You are on page 1of 7

GÖRSEL HAZ

VE
ANLAT!
~

SINEMASı
Laura MULVEY" çev: Nilgün ABisEL"
vermeden, imegelemsel olanın yarı aydınlığında
I.GiRiş kendiyle boynu eğik tutmaya çabalamaııdır. Böylece
patriarkal kültürde kadın, hala anlam yapıcı değil
A. Psikanalizin Potltik Kullanımı: anlam taşıyıcısı konumuna bağımlı olan sessiz imge·
Bu yazı, tekil öznede ve onu yoğuran toplumsal for- si uzerine erkeğin, dilsel komuta aracılığıyla zorla
masyanlarda zeten işlerlikıe Qlan verili büyCılerne yüklediği fantazi ve takıntılarını sonuna kadar
"kalıplarının, filmin sihrini nerede" ve nasıl yaşayabileceği bir düzeni e kuşatılmış olarak erkek
güçlendirdiğini keşfetmek için psikanalizi kuııanmayı öteki için bir gösteren yerine geçer.
amaçlıyor. Imgeleri. bakışın eralik tarzlarını ve
temeışayı denetleyen cinsel rarklılığıil, yerleşik top· Bu çözümlemede, reministler için aşikar bir yarar,
lumsal açıklamasının mm tarafından düpedüz rallosantrik düzende deneyimlenen engellenmişliğin
yansıtılışı, açığa çıkdrılışı ve hatta istismar edilişinin tam karşılığını verişinde bir güzellik var. Bu
biçimlerini çıkış noktası yapıyor. Geçmişin sine· çözümleme, bizi ez.i"lmiş!iğimizin köklerine
masına meydan okuyacak bir kura m ve pratik yaklaştırır, problemi n eklemlenişini yakınımıza geti-
.çalışması sırasında, sinemanın ne olduğunu, cazibe· rir, bizi sonuçta ki meydan okuyuşla yüzleştirir: halen
sinin geçmişte nasıl işlediğini anlamak yararlıdır. patriarkinin dili içinde sıkışıp kalmışken, bir dil gibi
Dolayısıyla, burada psikanalitik kuram, patriarkal yapılanmış (diJin ortaya çıktığı hayati anda.
toplumun bilinçdışının mm biçimini nasıl biçimlenen) bilinçdışıyla nasıl mücadele edı;;ceğiz.
yapılaştırdığtnl göstermek üzere politik bir silah ola· Sıfırdan bir alternatif üretmemizin yolu yok, ama,
rak benimsendi. onun bize sağladığı araçlarla patriarkiyi inceleyerek
buna fırsat yaratmaya başlayabiliriz. Psikanaliz., tek
Fallosanlrizmin her türden ortaya çıkışında var olan olmamakla birlikte, bu araçların önemli bir tanesidir.
paradoks, kendi dünyasına anlam ve düzen verirken Fallosantrik kurarnın çok az ilgilendiği, dişi
hadım edilmiş kadın imajına dayanıyor olmasıdır. Bir bilinçdışına dair önemli konulardan hala, büyük bir
kadın ideası, sistemin can alıcı noktasında yer alır: boşlukla kopartıimış bulunuyoruz: dişi çoçuğun cin·'
faııusu sembolik bir varlık olarak üreten, kadının selliğini kazanması ve simgeselle ilişkisi, cinsel ol:.
yoksuniuğu; fallusun işaret ettiği yoksunluğun gide- gunluğa erişmiş anne olmayan kadın, fallusun an·
rilmesi, kadının arzusudur. Screen'de psikanaliz ve lamlandırdığının dışında annelik, vajina. Ancak, bu
sinemaya ilişkin yakın tarihli yazı!ar, son tahlilde noktada, psikanalitik kuram şimdiki haliyle en
yalnızca hadımıaştırmadan söz eden sembolik bir azından status quo'yu ,içine kapatıldığımız patriarkal
sistemdeki dişilik biçiminin temsil edilişinin önemini düzeni daha razla anlamamızı sağlar.
yeterince dile getirernemiştir. Kısaca özetlemek gere-
kirse, patriarkal bilinçdışlOın biçimlenmesinde B. Radikal Bir Silah Olarak Hazzın Yıkılması; Gelişkin
kadının çifte işlevi vardır: önce penisinin gerçekten bir temsiliyet sistemi olarak sinema, egemen
olmayışıyla hadım edilme tehdidini simgeler ve bu düzence biçimlenmiş olan bilinçdışının, görme
nedenle de ikinci olarak çocuğunu simgesel için biçimlerini ve bakmadaki hazzı inşa ediş yollarına
büyüıÜr. Bir kez bu başarılınca, kadının süreç ilişkin soruları ortaya koyar. Son onyıllarda sinema
içindeki anlamı son bulur, bu anlam, anneıiğin değişti; artık, 1930,40 ve SO'lerdeki Hollywood
doğurganlığıyla, yoksunluk arasında tarafından en iyi biçimde örneklenen
gidip gelen bir anı olmak dışında büyük sermaye yatırımına dayalı
yasanın ve dilin dünyasına uzanmaz.
Bunların her ikisi de doğaya (ya da
Freuç1'un ünlü deyimiyle anatomiye)
Bill Nichalı (ed.), Movies ;ı,nd Melh01s II.
dayandırılır. Kadının arzusu, onun, ka-
Ôniversity of Califomia Press, 1985, s.305·315.
nayan yaranın taşıyıcısı olma imgesine Bu makale 1973'de yazılrnıı ve ilk kez 1975'de
bağımlıdır, kadın yalnızca hadı.mlıkla ' Screen'de y.-:ıyınlanmışlır. Metlrı~e
ilişkili olarak var olabilir ve bunun karşılaşılacak olan pslkanltlitik kavram ve
açıklamalann sorun yaratması tuılinde Saffet
ötesine geçemez.. çocuğunu, kendinin Murat Tur". Freud'dan lac.ın'a Psikanaliz.
bir penise sahip olma (simgesele giriş Ayrıntı Yay., Ista:ıbul. 1989'05 ve TerI')' Eagle.
koşulu olarak düşündüğü) arzusunun ton, Edebiyat Kuramı, (çev. Esen T"nm),
gösterenine dönüştürür. Ya babanın ve Ayrıntı Yııy., Istanbul, 1990, s. 173-214'e
bakıhıbilir.
yasanın adıyla söze kibarca teslim olmalı ft~~!·
.. Nilgün ABiSEl-Ankara Üniversitesi iletiıim
ya da çocuğunu, başkaldırmasına iz.in iW~;~ Fakült~i

