You are on page 1of 324

B

BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

© Bu kitapta yayınlanan yazı ve grafiklerin her hakkı mahfuzdur. Sektörel Fuarcılık Ltd. Şti’nin yazılı izni
alınmadan, kaynak gösterilerek de olsa iktibas edilemez. Bildirilerin bütün sorumluluğu yazarlarına, ilanların
sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

© All rights reserved. No parts of this publication may be reproduced in any form or by any means, whether
as a source without the consent of the Sektörel Fuarcılık Ltd. Şti. The responsibility of all presentations and
ads belong to their authours and owners.

Sektörel Fuarcılık Ltd. Şti.


Balmumcu Bahar Sok. No: 2/13
Beşiktaş/İstanbul
Tel : (0212) 275 83 59
Faks : (0212) 211 38 50
web sitesi : www.sektorelfuarcilik.com

Baskı ve Cilt / Özgün Ofset


4. Levent / Tel: (0212) 280 00 09

II
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ÖNSÖZ

Değerli katılımcılar,

1994 yılından beri düzenli olarak her yıl gerçekleştirilen ve istikrarlı ve güvenilir bir etkinlik olan “Uluslararası
Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansları (ICCI®)” yalnızca ülkemizde değil, uluslararası alanda da en önemli
enerji ekinliklerinden birisi haline gelmiştir.

Bu yıl 16’ncı kez düzenlenen ICCI®, sektör sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışılması ve enerji üretim
teknolojisindeki yeni gelişmeler ve uygulamalar hakkında bilgi ve tecrübe paylaşımına imkan sağlaması
bakımından, sektör temsilcilerini bir araya getiren önemli bir platformdur. Konferans ve fuar süresince sunulacak
bildirilerin, yapılacak konuşmaların ve diyalog ortamının bu manada yararlı olacağına inanıyorum.

ICCI her geçen sene biraz daha gelişen, büyüyen ve dünyaya daha çok entegre olan Türkiye enerji sektöründeki
gelişmelere paralel olarak daha fazla uzmanı, bilim adamını ve sanayiciyi bir araya getirmek suretiyle enerji
alanında adeta bir “enformasyon terminali” hüviyetine kavuşmuştur. 3 gün sürecek olan konferans süresince
kamudan, özel sektörden ve sivil toplum örgütlerinden katılımcıların bu enformasyon terminalinde bilgi
geliştirmelerine ve paylaşımına tanıklık edeceğiz.

Konferans bildirilerinin toplandığı bu kitap, “ICCI® 2010 enerji enformasyon terminalinde” gündeme gelecek
olan değerli görüşlerin toplandığı önemli bir referans belge özelliğindedir.

Bu çerçevede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın himayelerinde, Avrupa
Kojenerasyon Birliği (Cogen Europe), WADE (World Alliance for Decentralized Energy), REC (Bölgesel Çevre
Merkezi), ASME (American Society of Mechanical Engineering), Türkiye Kojenerasyon Derneği, Elektrik
Üreticileri Derneği, Rüzgar Enerjisi Santralleri Yatırımcıları Derneği, Hidroelektrik Santralleri Sanayi İşadamları
Derneği,Türkiye Rüzgar Birliği teknik destekleriyle, Sektörel Fuarcılık tarafından düzenlenen bu konferansın
ve fuarın ülkemiz enerji ve çevre sektörleri için oldukça önemli ve yararlı olduğuna inanıyor, destekleyen ve
organizasyonda emeği geçen herkesi kutluyorum.

Selahattin ÇİMEN
ICCI® 2010 Organizasyon ve Danışma Komitesi Başkanı

III
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

GİRİŞ

Bir ICCI Bildiri Kitabı’nda daha sizlere merhaba demenin, bundan sonraki sayfalarda göreceğiniz birbirinden
değerli uzmanların, birbirinden değerli çalışmalarını bir araya getiren bu kıymetli eserin önsözünde birkaç söz
söyleyebilmenin mutluluğunu yaşayarak sizleri selamlıyorum.

Her ne kadar giriş yazısını yazmak bana düşse de; bu yazıyı okurken beni, yanımda Türkiye ve dünyanın
konusunda en ünlü uzmanları ile kapınıza sizi ziyarete gelmiş bir heyetin adına o ilk merhabayı diyen
bireyi olarak hayal etmenizi isterim. Bu sebeple, öncelikle ICCI ailesinin bu değerli eserine katkıda bulunan
uzmanlara, bu değerli görüşlerinden ve çalışmalarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. Bu bildiri kitabımız
sizlerin başarısıdır, sizlerin tarihe düştüğü nottur.

Evet, kitaplar ve yazılı kaynaklar sadece harfler, kelimeler, cümleler bütünü değil, aynı zamanda tarihe düşülen
notlardır. İnanıyorum ki, ICCI® 2010 Bildiriler Kitabı da 2010 yılında enerji sektörümüzün tarihimize düştüğü en
önemli virgüldür, nottur.

Enerji sektörümüzün geçmişini daha iyi değerlendirmemizi, geleceğimizi daha net görebilmemizi sağlayacağını
umduğum elinizdeki kitap, uzmanlar tarafından uzun incelemeler sonucunda seçilmiş, konusunda en başarılı
kişilerin fikirlerinin ve önerilerinin damıtılmış bir derlemesi, bir resmidir.

İnanın, eğer enerji sektörünü etraflıca resmetmek mümkün olsaydı, onu olanca genişliği ile; mikro seviyeden
makro bakışına, sorunlarından çözüm önerilerine, tarihinden muhtemel geleceğine, dört boyutlu olarak bu
bildiri kitabımız resmetmiş olurdu.

Dolayısıyla derinliği ile; bazen geniş bir bakış açısı, bazen dar bir alana odaklanması, renkliliği, durgunluğu,
canlılığı ve çok sesliliği ile enerji sektörümüzün 2010 yılındaki en iyi resmini size sunuyoruz.

Gerek yerli, gerek yabancı uzmanlar ile, yenilenebilir kaynaklardan fosil yakıtlara, Türkiye’nin stratejilerinden
küresel dönüşümlere, yapısal konulardan altyapı sistemlerine ve daha buraya sığdırmakta zorlanacağım bir
çok konuyu bir araya getirebilmiş bir resim bu…

Bu sebeple, elinizdeki esere sadece bir diğer konferans bildiri kitabı olarak değil, yılın enerji kitabı, yılın enerji
resmi, yılın enerji fotoğrafı olarak bakmanızı istirham ediyor, geleceğinizin de bu kitaptaki bildiriler kadar farklı,
dolu ve enerjik geçmesini diliyorum. Sizleri de, önümüzdeki senelerde ICCI ailemizde görmeye ve tarihe birlikte
not düşmeye davet ediyorum.

Saygılarımla

Süleyman Bulak
Sektörel Fuarcılık Ynt. Krl. Bşk.

IV
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

İÇİNDEKİLER / INDEX

Enerji Taşımacılığı Açısından Boğazların Önemi ve Alternatifleriyle Değerlendirilmesi


A. Beril TUĞRUL
1-4

A100-H ABB’s New Turbocharger Generation For High-Speed Applications


A. Muaffak ÖZDİL - Thomas KNUESEL
5

Türkiye’de Enerji Sorunu ve Sorunun Arz Tarafından Çözümünde Gündemde Olan İki Başlık:
Nükleer Enerji ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Adem AYIK
6-12

Use Of Renewable Energies For Wheat Crop Production in Iran: A Case Study From Golestan Province
13-17
Ali MOHAMMADI - Shahin RAFIEE

Enerji Koridoru ve Terminali Olarak Türkiye’nin Rolü


18-21
Andaç Batur ÇOLAK - Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ

How Can A Cooling System Be Reliable and Environmentally Sustainable?


22-25
Andras BACZONI - Serkan ANLAROGLU - Tolga ERCAN

Sera Gazı Beyanlarının Validasyonu ve Verifikasyonu


Anıl SÖYLER
26-29

“Enerji Verimliliği Strateji Belgesi” ve Yapılması Gerekenler


30-31
Arif KÜNAR

Hızla Gelişen Endüstri - Enerji Depolama Sistemleri


32-36
Ayla TUTUŞ

Hidrojen Üretiminde Yeni Nesil Nükleer Reaktörlerin Statüsü


37-40
B. Gül GÖKTEPE - Tunç ALDEMİR

Atıktan Enerjiye Giden Yolda Mevcut Yasal Düzenlemeler, Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Beril Pınar TANDOĞAN
41-44

Karadeniz Bölgesindeki Mevcut ve İnşaası Planlanan HES Projelerinde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Beril Pınar TANDOĞAN
45-49

High-Efficiency Combined Cycle Applications With New LM6000 Aeroderivative Gas Turbines
50-51
Bülent MEHMETLİ - Edward WACEK

Dry Low Emissions Technology For LMS100 Aeroderivative Gas Turbine


52-53
Bülent MEHMETLİ - Daniel LOERO - Warren FERGUSON

TSAD Projesi Kapsamında Termik Santral Çevrelerinde Bölge Isıtma Potansiyelleri


Cengiz GÜNGÖR
54-57

Evolution In Gas Turbine Requirements A Customer Focussed Approach


Christian ENGELBERT- Batu GÖKER
58-62

Güneş Elektriği Sistemlerinde Türkiye İçin Öncelikler 63-66


Deniz Selkan POLATKAN

Kısa Süreli Rüzgar Enerjisi Tahminleri ve Ülkemiz İçin Önemi


Dolunay GÜÇLÜER
67-76

Challenges And Opportunities For Wind Plant Interconnections Worldwide


Donna OIKARINEN - Narend REDDY - Werner ZOSKE 77-81

Evsel Kaynaklı Arıtma Çamurlarının Biyogaz Üretiminde Kullanımının Değerlendirilmesi


Durmuş KAYA - Volkan ÇOBAN - Selman ÇAĞMAN- 82-85
Alptekin YAĞMUR - Mustafa TIRIS - Fehmi AKGÜN

V
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Dünyada Biyoyakıtlara İlişkin Kamu Politikaları


E.Emrah HATUNOĞLU - Kubilay KAVAK
86-90

Enerji Sektöründe Proje Lojistiği Uygulamaları: Türkiye için Bir Vaka Çalışması
Emre ELDENER - Prof. Dr. Okan TUNA
91-93

Konya İlinde Biyogaz Üretim Potansiyeli Araştırma Projesi


Erdal BAŞTAN - Nuri KUNT - Hülya ŞEVİK 94-100

Atık Yağların Yönetimi


Dr. Erol METİN - Aydın ÖZBEY 101-105

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Etkin Kullanımı


Fahrettin TANINMIŞ
106-109

Enerji Yatırımlarında Risk ve Yönetimi


Faruk DAĞLI
110-112

Elektrik Borsası
Av. Fatma ÇİFTLİK 113-114

Buhar Türbinli Kojenerasyon Sistemler ve Şeker Sanayinde Kullanım Tarihçesi


Ferit LEBLEBİCİ
115-118

Atık Geri Kazanım Sisteminde “Sıfır Atık” Yaklaşımı: Türk Telekom Örneği
119-123
Gülşen NİŞLİ

Enerji Şartı Antlaşması Çerçevesinde Uyuşmazlıkların Çözümü


H. Ercüment ERDEM
124-128

Heat Rate Improvement And Emission Reduction In A PC-Fired Boiler Via Combustion Optimization
Harun BİLİRGEN
129-131

Serbest Olmayan Elektrik Tüketicilerinde Rekabet


Hasan Gökalp CİNBİŞ-Feza CARLAK
132-135

TSAD Projesi Kapsamında Atık Enerji ve Termik Santrallerin Atılan Enerji Potansiyelleri 136-140
Yar. Doç. Dr. Hasan Hüseyin ERDEM

Türkiye’nin Jeotermal Kaynak Zenginliği, Yatırım Olanakları, Uygulamalar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri
İbrahim AKKUŞ
141-144

Endüstriyel Fanlarda Enerji Verimliliğinin Artırılması


İbrahim ÇAKMANUS -Tuğba AKPINAR
145-147

Kömür-Enerji-Çevre Üçgeninde “Linyit Swot Analizi”


Dr. İlker ŞENGÜLER 148-151

Gönüllü Emisyon Ticareti’nden Türkiye’nin Kazanımları


İzzet ARI 152-154

Combined Heat And Power (CHP): A No-Brainer Contribution To Energy Costs Control,
CO2 Emissions Reduction and Energy Security 155-156
Jayen VEERAPEN

Rüzgar Santrali Projelerinde Proje Finansmanı


Kazım ŞAFAK 157-158

Ecologically Sound Applications Of GE’s Jenbacher Engines and Latest Developments on The J624 Engine
Klaus PAYRHUBER -Martin SCHNEIDER 159-160

Rüzgar Türbini Üretiminde Kompozit Uygulamalar


Kubilay ALPDOĞAN 161-165

VI
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

2012 Öncesi ve Sonrası Gönüllü Karbon Projelerinin Rolü


Lale ÇAPALOV
166-168

Güneş Enerjisi Sektörü ve Fotovoltaik Sistemlerin Şebekeye Bağlantısı


Levent GÜLBAHAR - İsmail Hakkı KARACA
169-173

Yenilenebilir Enerji Yasa Tasarısı ve Çevre Mevzuatı Çerçevesinde,


Atık ve Gazlarından Enerji Üretimi ve Politika Önerileri
M. Ata CEYLAN
174-176

Photovoltaics Versus Concentrated Solar Power


177-180
Dr. Martin STICKEL-Sebastian PETRETSCHEK

21. Yüzyılın Enerji Yönetimi: Akıllı Şebekeler


181-183
Mehmet İMERYÜZ

Enerji Verimliliğinde Isı Yalıtımının Rolü ve XPS ile Optimum Çözümler


Meltem YILMAZ
184-188

Turkey’s Energy Mix and Pipeline Politics


Doç. Dr. Mert BİLGİN
189-191

Management of Distributed Energy Resources


Mete TAŞPINAR
192-193

AB Temiz Enerji Direktifleri


Metin ATAMER
194-195

Grid Connection Of Renewable Energy


Miguel SOBRAL - Andrew JONES
196-199

Hidrojen Enerji Teknolojileri Projeleri ve Unido-Ichet


Mustafa HATİPOĞLU
200-203

The Role of Natural Gas Sector In Turkish Energy Sector


Muzaffer ERTÜRK
204-206

Hidrolik Türbinlerin Verim Artışlarındaki Fayda Analizi


Mücahit SAV -Yrd. Doç. Aydın ÇITLAK
207-209

Enerji Tesisleri İçin Gerekli Olan Taşınmazların Kamulaştırılması


Neşe LEBLEBİCİ
210-213

Flexible Power For Modern Grids


Niklas WÄGAR
214-216

Enerflex’s Sustainable and Profitable Energy Solutions - Polygeneration


Norman HOOGEVEEN
217-220

Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları Üzerindeki Etkisi: Türkiye İçin Fırsatlar ve Tehditler
Okan YARDIMCI-Prof. Dr. Volkan Ş. EDİGER
221-225

Yenilenebilir Enerji Sekteründe Lojistiğin Yeri ve Önemi


Olgun HACIALİOĞLU 226-228

Where Does “Waste-To-Energy” Business Stand Within Energy and Renewable Energy Market?
Turkey – Case Study
Osman TÜRKMEN
229-233

Hidroelektrik Santraller İçin Saatlik Elektrik Üretim Tahmin Modeli


Ozan KORKMAZ-Ahmet Cihat TOKER-Mehmet KÜÇÜKBEYCAN-Derya ALYAMAÇ 234-237

Solar Power Plants From Idea of Investment to Realization


Ömer Cihan KARAHAN 238-240

VII
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Hastanelerde Kojenerasyon Uygulamaları


Özay KAS
241-242

Özel Enerji Yatırımlarının ve Özelleştirme’nin Neresindeyiz?


Özkan AĞIŞ 243-244

Türkiye’nin Uzun Dönem Tepe Yük Talebinin Tahmin Edilmesi


Pelin GİREP - Melis BİLGİÇ - Merih Aydınalp KÖKSAL - Derek K. BAKER 245-248

Turbine Evaluation Based On IRR Calculation for Windfarm Development & Importance of Micrositing
Dr. Rüçhan HAMAMCI - İsmail KURIŞ - Ertan KIRAN 249-251

Risk Management Considerations for Renewable Energy


Sandra Tvarian STEVENS
252-255

Türkiye Enerji Sektöründe Büyüme İle İstihdamın İlişkisi ve Gelecek İçin Projeksiyon
Selami BALCI - Prof. Ümit Doğay ARINÇ - Serkan KELEŞER - Hüseyin BULUNDU 256-259

Rehabilitation & Full Repowering Of 2x150 MW EÜAŞ Ambarli Fuel-Oil Plant Units 4&5 By Conversion to
2x410 MW Duel Fuelled Combined Cycle Power Plant An EPC Contracting Challenge 260-263
Serdar ERKAN

Technical Due Diligence of Hydropower Projects in Turkey


Dr.-Ing. Stephan HEIMERL - Dr.-Ing. Ronald HASELSTEINER - Dr.-Ing. Beate KOHLER 264-266

Rüzgar Ölçümlerindeki Teknik Problemler


Sunay ATASEVEN - Barış AĞIR 267-268

HES Projelerinde ÇED Süreci ve İptal Davaları 269-272


Av. Süleyman BOŞÇA

Sugözü Enerji Santrali – Sürdürülebilir Enerji Üretim Modeli


273-275
Şeref HACIOĞULLARI - Gülben Gülcan PEHLİVANZADE

Atıkların Gazlaştırılmasına Dayanan Elektrik Üretim Teknolojisi


Dr. Tamer TURNA
276-280

The Importance of Voluntary Carbon Market in Turbulent Times of Negotiations


Thomas CAMERATA 281-282

Reduced Environmental Impact With Engines


Thomas STENHEDE
283-284

Geothermal Exploration in Turkey


Umut Destegül SOLAROĞLU - Özgür Çağlan KUYUMCU 285-287

Doğalgaz Ticareti ve Avrupa Gaz “HUB”ları


Volkan Özdemir
288-291

Asfaltitin Sıvılaştırılması Sonucu Elde Edilen Ham Petrolün Değerlendirilmesi ve


Diğer Ham Petrol Örnekleriyle Karşılaştırılması
292-295
Yasemin İLHAN - Murat AYTEKİN

Küresel Ekonomik Kriz Sonrasında Enerji Piyasalarında Gelişim ve Oluşumlar 296-297


Yavuz AYDIN

Türkiye Elektrik ve Doğal Gaz Piyasalarında Liberalleşme Uygulamalarının Değerlendirilmesi


Yeşim AKCOLLU 298

ETKB 2010-2014 Dönemi Stratejik Planı Perspektifinde Türkiye Enerji Politika ve Stratejileri 299-304
Zekiye ÖZKUL

VIII
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ENERJİ TAŞIMACILIĞI AÇISINDAN BOĞAZLARIN ÖNEMİ


VE ALTERNATİFLERİYLE DEĞERLENDİRİLMESİ

A. Beril TUĞRUL
İstanbul Teknik Üniversitesi - Enerji Enstitüsü

Özet
Çağımızda, ülkelerin önemli sorununun; enerji temini olduğu söy-
lenebilir. Ancak, halihazırda dünya enerji kaynakları arasında başat
rol üstlenmiş olan petrol ve doğal gaz; dünyanın belirli bölgelerinde,
büyük miktarlarda bulunmaktadır. Dolayısıyla, enerji gereksinimi
yüksek olan ülkeler için enerji kaynaklarına ulaşım önde gelen
ereklerdendir. Orta Asya’dan ve/veya Kafkaslardan enerji kaynağı
talebi giderek artarken, dar su yolu niteliğindeki geçiş bölgesi olan
boğazların gereksinimleri karşılayabilmesi çevre açısından sorunlu
görünmektedir. Bu çalışmada, boğazlar, bugüne kadar yaşanan
olaylar da göz önüne alınarak incelenmektedir. Boğazlara alternatif
olarak önerilen ve/veya gündeme gelen güzergahlar tanıtılmakta
ve farklı boyutlarıyla incelenmektedir. Her bir alternatif, jeopolitik ve
çevresel kriterler bağlamında ele alınarak ayrı ayrı değerlendirilerek
irdelenmektedir. Şekil 1. Dünya petrol rezervleri dağılımı.

1. Giriş
Dünyada, halihazırda belirli enerji kaynakları emre amadelik
bağlamında öne çıkmaktadır. Bunlar arasında; fosil yakıtlar başta
gelmekte ve enerji üretimindeki yerleri göz ardı edilemeyecek
boyutlara varmaktadır [1,4]. Burada, emre amadelik ile, gece gündüz
ve mevsimsel zaman farkı tanımadan temin edilebilen ve enerji
üretilebilen enerji kaynakları kastedilmektedir. Fosil yakıtlar içinde
de; çıkarımı, taşınımı ve kullanımı açısından petrol ve doğal gaz ayrı
bir öneme sahiptir ve giderek de önemlerini artırdıkları söylenebilir.

Bu bağlamda, ülkelerin belki de en önemli sorunu; enerjinin yeterli,


güvenli, zamanında ve kesintisiz olarak teminidir denebilir. Ancak,
halihazırda dünya enerji kaynakları arasında başat rol üstlenmiş
olan petrol ve doğal gaz, dünyanın belirli bölgelerinde, büyük Şekil 2. Dünya doğal gaz rezervleri dağılımı.
miktarlarda bulunmaktadır. Dolayısıyla, özellikle enerji gereksinimi
yüksek olan ülkeler için enerji kaynaklarına ulaşım önde gelen Öte yandan, Orta Asya ülkelerinin enerji kaynağı bölgesi
amaçlardan biri olmaktadır. olarak giderek önem kazanacağı söylenebilir. Nitekim, gelecek
projeksiyonu içinde Orta Asya ülkeleri için öngörülen gelişim Şekil
2. Dünya Enerji Durumu 3’te görülmektedir [7].
Emre amade kaynaklardan olan petrol için Orta Doğu ve Kafkasya
önemli rezerv bölgeleri durumundadır. Doğal gaz için ise önemli Dünya enerji ihtiyacına bakıldığında ise, enerji gereksiniminin en
rezerv bölgeleri Orta Doğu ve Avrasya olmaktadır. Petrol rezerv yüksek olduğu ülkelerin gelişmiş ülkeler olduğu gözlenmektedir.
bölgelerine ilişkin bir harita-grafik Şekil 1’de ve doğal gaz rezerv Şekil 4’te kişi başına enerji tüketimi görülmektedir [5].
bölgelerine ilişkin harita-grafik ise Şekil 2’de görülmektedir [5,6].
Enerji gereksinimi yüksek gelişmiş ülkelerin coğrafi konumları ile
Şekil 1 ve Şekil 2 incelendiğinde görülmektedir ki; petrol ve Şekil 1 ve Şekil 2’deki petrol ve doğal gaz rezerv bölgelerinin
doğal gaz rezervlerinin dünyadaki dağılımları homojen değildir. ayrı bölgeler olduğu hemen kendini göstermektedir. Dolayısı ile
Bir başka deyişle, tüm dünya ülkelerinin gereksinimi olan petrol ve özellikle petrol ve doğal gaz bölgelerinden bu enerji kaynaklarına
doğal gaz belirli bölgelerde yer aldığından bu durum, dünya enerji büyük gereksinim bölgelerine enerji kaynaklarının nakledilmesi
politikalarını doğrudan ilgilendirmektedir. sorunu ortaya çıkmaktadır.

1
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Görüldüğü üzere, batıya yönlenme bağlamında, Orta Asya ve


Kafkaslardan Karadeniz yolu ile Akdeniz’e çıkış bu bağlamda
önem taşımaktadır. Dolayısıyla, Orta Asya’dan ve Kafkaslardan
petrol taşımacılığında boğazların ayrı bir yeri bulunmaktadır.
Ancak, son yıllarda, boru hatları ile taşımacılık da öne çıkan bir
çözüm oluşturmaktadır. Bununla beraber Orta Asya’dan Akdeniz’e
çıkış için önemli bir seçenek, halen boğazlar olmaktadır.

Enerji kaynağı talebi giderek artarken, dar su yolu niteliği


taşıyan ve zor bir geçiş bölgesi olan boğazların tüm gereksinimi
karşılayabilmesi çevre açısından da sorunlu görünmektedir.
İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına ilişkin geçişlere ilişkin bir
Şekil 3. Orta Asya ülkelerinde petrol üretimine ilişkin gelecek projeksiyonu [7]. istatistik Tablo 1’de ve kaza şartlarına ilişkin bir istatistik de
Tablo 2’de verilmektedir [9]. Bugüne kadar Boğazlarda meydana
gelen büyük bir kaza, katastrofik kaza olarak nitelenen ve 1979
yılında meydana gelen Independenta kazası olup, 95.000 ts
sızıntı meydana gelmiş olduğu rapor edilmiştir [9]. Görüldüğü
üzere, Boğazlar büyük enerji taşımacılığı için kritik su yolu olarak
nitelenebilecek durum arz etmektedir.

Tablo 1. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından Yıllara Göre Geçişler


Yıllar İstanbul Boğazı Geçişleri Çanakkale Boğazı Geçişleri
1940 4100 (civarında) -
1945 7500 (civarında) -
1980 25000 (civarında) -
1995 46954 35460
1996 49952 36198
Şekil 4. Kişi başına enerji tüketimi [5]. 1997 50942 36543
1998 49304 38777
3. Enerji Nakil Yolları ve Boğazlar 1999 47906 40582
Burada, Avrasya içinde önemli bölgeler Orta Asya ve Kafkasya
2000 48079 41561
olmaktadır. Ancak, Orta Asya’nın açık denizlere kıyısı
2001 42637 39249
bulunmamaktadır. Kafkasya’nın ise, ana ticaret yolları bağlantısına,
bir başka deyişle Akdeniz ve Okyanuslara çıkış bağlantılarına
gereksinimi bulunmaktadır. Bu ise, taşınma ve nakil sorunlarını Tablo 2. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından Yıllara Göre Meydana
Gelen Kazalar
gündeme getirmektedir. Bu bağlamda, emre amade enerji
kaynakları için halihazırda, özellikle petrolün taşınmasında, deniz Yıllar İstanbul Boğazı Çanakkale Boğazı Toplam
taşımacılığı önde gelmektedir. Şekil 5’te Orta Asya’dan çıkışlar 1950-1960 15 01 16
görülmektedir [8]. 1960-1970 43 25 68
1970-1980 39 20 59
1980-1990 112 43 155
1990-1995 168 08 174
1995 04 12 16
1996 07 10 17
1997 13 05 18
1998 30 07 37
1999 14 08 22
2000 09 08 17
2001 20 09 29

Bu bağlamda, Akdeniz’e çıkış için boğazlara önerilen bazı


alternatifler söz konusu olduğu gözlenmektedir. Boğazların dışında
Akdeniz’e çıkış için birkaç alternatif bulunmaktadır. Bunlar;
 Samsun-Ceyhan hattı
 Kıyıköy-İbrikbaba (Saros Körfezi) hattı
 Burgaz-Dedeağaç hattı
Şekil 5. Orta Asya ve Kafkasya’dan enerji çıkış yolları [8].  Burgaz-Adriyatik hattı

2
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

olarak sayılabilir. Söz konusu alternatif yollar Şekil 6’da kazanmasından sonra ve özellikle Makedonya’nın bölgedeki
görülmektedir [4,10]. Bu alternatiflerin değerlendirmesini, dünya durumunu güçlendirmesinden sonra düşünülebilecek önemli bir
konjonktürü de göz önüne alınarak ayrı ayrı yapmak yerinde hat gibi görünmektedir.
olacaktır.
Son bir alternatif de, Orta Asya ve Kafkasya’dan Doğu Akdeniz
Bir alternatif; Samsun-Ceyhan hattıdır. Türkiye tarafından etkin bir bağlantısıdır. Bu yol, şimdilik Orta Doğu’dan Akdeniz’e çıkış olarak
şekilde hayata geçirilmek istenen bir alternatiftir. Aynı zamanda kullanılması düşünülmektedir. Bununla beraber, dolaylı olarak
Ceyhan’ın enerji terminali olmasına önemli katkıda bulunacak Boğazların bir alternatifi olarak düşünülebilir. Bir başka deyişle,
bir alternatif durumundadır. Zira, Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ve de Doğu Akdeniz’e çıkış, bu şekilde de sağlanabilir. Fazla olarak, bu
Kerkük Yumurtalık hattı ile beraber düşünüldüğünde, Ceyhan’ın hattın Kızıldeniz’e çıkması da sağlanabilmesi söz konusudur.
konjüktürel önemini pekiştirmektedir. Bu bağlamda, Türkiye için
avantaj gibi görünmektedir. 4. Sonuç
Söz konusu alternatifler göz önüne alındığında halihazırda
Boğazlar yoluyla Akdeniz’e çıkış, en klasik çözüm durumundadır.
Dolayısıyla boğazların önemi yadsınamaz şekilde devam
etmektedir. Ancak, artan deniz trafiğini; su yolu olarak, dünyanın zor
geçiş noktalarından biri olan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının
kaldırabileceği şüpheli görünmektedir.

En azından, bu su yolu, belli gross tondaki tankerlerin geçişi için


uygundur denebilir. Yine de senelerdir, bu yol; bazı istenmeyen
olaylar yaşanmış olsa da, arta giden kapasitesiyle taşıma yolu olarak
önemini sürdüre gitmektedir. Bununla beraber, tüm Orta Asya’nın
Karadeniz yoluyla Akdeniz’e çıkışını tek başına karşılayabilecek
bir alternatif olarak düşünülmesi zor görünmektedir.

Şekil 6. Enerji hatlarının Akdeniz’e çıkışı için alternatif yollar [10]. Kaynaklar
[1] TUĞRUL, A.B., “Türkiye’nin Enerji Açılımları”, “15. Uluslararası
Ancak, dünya konjüktürü açısından, Orta Doğu’da sıcak çatışmaların Enerji ve Çevre Konferansı ICCI-2009”, İstanbul, 13-15 Mayıs
yaşandığı bölgelere yakın olan böylesi bir coğrafi noktaya, 2009, Bildiri Kitabı s: 15-17.
böylesi ağırlık kazandırılması çok da uygun görülmemektedir. [2] TUĞRUL, A.B., “Enerji Politikaları İçinde Doğal Gaz”, II.
Ayrıca, Rusya Federasyonu; Samsun-Ceyhan hattının hayata Doğal Gaz ve Enerji Yönetimi Kongresi, Bildiri Kitabı, 16-19
geçirilmesinin, kendisinin etkinliğini azaltıcı bir alternatif olarak Eylül 2003, Gaziantep, Bildiri kitabı s: 100-111.
görmekte ve de çok sıcak bakmamaktadır. Bununla beraber, bu yıl [3] TUĞRUL, A.B., “Türkiye’de Yeni ve Yenilenebilir Enerji
içinde Rusya Federasyonu ile bu hat konusunda prensip birliğine Kaynaklarının Enerji Politikaları İçindeki Yeri”, Yeni ve
varılabildiği ifade edilmektedir. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, Kayseri, 3-4
Ekim 2003, Bildiri Kitabı s:319-324.
İkinci bir alternatif, Türkiye sınırları içinde Trakya’dan geçen hat [4] TUĞRUL, A.B.,, “Orta Asya’daki Mevcut ve Muhtemel Enerji
olan Kıyıköy-İbrikbaba (Saros Körfezi) hattıdır. Bu alternatif, Projeleri ve Türkiye’nin Bu Projelerdeki Yeri”, Orta Asya’da
Türkiye tarafından, Saroz Körfezi’nin durumu ve büyük tonajlı Değişen Dengeler ve Türkiye Sempozyumu, SAREM, 2009.
tankerler için oluşturulacak liman ve terminal bağlamında fazla [5] BP Statistical Review of World Energy, 2008.
itibar görmemektedir. [6] BP Statistical Review of World Energy, 2007
[7] Politics of Ecology, Energy, and Land Use, May 2004.
Buna karşın üçüncü bir alternatif olarak Türkiye sınırları dışında [8] MALEKİ, N., Energy Pipelines in Eurasia, Maps of the New
Trakya’dan geçirilebilecek hattır. Bu hat, Burgaz-Dedeağaç hattı Silk Road, 2009.
olup, yapımına başlanmış bulunmaktadır. Burgaz-Dedeağaç hat- [9] ER, Z., “Dar Su Yolları İçin Radyasyon izleme Tekniği İle Atık
tının yapılması, Akdeniz’e çıkışta Türkiye’nin bay-pas edilmesi Debi Analizinin Yeni Bir İncelemesi”, İ.T.Ü. Enerji Enstitüsü,
anlamına gelmektedir. Ancak, bu hattın büyük yük kaldırabilmesi Doktora Tezi, Ocak 2005.
şüpheli görünmektedir. Zira, Doğu Karadeniz’e gelen enerji kay- [10] SADLER, D., A Quiet (election) War in Ukraine, 2004
nağının, önce batı Karadeniz’deki Burgaz’a bir şekilde taşınması,
sonra boru hattına basılması, sonra Dedeağaç’dan tekrar deniz yolu Summary
ile taşınması söz konusu olacaktır. Fazla olarak, Dedeağaç bağlantılı It can be said that the most important problem for the countries, is
şekilde Ege denizi üzerinden, büyük miktarlarda taşımacılık, boğaz supplying the energy with the availability, securely, sustainable and
trafiğine ilaveten çok da uygun görünmemektedir. Yunanistan açı- continuously. Forever, petrol and natural gas reservoirs which are
sından da, turizmi negatif yönde etkileyecek bir alternatif olarak premier energy sources are placed in the world essentially in two
kendini göstereceği söylenebilir. places with the huge amounts. Therefore, it is the indispensable
subject to reach the essential energy resources for the developed
Bir alternatif de Burgaz-Adriyatik hattı olmaktadır. Bu hat batı Avrupa countries. Middle East and Caspian have the first priority for petrol
bağlantısı açısından önemli görünmektedir. Ancak, Balkanlarda supplying, but the Eurasia and Middle East have for natural gas.
belirsizlikler ve istikrarsızlıklar söz konusudur. Balkanların istikrar At the present time, maritime transport has preferred especially for

3
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

petrol transportation. So, the petrol must be reaching the sea ports
firstly. So the Bosporus and Dardanelles have a special importance
for passing through Black Sea to Mediterranean. However, pipelines
can be also used for the petroleum and natural gas transportation
recently. But, still the sea transportation has remained the
importance. In the other hand, the demand increases for the
Eurasian petrol, but Bosporus and Dardanelles which are narrow
water route, have not being enough for supplying the demands.
In this study, the Bosporus and Dardanelles are evaluated with
their importance and transportation capacity. Different alternative
ways are investigated in detailed. Each alternative evaluated
with geopolitics and environmental criteria. The alternative routes
are count as namely; Samsun Ceyhan pipeline route, Kıyıköy-
İbrikbaba (Saros Bay) pipeline route, Burgaz-Dedeağaç pipeline
route and Burgaz-Adriyatik pipeline route which they are evaluated
separately. Some of them still is being constructed. Consequently,
it can be said that, Bosporus and Dardanelles are the classic, but
safe solution for going Mediterranean from Eurasia through the
Black Sea in the in view of politics. Therefore, the importance of
this water route is continued its importance undeniably. But, in the
reality, this way is a narrow water way and has some troubles with
the increasing demands environmentally.

4
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

A100-H ABB’S NEW TURBOCHARGER GENERATION FOR


HIGH-SPEED APPLICATIONS

Thomas KNUESEL A. Muaffak ÖZDİL


ABB Turbo Systems Ltd. ABB Elektrik San. A.Ş.

Abstract
Operators of diesel and gas engines are facing increasingly
severe economic and ecological challenges. On the economic
side, the current recession has only interrupted the upward trend
in fuel prices, while on the ecological side engines in all areas
of application - marine, stationary and mobile - are subject to
progressively stringent global and local emissions regulations.
As well mandatory limits on noxious emissions, especially oxides
of nitrogen (NOx), most nations are also committed to reducing
emissions of greenhouses gases, including carbon dioxide, which
is a further incentive to reductions in fuel consumption. At the same
time, engine builders continue to pursue, and their customers
expect, progressive enhancements to power density and response
to load changes.

In developing its new A100 generation of high efficiency axial and


radial turbochargers covering a full spectrum of slow, medium and
high speed diesel and gas engines, ABB Turbocharging has taken
full account of these needs. The resulting turbochargers represent
an enabling technology of improvements in all the vital areas of
engine performance – power, emissions, fuel efficiency, reliability
and operational safety. Likewise, major product objectives covered
the equally important area of total cost of ownership in terms of
both first costs and service friendliness.

The presentation from ABB Turbocharging outlines the development


process of the new A100 turbocharger generation and details their
features and benefits, focusing particularly on the H-suffix versions
for high speed engines and their applications.

5
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

TÜRKİYE’DE ENERJİ SORUNU VE SORUNUN ARZ TARAFINDAN ÇÖZÜMÜNDE


GÜNDEMDE OLAN İKİ BAŞLIK:
NÜKLEER ENERJİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Adem AYIK
Danışman

Özet belki de, bir anda düşerek bu konuda karar vericilere nefes alma
Geçmişten bugüne yaşanmakta olan, büyük ekonomik ve politik şansı yaratan, düşen enerji fiyatlarının etkisi ile, geçici de olsa rafa
krizler, emisyonlardan ve atıklardan ötürü dünyayı tehdit eden çevre kaldırılmış gibi görünmektedirler.
sorunları, bir gün bitecek olan konvansiyonel enerji kaynaklarına
alternatiflerin stratejik olarak şimdiden düşünülmesinin gerekliliği, Ülkemizde de 2007’den bu yana ve bu son kriz sürecinde, kendi
dışa bağımlılıklarla ekonomik olarak taşınamayan enerji faturaları iktisadi ve ekonomi hedeflerimizin sürdürülebilmesi yolundaki so-
ve bazılarınca enerji savaşları olarak adlandırılan “gerginlikler”, runlarımızın çözümünde önemli iki nokta olan sosyal güvenlik ve
enerji konusunun her zaman var olacak önemli rolünü karar enerji üzerine düşünmek ve bu konuda sağlıklı ve işe yarar tartışmalar
vericilere sert bir şekilde “hissettirmektedirler”. Enerji konusunda yapmak ve de strateji ve önlemler geliştirmek yerine, kamuoyu, “belki
büyük ölçüde dışa bağımlı, fakat Üretim Ülkesi Türkiye’nin karar de” boşu boşuna ve enerjimiz verimsizce harcanarak, IMF’den “ne
vericilerinin de, kalıcılık ve sürdürülebilirlik adına, AB ve Kyoto kadar para gelecek?” tartışmalarına maruz bırakılmıştır.
yolundaki adımların, zamanı kısıtlayıcı baskısı altında, durumu
detaylıca analiz etmeleri, sağlam stratejiler belirleyip, doğru karar İlk etapta, kriz öncesinde nereye gideceği tahmin edilemeden hızla,
ve tedbirler almaları gerekmektedir. Sorunun çözümü için, arz en yüksek 150,- USD’lara yaklaşan ve krizle 25-30 USD’lara düşen
noktasında düşünülen iki önemli çözüm de; YEK’ler ve Nükleer fiyatların, zamanla ve hızla toparlanarak, ilk evrede (Mart 2010) 80
Enerji olmuştur. Bu çalışma ile, stratejilerin belirlenmesi yolunda USD’lara çıkması bile, yaklaşmakta olan sorunun bir ayağı olan
fikir jimnastiği yaparak, ülkenin tüm kesimlerindeki karar vericilere ekonomik tehlikeler noktasında, dünyadaki karar vericilerin, sorunu
yardımcı olabilmek ve topluma sorunun görülmesi için ışık tutmak enselerinde hissetmeleri için gerekli büyüklüğe fazlasıyla sahiptir
adına, bu iki çözüm hakkında politik, çevresel ve ekonomik açıdan (Şekil 1 ve Şekil 2).
global ve yerel bir durum analizi sunmak hedeflenmiştir.
Son olarak, Kopenhag’da birçoğuna göre fiyasko ile sonuçlanan,
gelişmiş ülkelerin sorunu bir sonraki toplantıya ötelediği, konunun
2008 sonunda başlayan ve tüm dünyayı sarsan ekonomik krizle çevre ayağında ise bu kriz ve düşen fiyatlar süreci bile bir suni
birlikte, dünya ülkelerinde ve toplumlarında karar verme yetkisi teneffüs imkanını “sağlayamamıştır”. Sözüm ona düşen üretime
olanlar, bir anda bu kriz ve sonuçlarıyla ilgilenmeye başlamışlardır. paralel olarak emisyon değerleri çok düşmemiştir ve tehlike çanları
Krizin hemen öncesinde, özellikle de ekonomisi sanayiye ve hala, hatta sesi yükselerek çalmaktadır.
üretime dayalı ülkelerde önemli ve çözülmesi gerekli olan sorunlar,
yani artan enerji fiyatları, büyüyen çevre sorunları ve ülkeler arası Sorunun politik ayağında ise bazı gelişmiş ülkeler ve AB gibi birlikler,
enerji gerginlikleri üzerine tartışmalar, bu “büyük krizin” şoku ve bu krizi enerji alanında bir şeyleri düzenlemek için fırsat olarak

Şekil 1. Üç yıl içindeki aylık fiyat hareketleri. Şekil 2. 1997-2009 arası ortalama yıllık fiyat gelişimi, (OPEC).

6
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Şekil 3. Ham petrol fiyatları ve gelişmeler (1861-2008), (BP Statistical review of world energy-2009).

görürken, bazı devletler ise krizin etkilerine bakmaktan, bu konuyu göreyse temiz ve verimli teknolojiyle kömürde bir artış olacaktır.
ya daha raftan bile almamışlar ya da rafa geri koyarak konuya bir ABD+Kanada+Avrupa+Asya Pasifik’ten oluşan blok, şu an bile
ara vermişlerdir. Enerji krizleri için, kimilerince Şekil 3’te de yer petrolde % 72 tüketime karşılık % 9 rezerve, gazda % 60 tüketime
alan 1970’lerdeki gibi bir savaş tehlikesi ve devamında İran’daki karşılık % 14 rezerve ve de kömürde % 88 tüketime karşılık % 65
gibi rejim değişimleri, yok gibi görünse de, yine o zamanki gibi şu an rezerve sahiptir.
da dünya rezervlerinde petrolün % 70’ine, doğalgazda da % 40’ına
sahip, “stratejik elips” [1] diye adlandırılan Ortadoğu’da devam Kimi uzmanlara göre 2050’ye kadar fosil ve konvansiyonel
etmekte olan gerilimlerin nelere gebe olabileceğini ve bunların da, kaynakların önemli ölçüde azalacağı, hatta petrolün biteceği
örneğin enerjide nelere sebep olabileceğini, aslında şimdi, bu kriz kaygıları vardır. Şu anda bilinen güvenli rezerv bilgilerine göre
ortamında kimse düşünmek bile istememektedir. Ama dünyada 2000’li yıllarda görünen, petrolde 42 yıllık, gazda 60 ve kömürde
enerji sorunun modern anlamda belki de miladı 1970’lerdeki bu kriz 133 yıllık ömürlerdir[2]. Uzun vadede buna dikkat edilmelidir, hatta
döneminde, bir anda misli-misli artan petrol fiyatları, ortaya çıkan bu durum bugün bile petrolü çıkaranlarca da bilindiğinden, mevcut
siyasi ve ekonomik kaos ortamı, enerji gerilim ve savaşları ve de enerji siyaset ve stratejileri bu faktöre göre de şekillenmektedir.
bu konuda ülkeler arasında yapılan anlaşmalarda kendini gösteren Ama burada en az bunun kadar önemli olan nokta, konvansiyonel
güç oyunları unutulmamalıdır. kaynaklarda yaşanan “kaynak milliyetçiliği” [3] ve bu kapsamda,
fosil yakıtın ortalama % 80’inini üreten bu ülkelerde arzın talebe
Bu noktada konumun önemi üzerine şu anda var görünen “kısa cevap verebilmesi için gerekli olan, örneğin yeni kuyular açılması
süreli unutkanlıktan” bir an evvel çıkmak için, bir bilgi tazelemesi konusunda gereken milyarlarca dolarlık yüksek yatırımları yapmak
yapmak ve devamında çözüm için; arz kısmında dünyada ve istememeleridir.
ülkemizde var olan iki alternatif ana başlıkta, ülkemizdeki durum
doğrultusunda bu yukarıdaki üç perspektiften, bu çalışmanın OPEC Başkanı bir demecinde “ham petrolün varil fiyatının 70 doların
içinde bulunduğu imkanlar çerçevesinde analize çalışmak faydalı altına inmesi halinde yatırım yapamadıklarını” [4] belirterek, fiyatların
olacaktır. Bu kapsamda, dünyadaki genel durumun, mevcut normal koşullarda minimum seviyelerine bir bakış açısı getirmiştir.
eğilimlerin, ülkemizdeki genel durumun ve bu iki alternatifin net Bu süreçte yaşanan başka dikkati çeken gelişmeler de olmaktadır.
görünümlü bir fotoğrafı çekilmeye çalışılacaktır. Rusya ve Ortadoğu’da fosil yakıtların, Shell, BP, Mobil ve Total
gibi global ekonominin Top10 listesindeki şirketlerden, en bilinen
Çevresel ve ekonomik boyuttan dünyanın ve Türkiye’nin enerjideki GAZPROM gibi milli şirketlerin kontrolü altına geçmesi ile başlayan
durumu Tablo 1’de sunulmaya çalışılmıştır. Dünya 1973’lerdeki ve çevre bilincindeki artışla olan süreçte yaşanmaktadır. Örneğin
toplam 6.000 (Mtoe)’lik TPES (toplam primer enerji tüketiminin ham Shell’in büyük hissedarlarından birisi Greenpeace olurken, BP’nin
petrol cinsinden hesaplanması) değerlerinden, 2006’daki iki misli, bugün ve gelecek planlarında yenilenebilir enerji (özellikle rüzgar ve
yani 12.000 (Mtoe)’lik TPES değerlerine ulaşmıştır. IEA (Uluslararası güneş) ve CCS (Karbon tutma ve depolama) önemli bir yere sahiptir.
Enerji Ajansı) ve BP gibi kurum ve kuruluşlarca yapılan araştırma, Öyle ki, BP bugün Amerika’da bilinen en büyük (5.050 MW’lık) rüzgar
analiz ve oluşturulan uzun vadeli enerji senaryolarında, şu an 7 çiftliği projesine sahiptir. Tabi ki bunda, bu kaynak milliyetçiliğinin
milyara yaklaşan dünya nüfusu 2050’de 9 milyarlara çıkacaktır. ve fiyat istikrarsızlığının sonuçları yanında maliyetlerin ve çevresel
Buna Türkiye gibi ekonomisi büyümekte olan birçok ülkede, baskıların da rolü vardır. Günümüzde bu sebeplerle, oluşan enerjide
gelişen sanayi, trafik ve konutlardaki tüketime paralel olarak artan kaynak çeşitliliği yapmanın gerekliliği düşüncesi de önemlidir ve
enerji talebi yanında, toplumların artan refah düzeylerine paralel adında petrol olan ve zihinlere öyle kazınan BP örneğindeki gibi,
olarak enerji tüketiminde artış eğilimleri eklenince enerji talebi Areva gibi bir nükleer devinin bile YEK’e yatırım yapmış olması ve
çok artacaktır. Bu arz-talep senaryolarında fosil yakıtlar, bugünkü ileriye dönük projeksiyonlarında da toplam gelirlerinin üçte birini bu
önemli payını korurken, bazı senaryolara göre gazda, bazılarına alandan görmesi, ilgi çekicilikten öte bir durumdur[5].

7
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Tablo 1. Dünyadaki Genel Durum – (IEA “Key World Energy Statistis 2008”ın ve EUROSTAT’ın
2006 Verilerine Göre Hazırlanmıştır)
Kıta veya Ülke
Kilit Değerler
Dünya ABD AB-27 Çin Rusya Ortadoğu Afrika Almanya Türkiye
Nüfus (Milyon) 6.535,98 299,83 493,79 1.311,80 142,50 189,30 937,49 82,37 72,97
GDP (Milyar 2.000 US$) 37.759,40 11.265,20 9.500,65 2.092,15 373,20 837,81 773,32 2.011,20 261,20
GDP (PPP Bazlı) (billion
57.564,47 11.265,20 11.962,60 8.684,98 1.473,50 1.455,53 2.207,42 2.254,73 576,82
2000 US$)
Enerji Üretimi (Mtoe) 11.795,75 1.654,23 881,42 1.749,29 1.219,98 1.529,25 1.110,49 136,76 26,33
Net Enerji İthalatı (Mtoe) 0,00 730,44 1.005,85 135,88 -531,12 -989,64 -488,70 215,56 69,01
TPES (Mtoe) 11.739,96 2.320,70 1.822,49 1.878,74 676,20 522,73 614,26 348,56 94,00
Elektrik Tüketimi* (TWh) 17.376,92 4.052,24 3.145,85 2.675,65 872,39 598,77 522,33 590,98 149,83
CO2 Emisyonları ** (Mt
28.002,74 5.696,77 3.983,05 5.606,54 1.587,18 1.291,04 854,18 823,46 239,74
- CO2)
Karma Değerler
TPES/Nüfus (toe/kişi başı) 1,80 7,74 3,69 1,43 4,75 2,76 0,66 4,23 1,29
TPES/GDP (toe/Bin 2000 0,31 0,21 0,19 0,90 1,81 0,62 0,79 0,17 0,36
US$)
TPES/GDP (PPP) (toe/Bin 0,20 0,21 0,15 0,22 0,46 0,36 0,28 0,15 0,16
2000 US$ PPP)
Elektrik Tüketimi / Nüfus 2.659,00 13.515,00 6.371,00 2.040,00 6.122,00 3.163,00 557,00 7.175,00 2.053,00
(kWh/kişi başı)
CO2/TPES (t CO2/toe) 2,39 2,45 2,19 2,98 2,35 2,47 1,39 2,36 2,55
CO2/Nüfus (t CO2/kişi 4,28 19,00 8,07 4,27 11,14 6,82 0,91 10,00 3,29
başına)
CO2/GDP (kg CO2/2000 0,74 0,51 0,42 2,68 4,25 1,54 1,10 0,41 0,92
US$)
CO2/GDP (PPP) (kg 0,49 0,51 0,33 0,65 1,08 0,89 0,39 0,37 0,42
CO2/2000 US$ PPP)
*Brüt üretim + İthalat - İhracat - iletim ve dağıtım kayıpları
**Sadece yakıt yanmasından oluşan CO2 Emisyonları. Bu emisyonlar IEA’nin enerji balansalrına ve IPCC rehber hesaplarına (1996) göre
gerçekleştirilmiştir.

Yukarıdaki fiyat grafiklerden de anlaşılacağı gibi, durmadan değişen yürüttüğü AB’nin 2020 yılına kadarki meşhur 20-20-20 hedefleri
ve artan, özellikle de Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerin içinde yer alan sera gazı emisyonlarını 1990’a göre en az %
ve sektörlerin bütçe ve planlarında, döviz kurlarının da eklenen 20 azaltma hedefleri, 2050’ye kadar oluşacak ve birçoğunca
etkisiyle büyük ve tehlikeli açıkların, hatta “çöküşlerin” sebebi olan ekonomide yeni bir sanayi devrimi anlamına gelen tahmini 2 trilyon
enerji fiyatları ve bu değişimlerde yaşanan “dengesizlikler”, bu dolarlık bir potansiyeli göstermektedir. Yine IEA’nın [6] 2008’daki
konumdakilerin ekonomik ve politik olarak yurtdışına bağımlılığını projeksiyonlarına göre burada her senaryoda, IPCC çalışma ve
perçinlemektedir. raporları doğrultusunda, enerji verimliliğini artırma çalışmalarının,
YEK (Yenilenebilir Enerji Kaynakları), CCS ve de nükleer enerji
Günümüzde kamuoyunda önemli bir yer bulan ve konunun, kullanımının buradaki sırayla büyükten küçüğe doğru emisyonları
tedbir alınmazsa bir daha asla düzeltilemeyecek, doğadaki tüm azaltmada payları olacaktır.
yaşamsal değerler için, hayati tehlikeleri ortaya koyan boyutu
çevredir. Şu anda, 19. yy sonunda başlayan sanayileşme ve sosyal AB bünyesinde ve özellikle Almanya’da bu teknolojiler stratejik
hayattaki gelişmelerle hızla en yüksek değerlerine ulaşan, artan olarak önemli bulunmakta ve haklarında bir çok enstitü tarafından
küresel ısınmanın, böyle giderse bazı devletleri coğrafi ve siyasi Ar-Ge çalışması yürütülmekte, bu konuya büyük finansal destekler
olarak tarihten sileceği de ayrı bir gerçektir. Bu konuda alınan ve sağlanmaktadır (aynı ekonomik destek ABD’de son kriz esnasında
daha alınması gereken yığınla ve çok çeşitli düzenleme, tedbir açıklanan teşvik paketleri kapsamında, yeşil ekonomiye destek
ve yaptırımlar bulunmaktadır. Mevcut durumda düşük karbon olarak yüz milyarlarca USD bazında kendini göstermiştir). Bu
ekonomisine geçişte özelikle gelişmiş ülkelerin ve bugün bu krize enstitülerde yapılan, düzenli ve artarak devam eden çeşitli maliyet-
rağmen durmamış ve dünyanın üretim merkezi olmuş Çin’in bile fayda, maliyet-tecrübe, ömür analizlerinde, daha çok çevre dostu
çeşitli hedef ve stratejileri bulunmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte ve hedeflere uygun YEK (ki bunlar enerjide sadece elektrik
olanlar diye ikiye ayrılan ve bu geçiş süreci hızlanmaktadır. üretimi alanıyla sınırlı kalmamaktadırlar), verimli enerji tüketim ve
Ülkemizin de taraf olduğu Kyoto ve üyelik müzakerelerini üretim sistemleri avantajlı görülmektedir [7,8]. YEK konusunda,

8
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

2030’a kadar mevcut senaryolar kapsamında sırasıyla güneş, dost enerji çözümlerini sadece mühendislik alanında kalmayıp,
rüzgar ve biokütle şanslı görülmektedir. Bu çalışmalar artarak ve tüm disiplinler arası çalışmaları yaparak, uygun teknolojileri bulup,
düzenli bir şekilde devam ettirilmektedir. Örneğin konumuz olan gerekli yasal düzenlemeleri ve koşulları da oluşturarak, enerjinin
YEK’ler alanında, Almanya’da Kassel Üniversitesi’nde yapılan bir verimli kullanılmasından arz ve talep aşamasına kadar her alanda
çalışmada, kombine santraller sayesinde YEK’lerde önemli bir konunun tüm “partnerlerine” sunabilmek yönündedir. Bu eğilimlerin
sorun olan depolama konusuna da çözümler getirilerek, kombine gereklerini yerine getirebilenler ayakta kalacak ve yoluna devam
santrallerle Almanya’nın isterse, 2050 yılına kadar tüm enerjisini edeceklerdir.
YEK’lerden sağlayabileceği ispat edilmiştir. Kapasite, depolama,
verim ve iletime yönelik çalışmalar bu konuda “iştahı artırırken”, Peki ülkemiz, Türkiye ne durumdadır?
istihdam ve kapasiteler gibi piyasa değerleri açısından yine Enerjisini verimli kullansa % 30’lara kadar enerji tasarrufu yapacağı
otomotiv devi olarak da bilinen Almanya’da, YEK teknolojileri iddia edilen, hatta kamuoyundaki bilinçlendirme ve tartışma
sektörünün yakın zamanda otomotiv sektörünü geçeceğine enerjilerini de, kıyaslama yapıldığında boşa harcayarak, “IMF’den
birçoğu inanmaktadır. Bu da sorunun iktisadi ve sosyal başka bir 10 mu gelecek, 20 mi gelecek?” tartışmaları yerine, bu tartışmalarda
boyutudur. Bu teknolojilerle yapılan enerji üretimi ile elde edilen önemli bir sebep olan bütçe açığının, belki de kontrol edilebilir en
karbon kredileri ve bu kredilerle yeni projelerin finansmanı da, AB önemli kaynağı olan, enerjide dışa bağımlılığı gidermek için, bunca
ve ülke teşvikleri yanında, ekonomik olarak, ilk yatırım maliyetleri tartışmayı kamuoyunda ve basında yapmayan, 798,8 milyar USD
yüksek bulunan, ama sonradan neredeyse sıfır hammadde Gayri Safi Milli Hasıla ile G-20 içinde 15. sırada bir ekonomiye ve
bağımlılığıyla ve düşük işletme maliyetleri ile cazip YEK’ler için yaklaşık 73 milyon nüfusa sahip bir ülkeden bahsediyoruz.
oluşturulmaya çalışan finansal altyapı çalışmaları içinde yer
almaktadır. Ülkemizin de üyesi olduğu ve oradaki standartlara göre datalar
hazırladığı IEA verilerine göre enerji tüketiminde, 2006 yılında
IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu) ve OECD 2009 sanayi yanında meskenlerin ve benzeri diğer grupların “diğer
verilerine göre, şu anda sökülmesi planlanan ve sökülen toplam sektörler” adıyla tek çatıda topladığı grup, başta ısı prosesleri ve
127 santrale karşılık, inşaatı devam eden 45 yeni santral, toplamda elektrik enerjisi amacıyla, hem de yaklaşık olarak eşit paylarla başı
ilginç şekilde yaklaşık aynı kapasiteye sahiptirler. Diğer yandan çekmektedir. Yine buradaki datalara göre 1971-2006 arasında,
ABD’de bildiğimiz son kararla yıllar sonra nükleer santral için ilk kendi enerji üretimini 15 Mtoe’den 26 Mtoe’ye % 85 artış ile çıkaran,
izin verilse de, AB genelinde ve yine özellikle kendisi de nükleer ama primer enerji tüketimi 1971’de 20 Mtoe’den 2006’da 94
teknoloji üreten Almanya’da nükleer santraller kapatılarak, diğer Mtoe’ye % 480 artış gösteren ülkemizin, bu sayılara bakıldığında
yeni teknolojilere yönelim ağır basmaktadır. Bunda kapanmakta kendi enerjisinin toplamdaki payı yaklaşık % 75’lerden, yaklaşık %
olan santrallerin ömürlerini doldurmaları kadar, nükleer atıkların 28’lere düşerken, enerji ithalatının payı ise % 25’lerden % 72’lere
ve bu eski santrallerin sökümünün yüksek maliyetleri yanında, çıkmıştır. 2000 yılından krizin ilk yıl sonuna kadar (2009 sonu),
halihazırda Fransız Areva gibi, büyük nükleer enerji şirketlerinin büyüyen ekonomisine paralel olarak artarak toplamda 215 milyar
yürütmekte olduğu daha güvenli, daha az atıklı, daha verimli, fakat USD’lik enerji ithalatı yapan Türkiye’nin, bu süreçte enerji ithalatının
çok daha pahalı 3. nesil yeni santral teknolojilerinin sonuçlarının topla ithalat içindeki ortalaması % 20 civarındadır. Krizden dolayı
beklenmesinin de rolü vardır. Mevcut nükleer enerji santralleri dünyada düşen fiyatlarla 2009’da 30 milyar USD ithalat yapsa da,
hiç de ucuz teknolojiler değillerdir ve kurulumları uzun sürmekte, ekonomik gelişmelerle bu rakamın 50 milyar USD’leri gördüğü
maliyet hesapları da çoğu zaman tutturulamamaktadır. Fakat de olmuştur. Ülkenin bu süreç içinde toplam ithalat içindeki enerji
bunun yanında gelecek stratejilerini, sahip olduğu siyasi ve ithalatı payı yıllık toplamda başta % 17’lerden, arada ülkede
teknolojik avantajları da kullanarak yıllardır nükleere çok önemli yaşanan krizle % 14’lere düşse de, yaşanan hızlı toparlanmaya
pay ayırarak yapan ve hatta buradan ürettiği elektriği AB içinde paralel olarak, son kriz öncesi % 24’lere yaklaşmıştır. Bu konuda
satan tek bir Fransa örneği de bulunmaktadır. AB içinde tek yeni Rusya’ya artan bağımlılık da AB’nin de kabul ettiği gibi hem
santral oluşumu Finlandiya içindeki bu Fransız Areva projesidir. ekonomik, hem de politik büyük bir risktir. Kriz sonrası beklenen
Zira milyarlarca dolarlık yüksek maliyetlere uluslararası finansman toparlanmalar, bu konuda da tehlike sinyalleri üretmektedir.
desteği bulmak da eskisi gibi kolay değildir. Bu yüzden ve de
İran ve Kuzey Kore örneğindeki gibi nükleerin bir silah olarak Yapılan anlaşmayla 2009’da taraf olunan ve buna göre ilk etapta
kullanılması çekinceleriyle, genelde bu işi sadece ülkelerin kendileri yaptırımları olmasa da, sonra yükümlülükleri ağır bir şekilde
yüklenebilmektedir. Bu konuda özellikle fosil yakıtların stratejik yaşanacak Kyoto süreci ile AB süreci önemli diğer başlıklardır.
elipsi Ortadoğu ve gelişmekte olan ülkelere yönelik artan kaygılar Sahip olduğu büyük akarsular sayesinde hidroelektrikten dolayı
mevcuttur[9]. toplam YEK’deki oranı Avrupa standartlarının şimdiden üstünde
gibi görünse de, AB’ye üye ülke olmak isteyen Türkiye’nin,
Bugün ABD, AB, Almanya, Fransa’da birçok önemli karar vericinin 2020’ye kadarki “20-20-20”sürecinde -ki bu konuda AB’nin ileride
üzerinde birleştiği ve geliştirdiği stratejilerdeki genel eğilim daha ileri seviyede, tek sesliliği de güden hedefler belirlemesi ve
şablonları, yukarıdaki gibi birçok görünüşü dikkate almaktadır. bu doğrultuda kararlar alması durumu da söz konusudur- enerji
Hedefleri belirlemenin zor olabileceği veya belirlendiğinde de ve çevre başlıklarında ortak şekilde çözmesi gereken bir sürü
sapmaların yaşanabileceği bilinmektedir. Ama buna karşılık bu muamma bulunmaktadır. Bu muammanın baskısı da kamuoyunda
konuda strateji ve uygulamaların temeli, ana hedefleri yitirmemiş sanki henüz hissedilmemektedir. AB’nin hakkında liderlik ettiği ve
politika ve uygulamalara karar vererek, sürdürülebilir, her açıdan burada önemli sebeplerinden birinin de Lizbon stratejisine göre,
güvenli, fiyatları durmadan değişmeyen, bağımsız, rekabetçi imkanlar bu konuda istihdam ve küresel rekabet hedeflerinin sağlanması
ve fiyatlar sunan eldeki tüm kaynak ve potansiyellerin, en ekonomik yönünde örneğin rüzgarda üretim kapasiteleri şimdiden dolan
biçimde değerlendirilerek kaynak çeşitliliğinin sağlandığı, çevreyle teknoloji üretimi yapan şirketlerine bakınca fırsatların yattığını

9
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

gördüğü çevre konusunda, IPCC 1990 yılına göre 2050’ye kadar olduğu gibi, politik ve coğrafi konumuyla gelecekte kendilerine
% 50 azalma olursa küresel ısınmanın etkilerinin sınırlı kalacağını bu alanda üs olarak görmektedir ve şimdiden harekete geçmek
belirtmektedir. Resmi ağızlardan bu fasıllarda ilk etapta 60 milyar istemektedir. Bu da bu krizde ve gelecekte Avrupa örneğindeki
avro harcamak zorunda kalacak Türkiye’nin, emisyon değerlerini de gibi önemli bir istihdam, ekonomik ve teknolojik gelişim anlamına
nasıl indireceği çözülmeyi bekleyen bir muammadır. Mevcut yapıya gelmektedir.
ve tablodaki değerlere ve OECD raporlarına bakıldığında, ülkemiz
iklim değişikliği alanında gelişmekte olan ülke sınıfındadır. Fakat 2012 Nükleer konusunda ise tam bir bilinmezlik bulunmaktadır. Rafa
sonrasında, yer aldığımız ve sadece gelişmiş ülkelerin bulunduğu kaldırılan, mahkemelere takılan, sonuçsuz kalan, uluslararası
EK-I ülkeleri listesinde kümülatif olarak % 25-40 arası emisyon imzalar atılan süreçlerde henüz net bir kanun veya teknik piyasa
azalması sağlamamız gerekmektedir, bu ortalama % 90’lara varan oluşumu gerçekleşmemiştir. İhalesindeki durumlar nedeniyle
bir azaltmayı 2050’ye kadar gerçekleştirmemiz gerektiği anlamına alınan son mahkeme kararı sonucunda Rusya ile olan ilişkilere,
gelmektedir. Bu sürece yeni katıldığımız için de, gerek teknolojik Güney Kore ile düşünülen ve imzalan ortak çalışmalar da
gerekse karbon piyasaları ve kredileri gibi finansal ve sağlıklı piyasa eklenmiştir.
oluşturulmasıyla ilgili gelişmeler konusunda Türkiye geride kalmıştır.
İleride ortalama tonu 135,- USD civarlarında düşünülen ve sektörlere Toplumda özellikle Türkiye’yi de etkileyen Çernobil örneğinden
göre de planlamalar ve düzenlemeler istenen karbon bedelleri dolayı hayati ve çevresel kaygılar yanında, bazı uzmanların
düşünüldüğünde 2006 rakamlarıyla, 239,4 Mt üreten Türkiye’nin adı geçen alternatiflerden Rus teknolojisine, yukarıda bahsi
faturasını “herkes hesaplayabilir”. geçen yeni teknolojiler düşünüldüğünde, nükleeri desteklesin
veya desteklemesin, kaygıları olduğunu da konuya ilgi duyan
Bu bağlamda da yenilenebilir enerjilere ve çevre dostu uygulamalara herkes bilmektedir. Ayrıca uranyumda ve teknolojide tamamen
ait teknoloji ve tesisleşmelerde beklenenden fazla bir artış olacağı dışa bağımlılık da, fosil yakıtlar konusunda kaçılmaya çalışılan
aşikardır. Bu noktada Türkiye hem arz hem de talep boyutunda mevcut bağımlılığımıza bir yenisini eklemeyecek midir, soruları
enerji verimliliği yanında, enerji arzı sağlanmasında emisyonları da sorulmaktadır. İlk santraller için düşünülen yerler ve bunlar
düşürmek için iki çözüm başlığı ile karşı karşıyadır. YEK’ler ve arasındaki lojistik açıdan da teknik kaygılar bulunmaktadır. Fakat
Nükleer Enerji. Kaynak bazında bakıldığında (her platformda tekrar bu yönde sadece kuvvetli bir niyet bulunmaktadır. Böylece ülkenin,
tekrar verilen rakamlar burada bir daha verilmeyecek), dünya yüksek teknolojiye de kavuşacağı ve bazı eski TAEK yetkililerinin
çapında güçlü ve yerli YEK kaynaklarına sahip olmasına rağmen, de böyle kısa sürede elde edileceğine inanmadığı tecrübelerle,
bu alandaki üretimi, toplam fotoğrafta çok düşük olan Türkiye’de, kısa süre sonra bu konuda kendisi bir şeyler yapabilir hale geleceği
bir yandan hammadde ve teknoloji bazında neredeyse tamamen düşünülmektedir. Ama kat edilmesi gereken mesafeler uzundur ve
yurtdışına bağlı nükleer enerji de tartışılmaktadır. aslında güvenlik, atık ve benzeri diğer konularda önemli kıstaslara
sahip olması gereken bu santral konusunda hiç bir tecrübesi
Şu anda özelleştirmelerin, sağlıklı olarak oluşturulmaya çalışıldığı olmayan ülkede somut adımlar atılmadan konu enine-boyuna
enerji piyasasında 2005’teki ilk kayda değer YEK kanununun sağlıklı tartışmaların yapıldığı da söylenemez.
devamı niteliğindeki ve kıyas götürmez şekilde daha gelişkin olarak
Meclisin ilgili komisyonlarında geliştirilmiş, yerli üretime de ekstra Sonuç
teşvikler getiren, ama Temmuz 2009’dan beri de Mecliste bekleyen Bu konuda hazırlanan tez çalışmasında [10]’da şu sonuçlara
yeni bir YEK kanunun taslağı bulunmaktadır. En son 2007’de varılmıştır: Enerji; partiler, kurum ve kuruluşlar üstü meseledir,
sadece bir günle sınırlı tutulan düzenlemede 70.000 MW üzerinde sürdürülebilirlik de belirleyici öneme haizdir.
lisans başvurusu gerçekleşmiştir. Neredeyse tamamı o zamandan
beri onay bekleyen bu başvurulara ilgi duyanlar, buradaki Globale ve lokal tecrübeler, eğilimler, potansiyeller, mevcut yüksek
bürokrasinin ve durmadan değişen kanun ve düzenlemelerin dışa bağımlılık, Kyoto ve AB hedefi gibi uluslararası ilişkilerin
işlerini zorlaştırdığı savunmaktadırlar. Diğer taraftan da, birçoğu yarattığı zaman baskısı, stratejik konum ve diğer faktörler yine
duyurudan sonra kısa sürede hazırlanmak zorunda kalınan ve bu üç perspektiften (ekonomi, politika ve çevre) ele alındığında,
sadece bir gün içinde tüm başvuruların yapılması zorunlu bırakılan, YEK’ler nükleere göre ülke koşullarında zaman da kazandıracak
lisans başvuruları hakkında karar verecek merciler, birçok başvuru daha öncelikli seçim olarak görülmektedirler.
dosyası, standartlara uygun olmayarak hazırlandığından artı
bürokrasi yükü geldiğini iddia etmektedirler. Bu noktada mevcut üretim ve tüketim grupları iyi tespit edilerek
düzenlenmeli. Elektrik ve ısıtma önemli kalemler ve buralarda
YEK’lerde çözülmesi gerekli bir nokta, Türkiye’nin enerji YEK’e geçmek hiç de zor değil. Bu noktada rüzgar elektrik üretimi
dağıtımındaki mevcut altyapı sorunlarından ötürü, örneğin rüzgarda için öncü kaynak olarak YEK içinde yer almakta. Karasal ve deniz
var olan kapasitesinin yarısından bile az olan, ancak 20.000 MW’lik üstü kullanılmayan büyük bir potansiyel, işlenmeyi beklemekte.
bir ekonomik kullanımı sağlayabildiği gerçeğidir. Ayrıca örneğin Teknik ve ekonomik olarak güneş önemli bir potansiyele sahip.
REN21 raporlarına göre, güneş-ısı kolektörleri üretiminde dünyada Güneş’te, ülkenin REN21 Raporlarına [11] göre de onaylanmış
Çin’den sonra 2. olan Türkiye’nin, PV konusunda sıfır seviyesinde ısıtmada var olan önemli tecrübelerinin, “0” düzeydeki güneşten
olması, mevcut potansiyellere bakıldığında kabul edilir gibi değildir. elektrik kazanımında da oluşturulması için Ar-Ge’den üretime ve
Rüzgar konusunda da gerek makine ve gerekse inşaat alanında, tüketime her alanda çalışmalar hayata geçirilmeli. Trafikte bio
tecrübelere sahip ülkemizin iyi seviyelere gelmesi, stratejik konumu yakıt kullanımları artırılabilir. Jeotermalde de gerek ısıtma ve gerek
da düşünüldüğünde aslında hiç zor değildir. Ama yerli teknoloji elektrik üretiminde kullanılmayan bir potansiyel var ve buralarda da
için Ar-Ge konusunda çok şey yapılmalıdır. Bunun yanında birçok acilen harekete geçilmeli. YEK’lerin önemli bir depolama problemi
büyük kuruluş ve yatırımcı, ülkeyi mevcut otomotiv tecrübelerinde ve şebekeye bağlanma konusunda altyapı problemleri var gibi

10
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

görünüyor. Ama bu kombine santral çözümleri ile alt edilebilir. Bu bulunmaktadır. Bunun için milyarlarca para neredeyse tamamı
noktada HES’lerin olası kombinasyona katkısı da çok önemli. yurtdışındaki üretime hediye edilirken ve de yine milyarlar iletişim
faturalarına harcanırken, Anadolu’nun köylerinde olan güneş-
Bu bağlamda tüm stratejiler, üniversitelerin, konunun bağımsız ısı kolektörü kullanarak oluşmuş, ilk yatırım sonrası “bedava”
uzmanlarının, sanayicisinden yatırımcısına ve finansman ısınma bilinci maalesef, hiç de az olmayan bir kısmını müstakil
kaynaklarına tüm piyasa oyuncularının, sivil toplum kuruluşlarının, ev veya apartmanların oluşturduğu büyük şehirlerde, kendini
hukukçuların, bir araya gelerek devletin başkanlığında toplanacak göstermemektedir.
kurullarda belirlenmelidir. Devletler kar amacı gütmeyen, ama
yasal sorumluluklarını her zaman sürdürmeleri gereken, devamlılık Her ne kadar AB’ye uyum kapsamında da gerekli yeni
ilkesine tabi ekonomik, sosyal ve siyasi düzenlerken, özel düzenlemelerin etkisiyle, ancak son zamanlarda çıkan kanunlarla
işletmelerde de bunların yanına karlılık hedefleri eklenmektedir. bir zorunluluk haline getirilmiş olsa da, bu çok daha verimli
Uygun, kısa ve uzun vadeli stratejilerin belirlenmesinden sonra, merkezi ısınma sistemleri, doğalgaz, ülkemize ilk geldiğinde
alınacak tedbirler, tüm ilgi duyanlara açık bir şekilde deklare düşünülmediğinden, baştan beri yaygın olarak kullanılan, totalde
edilmelidir. Konunun baştan beri görülen devamlı değişimlere açık verimsiz ülke sarfiyatımıza sebep, kombi ile ısınma benzeri
yapısı karşısında, konuya etki eden tüm faktörlerin bilinmesini enerji verimliliği düşmanı çözümler yaygınlaşmasının önü başta
sağlayacak durum analizlerinin önemi, burada çok daha fazladır. alınmamıştır. Bu örnekte olduğu gibi, arzın sağlandığı makro ve
Sadece bu şekilde bu tematik içinde doğru ve uzun soluklu kararlar gerekiyorsa kişisel bazlı mikro projelerde düzenlenecek ilgili kurum
alınabilecek ve bunun için gerekli kontrol sağlanabilecektir. ve yasalar çerçevesinde, seçilecek çözümlerde ileriki boyutlar
ve mevcut teknolojik tecrübe ve fiyat gelişimleri de düşünülerek
Enerji konusu bir sürü başlıkla iç-içe geçmiş, sektörler, kurumlar en verimli teknolojilere işaret edilmelidir. Ülkemizin, daha
ve kuruluşlar ve de disiplinler arası ortak çalışmayı gerektiren verimli ve kalıcı teknolojiler varken, bir teknoloji çöplüğü olarak
önemli bir meseledir. Karar alıcılarından, üniversitelere, Ar- konumlanmasına izin verilmemelidir.
Ge çalışmaları yapanlara ve firmalara kadar herkes bu ortak
zeminler için çaba göstermelidir. Örneğin buralarda olası ortak Örneğin rüzgarda dünyadaki teknoloji üreticilerinin üretim
çalışma komisyonlarında arz kanadında, enerji verimliliği için, kapasitelerinin doluluğu ve ülkemiz açısından çözümün aciliyeti
mevcut düzen nasıl değişecek ona karar verilecek ve ona göre de düşünüldüğünde de, yerli teknoloji tedariğinin önemi ortadadır.
ilişkide olunacak sektörler bilinçlendirilecek olsa, buradaki zaman Ayrıca ülkemizin jeopolitik konumu açısından bakıldığında da,
kayıplarına son verilir ve herkes de önünü görebilirdi. Böylece bu teknolojilerin, üretim teknolojilerindeki güçlü tecrübesi ile,
işlere, mevcut düzen içinde bazı durumlarda etkili lobilere son diğer ülkelere buradan üretimle arzı potansiyeli bulunmaktadır.
verilir ve vizyon sahibi olup ona göre şimdiden çözümler üretilirdi. Mevcut yapıda ise, yerli teknolojinin ve üretimin sağlanabilmesi
Örneğin, bu son krizde çözüm olarak sunulan, bölgesel teşvikler için Ar-Ge’nin acilen geliştirilmesi gerektiği görülmektedir. Ar-Ge
çıkartılırken de enerji konusundaki komisyonların da katılımıyla Çalışmaları kapsamında tecrübe sahibi tüm yerli ve yabancı kurum
bu tip ortak çalışmalar yapılamaz mıydı? Belki gerekli alt yapı ve kuruluşlarla ortak çalışmalara bir an evvel başlanmalı ve var olan
ve imalat tesisleri için düşünülen plan ve projeler, buralarda da az sayıdaki ortak çalışmaların artması da teşvik edilmelidir. Ayrıca
değerlendirilebilir, merkezden bütünü gören açıyı kaybetmeden, özellikle üniversitelerle gerçekleşmesi gereken devlet/sanayi ve
ama bürokrasilere de hapsolmadan, ortaya konulacak strateji, üniversite işbirliklerin oluşması önündeki bürokratik engellere
plan, önlem, uygulama ve de denetlemelerle çok daha sağlıklı ve (örneğin akademik yapıların yürüteceği çalışmalar için finansmanın
fayda getiren bir yol çizilebilirdi. sağlanmasında var olan sorunlara) çözümler bulunarak buradaki
potansiyeller acilen değerlendirilmeye başlanmalıdır.
Doğru, düzenli, güvenli ve konunun uzmanlarınca belirlenecek ve
oluşturulacak, üretimden tüketime, teknolojiden alt yapıya her alanda Böylesi bir teknoloji üretimi ve satış öncesi ve sonrası, montajından
uluslararası standartlarda veriler oluşturularak ilgililerin kullanımına bakımına tüm servisler düşünüldüğünde, Almanya örneğindeki
sunulmalıdır. Potansiyellerin doğru belirlenmesi için uluslararası geçerli gibi, ülkemiz için önemli bir istihdam kaynağı yaratma potansiyeli
standartlarla çalışan ölçüm birimleri kurulmalı ve aynı standartlar de, ana sorunu çözerken elde edilebilecek çok önemli başka bir
buradaki tüm sistemlerin kullanılmasına da getirilmeli. Bu birimler kazanım olarak mevcuttur ve iyi değerlendirilmelidir.
ülke geneline yayılmalı ve bağımsız olmalı. Bu noktada üniversite
ve enstitülerin desteği önemli ve şart! Sadece stratejik olarak kontrol Emisyon hedeflerindeki gelişmeler, gelişmekte olanlar için tehlike,
altında tutabilmek için değil, eğer bu konuda gerçekten davetkar ve teknoloji üretenler için ise yeni piyasa olduğuna göre Türkiye’de
güvenli bir pazar ve “serbestleştirme” oluşturulmak isteniyorsa da, bu konuda gerekli çalışmalar şimdiden başlamalıdır. Türkiye’nin
bu sağlıklı verilere ihtiyaç bulunmakta. Zira böylesi bir durumu tüm bu bağlamda bu konunun finansmanı için şu anda daha anlamlı
ilgililerin, örneğin yatırımcıların güvenini kazanacaktır. görünen AB ve OECD ile müzakere yolunu seçmesi uygun
Beklenen kanunların akıbetinin belirsizliği, teşvikler ne kadar iyi görünmektedir, ki bir şeyler yapabilsin; yoksa şartlar çok ağır
de olsa birçok Avrupa örneğinde görüldüğü gibi, ağır bürokrasi, olacaktır. Buradan ve karbon piyasaları benzeri düzenlemelerden
durmadan değişen düzenlemeler, konunun tüm katılımcıları ve elde edilebilecek finansmanlar yeni çevreci projelere kaynak
bağımsız uzmanları bir araya gelerek üzerinde ivedi çözümler yolunda değerlendirilmelidir.
bulması gereken, geleceği belirleyici başka bir maddedir.
Kaynaklar
Toplumsal bilinç çok önemlidir. Çıkan faturayı herkes ödemektedir. [1] Rempel, H., Schmidt, S., Schwarz-Schampera, U., Röhling,
Toplumun her kesimi enerji konusunda bilinçlendirilmelidir. Bugün S., Brinkmann, K. “Die Rohstoffe Zentralasiens. Machtmosaik
neredeyse herkesin cebinde iletişim için en az bir tane cep telefonu Zentralasiens” Sapper, M., Weichsel, V., Huterer, A. (Yay.),

11
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Deutsche Gesellschaft für Osteuropakunde e.V., Berlin, perspectives, SWOT analysis is performed to help Turkey’s
s.433, 2007 strategic planning on renewable energy resources and nuclear
[2] Deutsche Agentur für erneuerbare Energien - http://www. energy. At the end of study, the ideal solutions for energy problems
unendlich-viel-energie.de, 30 Mart 2009 are identified as renewable energy resources in the perspective
[3] Dirmoser, D. “Energy Security”. Berlin: Fredrich-Ebert-Stiftung, of global solutions and trends and also domestic resources. This
2007 study also presents some solutions proposal at the awareness of
[4] CNN, ”OPEC’e göre petrol fiyatı adil”- http://www.cnnturk. the Decision-makers and society point of view.
com/2010/ekonomi/piyasa.hisse/03/31/ opece.gore.petrol.
fiyati.adil/570214.0/index.html Study was prepared under the following headings, respectively:
[5] Matlack, C., “Pahalı bir nükleer enerji iddiası”, Bloomberg A- What is energy problem today, why it is important, what are the
Businessweek, Sayı 9, s. 44-47, Mart 2010 perspectives on this issue;
[6] IEA, “Energy Outlook” ve “Key World Energy Statistics”. Paris: B- Overall in the world energy situation, obtaining methods,
IEA Publications, 2008 implemented strategies, policies and trends, some estimates
[7] Staiß, F. “Jahrbuch Erneuerbare Energie-2001”, Stiftung for the future improvement;
Energieforschung Baden-Württemberg (Yay.)... Radebeul: C- Situation in Turkey, opportunities, risks, strengths,
Bieberstein-Verlag, s.74, 2001 weaknesses;
[8] BMU, „Neues Denken – Neue Energie – Roadmap D- Renewable energy resources and nuclear energy at global and
Energiepolitik 2020“, 2.Baskı, Berlin, 2009 ve Bundesverband domestic point of view;
Erneuerbare Energien e.V. (BEE) http://www.bee-ev.de, E- Analyzed results and possible solution proposal
Şubat 2009
[9] Rubner, J., „Das Energedilemma“, München, Pantheon
Verlag, s.255-264, 2007
[10] Ayık, A., “Situationanalyse von zwei Alternativen: Erneuerbare
Energien und Kernenergie auf dem türkischen Energiemarkt”,
Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme
Anabilim Dalı, (Almanca) Üretim Yönetim ve Pazarlama Bilim
Dalı Master Tezi, Istanbul, 2009
[11] REN21, “Renewables 2007 Global Status Report” (Almanca),
GTZ, 2008

Summary
Energy is one of the most important issues from the beginning
of the humanity. In particular, the energy demand has increased
diversely following industrialization and modernization. At this
point, controlling of conventional energy sources has become a
strategic power for countries and major international organizations
at the end of the 19th centuries. Today, independence of energy
sources and competitiveness in the international arena are very
significant. In the recent past, major economic and political crisis,
the country’s energy bills, and even wars have emphasized the
importance of energy issues. Damage of conventional energy
sources, such as an oil and coal, to nature is another significant
topic in the environmental perspective.

Turkey is in challenge of over-dependence on outsource energy and


decision-makers need to analyze the country position considering
into European Union and the Kyoto protocols without losing anytime
and also determine powerful strategies and precaution against
energy problems. Two significant solutions are considered at the
Supply point of view: Renewable energy resources and nuclear
energy. In this study, Renewable energy resources and nuclear
energy have been analyzed at the point of the global and domestic
situations in Turkey in the perspective of politics, economics
and environment. the objective of this analysis is to acquaint the
decision-makers and society with the development in Renewable
energy resources and nuclear energy.

For this study, the politics, economics and environment terms are
studied in the domestic criteria and also the global benchmarks,
trends and solutions that affects on domestic situations. In these

12
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

USE OF RENEWABLE ENERGIES FOR WHEAT CROP PRODUCTION IN IRAN: A


CASE STUDY FROM GOLESTAN PROVINCE

Shahin RAFIEE Ali MOHAMMADI


Gorgan Islamic Azad University Department of Agricultural Machinery Engineering,
University of Tehran

Abstract a research Greece, energy inputs for soft winter wheat production
Energy analysis, along with economic and environmental analyses, was estimated. In this study, energy productivity, intensity and
is an important tool to define the behavior of agricultural systems. efficiency were determined and the influence of each input is
This paper studies the energy balance between the input and the investigated [18]. Singh et al. [19] energy use in wheat production
output per unit area for wheat production in Golestan, Iran. The were constructed for Punjab to examine optimum energy input
results indicated that total energy inputs were found to be f 33912 MJ levels and the sensitivity of a particular energy input level on
ha-1. Results further implied that 77.58 % of total energy input was productivity for five agro-climatic zones.
in non-renewable energy form, and only 22.42% was in renewable
energy form. It is suggested that specific policy is to be taken to
increase wheat crop production by raising partial productivity of Nomenclature
energy inputs without depending on mainly non-renewable energy n required sample size
sources such as chemical fertilizers and chemical biocides that N number of holdings in target population
create environmental risk problems. Nh number of the population in the h stratification
S h2 variance of h stratification
Keywords: Renewable energy, chemical fertilizers, Environmental, d precision ( x - X )
Iran z reliability coefficient (1.96 in the case of 95% reliability)
D² d²/z²
Introduction
Yi yield level of the ith farmer
Wheat is one of the most important cereal crops of Iran, which is
X1 labour energy
produced in 15 million tonnes. Production have increased steadily
X2 machinery energy
since 2000-2001[1], especially in provinces of Golestan, Khorasan
and Fars [2]. The yield of wheat has increased twofold because of X3 diesel fuel energy
energy consumption in wheat production has increased in recently X4 nitrogen energy
years. Golestan province is an important agricultural province in X5 phosphate energy
Iran, this province has a high cereal growing potential and, with the X6 potassium energy
production of 948000 tonnes in 2005, provided 6.32% of the total X7 manure energy
wheat production in Iran [2]. X8 chemicals energy
X9 water energy
In agriculture, a wide range of modern and traditional energy forms X10 electricity energy
are used directly on the farm, e.g. as tractor or machinery fuel,
X11 seed energy
and in water pumping, irrigation and crop drying, and indirectly
ei error term
for fertilizers and pesticides. Other energy inputs are required for
Ai coefficients of the variables
post harvest processing in food production, packaging, storage,
transport and cooking [3]. Energy use is one of the key indicators Bi coefficients of the variables
for developing more sustainable agricultural practices. Wider use of Gi coefficients of the variables
renewable energy sources, increase in energy supply and efficiency DE direct energy
of use can make a valuable contribution to meeting sustainable IDE indirect energy
energy development targets [4]. It is important, therefore, to RE renewable energy
analyze cropping systems in energy terms and to evaluate NRE non-renewable energy
alternative solutions, especially for arable crops, which account
for more than half of the primary sector energy consumption. Canakci et al. [20] reported energy input–output analysis of
Considerable research studies have been conducted on energy some field crops (wheat, cotton, maize, sesame) and vegetables
use in agriculture [5–17]. Kuesters and Lammel [10] studied the (tomato, melon, watermelon) for Antalya region, Turkey. In an
optimum energy ratio for the production of different crops based Italy research, an energy analysis has done to determine the
on input data from winter wheat and sugar beet field experiments. efficiency of conservation farming and organic farming in a 3-yr
They concluded a linear relationship between increasing energy soybean, maize and wheat rotation [21]. But study on the energy
use into the total system and increasing N fertilizer application. In use for wheat production in Iran is limited in the literature, Safa

13
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

and Tabatabaeefar [22] investigated energy consumption in wheat energy was divided into direct and indirect and renewable and non-
production in Saveh region, Iran. They analyzed energy input in renewable forms [11,13]. Direct energy constituted human labor,
wheat production for irrigated and dry land farming. diesel and electricity, whereas, indirect energy encompassed
seed, farmyard manure, chemical fertilizer and agro-chemicals.
This paper reports an econometric model to evaluate the impact Non-renewable energy includes machinery, diesel fuel, electricity,
of inputs used in the production of wheat in the Golestan province. chemical fertilizers and chemicals, and renewable energy consists
This work tries to calculate how much energy will be added to the of human labor, farmyard manure and seed.
output energy as per each percent of inputs energy consumption.
Based on the energy equivalents of the inputs and output (Table
Material and Methods 1), the energy ratio (energy use efficiency), energy productivity,
The data used in the study were obtained from 152 local wheat specific energy, energy intensiveness and the net energy were
growers using a questionnaire in Golestan province, by using a calculated [8,13].
face-to-face questionnaire in the production year 2007. Golestan Energy Output (MJ ha -1 )
province is located in the northern Iran (36° 30’-38° 15’ N, 53° 47’- Energy use efficiency = (1)
Energy Input (MJ ha -1 )
55° 06’ E), the average annual rainfall is 679 mm, and average
annual temperature is 18.4 °C. Inquiries were conducted in a Cucumber Output (kg ha -1 )
Energy productivity = (2)
face-to-face interview in October and November 2007 period. Energy Input (MJ ha -1 )
The secondary material used in this study was collected from the
Net energy = Energy Output (MJ ha -1 ) - Energy Input (MJ ha -1 ) (3)
previous studies and publications by some institutions like Food
and Agricultural Organization (FAO) and Ministry of Jihad-e-
Agriculture of Iran. The size of each sample was determined using In order to analyze the relationship between energy inputs and
Eq. (1) derived from Neyman technique [23]. energy output, different functions were investigated and with
respect to the tests related to selecting optimized functions (Box
( ∑ N h Sh )
n= (1) – Cocks Tests, restricted F statistic, the corrected measurement
N 2 D 2 + ∑ N h S h2
coefficient statistic, Akayek and Schwarts statistics). The Cobb-
Douglas function was selected as the function suitable pattern.
The permissible error in the sample size was defined to be 5% for
The Cobb–Douglas function relation is a power function, which is
95% confidence, and sample size was calculated as 152 farms.
linear in logs, and commonly called the Cobb–Douglas function
The energy equivalents of the inputs used in the wheat production
[24]. Several authors used Cobb–Douglas function to evaluate the
and output are illustrated in Table 1.
relationship between energy inputs and production [6,14,15,19].
Cobb–Douglas function is expressed as follows:
The energetic efficiency of the agricultural system has been
evaluated by the energy ratio between output and input. Human Y = f ( x ) exp( u ) (4)
labor, machinery, electricity, diesel fuel, fertilizers, pesticides
and seed amounts and output yield values of wheat (seed and In the Cobb–Douglas relation, it can be written as (taking log on
straw) have been used to estimate the energy ratio. The input both sides):
ln Yi = a + ∑ j =1α j ln( X ij ) + ei
n
i = 1,2, …,n (5)
Table 1. Energy Equivalent of Inputs and Output in Agricultural
Production
where Yi denotes the energy output of the i’th farm’s energy
Energy equivalent output, Xij is the vector of inputs used in the production process, a
Inputs (unit) Unit Reference
(MJ unit-1) is the constant term, Aj represents coefficients of inputs which are
A. Inputs estimated from the model and ei is the error term. In this study, it is
1. Human labor h 1.96 [8] assumed that if there is no input energy, the output energy is also
zero. The same assumption also was made by [12,14]. Following
2. Machinery h 62.70 [8]
this explanation, Eq. (5) can be given as;
3. Diesel fuel l 56.31 [8]
ln Yi = ∑ j =1α j ln( X ij ) + ei
n
4. Chemical fertilizers (6)
(a) Nitrogen kg 66.14 [11] Eq. (6) is expanded in accordance with the assumption that
(b) Phosphate (P2O5) kg 12.44 [11] energy output is a function of energy inputs: labour, machinery,
diesel fuel, nitrogen fertilizer, phosphate fertilizer, potassium
(c) Potassium (K2O) kg 11.15 [11]
fertilizer, chemicals, water for irrigation, electricity and seed. More
5. Farmyard manure kg 0.30 [8]
specifically, Eq. (6) can be expressed in the following form;
6. Chemicals kg 120 [8]
7. Water for irrigation m³ 1.02 [8] ln Yi = α 1 ln X 1 + α 2 ln X 2 + α 3 ln X 3 + α 4 ln X 4 + α 5 ln X 5 + α 6 ln X 6

8. Electricity kwh 11.93 [13] + α7 ln X 7 + α 8 ln X 8 + α 9 ln X 9 + α 10 ln X 10 + α 11 ln X 11 + ei (7)

9. Seed kg 15.7 [13]


With respect to this pattern, in this study, first, the impact of
B. Output the energy of each input on the output energy was studied and
1. Wheat kg 14.7 [13] ultimately, the impact of direct and indirect energy, and renewable
2. Straw kg 12.5 [13] and non-renewable energy on the output energy was studied.

14
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

For this purpose, Cobb–Douglas function was determined in the Table 2. Amounts Of Inputs, Outputs and Energy Inputs and Outputs
following forms (8, 9), respectively; in Wheat Production

ln Yi = β 1 ln DE + β 2 ln IDE + ei (8) Quantity per Total energy


Inputs (unit) unit area equivalent
where Yi is the i’th farm’s energy output, DE and IDE are direct and
(ha) (MJ ha-1)
indirect energy used for wheat production, respectively, and Bi is
A. Inputs
the coefficient of exogenous variables.
1. Human labour (h) 182.95 358.58
ln Yi = γ 1 ln RE + γ 2 ln NRE + ei (9)
2. Machinery (h) 62.69 3930.51
where Yi is the i’th farm’s energy output, RE and NRE are 3. Diesel fuel (l) 161.98 9120.82
renewable and non-renewable energy used for wheat production,
4. Chemical fertilizers (kg) 310.03 11844.08
respectively, and Gi is the coefficient of exogenous variables.
(a) Nitrogen (kg) 150.23 9936.37

Eqs. (7), (8) and (9) were estimated using ordinary least square (b) Phosphate (P2O5) (kg) 97.69 1215.21
technique. Basic information on energy inputs and wheat yields (c) Potassium (K2O) (kg) 62.11 692.50
were entered into, Excel spreadsheet and Shazam 9.0 software 5. Farmyard manure (kg) 6484.83 1945.45
program. 6. Chemicals (kg) 3.27 391.93
7. Water for irrigation (m³) 1957.10 1996.24
Results And Discussion
The amount of inputs used in wheat production and their energy 8. Electricity (kwh) 85.63 1021.57
equivalents, and output energy equivalent are illustrated in Table 9. Seeds (kg) 210.40 3303.35
2, and the share of energy inputs from total energy input in the The total energy input (MJ) 33912.53
production of wheat was shown in Figure 1. In the study region, the B. Outputs
use of human power and machinery were 182.95 and 62.69 h ha-1,
respectively. The research results showed that the sample farms 1. Wheat (kg) 2846.97 41850.39

used diesel fuel (161.98 l ha-1), chemicals (3.27 kg ha-1) farmyard 2. Straw (kg) 3559.21 44490.07
manure (6484.83 kg ha-1). The mean of wheat and straw yield were Total energy output (MJ) 86340.46
determined 2846.97 and 3559.21 kg ha-1, respectively. As can be
observed from Table 2, the average inputs energy consumption
was highest for fertilizers (11844.08 MJ ha-1) which accounted for
about 34.93% (Figure 1.) of the total energy input, followed by
diesel fuel (9120.82 MJ ha-1, 26.90%) and machinery (3930.51 MJ
ha-1, 11.59%). Kuesters and Lammel [10] concluded that without
N fertilizer application, total energy consumption is 7.5 GJ/ha for
winter wheat and 8 GJ/ha for sugar beet. This increases to about
17.5 GJ/ha and 16 GJ/ha at the biggest rates of N fertilization (225
and 200 kg/ha of N). In study Greece, the total energy inputs in soft
winter wheat production were calculated to be between 16000 and
26000 MJ ha-1, according to the production system [18]. Canakci
et al. [20] found that the total energy input used in various farm Figure 1. The share of energy inputs in the production of wheat.
operations for cultivating the wheat, cotton, maize and sesame were
3735.4, 14348.9, 11366.2 and 5398.2 MJ ha-1, respectively. Similar production for conservation farming (CF) and organic farming
result was reported in literature that the energy input of fertilizer (OF).
has the biggest share of the total energy input in agricultural crops
production [13,16,17,18]. The shares of nitrogen, phosphorus and The energy use efficiency, energy productivity and net energy of
potassium energy were 83.89%, 10.26% and 5.85%, respectively, wheat production in the Golestan province are listed in Table 3.
from the total energy of chemical fertilizer used. The average The energy use efficiency of 2.55 observed in the present study
energy output of wheat and straw were found 41850.39 and indicates that the lowland wheat farmers in Golestan province earn
44490.07 MJ ha-1, respectively, based on these values total energy at least 2.5 times of what they put into the production process.
output was obtained 86340.46 MJ ha-1 in the farms investigated. In energy balances the energy ratio is often used as a index to
In an Italy research, revealed that the input energy and output examine the energy efficiency in crop production [10]. Safa and
energy for wheat production in conservation farming and organic Tabatabaeefar [22] calculated the energy use efficiency for wheat
farming were as 27.95 and 77.62 GJ ha-1, and 11.39, 48.51 GJ ha-1, production to be between 0.68-1.17 in irrigated farming and 0.99 in
respectively [21]. dryland farming for Saveh region, Iran. Tsatsarelis [18] concluded
that energy use efficiency in soft winter wheat production to be
Human labour, chemicals, electricity, manure, water and seeds between 2.35 and 2.90 for unirrigated and between 2.58 and 3.13
energy had marginal importance, contributing only 1.06%, 1.16%, for irrigated crops, he concluded that if straw is taken into account,
3.01%, 5.74%, 5.89% and 9.74%, respectively to the total energy the corresponding efficiency are between 5.5 and 6.0. Similar
consumption. Sartori et al. [21] revealed that human labour had founds were reported in literature for other crops such as 0.8 for
little impact on energy requirement in soybean, maize and wheat stake-tomato [9] and 0.74 for cotton [11], 5.45 for soybean, 5.6

15
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

for wheat, 6.38 for mustard and 6.65 for chickpea [13], 2.8 for other inputs in wheat production. It indicates that by increase in
Wheat, 4.8 for Cotton, 3.8 for Maize and 1.5 for Sesame [20]. The the energy obtained from machinery input, the amount of output
energy productivity of wheat production was as 0.19 kg MJ-1. In energy improves in present condition. This impact was significant
study Greece, Energy productivity in soft winter wheat production in 1% level. With respect to the assessed results, increase per
for the unirrigated farming was calculated to be between 0.16 and each percent in the energy of machinery input led to 0.47%
0.192 kg MJ-1, and for the irrigated farming between 0.17 and 0.21 increase in energy output. The second important input was found
kg MJ-1 [18]. Several authors reported the energy productivity for as potassium fertilizer with 0.28 elasticity followed by human
different crops, such as Cetin and Varter [7] for tomato, Mandal labour, chemicals, diesel fuel, farmyard manure and nitrogen
[13] for soybean, wheat, mustard and chickpea and Yilmaz et al. fertilizer are with elasticity of 0.21, 0.18, 0.15, 0.12 and 0.11,
[11] for cotton. The net energy of wheat production was found to respectively. Hatirlty et al. [12] developed an econometric model
be 52427.93 MJ ha-1, it indicates that in crop production energy for greenhouse tomato production in Antalya province of Turkey.
has gained (Net energy is greater than zero). In literature, similar They reported that human labour, fertilizer, chemicals, machinery
results have been reported [8, 10, 13, 21]. and water energy were important inputs significantly contribute
to yield. Singh et al [19] concluded that in zone 1 of Punjab, the
Total mean energy input as direct, indirect, renewable and non- contribution of machinery and fertilizer energy was significant at
renewable forms is shown in Table 3. Most of the total energy input
Table 4. Econometric Estimation Results of Inputs
(63.15%) were depended in the indirect form, whereas 36.85% of
the total energy input was in the direct form. the share of renewable Endogenous variable: energy output Coefficient t-ratio
energy was 22.42% in the total energy compared to 77.58% for Exogenous variables
the non-renewable energy. Therefore, it has revealed that rate of Model 1:
indirect energy was greater than that of direct energy consumption ln Yi = α 1 ln X 1 + α 2 ln X 2 + α 3 ln X 3 + α 4 ln X 4 + α 5 ln X 5 + α 6 ln X 6 + α 7 ln X 7 + α 8 ln X 8
in wheat production, also, the rate of non- renewable energy was + α 9 ln X 9 + α 10 ln X 10 + α 11 ln X 11 + ei
higher than that of renewable energy consumption in surveyed
1. Human labour 0.21 2.28**
farms. Of all renewable energies, share of seeds, farmyard manure,
2. Machinery 0.47 5.29*
water for irrigation and human labour energy were obtained
43.44%, 26.25%, 25.59% and 4.42%, respectively. Similar results 3. Diesel fuel 0.15 1.63***
have been reported by Cetin and Vardar [7], Mohammadi et al. [8], 4. Nitrogen 0.11 1.24***
Yilmaz et al. [11], Erdal et al. [17], for tomato, potato, cotton and 5. Phosphate (P2O5) -0.07 -0.86
sugar beet, respectively. Most renewable energy sources have low
6. Potassium (K2O) 0.28 3.47*
environmental impacts at both local and global levels compared
7. Farmyard manure 0.12 1.35***
with conventional fossil fuel energy technologies [3].
8. Chemicals 0.18 2.19**
Table 3. Energy Input–Output Ratio in Wheat Production
9. Water for irrigation -0.04 -0.32
Items Unit Wheat
10. Electricity 0.05 0.61
Energy use efficiency - 2.55 11. Seeds 0.08 0.82
Energy productivity Kg MJ-1 0.19 Durbin-Watson 2.21
Net energy MJ ha-1 52427.93 R² 0.96
a -1
Direct energy MJ ha 12497.22 (36.85%)e *, **, *** Indicates significance at 1% level, 5% level and 10 % level, respectively
Indirect energyb MJ ha-1 21415.31 (63.15%)
c Table 5. Econometric Estimation Results of Direct, Indirect,
Renewable energy MJ ha-1 7603.63 (22.42%)
Renewable and Non-Renewable Energy
d -1
Non-renewable energy MJ ha 26308.90 (77.58%)
Endogenous variable: energy output Coefficient t-ratio
Total energy input MJ ha-1 33912.53 (100%)
Exogenous variables
a
Includes human labor, diesel, electricity, water for irrigation.
b
Includes seeds, fertilizers, manure, chemicals, machinery. Model 2:
ln Yi = γ 1 ln DE + γ 2 ln IDE + ei
c
Includes human labor, seeds, manure, water for irrigation.
d
Includes diesel, electricity, chemical, fertilizers, machinery.
e
Figures in parentheses indicate percentage of total energy input.
Direct energy 0.44 5.28*
For data were used in this research, autocorrelation was tested Indirect energy 0.69 7.16*
using Durbin–Watson test [15]. This test result revealed that
Durbin-Watson 1.73
Durbin–Watson value was as 2.21 for Eq. (7), that it indicates
R² 0.91
there was no autocorrelation at the 5% significance level in the
estimated model. The R2 value was as 0.96 for this Eq. Regression Model 3:
results for Eq. (7) shown in Table 4, with respect to the results ln Yi = γ 1 ln RE + γ 2 ln NRE + ei
of assessment of Cobb- Douglass function on each one of the
Renewable energy 0.27 2.54**
inputs in wheat production, it could be seen that the impacts
Non-renewable energy 0.85 7.93*
of each one of the inputs differ in constitution output energy.
The results revealed that the impact of energy inputs could be Durbin-Watson 1.82
assessed positive on energy output (except phosphate and water R² 0.94
energy). Machinery had the highest impact (0.47) between the *, ** Indicates significance at 1% level and 5% level, respectively

16
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

the 5% level, they also reported that the use of human, diesel, [11] YILMAZ I, Akcaoz H, and Ozkan B, “An analysis of energy use
electricity and chemical energy was found inconsistent with and input costs for cotton production in Turkey” Renewable
output in this zone. Energy, Vol.30, pp.145–155, 2005.
[12] HATIRLI SA, Ozkan B, and Fert C, “Energy inputs and
The energy obtained from existing inputs was divided into two crop yield relationship in greenhouse tomato production”
direct and indirect forms. As it could be seen in Table 5, the Renewable Energy, Vol.31, pp.427–438, 2006.
assessed trends of both forms energy (direct and indirect) were [13] MANDAL KG, Saha KP, Gosh PL, Hati KM, and
positive, showing the positive impacts of both forms of energy Bandyopadhyay KK, “Bioenergy and economic analyses of
on the output energy. The trend of indirect energy was higher soybean-based crop production systems in central India”
than trend resulted from direct energy, showing by one percent Biomass and Bioenergy, Vol.23, pp.337–45, 2002.
increase in the amount of direct and indirect energy sources, there [14] SINGH S, Singh S, Mittal JP, and Pannu CJS, “Frontier
will be 0.44 and 0.69 percent increase in amount of energy output. energy use for the cultivation of wheat crop in Punjab” Energy
Similar results have been found that impact of indirect energy Conversion and Management, Vol.39(5/6), pp.485–91,
was more than impact of direct energy on yield of greenhouse 1998.
tomato production [12]. Computed Durbin–Watson values were [15] HATIRLI SA, Ozkan B, and Fert C, “An econometric analysis
calculated as 1.73 and 1.82 for Eqs. (8), (9) and the R² values of energy input–output in Turkish Agriculture” Renewable
were as 0.91 and 0.94 for this Eqs, respectively. and Sustainable Energy Reviews, Vol.9, pp.608–23, 2005.
[16] KIZILASLAN H, “Input–output energy analysis of cherries
The regression coefficient for renewable energy (0.27) and non- production in Tokat Province of Turkey” Applied Energy,
renewable energy (0.85) was significant at the 5% level and 1% Vol.86, pp.1354–58, 2009.
level, respectively. It concludes that impact of non-renewable [17] ERDAL G, Esengun K, Erdal H, and Gunduz O, “Energy use
energy was higher than impact of renewable energy in wheat and economical analysis of sugar beet production in Tokat
production. In other hand, by one percent increase in the amount province of Turkey” Energy, Vol.32, pp. 35–41, 2007.
of non-renewable and renewable energy, there will be 0.27 and [18] TSATSARELIS CA, “Energy inputs and outputs for soft
0.85 percent increase in amount of energy output. Similar results winter wheat production in Greece” Agriculture, Ecosystems
have been reported that non-renewable energy contributes to the and Environment, Vol.43, pp.109-118, 1993.
output level more than renewable energy [15]. [19] SINGH G, Singh S, and Singh J, “Optimization of energy
inputs for wheat crop in Punjab” Energy Conversion and
References Management, Vol.45, pp.453–46, 2004.
[1] Food and Agriculture Organization (FAO), 2007. <www.fao. [20] CANAKCI M, Topakci M, Akinci I, and Ozmerzi A, “Energy
org>. use pattern of some field crops and vegetable production:
[2] Anonymous. Annual Agricultural Statistics. Ministry of Jihad- case study for Antalya region, Turkey” Energy Conversion
e-Agriculture of Iran; 2007. <www.maj.ir>. and Management, Vol.46, pp.655–66, 2005.
[3] The Energy and Agriculture Nexus. Environment and Natural [21] SARTORI L, Basso B, Bertocco M, and Oliviero G, “Energy
Resources Working Paper No. 4, FAO, Rome, 2000. Use and Economic Evaluation of a Three Year Crop Rotation
[4] STREIMIKIENE D, Klevas V, and Bubeliene J, “Use of EU for Conservation and Organic Farming in NE Italy” Biosystems
structural funds for sustainable energy development in new Engineering, Vol.91, pp.245–256, 2005.
EU member states” Renewable and Sustainable Energy [22] SAFA M, and Tabatabaeefar A, “Energy Consumption in
Reviews, Vol.11, pp.1167–87, 2007. Wheat Production in Irrigated and Dry Land Farming” In:
[5] OZKAN B, Akcaoz H, and Fert C, “Energy input–output Proc. Intl. Agric. Engg. Conf., Wuxi, China, Nov, pp.28-30,
analysis in Turkish agriculture” Renew Energy, Vol.29, 2002.
pp.39–51, 2004. [23] YAMANE T, “Elementary sampling theory” Engle wood Cliffs,
[6] SINGH S, Singh S, Pannu CJS , and Singh J, “Optimization NJ, USA: Prentice-Hall Inc, 1967.
of energy input for raising cotton crop in Punjab” Energy [24] HEADY EO, and Dillon JL, “Agricultural production functions”
Conversion and Management, Vol.41, pp.1851–61, 2000. Ames, Iowa: Iowa State University Press; pp.8–30, 1961.
[7] CETIN B, and Vardar A, “An economic analysis of energy
requirements and input costs for tomato production in Turkey”
Renewable Energy, Vol.33, pp.428–433, 2008.
[8] MOHAMMADI A , Tabatabaeefar A, Shahin S, Rafiee S, and
Keyhani A, “Energy use and economical analysis of potato
production in Iran a case study: Ardabil province” Energy
Conversion and Management, Vol.49, pp.3566–3570, 2008.
[9] ESENGUN K, Erdal G, Gunduz O, and Erdal H, “An economic
analysis and energy use in stake-tomato production in Tokat
province of Turkey” Renewable Energy, Vol.32, pp.1873–
1881, 2007.
[10] KUESTERS J, and Lammel J, “Investigations of the energy
efficiency of the production of winter wheat and sugar beet in
Europe” European Journal of Agronomy, Vol.11, pp.35–43,
1999.

