Professional Documents
Culture Documents
MÜNİR KARINCAOĞLU
Kağıt ve Karton Üretimi İkinci cilt-A Selüloza giriş, Aralık 2010
ÜRETİMİ
Cilt 2-A
SELÜLOZA GİRİŞ
1
2
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Kitabın birinci cildi kağıt ve karton üretimine ayrılmıştı. İkinci ciltte selüloz ve
kağıt konuları işlenecektir. Hedef, uzmanlık düzeyinde teorik bilgiler ve organik
kimyanın zorlu dilini kullanmak değil, doğrudan anlaşılır cümlelerle, bilgi
edinmektir.
Kağıdın tarihi ile insanlığın tarihi neredeyse aynıdır. Tarih yazı demektir. Kağıdın
önemi bilginin aktarılmasını sağlamaktadır. Kağıdın kolay taşınır olması, bilgi
akışını hızlandırmıştır. Bilgi akışı ihtiyacı, kağıt üretimini arttırmıştır. Bilginin
nesilden nesile aktarılması ise, bilginin geniş bir kesime ulaşmasını sağlamıştır.
Kağıt toplumlara hafıza sağlamıştır. İmparatorlara imparatorlukları kolay
yönetebilme imkanı getirmiştir. Bu nedenle, kağıdın üretim bilgileri gizli bilgiler
olarak saklanmış ve onu stratejik bir ürün haline getirmiştir.
Günümüzde, kağıdın çok geniş bir kullanım alanı bulunmaktadır. Tüm teknolojik
gelişmelere rağmen, kullanımı giderek artmaktadır. Sanattan eğitime, temizlikten
hijyene, kültürden ambalajlamaya, kullanım alanları çok geniştir. Geniş kullanım
alanının, kağıdın çeşitlenmesine katkısı olmuştur. Kağıt türleri aklı zorlayacak
sınırlara erişmiştir. Sadece kağıt türleri değil, bir türün işlenerek dönüşüme
uğramasıyla, çok özel amaçlı kağıt ürünler geliştirilmiştir. Tüm bunlar, kağıt
üretim bilgisinin ve kağıtta kullanılan maddelerin çeşitlenmesi demektir.
Böylesine çeşitlenme detayları yaratmış ve bilgiler farklılaşmıştır. Farklılaşmaları
anlamak için pratikteki ayrıntıların sade dille anlatılması gerekmektedir. Bu cilt,
selüloz ve kağıdın daha iyi tanınmasını, elyaf ve kağıdın fiziksel ve kimyasal
yönünü anlatmaktadır.
3
Dünya ölçeğinde kullanılan ham madde oranları, Şekil 1.1 de görülmektedir.
Günümüzde geri dönüşüm oranları oldukça yüksektir. Öte yandan kimyasal
selüloz üretimi ikinci sıradadır. Sırasıyla mekanik odun selülozu üçüncü, pigment
ve dolgu maddeleri dördüncü ve kimyasal katkı maddeleri beşinci sıradadır.
Kimyasal selüloz % 38
Özellikli kağıt yapımında kullanılan yüksek teknoloji, kağıdı elde yapılan bir sanat
dalı olmaktan çıkarmış, onu bilimin bir parçası haline getirmiştir. Bu nedenle,
kağıt üretiminde bilimsel metoda sıklıkla başvurulmaktadır. Yüksek kapasitelere
çıkılmış olması, sürekli aynı kalitede üretim yapmayı zorlaştırmaktadır. Bir
taraftan yüksek kalite beklentisi, diğer taraftan düşük maliyet, çelişki
yaratmaktadır. Bunun adı gerçekte emtilaşmadır. Kağıt emtialaşmıştır. Müşterinin
beklentisi hızla kaliteyi düşük fiyata almaya doğru gitmektedir.
4
Kağıdın emtialaşması nedeniyle, düşük maliyet zorunluluk haline gelmiştir. Bu
nedenle, kağıtta geri dönüşüm ön plana çıkmaktadır. Ham selüloz kullanımı
maliyetleri arttırmaktadır. Özellikle gazete kağıdı ve oluklu mukavva kağıtları,
geri dönüşümde ön plandadır. Bazı fabrikalarda geri dönüşüm oranları % 100 ü
bulmaktadır. Eski anlayış, kağıt fabrikalarının bir ormanın kenarına kurulmuş
olmasıyken, yeni anlayış, nüfusun yoğun olduğu yerlere fabrikanın kurulmasıdır.
Böylece ham madde kaynaklarını bulmak kolaylaşmakta ve pazara yakın
olunmaktadır. Ayrıca yatırım harcamaları da artan kapasite ve geri dönüşüme
bağlı olarak düşmektedir. Şehir artık ham madde üreten bir mekan haline
dönüşmüştür.
Kitabın birinci cildi üretim hattına ayrılmış olmakla birlikte, burada kısa bir özet
vermek uygun olacaktır. Yeri geldikçe de üretim teknikleri bir zorunluluk olarak
gündeme gelecektir. Gerçekte, kağıt üretimindeki aşamaların, geçmişte
yapılanlardan farkı bulunmamaktadır. Selüloz üretiminde ise 20 yüzyıl icatlar çağı
olmuştur. Kağıt üretimindeki aşamalar elyaf hazırlama, safiha oluşturma,
presleme, kurutma, yüzey tutkallama, ve kalenderlemedir. İki yüzyıldır değişen
konular, bu işlemleri yapmadaki detaylardır. Günümüzde bu işlemlerin nasıl daha
ekonomik ve çevre dostu olarak yapılabileceği araştırılmaktadır.
5
Kaliteden ödün vermeden, kağıt gramajının düşürülerek elyaf
tüketiminin azaltılması,
Geri dönüşümlü elyaf oranının arttırılması,
Dolgu ve kuşe maddelerinin arttırılması,
Yeni kalenderleme ve kuşe tekniklerinin geliştirilmesi,
Yanki silindirlerde ve emici pres valslerinde, iş güvenliğinin arttırılması,
Makine aşınmalarınına karşı yeni yöntemler ve ürünler geliştirilmesi
Çalışan sayısının azaltılması
Dolgu Maddeleri
Kimyasallar
Kuşe maddeleri
6
Üretimde:
Üretim için hazırlanan elyaf makine bütesine gelir. Bu noktadan sonra, kesafet
düşürülerek son bir temizlemenin yapıldığı ve iyi bir karışımın elde edildiği
yaklaşım bölgesi (Approach Flow) yer alır. Bu bölüm sabit bir kesafette ve debide
hamuru makineye gönderir. Hamur kasası yaklaşım bölgesinin son elemanıdır.
Kağıt makinesi çeşitli bölümlerden oluşur. Üretilecek kağıdın kalitesi son derece
önemlidir. Kağıdın üç boyutlu olduğu düşünüldüğünde, üç farklı yönü bulunur.
Makine yönü (MD), makine eni (CD) ve Z yönü (ZD). Bunlar aynı zamanda
kağıdın boyutlarıdır. (Şekil 1.3)
Şekil 1.3 Kâğıtta üç yön. Makina yönü (MD). Makina eni (CD) . ZD. Kâğıt
yüzeyine dik olan yön, Z yönü.
7
Kağıt ve kartonlarda makine eni ve makine boyu profil özellikleri tüm bobinde
eşit olmalıdır.
Hamur kasası makine eni yönünde düzgün ve eşit bir elyaf dağılımı sağlar.
Elek bölümü sonsuz uzunluktaki safihanın su süzülümünü yapar.
Pres bölümü mekanik olarak suyun alınmasını sağlar.
Kurutma bölümü kalan suyu buharlaştırarak safihadan uzaklaştırır.
Yüzey tutkallama bölümü, nişastayla kağıdın su emiciliğini ayarlar.
Kuşe bölümünde kağıt istenilen renk ve miktarda kuşe çözeltisitle kaplanır.
Kalender bölümü kağıdın yüzeyine baskı yoluyla düzgünlük verir.
Kağıt üretimi mal sarıcıda son bulur.
8
BÖLÜM 2
Elyafların sınıflandırılması
Şekil. 2.1
Şekil 2.2
9
Sürekli elyaflar sonsuz uzunlukta iken, kesikli elyaflar 400 mm uzunluğa kadar
boylardadır. Bunlardan kağıt yapıldığı gibi, iplik te üretilmektedir.
1. Yeşil algler
2. Kızıl yapraklılar (Kümelenmeler sonucu kolonileşme başlangıcı)
3. Boynuz otları
4. Yosunlar
5. Kurtayağı
6. Tohumsuz eğreltiotları
10
7. Atkuyruğu
8. Palmiye türleri (tohumlu bitkiler başlangıcı)
9. Tohumlu eğrelti otları
10.Gingko
11.Kozalaklı ağaçlar (Açık tohumlular, yumuşak ağaçlar)
a. Köknar
b. Çam
c. Ladin
12.Ginetofiter (Çok gelişmiş açık tohumlular, lignin ve hemiselozlarda
gelişme ve hücrelerde farklılaşma)
13.Kapalı tohumlular. (Meyve ve çiçek oluşumu, sert ağaçlar)
14.Lifli bitkiler
a. Huş ağacı
b. Okaliptus
c. Kavak
15.Manolyagiller
16.Tek çenekliler
a. Buğday
b. Bambu
c. Pirinç
Ağaçların şekilleri
Ağaçlar şekillerine göre üç ana gruba ayrılır. (Şekil 2.3) Palmiye tipli olanlar
sadece palmiyeler değildir. Yaşlı ağaçlar, çok yıllık eğrelti otları, şemsiye ağaçları
da şekil olarak palmiyeye benzerler. Bazı japon şemsiyesi gibi bitkiler, bambular
bu türdendir. Palmiyeler en yaygın biline türlerindendir. Ham madde olarak
kullanılmazlar. Çam şekilli ağaçlar ikinci türdedir. Üçüncü tür meşe türü
ağaçlardır. Palmiye türü dışındaki ağaçlar genellikle bu iki türden biridir.
11
Şekil 2.3 Ağaçların şekil olarak sınıflandırılması
Odun nedir?
Ağacın katmanları
Aşağıda Şekil 2.4 de selüloz üretilmek üzere kesilmiş bir ağaçtaki katmanlar
görülmektedir. En dışta kabuk bulunmaktadır. Kabuğun altında, soymuk doku ve
büyüten doku vardır. Bu doku tabakaları besinlerin taşınmasında görev alır. Bazı
sert ağaçların büyüten dokuları halat ve benzeri ürünlerin yapımında kullanılır.
Kabuktan ve büyüten dokudan sonra, odun doku diye bilinen ve çeşitli
katmanlardan meydan gelen bölüm bulunur. Bu bölüm ağacın büyüme
halkalarının bulunduğu kısımdır.
12
Katman doku Sünger
doku
Büyüten
doku Genç
kısım
Soymuk
doku
Ağaç özü
Kabuk
Halkalı yapının en dışında katman doku bulunur. Daha içte ise ağacın özü vardır.
Ağaç özü koyu rengi ile kolayca görülebilir. Bu kısım mikroplara karşı savaşan
kimyasalları içinde barındıran ve çeşitli ekstrelerin elde edildiği bölümdür. Ağaç
özü pencere çerçevesi gibi işlerde suya ve böceklere karşı doğal dayanımı
nedeniyle kullanılır. En ortadaki kısım ve onun üzerindeki kısım ise ilk yıl oluşur.