18 Elizabeth Taylo~ ~1~~_ .~!.,' t,.

~ .!lo

...
betuncul bir sistem deg!ı. Teknolojik gelişmeler onları denetleyici ve meraklı bir bc:kış~ tabi kılmayla
(l6mın.vb.). şimdilerde kapitiJlist oldugu kadar za- ilintilendiri•. Verdiğ i örnekler. çocukl;)rın voyorislik:>'"
n<!a:!-r.arc:ne ce olan sinemc:s~1 üretimin ekonomik eylemlerinin, özel ve yasak olanı görmek ve emin
koşullarını değiştirmiştir, Böylece, alternatif bir sir.e· olm<:ık arzularının (öteki insanların cinselorgan ve
manın gelişme olanağı or~aya çıkmıştır. Hollywood, bedensel işlevlerine, penisin olup olmamasına ve
her ne .kadar özbilinçli ve :ronik olmayı başardıysa g~çmişe·dônük olarak oluşum anına ilişkin) etrafında
da. her zam<1n kendini egemen ideolojik sinema kav· yer alır. Eu çözümlemede skopofili kaçınılmaz olarak
ramını yansıtan resmi bir miı.ansenin içine hapsetti. aktiftir. (Daha sonra, 'Güdüler ve Değişimleri'nde
Alternatif sinema, hem politik hem de estetik anlam- Freud, skopofili kuramını ô:-ıcelikle. ileride bakm~
da radikal bir sinemanın dogabileceği ortamı sağlar hazzının analajiyle 'öteki'lere aktarılmasına imkan
ve genelgeçer filmlerin temel varsayımlanna meydan veren, cinselorgan öncesi otoerotizmle birleştirerek
okur. Bu, genel geçer filmleri ahlaki açıdan reddet· daha da geliştirdi. Burada, aktif gudüyle, onun narsi·
rnek değil ama, onlann biçimsel kaygılarının, onları sistik bir biçimine dönüşen daha gelişmiş hali
Greten toplumun psişik takıntılannı yansıtış yollarını arasındaki ilişkinin gizli bir işleyişi vardır.) Aktif
aydınlatmak ve daha ötesi, alternatif sinemanın gudCı, öteki etkehlerle, özellikle egonun oluşumuyla
özellikle bu takıntı ve varsayımlara karşı harekete dönCışüme uğramakla birlikte, öteki kişilere obje gibi
geçmek ı.orunda olduğunu vurgulamaktır. Politik ve bakmakdaki haz için erotik bir temelolarak varlığını
estetik bir avant-garde sinema şimdi olasıdır ama sürdürür. En uç noktada bu, bir sapkınlık halinde sa-
henüz yalnızca bir karşı durma olarak .. bitleş~bilir; tek cinsel tatminini, nesne·
varalabilir. leşmiş ötekini. aktif denetleme anlamında
seyrederek sağlayabilen takınulı yoyorleri
En iyi olduğu zamanda Hollywood stili- ;; ve röntgencileri uretir.
nin (ve onun etki alanına giren tüm si- f-
nemanın) buylıSü, tümüyle olmasa da ;'.' iık bakışta sinema. habersiz ve isteksiz bir
önemli bir kısmıyla, görsel hazzın usta· ~ kurbanın gizlice gözlenmesinin örtük
ca ve tatmin edici bir biçimde dünyasından uzak görülebilir. Perdede
yönlendirilmesinden kaynaklandı. Ra· gerCılen çok açıkça gösterilir. Ama genel-
kipsiz olduklarından genelgeçer filmler, geçer filmler yığını ve içinde bilinçle ev·
erotik olanı, egemen patriarkal düzenin rllmiş olduğu uı.laşımlar, izleyicinin
diline kodladılar. Ü~t düzeyde gelişmiş " varlığına ilgisiz, onlar için başkalarından
Hollywood sinemasında, bir yitirme ~ ayrılmışlık duygusu üreten ve onların
duygusuyla ve· fantazide bir potansiyel voyoristik fantazisinden yararlanan, Sihirli
yoksunluğun dehşetiyle yabancılaşmış, ' biçimde kendini ele veren, sıkı sıkıya
imgelemsel belleği parçalanmış özne, mühürlenmiş bir dünyayı betimler. Daha
yalnızca bu kodlarla bir tatmin kmntısı ötesi, izley;cileri bir diğerinden yalıtan sa-
buldu: bu, sinemanın, biçimsel güzelliği lonun karanlığıyla perdedeki değişen ışık
ve öznenin gelişme eğilimi olan_ ve gölge kalrplannın parlaklıgı arasındaki
takıntdarını sömürüşü aracılığıyla' keskin zıtlık, voyoristik ayrılmışlık
gerçekleşti. Bu makale, filmlerdeki bu ~'w,.· yan .• samasının derecesini yükseltir. Her
erolik hazzın öriilüşünü, anlamını ve MaıiynMc.rıoe HowIClMarryaMilic:ırW'e ne kadar film gerçekten gösterilmekte,
özellikle de kadın imgesinin merkezdeki görü!mek üzere orada bulunmaktaysa
yerini tcırtışacak. Güzeli ya da hazzı çöziJmlemenin da, projeksiyonun koşulları ve anlatısal uzlaşımlar iz-
onu yokettiği söylenir. Bu makalenin niyeti de bu. ieyiciye özel bir dünyaya bakıyor olma yanılsama~ını
Film tarihinde şimdiye dek en yüksek noktayı temsil verir. Izleyicilerin sinemadaki konumu, başka şeyler
eden egonun tatmini ve güçlendirilmesi olgusuna arasında en açık biçimde, onların' teşhirciliklerinin
saidırmak gerekir. Kuramsal açıdan var olmayan bastırılışı ve bastırılmış arzunun oyuncuya
yeni bir zevk ya da entel1ektüelleştirilmiş yansıtılması halidir.
hoşnutsuzluk yaratmak amacıyla değil de, kurmaca
anlatı filmlerinin rahatlık ve bolluğunun toptan B. Sinema, esasen var olan haz verici bakma arzusu-
yadsınmasına yol açmak için. Alternatif, geçmişi red· nu tatmin eder ama daha da öteye giderek skopofi·
detmeden arkada bırakmakdan, yıpranmış ya da liyi, kendi narsisistik yönü içinde geliştirir. Genel-
ez.ici biçimlerin aşılmasından ya da yeni bir arzu dili· geçer film uzlaşımiarı dikkati insan bedenine odaklar.
ne vucut vermek amacıyla normal zevk verici bek- alçek, uzam, öyküler, hepsi, antropomorfiktir* ..·.
lentilerden kopma curetinden kaynaklanan heye· Burada, merak ve bakma isteği, benzerlik ve
candır. tanımanın çekiciliğiyle içiı;;e girer: insan yüzü, insan
gövdesi, insan bedeniyle çevre arasındaki ilişki,
11- BAKMADAKi HAZ / iNSAN BEDENiYLE kişinin dünyadaki görünür varlığı. Jacques Lacan,
BÜYÜLENME bir çocuğun kendi imgesini aynada tanıdığı anın,
egonun kuruluşu için ne denli hayati olduğunu
A. Sinema bir takım olası hazlar sunar. Biri skopofıli· açıklamıştır. Bu çözumlemenin bazı yönleri burada
dir·. Bakmanın kendinin bir zevk kaynağı olduğu geçerlidir. Ayna evresi, çocukların fiziki ihtiraslarının
durumlar vardır, aynen bakılmada da zevk olduğu kendi motor kapasite/erine üstün geldiği bir zamanda
gibi. Aslında, Cinsiyet Üzerine Uç Deneme'sinde ve ayna imge/erini kendi bedenlerinde deneyim·ledik·
Freud. skopofiliYi, erojen bölgelerden oldukça
bağımsız dürtCıler gibi var olan, cinselliği oluşturan • Scopophilia: Gö:.etlemecilik
güdulerden biri olarak belirlemiştir. Bu noktada, sko- u Voyeurlsm: Diki:.lemecilik
paniıyi, öteki insanları nesneler gibi ele almayla .... AntJıropomorpiıic: In.-;"nblçimci

