tekke, turbe ve zaviyeler kapatilrms ve

Musul aleyhimize cozumlenmistir.

23 Arahk 1930 Menemen olayi ise kurulan duzeni yikip, dint esaslara dayali bir

duzen kurmak amaciyla Dervis Mehmet onderliginde Subay Kubilay'm oldurulmesiyle

gelisen bir olaydir. Ayaklanma bastmlmis; suclular lstiklal Mahkemelerinde yargilannusur'" .

Menemen olayi, bize Turkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi icin henuz yeterli

sartlann olusmadigmm gostergesi olup 1946 yilma kadar yeni bir partinin kurulmasma

izin verilmemesinin nedeni olmustur'",

1939-1945 arasmda T1irkiye i(( politikasmda durgun bir donem yasamisnr.

lnonu, Ataturk'un olumuyle bosalan "Cumhurreisligi" makammm tek adayi olmustur.

Inonu'nnn "Tek Parti" yonetimiyle sorumlulugu t~ldlgl donem, dnnyanm ve

T1irkiye'nin bunahmh yillanm icine ahr, 1938-1946 yillanna "Tek Sef" damgasmr

vuran Isrnet Inonu, 1945'de cok partili duzene gecisin temellerini atti. 1945'te Mill!

Kalkinma Partisi kurulmustur, 1946'da Demokrat Parti kurulmus ve genel secimlere

gidilmistir, Ancak "acik oy, gizli tasnif" esasma uyuldugu icin sayimlara hile

kansnusnr. 1950'de ise iktidan Demokrat Parti alnus. Celal Bayar Cumhurbaskaru,

Adnan Menderes Basbakan olmustur, Aym YII Arapca ezan yasagi kaldmlmis,

radyodan dim yaym yapilmasma izin verilmistir. Ilkokullarda istege bagh din dersleri zorunlu olmustur".

23 Bkz. Kocatiirk, Utkan, Ataturk'un Fikir ve Dusunceleri, Ankara 1971, SS. 424-429; Karpat, Kemal, Turk Demokrasi Tarihi, istanbul 1967, ss. 50-60; Eroglu, Hamza, Turk Inktlap Tarihi, s. 291; Irmak, Sadi, Ataturk Devrimleri Tarihi, istanbul 1973, ss. 90-98; Komisyon, Atatiirk llkeleri ve inkllap Tarihi, ss. 225-232.

24 Cagatay, Neset, Turkiye'de Gerici Eylemler, Ankara 1972, s. 34.

25 Komisyon, Gelisim ve Genel Kultiir Ansiklopedisi, SS. 186-187; Arslan, Ali, "Turkiye'de Cumhurbaskanhgi He Siyas! Parti Uyeliginin Birbirinden Aynlma Sureci", Atatiirk Arasttrma Merkezi Dergisi, c. VII, s. 34, Mart 1996.

I' . I'

r .

!

I',

;'10

Birlesmis Milletler Teskilan Guvenlik Konseyi'nin cagnsma uyularak Kore'ye

1950'de asker gonderilmis. 1949'da NATO ve Avrupa ulkelerini icine alan Avrupa

TT • k 1 'T"\u 1 • -1 ~ .- ~-, 1 .. '1'1 'I n . _.

r .... onseyl ruruimu~, 1 UYA:lye l.i.\.1 orgUte ae uyeuK Oa~y-llfUSU yaprmsnr. is Agustos

1949'da Konsey'e kabul edilmis, Kuzey ulkelerinin itirazr uzerine NATO'ya girmesi

ancak 17 Ekim 1951' de gerceklesmistir'".

27 Mayis 1960'da Milli Birlik Komitesi admda cogu gene subaylardan olusan

bir cunta tarafmdan darbe yapildr. Bu darbe aym zamanda bir devrim olmustur.

Turkiyede Ataturk ve Inonu'nnn kurmus olduklan demokrasinin temellerini genisletip,

pekistirmistir, Sosyal devlet anlayisim, toplu sozlesme ve grey hakkim, cogulcu

anlayisi, Anayasa mahkemesi, Devlet Planlama Teskilati, Turkiye Radyo ve TelevizyoIi

Kurumu, Cumhuriyet Senatosu gibi kurumlan getirmistir",

27 Mayis darbesini izleyen ilk genel secim, 1961 'de ortaya ilginc bir tabla

cikarnustir. Demokrat Parti'nin devami oldugu iddiasiyla ortaya cikan iki parti: Adalet

Partisi ve Yeni Turkiye Partisi. 11 Subat 1961 'de kurulan AP, 1970'lere kadar

Turkiye'nin siyasal yasammi etkileyecek bir parti olmustur. Partinin ilk baskam Ragib

Gumus Pala'dir. 1964'te Pala'mn vefatmdan soma yerine 1965'te Demirel 1965-

·1970'de DP anlayisi dogrultusunda Turkiye'yi yonetti, Bu donemde ekonomik buyume

hizlandi. Daha az bagimh bir dis politika siyaseti izlendi. Vine bu donem, Turkiye'nin

yakin tarihlerinde en ozgUrli.ikyu donem ozelligini tasnnaktadir. Hemen hemen her

dusunce savunulabildi ve yazilabildi. Basin da tarihin en 5zgUr yillanm yasadi, Farkh

gorusler acik bicimde ve etkin olarak yazihp, tarnsildi. 1961 Anayasasi, Turkiye'de

26 Bkz. Armaoglu, Fahir, 20. Yiaytl Siyasi Tarihi (1914-1995), istanbul 2000, ss. 845-875 . . 27 Aksin, Sina, Tiirkiye'nin Yakin Tarihi, s.245.

siyasi alanda hem dusunce ozgurlugunde cok hareketli bir yasam sunmustur, Bu durumda toplumsal gelismeyi lnzlandirrrustrr".

Ancak bu ozgurlukct; ortam cok uzun surmemistir. 12 Mart 1971 'de silahh

kuvvetlerin verdigi bir muhtira ile trajik bir sekilde noktalanrmsur.

12 Mart'm ilk hukumeti, CHP'den istifa eden Nihat Erim tarafmdan olusturuldu,

.. j;

Bu donernde reform adma, ortam ve hadiseler eercevesinde once siki yonetim ilan

edilerek sert bir tavir almdi, ardmdan anayasanm onemli maddeleri, oZgiirliikc;iiliikten

ve liberal bir anlayistan uzak bir sekilde degistirildi, SIb yonetimle birlikte cok sayida



profesor, aydm, yazar ve dusunur cesitli iddialarla tutuklandi, Grev hakki askrya ahmrken, basm ozgiirlUgii ciddi bir sekilde suurlandmldr'".

Bu 1970'li yillar, toplumsal iliskiler acismdan gerginligin ve catismanm surekli

ivme kazandigi bir donem oldu. Gorunnste lnzla yukselen bir politizasyon yasayan

Turkiye toplumu, aym zamanda· ic savas senaryolan icin de uygun bir zemin

.~

olusturuyordu, Vine bu donemlerde, Corum ve Maras gibi bircok yerde yapilan

katliamlar, 1 Mayis 1977'de orgutlenen provakasyon gibi girisimlerle, olagan

demokratik rejimin surdurnlemez oldugu dusnncesi pekistirildi, 1978' de Basbakan

,t···\,.- < t

.' '~,

Ecevit'in "devletin icinde kontrgerilla teskilati" oldugunu caresizlikle ifade etmesi, bu

kanh girisimlerin rastlantisal olmadiginm kabul edilmesidir. Guclendirilmis bir siki

yonetim rejiminin hizla uygulamaya sokuldugu 1970'lerin sonlarmda, birbirlerini

izleyen katliam olaylan, butunuyle siyasal gelismeleri ve davramslan etkilemisti. 1977 secim kampanyasmda bile tartisilan bashca konu can guvenligi olmustur'".

28 Komisyon, Gelisim ve Genel Kaltar Ansiklopedisi, c. 7, s. 208. 29 Aym eser, s.210.

30 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, istanbul 2002, c. III, ss. 4-5.

·,:1,

.1 ..

. '. 't" .~:

!I

..... ,

12 '

Boylece devletin organlan islerligini yitirdigi icin asked bir darbeyle 12 Eylul

1980'de ulke yonetimine el konuldu. Parlamento dagitildi. Kabinenin gorevine son

verildi, meclis uyelerinin dokunulmazlrgi kaldinldi. Ardmdan butun siyasal partiler ve

iki koktenci sendika konfederasyonunun faaliyetleri durduruldu.

Alparslan Turkes'in dismdaki siyasi parti liderleri tutuklandi. Bu donemde hizh

bir tutuklanma dalgasi ulkeyi kapladr".

17 Temmuz 1982'de yeni anayasasmm ilk taslagi hazirlandi, Bu metin bircok

bakimdan 1960'taki anayasal gelismelerin ters yone cevrilmesiydi. iktidar yiiriitmenin

elinde toplannus ve Cumhurbaskam ile Milli Guvenlik Kurulu'nun yetkileri artmldr".

Bir sure sonra, secimli ve partili hayata gecisin hukuki adimlan anlmaya

baslandi, 298 sayili kanuna ek olarak, secmen kutuklerinin dnzenlenmesi ongoruldu.

Ardmdan yeni siyasi partiler kanunu cikartildi, Sonunda MGK, siyasal faaliyetleri

serbest birakan 76 sayih karanm aldr".

12 Eylul darbesiyle resmen Cumhurbaskam Kenan Evren'dir. Siyasi partiler

yasasirun ilanmdan soma iiy parti Milli Guvenlik Konseyi tarafindan kabul edilmisti, Bu

Us: partiden de Turgut Ozal'm liderligindeki Anavatan Partisi kabul edilmis ve Turgut

Ozal basbakan secilmistir.

ANAP iktidan donemi Cumhuriyet donemine "Ozal donemi" olarak gecmisti.

Bu donem Turgut Ozal'm cumhurbaskam oldugu ve ANAP'm erken genel secimleri kaybettigi 1991' e Kadar surer".

31 ZUrcher, Erik Jan, Modemlesen Turkiye'nin Tarihi, cev, Yasemin Sazer, istanbul 2001, s. 405. 32 ZUrcher, a.g.e., s. 405.

33 Tanor, Bulent-Boratav, Korkut-Aksin, Sina, Turkiye Tarihi, BUgiinkii Turkiye, istanbul 1997,c. V, S5. 50-51.

34 Komisyon, Cumhuriyet Tarihi, c. IV, s. 4 .

13

,;,"_

2. Ekonomik, Egitim ve Dini Durum

a) Ekonomik Durum

Bir ulkenin huzur icinde yasamasmi saglayan en onemli ve temel olan

unsurlardan biri ekonomidir. Bundan dolayi ekonomik kalkmmishk bir milletin

olusumunu siyasi, sosyal, egitim gibi bircok yonden etkilemektedir.

Osmanhlar zamanmda tanm ve hayvancihga dayah TUrk ekonomisi, ozellikle

son zamanlarda kapitulasyonlar ve savaslar yuzunden bnyuk krizler yasamis, 0 kadar ki

.cokme noktasma gelmisti. Bu donemde millet yoksulluk icinde buhranh gunler

yasamaya ve bagrmsizligim tehdit eden dusmanlanna karst buyuk bir mucadele

vermeye mecbur kalnusn.

Ulkenin ve milletin icinde bulundugu bu zor sartlardan kurtulmak icin Yeni TUrk

Devleti'nin kurulusuyla birlikte kalkmma progranu duzenlenmis ve bunun once

ekonomik alandaki kalkmma ile saglanabilecegi uygun gorulmus ve ekonomik

faaliyetler bir butun olarak ele ahnml~tI35.

I. TBMM, 1 Mart 1922' de ekonominin hedeflerini belirlemeye cahsrmstir .

. TBMM ekonomide yabanci sermaye isletmeciligine karst ciknns, kamu yaranm

,

dogrudan ilgilendiren isletmelerin millilestirilmesini kendisine birinci hedef olarak

secmistir.

Cumhuriyetin ilanmdan sonra, ekonomik kalkinma icin 4 Mart 1923' de izmir

!t

Iktisat Kongresi toplanrmstrr, Cesitli meslek gruplanndan olusan kongrede kalkmmamn

kendi cabanuzla gerceklesmesi ongorulmns, "Misak-i Iktisadi" kabul edilmistir. Ataturk

burada yaptigi bir konusmasmda siyasi ve asked zaferler ne kadar buyuk olurlarsa

olsunlar, ekonomik zaferlerle taclandmlmadigt surece kazamlacak basanlann

yasamayacagim ve snrekli olamayacagim ifade eder. Ardmdan Yeni Turkiye'yi layik

;,f'-.

.. . . ~:

~ ..

. _: ....

)~ . ~ •.. , ...•. ' .

:ir·

II .Ie

.,:,:

~i

'1-"

- '-.""

14

oldugu kuvvete yukseltebilmek icin birinci derecede ve en cok ekonomimize onem

vermek mecburiyetinde oldugumuzu vurgular'".

Bu kongrede ek0110TmYl gelistirme adma birtakim kararlara vanlmistir.

Bunlardan bashcalan sunlardir: Milli hammaddeye dayah sanayi dallannm kurulmasi,

koylu isletmelerinden buyuk uretim unitelerine gecilmesi, devletin de temel yatmmlar

yapmasi, ozel sektorun desteklenmesi, mill! bankalann kurulmasi, kredi kurumlannm

duzenlenmesi, vergi sisteminde reform yapilmasi, topraksiz ciftciye toprak verilmesi,

yer alb zenginliklerinin saptanarak isletilmesi".

Bunlara bagh olarak tanm alarunda su gelismeler yapilrmstrr: Koylu icin agir

olan o~ur vergisi 1925'te kaldmlrmsnr. Tanm Kredi Kooperatifleri kurulmustur (1928-

1929). Toprak reformu yapilmaya cahsilnus ancak basanh olunamamis. Numune

fidanhk ve uretme ciftlikleri kurulmustur, Veteriner okullan acilmistir. Tohum ve hayvan islahi cahsmalan yaprlrmstir".

Sanayi alanmda ise ozel sektoru sanayi alanma cekmek ve ozendirrnek icin

1926'da Tesvik-i Sanayi Kanunu cikanlrms, vergi muafiyeti getirilmistir. Ancak Usak

Seker Fabrikasi dismda ozel sektor bir gelisme gosterememistir,

17 Arahk 1926' da seker fabrikasi acilmis, Sumerbank kurulmus, Maden Tetkik

ve Arama Enstituleri kurulmus, Merkez Bankasi ve ozel sektore kredi saglamak icin i~

Bankasi kurulmustur. 1926'da Kabotaj Kanunu cikartilarak vatandaslanrmza

limanlanmiz arasmda gemi isletme hakki verilmistir'".

35 Komisyon, Ataturk Ilke ve Inktldplan Tarihi, ss. 260-261. 36 Afetinan, A., Izmir Iktisat Kongresi, Ankara 1982, s. 256.

37 Bkz. Gul, Muhittin, Turk Inktldp Tarihi, Ankara 1995, ss. 310-314. 38 Aym eser s. 310-317.

39 Sezai Tezel, Cumhuriyet Doneminin Iktisadi Tarihi, Ankara 1982, ss. 259-263 .

II .ii

I ! !

. '

Fakat 1929' da ortaya cikan Dunya Ekonomik bunahmi, Turkiye'yi olumsuz

etkilemis, Turkiye'nin ekonomik ve sosyal gelismesinde yeni birdonem acrmstir.

Bundan dolayi gelisen iktisadi sikmn, Turk Devleti'nin daha cok iktisadi eylem

yapmasma neden olmustur'". Buna bagh olarak 1935'te Birinci Bes Yilhk Kalkmma

plaru yapilnusur, 1933-1938 yillan arasmda Devletcilik ilkesine uygun olarak

yatinmlarda bulunulmus, halkm ihtiyaclan giderilmeye calrsilnusnr. Boylece Turkiye

ekonomisinde onemli gelismeler yasannus bir muddet Kendi kendine yetecek duruma

1935-1945 arasmda Tiirkiye i«; politikada durgun bir donem yasarmstir. II.

Dunya Savasi'ndan dolayi Ikinci Bes Yilhk Kalkmma plam uygulanamarmstir.

Tanmsal uretimle ugrasanlar askere almrms, uretim durma noktasma gelmis, yatmmlan

durmus, fiyat artisr % 350'yi bulmustur. Devlet, belli cevrelerin haksiz kazanclanru

hazineye aktarmak amaciyla "varhk vergisi" uygulamasma gitmi~tir42.

Kamu ve ozel sektor tarafindan yapilacak yatmmlarla Turkiye'yi 1963-67 yillan

arasmda yuzde 7'lik bir kalkmma hizma ulastirmasi hedeflenen I. Bes Yilhk Kalkmma

Plam 21 Kasim'da Millet Meclisi'nde kabul edildi. Alman karann, memleketin bes

yilhk gelecegine yon veren tarihi bir karar oldugunu belirten Basbakan Inonu, "Turk

toplumunun bugun karst karstya oldugu iktisadi ve sosyal meseleler, coeum yo luna

baglanacak ve ileride dogabilecek meseleler bugunden kestiriltp onlenebilecektir."

diye konustu. Bu dogrultuda kabul edilen plan, buyume hiznu artirarak sektorel ve

bolgesel dengeleri saglamayi amaclarken esas sorumlulugu devlete yukleyerek, ozel

sektoru tesvik eder nitelikteydif .

40 Ozkaya, Yllcel, Turk lstikldl Savast ve Cumhuriyet Tarihi, Ankara 1981, s. 211. 41 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve Inktldp Tarihi, ss. 262-263.

42 Bkz. Afetinan, A., Izmir Iktisat Kongresi, ss. 250-256.

43 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, c. 3, s, 54.

· _~

'::1:.

!S'f". -. ~:'

i~t:: - r ··:t

." , '~"

" !

16

1968'den soma, ikinci bes yilhk kalkinma plamyla beraber ileri teknolojik

sanayi dallanna yonenildi, Bunlar ozellikle otomobil, buzdolabi, camasir makinesi gibi

j'

; I

dayamklt tuketim mallanydi. Daha once kurulmus olan devlet isletmelerinin urettigi .

girdiler, onlann yetersiz kaldigi alanlarda ise ithal girdi kullammma dayanan, ithal

ikameci kalkmma modeli, gorece duzgun bir gelir dagihrm sayesinde, 1970'lerin

sonuna Kadar ciddi bir ic Pazar engeli yasanmadi".

1973 'ten soma da ham petrol fiyatlarmm hizla artmasi, Tiirkiye'yi kredili petrol

alum meselesiyle karst karsiya birakrmsti. Cunku 1972 yihnda 300 milyon dolar kadar

Turkiye'nin ham petrol faturasi, birkac yil soma birkac milyar dolara cikmca,

Tiirkiye'nin ihracati ve doviz girdileri bu faturayi karsilayamaz olmustur, Bunlara

!.,

Turkiye petrol ureticisi olan devletlerden kredi ile petrol almak zorunda kalrrusnr". Bu

paralel olarak bilhassa 1977' den itibaren enflasyon oram hizla yiikselmeye baslaymca,

durum ekonominin resesyona girmesine yol acti. 1979'da doviz dar bogaziyla iyice

belirginlesen, sadece ic pazara yonelik, devlet denetim ve himayesi altmdaki iktisadi

btiytimenin devam edilmezligini asacak cozum arayislan 24 Ocak 1980'de uygulamaya

konulan iktisadi kararlar ve onu izleyen tedrici yapisal uyum politikalanru getirdi".

1979-1980'lerde baslanlan ekonomik reform programmm arkasmdaki sahis,

asked yonetim zamamnda skandallann sonucunda gorevden anlana kadar ekonomiden

I . L·I

44 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, c. 3, s. 5.

45 Armaoglu, Fahir, 20. Yuzytl Siyast Tarihi, c. XII, s. 84.

46 Komisyon, Cumhuriyet Anstklopedisi, c. 4, s. 4; bkz. Komisyon, Turkiye Tarihi, c. 5, ss. 162-166. 47 ZUrcher, Erik Jon, Modernlesen Turkiye'nin Tarihi, s.411.

48 ZUrcher, Modernlesen Turkiye, s. 417.

sorumlu ''tam yetkili bakan" olarak hizmet veren Turgut Ozal'm liderligindeki Anavatan Partisi'dir47. ANAP hem ekonomiye hem de yonetime bir canhlik ve

hareketlilik kazandmmstir 48.

I"'·

i

k ',",

! '

I,

I

I

. ~,

.. .I,

"1: ,.

17

(hal iktidannm kurumsal alanda gerceklestirdigi en onemli reform, ~iiphesiz

1989'da Turk parasim koruma kanununu degistirmesidir. Ancak 1983'te cikanlan 25

sayih teblig ve doviz ahm sanmimn serbestlesmesi, kazamlan dovizin kismen de olsa

serbestce kullamlmasi daha once gerceklesmisti, Zaman icerisinde, ekonomi uluslararasi

sermaye hareketlerine acik hale geldi. Boylelikle kisa vadeli sermaye hareket1erini~, giris cikislan hizlandi ve yavas yavas hacimleri artarak ekonomik dengeleri etkileyecek

seviyeye ulasn. Bu gelismeyle birlikte Turkiye "kuresellesme" kavrami ile ifade edilen

uluslararasi ekonomik surece katilrms oldu49.

b) Egitim Durumu

XVIII. yuzyilm sonlanndan itibaren batmm etkisinde Kalan Osmanli Devleti,

egitim sistemini, onlara gore yeniden duzenlemisti. Ancak mnfredat programlan ve

kurulus amaclan birbirinden cok farkh bulunan medreseler ve tekkeler ile bah tarzmda

kurulmus olan okullardan mezun olan insanlar birbirlerinden oldukca degisik, hatta ZIt bir zihniyete sahip oluyorlardr'". Bu durumda ulke icinde bolnnmelere sebep olup, 0

milletin terakki etmesine en buyuk engel olmaktadir,

Bu celiskili durumun ortadan kalkmasi icin Mustafa Kemal, 0 donemde yaptigr

bir konusmada, "Osmanlt Devleti'nde mevcut olan mektepli-medreseli cekismesinin

sona ermesi icin bu iki tip ogre tim sisteminin ortadan kaldtrtlmast gerektigini, biuun

memleket evladuun yuksek ogre time kadar birlikte okutulmasi ve ayni bilim ve

teknolojiyi ogrenmeleri lazim geldigini, ancak boylelikle medreseler ve diger vakif

okullari probleminin cozulebilecegini" ifade etmektedir". Mustafa Kemal, bu

49 Komisyon, Cumhuriyet Tarihi, c. IV, s. 5.

50 YOK Komisyon, Ataturk Ilke ve Inktldp Tarihi, Ankara 1990, s. 46. 51 Ergtm, Mustafa, Atatiirk Devri Turk Egitimi, Ankara 1982, s. 47.

i 18

dusunceleri dogrultusunda, siyasi butunltlgun saglanabilecegi merkezi bir devlet

anlayismm yerli yerince saglam bir zemine oturtulmasi ve egitim kurumlannda da

yenilige gecilmesi icin bilfiil harekete gecer. Bunun icin hilafetin kaldmldigi aym goo

icinde 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu cikanlrr'".

