You are on page 1of 97

a tabanlı sayma sistemi. [İng. numeration system to the base a ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.

a-
lı sistem.

a-lı sistem [İng. a-nary numeration system ] [Alm. ] [Fra. système numération a-
naire ] : Bir sayının a tabanına göre yazılışı: Bir r gerçel sayısı için, ci ve bm sayıları
0,1,2,3, ... , a-1 rakamlarından birisi olmak üzere, r = cnan + cn-1an-1 + ... + c1a + c0
+ b1a-1 + b2a-2 + b3a-3 + ... biçiminde a 'nın artı ve eksi güçlerinin kimi katlarından
oluşan bir seri olarak yazılması. Bu sayı cncn-1...c1c0.b1b2b3... simgesiyle gösterilir.
anlamdaşı: a tabanlı sayma sistemi. bkz. onlu sistem.

A-Modül [İng. A-module ] [Alm. A-Modul ] [Fra. A-module ] : bkz. modül.


AAA benzerlik teoremi [İng. similarity theorem ] [Alm. Ähnlichkeitssatz ] [Fra. théorème
de similitude ] : 'İki üçgenin, köşeleri arasında kurulan birebir bir eşlemede, karşılıklı
açıların ölçüleri eşit ise bu üçgenler benzerdir' önermesi.

abaküs [İng. abacus ] [Alm. Abaküs ] [Fra. ab**ue ] : Her birisine dokuzar hareketli
boncuk geçirilmiş birbirine paralel çubukları tutan bir çerçeveden oluşan hesap yapma
aygıtı. An. sayı boncuğu.

Abel grubu [İng. Abel group ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. değişmeli grup.
açı [İng. angle ] [Alm. Winkel ] [Fra. angle ] : 1- Ortak bir noktadan (köşe) çıkan iki
yarıdoğrunun oluşturduğu geometrik şekil. 2- Ortak bir noktadan çıkan iki yarıdoğrudan
birinin ötekisinin üstüne çakışması için yaptığı dönmenin niceliği. 3- Ortak bir doğrudan
geçen iki yandüzlemin oluşturduğu geometrik şekil. 4- Ortak bir doğrudan geçen iki
yarıdüzlemden birinin ötekisinin üstüne çakışması için yaptığı dönmenin niceliği.

açı koruyan dönüşüm [İng. angle-preserving map ] [Alm. winkeltreue Abbildung ] [Fra.
représentation isogonale ] : Düzlemden düzleme giden ve her bir açıyı, bu açıya eş bir
açıya dönüştüren fonksiyon.

açık aralık [İng. open interval ] [Alm. offene Intervalle ] [Fra. intervalle ouvert ] : a, b R
sayıları verildiğinde {x R:a<x<b} kümesi.
açık birim yuvar [İng. open unit ball ] [Alm. Scheibe, Flächenstück ] [Fra. disque ] :
Normlu uzayda 0 merkezli 1 yarıçaplı yuvarın iç noktalarının oluşturduğu küme.
anlamdaşı: açık birim küre, açık hiper birim küre.

açık bölge [İng. open region ] [Alm. ] [Fra. ] : Düzlemde açık ve bağlantılı olan küme.

açık daire [İng. open disk ] [Alm. offene Kreisscheibe ] [Fra. disque ouvert ] : Bir
dairenin iç noktaları kümesi: a, b gerçel iki sayı, r pozitif bir sayı olmak üzere, düzlemde
(x - a)2 + (y - b)2 < r2 eşitsizliğini sağlayan (x, y) noktalarının kümesi. v: açık disk.

açık dikdörtgen [İng. open rectangle ] [Alm. ] [Fra. ] : Dikdörtgenin iç noktalarının


oluşturduğu küme, dikdörtgenin içi.

açık disk [İng. open disc ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. açık daire.

açık dönüşüm [İng. open mapping ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: açık fonksiyon

açık fonksiyon [İng. open mapping ] [Alm. offene Abbildung ] [Fra. ] : X, Y topolojik

1
uzayları verildiğinde, X içindeki her bir açık kümenin f altındaki görüntüsü Y içinde bir
açık küme olan f : X → Y dönüşümü.

açık göze [İng. open cell ] [Alm. offene Zelle ] [Fra. ] : n boyutlu Öklit uzayında birim
açık yuvara eşyapılı olan topolojik uzay.

açık komşuluk [İng. open neighborhood ] [Alm. offene Umgebung ] [Fra. voisinage
ouvert ] : Topolojik uzaydaki bir noktanın açık küme olan bir komşuluğu.

açık kutu [İng. open box ] [Alm. ] [Fra. ] : n boyutlu Öklit uzayında, n sayıda açık
aralığın dik çarpımından oluşan altküme.

açık küme [İng. open set ] [Alm. offene Menge ] [Fra. Ensemble; ouvert ; ouvert ] : Bir
topolojik uzayda topolojiyi oluşturan kümelerden her biri.

açık küp [İng. open cube ] [Alm. offen Kubus ] [Fra. ] : n boyutlu Öklit uzayında eşit
uzunluklu n sayıda açık aralığın dik çarpımı.

açık Öklit yuvarı [İng. open Euclidean ball ] [Alm. ] [Fra. ] : n boyutlu Öklit uzayında açık
yuvar. bkz.açık yuvar.

açık önerme [İng. open sentence ] [Alm. offener Satz ] [Fra. proposition ouverte ] :
Değişkenler içeren ve bu değişkenlere farklı değerler verildiğinde farklı önermeler
oluşturan ifade.

açık örtü [İng. open cover ] [Alm. offene Uberdeckung ] [Fra. recouvrement ouvert ] :
Topolojik uzaydaki bir A kümesi için, bileşimleri A 'yı kapsayan açık kümeler ailesi.

açık soru [İng. open question ] [Alm. ] [Fra. ] : Cevabı bilinmeyen soru.

açık yuvar [İng. open ball ] [Alm. offene Kugel ] [Fra. boule ouverte ] : (X,p) metrik
uzayında a bir nokta, e pozitif bir sayı olmak üzere {x : p(x,a) < e} altkümesi.
açıkorur dönüşüm [İng. conformal mapping; isogonal transformation ] [Alm. konforme
Abbildung; winkeltreue Transformation ] [Fra. représentation conforme ] : Açıları
değiştirmeyen dönüşüm : öteleme, dönme,simetrik, benzerlik, inversiyon dönüşümleri
veya bunların kimilerinin bileşkesi.

açılım [İng. expansion ] [Alm. Entwicklung; Entwickelung ] [Fra. expansion ] : 1 - Bir


öğeyi kimi özellikleri daha iyi bilinen öğelerin bir toplamı olarak belirleme. 2 - Bu iş için
elde edilen toplam. Örn. onlu açılım, seri açılımı.

açılımın katsayıları [İng. coefficient of expansion ] [Alm. Entwicklungskoeffizient ] [Fra.


coefficient de dévelopement ] : Bir açılımda terimlerin çarpanları. Örn. Fourier katsayıları,
Taylor katsayıları.

açınım [İng. development ] [Alm. Abwicklung; Entwickelung ] [Fra. développement ] :


Bir yüzeyin bir düzlem üzerine serilmesi.

açının derece ölçüsü [İng. degree measure of an angle ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir açının köşesi
merkez alınarak çizilen bir çemberin çevresi 360 eşit parçaya bölündüğünde, açının içinde

2
kalan yay parçasının bölüntü sayısı.

açının grad ölçüsü [İng. grade measure of an angle ] [Alm. Gradmaß eines Winkels ]
[Fra. ] : Bir açının köşesi merkez alınarak çizilen bir çemberin çevresi 400 eşit parçaya
bölündüğünde, açının içinde kalan yay parçasının bölüntü sayısı.

açının içi [İng. interior of an angle ] [Alm. Winkelinneres ] [Fra. interior d'un angle ] : Bir
AOB açısında, OA 'nın belirttiği B 'yi içeren yarıdüzlemle OB 'nin belirttiği A 'yı içeren yarı
düzlemin arakesiti.

açının radyan ölçüsü [İng. radian measure of an angle ] [Alm. Bogenmaß eines Winkels ]
[Fra. measure d'angle en radians ] : Bir açının köşesi merkez alınarak bir çember
çizildiğinde, açının içinde kalan yayın yarıçap cinsinden uzunluğu.

açınır yüzey [İng. developable surface ] [Alm. abwickelbare Fläche; Torse ] [Fra. surface
développable ] : Genleşmeden ve büzülmeden bir düzlem üzerine, yayılabilen yüzey.

açıortay [İng. bisector; bisectrix ] [Alm. Winkelhalbierende; Winkelsymmetrale; Bisektrix


] [Fra. bissectrice ] : Bir açının köşesinden geçen ve kollara eşit uzaklıkta kalarak açıyı
eşit iki açıya bölen yarıdoğru.

açıortay düzlemi [İng. bisecting plane ] [Alm. Halbierungsebene ] [Fra. plan


bissecteur ] : Kesişen iki düzleme eşit uzaklıkta bulunan noktaların oluşturduğu düzlem.

açıölçer [İng. protractor ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. iletki.

adım fonksiyonu [İng. step function; ladder function ] [Alm. Treppenfunktion;


Stufenfunktion ] [Fra. fonction en escalier ; fonction en gradins ] : Yalnızca sonlu sayıda
değişik değerler alabilen fonksiyon.

adi diferensiyel denklem [İng. ordinary differential equation ] [Alm. gewöhnliche


Differentialgleichung ] [Fra. équation différentielle ordinaire ] : Bir veya daha çok bağımlı
değişkenin bir tek bağımsız değişkene göre türev(ler)ini içeren diferensiyel denklem.
anlamdaşı: yalın diferensiyel denklem.

adjoint matris [İng. adjoint matrix; adjugate ] [Alm. adjungierte Matrix ] [Fra. matrice
adjointe ] : Bir A = (aij)nxn matrisi için her bir aij öğesi yerine eşçarpanı konularak
kurulan matrisin devriği. Simgesi : A*.

afin fonksiyon [İng. affine function; affine mapping ] [Alm. affine Abbildung ] [Fra.
transformation affine ] : İki vektör uzayı arasında, bir doğrusal dönüşüm ile bir
ötelemenin bileşkesi olan fonksiyon.

afin geometri [İng. affine geometry ] [Alm. affine Geometrie ] [Fra. géométrie affine ] :
Afin dönüşümler grubu altında korunan özelikleri inceleyen geometri.

afin grup [İng. affine group ] [Alm. affine Gruppe ] [Fra. groupe affine ] : Afin
dönüşümlerin oluşturduğu grup.

afin hiperdüzlem [İng. affine hyperplane ] [Alm. affine Hyperebene ] [Fra. hyperplan

3
affine ] : Afin uzayda eşboyutu 1 olan eşküme.

afin uzay [İng. affine space ] [Alm. affiner Raum ] [Fra. espace affine ] : Başnoktası
(sıfır) yokedilen bir vektör uzayında iki noktanın farkı bir vektör ve bir nokta ile bir
vektörün toplamı bir nokta olacak biçimde tanımlanan işlemlerle donatılan matematiksel
yapı. Formal tanımı şudur: Bir S kümesi, bir V vektör uzayı ve aşağıdaki koşulları
sağlayan bir f: S x S → V , f(a,b) = a-b dönüşümünden oluşan (S,V,f) yapısı: 1- Her b S
için f(a,b) = a-b dönüşümü birebirdir; 2- Her a,b,c S için (a-b) + (b-c) = a-c dir.
ağ [İng. net; network ; reticle ] [Alm. Netz ] [Fra. suite généralisée ] : 1- Yönlü bir
kümeden başka bir kümeye tanımlı olan fonksiyon. 2- Böyle bir fonksiyonun görüntüsü.

ağaç [İng. tree ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir çizge veya yapılandırılmış küme olarak
düşünülebilen matematiksel yapı.

ağırlık fonksiyonu [İng. **ight function ] [Alm. Gewichtsfunktion ] [Fra. fonction de poids
] : Bir (a,b) aralığında, negatif olmayan, integrallenebilen ve integrali pozitif olan
fonksiyon.
ağırlık merkezi [İng. barycentre ] [Alm. Sch**rpunkt ] [Fra. Barycentre; centre de
gravité ] : Bir Öklit uzayında eşit kütleli ve konum vektörleri doğrusal bağımsız olan,
sonlu sayıda noktadan oluşan bir sistemin kütle merkezi.
ağırlıklı aritmetik ortalama [İng. **ighted arithmetic mean ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ağırlıklı
ortalama.

ağırlıklı ortalama [İng. **ighted mean ] [Alm. gewogenes Mittel ] [Fra. moyenne
poudérée ] : (pi) , (i = 1,2,...,n) pozitif sayılardan oluşan sonlu bir dizi, (xi) , (i =
1,2,...,n) ise gerçel sayılardan oluşan sonlu bir dizi olmak üzere, [p1x1 + p2x2 + ... +
pnxn) ] / [p1 + p2 + ... + pn ] sayısı. anlamdaşı: ağırlıklı aritmetik ortalama.

aile [İng. family ] [Alm. Familie ] [Fra. famille ] : Ortak özellikleri olan matematiksel
nesneler kümesi. örn. yüzeyler ailesi, operatörler ailesi. anlamdaşı: takım.

akış diyagramı [İng. flowchart ] [Alm. Flussdiagramm ] [Fra. ] : Bilgisayar izlencelerinde,


yapılacak işleri ve sıralarını oklar ve geometrik şekillerle gösteren çizenek.

aksiyom [İng. axiom ] [Alm. Axiom ] [Fra. axiome ] : anlamdaşı: belit.


aksiyomatik metot [İng. axiomatic method ] [Alm. axiomatische Methode ] [Fra.
methode axiomatique ] : bkz. belitsel yöntem.

alan I [İng. domain ] [Alm. Bereich; Gebiet ] [Fra. domaine ] : Bir topolojik uzayda açık
ve bağlantılı olan altküme.

alan II [İng. area ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. yüzölçümü.


alan koruyan dönüşüm [İng. area preserving transformation ] [Alm. flächentreue
Abbildung ] [Fra. application conservant les aires ] : Tanım uzayındaki her bölgeyi, alanı
bu bölgenin alanına eşit olan bir bölgeye dönüştüren dönüşüm.

alanölçer [İng. planimeter ] [Alm. Planimeter ] [Fra. planimetre ] : Düzlemsel alanları


ölçmeye yarayan aygıtlardan biri.

alanölçü [İng. planimetry ] [Alm. Planimetrie ] [Fra. planimétrie ] : Düzlemsel yüzeylerin

4
ölçüsü. anlamdaşı: yüzölçü.

alef sıfır [İng. aleph-null; aleph zero ] [Alm. Aleph Null; Alef-Null ] [Fra. aleph-null; aleph
zéro ] : Doğal sayılar kümesinin nicelik sayısı.

algoritma [İng. algorithm ] [Alm. Algorithmus ] [Fra. algorithme ] : Kimi sorunların


çözümünde izlenen sonlu sayıda ardışık usavurma veya işlemler dizisi.

almaşık [İng. alternate ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: alterne.

almaşık grup [İng. alternating group ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: alterne grup.

almaşık seri [İng. alternating series ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: alterne seri.
alt üçgensel matris [İng. lo**r triangular matrix ] [Alm. untere Halbmatrix, untere
Dreieckmatrix ] [Fra. matrice triangulärere inférieure Ing. lo**r triangular matris ] :
Köşegen ve üstündeki tüm elemanları sıfır olan karesel matris.

alt yarıdüzlem [İng. lo**r half plane ] [Alm. ] [Fra. ] : 1- R2 uzayı için, y pozitif olmamak
üzere bütün (x,y) noktaları. 2- C karmaşık düzleminde, y pozitif olmamak üzere bütün z
= x + iy noktaları. bkz. yarıdüzlem.

altdamga [İng. suffix ] [Alm. unterer Index ] [Fra. suffixe ] : Bir terimin veya öğenin sağ
altına vurulan damga. örn. a i deki i damgası. anlamdaşı: alttakı.

altdizi [İng. subsequence ] [Alm. Teilfolge, Teilsequenz ] [Fra. sous-suite ] : Verilen bir
(xi) , n N , dizisi için, k1 < k2 < ... < kn < ... olmak üzere, (xkn) dizisi.

altdizisel limit [İng. subsequential limit ] [Alm. ] [Fra. limite sous-séquentielle ] : Bir
dizinin yakınsak olan bir altdizisinin limiti.

altdoğrusal fonksiyon [İng. sublinear function ] [Alm. ] [Fra. fonction sous-linéaire ] :


Gerçel doğrusal E uzayının her x,y öğesi ve her a sayısı için, p(a, x) = |a| p(x) , p (x + y)
≤ p (x) + p (y) koşullarını gerçekleyen negatif olmayan p : E → R fonksiyonu.

alterne grup [İng. alternating group ] [Alm. alternierende Gruppe ] [Fra. ] : Çift
permutasyonların oluşturduğu grup.

alterne seri [İng. alternating series ] [Alm. alternierende Reihe ] [Fra. série alternée ] :
Ardışık terimleri ters işaretli olan seri.

altgrup [İng. subgroup ] [Alm. Untergruppe ] [Fra. sous-groupe ] : Bir grubun aynı
işlemlere göre grup olan alt kümesi.

althalka [İng. subring ] [Alm. Unterring; Teilring ] [Fra. sous-anneau ] : Bir halkanın aynı
işlemlere göre halka olan alt kümesi.

altıgen [İng. hexagon ] [Alm. Sechseck; Hexagon ] [Fra. hexagone ] : Altı kenarı olan
çokgen.

altın kesit [İng. golden ratio ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. altın oran.

5
altın oran [İng. golden ratio, golden mean; mean section ] [Alm. goldenes Verhältnis ]
[Fra. ration d'or, proportion divine ] : |AB| doğru parçası üzerinde seçilen bir C noktası
için |AB| / |AC| = |AC| / |CB| eşitliğini sağlayan oran.

altıyüzlü [İng. Hexahedron; hexahedrons; hexahedra ] [Alm. Hexaeder; Sechsfläch;


Sechsflächner ] [Fra. hexaèdre ] : Altı yüzü olan çokyüzlü. örn. küp.

altküme [İng. subset ] [Alm. Teilmenge ] [Fra. sous-ensemble ] : A kümesine ait her öğe
B kümesine de aitse, A kümesi B nin alt kümesi, B kümesi de A nın üst kümesidir.

altlimit [İng. lo**r limit ] [Alm. unterer Limes ] [Fra. limite inférieure ] : Bir dizinin alt
dizilerinin limitlerinin en küçüğü.

altmodül [İng. submodule ] [Alm. Untermodul ] [Fra. sous-module ] : Bir modülün aynı
işlemlerle modül olan altkümesi.

altörgü [İng. sublattice ] [Alm. Untergitter ] [Fra. sous-treillis ] : Bir örgünün, aynı
bağıntılara göre kendisi de örgü olan altkümesi.

altsınır [İng. lo**r bound ] [Alm. untere Schranke; Minorante ] [Fra. borne inférieure ] :
E kısmi sıralı kümesinin A altkümesine ait hiç bir öğeden büyük olmayan ve E ye ait olan
bir b öğesi.

alttakı [İng. subscript ] [Alm. unterer Index ] [Fra. souscrit ] : Bir imlecin sol veya sağ
altına, ötekilerden ayırt etmek için veya işlevsel bir özellik taşıdığını belirtmek için
konulan damga.

alttakım [İng. subfamily ] [Alm. Teilklasse ] [Fra. sous-famille ] : Bir takımın altkümesi
olan takım.

alttan sınırlı [İng. bounded below ] [Alm. von unten beschränkt ] [Fra. bornée
inférieurement ] : En az bir altsınıra sahip olma özelliği.
alttan sınırlı fonksiyon [İng. function bounded below ] [Alm. ] [Fra. fonction limitée en
bas ] : f (X) görüntüsü R içinde alttan sınırlı olan f : X → R fonksiyonu.

alttan sınırlı küme [İng. set bounded below ] [Alm. Menge von unten beschränkt ] [Fra.
ensemble minoré ] : Bir kısmi sıralı kümede bir altsınır varlayan altküme.

alttoplam [İng. lo**r sum ] [Alm. Untersumme ] [Fra. ] : [a,b] aralığında tanımlanan f
sınırlı gerçel fonksiyonu verildiğinde, [a,b] nin B ile gösterilen bir a = x0 ≤ x1 ≤ ... ≤ xn
= b bölüntüsü için, mi = inf {f(x) : xi-1 ≤ x ≤ xi} ve Δxi = (xi - xi-1) olmak üzereΣ mi
Δxi , (i = 1,2,...,n) toplamı.

alttoplamsal fonksiyon [İng. subadditive function ] [Alm. subadditive Funktion ] [Fra.


fonction sous-additive ] : Her x, y için f (x + y) ≤ f (x) + f (y) koşulunu sağlayan f
fonksiyonu. anlamdaşı: alttoplamsal dönüşüm.

altuzay [İng. subspace ] [Alm. Unterraum ] [Fra. sous-espace ] : Bir uzay üzerindeki
matematiksel yapıyı kendisi için de varlayan altkümesi. örn. doğrusal altuzay.

6
altvektör uzayı [İng. vector subspace ] [Alm. Untervektorraum ] [Fra. Sous-espace
vectoriel ] : Bir vektör uzayının, aynı işlemlere göre vektör uzayı olan bir alt kümesi.
anlamdaşı: alt doğrusal uzay.

analitik [İng. analytic ] [Alm. analytisch ] [Fra. analytique ] : Analiz ile ilgili, analiz yapan
yöntem. anlamdaşı: çözümsel.

analitik devam [İng. analytic continuation ] [Alm. analytische Fortsetzung ] [Fra.


continuité analytique ] : 1- Bir analitik fonksiyonun tanım bölgesinin genişletilmesi. 2-
Tanım bölgesi genişletilmiş analitik fonksiyon. anlamdaşı: çözümsel uzanım.

analitik eğri [İng. analytic curve ] [Alm. analytische Kurve ] [Fra. courbe analytique ] :
anlamdaşı: çözümsel eğri.

analitik fonksiyon [İng. analytic function ] [Alm. analytische Funktion ] [Fra. ] : 1-


Türetilebilir karmaşık fonksiyon, anlamdaşı: türeyen fonksiyon, düzenli fonksiyon. 2- Bir
açık kümenin her bir noktasında kuvvet serisine açılabilen gerçek veya karmaşık
fonksiyon. anlamdaşı: çözümsel fonksiyon.

analitik fonksiyonel [İng. analytic functional ] [Alm. analytisches Funktional ] [Fra.


fonctionnel analitique ] : Karmaşık n-değişkenli tam fonksiyonlar uzayında tanımlanmış
doğrusal sürekli fonksiyonel.

analitik geometri [İng. analytic geometry; analytical geometry ] [Alm. analytische


Geometrie ] [Fra. géométrie analytique ] : Bir koordinat sistemi ve cebirsel yöntemler
yardımıyla geometrik şekilleri ve eğrileri inceleyen geometri dalı.

analitik manifold [İng. analytic manifold ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. Çözümsel katmanlı uzay.

analiz [İng. analysis ] [Alm. Analysis; Analyse ] [Fra. analyse ] : Limit ve yakınsama
olgularını dört işleme katarak fonksiyon, türev, integral, dizi ve serileri inceleyen
matematik dalı. anlamdaşı: çözümleme.

anlamlı rakam [İng. significant digit ] [Alm. bedeutsame Ziffer ] [Fra. chiffre
significatif ] : 1- Tersüstelin (logaritma) onlu parçasında, solda sıfır olmayan ilk
rakamdan başlayarak sağda sıfır olmayan rakama dek olanların her biri. 2- İşlemde
istenen duyarlığa göre onlu parçada gözetilecek rakam.

antisimetrik bağıntı [İng. antisymmetric relation ] [Alm. antisymmetrische Relation ]


[Fra. relation antisymmetrique ] : X kümesi üzerinde, her a,b için aşağıdaki koşulu
sağlayan ikili R bağıntısı: aRb ve bRa ise a = b olur (antisimetriklik). anlamdaşı: ters
simetrik bağıntı.

antisimetrik fonksiyon [İng. antisymmetric function ] [Alm. schiefsymmetrische


Funktion ] [Fra. function antisymètrique ] : Herhangi iki değişkenin yerleri değiştiğinde,
işareti değişen çok değişkenli fonksiyon.

apaçık çözüm [İng. trivial solution ] [Alm. triviale Lösung ] [Fra. solution triviale, solution
banale ] : Tüm bilinmeyenleri için sıfır değerini alan özel çözüm.

7
apsis [İng. abscissa ] [Alm. Abszisse ] [Fra. abscisse ] : Bir P noktasının düzlemdeki (x,y)
koordinatları veya uzaydaki (x,y,z) koordinatları için x sayısı.

arakesit [İng. intersection ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kesişim.


aralarında asal polinomlar [İng. relatively prime polynomials ] [Alm. relativ prime
Polynome ] [Fra. polinomes premiers entre eux ] : En büyük ortak bölenleri sıfırıncı
dereceden bir polinomu olan polinomlar, göreceli asal polinomlar.

aralarında asal sayılar [İng. relatively prime numbers ] [Alm. relativ prime Zahlen ] [Fra.
nombres premiers entre eux ] : En büyük ortak bölenleri 1 olan doğal sayılar. anlamdaşı:
göreli asal sayılar.

aralık [İng. interval ] [Alm. Intervall ] [Fra. intervalle ] : Gerçel eksen üzerindeki
dışbükey küme. ay. baz. açık aralık, kapalı aralık, yarıaçık aralık.

arap rakamları [İng. arabic numerals ] [Alm. arabische Ziffer ] [Fra. nombre arabique ] :
10-lu sayma sisteminde sayıları göstermek için kullanılan 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 rakamları.
arc [İng. arc ] [Alm. Bogen ] [Fra. arc ] : anlamdaşı: yay. Trigonometrik ve hiperbolik
fonksiyonların ters fonksiyonlarını göstermek için kullanılan bir önek. örn. arcsin(x),
arccos(x).

arccos fonksiyonu [İng. arccosine function ] [Alm. Arkuskosinus ] [Fra. arc cosinus ] :
Kosinüs (cos) fonksiyonunun tersi, ters kosinüs fonksiyonu. Simgesi: arccos.

arccot fonksiyonu [İng. arccotangent function ] [Alm. Arkuskotangens ] [Fra. arc


cotangente ] : Kotanjant (cotan) fonksiyonunun tersi, ters kotanjant fonksiyonu Simgesi:
arccotan, arccot.

arccsc fonksiyonu [İng. arc cosecant; inverse cosecant; anticosecant ] [Alm.


Arkuskosekans ] [Fra. arc cosécante ] : 1- cosec (cosecant) fonksiyonunun tersi. 2-
Arcosecant'ı verilen bir sayıya eşit olan yay veya açı.

arcsec fonksiyonu [İng. arcsecant function ] [Alm. Arkussekans ] [Fra. arc sécante ] :
Sekant (sec) fonksiyonunun tersi, ters sekant fonksiyonu. Simgesi: arcsec.

arcsin fonksiyonu [İng. arcsinefunction ] [Alm. Arkussinus ] [Fra. arc sinus ] : Sinüs (sin)
fonksiyonunun tersi, ters sinüs fonksiyonu. Simgesi: arcsin.

arctan fonksiyonu [İng. arc tangent; inverse tangent; antitangent ] [Alm. Arkustangens ]
[Fra. arc-tangens ] : 1- tanjant fonksiyonunun tersi. arctan . 2- Tanjantı verilen bir
sayıya eşit olan yay veya açı. Simgesi : tan-1x, arctan x.

ardıl [İng. successor ] [Alm. Nachfolger ] [Fra. successeur ] : 1- Bir n tamsayısı için n +
1 sayısı. 2- Bir K kümesi için, K U {K} kümesi. 3- Bir sıralamada, verilen bir öğeden
sonra gelen bir öğe. kar. öncül.

arg I [İng. arg ] [Alm. arg ] [Fra. arg ] : Karmaşık sayıların genliğini (argumetini)
gösteren simge.

8
arg II [İng. ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir ters hiperbolik fonksiyonu göstermek için, hiperbolik
fonksiyon adının önüne konulan önek. örn. argsinh (x).

argcosh fonksiyonu [İng. inverse hyperbolic cosine ] [Alm. Areacosınus hiperbolicus ]


[Fra. argument cosinus hypirboltque ] : Ters hiperbolik kosinüs: argcosh x = cosh -1 x .

argcoth fonksiyonu [İng. inverse hyperbolic cotangent ] [Alm. Aracotangens hyperbolicus


] [Fra. argument cotangente hyperbolique ] : Ters hiperbolik kotanjant: argcoth x = coth
-1 x .

argcsch fonksiyonu [İng. inverse hyperbolic cosecant ] [Alm. ] [Fra. ] : Ters hiperbolik
kosekant: argcsch x = csch -1 x .

argsech fonksiyonu [İng. inverse hyperbolic secant ] [Alm. ] [Fra. ] : Ters hiperbolik
sekant: argsech x = sech -1 x .

argsinh fonksiyonu [İng. inverse hyperbolic sine ] [Alm. Areasinvs hyperbolicus ] [Fra.
argument sinus hiperbolique ] : Ters hiperbolik sinüs: argsinh x = sinh -1 x .

argtanh fonksiyonu [İng. inverse hyperbolic tangent ] [Alm. Areatangens hyperbolicus ]


[Fra. argument tangente hyperbolique ] : Ters hiperbolik sinüs: argsinh x = sinh -1 x .

argument [İng. argument ] [Alm. ] [Fra. ] : Kanıt. Genlik. Bağımsız değişken.

arı matematik [İng. pure mathematics ] [Alm. reine Mathematik ] [Fra. mathématique
pure ] : bkz. soyut matematik.

aritmetiğin temel işlemleri [İng. fundamental operations of arithmetic ] [Alm.


Fundamenteloparationen der Arithmetik ] [Fra. opérationes fondamentales
d'arithmétique ] : Toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemleri.

aritmetiğin temel teoremi [İng. fundamental theorem of arithmetics ] [Alm.


Fundamentalsatz der Arithmetik ] [Fra. théorème fondamental de l'arithmétique ] : 1 den
büyük her tamsayının asal sayıların bir çarpımına eşit olduğunu belirten teorem.

aritmetik [İng. arithmetic ] [Alm. Aritmetik ] [Fra. arithmétique ] : 1- Tamsayılar kümesi


üzerinde toplama, çıkarma, çarpma, bölme, üst alma, kok alma işlemleriyle yapılan
işlemler bütünü. 2- Gerçel sayılar kümesi üzerinde sayıbilgisel işlemlerle yapılan işlence.
3- Sayıbilgisi kitabı.

aritmetik dizi [İng. arithmetic sequence ] [Alm. arithmetische Folge ] [Fra. suite
arithmétique ] : Her bir terimi bir önceki terime sabit bir sayı eklenerek elde edilen dizi.
anlamdaşı: aritmetik dizi.

aritmetik ortalama [İng. aritmetic mean ] [Alm. aritmetisches Mittel ] [Fra. moyenne
arithmétique ] : n tane gerçel sayı için, bu sayıların toplamının n sayısına bölümü.

aritmetik seri [İng. arithmetic series ] [Alm. aritmetische Reihe ] [Fra. serie arithmetique
] : Bir aritmetik dizinin terimlerinden oluşan seri. anlamdaşı: aritmetik seri.

9
Arşimet beliti [İng. Archimedean axiom ] [Alm. archimedisches Axiom ] [Fra. axiom
d'Archimède ] : Seçkisiz a, b doğal sayıları verildiğinde a < nb eşitsizliği sağlanacak
biçimde bir n doğal sayısının varlığını koyan belit. anlamdaşı: Arşimet özelliği.

artan dizi [İng. İncreasing sequence ] [Alm. zunehmende Folge ] [Fra. suite
agrandissante ] : Her i < j için xi < xj koşulunu sağlayan (xi) gerçel sayılar dizisi.

artan fonksiyon [İng. strictly increasing function ] [Alm. zunehmende Function ] [Fra.
fonction agrandissante ] : Tanım kümesindeki her a,b için, a < b olduğunda f(a) < f(b)
bağıntısını sağlayan f fonksiyonu. anlamdaşı: kesin artan fonksiyon, monoton kesin artan
fonksiyon.

artan zincir [İng. ascending chain ] [Alm. aufsteigende Kette ] [Fra. chaîne
ascendante ] : Bir kısmi sıralı kümede a1 ≤ a2 ≤ ... an ≤ ... koşulunu sağlayan (an )
dizisi.

artan zincir koşulu [İng. ascending chain condition ] [Alm. ] [Fra. condition de la chaine
ascendante ] : Bir kısmi sıralı kümedeki artan her zincirin sonlu olması koşulu.

artı I [İng. positive ] [Alm. Positiv ] [Fra. positif ] : Sıfırdan büyük olan, pozitif.

artı II [İng. plus ] [Alm. Plus ] [Fra. plus ] : 1- Toplama işlemi. 2- Toplama işleminin (+)
simgesi. 3- Eksi karşıtı. 4- Sıfırdan büyük nicelik.

artı sonsuz [İng. plus infinite, pozitively infinite ] [Alm. plus Undendlich ] [Fra. plus
infini ] : Her sonlu sayıdan daha büyük kalan özlek nesne. Simgesi : + ∞.

artım [İng. increment ] [Alm. Zunahme ] [Fra. incrément ] : f gerçel fonksiyonunun


tanım kümesindeki bir x sayısı için, h > 0 olmak üzere f(x + h) - f (x) sayısı, artı değişim.

artmaz fonksiyon [İng. non-increasing function ] [Alm. ] [Fra. fonction


nonagrandissante ] : Tanım bölgesindeki her x,y için, x < y olduğunda f (x) ≥ f (y)
koşulunu sağlayan f fonksiyonu, artmayan fonksiyon.

asal cisim [İng. prime field ] [Alm. Primkörper ] [Fra. ] : Ast altcismi var olmayan cisim.

asal eksen [İng. transverse axis; principal axis ] [Alm. Hauptachse ] [Fra. axe focal ] :
Hiperbolün ve elipsin odaklarından geçen doğru. Bu doğrunun tepeler arasında kalan
parçası. Bu doğru parçasının uzunluğu.

asal ideal [İng. prime ideal ] [Alm. Primideal ] [Fra. ] : A halkasının, her a,b öğesi için,
a.b çarpımı I ya ait olduğunda ya a nın veya b nin I ya ait olmasını gerektiren I ideali.

asal sayı [İng. prime number ] [Alm. Primzahl; einfache Zahl ] [Fra. nombre premier;
nombre primaire ] : Kendisinden ve 1den başka böleni olmayan 1 'den büyük tamsayı.
örn. 2, 3, 5.
asimetrik bağıntı [İng. asymmetric relation ] [Alm. asymmetrische Relation ] [Fra.
relation asymétrique ] : X kümesi üzerinde, her a,b için aşağıdaki koşulu sağlayan ikili R
bağıntısı: aRb ise bRa olamaz (asimetriklik).

10
asimtot [İng. asymptote, asymptotic ] [Alm. Asymptote, asymptotisch ] [Fra. asymptote,
asymptotique ] : Bir eğriye sonsuzda teğet olan başka bir eğri.

asli eğri [İng. ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. eğrilik çizgisi.

asli normal [İng. ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: esas normal.

astideal [İng. proper ideal ] [Alm. ] [Fra. ideal propre ] : Bir halkanın kendisine eşit
olmayan alt ideali.

astküme [İng. proper subset ] [Alm. echte Untermenge; echte Teilmenge ] [Fra. ] : bir
kümenin kendisine eşit olmayan alt kümesi. anlamdaşı: has altküme.

aşikar çözüm [İng. trivial solution ] [Alm. triviale Lösung ] [Fra. solution trivialle ] : Sıfır
çözüm, apaçık çözüm.

aşkın fonksiyon [İng. transcendantal function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. transandant


fonksiyon.

aşkın genişleme [İng. transcendantal extention ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. transandant


genişleme.

aşkın öğe [İng. transcendantal element ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. transandant öğe.

aşkın sayı [İng. transcendantal number ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. transandant sayı.
ayak [İng. foot ] [Alm. Fusspunkt ] [Fra. pied ] : Bir doğrunun bir düzlemle veya öteki bir
doğruyla kesiştiği nokta.

ayırtık cisim [İng. discrete field ] [Alm. diskreter Körper ] [Fra. corps discret ] : Ayırtık
topoloji ile donatılmış cisim.

ayırtık grup [İng. discrete group ] [Alm. diskrete Gruppe ] [Fra. groupe discret ] : Ayırtık
topolojiyle donatılmış grup.

ayırtık olmayan topoloji [İng. indiscrete topology ] [Alm. ] [Fra. topologie indiscrête ] :
Bir X kümesi üzerindeki {Ø, X } topolojisi.

ayırtık topoloji [İng. discrete topology ] [Alm. diskrete Topologie ] [Fra. topologie
discrète ] : Bir X kümesi için, X in tüm altkümelerinden oluşan topoloji. anlamdaşı:
ayırtık topolojik yapı, apaçık topoloji.

aykırı cisim [İng. skew field ] [Alm. Schiefkörper; nichtkommutativer Körper ] [Fra. corps
noncommutatif ] : Değişmeli olmayan bölme halkası.

aykırı doğrular [İng. skew lines ] [Alm. windschiefe Gemden ] [Fra. droites gauches ] :
Aynı düzlemde olmayan doğrular.

aykırı Hermitsel matris [İng. skew Hermİtian matrix ] [Alm. schief-hermitesche Matrix ]
[Fra. ] : Karmaşık eşleniğinin devriği, kendisinin eksi işaretlisine eşit olan karmaşık kare

11
matris.

aykırı simetrik matris [İng. skew-symmetric matrix ] [Alm. schiefsymmetrische Matrix ]


[Fra. matrice gauche-symétrique ] : A = - Ad eşitliğini gerçekleyen A karmaşık kare
matrisi.

ayrık çevrimler [İng. disjoint cycles ] [Alm. elementfremde Zyklen ] [Fra. cycles
disjoints ] : Ortak öğesi bulunmayan çevrimler.

ayrık kümeler [İng. disjoint sets ] [Alm. elementfremde Mengen; disjunkte Mengen ]
[Fra. ensembles disjoints ] : Kesişimi boş kümeye eşit olan kümeler ailesi.

ayrılabilir polinom [İng. separable polynomial ] [Alm. separables Polynom ] [Fra.


polynôme separable ] : Çokkatlı kökleri var olmayan polinom.

ayrılabilir uzay [İng. separable space ] [Alm. ] [Fra. espace separable ] : Sayılabilir bir
yoğun altkümesi varolan topolojik uzay.

ayrılmış uzay [İng. separated space ] [Alm. separierter Raum ] [Fra. espace séparé ] :
bkz. Hausdorff uzayı.

ayrışım [İng. decomposition ] [Alm. Zerlegung ] [Fra. décomposition ] : bkz. küme


ayrışımı.

ayrıt [İng. edge ] [Alm. Kante ] [Fra. arête ] : 1- Bir katı cismin düzlemsel iki yüzünün
arakesit doğrusu. 2- Bir çizgede köşeleri veya boğum noktalarını birleştiren doğru
parçası. 3- Bir geometrik şeklin kenarının bir parçası olan doğru parçası.

azalan fonksiyon [İng. decreasing function ] [Alm. abnehmende Funktion ] [Fra. fonction
diminuante ] : Tanım kümesindeki her a,b için, a < b olduğunda f(a) > f(b) bağıntısını
sağlayan f fonksiyonu. anlamdaşı: kesin azalan fonksiyon, monoton kesin azalan
fonksiyon.

azalan zincir [İng. descending chain ] [Alm. absteigende Kette ] [Fra. chaine
descendante ] : Bir kısmi sıralı kümede a 1≥ a2≥ ... ≥ an ≥ ... koşulunu sağlayan (a n) ,
n N , zinciri.

azalım [İng. decrement ] [Alm. Verminderung; Abnahme; Dekrement ] [Fra. decrement ]


: f gerçek işlevinin tanım kümesindeki bir x sayısı için, h > 0 olmak üzere f (x) - f(x-h)
sayısı.

azalmayan fonksiyon [İng. non-decreasing function ] [Alm. nichtfallende Funktion ] [Fra.


fonction nondiminuante ] : x < y olduğunda f (x) ≤ f (y) olan f fonksiyonu. anlamdaşı:
azalmayan fonksiyon.

bağdaşmaz denklemler [İng. incompatible equations ] [Alm. unverträgliche


Gleichungen ] [Fra. équations incompatibles ] : Bir tutarsız denklemler sistemindeki
denklemler.
bağdaşmazlık [İng. incompatibility ] [Alm. Unverträglichkeit; Unvereinbarkeit;
Widersprüchlichkeit ] [Fra. incompatibilité ] : Bağdaşmaz olma durumu. Tutarsızlık.

