Professional Documents
Culture Documents
İngilizce'de zaman kullanımları birbirinden net olarak ayrılmıştır.Türkçeye benzer tanımlarla çevrilen zaman kalıpları arasında dağlar kadar fark
vardır.Örneğin; The Simple Past Tense ile The Present Perfect Simple Tense Türkçeye zaman olarak,di'li geçmiş zaman olarak çevrilmesine
rağmen,İngilizce'de tamamen farklı ve özgün kullanım alanları vardır...İşte ben de size bu kullanım özelliklerinin ana noktalarını vermek
istiyorum.Sanırım "tense" konusu ile ilgili aklınızda oluşan bazı soru işaretlerine de cevap bulmuş oluruz...
1- Aşağıdaki conversation'a bakalım:
-Hadi gidip "Müfreze" filmini görelim -Hayır,teşekkür ederim.Ben o filmi gördüm.
-Ne zaman gördün?
-Geçen hafta gördüm
Yukarıdaki konuşmayı ingilizceye çevirelim:
-Let's go and see "The Platoon"
-No,thank you.I saw that film.
-When did you see it?
-I saw it last week
Yukarıdaki Türkçe kısım aşağı yukarı sanıyorum herkes tarafından aynı şekilde çevrilecektir......Şimdi az önce size bahsettim.The Simple Past Tense
ile The Present Perfect Tense,Türkçeye di'li geçmiş zaman olarak çevrilmektedir.Bu bir nevi işin kolayına kaçma gibidir.Her dilin kendisine ait
grammer kuralları vardır ve onu kendi dilimizin kuralları ile özdeşleştirme hatasına düştüğümüzde büyük hataları da yapmayı kabul etmiş sayabiliriz
kendimizi....
Şimdi yukarıdaki konuşma paragrafında dikkat edersiniz ikinci ve dördüncü satırda "gördüm" fiili ile karşılaşırsınız.Her ikisi de Türkçeye di'li geçmiş
zaman kalıbı ile çevrilmesine rağmen,İngilizce'de bunlardan biri Simple Past,diğeri de Present Perfect olarak çevrilecektir...Peki ama hangisi ve biz
bunu nasıl yapacağız?.....Çok kolay.......
İki "gördüm"eyleminin geçtiği konuşmada,eylemlerden birinin yani ilkinin zamanı bilinmemekte iken diğerinin zamanı bellidir. -No,thank you.I saw that
film........Burada herhangi bir zaman belirtilmemektedir dikkat ettyiseniz.
İşte zamanın belirtilmediği/belli olmadığı/saptanamadığı bu gibi cümlelerde geçerli olan zaman, Perfect Tense'lerden biridir....Oysa yukarıdaki
cümlede Simple Past Tense olarak çevrilme yanlışlığına düşülmüştür.Bu yanlış birçok insanın yapabileceği bir yanlıştır.....Cümlemizi doğru yazmak
istersek.....
No,thank you.I have seen that film...
İkinci eylemde ise zaman belirtilmiştir.Çünkü ne zaman sorusuna yanıt aranmaktadır....O nedenle Simple Past Tense ile kurulmuştur...Bakalım....
-When did you see it? (Ne zaman gördün?)
-I saw it last week (Geçen hafta gördüm)
Toparlamak gerekirse,zamanın belli olmadığı bir cümlede Perfect Tense kullanmalısınız...Yukarıdaki örnekte olduğu gibi di'li geçmiş zamanı görüp
hemen Past Tense gibi düşündüğümüzde ne kadar hata yaptığımızı görmüş oluyoruz...... Zaman aralığımız ne kadar uzun olursa olsun yani ister dört
milyon yıl öncesinden olsun ister kırk milyon yıl öncesinden...Zaman çizgisi üzerinde,takvim yapraklarında,saatin kadranında koordinatlarının
gösterilmesi,When ( Ne zaman?) What time....sorularına cevap vermesi bizim zamanı belirleme de dikkate alacağımız noktalardır...bu cümlelerde
Perfect Tense kullanamıyoruz........
Perfect Tenslerde daha önce de belirtmiştim...Olayın ne zaman yapıldığı/meydana geldiği önemli değildir....Ne zamandan beridir yapılmaktadır ya da
yapılmıştır ile ilgilenirler.... At five o'clock,on Sunday,in February,in 2007 gibi kavramlar,zaman çigisi üzerinde saptanabilen belli zamanlardır ve bu
durumlarda zamanın belli olduğu tense'ler (Simple Past Tense gibi) kullanılmalıdır....
By,before,up to......gibi kavramlarda ise cümledeki anlam, şu yada bu ana değin kavramını içermektedir ve Perfect Tense'lerin kullanılması zorunludur....
2- Her ikisi de geçmişte kalmış iki eylem için......
a) Bu iki eylem arasında biribiri ardınca gerçkleşiyorsa şu kalıbı kullanmalıyız:
Past Perfect + Simple Past
I had finished my dinner before she came (o gelmeden önce akşam yemeğimi bitirmiştim)
b) Bu iki eylem aynı zaman içinde gerçekleşiyorsa herbirinin süreklilik/süregenlik niteliğine bakarak şu kalıpları kullanmalıyız....
Simple Past + Simple Past
When the phone rang,I was at home (Telefon çaldığında evdeydim)
Simple Past + Past Continuous
When the phone rang, I was having a bath ( Telefon çaldığında yıkanıyordum)
Past Continuous + Past Continuous
While I was having a bath, my sister was listening the music (Ben banyo yaparken,kız kardeşim müzik dinlemekteydi/dinliyordu.)