Egitim kurumlannda Tevhid-i Tedrisat'la saglanmak istenen sey, toplumun

butunlugunu bozmaya yonelik faaliyetleri ortadan kaldirmak ve ulke dahilinde

, i

yurutulecek olan egitim ve ogretimi devletin kontrolunde birlestirmektir'". Bunabagh

olarak egitimde genel olarak ~oyle yenilikler getirilmistir: Oncelikle dini egitim

kutumlarl kapatildi. (lslami tarikatlar dagmldi, tekkeler kapatildi. Kiyafet Kanunu

cikanldi, bu olaylarla muhtemelen kulturel ve laik bir degisim birbirine iliskili olarak, radikal reform donemine girildi.)54 1 Kasun 1928'de TUrk alfabesi kabul edildi. Okuyup

I,

yazmamn yaygmlasmasi icin Halk Evleri acildi. Herkes icin ilkogretim zorunlulugu

getirildi. 12 Temmuz 1932'de Turk dilini zenginlestirmek, yabanci sozcukleri dilden .

crkarmak, teknik kavramlara karsihk bulmak icin Turk Dil Kurumu kuruldu. 1 Kasun

1928'de ilk ve ortaogretimin esaslanm belirleyen "Maarif Teskilan Hakkinda Kanun"

cikartildi. 1925 'te Ankara Hukuk Mektebi acildi. Osmanh Devleti 'nin tek iiniversitesi

Daru'f-Funun, 1933'de istanbul Universitesi'ne cevrildi, 1936'da Dil ve Tarih-Cografya Fakiiltesi ac;tld155. 1931' den itibaren egitimin sadece Turk okullannda yapilabilecegi

hukmu getirildi. 1948'e kadar egitim giderleri il ozel idareleri butcelerinden karsilanrms

~f', .

ancak bu tarihten itibaren tum egitim giderleri, genel deviet butcesinden karsilanmaya

. ~.

! 1

;1

I

52 Say.Omer, Millt Devlet Kiiltiirii, Tiirkiye Yanstmalan, istanbul 1998, s. 213. 53 A

ym eser, s. 213.

54 Ortayh, Ilber, Osmanlt Imparatorlugu 'nda lktisadi ve Sosyal Degisim, Ankara 2000, s. 263.

55 Bkz. Kili, Suna, Tiirk Devrim Tarihi, ss. 307-349; YOK, Komisyon, Atatilrk llke ve inkt/tip Tarihi, ss. 46-50; Tuncay, Mete, Turkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yonetimi'ntn Kurulmasi (1923-1931), istanbul, ss. 232-241.

56 Akyuz, Yahya, Tiirk Egitim Tarihi, istanbul 1993, s. 305.

).'

i r

I·!

I ' i!

.! !

I,

i I·

;.~~.

,

19'

c) Dini ve Tasavvufi Durum

Osmanli Devleti'nin son donemlerinde din ve devlet bir butunluk arzetmektedir.

II. Abdulhamid zarnarnnda, 14 Mart 1906' da, basta camiler olmak uzere

lslam'm sembolu yapilann yenilenmesi ve cevrelerinin diizenlenmesine, carm

.avlulanndaki sahaf ve esrafm baraka ve sergilerinin carni duzenini ve goruntnsunu

bozmayacak sekilde baknnh olarak muhafazasma dair emir verilmistir, Yine brt

donemde, Islam'a dair herhangi bir isaret veya sembolun adi, siradan bir sey durumuna

dusmemesine dikkat edildigini gormekteyiz. Mesela, iizerinde musluman resimleri

bulunan kumar oyun kagitlannm dagrtimlan yasaklanrms, Kur'an ayetlerine, hadislere

yer veren yazilann yaymlarup gazetelerde dagitilarak yerlerde dolasmasma mani oldugu

gibi, islam! eserlerin hurmetsizlige ugramamasma ozen gosterilmistir".

II. Abdiilharnid, Tanzimat donemiyle baslayan batih miirebbiye tutma adetinin,

cogunlukla batt okullanna giden cocuklann kendi knlturlerini bilmeden Ban kiiltiiriinii

"

ogrenerek koksuz yetismelerine yol acacagim gormus ve buna mani olmaya cahsrmstir.

Osmanh Devleti'nde taht degisikliklerinde onemli rolu olan ordunun da din hususunda

takviye edilmesini gerekli goren II. Abdulhamid, 1908'de askerlerin "dinine,

padisahlanna ve kanunlara riayetkar olmasi" gerektigini ifade edip, bes vakit namaz ve

Cuma namazlanru kilmalanm miimkiin kilacak diizenlemelerin yapilmasmi

emretmistir'" .

Ancak dinle ilgili bu duzenlemeler, modernlesme snrecinde boyut degistirmistir

ve medeniyetin gostergesi sayilan yenilikler, yerli kultur ve medeniyete baskin cikmaya

57 Komisyon, Osmanlt Ansiklopedisi, c. VII, s. 15. 58 Komisyon, Osmanli Tarihi, c. VII, s. 15.

.. ,{,'

.•. ····I··~ ... ';:.:···

. ,

;

:ii

, ;f::

I:' .

i .•.

: ~

t

~;"

I .

, I l-L-

. ~

~- .

! I

1·:-

:.¥ ,'.'

\ I ,; i

: !

2Q

baslarmsti. Bu donemde ordunun islahmdan, modernizasyonundan baslayan devlet duzenine ve toplumun sahip oldugu zihniyete kadar batihlasma hareketi vardr".

Banhlasma zihniyetinden medreseler de nasibini alnustrr, Medreseler

kaynaklann elinden almdigi, gelistirilmeleri icin hicbir faaliyetin yapilmadigr, bunlara

altematif olarak da Ban usulu egitim anlayismm yaygmlasmaya basladigi bir doneme

girmisti'". Bu durumdan tasavvufi hayat, tarikat ve tekkeler de etkilenmistir, Asnn

baslannda edebiyat, musiki, hat gibi sanat ve estetik alanlarda uretim merkezi olan,

toplumun her alanmda yol gosterici olan ilim, kultnr ve medeniyet aktanmma merkezlik

yapan tekkeler, diger resmi ve sosyal kurumlar gibi oz bunyelerini koruyamanus ve degisim gecirmislerdir'".

Cumhuriyet kurulduktan sonra 3 Mart 1924'te halifeligin kaldmldigi gun icinde

Ser'iyye ve Evkaf Vekaleti kaldmlarak yerine Vakiflar Genel MUdUrlugu He Diyanet Isleri Baskanhgi kurulmus ve Basbakanhga baglanmistir'r'. Bununla birlikte TBMM'de

cok sayida tekke mensubu ve seyh bulunmaktadir'". Mustafa Kemal de tekkeler

kapatilana kadar seyhlerle iletisimini devam ettirmis ve onlann nufuzlanndan

faydalannusur'". Aneak Seyh Sait isyam sonueu 4 Mart 1925'te cikanlanTakrir-i siikfin

kanunu ile kurulan istiklaI mahkemelerinde, Seyh Sait ve arkadaslan hakkmda verilen

idam cezasi sonrasmda bolgedeki tekke, zaviye ve tarikatlann kapatilmasma karar

verilmistir,

,

Mustafa Kemal ise ylktlgl Kastamonu gezisinde fes yenne sapka giyerek,

Turkiye Cumhuriyeti'nin seyhler, dervisler ulkesi olamayacagim, en dogru ve hakiki

59 Kara, ismail, Isldmctlann Siyasi Gbrusleri, s. 12.

60 Gnnduz, Irfan, Osmanltlarda Devlet Tekke Munasebetleri, istanbul 1989, ss. 77-80. 61 Yucer, Hili Mahmut, XIX. Astrda Anadolu'da Tasavvuf; istanbul 2001, s. 53.

62 Anbumu, Kemal, Milli Mucadelede ve inkllaplarla llgili Kanunlar, Ankara 1957, s. 157; Kaya, kAmil, Sosyolojik Actdan Turkiye'de Din ve Devlet Iliskileri ve Diyanet Meri Ba§kanilgl, istanbul 1998, ii~ 113. 63 Kara, Mustafa, Din Hayat ve Sanat Actstndan Tekkeler ve Zaviyeler, istanbul 1990, s: 320.

64 Kara, Mustafa, Metinlerle Giiniimiiz TasavvufHareketleri, istanbul 2002, ss. 81-95.

! I

. ,'

. j' \ .

. ' .•.

. ! I' ,.~\.

~'f,.

.: i

Ii

k;'" "'~ . I.". "1

I"

I!.

1 .

21

tarikatm tarikat-i medeniyye oldugunu beyan etmistir. Ankara'ya donusuntm akabinde.Z

Eylul 1925 tarihinde tarikatlann kapatilmasma dair kararname cikanlmistir. Bu

kararname sonrasi yurt capmda 775 tekke ve 905 turbe kapatilrmstir'".

"1931-1932 yillanmn Cumhuriyet tarihine ait en muhim hadiselerinden biri

Turkce Kur'an ile Turkce ezanm birden bire yayrlmasidir. Dinde bu genis millilesme

hareketi Buyuk Sef'in memlekette yapugi uzun bir tetkik seyahati sirasmda bizzat

Gazi'den aldiklan, irsad ve ilham ile belli bash camilerde Turkce Kur'an ve Turkce

ezan okudular, Turkce tekbirler getirdiler ... ,,66

3 Aralik 1934 'te cikanlan bir yasakla, din adamlannm, tarikat seyhlerinin

diledikleri gibi cesitli giysiler ve bashklar icinde gezip dolasmalan yasaklanmis,

hukumet karanyla nasil giyinecekleri saptanrmstir'".

1946 ile baslayan cok partili hayat, dini hayat uzerindeki baskilann yavas yavas

kalkmasma ortam hazirladi. Zira yirmi yildan beri dim alandaki bosluk srkmti ve

problem dogurmaktaydi. Bunlardan en onemlisi ise, din adami meselesiydi.

Medreselerin kapanlmasi, imam-hatip yetistirecek okullann yoklugu giderek buyuk bir

problem dogurdu'".

1948 YIh Ocak aymda imam ve hatip yetistirmek icin devlet okullanmn ve

Ilahiyat Fakultelerinin acilmasi yonunde cahsmalar yapildigi gunlerde Cihan Baban,

ulkenin din hizmetleri acismdan icinde bulundugu hali ~oyle ifade etmistir: "Biz laiklik

prensibinden zerre kadar ayrtlacak degiliz. Ama din sadece Allah'la kul araslnc/g bir

:';'."

65 Bkz. Kalafat, Yasar, Sark Meselesi I~lgmda Seyh Sait Olayt, Karakteri, Donemindeki ir; ve Dis Olaylar, Ankara 1992, SS. 150-179; Kara, Mustafa, Gunumu: Tasavvuf Hareketleri, s. 328; Goktas, Vahid, Muhammed Es'ad-t Erbili'nin Hayatt, Eserleri ve Tasavvuf Felsefesi, Ankara 2002, Basilmanns Yiiksek Lisans Tezi, s. 12.

66 Ergin, Osman Nuri, Tiirkiye MaarifTarihi, c. IV, s. 242; Tuncay, Mete, Tiirkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yonetimini'nin Kurulmast (1923-1931), istanbul1999, s. 231.

67 Kili, Suna, Turk Devrim Tarihi, s. 298.

68 Kara, Mustafa, Gunumuz Tasavvuf Hareketleri, s. 280.

,:1. . ,

,~ :t

··1;

!

; ,

!.;

.,

I,

. "~

, !

22

bag degil, aYl'lL~g-_rrz_Cl_11:_q_q__~c!~)!_l!L~ir_ _ _g_l!r_£~~!i~ __ ~j"'__q~1!1:flqti§i4_!!'_:_Kiiyl5!r_4__~__fflky_ zaman oluleri gommek icin bir hoca bulunmamaktadir. Eger biz, din adami yeti~tir;[;ezsek

bdttl, mutaasstp inanclar yayilir. Simdiden "Semavt Mektuplar'ttn elder; ele dola~tigi

duyulmakiadtr. Dini taassubun oldugu kadar mutaassip dinsizligin de hosgorulu

toplumumuzda yeri yoktur. Biz laiklik prensibini Islamligi Turkiye'den atmak icin

almadtk. ,,69

Diger tarafian, kamuoyunda gittikce artan tepkiler, iktidar partisinin din

politikasim yeniden gozden gecirmesini saglarms; ozellikle 1946 yilmda yapilan

secimlerde/" "halka din ve inane hurriyeti ile din egitimi vadeden Demokrat Parti'nin

buyuk kabul gormesi ve iktidar partisinin her turlu engelleme bask! ve korkulanna

ragmen 62 milletvekili cikarabilmesi, CHP'yi totaliter yontemlerle uyguladl~i din

politikasim terk etmeye ve yurdun her tarafmdan yukselen din egitimi taleplerine

.olumlu cevap vermeye zorlamistrr.?"

Bu donemde dim dergilerde buyuk bir artis gorulmektedir. Sanki yirmi yilm

boslugu telafi edilmek istenmektedir'f.

1946 yihyla birlikte baslayan degisime 27 Mayis 1960'da yapilan askeri

darbeyle TUrk Ceza Kanunu'nun 163. maddesine gore dur denildi. Semseddin Gunaltay

zamamnda yonetime el koyan askerlerin yakm takibe aldiklan en onemli muessese Diyanet lsleri Baskanhgi idi73•

Bununla birlikte yine bu donemde 1961 Anayasasi din egitimini kisilerin

.istegine birakmaktadrr, Damsma Meclisi 1 Eylill'de ilk ve orta ogretim kurumlannda

69 Joseke, Gotthard, feni Turkiye'de Islamltk; cev, Hayrullah Ors, Ankara 1972, ss. 76-77; Kaya, Kamil, Tiirkiye'de Din-Devlet Iliskileri, s. 172.

70 Kaya, Kamil, Turkiye' de Din-Devlet Iliskileri, s. 172.

n Dursun, Davut, Siyasi Marl Sistemlerle lliskilert Acisindan Din Biirokrasisi Yaptst, Konumu ve Geli$imi, istanbul 1992, s. 192.

72 Kara, Mustafa, Gunumuz Tasavvuf Hareketleri, s. 282. 73 Aym eser, s. 286.

!;

. - .. ~

".;,~ i

._' ... -1'·

j I ; I

! I

!.:

I:

din dersini zorunlu dersler arasma alan yeni anayasa maddesini kabul etti. Bu maddenin

hukmu, daha sonra Milli Guvenlik Konseyi'nce "Din ve ahldk ogretim: devletin

gozetim ve denetimi alttnda yaptltr, din kultiiru ve ahldk ogretimi ilk ve arta ogre tim

kurumlarznda akutulan zorunlu dersler arastnda yer altr ve bunun distndaki din egitim

ve ogretimi, ancak kisilerin Kendi istegine, kucuklerin de kanunf temsilcisinin talebine

baglidir. " seklinde kesinlestirildi'".

1961 Anayasasr'mn din egitimini kisilerin istegine birakmasma dair olan hQkmii

12 Mart sonrasi yapilan anayasa degisikliklerinde de oldugu gibi korunuyordu.

Ancak 1982 Anayasasi'nm yerlesmis bu hukmu degistirmesi, bugtmlere kadar

ulasan tartismalara sebep oldu. Bircok kesim din dersinin zorunlu sayrlmasmi laiklige

aykm sayarken veri len "din kulturu ogretimi"nin sadece Islamiyet'le sirurh kaldigmr

soyleyenler de bulunacaktr".

1984 'ten: itibaren gerek Kemalist ve gerekse Sosyalist zihniyetine sahipbasm,

yeni camilerin insasi, imam-hatipli universite mezunlanndaki artis, okul kitaplannda ve

devlet denetimli radyo ve televizyonda dinsel icerigin cogalmasi, lslami yaymlann ve

kitabevlerindeki artis, Ramazan aymda sigara veya icki icenlere tepkilerin cogalrnasi

gibi olaylarla kendini gosteren Islami akimlann yukselisine surekli dikkat cekmektedir,

.Zira bu gelismeler devletin laik niteligini dinamitleyecek girisimler olarak

degerlendirilmektedir 76.

Laiklik tartismasi 1980'lerin sonlannda ozellikle tek bir mesele uzerinde, kamu kuruluslannda, ozellikle de tmiversitelerde turban takma yasagi iiz~finde.

yogunlasmistir. Donemin ANAP hukumeti, meclisten turban takilmasma izin vetecek

74 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, c. IV, s. 43. 75 Aym eser, s. 43.

76 ZUrcher, Erik Jan, Modernlesen Tiirkiye Tarihi, s. 420.

.. ·.1··.· .. ····

.' '.

". .".

f."

~~:

.~.

.-'!:'-;

! ,

,"-,

.. / ..

I ..

I~\.·

. ;' ,

24

. 1

bir yasa gecirdi, ancak Cumhurbaskam Evren, bu yasayi Anayasa Mahkemesi'ne havale

etti ve mahkeme yasamn anayasal olmadignn ilan etti. Sonunda Arahk 1989'da yasagi

kaldiran ve turban takilmasma izin verme durumu universite rektorlerine birakan bir

kararname yaymlandi ".

~:.

Buradan cikardigirmz sonuca gore; Osmanh Devleti'nin son donemlerind~ bile

dinin, devletin olmazlanndan olmaz olan degerler arasmda yer aldigmi gormekteyiz.

Tfukiye Cumhuriyeti'nin kurulus ve yerlesim asamalannda da bu durum onernini

korumustur. Ta ki rejim saglam temellere oturana kadar. Cumhuriyetin ilamndan sonra

hizh bir batihlasma ve modernlesme surecine girilince ilk is halifelik kaldmlarak laik

sisteme geciliyor. Ancak halkm varolan dim inane; ve yasantisim birdenbire degistirmesi

pek do gal olarak zorlasiyor, Bu durum, olaym tabii bir stirec icerisinde seyretmesini

engelledigi gibi halkm dim inane; ve yasantrsim gizlemesine, basttrmasma yol aciyor. Ikilemde kalan halk bir sekilde dim yasantisma devam etmek istiyor. Hal boyle dlurica

devlet resmi planda, halkin dim degerlerine egilmek zorunda kahyor, Cunku halkm

ihtiyaci devlet tarafmdan giderilmezse sorunlarm artacagi apacik goruluyor.

1924'te Ser'iye ve Evkaf Vekaleti'nin yerine Diyanet Isleri Baskanligi kurularak

din, laik sistemdeki yerini ahyor, Devletin kontrolti altmda bir din politikasi izleniyor.

Fakat dint inams ve yasanti zorlamadan ziyade icten gelen hali bir durum oldugundan

uygulamada ikilemden kurtulamiyor.

Tek partili donemde istibdata yakm bir politika izleniyor. Medreseler kipah,

tekke ve zaviyeler kilitli ve bir dizi yasaklar. Butun bunlar yapihrken halkm btinyesine

uygun altematifler konulamarms, Tek partili donemde din! hayat adeta dumura

ugratilmis. Etki tepki prensibine gore dini degerlerde buyuk artis gostermistir. Bu

durum devletin dini politikasim yeniden gozden gecirmesine neden olmustur.

77 ZUrcher, Modernlesen Turkiye Tarihi, s. 420.

.•. "j-:" ; .. ';I~

Ii

,;.,

It

.i.j

!·t

i f

,~.i ~L

~~ t

~I

·I.'.~:':·····

(,

r::·

"."

1961' de din dersleri ilk ve orta ogretim kurumlannda zorunlu hale getirilmis,

devletin denetiminde tutulmustur, Degisen hukumetlerle, devletin din politikasi da

degisime ugranns koklli, kahci ve halkin btmyesine uygun bir politika izlenememistir.

"Laiklik" adi altmda banh tarzda dint bir izalasyon suregelmekte bundan zarar goren de

TUrk Cumhuriyeti ve TUrk milleti olmaktadir.

Goruldugu uzere Ihsan Oguz da Turkiye'nin gerek siyasi, gerek ekonomik,

gerek egitim ve dim acidan inis 91k1~h, buhranh, sikrnnh, siddetli donemlerinde

yasarmstir. Boyle bir ortamda yasanus olan Oguz'un, simdi hayatim ele alahm.

BiRiNCi BOLUM

1',,'[. iHSAN OGUZ'UN HAVATI, Ki~iLtGt VE ESERLERi

1. <;OCUKLUK VE GEN<;LiK DEVRi

a) Soyu, Ailesi ve Dogumu

Babasmm adi, Muhammed Ataullah; dedesinin adi Haci HafIZ Ahmed, buyuk

dedesinin adi HaCI Mehmed'tir. Bu zatlar be1delerinde "Ktlcuk Hattat, Buyuk Hattat"

diye tanmmislardir. Bu sebeple aileye "Hattatlar, Hattatogullan" denilmistir.

Oguz'un babasi ve dedeleri, ilim ve arnel sahibi kimseler olarak tanmmis olup

Naksilige mensup kisilerdir, Gecimini, finncihkla kazanan babasi Ataullah Efendi, I.

Dunya Savasi" da 63 yasmda iken vefat etmistir.

Annesinin adi Hacer'dir. Onun babasmm adi Haci Mustafa, annesinin adi

Serife'dir, Serife Hanim, "Soylemezogullan" diye tanmmis bir aileye mensuptur. Hacer

Hamm'rn "Soylemezoglu" isimli dedesi, tanmmis Halveti saliklerindendir. HIZlf

Aleyhisselam ile sohbette bulundugu, memleket halkmca rivayet edilmistir, Hacer

Hamm'm vefati ise, Ataullah Efendi' den alti sene sonradir I.

Oguz ise 18/19 Haziran 1887'de (26/27 Rarnazan 1304 h.) Cumartesi gununu

Pazar gunune baglayan sabahin erken saatlerinde Kastamonu ilinin Isfendiyar Bey

Mahallesinde bulunan annesinin evinde dtmyaya gelmistir',

Oguz'un, Ahmed Riza ve Emine admda iki buyuk kardesi vardir. Bunlar da

kendisinden once vefat etmistir, Ahmed Riza ayni zamanda sairdir,

I Oguz'un oglu Abdulhahk Oguz'dan sozlu almti. Bundan sonra gelecek bolumlerde Oguz hakkindaki, dipnotsuz yerler, oglu Abdulhahk Oguz'dan almtrdir.

2 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 389. Oguz, bu eserde, ozgecmisini kendisi yazrmsnr.