12
bağımlı değişken [İng. bound variable, dependent variable ] [Alm. gebundene Variable ]
[Fra. variable liée ] : Bir f fonksiyonu için, x bağımsız değişkenine bağlı olan y = f (x)
değişkeni.
bağımlı vektör [İng. bound vector ] [Alm. gebundener Vektor ] [Fra. vecteur lié ] :
Başlangıç noktası sabit olan vektör.
bağımsız değişken [İng. independent variable ] [Alm. unabhängige Veränderliche ] [Fra.
variable indépendante ] : Bir fonksiyon için, tanım kümesini taradığı var sayılan ve belirli
bir imle gösterilen öğe. örn. y=f(x) bağıntısında x değişkeni y ye göre bağımsız, y
değişkeni ise x 'e bağımlıdır. anlamdaşı: serbest değişken.
bağımsız olaylar [İng. independent events ] [Alm. unabhängige Ereignisse ] [Fra.
événements indépendants ] : İkisinden birisinin oluşu veya olmayışı ötekinin oluş
olasılığını değiştirmeyen iki olay.
bağıntı [İng. relation ] [Alm. Beziehung. Relation ] [Fra. relation ] : Bir Ç E x F çizgesi
için (E, F, Ç) sıralı üçlüsü.
bağlaç [İng. connective ] [Alm. Junktor; Verbindung; Verknüpfung ] [Fra. Connecteur;
opérateur proposttionnel ] : Önermeleri birbirlerine bağlayan "veya, ve, ise, ancak ve
ancak, değil" sözcüklerinden her biri.
bağlantılı uzay [İng. connected space ] [Alm. zusammenhängender Raum ] [Fra. espace
connexe ] : Boş olmayan açık ve birbirlerinden ayrık iki altkümenin bileşimine eşit
olmayan topolojik uzay.
bağlantısız uzay [İng. disconnected space ] [Alm. unzusammenhangender Raum ] [Fra. ]
: Bağlantılı olmayan topolojik uzay.
basaklı biçim [İng. echolon form ] [Alm. ] [Fra. forme echelonnée ] : Bir matrisin, satır
işlemleri ile dönüştürüldüğü, şu dört koşulu sağlayan biçimi: 1. Sıfır satırlar en aşağıda
bulunur. 2. Sıfır olmayan her satırın sıfırdan farklı ilk girdisi 1 dir. 3. Sıfırdan farklı bir
satırın sıfır olmayan ilk girdisini içeren bir sütunun diğer bütün girdileri sıfırdır. 4. Birinci
satırdan itibaren her satırın sıfırdan farklı ilk girdisi, kendisinden önceki satırın sıfırdan
farklı ilk girdisinin sağındadır. anlamdaşı: Eşolon form.
basamaklı sayma sistemi [İng. positional principle; positional system; place -value
system ] [Alm. ] [Fra. ] : Sayıların gösteriminde rakamların bulundukları ve adına
mertebe denilen yere göre, sayma tabanının bir kuvvetini belirledikleri sayma türü. örn.
Onlu sayma sistemi, basamaklı bir sayma türüdür; Roma sayma sistemi, basamaklı
değildir.
basit bağlantılı bölge [İng. simply connected region ] [Alm. einfach zusammenhängendes
Gebiet ] [Fra. domaine connecté simplement ] : içindeki her bir kapalı eğri söz konusu
kümeden ayrılmadan içinde bulunan bir noktaya sürekli olarak büzülebilen bölge.
basit bağlantılı uzay [İng. simply connected space ] [Alm. einfach zusammenhängender
Raum ] [Fra. espace simplement connexe ] : Her kapalı yolu bir noktaya büzülebilen yay
bağlantılı uzay.
basit cebirsel genişleme [İng. simple algebraic extension ] [Alm. einfache algebraische
Er**iterung ] [Fra. extension algébrique simple ] : Bir cisme bir cebirsel öğe eklenerek
oluşturulan cisim genişlemesi
basit cisim genişlemesi [İng. simple extension of a field ] [Alm. einfache Körper**iterung
] [Fra. extension simple d'un corps ] : Bir cisme bir öğe eklenerek oluşturulan cisim
genişlemesi.
basit fonksiyon [İng. simple function ] [Alm. einfache Funktion ] [Fra. ] : bkz. adım
fonksiyonu.
basit grup [İng. simple group ] [Alm. einfache Gruppe ] [Fra. groupe simple ] :
Kendisinden ve { e } altgrubundan başka hiçbir normal altgrubu bulunmayan grup.
basit kapalı eğri [İng. simple closed curve ] [Alm. einfach geschlossene Kurve ] [Fra.

13
courbe fermée simple ] : Kendi kendini kesmeyen kapalı eğri. Birebir sürekli dönüşüm
altında bir çemberin görüntüsü. anlamdaşı: Jordan eğrisi.
basit kesir [İng. proper fraction ] [Alm. echter Bruch, eigentlicher Bruch ] [Fra. fraction
propre; fraction pure ] : 1- Terimleri R den alınan ve payı salt değerce paydasından daha
küçük olan kesir. 2- iki polinomun bölümü olarak yazılan ve paydasının derecesi
paydadakinden daha küçük olan kesir.
basit kök [İng. simple root ] [Alm. einfache Wurzel ] [Fra. racine simple ] : Çokkatlı
olmayan kök.
basit küresel üçgen [İng. oblique triangle ] [Alm. schiefwinkliges Dreieck ] [Fra. triangle
obliquangle ] : Küre üzerinde alınan üç noktanın, büyük çember yayları boyunca
birleştirilmesiyle elde edilen üçgen. Bu üçgenin kenarlarını gören merkez açıların herbiri
180 dereceden küçüktür.
basit modül [İng. simple module ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. yalınç modül.
baskılama [İng. majorization ] [Alm. majori***rung ] [Fra. majoration ] : Bir f
fonksiyonu için g(x) ≥ f(x) koşulunu sağlayan g fonksiyonunun bulunması işlemi.
başkatsayı [İng. leading coeficient ] [Alm. Anfangskoeffizient ] [Fra. coefficient
dominant ] : Bir değişkenli bir polinomda en yüksek dereceli terimin katsayısı.
başlangıç değer problemi [İng. initial value problem ] [Alm. Anfangs**rtproblem ] [Fra.
problème de valeur initiale ] : Süreye bağlı bir diferensiyel denklemin genel çözümleri
arasından, süre başlangıcında istenen koşulları sağlayan özel çözümünü bulma sorunu.
anlamdaşı: sınır değer problemi.
başterim [İng. leading term ] [Alm. höchstes Glied ] [Fra. terme directeur ] : Bir
polinomda en yüksek dereceli değişkeni içeren terim.
başvuru koordinat sistemi [İng. frame of reference; reference frame ] [Alm.
Bezugsystem ] [Fra. système de référence ] : Fizikte olayın oluş süresini ve konumunu
göstermek amacıyla kurulan koordinat sistemi.
bayağı kesir [İng. simple fraction; common fraction; vulgar fraction ] [Alm. gewöhnlicher
Bruch; gemeiner Bruch ] [Fra. fraction ordinaire ] : Hem payı hem de paydası birer
tamsayı olan kesir.
bayağı nokta [İng. ordinary point; simple point ] [Alm. gewöhnlicher Punkt ] [Fra. point
ordinaire ] : Bir f fonksiyonu için, bir komşuluğunda f nin türeyen olduğu nokta.
beklenen değer [İng. expected value ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. beklenti.
beklenti [İng. Expectation; expected value ] [Alm. Erwartung; Erwartungs**rt;
Hoffnung; Hoffnungs**rt ] [Fra. expectation ] : Bir rasgele değişkenin mümkün bütün
değerleri ile karşı gelen olasılıklarının çarpımlarının toplamı. anlamdaşı: beklenen değer.
belirli integral [İng. definite integral ] [Alm. bestimmtes Integral ] [Fra. intégrale
définie ] : f: [a,b] → R sınırlı fonksiyonu için , a = x0 < x1 < x2 < ... < xn = b, Δxi = xi -
xi-1 ve xi≤ ti≤ xi-1 olmak üzere, en büyük Δxi nin uzunluğu sıfıra giderken ∑i=0n f(ti)
Δxi toplamının ereyi. Simgesi : ∫ab f(x)dx.
belirsiz biçimler [İng. indeterminate forms ] [Alm. unbestimmte Formen ] [Fra. formes
indéterminées ] : Tanımsız olan ∞ - ∞, 0/0, ∞/0, 0.∞, ∞0, 00, 1∞ biçimleri.
belirsiz integral [İng. indefinite integral ] [Alm. unbestimmtes Integral ] [Fra. intégrale
indéfinie ] : Bir f fonksiyonu için, türevi f ye eşit olan fonksiyonlar ailesi. Simgesi : ∫ f(x)
dx. anlamdaşı: terstürev, ilkel.
belirsiz katsayılar yöntemi [İng. method of undetermined coefficients ] [Alm. Methode
der unbestimmten Koeffizienten ] [Fra. ] : Belirli koşulları gerçeklemek üzere saptanması
gereken bilinmeyenlerin bulunması yöntemi.
belit [İng. axiom ] [Alm. Axiom; Grundsatz ] [Fra. axiome ] : Bir matematik sistem
kurulurken doğru olduğu varsayılan, buna karşın söz konusu sistem içinde
kanıtlanamayan ifade, ilke veya önerme, anlamdaşı: aksiyom.

14
belitke [İng. axiomatics ] [Alm. Axiomatik ] [Fra. axiomatique ] : Bir bilimde veya
bilimler derleminde belirtileri araştıran ve bunları bir sistem içinde toplayan dal.
belitsel kümeler kuramı [İng. axiomatic set theory ] [Alm. axiomatische Mengenlehre ]
[Fra. theorie axiomatique des ensembles ] : Kümeler kuramını belitsel yolla araştıran
mantık kuramı. anlamdaşı: aksiyomatik kümeler kuramı.
benzer geometrik şekiller [İng. similar figures ] [Alm. ähnliche Figuren ] [Fra. figures
semblables ] : Bir benzerlik dönüşümü altında birisi ötekine dönüşebilen iki geometrik
şekil.
benzer matrisler [İng. similar matrices ] [Alm. ähnliche Matrizen ] [Fra. matrices
semblables ] : B = C-1AC eşitliğini gerçekleyen ve tekil olmayan bir C karesel matrisi
varlayan A, B karesel matrisleri.
benzer üçgenler [İng. similar triangles ] [Alm. ähnliche Dreiecke ] [Fra. triangles
semblables ] : Aralarında bir benzerlik eşlemesi kurulabilen iki üçgen.
benzerlik dönüşümü [İng. similarity transformation ] [Alm. Ähnlichkeitstransformation ]
[Fra. transformation par similarité ] : Bir dönme ile bir benzeşimin bileşkesi olan
dönüşüm.
benzerlik merkezi I [İng. centre of similarity ] [Alm. Symmetriezentrum ] [Fra. centre de
symetrie ] : Benzer iki üçgen için, eşleşen köşeleri birleştiren doğruların kesiştiği nokta.
benzerlik merkezi II [İng. center of similitude ] [Alm. Ähnlichkeitspunkt;
Ähnlichkeitszentrum ] [Fra. centre de similitude ] : İki düzlemdeş çemberin birbirlerine
paralel birer yarıçaplarının karşılıklı uçlarından geçen doğruların kesişme noktası.
benzeryapı dönüşümü [İng. homomorhism; homomorphic mapping ] [Alm.
Homomorphismus; Homomorphie; homomorphe Abbildung ] [Fra. homomorphisme;
homomorphie; représentation homomorphe ] : Tanım kümesindeki matematiksel yapıyı,
değer kümesindeki yapıya benzeten dönüşüm. anlamdaşı: homomorfizm.
benzeryapılı [İng. homomorphic ] [Alm. Homomorph ] [Fra. homomorphique ] :
Aralarında bir benzeryapı dönüşümü var olan. anlamdaşı: homomorf.
benzeşim merkezi [İng. center of perspectivity ] [Alm. Perspektivitätszentrum ] [Fra. ] :
Benzer iki geometrik şekil için, benzeşik noktalardan geçen doğruların ortak kesişim
noktası.
Bernoulli dağılımı [İng. Bernoulli distribution ] [Alm. bernoullische Verteilung ] [Fra.
distribution de Bernoulli ] : bkz. İkiterimli dağılımı.
beşgen [İng. pentagon ] [Alm. Pentagon; Fünfeck ] [Fra. pentagone ] : Beş kenarı olan
çokgen.
beşyüzlü [İng. pentahedron ] [Alm. Pentaeder; Fünfflach ] [Fra. pentaèdre ] : Beş yüzü
olan çokyüzlü.
bileşen [İng. component ] [Alm. Komponente ] [Fra. composante ] : Bir vektörün bir
tabana göre açılımında terimlerin katsayıları.
bileşik kesir [İng. improper fraction ] [Alm. unechter Bruch ] [Fra. fraction impropre ] :
Payı paydasından büyük veya eşit olan kesir.
bileşik önerme [İng. compound proposition ] [Alm. zusammengesetzte Aussage ] [Fra.
énoncé composé ] : İki veya daha çok sayıda önermenin bağlaçlarla birbirlerine
bağlanmasıyla oluşan önerine.
bileşik sayı [İng. composite number ] [Alm. zusammengesetzte Zahl ] [Fra. ] : Asal
olmayan ve 1 den büyük olan tamsayı.
bileşke fonksiyon [İng. composite function; compound function; product function ] [Alm.
zusammengesetzte Funktion ] [Fra. fonction composée ] : f: E → F ve g:F → G
fonksiyonları için, E kümesinden G kümesine tanımlı ve her x öğesini g(f(x)) öğesine
gönderen fonksiyon. anlamdaşı: fonksiyon fonksiyonu.
bilimsel gösterim [İng. scientific notation ] [Alm. wissenschaftliche Schreibung ] [Fra.

15
notation scientifique ] : Onlu çekesinin solunda bir rakam bırakarak bir sayıyı 10 un üstü
ile çarpım biçiminde gösterme.
bilineer form [İng. bilinear form ] [Alm. bilineare Form ] [Fra. forme bilineaire ] : E, K
cismi üzerinde bir vektör uzayı olmak üzere, E x E 'den K 'ya giden ve her iki değişkene
göre doğrusal olan bir fonksiyon anlamdaşı: çiftdoğrusal biçim.
bilinmeyen [İng. unknown ] [Alm. Unbekannte ] [Fra. inconnue ] : Bir sorun'un
çözümünde aranan.
bilişim kuramı [İng. information theory ] [Alm. Informatik ] [Fra. théorie d'information ] :
Olasılık kuramının, bildirileri oluşturan parçacıkların çeşitli değişme olasılıkları altında
belirli sınırlar içinde doğru olarak aktarılma olasılıklarını araştıran dalı.
binom açılımı [İng. binomial expantion ] [Alm. ] [Fra. ] : İkiterimlinin kuvvetlerinin
açılımı.
binom formülü [İng. binomial formula ] [Alm. binomische Formel ] [Fra. formule du
binôme ] : bkz. binom teoremi.
binom teoremi [İng. binomial theorem ] [Alm. binomischer Satz ] [Fra. théorème du
binome ] : (a+b)n = ∑ cn,k an-k bk eşitliğini kanıtlayan önerme.
birebir eşleme [İng. one to one correspondence ] [Alm. eineindeutige Korrespondenz ]
[Fra. correspondence biuni-voque ] : İki küme arasında bire bir ve örten fonksiyon.
biricik çözüm [İng. unique solution ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. tek çözüm.
birim [İng. unity ] [Alm. Einheit ] [Fra. unité ] : bkz. birim öğe.
birim daire [İng. unit disc ] [Alm. Einheitskreis ] [Fra. cercle unite ] : Düzlemde 0
merkezli 1 yarıçaplı çemberin içi ve kenar noktalarının oluşturduğu küme. anlamdaşı:
birim yuvar, kapalı birim yuvar.
birim dikey dizi [İng. orthonormal sequence ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ortonormal dizi.
birim dikey takım [İng. orthonormal system ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ortonormal takım.
birim dönüşüm [İng. orthogonal mapping ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. birim fonksiyon.
birim eleman [İng. identity element ] [Alm. neutrales Element ] [Fra. element neutre ] :
anlamdaşı: birim öğe.
birim fonksiyon [İng. unit function ] [Alm. Einheitsfunktion ] [Fra. fonction unité ] :
Tanım bölgesindeki her x için f(x) = x eşitliğini sağlayan f fonksiyonu. anlamdaşı: birim
dönüşüm.
birim küre [İng. unit sphere ] [Alm. Einheitssphäre ] [Fra. sphere unite. ] : anlamdaşı:
birim yuvar.
birim matris [İng. unit matrix; identity matrix ] [Alm. Einhetsmatrix ] [Fra. matrice
unite ] : Asal köşegen üzerindeki bütün bileşenleri 1, öteki bileşenlerinin hepsi 0 olan
matris.
birim öğe [İng. unit element, identity element ] [Alm. Einzelement ] [Fra. element
unité ] : 1- Bir cebirsel yapıda, öteki öğelerle ikili işleme girdiğinde bir değişim
yaratmayan öğe. 2- Bir kümeden kendisine tanımlı özdeşlik dönüşümü. anlamdaşı:
etkisiz öğe.
birim vektör [İng. unit vector ] [Alm. Einheitsvektor ] [Fra. vecteur unité ; vecteur
unitaire ] : Uzunluğu bire eşit olan vektör.
birim yuvar [İng. unit ball ] [Alm. Einheitskugel ] [Fra. boule unite ] : Normlu uzayda
merkezi 0 noktası ve yarıçapı 1 olan yuvar.
birimin kökleri [İng. roots of unity ] [Alm. Einheitswurzel ] [Fra. racine de l'unite ] : n >
1 tamsayısı için zn = 1 eşitliğini sağlayan karmaşık sayılar.
birimli cebir [İng. algebra with unity ] [Alm. Algebra mit Eins ] [Fra. algèbre avec
unité ] : Çarpma işlemine göre birim öğesi var olan cebir.
birimli halka [İng. ring with identity ] [Alm. Ring mit Einselement ] [Fra. anneau à
élément unité ] : Üzerindeki çarpma işlemine göre birimi var olan halka.

16
birimsel dönüşüm [İng. unitary transformation ] [Alm. unitäre Transformation ] [Fra. ] :
H Hilbert uzayı verildiğinde her x,y için < T (x), T (y) > = < x, y > olan T : H → H
doğrusal dönüşümü.
birimsel grup [İng. unitary group ] [Alm. unitäre Gruppe ] [Fra. groupe unitaire ] : Matris
çarpımına göre C sayı cismi üzerindeki n inci mertebetan tüm birimsel matrislerin
oluşturduğu grup.
birimsel matris [İng. unitary matrix ] [Alm. unitäre Matrix ] [Fra. matrice unitaire ] :
Tersi, karmaşık eşleniğinin devriğine eşit olan karmaşık tersinir matris.
birimsel uzay [İng. unitary space ] [Alm. unitarër Raum ] [Fra. espace unitaire ] : Bir
iççarpım ile donatılmış karmaşık doğrusal uzay.
birler basamağı [İng. units ] [Alm. Einerstelle ] [Fra. ] : Onlu sistemde, sayağın 1 katını
belirleyen ve onlu çekesinin solunda yer alan ilk mertebe.
birleşim simgesi [İng. union sign ] [Alm. Zeichen der Einigungsbildung ] [Fra. signe de
reunion ] : Kümelerin birleşimi için kullanılan U simgesi.
birleşme özelliği [İng. associative property ] [Alm. Assoziativität ] [Fra. associativite ] : *
işleminin tanım bölgesindeki her a,b,c için a * (b * c) = (a * b) * c eşitliğini sağlaması.
birleşmeli cebir [İng. associative algebra ] [Alm. assoziative Algebra ] [Fra. algèbre
associative ] : Üzerindeki çarpma işlemi birleşmeli olan cebir.
birleşmeli işlem [İng. associative operation ] [Alm. assoziative Operation ] [Fra.
opération associative ] : bkz. birleşme özelliği.
birodak [İng. equifocal ] [Alm. ] [Fra. ] : Odakları aynı olan.
birterimli [İng. monomial ] [Alm. Monom; eingliedriger Ausdruck ] [Fra. monome ] :
Sayıların ve değişken(ler)in çarpımlarından oluşan cebirsel ifade.
biryanlı yüzey [İng. unilateral surface ; one-sided surface ] [Alm. einseitige Fläche;
unilaterale Flache ] [Fra. surface unilatérale ] : Yalnızca bir kenarı var olan yüzey.
Borel ölçümü [İng. Borel measure ] [Alm. Borel-Mass ] [Fra. mesure de Borel ] : Yerel
tıkız bir uzay üzerindeki Borel cebiri üzerinde tanımlı olan ve tıkız her K kümesi için sonlu
değer alan ölçüm.
boş küme [İng. empty set; null set ] [Alm. leere Menge ] [Fra. ensemble vide ] : Hiç
öğesi olmayan küme.
boş matris [İng. null matrix; empty matrix ] [Alm. Nullmatrix; leere Matrix ] [Fra.
matrice nulle; matrice vide ] : bkz. sıfır matrisi.
boylam [İng. longitudinal curve ] [Alm. geographische Länge ] [Fra. courbe
longitudinals ] : Küre yüzeyinin kutup noktalarını birleştiren büyük çember yaylarından
biri.
boyut [İng. dimension ] [Alm. Dimension ] [Fra. ] : E doğrusal uzayının bir tabanının
nicelik sayısı.
bölen [İng. Divisor ] [Alm. Teiler ] [Fra. diviseur ] : a ile b birer tamsayı ve a sıfırdan
farklı olmak üzere, b sayısı için, b = ac olacak biçimde bir c tamsayısı varlayan a sayısı.
Simgesi : a | b.
bölge [İng. region ] [Alm. Gebiet; Bereich ] [Fra. région ] : Düzlemde açık ve bağlantılı
bir küme ile bu kümenin kenarının bir altkümesinin bileşimi.
bölme [İng. Division ] [Alm. Teilung ] [Fra. division ] : 1 - Çarpma işleminin tersi olan
ikili işlem. 2 - Bu işlemi yapma.
bölme algoritması [İng. division algorithm ] [Alm. ] [Fra. ] : a ve b tam sayıları
verildiğinde, r < |b| olmak üzere, a = qb + r biçiminde negatif olmayan q ve r sayılarının
varlığı üzerine kurulu bölme yöntemi.
bölme halkası [İng. division ring ] [Alm. Divisionsring ] [Fra. anneau de division ] :
Sıfırdan farklı tüm öğelerinin kümesi çarpma işlemine göre bir grup oluşturan birimli
halka.

17
bölü [İng. divided by; over ] [Alm. Durch; dividiert Durch; geteilt Durch ] [Fra. divisé
par; pour ] : Bölme işlemini gösteren simge. Simgesi: / , - , :.
bölüm [İng. quotient ] [Alm. Quotient; Teilungszahl ] [Fra. ] : Bir çokluğun bir ötekine
bölünmesiyle oluşan çokluk.
bölüm dönüşümü [İng. quotient transformation ] [Alm. ] [Fra. transformation quotient ] :
bkz. doğal benzeryapı dönüşümü, kanonik dönüşüm.
bölüm grubu [İng. quotient group ] [Alm. Quotientengruppe ] [Fra. groupe quotient ] : G
grubunun bir N normal altgrubu için, G/N bölüm kümesi üzerinde oluşturulan grup.
bölüm halkası [İng. quotient ring ] [Alm. Quotientenring ] [Fra. anneau quotient ] : A
halkasının bir I ideali için, A/I bölüm kümesi üzerinde oluşturulan halka.
bölüm kümesi [İng. quotient set ] [Alm. Quotientenmenge ] [Fra. ensemble quotient ] :
X kümesi üzerindeki bir B denklik bağıntısı için, tüm denklik sınıflarından oluşan küme.
Simgesi : X/B.
bölüm uzayı [İng. quotient space ] [Alm. Quotientenraum ] [Fra. espace quotient ] : 1- E
doğrusal uzayının bir M alt uzayı için, E/M bölüm kümesi üzerinde oluşturulan doğrusal
uzay. 2- X topolojik uzayındaki bir B denklik bağıntısı için, bölüm topolojisine göre X / B
bölüm kümesi üzerinde oluşan topolojik uzay.
bölünebilir grup [İng. divisible group ] [Alm. teilbare Gruppe ] [Fra. groupe divisible ] : G
nin her x öğesi ve her n doğal sayısı için yn = x olacak biçimde bir y öğesi içeren G
grubu.
bölünebilme kuralları [İng. divisibility rules ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir doğal sayının 2, 3, 4, 5,
7, 9, 10, 11 sayılarına bölünebilmesi için bilinen özel kurallar.
bölünge [İng. segment ] [Alm. ] [Fra. segment ] : E iyi sıralı kümesinin bir a öğesi için,
{x | x < a} kümesi.
bölüntü [İng. partition ] [Alm. Partition ] [Fra. partition ] : 1- Bir [a,b] aralığı için, a = x0
< x1 < ... < xn = b bağıntısını sağlayan (xi) noktalarının oluşturduğu {[xi-1 , xi] : i =
1,2,...,n} kapalı aralıklar takımı. ay. bkz. küme ayrışımı.
Briggs logaritması [İng. Briggs garithims ] [Alm. Briggscher Logaritmus ] [Fra.
logarithme de Briggs ] : On tabanına göre logaritma. anlamdaşı: Briggs tersüsteli.
bulanık küme [İng. fuzzy set ] [Alm. ] [Fra. ensemble flou ] : X kümesi verildiğinde I=
[0,1] olmak üzere μA : X → I gibi bir öğelik fonksiyonu ile belirlenen A kümesi.
burgu eğrisi [İng. helix ] [Alm. Schaubenlinie, Helix ] [Fra. hélice ] : Bir silindir veya koni
üzerinde kalan ve bunların üreteçlerini sabit bir açıyla kesen eğri.
burgu yüzeyi [İng. helicoid ] [Alm. Helikoid, Schrauben-Fläche ] [Fra. hélicoide ] : Eksen
adını alan sabit bir doğru çevresinde, eksen boyunca ötelenişinde seçkisiz iki değişkeninin
oranı sabit kalacak biçimde bir düzlemsel eğrinin veya bir burgu eğrisinin ürettiği yüzey.
burulma [İng. torsion ] [Alm. Torsion ] [Fra. torsion ] : Bir C yönlendirilmiş uzay eğrisi
üzerinde sabit bir P noktasında eğrinin bükülmesininin ölçüsü.
bükülme [İng. inflection ] [Alm. Biegung; Beugung; Inflexion ] [Fra. inflexion ] : Bir eğri
için, bükeyliğinin yön değiştirmesi, anlamdaşı: büküm.
bükülme noktası [İng. inflection point; point of inflection ] [Alm. **ndepunkt,
**ndestelle, Inflexionspunkt, Beugunspunkt ] [Fra. point d'inflexion ] : Bir eğri üzerinde
bükeyliğin yön değiştirdiği nokta. anlamdaşı: büküm noktası.
büküm noktası [İng. inflection point ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. bükülme noktası.
bütünler açılar [İng. supplementary angles ] [Alm. Supplementwinkel ] [Fra. angle
supplémentaire ] : bkz. düzler açılar.
büyük çember [İng. great circle ] [Alm. grösster Kreis; Grosskreis ] [Fra. grand cercle ] :
Bir kürenin, kendi merkezinden geçen bir düzlemle kesişimi.
büyük eksen [İng. major axis ] [Alm. große Achse ] [Fra. grand axe ] : Bir elipsin
eksenleri arasında uzunluğu daha büyük olanı. Asal eksen. kar. küçük eksen.

18
büyük O simgesi [İng. big O symbol ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. O Landau simgeleri.
büyük ve küçük simgeleri [İng. inequality signs ] [Alm. Ungleichungzeichen ] [Fra. signe
d'inégalité ] : Büyüklüğü ve küçüklüğü ifade eden '>' ve '<' simgeleri.
büyüklük [İng. magnitude; greatness ] [Alm. Grosse ] [Fra. grandeur ] : 1- Uzunluk,
alan, hacim gibi bir ölçüye göre sıralanışta, söz konusu öğenin yeri. 2- **çüce büyük
olma.

çakışık [İng. coincident ] [Alm. Koinzident, Deckung, Zusammenfaltung ] [Fra.


coïncidence ] : Eş iki geometrik şekil için, birisinin ötekinin üzerine gelmiş olması.

çan eğrisi [İng. bell-shaped curve ] [Alm. Glockenkurve ] [Fra. courbe en cloche ] :
Normal dağılımı gösteren çan biçimli eğri.

çap [İng. diameter ] [Alm. Durchmesser; Diameter ] [Fra. diamètre ] : 1- Bir çemberde
merkezden geçen bir kiriş. 2- Bu kirişin uzunluğu. 3- Bir kürede merkezden geçen bir
doğrunun kürenin içinde kalan parçası veya bu doğru parçasının uzunluğu 4- (X, d)
metrik uzayının bir A altkümesi için, sup{d(x,y) : x,y öğeleri A içinde} sayısı. Simgesi : d
(A).

çapraz [İng. transversal ] [Alm. Transversale ] [Fra. transv&rsale, transverse ] : îki


doğruyu kesen üçüncü bir doğru. anlamdaşı: kesen.
çapraz açılar [İng. angles made by a transversal ] [Alm. winkel einer Transversale durch
z**i Gerade ] [Fra. angles transversaux ] : İki doğruyu üçüncü bir doğru kestiğinde
oluşan sekiz açı.

çapraz çarpım [İng. cross product ] [Alm. äusseres Produkt ] [Fra. produit extérieur ] :
bkz. vektörel çarpım.

çapraz oran [İng. cross ratio; anharmonic ratio ] [Alm. anharmonisches Verhältnis,
Doppelverhältniss ] [Fra. birapport; rapport anharmonique ] : Birbirinden farklı A, B, C, D
doğrudaş noktalan için, bu noktaların verilen sıralamasına göre AB doğru parçasını bölen
|AC| / |CB| = |AD| / |DB| oranı. anlamdaşı: çifte oran.

çapucu noktaları [İng. antipodal points ] [Alm. ] [Fra. points antipolaires ] : 1- Bir
çemberle bir çapının kesişme noktaları. 2- Bir küreyle bir çapının kesişme noktaları.

çarpan [İng. factor ] [Alm. Faktör ] [Fra. facteur ] : 1- Bir niceliği kalansız bölen nicelik.
2- Bir çarpma işlemine giren öğelerden her biri.

çarpanlara ayırma [İng. factorisation; factorization ] [Alm. Faktorenzerlegung,


Faktoration ] [Fra. décomposition; factorisation ] : Bir niceliğin çarpanlarını bulma
eylemi.

çarpılabilir matrisler [İng. conformable matrices ] [Alm. multiplizierbare Matrizen ] [Fra.


matrices correspondantes; matrices conformables ] : Birincisinin sütun sayısı ikincisinin
satır sayısına eşit olan iki matris.

çarpılan [İng. multiplicand ] [Alm. Multiplikand; vervielfältigende Zahl ] [Fra.


multiplicande ] : Bir çarpma işleminde çarpanlardan her birinin öteki çarpan(lar)a göreli
adı.

çarpım [İng. product ] [Alm. Produkt ] [Fra. produit ] : 1- Çarpma işleminin sonucu. 2-
Çarpma işlemi.

çarpım kümesi [İng. product set ] [Alm. Produktmenge ] [Fra. ensemble produit ] : Bir
kümeler takımının kartezyen çarpımı. bkz. Dekart çarpımı.

19
çarpım tablosu [İng. multiplication table ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. çarpma tablosu.

çarpımsal birim [İng. multiplicative identity ] [Alm. ] [Fra. ] : Çarpma işlemine göre birim
öğe.

çarpınım [İng. factorial ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. faktöryel.


çarpma [İng. multiplication ] [Alm. Multiplikation; Vervielfachen ] [Fra. multiplication ] :
Bir küme üzerinde ikili bir işlem.

çarpma tablosu [İng. multiplication table ] [Alm. Einmaleins ] [Fra. table de


multiplication; table de Pythagore ] : 1 den 10 a dek tamsayıların birbirleriyle
çarpımlarının sergilendiği tablo.

çarpmaya kapalılık özeliği [İng. closure property of multiplication ] [Alm. ] [Fra. ] : " A ya
ait her a,b öğe çifti için a*b tanımlı ve A kümesine aitse, A kümesi * işlemine kapalıdır. "
önermesi.
çatışkı [İng. paradox ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. paradoks.
çekirdek [İng. kernel ] [Alm. Kern ] [Fra. noyau ] : Bir gruptan ötekine tanımlı
benzeryapı dönüşümü için, hedef grubun birim öğesi üzerine resmedilen öğelerin
oluşturduğu altgrup.

çelişik önermeler [İng. contradictory propositions ] [Alm. kontradiktorische Aussagen ]


[Fra. propositions conctradictoires ] : Birisi ötekinin olumsuzu durumunda olan iki
önerme.

çelişki [İng. contradiction ] [Alm. Widerspruch; Kontradiktion ] [Fra. contradiction ] : 1-


Ne doğru ne de yanlış olan önerme. 2- Hem doğru hem yanlış olan önerme. Tutarsız
formül.

çember [İng. circle ] [Alm. Kreis; Zirkel ] [Fra. cercle ] : Sabit bir noktaya eşit uzaklıkta
bulunan düzlemdeş noktaların oluşturduğu geometrik şekil.

çemberin karelenmesi [İng. squaring the circle, quadrature of the circle ] [Alm.
Quadratur des Kreises ] [Fra. quadrature du cercle ] : Alanı, verilen bir çemberin alanına
eşit olan karenin çizilmesi.

çemberölçü [İng. cyclometry ] [Alm. Zyklometrie; Kreismessung ] [Fra. cyclométrie ] :


Çemberin yay uzunluğunun ölçülmesi.
çembersel çokgen [İng. circular polygon ] [Alm. Kreisbogenpolygon ]
[Fra. polygone d'arcs circulaire ] : çember yaylarından oluşturulmuş çokgen.

çevre uzunluğu [İng. perimeter ] [Alm. Umfang ] [Fra. périmètre ] : Kapalı eğrinin
uzunluğ. Çevrel uzunluk. Düzlemsel bir şekli sınırlayan kenarların toplam uzunluğu.

çevrel çember [İng. circumscribed circle ] [Alm. Umkreis ] [Fra. crconscrit ] : Varsa, bir
çokgenin köşe noktalarından geçen çember.

çevrel merkez [İng. circumcenter ] [Alm. Umkreismittelpunkt ] [Fra. centre de cercle


circonscrit ] : Bir üçgende kenarların orta dikmelerinin kesişme noktası.

çevrel uzunluk [İng. perimeter ] [Alm. Umfang; Perimeter ] [Fra. périmètre ] : Kapalı bir
eğrinin uzunluğu. Çevre uzunluğu.

çevrim [İng. cycle ] [Alm. ] [Fra. ] : i1 , . . . , ik sayıları {1, . . . ,n} kümesinin öğeleri
olmak üzere, her j = 1, . . . , k-1 için ij yi ij+1 e, ik yı i1 e dönüştüren ve {1, . . . ,n} nin
diğer öğelerini sabit bırakan permutasyon.

20
çevrimsel permütasyon [İng. circular permutation ] [Alm. zyklische Permutation ] [Fra.
permutation circulaire ] : S = {1 ,2 , ... , n} kümesinin permütasyon grubunun p : S → S
, p(m) = m+k( mod n) koşullarını sağlayan öğesi.(1 ≤ k ≤ n) .

çeyrek düzlem [İng. quadrant ] [Alm. Quadrant ] [Fra. quadrant ] : Düzlemde Dekart
koordinat sistemini oluşturan eksenlerin düzlemi ayırdığı dört bölgeden her biri.

çıkan [İng. subtrahend ] [Alm. Subtrahend ] [Fra. nombre à soustraire ] : Bir ötekinden
çıkartılacak olan nicelik. a - b işleminde b öğesi.

çıkarma [İng. subtraction ] [Alm. Subtraktion ] [Fra. soustraction ] : Toplama işlemine


göre grup olan bir kümede (a,b) → a + (-b) işlemi. İşlem sonucu, kısaca, a-b biçiminde
gösterilir. Simgesi: - .
çift sayı [İng. even number ] [Alm. Binär; Z**izahlig ] [Fra. nombre binaire ] : 2 ile
kalansız bölünebilen tam sayı.

çiftdoğrusal biçim [İng. bilinear form ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. bilineer form.
çifte oran [İng. cross ratio ] [Alm. Doppelverhältnis ] [Fra. birapport ] : bkz. çapraz oran.

çiftedoğrusal dönüşüm [İng. bilinear mapping ] [Alm. bilineare Abbildung ] [Fra.


application bilinéaire ] : X, Y, Z birer doğrusal uzay olmak üzere X x Yden Z 'ye tanımlı
olan ve her iki bileşenine göre ayrı ayrı doğrusal olan dönüşüm.

çiftfonksiyon [İng. even function ] [Alm. gerade Funktion ] [Fra. fonction paire ] : Tanım
kümesindeki her x için f(-x)=f(x) olan f fonksiyonu. kar. tek fonksiyon.

çiftsayı [İng. even number ] [Alm. gerade Zahl ] [Fra. nombre pair ] : İkiye bölünebilen
tamsayı. kar. tek sayı.
çizenek [İng. diagram ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. diyagram.

çizge kuramı [İng. graph theory ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. grafik teorisi.

çizgesel çözüm [İng. graphical solution ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. grafik çözüm.

çizgi [İng. line ] [Alm. Linie ] [Fra. ligne ] : 1- bkz. doğru. 2- Sürekli bir fonksiyonun
grafiği.

çizgisel geometri [İng. line geometry ] [Alm. Liniengeometrie ] [Fra. géométrie réglée ] :
Yüzey şekillerini ve yüzey problemlerinin araştırılmasını ve çözüm yöntemlerini düzlem
üzerindeki çizgilerle inceleyen bir geometri dalı.

çizgisel hesaplama [İng. calculation using diagrams ] [Alm. ] [Fra. ] : çeşitli problemlerin
sayısal çözümlerinin çizgisel kurgularla elde edilmesi yöntemi.

çizgisel integral [İng. line integral ] [Alm. ] [Fra. ] : xOy düzleminde y=f(x)
fonksiyonunun [a,b] aralığı üzerinde tanımlanan Riemann integralinin düzlemde veya
uzayda belirli koşulları sağlayan bir eğri üzerine genellenmesi. anlamdaşı: eğrisel
integral, yol integrali.

çokbağlantılı bölge [İng. multiply connected region ] [Alm. mehrfach


zusammenhängendes Gebiet ] [Fra. domaine connecté multiplement ] : Basit bağlantılı
olmayan bölge.

çokdeğerli fonksiyon [İng. many valued function ] [Alm. mehrdeutige Funktion;


vieldeutige Funktion; mehr**rtige Funktion ] [Fra. fonction multiforme; fonction poly-

21
drome ] : Tanım kümesindeki bir öğeyi değer kümesinde birden çok öğeye eşleyen
bağıntı. anl, çokdeğerli dönüşüm.
çokdeğişkenli fonksiyon [İng. function of several variables ] [Alm. Funktion mehrerer
Variabler ] [Fra. fonction de plu***urs variables ] : Birden çok değişkene bağlı fonksiyon.

çokgen [İng. polygon ] [Alm. Vieleck; Polygon ] [Fra. polygone ] : Köşeler adını alan P1 ,
P2 , ... , Pn gibi n sayıda nokta ile kenarlar adını alan [P1 , P2] , [P2 , P3] , [P3 ,
P4] , ... , [Pn-1 , Pn] , [Pn , P1] doğru parçalarından oluşan düzlemsel geometrik şekil.

çokgensel bölge [İng. polygonal region ] [Alm. vieleckiges Gebiet ] [Fra. ] : Sınırı bir
çokgen olan bölge.
çokkatlı integral [İng. multiple integral ] [Alm. mehrfaches Integral; vielfaches Integral ]
[Fra. integrale multiple ] : Bir değişkenli fonksiyonlar için kurulan integral kavramının
yüksek boyutlu uzaylara genellemesi.

çokkatlı kök [İng. multiple root ] [Alm. vielfache Wurzel ] [Fra. racine multiple ] : Bir f
(x) = 0 polinom denklemi için, n > 1 olmak üzere, f(x) = (x - a)ng(x) eşitliği sağlanacak
biçimde bir g(x) polinomu varlayan a sayısı. anlamdaşı: katlı kök.

çoklu doğrusal biçim [İng. multilinear form ] [Alm. Multilinearform ] [Fra. forme
multilinéaire ] : E1 , E2 , ... , En ler birer A-modül olmak üzere her bir değişkene göre
doğrusal olan L : E1× E2 × ... × En → A fonksiyonu.

çoklu doğrusal cebir [İng. multilinear algebra ] [Alm. ] [Fra. algèbre multilinéaire ] :
Çoklu doğrusal dönüşümleri konu edinen cebir dalı.

çokterimli [İng. polynomial ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. polinom.

çokyüzlü [İng. polyhedron ] [Alm. Polyeder; Vielflach ] [Fra. polyèdre ] : Her biri yüz
adını alan düzlemsel çokgenlerle sınırlanan katı cisim.

çokyüzlü açı [İng. polyhedral angle ] [Alm. Winkel des Polyeder ] [Fra. angle polyèdre ;
angle polyédrique ] : Ortak bir köşede kesişen üç veya daha çok düzlemin oluşturduğu
geometrik şekil.

çözen [İng. resolvent ] [Alm. Resolvente ] [Fra. resolvente ] : Matrisin çözeni veya
dönüşümün çözen kümesi.

çözen kümesi [İng. resolvent set ] [Alm. ] [Fra. ] : E doğrusal uzayından kendisine
tanımlı T doğrusal dönüşümü için, I birim dönüşüm olmak üzere, (aI - T)-1 dönüşümünü
sınırlı ve yoğun tanım kümeli olurlayan bütün a sayılarının oluşturduğu küme.

çözme [İng. solving ] [Alm. lösen ] [Fra. résolution ] : Bir sorun için yeterli yanıt veya
açıklama verme. Matematikte bir problemin çözümünü bulma.

çözülebilir grup [İng. solvable group, soluble group ] [Alm. ] [Fra. ] : Her i=0, 1, . . . , n-
1 için Hi , Hi+1 in normal altgrubu ve Hi+1/Hi Abel grubu olacak biçimde H0={e}, H1, . .
. , Hn-1, Hn = G altgruplarına sahip olan G grup.

çözüm [İng. solution ] [Alm. Lösung ] [Fra. solution ] : Bir denklemin veya bir
denklemler sisteminin tüm köklerinin veya bilinmeyenlerinin saptanan değerleri.

çözüm kümesi [İng. solution set ] [Alm. Menge der Lösungen ] [Fra. ensemble de
solutions ] : Bir denklemin veya denklemler sisteminin çözümlerinden oluşan küme.

çözümleme [İng. solution ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: analiz.

22
çözümsel eğri [İng. analytic curve ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: analitik eğri, çözümsel
yay.

