Professional Documents
Culture Documents
ANKARA DNiVERSiTESl
SOSY.d"L BtLilviLER ENSTITOSO
TEMEL iSLAM BiLiMLERi (TASA VVUF T ARiHi) ANABiLiM DALI
MUHAMMED iHSAN OGUZ VE TASA VVUF FELSEFESi
(Doktora Tezi)
Hazirlayan Sevim YILMAZ
ANKARA - 2005
T.C.
ANKARA ONivERSiTESi
SOSY AL BiLI!v1LER Et~STtT-OsD
TEMEL iSLAM BiLiMLERi (TASA VVUF TARiHi) ANABiLiM DALI
MUHAMMED iHSAN OGUZ VE TASA VVUF FELSEFESi
(Doktora Tezi)
Dam~man
Prof.Dr.Ethem CEBECiOGLU A.U.ilahiyat Fakultesi Tasavvuf Tarihi Anabilim Dah Baskani
Hazlrlayan Sevim YILMAZ
ANKARA - 2005
T.C.
ANKARA DNiVERSiTESi
SOSY AL BtLiMLER ENSTiTOsD
TEMEL iSLAM BiLiMLERi (TASA VVUF TARiHi) ANABiLiM DALI
MUHAMMED iHSAN OGUZ VE TASA VVUF FELSEFESi
(Doktora Tezi)
Hazirlayan Sevim YILMAZ
Tez JUri Dyelerinin Adl Soyadl Prof.Dr.Ethem CEBECiOGLU
imzaSI
.................................
Tez Sinav Tarihi: .
I
ONSOZ
Esref-i mahlukat olarak yaratilan insan, bilkuvve esma-i ilahiye mazhardir.
Ancak; ben-i Ademin fitratma bir nakis gibi islenmis olan bu esmalan, fertler kabiliyetlerine gore tezahur ettirir. Iste insamn yaratihs gayesi; fitratina dercedilmis olan bu esma hazinesine, Cenab-i Hak namma islerlik kazandirmaktir.
Bu baglamda "sekli insaniyetten srynhp siret ve manadaki insaniyete sicrama yollanm arastiran ve insan-i kamil olmaya giden yollan gosteren" insamn kendini bilme ve yaraticismi tamyarak kendini gerceklestirme cabasi diyebilecegimiz tasavvuf, seyr ti suluk metoduyla bireyde potansiyel olarak var olan isimlere aktivite kazandmr ve kainatm bagnnda gizli olan isimler ile ins ani bir damar halinde Zat-i Uluhiyetin marifetine goturur.
Tarih boyunca, Hz. Peygamber'in verasetine sahip rehberler, bu marifetle zirveye ulasrms ve Cenab-i Hakk"n esma hazinesini butunuyle aksettirerek, insanhga ornek tablolar sunmuslardir. Iste boylesi rehberlerden biri de Osmanli'rnn son donemleri ile Cumhuriyet doneminde yasamis olan Muhammed lhsan Oguz'dur.
Gunumuz mutasavviflanndan olan Muhammed Ihsan Oguz, gunumuz sartlanm goz onunde bulundurarak, Islamiyeti her turlu kohne anlayistan, bid' atlerden, ifrat ve tefrit noktasmdan beri tutmus ve tasavvuf anlayisim Kur' an ve sunnetin ekseni uzerine oturtmustur. Bu konuda pek cok eserleri de bulunmaktadir. Bu acidan tasavvuf alanmda onemli bir yere haizdir.
Bu cahsmadaki amacmuz; tasavvufi yasantmm istikamet mecrasuu kaybettigi gunumuzde, Muhammed Ihsan Oguz'un tasavvufi goruslerini ortaya koyarak Islam'da tecdid adma gerek ferdi gerek toplumsal yapilanmaya bir nebze de olsa isik tutmaktadir.
II
Bu arastirmada elimizden geldigi kadar, ilmi objektiflige uyarak, gercekleri oldugu gibi ortaya koymaya gayret gosterdik. Bu noktada gayemiz, gercekleri objektif
bir duyarhhkla ortaya cikararak, Him ve kultur tarihimize hizmet etmektir,
Bu cahsma giris ve iki bolumden olusmaktadir. Giris ve birinci bolumde Muhammed lhsan Oguz'un yasadigi donem ve hayati hakkinda bilgiler verilmistir, lkinci bolumde ise, bu alanm terminolojisine ait kavramlar bashgmda tasavvufi gorusleri degerlendirilmeye cahsrlrmsur. Ancak, Muhammed Ihsan Oguz eserlerinde tasavvufun hemen hemen btitiln konulanm ele aldigi icin, biz onemli gordugumuz konulan esas aldik,
Bu cahsmamizda maddi ve manevi olarak engin miisamaha ve yardimlarma mazhar oldugum muhterem hocam Prof.Dr.Ethem Cebecioglu'na kalbi hurmet ve sukranlanmi sunanm, Aynca, bu cahsmada bizi destekleyen M. Ihsan Oguz'un oglu Abdulhalik Oguz'a, bolum asistannmz Vahit Goktas'a, arkadasim Hatice Ozturk'e tesekkurlerimi sunanm,
Gayret bizden, tevfik Allah'tandir.
Sevim YILMAZ Ankara, 2005
III
i<;iNDEKiLER
ONSOZ iC;INDEKiLER KISALTMALAR omts
A- KA YNAKLARIN DEGERLENDiRiLMESi
1. Kendi Eserleri
2. Diger Eserler
B- M. iHSAN OGUZ'UN YA~ADIGI DONEME GENEL BAKI~
1. Siyasi Dururn
2. Ekonomik, Egitim ve Dini Durum
a) Ekonomik Durum
b) Egitim
c) Dini Durum
I III VII I
I
1
2
3
3 13 13 17 19
nnuxct BOLUM
M. iHSAN OGUZ'UN HA Y ATl, Ki~iLiGi VE ESERLERi
1. C;OCUKLUK VE GENC;LiK DEVRi 26
a) Soyu, Ailesi ve Dogumu 26
b) Cocuklugu 27
c) Tahsil Hayati 28
d) Memuriyeti 29
2. T ASA VVUFI xtsnrot 30
a) intisab Ettigi Seyhleri ve Tarikati 30
b) Tarikat Silsilesi 37 IV
c) Icazet Almasi 39
3. MURSiD OLDUKTAN SONRAKi HA Y A TI 41
n\ lrsadi 4i
OJ
b) Faaliyetleri 43
c) Hastahklan 44
d) Cocuklan 46
e) Yetistirdigi Kisiler 46
f) Vefati 47
g) Eserleri 47
4. iHSAN OGUZ'UN KiSiLiK Y APISI 52
a) ins ani Acidan 52
a.a) Hediyelesmesi 52
a.b) Davete lcabeti 53
a.c) Misafirperverligi 53
a.d) Muridlerine Karst Davramsi 53
a.e) Kadmlara ve Cocuklara Karst Davramsi 54
a.f) Meczub ve Duskunlere Karst Davramsi 55
b) KaraktecAcasmdan 55
b.a) Sokaktaki Davramsi 55
b.b) Temizlikteki Titizligi 55
b.c) Yemek Adabi 56
b.d) Giyim Adabi 56
b.e) Musiki 56
b.f) Gures 57 b.g) Aile lcindeki Davramsr c) Dini Acidan
c.a) Kabir Ziyareti
c.b) Sadaka ve Zekat Dagitmasi c.c) Hac
c.d) Kur'an Okumasi ve Dinlemesi c.e) Kiyamet ve Mehdi Konusu
d) Ictimai Acidan
d.a) Islami Cemaatlere Y aklasirm d.b) Egitimi Te~viki
d.c) Yabanci Dil Ogrenimini Tesviki e) Siyasi Acidan
e.a) Devlet Adamlanyla Miinasebetleri e. b) Rusya' daki Turkler Meselesi
e.c) Musluman Devletler
e.d) Siyasi Partiler
f) Edebiyat Acismdan
g) lktisadi Acidan
iKiNci BOLUM
M. iHSAN OGUZ'UN TASA VVUFI OORUSLERi
1. TASAVVUF
2. SEYR U SUUJK
3. TEVHiD
4. VAHDET-i VUCUD
v
57 58
58
58 59 59 59 60 60 60 63 63 63 63 64 65 65 66
69 77 96 102
VI
5. SEYH 129
6. NEFS 135
7. KALB lA'l
~"T.J
8. RUH 148
9. MUHABBET 155
10. RABITA 162
11. MURAKABE 169
12. ZiKiR 175
13. iNSAN-I KAMiL 185
14. DUA 192
15. iBADET 198
a) Namaz 203
b) Hac 206
16. iLiM 208
17. SOHBET 219
18. DUNYA 226
19. RUYA 232
20. KERAMET-KESF 237
21. iHLAS 247
22. RIZA 254
23. KADER 257
SONU<; 269
BiBLiYOGRAFY A 272 •
a.g.e. AOiFD bkz.
c.
Haz.
Ktp.
no.
s.
s.
ss.
cev.
vr.
vn
KISAL TMALAR
: Adi gecen eser
: Ankara Universitesi llahiyat Fakultesi Dergisi : Bakimz
: Cilt
: Hazirlayan
: Kutuphanesi : Numara
: Sayfa
: Sallallahu Aleyhi Vessellem : Sayfalar
: Ceviren
: Varak
-. ...
l:' .
' .. '
I i!
. ~:
cmts
A- KA YNAKLARIN DEGERLENDiRiLMESi
1887 -1991 yillan arasmda, Osmanh Devleti ile Turkiye Cumhuriyeti
donemlerinde yasanus olan Oguz'un hayan, eserleri, sahsiyeti ve tasavvuf anlayisiyla
ilgili olan bu cahsmarmza gecmeden once, arastirmarmzm esasmi meydanagetiren
kaynaklann tahlil edilmesini uygun gorduk,
1. Kendi Eserleri
Oguz'un tasavvufi gorusleri hakkinda birinci derecede kaynaklar, tabii olarak
kendi eserleridir. Bu eserler Oguz vakfi tarafmdan basilrms olup eserlerin orjinali de
Latin harfleriyle kitabm biinyesindedir. Onun eserleri arasmda tasavvufi goruslerini
degerlendirmek icin en cok referans gosterdigimiz kaynaklar sunlardir:
a) Vahdet-i Vucud: Bu eser bir giris ile ii<; bolum ve bir de son bolum olmak
uzere bes bolum halinde duzenlenmistir, Giris bolumu, kitabm iyi anlasilmasi icin iki
onemli husus teskil etmektedir. Birinci husus, bu eserin yazilmasindaki esas
kaynaklardir, Bu kaynaklarm muellifi lmam-i Rabbani ve oglu Muhammed
Ma'sum'dur. Ikinci husus, Imam-i Rabbani'nin kesf ve arastirmasiyla ummete
aciklanmasi emredilen seyr ii suluk makamlandir. Birinci bolum, seyr 11 suluk esnasmda
yasamlan vahdet-i vucuda ait hal ve musahedelerdir. Ikinci bolum, vahdet-i vucud
makamma gelmeden, bazi kisilerde meydana gelen hayali vahdet-i vucud halleri,
ucunct; bolurn, vahdet-i vucud ehlini soz ve yazi ile taklide kalkisanlann bozuk halleri.
Son bolum, Imam-i Rabbani'nin mektuplarmdan alman onemli bilgiler ile Muhyiddin-i
Arabi'nin vahdet-i vncuda dair goruslerinin karsilastmlmasi. Bu eserin ilk baskisi
1970'tedir.
... J. .~.
it ,~.
I .:: .
. R-
.:~i 'i'-·
~.
., I,-l!
"4;'
2
b) Mektuplar: iki ciltlik bir eserdir. Bu eser, Oguz'un muridlerine ve bazi ilim
ehline yazdigi mektuplar derlenmistir. Bu mektuplar, Oguz'un tasavvufi goruslerine ait
onemli bilgiler sunmaktadir, Mektuplara Oguz Vakfi tarafmdan sira numarast ve
konusunu belirten bir bashk konulmus; yazildigi kisilerin isimleri ve onlarla ilgili ozel
bolumler ahnmannstir. Basima istanbul'da 1994'te hazirlanrmstir.
c) isHlm'da Kaza ve Kader: Bu eser li9 bolumden olusmustur. Birinci bolumde,
kaza ve kader konusu ile insamn iradesiyle ilgili cesitli goruslere yer verilerek
'~.-
degerlendirilmesi yapilrmstir. Ikinci bolumde ise, ehl-i sunnet imamlannm ozgecmisleri
ile Islami mezhepler hakkmda kisa bilgiler verilmistir, Ucuncn boltunde; irade, kaza ve
kader konulanna aiut sorulara ozlu cevaplar verilmistir. Bu bolum aym zamanda
"Mulahhas Kitabu'l-Kaza ve'l-Kader" adiyla kaleme aldigi kucuk hacimli bir eserdir.
Basima istanbul 1999' da hazirlanrmsur .
. y:
t
,
2. Diger Eserler
: !
a) M.ihsan Oguz ve Tasavvufi Gijrii~leri adiyla 1998'de Bekir Kole tarafmdan
hazirlanrms lisans tezi. Bu tez, hayatiyla ilgili bilgilerin tespitinde bize yardimci
olmustur.
b) Mustafa Kara'mn Metinlerle Giiniimiiz Tasavvuf Hareketleri (Istanbul
2001) adh eserinde son donem Osmanh tasavvuf hayatiyla ilgili ve Meclis-i Mesayihin
kurulusu, cahsmalan hakkmda bilgi verilmistir.
II
c) Tasavvuf Alanma Ait Egitici-Ogretici Eserler
3
er-Ridye li Hukukillah, Muhasibi'ye ait bir eserdir. Yine Kuseyri'nin en meshur
esen Risdle'ss, Gazzali'nin Ihydu'l-Ulumi'd-Din'i bizim temel kaynaklanmiz
arasindadir.
B- M. iHSAN OGUZ'UN YA~ADIGI DONE ME GENEL BAKI~
, .. ,:;.
Ihsan Oguz, 27 Ramazan 1304 h., 19 Haziran 1887 m. tarihinde Kastamonu'da
dunyaya gelmistir. 2 Agustos 1991 (21 Muharrem 1412 h.)'de de vefat etmistir.
Tasavvuf alanmda bircok eser veren Oguz, Osmanli'mn son donemi 1887'den gunumuz
Turk Cumhuriyeti'nin 1991 yillanna sahitlik etmistir.
:¥:
Herkesin dogdugu andan itibaren, yasadiklanmn tumnnu kapsayan soyut bir
zemini vardir, Dolayisiyla herkes, kendi zemininden kalkarak kendini ve digerlerini
I
; 1
tammlar. Bu nedenle, Oguz'un hayatim ve tasavvufi goruslerini ele ahrken, onun
zemininin olusmasmda, etken olan yasadigi donemin siyasi, sosyal, kulturel ve dini
durumu goz onunde bulundurmarmz gerekmektedir. Simdi bunlan genel hatlanyla ele
alahm.
1. Siyasi Durum
Oguz'un dogdugu donem, Osmanh Devleti'nde II. Abdulhamid'in
I, .t
padisahhgmm son donemleridir. II. Abdulhamid'in culusu, Osmanh Devleti'nin cok
buhranh bir donemidir. 33 yil gibi cok uzun bir sure padisahlik yapan II. Abdulhamid
1909' da tahttan indirilmistir'. Onun son doneminde icte meydana gelen en onemli
olaylardan biri ittihad ve Terakki Cemiyeti'nin kurulusu ve iktidandir. Bu cemiyetin
ortaya 91kl~1, devrin siyasi, sosyal, kulturel ve ekonomik sartlannm bir sonucudur'. Bit
1 Komisyon, Osmanlt Tarihi, istanbul 1989, c. 12, s. 230.
2 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve Inkildp Tarihi, Ankara 2000, s. 49.
!, '
I
, I I'
kisnn Harbiye ve Tibbiye talebesi tarafindan gizli bir cemiyet olarak Sultan It Abdulhamid rejimine karst kurulmustu', Daha soma bu cemiyet 1889-1918 doneminde
birbirinden cok farkh organizasyonlar seklinde faaiiyetler gostermistir, Jon TUrk
hareketinin degisik muhalefet unsurlanm uzun sure btmyesinde banndiran", Selanik'te
gizli olarak kurulan Osmanh Hurriyet Cemiyeti, Ittihat ve Terakki Cemiyeti'yle
birleserek adeta bu cemiyet icin bir donum noktasi olmuslardir'.
Bu birlesmelerinden soma, 9 Haziran 1908'de, Ingiltere Krall VII. Edward He
Rus Can Nikola arasmdaki Reval gorusmelerinde Makedonya meselesinin ele
almmasina karsihk Cemiyet, Rumeli'de buyuk bir silahh ayaklanma hareketine giristi,
23 Temmuz 1908'de de II. Abdnlhamid'i ikna ederek Kanun-i Esasi'yi (Anayasa)
yururluge koydurup, II. Mesrutiyeti ilan ettirdi. 31 Mart Vakasi ile II. Abdulhamidin
tahttan indirilmesinin ardmdan Bab-i Ali Baskim ile iktidan tam olarak ele gecirdiler ve
devletin yikihsina kadar devam ettirdiler".
Osmanli Devleti'nin yokii~u evresinde, bu yokU§un durdurulmasi zanruyla bnyuk
umutIarla girilen II. Mesrutiyet donemi, bazilanmn deyimiyle hicbir ulkede
gorulmeyecek kadar buyuk umutlar dogurmus; ancak aym zamanda kisa bir sure icinde,
hicbir ulkede gorulmeyecek kadar buyuk bir hayal kmkhgi yaratrmsti,
31 Mart Vakasi ise gunumuze kadar etkileri ve uzantilan olan ve devletin idari
yapismda ve yonetim anlayisinda koklu degisiklikler beklenen Mesrutiyetten
beklenenin bulunamayismm bir tezahurudur'.
3 Oztuna, Yilmaz, Baslangictan Zamanuntza Kadar Biiyiik Turkiye Tarihi, istanbul 1983, s. 214. 4 Hanioglu, M. Sukru, "ittihad ve Terakki Cemiyeti", DiA, c. 10, s. 476.
5 Kuran, Ahmed Bedevi, Inkildp Tarihimiz ve Ittihad ve Terakki, istanbul 1948, s. 233.
6 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve inklliip Tarihi, s. 51. Aynca bkz. Fendoglu, Tahsin Hasan, Modernlesme Baglanunda Osmanlt-Amerika Iliskileri, istanbul 2002, ss. 133-137.
7 Ozcelik, Ayfer, Sahibini Arayan Mesrutiyet, istanbul 2001, s. 371.
. : ;ffi
:,t
,~,
~! ~J ,j!
It.);
J:;
i::.
-I· : !
.' i
.. ~i
i~: '.
"j'-.
1:-
5
II. Abdulhamid, 30 Temmuz 1908'de su hikmeti soyleyerek, sahsi idare,
devresine son vermistir: "Turkiye'yi 10 sene idare edebilirse, "bir astr idare edebildik"
• a, 1 "t '1 1 1 n "!I ...... i •• ' i ... 1 ... ... .•
diye sevinsinlerl lttihatcrlar tam IV yu soma, enkazmdan bir uuzmecen razia oevretm
91kt1g1 ulkeleri kaptirarak siyaset sahnesinden cikrmslar, mahvolmus bir Turkiye'yi
Ataturk' e miras birakrmslardrr".
II. Abdillhamid'den sonra yerine 1909 ile 1918 yillan arasinda padisahhk yapan
V. Mehmed Resat gelmistir, Sultan V. Mehmed devri ise, Osmanh Devleti'nin
devammi saglamak hususunda yapilan son denemeleri teskil eder. V. Mehmed'in
hukumdarlrgmm ilk yillannda, mesrutiyetin ilam uzerine, butun memlekette meydana
gelmis alan buhran devam etti. Bu donemde, tensikat ve teskilat namma birtakim islahat
meydana getirildi. V. Mehmed, Mesrutiyetin koklesmesine gayret etti. Ordu
genclestirilip, asci bir hale getirildi. Bu donemde 18 Ekim 1912'de Balkan Savaslan
patlak verdi. Tiirkiye-italya savasi 29 Eylul 1911-15 Ekil 1912'de yapildi. V. Mehmed
doneminin enonemli olayi I. Dunya Savasi'mn olmasidir (1914-1918). I. Dunya Savasi,
o ana kadar cihan tarihinin benzerini gormedigi genislikte bir savasnr. Savastan sonra
dtinyarun siyasi haritasi degi~tigi gibi, toplumlann bunyeleri de degisiklige ugradi.
Turkler, 2500 yilhk tarihlerinin en buyuk felaketine maruz kaldilar, Bu savasm
so nunda, Tiirkiye'nin hicbir zaman istiia yuzu gormemis, en kiymetli topraklan,
Anadolu'nun iclerine kadar tahrip edildi9.
I. Dunya Savasi sonrasinda, 30 Ekim 1918' de imzalanan Mondros Mutarekesi,
Turkiye tarihinde yeni bir donem baslatnusnr. Bu mutareke ile Osmanh Devleti'nin
8 Oztuna, Yilmaz, Bayuk Turkiye Tarihi, c. VII, s. 241.
9 Komisyon, Osmanlt, c. 12, ss. 240-242; Oztuna, Biiyuk Turkiye Tarihi, c. VII, ss. 259-301.
· ~ ~ .
: ..
6
kaderi belirlenmis ve Anadolu' da baslayacak olan milli mucadele icm ortam
I,
30 Ekim 1918'de Mondros Mutarekesi'ni imzalayarak savasi brrakan Bilb-l Ail,
16 Mart 1920'de muttefikler tarafmdan istanbul'un isgal edilmesi ve Meclis-i
Mebusan'm cebren dagrtilmast, bircok milletvekilinin tevkif edilerek Malta'ya
siiriilmesi uzerine, ingilizlerin nufuzuna bilfiil gecti. 23 Nisan 1920'de lstanbul'dan
kacan milletvekillerinin istirakiyle, Mustafa Kemal Pasa'nm baskanhginda Ankara'da
Buyuk Millet Meclisi acildi ve Milli Mucadele'yi yonetmeye basladi.
... j.
Istanbul'da feci miitareke yillan boyunca Ankara, Mill! Mucadele basanh oldu;
ancak Padisah Vahideddin'in saltanati uzun siirmedi. 1 Kasun 1922'de TBMM
saltanathgi kaldirarak, onun makamnu lagv etmis oldu".
XIX. yuzyil sonlan ve XX.' ynzyil baslannda, Osmanh Devleti'nin icinde
bulundugu sikintih, buhranh durumdan kurtarmaya yonelik, birtakim fikir akimlan
nes'et etmistir. Osmancihk, Islamcihk ve Turkculuk gibi. Ancak bu akimlar, I. Dunya
Savasi'mn olumsuz etkisi sebebiyle ortadan kalkmrstir. Buna karsm Atatiirk, Turk
milletini, cagdas medeniyetler seviyesine ulastrrmak rnaksadiyla, milliyet ve medeniyet esasma dayah bircok alanda inkilaplar yapmwttr12. Bu inkilaplardan siyasi alanda
yapilanlar, dogrudan devlet diizeniyle ilgili olup, Osmanh devlet sisteminin
degistirilmesiyle, demokratik ve laik cumhuriyete gecisi saglamak maksadiyla gerceklestirilmis olanlardtr13• Bunlann belli bashlan; saltanatm kaldmlmasi,
.Cumhuriyetin ilam, Hilafetin kaldmlmasidir.
10 Olcay, Osman, Sevr Anlasmastna Dogru, Ankara 1981, s. LIV-XIIl; Aydm Mesut, Milli Mucadele Dbneminde TBMM Hukumeti Tarafindan Istanbul'da Kurulan Gizli Gruplar ve Faaliyetleri, istanbul 1992, s. 13.
11 Komisyon, Osmanlt, c. XII, s. 246; Oztuna, Yilmaz, Biiyuk Turkiye Tarihi, c. VII, s. 30l. 12 Safa, Peyami, Turk lnkilaplanna Bakis, Ankara 1998, ss. 58-59.
13 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve Inktldp Tarihi, s. 199.
'I , 1
;~.
·1.
1 Kasim 1922 gunu, tartismalara neden olmasma ragmen, 0)' birligiyle saltanatm
kaldmlmasma karar verildi. Saltanatm kaldmlmasiyla, Osmanh Devleti'nin siyasi
varhgma son verilmi~ oldu. V ahdeddin padisahlik haklanm kaybettigi gibi, Istanbul
Hukumeti de hukumsuz kaldi, Dolayisiyla donemin Tevfik Pasa hukumeti de istifa etti.
Boylece Ankara'daki TBMM de Turkiye'nin tek hukumeti olarak kaldll4.
Ardindan 24 Temmuz 1923'te de Lozan Bans Antlasmasmm imzalanmasiyla
! I
milli bagimsizhk elde edilmis 01du15•
ate taraftan olaganustu durumlara gore hazirlanrms olan 1921 Anayasasmm
ihtiyaclara cevap verememesi", bir devlet baskamnm olmamasr, bir kabine sisteminin
olmamasi huknmette buhranlara sebep olmaktaydr'". Nihayetinde 29 Ekim 1923 giinii
1921 Anayasasmda gereken degisiklikler yapilarak Cumhuriyet kurulmusoldu. Mustafa
Kemal Pasa oy birligiyle Cumhurbaskam seyi1diI8.
.,
'V:
'f. ~.
Curnhuriyetin Ham He Mustafa Kemal Pasa, reform hareketinin en onemli ilkelerinden birini gerceklestirmisti'". Ancak Halifelik, laik duzene geciste onemli bir
r "
engeldi. 2 Mart 1924 gunti Halk Firkasmm talebi uzerine yapilan gorusmelerde vanlan
karara gore, halifeligin kaldmlmasi, Meclis genel kuruluna aktanldi, 3 Mart 1924' de bir karara baglanarak kaldmld12o.
Aym goo Ser'iyye ve Evkaf Bakanhgi kaldmlmis, yenne Diyanet Isleri
Baskanhgi kurulmustur. Ardmdan Osmanh soyundan gelenler yurtdisina siiriilmii~;
14 Baydar, Mustafa, Ataturk ve Devrimlerimiz, istanbul 1979, s. 143.
15 Komisyon, Osmanli Ansiklopedisi, Tarih, Medeniyet, Kultnr, c. VII, s. 229. 16 Baydar, a.g.e., s. 157.
17 AtatUrk, Nutuk, istanbul 1960, c. 1, s. 551.
18 Aksin, Sina, Tiirkiye'nin Yaktn Tarihi, s. 172.
19 Komisyon, Osmanlt Ansiklopedisi, c. VII, s. 229.
20 Bkz. Oke, M. Kemal, Guneydogu Asya Milslumanlarmm Istikldl Davast ve Turk MUll Mucadelesi "Hilofet Hareketi", Ankara 1988, ss, 133-331.