19
c;.ÖRS::l HAL VE ANLATI SiNEMASı

lerinden daha bijtünsel ve mukemme! sanmalarının dLinya kavramı yaratarak, algısal gerçekliğe
sonuçta yarattığı kendini tanıma keyfiyle birlikte kayıts!zlık amacını güderler.
gerçekleşir. Böylece, tanıma, yanlıştanımayla örtülür:
tanınan imge, 'ben'in yansıyan gövdesi olarak kav- Tarihi boyunca sinema, içinde, Iibidoyla ego
ranrr ama onun üstünmüş gibi yanlış arasındaki bu çelişkinin mükemmel bir
tanınışı, bu gövdeyi ideal bir ego olarak fantaıi dünyası yarattığı, özel bir gerçeklik
kendi dışına yansıtır, bir ego ideali olarak yanılsaması geliştirmiş görünüycıL
kendini yeniden başka bir şey sanan ya- Gerçeklikte. perdenin fantazi dünyası
onu
bancılaşmış özne, gelecekte başkalarıyla üreten yasaya tabidir. Cinsel güdüler ve
özdeşleşmenin yolunu açar. Bu ayna anı, özdeşleşme sureçleri, arzuyu eklemleyen
çocuk için dilden önce gelir. sembolik düzen içinde bir anlama sahiptir.
Dille birlikte doğan arzu, gudüsel ve imge-
Bu makele için önemli olan gerçek, imge- Iemsel olanın aşkınıanmasına olanak verir
lemselin, tanıma/yanlıştanıma ve özdeş­ ama, başvuru noktası sürekli olarak kendi
leşmenin, dolayısıyla Ben'in. yani öznel- doğuşunun travmatik anına. yani hadım
liğin ilk eklemleniş modelini kuranın bir edilme kompleksine geri döner.
imge olmasıdır. Bu. bakmayla eski Dolayısıyla, biçimselolarak haz verici olan
buyülenişin (çok bilinen bir örnek olarak: bakma, içerik açısından tehdit edici olabilir
annenin yüzüne) kendinin farkına varışın ve bu paradoksu temsiliyet/imge halinde
ilk işaretleriyle çarpıştığı andır. Dolayısıyla billur1aşuran kadındır.
bu, rilrnde böylesine bir ifade Grale Gaıtıo
yoğunluğuyla ve sinema izleyicisinde böylesine iii. iMGE OLARAK KADıN, BAKıŞıN
keyifli bir tanımayla kurulan imge ve kendi-imgesi TAŞıYıEıSı OLARAK ERKEK
arasındaki uzun aşk ilişkisinin/acısının doğuşudur.
Perde ve ayna arasındaki açık benzerliklerden öte A. Cinsel dengesizliğin yönettiği bir dünyada, bakma-
(örneğin, insan bedeninin çevresiyle birlikte daki haz, aktif/erkek ve pasif/dişi arasında
çerçevelenişi) sinema, geçici bir ego yitimine izin ve- bölünmüştür. Belirleyici erkek bakışı kendi fantazisi-
rirken aynı anda egoyu güçlendirecek büyüleme ni, uygun biçimde şekillenmiş dişi figlire aktarır. Ge-
yapılarına sahiptir. Egonun algılamakta olduğu haliy- leneksel teşhirci rolleri içinde kadınlar, bakıla-sı-Iık
le dünyayı unutma hissi (kim olduğumu ve nerede mesajını veren. güçlü görsel ve erotik etki amacıyla
olduğumu unuttum), o öznellik öncesi imgeyi tanıyış kodlanmış dış görünüşleriyle aynı anda hem bakılan
anının nostaljik bir hatırasıdır. Aynı zamanda, sine· hem teşhir edilendirler. Cinsel nesne olarak teşhir
ma, örneğin yıldız sistemi aracılığıyla, ego idealleri edilen kadın, eratik temaşanın ana motifidir: Pin-
üretme konusunda da kendine ayrı bir yer yapmıştır. up'lardan, striptize, Ziegfeld'den Busby Berkeley'e,
Yıldızlar benzerlik ve farklılığın karmaşık sürecini or- erkek bakışını ele geçirir. erkek arzusu için oynar ve
taya koydukları (göz alıcı olanın sıradanı can- onu anlamlandırır. Genelgeçer filmler temaşayla
Iandırması), hem perdedeki öyküye hem de perde- anlatıyı titizlikle biraraya getirir.(Ancak. müzikal şarkı
deki uzama bir odak noktası ya da merkez ve dans numaralarının diegesisin*" akışını nasıl
oluştururlar. kırdığına dikkat edilmeli.) Kadının varlığı
sıradan anlatısal filmlerde ·temaşanın
C. ilA ve B. genelgeçer sinemasal durum- kaçınılmaz bir gereğidir; ancak, görsel
da bakmanın haz verici yapılarının çelişen varlığı, 6yku çizgisinin gelişimi aleyhi'ne
iki yönünü ortaya koymaktadır. Birincisi, işleme, erotik dalıp gitme anlarında eylem
baktş yoluyla bir başkasını cinsel uyarım akışını dondurma eğilimi gösterir. Bu ya-
nesnesi olarak kul1anmaktaki hazdan bancı varlığın daha sonra anlatıyla
doğan skopofilik haldif. ikincisi ise, nar- bağlanmak üzere bütünlenmesi gerekir.
sizm ve egonun kuruluşu aracılığıyla Budd Boetticher'in ifade ettiği gibi:
gelişmiş olan, görülen imgeyle "Onemli olan, kadın kahramının neyi tah-
özdeşleşmeden kaynaklanır. Bu nedenle rik ettigi ya da, daha dogrusu neyi lemsil
film açısından. biri, öznenin erotik ettigidir. 0, erkek kahramanda uyandırd'gı
kimliğini perdedeki nesneden ayırmasıyla aşk ya da korkuyla, ya da erkek kahra-
(aktif skopofili) i1giliyken öteki, izleyicinin manıri onun için hissettigi ilgiyle, erkegin
kendi benzerini tanıması ve bununla . davrandığı gibi davranmasına neden
büyülenmesi yoluyla egonun perdedeki olandır. Kendi başına kadının en ufak bir
nesneyle özdeşleşmesini gerektirir. Birin- Marlene Dielrich önemi yoktur. "
cisi cinsel gudülerin, ikincisi ise ego libi- (Anlatısal filmlerde yeni bir eğilim bu prob-
donun birer işlevidirler. Bu ikilik Freud ıçın çok lemi tümüyle ortadan kaldırıyor; yani, Molly Hus-
önemlidir. Freud bu ikisini. karşılıklı etkileşim içinde kell'in 'Buddy Movies dediği, merkezdeki erkek
birbiriyle örtüşür görse de, güdüsel dürtülerle, kendi-
ni-koruma arasındaki gerilim, hazla ilgili olarak dra-
matik bir kutuplaşma olmayı sürdurür. Her ikisi de
içsel anlamı olmayan biçimsel yapılar. düzeneklerdir.
Bir idealleştirmeye bağlanmadıkları sürece kendi • Diegesis. sanatsal yz.pıtların gerçek'le ilişkisi bağlamında
başlarına hiç bir önemleri yoktur. Her ikisi de, ampi- gündeme gelen bir kavram. Bir yapıtta gösterilen (signified).
gerçeğe yakınlığının de.recel~ri ne olursa olsun yine de. 'kurmaca'
rik nesnelliği hiçe sayan ve öznenin algısını bir dünyadır. Diegesis bu kurmacıı dünyayı adlar,dırırken kul·
biçimlendiren. imgeleştirilmiş, erotikleştirilmiş bir IMIIIYOL (Çev.,