17
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ENERJİ KORİDORU VE TERMİNALİ OLARAK TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Andaç Batur ÇOLAK Prof. Dr. Mustafa İLBAŞ


BOTAŞ International Limited, Gazi Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi,
Sivas Saha Müdürlüğü Enerji Sistemleri Mühendisliği

Özet Küresel ve rekabetçi pazarda yer bulabilmek için büyük öneme


Değişmekte ve gelişmekte olan yeni dünya düzenine paralel haiz olan enerji alanında, dünyanın giderek artmakta olan enerji
olarak ayakta kalabilmenin temel şartlarından ilk sırada geleni ihtiyacına karşılık, talebi karşılamaya yönelik arz konusu bir
mutlak ki ekonomik olarak güçlü kalabilmek ve bölgede stratejik hayli sıkıntılıdır. Bu sıkıntıların en önemlisi enerji kaynaklarının
hakimiyete sahip olabilmektir. Ekonomik kalkınmayı sağlayabilmek, yeryüzündeki dengesiz dağılımıdır. Bu durum Tablo 1’de açıkça
sanayileşme ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşabilmek görülmektedir.
için ise göz önünde bulundurulması gereken en önemli faktör
de üretimde birim maliyete en önemli kriter teşkil eden enerjidir. Dünya petrol rezervlerinin % 59,7’si Ortadoğu’da, % 11,2’si Avrupa
Sanayileşen ülkeler sayısı arttıkça enerji hammaddelerine duyulan ve Avrasya’da, doğal gaz rezervlerinin ise % 41’i Ortadoğu’da, %
ihtiyaç da artmaktadır. Bu konuda şimdiye kadar yapılmış olan 34’ü ise Avrupa ve Avrasya’da bulunmaktadır (Tablo 1). Ayrıca
çalışmalarda görülmüştür ki, dünya enerji ihtiyacı 2020 yılında dünyada şu ana kadar yapılan araştırmalar neticesinde ortaya
yaklaşık % 65 oranında artacak ve fosil yakıtlar (petrol, kömür, çıkan sonuçlara göre Suudi Arabistan petrol rezervleri açısından,
doğal gaz) birincil enerji kaynakları arasındaki yerini koruyacaktır. Rusya ise doğal gaz rezervleri açısından birinci sırada yer almakta;
Belirtilen yüzdede artacak olan enerji talebinin karşılanabilmesi Türkmenistan yaklaşık 3 trilyon metreküplük doğal gaz rezervi ile
için yaklaşık olarak 16 trilyon dolar’lık bir ilave yatırıma ihtiyaç Rusya’nın ardından ikinci sırada bulunmakta ve buna mukabil
duyulacaktır. Hızlı bir küreselleşme sürecinde bulunan dünyamızda olarak söz konusu havzalar dünya enerji arz güvenliğinin ana
enerji ve enerjinin verimli kullanımı, arz kaynağı durumunda olan merkezlerini oluşturmaktadır. Tüm bu unsurlar sıralandığında,
ülkelerle talep merkezlerinin çeşitli taşıma yolları ve en önemlisi; dünya arz merkezinin yaklaşık olarak % 80’ler oranında enerji
diğer taşıma şekillerinden daha süratli, daha ekonomik ve daha kaynakları açısından zengin olmayan Türkiye’nin içinde yer aldığı
emniyetli olmakla birlikte; gerek kara gerekse deniz taşımacılığına coğrafyanın etrafında şekillendiği görülmektedir. Bu meyanda,
göre yatırım maliyeti daha yüksek olan boru hatları taşımacılığı ile enerji kaynakları açısından zengin olmayan Türkiye’nin içinde yer
birbirine bağlanmasını zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede üzerinde aldığı coğrafya değerlendirildiğinde, çevresindeki ülkelerin çoğunda
bulunduğu stratejik noktada Türkiye’nin bölgesel enerji güvenliğindeki zengin enerji kaynaklarının olduğu dikkat çekmektedir [5, 6].
rolü ve potansiyeli ortaya çıkmaktadır. Türkiye enerji kaynağı ülkeler
ile Pazar durumundaki ülkeler arasında bulunmaktadır. Türkiye’nin Ortadoğu petrol havzasında bulunan ülkelerden Suudi Arabistan,
sahip olduğu bu coğrafi yer ve buna paralel olarak stratejik ve jeolojik dünya rezervlerinin % 22’sine, İran % 11,5’ine, Irak % 9,6’sına,
konumu, enerji taşımacılığında kullanılacak iletim hatlarında anahtar Kuveyt % 8,5’ine, BAE de %8,1’ine sahiptir. Hazar petrol havzasın-
ülkelerin başında yer almasını sağlamaktadır. da bulunan ülkelerden ise İran % 52’sine, Kazakistan % 15’ine,
Azerbaycan ise % 3’üne sahiptir [7]. Türkiye de mevcut ham petrol

Enerji Koridoru ve Terminali Olarak Türkiye Tablo 1. Dünya Fosil Yakıt Rezervleri
Bilindiği üzere, enerji alanında söz sahibi olmak için, günümüz Kömür
koşullarında sadece enerjiye sahip olmak yeterli gelmemektedir. Petrol D.Gaz
Bölge (Milyar Ton)
Üretilen enerjinin, üretim maliyetlerinin kabul edilebilir değerlere
Milyar Ton Trilyon m3 Taş kömürü Linyit
indirilmesi yönündeki çalışmalar kadar, enerjinin talep sahibi
Kuzey Amerika 9,7 8,87 113,3 132,8
pazarlara güvenli, ekonomik olarak iletilmesi de büyük önem
taşımaktadır. Konum itibari ile üzerinde bulunduğu bu stratejik Orta ve Güney
17,6 7,31 6,9 8,0
noktada Türkiye’nin bölgesel enerji güvenliğindeki rolü ve potansiyeli Amerika
işte bu noktada ortaya çıkmaktadır. Enerji kaynağı ülkelerin ve Avrupa ve
19,2 62,89 102,1 170,2
pazar ülkelerin coğrafi konumları göz önüne alındığında, Türkiye’nin Avrasya
sahip olduğu eşsiz coğrafyası ve buna paralel olarak stratejik Ortadoğu 102,0 75,91 1,3 -
ve jeolojik konumu, enerji arzında kullanılacak iletim hatlarında Afrika 16,6 14,65 33,2 0,17
olmazsa olmaz ülkelerin başında yer almasını sağlamaktadır[1, 2,
Asya ve
4, 6]. Türkiye; Hazar, Orta Asya ve Ortadoğu bölgelerindeki petrol 5,6 15,39 155,8 103,4
Okyanusya
ve doğal gaz üreticileri için bölgedeki en önemli müşteri olduğu
gibi, Batı’daki uluslararası pazarlar için de transit boru hatlarına ev TOPLAM DÜNYA 170,8 185,02 411,3 414,6
sahipliği rolünü üstlenen önemli ve güvenli bir geçiş ülkesidir. Kaynak: BP Statistical Review of World Energy – 2009

18
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

boru hatları Şekil 1’de görülmektedir. Ham petrol taşımacılığında


ülkemizde 2006 yılında devreye alınan Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham
Petrol Boru Hattı ve hali hazırda çalışmaları sürdürülmekte olan
Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı projeleri mevcuttur. Bu
projelerin dışında, mevcut stratejik durumdan dolayı ufukta şu
an için başka transit petrol iletim hattı projesi görünmemektedir.
Kuzey-Güney koridorunda yer alarak Akdeniz’e bağlanan petrol
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy – 2009
boru hattı projeleri, Türkiye için transit öneminden çok stratejik
Şekil 3. Hazar havzası ülkelerinin ispatlanmış petrol rezerv dağılımı.
bakımdan, Türk boğazlarından geçecek tanker trafiğini azaltmak
gibi hayatî bir önem taşımaktadır.

Kaynak: BP Statistical Review of World Energy – 2009


Şekil 4. Hazar havzası ülkelerinin ispatlanmış doğal gaz rezerv dağılımı.

doğal gazın talep merkezlerine ulaşmasında bir takım zorluklar


bulunmakla birlikte, bazen de rakip ülkelerin geçiş güzergahlarını
tutmak sureti ile enerji arenasında avantajlı hale gelme çabaları
veya arz anlaşmalarını önceden yapmış olması, söz konusu
ülkelerin doğal gaz ihracını engellemekte veya geciktirmektedir.
Değişen konjonktüre paralel olarak gelişmekte olan yeni projelerin
Kaynak: BOTAŞ
hayata geçmesi ile bu rekabetin zamanla işbirliğine dönüşmesi
Şekil 1. Türkiye ham petrol boru hatları.
muhtemel olacaktır. Bu ülkeler arasında Hazar havzası ülkelerinin
Ülkemizden geçen doğal gaz boru hatları Şekil 2’de görülmektedir. petrol ve doğal gaz rezervlerinin özellikle Türk dünyası enerji işbirliği
Petrole göre doğal gaz konusunda Türkiye’nin enerji koridoru olarak açısından ayrıca değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
muhtemel rolünün daha önemli olacağını ifade etmek mümkündür. Hazar havzası ülkelerinin petrol ve gaz rezervleri ise Şekil 3 ve
Zira doğal gazın dünya ispatlanmış rezervlerinin % 26,6’sına Şekil 4’de açıkça görülmektedir.
sahip Rusya kuzeyimizde, % 15’ine sahip İran ile % 0,8’ine sahip
Azerbaycan, % 1,6’sına sahip Türkmenistan ve % 1,7’sine sahip Bu şekilde irdelenmiş olan jeopolitik analiz çerçevesinde, dünya
Kazakistan ülkemizin doğusunda sıralanmışlardır. Ülkemizin gü- ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin önemli bir kısmını ellerinde
neyinde ise dünya ispatlanmış gaz rezervlerinin % 14,3’üne sahip bulundurmakta olan en az on ülke, Avrupa’ya doğal gazını arz
Katar, % 3,8’ine sahip Suudi Arabistan ve toplamları % 7,3’e karşı etme amacı ile proje geliştirme zamanı geldiğinde öncelikle Türkiye
gelen BAE., Irak, Suriye, Kuveyt, Bahreyn, Umman ve Yemen üzerinden geçişi hedeflemek durumundadır.
yer almaktadır. Hazar havzası ülkelerinde ispatlanmış doğal gaz
rezervi dağılımına bakmak gerekirse; Hazar doğal gaz rezervlerinin Petrol boru hatlarının aksine, doğal gaz boru hatları söz konusu
% 51’i Rusya’da, %35’i İran’da, % 9’u Türkmenistan’da, %5’i ise olduğunda, yakın ve uzak gündemde bir hayli önemli proje yer
Kazakistan, Özbekistan ve Azerbaycan’dadır (Şekil 3). Doğal almaktadır. Türkiye’den Azerbaycan kaynaklı doğal gaz sevkini
gaz zengini bu ülkelerin bazılarının coğrafî konumları itibariyle, sağlamak üzere tasarlanmış olan projelerden Bakü-Tiflis-Erzurum
ve Türkiye-Yunanistan boru hatlarının tamamlanarak işletmeye
açılması, hattın İtalya bağlantısı ile birlikte Avrupa’ya kadar devam
edeceği şeklinde ifade edilebilir.

Dünyanın en hızlı büyüyen enerji piyasalarından birini teşkil


eden Avrupa Birliği, aynı zamanda dünyanın en büyük doğal gaz
pazarıdır. Enerji kaynaklarının güvenli ve sürdürülebilir olması her
ülke için olduğu gibi Avrupa Birliği için de çok önemlidir. Küresel
düzeyde en büyük doğal gaz tüketicisi bölge, % 41,2 ile Avrupa
ve Avrasya’dır. Avrupa ayrıca toplam dünya petrol tüketiminin
yaklaşık % 23,5 inin gerçekleştiği bir bölgedir. Avrupa’ya ihtiyacı
olan petrol ve doğal gaz arzı, bazı Avrupa ülkelerindeki küçük çaplı
üretimler haricinde; Kuzey Buz Denizi, Cezayir, Fas, Nijerya gibi
Afrika ülkeleri, Ortadoğu ve Rusya’dan sağlanmaktadır.

Geçmişten günümüze, bölgedeki hakimiyetini ve istikrarını koruma


Kaynak: BOTAŞ ve buna mukabil, büyük devlet olma geleneği ve sorumluluğu
Şekil 2. Türkiye doğal gaz boru hatları.
çerçevesinde Türkiye’nin de içinde bulunduğu; Hazar’ın iki

19
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

yakasında ve Orta Asya’da yer alan ülkelerin enerji kaynaklarını var olabilmek, geçmişten günümüze süregelen kardeşliğin ve
dünya pazarlarına taşımak üzere geliştirilmiş “Nabucco” doğal manevî mirasın gereği olarak çevresinde bulunan ülkelerle
gaz boru hattı projesi uzun süredir gündemdeki yerini koru- Avrupa arasında siyasî, ekonomik, kültürel ve stratejik bir köprü
maktadır. Rusya’nın Ukrayna ile vukuu bulan her problemde rolü oynamak fırsatına sahiptir. Rusya ise, doğal gaz konusunda
doğal gazı kesmesinin sıkıntılarını yaşayan Türkiye ve Avrupa en büyük alışverişimizin olduğu, ancak diğer gruplarla olan doğal
ülkeleri, doğal gaz temininde kaynak çeşitliliğini sağlayarak arz rekabetinden ötürü de alternatif projelerde işbirliği yapılabilecek
güvenliğini geliştirmek için alternatif projeler arayışına arayışına önemli bir komşumuzdur. Önemli enerji rezervlerinin bulunduğu
girmişlerdir[3]. Altı ülkenin katılımı ile oluşturulmuş olan Nabucco Hazar havzasında bulunan Türk Cumhuriyetleri ile geliştirilecek
boru hattı projesi, Türkiye’den Avrupa ülkelerine doğal gaz taşı- enerji projeleri ise bölgesel istikrar ve işbirliği açısından hayati
mak amacıyla yapılması düşünülen uzun geçişli bir boru hattı ta- önem taşımaktadır.
şımacılığı projesidir. Proje büyüklüğü itibarıyla neredeyse Avrasya
coğrafyasının tamamını etkileyebilecek niteliktedir. Çünkü gaz Türkiye’nin tüm bu bahsedilen transit boru hattı projeleri vesilesi
tedarikçi ülkeler ile boru hattına ev sahipliği yapacak ülkelerin ile Rusya, Cezayir ve Norveç,’in ardından Avrupa’nın doğal gaz
ekonomileri bu proje ile farklı bir şekil alabilecektir[4]. Söz konusu tedarikinde dördüncü ana arter olma hedefi ve bu yönde izlediği
proje, Avrupa’nın en büyük doğal gaz tedarikçisi olan Rusya’dan politikalar, daha önce de belirtildiği gibi dünya piyasalarında
sağlanan gaz arzına alternatif olması nedeniyle daha çok ABD Türkiye’ye olan güveni sağlamlaştıracaktır. Bununla birlikte
ve AB tarafından desteklenmektedir. Azerbaycan, Türkmenistan, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir işbirliği alanı açarak Avrupa
Irak, Mısır, doğal gazının Avrupa’ya Türkiye üzerinden taşınması Birliğine giriş sürecinde pozitif rol oynayacak, buna paralel olarak
planlanan Nabucco projesi Erzurum’da Türkiye-İran Doğal gaz da Avrupa’nın Asya ile bağlantılarının daha da güçlenmesine
Hattı ile birleşerek, yapımı düşünülen Trans-Kafkas Gaz Hattı ile sebep olacaktır. Bunun yanı sıra, Irak, Mısır gibi Osmanlı mirası
bağlanacaktır. Bu sayede Nabucco boru hattı, hem Orta Asya’yı, ülkelerin enerji kaynaklarına yönelik projelerde, diğer taraftan
hem de Orta Doğu’yu gaz hatları olarak bağlayacak ve batı ucunda da talep merkezlerine bu kaynakları ulaştıracak projelerde yer
Avusturya’nın temel doğal gaz taşıyıcısı hattı ile birleşecektir. Av- alarak Doğu - Batı ve Kuzey - Güney enerji koridorundaki stratejik
rupa Birliğinin geleceğinde enerji koridorlarını çeşitlendirmesi ve öneminin gereğini yerine getirecektir.
arz güvenliği bakımından büyük önem arzeden proje Türkiye için
kendi bölgesinde transit ülke olmaktansa, gaz üretimi olmadan gaz Hızla büyüyen enerji piyasalarından olan Avrupa ile en büyük enerji
tedarikçisi olma hedefi yolunda çok önemli bir yapı taşıdır. Ayrıca havzalarının arasında bulunan Türkiye’nin de tüm dünyada olduğu
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı ve Mavi Akım projeleri gibi enerji ihtiyacı hızla artmaktadır. Günümüzde tükettiği enerji kay-
ile enerji geçiş güzergahında olduğunu tüm dünyaya ispatlama naklarından yarısını ithal etmekte olan Türkiye’de uygulanan enerji
sürecinin yolu açılan Türkiye, Nabucco projesi ile hem enerji koridoru politikaları, dünya enerji sektörünün genel yapısından büyük ölçüde
ülke konumunu güçlendirmiş hem de dünya platformunda Türkiye’ye etkilenmektedir[2]. Bu jeostratejik konumda bulunan Türkiye’nin
duyulan güveni arttırmıştır. Birçok eksiklikleri ve zayıf noktaları enerji politikasını enerji arz kaynaklarını çeşitlendirmek, enerji
bulunmasına rağmen Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye arasında arz güvenliğini sağlamak, bölgenin önde gelen tüketim ve transit
imzalanan bu projenin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde terminali olmak ve Türk enerji piyasasının liberalizayon sürecini
önemli ilerleme kriterlerinden biri olacağı da düşünülebilir. devam ettirmek şeklinde özetlemek mümkündür. Özetlenen tüm bu
hususlar Avrupa Birliği’nin mevcut sürdürülebilir enerji politikasıyla
Türkiye sadece Doğu-Batı Enerji Koridoru değil, aynı zamanda örtüşmektedir. Bu duruma Türkiye’nin enerji koridoru üzerinde
Kuzey-Güney ve Güney-Batı Enerji Koridoru olma yolunda da bulunmasından kaynaklanan jeopolitik konumu da eklendiğinde
önemli fırsatlara sahiptir. Mısır doğal gazını Ürdün ve Suriye Türkiye’nin gerek Avrupa Birliği için gerekse de enerji ihracatçısı
üzerinden Türkiye’ye ulaştıracak olan Arap Doğal Gaz Boru hattı konumunda olan ülkeler için önemi bu açıdan da bir kez daha
projesinin 2019 yılında yapımının tamamlanması ve işler hale ortaya çıkmaktadır.
getirilmesi planlanmaktadır. Türkiye aynı zamanda Irak doğal gaz
rezervlerinin geliştirilmesine ilgi duymaktadır. Yapılacak arama Kaynaklar
faaliyetlerinin neticesinde elde edilmesi muhtemel olan, kapalı [1] YAVUZ, C., “Türkiye ve Asrın ‘Stratejik’ Enerji Hatlarında
bir havza durumundaki Irak doğal gazının hali hazırda mevcut Gelinen Aşama”, TÜRKSAM, 03.07.2009
bulunmakta olan Kerkük-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın geçiş [2] BAYRAÇ, H.N., “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye” ,
hakkından yararlanarak ona paralel biçimde inşa edilecek bir boru TÜRKSAM, 04.02.2010
hattıyla Türk ulusal şebekesine bağlanması ve akabinde yapılacak [3] Nabucco Projesi, http://www.noktavirgul.com/genel/nabucco-
anlaşmalarla Nabucco hattına entegre edilerek Avrupa pazarlarına projesi-nedir.html
arzı kolaylıkla mümkündür. Türkiye ile İran arasında bir doğal [4] Stratejik Araştırmalar Dergisi, Genelkurmay ATASE
gaz boru hattı mevcut olmakla birlikte, İran ile ilave doğal gaz Başkanlığı Yayınları, SAYI:10, Eylül 2007
anlaşması da imzalamıştır. Bütün bunlara ek olarak, Türkiye’nin [5] OGAN, S., “Türkiye’nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve
ayrıca İran’ın zengin Pars yataklarında da doğal gaz üretim ve Rolü”, TÜRKSAM, 21.12.2009
ihraç izni mevcuttur. Bir diğer komşumuz Suriye ve Katar ile de [6] İSKENDER, S., “Enerji Ağlarıyla Örülmüş Avrasya ve
enerji alanında işbirliği anlaşmaları mevcut bulunmaktadır. Türkiye’nin Önemi”, TÜTEV, http://www.tutev.org.tr/makale-
ve-paneller/makaleler/429-enerji-aglariyla-orulmus-avrasya-
Sonuç ve-turkiyenin-onemi.html
Enerji koridoru ve terminali olarak son derece kritik bir konuma [7] BIYIKOĞLU, H.N., “Enerji, Doğal gaz ve Türkiye’nin Avrupa
sahip olan Türkiye, bu hedefine yönelik politikalarını oluşturmakla Enerji Güvenliğindeki Yeri”, Enerji 2023 Dergisi, 71. Sayı,
birlikte, dünya ekonomisi ve siyasetinde daha güçlü bir şekilde 18.08.2008

20
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

[8] BOTAŞ, www.botas.gov.tr, 2010


[9] BP Statistical Review of World Energy – 2009,
http://www.bp.com/liveassets/bp_internet/globalbp/
globalbp_uk_english/reports_and_publications/statistical_
energy_review_2008/STAGING/local_assets/2009_
downloads/statistical_review_of_world_energy_full_
report_2009.pdf

Summary
The first one of the basic requirements of being able to survive
in parallel to the changing and developing new world order is
an absolute that can be economically strong and have strategic
dominance in the region. The most important factor that must
be considered to provide economic development and to achieve
objectives of sustainable growth and industrialization is also the
energy that constitute the most important criteria on the unit cost
of production. The more the number of industrialized countries
increase, the more need for energy raw material increases. In
studies, which have been made so far in this regard, has been seen
that in 2020, world energy demand will increase by approximately
65% and fossil fuels (oil, coal, natural gas) will maintain the position
among the primary energy sources. An additional investment of
approximately $16 trillion will be needed to meet the increasing
energy demand in specified percentage rate. Efficient use of energy;
the most profitable form of transport with the pipeline has been
required to connect to supplier countries with claimant countries.
In this context, the strategic port on Türkiye’s role and potential
in regional energy security has emerged. Türkiye is between
countries in market situation and energy source countries. Türkiye’s
geographical location and in parallel, its strategic and geological
position provide to take place as the leader of key countries in
transmission lines which will be used in energy transport.

21
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

HOW CAN A COOLING SYSTEM BE RELIABLE AND ENVIRONMENTALLY


SUSTAINABLE?

Andras BACZONI Serkan ANLAROGLU Tolga ERCAN


Nalco Hungary LLC Nalco Anadolu Kimya Nalco Anadolu Kimya

Abstract Introduction
Environmental sustainability of heavy industry has gained global Power generation from fossil fuel combustion produces close
attention and visibility during the last few years. A plant’s emissions to 35% of total greenhouse gas (GHG) emissions. As a global
to air, water and soil can restrict operations and even shut production average, 60% of electricity is generated from fossil fuels, with more
down. The electric power industry is a central focus for international than 40% from coal [1-2]. Figure 1 shows the fuel distribution of the
forums on sustainable development and improved environmental operating power plants across Europe and compared to Turkey.
performance. The visibility and size of power plants make them
important targets for regulation of point source emissions. The global power generation industry has a responsibility as the
major contributor to GHG emissions to embrace viable reduction
Newly constructed and existing power plants should create and strategies for fossil fuel power stations.
highlight projects for the application of best available technologies
(BAT) on their systems which leads to an environmental return on These strategies include increasing the efficiency of existing
investment (e-ROI). The projects need to focus not only on the plants, building higher efficiency power stations, changing to less
plant’s generation capability, reliability and economic performance, carbon-intensive fuels and minimising the environmental impact
but also on its environmental performance. of the station through best available technologies such as carbon
dioxide capture and or cooling system efficiency improvement and
There are many places in a power plant to apply environmental monitoring.
friendly developments, including combustion improvement,
emission control, advanced steam-water chemistry, more efficient Table 1. Presents A Comparison Of The Average Efficiency Of
mechanical parts, and advanced cooling system control. This The Different Type Of Fossil Fuel Power Plants.
paper will focus on the cooling system and its performance from Table 1. The Efficiency of Different Types of Fossil Fuel Power
the environmental point of view. Furthermore, we will introduce Plants
the economic importance of cooling system operation to the power
Plant Type Typical Efficiency
plant. The paper includes a case study of a power station’s cooling
system and it’s optimisation that has a good ROI for the plant and Sub-critical 30 – 40 %

also a good e-ROI for the environmental sustainability. Super-critical ~40 %


Ultra critical ~48 %
Keywords: power plant; cooling system; environmental Target for future ~50 – 52 %
sustainability; 3D TRASAR©

Coal
29%

Figure 1. The European (left) and Turkish (right) operating power capacity (MWe) sorted by used fuel [3,4].

22
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

A major effort is underway to improve the fossil fired power plant A poorly working cooling system can be responsible for a loss of up
efficiency since this is directly related to their emission (see Figure to 2 % of overall plant efficiency very easily through heat transfer
2) and profitability. surfaces fouled with scale, suspended solids deposition, corrosion
or microbiological slimes. At the same time, a fouled condenser
creates a larger environmental load through increased water and
chemical use.

Figure 4 presents a general distribution of cooling system expenses


(or we can see it as different kind of energies) typical for an open
recirculating cooling tower system.

Figure 2. Decreasing CO2 emissions with increasing net plant efficiency for
coal fired power.

The CO2 emissions will decrease with the increased plant efficiency.
NOx, SOx and particulate matter emission of the plant will also
decrease with the same trend.

Since many factors affect the plant’s efficiency, it is essential to


understand the way fuel energy is converted to electricity. We
need to consider that a large portion of the original energy in the Figure 4. Operational expense distribution in a cooling system.
fuel is rejected to the environment by the cooling system in a
conventional power plant, as can be seen in Figure 3. Most of the operating expense is for the electrical energy. It is not
an easy job to reduce electrical consumption through optimisation
of the system because the recirculation pumps and cooling tower
fans must be run continuously. It may be possible to reach a point
when one recirculation pump can be switched off (in multiple pump
systems) when the heat transfer surfaces are clean.

Cooling system optimisation with an increase in the number of


cycles of concentration (NC) may appear to be an easy way to
reduce chemical and water consumption. However this is not
always the optimal way to reduce costs and emissions. Manpower
expenses for monitoring and control of the cooling water chemistry
can be reduced with automation. Maintenance cost reduction can
also be calculated, but for this a longer time period needs to be
consider.

The engineering MOC (Mechanical-Operational-Chemical)


approach can be a good tool to reduce operational expenses as
presented in Table 2. [7]
Figure 3. Typical energy distribution of a coal fired PP.
Table 2 presents an overview of the potential effects on the
As the condenser rejects most of the heat, it is essential to maintain operating expenses, but a poorly performing chemical treatment
efficient heat transfer through it. The cleanliness of the condenser programme can result in much greater problems for operators,
and its monitoring play an important role in power plant operation. including decreased plant efficiency, reduced productivity,
[5,6] production schedule delays, increased downtime for maintenance,
increased cost of equipment repair or replacement, shortened
Background equipment life and reduced safety.
A properly working cooling system must provide maximum heat
rejection in the condenser with the minimum energy input from the We now add another dimension to the MOC approach:
cooling system. This requires a well maintained mechanical system Sustainability. (Therefore the abbreviation is changed to MOCS.)
with good control of cooling system operation and the chemical A good optimisation programme must have a positive effect on
treatment programme. sustainability.

23
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

From the environmental sustainability point of view, the value of an


efficiently operating cooling system is to minimise the environmental
loads caused by:
 Make up (MU) water preparation chemical and sludge loads to
environment,
 Thermal load to the air,
 Humidity load to the air,
 Water load coming from blow-down (BD),
 Heat load coming from blow-down (BD) or Figure 5. Simplified layout of the cooling system.
 Chemical load coming from cooling tower (CT) blow-down (BD).

Table 3 presents a model for the development of cooling system The cooling system operates smoothly without any mechanical,
environmental sustainability from the factors described. [8] operational or chemical problems. The scope of the optimisation
was to save water (both as makeup and as discharge) to the plant
Continuous progress on cooling system optimisation always and in the same time decrease the environmental impact coming
results in a positive effect on cooling system reliability, safety and from the plant cooling system.
environmental performance. When this happens the reliability,
safety and also environmental performance of the whole plant will The solution applied to reach these goals is the application of
also increase. advanced automation with the Nalco 3D TRASAR® system, the
reuse of RO reject water as part of the cooling system makeup,
Case Study the reuse of boiler sample and blowdown waters, and the reuse
A 120 MW cogeneration power plant utilised the engineering of the neutralisation pond water from demineralisation plant. The
MOCS strategy to optimise their cooling system, resulting in an implementation of these water reuse projects resulted in savings
increase in profitability and reduced environmental impact. that significantly impacted plant profitability through reduced
cooling system total cost of operation (TCO). At the same time
Figure 5 presents the general flow scheme for the plant cooling this new approach also met the plant and Nalco’s common
system. The cooling system provides water for the steam environmental sustainability goals. Table 4 compares the old and
condenser and the turbine lube oil coolers. The cooling system new programmess.
makeup is sourced from a reservoir on a fee basis from the
municipal water utility. The power plant discharges all waste water With the new treatment all critical treatment performance issues,
to the municipality’s waste water treatment plant. including corrosion, scaling and microbiological activity, are

Table 2. The MOC Effect on The Operational Expenses


Mechanical options Operational options Chemical program
A good treatment can increase
Maintained mechanical parts Clean surfaces may allow fewer
Energy efficiency by maintaining clean
increase efficiency recirculating water pumps
surfaces.
Good condition => less Stable automated operation need Automatically dosed and measured
Manpower & Maintenance
maintenance less effort to control program need less effort
Redesigned makeup (MU) source & Working on target NC needs less A good program helps to operate on
Water
repaired leaks makeup (MU) water target NC
Maintained equipment prevents Performance based control saves Good control => less chemical
Chemicals
chemical losses chemicals consumption

Table 3. A Cooling System Development Project to Decrease Environmental Impact

*ZLD – Zero Liquid Discharge

24
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Table 4. The Comparison of The Old Program and


The New Solution
Old Program New Solution
Chemical treatment PO4 / polymer / Zn PO4 / polymer / PSO
Control TRASAR® control 3DTRASAR® control
Target NC 10 5
Target pH 7,7 – 8,0 7,2 – 7,5
Ca (ppm as CaCO3) Max. 1000 Max. 1100
M Alk (ppm as CaCO3) 100 - 150 50 - 100
EC (uS/cm) Max. 6000 Max. 6000
Zn (ppm) 0,3 – 1,0 none!
Ortho PO4 (ppm) 2,5 – 5,0 7 - 10
Organic PO4 (ppm) none 3-6 Figure 7. Financial value estimate.

under control. An important environmental achievement was References


the elimination of the unwanted Zn from the plant discharge. [1] “Greenhouse Gases & Global Warming Potential Values”, US
Corrosion and scale control is maintained by automated stress- Greenhouse Gas Inventory Program, US EPA, April 2002.
based chemical dosing using the 3D TRASAR® solution. The [2] Commission for Economic Cooperation (CEC) web site, 2007
following tasks and controls are also managed by the same [3] UDI database Europe, 2009, Platts Publishing
equipment: [4] Turkish Electricity Transmission Company
 Data logging for the basic water chemistry monitoring (pH, EC, [5] A. Baczoni, P. Urbas – How cooling system affect power
ORP, corrosion, TSS and treatment product level in cooling plant productivity and emission? – CoalGen 2008 conference
system) Warsaw
 Data communication through DCS or internet [6] A. Baczoni, M. Novikov, I. Kobzev, A. Sokolov – A strategic
 Biocide addition control through red-ox potential (ORP) approach for increasing power plant productivity through
 Acid dosing through pH control adjustment of cooling system performance, 2010 Russia Power
 Cooling tower blow-down control through conductivity (EC) Conference
[7] George Peabody, Peter de Graaf, Tolga Ercan – Water
Table 5 summarises the achievements and highlights of the management brings sustainability gains to existing power
significant differences. plants, ICCI Conference, Turkey, 2009
[8] Dr. Ron Cox – Cooling Tower Energy & Operating Cost
Table 5. Summarized Impacts Analysis Software, 1996 Tower Tech, Inc.
Old New
Difference
Programme Solution 3D TRASAR is a registered trademark of Nalco Company©2010
Plant water intake (m³/h) 106 91,6 - 14,3 Nalco Company
RO,boiler, DEMI(m³/h) 24,5 24,5 0
Makeup water (m³/h) 81,5 67,2 - 14,3
Alternate makeup (m³/h) 0 24,5 + 24,5
Cooling blow-down (m³/h) 8,1 18,3 + 10,2
Total discharge (m³/h) 32,6 18,3 - 14,3
Total discharge (m³/y) 285 687 160 548 - 125 139
Water cost (k€) 1 531 1 262 - 269
Chemical treatment (k€) 29 51 + 22

With the reuse of different wastes the MU water for cooling system
coming directly from dam is reduced by 14,3 m³/hour. Which is
represents 125 139 m³ water savings a year. The return on
investment for the project is 484 %, which is 247 000 Euro annually.
Figure 6 presents the financial value estimates as a representation
of the savings in the total cost of operation of the cooling system.

The direct benefits from the project include:


 Corrosion, scaling and microbiological activity are in control
 Zn is eliminated from plant discharge
 Direct ROI savings through project implementation
 Reduced water discharge to the environment (e-ROI)
 Lower manpower required for analytical and monitoring to control
the cooling system
 Advanced communication safer and more reliable operation

25
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

SERA GAZI BEYANLARININ VALİDASYONU ve VERİFİKASYONU

Anıl SÖYLER
Re-Consult Ltd. Şti.

Özet Validasyon/verifikasyon süreçlerinin proje döngüsündeki yeri Şekil


Sera gazı emisyon envanterleri ve projeleri, Kyoto Protokolü 1’de [1] gösterilmiştir:
yükümlülükleri ve gönüllü emisyon azaltımı ilkeleri olmak üzere
iki farklı çerçevede hazırlanmaktadır. Emisyonların hesaplanması 2. Validasyon ve Verifikasyon Arasındaki Benzerlik ve
ve raporlanması, validasyonu (onaylanması) ve verifikasyonu Farklılıklar
(doğrulanması) konusunda uluslararası standartlar olarak ISO 14064 Sera gazı azaltım projeleri için gerekli olan doğruluk, kapsamlılık,
serisi standartlar ve ISO 14065 standardı mevcuttur. ISO 14064-1 ihtiyatlılık, uygulanabilirlik gibi önemli prensipler [2] vardır. Benzer
organizasyonel seviyede emisyon envanterlerinin hazırlanması ve şekilde, sera gazı azaltım projelerinin veya envanterlerinin
raporlanması için temel oluştururken ISO 14064-2 ise proje bazında validasyonu/verifikasyonu süreçleri için ortak prensipler [3] ise
emisyon azaltımlarının hesaplanması, izlenmesi ve raporlanması şunlardır:
hususlarında temel ilkeleri belirlemektedir. ISO 14065 standardı
validasyon ve verifikasyon kuruluşlarının akreditasyonu için  Bağımsızlık: Validasyon ve verifikasyon faaliyetinden bağımsız
gereklilikleri tanımlamaktadır. Bu bildiride açıklanmaya çalışılan kalınması ve tarafsızlığın sağlanması ile çıkar çatışmasından
ISO 14064-3 ise sera gazı azaltım beyanlarının validasyonu ve uzak kalınması anlamına gelir ve validasyon/verifikasyon
verifikasyonuna yönelik kılavuz doküman olarak hazırlanmıştır. faaliyetleri sırasında elde edilen tarafsız delile dayalı bulguları ve
kararları sağlamak amacıyla validasyon/verifikasyon süresince
Validasyon/verifikasyon arasında zamanlama, amaç, odak noktası, tarafsızlığın sürdürülmesini ifade eder.
sıklık, yeterlilik ve kesinlik seviyesi gibi bakımlardan fark olmakla
birlikte her ikisi de esas olarak üç aşamada gerçekleştirilir:  Etik Davranış: Validasyon ve verifikasyon boyunca güven,
 Planlama aşaması dürüstlük, gizlilik ve ayırt edebilme ilkelerine bağlı kalarak etik
 Uygulama aşaması (Denetim) davranış gösterilmesi anlamına gelir.
 Tamamlama aşaması
 Adil Olma: Validasyon/verifikasyon faaliyetlerinin, bulgularının,
Bu bildiride, yukarıda sıralanan validasyon/verifikasyon aşamaları kararlarının ve raporlarının gerçek ve doğru bir şekilde
ile ilgili detaylı bilgilere yer verilmiş ve ISO 14064-3:2007 standardı yansıtılmasını ve validasyon/verifikasyon denetçileri, müşteri ve
doğrultusunda validasyon/verifikasyona yönelik uygulama üçüncü taraflar arasında ortaya çıkan olası anlaşmazlıklar ve
gereklilikleri hakkında açıklamalar yapılmıştır. engellerin tam olarak yansıtılmasını içerir.

1. Validasyon ve Verifikasyon Kavramları  Profesyonellik: Validasyon/verifikasyon faaliyetlerinin müşteri


Kyoto Protokolü kapsamında ortaya çıkan sera gazı beyanlarının ve hedef kullanıcıların atfettiği öneme paralel olarak profesyonel
validasyonu (onaylama) proje planına bağlı olarak hazırlanmış yaklaşımla yerine getirilmesi ve sonuca ulaşılmasını ifade
sera gazı (GHG) azaltımı projelerinin belirlenmiş onay kriterlerine eder. Bu doğrultuda, validasyon/verifikasyon faaliyetlerinin
göre sistematik, bağımsız ve dokümante edilmiş bir şekilde
Validasyon
değerlendirilmesini içerirken sera gazı beyanlarının ver-ifikasyonu
(doğrulama) ise proje pla-nına bağlı olarak hazırlanmış sera
gazı azaltımı projelerinin belirlenmiş doğrulama kriterlerine
göre sistematik, bağımsız ve dokümante edilmiş bir şekilde
değerlendirilmesini kapsar. Bu doğrultuda, uluslararası standartlar
olarak ISO 14064 serisi standartlar ve ISO 14065 standardı mevcuttur.
ISO 14064-1 organizasyonel seviyede emisyon envanterlerinin
hazırlanması ve raporlanması için temel oluştururken ISO 14064-2
ise proje bazında emisyon azaltımlarının hesaplanması, izlenmesi
ve raporlanması hususlarında temel ilkeleri belirlemektedir.
ISO 14065 standardı validasyon ve verifikasyon kuruluşlarının
akreditasyonu için gereklilikleri tanımlarken ISO 14064-3 ise sera
Verifikasyon
gazı azaltım beyanlarının validasyonu ve verifikasyonuna yönelik
kılavuz doküman olarak hazırlanmıştır. Şekil 1. Validasyon/Verifikasyon Proje Döngüsü [1].

26
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

gerçekleştirilmesi için gerekli beceri ve uzmanlığa sahip olunması  Kapsam: Validasyon/verifikasyon kapsamı, proje sahibi müşteri
gerekliliğini de kapsar. ile karşılıklı görüşmelerle belirlenir ve proje yeri, proje sırasındaki
faaliyetler, azaltımı sağlanan sera gazları, zaman aralıkları,
Validasyon/verifikasyon süreçleri arasındaki temel farklar ise Tablo proje sınırlarının tanımlanması yoluyla validasyon/verifikasyon
1’de [3] özetlenmiştir. sınırları tespit edilir.

 Hata önem derecesi (Maddi hata): Proje sahibi müşterinin sera


Tablo 1. Validasyon/Verifikasyon Arasındaki Farklılıklar [3]
gazı azaltım iddiasına yönelik olan ve hedef kullanıcı(lar)nın
Farklılıklar Validasyon Verifikasyon kararlarını etkileyebilecek her türlü hata, ihmal ve yanlış beyan
olarak değerlendirilebilecek seviye planlanma aşamasında
Zamanlama Program öncesi Program sonrası
önemli olarak değerlendirilir ve tüm bunlar, hedef kullanıcının
Geçmiş odaklı,
Gelecek odaklı, tahmin bakış açısıyla ele alınır. Hedef kullanıcı (örneğin GHG programı)
Amaç performansa yönelik
ve niyete dayalı ifadeler tarafından farklı bir gereklilik söz konusu değilse genellikle 5000
ifadeler
tCO2e/yıl veya azaltım iddiasının ya da açıklanan değerin %5’i
Temel senaryolar, Emisyon verileri, proje
kritik değer olarak kabul edilir ve hangisi daha düşükse o değer,
Konu yeterlilik, uyum için planı doğrultusunda
önem derecesi açısından kritik seviye olarak değerlendirilir. [5]
kapasite uygulama
Gerekçeler ve Veri bütünlüğü ve
Odak Nokta 3.2. Validasyon/Verifikasyon Uygulama Aşaması
varsayımlar sürekliliği
Validasyon/verifikasyon uygulama aşaması, validasyon/
Sıklık Genelde bir kez Periyodik verifikasyon denetimi için gerekli olan faaliyetlerin yerine getirildiği
Denetim becerileri ve ve denetim sonrası elde edilen bulguların kayıt altına alındığı
Yeterlilik Endüstri ve teknik bilgi
yetkinlikleri aşamayı ifade eder.
Gelecek performans
için olduğu için düşük Validasyon/verifikasyon uygulama aşamasının başlangıcında
Kesinlik Seviyesi (sadece program Yüksek denetime yönelik bir risk analizi gerçekleştirilir ve bu doğrultuda bir
yeterliliği için açısından örnekleme planı hazırlanır.
verilebilir)
Risk analizi sırasında göz önüne alınması gereken risk çeşitleri
3. Validasyon/Verifikasyon Aşamaları şunlardır: [6]
Sera gazı beyanlarının validasyon/verifikasyonu temel olarak üç
aşamada gerçekleştirilir:  Yapısal risk: Öncelikle projeye özgü, farklı sahalar ve/veya
 Planlama aşaması farklı prosesler, karmaşık veya yeni teknoloji, sıra dışı şirket
 Uygulama (denetim) aşaması) organizasyon yapısı, çalışan döngüsü, kötü, eksik veya açık
 Tamamlama (raporlama) aşaması olmayan proje dokümanları ve proje sahibinden kaynaklı aşırı
güven gibi yapısal riskler değerlendirilir.
3.1. Validasyon/Verifikasyon Planlama Aşaması
Validasyon/verifikasyon planlama aşaması, validasyon/verifikasyon  Kontrol riski: İkinci aşamada ise zayıf iç iletişim ve/veya kalite
denetimi sırasında gerçekleştirilmesi hedeflenen faaliyetlerin, yönetim sistemi, çok sayıda kişi ve bölümün projenin farklı
bu faaliyetlerin kim tarafından ve hangi içerik ve sırayla nasıl bölümlerinden sorumlu olması, kişiye bağımlı veri toplama ve
gerçekleştirileceğinin belirlendiği aşamayı ifade eder. değerlendirme sistemi, yetersiz izleme ve kontrol süreçleri gibi
kontrol ve izlemeye yönelik riskler değerlendirilir.
Validasyon/verifikasyon planlama aşamasında aşağıdaki
parametrelerin müşteri ile kararlaştırılmış olması gereklidir: [4]  Bulgu riski: Son aşamada ise, validasyon/verifikasyon denetimine
yönelik olan ve validasyon/verifikasyon kuruluşu tarafından
 Kesinlik seviyesi: Validasyon/verifikasyon için hedef kullanıcı kontrol edilebilecek bulgu riskleri değerlendirilir. Risk analizi
(sera gazı programı, ilgili yasal kuruluş vb.) tarafından belirlenen sürecinde yalnız validasyon/verifikasyona yönelik bulgu riskleri,
güven seviyesi (Yüksek veya sınırlı şeklinde) validasyon/verifikasyon kuruluşu tarafından kontrol edilebilir. Eğer
yapısal riskler ve kontrol risk seviyeleri yüksekse bulgu riskini
 Amaç: Validasyon/verifikasyon amacı varsa ilgili sera gazı düşürebilmek için detaylı bir örnekleme planı hazırlanır.
programı (CDM, Gold Standard vb.) ya da standart (ISO 14064-1,
ISO 14064-2) gereklilikleri doğrultusunda müşteri ile validasyon/ Validasyon/verifikasyon denetim riski yapısal, kontrol ve bulgu
verifikasyon kuruluşu arasında kararlaştırılır. risklerinin niteliksel çarpımıyla elde edilir ve Eşitlik 1’de [6] olduğu
gibi ifade edilir:
 Kriterler: Planlama aşamasında, validasyon/verifikasyonu
yapılacak GHG projesinin veya envanterinin herhangi bir GHG Denetim Riski = Yapısal risk x Kontrol riski x Bulgu riski
programı (CDM, Gold Standard vb.), ISO 14064-1 ve ISO 14064- (Eşitlik 1) [6]
2 standartlarına göre yürütülüp yürütülmediği, adil ve uygun
olup olmadığı, hata, ihmal veya farklı beyan gibi durumların söz Validasyon/verifikasyon denetim aşamasında ise kanıtlar toplanarak
konusu olup olmadığı ya da yeterli ve uygun delille desteklenip değerlendirilir ve bu kanıtların toplanması için kullanılabilecek
desteklenmediği değerlendirilir. yöntemler ise şunlardır:

27
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

 Gözlem (Gerçekleştirilen faaliyetin yerinde incelenmesi)  Şartlı Görüş: Bu görüş, GHG programına yönelik validasyon/
 Yeniden hesaplama (Eğer metodoloji doğru uygulanmışsa verifikasyonlar için çok nadiren kullanılır. GHG azaltım iddiasına
verinin yeniden hesaplanması) yönelik taahhütlerde belirli sınırlamalar ve kapsam dışında
 Doküman inceleme (Fiziksel ve elektronik kayıtların, planların, bırakma (örn, bir saha veya faaliyetin müşteri tarafından
raporların ve dosyaların incelenmesi) değerlendirme dışı bırakılması) söz konusu ise şartlı görüş
 Teyit etme (Güvenilir ve bağımsız bir üçüncü tarafla bilgi almak oluşturulur.
amaçlı yazılı veya sözlü iletişim kurulması)
 Nicel analizler (Laboratuvar testleri, analizleri) Validasyon/verifikasyon beyanı hazırlandıktan sonra validasyon/
 Görüşmeler (Proje veya kuruluş personeliyle veya paydaşlarla verifikasyon raporu nihai hale gelir, onay kuruluşuna (CDM Yönetim
yüz yüze veya telefonda yapılan görüşmeler) Kurulu, VCS Komitesi, Gold Standard Komitesi vb.) gönderilir ve
validasyon/verifikasyon tamamlanır.
Validasyon/verifikasyon denetimi üç adımda gerçekleştirilir:
 Sera gazı veri ve bilgilerinin değerlendirilmesi 4. Sonuç
 Sera gazı bilgi sistemi ve kontrollerinin değerlendirilmesi Validasyon/verifikasyonun tarafsız ve bağımsız bir şekilde
 Validasyon/verifikasyon kriterlerine yönelik değerlendirme gerçekleştirilmesi proje veya envanter bazlı sera gazı bilgi ve
verilerinin güvenirliliği ve doğruluğu açısından son derece önemlidir.
Bu değerlendirme süreçleri sonrasında tespit edilen uygunsuzluklar Bu doğrultuda, validasyon/verifikasyon ekibi aşağıdaki konularda
varsa uygunsuzluk veya eksikliğin türüne bağlı olarak validasyon/ gerekli eğitim ve yeterli tecrübeye sahip olmalıdır:
verifikasyon denetim ekibi, düzeltici faaliyet talebi, açıklayıcı faaliyet  Sera gazı (GHG) emisyon kaynaklarının belirlenmesi,
talebi, ileriye yönelik aksiyon talebi veya iyileştirici faaliyet talebinde  Sera gazı emisyonlarının hesaplanması, izlenmesi ve
bulunur ya da herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmemişse faaliyet raporlanması,
uygun olarak değerlendirilir.  GHG emisyon azaltım ve/veya tutma teknikleri,
 Risk analizi ve örnekleme yöntemleri,
3.3. Validasyon/Verifikasyon Tamamlama Aşaması  Temel istatistiksel yöntemler,
Validasyon/verifikasyon saha denetim çalışmalarının tamamlan-  Denetim tecrübesi ve yetkinlikleri,
masını takiben validasyon/verifikasyon planlama aşamasında  Validasyon/verifikasyona özel kavramlar (Maddi hata, özgün
belirlenen gereklilikler doğrultusunda denetim ekibi tarafından katkı vb.),
validasyon/verifikasyon raporu hazırlanır. [6]  Proje finansmanı ve finansal yeterlilik,
 Varsa ilgili GHG programı gereklilikleri.
Validasyon/ verifikasyon denetimi sonrasında denetim sırasında
elde edilen bulguların projenin sera gazı azaltımına yönelik iddiasını Sonuç olarak, validasyon/verifikasyon faaliyetlerinin istenilen
veya sera gazı bilgi ve verilerini destekleyip desteklemediği incelenir yeterlilik ve güvenilirlikte olması için validasyon/verifikasyon
ve bu doğrultuda hedef kullanıcılar için validasyon/verifikasyon faaliyetlerinin planlanması, uygulanması ve tamamlanması
beyanı hazırlanır. aşamalarının ISO 14064-3:2007 ve/veya GHG programı
gereklilikleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi ve tüm aşamaların
Validasyon/verifikasyon beyanında ulaşılan sonuca bağlı olarak üç ekip anlayışı içerişinde yerine getirilmesi şarttır.
farklı tür görüş yer alabilir:
Kaynaklar
 Olumlu görüş: Eğer GHG azaltım iddiasına veya GHG bilgilerine [1] Türk Standartları Enstitüsü (TSE), TS ISO 14064-2 Sera Gazı
yönelik görüş olumluysa bu görüş son değerlendirme için Azaltım veya Tutma Projelerinin Hesaplanması, İzlenmesi ve
müşteriye gönderilir ve müşteriden gelen herhangi bir olumsuz Raporlanmasına Dair Kılavuz ve Özellikler Standardı, 2007
yorum yoksa olumlu görüş hedef kullanıcıya gönderilir. [2] GUSTAVSSON L., Karjalainen T., Marland G., Savolainen I.,
Schlamadinger B., Apps M., Project- Based Greenhouse Gas
 Olumsuz Görüş: Eğer GHG azaltım iddiasına yönelik görüş Accounting: Guiding Principles with a Focus on Baselines and
olumsuzsa (örn. GHG veri, bilgi veya beyanı hedef kullanıcının Additionality, Energy Policy 28 pp. 935-946, 2000
görüşünü etkileyebilecek hata, ihmal ve/veya eksiklikler [3] Canadian Standards Organization, GHG Validation Using
içeriyorsa) bu durumda üç farklı sonuç ortaya çıkabilir: 14064, 2007
[4] Türk Standartları Enstitüsü (TSE), TS ISO 14064-3 Sera Gazı
• Proje sahibinin GHG azaltım iddiasını değiştirmesi: Bu Beyanlarının Doğrulanması ve Onaylanmasına Dair Kılavuz
durumda GHG azaltım iddiası tekrar değerlendirilerek nihai ve Özellikler Standardı, 2007
görüş oluşturulur ve hedef kullanıcıya (örn. GHG program) [5] GHG Management Institute, Basics of Projects GHG
gönderilir. Accounting Online Course Notes, 2009
• Proje sahibinin GHG azaltım iddiasını değiştirmeyip hata [6] GHG Management Institute, Verification of GHG Inventories
ve/veya eksiklikleri açıklayan ek bir doküman sunması: Bu and Projects Online Course Notes, 2009
durumda açıklayıcı doküman, GHG programı gereklilikleri
doğrultusunda değerlendirilerek nihai görüş oluşturulur ve Summary
hedef kullanıcıya gönderilir. Greenhouse gas (GHG) inventories and reduction projects are
• Proje sahibinin GHG iddiasını değiştirmemesi: Bu durumda ise prepared in two different frameworks including voluntary market
oluşturulan görüş validasyon/verifikasyon beyanına eklenir ve principles and Kyoto Protocol requirements. There are international
hedef kullanıcıya gönderilir. standards naming ISO 14064 series and 14065 standard for

28
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

the accounting and reporting, validation and verification of GHG


emissions. While ISO 14064-1 is a basis for organizational GHG
inventory preparation and reporting, ISO 14064-2 identifies the
basic principles for the accounting, reporting and monitoring of
GHG emission reduction projects. ISO 14065 reveals the basic
accreditation requirements for the validation/verification bodies.
ISO 14064-3 aimed to be explained in this paper is a guiding
document for the validation/verification of GHG assertions.

Even if there are differences between validation and verification


in terms of timing, purpose, subject matter, focus, frequency,
competency, level of assurance, both are performed in three
phases:
 Planning phase
 Execution phase (Audit phase)
 Completion phase

The main steps of the validation/verification planning include the


following:
 Identifying basic principles (Purpose, criteria, boundary, level of
assurance, materiality threshold)
 Determining quality control parameters
 Composing audit team
 Preparing validation/verification and sampling plans

The basic steps of validation/verification execution phase include


the following:
 Conducting audit opening meeting
 Evaluating GHG data and information
 Evaluating GHG data and information control systems
 Assessment in line with the validation/verification criteria

The completion steps of validation/verification contain the


following:
 Preparing validation/verification reports
 Evaluating GHG emission reduction or GHG inventory
assertions
 Preparing validation/verification statements

In this paper, the phases of validation/verification identified above


and the requirements of validation/verification in line with the ISO
14064-3 will be explained in detail.

29
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

“ENERJİ VERİMLİLİĞİ STRATEJİ BELGESİ” ve YAPILMASI GEREKENLER

Arif KÜNAR
EDSM Enerji Genel Müdürü

Özet hükümetin bütün dikkat, çalışma, altyapı, kapasite, personel,


2009 Aralık ayı sonunda TÜBİTAK MAM’da EİE tarafından yatırım, teşvik mekanizmaları, öncelikli ve acil olarak, “enerji
yapılan çalıştay neticesinde hazırlanmış olan ve EİE’nin web verimliliği” üzerine odaklanmalı ve yoğunlaştırılmalıdır. Acilen
sayfasında da yayınlanan; “Enerji Verimliliği Strateji Belgesi”ne de “Ulusal Enerji Verimliliği Seferberliği” ilan edilmeli ve kısa, orta,
katkı olmak üzere, bu makalede bilebildiğimiz, yaşadıklarımız ve uzun vadeli “Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı” hazırlanmalıdır.
öngörebildiğimiz kadarı ile “neler yapılması gerektiğini” başlıklar Enerji verimliliği konusu, hükümetlere, bakanlara bağlı olarak
halinde sıralamaya çalışacağız. değil, “Devlet Politikası” olarak öncelikli ve sürdürülebilir
olmalıdır. Bu konu ayrıca, “çevre, Kyoto yükümlülükleri, temiz-
1. Giriş eko üretim ve yenilenebilir enerji” mevzuatları ile de koordine
Nisan 2004 yılında ilk “Türkiye Enerji Verimliliği Stratejisi”, 2 edilmeli, planlanmalı, uyumlandırılmalıdır.
Mayıs 2007’de de “Enerji Verimliliği Kanunu” büyük heyecan ve  Yönetmelikte belirtilen kapsamdaki hem sanayi hem de ticari
umutlarla yayınlandı. Arkasından da, 2008 yılı başlarında kamuda binalarda enerji verimliliği etüt-proje ve VAP yapma-yaptırma,
uygulanmak üzere, kapsamlı bir “Başbakanlık Enerji Verimliliği kamu binaları gibi, 2011 yılı sonuna kadar zorunlu olmalıdır.
Genelgesi” çıkartıldı. 2008 yılı, “ENVER Yılı” ilan edildi. “Enerji  Enerji verimliliğinin sağlanması ve geliştirilmesi için görevli olan
Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına “Enerji İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü”nün enerji verimliliği ile
İlişkin Yönetmelik”, 25 Ekim 2008 tarihinde yayınlandı. Bu ilgilenen tüm birim ve şubelerinin, ayrı bir “Enerji Verimliliği Genel
yönetmelikle yetkilendirmeyi bekleyen “enerji verimliliği danışmanlık Müdürlüğü” adı altında yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
firmaları” ise, 14 Temmuz 2009 tarihinden itibaren yetki almaya Çünkü mevcut yapı, sayıları çok az, ancak tecrübeli bir kadro
başladılar. Şu anda 17 firma yetki almış, 50’ye yakın firma da, yetki ile gerçekten çok büyük bir özveri içinde çalışmasına rağmen,
için başvuru yapmış durumdadır. maalesef yeterli olamamaktadır. EİE; “Enerji Yönetici Eğitimi”
verilmesi, ilgili mevzuatların-yönetmeliklerin hazırlanması,
İlk “Strateji” ve “Kanun”un üzerinden uzun bir süre geçmesine bunların sektörlere-halka yayılması, tanıtılması, kamuda örnek
rağmen, ülkemizde bu kanun ve yönetmeliğe endekslenen ve etüt-proje yapılması, yetkilendirilmiş “Enerji Verimliliği Danışmanlık
beklenen somut enerji verimliliği uygulamaları, altyapı-kapasite –EVD-“ şirketleri tarafından yapılan eğitimlerin, etüt-projelerin,
geliştirme çalışmaları, maalesef istenen düzeyde tam anlamıyla “verimlilik artırıcı projelerin-VAP-“ kontrolü gibi birbirinden farklı
gerçekleşemedi, gerçekleştirilemedi. birçok konuda sorumluluk üstlenmiştir. Zaten sayıları çok yetersiz
olan mevcut tecrübeli kadronun giderek emekli olmasıyla,
Bu “gecikme”, “zaman kaybı” ve “gerçekleşememe” konusunda, kurum sıkıntıya girmektedir. EPDK oluşumuna, yapılanmasına
sektörde yer alan ve beklenti içinde olan tüm özel sektör benzer bir hızlı yapılanma ile maaşlarının, idari koşullarının
uygulama-cihaz firmaları, enerji verimliliği danışmanlık firmaları ve iyileştirilmesi, yurtdışı-içi eğitimlerinin artırılması, mastır-doktora
adayları, uygulamalardan-mevzuatlardan sorumlu kamu kurumları, yapmak isteyen personelin teşvik edilmesi, yeni genç -kadrolu-
üniversiteler, meslek odaları, sektör dernekleri, sivil toplum mühendislerin kuruma alınması vb. yollar izlenmelidir.
kuruluşları ve siyasiler vb. herkes belli ölçüde sorumludur, ancak  Mevcut “Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu-EVKK”nun da,
kimse tek başına; “müsebbip” değildir. içine ilgili sektör dernekleri de alınarak daha aktif, sık aralıklarla
bir araya gelen ve “pratik” olarak alt “komisyonlar” şeklinde
Artık gelinen bu noktada, yine hem ülkemize hem de bizlere zaman yaygınlaşacak daha etkin “yapılanma” içine girmelidir.
kaybettirecek olan sektör temsilcilerinin birbirini suçlaması ve  EİE, makro düzeyde sadece strateji ve mevzuat oluşturma ile
bardağın boş tarafını “işaret” etmesi yerine, somut öneriler-çözümler denetleme görevlerine devam edip, eğitim verme, etüt yapma
üzerinde tartışmak ve “ortak akılla” hareket etmek gerekmektedir. gibi uygulamaları “yetkilendirdiği kuruluş ve şirketlere” ivedilikle
Hepimiz aynı gezegende ve aynı ülkede yaşadığımıza göre, hem devretmelidir. EİE, yalnızca yılda dört kez, “Bina ve Sanayide
sürekli artan enerji fiyatlarından, enerji arz güvensizliğinden hem Sertifikalı Etüt-Proje Yöneticisi” yetiştirmelidir. 2011 yılından
de “iklim değişikliği”ne yol açan sonuçlarından kurtulmak için de, itibaren, “Bina ve Sanayi Enerji Yöneticisi” kayıtları almamalıdır.
daha koordineli-doğru ve hızlı hareket etmek mecburiyetindeyiz. Enerji yöneticisi eğitimi sınavları da, bir merkezden aynı anda
yapılmalıdır. Yetkili şirketler de, eğer o ilde kendi şubesi varsa,
2. Neler Yapılmalı? eğitim hizmeti verebilmelidir.
 Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan enerji ve enerji krizini,  Ülkemizde, hali hazırda “enerji yöneticisi kursları” şirket, üniversi-
en kısa ve ucuz yoldan hızlıca çözmek için, devletin ve mevcut te ve meslek odalarına devredilmek üzere, yetkilendirmeler

30
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

yapılmaktadır. Ancak maalesef, üniversitelerimiz ve MMO, EMO başvuru ve geri dönüş-ödeme mekanizmaları kolaylaştırılmalı
gibi meslek odalarımız, “uygulamalar” için gerekli ve yeterli ve hızlandırılmalıdır. VAP başvurularının -uygulanan son iki
altyapıya henüz sahip olamadıkları ve yetkilendirilmiş enerji yılda da- çok yetersiz olmasının nedenlerinden birkaçı; verilecek
verimliliği danışmanlık şirketleri de bu yatırımı yapamadıkları olan teşviğin “az” bulunması ve VAP yapmak için zorunlu olan
için, eğitimlerin sağlıklı olarak sürdürülmesinde ciddi bir sorun detaylı etüt-projenin süresinin ve bedelinin firmalar açısından
oluşmuştur. Bu nedenle, EİE ile EVKK olarak, başta İstanbul, uygun bulunmaması vb.’dir. Sadece VAP istenen projelerin
İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep gibi sanayi şehirlerinde EİE, detaylı etüt-projesinin yaptırılması hem süreci hem de etüt-
TÜBİTAK, üniversite, OSB, sanayi ve ticaret odaları, MMO, proje bedelini azaltacağı için, ara bir çözüm olabilir. Ancak en
EMO, özel sektör ile birlikte, “uygulama laboratuvarları” doğrusu ve cazibi de, mümkünse VAP teşviklerinin yüzdelerinin
kurulması ivedilikle sağlanmalıdır. Altyapısı belli ölçekte hazır -% 50’leri- ve miktarının da -250 bin TL’ye kadar- artırılması
olan TÜBİTAK, üniversiteler, meslek odaları ve firmalar bu veya doğrudan yapılacak olan verimlilik-tasarruf sonucu kadar
aşamada desteklenmelidir. vergi, kdv ve enerji fiyatlarından indirim yapılmasıdır. Bugüne
 Enerji ithalatına ödenen paranın sadece % 10’u ile, en azından bir kadar sanayiye verilen VAP ve Gönüllü Anlaşma teşvikleri, Ocak
kereye mahsus mekanizmalar -sıfır faizli kredi, teşvik, kdv indirimi, 2011’den itibaren, benzer şekilde kapsam dahilindeki tüm kamu,
elektrik fiyatı indirimi, vergi indirimi vb.- geliştirilerek, hem sanayide ticari bina ve işletmelere de verilmelidir.
hem de binalarda birkaç yıl içinde yaklaşık en az 5-10 milyar  Kamuda, 2011 yılı bitimine kadar enerji verimliği etüt-proje
dolarlık bir tasarruf sağlanabilir. Zaten her yıl cebimizden çıkan ve VAP’ların yapılması zorunluluğunun sonucunda, verimlilik
“10-25 milyar dolarlık -resmi beyanlara göre- verimlilik-tasarruf sağlayıcı uygulamalarının “enerji performans sözleşmeleri-
potansiyelimiz”, kendini 2-5 yılda geri döndürebilir ve bu para artık EPS-“ ile yapılabilmesi için, Kamu İhale Kanunu”nda bazı
hep ülkemizde kalır. Ayrıca bu sayede de, çok ciddi bir yan sanayi değişiklikler yapılması gerekmektedir. Örneğin kamunun AB
ve Ar-Ge, yetkili enerji verimliliği danışmanlık firmalarının gelişmesi, ve ABD’deki gibi, 10-15 yıl gibi uzun süreli enerji performans
enerji yöneticiliğinin-mühendisliğinin, istihdamın artırılmasına da yol sözleşmesi yapabilmesi ve bankalardan, finans kuruluşlarından
açarak, ülke çapında zincirleme bir “ekonomik iyileşme-gelişme- kredi kullanabilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, kamunun ihale
büyüme-sürdürülebilirlik” sağla-nır. Yaşadığımız ekonomik-finans yapabilmesini kolaylaştırmak ve sağlıklı hizmet alınması için,
ve enerji krizinden, “ENVER” fırsatı yaratılarak çıkılır. ortak ve örnek bir “teknik şartname” ve “EPS” hazırlanmalıdır.
 Birçok kredi, finans, hibe kuruluşu -Avrupa Birliği, Kredi ve Yatırım EPS’nin de; Türk Ticaret Kanunu, Türk Hukuk Sistemi ve Türk
Bankaları, Dünya Bankası, BM-UNDP, Özel Finans Kuruluşları Bankacılık-Sigortacılık Sistemi ile uyumlu hale getirilmesi
vb.- ülkemize, enerji verimliliği konusunda kredi ve uygulama gerekmektedir.
desteği vermek üzere gelmektedirler. Bu kaynakların; EİE ve  KOBİ’lerin KOSGEB destekli ön etüt, detaylı etüt proje ve VAP
EVKK tarafından bir merkezden yönetilmesi, koordine edilmesi hizmetlerinin teşviği uygulamalarında-yönetmelik gereği, ön
ve doğru-öncelikli projelere aktarılması, “kaynak verimliliği”nin etüt, detaylı etüt ve VAP için yetkili iki ayrı EVD şirketinden
de sağlanması gerekmektedir. hizmet alınacak-, ister KOBİ’den isterse EVD şirketlerinden
 2 Mayıs 2009 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan, kaynaklanabilecek herhangi bir sorun, “itilaf” konusunda, tarafsız
“Binalarda Enerji Yöneticiliği Hizmeti”, maalesef hedeflenen bir bilirkişilik-hakem heyeti tanımlanmalı ve tanınmalıdır.
amaçlara hizmet etmemektedir. En düşük “hizmet” teklifi  Yapılan enerji etüt proje, VAP ve uygulamaların doğru olup
verenlere, sadece “yasak ve ceza” savmak üzere, “kağıt” olmadığını kontrol için, “ölçme ve doğrulama” standartları,
üzerinde imza atılarak verilen, ancak hem “işletme” sahibine, hem metodolojisi, EİE ve EYDER tarafından birlikte hazırlanmalıdır.
de “ülkemize” hiçbir şekilde enerji verimliliği sağlayamayacak bir  5 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe giren “Binalarda Enerji
uygulamaya dönüşmüştür. Bu uygulamanın, hem EİE hem de Performans Yönetmeliği” ve Yönetmeliğin uygulanabilmesi için
meslek odaları ve sektör derneği olan “Enerji Yönetimi Derneği gerekli olan performans kriterleri ve bina enerji performans
-EYDER-“ tarafından denetlenmesinin, etik kurallarının ve hesaplama konusunda (BEP-TR) kamu, üniversiteler, enstitüler,
hizmet standartlarının, asgari -alt ve üst- hizmet bedellerinin sektör dernekleri acilen bir araya gelmeli ve Temmuz 2010’da
belirlenmesi gerekmektedir. başlayacağı belirtilen uygulamaya yönelik, geniş kapsamlı bir
 Bina Enerji Yöneticiliği -BEY- hizmetinin, hem bireysel enerji kabul, test, değerlendirme çalışması yapılmalıdırlar.
yöneticileri hem de EVD şirketleri için belli bir sayıda bina ve/
veya m² büyüklükle sınırlandırılması gerekmektedir. BEY, kendi Ayrıca, yeni binalara BEP-TR sertifikası verecek olan SMM ve eski
ilinde olmak üzere; en fazla beş adet veya toplam kapalı alanı binalara BEP-TR sertifikası verecek olan EVD şirketleri dışında da,
200.000 m²’yi geçmeyecek binalarda bu hizmeti verebilmelidir. bina sahiplerinin kendi binalarının performanslarını ve durumlarını
EVD şirketleri de, bünyelerinde bulundurdukları enerji yöneticisi ölçebilecekleri, kullanımı kolay ABD’dekine benzer bir “energy
ve şube sayılarına bağlı olarak tüm illerde ve EİE’nin belirleyeceği star” programı, EİE tarafından web de yayınlanmalı ve hizmete
sayı ve büyüklükteki binalarda hizmet verebilmelidir. sokulmalıdır.
 Kanun ve yönetmeliklere göre artık, OSB’lerde de; “enerji yönetim
birimi” oluşturulması zorunludur. Ancak bu “birimlerin” kendilerinin Summary
ön-etüt, ölçüm ve detaylı etüt, VAP uygulamaları yapmaları, hem In this paper, we try to discuss and offer our arguments for draft
nicelik hem de nitelik açısından mümkün gözükmemektedir ve “Energy Efficiency Strategy Document of Turkey” which is published
de “yeterli” değildir. Bu durumda, danışmanlık ve ölçüm-etüt- on the EİE’s web page after “Workshop at TÜBİTAK-MAM on
VAP hizmetleri dışarıdan alınmalı, oluşturulan “birim” de, bunları December 2009”. This is very important “document” both for Turkey
organize etmeli, yönlendirmeli ve denetlemelidir. and the world with respect to energy efficiency and the environmental
 VAP, Gönüllü Anlaşmalar, Enerji Performans Sözleşmesi-EPS-, improvements-applications already. There are many items and “to
KOSGEB teşvikleri, TTGV, TÜBİTAK vb. destekler artırılmalı, do list” with this “Energy Strategy Document of Turkey”.

31
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

HIZLA GELİŞEN ENDÜSTRİ - ENERJİ DEPOLAMA SİSTEMLERİ

Ayla TUTUŞ
İçkale Şirketler Grubu Enerji Koordinatörü

Günümüzde bütün modern enerji sistemleri arz güvenilirliği, sistem Ancak ülkemizde toplam 42.480 MW kurulu gücünde1283 adet
stabilitesi, enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması iletim/ HES projesi olmasına rağmen sadece 15.710 MW kurulu güçte
dağıtım problemlerinin ve maliyetlerinin minimize edilmesi gibi 53 adet proje depolamalı rezervuar alanı 15 km²’nin üzerindedir.
birçok nedenlerle enerjinin depolanmasını zorunlu kılar. 53 adet projeden de 9.754 MW kurulu güçte 24’ü işletmede
bulunmaktadır.
Eğer bir ülkenin enerjisi büyük oranda termik santrallerden
elde ediliyorsa, bunun yanında ülke kesintili karaktere sahip Tablo 1. Ekonomik HES Potansiyelinin Proje Durumlarına Göre
Dağılımı [1] (Haziran 2007)
yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip ve bu kaynakları verimli
Proje Proje K.Güç Ort. Üretim
bir şekilde kullanmak istiyorsa, sistemde hızla devreye girip Oran (%)
Durumu Sayısı (MW) (GWh/yıl)
çıkabilme özelliğine sahip santrallere ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç,
İşletmede 148 13.306 47.590 32
ya büyük oranda fosil yakıt santrallerini birkaç dakikada devreye
girebilmesi için sıcak yedek olarak emre amade tutarak ekonomik İnşa Halinde 158 6.564 23.620 16
olmayan bir yöntemle ya da hızla devreye girip çıkma özelliğine Proje 977 22.260 79.177 52
sahip olan klasik depolamalı hidroelektrik santraller ve/veya Toplam 1 283 42.480 150.387 100
enerji depolama sistemleri hayata geçirilerek karşılanabilir.
Ülkemiz için bunlardan birincisi ve kısmen tercih edilmekte olan Depolamasız HES’lerle birlikte işletmede 13.306 MW kurulu
yöntem, zaten % 80’lerin üzerinde olan fosil yakıt kullanımının güçte 148 adet HES bulunmaktadır. Bu santraların 90 adedi 35
ve 2008 yılında genel enerjide % 76 elektrik enerjisinde % 60’a yaşın üzerinde ve yenileme gerektirmekte, Karakaya, Atatürk
ulaşmış olan dışa bağımlılığımızın ve aynı zamanda fosil yakıt gibi diğer birçok proje ise rehabilitasyon ihtiyacı nedeniyle verimli
kullanımından dolayı oluşacak emisyonların artırılması anlamı çalıştırılamamaktadır.
taşımaktadır.
Elektrik tüketimine baktığımızda ise, yıllık tüketim karakteristiğini
Enerjinin depolanması, dünyada son yıllarda gelişen yeni liberal gösteren en önemli gösterge yük faktörüdür. Yük faktörünün
piyasa modelinde, elektrik değer zincirinin en kritik bileşenlerinden mümkün olduğunca yüksek olması elektriğin verimli olarak
birisidir ve enerji depolama sistemleri endüstrisi yeni, önemli ve kullanılmasının en önemli göstergesidir. Elektrikte verimliliğin
tüm dünyada hızla gelişmekte olan bir endüstri seçeneğidir. Liberal artması ile yük faktörü büyüyecektir. Yük faktörünün büyüklüğünün
piyasalarda sistem işletmecilerinin büyük ölçekte yenilenebilir enerji yanı sıra minimum yükün maksimum yüke oranı da verimli
üretimini sisteme entegre edebilmeleri için enerjinin depolanmasına kullanım açısından önemli bir göstergedir. Ülkemizde son yıllarda
ihtiyaçları vardır. bu oran düşüş göstermekte olup, 2007 yılında % 38 seviyesine
kadar düşmüştür. Bu nedenle 2008 yılında çok zamanlı (puant)
Teknik değerlendirmeler ve fizibilite çalışmaları enerji depolamanın elektrik satış tarifeleri uygulaması gündeme getirilmiş, sistem yük
sadece teknik bir gereklilik değil aynı zamanda “cost effective eğrisindeki tepe noktaları günün diğer saatlerine kaydırılarak talep
olduğunu da göstermektedir. tarafı yönetimiyle yük faktörü yükseltilmeye çalışılmıştır. Ancak bu
kısa vadeli bir çözümdür. [2]
2. Türkiye Elektrik Sisteminin Görünümü ve Kaynaklar
Yukarıda özet olarak verilen rakamların arz güvenilirliği, sistem
2.1. Enerji Kaynakları, Üretim Santralleri, Tüketim stabilitesi, verimlilik ve emisyon gibi nedenlerden dolayı hiçte iç açıcı
Türkiye elektrikte arz-talep projeksiyonları ve gerçekleşme bir tablo sergilemediği aşikardır. Uzun dönem için sistem içerisindeki
durumu incelendiğinde depolama sistemlerinin gerekliliği açıkça tüm üretim kaynaklarını en verimli şekilde çalıştıracak bir modelin
görülmektedir. oluşturulması, rehabilitasyon ve bakımların zamanında yapılması,
arızaların hızla giderilmesi, doğru planlanmış ve seçilmiş yatırımların
TEİAŞ verilerine göre 2008 yılında genel enerjinin % 76’sı, elektrik zamanında yapılması, depolama sistemlerinin sisteme ilave edilmesi
enerjisinin ise % 60’ı ithal kaynaklardan karşılanmaktadır. Aynı gibi arz tarafını ilgilendiren bir yönetim uygulanmalıdır.
zamanda kaynak bazında bakıldığında elektriğin % 83’ü fosil
yakıtlardan sağlanırken yenilenebilirlerin payı büyük HES’ler dahil 2.2. Elektrik İletim Sistemi
sadece % 17’dir (% 1’i rüzgar ve diğer kaynaklar). 2005 yılında TEİAS tarafından yapılan çalışmalara göre; “Elektrik

32
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

rüzgar potansiyeli 10.000 MW yani 28 milyar kWh (88.000 MW


teknik potansiyel) düzeyindedir. Bu ekonomik potansiyelin yıllık
çalışma saati en kötü rüzgar koşulunda (güvenilir üretim) 1400 saate
kadar düşerek ancak 14 milyar kWh üretim gerçekleştirebileceği
düşünülmektedir. 2007-2020 döneminde her yıl 125 MW olmak
üzere toplam 1.750 MW rüzgar santralinin sisteme ilave edileceği
öngörülmüştür. [3]

Güneş: Türkiye’nin tüm yüzeyine isabet eden güneş gücü brüt


olarak 111.500 GW kadardır. Ancak teknik potansiyel 1400 GW
olup, kullanılabilir potansiyel 116 GW olarak kestirilmektedir.
5346 sayılı kanunda değişiklik yapılmak üzere bir kanun taslağı
hazırlanmıştır. Bu taslağa göre özellikle rüzgar ve güneş için çok
yüksek alım garantileri önerilmektedir. Oysa ülke çıkarları açısından
Kaynak-TEİAŞ kesintili karaktere sahip bu kaynakların yüksek alım garantisinden
Şekil 1. 2007 yılı tertiplenmiş yük eğrisi. çok üretimlerinin sürekli hale getirilerek pazarda rekabet edebilme
güçlerinin artırılması sistemi bozucu etkilerinin giderilmesi arz ve
İletim Sistemi”nin, arz güvenliği ve kalite kriterleri sağlanarak talebin eşleştirilmesi ve verimliliklerinin artırılması için hızla devreye
işletilebilmesi için, maksimum talebin konvansiyonel üretim girebilecek sistemlerle birlikte planlanmaları gerekmektedir.[3]
santrallerinden karşılanacak şekilde yedeklenmesi gerektiği be-
lirtilmektedir. Bu da yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim ya- 3. Elektrik Depolanabilir mi?
pan santrallerin tamamına yakın miktarının konvansiyonel üretim Elektrik formunda değil, ancak ihtiyacın az, fiyatın düşük ve
santralleriyle birebir yedeklenmesi anlamına gelmektedir. [3] enerjinin fazla olduğu saatlerde elektrik kullanılarak hava, su veya
kimyasal formda depolanabilmekte ve ihtiyacın olduğu saatlerde
Ayrıca aynı raporda bu kaynakların sistemi bozucu etkileri olduğu en fazla birkaç dakika içerisinde elektriğe dönüştürülerek kullanıma
belirtilmiş ve bu etkiler şu şekilde sıralanmıştır: sokulabilmektedir.

Bölgesel bozucu etkileri; iletim hatlarında ve trafolarda akışlarda, Hidrolik biokütle, konvansiyonel yakıtlar elektrik üretmeden önce
trafo merkezlerinde gerilimlerde değişiklikler, koruma sistemleri, depolanabilirken rüzgar, güneş ve dalga enerjisi elektrik formuna
kısa devre arıza akımları ve şalt tesislerinde değişiklikler, arz kali- çevrildikten yani elektrik üretildikten sonra depolanmayı gerektirir.
tesinde değişiklikler. Yani rüzgar ve güneş gibi kesintili enerji kaynaklarında arz ve talebi
eşleştirmek veya aynı ana denk getirmek bugünün teknolojisiyle
Şebekeye olan bozucu etkileri ise; sistem dinamiği ve stabilite, reaktif mümkün değildir. Bu nedenle var oldukları anda ihtiyaç olmasa bile
güç kontrolü ve gerilim, frekans kontrolü ve konvansiyonal santrallerde elektriğe dönüştürerek üretilen elektriği başka formlarda depolamak
sık sık yük alma/yük atma sorunları ve ayrıca enterkonnekte sisteme suretiyle ihtiyacın olduğu anlarda kullanılabilme olanağı yaratılmış
rüzgar santrallerinin bağlantısında bozucu etkileri ve bağlantı olmaktadır. Aynı zamanda fosil yakıtlı elektrik santrallerin sistemdeki
noktalarında iletim kapasitesinin yetersiz kalabilmesidir. Rüzgar fazla olan enerjisi aynı yöntemlerle depolanarak kaynakların daha
potansiyeli yerleşim merkezlerinden uzak bölgelerde olup bu bölgeler verimli kullanımı sağlanmış olmaktadır.
şebekenin zayıf olduğu noktalardır. İletim Sistemi, bu bölgelere başka
noktalardan bölgenin tüketimi kadar güç ve enerji taşıyabilecek şe- 4. Elektriğin Depolanması Neden Gereklidir?
kilde tasarlanmıştır. Özellikle İletim Sistemine büyük güçte rüzgar Türkiye’de olduğu gibi elektrik ihtiyacının büyük bir bölümünün
santrali bağlantısı önerilmesi durumunda, üretilecek elektrik enerjisini ithal kaynaklardan ve yük takip etme özelliği olmayan fosil yakıtla
her durumda sistemin güçlü tüketim noktalarına taşımak için yeni çalışan santrallerden sağlanıyor olması, ayrıca rüzgar ve güneş
iletim tesisleri gerekecektir. Bunun için, ya bağlantı noktası ile sistemin gibi kesintili enerji kaynaklarının kullanıma sokulacak olması sistem
güçlü tüketim noktaları arasındaki iletim sisteminin yeni hatların tesisi güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Sistemin güvenliğini
ile güçlendirilmesi ya da bağlantının doğrudan uzun hatlarla güçlü sağlamak ve frekans kontrolü yapabilmek için 3-5 dakika içerisinde
noktalara yapılması gerekmektedir. devreye girebilecek santrallere ihtiyaç vardır. Mevcut sistem içinde
bunu sağlayabilecek olan santraller depolamalı HES’lerdir.
2.3. Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Türkiye’de başta hidroelektrik olmak üzere önemli ölçüde Japonya’da değişik tipteki santrallerin devreye girme ve tam
yenilenebilir enerji potansiyeli bulunmaktadır. 5346 sayılı kanunda, kapasiteye ulaşma zamanları ile ilgili yapılan bir çalışmanın
büyük küçük ayrımı yapılmaksızın tüm HES’lerin yenilenebilir tanımı sonuçları Tablo 2’de verilmiştir. Bu çalışma için ilgili santrallerde
içerisinde yeralmasına rağmen rezervuar alanı 15 km²’nin altındaki üretime 8 saat ara verildikten sonra santraller çalıştırılarak sonuçlar
projeler YEK Kanunu kapsamına alınmıştır. Bu kapsamda 36.770 alınmıştır. [3] Türkiye’de üretim planlama çalışmalarında hidrolik
MW kurulu güçte 1238 adet HES bulunmaktadır. İlave potansiyel projeler, yük faktörlerine göre; % 35’in altında olanlar ve üstünde
ile birlikte 170 milyar kWh/yıl üretim potansiyeli mevcuttur bunun olanlar olmak üzere puant ve baz santraller olarak iki grup altında
sadece % 28’i kullanılmaktadır. tanımlanırlar ve ihtiyaca göre çalıştırılırlar. Ancak ülkemizde puant
talebin karşılanması sorunu vardır ve hidroelektrik santrallerin
Bugünkü teknik koşullarda 10 metre yükseklikteki ortalama 6 m/s sürekli aşırı yüklenerek çalıştırılması puant talebin karşılanmasında
hızda, yılda 2800 saat kullanma süresi ile kurulabilecek ekonomik olumsuzluklar yaratmaktadır. Enerji talebindeki hızlı artışla

33
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Tablo 2. Japonya’da Değişik Tipteki Santrallerin Devreye Girme ve Şekil 3’te, depolama tesislerinin yük eğrisine katkısı gösteril-
Tam Kapasiteye Ulaşma Zamanları mektedir. Elektrik talebinin ve fiyatın düşük olduğu saatlerde termik
Başlama ve Tam Kapasiteye santrallerdeki fazla enerji veya aynı saatlerde oluşan kesintili enerji
Proje Tipi kaynaklarından elde edilecek elektrik kullanılarak depo doldurulurken
Ulaşma Süresi
minimum yük yukarı çekilmekte talebin fazla olduğu saatlerde ise
Klasik Hidroelektrik Santraller 3-5 dakika
elektrik üretilerek maksimum yük aşağı çekilerek minimum yükün
Pompa Depolamalı Santraller 3 - 5 dakika
maksimum yüke oranı artırılmaktadır. Puant yük değeri azaltılırken
Fuel Oil Santralleri 3 saat baz yük değerinin artırılması, puant yük dönemlerindeki tüketimin
LNG-Doğal Gaz Santralleri 3 saat minimum tüketim dönemlerine kaydırılması ile sistem yük faktörü
LNG- Çevrim Santralleri 1 saat yükseltilmiş ve verimlilik artırılmış olmaktadır. [3]
Kömür Santralleri 4 saat
Nükleer Santraller 5 gün

birlikte daha da ciddi boyutlara ulaşmakta olan puant yükün


karşılanması sorununun çözümü için PDHES ve SHDES projeleri
geliştirilmelidir. Ülkemizde ICOLD kriterlerinde çeşitli amaçlarla
inşa edilmiş işletmede yaklaşık 600 adet baraj vardır. Ayrıca üç
tarafı denizlerle çevrili bir ülke olup bu tür uygulamalar için uygun
bir topografyaya sahiptir. Bu özellikler PDHES’ler için ilk yatırım
maliyetini ciddi ölçüde azaltıcı ve diğer depolama sistemlerine göre
avantaj sağlayıcı özelliklerdir. Japonya’da alt rezervuar olarak deniz
suyunun kullanıldığı projeler geliştirilirken henüz ülkemizde PDHES
uygulaması bulunmamaktadır. [4]

Depolama sistemlerinin, özellikle yeni piyasa modeli içerisinde Şekil 3. Büyük ölçekli bir depolama tesisinin yük profili.
elektriğin tüm unsurlarına (kaynak, üretim, dağıtım, yan hizmetler
sistem işletmecileri, tüketici ve finans) olan faydaları ve ilişkileri 4.2. Sistem Operatörleri İçin Faydaları
Şekil 2’de verilmiştir. Voltaj kontrolü, enerji kalitesinin artırılması, sistem güvenliği ve
varlıkların yönetimi ile büyük ölçüde YEK’nın bütün zamanlarda
Temel olarak 5 ana başlık altında sayabiliriz: sisteme entegre esnekliği sağlarlar. YEK için gerekli olacak olan
bağlantı ve iletim hattı ihtiyaçlarının 2/3 oranında azaltılması,
4.1. Üretim Kaynakları İçin Faydaları sıcak ve ılık yedek maliyetinin düşürülmesi gibi birçok avantajlar
Elektriğin arz ve talebindeki dalgalanmaları dengeler, kısa dönem sağlamaktadırlar.
arz güvenliğini, kısa periyotta frekans kontrolünü ve sistem
stabilitesini, uzun periyotta ise enerjinin yönetimini sağlar ve rezerv 4.3. Yardımcı Hizmetler İçin Faydaları
oluştururlar. Elektrik sisteminde değişken üretimi olan yenilenebilir enerji
kaynaklı üretim tesisleri arttıkça, kontrolsüz üretim artacak, bu
Enerji arz güvenilirliğini garanti edecek politikalar geliştirilirken; nedenle yan hizmetlerin kullanımı ve maliyeti de yükselecektir. Bu
dışa bağımlılığın azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının bağlamda depolama sistemleri yardımcı hizmetler için; frekansa
daha verimli kullanılmasının sağlanması, emisyonların azaltılması, yanıt verme, hızla devreye girme ve tam kapasiteye ulaşma, black
bunun yanında kesintili enerji kaynaklarının sisteme bağlanabilmesi start, yedek veya döner yedek ve uzun dönem rezerv oluşturmak
için gerekli olacak olan ilave iletim hattı yatırım maliyetleri ve yedek gibi avantajları sağlayacaktır.
güç yatırım maliyetlerinin azaltılması, minimum yükün maksimum
yüke oranının yükseltilmesi için elektrik depolama tesislerinin 4.4. Yenilenebilir Enerji Üreticileri İçin Faydaları
sisteme ilave edilmesinin önemini ortaya koymaktadır. Üretim zamanını ötelemek, kontrol ve sisteme entegrasyonu
sağlamak, gün öncesi garanti anlaşması gibi serbest elektrik
piyasası pazarında yapılacak anlaşmalar ile pazarda rekabet
şansını artırmak, arz ile talebi eşleştirmek.

4.5. Tüketici İçin Faydaları


Elektrik fatura fiyatlarını ve puant elektrik fiyatlarını azaltmak, enerji
kalitesinin iyi olmaması ve güvenilir olmayan hizmetlerden dolayı
oluşan kayıpları azaltmak. Örneğin, 2006 yılında % 33 yedek
kapasite olmasına rağmen 27 Aralık 2006 tarihinde tüketimim
en yüksek noktaya ulaştığı saatlerdeki 27.500 MW’lık talebin
karşılanmasında sıkıntı yaşanmış ve elektrik fiyatı 170 YTL’den 1100
YTL’ye çıkmıştır. Böyle bir durumda bir HES devreye sokulabilseydi,
fiyat bu kadar yükselmeyecekti. Aynı şekilde, 1 Temmuz 2006’da
1210 MW kurulu gücündeki Bursa Doğal Gaz Santrali arızalanıp
Şekil 2. Enerji depolamanın faydaları. devre dışı kalınca, batı da 13 il 8 saat boyunca karanlıkta kalmıştır.

34
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Oysa Oymapınar Barajı devreye sokulabilseydi veya büyük ölçekli yapılabilmektedir. Bu santrallerden 20 MW’ın üzerinde kurulu
depolama sistemleri olsaydı, böyle bir olay yaşanmayacaktı. güce sahip olanlar genellikle kısa dönem arz güvenliği, sistem
stablitesinin sağlanması ve frekans kontrolü gibi amaçlar için
5. Enerji Depolama Sistemleri kullanılırken, küçük ölçekli olanları kesintili enerji kaynaklarının
sistemi bozucu etkilerini azaltmak, süreklilik kazandırmak
5.1.Enerji Depolama Sistemlerinin Sınıflandırılması verimliliklerini ve pazarda rekabet gücünü artırabilmek için birlikte
Enerjinin elektrik olarak depolanması pahalıdır ve teknolojik olarak planlanmaktadırlar.
verimli değildir. Enerji depolama sistemlerinin birçoğu dolaylı
depolama sistemleridir. Diğer bir ifadeyle, elektriğin diğer enerji Uçan çemberler, yakıt pilleri, süper kapasitörler gibi sistemler
formlarına dönüştürülerek ihtiyaç anında hızla devreye sokacak ise çok daha küçük ölçekli kW boyutunda depolama yapabilen
şekilde bekletilmesidir. Depolama sistemleri üç ana başlık altında sistemlerdir. Uzay araçlarında, meteoroloji istasyonlarında, büyük
sınıflandırılmaktadır; parklarda, kırsal alanlarda, bazı askeri uygulamalarda, laptop
bilgisayarlarda, küçük elektronik cihazlar için portatif şarj istasyonu
Teknolojisine göre; olarak, yerleşim alanlarından uzak bölgelerde güç kaynağı olarak,
 Mekanik PDHES’ler, SHDES, Volanlar kullanılabilmekte, ulaşım ve haberleşme alanlarının yanında son
 Elektrik Süper iletkenler yıllarda kesintili karaktere sahip yenilenebilir enerji kaynaklarından
 Kimyasal Piller, bataryalar elektrik üretimi yapan santraller ile hibrid olarak planlanmaktadırlar.
 Manyetik Süper kapasitörler Teknik ve ticari anlamda henüz istenilen olgunluğa ulaşılamamıştır.
ABD ve Avrupa’da çok ciddi çalışmalar yapılmakta yakın gelecekte
Güç ve enerji sınıflamasına göre; ticari olarak yaygınlaşabilecek düzeye geleceği düşünülmektedir.
 Büyük ölçekli Bu alanda TÜBİTAK MAM’da yapılan küçük ölçekli birkaç
 Küçük ölçekli çalışma dışında Türkiye’de kayda değer herhangi bir çalışma
bulunmamaktadır.
Uygulama alanlarına göre;
 Kısa dönem arz güvenliği için, Prensipleri ilk olarak Alman bilimadamı Christian Friedrich
 Enerji kalitesi ve güvenilirliği için, Schönbein tarafından 1838’de bulunmuş [6] ve günümüze kadar
 Şebeke uygulamaları için, birçok çalışmalar yapılmış olan yakıt hücreleri ve diğer küçük ölçekli
 Kaynakların verimli kullanılması için, uygulamalarla ilgili ayrıntıya bu çalışmada yer verilmeyecektir.
Sadece, Tablo 3’te temel karakteristikler verilmiştir.
5.2. Günümüzde Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Depolama
Yöntemleri 5.2.1. Pompa Depolamalı Hidroelektrik Santraller (PDHES)
Elektrik depolama sistemlerinden PDHES ve SHDES’ler istenilen Elektrik enerjisi talebinin ve elektrik fiyatının düşük, elektriğin fazla
büyüklükte saatlik, günlük, haftalık veya mevsimlik depolamalar olduğu saatlerde suyun yüksekteki bir rezervuara pompalanarak

Tablo 3. Yakıt Hücreleri ve Diğer Küçük Ölçekli Uygulamaların Temel Karakteristikleri


Depolama Tipi Avantajları Dezavantajları Uygulama alanları Verimlilik
1 Yüksek güç kapasitesi
1 Özel alan gerekmesi  Döner veya devamlı yedek
PDHES 2 Oldukca yüksek enerji kapasitesi %70-85
2 Düşük verimlilik  Ucuz enerjiyi pahalı enerjiye dönüştürmek
3 Düşük maliyet
1 Yüksek Güç Kapasitesi
1 Özel alan gerekmesi  Döner veya devamlı yedek
SHDES 2 Oldukca yüksek enerji kapasitesi %70-80
2 Gaz bağlantısı  Ucuz enerjiyi pahalı enerjiye dönüştürmek
3 Düşük maliyet
1 Orta güç kapasitesi  Değişkenliği azaltmak
Akım Pilleri Düşük güç yoğunluğu %75-85
2 Yüksek enerji kapasitesi  Döner veya devamlı yedek sağlamak
1 Orta güç ve enerji kapasitesi
1 Yüksek maliyet  Değişkenliği azaltmak
NaS Pilleri 2 Yüksek güç yoğunluğu %85-90
2 Üretim zorluğu  Kesintisiz güç temini
3 Yüksek verimlilik
1 Orta güç ve enerji kapasitesi 1 Yüksek maliyet
 Değişkenliği azaltmak
Li-ion Pilleri 2 Yüksek güç yoğunluğu 2 Özel bir devreler sistemi %90-95
 Kesintisiz güç temini
3 Yüksek verimlilik gerektirmesi
1 Düşük enerji kapasitesi
Uçan Çemberler 1 Yüksek güç kapasitesi  Güç kalitesi %90-95
2 Düşük güç yoğunluğu
1 Yüksek verimlilik
Kapasitörler 1 Düşük güç yoğunluğu  Güç kalitesi %90-95
2 Uzun döngü ömrü
1 Yüksek maliyet  Değişkenliği azaltmak
Hidrojen Depolama 1 Yüksek güç ve enerji kapasitesi Düşük
2 Düşük verimlilik  Döner veya devamlı yedek sağlamak
Şarj Edilebilen Hibrid 1 Geniş bir alana yayılabilmekte  Değişkenliği azaltmak
1 Yönetmek zor %80-90
Sistemler 2 Güç sistemi için düşük maliyet  Döner veya devamlı yedek sağlamak
1 Güç Kapasitesi (MW)-Gücün depolanabildiği ve kullanılabildiği max. oran
2 Enerji Kapasitesi (MWh)-Depolanabilen toplam enerjinin rezervuarı doldurma süresine eşitliği
3 Güç yoğunluğu-Her birim hacim depolamanın enerji kapasitesi

35
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

depolanması ve ihtiyacın yüksek enerjinin pahalı olduğu pik


saatlerde enerji üreterek alt rezervuara aktarılması yöntemidir.
Pompa depolamalı santraller elektrik enerjisi üretme yönteminden
çok, fazla olan enerjinin depolanması yöntemidir.

PDHES’ler başlıca bir alt ve bir üst rezervuar ve bu iki rezervuar


arasında bir cebri boru ile elektrik üreten veya suyu pompalayan
türbin/pompa ve jeneratör/motor grubu ve bunlarla ilgili hidrome-
kanik ve elektromekanik ekipmanı ihtiva ederler. Şekil 4a ve Şekil
4b’de tipik PDHES’lere örnekler verilmiştir.

Şekil 4c’de ise, Japonya’nın Okinawa adasının kuzey tarafında Şekil 5.


kurulan pilot deniz suyu PDHES’in kuşbakışı görünüşü verilmek-
tedir. Sekizgen şekil üst rezervuarı göstermekte, deniz (Pasifik Dünya’da ilk olarak 1978 yılında Almanya’da çözünmüş tuz
Okyanusu) alt rezervuarı temsil etmektedir. Kuyruk suyu kanal mağaraları kullanılarak 290 MW kurulu güçte SHDES inşa edilmiştir.
çıkışı deniz dalgalarından korunmak üzere dörtlü-oluklu bir sistemle 1991’de Alabama’da 110 MW kurulu güçte santral kurulmuştur.
çevrilmiştir. Dünyada deniz suyunu kullanan yüksek düşülü ilk Amerika ve Avrupa’da birçok proje geliştirilmektedir. Önümüzdeki
PDHES’dir. Bu nedenle tipik ve ilginçtir. Üç tarafı denizlerle çevrili dönemde hızla yaygınlaşacak olan bir teknolojidir. Amerika’da
ülkemiz içinde uygulama alanı olarak önemlidir. mevcut bir mağara kullanılarak 200MW SHDES+100MW rüzgar+
kömür santrallerinin fazla enerjisinin kullanılacağı hibrid bir proje
Japonya nehirler üzerinde çok sayıda küçük ve büyük kapasitelerde 2011 yılında işletmeye girecektir. Özellikle rüzgar ve fosil yakıtlı
PDHES’ler inşa etmiştir. (yaklaşık 30 000 MW). Son yıllarda santrallerle hibrid çalışacak benzer bir çok proje geliştirilmektedir.
coğrafya ve jeolojiye göre uygun alanlar azalmış, ayrıca çevre Yatırım maliyetleri PDHES’lerden düşük ancak işletme bakım
değerlendirme kriterleri etkili olmaya başlamıştır. Bu durumu giderleri daha fazla ömürleri daha kısadır. Türkiye’de de ekonomik
dikkate alan Japon Hükümeti, EPDC firmasına deniz suyunu kulla- olarak geliştirilebilecek birçok alan olduğu bilinmektedir. [7]
nabilen bir PDHES’in etüdünü ve fizibilitesini sipariş etmiştir. 1981
yılında başlanan ilk etüt ve malzeme test çalışmaları, 1991 yılına Kaynaklar
kadar sürmüştür. [1] Ayla TUTUŞ “New Technology For HYdroelectric
Generation”Clean Energy Technology Conferance 2008
1991 yılında inşaatına başlanan Okinawa PDHES’in 1998 yılında [2] TEİAŞ “Türkiye Elektrik Enerjisi Üretim Projeksiyonu 2008-2017”
tamamlanması planlanmış işletmeye geçtikten sonra beş yıllık tec- [3] TEİAŞ “Yenilenebilir Kaynaklardan Değişken Üretim Yapan
rübe dönemi öngörülmüştür. Mart 1999’da inşaat tamamlanmıştır. Santrallerin Elektrik Üretim- İletim Sistemine Etkileri ve AB
Uygulamaları”
Dünyada başta Japonya olmak üzere pek çok ülkede toplam [4] Ayla TUTUŞ “Pompa Depolamalı Hidroelektrik Santralar”,10.
100.000 MW’ın üzerinde PDHES bulunmaktadır. Bu ülkelerden Enerji Kongresi 2007
birçoğu bilindiği üzere zengin fosil enerji kaynaklarına sahip [5] Jason Makansi “Energy Storage”
olmalarına rağmen PDHES’lere sahipler ve yenilerini de planla- [6] Wikipedia.org/wiki/Yakıt_hücresi
maktadırlar. [4] [7] Roger Peters “Storing Renewable Power.”

5.2.2. Sıkıştırılmış Hava Depolamalı Elektrik Santralleri (SHDES) Summary


PDHES’lerde olduğu gibi elektriğin fazla ve ucuz olduğu saatlerde All modern energy systems is require electricity storage for supply
kompresör çalıştırılarak ortamdaki hava yeraltındaki geçirimsiz security, system security, productivity, to solve transmission and
mağaralarda sıkıştırılarak depolanmakta, ihtiyacın olduğu saatlerde distribution problem and to use renewable resources more efficiency
ise basınçlı hava ile türbinler çalıştırılarak elektrik üretilmektedir. exc. opportunity. In new competitive market model storage is most
Bu yöntemde havanın sıkıştırılarak depolanabilmesi için geçirimsiz critical part of electricity value chain. Power storage is developing
bir formasyona ihtiyaç vardır. Doğal boşluklar, terkedilmiş ma- quickly into a major new industrial. Technical evaluation and
denler, tuz mağaraları kullanılabileceği gibi yapay boşluklar da ya- feasibility studies shows that it is not only technical necessity but
ratılabilmektedir. Havanın sıkıştırılması için yapay tanklar üzerinde also cost effective solution.
de çalışmalar yapılmaktadır.

Şekil 4a. Şekil 4b. Şekil 4c.

36
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

HİDROJEN ÜRETİMİNDE
YENİ NESİL NÜKLEER REAKTÖRLERİN STATÜSÜ

B. Gül GÖKTEPE Tunç ALDEMİR


Türkiye Atom Enerjisi Kurumu The Ohio State University - Department of
Mechanical Engineering

Özet ve dışa bağımlılığını azaltacağı gibi enerji arz güvenliğini ve ulusal


Nükleer teknoloji, sera gazı salımına sebep olmadan yüksek güvenliğini de arttıracaktır.
verimle büyük miktarlarda hidrojen üretebilme potansiyeline sa-
hiptir. Nükleer endüstride yakın bir gelecekte yüksek sıcaklıkta Hidrojenle çalışan içten yanmalı motorlar ve yakıt pilleri konu-
çalışan reaktörlerin elektrolitik yöntemlerle hidrojen temininde sunda yapılan çalışmalarda önemli bulgular ortaya konmuş,
kullanılması planlanmaktadır. Bu kapsamda ABD’de nükleer hid- önemli gelişmeler kaydedilmiş olması hidrojen yakıtlı ulaşımın ger-
rojen inisiyatifi programı başlatılmıştır. Ayrıca çeşitli ülkelerin ka- çekleşmesinin yakın olduğunu işaret etmektedir [2].
tılımıyla Uluslararası IV Nesil Forumu oluşturulmuştur. Bu Forum
çalışmalarına, 2020-2030 yıllarında kullanıma girmesi planlanan Türkiye’de de son yıllarda hidrojen enerjisi ile ilgili olarak Ulus-
altı ayrı tip yeni nükleer reaktör geliştirmek üzere, halen nükleer lararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET)’in kurul-
enerjiden önemli ölçüde yararlanan ve gelecek için de nükleer masıyla birlikte bu konuya ilgi artmıştır. Dünyanın en büyük anoksik
enerjinin hayati önemini öngören 13 ülke katılmaktadır. ortamını teşkil eden Karadeniz dip katmanlarında mevcut olan
hidrojen sülfürden hidrojen eldesi ve depolanması üzerinde bazı
Forum tarafından geliştirilmekte olan altı reaktör teknolojisi gü- araştırmalar başlamıştır [3].
nümüzdeki konvansiyonel reaktörlerden daha yüksek sıcaklıkta ça-
lışmakta olup bunlardan dördü hidrojen üretimi için tasarlanmıştır. 3. Günümüzde Hidrojen Enerjisi İle İlgili Sorunlar [4]
Hidrojen üretimi için geliştirilmekte olan bu sistemlerin kısaca  Hidrojen üretimi için sarf edilmesi gereken enerji talebi, günümüzde
özellikleri, uluslararası nükleer hidrojen programlarının ana hatları, elektrik üretimi için gereken talebin çok üstündedir.
PBMR ile ilgili bir çalışmanın değerlendirilmesi ve güncel bulgular  Hidrojen genel olarak geleceğin enerji taşıyıcısı olarak algılanmakla
gözden geçirilerek geleceğe dönük öngörüler sunulmaktadır. birlikte, pratikte bunun gerçekleşmesi henüz uzak görünmektedir.
 Dünyada hidrojen üretimi gittikçe büyürken, depolanması ve ta-
1. Giriş şınması ile ilgili alt yapı sorunları üzerinde AR-GE çalışmaları
Hidrojen dünyada en bol bulunan element olmasına karşın enerji devam etmektedir.
sektöründe daha fazla kullanımıyla ilgili büyük sorunların başında  Kısa dönemde hibrit elektrik araçlarının kullanımının artışının
üretim, depolama ve taşıma maliyeti gelmektedir. Bilinen hidrojen potansiyel olarak şebekeden baz yükü talebini artırması beklen-
üretimi yöntemleri ya verimsizdir ya da sera gazları salı-mına sebep mektedir.
olmaktadır. Bu anlamda nükleer teknoloji, sera gazı salımına sebep  Hidrojenin ulaşım sektöründe kullanılan sıvı yakıtları ham
olmadan yüksek verimle büyük miktarlarda hidrojen üretebilme petrolden elde etmek için kullanımı hızla artmaktadır. Özellikle
potansiyeline sahiptir. katranlı kumlar yakıt eldesin de kaynak olarak yararlanıldığında
bunların bol bulunması sebebiyle hayati önemi vardır.
Bu bildiride, çok yakın gelecekte hidrojenin üretiminde hayati role  Elektrolitik olarak hidrojen eldesin de nükleer enerjiden yarar-
sahip olacağı öngörülen yeni nesil nükleer reaktörler konusunda lanılabilir. Bunun için yüksek sıcaklıkta çalışan yeni nesil
yapılan uluslararası çalışmalar literatür araştırmasıyla kısaca göz- nükleer reaktörler termokimyasal olarak hidrojen üretiminde
den geçirilerek sadece ana hatlarıyla yorumlanmaktadır. kullanılabilecektir. Ancak bunun gerçekleştirilebilmesi için 2030
yılı öngörülmektedir.
2. Hidrojenin Enerji Sektöründeki Önemi
21. yüzyılın enerji taşıyıcısı olarak nitelendirilen hidrojen özellikle 4. Nükleer Reaktörler ve Hidrojen [5,6]
ABD’de sanayi ve ulaşım sektörünün omurgasını teşkil etmektedir. Nükleer reaktörlerden elde edilen nükleer enerji, çeşitli endüstriyel
Sanayide hidrojen petrol ürünlerinin özellikle hidrojen açısından uygulamalar için fevkalade önemli bir proses ısı kaynağıdır. Genel
fakir olan ağır ham petrolün rafine edilerek ulaşımda kullanılan olarak nükleer reaktörlerin geniş kapsamlı uygulamaları şu şekilde
yakıt haline dönüştürülmesinde kullanılır. Hidrojenin en az bu kadar özetlenebilir:
önemli olan bir diğer kullanım alanı ise plastik ve binlerce tüketim  Baz nükleer elektrik üretimi,
malının imalatında ihtiyaç duyulan kimyasalların hammaddesinin  Proses ısısıyla merkezi sistem ısınma,
elde edilmesidir [1].  Deniz altı gemilerin sürekli yakıt,
 Tuzlu sudan tatlı su temini,
Ulaşım sektöründe bilinen konvansiyonel hidrokarbon yakıtlara ila-  Sentetik yakıt üretimi,
veten hidrojen doğrudan enerji taşıyıcı olarak büyük gelecek vaad  Petrol arıtılması,
etmektedir. Dolayısıyla ulaşım sektöründe hidrojenin doğruan kul-  Biyokütleden etanol eldesi,
lanılabilmesinin ticari olarak yaygınlaşması ABD’nin petrol ithalatını  Gelecekte hidrojen üretimi.