çözümsel uzanım [İng. analytic continuation ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: analitik


uzanım.
dağılım [İng. distribution ] [Alm. Verteilung ] [Fra. distribution ] : Rn içinde B açık bir
altküme olmak üzere, D(B) denek uzayı üzerinde tanımlı sürekli doğrusal dönüşüm.
anlamdaşı: genelleşmiş fonksiyon.
dağılma yasası [İng. distributive law ] [Alm. distributives Gesetz;

Distributivgesetz ] [Fra. loi distributive ] : Dağılmalı ikili işlemlerin sağladığı soldan ve


sağdan dağılım eşitlikleri.
dağılmalı ikili işlemler [İng. distributive binary operations ] [Alm. ] [Fra. opérations
binaires distributives ] : Bir E kümesi üzerinde tanımlanan, E nin her x, y, z öğesi için x *
(y + z) = z * y + x * z (soldan dağılım); (x + y) * z = x * z + y * z (sağdan dağılım)
eşitliklerini gerçekleyen (+) ve (*) ikili işlemleri.

daire [İng. circle; circular region; closed circular region; closed disc ] [Alm. Kreis;
Zirkel ] [Fra. cercle; disque ] : Bir çemberle içinin bileşiminden oluşan kapalı bölge.
anlamdaşı: disk.
dairesel halka [İng. annulus; circular ring ] [Alm. Kreisring ] [Fra. anneau circulaire;
anneau de cercles ] : Düzlemde iki merkezdeş çemberin küçük yarıçaplısının dışında,
büyük yarıçaplısının içinde kalan bölge. anlamdaşı: çembersel halka.

dairesel koni [İng. circular cone ] [Alm. Kreiskegel ] [Fra. cône circulaire ] : Tabanı bir
daire olan koni.
dairesel silindir [İng. circular cylinder ] [Alm. Kreiszylinder; Walze ] [Fra. cylindre
circulaire ] : üreteçlerine dik düzlemlerle kesitleri birer çember olan silindir.

dakika [İng. minute ] [Alm. Minute ] [Fra. minute ] : 1- Bir derecenin altmışta biri. 2- Bir
saatin altmışta biri.
dal [İng. branch ] [Alm. Z**ig ] [Fra. branche ] : Belirli bir bölgede, çokdeğerli karmaşık
bir fonksiyonun değerlerinden birisini alan türetilebilir karmaşık fonksiyon.

damga [İng. index ] [Alm. Index; Zeiger ] [Fra. indice ] : 1- Bir kümenin öğelerini
belirlemek, sıralamak veya birbirlerinden ayırt etmek amacıyla öğelerin üst veya alt
köşelerine konulan imlerden her biri. 2- Bir küme üzerindeki yapıyı belirlemek amacıyla
bir bağıntıdan çıkarılan sayı. 3- G grubunun bir H altgrubu için, G/H sol veya H/G sağ eş-
kümeler uzayının nicelik sayısı. Simgesi : (G:H).

damga kümesi [İng. index set ] [Alm. Indexmenge ] [Fra. ensemble d'index ] : Belirli bir
yolla bir kümeden seçilen öğeleri belirlemek amacıyla bu öğelerin bir yanlarına konulan
imlerin oluşturduğu küme.
dar açı [İng. acute angle ] [Alm. spitzer Winkel ] [Fra. angle aigu ] : **çüsü 90
dereceden küçük olan açı.

dar üçgen [İng. acute triangle ] [Alm. spitzwinkelig Dreieck ] [Fra. triangle aigu ] : Tüm
iç açıları dar olan üçgen.
dayanak [İng. support ] [Alm. Stütze; Träger ] [Fra. support ] : X topolojik uzayı ve f : X
→ K fonksiyonu için {x | f(x) sıfırdan farlı} kümesinin kapanışı. Simgesi : day (f).

23
değer [İng. value ] [Alm. **rt ] [Fra. valeur ] : Bir simgenin karşılık geldiği nicelik veya
tutar.

değer kümesi [İng. range ] [Alm. **rtebereich; **rtemenge ] [Fra. domaine de valeurs ]
: Bir fonksiyonun aldığı değerlerin oluşturduğu küme.

değişeç [İng. commutator ] [Alm. Kommutator ] [Fra. commutateur ] : bkz. komütatör.


değişken [İng. variable ] [Alm. Veränderliche; Variable ] [Fra. variable ] : Bir kümenin
belirsiz veya gezgin bir öğesini gösteren simge.
değişken değiştirme [İng. change of variable ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir matematiksel çokluk
yerine bir başkasını yerleştirmek.
değişmeli cebir [İng. commutative algebra ] [Alm. kommutative

Algebra ] [Fra. algèbre commutative ] : Çarpma işlemine göre değişmeli olan cebir.

değişmeli grup [İng. Abelian group ] [Alm. Abehche Gruppe ] [Fra. groupe Abelian ] :
İşleme giren öğeleri kendi aralarında yer değiştirebilen grup. anlamdaşı: Abel grubu.

değişmeli halka [İng. commutative ring ] [Alm. kommutativer RIng. Fr. anneau
commutatif ] [Fra. ] : çarpma işlemi değişmeli olan halka.

değişmeli işlem [İng. commutative operation ] [Alm. kommutative Operation ] [Fra.


opération commutative ] : Bir küme üzerinde her x,y için xTy = yTx özelliğini sağayan T
ikili işlemi.

değişmez altgrup [İng. invariant subgroup ] [Alm. invariante Untergruppe ] [Fra. sous-
groupe invariant ] : bkz. normal altgrup.

değme noktası [İng. point of contact ] [Alm. Berührungspunkt ] [Fra. point de contact ] :
1- Bir eğriye teğet olan bir doğrunun eğriyi kestiği nokta. 2- Bir yüzeye teğet olan bir
doğru veya düzlemin yüzeyi kestiği nokta.

Dekart çarpımı [İng. Cartesian product ] [Alm. kartesisches Produkt ] [Fra. produit
carté***n ] : 1- Boş olmayan (Xi) , i = 1,2,...,n kümeleri için, xi öğesi Xi kümesinde
olmak üzere (x1 , x2 , ... , xn) biçimindeki tüm n-sıralılardan oluşan küme. Simgesi: X1 x
X2 x ... x Xn. 2- A bir damga kümesi olmak üzere, A nın öğeleriyle damgalanmış bir (Xa)
ailesi için, damga kümesinden ailenin bileşimine giden ve A daki her a öğesini Xa içine
gönderen tüm fonksiyonların oluşturduğu küme. anlamdaşı: dolaysız çarpım, çarpım
kümesi.

Dekart ekseni [İng. Cartesian axis ] [Alm. kartesische Achse ] [Fra. axe -carté***n ] :
Dekart koordinat sistemini belirleyen sayı eksenlerinden her biri.

Dekart koordinat sistemi [İng. Cartesian coordinate system ] [Alm. ] [Fra. système de
coordonnées carté***nnes ] : Baş noktalarında kesişen sonlu sayıda sayı ekseninin bir
Dekart çarpımı.

Dekart koordinatları [İng. Cartesian coordinates ] [Alm. kartesische Koordinaten ] [Fra.


coordonnées carté***nnes ] : X1 x X2 x ... x Xn Dekart çarpımındaki bir x = (x1 , x2 , ...

24
, xn) öğesi için x1 , x2 , ... , xn öğeleri.

denk denklemler [İng. *****alent equations ] [Alm. äquivalente Gleichungen ] [Fra.


théorèmes identique ] : çözüm kümeleri eşit olan denklemler.

denk formüller [İng. *****alent formulae ] [Alm. äquivalente Formeln ] [Fra. formule
identique ] : 1- Doğruluk değerleri aynı olan formüller, eşdeğer formüller. 2- Denk
önermeleri ifade eden formüller.

denk kümeler [İng. *****alent sets ] [Alm. gleichmächtige Mengen ] [Fra. ensemble
équipotent ] : Eşsayılı kümeler. Nicelik sayıları eşit olan kümeler. anlamdaşı: eşgüçlü
küme.

denk matrisler [İng. *****alent matrices ] [Alm. äquivalente Matrixen ] [Fra. matrice
équivalente ] : P ve Q karesel tersinir matrisler olmak üzere, aralarında A = PBQ
biçiminde bir ilişki bulunan A ve B matrisleri.

denk öğeler [İng. *****alent elements ] [Alm. äquivalente Elemente ] [Fra. élémentes
équivalentes ] : Bir denklik sınıfındaki öğeler.
denk tabanlar [İng. *****alent bases ] [Alm. gleichberichtigle Basis ] [Fra. base
*****alent ] : Aynı topolojiyi üreten tabanlar.

denklem [İng. equation ] [Alm. Gleichung ] [Fra. équation ] : En azından koşullu olarak
eşit olan iki önerme arasına ' = ' imi konularak elde edilen yeni önerme. Bilinmeyen
içeren eşitlik.

denklem sistemi [İng. system of equations ] [Alm. Gleichungssystem ] [Fra. système des
équations ] : Denklemlerden oluşan sistem.
denklemin basamağı [İng. order of equation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
diferensiyel denklemin mertebesi.

denklemin indirgenmesi [İng. reduction of an equation ] [Alm. Reduction einer Gleichung


] [Fra. réduction d'une équation ] : Çözüme ulaşmak için, bir denklemin, kendisinden
küçük dereceli veya mertebelı denk denklemlere dönüştürülmesi.

denklemin sağlanması [İng. satisfying an equation ] [Alm. befriedigen eine Gleichung ]


[Fra. vérifier une équation ] : Denklemde, belirsiz değişkenin yerine bir değeri
yazıldığında, doğru bir önerme elde edilmesi.

denklemin tanım bölgesi [İng. domain of an equation ] [Alm. Definitionsbereich der


Gleichung ] [Fra. domaine d'un équation ] : f(x) = g(x) biçimindeki bir denklemde hem
f(x), hem de g(x) fonksiyonlarının tanımlı olduğu x noktalarının kümesi.

denklik bağıntısı [İng. *****alence relation ] [Alm. Äquivalenzrelation ] [Fra. relation


d'équivalence ] : Bir küme üzerinde yansımalı, simetrik ve geçişli olan ikili bağıntı.

denklik sınıfı [İng. *****alence class ] [Alm. Äquivalenzklasse ] [Fra. classe


d'équivalence ] : E kümesi üzerinde bir B denklik bağıntısı verildiğinde, E ye ait bir x
öğesi için {y : xBy} kümesi. Simgesi [x], [x]B .

25
derece [İng. degree ] [Alm. Grad; Winkelgrad; Bogengrad ] [Fra. degré ] : 1- Birim
çemberde tüm yayı gören merkezi açının üç yüz altmışta biri. 2- Bir polinomda
bilinmeyenin üstlerinden en büyüğü. 3- Bir diferensiyel denklemde en yüksek mertebelı
türevin üstü.
deskriptif geometri [İng. descriptive geometry ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. tasarı geometri.

destek [İng. support ] [Alm. Stütze ] [Fra. supportare ] : bkz. dayanak.


determinant [İng. determinant ] [Alm. Determinante ] [Fra.

déterminant ] : Karesel matrisler üzerinde tanımlanan ve doğrusal cebirde önemli


işlevleri olan bir fonksiyon.
devam [İng. continuation ] [Alm. Forsetzung ] [Fra. prolongement ] : bkz. analitik
devam.

devirli grup [İng. cyclic group ] [Alm. Zyklische Gruppe ] [Fra. groupe cyclique ] : Bir
öğesi tarafından üretilen grup.

devirli modül [İng. cyclic module ] [Alm. zyklischer Modul ] [Fra. module cyclique ] : Bir
öğesince üretilen modül.
devrik eşlenik matris [İng. associate matrix ] [Alm. assoziierte Matrix ] [Fra. matrice
associée ] : Bir matrisin karmaşık eşleniğinin devriği. anlamdaşı: Hermit eşleniği.

devrik matris [İng. transpose of a matrix ] [Alm. transponierte Matrix, gestürzte Matrix ]
[Fra. transpose d'une matrice ] : A, mXn matris olmak üzere, İ-nci satırı A matrisinin i-
inci sütunu olan nXm matris.

devrinim [İng. transposition ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. transpozisyon.

devrişim [İng. permutation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. permutasyon.

dış çarpım [İng. exterior product ] [Alm. äußeres Produkt ] [Fra. produit exterior ] :
anlamdaşı: vektörel çarpım.

dışaçı [İng. exterior angle ] [Alm. äusserer Winkel ] [Fra. angle extérieur ] : 1- İki doğru
ve bunları kesen bir çapraz için, çapraz açılardan söz konusu doğruların arasında
bulunmayanlardan her biri. 2- Bir üçgendeki açılardan biri için, bu açının kenarlarından
biriyle öteki kenarın uzantısı arasında oluşan açı.

dışbükey bölge [İng. convex domain ] [Alm. konvexer Bereich ] [Fra. domaine
convexe ] : Dışbükey küme olan bir bölge.
dışbükey cisim [İng. convex field ] [Alm. konvexer Körper; Eikörper ] [Fra. corps
convexe ] : Öklit uzayında dışbükey, kapalı ve sınırlı olan altküme.

dışbükey çokgen [İng. convex polygon ] [Alm. konvexe Polygon; konvexes Polygon ]
[Fra. polygone convexe ] : Hiçbir iç açısının ölçüsü 180 dereceyi aşmayan çokgen.
Kenarlardan farklı herbir doğru ile en çok iki noktada kesişen çokgen.

dışbükey çokyüzlü [İng. convex polyhedron ] [Alm. konvexe Polyeder ] [Fra. polyèdre
convexe ] : Her bir düzlemsel kesiti birer dışbükey çokgen olan çokyüzlü.

26
dışbükey eğri [İng. convex curve ] [Alm. konvexe Kurve ] [Fra. courbe convexe ] :
Kendini kesen her doğruyla en çok iki noktada kesişen eğri.

dışbükey fonksiyon [İng. convex function ] [Alm. konvexe Funktion ] [Fra. fonction
convexe ] : Bir dışbükey küme üzerinde tanımlı ve 0 ile 1 arasındaki her a sayısı için f[ax
+ (1-a)y] ≤ af(x) + (1-a)f(y) eşitsizliğini sağlayan f fonksiyonu.

dışbükey küme [İng. convex set ] [Alm. konvexe Menge ] [Fra. ensemble convexe ] : Bir
doğrusal uzayda 0 ile 1 arasındaki her r sayısı için rA + (1-r)A kümesini kapsayan A
kümesi.

dışbükey yüzey [İng. convex surface ] [Alm. konvexe Fläche ] [Fra. ] : Tüm düzlemsel
kesitleri birer dışbükey eğri olan yüzey.
dışbükeylik [İng. convexity ] [Alm. Konvexität; Wölbung ] [Fra. convexité ] : Dışbükey
olma durumu.

dışçapraz açılar [İng. exterior angles ] [Alm. Aussenwinkel ] [Fra. angles extérieurs ] :
İki doğru ve bunları kesen bir çapraz için, söz konusu iki doğrunun oluşturduğu ara bölge
dışında kalan dört çapraz açı.

dışdeğerbiçme [İng. extrapolation ] [Alm. Extrapolation ] [Fra. extrapolation ] : Bir


fonksiyonun verilen bir aralığın belirli noktalarındaki bilinen değerlerinden kalkarak bu
aralığın dışında kalan bir noktadaki değerini yaklaşık olarak elde etme.

dışlama simgesi [İng. non-membership sign ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir x öğesinin A kümesince
içerilmediğini belirten simge.
dışlar [İng. extremes ] [Alm. ] [Fra. extrêmes ] : a/b=c/d orantısında a, d sayıları.

dışmerkez [İng. excenter ] [Alm. Ankreismittelpunkt ] [Fra. excentre ] : Bir üçgende iki
dış açıortayın kesiştiği nokta.

dışmerkezlik [İng. exceniricity ] [Alm. Exzentrizität ] [Fra. excentricité ] : Bir konik


üzerinde bulunan seçkisiz bir noktanın odağa olan uzaklığının, doğrultmana olan
uzaklığına oranı.

dışters açılar [İng. alternate-exterior angles ] [Alm. äussere **chselwinkel ] [Fra. angels
alternés extérieurs ] : Çaprazın ayrı uçlarında ve ayrı yanlarında oluşan dış çapraz iki açı.

diferensiyel [İng. differential ] [Alm. Differential ] [Fra. différentiel ] : 1- Değişkende


sonsuz küçük artma :dx. 2- Fonksiyonun türevi ile değişkenin sonsuz küçük artımının
çarpımı: f'(x)dx.

diferensiyel denklem [İng. differential equation ] [Alm. Differentialgleichung ] [Fra.


equation differentielle ] : Bilinmeyeni fonksiyon olan ve bu fonksiyonun en az bir türevini
içeren denklem.

diferensiyel form [İng. differential form ] [Alm. Differentialform ] [Fra. forme


différentielle ] : Diferensiyellerin bir türdeş polinomu.

27
diferensiyel geometri [İng. differential geometry ] [Alm. Differentialgeometrie ] [Fra.
géométrie différentielle ] : Diferensiyel hesap yardımıyla eğrileri ve yüzeyleri inceleyen
matematik dalı.

diferensiyel hesap [İng. differential calculus ] [Alm. Differentialrechnung ] [Fra. calcul


différentiel ] : Türev ve diferensiyel kavramlarına bağlı olarak eğim, hız, ivme,
maksimum, minimum gibi özellikleri inceleyen çözümsel matematik dalı.

diferensiyel manifold [İng. differential manifold ] [Alm. Differentialmannigfaltigkeit ] [Fra.


variété différentielle ] : Rn normlu uzayına göre üzerinde bir diferensiyel yapı bulunan
katmanlı uzay.

diferensiyel operatör [İng. differential operatör ] [Alm. Differentialoperator ] [Fra.


opérateur differentiel ] : Bir fonksiyonlar uzayı üzerinde tanımlanan ve her fonksiyonu
kendi türevlerinin bir doğrusal bileşimine gönderen operatör.

diferensiyel topoloji [İng. differential topology ] [Alm. Differentialto-pologie ] [Fra.


topologie différentielle ] : Diferensiyel katmanlı uzayları konu edinen matematik dalı.

diferensiyel ve integral hesap [İng. Calculus ] [Alm. ] [Fra. ] : Türev ve integral


işlemleriyle uğraşan matematik dalı. Kalkülüs.

diferensiyel yapı [İng. differentiate structure ] [Alm. differenzierbare Struktur ] [Fra. ] :


Türetilebilir katmanlı uzay.
dik açı [İng. right angle ] [Alm. rechter Winkel ] [Fra. angle droit ] : **çüsü 90 derece
olan açı.

dik çarpım [İng. cartesian product ] [Alm. ] [Fra. ] : 1- bkz. Dekart çarpımı. 2- (Xi)
kümeler takımı üzerinde birer metrik varken, üzerinde bunlarla uyumlu olarak kurulan
metrik yapısı ile birlikte X1 x X2 x ... x Xn çarpım kümesi, ay. bkz. Dekart çarpımı.

dik dairesel koni [İng. right circular cone ] [Alm. gerader Kreiskegel ] [Fra. cône
circulaire droit ] : Tabanı bir daire olan ve tepesi daire merkezinden çıkılan dikme
üzerinde bulunan koni.

dik dairesel silindir [İng. right circular cylinder ] [Alm. gerader Kreiszylinder ] [Fra.
cylindre circulaire droit ] : Üreteçleri tabanlarına dik olan dairesel silindir.

dik doğru [İng. perpendicular line ] [Alm. Senkrechte Gerade ] [Fra. droite
perpendikulaires ] : Verilen bir doğruya veya düzleme dik olan doğru.

dik doğrular [İng. perpendicular lines ] [Alm. senkrechte Geraden ] [Fra. droites
perpendiculaires ] : Doğrultuları arasındaki açı 90 derece olan doğrular.

dik düzlem [İng. normal plane ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. normal düzlem.
dik düzlemler [İng. perpendicular planes ] [Alm. senkrechte Ebenen ] [Fra. planes
perpendiculaires ] : Kesişen ve belirttikleri iki düzlemli açılardan biri dik olan iki düzlem.

dik kenar [İng. leg ] [Alm. Kathete ] [Fra. cote de l'angle droit ] : Dik üçgende, dik açıyı
oluşturan kenarlardan herbiri.

28
dik kesit [İng. cross section ] [Alm. Normalschnitt ] [Fra. section droite ] : Bir geometrik
şekillerin simetri eksenine dik bir düzlemle kesişimi.

dik koordinat sistemi [İng. rectangular coordinate system ] [Alm. rechtwinkliges


kartesisches Koordinatensystem ] [Fra. Systeme des coordonnes rectangulaires ] : Tüm
eksenleri birbirine dik olan koordinat sistemi.

dik paralelyüzlü [İng. right parallelepiped ] [Alm. rechtwinkliges Parallelepiped ] [Fra. ] :


Tabanları yanal yüzlerine dik olan paralelyüzlü.
dik prizma [İng. right prism ] [Alm. gerades Prisma ] [Fra. prisme droit ] : Tabanı bir
ayrıtına dik olan prizma.

dik silindir [İng. right cylinder ] [Alm. gerader Zylinder ] [Fra. cylindre droit ] : Üreteçleri
tabanlarına dik olan silindir.

dik üçgen [İng. right-angled triangle ] [Alm. rechtwinkliges Dreieck ] [Fra. triangle
rectangle ] : İç açılarından biri dik olan üçgen. anlamdaşı: dik açılı üçgen.

dik vektörler [İng. orthogonal vectors ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. İkişer ikişer birbirlerine dik
olan vektörler takımı.

dikdörtgen [İng. rectangle ] [Alm. Rechteck ] [Fra. rectangle ] : Tüm iç açılan birer dik
açı olan paralelkenar.

dikdörtgen prizma [İng. rectangular parallelepiped ] [Alm. Quader; rechtwinkliges


Parallellepipedon ] [Fra. paralléllépipède rectangle ] : Tabanları birer dikdörtgen olan dik
paralelyüzlü.

dikey [İng. orthogonal ] [Alm. Orthogonal; rechwinklig ] [Fra. orthogonal ] : 1- Dik açılı.
2 - Birbirlerine dik olan. 3- İç-çarpım uzayında iç çarpımları 0 olan iki vektör.

dikey çemberler [İng. orthogonal circles ] [Alm. orthogonale Kreise; senkrecht


scheidende Kreise ] [Fra. circonférences orthogonales; cercles orthogonaux ] :
Kesiştikleri noktalardaki teğetleri birbirine dik olan çemberler.

dikey dönüşüm [İng. orthogonal transformation ] [Alm. orthogonale Transformation ]


[Fra. transformation orthogonale ] : Uzaklıkları koruyan dönüşüm.

dikey fonksiyonlar [İng. orthogonal functions ] [Alm. orthogonale Funktionen ] [Fra.


fonctions orthogonales ] : Bir iç-çarpım ile donatılmış fonksiyon uzayında, iç-çarpımları
ikişer ikişer 0 olan fonksiyonlar takımı.

dikey grup [İng. orthogonal group ] [Alm. orthogonale Gruppe ] [Fra. ] : n inci
mertebeden tüm dikey matrislerin çarpma işlemine göre oluşturduğu grup.

dikey izdüşüm [İng. orthogonal projection ] [Alm. senkrechte Projektion,


Orthogonalprojektion ] [Fra. projection orthogonale ] : Bir kümenin her noktasından bir
doğruya veya düzleme inilen dikmelerin ayaklarının oluşturduğu küme.

29
dikey köşegenlenebilir matris [İng. orthogonally diagonalizable matrix ] [Alm. ] [Fra. ] :
Bir köşegenel matrise dikey benzeşen kare matris.
dikey küme [İng. orthogonal set ] [Alm. orthogonale Menge ] [Fra. ] : Bir iç-çarpım
uzayında, iç-çarpımları ikişer ikişer 0 olan altküme.

dikey matris [İng. orthogonal matrix ] [Alm. orhogonale matrix ] [Fra. matrice
orthogonale ] : Tersinir olan ve tersi devriğine eşit olan gerçel kare matris.

dikey polinomlar [İng. orthogonal polynomials ] [Alm. ] [Fra. polynômes orthogonales ] :


Bir dikey fonksiyonlar takımı oluşturan polinomlar.
dikey taban [İng. orthogonal base ] [Alm. orthogonale Basis ] [Fra. base orthogonale ] :
Bir iç çarpımlı uzayın, öğeleri birbirine ikişer ikişer dik olma koşulunu gerçekleyen tabanı.

dikey takım [İng. orthogonal family ] [Alm. orthogonale Schar ] [Fra. ] : E iç çarpım
uzayının öğelerinden oluşan ve birbirlerinden farklı her i, j ikilisi için < xi , xj > = 0
eşitliğini, i = j olduğunda < xi , xi > = ||xi||2 eşitliğini sağlayan (xi) takımı.

dikey tümleyen [İng. orthogonal complement ] [Alm. orthogonales Komplement ] [Fra.


orthocomplément ] : Bir iç-çarpım uzayındaki bir A altuzayı için, A 'ya dik olan tüm
öğelerin oluşturduğu küme.

dikey vektörler [İng. orthogonal vectors ] [Alm. orthogonale Vektoren ] [Fra. ] : bkz.
dikey takım.

dikkenar [İng. cathetus, leg ] [Alm. Kathete ] [Fra. cathète; côté droit ] : Bir dik üçgende
dik açının kenarlarından her biri.

dikler açılar [İng. complementary angles ] [Alm. Komplementwinkel; Ergänzungwinkel ]


[Fra. angles complémentaires ] : **çüleri toplamı 90 derece olan iki açı. anlamdaşı:
tümler açılar.

dikme [İng. normal; perpendicular ] [Alm. Normale; Senkrechte; Lot ] [Fra. normale;
perpendiculaire ] : 1- Bir doğru için, belirli bir noktadan geçerek doğruya inilen veya
çıkılan dik doğru. 2- Bir düzlem için, belirli bir noktadan geçerek düzleme inilen veya
çıkılan dik doğru.

Dirak delta fonksiyonu [İng. Dirac delta-function ] [Alm. Diracsche delta-Funktion ] [Fra.
delta-fonction de Dirac ] : R üzerinde tanımlı, sıfırdan farklı her x noktasında 0 değerini
alan, 0 noktasında sonsuz değerini alan, R üzerindeki integrali 1 'e eşit olan ve delta
simgesiyle gösterilen fonksiyon.

disk [İng. disc ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. daire.


diskriminant [İng. discriminant ] [Alm. Diskriminante ] [Fra. discriminant ] : ax2 +bx + c
polinomu için b2 - 4ac niceliği.

diyagram [İng. diagram ] [Alm. Diagramm ] [Fra. diagramme ] : 1- Belirli bir ölçeğe göre
bir çokluğu göstermek için çizilmiş çizgi. 2- İki değişken arasındaki bağıntıyı gösteren
çizenek. anlamdaşı: çizenek.

Diyofant analizi [İng. Diophantine analysis ] [Alm. Diophantische Analyse ] [Fra. analyse

30
de Diophant ] : Katsayıları tamsayılar olan cebirsel denklemlerin veya sistemlerin tam
veya rasyonel sayılar kümesinde çözümlerini inceleyen sayılar kuramı dalı.

Diyofant denklemi [İng. diophantine equation ] [Alm. diophantische Gleichung ] [Fra.


equation diophantine ] : Tamsayı çözümleri istenen tamsayı katsayılı ve çok değişkenli
denklem.

dizi [İng. sequence; progression ] [Alm. Folge; Progression ] [Fra. suite; progression ] :
1- Öğeleri sayılabilir bir kümeyle damgalanmış olan küme. 2- Doğal sayılar kümemsi
üzerinde tanımlı bir fonksiyon.

dizi uzayı [İng. sequence space ] [Alm. Folgenraum ] [Fra. espace de suites ] : Öğeleri
dizi olan uzay. örn. tüm sınırlı diziler uzayı.
doğal benzeryapı dönüşümü [İng. natural homomorphism; canonical homomorphism ]
[Alm. ] [Fra. homomorphisme canonique ] : G grubunun bir H normal altgrubu için, f : G
→ G/H , x → xH olarak tanımlanan f benzer yapı dönüşümü. anlamdaşı: bölüm
dönüşümü, kanonik dönüşüm.
doğal biçim [İng. normal form ] [Alm. ] [Fra. forme normale ] : Bir A matrisi için, A
üzerinde yapılan yalın işlemler sonucunda elde edilebilecek daha yalın biçimli
matrislerden birisi, kanonik biçim, normal form.

doğal dönüşüm [İng. natural mapping; canonical mapping ] [Alm. kanonische Abbildung;
natürliche Abbildung ] [Fra. application canonique ] : 1- E kümesi üzerinde tanımlı olan
bir B denklik bağıntısı için, f(x) = [x]B biçiminde tanımlanan f : E → E/B dönüşümü.
anlamdaşı: bölüm dönüşümü. 2- < E,F > dual sistemi için, Tf(x) = < x , f > olmak üzere
T : F → E* , T : f → Tf dönüşümü.
doğal koordinat fonksiyonları [İng. natural coordinate functions ] [Alm. natürliche
Koordinatenfunktionen ] [Fra. functions des coordonnees intrinseques ] : Rn den R ye
her i = 1, 2, ..., n için pi(x1, x2, ... , xn) = xi biçiminde tanımlı (pi) fonksiyonları.

doğal logaritma [İng. natural logarithm; Napierian logarithm ] [Alm. natürlicher


Logarithmus ] [Fra. logarithme naturel ] : Bir t > 0 sayısı için 1 den t ye kadar y= 1/x
fonksiyonunun integrali. Simgesi : ln t anlamdaşı: e tabanlı logaritma, Napier logaritması,
doğal tersüstel.

doğal sayı [İng. natural number ] [Alm. natürliche Zahl ] [Fra. nombre naturel ] : Sonlu
kümelerin nicelik sayılarından oluşan N = {0,1,2,3,...,n,...} kümesinin öğelerinden her
biri. anlamdaşı:sayma sayısı.
doğal taban [İng. canonical basis ] [Alm. ] [Fra. base canonique ] : n boyutlu Öklit
uzayında e1 = (1, 0 , 0, ... , 0) , e2 = (0, 1 , 0, ... , 0) , ... , en = (0, 0 , 0, ... , 1)
öğelerinden oluşan cebirsel taban.
doğal tersüstel [İng. natural logarithm ] [Alm. natürlicher Logarithmus ] [Fra. logarithme
naturel ] : anlamdaşı: doğal logaritma.
doğan üstel fonksiyon [İng. exponential function ] [Alm. Exponentialfunktion ] [Fra.
fonction exponentielle ] : Tabanı e olan üstel fonksiyon, x → ex fonksiyonu.

doğru [İng. line; straight Une; straight ] [Alm. Gerade; gerade Linie ] [Fra. ligne droite;
droite ] : 1- Düzlemde koordinatlara göre denklemi, m2 + n2 sayısı sıfırdan farklı olmak
üzere mx + ny + k = 0 olan düzlemsel eğri. anlamdaşı: çizgi. 2- R 3 uzayında (a, b, c)
sabit bir nokta ve m2 + n2 + k2 sayısı sıfırdan farklı olmak üzere denklemi (x - a) / m =

31
(y - b) / n = (z - c) / k olan düzlemsel eğri. anlamdaşı: çizgi.

doğru açı [İng. straight angle; flat angle ] [Alm. gestreckter Winkel ] [Fra. angle plat ] :
**çüsü 180 derece olan açı. anlamdaşı: düz açı.
doğru orantılı çokluklar [İng. directly proportional quantities ] [Alm. direkt proportionale
Grossen; gerade proportionale Grossen ] [Fra. grandeurs directement
proportionnelles ] : Oranları bir sabite eşit olan iki çokluk.

doğru parçası [İng. line segment ] [Alm. geradlinige Strecke ] [Fra. ] : Verilen bir doğru
üzerinde bulunan ve söz konusu doğru üzerindeki iki nokta arasında kalan parça.

doğrudaş düzlemler [İng. collinear planes ] [Alm. durch dieselbe Ebenen, kollineare
Ebenen ] [Fra. plans colinéaires ] : Ortak bir doğruya sahip olan düzlemler. bkz.
eksendeş düzlemler.

doğrudaş noktalar [İng. collinear points ] [Alm. kollineare Punkten ] [Fra. points
rectilignes; points colinéaires ] : Bir doğru üzerinde bulunan noktalar.

doğrudaş vektörler [İng. collinear vectors ] [Alm. kollineare Vektoren ] [Fra. vecteurs
collineaires ] : Aynı veya parelel doğrular üzerinde yer alan vektörler.

doğrultma düzlemi [İng. rectifying plane ] [Alm. rektifizierende Ebene; Streckebene ]


[Fra. plan rectifié ] : Bir C eğrisi üzerindeki P noktası için, P deki teğet ile ikincil
normalden geçen düzlem.

doğrultman [İng. directrix ] [Alm. Direktrix; Leitline ] [Fra. directrice ] : Bir geometrik
şeklin oluşumuna dayanak olan doğru veya eğri. bkz. konik, koni doğrultmanı, silindir.

doğrultman çemberi [İng. director circle ] [Alm. Leitkreis; Richungskreis ] [Fra. cercle
directeur ] : Bir elips veya hiperbole çizilen dik teğet ikililerinin kesişme noktalarının
gezeneği.

doğrultman kosinüsleri [İng. directional cosines ] [Alm. Richtungskosinus ] [Fra. cosinus


directeur ] : Uzayda bir doğru için, yönelti açılarının kosinüsleri.

doğrultu açıları [İng. direction angles ] [Alm. Richitngswinkel ] [Fra. angles de direction;
angles directeurs ] : bkz. yönelti açıları.

doğrultu kosinüsleri [İng. directional cosines ] [Alm. Richtungskosinus ] [Fra. ] : bkz.


yönelti kosinüsleri.
doğrultulur eğri [İng. rectifiable curve ] [Alm. rektifizierbare Kurve ] [Fra. courbe
réctifiable ] : Tam değişimi sonlu olan eğri.

doğruluk değeri [İng. truth value ] [Alm. Wahrheits**rt ] [Fra. valeur de verite ] : Bir p
önermesi doğru olduğunda, bu önermeye karşılık getirilen 1 sayısı ile, yanlış olduğunda,
bu önermeye karşılık getirilen 0 sayılarından biri.

doğruluk kümesi [İng. truth set ] [Alm. Wahrheitsmenge ] [Fra. ensemble de verite ] :
Bir açık önermedeki değişkenin yerine konulduğunda açık önermeyi doğru yapan öğelerin
kümesi.

32
doğruluk tablosu [İng. truth table ] [Alm. Wahrheitstafel ] [Fra. ] : Bir bileşik önermenin
basit bileşenlerinin bütün değerlemelerine karşılık aldığı doğruluk değerlerini gösteren
tablo.

doğrusal altuzay [İng. linear subspace ] [Alm. lineare Unterraum ] [Fra. sous-espace
linéaire; sousespace vectoriel ] : Bir doğrusal uzayın gene doğrusal uzay olan altkümesi.

doğrusal bağımlı küme [İng. linearly dependent set ] [Alm. linear abhängige Menge ]
[Fra. ] : Bir doğrusal uzayda enaz bir öğesi öteki öğelerinin bir doğrusal bileşimi olarak
yazılabilen sonlu alt küme.

doğrusal bağımlı sistem [İng. linearly dependent system ] [Alm. linear abhängiges
System ] [Fra. Systeme lineaire-ment dependent ] : bkz. doğrusal bağımlı küme.

doğrusal bağımlı vektorler [İng. linearly dependent vectors ] [Alm. linear unabhängige
Vektöre ] [Fra. vecteurs lineairement dependants ] : Bir doğrusal uzayda doğrusal
bağımlı bir küme oluşturan vektörler.

doğrusal bağımsız küme [İng. linearly independent set ] [Alm. Linear unabhängige
Menge ] [Fra. ] : Enaz bir öğesi ötekilerin sonlu bir doğrusal bileşimi olarak yazılamayan
küme.

doğrusal bağımsız vektörler [İng. linear independent vectors ] [Alm. ] [Fra. ] : Doğrusal
bağımsız bir küme oluşturan vektörler kümesi.

doğrusal biçim [İng. linear form ] [Alm. lineare Form ] [Fra. forme linéaire ] : 1- Bir A-
modülünden kendisi içine doğrusal dönüşüm. 2- Bir doğrusal uzaydan kendi sayı cismine
doğrusal dönüşüm. anlamdaşı: doğrusal fonksiyonel.

doğrusal bileşim [İng. linear combination ] [Alm. Linearkombination ] [Fra. ] : E vektör


uzayının bir (xi) takımı için, (ai) sayılar takımı olmak üzere [a1x1 + a2x2 + ... + anxn]
toplamı. anlamdaşı: lineer bileşim.
doğrusal cebir [İng. linear algebra ] [Alm. lineare Algebra ] [Fra. algèbre linéaire ] :
Doğrusal uzayların ve doğrusal dönüşümlerin özelliklerini inceleyen cebir dalı.

doğrusal denklem [İng. linear equation ] [Alm. lineare Gleichung ] [Fra. équation linéaire
] : (xi) ler bir vektör uzayındaki bilinmeyenleri göstermek üzere, b bir sayı ve (ai)
sayılardan oluşan bir takım olduğunda [a1x1 + a2x2 + ... + anxn] = b biçimindeki
eşitlik.

doğrusal denklem sistemi [İng. system of linear equations ] [Alm. linearer


Gleichungensystem ] [Fra. système d'équations linéaires ] : Doğrusal denklemlerden
oluşan sistem.
doğrusal diferensiyel denklem [İng. linear differential equation ] [Alm. lineare
Differentialgleichung ] [Fra. équation différentielle linéaire ] : İçerdiği bilinmeyen
fonksiyonun ve türevlerinin derecesi 1 olan denklem.

doğrusal dönüşüm [İng. linear transformation ] [Alm. lineare Transformation ] [Fra.


transformation linéaire ] : Düzlemde veya uzayda grafiği bir doğru olan fonksiyon. E, F

33
birer doğrusal uzay olmak üzere E nin her x , y öğesi ve her a sayısı için, f (x+y) = f(x) +
f(y), f(ax) = af(x) koşullarını gerçekleyen f : E → F dönüşümü, anlamdaşı: doğrusal
fonksiyon, lineer dönüşüm.

doğrusal dönüşüm [İng. linear mapping; A-homomorphism; homomorphism ] [Alm.


lineare Abbildung ] [Fra. application linéaire ] : E, F birer doğrusal uzay olmak üzere E
nin her x , y öğesi ve her a sayısı için, f (x+y) = f(x) + f(y), f(ax) = af(x) koşullarını
gerçekleyen f : E → F dönüşümü, anlamdaşı: doğrusal fonksiyon, lineer dönüşüm.

doğrusal eşyapı dönüşümü [İng. linear isomorphism ] [Alm. linear Isomorphismus ] [Fra.
] : İki doğrusal uzay arasında birebir-örten doğrusal dönüşüm. anlamdaşı: doğrusal
izomorfizm.

doğrusal fonksiyon [İng. linear mapping ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal dönüşüm.

doğrusal izometri [İng. linear isometry ] [Alm. lineare Isometric ] [Fra. isometrie
lineaire ] : bkz. Metrik ya da normlu azaylarda doğrusal eşyapı dönüşümü.

doğrusal izomorfizm [İng. linear isomorphism ] [Alm. lineare Isomorphic ] [Fra.


isomorphie lineaire ] : bkz. doğrusal eşyapı dönüşümü.

doğrusal katman [İng. linear manifold ] [Alm. lineare Mannigfaltigkeit ] [Fra. ] : E


doğrusal uzayının bir H altuzayı ile E nin bir x öğesi için x + H altkümesi.

doğrusal latis [İng. linear lattice ] [Alm. ] [Fra. ] : Üzerindeki sıraya göre örgü yapısı olan
kısmi sıralı doğrusal uzay. anlamdaşı: Riesz uzayı.
doğrusal manifold [İng. linear manifold ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: doğrusal katman.

doğrusal programlama [İng. linear programming ] [Alm. lineare Programmierung ] [Fra.


programmation linéaire ] : Bir doğrusal denklemin, doğrusal denklemlerden oluşan
kısıtlayıcılar altında, minimum veya maksimum değerine ulaşmasını konu edinen
programlama dalı.

doğrusal sıralama [İng. linear order; total order ] [Alm. linear Ordnung ] [Fra. ordre
lineaire ] : bkz. tam sıralama.

doğrusal sıralı küme [İng. linearly ordered set ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. tam sıralı küme.

doğrusal temsil [İng. linear representation ] [Alm. lineare Darstellung ] [Fra. ] : G grubu
ile C üzerinde bir E doğrusal uzayı verildiğinde, tanım kümesi G ve değer kümesi GD (E)
olan benzer yapı dönüşümü.

doğrusal uzay [İng. linear space ] [Alm. linearer Raum ] [Fra. espace linéaire ] : Bir Abel
grubu üzeride belli özeliklere sahip bir skaler çarpım işlemi tanımlanmasıyla oluşturulan
matematiksel yapı. anlamdaşı: lineer uzay, vektör uzayı.

doğrusal uzay tabanı [İng. basis of a linear space ] [Alm. Basis eines linearem Raums ]
[Fra. base d'un espace linéaire ] : Bir doğrusal uzay için, onu üreten minimal doğrusal
bağımsız bir alt küme.
doğrusal yineleme [İng. linear iteration ] [Alm. lineare Iteration ] [Fra. ] : f (x) = 0 ile

34
verilen bir denklemin bir köküne, önce x = g(x) biçimine getirilen söz konusu denklemin
x0 gibi bir yaklaşık kökünden kalkarak xn+1 = g (xn) (n doğal sayı) ile tanımlanan (x n)
yinelemeli dizisiyle yaklaşma yöntemi.

doğrusallaştırma [İng. linearization ] [Alm. Lineari***rung ] [Fra. linearisation ] :


Doğrusal olmayan problemlerin çözümünü benzer doğrusal problemlerin çözümüne
indirgeyen yöntem

dokunum düzlemi [İng. osculator plane ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. oskülator düzlemi.

dokuzgen [İng. nonagon ] [Alm. Neuneck ] [Fra. nonagone ] : Dokuz yüzlü çokgen.

dolanım sayısı [İng. winding number ] [Alm. Windungszahl ] [Fra. nombre tordu ] :
Düzlemde, bir kapalı eğrinin belirli bir nokta çevresinde artı yöndeki geçiş sayısı.

dolay [İng. entourage ] [Alm. ] [Fra. entourage ] : Bir düzgün uzayda düzgünlük içinde
bulunan kümelerden her biri.

dolaylı kanıt [İng. indirect proof ] [Alm. indirekter Be**is ] [Fra. démonstration
indirecte ] : (p=>q) ≡ (q'=>p') eşdeğerliğini kullanarak kanıtlanacak şeyin doğru
olmadığı varlandığmda, varsayımın da doğru olmadığı sonucuna gidileceğinin
gösterilmesiyle yapılan kanıtlanma, ay. bkz. olmayana ergiyle kanıtlamm, kar. dolaysız
kanıtlanım.

dolaysız çarpım [İng. direct product ] [Alm. directes Product ] [Fra.


produit direct ] : Modüllerin bir dik çarpımı üstünde tanımlanan uygun işlemlerle
oluşturulan modül.

dolaysız kanıt [İng. direct proof ] [Alm. ] [Fra. ] : Yalnızca varsayımdan ve önceden
bilinenlerden kalkarak yapılan kanıtlanım yöntemi, kar. dolaylı kanıtlanım.

dolaysız toplam [İng. direct sum ] [Alm. direkte Summe ] [Fra. somme directe ] : Direkt
çarpımın başka bir adı. anlamdaşı: Dolaysız toplam, cebirsel dolaysız toplam.

doruk noktası [İng. apex ] [Alm. Spitze ] [Fra. sommet ] : Sabit bir doğru veya düzleme
göre en yüksek nokta. anlamdaşı: tepe.

dönel elipsoit [İng. ellipsoid of revolution ] [Alm. Drehellipsoid ] [Fra. ellipsoide de


revolution ] : Bir elipsin eksenlerinden biri çevresinde döndürülmesiyle elde edilen yüzey.

dönel hacım [İng. volume of a solid of revolution ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir düzlemsel alanın
bir eksen çevresinde dönmesiyle oluşan katı cismin hacmi.

dönel katı cisim [İng. solid of revolution ] [Alm. Drehkörper; Rotationskörper;


Umdrehungskörper ] [Fra. solide de révolution ] : Bir düzlemsel alanın dönme ekseni
adını alan bir doğru çevresinde dönmesiyle oluşan katı cisim.

dönel paraboloit [İng. paraboloid of revolution ] [Alm. Drehparaboloid ] [Fra. paraboloide


de revolution ] : Bir parabolün kendi ekseni çevresinde dönmesiyle oluşan yüzey.