27

b) Cocuklugu

Oguz, cocukluk yillanndan itibaren ilme ve tasavvufa karst buyuk bir arzu

duyar; sohbet meclislerinde bulunmaktan ve evliya kabirlerini ziyaretten daima manevi

bir zevk ahrdi. Hikmetli soz ve davramslanyla kucuk yaslardan itibaren yakinlanmn ilgi ve dikkatlerini cekmeye baslanusti. Kendisindeki bu istidadi goren, babasmm seyhi Muhammed Evliya Efendi, 0 zaman "Konya Sekeri" denilen kulah seklindeki sekerlerden ahp duz olan alt kismma kendi eliyle yazilar yazar ve bunlan Ataullah Efendi'ye vererek "Bu sekerleri lhsan'a sabahlan birer tane yedir. Bu cocuga dikkat et, haram yedirme" uyansmda bulunurdu. Zaman zaman tekrarladigi bu davraruslanyla, onun manevi egitimini ustlendigine ve ondaki yuksek kabiliyete isaret ederdi.

Kastamonu ulemasmm da kanldigi sohbet meclislerinde, Seyh'in gozleri, genellikle cocuk yastaki bu yuksek istidadi arar ve onu muhatab alarak konusurdu. Nitekim; kisa bir zaman soma, Kastamonu'da yatan evliyanm ruhaniyetleri de gorunerek kendisiyle ilgilenmeye manevi fetihler elverrneye baslarmstir.

Kucuk yaslanndan itibaren Allah dostlanmn turbe ve mezarlarma buyuk alakasi olan Oguz, yine kucuk yaslarda iken, bir koydeki caminin sadirvanmda "Veysel Karani" yazisuu gorur. Her ne zaman oraya gitse, 0 isme uzun uzun tefekkiirle bakarrms.

Oguz, daha ileriki donemlerde, Veysel Karani gibi Uveysi olarak Peygamberimiz (s.)' den, Seyyid Ahmed el-Kurdi ve Seyh Muhammed Ma'sum Muceddidi Hazretlerinden feyz alrrustrr',

Bu da bize gosteriyor ki, insan cevresine nasil bir enerji yayiyorsa, 0 enerjiye bagh olarak, 0 tip enerjileri tasiyan diger varhklan kendine cekmektedir. (Gerek evrenin gorunen boyutunda olsun gerek gorunmeyen batmt boyutunda.) Dolayisiyla, bu duruma

3 Bkz. Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, SS. 422-442.

28

bagh olarak, insanm kaderi de iletisim kurdugu insanlann kaderleriyle ortak payda

uzerinde birleserek benzerlik gosterir,

Bu dogrultuda, Allah dostlanmn kemal ve faziletleri, ondaki Allah dostlanna

olan sevgi ve muhabbeti artirrrus ve bu manevi ilgi ve sevgi de Allah dostlanrun, yo luna

girme arzusunu onda kuvvetlendirmistir.

c) Tahsil Hayan

Ihsan Oguz, cocukluk doneminde Kur'an-i Azimussan ve ilmihali once

babasmdan ve annesinden ogrenmi~, daha sonrasnu babasmm Abdulcebbar

Mahallesinde bulunan "Kose Hoca" adryla tanman saliha bir kadmdan ogrenmistir. ilk

tahsilini "Deveci Sultan" ve "Yarabci Hoca" mahalle mektepleriyle idadinin (ilkokul)

ihzari kismmda tamamlamistir. Orta tahsilini, bugtmku liselere yakm bir ogrenim veren

Asked Rusdiye'de yaprmsur".

Yuksek tahsilini, Kastamonu Ziyaiyye Medresesi'nde yaprmstir; bu medresenin

muderrisi ve kendi enistesi Muhammed Evliya Hazretlerinin oglu olan HafIZ Ahmed

Ziyaeddin Efendi'dir. Ahmed Ziyaeddin Efendi'nin gene yasta, ebediyet alemine gOy

etmesi uzerine, bizzat inceleme ve arasnrmalanna agirhk vererek, kendi kendini

yetistirmeye baslamis, uzun seneler devamh ve zorlu cahsmalardan sonra, Allah'm lutfu

ile gercek bir alimve fazil olmustur, Aldigi medrese icszetlerinin tmiversite ilahiyat

fakultesi mezunlarma denk olduguna dair hukumetin karar ve onayi oldugu

bilinmektedir5.

4 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 389. 5 Ayni eser, s. 390.

29

Ihsan Oguz'un asil ilmi cahsma ve arastirma hayati, medrese ogreniminden, ozellikle emeklilige aynldtktan soma baslamistir, Eserlerini de bu donemden sonra yazrmsnr",

d) Memuriyeti

Ihsan Oguz, Kastamonu Asked Rusdiyesi'nde bir sure husn-i hat ve Turkce ogretmeriligi yaprrus, posta ve telgraf idaresinde muharebe memurlugundan basmudurluge kadar cesitli gorevlerde bulunmus, 1938 yilmda emekliye aynlarak ilmi cahsmalanna hiz vermistir, Omurlerinin 33 yih devlet hizmetinde gecen Ihsan Oguz; hayatmm hicbir doneminde siyasetle mesgul olmamistrr.

Devlet hizmetinde iken vazifesini en iyi sekilde yapip yerine getirmeye cahsan Ihsan Oguz'a, basanh hizmetlerinden dolayi ikramiye verildiginde; "Bu muvaffakiyet sahsi muvaffakiyetim degildir. Maiyyetimdeki memurlarla yapilan cahsmalann neticesidir. Onlann da aym sekilde taltifi, aksi takdirde sahsima gonderilen ikramiyenin geri almmasi.;" diye iade ederdi. Bunun uzerine de biitiinmemurlara da ikramiye verilirmis,

6 Aym yer.

30

2. T ASA VVUFi Ki~iLi(;i

a) Intisab Ettigi Seyhleri ve Tarikan

Oguz, intisab ettigi seyhleri, terceme-i halini anlatirken zikretmektedir. Sirasiyla

tasavvufta intisap ettigi seyhleri ele alahm:

Oguz'un ilk baglandigi zat, henuz 12 yasmda iken, Kastamonu Ziyaiyye

Medresesi Muderrisi Naksibediyye Seyhlerinin buyuklerinden Race Muhammed

Muhammed Evliya, aym zarnanda Ihsan Oguz'un babasmm seyhidir ve

enisteleri olan Ahmed Ziyaeddin Efendi'nin babasidir.

Oguz, Race Muhammed Evliya'mn 0.9 yil hizmetinde ve sohbetinde bulunmus,

hususi teveccuhlerine mazhar olmustur,

Bu donemde, Oguz'un cezbe hali fazlalasrms, kabir ehlinin haline vakif olmaya

baslamistir. Kastamonu'nun icinde ve disinda yatan veliler, kendisine gorunmeye

baslamis, manevi yararlanrnalar ve feyz almalar surekli hale gelmistir".

Race Muhammed Evliya, 1902'de hacca gitmis, Mekke-i MUkerrem'de hac

farizasi tamam olmadan, Arafat'a cikmadan ebedi aleme gocerek "Cennetu'l-Mualla"

kabristamnda, Hatice Kubra (s.a.) validemizin turbesinin yakmmda defnedilmistir".

Muhammed Evliya, Mekke'den yakmlanna yazdigi mektuplara "yanm haci"

diye imza atnusnr'". Bu da onun olecegini onceden bildigini gostermektedir.

Oguz'un ikinci olarak baglandigi zat, Dagistan muhacirIerinden olup, Bursa'nm

Orhangazi kazasi civannda "Elma Alan" diger adiyla "Resadiye" koyunde yerlesmis

Seyh Serefuddin Efendi' dir. Kastamonu hocalannm cogunlugu ve bircok kimse

7 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 419. 8 Aym eser, s. 419.

9 Aym eser, s. 420.

10 Ayni yer.

31

kendisine baglanrmslar, baghhklanm ifade etmek uzere bu seyhi Kastamonu'ya davet

etmislerdi, Ancak birkac gun sonra Birinci Dunya Savasi ciktigmdan Kastamonu'da

fazla kalamanus, geri donmustur.

Oguz birkac defa onun sohbetinde bulunma imkamm elde etmis ancak, vefat

ettigi icin fazla yararlanamamistir!'.

Ucuncu olarak baglandrgi zat, yuz yasma yaklasrms bir pir-i fani olup nam ve

sohreti Ganizade diye bilinen "Seyh Mehmet Sadik-i Tosyavi" idi. Oguz, bu zata gryabi

olarak baglanmistir ancak alti aydan sonra, bu zat da vefat etmistir. Dolayisryla fazla

1 . k~ 1 12

yarar anma 1m ani 0 marmstir .

Dorduncu olarak baglandigr zat Seyh Seyyid Ahmed el-Kurdi'dir. Oguz, onunla

olan baglannsim daha genis olarak "Manevi Cihad" adh eserinde ele almisur. Oguz,

ur;uncu olarak intisab ettigi zatm vefati uzerine tekrar mursid-i kamil aramaya baslar.

Bu arastirma sirasmda, fazilet ehlinden olup tanman ve tanmmayan bircok zatlar ile

haberlesilmis ve mtinasebet kurulmus ise de, kendilerinde gercek irsad sartlanmn

bulunduguna dair kesin bir bilgi ve kanaat edinilmediginden, baglanmak mumkun

olmaz13. Oguz, Seyyid Ahmed el-Kurdi'ye intisab surecini soyle anlatir:

"Bu hususta uzun zaman harcanan gayretlerin sonucsuz kalmasi uzerine, buyuk

bir uzuntuyle talep ve arasttrmaya ara vererek islam memleketlerinin birinde mursid-i

kdmilin ortaya ctkmastni beklemek ve gozetlemek yolunu sectik: Bu bekleme ve

gozetleme donemi yedi seneyi gec;tigi halde hicbir tarafta mursid-i kdmilin varltg: haber

altnamiyordu. Sonunda; Hakk'in yardtmi olmadikca yalnzz arasttrmakla ve bekleyip

dilemekle insan-t kdmili bilmek ve bulmak mumkun olamayacagtni anlamts, bu amaca

11 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 422. 12 Aym eser, s. 424.

13 Oguz, Tasavvuf Yolunda Manevi Cihad, istanbul 1998, s. 21.

32

ulasmantn gU9luk ve zorluklartni kesin olarak kavramts ve maksada kavusmaktan tam anlamiyla dciz kalmts idik. ..

Bundan sonra buyuk bit caresizlik ve eziklik ile, gercekte yegdne mursid olan

Allah Tedld Hazretleri 'ne yalvartp stgtnarak insan-i kdmilin bildirilmesi icin dua etmeye basladik. Bu yakarts hali devam ederken 1336 (1917) YIZz Rebfu'l-Evvel aytntn Peygamber Efendimiz 'in dogum gunune rastlayan Pazartesi gecesi ozellikle boy abdesti alarak Mutlak Hidayet ve Kerem Sahibi olan Hak Tedld ya goz yaslartyla dua ettik ve mursid-i kdmilin bildirilmesi dilegimizi yalvararak arz eyledik. Cendb-t Hak 0 gece, lutuf ve keremiyle mursid-i kdmilin ismini ve cismini bildirdi ve gosterdi.

Bu ildhi lutfa soyle erildi:

o gece, mana dleminde, havada ve boslukta beyaz bir zemin uzerinde kahn ve siyah bir yazt ile Seyyid Ahmed Kurdi yaztli bir levha gosterildi. Yukartdan, gorunmeyen bir kimse tarafindan: "Bu isim, Mursid ve Insdn-t Kdmil ismidir. " diye seslenilerek, ism in sahibinin kim oldugu bildirildi. Sonra karstda, icerisi namaz seccddesiyle dosenmis bir hucre belirdi ve derhal icine girildi. lceride, hucre derinliginden gayet niirdni bir zat gorunerek biraz sonra disartya ctktt. Onceki sesin sahibi yine yukartdan seslenerek, Zamanin Kutbu 'l-Aktdbi 'ntn bu zat oldugunu bildirdi. Buyuk bir sevincle ve Kutbu 'l-Aktdb 'a tdbi olmak niyetiyle hemen hucreden dtsartya ctkuk: Kutb"n mubdrekbasttgi yerlere basmak suretiyle U9-be.J adtm izleyerek kendisine yaklasinca, 0 mubdrek zattan dayanilmaz ve anlatilmaz manevf bir hal aksetmeye basladi. Bu halin kuvvet ve etkisi, vucudumuzu bir saman copi; gibi hucre icine attt. Arka uzerine hucreye dustukten sonra, irademiz disinda dilimizden butun dleme hitaben: "Ey insanlar! Kutup'taki manevf kuvvetin buyiiklUgunu anlaytntz ki, tdbi' olmak uzere kendisini uc-bes adtm izlemek, tahammul edilemeyecek feyzlere ve manevi

33

hall ere erdiriyor. " sozleri ctktt. Bu sozlerin tekrart ile uyandik. Uyandtktan sonra fark

ettik ki, dilimiz ve kalbimiz kendi kendine "Meded ya Seyyid Ahmed Kurdi!" cumlesini

tekrarltyordu. Bu halden dolayt bir tur sasktnltk: elverdi ve bu olaytn feyizli te'siri,

beden ve ruhumuzun aylarca hakimi oldu. ,,14

Oguza 0 gece mana aleminde aradigi mursidin ismi ve cismi bildirilmis idi;

fakat, kendisinin nerede yasadigi bildirilmemistir. Bu esnada Oguz, Irak tarafmda,

Harputlu Ulu Camii Imarm Haci Tevfik Efendi'ye bir mektupla, oralarda; "Seyyid

Ahmed-i Kurdi" admda bir zat olup olmadigrm, eger bu isimde bir zat varsa, kendisini

bilgilendirmesini rica eder. Haci Tevfik Efendi'den bir ay sonra cevap gelir: "Mana

dleminde gorduguniiz muhterem zat, bugun hurada ve hayattadzr. Hakkznda su kadar

bilgi verebilirim ki, kendisi seyyiddir. Soyu saglam bir silsile ile Peygamber Efendimiz'e

ulastr. Ya~l doksani gecmis olup mezhebi $ajif, adi Seyyid Ahmed-i Kurdi'dir. Hali

fakir, ailesi kalabaltkttr. Ihtiyac ve zaritretini kimseye demez. Ucsuz bucakszz olan ilim

ve amelini bir ferde bildirmez. Fukara seklinde dolanir bir adamdtr ... ,,/5

Haci Tevfik Efendi'nin bu cevabi, Oguz'un ruhunda dirilik, tazelik meydana

getirir. Bunun uzerine Oguz, bir mektup yazarak, Haci Tevfik Efendi vasrtasiylaSeyyid

Hazretlerine gonderir. Mektubunda ruyasnu arz eder, mana aleminde gordukleri kisinin

o olup olmadigim sorar. Mektubun cevabi olumlu olarak bir sene sonra gelir. Boylece

Oguz'un mursid arayisi sona erer. Bu mektupla gerceklesen baghhktan sonra, karsihkh

ihtiyac duydukca haberlesme ve yazisma devam etmistir'",

Oguz, ancak bu baghhgmdan sonra HaCI Tevfik Efendi'nin de bu zata bagh

oldugunu ogrenir. Onun icin, Haci Tevfik Efendi'nin bu baghhgmi bildirmemesi,

14 Oguz, Manevi Cihad, SS. 21-23. 15 Ayni eser, s.25.

16 Aym eser, ss. 25-26.

34

hicbir sekilde tesvikte bulunmamasi buyuk bir memnuniyet vesilesiolmustur, Kendi

baglihgim kader cihetiyle degerlendiren Oguz, kfunil bir murside ulasip

baglanmalannda kendi iradesinin bulunmadiguu, bunun hak yo luna istekli oianiara

Allah'rn ezelde takdir ettigi bir lutuf oldugunu belirtir'",

Seyh Seyyid Ahmed-i Kurdi, Aliyyu's-Sebti'nin en buyuk en olgun

halifelerindendir. 1246 h. senesinde (miladi olarak 22 Haziran 1830-11 Haziran 1831

tarihleri arasmdadir) Bitlis vilayetinin Capakcur kazasma bagh (bugunku adiyla Bingel)

KUr (Dikme) koyunde dunyaya gelmistir, Aslen Bagdath olup dedeleri Seyyid

Abdulhamid, vaktiyle Bagdat'tan Capakcur'a gelmis ve Kur koyune yerlesmistir. KUr koyunde dogmus oldugundan "Knrdi" lakabnn almisnr ve 1969'da vefat etmistir'",

0, donemin esi bulunmaz incisi olarak tammlanrmstir. Ancak insanlar onu

bilememistir, Bilenierin, ondan istifade eden insanlann sayisi da cok azdir, Oguz, onun

cok az insan tarafindan bilinip istifade edilmesini, Allah'm takdiri geregi oldugunu

ifade etmektedir'",

Oguz, Seyyid Ahmed Kurdi ile hayatta hie; yuz yuze gcrusememislerdir.

Munasebetleri mektuplasma vesilesiyle olmustur. Bu mektuplann adedi dokuz tane

oIup, her biri Seyyid Ahmed Kurdi'ye gonderilen cesitli mektuplann ozlu bir ifade ile

verilen cevaplan teskil eder. Bu cevaplann her cumlesi, ya mana aleminde gorulen bir

olaym veya yasanan bir halin ic ynzunt; aciklar'",

Oguz'un besinci olarak baglandigi zat, Seyyid Muhammed Mestfir el-

Uveysi'dir. Seyyid Ahmed Kttrdi'nin ebediyet yurduna gocmesi uzerine birkac yil

gecmeden, manada Peygamberimizin emri uzerine Oguz'Ia gorusmuslerdir. Oguz, bu

17 Oguz, Manevi Cihad, s. 28.

18 Bkz. aym eser, ss 126-166; Arifler Silsilesi, c. 4, SS. 425-431. 19 Oguz, Manevi Cihad, s. 29.

20 Aym eser, ss. 31-71.

35

zatm sohbetinden son derece yararlandigim ve feyiz aldigmi belirtir. Kisa zamanda

hilafet gerceklesmistir".

OgUZ, Muhammed Mestur el-Uveysi'nin kutbul-gavs oldugunu; ancak manevi

kimligini halktan gizlemekle emrolundugunu ifade etmektedir. Onun bu durumunu

Oguz, zaman sartlanna baglar, cunku ona gore zaman, fitnelerin cikmasma elverisli bir

durumda akryor, tasavvufun gercek ehli ile taklitcileri ayirt edilmeksizin hukumler

veriliyor, Allahu Teala bile kotu sifatlarla red ve inkar ediliyor olmasi, gizlenmenin

zorunlu olmasmi gerektirmekteydr".

Oguz'un altmci olarak baglandigi zat, ikinci binin lmam-i Rabbani Hace Aluned

el-Faruki'nin torunlarmdan Seyh Muhammed Ma'sum Muceddidi Hazretleridir.

Bu zat, 1341 h. (1922-1923 m.)'de vefat etmis, Mekke-i Miikerrem'e

defnedilmistir, Oguz, bu zatla, Seyyid Ahmed Kurdi'nin vefatmdan cok seneler sonra

uveysiyer'" yoluyla, ruhani olarak bulusmus ve feyz alnustir. Oguz, bu zatla ilk olarak

Kastamonu'daki "Kirk Direklil Atabek" camiisinde, bir ogle ile ikindi arasmda

oldugunu ve onun butun birikimini bir defada kendisine bosalttigmi soylemektedir".

Oguz'un yedinci mursidi, ttveysiyyet yoluyla Peygamber Efendimiz (s.)'dir.

1941' de Peygamberimizin, kendisini irsad ettigini, egitimini ve kemale erdirilmesini

bizzat, dogrudan dogruya ustlendiklerini bildirmektedir. Bu buyuk mazhariyet ve

lutuftan sonra diger mursidlerin, irsad yonunden iliskileri kesilmistir. Oguz'a gore, bir

kimsenin irsad, egitim ve kemale erdirilmesini mursidi Rasul-u Ekrem (s.) uzerine

21 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 433. 22 Aym eser, c. 4, s. 434.

23 Uveysiyyet Yoluyla Ruhani Feyz Alma: Uveys-i Kareni, Rasul-u Ekrem'le cismen bulusmadan, gortismeden egitilerek, terbiye edilerek, kemalin en ust mertebelerine ulastigi gibi, tasavvuf ehlinden, ruhaniyyet yoluyla irsad edilerek ve egitilerek kemale erenlere "trveysl" denir. Bu durum, bu i~, Rasulullah'm ruhaniyyeti veya buynk velilerin ruhaniyetleri tarafindan gerceklestirilir, ~§.h Muhammed Bahanddin Naksibend He Abdnlhahk Gucduvani; imam Cafer-i Sadk He Bayezid-r Bistami arasmda oldugu gibi. Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 418.

24 Aym eser, ss. 437-438.

36

ahrsa, baskalanrun irsad yonunden ilgi ve alakasi arnk sona erer. Bu dogrultuda, bu

yo Ida baghhk dogrudan dogruya Kainat Efendisi Peygamberimize'dir. Oguz, bu yola

yonlendirir. Bu yonlendirme hayatta iken bizzat, vefatmdan sonra eserleriyle devam

edecegini bildirir25.

Oguza gore, kendisi tarafmdan "Tarikat-l Ahseniyye" seklinde isimlendirilen bu

yol, Peygamberimizin (s.) actig; yeni bir yoldur. Peygamberimize ozel bir tariktir.

Kiyamete kadar acik kalacak ve surekli olacak bir yoldur'",

Oguz, bu buytik lutfun, ihsamn ve bagism yayilmasmda ve ehli olan kimselerin

bu yola sokulmasi ve irsadi hususunda kendisine icazet lutfedildigini bildirir27.

Bu yolda once Rasfilullah'a kavusulur; ancak bu kavusmamn gerceklesmesi, bu

yola giren kisilerin hak ederek yukselmesi yoluyla degil, Peygamberimizin lutuf

buyurarak inisi yoluyla olmaktadir. Daha sonra diger buyuk peygamberlere, dort buyuk

melege ve diger buyuk velilerle manevi bulusma gerceklesir".

Oguz, Peygamberimizin (5.) ruhaniyetiyle arada hicap olmaksizm bir arada

olmarun, ynz milyon kere yuz milyon buyuk velilerden bir veliye nasib olacak kadar

buyuk bir lutfun oldugunu soyler; cunku Peygamberimize kavusmak, Allah'a kavusmak

demektir. Ona gore bu yol, simdiye kadar kimsenin malumu olmannsnr. Aklm

alamayacagi kadar yakin, kolay, guzel, bnyuk ve faziletli bir yoldur'".

Oguz, bu ozel yolun, bu zamana kadar Peygamberimizin (s.) kimseye haber

vermedigini soyler. Hatta ona gore Ulu'l-Azm peygamberler bile "Bu buyuk Has Yol 'u,

25 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 441. 26 Aym eser, s. 441.