I :.1
~
, '~" _,
:.~" .
, I
..~ _J;
__ i ...
,~.
~i"
8
iilkedeki tum bilimsel kurulus ve okullar Milli Egitim Bakanhgi'na baglanrmstrr, Butun
bu gelismeler, Ataturk devriminin, laiklik ilkesinin ilk ve en buyuk uygulamasidir".
Bu surec icerisinde 1924 Anayasasi, toplumun ihtiyaclan ve yapilan yeni
inkilaplar cercevesinde bes kere degisiklige ugrarms olup 1960 yilma kadar yururlukte
kalrmsnr. 1924 Anayasasi "Turk Devleti bir Cumhuriyettir." ibaresiyle, devletin
yonetim sekli ve demokratik yapismi da guvence altma alml;;t1~2.
Bu gelismelerin ardmdan cok partili hayata gecis donemi soz konusudur. Bu
donemde iki parti vardir. Biri 17 Kasun 1924'te Terakki Perver Cumhuriyet Firkasr
adinda kurulan parti. Bu parti Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk muhalif partisidir. Daha
soma halifeligin kaldinlmasmdan soma kabul edilen Takrir-i StikOn Kanunu'na
dayanilarak 5 Haziran 1925 'te kapanldi,
Ikincisi, Serbest Cumhuriyet Firkasi (12 Agustos 1930). Bu parti Terakki Perver
Cumhuriyet Partisi'nin kapatilmasmdan soma, Mustafa Kemal Pasa'nm emriyle Fethi
Okyar tarafmdan kurulmustur, Ancak partinin inkilap karsm olanlarm eline gecmesi
, Uzerine, Serbest Cumhuriyet Firkasi kendisini feshetmistir/bitmistir.
Bu doneme damgasmi vuran bir diger olay Seyh Sait lsyam ve Menemen
olayidir. 1925'de inkilaplann halk arasmda huzursuzluk yaratmasi ve Musul sorununu
kendi lehine cozmek isteyen ingiltere'nin kiskirtmasiyla Elazig, Bingel ve Diyarbakir
yorelerinde baslamis, kisa surede yayilrmstrr. Bu donemde Basbakan olan Ali Fethi Bey
ayaklanmaya karst gerekli onlemleri alamaymca gorevden aynlnus, hukumeti lsmet
Pasa kurmustur. Hiyanet-i Vataniye Kanununa ek olarak Takrir-i Sukun Kanunu
cikartilrms, lstiklal Mahkemeleri olusturulmustur. Bu isyanm bastmlmasi sonucunda,
21 Kili, Suna, Turk Devrim Tarihi, S. 283,
22 Eroglu, Hamza, Turk Inkilap Tarihi, istanbul 1982, S. 245.
:~:.: ;..
:~ ... ;:- :.:¥:~ "", ,:1,,'
-
.~.
~.'
~'.
i·.
1 i
9
Terakki Perver Cumhuriyet Ftrkasi kapanlmis, tekke, turbe ve zaviyeler kapatilrms ve
Musul aleyhimize cozumlenmistir.
23 Arahk 1930 Menemen olayi ise kurulan duzeni yikip, dint esaslara dayali bir
duzen kurmak amaciyla Dervis Mehmet onderliginde Subay Kubilay'm oldurulmesiyle
gelisen bir olaydir. Ayaklanma bastmlmis; suclular lstiklal Mahkemelerinde yargilannusur'" .
Menemen olayi, bize Turkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi icin henuz yeterli
sartlann olusmadigmm gostergesi olup 1946 yilma kadar yeni bir partinin kurulmasma
izin verilmemesinin nedeni olmustur'",
1939-1945 arasmda T1irkiye i(( politikasmda durgun bir donem yasamisnr.
lnonu, Ataturk'un olumuyle bosalan "Cumhurreisligi" makammm tek adayi olmustur.
Inonu'nnn "Tek Parti" yonetimiyle sorumlulugu t~ldlgl donem, dnnyanm ve
T1irkiye'nin bunahmh yillanm icine ahr, 1938-1946 yillanna "Tek Sef" damgasmr
vuran Isrnet Inonu, 1945'de cok partili duzene gecisin temellerini atti. 1945'te Mill!
Kalkinma Partisi kurulmustur, 1946'da Demokrat Parti kurulmus ve genel secimlere
gidilmistir, Ancak "acik oy, gizli tasnif" esasma uyuldugu icin sayimlara hile
kansnusnr. 1950'de ise iktidan Demokrat Parti alnus. Celal Bayar Cumhurbaskaru,
Adnan Menderes Basbakan olmustur, Aym YII Arapca ezan yasagi kaldmlmis,
radyodan dim yaym yapilmasma izin verilmistir. Ilkokullarda istege bagh din dersleri zorunlu olmustur".
23 Bkz. Kocatiirk, Utkan, Ataturk'un Fikir ve Dusunceleri, Ankara 1971, SS. 424-429; Karpat, Kemal, Turk Demokrasi Tarihi, istanbul 1967, ss. 50-60; Eroglu, Hamza, Turk Inktlap Tarihi, s. 291; Irmak, Sadi, Ataturk Devrimleri Tarihi, istanbul 1973, ss. 90-98; Komisyon, Atatiirk llkeleri ve inkllap Tarihi, ss. 225-232.
24 Cagatay, Neset, Turkiye'de Gerici Eylemler, Ankara 1972, s. 34.
25 Komisyon, Gelisim ve Genel Kultiir Ansiklopedisi, SS. 186-187; Arslan, Ali, "Turkiye'de Cumhurbaskanhgi He Siyas! Parti Uyeliginin Birbirinden Aynlma Sureci", Atatiirk Arasttrma Merkezi Dergisi, c. VII, s. 34, Mart 1996.
I' . I'
r .
!
I',
;'10
Birlesmis Milletler Teskilan Guvenlik Konseyi'nin cagnsma uyularak Kore'ye
1950'de asker gonderilmis. 1949'da NATO ve Avrupa ulkelerini icine alan Avrupa
TT • k 1 'T"\u 1 • -1 ~ .- ~-, 1 .. '1'1 'I n . _.
r .... onseyl ruruimu~, 1 UYA:lye l.i.\.1 orgUte ae uyeuK Oa~y-llfUSU yaprmsnr. is Agustos
1949'da Konsey'e kabul edilmis, Kuzey ulkelerinin itirazr uzerine NATO'ya girmesi
ancak 17 Ekim 1951' de gerceklesmistir'".
27 Mayis 1960'da Milli Birlik Komitesi admda cogu gene subaylardan olusan
bir cunta tarafmdan darbe yapildr. Bu darbe aym zamanda bir devrim olmustur.
Turkiyede Ataturk ve Inonu'nnn kurmus olduklan demokrasinin temellerini genisletip,
pekistirmistir, Sosyal devlet anlayisim, toplu sozlesme ve grey hakkim, cogulcu
anlayisi, Anayasa mahkemesi, Devlet Planlama Teskilati, Turkiye Radyo ve TelevizyoIi
Kurumu, Cumhuriyet Senatosu gibi kurumlan getirmistir",
27 Mayis darbesini izleyen ilk genel secim, 1961 'de ortaya ilginc bir tabla
cikarnustir. Demokrat Parti'nin devami oldugu iddiasiyla ortaya cikan iki parti: Adalet
Partisi ve Yeni Turkiye Partisi. 11 Subat 1961 'de kurulan AP, 1970'lere kadar
Turkiye'nin siyasal yasammi etkileyecek bir parti olmustur. Partinin ilk baskam Ragib
Gumus Pala'dir. 1964'te Pala'mn vefatmdan soma yerine 1965'te Demirel 1965-
·1970'de DP anlayisi dogrultusunda Turkiye'yi yonetti, Bu donemde ekonomik buyume
hizlandi. Daha az bagimh bir dis politika siyaseti izlendi. Vine bu donem, Turkiye'nin
yakin tarihlerinde en ozgUrli.ikyu donem ozelligini tasnnaktadir. Hemen hemen her
dusunce savunulabildi ve yazilabildi. Basin da tarihin en 5zgUr yillanm yasadi, Farkh
gorusler acik bicimde ve etkin olarak yazihp, tarnsildi. 1961 Anayasasi, Turkiye'de
26 Bkz. Armaoglu, Fahir, 20. Yiaytl Siyasi Tarihi (1914-1995), istanbul 2000, ss. 845-875 . . 27 Aksin, Sina, Tiirkiye'nin Yakin Tarihi, s.245.
siyasi alanda hem dusunce ozgurlugunde cok hareketli bir yasam sunmustur, Bu durumda toplumsal gelismeyi lnzlandirrrustrr".
Ancak bu ozgurlukct; ortam cok uzun surmemistir. 12 Mart 1971 'de silahh
kuvvetlerin verdigi bir muhtira ile trajik bir sekilde noktalanrmsur.
12 Mart'm ilk hukumeti, CHP'den istifa eden Nihat Erim tarafmdan olusturuldu,
.. j;
Bu donernde reform adma, ortam ve hadiseler eercevesinde once siki yonetim ilan
edilerek sert bir tavir almdi, ardmdan anayasanm onemli maddeleri, oZgiirliikc;iiliikten
ve liberal bir anlayistan uzak bir sekilde degistirildi, SIb yonetimle birlikte cok sayida
i·
profesor, aydm, yazar ve dusunur cesitli iddialarla tutuklandi, Grev hakki askrya ahmrken, basm ozgiirlUgii ciddi bir sekilde suurlandmldr'".
Bu 1970'li yillar, toplumsal iliskiler acismdan gerginligin ve catismanm surekli
ivme kazandigi bir donem oldu. Gorunnste lnzla yukselen bir politizasyon yasayan
Turkiye toplumu, aym zamanda· ic savas senaryolan icin de uygun bir zemin
.~
olusturuyordu, Vine bu donemlerde, Corum ve Maras gibi bircok yerde yapilan
katliamlar, 1 Mayis 1977'de orgutlenen provakasyon gibi girisimlerle, olagan
demokratik rejimin surdurnlemez oldugu dusnncesi pekistirildi, 1978' de Basbakan
,t···\,.- < t
.' '~,
Ecevit'in "devletin icinde kontrgerilla teskilati" oldugunu caresizlikle ifade etmesi, bu
kanh girisimlerin rastlantisal olmadiginm kabul edilmesidir. Guclendirilmis bir siki
yonetim rejiminin hizla uygulamaya sokuldugu 1970'lerin sonlarmda, birbirlerini
izleyen katliam olaylan, butunuyle siyasal gelismeleri ve davramslan etkilemisti. 1977 secim kampanyasmda bile tartisilan bashca konu can guvenligi olmustur'".
28 Komisyon, Gelisim ve Genel Kaltar Ansiklopedisi, c. 7, s. 208. 29 Aym eser, s.210.
30 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, istanbul 2002, c. III, ss. 4-5.
·,:1,
.1 ..
. '. 't" .~:
!I
..... ,
12 '
Boylece devletin organlan islerligini yitirdigi icin asked bir darbeyle 12 Eylul
1980'de ulke yonetimine el konuldu. Parlamento dagitildi. Kabinenin gorevine son
verildi, meclis uyelerinin dokunulmazlrgi kaldinldi. Ardmdan butun siyasal partiler ve
iki koktenci sendika konfederasyonunun faaliyetleri durduruldu.
Alparslan Turkes'in dismdaki siyasi parti liderleri tutuklandi. Bu donemde hizh
bir tutuklanma dalgasi ulkeyi kapladr".
17 Temmuz 1982'de yeni anayasasmm ilk taslagi hazirlandi, Bu metin bircok
bakimdan 1960'taki anayasal gelismelerin ters yone cevrilmesiydi. iktidar yiiriitmenin
elinde toplannus ve Cumhurbaskam ile Milli Guvenlik Kurulu'nun yetkileri artmldr".
Bir sure sonra, secimli ve partili hayata gecisin hukuki adimlan anlmaya
baslandi, 298 sayili kanuna ek olarak, secmen kutuklerinin dnzenlenmesi ongoruldu.
Ardmdan yeni siyasi partiler kanunu cikartildi, Sonunda MGK, siyasal faaliyetleri
serbest birakan 76 sayih karanm aldr".
12 Eylul darbesiyle resmen Cumhurbaskam Kenan Evren'dir. Siyasi partiler
yasasirun ilanmdan soma iiy parti Milli Guvenlik Konseyi tarafindan kabul edilmisti, Bu
Us: partiden de Turgut Ozal'm liderligindeki Anavatan Partisi kabul edilmis ve Turgut
Ozal basbakan secilmistir.
ANAP iktidan donemi Cumhuriyet donemine "Ozal donemi" olarak gecmisti.
Bu donem Turgut Ozal'm cumhurbaskam oldugu ve ANAP'm erken genel secimleri kaybettigi 1991' e Kadar surer".
31 ZUrcher, Erik Jan, Modemlesen Turkiye'nin Tarihi, cev, Yasemin Sazer, istanbul 2001, s. 405. 32 ZUrcher, a.g.e., s. 405.
33 Tanor, Bulent-Boratav, Korkut-Aksin, Sina, Turkiye Tarihi, BUgiinkii Turkiye, istanbul 1997,c. V, S5. 50-51.
34 Komisyon, Cumhuriyet Tarihi, c. IV, s. 4 .
13
,;,"_
2. Ekonomik, Egitim ve Dini Durum
a) Ekonomik Durum
Bir ulkenin huzur icinde yasamasmi saglayan en onemli ve temel olan
unsurlardan biri ekonomidir. Bundan dolayi ekonomik kalkmmishk bir milletin
olusumunu siyasi, sosyal, egitim gibi bircok yonden etkilemektedir.
Osmanhlar zamanmda tanm ve hayvancihga dayah TUrk ekonomisi, ozellikle
son zamanlarda kapitulasyonlar ve savaslar yuzunden bnyuk krizler yasamis, 0 kadar ki
.cokme noktasma gelmisti. Bu donemde millet yoksulluk icinde buhranh gunler
yasamaya ve bagrmsizligim tehdit eden dusmanlanna karst buyuk bir mucadele
vermeye mecbur kalnusn.
Ulkenin ve milletin icinde bulundugu bu zor sartlardan kurtulmak icin Yeni TUrk
Devleti'nin kurulusuyla birlikte kalkmma progranu duzenlenmis ve bunun once
ekonomik alandaki kalkmma ile saglanabilecegi uygun gorulmus ve ekonomik
faaliyetler bir butun olarak ele ahnml~tI35.
I. TBMM, 1 Mart 1922' de ekonominin hedeflerini belirlemeye cahsrmstir .
. TBMM ekonomide yabanci sermaye isletmeciligine karst ciknns, kamu yaranm
,
dogrudan ilgilendiren isletmelerin millilestirilmesini kendisine birinci hedef olarak
secmistir.
Cumhuriyetin ilanmdan sonra, ekonomik kalkinma icin 4 Mart 1923' de izmir
!t
Iktisat Kongresi toplanrmstrr, Cesitli meslek gruplanndan olusan kongrede kalkmmamn
kendi cabanuzla gerceklesmesi ongorulmns, "Misak-i Iktisadi" kabul edilmistir. Ataturk
burada yaptigi bir konusmasmda siyasi ve asked zaferler ne kadar buyuk olurlarsa
olsunlar, ekonomik zaferlerle taclandmlmadigt surece kazamlacak basanlann
yasamayacagim ve snrekli olamayacagim ifade eder. Ardmdan Yeni Turkiye'yi layik
;,f'-.
.. . . ~:
~ ..
. _: ....
)~ . ~ •.. , ...•. ' .
:ir·
II .Ie
.,:,:
~i
'1-"
- '-.""
14
oldugu kuvvete yukseltebilmek icin birinci derecede ve en cok ekonomimize onem
vermek mecburiyetinde oldugumuzu vurgular'".
Bu kongrede ek0110TmYl gelistirme adma birtakim kararlara vanlmistir.
Bunlardan bashcalan sunlardir: Milli hammaddeye dayah sanayi dallannm kurulmasi,
koylu isletmelerinden buyuk uretim unitelerine gecilmesi, devletin de temel yatmmlar
yapmasi, ozel sektorun desteklenmesi, mill! bankalann kurulmasi, kredi kurumlannm
duzenlenmesi, vergi sisteminde reform yapilmasi, topraksiz ciftciye toprak verilmesi,
yer alb zenginliklerinin saptanarak isletilmesi".
Bunlara bagh olarak tanm alarunda su gelismeler yapilrmstrr: Koylu icin agir
olan o~ur vergisi 1925'te kaldmlrmsnr. Tanm Kredi Kooperatifleri kurulmustur (1928-
1929). Toprak reformu yapilmaya cahsilnus ancak basanh olunamamis. Numune
fidanhk ve uretme ciftlikleri kurulmustur, Veteriner okullan acilmistir. Tohum ve hayvan islahi cahsmalan yaprlrmstir".
Sanayi alanmda ise ozel sektoru sanayi alanma cekmek ve ozendirrnek icin
1926'da Tesvik-i Sanayi Kanunu cikanlrms, vergi muafiyeti getirilmistir. Ancak Usak
Seker Fabrikasi dismda ozel sektor bir gelisme gosterememistir,
17 Arahk 1926' da seker fabrikasi acilmis, Sumerbank kurulmus, Maden Tetkik
ve Arama Enstituleri kurulmus, Merkez Bankasi ve ozel sektore kredi saglamak icin i~
Bankasi kurulmustur. 1926'da Kabotaj Kanunu cikartilarak vatandaslanrmza
limanlanmiz arasmda gemi isletme hakki verilmistir'".
35 Komisyon, Ataturk Ilke ve Inktldplan Tarihi, ss. 260-261. 36 Afetinan, A., Izmir Iktisat Kongresi, Ankara 1982, s. 256.
37 Bkz. Gul, Muhittin, Turk Inktldp Tarihi, Ankara 1995, ss. 310-314. 38 Aym eser s. 310-317.
39 Sezai Tezel, Cumhuriyet Doneminin Iktisadi Tarihi, Ankara 1982, ss. 259-263 .
II .ii
I ! !
. '
Fakat 1929' da ortaya cikan Dunya Ekonomik bunahmi, Turkiye'yi olumsuz
etkilemis, Turkiye'nin ekonomik ve sosyal gelismesinde yeni birdonem acrmstir.
Bundan dolayi gelisen iktisadi sikmn, Turk Devleti'nin daha cok iktisadi eylem
yapmasma neden olmustur'". Buna bagh olarak 1935'te Birinci Bes Yilhk Kalkmma
plaru yapilnusur, 1933-1938 yillan arasmda Devletcilik ilkesine uygun olarak
yatinmlarda bulunulmus, halkm ihtiyaclan giderilmeye calrsilnusnr. Boylece Turkiye
ekonomisinde onemli gelismeler yasannus bir muddet Kendi kendine yetecek duruma
1935-1945 arasmda Tiirkiye i«; politikada durgun bir donem yasarmstir. II.
Dunya Savasi'ndan dolayi Ikinci Bes Yilhk Kalkmma plam uygulanamarmstir.
Tanmsal uretimle ugrasanlar askere almrms, uretim durma noktasma gelmis, yatmmlan
durmus, fiyat artisr % 350'yi bulmustur. Devlet, belli cevrelerin haksiz kazanclanru
hazineye aktarmak amaciyla "varhk vergisi" uygulamasma gitmi~tir42.
Kamu ve ozel sektor tarafindan yapilacak yatmmlarla Turkiye'yi 1963-67 yillan
arasmda yuzde 7'lik bir kalkmma hizma ulastirmasi hedeflenen I. Bes Yilhk Kalkmma
Plam 21 Kasim'da Millet Meclisi'nde kabul edildi. Alman karann, memleketin bes
yilhk gelecegine yon veren tarihi bir karar oldugunu belirten Basbakan Inonu, "Turk
toplumunun bugun karst karstya oldugu iktisadi ve sosyal meseleler, coeum yo luna
baglanacak ve ileride dogabilecek meseleler bugunden kestiriltp onlenebilecektir."
diye konustu. Bu dogrultuda kabul edilen plan, buyume hiznu artirarak sektorel ve
bolgesel dengeleri saglamayi amaclarken esas sorumlulugu devlete yukleyerek, ozel
sektoru tesvik eder nitelikteydif .
40 Ozkaya, Yllcel, Turk lstikldl Savast ve Cumhuriyet Tarihi, Ankara 1981, s. 211. 41 Komisyon, Ataturk Ilkeleri ve Inktldp Tarihi, ss. 262-263.
42 Bkz. Afetinan, A., Izmir Iktisat Kongresi, ss. 250-256.
43 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, c. 3, s, 54.
· _~
'::1:.
!S'f". -. ~:'
i~t:: - r ··:t
." , '~"
" !
16
1968'den soma, ikinci bes yilhk kalkinma plamyla beraber ileri teknolojik
sanayi dallanna yonenildi, Bunlar ozellikle otomobil, buzdolabi, camasir makinesi gibi
j'
; I
dayamklt tuketim mallanydi. Daha once kurulmus olan devlet isletmelerinin urettigi .
girdiler, onlann yetersiz kaldigi alanlarda ise ithal girdi kullammma dayanan, ithal
ikameci kalkmma modeli, gorece duzgun bir gelir dagihrm sayesinde, 1970'lerin
sonuna Kadar ciddi bir ic Pazar engeli yasanmadi".
1973 'ten soma da ham petrol fiyatlarmm hizla artmasi, Tiirkiye'yi kredili petrol
alum meselesiyle karst karsiya birakrmsti. Cunku 1972 yihnda 300 milyon dolar kadar
Turkiye'nin ham petrol faturasi, birkac yil soma birkac milyar dolara cikmca,
Tiirkiye'nin ihracati ve doviz girdileri bu faturayi karsilayamaz olmustur, Bunlara
!.,
Turkiye petrol ureticisi olan devletlerden kredi ile petrol almak zorunda kalrrusnr". Bu
paralel olarak bilhassa 1977' den itibaren enflasyon oram hizla yiikselmeye baslaymca,
durum ekonominin resesyona girmesine yol acti. 1979'da doviz dar bogaziyla iyice
belirginlesen, sadece ic pazara yonelik, devlet denetim ve himayesi altmdaki iktisadi
btiytimenin devam edilmezligini asacak cozum arayislan 24 Ocak 1980'de uygulamaya
konulan iktisadi kararlar ve onu izleyen tedrici yapisal uyum politikalanru getirdi".
1979-1980'lerde baslanlan ekonomik reform programmm arkasmdaki sahis,
asked yonetim zamamnda skandallann sonucunda gorevden anlana kadar ekonomiden
I . L·I
44 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, c. 3, s. 5.
45 Armaoglu, Fahir, 20. Yuzytl Siyast Tarihi, c. XII, s. 84.
46 Komisyon, Cumhuriyet Anstklopedisi, c. 4, s. 4; bkz. Komisyon, Turkiye Tarihi, c. 5, ss. 162-166. 47 ZUrcher, Erik Jon, Modernlesen Turkiye'nin Tarihi, s.411.
48 ZUrcher, Modernlesen Turkiye, s. 417.
sorumlu ''tam yetkili bakan" olarak hizmet veren Turgut Ozal'm liderligindeki Anavatan Partisi'dir47. ANAP hem ekonomiye hem de yonetime bir canhlik ve
hareketlilik kazandmmstir 48.
I"'·
i
k ',",
! '
I,
I
I
. ~,
.. .I,
"1: ,.
17
(hal iktidannm kurumsal alanda gerceklestirdigi en onemli reform, ~iiphesiz
1989'da Turk parasim koruma kanununu degistirmesidir. Ancak 1983'te cikanlan 25
sayih teblig ve doviz ahm sanmimn serbestlesmesi, kazamlan dovizin kismen de olsa
serbestce kullamlmasi daha once gerceklesmisti, Zaman icerisinde, ekonomi uluslararasi
sermaye hareketlerine acik hale geldi. Boylelikle kisa vadeli sermaye hareket1erini~, giris cikislan hizlandi ve yavas yavas hacimleri artarak ekonomik dengeleri etkileyecek
seviyeye ulasn. Bu gelismeyle birlikte Turkiye "kuresellesme" kavrami ile ifade edilen
uluslararasi ekonomik surece katilrms oldu49.
b) Egitim Durumu
XVIII. yuzyilm sonlanndan itibaren batmm etkisinde Kalan Osmanli Devleti,
egitim sistemini, onlara gore yeniden duzenlemisti. Ancak mnfredat programlan ve
kurulus amaclan birbirinden cok farkh bulunan medreseler ve tekkeler ile bah tarzmda
kurulmus olan okullardan mezun olan insanlar birbirlerinden oldukca degisik, hatta ZIt bir zihniyete sahip oluyorlardr'". Bu durumda ulke icinde bolnnmelere sebep olup, 0
milletin terakki etmesine en buyuk engel olmaktadir,
Bu celiskili durumun ortadan kalkmasi icin Mustafa Kemal, 0 donemde yaptigr
bir konusmada, "Osmanlt Devleti'nde mevcut olan mektepli-medreseli cekismesinin
sona ermesi icin bu iki tip ogre tim sisteminin ortadan kaldtrtlmast gerektigini, biuun
memleket evladuun yuksek ogre time kadar birlikte okutulmasi ve ayni bilim ve
teknolojiyi ogrenmeleri lazim geldigini, ancak boylelikle medreseler ve diger vakif
okullari probleminin cozulebilecegini" ifade etmektedir". Mustafa Kemal, bu
49 Komisyon, Cumhuriyet Tarihi, c. IV, s. 5.
50 YOK Komisyon, Ataturk Ilke ve Inktldp Tarihi, Ankara 1990, s. 46. 51 Ergtm, Mustafa, Atatiirk Devri Turk Egitimi, Ankara 1982, s. 47.
i 18
dusunceleri dogrultusunda, siyasi butunltlgun saglanabilecegi merkezi bir devlet
anlayismm yerli yerince saglam bir zemine oturtulmasi ve egitim kurumlannda da
yenilige gecilmesi icin bilfiil harekete gecer. Bunun icin hilafetin kaldmldigi aym goo
icinde 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat Kanunu cikanlrr'".