20
G6RS-:L HA..:i. vı; ANu"TI SiNH.~A51

fıgüılerin aktif eşcinsel erotizmlerinin öyküyü kopuk- sine ait olan şeyler degil, ayna karşısındaki lanımanın
luk yaratmaksızin sQ.rdürebildiği filmlerin gelişmesi.) o ilk anında' doğan daha mükemmel, daha
Gelenekselolarak, sergilenen kadın iki düzeyde işlev· bütünIC!klü. daha güçlü ideal egonun özellikleridir.
görür: perdenin her iki yanındaki bakışlar arasında Öyküdeki karakter, tıpkr aynadaki imgenin motor
yer degiştiren bir gerilimle, hem perdedeki öykü koordinasyonu denetlemeden öte b!r şeyolması gibi,
içindeki karakter.!er ve hem de izleyiciler için erotik özne/izleyiciden daha iyi biçimde birşeylerin olmasını
nesne olarak. Orneğin, gösteri-kızı dCızeneği iki sağlar ve olayları denetler. ıkan olarak kadının tersi-
bakışın, diegesisde görünCır bir kırılma ne aktif erkek figür (öıdeşl~şme sürecinin ideal
yaratrlmaksız.ın teknik olarak eşlenmesini sağlar. Bir egosu),yabancılaşmış öznenin bu imgelemsel varlığı
kadrn anlatı içinde rolünü yaparken, filmdeki erkek kendi temsiliyetiymişçesine içselleştirebileceği, ayna
karakterlerin ve izleyicilerin bakışı anlatının tanımasındakine denk düşen, üç boyutlu uzamı ge-
gerçekmişgibiliğini~ bozmaksızın titizce birleşmiştir. reksinir. O bir manzarının içindeki figürdür. Burada
Rolünü yupan kadının cinsel etkisi bir an için, filmi, filmin işlevi, insani algının doğal koşulları denilen
kendi zaman ve uzamının dışına, sahipsiz topraklara şeyi olabildiğince kusursuz biçimde üretmektir.
götürür. Marlyn Monroe'nun The River of No Re- Hepsi de perde uzamının sınırlılığrnı gözden
turn'de (Dönüşü Olmayan Nehir) ilk kez görünüşü ve kaçırmaya yönelik olan, kamera teknolojisi (özellikle
Lauren Bacall'ın To Have and Have Not'daki (Sahip derin odaklamayla örneklenen) ve kamera hareketle·
Olmak ya da Olmamak) şarkıları böyledir. Benzer ri (kahramanın eylemlerince belirlenen), görünmez
biçimde, bacakların (örneğin Dietrich' bir kurguyla (gerçekçiligin zorunlu
in kiler) ya da yüzün (Garbo) alışılmış kıldığı) birleştirilir. Erkek kahraman,
yakın çekimleri, anlatıya farklı bir ere-·· bakışı eklemlediği ve eylemi yarattığı bir
tizm katar. Parçalanmış bedenin bir uzamsal sahne yanılsaması olan sahneyi
parçası, Rönesans uzamını, anlatının ge- yönetmekte özgürdür.
reksindiği derinlik yanılsamasını yok
eder; perdeye gerçekmişgibilik ka- c.ı. illA. ve B., kadının filmlerdeki temsil
zandırmaktan çok, bir düzlük, kesilip tı. edilme tarzıyla diegesisi çevreleyen
çıkarılmışlık ya da ikon niteliği verir. uzlaşımlar arasındaki gerilimi ortaya koy-
maktadır. Bunların her biri bir bakışla
B. Emegin, aktif/pasif heteroseksüel baglantılıdır: biri (erkek rantazisi
ayrımı benzer biçimde anlatı yapısını anlamında) hazzı için teşhir edilen dişi
denetlemektedir. Egemen ideolojinin ve ; formuyla dogrudan skopofilik ilişki
ona dayanak olan psişik yapıların i1ke- ~ içindeki izleyici nin ki ve öteki de, doğal
lerine göre, erkek fjgür cinsel nesne- !~ uzam yanılsaması içine yerleşmiş benze-
leştirilme yükünü taşımaz. Erkek kendi rinin imajıyla büyülenen ve onun
teşhirci benzerine bakmakta isteksizdir. aracılığıyla diegesis içindeki kadına sahip
Dolayısıyla, temaşayla anlatı arasındaki olan ve onu denetleyen izleyicinin