35
dönel yüzey [İng. surface of revolution ] [Alm. Rotationsfläche; Umdrehungsfläche;
Drehfläche ] [Fra. surface de révolution ] : Bir düzlemsel eğrinin bir eksen çevresinde
dönmesiyle oluşan yüzey.

dönem [İng. periot ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: periyot

e sayısı [İng. e number ] [Alm. e-Zahl ] [Fra. nombre de Neper ] : Genel terimi (1 +
1/n)n olan dizinin limiti olan ve bilimsel hesaplamalarda önemli olan bir transandant sayı.

ebas [İng. infimum ] [Alm. infimum ] [Fra. infimum ] : anlamdaşı: infimum. bkz. en
büyük altsınır.

ebob [İng. gcd ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. en büyük ortak bölen.

eğeç [İng. evolute ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: evolüt.

eğik [İng. oblique ] [Alm. schief; schräg ] [Fra. oblique ] : Ne dik ne de yatay olan.

eğik açı [İng. oblique angle ] [Alm. schiefer Winkel ] [Fra. ] : **çüsü 90 derecenin katı
olmayan açı.

eğik dairesel koni [İng. oblique circular cone ] [Alm. schiefer Kreiskegel ] [Fra. cone
circulaire oblique ] : Tepe noktasının taban düzlemine izdüşümü tabandaki dairenin
merkezinde olmayan dairesel koni.

eğik dairesel silindir [İng. oblique circular cylinder ] [Alm. ] [Fra. ] : Üreteçleri
tabanlarına dik olmayan çembersel silindir.

eğik doğru [İng. inclined line ] [Alm. geneigte Linie ] [Fra. ligne inclinée ] : Ne dikey ne
de yatay olan doğru.

eğik koordinat sistemi [İng. oblique coordinate system ] [Alm. schiefwinkliges


Koordinatensystem ] [Fra. système de coordonnées en axes obliques ] : Eksenlerinden
en az ikisi birbirine dik olmayan Dekart koordinat sistemi.

eğik prizma [İng. oblique prism ] [Alm. schräges Prisma; schiefes Prisma ] [Fra. prisme
oblique ] : Tabanı yanal yüzlerine dik olmayan prizma.

eğik silindir [İng. oblique cylinder ] [Alm. ] [Fra. ] : Üreteçleri tabanlarına dik olmayan
silindir.

eğik üçgen [İng. oblique triangle ] [Alm. schiefwinkeliges Dreieck ] [Fra. triangle
oblique ] : Bir dik açısı olmayan üçgen.

eğim [İng. slope; gradient ] [Alm. Steigung; Anstieg ] [Fra. coefficient directeur;
pente ] : Bir doğrunun X-ekseniyle yaptığı artı yönlü açının tanjantı.

eğim açısı [İng. inclination; angle of inclination; slope angle ] [Alm. Neigungswinkel;

36
Neigung; Richtungswinkel ] [Fra. inclination; inclinaison; angle d'inclination ] : 1-
Düzlemde bir doğrunun yatay koordinat ekseninin artı yönüyle yaptığı açı. 2- Uzayda bir
doğrunun bir düzlem üzerindeki izdüşümüyle yaptığı en küçük açı. 3- Uzayda bir
düzlemin verilen bir düzlemle yaptığı ikidüzlemli açılardan küçük olanı.

eğri [İng. curve ] [Alm. Kurve ] [Fra. courbe ] : 1- Sürekli bir fonksiyon. 2- Sürekli bir
fonksiyonun görüntüsü. 3- Sürekli bir fonksiyonun grafiği.

eğri uydurumu [İng. curve fitting ] [Alm. Anpassung einer Kurve ] [Fra. ] : Verilen sonlu
bir sıralı ikililer kümesi içindeki noktalara uyan yaklaşık eğrilerin denklemlerini bulma
sorunu.

eğri uzunluğu [İng. length of a curve ] [Alm. Länge einer Kurve ] [Fra. ] : A ve B
noktalarını birleştiren bir C eğrisi için, eğri üzerinde A dan B ye doğru sıralanan sonlu
sayıda A = P1, P2, ...,Pn = B noktaları değiştikçe, varsa, |P1P2| + |P2P3| + ... + |Pn-
1Pn| toplamının en küçük üst sınırı.

eğrilik [İng. curvature ] [Alm. Krümmung; Raumkrümmung ] [Fra. courbure ] : C eğrisi


üzerindeki P noktası için, P deki teğet ile gezgin bir P' noktasındaki teğet arasındaki
açının PP' yayına oranının, yay uzunluğu sıfıra giderken limiti.

eğrilik çemberi [İng. circle of curvature ] [Alm. Krümmungskreis ] [Fra. cercle de


courbure ] : Düzlemde bir eğriye bir noktasından eğrinin içbükey yanında teğet olan ve
teğet oluş noktasındaki eğriliği, eğrinin söz konusu noktadaki eğriliğine eşit olan çember.

eğrilik çizgisi [İng. line of curvature; principal curve ] [Alm. Krümmungslinie ] [Fra. ligne
de courbure ] : Bir M yüzeyi içinde, her noktasındaki hız vektörü, yüzeyin bir eğrilik
vektörü olan düzenli eğri, aslı eğri, baş eğri.

eğrilik merkezi [İng. center of curvature ] [Alm. Krümmungsmittelpunkt ] [Fra. centre de


courbure ] : Eğrilik çemberinin merkezi.

eğrilik yarıçapı [İng. radius of curvature ] [Alm. Krümmungsradius ] [Fra. rayon de


courbure ] : Eğrilik çemberinin yarıçapı.

eğrinin eğimi [İng. slope of a curve ] [Alm. seîgung einer Kurve ] [Fra. pente d'une
courbe ] : Bir C eğrisi üzerindeki P noktası için, P deki teğetin eğimi.

eğrinin normali [İng. normal to a curve ] [Alm. normale einer Kurve ] [Fra. normale à
une courbe ] : Eğrinin bir noktasındaki teğetine dik olan doğru.

eğrisel integral [İng. line integral; curvilinear integral ] [Alm. Kurvenintegml;


Linienintegral; krummliniges Integral ] [Fra. intégrale curviligne ] : bkz. çizgisel integral,
yol integrali.

eğrisel koordinatlar [İng. curvilinear coordinates ] [Alm. krummlinige Koordinaten ] [Fra.


coordonnées curvilignes ] : İkişer ikişer birbirine dikey olan üç yüzey için, uzayda bir
noktadan başlayarak bu yüzeyleri belirleyen üç parametrenin değerleri.

eigen değer [İng. eigen value ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: özdeğer, karakteristik değer.

37
eigen vektör [İng. eigen vector ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. özvektör, karakteristik vektör.

ekli matris [İng. adjoint matrix ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ilaveli matris.

ekok [İng. lcm ] [Alm. ] [Fra. ] : en küçük ortak katın kısaltması, anlamdaşı: okek.

eksen [İng. axis ] [Alm. Achse ] [Fra. axe ] : Uzayda veya bir geometrik şekillerde yön,
uzaklık, açı, simetri, konum veya devinimleri ölçmek için kullanılan sabit bir doğru,
yandoğru veya doğru parçası.

eksendeş [İng. coaxial ] [Alm. gleichächsig, koaxial ] [Fra. coaxial ] : Eksenleri bir olan.

eksene göre simetri [İng. axial symmetry ] [Alm. Axialsymmetrie ] [Fra. symétrie a
regard d'un axe ] : Simetri ekseni denen bir doğruya göre simetri.

eksi I [İng. negative ] [Alm. negativ ] [Fra. négatif ] : Sıfırdan küçük olan.

eksi II [İng. minus; less ] [Alm. minus; **niger ] [Fra. moins ] : 1- Çıkarma işlemi. 2-
Çıkarma işleminin (-) simgesi. 3- Artı karşıtı. 4- Sıfırdan küçük nicelik.

eksi sayı [İng. negative number ] [Alm. negative Zahl ] [Fra. nombre négatif ] : Sıfırdan
küçük gerçel sayı.

eksi sonsuz [İng. minus infinite; negatively infinite ] [Alm. minus Unendlich ] [Fra. moins
infini ] : Her sonlu sayıdan daha küçük kalan nesne . Simgesi : -∞.

eksilen [İng. minuend ] [Alm. Minuend; Minuendus; zu vermindernde Zahl ] [Fra.


minuende ] : Kendisinden başka bir çokluk çıkartılan nicelik; a-b çıkarma işleminde a
sayısı. kar. çıkan.

eksisiz sayı [İng. nonnegative number ] [Alm. ] [Fra. ] : Negatif olmayan gerçel sayı.

ekstremum [İng. extremum ] [Alm. ] [Fra. ] : Minimum veya maksimum değer.

ekstremum değeri [İng. extreme' value ] [Alm. Extrem**rt ] [Fra. valuer extreme ] :
Gerçel değerli bir f fonksiyonun en küçük (minimum) veya en büyük (maksimum)
değerlerinden biri.

ekstremum noktası [İng. extreme point ] [Alm. Extremalpunkt ] [Fra. point extrême ] :
1- Fonksiyonun ekstemum değere ulaştığı değişken değeri. 2- Fonksiyonun değerler
kümesinde ulaştığı ekstremum değeri. 3- Fonksiyonu grafiği üzerinde eksremum değere
karşı gelen nokta.

eküs [İng. supremum ] [Alm. Supremum ] [Fra. supremum ] : bkz. en küçük üst sınır.

eleman [İng. element ] [Alm. Element ] [Fra. élément ] : Öğe.


elips [İng. ellipse ] [Alm. Ellipse ] [Fra. ellipse ] : 1- Dışyarıçapı 1 den küçük olan konik.
Denk tanım: düzlemde verilen iki F ve F' odak noktalarına uzaklıklarının toplamı sabit
olan noktalar kümesi. 2- Bir elips ile içinde kalan bölgenin bileşimi.

38
elipsin merkezi [İng. center of an ellipse ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir elipsin odaklarını
birleştiren doğru parçasının orta noktası.

elipsin tepe noktaları [İng. vertices of an ellipse ] [Alm. ] [Fra. ] : Eksenlerinin elipsi
kestiği noktalar.

elipsoit [İng. ellipsoid ] [Alm. Ellipsoid ] [Fra. ellipsoïde ] : Dikdörtgenel koordinatlara


göre denklemi x2/a2 + y2/b2 + z2/c2 = 1 olan yüzey.

eliptik geometri [İng. elliptic geometry ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. Riemenn geometrisi.

eliptik koni [İng. elliptic cone ] [Alm. elliptischer Kegel ] [Fra. cône elliptique ] : Tabanı
bir elips olan koni.

eliptik paraboloit [İng. elliptic paraboloid ] [Alm. elliptisches Paraboloid ] [Fra.


paraboloide elliptique ] : Dik koordinatlara göre denklemi x2/a2 + y2/b2 = 2cz olan
yüzey.

eliptik silindir [İng. elliptic cylinder ] [Alm. elliptischer Zylinder ] [Fra. cylinder elliptique ]
: Dik koordinatlara göre denklemi x2/a2 + y2/b2 = 1 denklemiyle verilen yüzey.

en [İng. width,size ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: genişlik .


en büyük alt sınır [İng. greatest lo**r bound ] [Alm. untere Grenze; gros*** untere
Schranke ] [Fra. borne inférieure ] : E kısmi sıralı kümesinin bir A altkümesi için, A nın
tüm altsınırlarından oluşan kümenin en büyük öğesi: Simgesi : ebas (A), inf (A).
anlamdaşı: ebas.

en büyük ortakbölen [İng. greatest common divisor ] [Alm. grösster gemeinsamer


Divisor ] [Fra. le plus grand commun diviseur ] : İki veya daha çok çokluk için, tüm öteki
ortakbölenlerle bölünebilen ortakbölen. Simgesi : ebob, obeb.

en büyük öğe [İng. greatest element ] [Alm. gras***st Element ] [Fra. le plus grand
élément ] : Kısmi sıralı kümenin bir A altkümesi için, A kümesinin hiç bir öğesinden küçük
olmayan ve A kümesine ait olan öğe .

en kaba topoloji [İng. coarsest topology ] [Alm. gröberest Topologie ] [Fra. topologie le
plus gros***r ] : Bir küme üzerinde, boş küme ile kümenin kendisinden oluşan topoloji.

en küçük ortakkat [İng. lo**st common multiple ] [Alm. ] [Fra. le plus petit commun
multiple ] : İki veya daha çok sayıdaki niceliğin ortakkatlarının en küçüğü. Simgesi : ekok
, okek.

en küçük öğe [İng. least element; smallest element; lo**st element ] [Alm. kleinstes
Element; erstes Element ] [Fra. le plus petit élément ] : Kısmi sıralı kümenin bir A
altkümesi için, A kümesinin hiç bir öğesinden büyük olmayan ve A kümesine ait olan
öğe .

en küçük üst sınır [İng. least upper bound; smallest upper bound ] [Alm. kleinste obere
Schranke; Finishsuperior ] [Fra. borne supérieure ] : Kısmi sıralı kümenin bir A altkümesi

39
için, A nın tüm üst sınırlarından oluşan altkümenin en küçük öğesi. Simgesi : eküs (A),
sup (A). anlamdaşı: eküs.

esas dal [İng. principal branch ] [Alm. Hauptprinzipale ] [Fra. branche principale ] :
Çokdeğerli karmaşık bir fonksiyonun istenilen kimi iyi koşulları sağlayan bir tekdeğerli
fonksiyon olarak belirlendiği değerler.

esas ideal [İng. principal ideal ] [Alm. Hauptideal ] [Fra. ] : anlamdaşı: tek üreteçli ideal.

esas köşegen [İng. main diagonal ] [Alm. Hauptdiagonale ] [Fra. diagonale princjfale ] :
Karesel [aij] matrisinde a11, a22 , ... , ann öğelerinden oluşan küme. anlamdaşı: birinci
köşegen, asıl köşegen.

esas minör [İng. principal minor ] [Alm. Hauptunterdeterminante ] [Fra. mineur principal
] : Satır ve sütun damgaları eşit olan minör.

esas normal [İng. principal normal ] [Alm. Hauptnormale ] [Fra. normale principale ] :
Normal düzlem ile dokunum düzleminin arakesiti. anlamdaşı: asli normal.

esas yöneltiler [İng. principal directions ] [Alm. ] [Fra. ] : S yüzeyi üzerindeki bir P
noktası için, normal eğrilikleri en büyük ve en küçük olurlayan iki yönelti.

eş normlar [İng. *****alent norms ] [Alm. äquivalente Normen ] [Fra. normes


équivalentes ] : Bir doğrusal uzay üzerinde oluşturdukları ilingeler özdeş olan düzgeler.

eş şekiller [İng. congruent figures ] [Alm. kongruente Figuren ] [Fra. figures congruentes
] : Bir katı hareketle (ötelemeler ve dönmelerin bileşkesi) birisi ötekiyle çakışabilen
şekiller, kongruent şekiller.

eş üçgenler [İng. congruent triangles ] [Alm. gleiche Dreiecken ] [Fra. ] : Karşılıklı açıları
ve kenarları eş olan üçgenler.

eşaçılı [İng. isogonal; isogonic ] [Alm. isogonal ] [Fra. isogone;


isogonal ] : Açıları eşit olan.

eşaltıyüzlü [İng. rhombohedron ] [Alm. Rhomboeder; Raut enf lächer ] [Fra.


rhombohédrone ] : Her yüzü birer paralelkenar olan prizma.

eşanlı denklem sistemi [İng. system of simultaneous equations ] [Alm.


Simultangleichungensystem ] [Fra. système d'équations simultanées ] : Eşanlı
denklemlerden oluşan sistem.

eşanlı denklemler [İng. simultaneous equations ] [Alm. gleichzeitige Gleichungen ] [Fra.


équations simultanées ] : Birlikte sağlanması gereken iki veya daha çok sayıda denklem.

eşartanlı dizi [İng. arithmetic sequence; arithmetic progression ] [Alm. arithmetische


Progression; arithmetische Folge ] [Fra. suite arithmétique; progression arithmétique ] :
Ardışık terimlerinin kalanı sabit olan dizi.

40
eşartanlı seri [İng. arithmetique series ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: aritmetik seri.

eşbenzeti [İng. cohomology ] [Alm. ] [Fra. cohomologie ] : bkz. eşbenzeti kuramı.

eşbenzeti kuramı [İng. cohomology theory ] [Alm. ] [Fra. théorie de cohomologie ] :


Benzeti kuramıyla yakın ilişkisi olan ve topolojik uzayların geometrik özelliklerini cebirsel
gruplar yardımıyla inceleyen matematik dalı. anlamdaşı: kohomoloji.

eşboyut [İng. codimension ] [Alm. Defekt; Codimension ] [Fra. ] : E doğrusal uzayının bir
F doğrusal altuzayı için, E/F bölüm uzayının boyutu.

eşçarpan [İng. cofactor ] [Alm. ] [Fra. cofacteur ] : anlamdaşı: kofaktör.

eşçarpanlı dizi [İng. geometric sequence ] [Alm. geometrishe Folge ] [Fra. progression
géométrique ] : anlamdaşı: geometrik dizi.

eşçarpanlı seri [İng. geometric series ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: geometrik seri.

eşgörüntü [İng. coimage ] [Alm. ] [Fra. coimage ] : E, F modülleri ve f :


E →F doğrusal dönüşümü için, E / ker(f) bölüm doğru uzaysısı.
eşgüçlü [İng. idempotent ] [Alm. idempotent ] [Fra. idempotent ] : Güçleri eşit olan.

eşgüçlü çokluk [İng. idempotent quantity ] [Alm. idempotente Quantität ] [Fra. quantité
idempotente ] : Kendisiyle çarpıldığında yine kendisine eşit olan çokluk. anlamdaşı:
idempotent.

eşgüçlü kümeler [İng. idempotent sets ] [Alm. gleichmächtige Mengen ] [Fra. ensembles
équipotentes ] : bkz. eşsayılı kümeler.

eşgüçlü matris [İng. idempotent matrix ] [Alm. idempotente Matrix ] [Fra. matrice
idempoiente ] : A2 = A eşitliğini gerçekleyen A kare matrisi.

eşgüçlü öğe [İng. idempotent element ] [Alm. idempotentes Element ] [Fra. élément
idempotent ] : (E , *) yarıgrubunun x * x = x eşitliğini gerçekleyen x öğesi. idempotent
öğe.

eşit [İng. equal ] [Alm. gleich ] [Fra. égal ] : 1- Geçişli, yansımalı ve simetrik bir ikili
bağıntı türü. 2- Eş. 3- Yapısı, niteliği, değeri, ölçüsü, niceliği vb. bir olan.

eşit kümeler [İng. equal sets ] [Alm. gleiche Mengen ] [Fra. ensembles égales ] : A 'nın
her bir öğesi B içinde ve B nin her bir öğesi A içinde olacak biçimdeki A ve B kümeleri.

eşit matrisler [İng. equal matrices ] [Alm. ] [Fra. matrices égales ] : Basamakları ve
karşılıklı öğeleri eşit olan matrisler.

eşitliğin geçişlilik özelliği [İng. law of transivity of identity ] [Alm. Transitivität der
Gleichheit ] [Fra. raisonnement d'égalité ] : x = y ve y = z ise x = z olma özeliği.

eşitlik [İng. equality ] [Alm. Gleicheit ] [Fra. égalité ] : Eşit olma durumu.

41
eşitlik bağıntısı [İng. equality relation ] [Alm. Gleichheitsrelation ] [Fra. relation de
égalité ] : İki nesnenin eşit olduğunu ifade eden, genellikle '=' simgesi ile gösterilen bir
denklik bağıntısı. bkz. eşit.

eşitsizlik [İng. inequality ] [Alm. Ungleichheit ] [Fra. inégalité ] : Bir çokluğun bir
diğerinden küçük, küçük veya eşit, büyük, büyük veya eşit olduğunu bildiren önerme.

eşitsizlik simgesi [İng. inequality sign ] [Alm. ] [Fra. signe d'inégalité ] : Bir eşitsizliği
belirten imlerden biri. Simgeleri : <, >, ≠ .

eşitsizlikler sistemi [İng. system of inequalities ] [Alm. Ungleichungssystem ] [Fra.


système d'inégalités ] : Ortak çözümleri aranan eşitsizlikler takımı.

eşkenar çokgen [İng. equilateral polygon ] [Alm. gleichseitiges Vieleck ] [Fra. polygone
equilateral ] : Eşkenarlı çokgen.

eşkenar dörtgen [İng. rhomb; lozenge; rhombus ] [Alm. Rhombus; Raute ] [Fra.
losange; rhombe ] : Tüm bitişik kenarları birbirine kongrüent olan paralelkenar.

eşkenar üçgen [İng. equilateral triangle ] [Alm. gleichseitiges Dreieck ] [Fra. triangle
equilateral ] : bkz. eşkenarlı üçgen.

eşküme [İng. coset ] [Alm. Nebenklasse; Nebengruppe; Restklasse ] [Fra. ] : G


grubunun bir H altgrubu ile G nin bir a öğesi için aH=Ha olacak biçimde aH altkümesi.
bkz. sağ eşküme, sol eşküme.

eşlek [İng. dual ] [Alm. Dual ] [Fra. dual ] : bkz. dual.


eşlenik açılar [İng. conjugate angles; explementary angles ] [Alm. Winkel die sich zu
einem Vollwinkel ergänzen ] [Fra. angles conjugués; angles explémenîaires ] : bkz.
tümler açılar.

eşlenik cebirsel sayılar [İng. conjugate algebraic numbers ] [Alm. ] [Fra. nombres
algébriques conjugués ] : Katsayıları rasyonel sayılar kümesinden seçilen bir polinomun
kökleri.

eşlenik çaplar [İng. conjugate diameters ] [Alm. konjugierte Durchmesser ] [Fra.


diamètres conjugués ] : Bir konikte, birisi ötekine paralel bütün kirişleri kesen iki doğru.

eşlenik sayılar [İng. conjugate numbers ] [Alm. konjugierte komplexe Zahlen ] [Fra.
nombres complexes conjugués ] : z=a+ib karmaşık sayısı için, z ile z¯ = a-ib olarak
tanımlanan iki karmaşık sayı. Simgesi : z ile z¯.

eşmetrel dönüşüm [İng. isometric embedding ] [Alm. isometrische Einbettung ] [Fra.


prolongement isométrique ] : bkz. izometri.

eşmetrel uzaylar [İng. isometric metric spaces ] [Alm. isometrische metrische Räume ]
[Fra. espaces métriques isométriques ] : Birinden ötekine tanımlı bir eşmetrel fonksiyon
varlayan iki metrik uzay. anlamdaşı: izometrik uzaylar.

eşolon form [İng. echolon form ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. basaklı biçim.

42
eşsayılı kümeler [İng. equipotent sets; *****alent sets ] [Alm. gleichmächtige Mengen ]
[Fra. ensembles équipotents ] : Nicelik sayıları eşit olan kümeler.

eştersüstel [İng. cologarithm ] [Alm. Kologarithmus ] [Fra. cologarithme ] : x sayısı için


1/x in logaritması.
eşyapı dönüşümü [İng. isomorphism ] [Alm. Isomorphismus ] [Fra. isomorphisme;
İsomorphie ] : Tanım bölgesindeki matematiksel yapıyı değer bölgesindeki yapıya
dönüştüren bire-bir ve örten dönüşüm. anlamdaşı: izomorfizm.

eşyapılı [İng. Isomorphic ] [Alm. isomorph ] [Fra. isomorphe ] : Aralannda bir eşyapı
dönüşümü var olan. anlamdaşı: izomorf.
evirtim [İng. inversion ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: inversiyon.
evolüt [İng. evolute ] [Alm. Evolute; Krümmungsmittelpunktskurve ] [Fra. êvolute d'une
courbe ] : 1- Bir eğri için, eğrilik merkezlerinin gezeneği. 2- Bir yüzey için, onun esas
eğrilik merkezlerinin gezeneği olan iki yüzey. anlamdaşı: eğeç.

evrensel küme [İng. universal set; universe ] [Alm. universale Menge ] [Fra. ensemble
universel ] : Özel bir sorunda veya tartışıda ele alınan tüm öğelerin kümesi.

evrensel niceleyici [İng. universal quantifier ] [Alm. Allquantor; universaler Quantor ]


[Fra. quantificateur universel ] : P(x) önermesinden, yalnızca bu açık önermenin
özellemelerinin tümü doğru olduğunda doğru olan önermeyi oluşturan değişken
bağlayıcısı. Simgesi : ∀x [P (x)].

faktorizasyon [İng. factorization ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. çarpanlara ayırma.

faktör uzayı [İng. factor space ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. bölüm uzayı.

faktöryel [İng. factorial ] [Alm. Faktorielle ] [Fra. factorielle ] : 0! = 1 ve sıfırdan büyük


her n tamsayısı için n!= n (n-1) (n-2) ... 2.1 kuralıyla tanımlı fonksiyon. Simgesi : n!.
anlamdaşı: çarpınım.

fark [İng. difference ] [Alm. Differenzmenge ] [Fra. différence ] : A kümesinden B


kümesinin ayrımı, A kümesinden B 'ye ait öğelerin atılmasıyla oluşan altküme.

fark denklemi [İng. difference equation ] [Alm. Differenzgleichung ] [Fra. équation aux
différences finies ] : Belirsiz fonksiyonun sonlu farklarını içeren denklem.

Fermat problemi [İng. Fer-mat's problem ] [Alm. Fermat-Problem ] [Fra. problème de


Fermât ] : n sayısı 2 den büyük bir tam sayı olmak üzere, xn + yn = zneşitliğini sağlayan
x, y, z pozitif tam sayılarının olup olmadığı problemi.

Fields ödülü [İng. Fields' prize ] [Alm. ] [Fra. ] : 1932 yılında Kanada'lı matematikçi J.
Ch. Fields tarafından oluşturulan ve Uluslararası Matematik Birliği tarafından önemli
bulgusu olan matematikçilere verilen ödül. Ödül her dört yılda bir kez verilir. Ödüle aday
olanlar 40 yaşını geçmemiş olmalıdır.

fonksiyon [İng. function ] [Alm. Funktion ] [Fra. fonction ] : X içindeki her bir x öğesine Y
içinde f(x) ile gösterilen bir ve yalnızca bir öğe karşılık getiren f=(F,X,Y) bağıntısı.
anlamdaşı: dönüşüm, operatör.

43
fonksiyon fonksiyonu [İng. function of a function ] [Alm. Funktionsfunktion; Funktion
einer Funktion; Kettenfunktion ] [Fra. fonction de fonction ] : anlamdaşı: bileşke
fonksiyon.

fonksiyon serisi [İng. functional series ] [Alm. Funktionenreihe ] [Fra. série de fonctions ]
: Terimleri fonksiyonlardan oluşturulmuş bir seri.

fonksiyonel [İng. functional ] [Alm. Funktional ] [Fra. fonctionnel ] : 1-- Değer kümesi
fonksiyonlardan oluşan bir küme olan dönüşüm. 2- Değer kümesi bir sayı cismi olan
dönüşüm. 3- Bir doğrusal uzay üzerinde tanımlanan ve değer kümesi bir sayı cismi olan
doğrusal dönüşüm.

fonksiyonel analiz [İng. functional analysis ] [Alm. Funktionenreihe ] [Fra. analyse


fonctionelle ] : Bir topolojik vektör uzayından bir başkasına tanımlı olan fonksiyonların
veya dönüşüm gruplarının özelliklerini inceleyen matematik dalı.

fonksiyonlar teorisi [İng. theory of functions; functions theory ] [Alm.


Funktionentheorie ] [Fra. théorie des fonctions ] : Gerçel veya karmaşık değişkenli
fonksiyonları konu edinen kuram.

fonksiyonun seriye açılımı [İng. series expansion of a function ] [Alm. Entwicklung in eine
Reihe ] [Fra. développement en série ] : Belli koşullar altında fonksiyona denk bir seri
elde etme eylemi. örn. Taylor serisi, Fourier serisi.

fonksiyonun sıfıryeri [İng. zero of a function ] [Alm. Nullstelle einer Funktion ] [Fra.
racine d'un fonction ] : Verilen f fonksiyonu için f(a) = 0 eşitliğini sağlayan a noktası.

formal kuvvet serisi [İng. formal po**r series ] [Alm. formale Potenzreihe ] [Fra. série
entière formelle ] : Yakınsaklığı araştırılmadan açılımı yazılan ve üzerinde işlemler yapılan
kuvvet serisi.

formül [İng. formula ] [Alm. Formel ] [Fra. formule ] : Simgelerden oluşan, belli bir
çerçevede anlamlı olan veya belli kurallara göre oluşturulan bir ifade, bağıntı.

Fourier serisi [İng. Fourier series ] [Alm. fouriersche Reihe ] [Fra. série de Fourier ] :
Hilbert uzayında bir fonksiyonun, bir dikey sistem takımı cinsinden seriye açılımı.

fraktal [İng. fractal ] [Alm. Fractal ] [Fra. fractal ] : Kesir boyutlu küme.
Galois cismi [İng. Galois field ] [Alm. Galois-Feld ] [Fra. corps de Galois ] : Katsayıları F
cisminden alınan bir p polinomu için, F yi kapsayan ve "p katsayıları F* da olan doğrusal
çarpanlara ayrılabilir" koşulunu gerçekleyen en küçük F* cismi.

Galois kuramı [İng. Galois theory ] [Alm. galoissche Theorie ] [Fra. théorie galoi***nne ]
: F* Galois cismi ile katsayıları F den alınan p polinomunun Galois grubunu konu edinen
cebir kuramı.

geçişli bağıntı [İng. transitive relation ] [Alm. transitive Relation ] [Fra. relation transitive
] : X kümesi üzerinde, her a,b,c için aşağıdaki koşulu sağlayan ikili R bağıntısı: aRb ve
bRc ise aRc olur (geçişlilik).

44
genel çözüm [İng. general solution; primitive; integral curves ] [Alm. allgemeine
Lösung ] [Fra. solution générale; intégrale primitive; courbe intégrale ] : n inci
mertebetan bir diferensiyel denklemi sağlayan ve n tane parametreye bağlı fonksiyon.
anlamdaşı: genel integral.

genel integral [İng. general integral ] [Alm. allgemeines Integral ] [Fra. intégrale
générale ] : bkz. genel çözüm.

genel terim [İng. general term ] [Alm. allgemeines Glied ] [Fra. terme général ] : İçinde
parametreler bulunan ve parametrelere özel değerler verildiğinde bir özel terime
indirgenen terim.

genelleşmiş fonksiyon [İng. generalized function ] [Alm. verallgemeinerter Funktion ]


[Fra. fonction généralisée ] : bkz. dağılım.

geniş açı [İng. obtuse angle ] [Alm. stumpf Winkel ] [Fra. angle obtus ] : **çüsü dik
açıdan daha büyük ve doğru açıdan daha küçük olan açı.

geniş üçgen [İng. obtuse triangle ] [Alm. stumpf winkelig Dreieck ] [Fra. ] : İç
açılarından biri geniş açı olan üçgen. Geniş açılı üçgen.

genişleme [İng. extension ] [Alm. ] [Fra. extension ] : f : A → Y fonksiyonu verildiğinde,


f~|A = f olacak biçimde bir X ⊃ A üstkümesi üzerinde tanımlı bir f~ : X → Y fonksiyonu.

genişletilmiş gerçel doğru [İng. extended real line ] [Alm. ] [Fra. ] : Gerçel sayılar
kümesi ile eksi sonsuz ve artı sonsuzun birleşimi olan küme.

genişletilmiş gerçel sayı sistemi [İng. extended real number system ] [Alm.
abgeschlossene Zahlengerade ] [Fra. extension d'un idéal droite achevée ] : Gerçel sayı
doğrusu üzerinde bilinen aritmetik işlemlerin genişletilmiş gerçel sayı doğrusuna
genişletilmesiyle elde edilen sayı sistemi.

genişletilmiş karmaşık düzlem [İng. extended complex plane ] [Alm. ] [Fra. ] : Karmaşık
sayılar düzlemine sonsuzun eklenmesi ve topolojinin bu yeni kümeye genişletilmesiyle
elde edilen matematiksel yapı.
genişlik [İng. width; breadth; ] [Alm. breite ] [Fra. largeur ] : 1-Bir geometrik şeklin
belirli iki ucu, iki kenarı ya da iki yüzü arasındaki uzaklık. 2- Genişliği belirten nicelik.
anlamdaşı: en.

genlik I [İng. amplitude; argument; azimuth; anomaly ] [Alm. Amplitude; Argument;


Schwingungs**ite ] [Fra. amplitude; argument ] : Karmaşık düzlemde başnoktayı bir
karmaşık sayıya birleştiren ışın ile gerçel eksen arasındaki artı yönlü açı. anlamdaşı:
amplitut, argument.

genlik II [İng. argument ] [Alm. ] [Fra. ] : Kutupsal koordinat sisteminde, bir noktayı
kutba birleştiren ışın ile kutup ekseni arasındaki artı yönlü açı. anlamdaşı: argüment.

geometri [İng. geometry ] [Alm. Geometrie ] [Fra. géométrie ] : 1- Nesnelerin biçim,


uzunluk, alan, hacim v.b. özellikleriyle ilgilenen matematik dalı. 2- Belirli dönüşüm

45
grupları altında kalıcı özellikleri inceleyen matematik dalı.

geometrik dizi [İng. geometric sequence ] [Alm. geometrishe Folge ] [Fra. progression
géométrique ] : Ardışık iki teriminin oranı sabit olan dizi. anlamdaşı: eşçarpanlı dizi.

geometrik ortalama [İng. geometric mean; geometric average ] [Alm. geometrisches


Mittel ] [Fra. moyenne géométrique ] : Sonlu n sayıda pozitif sayının çarpımının n-inci
kökü.

geometrik seri [İng. geometric series ] [Alm. geometrische Reihe ] [Fra. série
géométrique ] : Geometrik dizinin terimlerinden oluşturulmuş seri. anlamdaşı: eşçarpanlı
seri.

geometrik şekil [İng. figure ] [Alm. Figur ] [Fra. figure ] : Nokta, doğru, düzlem, eğri,
yüzey ve benzeri geometrik varlıkların kimisinin bileşimiyle oluşan nesne. anlamdaşı:
şekil.

geometrik şekil [İng. geometric figure ] [Alm. geometrische Figur ] [Fra. figure
géométrique ] : Nokta, doğru, düzlem, eğri, yüzey ve benzeri geometrik varlıkların
kimisinin bileşimiyle oluşan nesne. anlamdaşı: şekil.

geometrik yer [İng. geometric locus ] [Alm. geometrischer Ort ] [Fra. lieu
géométrique ] : Belirli koşulları saplayan noktaların oluşturduğu küme. anlamdaşı:
gezenek, yörünge.

gerçel değerli fonksiyon [İng. real valued function ] [Alm. reelle Funktion ] [Fra. fonction
de valeur réelles ] : Değer kümesi gerçel sayılar kümesinin br altkümesi olan fonksiyon.
Anl. gerçel fonksiyon.

gerçel dizi [İng. real sequence ] [Alm. ] [Fra. ] : Terimleri gerçel sayı olan dizi.

gerçel doğru [İng. real line ] [Alm. reelle Linie ] [Fra. droite réelle ] : Gerçel sayı ekseni.

gerçel doğru [İng. real line ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. sayı ekseni.

gerçel doğrusal uzay [İng. real vector space ] [Alm. reeller linearer Raum; reeller
Vektorraum ] [Fra. espace linéaire réel ; espace vectoriel réel ] : R cismi üzerindeki
doğrusal uzay.

gerçel düzlem [İng. real plane ] [Alm. reelle Ebene ] [Fra. plan réel ] : İki gerçel eksenin
başlangıç noktasında kesişmesiyle oluşan koordinat sistemi ile donatılmış düzlem.

gerçel eksen [İng. real axis ] [Alm. reelle Achse ] [Fra. axe réel ] : 1- bkz. sayı ekseni. 2-
Karmaşık düzlemde gerçel sayıların üzerinde bulunduğu eksen. anlamdaşı: gerçel sayı
ekseni.

gerçel fonksiyon [İng. real function ] [Alm. reelle Funktion ] [Fra. fonction réelle ] : bkz.
gerçel değerli fonksiyon.

gerçel matris [İng. real matrix ] [Alm. reelle Matrix ] [Fra. matrice réelle ] : Her terimi

46
bir gerçel sayı olan matris.

gerçel parça [İng. real part ] [Alm. ] [Fra. partie réelle ] : z=a+ib karmaşık sayısı için, a
gerçel sayısı. anlamdaşı: reel kısım.

gerçel sayı [İng. real number ] [Alm. reelle Zahl ] [Fra. nombre réel ] : Gerçel sayılar
kümesinin öğesi.

gerçel sayı ekseni [İng. real number axis ] [Alm. Achse von reelle Zahlen ] [Fra. axe des
nombres réels ] : Üzerinde bir başlangıç noktası, bir yön ve bir birim tanımlanarak gerçel
sayı kümesine cebirsel ve topolojik olarak eşyapılı kılınan doğru.

gerçel vektör uzayı [İng. real vector space ] [Alm. Reellevektorraum ] [Fra. espace
vectoriel réel ] : bkz. gerçel doğrusal uzay.

gezenek [İng. locus ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. geometrik yer.

girdi [İng. entry ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir matrisi oluşturan öğelerden her biri.

gömme [İng. inclusion map, embedding ] [Alm. Einbettung ] [Fra. application


d'inclusion ] : Verilen A ve B gibi iki küme için A dan B ye bir birebir fonksiyon.

göreli asal polinomlar [İng. relatively prime polynomials ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. aralarında
asal polinomlar.

göreli asal sayılar [İng. relatively prime numbers ] [Alm. relative Primzahlen ] [Fra.
nombres premiers entre eux ] : bkz. aralarında asal sayılar.

grad [İng. grade ] [Alm. Grad ] [Fra. grade ] : Bir dik açının ölçüsünün yüzde biri. Bir
tam açının dörtyüzde biri. bkz. açının grad ölçüsü.

gradyant [İng. gradient ] [Alm. Gradient ] [Fra. gradient ] : R3 uzayındaki bir f


fonksiyonu için grad f = ifx + jfy + kfz vektörü. anlamdaşı: düşüm.

grafik [İng. graph ] [Alm. Graph ] [Fra. graphe ] : 1- E, F kümeleri verildiğinde, ExF
çarpım kümesinin altkümelerinden her biri. 2- Bir f : E → F dönüşümü için, E x F içindeki
{(x,f(x)) : x E} altkümesi. 3- Sayısal verileri veya değişimlerini gösteren biçim.
anlamdaşı: çizge.

grafik çözüm [İng. graphical solution ] [Alm. graphische Lösung; zeichnerische Lösung ]
[Fra. solution graphique ] : Çizgesel veya geometrik yöntemlerle yaklaşık olarak elde
edilen çözüm.

grafik teorisi [İng. graph theory ] [Alm. ] [Fra. théorie des graphes ] : Grafikleri konu
edinen matematik dalı.

grup [İng. group ] [Alm. Gruppe ] [Fra. groupe ] : Üzerinde birleşme özeliğine sahip bir
ikili işlem tanımlı olan ve bu işleme göre bir birim öğe ile her öğenin tersini içeren bir
küme.

47
grup etkisi [İng. group action ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir grubun bir küme üzerine etki etmesi.

