You are on page 1of 36

PLASTİK CERRAHİ VE CERRAHİ

UYGULAMALARININ ETİK BOYUTU


05-32 OSMAN NURİ BOZKURT
05-98 TAYFUN YILDIRIM
06-13 BURAK GÖKHAN AVCI
06-71 AHMET KÖSE
1. PLASTİK CERRAHİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?
NELER YAPMAKTADIR?

 1.1.Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi (Yeniden Yapım


ve Onarım Cerrahisi)
 Kişinin dış görünümünü daha iyi hale getirerek benlik saygısını
artırmak amacı ile vücudun hastalıksız, normal dokuları üzerinde
yapılan girişimlere `ESTETİK CERRAHİ` denir.
 Doğumdan gelen bozukluklar, gelişimsel anomaliler, travma ve
kazalar, infeksiyonlar, tümörler veya başka hastalıklar nedeni ile
oluşmuş eksiklikler ve anormal yapılar üzerinde uygulanan cerrahi
işlemlere `REKONSTRÜKTİF CERRAHİ` denir.
 
 "Plastik" , Yunanca "plasticos" tan gelen bir sözcüktür ve
"şekillendirmek", "bir kalıba uydurmak" anlamlarına gelir.
"Rekonstrüktif" ise Latin kökenli bir sözcüktür ve "yeniden
yapmak" anlamına gelir.
 Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi; tüm vücut yüzeyinde oluşan her türlü
cerrahi problemle ilgilenir. Vücudun şekil ve fonksiyonlarını bozan olaylar
doğumsal, travmatik veya edinsel kaynaklı olabilir. Örneğin; doğumsal
olarak oluşan yarık damak-dudak, yapışık parmak (sindaktili), vasküler
kitleler (hemanjiomlar gibi); travmatik olarak oluşan yanıklar, trafik
kazalarına bağlı yüz yaralanmaları, çeşitli kesiler ve organ kopmaları; edinsel
olarak oluşan çeşitli deri ve yumuşak doku tümörleri, kronik yaralar bu
cerrahi disiplin alanı içindedir. Kemik (özellikle yüz-kafa ve el kemikleri) ve
kıkırdak çatıdaki (kulak ve burun kıkırdakları gibi) kayıplar, şekil
bozuklukları, patolojik olaylar (tümör, kist, enfeksiyon vb) yine plastik
cerrahi uğraşı alanı içindedir. Bunun için klasik cerrahi yöntemler yanında
mikrocerrahi, lazer sistemleri, endoskopi ile çeşitli kimyasal ajan ve
ilaçlardan yararlanabilir.
Özetle; Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi tüm vücut yüzeyinde deri derialtı
ve kemikler etkileyen her türlü defektin (boşluğun) onarılmasına çalışır.
Bunu yaparken temel kural hangi dokular kaybolduysa ona benzer dokularla
onarım yapmaktır.
1.2. PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF
CERRAHİNİN TARİHÇESİ
 Plastik Cerrahi’nin kökeni çok eski devirlere kadar gitmektedir.
Çok eski devirlerde yüzde oluşan deformitelerin düzeltilmesi
özellikle burnu kesilen insanlarda yeniden burun yapılması ile ilgili
cerrahi girişimlere rastlanmaktadır. Ancak yüzyıllar sonra 19.
yüzyılda Plastik Cerrahi’nin temel prensipleri ve teknikleri yüz
dışında diğer bölgelerde de uygulanmaya başlamıştır.
 Hindistan’da M.Ö. 5.-6. yüzyıllarda esirlerin veya mahkumlara
yaygın olarak uygulanan ceza, burunlarının ampute edilmesiydi. Bu
yıllarda burun veya kulağı kesilen insanlara uygulanan onarım
yöntemleri ilk defa Sushruta tarafından, “Sushruta samhita” adlı
kitapta tarif etmiştir.
 Daha sonra Celsus ise M.Ö. 25 ile M.S. 50 yılları arasında ilk defa
yaklaştırma fleplerini kullandı. Paulus Aeginata M.S. 625-690 yılları
arasında Hindistan ve Arabistan ile batı arasında tıp eğitiminin
köprüsünü oluşturmuştur.
 Rönesans ve toplumsallaşmanın yeniden doğuşu 14. yüzyıla rastlar.
Onbeşinci yüzyıl ilk yarısında yine Branca ailesi Sicilya adasında
Plastik Cerrahi’nin merkezi haline geldi.
 1904’de ise Nelaton ve Ombredanne, “Plastik Cerrahi Prensipleri”
isimli kitabı yazdılar. Birinci Dünya savaşı günümüzdeki Plastik
Cerrahi konseptinin gelişiminde dönüm noktası rolünü oynamıştır.
 Plastik” terimi, ilk defa 1798’de Desavit tarafından kullanılmıştır.
1794 yılında Londra’da bir magazin dergisinin editörü Mr. Urban’a
gelen bir mektupta Hindistan’da savaşta yaralanan bir askere
yapılan burun ameliyatından bahsedilmektedir.
 Berlin Üniversitesi Genel Cerrahi kürsüsünde Profesörlüğe
yükselen Von Graefe, 1818’de burun onarımı ile ilgili üç vaka
yayınladı ve bu kitapta ilk defa “Plastik” kelimesini kullandı.