En içtekine sünger doku denir.
Ağacın dış kabuğu ve özü cansızdır. Canlı olan kısım, büyüten doku ile soymuk
dokudur. Katman dokunun özel bir durumu bulunur. Çoğunlukla ölü hücrelerden
oluşmasına rağmen, ona cansız veya ölü demek mümkün değildir. Bazı tropikal
bitkilerde canlı hücreler bulunur. Su ve mineral taşınmasında görev alır. Besin
depolanması ve parazitlerle savaş işlevi bulunur. Katman doku zaman içinde ağaç
özüne dönüşür. Bu aslında yaşlanmadır ve ormanların da yaşlanması söz
konusudur.
Çarpık ağaçlar
13
üretimi için tercih edilmezler. Odun olarak kullanılırlar. Selülozluk ağaçlarda
küçükten itibaren düzgünlüğe dikkat edilmeli ve düzeltici tedbirler alınmalıdır.
Gerilmiş
Sıkışmış
Fotosentez
14
tüketilmektedir. Yapraklar terleme yoluyla su kaybederler. Alınan 2 molekül
suyun biri terlemede kullanılır. Terleme insanlarda olduğu gibi bitkide sıcaklığı
sabit tutmada kullanılır. Aşırı sıcaklık, fotosentez sonucu üretilen protein türü
gıdaların ve kimyasal reaksiyonların bozulmasına yol açar. Terleme yaşam için
gerekli şartrlardan biridir.
Selüloz üretiminde yaygın olarak kullanılan ağaçlar, geniş yapraklı (sert ağaçlar)
ve iğne yapraklılardır (yumuşak ağaçlar). Saman ve pamuğa göre ağaçların bol
bulunabilmesi ve sezonluk olmamaları, onların maliyetini düşürmektedir.
Yumuşak ağaçların elyafları, sert ağaçlara göre daha uzundur. Bu nedenle
mekanik selüloz üretiminde yumuşak ağaçlar tercih edilirken, kimyasal selüloz
üretiminde sert ağaçlar tercih edilir.
15
Dev sekoya
Kaliforniya köknarı
İskoç sarıçamı
Bambu
Kayın
Betula (Huş)
Kavak
Akça ağaç ve ökaliptus
Elyaf
Selüloz Yarıselüloz Lignin
Ağaç cinsi uzunluğu
% % %
mm
Orta yumuşaklıkta 2,5-4 40-45 25-30 25-30
Orta Sertlikte 0,7-1,6 40-45 30-35 20-25
Ökaliptus 0,7-1,5 45 20 30
Yumuşak ağaçlar
16
Avrupa ve Rusyada kullanılan diğer bir tür karaçamdır. Karaçamın büyük olan
odun özü tabakasında ekstre miktarı çok fazladır. Selüloz üretiminde ekstre
miktarı olumsuzluk yaratır. Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) ağaç yönünden
zengin olduğu için farklı türler selüloz üretiminde kullanılır. Kaliforniya köknarı ve
sedir ağaçları bunların başında gelir.
Sert ağaçlar
Selüloz üretilebilecek sert ağaç türleri çok fazladır. Özellikle yumuşak ağaçların
zor bulunduğu tropikal bölgelerde, sert ağaç türleri ön plandadır. Yağmur
ormanları kuşağında yüzlerce sayıda karışık sert ağaç türleri kullanılır. Bu
nedenle selüloz üretiminde oldukça zorluk çekilir. Bazı bölgelerde ormanlar
akasya ve ökaliptusla değiştirilir.
17
Şekil 2.7 yumuşak ağaçlarda hücrelerin
hücreleri yapısı ve dizilişi
Aşağıdaki tabloda bu tür ağaçlara ait fiziksel ölçüler verilmektedir. (Tablo 2.2)
18
Şekil 2.8 Sert ağaçlarda hücreler (a) ve hücre dizilişleri (b-c) (Huş ağacı)
Lignin,
Selüloz
Yarıselülozlardır
Aslında bitkilerde iskeleti oluşturan yapı, matriks şeklinde dizilen bu yapıdır. Yani
ağaçların iskeleti lignin, selüloz ve yarıselülozlardan meydana gelir. Selüloz, zincir
şeklinde dizilen glikoz birimlerinden oluşur. Bunlar önce zincir demetleri şeklinde
yanyana dizilirler. Daha sonra da hücre katmanlarını meydana getirirler. Yarı
selülozlar, selülozla birlikte, onun yanında şekilsiz olarak dizilirler. Lignin ise
şekilsiz olmakla birlikte, hem selülozları, hem de yarı selülozları örter.
19
Odun hücreleri, lignince zengin olan orta katman bölgesinde birbirine ligninle
bağlanır. (ML bölgesi, Şekil 2.9).
2. Buradaki lignin miktarı toplam lignini
ligninin % 25-30
u civarındadır. Primer hücre duvarı (p) rasgele dizilmiş selüloz esaslı mikro
iplikçiklerden meydana gelmiştir. Hem lignin,
lignin hem de selüloz birlikte orta katman
tabakası olarak adlandırılır.
Şekil 2.9
2. Bir odun hücresi ve hücre duvarları
İkincil hücre
ücre duvarı 3 katmandan oluşur S1, S2 ve S3. S1 ve S3 katmanları ince
ve S2 katmanı asıl ana katmandır. Kalınlıkları hücre tipine ve mevsime göre
değişir. Bazı hücrelerde en içte pütürlü bir katman daha
daha bulunur (W). Katmanlar
üzerindeki oklar iplikçiklerin dizildiği yönleri göstermektedir. S2 tabakası kalın
olduğundan, onun mikro iplikçiklerinin dizilişi selüloz için önem taşır. Çapraz
doğrultudaki bu diziliş, elyafın mekanik ve fiziksel mukavemeti açısından
önemlidir. Selülozdaki bu doğrultu mikro iplikçik açısı olarak adlandırılır (MFA).
Ağaç türüne ve mevsime göre açıda değişiklikler olmaktadır. Odunun mekanik
mukavemetinden söz edilirken de bu özellik ön plandadır.
pl
Bunlar bir yana, hücre çeperinde tutulan suyun miktarını çeperin yapısı belirler ve
çeper yapısını değiştirerek,
erek, tutulan su miktarı değiştirilebilir. Stone ve Scallan
20
(1965) elyaf çeperinin elyaf eksenine paralel olarak dizilen çok sayıda katmandan
meydana geldiğini gösterdiler. Katman sayısının şişme ve kurumada önemli
olduğunu söylemektedirler. Öyle ki suyla şişmiş bir hücre duvarı, herbiri 100 Å
dan az kalınlığı olan yüzlerce katmandan oluşmaktadır. Katmanların arası
yaklaşık 35 Å civarındadır. Tam doymuş bir hücre çeperi 0,3 cm3/gr su
alabilmektedir.
21
durum kağıt üretimi için gerekli olduğu kadar, neden kağıdın filtre olarak
kullanıldığının cevabını da vermektedir.
Şekil. 2.11 Hücre çeperleri (a) Normal sert ağaç (b) Gerilmiş taraf, sert ağaç
(c) sıkışmış taraf, sert ağaç. (Şekil 2.5 e bakınız) (d) Normal yumuşak ağaç.
22
Şekil 2.12 Elayafta hücre çeperindeki katmanların kalınlıkları
23
BÖLÜM 3
Selüloze giriş
Karbonhidrat kelimesi Cn(H2O)n ile ifade edilen çok geniş bir aileyi temsil
etmektedir. Bu formüle uyan n=1 durumundaki formaldehit, karbon hidratlara
benzemez. Bu nedenle tanım ideal değildir. Daha kesin bir tanım olarak;
“Karbonhidratlar, en az bir aldehit veya keton grubunu içinde bulunduran, çoklu
hidroksil bağlarıyla bağlı, karbon zincirlerinden oluşur.”
Karbonhidratların reaksiyonları
24
İndirgenme ve yükseltgenme. (Elektron alma ve elektron verme) Keton
ve aldehitlerin indirgenmesiyle alkoller oluşur. Alkollerin yükseltgenmesiyle
de ürnik asit oluşmaktadır.
Epimerizasyon. Zayıf bir alkali ortamda aldoz ve ketozların yeniden
dizilmeleri yoluyla, yeni şekerlerin meydana gelmesi.
Glikosidik bağların hidrolizi. Bu reaksiyon sırasında, su hidrojen (H+) ve
hidroksil (OH-) iyonlarına ayrılarak zincirde kırılmalar olur ve yeni
karbonhidratlar meydana gelir.
Radikal bozunma. Hidroksil radikallerle, kloromonoid radikaller gkikozidik
bağları kırılarak bozulurlar.
Karamelleşme. Karbonhidratların 110-180°C arasında susuz ortamda
ısıtılmasıyla oluşan reaksiyonlardır. Renkli ve hoş kokulu modifiye
karbonhidratlar meydana gelir.
Selüloz
Selüloz hücre duvarının ikincil kısmında (S2) bol olarak bulunur. Bu kısımda
selüloz zincir halkaları yan yana dizilip zinciri oluştururken, zincirler birbirlerine
yan yana bağlanarak tabakalar halinde de dizilirler. Daha sonrada tabakalar üst
üste katlar halinde dizilirler. Tabaka şeklinde dizilmede, içindeki glikoz nedeniyle
iki farklı yapı görülür. Bu yapılara alfa selülozu ve beta selülozu denilmektedir.
Alfa selülozunda tabakalardaki kristallerin eksenleri aynı çizgi üzerinde dizilirken,
beta selülozunda şaşırtmacalı dizilirler. (Şekil 3.1)
(A) (B)
Bir selülozda her iki dizilişi de görmek mümkündür. Buna selüloz kristallerinin
dizilişi de denilmektedir. Alfa diziliş yarı kararlı bir diziliş şekli iken, beta diziliş
daha kararlı bir yapıdadır. Tüm alfa dizilişler yüksek basınç ve sıcaklıkta, asidik
veya alkali ortamda beta dizilişe dönebilirler.
25
Yukarıdaki anlatım şekli, selülozun kütle halinde çok düzenli ve disiplinli bir kristal
yapıda olduğunu çağrıştıracaktır. Gerçekte ise durum bundan farklıdır. Selüloz,
dar ve uzun şeritler halinde zincir demetinden oluşur. Farklı organizmalarda,
hatta aynı hücre duvarlarında, farklı büyüklüklerde zincir demetleri görülür. Bir
zincirde ortalama 36 halka bulunur. Bu değer ortalama olduğu için daha az ve
daha çok sayıda halkası olan zincirler görülebilir. 1000 e kadar zincir halkası olan
zincir türleri de bulunmaktadır. Bir selüloz zicir halkası 5–7 µm uzunluğundadır,
fakat bir zincir boyu daha uzundur. Minimum zincir uzunluğu 40 µm den az
olmaz.
Selülozda bağlar
Özetle selüloz zincirleri 3 boyutlu kristaller halinde dizilirler. (Şekil 3.1) Her
boyutta kristaller birbirine farklı bağlarla bağanırlar. Boyutlardan birinde selüloz
zinciri boyunca hidrojen bağlarıyla desteklenmiş kovalent bağ görülür. Bu boyut
zincirin boyunu oluşturur. Zincir uzunluğuna, yani zincirdeki halkaların sayısına
polimerizasyon derecesi de denir. İkinci boyutta hidrojen bağları görülür ve
zincirleri bir tabaka halinde yan yana tutmaya yarar. Üçüncü boyutta ise Van der
Waals bağları görev alır. Bu bağlar da selüloz tabakalarını üst üste tutmada
kullanılır.