ıraksak dizi [İng. divergent sequence ] [Alm. divergente Folge; divergierend Folge ] [Fra.
suite divergente ] : Yakınsak olmayan dizi.

ıraksak integral [İng. divergent integral ] [Alm. divergentes Integral ] [Fra. intégrale
divergente ] : Sonlu bir değeri olmayan integral.

ıraksak seri [İng. divergent series ] [Alm. divergente Reihe; divergierende Reihe ] [Fra.
série divergente ] : Kısmi toplamlar dizisi ıraksak olan seri.

ışın [İng. ray; closed half-line ] [Alm. Strahl; Halbstrahl ] [Fra. rayon; demi-droite ] : Bir
doğru üzerindeki bir P noktası ile söz konusu doğru üzerinde P nin bir yanında kalan tüm
noktaların oluşturduğu küme. anlamdaşı: yarıdoğru.

içaçı [İng. interior angle ] [Alm. innerer Winkel ] [Fra. angle intérieur ] : Bir
çokgenin iç bölgesine sınır olan bitişik iki kenarın oluşturduğu açı.

içbükey çokgen [İng. concave polygon ] [Alm. konkaves Vieleck ] [Fra.


polygone concave ] : En az bir iç açısı 1800 'den büyük olan çokgen.

içbükey fonksiyon [İng. concave function ] [Alm. konkave Funktion ] [Fra.


fonction concave ] : Bir dışbükey küme üzerinde tanımlı ve 0 ile 1 arasındaki her
a sayısı için f(ax+(1-a)y) ≥ af(x)+(1-a)f(y) eşitsizliğini sağlayan f fonksiyonu.

içbükeylik [İng. concavity ] [Alm. Konkavität; Hohlheit ] [Fra. concavité ] :


İçbükey olma durumu veya koşulu.

iççapraz açılar [İng. interior angles ] [Alm. ] [Fra. angles intérieurs ] : Bir
çaprazla kesilen iki doğrunun oluşturduğu ara bölgede bulunan dört çapraz açı.
anlamdaşı: içaçı.

iççarpım [İng. inner product ] [Alm. inneres Produkt ] [Fra. produit intérieur ] :
E bir K cismi üzerinde doğrusal uzay olmak üzere E x E den K cismine tanımlı
olan ve belirli koşulları sağlayan bir dönüşüm. anlamdaşı: skaler çarpım.

iççarpımlı uzay [İng. inner product space ] [Alm. Innerproduktraum ] [Fra.


espace de produit intérieur ] : Bir iç çarpımla donatılan doğrusal uzay.

içdeğerbiçim [İng. interpolation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. interpolasyon.


içerik [İng. content ] [Alm. ] [Fra. ] : Katsayıları bir tamlık bölgesinde olan bir
polinomun katsayılarının en büyük ortak böleni.

içerme [İng. ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kapsama.

içler [İng. means ] [Alm. ] [Fra. ] : a/b=c/d orantısında b, c sayıları. ay. bkz.
dışlar.

içnokta [İng. interior point ] [Alm. innerer Punkt ] [Fra. point intérieur ] : Bir
topolojik uzayın bir A altkümesi için, A yı bir komşuluk olarak varlayan nokta.

içters açılar [İng. alternate-interior angles ] [Alm. innere **chselwinkel ] [Fra.


angles alternés intérieurs ] : Çaprazın ayrı uçlarında ve ayrı yanlarında oluşan
iççapraz iki açı. İki doğruyu üçüncü bir doğru kestiğinde oluşan açılardan kesen

48
doğrunun ters tarafında kalan iki açı.

ideal [İng. ideal ] [Alm. Ideal ] [Fra. ideal ] : 1- H halkası için, 0 öğesini içeren
ve I - I , I.H , H.I kümelerini kapsayan I altkümesi (althalka). anlamdaşı:
ikiyanlı ideal. 2- E cebiri için, 0 öğesini içeren ve E.I , I.E kümelerini kapsayan I
altkümesi (altcebir).

ideal nokta [İng. ideal point ] [Alm. ] [Fra. point ideal ] : Belirli bir paralel
doğrular kümesinin yöneltisi. anlamdaşı: sonsuzdaki nokta.

ifade [İng. statement ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir önermenin belli bir kişice belli bir
anda belli bir teoremi dile getirmek ereğiyle kullanılması edimi.

ikidüzlemli açı [İng. dihedron; dihedral ] [Alm. dieder; Z**iflach; Z**iflachner ]


[Fra. dièdre; angle dièdre ] : Bir doğrudan çıkan iki yarıdüzlemin oluşturduğu
geometrik şekil.

ikili bağıntı [İng. binary relation ] [Alm. z**istellige Relation; binare Relation ]
[Fra. relation binaire ] : İki kümenin dik çarpımının bir altkümesi.

ikili işlem [İng. binary operation ] [Alm. binare Operation ] [Fra. opération
binaire ] : ExE kümesinden E kümesine tanımlı dönüşüm.

ikili sayma sistemi [İng. binary number system; binary system; dyadic number
system ] [Alm. Z**iersystem; dyadtsches Zahlensystem ] [Fra. système des
nombres binaires; système binaire; système des nombres diadiques ] : Taban
olarak 2 sayısını kullanan sayma sistemi.

ikinci dereceden denklem [İng. quadratic equation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.


karesel denklem.
ikiterimli [İng. binomial ] [Alm. Binomial ] [Fra. binomial ] : İki terimi olan
polinom, binom.

ikiterimli dağılımı [İng. binomial distribution ] [Alm. binomische Verteilung,


Binomialverteilung ] [Fra. distribution binomiale ] : İki seçkisiz değişkenin
dağılımı anlamdaşı: Bernoulli dağılımı.

ikizkenar [İng. isosceles ] [Alm. gleichschenklig ] [Fra. isocèles ] : Eşit iki


kenarı olan geometrik şekil. örn. ikizkenar üçgen, ikizkenar yamuk.

ilaveli matris [İng. augmented matrix ] [Alm. enveierte Matrix ] [Fra. matrice
complète; matrice augmentée ] : Bir doğrusal denklem sistemini temsil eden AX
= B matris çarpımındaki A katsayılar matrisinin sağına en son sütun olarak B
sütun matrisinin eklenmesiyle oluşan matris. anlamdaşı: ekli matris. Simgesi:
[A | B] .

iletki [İng. protractor; anglemeter ] [Alm. Winkelmesser ] [Fra. rapporteur;


transporteur ] : Açı ölçmeye ve çizmeye yarayan araç. anlamdaşı: açıölçer.

ilkel [İng. primitive ] [Alm. Primitiv ] [Fra. primitif ] : bkz. belirsiz integral.

ilkel geometri [İng. elementary geometry ] [Alm. elementare Geometrie ] [Fra.


géométrie élémentaire ] : Bir koordinat sistemine başvurmadan geometrik
şekillerlerin özelliklerini doğrudan doğruya inceleyen sınırlı kapsamlı geometri
dalı.

İlkel kök [İng. primitive root ] [Alm. ] [Fra. ] : Birimin n-inci kökü olup 0 < k <

49
n için k-ıncı kuvveti 1 olmayan kök.
ilmik [İng. loop ] [Alm. Loop ] [Fra. loop ] : Bir noktadan başlayıp aynı noktada
biten bir yol.

indeks [İng. index ] [Alm. ] [Fra. ] : G bir grup ve H onun bir altgrubu ise, H nin
G içindeki sol(veya sağ) eşkümelerinden oluşan kümenin nicel sayısı. Simgesi
[G:H].

indirgeme [İng. reduction ] [Alm. Reduktion; Zurückführung ] [Fra.


réduction ] : 1- Terimlerin derlenmesi, üstlerin alınması, oranların
basitleştirilmesi, değişken değiştirme ve benzeri yöntemlerle eldekini bir başka
biçime sokma eylemi. 2- Azaltma, küçültme, yalınç biçime dönüştürme.

İndirgenebilir öğe [İng. reducibleelement ] [Alm. ] [Fra. ] : İndirgenemez


olmayan öğe.

İndirgenemez öğe [İng. irreducible element ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir tamlık


bölgesinde, iki tersinmez elemanın çarpımı olarak yazılamayan sıfırdan farklı,
tersinmez öğe.

İndirgenmiş ikili işlem [İng. induced binary operation ] [Alm. ] [Fra. ] :


Üzerinde bir ikili işlem ve bir denklik bağıntısı bulunan bir kümenin bölüm
kümesinde doğal olarak ortaya çıkan ikili işlem.

infimum [İng. infimum ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. en büyük altsınır. Simgesi: inf.

integral [İng. integral ] [Alm. Integral ] [Fra. intégrale ] : bkz. belirli integral,
belirsiz integral.

integral denklem [İng. integral equation ] [Alm. Integralgleichnung ] [Fra.


équation intégrale ] : Bilinmeyen fonksiyonu integral imi altında içeren
denklem.

integral eğrileri [İng. integral curves ] [Alm. ] [Fra. courbes d'intégrale ] : bkz.
genel çözüm.

integral hesap [İng. integral calculus ] [Alm. Integralrechnung ] [Fra. calcul


intégral ] : Integrallerin ve integrallerle ilgili dönüşümlerin özeliklerinin
incelendiği matematik dalı.

interpolasyon [İng. interpolation ] [Alm. Interpolation ] [Fra. interpolation ] :


Bir fonksiyonun bilinen iki değeri arasında kalan bir noktadaki değerini bulma
işi. anlamdaşı: içdeğerbiçim.

inversiyon [İng. inversion ] [Alm. Inversion ] [Fra. inversion ] : k ≠0 bir gerçel


sayı, O bir sabit nokta ve C bir eğri olmak üzere, M noktası C eğrisi üzerinde
gezdiğinde |OM|.|OM'| = k eşitliğini sağlayan M' noktasının gezeneği.
anlamdaşı: evirtim.

irrasyonel fonksiyon [İng. irrational function ] [Alm. irrationale Funktion ] [Fra.


fonction irrationnelle ] : Rasyonel olmayan fonksiyon. İki polinomun oranı
biçiminde yazılamayan fonksiyon.

irrasyonel sayı [İng. irrational number ] [Alm. irrational Zahl ] [Fra. nombre
irrationnel ] : Rasyonel olmayan gerçel sayı. anlamdaşı: oransız sayı.

ispat [İng. argument ] [Alm. Argument; Be**is ] [Fra. argument ] : Bir

50
önermenin doğruluğunu veya yanlışlığını göstermek için izlenen yöntem.
anlamdaşı: kanıt.

işlem [İng. operation ] [Alm. Operation; Rechnungart; Verfahren ] [Fra.


opération ] : Bir A kümesi için, tanım kümesi AxAx...xA, değer kümesi A olan
fonksiyon. Hesap. örn. birli işlem, ikili işlem.

iterasyon [İng. iteration ] [Alm. Iteration ] [Fra. itération ] : Herhangi bir


matematiksel işlemin tekrar uygulanması. anlamdaşı: yinelemeli süreç.

iyi sıralama [İng. **ll-ordering ] [Alm. Wohlordnung ] [Fra. bon ordre ] : İyi
sıralama bağıntısıyla belirlenen sıralama türü.

iyi sıralama bağıntısı [İng. **ll-ordering relation ] [Alm.


Wohlordnungsrelation ] [Fra. ] : Bir küme üzerinde tanımlanan ve boş olmayan
her bir altkümesi bir en küçük öğe varlayan tam sıralama bağıntısı.

izdüşüm [İng. projection ] [Alm. Projection; Riss ] [Fra. projection ] :


Projeksiyon.

izdüşümsel geometri [İng. projective geometry ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. projektif


geometri.

izole küme [İng. isolated set ] [Alm. isolierte Menge ] [Fra. ensemble isolé ] :
Bir topolojik uzayda hiçbir yığılma noktasını içermeyen altküme.

izole nokta [İng. isolated point ] [Alm. isolierter Punkt ] [Fra. point isolé ] :
Topolojik uzayın bir A altkümesine ait bir a öğesi için, a nın bir V komşuluğunun
A ile arakesitinin yalnızca {a} dan oluşması durumunda a noktası.

izometri [İng. isometrie transformation ] [Alm. isometrische Transformation ]


[Fra. transformation isométrique ] : İki metrik uzayın birisinden ötekine tanımlı
olan ve uzunlukları koruyan dönüşüm. anlamdaşı: eşmetrel dönüşüm.

izometrik uzaylar [İng. isometric spaces ] [Alm. isometrische Räume ] [Fra.


espaces isométriques ] : bkz. eşmetrel uzaylar.

izomorfizm [İng. Isomorphie mapping ] [Alm. isomorphe Abbildung ] [Fra.


application isomorphe ] : bkz. eşyapı dönüşümü.

izotropik [İng. isotropic ] [Alm. isotropisch ] [Fra. isotropique ] : Her yönde eşit
olan, yöne bağlı olarak değişmeyen. Eşyönlü.
jeodezik [İng. geodesic ] [Alm. Godate, Extremale ] [Fra. ligne géodésique ] :
bkz. jeodezik çizgi.

jeodezik çizgi [İng. geodesic line ] [Alm. gedatische Linie, kürzeste Linie ] [Fra.
ligne géodésique ] : Bir yüzey üzerinde kalarak yüzey üzerindeki iki noktayı
birleştiren en kısa yol.
KAK benzerlik teoremi [İng. similarity law ] [Alm. Ähnlichkeitssatz ] [Fra.
théorème de similarité ] : Kenar-Açı-Kenar benzerliği. 'İki üçgenin köşeleri
arasında kurulan bire-bir eşlemede, karşılıklı iki kenarın uzunlukları orantılı ve
bu kenarların belirttiği açıların ölçüleri eşit ise bu üçgenler benzerdir,'
önermesi.

kalan I [İng. remainder; rest ] [Alm. Restglied; Ergänzungsglied; Rest ] [Fra.


reste; terme résiduel ] : 1- Bir tamsayı bir başka tamsayıya bölündüğünde arta

51
kalan tamsayı. 2- Bir polinom bir başka polinoma bölündüğünde arta kalan
polinom. 3- Bir yakınsak serinin ilk n terimi atıldığında geriye kalan terimlerin
toplamı.

kalan II [İng. difference ] [Alm. Unterschied; Rest ] [Fra. différence ] : 1- Bir


nicelik ötekinden çıkarıldığında geriye kalan nicelik. 2- Bir niceliğin ötekinden
ne kadar büyük veya küçük olduğu.

kalan sınıfı [İng. congruence dlass, residue class ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir m doğal
sayısı için m ile bölündüklerinde aynı kalanı veren tamsayıların oluşturduğu
küme. anlamdaşı: kalandaşlık sınıfı, kongruans sınıfı.

kalandaş sayılar [İng. congruent numbers ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kongrüans


sayılar.

kalandaşlık [İng. congruence ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kongrüans.


kalandaşlık sınıfı [İng. congruent class ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kongrüans sınıfı.

kaldırılabilir süreksizlik [İng. removable discontinuity ] [Alm. behebbare


Unstetigkeit ] [Fra. discontinuité amovible ] : a noktasında süreksiz olan f
fonksiyonu için, z değişkeni a ya giderken f(z) nin bir limitinin olması
durumundaki süreksizlik.

kaldırılabilir tekillik [İng. removable singularity ] [Alm. hebbare Singularität ]


[Fra. singularité amovible ] : a noktası tekil noktası olan f fonksiyonu için, z
değişkeni a ya giderken f(z) nin bir limitinin olması durumundaki tekillik.

kalıntı [İng. residue ] [Alm. Residuum ] [Fra. residue ] : anlamdaşı:rezidü.

kalıtsal özelik [İng. hereditary property ] [Alm. ] [Fra. propriété héréditaire ] :


Bir topolojik uzayın tüm altuzaylarına taşınan topolojik özelik.

kalkülüs [İng. calculus ] [Alm. Differential -und Integralrechnung ] [Fra.


calcul ] : Diferensiyel ve integral hesap.

kanıt [İng. proof ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ispat.

kanonik [İng. canonic; canonical ] [Alm. kanonisch ] [Fra. canonique ] : Belirli


birmatematiksel yapı için, istenilen amacı en kolay gerçekleştiren. Doğal.

kanonik biçim [İng. canonical form ] [Alm. kanonische Form ] [Fra. forme
canonique ] : Yalın işlemlerle bir matrisin indirgenebildiği köşegenel matris.

kanonik dönüşüm [İng. canonical mapping ] [Alm. ] [Fra. ] : G grubunun bir H


normal altgrubu için, f : G → G/H , x → xH olarak tanımlanan f benzer yapı
dönüşümü, anlamdaşı: bölüm dönüşümü, doğal dönüşüm, doğal benzeryapı
dönüşümü.

kapalı aralık [İng. closed interval ] [Alm. abgeschlossenes Intervall ] [Fra.


intervalle fermé ] : a ile b gerçel sayılar ve a ≤ b olmak üzere R 'nin {x | : a ≤ x

52
≤ b } altkümesi. Simgesi : [a,b]. ay. bkz. aralık.

kapalı birim dikey sistem [İng. closed orthonormal system ] [Alm. ] [Fra.
système orthonormal fermé ] : anlamdaşı: tam birim dikey sistem, ortonormal
sistem.

kapalı bölge [İng. closed region ] [Alm. abgeschlossen Bereich;


abgeschlossenes Gebiet ] [Fra. région fermée ] : Düzlemde açık ve bağlantılı
olan bir kümeye kendisinin sınır noktaları eklendiğinde elde edilen küme.

kapalı çokgen [İng. closed polygon ] [Alm. abgeschlossenes Polygon ] [Fra.


polygone fermé ] : bkz. çokgen.

kapalı dikdörtgen [İng. closed rectangle ] [Alm. abgeschlossenes Rechteck ]


[Fra. rectangle fermé ] : R2 içinde kapalı kutu.

kapalı eğri [İng. closed curve ] [Alm. abgeschlossene Kurve ] [Fra. courbe
fermée; courbe close ] : Başlangıç ve bitiş noktaları çakışan eğri. Bitim noktası
olmayan eğri. Sürekli dönüşümler altında bir çemberin noktalarının
görüntülerinin kümesi.

kapalı fonksiyon [İng. closed mapping ] [Alm. abgeschlossene Abbildung ] [Fra.


application fermée ] : Kapalı kümeleri kapalı kümelere taşıyan fonksiyon.

kapalı kutu [İng. closed box ] [Alm. ] [Fra. boîte fermée ] : Rn (n ≥ 1) Öklit
uzayında n sayıda kapalı aralığın dik çarpımı.

kapalı küme [İng. closed set ] [Alm. abgeschlossen Menge ] [Fra. ensemble
fermé ] : Bir topolojik uzayda bir açık kümenin tümleyeni.

kapalı küp [İng. closed cube ] [Alm. abgeschlossen Würfel ] [Fra. cube fermé ] :
Ayrıtları eşit olan kapalı kutu.

kapalı küre [İng. closed sphere; closed ball ] [Alm. abgeschlossene Kugel;
abgeschlossene Sphäre ] [Fra. boule fermée ] : bkz. yuvar.

kapalı Öklit yuvarı [İng. closed Euclidean ball ] [Alm. ] [Fra. boule fermée
euclidienne ] : Rn öklit uzayında (n ≥ 1} öklit ölçevine göre kapalı yuvar.

kapalı yarı doğru [İng. ray ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ışın.

kapalı yarı düzlem [İng. closed half plane ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. yarıdüzlem.

kapalı yol [İng. closed path ] [Alm. abgeschlossene Bahn ] [Fra. ehemin fermé ]
: Uç noktaları çakışan yol.

kapalı yüzey [İng. closed surface ] [Alm. geschlossene Fläche ] [Fra. surface
fermée ] : Sınır çizgisi olmayan yüzey. Her noktası bir diske eşyapılı olan bir
komşuluk varlayan topolojik uzay.

53
kapanış [İng. closure ] [Alm. abgeschlossene Hülle; Abschliessung ] [Fra.
fermeture ] : Bir topolojik uzaydaki A altkümesi için A nın bütün kapanış
noktalarından oluşan küme.

kapsama [İng. inclusion ] [Alm. Inklusion; Enthaltenseins; Teilseins;


Mengeninklusion ] [Fra. inclusion ] : Bir E kümesinin, bir F kümesinin tüm
öğelerini içine alması. anlamdaşı: içerme.

karakter [İng. character ] [Alm. Charakter ] [Fra. caractére ] : 1- Bir grubun


öğelerini temsil eden matrislerden her birinin izi. 2- Bir topolojik grup üzerinde
f(xy)=f(x).f(y) ve |f(x)| = 1 koşullarını sağlayan karmaşık sayı değerli
fonksiyon.

karakter grubu [İng. character group ] [Alm. ] [Fra. groupe de caractères ] : G


topolojik grubu üzerindeki tüm karakterlerin oluşturduğu grup. anlamdaşı: dual
grup.

karakteristik değer [İng. characteristic value ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: eigen


değer, özdeğer.

karakteristik fonsiyon [İng. characteristic fonction ] [Alm. charakteristische


Funktion ] [Fra. fonction caractéristique ] : Bir x < a ise f(x)=1 ve x A se f(x)=0
olrak tanımlanan f : A → {0,1} fonksiyonu.

karakteristik I [İng. characteristic ] [Alm. Charakteristik ] [Fra.


caractéristique ] : A bir halka olmak üzere, varsa her a için na = 0 koşulunu
sağlayan n pozitif tamsayıların en küçüğü veya böyle hiçbir n pozitif tamsayısı
yoksa, 0 sayısı.

karakteristik II [İng. characteristic ] [Alm. Kennziffer; Charakteristik ] [Fra.


caractéristique ] : bkz. Kesirli sayının tamsayı parçası.
karakteristik polinom [İng. characteristic polynom ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
özpolinom.

karakteristik sayı [İng. characteristic value ] [Alm. charakteristische Zahl ]


[Fra. racine caractéristique ] : Karakteristik polinomun köklerinden her biri.
anlamdaşı: özdeğer.

kardinalite [İng. cardinality ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. nicelik.


kare [İng. square ] [Alm. Quadrat ] [Fra. carré ] : 1- Tüm kenarları birbirine eşit
olan dikdörtgen, eşkenar dikdörtgen. 2- Kare ile içinin bileşiminden oluşan
düzlemsel geometrik şekil.

kare matris [İng. square matrix ] [Alm. quadratische Matrix ] [Fra. matrice
carrée ] : Satır sayısı sütun sayısına eşit olan matris. anlamdaşı: karesel matris,
kare matris.

karekök [İng. square root ] [Alm. Quadratwurzel ] [Fra. racine carrée ] : Bir a ≥
0 sayısı için a = b2 olacak biçimde b sayısı.

54
karesel denklem [İng. quadratic equation; quadric ] [Alm. quadratische
Gleichung ] [Fra. équation quadratique; équation carrée ] : Derecesi iki olan
polinom denklem. bkz. ikinci dereceden denklem.

karesel fonksiyon [İng. quadratic function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kuadratik


fonksiyon.

karma çarpım [İng. mixed scalar product ] [Alm. ] [Fra. ] : Üç vektör için, bu
vektörlerin oluşturduğu paralelyüzün hacmini veren bir üçlü işlem. anlamdaşı:
üçlü çarpım.

karmaşık değerli fonksiyon [İng. complex-valued function ] [Alm. Komplexer


Funktion ] [Fra. fonction complexee ] : Değer kümesi karmaşık sayılar cismi
olan fonksiyon. anlamdaşı :karmaşık fonksiyon.

karmaşık doğrusal uzay [İng. complex- linear space; complex vector space ]
[Alm. komplexer linearer Raum ] [Fra. ] : Karmaşık sayılar cismi üzerinde
tanımlanmış doğrusal uzay. anlamdaşı: karmaşık vektör uzayı.

karmaşık düzlem [İng. complex plane ] [Alm. komplexe Zahlenebene ] [Fra.


plan complexe ] : C karmaşık sayılar cismine eşyapılı kılınan R2 kartezyen
çarpım kümesi.

karmaşık eşlenik [İng. complex conjugate ] [Alm. konjugiert komplexe Zahlen ]


[Fra. ] : bkz. eşlenik sayılar.

karmaşık fonksiyon [İng. complex function ] [Alm. komplexe Funktion ] [Fra.


fonction complexe ] : anlamdaşı: karmaşık değerli fonksiyon.

karmaşık matris [İng. complex matrix ] [Alm. komplexe Matrix ] [Fra. matrice
complexe ] : Öğeleri karmaşık sayılar olan matris.

karmaşık sayı [İng. complex number ] [Alm. komplexe Zahl ] [Fra. nombre
complexe ] : a,b gerçel sayılar, i2 = -1 olmak üzere a+ib biçimindeki sayı. örn. 2
- 3 i.

karmaşık sayılar cismi [İng. field of complex numbers ] [Alm. Körper der
komplexen Zahlen ] [Fra. corps des nombres complexes ] : Üzerindeki toplama
ve çarpma işlemlerine göre C karmaşık sayılar kümesinin oluşturduğu cisim.

karmaşık sayının dikey gösterimi [İng. rectangular form of a complex number ]


[Alm. ] [Fra. ] : bkz. Karmaşık sayının kartezyen gösterimi.

karmaşık sayının eşleniği [İng. complex conjugate ] [Alm. konjugiert


-komplex ] [Fra. complexe conjugée ] : z = a + ib karmaşık sayısı için z =a - ib
karmaşık sayısı. anlamdaşı: kompleks sayının eşleniği. bkz. eşlenik.

karmaşık sayının gerçel kısmı [İng. mal part of complex number ] [Alm. Reelteil
einer komplexen Zahl ] [Fra. partie réell ] : z = x + iy karmaşık sayısında x
gerçel sayısı, gerçel kısmı. R(z) = x biçiminde gösterilir.

55
karmaşık sayının modülü [İng. absolute value ] [Alm. ] [Fra. ] : z karmaşık
sayısının başlangıç noktasına uzaklığı. |z| mutlak değeri.

karmaşık sayının sanal kısmı [İng. imaginary part of a complex number ] [Alm.
Imaginärteil einer komplexen Zahl ] [Fra. partie imaginair d'un nombre
complexe ] : z = x + iy karmaşık sayısında y gerçel sayısı, sanal kısmı.

karmaşık vektör uzayı [İng. complex vector pace ] [Alm. komplexer


ektorraum ] [Fra. espace vectoriel complexe ] : Karmaşık sayı cismi üstündeki
vektör uzayı.

karşılaştırılabilir öğeler [İng. comparable elements ] [Alm. ] [Fra. éléments


comparables ] : Kısmi sıralı bir kümede biri ötekinden büyük ya da eşit olan iki
öğe.

kartezyen çarpım [İng. cartesian product ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. Dekart çarpımı.

kartezyen koordinatlar [İng. cartesian coordinates; rectangular coordinates ]


[Alm. kartesische Koordinaten ] [Fra. coordonnées carté***nnes ] : bkz. Dekart
koordinatları.

katı cisim [İng. rigid body ] [Alm. fester Körper; starrer Körper ] [Fra. corps
solide; solide rigide ] : Üç boyutlu uzayda bir yer kapsayan geometrik şekil. örn.
küre.

katı hareket [İng. rigid motion ] [Alm. Euklidische Be**gung ] [Fra. mouvement
rigide, déplacement euclidien ] : Bir öklit uzayında uzaklıkları koruyan
dönüşüm.

katı silindir [İng. solid cylinder ] [Alm. ] [Fra. cylindre solide ] : Bir silindir ile
içinin oluşturduğu katı cisim.

katışım [İng. combination ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kombinasyon.

katlı kök [İng. multiple zero ] [Alm. mehrfache Nullstelle ] [Fra. zero
multiple ] : m > 1 bir tamsayı olmak üzere analitik f(z) fonksiyonu için m-katlı
sıfır: bir a noktasında f'(a) = 0, f"(a) = 0, ... , f(m-1)(a) = 0 ve f(m)(a) ≠ 0
olması. anlamdaşı: katlı sıfıryeri.

katlı sıfıryeri [İng. multiple zero ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. katlı kök.

katrilyon [İng. ] [Alm. ] [Fra. ] : 1015 sayısı.

katsayı [İng. coefficient ] [Alm. Koeffizient; Bei**rt; Vorzahl ] [Fra. coefficient ]


: Bir terimde bilinmeyenin veya bilinmeyenlerin çarpımının önünde bulunan
sayı.

katsayılar determinantı [İng. n determinant of the coefficients ] [Alm.


Koeffizientendeterminante ] [Fra. déterminant de coefficients ] : Denklem sayısı

56
değişken sayısına eşit olduğunda, denklem sisteminin katsayılar matrisinin
determinantı. anlamdaşı: katsayılar belirteci.

katsayılar matrisi [İng. matrix of coefficients ] [Alm. Koeffizientenmatrix ] [Fra.


matrice de coefficients ] : AX = B matris çarpımı için A matrisi.

kenar [İng. side ] [Alm. Seite ] [Fra. côté ] : l - Bir açıyı oluşturan
yarıdoğrulardan her biri. 2 - Bir çokgeni oluşturan P1, P2, ..., Pn noktaları için
P1 P2, P2 P3 , ..., Pn-1 Pn, PnP1 doğru parçalarından her biri.

kenar açı [İng. edge angle ] [Alm. Kantenwinkel ] [Fra. angle plan ] : bkz. iç açı,
dışaçı.

kenar noktası [İng. boundary point; frontier point ] [Alm. Randpunkt;


Grenzpunkt; Begrenzungspunkt ] [Fra. point de frontière ] : Bir topolojik uzayın
bir A altkümesi için, her komşuluğu hem A ile hem de A 'nın tümleyeni ile
kesişen nokta. anlamdaşı: sınır noktası.

kenarortay [İng. median ] [Alm. Mediane ] [Fra. médian ] : Bir üçgende bir
köşeyi karşı kenarın orta noktasına birleştiren doğru parçası.

kesen [İng. secant; cutting line; line of section ] [Alm. Sekante; Schneidende;
Schnittlinie ] [Fra. sécante ] : Verilen bir eğriyi kesen doğru.

kesen düzlem [İng. sectional plane ] [Alm. Schnittebene ] [Fra. plan de la


section ] : Bir geometrik şekli kesen düzlem.

kesik koni [İng. truncated cone; frustum of a cone, sectional plane ] [Alm.
Kegelstumpf; Kegelstutz; abgestumpfter Kegel; Kegelrumpf ] [Fra. trône de
cône; cône tronque ] : Taban ile tabana paralel olan bir düzlemle sınırlanan koni
parçası.

kesik piramit [İng. truncated pyramid; frustum of a pyramid ] [Alm.


Pyramidenstumpf; Pyramidenstutz ] [Fra. trône de pyramide ] : Taban ile
tabana paralel olan bir düzlemle sınırlanan piramit parçası.

kesir [İng. fraction ] [Alm. Bruch ] [Fra. fraction ] : 1- Birimin bir parçası. 2- Bu
parçanın bir katı. 3- Bir tamsayının bir başka tamsayıya oranı, rasyonel sayı.

kesir çizgisi [İng. fraction bar; fraction Une ] [Alm. Bruchstrich ] [Fra. trait de
fraction ] : Bir kesirde payın altına ve paydanın üstüne konulan bölüm çizgisi.

kesirli sayı [İng. rational number ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kesir.


kesişen düzlemler [İng. intersect Ing. planes ] [Alm. sich schneidende Ebenen ]
[Fra. planes secants ] : En az bir ortak noktaları bulunan iki düzlem.

kesişen kümeler [İng. nоn-disjoint sets ] [Alm. nichtdisjunkte Mengen ] [Fra.


ensembles conjoints ] : En az bir ortak öğeleri bulunan kümeler, ayrık olmayan
kümeler, kesişimi boş olmayan kümeler.

57
kesişim [İng. intersection ] [Alm. Durchschnitt; Durchscnittsmenge ] [Fra.
intersection ] : 1- E kümesinin A, B altkümeleri için, hem A kümesine hem B
kümesine ait olan öğelerin oluşturduğu küme. anlamdaşı:arakesit. 2- i
damgaları sonlu veya sonsuz herhangi bir damga kümesine ait olmak üzere, E
kümesinin altkümelerinden oluşan bir {Ai} ailesi için, {Ai} kümelerinin her
birine ait olan öğelerin oluşturduğu küme. anlamdaşı: arakesit.

kesişme açısı [İng. angle of intersection ] [Alm. Schnittwinkel ] [Fra. angle


d'intersection ] : 1 - Kesişen iki doğru için, oluşturdukları açılardan küçük
olanının salt ölçüsü. 2 - Kesişen iki eğri için, kesişme noktasından eğrilere
çizilen iki teğet arasındaki açı. 3 - Kesişen iki düzlem için, kesişim doğrusu
üzerindeki bir noktadan kesişime çizilen ve düzlemler içinde kalan iki dik doğru
arasındaki açı.

kesişme doğrusu [İng. line of intersection ] [Alm. Schnittgerade ] [Fra. droite


d'intersection ] : Kesişen iki geometrik şeklin herbirinin içinde olan doğru.

kesişme noktası [İng. intersection point ] [Alm. Schnittpunkt ] [Fra. point


d'intersection ] : Kesişen iki geometrik şeklin herbirinin içinde olan nokta.

kesişme simgesi [İng. intersection sign ] [Alm. Zeichen der


Durchschnittsbildung ] [Fra. signe d 'intersection ] : Kümelerin kesişimini
göstermek için kullanılan ∩ simgesi.

kesişmez doğrular [İng. Non-concurrent lines ] [Alm. nicht durch einen Punkt
gehende Geraden ] [Fra. droites nоn concourantes ] : Ortak noktaları
bulunmayan doğrular. ay. bkz. aykırı doğrular, paralel doğrular.

kesit [İng. section; eut; intersection ] [Alm. Schnitt; Durchschnitt ] [Fra.


section; intersection ] : Bir katı cismin bir düzlemle kesişimi.

kesme [İng. sector ] [Alm. Ausschnitt; Sektor ] [Fra. secteur ] : İki doğru
parçası ve bir eğri yayıyla sınırlanan düzlemsel yüzey.

keyfi sabit [İng. arbitrary constant ] [Alm. willkürliche Konstante ] [Fra.


constante arbitraire ] : Seçkisiz sabit sayı. Rasgele seçilmiş sabit sayı.

kırık çizgi [İng. broken line ] [Alm. gebrochene Linie; Zickzacklinie ] [Fra. ligne
brisée ] : Kimi doğru parçalarının, tümü bir doğrultuda olmamak koşuluyla,
ikişer ikişer ucuca eklenmesiyle oluşan eğri.

kısaltma yasası [İng. cancellation law ] [Alm. Kürzungsregel ] [Fra. loi


d'annulation; loi de simplification, propriété de simplification ] : a,b,c gerçel
sayılar ve c sıfırdan farklı olduğunda (ac=bc) olmasının a=b olmasını gerektiren
kural. 2. (G,*) grubunda a*c = b*c veya c*a = c*b olduğunda a = b olduğunu
belirten yasa.

kısıtlama [İng. restriction ] [Alm. Einschränkung; Beschrankung ] [Fra.


restriction ] : f : E → F fonksiyonu ile E 'nin A altkümesi için A dan F ye x → f (x)
biçiminde tanımlanan fonksiyon.

58
kısmi çarpım [İng. partial product ] [Alm. Partialprodukt ] [Fra. produit partiel ]
: Bir sonsuz çarpımın, birinci öğesinden başlayan, sonlu sayıda ardışık
öğelerinin çarpımı.

kısmi diferensiyel denklem [İng. partial differential equation ] [Alm. partielle


Differentialgleichung ] [Fra. équation diffferentielle aux dérivées partielles ] :
Bir veya daha çok bağımlı değişkenin birden çok bağımsız değişkene göre kısmi
türev(ler)ini içeren diferensiyel denklem.

kısmi integrasyon [İng. integration by parts ] [Alm. partielle Integration ] [Fra.


intégration partielle ] : (uv)' = u.v' + v.u' eşitliğinin her iki yanının integralini
alarak eşitliğin sağındaki iki terimden herhangi birisinin integralini bulma.
anlamdaşı: parçalı integralleme.

kısmi oranlar [İng. partial fractions ] [Alm. Partialbrüche ] [Fra. fractions


partielles ] : Cebirsel toplamı verilen bir kesire eşit olan kesirler.

kısmi sıralama bağıntısı [İng. partially ordered relation ] [Alm. ] [Fra. relation
d'ordre partielle ] : Yansımalı, antisimetrik ve geçişli bağıntı.

kısmi sıralı doğrusal uzay [İng. partially ordered linear space ] [Alm. ] [Fra.
espace linéaire partiellement ordonné ] : Vektör uzayındaki işlemleri altında
öğelerin sırasını koruyan kısmi sıralama bağıntısı ile donatılmış vektör uzayı.

kısmi sıralı küme [İng. partially ordered set; semi-ordered set ] [Alm.
halbgeordnete Menge; teil**ise geordnete Menge; partielle geordnete Menge ]
[Fra. ensemble partiellement ordonné ] : Üzerinde bir kısmi sıralama bağıntısı
var olan küme.

kısmi toplam [İng. partial sum ] [Alm. Partialsumme; Teilsumme ] [Fra. somme
partielle ] : Sonsuz serinin, birinci elemanından başlayan sonlu sayıda ardışık
elemanlarının toplamı.

kısmi türev [İng. partial derivative ] [Alm. partielle Ableitung ] [Fra. dérivée
partielle ] : Çok değişkenli bir fonksiyonun bir ya da birden çok değişkenine
göre türev.

kiriş [İng. chord ] [Alm. Sehne; Chorde ] [Fra. corde ] : Bir eğri veya yüzey
üzerindeki iki noktayı birleştiren doğru parçası.

kirişler çokgeni [İng. inscribed polygon ] [Alm. Sehnen-Vieleck;


eingeschriebenes Vieleck; eigeschriebenes Polygon ] [Fra. polygone inscrit ] :
Bir kapalı geometrik şekil içine çizilmiş olan ve köşeleri bu geometrik şeklin
üzerinde bulunan çokgen. anlamdaşı: iççokgen.

KKK benzerlik teoremi [İng. low of similarity ] [Alm. Ähnlichkeitstheorem ]


[Fra. théorème de similitude ] : Kenar-Kenar-Kenar benzerliği. 'İki üçgenin
köşeleri arasında kurulan bire-bir eşlemede, karşılıklı kenarların uzunlukları
orantılı ise üçgenler benzerdir,' önermesi.

59
kofaktör [İng. cofactor ] [Alm. ] [Fra. cofacteur ] : n x n türünden A = [aij]
matrisinin bir aij öğesi için, bu öğenin minörü Aº olmak üzere, (-1)i+j | Aº|
sayısı. .

koleksiyon [İng. collection ] [Alm. Erhebung; Sammlung; Erfassung ] [Fra.


collection ] : Belirli bir amaçla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıfara
ayrılmış nesnelerin tümü. anlamdaşı: derlem.

kologaritma [İng. cologarithm ] [Alm. Kologarithmus ] [Fra. cologarithme ] :


colog x = log(1/x) eşitliği ile tanımlanan fonksiyon. anlamdaşı: eştersüstel.

kombinasyon [İng. combination ] [Alm. Kombination ] [Fra. combinaison ] : n


öğeli bir kümeden, sıra gözetilmeksizin seçilebilecek r öğeli altkümelerden her
biri. anlamdaşı: katışım.

kombinasyon sayısı [İng. number of combinations ] [Alm. ] [Fra. ] : n öğeli bir


kümeden seçilebilecek r öğeli altkümelerin sayısı. Simgesi : C(n,r) , Crn , nCr .
anlamdaşı: ikiterimli katsayısı. bkz. kombinasyon.

kompakt küme [İng. compact set ] [Alm. kompakte Menge ] [Fra. ensemble
compact ] : bkz. tıkız küme.

kompakt uzay [İng. compact space ] [Alm. kompakter Raum ] [Fra. espace
compact ] : bkz. tıkız uzay.

kompleks sayı [İng. complex number ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. karmaşık sayı.

kompleks sayının eşleniği [İng. conjugate number ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.


karmaşık sayının eşleniği.

komşu açılar [İng. adjacent angles ] [Alm. Nebenwinkel; angliegende Winkel ]


[Fra. angles adjacents ] : Köşeleri ve birer kenarları ortak, öteki kenarları ortak
kenarın ayrı yanlarında yer alan iki açı.

komşuluk [İng. neighborhood ] [Alm. Umgebung ] [Fra. voisinage ] : 1- X


topolojik uzayının bir A altkümesi için, A yı kapsayan bir açık kümeyi kapsayan
küme. 2- X topolojik uzayının bir a noktası için, a öğesini içeren bir açık kümeyi
kapsayan küme.

komutatif grup [İng. commutative group ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. değişmeli grup.

komütatör [İng. commutator ] [Alm. Kommutator ] [Fra. commutateur ] : Bir G


grubundaki x,y öğeleri için x-1y-1xy öğesi. Simgesi : [x,y].

konform fonksiyon [İng. conformal mapping ] [Alm. konforme Abbildung ] [Fra.


application conforme ] : Kompleks düzlemde açıları koruyan gönderim. Açıkorur
dönüşüm.

kongrüans I [İng. congruence ] [Alm. Kongruenz ] [Fra. congruence ] : bkz.