27 Aym eser, s. 442.

28 Ayru yer.

29 Aym yer.

37

Habib-i Kibriya, bizlere de simdiye kadar bildirmemistir." buyurarak hayretlere

Oguz, Ahseniyye Tarikatmm giris sartlannm basit oldugunu ancak geregi gibi

guzelce yerine getirilmemesi durumunda, sorumlulugun agu: ve buyuk olacagim belirtir.

Bundan dolayi, kendisine baglananlan bu agir sorumluluktan korumak icin, hie kimseye

empoze etmeye cahsrnamakta ve teklifte bulunmamaktadir. Aynca Oguz, biat ve ahid

almayarak, Naksibendiyye-i Miiceddidiyye usulu ile yetinerek tufeyliyet ile baghlan bu

yeni yolun faziletlerinden yararlandmna yolunu tutmus bulunmaktadrr".

b) Tarikat Silsilesi

Vefat Tarihi (Hicri)

1. Seyyiduna ve Seyyidu'f-Alemin Hazret-i Muhammed (s.a.s.) 11

2. Seyyiduna ve Seyyidii'l-Umme Ebu Bekri's-Srddik'f-Ekber 13

3. Selman el-Farisi 33

4. Kasun b. Muhammed b. Ebi Bekri's-Siddik 106

5. es-Seyh imam Ca' fer-i Sadik 148

6. es-Seyh Ebu Yezid-i Bistami 262

7. e~-~eyh Ebu'l-Hasan el-Harkani 425

8. es-Seyh Ebu Ali Farmed! et-Tfrsi 477

9. es-Seyh Yfisuf Hemedani 535

1 O. es-Seyh Hace-i Hacegan Abdu'Ihahk Gucduvani 575

II. es-Seyh kif er-Rivgiri 616

12. es-Seyh Mahmud el-Fagnevi 715

30 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 443.

31 Aym eser, s. 443. Bu konuda daha genis bilgi iIeride Tasavvufkonusunda islenmistir.

38

13. es-Seyh Ali er-Ramiteni 731

14. es-Seyh Muhammed Baba-yi Semmasi 755

15. es-Seyh es-Seyyid Emir Gtilal en-Nesefi 772

16. es-Seyh es-Seyyid Race Muhammed Bahauddin Naksibend 791

Race Naksibend Haziretleri'nden sonra zamamrmza kadar devam eden

Naksibendiyye Silsilesi de asagidadir.

17. es-Seyh Race Alauddin Attar el-Buhari 802

18. es-Seyh Race Ya'kub-i <;erhl el-Hisari 851

19. es-Seyh Race Ubeydullahi'l-Ahrar es-Semerkandi 895

20. es-Seyh Race Muhammed Zahid el-Bfihari 936

21. es-Seyh Race Dervis Muhammed es-Semerkandi 970

22. es-Seyh Race Muhammed Hacegi es-Semerkandi 1008

23. es-Seyh Muhammed Baki Billah el-Kabil 1012

24. es-Seyh Imam-i Rabbani, Muceddid-i Elf-i Sani Ahmed el-Fariki 1034

25. es-Seyh imam Muhammed Ma'surn bin lmam-i Rabbani 1079

26. es-Seyh Race Muhammed Seyfuddin bin Muhammed Ma'surn 1096

27. es-Seyh Seyyid Nur Muhammed Bedevani 1135

28. es-Seyh Rablbullah Can-l Canan 1195

29. es-Seyh Abdullah ed-Dehlevi 1240

30. es-Seyh RaIid el-Bagdadi 1242

31. es-Seyh Aliyyu's-Sebti Diyarbekri 1281

32. es-Seyh es-Seyyid Ahmed Capakcuri 1340

33. es-Seyh es-Sayyid Muhammed lhsan bin Muhammed Ataullah

39

el- Kastamoni32

1412

Aynca, Arifler Silsilesi'nde Oguz, buyuk bir tabloda, buyuk tarikatlann lmam-i

Rabbani'de nasil birlestiklerini gostermistir, Imam-i Rabbani'ye bagh olan kollannda

Oguz'un intisab ettigi seyhlerin, kendisinde son bulan silsilelerini de zikretmistir, Oguz,

boyle bir silsile tablosunun simdiye kadar hazirlanmadiguu one surmektedir'".

c) Icazet Almas}

Oguz, Seyyid Ahmed-i KUrd! Hazretleri'yle hayatta iken gorusmedigi icin,

kendisinden icazet ve halifelik almasi, irsad olunmasi ve tum munasebetleri mektuplar

sayesinde gerceklesmistir.

Bu mektuplarm dorduncusunde, Seyyid Ahmed, Oguz'a silsile buyukleri

tarafmdan irsad oldugunu bildirerek ona silsile buyuklerinin manevi ilgi ve sevgisini

iletir. Vine bu mektupta Oguz'a vekaleten, hak ve hakikati bildirmeye yeterli ve yetkili

oldugu haber verilir34.

Besinci mektupta ise, Naksibendiyye yolunda yurumek ve bu yola girenleri

bildigi gibi yonlendirip ilerleterek maksada erdirmek icin zaten ve sifaten Rasul-i

Ekrem (s.a.s) Efendimiz Hazretleri'nin ve silsile buyuklerinin izin ve emirleri uzere

icazet verildigini; Seyyid Ahmed Hasretleri'nin de onlar adma icazet verdigi yer abr35.

Altmci mektupta da Oguz'un icazet makamma ulasmasmdan bahsedilir:

"Evvelden dhire kadar seyr ve sulukunuz dogruca vdki' oldu. Bununla beraber

muhlikeden sdlim oldunuz. Cunku; Ummil'I-Kill! (Hazireti Hatice r.a.) Vdlidemiz, bu

din-i mubinin esdstdtr; sizi kabid-i has ile kabul ederek ftrka-i saddete kaydettirdi.

320guZ, J 2 Buyuk Veli, s. 139.

33 Bkz, (tablo icin) Arifler Silsilesi, c. 4, ss. 522-523. 34 Oguz, Manevi Cihad, s. 41.

35 Oguz, Manevi Cihad, s.49.

40

Nihayet-i suluk ve mahall-i icdzete VdS1ZSlnlZ. Bunun icin bahtiyarstruz.: Elhamdu

L '11 Ah . I A AZ'k ,,36 I a z a a za z '.

Bu ifadelerle Oguz'un seyr-i sulukunu tarnamladtgi ve icazete Iayik oldugu

bildirilir.

Yedinci mektupta; her hususta kendisine ruhsat verildigi bildirilmistir, Aynca,

bu mektupta rum tarikat imamlan tarafmdan icazetinin tasdik edildigi de bildirilmistir,

Kendisine verilen icazetnamede su ifadeler yer almaktadir: "Veba'du: Ahi

Filldh ve muhibbi li- Vechillah Hattatzdde Muhammed Ihsdn 'tnin stdkini defadtle

tecrube ettikten ve mevrid-i ihtisastan vurud eden efdaliyyet-i tdmmt kendisinde

musdhede eyledikten sonra Tarikat-i Aliyye-i Naksibendiyye 'de telkin-i zikr ve irsdd ve

teveccuhe masdar-t ihldstan sddtr olan icdzetle icdzet verdim. ,,37

Boylece Oguz, bilfiil olarak (mektupla) Seyyid Ahmed-i Kurdi'den icazeti

alarak silsilenin son halkasmi olusturmustur.

36 Aym eser, s. 201. 37 Aym eser, s. 216.

41.

3. MUR~iD OLDUKTAN SONRAKi HAYATI a) Irsadi

Oguz, Seyyid Ahmed Capakcuri Hazretleri tarafmdan kendilerine irsad icazeti

verilince, Seyyid Hazretleri'ne bir mektup yazip: "Efendim; ben size adam olmak icin intisab ettim ... " diyerek icazetten dolayr mahcubiyetini ifade etmistir. Seyyid Ahmed Hazretleri 'ne intisablanna vesile oldugu Kastamonu'daki ihvana da uzun muddet bu icazetnameyi gosterememistir. Bu hali, vefatma kadar surmustur. Oguz, mursid-i kfunil oldugunu hie kimseye hissettirmemeye ozen gostermis; krhk-kiyafet ve gorunus olarak da toplumun bir ferdi olarak hayat gecirmistir, Bundan dolayi sakal da birakmamtstir. Kur'an ogreamenin bile yasak oldugu, Islami yasantuun baski altmda bulundugu ve sakalla alay edildigi 0 donemde, Peygamber Efendimiz'in sunnetinin hor gorulmesine ve insanlarm bu yolla (bilerek veya bilmeyerek) gi.inaha girmesine sebep olmamayi daha uygun gormustur.

Tasavvufu ve intisabi; Allah (c.c.) ile kul arasmda, nefsi anndirmaya ve Hakk'm nzasmi kazanmaya yonelik bir yol olarak gorurdu. Bu sebeple; cesitli vesileIerle muttali' olarak kendisine intisab edenleri, bu intisablanm baskalanna bildirmemeleri hususunda uyanr; "Allah ile kul arastnda olan seyi baskastnin bilmesine ihtiyac yoktur" derdi. Bununla birlikte; cesitli illerde kendisine intisabeden cok sayida ihvam vardi. Bunlar icinde, manevi isaretlerle kendilerinden haberdar olarak intisab etmis kimseler de bulunurdu. Bazen ilim sahibi kisilerin baghhklanm, bunun bir sohret vesilesi yapilmamasi ve 0 kisilerin zor durumda kalmamasi icin kendi ihvanma da bildirmemelerini isterdi. Him ehlinden pek cok kimse, sohbet ve ruhaniyetlerinden feyz almistir. Merhum Zile muftusu kif Kihc, Amasya mufttisu Sabri Efendi ve Niksar muftusu Said Efendi bunlardandir. lhvamna gerek sohbetleri, gerekse mektup ve

42··

eserleriyle nefsin ve seytanm tuzak ve oyunlanm bildirir; onlan bu yolla irsad ederdi. Sohbetleri bazen 3-4 saat devam eder; zamanm nasil gectigi bilinmezdi. Tath ve

heybetli bakislan insanm icine isler., etkileyici ses tonlan ve sozleri uzun muddet

kulaklarda ve ruhlarda yankilarur; insan huzurlanndan, bambaska bir saadet alemini tatmis ve yasarms olarak cikar, gunlerce 0 huzurun etkisi altinda kahrdi.

Oguz'un, murid toplamak, sufi kazanmak ve boylece buyuk bir kitle olusturmak gibi dusunceleri olmamistir. Kendisine intisab etmek isteyenlerin, kendisini bulacaklanm soylemistir, Hatta bir gun eserlerini dukkamnda satmak isteyen birinin, vitrinde kitaplan teshir ettigini gornnce, kitaplan vitrinden kaldrrmasnu zira reklamm kendisine gore olmadigmi soylemistir. Kendisini bu denli saklamasi Kastamonu'da pek fazla kisinin kendisini tammamasma sebep olmustur. Buna ragmen Kastamonu'da kendisine intisab eden pek cok kisi vardir. Kastamonu dismda da Corum, Cankm, Amasya, istanbul vb. sehirlerde pek cok kisi onun muridi ve manevi evladi olmustur.

Oguz, tasavvufu klasik anlamda bir seyhlik-dervislik yolu olarak degil, has kulluk ve ummetlik yolu ve egitimi olarak gorurdu. Onun icin de; kimseye makam mevki vermez, ayncahk tammaz, kendilerine karst fazla ta'zim ve iltifattan hoslanmaz, ihvammn varhk ve benlik duygusuna kapilmasmi istemezdi. Boyle bir kuruntuya kapilanlara gerektiginde sertce muamele eder; sefkatte goz yummak olmadrgim, yanhs bir dusunce ve davramsa goz yumulmasi halinde 0 kisinin noksan uzere kalmasma nza gosterilmis olacagnu soylerlerdi. En eski ihvamndan olan Posta ve Telgraf Idaresi Mufettisliginden emekli Hayri Tapduk Bey, bu muameleye en cok muhatab olan ve bunu lutuf bilenlerdendi. Bilgi ve anlayis sahibi olan merhum, iyi derecede Arapca ve Fransizca bilirdi. Oguz He de, Kastamonu Posta ve Telgraf Idaresinin teftisi sirasmda tarusmis; daha soma manevi baglilanndan olmustu, Hayri Bey; guzel konusan, nlliani

43

yuzltt ve cezbeli bir zat idi. istanbul'da ikamet ederdi. Oguz da kizi ve damadirun istanbul'da ikameti vesilesiyle, her yil sonbahar mevsiminde istanbul'a giderek birkac

ay kalir; orada ikamet eden ve Anadolu'nun ye§itli yerlerinden gelen ihvan ile sohbette

bulunurdu. Hayri Bey de bu sohbetlere istirak ederdi. Namazlarda Yer altr Camiine sikca devam eden Hayri Bey'in cezbeli ve nurani hali cami cemaatinin ilgisini cekmis ve kendisine karst buyuk bir sevgi ve teveccuh halesi olusmustu, Namazdan sonra pek cok kimse etrafim cevirir, elini oper ve duasmi isterdi. Bu durum kendisinde bir ucub ve enaniyete yol acabilecegi icin, Yeralti Camiisi'ne gitrnemesini ve namazi degisik camilerde kilmasim bildirmisti. Bir Cuma giinii sohbet sirasmda Hayri Bey' e Cuma namazim nerede kildigim sormus; Hayri Bey de buyuk bir saygiyla ayaga kalkarak "Efendim; bendeniz Cuma namaztni Yeraltt Camiinde kildtm" diye cevap verince; "Bre adam; yerin ustu varken alttnda ne isin var?" diye sertce tekdir etmisti.

b) Faaliyetleri

Oguz, terceme-i halini anlatirken kerametlerinden de tahdis-i nimet nev'inden bahsetmektedir. Soyle ki:

Ona, maddi ve manevi herhangi zor ve cetin bir soru sorulursa sorulsun amnda dogru cevabim verirdi.

Duasi kabul olunan bir zattir. Hak Teala'dan isledigi seylerin buyuk cogunlugu kabul gorurdu. Bu durum, sohbetlerinde ve beraberlerinde bulunanlarca bilinirdi.

Onun hakkinda, cekememezlik sebebiyle dedikodu kabilinden dil uzatanlar, hakkinda kotuluk dusunenler ve dusmanhk edenler olurdu. Ancak yapilan bu kotulukler onlann yanma kalmaz, kisa zamanda belaya tutulur, mahvolup giderlerdi.

44

Oguz'un kutsal nefesi, son derece etkili olup, herhangi bir hastaya okusa, derhal Allah'm izniyle sifa bulurdu. Bir isin olmasi veya olmamasi yonunde lisanlanndan ne

cikarsa, 0 is oylece vuku' bulurdu.

Yine Oguz'un yararlandirmasi ve feyz aktarmasi son derece kuvvetli idi.

Sohbette bulunanlan ve kendisine itimad edenleri sohbetleriyle irsad eder, kemale kavusturur, onlan ilim, amel, ihlas olgunluklanyla donanr, her birini yetenekleriyle orantih olarak kemale erdirirdi38.

c) Hastahklari

Oguz, hayati boyunca cesitli rahatsizhklara muptela olmustur. Yuksek tansiyon sebebiyle surekli ilac kullamr, tansiyonunu kontrol altmda tutardi. Belli gunlerde 15-20 dakika fizik tedavi gormus, 1962'de sag gozunden bir ameliyat gecirmistir. Surekli kanlanma ve batma halinde izdirab veren sol gozunun acisi da, 1971' de bir operasyonla iptal edilmistir, iki defa prostat ameliyati olmustur. 19S2'de yapilan ilk ameliyatm basansiz olmasi sebebiyle senelerce idrar sikmtisi cekmis ancak, 1974'te ikinci bir ameliyatla rahatlamistrr. 1979 yihmn Kasun aymda gecirdigi kismi bir felc rahatsizhgi son donemlerine kadar arahklarla devam etmistir, Bunun yamnda bel ve romatizma agnlan uzun yillar eksik olmarms; ilac ve kaphca tedavileriyle bunlan gidermeye ve hafifletmeye cahsrmsur. Oguz, hastahklanm, iyi arkadaslan olarak kabul eder. Onlarla iyi gecinmeye cahstignn belirtirdi.

Oguz, Allah'm bir adet ve sunnetine ittibam bir geregi olarak hastahklarda tibbm onerilerine son derece onem verirdi. Hastahgm geregi olarak ihtisas sahibini sectikten

38 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 405-406.

45

soma tedavi icin doktorlarm tavsiyelerine harfiyyen uyardi. Onun icin sebeplere tevessul cok onemliydi, sebeplere tevessulle Allah'a sifa talebinde bulunurdu.

Oguz, saghk konusunda onemle durur ve bu konuda sunlan zikrederdi: "Bedeni

korumak, onun sagliklt olmastru saglamak ve kollamak, basta gelenJarzlardandzr. Yiice Mevla "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmaytn" buyuruyor. Bu emirde: "bedenin saglzgznz korumak, gelecek tehlikelere karst onun kaptlartnt kapamak birinci dereceye almakttr. Her is, saglzga bagltdir. Bu olmadikca din isleri de, dunya isleri de tam ve esasli olmaz. Onun icin bazt buyukler: "j[im ikidir. Once beden ilmi, sonra din ilmidir" diyerek beden ilmini, din ilminin onune gecirmislerdir. Bundan amac, strf saglzga onem verilmesini saglamakitr. "Biz, her isi tam yapmaya altsacagtz. Asagist ve ortast ile yetinmeyecegiz. Sagltk, Mevla 'run en buyuk nimetlerindendir. Fakat, saghkl: iken kzymeti en az bilinen nimettir. Dna sukretmek, ibadet ve kulluk gorevidir. Bu buyuk nimeti korumak ya da bozmak ve elden ctkarmak kendi elimizdedir. Vaktimizi ve irademizi, daima saglzglmzzz iyi korumakta kullanmaltytz. ,,39

Damadi Asim Bey, kalp rahatsizhgi varken, doktorlarm kendini yormamahsm ikazina ragmen, yeterli imkanlara sahip iken masraf olmasm diye umumi vas Itaya biniyor. Oguz, onu "nefsinizeeziyet etmeyin" diye ikaz ediyor.

Goruldugu uzere, Oguz insan sagligma son derece onem vermektedir. Cnnku hayatirmzi, ahiret sermayesi yapabilmemiz icin saghk sarttrr. Bundan dolayi, ahiret sermayesini kazanma adma saghgumza gereken ihtimami gostermemiz gerekmektedir.

39 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 221.

46

d) Cocuklari

Oguz, 24 yasmda iken Hafiza Fehime Hamm ile evlenmistir. Hafiza Fehime

Harum, Kastamonu Istinaf Mahkemesi a'zahgindan emekli, avukatlikla mesgul

Mehmed Fehmi Bey'in kizidir. Mehmed Fehmi Bey'in babasi Osman Baba, Halid-i Bagdadi Hazretlerinin halifelerinden olan Seyh Ahmed-i Siyahi'den hilafet alnus bir zatnr. Oguz'un Fehime Harum'dan "Hatice Meliha, Abdusselam Ahmed, Abdullah .Muhammed" isimli iiy cocugu olmustur, Hafiza Fehime Hamm, evlendikten altr YII soma Abdullah Muhammed'in dogumunu izleyen ikinci gun aniden ortaya cikan orta kulak iltihabmdan hastanede vefat etmis; uc gun sonra da Ataullah Muhammed vefat etmistir.

Ihsan Oguz, daha soma kendisinin manevi dostu olan HafIZ Mehmed Ihsan Himmetoglu'nun kizi Hafiza Zehra Hamm'Ia evlenmistir. Ondan bes cocugu olmustur. Bunlann yaslanna gore sirasiyla isimleri: "Ayse Inayet, Fatma Mualla, Racer Neola, Macide Havva, Abdulhahk Muhammed"dir. Hacer Neola ikibucuk yasmdayken vefat etmistir, Abdulhalik Bey, Kastamonu'da avukathk yapmaktadir. Ayni zamanda ticaretle mesguldur. Digerleri istanbul'da ikamet etmektedir. Hepsi de evli ve cocuklan vardir.

e) Yeti~tirdigi Kisiler

Oguz'un yetistirdigi kisiler arasmda doktor, muhendis, ogretmen vs. bircok insan bulunmaktadir. Tiirkiye'nin her yerinde sesi duyulmus, ancak Kastamonu civannda pek cok insan yetistirmistir,

47

g) Vefatl

1991 yilmda, (1412 h.) 2-3 Agustos Cumayi Cumartesine baglayan gece saat

24.00'ii gectigi bir sirada odasmda yatarken birden ellerini gogsii uzerinde birlestirerek adeta ta'zim vaziyeti alnus, saat 2'yi ceyrek gece buyuk bir huzurve sukunet hali icinde Rahmet-i Rahman' a kavusmustur.

b) Eserleri

Oguz'un ilmi cahsma ve arastmna hayati medrese ogreniminden sonra baslayip, ancak emeklilige cekildikten sonra bilfiil yogun devam etmistir. Bu donemde Tevhid, Akaid, Tefsir, Hadis, Fikih, Siyer, Tarih, Ahlak, Tasavvuf ilimlerine kendini butunuyle vererek bu alanlarda ihtisas sahibi olmustur. Eserlerinin yazilmasi da bu siralarda gerceklesmistir .

Oguz, eserlerinin sayisim "Arifler Silsilesi" adh eserinde doksan bes olarak zikreder. Ancak bugun basilmis olan eserlerde, bazilan bir araya getirilerek bir tek isirn altmda basilrmstrr. Bizim kaynak olarak kullandigmuz eserler, Oguz Vakfi'nm Osmanlica'siyla birlikte sadelestirilerek tertip ettigi eserlerdir. Simdi bu eserleri gorelim:

a) Mektuplar: Ihsan Oguz'un muridlerine ve bazi ilim ehline yaznus oldugu mektuplardan olusmaktadir. iki cilt halinde olup, bircok mektuptan ancak elde edilebilenlerdir. Mektuplara sua numarasi ve konusunu belirten bir bashk konulmus; yazildigi kisilerin isimleri ve onlarla ilgili ozel bolumler almmanustir. Mektuplar, istanbul 1996 basimhdir.