Selülozun kristal yapısıyla ilgili birinci şekil yukarıda verilmişti. Bu şekil dizilişe
Selüloz I adı verilmektedir. Yukarıda alfa selülozunun nasıl beta selülozuna
dönüşeceği de anlatılmıştı. Kristal yapının bu şekilde dönüşüme uğratılması başka
dizilim olasılıklarını da gündeme getirir. Kimyasal işlemlerle farklı selüloz şekilleri
yakalamak mümkündür. Bu sayede Selüloz II, III, IV gibi suni ve rejenere
selülozlar ortaya çıkmıştır. Bunlardan selüloz II en önemlisidir. Selüloz II de her
zincir diğerine ters kutupla bağlanır. Böylece hidrojen bağı, glikoz başına, selüloz
I e göre bir fazladır. Bu nedenle selüloz II, termodinamik olarak selüloz I den
daha dengeli bir yapıya sahiptir.
26
1. Merserizeleştirme. İlk aşamada alkali bir ortam yaratılır. Selüloz % 18
lik bir NaOH çözeltisine yatırılır. Ortaya çıkan selüloza alkali selüloz da
denir. Alkali ortam suyla yıkanarak, ortaya çıkan selüloz II alınır.
2. Rejenerasyon. Çözünmüş selülozun çökelitilmesiyle de selüloz II elde
edilebilir. Burada selülozun çözeltilmesi yeni oluşumu kolaylaştırmaktadır.
Merserizeleştirme reaksiyonu için iki görüş ileri sürülmektedir. Aşağıda Şekil 3.2
de bu görüşler bulunmaktadır.
(a)
(b)
27
Selüloz III ve selüloz IV daha az öneme sahiptirler. Suni selülozlar doğada
görülmezler. Bu nedenle insanlar tarafından modifiye edilmiş selülozlardır.
Selülozun başka türevleri de bulunur.
1. Selüloz yüksek düzeyde dengeli ve düzenli bir yapı ile daha az düzenli ve
şekilsiz yapıdan oluşur. Şekilsiz yapının yüzeyde olduğu düşünülmektedir.
Selüloz güçlü bir asidik ortamda kaldığında, düzensiz kısım 200
polimerleşme derecesinde, düzgün bir yapıya dönüşecektir.
2. Selüloz zincirleri daha büyük birimlere dönüşme eğilimi gösterirler. Bu
eğilimi neyin kontrol ettiği bilinmemekle birlikte, yarıselülozların rol
oynadığı düşünülmektedir.
1. Selüloz, çok güçlü bir maddedir, benzer ölçülerdeki çelikten daha güçlüdür.
2. Selüloz içindeki hidroksil gruplarına ve şekerlere rağmen, normal şartlarda
suda çözünmez. Bu durum selülozun suya karşı ilgisiz olduğu anlamına
gelmez, tam tersine suyu seven bir yapısı vardır. Bir pamuk elyafı
ağırlığının 10 katı su emebilir. Kuruma sırasında ise, kemikleşme denilen
sertleşme oluşur. Bu özelliği selüloz ve kağıt üretimindeki
olumsuzluklardandır. Selüloz II kemikleşmeye daha yatkındır.
3. Selüloz, kimyasal türevlendirmeye karşı dirençlidir. Buna rağmen
türevlerini yaratmak için büyük bir sanayi oluşmuştur.
4. Selüloz, aromatik bileşiklerle etkileşime açıktır. Bu durum selülozun suyu
seven yapısına ters gibi görünmekle birlikte, glikoz birimlerinin en alt ve en
28
üstteki kısımlarının sudan korkan yapısı ve büyüklüğü, aromatik halkalara
benzemektedir.
Yarı selülozlar
Pektinler
29
Birincil hücre duvarında görülürler ve onun ana bileşenidir. Hücre duvarının
mekanik özelliklerine yardımcı olurlar ve onu birarada tutarlar.
Lignin
Lignin ağaçlarda bulunan 3. ana bileşendir. Pamuk ve ağaç, aynı kökenli bitkiler
olmalarına rağmen farklı çekme mukavemetine sahiptirler. Selüloz her ikisinin
yapısında da bulunur, fakat pamuk yumuşak ve emici iken, ağaç sert ve daha az
emicidir. Bu farklılığı yaratan lignindir. Ağaçta lignin miktarı yumuşak ağaçlarda
% 15-35 iken sert ağaçlarda % 20 civarındadır.
Suyu iten bir madde olan lignin, selülozu yarı selülozlara bağlayarak ağaçsı yapıyı
ortaya çıkarır. Bu nedenle ağacın veya odunun selüloz, yarı selüloz ve ligninden
meydana gelen kompozit bir yapısı bulunmaktadır. Bu haliyle lignin doğal bir
polimer veya çimento olarak görülebilir. Lignin ne bir polisakkarit, ne bir lipid, ne
de bir DNA veya RNA dır. Aromatik ve alifatik işlevleri olan bir yapısı
bulunmaktadır. Kaotik bir yapısı olduğu da söylenmektedir. Optik olarak
pasiftirler.
Ligninin özellikleri kağıt ve selüloz sanayi için özel önem taşır. Kimyasal selüloz
üretimi ve ağartma işlemlerinde ligninle ilgili reaksiyonlar birinci sıradadır ve
lignin açığa çıkar. Bu nedenle ligninin parçalanması büyük araştırmaların
konusudur.
Ligninin görevleri
30
Lignin mikropların ağacı parçalamasını önler. Yüksek yoğunlukta lignini
olan ağaçlar, hastalıklara daha dayanıklı olurlar.
31
4. Parafinler, yağ alkolleri ve onların yağ asitleri ile olan esterler
Odundan selüloza
Aşağıdaki şemada, odundan selüloza doğru ağaçtan elde edilen ürünler, özet bir
şemayla verilmektadir (Şekil 3.3). Bir sonraki konu da selüloz ve türevlerine
ayrılmıştır.
32
Terebentin
Yumuşak ağaçların kraft sürecinde, her ton selüloz için 10 kg monoterpen uçucu
olarak açığa çıkar. Bir maya aracılığıyla yakalanabilir. Distilasyon sonrası
terebentin elde edilir. Bir çok ülkede terebentin selüloz üretimi sırasında çözgenle
de elde edilir. Sulfat terebentini adını da ilgili süreçten alır. Çeşitli kimyasalların,
reçinelerin üretiminde kullanılır. Ayrıca hoş koku ve lezzet kazandırmak amacıyla
da kullanılır. En büyük kullanım alanı çam yağı üretimidir.
Çam sakızı
Etanol
Asidik sülfit selülozu sürecinde, polisakkaritlerin bir kısmı hidroliz yoluyla heksoz
ve pentoza dönüşür. Bunlar likör içinde kalırlar ve bazı fabrikalarda fermentasyon
yoluyla alkole çevrilirler. Bir kısım selüloz fabrikalarında ise ağacın
kullanılmayacak dalları ve parçalarından alkol üretimi yapılır.
Vanilya
Selüloz türevleri
33
CMC nin çok geniş bir kullanım alanı vardır. Genellikle gıda sanayi, ilaç sanayi,
kozmetik sanayinde kokusuz bir kıvam kazandırıcı, stabilizör veya dispersan
olarak kullanılır. Dondurmalar, diş macunları, deodorantlar ve şampuanlar
bunlara örnektir. Suda çözünebilen hali, kağıt fabrikalarında kuşe çözeltisinde
vizkozite ayarlamada kullanılmaktadır. Şekil 3.4 de CMC nin üretim akış şeması
görülmektedir.
İyonik hali olmayan bir selüloz türevi, etilhidrosietilselüloz (EHEC) özgün bir
yöntemle üretilmektedir (Akzo Nobel). CMC benzeri özelliklere sahiptir. Kıvam
34
kazandırıcı, dispersan olarak ve stabilizör olarak, su arıtmada, çimentoda katkı
maddesi olarak ve cephe kaplamalarında kullanılmaktadır. Su bazlı bir maddedir.
35
BÖLÜM 4
Mekanik selüloz
36
Mekanik selüloz üretiminde iki kademeli öğütme sırasında 140- 170° C civarında
buhar kullanılmaktadır. Bu şartlar altında, ligninde renkten sorumlu yeni
moleküller oluşur. Fenolik hidroksil gruplar çoğunlukla 300-400 nm aralığındaki
ışığı emerler.
Sülfonasyon işlemi
Lignin türlerinden çok azı sülfitle tepkimeye girer. Bu işlem hücre duvarının su
tutma özelliğini geliştirir ve şişmesini sağlar. Ligninin tepkimeye giren türlerinde
doymamış karbonil yapıya rastlanır. Bu yapı renk veren moleküllerin
parçalanmasına neden olur. Ayrıca bünyede kalan az miktardaki kükürt geçiş
metallerinin oksitlenmesine neden olur. Bu da önemli avantajlardan biridir. Ek
olarak verilecek oksitleyici ve bağlayıcı maddelerle beyazlaşma desteklenir.
Bazı durumlarda ditiyonit, selüloz kalitesi dikkate alınmadan, beyazlığı belirli bir
düzeye yükseltmek için kullanılır. Böyle durumlarda sadece sisteme ditiyonit ilave
edilir. Hidrojen peroksitle ağartmada işlem basamak halindedir. Önce hamura
oksitlendiriciler verilir. Arkasından koruyucu olarak sodyum silikat verilir.
Hidrojen peroksit uygulaması ağartma kulesinde 60-70° C de bir veya iki saat
sürer.
37
İstenilen beyazlık derecesinin elde edilmesi, renk verici moleküllerin
parçalanmasıyla mümkündür. Bu arada ligninin polimer yapısının parçalanmasına
müsaade edilmez.
Kayıp miktarı
Ağacın bileşenleri
(kg/ton selüloz)
Asetik asit 1-2
Lignanlar 2-3
Ekstreler 4-6
Yarıselülozlar ve pektin 18-21
Lignin 3-5
Diğerleri 6-8
Toplamda 34-45 kg/ton
Tablo 4.1 Selüloz üretimi sonrası kayıplar
Mekanik selüloz elyafları ağartılmış olsun veya olmasın içlerinde asidik grupları
bulundururlar. Selüloz üretiminde asidik grupların bulunması, selülozun şişme
kapasitesini açısından önemlidir. Bunlar aynı zamanda katyonları bağlayıcı
özelliktedir. Ağartılmamış selülozda, lignin içinde sülfonik asit grupları
bulunmasına rağmen, asidik gruplar, yarıselüloz ve pektinlerin arasına yerleşirler.
Peroksitli ağartma sonrası, yarıselüloz ve pektinde ve karboksil gruplarda artış
olur.
Sararmanın başlıca nedeni ışık ve ısıdır. Bunun temel nedeni lignindir. Odundaki
ligninde 300-400 nm deki ışığı emme özelliği olan bazı işlevsel gruplar bulunur.
Selüloz veya kağıda ışık düştüğünde, bazı olaylar gelişir. Işığın bir kısmı
yansırken bir kısmı da emilir.