37
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

5. Nükleer Hidrojen İnisiyatifi Programı [8,9] Bu ülkelerin çoğu bir veya birden fazla IV. nesil reaktörün geliş-
ABD’de başlatılan nükleer hidrojen inisiyatifi programının hedefi; tirilmesi için AR-GE yürütmek üzere resmi olarak Çerçeve
nükleer enerji kullanarak 2017 yılında ekonomik ve ticari ölçekte hidrojen Anlaşması’nı imzalamışlardır. Arjantin ve Brezilya anlaşmayı im-
üretilebileceğini deney ve uygulama yoluyla kanıtlayabilmektir. zalamamış, İngiltere Forumdan çekildiği için aktif olamayan Forum
üyeleri haline gelirken Rusya Federasyonu Ağustos 2009 da Fo-
Nükleer hidrojen AR-GE planı laboratuvar çapında demonstrasyon rum’a üye olmuştur [12].
(<5kW) pilot tesis (500 kW-1 MW) ve ticari boyutta mühendislik
tesisini (20-50 MW) kapsamaktadır. Bu inisiyatif eğer başarılı GIF çalışmalarının ana hedefleri şunlardır:
olabilirse, büyük miktarda sera gazı emisyonu salımı olmadan • Nükleer güvenliği daha da iyileştirmek,
ABD’ye yerli hidrojen üretim kapasitesi sağlayabilecektir. • Silahlanmaya karşı direnci daha artırmak,
• Reaktörden çıkan radyoaktif atık miktarını daha azaltmak,
6. İleri Tip Nükleer Reaktörler [9,10,11] • Yakıt hammaddesi ve diğer doğal kaynak tüketimini daha
Dünyada halen 31 ülkede işletilmekte olan 436 ticari nükleer reaktör azaltmak,
bulunmaktadır. Toplam 372 GWe kapasitedeki bu reaktörlerden • Reaktör inşaat süresini daha azaltmak,
2601 TWh nükleer elektrik üretilmektedir. Bu kapasite ile nükleer • Toplam nükleer santral inşa ve işletme maliyetini daha düşür-
güç dünya elektrik talebinin %15’ini karşılamaktadır. mek,
• Nihai olarak üretilen enerji maliyetini (KW/h) daha aşağıya çek-
1950’li yıllarda ilk nükleer santralden elektrik üretimi başlamasından mek.
bu yana nükleer güç endüstrisi 50 yıldan fazla bir süredir reaktör
teknolojilerini iyileştirmekte ve geliştirmektedir. GIF tarafından seçilen 2010 ile 2030 yılları arasında açılımı beklenen
bu reaktör teknolojileri aşağıda belirlenen tipleri içermektedir:
1950’li yıllardan itibaren işletilmeye alınan ilk ticari nükleer reak- 1. Gaz soğutmalı hızlı reaktörler
törler I. nesil olup bir süre önce ömürlerini tamamlamış ve işlet- 2. Kurşun soğutmalı hızlı reaktörler
meden alınarak kapatılmışlardır. Dünyada halen işletilmekte olan 3. Ergimiş tuzlu reaktörler
bilinen reaktör tipleri genelde II. ve III. nesil sistemleridir. Yeni nesil 4. Çok yüksek sıcaklıkta çalışan gaz soğutmalı reaktörler
güç reaktörlerinin tasarımı, işletilmeye başlanması sonucu bu 5. Sodyum soğutmalı hızlı reaktörler
teknolojilere olan talep gittikçe artmaktadır. 6. Süperkritik su soğutmalı reaktörler

Bilinen ticari reaktörlerden daha kısa sürede inşa edilebilen, daha Bu sistemlerin hemen hepsi kapalı devre yakıt çevrimli olup, üçü
uzun reaktör ömrü olan, kalp erime olasılığını minimuma indiren hızlı nötronlu, biri epitermal, ikisi de günümüzdekiler gibi termal
güvenlik özellikleri entegre olan, daha çevre dostu, daha az yakıt nötronlarla çalışmak üzere tasarlanmıştır. Bunlardan ilk dördü özel
tüketen, daha az hacimde atık üreten yani daha verimli, ekonomik olarak hidrojen üretimi amacıyla geliştirilmektedir [12,14].
ve daha güvenli olan gelişmiş reaktörlerin ilk grubu olan III. nesil
reaktörler 1998’den itibaren işletilmektedir. Bu reaktörlerin özellikleri aşağıda kısaca özetlenmektedir [10,11,12]
• İşletme tecrübesi: Bu sistemlerin en az dördü esas tasarımları
IV. nesil ileri tip reaktörler ise halen araştırma ve geliştirme itibarıyla hayli önemli işletme tecrübesine haizdir (gaz, kurşun,
çalışmaları devam etmekte olan bir dizi teorik nükleer reaktörlerdir. ergimiş tuz ve sodyum soğutmalı reaktörler). Bunlar bilinen
2030 yılından itibaren ticari olarak inşa edilip işletilmeye alınmaları özellikleri ve işletme deneyimi olan reaktörlerin biraz daha ge-
beklenmektedir. Ancak çok yüksek sıcaklıkta çalışan reaktör (VHTR) liştirilmiş tipleridir.
teknolojisinin 2021 yılı itibarıyla tamamlanması öngörülmektedir. • Reaktör gücü: 150 ila 1500 MWe termal arasında değişmek-
Bu reaktör sistemlerinin yeni nesil, ileri tip reaktörler olarak tedir.
isimlendirilmesinin nedeni sürdürülebilirlik, ekonomi, güvenlik ve • Sıcaklık: Reaktör sıcaklıkları 510°C ila 1000°C arasında değiş-
silahlanmaya karşı tedbirler açısından bilinen reaktör teknolojilerine mektedir. Oysa ki günümüzdeki hafif sulu reaktörlerde sıcaklık
göre daha gelişmiş tasarım özelliklerini taşımalarıdır. 330°C ye kadar çıkabilmektedir.
• Soğutucu: Altı reaktör tipinden sadece biri hafif su ile soğutul-
7. Uluslararası IV. Nesil Forumu (GIF) makta olup ikisi helyum gaz, diğer üçü de sodyum veya flüorü
IV. nesil reaktörler üzerindeki AR-GE çalışmalarını resmi olarak tuzlu, kurşun-bizmut soğutmalı teknolojilerdir.
yürütmek üzere IV. Nesil Forumu (The Generation IV. International • Reaktör ömrü: Kurşun soğutmalı teknolojide 50 ila 150 MWe
Forum-GIF) oluşturulmuştur. arasında değişen güç seçeneği mevcut olup bu sistem yeni yakıt
yükleme gereksinimi olmadan 15-20 yıl arasında değişen uzun
Uluslararası bir çalışma grubu olan GIF, yeni nesil reaktör teknoloji- reaktör kalbi ömrüne haizdir.
leri üzerinde ortak AR-GE çalışmaları yürütmek üzere 2000 yılında
kurulmuş olup resmen 2001 yılında aktif hale gelmiştir. Çalışmalar Hidrojen üretimi amaçlı tüm bu sistemlerin özellikleri Tablo 1’de
sekiz teknoloji hedefi esas alınmak suretiyle başlatılmıştır gösterilmektedir. Örnek olarak VHTR (Very High Temperature
Reactor-Çok Yüksek Sıcaklık Reaktörü) tipi reaktörlerin tasarımı
Foruma üye on üç ülke bulunmaktadır. Bunlar halen nükleer daha detaylı olarak Bölüm 8’de sunulmuştur
enerjiden önemli ölçüde yararlanan ve gelecek için de nükleer
enerjinin hayati önemini öngören ülkelerin hükümetlerini temsil 8. Çok Yüksek Sıcaklıkta Çalışan Reaktör
etmektedirler. ABD’nin öncülüğünde Arjantin, İngiltere, Brezilya, Çok yüksek sıcaklıkta çalışan reaktör (Very High Temperature
Çin, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, İsviçre, Japonya, Kanada, Reactor -VHTR) güvenlik kriterlerinde mümkün olan en düşük
Rusya Federasyonu ve bu devletlerin yanı sıra Avrupa Birliği ile risk teknolojisine dayalı, ekonomik olarak nükleer proses ısı temin
Euratom da Forum’a dahildir. eden ve hidrojen üretim kapasitesine haiz olan üstün özellikleri

38
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

taşımaktadır. Reaktör çıkış sıcaklıkları 850


– 950 ºC aralığındadır. Geliştirme olasılığı
en yüksek olan tipler PBMR [16] ve GT-MHR
[17] tipleridir. Her iki reaktör tipi de TRISO
yakıt kullanmaktadır. Çeşitli katlardan oluşmuş
mikron büyüklüğündeki TRISO küresel
yakıt tanecikleri 1600oC sıcaklığa kadar
bütünlülüğünü koruyabilmektedir. Bu tanecikler
ya 6 cm çapında küresel (PBMR tipi reaktör
için) yahut da altıgen prizmatik (GT-MHR tipi
reaktör için) yakıt elemanları şeklinde reaktör
kalbini oluşturmaktadır. Hidrojen üretim amaçlı
VHTR akış şeması Şekil 1’de sunulmaktadır.
Reaktör kalbinden çıkan helyum ara ısı
eşanjörlerine gönderilir. Isı eşanjörlerinde ikinci
devre soğutucusu olarak gaz ve su dahil olmak
üzere değişik opsiyonlar düşünülmektedir. Bu
ikinci devre soğutucusu elektrik ve hidrojen Şekil 1. Hidrojen üretim amaçlı VHTR akış şeması
üretimi için ısı kaynağı oluşturur. Şekil 1’de gös-
terilmemiş bir opsiyon da elektrik üretim için kullanılan ikinci devre
artık ısısının hidrojen üretiminde kullanılmasıdır. Idaho Milli Laboratuvarı’dır (Idaho National Laboratory –INL). Ohio
Eyalet Üniversitesi (The Ohio State University), IV. nesil reaktörleri
Çok yüksek sıcaklıkta çalışan reaktörlerin halen tamamen çözül- geliştirmek için INL ile işbirliği yapan beş üniversiteden biridir.
memiş sorunlarından en önemlisi, kullanılacak malzemenin yüksek
sıcaklık altında uzun süre performansıdır. ABD Enerji Bakanlığı’nın 9. Sonuç ve Öneriler
IV. nesil reaktörlerin geliştirilmesi için üniversitelere ayırdığı “Günümüzde ileri nükleer teknoloji ile ilgili olarak yapılan çalışmalar
araştırma fonlarının (2009 bütçesi itibariyle 44 milyon dolar) çok ve tercihler hidrojen çağı yaklaşırken hangi ülkelerin ve /veya
yüksek bir oranı malzeme araştırmalarını hedeflemektedir. Bu tip şirketlerin büyük bir siyasi güç ve ekonomik ödül yakalayacağını
reaktörlerin lisanslanmasında karşılaşılabilecek başka bir sorun, belirleyecektir” [1] şeklindeki görüş, ileri nükleer teknolojinin hidrojen
modellemelerdeki belirsizliklerdir. Güvenliği sağlayacak sistem- üretimindeki statüsünün öneminin mükemmel bir vurgusudur.
lerin aktif sistemler yerine pasif sistemlerden oluşması yahut tabii
dolaşım gibi doğal olaylardan faydalanılması bu belirsizliklerin Uluslararası kapsamda halen devam etmekte olan hidrojen ini-
doğru değerlendirilmesini çok önemli kılmaktadır. Belirsizliklerin siyatifi ve GIF çalışmalarında, ticari ölçekte hidrojen üretimi dene-
değerlendirilmesini ve önemlerine göre sıralanabilmesini verimli bir yini tamamlayabilmek için önemli ölçüde araştırma ve geliştirme
şekilde sağlayacak hesap metotlarının geliştirilmesi ABD’de önem gerekmektedir. Hidrojen üretimi sistemi ve ısı transferi komponentleri
verilen araştırma konuları arasında olup bu alanda önde giden (ara ısı eşanjörleri gibi) yüksek sıcaklığa ve korozyona dayanıklı
kuruluşlardan biri IV. nesil reaktörleri geliştirme görevi verilmiş olan malzeme geliştirilmesini gerektirmektedir.

Tablo 1. IV Nesil Reaktörler ve Özellikleri 1


Nötron
Reaktör tipi Gücü (MWe) spektrumu Soğutucu Sıcaklık (˚C) Basınç Yakıt Yakıt Çevrimi
(hızlı/termal)
Gaz soğutmalı Kapalı
1200 hızlı Helyum 850 Yüksek U-238+
hızlı reaktörler reaktörde
Kurşun 20-180
Kurşun ya da Kapalı
soğutmalı hızlı 300-1200 hızlı 80-800 Düşük U-238+
PbBi bölgesel
reaktörler 600-1000
Ergimiş tuzlu
1000 hızlı Flüorür tuzları 700-800 Düşük Tuz içinde UF Kapalı
hızlı reaktörler
Ergimiş tuzlu
Prizma iç
reaktör-gelişmiş
1000-1500 termal Flüorür tuzları 750-1000 inde UO2 Açık
yüksek sıcaklık
partikülleri
reaktörü
Çok yüksek
Prizma UO2
sıcaklıkta
250-300 termal Helyum 900-1000 Yüksek partiküllereya Açık
çalışan gaz
çakıl (pebble)
reaktörleri
*Yüksek= 7-15 MPa + U235 veya Pu239 katkılı

1
Generation IV Nuclear Reactors, World Nuclear Association, Londra, İngiltere (2009)

39
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Türkiye’nin hidrojen kaynakları açısından çok zengin ve Teşekkür


şanslı olduğu söylemleri bilinmektedir. Başta Karadeniz dip Bu çalışmanın içeriği yeni nesil nükleer teknolojideki ilerlemeleri
katmanlarındaki hidrojen sülfür kaynakları olmak üzere hidrojenin ve hidrojen üretimini konu alan bir gözden geçirmedir. Yazarların
önemine ve potansiyeline değinilirken bu kaynaktan nasıl mesleki bilgileri doğrultusunda görüş ve önerilerini içermekte olup
yararlanılabileceği, ekonomik olarak hidrojenin nasıl ayrıştırılacağı çalıştığı kurumların resmi görüşleri değildir.
üzerindeki çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bir enerji kaynağının
potansiyel olarak varlığı ve zenginliği değil, bu kaynağın nasıl Yazarlar metnin hazırlanmasında katkıda bulunan, Sayın Reşat
verimli bir şekilde önce ticari olarak üretime geçirilebileceği, hangi Uzmen, Sayın Lütfiye Güreli ve Sayın Levent Özdemir’e teşekkürü
teknoloji ile, ekonomik, güvenli ve sürekli olarak elde edilebileceği bir borç bilmektedirler.
ve enerji arz güvenliğine katkısı önem kazanmaktadır. Dolayısıyla
hidrojenin varlığı değil, üretimi ile ilgili olarak geleceğe dönük Summary
çalışmalar kritik öneme sahiptir. Bu anlamda nükleer teknoloji öne Hydrogen is a promising carbon-free energy carrier that can
çıkmaktadır. supplement conventional energy resources due to the relative
ease in its transportability. Its increased use in the transportation
Nükleer güç teknolojisine girme hazırlıklarını bir kez daha yenileyen sector would help to decrease oil imports and subsequently reduce
ülkemizde de dünyada gittikçe geliştirilen nükleer santrallerin the dependence of a country on foreign resources, in addition to
bilim, teknoloji, yerli yan sanayilere önemli katkısının, ülkemizde reducing carbon emissions.
güvenlik kültürünün geliştirilmesinin yanı sıra, yakın bir gelecekte
yeni nesil nükleer reaktör reaktörlerin devreye girmesiyle hidrojen Although hydrogen is the most abundant element in the world, there
üretiminde de hayati rolü olabileceği de karar mekanizmalarında are challenges related to its production for its increased use in the
göz önüne alınmalıdır. energy sector. Carbon free means of producing hydrogen requires
high-temperature heat sources for acceptable efficiencies. High
Kaynaklar temperature process heat would be available from the Generation
[1] S Dunn, “Hydrogen futures: toward a sustainable energy system”, IV Reactor concepts being developed through international efforts.
International Journal of Hydrogen Energy, 27, 235-264 (2002) Generation IV reactors are those which are currently at the planning
[2] Nuclear Hydrogen R&D Plan, Department Of Energy Office stage and which are expected to be operational after 2030.
of Nuclear Energy, Science and Technology, Washington, The efforts are coordinated by the Generation IV International
D.C., ABD (2004) Forum (GIF) representing the governments of 13 countries. The
[3] M. Haklıdır, F.Tut, Ş. Kapkın,” Possibilities of production main objectives of GIF are to: a) improve measures for nuclear
and Storage of Hydrogen in the Black Sea” WHEC16, Lyon, safeguards, b) reduce potential for nuclear proliferation, c) reduce
France June 2006) nuclear waste, d) reduce consumption of nuclear fuel and other
[4] Transport and Hydrogen Economy, World Nuclear natural resources, e) reduce reactor construction times, f) reduce
Association, Londra, İngiltere (2008) reactor construction and operation costs, and, g) reduce KW/h cost
[5] Nuclear Process Heat for Industry, World Nuclear Association, of electricity produced.
Londra,İngiltere (2009)
[6] C. Forsberg, “What is the initial market for hydrogen from The GIF has selected six reactor technologies, which the member
nuclear energy?” Nuclear News, American Nuclear Societys, states believe will represent the future shape of nuclear energy.
LaGrange Park, Il, A.B.D. (2005). In this study, the main features of these reactors are presented
[7] D. Henderson, “Nuclear Hydrogen Initiative Overview” (http:// briefly with a more detailed description of two VHTRS: the Pebble
www.hydrogen.energy.gov/pdfs/review04/3_nhi_overview_ Bed Modular Reactor (PBMR) and Gas-Turbine Modular Helium
henderson.pdf) Reactor (GT-MHR). Only one of these technologies is cooled by
[8] Carl Sink “Nuclear Hydrogen Initiative” http://www.hydrogen. light water. Two are helium-cooled. The others use lead-bismuth,
energy.gov/pdfs/review07/pl_5_sink.pdf) sodium or fluoride salt coolants.
[9] Nuclear Power in the World Today, World Nuclear Association,
Londra, Ingiltere (2009) The VHTR concepts that are receiving most attention in the U.S.
[10] Advanced Nuclear Power Reactors, World Nuclear are the Pebble Bed Modular Reactor (PBMR) and Gas-Turbine
Association, Londra, Ingiltere (2009) Modular Helium Reactor (GT-MHR). Both reactor types use TRISO
[11] Ian Hore Lacy “Advanced nuclear power reactors” fuel which consists of micron sized particles with several protective
Encyclopedia of Earth (2006); layers to contain the fission products and which can maintain their
[12] Generation IV Nuclear Reactors, World Nuclear Association, structural integrity up to 1600oC.
Londra, İngiltere (2009)
[13] US, South Korea to Partner on Nuclear Hydrogen Initiative, The TRISO particles are either shaped into 6 cm diameter spheres
Green Car Congress,17 August, 2005 (http://www. (PBMR) or hexagonal elements (GT-MHR) to form the reactor core.
greencarcongress.com) An important challenge with the VHTRs is the reliability of the structural
[14] GIF 2008 Annual Report (http://www.gen-4.org/PDFs/ materials used for long time operation at high temperatures
GIF_2008_Annual_Report.pdf)
[15] “A Technology Roadmap for Generation IV Nuclear Energy Some concluding remarks are made on the importance of
Systems”, US DOE GIF-002-00 (2002) continuation of international collaborations, as well as challenges.
[16] A. Koster, H.D. Matzner and D.R. Nicholsi, “PBMR Design for the The prospects of nuclear power option for the Turkish energy
Future”, Nuclear Engineering and Design, 222, 231–245 (2003) scene are emphasized with the economical hydrogen production
[17] LaBar, A.S. Shenoy, W.A. Simon and E.M. Campbell, the aspects of advanced nuclear technology without CO2 emissions,
Gas-Turbine Modular Helium Reactor, Nuclear Energy, in addition to electricity production, as being important inputs in
43,165–175 (2004). determining the future Turkish energy policy.

40
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ATIKTAN ENERJİYE GİDEN YOLDA MEVCUT YASAL DÜZENLEMELER,


KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Beril Pınar TANDOĞAN


Tandoğan Hukuk Bürosu

Özet Dünya özellikle son 20 yıldır, son 1000 yılın herhangi bir anında
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde, artan nüfus ve artan refah ısındığından çok daha hızlı ısındı. Dünyanın normal sıcaklığı 16
seviyesi, enerji tüketimini yoğun olarak artırmıştır. Bu yoğun enerji °C ve şu an gezegen üzerinde var olan her türlü yaşam biçimi
kullanımı; enerji tedariğinde önemli sorunlara yol açmakta ve bu sıcaklıkta yaşama yeteneğine sahip olup; canlıların yaşamını
kullanım ile üretim arasındaki denge açığı gün çektikçe artmaktadır. sürdürebileceği 16°C sıcaklığı sağlayan şey ise; karbondioksit,
Böyle bir tabloda, yukarıda belirttiğimiz enerji açığının bilinen en metan, su buharı gibi doğal olarak atmosferde bulunan sera
uygun tanımıyla “tüm düzenleme, iş ve işlemlerin toplum yararı gazları. Bu gazlar sayesinde güneş ışınlarının bir kısmı atmosferde
gözetilerek yapılması” olan “kamu yararı” kavramına ve “çevre tutuluyor ve hayatın devamı için gereken sıcaklık sağlanıyor.
mevzuatı”na uygun bir faaliyet olarak yürütülmesi zorunluluğu Ancak Sanayi Devrimi sonrasında kömürün ve onu takip eden
kuşkusuzdur. süreçte petrol ve doğalgazın kullanılmasıyla atmosfere salınan
karbondioksit ve diğer sera gazlarının oranının arttığı tartışmasız
Nitekim sektörde faaliyet gösteren aktörleri de, alternatif ve temiz bir gerçek. Nitekim son dönemde, Leeds Üniversitesi’nden bir
enerji kaynakları bulmak için her geçen gün artan bir enerji ile grup bilim adamının “Geophysical Research Letters” isimli bilim
araştırmalar ve çalışmalar yapmaya sevk eden de bu durumdur. dergisinde yayımlanan araştırmasına göre, en belirgin erime Batı
Antarktika’daki en büyük buzullardan Pine Island’da gözlemleniyor.
Bu bildirinin konusu da, atıktan enerjiye giden bu yolda tarihten Bu buzul, 10 yıl önce yılda 16 metre incelirken, bu rakam şimdi
günümüze gelişmeleri özetlemek, ülkemizdeki mevcut problemleri 90 metreye kadar yükseldi. Pine Island buzulunun 175.000 km2
belirlemek ve bunlara ilişkin çözüm önerilerimizin sunulmasından genişliği ve tipik özellikleri nedeniyle uyduyla en iyi izlenen buzul
ibarettir. olduğuna işaret eden araştırmacılar, erimenin bu hızla devam
etmesi halinde devasa buzdağının 100 yıl içinde yok olacağı
tahmininde bulunuyor. Oysa, bilim adamları daha önce bu süreyi
1. Giriş 600 yıl olarak öngörüyorlardı. 1
Artan nüfus ve artan refah seviyesi, enerji tüketimini yoğun olarak
artırmış olup; bu yoğun enerji kullanımı, enerji tedarikinde önemli Tablo göstermekte ki; artan enerji açığını doğayı önemsemeden ve
sorunlara yol açmakta ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de kullanım sorumsuzca kapatmaya çalışmak, faydadan çok zarar getirmekte
ile üretim arasındaki denge açığı gün çektikçe büyümektedir. ve enerji kaynaklarını da bir daha dönüşü olmayacak şekilde
yok etmektedir. İşte dünya devletleriyle birlikte sektörde faaliyet
Lakin madalyonunun öbür yüzünü çevirdiğimizde, sanayi gösteren aktörleri de, alternatif, temiz ve çevre dostu enerji
devrimiyle beraber ortaya çıkan tüketim toplumunun günümüzde kaynakları bulmak için her geçen gün artan bir enerji ile araştırmalar
altın çağını yaşadığını görüyoruz. En fazla bir sezon kullanılan ve ve çalışmalar yapmaya sevk eden de bu durumdur.
“modası geçti” borusunun çalmasıyla atılan giyecekler, mağaza ve
marketlerin tek kullanımlık alışveriş poşetleri, hastane atıkları, pet 2. İklim Değişikliği İle Mücadelede Uluslararası Etkideki
şişeler ve envai türlü kullan-at ürünleri... Bunun neticesinde de her Mihenk Taşları
geçen gün nefes almakta biraz daha zorlanan bir gezegen: Dünya; Sanayi Devrimi’nin ürünü AB ülkelerince adeta bir bedel ödeme
insanoğlunun ve tüm canlı türlerinin, en azından şimdilik bilinen, belgesi niteliğindeki Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
tek yuvası. Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında imzalanmış olan Kyoto
Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle tüm dünya çapında
Böyle bir tabloda, yukarıda belirttiğimiz enerji açığının tüm mücadele etmeyi hedefleyen önemli bir sözleşmedir. Şöyle ki;
dünyada olduğu gibi ülkemizde de, bilinen en uygun tanımıyla “tüm Protokol, Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto şehrinde görüşülmüş,
düzenleme, iş ve işlemlerin toplum yararı gözetilerek yapılması” 16 Mart 1998’de imzaya açılmış ve 15 Mart 1999’da son halini
olan “kamu yararı” kavramına ve “çevre mevzuatı”na uygun bir almıştır. Kyoto Protokolü’nün yürürlüğe girebilmesi için protokole
faaliyet olarak yürütülmesi zorunluluğu kuşkusuzdur. Nitekim imza atan ülkelerin 1990 yılında atmosfere vermiş oldukları karbon
dünya devletleriyle birlikte sektörde faaliyet gösteren aktörleri de, emisyonlarının, tüm dünyadaki toplam karbon emisyon miktarının
alternatif ve temiz enerji kaynakları bulmak için her geçen gün % 55’ine ulaşması gerekmekteydi. Bu nedenle, 1997 yılında
artan bir enerji ile araştırmalar ve çalışmalar yapmaya sevk eden imzalanan Protokol, Rusya’nın 18 Kasım 2004’te katılmasıyla, 90
de bu durumdur. gün sonra 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ülkemizin

¹ www.kureseleylem.org

41
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

bu son derece önemli Protokole katılmasının uygun bulunduğuna azaltmak ile özellikle de şehirlerdeki çöplüklerden gelen pis kokuların
dair kanun tasarısı ise, 05 Şubat 2009 tarihinde TBMM Genel civarda yaşayanları rahatsız etmesini önlemekti. Ancak 1990’ların
Kurulu`nda kabul edilerek yasalaşmış olup; Protokole taraf başından itibaren, yine AB ülkelerinde ve ABD’de çöplük gazının
olunmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının ise 13 Mayıs 2009 elektrik üretiminde de yaygın olarak kullanılmasına başlanmıştır.
tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 28 Mayıs 2009 tarihinde Nitekim Atık Yönetimi hususunda AB müktesebatının başlıca
BM Genel Sekreterliği`ne gönderilmiştir. Protokol gereği 90 günlük konularından birinin “Çevre” olduğu ve bu hususta AB düzeyinde
resmî sürenin dolmasından sonra 26 Ağustos 2009 tarihi itibarıyla 300’ü aşkın tüzük ve direktif bulunduğu da düşünüldüğünde,
Türkiye Kyoto Protokolü’ne resmen taraf olmuştur. Buna göre, konunun AB için önemi açıkça ortaya çıkacaktır. AB müktesebatı
süreçteki en önemli mihenk taşları aşağıdaki gibidir: uyarınca Atık Yönetimi Hiyerarşisi aşağıdaki şekilde sıralanabilir6 :
 Atık minimizasyonu ve kaynakta önleme
a. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi  Atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşü ve enerji geri kazanımı
1988 yılında Dünya Meteoroloji Örgütü ile Birleşmiş Milletler Çevre  Atıkların nihai bertarafı
Programı yönetici organları “Hükümetlerarası İklim Değişikliği
Paneli” (IPCC) adı altında yeni bir organ oluşturmuşlardır. Buna göre, geçmişten günümüze bu hususta ulusal ve uluslararası
Görevi, iklim değişikliğine ilişkin bilimsel bilgileri araştırmak ve platformdaki en önemli köşe taşları ana başlıklarıyla aşağıdaki gibi
değerlendirmektir. özetlenebilir:

b. Kyoto Protokolü Avrupa Birliği Atık Mevzuatı:


Kyoto Protokolü (‘Protokol’), Anlaşma 1992’de Rio de Janeiro’da  Atık Çevre Direktifi (WD) 2006/12/EC
(Brezilya’da gerçekleştirilen Dünya Zirvesi’nde kabul edilen  Atık Listesi (EWL) 2000/532/EC
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi  Atık Yakma Direkfi (WID) 2000/76/EC
(BMİDÇS)²’nin eki olarak kabul edilen uluslararası bir anlaşmadır.  Tehlikeli Atık Direktifi (HWD) 91/689/EC
Protokolün ana amacı, atmosferdeki sera gazı³ yoğunluğunun,  Bütünleşik Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifi (IPPC) 96/61/EC
iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını  Atık Yakma BREF Dokümanı (IPPC-BAT) 2006
sağlamaktır. Protokol, seragazı emisyonunu4 azaltma amacı
doğrultusunda sanayileşmiş ülkelere bir dizi bağlayıcı hedefler Ulusal Atık Mevzuatı:
öngörmüştür. BMİDÇS, emisyonun azaltılması için ‘teşvik  Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik (05.07.2008 –
edici uygulamalar’ getirirken, Protokol ise ‘zorlayıcı yaptırımlar’ R.G. 26927)
öngörmektedir.5  Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (14.03.1991 – RG 20814)
 Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (14.03.2005 – RG
3. Atıktan Enerjiye Giden Yol 25755)
Söz konusu bu iki önemli belgenin içeriği ve bunlara dayalı olarak  Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği (22.07.2005 – RG 25883)
çıkartılan AB Direktifleri göz önüne alındığında, evsel atıklar ve  Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği (24.06.2007 – RG
sanayi atıklarının artık ziyan edilmeyecek kadar değerli oldukları 26562)
ve dünya için yeni bir enerji kaynağı oluşturmaları gerektiği açıktır.  Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği (30.07.2008 – RG 26952)
Peki bahsi geçen bu atıklar neler olabilir?  Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği (31.08.2004 –
RG 25569)
Ana başlılarıyla ekonomik değeri olan ve sisteme katılabilecek  Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği (19.04.2005 – RG
atıklar aşağıdaki şekilde sıralanabilir: 2579)
 Evsel Katı Atıklar  Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği
 Kanalizasyon Çamurları  Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü
 Biyokütle Yönetmeliği
 Endüstriyel Atıklar  Atıkların Ek Yakıt Olarak Kullanılmasında Uyulacak Genel
 Tehlikeli Atıklar Kurallar Hakkında Tebliği
 Tıbbi Atıklar
 Atık Pil ve Akümülatörler Küresel İklim Değişikliği meselesindeki gelişmeler ise aşağıdaki
 Elektronik Atıklar şekilde özetlenebilir:
 1997 Birleşmiş Milletler – Kyoto Protokolü
Zira AB üyesi ülkelerde 1980’lerin ortalarından itibaren çöplük  AB’ne üye devletlerin 2008-2012 yılları arasında sera gazları
gazı toplanmaya başlanmış olup; bunun öncelikli sebepleri; çöplük emisyonu % 5,2 oranında azaltılması kararlaştırılmıştır.
gazının önemli kısmını oluşturan metan gazının toprak içindeki  Enerji kullanımının iklim değişikliği üzerindeki etkisini azaltmak
konsantrasyonunun patlama limiti olan % 5’in altına indirmek, için programlar oluşturulmuştur.
çöplük gazının kontrolsüz yayılmasını ve çevreye olumsuz etkisini - Enerji verimliliği

² United Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC)


³ Protokole göre sera gazları (greenhouse gas); Karbondioksit (CO2), Metan (CH4), Diazot Monoksit (N2O), Hidroflorokarbonlar (HFC), Perflorokarbonlar
(PFC),Kükürt Heksaflorid (SF6)’tür.
4
Emisyon (veya salım), atmosfere salınan karbon miktarını ifade eder.
5
Petform, Kyoto Protokolü’nün Türkiye enerji Sektörüne Muhtemel Etkileri Hakkında Bilgi Notu, p.1, Ankara 2009.
6
Prof.Dr. Okutan, H., “Atıktan Enerjiye Yakma, Piroliz ve Gazlaştırma Uygulamaları” hakkında bildiri notları, 5. Uluslararası Geri Dönüşüm, Çevre Teknolojileri ve
Atık Yönetimi Fuarı”, Haziran 2009, İstanbul
7
Prof. Dr. Okutan, H., “Atıktan Enerjiye Yakma, Piroliz ve Gazlaştırma Uygulamaları” hakkında bildiri notları, 5. Uluslararası Geri Dönüşüm, Çevre Teknolojileri ve
Atık Yönetimi Fuarı”, Haziran 2009, İstanbul

42
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

- Yenilenebilir enerjiler (güneş, rüzgar, biyokütle) vatandaşıyla ve uygulayıcısıyla beraber halkı oluşturan bir bütünün
- Temiz enerji teknolojileri parçaları olan bizlerin, bu süreçte yürütülecek tüm işlemler ve
- Atıkların değerlendirilmesi (geri dönüşüm ve enerji) yapılacak mevzuat değişiklikleri noktasında üzerimize düşeni
yapmamız zaruridir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız süreçten de görüleceği üzere; söz
konusu bu sistemde, 1980’lerin başına kadar hiçbir maddi değeri Kaynaklar
olmayan atıklar artık birer “yenilenebilir” ve “temiz” enerji kaynağına [1] Çevre ve Orman Bakanlığı İklim Değişikliği Raporları, Ankara,
dönüştüğü gibi, ekonomik olarak da değer kazanmıştır. Diğer bir 2009.
avantajı ise, enerji üretirken çevrenin de temizleniyor olmasıdır. [2] Petform, Kyoto Protokolü’nün Türkiye enerji Sektörüne
Muhtemel Etkileri Hakkında Bilgi Notu, p.1, Ankara 2009.
Bu kapsamda, dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir takım [3] Doç. Dr. M. Türkeş, U.M. Sümer, G.Çetiner, Kyoto Protokolu
çalışmalar yapılmakla birlikte, söz konusu bu düzenlemelerin son Esneklik Mekanizmaları, Devlet Meteoroloji İşleri Genel
derece yavaş ve yetersiz olduğunu üzülerek izlemekteyiz. Müdürlüğü, Ankara.
[4] Yrd. Doç.Dr. E.Karakaya, Ar.Gör. M. Özçağ “Türkiye Açısından
4. Sorunlar ve Çözüm Önerilerimiz Kyoto Protokolü’nün Değerlendirilmesi” [5] Prof. Dr. Okutan, H.,
Tüm bu gelişmeler neticesinde, bütün medeni dünya ülkelerinde “Atıktan Enerjiye Yakma, Piroliz ve Gazlaştırma Uygulamaları”
olduğu gibi ülkemizde de çevre ve enerji hem uygulanan üretim hakkında bildiri notları, 5. Uluslararası Geri Dönüşüm, Çevre
teknolojileri hem de mevzuat açısından adeta birbirinin mütemmim Teknolojileri ve Atık Yönetimi Fuarı”, Haziran 2009, İstanbul
cüz’ü (ayrılmaz parçası) halini almıştır. İşte bu anlamlı birlikteliğin
en etkili neticelerinden biri de, eskiden “atık” dediklerimizin artık
“temiz enerji kaynağı” olarak adlandırılmasıdır. Bu gelişmeler dünya Summary
için yeni, temiz ve etkili bir enerji kaynağı yaratmakla beraber, As in the whole world, the increasing population and the welfare
insanoğlunun “atık” dediğini bile ekonomiye tekrar kazandırarak level in our country have increased energy consumption intensively.
hayati bir görev de üstlenmektedir. Bu sebeplerle batı ülkeleri bu This intensive energy use leads to significant problems in energy
husustaki temel yasal düzenlemelerini neredeyse tamamlamış supply, and the balance gap between use and production increases
olup, her geçen gün yeni direktif ve yönetmeliklerle uygulamanın day by day.
önünü açmaktadır. Ülkemizde de bu yönde yasalaşma çalışmaları
bulunmakta beraber, bu düzenlemelerin yeterli olduğunu söylemek However when we look at the other side of the coin, we observe
şu an için ne yazık ki mümkün değildir. that the consumer society, appearing with industrial revolution,
goes through its golden age nowadays. Clothes, which are utmost
Tam da bu sebeplere, hem yatırımcılar hem de ilgili idareler için used for only one season, and thrown when the horn “out of date”
yasal düzenlemelerdeki eksikliklerin belirlenmesi ve uygulamacılar is blown, disposable shopping bags of stores and markets, hospital
açısından uygun ve adil çözüm yollarının bulunabilmesi için, wastes, plastic bottles, and various disposable products. As a result
ülkemizdeki mevcut uygulamaları yaşanan sorunları ve çözüm of which a planet, which finds it difficult to breathe day by day:
yollarını yaşanmış olan deneyimlerle de betimleyerek sunmak ve World is the only home of human beings, and all living creatures,
sorunlara sektörün farklı noktalarındaki aktörleriyle beraber çözüm which is known at least for the time being.
bulmak son derece önemlidir.
Within this framework, the obligation of conducting the
Yukarıda da belirttiğimiz üzere; Batılı ülkelerin 1980’lerin başında aforementioned energy deficiency in line with the concept of “public
fark ettiği ve geliştirmeye başladığı bu teknoloji, ülkemizde ne yazık benefit”, which according to the most appropriate definition means
ki son yıllarda gündeme gelmiş olup; şu ana kadar çöp gazından “performance of all arrangements, transactions by observing public
enerji üretimi için alınan lisans sayısı da sadece 5 adetttir. Bilindiği benefit” and “environment legislation” in our country as in the whole
üzere; 28 Nisan 1993’de Ümraniye-Hekimbaşı çöplüğü böyle bir world is beyond doubt. Thus, this is the situation, which leads
kayma ve patlama sonunda harekete geçmiş ve vadi ucundaki 11 actors, manifesting activity in the sector with the world countries, to
ev çöplük altında kalarak 39 insanımız hayatını kaybetmişti. Söz make researches and studies for the purpose of finding alternative
konusu bu hazin olayın üzerinden 18 yıl geçmiştir. Oysa geçen tüm and clean energy sources while energy increase is observed each
bu zaman içerisinde de mevcut mevzuatta gerekli düzenlemeler ve day.
revizyonlar yapılmadığı gibi; yeni yasal metinlerin oluşturulmasında
da gecikilmektedir. Ülkemizde, Avrupa Birliği müktesebatı ve Within this scope, Kyoto Protocol, which was executed within
ilgili direktiflere uygun yeni kanun ve yönetmelik çalışmalarının the scope of U.N. Framework Convention on Climate Change
yapılması zorunlu olduğu gibi, Kamu İhale Kanunu, Çevre Mevzuatı (UNFCCC) by EU countries simply as a compensation document
ve EPDK mevzuatında da gerekli revizyonların yapılması ivedidir. and a product of industrial revolution, is a crucial agreement, which
Söz konusu bu süreçte yapılması gereken çalışmaların başında aims at struggling with global warming, and climate changes in the
da Çevre ve Orman Bakanlığı, Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı, whole world. Thus, the Protocol was negotiated on the month of
Yerel Yönetimler ile yerli ve yabancı yatırımcıların temsilcilerinden December of 1997 in the city of Kyoto of Japan, it was opened
oluşacak resmi bir çalışma grubu oluşturulması ve mevzuatın bu for signature on the date of March 16, 1998, and was finalized
çalışmalar baz alınarak oluşturulmasıdır. on the date of March 15, 1999. Carbon emissions, released to
atmosphere by the countries, appending signatures to the protocol,
Sonuç olarak; sürecin sağlıklı yürümesinin yolu sistematik ve in the year 1990 in order for Kyoto Protocol to enter into force had
koordineli bir çalışmadan geçer. Tam da bu noktada, yatırımcısıyla, to reach 55 % of the total amount of carbon emission in the whole

43
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

world. On this account, the Protocol, which was signed in the year
1997, entered into force 90 days later on the date of February 16,
2005 with participation of Russia on the date of November 18,
2004. Whereas the draft law on ratification of participation of our
country in such a crucial Protocol was accepted by the General
Board of Turkish Grand National Assembly on the date of February
05, 2009, and became a law; the resolution of the Council of
Ministers on becoming a party to the Protocol was published in
the Official Gazette, dated May 13, 2009, and was submitted to
the Secretariat General for United Nations on the date of May
28, 2009. In accordance with the protocol, upon expiration of the
official term of 90 days, Turkey became a party to Kyoto Protocol
officially as of the date of August 26, 2009.

As a result of the said developments, in our country as in all


civilized world countries, environment and energy have become
integral parts of each other in terms of implemented production
technologies, and legislation. One of the most effective conclusions
of this meaningful unity is the fact that “wastes” as called previously,
are nowadays called “clean energy sources”. These developments
create new, clean, and efficient energy source for the world;
besides even “wastes” as called by human beings, are recycled
for economy; thereby assume a crucial role. On the basis of the
aforementioned grounds, western countries have almost completed
basic legal arrangements in this regard; the way is paved for the
implementation each day with new directives, and regulations. In
our country enactment studies have been conducted in this regard;
however unfortunately it is too early to say that these arrangements
are yet sufficient.

On account of simply the said reasons, for determination of


defects in legal arrangements for both investors, and relevant
administrations, and finding appropriate and just solutions in
terms of implementers, it is crucial to describe and present the
current implementations, the encountered problems, and solutions
in our country on the basis of the relevant experiences and to
find solutions to problems in cooperation with actors at different
positions of the sector.

44
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

KARADENİZ BÖLGESİNDEKİ MEVCUT VE İNŞAASI PLANLANAN


HES PROJELERİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Beril Pınar TANDOĞAN


Tandoğan Hukuk Bürosu

Özet Baraj yapılarının inşa edilmesinin sebeplerinden biri de, enerji


Dünyada gittikçe artan nüfus ve tükenen sınırlı kaynaklar for- üretimidir. Dünya elektriğinin beşte biri barajlardan sağlanmaktadır4.
mülünde, enerji tedariğinde önemli sorunlar yaşanmakta ve enerji Dünya üzerindeki barajların büyük bir çoğunluğu hidroelektrik
kullanımı ile üretim arasındaki denge açığı gün çektikçe art- enerji üretimi için kullanılmaktadır. Barajların hidroelektrik enerji
maktadır. üretimi amacıyla kullanımı 1890’lara kadar uzanmaktadır. 1900’lü
yıllarda ise dünya üzerinde yüzlerce baraj mevcuttur. Günümüzde
Böyle bir tabloda, yukarıda belirttiğimiz enerji açığının tüm dün- 150 ülkede kullanılan hidroelektrik santraller, dünya toplam enerji
yada olduğu gibi ülkemizde de; bilinen en uygun tanımıyla “tüm gereksiniminin % 19’unu karşılamaktadır5. Dünya hidroelektrik
düzenleme, iş ve işlemlerin toplum yararı gözetilerek yapılması” enerji üretiminin % 50’si ABD, Brezilya, Çin, Kanada ve Rusya
olan “kamu yararı” kavramına ve “çevre mevzuatı”na uygun bir tarafından üretilmektedir. Dünya elektrik enerjisinin beşte biri
faaliyet olarak yürütülmesi zorunluluğu kuşkusuzdur. Lakin diğer ve dünya ülkelerinin üçte birinin elektrik gereksinimi % 50 HES
taraftan, ülkemizin her geçen gün artan enerji açığı ve gittikçe daha yapılarından karşılanmaktadır. Dünyada 24 ülkede toplam ulu-sal
dışa bağımlı hale gelen enerji piyasamız ve ekonomimiz sebebiyle, elektriğin % 90’ının ve 63 ülkede % 50’sinin hidroelektrik santral-
elimizdeki tüm enerji kaynaklarını mümkün olan efektif şekilde lerden elde ediliyor olması, bu yapıların enerji sağlamada önemini
kullanma zorunluluğumuz da tartışma götürmez bir gerçektir. Bu göstermektedir6.
bildirinin amacı da, böyle bir tabloda Karadeniz Bölgesi’nde inşa
edilmiş veya inşası planlanan HES’lerin mevcut hukuki durumunun Günümüzde tablo yukarıda anlatılan şekilde olmakla beraber,
çevre mevzuatı ve enerji arz güvenliği açısından irdelenmesidir. dünyanın hemen hemen her noktasında yüzyıllardır yoğun bir
şekilde geleneksel kaynaklar olarak adlandırdığımız petrol, kömür,
1. Giriş doğal gaz gibi fosil kökenli enerji kaynakları kullanılmaktadır.
“Baraj”¹; suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla Oysa bu kaynakların büyük oranda çevresel kirlenmeye neden
akarsular üzerine yapılan bent olarak tanımlanmaktadır . Barajlar, olduğu artık bilinen bir gerçektir. Bilim adamları, fosil yakıtların
su gereksinimini karşılamak amacıyla kullanılmakta, selleri havayı, suyu, toprağı nasıl kirlettiğini, ozon tabakasının delinmesi
azaltarak veya önleyerek mevsimlere göre düzensiz dağılan su nedeniyle yaşanan küresel ısınmanın dünyanın sonunu nasıl
kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlar². getirdiğini her platforma anlatıyor ve birebir aktarımıyla “Bu teh-
likelerden korunmak için kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil
Su kaynaklarının korunumu projeleri kapsamında barajlar, su yakıtların kullanımına sınırlamalar getirmeli; enerji ihtiyacımızı hid-
temini, sulama, taşkın kontrolü, hidroelektrik enerji üretimi, ulaşım, roelektrik, güneş, rüzgâr, jeotermal ve biyokütle enerjileri gibi yerli
eğlence, kirlilik azalımı, endüstri gereksinimi, balıkçılık, faunanın ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaya çalışmalıyız.
korunumu, tuzluluk kontrolü ve yeraltı sularının beslenmesi gibi Bu sayede hem döviz kaybımızı azaltacak hem de sağlığımızı ve
amaçlara yönelik olarak inşa edilir³. Bu amaçlara ulaşmak için su doğayı korumuş olacağız” diyorlar.
akışının düzenli ve kontrollü olması gereği, baraj göllerinin ve baraj
yapılarının yaratılmasının en önemli sebebidir. Bu kapsamda, dünyanın bilinen en eski ve yaygın temiz enerji
üretim kaynaklarından biri olan hidroelektrik potansiyelinin azami
Mevsimlere ve yıllara göre değişen yağış miktarları, dünyadaki enerji seviyede kullanılması artık global bir mesele halini almıştır.
açığı ve bu tabloda enerji üretiminin önemi dikkate alındığında,
Türkiye’nin akarsuları üzerinde kullanım suyu ve enerji temini için 2. Türkiye’deki Hidroelektrik Enerji Potansiyeline Genel
kaplamış oldukları geniş tarımsal ve ormanlık alanlara rağmen Bir Bakış
baraj ve hidroelektrik santrallerin (HES) inşası elbette vazgeçilmez “Bir ülkede, ülke sınırlarına veya denizlere kadar bütün doğal
bir konuma gelmektedir. akışların % 100 verimle değerlendirilebilmesi varsayımına daya-

¹ Türk Dil Kurumu resmi web sayfası, http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=veritbn&kelimesec=344


² Akkaya U., Gültekin A. Burcu, Dikmen Ç. Belgin ve Durmuş G., “Baraj ve Hidroelektrik Santrallarinin (HES) Çevresel Etkilerinin Analizi: Ilısu Barajı Örneği”, 5.
Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09), 13-15 Mayıs 2009, Karabük.
³ “Dams and Development”, World Commission on Dams, Report, November 2000.
4
“Hydropower and Energy-Related Projects,” International Agency Monthly Report, March 1999.
5
Corso, R. and Mead &Hunt. Inc. , United States Committee on Large Dams, International Newsletter, July 1997.
6
Akkaya U., Gültekin A. Burcu, Dikmen Ç. Belgin ve Durmuş G., “Baraj ve Hidroelektrik Santrallarinin (HES) Çevresel Etkilerinin Analizi: Ilısu Barajı Örneği”, 5.
Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09), 13-15 Mayıs 2009, Karabük.

45
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

nılarak hesaplanan hidroelektrik potansiyel, o ülkenin brüt en öncelikli avantajı, bu tesislerin çevre dostu olmasıdır. Zira
teorik hidroelektrik potansiyelidir. Lakin mevcut teknolojilerle bu hidroelektrik santraller yenilenebilir enerji kaynağı olan su ile
potansiyelin tümünün kullanılması mümkün olmadığından mevcut enerji ürettikleri için en önemli çevresel avantajları sera gazı etkisi
teknoloji ile değerlendirilebilecek maksimum potansiyele teknik yaratmamasıdır.
yapılabilir hidroelektrik potansiyel denir”7.
Ayrıca karbon emisyonları düşük olup, asit yağmuru problemleri
Buna göre ülkemizdeki brüt hidroelektrik potansiyel 433.000 GWh/ yok denecek kadar azdır¹¹ . Dünyada ekonomik olarak yapılabilir
yıl, teknik potansiyel 216.000 GWh/yıl ve ekonomik potansiyel hidroelektrik üretim potansiyelinin yarısının bile geliştirilmesi, sera
ise 127.381 GWh/yıl’dır. Türkiye’nin 433.000 GWh/yıl olan brüt gazı emisyonlarının % 13 oranında azalmasını sağlayacaktır¹².
potansiyeli, dünyanın toplam potansiyelinin % 1’i, Avrupa’nın Hidroelektrik santrallerin, akarsularla oluşan erozyonun önlenme-
toplam potansiyelinin % 16’sı civarındadır. Ülkemizdeki elektrik sinde, önemli bir faydası vardır. Türkiye’deki akarsuların eğimi fazla
tüketimi ise her yıl % 8-10 arasında artış göstermektedir8. olduğu için akarsular yoluyla erozyon ciddi tehlike arz etmektedir.
Hidroelektrik santraller amacıyla yapılan barajlar ve bentler suyun
Brüt potansiyel, mevcut düşü ve ortalama debinin oluşturduğu hızını keserek erozyonu önemli ölçüde durdurabilmektedir.
potansiyeli ifade etmektedir. Brüt hidroelektrik enerji potansiyeli
topoğrafya ve hidrolojinin bir fonksiyonudur. Teknik potansiyel, Diğer bir önemli avantajı ise, özellikle ülkemiz gibi enerjisini
bir akarsu havzasının hidroelektrik enerji üretiminin teknolojik dışarıdan alan ve bu sebeple öz kaynaklarını bu yolda harcamak
üst sınırını göstermektedir. Uygulanan teknolojiye bağlı olarak durumunda olan ekonomilerde, ülkenin kendi öz kaynaklarının
düşü, akım ve dönüşümde oluşabilecek kaçınılmaz kayıplar ve milli servetinin kullanılması ile ekonomik dışa bağımlılığın
hariç tutulmaktadır. Ekonomik potansiyel, bir akarsu havzasının azaltılmasında oynadığı önemli roldür.
hidroelektrik enerji üretiminin ekonomik optimizasyonunun sınır
değerini gösteren, gerek teknik açıdan geliştirilebilmesi mümkün, Öte yandan, çevre dostu olduğu tüm dünya sistemlerince kabul
gerekse ekonomik yönden tutarlı olan tüm hidroelektrik projelerin edilmiş bu projeler için birçok ulusal ve uluslararası fon çok
toplam üretimi olarak tanımlanabilir9. uygun faiz oranlarıyla kredi vermeye hazır olduğundan, devletin
kendi sınırlı kaynaklarıyla yapamadığı pek çok hidroelektrik enerji
Türkiye’de yıllık ortalama yağış yaklaşık 643 mm olup, yılda ortalama üretim tesisi özel sektör açısından fizıbldır. Tam da bu sebeple, bu
501 milyar m suya tekabül etmektedir. Bu suyun 274 milyar m3’ü projelerin hayata geçirilmesi yoluyla devletimiz de büyük bir gelir
toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar yoluyla kaynağı elde etmektedir.
atmosfere geri dönmekte, 69 milyar m3’lük kısmı yeraltı suyunu
beslemekte, 158 milyar m3’lük kısmı ise akışa geçerek çeşitli Bunca avantajının ve çevreye olan olumlu etkilerinin yanı sıra,
büyüklükteki akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki hidroelektrik santrallerinin çevreye bir takım olumsuz etkileri de olabilir.
göllere boşalmaktadır. Yeraltı suyunu besleyen 69 milyar m3’lük Bu etkiler, izafi büyüklüklerinin yüksek olması, doğru planlaması
suyun 28 milyar m3’ü pınarlar vasıtasıyla yerüstü suyuna tekrar yapılmamış projelerin doğal ortamı orta derecede olsa olumsuz
katılmaktadır. Ayrıca, komşu ülkelerden ülkemize gelen yılda etkilemeleri, su kalitesinin bozulmasına ve ormanların tahrip olmasına
ortalama 7 milyar m su bulunmaktadır. Böylece ülkemizin brüt sebebiyet vermeleri olarak sıralanabilir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz
yerüstü suyu potansiyeli toplam 193 milyar m3 olmaktadır10. üzere, bu olumsuz etkiler gelişmiş inşaat tekniklerini kullanmayan ve
planlaması doğru yapılmamış tesisler için söz konusu olup; dünyanın
3. Hidroelektrik Santrallerin Çevresel Avantajları ve pek çok yerinde santraller doğa ile iç içe durmakta ve modern teknikler
Dezavantajları sayesinde varlıkları dahi fark edilmemektedir.
Yukarıda da açıkladığımız üzere, dünyanın hemen her noktasında,
elektrik üretimi için, yüzyıllar boyunca geleneksel kaynaklar olarak 4. Karadeniz Bölgesindeki HES Projelerinde Karşılaşılan
adlandırdığımız petrol ve kömür gibi fosil yakıtlar kullanılmış ve Sorunlar ve Çözüm Önerileri
bunların yakılması neticesinde elektrik enerjisi elde edilmiştir. Ancak Yukarıda da detaylı bir şekilde anlatıldığı üzere, dünyanın enerji
bahsi geçen yöntemleri kullanmak suretiyle elektrik üretimi hem açığı gün geçtikçe artmakta ve geleneksel kaynaklar hızla tü-
girdinin sınırlı ve pahalı olması hem de yakma methoduyla üretim kenmektedir. Bu sebeple, dünyanın pek çok ülkesi gibi ülkemizde
yapılmasının çevreye zarar verici nitelik taşıması gerekçeleriyle de alternatif, yenilenebilir ve çevre dostu enerji teknolojileri ve
artık tercih edilmemektedir. kaynakları üzerinde araştırma ve çalışmalar devam etmektedir.

Bu sebeplerle dünyanın medenileşmiş ülkeleri alternatif ve yenile- Birçok alternatif enerji kaynağının yanı sıra ülkemizin bu kapsamdaki
nebilir enerji kaynaklarını tercih etmektedirler. Nitekim bugün iti- en önemli potansiyeli, Türkiye’nin jeolojik yapısı ve konumu da göz
bariyle 185 ülkenin taraf olduğu Kyoto Protokolü’nün 1997 yılında im- önüne alındığında, hala hidroelektrik enerjisi üretim kaynaklarıdır.
zalanmasının altında yatan temel gerekçelerden biri de bu saiktir.
Tam da bu noktada, Karadeniz Bölgesi’nin önemi ortaya çık-
Bu kapsamda, yenilenebilir enerji kaynaklarının en yaygın olan- maktadır. Arazi yapısı, eğimin yüksek ve yüzey altı tabakasının
larından biri olan hidroelektrik üretimine ilişkin santrallerin geçirimsiz olması nedeniyle yağan yağışın önemli bir miktarının
7
http://www.karakasenerji.com.tr/Files/hidroelektirik.pdf
8
DS_WEB_ 2008 http://www.dsi.gov.tr/hizmet/enerji.htm#basadon
9
EE_WEB_ 2008 http://www.eie.gov.tr/turkce/HESproje/turkeyhidro.doc
10
DS_Web_ 2008 Toprak ve su kaynakları, http://www.dsi.gov.tr/topraksu.htm
¹¹ Şenpınar, A. ve Gençoğlu M. Tunay, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Çevresel Etkileri Acısından Karşılaştırılması, s 49,50.
¹² Kaya, D., 2006, Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Potansiyeli ve Çevresel Etkilerinin Karşılaştırılması, Tübitak Marmara Araştırma Merkezi s.11,25

46
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

yüzeysel akışla denizlere ulaşması bölgenin önemini artırmaktadır. dahi son derece mesnetsiz olup, Avrupa ve Amerika’nın pek
Bu bakımdan Doğu Karadeniz Bölgesi hidroelektrik enerjisi üretimi çok bölgesinde bu açıklamalarımızı destekler nitelikle pek çok
açısından oldukça verimli bir bölgedir. Topoğrafik olarak dağların hidroelektrik santrali bulunmaktadır.
denize paralel uzandığı ve yıllık ortalama yağışın 1291 mm olduğu d. Bölgede inşası düşünülen lisanslı projelerin ÇED kararlarına
Doğu Karadeniz Bölgesi, akım rejimi dolayısıyla HES’lere oldukça karşı açılmış olan idari davalar son derece yavaş yürümekte
müsaittir. Özellikle son yıllarda hidroelektrik üretiminin toplam ve işin esasına dahi bakılmaksızın İdari Yargılama Usulü
elektrik enerjisi üretimi içersindeki önemi büyük olup; 2010 yılı Kanunu’nun (İYUK) 27. Maddesi uyarınca ancak “açıkça
itibarı ile bu oran % 45’ler seviyesindedir. hukuka aykırı olma” ve “ uygulanması halinde geri dönülemez
zararlar yaratma ihtimalini taşıma” şartlarının her ikisini birden
Buna rağmen günümüzde önemli bir enerji potansiyeli olan içeren idari işlemlere karşı verilebilecek olan “yürütmenin
hidroelektrik üretiminde Karadeniz Bölgesi gereken seviyeye hala durdurulması” kararları bir takım yerel mahkemelerce hiçbir
ulaşamamıştır. Bu tablodaki başlıca sorunlar aşağıdaki gibidir: şarta bakılmaksızın dava açılır açılmaz verilmektedir. Bu
a. İlk ve en önemli mesele, ülkemizde çevre mevzuatındaki uygulamanın anayasamıza, İYUK’a ve adalet anlayışına
eksik düzenlemeler, yetersiz ve hatalı uygulamalardır. Bütün aykırı olduğu düşüncesindeyiz.
medeni dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de çevre ve e. Mevcut projelerde yatırımcıların pek çoğu mevzuata uygun
enerji hem uygulanan üretim teknolojileri hem de mevzuat olarak almış oldukları lisanlarına dayanarak banka kredi
açısından adeta birbirinin mütemmim cüz’ü (ayrılmaz parçası) sözleşmeleri ve elektromekanik teçhizat alım sözleşmeleri
halini almıştır. Bu sebeplerle batı ülkeleri bu husustaki temel akdetmiş bulunmaktadır. Bu sözleşmeler şirketlerin bahsi
yasal düzenlemelerini neredeyse tamamlamış olup, her geçen projeleri inşa ederek kısa sürede işletmeye alınacağı ve
geçen gün yeni direktif ve yönetmeliklerle uygulamanın önünü elektrik üreterek kazanç elde edeceği varsayımına dayanılarak
açmaktadır. Ülkemizde de bu yönde mevzuat çalışmaları yapılmıştır. Oysa projeler hayata geçirilemediği için şirketler
bulunmakta beraber, bu düzenlemelerin ve uygulamalarının bahsi geçen sözleşmeler sebebiyle ciddi zararlara uğramış
yeterli olduğunu söylemek şu an için ne yazık ki mümkün olup, uğramaya da devam etmektedirler.
değildir. Henüz ülkenin büyük bir kısmında gerçek verilere f. Yine bahsi geçen projelerde bir takım yerel mahkemelerce
dayanan bir havza çalışması veya master plan yapılmadığı verilen “yürütmenin durdurulması” kararları sebebiyle yatırımcılar
gibi, bu çalışmaların yapılmaması neticesinde ortaya çıkan lisanlarında belirtilen sürelerde kamulaştırma ve inşaat
her bir soruna, deyim yerindeyse “yama çözümler” bulmak işlemlerine geçmemekte, bu durum da yatırımcıyı yatırımdan
amacıyla çevre mevzuatına ve ÇED sürecine neredeyse her soğuttuğu gibi lisanstan kaynaklı hak ve yükümlülüklerin
gün farklı bir düzenleme ve uygulama yöntemi getirilmesi ve de yerine getirilememesi ve ülkemizin milli kaynaklarının
bunun yatırımcılara dikte edilmesinin ne hukuk devleti ne de ekonomiye katılamaması sonuçlarını doğurmaktadır. Türkiye
adalet anlayışıyla bir ilgili olmadığı açıktır. gibi enerjisini dışarıdan satın alan bir ülke için bu durumun ne
b. Bu noktada ikinci sırayı, yanlış yönlendirilen ve çevreyi koruma kadar önemli bir sorun yarattığı tartışmasızdır.
adı altında ülkemizi daha büyük açmazlara götüren sözde
sivil örgütlenmeler yer almaktadır. Bu örgütler, sözde çevreyi Yukarıda başlıca sıralanan bu sorunların elbette bir günde
koruma adı altında, hiçbir gerçekliği ve bilimselli olmayan çözülmesini beklemek hayalperestlik olacaktır. Ancak bir takım
öyle iddialarda bulunmaktadırlar ki; dünyanın en bilinen çevre pratik yöntemler ve önerilerle sorunun büyük ölçüde halledilebileceği
örgütleri dahi bu ilginç tepkileri anlamlandırmakta güçlük inancındayız. Şöyle ki;
çekmekte ve bu sebeple bu eylemlere destek vermemektedir. a. Öncelikle ilgili devlet otoriteleri ve kurumların bölgede sorun
Çevreyi korumak her vatandaşın anayasadan kaynaklanan çıktıkça anlık çözümler bulmaya çalışarak değil, soruna bir
bir hakkı ve ödevi olduğu gibi, bunun da ötesinde bir insanlık bütün olarak bakıp hem bölge halkı, hem kamu menfaati hem
görevidir. Öte yandan, ülkemizde bugüne kadar süregelmiş de yatırımcılar açısından ortak bir çözüm bulmaları gerekir.
yanlış uygulamalar da göz önüne alındığında bahsi geçen Bunun da yolu, bilimsel verilere dayanan havza planlama
örgütlerin iyi niyetli üyelerinin bu tepkisini anlıyor ve çalışmaları yapmak, soruna göre revize edilmeyen ve işlemin
destekliyoruz. Ancak, kötü örnek sayılmayacağı için, bahsi her tarafını eşit mesafede koruyan düzenlemeler getirmek ve
geçen başarısız uygulamalara bakarak, tüm hidroelektrik verdiği izinlerin arkasında durabilmekten geçmektedir.
santrallerine karşı olmayı “çevreci bir bakış açısı” ile bir arada b. Bölgedeki pek çok sivil toplum örgütünün başında, yine aynı
düşünmek gerçekten imkansızdır. Adı üzerinde, yenilenebilir bölgede sayısız ağacı katlederek milyon dolarlara mal olmuş
ve yeşil enerji kaynaklarının başında sayılan bu tesisler sözde turizm tesisleri kuran, bu tesislerine bir “arıtma sistemi”
dünyanın her yerinde desteklenirken, ülkemizdeki bu körü dahi koymaya gerek duymayacak kadar fütursuz davranan
körüne red mantığını anlamak güçtür. Zira çözüm ne doğayı ve çöplerini “canlı hayatı yok olacak” feryadıyla meydanlarda
ne de enerji yatırımlarını bütünüyle reddetmek değil; kamu haykırdıkları dere ve nehir yataklarına döken özel sektör
menfaatine uygun şekilde bir orta yol bulmaktır. yatırımcıları bulunmaktadır. Enerji yatırımcılarını kapitalist,
c. Özellikle bölgedeki yayla turizmine yatırım yapmış olan özel çıkarcı ve kendi menfaatini düşünen çevre düşmanları
sektör yatırımcıları, kişisel menfaatleri ve kazançları için bölge ilan eden bu sözde çevrecilerin kendilerinin ne olduğunun
halkını yanlış yönlendirmekte, bölgenin bir turizm bölgesi takdirini sizlere bırakmaktayız. Gerçek çevrecilerin sonuna
olacağını oysa HES’lerin varlığının buna engel teşkil ettiğini kadar desteklenmesi ve Voltaire’nin de dediği gibi “Fikirlerini
bildirmektedirler. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, planlaması ve söylediklerini kabul etmesem de onları söyleme hakkını
düzgün yapılmış, uluslararası standartlara uygun düzeyde sonuna kadar savunurum” ilkesi düşünüldüğünde, çevreye ve
can suyu bırakan ve gelişmiş inşaat teknolojileri kullanan çevreci bakış açısına zarar veren bu şahıs ve kuruluşların bir
sistemlerde HES’lerin çevreye zarar vereceğinin iddia edilmesi an önce ayıklanması ve ifşa edilmesi gerekmektedir.

47
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

c. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, işin özüne inmeden ve kanunun Kaynaklar


aradığı zorunlu şartların varlığını tespit etmeden önüne gelen [1] Çevre ve Orman Bakanlığı İklim Değişikliği Raporları, Ankara,
her dosyada “ilke kararı” diyerek yürütmenin durdurulması 2009.
kararı veren ilk derece mahkemelerinin bu kararlarının [2] Petform, Kyoto Protokolü’nün Türkiye enerji Sektörüne Muhte-
neticesinde bölge halkına, kamu menfaatine ve yatırımcılara mel Etkileri Hakkında Bilgi Notu, p.1, Ankara 2009.
verdikleri zararı göz önüne alarak ilgili kanunu ve mevzuatı [3] Doç. Dr. M. Türkeş, U.M. Sümer, G.Çetiner, Kyoto Protokolu
bire bir uygulamaları gerekmektedir düşüncesindeyiz. Esneklik Mekanizmaları, Devlet Meteoroloji İşleri Genel
d. Yatırımcıların da kendilerini ve projelerini bölge halkına iyi Müdürlüğü, Ankara.
ifade edebilmeleri, kullanacakları inşaat tekniklerinin en [4] Yrd. Doç.Dr. E.Karakaya, Ar.Gör. M. Özçağ “Türkiye Açısın-
yüksek standartlarda seçilmesi ve bunun halka kesintisiz dan Kyoto Protokolü’nün Değerlendirilmesi”
olarak anlatılması ve her platformda bölge halkıyla bir araya [5] Türk Dil Kurumu resmi web sayfası, http://tdkterim.gov.tr/bts/
gelinmesi bir zorunluluk olup; bu aynı zamanda sorunların ?kategori=veritbn&kelimesec=344
çözümünde de çok etkili olacak bir faktördür. [6] AKKAYA U., Gültekin A. Burcu, Dikmen Ç. Belgin ve Durmuş
e. Yatırımcıların inşaat sürecinde zorunlu olarak kestikleri G., “Baraj ve Hidroelektrik Santrallarinin (HES) Çevresel
ağaçların en az üç katı kadar bölge içerisinde ağaç dikme Etkilerinin Analizi: Ilısu Barajı Örneği”, 5. Uluslararası İleri
zorunluluğu olmalı ve yatırımcılar bu ve benzeri projeleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09), 13-15 Mayıs 2009,
içtenlikle desteklemelidir. Karabük.
f. Eski tip santraller yerine regülatör sistemli ve yer altına gömülü [7] “Dams and Development”, World Commission on Dams,
tesisler kurulmalı, böylece doğaya asgari seviyede müdahale Report, November 2000.
edilmelidir. [8] “Hydropower and Energy-Related Projects,” International
g. Bu projelerin tamamından devlet de bir takım gelirler elde Agency Monthly Report, March 1999.
etmektedir. Nitekim projelerin pek çoğunda DSİ ile “katkı payı” [9] CORSO, R. and Mead &Hunt. Inc. , United States Committee
sözleşmeleri yapılmış olup, vergilerin yanı sıra yatırımcılar on Large Dams, International Newsletter, July 1997.
devlete katkı payı adı altında bir takım ek ödemeler de [10] http://www.karakasenerji.com.tr/Files/hidroelektirik.pdf
yapmaktadır. Bölgenin turizme yatkın bir yapıda olduğu [11] DS_WEB_ 2008 http://www.dsi.gov.tr/hizmet/enerji.
tartışmasız bir gerçek olup, turizm de etkileri açısından htm#basadon
enerji kadar olmasa da, ülke ekonomisi açısından önemli [12] EE_WEB_ 2008 http://www.eie.gov.tr/turkce/HESproje/
kaynaklardan biridir. Bu halde, yatırımcılardan alınan bu turkeyhidro.doc
vergiler ve katkı paylarıyla bölgedeki turizm faaliyetlerine [13] DS_Web_ 2008 Toprak ve su kaynakları, http://www.dsi.gov.
“bölge halkınca” yapılan ve yapılacak turizm yatırımları teşvik tr/topraksu.htm
edilmelidir. [14] ŞENPINAR, A. ve Gençoğlu M. Tunay, Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Çevresel Etkileri Acısından Karşılaştırılması, s
5. Sonuç 49,50.
Su ülkemizde kullanılan temiz enerji kaynaklarının başında gel- [15] KAYA, D., 2006, Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
mektedir. Bu kaynaklardan üretilen enerjinin en büyük özelliği ise, Potansiyeli ve Çevresel Etkilerinin Karşılaştırılması, Tübitak
doğada bulunması ve bu sebeple bir ek maliyetinin olmaması, Marmara Araştırma Merkezi s.11,25
çevreye zararlı sera gazı etkisinin yaratmaması ve uzun yıllar kul-
lanılmasına rağmen kirlilik oluşturmamasıdır. Summary
As it is known, increasing population and demand raised energy
Türkiye’de fosil kaynaklı yakıtlarla üretilen enerjinin kullanımı çevre consumption intensely in our country as well as throughout the
sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar uzun vadede world. This intensive energy consumption both breeds serious
tehlikeli durumlara yol açmaktadır. Bu durumda temiz enerji problems in energy supply and the gap between consumption
kullanımının önemi gün geçtikçe artmaktadır. and production gets bigger day by day. The consumed amount
of energy indicates the development level of countries in today.
Ülkemizde temiz, çevresel zararlı etkilerinin çok az olduğu ve Oil and coal stocks are decreasing fastly, and lack of natural gas
ülkemizin öz kaynakları kullanılarak kurulacak hidroelektrik sant- sources results in an increasing demand on renewable energy
rallerin yaygınlaşması büyük önem arz etmektedir. Böylece ül- sources. The negative effects of the renewable energy sources are
kemizin enerjideki dışa bağımlılığı azaltarak enerji gereksinimimiz less than conventional energy sources on environment. The cost
karşılanabilecektir. of the renewable energy sources are less than fossil fuels, and
don’t exhausted, and in contrast to conventional fuels they do not
Tam da bu sebeplere, hem yatırımcılar, hem ilgili idareler hem de important threat to human health and environment.
kamuoyu için yasal düzenlemelerdeki eksikliklerin belirlenmesi,
halka yönelik kışkırtıcı ve gerçeklikten uzak yönlendirmelere son Within this framework, the obligation of conducting the afore-
verilmesi ve uygulamacılar ve yargı organları açısından uygun mentioned energy deficiency in line with the concept of “public
ve adil çözüm yollarının bulunabilmesi bakımından; ülkemizdeki benefit”, which according to the most appropriate definition means
mevcut uygulamaları yaşanan sorunları ve çözüm yollarını bizzat “performance of all arrangements, transactions by observing public
yaşamış olduğumuz deneyimlerle de betimleyerek sunmak ve benefit” and “environment legislation” in our country as in the whole
sorunlara sektörün farklı noktalarındaki aktörleriyle beraber çözüm world is beyond doubt. Thus, this is the situation, which leads
bulmak bir zorunluluktur. actors, manifesting activity in the sector with the world countries, to

48
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

make researches and studies for the purpose of finding alternative


and clean energy sources while energy increase is observed each
day.

The most commonly used renewable energy source in Turkey is


hydro-energy, which is used in many hydropower stations. As is
known, dams are as old as history of civilization. Human being had
constructed dams in order to answer the necessity of supplying
drinking water and irrigation whenever and wherever he wants.
Nowadays, in Turkey dams are being constructed not only to supply
drinking water and irrigation but also for energy generation. In this
context, the advantages, disadvantages and the enviromental
effects of this HEPPs are also a study case.

On account of simply the said reasons, for determination of


defects in legal arrangements for both investors, and relevant
administrations, and finding appropriate and just solutions in
terms of implementers, it is crucial to describe and present the
current implementations, the encountered problems, and solutions
in our country on the basis of the relevant experiences and to
find solutions to problems in cooperation with actors at different
positions of the sector.

49
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

HIGH-EFFICIENCY COMBINED CYCLE APPLICATIONS WITH NEW LM6000


AERODERIVATIVE GAS TURBINES

Bülent MEHMETLİ Edward WACEK


GE Energy GE Energy

Abstract Technology Overview


In this paper, specific new innovations to the aeroderivative gas Since GE began industrializing the CF6-6 aircraft engine in 1971,
turbines in the 35-65 MWe range will be discussed and how there has been over $2 billion invested in the aeroderivative product
application of these products can improve both system and plant lines that now constitute the GE Energy Aeroderivative business.
efficiency. For example, the recent introduction of the LM6000 PG Over the course of the past 40 years, GE has advanced the
offers a 25 percent simple cycle power increase compared to its technology from the original 18 MWe LM2500 products that were
predecessor, and its combined cycle power has increased into used on naval warships, to include 3 distinct product lines that are
the 65 MWe range. The power increase comes from the same used on a diverse set of applications such as oil and gas platforms, to
4.5m X 21.5m package footprint based on existing 50 Hz LM6000 university cogeneration systems, and industrial park combined cycle
packages. As an example of utilizing the new technologies into installations. These 3 platforms provide customers the opportunity to
broader applications, the new LM6000 PG has been incorporated leverage proven and efficient products for their specific project size
into a 2-on-1 reference combined cycle plant that is designed and application. As investment continues in each of the platforms,
to provide fast, flexible and efficient 135MWe at 52% efficient they each have become more globally accepted and utilized in a
combined cycle power. diverse set of applications, with the latest technology innovations
being no exception. The latest innovations for the LM6000 are the
Introduction PG & PH versions of the existing product line. Denoted as the “PG”
Today’s power industry has had many challenges that have for the Standard Annular Combustor (SAC) and “PH” as the Dry
changed the way usual power generation paradigms. Examples Low Emissions (DLE) model, the gas turbines have 90% common
of such challenges include grid systems that are looking to retire parts to the proven LM6000 family of industrial Aeroderivative
older less efficient and reliable generation, as well as the addition gas turbines, but provide more power and better efficiency in the
of renewables that further challenge the characteristics of the grid same footprint. These improvements are being created courtesy
system. These changes are impacting the thermal generation of advanced materials, improved manufacturing process, and minor
in terms of what is needed to support the grid and the operating adjustments in design. Leveraging the broad experience of GE in
profile of said generation. Technology innovation is a key driver to gas turbine technology, many of these improvements have been
meeting these and other key industry issues. Aeroderivative gas imported from GE Aviation and the larger GE Energy aeroderivative
turbines currently play a key role in providing necessary flexible product, the LMS100. By utilizing already proven technology, the
generation and are a major component to many operators’ power latest updates to the LM6000 are expected to maintain comparable
generating portfolios. Recent innovations from GE Energy and GE reliability numbers as the existing products.
Aviation, from new materials to new designs, has produced updated
products that help to improve the units power and efficiency, and As an example of one of the changes from GE Aviation, the
better position them for a wider range of applications. High Pressure Turbine (HPT) rotor of the LM6000 PG has been
modified based on the GE CF6-80E aircraft engine (common
In this paper, specific new innovations to the aeroderivative gas on many Airbus A330 fleets). The LM6000 PC, on the other
turbines in the 35-65 MWe range will be discussed and how hand, has a rotor based on the older GE CF6-80C2 engine. The
application of these products can improve both system and plant updated HPT rotor design improvements include new higher
efficiency. For example, the recent introduction of the LM6000 temperature alloys and improved cooling patterns. This switch
PG1 offers a 25 percent simple cycle power increase compared of rotor effectively raises the pounds of thrust from 60,000 to
to its predecessor, and its combined cycle power has increased 70,000. As a result, the LP compressor can operate at higher
into the 65 MWe range. The power increase comes from the same speeds to increase the flow, and the pressure ratio has gone from
4.5m X 21.5m package footprint based on existing 50 Hz LM6000 30 to 32. Additional design changes to the HPT rotor include a new
packages. As an example of utilizing the new technologies into bolt pattern between the rotors in the HPT that has significantly
broader applications, the new LM6000 PG has been incorporated reduced material stresses. On the PC model, the HPT rotor is
into a 2-on-1 reference combined cycle plant that is designed the cyclic life limiting part. With the updated material and design
to provide fast, flexible and efficient 135MWe at 52% efficient advances, the cyclic life was improved in excess of 40% for the
combined cycle power. PG model.

50
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Overall the combination of better materials, manufacturing process, Having demonstrated the ability to improve upon the installation
and improved cooling design enables the LM6000 PG to operate at of the gas turbine generator equipment through the use of factory
a higher firing temperature. The LP inlet temperature, for example, packaging, the same approach has been taken to the remaining
has been increased by over 50 °C and the compressor discharge by equipment for a Combined Cycle (CC) installation. Several
more than 40 °C. These design changes, along with the increased reference combined cycle plant updates have been developed
flow through the engine, allow the gas turbine to run at 3930 RPM to aid in the design and construction of a modular Aeroderivative
v 3600 RPM. This higher RPM is comparable to the true speed of combined cycle power island. Distinct advantages of the system
an aircraft engine. include factory packaging of the steam turbine, fast start capability
with a dry boiler design, and a rapid field installation with maximum
The net results of these changes are more power with the same or pre-assembled plant equipment. The reference plant has been
better efficiency within the same gas turbine footprint. Therefore designed with these primary components to ensure maximum
with the recent introduction of the LM6000 PG & PH products, flexibility with the fastest start-time, part power efficiency, and
its unique new innovations will be highlighted in terms of its use cyclic capabilities.
and where the economic benefit can be seen. Specifically, the
application discussion will include: The aforementioned advancement to the GE LM6000 gas turbine
product line brings an 18% increase in the exhaust energy and
Simple Cycle Enhancements 25% increase in power; which in the combined cycle configuration
Having delivered more 35-65MWe gas turbines in simple cycle makes the reference 2-on-1 LM6000 capable of providing 135MWe
than any other manufacturer2, the LM6000 improvements further net power at 52% efficiency. Efficiency can reach as high as 56%
extends value to customers looking for more power in a compact using GE’s Dry Low Emission (DLE) technology, but the power
plant area. Based on over 17 years of operating data for simple output will be slightly less. Additional output can be added to the
cycle operation, there is a growing need for gas-fired generation to plant through duct firing.
operate efficiently over a wide spectrum of ambient temperatures
and power ranges. The improvements in the LM6000 provide The modular approach to a 2-on-1 LM6000 CC plant centers
power providers the ability to meet this need for a wider operating around a power island with 2 LM6000 Gas Turbine Generator
profile. Additionally, many grid systems are experiencing frequency (GTG) sets, 2 Once Through Steam Generator (OTSG), and 1 skid
fluctuations that can adversely affect power distribution, even mounted Steam Turbine Generator (STG). Recognizing that each
causing black outs. There are several drivers to this, including other site location will require unique considerations, the power island
generating units coming off-line, system frequency imbalance, or reference plant materials are offered as an Engineered Equipment
responding to variable wind or hydro generation; which causes a Package (EEP), and is used for a basis to guarantee plant output
change in the interconnected system characteristics. The LM6000 and heat rate when adhered to, regardless of the role GE has in the
gas turbine provides power producers an economical means to procurement and construction phase of the project.
serve these changing load requirements.

Power generation portfolios are constantly challenged to reduce Conclusions


greenhouse gas emissions. The LM6000 builds upon its high The results of applying many decades of technology from the
simple cycle efficiency design to aid efforts by power gen operators GE Aviation business to industrial applications has provided
to build greener portfolios. By conserving natural resources with customers of the GE Aeroderivative products a robust, efficient,
advancements beyond just the gas generator, the LM6000 GTG and reliable product. The innovation continues with expanded
positions itself as a cost effective greener solution in many power reach and development, and the innovative technologies have
gen portfolios. been applied to not only the gas turbine, but to all aspects of the
power plant; from packaging design to product application. The
Proven Cyclic Combined Cycle Generation power generation market is going through substantial changes at
Today’s install base of combined cycle plants are experiencing a this time and operational flexibility is a key for power generators to
growing need to operate at part power, withstand voltage swings, maximize profitability and still provide meet customer satisfaction
and be capable of faster dispatching. Many of these market goals. By utilizing Aeroderivative gas turbines, many power
conditions have led to the use of GE Aeroderivative gas turbines providers are finding new ways to profit from a proven technology.
to help address system loads while still addressing efficiency The LM product lines have withstood many market cycles, and the
needs. Installations of 2-on-1 and 3-on-1 configurations have investments being made today ensure it will provide customers
increased over the past 15 years to meet variable loads below many benefits for years to come.
200MW. These systems, when utilizing once-through waste heat
recovery systems, provide operators the flexibility of simple cycle References
operation in 10 minutes while the steam cycle comes to pressure [1] PowerGen Europe launch, http://www.gepower.com/about/
and temperature. Additionally, with the once-through design, the press/en/2008_press/060408b.htm
integrated system can withstand cycling to compliment the cyclic [2] McCoy Power Reports, 2009.
capabilities of the gas turbine. Advancements in plant modularity
and system integration are now available that further provide
customer benefits when installing combined cycle Aeroderivative
platforms.

51
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

DRY LOW EMISSIONS TECHNOLOGY FOR LMS100 AERODERIVATIVE


GAS TURBINE

Bülent MEHMETLİ Daniel LOERO Warren FERGUSON


GE Energy GE Energy GE Energy

Abstract 2.2. Superior Grid Support


The GE Aeroderivative Gas Turbines’ Dry Low Emissions (DLE) The grid requirements are changing in response to the addition
capability allows customers to sustain current low emissions of renewables and demand side technologies such as smart
capability while eliminating system water requirements, thereby meters. The architecture of the LMS100 enables the unit to provide
safeguarding a valuable resource. As an example, by using DLE dynamic frequency response up to 5% variation above and below
technology, the new LMS100 offering sustains 25 parts per million the grid standard as a result of its free spinning power turbine. This
of NOx, with no water consumption. The annual water savings capability allows the unit to help enable grids to better maintain a
achieved by the LMS100 DLE is the equivalent of the amount of stable frequency and prevent load shedding. This architecture also
drinking water required for more than 165,000 people every day. allows the unit to achieve incredible ramp rates and both start-up
GE dry low emissions technology employs lean premix combustion and at various load levels on the range of 50MW/min and up to
technology to reduce flame temperatures and limit NOx formation 100 MW/min respectively. This is approaching the capabilities of
in the combustion process. Currently, further enhancements to small hydro; which for some grids has been the means to serve
GE’s dry low emissions technology is being developed. immediate power needs. In sensitive systems such as small grids
or long transmission areas, failure to adequately manage the
1. Introduction variability can result in voltage flicker, voltage collapse, or require
THE LMS100 aeroderivative gas turbine was introduced in 2005 rapid changes in traditional generation output to maintain the
and since has been deployed into the Americas, Europe, Turkey balance of generation and load.
and Asia. The varying demands of these grid systems has this
100MWe gas turbine operating on various fuels, climates and 2.3. Off-Design Efficiency
configurations. Although the high simple cycle efficiency is the The power industry is experiencing a shift in the generation mix
hallmark of the unit, it has been placed into combined cycle for both peak and baseload characteristics; which is causing more
operation in both Italy and Turkey where it is providing compelling thermal generation to operate at lower load levels more frequently
performance. Additionally, the past 5 years have operating data than at 100% capacity. The intercooled technology and control
have led to several new enhancements, the most recent being the philosophy of the LMS100 enables the machine to operate at a
addition of the Dry Low Emissions (DLE) combustor which will be higher efficiency than other machines, with up to a 20% advantage
added to the fleet in 2011. (Figure 1).

This paper will provide information on the design, technology


enhancements, and features of the LMS100 DLE product. It
will provide a detailed update on the LMS100 fleet and end use
applications to show how it is benefiting both simple and combined
cycle customers.

2. Technology Overview
The The LMS100 has established a new benchmark in gas turbine
efficiency for simple cycle machines with its Standard Annular
Combustor (SAC). There are several benefits that have made it a
primary candidate for grid systems looking for flexible generation,
such as:

2.1. Fuel Flexibility Figure 1. Power reduction over ambient temperature.


Although most gas turbines can operate on pipeline natural gas
and distillate fuel, the Aeroderivative gas turbines with their higher Enhancements to The Platform
pressure ratio combustors can operate on gaseous fuels with a 2.4. LMS100 PA Improvements
Modified Wobbee Index from 40 – 60 and are expanding below that. Enhancing a gas turbine platform is a hallmark of the Aeroderivative
The GE LMS100® gas turbine generator [1] has units operating on business and the speed at which GE Energy has done this with
various natural gas fuels and liquid fuel. the LMS100 is noteworthy. After its first five years of entering

52
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

commercial operation the LMS100 fleet of 16 operating units, with


an additional 15 on order, has amassed over 33,000 hours and
seen several new innovations being applied to the configuration.
These improvements include:
 Reduced size and placement of the intercooler water skid for
optimal plant layout.
 Improved part power performance with bleed valve logic
 Intercooler water reduction thru system optimization
 On-package air filtration for a reduced footprint
 Side engine removal capability for easier maintenance

Beyond these package improvements, the close working


relationship with its customers has enabled the unit to be placed into
combined cycle operation as well. These sites have selected the
unit in a combined cycle configuration to harness an additional 19
MWe of thermal energy from the exhaust and gain an approximate
7% point thermal efficiency advantage. Although this efficiency Figure 3. Output Power over Ambient Temperature for LMS100 SAC and
DLE products.
isn’t a new benchmark for the industry, it does provide a solution
that has an extremely flexible load following and cycling capability
that other technologies have not proven capable of serving. This is
significant given the current trend of generation to operate more at
off-design points and in the growing amount of evidence (Figure 2)
that flexibility is as important as thermal efficiency in terms of fuel
savings and environmental factors.

Figure 4. DLE2 Combustor.

The testing has thus far demonstrated better than expected


Figure 2. Changing fleet hours.
performance of the unit and will prevent the need for over 14,000
kg/hr of water. Acoustic levels are below design requirements and
2.5. LMS100 DLE Development system has demonstrated transitions and load acceptance, and
The engineering design practice within the Aeroderivative business rejection, to very aggressive levels.
has continued to employ the practice of developing the SAC
machine to validate mechanical integrity of the platform and then 3. Conclusion: Economics & Emissions
develop the DLE system. Shortly after the SAC machines validated LMS100 DLE technology provides an economical alternative for
the LMS100 capability the development of the DLE system began locations with water scarcity. While it meets 25 ppm NOx ppmvd
with the requirements to maintain the units flexibility and efficiency, emissions target set for most of Europe, it can enable flexible power
while achieving 25ppmvd NOx on gas fuel without use of water generation in areas where injection water is either not economically
injection (Figure 3). The component testing completed in 2008 viable or just inexistent. In addition to its high efficiency in simple
demonstrated the capability of the enhanced DLE2 system (Figure cycle applications, the features of flexibility are transposed to its
4); which builds upon the thousands of hours accumulated on the combined cycle installation.
DLE technology. The assembly and testing of the core engine
concluded in 2009 and the system has now demonstrated over 90 References
hours of run time. [1] http://ge.ecomagination.com/site/products/lms1.html

53
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

TSAD PROJESİ KAPSAMINDA TERMİK SANTRAL ÇEVRELERİNDE BÖLGE ISITMA


POTANSİYELLERݹ

Cengiz GÜNGÖR
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi

Özet üretim merkezi çok farklı kaynaklardan enerjiyi sağlayabilmektedir.


Günümüzde fosil yakıtların yaygın kullanım alanlarından biri de Bunların başlıcaları linyit yakıtlı termik, jeotermal ya da biyokütle
ısıtma sistemleridir. Ülkemizde mekan ısıtması çoğunlukla odun, santrallarıdır. Isı enerjisi üretim merkezinde üretilen sıcak
kömür veya doğalgaz gibi yakıtları doğrudan yakan sistemler akışkandaki ısı enerjisi, bir iletim ve dağıtım hattı sayesinde
tarafından sağlanmaktadır. Bölge ısıtma sistemi (BIS), konut, mümkün olan en az kayıp ile tüketicilere iletilir. Tüketim kısmında
işyeri vb binaların yada turizm, tarım gibi sektörlerin gerekli ısıtma da ihtiyaç duyulan ısı enerjisi, bölge ısıtma sisteminden gelen
ve sıcak kullanım suyu ihtiyaçlarını (sıcak su veya proses ısısı hattan (primer devre) bina içi ısıtma ve sıcak kullanım suyu hattına
vb.) bir veya birkaç değişik kaynaktan merkezi olarak sağlayan (sekonder devre) aktarılmaktadır.
sistemlerdir. Dünyada birçok ülkede termik santrallar ile yaygın olarak
kullanılan bölge ısıtma sistemleri ülkemizde bir uygulama dışında Bir bölgenin ısıtma ihtiyacı karşılanırken; düşük ısınma maliyetleri,
jeotermal enerji ile beraber anılmaktadır. Ülkemizdeki birçok termik kaynak güvenirliğinin sağlanması, hava kalitesinin iyileştirilmesi,
santralin yerleşim yerlerine yakın olmasına rağmen santrallerdeki ithal enerji kaynaklarının azaltılması ve bölgesel iş sahalarının
atık enerjiler değerlendirilemediğinden çevreye atılmaktadır. Bu artırılması göz önünde bulundurulmalıdır. Bu hususlar dikkate
çalışmada, TSAD projesi çerçevesinde termik santral çevresindeki alındığında bölge ısıtma sistemleri önemli avantajlara sahip
yerleşim yerlerinin ısı talepleri ve bunların santraller tarafından olduklarından tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.
karşılanabilirliği konusunda elde edilen sonuçlar aktarılacaktır.
Bölge ısıtma sistemlerinin sahip olduğu avantajların en başta
Giriş gelenleri kullanıcıya konforlu, güvenli ve kesintisiz ısınma ve sıcak
Bölge ısıtma sistemleri, merkezi bir santralde üretilen ısının, ön su sağlamasıdır. Ayrıca merkezi sistemlerde olduğu gibi, kazan
yalıtımlı borular vasıtasıyla birden çok sayıda konuta dağıtılarak dairesinde yakacak depolanması ve kazanda yakıt yakılması
konutların ısıtma ve sıcak kullanım suyu ihtiyaçlarının sağlandığı gibi unsurlar içermez. Konutlarda sadece sıcak su dolaştığından
sistemlerdir. Bölge ısıtma sistemleri genel olarak üç ana bölümden diğer ısıtma yöntemlerine göre çok daha güvenilir ve işletimi
oluşmaktadır. Bunlar; kolay bir sistemdir. Bölge ısıtma sisteminde, bina ve/veya daire
girişlerinde bulunan ısı sayaçları sayesinde ısı enerjisi tüketimleri
 Üretim Merkezi (Merkezi üretim santrali) hesaplanarak her bağımsız birimin tükettiği kadar ödemesi de
 İletim ve Dağıtım Hattı (Ön yalıtımlı borular) mümkün olmaktadır.
 Tüketim (Bina alt istasyonları)
Bölge ısıtma sistemlerinin diğer önemli bir avantajıda çevreye
Şekil 1’de bir bölge ısıtma sisteminin genel şeması verilmektedir. olan olumlu katkılarıdır. Konut ısıtılmasında da fosil yakıt tüketimi
ilk sırada bulunmakta ve her ne kadar yenilenebilir enerjiler için
Enerji üretim merkezinde, bölgenin ihtiyacını karşılayacak yeterli çalışmalar sürdürülse de fosil yakıtların uzun bir müddet daha
sıcaklık ve kapasitede su ya da buhar üretilmektedir. Isı enerjisi birincil enerji kaynağı olarak kullanılacağı öngörülmektedir.
Bu nedenle fosil kaynaklı konut ısıtılmasında çevreye duyarlı
Is ı Üretim sistemlerin kullanımı öncelikli hale gelmektedir. Bölge ısıtma
teknolojisi, alternatif sistemlere göre çok daha az emisyon yayan,
çevreye duyarlı sistemlerdir. Çünkü bireysel konut ısıtmasında;
S ekonder Devre
A lt İs tas yon her binanın kendi ısıtma sisteminde yakıtın yakılarak, yanma sonu
P rimer Devre
gazlar binaların kendi bacalarından filtre edilmeden atmosfere
Dağıtım Hattı bırakılmaktadır. Halbuki bölge ısıtma sistemine bağlı bir yerleşim
İletim Hattı biriminde; merkezi bir güç santralında fosil yakıt (kömür, doğalgaz,
petrol ürünü vb.) kazanda verimli bir şekilde yakılarak öncelikle
P ompa İs tas yonu
bölgenin ihtiyacı olan elektrik enerjisi üretilir, bunun yanında üretilen
S ekonder Devre
A lt İs tas yon ısı enerjisi de bağlı bulunan konutlara iletilir. Böylece; zaten elektrik
P rimer Devre
üretimi için santralde yakılan yakıtla, bölgenin ısıtma için ihtiyaç
Dağıtım Hattı
duyduğu enerji de karşılanmış olur. Sonuç olarak, konutlarda yakıt
Şekil 1. Bölge Isıtma Sisteminin Genel Yapısı. yakılmasına gerek kalmaz. Yerleşim birimindeki tüm konutlarda

¹ TSAD projesi, TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (TÜBİTAK 1007) kapsamında desteklenmektedir.

54
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ısınma için yakıt yakılarak on binlerce bacadan çıkan yanma gazı Yukarıdaki çalışma adımları izlenerek yapılan incelemeler aşağıda
yerine, tek bir bacadan ve filtre edilerek hem elektrik hem de ısı özet olarak anlatılacaktır.
üretilerek atılan gaz çevre havasını korumada oldukça etkin bir
rol oynayacaktır. Ayrıca konutlardaki verimsiz bireysel yakma Isı Taleplerinin Tahmini
sistemleri (soba vb.) yerine santralde yanmanın kontrol altında
olması nedeni ile yakıtların yakılmasında önemli bir avantaj elde Isıtma
edilmiş olur. Hesaplamalarda her katta iki daire bulunan bir bina prototipi esas
alınmıştır. Her bir konutun yüzey alanının 100 m² olduğu kabul
Tüm bu hususlar göz önüne alınarak, “Enerji Verimliliğini edilerek TS 825 uygun olarak altta verilen formül ile bina ısı kayıp
Arttırmak Üzere Termik Santral Atık Isılarını Faydaya Dönüştürme katsayısı bulunmuştur.
Yöntemlerinin Araştırılması, Geliştirilmesi ve Binalarda Isıtma
V V
Uygulaması (TSAD)” projesi TÜBİTAK Kamu Kurumlar Araştırma L = ∑ UA + ( IØCp )hava . = ∑ UA + I .
3 ,6 3
ve Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (TÜBİTAK 1007)
desteği ile başlatılmıştır. EÜAŞ ve EİE tarafından talep edilen proje Binaların ısıtma güç talebi, transmisyon ve havalandırma ısı
TÜBİTAK MAM ve Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından ortaklaşa kayıpları ve güneş ışınım kazancına bağlı olarak değişmektedir.
yürütülmektedir. Projenin başlangıç tarihi 01.07.2006, bitiş tarihi Konut içi sıcaklığın 18°C olduğu kabul edilmiştir. Santrale yakın
ise 02.01.2011’dir. yerleşim birimlerinin güç talepleri “T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü”nden temin edilen saatlik
Dünyada Durum meteorolojik değerler kullanılarak hesaplanmıştır.
Dünyada konut ısıtma alanında bölge ısıtma sistemlerinin önemli
bir yeri bulunmaktadır. Özellikle Avrupa ülkeleri başta olmak Sıcak Kullanım Suyu
üzere bir çok gelişmiş ülkede, konutlar, uzun yıllardır bölge ısıtma Bir konutta ısıtmaya ihtiyaç olduğu kadar sıcak kullanım suyuna
sistemleri ile ısıtılmakta ve bölge ısıtma sistemlerinin payı her da ihtiyaç vardır. Prototip konutta, lavabo, banyo, mutfak eviyesi
geçen gün artmaktadır. Buna rağmen ülkemizde BIS ile ısıtılan ve çamaşır makinesi bulunduğu öngörülerek sıcak kullanım suyu
konut sayısı yaklaşık 42.000 adettir. Bu rakam diğer ülkelerdeki miktarları hesaplanmıştır. Toplam sıcak kullanım suyu saatlik
durumla karşılaştırıldığında; ülkemizdeki BIS kullanımının oldukça tüketim değerleri binada ve kentte aynı anda sıcak su kullanımı
az olduğu görülmektedir (Şekil 2). olmayacağından dolayı eş kullanım göz önünde bulundurularak
saatlik olarak belirlenmiştir.
5.000.000
B ölge Is ıtma ile Is ınan K onut S ayıs ı
Termik santral çevresindeki yerleşim birimlerinin hesaplanan yıllık
4.000.000
ısı talepleri Tablo 1’de verilmiştir. Sonuç olarak termik santralların
3.000.000 çevresinde bulunan 455 bin konutun ısı yükünü karşılayabileceği
Tablo 2’de görülmektedir. Yatırımların gerçekleştirilmesi için
2.000.000

Tablo 1. Termik Santral Çevresindeki Yerleşim Birimlerinin Yıllık Isı


1.000.000 Talepleri
Sıcak
Konutların Toplam
- Santrala Konut Kullanım
Isıtma Isı
Santral Yerleşim Uzaklık Sayısı Suyu Isı
a

n
ka

ye
ya
ya

Talebi Talebi
ta
ns

or

ki
ar

ur
an

(km) (Bin) Talebi


is
ra

ür
st
im

ar

(GWth) (GWth)
lm

T
vu
an

(GWth)
ac
A

A
M
D

Afşin Afşin 17 11,0 302 8 309


Şekil 2. Çeşitli Ülkelerde Bölge Isıtma ile Isınan Konut Sayıları, 2007.
Elbistan B Elbistan 20 22,9 587 15 602
Beylikdüzü 15 34,1 609 23 631
Bölge Isıtma Talebinin İncelenmesinde İzlenen Yöntem Ambarlı Gürpınar 10 22,0 393 15 408
Termik santral çevrelerindeki bölge ısıtma potansiyellerinin Yakuplu 5 30,0 536 20 556
belirlenmesinde aşağıdaki çalışma adımları takip edilmiştir. Bursa Osmangazi 15 230,0 4.493 150 4.643
 Santral çevresindeki yerleşim yerlerinin saatlik ısıtma, soğutma 18 Mart Çan 4 11,7 211 8 218
ve sıcak kullanım suyu ısı talepleri saatlik meteorolojik verilere Çan Yenice 32 2,9 3 2 5
dayalı olarak hesaplanmıştır. Çatalazğı 5 3,6 68 3 71
Çatalağzı
Zonguldak 15 42,0 792 28 819
 Bu taleplerin karşılanması için ısı kayıplarıda göz önüne alınarak
Hamitabat Lüleburgaz 10 34,3 716 23 738
santralin üretmesi gereken ısı belirlenmiştir.
Kangal 10 2,5 95 2 97
 Bölge için belirlenen ısı taleplerinin santral tarafından Kangal
Sivas 37 89,6 2.689 59 2.747
karşılanabilirliği incelenmiştir. Orhaneli Orhaneli 10 3,0 57 2 59
 Santral çevrimi bilgisayar yardımıyla simüle edilerek ısı Soma 5 21,6 455 15 469
Soma B
sağlanması durumunda elektrik üretimindeki değişim frekans Turgutalp 10 3,4 71 3 73
kontrolü de göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Tunçbilek 0 1,3 35 1 36
Tunçbilek
Tavşanlı 10 24,0 645 16 660
 Isının santralden sağlanması sonucunda bölge ısıtma sistemi
Yatağan 5 7,6 117 5 121
(BIS) işletme maliyetleri ile alternatif yakıtlı ısıtma sistemlerinin Yatağan
Muğla 30 10,5 191 7 198
maliyetleri karşılaştırılmıştır. Seyitömer Kütahya 30 74,7 2.039 49 2.088
 Santralden ısının da sağlanmasının çevreye olan olumlu Yeniköy Milas 35 7,0 87 5 91
katkıları incelenmiştir. Toplam 15.191 459 15.639

55
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ise hem işletme hemde yatırım maliyetleri göz önüne alınarak termik santral atık ısıları ile ısıtılması durumunda konutların birim
optimizasyonu da içeren yapılabilirlik analizleri gerçekleştirmek ısı maliyetinin, ısıtma için kullanılan kömür ve doğalgaza göre %20
gereklidir. TSAD projesi çerçevesinden Yatağan ve Soma için -50 oranında daha ekonomik olacağı belirlenmiştir.
bölge ısıtma sistemi yapılabilirlik analizleri tamamlanmış ve bu
yatırımlar ekonomi ve çevre yönünden uygun bulunmuştur. Potansiyel belirleme analizlerinin yapıldığı bu santrallar arasından
seçilen Soma B, Yatağan, Afşin-Elbistan B ve Tunçbilek Termik
Tablo 2. Termik Santralların Isı Taleplerini Karşılayabilecekleri
Santralerinde detaylı teknik ve ekonomik yapılabilirlik analizleri
Konut Sayıları
gerçekleştirilmiştir. Pilot uygulamanın Yatağan ve Soma Termik
Talebi
Santrallarında yapılmasına karar verilmiştir.
Karşılanabilecek
Santral Adı İncelenen Yerleşim Birimleri
Konut Sayısı
(bin) Proje planına uygun olarak pilot uygulamanın yapılacağı Yatağan
Afşin Elbistan B Afşin ve Elbistan 34 Termik Santrali ısı satabilir hale dönüştürülmesi için gerekli bütün
Ambarlı Beylikdüzü, Gürpınar ve Yakuplu 86 çalışmalar tamamlanmış olup Soma Termik Santrali için yapılan
çalışmalar 2010 yılı içinde tamamlanacaktır. 4-5 bin konutun
Bursa Osmangazi 99
ısıtılacağı pilot ölçekteki bir bölge ısıtma sisteminin konsept
18 Mart Çan Çan ve Yenice 15
tasarımı da proje kapsamında gerçekleştirilmiştir.
Çatalağzı Çatalağzı ve Zonguldak 41
Hamitabat Lüleburgaz 27 Kaynaklar
Kangal Kangal ve Sivas 23 [1] Enerji Verimliliğini Arttırmak Üzere Termik Santral Atık
Isılarını Faydaya Dönüştürme Yöntemlerinin Araştırılması,
Orhaneli Orhaneli 3
Geliştirilmesi ve Binalarda Isıtma Uygulaması (TSAD),
Seyitömer Kütahya 65
PROJE NO: 105G099 TÜM RAPORLAR, TÜBİTAK MAM,
Soma B Soma ve Turgutlu 25 YTÜ, 2006-2010.
Tunçbilek Tunçbilek ve Tavşanlı 13 [2] “District Heating and Cooling”, Euroheat&Power, Belgium,
Yatağan Yatağan ve Muğla 18 2007.
[3] TSAD bilgi sayfası, 2010. www.tsad.org.tr
Yeniköy Milas 7
[4] ERDEM H.H., Akkaya A.V., Cetin B., Dagdas A., Sevilgen
Toplam 455
S.H., Sahin B., Teke I., Gungor C., Aktas S., “Comparative
energetic and exergetic performance analyses of coal-fired
Sonuç power plants in Turkey”, International Journal of Thermal
Özetle TSAD projesi kapsamında; termik santral atık ısılarını Sciences, Vol.48(11), pp. 2179-2186, 2009
ekonomik olarak faydaya dönüştürecek yöntemlerin araştırılması, [5] ERDEM H.H., Dagdas A., Sevilgen S.H., Cetin B, Akkaya
geliştirilmesi, atık ısının geri kazanılabilir bir enerji kaynağı A.V., Sahin B., Teke I., Gungor C., Atas S., Thermodynamic
olduğu bilincinin yerleştirilmesi ve ısı enerjisini verimli kullanma analysis of an existing coal fired power plant for district
yöntemlerinin ülke çapına yayılması hedeflenmektedir. Projenin heating/cooling application, Applied Thermal Engineering,
en önemli hedefi ise santrallerden atılan ısıların geri kazanılarak Vol. 30(2-3), pp.181–187, 2010
yararlı bir şekilde kullanılmasına “uygulanabilir örnek” teşkil etmek
amacıyla pilot uygulama yapılması ve bu konuda teknolojik altyapı Summary
oluşturulmasıdır. Today, one of the widespread uses of fossil fuels is the heating
systems. Space heating in Turkey is mostly supplied by direct-fired
Proje kapsamında, EÜAŞ’a bağlı 14 termik santral tek tek incelenerek systems using natural gas, coal or wood. District heating (BIS) is a
atık ısı potansiyelleri ve geri kazanım yöntemleri belirlenmiştir. system for distributing heat generated in one or more centralized
Santrallerin atık ısılarının binaların ısıtılması, seracılık, sanayi için location for residential and commercial heating requirements such
sıcak su temini ve benzeri uygulamalarda kullanılmasının ülkeye as space heating and water heating as well as heating requirements
sağlayacağı birçok kazanç vardır. Proje kapsamında yapılan of greenhouses. In many countries around the world, thermal
incelemeler sonucunda elde edilen sonuçlar aşağıda verilmiştir: power plants are widely used as heat source for the district heating
 Termik santrallerin atık ısılarının çevrelerindeki yerleşim systems. However in our country, except one application, district
yerlerinde kullanılması ile yılda 35 milyon MWht’lik ısı tasarrufu heating systems are referred together with geothermal energy. In
sağlayacak potansiyeldedir. Bunun ülke ekonomisine yıllık our country, although the locations of many power plants are close
katkısı 1,1 milyar TL kadardır. to urban areas, surplus heats of them could not be evaluated and
 Bir termik santralin atık ısıları ile çevresinde ısıtabileceği konut are disposed to the environment. In this study, the heat demands
sayısı 15000–140000 arasında değişmektedir. of urban areas around the thermal power plants and comparison
 Atık ısıların konutların ısıtılmasında kullanılmasının çok büyük with surplus heats of these power plants will be reviewed in the
çevresel katkıları da vardır. Atık ısıların değerlendirilmesi ile framework of TSAD (Utilization of Thermal Power Plant Surplus
CO2 emisyonlarındaki azalma potansiyeli 5 milyon ton iken bu Heats) project.
durum SO2 emisyonlarında 100 bin ton mertebesindedir. Ayrıca,
suyun önem kazandığı son yıllarda atık ısının bölge ısıtmada 14 thermal power plants under control of governmental bodies
kullanılmasıyla yılda 22 milyon ton suyun tasarruf edilmesi imkan (EÜAŞ) were examined in the TSAD project. The waste heat
dahilindedir. potentials and recovery methods were determined. Utilization of
Yukarıda sayılan genel faydalar yanında, bir yerleşim yerinin power plant waste heats in the buildings, greenhouses, hot water

56
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

supply for industrial and similar applications has many wins. Some
of the project results are given below:

• Utilization of thermal power plants waste heat in the surrounding


settlements have the potential to save 35 million MWth per year.
The yearly contribution to the national economy of this is 1.1
billion TL.
• With surplus heat of a power plant, 15000-140000 dwellings in
the vicinity of plant can be heated.
• There are large environmental contributions of using waste heats
in the dwellings. Utilization of waste heat has CO2 emission
reduction potential of 5 million tons and 100 thousand tons of
SO2. Moreover, using waste heat in the district heating has 22
million tons per year of water savings opportunity.