48

b) islam' da Kazd ve Kader: Bu eserde kaza ve Kader konusuyla ilgili islam alimlerinin g6ru~ ve dusunceleri Kur' an ve hadis delilleri isigmda incelenerek, ins an

iradesinin deger ve onemi ortaya konulmustur, Kitabm son bolumunde "trade, kaza ve

kader" konusuna ait sorulara, ayet ve hadisler dogrultusunda ozltl cevaplar verilmistir, Bu bolum aym zamanda Oguz'un "Mulahhas Kitdbu'l-Kazd ve 'l-Kader" adiyla kaleme aldigi kucuk hacimli bir eser olup, bu kitabm son bolumune eklenmistir. Islam'da Kazd ve Kader, istanbul 1999.

c) Diinya ve Ahiret Hayatu Kucuk hacimli olan bu eser, dunya hayatmm ne oldugu, nasil degerlendirilmesi gerektigini, ahirette nasil bir hayat yasanacagun, cennetin nimetlerini ve guzelliklerini dile getirmektedir. Dunya ve Ahiret Hayatt, istanbul 2002.

d) islam'da Miibarek Giinler ve Geceler: Bu eser, Oguz'un cesitli zamanlarda kaleme aldigi risalelerden olusmaktadir. Eserde Peygamber Efendimiz'in kemalatmdan kisaca bahsedilmis, Uy aylarla, bu aylarda bulunan mubarek gecelerin ve Cuma gununun faziletlerini; Kabe'nin Hz.Ibrahim ve Hz.ismail (a.s.) tarafmdan Allah'm emri uzere insa edilisini, kurban olayi ve hikmetinden de bahsedilmistir. istanbul 1997 basunhdir.

e) islam Ilmihali: Bu eser iki bolumden olusmaktadir. Birinci bolumde dinin temeli olan iman esaslan uzerinde durulmus ikinci bolumde ibadetle ilgili (temizlik, namaz, zekat, oruc ve hac ile ilgili) konular yer alrmstir, Son olarak Fatiha'mn anlarmyla bitirilmistir. (istanbul 1995)

f) Sorular ve Cevaplar: Bu eser, Oguz'un cesitli zamanlarda ele aldigi kli9iik hacimli dort ayn eserden meydana gelmektedir. Bunlar: 1. Tahsil-i Vesail-i Huzur ve Itmi'nan-i Kulub fi Beyan-i Def' ve lzale-i Rayb ve Sukuk (Suphelerin Giderilmesine, Kalbin Huzura Ermesine Ait Bes Soru, 2. el-Es'ile ve'l-Ecvibe (Sorular ve Cevaplar), 3.

49

Necatu'f-Mutehayyirln (Sasmmslann Yolu), 4. el-Burhan ve'l-Ikan fi Beyan-i Irade-i Ctiz'iyye-i insan (Insandaki Cuz'I hade), istanbul 1995.

g) Saadet Anahtaru Bu eser, bir giris ve iki kitaptan olusmaktadir. Giris bolumunde dinin ne oldugu, islam Dini'nin yilce niteligi ve dine olan ihtiyactan bahseder. Birinci kitapta ise, Islam'rn inane, arnel, ahlak esaslanyla bu hnkum ve esaslann bazi onemli hususlanm kapsamaktadir. Ikinci kitapta ise; Tevhid ve Sifat ilminin ozunu, yani iman esaslanna ait hukumler aciklanmaktadrr. istanbul 1999.

h) Tasavvufun Onculeri 12 Biiyiik Veli: (Mecelle-i Kudsiyye): 12 Buyuk Tarikat pirinin kisa hayat hikayeleri ile soy ve tarikat silsilelerini konu alrnakta ve onlann hal ve kemallerinden ornekler sunulmaktadir. (istanbul 1997)

1) islam Dtistlncesinde Yedi Onemli Konu: (Fusul-i Seb'a): Bu eserde, Islam'm temel kaynagi olan Kur'an-i Kerim ve stinnetin nasil bilinmesi ve anlasilmasi gerektigi, Kur' an ve sunneti anlayip uygulamada iki onemli delil olan icma ve kiyasm ne anlama geldigi, tasavvufun en onemli meselesini teskil eden Vahdet-i Vucud anlayismm nereden kaynaklandiguu; insanlar icin peygamber gonderilmesinin sebebi, kaza ve kader inaner ile ins an iradesinin ozgfulUgu konulannda kisa bilgiler vermektedir. istanbul 1996.

i) islam Tasavvufunda Vahdet-i Viicud: Bu eserde vahdet-i vucud anlayismm, tasavvuftaki yerini, ehilleriyle taklitcileri arasmdaki farki, Muhiddin Arabi ile lmam-i Rabbani'nin bu konudaki gorusleri de ele almrmsur, (istanbul 1995)

j) Yunus Emre: Yunus Emre'nin tasavvufi hayati ile bagh bulundugu silsilede yer alan Haci Bektas-i Veli'nin tasavvufi kisiligi ve Bektasiligin nasil bozuldugu kisaca bahsedilir. (istanbul 1996)

50

k) Tasavvuf Yolunda Manevi Cihad: Bu eserde Oguz'un tasavvuf yolunda mursid arayisnu ve Seyyid Ahmed Capakuri Hazretlerini manen nasil buldugu ve onun

kendisine yazdigi dokuz mektubu, Aliyyu's-Sebti He Seyyid Ahmed Capakcuri

Hazretlerinin hayat hikayeleri anlatihr. (istanbul 1998)

I) 21 Soruda ilmi ve Tasavvufi Gereekler: (Beyanu'l-Hak ve'l-Hakikati Zimru'l-Es'ileti ve'l-Ecvibe): Bu eser, Oguz'un ifadesiyle "Zamanimizda htzlt ve surekli bir sekilde cogalan dini ve dunyevi degisimlerin dogurdugu bircok tartisma ve fikir altsverislerinin urunu; uzun ytllann meydana getirdigi kisisel hallerin ve toplumsal olaylartn sonucudur. m'Bu kitapta Oguz, Allah ve Resulu'nun yuceligini, insanm degerini ortaya koyar. Her yonuyle nasil kamil bir insan olunabilir? Ilmi ve tasavvufi yonden meseleyi degerlendirmistir, (istanbul 1996)

m) Islam'm Ozii: Oguz'un cesitli zamanlarda kaleme aldigi kucuk hacimli alti ayn eserden meydana gelmektedir. Orijinal isimleriyle birlikte soyledir: 1. Kitabu'tTevhid (Islam'rn Ozu: La ilahe illallah Muhammedun Resulullah), 2. Serh-i Esmau'JHusna (Esmau'l-Husnd Serhi), 3. Semail-i Serife-i Muhammediyye, Siyer-i Celile-i ' Ahmediyye (Peygamber Efendimizin Fiziki ve Ahlaki Ozellikleri), 4. Din-i Celil-i islam (Yuce Dinimiz islam), 5. Hukuk-i Valideyn (Ana ve Baba Hakki), 6. Ellidort Farz (istanbul 2000).

n) Seriat-Tarikat Kavramlari Zikir ve Tasavvuf Yollarn Bu eser, 1919'da yazrlmis olup, "Seriat, Tarikat, Hakikat, Ma'rifet Kavramlan" adiyla sadelestirilen "Nftru'l-izah" isimli eser ile 1976'da kaleme ahnan "Zikir ve Tasavvuf Yollan" adiyla sadelestirilen "Mebahis-i Zikr ve Selasil-i Turuk-i Aliyye-i Islamiyye" isimli eserden mutesekkildir, (istanbul 1997)

5]

0) Arifler Silsilesi: Oguz'un mensub oldugu Naksibendiyye yolunun esaslanm, Cenab-i Peygamber'den Siddik-i Ekber (Hz.Ebu Bekir) vasitasiyla kendisine kadar

gelen 33 zattan olusan silsile buyuklerinin hayat ve kemalaum anlatir. Dort ciltlik bir

eserdir.

52 .

4. M. iHSAN OGUZ'UN xtstr.nc Y APISI a) ins ani Aeidan

a.a) Hediyelesmesi

Allah adma olan hediyeden baskasiru kabul etmezdi. Kendisine verilen hediyelere mutlaka karsilik verirdi. Ancak kendisine buyuk hediyelerin verilmesinden hoslanmaz, bundan rahatsiz olurdu.

Talebelerinden kendisine hediye gonderen birinin hediyesini kabul etmemis, hediyeyi uygun gormemistir. Bunun uzerine talebesi "Ben sizin evladtruz degil miyim? Eger evladtntz isem, izin veriniz. " diye israr eder. Bunun uzerine Oguz, onun bunu ictenlikle yaptigun dusunerek, sirf yanhs bir anlayisa kapihp, inancmm sarsilmamasi ve feyz almasmm sekteye ugramamasi icin verilen hediyeyi geri cevirmez. Oguz, bu gibi hediyele~melerin siinnette oldugunu, hoca ile talebe arasinda meydana gelebilecegini, bunlann sadece Allahu Teala'nm nzasim kazanmak niyeti ile yapilmasi, baska bir maksat ve karsihk icin olmamasi gerektigini bildirir4o.

Bununla birlikte, ona gore, bu hal ile dunyevi cikar gudenler arasmda benzerlik vardir. Bu durum, hak ehli olanlarla olmayanlar arasmda da gorulur. Bundan dolayi, isin basmda olan salikler, duruma vakif olacak bilgi ve anlayisa sahip olmadiklan icin, bu gibi durumlarda nefsin ve seytanm telkinlerine kapilarak inanclannm sarsilabilme ihtimalleri vardir. Oguz'a gore, bir salikte hocasma karst bu tur vesveseler olusursa, muhabbet yok olur, feyiz kapilan kapamr, bircok asilsiz bos supheler cogahr. Salik, manen tehlikeye duser, Hocasi kuvvetliyse, muridine hak ve hakikati bildirerek du~tUgu durumdan kurtarmaya cahsir, Bu hal, ancak u~ defa olur. Dordtmcuye izin yoktur. lste bu gibi durumlara dusme ihtimalinden dolayi Oguz, muridlerine bundan soma bana

40 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 341.

53

hediye gondermeyin diyerek hediyeleri kabul etmernistir. Ancak ona gore, en buyuk en

degerli hediye vermek isteyen, dosdogru bir inanca, salih bir amele ve faziletli ahlaka

sahip olmasi yeterlidir. OgUZ, hediye olarak ancak, bu hasletlerin kendisini

sevindirecegini bildirir41.

a.b) Davete Icabeti

Husn-i niyetle davetlere icabet ederdi. Yani, kendilerini davet edenin iyi niyetine

binaen 0 davete katihrdi.

a.c) Misafirperverligt

Misafir geldigi zaman, onlan merdiven basmda karsilar, ugurlarken de onlarla

beraber merdiven basma giderdi.

Misafirlerine ikramda bulunmaktan cok hoslamr, 90 yasmda bile, insanlara

ikramda bulurunaktan geri durmarmstrr,

a.d) Mtlridlerine Karst Davramsi

Herkese oldugu gibi, hususen muridlerine karst da oldukca hosgorulu ve iyi

davramrdi, Muridleri arasmda buyuk ve kucuk aymmi yapmaksizm herkese ayrn alaka

ve muhabbeti gosterirdi. "Aramizdaki munasebet hoca-talebe munasebeti gibidir."

"Yolumuz Allah 'a has kulluk Peygamberimiz (s.) 'e has ummetlik yoludur'T' derdi.

Butun muridlerini manevi evlatlan gibi gorurdu, Onlann halis niyetle bulunmasim

tavsiye ederdi. Sohbetini herkesin aym seviyede oturarak dinlemesini ister, kimsenin

ayakta kalmasina razi olmazdi.

41 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 342. 42 Aym yer.

54

a.e) Kadmlara ve Cocuklara Karst Davramsi

Kadmlara karst evlatlan gibi muame1e eder, herkesin ailelerine iyi davranrnalanm tavsiye ederdi.

Oguz, kadm ve kizlann terbiyesi hususunda bir mektupta soyle der:

"Kadinlar kadinliga, erkekler erkeklige uygun olarak yarattlmislardtr. Gorevleri de ona gore belirlenmistir. Yaradilislanna aykirt olarak kadini erkek islerinde, erkegi de kadin islerinde kullanmak, Allah 'tn yaratilis kanununu bozmak demektir. Bundan elbette bir fayda ve fazilet beklenemez. Gerci kadtnlar zorunlu oldugunda erkeklere mahsus isleri yapabilirler ise de, husus baglaYlcl olmaytp kural distdtr.

Kadtntn seref ve olgunlugu, tam bir kadtn olarak yetismesinde ve noksanstz bir kadtn olmastndadtr. Bu husus gerceklestirilebilseydi, insan toplumu olgunlugun zirvesine ulasirdi. Ne yaztk ki bugun kadtnin olgunlugu, bunun tersi olan islerde

aranzyor.

Bu zararlardan olabildigince uzak kalmak icin, ktz cocuklanmtza dunya hayati baktmindan gerekli olan egitim yaptirip iyi bir ev ve din kadtni olarak yetistirmeye caltsmalt; iman ve lsldm esaslartnt kalplerine astlamali; bunun geregi olan dini amelleri de gucleri yettigince yapmalartnt saglamaltdtr. Bir anne ve babaya bu gorev jarzdzr. Bu gorevin yerine getirilmesi, cocuga karst anne ve babanzn yapacagi en buyuk iyilikiir=Cocuk: uhrevi ve ebedi kurtulusa ancak boyle erisebilir. Yoksa; butun ebedi

hayattni kaybetmek tehlikesiyle karst karstyadtr. Cok onemli bu mesele iyi bilinmeli, ana gore onem verilmelidir. ,,43

43 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 189.

55

Boylece Oguz, varolus cizgisinde incelik, letafet ve hassasiyette mustesnabir yere haiz olan kadmm ancak, Allah'm onun icin takdir ettigi tabiat ve fitratmm

cercevesinde kaldigi surece, uncelikle kendisine, ailesine dolayisiyla da kendi

toplumuna faydali olabilecegini onemle vurgular.

Oguz, cocuklara karst da cok mutevazi, icten ve babacan olurdu. Cocuklan sever, oksar, kucagma ahr, onlara her zaman gereken alaka ve degeri verirlerdi.

a.t) Meczub ve Dilskilnlere Karst Davramsi

Normal sartlarda meczuplarla munasebeti yoktu. Ama gorusmek isteyenlerin gorusme istegini reddetmezdi. Mesela Taskopru' de meczub olan Huseyin Efendi kendisiyle gorusmek istedigi zaman onun gorusme istegini reddetmezdi. Eger reddedersek kalbi incinir, Allah razi olmaz derdi.

b) Karakter Acismdan b.a) Sokaktaki Davramsi

Y olda muntazam ve kararh tavirlarla yururdu. Y olda oyalanmaktan hoslanmazlardi.

b.b) Temizlikteki Titizligi

itidal dairesinde temizlik ve nezafete ozen gosterirlerdi. Peygamberimiz (s.)'in temizlikle ilgili hal ve hareketini anlatirdr. Son derece intizamh mudebbir idi. Agiz temizligine de onem verirdi. Agiz temizliginde misvak kullanma hususunda israr etmez. Dis fircalamayi macun ve fircayla da yapardi,

56

b.c) Yemek Adfiln

Yemegi agir agu ve itidal uzere yerlerdi. Tabagma cok fazia yemek

koydurmazdi. Aldig; lokmayi agir agir cignerdi. Fazla yemek yemezdi. Yeme icme isinin iyi olmasim, temiz ve helal olmasim isterdi. Besmele'yle baslar, hamd ile bitirirdi. Nimetlerin bize gelisinde sayisiz melaikenin hizmeti oldugunu dusunulmesini isterdi. Nimetlerin hikmetini dusunurdu,

Yemek yerken; ellerini kirletmeden, yemegini bulastirmadan cok kibar davrarurdi. Yemek esnasmda dokulen ekmek kmntilanm toplardi,

b.d) Giyim Adabl

Sohretten ve tasavvuf ehli olarak bilinmekten kacimrdi. Giyinis ve davramslanyla da kendilerini kimseden ayirmaz, toplumun giydigi kiyafeti giyerdi. Ancak bu giyinis tarzim kendini gizlemek icin degil, 0 gnnun sartlanna gore, oyle uygun gordugu icin giyerdi. is1am'da belirli bir kihk kiyafetin olmadigim soyleyerek, Islam'da tesetture riayet asildir, derdi.

Zamamnda sakalh insanlara yapilan tahkirlerden dolayi, sunnete laf gelmemesi icin sakal birakmazdi.

b.e) Musiki

Oglu Abdulhalik Bey soylc anlatiyor: "Bir gun televizyonda Eurovision sarki yansmastni izliyorduk. Bize dediler ki, "Oglum, insanlar bu kulaga hos gelen muzikten neden hoslanir hit; dusundunuz mil?"

57

- Hoslaniltyor tabii; ama bunun sebebini derinligine dusunmedik efendim,

dedim.

Dediler ki: "Cendb-t Allah, ruhlari evvela yarattt, insanlarin ruhunu halketti ve

onlara: - Ben sizin Rabbiniz degil miyim? diye hitdb etti. Onlar da, - Evet Rabbimizsin, dediler ve ezelde boyle bir anlasma meydana geldi. Iste, Cendb-t Hak'in 0 hitabtndan ruhlar buyuk bir zevk ve lezzet duydu. Boylece ezelde halk edilmis ruhlar, zaman icerisinde bedenle birlesti ve dunya hayatt meydana geldi. Simdi ayrt ayn lis an, ayrt ayri Irk, ayrt ayrt tarzlarda muzik yaptltyor ve herkes de bundan hoslaniyor. Bir ayn milletin yaptigi muzigi, hie 0 bolgede yasamayan ayrt bolgenin fertleri hosnutlukla karstltyor, zevk altyor. lste bunun nedeni, dunyada insanlartn tastdtg: ruhun, ezelde yaratilmis olduklart vakit, Allah'la alan ahitlesmesinde -Ben sizin Rabbiniz degil miyim? hitabt karststnda, Allah'tn hitabtndan duyduklart zevki, diinyada icra edilen muzigin, onu antmsatmast sebebiyle, insanlar zevk altrlar ... "

Bu aciklamalar cercevesinde Oguz'a gore muzige karst ilgi duymak tabii ve fitri bir ozelliktir. Ruhlar aleminden gelen bir zevkin, dunyadaki yansimasidir. Ancak buradaki onemli nokta, muzigin mensei olan ruha hitap edebilmesidir. Boyle bir hitap kisiyi Rabbiyle bulusturur, dolayisiyla bu durum ic huzuru, ic sukuneti saglar,

b.t) Giire~

Oguz'un gurese meraki vardir.Bu konuda gazetelerde cikan cihan pehlivanlanm anlatan tefrikalan takip ederdi. Genclik yillannda kendisinin de gures tuttugu bilinmektedir.

b.g) Aile Ieindeki Davramsi

Hamrmna karst cok musfik davramr, saghkh giinlerinde ev ve mutfak ihtiyaclanm kendisi ahr, her hususta ailesini hos tutmaya calisrrdi.

Oguz, otoriter bir insan degildir; ancak otoriterligi, otoritersizlik icinde bir

otoriterliktir. Boyle bir ciddiyet icinde, cocuklanna karst cok sefkatli ve sevgi dolu idi. Isten geldiklerinde vakit miisaitse onlan alarak kirlara goturur, ailesiyle sohbet etmekten hoslanir, onlan cesitli vesilelerle egitmeye, iyi bir insan ve musluman olarak yetistirmeye cahsirdi,

Evlatlannm sevgisi noktasmda soyle der: "Evlatlar.ebeveyn nezdinde esit sevgiyle dogar, farki bilahare evlat kendi yarattr. "

Torunlanyla da sevgi dolu bir iliski icindedir, Akrabalanna da aym sekilde onem verir, herkese yardim ve irsadda bulunurdu.

c) Dini A~ldan

c.a) Kabir Ziyareti

Evliyaullah'm bulundugu yere rahmetin gelecegini soyleyerek huzur bulmak icin kabir ziyaretlerinde bulunur, ziyaret ederken cinsimizden olanlan anyoruz derdi.

Aynca Evliyaullah'm tiirbelerinin yapilmasmi tavsiye ederdi. Kendisinin de on ayak oldugu tiirbeler mevcuttur. Bunlardan hocasi Ahmed Ktirdi'nin ttirbesini zikredebiliriz. Yine Sehit Adil Bey (Candaroglu hnkumdanj'in tiirbesinin yapmnm orgamze etmistir. Kastamonu'daki butun evliya turbelerini ziyaret eder ve tespit ettirirdi.

c.b) Sadaka ve Zekat Dagrtmasr

59:·

Fakirlerin halini gozeten muesseselerin acilmasim tesvik ederdi. Kendisi de gucu nispetinde gizli olarak yardimda bulunurdu.

c.c) Hac

Hacca yashhgi ve rahatsizhgi dolayisryla hie gidememis, ama yenne vekil gondermistir.

c.d) Kur'an Okumasi ve Dinlemesi

Kur'an'a karst buynk ilgi ve istiyaklan vardi. Kur'an'r gerek namaz kilarken gerekse namaz dismda tane tane ve sade bir tarzda okurlardi, Okuyusu dinleyenlere tesir eder ve huzur verirdi. Kur'an dinlemekten de cok hoslamrlardi.

Senelerce once istanbul camilerinden birinde namazdan sonra dinledikleri bir hafizm Kur'an okuyusunu hie unutmadigrru soyleyerek "oyle guzel okuyordu ki, sabaha . kadar okusa istiyakla dinlerdim" der, anlatirken 0 anki duygulan yasarlardi. Yine istanbul'da en eski ve degerli evlatlanndan merhum Huseyin Rahmi Koseoglu'nun magazasinda yapilan sohbetlere zaman zaman katilan Hendekli Hafiz Abdurrahman Gurses'e Kur'an okutarak zevkle dinlerdi. Son yillarda da otomobille sikca sehir disma cikarak Ilgaz ormanlannm guzelliklerine ve daglann heybetine bakis murakabe ile rnesgul olurlar, sonra da kasetten bir cuz Kur'an dinlerler. Otomobili kullanan manevi evlatlan bazen Kur'an dinlerken hickira hickira agladiklanm soylerlerdi.

Aynca Kur'an ve ezarun uzatilarak ve teganni yapilarak okunmasmi sevmezdi.

c.e) Kiyamet ve Mehdi Konusu

60

Yeryuzunde gercek manada tevhid ehli Allah dostlan bulundukca la.yametin kopmayacagmi, son Allah dostu da ahirete goctukten soma bunun gerceklesecegini,

kiyamet zamamm ise Allah" an ba~ka kimsenin bilemeyecegini soylerdi. lslam'in ileride

guclenecegini, Turkiyenin de bir yildiz gibi parlayacagmi; kiyarnet gunune yaklastikca, Islami gercek anlamda yasayanlann azalacagim dile getirirdi.

Mehdi ile ilgili hadislerin zayif oldugunu; sahih olsa bile, bundan muradm, yuksek ilim ve irfan sahibi, Allah ve Rasulu'nde fani peygamber varislerinin olabilecegini, halkm anladigi manada bir mehdinin olmadigmi soylerdi.

d) Ietimai Aetdan

d.a) islami Cemaatlere Yaklasmn

Said Nursi, Elmahh Hamdi Yazir ve Orner Nasfthi Bilmen ile bilinen bit munasebetleri olmamistir.