38
birleşmesinden meydana gelir. Bunlardan 300-400
400 nm de olanları selülozun doğal
frekansıyla çakışır.. İki aynı frekansta titreşim rezonans anlamına gelir, yani
selüloz içinde rezonans oluşur. Işık,
Işık selüloz
lüloz bünyesinde rezonans sonucu ısı
ısıya
dönüşür ve sonuçta
onuçta emilen ışık ısıya dönüştüğünden geriye yansıyamaz. Isınma
sararmayla sonuçlanır.
Sıcaklıkla sararma
Kütükler
taş
Su
39
Bunun dışında kullanılan ikinci yöntem odunu yongalayarak rifaynerlerde
öğütmektir. Bu yönteme
önteme termomekanik selüloz (TMP)) üretimi denilmektedir. Bu
yöntem Şekil 4.2 de görülmektedir.
Yonga
besleyici
Motor, rotor
Motor, rotor
ve stator
ve stator
Rifayner de öğütümde disk rifaynerler kullanılır. Rifaynerde elyaf açma işlemi dar
bir bıçak aralığında yapılır. Disklerin biri veya her ikisi de dönebilir. Her iki
yöntemde kullanılan süreçlerde farklılıklar görülür. Ön ısıtma sıcaklıkları
bunlardan biridir. Eski uygulamada, değirmen
d türü öğütümde
tümde ortamda buhar
basıncı bulunmazdı.. Son yıllarda kütükler buharla ısıtılmakta ve basınç altında
işlenmektedir. Sıcaklıklar 100-140°
100 C arasında değişmektedir.
40
Mekanik selülozda kalite kavramları
Mekanik ve kimyasalmekanik
lmekanik selülozlar kullanıldıkları kağıt ürünlerinde iki tür
avantaj yaratırlar. Birincisi, kimyasal selüloza göre daha yüksek opaklıktadırlar.
İkinci olarak, daha düşük yoğunlukta, daha yüksek bükülme mukavemetleri
vardır. Bunun anlamı, belirli bir gramajda yüksek hacim ve bükülme
mukavemetidir.
Elyaflar, elyaf parçaları ve iplikçikler daha fazla spesifik yüzey alan yaratırlar.
Öğütmenin arttırılması (daha yüksek enerji kullanımı)
kullanımı), daha çok elyaf
parçalanması ve iplikçik üretilmesi demektir. Ortaya çıkan
çıkan ürün daha narin ve
yumuşak olur. Bağlanmış (kapalı) veya açıktaki yüzey alanlar da
da, o oranda artar.
Dolayısıyla ışık dağıtma, yani opaklık özelliği de artmış olur. Opaklık özelliği çok
ince gazete ve dergi kağıtlarında aranılan bir özelliktir. Dolayıs
Dolayısıyla mekanik
selülozdan yapılan kağıtların en büyük kullanım alanı gazete ve dergi
basımlarıdır.
41
Mekanik ve kimyasalmekanik selülozların hacimsel olarak kaba olmaları, onların
çok katmanlı kartonlarda, ortada bir katman oluşturmak için kullanılmalarına
yarar. Bazı temizlik kağıtlarında kullanıldığında, hacimlilik nedeniyle emicilik
kazandırır. Yüksek bükülme mukavemeti nedeniyle gri kartonlarda tercih edilir.
Öğütme
42
Alaçam
TMP
Ton başına elektrik tüketimi Kwh/ton
GWD
CTMP
LWC Karton
SC Pelür
Serbestlik (ml)
Şekil 4.4 Çeşitli tür kağıtları üretmek için harcanan öğütme güçleri
Odun elyafı doğası gereği bükülmeye karşı dayanıklıdır. Kağıt üretmek için daha
esnek ve iplikçikli hale getirilmesi gerekir. Kimyasal selüloz üretiminde odunsu
kısımlar çözüldüğünden, iplikçikler açığa çıkar ve preslemede ve kurutmada
esneklik nedeniyle hacim kaybı veya çökme olur. Mekanik selülozda ise çok az
çözünme olduğundan, esneklik yerine sertlik görülür. Yanlız özel bir işlem
gördüğünde esneklik oluşur. Çökme miktarı selülozun gördüğü ısıl ve kimyasal
işlemlere bağlı olarak değişir. İşlemler sırasında elyaf ölçüleri küçülür, hücre
duvarının dış kısımları soyulur ve esneklik oluşur. Esneklik ve yumuşaklık bazı
kağıtlarda son derecede önemlidir.
43
arasında, sıkışma, bükülme ve kıvrılmalar bulunur. Buna gizli stres (latency)
denilmektedir. Yüksek kesafette soğuma sırasında elyaflar bükülmüş ve kıvrılmış
vaziyettedir.
Gizli stresi gidermek için selülozun soğumadan, yüksek sıcaklıkta düşük kesafete
getirilip karıştırılması gerekir. Aksi takdirde elyaflarda bulunan ligninin kemiksi
yapısı nedeniyle, gizli stres kuruma sonrası kalıcı hale gelir. Bu durum serbestliği
arttırır. Stres giderme işlemi sonrasında serbetlik düşer.
Düğümlerin alınması,
Elyafların uzunluklarına göre seçilmesi,
Ağır maddelerin ayrılması,
Rejeklerin yeniden öğütülmesi ana işlem kademelerdir.
Düğümleri almak için sepetli temizleyiciler kullanılır. (Birinci cilteki eleme başlığı).
Basınçlı elek başlıca temizleyicilerdendir. Elek gözenekleri 1-1,5 mm aralığında
deliklerden veya 0,15-0,25 mm yarıklardan meydana gelir.
Eleme kesafeti % 1,5 tur. Bazı özel eleklerde % 4 kesafete kadar eleme
yapılabilmektedir. Sepet deliklerinin temiz olması gerekir. Elyaf boylarının
ayrılması da benzer ekipmanlarda, yarıklı sepetlerle yapılmaktadır.
Siklon türü temizleyicilerde kum parçaları gibi yoğunluğu ağır olan parçacıklar
tutulur. Kumlar, temizleyici konilerinin tabanına doğru çökerler. Temiz hamur ise
siklonun üstünden alınır (Bakınız; Birinci cilt, Santrifüj temizleme). Hamur
kesafeti % 0,8 e kadar düşer.
44
Rejek rifaynerinin görevi düğümleri minimuma indirmektir. Bu nedenle rifayner
eleme sistemininin can damarıdır. Rejekleri ayırıp öğütememek tüm süreci
yapamamak
mamak demektir. Öğütme sonrasında elde edilen elyaflar TMP için çimento
görevi görür. Yüksek kaliteli baskılık kağıtlarda yüzey özellikleri rifaynerin öğütme
özelliğiyle orantılı olarak artar.
Mekaniz selüloz kullanan kağıt ürünlerinde başlıca iki kalite parametresi olduğu
yukarıda belirtilmişti. Bunlar opaklık ve baskı kaltesidir. Bunlara eklenecek
üçüncü parametre belirli bir gerilme (kopma) mukavemet değeri için hacimlilik
veya düşük yoğunluktur. Bu özelliği onların katmanlı kağıtlarda orta tabaka
olarak kullanılmalarını sağlar.
Öğüme enerjisi
kullanımı
Dağıtma endeksi
Sıcaklıkla
yumuşatma
Kopma endeksi
Şekil 4.4
4. Kalite parametrlerindeki gelişme
45
Basımlık kağıtlar
Verim %
46
nedeniyle, elyaf dağılımının ve buna bağlı kalite değişimini de dolaylı olarak
göstermektedir. Özellikle iplikçiklerin kalite üzerindeki katkısı görülmektedir.
Uzun elyafların ve elyaf parçalarının artması durumunda taş değirmen selülozu
dayanımı TMP den yukarıda olmaktadır. Bu nedenle taş değirmen selülozunda
öğütme sırasında kısaltmak yerine esneklik kazandırmak birinci önceliktir. Öte
yandan TMP selülozunda iplikçik oranının yükselmesi mukavemet ve renk
üzerinde üzerinde olumlu etki yaratır.
47
BÖLÜM 5
Kimyasal selüloz
Kimyasal selüloz üretimi bisülfit veya hidroksil iyonlarını, bazen de her ikisini
kullanarak (kraft selülozu) ligninin suda çözünebililir olmasını sağlar. Yıllık bitkiler
için kullanılan soda süreci (sodyum hidroksitli) ticari olarak daha az
kullanılmaktadır. Kimyasal selüloz denildiğinde akla sülfit selülozu ve kraft
selülozu (sülfat selülozu) gelir. Sülfit süreci 1866 da İngiltere’de keşfedilmiştir.
Kraft (sülfat) süreci 1879 da Almanya’da bulunmuştur. Ağartılmamış ve yarı
ağartılmış kraft selülozu, dayanıklılık gerektiren kağıt ürünlerinde kullanılır. Her
iki selüloz da dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.
İkinci dünya savaşı sırasında esmer kraft selülozunun klor dioksitle ağartılması
yöntemi bulundu. Kraft sürecinin, ağaç türünden bağımsız olarak dayanıklı elyaf
vermesi ve kimyasal geri kazanmanın verimli olması nedeniyle sülfit selülozu
fabrikalarının pek çoğu kraft sürecine döndüler. Günümüzde kraft selülozu
sodyum sülfat ve sodyum hidroksit karışımıyla yapılır. Bu çözeltiye beyaz likör
denir ve süreç kimyasal selüloz üretiminde hakim konumdadır.
Lignin oranı %
48
Sodyum sülfitle yapılan süreçte, sülfit iyonları pişirme süresini çok kısaltırlar ve
lignin giderme işlemi yüksek oranda gerçekleşir. (Bakınız; Şekil 5.1).
Kraft sürecinde yongaların beyaz likörle pişirilmesi sonucu ligninin önemli bir
kısmı çözünerek elyaflarda kalır. Buna karşılık polisakkaritler ortamdan uzaklaşır.
Karbonhidratlar ise lignin gibi ortamda kalan unsurlardır. Bu nedenle kraft
sürecinde elyaf verimi yüksektir.
Çözünmüş madde %
Lignin dışı
49
Lignindeki azalma ve ligninin parçalanma olasılığının azalmasıdır.
Polisakkaritlere bağlı olan bazı ligninlerin dengeli yapıda olmaları bağların
kopmasını zorlaştırır.
Lignin-karbonhidrat eş polimerlerinin bulunması ve bunların çok büyük
moleküllere sahip olması ligninin çözünmesini geciktirir.
Kalsiyum iyonlarını köprü olarak kullanan lignin kümeleşmeleri de
çözünmeyi zorlaştırırlar.
Kappa sayısı
Geleneksel olarak kraft selülozunda kalan lignin miktarı kappa sayısıyla ölçülür.
Kappa sayısı sadece lignini değil, selüloz içindeki tüm oksitlenebilir yapıları da
ifade eder. Kappa sayısı asidik permanganat tüketimi ile belirlenir. Normal
şartlarda bir gram kemik kuruluğundaki selülozda tüketilen potasyum
permanganatın, gramın onda bir seviyesindeki değeriyle ifade edilmesidir. Düşük
kappa sayısı selülozda düşük lignin bulunduğunu gösterir. Yüksek sayı ise yüksek
ligninli olduğunu gösterir. Kappa sayısı ağartılabilir sellozlarda 25-30 arası,
torbalık selülozlarda 45-50 arası ve olukluda kullanılacak selülozlarda 60-90
arasıdır. (ISO 302:2004)
50
Kimyasal geri kazanma yapılmadan likör atılıyordu. Çevre kirliliği nedeniyle bu
yöntem terkedildi. Alaçamın (ladin) çama göre sürece daha uygun olması
nedeniyle çam için de uygun süreç oluşturacak çok aşamalı yöntemler geliştirildi.