60
kongruent şekiller.

kongrüans II [İng. congruence ] [Alm. Kongruenz; Deckung; Zahlenkongruenz ]


[Fra. congruence ] : a ve b tamsayıları m pozitif tamsayısı ile bölündüklerinde
aynı kalanı veriyorsa, a ≡ b(mod m) yazılarak tanımlanan bağıntı. anlamdaşı:
kalandaşlık.

kongrüant matrisler [İng. congruent matrices ] [Alm. kongruente Matrizen ]


[Fra. matrices congruentes ] : B = CdAC eşitliğini gerçekleyen tekil olmayan bir
C matrisi varlayan A, B karesel matrisleri.

kongrüant sayılar [İng. congruent numbers ] [Alm. kongruente Zahlen ] [Fra.


nombres congruents ] : x ≡ y (mod n) bildirimindeki x, y tamsayıları. anlamdaşı:
kalandaş sayılar.

kongrüant şekiller [İng. congruent figures ] [Alm. kongruente Figuren;


übereinstimmene Figuren ] [Fra. figures congruentes ] : Düzlemde veya uzayda
katı dönüşümlerle birbirine çakıştırılabilen geometrik şekillerler. anlamdaşı:
kongrüent geometrik şekiller.

koni [İng. cone ] [Alm. Kegel; Konus ] [Fra. cône ] : 1- Sabit bir noktadan
geçerek bir eğri boyunca gezen doğrunun oluşturduğu yüzey. anlamdaşı: konik
yüzey. 2- Bir koni yüzeyinin bir düzlemle kesilmesiyle oluşturulan katı cisim.

koni doğrultmanı [İng. directrix of a cone ] [Alm. Direktrix eines


Kegelschnittes; Leitlinie eines Kegelschnittes ] [Fra. directrice d'un cône ] :
Üretecin keserek boyunca devindiği eğri.

koni kesiti [İng. conic section ] [Alm. Kegelschnitt ] [Fra. section conique ] :
Uzayda dik çembersel koni yüzeyinin bir düzlemle arakesiti olan eğri. bkz.
konik.

koni tabanı [İng. base of a cone ] [Alm. Basis eines Kegels; Grundfläche eines
Kegels ] [Fra. base d'un cône ] : Doğrultmanı kapalı bir eğri olan ve bir düzlem
içinde bulunan koni için, doğrultmanın sınırladığı düzlem parçası, ay. bkz.
taban.

koni tepesi [İng. vertex of a cone ] [Alm. Scheitel einer Kegel ] [Fra. ] : Koninin
üretecinin geçtiği sabit nokta.

konik [İng. conic; conic section ] [Alm. Kegelschnitt ] [Fra. section conique ] :
bkz. konik eğrisi.

konik eğrisi [İng. conic; conic section ] [Alm. Kegelschnitt ] [Fra. section
conique ] : Koni kesiti. Düzlemde bir F noktasına uzaklığının bir d doğrusuna
uzaklığına oranı belirli bir e sayısına eşit olan P noktalarının geometrik yeri. d
ye koniğin doğrultmanı, F noktasına odağı, e sayısına dışmerkezliği denir. 0 < e
< 1 ise konik eğrisi bir elipstir, e = 1 ise konik eğrisi bir paraboldür. e > 1 ise
konik eğrisi bir hiperboldür.

61
konik parametresi [İng. principal parameter of cones ] [Alm. Hauptparameter
von Kegelschnitten ] [Fra. Paramètre principale des cones ] : Bir konik eğrisinin
bir odağından asal eksenine çizilen dik kirişin uzunluğunun yarısı olan p sayısı.

konik yüzey [İng. conic surface; conical surface ] [Alm. Kegelfläche ] [Fra.
surface conique ] : bkz. koni.

kontinuum gücü [İng. po**r of the continuum ] [Alm. Mächtigkeit des


Kontinuums ] [Fra. puissance du continu ] : Gerçel sayılar kümesinin nicelik
sayısı.

konum [İng. position ] [Alm. Lage; Stellung; Position ] [Fra. position ] :


Üzerinde bir koordinat sistemi oluşturulan bir uzayda, koordinatları aracılığıyla
belirlenen noktanın yeri.

konum vektörü [İng. position vector; radius vector ] [Alm. Radiusvektor ] [Fra.
rayon vecteur ] : Üç boyutlu uzaydaki bir P noktası için, başnoktayı P noktasına
birleştiren yönlü doğru parçasının belirttiği vektör.

konveks [İng. convex ] [Alm. ] [Fra. ] : Dışbükey.

koordinat [İng. coordinate ] [Alm. Koordinate ] [Fra. coordonnée ] : E, bir K


sayı cismi üzerinde n boyutlu bir doğrusal uzay, {e1, e2, ..., en} bir taban olmak
üzere, E ye ait bir x vektörünün x = c1e1 +c2e2 + ... + cnen biçiminde tek
olarak yazımındaki c1 , c2, ... , cn sayılarından her biri.

koordinat başnoktası [İng. origin of coordinates ] [Alm. Koordinatenursprung ]


[Fra. origine des coordonnées ] : Koordinat eksenlerinin kesişme noktası. orijin.

koordinat dönüşümü [İng. transformation of coordinates ] [Alm.


Koordinatentransformation ] [Fra. transformation des coordonnées ] : Bir
noktanın koordinatlarını bir başka koordinat sistemindeki koordinatlara götüren
dönüşüm.

koordinat düzlemi [İng. coordinate plane ] [Alm. Koordinatenebene ] [Fra. plan


de coordonnées ] : Üstünde koordinat sistemi belirtilmiş düzlem. Descartes
koordinat sisteminde, iki koordinat ekseninin belirlediği düzlem.

koordinat ekseni [İng. coordinate axis ] [Alm. Koordinatenachse ] [Fra. axe de


coordonnées ] : Öklit n-uzayında sıfır ile n sayıda ei = (0, 0,.1, ... , 0)
noktalarından geçen doğrulardan biri.

koordinat sistemi [İng. coordita system ] [Alm. ] [Fra. ] : Geometrik şekillerin


konumunu sıralı bir sayı takımıyla göstermeye yarayan sistem. bkz. dik
koordinat sistemi.

korelasyon [İng. correlation ] [Alm. Korrelation ] [Fra. corrélation ] : 1-


Düzlemde noktaları doğrulara, doğruları noktalara taşıyan doğrusal dönüşüm.
2- Uzayda noktaları düzlemlere, düzlemleri noktalara taşıyan doğrusal

62
dönüşüm. 3- İki sayı kümesi arasındaki bağlılık.

korelasyon katsayısı [İng. correlation coefficient ] [Alm. Korrelationskoeffizient


] [Fra. coefficient de corrélation ] : İki sayı kümesi arasındaki doğrusal
korelasyonu gösteren ve - 1 ile 1 arasında olan bir sayı.

kotanjant [İng. cotangent ] [Alm. Kotangente ] [Fra. cotangente ] : bkz. cot


fonksiyonu.

kök I [İng. root ] [Alm. Wurzel ] [Fra. racine ] : 1- Bir denklemde bilinmeyen
yerine konulduğunda denklemi bir özdeşliğe dönüştüren sayı. 2- n>0 doğal
sayısı verildiğinde, bir x sayısı için, yn = x eşitliğini gerçekleyen y sayısı.

kök II [İng. radical ] [Alm. Radikal ] [Fra. radical ] : 1- Bir niceliğin karekökü.
2- Karekök simgesi.

köşe [İng. vertex ] [Alm. Scheitel ] [Fra. sommet ] : 1- Bir açıyı belirleyen iki
yarıdoğrunun kesiştiği nokta. 2- Çokgende iki komşu kenarın kesişme noktası.
3- Verilen bir çokyüzlünün yüzlerini oluşturan çokgenlerin köşelerinden her biri.

köşegen [İng. diagonal ] [Alm. Diagonale ] [Fra. diagonale ] : 1- Bir çokgende


bitişik olmayan iki köşeyi birleştiren doğru parçası. 2- Bir çokyüzlüde aynı
yüzde bulunmayan iki köşeyi birleştiren doğru parçası. 3- Bir A kümesi için AxA
kartezyen çarpımının {(a,a) : a öğesi A kümesinde } altkümesi.4- Karesel
matrisin sol üst köşesinden sağ alt köşesine (ya da sol alt köşesinden sağ üst
köşesine) giden doğrultu ğzerinde yer alan öğeler.

köşegenel matris [İng. diagonal matrix ] [Alm. Diagonalmatrix ] [Fra. matrice


diagonale ] : Köşegeni üzerinde olmayan bütün öğeleri sıfır olan karesel matris.

köşegenleme [İng. diagonalisation ] [Alm. Diagonali***rung ] [Fra.


diagonalisation ] : Karesel matrisi, sonlu sayıda yalın işlem sonucunda bir
köşegenel matris durumuna getirme.

kritik nokta [İng. critical point ] [Alm. kritischer Punkt ] [Fra. point critique ] :
Bir fonksiyonun türevinin tanımsız olduğu veya sıfıra eşit olduğu nokta.

Kronecker simgesi [İng. Kronecker delta ] [Alm. Kronecker-Symbol ] [Fra.


symbole de Kronecker ] : i=j olduğunda dij = 1 olarak, i ile j farklı olduğunda ise
dij = 0 olarak tanımlanan fonksiyon.

kuadratik fonksiyon [İng. quadratic unction ] [Alm. quadratische Function ]


[Fra. fonction quadratique ] : f(x) = ах2 + bx + c biçiminde bir fonksiyon.
anlamdaşı: karesel fonksiyon.

kuadrik [İng. quadric ] [Alm. Quadrifläche ] [Fra. quadrique ] : ikinci dereceden


bir yüzey.

kuaterniyon [İng. quaternion ] [Alm. Quaternion ] [Fra. quaternion;

63
quaterne ] : a0a1a2a3 R olmak üzere a0+a1i+a2j + a3k biçiminde simge.
anlamdaşı: dördey.

Kuratowski belitleri [İng. Kuratowski's axioms ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.


Kuratowski işlemi.

Kuratowski işlemi [İng. Kuratowski operation ] [Alm. Kuratowski - Operation ]


[Fra. opération de Kuratowski ] : Boş olmayan bir X kümesi üzerinde bir topoloji
tanımlamak amacıyla her A altkümesine karşılık, Kuratowski kapanışı denilen ve
C(A) simgesiyle gösterilen bir kümeyi belirleme yöntemi.

kuşak [İng. zone; zone of a sphere ] [Alm. Kalotte; Haube; Zone; Kappe ] [Fra.
zone; zone sphérique ] : Bir küreyi kesen iki paralel düzlemin küre üzerinde
belirlediği yüzey parçası. anlamdaşı: küresel kuşak.

kutup [İng. pole ] [Alm. Pol ] [Fra. pole ] : Kutupsal koordinat sisteminde
başnokta.

kutup açısı [İng. polar angle; vectorial angle ] [Alm. Polarwinkel ] [Fra. angle
polaire ] : Kutupsall koordinatlarda bir (x,y) noktasını başlangıç noktasına
birleştiren doğrunun kutup doğrusu ile yaptığı pozitif yönlü açı.

kutup doğrusu [İng. polar, polar line ] [Alm. Polare ] [Fra. polaire; ligne
polaire ] : Kutupsal koordinat sisteminde kutup açısı 0 olan doğru, yatay doğru.

kutup ekseni [İng. polar axis ] [Alm. Polarachse ] [Fra. ] : Bir koniğe dışındaki
bir noktadan çizilen iki teğetin değme noktalarını birleştiren doğru.

kutupsal denklem [İng. polar equation ] [Alm. Polargleıchung ] [Fra. équation


polaire ] : Kutupsal koordinatlarda yazılmış denklem.

kutupsal koordinatlar [İng. polar coordinates ] [Alm. Polarkoordinaten ] [Fra.


coordonnées polaires ] : Düzlemde dik koordinatları x, y olan bir noktaya x=r
cost , y=r sint olmak üzere karşılık getirilen r, t sayıları.

kutupsal uzaklık [İng. polar distance ] [Alm. polarer Abstand ] [Fra. distance
polaire ] : Kürenin merkezinden kutup noktasına giden ışınla, kürenin her hangi
bir noktasına giden ışının belirttiği açı.

kutupsal yarıçap [İng. polar radius ] [Alm. Polarradius ] [Fra. rayon vecteur ] :
O başlangıç noktası ile verilen P noktasını bağlayan vektör veya bu vektörün p
uzunluğu.

kuvvet kümesi [İng. po**r set ] [Alm. Potenzmenge ] [Fra. ensemble des
parties d'un ensemble ] : Bir X kümesinin tüm altkümelerinden oluşan küme.
Simgesi : P(X), 2X.

kuvvet merkezi [İng. radical center ] [Alm. Radikalzentrum ] [Fra. centre


radical ] : Verilen üç çember için, çemberler ikişer ikişer ele alındığında oluşan
üç radikal eksenin kesişme noktası. anlamdaşı: radikal merkez. bkz. radikal

64
eksen.

kuvvet serisi [İng. po**r series ] [Alm. Potenzreihe ] [Fra. séries de puissances
] : ak lar birer gerçek veya karmaşık sayı olmak üzere terimleri akzk olan
sonsuz seri.

kübik denklem [İng. cubic equation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. üçüncü dereceden
denklem.

küçük o simgesi [İng. little O symbol ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. O ve o Landau


simgeleri.

küme [İng. set ] [Alm. Menge ] [Fra. ensemble ] : Belirli bir p önermesini
gerçekleyen tüm x öğelerinden oluşan varlık. Simgesi : { x : p(x) }.

kümeler kuramı [İng. set theory ] [Alm. Mengenlehre ] [Fra. théorie des
ensembles ] : Kümelerin özellikleri ile kümelere ilişkin işlemleri konu edinen
matematik kuramı.

kümeler takımı [İng. family of sets ] [Alm. Mengeschar ] [Fra. famille des
ensembles ] : Öğeleri birer küme olan takım.

kümeler zinciri [İng. chain of sets ] [Alm. Mengenkette ] [Fra. chaîne


d'ensembles ] : Kapsama bağıntısına göre tam sıralanmış kümeler takımı.

kümenin içi [İng. interior of a set ] [Alm. Inneres einer Menge ] [Fra. intérieure
d'un ensemble ] : Bir topolojik uzayda bir A kümesinin iç noktalarından oluşan
alt kümesi.

kümenin ötelenmesi [İng. set translation ] [Alm. ] [Fra. ] : (G,*) bir grup, a
öğesi G içinde olmak üzere, G'nin bir H alt kümesi için aH = {ah | h öğesi H
içinde} biçiminde tanımlanan küme.

kümenin tümleyeni [İng. complement of a set ] [Alm. Komplementärmenge ]


[Fra. complémentaire d'un ensemble ] : bkz. tümleyen.

küp [İng. cube ] [Alm. Kubus; Würfel; Hexaeder ] [Fra. cube ] : 1- Uzayda on iki
ayrıtının tümü eş uzunlukta, yüzleri birbirine kongrüent kareler olan altıyüzlü.
2- Rn 'nin, eş uzunluklu n sayıda kapalı aralığın çarpım kümesinden oluşan
altkümesi. 3- Bir a sayısının üçüncü kuvveti, a3.

küpkök [İng. cube root; cubic surd ] [Alm. Kubikwurzel; dritte Wurzel ] [Fra.
racine cubique ] : Bir a gerçel sayısı için, b3=a eşitliğini gerçekleyen b gerçel
sayısı.

küre [İng. sphere ] [Alm. Kugel ] [Fra. sphère ] : Bir metrik uzayda sabit bir
noktadan (merkez) eşit uzaklıkta (yarıçap) bulunan tüm noktaların oluşturduğu
geometrik şekil.

küresel açı [İng. spherical angle ] [Alm. sphärischer Winkel ] [Fra. angle

65
sphérique ] : Bir küre üzerinde iki büyük çemberin kesişmesiyle oluşan
geometrik şekil.

küresel geometri [İng. spherical geometry ] [Alm. sphärische Geometrie ] [Fra.


géométrie sphérique ] : Küre üstündeki geometrik şekilleri inceleyen geometri
dalı.

Landau o ve O simgeleri [İng. Landau O and o symbols ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. o


Landau simgesi, O Landau simgesi.

latis [İng. lattice ] [Alm. Gitter; Verband ] [Fra. treillis ] : Her x,y öğe çiftine
karşılık inf(x,y) ve sup(x,y) öğelerini varlayan kısmi sıralı küme. anlamdaşı:
kafes. anlamdaşı: örgü.

lemma [İng. lemma ] [Alm. ] [Fra. ] : Yardımcı teorem.


limit [İng. limit ] [Alm. Limes ] [Fra. limite ] : Değişken değeri belli bir noktaya
yaklaşırken fonksiyon değerlerinin yaklaştığı nokta.
lineer bağımlı sistem [İng. linearyly dependent system ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
doğrusal bağımlı küme.

lineer bağımlı vektörler [İng. linear relation ] [Alm. lineare Beziehung ] [Fra.
relation lineaire ] : bkz. doğrusal bağımlı vektörler.

lineer bağımsız sistem [İng. linearly independent system ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
doğrusal bağımsız sistem.
lineer bileşim [İng. linear combination ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal bileşim.

lineer denklem [İng. linear equation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal denklem.

lineer fonksiyon [İng. linear function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal fonksiyon,
doğrusal dönüşüm.

lineer izomorfizm [İng. linear isomorphism ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal


eşyapı dönüşümü.

lineer kombinasyon [İng. linear combination ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal


bileşim.

lineer uzay [İng. linear space ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. doğrusal uzay.

ln simgesi [İng. In symbol ] [Alm. In Zeichner ] [Fra. symbole ln ] : Doğal


logaritma fonksiyonunu gösteren simge. bkz. logaritma.

log simgesi [İng. log symbol ] [Alm. log Zeichen ] [Fra. symbole log ] :
Logaritma fonksiyonunu gösteren simge.

logaritma [İng. logarithm ] [Alm. Logarithmus ] [Fra. logaritme ] : a sayısı 1


den farklı olmak üzere x>0 sayısı için, ar = x eşitliğini sağlayan r sayısı.
Simgesi: logax = r . Bu eşitlik sağlandığında, r sayısına verilen x sayısının a
tabanına göre logaritması denir.

66
logaritma fonksiyonu [İng. logarithmic function ] [Alm. logarithmische funktion
] [Fra. foncion logarithmique ] : f(x)=loga x ile tanımlanan fonksiyon.
anlamdaşı: tersüstel fonksiyon.

logaritma tabanı [İng. base of a logarithm ] [Alm. Basis eines Logarithmus ]


[Fra. base d'un logarithme ] : logax gösteriminde a sayısı. bkz. logaritma.

logaritma tablosu [İng. logarithmic table; table of logarithmus ] [Alm.


Logarithmentafel ] [Fra. table de logarithmes ] : Çoğunlukla 10 veya e tabanına
göre pozitif gerçel sayılarının logaritmalarını sergileyen tablo.

logaritmik denklem [İng. logarithmic equation ] [Alm. logarithmische Gleichung


] [Fra. équation logarithmique ] : Bilinmeyenin logaritmasını içeren denklem.

logaritmik türev [İng. logarithmic derivative ] [Alm. logarithmische Ableitung ]


[Fra. dérivée logarithmique ] : Bir fonksiyonun önce logaritmasını alıp ardından
zincir kuralı yardımıyla türevinin alınmasını öngören yöntemle elde edilen türev.

lokal maksimum [İng. local maximum ] [Alm. lokales Maximum ] [Fra.


maximum local ] : bkz. yerel maksimum.

Maclaurin açılımı [İng. Maclaurin expansion ] [Alm. Maclaurinsche


Entwicklung ] [Fra. développement de Maclaurin ] : Bir fonksiyonun Maclaurin
serisine açılımı.

Maclaurin serisi [İng. Maclaurin serie ] [Alm. Maclaurinsche Reihe ] [Fra. série
de Maclaurin ] : Fonksiyonun 0 noktasındaki Taylor serisi.

maksimal element [İng. maximal elemnt ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. maksimal öğe.

maksimal ideal [İng. maximal ideal ] [Alm. maximal Ideal ] [Fra. ] : Bir
halkanın veya cebirin kapsama bağıntısına göre büyükçe olan ve bunların
kendilerine eşit olmayan ideali.

maksimal idealler uzayı [İng. maximal ideal space ] [Alm. Raum der maximalen
ideale ] [Fra. ] : A Banach cebiri için A dan C ye sıfıra özdeş olmayan tüm
cebirsel benzer yapı dönüşümlerinden oluşan uzay.

maksimal öğe [İng. maximal element ] [Alm. maximales Element ] [Fra.


element maximal ] : Kısmi sıralı bir kümede söz konusu sıraya göre bu küme
içinde kendisinden daha büyük hiçbir öğe varlamayan öğe.

maksimum [İng. maximum ] [Alm. Maksimum; Höchs**rt; Gröss**rt;


Gros***s ; gröster **rt ] [Fra. maximum ] : 1- Sıralı bir kümede (varsa) en
büyük değer. 2- Bir fonksiyonun aldığı yerel en büyük değerlerden her biri.

mantık [İng. logic ] [Alm. Logik ] [Fra. logique ] : Mantık kurallarını cebirsel bir

67
yapı üzerinde inceleyen matematik dalı.

mantık cebiri [İng. algebra of logic ] [Alm. Algebra der Logik ] [Fra. algèbre de
la logique ] : bkz. önermeler cebiri.

matematik [İng. mathematics ] [Alm. Mathematik ] [Fra. mathématique;


mathématiques ] : Biçim, sayı ve çoklukların yapılarım, özelliklerim ve
aralarındaki ilişkileri mantık yoluyla inceleyen ve aritmetik, cebir, geometri gibi
dallara ayrılan bilim.

matematiksel mantık [İng. mathematical logic ] [Alm. mathematische Logik ]


[Fra. logique mathématique ] : Mantık kurallarını cebirsel bir yapı üzerinde
inceleyen matematik dalı.

matris [İng. matrix ] [Alm. Matrix ] [Fra. matrice ] : m ile n pozitif tamsayılar,
aij (i = 1,2,...,m ; j = 1,2,...,n) öğeleri birimli değişmeli bir H halkasından
seçilmek üzere, (aij) öğelerinin aynı j damgalı öğeleri alt alta gelecek biçimde
satırlar biçiminde dizilerek hepsinin paranteze alınmasıyla oluşturulan
nesne.Simgesi: A , (aij) , [aij] , (aij)(m×n) .

matris cebiri [İng. matrix algebra ] [Alm. Matrizenalgebra ] [Fra. algèbre


matricielle ] : 1- Matrisleri konu edinen cebir dalı. 2- Karesel matrislerin
oluşturduğu cebir.

matris denklemi [İng. Matrix equation ] [Alm. Matrizengleichung ] [Fra.


équation matricielle ] : Katsayıları ve bilinmeyeni matrisler olan denklem.

matrisin basamağı [İng. order of a matrix ] [Alm. ] [Fra. ] : m satırı ve n kolonu


olan matris için mxn simgesiyle gösterilen büyüklük.

matrisin çözeni [İng. resolvent of a matrix ] [Alm. Résolvante eine Matrix ]


[Fra. résolvante d'une matrice ] : Bir A matrisi için, I birim matris, c bir sayı
olduğunda (cI-A) matrisinin tersi.

matrisin doğal biçimi [İng. canonical form of a matrix ] [Alm. ] [Fra. forme
canonique d'une matrice ] : anlamdaşı: kanonik biçim.

matrisin eşleniği. [İng. adjoint matrix ] [Alm. adjungierte Matrix ] [Fra. matrice
complémentaire ] : adjoint matris.

matrisin izi [İng. trace of a matrix ] [Alm. Spur einer Matrix ] [Fra. trace d'une
matrice ] : Bir dördül matrisin köşegen öğelerinin toplamı. Simgesi : iz (A).

matrisin karakteristik denklemi [İng. characteristic equation of a matrix ] [Alm.


charakteristische Gleichung einer Matrix ] [Fra. équation characteristique de
matrice ] : A bir n x n matrisi, I birim matris ve c bir sayı olmak üzere, det(cI-A)
= 0 denklemi. bkz. özdeğer, karakteristik polinom, karakteristik denklem.

matrisin karakteristik polinomu [İng. Characteristic polynomial ] [Alm.


charakteristisches Polinom ] [Fra. ] : A bir n x n matrisi, I birim matris ve c bir

68
sayı olmak üzere, det(cI-A) nın açılımından elde edilen c değişkenli polinom.
anlamdaşı: özpolinom.

matrisin karakteristik sayıları [İng. characteristic numbers of a matrix ] [Alm.


charakteristische Zahlen einer Matrix ] [Fra. ] : Matrisin karakteristik
denkleminin kökleri. anlamdaşı: özdeğer.

matrisin köşegeni [İng. diagonal of a matrix ] [Alm. diagonale einer Matrix ]


[Fra. diagonale d'une matrice ] : n×n türünden A = [aij] matrisi için, a11 ,
a22 , ... , ann öğeleri. anlamdaşı: birinci köşegen, asıl köşegen. kar. ikinci
köşegen, yedek köşegen.

matrisin rankı [İng. rank of a matrix ] [Alm. Rang der Matrix ] [Fra. ] : Bir
matrisin sütün uzayının (satır uzayının) boyutu.
matrisin transpozu [İng. transpose of a matrix ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı:
devrik matris.

medyan [İng. median ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: ortanca.

merkez [İng. center; centre ] [Alm. Zentrum; Mittelpunkt ] [Fra. centre ] : bkz.
çemberin merkezi, kürenin merkezi, simetri merkezi, benzerlik merkezi, ağırlık
merkezi, eğrilik merkezi.

merkez [İng. center ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir grupta grubun her x öğesi için a * x=x
* a koşulunu sağlayan a öğelerinden oluşan altküme.

merkezler doğrusu [İng. line of centres ] [Alm. Mittengerade ] [Fra. droite des
centres ] : Bir aileden olan merkezsel eğrilerin merkezlerini birleştiren doğru.

merkezler eğrisi [İng. line of centres ] [Alm. Zentrale ] [Fra. ligne des
centres ] : Bir aileden olan merkezsel eğrilerin merkezlerini birleştiren eğri.

merkezleyici [İng. centralizer ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir grubun bir x öğesi ve bir H
altgrubu için, {h H : xh = hx} kümesi, x öğesinin H içindeki merkezleyicisi diye
adlandırılır.

meromorf fonksiyon [İng. meromorphic function ] [Alm. meromorphe


Funktion ] [Fra. fonction méromorphe ] : Bir D alanında tanımlanan ve kutupları
dışında D nin tüm noktalarında çözümsel olan karmaşık fonksiyon.

mertebe [İng. order ] [Alm. Ordnung ] [Fra. ordre ] : 1 - Bir yarı-grubun nicelik
sayısı. 2 - G grubunun bir x öğesi için, {x} kümesinin ürettiği altgrubun nicelik
sayısı. 3 - Bir karesel matriste tüm satırların veya sütunların sayısı. 4 - Bir
fonksiyonun kaçıncı kez türevinin alındığını bildiren doğal sayı. 5 - Bir
diferensiyel denklemde en yüksek mertebli türevin basamağı. anlamdaşı:
basamak.

metamatematik [İng. matamathematics ] [Alm. ] [Fra. ] : İlkeleri, kavramsal


öğeleri, tutarlılığı, matematik ve mantık sistemlerini bir bütün olarak inceleyen
bilim dalı.

69
metrik [İng. metric ] [Alm. Metrik ] [Fra. métrique ] : X boş olmayan bir küme
olmak üzere X x X kartezyen çarpımından eksisiz gerçel sayılar kümesine
tanımlı olan ve özdeşlik, simetriklik ve üçgen eşitsizliği kurallarını sağlayan bir
dönüşüm.

metrik uzay [İng. metric space ] [Alm. metrischer Raum ] [Fra. ] : 1- Üzerinde
bir metrik tanımlanmış küme. 2- X bir küme ve p, X üzerinde tanımlı bir metrik
olmak üzere (X,p) sıralı ikilisi ile gösterilen yapı. 3- Metrik topoloji ile
donatılmış küme.

minimal eleman [İng. Minimal element ] [Alm. minimales Element ] [Fra.


element minimale ] : bkz. minimal öğe.

minimal ideal [İng. minimal ideal ] [Alm. minimales Ideal ] [Fra. ] : Bir halkanın
veya cebirin kapsama bağıntısına göre minimal olan ve söz konusu halkanın
veya cebirin sıfır öğesinden oluşan idealinden farklı olan ideal.

minimal öğe [İng. minimal element ] [Alm. minimales Element ] [Fra. ] : Kısmi
sıralı bir kümede söz konusu sıraya göre, bu küme içinde kendisinden daha
küçük hiçbir öğe varlamayan öğe.

minimal yüzey [İng. minimal surface ] [Alm. Minimalfläche ] [Fra. surface


minimale ] : Ortalama eğrilik fonksiyonu sıfır olan yüzey.

minimum [İng. minimum ] [Alm. Minimum; Tief**rt; kleinster **rt; Kleinstes;


Windesbetrag ] [Fra. minimum ] : 1- Sıralı bir kümede (varsa) en küçük değer.
2- Bir fonksiyonun aldığı yerel en küçük değerlerden her biri.

minör [İng. minor ] [Alm. Minor ] [Fra. mineur ] : Bir minor matrisin
determinantı.

minör matris [İng. minor matrix ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir kare matrisin aij öğesi
için, i-inci satır ile j-inci sütunun atılmasıyla elde edilen (n-1) x (n-1) türü
matris.

modular aritmetik [İng. modular arithmetic ] [Alm. Modularithmetik ] [Fra.


arithmétique modulair ] : Tamsayılar kümesi üzerinde bir modulo bağıntısının
denklik sınıfları üzerinde aritmetik. bkz. kongrüantlık, kalandaşlık.

modulo bağıntısı [İng. modulus relation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kongrüans.

modulo m denlik sınıfı [İng. *****alence class modülo m ] [Alm. ni-


**uivalenzklasse ] [Fra. ] : modolo bağıntısının ortaya çıkardığı denklik
sınıflarından her biri: a tamsayısı için, [a] = {b : a ≡b(mod m) } kümesi. bkz.
kalandaşlık sınıfı.

modül [İng. module ] [Alm. Modul ] [Fra. module ] : bkz. sol A-modül. A birimli
bir halka, E değişmeli bir grup olmak üzere belirli koşulları sağlayan bir A × E →
E işlemi ile donatılan E kümesi.

70
monik polinom [İng. Monic polynomial ] [Alm. normiertes Polynom ] [Fra.
polynôme unitaire ] : En yüksek dereceli teriminin katsayısı 1 olan polinom.

monomorfizm [İng. monomorphism ] [Alm. ] [Fra. ] : Bire-bir benzer yapı


dönüşümü.

monoton artan dizi [İng. monotone increasing sequence ] [Alm. monotone


wachsende Folge ] [Fra. suite monotone croissante ] : Her n doğal sayısı için an
≤ an+1 olan (an) dizisi.

monoton artan fonksiyon [İng. monotone increasing function ] [Alm. monotone


wachsende Funktion; isotone Funktion ] [Fra. fonction monotone croissante;
fonction isotone ] : Tanım kümesinde x1 ≤ x2 koşulunu gerçekleyen her x 1 , x2
için f(x1) ≤ f(x2) olan f fonksiyonu.

monoton azalan dizi [İng. monotone decreasing sequence ] [Alm. monotone


abnehmende Folge ] [Fra. suite monotone décroissante ] : Her n doğal sayısı
için an ≥ an+1 olan (an) dizisi.

monoton azalan fonksiyon [İng. monotone decreasing function ] [Alm.


monotone fallende Funktion; antitone Funktion ] [Fra. fonction monotone
décroissante; fonction antitone ] : Tanım kümesinde x1 ≤ x2 koşulunu
gerçekleyen her x1 , x2 için f(x1) ≥ f(x2) olan fonksiyon.

monoton fonksiyon [İng. monotone function; monotonie function ] [Alm.


monotone Funktion ] [Fra. fonction monotone ] : bkz. monoton artan fonksiyon,
monoton azalan fonksiyon.

morfizma [İng. morphism ] [Alm. Morphismus ] [Fra. ] : Yapıyı koruyan


dönüşüm.

mutlak değer [İng. absolute value ] [Alm. absoluter **rt; absoluter Betrag ]
[Fra. valeur absolue ] : 1- Bir örgüdeki x öğesi için eküs (x,-x) öğesi. Simgesi : |
x|. 2- Bir gerçel veya karmaşık sayının başlangıç noktasına uzaklığı.

mutlak hata [İng. absolute error ] [Alm. absoluter Fehler ] [Fra. erreur
absolue ] : Gerçek değer ile seçilen yaklaşık değer farkının mutlak değeri.

mutlak maksimum [İng. absolute maximum ] [Alm. globales Maximum ] [Fra.


maximum absolu ] : bkz. mutlak maksimum değeri.

mutlak maksimum değeri [İng. absolute maximum ] [Alm. globales Maximum ]


[Fra. maximum absolu ] : Fonksiyonun bir kümedeki tüm yerel
maksimumlarının en büyüğü.

mutlak minimum [İng. absolute minimum ] [Alm. globales Minimum ] [Fra.


minimum absolu ] : bkz. mutlak minimum değeri.

mutlak minimum değeri [İng. absolute minimum ] [Alm. abolutes Minimum ]

71
[Fra. minimum absolu ] : Fonksiyonun bir kümedeki tüm yerel minimumlarının
en küçüğü.

mutlak yakınsak seri [İng. absolutely convergent séries ] [Alm. absolut


konvergente Reihe ] [Fra. série absolument convergente ] : Terimlerinin mutlak
değerlerinden oluşan seri yakınsak olan seri.

mükemmel cisim [İng. perfect field ] [Alm. ] [Fra. ] : Her cebirsel genişlemesi
ayrılabilir olan cisim. anlamdaşı: yetkin cisim.

mükemmel sayı [İng. perfect number ] [Alm. ] [Fra. ] : Kendisinden küçük


bölenlerinin toplamı na eşit olan sayı. anlamdaşı: yetkin sayı.

n boyutlu Öklit uzayı [İng. n-dimensionel Euclidean space ] [Alm. euklidischer


Raum von n dimensionen ] [Fra. espace euclidien à n dimensions ] : Üzerindeki
değişmeli grup yapısı ve skalerle çarpma işlemiyle donatılan Rn kartezyen
çarpımı.

n boyutlu uzay [İng. n-dimensional space ] [Alm. Raum von n dimensionen ]


[Fra. espace à n dimensions ] : bkz. n boyutlu Öklit uzayı.

n-li bağıntı [İng. n-ary relation ] [Alm. n-stellige Relation ] [Fra. ] : n sayıda
kümenin dik çarpımının bir altkümesi.

Napier logaritması [İng. Napierian logarithm ] [Alm. Napiersher Logarithmus ]


[Fra. logarithme de Napier ] : Tabanı e sayısı olan logaritma fonksiyonu.
anlamdaşı: doğal logaritma.

negatif fonksiyon [İng. Negative function ] [Alm. negative Funktion ] [Fra.


fonction négatif ] : Tanımlı olduğu bölgede sadece negatif değerler olan
fonksiyon.

negatif logaritma [İng. negative logarithms ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kologaritma.


bkz. eştersüstel.

negatif yön [İng. negative direction ] [Alm. negative Richtung ] [Fra. direction
négatif ] : Pozitif olarak seçilmiş bir yönün tersi.

Newton yöntemi [İng. Newton's method ] [Alm. Newtonsches Verfahren ] [Fra.


méthode de Newton ] : f gerçel değerli, türevlenebilir bir fonksiyon olmak
üzere, f(x) = 0 denkleminin yaklaşık çözümlerinin teğetler yardımıyla
bulunması için bir yöntem.

niceleyici [İng. quantifier ] [Alm. Quantor ] [Fra. quantificateur ] : Evrensel


niceleyici veya varoluşsal niceleyici.

nicelik [İng. quantity, cardinality ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. nicelik sayısı.


anlamdaşı: kardinalite.

nicelik sayısı [İng. cardinal number ] [Alm. Kardinalzahl; Grundzahl ] [Fra.

72
nombre cardinal ] : Bir kümenin kaç öğesi olduğunu belirten sayı. anlamdaşı:
nicelik.

nilpotent matris [İng. Nilpotent matrix ] [Alm. nilpotente Matrix ] [Fra. matrice
nilpotente ] : Bir tam sayı kuvveti sıfıra eşit olan karesel matris. bkz. sıfır güçlü
operatör.

nokta [İng. point ] [Alm. Punkt ] [Fra. point ] : 1- Geometride tanımsız


öğelerden biri. 2- Belirli bir uzayın varsayımlarını gerçekleyen öğelerden her
biri.

nokta çarpımı [İng. dot product ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: iççarpım, skaler
çarpım.

norm [İng. norm ] [Alm. Norm ] [Fra. norme ] : E doğrusal uzay olmak üzere,
aşağıdaki koşulları sağlayan ||.|| : E → R fonksiyonu: her u, v E ve her a sayılı
için,
N1. ||v|| ≥ 0 ,
N2. ||av|| = |a|.||v|| ,
N3. ||u + v|| ≤ ||u|| + ||v|| (üçgen eşitsizliği).

normal [İng. normal ] [Alm. Normal ] [Fra. normale ] : 1- Dik. 2- Bir doğru veya
düzleme dik olan bir doğru veya düzlem. 3- Düzlemsel bir eğrinin bir P
noktasından geçen ve eğrinin P noktasındaki teğetine dik olan doğru. 4- Bir
yüzeyin bir P noktasından geçen ve yüzeyin P noktasındaki teğet düzlemine dik
olan doğru. 5- Normal'e paralel olan vektör.

normal altgrup [İng. normal subgroup ] [Alm. Normalteiler; ausgezeichnete


Untergruppe ] [Fra. sous-groupe normal; sous -groupe distingué ] : G grubunun
her x öğesi için xHx-1 = H eşitliğini gerçekleyen H altgrubu. anlamdaşı:
değişmez altgrup.

normal doğrular [İng. normal lines ] [Alm. ] [Fra. droites normales ] : Bir C
eğrisi üzerindeki P noktası için, P deki normal düzlem içinde olan ve P den
geçen doğrular.

normal düzlem [İng. normal plane ] [Alm. Normalebene ] [Fra. plan normal ] :
Yüzey eğrisinin bir M noktasından geçen ve bu noktadaki teğete dik olan
düzlem.

normalleme [İng. normalizing ] [Alm. Normali***rung; Normierung ] [Fra. ] :


Uygun bir katsayı ile çarparak normunu birime eşit kılma.

normlu cebir [İng. normed algebra ] [Alm. normierte Algebra ] [Fra. ] :


Üzerinde her x,y E için ||xy|| ≤ ||x|| . ||y|| koşulunu gerçekleyen bir norm
tanımlanmış E doğrusal cebiri.

normlu doğrusal uzay [İng. nörmed linear space; normed vector space ] [Alm.
linearer normierter Raum ] [Fra. espace linéaire norme ] : Bir norm ile
donatılmış doğrusal uzay.

73
normlu uzay [İng. normed space ] [Alm. normierter Raum ] [Fra. espace
norme ] : bkz. normlu doğrusal uzay.

nxm türü dizey [İng. nxm matrix ] [Alm. ] [Fra. ] : n satırı ve m sütunu olan
matris. Simgesi : (aij)nxm

o Landau simgesi [İng. Landau order symbols O and o ] [Alm. Landausche


Symbole O bew o ] [Fra. symboles de Landau O et o ] : x →a iken f(x) / g(x) → 0
olduğunu belirten simge.