BUffin muslumanlara muhabbet besler ve onlarm dertleriyle dertlenir, lslami cemaatleri, islam kardesligi icinde degerlendirir, dinde tefrika cikaran, islam birlik ve kardesligini bozan kisi ve topluluklardan hoslanmazlardi,

d.b) Egitimi Tesviki

Oguz, egitim ve ogretim uzerinde onemle durmaktadrr; cunku ona gore cehil ancak ilimle ortadan kalkabilir ve nasil karanhk, aydmhk geldigi zaman zail oluyorsa, cehil de ilim geldigi zaman ortadan kalkar. Bundan dolayi Oguz, din konusundaki cehli kaldirrnarmz ve baskalannm din adma yanlrs seyleri ogretmesine engel olmamiz gerektigini ifade etmektedir. Bu da ilimle olacagi icin, ozellikle kucuk yastan itibaren cocuga bu bilgileri vermek suretiyle yanhs ogretme ve ogrenme tehlikesinden

61

kurtulabilecegini one surmektedir. Bu hususta imam-hatip okullanrnn acilmasnn cok

arzu etmis ve bu okullarm acilmasma 90k sevinmistir, 1950' den onceki ve sonraki

yillarda cesitli vesilelerle tamdigi bazi milletvekillerine, ortaokul ve liselere din dersleri

konulmasi hususunda telkinlerde bulunmus ve mektuplar yazmistir. 12 Eyliil' den soma

din derslerinin mecburi olmasmdan dolayi da buyuk bir sevinc duymustur.

Oguz, ogrenim goren gencler hakkinda da onemli tavsiyelerde bulunmaktadrr.

Soyle ki: " .... Onlart dusunce olarak dine tsindtrmak ve din in yiicelikleriyle donatmak,

oncelikle ilim yoluyla olmali; bunun icin ilmi eserler okutulmaltdir. Onlar, yuksek din

dlimlerinin islam inanclartna ait Isldmi eserleri okumaltdtrlar. Onlardaki akli ve felsefi

bilgiler, bu gun un akli ve felsefl bilgilerine gore cok yuksektir. Her aktl sahibi olanlar,

onlardaki buyukluk ve incelikleri uzun caltsmalardan; yetenek ve yatkinltk kazandtktan

sonra anlayabilir. Bu anlaytstan sonrafolsefl bilgi ve dusunceler pek sonuk kaltr. islam

bilim ve inanclartntn buyukliigu ve yuceligi bilindikten sonra arttk ona fiilen

yapismaktan baska yapacak bir sey kalmaz. Boyle bir kimsenin imantni hicbir goru~,

hicbir ilim ve fen zayzjlatamaz. Goruluyor ki; din ilmine sartlmaktan baska yapacak btr

~ey, gidilecek bir yol yoktur. Fakat hie; kimse bu yola girmek istemiyor. Herkes

calismadan ve stkinuya girip bilgi edinmeden kuru lajlarla dini hakikatleri anlamak

arzu ve iddiasinda bulunuyor ...

islam dlimleri musluman genclere ve bilimle ugrao$an kimselere yarayacak

yuksek eserleri Turkce ye cevirerek yaytmlamalt, genclerin bunlarla mesgul olmalart

icin gerekli tedbirleri almalt, bu hususta herkes elinden geldigince caba gostermekten

. kal I d ,,44

gen mama 1 tr ...

44 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 272.

62

Bu ifadelerle Oguz, ilim adma, genclere oncelikle kendi temel eserlerimizi,

kendi degerlerimizi ogretmemiz ve asilamarmz gerektigini vurgulamaktadir. Cunku

ancak kendi dini, sosyal ve kulturel degerlerine sahip cikan, yasayan insan hem kendi

adma hem milleti adma yatmm yapabilir. Oguz, burada ozellikle, butun ilimlerin basi

olarak kabul ettigi Islami dini ilimlerin evrensel bir nitelik tasidigmi vurgulamaktadir.

Bunun icin, hedef olarak, evrensel nitelik tasiyan kendi dim ilimlerimizi ogrenmemizi

ve bu konuda alternatif cahsmalar yapmarmzi ongormektedir.

Jung da kendi acismdan aym felsefeyi savunmaktadir. Mesela soyle bir ifadesi

dikkat cekicidir, "Yoga uzerinde calts, ondan ogrenecegin cok ~ey var;ancak onu

uygulama. ,,45 Dna gore, yaptlmast gereken ~ey kendi problemleriyle kendi actlartndan

yuzlesilebilmesidir. Jung "Yoga veftlsefesi bize ilham verebilir ve bizi motive edebilir;

ancak kendimize ve kendi kulturel mirastmtza durust olmak icin kendi if

kaynaklarimtzdan gelen psikolojik bir buyume ve manevi gelisme yolu aramaltytz.

Dahasi kendi yontemlerimizle, kendi temellerimiz uzerine insa etmeliyiz ve dogulu

degerleri kendi dtstmtzda degil, kendi icimizde ulasmaya ve kendimizde bulmaya

calismaltytz. ,,46 seklindeki ifadeleriyle yozlasmis, ici bosalnlmis batmm degerlerine

karsihk dogudan ogrenecegi cok sey oldugunu vurgularken, kendi inanclannm ve

degerlerinin muhafazasi noktasmda suurlanm da cizmistir.

Jung'un bu degerlendirmesini, Oguz'un egitime ogretime, dolayisiyla ilme

verdigi onemi aciklamak icin bir ornek olarak vermek istedik.

Su halde bir musluman olarak oncelikle kendi dini ve ahlaki degerlerimizi asil

kaynaklanyla ogrenmeye ve ogretmcyc cahsmahyiz, Boyle ·bir temelden soma, ancak

45 Jung, C. Gustov, Dogu Metinlerine Psikolojik Yaklastm, cev, Ahmet Demirhan, istanbul 2001, s. 27. 46 Ayni eser, s. 32.

63

disandan alman her turlu Him ve degerlerin bir mikyasi olabilecektir. Aym zamanda, onlan sentez yaparak alabilme kabiliyeti gelismis olacaktir.

64

d.c) Yabanci Dil Ogrenimini Tesvfkl

Yabanci dile cok onem veren Oguz, kendisi de Farsca ve Arapca bilmektedir.

e) Siyasi Aerdan

e.a) Devlet Adamlanyla Miinasebetleri

Oguz, hayan boyunca siyasetle hie; istigal etmemis, hicbir siyasi firkaya uye olmarmstrr. Bilakis siyasi partiye girmeyi "fikri esaret" diye nitelendirmistir,

Bununla birlikte; cesitli zamanlarda kendisinden haberdar olan bazi devlet adamlanmn gorusme taleplerini kabul eder; onlarla dine, millet ve memlekete hizmetle ilgili meseleleri konusur, hicbir siyasi amac gutmeden telkinlerde bulunur, devlet ricalinin islam' a hizmetlerini saglamaya cahsirdi. Mesela Adnan Menderes zamamnda din derslerinin okul mufredatma konulmasina katkida bulunmustur,

e.b) Rusya'daki Tiirkler Meselesi

Oguz, Orta Asya Cumhuriyetleri'nde bulunan pek cok evliya ve ulema kabrinin ve pek cok insamn Rusya'nm isgalinde olmasmdan ve insanlann komunist rejim altmda zulum gormelerinden dolayi cok uzulurdu. Sovyetler Birligi'nin parcalanarak, oradaki muslumanlann bagimsizhgrru kazanmasi icin dua ederdi.

1950'de yakmlanna yazdigi mektupta soyle der: "Bir idarenin devami, kitle halinde imhdlara dayantr ve baska sure tle idame ettirilemezlerse; 0 idare son safhastna dayanmis, mevcudiyetini baska turlu muhaJazaya mahal ve imkdn kalmamts demektir. Rusya'da hal, butun dehseti ile bu merkezdedir. Boyle bir idare uzun muddet devam edemez. Elbette ytkilir ve gocer. Allahu Tedld'ntn ddet ve sunneti de zdhiri sebeplerin birbirini takip etmesi ile hadisdtt ale't-tedric vukua getirir. Ruslar yiktlacaklar, parca

65

parca olacaklar. Bunu durdurma imkdni bulunamayacak insallah. hep gorecegiz. Milletler kahr ve mahdan kurtulacaklar. Istikiallerini elde edecekler lehu'l-hamd, hifZ

ve eman icindeyiz ... "

Oguz, hayatta iken bu olaylar yasanmis, vefatmdan once Sovyetler Birligi'nin dagihsnu ve isgal altmdaki milletlerin bagirnsizhklanna kavusmasim gormustur.

e.c) Miisliiman Devletler

Oguz, ulke meselelerini ve dunya olaylanru yakmdan izler, haber bultenlerini mutlaka dinlerdi. Cesitli mesele ve olaylara orijinal yorumlar getirir, millet ve butun muslumanlar icin dua ederdi.

Irak-iran harbi sirasmda, iki musluman ulkenin savasmasmdan ve bos yere musluman karu akmasmdan dolayi cok uzulmus ve geceleri hie; uyuyamamisti. Bu olaylan degerlendirirken de: "Irak ve Iran'tn bastnda bulunanlar, pek cok canin gitmesine ihtiraslartyla sebep olmuslardir. Bunun lsldmiyet'le aldkast yoktur. Gunlerini gecirmeye, gun etmeye caltstyorlar. Diinya devlet erinin te 'siri alttndadirlar. Savas, gavurlartn bitmesini istedigi zamana kadar siirecektir. " demistir,

Korfez Savasi sirasmda yasanan ekonomik sikmtmm atlatilmasi icin dua etmesi istendiginde: "Mu'mine eza veren her (jey, musibettir. Musibet umumidir. Allah'tan gelen musibete, lisanen ve kalben rtza gosterilmelidir. Insan, Allah'tn verdigi nimetleri dusunus, elinden alinanla btraktlani ktyaslarsa, musibetin siddeti hafifler. Cenab-t Hakk'tn ihsan ettigi nimeti kul pesin altr. Karstligtnda hamd ve sukri; bildhare ibadetle oder. " seklinde cevap vermistir.

Goruldugu uzere Oguz, hadiseyi kader cihetiyle ele almistrr. Kaderin, insanlann yaptigr haksizhklar karsismda, adalet boyutuna dikkatleri cekmis, Adaletin yerini

66

bulmasi icin, kul olarak insamn icinde bulundugu hale sukretmesini ve kullugun gereklerine sikica yapismayi ongormustur.

e.d) Siyasi Partiler

Siyasetle rnesgul olmazlar, herhangi bir partinin desteklenmesi yolunda telkinde bulunmaz; dine ve millete faydah olabilecek durust, imanh, ehil ve tecrubeli kimselerin secilmesini ister. Onun tasvip ettigi idare, "milletin egemenligi, oyu, hurriyeti, hukuki esitligi esaslanna dayanan ve demokrasinin butun sartlanm, niteliklerini tasiyan Cumhuriyet idaresidir." Ona gore, bu idare aym zamanda Hulefa-yi Rasidin'in idare tarzma uygundur. Aym zamanda Kur'an ve Sunnet'in icerdigi mandya uygun olarak idareyi ongoren bir idare seklidir. Bir millet ve memleketi ancak boyle bir yonetim ve hukumet sistemi refah ve mutluluga kavusturabilmektedir, Onun icin Oguz, milletin butun fertlerinin boyle bir hukumetin kurulmasma ve olgunlastmlmasma cahsmasr gerektigini, kurulduktan sonra da her turlu bozulma ve tehlikelerden koruyarak devarn ettirilmesinin en buyuk bore ve gorev oldugunu bildirmektedir'".

1) Edebiyat A~lsllldan

Oguz, Asked Rusdiye'de Turkce ve husn-i hat ogretmenligi gorevlerinde bulunmustur. Oguz'un konusmasi akici ve fasihtir. Aym zamanda sairligi de vardrr, Sa'ban-i Veli hakkmda yazmis oldugu yedi tane siiri vardir, Peygarnberimize de yazdigi na'ti serifi onemlidir.

Hattat soyundan gelen Oguz, guzel yazidan da hoslanmaktadir. Bundan dolayi kendisine Hattatzade denilmektedir. Kendisi de Hattat Mustafa Izzet Efendi'nin

47 Oguz, Islam 'tn azu, s. 74.

67

yazismdan dolayi ona cok saygisi vardi, "0 yaztyi yazan elleri Allah yakmazr'" diyerek

ona verdigi degeri ifade etmistir.

hat eserlerinin orijinali

"Seyh Saban-i Veli Mtizesi'lnde

sergilenmektedir.

g) Iktisadi Acidan

Ticareti tavsiye ederdi. Ticarette durustluge riayete onem verirdi. Helal l~

yapanlann sarsmtiya maruz kalmayacaklanru, yikilmayacaklanm soylerdi.

Itidal nispetinde serbest piyasa ekonomisini, yikici olmayan rekabeti savunur,

ama rekabetten hoslanmazdi.

Oguz, kendisi de bizzat ticaretle ugrasrmsnr. PTT Bas Mudurlugu'nden emekli

olduktan sonra, Kastamonu'da kurulmus en eski sirketlerin, mutesebbis heyetinde yer

alan kaympederiyle birlikte ticarete devam ediyorlar. Yil 1947'de. 0 zaman istanbul'la

karayolu baglantisi yok, inebol'dan ticari mallar gelip gitmekte. 0 tarihlerde tenekeli

yakrt benzin ve gazyagi satmaya bashyorlar, Shell bayii olarak bunu yapiyorlar;

otomobil cikmadan evvel de Kastamonu'da iplikcilik ve dokuma isleriyle mesgul

oluyorlar. Karayolu yavas yavas agirhk kazanmaya baslaymca da akaryakit, otomobil,

yedek parca gibi islerle ticarete devam ediyorlar. Daha sonra, ikinci kusak olarak, iki

biraderi bu ticareti devam ettiriyorlar. Onlar da ticareti terk ettiklerinde de UyUncu kusak

olarak devreye Oguz'un oglu Abdulhahk Oguz giriyor. 0 da avukathkla birlikte ticareti

surduruyor.

Ancak Oguz, oglunu oncelikle hukuk alarunda tahsil yapmasi icin yonlendiriyor.

Abdulhahk Oguz soyle naklediyor: "Ben Kastamonu Lisesi ikinci siruftaydim. Meslek

48 Oguz, 12 Buyuk Veli, s. 395.

68

secme asamasi idi. Daha onu dusunmeye baslamtsttm ki, babam "sen hukuk tahsili yapacakstn, kendini ona gore haztrla" dedi. Bunun gerekcesini bana izah ederken soyle

dediler: "Oglum tarihi tetkik edersen hep onemli icraat yapml§, iz blrak'ml§ ki§ilerin

ekserisinin hukukcu oldugunu gorursiin. Aynz zamanda hukuk tahsili, insantn gozuni: acar, ufkunu acar. On un icin bu tahsili yapacakstn. Hukuk tahsilini bitirdikten sonra da istedigini yapabilirsin. Kaymakam olabilirsin, hakim, avukat olabilirsin, istersen ticaret de yapabilirsin. Ama bunlartn hepsinin temelinde bir hukukf bilgi ve gorii§ sahibi olmak elzemdir." beni boylece ikna etmislerdi. Ben de baska hicbir meslek dusunmedim. Istanbul Hukuk Fakultesi 'ne girdim. Orayt bitirince Kastamonu ya geldim. Avukatlzk ruhsattmi aldim ve bir buro acttm. 0 zaman dayimlar ticaret faaliyeti icerisindeydiler. Ben avukatlzk yapalz 40 ytl oluyor. Ancak daytmin biri Kastamonu'dan aynlip Istanbul 'a intikal etti. Ticareti btrakii. Digeri de pek aktif calisamaz hale geldi. Bunlara paralel olarak ben de mesleki avukatlzk faaliyetlerimi yavas yava§ azaltarak aile sirketleri vasttastyla onlartn yapmakta olduklart hizmetleri yerine getirmek uzere 0 tarafa agtrlik verdim. Bugun yine ayni durumda % 99 ticaret agtrlikli olarak faaliyetimizi surduruyoruz. "

Bu ticaret faaliyetinin dorduncu kusagmda Oguz'un ismini tasiyan torunu Muhammed (Mehmet) Ihsan Oguz devreye girmistir. Su an buyukbabasmm mirasi olan ticari faaliyetleri yurutmektedir.

Oguz'a gore once ticaret sonra ziraat daha sonra da sanat gelir. Ziraat ve sanat, ticarete gore daha gUy ve yorucudur. Stirekli bedeni cahsmayi gerektirir. Ticaret ise daha kolay; faydasi ve sonucu daha buyuk olmaktadir, Durustluk sartiyla,

Oguz, ticaretin onemini belirtmek tlzere, Peygamberimizin peygamberlik gelmeden once, ticaretle mesgul olmasim, ashab-i kiramm da genellikle ticaretle mesgul

69

oldugunu sayler. Ona gore, tiearet Allah yolunda arnel ve dogruluktan aynlmarnak . sartiyla, manen terakki etmeye engel degildir. Aneak cesitli dunyevi isler ve ticari

mesguliyetler icinde manen ilerlemek ve amaca erisrnek kolay bir i~ degildir. Oguz'a

gore bu guclulugun recetesi 0 tiearetin zevkini kalbe sokrnarnak onun tutkunu olarak muhabbet atesini sondurmemek; onunla mesguliyeti, ebedi hayati kazanmanm vesilesi olan dini ve manevi fiil ve gorevleri aksatacak dereceye vardirmamaktadrr'". Yani Oguz, el karda gonul yarda felsefesiyle hareket edilmesini tavsiye etmektedir.

49 Oguz, Mektuplar, c. 2, SS. 38-39.

iKiNCi BOLUM

M. iHSAN OGUZ'UN TAsAvvuFI GORU~LERi

1. TASAVVUF

Mutasavviflann icinde bulundugu ortam ve ruhi hallere gore tasavvufun ne

oldugu hakkmda iki binden fazla tamm yapilnnsnr'. Mesela; ibn Arabi "Tasavvuf, ildhi

ahldkla ahldklanmaktzr,,2 derken es-Serrac ise "Allah 'in ildhi keldmtru anlamak ve ildhi

hitabindan hukum cikarmak uzere, dostlarznzn gonlunu ar;tzgz bir kesf ve ilham ilmidir,,3

seklinde tammlamaktadir. ibn Haldun da dunyayi terk ederek Allah'a yonelme ve halkm ragbet gosterdigi seylerden uzaklasmak" oldugunu soylemektedir.

Robert Frager'a gore tasavvuf, psikoterapi gibidir; ancak geleneksel

psikoterapinin hedefi, nevrozlu kisilik ozelliklerini ortadan kaldirmak ve bireyin

topluma adapte olmasma yardrmci olmaktir, Tasavvuf yasantismm gayesi, negatif

kisilik ozelliklerini degistirmek, kalbi acmak ve icimizdeki derin irfanla temas kurarak

Allah' a yakrnlasmaktir'.

Genel olarak tarnmlardan cikaracagimiz sonuca gore, tasavvuf Kunin ve siinnet

ekseninde bilfiil has kul olabilme cabasidir.

Oguz' a gore tasavvuf, zahirde ve batmda dinin hukumlerine ve adabma tam

uymak, bunlan karakterin bir parcasi haline getirmek ve bunlan kazanmaya bagli olarak

1 Sunar, Cavit, Tasavvuf Tarihi, Ankara 1975, s. 164. (Sadece Nicholson bile seksen kadar tammi kronolojik bir sekilde ortaya koymustur.) Bkz. Cebecioglu, Ethem, "Prof.Nicholson'm Kronolojik Esash TasavvufTammlan", AWFD, Ankara 1987, s. 29.

2 ibn Arabi, el-Futuhatu'l-Mekkiyye, Beyrut trs., c. 2, s. 351.

3 es-Serrac, EM Nasr, el-Liima' (islam Tasavvufu), Haz. Hasan Kamil Yilmaz, istanbul 1996, s. 20. 4 ibn Haldun, Mukaddime, cev. Z.K. Ugan, istanbul 1970, s. 544.

5 ..

Frager, Robert, Kalp, Nefs ve Ruh, cev, Ibrahim Kapakhkaya, Istanbul 2004, s. 124.

70

insanda Allah'rn ve Rasulullah'm feyzinden olusan yuce haller, ovulecek nitelikler ve

guzel ahlakhr6.

tasavvuf, kulun elest bezminde sahip oldugu dogalhgim, dunya

aleminde Allah'rn gosterdigi cizgide yeniden kazanma surecidir.

Oguz, tasavvuf yolunda olup kemale giden salikler icin tasavvufa soyle bir

anlam yukler: "Tasavvuf, bir baktma bekleyis ve tzdtrapttr." Ona gore bu izdirap,

Allah' a kull ukta bir an tecelliden yoksun kalmaktan ve yukselisi beklemekten

kaynaklanmaktadir 7.

V arolustaki izdirap da ayni mahiyette sayihr, Schuon bu konuda soyle der:

"Yarattct 'ntn direkt temsilcisi olacaklar, daima kuller icinden fiskirtr. ,,8 Bu da bize,

yuce, asil ve kamil insanlann cilelerle, izdiraplarla tekamule erdigini gostermektedir.

Yani cile ve sikintilar, insani olgunlastirmakta, insanm potansiyellerinin inkisaf

edebilmesine zemin hazirlamaktadir, Ancak bu acilan, izdiraplan yasama gucu veren,

onlara yuklenilen anlamdir. Boylece acilar "bir anlam buldugu anda aci olmaktan

ctktyor. ,,9 Peygamberimiz (s.)'in "Insanlarin tzdtrap yonunden en aglr yuku cekenleri

nebiler olmustur. Sonra onlara yakzn olanlar, sonra da bu yakznlara yakzn olanlar

gelir ... ,,/0 buyurmasi bize, herkesin ulasacagi hedefe yukledigi anlamm derinligine ve

yuceligine gore, cileden, izdiraptan nasiplenecegini gostermektedir. Zira, "Izdirap,

kabul olunan dualartmtztn dilidir. ,,]1 Nitekim hedefi ali olan insanlarm en btiyiik

dualan izdrrap duasi olmustur.

6 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 408. 7 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 20.

S Schuon, Frithjof, Understanding Islam, USA 1972, s. 90.

9 Frank, Victor, Insantn Anlam Araytsi, cev. Selcuk Budak, Ankara 2000, s. 107. 10 Darimi, Siinen, c. 2, s. 339.

II Topcu, Nureddin, Var Olmak, istanbul 1999, s. 76.

71

Su halde tasavvuf, kullulcta terakki etmek icin zora talip olanlann daha fazlasi

yok mu diyerek gozlerini yukseklere dikip, kurbiyeti kazarnna adma bekleyis ve izdirap

icinde bulunmalandir. Zira, bu izdirap onlan, ateste yernegin pismesi gibi yakip

kavurarak adeta ruhun hamhgmi pisirip, gelismesini saglamaktadrr, Bu acidan bilincli

bir izdirap hali onem arzetmektedir.