Daima likörde bir miktar bisülfit iyonu bulunmak durumundadır. Aksi takdirde
çözünmemiş liğnin birikintileri nedeniyle selülozda esmerleşme söz konusudur.
Sülfit selüloz sürecinde ligninin çözünmesi, ligninin sülfonasyonu nedeniyle
gerçekleşir.
51
BÖLÜM 6
Pişiriciden selülozla birlikte çıkan likör için sadece değerli kimyasallar değil, aynı
zamanda çözünmüş başka odun yan ürünleri de bulunmaktadır. Bunlara
çözünmüş katı maddeler denilmektedir (DS). Çözünmüş katı madde miktarı bir
ton kraft selülozu için 1,5 ton ve bir ton sülfit selülozu için 1,3 tondur. Bu
rakamlar konunun önemini daha iyi anlatmaktadır.
Likörde oluşan her kayıp, kraft sürecinde sodyum sülfatın kaybı demektir. Bir ton
selüloz için 800 kg sodyum sülfat tüketildiği düşünüldüğünde kayıpların önemi
ortaya çıkar. Bu nedenle kayıplar sürekli olarak azaltılmaktadır. Bir yüzyılda
sodyum sülfat kaybı bir ton selüloz için 500 kg dan 5 kg’ma düşürülmüştür. Bu
süreç oldukça zorlu geçmiştir. 20 nci yüzyılın ortalarında yeni süreçler ortaya
çıkınca, yeni yıkama yöntemleri gelişmiştir. Vidalı presler, tamburlu presler ve
52
diğer bazı ekipmalar kullanılmaya başlamıştır. Yeni ekipmanlar yıkama kayıplarını
minimuma indirmiştir.
Yıkama işlemi için pek çok ekipman kullanılmaktadır. Aşağıda bunların başlıcaları
verilmektedir. Konu daha çok süreç olduğundan, mekanik taraf sadece ismen
verilmektedir.
Ağartma
53
Eski ağartma teknolojisi, kloru (C) kullanmaktaydı. Arkasından alkali ortamda
ligninin alınması (E) söz konusuydu. Son aşamada klor dioksit (D) ile ağartma
işlemi tamamlanmaktaydı. Bu işlem ağartma bitinceye kadar CEDED şeklinde
sürmekteydi.
1960 lı yıllarda klorun yerine çevre dostu oksijen aldı. Alkali oksijen ortamına az
miktarda magnezyum tuzlarının ilave edilmesi yönteminin bulunması (O),
selülozun hırpalanmasının önüne geçti. Oksijen işlemi sonrası, atıkların kimyasal
geri kazanmaya sokulması sayesinde çevre konusunda olukça iyi sonuçlar alındı.
Aynı zamanda, kalan ligninin % 50 sinden fazlası uzaklaştırılabildi.
54
aşamada iki kimyasal kullanıldığı olur. O aşama için iki sembol yan yana
kullanılır. Örneğin (C + D) klor ve klordioksitin birlikte kullanıldığını belirtir. İlk
sembol, miktarı çok olarak kullanılan madddeyi gösterir. Harflerin yan yana
yazılmış olması, onların belirli aşamada ardışık kullanıldıklarını ifade eder. İlk
kullanılan sembol ilk olarak kullanılmaktadır. (Not: TAPPI (The Technical
Association of the Pulp and Paper Industry) tarafından katı kurallar konulmuş
olmasına rağmen bazen notasyonda basitleştirmeler yapılmaktadır.)
Kuzey avrupada, aşağıdan yukarıya selüloz akışı ve orta kesafet değeri (%9–
%13) seçilmektedir. Bu bilgi genellemedir. Ozonlu süreçlerde kesafet %35- %40
a çıkmaktadır. Reaktör iç basıncının sıfır olması durumunda süreç atmosferik
olarak adlandırılır. Eğer reaksiyon sıcaklığı 100°C ve üzerine çıkacaksa basınçlı
reaktörler gerekmektedir. Basınçlı reaktörlerin çıkışında basıncı tutacak bir vana
bulunur. Reaktör içinde akış hızını düzenleyen bir düzenek vardır.
55
Alkali
Buhar ve Oksijen
Selüloz
Hidrojen Selüloz
Peroksit
Selüloz
Beyazlık
Aşağı doğru akışlı reaktörlerde reaktör içindeki seviyeyi sabit tutmak ve süreci
kontrol etmek kolaylaşır. Bir diğer avantajı, tüm kütleyi havaya kaldırmak yerine
doğal yer çekimine göre davranmak enerji tasarrufu sağlar. Riski ise ağartma
kimyasalının gaz fazı olarak reaktör üstünde birikmesidir. Bu birikme kimyasalla
selülozun temasını keseceğinden verimsizlik yaşanır. Alkali ekstarksiyon süreçleri
56
ve hidrojen peroksitli süreçler (EP) aşağı doğru akışlıdır. Sözü edilen
dezavantajlar oluşmaz.
Ağartmanın aşamaları
Tek aşamalı bir ağartmanın etkisi sınırlı olduğundan yeterli olmaz. Bu nedenle
süreç sayısı 3 ile 5 arasında aşamalara bölünmüştür. Azami beyazlık, (buna
beyazlık tavanı da denir) ağacın cinsine, selüloz sürecine ve ağartma sürecinin
sıralaması ve etkinliğine bağlıdır. Ağartma kimyasalı beyazlık tavanına ulaşmak
yerine ekonomik nedenlerle eşik değere kadar ulaşmayı hedefler. Yüksek tavan
değeri elde edilmek istendiğinde aşamalar arttırılır ve yeni kimyasallar eklenir.
Aşağıda dört aşamalı bir ağartma kuleleri dizisi görülmektedir. İlk aşama klor
dioksit uygulamasıdır ve aşağıdan yukarıya bir akış seçilmiştir. İkinci aşamada
akış yukarıdan aşağıya doğrudur ve alkali ekstraksiyon yapılarak basınçlı oksijen
uygulanmaktadır. Oksijen reaktör öncesi boruya verilir. Bu boruda akış yönü
yukarıya doğrudur.
Son iki aşamada hem aşağıdan yukarıya, hem de yukarıdan aşağıya doğru akış
görülür. Klordioksitle ağartma için, klor dioksit ön borudan yukarıya doğru
basılan selülozun içine uygulanır. Böylece, ana reaktör içinde aşağıya doğru giden
hamurda gaz fazı oluşumu önlenmiş olur.
Dört aşamalı bu tür selüloz ağartma işlemi dünyada yaygın olarak kullanılan
modeldir. (D(EO)DD). Çeşitli nedenlerle başka seçenekler de uygulanmaktadır.
Bu nedenler arasında çevresel olanlar, temiz su temini, selüloz kalite beklentisi,
yatırımın bütçesi veya işletme maliyetleri olabilir.
57
Kalite analizi
Vizkozitenin birimi (SCAN viskozitesi) dm³/kg dır. Kraft sürecinde tipik değerler
1100–1500 dm³/kg arasındadır. Oksijenli lignin giderme sonrası, vizkozite 900–
1100 dm³/kg aralığına düşer ve tam beyazlıkta 700–900 dm³/kg olur. Bazı
ülkelerde mPs birimi (mili-Pois) kullanılır. SCAN vizkozitesi ile aralarındaki ilşki
lineer değildir.
ISO beyazlığı bir kağıt veya selüloz levhasının üzerine düşen 457 nm deki ışığın
yansıtıcılığı ile ölçülür. Bir kağıt veya levhanın ışığı emme (k) ve dağıtma (s)
katsayıları vardır. Beyazlık k/s nin bir fonksiyonudur. Ağartma sırasında s
düşerken k sabit kalır ve beyazlık değeri artar. Öğütme işlemi beyazlığı
azlttığından ölçümler öğütülmemiş selüloz üzerinde yapılır.
58
Beyazlığın sarıya dönüşmesi beyazlığın kendisiyle ilişkilidir. Selüloz içinde kalan
lignin ve heksenuronik asitler sararmada etkendir. Sıcaklık ve UV ışık gibi dış
faktörler de saramayı başlatır. Laboratuarda ışık ve sıcaklıkla hızlandırılmış
yaşlanma ortamı sağlanır. Bu tür yaşlanma gerçeği yansıtmaz. Bazı düzeltme
faktörleri kullanılmak durumundadır.
59
BÖLÜM 7
60
sülfat erimiş olarak kazandan alınır ve suda çözünür. Bu çözeltiye yeşil likör
denir. Yeşil likörün içinde, sodyum karbonat ve sodyum sülfat yanında sodyum
hidroksit, sodyum sülfit ve sodyum klorit bulunur.
4. Beyaz likörün hazırlanması
İçinde katı maddeler bulunduran yeşil likörün tortusuna yeşil likör çamuru denir.
Bu tortu yeniden beyaz likör elde etmek için yeşil likörden uzaklaştırılır. Önce
yeşil liköre sönmemiş kireç (CaO) ilave edilerek, sönmüş kireç (Ca(OH)2)
oluşturulur. İçine sodyum karbonat katılarak sönmüş kireç (kalsiyum hidroksit)
çözünmüş sodyum hidroksite dönüştürülür. Bu işleme kostiklendirme aşaması
denir. Aşağıda tepkimeler verilmektedir.
Kalsiyum karbonat (CaCO3) kireç taşı olarak çökelir. Bu işlem sonucu beyaz likör
geride kalır. Çöken kireç çamuru filitreleme ile veya suyu buharlaştırılarak
ortamdan uzaklaştırılır. Beyaz likör yeniden yonga pişirme için kullanıma hazırdır.
Kireç çamurunun içinde hiç beyaz likör kalmamalıdır. Bu nedenle yıkanır. Yıkama
suyuna geçen beyaz likör suyu zayıf bir beyaz liköre dönüştürür.
5. Kireçli çamurun yeniden yakılması
Kalan katı madde yakılarak sönmemiş kirece döndürülür. Sönmemiş kireç ise
yeniden kostiklendime işleminde kullanılacaktır.
Kimyasal geri kazanma sisteminde pek çok farklı işlem (Unit Operations) yapılır.
Bunlar büyük geri kazanma kazanları, distilasyon kolonları sıvının katıdan
ayrıştırılması, filitreleme, sinterleştirme gibi işlemlerdir. Bu işlemler hem
kimyagerlik hem de kimya mühendisliği bilgilerini gerektirir.
61
BÖLÜM 8
Geri dönüşüm
Gerçekte geri dönüşümlü kağıt ve karton üretimi çok eskilere dayanmaktadır. İlk
olarak eski pamuklu kumaş artıklarından (paçavra selülozu) pamuklu kağıtlar
yapılmaya başlamıştır. Mürekkep gidermeyle kağıdın dönüşümü 1774 lere kadar
geriye gitmektedir. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra geri dönüşümde patlama
yaşanmıştır. Geri dönüşümlü kağıt kullanımı 1980 den sonra her yıl % 6 oranında
artmaktadır. Bu sürede geri dönüşümde kullanılan işlemler değişmemiştir.