ayrıkhk öyküyü ileri götüren, olayları ol· bakışıdır. (Bu gerilim ve bir kutuptan
duran aktif rololarak erkegin rolünü ötekine gidiş geliş tek bir metin. inşa ede-
d~stekler. Erkek film fantazisini denetler bilir. Bu nedenle, Only ·Angels Have
ve aynı zamanda daha öte bir anlamda MariynMorvoe That Old eladt Magic Wings'de "Yalnız Melekler Kanatlıdır" ve
iktidarın temsilcisi olarak ortaya çıkar: izleyicinin To Have and Have Not'da film, izleyicinin ve filmdeki
bakışının taşıyıcıs! olarak, bu bakışı, bir seyirlik olan tüm erkek kahramanların birleşik bakışının nesnesi
kadın tarafından temsil edilen diegesis dışı olan kadınla açılır. Kadın, yalıtılmıştır, gösterişlidir,
ytnelimleri nötrleştirmek üzere perdenin öte yanına teşhir edilmektedir, cinselleştirilmiştir. Ama anlatı
aktarır. Bu, filmi, izleyicinin özdeşleşebileceği bir ana ilerledikçe esas erkek kahramana aşık olur, on!.,!n
denetleyici Ogür etrafında kurma yoluyla devreye so- mülku haline gelir dışsal parlak niteliklerini, genel-
kulan süreçler sayesinde mumkün olur. izleyici esas leştirilmiş cinselliğini, gösteri-kızı çağrışımiarını yiti-
erkek kahramanla 1 özdeşleştiğinde, kendi bakışını rir; erotikliği yalnızca erkek yıldızın tasarrufuna girer.
benzerine, perdedeki vekiline aktarır ve böylelikle Erkekle özdeşleşme aracılıgıyla, onun gücüne
erkek kahramanın olayları denetlemedeki gücüyle, katılma yoluyla izleyici de dolaylı olarak kadına sahip
erotik bakışın aktif gücü buluşarak iktidar sahibi olabilir.)
olmanın tatmin edici duygusunu veriL Bu yuzden, bir
erkek yıldızın parlak özellikleri, bakışın erotik nesne- Ancak psikanalitik açıdan dişi figür daha derin bir
problemi gündeme getirir. Bakışın sürekli etrafında
dönüp durduğu ama yadsıdığı bir şeyi daha
çağrıştırır: bu, onun, hadım edilme kompleksini sez-
~ Burada verisimilitude sözcüğü için "gen;;ekmişgibilik- kullanıldı.
Verisimilitude, olabilir olma, olası olma, hakikate uygun olabilme dirdiğinden ötürü hoşnutsuzluk veren penis yoksun-
durumudur ve anlatınrn inandıncrlığı, iz.l~yicinin karakter ya da luğurlur. Sonuçta kadının anlamı, görselolarak
duruma özdeşleşmesi açısından önemlidir. Steve Neale'e göre bir kanıtlanabilecek, sembolik düzene ve babanın
anlatıda iki ay" vensimilitude (olayların, k21rcıktenerin ve çevrenin
yasasına katılışın örgütlenmesinde zorunluluk taşıyan
yaşanan deınyada da gerçekleşme ihtimalinin olması). öteki ise
söyleme ilişkin verisimilitude'dur (sinemanın kendi türsel hadım edilme kompleksinin, üzerine temellendiği
ulaşırnlarına uygunluk). (Çev.) maddi delil olan penisin yokluğu, yani cinsel
ı Kuşkusuz. kadrnın esas kahraman olduğu filml~r de vardır. Bu ol-
farklılıktır. Bakışın aktif denetleyicisi olan erkeklerin
guyu burada ciddi biçimde ele almak beni konu dışına
çıkiHacaktır. Bu dişi kahramanın kuvvetinin gerçek olmaktan çok
bakışı ve zevk alması için teşhir edilen ikon olarak
gÔr'Ünuşte var olduğuna ilişkin çarpıcı bir örnek için. Pam Cook, kadın, bu yüzden, her ıaman özunde işaret ettiği
Cl.:ıire Johnston, The Revolt o(mdimie Slover, Phil Hardy (ed.), endişeyi uyandırmakla tehdit edicidir. Erkek
RaoulW31sh, edinburg, ı974'e bakınız.. bilinçdışının bu hadım edilme endişesinden iki kaçış