Besides the general benefits mentioned above, the heat cost of


residential heating in the case of using thermal power plant waste
heats instead of heating by coal and natural gas to be more
economical at a rate of 20-50%.
The detailed technical and economic feasibility analysis was
conducted to determine the district heating potential of Soma B,
Yatagan, Tunçbilek Afsin-Elbistan B Thermal Power Plants. It has
been decided to make the pilot applications at Yatagan and Soma
Thermal Power Plants.

The conceptual design of a pilot-scale district heating system was


carried out under the project to heat 4-5 thousand dwellings. All
the studies have been completed to convert the Yatağan Thermal
Power Plant and for the Soma Thermal Power Plant studies will be
completed in 2010.

57
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

EVOLUTION IN GAS TURBINE REQUIREMENTS A CUSTOMER FOCUSSED


APPROACH

Christian ENGELBERT Batu GÖKER


Siemens Industrial Turbomachinery Ltd. Siemens San. ve Tic. A.Ş. - Energy Sector

Abstract 3. Investing in more efficient generating equipment capable of


Driven not only by economics but also by growing environmental burning this wide range of fuel gases while maintaining stringent
awareness, increased performance and reduced emissions have emissions requirements
been the driving forces in gas turbine development in the past
decade. To add to the green credential, more and more applications These are in addition to the well-known approach of:
in the industrial gas turbine market are being sought to operate on 4. Maximizing the efficiency of the generating equipment and
“green” fuels such as landfill gas or coke-oven gas, thus reducing using the exergy in the exhaust gas to provide heat or cooling
the carbon footprint of an installation. alongside electrical power

This presentation discusses gas turbine application in simple cycle


as well as combined heat and power application (CHP). It also
focusses on achieving a world-beating emissions standard while
using non-conventional fuel.

Siemens industrial gas turbines in the 5-15MW power range are


ideally suited to deliver reliable power whilst the exhaust conditions
are ideal for optimized steam-raising capability, leading to 80%
CHP-efficiency.

Introduction
Following the discussion on the future of power generation in
the light of anticipated fossil fuel scarcity, expressed by the rise
of crude oil and gas prices in 2008/2009 and the effect of global
warming as discussed controversially at the Copenhagen Climate
Conference 2009, countries are adapting various strategies to Figure 1. Natural Gas demand projection, Turkey
prepare themselves for the future.
How does this relate to Turkey?
While long-term strategies in many instances are not tangible yet, With natural gas and hydro power each contributing about a third
the mid-term approach (20-40 years) often adopted includes a to the installed capacity in Turkey, the focus in this country is rather
scenario consisting of expansion of renewables, re-focussing on on points 2 to 4 while, from an OEM perspective, points 3 and 4
nuclear power and further strengthening efficient use of fossil fuels. are important.
Fossil fuels will therefore remain the backbone of power generation
in many countries and for many years to come. With a 65% rise in gas demand projected till 2030, Turkey is
underway to expand its natural gas pipeline network, therefore
More efficient use of fossil power will in future not only be measured strengthening the efficient use of natural gas.
in the conversion rate of heat input in high quality energy such as
electric power, but also in reducing CO2 emissions. At first glance The most effective way of converting the energy contained in natural
these are interdependent if refered to a certain installation. Taking gas is in the application of gas turbines. With electrical efficiency
a broader look, from a national or even global installed capacity reaching 60% in the most advanced combined-cycle power plant
viewpoint, there are other routes for CO2 reduction to consider as based on Siemens SGT5-8000H, the parallel development of
well: industrial gas turbines has made great progress over the past
1. Replacing fuels consisting of long hydrocarbon (distillate – couple of years, achieving over 80% efficiency in combined heat
typically octane C8H18 based) with short hydrocarbons (gas and power (CHP), as this paper will show.
– natural gas predominantly consisting of methane CH4 the
smallest hydrocarbon) Industrial Gas Turbines
2. Optimizing the mix of gaseous fuels with the addition of While the focus for large-frame gas turbines is on efficiency and
“renewable” gases such as landfill gases or biogases reliable operation within legislative emission limits to ensure lowest

58
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

operational cost, Siemens’ small industrial gas turbines (5-15MW)


have the additional focus on burning a wide range of fuels whilst
remaining compliant with emissions requirements. This addresses
points 3 and 4 in the list above and represents the evolutionary
requirements which industrial gas turbines are facing nowadays:

“Highly efficient and reliable conversion of heat energy bound in a


wide range of fuel gases into perpetual motion while meeting the
most stringent emissions requirements”

Siemens industrial gas turbines have earned their reputation through


uncompromised focus on quality throughout the product lifecycle,
from development to project implementation and aftermarket care.
The units have a high power density and are designed for ease of
installation and operation supported by the well-known Siemens Figure 2. Dry-Low-Emissions Combustor.
PCS7 control system.
In markets where more stringent requirements prevail, such as the
The driven units comprise electrical generators, pumps and gas United States <10ppmvd NOx will be guaranteed as well.
compressors, while the exhaust heat of a power-generation gas
turbine is well suited to further utilization in a downstream waste- The DLE system has for many years now been the standard
heat recovery unit, pushing the CHP efficiency of Siemens small combustion system on Siemens small gas turbines with
gas turbines well above 80%. This is an advantage that addresses accumulated fired hours in excess of 10,000,000 and more than
sustainable resource management in the context as discussed in 350 units in operation worldwide.
the previous chapter.
While the challenge in the early days of the introduction of pre-
Gas Turbine Evolution mix combustion was to meet emissions legislation on standard
For many years the focus of gas turbine development was on fuels such as natural pipeline gas or diesel, customers nowadays
improving efficiency by introducing high-temperature-resistant demand more flexibility in the type of fuels to be burnt without being
materials and cooling technology. In the early 1990’s the effect of forced to compromise on emissions and performance.
combustion system emissions came into the public focus, prominently
highlighted by smog in major cities. This has led to legislation Due to their simple and robust design, Siemens combustors for
changes forcing the introduction of technical means to reduce the the 5-15MW product line can be optimized for various fuels, thus
emission of the major smog contributors, namely nitrogen oxides offering the potential for tailor-made fuel flexibility. In the early
(NOx) and carbon monoxide (CO) on all combustion engines. stage of a project, Siemens engineers work with the customer to
understand the needs and to advise on the configuration most
While, over a period of time and as a quick solution, water injection suitable for a particular application..
was the favored technical way forward, the industry and the turbine
operators began to understand the shortcomings of those systems, The optimization is a combination of sophisticated CFD
chiefly the high operational cost of using demineralized water. (computational fluid dynamics), to derive the ideal flow and mixing
While water injection helped to cure the formation of NOx to some area, combined with fine tuning of the hardware on the company’s
degree by quenching the flame temperature, it also affected the own high-pressure combustor rig.
integrity of the hot gas path parts, increasing the cost operation
due to reduced service cycles. Optimizing the combustion hardware, however, is only the first
step to allow combustion of a wider fuel range. A speciality of
Siemens responded to this challenge with the introduction of a the physics of pre-mix combustion, as every OEM experienced
state-of-the-art DLE (dry-low-emissions) combustion system to in the early days of operation, is the system’s tendency to
its industrial gas turbines. The Siemens DLE combustion system exhibit pressure fluctuation (dynamics) within the combustion
works on the basis of pre-mixing fuel and air, leading to a more chamber. The standard approach of dealing with this effect is to
homogenous temperature distribution which in turn allows better derive a fuel schedule - a curve defining the pilot-to-main split
control of the formation of emission constituents. Each of the depending on load - which sets the amount of pilot fuel which
Siemens small gas turbines described further below consists of six is not pre-mixed and the pre-mixed main-burner fuel for given
such “DLE reverse-flow can-combustors”: load points.

Adding to this advantage, the Siemens DLE combustion system The advantage of this approach is that it allows engine operation
also has the inherent ability to allow for further emissions reduction within pre-defined pressure fluctuation limits and thus ensures
than achievable with a water injection system. The simple and reliable engine operation. The disadvantage, however, is that
robust combustor has the capability to deliver this sets the limit for NOx and CO-emissions. It also limits
<15ppmvd NOx the Wobbe range for fuels to be burnt as each fuel needs its
<10ppmvd CO individual split map depending on the Wobbe Index. (Figure 3
Load range: 50-100%. - left).

59
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Figure 3. Fuel schedules – standard (left) for various Wobbe Indeces (WI) / operational field (right).

Siemens has overcome this limitation by introducing a sopisticated and mechanical drive (13.4MWm). The first unit entered
controls system, called Active Pilot, that allows operation of the commercial service in 1999 and has since then steadily improved
engine not only on the pre-defined fuel schedule but in a wider field its reliability track record. The SGT-400 in its latest form represents
(Figure 3 - right). state-of-the-art in terms of quality and performance, acknowledged
by customers worldwide through orders grown to 160. Since its
The system has proven its capability for the first time on the SGT- introduction, the fleet has accumulated in excess of 1,000,000
300, the Siemens 7.9MW gas turbine optimized for CHP in operation fired hours. The lead package is approaching 80,000 hours with
at the University of New Hampshire (UNH) – a tri-generation plant the majority of duty on full load.
providing electrical energy, heat and cooling.

The SGT-300 gas turbine at UNH operates on processed landfill gas


with a Wobbe Index varying between 29MJ/m³ and 49MJ/m³ - the
latter represents natural gas which is not blended in with landfill gas.

This gas turbine also cycles between 75% and 100% load regularly
during the day while maintaining its emissions of <15ppm NOx.
For comparison, natural gas has a Wobbe range of 42MJ/m³ to
typically 49MJ/m³.

To bring this achievement in prospective:


This gas turbine operates on varying fuels which means varying
heat input and load cycles, produces electrical power, heat and
cooling and still is compliant with the most stringent emissions
legislations in the world.
Figure 5. SGT-400 – 13.4MW

Siemens Small Gas Turbine Portfolio - Rising To Those The SGT-400 features an 11-stage transonic compressor , 6
Challenges reverse-flow DLE-can combustors and a 2-stage internally cooled
The Siemens gas turbine portfolio ranges from 5 MW to 375MW compressor turbine and a 2-stage power turbine which drives either
with the 5-15MW portfolio being the subject of this paper. the electrical generator or a mechanical unit such as a pump or a
compressor. This gas turbine builds on the extensive experience
in the Siemens gas turbine engineering network and features a
single-crystal high-pressure blade for creep strength in the first
turbine stage.

Besides its impressive cycle performance, the SGT-400 offers fuel


flexibility down to Wobbe Index of 25MJ/m³ in comparison to the
standard natural gas range of 37-49MJ/m³.

Steam
Power Efficiency(*)
Raising

Power
Figure 4. Siemens Gas Turbine Portfolio. SGT-400 12.9 MWe 34.8% 27t/h@12bar
Generation

SGT-400 Gas turbine – 15MW-class Mechanical


SGT-400 13.4 MWm 36.2% n/a
The SGT-400 is a highly efficient hot-end drive gas turbine in twin- Drive

shaft configuration ideally suited for power generation (12.9MWe) (*) Zero intake and exhaust loss

60
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Cutting Package Build Time by Half: This unit was the first to be equipped with the Active Pilot control
Working with customers and taking the best of Siemens experience system capable of operating down to Wobbe Index 32MJ/m³ at sub
from around the globe, Siemens created a package design for 15ppm NOx.
the SGT-400 that allows cutting build-time by half compared to
traditional designs. The customer will see the advantage of earlier Due to the long residence time in the combustor, the SGT-300 is
dispatchability and consequently revenue generation. also well suited to co-burning VOC’s (volatile organic compounds)
that are byproducts of many industrial process, e.g. painting.
Main driver was not only the need to reduce the total time from initial
order to final installation but also to provide a simplified package
with greater standardization, leading to increased quality.

The first unit of this package design has been installed on the Greek
island of Psyttalia off the coast of Athens. The unit has recently
successfully passed its first annual service. In the meantime more
customers have appreciated the new design by placing orders.

Figure 7. SGT-300 – 7.9MWe

Efficiency Steam
Power
(*) Raising
Power
SGT-300 7.9MWe 30.6% 19t/h @ 10bar
Generation
(*) Zero intake and exhaust loss
The SGT-300 features the same package design as described
for the SGT-400. The first units are currently in build, ready to be
Figure 6. SGT-400 Package, Psytallia Island, Greece
string-tested in June this year.
As most of the systems can be assembled and factory-tested
individually in parallel with the main turbine assembly, the total build- As most of the systems can be assembled and factory-tested
time of the complete package was cut by half, the pre-tested systems individually in parallel with the main turbine assembly, the total
also reducing on-site installation time very significantly. In this way, build-time of the complete package was cut by half, the pre-tested
the project timescale was reduced to a remarkable 18 months. Just systems will also reduce on-site installation time very significantly.
one week after completion of the new ‘plug and play’ cogeneration
plant, surplus electrical power was fed into the grid network.

This package design has subsequently been adopted for the SGT-
300. This gas turbine will be discussed in the next chapter.

SGT-300 Gas Turbine – 8MW-class


The SGT-300 is a 7.9MWe cold-end-driven gas turbine ideally
suited for CHP application due to its high exhaust exergy, capable
of delivering 19t/h of satured steam at 10bar. This engine has a
proven track record of operating on processed landfill gas while still
meeting the most stringent emissions requirements – see previous
chapter.

Since the SGT-300 entered operation in 1995 the fleet has


accumulated more than 2,700,000 hours.
Figure 8. SGT-300 – Package in build
The 10-stage compressor is of a transonic design, scaled from the
SGT-100 but further aerodynamically optimized with state-of-the- SGT-100 Gas Turbine - 5MW-class
art 3D aerofoils on all stages. The combustion system consists of The SGT-100 gas turbine is available as cold-end-drive single-
6 reverse-flow can combustors and the 2-stage turbine, where the shaft machine for power generation (5.4MWe) and a hot-end drive
first stage is internally cooled. twin-shaft for mechanical drive application (5.7MWm).

61
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

This gas turbine features a ten-stage transonic compressor, six


reverse-flow DLE can combustors and first turbine-stage internally
cooled.. Since its introduction this engine has sold 388 units
worldwide with accumulated fleet operating hours approaching
20,000,000 . It has an excellent reputation for ease of maintenance
and low operational cost due to its service intervals. The high-
pressure turbine blade which is made of single-crystal material for
creep strength features trailing edge ejection and triple-fin shrouds
for better tip sealing.

Siemens has service experience with single-crystal blades on the


SGT-100 in excess of 34,000 equivalent operating hours between
major overhauls:

Figure 9. SGT-100 single-shaft (5.4MWe)

Figure 10. SGT-100 twin-shaft (5.7MWm)


The SGT-100 gas turbine is available with the following power
ratings:
Power Efficiency (*) Steam Raising
Power
SGT-100 5.4MWe 31% 11t/h@10bar
Generation
Mechanical
SGT-100 5.7MWm 32.9% n/a
Drive
(*) Zero intake and exhaust loss

62
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

GÜNEŞ ELEKTRİĞİ SİSTEMLERİNDE TÜRKİYE İÇİN ÖNCELİKLER

Deniz Selkan POLATKAN


Motif Proje / Fotoelektron

Özet enerjide bir transit yol olarak mı kalacaktır, böyle bir konum hangi
Sınırsız enerji ve hayat kaynağımız güneş, geleceğimizi kurtarmak bedel ve kazanımlara sebep olacaktır? Bu bağlamda, yeni enerji
için yine işbaşında. Temiz, sessiz, sürdürülebilir, çağcıl ve tekno- düzeninde fosil yakıtların, yenilenebilir kaynakların ve nükleer
lojik özelliği ile artık güneş ışığını elektrik enerjisine çevirmek ve enerjinin rolünü, küresel enerji siyasetinde Türkiye’nin nasıl bir
kullanmak mümkün. Bu büyük potansiyel Türkiyemiz için bambaşka konjonktürde yer aldığını, hangi aktörlerin bölgesel ve küresel
fırsatlar ve tehditler oluşturmakta. Ülkemizde henüz başlamamış düzeylerde yükselerek alternatif güçler haline geleceğini ele almak
olan bu sektörü, doğru tanımlamak ve doğru biçimde, doğru yerden gerekecektir.
başlatmak temel hedefimiz ve önceliğimizdir.
Alternatif enerji kaynaklarından güneş enerjisi, sonsuz ve yaygın bir
Güneş enerjisi dışındaki tüm enerji kaynakları coğrafyaya ve kaynak olması, doğrudan elektrik enerjisine dönüştürülebilmesi gibi
fiziksel mekana bağımlıdır. Hayatın ve varoluşun temel kaynağı avantajları sebebiyle hızla yaygınlaşmaktadır. Bu sebeple güneş
niteliğindeki güneş ışığı ise, stratejik ve jeopolitik olarak bağımsız, elektriğinin, Türkiye’nin enerji çeşitliliği, tedariği ve bağımsızlığı
temiz ve sürdürülebilir olan tek tür enerji kaynağıdır. Bu açıdan yolundaki önemi, yeri üzerinde önemle durulmalıdır.
ülkemizin enerji bağımlı mevcut yapısı düşünüldüğünde, üzerinde
hassasiyetle durulması gereken, umut kaynaklarının başında Güneş enerji kaynağı, yerel yönetimlere, yerelleşme girişimlerine
gelmektedir. ve enerji bağımsızlığı çabalarına fırsatlar sunmaktadır; bu fırsatların
arka planında ise, sürdürülebilirlik, çevre koruma, enerjide arz
Yurt dışında bu doğrultuda özellikle fotovoltaik sistemlere verilmekte güvenliği ve enerji bağımsızlığı gibi çok daha sağlam temeller
olan destekler, ülkemiz hükümetinin öncelikleri arasında değildir üzerine oturmuştur.
ne yazık ki ve bu tür bir beklenti yerine sektörün kendi çözümlerini
üretmeye başlaması gerekmektedir artık. Güneş enerjisinden elektrik elde edilmesinde en yaygın teknoloji
olan fotovoltaik teknolojisi, dünya ölçeğinde büyük bir hızla büyüyen
En temel öncelik ise, halen yürürlükte olan Yenilenebilir Enerji bir pazar hacmine sahiptir.
Kanunu’nun devamı olarak, lisanssız şebeke bağlantı yö-
netmeliğinin hazırlanması ve vatandaşların kendi elektriklerini Farklı teknolojileri içeren fotovoltaikler, piyasada hakim fosil
üreterek tüketebilme imkanlarına kavuşturulmalarıdır. enerji teknolojileri ile rekabet edebilmeleri için devletler tarafından
desteklenmektedirler. Bu destekler, gelişmiş ülkelerde önce teknoloji
Fotovoltaik sistemlerin en temel özellikleri, elektriğin tüketildikleri geliştirme ve Ar-Ge destekleri şeklinde başlamış (1970’ler), küçük
yerde üretilmelerinin sağlanmasıdır. Bu durum, gerek ekonomi ve ölçekli sistemlere talebin uyarılması için çatı programları ile devam
dışa bağımlılık, gerekse de arz güvenliği açısından çok önemlidir. etmiş, 1990’ların ortalarından itibaren Almanya’dan başlayarak
talep esaslı şebeke beslemeye teşvik düzenlemeleri gelmiştir.
1. İçinde Bulunduğumuz Düzen ve Değişimin Sinyalleri Türkiye’de öncelikli olarak atılması gereken iki adım atılmadan
Günümüzde ihtiyaç duyulan enerjinin büyük bir çoğunluğu fosil 2009’lara gelinmiş ve AB adaylığının da baskısı ile yenilenebilir
ve nükleer yakıtlardan elde edilmektedir. Bu yakıtların gerek enerji kaynakları ile ilgili çeşitli destek düzenlemeleri gündeme
çevreye verdikleri zararlar ve gerekse birikimlerinin sınırlı oluşu, gelmeye başlamıştır.
alternatif enerji kaynakları arayışına sebep olmuştur. Çevrenin
korunması, gelecekte insan yaşamı ve çevre dengeleri üzerinde 2. Başlangıç Noktamız
oluşabilecek tehditlerin önlenmesi, ulusal kaynaklardan en üst Modernizmin beraberinde getirdiği sanayi devrimi, insanoğluna
düzeyde yararlanılarak ülkelerin enerji kaynakları arz güvenliğinin bağımsızlık, özgürleşme ve refah yolunda önemli vaatler
sağlanması, alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesini ve içeriyordu. David Harvey’in postmodernliğin durumu eserinde
kullanılmasını gerekli hale getirmektedir. Böylece, enerjinin değindiği gibi bu vaatler, ancak ve ancak çevrenin fethedilmesi
karşılanma ihtiyacına bağlı olarak güneş, rüzgâr, jeotermal, ile gerçekleşecekti. Buhar makinesi ve fosil yakıtlara dayalı
biokütle, hidrojen gibi alternatif enerji kaynakları üzerine araştırma sanayileşme ve enerji tedariği süreci, 1. ve 2. Dünya Savaş-
geliştirme çalışmaları yoğunlaşmıştır. larına sebep olmuş, 1970’lerdeki ilk petrol krizine kadar da
etkinliğini ve vazgeçilmezliğini sürdürmüştü. 1970’lerde bu
Bu gerçeğin paralelinde günümüzde ortaya ‘yeni enerji düzeni’ sürecin sağlıklı olmadığı ve sürdürülemeyeceği gerçeği anla-
adı altında bir söylem atılmıştır. Yeni enerji düzeni nedir? Türkiye şılmaya başlandı.

63
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Aslında ilk sinyaller, Sanayi Devrimi paralelinde, Rachel Carson


gibi ekologlar, Roma kulübü gibi sivil toplum örgütleri, Ciam hareketi
benzeri meslek birlikleri tepkileri eşliğinde 1970’ler öncesinde
tartışılmaya başlanmıştı; ancak Stockholm gibi uluslararası
toplantılar ve Ortak Geleceğimiz gibi raporlar paralelinde 1970’lerin
başında çok ciddi silkelenmeler başladı. Enerji kaynaklarına
bağımlılık tartışmaları ve sorunsuz, sınırsız ve güvenilir enerji
kaynakları da işte tam bu dönemde sorgulanmaya başlandı ve
bu doğrultuda ele alınan “Güneş Enerjisi” en büyük umut kaynağı
olarak tanımlanıyordu.

Günümüze gelindiğinde ise, enerji, çevre, ekonomi ve politika, iç • Enerji üretiminde çevresel kaynaklar kullanılırken bu kaynakların
içe girmiş önemli konulardan bazılarıdır. Bu yüzden her biri diğeri kendilerini yenileme hızlarının da değerlendirmelere katılması,
ile adeta özdeşleşmiştir. • Gerek kaynak çeşidinin, gerek enerji üretim modelinin çevreye
zarar vermeyecek biçimde seçilmesi,
Sürdürülebilir kalkınma kavramının yapı taşlarını oluşturan bu • Enerjinin üretilmesi sırasında, sonrasında, depolanmasında ve
konular, günbegün fosil yakıt bağımlısı haline dönüşen bir Türkiye iletiminde çevresel etkilerin dikkate alınması,
için, enerji arz güvenliği bağlamında çok önemli hale gelmektedir. • Enerji elde edilmesini artırırken, belli bir bölgede yaşayan
Türkiye’nin enerjide, gitgide artan dışa bağımlılığından dolayı, canlıların yaşamsal niteliklerini kalitelerini değiştirmemeye, bu
uzun vadede, özellikle gelecek nesiller için, ciddi enerji, çevre ve bağlamda çevresel güvenliği tehdit etmemeye önem verilmesi,
ekonomi krizlerine gebe bir ülke haline dönüşme potansiyeli hızla • Sürdürülebilirlik kavramının gerekleri doğrultusunda politikalar
yükselmektedir. Bu durum beraberinde ekonomik krizleri, enerji oluşturulması,
darboğazlarını ve çevresel yıkımları getirebilecektir. • Küresel çevre sorunlarının ve politikalarının önemsenmesi.

Güvenlik kavramı, ister geleneksel, ister çevresel, isterse enerji Yenilenebilir enerji kaynakları bu kriterlerin çoğunun içini
güvenliğini tanımlasın, genelde bir ülkenin varlığını sağlıklı doldurabilmektedir.
bir şekilde devam ettirebilmesi için gerekli olan ve ulusal güç
öğelerinin, ulusal politika ve stratejiler çerçevesinde kullanılmasını Uluslararası Enerji Ajansı tanımına göre, yenilenebilir enerji, sürekli
öngören bir kavramdır. olarak tekrarlanan doğal süreçlerin ürünüdür. Bu enerji kaynakları,
çok farklı şekillerde bulunabilir; doğrudan veya dolaylı bir şekilde,
Ulusal güç öğesi önceleri yalnız savunma ve askeri anlamda güneşten veya yer kabuğunun derinliklerinden çıkarılan ısıdan elde
algılansa da, günümüzde ekonomik güç, sosyal güç, gelişme gücü, edilir. Güneş, rüzgar, biyokütle, biyoyakıtlar, jeotermal, hidrolik güç,
enerji gücü ve sahip olunan çevresel kaynaklar da ulusal güç öğeleri okyanus kaynakları ve hidrojen enerjisi olarak tanımlanabilir.
arasında anılmaya başlanmış ve birbirleri arasındaki etkileşim
nedeniyle güvenlik kavramı, bütün bu öğeleri kapsayacak şekilde Çok eski çağlardan beri bu kaynaklardan su pompalanmasında,
genişletilmiştir. Ne var ki, güvenliğin yalnız ulusal sınırlar içinde tahılların öğütülmesinde, kurutmada, ısıtmada ve yelkenli gemilerde
sağlanamayacağı, alınacak önlemlerin ve yapılacak eylemlerin, faydalanılmaktadır.
o ülkenin jeopolitik konumu ve ekonomik gücü ile orantılı olarak
bölgesel, kimi zaman da küresel ölçekte ele alınması gerektiği de Buharlı makinelerin keşfi ile başlayan sanayileşme, yenilenebilir
bilinen bir gerçektir. enerji kaynaklarının kullanımını azaltmıştır. Petrol ve kömür
egemenliğine dayanan enerji çağı son iki yüzyıl boyunca devam
3. Önceliklerimiz etmiş ve 1973’teki petrol krizi, ilk kez enerji kaynakları konusunda
Enerjinin günlük yaşantımız içindeki yeri, üretim süreçlerine katkısı, bir güvensizlik endişesini ortaya çıkarmıştır. Bu güvensizlik bütün
tartışma götürmez bir gerekliliktir. Bu gereklilikten dolayı, enerji dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı ilginin yeniden
güvenliği kavramı beraberinde bir dizi kriteri gerekli kılar. uyanmasına neden yeniden azalmış, ancak enerji güvenliği kavramı
• Enerji elde edilecek kaynakların ulaşılabilirliğinin kolay olması ve kalıcılığını korumuştur. 2000’li yılların ardından ise kaçınılmaz
sürekliliğinin sağlanması, olan problemli senaryo yeniden belirmiş ve bu sefer yenilenebilir
• Yenilenemeyen kaynaklardan çok yenilenebilir kaynaklara enerjiler kalıcı şekilde gündeme gelmiştir.
yönelinmesi,
• Tek tür kaynağa bağımlı kalınmaması ve kaynakların Öte yandan, 1990’lı yıllarda daha da güçlenen çevre bilinci, fosil
çeşitlendirilmesi, kaynaklara dayalı enerji üretim ve tüketiminin yerel, bölgesel
• Dışa bağımlı kaynaklar yerine yerli kaynaklara ağırlık verilmesi, ve küresel seviyede çevreyi tahrip ettiğinin ve doğal kaynakları
• Yalnız kaynaklarda değil, yapılacak enerji yatırımlarında da dışa olumsuz etkilediğinin daha da açık bir şekilde anlaşılmasını
bağımlı olunmaması, sağlamıştır.
• Herhangi bir nedenden doğabilecek üretim ve iletim aksamasına
karşı ivedi önlemlerin alınması ve yönetim stratejilerinin 1970’li yılların ve Stockholm konferansının ardından, 1980’li
belirlenmesi, yılların sonlarından başlayarak insanın iklim sistemi üzerindeki
• Enerji üretiminde ve iletiminde verimliliğin esas alınması, olumsuz etki ve baskısını azaltabilmek amacıyla Birleşmiş
• Enerji tüketiminde tasarruf modellerinin ve teknolojilerinin adapte Milletler’in öncülüğünde hazırlanan “İklim Değişikliği Çerçeve
edilmesi, Sözleşmesi” 1992 yılında Rio’da düzenlenen Çevre ve Kalkınma

64
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Konferansı’nda ülkelerin imzasına açılmış, bu sözleşme ile ekonomik, hem enerji güvenliği hem de çevresel sürdürülebilirlik
gelişmiş ülkelere, 2000’li yıllarda sera gazı emisyonlarını 1990 yılı açısından tehdit oluşturmaktadır.
düzeylerine indirme yükümlülüğü getirilmişti. 1997’de Kyoto’da
yapılan taraflar konferansında hazırlanan Kyoto Protokolü ile de, Ülke ekonomilerinin ve gelişmelerinin sürükleyici öğesi olan enerji,
imza sahibi ülkelere 2008-2012 yılları arasında dönem içi sera günümüzde giderek politika ile özdeşleşmektedir. Enerji politikaları
gazı salınımlarını 1990 yılı seviyelerine göre en az % 5 azaltma oluşturulurken, enerji gereksinmesini karşılayabilmek için ortaya
yükümlülüğü getirilmiştir. konulan çabaların, her şeyden önce bilinçli ve yöntemli olması
gerekmektedir. Dolayısıyla, bugüne kadar izlenen ve izlenmekte
Bütün bu gelişmeler, hemen hemen her ülkede olduğu gibi, Türkiye’de olan yolların, bu kriterlere uyup uymadığı ve Türkiye’nin ulusal
de, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini artırmıştır. [16] çıkarlarına ne ölçüde hizmet ettiği mutlaka değerlendirilmelidir.

4. Sonuç Öte yandan, enerji politikaları, güvenliği ve sürdürülebilirliği


arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Enerji politikalarının
• Enerji tedariğinde ve enerji kaynaklarında kullanılagelen sonlu oluşturulması ve uygulanması sırasında sürdürülebilir olmaları
ve çevresel olarak tehditkar yöntemler, başta fosil yakıtlar kadar enerji güvenliğini sağlamaları da önemlidir.
tüketiminde ve nükleer enerji örneğinde olduğu üzere, sonsuz ve
sınırsız olmadıkları, üstüne üstlük çevre, ekoloji ve insan yaşamı Benzer şekilde enerjinin güvenliği sağlanırken de seçilen ve
üzerinde, geri dönülmez değişimlere yol açtıkları anlaşılınca, uygulanan yöntemlerin sürdürülebilir olması gerekmektedir.
alternatif olarak gündeme gelen yenilenebilir enerjiler içinde Ancak, enerji güvenliği kavramı, çevresel güvenliği içerecek
güneş enerjisinin sınırsız gücü, ekonomik, sosyal, toplumsal ve şekilde genişletilmediği sürece enerji politikaları sürdürülebilirliği
siyasi dengeleri değiştirebilecek güçtedir. sağlamaktan uzak olacaklardır. Bu sorunsalın giderimi, kavramların
tek tek değil, bütünleşik olarak ele alınmalarıyla sağlanabilir.
• Enerji politikaları oluşturulurken bu politikaların sürdürülebilir
olması, gelecek kuşakların enerji gereksinimlerini karşılamaları Çevre hakkı, küreselleşme, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir
adına önem taşımaktadır. Enerji politikalarının sürdürülebilirliği kalkınma, gibi kavramlar enerji alanında Türkiye üzerinde her
için enerji arzının sürdürülebilirliği esastır. Fosil yakıtlar gibi geçen gün daha fazla tehdit ve fırsat oluşturmaktadır. Bu gerçekten
yenilenemeyen ya da yenilenmesi uzun süreler gerektiren yola çıkılarak varolan ve hedeflenen enerji politikalarında çevresel
kaynaklara öncelik veren bir enerji politikası sürdürülebilir güvenlik ve enerji güvenliğini çerçevesinde Türkiye için sürdürülebilir
olmaktan uzaktır. Buna karşın yenilenebilir, alternatif enerji enerji politikalarının neler olabileceği ortaya konmalıdır.
kaynakları ve bu kaynaklara yapılan yatırımlar, son dönemde
küresel enerji arzına cevap verebilecek projeler hale Güneş enerji kaynağı, enerji kartellerine, mevcut ekonomik düzene,
gelmektedir. tehdit oluştururken, yerel yönetimlere, yerelleşme girişimlerine ve
enerji bağımsızlığı çabalarına fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatların
• Varolan haliyle yalnız “arz güvenliği” biçiminde algılanan arka planında ise, sürdürülebilirlik, çevre koruma, enerjide arz
enerji güvenliği kavramı, çevresel güvenliği içerecek şekilde güvenliği ve enerji bağımsızlığı gibi çok daha sağlam temeller
genişletilmediği sürece sürdürülebilirliği sağlamaktan uzak üzerine oturmuştur.
olacaktır. Türkiye enerji güvenliğini güvence altına alacak
politikalar üretip uygulamadıkça, ulusal kalkınma politikalarında Türkiye’nin güneş elektriği yolunda atması gereken temel adımları
başarısız olacak, uluslararası ilişkilerinde de bağımlı ve güdümlü ve özetle bu adımlardan birkaçı aşağıda sıralanmıştır;
konumda kalacaktır.
• Türkiye, yetkisel düzenlemeleri tamamlandığı takdirde, teknik
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi olarak çatı programlarına hazırdır ve pv sektörünün doğru
(İDÇS)’ne 2004’te taraf olan Türkiye’nin, Avrupa Birliği (AB)’ne uyum yerden başlaması için buna acil ihtiyaç duymaktadır.
sürecinde Kyoto Protokolü’ne de taraf olmuştur. Emisyonlarına
ilişkin kesin verileri olmayan, enerji, sanayi, ulaşım, tarım ve atık
yönetiminde belirsiz politikaları ile Türkiye’nin nasıl bir taahhütte
bulunacağı önem taşımaktadır.

Yönetimde bulunan hükümetin yapacağı her yanlış hamle yalnız


kendini ve kendinden sonra gelecek hükümeti değil, ülkenin
yazgısını bağlayacaktır. Enerji politikasını kömür ve doğal gaz başta
olmak üzere fosil kaynaklı enerji çevrimlerine yönelten Türkiye,
sera gazı salımlarını azaltmak bir yana hızla artıracaktır. Nitekim
2008 yılında sera gazı emisyon artışı hızında Türkiye üst sıralarda • Lisanslı olarak pv’den, enerji üretim süreci için, aşırı başvurulara
yer almıştır. Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olmasıyla, sattığı ve spekülasyonlara karşı değerli tarım, orman vb. sahalarının
bedelin daha fazlasını karbon kotası uygulaması nedeniyle bu işgaline engel olabilmek için bir dizi önemli düzenleme gerek-
ülkelere geri ödeyecektir. mektedir. Aksi bir durum kamuoyu ve çevre örgütleri tarafından
tepkilere sebep olacaktır.
Türkiye’nin bütünleşik uzun dönemli hedeflerini içeren enerji • Lisans başvuruları ve kuralları - kriterleri belli olmadan kabul
politikalarının olmadığı bilinmektedir. Var olan politikalar ise hem edilmemeli, simsar ve gerçek yatırımcı birbirinden ayrılmalıdır.

65
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

• Pv sektörünün Türkiye’de ilk adımları için lisanslı ve lisanssız [21] TURNER, Kerry, PEARCE, David, BATEMAN, Ian,
süreç birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmalıdır. Environmental Economics, London, 1994.
• Türkiye’de gerçekleşmiş olan doğal gaz yatırımları ve [21] UNDP Energy for Sustainable Development, A policy Agenda,
yatırımcıları, pv sektörünü kendileri için rakip görmemelidirler. Edited Thomas B. Johansson and Jose Golderberg, New
• Pv sektörü temsilcileri kendilerini en kötü senaryoya hazır York, 2002.
tutabilmelidir. Bu durum teşviğin çıkmaması durumudur. Bu [23] World Wildelife Fund (WWF), Living Planet Report, İsviçre,
noktada hedef şebeke tarifesini yakalamaktır. 1998.
• Teşvik çıkmasa dahi, çift sayaç sistemi mutlaka uygulanmalıdır.
Güneş elektriği sistemlerinin şebeke dahili kullanımının yegane
çözümü budur. Summary
Today, energy as an engrossing element of development has
Kaynakça increasingly become identical with politics. It is crucial for energy
[1] BRAWN, Lester, PLAN B 3.0, Safa Matbaacılık, İstanbul, policies not only to be sustainable during the development and
2008. implementation processes, but also to ensure energy security as
[2] BRİSK, Marion, Çevre Dostu 1001 Proje, Beyaz yayınları, an element of sustainability. On the other hand, the concept of
İstanbul, 2000. energy security can not be able to secure sustainability if it is not
[3] CARSON, Rachel, Sessiz Bahar, Palme Yayıncılık, Ankara, expanded to include environmental security. Photovoltaic solar
2004. electricity is a real option to realize that target. However, the existing
[4] DEMİRTAŞ, Mehmet, Güneş ve Rüzgar Enerjisi Kullanılarak perception is that sustainability of energy policies and energy
Şebeke ile Paralel Çalışabilen Hibrit Enerji Santrali Tasarımı security is identical with the sustainability of energy supply and
ve Uygulaması, Doktora Tez çalışması, Gazi Üniversitesi, Fen supply security. Turkey’s energy supply system mainly depends
Bilimleri Enstitüsü. Ankara, 2008. on un-renewable sources or sources with extended regeneration
[5] DEUDNEY, Daniel, Renewable Energy, New York, 1993. times. With this approach, immense energy crises together with
[6] Dünyanın Durumu 2005 “Küresel Güvenliği Yeniden economic crises and environmental disasters should be expected
Tanımlamak”, Worldwatch Enstitüsü, TEMA Vakfı Yayınları in the upcoming decades.
No:45, İstanbul, 2005.
[7] GÜRSOY, Umur, Enerjide Toplumsal Maliyet ve Temiz ve The social and environmental impacts of the existing investments
Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Türk Tabipler Birliği Yayınları, and ongoing projects on non-renewable energy sources, such as
Ankara, 2004. forced emigration, demolished historical and cultural structures,
[8] HARVEY, David, Postmodernliğin durumu, Metis yayınları, the effects of altered ecosystems on public health, flora and fauna,
üçüncü baskı, İstanbul, 2003. are environmental security problems, and certainly are violation of
[9] KABOĞLU, İbrahim, Çevre Hakkı, İmge Kitabevi, 3. Baskı, environmental right as a fundamental human right.
Ankara, 1996.
[10] KAPLAN, Ayşegül, Küresel Çevre Sorunları ve Politikaları, It is a right time to open and create a Turkish pv market to solve
Mülkiyeliler Birliği Yayınları Tezler Dizisi: 3, Ankara, 1999. these problems and our pv market has to find solutions itself.
[11] KELEŞ, Ruşen, ERTAN, Birol; Çevre Hukukuna Giriş, İmge
Kitabevi, Ankara, 2002. This is the way we have to work to catch the gird parity on the
[12] KELEŞ, Ruşen, HAMAMCI, Can, Çevre Politikası, İmge consumer side in Turkey and to start grid connected pv systems.
Kitabevi Yayınları, 5.Baskı, Ankara, 2005.
[13] İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Ulusal This is the future to show Turkish potential and reality.
Değerlendirme Raporu, Türkiye Dünya Sürdürülebilir
Kalkınma Zirvesi Ulusal Hazırlıkları, Raportör Doç. Dr. Murat
Türkeş, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Yayınları, Ankara,
2002.
[14] MITCHELL, Bruce, Resource and Environmental Management,
Prentice Hall, Pearson Education, Second Edition, London
2002.
[15] Ortak Geleceğimiz Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu
Raporu, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yayını, 3. Baskı,
Ankara, 1987.
[16] UĞURLU, Örgen, Türkiye’de Çevresel Güvenlik Bağlamında
Sürdürülebilir Enerji Politikaları, Doktora tezi, ANKARA
ÜNİVERSİTESİ, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2006
[17] Uluslararası İlişkiler Akademik dergisi, Cilt 6, Sayı 21, 2009.
[18] ROGER, A. Messenger, VENTRE, jerry, Photovoltaic
Systems, CRC Press, Washington, 2004
[19] Sürdürülebilir Kalkınma Türkiye Ulusal Raporu 2002, T.C.
Çevre Bakanlığı ve UNDP, Ankara, 2002.
[20] The German Energy Society, Photovoltaic Systems,
Earthscan, London, 2008.

66
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

KISA SÜRELİ RÜZGAR ENERJİSİ TAHMİNLERİ ve ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEMİ

Dolunay GÜÇLÜER
ENERMET Enerji Meteoroloji Müşavirlik ve Mümessillik Ltd. Şti.

Özet işletilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması, enerji fiyatlandırma


Rüzgar elektrik santrallarından (RES) kısa süreli rüzgar enerjisi esaslarının tespit edilmesi, enerji kaynak ve tesislerinin
tahmini yapabilmek için istatistiki yöntemlerin denenerek ülkemize işletilmesine ilişkin hakların verilmesi, bu konuda çeşitli nitelikte
özgü en uygun yöntemin bulunması veya ülkemiz koşullarına sözleşmeler yapılması ve gerekli denetimlerin gerçekleştirilmesi
uyan en iyi istatistiki modelin geliştirilmesi olacaktır. Daha sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB) yetki ve
da RES’lerin devreye alınabilmesi için enerji üretim planlaması sorumluluğunda bulunmakta idi. Liberal enerji piyasasına geçiş
yapmaktır. Temel neden ise, ülkemizin de enerji piyasasını sürecinin gerçekleştirilmesi için kurulan Enerji Piyasası Düzenleme
liberalleştirme yönünde gitmesi yatmaktadır. Liberalleşen enerji Kurumu (EPDK), Bakanlığın yerini almıştır. 4628 sayılı kanunun
piyasalarında en önemli özellik olarak elektrik enerji üretim ve yürürlüğe girmesiyle; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük
elektrik enerjisi dağıtım planlamasının yapılması yatmaktadır. AB maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına
Ülkelerinde elektrik dağıtımı yapan şirketler ülkelerindeki mevzuat sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre
gereği enerjinin belli bir kısmını yenilenebilir enerji kaynaklarından faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü ve istikrarlı ve şeffaf bir
(YEK) karşılamak zorundadırlar. Günümüzde YEK kullanımı en elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir
fazla rüzgar enerjisi yolu ile olmaktadır. Şirketler bu amaçla planlama düzenleme ve denetimin sağlanması amaçlanmıştır. Bu kanunun
yaparken rüzgar elektrik santralarına ağırlık vererek YEK kullanım yürürlüğe girmesine müteakip geçiş dönemi sonunda, Enerji
portföyünü doldurabilmek için en azından 0-48 saate kadar olan Piyasası Düzenleme Kurumu, Türkiye’de enerji sektörü ilgili hedef
enerji planlamalarını yapabilmek istemektedirler. Konvansiyonel ve politikaların saptanması, uygulanması, enerji üretim, iletim ve
enerji kaynakları ile çalışan elektrik santrallarında böyle bir sorun dağıtım tesislerinin politikalarına uygun şekilde kurulmaları ve
bulunmaz iken; RES’lerde bu durum önemli bir sorun teşkil işletimleri için gerekli tedbirlerin alınması, enerji fiyatlarının tespit
etmektedir. Bu yüzden Avrupa’daki birçok şirket, rüzgar enerjisi edilmesi, enerji kaynak ve tesislerinin işletilmesine ilişkin hakların
tahmin modelleri ile çalışmaktadır. RES’lerden üretimin tahmininin serbest rekabet ortamında yürütülmesini sağlayacaktır.
diğer önemli yanı da; planlama yaparken RES’lere ağırlık vererek
konvansiyonel kaynakların mümkün mertebe az kullanılarak çevre 1970’li yıllardaki petrol krizini takiben enerji kaynaklarının
duyarlılığına önem verilmesidir. Kısa süreli tahmin modelinin çeşitlendirilmesine başlanmıştır ve akla yenilenebilir enerji
kullşanılmasının en önemli yanlarından birisi de; liberalleşen enerji kaynakları gelmişse de; ekonomik olmayışı sebebi ile büyük
piyasası ile ortaya çıkan spot piyasa kavramıdır. Spot piyasalarda bir gelişme kaydedememiştir. 1990’lı yılların başından itibaren
enerji planlamasının yapılması ve anlık veya kısa süreler için yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili bütün dünyada ciddi bir
yapılan ikili anlaşmalar yolu ile ortaya çıkan piyasa yapısı, tahmin hareketlenme başlamıştır. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri bu
konusunun önemini arttırmaktadır. Bu modeller üniversiteler ve konuda başı çekmektedirler. Avrupa Birliği ülkeleri, 2001\77\EC
enstitüler tarafından geliştirilmiştir. nolu direktifine göre, 2010 yılında tükettikleri enerjinin ortalama %
22’sini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayacaklarını taahhüt
1. Giriş etmişlerdir (Yönerge, 2001).
Ülkemizde hızla büyüyen sanayi sektörüne paralel olarak
gelişen sosyo-ekonomik kalkınmanın beraberinde getirdiği hayat 2. Kısa Süreli Rüzgar Enerjisi Tahmini
standardının yükselmesi, elektrik enerjisine olan talebin giderek Genel olarak kısa süreli rüzgar enerjisi tahmin modeli denince,
artmasına neden olmaktadır. Bu talebin sürekli gelişen teknolojiye 0-48 saat aralığındaki süre anlaşılmaktadır (Giebel ve ark., 1999).
bağlı olarak hızla artması, elektrik enerjisini sosyal hayatın Bununla beraber, çok kısa süreli tahmin modeli olarak 0-10 saat
kaçınılmaz bir unsuru haline getirmiştir. Ayrıca, ülke geneline arası ve en fazla 0-72 saat arası rüzgar enerjisi tahmin modelleri
yayılan enterkonnekte sistemin sağladığı güvenilirlik ve süreklilik bulunmaktadır (Nielsen ve ark., 1999). Rüzgar enerjisi ile ilgili son
yanında, en küçük yerleşim birimine kadar uzanan dağıtım yıllarda en fazla araştırma yapılan konulardan birisi de, kısa süreli
şebekesinin tüketiciye sağladığı kullanım kolaylığı, elektrik enerjisi enerji tahmini konularındaki modellerdir. Rüzgar enerjisi kurulu
tüketiminin toplam enerji tüketimi içindeki payının hızlı bir şekilde gücü arttıkça, elektrik dağıtım şirketleri daha güvenilir ve önceden
artmasına neden olmuştur. tahmin edilebilen rüzgar elektrik santrallerine ihtiyaç duymaktadırlar
(Joensen, 2002). Elektrik piyasasının liberalleştirilmesi sürecinde
Ülkemizde 2001 yılı Mart ayına kadar enerji sektörü ile ilgili hedef yeni bir piyasa yapısı ortaya çıkmaktadır. Spot piyasaya geçiş
ve politikaların saptanması ve uygulanması, enerji üretim, iletim süreci de başlayacaktır. Bunun anlamı da, elektrik santrallerinden
ve dağıtım tesislerinin politikalara uygun şekilde kurulmaları ve üretim planlaması yapılırken zaman diliminin çok küçülmesidir.

67
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Rüzgar elektrik santrallerinde genellikle 1 yıllık veya 1 aylık üretim


tahminleri yapılırken, yeni liberal piyasa yapısında artık 0-72 saat HIRLAM ÖLÇÜMLER
arası tahmin de gerekecektir. Diğer konvansiyonel kaynaklar ile
çalışan elektrik santrallerine bu durum sorun yaratmamaktayken;
Veri Kontrol
rüzgar elektrik santrallerinde bu ciddi bir sorundur. Örneğin Nord
Pool isimli Danimarka, Finlandiya ve İsveç’in kurmuş olduğu enerji
havuzunda 12-36 saat arasında rüzgar enerjisi tahminleri yapılarak
elektrik havuzuna verilmektedir (Nielsen ve ark., 2002).
MODEL
2.1. Kısa Süreli Rüzgar Enerji Tahmini ile İlgili Çalışmalar
Kısa süreli rüzgar enerjisi tahmini yapan modellerin geliştirilmesi
kolay değildir. Böyle bir model, atmosferik akış, lokal topoğrafya
Upscaling
ve atmosferik koşullar gibi birçok non-lineer ve non-stasyoner
parametreleri içerir. Kısa süreli tahmin modelleri ile ilgili olarak
özellikle Avrupa ülkelerinde birçok çalışma yapılmıştır. Dünya
literatürü incelendiğinde konu ile ilgili 6 sınıflandırma yapılabilir. Üretim
Bunlar; sayısal hava tahmini ve MOS, sayısal hava tahmini ve Tahmini
istatistiksel model ve MOS kombinasyonu, sayısal hava tahmini Şekil 2. Sayısal hava tahmini ve istatistik.
ve mezo ölçek model kombinasyonu, sinir ağları (neural network)
yöntemi ile yapılan çalışmalar ve istatistiksel çalışmalar ile 2.1.3. Sayısal Hava Tahmini ve İstatistiksel Model ve MOS
araştırma amaçlı kullanılan modeller olarak 6 sınıfta toplamak HIRLAM verileri de eklenerek 40 saate çıkarılabilmiştir ve bu
mümkündür. versiyon Elsam ve diğer Danimarka’lı Elektrik Şirketleri tarafından
kullanılmaktadır (Nielsen ve ark., 2002). Basit anlamda MOS
2.1.1. Sayısal Hava Tahmini ve MOS modeli (Joensen ve ark., 1999):
HIRLAM (High Resolution Limited Area Model) modelinde olduğu
ωt+k = akωt+k + ωt+k (2.1)
gibi, tahmini yapılmak istenen rüzgar, yüzeyde jeostrofik sürtünme
kanunu, hub yüksekliğine de logaritmik rüzgar profil kanununu formülde kullanılan
kullanarak çalışmaktadır ve atmosfer nötr olarak kabul edilmektedir ωt+k : beyaz gürültü
(Landberg ve Watson, 1994). WASP programı, engel, yüzey k : tahmini yapılan zaman
pürüzlülüğü gibi lokal etkileri dikkate almaktadır (Şekil 1).
olarak verilmiştir. Yapılan tahminin doğruluğu ise,

HIRLAM VAR ( wt + k ) − MSE k


ρ= (2.2)
VAR ( wt + k )

eşitliği ile test edilir. Eşitlikte kullanılan parametreler ise,


WASP
VAR : Gözlemlerin tahmini varyansı
MSEk : k saat sonraki hataların karesinin ortalaması

MOS
olarak verilmektedir. ρ=1 ise, tahmin mükemmeldir, ρ=0 ise tahmin
çok kötüdür.

PARK ve MOS 2.1.4. İstatistiksel Model


Bu tip modeller, ısrarlılık, ortalama hareketli tahmin, otoregresif
model mimarisi (ARMA) ve fuzzy modellerini içermektedir.
Üretim
Tahmini P-inci mertebe Markov modelinde [AR(p) modeli] i-inci zamanın yi
değeri için şöyle bir ifade kabul edilir:
Şekil 1. Sayısal hava tahmini ve MOS. p
yi = ∑ φ j yi − j + ε i
j =1 (2.3)
2.1.2. Sayısal Hava Tahmini ve İstatistiksel Model
= φ1 yi-1 + φ2 yi−2 + .... + φp yi−p + εi
WPPT (Wind Power Prediction Tool) Danimarka Teknik
Üniversitesi’nde Institute for Informatics Mathematical Modelling Burada i-inci zamandaki değerin bundan önceki p zamanındaki
(IMM) tarafından geliştirilen ve 0.5 - 30 saate kadar tahmin yapabilen değerlerle doğrudan doğruya bağımlı olduğu görülmektedir. φi
model istatistiksel yöntemleri kullanarak geniş bir alan üzerinde modelin regresyon katsayıları, εi bağımsız değişkendir (Bayazıt,
bulunan rüzgar türbinlerinden üretim tahmini yapabilmektedir. 1996). Milligan ve ark. (2004) yaptıkları tahmin çalışmada
HIRLAM her 6 saatte bir tahmin yapabilmektedir. Amerika’daki rüzgar santrallarından üretim tahmini yapmışlardır.

On-line olarak yapılan ölçümler ARX (Auto Regressive with Çalışmalarında ARMA modelini kullanmışlardır (Box ve Jenkins,
EXogenous input) istatistiksel yöntemine dayanmaktadır (Şekil 2). 1976). ARMA modelinin üç bileşeni vardır: otoregresif, entegre

68
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

terim (integrated) ve hareketli ortalama. Entegre terim önemli bir 2. Test aşaması: Eğitim aşamasında bulunan ω ve b değerleri
açıklama getiremiyor ise, genelde ihmal edilir. Yapılan çalışmada kullanılarak elde edilen matematiksel model yardımı ile giriş
entegre terim ihmal edilir bulunmuştur. Bulunan ARMA modeli; verilerine karşılık düşen çıkış değerleri bulunur.
p q
X t = ∑ a j X t − j + ∑ bk et − k (2.4)
j =1 k =0

olarak ifade edilmiştir. Eşitlikte verilen t anında X zaman serisi, X’in


geçmiş gözlemlerinin lineer kombinasyonu ve e serisinin hareketli
ortalaması ve sabit varyans ile karakterize edilir. X’in zaman serisi
ARMA (p,q) prosesi olarak bilinir ve p, X otoregresif serinin derecesi
ve q hareketli ortalama hata terimidir.

Doğruluğu ise RMSE (root mean square error) ile test edilmektedir.
Düşük RMSE daha doğru tahmin demektir, yüksek değerler ise,
hata oranının arttığını göstermektedir.

2.1.5. Yapay Sinir Ağları Şekil 4. Çok katmanlı yapay sinir ağı.
Hücre olarak adlandırılan ve yapay sinir ağlarını oluşturan işlem
birimleri kullanılarak tahmin yapılmaktadır (Kişi ve Partal, 2002). 2.2. Dünyada Konu İle İlgili Çalışmalar
Biyolojik sinir hücresinin girdi, işlem ve çıktı karakteristiğini Özellikle Avrupa’daki üniversite ve enstitülerde konu ile ilgili birçok
gerçekleşmek üzere oluşturulmuş bir yapay sinir hücresi Şekil 3 ile model çalışması yapılmaktadır. Amerika’da ise son yıllarda konu
verilmiştir. Bunlar: girişler (xi), ağırlıklar (ωi), toplam fonksiyonları güncel olmuştur. Bu konudaki çalışmalar genellikle Danimarka’da
(Σ), aktivasyon fonksiyonu (f) ve çıkış değeri (y)’dir. yapılmıştır. Madsen (1995) ve Nielsen ve Madsen (1996) tarafından
2-aşamalı modeller geliştirilmiştir. Güç korelasyonunu hesaba
katarak çalışma yapmışlardır. Bu modeller de MOS sistemi gibi,
genellikle istatistiksel post-processing yönteminden yararlanmıştır.

Girit adası için Kariniotakis ve ark. (1997; 1999a) Girit adasındaki


rüzgar enerji santralleri için çalışmalar yapmışlardır.

Vihriala ve ark. (1999) Kalman filtresini kullanarak değişken hızlı


rüzgar türbinleri için güç tahmini yapmıştır.

Dambrosio ve Fortunato (1999), recursive least squares algorithm


Şekil 3. Yapay sinir hücresi.
uygulayarak bir adımlı kontrol yöntemi yoluyla tahmin yöntemi
Bu hücrelerin paralel bağlanması ile katmanlar, katmanların da üzerinde çalışmışlardır.
seri bağlanması ile çok katmanlı yapay sinir ağları oluşur (Şekil
4). Genelde bir giriş katmanı, bir gizli katman ve bir de çıkış Dutton ve ark (1999) linear autoregressive model ve adaptive
katmanından oluşan ağlar kullanılmaktadır. Şekil 4 ile gösterilen fuzzy logic yöntemlerini kullanarak Girit ve Shetland adaları
ağın matematiksel bağıntısı aşağıdaki gibi ifade edilir (Rumelhart, için çalışmalarda bulunmuşlardır. 2 saatlik tahmin için ısrarlılık
1986): modelinin iyi sonuçlar verdiğini fakat 8 saatlik tahminlerde % 20
y = f² [ε² f¹ (ω¹ x + b¹) + b²] hata payı olduğunu gözlemlemişlerdir.
(2.5)

Yapay sinir ağları iki aşamalı olarak çalışmaktadır: Rüzgar enerjisi tahmininde yapay sinir ağları yöntemi de
kullanılmaktadır. Beyer ve ark (94), RMS (root mean square)
1. Öğrenme aşaması: Bu aşamada ağın giriş-çıkış ilişkisini hata payının ısrarlılık modeli tahmin yöntemine göre 1 veya 10
veren matematiksel bağıntıdaki ağırlık katsayıları (ω) ve eşik dk. aralıklarla ölçülen ortalama rüzgar hızlarında % 10 civarında
katsayıları (b) ayarlanır. Ağırlık vektörü ω, ω(0) başlangıç olduğunu bulmuşlardır.
değerinden başlanarak ardışıl olarak değiştirilir. (k+1) adım için
ω ağırlık vektörü şu şekilde hesaplanır: Tande ve Landberg (1993), sinir ağları yönteminin, ısrarlılık
modelinden çok küçük bir oranda doğruluk payına sahip olduğunu
ω(k+1) = ω(k) + Δω(k) (2.6)
göstermişlerdir.
Δω, ağırlık değişimi, x giriş vektörü ile öğrenme işareti r’nin
çarpımı ile orantılıdır. Öğrenme işareti r, genel olarak ω, x ve Alexiadis ve ark (1998), hareketli ortalamalar (moving average)
hedeflenen çıkış t’nin bir fonksiyonudur. Buna göre k. adım için yöntemini rüzgar hızlarının farkları üzerinde kullanmışlardır ve bu
Δω (k) şu şekilde yazılabilir: yöntemin rüzgar şiddetinin sadece giriş verisi olarak kullanıldığı
zaman verimli olduğunu bulmuşlardır. Israrlılık modelinde %
Δω(k) = α r [ω(k), x(k), tj(k) (2.7) 13’lük bir iyileşme, aynı zaman serisinin sinir ağları yöntemine
Burada α, öğrenme oranı olarak adlandırılan ve öğrenmenin uygulanması ile de tahminlerde sadece % 9.5’lik bir iyileşme
hızını belirleyen pozitif bir sayıdır. sağlayabilmişlerdir.

69
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Bechrakis ve Sparis (1998), sinir ağlarını kullanarak sadece hakim sınıfında da, bölge için hesaplanan tahmini enerji üretim değerleri,
yöndeki rüzgar hız tahminlerinde bulunmuşlardır. alt bölge tahminlerinin toplamından oluşmaktadır (Şekil 5).

Sfetsos (2001), ARIMA ve sinir ağları yöntemlerini kullanarak


İngiltere ve Yunanistan’da bulunan rüzgar enerjisi santralleri için
10 dakikalık veri yardımı ile 1 saatlik tahmin yapmıştır. Her iki
yöntemde de bulduğu sonuçlar, ısrarlılık modeline alternatif olacak
sonuçlar doğurmamıştır.

Oldenburg Üniversitesi tarafından geliştirilmiş olan Previento modeli


(Beyer ve ark., 1999; Focken ve ark., 2001) Alman Meteoroloji
Servisi tarafından tedarik edilen Deutschlandmodell ve Lokalmodell
(LM) verilerini NWP giriş verisi olarak kullanmışlardır. En önemli
parametre olarak atmosferin stabilite durumu olduğu görülmüştür.

LocalPred ve RegioPred modelleri de NWP’yi giriş verisi olarak alır


(Perez, 2002).

Jorgensen ve ark (2002a), yeni bir yöntem kullanarak güç üretim


modülünün NWP içinde entegrasyonuna dayalı HIRPOM isimli
modeli geliştirmişlerdir.

Jorgensen ve ark (2002b), NWP modeli ile rüzgar enerjisi tahmini


yaptıkları diğer bir çalışmada, 15 aylık periyottaki farklı tarihlerde
en kötü tahminin yapıldığı 25 günü seçerek, başarısızlığın nedenini
araştırmışlardır. Danimarka’daki Eltra Elektrik Şirketi’nden
aldıkları verilerin kullanıldığı çalışmalarında, bunun nedeninin
WPPT modelinden değil de; NWP’den kaynaklandığını ortaya Şekil 5. Alt bölge tahminleri ve bölgenin toplam enerji tahmini.

çıkarmışlardır. Danimarka Teknik Üniversitesi IMM Ensitüsündeki WPPT ve


Prediktor modelleri birleştirilerek Zephyr adını almıştır (Giebel
Enomoto ve ark (2001) LOCALS modelini (Local Circulation ve ark., 2002). Bu model Danimarka’nın batı bölgelerinde 2003
Assessment and Prediction System) kullanarak Japonya’da yılından bu yana kullanılmaktadır.
bulunan Tappi santralinden 500 m gird aralıklı yöntemleri kullanarak
enerji üretim tahminleri yapmışlardır. Girit Adası için CARE isimli ARMINES projesi kapsamına enerji
üretim tahmin modeli geliştirilmiştir (WE, 2002). Bu modelde 48-
1990 yılında Landberg kısa süreli tahmin modelini geliştirmiştir. 72 saate kadar on-line SCADA ve NWP tahmini yardımı ile enerji
Metodoloji olarak European Wind Atlas kullanmıştır (Landberg, üretim tahminleri yapılabilmektedir.
1994). Temel olarak NWP’den aldığı yön verilerini kullanarak proje
sahasındaki rüzgar enerji tahminini hesaplamaya çalışmıştır. İrlanda için HIRLAM tarafından verilen rüzgar ve güç eğrileri de
tahminlerde kullanılmıştır (Costello ve ark., 2002).
Landberg ve Watson (1994) ideal HIRLAM (High Resolution
Limited Area Model) model seviyesinin 270 olduğunu göstererek Almanya Kassel’de bulunan ISET Enstitüsü de konu ile ilgili çalışma-
en iyi sonuçları bulmuşlardır. Danimarka Meteoroloji Enstitüsü lar yapmaktadır (Institüt für Solare Energieversorgungstechnik).
1999 yılında HIRLAM modelinde değişiklik yapmıştır. 2000 yılından bu yana DWD modelini kullanarak kısa süreli rüzgar
enerjisi tahmini yapılmamaktadır (Durstewitz ve ark., 2001). Alman
Joensen ve ark. (1999) 10 m’deki rüzgar tahmininin daha yüksek Federal Monitoring Program (WWEP-Wissenschafltliches Mess
seviyelerden daha kolay olduğunu göstermiştir. und Evaluierungs Program) çerçevesinde geliştirilen bu modelde,
Almanya’da bulunan rüzgar enerji santralları detaylı bir şekilde
WPPT (Wind Power Prediction Tool) Danimarka Teknik gözlemlenmektedir. İlk müşterisi EOn olmuştur ve nowcasting
Üniversitesi’nde Institute for Informatics Mathematical Modelling amacı için kullanmaktadır (Ernst ve ark., 2001).
(IMM) tarafından geliştirilmiştir. 0.5 saat ile 30 saate kadar
tahmin yapabilmektedir. HIRLAM verileri de eklenerek 40 saate Amerikan TrueWind firması, Ewind isimli bir rüzgar enerji tahmin
çıkarılabilmiştir ve bu versiyon Elsam ve diğer Danimarka’lı modeli geliştirmiştir (Bailey ve ark., 1999). Mezo ölçekteki NWP’yi
Elektrik Şirketleri tarafından kullanılmaktadır (Nielsen ve ark., kullanarak sınır koşullarının da eklenip bölgesel hava modeli
2002). kurulması prensibine göre çalışmaktadır. Ewind ve Prediktor
modelleri California’da kullanılmaktadır.
İlk model sınıfında rüzgar enerji santrallerinden olan üretim on-line
ölçümler ve NWP tahminleri giriş verisi olarak kullanılıp enerji üretim İngiliz Garrad Hassan firması da, İngiltere Meteoroloji Ofisinin
tahmini yapılmaya çalışılmıştır. İkinci model sınıfında ise, off-line NWP verilerini kullanarak “multi-input linear regression techniques”
ölçümler yoluyla tahminler yapılmaya çalışılmaktadır. Her iki model yöntemiyle model geliştirmişlerdir (Gow, 2002).

70
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

3Tier Environmental Forecast Group, Pacific Northwestern US için dayanarak Risoe Ulusal Laboratuvarı Meteoroloji Bölümü’nde kısa
istatistiksel yöntemleri kullanarak bir model geliştirmiştir (Westrick, süreli tahmin modelleri geliştirilmiştir (Landberg, 1999; Landberg
2002). ve Watson, 1994). Bu modeller, sayısal hava tahmini değerlerinin
giriş verisi olarak kulanımına dayanmaktadır.
Tammelin (2002) Finlandiya Meteoroloji Enstitüsü ile birlikte
çalışarak rüzgar enerjisi tahmini yöntemi geliştirmiştir. Finlandiya 2.3. Kısa Süreli Rüzgar Enerjisi Tahmininde Kullanılan
HIRLAM versiyonunu kullanarak küçük ölçekli modellerle birleştirip İstatistiksel Eşitlikler
tahmin modelini ortaya çıkarmışlardır. Şimdiye kadar bu modellerde ve diğer meteorolojik tahmin
modellerinde süreklilik modeli kullanılmıştır (Nielsen ve ark.,
Schwartz ve Milligan (2002) farklı ARMA (Auto Regressive Moving 1999):
Average) modellerini kullanarak Minnesota ve Iowa’da bulunan iki Pt+k = Pt + εt+k (2.8)
rüzgar enerji santrali için tahmin modeli geliştirmiştir.
Burada kullanılan;
Modeller geliştirilirken üniversiteler arası bazı ortak çalışmalar t : zaman endeksi,
da bulunmaktadır. Danimarka Teknik Üniversitesi Enformatik k : istenilen ilerdeki zaman
ve Matematik Modelleme Bölümü ile Risoe Ulusal Laboratuvarı P : rüzgar enerjisi
Meteoroloji Bölümü; Almanya’da bulunan Oldenburg Üniversitesi ε : kalan (residual)
Enerji Meteorolojisi Bölümü ve Fransa’da bulunan Ecole des Mines olarak verilmektedir. Tahmin, P̂ ise, aşağıdaki eşitlikle
de Paris Centre d’Energetique Bölümü konu ile ilgili ortak modeller bulunmaktadır:
geliştirmişlerdir.
P̂t + k = Pt (2.9)

Bazı araştırmacılar, rüzgar enerjisi tahmin modellerini NWP Bu da zaten k adım sonraki beklenen değerin en son değere eşit
(Numerical Weather Prediction) içeren veya içermeyen olarak olduğunu söylemektedir. İstatistikte buna ısrarlılık veya naive
sınıflandırmanın da mümkün olduğunu belirmiştir (Giebel ve ark., tahmin denir. Yani şu anki durum ne ise tahmin değeri de aynıdır
2002). Bununla beraber, literatürde iki çeşit tahmin modeli olduğu anlamına gelmektedir.
geniş bir kabul görmektedir (Giebel, 2000). Bunlar, istatistiksel
ve fiziksel modeller olarak ikiye ayrılır. Fiziksel modeller, fiziksel 2.9 formülü basit bir ifade olmasına rağmen yüksek doğruluğa
değişkenleri dikkate alarak MOS (Model Output Statistics) verilerini sahiptir. Bunun nedeni de, atmosferin quasi-stationary olarak
kullanır ve tahmin yaparlar. İstatistiksel modellerde NWP sonuçları düşünülmesidir. Atmosferin karakteristik ölçeği f-1 ie verilir (f: Coriolis
ve on-line olarak ölçülen rüzgar ve enerji verisi de dahil olmak parametresidir, 10-4s-1 değerine sahiptir ve genellikle 3 saatlik bir
üzere recursive tekniklerin tatbiki ile tahmin yapılır. zaman dilimine eşittir). Tahminlerde gözlemlerin kıyaslanması için
ise, root mean square error (RMS) veya mean quare error (MSE)
İstatistiki modeller de (Joensen, 1997; Nielsen ve Madsen, 1996; genellikle kullanılır. Israrlılık tahmin yöntemi için MSE;
Madsen, 1996; Joensen ve ark., 1997) genellikle zaman serisi 1 N −k

analizi, regresyon analizi ve sinir ağları yöntemleri kullanılmaktadır. MSE p =


N −k
∑( p
t =1
t +k − p̂t +k )2
İstatistiksel modellerde NWP sonuçları ve on-line olarak ölçülen (2.10)
N −k
1
rüzgar ve enerji verisi de dahil olmak üzere recursive tekniklerin =
N −k
∑ ( pt + k − pt )2
t =1
tatbiki ile tahmin yapılır. Bu konudaki en basit modellerden biri
ısrarlılık modelidir (persistence model). Bu modelde, tahmin en Yukarıdaki eşitlikte kullanılan N, gözlem sayısıdır ve RMS ise,
yakın değere göre hesaplanır. Yani (hemen tahmin) now cast
RMS = MSE p (2.11)
yöntemi uygulanır. Bununla ilgili olarak Bossanyi (1985) Kalman
filtresi kullanılarak son 6 değerden 7. değeri tahmin eden bir yöntem olarak elde edilir. Atmosferin quasi-stationary olması sebebi ile,
geliştirmiştir. Dutton ve ark. (1999) otoregresif model ve fuzzy zaman adımı k birkaç saatten küçük olduğu durumlarda yukarıdaki
logic yöntemlerini kullanarak Girit ve Shetland adaları için tahmin eşitlikler kullanılır, k değeri büyüdükçe k >> f-1, örneğin 36 saat,
yöntemleri geliştirmişlerdir. Yöntemleri 2 saatlik tahmine dayalı atmosfer artık sabit değildir ve pt+k ile pt arasındaki korelasyon sıfıra
olarak çalışmaktadır. Enformatik ve Matematik Modelleme Bölümü yakındır. Dolayısı ile, şu anki akıştan ile gelecekteki akış arasında
tarafından (Madsen, 1996) geliştirilen bir diğer model de, 6-12 herhangi bir korelasyon kurulamaz ve (2.9) ile verilen eşitlik artık
saat arası tahminler için kullanılmıştır. Lokal ölçümlere dayanan geçerliliğini yitirir.
bir diğer tahmin modelinde de sinir ağları yöntemi kullanılarak 10
dakika aralıklarla elde edilen veriden yola çıkılarak tahmin modeli Recursive en küçük kareler tahmin yönteminde ekspoansiyel
geliştirilmiştir (Beyer ve ark., 1994). Tahmin modelleri ile ilgili ilginç unutma (exponential forgetting) denir (Ljung, 1987). Bu model
bir çalışma da Bechkrakis ve Sparis (1998) yılında yapılmıştır. lineerdir ve,
Çalışmalarında rüzgar hızı ile ilgili bir tahmin değil de, rüzgarın
yt = Φ tTθ + et (2.12)
esme yönünü tahmin etmeye çalışmışlardır.
eşitliği ile verilir. Burada verilen;
Fiziksel modeller (Landberg, 1994 ve 1999; Landberg ve Watson,
1994; Landberg ve Joensen, 1998) de ise, lokal ölçümler ile sayısal θ : parametre değeri,
hava tahmini verileri girilir. Bu modeller, fiziksel değişkenleri dikkate Φt : regressör vektörü,
alarak MOS (Model Output Statistics) verilerini kullanır ve tahmin et : belirli bağımsız dağılımlı gürültü ardılı (independent identically
yaparlar. Avrupa Rüzgar Atlası’na (Troen ve Petersen, 1989) distributed noise sequence)

71
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

En küçük kareler yöntemi aşağıdaki formülle verilir:  Pseudo tahmin hataları, tahminlerin güncellenmesi için
1 N
kullanılabilir. t zaman sonra pseudo tahmin hataları
V( θ ) = ∑ ( yt − ŷt t −1( θ ))2
N t =1 ~
(2.13) y t pseudo
t −k
= y t − ϕ 1T,t θˆ t −1 (2.20)
1 N
= ∑( ~ y ( θ ))2 olarak verilir. Her 2 halde de, k-adım sonraki tahmin,
N t =1 t t −1
eşitlikte kullanılan; ŷ t + k t = ϕ kT,t + kˆθ t (2.21)

N : Gözlem sayısı, 2.4. Rüzgar Enerjisi Tahmininde Kullanılan Modellerin


yt : t.nci zamandaki gözlem, Formülasyonu
~y ( θ ) : (t-1) zamanından sonra gelen t zaman tahmini. Rüzgar enerji santralarından üretim tahmini için kullanılan modeller
t t −1
arasında Madsen ve ark (1996), yaptığı çalışmalar literatürde
Recursive en küçük kareler yöntemi ile eksponansiyel unutma önemli bir yer tutar. ARX modeli kullanılarak aşağıdaki eşitlik
(2.13) ile beraber geliştirilmiştir:
t
1
V (θ t ) =
N
∑λ
s =1
t −s
( y s − ŷ( θ t )) 2 Pt + k = a 1 Pt + b1 ϖ t + b2ϖ t + mt + k + et + k
(2.14) (2.22)
1 t ⎡ 2πt ⎤ ⎡ 2πt ⎤
=
N
∑λ
s =1
t −s
( ~y s ( θ t )) 2 mt = m +c 1 sin ⎢
⎣ 48 ⎦
⎥ + c 2 cos ⎢ 48 ⎥
⎣ ⎦

ile verilir. Yukarıdaki formülde, yukarıdaki eşitliklerde kullanılan;

λ: unutma faktörü (forgetting factor) olarak kullanılır ve 0 < λ ≤ 1 Pt : t zamanında ölçülen güç üretimi,
arasında değişir. Forgetting faktörünün belirlenmesi çalışılan ωt : t zamanında ölçülen rüzgar hızı,
tahminin duyarlılığına göre değişir. Tipik olarak 0.95 ≤ λ ≤ 0.999 et+k : belirli bağımsız dağılımlı gürültü ardılı (independent
arasında değişir (Nielsen ve Madsen, 1997). Efektif gözlemlerin identically distributed noise sequence)
sayısı, mt : 2.15 eşitliği ile verilen güç üretimi seviye ve günlük
1 değişime bağlı fonksiyon
N eff = (2.15)
1− λ
olarak verilmektedir. λ=1 ve t=N için (2.6) eşitliği ile verilen en göstermektedir. 2.15 eşitliği, WPPT (Wind Power Prediction Tool)
küçük kareler elde edilir. modelindeki en son gözlem değerine eşit olduğu hatırlanırsa,

p̂ t + k k = p̂ t (2.23)
2.3.1. 1. Adım Sonraki Tahmin
Adaptive recursive en küçük kareler yöntemi aşağıdaki formülle 2.16 eşitliği, daha önce de belirtilen ısrarlılık eşitliğidir, yani şu anda
verilmektedir: gözlenen ne ise, gelecekteki değer de değişmeyecektir.

1. (t-1) anındaki θ tahminini kullanarak 1-adım sonraki tahmin 2.4.1. Polinomal Açılım Modeli
hatasının bulunması: 2.22 eşitliğinde verilen modele polinomal açılım (polynomial
~y = y t − ϕ 1T,tˆθ t −1 (2.16) extension) uygulanırsa,
t t −1

2. Parametre tahmini için kovaryans matrisinin güncellenmesi: p t + k = a 1 p t + b1 ϖ t + b2ϖ t + b3 ϖ tHIR


+k k
+ b4ϖ tHIR
+k k
+ mt + k + et + k
⎡ 2πt ⎤ ⎡ 2πt ⎤ (2.24)
P ϕ ϕT P mt = m + c1 sin ⎢
Pt =
1
( Pt −1 t −1 1T,t 1,t t −1 ) (2.17) ⎥ + c 2 cos ⎢ 48 ⎥
λ ⎣ 48 ⎦ ⎣ ⎦
λ + ϕ 1,t Pt −1ϕ 1,t
P(t) matrisi, yukarıdaki eşitlikte kullanılan ϖ tHIR
+k k
; t zamanından k zaman sonraki
t+k zamanki rüzgar hız tahminidir.
3. Parametre tahmininin de güncellenmesiyle
2.4.2. Güç Eğrisi Açılımı Modeli
ˆθ = ˆθ + P ϕ ~y (2.18)
t t −1 t 1 ,t t t −1 Yukarıda rüzgar hızı ile üretim arasındaki polinomal ilişkiden
yararlanılarak bir model verilmişti. Diğer bir yaklaşım da, 2.22 eşitliğine
formülleri elde edilir. İlk değer rastgele seçilebilir ve genellikle
meteorolojik tahminlerinde dahil edilmesidir (Joensen ve ark., 1997).
sıfır alınır. t zamandan 1 adım sonraki yt+1 zamandaki tahmin
de,
G( ϖ t ,φ t ) = exp[− b exp[− k ( φ t )ϖ w ]]
ŷ t + k k = ϕ kT,t + kˆθ k N tric (2.25)
(2.19) k ( φ t ) = k 0 + ∑ [ k i 1 sin[iφ t ]+ k i 2 cos[iφ t ] ]
i =1
olarak ifade edilmektedir.
Burada Gompertz parametrizasyonu (rüzgar yönüne bağlı olarak)
2.3.2. k-Adım Sonraki Tahmin güç eğrisi modeli kullanılmıştır.
Eğer tahminler sonraki adımlar için olacaksa, iki alternatif yol
bulunmaktadır: Gözlenmiş rüzgar hız ve yön verileri 2.25 eşiliğinde yerine
 θˆ t − k tahminleri ve ϕ k ,t regressörleri, θˆ t −1 ve ϕt,1 yerine kullanılabilir. konulursa,

72
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

p t + k = a 1 p t + b1 ϖ t + b2ϖ t + b3 G( ϖ tHIR
+k k
,φ tHIR
+k k
) + mt + k + et + k Sayısal hava tahmini

⎡ 2πt ⎤ ⎡ 2πt ⎤ (2.26)


mt = m + c1 sin ⎢ Orografi
⎥ + c 2 cos ⎢ 48 ⎥
⎣ 48 ⎦ ⎣ ⎦
Pürüzlülük Hub yüksekliği
yukarıdaki eşitlikte verilen φ tHIR
+ k k ; t zamanından k zaman sonraki t+k rüzgar hızı
zamanki tahmindir.
Stabilite
2.4.3. Dinamik Tahmin Modeli
Rüzgar enerji santrallerinden enerji üretim tahmininde kullanılan
dinamik model aşağıdaki gibi verilmektedir:
Mikrokonuşlandırma
3 ⎡
2iπht24+ k 2iπht24+ k ⎤ Santral gücü
p t + k t = a 1 p t + a 2 p t −1 +bp̂ tpc+ k k + ∑ ⎢c ic cos + c is sin ⎥ + m + et + k
i =1 ⎣ 24 24 ⎦
(2.27) Türbin güç eğrisi
Yukarıdaki eşitlikte kullanılan,
Şekil 6. Peviento modeli.

pt : gözlemlenen güç üretimini, 3.2. Zephyr/Prediktor


k : tahmin aralığı (1-39 saat arasında), Zephyr/Prediktor modeli, Danimarka’da bulunan Risoe Ulusal
p̂ tpc+ k k : güç eğrisi tahmini, Laboratuvarı Meteoroloji Bölümü tarafından WASP ailesi içerisinde
ht24+ k : gün içindeki zamanı, geliştirilmiştir (Giebel ve ark, 1999). Genellikle kısa süreli 0-48 saat
arasındaki tahmin aralığını kapsar. Bu model, interneti de aktif
2.27 ile verilen dinamik tahmin modelinde, günlük tahmin ile bir şekilde kullanarak tahminlerini yapmaktadır. Şekil 7, Zephyr/
gözlemlerin arasındaki sapmalar, Fourier expansion yöntemi ile Prediktor modelinin çalışma prensibini basitleştirilmiş olarak
hesaplanmaktadır. Çok adımlı bir modeldir ve non-linearity ile vermektedir. Önceleri Prediktor modeli geliştirilmiş, Zephyr modeli
modellenmemiş etkileri de göz önüne alır. Modeldeki terimlerin daha sonra geliştirilerek Prediktor ile birleştirilmiştir.
sayısı, tahmin zamanına göre değişir.
Meteoroloji Enstitüsü
2.4.4. Upscaling Tahmin Modeli
Herhangi bir bölgedeki dinamik upscaling tahmin modeli: Sayısal hava
tahmin modeli
p̂ reg t + k t = f ( ϖ t−+ark k ,θ t +ark k , k ) p̂ tloc
+k k (2.28)

Yukarıdaki eşitlikte kullanılan,


nternet
p̂ reg t + k t : bölgedeki local (dinamik) güç tahmini,
ϖ t−+ark k : tahmini bölgesel rüzgar şiddeti,
θ t +ark k : tahmini bölgesel rüzgar yönü, Rüzgar
MODEL ölçümleri
olarak verilmektedir. NWP (Numerical Weather Prediction) ve
parametrelerinin karakteristik özellikleri tahmin aralığına göre değişir.

Elektrik
Yukarıda özellikle Avrupa’da rüzgar enerji santrallerinden üretim
tahmin amaçlı kullanılan bazı tahmin modelleri verilmiştir. dağıtım HTML sayfaları
şirketi
3. Kısa Süreli Rüzgar Enerjisi Tahmin Modelleri
Şekil 7. Zephyr/Prediktor modelinin basitleştirilmiş çalışma modeli.
Kısa süreli tahmin modeller ile ilgili olarak özellikle Avrupa ülkelerinde
çalışmalar yapıldığı daha önce de belirtilmişti. Geliştirilen modellerin 3.3. Anemos
çoğu aktif olarak kullanımdadır. İzleyen sayfalarda özellikle Avrupa Aneomos projesi, büyük güçlü kara ve deniz (onshore ve
ülkelerinde kullanılan modeller ile ilgili olarak kısa bilgi verilmiştir. offshore) rüzgar elektrik santrallarından yapılan üretimin tahmini
için geliştirilen ve aşağıdaki Şekil 8 ile verilen birçok farklı ülkeye
3.1. Previento mensup üniversite, enstitü, kamu kuruluşu ve özel şirket gibi
Previento modeli Oldenburg Üniversitesi tarafından geliştirilen bir kuruluşların bir araya gelerek oluşturdukları bir konsorsiyumdur
modeldir (Focken ve ark., 2002). Rüzgar türbini yüksekliğindeki rüzgar (Giebel ve ark., 2003).
hızını dikkate alan bir modeldir. Aşağıda verilen Şekil 6, Previento
modelinin çalışma şeklini ve giriş verilerini göstermektedir. 3.4. AWPPS Modeli
Fransa’da geliştirilen bu modeli 0-72 saat arasında tahmin
Şekil 6’dan da görüldüğü gibi, Previento modeli, sayısal hava yapabilmektedir. Fuzzy sinir ağları yöntemini kullanarak tahmin
tahmin verilerine ek olarak, orografi, pürüzlülük ve stabilite verilerini yapmaktadır (Şekil 9). Özellikle 6-10 saat arası gibi çok kısa
alıp çalıştırılarak kısa süreli rüzgar elektrik santralinden elektrik süreli tahminler için kullanılmaktadır (Kariniotakis ve ark.,
enerji üretim tahmini yapmaktadır. 1996).

73
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

[2] BAILEY, B, Brower, M.C., ve Zack, J., 1999. Short-term wind


power forecasting. Proceedings of the European Wind Energy
Conference, 1-5 March, Nice, France.
[3] BAYAZIT, M, 1996. İnşaat mühendisliğinde olasılık yöntemleri.
İTÜ Yayınları.
[4] BECHRAKIS, H.G., ve Sparis, P. D., 1998. Wind speed
prediction using artificial neural networks. Wind Engineering
22, 287-295.
[5] BEYER H.G., Degner, T., Hausmann, J., Hoffmann, M. ve Rujan,
P. 1994. Short term prediction of wind speed and power output of
a wind turbine with neural networks, Proceedings of the EWEC
94 in Thessaloniki. pp 349-352. Thessaloniki, Greece.
[6] BEYER H.G., Heinemann, D., Mellinghoff, H., Mönnich, K.
ve Waldl, H. P. 1999. Forecast of regional power output of
wind turbines, Proceedings of the European Wind Energy
Conference, Nice, France.
[7] BOSSANYI, E.A., 1985. Short-term wind power prediction
Şekil 8. Anemos projesine müdahil olan ülkeler ve kuruluşlar.
using Kalman Filters. Wind Engineering, 9, 1-8.
[8] BOX, G.E.P. ve Jenkins, G.M., 1976. Time series analysis:
Forecasting and control. Holden-Day, San Francisco.
[9] BRAND, A.J. ve Kok, K., 2002. Wind power by a quarter of the
hour. Proceedings of the First IEA Joint Action Symposium on
Wind Forecasting Techniques, December, Norrköping, Sweden.
[10] COSTELLO, R., McCoy, D., O’Donnell, P., Dutton, A.G. ve
Kariniotakis, G.N, 2002. Potential benefits of wind forecasting
and the application more-care in Ireland. Paper presented on
Şekil 9. AWPPS modelinin genel akış şeması. the 3rd MED POWER Conference. November 4-6, Athens,
Greece.
Aşağıda verilen Tablo 1, Avrupa ülkelerinde kullanılan tahmin [11] DAMBROSIO, L. ve Fortunato, D., 1999. One-step-ahead
modelleri ile ilgili bilgi vermektedir (Giebel ve ark., 2003). control of wind-driven, synchronous generator system. Energy
24, pp. 9-20.
Tablo 1. Kısa Süreli Rüzgar Enerji Tahmin Modelleri
[12] DURSTEWITZ, M., Ensslin, C., Hahn, B., ve Hoppe,
(Giebel ve Ark., 2003).
M.K., 2001. Annual evaluation of scientific measurement
Tahmin Geliştirildiği Kullanıldığı and evaluation programme (WMEP), Institüt für Solare
Yöntem Tarih
Modeli Yer Ülkeler
Energieversorgungstechnik, Kassel, Germany.
Danimarka, [13] DUTTON, A.G., Kariniotakis, G., Halliday, J.A. ve Nogaret,
Risoe Ulusal
İspanya,
Prediktor Laboratuvarı Fiziksel 1993 E. 1999. Load and wind power forecasting methods for the
İrlanda ve
(Danimarka)
Almanya optimal management of isolated power systems with high
Copenhagen winds penetration. Wind Engineering 23 (2) pp. 69-87.
WPPT Universitesi İstatistiksel Danimarka 1994 [14] ENOMOTO, S., Inomata, N., Yamada, T., Chiba, H., Tanikawa,
(IMM) R., Oota, T., ve Fukuda, H., 2001. Prediction of power
Zephyr/ Risoe ve IMM Fiziksel ve output from wind farm using local meteorological analysis.
Danimarka 2003
Prediktor (Danimarka) İstatistiksel Proceedings of the European Wind Energy Conference, 2-6
Ecole des June, Copenhagen, Denmark.
İstatistiksel
AWPPS Mines de İrlanda, Girit 1998
ve fuzzy [15] ERNST, B., Rohrig, K, Regber, H., ve Schorn, P., 2001.
Paris (Fransa)
Managing 3000 MW wind power in transmission system
RAL RAL İstatistiksel İrlanda 1993
operation center. Proceedings of the European Wind Energy
Oldenburg Conference, 2-6 June, Copenhagen, Denmark.
Previento Üniversitesi Fiziksel Almanya -
(Almanya)
[16] ETSU, 2000. Maximising the Commercial Value of Wind
Forecasting. Report W/11/00555/REP.
Carlos III
Üniversitesi [17] FOCKEN, U., Lange, M., Waldl, H.P., 2001. Previento: A
SIPREOLICO Fiziksel İspanya 2002
Madrid wind power prediction system with an innovative upscaling
(İspanya) algorithm. Proceedings of the European Wind Energy
LocalPred CENER Fiziksel İspanya 2001 Conference, 2-6 June, Copenhagen, Denmark.
AWPT ISET İstatistiksel Almanya - [18] FOCKEN, U., Lange, M. ve Heinemann D., 2002. Regional
Wind Power Prediction with Risk Control, Oldenburg
Kaynaklar University, Germany.
[1] ALEXIADIS, M.C., Dokopoulos, P.S., Sahsamanoglou, H.S. ve [19] GIEBEL, G., 2000. On the benefits of distributed generation
Manousaridis, I.M., 1998. Short term forecasting of wind speed of wind energy in Europe. Doktora Tezi, Carl von Ossietzky
and related electrical power. Solar Energy 63, pp. 61-68. University, Oldenburg, Germany.

74
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

[20] GIEBEL, G., Landberg, L., Nielsen T. S. ve Madsen H., 1999. [36] LANDBERG, L., 1994. Short term prediction of local wind
The Zephyr Project-The Next Generation Prediction System. conditions, PhD Thesis, Riso-R-702 (EN), Riso National
Global Wind Power Conference, 2-5 April, Paris, France. Laboratory, Denmark.
[21] GIEBEL, G., Landberg, L., Nielsen, T.S., ve Madsen, H., [37] LANDBERG, L., 1994. Short-term prediction of local wid
2002. The Zephyr project-Next generation prediction system. conditions, Technical Report Risoe-R-702 (EN), Department
Poster on the Global Wind Power Conference and Exhibition, of Wind Power Meteorology, Risoe National Laboratory,
2-5 April, Paris, France. Roskilde, Denmark.
[22] GIEBEL, G., Landberg, L., Kariniotakis, G. and Brownsword, [38] LANDBERG, L. ve Watson, S. 1994. Short-term prediction of local
R. 2003. State-of-the-Art on Methods and Software Tools for wind conditions, Boundary Layer Meteorology, 70, 171-195.
Short-Term Prediction of Wind Energy Production. Proc. Of [39] LANDBERG, L. ve Joensen, A.K., 1998. A model to predict
the European Wind Energy Association Conference, EWEC the power output from wind farms- an update, In proccedings
2003, Madrid, Spain 16-19 July. from BEWEA 20, British Wind Energy Conference, pages
[23] GLAHN, H.R., ve Lowry D.A., 1972. The use of Model Output 127-132, Cardiff, UK.
Statistics (MOS) in objective weather forecasting. J. Appl. [40] LANDBERG, L., 1999. Short-term prediction of power
Meteor., 11, 1203-1211. production from wind farms, Journal of Wind Engineering and
[24] GOW, G., 2002. Short term wind forecasting in the UK. Industrial Aerodynamics, 80, 207-220.
Proceedings of the First IEA Joint Action Symposium on Wind [41] LJUNG, L., 1987. System Identification, Theory for the user,
Forecasting Techniques, December, Norrköping, Sweden. Prentice-Hall, Ebglewood Cliffs, NJ, US.
[25] JOENSEN, A., 1997. Models and methods for predicting wind [42] MADSEN, H., 1995. Wind power prediction tool in control
power (in Danish). Department of Mathematical Modelling. dispatch centers. ELSAM, Skaerbaek, Denmark.
Technical University of Denmark. [43] MADSEN, H., Sejling, K., Nielsen, H.A. ve Nielsen, T.S., 1996.
[26] JOENSEN, A., Nielsen, T.S. ve Madsen, H., 1997. Statistical Models and methods for predicting wind power, ELSAM,
methods for predicting wind power. European Wind Energy Frederica, Denmark.
Conference, p. 784-788. Dublin, Ireland. [44] MADSEN, H., 1996. Models and methods for predicting wind
[27] JOENSEN, A., Giebel, G., Landberg, L., Madsen, H., ve power, Technical Report, Department of Mathematical Modelling,
Nielsen, H.A., 1999. Model output statistics applied to wind Technical University of Denmark, Lyngby, Denmark.
power prediction. Proceedings of the European Wind Energy [45] MARKARD, J., Truffer, B., Rothenberger, D. ve Imboden,
Conference, 1-5 March, Nice, France. D., 2001. Market liberalization: Changes in the selection
[28] JOENSEN, A., 2002. Short-term wind power prediction. environment of the electricity sector and its consequences on
Doktora Tezi, Department of Mathematical Modelling, product innovation, Swiss Federal Institute for Environmental
Technical University of Denmark. Science and Technology, İsviçre.
[29] JORGENSEN, J., Moehrlen, C., Gallaghoir, B.O., Sattler, [46] MILLIGAN, M., Schwartz, M.N., ve Wan, Y., 2004. Statistical
K. ve McKeogh, E. 2002a. HIRPOM: Description of an wind power forecasting for U.S. Wind Farms, 17th Conference
operational numerical wind power prediction model for large on Probability and Statistics in the Atmospheric Sciences/2004,
scale integration of on-and offshorewind power in Denmark. American Meteorological Society Annual Meeting, Seattle,
Poster on the Global Wind Power Conference and Exhibition, Washington, U.S.A.
2-5 April, Paris, France. [47] MOEHRLEN, C., 2000. On the Benefits of and Approaches to
[30] JORGENSEN, J., Moehrlen, C., ve McKeogh, E. 2002b. A new Wind Energy Forecasting. University College Cork, Ireland.
generation operational on-and offshore numerical prediction [48] NEWBERRY, B., 2002. Problems of liberalizing the energy
system. Wind Wind Energy Conference, June, Berlin, Germany. utilities, European Economic Review, Vol 4.
[31] KARINIOTAKIS, G., Stavrakakis, G.S., Nogaret, E.F., 1996. [49] NIELSEN, T.S. ve Madsen, H., 1996. Using meteorological
Wind power forecasting using advanced neural network models. forecasts in on-line predictions of wind power, Technical
IEEE Transaction on Energy Conversion, Vol. 11, No. 4. report. Department of Mathematical Modelling, Technical
[32] KARINIOTAKIS, G., Nogaret, E. ve Stavrakis, G. 1997. University of Denmark.
Advanced short-term forecasting of wind power production. [50] NIELSEN, T.S. ve Madsen, H., 1996. Using meteorological
Proceedings of the European Wind Energy Conference, forecasts in on-line predictions of wind power. ELSAM,
October, Dublin, Ireland. Skaerbaek, Denmark.
[33] KARINIOTAKIS, G ., Nogaret, E. ve Dutton, A.G. Halliday, J.A. [51] NIELSEN T.S., Madsen, H., 1997. Statistical methods for
ve Androutsos, A., 1999a. Evaluation of advanced wind power predicting wind power, Proceedings of the European Wind
and load forecasting methods for the optimal management of Energy Conference, Irish Wind Energy Association, Dublin,
isolated power systems. Proceedings of the European Wind Ireland.
Energy Conference, 1-5 March, Nice, France. [52] NIELSEN T.S., Joensen, A.K., Madsen, H., Landberg, L., ve
[34] KEMFERT, C., Barbu, D., ve Kalashnikov, V., 2003. Economic Giebel G. 1999. A new reference for wind power forecasting.
effects of the liberalization of the European electricity market Wind Energy, Vol 1, pages29-34.
–simulation results of a game theoretic modelling concept, [53] NIELSEN T.S., Landberg, L. ve Giebel G. 2002. Prediction of
Reseach Group Scientific Pool of Environmental Economic Regional Wind Power. Global Wind Power Conference, 2-5
Disciplines, University of Oldenburg, Almanya. April, Paris, France.
[35] KIŞI, Ö., ve Partal, T., 2002. Yapay sinir ağları ve otoregresif [54] PEREZ, M., 2002. Wind Forecasting Activities. Proceedings
modellerle rüzgar hızı tahmini, Ulusal Temiz Enerji of the First IEA Joint Action Symposium on Wind Forecasting
Sempozyumu, İstanbul. Techniques, December, Norrköping, Sweden.

75
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

[55] RUMELHART D.E., Hinton, G.E., ve Williams, R.J. 1986. on planning, while using less conventional resources as possible
Learning internal representation by error propagation. Parallel to give priority to environmental awareness. The most important
distributed processing, Vol. 1: Foundations, MIT Press, aspect of the use of short-term forecasting models, one of the
Cambridge, Mass. liberal energy market and become the spot market is the concept
[56] SCHWARTZ, M. ve Milligan, M., 2002. Statistical wind emerged. Energy planning in the spot market or soon to be made,
forecasting at the US National Renewable Energy Laboratory. and instantaneous means of bilateral agreements with emerging
Proceedings of the First IEA Joint Action Symposium on Wind market structure, increasing the importance of Forecasting. These
Forecasting Techniques, December, Norrköping, Sweden. models were developed by universities and institutes.
[57] SFETSOS, A., 2001. A novel approcah for the forecasting of
mean hourly wind speed time series. Reneweable Energy, 27,
pp. 163-174.
[58] TAMMELİN, B., 2002. Wind power forecasting. Proceedings
of the First IEA Joint Action Symposium on Wind Forecasting
Techniques, December, Norrköping, Sweden.
[59] TANDE, J.O. ve Landberg, L, 1993. A 10 sec. forecast
of wind turbine output with nueral networks. Proceedings
of the European Wind Energy Conference, 8-12 March,
Travemünde.
[60] TROEN, I. and Petersen, L.E., 1989. European Wind Atlas,
Commission of the European Communities, Riso National
Laboratory, Denmark.s
[61] VIHRIALA, H., Ridanpaa, P., Perala, R. ve Söderlung, L. 1999.
Control of a variable speed wind turbine with feedforward of
aerodynamic torque. Proceedings of the European Wind
Energy Conference, 1-5 March, Nice, France.
[62] WATSON, S.J., Giebel, G. ve Joensen, A.K. 1999. The
economic value of accurate wind power forecasting to utilities,
British Wind Energy Conference, pages 1177-1180, Nice,
France.
[63] WE, 2002. CARE Special Issue, Wind Engineering,23 (2).
[64] WESTRICK, K., 2002. Wind energy forecasting in the Pacific
Nortwestern US. Proceedings of the First IEA Joint Action
Symposium on Wind Forecasting Techniques, December,
Norrköping, Sweden.
[65] Yönerge, 2001. European Parliament and of the Council
Directive 2001\77\EC `On the Promotion of Electricity Produced
from Renewable Energy Sources in the Internal Electricity
Market`, Official Journal of the European Communities, s. 33-
40. Brussels, Belgium.

Summary
Wind electric power plants (RES) short-term statistical methods
to estimate wind power by trying to find the most appropriate
method for our country or country-specific conditions that meet our
development will be the best statistical model. Then put into the
RES is to make planning for energy production. Main reason is
that our country energy market liberalization lies in the direction to
go. Becoming the most important features of liberal energy market
and the electric energy production of electric energy distribution
planning, no lies. Electricity distribution companies in EU countries
which have legislation in the country a certain portion of energy
from renewable energy sources (RESS) are required to meet.
RESS today through the use of wind energy is highest. While these
companies plan aims at emphasizing the RESS using wind power
plant to fill a portfolio with at least 0-48 hours of energy are planning
to do. Conventional energy sources will not have that problem
with the electrical power plants, while the RESS is an important
problem of this case. This is why many companies in Europe, is
working with wind energy forecasting models. The other important
aspect of production is estimated that the RES, the RES emphasis

76
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

CHALLENGES AND OPPORTUNITIES FOR WIND PLANT INTERCONNECTIONS


WORLDWIDE

Narend REDDY Donna OIKARINEN Werner ZOSKE


American Superconductor American Superconductor American Superconductor Europe
Corporation (AMSC) Corporation (AMSC) GmbH

Abstract system operators to maintain large amounts of spinning reserves.


Grid codes world-wide have evolved to address technical and
regulatory issues encountered with the increased penetration of Wind resources are often located in remote sites where the
wind generation. This paper discusses the various grid codes that transmission system could be a limiting factor in how much wind
have been developed throughout the world, how they have evolved power can be integrated, requiring costly system improvements
to address their changing local requirements, and the current grid to connect the new generation source. System upgrades may be
interconnection rules applicable in Turkey. This paper will also required because of thermal issues (Overheating of specific power
discuss the development of various technologies including the lines, cables, & transformers) and/or because of stability issues.
advancements in wind generators, dynamic reactive compensation Stability issues may include loss of a large part of the electric
systems and innovative approaches utilized worldwide to allow utility system due to slow or fast voltage collapse or angular instability
scale wind generation plants meet strict local grid interconnection [2]. Power quality, with respect to flicker and harmonic distortion,
requirements in a cost effective manner. This paper will also show is often of significant concern as well. Flicker issues are associated
an example of how similar rules have been met in other places with turbine start-up and the result of variable wind conditions.
around the world using American Superconductor Corporation’s Harmonics distortion levels are of particular concern if high levels
(AMSC™) dynamic reactive compensation device, D-VAR® of harmonic currents are emitted by the wind generation plant
STATCOM. or occur because of voltage distortion that exists in the system.
Harmonic resonance conditions continue to be a cause of concern,
Keywords: Grid Interconnection, Power Factor, Low Voltage Ride particularly at sites where capacitors and/or converter systems are
Through, STATCOM. added to provide reactive compensation. Turbine manufacturers
have employed different strategies to mitigate harmonic resonance
Introduction such as detuning on-board power factor capacitors to shift the
Wind generation has been seen as the best choice for development harmonic resonance away from critical harmonic points. Early
in many countries as a result of the global push for more renewable turbine manufacturers that employed AC/DC/AC circuits for
generation. As the penetration of wind generation in a utility grid variable speed control utilized 6 or 12 pulse bridges of SCRs
increases, a standardized grid interconnection requirement also converters. Losses were low but the approach resulted in high
becomes necessary. Grid interconnection requirements have 5th and 7th harmonic current emissions, requiring filtering. Today,
been developed not only to create a fair, uniform and transparent most modern turbines utilize Pulse Width Modulation (PWM) at
integration process, but they also inherently address wider system relatively high switching frequencies, on order of a few kHz, that
issues such as reliability, availability and quality of power supply to result in much cleaner outputs and therefore minimize filtering
the customers. requirements [3].

Integration Challenges The Grid Code


The challenges to integrating this form of generation into an electric In the past, the same entity planned, owned and operated the grid
grid have been enormous, however not insurmountable. One of the and the generators (vertically integrated). In order to open up the
biggest challenges is the variability of the energy source and the energy markets to competition and maintain fair and level playing
speed with which this change can occur. Lack of sufficient energy field, these entities began to legally separate into generation,
storage capability in existing power systems requires a constant network (transmission) and distribution entities. In the United
balancing between generation and electric usage. The spinning States for example, two landmark rulings by the Federal Energy
inertia of conventional power plants (e.g. synchronous generators) Regulatory Commission [FERC Order 888 (1996) and FERC 889]
serves to reduce the effect of the differences between customer mandated unbundling of electric services, the separation of the
demand and generation. In comparison, wind turbine generators marketing function, and open access to its transmission system
do not have this type of “inertial function”. With more advanced and through a real time bulletin board system to ensure a fair and
accurate meteorological forecasting approaches, available wind equitable access to the grid [4]. The UK Electric Industry restructured
generation can be merged in the system with a greater degree in 1990, subsequently was privatized, and the National Grid was
of predictability [1]. However, it still cannot be dispatched as a formed [5]. With open access, clearly defined requirements for
synchronous generator is dispatched, and depending on the size interconnection and use of the grid were necessary. Many early
of the wind generation aggregated on the system, can still require interconnection requirements for generators were based on

77
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

physical and technical characteristics of traditional power plants, power to the grid during and after the fault event as mandated in the
namely large synchronous generators. These early grid codes Spanish Grid Code P.O.12.3 [8]. Figure 2 summarizes examples
were often impediments to renewable generation because of the of LVRT in various grid codes.
different characteristics of the generators [1]. LVRT - Summary
1.0

0.9
Various grid codes have been developed to maintain their system’s
0.8
unique conditions and requirements; however they contain some
0.7
of the same basic requirements for power factor capability,
voltage and frequency ride through and ability to ramp power up 0.6 Ride Through Region

Vo ltage (pu )
Trip Region
and down in a manner conducive to acceptable grid operations. 0.5

The requirements for wind generation plant performance can be 0.4

generally characterized as an expectation for the wind plant to 0.3

perform similar to an equivalent rated synchronous generator. Most 0.2

grid codes around the world have a few common requirements in


0.1
respect to integrating wind generation. Figure 1 below shows a
0.0
Time (s)
sample of different grid codes’ wind plant power factor capability 0.0 0.1 1.0 10.0 100.0 1000.0

requirements, as measured at an agreed point on the system Germany/Ireland Spain AESO HQ Australia US UK

(either transmission or distribution bus) at various generation levels Figure 2. Examples of LVRT Criteria
up to its rated capacity.
Control Objectives and Compliance Validation
Voltage control or power factor control functions can be provided
NGET
by the wind generation plant at the Point of Interconnection (POI)
UK
as needed. Depending on the technologies employed, this often
AESO cannot be accomplished by the use of a Wind Farm Management
Canada System (WFMS) or a grid operated Supervisory Control and Data
Acquisition (SCADA) system and therefore requires ancillary
equipment and control. To ensure the predictive behavior of the
wind generation plant is known, it is important for the control and
performance of the wind generation plant, as a system, to be studied
with reasonably accurate dynamic and transient models. Models for
various components of the wind generation plant, in particular the
turbines and any reactive compensation and control systems, are
EirGrid commonly available through the manufacturer’s analysis software
Ireland vendors. Often both detailed as well as generic representative
models are available. Model validation work is accomplished in
a number of ways including power systems studies using other
Figure 1. Example reactive power requirements [5, 6, 7]
validated equipment models, product testing and certification, on
Power Factor Capability site testing, or a combination of all of these.
The level of power factor capability required by the wind generation
plant varies in different systems and can also vary at different The Grid Code in Turkey
generation levels. A requirement for the wind generation plant to In view of the increasing amounts of wind generation, the Energy
have a power factor capability of 95% leading and lagging based Market Regulatory Board in Turkey amended the Electricity
on the total rated capacity is quite typical. Sometimes this fixed Market Network Regulation to include Appendix 18: NETWORK
amount of reactive capability is required to be supplied at lower INTERFACE CRITERIA OF WIND POWER PRODUCTION
generation levels while sometimes this capability can be prorated PLANTS in 2008 to provide a framework for interconnection of
for the lower generation levels. wind generation plants to the Turkish transmission grid [9]. The
newly stated requirements for wind power plants, applicable
Voltage Ride Through only for those plants approved for construction after 31/12/2008,
In early years, wind generation plants were typically of smaller primarily consists of the following:
sizes, located on lower voltage systems, and loss of the wind  Contribution Of The Wind Power Production Plants To The
generation wasn’t considered a threat to the overall security to the Power System Following A Contingency
electrical system by grid operators. However, as the size of the  Active Power Control
wind generation plants increased with more advanced, efficient  Frequency Reaction
and higher rated turbines, contributing to increased percentage of  Reactive Power Capacity
wind generation in the total power production of the system, the
loss of this generation source could have far reaching effects on Contribution of the Wind Power Production Plant to Power
the stability and operation of the system. Like most synchronous System Following a Contingency (Voltage Ride Through)
generators, wind plants are expected to remain on-line through This requirement pertains to the performance of the wind generation
all credible system disturbances. In some cases it has also been plants during and following a system fault (contingency). Figure
necessary for the wind generation plant to even supply reactive 3 below outlines the Low Voltage Ride-Through (LVRT) criteria,

78
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

which shows that as long as the network phase to phase voltage


remains above the bold black line (curve), the wind plant must stay
connected to the grid during and after a system fault. If the system

Available Active Power of the Wind Turbine


fault is within zone 1, the wind plant must return to maximum active
power possible by increasing nominal power per second by 20%
immediately post fault. If the system fault is within zone 2, the wind
plant must return to maximum active power possible by increasing
nominal power per second by 5% immediately post fault.
U, Network Phase to Phase
Voltage (p.u)

The wind turbines shall not be


disconnected from the network Frequency, Hertz
when they are above this curve.
Figure 5. Wind turbine power-frequency curve

Figure 3. Turkey Grid Code LVRT

The code also requires reactive power support for network voltages
down to 50% nominal remaining voltage. The wind plant is not
required to provide reactive power support for network voltages
less than 50% nominal voltage (Figure 4). The code further states
that full reactive support must be provided within 20ms of the
demand.

Figure 6. Wind plant reactive power capacity curve

interconnection (POI). The reactive capability is to be measured


at HV side of the transformer which is required to include an on-
load tap changer (OLTC) to ensure that the wind generation plant
collector bus voltage is regulated to within required levels.