  Ülkemizin tıp tarihine göz attığımızda, ilk sağlık tesisi 1198


yılında Artukoğlu Emineddin Bimarhanesi adıyla Mardin'de,  ilk
üniversite ise 1453 yılında İstanbul'da kurulmuştur.
 Abdülmecid Tabib tarafından Türkçe yazılan ilk  cerrahi kitabı
Kitab-ül Mudavat ise de; bu hekimler arasında en önemli yeri
tutan ve Cerrahiyetü'l-Haniye adlı eseriyle dünya tıp tarihe
geçen Şerafettin Sabuncuoğlu (1385-1468) olmuştur. İki cilt
halinde 140 adet öğretim amaçlı resim (İslam aleminde ilk kez)
içeren bu eserinde Şerafettin Sabuncuoğlu, birçok genel tıp
konusunun yanısıra plastik cerrahiyle ilgili olarak; ptozis, dudak
yarıkları, yüz felci, ektropiyon, epikantus, burun ve dudak
tümörleri, jinekomasti, el kırıkları ile alt çene çıkık ve
kırıklarının tedavisine ait uygulamalardan bahsetmektedir. Bu
verilerden hareketle ülkemizde plastik cerrahiye ait ilk
uygulamaların Şerafettin Sabuncuoğlu ile başladığını
söyleyebiliyoruz.
 1961 yılında Türk Plastik Cerrahi Derneği'nin (TPCD) resmen
kurulmasından sonra Türkiye'de plastik cerrahi uygulamaları
sporadik olmaktan çıkarak sistemli çalışmalar haline gelmiştir.
1.3. PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİNİN
İLGİ ALANLARI:
1.3.1. ESTETİK CERRAHİ
-Botox enjeksiyonları
-Yüz gençleştirme müdahaleleri
-Endoskopik alın cerrahisi
-Cilt Yenilenmesi (Mekanik soyma, kimyasal soyma, lazer
cerrahisi)
-Dolgu maddeleri uygulamaları (Yağ, silikon, doğal maddeler.)
-Göz çevresi cerrahisi
-Burun estetikleri
-Meme estetikleri
-Meme büyütme (silikon)
-Meme küçültme veya dikleştirme
-Meme rekonstrüksiyonu (yeni meme yapılması)
-Vücut şekillendirme cerrahisi ve karın germe
-Yağların emilmesi
(Liposuction, liposhaping)
-Jinekomasti (erkeklerde meme büyüklüğünün azaltılması)
1.3.2. OKÜLOPLASTİK CERRAHİ

-Göz kapağı tümörleri


-Göz kapağı estetikleri
-Göz kapağı düşüklükleri ve darlıkları
-Göz çevresi travma ve deformiteleri
 
1.3.3. PEDİATRİK PLASTİK CERRAHİ
 
-Doğmalık vücut ve uzuv anomalileri yoklukları, asimetrileri
-Doğmalık dudak,damak ve yüz yarıkları (tavşan dudak,kurt
ağzı)
-Doğmalık kulak yokluğu
-Kepce kulak ameliyatları
 