3- Cümledeki temel cümlecik herhangi bir Future Tense olduğunda,zaman bildiren yan cümlecik herhangi bir Present Tense olmak zorundadır...
We will go when I finish my homework -Future Tense + Simple Present
We will go when I have finished my homework -Future Tense + Present Perfect Tense
4- "By" sözcüğü ile "before" sözcüğü "önce" anlamı vermektedir....Ancak "By" sözcüğü karakteristik olarak "The Future Perfect Tense" ile kullanılır.....
"Before" sözcüğü ise daha çok Past yani geçmiş anlamı içerdiğinden Past Perfect Tense ile uygunluk gösterir.....
I will have completed my studies by(before) 2008 (Çalışmalarımı 2008'den önce bitirmiş olacağım) I had finished my breakfast before(by the time)
she came (O gelmeden önce/geldiğinde kahvaltımı bitirm iştim....
YÜKLEM + (PREPOSITION) + YÜKLEM
GERUND (= -ING)
1. Instead of + "-ing"
- Instead of studying, he spent the night watching TV.
Ders çalışacağına, geceyi televizyon izleyerek geçirdi.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + -EcEğIne/-EcEğI yer(d)e ile aktarılır.
2. without + "-ing"
- Without saying a word, he left.
Tek kelime etmeden gitti.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - mEdEn / - mEksIzIn" ile aktarılır.
3. by + - "ing"
- You can open the lid by turning the handle.
Kulpu çevirerek kapağı açabilirsiniz.
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - ErEk" ile aktarılabilir.
PROP "IT"
1. Tanım
Cümlenin öznesi bir "infinitive clause"
- To meet you is nice
ya da "that-clause"
- That she is here at this time of the day is strange
olduğunda, bu yapıların yerini Prop "It" yapısı alabilir:
- It is nice to meet you.
- It is strange that she is here at this time of the day.
- It is difficult to guess the meaning.
- It is surprising that she is so late.
- It was claimed that he was murdered.
2. Kullanım
2.1. Özne durumunda
a) Önem belirtmede
- It is essential to book in advance.
Önceden yer ayırtmak gerek.
- It is vital that this plan is followed.
Bu planın izlenmesi şart.
b) Zorluk belirtmede
- It is difficult for him to change his mind.
Fikrini değiştirmesi zor.
c) Olasılık belirtmede
- It is likely that we'll be a bit late.
Muhtemelen biraz geç kalacağız.
- Is it possible to go by road ?
Karayolu üzerinden gitmek mümkün mü ?
d) Fayda belirtmede
- It is pointless to argue with him.
Onunla tartışmak yararsız.
e) Normallik ve Geleneksellik belirtmede
- It is unusual to see snow in this season.
Bu mevsimde kar görmek alışılmadık birşey.
- Is it customary to tip the driver here ?
Buralarda şoföre bahşiş vermek adetten midir ?
f) Süre belirtmede
- It takes eight hours to get to Istanbul.
İstanbul'a gidiş sekiz saat tutuyor.
g) Duygusal tepki belirtmede
- It was really surprising to see him.
Onu görmek gerçekten şaşırtıcıydı.
- It shocked me that he didn't know.
Onun bilmemesine hayret ettim.
h) Gerçeği belirtmede
- Is it true that she is leaving tomorrow ?
Yarın gideceği doğru mu ?
i) Uygunluk belirtmede
- It'll be best to leave early.
Erken ayrılmak en iyisi.
j) Bir fikrin doğuşunu, akla gelişini belirtmede
- It occurred to me that I'd left the keys at home.
Anahtarları evde unuttuğumu farkettim.
k) Görünümden elde edilen fikri belirtmede
- It seems that we are in for a change.
Görünüşe bakılırsa bizi bir değişiklik bekliyor.
l) Putative "should" ile
- It is interesting that you should think this way.
Bu şekilde düşünmen ilginç.
m) Çeşitli kullanımlar
A) It + for + isim + to + yüklem
- It is better for you wait here.
Burada beklemen daha iyi olur.
- It is essential for the pages to be read before the weekend.
Sayfaların hafta sonundan önce okunması şart.
B) It + "-ing"
- It was nice meeting you.
Seninle tanıştığımıza evindim.
- Is it worth reserving a seat ?
Yer ayırtmaya değer mi ?
- It is no use trying to argue with him.
Onunla tartışmaya çalışmak gereksiz.
C) It ... + (as) if / though
- It looks as if it will rain.
Görünüşe bakılırsa yağmur yağacak.
- It will be a pity if we have to leave the project half-completed.
Projeyi yarı tamamlanmış halde bırakmak zorunda kalırsak yazık olacak.
D) It ... + (preposition) + isim (= Cleft cümle)
- It was my mother who threw an egg at the President yesterday.
Dün Başkan'a yumurta fırlatan kişi annemdi.
E) It + "be" + (not) + until / before
- It was before the war that we knew what extravagance was.
Bonkörlüğün anlamını savaştan önce bilirdik.
2.2. Nesne durumunda
Normalde, nesne ile ilişkili bir sıfat bulunması durumunda kullanılır.
- George made it clear that he disagreed.
George aynı fikirde olmadığını açıkça belirtti.
- I thought it peculiar that she hadn't written.
Yazmaması bana çok garip geldi.
- I think it important that we should keep calm.
Bence sakin durmamız önem taşımakta.
"Owe" ve "leave" yüklemleri ile de kullanılabilir.