Egitim kurumlannda Tevhid-i Tedrisat'la saglanmak istenen sey, toplumun
butunlugunu bozmaya yonelik faaliyetleri ortadan kaldirmak ve ulke dahilinde
, i
yurutulecek olan egitim ve ogretimi devletin kontrolunde birlestirmektir'". Bunabagh
olarak egitimde genel olarak ~oyle yenilikler getirilmistir: Oncelikle dini egitim
kutumlarl kapatildi. (lslami tarikatlar dagmldi, tekkeler kapatildi. Kiyafet Kanunu
cikanldi, bu olaylarla muhtemelen kulturel ve laik bir degisim birbirine iliskili olarak, radikal reform donemine girildi.)54 1 Kasun 1928'de TUrk alfabesi kabul edildi. Okuyup
I,
yazmamn yaygmlasmasi icin Halk Evleri acildi. Herkes icin ilkogretim zorunlulugu
getirildi. 12 Temmuz 1932'de Turk dilini zenginlestirmek, yabanci sozcukleri dilden .
crkarmak, teknik kavramlara karsihk bulmak icin Turk Dil Kurumu kuruldu. 1 Kasun
1928'de ilk ve ortaogretimin esaslanm belirleyen "Maarif Teskilan Hakkinda Kanun"
cikartildi. 1925 'te Ankara Hukuk Mektebi acildi. Osmanh Devleti 'nin tek iiniversitesi
Daru'f-Funun, 1933'de istanbul Universitesi'ne cevrildi, 1936'da Dil ve Tarih-Cografya Fakiiltesi ac;tld155. 1931' den itibaren egitimin sadece Turk okullannda yapilabilecegi
hukmu getirildi. 1948'e kadar egitim giderleri il ozel idareleri butcelerinden karsilanrms
~f', .
ancak bu tarihten itibaren tum egitim giderleri, genel deviet butcesinden karsilanmaya
. ~.
! 1
;1
I
52 Say.Omer, Millt Devlet Kiiltiirii, Tiirkiye Yanstmalan, istanbul 1998, s. 213. 53 A
ym eser, s. 213.
54 Ortayh, Ilber, Osmanlt Imparatorlugu 'nda lktisadi ve Sosyal Degisim, Ankara 2000, s. 263.
55 Bkz. Kili, Suna, Tiirk Devrim Tarihi, ss. 307-349; YOK, Komisyon, Atatilrk llke ve inkt/tip Tarihi, ss. 46-50; Tuncay, Mete, Turkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yonetimi'ntn Kurulmasi (1923-1931), istanbul, ss. 232-241.
56 Akyuz, Yahya, Tiirk Egitim Tarihi, istanbul 1993, s. 305.
).'
i r
I·!
I ' i!
.! !
I,
i I·
;.~~.
,
19'
c) Dini ve Tasavvufi Durum
Osmanli Devleti'nin son donemlerinde din ve devlet bir butunluk arzetmektedir.
II. Abdulhamid zarnarnnda, 14 Mart 1906' da, basta camiler olmak uzere
lslam'm sembolu yapilann yenilenmesi ve cevrelerinin diizenlenmesine, carm
.avlulanndaki sahaf ve esrafm baraka ve sergilerinin carni duzenini ve goruntnsunu
bozmayacak sekilde baknnh olarak muhafazasma dair emir verilmistir, Yine brt
donemde, Islam'a dair herhangi bir isaret veya sembolun adi, siradan bir sey durumuna
dusmemesine dikkat edildigini gormekteyiz. Mesela, iizerinde musluman resimleri
bulunan kumar oyun kagitlannm dagrtimlan yasaklanrms, Kur'an ayetlerine, hadislere
yer veren yazilann yaymlarup gazetelerde dagitilarak yerlerde dolasmasma mani oldugu
gibi, islam! eserlerin hurmetsizlige ugramamasma ozen gosterilmistir".
II. Abdiilharnid, Tanzimat donemiyle baslayan batih miirebbiye tutma adetinin,
cogunlukla batt okullanna giden cocuklann kendi knlturlerini bilmeden Ban kiiltiiriinii
"
ogrenerek koksuz yetismelerine yol acacagim gormus ve buna mani olmaya cahsrmstir.
Osmanh Devleti'nde taht degisikliklerinde onemli rolu olan ordunun da din hususunda
takviye edilmesini gerekli goren II. Abdulhamid, 1908'de askerlerin "dinine,
padisahlanna ve kanunlara riayetkar olmasi" gerektigini ifade edip, bes vakit namaz ve
Cuma namazlanru kilmalanm miimkiin kilacak diizenlemelerin yapilmasmi
emretmistir'" .
Ancak dinle ilgili bu duzenlemeler, modernlesme snrecinde boyut degistirmistir
ve medeniyetin gostergesi sayilan yenilikler, yerli kultur ve medeniyete baskin cikmaya
57 Komisyon, Osmanlt Ansiklopedisi, c. VII, s. 15. 58 Komisyon, Osmanli Tarihi, c. VII, s. 15.
.. ,{,'
.•. ····I··~ ... ';:.:···
. ,
;
:ii
, ;f::
I:' .
i .•.
: ~
t
~;"
I .
, I l-L-
. ~
~- .
! I
1·:-
:.¥ ,'.'
\ I ,; i
: !
2Q
baslarmsti. Bu donemde ordunun islahmdan, modernizasyonundan baslayan devlet duzenine ve toplumun sahip oldugu zihniyete kadar batihlasma hareketi vardr".
Banhlasma zihniyetinden medreseler de nasibini alnustrr, Medreseler
kaynaklann elinden almdigi, gelistirilmeleri icin hicbir faaliyetin yapilmadigr, bunlara
altematif olarak da Ban usulu egitim anlayismm yaygmlasmaya basladigi bir doneme
girmisti'". Bu durumdan tasavvufi hayat, tarikat ve tekkeler de etkilenmistir, Asnn
baslannda edebiyat, musiki, hat gibi sanat ve estetik alanlarda uretim merkezi olan,
toplumun her alanmda yol gosterici olan ilim, kultnr ve medeniyet aktanmma merkezlik
yapan tekkeler, diger resmi ve sosyal kurumlar gibi oz bunyelerini koruyamanus ve degisim gecirmislerdir'".
Cumhuriyet kurulduktan sonra 3 Mart 1924'te halifeligin kaldmldigi gun icinde
Ser'iyye ve Evkaf Vekaleti kaldmlarak yerine Vakiflar Genel MUdUrlugu He Diyanet Isleri Baskanhgi kurulmus ve Basbakanhga baglanmistir'r'. Bununla birlikte TBMM'de
cok sayida tekke mensubu ve seyh bulunmaktadir'". Mustafa Kemal de tekkeler
kapatilana kadar seyhlerle iletisimini devam ettirmis ve onlann nufuzlanndan
faydalannusur'". Aneak Seyh Sait isyam sonueu 4 Mart 1925'te cikanlanTakrir-i siikfin
kanunu ile kurulan istiklaI mahkemelerinde, Seyh Sait ve arkadaslan hakkmda verilen
idam cezasi sonrasmda bolgedeki tekke, zaviye ve tarikatlann kapatilmasma karar
verilmistir,
,
Mustafa Kemal ise ylktlgl Kastamonu gezisinde fes yenne sapka giyerek,
Turkiye Cumhuriyeti'nin seyhler, dervisler ulkesi olamayacagim, en dogru ve hakiki
59 Kara, ismail, Isldmctlann Siyasi Gbrusleri, s. 12.
60 Gnnduz, Irfan, Osmanltlarda Devlet Tekke Munasebetleri, istanbul 1989, ss. 77-80. 61 Yucer, Hili Mahmut, XIX. Astrda Anadolu'da Tasavvuf; istanbul 2001, s. 53.
62 Anbumu, Kemal, Milli Mucadelede ve inkllaplarla llgili Kanunlar, Ankara 1957, s. 157; Kaya, kAmil, Sosyolojik Actdan Turkiye'de Din ve Devlet Iliskileri ve Diyanet Meri Ba§kanilgl, istanbul 1998, ii~ 113. 63 Kara, Mustafa, Din Hayat ve Sanat Actstndan Tekkeler ve Zaviyeler, istanbul 1990, s: 320.
64 Kara, Mustafa, Metinlerle Giiniimiiz TasavvufHareketleri, istanbul 2002, ss. 81-95.
! I
. ,'
. j' \ .
. ' .•.
. ! I' ,.~\.
~'f,.
.: i
Ii
k;'" "'~ . I.". "1
I"
I!.
1 .
21
tarikatm tarikat-i medeniyye oldugunu beyan etmistir. Ankara'ya donusuntm akabinde.Z
Eylul 1925 tarihinde tarikatlann kapatilmasma dair kararname cikanlmistir. Bu
kararname sonrasi yurt capmda 775 tekke ve 905 turbe kapatilrmstir'".
"1931-1932 yillanmn Cumhuriyet tarihine ait en muhim hadiselerinden biri
Turkce Kur'an ile Turkce ezanm birden bire yayrlmasidir. Dinde bu genis millilesme
hareketi Buyuk Sef'in memlekette yapugi uzun bir tetkik seyahati sirasmda bizzat
Gazi'den aldiklan, irsad ve ilham ile belli bash camilerde Turkce Kur'an ve Turkce
ezan okudular, Turkce tekbirler getirdiler ... ,,66
3 Aralik 1934 'te cikanlan bir yasakla, din adamlannm, tarikat seyhlerinin
diledikleri gibi cesitli giysiler ve bashklar icinde gezip dolasmalan yasaklanmis,
hukumet karanyla nasil giyinecekleri saptanrmstir'".
1946 ile baslayan cok partili hayat, dini hayat uzerindeki baskilann yavas yavas
kalkmasma ortam hazirladi. Zira yirmi yildan beri dim alandaki bosluk srkmti ve
problem dogurmaktaydi. Bunlardan en onemlisi ise, din adami meselesiydi.
Medreselerin kapanlmasi, imam-hatip yetistirecek okullann yoklugu giderek buyuk bir
problem dogurdu'".
1948 YIh Ocak aymda imam ve hatip yetistirmek icin devlet okullanmn ve
Ilahiyat Fakultelerinin acilmasi yonunde cahsmalar yapildigi gunlerde Cihan Baban,
ulkenin din hizmetleri acismdan icinde bulundugu hali ~oyle ifade etmistir: "Biz laiklik
prensibinden zerre kadar ayrtlacak degiliz. Ama din sadece Allah'la kul araslnc/g bir
:';'."
65 Bkz. Kalafat, Yasar, Sark Meselesi I~lgmda Seyh Sait Olayt, Karakteri, Donemindeki ir; ve Dis Olaylar, Ankara 1992, SS. 150-179; Kara, Mustafa, Gunumu: Tasavvuf Hareketleri, s. 328; Goktas, Vahid, Muhammed Es'ad-t Erbili'nin Hayatt, Eserleri ve Tasavvuf Felsefesi, Ankara 2002, Basilmanns Yiiksek Lisans Tezi, s. 12.
66 Ergin, Osman Nuri, Tiirkiye MaarifTarihi, c. IV, s. 242; Tuncay, Mete, Tiirkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yonetimini'nin Kurulmast (1923-1931), istanbul1999, s. 231.
67 Kili, Suna, Turk Devrim Tarihi, s. 298.
68 Kara, Mustafa, Gunumuz Tasavvuf Hareketleri, s. 280.
,:1. . ,
,~ :t
··1;
!
; ,
!.;
.,
I,
. "~
, !
22
bag degil, aYl'lL~g-_rrz_Cl_11:_q_q__~c!~)!_l!L~ir_ _ _g_l!r_£~~!i~ __ ~j"'__q~1!1:flqti§i4_!!'_:_Kiiyl5!r_4__~__fflky_ zaman oluleri gommek icin bir hoca bulunmamaktadir. Eger biz, din adami yeti~tir;[;ezsek
bdttl, mutaasstp inanclar yayilir. Simdiden "Semavt Mektuplar'ttn elder; ele dola~tigi
duyulmakiadtr. Dini taassubun oldugu kadar mutaassip dinsizligin de hosgorulu
toplumumuzda yeri yoktur. Biz laiklik prensibini Islamligi Turkiye'den atmak icin
almadtk. ,,69
Diger tarafian, kamuoyunda gittikce artan tepkiler, iktidar partisinin din
politikasim yeniden gozden gecirmesini saglarms; ozellikle 1946 yilmda yapilan
secimlerde/" "halka din ve inane hurriyeti ile din egitimi vadeden Demokrat Parti'nin
buyuk kabul gormesi ve iktidar partisinin her turlu engelleme bask! ve korkulanna
ragmen 62 milletvekili cikarabilmesi, CHP'yi totaliter yontemlerle uyguladl~i din
politikasim terk etmeye ve yurdun her tarafmdan yukselen din egitimi taleplerine
.olumlu cevap vermeye zorlamistrr.?"
Bu donemde dim dergilerde buyuk bir artis gorulmektedir. Sanki yirmi yilm
boslugu telafi edilmek istenmektedir'f.
1946 yihyla birlikte baslayan degisime 27 Mayis 1960'da yapilan askeri
darbeyle TUrk Ceza Kanunu'nun 163. maddesine gore dur denildi. Semseddin Gunaltay
zamamnda yonetime el koyan askerlerin yakm takibe aldiklan en onemli muessese Diyanet lsleri Baskanhgi idi73•
Bununla birlikte yine bu donemde 1961 Anayasasi din egitimini kisilerin
.istegine birakmaktadrr, Damsma Meclisi 1 Eylill'de ilk ve orta ogretim kurumlannda
69 Joseke, Gotthard, feni Turkiye'de Islamltk; cev, Hayrullah Ors, Ankara 1972, ss. 76-77; Kaya, Kamil, Tiirkiye'de Din-Devlet Iliskileri, s. 172.
70 Kaya, Kamil, Turkiye' de Din-Devlet Iliskileri, s. 172.
n Dursun, Davut, Siyasi Marl Sistemlerle lliskilert Acisindan Din Biirokrasisi Yaptst, Konumu ve Geli$imi, istanbul 1992, s. 192.
72 Kara, Mustafa, Gunumuz Tasavvuf Hareketleri, s. 282. 73 Aym eser, s. 286.
!;
. - .. ~
".;,~ i
._' ... -1'·
j I ; I
! I
!.:
I:
din dersini zorunlu dersler arasma alan yeni anayasa maddesini kabul etti. Bu maddenin
hukmu, daha sonra Milli Guvenlik Konseyi'nce "Din ve ahldk ogretim: devletin
gozetim ve denetimi alttnda yaptltr, din kultiiru ve ahldk ogretimi ilk ve arta ogre tim
kurumlarznda akutulan zorunlu dersler arastnda yer altr ve bunun distndaki din egitim
ve ogretimi, ancak kisilerin Kendi istegine, kucuklerin de kanunf temsilcisinin talebine
baglidir. " seklinde kesinlestirildi'".
1961 Anayasasr'mn din egitimini kisilerin istegine birakmasma dair olan hQkmii
12 Mart sonrasi yapilan anayasa degisikliklerinde de oldugu gibi korunuyordu.
Ancak 1982 Anayasasi'nm yerlesmis bu hukmu degistirmesi, bugtmlere kadar
ulasan tartismalara sebep oldu. Bircok kesim din dersinin zorunlu sayrlmasmi laiklige
aykm sayarken veri len "din kulturu ogretimi"nin sadece Islamiyet'le sirurh kaldigmr
soyleyenler de bulunacaktr".
1984 'ten: itibaren gerek Kemalist ve gerekse Sosyalist zihniyetine sahipbasm,
yeni camilerin insasi, imam-hatipli universite mezunlanndaki artis, okul kitaplannda ve
devlet denetimli radyo ve televizyonda dinsel icerigin cogalmasi, lslami yaymlann ve
kitabevlerindeki artis, Ramazan aymda sigara veya icki icenlere tepkilerin cogalrnasi
gibi olaylarla kendini gosteren Islami akimlann yukselisine surekli dikkat cekmektedir,
.Zira bu gelismeler devletin laik niteligini dinamitleyecek girisimler olarak
degerlendirilmektedir 76.
Laiklik tartismasi 1980'lerin sonlannda ozellikle tek bir mesele uzerinde, kamu kuruluslannda, ozellikle de tmiversitelerde turban takma yasagi iiz~finde.
yogunlasmistir. Donemin ANAP hukumeti, meclisten turban takilmasma izin vetecek
74 Komisyon, Cumhuriyet Ansiklopedisi, c. IV, s. 43. 75 Aym eser, s. 43.
76 ZUrcher, Erik Jan, Modernlesen Tiirkiye Tarihi, s. 420.
.. ·.1··.· .. ····
.' '.
". .".
f."
~~:
.~.
.-'!:'-;
! ,
,"-,
.. / ..
I ..
I~\.·
. ;' ,
24
. 1
bir yasa gecirdi, ancak Cumhurbaskam Evren, bu yasayi Anayasa Mahkemesi'ne havale
etti ve mahkeme yasamn anayasal olmadignn ilan etti. Sonunda Arahk 1989'da yasagi
kaldiran ve turban takilmasma izin verme durumu universite rektorlerine birakan bir
kararname yaymlandi ".
~:.
Buradan cikardigirmz sonuca gore; Osmanh Devleti'nin son donemlerind~ bile
dinin, devletin olmazlanndan olmaz olan degerler arasmda yer aldigmi gormekteyiz.
Tfukiye Cumhuriyeti'nin kurulus ve yerlesim asamalannda da bu durum onernini
korumustur. Ta ki rejim saglam temellere oturana kadar. Cumhuriyetin ilamndan sonra
hizh bir batihlasma ve modernlesme surecine girilince ilk is halifelik kaldmlarak laik
sisteme geciliyor. Ancak halkm varolan dim inane; ve yasantisim birdenbire degistirmesi
pek do gal olarak zorlasiyor, Bu durum, olaym tabii bir stirec icerisinde seyretmesini
engelledigi gibi halkm dim inane; ve yasantrsim gizlemesine, basttrmasma yol aciyor. Ikilemde kalan halk bir sekilde dim yasantisma devam etmek istiyor. Hal boyle dlurica
devlet resmi planda, halkin dim degerlerine egilmek zorunda kahyor, Cunku halkm
ihtiyaci devlet tarafmdan giderilmezse sorunlarm artacagi apacik goruluyor.
1924'te Ser'iye ve Evkaf Vekaleti'nin yerine Diyanet Isleri Baskanligi kurularak
din, laik sistemdeki yerini ahyor, Devletin kontrolti altmda bir din politikasi izleniyor.
Fakat dint inams ve yasanti zorlamadan ziyade icten gelen hali bir durum oldugundan
uygulamada ikilemden kurtulamiyor.
Tek partili donemde istibdata yakm bir politika izleniyor. Medreseler kipah,
tekke ve zaviyeler kilitli ve bir dizi yasaklar. Butun bunlar yapihrken halkm btinyesine
uygun altematifler konulamarms, Tek partili donemde din! hayat adeta dumura
ugratilmis. Etki tepki prensibine gore dini degerlerde buyuk artis gostermistir. Bu
durum devletin dini politikasim yeniden gozden gecirmesine neden olmustur.
77 ZUrcher, Modernlesen Turkiye Tarihi, s. 420.
.•. "j-:" ; .. ';I~
Ii
,;.,
It
.i.j
!·t
i f
,~.i ~L
~~ t
~I
·I.'.~:':·····
(,
r::·
"."
1961' de din dersleri ilk ve orta ogretim kurumlannda zorunlu hale getirilmis,
devletin denetiminde tutulmustur, Degisen hukumetlerle, devletin din politikasi da
degisime ugranns koklli, kahci ve halkin btmyesine uygun bir politika izlenememistir.
"Laiklik" adi altmda banh tarzda dint bir izalasyon suregelmekte bundan zarar goren de
TUrk Cumhuriyeti ve TUrk milleti olmaktadir.
Goruldugu uzere Ihsan Oguz da Turkiye'nin gerek siyasi, gerek ekonomik,
gerek egitim ve dim acidan inis 91k1~h, buhranh, sikrnnh, siddetli donemlerinde
yasarmstir. Boyle bir ortamda yasanus olan Oguz'un, simdi hayatim ele alahm.
BiRiNCi BOLUM
1',,'[. iHSAN OGUZ'UN HAVATI, Ki~iLtGt VE ESERLERi
1. <;OCUKLUK VE GEN<;LiK DEVRi
a) Soyu, Ailesi ve Dogumu
Babasmm adi, Muhammed Ataullah; dedesinin adi Haci HafIZ Ahmed, buyuk
dedesinin adi HaCI Mehmed'tir. Bu zatlar be1delerinde "Ktlcuk Hattat, Buyuk Hattat"
diye tanmmislardir. Bu sebeple aileye "Hattatlar, Hattatogullan" denilmistir.
Oguz'un babasi ve dedeleri, ilim ve arnel sahibi kimseler olarak tanmmis olup
Naksilige mensup kisilerdir, Gecimini, finncihkla kazanan babasi Ataullah Efendi, I.
Dunya Savasi" da 63 yasmda iken vefat etmistir.
Annesinin adi Hacer'dir. Onun babasmm adi Haci Mustafa, annesinin adi
Serife'dir, Serife Hanim, "Soylemezogullan" diye tanmmis bir aileye mensuptur. Hacer
Hamm'rn "Soylemezoglu" isimli dedesi, tanmmis Halveti saliklerindendir. HIZlf
Aleyhisselam ile sohbette bulundugu, memleket halkmca rivayet edilmistir, Hacer
Hamm'm vefati ise, Ataullah Efendi' den alti sene sonradir I.
Oguz ise 18/19 Haziran 1887'de (26/27 Rarnazan 1304 h.) Cumartesi gununu
Pazar gunune baglayan sabahin erken saatlerinde Kastamonu ilinin Isfendiyar Bey
Mahallesinde bulunan annesinin evinde dtmyaya gelmistir',
Oguz'un, Ahmed Riza ve Emine admda iki buyuk kardesi vardir. Bunlar da
kendisinden once vefat etmistir, Ahmed Riza ayni zamanda sairdir,
I Oguz'un oglu Abdulhahk Oguz'dan sozlu almti. Bundan sonra gelecek bolumlerde Oguz hakkindaki, dipnotsuz yerler, oglu Abdulhahk Oguz'dan almtrdir.
2 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 389. Oguz, bu eserde, ozgecmisini kendisi yazrmsnr.
27
b) Cocuklugu
Oguz, cocukluk yillanndan itibaren ilme ve tasavvufa karst buyuk bir arzu
duyar; sohbet meclislerinde bulunmaktan ve evliya kabirlerini ziyaretten daima manevi
bir zevk ahrdi. Hikmetli soz ve davramslanyla kucuk yaslardan itibaren yakinlanmn ilgi ve dikkatlerini cekmeye baslanusti. Kendisindeki bu istidadi goren, babasmm seyhi Muhammed Evliya Efendi, 0 zaman "Konya Sekeri" denilen kulah seklindeki sekerlerden ahp duz olan alt kismma kendi eliyle yazilar yazar ve bunlan Ataullah Efendi'ye vererek "Bu sekerleri lhsan'a sabahlan birer tane yedir. Bu cocuga dikkat et, haram yedirme" uyansmda bulunurdu. Zaman zaman tekrarladigi bu davraruslanyla, onun manevi egitimini ustlendigine ve ondaki yuksek kabiliyete isaret ederdi.
Kastamonu ulemasmm da kanldigi sohbet meclislerinde, Seyh'in gozleri, genellikle cocuk yastaki bu yuksek istidadi arar ve onu muhatab alarak konusurdu. Nitekim; kisa bir zaman soma, Kastamonu'da yatan evliyanm ruhaniyetleri de gorunerek kendisiyle ilgilenmeye manevi fetihler elverrneye baslarmstir.
Kucuk yaslanndan itibaren Allah dostlanmn turbe ve mezarlarma buyuk alakasi olan Oguz, yine kucuk yaslarda iken, bir koydeki caminin sadirvanmda "Veysel Karani" yazisuu gorur. Her ne zaman oraya gitse, 0 isme uzun uzun tefekkiirle bakarrms.
Oguz, daha ileriki donemlerde, Veysel Karani gibi Uveysi olarak Peygamberimiz (s.)' den, Seyyid Ahmed el-Kurdi ve Seyh Muhammed Ma'sum Muceddidi Hazretlerinden feyz alrrustrr',
Bu da bize gosteriyor ki, insan cevresine nasil bir enerji yayiyorsa, 0 enerjiye bagh olarak, 0 tip enerjileri tasiyan diger varhklan kendine cekmektedir. (Gerek evrenin gorunen boyutunda olsun gerek gorunmeyen batmt boyutunda.) Dolayisiyla, bu duruma
3 Bkz. Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, SS. 422-442.
28
bagh olarak, insanm kaderi de iletisim kurdugu insanlann kaderleriyle ortak payda
uzerinde birleserek benzerlik gosterir,
Bu dogrultuda, Allah dostlanmn kemal ve faziletleri, ondaki Allah dostlanna
olan sevgi ve muhabbeti artirrrus ve bu manevi ilgi ve sevgi de Allah dostlanrun, yo luna
girme arzusunu onda kuvvetlendirmistir.
c) Tahsil Hayan
Ihsan Oguz, cocukluk doneminde Kur'an-i Azimussan ve ilmihali once
babasmdan ve annesinden ogrenmi~, daha sonrasnu babasmm Abdulcebbar
Mahallesinde bulunan "Kose Hoca" adryla tanman saliha bir kadmdan ogrenmistir. ilk
tahsilini "Deveci Sultan" ve "Yarabci Hoca" mahalle mektepleriyle idadinin (ilkokul)
ihzari kismmda tamamlamistir. Orta tahsilini, bugtmku liselere yakm bir ogrenim veren
Asked Rusdiye'de yaprmsur".
Yuksek tahsilini, Kastamonu Ziyaiyye Medresesi'nde yaprmstir; bu medresenin
muderrisi ve kendi enistesi Muhammed Evliya Hazretlerinin oglu olan HafIZ Ahmed
Ziyaeddin Efendi'dir. Ahmed Ziyaeddin Efendi'nin gene yasta, ebediyet alemine gOy
etmesi uzerine, bizzat inceleme ve arasnrmalanna agirhk vererek, kendi kendini
yetistirmeye baslamis, uzun seneler devamh ve zorlu cahsmalardan sonra, Allah'm lutfu
ile gercek bir alimve fazil olmustur, Aldigi medrese icszetlerinin tmiversite ilahiyat
fakultesi mezunlarma denk olduguna dair hukumetin karar ve onayi oldugu
bilinmektedir5.
4 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 389. 5 Ayni eser, s. 390.