21
GÖRSEL HAZ Vi: ANLATI SiNEMASI

yolu vardır: suçlu nesnenin degersi~leşti~ilmesi,.c,e- ağ, yaprak süslemeler vb. görsel alanı daralttığından,
zalandırılması ya da kurlarılme.31 (fılm nDır ın perdesi tek boyutludur. Erkek kahramanın gözleri
örneklediği bir yoldur) ve onunla denkleştirilen ilk .aracılığıyla bakışa yol göstericilik ya çok azdır ıa da
travmanın yeniden yaşanmasıyla zihni meşgul et- hiç yoktur. Aksine, Moracco'daKi (Yanık Kalp!er) La
mektir(k::ıdını soruşturmak, gizemini demistifiye Bessiere gibi gölgeli varlıklar, izleyici
etmek); öteki ise, onun yerine ya retiş nesneyi koya- özdeşleşmesinden kopukluklarıyla yönetmenin vekili
rak ya da sunulan figürün kendini, tehlikeli olmaktan olarak hizmet ederler. Sternberg'in, film öykülerinin
çok rahatlatıcı olsun diye fetişe dönuştürerek (abartılı önemli olmadığında ısrar etmesine karşın, öykülerin
bir değer vermeden ötürü kadın yıldız küllü) hadım gerilimle değil durumla ilgili oluşu ve zamanın
edilmeyi topyekün yok saymak. Bu ikinci yol, doğrusal değil, devrevi oluşu, dahası öykü
fetişistik skopofili, nesnenin fiziki güzelliğini yüceltir, örgüsünGn karmaşıklığının, çatışma yerine daha çok
onu kendi başına tatmin edici bir şey haline yanlış anlamalar etrafında dönmesi manidardır. En
dönüştürur. Birinci yololan voyerizm tersine, sa- önemli eksiklik, perdedeki sahnede denetleyici erkek
dizmle bağlantılıdır: haz, kesinleştirilen suçta (anında bakışının olmayışıdır. En tipik Dietrich filmlerinde
hadım edilmeyi çağrıştırır). suçlu kişinin ceza- duygusal dramanın en yüksek noktası, onun erotik
landırılma ya da affedilmesi aracılığıyla denetim ve anlamının muhteşem anları, kurmacada aşık olduğu
buyun eğdirme uygulanmasında yatar. Bu sadistik erkeğin yokluğunda ortaya çıkar. Perdede onu seyre-
yön anlatıya gayet iyi uyar. Sadizm bir öykü gereksi- den başka tanıklar, başka izleyiciler vardır; onların
nir, bir şeyi oldurmaya dayanır, öteki kişide bir bakışı, izleyici için hazırlanmamıştır izleyicininkiyle
değişikliği zorlar, bir irade ve dayanıklılık savaşıdır, aynıdır. Moroccolnun sonunda, Amy Jolly lame san-
zafer/yenilgi, hepsi dallarını fırlatıp ardından yürüdüğu sırada Tom:"'
başlangıcı ve sonu '( Brown çoktan çölde gözden kaybolmuştur. Dis-'
olan doğrusal za- honoured'ın (Şerefsiz) sonunda, Kranau
manda ortaya çıkar. Magda'nın kaderine kayıtsızdır. Her iki durumda
Öte yandan fetişistik da, ölüm tarafından kutsanan erotik etki, izleyici
skopofili, eratik gü- için bir temaşa olarak sergilenir. Erkek kahra-
dü yalnızca bakış man yanlış anlar ve dahası, görmez bile.
üzerine odaklandı­
ğından doğrusal Tam tersine Hitchcock'da erkek kahraman tam
zamanın dışında var tamına izleyicinin gördüğünü görür. Bununla bir-
olabilir. Bu zıtlıklar likte, burada tartışacağım filmlerin konusu, sko-
ve belirsizlikler, her pofilik erotizm aracılığıyla bir imgenin büyüsüne
ikisi de, p<.kçok kapılma olsa da, izleyicinin deneyimlediği
filmlerinde bakışı çelişkileri ve gerilimleri sergilemek erkek kahra-
_neredeyse konu ya mana düşer. Özel-
da içerik olarak ele Joser von Sternberg : The Blue Angel likle Vertigo'da
alan Hitchcock ve (Ölüm I'\orkusu)
Sternberg'in yapıtları kullanılarak çok daha yalın ama Marnie ve
biçimde açıklanabilir. Her iki düzeneği de kul- Rear Window'da
Iandığından Hitchcock daha karmaşıktır. Öte yan- (Arka Pencere) da
dan Sternberg'jn yapıtları fetişistik skopofilinin bir bakış, öykü örgü-
çok pür örneğini saglamaktadu. sünün merkezidir,
voyorizmle fetiş-I
istik büyülenme
C.2. Sternberg bir keresinde, öykü ve karakterlerin arasında gider ge-
işe karışmasının, izleyicinin perdedeki görüntüleri lir. Bir bükülme,
katıksız beğenisini etkilemeyeceğini göstermek bir anlamda bu
üzere filmlerinin başaşağı yansıtılmasını memnu· bükülmeyi sezdi·
niyetle karşılayacağını söylemişti. Bu iddia kendini ren normal sey-
ele verici ama zekice. Zekice çunkü, onun filmleri AICred Hitchcock Marnie retme sürecinin
kadın figürünün özdeşleşilebilir olmasını gerektir- daha öte yönlen-
mektedir (birlikte yaptıkları filmlerde Dietrich bunun dirilmesi olarak özdeşleşme surecini Hitchcock.
en çarpıcı örneğidir); kendini ele verici çünkü, onun resmi ahlakın ideolojik doğruluğu ve onaylanışıyla
açısından çerçeveyle sınırlanan resimsel uzamın bağlantılı olarak kullanır ve onun sapkın yönünü ser-
,anlatıdan ya da özdeşleşme süreçlerinden daha giler. Hitchcock hiç bir zaman sinemasal ya da sine-
üstun olduğu olgusunu vurgulamaktadır. Hitchcock masalolmayan voyorizme yönelik ilgisini gizleme~
voyorizmin soruşturmacı tarafına yönelirken, Stern- rnektedir. Kahramanları sembolik du.zenin ve yasanın
berg nihai fetişi üretir; onu, erkek kahramanın güçlü örnekleyicileridir -Vertigolda bir polis, Marnie'de para
bakışının (geleneksel anlalı filmlerinin nite!igi olan). ve iktidar sahibi egemen bir erkek- ama eretik itkileri
izleyiciyle doğrudan uyumlu erotik ilişki içindeki im~ onları tehlikeli durumJara götürür. Öteki kişiyi ira-
genin lehine kırıldığı noktaya' taşır. Nesne olarak deye sadistik biçimde boyun eğdirmek ya da bakışa
kadının güzelliği ve perde uzamı yekvücut olur; artık voyoristik olarak tabi kılmak gücü, her ikisinin de
e suçun taşıyıcısı değil, yakın çekimlerle parçalara nesnesi olarak kadına dönüktür. İktidar, yasa! hakkın
ayrılmış ve stilize edilmiş gövdesi filmin içeriği haline kesinliği ve kadının verili suçu (psikanalitik açıdan
gelen ve izleyicinin bakışının doğrudan alıcısı olan söylenirse hadım' edilmeyi akla getirmesi) tarafından
mükemmel bir üründür. Sternberg perde derinliğini desteklenir. Hakiki sapkınlık, ideolojik doğruluğun
önemsemez; ışık ve gölge, dantel, buhar, fıskiyeler, gevşek maskesi altında" açıkça gizlenir. erkek