Oguz, tasavvufu, insanm yaratihsi ile baslatir ve ona gore Hz.Adem ile baslayan

tasavvuf, son kemal halini Peygamberimiz (s.)'de bulur12.

Buradan anlasiliyor ki tasavvuf, bastan beri yasanti itibariyle reel halde var

olmus ve olmasi gereken bir hal idi. Bir kavram olarak sistemlestirilmesi daha sonralan

olmustur. Hz.Peygamber (s.)'den sonra gorulen Islam'dan uzaklasmaya bir tepki olarak

zuhd hayatina ihtiyac hisseden insanlann zuhdane tavn daha soma sistemleserek

karsimiza islam tasavvufu olarak ciknustir':'. Ileriki asamalarda tasavvuftaki usullerin

farkhhgi tarikatlan olusturmustur'".

Tarikat; tasavvuf yoluna girenlerin, kendilerine mahsus bir yoklukla menzilleri

asip, manevi makamlarda yiikselerek Allah'a ulasmalan uzerine kurulmus bir

egitimdir':', Tasavvufun tarikat adr altmda kurumlasrrus olarak ortaya 9lkl~l ise,

Islam'da din! tecrubenin olusumuna bicim ve yon vermek konusunda onemli bir faktor

Oguz'a gore tasavvufun hedefi, Allah'm manevi yakmhgi, marifet ve nzasidrr.

Bu ii<; temel esasi kazanmanm yolu da Kur'an ve sunnet eksenli yasamaktir. Ancak

Oguz, insamn nefis, seytan ve dunya kiskaci altinda Kur'an ve sunnetin htlkmu altma

12 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 408.

13 Bkz. Altmtas, Hayrani, TasavvufTarihi, A.D.i.F Yaymlan, Ankara 1986, ss. 1-11. 14 Ha'ni, Muhammed b. Abdullah, Addb, cev. Ali Husrevoglu, istanbul 1985, s. 7.

15 el-Kasanl, Abdurrezzak, Mu 'cemu lsttldhdti's-Siifiyye, Kahire 1990, s. 65; el-Curcani, Ali b.

Muhammed, et-Ta'rifat, MISlr 1306 H., s. 61.

16 ikbai, Muhammed, Isldm'da Dini Tecriibenin Yeniden Dogusu, cev, Ahmed Asrar, istanbul 1984, s. 15.

72

girebilmesinin zor oldugunu belirtir. Ona gore bu baglamda tasavvufta iki onemli esas

vardir: Birincisi, Kur'an ve sunneti yasamak konusunda samimi olarak tum gucuyle

gayret gosterme; ikincisi bagh oldugu kamil murside gonulden sevgi duymaktir'".

Oguz burada, tasavvufun merkezine kamil mursidi koymaktadir, Bu da

gosteriyor ki, tasavvufta nefsin yola gelmesi, ihtiraslanndan vazgecebilmesi, emir ve

yasaklara uyabilmesi icin, salikin gucune gii<; katan en onemli unsur kamil mursiddir,

Salike dusen, muhabbet saikiyle bu yolda samimi olarak gayret gostermesidir,

Oguz'un tasavvuf anlayismda denge cok onemlidir. 0, lslamiyet'in dogusundaki

Peygamberimizin (s.) yasadigi gibi durn bir islam! yasantiyi, ayaklan yere basan bir

anlayisi ongorrnekte ve her firsatta ifrat ve tefritten uzak bir hayati tavsiye etmektedir.

Bu konuda soyle der: "70 yasimi gectim. Elli ytldtr okumakla, arasttrmakla hayattmi

gecirdim. lstedigimi bulamadtm. Okumaktan btktim. Merasime, soz ve dusunceye,

taklide dayanan eskimis tasavvuftan bezdim. Hak Tedld ya stgtnarak kurtulmami

istedim. Simdi her turlu gurultuden kurtulmus olarak ilk nesil muslumanlannin yolunu

izlemeye calisiyorum.

tn nesil muslumanlarin tasavvufu, Allah'tn kitabinda ve Hz.Peygamber'in

sunnetinde yer alan hukumlere tam bagltltkttr. Bu bagltltk, yoruma kacmamak, iman,

ilim, amel ve ahldkta dosdogru ve ihlasli oZmak, yeme icmede, insanlarla gorusme ve

muamelede olcuyu koruma, kesif ve olaganustu hallerin vesilesi olan yalnizlik; rile,

nefsini dunya nimetlerinden altkoyma ve benzeri seylerden uzak kalmak ve her hal ve

isinde Kur 'an ve sunnetin gerektirdigi gibi hareket edip hicbir sekilde astnliga

dusmemek gibi hususlardir. Kulu Allah 'a ulastiran da ancak bunlardir. ,,]8

17 Oguz, Mektuplar, c. 1, ss. 265-266. 18 Aym eser, c. 2, ss. 326-327.

73

Buradan anlasildigi tizere, tasavvuf, bir nevi hayatta hem ic hem dis alemde

dengeyi kurabilmektir. Nitekim "Allah 'in sana verdigi seylerden ahiret yurdunu da

gozet, diinyadaki pay1nl da unutma. ,,19 ayet-i kerimesinin fehvasmca her seye layik

oldugu degeri vererek dengeyi yakalamak esastir.

"Td Hd, Sana Kur 'an '1 stkinttya ugraman icin indirmedik. ,,20 ayet-i kerimesi de

insanlann tasavvuf adma kendilerine ifrat derecesinde yuklenmelerinin Kur'an'm

ruhuna aykm oldugunu gostermesi acismdan onem arz eder. Bu dogrultuda imam

Rabbani, din]' hukumlere ilave edilen seyleri bid'at21 olarak tammlarken; Murad-i

Buharide gecerli bir neden yokken dini emirlerden mustehab veya vacib ve sunnet gibi

seyleri terk edip, seriatla sabit olmayan riyazat ve mucahede sayilabilecek bir ibadetle

mesgul olmanm hos olmadigmi ve seriatta bulunmayan bir ibadeti yapmanm da bid'at

oldugunu ifade etmektedirr'.

Oguz, tasavvufta temel sartlann dismda oncelikli olarak su hususlarda

muridlerini uyarmaktadir: Bu yo Ida kisinin Kendi istek ve iradesiyle tanmmasi ve sohret

bulmasi yasaklanrmstir. Cunku sohret afettir. Bu yolun en onemli geregi, her hal ve iste

daima adi sam belirsiz olmak, dindar ve ibadet ehli sayilmaktan, hakkmda iyi zanda

bulunulmasmdan kacimlmak, Hakka karst olan kulluk veibadetini halktan gizlemek,

Kendi manevi halini hie kimseye bildirmemek, en bilgisiz siradan kim seler gibi

gorunmektir. Oguza gore gercek tasavvuf budur. Aynca Oguz, ihvanlann birbirlerini

tanimalan, disanya karst manevi baghligi kimseye sizdirmamalan, baskalanna karst bu

19 Kasas 28/38. 20 Til Hll, 20/1-2.

21 imam-l Rabbani, Ahmed el-Faruki es-Serhendi, el-Mektubdt, istanbul trz., c. 1, m. no. 47, s. 186. 22 Simsek, Halil ibrahim, Osmanli 'da Muceddidilik, XIIIXVIII. Yi.iZY1I, istanbul 2004, s. 246.

74

konuda bilgisizlik icinde bulunmalanm, yapilmasi zorunlu seyler arasmda

zikretmektedir23.

Bu durumda soyle bir sonuca varmaktayiz. Oguz, muridlerine ihlasm ozunu

kazanmayi hedef gostermektedir, Ihlasi zedeleyecek her turlu nefsin menfezlerini

gostererek, bunlara karst uyamk olmayi zaruri gormektedir. Adeta Oguz, muridlerinin

safhgi, dogalhgi kazamp dupduru bir insan olabilmeleri icin adeta topraga

gomulmelerini ongormektedir. Kisinin para, makam, sohret gibi sahip oldugu degerlerle

degil de, Allah'm kendisine tevdi ettigi potansiyelleri, butun dogalhgiyla gercek fitrata

sadik kalarak yeniden nesv U nema bulabilme adma bunu ongormektedir. Bu manay:

te'yid sadedinde su veciz hikrneti zikredebiliriz: "Varligtni bilinmezlik topragina gam.

Zira gomulmeyen ~ey bitmez. Bitse de netice itibariyle tam olmaz. ,,24 Yine buna paralel

olarak ibn Ataullah, Allah'm cagnsma icabet etmek ve O'nun huzuruna yaklasmak icin,

kullukta tenakuz teskil eden yani kalbi hastahga sevk eden benlik, enaniyet, kibir, gurur,

ucub, kompleksler gibi insani vasiflardan siynlmamn gerekli oldugunu ifade

k di 25 etme te If .

BUtUn bu aciklarnalann sonucunda diyoruz ki; bedenin hastahgi, hangi i~ icin

yaranlmissa, onu yapmamasmdan kaynaklamr. Mesela; elin hastaligi tutamamak, gozun

hastaligi gorememek gibi. Bunun gibi kalbin hastahgi da, hangi is icin yaratilmis ise

onu yapamamasidir. Kalp; ilim, hikrnet, marifetullah, Allah sevgisi, Allah'a ibadet,

Allah'i zikirden zevk almak, Allahu Teala'yi butun arzulan uzerine tercih etmek ... icin

yaranlrmstir". Nitekim Allahu Teala soyle buyurmustur: "Ben cinleri ve insanlari

23 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 259.

24 Sernubi, Abdulmecid, Serhu 'l-Hikem, Beyrut 1997, s. 24. 25 Aym eser, 43.

26 Gazali, EM Hamid b. Muhammed, lhyau Uliimi'd-Din, Beyrut 1982, c. 3, s. 143.

75

ancak bana kulluk etmeleri icin yaratttm. ,,27 Bu da bize gosteriyor ki, fiziksel oldugu

kadar ruhsal gercekligi ile bir butun olarak e1e almmasi gereken insarr", tasavvufla

beden ve ruh arasmda duygu koprusunu kurarak dengeyi bulur. Bu noktada tasavvufun

kazandrrdigi en onemli sey: Bu ikili birlik icinde her seyi yaratildiklan maksat uzere

yasarnayi ogretmektir. Ancak "marifet, iltifata tabidir" sozunim geregince tasavvufta

ogrencinin yani muridin durumu da onemlidir. Onun icin Oguz, kendisine ogrenci

olacak muridlerde su ozelligi arar: "Bize yalniz Hak ve hakikat istegi ile susuzluk ve

hararet icinde durmadan yananlar laztmdtr. Oyle bir susuzluk ve hararet ki, uzerine

denizler, okyanuslar dokulse sondurmeli. ,,29 Bu da gostermektedir ki, tasavvufun

ongorduklerini gerceklestirebilmek icin, insanda hedef noktaya kilitlenmis yakici bir

arzu ve bu arzuya bagh olarak olusan muhabbet ve durustluk olmahdir.

Oguz'un tasavvuf anlayismda, isyan ruhu tasiyan bir benligin, divaneligin tasvip

edildigini gormekteyiz. Soyle demektedir: "Bu yolda biraz cunun laztmdtr. Bu cunun;

emre imtisdl, nehiyden ictindb hususundaki kuvvet-i irade, siddet-i azim, gayet-i aN ve

hararet mdndsinadir. Ukald-yi mecdninden niceleri vardtr ki, akl-t meas erbdbi

anlardaki ahvdl-i acibe ve garibenin keyfiyyet ve mahiyetini tayin ve idrakten dciz ve

h . I l d ,,30

asir 0 mus ar tr.

Oguz'un buradaki cunfmluktan (delilikten) kasti, mevcut dtizenin ve kuralm

aksine, Kur'an ve sunnetin ozune donus adma, insamn yeniden yapilanmasiru saglayan,

yaratici, dinamik ve motive edici bir cilgmhktir. Bu cilgmhk, isyan ruhuna sahip

insanlarda daha cok tebaruz etmektedir. Bu ruha sahip insanlardan Imam-i Rabbani ve

M. ikbal'i ornek verebiliriz. imam Rabbani'nin Islam'a yonelmis, maddi ve manevi her

27 Zariyat, 51156.

28 Jung, Gustav Karl, Insan Ruhuna Yonelis, cev. Engin Buyukinal, istanbul 2001, ss. 25-30. 29 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 26l.

30 Ayru eser, c. 2, s. 445.

76

turlu saldmya reaksiyoner bir tavirla gogus gererek baslattigr tecdid hareketi ", ondaki

isyan ruhunun kazandirdiklanm gostermesi acismdan onem arzetmektedir. Cagm

Mevlana'si olarak tanimlanan M. lkbal'de32 bu ruhu bariz bir sekilde gormekteyiz, Bu

noktada Ikbal soyle der: "Kiyam zamantnt kendin belirle! Ask ve cilgtnlik namaztnin

ezani yoktur ... Allahu Ekber'in yantsi bes vakit namaza sigmaz; 0 namazda ktraat, iki

dunyaya meydan okumakitr. ,,33 "Sehrin mescidinde oyle feryad edelim ki, mollanin

gogsundeki gonul erisin ,,34 ve yine akil ile divaneligi bagdastirrms olarak soyle der:

"Bilmiyorlar mt ki, delilikte kemdller vardir. Elverir ki onu dag ve baytrdan vazgecirip

aramiza alaltm ve insan terbiyesinde ondan yararlanaltm. ,,35

Butun bunlardan Oguz'un Kur'an ve siinnete siki bagh bir bir tasavvuf

anlayisma sahip oldugu ortaya cikar. Hz.Peygamber ve sahabe nasil yasadiysa, onlan

ornekleme yoluyla benimseyip uyguIamak, onlann rengini almak, selefi izlemek,

tasavvufun en onemli temel tasidir, Tasavvufta dengenin goz onunde tutulmasi, ifrat ve

tefritten kacmilmasi Allah'm nzasma daha uygundur.

Bu baglamda Oguz, mevcut tasavvuf anlayismdaki asmhk ve istismarlara karst

isyamm eserlerinde onemle vurgularken, cevresindeki muridlerini de bu hususta

uyarrms ve onlann Kur'an ve siinnetin ruhuna uygun yetismesi icin gayret gostermistir,

Tasvip etmedigi mevcut din anlayisma toplumun sartlanm goz onunde

bulundurarak gosterdigi tepki yonuyle Oguz'u, ozelliklc lmam-i Rabbani'ye ve Ikbal'e

benzetmekteyiz. Aralanndaki fark, usul farkhhgidir. Kisaca Oguz'un adeta nabza gore

31 Bkz, Cebecioglu, Ethem, lmam-i Rabbani Hareketi ve Tesirleri, Ankara 1999, ss. 6-94.

32 Schimmel, Annemarie, Cagtn Mevldnd'si Muhammed ikbal, cev. Senail Ozkan, istanbul 2001, ss. 13-

19.

33 ikbal, Muhammed, Armagan-t Hicdz, cev, Ali Nihat TarIan, istanbul 1968, s. 46. 34 Aym eser, s. 52.

35 ikbaI, Darb-i Kelim, cev. A.N. TarIan, istanbul 1968, s. 40.

77

seker verme kabilinden hareketle dinde tecdid adma yeniden bir yapilanmayi saglamaya

2. SEYR U SULUK

Seyr, sozluk ani ami itibariyle yol36 anlammda kullaruldigi gibi gezmek,

yurumek, gitmek'" anlamlanm da kapsar. Suluk ise, yola koyulmak, yolu yurumek, bir

meslek veya tarikata girmektir'". Tasavvuf literaturunde "seyr" ile birlikte "seyr li

sliluk,,39 seklinde kullamhr,

Tasavvufta ise, Allahu Teala'ya vuslata kabiliyet kazanmak uzere, guzel ahlak

sahibi olmaya cahsmakur''". Bir baska manaya gore de, bir mursid-i kamilin idaresinde,

Allah'a vuslata cikanlan ve insanm istidadi derecesinde, makam ve mertebelere ulastigi

manevi ve rum yolculuktur'". Bu durumda seyr u suluk, insanm sahsi yapilanmasmda

onem arzeden potansiyellerini; Allah adma bilfiil inkisaf ettirmek icin egitim surecinden

gecmesidir, diyebiliriz.

Oguz, seyr li suluku, egitici durumunda olan tarikat pirleri ve buyuk evliyalar

tarafmdan, Allah'm nzasim, marifetini ve kurbiyetini kazanmak icin konulmus ve

uyulmasi gereken usul ve adab olarak degerlendirir'f.

Oguz, her tarikatm, kendine ozel seyr u suluk usulu oldugunu, gidis yollan farkh

olsa da, sonucta bir maksat ve gayede toplandiklanm belirtir. Bu gaye ise kurbiyyet,

36 Cnrcani, Ta'rifat, s. 83.

37 Ragib, Isfehani, el-Mufreddt fi Gdribu 'l-Kur' an, Misir 1324, s. 294.

38 Ragib, a.g.e., s. 239; Kubra, Necmeddin, Tasavvufi Hayat, Haz. Mustafa Kara, istanbul 1936, s. 42;

Pakalm, M. Zeki, Osmanli Tarih Deyimleri ve Terimleri Sozliigil, istanbul 1983, c. 3, s. 286. 39 Enver Fuad, EM Hazzam, Mu 'cemu Isttldtt 's -Sufiyye, Ltlbnan 1993, s. 96.

40 Sulemi, EM Abdurrahman, Sulemi'nin Risdleleri, cev. Suleyman Ates, Ankara 1981, s. 223.

41 el-Makdisi, izzuddin Abdusselam el-Makdisi, Strlartn Cozumi: ve Hazinelerin Anahtari, cev. Hayri Kaplan, istanbul 2001, s. 90; Nicholson, Suluk, u, c. XI, s. 231; Uludag, Suleyman, TasavvufTerimleri Sozliigii, istanbul 1991, s. 128; Cebecioglu, Ethem, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sozlilgil, Ankara 1996, s. 637.

42 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 205.

78

marifet ve nzamn kazamlmasi, bu suretle de iki cihan saadetine nail olmaktir='. Bir

baska yerde Oguz, bu manaya paralel olarak bu gayenin, iman, arnel, ihlas gibi itikadi,

ser'i yukumluluklerin ve ameli hukumlerin ilme'L-yakin, ayne'l-yakin, hakka'l-yakin

mertebelerinde yasamak oldugunu belirtir. Ona gore buradaki onemli nokta, bu yakin

mertebelerini elde etmis olarak, gerekleriyle, siirekli bir halde, istikamet uzere olup,

zorlanrnadan amel edebilrnektedir. Oguz, bu anlarnda, insanm hayati boyunca istikamet

uzere olup, kazanilmasi gereken vasiflara sahip olarak, 0 vasiflarda istidat kesbetmenin

bir kernal hali oldugunu vurgular. Ancak bu kemalat, seyr fi sulukunu tamamlayan

insan-l kamil' de gerceklesmektedir 44.

Buradan anladigmuza gore, seyr fi suluk da ilim onemli unsur. Ardmdan ilmin

geregi olarak arnel geliyor. Bu amelin, istikamette surekliligi kazanabilrnesi icin, kulun

o amellerde istidat kazanmasi gerekmektedir. Yani Allah'm kullanndan yapmalanm

istedigi fiillerin, sahip olunmasmi istedigi vasiflann kolayhkla yapihr ve kolayhkla

sahip olunur hale gelrnesi suretiyle, guzel fiillerin ve ahlaki vasiflann insamn tabiatma

yerlesmesidir.

Gazali bu durumu ahlak (hulk) baglarmnda ele alir. Ona gore ahlak, ne marifet,

ne ilim, ne eylernden ibarettir. Ahlak, nefiste yerlesmis bir dururn olup, aym zamanda

eylernlerin dusunup tasmmaya luzum gormeden, kolaylikla nefisten sadir olan nefsin bir

durumudur. Eger bu durum akil ve seriat bakimmdan ovulen ve guzel sayilan islerden

olursa guzel ahlak, sayet kotu islerden meydana gelirse ona da k5tfi huy denir. Gazali'ye

gore, nefiste yerlesmis bir keyfiyetten kasid sudur: "Herhangi bir sebeple nadiren

maltni bir ihtiyac ugrunda sarfeden kimseye comerttir denemez. Comert olmast icin

maltni infak etme keyfiyyeti kendisinde yerlesmis, bir tabiat haline gelmis olmasi

43 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 205. 44 Aym yer.

79

laztmdir. ,,45 Bu duruma gore diyebiliriz ki, seyr ti suluk, msam guzel ahlak sahibi

kilarak, onu karakterli, sahsiyetli bir ins an yapar.

Oguz, temsil ettigi yolun, Yeni yol=Has yol olan adini "Tarikat-i Ahseniyye"

seklinde degistirdigini belirtir. Ona gore bu tarikatm sundugu yol, Naksibendiyye ve

Mticeddidiyye'den daha kuvvetli, cezbeli ve temkinli bir yoldur. Bu yolun seyr ti suluku

da, muradlara mahsus olan a'ladan esfele (Allah'm kulunu kendine cekrnesiyle) olan

seyr ti stiluktur46.

Tasavvuf literaturunde, murad, kendisinden agirhklan almrrus olan, saghk ve

afiyet icinde yuruyen kisidir. Kendisi ytik tasiyici degil, tasmandir. Muridi, ilmin

siyaseti yonetir, muradi ise Hakk'in gozetimi yonetir'". Murid, Allah'a vuslan arzu

eden, Allahin ahlakiyla ahlaklanmak isteyendir'". Murad, iradesi kalmamis olup,

halleri, makamlan, gecmis olandir. Murid, seven, murad sevilendir'". Ancak

kanaatimize gore, Oguz'un burada kastettigi mana, Allah'm Iutuf olarak, kulun kalbinde

sevgisini olusturmasi ve kendisine cekmesidir, Bu baglamda ona gore, muradlara

mahsus olan bu yolun bidayetinde cezbeye erilmektedir. Aym zamanda, bu yolun

nihayeti, bidayetinde mundemic bulunmaktadir'". Tipki bir agacm tohumunda koca bir

agacin hulasasmm bulunrnasi gibi. ibn Ataullah el-Iskenderi de bu anlamda "Bidayette

Allah 'a donmek, nihayetteki basartntn isaretidir. ,,51 der. Buradan anladigumza gore,

esasen insan, nihayetini, yani varmak istedigi hedefini, isin basmdaki durusuna gore

belirler. Dolayrsiyla burada bize verilmek istenen, vuslata ermek, Allah'rn ahlakiyla

ahlaklanmis kamil bir insan olma dusuncesine kilitlenmedir. Boyle bir hedefe

45 Gazali, Ihyd, c. 21, ss. 123-124.

46 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 235.

47 Sulemi, Siilemi'nin Risdleleri, s. 127.

48 Cebecioglu, TasavvufTerimleri ve Deyimleri Sozliigii, s. 526. 49 Aym eser, s. 516.

50 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 235. 51 Sernubi, Serhu'l-Hikem, s. 39.