29
Ihsan Oguz'un asil ilmi cahsma ve arastirma hayati, medrese ogreniminden, ozellikle emeklilige aynldtktan soma baslamistir, Eserlerini de bu donemden sonra yazrmsnr",
d) Memuriyeti
Ihsan Oguz, Kastamonu Asked Rusdiyesi'nde bir sure husn-i hat ve Turkce ogretmeriligi yaprrus, posta ve telgraf idaresinde muharebe memurlugundan basmudurluge kadar cesitli gorevlerde bulunmus, 1938 yilmda emekliye aynlarak ilmi cahsmalanna hiz vermistir, Omurlerinin 33 yih devlet hizmetinde gecen Ihsan Oguz; hayatmm hicbir doneminde siyasetle mesgul olmamistrr.
Devlet hizmetinde iken vazifesini en iyi sekilde yapip yerine getirmeye cahsan Ihsan Oguz'a, basanh hizmetlerinden dolayi ikramiye verildiginde; "Bu muvaffakiyet sahsi muvaffakiyetim degildir. Maiyyetimdeki memurlarla yapilan cahsmalann neticesidir. Onlann da aym sekilde taltifi, aksi takdirde sahsima gonderilen ikramiyenin geri almmasi.;" diye iade ederdi. Bunun uzerine de biitiinmemurlara da ikramiye verilirmis,
6 Aym yer.
30
2. T ASA VVUFi Ki~iLi(;i
a) Intisab Ettigi Seyhleri ve Tarikan
Oguz, intisab ettigi seyhleri, terceme-i halini anlatirken zikretmektedir. Sirasiyla
tasavvufta intisap ettigi seyhleri ele alahm:
Oguz'un ilk baglandigi zat, henuz 12 yasmda iken, Kastamonu Ziyaiyye
Medresesi Muderrisi Naksibediyye Seyhlerinin buyuklerinden Race Muhammed
Muhammed Evliya, aym zarnanda Ihsan Oguz'un babasmm seyhidir ve
enisteleri olan Ahmed Ziyaeddin Efendi'nin babasidir.
Oguz, Race Muhammed Evliya'mn 0.9 yil hizmetinde ve sohbetinde bulunmus,
hususi teveccuhlerine mazhar olmustur,
Bu donemde, Oguz'un cezbe hali fazlalasrms, kabir ehlinin haline vakif olmaya
baslamistir. Kastamonu'nun icinde ve disinda yatan veliler, kendisine gorunmeye
baslamis, manevi yararlanrnalar ve feyz almalar surekli hale gelmistir".
Race Muhammed Evliya, 1902'de hacca gitmis, Mekke-i MUkerrem'de hac
farizasi tamam olmadan, Arafat'a cikmadan ebedi aleme gocerek "Cennetu'l-Mualla"
kabristamnda, Hatice Kubra (s.a.) validemizin turbesinin yakmmda defnedilmistir".
Muhammed Evliya, Mekke'den yakmlanna yazdigi mektuplara "yanm haci"
diye imza atnusnr'". Bu da onun olecegini onceden bildigini gostermektedir.
Oguz'un ikinci olarak baglandigi zat, Dagistan muhacirIerinden olup, Bursa'nm
Orhangazi kazasi civannda "Elma Alan" diger adiyla "Resadiye" koyunde yerlesmis
Seyh Serefuddin Efendi' dir. Kastamonu hocalannm cogunlugu ve bircok kimse
7 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 419. 8 Aym eser, s. 419.
9 Aym eser, s. 420.
10 Ayni yer.
31
kendisine baglanrmslar, baghhklanm ifade etmek uzere bu seyhi Kastamonu'ya davet
etmislerdi, Ancak birkac gun sonra Birinci Dunya Savasi ciktigmdan Kastamonu'da
fazla kalamanus, geri donmustur.
Oguz birkac defa onun sohbetinde bulunma imkamm elde etmis ancak, vefat
ettigi icin fazla yararlanamamistir!'.
Ucuncu olarak baglandrgi zat, yuz yasma yaklasrms bir pir-i fani olup nam ve
sohreti Ganizade diye bilinen "Seyh Mehmet Sadik-i Tosyavi" idi. Oguz, bu zata gryabi
olarak baglanmistir ancak alti aydan sonra, bu zat da vefat etmistir. Dolayisryla fazla
1 . k~ 1 12
yarar anma 1m ani 0 marmstir .
Dorduncu olarak baglandigr zat Seyh Seyyid Ahmed el-Kurdi'dir. Oguz, onunla
olan baglannsim daha genis olarak "Manevi Cihad" adh eserinde ele almisur. Oguz,
ur;uncu olarak intisab ettigi zatm vefati uzerine tekrar mursid-i kamil aramaya baslar.
Bu arastirma sirasmda, fazilet ehlinden olup tanman ve tanmmayan bircok zatlar ile
haberlesilmis ve mtinasebet kurulmus ise de, kendilerinde gercek irsad sartlanmn
bulunduguna dair kesin bir bilgi ve kanaat edinilmediginden, baglanmak mumkun
olmaz13. Oguz, Seyyid Ahmed el-Kurdi'ye intisab surecini soyle anlatir:
"Bu hususta uzun zaman harcanan gayretlerin sonucsuz kalmasi uzerine, buyuk
bir uzuntuyle talep ve arasttrmaya ara vererek islam memleketlerinin birinde mursid-i
kdmilin ortaya ctkmastni beklemek ve gozetlemek yolunu sectik: Bu bekleme ve
gozetleme donemi yedi seneyi gec;tigi halde hicbir tarafta mursid-i kdmilin varltg: haber
altnamiyordu. Sonunda; Hakk'in yardtmi olmadikca yalnzz arasttrmakla ve bekleyip
dilemekle insan-t kdmili bilmek ve bulmak mumkun olamayacagtni anlamts, bu amaca
11 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 422. 12 Aym eser, s. 424.
13 Oguz, Tasavvuf Yolunda Manevi Cihad, istanbul 1998, s. 21.
32
ulasmantn gU9luk ve zorluklartni kesin olarak kavramts ve maksada kavusmaktan tam anlamiyla dciz kalmts idik. ..
Bundan sonra buyuk bit caresizlik ve eziklik ile, gercekte yegdne mursid olan
Allah Tedld Hazretleri 'ne yalvartp stgtnarak insan-i kdmilin bildirilmesi icin dua etmeye basladik. Bu yakarts hali devam ederken 1336 (1917) YIZz Rebfu'l-Evvel aytntn Peygamber Efendimiz 'in dogum gunune rastlayan Pazartesi gecesi ozellikle boy abdesti alarak Mutlak Hidayet ve Kerem Sahibi olan Hak Tedld ya goz yaslartyla dua ettik ve mursid-i kdmilin bildirilmesi dilegimizi yalvararak arz eyledik. Cendb-t Hak 0 gece, lutuf ve keremiyle mursid-i kdmilin ismini ve cismini bildirdi ve gosterdi.
Bu ildhi lutfa soyle erildi:
o gece, mana dleminde, havada ve boslukta beyaz bir zemin uzerinde kahn ve siyah bir yazt ile Seyyid Ahmed Kurdi yaztli bir levha gosterildi. Yukartdan, gorunmeyen bir kimse tarafindan: "Bu isim, Mursid ve Insdn-t Kdmil ismidir. " diye seslenilerek, ism in sahibinin kim oldugu bildirildi. Sonra karstda, icerisi namaz seccddesiyle dosenmis bir hucre belirdi ve derhal icine girildi. lceride, hucre derinliginden gayet niirdni bir zat gorunerek biraz sonra disartya ctktt. Onceki sesin sahibi yine yukartdan seslenerek, Zamanin Kutbu 'l-Aktdbi 'ntn bu zat oldugunu bildirdi. Buyuk bir sevincle ve Kutbu 'l-Aktdb 'a tdbi olmak niyetiyle hemen hucreden dtsartya ctkuk: Kutb"n mubdrekbasttgi yerlere basmak suretiyle U9-be.J adtm izleyerek kendisine yaklasinca, 0 mubdrek zattan dayanilmaz ve anlatilmaz manevf bir hal aksetmeye basladi. Bu halin kuvvet ve etkisi, vucudumuzu bir saman copi; gibi hucre icine attt. Arka uzerine hucreye dustukten sonra, irademiz disinda dilimizden butun dleme hitaben: "Ey insanlar! Kutup'taki manevf kuvvetin buyiiklUgunu anlaytntz ki, tdbi' olmak uzere kendisini uc-bes adtm izlemek, tahammul edilemeyecek feyzlere ve manevi
33
hall ere erdiriyor. " sozleri ctktt. Bu sozlerin tekrart ile uyandik. Uyandtktan sonra fark
ettik ki, dilimiz ve kalbimiz kendi kendine "Meded ya Seyyid Ahmed Kurdi!" cumlesini
tekrarltyordu. Bu halden dolayt bir tur sasktnltk: elverdi ve bu olaytn feyizli te'siri,
beden ve ruhumuzun aylarca hakimi oldu. ,,14
Oguza 0 gece mana aleminde aradigi mursidin ismi ve cismi bildirilmis idi;
fakat, kendisinin nerede yasadigi bildirilmemistir. Bu esnada Oguz, Irak tarafmda,
Harputlu Ulu Camii Imarm Haci Tevfik Efendi'ye bir mektupla, oralarda; "Seyyid
Ahmed-i Kurdi" admda bir zat olup olmadigrm, eger bu isimde bir zat varsa, kendisini
bilgilendirmesini rica eder. Haci Tevfik Efendi'den bir ay sonra cevap gelir: "Mana
dleminde gorduguniiz muhterem zat, bugun hurada ve hayattadzr. Hakkznda su kadar
bilgi verebilirim ki, kendisi seyyiddir. Soyu saglam bir silsile ile Peygamber Efendimiz'e
ulastr. Ya~l doksani gecmis olup mezhebi $ajif, adi Seyyid Ahmed-i Kurdi'dir. Hali
fakir, ailesi kalabaltkttr. Ihtiyac ve zaritretini kimseye demez. Ucsuz bucakszz olan ilim
ve amelini bir ferde bildirmez. Fukara seklinde dolanir bir adamdtr ... ,,/5
Haci Tevfik Efendi'nin bu cevabi, Oguz'un ruhunda dirilik, tazelik meydana
getirir. Bunun uzerine Oguz, bir mektup yazarak, Haci Tevfik Efendi vasrtasiylaSeyyid
Hazretlerine gonderir. Mektubunda ruyasnu arz eder, mana aleminde gordukleri kisinin
o olup olmadigim sorar. Mektubun cevabi olumlu olarak bir sene sonra gelir. Boylece
Oguz'un mursid arayisi sona erer. Bu mektupla gerceklesen baghhktan sonra, karsihkh
ihtiyac duydukca haberlesme ve yazisma devam etmistir'",
Oguz, ancak bu baghhgmdan sonra HaCI Tevfik Efendi'nin de bu zata bagh
oldugunu ogrenir. Onun icin, Haci Tevfik Efendi'nin bu baghhgmi bildirmemesi,
14 Oguz, Manevi Cihad, SS. 21-23. 15 Ayni eser, s.25.
16 Aym eser, ss. 25-26.
34
hicbir sekilde tesvikte bulunmamasi buyuk bir memnuniyet vesilesiolmustur, Kendi
baglihgim kader cihetiyle degerlendiren Oguz, kfunil bir murside ulasip
baglanmalannda kendi iradesinin bulunmadiguu, bunun hak yo luna istekli oianiara
Allah'rn ezelde takdir ettigi bir lutuf oldugunu belirtir'",
Seyh Seyyid Ahmed-i Kurdi, Aliyyu's-Sebti'nin en buyuk en olgun
halifelerindendir. 1246 h. senesinde (miladi olarak 22 Haziran 1830-11 Haziran 1831
tarihleri arasmdadir) Bitlis vilayetinin Capakcur kazasma bagh (bugunku adiyla Bingel)
KUr (Dikme) koyunde dunyaya gelmistir, Aslen Bagdath olup dedeleri Seyyid
Abdulhamid, vaktiyle Bagdat'tan Capakcur'a gelmis ve Kur koyune yerlesmistir. KUr koyunde dogmus oldugundan "Knrdi" lakabnn almisnr ve 1969'da vefat etmistir'",
0, donemin esi bulunmaz incisi olarak tammlanrmstir. Ancak insanlar onu
bilememistir, Bilenierin, ondan istifade eden insanlann sayisi da cok azdir, Oguz, onun
cok az insan tarafindan bilinip istifade edilmesini, Allah'm takdiri geregi oldugunu
ifade etmektedir'",
Oguz, Seyyid Ahmed Kurdi ile hayatta hie; yuz yuze gcrusememislerdir.
Munasebetleri mektuplasma vesilesiyle olmustur. Bu mektuplann adedi dokuz tane
oIup, her biri Seyyid Ahmed Kurdi'ye gonderilen cesitli mektuplann ozlu bir ifade ile
verilen cevaplan teskil eder. Bu cevaplann her cumlesi, ya mana aleminde gorulen bir
olaym veya yasanan bir halin ic ynzunt; aciklar'",
Oguz'un besinci olarak baglandigi zat, Seyyid Muhammed Mestfir el-
Uveysi'dir. Seyyid Ahmed Kttrdi'nin ebediyet yurduna gocmesi uzerine birkac yil
gecmeden, manada Peygamberimizin emri uzerine Oguz'Ia gorusmuslerdir. Oguz, bu
17 Oguz, Manevi Cihad, s. 28.
18 Bkz. aym eser, ss 126-166; Arifler Silsilesi, c. 4, SS. 425-431. 19 Oguz, Manevi Cihad, s. 29.
20 Aym eser, ss. 31-71.
35
zatm sohbetinden son derece yararlandigim ve feyiz aldigmi belirtir. Kisa zamanda
hilafet gerceklesmistir".
OgUZ, Muhammed Mestur el-Uveysi'nin kutbul-gavs oldugunu; ancak manevi
kimligini halktan gizlemekle emrolundugunu ifade etmektedir. Onun bu durumunu
Oguz, zaman sartlanna baglar, cunku ona gore zaman, fitnelerin cikmasma elverisli bir
durumda akryor, tasavvufun gercek ehli ile taklitcileri ayirt edilmeksizin hukumler
veriliyor, Allahu Teala bile kotu sifatlarla red ve inkar ediliyor olmasi, gizlenmenin
zorunlu olmasmi gerektirmekteydr".
Oguz'un altmci olarak baglandigi zat, ikinci binin lmam-i Rabbani Hace Aluned
el-Faruki'nin torunlarmdan Seyh Muhammed Ma'sum Muceddidi Hazretleridir.
Bu zat, 1341 h. (1922-1923 m.)'de vefat etmis, Mekke-i Miikerrem'e
defnedilmistir, Oguz, bu zatla, Seyyid Ahmed Kurdi'nin vefatmdan cok seneler sonra
uveysiyer'" yoluyla, ruhani olarak bulusmus ve feyz alnustir. Oguz, bu zatla ilk olarak
Kastamonu'daki "Kirk Direklil Atabek" camiisinde, bir ogle ile ikindi arasmda
oldugunu ve onun butun birikimini bir defada kendisine bosalttigmi soylemektedir".
Oguz'un yedinci mursidi, ttveysiyyet yoluyla Peygamber Efendimiz (s.)'dir.
1941' de Peygamberimizin, kendisini irsad ettigini, egitimini ve kemale erdirilmesini
bizzat, dogrudan dogruya ustlendiklerini bildirmektedir. Bu buyuk mazhariyet ve
lutuftan sonra diger mursidlerin, irsad yonunden iliskileri kesilmistir. Oguz'a gore, bir
kimsenin irsad, egitim ve kemale erdirilmesini mursidi Rasul-u Ekrem (s.) uzerine
21 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 433. 22 Aym eser, c. 4, s. 434.
23 Uveysiyyet Yoluyla Ruhani Feyz Alma: Uveys-i Kareni, Rasul-u Ekrem'le cismen bulusmadan, gortismeden egitilerek, terbiye edilerek, kemalin en ust mertebelerine ulastigi gibi, tasavvuf ehlinden, ruhaniyyet yoluyla irsad edilerek ve egitilerek kemale erenlere "trveysl" denir. Bu durum, bu i~, Rasulullah'm ruhaniyyeti veya buynk velilerin ruhaniyetleri tarafindan gerceklestirilir, ~§.h Muhammed Bahanddin Naksibend He Abdnlhahk Gucduvani; imam Cafer-i Sadk He Bayezid-r Bistami arasmda oldugu gibi. Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 418.
24 Aym eser, ss. 437-438.
36
ahrsa, baskalanrun irsad yonunden ilgi ve alakasi arnk sona erer. Bu dogrultuda, bu
yo Ida baghhk dogrudan dogruya Kainat Efendisi Peygamberimize'dir. Oguz, bu yola
yonlendirir. Bu yonlendirme hayatta iken bizzat, vefatmdan sonra eserleriyle devam
edecegini bildirir25.
Oguza gore, kendisi tarafmdan "Tarikat-l Ahseniyye" seklinde isimlendirilen bu
yol, Peygamberimizin (s.) actig; yeni bir yoldur. Peygamberimize ozel bir tariktir.
Kiyamete kadar acik kalacak ve surekli olacak bir yoldur'",
Oguz, bu buytik lutfun, ihsamn ve bagism yayilmasmda ve ehli olan kimselerin
bu yola sokulmasi ve irsadi hususunda kendisine icazet lutfedildigini bildirir27.
Bu yolda once Rasfilullah'a kavusulur; ancak bu kavusmamn gerceklesmesi, bu
yola giren kisilerin hak ederek yukselmesi yoluyla degil, Peygamberimizin lutuf
buyurarak inisi yoluyla olmaktadir. Daha sonra diger buyuk peygamberlere, dort buyuk
melege ve diger buyuk velilerle manevi bulusma gerceklesir".
Oguz, Peygamberimizin (5.) ruhaniyetiyle arada hicap olmaksizm bir arada
olmarun, ynz milyon kere yuz milyon buyuk velilerden bir veliye nasib olacak kadar
buyuk bir lutfun oldugunu soyler; cunku Peygamberimize kavusmak, Allah'a kavusmak
demektir. Ona gore bu yol, simdiye kadar kimsenin malumu olmannsnr. Aklm
alamayacagi kadar yakin, kolay, guzel, bnyuk ve faziletli bir yoldur'".
Oguz, bu ozel yolun, bu zamana kadar Peygamberimizin (s.) kimseye haber
vermedigini soyler. Hatta ona gore Ulu'l-Azm peygamberler bile "Bu buyuk Has Yol 'u,
25 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 441. 26 Aym eser, s. 441.
27 Aym eser, s. 442.
28 Ayru yer.
29 Aym yer.
37
Habib-i Kibriya, bizlere de simdiye kadar bildirmemistir." buyurarak hayretlere
Oguz, Ahseniyye Tarikatmm giris sartlannm basit oldugunu ancak geregi gibi
guzelce yerine getirilmemesi durumunda, sorumlulugun agu: ve buyuk olacagim belirtir.
Bundan dolayi, kendisine baglananlan bu agir sorumluluktan korumak icin, hie kimseye
empoze etmeye cahsrnamakta ve teklifte bulunmamaktadir. Aynca Oguz, biat ve ahid
almayarak, Naksibendiyye-i Miiceddidiyye usulu ile yetinerek tufeyliyet ile baghlan bu
yeni yolun faziletlerinden yararlandmna yolunu tutmus bulunmaktadrr".
b) Tarikat Silsilesi
Vefat Tarihi (Hicri)
1. Seyyiduna ve Seyyidu'f-Alemin Hazret-i Muhammed (s.a.s.) 11
2. Seyyiduna ve Seyyidii'l-Umme Ebu Bekri's-Srddik'f-Ekber 13
3. Selman el-Farisi 33
4. Kasun b. Muhammed b. Ebi Bekri's-Siddik 106
5. es-Seyh imam Ca' fer-i Sadik 148
6. es-Seyh Ebu Yezid-i Bistami 262
7. e~-~eyh Ebu'l-Hasan el-Harkani 425
8. es-Seyh Ebu Ali Farmed! et-Tfrsi 477
9. es-Seyh Yfisuf Hemedani 535
1 O. es-Seyh Hace-i Hacegan Abdu'Ihahk Gucduvani 575
II. es-Seyh kif er-Rivgiri 616
12. es-Seyh Mahmud el-Fagnevi 715
30 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 443.
31 Aym eser, s. 443. Bu konuda daha genis bilgi iIeride Tasavvufkonusunda islenmistir.
38
13. es-Seyh Ali er-Ramiteni 731
14. es-Seyh Muhammed Baba-yi Semmasi 755
15. es-Seyh es-Seyyid Emir Gtilal en-Nesefi 772
16. es-Seyh es-Seyyid Race Muhammed Bahauddin Naksibend 791
Race Naksibend Haziretleri'nden sonra zamamrmza kadar devam eden
Naksibendiyye Silsilesi de asagidadir.
17. es-Seyh Race Alauddin Attar el-Buhari 802
18. es-Seyh Race Ya'kub-i <;erhl el-Hisari 851
19. es-Seyh Race Ubeydullahi'l-Ahrar es-Semerkandi 895
20. es-Seyh Race Muhammed Zahid el-Bfihari 936
21. es-Seyh Race Dervis Muhammed es-Semerkandi 970
22. es-Seyh Race Muhammed Hacegi es-Semerkandi 1008
23. es-Seyh Muhammed Baki Billah el-Kabil 1012
24. es-Seyh Imam-i Rabbani, Muceddid-i Elf-i Sani Ahmed el-Fariki 1034
25. es-Seyh imam Muhammed Ma'surn bin lmam-i Rabbani 1079
26. es-Seyh Race Muhammed Seyfuddin bin Muhammed Ma'surn 1096
27. es-Seyh Seyyid Nur Muhammed Bedevani 1135
28. es-Seyh Rablbullah Can-l Canan 1195
29. es-Seyh Abdullah ed-Dehlevi 1240
30. es-Seyh RaIid el-Bagdadi 1242
31. es-Seyh Aliyyu's-Sebti Diyarbekri 1281
32. es-Seyh es-Seyyid Ahmed Capakcuri 1340
33. es-Seyh es-Sayyid Muhammed lhsan bin Muhammed Ataullah
39
el- Kastamoni32
1412
Aynca, Arifler Silsilesi'nde Oguz, buyuk bir tabloda, buyuk tarikatlann lmam-i
Rabbani'de nasil birlestiklerini gostermistir, Imam-i Rabbani'ye bagh olan kollannda
Oguz'un intisab ettigi seyhlerin, kendisinde son bulan silsilelerini de zikretmistir, Oguz,
boyle bir silsile tablosunun simdiye kadar hazirlanmadiguu one surmektedir'".
c) Icazet Almas}
Oguz, Seyyid Ahmed-i KUrd! Hazretleri'yle hayatta iken gorusmedigi icin,
kendisinden icazet ve halifelik almasi, irsad olunmasi ve tum munasebetleri mektuplar
sayesinde gerceklesmistir.
Bu mektuplarm dorduncusunde, Seyyid Ahmed, Oguz'a silsile buyukleri
tarafmdan irsad oldugunu bildirerek ona silsile buyuklerinin manevi ilgi ve sevgisini
iletir. Vine bu mektupta Oguz'a vekaleten, hak ve hakikati bildirmeye yeterli ve yetkili
oldugu haber verilir34.
Besinci mektupta ise, Naksibendiyye yolunda yurumek ve bu yola girenleri
bildigi gibi yonlendirip ilerleterek maksada erdirmek icin zaten ve sifaten Rasul-i
Ekrem (s.a.s) Efendimiz Hazretleri'nin ve silsile buyuklerinin izin ve emirleri uzere
icazet verildigini; Seyyid Ahmed Hasretleri'nin de onlar adma icazet verdigi yer abr35.
Altmci mektupta da Oguz'un icazet makamma ulasmasmdan bahsedilir:
"Evvelden dhire kadar seyr ve sulukunuz dogruca vdki' oldu. Bununla beraber
muhlikeden sdlim oldunuz. Cunku; Ummil'I-Kill! (Hazireti Hatice r.a.) Vdlidemiz, bu
din-i mubinin esdstdtr; sizi kabid-i has ile kabul ederek ftrka-i saddete kaydettirdi.
320guZ, J 2 Buyuk Veli, s. 139.
33 Bkz, (tablo icin) Arifler Silsilesi, c. 4, ss. 522-523. 34 Oguz, Manevi Cihad, s. 41.
35 Oguz, Manevi Cihad, s.49.
40
Nihayet-i suluk ve mahall-i icdzete VdS1ZSlnlZ. Bunun icin bahtiyarstruz.: Elhamdu
L '11 Ah . I A AZ'k ,,36 I a z a a za z '.
Bu ifadelerle Oguz'un seyr-i sulukunu tarnamladtgi ve icazete Iayik oldugu
bildirilir.
Yedinci mektupta; her hususta kendisine ruhsat verildigi bildirilmistir, Aynca,
bu mektupta rum tarikat imamlan tarafmdan icazetinin tasdik edildigi de bildirilmistir,
Kendisine verilen icazetnamede su ifadeler yer almaktadir: "Veba'du: Ahi
Filldh ve muhibbi li- Vechillah Hattatzdde Muhammed Ihsdn 'tnin stdkini defadtle
tecrube ettikten ve mevrid-i ihtisastan vurud eden efdaliyyet-i tdmmt kendisinde
musdhede eyledikten sonra Tarikat-i Aliyye-i Naksibendiyye 'de telkin-i zikr ve irsdd ve
teveccuhe masdar-t ihldstan sddtr olan icdzetle icdzet verdim. ,,37
Boylece Oguz, bilfiil olarak (mektupla) Seyyid Ahmed-i Kurdi'den icazeti
alarak silsilenin son halkasmi olusturmustur.
36 Aym eser, s. 201. 37 Aym eser, s. 216.
41.
3. MUR~iD OLDUKTAN SONRAKi HAYATI a) Irsadi
Oguz, Seyyid Ahmed Capakcuri Hazretleri tarafmdan kendilerine irsad icazeti
verilince, Seyyid Hazretleri'ne bir mektup yazip: "Efendim; ben size adam olmak icin intisab ettim ... " diyerek icazetten dolayr mahcubiyetini ifade etmistir. Seyyid Ahmed Hazretleri 'ne intisablanna vesile oldugu Kastamonu'daki ihvana da uzun muddet bu icazetnameyi gosterememistir. Bu hali, vefatma kadar surmustur. Oguz, mursid-i kfunil oldugunu hie kimseye hissettirmemeye ozen gostermis; krhk-kiyafet ve gorunus olarak da toplumun bir ferdi olarak hayat gecirmistir, Bundan dolayi sakal da birakmamtstir. Kur'an ogreamenin bile yasak oldugu, Islami yasantuun baski altmda bulundugu ve sakalla alay edildigi 0 donemde, Peygamber Efendimiz'in sunnetinin hor gorulmesine ve insanlarm bu yolla (bilerek veya bilmeyerek) gi.inaha girmesine sebep olmamayi daha uygun gormustur.