22
GÖRSEl HAZ V, Ai"H..ATI Si~c.hi;4S1

yasanın doğru tarafında, kadın yanlış tarafta. Hitc- eratik ilgisini elinde tutabileceği bilir. Fakat sonu:-ıda,
hcock'un özdeşleşme sürecini maharetle ve öznel Scot:ie onu çökertmeyi ve suçunu ortaya ç:karmayı
!<:amerayı erkek kahramanın göruş noktasından başarır. Erkeğin merakı kazanmış ve kadın ceza-
özgürce kullanması, izleyicileri guçlü bir biçimde landır:lmıştır. Vertigo'da oc::kış yoluyla erotik katılım
erkeğin konumuna sokar, tedirgin bakışını akıı karıştırıcıdır: izleyicinin büyülenişi, ar.latı onu
paylaşmalarını sağlar. izleyici, sinemadaki kendi du- ileri taşıdıkça ve kendi (keyif alarak ç.) yaşam~kta
rumunun parodisi olan, perdenin sahnesinde ve die- olduğU (hazlar ve ç.) süreçlerle sarmaladıkça onun
gesisde yer alan voyoristik bir durumun içine çekilir. aleyhine döner. Burada Hitchcock kahramanı, anlatı
Rear Window çözümlemesinde, açısından, kesinlikle simgesel
Douchet bu filmi sinemanın meta- düzene yerleştirilmiştir. PatrieHkal
foru olarak ele alır. Jeffries izleyi- süperegonun tüm niteliklerine sa-
cidir, karşı binadaki olaylar per- hiptir. Bu nedenle, vekilinin
deyle benzerlik laşır. Gözledikçe, görunuşteki yasallığı tarafından
bakışına erotik bir boyut, dramaya sahte bir güvenlik duygusuyla
ise merkezi bir imge katılır. Cinsel yatıştırılmış izleyici, onun bakışı
açıdan ilgisini pek az çeken kız ar- aracılığıyla görur ve kendini, bak-
kadaşı Lisa, izleyici tarafında manın ahlaki belirsizliğine hap-
kaldığı sürece az çok sıkıcı biridir. solmuş, suç ortağı olarak açıga
Ne zaman ki Usa, onun oda::>ıyla çıkarılmış bulur. Sadece polisin
karşıki bina arasındaki engeli sapkınlığı uzerine bir mınıdanma
aşar, işte o zaman ilişkileri erotik olmanın çok ötesindeki Vertigo,
olarak yeniden doğar. Jeffries cinsel farklılığa ve kahramanda
Usa 'yı yalnızca dürbünüyle uzak, paketlenmiş erkek simgeselinin
- anlam dolu bir imge olarak Alfred Hitchcock RearWindow gücune dayanan, aktif/bakma,
gözIemekle kalmaz, aynı zamanda onu, tehlikeli bir pasif/bakılma ayrımının sonuçları uzerinde odaklanır.
adam tarafından açığa çıkarılan ve cezayla tehdit edi- Marnie de, Mar~ Rutland'ın bakışı için vardır ve
len suçlu bir davetsiz misafir olarak görür ve bu mükemmel bir bakı la-sı imge kılığına girer. Mark da,
yüzden sonunda onu kurtarır. Usa'nın teşhirciligi kadının suçu ve gizine saplantıyla kapılıncaya dek,
zaten onun giyim ve moda konusundaki tutkusu, yasanın tarafındadır; onu suç işlerken görmeyi, itiraf
görsel mükemmelliğin pasif bir imgesi olmasıyla ettirmeyi ve böylelikle onu kurtarmayı özler.
kanıtlanmıştır; Jeffries'in voyorizmi ve eylemleri de, Dolayısıyla o da, kendi iktidarının dolaşıklarını sergi-
öyküler yaratıcı, imgeler yakalayıcı bir gazeteci- lerken suç ortağı haline gelir. Parayı ve sözcükleri
fotografçı olarak işi aracılığıyla kurulmuştur. Yine de, denetler, düdüğü çalan da o olabilir.
onu 1;>ir izleyici olarak iskemlesine baglayan zorunlu
eylemsizliği Jeffries'i doğrudan sinema seyircisinin iV_ ÖZET
fantazi konumuna yerleştirir.
Bu makalede tartışılan psikanalitik zemin, geleneksel
Vertigo'da öznel kamera herşeye egemendir. anlatı filmlerince sunulan haz ve hoşnutsuzlukla ilgili.
Judy'nin görüş noktasından yapılan tek geriye dönüş dir. Scopophilik güdü (bir başka kişiye' erotik bir
dışında anlatı, Scottie'nin nesne olarak bakmadaki haz) ve
gördükleri ya da görmeyi bununla çelişen egolibido (öz-
başaramadıkları etrafında örülur. deşleşme sürecini biçimlen-
Seyirci, onun erolik takıntısının ve diren), bu sinemanın biçimsel ni-
sonuçtaki umutsuzluğunun teliklerini yoğuran oluşumlar,
büyüyüşünü onun görüş nok· dCızenekler olarak iş görürler.
tasından izler. Scottie'nin vayorizmi Erkeğin (aktif) bakışının malze-
fazlasıyla açıktır: konuşmaksızın mesi olan (pasif) kadın imgesi,
takip ettiğive gözlediği bir kadına kendi favori sinemasal biçimi -
aşık olur. Voyorizminin sadistik yanılsamacı anlatısal filrn içinde
4