O Landau simgesi [İng. Landau order symbols O and o ] [Alm. Landausche


Symbole O bew o ] [Fra. symboles de Landau O et o ] : Tanım bölgesinde |f(x)|
≤ C |g(x)| olacak biçimde bir C sabitinin varlığını belirten simge.

obeb [İng. gcd ] [Alm. ] [Fra. ] : Ortak bölenlerin en büyüğü. anlamdaşı: ebob.

odak [İng. focus ] [Alm. Brennpunkt; Fokus ] [Fra. foyer ] : Bir konik üzerindeki
noktaların kendisine ve doğrultmana olan uzaklıkları oranı dışyarıçapına eşit
olan sabit nokta.

odak uzaklığı [İng. focal length ] [Alm. Brenn**ite; Brennpunktsabstand ] [Fra.


distance focale ] : Bir elipsin veya hiperbolün iki odağı arasındaki uzaklık.

odaktaş konikler [İng. confocal conics ] [Alm. ] [Fra. coniques confocales;


coniques homofocales ] : Odakları çakışan konikler. bkz. birodak.

okek [İng. lcm ] [Alm. ] [Fra. ] : Ortak katların en küçüğü. anlamdaşı: ekok.

oktant [İng. octant, coordinate tripod ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. sekizlik.


olmayana ergi yöntemi [İng. method of reductio ad absürdüm ] [Alm. ] [Fra. ] :
Bir T matematik kur***** "A değil" önermesininin eklenmesiyle oluşan T'
kuramı çelişkili olduğunda, A nın doğru bir önerme olduğunu belirten ispat
yöntemi.

olumsuzlama [İng. negation ] [Alm. Negation; Verneinung ] [Fra. négation ] :


1- önermeler cebirinde, verilen bir önermenin doğruluk değerinin tersine
çevrilmesi. anlamdaşı: yadsıma. 2- önermeler cebirinde, önüne geldiği
önermenin doğruluk değerini değiştiren simge: ~ , ¬ .

on tabanlı sayma sistemi [İng. numeration system to the base 10 ] [Alm. ] [Fra.
] : bkz. onlu sistem.

ondabirler basamağı [İng. tenths ] [Alm. Zehntel ] [Fra. ] : Onlu sistemde,


rakamın 10-1 katını belirten ve onlu çekesinin sağında yer alan ilk basamak.

ondalık açılım [İng. decimal expansion ] [Alm. Dezimalbruchentwicklung ] [Fra.


développement décimal ] : bkz. onlu açılım.

ondalık gösterim [İng. decimal representation ] [Alm. Dezimahldarstellung ]


[Fra. ] : bkz. a-lı sistem, onlu sayma sistemi.

ondalık kesir [İng. decimal fraction ] [Alm. Dezimalbruch ] [Fra. fraction


décimale ] : bkz. onlu kesir.

ondalık virgülü [İng. decimal point ] [Alm. Dezimalkomma ] [Fra. virgule

74
décimale ] : Onlu sistemde sayının tam kısmı ile kesirli kısmını ayıran virgül.
anlamdaşı: onlu çekesi.

ongen [İng. decagon ] [Alm. Dekagon; Zehneck ] [Fra. décagone ] : On kenarı


olan çokgen.

onikigen [İng. dodecagon ] [Alm. Dodekagon; Zwölfeck ] [Fra. dodécagone ] :


On iki kenarı olan çokgen.

onikili sayma sistemi [İng. duodecimal system of numeration ] [Alm. Zwölf er


system; duodezimal Zahlensystem ] [Fra. système de numération duodécimale ]
: Taban olarak 12 sayısını kullanan sayma sistemi sistemi, onikili sistem.

onikili sistem [İng. duodecimal system ] [Alm. Duodezimalsystem ] [Fra.


système duodécimal ] : Onikili sayma sistemi.

onikiyüzlü [İng. dodecahedron ] [Alm. Dodekaeder; Zwölfflach ] [Fra.


dodécaèdre ] : On iki yüzü olan çokyüzlü.

onlu [İng. decimal ] [Alm. Dezimale ] [Fra. décimale ] : 1- On tabanına dayalı


olan. 2- Onlu sayma sistemine göre yazılmış. 3- Onlu kesir. bkz. onlu sistem.

onlu çekesi [İng. decimal point ] [Alm. Dezimalpunkt; Komma ] [Fra. point
décimal ] : Bir gerçel sayının onlu sayma sistemine göre yazılışında tüm parçayı
kesirde ayıran çeke (virgül).

onlu kesir [İng. decimal fraction ] [Alm. dezimaler Bruch; Zehnerbruch ] [Fra.
fraction dédmaîe ] : Onlu sayı sisteminde, onlu çekesinin (virgülünün) solunda
sıfırdan başka rakamı var olmayan sayı. Mutlak değeri 1 den küçük olan kesir.
anlamdaşı: ondalık kesir.

onlu parça [İng. mantissa ] [Alm. Mantisse ] [Fra. mantisse ] : l ≤ b < 10 olmak
üzere x=10nb biçiminde yazılan x > 0 sayısı için log10x = n + log10b
ifadeindeki log10b sayısı.

onlu sayma sistemi [İng. decimal system of numeration ] [Alm. Zehnersystem;


dekadisches Zahlensystem ] [Fra. système de numération décimale ] : Taban
olarak 10 sayısını kullanan sayma sistemi.

onlu sistem [İng. decimal system; denary system ] [Alm. Dezimalsystem;


Zehnersystem; dekadisches Zahlensystem ] [Fra. système décimal ] : 1- Taban
olarak 10 sayısını kullanan sayma sistemi. ay. bkz. a-II sistem. anlamdaşı: Hint-
Arap sayma sistemi, on tabanlı sayma sistemi. 2- Bir sonraki birimi bir
öncekinin 10 katı olan ölçü ve tartı sistemi.

onlu sistem [İng. decimal system ] [Alm. ] [Fra. ] : 1- Taban olarak 10 sayısını
kullanan sayma sistemi. ay. bkz. a-II sistem. anlamdaşı: Hint-Arap sayma
sistemi, on tabanlı sayma sistemi. 2- Bir sonraki birimi bir öncekinin 10 katı
olan ölçü ve tartı sistemi.

operatör [İng. operator ] [Alm. Operator ] [Fra. opérateur ] : 1- Bir normlu


uzaydan kendisi içine tanımlı sürekli doğrusal dönüşüm. 2- fonksiyon.

oran [İng. ratio ] [Alm. Verhältnis; Beziehung ] [Fra. rapport; raison ] : İki
sayının veya iki çokluğun birinin ötekine bölümü.

orantı [İng. proportion ] [Alm. Proportion ] [Fra. proportion ] : İki oranın eşit

75
olma bildirimi. Simgesi : a/b = c/d, a:b=c:d.

ordinat [İng. Ordinate ] [Alm. Ordinate ] [Fra. ordonnée ] : Düzlemde bir P


noktasının konumunu belirleyen {Ox,Oy} dikey koordinat sistemindeki ikinci
bileşen. anlamdaşı: düşey koordinat.
ordinatlar ekseni [İng. ordinale axis ] [Alm. ] [Fra. ] : Dikey koordinat
sisteminde ikinci eksen. anlamdaşı: düşey koordinat.

orijin [İng. origin ] [Alm. Anfangspunkt; Angriffspunkt; Ursprung; Urpunkt ]


[Fra. Origine ; point d'attache ] : Bir Dekart koordinat sistemi için, eksenlerin
ortak kesişme noktası. anlamdaşı: başnokta.

orta dikme [İng. perpendicular bisector ] [Alm. Streckensymmetral;


Seitensymmetrale ] [Fra. médiatrice ] : Düzlemde veya uzayda bir doğru
parçasına orta noktasında dik olan doğru veya düzlem. anlamdaşı: dikortay.

orta nokta [İng. midpoint ] [Alm. Mittelpunkt ] [Fra. milieu ] : Verilen bir doğru
parçasını iki eşit parçaya ayıran nokta.

ortakbölen [İng. common divisor ] [Alm. gemeinsamer Nenner;


gemeinschaftlicher Nenner ] [Fra. diviseur commun ] : Birden çok nicelik için,
bunların her birisinin çarpanı olan nicelik.

ortakkat [İng. common multiple ] [Alm. gemeinsames Vielfaches ] [Fra.


multiple commun ] : Birden çok nicelik için, bunlardan her birisinin katı olan
ortak nicelik.

ortakoran [İng. common ratio ] [Alm. Quotient ] [Fra. raison ] : Bir geometrik
dizide seçkisiz iki ardışık terimin oranı.

ortalama değer [İng. mean value ] [Alm. Mittel**rt; mittlerer **rt ] [Fra. valeur
moyenne ] : 1- bkz. aritmetik ortalama. 2- Bir f fonksiyonu için, [a,b]
aralığındaki integralinin (b-a) sayısına bölümü.

ortalar üçgeni [İng. medial triangle ] [Alm. ] [Fra. triangle médian;


complémentaire d'un triangle ] : Köşeleri bir üçgendeki kenarların orta noktalan
olan üçgen.

ortogonal [İng. orthogonale ] [Alm. Orthogonal ] [Fra. orthogonale ] : Dik,


dikey, dik olma durumu.

ortogonal dizi [İng. orthogonal sequence ] [Alm. Orthogonalfolge ] [Fra. suite


orthogonale ] : Bir iççarpım uzayında terimleri ikişer ikişer birbirlerine dik olan
dizi.

ortogonal dönüşüm [İng. orthogonal transformation ] [Alm. orthogonale


Transformation ] [Fra. transformation orthogonale ] : bkz. dikey dönüşüm.

ortogonal matris [İng. othogonal matrix ] [Alm. orthogonale Matrix ] [Fra.


matrice orthogonale ] : bkz. dikey matris.

ortogonal vektörler [İng. orthogonal vectors ] [Alm. ortogonale Vektoren ] [Fra.


vecteur orthogonale ] : İççarpımlı bir V vektör uzayında iç çarpımları sıfır olan
iki vektör, dik vektörler.

ortonormal dizi [İng. othonormal sequence ] [Alm. Orthonormalfolge ] [Fra.


suite orthonormale ] : bkz. birim dikey dizi.

76
ortonormal sistem [İng. orthonormal system ] [Alm. Orthonormalsystem ] [Fra.
système orthonormal ] : bkz. birim dikey takımı.

ortonormalleştirme [İng. or-thonormalization ] [Alm. Orthonormierung ] [Fra.


orthonormalisation ] : Verilen bir doğrusal bağımsız vektörler kümesinden bir
birim dikey sistemin oluşturulması.

oskülatör düzlemi [İng. Osculating plane ] [Alm. Osculationkreis;


krümmungskreis; scmiegungskreis; oskulierende kreis ] [Fra. cercle
oscillateur ] : Bir C eğrisi üzerindeki P noktası için P deki teğet teğet doğrusu ile
C üzerindeki değişken P? noktasından geçen düzlemin, varsa, P? noktası P ye
yaklaşırken limiti. anlamdaşı: dokunum düzlemi.

otomorfik fonksiyon [İng. automorphic function ] [Alm. automorphe Funktion ]


[Fra. fonction automorphe ] : Bir doğrusal dönüşümler grubuna göre, karmaşık
düzlemde bir D alanında f nin kutupları dışında çözümsel olan ve söz konusu
grup içindeki her bir T dönüşümü için z D olduğunda f(T(z))=f(z) eşitliğini
gerçekleyen f tekdeğerli fonksiyonu.

otomorfizm [İng. automorphism ] [Alm. Automorphismus ] [Fra.


automorphisme ] : bkz. özyapı dönüşümü.

oval [İng. oval ] [Alm. oval; eirund; Oval ] [Fra. ovale ] : 1- Yumurta kesiti
biçiminde olan. 2- Her noktasında merkezine doğru içbükey olan kapalı eğri. 3 -
Dışbükey bir bölgeyi sınırlayan kapalı eğri.

oyunlar kuramı [İng. game theory; theory of games ] [Alm. Spieltheorie ]


[Fra. ] : İçinde çıkar çatışması bulunan durumlarda en iyi davranışları konu
edinen matematik dalı.

parabol [İng. parabola ] [Alm. Parabel ] [Fra. parabole ] : Düzlemde bir F


noktasına ve bir d doğrusuna eşit uzaklıkta bulunan noktaların kümesi.

paradoks [İng. paradox ] [Alm. Paradoxon; Paradoxie ] [Fra. paradoxe ] : Kendi


içinde çelişkili olan önerme. anlamdaşı: çatışkı.

paralel doğrular [İng. parallel lines ] [Alm. parallele Geraden ] [Fra. droites
parallèles ] : Kesişmeyen düzlemdeş doğrular.

paralel düzlemler [İng. parallel planes ] [Alm. parallele Ebenen ] [Fra. planes
paralleles ] : Uzayda kesişmeyen iki düzlem.

paralel izdüşüm [İng. parallel projection ] [Alm. Parallelprojektion ] [Fra.


projection parallele ] : Düzlemde bir g doğrusu ile bir ? doğrultusu verildiğinde
bir P noktasının g üzerine ? 'ya paralel izdüşümü, P noktasından ? doğrusuna
çizilen paralelin g 'doğrusunu kestiği P' noktasıdır.

paralel kaydırma [İng. parallel displacement ] [Alm. Parallelvershiebung ] [Fra.


transport parallèle ] : anlamdaşı: öteleme.

paralelkenar [İng. parallelogram ] [Alm. Parallelogramm ] [Fra.


parallélogramme ] : Karşılıklı kenarları birbirine paralel olan dörtgen.

77
paralellik postülatı [İng. parallel postulate ] [Alm. Parallenpostulate ] [Fra.
postulat des parallèles ] : "İki doğru bir çaprazla kesildiğinde çaprazın bir
yanında oluşan iç açıların toplamı düz açıdan kesinlikle küçükse, bu doğrular
uzatıldıklarında çaprazın söz konusu yanında kesişirler" olarak belirtilen
paralel. anlamdaşı: Öklit paralelelik beliti, Öklit beliti, paraleller aksiyomu.

paralelyüzlü [İng. parallelepiped; parallelepîpedon ] [Alm. Parallelepiped;


Parallelepipedon; Zeüfach ] [Fra. parallélépipède ] : Tabanları birer
paralelkenar olan prizma, paralelyüz.

parametre [İng. parameter ] [Alm. Parameter ] [Fra. paramètre ] : Bir


matematiksel deyimde seçkisiz sabit veya değişken.

parçalanış [İng. partition ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir kümenin, her biri boş olmayan,
İkişer ikişer ayrık ve tümünün birleşimi o kümeye eşit olan altkümelerinin
oluşturduğu takım.

parçalı integralleme [İng. partial integration ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kısmi


integrasyon.

Parseval eşitliği [İng. Parseval's equality ] [Alm. Parsevalsche Gleichung ] [Fra.


égalité de Parseval; relation de Parseval ] : Bir fonksiyonun normu ile Fourier
katsayılarının normunun eşitliği.

paskal üçgeni [İng. Pascal's triangle; binomial array ] [Alm. pascalsches


Dreieck ] [Fra. triangle de Pascal ] : (a + b) ikiterimlisinin ardışık pozitif
tamsayı kuvvetlerinin açılımındaki katsayıların bir ikizkenar üçgen oluşturacak
biçimde alt alta dizilmişi.

pay [İng. numerator ] [Alm. Zahler ] [Fra. numérateur ] : Bir kesirde çizginin
üstündeki sayı. kar. payda.

Pisagor teoremi [İng. Pythagorous' theorem ] [Alm. Pythagoreischer Satz ]


[Fra. théorème de Pythagoras ] : Bir dik üçgende, dik açıya karşı olan kenarın
uzunluğunun karesinin, öteki kenarların uzunluklarının karelerinin topl*****
eşit olduğunu ifade eden teorem. bkz. Pisagor bağıntısı.

polinom [İng. polynomial ] [Alm. Polynom ] [Fra. polynôme ] : x bir belirsiz


nesne, (ai) ler bir halkadan seçilmek üzere, anxn + an-1xn-1 + ... + a1x + a0
biçiminde cebirsel deyim. anlamdaşı: çokterimli.

polinomun derecesi [İng. degree of a polynomial ] [Alm. ] [Fra. degré d'un


polynôme ] : Bir polinomda en yüksek dereceli terimin derecesi.

postülat [İng. postulate ] [Alm. Postulate ] [Fra. postulate ] : İspatsız olarak


doğruluğu varsayılan önerme. ay. bkz. belit.

pozitif fonksiyon [İng. positive positive function ] [Alm. pozitive Funktion ]


[Fra. fonction positive ] : Tanımlı olduğu bir bölgede pozitif değerler alan
fonksiyon.

pozitif sayı [İng. positive number ] [Alm. pozitive Zahl ] [Fra. nombre positif ] :
x > 0 eşitsizliğini gerçekleyen gerçel x sayısı.

pozitif seri [İng. positive series ] [Alm. Reihe mit positiven Gliedern ] [Fra.
série positif ] : Terimleri pozitif olan seri.

78
pozitif tamsayılar kümesi [İng. positive integers ] [Alm. ] [Fra. ] : {1, 2, 3, ...}
kümesi.

pozitif yarı eksen [İng. number ray ] [Alm. Zahlenstrahl ] [Fra. rayon de
nombers ] : Gerçel eksen üzerinde, pozitif gerçel sayılara karşılık gelen
noktaların oluşturduğu küme: R+ = {x | x>0} kümesi.

prizma [İng. prism ] [Alm. Prisma ] [Fra. prisme ] : Yanalyüzleri birer


paralelkenar olan çokyüzlü.

projektif geometri [İng. projective geometry ] [Alm. projective Geometrie ]


[Fra. géométrie projective ] : Geometrik şekillerin projektif özelliklerini
inceleyen matematik dalı. anlamdaşı: izdüşümsel geometri.

pürüzsüz eğri [İng. smooth curve ] [Alm. glatte Kurve ] [Fra. courbe
continûment differentiate ] : Sürekli türevlenebilir eğri.

pürüzsüz yay [İng. smooth arc ] [Alm. glatter Bogen ] [Fra. arc continûment
différentiable ] : Sürekli türevlenebilir yay.

pürüzsüz yüzey [İng. smooth surface ] [Alm. glatte Fläche ] [Fra. ] : Üzerindeki
her bir noktada teğet düzlemi var olan ve normal yöneltisi teğet oluş noktasının
sürekli bir fonksiyonu olan yüzey.

radikal [İng. radical ] [Alm. Radikal ] [Fra. radical ] : Bir A halkası içindeki tüm
maksimal ideallerin kesişimi.
radikal düzlemi [İng. radical plane ] [Alm. Radikalebene ] [Fra. plan radical ] :
İki toparın kesişme çemberinden geçen düzlem. anlamdaşı: güç düzlemi, kuvvet
düzlemi.

radikal ekseni [İng. radical axis ] [Alm. Radikal-Achse ] [Fra. axe radical ] : İki
çemberin kesişme noktalarından geçen doğru. anlamdaşı: güç ekseni, kuvvet
ekseni.

radikal ifade [İng. radical; surd ] [Alm. Radikal; Wurzelausdruck;


Wurzelgrosse ] [Fra. radical ] : İrrasyonel sayıların köklerinden oluşan toplam.

radyan [İng. radian ] [Alm. Radian; Radiant ] [Fra. radian ] : Bir çemberde,
uzunluğu yarıçapına eşit olan bir yayın belirlediği merkez açının ölçüsü.

rakam [İng. digit; cipher; figure ] [Alm. Ziffer; Zahlzeichen ] [Fra. chiffre ] : Bir
sayma sistemi sisteminde, sayıları göstermek için kullanılan simgeler. örn. Onlu
dizge için 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 simgeleri.

random değişken [İng. random variable ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. seçkisiz


değişken.

rank [İng. rank ] [Alm. Rang ] [Fra. rang ] : bkz. matrisin rankı.
rastgele değişken [İng. random variable ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. seçkisiz

79
değişken.

rasyonel fonksiyon [İng. rational function; rational expression ] [Alm. rationale


Funktion ] [Fra. fonction rationnelle; fraction rationnelle ] : İki polinomun
birbirine bölümü biçiminde yazılabilen fonksiyon.

rasyonel sayı [İng. rational number ] [Alm. rationale Zahl ] [Fra. nombre
rationnel ] : Rasyonel sayılar kümesinin bir öğesi.

rasyonel sayılar doğrusu [İng. rational line ] [Alm. ] [Fra. droite rationnelle ] : a
öğesi Q rasyonel sayılar kümesinin pozitif bir öğesi olmak üzere (-a,a) simetrik
açık aralıkları sıfırın bir temel komşuluk sistemi olacak biçimde oluşturulan grup
topolojisi ile donatılmış Q rasyonel sayılar kümesi.

rasyonel sayılar kümesi [İng. set of rational numbers ] [Alm. Menge von
Rationalzahlen ] [Fra. ensemble des nombres rationnels ] : İki tamsayının
birbirine oranı biçiminde yazılabilen sayıların oluşturduğu küme.

reel dizi [İng. real sequence ] [Alm. ] [Fra. ] : Terimleri gerçel sayılardan oluşan
dizi. anlamdaşı: gerçel dizi.

reel eksen [İng. real axis ] [Alm. reelle Achse ] [Fra. axe réel ] : bkz. gerçel
eksen.

reel sayı [İng. real number ] [Alm. reelle Zahl ] [Fra. nombre réel ] : bkz. gerçel
sayı.

refleksif bağıntı [İng. reflexive relation ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: yansımalı


bağıntı, dönüşlü bağıntı.

refleksif olmayan bağıntı [İng. irreflexive relation, antireflexive relation ] [Alm.


irreflexieve Relation ] [Fra. relation irréflexive ] : bkz. yansımaz bağıntı.

regüler [İng. regular ] [Alm. ] [Fra. ] : düzenli.

rektifiye edilebilir [İng. rectifiable ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. düzeltilebilir.

rekurrent [İng. recurrent ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. yinelgen

rekursif [İng. recursive ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. yinelgen fonksiyon.

resolvent [İng. resolvent of a linear operator ] [Alm. Resolvente ] [Fra.


resolvente ] : bkz. çözen.

rezidü [İng. residue ] [Alm. Residuum ] [Fra. residue ] : Analitik bir


fonksiyonun belirli koşulları sağlayan bir noktayı içeren kapalı bir eğri boyunca
integrali. anlamdaşı: artık.

Riemann geometrisi [İng. Riemannian geometry ] [Alm. riemannsche Geometrie


] [Fra. géométrie riemannienne ] : Öklit'in "paralel postülatı" yerine, "bir

80
noktadan bir doğruya sonsuz çoklukta paralel doğru çizilebilir" belitini
koymakla elde edilen geometri. anlamdaşı: eliptik geometri.

Roma rakamları [İng. Roman numerals ] [Alm. römische Ziffer ] [Fra. nombres
romains; chiffres romains ] : Tamsayıların yazılımında Romalıların kullandıkları
I = 1, V=5, X=10, L=50, C=100, D=500, M=1000, ... simgeleri.

sabit nokta [İng. fixed point ] [Alm. fester Punkt, Fixpunkt ] [Fra. point fixe ] :
E kümesi üzerindeki bir f : E → E fonksiyonu için, f (x) = x eşitliğini gerçekleyen
x E noktası.

sabit terim [İng. constant term ] [Alm. ] [Fra. terme constant ] : Bir matematik
ifadede, belirli koşullar altında değişmez varsayılan terim.

sadeleşme [İng. cancellation ] [Alm. Kürzen ] [Fra. simplification ] : bkz.


kısaltma.

sağ A-modül [İng. right A-module ] [Alm. ] [Fra. A-module droite ] : A birim
öğesi 1 olan bir halka ve E bir değişmeli grup olmak üzere, A nın her a,b öğesi
ile E nin her x,y öğesi için (x+y)a = xa + ya , x(a + b) = xa + xb , (xa)b =
x(ab) , x1 = x koşulları sağlanacak biçimde bir E × A → E işlemi ile donatılan E
kümesi. kar. sol A-modül.

sağ birim öğe [İng. right identity element ] [Alm. Rechtseinselement ] [Fra.
element unite à droite ] : Üzerinde çarpma işlemi tanımlanmış bir kümede her a
öğesi için a * e = a koşulunu sağlayan e öğesi.

sağ çarpan [İng. right factor ] [Alm. Rechtsfaktor ] [Fra. facteur droite ] : a * b
çarpımındaki b çarpanı.

sağ eşküme [İng. right coset ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir G grubunun bir H altgrubu ve
a öğesi için aH = {ah : h H} kümesi.

sağ sıfır böleni [İng. right zero divisor ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir halkanın sıfırdan
farklı a ve b öğeleri için ab = 0 ise, b öğesi bir sağ sıfır bölenidir denir.

sağel yönlenimi [İng. right-handed orientation ] [Alm. ] [Fra. ] : Düzlemdeş


olmayan üç vektörün gerdiği uzay için, konumu sağ elin açık tutulan baş, işaret
ve orta parmaklarının konumuna uyan yönlenim.

sanal çember [İng. imaginary circle ] [Alm. imaginärer Kreis ] [Fra. cercle
imaginaire ] : x2 + y2 = -r2 eşitliğini sağlayan öğelerden oluşan küme.

sanal eksen [İng. imaginary axis ] [Alm. imaginäre Achse ] [Fra. axe imaginaire
] : Karmaşık sayılar düzleminde sanal sayıların üzerinde bulunduğu düşey
eksen.

sanal parça [İng. imaginary part ] [Alm. Imaginärteil ] [Fra. partie


imaginaire ] : z= a+ib karmaşık sayısında b sayısı.

sanal sayı [İng. imaginary number ] [Alm. imaginäre Zahl ] [Fra. nombre
imaginaire ] : 1- Gerçel kısmı 0 olan karmaşık sayı. 2 - karmaşık sayı.

sapma [İng. deviation ] [Alm. Ab**ichung; Deviation ] [Fra. déviation ] : Sonlu


bir sayılar takımının her bir öğesi için, sayıların aritmetik ortalaması ile söz
konusu sayının farkı.

81
sarmal [İng. spiral ] [Alm. Spirale ] [Fra. spirale ] : Spiral. bkz. tersüstel
sarmal, hiperbolik sarmal.

satır [İng. row ] [Alm. Zeile ] [Fra. ligne ] : bkz. satır matrisi.
satır matrisi [İng. row matrix ] [Alm. Zeilenmatrix; Zeile ] [Fra. matrice uniligne
; matrice ligne ] : mxn türünden bir [aij] matrisi için [ai1 , ai2 , ... , ain] (i = 1,
2, ... , m ) matrislerinden her biri. anlamdaşı: satır matrisi, satır vektörü.

satır rankı [İng. row rank ] [Alm. Zeilenrang ] [Fra. ] : Bir matrisin doğrusal
bağımsız satırlarının maksimum sayısı. Satır uzayının boyutu. Bu sayı matrisin
rankına eşittir. bkz. sütun rankı.

satır uzayı [İng. row space ] [Alm. Zeilenraum ] [Fra. ] : Bir matrisin satır
vektörleri tarafından gerilen vektör uzayı. Bu uzay sütun uzayına denktir ve
boyutu matrisin rankına eşittir. bkz. sütun uzayı.

satır vektörü [İng. row vector ] [Alm. Zeilenvektor ] [Fra. ] : Matrisin bir
satırının belirlediği vektör.

sayı [İng. number ] [Alm. Zahl ] [Fra. nombre ] : Sayma, sıralama ve hesaplama
işlemlerinde kullanılan soyut nesnelerden her biri. bkz. doğal sayı, tamsayı,
gerçel sayı, karmaşık sayı, nicelik sayısı, sıra sayısı.

sayı boncuğu [İng. abacus ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: abaküs.


sayı cismi [İng. number field; number domain ] [Alm. Zahl körper ] [Fra. ] : C
cisminin altcisimlerinden biri.

sayı doğrusu [İng. numerical axis ] [Alm. Zahlengerade ] [Fra. droite


numerique ] : bkz. sayı ekseni

sayı ekseni [İng. number axis, numerical axis ] [Alm. Zahlenline,


Zahlengerade ] [Fra. droite numerique ] : Üzerinde sabit bir başlangıç noktası,
artı yön ve birim uzunluk belirlenmiş doğru. anlamdaşı: gerçel eksen, gerçel
doğru, sayı doğrusu.

sayı sistemi [İng. number system ] [Alm. Zahlensystem ] [Fra. ] : 1- Sayılar


adını alan bir nesneler kümesi, bunlar arasındaki işlemler ve bunların
kullanımına ilişkin bir belitler kümesinden oluşan geometrik sistem. 2- Sayıları
gösteren rakamları yazma yöntemi.

sayı üçgeni [İng. arithmetic triangle ] [Alm. arithmetisches Dreieck ] [Fra.


triangle arithmétique ] : bkz. Paskal üçgeni.
sayıl [İng. scalar ] [Alm. ] [Fra. ] : anlamdaşı: skaler.

sayıl cismi [İng. scalar field ] [Alm. Skalarfeld ] [Fra. ] : R veya C cismi. Simgesi
: K.

sayılabilir küme [İng. countable set; denumerable set ] [Alm. abzahlbar


Menge ] [Fra. ensemble denomrable; ensemble comptable ] : Doğal sayılar
kümesine ya da doğal sayılar kümesinin bir alt kümesine birebir eşlenebilen
küme. Sayal sayısı alef sıfırdan büyük olmayan küme.

sayılamaz küme [İng. uncountable set; non-denumerable set ] [Alm.


nichtabzählbare Menge ] [Fra. ensemble innombrable ] : Doğal sayılar
kümesiyle eşsayılı olmayan sonsuz küme.

82
sayılar kuramı [İng. number theory; theory of numbers ] [Alm. Zahlentheorie;
höhere Arithmetik ] [Fra. théorie des nombres; arithmétique théorique;
arithmétique supérieure ] : Tamsayıları ve bunlara ilişkin kavramları konu
edinen aritmetik kuramı.

sayılar kümesi [İng. set of numbers ] [Alm. Zahlenmenge ] [Fra. ensemble de


nombres ] : bkz. Karmaşık sayılar kümesi, gerçel sayılar kümesi, rasyonel
sayılar kümesi, tamsayılar kümesi, doğal sayılar kümesi.

sayının tersi [İng. reciprocal ] [Alm. Reziproke ] [Fra. réciproque ] : Sıfırdan


farklı bir a sayısı için 1/a sayısı. Çarpma işlemine göre a sayısının ters öğesi.

sayısal çözümleme [İng. numerical analysis ] [Alm. numerische Analyse ] [Fra.


analyse numérique ] : Matematik sorunların çözümlerini sayısal anlamda
yaklaşık olarak elde etme yöntemlerini konu edinen mantık dalı.

sayısal fonksiyon [İng. numerical function ] [Alm. numerische Funktion;


Zahlfunktion ] [Fra. fonction numérique ] : Tanım ve değer kümeleri R nin birer
altkümesi olan fonksiyon.

sayısal integralleme [İng. numerical integration ] [Alm. ] [Fra. intégration


numérique ] : Sayısal çözümleme yöntemleriyle integralleme.
sayma [İng. numeration ] [Alm. Numerierung; Nummerung ] [Fra. numération ]
: 1- Bir kümeye, doğal sayıları ya da bir altkümesini birebir eşleme. 2- sayma
sistemi.

sayma sayısı [İng. counting number ] [Alm. ] [Fra. nombre de compte ] :


anlamdaşı: doğal sayı.

sayma sistemi [İng. numeration system ] [Alm. numerisches System ] [Fra.


système de numération ] : Sayıları yazma ve adlandırma sistemlerinden herbiri.

sayma tabanı [İng. base of numeration ] [Alm. Basts eine Nummerung ] [Fra.
base d'une numération ] : a-lı sistem tanımında sözü geçen a sayısı.

sec fonksiyonu [İng. sec ] [Alm. sec ] [Fra. sec ] : Birim çember üzerinde A(1,0)
noktasından başlanarak çember üzerindeki B(x,y) noktasına çizilen t radyanlık
bir yay veya bu yayı gören yarıçapı açısı için, 1/x oranı. 1/cost fonksiyonu.
Simgesi : sec t.

sech fonksiyonu [İng. hyperbolic secant ] [Alm. ] [Fra. secans hyperbolique ] :


R 'de veya C 'de x → 1/ cosh x biçiminde tanımlanan fonksiyon. Simgesi : sech
x.

seçkisiz değişken [İng. random variable; stochastic variable; chance variable ]


[Alm. zufällige Veränderliche; zufaligrösse Stochastic ] [Fra. variable aléatoire;
variable stochastique; aléa numérique ] : Bir olasılık uzayı üzerinde ölçülebilir
fonksiyon. anlamdaşı: rasgele değişken, random değişken.

seçkisiz hata [İng. random error; stochastic error ] [Alm. zufälliger Fehler;
stochastischer Fehler; Zufallsfehler ] [Fra. erreur aléatoire; erreur
stochastique ] : İstatistik yöntemlerle kestirilebilen hata.

seçkisiz sayılar [İng. random numbers ] [Alm. ] [Fra. ] : Yinelenmeyen ve bir


algoritma sağlamayan sayılar dizisi. Rasgele sayılar.

seçme beliti [İng. axiom of choice ] [Alm. Auswahlaxiom ] [Fra. axiome de

83
choix ] : Boş olmayan kümelerden oluşan ve boş olmayan bir kümeler takımının
Dekart çarpımının da boş olmayacağını varsayan belit.

sekant fonksiyonu [İng. secant function ] [Alm. Sekansfunktion ] [Fra. fonction


sécante ] : sec x = (1 / cos x) eşitliği ile tanımlanan fonksiyon. bkz. kesenlik.

sekizgen [İng. octagon ] [Alm. Achteck ] [Fra. octagone ] : Sekiz kenarı olan
çokgen.

sekizlik [İng. octant ] [Alm. Oktant ] [Fra. octant ] : Üç boyutlu uzayda Dekart
koordinatlarını tanımlamaya yarayan üç koordinat ekseninin ikişer ikişer
alındıklarında oluşturdukları koordinat düzlemlerinin uzayı ayırdıkları sekiz
parçadan her biri.

sekizyüzlü [İng. Octahedron; octahedrons; octahedra ] [Alm. Oktaeder;


Achtflach ] [Fra. octaèdre ] : Sekiz yüzü olan çokyüzlü.

sentetik bölme [İng. synthetic division; synthetic substitution ] [Alm.


synthetische Division ] [Fra. division synthétique ] : Bir değişkenli polinomu (x -
a) gibi bir polinoma bölmekte kullanılan pratik bir yöntem.

sentetik geometri [İng. synthetic geometry ] [Alm. synthetische Geometrie ]


[Fra. géométrie synthétique ] : Bireşimsel yöntemleri kullanan geometri dalı.

serbest değişken [İng. free variable ] [Alm. freie Variable; freie Veränderliche ]
[Fra. variable libre ] : bkz. bağımsız değişken.

serbestlik derecesi [İng. degree of freedom ] [Alm. Freiheitsgrad ] [Fra. degré


de liberté ] : Serbest değişken sayısı.

seri [İng. series; infinite series ] [Alm. Reihe; unendliche Reihe ] [Fra. série ] :
Bir (an) dizisi verildiğinde, terimleri her n için, sn = a1 + a2 + ... + an olan (sn)
dizisi.

seriye açılım [İng. expansion in a séries ] [Alm. Reihenentwicklungeiner


Funktion ] [Fra. développement en série ] : Değişkenin belirli değerleri için
verilen fonksiyona yakınsayan bir seri oluşturma.

sıfır [İng. zero; nought; naught; null ] [Alm. Null; Nullstelle; Nullpunkt ] [Fra.
zéro; nul ] : 1 - Aritmetikte toplama işleminin birim öğesi. 2 - Bir toplamsal
grubun birim öğesi. 3 - Boş kümenin nicelik sayısı.

sıfır açısı [İng. zero angle ] [Alm. Nullwinkel ] [Fra. ] : Bir noktadan aynı yönde
çizilen iki ışının oluşturduğu açı.

sıfır böleni [İng. zero divisor ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. sağ sıfır böleni, sol sıfır
böleni.

sıfır dizisi [İng. null sequence ] [Alm. Nullfolge ] [Fra. suite nulle ] : Limiti sıfır
olan dizi.

sıfır fonksiyonu [İng. zero function ] [Alm. Nullfunktion ] [Fra. fonction zéro ] :
1- Tanım bölgesindeki her x için f(x) = 0 olan f fonksiyonu. 2- **çüm uzayında
hemen hemen heryerde sıfır olan fonksiyon.

sıfır öğe [İng. zero element ] [Alm. Nullelement ] [Fra. élément-zéro ] : bkz.
sıfır.

84
sıfır sayısı [İng. zero number ] [Alm. Zero Zahl ] [Fra. nombre zéro ] : Gerçel
veya karmaşık sayı cisminde toplamaya göre birim (etkisiz) öğe.

sıfır vektörü [İng. null vector; zero vector ] [Alm. Nullvektor ] [Fra. vecteur
nul ] : Bir doğrusal uzayda toplamaya göre birim öğe.

sıfır yeri [İng. ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. fonksiyonun sıfır yeri.

sıfırgüçlü operatör [İng. nilpotent operator ] [Alm. nilpotentes Operator ]


[Fra. ] : Tn = 0 olacak biçimde bir n>0 doğal sayısı varlayan T operatörü.
anlamdaşı: nilpotent.

sınır değer problemi [İng. boundary value problem ] [Alm. Rand**rtaufgabe;


Rand**rtproblem ] [Fra. problème aux limites ] : Bir diferensiyel denklemin,
verilen bölgenin sınırlarında, önceden belirtilmiş koşulları sağlayan çözümünü
bulma problemi.

sınır I [İng. bound ] [Alm. Schranke ] [Fra. borne ] : Bir sayı kümesindeki her x
öğesi için | x | < M eşitsizliğini sağlayan M sayısı, ay. bkz. üst sınır, altsınır, en
büyük altsınır, en küçük üst şınır, sınırlı küme, sınırlı dizi.

sınır II [İng. edge ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. kenar.

sınırlı dizi [İng. bounded sequence ] [Alm. beschränkten Folge ] [Fra. suite
bornée ] : Bir küme olarak sınırlı olan dizi. ay. bkz. sınırsız dizi.

sınırlı fonksiyon [İng. bounded function ] [Alm. beschränke Funktion ] [Fra.


fonction borné ] : Görüntü kümesi sınırlı olan bir fonksiyon.

sınırlı küme [İng. bounded set ] [Alm. beschränkte Menge ] [Fra. ensemble
limité ] : 1- Sıralı bir kümede bir altsınırı ve bir üstsınırı var olan altküme. 2- Bir
metrik uzayın çapı sonlu olan altkümesi. 3- Bir normlu uzayda eküs {||x|| : x i
A} sayısını sonlu kılan A altkümesi. 4- Bir topolojik doğrusal uzayda sıfırın tüm
komşuluğunda soğurulan bir altküme.

sınırsız aralık [İng. unbounded interval ] [Alm. unbeschränktes Intervall ] [Fra.


intervalle illimite ] : Enaz bir yönü sonsuza uzanan aralık.

sınırsız dizi [İng. unbounded sequence ] [Alm. unbeschränkte Folge ] [Fra.


suite non borné ] : Sınırsız bir küme oluşturan dizi.

sınırsız fonksiyon [İng. unbounded function ] [Alm. unbeschränkte Funktion ]


[Fra. fonction non borné ] : Görüntü kümesi sınırlı olmayan fonksiyon.

sıra sayısı [İng. ordinal number ] [Alm. Ordnungszahl; Ordinalzahl ] [Fra.


nombre ordinal ] : İyi sıralı bir kümenin öğelerine birebir eşlenen öğelerden her
biri.

sıralama bağıntısı [İng. order relation ] [Alm. Ordnungsrelation ] [Fra. relation


d'ordre ] : Kısmi sıralama, tam sıralama, iyi sıralama bağıntılarından her biri.

sıralı çift [İng. ordered pair ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. sıralı ikili.

sıralı ikili [İng. ordered pair ] [Alm. geordnete Paar; geordnete 2-Tupel ] [Fra.
couple ordonné ] : Öğelerinden biri birinci, ötekisi de ikinci öğe olarak
nitelendirilen a ve b gibi iki öğeden oluşan nesne. Simgesi: (a,b).

85
sıralı küme [İng. ordered set ] [Alm. geordnete Menge; Ordnung ] [Fra.
ensemble ordonné ] : Bir sıralama bağıntısıyla donatılmış küme.

silindir [İng. cylinder ] [Alm. Zylinder ] [Fra. cylindre ] : Düzlemsel bir eğri
boyunca eğriyi keserek ve sabit bir doğruya koşut olarak devinen bir doğrunun
oluşturduğu geometrik şekil veya geometrik şeklin paralel iki düzlemle
sınırlanmış parçası.

simetri [İng. symmetry ] [Alm. Symmetrie; Spiegelung; Eben-mass ] [Fra.


symétrie ] : 1- Bir geometrik şeklin bir nokta, bir doğru ya da bir düzleme göre
yansımalaryla çakışması. 2- bkz. Simetrik bağıntı.

simetrik bağıntı [İng. symmetric relation ] [Alm. symmetrische z**istellige


Relation, symmetrische binare Relation ] [Fra. relation binarire symmetrique ] :
X kümesi üzerindeki R bağıntısının, her a, b için aRb &Rarr; bRa (simetriklik)
özeliğini sağlaması.

simetrik grup [İng. symmetric group ] [Alm. ] [Fra. ] : {1, 2, . . . ,n} kümesinin
permutasyonlar grubu.

simetrik noktalar [İng. symmetric points ] [Alm. symmetrische Punkten ] [Fra.


points symétriques ] : 1- Noktaya göre simetri: iki noktanın, bu noktaları
birleştiren doğru parçasının orta noktasına göre konumları. Orta nokta simetri
merkezidir.2- Doğruya göre simetri: iki noktanın, bu noktaları birleştiren doğru
parçasının orta noktasından geçen dik doğruya göre konumları. Orta noktadan
geçen dik doğru simetri eksenidir.3 - Düzleme göre simetri: iki noktanın, bu
noktaları birleştiren doğru parçasının orta noktasından geçen dik düzleme göre
konumları. Orta noktadan geçen düzlem simetri düzlemidir.

simge [İng. symbol ] [Alm. Symbol; Sinnbild ] [Fra. symbole ] : Çoklukları,


işlemleri veya bağıntıları göstermeye yarayan simge veya harf.

sin fonksiyonu [İng. sin ] [Alm. sin ] [Fra. sin ] : Birim çember üzerinde A(1,0)
noktasından başlanarak çember üzerindeki B(x,y) noktasına çizilen t radyanlık
bir yay veya bu yayı gören yarıçapı açısı için, y düşey konacı (ordinat). Simgesi :
sin t.

sinh fonksiyonu [İng. hyperbolic sine ] [Alm. hyperbolischer Sinus,


Sinushyperbolicus ] [Fra. sinus hyperbolique ] : R 'de veya C 'de x → (ex-e-x) /
2 biçiminde tanımlanan fonksiyon. Simgesi : sinh x.

sinus [İng. sine ] [Alm. Sinus ] [Fra. sinus ] : bkz. sin fonksiyonu.

sinüs eğrisi [İng. sinusoid ] [Alm. Sinuskurve ] [Fra. sinusoïde ] : y = sin x


fonksiyonun grafiği.

sistem [İng. system ] [Alm. System ] [Fra. système ] : 1- Ortak kimi özellikleri
olan çokluklar kümesi. 2- Belirli bir gerçeğe ilişkin kurallar kümesi.

sistem çözümleme [İng. systems analysis ] [Alm. ] [Fra. ] : Birbiriyle bağlantılı


ve özellikleri bilinen bileşenlerden oluşan bir denetim sisteminde, verilen
girdilerin nasıl bir sonuç vereceği konusuyla ilgilenen uygulamalı matematik
dalı.

skaler [İng. scalar ] [Alm. Skalar ] [Fra. scalaire ] : Bir cismin (çoğunlukla da R
veya C ) öğelerinden biri.