Tasavvufu ve intisabi; Allah (c.c.) ile kul arasmda, nefsi anndirmaya ve Hakk'm nzasmi kazanmaya yonelik bir yol olarak gorurdu. Bu sebeple; cesitli vesileIerle muttali' olarak kendisine intisab edenleri, bu intisablanm baskalanna bildirmemeleri hususunda uyanr; "Allah ile kul arastnda olan seyi baskastnin bilmesine ihtiyac yoktur" derdi. Bununla birlikte; cesitli illerde kendisine intisabeden cok sayida ihvam vardi. Bunlar icinde, manevi isaretlerle kendilerinden haberdar olarak intisab etmis kimseler de bulunurdu. Bazen ilim sahibi kisilerin baghhklanm, bunun bir sohret vesilesi yapilmamasi ve 0 kisilerin zor durumda kalmamasi icin kendi ihvanma da bildirmemelerini isterdi. Him ehlinden pek cok kimse, sohbet ve ruhaniyetlerinden feyz almistir. Merhum Zile muftusu kif Kihc, Amasya mufttisu Sabri Efendi ve Niksar muftusu Said Efendi bunlardandir. lhvamna gerek sohbetleri, gerekse mektup ve
42··
eserleriyle nefsin ve seytanm tuzak ve oyunlanm bildirir; onlan bu yolla irsad ederdi. Sohbetleri bazen 3-4 saat devam eder; zamanm nasil gectigi bilinmezdi. Tath ve
heybetli bakislan insanm icine isler., etkileyici ses tonlan ve sozleri uzun muddet
kulaklarda ve ruhlarda yankilarur; insan huzurlanndan, bambaska bir saadet alemini tatmis ve yasarms olarak cikar, gunlerce 0 huzurun etkisi altinda kahrdi.
Oguz'un, murid toplamak, sufi kazanmak ve boylece buyuk bir kitle olusturmak gibi dusunceleri olmamistir. Kendisine intisab etmek isteyenlerin, kendisini bulacaklanm soylemistir, Hatta bir gun eserlerini dukkamnda satmak isteyen birinin, vitrinde kitaplan teshir ettigini gornnce, kitaplan vitrinden kaldrrmasnu zira reklamm kendisine gore olmadigmi soylemistir. Kendisini bu denli saklamasi Kastamonu'da pek fazla kisinin kendisini tammamasma sebep olmustur. Buna ragmen Kastamonu'da kendisine intisab eden pek cok kisi vardir. Kastamonu dismda da Corum, Cankm, Amasya, istanbul vb. sehirlerde pek cok kisi onun muridi ve manevi evladi olmustur.
Oguz, tasavvufu klasik anlamda bir seyhlik-dervislik yolu olarak degil, has kulluk ve ummetlik yolu ve egitimi olarak gorurdu. Onun icin de; kimseye makam mevki vermez, ayncahk tammaz, kendilerine karst fazla ta'zim ve iltifattan hoslanmaz, ihvammn varhk ve benlik duygusuna kapilmasmi istemezdi. Boyle bir kuruntuya kapilanlara gerektiginde sertce muamele eder; sefkatte goz yummak olmadrgim, yanhs bir dusunce ve davramsa goz yumulmasi halinde 0 kisinin noksan uzere kalmasma nza gosterilmis olacagnu soylerlerdi. En eski ihvamndan olan Posta ve Telgraf Idaresi Mufettisliginden emekli Hayri Tapduk Bey, bu muameleye en cok muhatab olan ve bunu lutuf bilenlerdendi. Bilgi ve anlayis sahibi olan merhum, iyi derecede Arapca ve Fransizca bilirdi. Oguz He de, Kastamonu Posta ve Telgraf Idaresinin teftisi sirasmda tarusmis; daha soma manevi baglilanndan olmustu, Hayri Bey; guzel konusan, nlliani
43
yuzltt ve cezbeli bir zat idi. istanbul'da ikamet ederdi. Oguz da kizi ve damadirun istanbul'da ikameti vesilesiyle, her yil sonbahar mevsiminde istanbul'a giderek birkac
ay kalir; orada ikamet eden ve Anadolu'nun ye§itli yerlerinden gelen ihvan ile sohbette
bulunurdu. Hayri Bey de bu sohbetlere istirak ederdi. Namazlarda Yer altr Camiine sikca devam eden Hayri Bey'in cezbeli ve nurani hali cami cemaatinin ilgisini cekmis ve kendisine karst buyuk bir sevgi ve teveccuh halesi olusmustu, Namazdan sonra pek cok kimse etrafim cevirir, elini oper ve duasmi isterdi. Bu durum kendisinde bir ucub ve enaniyete yol acabilecegi icin, Yeralti Camiisi'ne gitrnemesini ve namazi degisik camilerde kilmasim bildirmisti. Bir Cuma giinii sohbet sirasmda Hayri Bey' e Cuma namazim nerede kildigim sormus; Hayri Bey de buyuk bir saygiyla ayaga kalkarak "Efendim; bendeniz Cuma namaztni Yeraltt Camiinde kildtm" diye cevap verince; "Bre adam; yerin ustu varken alttnda ne isin var?" diye sertce tekdir etmisti.
b) Faaliyetleri
Oguz, terceme-i halini anlatirken kerametlerinden de tahdis-i nimet nev'inden bahsetmektedir. Soyle ki:
Ona, maddi ve manevi herhangi zor ve cetin bir soru sorulursa sorulsun amnda dogru cevabim verirdi.
Duasi kabul olunan bir zattir. Hak Teala'dan isledigi seylerin buyuk cogunlugu kabul gorurdu. Bu durum, sohbetlerinde ve beraberlerinde bulunanlarca bilinirdi.
Onun hakkinda, cekememezlik sebebiyle dedikodu kabilinden dil uzatanlar, hakkinda kotuluk dusunenler ve dusmanhk edenler olurdu. Ancak yapilan bu kotulukler onlann yanma kalmaz, kisa zamanda belaya tutulur, mahvolup giderlerdi.
44
Oguz'un kutsal nefesi, son derece etkili olup, herhangi bir hastaya okusa, derhal Allah'm izniyle sifa bulurdu. Bir isin olmasi veya olmamasi yonunde lisanlanndan ne
cikarsa, 0 is oylece vuku' bulurdu.
Yine Oguz'un yararlandirmasi ve feyz aktarmasi son derece kuvvetli idi.
Sohbette bulunanlan ve kendisine itimad edenleri sohbetleriyle irsad eder, kemale kavusturur, onlan ilim, amel, ihlas olgunluklanyla donanr, her birini yetenekleriyle orantih olarak kemale erdirirdi38.
c) Hastahklari
Oguz, hayati boyunca cesitli rahatsizhklara muptela olmustur. Yuksek tansiyon sebebiyle surekli ilac kullamr, tansiyonunu kontrol altmda tutardi. Belli gunlerde 15-20 dakika fizik tedavi gormus, 1962'de sag gozunden bir ameliyat gecirmistir. Surekli kanlanma ve batma halinde izdirab veren sol gozunun acisi da, 1971' de bir operasyonla iptal edilmistir, iki defa prostat ameliyati olmustur. 19S2'de yapilan ilk ameliyatm basansiz olmasi sebebiyle senelerce idrar sikmtisi cekmis ancak, 1974'te ikinci bir ameliyatla rahatlamistrr. 1979 yihmn Kasun aymda gecirdigi kismi bir felc rahatsizhgi son donemlerine kadar arahklarla devam etmistir, Bunun yamnda bel ve romatizma agnlan uzun yillar eksik olmarms; ilac ve kaphca tedavileriyle bunlan gidermeye ve hafifletmeye cahsrmsur. Oguz, hastahklanm, iyi arkadaslan olarak kabul eder. Onlarla iyi gecinmeye cahstignn belirtirdi.
Oguz, Allah'm bir adet ve sunnetine ittibam bir geregi olarak hastahklarda tibbm onerilerine son derece onem verirdi. Hastahgm geregi olarak ihtisas sahibini sectikten
38 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 405-406.
45
soma tedavi icin doktorlarm tavsiyelerine harfiyyen uyardi. Onun icin sebeplere tevessul cok onemliydi, sebeplere tevessulle Allah'a sifa talebinde bulunurdu.
Oguz, saghk konusunda onemle durur ve bu konuda sunlan zikrederdi: "Bedeni
korumak, onun sagliklt olmastru saglamak ve kollamak, basta gelenJarzlardandzr. Yiice Mevla "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmaytn" buyuruyor. Bu emirde: "bedenin saglzgznz korumak, gelecek tehlikelere karst onun kaptlartnt kapamak birinci dereceye almakttr. Her is, saglzga bagltdir. Bu olmadikca din isleri de, dunya isleri de tam ve esasli olmaz. Onun icin bazt buyukler: "j[im ikidir. Once beden ilmi, sonra din ilmidir" diyerek beden ilmini, din ilminin onune gecirmislerdir. Bundan amac, strf saglzga onem verilmesini saglamakitr. "Biz, her isi tam yapmaya altsacagtz. Asagist ve ortast ile yetinmeyecegiz. Sagltk, Mevla 'run en buyuk nimetlerindendir. Fakat, saghkl: iken kzymeti en az bilinen nimettir. Dna sukretmek, ibadet ve kulluk gorevidir. Bu buyuk nimeti korumak ya da bozmak ve elden ctkarmak kendi elimizdedir. Vaktimizi ve irademizi, daima saglzglmzzz iyi korumakta kullanmaltytz. ,,39
Damadi Asim Bey, kalp rahatsizhgi varken, doktorlarm kendini yormamahsm ikazina ragmen, yeterli imkanlara sahip iken masraf olmasm diye umumi vas Itaya biniyor. Oguz, onu "nefsinizeeziyet etmeyin" diye ikaz ediyor.
Goruldugu uzere, Oguz insan sagligma son derece onem vermektedir. Cnnku hayatirmzi, ahiret sermayesi yapabilmemiz icin saghk sarttrr. Bundan dolayi, ahiret sermayesini kazanma adma saghgumza gereken ihtimami gostermemiz gerekmektedir.
39 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 221.
46
d) Cocuklari
Oguz, 24 yasmda iken Hafiza Fehime Hamm ile evlenmistir. Hafiza Fehime
Harum, Kastamonu Istinaf Mahkemesi a'zahgindan emekli, avukatlikla mesgul
Mehmed Fehmi Bey'in kizidir. Mehmed Fehmi Bey'in babasi Osman Baba, Halid-i Bagdadi Hazretlerinin halifelerinden olan Seyh Ahmed-i Siyahi'den hilafet alnus bir zatnr. Oguz'un Fehime Harum'dan "Hatice Meliha, Abdusselam Ahmed, Abdullah .Muhammed" isimli iiy cocugu olmustur, Hafiza Fehime Hamm, evlendikten altr YII soma Abdullah Muhammed'in dogumunu izleyen ikinci gun aniden ortaya cikan orta kulak iltihabmdan hastanede vefat etmis; uc gun sonra da Ataullah Muhammed vefat etmistir.
Ihsan Oguz, daha soma kendisinin manevi dostu olan HafIZ Mehmed Ihsan Himmetoglu'nun kizi Hafiza Zehra Hamm'Ia evlenmistir. Ondan bes cocugu olmustur. Bunlann yaslanna gore sirasiyla isimleri: "Ayse Inayet, Fatma Mualla, Racer Neola, Macide Havva, Abdulhahk Muhammed"dir. Hacer Neola ikibucuk yasmdayken vefat etmistir, Abdulhalik Bey, Kastamonu'da avukathk yapmaktadir. Ayni zamanda ticaretle mesguldur. Digerleri istanbul'da ikamet etmektedir. Hepsi de evli ve cocuklan vardir.
e) Yeti~tirdigi Kisiler
Oguz'un yetistirdigi kisiler arasmda doktor, muhendis, ogretmen vs. bircok insan bulunmaktadir. Tiirkiye'nin her yerinde sesi duyulmus, ancak Kastamonu civannda pek cok insan yetistirmistir,
47
g) Vefatl
1991 yilmda, (1412 h.) 2-3 Agustos Cumayi Cumartesine baglayan gece saat
24.00'ii gectigi bir sirada odasmda yatarken birden ellerini gogsii uzerinde birlestirerek adeta ta'zim vaziyeti alnus, saat 2'yi ceyrek gece buyuk bir huzurve sukunet hali icinde Rahmet-i Rahman' a kavusmustur.
b) Eserleri
Oguz'un ilmi cahsma ve arastmna hayati medrese ogreniminden sonra baslayip, ancak emeklilige cekildikten sonra bilfiil yogun devam etmistir. Bu donemde Tevhid, Akaid, Tefsir, Hadis, Fikih, Siyer, Tarih, Ahlak, Tasavvuf ilimlerine kendini butunuyle vererek bu alanlarda ihtisas sahibi olmustur. Eserlerinin yazilmasi da bu siralarda gerceklesmistir .
Oguz, eserlerinin sayisim "Arifler Silsilesi" adh eserinde doksan bes olarak zikreder. Ancak bugun basilmis olan eserlerde, bazilan bir araya getirilerek bir tek isirn altmda basilrmstrr. Bizim kaynak olarak kullandigmuz eserler, Oguz Vakfi'nm Osmanlica'siyla birlikte sadelestirilerek tertip ettigi eserlerdir. Simdi bu eserleri gorelim:
a) Mektuplar: Ihsan Oguz'un muridlerine ve bazi ilim ehline yaznus oldugu mektuplardan olusmaktadir. iki cilt halinde olup, bircok mektuptan ancak elde edilebilenlerdir. Mektuplara sua numarasi ve konusunu belirten bir bashk konulmus; yazildigi kisilerin isimleri ve onlarla ilgili ozel bolumler almmanustir. Mektuplar, istanbul 1996 basimhdir.
48
b) islam' da Kazd ve Kader: Bu eserde kaza ve Kader konusuyla ilgili islam alimlerinin g6ru~ ve dusunceleri Kur' an ve hadis delilleri isigmda incelenerek, ins an
iradesinin deger ve onemi ortaya konulmustur, Kitabm son bolumunde "trade, kaza ve
kader" konusuna ait sorulara, ayet ve hadisler dogrultusunda ozltl cevaplar verilmistir, Bu bolum aym zamanda Oguz'un "Mulahhas Kitdbu'l-Kazd ve 'l-Kader" adiyla kaleme aldigi kucuk hacimli bir eser olup, bu kitabm son bolumune eklenmistir. Islam'da Kazd ve Kader, istanbul 1999.
c) Diinya ve Ahiret Hayatu Kucuk hacimli olan bu eser, dunya hayatmm ne oldugu, nasil degerlendirilmesi gerektigini, ahirette nasil bir hayat yasanacagun, cennetin nimetlerini ve guzelliklerini dile getirmektedir. Dunya ve Ahiret Hayatt, istanbul 2002.
d) islam'da Miibarek Giinler ve Geceler: Bu eser, Oguz'un cesitli zamanlarda kaleme aldigi risalelerden olusmaktadir. Eserde Peygamber Efendimiz'in kemalatmdan kisaca bahsedilmis, Uy aylarla, bu aylarda bulunan mubarek gecelerin ve Cuma gununun faziletlerini; Kabe'nin Hz.Ibrahim ve Hz.ismail (a.s.) tarafmdan Allah'm emri uzere insa edilisini, kurban olayi ve hikmetinden de bahsedilmistir. istanbul 1997 basunhdir.
e) islam Ilmihali: Bu eser iki bolumden olusmaktadir. Birinci bolumde dinin temeli olan iman esaslan uzerinde durulmus ikinci bolumde ibadetle ilgili (temizlik, namaz, zekat, oruc ve hac ile ilgili) konular yer alrmstir, Son olarak Fatiha'mn anlarmyla bitirilmistir. (istanbul 1995)
f) Sorular ve Cevaplar: Bu eser, Oguz'un cesitli zamanlarda ele aldigi kli9iik hacimli dort ayn eserden meydana gelmektedir. Bunlar: 1. Tahsil-i Vesail-i Huzur ve Itmi'nan-i Kulub fi Beyan-i Def' ve lzale-i Rayb ve Sukuk (Suphelerin Giderilmesine, Kalbin Huzura Ermesine Ait Bes Soru, 2. el-Es'ile ve'l-Ecvibe (Sorular ve Cevaplar), 3.
49
Necatu'f-Mutehayyirln (Sasmmslann Yolu), 4. el-Burhan ve'l-Ikan fi Beyan-i Irade-i Ctiz'iyye-i insan (Insandaki Cuz'I hade), istanbul 1995.
g) Saadet Anahtaru Bu eser, bir giris ve iki kitaptan olusmaktadir. Giris bolumunde dinin ne oldugu, islam Dini'nin yilce niteligi ve dine olan ihtiyactan bahseder. Birinci kitapta ise, Islam'rn inane, arnel, ahlak esaslanyla bu hnkum ve esaslann bazi onemli hususlanm kapsamaktadir. Ikinci kitapta ise; Tevhid ve Sifat ilminin ozunu, yani iman esaslanna ait hukumler aciklanmaktadrr. istanbul 1999.
h) Tasavvufun Onculeri 12 Biiyiik Veli: (Mecelle-i Kudsiyye): 12 Buyuk Tarikat pirinin kisa hayat hikayeleri ile soy ve tarikat silsilelerini konu alrnakta ve onlann hal ve kemallerinden ornekler sunulmaktadir. (istanbul 1997)
1) islam Dtistlncesinde Yedi Onemli Konu: (Fusul-i Seb'a): Bu eserde, Islam'm temel kaynagi olan Kur'an-i Kerim ve stinnetin nasil bilinmesi ve anlasilmasi gerektigi, Kur' an ve sunneti anlayip uygulamada iki onemli delil olan icma ve kiyasm ne anlama geldigi, tasavvufun en onemli meselesini teskil eden Vahdet-i Vucud anlayismm nereden kaynaklandiguu; insanlar icin peygamber gonderilmesinin sebebi, kaza ve kader inaner ile ins an iradesinin ozgfulUgu konulannda kisa bilgiler vermektedir. istanbul 1996.
i) islam Tasavvufunda Vahdet-i Viicud: Bu eserde vahdet-i vucud anlayismm, tasavvuftaki yerini, ehilleriyle taklitcileri arasmdaki farki, Muhiddin Arabi ile lmam-i Rabbani'nin bu konudaki gorusleri de ele almrmsur, (istanbul 1995)
j) Yunus Emre: Yunus Emre'nin tasavvufi hayati ile bagh bulundugu silsilede yer alan Haci Bektas-i Veli'nin tasavvufi kisiligi ve Bektasiligin nasil bozuldugu kisaca bahsedilir. (istanbul 1996)
50
k) Tasavvuf Yolunda Manevi Cihad: Bu eserde Oguz'un tasavvuf yolunda mursid arayisnu ve Seyyid Ahmed Capakuri Hazretlerini manen nasil buldugu ve onun
kendisine yazdigi dokuz mektubu, Aliyyu's-Sebti He Seyyid Ahmed Capakcuri
Hazretlerinin hayat hikayeleri anlatihr. (istanbul 1998)
I) 21 Soruda ilmi ve Tasavvufi Gereekler: (Beyanu'l-Hak ve'l-Hakikati Zimru'l-Es'ileti ve'l-Ecvibe): Bu eser, Oguz'un ifadesiyle "Zamanimizda htzlt ve surekli bir sekilde cogalan dini ve dunyevi degisimlerin dogurdugu bircok tartisma ve fikir altsverislerinin urunu; uzun ytllann meydana getirdigi kisisel hallerin ve toplumsal olaylartn sonucudur. m'Bu kitapta Oguz, Allah ve Resulu'nun yuceligini, insanm degerini ortaya koyar. Her yonuyle nasil kamil bir insan olunabilir? Ilmi ve tasavvufi yonden meseleyi degerlendirmistir, (istanbul 1996)
m) Islam'm Ozii: Oguz'un cesitli zamanlarda kaleme aldigi kucuk hacimli alti ayn eserden meydana gelmektedir. Orijinal isimleriyle birlikte soyledir: 1. Kitabu'tTevhid (Islam'rn Ozu: La ilahe illallah Muhammedun Resulullah), 2. Serh-i Esmau'JHusna (Esmau'l-Husnd Serhi), 3. Semail-i Serife-i Muhammediyye, Siyer-i Celile-i ' Ahmediyye (Peygamber Efendimizin Fiziki ve Ahlaki Ozellikleri), 4. Din-i Celil-i islam (Yuce Dinimiz islam), 5. Hukuk-i Valideyn (Ana ve Baba Hakki), 6. Ellidort Farz (istanbul 2000).
n) Seriat-Tarikat Kavramlari Zikir ve Tasavvuf Yollarn Bu eser, 1919'da yazrlmis olup, "Seriat, Tarikat, Hakikat, Ma'rifet Kavramlan" adiyla sadelestirilen "Nftru'l-izah" isimli eser ile 1976'da kaleme ahnan "Zikir ve Tasavvuf Yollan" adiyla sadelestirilen "Mebahis-i Zikr ve Selasil-i Turuk-i Aliyye-i Islamiyye" isimli eserden mutesekkildir, (istanbul 1997)
5]
0) Arifler Silsilesi: Oguz'un mensub oldugu Naksibendiyye yolunun esaslanm, Cenab-i Peygamber'den Siddik-i Ekber (Hz.Ebu Bekir) vasitasiyla kendisine kadar
gelen 33 zattan olusan silsile buyuklerinin hayat ve kemalaum anlatir. Dort ciltlik bir
eserdir.
52 .
4. M. iHSAN OGUZ'UN xtstr.nc Y APISI a) ins ani Aeidan
a.a) Hediyelesmesi
Allah adma olan hediyeden baskasiru kabul etmezdi. Kendisine verilen hediyelere mutlaka karsilik verirdi. Ancak kendisine buyuk hediyelerin verilmesinden hoslanmaz, bundan rahatsiz olurdu.
Talebelerinden kendisine hediye gonderen birinin hediyesini kabul etmemis, hediyeyi uygun gormemistir. Bunun uzerine talebesi "Ben sizin evladtruz degil miyim? Eger evladtntz isem, izin veriniz. " diye israr eder. Bunun uzerine Oguz, onun bunu ictenlikle yaptigun dusunerek, sirf yanhs bir anlayisa kapihp, inancmm sarsilmamasi ve feyz almasmm sekteye ugramamasi icin verilen hediyeyi geri cevirmez. Oguz, bu gibi hediyele~melerin siinnette oldugunu, hoca ile talebe arasinda meydana gelebilecegini, bunlann sadece Allahu Teala'nm nzasim kazanmak niyeti ile yapilmasi, baska bir maksat ve karsihk icin olmamasi gerektigini bildirir4o.
Bununla birlikte, ona gore, bu hal ile dunyevi cikar gudenler arasmda benzerlik vardir. Bu durum, hak ehli olanlarla olmayanlar arasmda da gorulur. Bundan dolayi, isin basmda olan salikler, duruma vakif olacak bilgi ve anlayisa sahip olmadiklan icin, bu gibi durumlarda nefsin ve seytanm telkinlerine kapilarak inanclannm sarsilabilme ihtimalleri vardir. Oguz'a gore, bir salikte hocasma karst bu tur vesveseler olusursa, muhabbet yok olur, feyiz kapilan kapamr, bircok asilsiz bos supheler cogahr. Salik, manen tehlikeye duser, Hocasi kuvvetliyse, muridine hak ve hakikati bildirerek du~tUgu durumdan kurtarmaya cahsir, Bu hal, ancak u~ defa olur. Dordtmcuye izin yoktur. lste bu gibi durumlara dusme ihtimalinden dolayi Oguz, muridlerine bundan soma bana
40 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 341.
53
hediye gondermeyin diyerek hediyeleri kabul etmernistir. Ancak ona gore, en buyuk en
degerli hediye vermek isteyen, dosdogru bir inanca, salih bir amele ve faziletli ahlaka
sahip olmasi yeterlidir. OgUZ, hediye olarak ancak, bu hasletlerin kendisini
sevindirecegini bildirir41.
a.b) Davete Icabeti
Husn-i niyetle davetlere icabet ederdi. Yani, kendilerini davet edenin iyi niyetine
binaen 0 davete katihrdi.
a.c) Misafirperverligt
Misafir geldigi zaman, onlan merdiven basmda karsilar, ugurlarken de onlarla
beraber merdiven basma giderdi.
Misafirlerine ikramda bulunmaktan cok hoslamr, 90 yasmda bile, insanlara
ikramda bulurunaktan geri durmarmstrr,
a.d) Mtlridlerine Karst Davramsi
Herkese oldugu gibi, hususen muridlerine karst da oldukca hosgorulu ve iyi
davramrdi, Muridleri arasmda buyuk ve kucuk aymmi yapmaksizm herkese ayrn alaka
ve muhabbeti gosterirdi. "Aramizdaki munasebet hoca-talebe munasebeti gibidir."
"Yolumuz Allah 'a has kulluk Peygamberimiz (s.) 'e has ummetlik yoludur'T' derdi.
Butun muridlerini manevi evlatlan gibi gorurdu, Onlann halis niyetle bulunmasim
tavsiye ederdi. Sohbetini herkesin aym seviyede oturarak dinlemesini ister, kimsenin
ayakta kalmasina razi olmazdi.
41 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 342. 42 Aym yer.
54
a.e) Kadmlara ve Cocuklara Karst Davramsi
Kadmlara karst evlatlan gibi muame1e eder, herkesin ailelerine iyi davranrnalanm tavsiye ederdi.
Oguz, kadm ve kizlann terbiyesi hususunda bir mektupta soyle der:
"Kadinlar kadinliga, erkekler erkeklige uygun olarak yarattlmislardtr. Gorevleri de ona gore belirlenmistir. Yaradilislanna aykirt olarak kadini erkek islerinde, erkegi de kadin islerinde kullanmak, Allah 'tn yaratilis kanununu bozmak demektir. Bundan elbette bir fayda ve fazilet beklenemez. Gerci kadtnlar zorunlu oldugunda erkeklere mahsus isleri yapabilirler ise de, husus baglaYlcl olmaytp kural distdtr.