1.2.4. ÇENE CERRAHİSİ
 
-Alt ve üst çene küçüklüğü, büyüklüğü, geri veya ileri olması
-Çene eklemi hastalıkları
-Çene kemikleri tümörleri
 
1.2.5. ONKOLOJİK CERRAHİ
 
-Baş ve boyun bölgesi tümörleri
-Yumuşak doku tümörleri
 
1.2.6. DERİNİN CERRAHİ HASTALIKLARI
 
-Selim deri hastalıkları
-Habis deri hastalıkları
-Malin melanom (Ben kanseri)
-İzler,nedbeler,keloidler
 
1.2.7. YANIKLAR
 
-Acil ve erken dönem yanıklar
-Geç dönem şekil bozukluklarının ve sakatlıkların
onarımı
1.2.8. YÜZ CERRAHİSİ (MAKSİLLOFASİAL CERRAHİ)

-Yüzdeki benlerin alınması


-Yüz yaralanmaları ve kırıkları
-Yüz felci cerrahisi
-Yüzdeki leke ve damar
yumaklarının silinmesi

1.2.9. EL CERRAHİSİ
 
-Doğuştan el şekil bozuklukları
-El yaralanmalarında acil cerrahi ve sakatlıkların düzeltilmesi
 
1.2.10. KRANİOFASİAL CERRAHİ
 
-Doğuştan kafatası şekil bozuklukları
-Kafatası ve çevresi tümörleri ve kaza sonucu onarımları
1.2.11. YARA TEDAVİSİ

-Şeker hastalarında oluşan yaralar


-Yatalak hastaların yaraları
-Varis ülserleri
-Radyasyon yaraları
1.2.12. MİKROCERRAHİ ve TRANSPLANTASYON

-Kopan organların yerlerine dikilmesi (Parmak, el, saçlı doku, penis,


kulak gibi)
-Doku nakilleri ile geniş
yaraların kapatılması

1.2.13. ONARIM CERRAHİSİ (REKONSTRÜKSİYON)

-Kazalar sonucu oluşan doku ve organ kayıplarının onarımı


-Yanık sonucu oluşan doku ve organ kayıplarının onarımı
-Doğuştan eksik veya kusurlu olan organların onarımı
-Tümör ameliyatları sonrası eksilen veya bozulan organların onarımı
 
1.4. PLASTİK CERRAHİ UYGULAMA SÜRECİ
  1.4.1. PLASTİK CERRAHİDE HASTANIN ONAMI
Her tıbbi girişim için hastanın aydınlatılması onayının alınması,
bireyin kendi bedeni üzerinde karar verme hakkı ile yakından ilgili
ve öncelikli bir konudur . Kozmetik endikasyonlu ameliyatlarda da
diğer tıbbi müdahalelerde olduğu gibi hakkın yerine getirilmesi,
harekete geçirilebilmesi için ameliyat edilecek kişinin onayının
alınması gerekir. Tıp uğraşının bugün ulaştığı nokta göz önüne
alındığında, kozmetik endikasyonlu ameliyatlarda da öteki tıbbi
müdahalelerde olduğu gibi kişinin onamını açıklamış olması şarttır.

Plastik cerrah emeğine talip olan kişinin sadece kozmetik bir isteği
olduğu kanısına varırsa, olabildiğince geniş kapsamlı bir
aydınlatmadan yana olmalıdır. Bu tip operasyonlarda onamın
kapsamı açısından farklı olduğu dikkat çekicidir .
Hastanın onamı alınırken hekim teşhis, tedavi ve süreci,
tehlikeleri, tedavinin sonuçları hakkında dört basamaklı bir
bilgilendirme süreci izlemektedir.