Future Direction of Grid Codes


While there are common themes to grid codes around the world,
there is still significant variation from country to country and
region to region. The European Wind Energy Association (EWEA)
Figure 4. Reactive current to be delivered during system faults. established a Working Group to set forth a template for grid code
“harmonization” across the EU in 2007 [10]. The recommendation
Active Power Control and Response to Frequency Deviations of the working group published in 2008 contained two sections;
Besides requiring the wind plant to operate within a normal the first is a “structural harmonization” of the document to provide
operating voltage range of ±5% nominal voltage, the turbines common definitions, parameters, units and figures in a fixed format
are also required to be able to provide 100% active power in the [11].
system frequency range of 47.5 to 50.3 Hz. The turbine output is
allowed to be reduced to 40% of rated capacity at 51.5Hz (refer to The second section is a “technical harmonization” which provides
Figure 5). The following diagram shows the required frequency a collaborative process to adapt existing grid codes into a
operating range of the wind plant. There is a provision for the template for new EU grid code. A draft version of this grid code
system operator to take over the active power control in the event was published in 2009 [12]. Another trend that is gaining more
of a transmission emergency. prominence is the move towards a more market base for control
services rather than mandatory requirements. For example, Spain
Reactive Power Capability has supplemental incentives laid out in Royal Decree 661/2007
As depicted in Figure 6, the grid code specifies a reactive power to those wind generation plants that meet Grid Code P.O. 12.3
requirement of 95% power factor of the rated capacity of the wind (mandatory after January 2008) for voltage control based on
plant in both leading and lagging capacity. The diagram below reactive power contribution and reactive current contribution during
shows the reactive capability of the wind plant at the point of system disturbances [8].

79
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Advances in Wind Turbine Technology variable basis in order to maintain steady state voltages and
As the renewable energy landscape continues to evolve, the provide dynamic voltage support during transient events. Modular
challenges of meeting grid code interconnections have led STATCOM devices have been found to have fast response times,
to significant advancements in turbine technology. These small footprints, and robust performance at reduced voltages. The
advancements include improved control systems, expanded low D-VAR® (Dynamic VAr) power electronic device manufactured by
and high voltage ride through capability, and enhanced reliability American Superconductor is a type of STATCOM that has properties
through improved risk mitigation techniques. Improved turbine that are especially effective in addressing wind generation plant
electrical controls and monitoring have increased some wind interconnection issues. The D-VAR STATCOM has a continuous
turbine generators tolerance to frequency deviations (±5%) and dynamic reactive output capability that is used to address steady
steady state voltages (±10%). Most modern turbines allow for state voltage regulation issues. The D-VAR STATCOM output
variable speed operation resulting in improved power quality, much can be supplemented with switched shunt devices and turbine
reduced flicker levels, and improved efficiencies. reactive power to expand the compensation range while mitigating
the sudden voltage change effects of switching through patented
Most turbine manufacturers make available wind plant management approaches.
systems which can include system monitoring diagnostics and
protection of turbines. Such systems can provide monitoring of the The D-VAR STATCOM also has the capability to provide up to
wind plant and the grid interconnections with a real time or high 2.67 times its normal current for up to 2 seconds as needed for
speed communication interface to system operations systems for system contingencies or low voltage ride through support. This
active power control and power ramp rate control. Wind turbine overload is quite useful for addressing transient voltage problems
generators are also able to provide reactive power and control if and for providing LVRT support in a cost-effective manner. As an
necessary for the grid operations. Recent developments show that example, an 8 MVAr D-VAR STATCOM has a steady state rating
wind generation plants can be configured to provide a controlled of ±8 MVAr but with an overload capability of ± 21.36 MVAr for
inertial response that can mimic that of a conventional power plant short term utilization.
[13].
Using AMSC D-VAR STATCOM to Meet Wind Plant
Reactive Compensation Systems Compensation Requirements
While most modern wind turbines have the ability to provide and The following section outlines an example of using the D-VAR
control reactive power output, the ability to leverage this feature to STATCOM to meet grid interconnection requirements. The Lake
meet the wind generation plant’s overall grid objectives has been Bonney wind generation plant in South Australia is one example of
challenging. This is due to various reasons such as the limitations a fully integrated reactive compensation system utilizing AMSC’s
on the amount of capacity available at different generation levels, D-VAR system. There weren’t any specific interconnection
speed of response, and local turbine operating constraints such requirements in place for the first construction phase of the wind
as voltage violations. For these reasons, it is typical for additional generation plant, but by the time the second phase of the wind
reactive compensation systems to be installed at the collector bus generation plant was being developed, the South Australian grid
to meet the overall grid objectives. There are several advantages code had evolved to include the following six requirements.
to adding reactive compensation systems; they can be modular 1. Provide ±93% PF at the high side of the power transformer at
and expandable, allow for more flexible collector grid design (has full generation.
less constraints) and have been seen as cost effective. A reactive 2. 50% of its power factor (PF) correction capability being dynamic
compensation system installed at the collector bus can also allow (very fast response).
for a wider voltage control and, more significantly, can provide 3. Reactive output is proportional to its generation level.
voltage regulation capability even when the wind turbines are not 4. Regulate the transmission system voltage.
generating. 5. Avoid tripping the wind generation plant for nearby transmission
grid faults and high voltages (LVRT and HVRT).
Switched Shunt Reactive Compensation 6. Restore the transmission system’s post fault voltage to a
Shunt devices such as switched capacitors and reactors are minimum of 90%
132 kV PT
a common and less costly method to provide reactive power
CT CT
requirements, however there are certain drawbacks to shunt-only Power Transformer
CT
Power Transformer
With OLTC
solutions. Switching of these devices causes a sudden voltage N.O.
With OLTC
33 kV 33 kV
change which in turn can cause sudden change in the gearbox
torque. With frequent switching of these shunt devices wear and tear
Monitoring

on the turbines can be accelerated, resulting in high maintenance


12 MVAr 12 MVAr
costs. Shunt devices alone cannot provide the desired continuous STATCOM 2x 14 MVAR 2x 14 MVAR STATCOM
Cap Banks Cap Banks
voltage regulation similar to a conventional generator, which is a
common performance expectation [14].
Control Control

Dynamic Reactive Compensation Turbine


Reactive
Turbine
Reactive
Power Power
STATCOMs (STATic COMpensators) are power electronic devices Control Control
Reactive P
Reactive Power
ower C
Control
ontrol S
System
ystem
that use IGBT, IGCT, or GTO-based converters to generate
reactive current as needed for compensation. These devices utilize Figure 7. One-line diagram of the Lake Bonney wind generation plant with
advanced controllers to regulate their output on a continuously D-VAR® System.

80
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

The D-VAR system developed for this application consists of a org/fileadmin/ewea_documents/documents/publications/


D-VAR STATCOM with a transient rated capacity for VRT, shunt grid/051215_Grid_report.pdf
capacitor banks located on the collector bus, and integration of the [11] EWEA (2008) EWEA Working Group on Grid Code
wind turbine operation to meet the overall grid requirements, as Requirements – Position Paper. http://www.ewea.org/
summarized below. fileadmin/ewea_documents/documents/publications/
position_papers/080307_WGGCR_final.pdf
[12] EWEA (2009) Generic Grid Code Format for Wind Power
The Lake Bonney wind generation plant reactive compensation Plants. http://www.ewea.org/fileadmin/ewea_documents/
system installed allowed the wind generation plant to easily meet documents/publications/091127_GGCF_Final_Draft.pdf
all of the grid interconnection requirements as shown in Figure 8 [13] CLARK, K., Interconnection Issues: Controlled Inertial
below [15]. Response from GE Wind Turbine Generators. (March 2010)
AWEA Wind & Transmission Workshop.
150 DVAR
[14] ROSS, M. (2006, February) Wind Generation Presents
Reactive
Requirements
Controlled Interconnection Challenges. North American Wind Power
125 Reactive
Resources [15] JOHN A. Diaz de Leon II, Bud Kehrli, and Andy Zalay How the
100 Lake Bonney Wind Farm Met ESCOSA’s, NEMMCO’s, and
ElectraNet’s Rigorous Interconnecting Requirements, IEEE
75
Lagging Leading
PES Transmission and Distribution Conference & Exposition,
(Inductive) (Capacitive) Chicago 2007
LBII Generation in MW

50

25
Turbines = 46 MVAR Turbines = 32
MVAR
-100 -80 -60 -40 -20 0 20 40 60 80 100

Figure 8. Lake Bonney reactive requirements and capability as a function


of generation level.

As shown in the above example, a properly engineered solution


consisting of a STATCOM device, shunt elements, and control over
the reactive capability of the wind turbine generators, can be an
effectively system designed to meet grid code requirements. The
overall reactive compensation system operates in an integrated
fashion to provide a dynamic response over the full installed
capacity range.

References
[1] Wind Energy, The Facts (2010) http://www.wind-energy-the-
facts.org
[2] AMSC Seminar; Integrating Renewable Energy 2009
[3] CARLIN, P.W., Laxson, A.S., Muljadi, E.B., (2001) The
History and State of the Art of Variable-Speed Wind Turbine
Technology. National Renewable Energy Laboratory. http://
www.nrel.gov/docs/fy01osti/28607.pdf
[4] Federal Energy Regulatory Commission (2010) http://www.
ferc.gov/legal/maj-ord-reg.asp
[5] National Grid (2010) http://www.nationalgrid.com/uk/
Electricity/Codes/gridcode/gridcodedocs/
[6] EirGrid plc (2010) http://www.eirgrid.com/operations/
gridcode/
[7] Alberta Electric System Operator (2010) http://www.aeso.ca/
rulesprocedures/9139.html
[8] RED Eléctica De España (2010) http://www.ree.es/
operacion/procedimientos_operacion.asp, http://www.ree.
es/seie/baleares/regimen_especial.asp
[9] Prime Minister’s Office General Directorate of Regulatory
Development and Publication (Turkey) Regulation on the
Amendment of the Electricity Market Network Regulation
Appendix 18, (2008).
[10] European Wind Energy Association (2005) Large Scale
Integration of Wind Energy in the European Power Supply:
analysis, issues, and recommendations. http://www.ewea.

81
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

EVSEL KAYNAKLI ARITMA ÇAMURLARININ BİYOGAZ ÜRETİMİNDE KULLANIMININ


DEĞERLENDİRİLMESİ

Volkan ÇOBAN Selman ÇAĞMAN Mustafa TIRIS


TUBITAK MAM, Enerji Enstitüsü TUBITAK MAM, Enerji Enstitüsü TUBITAK MAM, Enerji Enstitüsü

Durmuş KAYA Alptekin YAĞMUR Fehmi AKGÜN


TUBITAK MAM, Enerji Enstitüsü TUBITAK MAM, Enerji Enstitüsü TUBITAK MAM, Enerji Enstitüsü

Özet olmaktadır. Ülkemizde genelde belediyeler tarafından kurulan


Türkiye’de gerek evsel gerekse endüstriyel atık su arıtma ve çalıştırılan, nüfusun yaklaşık % 13’üne tekabül eden 69 adet
tesislerinden açığa çıkan arıtma çamurları depolama ve evsel atıksu arıtma tesisiyle yıllık olarak 500 bin tona yakın arıtma
uzaklaştırma problemlerine sebep olmaktadır. Bu atıklar mevcut çamuru ortaya çıkmaktadır [3]. Tüm belediyelerin evsel atıksu tesisi
durumda genelde depo alanlarında stoklanmaktadır. Ancak, deponi kurmasıyla ortaya çıkabilecek potansiyel arıtma çamuru miktarı ise
alanları da dolmaya başlamış olup, yeni, kalıcı ve sürdürülebilir yaklaşık olarak 4 milyon ton/yıl’dır.
çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, atıksu arıtma tesislerinde
yenilenebilir bir enerji kaynağı olan biyogaza yönelik araştırmalar Atıksuların arıtımında üç yöntem kullanılmaktadır. Bunlar fiziksel,
ile işletmenin teknolojik olarak zenginleştirilip hem çevresel hem de kimyasal ve biyolojik arıtma yöntemleridir. Evsel atıksuların
enerji konularında işlevselliğinin artırılması amaçlanmaktadır. arıtımında genelde kimyasal arıtmaya ihtiyaç duyulmamaktadır.
Kullanılan fiziksel arıtma yöntemleri; ızgaralar, kum tutucular,
Bu çalışmada; bir atıksu arıtma tesisine ait arıtma çamurundan filtrasyon havuzları ve çökeltme tanklarıdır. Biyolojik arıtma
biyogaz üretimi deneysel olarak incelenmiştir. Atıksu arıtma tesisine yöntemleri ise iki ana başlıkta incelenebilmektedir. Bunlar oksijenli
ait son çökeltme çamurunun kuru madde, uçucu kuru madde, KOİ, ve oksijensiz arıtma yöntemleridir. Evsel atıksuların arıtımında
amonyum azotu ve çeşitli ağır metal analizleri yapılmış ve deneysel oksijenli arıtma olmazsa olmaz iken oksijensiz artıma sistemleri
çalışma sürecinde elde edilen tüm bulgular sunulmuştur. oksijenli arıtma sistemlerine yardımcı arıtma sistemi olarak
kullanımı karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Atıksu arıtma çamuru, biyogaz, yenilenebilir
enerji, çamur bertarafı Oksijenli arıtma sistemlerinde, faaliyet gösteren mikroorganizmalar
atıksu içerisindeki kirleticileri bünyesine alıp suyun KOİ değerini
1. Giriş düşürerek arıtma yapmaktadır. Oksijensiz arıtma da ise
Kırsal nüfusun giderek azalması ve kentleşme ile birlikte ortaya çıkan yine mikroorganizmalar tarafından atıksu içerisinde bulunan
evsel atıksu problemi, özellikle son yüzyıl içerisinde geliştirilen arıtma karbonhidrat, yağ ve protein yapıdaki karbon kaynakları metan ve
tesisleri ile giderilmeye çalışılmıştır [1,2]. Evlerden çıkan atıksuların karbondioksite dönüştürülmektedir. Burada tamamen oksijensiz
gelişi güzel doğaya salınması doğadaki akarsu, göl ve yer altı sularının ortam yaratılmak zorundadır[4].
kirlenmesine sebebiyet vermektedir. Çevre sularının kirlenmesine
atıksular içerisinde çökebilen, çözünmüş veya askıda bulunan 2. Oksijenli ve Oksijensiz Arıtmanın Karşılaştırılması
kimyasal ve biyolojik maddeler sebep olmaktadır. Atıksu içindeki bu Tablo 1’den de anlaşılabileceği üzere, oksijensiz arıtmanın oksijenli
kimyasal ve biyolojik maddeler doğada çürüyerek oluşturdukları koku arıtmaya göre bazı üstünlükleri mevcuttur. Oksijensiz arıtmada
probleminin yanında çevre sularında çözünmüş oksijen miktarının nerdeyse hiç enerji tüketimi olmadan atık bertarafı yapılabilmekte,
düşmesine, yabancı otların ve yosunların gelişmesine neden hatta son ürün olarak ortaya çıkan biyogaz içeriğindeki metan
olmaktadır. Arıtılmadan çevreye verilen atıksular ayrıca dolaylı olarak itibariyle enerji üretebilmektedir. Oksijenli arıtmada atık içerisindeki
bitki, hayvan ve insan sağlığını da olumsuz olarak etkilemektedir. enerji potansiyelinin yarısından fazlası biyokütlede kalırken
oksijensiz arıtmada % 90’lık kısım biyogazda saklanmaktadır.
Özellikle son 30 yıldır çoğu Avrupa ülkesi atıksularını atıksu Oksijensiz arıtmanın besin ihtiyacı oksijenliye göre daha düşüktür.
bertaraf tesisleri ile birlikte kontrol altına almaya çalışmıştır. Oksijensiz arıtmada hammadenin büyük bir bölümü biyogaz
Kurulan tesisler sayesinde atıksuların içerisinde bulunan kirleticiler dönüştüğünden dolayı çamur miktarında da azalma olmaktadır.
kimyasal, aerobik veya anaerobik metodlar yardımıyla giderilmekte Oksijensiz ortam bakterileri + 15 °C sıcaklıklarda kendini askıya
ve sonuçta istenilen deşarj karakterinde su oluşturulmaktadır. alarak uzun süre faaliyetsiz kalabilmektedir ve uygun ortam
Ancak, atıksu içerisindeki kirleticiler atıksudan arındırılmasına sıcaklıklarında tekrar faaliyetlerine devam edebilmektedirler.
rağmen yok edilememekte ve son ürün olan atıksu çamuru
içerisinde hapsedilmektedir. Bu durum atıksu problemini atıksu Oksijenli arıtma için glikoz bazlı substrat parçalanma modeli:
çamuru problemine dönüştürmektedir. Tüm dünyada atıksu arıtma C6H12O6 + 6O2→ 6 CO2 + 6 H2O G0 = -2840 kJ
tesislerinden ortaya çıkan arıtma çamuru büyük bir sorun olmaktadır.
Oksijensiz arıtma için glikoz bazlı substrat parçalanma modeli:
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de arıtma tesislerinden çıkan
arıtma çamuru depolama ve uzaklaştırma problemlerine sebep C6H12O6 → 3 CO2 + 3 CH4 G0 = -393 kJ

82
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Tablo 1. Oksijenli ve Oksijensiz Arıtmanın Karşılaştırılması [2,5] 3. Deney Düzeneği


Bu çalışmada 15 lt kapasiteli anaerobik (oksijensiz)
Karşılaştırma Oksijenli Arıtma Oksijensiz arıtma
reaktörler kullanılmıştır. Kullanılan reaktörün şekli
% 50-60 karbondioksite dönüşür % 95 biyogaza dönüşür
Karbon dengesi Şekil1’de verilmiştir. Anaerobik reaktör hem
%40-50 biyokütleye dönüşür %5 biyokütleye dönüşür
kesikli hemde sürekli besleme sistemine uygun
% 90 metan ile biyogazda saklanır
Enerji dengesi
% 60 biyokütlede saklanır
% 3-5 ısı (ortama salınır)
tasarlanmıştır. Reaktör içerisindeki sıcaklık bir
% 40 ısı (ortama salınır) sıcaklık ölçer ile ölçülmekte ve otomasyon sistemi
% 5-7 biyokütlede saklanır
Enerji gereksi- Havalandırma için enerji Karıştırma gibi işlemler için küçük ile sürekli kontrol edilerek istenilen sıcaklıklarda
nimi gereksinimi yüksektir enerji gereksinimi çalışma imkanı bulunmaktadır. Reaktör içerisinde
Besin ihtiyacı Bazen Düşük karıştırıcı mevcuttur. Bu karıştırıcının hızı frekans
konvertörü ile ayarlanabilmektedir. Anaerobik
Devreye alma Kısa Nispeten uzun
reaktör içerisinde üretilen gaz miktarı bir gaz
Son yıllarda giderek oturmuş olsa da
Teknolojik durum Oturmuş teknoloji ölçer ile sürekli ölçülebilmektedir. Gaz ölçerden
gelişme gereksinimi var
geçen gaz bir gaz toplayıcı sisteme bağlanarak
Nutrient giderimi Eklenebilir Arkasına eklenebilir
depolanmaktadır.
Patojen giderimi Düşük Düşük
Deney oksijensiz ortamda, kesikli besleme yöntemi
Oksijenli arıtma ile 1 mol glikoz 6 mol oksijen ile 6 mol karbondioksit ile gerçekleştirilmiştir. Bir arıtma tesisinin son çökeltme çamurundan
ve su oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere oksijen 1 mole karşılık 6 alınan numune denenerek arıtma çamurunun biyogaz potansiyeli
mol kadar oranda sisteme verilmek zorundadır. Bu durum sistemin ölçülmeye çalışılmıştır. Aşı materyali olarak büyükbaş hayvan
enerji gereksinimi oldukça arttırmaktadır. Oksijensiz arıtmada ise gübresinin çürütüldüğü çürütücüden alınan aşı kullanılmıştır.
1 mol glikoz bakteri faaliyetleri ile direkt hücresel işlemlerle 3 mol Kütlesel olarak % 10 aşı materyali sisteme eklenmiştir. Deney
karbondioksit ve metana parçalanabilmektedir. boyunca günlük olarak çıkan gaz miktarı ve niteliği kayıt edilmiştir.
Deneye başlangıç numunesi ile sonuç numunesinde Kuru Madde
Oksijensiz arıtmanın bu avantajlarını yanında bazı dezavantajları (KM), Uçucu Kuru Madde (UKM), pH ve Toplam Kjedhal Azotu
da mevcuttur. Bu dezavantajların başında oksijenli arıtmaya (TKN) analizleri sürdürülmüştür.
göre arıtmanın çok yavaş seyretmesidir. Bu durum ihtiyaç
duyulan çürütücü boyutlarını büyütmekte ve ilk yatırım maliyetini 4. Deneysel Toplanan Veriler
arttırmaktadır. Oksijenli arıtma ile çok daha hızlı ve fazla Arıtma tesisinin belt pres öncesi elde edilen son çökeltme
miktarlarda atıksu arıtmak mümkün olmaktadır. Ayrıca, oksijensiz çamurundan 11 kg anaerobik reaktöre beslenerek deneme
arıtmanın uygulanabilmesi için atıksuyun KOİ değerinin 5 g/l’den yapılmıştır. Denemeler sabit 38 °C sıcaklıkta mezofilik bölge
fazla olması gerekliliği ortaya konmaktadır [6]. Ancak, son yıllarda şartlarında yürütülmüştür. Kullanılan arıtma çamurunun fiziksel
yapılan çalışmalar ile bu değerlerin altındaki KOİ değerlerindeki özellikleri Tablo 2’de verilmiştir.
atık sulara da oksijensiz arıtmanın uygulanabileceği gösterilmiştir. Tablo 2. Artıma Çamurunun Fiziksel Özellikleri
İkinci bir dezavantaj ise oksijensiz arıtmanın genelde yaklaşık 38
Kuru Madde Uçucu Kuru Madde
0C’de yürütülmesinden dolayı dışarıdan ısıya ihtiyaç duyulmasıdır. Numune
(%) (%)
Ancak, çıkan biyogazın değerlendirildiği sistemler eklenerek
Giriş Hammadde 7,19 34,62
tesisin kendi ısısını karşılayabildiği de bir gerçektir. Bunlara ek
Çıkış Ürün 7,08 32,61
olarak oksijensiz arıtmada çıkan biyogaz içerisindeki hidrojen
sülfür (H2S) koku problemine neden olmaktadır. Son yıllarda Deney günlük üretilen biyogazın miktarının toplam üretilen
geliştirilen hidrojen sülfür arıtıcı sistemlerle bu problem de ortadan biyogazın % 90’nın altına indiği zaman bitirilmiştir. Kesikli çalıştırılan
kaldırılabilmektedir. sistemlerde toplam üretilen biyogazın % 70’nin gerçekleştiği süre
bekletme süresi olarak alınabilmektedir [7]. Deney sonucunda
bekletme süresi olarak 10 gün seçilebileceği hesaplanmıştır.

Yapılan ağır metal analizleri sonucunda oksijensiz arıtmayı


inhibe edecek değerlerde bir ağır metale rastlanmamıştır. Deney
süresince ortalama pH 6,9 olarak ölçülmüştür.

Elde edilen günlük ve toplam üretilen biyogaz miktarları grafikleri


Şekil 2 ve Şekil 3’te verilmiştir. Maksimum günlük biyogaz üretimi
5. gün gerçekleşmiştir. Yeni gaz çıkışı olmadığından toplam üretilen
biyogaz miktarı 16. günden itibaren sabitlenmiştir.

Deney süresince beslenen 11 kg atıksu çamuruna karşılık


toplamda 56,15 lt. biyogaz elde edilmiştir. Elde edilen biyogazın
içeriğinde % 65 oranında metan bulunmaktadır. Atıksu çamurunda
Şekil 1. Anaerobik Reaktör: 1. Boşaltma vanası, 2. Reaktör, 3. Termokuple, organik madde başına elde edilen biyogaz miktarı 206,40 lt/kg.
4. Karıştırıcı motoru, 5. Gaz çıkış vanası, 6. Karıştırıcı, 7. Gaz debi ölçer, UKM olarak hesaplanmıştır. Atıksu çamurunun biyogaz üretme
8. Kontrol panosu, 9. Gaz toplama balonu kapasitesi 5,10 lt/kg.çamur’dur.

83
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Kaynaklar
[1] MCCARTHY, PL., One hundred years of anaerobic digestion,
Anaerobic Digestion 1981, 1982
[2] Türker, M., Anaerobik biyoteknoloji ve biyoenerji üreimi,
Çevkor, İzmir, 2008
[3] TOPAL, H., Toraman, O.Y., Dolaşımlı akışkan yatakta kömür
ile arıtma çamurunun birlikte yakılması ve çevresel etkileri,
Mühendis makine, 2003
[4] GUJER, W., Zehnder, AJB., Conversion process in anaerobic
wastewater treatment, Water Science & Technology., 15, 127-
167, 1983
[5] GIJZEN, H.J., Anaerobes, aerobes, and phototrophs: a
winning team for wastewater management, Water Science &
Technology, 44, 8, 123-132, 2001
[6] STUCKEY, DC., The role of anaerobic digestion in the treatment
Şekil 2. Günlük üretilen biyogaz miktarı grafiği. of domestic and industrial wastewaters; present perceptions
and future prospects, Technik Anaerober Prozesse, TUH, 7-9
Ekim, 1998
[7] KISHORE, V.V.N., Raman, P., Rao, V.V.R., Fixed Dome
Biogas Plants-A Desing, Construction and Operation Manual,
Tata Energy Research Institute, New Delhi, 1987.

Summary
Especially in the last century, a problem of municipal waste water
which appears with progressive decline of the rural population
and urbanization has been tried to solve by waste water treatment
systems. Haphazardly releasing of waste waters to nature causes
a contamination of rivers, lakes and underground waters. Biological
and chemical particles in the sediment of waste water cause these
contaminations. When untreated waste waters released to nature
they have negative effect on the animal, plant and human health.
Şekil 3. Toplam üretilen biyogaz miktarı grafiği.

5. Sonuç Particularly last thirty years, most European countries take under
Arıtma çamurlarının biyogazda değerlendirilebilmesi için öncelikle control waste waters by constructing treatment plants. These
kaynağının türü belirlenmelidir. Evsel kaynaklı arıtma çamurlarına treatment plants work with two main logics:aerobic and anaerobic
sanayi atıklarının karışıp karışmadığı çıkacak çamurun karakteristiği methods. Most widespread method is aerobic treatment method.
için önemlidir. Evsel kaynaklı arıtma sistemlerinde uygulanan arıtma However, sludge of aerobic treatment plants is a big problem
sistemi oluşacak çamurun bileşimi için diğer önemli bir unsurdur. because pollutants in the waste waters are converted to the
Sistemin ön çökeltmesinin bulunup bulunmamasına göre oksijensiz sludge. Like all over the world, Turkey has also waste water sludge
arıtmada elde edilecek biyogaz potansiyeli değişebilmektedir. problem which is almost 500 thousand tones produced by 69
municipal waste water treatment plants operated by municipalities.
Çalışma boyunca sabit sıcaklık 38 °C’de pH yaklaşık 7 civarında If each municipality had waste water treatment plant, the amount of
gözlenmiştir. Deneyde kullanılan artıma çamurunun ağır metal sludge could be increased to 4 billion tones per year.
limitleri biyogaz üretimini durduracak nitelikte değildir.
The Comparison of Aerobic and Anaerobic Treatments
Evsel kaynaklı arıtma çamurlarında biyogaz üretimi için kuru Anaerobic treatment has same advantages according to aerobic
madde ve uçucu kuru madde belirleyici özellik taşımaktadır. Bu treatment as given in Table 1.
çalışmada kullanılan arıtma çamurunun kuru madde oranı % 7,19
ve uçucu kuru madde oranı % 34,62’dir. Deneysel çalışmalar Aerobic treatment is much faster compared to anaerobic one.
sonucunda bu artıma çamurundan elde edilen biyogaz verimi Hence in anaerobic treatment there is a need for additional heating
5,10 lt/kg.çamur olarak bulunmuştur. Bu değere bakıldığında for keeping the temperature around 38 0C. As might be seen a
biyogaz veriminin düşük olduğu gözlenmektedir. Bunun en büyük problem, H2S, comes into being in anaerobic treatment which can
sebebi arıtma çamuru içindeki uçucu kuru madde miktarının be handled perfectly with the latest purification developments.
düşük olmasıdır.
Set-up Mechanism
Bu sebeple arıtma çamurunun biyogaz verimi incelenmek In this study, 15 lt anaerobic reactors are used which can be
istendiğinde uçucu kuru madde başına üretilen biyogaza operated batch or continuously. The temperature of anaerobic
bakılması daha doğru sonuç verecektir. Bu çalışmada uçucu kuru media (inside the reactor) and the agitator of the rector can be
madde başına elde edilen biyogaz verimi 206,40 lt/kg.UKM olarak controlled by control panel. The produced biogas is checked with a
gerçekleşmiştir. flow meter and then accumulated in a gas storage media.

84
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Table 1. The Comparison Of Aerobic And Anaerobic Treatments 56,15 lt biogas was produced from 11 kg sludge and the
methane content was 65%. Therefore, biogas production
Comparison Aerobic treatment Anaerobic treatment
rate of the sludge is 5,10 lt/kg sludge (206,40lt/kg ODM).
Carbon balance 50-60% converted to carbon 95% converted to biogas
dioxide 5% converted to biomass
40-50% converted to biomass
Energy balance 60 % kept in biomass 90% kept in biogas as a
40% heat (released methane
to environment) 3-5% heat (released
to environment)
5-7% kept in biomass
Energy requirement High energy requirement Low energy requirement
because of aeration for mixing
Nutrient requirement Sometimes Low
Start up Short Relatively long
Technology Well-known technology Well-known technology
at least years but
requires development
Nutrient removal Can be added Can be added
Pathogen removal Low Low

Figure 1. Anaerobic reactor: 1. Discharge valve, 2. Reactor, 3. Thermocouple,


4. Agitator engine, 5. Gas relief valve, 6. Agitator, 7. Gas flow meter, 8.
Control panel, 9. Gas storage media

Samples were taken from a waste water treatment plant and tried
under batch conditions to determine biogas potential. As inoculum
material, 10 % (in mass) big cattle manure was added to the reactor.
Dry matter, organic dry matter, pH and total nitrogen values were
examined before and after the batch tests.

Results
11 kg of sludge, taken from treatment plant just before belt press
station, was utilised in batch tests under mesophilic conditions.
The physical specifications of the sludge are given below:
Table 2. Waste Water Sludge Physical Specifications

Dry Matter Volatile Dry Matter


Sample
(%) (%)
Input material (substrate) 7,19 34,62
Output material (digestate) 7,08 32,61

Trials were completed when the daily biogas production became


less than 90% of the accumulated biogas production. The hydraulic
retention time was 10 days and pH value was 6,9 on average. The
peak biogas production was enhanced on the 5th day and no gas
production was observed after 16 days.

85
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

DÜNYADA BİYOYAKITLARA İLİŞKİN KAMU POLİTİKALARI

E.Emrah HATUNOĞLU Kubilay KAVAK


Başbakanlık DPT Müsteşarlığı Başbakanlık DPT Müsteşarlığı
İktisadi Sektörler ve Koordinasyon İktisadi Sektörler ve Koordinasyon
Genel Müdürlüğü Genel Müdürlüğü

Özet için destekleme araçlarını devreye sokmuştur. Bu çalışmada, biyo-


Biyoyakıt kullanımında lider olarak temayüz eden öncü ülkelerin yakıtlara yönelik üretim-tüketim-destekleme politika uygulamaları
ayrıntılı bir şekilde incelenmesi göstermektedir ki, bu ülkeler ya ve araçları değerlendirilirken, biyoetanol ve biyodizel üretiminde
üretim ya da tüketim tarafında çok sayıda destekleme politikasını dünyada söz sahibi olan ülkelerin politika uygulamaları örneklerle
muntazaman uygulamışlardır. Bazı ülke örneklerinde ise, altyapı incelenmiştir.
sübvansiyonları ve Ar-Ge yardımları türünden diğer destekleme
politikalarının öncelik kazandığı görülebilmektedir. Biyoyakıt 2. Biyoyakıt Üretim Politikaları
kullanımına yönelen aşırı sayıda ülke bulunmamakla birlikte, bu Biyoyakıt üreten ülkeler, üretim sürecinde kullanılan hammaddeleri
alanda gruplandırmayı gerektirecek ölçüde çok ve farklı politika ithal etmek yerine, ülke içerisinde yetiştirilen tarımsal ürünlerden
yaklaşımlarının ortaya çıktığını ileri sürmek mümkündür. Bu sağlamaya çalışmaktadırlar. Böylece, yerel üretime ağırlık verilip
çalışmada, muhtelif kamu politika yaklaşımları ile bunların içkin yeni istihdam ve gelir imkanları yaratılmış olmaktadır. Birçok ülke
özellikleri ve doğurduğu sonuçlar, Türkiye’nin biyoyakıt kullanım tarafından benimsenen bu üretim politikasının, tarım sektörünün
çalışmalarına yönelik uygun dersleri çıkarmak üzere, olabildiğince gelişmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanması noktasında faydalı
sistematik biçimde ve dikkatle incelenmektedir. olduğu düşünülmektedir. Biyoyakıt üretiminde ülkelerin spesifik
bir tür biyoyakıt üretimine ağırlık vermesi, göze çarpan bir diğer
Anahtar Kelimeler: Biyoyakıt, biyoetanol, biyodizel, biyoyakıt politika uygulamasıdır. Genellikle sadece biyoetanol üretimine veya
üretim, tüketim ve destekleme politikası sadece biyodizel üretimine yoğunlaşılması, üretimde ekonomik
etkinliği sağlayacağı için olumlu görülmektedir. Aynı kapsamda,
1. Giriş ülkelerin biyoyakıt üretimlerinde kullandıkları tarımsal hammaddeler
Biyoyakıt üretiminin gerisinde birçok faktör bulunmakla birlikte, bu genellikle spesifik bir ürün olmaktadır. Başka bir deyişle, ülkeler
faktörlerin öncelik sırası ülkeden ülkeye değişmektedir. Brezilya iklim şartlarına uygun bir tarım ürününde uzmanlaşmakta ve
ve ABD 1970’lerde petrol fiyatlarında meydana gelen aşırı artışla özellikle o ürünü biyoyakıt üretiminde kullanmaktadırlar. Sözgelimi
birlikte, büyük oranda ithal ettikleri petrolün bütçeye getirdiği yükü ABD, biyoyakıtlar içerisinde biyoetanolden yana tercih koymakta
düşürme düşüncesi ile biyoetanol üretimine başlamıştır. Son ve biyoetanolü ağırlıklı olarak mısır ürününden elde etmektedir.
yıllarda bu ülkelerdeki amaca benzer şekilde, birçok ülke artan Diğer yandan, uzun yıllar boyunca biyoetanol üreten Brezilya,
enerji fiyatlarının bütçeye yükünün azaltılması niyetiyle biyoyakıt hammadde olarak şeker kamışı kullanmaktadır. Endonezya ve
üretimine yönelmiştir. Biyoyakıt üretimini teşvik eden diğer en Malezya gibi ülkelerde ise, biyoyakıtların neredeyse tümünü palm
önemli motif ise enerji arz güvenliğinin sağlanmasıdır. Başta yağından üretilen biyodizel oluşturmaktadır.
ABD ve Çin gibi ülkeler büyük oranda ithal ettikleri petrole olan
bağımlılıklarını azaltmak ve alternatif kaynaklarla birlikte enerji Diğer yandan, biyoyakıt üretiminde önde gelen dünya örnekleri
arz güvenliğini sağlamak amacıyla biyoyakıt üretimine ağırlık incelendiğinde, ülkelerin üretim planlaması yaparak bir program
vermişlerdir. çerçevesinde çalışmalarını yürüttükleri gözlenmektedir. Biyoetanol
üretimine ilişkin faaliyetlerini 1975 yılında başlatmış olduğu Ulusal
Diğer yandan, 2000’li yıllarda ortaya çıkan çevresel sorunların Biyoetanol Programı (ProAlcool) çerçevesinde gerçekleştiren
önlenmesinde biyoyakıtları bir çare olarak gören AB ülkeleri, Brezilya, biyoyakıt üretimini bir program kapsamında yürüten ilk
biyoyakıt kullanımını küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi ülke olmuştur. 1978 yılında hazırlamış olduğu Gasohol Programı ile
çevresel sorunların önlenmesi amacıyla artırmak istemişlerdir. araçlarda E10 olarak bilinen (% 10 biyoetanol % 90 benzin) yakıtın
Son olarak, tarım sektöründe istihdamın ve gelirin artırılarak kırsal kullanımını yaygınlaştırmaya çalışan ABD ise, Brezilya’dan sonra
kalkınmanın sağlanması amacı, başta Almanya olmak üzere diğer biyoyakıt konusunda özel bir program uygulayan ikinci ülke olmuştur.
AB ülkelerinin biyoyakıt üretimine yönelmelerini sağlamıştır.[1] [2] 2003 yılında Hindistan hükümetinin başlatmış olduğu Ulusal
Biyodizel Programı da biyoyakıt üretiminin bir program çerçevesinde
Bu amaçların gerçekleştirilmesini sağlamak üzere, son yıllarda gerçekleştirilmesine ilişkin bir diğer güncel örnektir.[3]
biyoyakıt üretim ve tüketimi hızlı bir şekilde artmıştır. Bu durumun
gerisinde yatan en önemli faktör, ülkelerin yapmış oldukları Bu örneklere Çin, Endonezya, Malezya gibi ülkelerdeki uygu-
yasal düzenlemeler ve üretim-tüketim-destekleme politikalarıyla lamaları da eklemek mümkündür. Sözgelimi Çin, Ulusal Kalkınma
biyoyakıtları teşvik etmeleridir. Birçok ülke kendisine biyoyakıt ve Reform Komisyonu (NDRC-National Development and Reform
üretim ve/veya tüketim hedefi koymuş ve bu hedeflere ulaşabilmek Commission) tarafından 2007 yılında hazırlanan Yenilenebilir

86
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Enerji Orta ve Uzun Vadeli Kalkınma Planı (Medium and Long Bazı ülkeler ise, ulaştırma sektöründe kullanılan akaryakıtın
Term Development Plan for Renewable Energy) ile yenilenebilir belli oranını biyoyakıtlarla karşılamayı kendilerine hedef olarak
enerji kaynaklarından enerji üretiminin ve biyoyakıtların bundaki koymuşlardır. AB Komisyonu tarafından 2008 yılının başında
payının yol haritasını ayrıntılı olarak belirlemiştir.[4] Diğer yandan, hazırlanarak AB Konseyi’nin onayına sunulan “Yenilenebilir Enerji
2005 yılında başlatmış olduğu Ulusal Biyoyakıt Politikası (National Kaynaklarının Kullanımının Teşviki”ne ilişkin direktifte, AB 2020
Biofuel Policy) sayesinde çok kısa bir süre içinde biyodizel yılında ulaştırma sektöründe kullanılan toplam akaryakıtın % 10’unu
üretiminde dünyada söz sahibi olan ve kendi üretiminin % 75’ini biyoyakıtlardan karşılamayı hedeflemektedir. AB Parlamentosu
ihraç eden Malezya, belirlemiş olduğu politika hedeflerinde tarafından da onaylanan söz konusu tüzük 5 Haziran 2009 tarihinde
önemli aşamalar kaydetmiş bir ülke olarak dikkat çekmektedir. AB resmi gazetesinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.[10]
[5] Bu noktada altı çizilmesi gereken husus, ülkelerin biyoyakıt
üretimlerini bir program çerçevesinde, sistematik ve düzenli bir Tablo 1. Bazı Ülkelerin Biyoyakıt Tüketim Politika Uygulamaları ve Hedefleri
şekilde yürüterek başarı şanslarını artırmalarıdır. Ülkeler Harmanlama Uygulaması / Hedefleri Tüketim Miktarı
Hedefi / Tüketim
Oranı Hedefi
3. Biyoyakıt Tüketim Politikaları
Oran Yıl Zorunlu (Z) Miktar/ Yıl
Biyoyakıt tüketim politikaları ülkeden ülkeye farklılık arz etmektedir.
İsteğe Bağlı (İ) Oran
Bazı ülkeler biyoyakıt tüketimini teşvik edici politikalar uygulamakta
ABD Biyoyakıt 136 2022
ve tüketicilerini yönlendirmektedir. Diğer bazı ülkeler ise, yasal
Milyar
düzenlemelerle biyoyakıt tüketimini zorunlu hale getirmekte litre
ve koymuş oldukları sayısal hedeflerle biyoyakıt tüketimlerini Japonya Biyoyakıt 50 2011
artırmaya çalışmaktadırlar. Milyon
litre
Bilindiği üzere, biyoyakıtlar saf motor yakıtı olarak değerlendiri- Brezilya Biyoetanol % 20-25 Mevcut Z
lebilirken, günümüzde genellikle benzin ve dizel gibi fosil yakıtlarla Durum
harmanlanarak kullanılmaktadırlar. Belli bir karışım oranına kadar Biyodizel %5 2013 Z
taşıt motorlarında herhangi bir modifikasyona ihtiyaç duyulmadan Kanada Biyoetanol %5 2010
kullanılan biyoyakıtların harmanlama oranı ülkeden ülkeye değiş-
Biyodizel %2 2012
mektedir. Ülkeler üst limit harmanlama oranlarını belirleyerek bu
Hindistan Biyoetanol % 20 2017
oranı isteğe bağlı veya zorunlu yapabilmektedirler. İsteğe bağlı
harmanlama oranı belirlendiğinde tüketiciler biyoyakıt kullanımında Biyodizel % 20
özgür bırakılırken, zorunlu harmanlama oranı belirlenen ülkelerde AB Biyoyakıt Z % 5,75 2010
tüm tüketiciler biyoyakıt tüketmeye mecbur hale getirilmektedirler. % 10 2020
Bu noktada, biyoyakıt tüketimlerini düzenli bir şekilde artırmak Almanya Biyoyakıt Z % 6,75 2010
isteyen ülkeler benzinle ve dizelle karıştırılması zorunlu biyoyakıt
%8 2015
oranlarını yasal düzenlemelerle belirlemektedirler.
Fransa Biyoyakıt İ %7 2010

Zorunlu harmanlama oranları ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, % 10 2015


ülkeler kendilerine sayısal hedefler koyarak yıllar itibarıyla bu Çin Biyoyakıt % 15 2020
hedefleri tutturmaya çalışmaktadırlar. Biyoyakıt konusunda birçok Endonezya Biyoetanol %1 2009 Z % 15 2025
ilke imza atmış Brezilya, bu konuda da dünyadaki en cesur ülkedir.
Biyodizel %1 2009 Z % 20 2025
1993 yılında yapılan bir düzenlemeyle tüm benzin istasyonlarında
Malezya Biyodizel %5 2008 Z-Henüz
satılan benzine % 22 gibi çok yüksek oranda biyoetanol
gerçekleşmedi.
karıştırılması zorunluluğu getiren Brezilya, zorunlu harmanlama
Kaynak: OECD, 2008:23-24; FAO, 2008:29; Lopez and Laan, 2008:64; Dillon vd., 2008:20;
oranı belirleyen ilk ülke olmuştur. Şu an için Brezilya’da biyoetanol Ramesh, 2008 yayınlarından derlenmiştir.
için zorunlu harmanlama oranını tespitten sorumlu Bakanlıklar
Arası Şeker ve Biyoetanol Kurulu (CIAA), harmanlama oranını Tablo 1’de, bazı ülkelerin mevcut durumda uygulamış oldukları
% 20-25 olarak belirlemiş olup, piyasanın talebine bağlı olarak veya önümüzdeki yıllar için taahhüt ettikleri biyoyakıt harmanlama
zaman zaman bu oranı revize etmektedir.[6] Zorunlu harmanlama oranları, bu oranların zorunlu veya isteğe bağlı oluşu, biyoyakıtlar
oranı uygulamasına başlamış ancak bu oranı ihtiyatlı olarak düşük için tüketim miktarı hedefleri ve ülkelerin toplam akaryakıt tüketimleri
belirleyen ülkeler de bulunmaktadır. Örneğin, Endonezya 2008 içerisinde biyoyakıt tüketim oranı hedefleri yer almaktadır.
yılı Kasım ayında çıkardığı bir kanun ile 2009 yılından itibaren
ulaştırma sektöründe kullanılan biyoetanol ve biyodizel için zorunlu 4. Biyoyakıt Destekleme Politikaları
% 1 harmanlama oranı belirlemiştir.[7] Yeni bir endüstri kolu olarak ortaya çıkan biyoyakıtların ilk etapta
yüksek üretim maliyetlerinin olması, onların benzin ve dizel gibi
Diğer yandan, miktar olarak biyoyakıt tüketimlerinin belirli bir klasik sıvı yakıt kaynaklarıyla rekabetini zorlaştırmaktadır. Bu
seviyeye ulaşmasını hedefleyen ülkeler bulunmakta olup, bu ülkeler yüzden, biyoyakıtlar için gerekli altyapı ihtiyacı ile birlikte, dağıtım
mutlak olarak biyoyakıt tüketimlerini artırmayı hedeflemektedirler. ve depolama gibi lojistik yapıların oluşturulmasına da ihtiyaç
Miktar olarak biyoyakıt tüketim hedefi seçen ülkelerden birisi ABD duyulmaktadır. Sektörün tüm bu altyapı ihtiyaçları düşünüldüğünde
olup, kendisine 2022 yılında 136 milyar litre (36 milyar galon) [8] biyoyakıtların ekonomik açıdan ayakta durabilmesi, benzinle
yenilenebilir yakıt tüketim hedefi belirlemiştir.[9] ve dizelle rekabet edebilmesi için devlet eliyle desteklenmesi

87
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

gerekmektedir. Bu durumun bilincinde olan ülkeler, biyoyakıt belirli bir dönem için en düşük fiyata satabileceği biyoyakıt fiyatını
üretimlerini ve tüketimlerini artırmak için destekleme politikaları öngörebilmekte ve üreticinin piyasa şartlarındaki dalgalanmalardan
uygulamaktadırlar. Bu uygulamalarla birlikte, biyoyakıt üreticileri, olumsuz etkilenmesi önlenmiş olmaktadır.[16]
tüketicileri, lojistik hizmet tedarikçileri ve genel olarak sektör olumlu
etkilenmekte ve biyoyakıtların gelişimi hızlanmaktadır. Ülkeden 4.2. Altyapı-Yatırım Destekleri
ülkeye değişmekle birlikte başlıca destekleme çeşitleri; üretime Tarımsal hammaddeden elde edilen biyoyakıtların üretimi için gerekli
yönelik desteklemeler, altyapı-yatırım destekleri, dağıtım-ulaştırma altyapının hazırlanması ve yatırımların yapılması gerekmektedir.
destekleri, tüketime yönelik desteklemeler ve Ar-Ge desteklerinden Biyoyakıt üretimi için kurulması gereken dönüşüm tesislerinin
oluşmaktadır. sabit yatırım maliyeti üreticileri zorlamakta ve altyapı eksiklikleri
maliyetleri iyice artırmaktadır. Bu noktada, bazı ülkeler altyapı ve
4.1. Üretime Yönelik Desteklemeler yatırım desteği olarak üreticilerine sermaye yardımı vermekte ve
Üretime yönelik desteklemelerin en önemlisi, biyoyakıt üretiminde biyoyakıt üreticilerini desteklemektedir. Örneğin; biyoyakıt üretim
hammadde olarak kullanılan tarımsal ürünlere doğrudan verilen tesisi kuran bir üreticinin yatırım maliyetinin belli bir oranı, devlet
sübvansiyonlardır. Biyoyakıt üretimi sürecinde hammadde olarak tarafından verilen para yardımıyla finanse edilmektedir. AB’nin
kullanılacak şeker pancarı, buğday, mısır ve yağlı tohumlu bitkiler kırsal kalkınma politikaları yoluyla biyoyakıt sektörünü desteklemesi
gibi tarımsal ürünleri üreten çiftçilere birim başına verilen bu altyapı-yatırım destekleme aracına güzel bir örnek teşkil etmektedir.
destek, hammadde arzını artırıp fiyatını düşürerek, biyoyakıt üretim Bu uygulamayla Birlik içinde biyoyakıtlar, yenilenebilir enerji hibe ve
maliyetini azaltmaktadır. Bu tür destekleme çeşidine verilebilecek sermaye yardımları sağlanarak kırsal kalkınma politika tedbirleriyle
en iyi örnek AB’nin 2003 yılında “Ortak Tarım Politikası” vasıtasıyla desteklenmekte ve sektörün büyümesi teşvik edilmektedir.[17]
uygulamış olduğu “Enerji Ürünleri Yardımı”dır. Bu uygulamasıyla
AB, biyoyakıtlar için hammadde olarak kullanılacak tarımsal Bir başka örnek de ABD’de 2002 yılında yürürlüğe giren ve Tarım
ürünleri üreten çiftçilere hektar başına 45 Euro vermektedir. Üretime Kanunu (Farm Bill) olarak da bilinen Çiftlik Güvenliği ve Kırsal
yönelik destekleme vererek biyoyakıt üretiminde kullanılan tarımsal Yatırım Kanunu (Farm Security and Rural Investment Act)’dur.
ürünlerin birim maliyetini düşüren AB, bu politika uygulamasıyla Bu Kanun, biyoyakıt rafinerilerinin geliştirilmesini teşvik eden
çiftçilerini enerji tarımı yapmaya teşvik etmektedir.[11] birçok maddeyi içermektedir. Beş yıllık bir uygulama süreci olan
bahse konu Kanun ile; tarımsal hammadde üretimi noktasındaki
Biyoyakıt üretiminde kullanılmak üzere tarımsal hammadde girişimlerin desteklenmesi, çiftçiler, yerel idareler ve sivil toplum
yetiştiren çiftçilerin olası gelir kayıplarının önlenmesi amacıyla örgütleri tarafından biyoyakıt üretimi ile kullanımının teşvik
öngörülen destekleme taban fiyatı uygulaması, biyoyakıt üretimine edilmesinin yanı sıra, eğitim programlarının düzenlenmesi de
ilişkin bir diğer desteklemedir. Bu destekleme aracına ilişkin sağlanmıştır.[18]
dünya genelinde verilebilecek en güncel örnek, 2008 yılı sonunda
Hindistan hükümeti tarafından onaylanan Ulusal Biyoyakıt Politikası Diğer yandan, özel sektör yatırımlarını özendirmek ve sektörün
ile biyoyakıt hammaddesi yetiştiren Hintli çiftçilerin ürünlerine büyümesini hızlandırmak için yatırım indiriminde vergi istisnası
sağlanan destekleme taban fiyatıdır.[12] uygulayan ülkeler bulunmaktadır. Bu uygulamayla, biyoyakıt
işletme tesisi kuran yatırımcıların yatırım maliyetinin belli bir yüzdesi
Yukarda bahsedilen bu uygulamalar, doğrudan biyoyakıt kazancından düşülmekte ve bu miktar için hesaplanacak vergi
üretimine yönelik desteklemeler kapsamındadır. Yine, biyoyakıt borçları silinmektedir.[19] Bu noktada, Endonezya Hükümeti’nin
üretiminde kullanılmak üzere yetiştirilen tarımsal ürünlere verilen biyoyakıt yatırımcılarına sağlamış olduğu yatırım vergisi muafiyeti
girdi destekleri de bu çerçevede değerlendirilebilir. Ancak, birçok güzel bir örnektir.[20] Biyoyakıt sektörünün gelişmesi için altyapı-
ülke, nihai kullanım amacı olarak insan tüketimi veya ulaştırma yatırım desteği aracını kullanan bir diğer ülke ise Malezya’dır.
sektöründe yakıt olma özelliklerine bakmadan, tarımsal ürün Biyodizel üretim tesislerine yatırım vergisi indirimi ve gelir vergisi
üreten çiftçilerine girdi desteği vermektedir. Bu ise dolaylı olarak muafiyetinin sağlandığı Malezya’da, özel sektörün biyoyakıtlara
biyoyakıt üretiminde kullanılan tarımsal hammaddelerin üretim ilgisi her geçen gün artmaktadır.
maliyetini düşürdüğünden, biyoyakıt üretimine ekonomik açıdan
avantaj sağlamaktadır. Bu tür desteklemeler, biyoyakıt üretimine 4.3. Dağıtım-Ulaştırma Destekleri
yönelik dolaylı destekleri oluşturmaktadır.[13] Üretim tesislerinde gerçekleştirilen belli işlemler sonucu elde edilen
biyoyakıtların nihai tüketiciyle buluşması için dağıtım ve ulaştırma
Bunun yanı sıra, biyoyakıt üreten işletmelere ürettikleri altyapısının da sağlam bir şekilde kurulması gerekmektedir. Bu
biyoyakıt miktarının belli oranında sübvansiyon veren ülkeler ise, biyoyakıtın üretim tesisinden satış istasyonuna taşınması,
de bulunmaktadır. Bu uygulamayla çiftçiler aradan kaldırılmış satış istasyonunda depolanması ve nihai tüketicinin akaryakıt
olmakta ve biyoyakıt desteğini biyoyakıt üreticisi doğrudan hibe deposuna pompalanması gibi çeşitli lojistik ihtiyaçların tamamının
olarak almaktadır. Biyoyakıt üreticisine doğrudan verilen bir karşılanması ile mümkün olmaktadır. Tüm bunlar, birer maliyet
diğer üretim desteği de gelir vergisi muafiyetidir. Biyoyakıt üreten kalemi olarak ortaya çıkmaktadır. Biyoyakıtların dağıtım ve
üreticilerden gelir vergisi ve katma değer vergisi alınmaması veya ulaştırma maliyetlerini azaltarak biyoyakıt sektörünü desteklemek
vergi oranlarında indirime gidilmesi sayesinde biyoyakıt üretimi isteyen ülkeler, biyoyakıt istasyonlarının satış ve gelir vergilerinde
desteklenmektedir.[14] Örneğin, Çin’de biyoetanol üreticilerinden indirime gitmekle veya bu tür dağıtıcılara doğrudan sübvansiyonlar
alınan katma değer vergisi üreticilere iade edilmektedir.[15] vermektedirler.[21]
Son olarak, devlet tarafından biyoyakıtlar için garanti taban
fiyatı seviyesinin belirlenmesi de üretime yönelik desteklemeler Biyoyakıt dağıtım ve ulaştırma gibi lojistik faaliyetlerde bulunanlara
kapsamında değerlendirilebilir. Bu uygulamayla birlikte üretici verilen destekler sektörün gelişmesine hız kazandırırken bazı

88
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

devletlerin akaryakıt istasyonlarına belli miktarlarda yenilenebilir yönelik 15 milyon doların üzerinde araştırma fonu tahsis etmiştir.
enerji satma zorunluluğu getirmesi sektörü dolaylı yönden olumlu [29] Brezilya’da ise, 2003 yılında FFV otomobillerin piyasaya
etkilemektedir. Bu uygulamayla, devlet tarafından biyoyakıt sürülmeye başlanması biyoetanol piyasası açısından adeta bir
sektörünün dağıtım ve ulaştırma zincirlerinin kurulması zorunlu hale devrim olmuştur. 2007 yılı sonu itibarıyla, yaklaşık 4 milyon FFV
getirilmekte ve biyoyakıt sektörünün gelişmesi desteklenmektedir. teknolojisine sahip otomobil yollarda yerini almıştır.[30]
Örneğin, 2006 yılı Nisan ayından itibaren İsveç’te, yıllık belli
bir miktarın üzerinde benzin ve motorin satışı yapan akaryakıt 4.5. Ar-Ge Destekleri
istasyonlarına, biyoetanol ve biyogaz gibi yenilenebilir yakıt satma Klasik enerji kaynaklarının günden güne tükenmesi ve dünyanın
zorunluluğu getirilmiştir.[22] enerjiye olan talebinin artması yenilenebilir enerji kaynaklarının
önemini ortaya çıkarmıştır. Bu noktada, birçok ülke yenilenebilir
4.4. Tüketime Yönelik Desteklemeler enerji kaynaklarına ilişkin araştırma ve geliştirme faaliyetlerini
Ulaştırma sektöründe yenilenebilir enerji kullanımını artırmak sürdürmekte ve enerji kaynaklarını çeşitlendirme konusunda çaba
isteyen ülkeler, uyguladıkları birçok destekleme aracıyla sarf etmektedir. Ulaştırma sektöründe kullanılan benzin ve motorin
tüketicilerini biyoyakıt tüketimine teşvik etmektedirler. Biyoyakıt gibi klasik yakıtlara alternatif olarak ortaya çıkan biyoyakıtların da
tüketimine yönelik en önemli desteklerden birisi akaryakıt tüketim insan sağlığına ve gıda güvencesine zarar vermeden, ekonomik,
vergisi muafiyetidir. Bu uygulamayla birlikte, biyoyakıt satış fiyatının sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir şekilde üretilmesi önem arz
üzerine konulan ve tüketicilerin daha yüksek bir fiyat ödemesine etmektedir. Bu hususları dikkate alan birçok ülke, araştırma
yol açan vergi yükü kaldırılmakta ve biyoyakıtların fosil yakıtlarla geliştirme faaliyetleri için kaynak ayırmakta ve Ar-Ge programları
rekabet edebilmesi sağlanmaktadır. Bunun ilk örneği, 1970’lerdeki vasıtasıyla biyoyakıtları desteklemektedir.[31]
petrol krizinin etkisiyle ABD’de 1978 yılında çıkartılan Enerji
Vergi Kanunu (Energy Tax Act)’nda görülmektedir. Biyoyakıtlar Biyoyakıtlara yönelik destekleme araçları içerisinde Ar-Ge
için finansal teşviklerin öngörüldüğü söz konusu Kanunla birlikte desteklerini gündemine alan birçok ülke bulunmaktadır. Örneğin
benzinden galon başına alınan tüketim vergisinin biyoetanolle ABD, 2000 yılında çıkartmış olduğu Biyokütle Araştırma ve
harmanlandığı takdirde alınmaması sağlanmıştır.[23] Geliştirme Kanunu (Biomass Research and Development Act) ile
kurduğu Biyokütle Araştırma ve Geliştirme Teşebbüsü (Biomass
Ayrıca, akaryakıt tüketim vergisinde indirim yapılması da bir Research and Development Initiative) sayesinde biyoenerji
politika seçeneği olarak yaygınlaşmaktadır. 2008 yılı Mayıs araştırma ve geliştirme faaliyetlerini hızlandırmış ve eyaletler arası
ayında ABD Kongresi’nde oylanan 2007 Tarım Yasası (Farm çalışmaların koordine edilmesini sağlamıştır. Enerji Bakanlığı
Bill) ile, mısırdan elde edilen biyoetanole litre başına 0,119 dolar ve Tarım Bakanlığı yetkililerinin yönetiminde olduğu bu girişim
(galon başına 0,45 dolar) vergi indirimi uygulanmaktadır. Bunun sayesinde tarımsal hammadde üretimine ve selülozik biyokütle
yanında, selülozik hammaddelerden üretilen biyoetanole daha dönüşüm teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik birçok proje
fazla vergi indirimi öngörülmüş olup, litre başına 0,267 dolar (galon desteklenmektedir.[32] Malezya’nın 2005 yılında başlatmış olduğu
başına 1,01 dolar) vergi indirimi sağlanmıştır.[24] AB üyesi birçok Ulusal Biyoyakıt Politikası’nda yer alan stratejik hedeflerden biri
üye ülke de uygulamış oldukları vergi indirimleri ile biyoyakıtları Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik edilmesidir.[33] Benzer şekilde, Çin’de
desteklemektedir. Tüketim vergisi muafiyeti veya tüketim vergisi 2006 yılında yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Kanunu ile Ar-
indirimi en çok görülen destekleme aracı olup, Birlik içerisinde Ge faaliyetleri desteklenmektedir.[34] Biyoyakıtlara ilişkin Ar-Ge
biyoyakıtlardan benzin ve dizele kıyasla ortalama yüzde 50 daha faliyetlerini destekleyen ülkelere son bir örnek olarak Hindistan
az vergi alınmaktadır.[25] Çin’de biyoetanolden alınan akaryakıt verilebilir. Hindistan Hükümeti’nin biyoyakıtlara ilişkin ana politika
tüketim vergisinde % 5 indirim yapılmakta [26], Hindistan’da belgesi olan Ulusal Biyoyakıt Politikası’nda göze çarpan temel
ise biyodizel sektörü tüm dolaylı ve dolaysız vergilerden muaf unsurlardan birisi, ikinci nesil biyoyakıtlar başta olmak üzere,
tutulmaktadır.[27] Yine, bazı ülkeler tarafından uygulanmakta biyoyakıt üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ve Ar-Ge faaliyetlerinin
olan KDV indirimi ve muafiyeti, fiyatları düşürmekte ve biyoyakıt teşvik edilmesidir.[35]
kullanımını özendirmektedir.
5. Sonuç
Bir diğer tüketime yönelik destekleme de gelir vergisi indirimidir. Biyoyakıt kullanımını öncelikli bir hedef olarak belirleyen bütün
Benzin ve dizelle harmanlanan biyoyakıtları veya saf biyoyakıtları ülkelerin, öncelikle topraklarındaki uygun hammadde kaynağını
motorlarında yakıt olarak kullanabilen araçları satın alan tüketicilere tespit ettikleri ve biyoyakıt üretimlerini belirli bir hammaddeye dayalı
sağlanan gelir vergisi indirimi, biyoyakıt tüketimini teşvik etmektedir. olarak gerçekleştirdikleri görülmektedir. ABD’de mısır, Brezilya’da
Bu uygulamayla birlikte, tüketicilerin satın aldıkları aracın değerinin şeker kamışı, AB’de kanola, Endonezya ve Malezya’da palm yağı,
belli bir oranı gelir vergisinden düşülmekte ve biyoyakıt tüketimi Hindistan’da jatropa biyoyakıt üretiminde kullanılan başlıca tarımsal
devlet eliyle desteklenmektedir. ürünler olmuştur. Dünya örnekleri incelendiğinde, ülkelerin tek bir
tarımsal hammaddeye odaklanmaları, biyoyakıt politikalarının en
Ülkeler biyoyakıt tüketimlerini dolaylı olarak da desteklemektedirler. önemli özelliklerinden birisi olarak öne çıkmaktadır.
Motorun hem fosil yakıtlarla hem de biyoyakıtlarla çalışmasını
sağlayan Esnek Yakıtlı Araç (FFV-Flexible Fuel Vehicle) sistemine Biyoyakıta ağırlık veren ülkelerin ellerindeki tarımsal hammaddenin
sahip otomobiller için sağlanan vergi indirimi de tüketime yönelik niteliğine göre ve ülkenin özgün şartlarını dikkate alarak biyoyakıt
dolaylı desteklemelerden biridir.[28] FFV sistemine sahip üretim/tüketim/destekleme politikaları geliştirdikleri ve takip
otomobillere yönelik vergi indirimi uygulayan ülkelerin başında edecekleri yol haritasını bir politika belgesi ile ilân ettikleri
ABD gelmektedir. Buna ilave olarak 2007 yılında ABD Enerji görülmektedir. Örneğin dünya biyoetanol üretiminin yarısından
Bakanlığı, FFV sistemine sahip araç motorlarının geliştirilmesine fazlasını yapan ABD biyoyakıtlara ilişkin uzun yıllar öncesinden

89
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

bu yana birçok politika belgesi geliştirmiş ve zaman içerisinde bu [13] OECD (Organization for Economic Co-operation and
belgelerde revizyonlar yaparak yeni uygulamalara geçmiştir. Aynı Development), Report on Economic Assesment of Biofuel
durum çok yaygın bir biyoetanol kullanımına sahip olan Brezilya için Support Policies, Yayın No: TAD/CA(2008)6/FINAL, Paris,
de geçerlidir. Söz konusu ülke bu başarısını uzun yıllara dayanan 2008, s.25.
biyoetanol geçmişindeki tecrübelerine borçludur. 1975 yılında [14] GBEP (Global Bioenergy Partnership) ve FAO (Food and
başlatılan Ulusal Biyoetanol Programı (ProAlcool) ile Brezilya, Agriculture Organization), A Review of the Current State of
biyoyakıtlar için sistematik ve düzenli bir program uygulayan ilk Bioenergy Development in G8+5 Countries, Rome, 2007,
ülke olmuştur. s.24, 28.
[15] OECD, s.30.
Ülkeler, bazen yayınladıkları bu türden belgeler ile bazen de yö- [16] OECD, s.25.
netmelik veya benzeri hukuki dokümanlarla izlemeyi kararlaştırdıkları [17] FAO, s.33.
yola uygun destekleme politikaları geliştirmektedirler. Doğrudan [18] FAO, s.31.
üretim veya tüketim tarafını özendiren teşvikler söz konusu olabildiği [19] OECD, s.25.
gibi, altyapı ve lojistik yatırımlarına yönelik sübvansiyonlar ve Ar- [20] Dillon, s.17.
Ge yardımları da bu kapsamda gündeme gelebilmektedir. [21] OECD, s.26.
[22] USDA (United States Department of Agriculture), Sweden
Bütün bu veriler ışığında şu söylenebilir ki, Türkiye’nin diğer ülke Biofuel: Biofuels Annual 2008, GAIN Report Number: SW8006,
örneklerinden yararlanarak ve kendi özgün şartlarını da göz önünde Washington D.C., 2008, s.5.
bulundurarak bir biyoyakıt politikası belirlemesi, bu politikayı ilân [23] GBEP ve FAO, s.222.
etmesi, sonrasında da bunu hayata geçirmeye yönelik destek [24] FAO, s.31.
mekanizmalarını tasarlaması gerekmektedir. [25] OECD, s.29.
[26] OECD, s.30.
Kaynaklar [27] Ramesh, 2008.
[1] Henniges, Oliver ve Jürgen Zeddies, “Biofuels-Experiences [28] OECD, s.27.
and Perspective in Industrialized and Developing Countries”, [29] Childs, Britt ve Rob Bradley, Plants at the Pump: Biofuels,
Quarterly Journal of International Agriculture, Vol.46, 2007, Climate Change, and Sustainability, World Resource Institute,
s.349. 2007, (çevrimiçi), http://pdf.wri.org/plants_at_the_pump.pdf.
[2] Harlander, Katarina, “Food vs. Fuel - A Turning Point for Son Erişim Tarihi: 15 Ocak 2009, s.18.
Bioethanol?”, Acta Agronomica Hungarica, Vol.56, No.4, [30] Harlander, s.430.
2008, ss.429-430. [31] GBEP ve FAO, s.28.
[3] PCGoI (Planning Commission Government of India), Report [32] GBEP ve FAO, ss.220-221.
of the Committee on Development of Bio-Fuel, New Delhi, [33] Lopez ve Laan, s.25.
2003, ss.118-119. [34] IISD, ss.12-13.
[4] IISD (International Institute for Sustainable Development), [35] Ramesh, 2008.
Biofuels - At What Costs?: Government Support for Ethanol
and Biodiesel in China, Geneva, 2008, s.15. Summary
[5] Lopez, Gregore Pio ve Tara Laan, Biofuels - At What Costs?: An elaborate analysis of the pioneer countries distinguished
Government Support for Biodiesel in Malaysia, International as leaders in biofuel use reveals that they have been steadily
Institute for Sustainable Development, Geneva, 2008, ss.4-9. implementing numerous support policies either in production or
[6] FAO (Food and Agriculture Organization), The State of Food consumption sides. In some country instances, it can be noticed
and Agirculture, Rome, 2008, ss.24-25. that other types of endorsements such as infrastructure subsidies
[7] Dillon, Harbrinderjit Sing, Tara Laan, ve Harya Setyaka and R&D grants are taken precedence. Even though there are not
Dillon, Biofuels-At What Costs ?: Government Support for scores of countries heading towards biofuel use, it is highly possible
Ethanol and Biodiesel in Indonesia, International Institute for to argue that many different policy approaches, which need to be
Sustainable Development, Geneva, 2008, s.20. grouped, have emerged in that field. In that paper, several public
[8] 1 galon=3,78 litredir. policy approaches as well as their intrinsic characteristics and
[9] Sissine, Fred, Energy Independence and Security Act of 2007: implications are scrutinized as systematically as possible so that
A Summary of Major Provisions, CRS Report for Congress, drawing adequate lessons for Turkey’s practice in biofuel use.
Congressional Research Service, RL34294, Washington
D.C., 2007, s.5. Key Words: Biofuel, bioethanol, biodiesel, biofuel production,
[10] Official Journal of EU, Directive 2009/28/EC of the European consumption and supporting policy
Parliament and of the Council of 23 April 2009 on the
Promotion of the Use of Energy from Renewable Sources and
Amending and Subsequently Repealing Directives 2001/77/
EC and 2003/30/EC, Vol.52, No.L140, 2009.
[11] Rajagopal, Deepak ve David Zilberman, Review of Envi-
ronmental, Economic and Policy Aspects of Biofuels, World
Bank, WPS4341, Washington D.C., 2007, s.65.
[12] Ramesh, Deepti, “India Approves National Policy to Develop
Biofuel Sector”, Chemicalweek, 12 Eylül 2008.

90
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ENERJİ SEKTÖRÜNDE PROJE LOJİSTİĞİ UYGULAMALARI:


TÜRKİYE İÇİN BİR VAKA ÇALIŞMASI

Emre ELDENER Prof. Dr. Okan TUNA


Kıta Ulaştırma A.Ş. Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Lojistik
Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Denizcilik Fakültesi

Özet 2. Lojistik Yönetimi Ve Proje Lojistiği


Türkiye için önemli bir lojistik faaliyeti olarak değerlendirilebilecek “Lojistik yönetimi”, doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yere hasarsız
proje lojistiği, etkin ve kaliteli yapılabildiği taktirde önemli bir bir şekilde ulaştırmayı hedeflemektedir. Lojistik faaliyeti, bu bağlamda
döviz kazandırıcı özelliğe sahip olabilecektir. Bu çalışmada Kıta ürün ya da hizmetler için önemli bir “değer yaratıcı faaliyet” olarak
Ulaştırma tarafından gerçekleştirilen bir proje lojistiği vakası enerji değerlendirilmektedir. Lojistik, zaman ve uzaklık ile birbirlerinden
sektörü kapsamında ortaya konmuştur. Bir başarı öyküsü olarak ayrılabilen üretim ve tüketim noktaları arasında bir köprü olarak
ortaya konulan bu çalışmada, proje lojistiği sürecinin tüm aşamaları görev almaktadır (Ballou, 1992). Ürün ve hizmetler için hem “yer”
ortaya konulmuştur. hem de “zaman” faydası yaratan lojistik, “müşteri hizmet düzeyi” ile
doğrudan ilgili bir kavramdır (Ballou, 1999). Teknik ve fonksiyonel
1. Giriş özellikleri itibariyle birbirine benzer ürünlerin/hizmetlerin sayısının
Tüm dünyada yaşanan 2007 finansal krizi özellikle ülkelerin büyüme artması “müşteri elde etme ve sürekliliğini sağlama konusunda”
hızlarına olumsuz olarak yansımıştır. Ticaret faaliyetlerinin büyük lojistik fonksiyonlarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
oranda azaldığı bu dönemde türetilmiş bir talep olarak değerlendirilen
lojistik de olumsuz etkilenmiştir. Ancak, 2010 yılı itibariyle krizden Lojistik, “hammadde, yarı-mamul ve mamullerin (ve bunlarla
çıkış anlamında önemli olumlu gelişmeler olmakta ve özellikle ilgili bilgi akışlarının) tedarik, sevkiyat ve depolama süreçlerinin
büyüme oranlarında pozitif değerlere ulaşıldığı görülmektedir. hem işletme içerisinde hem de dağıtım kanalı boyunca stratejik
yönetiminin gerçekleştirilmesi ve maliyet etkin sipariş karşılama
Quattro Business Consulting tarafından gerçekleştirilen 2008 yılı yöntemleri ile mevcut ve gelecekteki karın sürdürülebilirliğinin
Türkiye Lojistik Sektörü Araştırması’nın sonuçlarına göre Türkiye sağlanması” olarak tanımlanmaktadır (Christopher 1998). Son
lojistik hizmetleri pazarının büyüklüğü 59 milyar dolara, hizmet yıllarda tedarik zinciri kavramı ile daha geniş bir çerçeveye
sağlayıcı pazarının büyüklüğü ise 22 milyar dolara ulaşmıştır oturmaya başlayan lojistik kavramının aslında dayandığı temel
(TLSA, 2008). Bu kapsamdan bakıldığında, Türkiye’nin lojistik anlayış işletme lojistiğinin temel ilkeleridir. Lojistik fonksiyonlarında
pazarı büyüklüğü açısından birçok ülkeden geri olmasına rağmen öncelikle işletme içi bütünleşik yapıyı ortaya koyan bu anlayış,
önemli bir büyüme potansiyeli olduğu görülmektedir. Özellikle, uygulama sürecinde hem maliyet hem de müşteri hizmeti yönlü
2010 yılı içinde hem gelişmekte hem de gelişen ülkelerde beklenen kazanımlar ortaya koymuştur. Tedarik zinciri yaklaşımı da işletme
olumlu büyüme oranları bu durumu destekler niteliktedir. içi bütünleşik yapının diğer kanal üyelerine doğru genişletilmesi ve
etkin bir şekilde yürütülmesi ilkesine dayanmaktadır.
Proje lojistiği açısından bakıldığında ise, Türkiye’de proje lojistiğinin
önümüzdeki yıllarda en az % 10’luk bir büyüme oranı yakalayacağı İşletme lojistiği, tedarik kaynağından başlayıp müşteriye kadar
(TLSA, 2008) ortaya konulmaktadır. Türk işletmelerinin son uzanan kanal içerisinde ürün ya da hizmetlerin akışı ile ilgili
dönemlerde yoğun olarak bu alana giriyor olması ve proje lojistiğinin birçok faaliyeti kapsamaktadır. Bu faaliyetlere, “ulaştırma”, “trafik
Türkiye için önemli bir döviz kazandırıcı unsur olma özelliği de yönetimi”,”depolama”, “stok yönetimi”, “koruyucu ambalajlama”,
üzerinde durulması gereken unsurlardır. Türk işletmeleri, proje “elleçleme”, “tedarik”, “sipariş yönetimi” örnek olarak verilebilir.
lojistiği çerçevesinde pazarı büyütmek adına özellikle iyi ve başarılı
örnekleri incelemeli ve kendilerinin iş süreçlerinin düzenlenmesinde Uluslararası lojistik kapsamında gabari dışı kabul edilen ağır ve
bunlardan faydalanmalıdır. Bu çalışma, Türkiye proje lojistiği hacimli yükler ile tesislerin (enerji santrali, fabrika, rüzgar tribünü)
pazarında uzun yıllardan bu yana hizmet veren Kıta Ulaştırma’nın taşınması proje lojistiği olarak değerlendirilmektedir. Proje lojistiği,
bir başarı öyküsünü vaka olarak sunmayı hedeflemektedir. lojistik yönetimi kapsamındaki tüm faaliyetleri kullanmaktadır.
Ancak, proje lojistiği her seferinde ürünün farklılık göstermesi
Çalışmanın ikinci bölümünde, proje lojistiği kavramı lojistik yönetimi dolayısıyla ayrı bir planlama ve yürütme sürecini gerektirmektedir.
çerçevesinde ele alınmış ve proje lojistiğine ilişkin bazı temel Bu durumda, her seferinde kullanılan kaynakların farklılık
kavramlar sunulmuştur. Üçüncü bölümde ise enerji sektöründe göstermesi anlamına gelmektedir.
proje lojistiği kavramı ortaya konulmuştur. Dördüncü bölüm ise,
Kıta Ulaştırma’nın enerji sektörü kapsamında gerçekleştirdiği bir Proje Lojistiğinde Taşınan Tesisler ise aşağıda sıralandığı gibidir:
lojistik süreci tanımlamaktadır. Beşinci bölümde ise çalışmanın  Fabrikalar
genel sonuçları açıklanmaktadır.  Enerji Santralleri (Doğal gaz, termik, hidro elektrik vb.)

91
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

 Barajlar olarak dikkate alınarak bir ulaştırma planı oluşturulur. Burada


 Rafineri ve Petrokimya Tesisleri uygun geminin zamanında pozisyonlandırılması, limanlarda
 Boru Hatları zaman kaybedilmemesi için ağır parçaların doğrudan araç
 Raylı Sistemler üzerine alınması, gümrük müşaviriyle yakın ilişkiler ve tam bir ta-
kım halinde çalışılması transit süreyi azaltabilecek etkenlerden
Proje lojistiği, daha önce de belirtildiği gibi, özel şartlar ve ekip- bazılarıdır.
manlar gerektirmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında, her iş ay-
rı bir proje olarak ele alınmaktadır. Bu durumda, proje lojistiği  Hasarsız Taşımanın Sağlanması
kendi içinde proje yönetimi süreçlerinin de tam anlamıyla yerine Enerji sektörü siparişle çalışır ve bazen malların üretimi bir yıl
getirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Caron ve diğerleri, bu veya daha uzun sürebilir. Bu nedenle herhangi bir hasar ol-
sürecin makro boyuttan başlayarak mikro boyutlara kadar birbirine ması projenin hayata geçmesini çok uzun süre erteleyebilir. Ha-
takip eder aşamalarla etkin bir şekilde yapılması gerekliliğini ortaya sarsızlık için tüm önlemlerin lojistik firması tarafından alınması
koymuşlardır (Caron v.d., 1998). gereklidir. Örneğin gaz türbini gibi hayati önem taşıyan parçalar
genellikle titreşime hassastır, özel hidrolik araçlarla taşınmalıdır.
Bir proje lojistiği aşağıda yer alan ana fonksiyonları yerine getirmek- Malzemelerin elleçlenmesinde uygun vinçlerin kullanımı ve
tedir: üreticinin belirlediği prosedürlerin harfiyen uygulanması, halat,
 Ulaştırma modlarının bütünleşik olarak kullanımı, mapa, spreader bar gibi ekipmanın en iyi kalitede ve sertifikalı
 Planlama, koordinasyon ve istifleme gözetimin sağlanması aynı olduğuna dikkat edilmelidir. Dünyanın herhangi bir yerinden yük-
zamanda bu sürece ilişkin danışmanlıkların gerçekleştirilmesi, lenen malzemelerin en az aktarma ile gelmesi önemlidir.
 Anahtar teslim kapıdan kapıya çözümlerin sağlanması,
 Yükleme ve boşaltma sürecinin gözetimi, 4. Enerji Sektöründe Proje Taşımacılığına İlişkin Bir
 Malzemelerin gerekli yerlere konumlandırılması, Vaka Çalışması
 Gümrükleme, yük sigortası ve gözetim (survey) işlemlerinin sağ-
lanması. 4.1. Çalışmanın Amaçları ve Kapsamı
Bu çalışmanın amacı, proje lojistiği kapsamında Türkiye’de
3. Enerji Sektöründe Proje Lojistiği Uygulamaları faaliyet gösteren Kıta Ulaştırma’nın enerji sektörü kapsamında
Enerji sektöründe, doğalgaz, hidroelektrik, rüzgar ve kömürlü yapmış olduğu bir proje lojistiği faaliyetinin ana süreçlerini ortaya
termik santral taşımaları yapılmaktadır. Santralin yapımı bittikten koymaktır.
sonra da yedek parça vb. gibi küçük malzemelerin taşımaları
da bu süreç içinde değerlendirilmektedir. Enerji sektörü deniz, 4.2. Kıta Ulaştırma Proje Lojistiği Hizmetlerinin Genel Tanımı
kara, demiryolu, hava ve nehir yolu dahil tüm taşıma modlarının Kıta Ulaştırma proje taşımaları alanında hizmet vermektedir.
kullanıldığı bir sektördür. Ağırlıklı enerji sektörüne yapılan yatırımlar için taşıma çözümleri
üreten işletme son 4-5 yılda her yıl 500-800 MW gücünde enerji
Enerji lojistiğinde dikkat edilmesi gereken faktörler aşağıda yatırımı taşımaları yapmaktadır. Yük miktarı olarak yıllık 150,000
sıralandığı gibidir: ile 400,000 m3 malzemeye denk gelmektedir. Ağırlıkları 300 ton
ve üzerine kadar çıkan büyüklükte olan gaz türbini, trafo, jeneratör,
 En Uygun Ulaştırma Modunun Belirlenmesi buhar kazanı, atık ısı kazanları gibi malzemeler genellikle üretim
Malzemelerin son varış yerine ulaşması gereken tarih göz önüne yerinden Kıta tarafından alınarak şantiyeye kadar “kapıdan kapıya”
alınarak farklı ulaştırma modları değerlendirilir. Maliyet unsuru mantığı içinde taşınmaktadır.
ve taşıma süreci burada belirleyicidir. En uygun taşıma çö-
zümleri nedenleriyle malzemenin sahibiyle paylaşılır. Özellikle 4.3. Proje Lojistiği Ana Süreçlerinin Tanımlanması
multimodal taşımalarda, bazen taşıma tarihinden bir yıl önce al-
ternatifler geliştirilir. 4.3.1. Ürünün Tanımlanması
Bu projede, AKSA Enerji için 4 adet LM600 gaz türbini taşınması
 Malzemenin Boyutlarının Kullanılacak Ulaştırma Modları İle işi gerçekleştirilmiştir. Beher set içerisinde yaklaşık olarak
Uyumluluğunun Sağlanması 1.700 metreküp ve 400 ton mal detayı mevcuttur. Set içerisinde
Denizyoluyla gelen malzemelerde tek parça olarak 1,400 ton bulunan ana malzemeler Jeneratör, Jeneratör Kabı ve Türbin’den
ve daha üzerini kaldırabilen kendinden vinçli gemiler olduğu oluşmaktadır. En ağır olan jeneratörün ağırlığı 82 tondur.
için genel anlamda sorun olmamaktadır. Ancak ön ve son ta-
şıma genellikle karayolu ulaştırması ile yapıldığı için ağırlık, yol 4.3.2. Proje Sürecin Tanımlanması
koşulları (köprüler, geçişler, eğimler) taşıma öncesi detaylı in- Proje sürecine ilişkin aşamalar aşağıda açıklandığı gibidir. Aynı
celenerek çıkan rapora göre ihtiyaç varsa iyileştirmeler yapılması zamanda, Tablo 1’de süreç tüm değişkenleri ve riskleri ile birlikte
gerekmektedir. tanımlanmıştır.

 Taşıma Zamanının Kısaltılması  Gaz Türbinlerinin Yüklemeye Hazır Ediliş Sürecinin Takibi
Özellikle enerji sektöründe malların geç sevkiyatından yaşanan General Electric tarafından Macaristan’ın Veresegyhaz
üretim kayıpları çok yüksek olduğu için malzemelerin bir an bölgesindeki fabrikada üretilen türbinlerin üretime hazır ediliş
önce şantiyeye getirilip montaja başlanması büyük önem ta- süreci bu projenin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir.
şımaktadır. Yatırımcı firmayla malın alınması tarihleri, yerine Fabrikanın üretim süreci ve teslim tarihi takip edilerek,
teslim zamanları detaylı konuşulup zaman faktörü öncelikli malzemelerin teslimi için gerekli ekipmanlarla ilgili hazırlıklar bu

92
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Tablo 1. Sürecin Değişkenleri ve Riskler

Planlanan Gerçekleşen Kullanılan Temel Süreç esnasında temel riskler ve Gerçekleşen Risklere Karşı Alınan
Temel Süreç
Süre Süre Ekipmanlar gerçekleşme durumu Önlemler

Karayolu ön Hidrolik, lowbed ve Araçların polis tarafından Alınan yol izinlerine ek olarak güzergah
2 gün 2 gün
taşıma flat treyler durdurulması üzerindeki birimler bilgilendirildi
Nehiryolu taşıması 12 gün 14 gün Barge Nehirdeki su seviyesinde düşme
Olağanüstü hava koşulları, boğaz
Boğaz geçişleri ile ilgili ve limanlardaki
geçişlerinde aksama, yükleme ve
Denizyolu taşıması 5 gün 5 gün Breakbulk gemisi aksamaları önlemek amacıyla ilgili birimler
boşaltma limanlarındaki yoğunluk
önceden bilgilendirildi
nedeniyle rıhtıma yanaşamama
Karayolu son Hidrolik, lowbed ve Araçların polis tarafından Alınan yol izinlerine ek olarak güzergah
1 gün 1 gün
taşıma flat treyler durdurulması üzerindeki birimler bilgilendirildi
Ana Ekipmanların Mobil vinç arızası, kaidede Nakliye öncesi firma ve inşaat firmasına
3 gün 3 gün Mobil vinç
Montajı yaşanacak problemler talepler bildirildi

aşamada gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte, aynı zamanda, General gaz türbini setinin ana ekipmanları olan “Generator Base”,
Electric tarafından hazırlanan çeki listeleri yeniden düzenlenmiş “Turbine Base” ve “Generator”’lerin şantiye sahasında kaidelere
ve ihracat dokümanlarının hazırlanması ile ilgili olarak fabrika ile tahliyesine nezaret edilmiştir.
koordineli bilgi akışı sağlanmıştır.
5. Sonuç
 Ön Taşıma Sürecinin Gerçekleştirilmesi Bu çalışmada, Kıta Ulaştırma tarafından Aksa Enerji için yapılan
Bu aşama, Veresegyhaz’daki fabrikadan türbinlerin teslim bir proje lojistiğinin ana aşamaları ortaya konmuştur. Ortaya
alınmasından sonra Budapeşte’ye karayolu ile taşınması konulan vakadan da anlaşılacağı gibi, proje lojistiği önemli bir
sürecini içermektedir. süreç yönetimini gerektirmektedir. Bu anlamda sürecin zorluğu
ortaya çıkmaktadır. Ancak, Türkiye için önemli bir döviz kazandırıcı
 Nehir Taşımacılığı Sürecinin Gerçekleştirilmesi özelliği olan proje lojistiğinin bu işi yapacak işletmeler tarafından
Karayolu ile Budapeşte’ye getirilen malzemeler barge tipi iyi anlaşılabilmesi için başarı öykülerinin ortaya çıkarılması gerek-
nehir gemilerine yüklenerek Tuna nehri üzerinde Romanya’nın liliği bulunmaktadır. Bu çalışmada, bu çerçevede bir ilk olarak
Köstence limanına sevk edilmiştir. Bu aşamada, Budapeşte’de değerlendirilmelidir.
malların nehir tipi gemiye yüklenmesine nezaret edilmiş ve
barge’ların Köstence Limanı’na varışına bağlı olarak, limanda Kaynakça
yükleme yapılacak geminin tam zamanında yüklemeye hazır [1] BALLOU, Ronald H. (1992), Business Logistics Management,
olmasının sağlanması ve bununla ilgili armatörle koordinasyonun Third Edition, Prentice- Hall International.
gerçekleştirilmesi de sağlanmıştır. [2] BALLOU, Ronald H. (1999), Business Logistics Management,
Fourth Edition, Prentice- Hall International.
 Deniz Taşımacılığı Sürecinin Gerçekleştirilmesi [3] CHRİSTOPHER, Martin (1998), Logistics and Supply Chain
Bu süreçte, Köstence Limanı’nda malzemelerin barge’dan Management, London: Financial Times Prentice Hall.
gemiye aktarılmasına nezaret edilmiştir. Köstence’den malze- [4] CARON F., Marchet G. ve Perego A. (1998), Project logistics:
melerin gemiye yüklenmesinden sonra, varış limanı olan Antalya integrating the procurement and construction processes,
Liman Başkanlığı ile tahliye organizasyonun başlatılması ile International Journal of Project Management, Vol. 16, No. 5,
ilgili temaslar gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, bu aşamada son ta- ss. 311-319
şımayı gerçekleştirecek ekipman sahibi işletme ile oluşturulan [5] Türkiye Lojistik Sektörü Araştırması (2008), Quattro Business
çeki listelerine uygun olarak araçların organize edilmesi gerçek- Consulting.
leştirilmiştir.
Summary
 Varış Limanında Tahliye ve Son Taşıma Süreci Project Logistics management can be a significant cost saver if
AKSA Enerji’nin gümrük komisyoncusu ile ithalat gümrük accomplished in an efficient way. This paper involves Kita Logistics
sürecinin en kısa sürede gerçekleştirilmesi için irtibata geçilmiş- case studies for project logistics services in the energy sector. This
tir. Aynı zamanda, malzemelerin gemiden doğrudan araç üze- article demonstrates step by step how the project was completed
rine tahliye edilebilmesi için gerekli temaslar yapılmıştır. Mal- on a door to door basis.
zemeler, Antalya Limanından hidrolik, lowbed ve standart treyler
tipi araçlara yüklenmiş ve 30 km uzaklıkta Burdur’da kurulu şan- Rules of Thumb in project logistics management in the energy
tiyeye sevk edilmiştir. sector are presented in this paper. Additionally a case study of
a 200 MW multimodal power plant transport from Hungary to
 Malzemelerin Teslimi Süreci Turkey is analyzed. This case study is in fact a success story in
Şantiyede ana ekipmanların kaidelere tahliyesini gerçekleştirecek terms of using multimodal transport techniques in a time sensitive
300 tonluk mobil vinç şantiye sahasına yönlendirilmiş ve manner.

93
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

KONYA İLİNDE BİYOGAZ ÜRETİM POTANSİYELİ ARAŞTIRMA PROJESİ

Nuri KUNT Erdal BAŞTAN Hülya ŞEVİK


Konya İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Konya İl Çevre ve Orman Müdürlüğü Konya İl Çevre ve Orman Müdürlüğü

Özet
Konvansiyonel enerji rezervlerinin tükenmeye başladığı günümüzde Konvansiyonel enerji rezervlerinin tükenmeye başladığı günümüzde
enerji, en pahalı üretim girdilerinden biri olmuştur. Bu nedenle enerji, en pahalı üretim girdilerinden biri olmuştur. Bu nedenle
gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler yeni ve yenilenebilir enerji gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler yeni ve yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelmişlerdir. Söz konusu bu kaynaklar, enerji kaynaklarına yönelmişlerdir. Söz konusu bu kaynaklar, enerji
darboğazını aşmada konvansiyonel enerji kaynaklarına alternatif darboğazını aşmada konvansiyonel enerji kaynaklarına alternatif
olarak görünmektedir. olarak görünmektedir. [2]

Yenilenebilir enerji kaynaklarından birisi de, biyokütle enerjisidir. Bu nedenle, ülkemizdeki yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları
Biyokütle enerjisi potansiyeli bakımından Türkiye en zengin değerlendirilmelidir.
ülkelerden biridir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından bir diğeri de, biyokütle
Organik yapısı ve içeriği yönüyle çok değerli bir kaynak olan atık enerjisidir. Biyokütle enerjisi potansiyeli bakımından Türkiye,
ve artık maddelerin, enerjiye dönüştürülebilme imkanı sağlanarak, en zengin ülkelerden biridir. Çevresel değerlerin ve ekolojik
heba edilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir. dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut
bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre
Avrupa’nın birçok ülkesinde bir enerji üretim stratejisi olarak yaygın kirliliğini önlemeye yönelik çalışmalar yapılması gerekmektedir.
şekilde kullanılmakta olan biyogaz tesisleri, ülkemizde ve ilimizde
yaygınlaştırılmalıdır. Artan nüfusa paralel olarak, üretim sektöründe ortaya çıkan yüksek
miktarlardaki atıkların, çevre için tehlike oluşturmasının önüne
geçilmesi şarttır. Bu kapsamda; organik, bitkisel, hayvansal ve
1. Giriş endüstriyel atıkların çevreyi kirleten ve sağlığı bozan bir konumdan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre; ülkemizin çıkarılması, ekonomik ve uygulanabilir çözümler üretilmesi; ülkemiz
elektrik enerjisi talebinde, ortalama % 7,5 oranında hızlı bir artış ve ilimiz için büyük önem taşımaktadır.
eğilimi vardır. 2008 yılı itibariyle elektrik enerjisi kurulu gücümüz
41.987 MW, elektrik tüketimimiz ise 198,4 milyar kWh olarak Ülke genelindeki oluşan ve bir biyogaz tesisi için enerji değeri olan
gerçekleşmiştir. tonlarca atık ve artık maddeden biyogaz, biyogazdan da elektrik ve
aynı zamanda organik gübre üretim imkanı bulunmaktadır. (Şekil 1)
2008 yılında elektrik üretimimiz; % 48,17 pay ile doğal gaz, %
28,98 pay ile kömür, % 16,77 pay ile hidroelektrik olmak üzere üç
ana kaynaktan temin edilmiştir. Artan elektrik talebini karşılamak
üzere, mevcut kurulu gücümüzün 2020 yılına kadar olan dönemde
en az iki katına çıkartılması gerekmektedir.[1]

Türkiye’nin petrol, petrol ürünleri, doğalgaz, LPG, kömür gibi enerji


ihtiyacı için harcadığı para; artan enerji ihtiyacına bağlı olarak her
sene artacaktır. Türkiye’nin ülke çıkarlarına uygun orta ve uzun
vade enerji vizyon programını hayata geçirmesi; ulusal, politik ve
ekonomik çıkarlar açısından çok büyük önem taşımaktadır. Enerji
kaynaklarının; verimli, etkin, güvenli ve çevreye duyarlı şekilde
değerlendirilmesi, ülkenin dışa bağımlılığının azaltılması gaye Şekil 1.
edinilmelidir.

94
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

2. Biyogaz Üretim Teknolojisi • Arıtımdan çıkan atık, gübre olarak kullanılabilir. Biyogaz
Biyogaz, organik maddelerin anaerobik (oksijensiz) ortamda, farklı üretiminden sonra elde edilen gübre daha kolay kullanılabilir
mikroorganizma gruplarının varlığında, biyometanlaştırma süreçleri gübredir.
(havasız bozunma-biyolojik bozunma-mikrobiyal bozunma- ana- • Küresel ısınmanın en önemli etkeni olan sera gazları azaltılır.
erobik fermentasyonun kontrollü süreci) ile elde edilen bir gaz Metan en kötü sera gazlarından biridir. Açığa atılan hayvansal
karışımıdır. atıklardan yayılan metan gazı aynı hacimdeki CO2’den 20 kat
daha fazla sera gazı etkisi yapar. Oysa biyogaz tesislerinde elde
Biyogaz üretim teknolojisinde kullanılabilecek atıkları; hayvancılık edilen metan yakılarak CO2’ye dönüştürülür.
atıkları, zirai atıklar, orman endüstrisi atıkları, deri ve tekstil endüstrisi • Çok ucuz ve çevreci atık çevrimi sağlar. Evlerde çıkan diğer katı
atıkları, kağıt endüstrisi atıkları, gıda endüstrisi atıkları (çikolata, evsel atıklar ve tarımsal atıklar da hayvansal atıklarla birlikte
maya, süt, içecek üretimi), sebze, meyve, tahıl ve yağ endüstrisi biyogaz üretiminde kullanılabilir.
atıkları, bahçe atıkları, hayvan gübreleri (büyükbaş hayvancılık, • Daha sağlıklı, hijyenik yaşam alanları sağlar.
küçükbaş hayvancılık, tavukçuluk), şeker endüstrisi atıkları, evsel • Özellikle ülkemizde hayvancılığın gelişmesine teşvik edici unsur
katı atıklar, atık su arıtma tesisi atıkları gibi sıralayabiliriz. olacaktır.
• Suni gübreye bağımlılığı azaltarak sürdürülebilir kalkınmaya
Biyogaz sistemleri, kullanıcılar için pek çok bakımdan avantaja katkıda bulunur.
sahiptir. Her şeyden önce biyogaz sistemlerini kullananlar, bu sis- • Ayrıca ülkemizin dışarıya olan enerji bağımlılığını azaltır.
temleri organik gübre ve enerji üretiminin doğal bir kaynağı olarak
görmelidirler.[3] Besi maddesi olarak kullanılabilecek atıklar için bazı örnekler
aşağıdaki gibidir:
- Kesimevi: Kemiksiz kesim evi atığı, kan, mide içeriği, balık atığı,
flotasyon atık suyu, et atıkları.
- Şeker fabrikası: Şekerpancarı uçları, şekerpancarı parçaları,
melas atıkları,
- Besin sanayi: Ekmek atıkları, hamur atığı, peynir altı suyu,
posa, yağlı tohum atığı, damıtma tesisi atığı, bira sanayi atığı,
meyve suyu fabrikası atığı,
- Kafeterya, lokanta, oteller: Yağ seperatöründen çıkan yağ
atığı, yiyecek atığı.[4]

Bu çalışmada; hayvansal atıklardan, tarım ve hayvancılık sektör-


lerine dayalı tesislerden ve evsel atıklardan kaynaklanan biyokütle
enerji potansiyeli irdelenecektir.

Konya; büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanları varlığı, arazi


ve tarım alanları varlığı, tarım ve hayvancılık sektörlerine dayalı
Fotosentez Biyogaz Döngüsü[3] sanayi tesisleri, nüfus yoğunluğu ile önemli bir biyokütle enerji po-
tansiyeline sahiptir.

3. Biyokütle Enerjisi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Türkiye’nin hayvansal
atık potansiyeline karşılık gelen üretilebilecek biyogaz miktarı; 1,5-
2 milyon Ton Eşdeğer Petrol (TEP) olarak değerlendirilmektedir.
Biyokütle kaynaklarımız; tarım, orman, hayvan, organik şehir atıkları
vb.’den oluşmaktadır. Atık potansiyelimiz yaklaşık 8,6 milyon TEP
olup bunun 6 milyon TEP’i ısınma amaçlı kullanılmaktadır. 2007
yılında biyokütle kaynaklarından elde edilen toplam enerji miktarı
11 bin TEP’tir.[5]

AB ülkelerinin 2004 ve 2005 yıllarında biyogazdan elde ettikleri


elektrik enerjisi miktarları (GWh) incelendiğinde; Almanya’nın 2004
yılı itibariyle 4.414 (GWh) ve 2005 yılı itibariyle 5.564 (GWh) değeri
Biyogaz Tesisi[3] ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir. [6]

Şekil 2. Ülkemizin elektrik üretimi için kurulu kapasitesi yaklaşık 40 bin


MW iken, biyogaz kurulu kapasitemiz maalesef 15 MW değerinde
Hayvansal atıklardan anaerobik arıtımla biyogaz üretiminin kalmıştır. [7]
avantajlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
• Biyogaz ile elektrik ve ısı üretiminde ekonomik kazanç elde Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından hayvansal kaynaklardan elde
edilmesi sağlanır. edilebilecek gübre ve biyogaz miktarlarına bağlı olarak, Türkiye’nin

95
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

hayvansal atık potansiyeline karşılık üre-


Tablo 1. Türkiye’nin Hayvansal Atık Potansiyeline Karşılık Gelen Üretilebilecek Biyogaz
tilebilecek biyogaz miktarı belirlenmiştir.
Miktarı ve Taşkömürü Eşdeğeri Tablosu
Hayvan Sayısı Yaş Gübre Miktarı Biyogaz Miktarı Taşkömürü Eşdeğeri
EİEİ verilerine göre; ülkemiz 11.054.000 Hayvan Cinsi
(Adet) (ton/yıl) (m3/yıl) (ton/yıl)
adet büyükbaş hayvan, 38.030.000 küçük-
baş hayvan ve 243.510.453 kümes hayvan Sığır 11.054.000 39.794.400 1.313.215.200 1.181.894
potansiyeli ile 3.275.097.137 m3/yıl biyogaz Koyun-Keçi 38.030.000 26.621.000 1.544.018.000 1.389.616
üretebilecek durumdadır. [7] Tavuk-Hindi 243.510.453 5.357.230 417.863.937 376.078
Toplam 292.594.453 71.772.630 3.275.097.137 2.947.587
4. Konya’daki Biyokütle Enerji
Kaynak: EİEİ, YEK.
Potansiyeli
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK 2008 ve-
rilerine göre, ülkemiz, 10.946.239 adet
Tablo 2. Hayvansal Kaynaklardan Elde Edilebilecek Gübre ve Biyogaz Miktarları
büyükbaş hayvan, 29.568.152 küçükbaş
Tablosu
hayvan ve 249.043.739 kümes hayvanı po-
tansiyeline sahiptir. İlimizde; 406.622 adet Hayvan Adedi Hayvan Cinsi Yaş Gübre Miktarı (ton/yıl)
büyükbaş hayvan, 1.293.736 küçükbaş 1 Büyük Baş 3,6
hayvan ve 10.959.179 kümes hayvanı bu-
1 Küçük Baş 0,7
lunmaktadır.[8]
1 Kümes 0,022

TÜİK hayvansal üretim istatistiklerinde be-


lirlenen Konya’da hayvan sayılarına ve EİEİ Elde Edilebilecek
Gübre Miktarı Gübre Kaynağı
hayvansal kaynaklardan elde edilebilecek Biyogaz Miktarı (m3)
gübre ve biyogaz miktarlarına bağlı ola- 1 ton Sığır 33
rak,biyogaz potansiyelini hesaplamak müm-
1 ton Koyun 58
kündür.
1 ton Kümes hayvanı 78
Kaynak: EİEİ, YEK
Bu kriterler ışığında Konya’da hayvansal
gübrelerden elde edilebilecek biyogaz
potansiyeli; büyükbaş hayvanlardan
48.306.694 m3/yıl, küçükbaş hayvanlardan Tablo 3. Tür ve Irklarına Göre Hayvan Sayıları Tablosu–Türkiye Geneli
52.525.682 m3/yıl, kümes hayvanlarından Yıllar Büyükbaş hayvan Küçükbaş hayvan Kümes hayvanı
18.805.951 m3/yıl olmak üzere toplam 2006 10 971 880 32 260 206 349 402 117
119.638.327 m3/yıl olarak hesaplanmıştır.
2007 11 121 458 31 748 651 273 548 489

4.1. Konya’daki Tarım Arazisi Varlığı ve 2008 10 946 239 29 568 152 249 043 739

Ürün Dağılımı Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008.

Ülkemizdeki 245.052.185 dekar tarımsal


alanın; 164.602.571 dekarı ekilen alan,
42.591.897 dekarı nadas, 8.357.953 dekarı Tablo 4. Tür ve Irklarına Göre Hayvan Sayıları Tablosu – Konya İli
sebze bahçeleri alanı ve 29.499.764 dekarı Büyükbaş
meyve, içecek ve baharat bitkileri alanı Sığır (Yerli) Sığır (Melez) Sığır (Kültür) Manda Hayvan
şeklindedir. Konya’daki 21.168.788 dekar Toplam
tarımsal alanın; 11.921.200 dekarı ekilen
44.391 150.924 211.177 130 406.622
alan, 8.676.548 dekarı nadas, 230.052
dekarı sebze bahçeleri alanı ve 340.988 Küçükbaş
Koyun
dekarı meyve, içecek ve baharat bitkileri Koyun (Yerli) Keçi (Kıl) Keçi (Tiftik) Hayvan
(Merinos)
alanı şeklindedir.[9] Toplam
76.191 1.125.721 89.018 2.806 1.293.736
Ülkemizdeki; tarımsal alanın %8,64’ü, eki- Kümes
Yumurta
len alanların %7,24’ü, nadasa bırakılan Et Tavuğu Ördek Hindi Kaz Hayvanı
tavuğu
alanların %20,37’si, sebze bahçeleri alan- Toplam
larının %2,75’i, meyve, içecek ve baharat 7.709.962 3.176.922 8.453 45.220 18.622 10.959.179
bitkileri alanlarının %1,16’sı Konya’da yer
Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008.
almaktadır.[9]

96
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

İlimizdeki tarımsal alanların; % 56,31’i ekilen Tablo 5. Konya’da Hayvan Gübrelerinden Elde Edilebilecek
alan, % 40,99’u nadas, % 1,09’u sebze bah- Biyogaz Miktarları Tablosu
çeleri alanı ve %1,61’i meyve içecek ve ba-
Büyükbaş hayvan Küçükbaş hayvan Kümes hayvanı
harat bitkileri alanı şeklindedir.

Biyogaz miktarı (m3/yıl) Biyogaz miktarı (m3/yıl) Biyogaz miktarı (m3/yıl)


Tarımsal alanlardaki önemli üretim mik-
tarları; 1.089.782 ton/yıl buğday, 515.501 48.306.694 52.525.682 18.805.951

ton/yıl arpa, 458.830 ton/yıl slajlık mısır,


224.585 ton/yıl yonca, 4.752.606 ton/yıl Tablo 6. Kümes Hayvanı Sayıları – Konya İlçeleri
şeker pancarı ve 222.075 ton/yıl patates
Yumurta
şeklindedir.[10] İlçe Adı Et Tavuğu Ördek Hindi Toplam Oranı (%)
Tavuğu

4.2. Konya Nüfus Yapılanması Karatay 1.698.304 0 221 2.395 1.702.025 15,53
İlimizde; 1 büyükşehir belediyesi, 31 ilçe, Meram 2.964.658 0 233 2.321 2.968.098 27,08
174 kasaba ve 612 köy bulunmaktadır. Selçuklu 612.468 0 297 1.412 614.436 5,61
Akşehir 200.000 3.000.000 1.400 4.000 3.206.750 29,26
TÜİK adrese dayalı nüfus kayıt sistemi
Çumra 1.050.000 1.675 500 6.000 1.063.175 9,70
2009 verilerine göre; toplam 1.992.675 olan
il nüfusunun 1.450.682 kişisi il merkezi ve Ereğli 322.150 151.012 240 2.794 476.485 4,35

ilçe merkezlerinde, 541.993 kişisi belde ve Sarayönü 480.000 0 0 150 480.150 4,38
köylerde yaşamaktadır.[11] Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008.

Nüfusun % 72,80’i kent merkezinde ve il-


çelerde, % 27,20’si kırsal kesimde yaşa- Tablo 7. Büyükbaş Hayvan Sayıları – Konya İlçeleri
maktadır. Sığır Sığır
İlçe Adı Sığır (Kültür) Manda Toplam Oranı (%)
(Yerli) (Melez)
İl ve ilçe merkezlerinde yaşayan 1.450.682 Karatay 3.320 23.600 14.750 0 41.670 10,25
kişinin % 69,17’si 3 ilçe merkezinde, geriye
Meram 2.890 16.140 16.100 35 35.165 8,65
kalan % 30,83’ü ise diğer ilçe merkezlerinde
Akşehir 4.980 10.364 9.250 0 24.594 6,05
yaşamaktadır.
Beyşehir 6.485 6.460 12.745 0 25.690 6,32
İl merkezindeki yoğunluk dikkate alındı- Cihanbeyli 6.290 4.200 1.740 0 12.230 3,01
ğında; evsel atık miktarının önemli bir Çumra 1.315 3.160 30.952 27 35.454 8,72
potansiyel oluşturduğu görülmektedir. Ev- Ereğli 997 4.334 30.787 61 36.179 8,90
sel katı atıkların % 68’ini organik atıklar
Ilgın 1.079 8.965 19.510 4 29.558 7,27
oluşturmaktadır. Türkiye’de kişi başına yıllık
evsel atık miktarı 187 kg ve toplam evsel Kadınhanı 580 15.160 798 0 16.538 4,07
atık miktarı yılda 13 milyon ton civarındadır. Karapınar 751 8.420 16.900 0 26.071 6,41
Küçük işyerleri ve ticarethanelerden de Seydişehir 3.290 5.550 8.610 0 17.450 4,29
yaklaşık 12 milyon ton evsel katı atık oluş- Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008.
maktadır.