Kadtntn seref ve olgunlugu, tam bir kadtn olarak yetismesinde ve noksanstz bir kadtn olmastndadtr. Bu husus gerceklestirilebilseydi, insan toplumu olgunlugun zirvesine ulasirdi. Ne yaztk ki bugun kadtnin olgunlugu, bunun tersi olan islerde
aranzyor.
Bu zararlardan olabildigince uzak kalmak icin, ktz cocuklanmtza dunya hayati baktmindan gerekli olan egitim yaptirip iyi bir ev ve din kadtni olarak yetistirmeye caltsmalt; iman ve lsldm esaslartnt kalplerine astlamali; bunun geregi olan dini amelleri de gucleri yettigince yapmalartnt saglamaltdtr. Bir anne ve babaya bu gorev jarzdzr. Bu gorevin yerine getirilmesi, cocuga karst anne ve babanzn yapacagi en buyuk iyilikiir=Cocuk: uhrevi ve ebedi kurtulusa ancak boyle erisebilir. Yoksa; butun ebedi
hayattni kaybetmek tehlikesiyle karst karstyadtr. Cok onemli bu mesele iyi bilinmeli, ana gore onem verilmelidir. ,,43
43 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 189.
55
Boylece Oguz, varolus cizgisinde incelik, letafet ve hassasiyette mustesnabir yere haiz olan kadmm ancak, Allah'm onun icin takdir ettigi tabiat ve fitratmm
cercevesinde kaldigi surece, uncelikle kendisine, ailesine dolayisiyla da kendi
toplumuna faydali olabilecegini onemle vurgular.
Oguz, cocuklara karst da cok mutevazi, icten ve babacan olurdu. Cocuklan sever, oksar, kucagma ahr, onlara her zaman gereken alaka ve degeri verirlerdi.
a.t) Meczub ve Dilskilnlere Karst Davramsi
Normal sartlarda meczuplarla munasebeti yoktu. Ama gorusmek isteyenlerin gorusme istegini reddetmezdi. Mesela Taskopru' de meczub olan Huseyin Efendi kendisiyle gorusmek istedigi zaman onun gorusme istegini reddetmezdi. Eger reddedersek kalbi incinir, Allah razi olmaz derdi.
b) Karakter Acismdan b.a) Sokaktaki Davramsi
Y olda muntazam ve kararh tavirlarla yururdu. Y olda oyalanmaktan hoslanmazlardi.
b.b) Temizlikteki Titizligi
itidal dairesinde temizlik ve nezafete ozen gosterirlerdi. Peygamberimiz (s.)'in temizlikle ilgili hal ve hareketini anlatirdr. Son derece intizamh mudebbir idi. Agiz temizligine de onem verirdi. Agiz temizliginde misvak kullanma hususunda israr etmez. Dis fircalamayi macun ve fircayla da yapardi,
56
b.c) Yemek Adfiln
Yemegi agir agu ve itidal uzere yerlerdi. Tabagma cok fazia yemek
koydurmazdi. Aldig; lokmayi agir agir cignerdi. Fazla yemek yemezdi. Yeme icme isinin iyi olmasim, temiz ve helal olmasim isterdi. Besmele'yle baslar, hamd ile bitirirdi. Nimetlerin bize gelisinde sayisiz melaikenin hizmeti oldugunu dusunulmesini isterdi. Nimetlerin hikmetini dusunurdu,
Yemek yerken; ellerini kirletmeden, yemegini bulastirmadan cok kibar davrarurdi. Yemek esnasmda dokulen ekmek kmntilanm toplardi,
b.d) Giyim Adabl
Sohretten ve tasavvuf ehli olarak bilinmekten kacimrdi. Giyinis ve davramslanyla da kendilerini kimseden ayirmaz, toplumun giydigi kiyafeti giyerdi. Ancak bu giyinis tarzim kendini gizlemek icin degil, 0 gnnun sartlanna gore, oyle uygun gordugu icin giyerdi. is1am'da belirli bir kihk kiyafetin olmadigim soyleyerek, Islam'da tesetture riayet asildir, derdi.
Zamamnda sakalh insanlara yapilan tahkirlerden dolayi, sunnete laf gelmemesi icin sakal birakmazdi.
b.e) Musiki
Oglu Abdulhalik Bey soylc anlatiyor: "Bir gun televizyonda Eurovision sarki yansmastni izliyorduk. Bize dediler ki, "Oglum, insanlar bu kulaga hos gelen muzikten neden hoslanir hit; dusundunuz mil?"
57
- Hoslaniltyor tabii; ama bunun sebebini derinligine dusunmedik efendim,
dedim.
Dediler ki: "Cendb-t Allah, ruhlari evvela yarattt, insanlarin ruhunu halketti ve
onlara: - Ben sizin Rabbiniz degil miyim? diye hitdb etti. Onlar da, - Evet Rabbimizsin, dediler ve ezelde boyle bir anlasma meydana geldi. Iste, Cendb-t Hak'in 0 hitabtndan ruhlar buyuk bir zevk ve lezzet duydu. Boylece ezelde halk edilmis ruhlar, zaman icerisinde bedenle birlesti ve dunya hayatt meydana geldi. Simdi ayrt ayn lis an, ayrt ayri Irk, ayrt ayrt tarzlarda muzik yaptltyor ve herkes de bundan hoslaniyor. Bir ayn milletin yaptigi muzigi, hie 0 bolgede yasamayan ayrt bolgenin fertleri hosnutlukla karstltyor, zevk altyor. lste bunun nedeni, dunyada insanlartn tastdtg: ruhun, ezelde yaratilmis olduklart vakit, Allah'la alan ahitlesmesinde -Ben sizin Rabbiniz degil miyim? hitabt karststnda, Allah'tn hitabtndan duyduklart zevki, diinyada icra edilen muzigin, onu antmsatmast sebebiyle, insanlar zevk altrlar ... "
Bu aciklamalar cercevesinde Oguz'a gore muzige karst ilgi duymak tabii ve fitri bir ozelliktir. Ruhlar aleminden gelen bir zevkin, dunyadaki yansimasidir. Ancak buradaki onemli nokta, muzigin mensei olan ruha hitap edebilmesidir. Boyle bir hitap kisiyi Rabbiyle bulusturur, dolayisiyla bu durum ic huzuru, ic sukuneti saglar,
b.t) Giire~
Oguz'un gurese meraki vardir.Bu konuda gazetelerde cikan cihan pehlivanlanm anlatan tefrikalan takip ederdi. Genclik yillannda kendisinin de gures tuttugu bilinmektedir.
b.g) Aile Ieindeki Davramsi
Hamrmna karst cok musfik davramr, saghkh giinlerinde ev ve mutfak ihtiyaclanm kendisi ahr, her hususta ailesini hos tutmaya calisrrdi.
Oguz, otoriter bir insan degildir; ancak otoriterligi, otoritersizlik icinde bir
otoriterliktir. Boyle bir ciddiyet icinde, cocuklanna karst cok sefkatli ve sevgi dolu idi. Isten geldiklerinde vakit miisaitse onlan alarak kirlara goturur, ailesiyle sohbet etmekten hoslanir, onlan cesitli vesilelerle egitmeye, iyi bir insan ve musluman olarak yetistirmeye cahsirdi,
Evlatlannm sevgisi noktasmda soyle der: "Evlatlar.ebeveyn nezdinde esit sevgiyle dogar, farki bilahare evlat kendi yarattr. "
Torunlanyla da sevgi dolu bir iliski icindedir, Akrabalanna da aym sekilde onem verir, herkese yardim ve irsadda bulunurdu.
c) Dini A~ldan
c.a) Kabir Ziyareti
Evliyaullah'm bulundugu yere rahmetin gelecegini soyleyerek huzur bulmak icin kabir ziyaretlerinde bulunur, ziyaret ederken cinsimizden olanlan anyoruz derdi.
Aynca Evliyaullah'm tiirbelerinin yapilmasmi tavsiye ederdi. Kendisinin de on ayak oldugu tiirbeler mevcuttur. Bunlardan hocasi Ahmed Ktirdi'nin ttirbesini zikredebiliriz. Yine Sehit Adil Bey (Candaroglu hnkumdanj'in tiirbesinin yapmnm orgamze etmistir. Kastamonu'daki butun evliya turbelerini ziyaret eder ve tespit ettirirdi.
c.b) Sadaka ve Zekat Dagrtmasr
59:·
Fakirlerin halini gozeten muesseselerin acilmasim tesvik ederdi. Kendisi de gucu nispetinde gizli olarak yardimda bulunurdu.
c.c) Hac
Hacca yashhgi ve rahatsizhgi dolayisryla hie gidememis, ama yenne vekil gondermistir.
c.d) Kur'an Okumasi ve Dinlemesi
Kur'an'a karst buynk ilgi ve istiyaklan vardi. Kur'an'r gerek namaz kilarken gerekse namaz dismda tane tane ve sade bir tarzda okurlardi, Okuyusu dinleyenlere tesir eder ve huzur verirdi. Kur'an dinlemekten de cok hoslamrlardi.
Senelerce once istanbul camilerinden birinde namazdan sonra dinledikleri bir hafizm Kur'an okuyusunu hie unutmadigrru soyleyerek "oyle guzel okuyordu ki, sabaha . kadar okusa istiyakla dinlerdim" der, anlatirken 0 anki duygulan yasarlardi. Yine istanbul'da en eski ve degerli evlatlanndan merhum Huseyin Rahmi Koseoglu'nun magazasinda yapilan sohbetlere zaman zaman katilan Hendekli Hafiz Abdurrahman Gurses'e Kur'an okutarak zevkle dinlerdi. Son yillarda da otomobille sikca sehir disma cikarak Ilgaz ormanlannm guzelliklerine ve daglann heybetine bakis murakabe ile rnesgul olurlar, sonra da kasetten bir cuz Kur'an dinlerler. Otomobili kullanan manevi evlatlan bazen Kur'an dinlerken hickira hickira agladiklanm soylerlerdi.
Aynca Kur'an ve ezarun uzatilarak ve teganni yapilarak okunmasmi sevmezdi.
c.e) Kiyamet ve Mehdi Konusu
60
Yeryuzunde gercek manada tevhid ehli Allah dostlan bulundukca la.yametin kopmayacagmi, son Allah dostu da ahirete goctukten soma bunun gerceklesecegini,
kiyamet zamamm ise Allah" an ba~ka kimsenin bilemeyecegini soylerdi. lslam'in ileride
guclenecegini, Turkiyenin de bir yildiz gibi parlayacagmi; kiyarnet gunune yaklastikca, Islami gercek anlamda yasayanlann azalacagim dile getirirdi.
Mehdi ile ilgili hadislerin zayif oldugunu; sahih olsa bile, bundan muradm, yuksek ilim ve irfan sahibi, Allah ve Rasulu'nde fani peygamber varislerinin olabilecegini, halkm anladigi manada bir mehdinin olmadigmi soylerdi.
d) Ietimai Aetdan
d.a) islami Cemaatlere Yaklasmn
Said Nursi, Elmahh Hamdi Yazir ve Orner Nasfthi Bilmen ile bilinen bit munasebetleri olmamistir.
BUffin muslumanlara muhabbet besler ve onlarm dertleriyle dertlenir, lslami cemaatleri, islam kardesligi icinde degerlendirir, dinde tefrika cikaran, islam birlik ve kardesligini bozan kisi ve topluluklardan hoslanmazlardi,
d.b) Egitimi Tesviki
Oguz, egitim ve ogretim uzerinde onemle durmaktadrr; cunku ona gore cehil ancak ilimle ortadan kalkabilir ve nasil karanhk, aydmhk geldigi zaman zail oluyorsa, cehil de ilim geldigi zaman ortadan kalkar. Bundan dolayi Oguz, din konusundaki cehli kaldirrnarmz ve baskalannm din adma yanlrs seyleri ogretmesine engel olmamiz gerektigini ifade etmektedir. Bu da ilimle olacagi icin, ozellikle kucuk yastan itibaren cocuga bu bilgileri vermek suretiyle yanhs ogretme ve ogrenme tehlikesinden
61
kurtulabilecegini one surmektedir. Bu hususta imam-hatip okullanrnn acilmasnn cok
arzu etmis ve bu okullarm acilmasma 90k sevinmistir, 1950' den onceki ve sonraki
yillarda cesitli vesilelerle tamdigi bazi milletvekillerine, ortaokul ve liselere din dersleri
konulmasi hususunda telkinlerde bulunmus ve mektuplar yazmistir. 12 Eyliil' den soma
din derslerinin mecburi olmasmdan dolayi da buyuk bir sevinc duymustur.
Oguz, ogrenim goren gencler hakkinda da onemli tavsiyelerde bulunmaktadrr.
Soyle ki: " .... Onlart dusunce olarak dine tsindtrmak ve din in yiicelikleriyle donatmak,
oncelikle ilim yoluyla olmali; bunun icin ilmi eserler okutulmaltdir. Onlar, yuksek din
dlimlerinin islam inanclartna ait Isldmi eserleri okumaltdtrlar. Onlardaki akli ve felsefi
bilgiler, bu gun un akli ve felsefl bilgilerine gore cok yuksektir. Her aktl sahibi olanlar,
onlardaki buyukluk ve incelikleri uzun caltsmalardan; yetenek ve yatkinltk kazandtktan
sonra anlayabilir. Bu anlaytstan sonrafolsefl bilgi ve dusunceler pek sonuk kaltr. islam
bilim ve inanclartntn buyukliigu ve yuceligi bilindikten sonra arttk ona fiilen
yapismaktan baska yapacak bir sey kalmaz. Boyle bir kimsenin imantni hicbir goru~,
hicbir ilim ve fen zayzjlatamaz. Goruluyor ki; din ilmine sartlmaktan baska yapacak btr
~ey, gidilecek bir yol yoktur. Fakat hie; kimse bu yola girmek istemiyor. Herkes
calismadan ve stkinuya girip bilgi edinmeden kuru lajlarla dini hakikatleri anlamak
arzu ve iddiasinda bulunuyor ...
islam dlimleri musluman genclere ve bilimle ugrao$an kimselere yarayacak
yuksek eserleri Turkce ye cevirerek yaytmlamalt, genclerin bunlarla mesgul olmalart
icin gerekli tedbirleri almalt, bu hususta herkes elinden geldigince caba gostermekten
. kal I d ,,44
gen mama 1 tr ...
44 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 272.
62
Bu ifadelerle Oguz, ilim adma, genclere oncelikle kendi temel eserlerimizi,
kendi degerlerimizi ogretmemiz ve asilamarmz gerektigini vurgulamaktadir. Cunku
ancak kendi dini, sosyal ve kulturel degerlerine sahip cikan, yasayan insan hem kendi
adma hem milleti adma yatmm yapabilir. Oguz, burada ozellikle, butun ilimlerin basi
olarak kabul ettigi Islami dini ilimlerin evrensel bir nitelik tasidigmi vurgulamaktadir.
Bunun icin, hedef olarak, evrensel nitelik tasiyan kendi dim ilimlerimizi ogrenmemizi
ve bu konuda alternatif cahsmalar yapmarmzi ongormektedir.
Jung da kendi acismdan aym felsefeyi savunmaktadir. Mesela soyle bir ifadesi
dikkat cekicidir, "Yoga uzerinde calts, ondan ogrenecegin cok ~ey var;ancak onu
uygulama. ,,45 Dna gore, yaptlmast gereken ~ey kendi problemleriyle kendi actlartndan
yuzlesilebilmesidir. Jung "Yoga veftlsefesi bize ilham verebilir ve bizi motive edebilir;
ancak kendimize ve kendi kulturel mirastmtza durust olmak icin kendi if
kaynaklarimtzdan gelen psikolojik bir buyume ve manevi gelisme yolu aramaltytz.
Dahasi kendi yontemlerimizle, kendi temellerimiz uzerine insa etmeliyiz ve dogulu
degerleri kendi dtstmtzda degil, kendi icimizde ulasmaya ve kendimizde bulmaya
calismaltytz. ,,46 seklindeki ifadeleriyle yozlasmis, ici bosalnlmis batmm degerlerine
karsihk dogudan ogrenecegi cok sey oldugunu vurgularken, kendi inanclannm ve
degerlerinin muhafazasi noktasmda suurlanm da cizmistir.
Jung'un bu degerlendirmesini, Oguz'un egitime ogretime, dolayisiyla ilme
verdigi onemi aciklamak icin bir ornek olarak vermek istedik.
Su halde bir musluman olarak oncelikle kendi dini ve ahlaki degerlerimizi asil
kaynaklanyla ogrenmeye ve ogretmcyc cahsmahyiz, Boyle ·bir temelden soma, ancak
45 Jung, C. Gustov, Dogu Metinlerine Psikolojik Yaklastm, cev, Ahmet Demirhan, istanbul 2001, s. 27. 46 Ayni eser, s. 32.
63
disandan alman her turlu Him ve degerlerin bir mikyasi olabilecektir. Aym zamanda, onlan sentez yaparak alabilme kabiliyeti gelismis olacaktir.
64
d.c) Yabanci Dil Ogrenimini Tesvfkl
Yabanci dile cok onem veren Oguz, kendisi de Farsca ve Arapca bilmektedir.
e) Siyasi Aerdan
e.a) Devlet Adamlanyla Miinasebetleri
Oguz, hayan boyunca siyasetle hie; istigal etmemis, hicbir siyasi firkaya uye olmarmstrr. Bilakis siyasi partiye girmeyi "fikri esaret" diye nitelendirmistir,
Bununla birlikte; cesitli zamanlarda kendisinden haberdar olan bazi devlet adamlanmn gorusme taleplerini kabul eder; onlarla dine, millet ve memlekete hizmetle ilgili meseleleri konusur, hicbir siyasi amac gutmeden telkinlerde bulunur, devlet ricalinin islam' a hizmetlerini saglamaya cahsirdi. Mesela Adnan Menderes zamamnda din derslerinin okul mufredatma konulmasina katkida bulunmustur,
e.b) Rusya'daki Tiirkler Meselesi
Oguz, Orta Asya Cumhuriyetleri'nde bulunan pek cok evliya ve ulema kabrinin ve pek cok insamn Rusya'nm isgalinde olmasmdan ve insanlann komunist rejim altmda zulum gormelerinden dolayi cok uzulurdu. Sovyetler Birligi'nin parcalanarak, oradaki muslumanlann bagimsizhgrru kazanmasi icin dua ederdi.
1950'de yakmlanna yazdigi mektupta soyle der: "Bir idarenin devami, kitle halinde imhdlara dayantr ve baska sure tle idame ettirilemezlerse; 0 idare son safhastna dayanmis, mevcudiyetini baska turlu muhaJazaya mahal ve imkdn kalmamts demektir. Rusya'da hal, butun dehseti ile bu merkezdedir. Boyle bir idare uzun muddet devam edemez. Elbette ytkilir ve gocer. Allahu Tedld'ntn ddet ve sunneti de zdhiri sebeplerin birbirini takip etmesi ile hadisdtt ale't-tedric vukua getirir. Ruslar yiktlacaklar, parca
65
parca olacaklar. Bunu durdurma imkdni bulunamayacak insallah. hep gorecegiz. Milletler kahr ve mahdan kurtulacaklar. Istikiallerini elde edecekler lehu'l-hamd, hifZ
ve eman icindeyiz ... "
Oguz, hayatta iken bu olaylar yasanmis, vefatmdan once Sovyetler Birligi'nin dagihsnu ve isgal altmdaki milletlerin bagirnsizhklanna kavusmasim gormustur.
e.c) Miisliiman Devletler
Oguz, ulke meselelerini ve dunya olaylanru yakmdan izler, haber bultenlerini mutlaka dinlerdi. Cesitli mesele ve olaylara orijinal yorumlar getirir, millet ve butun muslumanlar icin dua ederdi.
Irak-iran harbi sirasmda, iki musluman ulkenin savasmasmdan ve bos yere musluman karu akmasmdan dolayi cok uzulmus ve geceleri hie; uyuyamamisti. Bu olaylan degerlendirirken de: "Irak ve Iran'tn bastnda bulunanlar, pek cok canin gitmesine ihtiraslartyla sebep olmuslardir. Bunun lsldmiyet'le aldkast yoktur. Gunlerini gecirmeye, gun etmeye caltstyorlar. Diinya devlet erinin te 'siri alttndadirlar. Savas, gavurlartn bitmesini istedigi zamana kadar siirecektir. " demistir,
Korfez Savasi sirasmda yasanan ekonomik sikmtmm atlatilmasi icin dua etmesi istendiginde: "Mu'mine eza veren her (jey, musibettir. Musibet umumidir. Allah'tan gelen musibete, lisanen ve kalben rtza gosterilmelidir. Insan, Allah'tn verdigi nimetleri dusunus, elinden alinanla btraktlani ktyaslarsa, musibetin siddeti hafifler. Cenab-t Hakk'tn ihsan ettigi nimeti kul pesin altr. Karstligtnda hamd ve sukri; bildhare ibadetle oder. " seklinde cevap vermistir.
Goruldugu uzere Oguz, hadiseyi kader cihetiyle ele almistrr. Kaderin, insanlann yaptigr haksizhklar karsismda, adalet boyutuna dikkatleri cekmis, Adaletin yerini
66
bulmasi icin, kul olarak insamn icinde bulundugu hale sukretmesini ve kullugun gereklerine sikica yapismayi ongormustur.
e.d) Siyasi Partiler
Siyasetle rnesgul olmazlar, herhangi bir partinin desteklenmesi yolunda telkinde bulunmaz; dine ve millete faydah olabilecek durust, imanh, ehil ve tecrubeli kimselerin secilmesini ister. Onun tasvip ettigi idare, "milletin egemenligi, oyu, hurriyeti, hukuki esitligi esaslanna dayanan ve demokrasinin butun sartlanm, niteliklerini tasiyan Cumhuriyet idaresidir." Ona gore, bu idare aym zamanda Hulefa-yi Rasidin'in idare tarzma uygundur. Aym zamanda Kur'an ve Sunnet'in icerdigi mandya uygun olarak idareyi ongoren bir idare seklidir. Bir millet ve memleketi ancak boyle bir yonetim ve hukumet sistemi refah ve mutluluga kavusturabilmektedir, Onun icin Oguz, milletin butun fertlerinin boyle bir hukumetin kurulmasma ve olgunlastmlmasma cahsmasr gerektigini, kurulduktan sonra da her turlu bozulma ve tehlikelerden koruyarak devarn ettirilmesinin en buyuk bore ve gorev oldugunu bildirmektedir'".
1) Edebiyat A~lsllldan
Oguz, Asked Rusdiye'de Turkce ve husn-i hat ogretmenligi gorevlerinde bulunmustur. Oguz'un konusmasi akici ve fasihtir. Aym zamanda sairligi de vardrr, Sa'ban-i Veli hakkmda yazmis oldugu yedi tane siiri vardir, Peygarnberimize de yazdigi na'ti serifi onemlidir.
Hattat soyundan gelen Oguz, guzel yazidan da hoslanmaktadir. Bundan dolayi kendisine Hattatzade denilmektedir. Kendisi de Hattat Mustafa Izzet Efendi'nin
47 Oguz, Islam 'tn azu, s. 74.
67
yazismdan dolayi ona cok saygisi vardi, "0 yaztyi yazan elleri Allah yakmazr'" diyerek
ona verdigi degeri ifade etmistir.
hat eserlerinin orijinali
"Seyh Saban-i Veli Mtizesi'lnde
sergilenmektedir.
g) Iktisadi Acidan
Ticareti tavsiye ederdi. Ticarette durustluge riayete onem verirdi. Helal l~
yapanlann sarsmtiya maruz kalmayacaklanru, yikilmayacaklanm soylerdi.
Itidal nispetinde serbest piyasa ekonomisini, yikici olmayan rekabeti savunur,
ama rekabetten hoslanmazdi.
Oguz, kendisi de bizzat ticaretle ugrasrmsnr. PTT Bas Mudurlugu'nden emekli
olduktan sonra, Kastamonu'da kurulmus en eski sirketlerin, mutesebbis heyetinde yer
alan kaympederiyle birlikte ticarete devam ediyorlar. Yil 1947'de. 0 zaman istanbul'la
karayolu baglantisi yok, inebol'dan ticari mallar gelip gitmekte. 0 tarihlerde tenekeli
yakrt benzin ve gazyagi satmaya bashyorlar, Shell bayii olarak bunu yapiyorlar;
otomobil cikmadan evvel de Kastamonu'da iplikcilik ve dokuma isleriyle mesgul
oluyorlar. Karayolu yavas yavas agirhk kazanmaya baslaymca da akaryakit, otomobil,
yedek parca gibi islerle ticarete devam ediyorlar. Daha sonra, ikinci kusak olarak, iki
biraderi bu ticareti devam ettiriyorlar. Onlar da ticareti terk ettiklerinde de UyUncu kusak
olarak devreye Oguz'un oglu Abdulhahk Oguz giriyor. 0 da avukathkla birlikte ticareti
surduruyor.
Ancak Oguz, oglunu oncelikle hukuk alarunda tahsil yapmasi icin yonlendiriyor.
Abdulhahk Oguz soyle naklediyor: "Ben Kastamonu Lisesi ikinci siruftaydim. Meslek
48 Oguz, 12 Buyuk Veli, s. 395.
68
secme asamasi idi. Daha onu dusunmeye baslamtsttm ki, babam "sen hukuk tahsili yapacakstn, kendini ona gore haztrla" dedi. Bunun gerekcesini bana izah ederken soyle
dediler: "Oglum tarihi tetkik edersen hep onemli icraat yapml§, iz blrak'ml§ ki§ilerin
ekserisinin hukukcu oldugunu gorursiin. Aynz zamanda hukuk tahsili, insantn gozuni: acar, ufkunu acar. On un icin bu tahsili yapacakstn. Hukuk tahsilini bitirdikten sonra da istedigini yapabilirsin. Kaymakam olabilirsin, hakim, avukat olabilirsin, istersen ticaret de yapabilirsin. Ama bunlartn hepsinin temelinde bir hukukf bilgi ve gorii§ sahibi olmak elzemdir." beni boylece ikna etmislerdi. Ben de baska hicbir meslek dusunmedim. Istanbul Hukuk Fakultesi 'ne girdim. Orayt bitirince Kastamonu ya geldim. Avukatlzk ruhsattmi aldim ve bir buro acttm. 0 zaman dayimlar ticaret faaliyeti icerisindeydiler. Ben avukatlzk yapalz 40 ytl oluyor. Ancak daytmin biri Kastamonu'dan aynlip Istanbul 'a intikal etti. Ticareti btrakii. Digeri de pek aktif calisamaz hale geldi. Bunlara paralel olarak ben de mesleki avukatlzk faaliyetlerimi yavas yava§ azaltarak aile sirketleri vasttastyla onlartn yapmakta olduklart hizmetleri yerine getirmek uzere 0 tarafa agtrlik verdim. Bugun yine ayni durumda % 99 ticaret agtrlikli olarak faaliyetimizi surduruyoruz. "
Bu ticaret faaliyetinin dorduncu kusagmda Oguz'un ismini tasiyan torunu Muhammed (Mehmet) Ihsan Oguz devreye girmistir. Su an buyukbabasmm mirasi olan ticari faaliyetleri yurutmektedir.