86
skaler çarpım [İng. scaler product ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. iççarpım.

skalerle çarpma [İng. scalar multiplication ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir K cismi


üzerindeki E doğrusal uzayı için, K x E den E içine tanımlı olan (c , x) → cx
işlemi.

sol A-modül [İng. left A-module ] [Alm. ] [Fra. A-module gauche ] : A birim
öğesi 1 olan bir halka ve E bir değişmeli grup olmak üzere, A nın her a, b öğesi
ile E nin her x, y öğesi için a(x+y) = ax + ay , (a + b)x = ax + bx , a(bx) = (ba)x
, 1x = x koşulları sağlanacak biçimde bir A × E → E işlemi ile donatılan E kümesi.

sol el yönelimi [İng. left-handed orientation ] [Alm. ] [Fra. ] : Düzlemdeş


olmayan üç vektörün gerdiği uzay için, konumu sol elin açık tutulan baş, işaret
ve orta parmaklannm konumuna uyan yönlenim.

sol eşküme [İng. right coset ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir G grubunun bir H altgrubu ve
a öğesi için Ha = {ha : h H} kümesi.

sol sıfır böleni [İng. left zero divisor ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir halkanın sıfırdan farklı
a ve b öğeleri için ab = 0 ise, a öğesi bir sol sıfır bölenidir denir.

sonlu boyutlu doğrusal uzay [İng. finite-dimensional vector space ] [Alm.


endlichdimensionaler Vektorraum ] [Fra. espace vectorial de dimension finie ] :
Bir m doğal sayısı için, m tane doğrusal bağımsız vektörü bulunan ve her m + 1
tane vektörü doğrusal bağımlı olan doğrusal uzay. Bu durumda m sayısı
doğrusal uzayın boyutudur.
sonlu boyutlu lineer uzay [İng. finite-dimensional linear space ] [Alm. ] [Fra. ] :
bkz. sonlu boyutlu doğrusal uzay.

sonlu fonksiyon [İng. finite function ] [Alm. endliche Funktion ] [Fra. fonction
finie ] : Tanım bölgesinin her noktasında sonlu değer alan fonksiyon. anlamdaşı:
sınırlı fonksiyon.

sonlu küme [İng. finite set ] [Alm. endliche Menge ] [Fra. ensemble fini ] :
Sayal sayısı sonlu olan küme.

sonlu ondalık kesir [İng. terminating decimzl fraction ] [Alm. tnd'icher


Dezimalbruch ] [Fra. fraction décimale limitée ] : Onlu sayıtlama sayma
sisteminde, virgülden sonra sonlu sayıda basamağı olan sayı. Sonlu onlu açılım.

sonlu toplam [İng. finite sum ] [Alm. endliche Summe ] [Fra. somme finie ] :
Sonlu sayıda terimlerin toplamı.

sonlu üreteçli grup [İng. finitely generated group ] [Alm. endliche er**iterung
Gruppe ] [Fra. ] : Sonlu çoklukta üreteci var olan grup.

sonluötesi sayı [İng. transfinite number ] [Alm. transfinite Zahl; überendliche


Zahl ] [Fra. nombre transfini ] : Bir tamsayıya eşit olmayan nicelik sayı veya
sıral sayısı.

sonsuz [İng. infinite ] [Alm. unendlich ] [Fra. infini ] : 1- Her sınırı aşan. 2- Her
sonludan büyük olan. 3- Sonu gelmeyen, ay. bkz. sonsuz sayılar, sonsuz küme.

sonsuz boyutlu uzay [İng. infinité dimensional space ] [Alm.


unendlichdimensionaler Raum ] [Fra. espace de dimension infinie ] : Sonlu

87
sayıda doğrusal bağımsız vektörler tarafından gerilemeyen doğrusal uzay. Sonlu
bir tabanı olmayan uzay.

sonsuz küçük [İng. infinitésimal, incalculably small; immeasurably small ] [Alm.


infinitesimal; unendlich Klein ] [Fra. infinitésimal; infiniment petit ] : Limiti sıfır
olan değişken.

sonsuz küme [İng. infinite set ] [Alm. unendliche Menge ] [Fra. ensemble
infini ] : Bir has astkümesine birebir eşlenebilen küme.

sonsuz sayılabilir küme [İng. countably infinite set; denumerably infinite set ]
[Alm. abzählbar unendliche Menge ] [Fra. ensemble infini dênombrable ] : Sayal
sayısı alef sıfıra eşit olan küme. Doğal sayılar kümesi ile eşsayılı olan küme.

sonsuz sayılar [İng. infinite numbers ] [Alm. uneigentlichen Zahlen ] [Fra.


nombres infinis ] : 1- Her sonlu sayıdan büyük veya her sonlu sayıdan küçük
olan sayılar. 2- Alef sıfırdan küçük olmayan nicelik sayılar.

sonsuzluk [İng. infinity ] [Alm. Unendlichkeit; Unendliches ] [Fra. infinité ] :


Sonsuz olma durumu.

soyut cebir [İng. abstract algebra ] [Alm. abstrakte Algebra ] [Fra. algèbre
abstraite ] : Grup, yarı-grup, halka, modül, cisim gibi yapıları inceleyen cebir
dalı.

soyut matematik [İng. abstract mathematics ] [Alm. abstrakte Mathematik ]


[Fra. mathématique abstraite ] : Bilinmezlerin etkisi altında kalmaksızın
gerçeklere ulaşabilmek amacıyla, soyut nesneler ve önceden varsayılan
belitlerle kurulan bir evren örneğinde doğruları ve yanlışları araştıran bilim dalı.

soyut sayı [İng. abstract number ] [Alm. abstrakte Zahl; unbenante Zahl ] [Fra.
nombre abstrait ] : Somut bir varlığa veya niceliğe bağlanmaksızın tek başına
düşünülen sayı. kar. somut sayı.

soyut uzay [İng. abstract space ] [Alm. abstarkter Raum ] [Fra. espace
abstrait ] : Tanımsız öğelerden ve bu öğelerin gerçeklediği kimi belitlerden
oluşan matematikle ilgili biçimsel sistem.

sözlük sıralaması [İng. lexico graphie order ] [Alm. lexikographische Ordnung ]


[Fra. ordre lexicographique ] : A, B kısmi sıralı kümeleri verildiğinde, AxB
kümesi üzerinde (a1 , b1) ≤ (a2 , b2) ⇔ [(a1 ≤ a2) ∨ (a1=a2 ∧ b1 ≤ b2) ] olarak
tanımlanan ≤ sıralama bağıntısı. Bu sıralama n kümenin kartezyen çarpımına da
genelleşebilir.

stereografi [İng. stereography ] [Alm. Stereo graphie ] [Fra. stéréographie ] :


üç boyutlu geometrik şekillin düzlemde gösterilmesini konu edinen matematik
dalı.

süreklilik beliti [İng. axiom of continuity ] [Alm. Kontinuitätsaxiom ] [Fra.


axiome de continuité ] : Gerçel sayı ekseni üzerindeki her bir noktaya bir gerçel
sayının karşılık geldiğini varsayan belit.

süreklilik noktası [İng. point of continuity ] [Alm. Stetigkeitspunkt ] [Fra. point


de continuité ] : Fonksiyonun sürekli olduğu nokta. bkz. sürekli fonksiyon.

süreksizlik noktası [İng. point of discontinuity ] [Alm. Unstetigkeitspunkt;

88
Unstetigkeitstelle ] [Fra. point de discontinuité ] : Bir fonksiyonun sürekli
olmadığı nokta.

sürey varsayımı [İng. continuum hypothesis ] [Alm. ] [Fra. hypothèse du


continu ] : Doğal sayılar kümesinin nicelik sayısı ile gerçel sayılar kümesinin
nicelik sayısı arasında başka hiçbir nicelik sayı olmadığı varsayımı.

sürgit [İng. ad infinitum; infinitely; to infinity ] [Alm. ad Infinitum ] [Fra. ad


infinitum; à l'infini ] : Her sınırın ötesinde, sınırsız olarak, sonsuza değin.

sürgülü cetvel [İng. slide rule ] [Alm. Rechenstab; Rechenschieber; Schiestange


] [Fra. regle à calcul; règle à curseur ] : Logaritma aracılığıyla sayısal işlemler
yapmaya yarayan ve biri sabit ötekisi bunun içinde kayan iki cetvelten oluşan
hesap aygıtı.

sütun [İng. column ] [Alm. Spalte ] [Fra. colonne ] : bkz. sütun matrisi.

sütun matrisi [İng. column matrix ] [Alm. Spaltenmatrix; Spalte ] [Fra. matrice
unicolonne; matrice colonne ] : mxn türünden bir [aij] matrisi için a1j , a2j , ... ,
anj (j = 1, 2, ... , m ) girdilerinin oluşturduğu nx1 matris.

sütun rankı [İng. column rank ] [Alm. Spaltenrang ] [Fra. rang des vecteurs
colonnes ] : K cismi üzerinde bir matrisin sütun uzayının boyutu.

sütun uzayı [İng. column space ] [Alm. Spaltenraum ] [Fra. espace vectoriel
engendre par les colonnes ] : Matrisin sütunlarının ürettiği vektör uzayı.

sütun vektörü [İng. column vector ] [Alm. Spaltenvektor ] [Fra. vecteur colonne
] : Matrisin bir sütununun belirlediği vektör.

taban [İng. base; basis ] [Alm. Basis ] [Fra. base ] : 1- Verilen bir geometrik
şekil için, üzerine (dik olarak) bir yükselti çizilen veya çizildiği varsayılan kenar
veya yüz. örn. koni tabanı, silindir tabanı. 2 - bkz. doğrusal uzay tabanı, dikey
taban, topoloji tabanı, sayma sistemi tabanı, logaritma tabanı.
taban açıları [İng. base angles ] [Alm. Basiswinkelen ] [Fra. angles de base ] :
Bir üçgen için, tabanın iki ucundaki iç açılar.
taban doğrusu [İng. base line ] [Alm. Rissachse; horizontale Durchschnittslinie;
Basislinie; Grundlinie; Terrainlinie ] [Fra. ligne de terre ] : Çoğunlukla üzerine
bir yükselti çizilen veya bir yükselti çizildiği varsayılan doğru.
taban vektörleri [İng. basis vectors ] [Alm. Basisvektoren ] [Fra. vecteurs de
base ] : Bir vektör uzayının bir tabanının öğeleri.
tablo [İng. table ] [Alm. Tafel ] [Fra. tableau ] : Kullanıma elverişli biçimde
sıralanan sayısal bilgiler sistemi.
takdim [İng. presentation ] [Alm. ] [Fra. ] : Bir G grubu, B kümesindeki
bağıntıları sağlayan ve A kümesini oluşturan elemanlar tarafından üretiliyorsa,
(A:B) gösterimine G nin bir takdimi denir. Örn. (a : an=1), mertebesi n olan
devirli grubun bir takdimidir.
takı [İng. affix ] [Alm. ] [Fra. affixe ] : Benzerlerinden ayırt etmek veya
fonksiyonel bir nitelik taşımasını sağlamak amacıyla bir simgenin veya bir
imcenin sağ altına, sol altına, sağ üstüne veya sol üstüne konan simge veya
harf.
takım [İng. family ] [Alm. Familie; Schar ] [Fra. famille ] : 1- Küme. 2- Öğeleri

89
birer küme olan küme. anlamdaşı: aile.
tam diferensiyel denklem [İng. total differential equation ] [Alm. ] [Fra.
équation différentielle totale ] : P(x,y,...,t) dx+Q(x,y,...,t) dy +... + S (x,y,...,t)
dt = 0 biçiminde bayağı diferensiyel denklem.
tamaçı [İng. perigon angle ] [Alm. Vollwinkel ] [Fra. angle plain ] : **çüsü 360
derece olan açı.
tambirim dikey küme [İng. complete orthonormal set ] [Alm. ] [Fra. système
d'orthonormal complet ] : Bir doğrusal uzayda birbirlerine dik birim
vektörlerden oluşan bir maksimal altküme. anlamdaşı: kapalı birim dikey
sistem.
tambölen [İng. Aliquot; aliquot part ] [Alm. Aliquote; aliquoter Teil ] [Fra.
aliquote ] : Bir tamsayıyı kalansız bölen tamsayı.
tambölmez [İng. Aliquant; aliquant part ] [Alm. Aliquante; Nichtteiler ] [Fra.
aliquante ] : Bir tamsayıyı kalansız bölemeyen tamsayı.
tamdeğer fonksiyonu [İng. greatest integer function ] [Alm. Funktion grösste
ganze Zahl ] [Fra. fonction partie entière ] : Her gerçel x sayısı için, x ten küçük
veya eşit olan en büyük tamsayıya eşit değer alan fonksiyon.
tamdeğişim [İng. total variation ] [Alm. totale Variation ] [Fra. variation totale ]
: Bir [a,b] aralığında tanımlanan bir f gerçel veya karmaşık işlevi için, [a,b] nin a
= x0 < x1 < ... < xn = b gibi tüm bölüntüleri üzerinde | f(x1) -f(x0) | + | f(x2) -
f(x1) | + ... + | f(xn) -f(xn-1) | + sayılarının en küçük üst sınırı.
tamdiferensiyel [İng. total differential ] [Alm. totales Differential; vollständiges
Differential ] [Fra. différentielle totale ] : x1 , x2 ,..., xn gibi n değişkene bağlı
bir f fonksiyonu için, x1 , x2 ,..., xn , dx1 , dx2 ,..., dxn bağımsız değişkenlerine
bağımlı df = fx1dx1 + fx2dx2 + ... + fxndxn fonksiyonu.
tamfonksiyon [İng. entire function; integral function ] [Alm. ganze Funktion ]
[Fra. fonction entière; fonction intégrale ] : Sonlu karmaşık düzlemde çözümsel
olan fonksiyon.
tamhalka [İng. entire ring ] [Alm. ] [Fra. anneau entier ] : Sıfırdan farklı olan ve
sıfır bölenleri var olmayan birimli ve değişmeli halka.
tamküme [İng. complete set ] [Alm. vollständige Menge ] [Fra. ensemble
complet ] : Üzerindeki her Cauchy süzgecinin limitini de içeren küme.
tamlama [İng. completion ] [Alm. Vervollständigung ] [Fra. completion ] :
Verilen bir E düzgün uzayı için, E uzayı, F nin yoğun bir altuzayına düzgün
eşyapılı olacak biçimde bir F tam uzayını bulma.
tamlatis [İng. complete lattice ] [Alm. ] [Fra. treillis complet ] : Boş olmayan
her altkümesinin en küçük üst sınırı ile en büyült altsınırı var olan örgü.
tamlık bölgesi [İng. integral domain ] [Alm. Rationalitatsbereich; In-
tegritatsbereich ] [Fra. domaine d'intégrité ] : Yalnızca sıfırdan oluşmayan ve
sıfırdan farklı her x , y öğesi için xy çarpımı sıfırdan farklı olan değişmeli halka.
tammetrik uzay [İng. complete metric space ] [Alm. vollständiger metrischer
Raum ] [Fra. espace métrique complet ] : Her Cauchy dizisinin limitini kendi
içinde bulunduran metrik uzay. anlamdaşı: eksiksiz metrik uzay.
tamortogonal sistem [İng. complete orthogonal system; sistem ] [Alm.
vollständiges Orthogonalsystem ] [Fra. Systeme orthogonal complet ] : Bir
iççarpım uzayında maksimal dikey küme. anlamdaşı: tam birim dikey sistem.
tamrasyonel fonksiyon [İng. entire rational function ] [Alm. ganze rationale
Funktion ] [Fra. fonction rationnelle entiére ] : Polinom biçimindeki fonksiyon.
Paydası 1 olan rasyonel fonksiyon. Polinom.
tamsalınım [İng. total variation ] [Alm. totale Variation ] [Fra. variation

90
totale ] : bkz. tam değişim.
tamsayı [İng. integer ] [Alm. ganze Zahl; ganzrationale Zahl ] [Fra. nombre
entier ] : Tamsayılar kümesine ait sayı.
tamsayılar kümesi [İng. set of integers ] [Alm. Menge der ganzen Zahlen;
Menge der genzrationalen Zalilen ] [Fra. ensemble de nombres entiers
rationnels; ensemble des entiers relatifs ] : Z = {... -3, -2, -1, 0 ,1, 2, 3, ...}
sayılar kümesi.
tamsıralama [İng. total ordering, linear ordering ] [Alm. totale Ordnung ] [Fra.
ordre total ] : Bir kümede herhangi iki elemanın karşılaştırılabilir olduğu kısmi
sıralama türü. anlamdaşı: doğrusal sıralama.
tamsıralama bağıntısı [İng. total order relation ] [Alm. ] [Fra. relation d'ordre
total ] : Bir küme üzerinde herhangi iki elemanın karşılaştırılabilir olduğu kısmi
sıralama bağıntısı.
tamsıralı küme [İng. totally ordered set, completely ordered set, linearly
ordered set ] [Alm. voll geordnete Menge ] [Fra. ensemble totalement ordonné ]
: Üzerinde bir tam sıralama bağıntısı olan küme. anlamdaşı: doğrusal sıralı
küme.
tamuzay [İng. complete space ] [Alm. vollständiger Raum ] [Fra. espace
complet ] : Üzerindeki her Cauchy süzgeci kendi içindeki bir noktaya yakınsayan
düzgün uzay.
tan fonksiyonu [İng. tangent ] [Alm. Tangens ] [Fra. tangente ] : Birim çember
üzerinde A(1,0) noktasından başlanarak çember üzerindeki B(x,y) noktasına
çizilen t radyanlık bir yay veya bu yayı gören yarıçapı açısı için, y/x oranı.
Simgesi : tan t.
tanh fonksiyonu [İng. hyperbolic tangent ] [Alm. ] [Fra. tangente
hyperbolique ] : R 'de veya C 'de x → sinhx / coshx biçiminde tanımlanan
fonksiyon. Simgesi : tanh x .
tanım kümesi [İng. domain ] [Alm. Definitionsbereich; Definitionsmenge ] [Fra.
domaine d'existence; domaine de définitions ] : 1 - Bir (G,A,B) bağıntısı için,
birinci izdüşüm dönüşümü altında G bağıntı çizgesinin görüntüsü. 2 - f : A → B
fonksiyonu için A kümesi.
tasarı geometri [İng. descriptive geometry ] [Alm. darstellende Geometrie;
deskriptive Geometrie ] [Fra. géométrie descriptive ] : Üç boyutlu uzayda nokta,
doğru ve düzlem ile ilgili sorunların çizgesel çözümünü araştıran geometri dalı.
taslak [İng. sketch ] [Alm. Entwurf; Skizze ] [Fra. esquisse ] : Ayrıntıya
inmeden kabaca gösteren diyagram veya çizge.
Taylor açılımı [İng. Taylor expantion ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. Taylor serisi.
Taylor polinomu [İng. Taylor polynomial ] [Alm. Taylorsches Polynom ] [Fra.
polynome de Taylor ] : Taylor serisinin bir kısmi toplamı.
Taylor serisi [İng. Taylor series ] [Alm. Taylorreihe ] [Fra. serie de Taylor ] : Bir
a noktası komşuluğunda her basamaktan türevlere sahip f fonksiyonu için f(x)
= f(a) + f'(a)(x -a) + (1/2!)f"(a)(x - a)2 + (1/3!)f'''(a)(x - a)3 + ... +
(1/n!)f(n)(a)(x - a)n + ... serisi. anlamdaşı: Taylor açılımı.
teğet [İng. tangent ] [Alm. Tangente; Berührende; Berührungslinie ] [Fra.
tangente ] : Bir eğri üzerindeki P noktası için, eğri üzerindeki değişken bir P'
noktası P ye yaklaşırken, varsa, P P' doğrusunun limiti.
teğet düzlemi [İng. tangent plane ] [Alm. Flachentangenie; Tangentialebene ]
[Fra. tangente à une surface; plan tangent ] : Bir yüzeyin bir P noktası için,
kendi içinde kalarak P den geçen her doğruyu yüzeye teğet doğrusu olurlayan
düzlem.

91
teğet eğrisi [İng. tangent curve ] [Alm. Tangentenkurve; Tangentenlinie ] [Fra.
courbe tangente ] : Bir P noktasından geçen ve bu noktadaki teğetleri çakışan
iki eğriden birisine göreceli olarak ötekisi.
teğet uzunluğu [İng. length of tangent ] [Alm. Tangentenlänge ] [Fra. ] : Bir
eğri üzerindeki bir noktadan bu noktadaki teğetin X-ekseni ile kesişme
noktasına olan uzaklık.
teğet yüzeyler [İng. tangent surfaces ] [Alm. tangente Flächen ] [Fra. surfaces
tangentes ] : Bir noktadaki teğet düzlemleri çakışan yüzeyler.
teğetaltı [İng. subtangent ] [Alm. Subtangente ] [Fra. sous-tangente ] : Bir eğri
üzerindeki noktadan eğriye çizilen teğetin X-eksenini kestiği nokta ile söz
konusu noktanın X-ekseni üzerindeki izdüşümünün belirlediği doğru parçası.
teğetler çokgeni [İng. circumscribed polygon ] [Alm. Tangentenvieleck;
Tangentenpolygon ] [Fra. polygon circonscrit ] : Kenarları bir çembere teğet
olan çokgen.
Tek çarpanlama bölgesi [İng. unique factorisation domain ] [Alm. ] [Fra. ] :
Tersinir olmayan ve sıfırdan farklı her elemanı sonlu sayıda indirgenemez
elemanın çarpımı olarak, bir anlamda tek türlü, yazılabildiği tamlık bölgesi.
tek çözüm [İng. unique solution ] [Alm. einzige Lösung ] [Fra. solution
unique ] : Bir denklem ya da denklem sistemini sağlayan bir tek çözüm ya da bir
tek çözüm takımı.
tek değişkenli fonksiyon [İng. single variable function ] [Alm. Funktion einer
Variablen ] [Fra. fonction d'une variable ] : Bir değişkene bağlı olan fonksiyon.
tek fonksiyon [İng. odd function ] [Alm. ungerade Funktion ] [Fra. fonction
impaire ] : Tanım kümesindeki her x için f(-x) = - f(x) eşitliğini gerçekleyen f
gerçel fonksiyonu, kar. çift fonksiyon.
tek sayı [İng. odd number ] [Alm. ungerade Zahl ] [Fra. nombre impair ] : İkiye
kalansız bölünmeyen tamsayı. kar. çift sayı.
tek üreteçli ideal [İng. Principal ideal ] [Alm. Hauptideal ] [Fra. ] : Bir halkanın
yalnızca bir elemanı tarafından üretilen idel.
Tek üreteçli ideal halkası [İng. principal ideal ring ] [Alm. ] [Fra. ] : Her ideali
tek üreteçli olan halka.
tekil çözüm [İng. singular solution ] [Alm. singuläre Lösung ] [Fra. solution
singulière ] : Bir diferensiyel denklemin genel çözümünce içerilmeyen çözüm.
anlamdaşı: tekil integral.
tekil fonksiyon [İng. singular function ] [Alm. singuläre Funktion ] [Fra.
fonction singuliére ] : Türevi hemen-hemen her yerde sıfır olan ve sabit
olmayan fonksiyon.
tekil integral [İng. singular integral ] [Alm. singuläres Integral ] [Fra. intégrale
singulière ] : bkz. tekil çözüm.
tekil matris [İng. singular matrix ] [Alm. singuläre Matrix ] [Fra. matrice
singuliére ] : Determinantı sıfır olan matris. Tersi varolmayan matris. Tersinmez
matris. anlamdaşı: singüler matris.
tekil nokta [İng. singular point ] [Alm. sıngularer punkt ] [Fra. point
singulier ] : 1- Bir karmaşık fonksiyonun çözümsel olmadığı nokta. 2- Bir eğri
üzerinde düzenli olmayan nokta.
tekil olmayan matris [İng. non-singular matrix ] [Alm. nichtsinguläre Matrix ]
[Fra. matrice non singuliére ] : Determinantı sıfıra eşit olmayan matris. Tersi
varolan matris. Tersinir matris.
temel çözüm sistemi [İng. fundamental system of solutions ] [Alm.
Hauptsystem von Lösungen ] [Fra. système principal de solutions ] : Bir

92
doğrusal denklem sisteminin çözüm uzayının tabanı.
temsil [İng. representation ] [Alm. Darstellung ] [Fra. représentation ] : Bir
cebirsel yapıdan, kendisine oranla özelikleri daha çok bilinen bir diğer cebirsel
yapıya bir benzeryapı dönüşümü.
temsilci [İng. representative ] [Alm. ] [Fra. ] : Üzerinde bir denklik bağıntısı
bulunan bir kümenin her öğesi, ait olduğu denklik sınıfının bir temsilcisidir.
tensör [İng. tensor ] [Alm. Tensor ] [Fra. tenseur ] : Her koordinat sisteminde
belirli bileşenleri olan ve koordinat dönüşümleri altında bileşenleri belirli
kurallarla değişen soyut matematik nesne.
tensör cebiri [İng. tensor algebra ] [Alm. Tensoralgebra ] [Fra. algèbre
tensorielle ] : Tensörleri ve bunlarla yapılan cebirsel işlemleri konu edinen
matematik dalı.
teorem [İng. theorem ] [Alm. Theorem; Satz; Lahrsatz ] [Fra. théorème;
proposition ] : 1- Verilen belirli varsayımlar altında kanıtlanabilen genel vargı.
2- Kanıtlanmış olan genel vargı. v önerme.
terim [İng. term ] [Alm. Glied ] [Fra. terme ] : Çeşitli çoklukların toplamı olarak
yazılan bir ifadede toplananlardan her biri.
ters açılar [İng. opposite angles ] [Alm. Scheitelwinkel ] [Fra. angles opposés
par le sommet ] : Kenarları birbirinin uzantısı olan iki açı.
ters bağıntı [İng. inverse relation; reciprocal relation ] [Alm. reziproke
Relation ] [Fra. relation réciproque ] : Bir f = (E,F,G) bağıntısı için, (F,E,G-1)
sıralı üçlüsü. Simgesi : f -1.
ters dönüşüm [İng. inverse mapping ] [Alm. inverse Abbildung; inverse
Transformation ] [Fra. application inverse; transformation inverse ] : bkz. ters
fonksiyon.
ters eleman [İng. inverse element ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. ters öğe.
ters fonksiyon [İng. inverse function ] [Alm. inverse Funktion;
Umkehrfunktion ] [Fra. fonction inverse ] : Bir fonksiyon için fonksiyon olma
koşulunu sağlayan ters bağıntı.
ters görüntü [İng. inverse image ] [Alm. inverses Bild, reziprokes Büd, Urbild ]
[Fra. image inverse, image réciproque ] : bkz. öngörüntü.
ters grafik [İng. inverse graph ] [Alm. ] [Fra. graphie inverse ] : E x F içindeki
bir G grafiği için F x E içindeki G-1 grafiği.
ters hiperbolik fonksiyonlar [İng. inverse hyperbolic functions; antihyperbolic
functions ] [Alm. inverse hyperbolische Funktionen, Umkehrfunktionen der
Hyperbel-Funktionen ] [Fra. fonctions hyperboliques inverses; fonctions
hyperboliques réciproques ] : Birebir-örten oldukları yerlere kısıtlanmak
koşuluyla, hiperbolik fonksiyonların ters fonksiyonları. Simgeleri : sinh-1 =
argsinh , cosh-1 = argcosh , tanh-1 = argtanh , sech-1 = argsech , tanh-1 =
argtanh , csch-1 = argcsch .
ters işaret [İng. opposite sign ] [Alm. entgegengesetztes Vorzeichen ] [Fra.
signe contraire ] : Verilen işaretin tersi, yani (+) ise (-) işareti, (-) ise (+)
işareti.
ters kosekant fonksiyonu [İng. inverse cosecant function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
arccsc fonksiyonu.
ters kosinüs fonksiyonu [İng. inverse cosinus function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
arccos fonksiyonu.
ters kotanjant fonksiyonu [İng. inverse cotangent function ] [Alm. ] [Fra. ] :
bkz. arccot fonksiyonu.
ters matris [İng. invert matrix ] [Alm. inverse Matrix ] [Fra. matrice inverse ] :

93
A n inci mertebeden karesel bir matris olmak üzere, eğer varsa, AB = B A = In
eşitliğini sağlayan B matrisi.
ters orantılı çokluklar [İng. inversely proportional quantities ] [Alm. indirekt
proportionale Grossen; verkehrt proportionale Grossen ] [Fra. grandeurs
inversement proportionnelles ] : Çarpımları sabit olan iki çokluk.
ters öğe [İng. inverse element ] [Alm. inverses Element ] [Fra. element
inverse ] : (E,*) bir birimli grup ve e birim öğe olmak üzere, x öğesi için x * u =
e = u * x eşitliğini sağlayan u öğesi.
ters önerme [İng. inverse proposition ] [Alm. inverse Aussage ] [Fra.
proposition inverse ] : p önermesi için, doğruluk değerleri p nin doğruluk
değerlerinin tersi olan önerme. Simgesi : p', ~ p, ¬p .
ters sekant fonksiyonu [İng. inverse secant function ] [Alm. ] [Fra. ] : arcsec
fonksiyonu.
ters sinüs fonksiyonu [İng. inverse sinus function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. arcsin
fonksiyonu.
ters tanjant fonksiyonu [İng. inverse tangent function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
arctan fonksiyonu.
ters trigonometrik fonksiyonlar [İng. inverse trigonometric functions;
antitrigonometric functions ] [Alm. inverse trigonometrische Funktionen;
Zyklometrische Funktionen; Umkehrfunktionen der trigonometrischer
Funktionen ] [Fra. fonctions trigonométriques inverses ] : Trigonometrik
fonksiyonların birebir ve örten oldukları aralıklarda oluşturulan ters
fonksiyonları. Simgeleri : arcsin, arccos, arctan, arccot, arcsec, arccsc.
tersdeğişen matrisler [İng. anticornmute matrices ] [Alm. ] [Fra. matrices
anticommuttantes ] : AB = -BA koşulunu sağlayan A, B kare matrisleri.
tersdeğişmeli ikili işlem [İng. anticommutative binary operation ] [Alm. ] [Fra.
opération binaire anticommutative ] : Bir toplamsal G değişmeli grubu
verildiğinde, G üzerinde her x,y için x * y = - y * x gerçekleyen * ikili işlemi.
tersinir matris [İng. invertible matrix ] [Alm. invertierbare Matrix ] [Fra.
matrice inversible ] : A.B = B.A = In olacak biçimde bir B matrisi varlayan nxn
türünden A matrisi. anlamdaşı: düzenli matris, tekil olmayan matris.
tersinir öğe [İng. invertible element ] [Alm. invertierbares Element;
umkehrbares Element ] [Fra. element inversible ] : (E , *) birimli yarı
halkasında x * x' = e = x' * x olacak biçimde bir x' öğesi varlayan x öğesi.
tersinmez matris [İng. noninvertible matrix ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. tekil matris.
terssimetrik bağıntı [İng. antisymmetric relation ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz.
antisimetrik bağıntı.
terstürev [İng. antiderivative ] [Alm. unbestimmtes Integral ] [Fra.
antidérivation ] : bkz. belirsiz integral.
tersüstel [İng. logarithm ] [Alm. Logarithmus ] [Fra. logarithme ] : bkz.
logaritma.
tersüstel fonksiyon [İng. logarithmic function ] [Alm. logarîthmische Funktion ]
[Fra. fonction logarithmique ] : 1- z → log z fonksiyonu. 2- z → loga z fonksiyonu
bkz. logaritma fonksiyonu.
tersüstel sarmal [İng. logarithmic spiral ] [Alm. logarithmische Spirale ] [Fra.
spirale logarithmique ] : Kutupsal koordinatlara göre denklemi log r = aθ olan
düzlemsel eğri.
tersüstel taban [İng. base of logarithm ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. logaritma tabanı.
tersüstel tablosu [İng. logarithmic table; table of logarithmus ] [Alm.
Logarithmentafel ] [Fra. table de logarithmes ] : Çoğunlukla 10 veya e tabanına

94
göre artı gerçel sayılarının tersüstellerini sergileyen tablo.
tıkız fonksiyon [İng. compact function ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. tıkız operatör.
tıkız küme [İng. compact set ] [Alm. kompakte Menge ] [Fra. ensemble compact
] : Bir Hausdorff uzayında, her açık örtüsünden sonlu bir altörtü seçilebilen
altküme.
tıkız uzay [İng. compact space ] [Alm. kompakter Raum ] [Fra. espace
compact ] : Her açık örtüsünden sonlu bir altörtü seçilebilen Hausdorff topolojik
uzayı.
topar [İng. sphere ] [Alm. Kugel; Sphäre; Kugelfläche ] [Fra. sphère ] : bkz.
küre.
toparsı [İng. spheroid; ellipsoid of revolution ] [Alm. Sphäroid ] [Fra.
sphéroïde ] : Bir elipsin eksenlerinden biri boyunca döndürülmesiyle oluşan
dönel yüzey.
toplam [İng. sum ] [Alm. Summe ] [Fra. somme ] : 1- (x,y) → x+y işleminde
x+y niceliği. 2- Bir yakınsak seride kısmi toplamlar dizisinin limiti.
toplama [İng. addition ] [Alm. Addition; Vermehrung; Zusammenzahlen ] [Fra.
addition ] : 1- Gerçel veya karmaşık sayı kümeleri üzerinde tanımlanan ikili
işlem. Simgesi ; +. 2- Bir yarıgrup üzerinde tanımlanan ve sayılardaki toplama
işlemine benzer özellikler sağlayan ikili işlem.
toplamsal birim [İng. additive identity ] [Alm. additives Einselement ] [Fra.
identité additive ] : Toplama işlemi birimi.
toplamsal fonksiyon [İng. additive function ] [Alm. additive Funktion ] [Fra.
fonction additive ] : Birer toplama işlemiyle donatılmış iki kümenin birisinden
ötekine tanımlı olan ve her x, y için f(x+y) = f(x) + f(y) eşitliğini sağlayan f
fonksiyonu.
toplamsal grup [İng. additive group ] [Alm. additive Gruppe ] [Fra. groupe
additif ] : 1- İşlemi toplama olan grup. 2- Bir kümenin toplama ile gösterilen
işleme göre oluşturduğu grup. 3- Bir sayı kümesinin toplama işlemine ve öklit
metriğine göre oluşturduğu topolojik grup.
toplamsal ters öğe [İng. additive inverse element ] [Alm. entgegengesetztes
Element ] [Fra. élément-opposé ] : Toplama işlemine göre e birimli bir grupta, a
+ a' = a' + a = e olacak biçimdeki a' öğesi. Simgesi: -a.
toplanan [İng. addend ] [Alm. Summand; Addend ] [Fra. nombre à ajouter ] :
Bir toplamı oluşturan terimlerden her biri.
topoloji [İng. topology ] [Alm. Topologie ] [Fra. topologie ] : 1- Verilen bir X
kümesi için, X in altkümelerinden oluşan ve aşağıdaki koşullan sağlayan T
kümeler ailesi : a) T nin her altkümesinin bileşimi T nin içindedir, b) T nin her
sonlu altkümesinin kesişimi T nin içindedir, c) Boş küme ve X kümesi T ailesine
aittir. 2- Topolojik özelliklerle ilgilenen matematik dalı, topoloji bilim dalı.
topoloji tabanı [İng. basis for a topology ] [Alm. Basis eines topologischen
Raumes ] [Fra. base pour une topologie ] : Bir topolojik uzayda, her açık kümeyi
bir alttakımının bileşimi olurlayan ve açık kümelerden oluşan takım.
topolojik eşyapı dönüşümü [İng. homeomorphism ] [Alm. Homöomorphie;
Homöomorphismus ] [Fra. homéomorphisme ] : Bir topolojik uzaydan ötekine
yapıyı koruyan birebir örten fonksiyon. anlamdaşı: topolojik izomorfizm,
homeomorfizm.
topolojik değjşmez [İng. topological invariant; topological property ] [Alm.
topologisches Invariant ] [Fra. invariant topologique ] : bkz. topolojik özelik.
topolojik doğrusal uzay [İng. topological linear space ] [Alm. topologisch
linearer Raum ] [Fra. espace linéaire topologique ] : Üzerinde biri topolojik öteki

95
doğrusal iki yapı olan ve toplama ile skalerle çarpma işlemleri sürekli olan
küme. v topolojik vektör uzayı.
topolojik eşyapı dönüşümü [İng. homeomorphism ] [Alm. Homöomorphie,
Homöomorphismus ] [Fra. homeomorphisme ] : Bir topolojik uzaydan ötekine
kendisi ve tersi sürekli olan birebir örten fonksiyon. Denk olarak, topolojik
yapıyı koruyan birebir-örten fonksiyon. anlamdaşı: topolojik izomorfizm.
topolojik eşyapılı uzaylar [İng. homeomorphic îopological spaces ] [Alm.
homöomorpher topologischer Raum ] [Fra. espaces topologiques
homéomorphes ] : Aralarında topolojik eşyapı kurulabilen topolojik uzaylar. v
homeomorfik uzaylar.
topolojik grup [İng. topologicai group ] [Alm. topologische Gruppe ] [Fra.
groupe topologique ] : Üzerindeki grup işlemini sürekli kılan bir topoloji ile
donatılmış grup.
topolojik halka [İng. topologicai ring ] [Alm. topologischer Ring ] [Fra. anneau
topologique ] : üzerindeki halka işlemlerini sürekli kılan bir topoloji ile
donatılmış halka.
topolojik özelik [İng. topologicai property ] [Alm. topologisches Eigenschaft ]
[Fra. propriété topologique ] : Her topolojik eşyapı dönüşümü altında korunan
özelik.
topolojik uzay [İng. topological space ] [Alm. topologischer Raum ] [Fra. espace
topologique ] : Üzerinde bir topolojik yapı bulunan küme.
topolojik vektör uzayı [İng. topological vector space ] [Alm. topologischer
Vektorraum ] [Fra. espace vectoriel topologique ] : bkz. topolojik doğrusal uzay.

topolojik yapı [İng. topological structure ] [Alm. topologische Struktur ] [Fra.


structure topologique ] : bkz. topoloji.
totoloji [İng. tautology; tautological sentence ] [Alm. Tautologie;
ausagenlogisch formal wahre Awssage ] [Fra. tautologie ] : Bileşenlerinin tüm
değerlemeleri için doğru olan bileşik önerme.
transandant fonksiyon [İng. transcendental function ] [Alm. transzendente
Funktion ] [Fra. fonction transcendante ] : Cebirsel olmayan fonksiyon.
anlamdaşı: aşkın fonksiyon. bkz. cebirsel fonksiyon.
transandant genişleme [İng. transcendental extension ] [Alm. transzendant
Er**iterungskorper ] [Fra. extension transcendante ] : Bir cismin cebirsel
olmayan genişlemesi. anlamdaşı: taşkın genişleme.
transandant öğe [İng. transcendental element ] [Alm. transzendente Element ]
[Fra. élément transcendental ] : Katsayıları bir K cisminden seçilen hiç bir
polinoma kök olmayan öğeye, K 'ya göreli olarak verilen ad. anlamdaşı: aşkın
öğe.
transandant sayı [İng. transcendental number ] [Alm. transzendente Zahl ]
[Fra. nombre transcendant ] : Cebirsel olmayan sayı. anlamdaşı: aşkın sayı. bkz.
cebirsel sayı.
transpozisyon [İng. tranposition ] [Alm. ] [Fra. ] : İki öğeli çevrim. {1,2, . . . ,n}
kümesinin a ve b gibi iki öğesini kendi aralarında değiştiren, diğer tüm öğeleri
sabit bırakan permutasyon; simgesi : (ab). anl. devrinim.
trigonometri [İng. trigonometry ] [Alm. Trigonometrie ] [Fra. trigonométrie ] :
Düzlemsel veya küresel üçgenlerin özeliklerini inceleyen matematik dalı.
trigonometrik denklem [İng. trigonometric equation ] [Alm. trigonometrische
Gleichung ] [Fra. equation trigono-metrique ] : Bilinmeyeni, trigonometrik
fonksiyonların değişkeni olarak içeren denklem.

96
trigonometrik fonksiyonlar [İng. trigonometric function; trigonometrical
function ] [Alm. trigonometrische Funktion ] [Fra. fonction trigonométrique ] :
sinx, cosx, tanx, cotx, secx, cscx fonksiyonları.
trilyon [İng. trillion ] [Alm. Trillion ] [Fra. trillion ] : 1012 sayısı.
tutarlı denklem sistemi [İng. consistent system of equations ] [Alm. verträglich
Gleichungssystem ] [Fra. système consistant des équations ] : Çözüm kümesi
boş olmayan denklemler sistemi.
tutarlı denklem sistemi [İng. consistent system of equations ] [Alm. lösbares
Gleichungssystem ] [Fra. systéme compatible d'equations ] : En az bir çözümü
olan denklem sistemi.
tutarlı denklemler sistemi [İng. compatible equations, consistent equations ]
[Alm. verträgliche Gleichungen ] [Fra. équations compatibles ] : bkz. tutarlı
denklem sistemi.
tutarlılık koşulu [İng. consistency condition ] [Alm. Verträglichkeitsbedingung ]
[Fra. condition de consistance ] : Matematiksel bir kuramın içinde çelişki
olmaması koşulu.
tutarsız denklemler sistemi [İng. inconsistent system of equations ] [Alm. ]
[Fra. système inconsistant des équations ] : Çözüm kümesi boş olan denklemler
sistemi.
tümdengelim [İng. deduction ] [Alm. Deduktion; Folgerung, Ableitung ] [Fra.
déduction ] : Öncüllerden kalkarak ve yalnızca çıkarım kurallarını uygulayarak
bir çıkarımın sonucunu elde etme. kar. tümevarım.
tümdengelimli [İng. deductive ] [Alm. deduktiv ] [Fra. déductif; deductive ] :
Tümdengelimi içererek veya tümdengelime dayanarak.
tümdengelimli yöntem [İng. deductive method; deductive theory ] [Alm.
deduktive Methode ] [Fra. méthode deductive ] : Belitlere ve tanımsız öğelere
dayalı biçimsel bir yapı içinde doğru önermeleri elde etme yöntemi.
tümevarım [İng. induction ] [Alm. Induktion ] [Fra. induction ] : Özel
sonuçlardan genel sonuç çıkarma. bkz. matematiksel tümevarım.
tümevarımsal sistem [İng. inductive system ] [Alm. induktive System ] [Fra.
système inductif ] : Kategoride belli özellikleri olan sistem.
tümleme [İng. complementation ] [Alm. ] [Fra. complémentation ] : Verilen bir
kümenin tümleyenini bulma.
tümler açılar [İng. complementary angles ] [Alm. ] [Fra. ] : Toplamları 360
derece olan iki açı. anlamdaşı: eşlenik açılar.
tümler küme [İng. complementary set ] [Alm. komplementär Menge ] [Fra.
ensemble complémentaire ] : bkz. tümleyen.
tümleyen [İng. complement ] [Alm. Komplement ] [Fra. complément ] : E
evrensel kümesinin bir A altkümesi için, E içinde olup, A içinde olmayan öğelerin
oluşturduğu küme.
tümleyen açılar [İng. complementary angles ] [Alm. Komplementwinkeln ] [Fra.
angles complementaires ] : bkz. dikler açılar.
türdeş [İng. homogen ] [Alm. ] [Fra. ] : bkz. homojen.

97

You might also like