tarafı da aynı şekilde açıktır. Polis çalışan patriarkal duzenin idealo-


olmayı, izleme ve soruşturmanın _?_:;tfj.~, , ... jisi tarafından gereksinen bir
tüm olanaklarıyla birlikte seçmiş ~§;"'~~q.Jj{',;-:-: başka katmanı da ekleyerek
(ve başarılı bir avukatken özgürce $~~i J.:..:.:.~~ tartışmayı bir adım öteye, temsi-
seçmiş) bulunmaktadır. Sonuçta, "YiJ&-r--C:::'::ıfill Iiyetin içeriğine ve yapısına
dişi güzelliğinin ve gizeminin götürür. Tartışma yeniden,
mükemmel bir imgeSini takip eder, kadının hadım edilmeyi işaret
gözler ve aşık olur. Bir kez onunla gerçekten yüz eden bir temsiliyet olduğu psikanalitik zemine döner,
yüze gelince, erotik dürtusü, ısrarlı sorgulamalarıyla onun tehdidini atlatmak için voyoristik ya da fetişistik
kadını çökertrnek ve itirafa zorlamak olur. Sonra, fii- duıenekleri devreye sokar. Bu etkileşimli katman·
min ikinci yarısında, gizlice seyretmeyi sevdiği im- ların hiç biri filme mahsus. değildir ama bunlar
geyle saplantı!ı ilgisini yeniden harekete geçirir. bakışın vurgusunu değiştirme olanakları sayesin-
Judy'yi Madeleine şekline sokar; onu, kendi fetişinin de,yalnızca film biçiminde mükemmel ve güzel bir
gerçek fiz.iki görünüşünün en ince ayrıntısına kadar çelişk)ye ulaşabilirler. Sinemayı tanımlayan, bakışın
uymaya zorlar. Kadının teşhirciliği, mazoşizmi onu, yeri, onu değiştirmeve ortaya koyma olanağıdır. Bu
Sco"ttie'nin aktif sadistik vayarizmine ideal bir pasif eş sinemayı, kendi voyoristik potansiyel biçimiyle strip-
yapar. Kadın kendi payının oynamak olduğunu ve tizden, tiyatrodan, şovdan vb. oldukça farklı kılan
bunu sömürerek ve yeniden sömürerek ScoUie'nin şeydir. Bir kadının bakıla-sı-lığını aydınlatmanın çok

23
GÖRSEL HAZ Ve ANLATI SiNEMASı

ötesine geçerek sinema, kadına bir temaşa olarak zaman ve uzarnda maddi olarak var olan bu iki
nasıl bakılacağının yolunu in.şa etmiştir. Zaman bakış, takıntılı biçimde erkek egosunun narotik ge-
boyutunu denetleme· (kurgu. anlatı) olarak filmle, reksinimIerine tabi kılınmıştır. Karnera, Rönesans
mekan boyutunu denetleme (uzaklıkdaki uzamı yanılsaması üreten bir duzenek; insan gözüyle
değişmeler,kurgu) olarak film arasındaki gerilimden . yarışabilen hareket akıcılığıyla öznenin algısı
yararlanarak sinemasal kodlar, bir bakış, bir dünya etrafında dolaşan bir temsil etme ideolojisi haline
ve bir nesne yar3tan, bu suretle arzunun ölçüsüne. in- gelir; kameranın kendi bakışı, izleyici vekilinin i'
dirgenen bir yanılsama uretir. Geleneksel filmlere ve
onların sagladıgı hazza karşı çıkmadan ônce, işte bu
gerçekmişgibiJikle rolunü yapabileceği, inandırıcı bir
dunya yaratmak amacıyla dışlanır. Aynı anda, izleyi-
i-Ii
sinemasal kodların ve onların biçimlendirici dışsal cinin bakışı da asıl gücünden mahrum bırakılır: dişi i·
yapılarla ilişkilerinin kırılmış olması gerekir.
imgenin fetişistik temsil edilişi, yanılsamanın li
büyüsunu bozma tehdidinde bulunur ve perdedeki
Öncelikle (sonuç olarak). geleneksel hazzın hayati erotik imge arabuluculuk olmaksızın doğrudan iz-
bir parçası olan voyoristik-skokpofilik bakışın kendi. leyiciye ulaşır ulaşmaz, fetişleştirme olgusu, hadım
si <1yrıştınlabilir. Sinemayla bağıntılı olan üç farklı edilme korkusunda olduğu gibi bunu da gizleyicidir,
bakış vardır: filme yatkın olayları kaydeden kame- bakışı dondurur, izleyiciyi sabitleştirip onun
ranınki, bitmiş ürünü seyreden izleyicininki.ve perde karşısındaki imgeden uzaklaşmasını önler.
yanılsamasındaki karakterlerin birbirlerine bakışları.
Anlatısal filmin uzlaşımlan, bunların ilk ikisini yalan- Bakışların bu karmaşık etkileşimi filme özgüdür. Ge-
lar ve üçüncüye bağımlı kılar, bunun bilinçli amacı, leneksel film uzlaşımlarının yekpare birikimine karşı
daima araya giren kameranın varlığını tasfiye etmek ilk darbe (zaten radikal filmcilerce üstleniimiştir) ka.
ve izleyicideki uzaklaştırıcı bir farkındaılgı önlemek meranın· bakışını zaman ve uzamdaki kendi madde-
olmuştur. Bu iki eksiklik olmaksızın (kaydetme selliğine; izleyicinin bakışını dialektiğe ve tutkulu bir
sürecinin maddi varlıgı, izleyicinin eleştirel okuyuşu) bağımsızlığa ulaştırmaktır. Bunun. -görünmez
kurmaca drama gerçekliği. aşikarlığı ve doğru olanı konuğun- tatmin, haz ve ayrıcalığını yıkacağına, fil.
.i
başaramaz. Yine de bu makalenin tartıştığı gibi, min voyoristik aktH/pasif mekanizmalara nasıl
anlatısal kurmaca filmin bakış yapısı kendi dayanak- bağımlı olduğunu ortaya koyacağına kuşku yoktur.
larında bir çelişkiyi içerir: hadım edilme tehdidi ola.
Imgesi surekli olarak bu amaçla çalınmış ve kul-
rak dişi imge sürekli, diegesisin tümlCığünu tehlikeye lanılmış olan kadınlar, geleneksel film biçiminin
atar ve müdahaleci, statik, tek boyutlu bir fetiş olarak çöküşüne duygusal pişmanlıktan daha başka bir şey
yanılsama dOnyasında baş gösterir. Bu yCız.den duyamazlar.o

Alfred Hitchcock - Family Plot filminin ·storybord- H1Cıstrasyonları

You might also like