Dolayısıyla; günlük kişi başına 1 kg evsel Tablo 8. Büyükbaş Hayvan Sayılarına Göre Süt Üretim Miktarı – Konya İlçeleri
katı atık oluştuğunu ve yaklaşık 680 gra- Sığır Sığır
İlçe Adı Sığır (Kültür) Manda Toplam Oranı(%)
mının organik atık olduğunu göz önüne (Yerli) (Melez)
alırsak; sadece Konya kent merkezinde Karatay 1.294,24 14.823,84 16.880,41 0 32.998 6,89
günlük 680 ton ve yıllık yaklaşık 250 bin or-
Meram 941,264 12.353,20 16.880,41 20,54 30.195 6,31
ganik atık oluşmaktadır.
Akşehir 2.000,19 9.141,37 10.661,31 0 21.803 4,56

5. Konya’daki Biyogaz Üretim Beyşehir 2.359,04 4.694,22 13.682,02 0 20.735 4,33


Potansiyelinin İrdelenmesi Çumra 534,167 3.730,67 54.728,06 16,69 59.010 12,33
Hayvansal kaynaklardan elde edilebilecek Emirgazi 29,415 1.358,85 15.991,97 0 17.380 3,63
gübre miktarları tablosu incelendiğinde;
Ereğli 551,816 3.122,89 45.932,48 50,08 49.657 10,37
1 büyükbaş hayvandan 3,6 ton/yıl, 1 kü-
Ilgın 331,796 2.964,77 44.422,13 0 47.719 9,97
çükbaş hayvandan 0,7 ton/yıl, 1 kümes
hayvanından 0,022 ton/yıl gübre elde edi- Kadınhanı 235,316 14.823,84 1.101,67 0 16.161 3,38
lebileceği kabul edilmiştir.[12] Karapınar 311,794 9.981,39 32.339,31 0 42.632 8,91
Seydişehir 2.117,84 7.411,92 12.438,20 0 21.968 4,59
Hayvansal kaynaklardan elde edilebilecek Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008.
biyogaz miktarları tablosu incelendiğinde;

97
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

1 ton büyükbaş hayvan gübresinden 33 m3, Tablo 9. Kesim Yapılan Büyükbaş Hayvan Sayıları – Konya İlçeleri
1 ton küçükbaş hayvan gübresinden 58 m3,
İlçe Adı İnek Düve Dana Boğa Tosun Öküz Toplam Oranı(%)
1 ton kümes hayvan gübresinden 78 m3
biyogaz üretilebileceği kabul edilmiştir.[12] Karatay 8.273 4.150 3.230 161 64.880 323 81.017 72,42
Meram 1.757 190 190 20 9.119 40 11.316 10,12
Yıllık 2 milyon ton üzeri hayvansal atık Beyşehir 0 1.600 3.440 0 1.579 0 6.619 5,92
kapasitesine sahip iller sıralamasında Karapınar 510 220 0 0 1.494 0 2.224 1,99
Bolu, Erzurum, Balıkesir ve İzmir’den sonra
Kulu 83 0 0 0 1.128 0 1.211 1,08
Konya 5. sırada yer almaktadır. Türkiye’de
Seydişehir 110 32 10 12 1.533 0 1.697 1,52
hayvansal kaynaklı atıkların TEP cinsin-
den enerji dağılımı incelendiğinde; 45.000 Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008

TEP ve daha fazla enerji potansiyeline sa-


hip iller sıralamasında Bolu, Balıkesir ve
Tablo 10. Küçükbaş Hayvan Sayıları – Konya İlçeleri
Erzurum’un ardından Konya 4. sırada yer
Koyun Koyun
almaktadır.[13] İlçe Adı Keçi (Kıl) Keçi (Tiftik) Toplam Oranı(%)
(Merinos) (Yerli)

Tavuk gübrelerinin karbon azot C/N oranı Karatay 500 119.200 1.200 0 120.900 9,35
düşük olduğundan, tek başına tavuk güb- Meram 0 75.350 1.000 0 76.350 5,90
resi kullanarak biyogaz üretmek mümkün Selçuklu 0 82.950 600 0 83.550 6,46
olmamaktadır.[13] Altınekin 21.400 27.400 523 0 49.323 3,81
Cihanbeyli 3.350 80.000 2.100 195 85.645 6,62
Anaerobik bakteriler karbonu enerji elde
edebilmek için kullanmaktadırlar. Azot ise Çumra 0 74.290 1.555 0 75.845 5,86

bakterilerin büyümesi ve çoğalması için Ereğli 0 119.427 1.789 0 121.216 9,37


gerekli olan diğer maddedir. C/N oranı Ilgın 6.420 116.200 6.030 697 129.347 10,00
biyogaz elde edilecek olan atık için uygun Kadınhanı 3.350 39.500 8.100 0 50.950 3,94
değerlerde olmalıdır. Oran 23/1 düzeyinden
Karapınar 19.400 125.500 2.375 956 148.231 11,46
fazla ve 10/1 oranından az olmamalıdır.
Kulu 0 70.250 1.075 0 71.325 5,51
Azot oranının fazla olması amonyak olu-
şumu sebebiyle biyogaz üretimini olumsuz Sarayönü 80 50.350 1.650 0 52.080 4,03
etkilemektedir.[14] Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008

Tesis planlaması yapılırken; çeşitli kay-


Tablo 11. Küçükbaş Hayvan Sayılarına Göre Süt Üretim Miktarı – Konya İlçeleri
naklardan elde edilebilecek biyogaz ve-
rimleri, biyogazdaki metan miktarları, kar- Koyun Koyun
İlçe Adı Keçi (Kıl) Keçi (Tiftik) Toplam Oranı(%)
bon azot oranları iyi incelenmeli, bir reçete (Merinos) (Yerli)

dahilinde farklı kaynaklardan elde edilen Karatay 9,256 4.921,70 40,34 0 4.971 10,42
atıklar kullanılmalıdır. Meram 0 3.023,33 37,04 0 3.060 6,41
Selçuklu 0 3.515,50 20,58 0 3.536 7,41
Konya’da hayvansal kaynaklardan
Cihanbeyli 57,672 3.163,95 109,5 3,526 3.335 6,99
1.463.839 ton/yıl büyükbaş hayvan gübresi,
Çumra 0 3.466,99 16,46 0 3.483 7,30
905.615 ton/yıl küçükbaş hayvan gübresi,
241.102 ton/yıl kümes hayvanı gübresi Ereğli 0 5.141,63 75,16 0 5.217 10,93
olmak üzere toplam 2.610.556 ton/yıl hay- Ilgın 121,04 3.726,43 238,7 10,23 4.096 8,58
vansal gübre oluşmaktadır. Hayvansal Karapınar 320,4 3.515,50 61,74 15,51 3.913 8,20
kaynaklara bağlı Konya ili biyogaz üretim
Kulu 0 3.515,50 26,34 0 3.542 7,42
potansiyeli; büyükbaş hayvan gübrelerin-
Sarayönü 1,78 2.706,94 94,67 0 2.803 5,87
den 48.306.694 m3/yıl, küçükbaş hayvan
gübrelerinden 52.525.682 m3/yıl, kümes Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008
hayvan gübrelerinden 18.805.951 m3/yıl
olmak üzere toplam 119.638.326 m3/yıl İlçesi’nde 950.000 tavuk, Çumra İlçesi’nde 600.000 tavuk, Selçuklu İlçesi’nde
değerine sahiptir. 500.000 tavuk, Sarayönü İlçesi’nde 400.000 tavuk, Ereğli İlçesi’nde 150.000 tavuk,
Akşehir İlçesi’nde 50.000 tavuk şeklinde olup, civcivhaneler bu sayılara dahil
Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü değildir.[15]
Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde
20.000 adet ve üzeri kapasiteli tavuk Akşehir İlçesi’nde 26.000 adet/ay (yıllık yaklaşık 3.000.000 adet) kapasiteli 1 adet kanatlı
çiftlikleri izne tabi tesisler listesinde yer hayvan kesimhanesi bulunmaktadır.[15]
almaktadır. İlimizdeki tavuk çiftlikleri po-
tansiyeli yaklaşık sayılar olmak üzere; Me- Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde 500 büyükbaş
ram İlçesi’nde 2.000.000 tavuk, Karatay ve üzeri ile 1.000 küçükbaş ve üzeri hayvan kapasiteli tesisler, izne tabi tesisler listesinde

98
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

yer almaktadır. İlimizdeki bu kapasitedeki Tablo 12. Kesim Yapılan Küçükbaş Hayvan Sayıları – Konya İlçeleri
besi çiftlikleri; Ereğli, Karatay, Meram
Şişek- Gezdan- Oğlak-
ve Selçuklu İlçeleri’nde yer almaktadır. İlçe Adı Kuzu-Toklu Toplam Oranı(%)
Koyun Keçi Çebiç
Konya’daki büyükbaş ve küçükbaş hayvan
besi tesislerinin, daha çok aile tipi işletmeler Karatay 35.589 123.566 1.028 0 160.183 62,13

şeklinde olduğu göze çarpmaktadır.[15] Meram 5.260 0 745 0 6.005 2,33


Ereğli 17.443 4.914 338 489 23.184 8,99
İlimizde 16 adet kesimhane mevcuttur. Karapınar 1.450 43.284 82 0 44.816 17,38
Ereğli İlçesi’nde 3 adet et entegre tesisi,
Kulu 1.220 2.830 16 0 4.066 1,58
Beyşehir İlçesi’nde 2 adet et entegre te-
Seydişehir 1.013 0 4.516 0 5.529 2,14
sisi ve 1 adet belediye mezbahanesi, Ka-
rapınar İlçesi’nde 1 adet et entegre tesisi, Kaynak: TÜİK, Hayvansal Üretim İstatistikleri, 2008.
Karatay İlçesi’nde 1 adet et entegre tesisi,
Seydişehir İlçesi’nde 1 adet et entegre
tesisi, Akşehir İlçesi’nde 1 adet belediye
Tablo 13. Konya İlçelerine Göre Nüfus Dağılımı Tablosu
mezbahanesi, Kadınhanı İlçesi’nde 1
adet belediye mezbahanesi, Sarayönü İl- İlçe Adı İl/ilçe Belde/köy Toplam Oranı
çesi’nde 1 adet entegre et tesisi ve 1 adet Akşehir 61.196 34.693 95.889 4,81
belediye mezbahanesi, Kulu İlçesi’nde 1 Beyşehir 32.525 38.044 70.569 3,54
adet belediye mezbahanesi, Cihanbeyli Cihanbeyli 15.771 47.023 62.794 3,15
İlçesi’nde 1 adet belediye mezbahanesi,
Çumra 28.834 36.162 64.996 3,26
Çumra İlçesi’nde 1 adet belediye mezba-
hanesi bulunmaktadır.[15] Ereğli 95.056 39.952 135.008 6,78
Ilgın 31.171 29.432 60.603 3,04
İlimizde 4 adet şeker fabrikası bulunması, Karapınar 31.951 16.306 48.257 2,42
önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Kris- Kulu 20.734 30.201 50.935 2,56
tal şeker üretim kapasitesi Çumra Şeker
Seydişehir 39.267 25.077 64.344 3,23
Fabrikası için 324.000 ton/yıl, Konya Şeker
Karatay 235.958 21.681 257.639 12,93
Fabrikası için 278.505 ton/yıl, Ereğli Şeker
Fabrikası için 208.942 ton/yıl ve Ilgın Şeker Meram 292.422 16.854 309.276 15,52
Fabrikası için 162.000 ton/yıl’dır. [15] Selçuklu 474.993 12.906 487.899 24,48
Kaynak: TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt, 2009.
İlimizdeki süt ürünleri, meyve özü ve
meyve suyu tesisleri önemli bir potansiyel
oluşturmaktadır. İlimiz bünyesinde 10.000
litre/gün ve üzeri kapasiteye sahip emisyon Tablo 14. Konya’daki Biyogaz Potansiyeli Tablosu
izni olan Karatay İlçesi’nde toplam 41.000 İlçe
Büyük-
ton/yıl kapasiteye sahip 11 adet süt ürünleri Yumurta Küçükbaş Süt Kesim merkez
Şeker baş
tesisi, Ereğli İlçesi’nde toplam 23.000 ton/yıl İlçe Adı tavuğu hayvan ürünleri yapılan nüfusu
fabrikası hayvan
kapasiteye sahip 7 adet süt ürünleri tesisi, kümesleri sayısı tesisleri yerler 15.000
sayısı
Meram İlçesi’nde toplam 20.000 ton/yıl kişi üzeri
kapasiteye sahip 1 adet süt ürünleri tesisi, Akşehir X X X X
Seydişehir İlçesi’nde toplam 1.750 ton/yıl
Altınekin X
kapasiteye sahip 1 adet süt ürünleri tesisi
Beyşehir X X X
bulunmaktadır. Ayrıca; Ereğli İlçesi’nde
2 adet meyve suyu tesisi, 1 adet süt tozu Cihanbeyli X X X X
tesisi ve Ilgın İlçesi’nde 1 adet meyve özü Çumra X X X X X X
tesisi mevcuttur. [15] Ereğli X X X X X X X
Ilgın X X X X
Konya’da hayvan gübrelerinin, tarım alan-
Kadınhanı X X X
larından elde edilen anız ve samanların,
şekerpancarı ve slaj mısır atıklarının, ke- Karapınar X X X X
simhane atıklarının, süt fabrikaları atık- Karatay X X X X X X
larının, şeker fabrikaları atıklarının, evsel Kulu X X X
organik atıkların önemli bir biyokütle enerji Meram X X X X X X
potansiyeli teşkil ettiği görülmektedir.
Sarayönü X X X

Konya için; şeker fabrikaları merkezli olmak Selçuklu X X X

üzere Çumra, Ereğli, Ilgın, Meram ve Karatay Seydişehir X X X X X


ilçeleri cazibe merkezi konumundadır.

99
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

[6] http://www.eie.gov.tr/turkce/YEK/biyoenerji/01-biyogaz/bg_
AB_uretim.html
[7] http://www.eie.gov.tr/turkce/YEK/biyoenerji/01-biyogaz/bg_
Turkiye.html
[8] http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi
[9] http://www.tuik.gov.tr/PreIstatikTablo
[10] http://www.tuik.gov.tr/bitkiselapp/bitkisel.zul
[11] http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnksdagitapp/adnks.zul
[12] http://www.eie.gov.tr/turkce/YEK/biyoenerji/01-biyogaz/bg_
haykay.html
[13] KAYA D., Eyidoğan M., Çoban V., Çağman S., Aydoner
C., Tırıs M. “Türkiye’nin hayvansal atık kaynaklı biyogaz
potansiyeli ve ekonomisi”, İCCİ Bildiriler Kitabı 2009
[14] ÖZTÜRK M. “Hayvan gübresinden biyogaz üretimi” Çevre ve
Orman Bakanlığı
[15] Konya İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Sanayi Tesisleri
Envanter Tablosu 2009
Şekil 3.
Summary
Avrupa’nın birçok ülkesinde bir enerji üretim stratejisi olarak yaygın There is an increasing trend around %7.5 in our country’s electric
şekilde kullanılmakta olan biyogaz tesisleri, ülkemizde ve ilimizde energy demand.
yaygınlaştırılmalıdır. Bir biyogaz tesisi için enerji değeri olan
tonlarca atık ve artık madde enerjiye dönüştürülmelidir. According to Ministry of Energy and Natural Resources data,
as of 2008, our energy production capability is 41.987 MW and
Tesis planlaması yapılırken; tek bir kaynağa odaklanılmaması, consumption 19.4 billion kWh. In 2008 our electric production is
çeşitli kaynaklardan elde edilen atıkların en yüksek verim supplied from three main sources, consisting of %48.17 natural
sağlayacak şekilde belli oranlarda karıştırılması gerektiği kanaatine gas, %28.98 coal and %16.77 hydroelectricity. With the increasing
varılmıştır. electricity demand, our established energy production should be at
least doubled by 2020.
6. Sonuç
Enerji üretim ve tüketim süreçlerinde ortaya çıkan sera gazı The money Turkey spends on petroleum, petroleum products,
emisyonları, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin en önemli natural Gas, LPG and coal will increase every day, bound to her
nedenleri arasındadır. Sera gazı salınımında enerji sektörünün tüm energy needs. The actualization of medium and long term vision
diğer sektörlerden çok daha yüksek bir payının olması nedeniyle; programme in compliance with Turkey’s national, politic and
iklim değişikliği ile enerji politikaları birbirine entegre edilmiş, economic interests holds great importance.
özellikle sera gazı azaltımı yönünde taahhütte bulunan ülkeler,
tüm enerji politikalarını bu çerçevede şekillendirmek durumunda Efficient, productive, safe and sensible utilization of energy
kalmışlardır. resources and reducing the country’s external dependence has to
be aimed.
Petrol, petrol ürünleri, doğalgaz, LPG, kömür gibi enerji ihtiyacı
için harcadığı rakamları düşünürsek ve bu rakamların her sene Energy became one of the most expensive production inputs
artacağını varsayarsak, Türkiye’nin ivedi bir şekilde ülke çıkarlarına today, when conventional energy resources started to dwindle. For
uygun orta ve uzun vade vizyon programını hayata geçirmesi, this very reason, all the developed and developing countries have
ulusal, politik ve ekonomik çıkarlar açısından çok büyük önem inclined towards new and renewable energy resources. These
taşımaktadır. resources seem to serves as an alternative to conventional energy
resources.
Öte yandan küresel ısınmanın ciddi boyutlara gelmesi nedeniyle;
Türkiye’nin imzaladığı Kyoto Protokolü’ne uygun olarak, gelecek One of the renewable energy resources is biomass energy. Turkey
kuşaklara karşı sorumlulukların yerine getirilmesi sağlanacaktır. is one of the richest countries considering biomass energy potential.
In this context, organic, vegetal, animal and industrial waste should
Kaynaklar be put off from polluting the nature and damaging health; and
[1] http://www.enerji.gov.tr/index.php=elektrik economic and applicable solutions must be presented.
[2] ALİBAŞ K., Ulusoy Y., Tekin Y. “Biyogaz üretimi”, Uludağ
Üniversitesi There should be opportunities given to convert waste materials into
[3] http://www.biyogaz.com/bguka.htm energy and prevent its loss which is a very valuable resources for its
[4] TOLAY M., Yamankaradeniz H., Yardımcı1 S., Reiter R., organic structure and contents. Biogas facilities, which are widely
“Hayvansal atıklardan biyogaz üretimi” VII. Ulusal Temiz used in many countries of Europe as a part of energy production
Enerji Sempozyumu, 2008 strategy, have to be spread wide in our county and country.
[5] http://www.enerji.gov.tr/index.php=biyoyakit

100
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ATIK YAĞLARIN YÖNETİMİ

Aydın ÖZBEY Dr. Erol METİN


Petrol Sanayi Derneği İktisadi İşletmesi, Petrol Sanayi Derneği İktisadi İşlemesi,
Petrol ve Doğalgaz Mühendisi Metalürji ve Malzeme Mühendisi

Özet itibari ile dünya madeni yağ talebinde % 13 oranında bir düşme
Çevre ve insan sağlığı için tehlike oluşturan atık motor yağlarının olmuştur. Bu düşüş, dünya coğrafyası içinde incelendiğinde en sert
uygun koşullarda kayıt altına alınarak toplanması ve çevre ve insan düşüşün %17 ile Avrupa bölgesinde olduğu görülmektedir. B.R.I.C
sağlığına zarar vermeyecek koşullarda geri kazanılması (enerji veya ülkelerinin bu düşüşten daha az etkilendiği görülmektedir.
ürün olarak) ya da bertaraf edilmesi amacıyla 2004 yılında başlatılan
projenin Türkiye çapındaki sonuçları bu makalenin konusudur. Avrupa Rejenerasyon Endüstrisi Komitesi (GEIR) verilerine göre,
Türkiye’de 2005-2009 yılları arasında atık motor yağların yönetimi Avrupa Birliği üyesi ülkeler içinde 2006 yılında en fazla madeni yağ
ile ilgili olarak, üretici sorumluluğunda Petrol Sanayi Derneği tüketimi yapılan ülkeler ve miktarlar sırasıyla; Almanya 1 milyon
tarafından yapılan toplama ve geri kazanım çalışmalarının sonuçları 174 bin ton, İngiltere 858 bin ton, Fransa 821 bin ton, İspanya’da
ve dünyada atık yağların yönetimine yönelik uygulamalar özetlenmiş 519 bin ton’dur. Türkiye’deki madeni yağ tüketim rakamlarında ise
ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın çelişki görülmektedir.
koordinasyonu ve Yönetmeliği çerçevesinde geliştirilen bu proje
ile atık motor yağlarının oluştuğu tüm merkezlerden ülke çapında Türkiye madeni yağ sektöründe Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
bedelsiz olarak toplanması, geri kazanımı ve bertarafını sağlamak kayıtlarına göre, 2009 yılı sonu itibari ile 192 madeni yağ üreticisi firma
üzere etkin bir sistem kurulmuş, bu sistem içinde lojistik yönetim ve bir baz yağ üretimi yapan rafineri bulunmaktadır. Toplam madeni
birimi geliştirilerek ülke çapında yerleşmesi sağlanmıştır. yağ tüketiminin geçmiş yıllardaki gelişimini de görmek açısından
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ve Enerji Piyasası Düzenleme
1. Giriş Kurumu’nun yayınlamış olduğu veriler referans alındığında 2009
Atık Yağların Yönetimi Projesi ile; motorlu taşıtlarda kullanılan ve atık yılında Türkiye’de işlenerek piyasaya sunulan madeni yağ miktarının
hale gelen motor yağlarının araç servisleri, akaryakıt istasyonları, ihracat hariç 902 bin ton olarak görülmektedir. Bu miktarda özellikle
kamuya ait araç bakım istasyonlarından doğru koşullarda lisanslı son üç yıldaki önemli büyüklükteki artış dikkat çekmektedir.
ve yetkili ekiplerce toplanarak, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından lisanslandırılmış tesislerde çevre ve insan sağlığına zarar Tablo 1’de verilen resmi rakamlarla, geçtiğimiz yıllarda madeni yağ
vermeyecek şekilde işlem görmesinin sağlanması için atık üreten sektöründe kullanılmak üzere baz yağ olarak ithal edilen ve motorin
noktaların belirlenmesi, bilinçlendirilmesi, uygun toplama sisteminin piyasasında yaygın olarak kullanılan ve satılan 10 numara yağ vb.
oluşturulması amaçlanmıştır. Çalışmanın başladığı Mayıs 2004 isimler altında yapılan piyasa faaliyetleri sebebi ile Türkiye’de
tarihinden itibaren toplanan atık motor yağı miktarı ve toplama yapılan gerçek madeni yağ olarak tüketilen miktar hakkında sağlıklı
nokta sayısı her yıl artarak devam etmiş ve ülke çapına yayılmıştır. bir değerlendirme yapılmasını güçleştirmektedir. 2009 yılında
Motor yağı değişim noktalarında oluşan atık motor yağları, ulusal dünyada ve Avrupa’daki daralmanın aksine, ihracat miktarları
atık taşıma formu düzenlenerek lisanslı özel araçlarla toplanmakta hariç olmak üzere Türkiye’de piyasaya sürülen madeni yağ
ve kategorilerine uygun olarak geri kazanım veya bertaraf amaçlı miktarında bu verilere göre % 15 oranında artış olması son üç
olarak değerlendirilmek üzere lisanslı işletmelere teslim edilmekte, yıla ilişkin verilerin gerçeği yansıtmadığı kaygılarımızı doğrular
yasal belgeleme işlemleri eksiksiz yerine getirilmekte ve bu işlemler niteliktedir. Bununla birlikte Türkiye’de madeni yağ olarak tüketilen
için atık üreticilerinden herhangi bir ücret talep edilmemektedir. Tüm gerçek miktarın PETDER’in girişimi ile bağımsız bir gözetim ve
bu hizmetlerin yasalara uygun olarak -tüm ülke çapında, miktar ve denetim şirketi olan PWC tarafından hazırlanan sektör raporları,
sınır gözetmeksizin- yerine getirilmesi için gerekli ilave maliyetler ise EPDK ve Çevre ve Orman Bakanlığı verileri ışığında 500 bin ton/
PETDER atık motor yağı toplama organizasyonuna katılan motor yıl seviyesinde gerçekleştiği tahmin edilmektedir.
yağı üreticisi şirketlerce karşılanmaktadır.
3. Atık Yağların Yönetim Esasları
2. Dünyada ve Türkiye’de Madeni Yağ Sektörüne Bakış Ülkemizde Atık Yağların Yönetim esasları, 30 Temmuz 2008
Dünyada madeni yağ tüketimi rakamlarına bakıldığında, 2009 yılı tarihli Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, 14 Mart 2005 tarihli

Tablo 1. Dünya Madeni Yağ Talebi “Deniz Yağları Hariç”


Miktar (1000 ton) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009
Dünya Madeni Yağ
36.400 35.600 35.700 35.400 36.100 36.500 36.900 37.100 36.200 31.600
Talebi
Kaynak: Avrupa Madeni Yağ Zirvesi, Mr. Apu GOSALIA Sunum, Londra, 2009

101
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Tablo 2. Madeni Yağ İthalat ve Yurt İçi Üretim Miktarları


Miktar (1000 ton) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009
Yurtiçi Üretim 317 248 299 280 292 342 328 294 264 238
İthalat 164 69 137 193 269 310 319 473 521 664
Toplam 481 317 436 473 561 652 647 767 785 902
Kaynak: Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Verileri

Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve 5 Temmuz 2008 Atık Yönetimi Hiyerarşisine göre, atıklar öncelik sıralaması ile,
tarihli Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelikler ile kaynağında azaltılmalı (prevention), tekrar kullanılmalı (preparing
düzenlenmiştir. 19 Kasım 2008 tarihinde yayınlanan 2008/98/ for re-use), hammadde olarak geri kazanılmalı (recycling), enerji
EC sayılı “Atık Direktifi” ile, Avrupa Birliği tarafından çıkarılan olarak geri kazanılmalı (energy recovery), en son seçenek
mevzuatların basitleştirilmesi ve azami çevresel faydanın olarak ise bertaraf (disposal) ettirilmelidir. Yaşam döngüsü
sağlanması için 75/439/EEC sayılı Atık Yağlar, 91/689/EC sayılı analizleri atık yağların farklı rafinasyon yöntemleri kullanılarak
Tehlikeli Atık, 2006/12/EC sayılı Atık Çerçeve Direktifleri’nin baz yağa geri dönüştürülmesi, enerji olarak değerlendirilmesi
yeniden düzenlenerek 2008/98/EC sayılı direktifle uyumlu hale gibi konularda, çevre etkileri açısından en uygun yöntemlerin
getirilmesi sonrasında eski direktifler 12 Aralık 2010 tarih itibari ile belirlenmesinde son derece yararlı sonuçlar vermektedir. Bu
yürürlükten kaldırılacaktır. Üye ülkelerden 12 Aralık 2010 tarihine çalışmalar, atık yağın cinsi, kullanılan rafinasyon tekniği vb.
kadar mevzuatlarında bu direktifte belirtilen esaslar çerçevesinde konulara ve hatta taşıma mesafelerine göre değişmektedir. Bu
düzenleme yapmaları beklenmektedir. konuda European Comission tarafından 2001 yılında yayınlanan
rapor[12], atık yağların yönetimine bütünsel yaklaşım getirmesi
2008/98/EC sayılı direktifte, atık yağların kaynağında ayrı nedeni ile bu alanda yayınlanmış en kapsamlı rapordur. Şekil
toplanmasının, doğru atık yönetiminin yapılması ve uygun 2’de böyle bir yaklaşımın içeriği ve aşamaları verilmiştir. Rapor,
olmayan bertaraf sonucu çevreye verilecek zararın önlenmesi atık yağların farklı rafinasyon süreçleri (vakum distilasyon, termal
açısından hayati bir öneme sahip olduğu, atık yağların yönetiminin cracking vb.) ile baz yağa geri dönüşümü ile çimento tesislerinde
atık hiyerarşisine göre yaşam döngüsü analizi yapılarak çevre için enerji olarak geri kazanılmasının çevresel etkilerini detaylı olarak
en fazla yarar sağlayan uygulamaya öncelik verilerek yapılması karşılaştırmıştır. Fosil yakıt tüketimi, su tüketimi, iklim değişikliği
gerektiği hususlarına vurgu yapılmaktadır. Direktifte sunulan etkisi, katı atık, partikül emisyonu gibi bir çok çevresel etki açısından
rafinasyon ve enerji geri kazanımı karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak,
tüm çevresel etkiler karşılaştırıldığında rafinasyon veya enerji geri
kazanımının bir diğerinden daha üstün olduğu konusunda net
bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Tüm alternatifler en az bir somut
çevre yararı sağlayabilmektedir. Örneğin enerji geri kazanımı sera
etkisi açısından avantaj sağlarken, asidifikasyon etkisi açısından
rafinasyon avantaj sağlayan bir yöntem olmaktadır.

3.1. Dünyada ve Türkiye’de Atık Yağların Değerlendirme


Yöntemleri
Gelişmiş ülkeler bazında yapılan değerlendirmeler atık yağların
yönetimi konusunda standart bir uygulama bulunmadığını ve hatta
Şekil 1. Madeni Yağ Piyasası Ürün Kırılımları, PETDER
çok farklı yaklaşımlar olduğunu göstermektedir. GEIR 2008

Şekil 3. Avrupa Birliği Ülkeleri – Türkiye Atık Yağ Toplama ve Değerlendirme


Yöntemlerinin Karşılaştırması
Şekil 2. Atık Yağlar Yaşam Döngüsü Analizi, (LCA-ISO 14040 Kaynak: Çevre ve Orman Bakanlığı, PETDER.

102
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

raporuna göre[4] Avrupa ülkelerinde toplanan atık yağların % Çalışmada Japonya’da ulusal seviyede geri dönüşüm programı,
50’si enerji, % 37’si hammadde olarak geri kazanılmaktadır. destek veya teşvik sisteminin bulunmadığı, atık motor yağı toplama
Ülkemizde bu oranlar 2009 yılında sırası ile % 45 ve % 47 olarak oranın yüksek olduğu ve enerji değerinden yaralanılmak üzere geri
gerçekleşmiştir. kazanımın ağırlıkta olduğu, ürün geri kazanımın yaygın olmadığı
görülmektedir.
Tablo 3. Kullanılan Yağ Cinsine Göre Oluşan Atık Yağ Miktarı
İtalya’da ise üretilecek motor yağında yeniden rafine edilmiş baz
Yağ Cinsi Atık Miktarı (%)
yağ kullanılmasının teşvik edildiği, madeni yağ satışında alınan
Benzinli Motor Yağları 65%
vergi ile sistemin devlet tarafından desteklendiği belirtilmektedir.
Dizel Motor Yağları 65% Bu şekilde piyasaya sunulan yağın yaklaşık % 33’ü toplandığı,
Araç Diferansiyel Yağları 90% % 10’unun çimento fabrikalarında ek yakıt olarak kullanıldığı %
Şanzıman Yağları ( Araç Dişli Kutusu) 90% 18’inin ise yeniden rafine edildiği belirtilmektedir. Avustralya’da
devletin atık yağların yeniden rafinasyon için kaynak ve yüksek
Diğer Araç Yağları 0%
oranda teşvik sağladığı piyasaya sunulan yağın % 38’inin geri
Hidrolik Yağlar 70%
toplandığı ifade edilmektedir. Kanada Alberta’da toplama miktarının
Kompresör / Türbin Yağları 70% artırılmasına için madeni yağ satışında vergi alınarak desteklenen,
Proses Yağları 0% rafinasyona ilginin az olduğu, piyasaya sunulan madeni yağın %
Elektrik İzolasyon (Trafo) Yağları 95% 51’inin toplandığı ifade edilmektedir.
Endüstriyel Dişli Yağları 75%
Dünya üzerinde en çok madeni yağ tüketiminin olduğu Amerika’da
Diğer Endüstriyel Yağları 50%
ise, rafinasyon sektörünün küçük olduğu ve atıkların yakıt olarak
Havacılık Yağları 90% kullanımının teşvik edildiği görülmektedir. ABD’de atık yağların
Kaynak: CONCAWE WQ/STF–26 Raporu yönetimi hususunda Avrupa’daki gibi merkezi bir yönetim orga-nı
bulunmamaktadır. Bu kapsamda eyaletler arasında farklı uygu-
Ülkemizde yılda yaklaşık 500 bin ton madeni yağ tüketildiğinden lamalar mevcut olup endüstri istatistikleri de farklılıklar içermektedir.
hareketle en az 250 bin ton atık madeni yağ oluşmuş olması Bazı eyaletlerde, toplama çalışmaları madeni yağ satışında alınan
beklenmelidir. 2009 yılında toplanan 30 bin 708 ton atık yağın, 14 vergi ile desteklenmekte, bazı eyaletler kirlenmenin önüne geçmek
bin 373 tonu rafinasyon ve rejenerasyon tesislerinde, 13 bin 677 üzere atık yağları tehlikeli madde olarak değerlendirmekte, bazı
tonu ise çimento, kireç, demir çelik tesislerinde, 2 bin 668 tonu yerel yönetimler toplama çalışmalarını desteklemek üzere maddi
ise bertaraf tesislerinde ürün veya enerji olarak geri kazanılmış kaynak ayırmaktadır. Bununla birlikte, Amerikan hükümeti federal
veya bertaraf ettirilmiştir. Dolayısıyla Türkiye’de kayıt altına alınan politikası, kullanımda yeniden rafine edilmiş yağlarının tercih
toplam atık yağ miktarı oluşması beklenen miktarın % 12’sidir. edilmesi, yakma da dahil olmak üzere atık yağların işlenerek geri
Oluşan atık yağın % 88’inin akıbeti ise bilinmemekte veya kayıt dönüşümünün sağlanması ve bertarafının sağlanmasının teşvik
altına alınamamaktadır. Kayıt altına alınan miktar AB üyesi ülkeler edilmesi yönündedir.
ortalaması olarak % 74 seviyesindedir.
Bu çalışma dünyada atık yağların değerlendirme yöntemlerinin
Yapılan araştırmalar[1], faydalı kullanım ömrünün tamamlayarak ülkelere göre farklılık gösterdiğini ve genel anlamda en iyi olarak
atık hale dönüşen madeni yağ miktarının kullanım yerine ve nitelendirilebilecek bir uygulamanın bulunmadığını göstermektedir.
koşullara bağlı olarak değişmekle birlikte en az % 50’sinin
kullanım sonrası atık hale dönüştüğünü göstermektedir. Örneğin 3.2. Petrol Sanayi Derneği Atık Yağların Yönetimi Çalışmaları
motor yağları için yüksek ısı ve mekanik kayıplardan dolayı % 65 Petrol Sanayi Derneği (PETDER) tarafından Atık Yağların Kontrolü
düzeyinde olan bu oran, transmisyon ve dişli kutusu yağları için % Yönetmeliği çerçevesinde 2004 yılından günümüze yürütülen
90 seviyelerindedir.(Tablo 3) “atık motor yağı toplama” çalışmaları kapsamında, 2009 yılı sonu
itibariyle son beş yıllık süreçte toplam 79 ildeki, 6 bin 566 farklı atık
2005 yılında Amerika Enerji Departmanı[3] tarafından yapılan motor yağı üreticisinden 50 bin 199 sefer yaparak 66 bin 744 ton
çalışma, ülkelerin atık yönetimi konusunda farklı yaklaşım atık motor yağı toplanarak, lisanslı işletmelerde hammadde, enerji
içinde olduklarını göstermektedir. Bu çalışmada Fransa’da, olarak geri kazanılmış veya bertaraf ettirilmiştir.
devlet tarafından madeni yağ üreticilerine uygulanan vergi ile
desteklenen bir sistem uygulanarak atık yağların % 78’i toplanarak 2009 senesinde organizasyona katılım sağlayan şirket sayısı 88
kayıt altına alındığı ve bunun % 42’si yeniden rafinasyon olup bu şirketler tarafından bir yıl önce “2008 yılında” piyasaya
tesislerinde geri kazanıldığı belirtilmektedir. Almanya’da yasal sunulan motor yağı miktarı 199 bin 835 ton olarak gerçekleş-
mevzuatın ve tüketicilerin geri dönüşüme olan ilgisinin çok fazla miştir.
olduğu, tüm atık yağların tehlikeli atık olarak değerlendirildiği
ve atık üreticilerinin depoladıkları atık yağın bertarafı için ücret 2009 yılında atık motor yağlarını toplamak ve yasal bertaraf
ödemek zorunda oldukları belirtilmektedir. Atık yağ toplama işlemini tamamlamak üzere 78 ilde, 944 bin 167 km mesafe
oranın satılan yağ miktarı üzerinden % 48 olduğu ifade edilen yol kat edilerek, toplam 14 bin 895 sefer yapılarak 4 bin 303
çalışmada, toplanan atık yağın % 41’inin yeniden rafine edildiği, farklı işletmeden, 17 bin 640 ton atık motor yağı toplanmıştır.
% 35’inin çimento fabrikalarında enerji değerinden yararlanmak Toplanan atık motor yağının % 7’si 1.kategori statüsünde, %
üzere geri kazanıldığı ve % 24’ünün ise bertarafının sağlandığı 78’i 2. kategori statüsünde, % 15’i 3. kategori statüsünde
ifade edilmektedir. değerlendirilmiştir.

103
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

2009 yılında en fazla toplama yapılan iller sırasıyla İstanbul (4071 araç) olmuştur. Araç başına en az atık motor yağı toplanan iller
ton), Ankara (1771 ton), Kocaeli (1591 ton), İzmir (1295 ton), Bursa sırasıyla, Karabük (0,17 kg/araç), Kırıkkale (0,15 kg/araç), Yozgat
(783 ton) olmuştur. En az toplama yapılan iller sırasıyla Kırıkkale (5 (0,09 kg/araç) , Kilis (0,08 kg/araç), Ağrı (0,07 kg/araç) olmuştur.
ton), Ardahan (3,2 ton), Kilis (2,4 ton), Bayburt (1,9 ton), Ağrı (1,7
ton) olmuştur. 2009 yılında Muş ve Şırnak illerinden hiç atık motor 2009 yılında kişi başına toplanan atık motor yağı miktarı 0,2
yağı toplanamamıştır. kilogram olup, kişi başına en fazla atık motor yağı toplanan
iller sırasıyla Kocaeli (1,045 kg/kişi), Zonguldak (0,862 kg/kişi),
2009 yılında trafiğe kayıtlı araç başına toplanan atık motor yağı Çanakkale (0,465kg/kişi), Muğla (0,441 kg/kişi), Ankara (0,381
miktarı 1,2 kilogram olup, araç başına en fazla atık motor yağı kg/kişi) olmuştur. Araç başına en az atık motor yağı toplanan iller
toplanan iller sırasıyla Kocaeli (7,6 kg/araç), Zonguldak (5,2 kg/ sırasıyla, Van (0,022 kg/kişi), Kırıkkale (0,018 kg/kişi), Kilis(0,015
araç), Siirt (3,9 kg/araç), Bingöl (2,7 kg/araç), Trabzon (2,7 kg/ kg/kişi), Yozgat (0,012 kg/kişi), Ağrı (0,003 kg/kişi) olmuştur.

Şekil 4. Toplanan Atık Motor Yağı Miktarı ve Sefer Sayısı “2004-2009”

Şekil 5. Toplanan Atık Motor Yağının Kaynağına Göre Dağılımı Şekil 6. Toplanan Atık Motor Yağının Bölgelere Göre Dağılımı
“2004-2009” (ton) “2004-2009” (ton)

104
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Son beş yılda toplanan atık motor yağlarının % 62’si araç [10] Türkiye İstatistik Kurumu, İllere göre motorlu kara taşıtları
servislerinden, % 8’i kamu kuruluşlarından, % 4’ü belediyelerden, % sayısı, (2009) www.tuik.gov.tr
5’i yağ üretim tesislerinden, % 2’si inşaat madencilik tesislerinden, [11] ACI “European Base Oils and Lubricants Summit”, Apu
% 2’si askeri kurumlardan, % 1’i akaryakıt istasyonlarından, % 13’ü GOSALIA Sunum, Londra, (2009)
endüstri araç parkından toplanmıştır. [12] “Critical Review of Existing Studies and Life Cycle Analysis
on the regeneration and incineration of waste Oils”, EC DG
Son beş yılda, toplanan atık motor yağının % 8’i Akdeniz, % 2’si Environment Report, (December,2001)
Doğu Anadolu, % 15’i Ege, % 3’ü Güneydoğu Anadolu, % 14’ü
İç Anadolu, % 11’i Karadeniz, % 47’si Marmara Bölgesi’nden Summary
toplanmıştır. The waste motor oil collection and recovery (as base oil or energy)
efforts, that are being conducted since 2004, that constitute a threat
Atık Yağların Yönetimi Projesi için PETDER tarafından son beş for environment and human health, is the subject of this paper.
yılda 12 milyon TL kaynak kullanılmıştır. Son beş yıllık ortalamaya The paper summarizes collection and recovery activities being
göre, bu kaynağın % 48’i organizasyona katılım sağlayan motor conducted since 2005 through the PETDER organization and also
yağı üreticisi, ithalatçısı şirketler tarafından karşılanmakta, geri basic comparisons with similar applications in other countries. As
kalan bölümü ise lisanslı işletmelere yapılan atık yağ nakliye a result of the Regulation enforced by the Ministry of Environment
gelirlerinden elde edilen gelirle sübvanse edilmektedir. & Forestry, PETDER has set up a nationwide collection system in
2004. The system is based on producer pays principle and works
Proje çalışmaları çerçevesinde atık motor yağlarının çevre ve on not for profit basis, in order to collect and recovery waste motor
insan sağlığına olumsuz etkilerine dikkat çekmek, atık üreticilerinin oils on a nation wide management system.
projeye katkılarını sağlamak üzere atık üreticileri düzenli
olarak ziyaret edilmekte, yerel yönetimlerle işbirliği protokolleri This paper summarizes the efforts, to on waste motor oil collection
imzalanmakta, toplantı ve eğitim programları düzenlenmekte, and recovery actions which has been started in 2004, which
yazılı ve görsel iletişim araçları vasıtasıyla, fuar vb. etkinliklerde constituets a threat for environment and human health, .
proje çalışmaları hakkında bilgilendirme yapılmaktadır.

4. Sonuç
• Türkiye’de T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan
Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği ile atık yağların kayıt altına
alınması, geri kazanımı ve bertarafının sağlanması için önemli
çalışmalar başlatılmış, bu kapsamda PETDER ülke çapında
yaygın ve etkin bir sistem kurmuştur.
• Tüm bu çalışmalara ve beş yıllık ciddi yatırımlara rağmen
atık motor yağların % 80-85’i kayıt dışı olarak toplanmakta ve
çevre ve insan sağlığını tehdit edecek alanlarda yaygın olarak
kullanılmaya devam etmektedir.
• PETDER atık motor yağı toplama miktarları 2005 yılında 7 bin
492 ton, 2006 yılında 10 bin 425 ton ton, 2007 yılında 15 bin 80
ton, 2008 16 bin 94 ton yılında ton, 2009 yılında 17 bin 640 ton
olarak gerçekleşmiştir.

Kaynaklar
[1] CONCAWE, Report No: 5/96. “Collection and Disposal of
Used Lubricating Oil”, Brussels, (1996), www.concawe.be
[2] T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Atık Yönetimi Eylem Planı,
Ankara, 2009, www.atikyonetimi.cevreorman.gov.tr
[3] U.S. Department of Enegy, Office of Fosil Energy, Used Oil
Re-Refining Study to Adres Energy Policy Act of 2005 Section
1838, U.S., (2006), www.energy.gov
[4] GEIR, 2008 Report, www.geir-rerefining.org
[5] Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Petrol Piyasası Sektör
Raporu, Ankara, (2007- 2008), www.epdk.gov.tr
[6] Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, 2007 Raporu, Ankara, (August,
2007)
[7] Tüpraş Faaliyet Raporu, Kocaeli, (2007- 2008), www.tupras.
com.tr
[8] EUROPALUB 2006, Europalub Association, France
[9] Petrol Sanayi Derneği, Atık Motor Yağı Toplama Çalışması
verileri, (2009), www.petder.org.tr

105
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ ETKİN KULLANIMI

Fahrettin TANINMIŞ
Sena Enerji ve İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti

Özet
Tablo 1.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye için de önemi son derece büyük
olan enerji ihtiyacının karşılanması konusunda izlenecek olan Ülkemizdeki
Gücü [MWe] Yüzdesi [%]
yollardan birisi de, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin bir şekilde Santraller
kullanılmaya başlamasıdır. Termik Santraller 28.935,9 65,92
Hidroelektrik
Mevcut durum itibari ile ülkemizin enerji politikası içerisindeki, 14.278,0 32,53
Santraller
yenilenebilir enerjinin durumu ve geleceği ivedilikle belirlenmelidir.
Bu kapsamda yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin bir şekilde Yenilenebilir
682,5 1,55
kullanılmaya başlaması için üzerine görev düşen devlet kurum ve Santraller
kuruluşları ile enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen müteşebbisler TOPLAM 43.896,4 100
ve tüzel kişilikler tarafından yapılması gereken icraat ve hareketler,
önceden tasarlanarak, bir yol haritasının oluşturulması ve en kısa Tablo 1’den de görüleceği üzere ülkemizin enerji ihtiyacını kar-
süre içerisinde hayata geçirilmesi gerekmektedir. şılayan santrallerin yaklaşık %66’sı fosil bazlı yakıt yakarak elektrik
enerjisi üretmektedir. Bu ise CO2 salınımının artışına neden
1. Günümüzde Enerji Kaynakları olmaktadır. Dünyanın önde gelen gelişmiş ülkeleri CO2 salınımını
Bugün enerji dediğimizde aklımıza ilk gelen enerji formu elektrik kontrol altına almak için Kyoto Protokolünü hazırlamışlardır.
enerjisidir. Çünkü elektrik enerjisinin kullanımı diğer enerji
formlarına göre oldukça yaygındır. Ülkemiz 2009 yılında Kyoto Protokolü’nü imzalayarak, bu protokolü
kabul etmiştir. Kyoto Protokolü’nün kabulünün bir gereği olan,
Bu yaygınlığın nedenleri arasında, elektrik enerjisinin kolaylıkla yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması,
diğer enerji şekillerine dönüştürülebilen bir enerji olması, bir mevcut CO2 salınımının azaltılmasına neden olacak en önemli et-
noktadan başka bir noktaya iletimi esnasında meydana gelen kendir. Kyoto Protokolü dahilinde, yenilenebilir enerji ile üretilen her
kaybın diğer enerji şekillerine göre daha az olması ve depolama bir kWh enerji için yaklaşık olarak 700 ila 800 gr. CO2 salınımının
ihtiyacının bulunmaması olarak gösterilebilir. engellediğinden dolayı,[2] yenilenebilir enerji ile üretilmiş olan
toplam enerji miktarı için bir karbon sertifikasına sahip olunacaktır.
Elektrik enerjisi doğada ham olarak bulunan bir enerji çeşidi
olmamasından dolayı, mutlaka bir başka enerji formunun gerekli 2020 senesinden sonra yürürlüğe girecek bu uygulama ile belirlenen
teknolojiler ve ekipmanlar kullanılarak elektrik enerjisinin üretilmesi değerin üzerinde CO2 salınımına neden olan ülkeler, eğer ellerinde
söz konusudur. İşte bu noktada elektrik enerjisi üretmek için yeterli miktarda karbon sertifikası yok ise maddi tazminat ödemek
kullanılan bu teknolojilerin yapıları gereği ortaya çıkardıkları yan durumunda kalacaklardır.
ürünlerin, doğaya zararlı olup olmadıklarının önemi büyüktür.
2. Yenilenebilir Enerji
Mevcut enerji kaynaklarının önemli bir kısmını fosil bazlı yakıtlar Yenilenebilir enerji kaynakları kendi aralarında değerlendirmeye
oluşturmaktadır. Fosil bazlı yakıtların enerji üretiminde kullanılması, alındığında, gerek teknolojilerinin belirli bir aşamayı kat etmiş
doğaya saldıkları CO2‘den dolayı havanın kirlenmesine neden olması, gerekse dünya çapında yapılan MW seviyelerindeki
olmaktadır. santral uygulamaların neticesinde rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi
diğer yenilenebilir enerji kaynakları arasından öne çıkmaktadır.
Ülkemizde elektrik enerjisinin üretilmesinde kullanılan, fosil bazlı Bu bağlamda mevcut durum itibari ile kullanılmaya en uygun
yakıt yakarak atmosfere CO2 salınımında bulunan termik ve yenilenebilir enerji kaynakları rüzgar enerjisi ve güneş enerjisidir.
doğalgaz çevrim santrallerinin toplam kurulu güçleri ve Türkiye’nin
tüm kurulu gücüne olan oranları Tablo 1’de gösterilmiştir. Dünya genelinde kurulu olan rüzgar enerji santrallerinin (RES)
2009 yılı sonu itibari ile toplam kurulu gücü 157.899 MW’tır.
Ayrıca Hidroelektrik santraller ve yenilenebilir enerji kullanarak Ülkemizde işletmede olan RES kurulu gücü ise 14 Şubat 2010
çalışan santraller de Tablo 1’de yer almaktadır.[1] (Tablo 1’deki tarihi itibari ile 803,55 MW’tır.[3] Bu da dünya genelinde kurulu
veriler, Ekim 2009 tarihindeki verilerdir.) bulunan toplam gücün %0.51’ine denk gelmektedir. Türkiye’de 14

106
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Şubat 2010 itibari ile işletmede olan rüzgar enerji santralleri Tablo fenerleri ve üniversiteler ile çeşitli akademik çalışmalar tarafından
2’de gösterilmiştir. Oysa rüzgar enerjisi potansiyeli açısından bu gerçekleştirilen uygulamalardır.
durumu değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin teknik rüzgar enerjisi
potansiyeli 83.000 MW’tır.[4] Böylece sahip olduğumuz potansiyel Maalesef ülkemizde MW mertebesinde herhangi bir santral
rüzgar enerjisinin sadece %0,97’sini kullanabiliyoruz, geri kalan uygulaması bulunmadığından dolayı, dünya genelinde yapılan
%99,03’lük bir payın ise ülkemizin üzerinden esip geçmesine uygulamalar ile bir kıyaslama yapılamayacaktır. Ancak dünya
sadece seyirci kalıyoruz. genelinde kurulu olan ve Photo-Voltaic (PV) teknolojiyi kullanan
güneş enerji santrallerinin, 2008 yılı itibari ile toplam kurulu
Güneş enerjisi ile ilgili olarak ülkemizde sadece küçük güçlerde gücünün 15.200 MW olduğu [5] bir aşamada, ülkemizde güneş
kurulu olan uygulamalar bulunmaktadır. Bu uygulamalar Türk enerjisi alanına yatırım yapmak isteyen özel ve tüzel kişiliklerin
Telekom istasyonları, otoban SOS telefonları, Orman Genel izleyebileceği bir yol haritasının dahi mevcut olmaması, bir
Müdürlüğü’nün gözetleme istasyonları, radar istasyonları, deniz belirsizliği de beraberinde getirmektedir.

Tablo 2. Şubat 2010 itibariyle İşletmede Olan Rüzgar Enerji Santralleri


Şirket Mevkii Gücü [MW]
Alize Enerji Elektrik Üretim AŞ İzmir-Çeşme 1,5
Anemon Enerji Elektrik Üretim AŞ Çanakkale-İntepe 30,4
Deniz Elektrik Üretim Ltd. Şti. Manisa-Akhisar 10,8
Doğal Enerji Elektrik Üretim AŞ Çanakkale-Gelibolu 14,9
Doğal Enerji Elektrik Üretim AŞ Manisa-Sayalar 34,2
Ertürk Elektrik Üretim AŞ İstanbul-Çatalca 60
İnnores Elektrik Üretim AŞ İzmir-Aliağa 42,5
Lodos Elektrik Üretim AŞ İstanbul-Gaziosmanpaşa 24
Mare Manastır Rüzgar Enerji Santralı İzmir-Çeşme
39,2
San. Ve Tic. AŞ
Sunjüt Sun’i Jüt San. Ve Tic. AŞ İstanbul-Hadımköy 1,2
Teperes Elektrik Üretim AŞ İstanbul-Silivri 0,85
Yapısan Elektrik Üretim AŞ Balıkesir-Bandırma 30
Baki Elektrik Üretim Ltd. Şti. Balıkesir-Şamlı 90
Dares Datça Rüzgar Enerji Santralı Muğla-Datça
29,6
San. Ve Tic. AŞ
Deniz Elektrik Üretim Ltd. Şti. Hatay-Samandağ 20
Ayen Enerji AŞ Aydın-Didim 31,5
Alize Enerji Elektrik Üretim AŞ Çanakkale-Ezine 20,8
Alize Enerji Elektrik Üretim AŞ Balıkesir-Susurluk 18,9
Rotor Elektrik Üretim AŞ Osmaniye-Bahçe 77,5
Ütopya Elektrik Üretim San. Ve Tic. AŞ İzmir-Bergama 15
Mazı-3 Rüzgar Enerji Santralı İzmir-Çeşme
22,5
Elektrik Üretim AŞ
Akenerji Elektrik Üretim AŞ Balıkesir-Bandırma 15
Borasco Enerji ve Kimya San. Ve Tic. AŞ Balıkesir-Bandırma 45
Soma Enerji Elektrik Üretim AŞ Manisa-Soma 52
Belen Elektrik Üretim AŞ Hatay-Belen 15
Alize Enerji Elektrik Üretim AŞ Tekirdağ-Şarköy 28,8
Kores Kocadağ Rüzgar Enerji İzmir-Urla
15
Santralı Üretim AŞ
Ares Alaçatı Rüzgar Enerjisi Sant. İzmir-Çeşme
7,2
San. Ve Tic. AŞ
Bores Bozcaada Rüzgar Enerjisi Sant. Çanakkale-Bozcaada
10,2
San. Ve Tic. AŞ
TÜRKİYE TOPLAM KAPASİTE 803,55

107
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

3. Hazırlanması Gereken Kanun ve Yönetmelikler ayrı bir birim fiyat tarifesinden (teşvikli tarifeden) ücretlendirerek,
Ülkemizde rüzgar enerjisi ve güneş enerjisinin etkin bir biçimde Anadolu’da bulunan KOBİ’leri 500 kW ve altı güçlerdeki yenilenebilir
kullanılması için gerekli kanun ve yönetmeliklerin tam olarak enerji yatırımlarına teşvik etmek gereklidir.
hazırlanması gerekmektedir. Bu hazırlıklar, devletin resmi kurum
ve kuruluşları tarafından yapılacaktır. Ancak tüm bu hazırlıklar KOBİ’lerin kendi enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri rüzgar
yapılırken, yenilenebilir enerji konusunda yatırım yapmak isteyen türbinlerinin güçleri 100 kW, 250 kW ve 500 kW gibi lisans almaya
yatırımcıların bürokratik engellere ve uzun süreçlere maruz gerek olmayan kurulu güçlerde olacağından, kurulmak istenen
bırakılmamasına azami dikkat sarf edilmelidir. Çünkü mevcut rüzgar türbinin uygun rüzgar hızı değerine (6 m/s ve üzeri) sahip bir
durumdaki kanun ve yönetmelikler gereği, yenilenebilir enerji bölgede olması ve yerden 30, 40 veya 50 metre gibi bir yükseklikte
alanına yatırım yapmak isteyen yatırımcı 24 ayrı resmi kurum ve olması teknik açıdan yeterli olacaktır. Elektrik bağlantısının da
kuruluşun olur ve onayını almak durumundadır. Ayrıca mevcut direk olarak kendi tüketim barasına, gerekli koruma ve kontrol
kanun ve yönetmeliklerdeki bir takım belirsizlikler yapılacak olan cihazlarının kullanılarak bağlanması kaydı ile yine Lisanssız
bu yeni kanun ve yönetmelik hazırlıklarında giderilmelidir. Elektrik Üretimine Dair Yönetmeliğin kapsamında sağlanabilir.

Bu belirsizliklere bir örnek olarak, 20 Şubat 2001 tarihli, 4628 Rüzgar enerjisi hakkında yazdığım her öneri, aynı zamanda güneş
sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 3. maddesinin ikinci ve üçüncü enerjisi içinde geçerlidir. Ülkemiz sahip olduğu güneş enerjisi
fıkralarına dayandırılarak hazırlanan elektrik piyasasında kendi değerleri ile güneş enerjisi piyasasının büyük bir yüzdesini elinde
ihtiyaçları için lisans almaksızın üretim faaliyetinde bulunabilmesi bulunduran Almanya’yı geçmektedir. Ülkemizin güneş enerjisinden
amacıyla, kojenerasyon, mikro kojenerasyon veya yenilenebilir elektrik enerjisi üretme ışınım değeri 1100 kWh/kWp ila 1600 kWh/
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi kurulması ve işletilmesi kWp arasındadır. [6] Buradan, yerleştirilecek olan 1kWp’lik PV
ile ilgili teknik ve mali usul ve esaslar ile tarafların hak ve güneş enerji panelinden bir yıl boyunca üretilecek olan enerjinin
yükümlülüklerini kapsayan yönetmelik taslağının hala bir taslak değeri panellerin yerleştirildiği coğrafi konuma göre (kuzey-güney
olarak kalmasından dolayı, mevcut durum şu haldedir; 500 kW doğrultusunda) 1100 kWh ila 1600 kWh arasında olacaktır. Bu değer
ve altı yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı için herhangi bir kuzeyden güneye doğru ilerledikçe artmaktadır. Arazinin yapısının
lisans alımına gerek yoktur; ancak yapılacak olan 500 kW altı bir da gölgelenme etkisinden dolayı bu değeri değiştirebileceği göz
yenilenebilir enerji santralinden üretilecek olan elektrik enerjisinin, ardı edilmemelidir. Aynı değer Almanya için en yüksek 950 kWh/
mevcut şebekeye bağlantısı için Elektrik Dağıtım Şirketlerinde bir kWp’tir. Böylece Türkiye’nin en az güneş alan Karadeniz bölgesi
yönetmelik bulunmamaktadır. Dolayısıyla lisans almaya gerek dahi Almanya’nın en çok güneş alan arazilerinden daha yüksek bir
olmayan 500 kW ve altı yenilenebilir bir enerji kaynağı ile üretilecek enerji üretme potansiyeline sahiptir.
olan elektrik enerjisinin mevcut şebekeye nasıl bağlanacağı
konusunda bir belirsizlik vardır. Ülkemizin sahip olduğu bu önemli güneş enerjisi potansiyelini,
KOBİ’lerin kullanımına teşvik etmek için gerekli kanun ve
Ülkemizdeki mevcut durumun bu halde olmasından dolayı, bizim yönetmelikler hazırlanarak uygulanmaya konulmalıdır. Burada göz
gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak isteyen yatırımcılar, ardı edilmemesi gereken nokta, teşvik olmaksızın yapılacak olan
ülkemizin coğrafyası itibari ile sahip olduğu hatırı sayılır rüzgar enerji yatırımların geri dönüş sürelerinin uzun olacağıdır. Ancak devlet
potansiyeli ve güneş enerji potansiyeline rağmen yatırım yapmak olarak kabul etmiş olduğumuz Kyoto Protokolü çerçevesinde,
için yurtdışını tercih etmektedir. Alternatif enerji kaynaklarına yatırım ülkemizin enerji ihtiyacını karşılayan santrallerin belirli bir kısmını
yapacak ya da yapmayı düşünen gerçek veya tüzel kişiliklerin yenilenebilir enerji ile çalışır hale getirmek durumundayız. Bu
yatırımlarını ülkemizde yapmaları için resmi kurum ve kuruluşlar yüzden 500 kW ve altı güçlerdeki santrallerin yaygınlaşması
bu konudaki kanun ve yönetmelikleri bir an evvel tamamlayarak, Kyoto protokolü açısından da önemlidir. Çünkü enerji ihtiyacını
ülkemizin sahip olduğu bu yüksek potansiyeldeki rüzgar enerjisini yenilenebilir enerjiden karşılayacak olan bu 500 kW ve altı
ve güneş enerjisini ülke ekonomimize kazandırmalıdırlar. güçlerdeki santraller CO2 salınımına neden olmayacağı için,
karbon sertifikası hakkı kazandıracağı gibi aynı zamanda da
4. Anadolu’da Yenilenebilir Enerji normal durumda termik santrallerden temin edecekleri enerjiyi
Türkiye coğrafyasının büyük bir kısmını oluşturan Anadolu kullanmayarak CO2 salınımını engellemiş olacaklardır.
toprakları sahip olduğu rüzgar enerji potansiyeli ile bereketli
yapısının zenginliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kaynaklar
Anadolu’nun sahip olduğu bu önemli rüzgar enerjisi potansiyelini [1] Elektrik Mühendisleri Odası, “Türkiye Elektrik Sistemi Ve Arz
etkin bir şekilde kullanarak üzerinde yaşadığımız bu coğrafyanın Güvenliği” pp.5, Ekim 2009
rüzgar enerjisi potansiyelini ülkemizin ekonomik hayatı içerisine [2] Türkiye Elektrik İletim AŞ, “Türkiye Termik Santrallerinde
dahil etmemiz bizim için kaçınılmaz bir gerekliliktir. Tüketilen Birincil Enerji Kaynağı Cinsleri ve Bunlara Ait
Karakteristik Değerler”, 2001
Elektrik sistemimizdeki kayıpları azaltacak olan enerjinin üretildiği [3] DURAK M., “2009 Yılı Sonu İtibari İle Dünyada ve Ülkemizde
yer ile tüketildiği nokta arasındaki mesafenin kısalması, ülkemize Rüzgar Elektrik Santral (RES) Projelerinin Son Durumu”,
ciddi anlamda bir gelir katkısı sağlayacaktır. Bu aşamada yalnızca Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği, Şubat 2010
MW’lar seviyelerinde rüzgar enerji santralleri kurarak değil, [4] DELİKANLI K., Bayrakçı H. C., “Türkiye’de Rüzgar Enerjisi
aynı zamanda teknik kriterleri uygun olan bölgeler içinde, kendi ve Potansiyel Belirleme Çalışmaları”, Süleyman Demirel
ihtiyacı olan elektrik enerjisini yine kendilerinin yenilenebilir enerji Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mü-
kaynaklarının kullanılarak üretilmesini teşvik edecek şekilde, hendisliği Bölümü, Mühendis ve Makine Vol.48(569), pp. 78-
yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak üretilen elektrik enerjisini 80, 2007

108
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

[5] Solarbuzz Web Sitesi, “World PV Industry Report Summary” ,


www.solarbuzz.com, 2010
[6] JRC European Commission Web Sitesi, “Photovoltaic
Geographical Information System – Interactive Maps”,
SOLAREC PVGIS, Mart 2010

Summary
With every passing day, the importance of the energy that we need
is increasing for Turkey just as all other countries on the world.
In order to respond that energy needs, one of ways is to use
renewable energy resources effectively in our industrial facilities
and other kind of energy needs like residential ones and small-
scale applications on rural areas.

When we mention about energy, the first form of the energy we


think is electricity energy. Because electricity energy using is more
common than other kind of energies usings. At the electrical energy
there are some certain benefits like electrical energy form can be
easily converted to other kind of energy forms, transmission of the
electrical energy is more efficient from one point to another point
compared with other energy forms, also there is no need in order to
store for electrical energy, it is ready to use without stocking.

The important part of our energy need is met by fossilse-based


fuels, and fossilse based fuels causes CO2 emmision. How much
quantity of fossilse based fuels used to generating our energy need
is to engender to air pollution. In this context, when we compare
our electricity generation methods, we will see the shares and
percentages of our energy resources. As a result, we use fossilse-
based fuels in order to obtain our energy need, however we pollute
our air for that generation. So we need to change our choice at the
topic of energy resources preference. When we insert renewable
energy resources to our energy pool effectively and at a bigger
percentage than current one, we will be advantageous in terms of
our air and our economical issues.

In order to insert renewable energy resources to our energy pool,


we have to make some preparations and changings (in terms of our
current situation is not good to do that), by governmental authorities
such as making new laws and some regulations about renewable
energy resources and its applications. Also the actions and the
operations which will be done by ones who is willing to invest
renewable energy market should be decided before according
to a Roadmap prepared by governmental institutions and energy
experts who roll in and act in Turkish and other countries’ energy
markets.

As Turkey, we have a very good land in terms of wind energy


potential and also solar energy potential. By using those valuable
potentials, we can income to our economical life. Because the
unit energy prices are very important in terms of production and
manufacturing costs. By reducing those costs, we can be more
competitive at the every kind of industrial market.

109
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ENERJİ YATIRIMLARINDA RİSK VE YÖNETİMİ

Faruk DAĞLI
Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş

Özet önünü açacaktır. Ayrıca enerjinin etkin kullanımı konusu da


İster fosil kaynaklı ister yeşil olsun, enerji yatırımları genelde maliyeti düşürmesi ve çevreye olan zararı azaltması açısından
hem büyük olmaları hem de çoğunun önemli derecede tabiata önemli bir husustur. Bir enerji firması, sıralanan risklerin herhangi
ve insana bağlı olmaları nedeni ile ciddi riskler taşımaktadır. Bu bir birleşimini bünyesinde barındırabilir.
riskler projelendirme safhasında başlar, inşaat yapımında, makine-
teknoloji-kapasite seçiminde ve işletme safhasında devam eder. Yukarıda ifade edilen hususlardan dolayı enerji sektöründe ciddi
risk analizleri ve yönetiminin gerektiği açıkça ortadadır.
Risklerin kaynakları doğa, enerjinin türü, yatırımcının yönetim
anlayışı, kredilendirme şartları, çevresel ve sosyal sınırlamalar ve 1. Giriş
tepkiler, piyasa ve teknoloji olarak gruplandırılabilir. Hayatta isteyerek ya da istemeyerek karşılaşılan riskler vardır.
Sürekli olarak risklerden kaçmak mümkün değildir. Yatırımcı ise
Çevresel ve sosyal risklere en çok maruz kalabilecek enerji türleri gönüllü olarak risk alan kimsedir; risklerde büyük fırsatlar olduğunu
fosil yakıt kullanan, yeşil enerji dışındakiler olacaktır. Her enerji türü bilen kimsedir. Bu fırsatları yakalayabilmek için risklerin iyi analiz
kendi niteliklerinden kaynaklanan risklere maruz kalırlar. Ayrıca, edilmesi gereklidir.
son zamanlarda gittikçe artan bir şekilde yeşil enerji diğer türlere
göre desteklenmektedir; buda diğer türler için ayrı bir risk olarak ele Risk analizi belirlenen amaçlara ulaşmak (mesela bir projeyi
alınmalıdır. Ancak fosil enerji kaynakları bugün dünyadaki toplam hayata geçirmek gibi) için tehlikelerin, tehditlerin ve belirsizliklerin
enerji arzının en büyük kısmını oluşturmaktadır. Bu durumun 21. sistematik olarak mahiyetinin belirlenmesi değerlendirilmesi olarak
Yüzyılın ortaların kadarda süreceği tahmin edilmektedir. tanımlanabilir. Daha sonra da projenin olası tehditlere karşı
kırılganlıklarını ortadan kaldırmak, hafifletmek ya da kontrol altına
Doğadan kaynaklanan riskler; su, rüzgar, jeotermal gibi kaynakları almak amacı ile akıllı ve makul stratejiler üretmek gerekmektedir.
kullanan enerji üretim tesisleri için söz konusudur. Bu kaynaklar
doğaya bağlıdır ve doğada sürprizlerle doludur. Kaynak olarak gaz, Risk analizi, tehlikelerin olma ihtimaline karşı önleyici tedbirlerin
petrol, kömür kullananlar paralarını ödedikleri sürece bunları rahatça tanımlanmasına yardımcı olur. Ayrıca rekabetçi bir ortam içinde
bulabilirler. Yatırımcının verdiği kararlardan kaynaklanan riskler her rakiplere karşı alınacak tedbirler, karşı aksiyon ve operasyon
tür enerji yatırımın her safhasında söz konusudur. Özellikle stratejik planları risk analizi çalışmaları içinde yer alır. Türkiye’de son
hatalar çok ciddi maddi ve manevi hasarlara yol açar. zamanlarda, altına hücum benzeri, enerji yatırımlarına hücum
görülmektedir. Uluslararası yatırım fırsatları açısından enerji
Kredi riski konusunda; uygun bir kredi bulmak kadar işin tabiatını yatırımlarını mutlaka en cazip yatırım olarak görmek yanlıştır.
dikkate alan bir sözleşme yapmak da önemlidir. Bu gün belki yok Sektör ciddi riskler taşımaktadır. Ancak risklerin fırsatlarla birlikte
ama ileride enerji piyasasında vadeli işlemler, takaslama (clearing) var olduğunu unutmamak gerekir.
ve benzeri işlemlere ihtiyaç olabilecektir. Tabiata fazlaca bağlı olan
enerji kaynaklarının risk değerlendirilmesinde “güvenilir enerji” 2. Riskler
ve “ortalama enerji” kavramlarının çok iyi anlaşılması gerekir.
Çevresel ve sosyal sınırlamalarda kaynaklanan riskler günümüzde 2.1. Doğadan Kaynaklanan Riskler
çok popüler olup kamuoyunun en çok aşina olduğu konulardandır. Jeotermal hariç; akarsu, rüzgar, güneş gibi yenilenebilir
kaynaklardan enerji üretiminde işin tabiatından kaynaklanan
Piyasa riski; enerjinin ve kullandıkları kaynakların fiyatlarındaki riskler gündeme gelmektedir. Bilindiği gibi doğa olaylarında belirli
dalgalanmalardan kaynaklanmaktadır. Ancak bu piyasa, tam trendler gözlenmiş ve kaydedilmiştir. Söz konusu kaynakların doğa
rekabet şartlarının olduğu bir piyasa değildir ve olmayacaktır da. tarafından arzında zamana (mevsimine) ve yerine göre trendlerde
Düzenlenen bir piyasadır. Karbon piyasası, yeşil enerji konularına değişiklikler ve ciddi belirsizlikler gözlenmektedir. Bunlara ait
yapılan destekler bu piyasanın oluşmasında çok önemli rol enerji projeleri, bu kaynaklarla ilgili geçmişe ait istatistik verilere
oynamaktadır. dayanarak yapılır. Belirsizlikler ve sapmalar otomatik olarak riski
doğurmaktadır. Riskin matematik olarak ölçümü ‘standart sapma’
Teknoloji riski; hem aynı türden hem de farklı türden enerji üretim formülü ile yapılmaktadır. Standart sapması daha büyük olan proje;
tesisleri için söz konusudur. Daha iyi teknolojiyi geliştirenler ya küçük olana göre daha risklidir.
da seçenler diğerlerine karşı önemli bir rekabet silahı elde etmiş
olurlar. Bazı türlere; mesela güneş enerji konusuna yoğun bir ‘Standart Sapma’ belirli bir şeye ait değişken bir özelliğin, bu
biçimde beyin gücü ve para tahsis edilmektedir. Bu da bu türün özelliğin ortalama değeri etrafında saçılma-yayılma ölçüsü

110
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

olarak tanımlanabilir. Buna örnek verilirse; bir nehrin debisi (birim Şekil 1 standart sapmayı açıklamak için verilmiştir. Şekil 2’de aynı
zamanda nehirden akan su miktarı) yıl içinde aylar/günler itibarı projeler üstünde akarsuların debileri ve bunların olasılıkları olsun.
ile değişir. Bu değişen debi değerlerinin ortalama debi etrafında
saçılması standart sapma ile hesaplanır. Projelerin sol tarafı riske sağ tarafları ise fırsata delalet eder.

Benzer şekilde rüzgarın ve güneşin yılda kaç gün ve ne miktarda Bu tip yatırımlarda projenin fizibilitesi ve tesisin işletmesi açısından
olduğu da değişkenlik gösterir. Bu değişkenlikler de riski gündeme ortalama enerji ve güvenilir enerji kavramları çok önemlidir:
getirir. Mesela, hidroelektrik santrallerde ilgili akarsuyun en az son
20–30 yıla ait her aya isabet eden ortalama debiler hesaplanır. Aylık Ortalama Enerji tesisin kullandığı kaynağın ortalama değeri (debi-
ortalama debilerden de yıllık ortalama debiler bulunur. Yıllık ortalama hız-radyasyon) esas alınarak bir yılda üreteceği enerji miktarıdır.
debilerde hareketle yıllık ortalama enerji üretimi hesaplanır.
Güvenilir Enerji tesiste en az %90 ya da daha fazla ihtimalle yılda
üretilebilecek enerji miktarıdır.

Yatırımın fizibilitesi, üreteceği ortalama enerji temel alınarak


Standart Sapmanın matematik ifadesi: hesaplanır. Ancak yatırım fizibıl çıksa bile eğer ortama enerji ve
güvenilir enerji birbirinden önemli ölçüde farklı ise projeyi riske
Burada: Xi: i zamanına ait veri, X: Tüm verilerin ortalaması, girer; bu iki değer ne kadar birbirine yakın olursa risk o kadar
N:Toplam veri sayısı. azalır. Güvenilir enerji, ortalama enerjiden daima daha küçüktür.
Eğer bir yatırım güvenilir enerji düzeyinde bile karlı ise; bu proje
Rüzgar, nehir, güneş kaynaklı enerjiler istikrarlı değildirler; mevsime çok iyi demektir.
göre aşağıdaki çan eğrilerine benzer eğilimler gösterirler: Şekil 1,
4 HES projesine ait debilerin dağılımı olsun. En büyük standart Optimum kurulu kapasiteyi seçerken, her birim ilave kapasitenin
sapma mavi projede, en küçüğü de kırmızı projededir. getireceği ek maliyet ve sağlayacağı ek gelir hesaplanır. Eğer ek
gelir ek maliyetten fazla ise; bu iki unsur eşit olana kadar kapasite
Aşağıda çan eğrileri ve ilgili standart sapmaları verilmiştir: arttırılır.

2.2. Proje ve Uygulama Riski


İyi bir proje için sağlıklı ön çalışmaların yapılması, doğru verilerin
toplanması, doğru analizlerin yapılması, doğru bir yer seçilmesi en
önemli unsurlardır. Teknolojinin ve kapasitenin uygun ve doğru bir
şekilde yapılması proje safhasının en önemli işlerindendir. Fizibilite
hazırlanırken kötümser, iyimser ve normal olmak üzere en az üç
senaryo düşünülmelidir. Hatta simülasyon modelleri ile projeler
denenebilir.

2.3. Kredi Riski


Kredi riski genel olarak borçlunun yükümlülüklerini yerine
getirememesinden kaynaklanır. Borcun ödenmemesi durumunda
neler olabileceği analiz edilmeli, hatta simülasyon çalışmaları
yapılmalıdır. Borçlunun, kredi şartlarına göre borç ödeme gücü
hesaplanmalı; ne kadar kredi kaldırabileceği kestirilmelidir.
Özellikle yukarıda bahsettiğiz tabiattan kaynaklanan riskler dolayısı
Şekil 1. ile mesela az yağış düşmesi yüzünden yatırımcı o yıl borcunu
ödemekte zorlanabilir veya ödeyemeyebilir. Bu gibi durumlarda
yatırımcı kredi arayabilir,ortaklar arayabilir, futures ve options gibi
işlemlere başvurabilir.

2.4. Ekonomik (Dışsal) Riskler


Ekonomideki dalgalanmaların (krizler, enflasyon, durgunluk, faiz
v.b.g) yatırımın tamamlanmasına olumsuz etkisi, faiz hareketleri,
para riski (devalüasyon, revalüasyon, likidite), çevre riski,
hammadde (kaynak) fiyatlarındaki istikrarsızlık, yeni rezervlerin
bulunması enerji yatırımcıları tarafından dikkatle izlenmelidir.

Yeşil enerjiyi desteklemek ve çevreyi korumak amacıyla ortaya


konan karbon ticareti diğer enerji türleri için önemli bir dezavantaj
olmaktadır.

2.5. Politik Risk


Ülkelerdeki kamulaştırma ve millileştirme politikaları yatırımcıları
hep ürkütmüştür. Ayrıca, politik kargaşa ve çatışmaların olduğu
Şekil 2.
yerlerde yatırım yapılmaz. Enerji sektörü sadece ulusal politikalar

111
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

açısından değil aynı zamanda küresel politikalar açısından da olabilmektedir. Jeotermal enerji, yeşil enerji türleri içinde daha
çok önemlidir. Enerji yüzünden hükümetlerin değiştiği, ihtilalların istikrarlı, daha ucuz ve yatırım maliyeti de nispeten ucuzdur.
olduğu, ülkelerin istilaya uğradığı herkesçe malumdur. Bu konu
çok derin ve karmaşıktır; ancak firmaların bu riske dikkat etmeleri 2.7. Toplam Firma Riski
açısından kısaca değinilmiştir. Yukarıda anlatılan riskler birbirleri ile direk ya da dolaylı olarak
ilişkilidirler. Buradan da anlaşılacağı gibi adeta risk yağmuru
ABD’de son yıllarda bulduğu doğal gaz rezervleri ve uyguladığı altında olan enerji firmaları için kurumsal bir risk yönetimi
yeni teknoloji ile üretimde Rusya’yı geçmesi gündeme gelmiştir. Bu gerekmektedir.
da Rusya’nın OPEC benzeri bir doğal gaz karteli kurma projesini
bitirmiştir. 3. Sonuç ve Öneriler
 Enerji yatırımlarına başlamadan önce ciddi araştırmalar
Ülkelerdeki enerji konusundaki yasa ve yönetmelikler sektör için yapılmalı; özellikle stratejik bilgilerin ve konuların çapraz
önemlidir. Türkiye de enerjiyi devletin satın alma garantisi vardır. kontrolleri yapılmalıdır. Proje sağlam ve sağlıklı bilgiler üzerine
Bu garanti, riske karşı çok önemli bir politikadır; aynı zamanda doğru ve ileriye dönük kararlar üzerine bina edilmelidir. Proje
önemli bir akreditasyon olarak düşünülmelidir. alternatif senaryolar ile denenmelidir.
 Yeni teknolojiler dikkatle takip edilmelidir. Ancak, yeni bir
2.6. Teknoloji Riski teknolojinin teoride ve laboratuarda başarılmış olması başka
En önemli risklerden birisidir. Yeşil, fosil, biyomas, nükleer, hidrojen bir şeydir, bu teknolojinin piyasada ticari olarak kabul görmesi
gibi farklı türlerdeki enerji türlerinden herhangi birinde ki teknolojik başka bir şeydir. Bu hususa çok dikkat edilmelidir.
gelişmeler hem kendi türünü hem de diğer enerji türünü etkiler.  Projenin finansmanı için kredi kullanımında, sözleşme yaparken
Onun için teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek yararlı projenin niteliklerini dikkate alarak bazı esneklikler talep
olacaktır. edilmelidir.
 Gerektiğinde ödemeler için swap, futures, options gibi finansal
Son zamanlarda kömür santralleri için önerilen yatırım projeleri araçlar düşünülmelidir.
büyük çoğunlukla reddedilmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde
termik santralar kapanmaktadır. Fakat bu arada temiz kömür Kaynaklar
üretimi, kömürden gaz ve petrol üretimi konularında çalışmalar [1] 34.0 34.1 34.2 “Program Facts,” Department of Energy fact
devam etmektedir. Temiz kömür üretimi henüz teori ve laboratuar sheet, accessed April 2008 (PDF File).
safhasındadır; piyasada ticari uygulaması yoktur, çözülmemiş ciddi [2] ICCI, Bildiriler Kitabı, Mayıs 2009.
problemleri vardır. 1500 MW’lık orta ölçekli bir termik santralden [3] “Lighting the Way: Toward a Sustainable Energy Future”,
çıkacak üç milyar ton karbondioksit nereye ve nasıl gömülecektir. InterAcademy Council, 2007.
Temiz kömür teknolojisi çalışsa bile kömürden elektrik elde etmenin [4] Energy Information Administration, International Energy
maliyeti %78 daha artacaktır. Outlook 2007, Chapter 5.
[5] Renewables Global Status Report 2009 (PDF).
Kömürden petrol üretimi onlarca yıldan beri bilinmektedir. Hem [6] H. Direskeneli,,‘’Enerji söyleşileri’’, Tmmob, Kasım 2008.
yüksek maliyetler bu petrolün ticari kullanımının yaygınlaşmasına [7] Dünya Enerji komitesi Türk Milli Komitesi, 2007–2008 Türkiye
engel olmuştur hem de atmosfere karbondioksit emisyonu Enerji Raporu, Aralık 2008.
problemi halledilememiştir. Ancak kısa bir zaman önce, ABD [8] M.A. Taylor, ‘’The State of Geothermal Technology’’, U.S.
Teksas Arlington Üniversitesi (UTA) Mühendislik Fakültesi Dekanı, Depatrment of Energy, november 2007.
geliştirdikleri teknoloji ile sıfır emisyonla linyit kömüründen benzin
ürettiklerini medyaya açıklamıştır. Summary
Risk is a very wide concept spanning into ever aspect of life.
Üretim maliyeti varil başına 28,84 $ olarak belirtilmiştir. Our framework is energy investments and its risks. In this study,
Maliyet düşürme çalışmaları sürdürülmektedir. ABD hükümeti, related risks in energy are described. Then, ways of handling and
Üniversite’nin 2010 yılı sonuna kadar faaliyete geçecek küçük bir manipulating the energy investment risks are explained. Main
rafineri kurmasını onaylamıştır. context is the risks related to firms investing in energy. We do not
deal with investors trading in stock markets, funds and derivatives
ABD, tortulu şist denen bir kaya tipine uygulanan yeni bir delme exchange. Although risk and insurance are closely related each
tekniği ile son üç yılda doğal gaz üretiminde Rusya’yı geçerek other, we did not included insurance of energy investments in this
birinci olmuştur. Bu teknoloji, siyasi risk bölümünde bahsedilen study. But techniques and arguments used here might have being
doğal gaz karteli projesini rafa kaldırmıştır. exploited by insurance companies.

Güneş enerjisi en bol ve çevreye zararı olmayan bir enerji türüdür. It is possible to classify and describe risks in different ways
Güneşin dünya yüzüne bir saate gönderdiği enerji, fosil enerjilerden depending on the purposes of your study. For convenience of the
bir yılda alınan enerjiden daha fazladır. Günümüzde güneş situation of firms investing in energy sector; risks start in project
enerjisinin maliyeti çok yüksektir ve teknolojik problemleri vardır. phase and continue in implementation and operation phases.
Güneş enerjisinin maliyetini 0,25–0,40 $/kwh’dan 0,02–0,10 $/kwh’e
düşürerek piyasa için çok cazip hale getirecek devrim niteliğinde To analyze and handle these risks, first of all we have to identify
teknolojik gelişmelere ihtiyaç vardır. Güneş enerjisi de su ve rüzgar their sources. Then it will be possible to treat and manage risks.
enerjileri gibi tabiata bağlı olduğu için üretimde risk taşır. Fotovoltaik
pillerle bu risk kısmen de olsa düşürülmeye çalışılmaktadır. Denizdeki
rüzgar santrallerinde ciddi yapım, bakım ve onarım sorunları
vardır. Hava şartları kötü olduğu zaman ulaşım ve müdahale riskli

112
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ELEKTRİK BORSASI

Av. Fatma ÇİFTLİK


Enerji Hukuk Araştırma Enstitüsü

Özet inanılıyor olması, saydam olmaları, hesap verebilir olmaları,


İnsan doğası gereği kendisini güvenlik içinde hissetmek ister. uzmanlıklarına güveniliyor olması gerekmektedir. Bunlar
Dolayısıyla güvensizlik hissi bireyin kendini daha güvenli bir söylenmesi ve sayılması kolay, ancak yapılması kolay olmayan
yerlere bağlaması ile son bulur. Türkiye yabancı yatırımı yeterince ilkelerdir. Elektrik piyasasının baş aktörleri olan İletim Sistemi
çekememiştir. Mevcut idari, ekonomik ve politik istikrarsızlık, yetki İşletmecisi, Piyasa İşletmecisi ve Sistem İşletmecisinin ne kadar
dağılımının belli olmaması, mevzuatı uygulamada isteksizlik, kamu- bağımsız ve tarafsız, ne kadar uzman, ne kadar iyi hesap veriyor
özel sektör arasındaki eşitsizlik, mevcut teknik ve idari altyapının olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bilinmeyen performansı
yetersizliği, hukuki sorunlar dünyanın en önemli enerji ticaret iyileştiremeyeceğimiz bir gerçektir.
bölgelerinin tam ortasında yer alan ülkemize yabancı yatırımcı
gelmesini engeller düzeydedir. Türkiye’de serbest rekabete açılan İletim faaliyetini yürütmekle görevli bulunan Türkiye Elektrik
enerji piyasasının işleyebilmesi için; bu piyasanın güvenli, eşit, İletim A.Ş kendisine verilen görev gereği hem sistemi hem de
adil, kaliteli, rekabete dayalı, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf piyasayı işletmek durumundadır. TEİAŞ’ın şu anki alt yapısı ve
olmasını sağlayacak bir enerji borsasının kurulması gerekmektedir. hukuki durumu itibariyle bu görevleri gereği gibi yerine getirmesi
Enerji piyasasının sağlıklı işleyişi için kurumsal piyasalar ve zor görünmektedir. Elektrik piyasasının karmaşık yapısı ve
bu piyasaların oluşturacağı ticaret anlayışına ihtiyaç vardır. uluslararası gelişmeler dikkate alınarak, kurumsal yönetim kültürü
Aynı zamanda kurumların inanılırlığı ve güvenilirliği için hesap ve bu kültürün gerektirdiği kurumsal yapılanma ve yükümlülüklerin
verilebilirliğinin de sağlanması da gerekmektedir. Türkiye Elektrik yerine getirilmesi yönünde ciddi adımlar atılması gerekmektedir.
Piyasası gibi mükemmel bir büyüme potansiyeli olan bir piyasaya Elektrik piyasasına yönelik kuşkuların yatıştırılması siyasal
yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi göstermemesi için herhangi iktidar ve ekonomik güç odakları karşısında bağımsız ve güvenli
bir neden yoktur. Gerek orta ve uzun vadede hayata geçirilecek bir piyasanın oluşturulması, piyasa mekanizmalarının düzgün
Piyasa yapısının ve gerekse kısa vadede hayata geçirilecek ve işleyişinin sağlanması açısından özerkliğin zorunluluk olduğu
geçiş dönemi süresinde uygulamada kalacak piyasa yapısının net söylenebilir.
bir şekilde öngörülebilmesi, yatırımcıların finansal öngörülere sahip
olabilmeleri ve yatırımlarına ilişkin güvenilir analizler yapabilmeleri Elektrik piyasasını işletmekle görevli kurumlara siyasi baskı, etki
adına büyük önem taşımaktadır. Özetle, yatırımcılar, yatırım ve telkinden arındırılmış bir statü güvencesi tanınmalıdır. Bu
kararlarını verme aşamasında, nasıl bir piyasa yapısında statü İletim Sistemi Piyasa İşletmecisi ve Sistem İşletmecisini her
faaliyet göstereceklerini bilmek ihtiyacındadırlar. türlü baskı, yönlendirme ve etkilerinden korumalıdır. TEİAŞ’ın
hukuki yapısının, örgütlenmesinin ve karar alma süreçlerinin her
türlü etkiden uzak olması gerekmekte iken; şu an itibariyle Enerji
Elektrik Borsası Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu durumunda olduğu, teşkilatlanmasının
Türkiye Elektrik Borsası’nın dünya enerji borsalarının arasında yer KİT niteliğinde olduğu ve kararlarını Yönetim Kurulu aracılığı ile
alabilmesinin olmazsa olmaz koşullarından birisi bağımsızlığının ve alsa da tam anlamıyla bağımsız olmadığı bilinen bir gerçektir.
özerkliğinin sağlanmasıdır. Etkin bir şekilde işleyen, bağımsız bir
şekilde örgütlenmiş elektrik borsasının enerji yatırımlarını arttırma Bugünkü durumda, 233 sayılı KHK çerçevesinde kamu finansman
yönünden büyük bir etkisi olacağını kabul etmek gerekmektedir. dengesi içerisinde tutulmaya devam eden TEİAŞ’ın bu durumunun
devam etmesi halinde, yakın bir gelecekte gereken altyapıyı ve
Türkiye elektrik piyasasında temel unsurun “güven” olduğu gerçeği hizmeti sağlamakta yetersiz kalma olasılığı oldukça yüksektir.
yadsınamaz. Piyasanın hedeflenen doğrultuda beklenen sonuçları TEİAŞ’ın karar alma süreçlerinde hızlı hareket kabiliyeti olmadığı
verememesinin ana nedeni güven eksikliği ve bunun yarattığı ve bağımsız olmadığı dikkate alındığında önümüzdeki süreçte
belirsizlik ortamıdır. Yatırımcıyı yatırımdan, üreticiyi üretimden, elinde gelişen piyasa ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği aşikârdır.
kaynak olanları tüketimden alıkoyan temel unsur budur. Sorunun
iyi tanımlanması, kabulü, sorunun çözümüne katkı sağlayacağı Gelecekte oluşacak yapının tutarlı, hem mevcut hem de gelecek
düşünülen bağımsızlık, tarafsızlık ve şeffaflık ilkelerinin uygulamaya değeri açısından en yüksek değeri temsil edecek bir yapı şeklinde
konulması geleceğe yönelik önemli adımlar olarak düşünülebilir. öngörülmesi, birçok değişkeni bir araya getirip bu konularda karar
verilmesini, en basit deyimiyle özerkleşme stratejisinin tespitini
Elektrik Piyasasını işletme görevi verilen kurumların güvenilirliliğini gerektirmektedir. Elektrik piyasasının hedeflenen doğrultuda iler-
sağlayan unsurlar arasında bağımsız olmaları, tarafsızlıklarına eyebilmesi bu piyasaya ilişkin yapılması düşünülen faaliyetlerin

113
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

birbiri ile etkileşim içerisinde oldukları düşünülerek uygulanmaya Besides, it will introduce required reliable data for local and foreign
konulmalıdır. investors by producing new signals for future prices.

Yine aynı şekilde Elektrik Borsası’nı işletme görevi verilen Piyasa Will an Electricity Exchange to be established in Turkey affect
Mali Uzlaştırma Merkezi’nin borsa yapılanması olarak tasarlanması energy investments? Turkey Energy Market has a great deal
gerekmekte olup; sistemin dışına çıkarılması şeffaflığının, of development potential. It can be said that the most important
tarafsızlığının ve bağımsızlığının sağlanması yönünde yapılacak development to provide investors for showing their interest to this
çalışmaların yatırımcılara güven telkin edeceği kabul edilmelidir. market is to establish an Electricty Exchange.
Elektrik Borsasını işletmekle görevli bulunan PMUM’un tam bir
tarafsızlık içersinde ve yeterli kapasiteyle işleri yapabilmesi ancak It cannot be thought that a dependent and non-autonomous
bağımsız olması halinde mümkün olabilecektir. structure operates Exchange. Considering that an Exchange
must act in transparency and neutrality principles, it is open to
Türkiye Elektrik Borsası’nın dış faktörlerden (çoğunlukla politik) discuss how a department taken part within TEIAS will fulfil this.
etkilenmeden, yürürlükteki mevzuatların öngördüğü şekilde tarafsız, By amending the Electricity Market Law No. 4628, it is required to
adil, hesap verebilirliğinin sağlandığı, hedeflerin öngörülebilirliği ve restructure Market Financial Settlement Center as an independent
diğer kamu kurumları ile ne türden bir ilişkiye sahip olunduğunun market opeartor.
bilinmesi halinde yatırımcıların elektrik piyasasında oluşan
fiyatın adil bir şekilde belirlendiğine ve fiyatların yapay bir şekilde Required changes In Electricity Market Law No. 4628 and
oluşmadığına inanmaları sağlanacak, piyasaya duyulan güven Capital Market Law, in other words which arrangements not
artacaktır. Güven sorunu organize bir piyasanın gerekliliğini ortaya only in secondary legislation but also in primary legislation are
çıkarmaktadır. Elektrik Piyasasına ilişkin kısa bir süre içerisinde required should be discussed. In Electricity Market Law No.
oluşturulacağı düşünülen vadeli işlemler piyasası ancak, organize 4628, creating arrangements regarding future market structure,
bir borsada, borsanın belirlemiş olduğu kurallar çerçevesinde briefly forming legal basis regarding new market structure are
yapılabilir. Bu nedenle sistemin dışına alınacak tarafsız bir borsa required. In our country, indeterminable and non-comparable risks
yapılanması içerisinde oluşturulması gereken vadeli işlem piyasası and opportunities, deciding of which market mechanisms to be
ile yatırımcılar kendilerini risklerden koruyabilecek, geleceğe yönelik consisted and implemented are open issues.
olarak fiyatların ne olacağını tahmin edebilecek ve pozisyonlarını
ayarlayabileceklerdir. A successful Turkey Electricity Market can only be provided
by implementing a program to be determined through thinking
Sistemin bütününe yönelik yapılamayan, piyasayı tam anlamıyla required activities, which are in mutual interaction regarding this
kavrayamayan, sistemin ihtiyaçlarını karşılayamayan, sektörün market structure.
geleceğe dönük adımlarını takip edemeyen şu anki alt yapı bir süre
sonra başka önlemleri almaya çalışacaktır. Şu an itibariyle elektrik
piyasasının hukuki ve teknik altyapısı yatırımcılar açısından gerektiği
ölçüde belirgin değildir. Elektrik piyasasına yönelik uygulamalara
dışarıdan müdahale edildiğini gösterir olayların varlığı, hukuki
güvenliğin ihlal edildiğini gösterir şekilde yapılmakta olan mevzuat
değişiklikleri nedeniyle yatırımcıların önlerini görememeleri sonucu
istikrarın, şeffaflığın ve tarafsızlığın sağlanamadığı böyle bir piyasa
yapısı içinde kimse kendisini güven içerisinde hissedemeyecektir.

Sonuç itibariyle Türkiye Elektrik Piyasası’nı işletmekle görevli


kurumların sektörün önünde gitmesi sektöre rehberlik yapması,
sektörün ufkunu ve vizyonunu genişletebilmeleri gerekmektedir.

Kaynaklar
[1] http://www.epdk.org.tr
[2] http://www.gov.tr

Summary
Although it seems too difficult to establish a new market structure
not existing before in electricity sector having a complex structure,
studies on this way continue. But, since future prices cannot be
estimated and studies related to derivative market instruments for
perceving risks have not been started yet, these may give rise to
decrease investments.

Establishing derivative markets regarding electricity energy in a


competative market will provide market participants for avoding
factors including risks to arise as a result of price changing.

114
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

BUHAR TÜRBİNLİ KOJENERASYON SİSTEMLER ve


ŞEKER SANAYİNDE KULLANIM TARİHÇESİ

Ferit LEBLEBİCİ
EDSM Enerji

Özet
Buhar türbinli kojenerasyon sistemler, ısı ve elektrik enerjisinin birlikte
sağlandığı kojenerasyon teknolojisinin, sanayi uygulamalarında en
çok uygulama alanı bulan yöntemlerinden biridir. Isı gereksiniminin
buhardan karşılandığı birçok sanayi dalında tartışmasız üstünlüklere
sahip olması, şeker sanayiinde de buhar türbinli kojenerasyon
sistemlerini şeker fabrikaları için vazgeçilmez kılmıştır. Bu yazıda,
buhar türbinli kojenerasyon sistemlerin çeşitleri, avantajları ve şeker
sanayi tarihçesi içerisindeki gelişimleri irdelenmektedir.

Giriş Şekil 4. Sir Charles Algernon Parsons tarafından tcari olarak 1MW
gücünde ilk buhar türbini + Jeneratör gurubu 1901 Elberfeld, Almanya.
Buhar, kolay elde edilebilmesi, kolay iletilebilmesi, sıcaklığının
istenilen ısıtma sıcaklığına ayarlanabilmesi ve kullanılacağı yere ise 1888 İsveçli Dr de Laval yapmıştır (Şekil 3). Ticari olarak ilk
ulaştığında üzerinde taşıdığı buharlaşma gizli ısısının kolaylıkla buhar türbinin üretilmesine ilişkin haklar 1895 yılında George
geri alınabilmesi gibi tartışılmaz üstünlükleri nedeniyle geçmişten Westinghouse (Amerika) tarafından alınmıştır. Charles Algernon
günümüze 200 °C’ye kadar ısı enerjisi kullanan birçok proseste Parsons tarafından ticari olarak 1 MW gücünde elektrik üretilen
temel ikincil enerji kaynağıdır. Buhar Türbinli Kojenerasyon ilk buhar türbini + Jeneratör grubu 1901 yılında Elberfeld, Alman-
(BTK) sistemlerinde türbinden çıkan buhar ısı kaynağı olarak ya’da bir fabrikada kurularak kullanılmaya başlanmıştır (Şekil 4)
kullanıldığından BTK’da karşı basınçlı buhar türbinleri kullanılır. [1, 2, 3].

Buhar Türbinleri Buhar türbinlerinin dizaynında itki (impuls) ve tepki (reaction) ol-
Buhardan mekanik enerji elde etme çalışmaları çok eski tarihlere mak üzere iki cins türbin kanatçığı dizaynı kullanılmaktadır.
dayanır. Buharın itici gücünün keşfi Yunanlı matematikçi Alexandria
lı Hero (Heron) (MS 10 – 70)’a dayanır. İlk rüzgar gülü-nün İtki tip kanatçıklarda buhar doğrudan kanatçıklara yönlendirilmekte
mucidi de olan Heron basınç altındaki buharın jet etkisi ile dönen ve kanatçık yüzeylerine çarpan buharın itki etkisi ile rotoru
heron türbinini yapmıştır (Şekil 1). 1837’de Amerikalı William döndürmektedir (Şekil 5). Bu tip türbinlerde kademeler arasındaki
Avery Heron türbinin daha gelişmişini yapmıştır (Şekil 2). Kendi basınç düşüşü, bir püskürtücü (nozzle) gibi görev yapan sabit
geliştirdiği buhar türbini ve jeneratörden oluşan ilk birleşik türbin kanatçıklar içinde oluşmaktadır. Sabit kanatçıklardan geçerken
grubunu 1887’de İngiliz Mühendis Charles Algernon Parsons hız kazanan buhar hareketli kanatlar üzerine çarpmakta ve bu
yapmıştır. Bugünkü türbinlerin atası sayılabilecek ilk buhar türbinini çarpmanın oluşturduğu itki etkisiyle rotor dönmektedir.

Şekil 1. Heron Türbini. Şekil 2. Avery Türbini. Şekil 3. De Laval Türbini.

115
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

İtki (impuls) olarak gereksinim duyulan ısı enerjisi yanında elektrik enerjisi
Tepki (reaction)
üretilebilmektedir. Şekil 6’da 50 birim ısı ve 35 birim elektrik enerjisi
gereksinimi olan bir fabrikanın, enerji ihtiyacını kojenerasyon
sistemle ve klasik; ısı enerjisinin kazan dan elektrik ihtiyacının
da jeneratör grubuyla karşılaması durumunda toplam enerji
tüketimlerinin karşılaştırıldığı bir Sankey diyagramı görülmektedir.

Kojenerasyon sistemler (BIE) kurulmadan önce öncelikle tesisin


ısı enerjisi (IE) gereksinimi ve daha sonra da elektrik enerjisi (EE)
gereksinimi dolayısıyla BTK seçimi için en önemli parametre olan
EE/IE oranı belirlenmelidir. Türbin sonrası dişli grubunun mekanik
kayıpları % 1.5 - 3.0, türbin buhar kayıpları % 0.5-1.5 olarak
alınabilir. Türbin jeneratör grupları için verim % 90 - 95 alınabilir.
Buhar türbin verimi ampirik olarak şu şekilde hesaplanabilir.

Türbin verimi = 0.82 / [1+( k x (P1 - P2) x 3000 / (kWx n) ] [4] (1)
P1 : Giriş basıncı (Bar)
H1 : Giriş entalpisi (kJ/kg)
Şekil 5. İtki (impuls) ve tepki (reaction) tipi türbin kanatçıkları. P2 : Çıkış basıncı (Bar)
H2 : Çıkış entalpisi (kJ/kg)
Tepki tip kanatçıklarda ise sabit kanatların çevirmesi sonucu kW : Çekilen güç (kW)
oluşan tepki ile buhara kinetik enerji kazandırılmakta ve ters n : Türbin devri (dev/dak)
yöne eğimli rotor kanatları buharı tekrar farklı yönde hareket k değeri 500-1000 kW için: 14, 1000-3000 kW için: 12, >3000 kW
etmeye zorlamaktadır. Tepki tip türbinlerde kademeler arasındaki için: 10 alınır.
basınç düşüşü rotor ve sabit kanatçıklar arasında paylaştırılmıştır
(Şekil 5). Buhar türbinlerinin büyük çoğunluğunda itki ve tepki Tesisin IE / EE oranını kojenerasyon sistemin seçiminde kulla-
tip kanatçıkların karışımı kullanılır. Her bir basamakta tek tip; ya nılacak Isı / güç oranı olarak kullanılabilir. BIE’den alınacak olan
itki ya da tepki tip kanatçıklar kullanılır. Özellikle yüksek basınç IE / EE oranı şu açıdan çok önemlidir; BIE’den IE çekilmeden
kademelerinde bölümlerinde itki tip, düşük basınç kademelerinde EE üretilemez ya da tersi EE çekilemezse IE de çekilemez. Bu
ise tepki tip kanatçıklar kullanılır [2], [3]. nedenle seçilecek olan BIE’nin IE / EE oranının doğru belirlenmesi
ve gereksinimlere uygun bir BIE’nin seçilmesi gerekir. Seçilecek
Buhar türbininin buhar çıkış basıncına göre türbinler; eğer çıkış olan BIE üzerinden çekilecek IE gereksinimi karşılamadığı zaman
basıncı atmosferik basınçtan küçük ise Kondenserli Türbin sistem ek bir IE’ne gereksinim duyulacaktır; benzer şekilde BIE
(Condensing Turbine), çıkış basıncı atmosferik basınçtan yüksek üzerinden çekilecek IE gereksinimi karşıladığı halde çekilen
ise Yoğuşmasız (Noncondensing) veya Karşı Basınçlı Türbin EE gereksinimi karşılayamadığı durumda da dışardan EE’ne
(Backpressure Turbines) olarak adlandırılır. gereksinim duyulacaktır. Örneğin buhar türbinli BIE’nin kurulu
olduğu bir fabrikada BIE üzerinden fabrika için gerekli olan EE
Kojenerasyon [Birleşik Isı ve Elektrik Üretim Sistemleri çekildiğinde BIE’den geçen yani BIE’de türbinden çıkan buharın
(BIE) - Combined Heat and Power (CHP)] (çürük buhar) IE’si fabrika gereksinimini karşılamıyorsa iki seçenek
Klasik elektrik ve ısı üretiminde; yakıtın yanması sonucu elde vardır: Birinci seçenek; fabrika gereksinim duyduğu IE’ni BIE’den
edilen 100 birim enerjiden ısı olarak faydalanılmak istendiğinde EE çekemediği için türbinden geçiremediği yüksek basınçlı buharı
yakıt ve kazan türüne bağlı olarak bunun ancak % 80 - % basınç düşürücüden geçirerek IE kaynağı olarak kullanacaktır ki
93’ünden faydalanılabilir. Yakıtın yanması sonucu elde edilen bu durumda buharın EE üretme egzerjisini boş yere harcamış
100 birim enerjiden elektrik enerjisi üretmek istendiğinde yakıt olacaktır ya da ikinci seçenek olarak; eğer BIE’nin kapasitesi
ve motor verimine bağlı olarak bunun ancak % 30 - % 38’ inden yeterli ise gerekli yatırım ve anlaşmaları yaparak gerekli IE’yi
faydalanılabilir. Enerjinin geri kalan bölümü ısı enerjisine dönüşür sağlamak için gerekli buharın tamamını BIE üzerinden geçirecek
ve sistemden uzaklaştırılır. Kojenerasyon sistemlerde ise; temel ve üreteceği EE fazlasını satma yoluna gidecektir. Tablo 1’de

Şekil 6. Kojenerasyon ve klasik kazan + jeneratör gruplarının karşılaştırılması. Şekil 7. Karşı basınçlı buhar türbinli kojenerasyon sistem.

116
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Tablo 1. Kojenarasyon sistemlerin seçiminde kullanılacak parametrelere göre karşılaştırılması


Güç Aralıkğı Isı/güç Elektrik- Toplam
Birincil Hareket Yakıt Isı Enerjisi Kaynağı
(MWe) oranı sel Verim Verim
Konderserli buhar türbinli 2 veya dah fazla farklı basınçta
Her türlü yakıt 1 ile 100+ 3:1 ile 8:1+ 10-20% 80% e kadar
sistemler buhar
Karşı basınçlı buhar türbinli 2 veya daha fazla farklı basınçta
Her türlü yakıt 0.5 ile 500 3:1 ile 10:1+ 7-20% 80% e kadar
sistemler buhar
Kombine gaz türbinli + Benzin, biogaz, Mazot, Orta basınçta buhar: yüksek
3 ile 300+ 1:1 ile 3:1* 35-55% 73-90%
buhar türbinli sistemler Fuel oil, LPG, nafta sıcaklıkta sıcak su
Açık Döngülü Gaz türbinli Benzin, biogaz, Mazot, Yüksek basınç buhar, yüksek
0.25 ile 50+ 1.5:1 ile 5:1* 25-42% 65-87%
sistemler Fuel oil, LPG, nafta sıcaklıkta sıcak su
Sıkıştırılmış Hava üzerine Benzin, biogaz, Mazot, Düşük basınç buhar, düşük ve
0.2 ile 20 0.5:1 ile 3:1* 35-45% 65-90%
yakıt püskürtmeli motorlu Fuel oil, LPG, nafta orta sıcaklıkta sıcak su
Benzin, biogaz, Mazot, Düşük ve orta sıcaklıkta sıcak
Buji ateşlemeli motorlu 0.003 ile 6 1:1 ile 3:1 25-43% 70-92 %
LPG, nafta su

BIE sistemlerin seçiminde kullanılacak parametrelere göre karşı- sağlandığı ana güç milini tahrik etmek üzere kullanılmıştır (Şekil
laştırması görülmektedir. 8) ihtiyaç duyulan güç ana milden kayış kasnak sistemiyle istenilen
gruba iletilmekteydi [6].
Buhar Türbinli Kojenerasyon Sistemleri
Isı enerjisi kaynağı olarak türbinden çıkan buharı kullanan, diğer bir
deyişle Buhar Türbinli Kojenerasyon (BTK) sistemlerinde kullanılan
türbinler karşı basınçlı türbinlerdir (Şekil 7).

Katı yakıt kullanan kazanlardan buhar elde ederek kullanan sanayi


tesislerinde BTK tek seçenektir. Sıvı ve gaz yakıt kullanan buhar
kazanları bulunan ve tükettiği EE’nin IE’ne oranı 0.10 – 0.20
arasında olan sanayi tesisleri içinde BTK sistemleri rakipsizdir. Şekil 8. 19. Yüzyılın sonlarında şeker fabrikalarında buhar türbini ve güç
Grafik 1’de karşı basınçlı buhar türbinlerinde üretilen elektrik iletim sistemi. [5]
enerjisinin karşı basınç buharıyla sağlanan ısı enerjisine oranının
1930’lara gelindiğinde artık modern anlamda BTK’lerin şeker
türbini besleyen yüksek basınçlı buharın basıncıyla değişimi
fabrikalarındaki yerini aldığını görüyoruz, o yıllarda buhar
görülmektedir [5].
basınçları 14 Bar ve 1 MW güç için kullanılan buhar miktarı 15 ton
civarındaydı. Üretilen elektrikte cos &=0.7’ler civarındaydı [7].
BTK Sistemlerin Şeker Sanayiinde Kullanımının
Tarihçesi
BTK gurupları gerekli bakımları özenle yapıldıktan ve uygun
Buhar türbinleri ticari olarak üretilmesinin hemen ardından şeker
koşullarda çalıştırıldığında uzun yıllar serviste kalabilmektedir.
fabrikalarında kullanılmaya başlamıştır, buhar türbininin üretildiği
Örneğin Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye bağlı Alpullu Şeker
yıllarda henüz elektrik motorları kullanılamadığından buhar türbini
Fabrikasında 1938 model Erste Brünner Marka Türbin ve
şeker fabrikasında kullanılan tüm mekanik güç gereksiniminin
Ateliers Marka Jeneratör grubu bugün bile çalışır durumdadır
(Şekil 9).

Şekil 9. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ ne bağlı Alpullu Şeker Fabrikasında


1938 model Erste Brünner Marka Türbin ve Ateliers Marka Jeneratör gurubu
etketleri.

Sadece şeker fabrikalarımızda değil, Cumhuriyetimizle yaşıt birçok


fabrikalarımızda her biri tarihi anıt niteliğinde çok sayıda ekipmanlar
bulunmaktadır ve eğer sahip çıkılmaz ise bunların hurdalıklara
gönderilmesi kaçınılmazdır. Buradan üniversitelerimize çağrıda
bulunuyorum, bu şekilde kamu işletmelerinden hurdaya atılacak
olan bu anıtlara sahip çıkarak üniversitelerin uygun yerlerinde
sergilemeleri bizden sonraki nesillere önemli bir hizmet olacaktır.
Bunun örneklerini birçok yurtdışı üniversitelerde ve kuruluşların
kendi oluşturdukları müzelerde görebilirsiniz. Örneğin Sudzucker
(Almanya) yaklaşık 100 yıllık bir şeker fabrikasını (Oldisleben)
Grafik 1. Karşı basınçlı buhar türbinlerinde üretilen elektrik enerjisinin karşı
1990 yılında Şeker Müzesi haline getirerek ziyaretçilerine
basınç buharıyla sağlanan ısı enerjisine oranının türbini besleyen yüksek
basınçlı buharın basıncıyla değişimi. [4] açmıştır.