Baskın görüşe göre hastanın ilk olarak tıbbi bulgular ve teşhis


hakkında aydınlatılmış olması gerekir. Hekim bu ödevini
yerine getirdiği taktirde hastanın kendi hakkında karar verme
hakkını kullanabilmesi mümkün olur. Aydınlatma ödevinin
diğer bir konusu da hastanın tedavi ile müdahalenin türü ve
içeriği bakımından aydınlatılmasıdır. Hastanın tıbbi müdahale
ve yan etkileri hakkında da aydınlatılması gerekir
Ülkemizde bilgilendirilmiş onamın tam anlamı
ile uygulandığını belirtmek güçtür. Birçok
hastanede yatış işlemleri sırasında hastalar
kendilerine yapılacak her tür girişim için izin
verdiklerini belirten bir formu imzalamaktadırlar.
Bu formda girişimlerle ilgili bilgi bulunmadığı gibi
hastalara da girişimlerle ilgili yeterli açıklamalar
yapılmamaktadır.
Asıl tartışma ya da merak konusu olan durumlar ise
fiziksel anlamda doğuştan ya da sonradan ortaya
çıkan bir kusur olmamasına rağmen sadece daha
güzel olma ya da en güzel olma dürtüsü ile estetik
ameliyat olma isteğidir.
 Örneğin göğüslerinin büyüklüğünden şikâyetçi olan bir
bayanın bu amaçla ameliyat olmak istemesi iki kaygıyı birden
içerir.

 İrigöğüslü olmak estetik açıdan rahatsız edici bir durum


olduğu gibi iri olan göğüslerin bu bayanın fiziksel sağlığı
üzerine de arzu edilemeyen olumsuz etkileri vardır. Örneğin
burada yapılacak ameliyatın estetik mi yoksa sağlıkla ilgili bir
ihtiyaç mı olduğu bile tartışma konusu olabilmektedir.

 Bu ve buna benzer durumlarda yani işin içinde bir miktar


estetikte olmasına rağmen sağlıkla ilgili bir durumunda olduğu
şartlarda genellikle hem bu ameliyatı olacak kişiler ve hem de
bu konuda görüşlerine başvurulan din adamları daha rahat
konuşabilmekte ve bunda dinen bir sakınca olmadığı yönünde
görüş bildirmektedirler.
1.5. PLASTİK CERRAHİ UYGULAMALARININ
ETİK BOYUTU

Etik, en geniş anlamda insan davranışıyla, insan - insan, insan -


toplum, insan - devlet ilişkileriyle ilgili duygu, düşünce ve
davranışın kavramsal olarak oluşturulması ve eleştirel
değerlendirilmesidir.

Etik ve estetik, değerler felsefesinin birer alanı olarak değer


sorunlarından ortaya çıkmışlardır. Uygulamalarda bireyin beden ve
ruh sağlığı sorunları ve bunların bilimsel gerçekle çatışabilmesi,
bizi zorunlu olarak etik tartışmaya götürecektir.
Bugün tıpta karşılaştığımız hastalık ve «deformite» kavramları,
insanlığın en eski çağlardan bu yana hekim - hasta ilişkisinde temel
sorun kümelerinden birini oluşturmuştur; oluşturmaya da devam
etmektedir.
Hekim, tıpta estetiği sorgularken temel etik ilkeleri
neler olabilir?

1) Zarar Vermemek : (Primum nil nocere) Örneğin, hastada


hiçbir patoloji ve tıbbi endikasyon olmadığı halde, hastanın
yalnızca «estetik» kaygılarla hekime gelmesi ve buna bağlı
olarak da vücut bütünlüğüne zarar da verebilecek olan tıbbi
uygulamaların yapılması, zarar vermemek açısından nasıl
değerlendirilebilir? Bu sorunun yanıtı şu olabilir mi? Bu
uygulamalar haftanın ruh sağlığı için gereklidir ve sağlıklı
olma durumu da bugün yalnızca fiziksel iyilik hali olmadığından
hastanın ruh sağlığı için bu ameliyatlar yapılır. Peki bunların sınırı
ne olacaktır? Ne zaman hastanın beden bütünlüğüne zarar
verilmiştir veya verilmemiştir?
2) Dürüstlük : Bu, hem davranış hem de düşünsel düzeyde etik
açısından önemlidir.

3) Aydınlatılmış Onam : Hasta ister patolojik nedenden isterse


psikolojik nedenden dolayı olsun ona yapılacak tüm
uygulamalardan ve bu uygulamaların seçeneklerinden ve maddi
sonuçlarından haberdar edilmelidir.