Geri dönüşümlü kağıt üretiminde hamur hazırlama üniteleri üç ana işlevi yerine
getirir:
Elyaf bir pulper içinde açılır. Hamurun elde edilmesiyle birlikte kirliliklerin
temizlenmesi aşamaları başlar. Kirlilikler metal parçaları, kum, cam parçaları,
tutkal artıkları, mürekkepler, plastik ve ip parçaları gibi pek çok çeşitten
olabilmektedir. Ayırma teknikleri, yoğunluklarına, parça büyüklüklerine ve suyla
ilşkilerine göre (suyu seven ve sevmeyen) değişmektedir.
62
göre daha komplekstir. Kitabın birinci cildinde konuya ilişkin bilgiler
bulunmaktadır. Burada tamamlayıcı bilgiler verilecektir.
Çok çeşitli atık kağıt türleri olmasına rağmen, yukarıdaki dört ana grup geri
dönüşümde yaygın olarak söz konusudur. Gazete kağıdı basımında eski dergi ve
gazetelerin karışımı kullanılmaktadır. İkisi aarasında yapılacak hamur
harmanında oranlar son derece önemlidir. Mürekkep gidermede dergi atıklarının
daha çok olması istenir. Karışık ofis atıkları fotokopi ve yazıcı kağıtlarından
oluşur. Karışık ofis atıkları kaliteli olduklarından, gene yazı tabı kağıtlarında ve
temizlik kağıtlarında ham madde olarak kullanılırlar.
Eski oluklu kutu atıkları beyaz harmanlarda kirletici olarak kabul edilir ve
istenmezler. Bunların dönüşümünde mürekkep giderme uygulanmaz. Ayrıca
yüksek miktarlarda başka atıklar da söz konusudur. Matbaa atıkları ve kutu
fabrikalarının kenar ıskartaları kaliteli ve seçilmiş ham maddelerdir. Mümkün
olduğu kadar seçilmiş kağıt kullanmak bir amaç olmuştur. Ham maddenin kalitesi
bölgesel olarak değişmektedir. Kullanılan mürekkepler, kağıdın dönüşüm sayısı,
nereden toplandığı ve beklemişliği kalite üzerine etki eder.
Mürekkep giderme süreci geri dönüşümlü kağıdın ısıyla olan geçmiş hikayesine
çok bağımlıdır. Buna yaz etkisi denilmektedir. Basılı kağıt üzerindeki mürekkep
yoğunluğu yaz ayları boyunca artmaktadır. Bunun nedeni mürekkepteki
yaşlanmadır. Atık kağıtlarda fiyatları belirleyen etkenler içindeki kirliliklerin
miktarı, elyaf kalitesi ve ham madde olarak yapılan tür tanımlamalarıdır. En çok
talep gören kağıtlar iyi seçilmiş, mürekkep ve zamkı az olan ve elyafları kaliteli
olan kağıt atıklarıdır. Ekonomik nedenlerle gazete kağıtları üretiminde, beyaz
atıkların kullanılması tercih edilmez. Amaç mümkün olduğu kadar düşük maliyetli
ham madde ile kaliteli kağıt üretmektir.
63
Baskı teknikleri ve mürekkepleri
64
3. Su bazlı flekso baskı mürekkepleri
Flekso baskı mürekkepleri dönüşümlü kağıt üretiminde sorundur. Günümüzde su
bazlı mürekkepleri gidermede etkin bir yol yoktur. Sorun mürekkebin
topaklanamayacak kadar çok küçük parcacıklara ayrılmasıdır. Gazete basımında
belirli ülkelerde (ABD, İngiltere ve İtalya) su bazlı mürtekkep kullanılmaktadır.
Avrupada bu baskı tekniği sadece ambalaj ürünlerinde (oluklu kutu)
kullanılmaktadır. Bu durum ambalaj gibi mürekkep giderme gerektirmeyen kağıt
dönüşümleri için sorun yaratmaz. Su bazlı mürekkeplerin bir türü de inkjet
mürekkepleridir. Bazı inkjet mürekkeplerde solventler de kullanılır. Su bazlı ink
jet mürekkepler pigmentlerden veya doğrudan boyalardan (Direct Dyes)
yapılabilirler. Pigmentle yapılan baskılar, flekso baskılardaki özellikleri gösterirler.
Doğrudan boyalarla yapılanlar redükleyici ağartıcılarla beyazlaştırılırlar.
65
Elyaf kalitesi ve dolgu oranları
66
Hamurun hazırlanması, parçacıkların alınması
Teoride atık kağıtlardan hamur hazırlanması son derecede kolay olmakla birlikte
pratikte durum böyle değildir. Hamur hale gelen atık kağıdın içinde mürekkep,
plastik tutkallar (zamk), metal parçaları ve başka kirlilikler bulunmaktadır.
Ticari anlamda çeşitli ürünler için çeşitli beyazlık ve kül değerleri oluşmuştur.
Tablo 8.3 de ürünler ve kalite değerleri görülmektedir. Oluklu esmer kağıtlar
dışında diğerlerinde optik özellikler önemlidir. Yazı tabı kağıtlarında beyazlık ve
düşük kirlilik sayısı beklentisi yüksektir. Temizlik kağıtlarında beyazlık çok geniş
67
aralıkta olmasına rağmen, gazete kağıtlarında da beyazlık beklentisi yüksektir.
Bazı pazarlar temizlik kağıtlarında gri tonları çevrecilik adına kabul ederler. Bu
nedenle fabrikalar çeşitli tonlarda kağıtları üretirler. Ürün kaliteleri ham madde
ve kimyasallarla değiştirilir.
Kül miktarı başka bir önemli parametredir. Mürekkep giderme üniteleri kül
miktarına hassastırlar. Temizlik kağıdı üreten fabrikalar için, elyaf hazırlamada
külü % 5 in altında tutmak bir hedeftir. Düşük kül oranı aranmasının nedeni kağıt
makinasında sorun yaratması ve son haliyle üründe kül istenmemesidir. Temizlik
kağıdı üretimi oldukça hassas bir süreçtir. Yanki silindire safihanın tutunması
istenmez. Bu nedenle elyafı yıkama aşamalarına ihtiyaç bulunur. Gazte kağıdı ise
baskı sırasında kül açısından hassas değildir. Kağıt makinesinde ise aşırı kül
miktarı sorun yaratabilir. Bir çok fabrika dönüşümlü kağıtta yüksek kül miktarını
ister. Külün elyafa tutunması verimliliği attırır, sistemdeki birkmeleri (Deposits)
önler.
68
Kağıdın türü Elyaf verimi %
Gazete kağıdı 75-85
Dergi kağıdı (Süper kalenderli ve kuşe) 70-80
Yazı tabı kağıtları 65-75
Temizlik kağıtları 60-75
Ambalaj kağıtları (Esmer) 90-95
Tablo 8.4 Kağıt türlerine göre elyaf verimleri
Ürün olarak fiyatı düşük olan türlerin yüksek verimli ve ham madde maliyetlerinin
düşük olmaları istenir. Yazı tabı ve temizlik kağıtları gibi katma değeri yüksek
ürünlerde ise verim kaybına kalite adına göz yumulur. Esmer kağıtlarda mürkkep
gidermenin olmaması verimi yükseltir. öte yandan kirlilikler elyafta kalır.
69
Farklı kağıt türlerini toplama ve seçme/ayırma birbirlerine benzerler. Seçme ve
ayırma işleminin yapılarak fabrikalara seçilmiş kağıt gönderilmesi, fabrikalar için
kolaylıklar getirmektedir. Öncelikle çöpün kaynağında kalması bunların
başındadır. Atık kağıt toplama istasyonları seçme ve ayıma işlemi için yararlı
olmaktadır. Çıkcak ürünün kalitesi toplama istasyonlarının performansına
bağlıdır. Otomatik ayırma yapan toplama istasyonları geliştirilmiştir. Bunlardan
birinde kağıt parçalayıcı, manyetik tutucu ve büyük siklonlarda parçalanmış kağıt
türlerini ayırma gibi işlemler yapılmaktadır. Bunlar elle ayırmaya göre
üstünlükleri olan yöntemlerdir.
Elle ayrılmış kağıtlar balyalar halinde fabrikaya gelirler ve burada kullanım anında
balyalar tellerinden kesilerek açılırlar. Konveyorler aracılığıyla pulpere besleme
yapılır. Modern fabrikalarda manyetik bantlar metalleri almak için
kullanılmaktadır. Gazete ve dergiler yatık tambur pulperlerde açılır. Diğer
kağıtlarda klasik pulperler kullanılır. Özellikle oluklu kutu hurdaları için orta
kesafet pulperleri (% 5) yaygınlaşmıştır. Plastiklerin parçalanmadan hamurdan
alınması, temizlik aşamasında kolaylık sağlamaktadır. Hamurda kalan sentetik
polimerler yapışkan maddelerin oluşmasına neden olmaktadır.
70
kullanıldığı da görülür. Son ağartma aşamasında % 10 kesafette hamura,
beyazlığı rötüşlamak amacıyla ufak miktarlarda sodyum ditiyonit verilir. Atık
kağıdın içinde, ağırlığın % 1 -2 gibi oranında mürekkep bulunur. Flotasyon ünitesi
% 80 ile % 90 arasında mürekkebi alır. Bir miktarı da kesafetin yükseltilmesi
sırasında (vidalı pres) alınır.
Birinci hamur kağıtlarda mürekkep giderme süreci ufak farklılıklarla eski gazete
ve dergilerdeki sürece benzer. Kağıtların fotokopi yöntemi ve ink jetle basıldıkları
göz önüne alındığında süreç daha zorlu olmaya başlar. Mürekkebin elyaftan
ayrılması zorlaşır. Pulperin yüksek kesafetli olması ve dispergerdeki işlemin daha
71
dikkatli yapılması gerekir. Sökülemeyen mürekkep parçacıklarının mekanik
kuvvetlerle sökülmesi daha etkili olmaktadır. Bu nedenle dispergeri yoğurucu
tipte seçmek gerekir. Aşağıda birinci hamur kağıtlardaki akış şeması
görülmektedir.
73
Şekil 8.5 Ambalaj kağıtlarında elyaf hazırlama süreci
74
Mürekkep gidermede kullanılan kimyasallar genellikle aşağıdaki maddelerden
oluşur:
75
birleşmesinin önüne geçmek ve tuz birikimini kontol etmek için kullanılmaktadır.
Ağartma sırasında bazı metal iyonlarının kontrol edilmesini sağlar. Enzimler
karışık ofis atıklarında mürekkebin koparılmasında kullanılmaktadır.
Temizlik kağıtlarında normal yüzey aktif maddeler veya karışık yağ asitleri
kullanılmaktadır. Yıkaması olan fabrikalarda mürekkep gidermede yüzey aktif
maddeler ve yağ asitleri kullanılmaktadır. Avrupada ham madde olarak daha
çeşitli dönüşümlü kağıtlar kullanılırken, Kuzey Amerika’da nötr ortamda karışık
ofis atıkları kullanılmaktadır. Bunun nedeni iki coğrafyadaki farklı kalite
beklentileridir. Kuzey Amerika optik özelliklerin yüksek olmasını istemektedir.
Bazı avrupa fabrikalarında da yüksek beyazlık değerlerinde kağıtlar
üretilmektedir.