Oguz'a gore once ticaret sonra ziraat daha sonra da sanat gelir. Ziraat ve sanat, ticarete gore daha gUy ve yorucudur. Stirekli bedeni cahsmayi gerektirir. Ticaret ise daha kolay; faydasi ve sonucu daha buyuk olmaktadir, Durustluk sartiyla,
Oguz, ticaretin onemini belirtmek tlzere, Peygamberimizin peygamberlik gelmeden once, ticaretle mesgul olmasim, ashab-i kiramm da genellikle ticaretle mesgul
69
oldugunu sayler. Ona gore, tiearet Allah yolunda arnel ve dogruluktan aynlmarnak . sartiyla, manen terakki etmeye engel degildir. Aneak cesitli dunyevi isler ve ticari
mesguliyetler icinde manen ilerlemek ve amaca erisrnek kolay bir i~ degildir. Oguz'a
gore bu guclulugun recetesi 0 tiearetin zevkini kalbe sokrnarnak onun tutkunu olarak muhabbet atesini sondurmemek; onunla mesguliyeti, ebedi hayati kazanmanm vesilesi olan dini ve manevi fiil ve gorevleri aksatacak dereceye vardirmamaktadrr'". Yani Oguz, el karda gonul yarda felsefesiyle hareket edilmesini tavsiye etmektedir.
49 Oguz, Mektuplar, c. 2, SS. 38-39.
iKiNCi BOLUM
M. iHSAN OGUZ'UN TAsAvvuFI GORU~LERi
1. TASAVVUF
Mutasavviflann icinde bulundugu ortam ve ruhi hallere gore tasavvufun ne
oldugu hakkmda iki binden fazla tamm yapilnnsnr'. Mesela; ibn Arabi "Tasavvuf, ildhi
ahldkla ahldklanmaktzr,,2 derken es-Serrac ise "Allah 'in ildhi keldmtru anlamak ve ildhi
hitabindan hukum cikarmak uzere, dostlarznzn gonlunu ar;tzgz bir kesf ve ilham ilmidir,,3
seklinde tammlamaktadir. ibn Haldun da dunyayi terk ederek Allah'a yonelme ve halkm ragbet gosterdigi seylerden uzaklasmak" oldugunu soylemektedir.
Robert Frager'a gore tasavvuf, psikoterapi gibidir; ancak geleneksel
psikoterapinin hedefi, nevrozlu kisilik ozelliklerini ortadan kaldirmak ve bireyin
topluma adapte olmasma yardrmci olmaktir, Tasavvuf yasantismm gayesi, negatif
kisilik ozelliklerini degistirmek, kalbi acmak ve icimizdeki derin irfanla temas kurarak
Allah' a yakrnlasmaktir'.
Genel olarak tarnmlardan cikaracagimiz sonuca gore, tasavvuf Kunin ve siinnet
ekseninde bilfiil has kul olabilme cabasidir.
Oguz' a gore tasavvuf, zahirde ve batmda dinin hukumlerine ve adabma tam
uymak, bunlan karakterin bir parcasi haline getirmek ve bunlan kazanmaya bagli olarak
1 Sunar, Cavit, Tasavvuf Tarihi, Ankara 1975, s. 164. (Sadece Nicholson bile seksen kadar tammi kronolojik bir sekilde ortaya koymustur.) Bkz. Cebecioglu, Ethem, "Prof.Nicholson'm Kronolojik Esash TasavvufTammlan", AWFD, Ankara 1987, s. 29.
2 ibn Arabi, el-Futuhatu'l-Mekkiyye, Beyrut trs., c. 2, s. 351.
3 es-Serrac, EM Nasr, el-Liima' (islam Tasavvufu), Haz. Hasan Kamil Yilmaz, istanbul 1996, s. 20. 4 ibn Haldun, Mukaddime, cev. Z.K. Ugan, istanbul 1970, s. 544.
5 ..
Frager, Robert, Kalp, Nefs ve Ruh, cev, Ibrahim Kapakhkaya, Istanbul 2004, s. 124.
70
insanda Allah'rn ve Rasulullah'm feyzinden olusan yuce haller, ovulecek nitelikler ve
guzel ahlakhr6.
tasavvuf, kulun elest bezminde sahip oldugu dogalhgim, dunya
aleminde Allah'rn gosterdigi cizgide yeniden kazanma surecidir.
Oguz, tasavvuf yolunda olup kemale giden salikler icin tasavvufa soyle bir
anlam yukler: "Tasavvuf, bir baktma bekleyis ve tzdtrapttr." Ona gore bu izdirap,
Allah' a kull ukta bir an tecelliden yoksun kalmaktan ve yukselisi beklemekten
kaynaklanmaktadir 7.
V arolustaki izdirap da ayni mahiyette sayihr, Schuon bu konuda soyle der:
"Yarattct 'ntn direkt temsilcisi olacaklar, daima kuller icinden fiskirtr. ,,8 Bu da bize,
yuce, asil ve kamil insanlann cilelerle, izdiraplarla tekamule erdigini gostermektedir.
Yani cile ve sikintilar, insani olgunlastirmakta, insanm potansiyellerinin inkisaf
edebilmesine zemin hazirlamaktadir, Ancak bu acilan, izdiraplan yasama gucu veren,
onlara yuklenilen anlamdir. Boylece acilar "bir anlam buldugu anda aci olmaktan
ctktyor. ,,9 Peygamberimiz (s.)'in "Insanlarin tzdtrap yonunden en aglr yuku cekenleri
nebiler olmustur. Sonra onlara yakzn olanlar, sonra da bu yakznlara yakzn olanlar
gelir ... ,,/0 buyurmasi bize, herkesin ulasacagi hedefe yukledigi anlamm derinligine ve
yuceligine gore, cileden, izdiraptan nasiplenecegini gostermektedir. Zira, "Izdirap,
kabul olunan dualartmtztn dilidir. ,,]1 Nitekim hedefi ali olan insanlarm en btiyiik
dualan izdrrap duasi olmustur.
6 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 408. 7 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 20.
S Schuon, Frithjof, Understanding Islam, USA 1972, s. 90.
9 Frank, Victor, Insantn Anlam Araytsi, cev. Selcuk Budak, Ankara 2000, s. 107. 10 Darimi, Siinen, c. 2, s. 339.
II Topcu, Nureddin, Var Olmak, istanbul 1999, s. 76.
71
Su halde tasavvuf, kullulcta terakki etmek icin zora talip olanlann daha fazlasi
yok mu diyerek gozlerini yukseklere dikip, kurbiyeti kazarnna adma bekleyis ve izdirap
icinde bulunmalandir. Zira, bu izdirap onlan, ateste yernegin pismesi gibi yakip
kavurarak adeta ruhun hamhgmi pisirip, gelismesini saglamaktadrr, Bu acidan bilincli
bir izdirap hali onem arzetmektedir.
Oguz, tasavvufu, insanm yaratihsi ile baslatir ve ona gore Hz.Adem ile baslayan
tasavvuf, son kemal halini Peygamberimiz (s.)'de bulur12.
Buradan anlasiliyor ki tasavvuf, bastan beri yasanti itibariyle reel halde var
olmus ve olmasi gereken bir hal idi. Bir kavram olarak sistemlestirilmesi daha sonralan
olmustur. Hz.Peygamber (s.)'den sonra gorulen Islam'dan uzaklasmaya bir tepki olarak
zuhd hayatina ihtiyac hisseden insanlann zuhdane tavn daha soma sistemleserek
karsimiza islam tasavvufu olarak ciknustir':'. Ileriki asamalarda tasavvuftaki usullerin
farkhhgi tarikatlan olusturmustur'".
Tarikat; tasavvuf yoluna girenlerin, kendilerine mahsus bir yoklukla menzilleri
asip, manevi makamlarda yiikselerek Allah'a ulasmalan uzerine kurulmus bir
egitimdir':', Tasavvufun tarikat adr altmda kurumlasrrus olarak ortaya 9lkl~l ise,
Islam'da din! tecrubenin olusumuna bicim ve yon vermek konusunda onemli bir faktor
Oguz'a gore tasavvufun hedefi, Allah'm manevi yakmhgi, marifet ve nzasidrr.
Bu ii<; temel esasi kazanmanm yolu da Kur'an ve sunnet eksenli yasamaktir. Ancak
Oguz, insamn nefis, seytan ve dunya kiskaci altinda Kur'an ve sunnetin htlkmu altma
12 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 408.
13 Bkz. Altmtas, Hayrani, TasavvufTarihi, A.D.i.F Yaymlan, Ankara 1986, ss. 1-11. 14 Ha'ni, Muhammed b. Abdullah, Addb, cev. Ali Husrevoglu, istanbul 1985, s. 7.
15 el-Kasanl, Abdurrezzak, Mu 'cemu lsttldhdti's-Siifiyye, Kahire 1990, s. 65; el-Curcani, Ali b.
Muhammed, et-Ta'rifat, MISlr 1306 H., s. 61.
16 ikbai, Muhammed, Isldm'da Dini Tecriibenin Yeniden Dogusu, cev, Ahmed Asrar, istanbul 1984, s. 15.
72
girebilmesinin zor oldugunu belirtir. Ona gore bu baglamda tasavvufta iki onemli esas
vardir: Birincisi, Kur'an ve sunneti yasamak konusunda samimi olarak tum gucuyle
gayret gosterme; ikincisi bagh oldugu kamil murside gonulden sevgi duymaktir'".
Oguz burada, tasavvufun merkezine kamil mursidi koymaktadir, Bu da
gosteriyor ki, tasavvufta nefsin yola gelmesi, ihtiraslanndan vazgecebilmesi, emir ve
yasaklara uyabilmesi icin, salikin gucune gii<; katan en onemli unsur kamil mursiddir,
Salike dusen, muhabbet saikiyle bu yolda samimi olarak gayret gostermesidir,
Oguz'un tasavvuf anlayismda denge cok onemlidir. 0, lslamiyet'in dogusundaki
Peygamberimizin (s.) yasadigi gibi durn bir islam! yasantiyi, ayaklan yere basan bir
anlayisi ongorrnekte ve her firsatta ifrat ve tefritten uzak bir hayati tavsiye etmektedir.
Bu konuda soyle der: "70 yasimi gectim. Elli ytldtr okumakla, arasttrmakla hayattmi
gecirdim. lstedigimi bulamadtm. Okumaktan btktim. Merasime, soz ve dusunceye,
taklide dayanan eskimis tasavvuftan bezdim. Hak Tedld ya stgtnarak kurtulmami
istedim. Simdi her turlu gurultuden kurtulmus olarak ilk nesil muslumanlannin yolunu
izlemeye calisiyorum.
tn nesil muslumanlarin tasavvufu, Allah'tn kitabinda ve Hz.Peygamber'in
sunnetinde yer alan hukumlere tam bagltltkttr. Bu bagltltk, yoruma kacmamak, iman,
ilim, amel ve ahldkta dosdogru ve ihlasli oZmak, yeme icmede, insanlarla gorusme ve
muamelede olcuyu koruma, kesif ve olaganustu hallerin vesilesi olan yalnizlik; rile,
nefsini dunya nimetlerinden altkoyma ve benzeri seylerden uzak kalmak ve her hal ve
isinde Kur 'an ve sunnetin gerektirdigi gibi hareket edip hicbir sekilde astnliga
dusmemek gibi hususlardir. Kulu Allah 'a ulastiran da ancak bunlardir. ,,]8
17 Oguz, Mektuplar, c. 1, ss. 265-266. 18 Aym eser, c. 2, ss. 326-327.
73
Buradan anlasildigi tizere, tasavvuf, bir nevi hayatta hem ic hem dis alemde
dengeyi kurabilmektir. Nitekim "Allah 'in sana verdigi seylerden ahiret yurdunu da
gozet, diinyadaki pay1nl da unutma. ,,19 ayet-i kerimesinin fehvasmca her seye layik
oldugu degeri vererek dengeyi yakalamak esastir.
"Td Hd, Sana Kur 'an '1 stkinttya ugraman icin indirmedik. ,,20 ayet-i kerimesi de
insanlann tasavvuf adma kendilerine ifrat derecesinde yuklenmelerinin Kur'an'm
ruhuna aykm oldugunu gostermesi acismdan onem arz eder. Bu dogrultuda imam
Rabbani, din]' hukumlere ilave edilen seyleri bid'at21 olarak tammlarken; Murad-i
Buharide gecerli bir neden yokken dini emirlerden mustehab veya vacib ve sunnet gibi
seyleri terk edip, seriatla sabit olmayan riyazat ve mucahede sayilabilecek bir ibadetle
mesgul olmanm hos olmadigmi ve seriatta bulunmayan bir ibadeti yapmanm da bid'at
oldugunu ifade etmektedirr'.
Oguz, tasavvufta temel sartlann dismda oncelikli olarak su hususlarda
muridlerini uyarmaktadir: Bu yo Ida kisinin Kendi istek ve iradesiyle tanmmasi ve sohret
bulmasi yasaklanrmstir. Cunku sohret afettir. Bu yolun en onemli geregi, her hal ve iste
daima adi sam belirsiz olmak, dindar ve ibadet ehli sayilmaktan, hakkmda iyi zanda
bulunulmasmdan kacimlmak, Hakka karst olan kulluk veibadetini halktan gizlemek,
Kendi manevi halini hie kimseye bildirmemek, en bilgisiz siradan kim seler gibi
gorunmektir. Oguza gore gercek tasavvuf budur. Aynca Oguz, ihvanlann birbirlerini
tanimalan, disanya karst manevi baghligi kimseye sizdirmamalan, baskalanna karst bu
19 Kasas 28/38. 20 Til Hll, 20/1-2.
21 imam-l Rabbani, Ahmed el-Faruki es-Serhendi, el-Mektubdt, istanbul trz., c. 1, m. no. 47, s. 186. 22 Simsek, Halil ibrahim, Osmanli 'da Muceddidilik, XIIIXVIII. Yi.iZY1I, istanbul 2004, s. 246.
74
konuda bilgisizlik icinde bulunmalanm, yapilmasi zorunlu seyler arasmda
zikretmektedir23.
Bu durumda soyle bir sonuca varmaktayiz. Oguz, muridlerine ihlasm ozunu
kazanmayi hedef gostermektedir, Ihlasi zedeleyecek her turlu nefsin menfezlerini
gostererek, bunlara karst uyamk olmayi zaruri gormektedir. Adeta Oguz, muridlerinin
safhgi, dogalhgi kazamp dupduru bir insan olabilmeleri icin adeta topraga
gomulmelerini ongormektedir. Kisinin para, makam, sohret gibi sahip oldugu degerlerle
degil de, Allah'm kendisine tevdi ettigi potansiyelleri, butun dogalhgiyla gercek fitrata
sadik kalarak yeniden nesv U nema bulabilme adma bunu ongormektedir. Bu manay:
te'yid sadedinde su veciz hikrneti zikredebiliriz: "Varligtni bilinmezlik topragina gam.
Zira gomulmeyen ~ey bitmez. Bitse de netice itibariyle tam olmaz. ,,24 Yine buna paralel
olarak ibn Ataullah, Allah'm cagnsma icabet etmek ve O'nun huzuruna yaklasmak icin,
kullukta tenakuz teskil eden yani kalbi hastahga sevk eden benlik, enaniyet, kibir, gurur,
ucub, kompleksler gibi insani vasiflardan siynlmamn gerekli oldugunu ifade
k di 25 etme te If .
BUtUn bu aciklarnalann sonucunda diyoruz ki; bedenin hastahgi, hangi i~ icin
yaranlmissa, onu yapmamasmdan kaynaklamr. Mesela; elin hastaligi tutamamak, gozun
hastaligi gorememek gibi. Bunun gibi kalbin hastahgi da, hangi is icin yaratilmis ise
onu yapamamasidir. Kalp; ilim, hikrnet, marifetullah, Allah sevgisi, Allah'a ibadet,
Allah'i zikirden zevk almak, Allahu Teala'yi butun arzulan uzerine tercih etmek ... icin
yaranlrmstir". Nitekim Allahu Teala soyle buyurmustur: "Ben cinleri ve insanlari
23 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 259.
24 Sernubi, Abdulmecid, Serhu 'l-Hikem, Beyrut 1997, s. 24. 25 Aym eser, 43.
26 Gazali, EM Hamid b. Muhammed, lhyau Uliimi'd-Din, Beyrut 1982, c. 3, s. 143.
75
ancak bana kulluk etmeleri icin yaratttm. ,,27 Bu da bize gosteriyor ki, fiziksel oldugu
kadar ruhsal gercekligi ile bir butun olarak e1e almmasi gereken insarr", tasavvufla
beden ve ruh arasmda duygu koprusunu kurarak dengeyi bulur. Bu noktada tasavvufun
kazandrrdigi en onemli sey: Bu ikili birlik icinde her seyi yaratildiklan maksat uzere
yasarnayi ogretmektir. Ancak "marifet, iltifata tabidir" sozunim geregince tasavvufta
ogrencinin yani muridin durumu da onemlidir. Onun icin Oguz, kendisine ogrenci
olacak muridlerde su ozelligi arar: "Bize yalniz Hak ve hakikat istegi ile susuzluk ve
hararet icinde durmadan yananlar laztmdtr. Oyle bir susuzluk ve hararet ki, uzerine
denizler, okyanuslar dokulse sondurmeli. ,,29 Bu da gostermektedir ki, tasavvufun
ongorduklerini gerceklestirebilmek icin, insanda hedef noktaya kilitlenmis yakici bir
arzu ve bu arzuya bagh olarak olusan muhabbet ve durustluk olmahdir.
Oguz'un tasavvuf anlayismda, isyan ruhu tasiyan bir benligin, divaneligin tasvip
edildigini gormekteyiz. Soyle demektedir: "Bu yolda biraz cunun laztmdtr. Bu cunun;
emre imtisdl, nehiyden ictindb hususundaki kuvvet-i irade, siddet-i azim, gayet-i aN ve
hararet mdndsinadir. Ukald-yi mecdninden niceleri vardtr ki, akl-t meas erbdbi
anlardaki ahvdl-i acibe ve garibenin keyfiyyet ve mahiyetini tayin ve idrakten dciz ve
h . I l d ,,30
asir 0 mus ar tr.
Oguz'un buradaki cunfmluktan (delilikten) kasti, mevcut dtizenin ve kuralm
aksine, Kur'an ve sunnetin ozune donus adma, insamn yeniden yapilanmasiru saglayan,
yaratici, dinamik ve motive edici bir cilgmhktir. Bu cilgmhk, isyan ruhuna sahip
insanlarda daha cok tebaruz etmektedir. Bu ruha sahip insanlardan Imam-i Rabbani ve
M. ikbal'i ornek verebiliriz. imam Rabbani'nin Islam'a yonelmis, maddi ve manevi her
27 Zariyat, 51156.
28 Jung, Gustav Karl, Insan Ruhuna Yonelis, cev. Engin Buyukinal, istanbul 2001, ss. 25-30. 29 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 26l.
30 Ayru eser, c. 2, s. 445.
76
turlu saldmya reaksiyoner bir tavirla gogus gererek baslattigr tecdid hareketi ", ondaki
isyan ruhunun kazandirdiklanm gostermesi acismdan onem arzetmektedir. Cagm
Mevlana'si olarak tanimlanan M. lkbal'de32 bu ruhu bariz bir sekilde gormekteyiz, Bu
noktada Ikbal soyle der: "Kiyam zamantnt kendin belirle! Ask ve cilgtnlik namaztnin
ezani yoktur ... Allahu Ekber'in yantsi bes vakit namaza sigmaz; 0 namazda ktraat, iki
dunyaya meydan okumakitr. ,,33 "Sehrin mescidinde oyle feryad edelim ki, mollanin
gogsundeki gonul erisin ,,34 ve yine akil ile divaneligi bagdastirrms olarak soyle der:
"Bilmiyorlar mt ki, delilikte kemdller vardir. Elverir ki onu dag ve baytrdan vazgecirip
aramiza alaltm ve insan terbiyesinde ondan yararlanaltm. ,,35
Butun bunlardan Oguz'un Kur'an ve siinnete siki bagh bir bir tasavvuf
anlayisma sahip oldugu ortaya cikar. Hz.Peygamber ve sahabe nasil yasadiysa, onlan
ornekleme yoluyla benimseyip uyguIamak, onlann rengini almak, selefi izlemek,
tasavvufun en onemli temel tasidir, Tasavvufta dengenin goz onunde tutulmasi, ifrat ve
tefritten kacmilmasi Allah'm nzasma daha uygundur.
Bu baglamda Oguz, mevcut tasavvuf anlayismdaki asmhk ve istismarlara karst
isyamm eserlerinde onemle vurgularken, cevresindeki muridlerini de bu hususta
uyarrms ve onlann Kur'an ve siinnetin ruhuna uygun yetismesi icin gayret gostermistir,
Tasvip etmedigi mevcut din anlayisma toplumun sartlanm goz onunde
bulundurarak gosterdigi tepki yonuyle Oguz'u, ozelliklc lmam-i Rabbani'ye ve Ikbal'e
benzetmekteyiz. Aralanndaki fark, usul farkhhgidir. Kisaca Oguz'un adeta nabza gore
31 Bkz, Cebecioglu, Ethem, lmam-i Rabbani Hareketi ve Tesirleri, Ankara 1999, ss. 6-94.
32 Schimmel, Annemarie, Cagtn Mevldnd'si Muhammed ikbal, cev. Senail Ozkan, istanbul 2001, ss. 13-
19.
33 ikbal, Muhammed, Armagan-t Hicdz, cev, Ali Nihat TarIan, istanbul 1968, s. 46. 34 Aym eser, s. 52.
35 ikbaI, Darb-i Kelim, cev. A.N. TarIan, istanbul 1968, s. 40.
77
seker verme kabilinden hareketle dinde tecdid adma yeniden bir yapilanmayi saglamaya
2. SEYR U SULUK
Seyr, sozluk ani ami itibariyle yol36 anlammda kullaruldigi gibi gezmek,
yurumek, gitmek'" anlamlanm da kapsar. Suluk ise, yola koyulmak, yolu yurumek, bir
meslek veya tarikata girmektir'". Tasavvuf literaturunde "seyr" ile birlikte "seyr li
sliluk,,39 seklinde kullamhr,
Tasavvufta ise, Allahu Teala'ya vuslata kabiliyet kazanmak uzere, guzel ahlak
sahibi olmaya cahsmakur''". Bir baska manaya gore de, bir mursid-i kamilin idaresinde,
Allah'a vuslata cikanlan ve insanm istidadi derecesinde, makam ve mertebelere ulastigi
manevi ve rum yolculuktur'". Bu durumda seyr u suluk, insanm sahsi yapilanmasmda
onem arzeden potansiyellerini; Allah adma bilfiil inkisaf ettirmek icin egitim surecinden
gecmesidir, diyebiliriz.
Oguz, seyr li suluku, egitici durumunda olan tarikat pirleri ve buyuk evliyalar
tarafmdan, Allah'm nzasim, marifetini ve kurbiyetini kazanmak icin konulmus ve
uyulmasi gereken usul ve adab olarak degerlendirir'f.
Oguz, her tarikatm, kendine ozel seyr u suluk usulu oldugunu, gidis yollan farkh
olsa da, sonucta bir maksat ve gayede toplandiklanm belirtir. Bu gaye ise kurbiyyet,
36 Cnrcani, Ta'rifat, s. 83.
37 Ragib, Isfehani, el-Mufreddt fi Gdribu 'l-Kur' an, Misir 1324, s. 294.
38 Ragib, a.g.e., s. 239; Kubra, Necmeddin, Tasavvufi Hayat, Haz. Mustafa Kara, istanbul 1936, s. 42;
Pakalm, M. Zeki, Osmanli Tarih Deyimleri ve Terimleri Sozliigil, istanbul 1983, c. 3, s. 286. 39 Enver Fuad, EM Hazzam, Mu 'cemu Isttldtt 's -Sufiyye, Ltlbnan 1993, s. 96.
40 Sulemi, EM Abdurrahman, Sulemi'nin Risdleleri, cev. Suleyman Ates, Ankara 1981, s. 223.
41 el-Makdisi, izzuddin Abdusselam el-Makdisi, Strlartn Cozumi: ve Hazinelerin Anahtari, cev. Hayri Kaplan, istanbul 2001, s. 90; Nicholson, Suluk, u, c. XI, s. 231; Uludag, Suleyman, TasavvufTerimleri Sozliigii, istanbul 1991, s. 128; Cebecioglu, Ethem, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sozlilgil, Ankara 1996, s. 637.
42 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 205.
78
marifet ve nzamn kazamlmasi, bu suretle de iki cihan saadetine nail olmaktir='. Bir
baska yerde Oguz, bu manaya paralel olarak bu gayenin, iman, arnel, ihlas gibi itikadi,
ser'i yukumluluklerin ve ameli hukumlerin ilme'L-yakin, ayne'l-yakin, hakka'l-yakin
mertebelerinde yasamak oldugunu belirtir. Ona gore buradaki onemli nokta, bu yakin
mertebelerini elde etmis olarak, gerekleriyle, siirekli bir halde, istikamet uzere olup,
zorlanrnadan amel edebilrnektedir. Oguz, bu anlarnda, insanm hayati boyunca istikamet
uzere olup, kazanilmasi gereken vasiflara sahip olarak, 0 vasiflarda istidat kesbetmenin
bir kernal hali oldugunu vurgular. Ancak bu kemalat, seyr fi sulukunu tamamlayan
insan-l kamil' de gerceklesmektedir 44.
Buradan anladigmuza gore, seyr fi suluk da ilim onemli unsur. Ardmdan ilmin
geregi olarak arnel geliyor. Bu amelin, istikamette surekliligi kazanabilrnesi icin, kulun
o amellerde istidat kazanmasi gerekmektedir. Yani Allah'm kullanndan yapmalanm
istedigi fiillerin, sahip olunmasmi istedigi vasiflann kolayhkla yapihr ve kolayhkla
sahip olunur hale gelrnesi suretiyle, guzel fiillerin ve ahlaki vasiflann insamn tabiatma
yerlesmesidir.