4) Gizlilik

5) İnsan Kişiliğine Saygı


Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi ve Tıpta
Estetik Açısından Etik Sorunlar

Tıpta Estetik, çoğumuzun usunda ilk olarak plastik cerrahiyi


çağrıştırmaktadır.
Plastik cerrahi, deformite ve defekti düzelterek, hatta «güzel
olmadığı» düşünülen birimi yeniden biçimlendirerek «güzel»
durumu sağlamaya çalışır. Plastik Cerrahinin form değiştirici ve
estetik amaçlı uygulamalarını birkaç kategoride toplamak
mümkündür.
a — Doğmalık anomaliler. Bu grubun en büyük hasta grubunu
dudak damak yarıklı çocuklar ve buna son yıllarda eklenen Down
sendromlu çocuklardır.
b — Travma (özellikle yanık sonrası hastalar).
c — Rekonstrüktif amaçlı yani yeniden yapılanma grubunda
özellikle kazalara bağlı oluşan deformiteler ve kanser sonrası oluşan
deformitelerin onarımı söz konusudur.
d — Cinsiyet değiştirmek amacıyla yapılan ameliyatlar.
e — Kozmetik amaçlı olan uygulamalar. Bu grupdaki hastalar
yukarıdaki hiçbir endikasyonu göstermeyen fizyolojik sorunu olmayan
hastalardır.
Kozmetik Amaçlı Tedaviler ve Etik Sorunlar

Plastik cerrahinin «estetik amacı'na» dikkatle bakılırsa,


bunun (sağlıksızlıktan sağlıklılığa yönelik bir amaç) tıbbi
bir amaç olduğu anlaşılacaktır. Çünkü çirkin veya itici bir
görünüm, insanın en önemli işlevlerinden biri olan etkileşim
ve iletişimi aksatabilir. Bunların bozulması bireyin toplumsal
işlevlerinin bozulması ölçüsünde onun ruh sağlığını da bozar.
Bu gibi durumlarda bireylere kozmetik amaçlı uygulamalar
yapılmaktadır.
a — Burada genel olarak göreceğimiz ilk sorun, kozmetik amaçlı
yapılan uygulamalarda, genellikle hastanın «moda» bir biçimi
hekiminden kendisine uygulamasını istemesidir. Hasta kendisine
uygulanabilir olup olmadığını bilmediği, örneğin ‘’kalkık bir
burun’’u
isteyebilir.
Böylece, hastanın bedensel özelliklerine, psikolojisine, isteklerine,
olanaklara ve hekimin hasta karşısında aldığı tutuma bağlı olarak
da etik sorunlar karşımıza gelmektedir.
b — Güncel olan öteki bir sorun da, hastanın ‘’güzellik’’,
‘’çekicilik’’,
‘’mükemmel bir vücut arayışı’’ uğruna, kişi için zararlı olduğu
bilinen uygulamaların hekimden istemesi ve bazen de bunların
uygulanmasıdır. Bu konudaki güncel iki sorun ise yağ emilmesi
(‘’liposuction’’) ve silikon kullanılmasıdır.
İslamiyette Estetiğin Yeri
Dinimizde estetik
İslamda estetik ameliyat
Estetik ameliyatların haram ya da helal tartışmaları
hala sürüyor.. Kadınlar işin dini boyutu için din
adamlarının kapılarını aşındırmaya başlamış durumda.
Peki, islam dini estetiğe ne ölçüde izin veriyor?
Peeling gibi yöntemler dinde nasıl yer buluyor?

Çıkan kararlar estetik müdahalelerin kişiye üzüntü


veren durumlarda yapılmasının helal olduğu yönünde.
Diğer yandan düzgün olan bir bölgenin daha güzel
olması için bıçak altına yatmak ise haram kapsamına
giriyor. Örneğin; güzel bir burnunuz varsa ve biraz
kaldırılmasını istiyorsanız bu haram. Elde edilen bir
diğer bulgu ise kadınların daha çok dini kaygılara
sahip olmayan doktorları tercih ettiği yönünde.
T.C. BAŞBAKANLIK DİYANET İŞ. BAŞKANLIĞI, DİN İŞ.
YÜK. KUR.NUN KARARI:
 
Dinimiz açısından estetik ameliyat olmak günah mı? Diyanet
işleri başkanlığı din işleri yüksek kurulunun aldığı karar bir
fikir
verebilir: Karar şöyle özetlenmiş:

Estetik ameliyatın;
a) salim fıtratı bozmak kastı olmamak,
b) yapılmasında bir yarar veya yapılmamasında mevcut bir
zarar bulunmak,
c) hile, aldatma veya karşı cinse benzeme kastı bulunmamak,
d) hukukî karışıklığa ve yanlış anlamaya yol açmamak,
kaydıyla bir tür tedavî olarak yaptırılmasında sakınca
olmadığına karar verildi.
 