Karışık ofis atıkları hem yazı tabı kağıtları hem de temizlik kağıtları üretiminde
kullanılımaktadır. Kullanım amacına göre kimyasalların seçimine dikkat edilmesi
gerekir. Mürekkep elyafa çok sıkı tutunmuştur. Mürekkep parçacıklarını elyaftan
76
sökmek için çok fazla enerji ve beraberinde fazla yüzey aktif madde harcanması
gerekmektedir. Karışık ofis atıkları için yüzey aktif maddeler ve süreçler
standartlaşmıştır. Bazen kalite açısından mürekkep giderme için enzimler
gerekmektedir. Genellikle elyafların şişmesi daha az önemli olduğundan nötr
ortamda üretim yapılır. Bunun kısmi nedenlerinden biri, kağıtların içinde kimyasal
selüloz bulunması ve onların mekanik selüloza göre daha az şişmesidir.
77
kullanılması sistemin temiz tutulmasını gerektirir. Bunun için biyositler, aşırı
hidrojen peroksit dozajlamaları, pulper yerine dispergerde hidrojen peroksit
uygulaması yapılır.
78
BÖLÜM 9
Aynı dili konuşmak adına bazı standart testler geliştirilmiştir. Bu sayede iki
laboratuar sayesinde değerler mukayese edilebilmektedir. Test yöntemleri ve
cihazları da beraberinde yerel değişiklikler gösterir. Aşağıda başlıca test
kurumları verilmektedir:
Elyaf uzunluğu
79
selülozla yapılan safihalarda ve kağıtlarda elyaf uzunlukları 1-6 mm olduğunda
bağlanma kuvveti zayıftır.
Elyaf uzunluğu doğrudan veya dolaylı olarak tespit edilir. Dolaylı yöntemde,
fraksinatörde elyaflar farklı uzunluklarda ayrılırla. Bu yöntem ortalama elyaf
uzunluklarını verir. Bauer-McNett fraksinatör grubu bunlardan biridir. Çok düşük
kesafetteki hamur faraksinatör yarıklarından düşük basınçta geçirilir. Geçebilen
elyaflar ikinci ve farklı yarık ölçülerindeki fraksinatöre gönderilirler. Bu yöntem
mekanik selülozlarda kullanılır. Kimyasal sellozlara uygun değildir.
Bu konuda ağaç hücreleri işlenirken bazı kavramlar verilmişti. İlk baharda hızlı
gelişen hücrelerle (Earlywood) son baharda yavaş gelişen (Latewood) hücrelerde
çeper kalınlıkları farklıdır. Bu nedenle odun halkalarında bile gözle görülecek
farklılıklar bulunur. Aşağıda iki hücre çeperi arasındaki fark görülmektedir.
Erken odunda çeper daha ince, geç odunda büyümenin yavaşlamasıyla hücrede
uzama ve genişleme durmakta, çeper kalınlaşmaktadır. Erken hücrelerde hücre
içi boşluğu nedeniyle hücre içine doğru kolayca çökmekte ve bu durumda
80
esneklik fazla olmaktadır. Elyafın ağırlığı, uzunluğuna bölünerek (mg/m) elyafın
hacimliliği bulunur. Değerler genellikle 0.1–0.3 mg/m aralığındadır. Bu değer
yükseldikçe, elyafın kabalık değeri (Coarseness) artar.
Elyaflarda deformasyon
Elyaflarda bükülme, kıvrılma, sıkışma gibi kalite üzerine etkisi olan elyaf
deformasyonları gözlenir. Mekanik selülozda bükülme ve kıvrılma olayları daha
çok görülür. Aşağıda bazı deformasyon örnekleri görülmektedir.
Katlanma
Sıkışma
Elyaf mukavemeti
Bağlanma alanı kağıt yoğunluğu ve kağıdın ışık dağıtma özelliği ile tahmin
edilebilir. Elyaflar arası bağlanma bölgeleri büyüdükçe kağıt sıkılaşır. Kağıdın
sıkışarak yoğunlaşması ışık dağılımını azaltır. Özetle artan yoğunluk azalan ışık
dağıtılması demektir.
“Bağlanma kuvveti kağıdın Z yönünde (kağıt yüzeyine dik olan yön) mukavemeti
olarak tanımlanır.” Z yönündeki mukavemeti ölçen çeşitli cihazlar bulunmaktadır.
82
Bunlardan biri Z yönü kopma test cihazıdır (Z-Directional Tensile Strength
Tester). Bir başkası “Scott Bond Tester” dir. Bu cihazların amacı örnekteki kağıtta
katman ayırmaya çalışmaktır.
Çekme kuvveti
Çekme kuvveti
83
Kağıdın yapısal özellikleri
Öğütmenin etkisi
Dövme (Beating)
ng) ve öğütme (R
(Refining)
) birbirlerinin yerine sıklıkla
kullanılmaktadır. Her ikisi de kağıt üretmek amacıyla selülozun mekanik işlemden
geçirilmesini kastetmektedir. Bunun yanında, öğütme mekanik selüloz üretiminde
yongaların rifaynerden geçirilmesidir. Bu konu daha önce işlenmişti. Dövme
kelimesi ise kağıt üretiminde kimyasal selüloz için kullanılan mekanik işlemin
adıdır. Dövme işlemi olmadan kimyasal selülozun kağıda çevrilmesi mümkün
değildir.
Odun hücreleri ligninleri alındıktan sonra sertliklerini kaybeder ve içi boş tüpler
şekline gelirler. İç boşluk, elyafta içe doğru çökme yaratır ve elyaf ezilmiş bir
boru gibi şerit şeklinde görülür. Primer duvarın (P) ortadan kalkması S1
tabakasındaki iplikçikleri (Fibril) açığa çıkartır. (Şekil 9.6). Dövülmemi
Dövülmemiş bir elyaf
hamurundan yapılan kağıtta zayıf bağ oluşumu ve bozuk elyaf dağılımı görülür.
Dolayısıyla dövme bir gerekliliktir.
Elyaf parçacıkları.
parçacıkları Dövme sürecinde, primer duvar (P) ve bir miktar
sekonder duvar (S1) parçalanır ve ortaya parçacıklar çıkar.
İç fibrilleşme. Dövme elyafın iç yapısını şekilendirir ve parçalar. S1
duvarı yatay, S2 duvarı spiral olarak yerleşmiş iplikçiklerden (fibril) oluşur.
Primer duvarın parçalanmasıyla iplikçikler ortaya çıkar ve aralarındaki bağ
84
yapısı bozulur, iplikçikler şişer. İçeride iplikçiklerin oluşması elyafı
yumuşatır ve onu daha esnek hale getirir. Böylece iplikçikler bir birlerine
uyumlu hale gelirler. Dövme sürecindeki en önemli olay primer duvarın
parçalanıp, iç fibrilleşmenin oluşmasıdır.
Dış fibrilleşme. Dış fibrilleşme elyaf yüzeyinindeki iplikçiklerin tüylü bir
görüntü almasıdır. Bu nedenle elyaf yüzey alanı genişlemiştir. Önce elyafın
esneklik kazanması arakasından tüylenmesi elyaflar arası bağlanma
kuvvetini attırır.
Elyafların kısalması. Genellikle elyafın kısalması olumsuz bir etkidir.
Kopma veya kesme kuvvetinin elyafın dayanma gücünün üstüne çıkması,
kopmaya neden olur. Kısalma kağıtta mukavemet düşmesine neden olur.
Elyafta deformasyon. Dövme koşullarına bağlı olarak, iplikçikler şekil
olarak farklılaşırlar. Deformasyon konusu yukarıda işlenmişti.
Laboratuarlar için hazırlanmış en popüler dövücü tipi PFI dir. Silindirik bir kabın
duvarına düzgünce yerleştirlmiş elyaflar gene silindirik fakat dişli bir parçayla
dövülür. Dövme sırasında hem dış kap hemde dişli aynı yönde fakat farklı
hızlarda dönerler. Dövme miktarı dönüş sayısıyla belirlenir.
Gerçek dövücü, Hollander olarak bilinen (Vadi tipi Hollander) ve eskiden beri
fabrikalarda kullanılan bir ekipmandır. Bunun daha küçük çaplıları laboratuar
amaçlı kullanılmaktadır. Şekil 9.7 de küçük bir hollander görülmektedir.
Döner dişli çark bir tekneye sabitlenmiştir. Hamur tekne içinde sürekli olarak çark
tarafından döndürülürken, çark ile tekne tabanı üzerindeki lamalar arasından
dövülerek geçer.
85
Çeşitli dövücü tiplerinin elyaf üzerinde farklı etkileri bulunur. Parçacık oluşumu ve
iplikçikleri saran primer tabakanın alınması en iyi PFI tipi dövücüde olur. Elyaf
yüzeyinin eşit ve düzgün şekilde açılmasını sağlar. Hollanderde ise düzgünlük
daha az ve boy kısalması daha fazladır. Bunun yanında hollander iç fibrilleşmeyi
daha iyi yapmaktadır. The Lampén türü dövücülerde boy kısalması olmakla
birlikte iç ve dış fibrilleşme oldukça iyidir.
Su süzülmesi ve su tutunumu
Dövme derecesi SR sayısı veya CSF değeri ile ölçülür. Gerçekte ise SR sayısı
sadece elyaftaki parçalanma miktarını belirlemektedir. Oysa elyaf üzerinde
yukarıda belirtilen birden fazla değişilik meydana gelmektedir. Bunların hiç biri
SR değeri ile belirlenmez. Dolayısıyla belirli bir SR değeri ile kağıt makinası
üzerindeki safiha arasında net bir ilişki yoktur. Kağıt makinasında elekteki su
bırakma durumu oldukça değişkendir ve kabaca SR değeri ile izlenir.
86
denilmektedir. El yapımı kağıtların, kağıt makinasından çıkan kağıtlara benzemesi
için, öncelikle kapalı bir beyaz su sistemi kurulması gerekir. Bu sistemde elek altı
suyu elyafça zenginleşecektir. “Rapid Köthen” laboratuar tipi safiha oluşturucu
mekanik selülozlar için daha uygun bir ekipmandır. Tek yöne elyaf dizilimi
yaratmak için Fransız tipi “Formatta Dynamique” adlı ekipman geliştirilmiştir.
Burada hamur bir nozuldan silindirik döner bir elek üzerine püskürtülür. Böylece
elyaflar bir yöne doğru dizilirler.
Mukavemet
Pek çok kağıt türü için elyaf mukavemeti gereklidir. Ek olarak, kağıdı üretebilmek
için de safihada mukavemet gereklidir. Makina üzerindeki safihada pres ve
kurutma bölümlerinde ve baskı sırasındaki kağıtta mukavemet gerekir. Çekme,
yırtılma, sıkıştırma patlama, deformasyon gibi pek çok mukavemet testi
bulunmaktadır. Mukavemet değerleri el yapımı kağıtlarda genellikle 60 g/m2 de
test edilir.
Kopma mukavemeti
Kuvvet
Kopma
mukavemeti
Geilme
mukavemeti
Uzama
Kopma noktası
87
Gerilme kuvveti elyaflar kadar, elyafların bağları arasında da etkili olur. Kopma
anında elyaflardan bazıları koparken, bazıları serbest kalır. Kopma mukavemeti
hem elyaflar arasındaki bağlanma kuvvetine, hem de elyafları bireysel
mukavemetine bağlıdır.
Yırtılma mukavemeti
88
Kayma
Kenarda açılma Yırtılma
2
Yıtılma endeksi Nm /kg
Şekil 9.10 Artan dövme ile yırtılma endeksinin düşmesi ve gerilme endeksinin
artması
89
Elyaf uzunluğunun artması yırtılma mukavemetini arttırır. Çünkü uzun elyafların
daha çok bağlanma yüzey alanları bulunur.