80

kilitlenmis bir insan, daha yolun basmda iken hedefine varrms sayihr, Cunku Allah,

istemesini bilenlere, istedigini vermistir. Buna delil "Dua edin icabet edeyim ,,52

ayetidir.

Oguz, saliklerin dikkatini onemli bir noktaya cekerek, bu yolun simdiye kadar

gorulmernis, isitilmemis boyutta insam terakki ettirdigini soyler. Ona gore bu yol

Naksibendiyye ve Muceddidiyye Tarikatmm butun usill ve erkanlannm hulasasidir.

Bundan dolayi son derece kolay olup daha efdaldir53.

Oguz, bu ustunlugun gerekcesini soyle aciklar: "Bizim nisbetimiz (gonul

bagtmtz) sevgi nisbetidir. Peygamber'in nisbeti ve secilmislerin yoludur. Genellikle

once erilir, sonra seyr ii suluk gelir. Seyr ii suluk cezbenin icindedir." Ardmdan

"Muhabbet, cezbedir. " diyerek" muhabbetle cezbeyi aym duzlemde ele ahr.

Oguza gore, cezbe ahirete yonelme dusuncesinin gelismesi, ibadet ve kullukta

engelleri asacak guce erisilmesi, Allah'm emir ve yasaklanna aykin arzu ve iradelerden

gecerek, O'nun diledigi gibi hareket edilmesi, ibadet, marifet ve kullugun her seyden

once onemli ve sevgili tutularak, bunun asagismdaki seylere onem verilmemesi gibi

hallerin yerlesmesi ve sureklilik kazamlmasidu+'. Oguz, muhabbet ve cezbenin vehbi

oldugunu vurgularken, muhabbetin baslangic itibariyle iradeye bagh oldugunu

belirtmektedir56.

Bu dururnda Allah'm bir lutfu sonucu muhabbet ve cezbenin meydana gelmesi

icin, kulun bu Iutfa mazhar olabilecek konumda olmasi gerekmektedir. Cunku kulluk

adma ehl-i dunya birine de, kullugun gereklerine sanlmadan feyiz gelmez, muhabbet ve

52 Furkan, 25/72.

53 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 286. 54 Oguz, Mektuplar, c. 2, SS. 368-369. 55 Aym eser, c. 2, s. 369.

56 Ayru eser, c. 1, s. 337.

81

cezbe olusmaz. Bu manada Abdulehad Nuri Efendi soyle der: "Abd, ubudiyetini izhar

ve isbat etmedikce, Mevla ona ldytk tecelli etmez. ,,57 Kul, kullugun gereklerini yerine

getirrnek zorundadir. Bu temel sarttir. Bu temel sart yerine geldikten soma muhabbet ve

cezbe vehbi olarak olusur. Diger taraftan, Oguz'un verdigi anlama gore, cezbeyi, kulluk

bilincinin suur altma yerlestirilmesiyle elde edilen farkmdalik hali olarak

degerlendirebiliriz. Bu hal, psikolojide farkmdalik (awareness) olarak nitelendirilir.

Buna gore farkmdahk, kisinin kendi icindeki ve dismdaki dusunce, duygu ve algi gibi

bir uyanmm bilincinde olma halidir". Bu bilince sahip olan biri yasanunda bir anlam

bulur. Hayatmm gayesi bu anlama gore sekillenir. Bu manada Victor, " ... Logoterapinin

temel ilkelerinden birisi, insanin temel ugrasist, haz almak ya da actdan kacinmak

degil, hayatznda bir anlam bulmakitr. Insanin act cekmeye hazzr olmasznzn nedeni,

actstntn bir anlami olmaszndan dolaytdtr. ,,59 der.

Su halde, bir salik icinde bulundugu duruma, yukledigi anlama gore istekle

yoluna adim atacaktir. Iste bu istek ve anlamdaki derinlige bagh olarak muhabbet ve

cezbe birlikte olusur. Bu birliktelik de Allah'm rahmetini ihtizaza getirir. Mrknatism

demiri cekmesi gibi, Allah'm lutuflanm kendine ceker, Boylece muhabbet ve cezbenin

baslangici iradi olup, nihayeti vehbi olur, Buna delil su ayet-i kerimeyi verebiliriz:

"Bizim yolumuzda mucahede edenlerin, Biz yollartni acartz. ,,60

Oguz, seyr U sulfikta murside on em vermekle birlikte salikin ruhi gelisimini,

muhabbetini temin etmek icin onu Peygamber Efendimiz' e rabitaya yonlendirmistir. Bu

yonlendirmede soz konusu olan Peygamberimize (s.) on-onbes dakikadan az olmamak

liz ere 24 saatte (1-2-3-4-5) defa yapilmasi gereken rabrtadir. Bu rabita, yolun temel

57 Nazmi, Muhammed, Hediyyetu 'l-Ihvan, Ankara 1982, s. 236. 58 Budak, Selcuk, Psikoloji Sozliigu, Ankara 2000, s. 102.

59 Frankl VictorjnsanznAnlamArayl~l, s. 107.

60 Ankebut, /69.

82

diregidir. Oguz, bu rabitamn sonuc itibariyle bin senelik ibadet yerine gececegini one

surrnektedir'". Cunku salik, tufeyliyet'". sebebiyle Peygamberimizden (s.) bircok

manevi faydalara ve feyizlere nail olmaktadir,

Oguza gore, bu yolun en onemli avantaji, insamn kendi ozunde enfusi acidan

yapilanmasidir. Bu da ruhun annmasi ve salikin nefsani varhgindan gecmesi esasma

dayamr. Oguz'a gore buradaki onemli nokta, muhabbet ve cezbeye bagli olarak nefsani

varhktan gecmek, boylece nefsin duskun ve bagh oldugu her seyi kokunden yok ederek,

ondan tamamen kurtulmaktir'", Yani Oguz, muhabbet ve cezbeyi esas alarak, salikin

nefsani varligmdan kurtulmasi suretiyle hastaliga sebep olan mikrobun, kokunden

sokulup atilabilecegini bildirmektedir. Bu durumda esas mesele nefsin tezkiye edilmesi

ve ruhun saflastmlmasidrr'".

Ancak, nefsin tezkiye edilebilmesi ve ruhun saflasabilmesi icin, bu yolun en

onemli ozelliginden biri, sabir ve tahammulu son derece zor olan imtihanlarmm

olmasidir'". Bu imtihanlar ham altmm potadan gecirilmesi gibi insam tekamul

potasmdan gecirmektedir,

Bu yolun diger bir ozelligi de, seyr ii suluktaki vazife sirasmda, maneviyatm

msan uzerinde agirhk birakrnasidir. Y ani ask ve istiyakm zayiflamasi, huzursuzluk,

zevksizlik meydana gelmesi, ruh ve bedende bir tiir bitkinlik ve uyusukluk hali

61 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 237.

62Tufeyli'nin lugat manasi: Davet olunmaksizm, bir davet olunan ile ziyafete giden sahis demektir. Istilahta ise: Sultan-i Azimu's-San tarafmdan ziyafete davet edilen basvekilin, davet edilmedigi halde beraberinde getirdigi kimselere denir. Bunlar, basvekille olan iliskileri ve ozel durumlan sebebiyle, padisahm davetine, ona bagh olarak kanhrlar, Hizmetinde olduklan zat tarafmdan padisaha sunularak, O'na yakm olurlar. Padisahm iitifatma, mukafanna erisirler'". Oguz'a gore, bu yolda salikin elinden Peygamberimizin ruhaniyeti tutmaktadir'". Dolayisiyla buradaki basvekil, Peygamberimizdir. Peygamberimiz ise Allah' a en yakm kuldur. Boylece Peygamberimizle olan bu bag munasebetiyle, Allah salikin yollanm acar; salik, AIlah'm has kulu olur. Aym eser, ss.240-1

63 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 371.

64 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, ss. 236-237. 65 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 408.

83

gorulmesi gibi hallerdir. Oguz, bu durumu dolu bir testi uzerine bosalan suyun, her yarn kaplamasma ve testinin cevresini goremeyecek derecede suya gomulmesine benzetir. Oguza gore bunun sebebi, salikin feyz ve irsadirun kuvvetli olmasmdan ve kabiliyet kabmm pek az zamanda dolmasmdandir, Ancak bu durum seyr ii sulukun sonlanna dogru nihayet bulup daha sonra aska, sevke, zevk ve istiyaka donusecektir'".

Bu da bize gostermektedir ki, manevi alemin de kendine has bir atmosferi var.

Hayatm her doneminde dengenin yakalanmasi gerektigi gibi, manevi yonurnuzun de dengeye ihtiyaci vardir. Nasil ki, fazla besin alindigmda mide hazimsizhk problemine maruz kahr, aynen oyle de manevi olarak zikir, ibadet gibi hususlarda fazla yiiklenme olursa, manevi bir hazrmsizhk hali yasamr. Cunku yiiklenilen manevi kabm alam dardir. Bu durum mesebin bir yonu, diger yonunde ise ask ve muhabbete bagli olarak insarun ruhi yapisinda meydana gelen hazimsizhktir. Cunku ask ve muhabbet, siingerin suyu emdigi gibi, AIlah'm lutuflanm, rahmetini ... kendisine ceker. ins ani kendinden gecirir. Oguz'un burada vurguladigr yon, ask ve muhabbete bagh olarak, insanda olusan manevi halin bedene olan tesiridir. Bir sok halidir. Ancak bu hal, kisi ruhi gelisimini tamamlamaya yakm, manevi alaru genisledigi icin istikrar kazamr. Normal haline gelir. Demek ki insan ruhuyla bedeni birebir etkilesim halindedir; ruhtaki bir diizensizlik, bedeni etkisi altma almaktadrr, Bu konuda Yenicag hareketinin diinya capinda tamnmrs onculerinden Louise L. Hay, hayatmnzdaki her bedeni rahatsizhgm, zihinsel bir nedeni oldugunu soyler. Bunlardan en cok elestirme, kizgmhk, icerleme, sucluluk gibi dusunce kahplan, cesitli bedensel rahatsizhklara neden olmaktadir. Ornegin elestirme, yargilama, diger ahskanhk halini ahrsa, insanda eklem iltihabi gibi bir hastaliga yol acmaktadir. Kizgmhk, ofke bedende kabaran ve yanan bir iltihaplanmaya sebeptir.

66 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 237.

84

Uzun bir surecte yasanan bir icerleme insam zehirler yavas yavas tiiketir ve en sonunda

urlara ve kansere yol acar, Sucluluk duygusu surekli cezalandirrna pesindedir ve aciya

neden olur. Louise L. Hay'a gore, bu rahatsizhklann cozumunde oncelikle zihinsel

sebebi cozup ortadan kaldirmak icin icimize yonelmemiz gerekmektedir. ic;:

musahedesiyle kisi otokontrolunu saglayarak dengeyi bulabilir. lste bu, tasavvufta seyr

u sulukla kisi kontrol mekanizmasma islerlik kazandinr. Seyr u suluk esnasmda da

insanm ruhi yapismda bir gecis hali yasamr. Bu da bedene halsizlik, uyusukluk,

zevksizlik gibi haIler seklinde yansiyabilir, Ancak bu gecis hali, insanm ic

kontenjanlannm gelismesine bagh olarak etkisini kaybeder. Artik insan dengeyi

yakalamis olur.

Oguz, seyr ti suluk stirecinde, ruhsal gelisimin asamalanru, Imam-i Rabbani'nin

kesf ve tahkikine gore sabit olan 17 makami esas alarak degerlendirmektedir. Simdi

bunlan gorelim:

imam-l Rabbani'ye gore, insan on latifeden meydana gelmistir, Bunlann besi

emir halk aiemindendir. Emir alemi, yalmz "01" ernriyle var olan; halk alemi asamah

olarak yaratilan alemlerdir. Emir alemi, maddesiz ve cisimsiz, halk alemi maddeli ve

cisimlidir67. Emir alemi, maddesiz ve cisimsiz, halk alemi maddeli ve cisimlidir68•

Emir alemine ait bes latife "kalp, ruh, SIr, hafi, ahfa"dan olusurken; halk alemine

ait latifeler de nefis ile dort unsurdan (hava, su, ates, toprak) ibarettir. Iste insan, bu iki

alemin birlesmesiyle olusmustur. Emir ve halk alemi, latifelerinin, bedende belirli

yerleri; arsm yukansmda ve daha yukan makamlarda, soyut nurlar halinde birer asillan

67 Hay, L. Louise, Tum Hastaliklartn Zihinsel Nedenleri, cev, Semra Ayabasi, istanbul 2000, SS. 16-17. 680guz, Vahdet-i Vucud, s. 353.

85

vardir. Emir alemi latifelerinden herhangi bir latife, arsm yukansmdaki ashna

ulasmadikca fenaya vanlmaz69.

Emir alemine ait bes latifeden her biri, ulu'l-azm peygamberlerden bir

peygamberin rnesreb ve hakikatinden feyz alma yeridir. Soyle ki; Kalb, Adem (a.), ruh,

Nuh (a.) ve Ibrahim (a.); SIr, Musa (a.); hafi, isa (a.); ahfa, Muhammed Mustafa (s.)

rnesreb ve hakikatinden feyz alma yeridir".

Oguz, oncelikle seyr ti suluk dairelerini ve makamlann isimlerini bildirerek, bu

makarndaki ahvaIleri ve sirlan icmalen izah etmistir, Simdi bunlan gorelim:

1. Imkan Dairesinde Seyr

(Seyr u suluk sirasmda makam ve mertebelerin temsili sekilleri tasavvuf

yolcusuna daire halinde goruldugunden daire ifadesi kullanrlmistir.)

Imkan Dairesi, halk alemi ile Emir aleminden ibarettir. Manevi terakki once bu

dairede olur. Halk alemi ile emir alemi arasmda ars-i azam ara bir alemdir. Ar~-1 azam

her iki alemin hukum ve hallerinin aynasi yani yansima yeridir. Bunu bir sekil uzerinde

gosterecek olursak:

Imkan Dairesi

Yukan Yansi

Ahfanm Ash Hafinin Ash SlITm Ash RuhunAsh Kalbin Ash

Emir Alemi

Imkan

Dairesinin

69 Aym eser, s. 54. 70 Ayni eser, s. 356.

86

Imkan

Dairesinin

Ars-i A'zam Cennetler, Melekler Yerkure, Ins ana ait unsurlar, ins an

Halk Alemi

Naksibendiyye yolunda seyr ii sulfik once kalb latifesinden emir aleminden

baslamaktadir. Kalb latifesi71 emir alemi ile halk alemi arasmda gecit ve her iki latifeler

aleminin hukum ve hallerine ayna ve mahaldir. Bundan dolayi kalb latifesine "insani

hakikatlerin toplandigi "oz hakikat" denmis ve en kucuk alem kabul edilmisti, lmanm

nuruyla aydinlanan bu oz hakikat, "Yere gage sigmam, fakat mil 'min kulumun kalbine

stgartm. ,,72 haberiyle sereflenmistir. Kalp latifesi tasfiye edilip aydinlarunca da, uzerine

ilahi cezbeler iner, aslim hanrlamaya dogru yukselise baslar. Sonunda Allah'rn lutfuyla

arsm yukansindaki ashna ulasir, onda varhgindan gecip, Hakk'm feyz ve muhabbetiyle

hayat bulur, Soma diger latifelerin asillanndan ynkselerek, her birinde ayn ayn fena ve

bekaya ererek imkan dairesi seyrini kendi basma tamamlarms olur, Diger latifelerin

seyri de, boylece tek basma ve ayn ayn gerceklesir.

Fakat her salikin seyri, latifelerin hepsi ile olmaz. Y aratihs ve kabiliyete gore

bes latifenin her biri ile ayn ayn olur, lmkan dairesinin seyri sirasmda, Ehadiyyet

murakabesi ile mesgul olunur. Ehadiyyet murakabesi, ilahi Zat'tan kalbe feyzin gelisini

71 Latife: Manas) hos olan soz, espri ve saka gibi manalar ihtiva eden bir kelime. Istilahta ise hal inceliklerine sahip kalbe isaret eden bir kelime, zihinde parlayan, anlayisla zuhur eden, manasmdaki incelik sebebiyle anlanlamayan bir isarettir. Cebecioglu, Tasavvuf Terimleri, s. 470.

72 Acluni, Kesfu'l-Hcfa, c.I1,s.212

87

bekleme ve gozetmeye denir. Bu bakimdan, imkan dairesi seyrinde feyzin kaynagi Zat-i

Ehadiyyet'tir. F eyzin gelis yeri de kalb latifesidir73.

Emir alemine ait bu bes latifenin asillanndan her ust latife, asagi latifeyi

kusatmaktadrr. Oguz, bu noktalarda yamltici durumlann olabilecegini soylemektedir.

Soyle ki, bazilan latifelerin arsm yukansmdaki asillanmn, asagi alemleri kusatmasnu

mesela, ruhlar aleminin asagi alemdeki tasarrufunu, 0 alernlerin varolus sebebi olarak

gorup senelerce ruha tapmislar. Yaratilam Yaratici sanrmslardir. Gerci Allah'rn lutfuyla

boyle insanlar, bu tur suphe ve yarulgilardan kurtanlarak halin hakikatinden haberdar

edilmis ve yukan yukseltilmislerdir.

Oguz yine bununla ilgili, mutasavviflann marifete iliskin sozlerinin genelde kalb

makamma ait oldugunu ifade eder. Zira, ruh makammda kamil bir anlayis ile soz

soyleyenlerin sayisi azdir, Sir makammda cok daha azdir. Bircogu da imkan dairesinin

Ars'm yukansindaki kismi, duruluk ve mekansizhktan dolayi Sifat ve Zat mertebesi

sanrmslar, bazilan da "Ar~ uzerine istiva sirn, anlasilmasi gtic olan sirlardandtr"

demislerdir. Bu tur ifadeler yukan erememek, isin gercegini oldugu gibi bilememekten

ileri gelen tasavvufi yamlgilar halinde ortaya cikmaktadir". Bu durumda 0 kendinden

once gelen irfan erbabimn hatalanna isaret etmis olmaktadir.

2. Velayet-i Sugra Dairesinde Seyr

Vilayet-i Sugra dairesi maiyyet murakabesiyle baslar. "Her nerede olursantz

olun Allah sizinle beraberdir't'? ayet-i kerimesinin anlammdan ahnrmstir. Bu

murakabede Allahu Teala'nm kendi ile kainatin her zerresiyle beraberligi dusunulur.

730guz, Vahdet-i Vucud, s. 356. 74 Aym eser, s. 357.

75 Hadid, 57/4.

88

Oguz, emir alemindeki her bir latifenin asillannm Hakk'm srfat ve isimlerinin

golgesi oldugunu vurgular. Zira bu golgeler, birbirlerinin golgeleri halinde yaratilnus

olup, halk alemi varhk kazanrmsur. Bundan dolayi yaratilan her varhgm (Peygamber ve

melekler dismda) varolus hakikati Hak Teala'mn bu isim ve sifatlanndan bir isim ve

sifatm taalluk ve tecellisinin feyzidir. Eger bu isim ve sifatlar ve onlarm golgeleri

olmasaydi, sirf yokluktan ibaret olan alem varhga gelemezdi. Zira, Hazret-i Zat, hicbir

seye hicbir bakimdan muhtac degildir. "Dogrusu Allah dlemlerden mustagnidir" ayeti

mucibince alemle hicbir ilgi ve benzerligi yoktur. Ancak peygamberler ve meleklerin

ayn-i sabiteleri golge degil, isim ve sifatlann asillandrr'".

Iste bu isim ve sifatlann golgelerinin olusturdugu daireye Vilayet-i Sugra dairesi

denilmektedir. Bu dairede, Hakk'm isim ve sifatlanmn golgelerinin yakmhgma vararak

vilayetle muserref olanlar gercek gonul insanlandir".

3. Vilayet-i Kubra Dairesinde Seyr

Bu makamm hal ve nitelikleri, Vilayet-i Sugra dairesindeki hallere gore cok hos

ve incedir; ancak hie lezzeti yoktur. Lezzet alma Vilayet-i Sugra dairesinde olur.

Oguz, Vilayet-i Sugra seyri esnasmda kalb latifesinde buyuk bir genislik;

Vilayet-i Kubra seyrinde ise genislik gogsttn tamamma samil olup, ozellikle ahfa

latifesinde meydana geldigini ifade eder".

Oguz, gogsun acilma ve genislemesinin alametini soyle aciklar: Kazaya ve

kadere iliskin hukumlerde nicin ve nasil gibi vesvese ve itirazlarm kalkmasidir'",

760guz, Vahdet-i Vucud, s. 359. 77 Aym yer.

780guz, Vahdet-i Vucud, s. 340. 79 Aym eser, s. 382.

89

Bu makamda nefs tamamen ve kendiliginden fani olup mutmain olarak nza

makammm hakikatine yukselir. Oguz, bu makamda nefsin mutmainneye ulasmasmi,

diger tariklerin sulukunda olan 4. mertebesi (nefs-i mutmainne) olarak kabul

edilmemesi gerektigini vurgular. Cunku bu nefsin hakiki fenasi Vilayet-i Kubra

makammda olur. Digeri ise imkan dairesinde olup daha soma Vilayet-i Sugra'ya intikal

etmektedir80.

Bu vilayette, "Kabe Kavseyni Ev Edna" srmmn sureti munkesif olmaktadir.

Fakat hakikati Nubuvvet dairesinde meydana gelmektedir. Burada seyr-i afaki ve enfusi

yoktur. Tam ve kamil icazet ve mutlak hilafet makarm bu vilayettir. Fakat, ehli son

derece azdir. Vilayet-i Sugra ve Vilayet-i Kubra seyrleri zahir ismine taalluk eder. Batm

isminin seyri Vilayet-i Ulya' da baslar'",

4. Vilayet-i Ulya Dairesinde Seyr

Bu makamda salik, isim ve sifatlann asillannm asillan olan Zat-l Suurat

tecellisine ve bu tecelli perdesinden, zaman zaman Hak Teala'mn Zat tecellisine simsek

cakmasi gibi mazhar olur. Gercek anlamda "Tecelli-i Zati-i Berki" budur. Bu makamda

salik, zahir ve batm isimlerini tamamlayarak iki kanada sahip olur. Yukselisi ise bir

sonraki dairede olur82.

5. Kemalat-i Niibiivvet Dairesinde Seyr

Vilayet-i Ulya'da, suurat perdesinde zuhur eden Zat'm gercek anlamda simsek

misali tecellisi, bu makamm erenlerine daimi olur.Bu makamda Vahdet-i Suhud ve

Vucud anlayisindan eser kalmaz. Bu makamda "Kabe kavseyni ev edna" S1m meydana

80 Aym eser, s. 384. 81 Ayni eser, s. 388.

820guz, Vahdet-i Viicud, s. 389.

You might also like