KIZLIK ZARI OPERASYONU

Mısır Başmüftüsü'nün Kızlık zarı diktirmek helaldir. Ancak


kocalarına söylemeleri gereksiz. Bu bir dürüstlük sorunu
değildir" şeklindeki fetvası Türkiye'de tartışma yarattı
İlahiyatçılardan Zekeriya Beyaz "Bir sıkıntıyı ortadan kaldırmak için
yapılabilir. Bence diktirmek günah değildir" derken Beyza Bilgin ise
karşı çıktı. "Doğru değil, zinaya teşvik eder" diye eleştirdi
Mısır Başmüftüsü Ali Cuma'nın yayınladığı "Kızlık zarı diktirmek
helaldir" fetvası Türkiye'de de tartışmalara yol açtı. "Sebep ne olursa
olsun, bekaretini yitiren kadınlar, kızlık zarı diktirme operasyonu
geçirebilirler. Ancak evlenecekleri adama söylemesinler. Bu bir
dürüstlük sorunu değil" diyen Başmüftü'ye, Türkiye'den destek
verenler de oldu, karşı çıkanlar da. İlahiyatçılardan radikal
açıklamalarıyla tanınan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, "Bence diktirmek
günah değildir" derken Prof. Dr. Beyza Bilgin ise böyle bir fetvanın
zinaya teşvik edeceğini söyledi. Kadın örgütleri ise fetvayı "ikiyüzlü
bir ahlak anlayışı" olarak değerlendirdi.
ESTETİK CERRAHİ BİLİM Mİ, TİCARET Mİ?

 Estetik Cerrahi aslında Estetik Plastik ve Rekonstrüktif


Cerrahi adlı anabilim dalının bir alt dalıdır. Estetik Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi, estetik cerrahi dışında, cilt kanserleri,
yanıklar, el cerrahisi, mikro-cerrahi, doğumsal bozukluklar,
çene ve yüz kemiklerinin kırıkları gibi bir çok konuyu içeren
bir bilim dalıdır.
 Magazinsel yönünün olması nedeniyle estetik cerrahi her
zaman kamuoyunda ve basında önemli bir yer bulmuştur,
ancak bu durum beraberinde bir risk getirmektedir. Estetik
cerrahinin bu magazinsel yönünü aşırı kullanarak bilim ile
uğraştığını unutan bazı meslektaşlarımız bu bilim kolunu
ticari bir saha haline getirip, doktor değil iş adamı olarak
davranmaktadırlar. 
 Maalesef bu durumda da estetik ameliyat olmayı düşünen kişi
de müşteri olmaktadır. Halbuki örneğin bir genel cerrahi
uzmanına fıtık ameliyatı olacak bir kişi nasıl müşteri değil
hasta ise, silikon ameliyatı olacak kişi de müşteri değildir.
Dolayısıyla estetik ameliyat olacak kişilere önerim ameliyat
olacağınız doktorunuza karar verirken, indirim
kampanyalarına, aşırı süslü reklamlarına, kredi kartına taksit
kampanyalarına, size verdiği indirim ve abonelik kartlarına
bakarak değil, size ne kadar güven verdiğine ve daha önce
yaptığı ameliyat örneklerine bakarak karar vermenizdir.
Ayrıca daha önce ameliyat olmuş kişilerin tavsiyeleri ve
görüşleri de yol gösterici olacaktır.
 İyi bir doktor için en önemli unsur hastanın iyiliği ve
memnuniyetidir. Ticari bir ortamda ise en önemli unsur
maalesef Siz değil paranız olacaktır.
TEŞEKKÜRLER

You might also like