Yoğunluk ve hacimlilik
Genellikle yoğunluk gramajın kağıt kalınlığına bölünmesiyle elde edilir. Gramaj bir
cetvel ve terazi ile ölçülebilir. Bununla birlikte kalınlık ölçümü basit değildir. İki
metal plaka arasına sıkıştırılmış kağıt veya kağıtların kalınlığı bir mikromete ile
ölçülür. Kağıt elastik olduğu için sıkıştırılabilir bir maddedir. (Şekil 9.11)
Kalınlık ölçümü kağıt sayısıyla değişkendir. Tek bir kağıdın yüzeyinin düzgün
olmaması diğer kağıtları etkiler ve toplam kalınlık tek bir kağıda göre daha düşük
okunur. STFI kalınlık test cihazı kağıt yüzeyi düzgünlüğünden veya kağıdın
sıkışabilirliğinden etkilenmez. Bu yöntemde küresel ölçü uçları kağıt yüzeyindeki
değişiklikleri profil olarak kaydeder.
90
Gözeneklilik ve hava geçirgenliği
Kağıtta her nekadar sadece elyaflar tartışılsa da, onların arasındaki boşluklar da
önemlidir. Kağıdın hacmi içinde, hava boşlukları ve gözenekler bulunur. Torbalık
kağıtlarda gözeneklilik, torbanın doluşu sırasında içindeki havanın kaçmasını
sağlar.
Gözeneklilik hava geçirgenliği ile test edilir. Bir kağıt örneğinde, kağıt içinden
belirli bir sürede geçen şartlandırılmış (belli basınçta, belli sıcaklıkta ve rutubette)
hava miktarı ölçülür. Hava geçirgenliği ölçüsü (m/s)/Pa dır. Bilinen en yaygın
cihaz Gurley test cihazıdır.
Optik özellikler
Beyaz kağıt pek çok uygulama için aranılan özelliklerden biridir. Yazının
okunabilmesi ve baskıda iyi görünmesi kağıdın beyazlığı ile artar. Ağartma
işlemlerinde kağıdın beyazlığpındaki gelişme izlenir. Optik özellikler denildiğinde
aşağıdaki parametreler akla gelir:
91
1. Işık dağıtma
Elyaf ve hava karışımı yapı, kağıdın yüzeyinde ışığın dağılmasına neden olur. Sert
ve tüp şeklindeki elyaflar, cılız, içine çökmüş daha iyi bağ yapmış elyaflara göre
daha çok ışığı dağıtırlar. Çünkü bu durumda ışığın dağılması için daha az yüzey
bulunur. Işığı dağıtma özelliği selülozun pişirilmesi ve ağartmayla ilgli değildir. Bu
özellik daha çok dövme, öğütme, presleme gibi kağıdın dış görünüşünü
değiştirecek işlemlere bağlıdır. Hem dövme, hem de presleme elyaflarda daha
yüksek bağlanma sağladığından, daha sıkı kağıt oluşumu ve daha az ışık dağılımı
demektir.
2. Işık emiciliği
Her iki yöntemde de k değeri 1-10 m2/kg arasında olmalıdır. Ağartılmamış kraft
ve mekanik selüloz gibi yüksek lignin oranına sahip selülozlarda, ölçüm
yapabilmek için, bazı düzenlemeler yapılır. Bunlardan biri kağıt gramajını
92
düşürerek k değerini düşürmektir. Özel harmanlar hazırlayarak da k değerini
düşürmek mümkündür.
Mavi ışığı yansıtma (Brightness), aslında aydınlık yansıtma faktörü (R∞) nün 457
nm de ölçülmesidir. Buna ISO yansıtıcılığı veya ISO beyazlığı da denir. Genel ve
yaygın kullanımı beyazlık veya parlaklık olarak alınsa da, aslında çok açık bir
maviliği belirtir. Aşağıdaki tabloda çeşitli elyaf türlerinde ISO beyazlıkları
verilmektedir. (Tablo 9.1)
Basit bir anlatımla R∞, k/s ye bağımlıdır. Beyazlık ışık emiciliği (k) nın azalması
ile artar. Elyaftaki renkli maddlerin ağartmayla azalması beyazlığı arttırır. Işık
dağıtma kat sayısı s nin artması ise beyazlığı arttırır. Dövülmemiş selülozun
beyazlığı yüksek ışık dağıtma özelliği nedeniyle dövülmüşe göre daha fazladır.
4. Opaklık
Opaklık= R0/R∞
93
R0 = Siyah bir zemine konmuş bir tek kağıttan yansıyan ışık
R∞ = Işığı geçirmeyecek kadar çok sayıda bir demet kağıttan yansıyan ışık
Mekanik selüloz sürecinde ise, odunsu maddeler selülozda kalır ve verim %90-
%95 arasındadır. Mekanik selülozda lignin oranı %20–%28 arasındadır ve
ağartma renk verici maddeleri uzaklaştırırken, lignini azaltmaz. Yüksek verimlilik
sararmaya neden olur ve ışıkta yaşlanmayla birlikte kağıt kırılgan hale gelir.
Her iki süreçte felyafların fiziksel görünüşü de değişir. Mekanik selüloz elyafları
daha kısa, daha sert, daha kalın ve tam bir boru şeklindedir. Kimyasal selüloz
elyaflarında ise tüpler içe çökmüş ve esnek hale gelmiştir. Bu elyaflarda üretilen
kağıtlar da birbirlerinde farklı özelliklerdedir. Sert mekanik selüloz elyafları
birbirleriyle daha az bağlar yaparlar ve daha hacimli kağıtlar elde edilir. Yüzey
özellikleri de ışığı yansıtır ve dağıtırlar. İplikçik oranları da fazla olduğundan
bağlanmaya yardımcı olurlar. İplikçiklerin ışık dağıtma yetenekleri bulunur.
94
Kimyasal selüloz elyafları esnek olduklarından birbirlerine uyum göstererek, daha
büyük yüzeyle birbirlerine bağlanırlar. Elde edilen kağıt daha yoğun ve iplikçikleri
boşlukları doldurarark daha iyi bağ yapılmasını sağlarlar. Kimyasal selüloz
mukavemet kalite değerleri daha iyi kağıtlar verirler. Kural olarak mekanik
mukavemetleri mekanik selülozdan iyiyken, mekanik selülozlarda opaklık ve
baskı kalitesi daha iyidir.
Kimyasal süreçle elde edilen asit sülfit ve sülfat (kraft) selülozları da kendi
aralarında farklılıklar gösterir. Kraft selülozu, tüm selülozlar arasında üstün
mukavemet değerlerine sahiptir. Sülfit selülozu parlaklığı nedeniyle ağartılması
daha kolaydır. Dövülmesi de daha kolaydır.
By choosing the raw material and the treatment of the fibres, a paper with
desired properties can be obtained. In the following sections, different paper
grades will be presented and the characteristics important for each grade
Temizlik kağıtları
Ham madde olarak TMP, geri dönüşümlü kağıtlar veya ağartılmış kraft selülozu
kullanılır. CTMP çocuk bezleri ve kadın pedlerinde kullanılır. Temizlik kağıtlarında
95
öğütme ya yapılmaz ya da çok az yapılır. Aşağıdaki tabloda temizlik kağıtlarından
beklenen özellikler verilmektedir. (Tablo 9.3)
Baskılık kağıtlar
96
Önemli özellikleri Neden önemli olduğu
Yüzey mukavemeti Yüzeyden elyaf kopması tozamaya neden olur. Baskıda sorun yaratır.
Boyutsal karalılık Isı, toner veya sıvı mürekkep (inkjet) kağıdın ölçülerini değiştirmemeli.
Bağlanma sertliği Kağıt elde tutulurken kendi ağırlığını taşıyabilmeli.
Yüzey düzgünlüğü Baskı kalitesini bozduğundan yüzey düzgünlüğü istenir.
Tablo 9.5. Birinci hamur kağıtlarda istenilen özellikler
Ambalaj kağıtları
Oluklu mukavvada kullanılan kraftlayner 100 ile 400 g/m2 arasında üretilir ve
oluklu mukavvanın dış yüzeyinde kullanılır. Yüksek verimli kraft selülozu
kullanıldığından kappa sayısı 80–110 arasındadır. Ham madde dönüşümlü
kağıtlardan seçildiğinde testlayner adını alır. En önemli özellikleri sıkılık ve yüksek
sıkıştırma mukavemetidir. Sıkıştırma mukavemeti oluklu mukavvanın ortasındaki
dalgalı fluting kağıtta da önemlidir. (Tablo 9.7.)
97
Önemli özellikleri Neden önemli olduğu
Mukavva ve kartonun bükülme yönündeki kuvvetlere dayanıklı olması
Bükülme sertliği
gerekir.
Sıkıştırma Ambalaj kutularının üstüste konulmaları yüksek sıkıştırma mukavemeti
mukavemeti gerektirir.
Yüzey düzgünlüğü Yüzeyin düzgün olması baskı için gereklidir.
Tablo 9.8. Karton ve mukavvalardan beklenen özellikler
98
Formasyon farklılıkları nedeniyle laboratuarlarda dinamik safiha oluşturucular
kullanılmaktadır. “Formette Dynamique” bunlardan biridir.
Presleme
Laboratuarda presleme, düz bir plakayla, sabit basınç altında, uzun sürede
yapılır. Kağıt makinasında presleme 2-3 kademede farklı basınçlarda ve çok kısa
sürede yapılır. Laboratuarda uzun süreli baskı yükü yoğunluğu arttırdığından
daha dayanıklı safiha yaratır. Kağıt makinasında ise baskılar daha yüksek
olmasına rağmen presleme etkisiyle dayanım daha azdır.
Kurutma
Mikrosıkışmalar
Kuruma
99
Laboratuarda palakalar arasında kurumada safiha ölçüleri değişmez. Bu nedenle
kağıttaki boyutsal kararlılık özelliği laboratuarda ölçülemez.
Elyafın kalırımsal özellikleri olan uzunluk ve hücre duvarı kalınlığı ana özellikleri
belirleyicidir. Elyaf özelliklerinin % 80 i ham maddeden gelir. Bu kağıt
fabrikasındaki işlemlerin kalite üzerinde önemsiz olduğu anlamına gelmez.
Gerçekte odundan selüloza, selülozdan kağıda tüm işlemler kalite üzerinde
etkilidir.
Işık emme katsayısı k selüloz beyazlığını ölçmede, renkli maddeleri ölçtüğü için
doğrudan bir değer olarak alınabilir. Düşük k değeri daha beyaz selüloz demektir.
Tablo 9.9. da çeşitli selülozlar için k değer aralıkları verilmektedir.
100
Selülozun cinsi Işık emme katsayısı k m2/kg
Ağartılmamış kraft selülozu 20-70
Ağartılmamış sülfit selülozu 2-15
Mekanik selüloz 5-12
Ağartılmış mekanik selüloz 2-10
Ağartılmış kraft selülozu 1,1-2
Tablo 9.9. Çelşitli selülozlar için ışık emme katsayısı k
Yırtılma Parçalanma
endeksi sıkılığı Jm/kg
2
Nm /kg
o Parçalanma sıkılığı
Yırtılma endeksi
101