117
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Şeker fabrikasyon teknolojisindeki gelişmeler sonucu 1970’li yıllara Summary


gelindiğinde BTK’lerde kullanılan buhar basıncı 24 - 32 bar’a Cogenaration systems with steam turbine are the most common
üretilen EE’nin IE’ne oranı 0.11’lere çıkmıştı, 1980’li yılların sonuna methods among the industrial applications of cogeneration
gelindiğinde buhar basıncı 40 - 42 bar, üretilen EE’nin IE ne oranı technology supplied both heat and electrical energy. Having many
0.22’lere ulaşıyordu günümüzde ise, bu oran 0.30’lara çıkmıştır. undisputed advantages in many branch of industry that the heat
Bunun sonucu olarak da günümüz modern şeker fabrikalarında requirement supplied by steam makes cogenaration systems with
kullanılan BTK’lerde buhar basıncının 80 - 100 bar’a ve buna paralel steam turbine indispensable also for the sugar factories. Types
olarak, buhar sıcaklığı da, kazan kızdırıcı borularının imalinde and its advantages of cogenaration systems with steam turbine
kullanılan ferritik çeliklerin izin verdiği 530 °C’ye yükselmiştir. besides historic developments of steam turbines in sugar industry
Buhar basıncının 100 bar’ın üzerine çıkması durumunda, buharın were considered in this study.
izoentropik olarak çıkış basıncı olan 3 bar’a genleştiğinde, buhar
doygunluk noktası aşılmakta ve türbin çıkış buharı sıvı halde su
içerir duruma gelmektedir, bu ise türbin açısından istenmeyen
sakıncalı bir konumu işaret etmektedir. Türbin çıkış buharı içersinde
yoğuşmuş su partiküllerinin bulunması türbin kanatlarında erozyona
neden olacağından normal çalışma koşullarında asla istenmeyen
bir durumdur. EE’nin IE ne oranının 0.30’lara çıkması karşısında
yapılması gereken Gaz Türbini + Buhar türbininden oluşan birleşik
kojenersyon sistemlere geçmektir (Şekil 10) [7,8].

Şekil 9. Kombine gaz buhar çevrimi akım şeması.


1. Kompresör, 2. Gaz türbini, 3. Hava fanı, 4. Yardımcı kazan,
5. Buhar kazanı, 6. Kazan yanma odası, 8. Proseste ısı kullanan ekipmanlar,
9. Kazan besleme suyu tankıdır.

Kaynaklar
[1] Sir Charles A. Parsons, 1911, The Steam turbine, Printed by
John Clay, M.A. at the Cambridge University Press
[2] Wikipedia
[3] Encyclopedia Britannica
[4] Z. Bubnik, P. Kadlec, D. Urban, M. Bruhns, 1995, Sugar Tech-
nologists Manual (Chemical and Physical Data for Sugar
Manufacturers and Users), Verlag Dr. A. Bartens, Berlin, 416
pages
[5] Poel, P., W.; Schiweck, H.; Schwartz, T., 1998, Sugar Tech-
nology Beet and Cane Sugar Manufacture, Verlag Dr. Albert
Bartens KG, Berlin, 1120 p.
[6] Sudzucker Arşivleri
[7] Türkiye Şeker Fabrikaları özel arşiv
[8] Leblebici, F., 2009, ICCI 2009 Bildiri, Pancar Şekeri Fabrikasyo-
nunda Enerji Akışının Tasarımı Ve Enerji Tasarrufuna Yönelik
Yeni Teknolojiler

Teşekkür
Bildirinin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen TŞFAŞ’de
çalışan eski çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim.

118
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ATIK GERİ KAZANIM SİSTEMİNDE “SIFIR ATIK” YAKLAŞIMI:


TÜRK TELEKOM ÖRNEĞİ

Gülşen NİŞLİ
Yön Temizlik Peyzaj İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.

Özet amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilmekte, organik ve


İstanbul Türk Telekom Anadolu Yakası İl Müdürlüğü bünyesinde yemek atıklarından ise atık merkezinde bulunan kompost makinesi
oluşan atıkların, Yön Temizlik tarafından kaynağında ayrı kullanılarak kompost üretilmektedir. Kompost, biyokimyasal olarak
toplanması, ara depolanması, aktarma merkezlerine taşınması ile ayrışabilir, çok çeşitli organik maddelerin organizmalar tarafından
geri kazanım ve bertaraf işlemlerine kadar tüm süreçleri içeren “Sıfır stabilize edilmiş, mineralize olmuş ürünlerdir (Erdin, 2009).
Atık Projesi” hayata geçirilmiştir. Proje kapsamında, İstanbul Türk Kompostlaştırma ise, organik maddelerin biyolojik olarak ayrışma
Telekom Anadolu Yakası İl Müdürlüğü bünyesinde yer alan Atık hızını arttırmak için uygulanan kontrollü biyolojik prosestir (Renkow
Yönetim Merkezi’ne ait Kompost Makinesi, Türkiye’de ilk defa bu ve Rubin, 1998). Kompostlaştırma prosesi esnasında meydana
proje kapsamında kullanılmıştır. ‘Kompost Makinesi’ kaynağında gelen su ve karbon dioksit kaybı, kalıntı maddenin hacminde %25
ayrı toplanmış organik atıklar ve yemek atıklarından kompost ila %60 azalma sağlamaktadır (Renkow ve Rubin, 1998). Evsel katı
ürünü elde edilmesi için kullanılmaktadır. 700 lt/hafta kapasiteli atıkların kompostlaştırılması, nüfusun arttığı Avrupa ülkelerinde ve
Kompost Makinesinin faaliyeti sonucunda kurumda oluşan organik Amerika’da, oluşan atıkların önemli bileşenlerinin düzenli depolama
atıklardan ayda ortalama 250-350 kg iyi kalitede kompost ürünü tesislerine gönderilmesine alternatif bir yol olarak görülmektedir
elde edilmektedir. Sıfır Atık Projesinin başarıyla yürütülmesi (Borat, 2002).
sayesinde haftada üretilen 72 konteyner atık, 9 konteyner atığa
kadar indirgenmiş olup, hacimsel olarak %88’e varan bir atık Kompostun faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
azaltımı söz konusudur.  Araziye gömülmesi gereken atık miktarını azaltan bir yöntem
olması sebebiyle kompost üretimi düzenli depolama için gerekli
Anahtar kelimeler: Enttegre Atık Yönetimi, Geri Kazanım, olan hacim ve alanlarda büyük ekonomi sağlamaktadır (Borat,
Kompost Makinesi, Sıfır Atık. 2002).
 Evsel atıkların içinde bulunan patojen mikroorganizmaların
önemli bir kısmı kompostlaştırmadaki ısı yükselmesi sonucu
1. Giriş ölmektedir. Olgun kompostta mantar, patojen bakteri, böcek
Atık yönetimi; evsel, tıbbi ve tehlikeli ve tehlikesiz atıkların yumurtası ve bitki tohumlarının tahrip olduğu gözlenmektedir
minimizasyonu, kaynağında ayrı toplanması, ara depolanması, (Borat, 2002).
gerekli olduğu durumda atıklar için aktarma merkezleri  Kokusuz, tehlikesiz, humusa benzer bir madde olan kompost
oluşturulması, atıkların taşınması, geri kazanılması, bertarafı, geri toprak yapısını ve özelliğini iyileştirmektedir. Kompostun
kazanım ve bertaraf tesislerinin işletilmesi ile kapatma, kapatma tarımdaki olumlu etkilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
sonrası bakım, izleme-kontrol süreçlerini içermektedir (Çevre ve Toprağa humus kazandırır, toprağın işlenmesini kolaylaştırır,
Orman Bakanlığı, 2008). Bu yönetim sistemi, farklı türdeki atıkların zeminin su tutma kapasitesini arttırır, toprağın havalandırılmasını
birbirleriyle karıştırılmadan kaynağında ayrı olarak toplanmasını kolaylaştırır, topraktaki saprofit mikroorganizma sayısını arttırır
‘olmazsa olmaz’ koşul olarak kabul eder. Entegre atık yönetiminin, ve topraktaki mikroorganizmaların hızla faaliyete geçmesini
tüm unsurları bir bütün olarak değerlendirilerek hem çevresel hem sağlar. Azot, fosfat, potasyum, vs ihtiva eden suni gübrelerin
de ekonomik açıdan sürdürebilirliğin sağlanması hedeflenir. Bu bitkiler tarafından daha kolay alınmalarını sağlar (Borat, 2002).
çerçevede, entegre atık yönetiminin yalnızca tek bir atık türüne Kompost, şu amaçlar için kullanılabilir: Tarım, ormancılık,
veya tek bir kaynağa yönelik olması beklenemez (Çevre ve Orman ağaçlandırma, bahçe ve park bakımı, peyzaj mimarlığı,
Bakanlığı, 2008). Amacımız tüm atık türleri için oluşturduğumuz endüstriyel hava arıtımı için kompost filtrelerinin yapısı (Çevre
atık yönetim sistemi ile kurum ve kuruluşların bu önemli çevre ve Orman Bakanlığı, 2002).
problemine en doğru çözümleri sunmaktır. Bu kapsamda Türkiye’de
ilk defa Türk Telekom’da uygulanmakta olan Sıfır Atık Projesi, Kompost içerisine belli oranlarda azot, fosfor, potasyum (N, P, K)
amaca ulaşmada önemli bir adımdır. Projenin temel hedefi, Türk ilavesi ile üstün kalitede gübre eldesi mümkün olabilmektedir. Elde
Telekom’un faaliyetleri sırasında ortaya çıkan atıkların kaynağında edilen bu gübrenin tarım alanlarına yararı tüm yapay gübrelerden
azaltılması ve bu atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile daha fazladır. Türk Telekom’da kompost işlemi için ayrılan organik
uyumlu teknolojilerin kullanılmasıdır. Bu amaçla, Türk Telekom atıkların geri kalan kısmı ilgili Belediye ile yapılan protokol gereği
Anadolu Yakası İl Müdürlüğü bünyesinde üretilen ve kaynağında Köpek Barınağı’na gönderilmiştir. Bu iş neticesinde barınaktaki
ayrı olarak toplanan atıklar değerlendirilmeye çalışılmış ve atık hayvanların yemek ihtiyaçlarının alternatif yollardan karşılanarak
merkezi bünyesinde bertaraf edilemeyen atıklar geri dönüşüm barınağa ait yemek giderlerinin azaltılması ayrıca çöpe atılacak

119
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

yemeklerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Sıfır Atık Projesi, toplanması için tüm katlarda belirlenen uygun yerlere mavi renkli
öncelikle Telekom merkez binasında, daha sonra ise merkeze ambalaj atık geri dönüşüm kutuları yerleştirilmiştir. Toplanan
bağlı 11 müdürlük binasında oluşan atıkların geri kazanılmasını ambalaj atıklarının ölçümü düzenli olarak 2009 yılı boyunca
sağlayıp “sıfır atığa” ulaşılmasını kapsamıştır. yapılmıştır. Ayrı toplanan bu atıklar “Ambalaj Atıkları Toplama ve
Ayırma Tesisi’nde türlerine göre ayrıldıktan sonra geri dönüşüm
Proje kapsamındaki tüm atıkları ayrı konteynerler içerisinde tesislerine gönderilerek ekonomiye kazandırılmıştır.
biriktirmek, uygun periyotlarla toplamak, atıkları mümkün olduğunca
yeniden kullanmak, geri dönüştürerek ve geri kazandırarak çevreye 2.2. Atık Piller
verilecek zararı minimize etmek, bu maddeleri ikincil hammadde Türk Telekom binasında oluşan atık pil kaynakları; kişisel
olarak ekonomiye kazandırmak, çalışma alanında temizlik kalitesini kullanımda olan cep telefonları, radyolar, çok çeşitli elektrikli aletler
sürekli ve en üst seviyede tutmak ve çalışanların bu konudaki vb.dir. Atık Pillerin Kontrolü Yönetmeliği’ne göre, uygun toplama
duyarlılığını artırmak hedef alınmıştır. kaplarında biriktirilen piller, “Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları
Derneği” TAP tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait
Projenin maksimum verimle uygulanabilmesi için öncelikle tüm Kemerburgaz Katı Atık Depolama sahasına gönderilerek, beton
atık türleri için yönetim planları oluşturulmuş olup zaman içerisinde havuzlar içerisinde üzeri kapatılarak bertaraf edilmiştir. Geri
ihtiyaç duyulması halinde bu planlar revize edilerek sürdürülebilir bir kazanımı sağlanabilecek atık piller ise TAP Derneği tarafından yurt
sistemin ortaya çıkması sağlanmıştır. Bu çalışma, tüm atık türleri için dışındaki geri kazanım tesislerine gönderilmiştir.
veri tabanı oluşturularak ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilebilecek
projelerin doğru analizi ve boyutlandırılmasında kullanılacaktır. 2.3. Bitkisel Atık Yağlar
Türk Telekom binasında oluşan bitkisel atık yağlar mutfakta yemek
2. Materyal ve Metod yapımı sırasında oluşmaktadır. Bitkisel Atık Yağların Kontrolü
Türk Telekom bünyesinde oluşan Sıfır Atık Projesi kapsamındaki Yönetmeliği’ne göre, uygun toplama kaplarında biriktirilen bu atık
atıkların yönetmeliklere uygun olarak biriktirilmesi işlemi için yağlar Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış geri
Türk Telekom bahçesinde Atık Yönetim Merkezi kurulmuştur kazanım tesislerine gönderilerek biyodizel gibi önemli bir yakıt
(Fotoğraf 1). Atık Yönetim Merkezi iki bölümden oluşmakta olup haline gelip ekonomiye geri kazandırılmıştır.
ilk bölümünde ambalaj atıkları konteynırları, ikinci bölümünde ise
Kompost Makinesi (Şekil 1) bulunmaktadır. Kullanılan kompost 2.4. Elektronik Atıklar
makinesine ait teknik bilgiler Tablo 1’de sunulmuştur. Türkiye’de elektronik atıkların yönetimiyle ilgili esasları içeren
yönetmelik, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından henüz
yayınlanmamıştır. Türk Telekom bünyesinde oluşan elektronik
atıklar bilgisayar, yazıcı, telefon, faks, fotokopi, monitörler, radyo,
kablolar, vb. malzemelerin ömrünü tamamlaması ile oluşan
atıklardır. Türk Telekom’da biriktirilen elektronik atıklar Sıfır Atık
Projesi kapsamında ilgili geri dönüşüm tesislerine gönderilmiştir.

2.5. İnşaat ve Yıkıntı Atıkları


Türk Telekom bünyesinde sıkça yapılan çalışmalar sonucunda
yoğun miktarda hafriyat ve yıkıntı atığı çıkmıştır. Oluşan bu inşaat
ve yıkıntı atıkları yönetmeliğin uyarladığı şekilde lisanslı araçlarla
belediyelerin izin verdiği geri kazanım veya depolama tesislerine
gönderilmiştir.
Fotoğraf 1. Türk Telekom-Yöntem Atık Yönetim Merkezi

Atık yönetimi entegre bir sistem olarak düşünülmekte olup, her bir 2.6. Organik Atıklar
atık sınıfı için yapılan işlemler aşağıda belirtilmiştir. Türk Telekom binalarında oluşan organik atık oluşum yerleri
mutfak, yemekhane, kafeterya, bahçe ve yeşil alanlardır. Orga-
2.1. Ambalaj Atıkları nik atıkların diğer atıklarla karışmaması ve kaliteli kompost üre-
Türk Telekom binasında oluşan ambalaj atıklarının kaynağını timinin sağlanabilmesi için ağırlıklı atık kaynağı olan mutfak
mutfak, yemekhaneler, ofisler ve kafeterya oluşturmaktadır. Ambalaj ve yemekhanelere yeşil organik atık geri dönüşüm kutuları
Atıkları Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun olarak diğer atıklardan ayrı

Tablo 1. JK 5100 Kompost Makinesi Teknik Özellikleri

Dış Ölçüler 2950x1170 mm

Yükseklik 1470 mm

Kapasite 100 hane halkı

Ana Hat 3-faz 16 A

Havalandırma Fan dâhildir


Çelik ve geri dönüştürülebilen
Materyal
polietilen Şekil 1. JK 5100 Kompost Makinesi

120
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

yerleştirilmiştir. Proje kapsamında, kaynağında ayrı toplanan  Toplanan atıkların mevzuata uygun olarak yalnızca T.C. Çevre
organik atıklar ve yemek artıklarından kompost ürünü elde etmek ve Orman Bakanlığı tarafından taşıma ve geri kazanım konu-
için Türk Telekom’un merkez binasında Türkiye için bir ilk olan larında yetkilendirilmiş ve/veya lisanslandırılmış kurum ve kuru-
“kompost makinesi” kullanılmıştır. Ayrıca, kompost makinesiyle luşlara vermek,
üretilen kompostun toprak iyileştirici özelliğinin test edilmesi  Tekrar kullanımı, geri dönüşümü ve geri kazanımı özendirmek,
amacıyla salatalık, fasulye ve domates bitkileri için çeşitli denemeler  Proje kapsamındaki her türlü işlerin görülmesinde gerekli olan
yapılmıştır. Bu denemelerde farklı kompost/toprak oranlarında bitki deneyimli personeli bulundurmak,
gelişimi izlenmiştir.  Türkiye’ de ve dünyada bu alanda meydana gelen gelişmeleri
takip etmek, getirmek, sisteme adapte etmek,
2.7. Tehlikeli Atıklar  Yapılan çalışmaların sürekli olarak daha iyi seviyeye gelebilmesi
Türk Telekom’un faaliyet gösterdiği alanlara bağlı olarak çıkan için gerekli tüm çalışmaları yapmak ve önlemleri almaktır.
tehlikeli atık maddeler; sentetik motor şanzıman ve yağlama yağları,
kurşunlu piller, alkali piller, yağ katran ve diğer tehlikeli maddeleri Proje kapsamındaki atıklar için atık envanteri oluşturulması, proje
içeren kablolar, atık baskı tonerleridir. Türk Telekom depolarında sonuç raporunda kullanılması ve projenin farklı safhalarında
oluşan tehlikeli atıklar için Tehlikeli Atık Yönetimi Planı yapılmış verimin gözlemlenmesi ve iyileştirmeler yapılmasında kaynak
olup atıklar ilgili yönetmeliklere uygun olarak bertaraf tesislerine oluşturulması amacıyla tür ve miktar bazında atık veri sisteminin
gönderilmiştir. oluşturulması sağlanmıştır. Bu sebeple Türk Telekom binasında
meydana gelen her bir atık türü için ölçümler yapılmıştır.
2.8. Tıbbi Atıklar
Türk Telekom bünyesinde oluşan tıbbi atıkların kaynağı, bina 2009 Yılı boyunca yapılan düzenli ölçümler sonucunda Türk
içerisinde bulunan Türk Telekom’a ait Poliklinik’tir. Poliklinik bünye- Telekom’da oluşan aylık Ambalaj Atık Miktarı ortalaması 6702
sinde oluşan bu atıklar için ilgili Yönetmeliğe uygun Sıfır Atık Projesi kg’dır (Şekil 2). Günlük toplanan ambalaj atık miktarının ise 258
kapsamında kurum içi tıbbi atık yönetim planı oluşturulmuştur. Tıbbi kg olduğu belirlenmiştir.
Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nde belirtilen şekilde ayrı toplanan
tıbbi atıklar, ilgili Belediye’ye teslim edilmektedir. Biriktirilen tıbbi
atıklar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kemerburgaz Tıbbi Atık
Yakma Tesisi’nde bertaraf edilmektedir. Tıbbi atıklar genellikle
düzenli depolanarak veya yakılarak bertaraf edilmekte veya steri-
lizasyon işlemine tabi tutularak zararsız hale getirilmektedir.

Sıfır Atık Projesi’nin başarılı olabilmesi için bu proje içinde yer


alacak tüm personelin eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gerektiğinden,
öncelikle uygulayıcı personele projenin özellikleri ve modern atık
yönetimi konularında eğitimler verilmiştir. Daha sonra da Türk Tele-
kom personelinin bilgilendirilmesini sağlayacak sunumlar verilmiş
ve el broşürleri dağıtılmıştır. Yapılan sunumlarda;

 Hangi tip atıkların geri kazanıldığı ve geri kazanımın önemi, Şekil 2. 2009 Ambalaj Atık Verileri
 Çevre-atık ilişkileri,
 Evlerde ve sanayi sektöründe atıkların ne şekilde biriktirileceği, 2009 Yılı boyunca yapılan düzenli ölçümler sonucunda Türk
 Türk Telekom’daki atıkların nasıl biriktirilmesi gerektiği, biriktirilen Telekom’da oluşan aylık Bitkisel Atık Yağ ortalaması 247 kg’dır.
atıkların nasıl bertaraf alanlarına gönderildiği, (Şekil 3). Günlük toplanan bitkisel atık yağ miktarının ise 10 kg
 Her çöpe atılan atığın ülke ekonomisine, doğasına ve insan olduğu belirlenmiştir.
gücüne verdiği kayıplar,
 Ülkemizde ve dünyada geri kazanım teknolojileri, anlatılmıştır.

3. Bulgular ve Değerlendirme
Türk Telekom’da modern atık yönetim hiyerarşisi; tekrar kullanım,
geri dönüşüm ve geri kazanım prensipleri uygulanmıştır. Böylelikle
sürdürülebilir ve devamlı olarak iyileştirilebilir bir “Atık Yönetim
Sistemi” oluşturulmuştur. Projenin uygulanmasıyla, kullanılmış
ambalaj ve benzeri değerlendirilebilir atıklar bir hammadde
kaynağı olarak kullanılmıştır. Yerine kullanıldığı malzeme için tüke-
tilmesi gereken hammaddenin veya doğal kaynağın korunması
sağlanmıştır. Sıfır Atık Projesi’nin uygulanması esnasında kuruluş
Şekil 3. 2009 Bitkisel Atık Yağ Verileri
olarak üstlendiğimiz görev ve sorumluluklar aşağıda özetlenmiştir:
Sanayi Tipi Kompost Makinesi ile elde edilen kompost miktarları
 Atıkları, cinslerine göre ayrı olarak toplamak, Şekil 4’de sunulmuştur. Sanayi tipi kompost makinesine beslenen
 İdarenin uygun göreceği bir yerde atıkları geçici olarak muhafaza organik artık miktarı ortalama 707 kg iken kompost makinesinden
etmek, çıkan nihai ürün miktarı 228 kg olup, yaklaşık %68 oranında bir

121
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

atık azalımı söz konusudur. Ayrıca kompost makinesinden çıkan Düzenli depolama sahasına gönderilen atık miktarı ayda 8 m³’tür.
ürün oldukça değerli, toprak iyileştirici bir malzeme olup tarımsal Bu değer 10 m³ lük çöp kamyonunun ayda 1 kez Türk Telekom
ve peyzaj amaçlı kullanım alanları mevcuttur. Grafikte ilk ölçülen binasına gelmesi gerektiğini gösterir. Projenin değerlendirilmesi
değerler gösterilmiş olup açık alanda bekletme sonrasında %20 ila sonucunda elde edilen kazançlar somutlaştırıldığında ayda 64
%30’luk nem kaybı ile net ağırlığa ulaşmaktadır. m³’lük depolama alanından tasarruf sağlanarak, ayda 910 km sefer
kazancı sağlanmıştır.

Türk Telekom’dan toplanan ambalaj atık miktarı yılda yaklaşık 80


ton olarak ölçülmüştür. 80 ton ambalaj atığının yaklaşık 70 tonu
geri kazanıldığında ve ambalaj atık yüzdesi içerisinde kağıt+karton
oranının %70 olduğu yapılan ölçüm ve istatistiklerle göz önüne
alındığında yaklaşık 50 ton kağıt ve karton geri kazanılmıştır. 1
ton kağıt/karton atığın geri kazanılmasıyla ortalama 16 ağacın
geri kazanıldığı bilindiğine göre Sıfır Atık Projesi’nin yapılmasıyla
yılda 800 tane ağacın kesilmesi engellenmiştir. Aynı doğrultuda
yapılan hesaplamalarda yılda 10 ton plastik atık geri kazanılmış,7
Şekil 4. 2009 Üretilen Kompost Miktarı ton metal ve 3 tonda cam ambalaj atığı geri kazanılmıştır. Atıkların
geri kazanılmasıyla sadece ekonomik anlamda fayda sağlanmış
Yapılan analizler sonucunda Sanayi Tipi Kompost Makinesi’nden olmayıp çevre problemlerinin de engellenmesi sağlanmış olur.
elde edilen komposta ait C/N oranı, sıcaklık, nem, pH gibi Ayrıca yine yapılan değerlendirmeler sonucunda ayda ortalama
parametreler yasal mevzuatta belirtilen standartlara uygunluk 182.000 gr CO2 emisyonunun havaya salınması engellenmiştir.
göstermektedir. Elde edilen kompost, gübre olarak kullanılabilmesi CO2 emisyonunun salınımının engellenmesi sera etkisinin
için yeterli fosfor (P) ve potasyum (K) oranına sahiptir. Elde edilen azalmasını sağlar.
humusun toprak iyileştirici özelliğinin test edilmesi amacıyla
büyütülen bitkilerin 8. gün sonundaki gelişimleri Fotoğraf 2’de Elbette depolama sahalarına giden atık miktarının azalmasıyla yeni
sunulmuştur. Deneyler %10 kompost - %90 toprak karışımının bitki depolama alanlarının kurulması ve mevcut depolama sahaların
gelişimi açısından en verimli oran olduğunu gözlenmiştir. problemlerinin; patlama ve yangın tehlikesi, depolama sahası
yakınındaki tarım ürünleri ve diğer bitkilere olumsuz etkisi, koku
emisyonu, yer altı ve yüzeysel su kirliliği,sızıntı sularının hava ile
temas etmesi sırasında oluşan kokular, görüntü kirliliği, haşere
üremesi oluşması engellenmiş olur.

Fotoğraf 2. Sırasıyla salatalık, fasulye ve domates bitkilerine ait deney 2009 Yılı boyunca yapılan düzenli ölçümler sonucunda Türk
kaplarının görünümü
Telekom’da oluşan aylık Atık Pil ortalaması 1,75kg’dır. Günlük atık
Türk Telekom’da modern atık yönetim hiyerarşisi; tekrar kulla- pil ortalamasının ise 0,07 kg olduğu belirlenmiştir.
nım, geri dönüşüm ve geri kazanım prensipleri- uygulanarak
sürdürülebilir ve devamlı olarak iyileştirilebilir bir “Atık Yönetim 4. Sonuç
Sistemi” oluşturulmuştur. Türkiye’de resmi olmayan atık geri Türkiye’de ilk defa uygulanan Sıfır Atık Projesi’nin başarıya ulaşması
kazanım sisteminin iyileştirilmesine katkı sağlamıştır. Yurtdışındaki ile proje tüm ülke çapındaki kurumlarda örnek oluşturmuştur.
ülkelerde uygulanmakta olan ancak ülke içinde yaygın olmayan Projenin uygulanmasıyla, değerlendirilebilir atıklar hammadde
kompost makinesi teknolojisinin kullanılmasının ulusal teknolojik kaynağı olarak kullanılmış ve doğal kaynakların korunması
gelişmeye katkı sağlaması öngörülmektedir. sağlanmıştır. Türk Telekom binalarındaki faaliyetler sonucu oluşan
tüm atıkların Sıfır Atık Projesi kapsamında sürdürülebilir olarak geri
Türkiye için genel bir sorun olan atık yönetimine yeni bir yaklaşım kazanımı gerçekleştirilmiştir. Geri dönüşüm sırasında uygulanan
getirmesiyle, projenin çıktıları elektronik ortam ve diğer yöntemlerle fiziksel ve kimyasal işlem sayısı, normal üretim işlemlerine göre
duyurulmuştur. Bu sistemin başarıya ulaşmasıyla birçok fayda daha az olduğu için, geri dönüşüm ile malzeme üretilmesinde
elde edilmiştir. Proje başlamadan önce Türk Telekom’da oluşan önemli bir enerji tasarrufu sağlanmıştır. Proje kapsamındaki atık
atık miktarı haftada 72 Konteyner olarak belirlenmiştir. Oluşan biriktirme, toplama, taşıma ve geri kazanımı ile ilgili her türlü iş ve
bu atık miktarı ayda 288 konteyner olup 800 litrelik konteyner hizmetler; yürürlükteki çevre mevzuatı doğrultusunda ve mevzuata
baz alındığında ayda yaklaşık 69 ton atık olarak ölçülmüştür. uygun olarak tüm atık türleri için T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı
Oluşan atıklar kaynağında ayrım yapılmadığı için hiçbir geri tarafından lisanslandırılmış ve/veya yetkilendirilmiş kurum ve
kazanım işlemine uğramadan düzenli depolama sahasına kuruluşlar ile koordineli olarak yerine getirilmektedir.
gönderilmektedir.

Düzenli depolama sahasına gönderilen atık miktarı ayda 72 m³’tür. Kaynaklar


Bu değer 10m³ lük çöp kamyonunun ayda 8 kez Türk Telekom [1] AKKOYUN, M., Satırlı, S., Özdemir, S., Çelebi, Y., Organik
binasına gelmesi gerektiğini gösterir. Projenin başlamasıyla Türk Atıkların Değerlendirilmesi: Kompost. Sakarya Üniversitesi
Telekom’da oluşan atık miktarı haftada 9 Konteynere indirgenmiştir. Çevre Mühendisliği Bölümü. http://www.tarimkredi.
Oluşan bu atık miktarı ayda 36 konteyner olup 800 litrelik konteyner org.tr/haber_goster.php?id=24 (27.03.2009 tarihinde
baz alındığında ayda yaklaşık 8 ton atık olarak ölçülmüştür. alıntılanmıştır.)

122
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

[2] BORAT, M., 2002. Katı Atık Yönetimi. İstanbul Üniversitesi Compost machine in Waste Management Center situated in
Çevre Mühendisliği Bölümü Ders Notları, sf: 109-129, İstanbul. garden of İstanbul Turkish Telecom Anatolian Side Provincial
[3] Çevre ve Orman Bakanlığı Atık Yönetimi Genel Müdürlüğü Directorate has been used in a project first time in Turkey within the
Resmi web sitesi: http://www.atikyonetimi.cevreorman.gov.tr/ scope of project. ‘Compost Machine’ has been used for obtaining
eylul.htm (15.01.2009 tarihinde alıntılanmıştır). compost product from food wastes and organic wastes produced
[4] Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, at İstanbul Turkish Telecom Anatolian Side Provincial Directorate
2008. Atık yönetimi Eylem Planı (2008-2012). Çevre ve Orman center building and separately collected in source. Monthly approx.
Bakanlığı, Ankara. 250-350 kg good quality Compost product is obtained from organic
[5] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2002. Atık Yönetimi: wastes at institution as a result of operation of Compost Machine
Kompostlaştırma Tesisleri için Teknolojiler ve Yer Seçimi, having capacity of 700 l/week. Thanks to successful realization of
Kompost Üretimi ve Kullanımı için Kriterler. Çevre ve Orman Zero Waste Project, 72 container waste which is weekly produced
Bakanlığı Atık Yönetimi Genel Müdürlüğü, Ankara. decreases by 9 container waste.
[6] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004. Atık Pil ve Akümülatörlerin
Kontrolü Yönetmeliği, Çevre ve Orman Bakanlığı, Resmi Evaluable waste is used as raw material source with implementation
Gazete, 31.08.2004 / 25569, Ankara. of Project. Protection of natural resources or raw material, which is
[7] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004. Hafriyat Toprağı, İnşaat required to be consumed for substitute material, has been provided.
ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Çevre ve Orman In the current situation, when considered waste management
Bakanlığı, Resmi Gazete, 18.04.2004/ 25406, Ankara. systems which are implemented in similar institutions in Turkey,
[8] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005. Ambalaj Atıklarının Kontrolü “Zero Waste Project” has a feature of being first in Turkey due
Yönetmeliği, Çevre ve Orman Bakanlığı, Resmi Gazete, to reduction of waste management to the level almost zero and
19.04.2005/ 25791, Ankara. undertaking leadership of popularization of compost technology in
[9] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005. Bitkisel Atık Yağların Turkey.
Kontrolü Yönetmeliği, Çevre ve Orman Bakanlığı, Resmi
Gazete, 19.04.2005/ 25791, Ankara.
[10] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005. Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği, Çevre ve Orman Bakanlığı, Resmi Gazete,
14.03.2005/ 25755, Ankara.
[11] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005. Tıbbi Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği, Çevre ve Orman Bakanlığı, Resmi Gazete,
22.07.2005/ 25883, Ankara.
[12] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006. Ömrünü Tamamlamış
Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği, Çevre ve Orman Bakanlığı,
Resmi Gazete, 25.11.2006 / 26357, Ankara.
[13] Çevre ve Orman Bakanlığı, 2008. Atık Elektrik ve Elektronik
Eşyaların Kontrolü Taslak Yönetmeliği, Çevre ve Orman
Bakanlığı, Ankara.
[14] ERDİN, E. Kompost ve Kompostlaştırma Hakkında Özlü
Bilgiler. Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü
Katı Atık Web Sitesi. http://web.deu.edu.tr/erdin/pubs/doc25.
htm. (15.01.2009 tarihinde alıntılanmıştır).
[15] RENKOW, M. ve Rubin, A. R. 1998. Does Municipal Solid
Waste Composting Make Economic Sense? Journal of
Environmental Management. 53, 339-347.

Summary
With the aim of maintaining modern life, rapid extinction of the
natural resources as well as waste disposal problems caused by
environmental pollution and consumption, disposal costs, problems
caused by storage space requirements prompt human beings
to find new methods for reduction or utilization of wastes. Less
consumption of primer source is aimed in optimum use of resources
by reprocessing or directly using wastes. “Zero Waste Project” has
been realized, that includes all processes from separate collection
of wastes produced by İstanbul Turkish Telecom Anatolian Side
Provincial Directorate in source by Yön Temizlik, interim storage,
transportation to transfer centers as well as recycling and disposal
proceedings. Every kind of work and services within the scope of
project are coordinately performed with corporations licensed and
/ or authorized by T.R Ministry of Environment and Forestry in line
with current environment legislation.

123
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ENERJİ ŞARTI ANTLAŞMASI ÇERÇEVESİNDE


UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ

H. Ercüment ERDEM
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Özet Enerji Şartı Antlaşması’na 51 devlet ve Avrupa toplulukları taraftır6.


Enerji Şartı Antlaşması 17 Aralık 1994‘te Lizbon’da imzalandı ve Ayrıca, 19 devlet ve çeşitli uluslararası örgütler de gözlemci
16 Nisan 1998’de yürürlüğe girdi. Türkiye, Antlaşmayı 17 Aralık statüsünde katıldı7.
1994’de imzaladı ve Antlaşma 6 Şubat 2000 tarihinde onaylandı.
Antlaşma, 5. bölümünde çok ayrıntılı ve orijinal bir uyuşmazlıkların Türkiye, Antlaşmayı 17 Aralık 1994’de imzaladı. Gerek Antlaşma
çözümü sistemi getirmiştir. Antlaşmada iki temel yöntem gerekse Antlaşmanın ekini oluşturan kararlar ve Enerji Verimliliğine
öngörülür: ve İlgili Çevresel Hususlara ilişkin Enerji Şartı Protokolü, 4519
 Yatırımcı-Devlet tahkimi, yatırım uyuşmazlıklarına ilişkindir. sayılı kanunla 6 Şubat 2000 tarihinde onaylandı (RG.06.02.2000,
 Devlet-Devlet tahkimi, esas olarak rekabet ve çevreye ilişkin S.23956).
olanlar hariç olmak üzere Antlaşmadan doğan her türlü
uyuşmazlığa uygulanır. Onaylanmaya ilişkin 2000/786 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı da
12.07.2000 tarih ve 24107 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de
Ayrıca, devlet-devlet uyuşmazlıklarında ticaret ve transit konusunda yayınlandı8.
özel hükümler vardır. Rekabet ve çevre konusunda Antlaşma
daha yumuşak ve daha az şekilci olan bir uyuşmazlıkların çözümü Antlaşmanın Getirdiği Sistem
yöntemi benimser. Antlaşma 5. bölümünde çok ayrıntılı ve orijinal bir uyuşmazlıkların
çözümü sistemi getirdi. Sistemin ayrıntılı olması, Antlaşmanın
müzakereleri sırasında kimi taraf devletlerin henüz gelişmiş
Küreselleşen dünya ekonomisinin gittikçe daha fazla enerjiye bir uyuşmazlıkların çözümü sistemine sahip olmamalarında
gerek göstermesi, enerji projelerinin uzun dönemli olması ve aranabilir.
yüksek sermaye gerektirmesi, enerji alanında uluslararası iş
birliğinin somutlaşacağı antlaşmaların hazırlanmasını zorunlu Ayrıca, mevcut sistemlerin tarafsızlığı ve işlerliği konusunda da
kıldı¹. endişeler vardı. Antlaşma önerdiği uyuşmazlıkların çözüm yolları
ile bir taraftan yatırımcı ve yatırım kabul eden devletler arasındaki9,
Enerji Şartı Antlaşması (Energy Charter Treaty) Avrupa Enerji diğer taraftan antlaşmaya üye devletler arasındaki uyuşmazlıkların
Şartı Deklarasyonu olarak da adlandırılan 1991 tarihli Enerji Şartı adil, hızlı ve tarafsız bir şekilde çözümlenmesini amaçladı.
Deklarasyonu temelinde hazırlandı². Deklarasyon enerji alanında
işbirliği sağlamayı hedefleyen siyasi bir niyet açıklamasıydı³. Enerji Enerji sektöründeki yatırımların büyüklüğü dikkate alındığında bu
Şartı Antlaşması ise 17 Aralık 1994 tarihinde Lizbon’da uluslararası amacın önemi daha da iyi anlaşılır.
bir antlaşma olarak imzalandı ve 16 Nisan 1998’de yürürlüğe girdi4.
Enerji Şartı Antlaşması enerji sektöründe bir yandan uluslararası Antlaşma farklı konular açısından farklı uyuşmazlıkların çözümü
işbirliğini destekleyen, diğer yandan bu iş birliğinden doğan yöntemleri getirir. İki temel yöntem öngörülür:
uyuşmazlıklara orijinal çözümler getiren bir milletlerarası antlaşma  Yatırımcı-Devlet tahkimi; yatırım uyuşmazlıklarına ilişkindir (m.
olması nedeniyle önemlidir5 . 26).

¹ BAKLACI P./AKINTÜRK E., “Enerji Şartı Antlaşması”, İşletme Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 2, 2006, s. 98.
² Deklarasyon, enerji alanında işbirliğinin serbest piyasa kurallarına, şeffaf ve rekabetçi temellere dayanması gerektiğini belirlemiştir. DEMİR E., “Enerji Şartı Antlaş-
ması”, Uluslararası Ekonomik Sorunlar Dergisi, Sayı VIII, s. 1.
³ BAKLACI/AKINTÜRK, s. 99.
4
Türkiye, 5 Nisan 2001 tarihinde Onay Belgesini depoziter ülke olan Portekiz makamlarına tevdi etmiştir ve Türkiye Enerji Şartı Antlaşması’nı onaylayan 42. ülke
olmuştur. DEMİR, s. 1. Sözleşmenin Türkçe metni için bkz. RG, 12.07.2000, S. 24107, Mükerrer.
5
<http://www.encharter.org/index.php?id=7&L=>, <http://www.mfa.gov.tr/enerji-sarti-anlasmasi.tr.mfa>
6
Antlaşmayı imzalayan taraflardan beş tanesi dışında hepsi Antlaşmayı onaylamıştır. BAKLACI/AKINTÜRK, s. 98. Ayrıca bkz. <https://www.encharter.org/index.php?id=61>.
7
<http://www.encharter.org/index.php?id=61>
8
Enerji Şartı Antlaşması ve Antlaşma ile birlikte imzalanan Enerji Verimliliğine ve İlgili Çevresel Hususlara İlişkin Enerji Şartı Protokolü de 16 Nisan 1998 tarihinde
yürürlüğe girdi. BAKLACI/AKINTÜRK, s. 98.
9
Bu husus Enerji Şartı Antlaşmasını ayırt edici özelliğidir. Gerçekten, Antlaşmada, yatırımcının, yükümlülüğünü yerine getirmeyen devlete karşı uluslararası tahkime
başvurabileceği öngörülmüştür. BAKLACI/AKINTÜRK, s. 108.

124
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

 Devlet-Devlet tahkimi; esas olarak rekabet ve çevreye ilişkin  Daha önceden taraflarca kabul edilmiş bir uyuşmazlığın çözüm
olanlar hariç olmak üzere (m. 6/7, 27/2) Antlaşmadan doğan her yöntemine başvurmak (örneğin İkili Yatırım Antlaşmalarında
türlü uyuşmazlığa uygulanır (m. 27)10. belirlenen yöntem);
 Uluslararası tahkim¹³.
Ayrıca, devlet-devlet uyuşmazlıklarında ticaret (m. 29, Ek. D) ve
transit konusunda (m. 7) özel hükümler vardır. Bu hükümler normal Uluslararası Tahkim Konusundaki Seçenekler
olarak devlet-devlet uyuşmazlıkları için öngörülen sistemden Eğer yabancı yatırımcı uluslararası tahkim yoluna başvurmak
ayrılır. Rekabet ve çevre konusunda Antlaşma zorunlu tahkim isterse Antlaşma üç seçenek sunar (m. 26/4)
yerine daha yumuşak ve daha az şekilci olan bir uyuşmazlıkların  1965 tarihli Washington Sözleşmesi (The Convention on the
çözümü yöntemi benimser. Settlement of Investment Disputes Between States and Nationals
of Other States; Devletler ve Diğer Devletlerin Vatandaşları
Yatırım Uyuşmazlıkları Arasında Meydana Gelebilecek Yatırım Uyuşmazlıklarının
Antlaşma m. 26 yatırımcı ve yatırım kabul eden devlet arasındaki Çözümlenmesine İlişkin Sözleşme) uyarınca ICSID tahkimi14.
yatırım uyuşmazlıklarının çözümünü ele alır. Eğer yatırımcının ülkesi veya ev sahibi devlet veya her ikisi de
ICSID sözleşmesine taraf değilse, tahkim ICSID İlave Hizmet
Pek çok iki taraflı yatırım antlaşmasının öngördüğü şekilde antlaşma Kurallarına (ICSID Additional Facility Rules) göre yürütülür.
da yatırım kabul eden devletin yatırımcıyı koruma ve yatırımı teşvik  UNCITRAL (United Nations Commission on International Trade
etme yönündeki yükümlülüklerine uymaması halinde yatırımcının Laws) tahkim kuralları. Uyuşmazlık UNCITRAL tahkim kuralları
dava hakkını düzenler. uyarınca tek veya üç hakemden oluşan hakem heyeti tarafından
çözülür.
Yatırımı kabul eden devletin bu konudaki yükümlülükleri  Stockholm Ticaret Odası Tahkim Enstitüsü (Arbitration Institute
Antlaşmanın 3. Bölümünde düzenlenir¹¹. Ancak uyuşmazlığın of Stockholm Chamber of Commerce) Tahkim Kuralları uyarınca
başka bir konudan (örneğin; yatırımcının sermaye piyasalarında tahkim15.
yaptığı bir yatırımdan) kaynaklanması halinde Antlaşmanın
öngördüğü uyuşmazlıkların çözümü yöntemi uygulanmaz, zira Antlaşma böylece yatırımcıya geniş bir tahkim seçeneği sağlar.
uyuşmazlık Antlaşmanın 3. Bölümünden doğmamıştır. Bir yandan kurumsal tahkim olarak ICSID ve Stockholm Ticaret
Odası Tahkim Kurallarını, diğer yandan ad hoc tahkim olarak da
Sulh Görüşmeleri UNCITRAL tahkim kurallarını öngörür.
Antlaşma m. 26/1 uyarınca öncellikle uyuşmazlığın sulhen
çözümlenmesi yolu aranır. Tarafların bu amaçla üç aylık süreleri Ancak, Enerji Şartı Antlaşması’nın 26/3-c ve 27/2 maddeleri
vardır. Üç aylık bu süre taraflardan birinin dostane çözüm yoluna uyarınca, EK IA’da yer alan taraflar, bir yatırımcının veya
başvurmasıyla başlar¹². Tarafların ancak “dostça” bir sonuç Antlaşma tarafının Enerji Şartı Antlaşması’nın 10/1 maddesinden¹6
alamazlar ise, uyuşmazlığın çözümü için yerel mahkemeye veya kaynaklanan bir uyuşmazlıkla ilgili olarak, uluslararası tahkime
uluslararası tahkime gidebileceklerdir. gidemeyeceklerdir17 .

Uyuşmazlık Çözümünde Başvurulacak Merciiler Ev Sahibi Devletin Uluslararası Tahkimi Kabulü


Sulh görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması karşısında, Antlaşma uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesi ve ev
yatırımcının temelde uyuşmazlığın çözümü konusunda üç imkanı sahibi devletlerin tahkim yargılaması sonunda verilecek kararlara
vardır (m. 26/2): uymasını sağlamak için özel bir hüküm getirir. Antlaşma m. 26/3
(a) hükmü uyarınca her taraf devlet uyuşmazlığın uluslararası
 Yatırım kabul eden devletin ulusal mahkemeleri veya idari tahkimde çözümlenebilmesine muvafakat eder. Ancak, kuralın iki
makamlarına başvurmak; istisnası bulunur:
10
Bu tür uyuşmazlıklara şu davalar örnek verilebilir: AES Summit Generation Ltd. (UK subsidiary of US-based AES Corporation) v. Hungary; Nykomb Synergietics Techno-
logy Holding AB (Sweden) v. Latvis; Plama Consortium Ltd. (Cyprus) v. Bulgaria; Petrobart Ltd. (Gibraltar) v. Kyrgyzstan; Alstom Power Italia SpA, Alstom SpA (Italy)
v. Mongolia; Yukos Universal Ltd. (UK – Isle of Man) v. Russian Federation; Hulley Enterprises Ltd. (Cyprus) v. Russian Federation; Veteran Petroleum Trust (Cyprus)
v. Russian Federation; Ioannis Kardassopoulos (Greece) v. Georgia; Amto (Latvia) v. Ukraine; Hrvatska Elektropriveda d.d. (HEP) (Croatia) v. Republic of Slovenia;
Libananco Holdings Co. Limited (Cyprus) v. Republic of Turkey; Azpetrol International Holdings B.V., Azpetrol Group B.V. and Azpetrol Oil Services Group B.V. (the
Netherlands) v. Azerbaijan; Barmek Holding A.S. v. Azerbaijan; Cementownia “Nowa Huta” S.A. (Poland) v. Republic of Turkey; Europe Cement Investment and Trade S.A.
(Poland) v. Republic of Turkey; Liman Caspian Oil B.V. (the Netherlands) and NCL Dutch Investment B.V. (the Netherlands) v. Republic of Kazakhstan; Electrabel S.A. v.
Republic of Hungary; Mercuria Energy Group Ltd. v. Republic of Poland; Alapli Elektrik B.V. v. Republic of Turkey; AES Summit Generation Limited and AES-Tisza Erőmű
Kft. v. Republic of Hungary; Vattenfall AB, Vattenfall Europe AG, Vattenfall Europe Generation AG & Co. KG v. Federal Republic of Germany; EDF International S.A. v.
Republic of Hungary; EVN AG v. The Former Yugoslav Republic of Macedonia. Ayrıntılı bilgi için bkz. <http://www.encharter.org/index.php?id=213&L=0#AES>.
¹¹ Antlaşmanın 26. maddesi sadece Antlaşmanın Üçüncü Bölümündeki uyuşmazlıklara ilişkindir. BAKLACI/AKINTÜRK, s. 109.
¹² LUTEN L., “Dispute Resolution Mechanisms of the Energy Charter Treaty in Investor – State Disputes”, Working Paper Series, Posted on January 29, 2009, <http://
ssrn.com/abstract=1333735>, s. 4.
¹³ Enerji Şartı Antlaşmasının 26/3 maddesi uyarınca, her bir sözleşmenin tarafı uyuşmazlığın uluslararası tahkime sunulmasına “şartsız” onay verir. Ancak Antlaşmanın
26/3-b maddesi bu kurala istisnalar getirmiştir: eğer yatırımcı uyuşmazlığın çözümü için uyuşmazlığa düştüğü Antlaşma tarafının yerel mahkemelerine ya da idari
makamlarına başvurmuş ya da uyuşmazlığı önceden anlaşılmış herhangi bir uyuşmazlık çözüm merciine götürmüşse, madde 23/3-a’daki onay şartsız olarak kabul
edilmeyecektir. BAKLACI/AKINTÜRK, s. 109; LUTEN, s. 4.
14
Türkiye’ye karşı yabancı yatırımcılar tarafından Antlaşma’ya dayanarak açılmış bulunan ve devam eden dört ICSID tahkim davası mevcuttur. Bunlar; Libananco Hol-
dings Co. Limited (Cyprus) v. Republic of Turkey; Cementownia “Nowa Huta” S.A. (Poland) v. Republic of Turkey; Europe Cement Investment and Trade S.A. (Poland)
v. Republic of Turkey; Alapli Elektrik B.V. v. Republic of Turkey. <http://www.encharter.org/index.php?id=213&L=0>
15
Stokholm Ticaret Odası Tahkim Enstitüsü tahkim kurallına ulaşmak için bkz. <http://www.sccinstitute.com/uk/Home/>.
16
Bu hüküm “şemsiye hüküm” olarak da adlandırılır. LUTEN, s.5.
17
Enerji Şartı Antlaşması’nın 10/1 maddesinin son cümlesi şöyledir: “Her Antlaşma Tarafı, diğer bir Antlaşma Tarafı yatırımcısı veya yatırımcısının bir yatırımı ile
taahhüt etmiş olduğu yükümlülükleri yerine getirecektir”.

125
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

 Antlaşma m. 26/3 (b) hükmü, Ek ID listesinde yer alan taraf Antlaşma m. 27 uyarınca, taraflar Antlaşmanın uygulanması veya
devletlere uyuşmazlığı daha önce ev sahibi devletin ulusal yorumuyla ilgili uyuşmazlıkların çözümünde öncelikle diplomatik
mahkemelerine götüren yatırımcının daha sonra uluslararası kanalları kullanarak sulhen bir çözüm aramaya çalışır²².
tahkime başvurmasına çekince koyma imkanı getirir. Türkiye bu
yönde bir çekince koymamıştır. Uyuşmazlık makul bir sürede (makul sürenin ne olduğu Antlaşmada
 Antlaşma m. 26/3 (c) hükmü, Ek IA’da sayılan taraf devletlerin belirtilmemiştir ve uyuşmazlığın niteliğine göre her olayda ayrıca
Antlaşma m. 10/1 hükmünden doğan uyuşmazlıklar için uluslar- belirlenir) çözümlenemezse, UNCITRAL tahkim kurallarına göre
arası tahkim konusunda çekince koymalarına olanak sağlar. oluşturulacak bir ad hoc hakem mahkemesi eliyle çözülür. Taraflar
Antlaşma m. 10/1 hükmü bireysel yatırım sözleşmelerinden hakemlerini seçmezler veya üçüncü hakemin seçimi konusunda
doğan uyuşmazlıklara ilişkindir. Türkiye bu madde açısından da anlaşamazlarsa, bu takdirde, hakem seçimi Lahey’de bulunan
çekince bildirmemiştir. Uluslararası Hakemlik Daimi Mahkemesi Genel Sekreteri tarafından
yapılır. Yapılacak atamalarda uyuşmazlığın konusu, nitelikleri ve
Uygulanacak Hukuk ve Hakem Kararlarının Bağlayıcılığı hakemlerin deneyimleri dikkate alınır.
Yatırım uyuşmazlıklarına ilişkin tahkimde, hangi tahkim yöntemi
seçilirse seçilsin, uyuşmazlık öncelikle Antlaşma hükümlerine Antlaşma m. 27 (2) ve m. 28 uyarınca devletlerarasındaki
ve uluslararası hukuk kurallarına göre çözümlenir (Antlaşma m. uyuşmazlıklara ilişkin tahkim aşağıdaki konular için uygulanmaz:
26/6). Hakem kararı hem yatırımcı, hem de devlet için18 kesin ve  Rekabet ve çevreye ilişkin konular (Antlaşma m. 6 ve 19);
bağlayıcıdır ve ayrıca, faiz içerebilir Ayrıca da, her bir taraf devlet  Antlaşma Ek-1A’da sayılan devletlere karşı yatırım
bu kararların icra edilmesini sağlamakla yükümlüdür (Antlaşma m. sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar;
26/8).  Madde 29 uyarınca ticarete ilişkin konular veya ticarete ilişkin
yatırımlar (m. 5).
Hakem Kararlarının Tenfizi
Antlaşma m. 26/5 (b) hükmü uyarınca, yatırım uyuşmazlıklarından Kararlar hakemlerin oy çokluğuyla alınır. Hakemler uyuşmazlığın
kaynaklanan hakem kararları 1958 tarihli Yabancı Hakem çözümünde Enerji Şartı Antlaşması, uygulanabilir kurallar ile
Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Birleşmiş Milletler uluslararası hukuk kurallarını uygular.
Sözleşmesi (New York Sözleşmesi) uyarınca tenfiz edilir. New
York Sözleşmesi bugün için 144 devletin taraf olduğu, Birleşmiş Hakem mahkemesinin verdiği karar nihai ve taraflar için bağlayıcıdır.
Milletler’in en çok kabul gören milletlerarası antlaşmalarından Yargılama giderleri (hakem ücretleri ve diğer masraflar da dahil
biridir19. olmak üzere) taraflarca eşit olarak paylaşılır. Ancak hakem heyeti
masrafların büyük kısmının uyuşmazlık içindeki taraflardan biri
Antlaşma m. 26/5 (b) hükmü tüm taleplerin ticari ilişkilerden tarafından ödenmesine de karar verebilir.
veya işlemlerden doğmuş olduğunu kabul etmektedir. Bu hüküm
yabancı hakem kararının tenfizi açısından önemlidir. Zira, New Taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa, hakem heyeti Lahey’de
York Sözleşmesi sadece ticari ilişkilerden kaynaklanan hakem toplanır, Daimi Hakemlik Mahkemesi’nin binasını ve olanaklarını
kararlarına uygulanır. Böylece, Antlaşma çerçevesinde verilen kullanır.
hakem kararlarının ticari niteliği ve New York Sözleşmesi uyarınca
tenfiz edilmeleri teminat altına alınır. Devletlerarası uyuşmazlık çözümüne şimdiye kadar sadece bir
taraf devlet başvurmuş; bu uyuşmazlık da daha sonra diplomatik
ICSID Antlaşması uyarınca taraf devletler zaten ICSID hakem kanallarla çözüme kavuşturulmuştur23.
kararlarını uygulamayı kabul etmiştir20. Bu nedenle, ICSID
tahkiminin diğer tahkim yöntemlerine göre daha elverişli olduğu Ticari Uyuşmazlıklar
dahi söylenebilir. Enerji Şartı Antlaşması m. 29 GATT/WTO modelini izleyen bir
uyuşmazlıkların çözüm yöntemi getirir24. Ancak bu yöntemin
Devletlerarası Uyuşmazlıkların Çözümü uygulanması için taraflardan hiç değilse birisinin WTO (Dünya
Enerji Şartı Antlaşması yatırımcı ve devlet arasındaki uyuşmazlıkla- Ticaret Örgütü) üyesi olmaması gerekir. Bu nedenle, Enerji Şartı
rın çözümü için öngördüğü tahkim sistemini, daha basit ve daha Antlaşması’nın yenilikçi bir düzen getirdiği ve gerçekte sadece üye
az seçenekli olarak Antlaşma tarafları arasındaki uyuşmazlıkların devletler için öngörülen WTO uyuşmazlıkların çözümü sistemini
çözümü için de öngörür. Antlaşma m. 27 uyarınca öngörülen bu WTO üyesi olmayan ülkeler için de geçerli kıldığı söylenebilir25.
tahkim yatırımcı ve Devlet arasındaki uyuşmazlıkların çözümüne
göre daha geniş kapsamlıdır; zira her türlü uyuşmazlığa uygulanır Antlaşma m. 29 ile getirilen sistem yukarıda gördüğümüz ve Antlaşma
ve sınırlı sayıda istisna öngörür (örneğin ticari uyuşmazlıklar)²¹ . m. 27’de düzenlenen devletlerarası uyuşmazlığa uygulanan sistem
18
DEMİR, s. 2.
19
<http://www.uncitral.org/uncitral/en/uncitral_texts/arbitration/NYConvention_status.html>
20
Ayrıntılı bilgi için bkz. EKŞİ N., “ICSID Hakem Kararlarının Tanınması Tenfizi ve İcrası”, Beta, İstanbul, 2009; TUYGUN S., “ICSID Tahkimine ilişkin Hakem Karar-
larının İcra Edilmesi”, Güncel Hukuk Yayınları, İzmir, 2007.
21
KONOPLYANIK A., “The Energy Charter Treaty: Dispute Resolution Mechanisms – and the Yukos Case”, Russian / CIS Energy & Mining Law Journal, 1’2005, S. III,
s. 30.
22
Yatırımcı-devlet tahkiminin aksine, devlet-devlet tahkiminde tarafların sulhen çözüm arayışlarını müteakiben bir seçim hakkı yoktur. KONOPLYANIK, s. 30.
23
<http://www.encharter.org/index.php?id=269>
24
Ancak ticari uyuşmazlıklarda öngörülen ihtilafların çözüm yolu WTO modeline göre daha az detaylı ve kolaydır. KONOPLYANIK, s. 31.
25
KONOPLYANIK, s. 31.

126
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ile yatırım uyuşmazlıklarına uygulanan ve m. 26’da düzenlenen ilişkin piyasa engellerini azaltmaya çalışmalıdır. Akit taraflar bu
tahkim yoluna bir alternatiftir26. Zira, Antlaşma m. 28 uyarınca taraflar amaçla tek taraflı veya entegre rekabet kurallarının oluşması için
açıkça kararlaştırmak kaydıyla ticarete ilişkin hususlardan doğan gerekli ve uygun kanunlara sahip olacak ve yürürlüğe koyacaktır.
uyuşmazlıkları dahi m. 27 uyarınca tahkime götürebilir. Antlaşma Rekabet kurallarının uygulanmasında deneyim sahibi olan akit
m. 29 yabancı yatırımcının ticarete ilişkin hususlardan doğan devletler diğer akit devletlere, talep üzerine ve mevcut kaynaklar
uyuşmazlığı m. 26’da öngörülen tahkim yöntemiyle çözülmesine ölçüsünde, rekabet kurallarının geliştirilmesi ve uygulanması
ilişkin bir yasak da içermez. konusunda teknik yardım sağlar.

Genel olarak Antlaşma m. 29’da önerilen uyuşmazlık çözüm Antlaşma m. 6 akit devletler arasında ortak bir rekabet düzeni
yönteminin WTO sistemine göre daha hafif, daha az detaylı ve öngörmez. Aksine akit devletlerin kendi iç rekabet hukuklarının
daha basit olduğu görülür. uygulanacağını belirtir. Bu nedenle, Antlaşma m. 6(5) hükmü
sadece karşılıklı bir bilgi alışverişi ve danışma mekanizması
Transit Uyuşmazlıkları öngörür. Akit devletlerden birisi başka bir akit devletin rekabeti
Enerji Şartı Antlaşması m. 7 enerji materyalleri ve ürünlerinin kısıtlayıcı davranışlar içinde olduğunu düşünürse durumu bu
transitine ilişkin hükümler içerir. Antlaşma transit serbestliği ilkesini akit devlete ve onun rekabet otoritelerine bildirerek, rekabet
kabul eder. otoritelerinin gerekli önlemleri almasını ister. Kendisine bildirimde
bulunulan akit devlet veya onun rekabet otoritesi duruma göre
Antlaşma m. 7(7), akit devletlerin transit uyuşmazlıkları konusunda bildirimde bulunan devletin rekabet otoritesiyle de fikir alışverişinde
arabuluculuk öngörür27. Arabuluculuk sistemi, uyuşmazlığa taraf bulunarak bir önlem almanın gerekli olup olmadığına karar verir.
olan Antlaşma tarafı devletler ile farklı bir uyuşmazlığın çözümü Bildirimde bulunan taraf isterse Antlaşma m. 27(1)’de öngörülen
yöntemi benimsenmemesi halinde uygulanır. Genel Sekreter, diplomatik yollardan dostane bir çözümü de deneyebilir. Ancak,
başvuru üzerine, uyuşmazlığın taraflarıyla görüşerek bir arabulucu Antlaşma m. 6(7) uyarınca başka bir uyuşmazlıkların çözüm
atar (Antlaşmanın Türkçe tercümesinde hakemden söz edilmişse yöntemine gidemez.
de, bu arabulucu olarak anlaşılmalıdır). Arabulucunun uyuşmazlığa
ilişkin konularda deneyimli olması ve uyuşmazlık taraflarından Bu nedenle, rekabete ilişkin konularda Enerji Şartı Antlaşması’nın
birinin veya diğer ilgili akit devletlerden birinin tabiiyetinde gerçek bir uyuşmazlıkların çözümü yöntemi öngörmediği ve
bulunmaması veya vatandaşı olmaması ya da bu ülkede sürekli rekabete ilişkin aykırılıklarda akit devletlerin rekabet otoritelerinin
ikamet etmemesi gerekir. kararlarını öne çıkardığı söylenebilir.

Arabulucu, uyuşmazlık tarafları arasında bir çözüm sağlanmasına Çevreye İlişkin Uyuşmazlıklar
yönelik çaba gösterir. Arabulucunun atanmasından sonraki 90 Antlaşma m. 19 akit devletlerin çevreye ilişkin yükümlülüklerini
gün içerisinde bir anlaşma sağlanamaması durumunda, arabulucu düzenler. Ancak, Antlaşma diğer konularda olduğundan farklı
uyuşmazlık için bir çözüm önerir veya bu çözüme ulaşılabilmesi şekilde çevre konusundaki uyuşmazlıkların çözümü açısından
için bir yöntem teklif eder ve uyuşmazlık çözümlenene kadar transit özgün bir sistem getirmez.
için uygulanacak geçici tarifeleri ve diğer şartları belirler.
Antlaşma m. 19(2) uyarınca akit devletlerden birinin talebi üzerine
Yukarıdaki hükümlere rağmen Genel Sekreter uyuşmazlığın çevreye ilişkin hükümlerin uygulanmasından veya yorumlanmasından
arabuluculuk yoluyla çözümlenemeyeceği kanısına varırsa doğan uyuşmazlıklar bu uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin başka
arabulucu atamaktan imtina edebilir. uluslararası forumlarda hüküm olmaması durumunda Enerji Şartı
Konferansı tarafından incelenir.
Enerji Şartı Antlaşması’nın transite ilişkin m. 7 hükümleri,
denizaltı kabloları ve boru hatlarına ilişkin kuralları da kapsayacak Görüldüğü gibi, çevreye ilişkin konulardan doğan uyuşmazlıklar
şekilde, akit devletlerin mutat uluslararası hukuktan veya mevcut Enerji Şartı Konferansı’na havale edilir. Ancak yatırım uyuşmazlıkları
ikili veya çok taraflı Antlaşmalardan kaynaklanan haklarına ve veya akit devletlerarasındaki uyuşmazlıklar için öngörüldüğü gibi
yükümlülüklerine aykırı olamaz. bir tahkim müessesesine başvurulmaz28.

Görüldüğü gibi Antlaşma m. 7(7) hükmü m. 27’de öngörülen olağan Genel Değerlendirme
uyuşmazlıkların çözüm yöntemine göre daha hafif, daha hızlı ve Enerji Şartı Antlaşması’nın özellikle yatırım anlaşmazlıklarına
fakat daha az formalite getiren bir yöntem öngörür. ilişkin konularda tahkimi ön plana çıkaran özgün ve çok seçenekli
bir uyuşmazlıkların çözüm yöntemi getirdiği görülür.
Enerji Şartı Konferansı arabuluculuğun yürütülmesine ve
arabuluculuk ücretlerine ilişkin kurallar getirir. Antlaşma devletler arası uyuşmazlıklarda yatırım uyuşmazlıklarına
nazaran daha basit, ancak daha geniş kapsamlı bir tahkim usulü
Rekabet Uyuşmazlıkları öngörür, transit uyuşmazlıkları konusunda meseleyi sadece
Enerji Şartı Antlaşması m. 6 rekabete ilişkin konuları düzenler. Akit arabuluculuğa bağlar, rekabet ve çevre konularında ise özgün
devletler enerji sektöründe ekonomik aktivite alanında rekabete bir uyuşmazlık çözüm yöntemi getirmez. Ticari uyuşmazlıklar

26
KONOPLYANIK, s. 31.
27
“Dostça” çözüm yolu transit ihtilaflarda kesintisiz bir transit sağlanabilmesi için daha hızlı ve daha az formalite içeren bir yol olması bakımından avantajlıdır. KO-
NOPLYANIK, s. 31.
28
WALDE, T. W., The Energy Charter Treaty, An East-West Gateway for Investment & Trade, Londra 1996, s. 536.

127
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

konusunda da Dünya Ticaret Örgütü sistemini üye olmayan ülkeler Trade disputes: Article 29 and Annex D include a mechanism
için de uygulanabilir hale getiren özgün bir yapı sunar. (following closely the WTO model) for settling trade disputes
between Energy Charter member countries, provided that at least
Ancak hemen belirtilmelidir ki, Enerji Şartı Antlaşması’nın Türkçe one of them is not a WTO member.
metni bazı teknik kavramların hatalı kullanılması ve teknik hukuki
kavramların karşılıklarının seçimindeki özensizlik nedeniyle Competition and environmental issues: as far as disputes
fevkalade zor anlaşılır, hatta yanlış anlamalara yol açabilir concerning competition (Article 6) and environmental issues
niteliktedir. Bu eksikliğin ve hataların en kısa sürede düzeltilmesi (Article 19) are concerned, the Treaty provides for bilateral (in the
önerilir. case of competition) or multilateral (in the case of environmental
protection) non-binding consultation mechanisms.
Kaynaklar
[1] BAKLACI P./AKINTÜRK E., “Enerji Şartı Antlaşması”, İşletme If an investor chooses to bring a dispute to arbitration, there are
Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Sayı 2, 2006 three possible avenues: the International Centre for the Settlement
[2] DEMİR E., “Enerji Şartı Antlaşması”, Uluslararası Ekonomik of Investment Disputes (ICSID); a sole arbitrator or an ad hoc
Sorunlar Dergisi, Sayı VIII arbitration tribunal established under the rules of the United
[3] LUTEN L., “Dispute Resolution Mechanisms of the Energy Nations Commission on International Trade Law (UNCITRAL); or
Charter Treaty in Investor – State Disputes”, Working Paper an application to the Arbitration Institute of the Stockholm Chamber
Series, Posted on January 29, 2009, s. 4, http://ssrn.com/ of Commerce. International arbitral awards are binding and final,
abstract=1333735. and each Contracting Party is obliged to make provision for the
[4] KONOPLYANIK A., “The Energy Charter Treaty: Dispute effective enforcement of such awards in its area.
Resolution Mechanisms – and the Yukos Case”, Russian / CIS
Energy & Mining Law Journal, 1’2005, S. III
[5] WALDE, T. W., The Energy Charter Treaty, An East-West
Gateway for Investment & Trade, Londra 1996

Summary
The Energy Charter Treaty and the Energy Charter Protocol on
Energy Efficiency and Related Environmental Aspects were signed
in 17 December 1994 and entered into legal force in 16 April 1998.
To date, the Treaty has been signed or acceded to by fifty-one
states, the European Community and Euratom.

Turkey signed the Treaty on 17 December 1994 and it was ratified


on 6 February 2000.

The Energy Charter Treaty contains a comprehensive system


for settling disputes on matters covered by the Treaty. The two
basic forms of binding dispute settlement are state-state arbitration
on the interpretation or application of almost all aspects of the
Treaty (except for competition and environmental issues), and
investor-state arbitration for investment disputes. There are
special provisions, based on the WTO model, for the resolution
of inter-state trade issues and the Treaty also offers a conciliation
procedure for transit disputes.

The dispute settlement mechanisms available under the Energy


Charter Treaty are as follows:
Disputes between parties to the Treaty: Article 27 provides for an
arbitration procedure for disputes regarding the interpretation or
application of the Treaty (except for competition and environmental
issues).

Disputes between investors and host governments: Article 26


provides various options for investors to take host governments
to international arbitration in the event of an alleged breach of the
Treaty’s investment provisions.

Transit disputes: Article 7.7 provides a specialised conciliation


mechanism for transit disputes, allowing for a faster and less
formal procedure.

128
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

HEAT RATE IMPROVEMENT AND EMISSION REDUCTION IN A PC-FIRED BOILER


VIA COMBUSTION OPTIMIZATION

Harun BİLİRGEN, Ph.D.


Lehigh University, Energy Research Center

Abstract preparations, combustion tuning, parametric testing and creation of


Tighter emission regulations on NOx, mercury, sulfur, and test database, modeling of test data using artificial neural networks,
particulate, and increased fuel prices together with carbon emission determination of optimal solutions using mathematical optimizer,
regulations have forced many electric generating companies to re- implementation of optimal control settings into new control curves,
examine how they operate their boilers. Considering vast number and maintaining optimal settings.
of controllable parameters and boiler operator priorities, it is
extremely difficult to operate a boiler at its optimal setting where 2. Unit Description
the controllable parameters are set to a point at which boiler runs The unit is a 135 MW, front wall-fired, sub-critical boiler with single
with maximum efficiency, minimum emissions and operating cost. reheat, 1953 vintage Babcok and Wilcox (B&W) boiler. Steam
temperature control is achieved through attemperating sprays and
Lehigh University’s Energy Research Center has developed a by a bypass damper located in the convective pass. To comply
practical and cost-effective procedure for combustion optimization, with the year round NOx emission regulation, the original B&W swirl
which relies on in-depth understanding of the underlying physics type burners were modified. In addition, an Over-fire Air (OFA)
and significant experience in the operation of fossil fuel-fired system was installed for NOx reduction. There are 12 burners
boilers. The combustion optimization process contains an expert arranged in 2 rows and 6 columns on the front wall. The original
system, artificial neural networks, a mathematical optimization B&W swirl type burners were retrofitted by second-generation
algorithm and a Windows interface for easy use. Objective of low-NOx burners. Each burner is equipped with oil guns for oil co-
combustion optimization may vary from boiler to boiler depending firing. The coal burners have single secondary air registers, with
on the priorities of a particular plant. Some utilities in the USA manually adjustable vanes [2]. Mills-1 and 5 feed six top burners
have used combustion optimization for reducing NOx emissions, (three burner pipes per mill), while mills 2,3, and 4 feed the bottom
slagging, particular emission and improving heat rate. six burners (two burner pipes per mill). The OFA registers are
single registers and are equipped with secondary air shrouds.
In this study, an application of combustion optimization in a pc- The amount of secondary air flow is adjusted by the secondary
fired boiler with a combined optimization goals of reducing NOx air shrouds while the OFA registers are used to adjust the swirling
emission and improving heat rate is discussed. The results component of the secondary air velocity.
indicated a reduction in NOx emissions of the order of 20 percent
and improvement in unit heat rate by approximately 0.3 percent. 3. Combustion Tuning
In a typical boiler tuning step, adjustments are made to achieve
1. Introduction uniform distributions of (primary and secondary) air and coal flows
Decreasing fuel resources, increasing energy demand as a result among the burners [3]. Boiler excess oxygen (O2) levels between
of increasing human population and increasing life standards, and the oxygen sensors are balanced. Instrument calibrations and new
more stringent emission regulations force energy producers to find instrument installations are performed for accurate measurements.
ways of using available resources intelligently. Significant amount
of chemical energy stored in coal is wasted during the chemical to Figure 1 illustrates the contour plot of CO emissions over the flue
electrical energy conversion process in a coal-fired power plant. One gas duct cross-section prior to the combustion tuning effort. High
of the ways of improving efficiency of a power plant is to recover CO levels in a flue gas correspond to a poor combustion. The CO
waste heat from the condenser and the stack, which may require emission measurements were performed using a multi-point flue
large capital investment and significant retrofit to existing power gas analyzer. As can be seen, the upper right corner of the flue gas
plant and considerable amount of research and development effort. duct had very high CO concentration of the order of 700 ppm. On
Efficiency improvement can also be achieved through combustion the other hand, the CO emissions were very low in the rest of the
optimization without the need of significant capital investment. Lehigh flue gas duct. Plant operators had to increase the excess oxygen
University’s ERC has developed a practical and cost-effective levels to control high CO emissions, which resulted in higher heat
procedure for combustion optimization, which relies on in-depth rate (lower efficiency).
understanding of the underlying physics and significant experience in
the operation of fossil fuel-fired boilers [1]. The ERC utilizes the Boiler Figure 2 depicts the CO measurement results after performing
OP software, an artificial intelligence based combustion optimization boiler tuning. The average CO emissions were lowered from 105
code. The general approach to combustion optimization includes, test ppm levels at 3.1 percent excess oxygen to 21 ppm at 2.9 percent

129
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

excess oxygen. The boiler tuning step did not only help provide 12
uniform the combustion in the boiler but also resulted in less 626.1
38.0

294
combustion air in the boiler, which consequently helped increase 9 38.0

Distance [ft]

.6
the boiler efficiency. 673.5
10.4
6 38.0
4. Unit Parametric Testing
A series of parametric tests was performed at full-load operating 3

57.7
conditions. The tests included combinations of excess oxygen, 9.8
10.4 19
Over-fire Air (OFA) register position, superheat damper opening,
burner shroud bias and secondary air register, and mill bias. Figure
3 6 9 12 15 18 21 24 27
3 illustrates NOx emissions at three levels of excess oxygen as a Distance [ft]
function OFA register position. Moving the OFA register positions Figure 1. CO Distribution Over the Flue Gas Duct before Unit Tuning
from 0.0 percent to 50.0 percent resulted in a relatively rapid (Average CO = 105 ppm, Average O2 = 3.1 Percent)
decrease in NOx emissions at all three oxygen levels. However,
NOx emissions were insensitive to the changes in OFA register 12

.1
positions between 50.0 percent and 100.0 percent. Increasing

15
24 24.1
.1
excess oxygen level at a fixed position of OFA register caused 9 15.1
increased levels of NOx emissions. Distance [ft] 24.1
14.8
6 24.6 18.5
Figure 4 shows NOx emissions as a function of economizer
excess oxygen at five different OFA register positions ranging 3
from 0.0 to 100.0 percent. Relatively high impact of OFA register 24.6 14.8
position on NOx emissions was observed for the OFA register
positions between 100.0 and 50.0 percent open positions of the 3 6 9 12 15 18 21 24 27
OFA registers. However, the slope of the relationship between the Distance [ft]
excess oxygen and NOx emissions was almost same at all OFA Figure 2. CO Distribution Over the Flue Gas Duct before Unit Tuning
air register positions. The relationships between the economizer (Average CO = 21 ppm, Average O2 = 2.9 Percent)
excess oxygen levels and unit heat rate are shown in Figure 5
at three levels of OFA register positions. Unit heat rate showed a
decreasing trend between the oxygen levels of 3.6 percent and 4.3
percent while the unit heat rate increased for the oxygen levels of
4.3 percent and higher. Similar to the trends shown in Figures 3 to
5, the relationships between the other parameters were obtained
during the boiler tests. The field test results were used to develop
neural network models.

5. Boiler Op Model Results


Boiler OP uses neural networks to develop relationships between
dependent parameters such as NOx emissions and heat rate and
independent parameters (boiler operating conditions, i.e., O2 and
OFA register settings). Typically, models are built for NOx emissions,
heat rate and additionally, for additional parameters of importance
to the plant. Given the particularities of this unit, additional models Figure 3. OFA Register Position vs. NOx Emissions at Various Economizer
were built for furnace exit gas and main steam temperatures. This O2 Levels
section presents results of the neural network modeling for the full
unit load at which parametric testing was performed. A comparison
between measured NOx emission levels and those predicted by
Boiler OP is shown in Figure 6. The average standard deviation
NOx Emission [In/Mbtu]

between the measured and predicted values of NOx is +/- 0.038 lb/
MBtu. Given the natural fluctuations in NOx emissions that occur
during power plant testing, the neural network results, presented
versus test number in Figure 6, trend fairly well.

The predicted effect of average oxygen (O2) levels on NOx emissions


and heat rate is presented in Figure 7 for different levels of OFA
register positions ranging from 0.0 to 100.0 percent, with 25.0
percent increments. Boiler OP predictions indicate that the dominant
parameter affecting heat rate is excess air. Increased excess O2
results in an increase in both main and reheat steam temperatures, Figure 4. Furnace Excess Oxygen vs. NOx Emissions at Various OFA
reducing the unit heat rate. However, at the same time, increasing Register Positions

130
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

excess O2 and flue gas flow rate as a consequence results in


increased in stack losses. The heat rate calculations performed
using test data for this unit showed that the heat rate reduced as the
excess O2 increased. This indicates that the impact of changes in
steam temperature on the heat rate is greater than that of the stack
losses. The Boiler OP model was able to predict the increasing trend
in heat rate as boiler excess oxygen levels were increased.

6. Optimal Boiler Control Settings


Combustion optimization results are presented in Figure 8, where
unit heat rate is presented as a function of NOx emission level.
Heat rates have been expressed as differences with respect to the
minimum heat rate value obtained from all test points. Reference Figure 5. Furnace Excess Oxygen vs. Heat Rate at Various
(baseline) tests are indicated by filled diamonds in Figure 8. Filled OFA Register Positions
circles indicate the optimal settings determined by Boiler OP.
The test data (indicated by open diamonds) show that for each
NOx level there is a range of boiler setting combinations, with an
associated heat rate range. Furthermore, the results indicate that
low-NOx operation is possible at a significant heat rate saving.

7. Conclusions and Recommendations


Combustion optimization of a coal-fired boiler was performed using
the intelligent optimization code Boiler OP. The objectives of this
project were to determine baseline NOx levels, the combustion/NOx
emissions characteristics of the unit and to perform combustion
optimization to be used in the development of boiler settings for
low-NOx operation of the unit. The recommended boiler settings
provided assistance to the operators for operating at full-load at
minimum NOx emissions levels, with minimal impact on unit heat
rate and subject to operational and environmental constraints. NOx Figure 6. Measured and Predicted NOx vs. Test Number
emissions were found to be a strong function of excess oxygen and
OFA air register positions. The impact of the OFA register positions
on NOx emissions was found to be almost negligible for the OFA
register openings beyond 50 percent. Unit heat rate was found to
be strongly dependent on excess oxygen and slightly dependent on
burner shroud bias and the secondary air register positions.

Recommended boiler settings are given for achieving NOx emissions


in the 0.22 lb/MBtu range during the Ozone Season (May to
September). This represents a reduction in NOx emission of 0.055 #/
MBtu (20 percent reduction) with respect to baseline NOx emissions,
which is estimated to provide an annual savings of $273,240 during
the Ozone season. These settings will result in a heat rate penalty
of 12 Btu/kWh compared to the baseline settings. The fuel cost
increase due to this heat rate penalty is estimated to be less than
$10,000/yr. The assumptions used in these cost savings calculation Figure 7. Measured and Predicted NOx vs. Test Number
include a fuel blend cost of $1.25/MBtu, heating value of 12,500 Btu/
lb, unit capacity factor of 0.85, NOx credit of $2,400/ton.

References
[1] SARUNAC, N., D’Agostini, M., Miles, J., Eldredge, T., Steele, S.,
and, William, S., “Boiler OP: Intelligent Software for Combustion
Optimization”, Presented at the POWER-GEN International ’96
Conference, Orlando, Florida, December, 1996.
[2] BILIRGEN, H., and Romero, C., “Combustion Optimization
of St. Clair Station Unit 4”, ERC Report No: 06-400-02-02,
January 2006.
[3] BILIRGEN, H., and Levy, E. K., “Field Application of On-Line
Coal Flow Balancing Technology”, 2003 Conference on Unburned
Carbon on Utility Flyash, Pittsburgh, October 28, 2003. Figure 8. NOx Emissions vs. Heat Rate Map with Optimal Settings

131
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

SERBEST OLMAYAN ELEKTRİK TÜKETİCİLERİNDE REKABET

Hasan Gökalp CİNBİŞ Feza CARLAK


Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü

Özet altıncı fıkrasının (b) bendi ve Elektrik Piyasası Serbest Tüketici


Türkiye elektrik piyasası tam serbestleşme yolunda ilerlemektedir. Yönetmeliğinin 10. maddesi hükümleri uyarınca, her yılın Ocak
Bu sürecin bir parçası olarak, serbest olmayan elektrik tüketicilerinin ayının sonuna kadar, serbest tüketici limitine ilişkin karar alır.
de tıpkı serbest tüketiciler gibi kendi elektrik tedarikçilerini Tablo 1’de 2005 yılından itibaren her yıl alınan kurul kararları ile
seçebilmesi ve böylece perakende tüketici pazarında rekabet belirlenen serbest tüketicilik limitleri verilmiştir.
ortamının oluşturulması gereklidir. Bu bildiride, serbest olmayan
elektrik tüketicilerinde rekabet kavramı, rekabetin önemi ve Tablo 1. Yıllara Göre Serbest Tüketicilik Limitleri [2]
gerekleri açıklanmış, bu süreçte ülkemizde yaşanacağı düşünülen Yıl Serbest Tüketicilik Sınırı (kWh/yıl)
zorluklar ele alınmıştır.
2005 7.700.000

1. Giriş 2006 6.000.000


Elektrik piyasaları, üretim, iletim ve dağıtımın tekel halinde 2007 3.000.000
yürütüldüğü yapıdan, bağımsız yapılara geçiş olarak bilinen “dikey
2008 1.200.000
ayrıştırma” süreci ile serbest piyasa yapısına kavuşturulmaya
2009 480.000
çalışılmaktadır. Bu sürecin yaşandığı piyasalarda bulunan elektrik
tüketicileri, pek çok farklı koşulun yanı sıra dönemsel tüketim 2010 100.000
miktarlarına göre de sınıflandırılmaktadırlar. Dönemsel elektrik
tüketimi, tüketicinin içinde bulunduğu bölgenin elektrik piyasasını Tablo 1’den görülebileceği üzere, 2012 yılında ülke genelinde
düzenleyen otorite tarafından belirlenen değerden yüksek olan serbest tüketicilik limitinin kaldırılması ve perakende elektrik
tüketiciler “serbest tüketici” olarak adlandırılırlar. Bu statüye sahip tüketicilerinin de diledikleri tedarikçiden elektrik alabilmesinin
olan tüketiciler, şebeke kısıtları ile karşılaşmadıkları sürece, bağlı mümkün kılınması hedeflenmektedir.
bulundukları dağıtım sistemi işleticisinin tedarik ettiği elektrik
enerjisi yerine, diledikleri toptan satış şirketi ile ikili anlaşma 2. Dağıtım Şirketlerinin Gelirleri
yaparak seçtikleri kaynaktan, yine kendi belirledikleri niteliğe sahip Dağıtım sistemini işleten şirketler, “birim elektrik fiyatı”, “sistem
elektrik enerjisi temin edebilirler. kullanım bedelleri” ve “hizmet bedelleri” olarak gruplanan üç ana
bileşen üzerinden gelir elde ederler. Dağıtım sisteminin işletme
Dönemsel tüketimleri, serbest tüketicilik limitinin altında olan hakları ve dağıtım hizmetleri, ilgili bölgenin dağıtım şirketinin
kullanıcılar, “elektrik sistemi perakende tüketicisi” olarak tekelinde olduğu için, bunlara bağlı olarak müşterilerden talep
adlandırılırlar. Serbest piyasa yapısına tam olarak geçilmemiş edilen ücretler düzenleyici otorite tarafından belirli dönemlerde
bölgelerde bulunan perakende tüketiciler, dağıtım sistemi işleticisi alınan kararlarla belirlenen bir “gelir tavanı” (revenue cap) ile
tarafından kendilerine sunulan tarife ve fiyatlandırmalara tabidirler. regüle edilir. Birim elektrik fiyatı bileşeni ise elektrik enerjisinin son
Serbest olmayan tüketicilerin de kendi tedarikçilerini seçebilmesinin kullanıcıya satış fiyatı olup, dağıtım şirketi tarafından satın alınan
mümkün kılınması durumunda, piyasa dinamikleri, hem dağıtım elektrik enerjisinin ortalama fiyatına göre yine düzenleyici otorite
sistemi işleticileri hem de elektrik üreticileri açısından önemli tarafından belirlenen “fiyat tavanı” (price cap) ile regüle edilir.
şekilde değişmektedir.
Ülkemizde, 31/12/2010 tarihine kadar fiyat tavanı ve gelir tavanı
Ülkemizde de, 3/3/2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak hesaplamaları 21/12/2006 tarihli ve 26383 sayılı Resmi Gazete’de
yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik Piyasaları Kanunu’nu ile yayımlanarak yürürlüğe giren “20 Dağıtım Şirketinin İlk Uygulama
dikey ayrıştırma sürecinin yasal temeli oluşturulmuştur. Kanunun Dönemine İlişkin Gelir Düzenlemesi Hakkında Tebliğ”e göre
yürürlüğe girmesinden sonra, doğrudan iletim sistemine bağlı yapılacak olup, 2011 yılından itibaren 11/08/2002 tarihli ve 24843
olan tüketiciler ile Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 24 ay sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Perakende
sonra geçerli olmak üzere, bir önceki yıla ait toplam elektrik enerjisi Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının
tüketimleri 9.000.000 kWh’tan fazla olan tüketiciler serbest tüketici Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” hesaplamalarda esas alınacaktır.
olarak kabul edilmiştir. [1] 2012 yılında tam serbest piyasa yapısına geçişle birlikte maliyet
tabanlı fiyatlandırma mekanizmalarının da kullanılmaya başlanması
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bünyesinde bulunan Enerji ve dağıtım şirketlerinin kendi tarifelerini oluşturarak EPDK’nın
Piyasası Düzenleme Kurulu, 4628 sayılı kanunun 5. maddesinin onayına sunması planlanmıştır.

132
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Dağıtım şirketinin sistem kullanım bedeli ve hizmet bedelinden elde Üreticilerin rekabet ortamında varolmak için göstereceği bu çabalar,
edebileceği toplam gelir, yönetmelik ve tebliğlerle sınırlandırılmıştır. elektrik birim satış fiyatını da düşüş yönünde etkiler.
Dağıtım şirketi, son kullanıcılara satılan elektriğin birim satış
fiyatının da düzenleyici otorite tarafından belirlenmesine karşın, Arzın talebin gerisinde kalması durumunda ise fiyat artışlarının ve
ülke ortalama elektrik toptan satış fiyatını geçmemesi kaydıyla, elektrik kesintileri yaşanması kaçınılmazdır. Bu durumun önüne
dilediği fiyattan elektrik enerjisi satın alma hakkına sahiptir. Bu geçebilmek için üretim yatırımlarının sürekliliğini ve uzun vadede
nedenle dağıtım şirketleri, hizmet verdikleri bölgenin enerji ihtiyacını arz güvenliğini sağlayacak önlemler alınmalıdır. Bu önlemler
karşılamak için yaptıkları elektrik enerjisi alım anlaşmalarında alınamadığında:
elde edecekleri her türlü ekonomik faydayı doğrudan kendi gelir  Pik (puant) saatlerde arz yetersizliği nedeniyle elektrik kesintileri
hanelerine yazabilmektedirler. yaşanmaya başlar,
 Üreticilerin, ulusal sistem işleticisine verdiği elektrik enerjisi satış
Bağlı bulundukları dağıtım sisteminin dışında bulunan bir üretici teklifindeki birim fiyat yükselir,
ya satış şirketi ile ikili anlaşma yaparak elektrik enerjisi satın alan  Düzenleyici otorite, zarar etmeye başlayan ulusal sistemi ayakta
tüketiciler, dağıtım sisteminin işleticisine sadece sistem kullanım tutabilmek için elektrik satış fiyatında tavan fiyat (price cap)
bedelini ve diğer hizmet bedellerini öderler. Bu tüketicilerin elektrik uygulaması başlatır,
faturalarında yer alan birim elektrik fiyatı ise tüketicinin sistem  Bütün üreticiler, belirlenen tavan fiyat üzerinden satış yapmaya
dışından seçtiği tedarikçisi ile yapmış olduğu anlaşmaya göre başlar ve rekabet ortamı ortadan kalkar.
belirlenir. Sistem dışından elektrik almaya başlayan her kullanıcı,
dağıtım sistemi işleticisi açısından, birim elektrik fiyatı bileşeninden Sağlıksız bir serbestleşme sürecinde yapılan hatalar nedeniyle aşırı
elde edilen karın kaybedilmesi anlamına gelirken; perakende yükselen satış fiyatını kontrol altına alarak düşürmeyi hedefleyen
elektrik satış anlaşmasını yapan üretici açısından ise ulusal tavan fiyat uygulamalarının ve çeşitli sebeplerle düzenleyici
sisteme kıyasla daha iyi bir fiyatla son kullanıcıya satış yapılması otoritelerin etkisiz kalmasının ne gibi sonuçlar doğurabileceği,
ve işletme karının arttırılması anlamına gelir. 2000 ve 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin California
eyaletinde yaşanan elektrik krizinde her boyutuyla gözler önüne
3. Elektrik Piyasası ve Rekabet serilmiştir. [3]
Bir sektörde rekabet ortamı yaratılmasının temel hedefi, tüketicilerin
sahip olacakları seçim hakkı sayesinde, en kaliteli hizmeti ya da 4. Yaşanabilecek Sorunlar
malı, en ucuz fiyata alma eğiliminde olacakları varsayımıdır. Bu Elektrik tüketicileri arasında rekabet ortamının yaratılması dağıtım
nedenle üreticilerin ve satıcıların da ticarete devam ederek para şirketlerinin karlılığını olumsuz yönde etkilemektedir. Dağıtım
kazanabilmek için kaliteyi arttırmak ve fiyatları düşürmek zorunda sistemi dışından enerji tedarik anlaşması yaparak sistem dışına
kalacakları öngörülmektedir. Düzgün yapılandırıldığı ve bağımsız çıkan her müşteri,
otoritelerce düzenlendiği takdirde, pek çok ürün ve hizmet için  Yapılacak enerji alım anlaşmalarında, dağıtım şirketinin sahip
serbest piyasa modelinin sağlıklı bir şekilde işlediği bilinmektedir. olduğu büyük tüketim portföyünün sağladığı pazarlık gücünü
azalması ve
Elektrik de ticari bir meta olmasına karşın, doğası gereği  Dağıtım şirketinin elektrik enerjisi satışından elde edeceği karın
her alt sektöründe genel olarak faydalı bir rekabet ortamı düşmesi anlamına gelir.
yaratılamamaktadır. Örneğin, elektrik enerjisi üretiminde sağlıklı bir
rekabet ortamının sağlanması, birim elektrik fiyatlarına eksi yönde Serbest olmayan elektrik tüketicileri piyasasında gerçekçi ve
etki eder. Buna karşın elektrik iletim sistemi yapısı gereği doğal bir sürdürülebilir bir rekabet ortamının sağlanabilmesi için, elektrik
tekeldir. Bazı ülkelerde elektrik iletim sisteminin özelleştirilmesi için dağıtım şirketlerinin tüm faaliyetleri denetleyici otoriteler tarafından
denemeler yapılmış fakat sistemin işletilmesinde ve geliştirilmesinde dikkatle izlenmelidir.
ciddi sıkıntılar yaşanmıştır.
Bu alanda yaşanabilecek başlıca sorunlar şunlardır:
Elektrik sektörünün bir diğer zorluğu da, sektörü etkileyen bazı a) Bir dağıtım sistemi kullanıcısıyla ikili anlaşma yaparak
yasal düzenlemelerin etkisinin 3 ila 5 yıl gibi uzun bir süre sonra elektrik satacak olan tedarikçinin, müşterisi için üreteceği her
gözlemlenmesidir. Alınan kararların ve yapılan uygulamaların birim enerjiye ek olarak, müşterinin içinde bulunduğu bölge
hatalı olması nedeniyle yaşanan sıkıntıların giderilmesi de uzun dağıtım sisteminin kayıp ve kaçak oranlarının toplamı kadar
zaman almakta ve oldukça pahalıya mal olmaktadır. daha ilave enerji üretmesi ve üretilen bu enerjiyi sisteme
vermesi gerekmektedir. Böylece, müşteriye aktarılan enerjinin
Serbest piyasa modeli, arzın talebe göre yüksek olduğu piyasa dağıtım sisteminde kaybolan ya da kaçak tüketilen kısmı
şartlarında fayda sağlar. Elektrik piyasasında yeterli arz varsa, telafi edilmektedir. Fazladan üretilen bu enerji, üretici şirket
toptan ve perakende elektrik satışında rekabet ortamı yaratılabilir. için ek bir maliyet unsuru olmasına karşın üretici, tüketiciden
ya da dağıtım şirketinden herhangi bir ücret talep edemez. Bu
Üreticiler, rekabet ortamında satış yapabilmek için; nedenle dağıtım şirketi ve şebeke verileri sıkı bir şekilde kontrol
 Verimlerini artırmaya çalışırlar, altında tutulmalı ve dağıtım şirketinin gerçek sistem kayıp ve
 Kar marjlarını düşürürler, kaçak oranlarını beyan etmesi sağlanmalıdır.
 Sürümden kar elde edebilmek için ticaret hacimlerini arttırmaya
çalışırlar, b) Dağıtım şirketi ile elektrik üretimi yapan şirketler arasında
 Yeni hizmetler geliştirerek ve hizmet kalitesini arttırarak, organik bağ bulunması durumunda düzenleyici otoritenin önemi
tüketicilerin tercih önceliğini kazanmaya çalışırlar. daha da artmaktadır. Hizmet ve sistem kullanım bedelleri sıkı

133
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

bir şekilde regüle edilen dağıtım şirketleri, elektrik temininde Yaşanan bu gibi olumsuzluklar, rekabet ortamının gelişmesini
sahip oldukları serbestlikten yararlanarak, kendileri ile aynı yavaşlatmakta ve uzun vadede ülke ekonomisi ölçeğinde sorunlara
çatı altında elektrik üretim şirketlerinden, piyasadan temin sebep olmaktadır.
edebileceklerinden daha yüksek fiyatlarla elektrik temin etme
yoluna gidebilirler. Bu durumda dağıtım şirketinin elektrik 5. Sonuç
enerjisi alım maliyetlerinin artmasına karşın, dağıtım şirketi ile Türkiye Elektrik Piyasası, tam serbestleşme yolunda kararlı
aynı çatı altında bulunan üretim şirketi, ürettiği elektriği serbest adımlarla ilerlemektedir. Bu sürecin bir parçası olarak, serbest
piyasada satabileceğinden daha yüksek bir fiyatla satmış tüketicilik sınırı her geçen yıl kademeli olarak düşürülmektedir.
olacağı için şirketler grubunun toplam karlılığı değişmez. Buna 2012 yılında serbest tüketicilik sınırının tamamen kaldırılması
karşın tüketiciye satılan elektriğin birim fiyatı yükseltilmiş olur planlanmıştır.
ve daha rekabetçi fiyatlara sahip olan diğer üreticiler satış
yapamayarak gelir kaybına uğrarlar. Önlem alınmazsa, uzun Günümüzde elektrik enerjisi, sanayinin olduğu kadar gündelik
vadede bu gelir kaybını finanse edemeyen üreticiler piyasadan yaşamın da vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir.
çekilir ve rekabet ortamı ortadan kalkar. Elektrik fiyatlarındaki artış, ülke ekonomisine ciddi yükler getirirken,
birim fiyatın düşmesi ise, arz güvenliğini tehlikeye atmadığı sürece
3/3/2001’de yürürlüğe giren “4628 sayılı Elektrik Piyasaları ekonomiyi olumlu olarak etkilemektedir. Bu sebeplerden dolayı,
Kanunu”nun 3. maddesinin (c) fıkrasının 3. bendi ile dağıtım serbestleştirilen elektrik piyasasında tam rekabet ortamının
şirketlerinin, organik olarak bağlı oldukları üreticilerden satın sağlanması ve bu ortamın sağlıklı bir şekilde muhafaza edilmesi
alabilecekleri elektrik enerjisi, bir önceki yılda dağıtımını yaptıkları hayati bir önem taşımaktadır.
toplam enerji miktarının %20’si ile sınırlandırılmıştır. 3/7/2005
yılında yapılan değişiklikle bu hüküm kaldırılmasına karşın, Tam rekabetçi serbest piyasa modelinin uygulanabilmesi için,
böyle bir sınırlandırmanın gerekliliği halen tartışılmaktadır. Halen serbest olmayan tüketicilerin de kendi elektrik tedarikçilerini
geçerli olan yasa maddesine göre elektrik dağıtım şirketleri, seçebilmesi ve böylece perakende tüketici pazarında rekabetin
sahibi olduğu veya iştirak ilişkisinde bulunduğu üretim şirketi sağlanması gerekmektedir. Tüketicilerin, yaygın olarak, diledikleri
ya da şirketlerinden ülke ortalama elektrik toptan satış fiyatını tedarikçiden enerji temin ettiği bir elektrik piyasanın oluşturulabilmesi
geçmeyecek fiyattan elektrik enerjisi satın alabilmektedirler. için:
 Tüketicilerin, ikili anlaşma ile elektrik enerji tedariği konusunda
c) Tüketicilerin, sistem dışından elektrik enerjisi satın alabilmesi bilinçlendirilmesi ve bu anlaşmalara teşvik edilmesi,
için yapmaları gereken bazı bürokratik işlemler vardır.  Bürokratik engellerin kaldırılması ve sürecin hızlandırılması,
Tüketicinin, serbest tüketicilik belgesi ve tek hat şeması gibi  Haksız rekabetin ve ayrımcı uygulamaların önlenmesi
bazı belgeleri doğrudan, içinde bulunduğu dağıtım bölgesini için düzenleyici kurumun etkin bir şekilde görev yapması
işleten şirketten temin etmesi gerekmektedir. Dağıtım şirketleri gerekmektedir.
de, kendi sistemleri dışından enerji satın almaktan başka bir
amaç için kullanılmayan bu belgeleri talep eden müşterilerine Kaynaklar
belge verme sürecini mümkün olduğunca uzatmaktadırlar. [1] 4628 sayılı Elektrik Piyasaları Kanunu - Geçici Madde 7,
3/3/2001 tarih ve 24335 mükerrer sayılı Resmi Gazete
Tüketicilerin yabancı oldukları bu işlemlerin mümkün olduğunca [2] Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Elektrik Piyasası Kurul
kolaylaştırılması ve sürecin kağıda dayalı klasik bürokrasi Kararları, http://www.epdk.org.tr/mevzuat/kurul/elektrik.htm
sürecinden kurtarılması gereklidir. Örneğin, İngiltere’de, [3] BORENSTEIN S. , The Trouble With Electricity Markets:
1998/99’dan bu yana küçük tüketiciler, elektrik ve gaz Understanding California’s Restructuring Disaster, , ournal of
tedarikçilerini seçme serbestisine sahiptirler. Yeni bir tedarikçi Economic Perspectives - Volume 16, Number 1, pp.191–211,
ile anlaşmak isteyen bir müşteri, içinde bulunduğu bölgede Winter 2002
faaliyet gösteren bir enerji satış şirketinin internet sayfasından
ilgili formu doldurarak ya da kısa bir telefon görüşmesi yaparak Summary
ücretsiz olarak başvurusunu yapmakta ve bu başvurudan Electricity markets are being restructured into open market
kısa bir süre sonra da yeni tedarikçiden hizmet almaya structure with vertical unbundling process from bundled bodies,
başlayabilmektedir. in which the generation, transmission and distribution operations
are performed by a monopoly into independent structures, where
d) Dış tedarikçi ile yaptığı anlaşması herhangi bir sebeple sona eren those 3 main services of electricity business are separated into
tüketicilerin, tekrar eski sisteme dönerek, içinde bulundukları independent bodies.
dağıtım şirketinden elektrik enerjisi almaya çalışmaları
durumunda da bazı bürokratik zorluklarla karşılaştıkları Like many other classification criteria, electricity consumers in
bilinmektedir. the open electricity markets are also sorted according to their
periodical electrical energy consumption. Consumers, whose
Bu gibi zorluklar ve gecikmeler hem ikili anlaşma yapmak isteyen periodic electrical energy consumption is higher than the limit
diğer üreticiler için haksız rekabet ortamı oluşmasına sebep olmakta value determined by the electricity market regulatory authority,
hem de tüketicilerin dağıtım sistemi dışından enerji tedarik etme are named as “eligible customers”. Instead of getting the energy
kararlarını olumsuz etkilemektedir. Elektrik enerjisi maliyetlerini from the distribution company which supplies energy for their
düşürmek gibi önemli bir fayda elde etme imkanları karşın tüketiciler, region, eligible customers are free to choose their electrical energy
dış tedarikçi ile anlaşma yapmaktan çekinir hale gelmektedir. provider. By making a bilateral agreement with any energy supplier,

134
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

they can provide energy out of their distribution region, which is a


process named as “wheeling”. The consumers, whose periodical
energy consumptions are lower than the eligibility limit, are named
as “retail (non-eligible) customers”. Retail customers cannot wheel
electricity and they are subject to tariffs and pricing policies set
by their distribution system operator. When the retail customers
are also permitted to freely select their energy suppliers, market
dynamics can change crucially both for the distribution system
operators and electricity producers.

Distribution system owners make their revenues over three main


constituents named as “unit electricity price”, “distribution system
usage fee”, and “service charge”. Consumers, who opt to purchase
electrical energy out of their distribution region, pay only the
distribution system usage fee and service charge to their distribution
system operator. Unit electricity price is defined at the agreement
which is signed in between the consumer and the supplier out of
the consumer’s distribution region. Each consumer who purchases
electricity out of his distribution system means loss of profit from
the unit electricity sales price constituent for the distribution system
operator company. On the other hand, the new supplier gets the
chance to sell their electricity with a better unit price compared to
the prices in the national market thus increasing profits.

Turkish Electricity Market is in a determined progress on the way


of complete deregulation. As a part of this progression, eligibility
limit is being systematically lowered every year. In order to create a
fully competitive energy market, even non-eligible consumers must
be able to choose their own electricity suppliers like the eligible
ones, enabling a competition environment in the retail consumer
market. In this paper, competition concept in the non-eligible
electricity consumers, importance and necessity of competition are
explained and the possible difficulties which may be encountered
in our country are evaluated.

135
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

TSAD PROJESİ KAPSAMINDA ATIK ENERJİ VE TERMİK SANTRALLERİN


ATILAN ENERJİ POTANSİYELLERİ ¹

Yar. Doç. Dr. Hasan Hüseyin ERDEM


Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü

Özet Günümüzde sadece elektrik üretim amaçlı kurulmuş olan mevcut


Sadece elektrik üretim amacı ile kurulmuş termik santrallerden fosil yakıtlı termik santrallerde, yapılacak uygun dönüşümlerle atılan
gerekli dönüşümler yapılarak elektrik yanında ısı enerjisi de enerjilerin değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Santrallerden
sağlanabilir. Bu dönüşüm uygun şartlarda yapıldığı takdirde sant- atılan enerjilerden geri kazanılan enerji, bina ve sera ısıtmasında,
raldan atılan enerji miktarını azalacaktır. Bu amaçla başlatılmış sanayide düşük sıcaklıklı proses ısısı elde etmede, bina
olan “Enerji Verimliliğini Artırmak Üzere Termik Santral Atık Isılarını soğutmasında ve bölge özelliklerine göre birçok değişik alanda
Faydaya Dönüştürme Yöntemlerinin Araştırılması, Geliştirilmesi (örneğin havuz balıkçılığı, kurutma vb.) kullanılabilir. Böylece
ve Binalarda Isıtma Uygulaması (TSAD)” projesi ile kamuya ait sürdürülebilir gelişmeye de katkı sağlanmış olunur.
termik santraller analiz edilerek atılan enerji potansiyelleri de-
ğerlendirilmiştir. Bu santrallerin çevrelerindeki bölgelerin ısıtma Bu amaçla, TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme
ihtiyaçlarını karşılamaları amacı ile santraldan sağlanabilecek Projelerini Destekleme Programı (1007 Programı) kapsamında
enerji potansiyelleri ve bu dönüşümün santral performansına etkisi 2006 yılında müşteri kurumların Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ)
araştırılmıştır. ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü (EİE) olduğu
“Enerji Verimliliğini Artırmak Üzere Termik Santral Atık Isı-
1. Giriş larını Faydaya Dönüştürme Yöntemlerinin Araştırılması,
Sürdürülebilir gelişme, şimdiki kuşakların ihtiyaçlarının gelecek Geliştirilmesi ve Binalarda Isıtma Uygulaması (TSAD)” adlı
kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan karşılanmasına imkan proje başlatılmıştır. Proje çalışmaları Yıldız Teknik Üniversitesi ve
sağlayan ekonomik büyümedir. Bu ihtiyaçların başında da enerji TÜBİTAK MAM tarafından beraber yürütülmektedir.
gelmektedir. Enerji kaynaklarının verimli kullanılması, sürdürülebilir
gelişme hedeflerinin gerçekleştirilmesini sağlar ve aynı zamanda Projenin öncelikli amacı, kamuya ait mevcut fosil yakıtlı termik
gelecekteki kuşakların enerji ihtiyaçlarının tehlikeye atılmasını da santrallerdeki atık ısıların ekonomiye kazandırılmasıdır. Bu
engeller. Bu kapsamda, enerjinin türü ve kaynağı ne olursa olsun, amacı gerçekleştirmek için termik santrallerden atılan enerji
mutlaka en verimli şekilde değerlendirilmelidir. potansiyellerini belirleme, geri kazanma yöntemleri ve teknikleri
araştırma, geri kazanılan enerjilerin değerlendirilmesi ve ekonomik
Termik santraller başta olmak üzere enerji dönüşümü yapan ve analizleri çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalar özellikle bölge
yoğun enerji tüketen birçok sektörde de atılan enerji potansiyelleri ısıtma sistemleri olmak üzere, termik santrallerdeki gaz, buhar ve
bulunmaktadır. Büyük potansiyeli olan atılan enerjinin geri kaza- sıcak sulardaki atılan enerjilerin kullanım yerleri araştırılmakta, eko-
nılmasının, hem ülkemiz hem de sanayimiz için önemli faydaları finansal analizleri yapılarak tasarım ve optimizasyon algoritmaları
olacaktır. Atılan enerjinin geri kazanılması ile elde edilecek fay- geliştirilmektedir.
daların bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir;
 Birincil enerji tüketimini azaltarak ülke ekonomisine katkı sağlar. TSAD projesinin kapsamı, ülkemizde kamuya ait sadece elektrik
 Yerli kaynaklar daha verimli kullanıldığı için rezerv ömürleri enerjisi üretmek için kurulmuş, toplam kurulu kapasitesi 9910 MWe
artar. olan 18 adet fosil yakıtlı termik santraldan Şekil 1’de verilen 14
 Enerji açısından dışarıya olan bağımlılığımız (özellikle de doğal- tanesinde atılan enerji potansiyellerinin belirlenmesi, 4 tanesinde
gaza) azalır.
 Enerji kullanım kaynaklı çevreye atılan emisyon miktarları
azalır.
 Termal ve kimyasal kirlenmeler azalır.
 Özellikle bölgesel ısıtma için konforlu, ucuz, güvenilir ve
güvenlikli enerji sağlanmış olur.
 Yeni iş sahaları ve imkanlarını artırarak istihdam sağlar.
 Sanayinin üretim maliyetlerini azaltarak rekabet gücünü artırır.

Tüm bu faydalar göz önüne alındığında enerji verimliliğini artırmak


amacıyla atık enerjilerin değerlendirilmesi kamu ve özel tüm kurum
ve kuruluşların hedefleri arasında olmalıdır. Şekil 1. TSAD projesi kapsamındaki EÜAŞ’a ait termik santraller.

¹ Bu çalışma TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (1007 Programı) kapsamında desteklenmiştir.