Gazali bu durumu ahlak (hulk) baglarmnda ele alir. Ona gore ahlak, ne marifet,
ne ilim, ne eylernden ibarettir. Ahlak, nefiste yerlesmis bir dururn olup, aym zamanda
eylernlerin dusunup tasmmaya luzum gormeden, kolaylikla nefisten sadir olan nefsin bir
durumudur. Eger bu durum akil ve seriat bakimmdan ovulen ve guzel sayilan islerden
olursa guzel ahlak, sayet kotu islerden meydana gelirse ona da k5tfi huy denir. Gazali'ye
gore, nefiste yerlesmis bir keyfiyetten kasid sudur: "Herhangi bir sebeple nadiren
maltni bir ihtiyac ugrunda sarfeden kimseye comerttir denemez. Comert olmast icin
maltni infak etme keyfiyyeti kendisinde yerlesmis, bir tabiat haline gelmis olmasi
43 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 205. 44 Aym yer.
79
laztmdir. ,,45 Bu duruma gore diyebiliriz ki, seyr ti suluk, msam guzel ahlak sahibi
kilarak, onu karakterli, sahsiyetli bir ins an yapar.
Oguz, temsil ettigi yolun, Yeni yol=Has yol olan adini "Tarikat-i Ahseniyye"
seklinde degistirdigini belirtir. Ona gore bu tarikatm sundugu yol, Naksibendiyye ve
Mticeddidiyye'den daha kuvvetli, cezbeli ve temkinli bir yoldur. Bu yolun seyr ti suluku
da, muradlara mahsus olan a'ladan esfele (Allah'm kulunu kendine cekrnesiyle) olan
seyr ti stiluktur46.
Tasavvuf literaturunde, murad, kendisinden agirhklan almrrus olan, saghk ve
afiyet icinde yuruyen kisidir. Kendisi ytik tasiyici degil, tasmandir. Muridi, ilmin
siyaseti yonetir, muradi ise Hakk'in gozetimi yonetir'". Murid, Allah'a vuslan arzu
eden, Allahin ahlakiyla ahlaklanmak isteyendir'". Murad, iradesi kalmamis olup,
halleri, makamlan, gecmis olandir. Murid, seven, murad sevilendir'". Ancak
kanaatimize gore, Oguz'un burada kastettigi mana, Allah'm Iutuf olarak, kulun kalbinde
sevgisini olusturmasi ve kendisine cekmesidir, Bu baglamda ona gore, muradlara
mahsus olan bu yolun bidayetinde cezbeye erilmektedir. Aym zamanda, bu yolun
nihayeti, bidayetinde mundemic bulunmaktadir'". Tipki bir agacm tohumunda koca bir
agacin hulasasmm bulunrnasi gibi. ibn Ataullah el-Iskenderi de bu anlamda "Bidayette
Allah 'a donmek, nihayetteki basartntn isaretidir. ,,51 der. Buradan anladigumza gore,
esasen insan, nihayetini, yani varmak istedigi hedefini, isin basmdaki durusuna gore
belirler. Dolayrsiyla burada bize verilmek istenen, vuslata ermek, Allah'rn ahlakiyla
ahlaklanmis kamil bir insan olma dusuncesine kilitlenmedir. Boyle bir hedefe
45 Gazali, Ihyd, c. 21, ss. 123-124.
46 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 235.
47 Sulemi, Siilemi'nin Risdleleri, s. 127.
48 Cebecioglu, TasavvufTerimleri ve Deyimleri Sozliigii, s. 526. 49 Aym eser, s. 516.
50 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 235. 51 Sernubi, Serhu'l-Hikem, s. 39.
80
kilitlenmis bir insan, daha yolun basmda iken hedefine varrms sayihr, Cunku Allah,
istemesini bilenlere, istedigini vermistir. Buna delil "Dua edin icabet edeyim ,,52
ayetidir.
Oguz, saliklerin dikkatini onemli bir noktaya cekerek, bu yolun simdiye kadar
gorulmernis, isitilmemis boyutta insam terakki ettirdigini soyler. Ona gore bu yol
Naksibendiyye ve Muceddidiyye Tarikatmm butun usill ve erkanlannm hulasasidir.
Bundan dolayi son derece kolay olup daha efdaldir53.
Oguz, bu ustunlugun gerekcesini soyle aciklar: "Bizim nisbetimiz (gonul
bagtmtz) sevgi nisbetidir. Peygamber'in nisbeti ve secilmislerin yoludur. Genellikle
once erilir, sonra seyr ii suluk gelir. Seyr ii suluk cezbenin icindedir." Ardmdan
"Muhabbet, cezbedir. " diyerek" muhabbetle cezbeyi aym duzlemde ele ahr.
Oguza gore, cezbe ahirete yonelme dusuncesinin gelismesi, ibadet ve kullukta
engelleri asacak guce erisilmesi, Allah'm emir ve yasaklanna aykin arzu ve iradelerden
gecerek, O'nun diledigi gibi hareket edilmesi, ibadet, marifet ve kullugun her seyden
once onemli ve sevgili tutularak, bunun asagismdaki seylere onem verilmemesi gibi
hallerin yerlesmesi ve sureklilik kazamlmasidu+'. Oguz, muhabbet ve cezbenin vehbi
oldugunu vurgularken, muhabbetin baslangic itibariyle iradeye bagh oldugunu
belirtmektedir56.
Bu dururnda Allah'm bir lutfu sonucu muhabbet ve cezbenin meydana gelmesi
icin, kulun bu Iutfa mazhar olabilecek konumda olmasi gerekmektedir. Cunku kulluk
adma ehl-i dunya birine de, kullugun gereklerine sanlmadan feyiz gelmez, muhabbet ve
52 Furkan, 25/72.
53 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 286. 54 Oguz, Mektuplar, c. 2, SS. 368-369. 55 Aym eser, c. 2, s. 369.
56 Ayru eser, c. 1, s. 337.
81
cezbe olusmaz. Bu manada Abdulehad Nuri Efendi soyle der: "Abd, ubudiyetini izhar
ve isbat etmedikce, Mevla ona ldytk tecelli etmez. ,,57 Kul, kullugun gereklerini yerine
getirrnek zorundadir. Bu temel sarttir. Bu temel sart yerine geldikten soma muhabbet ve
cezbe vehbi olarak olusur. Diger taraftan, Oguz'un verdigi anlama gore, cezbeyi, kulluk
bilincinin suur altma yerlestirilmesiyle elde edilen farkmdalik hali olarak
degerlendirebiliriz. Bu hal, psikolojide farkmdalik (awareness) olarak nitelendirilir.
Buna gore farkmdahk, kisinin kendi icindeki ve dismdaki dusunce, duygu ve algi gibi
bir uyanmm bilincinde olma halidir". Bu bilince sahip olan biri yasanunda bir anlam
bulur. Hayatmm gayesi bu anlama gore sekillenir. Bu manada Victor, " ... Logoterapinin
temel ilkelerinden birisi, insanin temel ugrasist, haz almak ya da actdan kacinmak
degil, hayatznda bir anlam bulmakitr. Insanin act cekmeye hazzr olmasznzn nedeni,
actstntn bir anlami olmaszndan dolaytdtr. ,,59 der.
Su halde, bir salik icinde bulundugu duruma, yukledigi anlama gore istekle
yoluna adim atacaktir. Iste bu istek ve anlamdaki derinlige bagh olarak muhabbet ve
cezbe birlikte olusur. Bu birliktelik de Allah'm rahmetini ihtizaza getirir. Mrknatism
demiri cekmesi gibi, Allah'm lutuflanm kendine ceker, Boylece muhabbet ve cezbenin
baslangici iradi olup, nihayeti vehbi olur, Buna delil su ayet-i kerimeyi verebiliriz:
"Bizim yolumuzda mucahede edenlerin, Biz yollartni acartz. ,,60
Oguz, seyr U sulfikta murside on em vermekle birlikte salikin ruhi gelisimini,
muhabbetini temin etmek icin onu Peygamber Efendimiz' e rabitaya yonlendirmistir. Bu
yonlendirmede soz konusu olan Peygamberimize (s.) on-onbes dakikadan az olmamak
liz ere 24 saatte (1-2-3-4-5) defa yapilmasi gereken rabrtadir. Bu rabita, yolun temel
57 Nazmi, Muhammed, Hediyyetu 'l-Ihvan, Ankara 1982, s. 236. 58 Budak, Selcuk, Psikoloji Sozliigu, Ankara 2000, s. 102.
59 Frankl VictorjnsanznAnlamArayl~l, s. 107.
60 Ankebut, /69.
82
diregidir. Oguz, bu rabitamn sonuc itibariyle bin senelik ibadet yerine gececegini one
surrnektedir'". Cunku salik, tufeyliyet'". sebebiyle Peygamberimizden (s.) bircok
manevi faydalara ve feyizlere nail olmaktadir,
Oguza gore, bu yolun en onemli avantaji, insamn kendi ozunde enfusi acidan
yapilanmasidir. Bu da ruhun annmasi ve salikin nefsani varhgindan gecmesi esasma
dayamr. Oguz'a gore buradaki onemli nokta, muhabbet ve cezbeye bagli olarak nefsani
varhktan gecmek, boylece nefsin duskun ve bagh oldugu her seyi kokunden yok ederek,
ondan tamamen kurtulmaktir'", Yani Oguz, muhabbet ve cezbeyi esas alarak, salikin
nefsani varligmdan kurtulmasi suretiyle hastaliga sebep olan mikrobun, kokunden
sokulup atilabilecegini bildirmektedir. Bu durumda esas mesele nefsin tezkiye edilmesi
ve ruhun saflastmlmasidrr'".
Ancak, nefsin tezkiye edilebilmesi ve ruhun saflasabilmesi icin, bu yolun en
onemli ozelliginden biri, sabir ve tahammulu son derece zor olan imtihanlarmm
olmasidir'". Bu imtihanlar ham altmm potadan gecirilmesi gibi insam tekamul
potasmdan gecirmektedir,
Bu yolun diger bir ozelligi de, seyr ii suluktaki vazife sirasmda, maneviyatm
msan uzerinde agirhk birakrnasidir. Y ani ask ve istiyakm zayiflamasi, huzursuzluk,
zevksizlik meydana gelmesi, ruh ve bedende bir tiir bitkinlik ve uyusukluk hali
61 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 237.
62Tufeyli'nin lugat manasi: Davet olunmaksizm, bir davet olunan ile ziyafete giden sahis demektir. Istilahta ise: Sultan-i Azimu's-San tarafmdan ziyafete davet edilen basvekilin, davet edilmedigi halde beraberinde getirdigi kimselere denir. Bunlar, basvekille olan iliskileri ve ozel durumlan sebebiyle, padisahm davetine, ona bagh olarak kanhrlar, Hizmetinde olduklan zat tarafmdan padisaha sunularak, O'na yakm olurlar. Padisahm iitifatma, mukafanna erisirler'". Oguz'a gore, bu yolda salikin elinden Peygamberimizin ruhaniyeti tutmaktadir'". Dolayisiyla buradaki basvekil, Peygamberimizdir. Peygamberimiz ise Allah' a en yakm kuldur. Boylece Peygamberimizle olan bu bag munasebetiyle, Allah salikin yollanm acar; salik, AIlah'm has kulu olur. Aym eser, ss.240-1
63 Oguz, Mektuplar, c. 2, s. 371.
64 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, ss. 236-237. 65 Oguz, Mektuplar, c. 1, s. 408.
83
gorulmesi gibi hallerdir. Oguz, bu durumu dolu bir testi uzerine bosalan suyun, her yarn kaplamasma ve testinin cevresini goremeyecek derecede suya gomulmesine benzetir. Oguza gore bunun sebebi, salikin feyz ve irsadirun kuvvetli olmasmdan ve kabiliyet kabmm pek az zamanda dolmasmdandir, Ancak bu durum seyr ii sulukun sonlanna dogru nihayet bulup daha sonra aska, sevke, zevk ve istiyaka donusecektir'".
Bu da bize gostermektedir ki, manevi alemin de kendine has bir atmosferi var.
Hayatm her doneminde dengenin yakalanmasi gerektigi gibi, manevi yonurnuzun de dengeye ihtiyaci vardir. Nasil ki, fazla besin alindigmda mide hazimsizhk problemine maruz kahr, aynen oyle de manevi olarak zikir, ibadet gibi hususlarda fazla yiiklenme olursa, manevi bir hazrmsizhk hali yasamr. Cunku yiiklenilen manevi kabm alam dardir. Bu durum mesebin bir yonu, diger yonunde ise ask ve muhabbete bagli olarak insarun ruhi yapisinda meydana gelen hazimsizhktir. Cunku ask ve muhabbet, siingerin suyu emdigi gibi, AIlah'm lutuflanm, rahmetini ... kendisine ceker. ins ani kendinden gecirir. Oguz'un burada vurguladigr yon, ask ve muhabbete bagh olarak, insanda olusan manevi halin bedene olan tesiridir. Bir sok halidir. Ancak bu hal, kisi ruhi gelisimini tamamlamaya yakm, manevi alaru genisledigi icin istikrar kazamr. Normal haline gelir. Demek ki insan ruhuyla bedeni birebir etkilesim halindedir; ruhtaki bir diizensizlik, bedeni etkisi altma almaktadrr, Bu konuda Yenicag hareketinin diinya capinda tamnmrs onculerinden Louise L. Hay, hayatmnzdaki her bedeni rahatsizhgm, zihinsel bir nedeni oldugunu soyler. Bunlardan en cok elestirme, kizgmhk, icerleme, sucluluk gibi dusunce kahplan, cesitli bedensel rahatsizhklara neden olmaktadir. Ornegin elestirme, yargilama, diger ahskanhk halini ahrsa, insanda eklem iltihabi gibi bir hastaliga yol acmaktadir. Kizgmhk, ofke bedende kabaran ve yanan bir iltihaplanmaya sebeptir.
66 Oguz, Arifler Silsilesi, c. 4, s. 237.
84
Uzun bir surecte yasanan bir icerleme insam zehirler yavas yavas tiiketir ve en sonunda
urlara ve kansere yol acar, Sucluluk duygusu surekli cezalandirrna pesindedir ve aciya
neden olur. Louise L. Hay'a gore, bu rahatsizhklann cozumunde oncelikle zihinsel
sebebi cozup ortadan kaldirmak icin icimize yonelmemiz gerekmektedir. ic;:
musahedesiyle kisi otokontrolunu saglayarak dengeyi bulabilir. lste bu, tasavvufta seyr
u sulukla kisi kontrol mekanizmasma islerlik kazandinr. Seyr u suluk esnasmda da
insanm ruhi yapismda bir gecis hali yasamr. Bu da bedene halsizlik, uyusukluk,
zevksizlik gibi haIler seklinde yansiyabilir, Ancak bu gecis hali, insanm ic
kontenjanlannm gelismesine bagh olarak etkisini kaybeder. Artik insan dengeyi
yakalamis olur.
Oguz, seyr ti suluk stirecinde, ruhsal gelisimin asamalanru, Imam-i Rabbani'nin
kesf ve tahkikine gore sabit olan 17 makami esas alarak degerlendirmektedir. Simdi
bunlan gorelim:
imam-l Rabbani'ye gore, insan on latifeden meydana gelmistir, Bunlann besi
emir halk aiemindendir. Emir alemi, yalmz "01" ernriyle var olan; halk alemi asamah
olarak yaratilan alemlerdir. Emir alemi, maddesiz ve cisimsiz, halk alemi maddeli ve
cisimlidir67. Emir alemi, maddesiz ve cisimsiz, halk alemi maddeli ve cisimlidir68•
Emir alemine ait bes latife "kalp, ruh, SIr, hafi, ahfa"dan olusurken; halk alemine
ait latifeler de nefis ile dort unsurdan (hava, su, ates, toprak) ibarettir. Iste insan, bu iki
alemin birlesmesiyle olusmustur. Emir ve halk alemi, latifelerinin, bedende belirli
yerleri; arsm yukansmda ve daha yukan makamlarda, soyut nurlar halinde birer asillan
67 Hay, L. Louise, Tum Hastaliklartn Zihinsel Nedenleri, cev, Semra Ayabasi, istanbul 2000, SS. 16-17. 680guz, Vahdet-i Vucud, s. 353.
85
vardir. Emir alemi latifelerinden herhangi bir latife, arsm yukansmdaki ashna
ulasmadikca fenaya vanlmaz69.
Emir alemine ait bes latifeden her biri, ulu'l-azm peygamberlerden bir
peygamberin rnesreb ve hakikatinden feyz alma yeridir. Soyle ki; Kalb, Adem (a.), ruh,
Nuh (a.) ve Ibrahim (a.); SIr, Musa (a.); hafi, isa (a.); ahfa, Muhammed Mustafa (s.)
rnesreb ve hakikatinden feyz alma yeridir".
Oguz, oncelikle seyr ti suluk dairelerini ve makamlann isimlerini bildirerek, bu
makarndaki ahvaIleri ve sirlan icmalen izah etmistir, Simdi bunlan gorelim:
1. Imkan Dairesinde Seyr
(Seyr u suluk sirasmda makam ve mertebelerin temsili sekilleri tasavvuf
yolcusuna daire halinde goruldugunden daire ifadesi kullanrlmistir.)
Imkan Dairesi, halk alemi ile Emir aleminden ibarettir. Manevi terakki once bu
dairede olur. Halk alemi ile emir alemi arasmda ars-i azam ara bir alemdir. Ar~-1 azam
her iki alemin hukum ve hallerinin aynasi yani yansima yeridir. Bunu bir sekil uzerinde
gosterecek olursak:
Imkan Dairesi
Yukan Yansi
Ahfanm Ash Hafinin Ash SlITm Ash RuhunAsh Kalbin Ash
Emir Alemi
Imkan
Dairesinin
69 Aym eser, s. 54. 70 Ayni eser, s. 356.
86
Imkan
Dairesinin
Ars-i A'zam Cennetler, Melekler Yerkure, Ins ana ait unsurlar, ins an
Halk Alemi
Naksibendiyye yolunda seyr ii sulfik once kalb latifesinden emir aleminden
baslamaktadir. Kalb latifesi71 emir alemi ile halk alemi arasmda gecit ve her iki latifeler
aleminin hukum ve hallerine ayna ve mahaldir. Bundan dolayi kalb latifesine "insani
hakikatlerin toplandigi "oz hakikat" denmis ve en kucuk alem kabul edilmisti, lmanm
nuruyla aydinlanan bu oz hakikat, "Yere gage sigmam, fakat mil 'min kulumun kalbine
stgartm. ,,72 haberiyle sereflenmistir. Kalp latifesi tasfiye edilip aydinlarunca da, uzerine
ilahi cezbeler iner, aslim hanrlamaya dogru yukselise baslar. Sonunda Allah'rn lutfuyla
arsm yukansindaki ashna ulasir, onda varhgindan gecip, Hakk'm feyz ve muhabbetiyle
hayat bulur, Soma diger latifelerin asillanndan ynkselerek, her birinde ayn ayn fena ve
bekaya ererek imkan dairesi seyrini kendi basma tamamlarms olur, Diger latifelerin
seyri de, boylece tek basma ve ayn ayn gerceklesir.
Fakat her salikin seyri, latifelerin hepsi ile olmaz. Y aratihs ve kabiliyete gore
bes latifenin her biri ile ayn ayn olur, lmkan dairesinin seyri sirasmda, Ehadiyyet
murakabesi ile mesgul olunur. Ehadiyyet murakabesi, ilahi Zat'tan kalbe feyzin gelisini
71 Latife: Manas) hos olan soz, espri ve saka gibi manalar ihtiva eden bir kelime. Istilahta ise hal inceliklerine sahip kalbe isaret eden bir kelime, zihinde parlayan, anlayisla zuhur eden, manasmdaki incelik sebebiyle anlanlamayan bir isarettir. Cebecioglu, Tasavvuf Terimleri, s. 470.
72 Acluni, Kesfu'l-Hcfa, c.I1,s.212
87
bekleme ve gozetmeye denir. Bu bakimdan, imkan dairesi seyrinde feyzin kaynagi Zat-i
Ehadiyyet'tir. F eyzin gelis yeri de kalb latifesidir73.
Emir alemine ait bu bes latifenin asillanndan her ust latife, asagi latifeyi
kusatmaktadrr. Oguz, bu noktalarda yamltici durumlann olabilecegini soylemektedir.
Soyle ki, bazilan latifelerin arsm yukansmdaki asillanmn, asagi alemleri kusatmasnu
mesela, ruhlar aleminin asagi alemdeki tasarrufunu, 0 alernlerin varolus sebebi olarak
gorup senelerce ruha tapmislar. Yaratilam Yaratici sanrmslardir. Gerci Allah'rn lutfuyla
boyle insanlar, bu tur suphe ve yarulgilardan kurtanlarak halin hakikatinden haberdar
edilmis ve yukan yukseltilmislerdir.
Oguz yine bununla ilgili, mutasavviflann marifete iliskin sozlerinin genelde kalb
makamma ait oldugunu ifade eder. Zira, ruh makammda kamil bir anlayis ile soz
soyleyenlerin sayisi azdir, Sir makammda cok daha azdir. Bircogu da imkan dairesinin
Ars'm yukansindaki kismi, duruluk ve mekansizhktan dolayi Sifat ve Zat mertebesi
sanrmslar, bazilan da "Ar~ uzerine istiva sirn, anlasilmasi gtic olan sirlardandtr"
demislerdir. Bu tur ifadeler yukan erememek, isin gercegini oldugu gibi bilememekten
ileri gelen tasavvufi yamlgilar halinde ortaya cikmaktadir". Bu durumda 0 kendinden
once gelen irfan erbabimn hatalanna isaret etmis olmaktadir.
2. Velayet-i Sugra Dairesinde Seyr
Vilayet-i Sugra dairesi maiyyet murakabesiyle baslar. "Her nerede olursantz
olun Allah sizinle beraberdir't'? ayet-i kerimesinin anlammdan ahnrmstir. Bu
murakabede Allahu Teala'nm kendi ile kainatin her zerresiyle beraberligi dusunulur.
730guz, Vahdet-i Vucud, s. 356. 74 Aym eser, s. 357.
75 Hadid, 57/4.
88
Oguz, emir alemindeki her bir latifenin asillannm Hakk'm srfat ve isimlerinin
golgesi oldugunu vurgular. Zira bu golgeler, birbirlerinin golgeleri halinde yaratilnus
olup, halk alemi varhk kazanrmsur. Bundan dolayi yaratilan her varhgm (Peygamber ve
melekler dismda) varolus hakikati Hak Teala'mn bu isim ve sifatlanndan bir isim ve
sifatm taalluk ve tecellisinin feyzidir. Eger bu isim ve sifatlar ve onlarm golgeleri
olmasaydi, sirf yokluktan ibaret olan alem varhga gelemezdi. Zira, Hazret-i Zat, hicbir
seye hicbir bakimdan muhtac degildir. "Dogrusu Allah dlemlerden mustagnidir" ayeti
mucibince alemle hicbir ilgi ve benzerligi yoktur. Ancak peygamberler ve meleklerin
ayn-i sabiteleri golge degil, isim ve sifatlann asillandrr'".
Iste bu isim ve sifatlann golgelerinin olusturdugu daireye Vilayet-i Sugra dairesi
denilmektedir. Bu dairede, Hakk'm isim ve sifatlanmn golgelerinin yakmhgma vararak
vilayetle muserref olanlar gercek gonul insanlandir".
3. Vilayet-i Kubra Dairesinde Seyr
Bu makamm hal ve nitelikleri, Vilayet-i Sugra dairesindeki hallere gore cok hos
ve incedir; ancak hie lezzeti yoktur. Lezzet alma Vilayet-i Sugra dairesinde olur.
Oguz, Vilayet-i Sugra seyri esnasmda kalb latifesinde buyuk bir genislik;
Vilayet-i Kubra seyrinde ise genislik gogsttn tamamma samil olup, ozellikle ahfa
latifesinde meydana geldigini ifade eder".
Oguz, gogsun acilma ve genislemesinin alametini soyle aciklar: Kazaya ve
kadere iliskin hukumlerde nicin ve nasil gibi vesvese ve itirazlarm kalkmasidir'",
760guz, Vahdet-i Vucud, s. 359. 77 Aym yer.
780guz, Vahdet-i Vucud, s. 340. 79 Aym eser, s. 382.
89
Bu makamda nefs tamamen ve kendiliginden fani olup mutmain olarak nza
makammm hakikatine yukselir. Oguz, bu makamda nefsin mutmainneye ulasmasmi,
diger tariklerin sulukunda olan 4. mertebesi (nefs-i mutmainne) olarak kabul
edilmemesi gerektigini vurgular. Cunku bu nefsin hakiki fenasi Vilayet-i Kubra
makammda olur. Digeri ise imkan dairesinde olup daha soma Vilayet-i Sugra'ya intikal
etmektedir80.
Bu vilayette, "Kabe Kavseyni Ev Edna" srmmn sureti munkesif olmaktadir.
Fakat hakikati Nubuvvet dairesinde meydana gelmektedir. Burada seyr-i afaki ve enfusi
yoktur. Tam ve kamil icazet ve mutlak hilafet makarm bu vilayettir. Fakat, ehli son
derece azdir. Vilayet-i Sugra ve Vilayet-i Kubra seyrleri zahir ismine taalluk eder. Batm
isminin seyri Vilayet-i Ulya' da baslar'",
4. Vilayet-i Ulya Dairesinde Seyr
Bu makamda salik, isim ve sifatlann asillannm asillan olan Zat-l Suurat
tecellisine ve bu tecelli perdesinden, zaman zaman Hak Teala'mn Zat tecellisine simsek
cakmasi gibi mazhar olur. Gercek anlamda "Tecelli-i Zati-i Berki" budur. Bu makamda
salik, zahir ve batm isimlerini tamamlayarak iki kanada sahip olur. Yukselisi ise bir
sonraki dairede olur82.
5. Kemalat-i Niibiivvet Dairesinde Seyr
Vilayet-i Ulya'da, suurat perdesinde zuhur eden Zat'm gercek anlamda simsek
misali tecellisi, bu makamm erenlerine daimi olur.Bu makamda Vahdet-i Suhud ve
Vucud anlayisindan eser kalmaz. Bu makamda "Kabe kavseyni ev edna" S1m meydana
80 Aym eser, s. 384. 81 Ayni eser, s. 388.
820guz, Vahdet-i Viicud, s. 389.