136
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

detaylı analizlerin yapılması ve bir santralda pilot uygulamanın


1918
yapılmasıdır. 1828
1738
1648 İşe Dönüşebilir Enerji
Bu projeden beklenen faydalar, termik santral atılan enerjileri 1558
EKSERJİ
1468
ile bölge ısıtma teknolojileri konusunda ihtiyaç duyulan bilgi ve 1378
1288
teknoloji altyapısının oluşturulması, bölge ısıtma teknolojilerinin 1198
T kaynak
1108
yaygınlaştırılarak atık enerji bilincinin yerleştirilmesi ve atılan enerjiyi 1018
verimli kullanma yöntemlerinin ülke çapına yaygınlaştırılması 928 Atık Enerji
838
olacaktır. 748
658
568
478
TSAD projesi kapsamında yapılan çalışmalar aşağıdaki iş 388
paketlerinden oluşmaktadır. T298
çevre
0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% 80% 90% 100%
1. Ön inceleme
Enerji (Atık Enerji +Ekserji)
2. Potansiyel belirleme ve yapılabilirlik analizleri
Şekil 2. Enerji kaynağının sıcaklığına bağlı olarak atılan enerjideki ekserji ve
3. Isı depolama sistemlerinin geliştirilmesi
atık enerji oranlarının değişimi.
4. Örnek uygulama için tesis seçimi ve projelendirilmesi
5. Pilot uygulama atılmaktadır. Ancak atılan enerjide hala kullanılabilir bir potansiyel
6. Proje sonuçlarının tanıtılması ve yaygınlaştırılması olduğundan, geri kazanma sistemi ile bu enerji başka amaçlar için
kullanılabilir. Örneğin, kazana giren yakıt ile buhar üretilmekte ve
Projede, pilot uygulama aşamasına gelinmiş ve termik santral baca gazları kazandan atılmaktadır. Baca gazlarındaki enerjinin
dönüşümü ile bölge ısıtma sistemini içeren pilot uygulamanın bir kısmı bir ısı değiştirici ile besleme suyunun ön ısıtılmasında
yapılması ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmada kullanılarak geri kazanılabilir.
projenin amaçlarından olan proje sonuçlarının yaygınlaştırılması ENERJİ GERİ

kapsamında atılan enerji ve santrallerin atılan enerji potansiyelleri KAZANIM SİSTEMİ

konularında yapılan çalışmalar ve sonuçları aktarılacaktır.


GİREN ENERJİ

ne s R
PROSES ENERJİSİ

E Pro A
Çevreye Atılan

r j i es
( UH
BACA GAZI

)
si
Enerji

B
(Atılan Enerji )

2. Atılan ve Atık Enerji Kavramları


ATILAN ENERJİ

Geri Kazanılan Enerj i


Herhangi bir enerji kaynağının kalitesi işe dönüşebilme potansiyeli
ile ölçülür. Bu açıdan bakıldığında enerji türlerinin (mekanik,
elektrik, iç enerji, ısı, vb.) hepsi aynı kalitede değildir. Verilen bir
enerjinin işe dönüştürülen kısmına kullanılabilir enerji (ekserji) ve GERİ KAZANILAN ENERJİ

dönüştürülmesi imkânsız olan kısmına kullanılamaz enerji (anerji) ÇEVREYE ATILAN


ENERJİ
YAKIT
(Giren Enerji )

denilmektedir.
EKONOMİK OLMAYAN İŞ

Bir kaynaktaki enerji başka bir enerjiye dönüştürüldüğünde ya da bu POTANSİYELİ

enerjiden herhangi bir prosesi gerçekleştirmek için faydalandığında ATIK ENERJİ


(ANERJİ)

geriye kalan enerjinin (atılan enerji) şartları, çevre şartlarından


Şekil 3. Proses sonu sistemden atılan enerjinin geri kazanımının şematik
daha yukarıda ise hala iş potansiyeli vardır. Sonuç olarak atılan gösterimi.
enerji, endüstride herhangi bir prosesten sonra çevreye atılmasına
rağmen kullanılabilir enerji potansiyeli (ekserjisi) olan enerjidir. Proses içi atılan enerji ise, proses sona ermeden farklı amaçlar
Atılan enerji şartları çevre şartlarına yaklaştıkça iş potansiyeli için kullanılmak üzere sistemden çekilen enerjidir. Proses içi atılan
(ekserji) azalır ve kullanılamaz enerji (atık enerji/anerji) artar. Atılan enerjinin kullanılması ile sisteme giren enerjiden sağlanan toplam
enerji şartları çevreyle dengeye ulaştığında kullanılamaz enerji yani fayda artar ve proses sonu çevreye atılan enerji azalır. Faydadaki
atık enerji haline gelir (Şekil 2). Yukarıdaki açıklama literatürde ve artış, proses içinden çekilen enerjinin şartları ile kullanılacağı yerin
uygulamada çok defa karıştırılan “atılan enerji” kavramı ile “atık şartlarının uyumuna bağlıdır. Böyle bir uygulamaya örnek olarak,
enerji” kavramı arasındaki farkı açık bir şekilde ortaya koymaktadır. termik santrallerde besleme suyunun türbinden çekilen ara buharlarla
Şekil 2’de görüldüğü gibi yüksek kaynak sıcaklıklarında işe ön ısıtılması verilebilir (Şekil 4). Ara buhar çekilmesiyle sisteme
dönüşebilir enerji oranı fazla iken, çevre sıcaklığına yaklaşıldıkça giren birim enerji başına üretilen güç dolayısıyla termik verim artar.
atık enerji kısmı hızla artmaktadır. Bu durum üretilen birim fayda başına kondenserden atılan atık ısının
azaltılması anlamına gelmektedir.
TSAD kapsamında yapılan çalışmalarda atılan enerji tanımı iki
farklı şekilde ele alınmıştır. Bunlar enerjinin sistemden atıldığı 3. Termik Santralden Atılan Enerjiler
veya çekildiği yere bağlı olarak proses sonu ve proses içi olarak Termik santrallar, termodinamik kanunlar gereği kullandığı yakıt
adlandırılmıştır. enerjisinin bir kısmını güce dönüştürürken bir kısmını da çevreye
atmak zorundadır. Termodinamik zorunluluktan kaynaklanan
Proses sonu atılan enerji, tüm literatürlerde tanımlanan klasik atılan enerji, kondenserde, kondenser soğutma suyu ile çevreye
atılan enerji olup, bir proses sonucunda atılan ve iş potansiyeli olan atılır. Bunun yanında kazanda duman gazlarının sıcaklığı çevre
enerjidir. Şekil 3’de proses sonu atılan enerjinin akış diyagramı sıcaklığına kadar düşürülemediği için bacadan duman gazları ile
ve bu akışa bir örnek verilmiştir. Şekilden de görüldüğü üzere beraber enerji de atılmaktadır. Termik santrallerde çevreye atılan
giren enerji istenen bir prosesi gerçekleştirdikten sonra sistemden bu enerjilere atılan enerji denir.

137
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

1
ELEKTRİK
(Ekserji
se )

2
YAKIT
(Giren Enerji ) BACA GAZI
(Atılan Enerji )
1
Proses içi 2
atılan enerji

KONDENSER
(Atılan Enerji )
3

6
3
4 Şekil 5. Termik santraller için geliştirilen simülasyon modeli örneği.

Besleme Suyu Ön
5
ısıtıcısı
kazanılması ile hem atılan enerjiden hem de kule soğutma suyundan
tasarruf sağlanacaktır. Fakat kondenserde önemli miktarda atık
5
enerji olmasına rağmen sıcaklığının düşük olması (~40°C) bu
6
sıcaklıktaki enerjinin kullanılmasını oldukça kısıtlamaktadır. Bu
Şekil 4. Proses sonu atılan enerjinin geri kazanılması sıcaklıktaki bir akışkanın proses ya da ısıtma amacı ile kullanılması
için ya ısı pompalarının ya da yeni geliştirilmekte olan duvardan
Yukarıda yapılan atılan ve atık enerji açıklamaları doğrultusunda ısıtma sistemlerinin uygulanması gerekmektedir.
termik santralden atılan enerjiler değerlendirildiğinde, baca ve
kondenser, proses sonu ve ara buhar uygulaması proses içi olmak Santral üzerinde tamamı atık enerji olarak değerlendirilemese de,
üzere üç başlık altında toplanabilir. Bunların haricinde, sant- proses ve ısıtma için enerji alınabilecek diğer kaynaklar ön ısıtıcılar için
rallerdeki farklı noktalardan atılan buharlar ve kazan blöf suyu gibi çekilen türbin ara buharlarıdır. Bu buharların kazan besleme suyunu
atılan enerji kaynakları olsa da bunlar santral içinde farklı amaç- ön ısıtması yerine, bölge ısıtma sistemlerinde kullanılması, dünyadaki
larda kullanılarak geri kazanılmaktadır. birçok bölge ısıtma yapabilen termik santrallerde görülmektedir.
Fakat bu santraller, elektrik üretimi ve bölge ısıtma amaçları için
TSAD projesi kapsamındaki santrallerin mevcut durumlarının dizayn edildiklerinden, ara buhar alma yeri dizayn aşamasında ka-
belirlenmesi, ve bölge ısıtma sistemlerinin ilavesinin enerjitik ve rarlaştırılmakta ve uygulanmaktadır. Mevcut elektrik üretim amaçlı
ekserjitik performans analizlerinin yapabilmesi için simülasyon santrallere bölge ısıtma sistemi ilave edilmesi durumunda, ara bu-
modeli geliştirilmiştir (Şekil 5. Termik santraller için geliştirilen harların bölge ısıtma amaçlı kullanılmasının santral performansında
simülasyon modeli örneği). Simülasyon sonuçları, santrallerin meydana gelecek değişikliklerin mutlaka analiz edilmesi gerek-
dizayn performans değerleri ile karşılaştırılarak test edilmiş ve lidir. Analiz sonuçlarına bağlı olarak, ara buharların kullanılıp kulla-
doğrulanmıştır. Geliştirilen simülasyon modelleri, santrallerin nılamayacağına, yeterli potansiyelin bulunup bulunmadığına ya da
atılan enerji potansiyellerinin belirlenmesi ve bölge ısıtma sistem- santral üzerinde bölge ısıtma için en uygun enerji kaynağının ara bu-
lerinin ilavesinin performans üzerine etkilerinin araştırılması har olup olmadığına karar verilmesi daha doğru olacaktır.
çalışmalarında kullanılmıştır. Çalışmalarda santrallerin perfor-
mans değerlendirilmelerinde enerji ve ekserji analizlerinden ya- Termik santrallerde farklı amaçlar için kullanılmak üzere santraldeki
rarlanılmıştır. Enerji analizlerinde, santralin güç üretimi ve termik bir çok noktadan enerji çekilebilir. Çekilen enerji sonucunda
verimleri ve ekserji analizlerinde, ekserji verimleri ve ekserji bozu- termik santralin esas amacı olan elektrik üretiminde farklılaşma
num oranları değerleri kullanılmıştır. olabilir. Ancak çekilen enerjinin kullanıldığı proses sonucunda
elde edilen toplam fayda artıyor ise bu durum olumsuz olarak
Termik santrallerin atılan enerji potansiyelleri değerlendirilmesinde değerlendirilemez. Yapılan bu değişiklik sonucunda beklenen diğer
öncelikle baca ve kondenser atılan enerjileri ele alınmıştır. bir fayda ise santralden atılan enerjinin azalmasıdır.

Kazanda yakılan yakıtın ve kazanın özelliklerine bağlı olarak TSAD projesi kapsamında termik santrale bölge ısıtma sistemi
bacadan sıcak gazlar ile birlikte enerji atılmaktadır. Baca gazı çıkış ilave edilirken baca ve kondenser dışındaki diğer enerji
sıcaklığını belirleyen faktör ise linyit yakıtlı termik santrallerde yakıtın çekilebilecek noktalar araştırılmış ve santralin farklı noktalarından
içindeki kükürt oranına bağlı olarak oluşan SO2 miktarıdır. Baca buhar çekilebileceği görülmüştür. Santral üzerinde bölge ısıtma
gazı sıcaklığının H2SO4 yoğuşum sıcaklığının altına düşmemesi için çekilebilecek buhar yeri olarak öncelikle değişik ihtiyaçlarda
istenir. Örneğin linyit içersinde %3 civarında kükürt bulunduğunda, kullanılmak üzere santral dizaynı esnasında yerleştirilen farklı
baca gazı çıkış sıcaklığının 160 °C nin altına düşürülmesi uygun basınçlardaki kollektörler ele alınabilir. Eğer bu buharlar uygun
olmaz. Türkiye’deki bir çok termik santralda baca gazı sıcaklıkları olmaz ise santral üzerinde santralin dengesini bozmayacak şekilde
bu değerler civarında olduğundan kullanılabilir önemli bir potansiyel bir yerin belirlenmesi de uygun olacaktır. Elektrik üretim amacı
görülememiştir. ile dizayn edilmiş bir termik santraldeki herhangi bir noktadan
çekilecek ara buharın bölge ısıtma amaçlı kullanılması durumunda
Kondensere giren çürük buhar, soğutma suyu ile gizli ısısı alınarak santral performansında meydana gelecek değişikliklerin analiz
yoğuşturulmaktadır. Soğutma suyuna geçen atık ısı ise soğutma edilmesi gereklidir. Böyle bir dönüşümden beklenen esas fayda
kulelerinde çevreye atılmaktadır. Kondenserde atılan enerjinin geri ise santraldan atılan enerjinin azalmasıdır. Bu durumda çekilen

138
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

noktadaki enerjiye bu çalışmada tanımlanan ismi ile proses içi atılan 4. Sonuç
enerji denilir. Eğer çekilen buharın yeri doğru bir şekilde belirlenirse, TSAD proje kapsamındaki 14 termik santralden bölge ısıtma
kondenserden atılan enerji önemli oranda azaltılabilecektir. amacı ile enerji çekilmesi oluşturulan simülasyon modelleri ile
değerlendirilmiştir. Bu çalışmalarda, alçak basınç türbini girişinden
Yapılan çalışmalar sonucunda, bölge ısıtma için enerji sağlanacak buhar alınmasının santral performansına etkileri ve maksimum
en uygun nokta alçak basınç türbin girişinden buhar çekmek olduğu bölge ısıtma potansiyelleri değerlendirilmiştir. Santrallerin
tespit edilmiştir (Şekil 6). Böylece, termik santrale yakın yerleşim performans değerlendirilmelerinde aşağıdaki performans kriterler
merkezlerinin enerji talepleri bu dönüşüm ile karşılamak mümkün kullanılmıştır.
olacaktır.
Çoklu Üretim Termik Verimi
Elektrik üretimi yapan santrale bölge ısıtma sistemi ilavesi ile
çoklu üretim gerçekleştiren bir kojenerasyon santrali elde edilir.
Bu yeni sisteme giren tek yakıt ile elektrik ve ısı enerjisi beraber
üretilmektedir. Bu nedenle çoklu üretim sisteminin performansını
değerlendirmekte sadece elektrik üreten santrallerin performans
kriterleri yetersiz kalmaktadır. Bu amaçla çoklu üretim termik verimi
tanımlanmış ve aşağıdaki gibi ifade edilmiştir:
W &
ηth,BIS = NET
&
Q (1)
&
Q BIS
yakıt -
ηIS
Şekil 6. Bir termik santralin bölge ısıtma için dönüşümü.
burada, ηIS klasik ısıtma sistemlerinin (soba, kalorifer gibi) verimini
Alçak basınç türbin girişinden çekilecek buharın sahip olduğu göstermektedir. Eşitlik 1’den anlaşılacağı üzere, çoklu üretim
ısı enerjisini bölge ısıtmada kullanmak türbinden elde edilecek termik verimin, ısıtma amaçlı bölgede yakılan yakıtın ısıl gücünün
güçte farklılık oluşturacaktır. Ancak, bu noktadaki buharın basıncı (QBIS/ηIS) santralde yakılan yakıtın ısıl gücünden (Qyakıt) çıkartılması
ve sıcaklığı daha düşük olduğu için düşüş miktarı oldukça az ile termik verimin hesaplanmasıdır. Böylece sadece elektrik
olmaktadır. Ayrıca, bu cüzi azalışa karşı önemli kazanımlar üretiminde kullanılan yakıt enerjisinin ne kadarının faydalı enerjiye
elde etmek mümkün olmaktadır. Şekil 7’de alçak basınç türbin (elektrik) dönüştüğü belirlenmiş olmaktadır.
girişinden çekilen buharın yüzdesel oranına göre santrale verilen
yakıt enerjisinin santralde dağılım yüzdelerini göstermektedir. Yararlanma Oranı
Kojenerasyon sistemlerinin değerlendirilmesinde literatürde yaygın
Bu şekilden açıkça görülmektedir ki belirtilen noktadan çekilen olarak kullanılan performans göstergesi yararlanma oranıdır.
buhar, kondenserden çevreye atılacak enerjiyi önemli derecede Eşitlik 2’de oluşturulan termik santralli kojenerasyon sisteminin
azaltmaktadır. Diğer bir deyişle, bölge ısıtma için gerekli ısı yararlanma oranı kriteri ifade edilmiştir:
enerjisinin büyük bir bölümü kondenserden atılacak ama henüz
W& NET + Q& BIS
atılmamış enerjiden karşılandığı anlamına gelmektedir. YOBIS = (2)
Q& yakıt

Termik santrallerin bölge ısıtma için enerji kaynağı olarak Yararlanma oranı kojenerasyon sisteminden elde edilen elektrik ve
kullanmanın yerleşim merkezlerinde ısınma için kullanılacak yakıtı ısı enerjileri toplamının sisteme giren yakıtın ısıl enerjisine oranıdır.
ortadan kaldırması gibi neticeler ortaya çıkmaktadır. Sadece bu Bu oran giren yakıt enerjisinin ne kadarından faydalanıldığını
avantaj bile ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca, göstermektedir.
atmosfere atılan emisyonların azalması, yaşam kalitesinin artması,
insan sağlığına katkısı, enerjide dışa bağımlılığını azalması gibi Performans Katsayısı
birçok hayati ve stratejik faydaları olacaktır. Ara buhar ile yapılacak bölge ısıtma sisteminin performanslarını
mekanik ısıtma/soğutma sistemleri ile karşılaştırmak için bu
sistemlerin performanslarını gösteren performans katsayısına
benzer kriter tanımlanmış ve aşağıdaki denklem ile ifade edilmiştir:
Q BIS
COPBIS = (3)
ΔN

burada, ∆N çekilen buhar ile termik santralde meydana gelen güç


azalmasını göstermektedir. Mekanik ısıtma/soğutma sistemleri
sistemlerinin performans katsayıları, birim elektrik enerjisi ile
ede edilen ısı enerjisini göstermektedir. Buna göre oluşturulan
Eşitlik üç santrale ilave edilen bölge ısıtma sistemiyle oluşturulan
kojenerasyon sisteminde birim elektrik güç kaybı için elde edilen ısı
enerjisini ifade etmektedir.

Örnek Simülasyon Çalışması


Şekil 7. Çekilen buhar oranına göre kullanılan yakıt enerjisinin santraldeki
Bu bölümde alçak basın türbin girişinden çekilecek ara buhar ile
dağılımı. bölge ısıtma gerçekleştirmenin önceki bölümlerde tanımlanan

139
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

performans kriterlerinde meydana getireceği değişiklikler örnek sindeki yerleşim yerlerinin enerji talebine, yerleşim yerinin santrale
bir simülasyon çalışmayla gösterilmiştir. Sonuçlar Şekil 8’de uzaklığına ve mevcut durumdaki ısıtma sistemlerine bağlı yapılacak
verilmiştir. Şekilden görüldüğü üzere mevcut bir santraldan bölge ekonomik analizler ile belirlenebilir.
ısıtma amacı ile enerji çekilmesi çoklu üretim termik verimi ve
yararlanma oranını artırmaktadır. Bu artış çekilen buhar miktarı Kaynaklar
ile artmaktadır. Ayrıca bu dönüşümün performans katsayısı 6.7 ile [1] Enerji Verimliliğini Arttırmak Üzere Termik Santral Atık Isılarını
mevcut sistemlerin performans katsayılarının üzerindedir. Faydaya Dönüştürme, TÜM RAPORLAR, TÜBİTAK MAM,
YTÜ, 2006-2010.
(a) (b) [2] World Energy Outlook 2006. <http://www.worldenergyoutlook.
300 0,40 0,50
org/2006.asp>.
270 0,36
0,48
Çoklu Üretim Termik Verimi

240 0,32 ηIS=0,50 [3] TSAD bilgi sayfası 2009. www.tsad.org.tr


0,46 [4] ERDEM H.H., Akkaya A.V., Cetin B., Dagdas A., Sevilgen
Net Güç [ MW ]

210 0,28 ηIS =0,70


Termik Verim

180 0,24 0,44 S.H., Sahin B., Teke I., Gungor C., Aktas S., “Comparative
150 0,20
Net Güç 0,42
energetic and exergetic performance analyses of coal-fired
120 0,16
Termik Verim power plants in Turkey”, International Journal of Thermal
90 0,12 0,40
60 0,08
Sciences, Vol.48 (11), pp. 2179-2186, 2009
0,38
30 0,04 [5] ERDEM H.H., Dagdas A., Sevilgen S.H., Cetin B, Akkaya
0 0,00 0,36 A.V., Sahin B., Teke I., Gungor C., Atas S., Thermodynamic
0,00 0,05 0,10 0,15 0,20 0,25 0,30 0,00 0,05 0,10 0,15 0,20 0,25 0,30
Ara Buhar Orani Arabuhar Orani analysis of an existing coal fired power plant for district heating/
(c) (d) cooling application, Applied Thermal Engineering, Vol. 30(2-
0,50 9
3), pp.181–187, 2010
8
0,48
7
Yararlanma Orani

0,46
6
Summary
COPBIS

0,44 5
The thermal power plants, which are only built for electricity
0,42 4 BIS performans katsayisi production, can also supply heat energy with the necessary
3
conversions. The waste heat from the power plant will decrease,
0,40
2 if the appropriate conversions are done. This has been initiated,
0,38
1 the “Research and Development Methods to Benefit from Thermal
0,36
0 Power Plant Surplus Heats and District Heating Application (TSAD)”
0,00 0,05 0,10 0,15 0,20 0,25 0,30
0,05 0,10 0,15 0,20 0,25 0,30
Arabuhar Orani project with the state-owned thermal power plants is analyzed and
Arabuhar Orani
waste energy potential has been evaluated. The areas around
Şekil 8. Bölge ısıtma amaçlı çekilen buhar oranı ile termik santral performans
these power plants to meet their heating needs with the goal, the
değişimi.
potential of energy of the plant and the effect of this conversion to
plant performance was investigated.
Maksimum Bölge Isıtma Potansiyelleri
TSAD projesi kapsamında kamuya ait 14 adet linyit ve doğalgaz
yakıtlı termik santralın maksimum bölge ısıtma potansiyelleri,
yapılan simülasyon modelleri ile ayrıntılı olarak değerlendirilmiş ve
Şekil 9’da verilmiştir. Şekilden görüldüğü üzere santral çevresindeki
yerleşim yerlerinin ihtiyaçları olması durumunda termik santrallarda
önemli bir bölge ısıtma potansiyelleri bulunmaktadır.

Sonuç olarak termik santrallarda bulunan bölge ısıtma potansiyellerin


değerlendirilmesi, santralde yapılacak dönüşümlere, santral çevre-

Afşin Elbistan B 1106.8


Afşin Elbistan A 1106.8
Soma 788.4
Ambarlı 541.5
Seyitömer 482.8
Bursa Doğalgaz 466.6
Kemerköy 453.3
Yatağan 453.3
Kangal 385.8
Yeniköy 302.2
Hamitabat 301
Çatalağzı 286.6
Tunçbilek 263.4
Çan 254.6
Orhaneli 153.6

0 200 400 600 800 1000

Bölge Isıtma Kapasitesi [MWt]

Şekil 9. Termik santralların maksimum bölge ısıtma potansiyelleri.

140
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

TÜRKİYE’NİN JEOTERMAL KAYNAK ZENGİNLİĞİ, YATIRIM OLANAKLARI,


UYGULAMALAR, SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İbrahim AKKUŞ
Kayen Kayı Enerji Yatırımları A.Ş.

Özet kadar olmasa bile ülkemizde ucuz, temiz, sürdürülebilir, çok


Ülke genelinde yaygın olan ve kullanım çeşitliliğinin sağladığı amaçlı kullanılabilir özellikte önemli bir jeotermal kaynak
avantajlardan dolayı enerji kullanımında önemli bir seçenek haline potansiyeli vardır. Jeotermal sistemlerde bu güne kadar yapılan
gelen jeotermal kaynaklar yaklaşık 50 yıl önce araştırılmaya çalışmalarla belirlenmiş saha sayısı 190’dır (Şekil 1) [1]. Elektrik
başlanmıştır. Çoğunluğu MTA Genel Müdürlüğü’nce yürütülen üretimi yapılabilecek olan 20, ısıtma (Konut-sera) uygulamasında
projeler sonucu 190 adet jeotermal sahanın varlığı belirlenmiştir. yararlanılabilecek saha sayısı enerji üretilebilecek sahalardaki
Doğal boşalım halinde değişik aralıktaki sıcaklıkta 600 adet entegre kullanımla birlikte 120’dir. Geriye kalanlardan termal turizm
kaynak bulunmaktadır. Fosil enerji kaynakları kadar olmasa bile ve balneolojik kullanımlarda yararlanılabilir.
ciddi bir seçenek olarak değerlendirilecek ve yatırım yapılabilecek
önemli bir potansiyel vardır. Üretilen akışkanlardan başta elektrik Türkiye jeotermal potansiyeli bakımından dünya ülkeleri içerisinde
üretimi olmak üzere ısıtma, termal kullanım ve sera uygulamaları ilk sıralardadır. Doğal çıkışların potansiyelinin 600 MWt olduğu
gibi geniş bir yelpazede yararlanılmaktadır. Kaynağın yasal kabul edilmektedir. Yaklaşık 130 civarındaki sahada MTA tarafından
zemine kavuşması ve başarılı uygulamaların artmasıyla jeotermal açılan kuyuların üretim değerlerine göre kullanılabilir potansiyel
kaynaklara olan yönelim hızla artmakta ve büyük yatırımlar 3750 MWt’dır. Ancak MTA dışında açılan ve üretim değerleri resmi
yapılmaktadır. Jeotermal kaynaklar önemli ekonomik kazanımlar kayıtlara girmeyen kuyularla birlikte toplam kuyu sayısının 750-
sağlayacak yatırım olanakları sergilemekle beraber, potansiyel 800 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu kuyu değerleri de
bilgilerinin yetersizliği ve bu kaynağın uzun bir süre yasal zeminden eklendiğinde termal kapasite doğal olarak çok daha yüksek olacaktır.
yoksun oluşundan dolayı birikmiş sorunları vardır. Rezervuar Diğer yandan belirlenmiş 190 adet jeotermal sahaya karşılık 130 adet
sınırlarının belirsizliğine karşılık; aynı rezervuar üzerinde birden alanda kuyu açılmıştır. Gerek enerji üretimi gerekse diğer kullanımlar
fazla yatırımcıya ruhsat verilmesi, işletme aşamasında teknik ve için yararlanılabilecek nitelikte olup ta henüz kuyu açılmamış veya
hukuki sorunlar yaratacak gibi gözükmektedir. Mevcut yasa ise bu potansiyeli ortaya koyabilecek yeterlikte kuyu açılmamış alanlarda
sorunlara çözüm olmaktan uzaktır. geliştirme çalışmalarının yapılması halinde, Türkiye’nin sahip olduğu
kullanım kapasitesine ulaşılabilecektir.
Giriş
Türkiye ürettiği enerjiden fazlasını tüketen, kaynak kullanımında
yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokmak ve çeşitliliği
artırmak yerine tercihini öteden beri hep ihtiyaca yetmeyen fosil
enerji kaynaklarından yana kullanan, bu tercih nedeniyle enerji
ihtiyacının karşılanmasında dışa bağımlılığı giderek artan bir ülkedir.
Bu açıdan bakıldığında, ekonomik katkıları bir yana dışa bağımlılığın
azaltılması, kaynakların en ekonomik biçimde değerlendirilmesi,
özellikle çevre kirliliği yaratmayacak enerji kaynaklarına yönelme,
kaynak çeşitliliğinin artırılması zorunluluğuyla yüz yüze gelinmektedir.
Bu gerçeklik, önemi her geçen gün daha iyi anlaşılan yenilenebilir
enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimindeki payının artırılmasının Şekil 1. Türkiye jeotermal kaynakları haritası.
öncelikli hedef olarak seçilmesini gerektirmektedir. Bu bağlamda
ucuz, temiz, sürdürülebilir, çok amaçlı kullanılabilir, yerli, başarılı Batı Anadolu’da yer alan jeotermal sistemlerde yüksek, Orta ve
uygulamaları giderek artan, üzerinde bulunduğu kuşak nedeniyle Doğu Anadolu’da düşük ve orta ısıya sahip alanlar yer almaktadır.
önemli potansiyele sahip jeotermal kaynaklar ciddi bir seçenek Yüksek potansiyele sahip olan alanların Batı Anadolu’da
haline gelmiştir. Her geçen gün artan tüketimin yol açtığı enerji açığı yoğunlaşması, ısı değerlerinin doğal sonucudur (Şekil 2). Bunu
nedeniyle hızla yeni enerji kaynaklarına yönelen diğer ülkeler gibi, sırasıyla İç Anadolu, Marmara, Doğu Anadolu, Karadeniz, Akdeniz
Türkiye’de de son yıllarda bu kaynaklara olan ilgi artmış, jeotermal ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri izlemektedir. Ülkedeki alanların
enerji kaynaklarına dönük ciddi yatırımlar yapılmaya başlanılmıştır. % 94’ü düşük ve orta entalpilidir. Geriye kalan % 6 oranındaki
sahaların ısısı 120-242 °C arasında değişmektedir. Alanların %
Ülkenin Jeotermal Kaynak Zenginliği 55’i gibi önemli bir bölümü konut, termal tesis ısıtmacılığında, %
Türkiye’de jeotermal kaynakların araştırılması yaklaşık 50 yıl 39’ u ise sera, termal turizm ve balneoloji gibi diğer uygulamalarda
öncesine dayanmaktadır. Öteden beri kullanılan enerji kaynakları kullanılabilir özelliktedir (Şekil 3)[2].

141
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Denizli-Kızıldere sahasında 20.4 MWe gücünde kurulan jeotermal


santral 1984 yılından bu yana ortalama 15 MWe elektrik
üretmektedir. Bunun yanında Aydın-Germencik, Aydın-Salavatlı,
Çanakkale-Tuzla, Aydın-Sultanhisar-Köşk ile Kızıldere Jeotermal
Santralinin atığı olan 140 °C’lik jeotermal akışkandan yararlanılarak
Denizli-Sarayköy’de enerji üretimi yapılmaktadır (Tablo 1). Aydın-
Germencik-Hıdırbeyli’de 17,5 MWe kapasiteli bir jeotermal elektrik
Şekil 2. Bölgelere santrali kurulması için lisans alınmıştır.
göre kullanılabilir
potansiyel(MWt) Tablo 1. Jeotermal Alanlardaki Elektrik Üretimi
dağılımı
Alan Adı Üretim (Mwe) Açıklama

Denizli-Kızıldere 15 Üretimde

35% Aydın-Salavatlı 7,95 Üretimde

56% Aydın-Germencik 47,4 Üretimde

9% Aydın-Sultanhisar-Köşk 9,5 Üretimde

Çanakkale-Tuzla 7,5 Üretimde

Denizli-Sarayköy 6,85 Üretimde

Aydın-Germencik-Hıdırbeyli 17,5 Üretim lisansı var.


1 Isıtma Uygulamasına Uygun Alanlar
2 Elektrik Üretimine Uygun Alanlar Toplam Üretim 94,2
3 Diğer Kulanımlara Uygun Alanlar
Tablo 2. Isıtma Uygulaması Yapılan Alanlar ve Fiilen Isıtılan/Eşdeğer
Şekil 3. Jeotermal alanların kullanım olanaklarına göre dağılımı. Konut Sayısı

Jeotermal Kaynakların Kullanımı Sıcaklık Sıcaklık


Alan Adı Sayısı Alan Adı Sayısı
(°C) (°C)
Son yıllardaki başarılı uygulamalar nedeniyle jeotermal kaynak
Balıkesir- Nevşehir-
kullanımı ülkemizde de artan bir hızla yaygınlaşmaktadır [2]. 80 2500/3400 92 1300
Gönen Kozaklı
Türkiye’de jeotermal kaynaklardan; Kütahya- Ağrı-
 Konut, sera, termal tesis ısıtması, 120 5000/7500 70 150/400
Simav Diyadin
 Elektrik üretimi, Ankara- Manisa-
80 2500 94 5000
 Termal turizm ve balneoloji, Kızılcahamam Salihli
 Endüstriyel uygulamalarda yararlanılmaktadır. İzmir-Balçova-
98-125 ?/35000
Denizli-
140 1500
Narlıdere Sarayköy
Balıkesir-
Türkiye’de 1300 MWt kapasitede konut-termal tesis-sera ısıtması Afyon-Sandıklı 70 4500/5000
Edremit
60 4100
yapılmaktadır. Ayrıca, 410 MWt kapasitede termal turizm (kaplıca) Kırşehir- Balıkesir-
amaçlı kullanım vardır (Şekil 4). Dolayısıyla toplam doğrudan 57 1180/1900 96 1500
Terme Bigadiç
kullanım 1710 MWt’dir. Bu haliyle Türkiye, jeotermal enerjinin Afyon-Ömer- Yozgat-
95 4600/5500 80 800/1500
doğrudan kullanımı açısından Çin, Japonya, ABD ve İzlanda’nın Gecek Sorgun
ardından dünyada ilk 5 içerisinde yer almaktadır [2]. Halen Yozgat- Yozgat-
50 600 62 500
Sarıkaya Yerköy
işletilmekte olan jeotermal ısıtma sistemlerinde toplam 171.000
konut eşdeğeri jeotermal ısıtma yapılmaktadır. Hızla yaygınlaşan Gönen (Balıkesir), Simav (Kütahya), Kızılcahamam (Ankara),
konut ısıtmacılığı yanında kurulan modern seralarda jeotermal Narlıdere+Balçova (İzmir), Sandıklı (Afyon), Kırşehir, Afyon,
enerjiden ekonomik olarak yararlanılmakta, 195 kaplıcada hizmet Kozaklı (Nevşehir), Diyadin (Ağrı), Salihli (Manisa), Sarayköy
verilmektedir. (Denizli), Edremit (Balıkesir), Yozgat-Sorgun, Bigadiç(Balıkesir)
alanlarından üretilen jeotermal akışkandan yararlanılarak ısıtma
uygulaması yapılmaktadır. Denizli-Kızıldere sahasında ise
kabondioksit üretilmektedir.

Yatırım Olanakları
Ülkemizde jeotermal kaynaklara yönelik yatırım yapılacak önemli
bir potansiyel bulunmaktadır. Yüksek sıcaklıklı sahalardan bu
aşamada herhangi bir bağlantısı olmayan Manisa-Alaşehir-
Kurudere (214°C), Manisa-Salihli-Göbekli (182°C), Aydın-Yılmaz-
köy (142°C), İzmir-Balçova (140°C), Denizli-Karataş (137 °C),
İzmir-Dikili (130 °C) ve Denizli-Sarayköy Alanları(125 °C) nda
içerdikleri ısı değerlerine göre elektrik üretimine yönelik yatırım
olanaklıdır (Tablo 3). Bunun yanında gerek ısıtma (Tablo 4) ve
gerekse diğer kullanımlar için yatırım yapılabilecek çok sayıda
Şekil 4. Jeotermal kaynak potansiyeli ve kullanımı. jeotermal alan bulunmaktadır [2].

142
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Tablo 3. Elektrik Üretimi Yapılabilecek Alanlar


bir jeolojik ve jeofizik birikim olmakla birlikte, kaynakların yer
aldığı sahaların tamamına yakın bölümünde rezervuara ilişkin
Yatırım
Alan Adı Sıcaklık (°C) Durumu
Olanağı
parametreler, kapasite bilinmemekte, bu durum yatırımlar için risk
oluşturmaktadır. Bunun önde gelen nedenlerinden biri açılan kuyu
Manisa-Alaşehir-Kurudere 214
sayısının yetersizliğidir [2]. Jeotermal araştırmalar konusunda ileri

MTA adına ruhsatlı.


Manisa-Salihli-Göbekli 182

MTA İhale yoluyla


ülkelerde saha başına düşen kuyu sayısı ortalama 20 iken bu

devrediyor
Kütahya-Simav 162 sayı ülkemizde 3 civarındadır. Sahaların kapasitesi belirlenmediği
Aydın-Yılmazköy 142 gibi, üzerinde yer aldığı rezervuar sınırları da bilinmemektedir. Bu
Denizli-Karataş 137 alanlara yapılacak yatırım riskini ortadan kaldırmak için belirsizliği
giderecek çalışmalar yapılmamışken, jeotermal kaynak oluşumuna
İzmir-Balçova 136
uygun jeolojik koşulları taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, salt
İzmir-Dikili 130
MTA’nın ruhsatlarının yakınında veya etrafında olması ve bu
Ancak bu sahalarda yapılması öngörülen değişik amaçlı (Elektrik sahaların devamı niteliğinde olduğu beklentisiyle, çoğunluğu
üretimi, konut-sera-termal tesis ısıtması, termal uygulamalar gibi) jeotermal konusunda herhangi bir birikimi olmayan elemanlar/
yatırımlar öncesinde yeteri kadar kuyu açılması, gerekli testlerin disiplinler tarafından yatırımcılara önerilen çok sayıda arama
yapılması, potansiyelin belirlenmesine ihtiyaç vardır. Yapılacak müracaatı ruhsata bağlanmıştır. Jeotermal kaynak arama etkinliği,
yatırımın yükünün hangi ölçekte karşılanabileceğinin ve sahanın değişik basamaklardan oluşan ve birden fazla meslek disiplinince
yeterliğinin belirlenmesi, elde edilecek bilgilere dayandırılarak yürütülen çalışmaları içermektedir. Kaynak dinamik bir özelliğe sahip
hazırlanacak fizibilite çalışmasıyla mümkün olacaktır. Bu şekilde olduğundan diğer yeraltı kaynaklarından farklı olarak aranmakta ve
yatırımın riski en aza indirilecek ve jeotermal kaynaktan ekonomik işletilmektedir. Bu açıdan bakıldığında arama çalışmalarının, nasıl
olarak yararlanabilmenin koşulu yaratılacaktır. Öte yandan bugüne yapılacağını, araştırılıp geliştirileceğini, etütte, sondajda, testlerde,
kadar belirlenmiş 190 sahanın dışında henüz keşfedilmemiş kullanılması gereken mühendislik yöntemlerini iyi bilen, sahaların
alanların ortaya çıkarılmasıyla ciddi bir yatırım olanağı doğacaktır. özelliklerini iyi tanıyan meslek disiplinleri tarafından yürütülmesi,
kaynağın sürdürülebilirliğinin sağlanması için yaşamsal önem
Sorunlar ve Çözüm Önerileri taşımaktadır. Kapsamlı araştırmalar yapılmamış alanlarda kuyu
Gerek kaynağa yönelik uygulamaların ulaştığı başarılı durum, açılması öncesinde ayrıntılı bir jeoloji etüdü, toprak gazı ve
gerekse ülkemizin sahip olduğu potansiyel, önemli ekonomik jeofizik etüt gibi aletsel ölçümler ile kimyasal analiz çalışmalarının
kazanımlar sağlayacak yatırım olanakları sergilemekle beraber yapılması riski en az düzeye indirmek için gereklidir. Tersine bir
jeotermal kaynaklara yönelik potansiyel bilgilerinin yetersizliği tercihle, kapsamlı bir etüt yapılmamış ruhsatlarda zaman ve
ve bu kaynağın uzun bir süre yasal zeminden yoksun oluşundan maliyet kaygısıyla, dünya standartlarındaki arama tekniği göz
dolayı çözüm bekleyen birikmiş sorunları vardır. ardı edilerek yapılacak dar zamana sıkıştırılmış çalışmalar,
aramacılığın doğasında var olan riski büsbütün artıracaktır.
Jeotermal sahalarda yaklaşık 50 yıldan bu yana arama-araştırma İşletme aşamasında çok merkezli, çok amaçlı, çok mülkiyetli
etüt ve çalışmaları yapılmaktadır. Bu sahaların bütününe faaliyetlerin tümü için aynı rezervuarın kullanılması söz konusu
yakın bölümünde alt yapıya yönelik yatırım öncesi önemli olabilmektedir. Oysa ki rezervuar sınırlarının belirsizliğine karşılık,

Tablo 4. Isıtma Uygulamalarından Yararlanabilecek Alanlar


Ömer-Gecek Pamukören Keramet Kaynarca Narlıgöl
Bursa
Kızık-Uyuz Hamamı Çiflik Tümbüldek Dibek-Poyracık Niğde Acıgöl
Aydın
Çay-Çobanlar Ortaklar-Gümüş Tuzla Bademli Çiftehan
Afyon Gazlıgöl Umurlu-Serçeköy Kestanebol İzmir Çeşme-Ilıca Ayder
Rize
Hüdai Balya Hıdırlar Ilıcaburun Ilıcaköy
Çanakkale
Erkmen Güre Ozancık Narlıdere Sakarya Akyazı
Bozhüyük Gönen Kırkgeçit Torbalı Samsun Havza
Ağrı Köprüçermik-Yılanlı Hisaralan Etili Mahmutlu Sıcak Çermik
Sivas
Aksaray Ziga Derman Çankırı Çavundur Kırşehir Terme Akçaağıl
Kızılcahamam Balıkesir Hisarköy Gölemezli Karakurt Şırnak Hısa Çermiği
Ankara Ayaş-Çoban Pamukçu Kızıldere Eynal Tokat Sulusaray
Çağa Kepekler Tekkehama Naşa-Çitgöl Banaz
Kütahya Uşak
Sultanlar Yıldız Bölmekaya Abide Hamamboğazı
Denizli
Ömerbeyli Kızıkköy Karataş Uşbaş Hasanabdal
Ilıcabaşı Şamlı Dağ Ilıcası Yenice Kurşunlu Ozalp-Çaybağı
Güzelköy Batman Holi Karahayıt Sart Van Sorköy
İsabeyli Hacıköy Karataş Saraycık Zereni
Kuyucak Bingöl Harur Diyarbakır Çermik Menteşe Ayrancılar
Aydın
Alangüllü Karlıova Kığıhazman Manisa Kula-Emir Armutlu
Yalova
Salavatlı Bitlis Nemrut Erzurum Merkez-Pasinler Urganlı Termal
Yılmazköy Sarıot Horasan Horzum-Sazdere Sorgun
Bolu
Ortakçı Kösenözü Eskişehir Sakarılıca Kavaklıdere Kara Mağara
Yozgat
Atça Kaya-Sada Balçova Caferbey Yerköy
Bursa İzmir
Bozyurt Kaynarca Seferhisar Nevşehir Kozaklı Sarıkaya

143
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

aynı rezervuar üzerinde birden fazla yatırımcıya ruhsat verilmiştir. time in favor of fossil resources; therefore it has an increasing
Bu durum ruhsat pazarının oluşmasına yol açması yanında işletme dependence on outside in supplying need of energy. To reduce
aşamasında aynı rezervuarı paylaşıyor olacaklarından faaliyetlerin dependence on outside; Turkey should have cost effective
birbirlerini etkileme riskini de yaratmıştır. Dolayısıyla teknik ve use of energy resources, particularly focus on resources don’t
hukuki sorunlar yaşanma olasılığı göz ardı edilmemelidir. Mevcut create environmental pollution, and obliged to increase resource
yasa ise bu sorunlara çözüm olmaktan uzaktır. diversity. This reality requires to increase the share of renewable
energy sources among the total energy consumption, whose
Ülkemiz için önemli bir jeolojik zenginlik olan jeotermal kaynakların, importance are appeared on day by day. In this sense, because
arama yöntemleri ve uygulanan teknikler gibi spesifik özellikleri of the zone geothermal energy that has important potential
nedeniyle, belli bir kültürün oluşması, birikimin tesisi ve sektörün becomes a serious choice. Like the other countries tending to
uzun vadede zarar görmemesi için, bu kaynağa dayalı tüm new energy sources, because of the energy deficit that caused
faaliyetlerin; yetkin, yönlendirici, uzman kurum ve disiplinlerle by the consumption increasing every day; also in Turkey the
planlanıp yürütülmesi gereklidir. Bir diğer sorun da jeotermal involvement to these sources have increased and there have been
kaynak araştırılmasında üretilen bilgilerin dağınık oluşudur. Öyle investments in geothermal energy. Those areas are discovered
ki MTA dışında açılan kuyuların sayısı bilinmemekte, bu kuyular by MTA and allocated by tender to potential investors. There was
hakkında teknik bilgiler bulunmamaktadır. Jeotermal kaynak only Kızıldere Power Station, but now there are 6 geothermal
araştırmalarında üretilen bilgilerin kurulacak Jeotermal Bilgi power plants in the operation.
Bankası’nda toplanması gerekmektedir [2].
Geothermal resources in Turkey have begun to be investigated about
Sonuç olarak; 50 years ago. There are 600 springs (hot and warm discharges).
 Ülkemizde jeotermal kaynaklara yönelik yatırım yapılacak There is a fundamental potential that can create a new choice
önemli bir potansiyel bulunmaktadır. 4350 MWt potansiyel and investment instead of fossil energy sources. Total potential is
kullanılabilecek durumdadır. around 4350 MWt. Produced fluids can be used in a wide area like
 Ortaya çıkarılmış alanlarda geliştirme çalışmaları yapıldığında, electricity, heating, thermal useage(Spa) and greenhouse. There
potansiyel değerleri ve ekonomiye katkısı önemli ölçüde are important investments for those sources. But there are some
artacaktır. cumulative problems because of lack of potential knowledges and
 Önemi giderek daha iyi anlaşılan ve kullanımı yaygınlaşan being out of legal proceedings for long years. Geothermal field in
kaynaklar, gelecekte kaçınılmaz olan darboğazda seçenek the Turkey, geological and geophysical studies were done but there
haline gelecek, ülke, enerji ihtiyacının bir bölümünü yerli, ucuz, is not enough information about reservoir and capacity in most of
temiz, sürdürülebilir ve daha da önemlisi denetimi kendi elinde the fields. One of the leading causes of this gap is the insufficient
olan kaynaklardan karşılama olanağına kavuşacaktır. number of drilling wells. The mean number of drilling wells per field
 Artan tüketimin yol açtığı enerji açığı nedeniyle Türkiye, hızla in our country is around 3.
yeni enerji kaynaklarına yönelmeli, yerli enerji kaynaklarında
kullanım çeşitlendirilmeli, kaynaklar en ekonomik ve en fazla In Turkey, there are important potential geothermal resources
yararlanmayı sağlayacak biçimde değerlendirmelidir. those are cheap, clean, sustainable, multi-purpose and can
 Aramalarda dünya standartlarındaki metodoloji uygulanmalı, provide unemployment in Turkey. There are 190 fields determined
zaman ve maliyet kaygısı olmamalı, çalışmalar dar zamana by exploration studies up to now. Electricity production can be
sıkıştırılmamalıdır. done in 20 fields and 120 fields can be used for heating. Rest of
 İşletme aşamasında sınırları belirsiz rezervuarlar üzerindeki them can be used for thermal tourism and balneology. According
ruhsatlarda teknik ve hukuki sorunlar yaşanması kaçınılmaz to production values of MTA drillings, approximately 130 fields
görünmektedir. Kaynağın özelliğinden dolayı tüm faaliyetler; have usable potential which is 3740 MWt. This potential value
yetkin, yönlendirici, uzman kurum ve disiplinlerle planlanmalı, will be much more with wells drilled by some companies of those
sürdürülebilirliğinin sağlanması için çalışmalar, kullanılması production values did not enter official records.
gereken mühendislik yöntemlerini iyi bilen meslek disiplinleri
tarafından yürütülmelidir. Geothermal resources’ uses in Turkey are; domestic heating,
 Ülkenin jeotermal bilgilerini kolay erişilir hale getirmek için greenhouses and thermal plants; electricity generation, industrial
Jeotermal Bilgi Bankası kurulmalıdır. applications, thermal tourism and balneology. 1300 MWt section of
the available potential is being used for domestic heating, thermal
Kaynaklar plants and greenhouses, 410 MWt section is being used for thermal
[1] AKKUŞ, İ., Akıllı, H., Ceyhan, S., Dilemre, A., Tekin, Z. Türkiye baths and with both uses, geothermal direct use capacity reached
Jeotermal Kaynaklar Envanteri. MTA Genel Müdürlüğü up to 1710 MWt. Turkey is located within the first 5 countries in the
Envanter Serisi-201. 2005, Ankara world. Turkey used direct geothermal energy after China, Japan,
[2] AKKUŞ, İ. Enerji Kullanımında Jeotermal Kaynaklar Seçene- The United States and Iceland.
ği. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Haber Bülteni.
Sayı:2008/2-3. S.81-85. 2008, Ankara Geothermal energy which is generated from geothermal fluids in
13 fields those are still in operation and being used to heat 171
Summary 000 residences. As well as rapidly becoming common domestic
Turkey is a country that consumes more energy than produce, heating, geothermal resources are exploited economically in 2000-
in the use of energy resources has a preference for a long acres greenhouse and are being used in 195 Spa.

144
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ENDÜSTRİYEL FANLARDA ENERJİ VERİMLİLİĞİNİN ARTIRILMASI

İbrahim ÇAKMANUS Tuğba AKPINAR


Çakmanus Müh. Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti. Çakmanus Müh. Enerji San. ve Tic. Ltd. Şti.

Özet ve duman kontrol fanları şeklinde (ayrıca jet fanlar), soğutma


Günümüzde çevre kirliliğinin azaltılması ve ekonomik nedenlerle kulelerinde ve soğutma grubu kondenserlerinde kullanılır. Ayrıca
fosil yakıt tüketiminin azaltılması amacıyla enerjinin verimli son yıllarda otoparklarda havalandırma ve yangın fanları olarak da
kullanılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma kullanılmaktadır. Santrifüj fanlar havayı mil ekseninde emip radyal
yönünde yoğun çabalar gözlenmektedir. Bu bağlamda mevcut yönde basınçlandırarak çıkış ağzına gönderen fanlardır.
tesislerde enerji verimliliğinin artırılması da öneme sahiptir. Bu
çalışmada mevcut fanlarda enerji verimliliğinin artırılması konusu Bu işlem fan çarkının dönmesi sonucu ortaya çıkan santrifüj hızlar
incelenmiştir. ve kuvvetler yardımı ile olmaktadır. Endüstride genellikle bu fanlar
kullanılmaktadır. Santrifüj fanlar tek emişli veya çift emişli olarak
1. Giriş seçilebilirler. Ancak genel uygulama tek emişli fanlar şeklindedir.
Fanlar, havayı basınçlandırarak belirli bir akış yolu içinde hareket Çift emişli fanlar paralel bağlı iki fan gibi düşünülebilir ve debiyi
etmesini (bir yerden başka bir yere naklini) sağlayan türbo artırmak için kullanılırlar.
makinalardır. İyi bir fan istenilen performansı yerine getirirken az
enerji tüketen (yüksek verimli), mümkün olduğunca az gürültülü 3. Fan Seçimi
ve ömür boyu maliyeti düşük olan fandır. Fanlar; bina HVAC
sistemleri, demir çelik, cam, çimento, ahşap sanayi, karayolu ve 3.1. Fanların Performans Değerleri
demir yolu tünel havalandırması, madencilik, elektrik santralleri Fanlar, V (m³/s veya m³/h) debideki havayı ∆P (mmSS) basıncına
(soğutma kulelerinde ve kazan besleme havası için vb.), otopark yükselterek çalıştığı sistemin basınç kayıplarını yenerek bir
havalandırması, petrokimya, kimya, rüzgar tüneli, taşımacılık, yerden bir yere iletirler. Bir binanın havalandırılmasında dışarıdan
demirçelik, şeker, kağıt, çevre teknolojileri, endüstriyel havalandırma alınan taze hava klima santralinde ısıtılıp veya soğutularak fan ile
gibi değişik sektörlerde kullanım alanına sahip cihazlardır. basınçlandırılması suretiyle tüm binaya dağıtılması, bir endüstriyel
tesiste atık gazların filtrelenerek atmosfere atılması, çimento
Fanlar sanayide ve ticari binalarda önemli oranda elektrik tüketen farin değirmen fanı örnek verilebilir. Fanlarda havanın hareketi
makinalardır. Türkiye’de sanayide verimleri yüksek olmayan çok akışkanlar mekaniğinin temel prensipleri ile açıklanabilir.
sayıda fan vardır. Bu nedenle enerji verimliliğinin artırılmasında
fanların ve fan sistemlerinin verimliliklerinin artırılmasının katkısı Fan gücü (kW)
olacaktır. Fan sistemlerinde enerjinin verimli kullanılması seçim,
N (kW) = Vx∆P /(3600x102xηfan) [1]
tasarım, imalat ve işletme süreçlerinin optimize edilmesi ile sağlanır.
Çünkü fanların ömür boyu maliyeti içinde enerjinin oranı %90, ilk Şeklinde ifade edilir. ηfan sürtünmeler ve kaçaklar nedeniyle tahrik
yatırım maliyeti ise %10 civarındadır. Bunun anlamı; bir işletme motorundan fandaki hidrolik güce dönüşüme kadar meydana gelen
için en iyi fanın ilk yatırım maliyeti en düşük fan olmadığıdır. Bu kayıpları ifade eder.
nedenle fan, ömür boyu maliyeti en az olacak şekilde seçilmelidir.
Fan performans değerlerinde düzeltme yapılması
Tasarımcılar genellikle sistem debisi ve basıncı belirlenirken Fan performans eğrileri genellikle deniz seviyesi (1 bar atmosfer
tasarımda emniyet faktörleri dikkate alırlar, mal sahipleri de ilerideki basıncı) ve 15 °C hava sıcaklığı esas alınan standart koşullar
olası kapasite artışı için bir marj olmasını isterler. Bunlar ve geçmişte için hazırlanır. Bu şartlardaki havanın yoğunluğu ρ=1.205 kg/
fan tasarımlarında bilgisayar teknolojilerinin olmaması, eskime m³ - referans yoğunluk- olarak alınır. Ancak fanlar genellikle
gibi nedenler mevcut fanlarda enerji verimliliğinin artırılmasında bu referans şartların dışında çalışırlar. Öneğin yüksek rakımlı
potansiyel oluşturur. Burada bir başka faktör de fan imalatçıları yerlerde, deniz kıyısında ama yüksek sıcaklıkta veya hem yüksek
kendilerine verilen debi, basınç ve sıcaklık değerleri için en verimli rakımlarda ve de yüksek sıcaklıklarda çalışabilirler. Fanın bu gibi
noktada seçim yaparlar. Eğer işletmede yukarıdaki nedenlerle bu koşullarda çalışabilmesi için fan kanunlarında gösterilen yoğunluk
değerlerin dışına çıkılırsa fan verimsiz çalışır. düzeltmelerinin (rakım ve sıcaklık için) yapılması gerekir. Bunun
için ideal gaz denkleminden (PV=mRT) yararlanılır. Bu denklem
2. Fan Çeşitleri yoğunluk için düzenlenirse m/V=ρ=P/(RT) olur. Havanın yoğunluğu
Fanlar; aksiyal fanlar, santrifüj fanlar, aksiyal-santrifüj fanlar, çatı yerin rakımına (atmosfer basıncının değişmesi nedeniyle) ve
tipi fanlar, jet fanlar, propeller fanlar şeklinde sınıflandırılabilir. prosesin sıcaklığına bağlı olarak değişir. Yoğunluk tablolardan
Aksiyal fanlar karayolu, metro vb. tünellerinde havalandırma doğrudan alınabilir veya ideal gaz denkleminden hesaplanabilir.

145
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Fan kanunları (fan denklemleri) 5. Mevcut Fan Sistemlerinin İyileştirilmesi


Fan kanunları en genel hali ile aşağıdaki gibi yazılabilir. Mevcut bir fan sisteminde iyileştirme yapılabilmesi için öncelikle
Debi için : V1=V2 x (D1 / D2 )³ x (n1 / n2 ) x 1 [2a] mevcut durumun belirlenerek kayıt altna alınması gerekir. Bunun
için fanın debisi, fan emişinde ve çıkışındaki statik basınç, sıcaklık,
Basınç için: P1=P2 x (D1 / D2 )² x (n1/ n2 )² x (ρ1 / ρ2 ) [2b] motorun çektiği akım, voltaj, cosϕ, motor verimi ölçülür veya var
olanlar tablodan alınır.
Güç için: N1=N2 x (D1 / D2 )5x (n1/ n2 )² x (ρ1 / ρ2 ) [2c]
Bu ölçümlerden sonra fan hidrolik gücü, şebekeden çekilen güç
Gürültü için: L2 - L1 = 50 Log10(D2 / D1 ) + 50 Log10(n2 / n1 ) [2d]
hesaplanır. Bu iki değer birbirine oranlanarak fan sisteminin (fan,
Fan kanunlarından yararlanılarak bir durum için bilinen değerlerden kayış-kasnak veya kaplin, motor komple) toplam verimi (ηtoplam=
hareketle yoğunluk, devir sayısı, rotor çapı gibi parametrelere bağlı ηfanxηaktxηnot) ve buradan hareketle de fan verimi [ηfan= ηt /( ηakt x
olarak yeni bir durumda çalıştırılması durumundaki debi, basınç, ηmot)] hesaplanır.
güç, gürültü hesaplanabilir.
Böylece fanda verim ve gerekiyorsa kapasite artış potansiyeli
4. Fanlarda Enerji Verimliliği ortaya konulur. Tablo 1 ve Tablo 2’de iki farklı çimento
Endüstride kullanılan fanlar yüksek güç tüketen cihazlar olup arıza, fabrikasında bulunan yüksek güçlü fanların sahada yapılan ölçüm
bakım veya başka nedenlerle durdurulmadığı sürece çalışırlar. Bu değerler verilmiştir.
nedenle fanın ömrü boyunca tüketeceği enerji, bu fanın imalat (ilk
Tablo 1. Çimento Fabrikası A’daki Ölçüm Değerleri
yatırım) maliyetinin yüzlerce katı olabilmektedir. Dolayısıyla yıllık
Ölçüm Değerleri
çalışma süreleri fazla olan tesislerde enerji verimliliği önemlidir.
Fanın Adı Fan
Bu nedenle ömür boyu maliyeti (ilk yatırım ve ömür boyu enerji Debi Basınç T Nelektrik
Verimi
(m³/h) (mmSS) (°C) (kW)
maliyetlerinin toplamı) az olan fan seçilmelidir. Bu bağlamda, %
fabrikalarda eski fanların incelenerek verimlerinin hesaplanması 1. Bacagazı fanı 361.072 460 330 49 1067
ve fizibilite etüdü yapılarak yenilenmesi yararlı olmaktadır. Bu 2. Bacagazı fanı 132.391 660 20 82 320
yenilemeler ilk yatırım maliyeti getirse de aşağıda görüleceği üzere Farin değirm. sistem
761.596 1130 85 86 2980
kendini kısa sürede amorti eden yatırımlar olabilmektedir. fanı
Fırın elektro filtre fanı 383.206 140 250 50 328
Fan verimi fandan alınan hidrolik gücün fan şaftında fana verilen VKS sistem filtre fanı 166.913 550 85 67 374
güce oranı şeklinde tanımlanır.
MİD air fanı 40.828 40 480 12 41
N h VxΔPp ( 3600 x102 )
η= = [3] Tablo 2. Çimento Fabrikası B’deki Ölçüm Değerleri
N şaft ϖxTshaft
Ölçüm Değerleri
şeklinde hesaplanabilir. Terimin paydasındaki ifade fandan
Fanın Adı Fan
elde edilen teorik hirolik gücü (kW), payda işe şaft gücünü ifade Debi Basınç T Nelektrik
Verimi
(m³/h) (mmSS) (°C) (kW)
etmektedir. Tşaft fan torku olup aşağıdaki gibi yazılır. %
Farin baca gazı fanı 469.700 325 352 49 972
Tshaft = m& (r2 cu 2 − r1cu 1 ) [4a]
Elektro fanı 250.800 160 115 68 181
Bu eşitlik santrifüj fanlar için geçerlidir. Aksiyal fanlarda çap 1. farin değirmen fanı 237.300 185 115 66 207
doğrultusu ile akış doğrultusu bir birinden çok farklı olduğu için r1
Kömür değirmeni fanı 67.028 1135 100 76 308
ve r2 yarı çapları yerine kanadın ortasından geçen rm yarı çapı esas
alınarak, Verimlilik artışı potansiyeli olan fanlar yukarıdaki tablolarda koyu
Tşhaft = mrm ( cu 2 − cu 1 ) = ρVrm (cu 2 − cu 1 )
renk ile işaretlenmiştir. Verimlilik artışı potansiyeli tespit edilen bir
[4b]
fanın tasarımında; (3) ve (4) denklemleri kullanılarak kanat açıları,
eşitliği yazılabilir. Burada ω=2πn/60 (rad/sn), n (d/d) fanın devir kanat sayıları, rotor ölçüleri vb. ölçülerde gerekli değişiklikler
sayısı, Tshaft: şafta verilmesi gereken tork (Nm), r1 ve r2 sırasıyla giriş yapılarak (3) denklemindeki verim maksimum düzeye (%85’lere)
ve çıkış yarıçapları (m), cu1 ve cu1 sırasıyla giriş ve çıkışta akışkanın gelinceye bilgisayar programı ile değişiklikler yapılır.
mutlak hızının teğetsel bileşenleridir (m/s). Görüldüğü üzere şaft
gücü fanın içinden geçen kütlesel debiye, fanın açısal hızına, Fan verimleri günümüzde %80-85 civarına kadar çıkarılabilmektedir.
rotor yarı çapına, emiş ağzı yarı çapına cu terimleri nedeniyle ise Ancak çimento fabrikalarında olduğu üzere tozdan kaynaklanan
kanat eni, kanat açısı gibi parametrelere bağlıdır. Fanlarda enerji aşınma, sıcaklık nedeniyle malzemenin mukavemet değerlerinin
verimliliğini etkileyen başlıca unsurlar rotor ve kanat geometrisi, düşmesi, toz yapışması, çevresel kuvvetler gibi faktörler de
kanat sayısı, hidrolik kayıplar (türbülans, vorteksler, kanatların tasarımda dikkate alınmalıdır. Optimum bir tasarım elde edildikten
akışa kılavuzluk edememesi, sürtünme, kaçaklar vb.), yataklardaki sonra bunun kontrolü için Şekil 1’de gösterildiği üzere CFD
sürtünmeler, tahrik sistemi ve motor kayıplarıdır. (Computational Fluid Dynamics) analizi yapılarak nihai karar
verilir.
Örneğin santrifüj fanlarda kanat verimi kanat tipine göre %60
ile %92 arasında değişmektedir. Dolayısıyla fan verimliliğinin Yukarıda belirtildiği şekilde ölçümü yapıldıktan sonra mal sahibi
artırılması için optimizasyon (örneğin airfoil, kanat açısı, kanat eni, tarafından onaylanıp siparişe bağlanan ve imalatı yapılarak halen
emiş ağzı çapı, rotor çağı, kanat sayısının belirlenmesi vb.), fan çalışmakta olan iki fanın imalat öncesi ve sonrasındaki değerler ve
imalat teknolojisinin iyileştirilmesi gerekir. elde edilen tasarruflar aşağıda iki örnekte açıklanmıştır.

146
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

sonra yukarıda belirtildiği üzere yeni duruma göre verim maksimum


olacak şekilde fan tasarımı optimize edilerek CFD simulasyonu
yapılmış ve imalatı yapılacak hale getirilmiştir. Bundan sonra fan
yerine monte edilmiş ve çalışırken debi, statik basınç, şebekeden
çekilen akım, voltaj değerleri ölçülmüştür. Mevcut ve iyileştirilmiş
duruma ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir.

çekilen elektrik
Toplam basınç

Sıcaklığı (°C)
motoru(kW)

Şebekeden
Debi (m³/h)

devri (d/d)

gücü (kW)
Verim (%)
Çalışma
(mmSS)
Elektrik

Motor
Önceki
1600 443,000 630 180 58 1000 1411
durum
İyileştirilmiş
1600 540,000 500 180 81 1000 970
durum
Şekil 1. Fanlarda CFD simulasyonu.
Tasarruf
Uygulama Örneği 1: (1411-970=) 441 kW olmaktadır. Fanın yılda 7000 saat çalıştığı
Bir çimento fabrikası tarafından bir filtre fanında motor ve enerji maliyetinin yine 0.18 TL/kWh olduğu kabul edilirse yıllık
değiştirilmeden (şebekeden yaklaşık aynı akım çekilerek) debi parasal tasarruf (441x7000x0.18=) 555.660 TL/yıl olmaktadır. Bu
artışı yapılıp yapılamayacağının incelenmesi talep edilmiştir. işin ilk yatırım bedeli ise yaklaşık 150.000 TL olmuştur. Buna göre
Tarafımızca yapılan ön hesaplarda sadece rotor değiştirilip verim amortisman süresi 4 aydan daha kısa olmaktadır. Bu fan Kasım
artışı sağlanarak fan kapasitesinin 320.000 m³/h’den 450.000 m³/ 2009’dan bu yana belirtilen verimle çalışmaktadır (şebekeden
h’e çıkarılabileceği hesaplanmıştır. Bu artışın sağlanabilmesi için çekilen güç yaklaşık 970 kW çekmektedir).
denklem (1)’deki η değeri maksimize edilmiştir. Bu değer ise emiş
çapı, rotor çapı, kanat giriş ve çıkış açılarına, girişte ve çıkışta kanat 6. Sonuç
enine, devir sayısına bağlıdır. Bu parametreler gerektiği kadar Enerji verimliği için fanlar, sistem ve prosesin ihtiyacına uygun
değiştirilerek fan bir boyutlu tasarım ile optimize edilmiştir. Daha biçimde tasarlanıp imal edilmelidir. Mevcut fanlarda öncelikle
sonra bunun doğruluğu CFD simulasyonu ile kontrol edilmiş ve mevcut durumun analizi ve ölçümler yapılarak tasarruf potansiyeli
gerekli değişiklikler yapılmıştır. Bundan sonra ise fanın imalatı ve belirlenmelidir. Günümüz teknolojisinde fanın cinsine bağlı olarak
montajı tamamlanmıştır. Fabrika yetkilileri ile birlikte fan çalışırken %70-85 arasında verim değerleri elde etmek mümkündür. Bunun
yapılan ölçümde fan debisinin 463.000 m³/h olduğu belirlenmiştir. için CFD simulasyonları ve diğer bilgisayar programları ile fanlar
optimize edilebilmektedir. Bu kapsamda endüstrideki 200 kW’nın
Yapılan hesap sonucunda fan veriminin %82 olduğu belirlenmiştir. üzerindeki güçlerde fanların öncelikle incelenmesi yararlı olacaktır.
Bir başka ifade ile motor gücü artırılmadan verim artışı sağlamak Tekrarlamak gerekirse iyileştirme potansiyelinin nedenleri;
suretiyle debi önceki duruma göre %45 civarında artırılmıştır. Fanın emniyet faktörü ve kapasite artırım düşünceleri nedeniyle sisteme
iyileştirme öncesi ve sonrasındaki değerleri aşağıda verilmiştir. uygun fanın seçilmemiş olması (genellikle büyük fan seçimi),
tasarım sürecinde verimliliğin yeterince sağlanamaması, zaman
Elektrik Toplam Çalışma Motor
Debi Verim içinde fanların verimliliklerinin azalması ve proses ihtiyaçlarının
motoru basınç Sıcaklığı devri
(m³/h) (%)
(kW) (mmSS) (°C) (d/d) değişmesidir. Enerji verimliliğinin artırılmasında fana ilave olarak
Önceki
400 320,000 220 210 60 994
tahrik sitemi (kayış kasnak varsa kapline dönme), elektrik motoru
durum (örneğin 90 kW’a kadar EFF1 motor kullanımı) ve kontrol stratejileri
İyileştirilmiş (değişken debili sistemlerde paralel işletme, frekans invertörü
400 463,000 220 210 82 994
durum
uygulamaları) da önemli olup konu sistem olarak ele alınmalıdır.
Tasarruf
Aynı motor gücü ile yukarıda belirtilen oranda hava debisi artışı Kaynaklar
sağlanmıştır. Bu değer yaklaşık 160 kW güce karşılık gelmektedir. [1] ÇAKMANUS, İ., “Endüstriyel Fanlar: Tasarım, İmalat ve Enerji
Fanın yılda 7000 saat çalıştığı ve enerji maliyetinin 0.18 TL/kWh Verimliliği. Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Yayınları,
olduğu kabul edilirse yıllık parasal tasarruf (160 kWx7000 hx0.18 no:23, Ankara, 2009.
TL/kWh=) 201.600 TL/yıl olmaktadır. Bu işin ilk yatırım bedeli ise
yaklaşık 90.000 TL olmuştur. Buna göre basit amortisman süresi Summary
(90.000/201.600=) 6 ay olmaktadır. Bu fan Haziran 2009’dan bu One of these days, reducing environmental pollution and economic
yana %82 civarında bir verimle çalışmaktadır. reasons to reduce fossil fuel consumption efficient use of energy
and renewable energy sources to benefit from intensified efforts
Uygulama örneği 2: in the direction observed. In this context, the existing facilities to
Bu uygulama bir MDF entegre fabrikasındaki kurutma fanıdır. increase energy efficiency is important. In this study, to increase
Burada Firmaca, kapasite değişikliği olmadan şebekeden çekilen energy efficiency in existing fan issues examined. Studies in
elektriksel gücün azaltılıp azaltılamayacağının incelenmesi existing industrial fan is significant potential for energy savings,
istenmiştir. Bu uygulamada da öncelikle mevcut durumu sahada and most of the project have been identified in a short time can
ölçülmüş ve verimlilik artış potansiyeli değerlendirilmiştir. Daha redeem itself.

147
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

KÖMÜR-ENERJİ-ÇEVRE ÜÇGENİNDE “LİNYİT SWOT ANALİZİ”

Dr. İlker ŞENGÜLER


MTA Genel Müdürlüğü Enerji Dairesi

Özet Ülkemizde yaklaşık 1.3 milyar ton taşkömürü ve yeni bulunan


“SWOT” İngilizce’de dört kelimenin baş harflerinden türetilmiş bir rezervler ile 12 milyar ton civarında linyit bulunmaktadır. Özellikle
sözcüktür. Bu kelimeler; Strengths (Üstünlükler), Weaknesses Doğu Anadolu Bölgesinde ısınma amaçlı kullanılan asfaltit rezervi
(Zayıflıklar), Opportunities (Fırsatlar) ve Threats (Tehditler) dir. yaklaşık 82 milyon ton, yine fosil katı yakıtlar grubu içerisinde yer
“SWOT Analizi” değişik konulara uygulanmakta, projeksiyonlarda alan ve ülkemizde genellikle linyit sahalarında bulunan bitümlü şeyl
önemli yer almakta ve çalışmaları yönlendirmektedir. (oil shale) rezervimiz ise 1.6 milyar tondur [5].

Ülkemizde yaklaşık 1.3 milyar ton taşkömürü, 1.6 milyar ton bitümlü 1990’lı yılların başında ülkemizin ithal doğal gaza yönelmesi ile
şeyl, 82 milyon ton asfaltit ve yeni bulunan rezervler ile 11.5 milyar durma noktasına gelen kömür arama çalışmaları, 2005 yılında MTA
ton linyit bulunmaktadır. Genel Müdürlüğü koordinasyonunda başlatılan projeler ile yeniden
büyük bir ivme kazanmıştır. Bu çalışmalarda önceliği, ülkemizdeki
Uzun yıllardır 8.3 milyar ton olarak bilinen linyit rezervlerimiz 2005 kömür çökelimine uygun alanların yeniden gözden geçirilmesi ve
yılında MTA Genel Müdürlüğü koordinasyonunda başlatılan arama yeni alanların belirlenmesi oluşturmuştur. Bu bağlamda Trakya,
ve araştırma çalışmaları ile 12.6 milyar tona ulaşmıştır. Ancak, Soma (Manisa), Karapınar (Konya), Dinar (Afyonkarahisar), Alpu
işletme yapılan linyit sahalarında bugüne kadar yapılan üretimin (Eskişehir) ve Afşin-Elbistan (Kahramanmaraş) havzalarında
1.1 milyar ton olduğu dikkate alındığında, bugün için ülkemiz linyit yeni kömürler bulunmuş, bilinen sahalarda ise rezerv artışları
rezervlerinin 11.5 milyar ton olduğu ortaya çıkmaktadır. 2005 sağlanmıştır.
yılından sonra ülkemiz linyitlerinde artışı gerçekleştirilen 4.3 milyar
tonluk görünür+muhtemel+mümkün rezerv, yerli kaynak olması Uzun yıllardır 8.3 milyar ton olarak bilinen linyit rezervlerimiz 12.6
bakımından çok önemli bir enerji kaynağıdır. milyar tona ulaşmıştır. Ancak, işletme yapılan linyit sahalarında
bugüne kadar yapılan kömür üretiminin 1.1 milyar ton olduğunu
Burada kömür, enerji ve çevre üçgeninde ülkemiz linyit dikkate aldığımızda, bugün için ülkemiz linyit rezervlerinin 11.5
kaynaklarının değerlendirilmesine yönelik kısa bir SWOT analizi milyar ton olduğu ortaya çıkmaktadır. 2005 yılından sonra
yapılmıştır. Linyitlerin özellikle termik santrallerde enerji üretimi ülkemiz linyitlerinde artışı gerçekleştirilen 4.3 milyar tonluk
amacıyla kullanılmasındaki üstünlükler (S), zayıflıklar (W), fırsatlar görünür+muhtemel+mümkün rezerv, çok önemli bir enerji
(O) ve tehditler (T) ortaya konmuştur. kaynağıdır.

Giriş Doğal gaz, çok pahalı bir enerji hammaddesi olmasına rağmen
Kömür, diğer birincil enerji kaynakları ile karşılaştırıldığında çevresel özellikleri ön plana çıkarılarak ülkemizde elektrik enerjisi
tartışmasız en fazla olan rezerv ömrü ve yeryüzündeki geniş dağılımı üretiminde tek kaynak haline getirilmiştir. Oysa AB üyesi ülkelerde
nedeniyle özellikle 2030 yılından sonra çok daha büyük önem bile elektrik enerjisi üretiminde bizde olduğundan çok fazla kömür
kazanacaktır. Günümüzdeki üretim düzeyi dikkate alındığında, kullanılmaktadır. Yakıtların emisyon değerleri linyitte 900 gr/kWh,
kömür rezervlerinin ömrü 200-220 yıl olarak hesaplanmaktadır. Bu taş kömüründe 800 gr/kWh, petrolde 800 gr/kWh, doğal gazda 400
süre petrol için 40 yıl, doğalgaz için 67 yıl olarak verilmektedir [1][2]. gr/kWh dir.

Dünyada elektrik üretiminde kullanılan enerji kaynakları içerisinde Son yıllardaki yeni yakma teknolojileri ile kömürdeki emisyon
ilk sırayı % 41 ile kömür almaktadır. Kömürü % 20.1 ile doğalgaz, % oranları çok daha aşağılara çekilmiş ve doğal gaz emisyon
16 ile hidrolik, %14.8 ile nükleer, % 8.8 ile petrol ve % 2.3 ile diğer oranlarına yaklaşmıştır. Doğal gazın pahalı bir enerji kaynağı
kaynaklar izlemektedir. Türkiye’de ise elektrik enerjisi üretiminin olması dolayısıyla elektrik enerjisi maliyetini yükselttiğinden
kaynaklara dağılımında ilk sırayı doğalgaz almaktadır. Bunu hidrolik, yerli kaynaklarımızın kullanımı her zamankinden önemli bir hale
yerli kömür, ithal kömür ve diğer kaynaklar izlemektedir [3]. gelmiştir.

Kömürden elektrik üretiminde Güney Afrika % 94 ile başta yer Burada kömür, enerji ve çevre üçgeninde ülkemiz linyit
almaktadır. Onu Polonya, Çin, Avustralya, İsrail izlemektedir. Bu kaynaklarının değerlendirilmesine yönelik kısa bir SWOT analizi
oran komşumuz AB üyesi Yunanistan’da % 55 ve linyit rezervi yapılmıştır. Linyitlerin özellikle termik santrallerde enerji üretimi
bakımından dünyada ilk 10 içerisinde olan ülkemizde ise % 28 amacıyla kullanılmasındaki üstünlükler (S), zayıflıklar (W), fırsatlar
düzeyindedir [4]. (O) ve tehditler (T) ortaya konmuştur.

148
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Swot Analizi kurulu gücümüzün bugün için yaklaşık 18.000 MW’a


çıkabileceği hesaplanmaktadır.
S: Üstünlükler (Strengths) 19. Ülkemizde elektrik üretim santrallerinin toplam kurulu gücü
1. Türkiye, linyit kaynakları bakımından önemli bir potansiyele 2010 yılı başı itibarıyla 41.041 MW’dır. Bu olgu dikkate
sahiptir. Sahip olduğu rezervler ile Dünyada ilk 10 içerisinde alındığında, söz konusu kapasite, toplam kurulu gücün
yer almaktadır. yaklaşık % 45’ini oluşturacaktır. Bu tablo, ülkemiz enerji
2. Bilinen linyit rezervlerimiz bugün için yaklaşık 11.5 milyar ton güvenliğinin sağlanması açısından son derece önemlidir.
civarında olup yakın bir zamanda yürütülen projeler ile daha 20. Dünya’da genellikle enerji güvenliği için elektrik üretiminde
da artacağı tahmin edilmektedir. yerli kaynakların payı en az % 40, ithal kaynakların payı ise
3. Linyit rezervlerinin önemli bir bölümü termik santrallerde enerji % 20 düzeyinde tutulmaktadır. Yerli linyitlerimizle bu orana
üretimine uygun özelliklerdedir. ulaşmamız mümkün görünmektedir.
4. Türkiye coğrafik olarak kömür yataklarına yakın alanlarda 21. Ülkemizde 2020 yılında toplam enerji arzının % 30’unun
termik santral için gerekli koşullara sahiptir. yerli kaynaklardan, % 70’inin ise ithal kaynaklardan
5. Linyitin yerli enerji hammaddesi olması büyük avantajdır. karşılanabileceğı öngörülmektedir. Bu olgu dikkate alındığında
6. Kömür madenciliği ve kömüre dayalı termik santraller yerli kaynaklarımız içerisinde en önemli potansiyele sahip olan
ülkemizde doğrudan veya dolaylı birçok insana çalışma alanı linyitler daha da önem kazanmaktadır.
yaratacak özelliklere sahiptir.
7. Üretimi kota veya düzenlemeler ile sınırlanmadığından
istikrarlı bir fiyata sahiptir. W: Zayıflıklar (Weaknesses)
8. Madencilik, taşıma, depolama ve kullanımı uygun koşullarda 1. Linyite dayalı termik santrallerin kurulması zaman almaktadır.
yapıldığında güvenilirliği son derece yüksek enerji 2. Elektrik enerjisi üretiminde doğal gazın çevre dostu olarak
hammaddesidir. gösterilmesi nedeniyle halk arasında kömürle beslenen
9. Günümüz üretim düzeyi ile, belirlenmiş olan kömür rezervleri santrallere karşı olumsuz bakış oluşmuştur.
çok uzun bir süre talebi karşılayacak durumdadır. 3. Konvansiyonel yakma sistemi ile çalışan santrallerin
10. Dünyada 50’den fazla ülkede üretildiğinden ve arz güvenliği rehabilitasyonu için gerekli olan giderler yüksektir.
olduğundan politik riskler taşımamaktadır. 4. Kömürün zenginleştirilmesinde önemli olan yan kayaç ile
11. Linyite ve termik santrale bağlı olarak kül özellikleri uygun yoğunluk farkı linyit sahalarımızda çok yaygın değildir.
olduğunda termik santral külleri çimento fabrikalarında 5. Enerji hammaddeleri içinde birim ısıl değer başına en yüksek
kullanılabilir. karbondioksit emisyonuna sahip olanı kömürdür. CO2 tutulumu
12. Yalnızca enerji hammaddesi olmayıp, organik madde içeriği için henüz geliştirilmekte olan pahalı tekniklerin kullanılması
ile tarım ve endüstride proses hammaddesi olarak da gerekmektedir.
kullanılabilir. 6. Türkiye ortalamasında, linyit kalitesi düşük, buna karşın
13. Madencilik işlemi zorunluluğu olmadan, uygun yatakların madenciliği göreceli olarak pahalı durumdadır.
yeraltında gazlaştırma, sıvılaştırma gibi yöntemlerle 7. Genellikle çok yüksek kül ve nem içeriği nedeniyle enerji
değerlendirilmesi mümkündür. yoğunluğu düşüktür ve buna bağlı olarak nakliye maliyeti
14. Düşük ranklı kömürlerde uygulanan temiz kömür teknolojileri yüksektir.
ile linyitlerimizden gaz eldesi mümkün görünmektedir. 8. Yüksek kükürt içerikleri nedeniyle kirleticiliği yüksek olup,
15. Enerji sektöründe en önemli tehdit bağımlı olmaktır. Bu yakma ile bağlantılı ilave arıtma teknikleri gerektirir ve bunlar
bağımlılık tek kaynağa ve belirli merkeze olduğunda ise durum maliyete yansımaktadır.
tartışmasız çok daha kötüdür. Bu nedenle linyitlerimizin her 9. Küçük ölçekte yapılan özel kömür işletmeleri, enerji amaçlı büyük
türlü tehditten uzak bir enerji kaynağı olması çok önemli bir yatırımlar karşısında bir araya gelme güçlüğü yaşamaktadır.
üstünlüktür.
16. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) önümüzdeki 25 yıl içinde dünya
enerji talebinin % 50’ ye yakınının ve dünya kömür talebindeki O: Fırsatlar (Opportunities)
artışın yüzde 80’inden fazlasının sadece Çin ve Hindistan’dan 1. Dünyadaki enerji arayışlarının sürdüğü dönemde sahip
geleceğini açıkladı. Çin ve Hindistan’da yaşanacak olan enerji olduğumuz linyit rezervleri, elektrik enerjisi için çözüm
talebi artışının bu coğrafyada yeni dengeler oluşturacağı ve niteliğindedir.
ülkelerin kendi enerji kaynaklarını kullanmanın çok önemli 2. Dışa bağımlılığımızı azaltabileceğimiz bir enerji kaynağı
olacağı öngörülmektedir. Sahip olduğumuz kaynaklar coğrafik olması nedeniyle son derece önemlidir.
olarak üstünlük sağlamaktadır. 3. Doğalgazdaki % 99, petroldeki % 92 olan dışa bağımlılığımız
17. 2005 yılından sonra Çin’in dünya kömür piyasasına girişi ile dikkate alındığında ülkemizin enerjideki sigortasıdır.
birlikte kömür fiyatları artış göstermiştir. Çin ve Hindistan’ın 4. Fosil yakıtlar arasındaki rekabet ve arz güvenilirliği dikkate
elektrik sistemlerinin temelini kömür oluşturmakta olup ülkeler alındığında, kömür göreceli olarak en başta yer almaktadır.
2015 yılına kadar toplam 800 GW gücünde santral yapımı 5. Halen dünyada elektrik üretiminde ana enerji hammaddesi
planlamaktadır. Bu kapasitenin, tüm Avrupa ülkelerinin II. olarak kullanılmaktadır.
Dünya Savaşı ile 2006 yılı arasında yaptığı santrallere eşit 6. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda
olacağı ve bu yatırımın % 90’ının kömüre dayalı olacağı ifade yakın bir gelecekte büyük gelişme beklenmemektedir.
edilmektedir. Başka bir deyişle yakın bir gelecekte yeni ve yenilenebilir
18. Ülkemizdeki linyit kaynaklarına dayalı yeni termik santraller enerji kaynakları, enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü
kurulması ve kurulmuş olanlara yeni üniteler eklenmesiyle karşılamaktan uzak görünmektedir.

149
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

7. Ham petrol fiyatlarının yükselmiş olması ve artma eğilimini Linyitleri bir diğer verimli kullanma yöntemi de oksijenli yakmadır.
taşıması, kömüre dayalı sentetik yakıt üretiminin rekabet Bu süreçte önce havanın oksijeni ve azotu ayrıştırılır ve yanma
şansını artırmaktadır. odasına sadece oksijen gönderilir. Oksijenli yanma sonunda
8. CO2 tutulumu ve özellikle alkol bileşiklerine dönüştürülerek oluşan gazlar sadece karbonik gaz ve su buharıdır. Su buharı
yakıta dönüştürülmesiyle ilgili araştırmalar, kömür termik yoğunlaştırıldığında tutulması kolay olan saf karbonik gaz elde
santrallerinin dezavantajlarını giderme yönünde gelişmeler edilir. Oksijenli yanma çok sıcak bir alev oluşturacağı için yanma
sağlamaktadır. sonucu elde edilen karbonik gazın önemli bir kısmı yanma odasına
9. Ülkemizde 2008 yılındaki elektrik tüketim miktarının, % 5 geri verilerek alev sıcaklığı düşürülür. Oksijenli yanma sırasında
olması gereken yedek enerjiyi % 0,7 oranına düşüreceği linyitin içerdiği bütün karbon oksitlenmekte ve buna bağlı olarak
öngörüsü linyitlerimizi öne çıkarmaktadır. yanma verimi artmaktadır [9].
10. Türkiye’de kişi başına düşen emisyon miktarı şu anda
Avrupa ortalamasının dörtte biri kadardır. Bu emisyon miktarı MTA Genel Müdürlüğü temiz kömür teknolojileri çerçevesinde
linyitlerimizi kullanabilmemiz için bir başka önemli fırsattır. araştırmalarına yıllar önce başlamıştır. Kömür kullanımından
11. Yakma teknolojilerindeki gelişmeler “Global İklim Değişikliği” kaynaklanan SOx ve NOx gibi emisyonların en aza indirilmesi
endişesini gittikçe azalttığından, bütün Dünya’da olduğu gibi amacıyla yürütülen “Briketleme ve Yıkama” projeleriyle çevre
ülkemizde de yeniden önemli bir kaynak konumuna gelmiştir. dostu bir yakıt eldesi konusundaki araştırmaları gerçekleştirmiştir.
12. Uluslararası petrol ve doğal gaz şirketlerinin ellerinde bulunan Yürütülen özgün bir briketleme yöntemiyle (bu yöntem briketlerin
petrol sahalarının ömrünü doldurmak üzere olması, ülkelerin hava kanallı olması ve dolayısıyla yanma yüzeyinin arttırılması
öz kaynaklarını dolaylı olarak önemli kılmaktadır. Bu bağlamda esasına dayanmaktadır) kömürlerimizin yanma sürecinde at-
linyit potansiyelimiz önemli olmaktadır. mosfere atılan duman ve çevreye zararlı atıkların neredeyse ta-
mamına yakınının yok edilebileceği ortaya konmuştur. Ayrıca
Tunçbilek kömürleriyle yapılan deneylerde; parça kömür için ısıl
T: Tehditler (Threats) verim % 45’den % 52’ye çıkarılmış, yakılan birim yakıt başına atılan
1. Kyoto Protokolü ile oluşturulan yaptırımlar linyit bağlamında kükürt miktarı 22 gramdan 12 grama, birim ısı başına atılan duman
ülkemiz için bir tehdit unsuru olarak gösterilmektedir. Ancak miktarı ise 4.8 mg/kcal’den 0.02 mg/kcal’e düşürülmüştür.
emisyonlar için açıklanan uluslararası rakamlar nedeniyle
konu tartışmalı durumdadır. Elbistan Havzası’nda olduğu gibi ülkemizin birçok yerinde bulunan
2. İthal kömürlerin çok düşük fiyatlarla limanlarımıza teslim gitya ve leonardit’in organik tarım için önemli birer hammadde
edilebiliyor olması yerli kömürlerin tercih edilebilirliğini özelliğine sahip olması nedeniyle toprak güçlendirici olarak
azaltmaktadır. kullanma olanakları araştırılmıştır [10].
3. Emisyonlar konusunda madencilerimiz ve yatırımcılarımız
doğru bilgilendirilemediğinden sektörde çekingenlik yaratmak- Son yıllarda temiz kömür teknolojileri kapsamında yapılan
tadır. araştırmalar bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeniden
4. Sürekli daha sıkı hale gelme eğilimi gösteren emisyon gündeme gelmiş olup bu amaçla TKİ Genel Müdürlüğü’nde bir
kısıtlamaları, kömürlerin yakıt amaçlı kullanımında caydırıcı “enerji teknoloji oluşturma platformu” oluşturulmuştur. Kömürlerin
etki yapmaktadır. gazlaştırılması yolu ile sentetik gaz, ısı, sıvı yakıt gibi birçok
5. Kömüre dayalı termik santraller için hala kendi kömürlerimize ürün eldesi mümkün olduğundan dünyada ve ülkemizdeki bu
uygun yerli teknolojinin geliştirilememiş olması, enerjide dışa gelişmelere bakarak, enerji sektörü kömürü yeniden keşfediyor
bağımlılığımızı azaltacağı öngörülen linyitlerimiz için önemli demek yanlış olmayacaktır. MTA, TTK ve TÜBİTAK işbirliği ile
bir tehdit oluşturmaktadır. Zonguldak Havzası’ndaki kömür kökenli doğal gazın oluşumu, göçü
ve birikmesi araştırılmış ve sonuçta havzada gaz potansiyelinin
Projeler varlığı ortaya konmuştur. Kömür gazlarına yönelik bir araştırma da
Ülkemiz linyitlerinin termik santrallerde kullanılması yanında Soma Havzası’nda başlatılmıştır. Ruhsatı TKİ Genel Müdürlüğü’ne
gazlaştırılmasının ve oksijenli yakılmasının da uygun olacağı be- ait Soma linyit havzasında entegre sismik yöntemlerle (kuyu içi
lirtilmektedir [6]. Gazlaştırma, tamamlanmamış bir yanma olarak ve yüzey sismiği) kömür damarının yayılımının belirlenmesi ve
ifade edilebilir. Oksijen miktarı yakıtın ihtiva ettiği bütün karbonu, havzadaki biyojenik ve termojenik kökenli gaz potansiyelinin
karbonik gaz ve su buharına çevirmeye yetmez. Gazlaştırma işlemi araştırılması amacı ile TÜBİTAK destekli bir proje hazırlanmıştır.
ile sentetik gaz veya sentez gazı (SynGas) olarak adlandırılan Proje ile havzada halen devam eden sondajlardan kuyu başında
karbonmonoksit, karbondioksit ve hidrojen karışımı elde edilir. alınacak olan kömür örneklerinde desorpsiyon yöntemi ile gaz içeriği
Sentez gazından metanol, etanol, amonyak gibi çeşitli kimyasalların, tespit edilecektir. Bu kömürlerin petrografik özellikleri ve maruz
benzin ve dizel eşdeğeri yakıtların, dimetileterin ve geleceğin enerji bulundukları basınç koşulları gözetilerek yapılacak enterpolasyon
taşıyıcısı olarak görülen hidrojenin üretilebilmesi ise gazlaştırmayı ve extrapolasyonlar ile havzanın basınç değerleri belirli (veya
daha da önemli hale getirmektedir [7]. Bu karışım gaz türbinlerinde kestirilebilir) diğer bölgelerinde de gaz potansiyeli tanımlanacaktır.
yakıt olarak kullanılabildiği gibi ek kimyasal işlemlerle sıvı yakıta Ayrıca kuyu içi ve yüzey sismiği yöntemleri uygulanarak kömür
dönüştürülebilir [8]. Yaklaşık %95 oranında metan olan bu gaz, damarının yayılım sınırı belirlenecektir.
günümüzde Güney Afrika’da Sasol şirketinin geliştirdiği teknoloji
ile sıvı yakıta dönüştürülmektedir. 1950’li yıllardan bu yana Güney Tüm dünyada kömürün gazlaştırılması veya sıvılaştırılması konu-
Afrika’da ticari anlamda kömürden sıvı yakıt elde edilmektedir. sunda yapılan çalışmalar, enerji arzının daha güvenli olacağını,
Günümüzde 150.000 varil/gün düzeyinde olan üretim ülkenin geliştirilen teknolojiler ile çevresel etkilerin minimize edilebileceğini
petrol ihtiyacının yaklaşık %40’ını karşılamaktadır. göstermektedir

150
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Sonuç [9] FABIAN, H., Christian, C. and Gokalp, I., (2007)


Son yıllarda, çevre faktörü ön plana çıkarılarak elektrik enerjisi Characterization of the Effects of Hydrogen Addition in
üretiminde tek kaynak haline getirilen doğal gaz nedeniyle ülkemizde Premixed Methane/air flames. International Journal of
enerji güvenliği tehlikeye girmiş olup yerli kaynaklarımızın bu Hydrogen Energy, 32, 2585-2592.
amaçla kullanımı her zamankinden önemli hale gelmiştir. [10] ŞENGÜLER, İ. (2007) Enerji Bütünlemesinde Kömürlerimiz
ve Havza Planlaması (Afşin-Elbistan Havzası Bölgesel
Ülkemiz linyit kaynakları açısından küçümsenemeyecek bir Kalkınma Projesi). TMMOB Maden Mühendisleri Odası
potansiyele sahiptir ve bugün ulaştığımız 12.6 milyar tonluk Temiz Kömür Teknolojileri ve Yakma Teknikleri Semineri
görünür+muhtemel+mümkün linyit rezervi ile dünyada ilk on Kitabı, 37-44, Ankara.
içerisinde yer almaktadır. Özellikle gelişen yakma teknolojileri, [11] Türkiye Tersiyer Kömürlerinin Kimyasal ve Teknolojik
iyileştirilmiş kömür madenciliği uygulamaları ve Avrupa ülkeleri Özellikleri (2002) ISBN: 6595-46-9, Maden Tetkik ve Arama
gibi ülkemizde de gündeme gelen doğalgaz kısıtlamaları bu Genel Müdürlüğü (MTA) Yayını, Ankara.
potansiyeli daha çekici kılmaktadır. Sürdürülebilir enerji için yerli [12] ŞENGÜLER, İ. (2006) Sürdürülebilir Enerji ve Linyit
kaynaklarımız içinde en önemlisi olan linyitlerimizi kullanmak Kaynaklarımız. Türkiye 10. Enerji Kongresi Bildiriler Kitabı,
üzere yeni termik santraller planlanmalı ve linyit aramacılığına 25-31, İstanbul.
kazandırılan ivme arttırılarak devam ettirilmelidir. Ülkemizde enerji [13] ŞENGÜLER, İ. (2006) Lignite and Thermal Power Plants
güvenliğini sağlamak için, enerjiye kolay ve ucuz ulaşabilmek için for Sustainable Development in Turkey. 18th World Energy
linyit kaynaklarımız elektrik üretimi amacıyla etkin olarak devreye Congress, Buenos Aires, Argentina.
sokulmalıdır. Ülkemizde, Dünya çevre standartlarına uygun olarak
(en fazla 100 mg/m³ toz-kül emisyonu ve en fazla 100 mg/m³ kükürt
emisyonu) çalışan linyite dayalı termik santraller bulunmaktadır ve Summary
bu örnekler çoğaltılmalıdır. “SWOT” is a word derived from capital letters of four separate words
in English. These words are Strengths, Weaknesses, Opportunities
Kömürün elektrik üretiminde kullanım oranının yükseltilmesi and Threats, respectively. “SWOT Analysis” is applied on various
yanında serviste olan santrallerin rehabilitasyonu ve yeni yakma issues, makes up a major part for projection estimates and provides
teknolojilerinin devreye girmesi sağlanmalıdır. Temiz kömür to aim at a specific issue on studies.
teknolojileri ve modern yakma sistemlerinin geliştirilmesi yönündeki
araştırma ve uygulamalar özendirilmeli ve desteklenmelidir. Our country has approximately 1.3 billion tonnes of hard coal, 1.6
Ülkemizin enerji planlamalarında, yerli kaynakları içerisinde kömür billion tonnes of oil shale, 82 million tonnes of asphaltite and 11.5
bulunmayan ülkelerin, elektrik üretiminde kömürün payı olarak billion tonnes of lignite together with recently found reserves of
korudukları %45 düzeyi kesinlikle ülkemizde de oluşturulmalıdır. lignite.
Dışalım ile kullanılan doğalgaz ve petrolün payı elektrik üretiminde
% 20’yi geçmemelidir. Our lignite reserves, known as 8.3 billion tonnes for a long
time, reached to 12.6 billion tonnes due to the exploration and
Çoğunlukla düşük kaliteli linyitler sınıflamasında yer alan ülkemiz research studies, commenced in 2005 and conducted by General
linyitlerinin [11] termik santrallerde değerlendirilmesi sürdürülebilir Directorate of Mineral Research and Exploration. However, taking
bir enerji ve dolayısıyla sürdürülebilir kalkınma için kaçınılmazdır into consideration the exploited amount in the lignite fields is 1.1
[12,13]. Ayrıca kömürlerimizin enerjiye dönüştürülmesinde alternatif billion tonnes so far, it is concluded that lignite reserves in our
projeler mutlaka geliştirilmelidir. country is 11.5 billion tonnes. After 2005 an increasing amount of
4.3 billion tonnes of proven+probable+possible reserves is a very
crucial source of energy because it is domestic.
Kaynaklar
[1] International Energy Agency (IEA) (2007a) Key World Energy Here, a short SWOT analysis is performed, aiming at the
Statistics 2007, Paris. evaluation of lignite sources in our country in the triad of coal-
[2] British Petroleum (BP) (2007a) Statistical Review of World energy and environment. It is revealed that lignites have strengths
Energy 2007, London. (S), weaknesses (W), opportunities (O) and threats (T) particularly
[3] World Coal Institute (WCI) (2008b) Coal Facts 2008, used for energy production in coal-powered plants.
London.
[4] World Coal Institute (WCI) (2008a) The Coal Resources – A
Comprehensive Overwiew of Coal 2008, London.
[5] ŞENGÜLER, İ. (2003) Öz Kaynaklarımız İçinde Linyitin Yeri
ve Önemi. Türkiye 9. Enerji Kongresi Bildiriler Kitabı, 59-67,
İstanbul.
[6] FABIAN, H., Christian, C. and Gokalp, I., (2008) Investigation
on the Flamelet iner Structure of Turbulent Premixed Flames.
Combustion Scienve and Technology, 180, 713-728.
[7] UYSAL, B.Z., (2008) Temiz Kömür Teknolojileri. Türkiye 16.
Kömür Kongresi, Bildiriler Kitabı, 335-340, Zonguldak.
[8] GOKALP, I., (1992) On the Analysis of Large Technical Systems.
Science, Technology and Human Values, 17, 57-78.

151
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

GÖNÜLLÜ EMİSYON TİCARETİ’NDEN TÜRKİYE’NİN KAZANIMLARI

İzzet ARI
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı

Özet en önemli özelliği emisyon azaltım taahhütlerinin maliyet etkin bir


İklim değişikliği, insan faaliyetleri sonucu açığa çıkan sera gazı şekilde gerçekleştirilmesini sağlamaktır.
emisyonlarından kaynaklanmakta; küresel ısınma, deniz seviyesinde
yükselme, su kaynaklarında azalma gibi sorunlara neden olmak- KP altındaki emisyon ticaretinden bağımsız olarak sosyal
tadır. Kyoto Protokolü (KP) ile sera gazı emisyonu azaltımı ve sorumluluk prensibi kapsamında kurumsal faaliyetlerinden kay-
sınırlandırılmasına yönelik sayısal hedefler içermektedir. KP altındaki naklanan emisyonlarını nötrlemek isteyen şirket ya da kurumlar
Emisyon Ticareti ile ülkelerin emisyon azaltımlarının maliyet etkin bir alternatif mekanizmalar oluşturulmuştur. Gönüllü Emisyon Ticareti,
şekilde gerçekleştirilebilmesine olanak sağlanmaktadır. bu kapsamda emisyon azaltım maliyetini düşürmeyi amaçlayan
bir düzenektir. Katılımcılarına hukuki bağlayıcılık getirmeyen bu
Türkiye, BMİDÇS ve KP’deki konumu nedeniyle gelişmekte olan mekanizma özel şirketlere, uluslararası organizasyonlara (olim-
ülkelere sağlanan esneklik mekanizmalarından yararlanama- piyatlar, konferanslar, konserler), kamu kuruluşlarına ve şahıslara
maktadır. Türkiye’nin hali hazırda faydalanabildiği tek mekanizması açık yapıdadır.
Gönüllü Emisyon Ticaretidir. Bu mekanizma ile hem emisyon
azaltımı sağlanmakta hem de projelere finansman desteği sağ- 2. Gönüllü Emisyon Ticareti
lanabilmektedir. Bu çalışmada, gönüllü emisyon ticaretinden Tür- Gönüllü Emisyon Ticareti’nde emisyon azaltımının hukuki bağlayıcı-
kiye’nin kazanımları ele alınmaktadır. lığı olmaksızın, tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Bu ti-
caret emisyon azaltım maliyetini düşürmeyi amaçlamaktadır. Özel
şirketler, uluslararası organizasyonlar (olimpiyatlar, konferanslar,
1. Giriş konserler), kamu kuruluşları ve şahıslara açık yapıda olan Gönüllü
Hızlı nüfus artışı ve sanayileşmeye imkanlarına bağlı olarak, doğal Emisyon Ticareti, sosyal sorumluluk prensibi kapsamında kurumsal
kaynaklara olan talebin giderek artması ihtiyaçların karşılanması faaliyetlerini karbon nötr yapmak isteyen şirket yada kurumların KP
sırasında pek çok çevresel problemin açığa çıkmasına neden ile tanımlanmış mekanizmalardan yararlanamamaları diğer taraftan
olmaktadır. Bu sorunlardan iklim değişikliği, sera gazı emisyonlarının KP’ye taraf olmayan ülkelerin emisyon azaltım faaliyetlerini daha
atmosferde birikmesiyle iklim sisteminin değişmesinden kaynak- maliyet etkin gerçekleştirmek istemelerine bağlı olarak alternatif
lanan sorun olarak tanımlanmaktadır. Dünya Meteoroloji Ör- mekanizmalar oluşturulmaya ve kullanılmaya itmiştir.
gütü iklimi, otuz yıllık bir dönem içerisinde istatistiki veriler ışı-
ğında ortalama hava durumu olarak tanımlanmakta [1]; iklim Gönüllü Emisyon Sertifikası olan VER’i satın alanların amacı,
değişikliğinde karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen kendilerinin iklim değişikliğine yaptıkları etkileri kontrol altına
doğal iklim değişikliğinin yanı sıra doğrudan ya da dolaylı olarak almak, kamuoyunda prestij kazanmak, gelecekte düzenlenmesi
küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda muhtemel mevzuat ve uygulamalarda önceden avantaj sağlamak
iklimde oluşan bir değişiklik olarak tanımlamaktadır. [2] ya da tekrar satışlar yoluyla kar elde etmektir.

İnsan faaliyetleri sonucunda iklimdeki değişimlerin en önemli sebebi Gönüllü piyasa yapılan projeler ülkelerin KP taahhütlerine
fosil yakıtların yanmasıyla artan sera gazı emisyonlarının neden saydırılmamaktadır. Bununla birlikte gönüllü piyasa toplanan fonlar
olduğu iklim değişikliğinin en önemli sonucu küresel ısınmadır. [3] bireylerin ve kurumların sosyal sorumluluk bilinci ve tamamen
gönüllü katkılarıyla oluşmaktadır.
İklim değişikliği ile mücadele için 1992 yılında Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) imzaya açılmış ve Gönüllü piyasalarda ekonomiyi destekleyen yerel projeler tercih
1994 yılında yürürlüğe girmiştir. BMİDÇS’nin amacı, sera gazı emis- edilmektedir. Büyük yenilenebilir enerji projeleri yanında, küçük
yonlarının iklim sistemi üzerindeki etkisini önlemeye çalışmaktır. ölçekli projeler bu kapsamda ele alınabilmekte öylece projenin
1997 yılında imzaya açılan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto özgün fayda ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyum
Protokolü (KP) bu ihtiyaca yönelik oluşturulmuştur. KP’nin amacı, aranmaktadır. Projeler yüksek enerji verimliliği ve düşük karbon
BMİDÇS’nin Ek-1’inde sıralanan gelişmiş ülkelerin, belirlenen yoğunluğu açısından ekonomiye katkı sağlamaktadır.[4]
miktarlarda emisyon azaltım taahhütlerini somutlaştırmaktır.
KP altında oluşturulan “Esneklik Mekanizmaları” (Temiz Kalkınma Uluslararası organizasyonlar (olimpiyatlar, konserler, futbol tur-
Mekanizması, Ortak Yürütme ve Emisyon Ticareti) azaltım nuvaları), sivil havacılık (KP kapsamında olmayan bir sektör
kolaylaştırıcı düzenekler olarak tanımlanmıştır. Bu mekanizmaların olarak) sırasında oluşturdukları emisyonların karşılığında

152
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

emisyon azaltmayı hedefleyenler, emisyon azaltan bir projeyi da, işletmeler için projelerden elde edilen bir ilave değer olarak
destekleyerek veya piyasadan VER satın alınarak emisyon nötr ekonomiye girdi sağlamakta, proje finansmanının bir parçası
olabilmektedirler. olmaktadır. Bu işlemlere ilişkin kayıt sisteminin olmamasının
yanı sıra projeler azaltılan emisyonlar olarak da resmi kayıtlara
3. Gönüllü Emisyon Ticaretinde Roller ve Konuları geçmemekte ve ulusal bir merci tarafından emisyon azaltımı
Gönüllü Emisyon Sertifikaları uluslararası organizasyonlar (olimpi- bakımından onaylanmamaktadır. Bunun bir sonucu olarak ortalama
yatlar, konserler, futbol turnuvaları), sivil havacılık (KP kapsamında bir emisyon sertifikası fiyatı bilinemediği gibi uygulanan benzer
olmayan bir sektör olarak), karbon nötr olmak isteyen şirketler projeler için oluşan fiyatların mukayesesi de yapılamamaktadır.
(prestij kazanma ya da çevreye duyarlı olduğunu göstermek için) Yasal ve kurumsal çerçevesi belirlenmiş bir kayıt, izleme ve onay
ve üçüncü kişiler satın almaktadırlar. Piyasadaki satıcılar ise KP’ye sisteminin olmaması dünyadaki emsallerine göre daha düşük
taraf olmayan, taraf olmakla birlikte Ek-B listesinde yer almayan fiyat oluşabileceğini düşündürmektedir. Kayıt, izleme ve onay
ülkelerdir. mekanizmalarının kurulması ile emisyon envanterlerinde de bilgi
kaybı önlenebilecektir.
Satıcılar ya da emisyon sertifikalarını arz edenler dört gruptan
oluşmaktadır:[5] Bu altyapı oluşmamasına rağmen sadece gönüllük esasına
dayanan bir piyasa anlayışı içinde emisyon ticareti sisteminin
Proje sahipleri: Emisyon azaltma projelerini hazırlayarak toptan- gelişmesinin başlıca nedeni, Türkiye’de emisyon azaltımına
cılara, perakendecilere ya da nihai kullanıcılara azalttıkları emis- imkan sağlayan başta yenilenebilir enerji olmak üzere emisyon
yonları, sertifika olarak satmaktadırlar. azaltım potansiyelinin yüksek olması ve bu emisyon sertifikalarının
ticaretinin KP çerçevesinde yapılmasının mümkün olmamasıdır.
Toptancılar: Kendi portföylerindeki büyük azaltım sertifikalarını
satmaktadırlar. 5. Gönüllü Emisyon Ticaretinin Türkiye’ye Faydası
Türkiye’nin birincil enerji kaynakları bakımından dışa bağımlılığının
Perakendeciler: Küçük miktarlardaki sertifikaları bireylere veya yüksek olması ve bu durumun enerji arz güvenliğini önemi göz
organizasyonlara satmaktadırlar. önünde bulundurulduğunda, emisyon sertifikası pazarının en
gözde sektörleri olan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği
Komisyoncular: Kendilerine ait bir emisyon sertifikaları olmama- konularında yapılacak faaliyetlerin önemi bir kez daha artmaktadır.
sına rağmen emisyon sertifikası alanlar ile satanları buluşturarak Diğer yandan ülkemiz cari açığında enerji ithalatının etkisi göz
aracı olmaktadır. önünde bulundurulduğunda yerli enerji kaynaklarının kullanımı
daha da önem arz etmektedir. Gönüllü Emisyon Ticareti projeleri
Emisyon sertifikaları, bireysel veya kurum olarak örgütlenen proje bu çerçevede sadece sera gazı emisyonlarını azaltmakla kalmayıp
üreticileri tarafından doğrudan satılabildiği gibi, sera gazı salım yukarıda bahsedilen hususlarda ekonomiye ciddi katkılar da
azaltım projelerine finansman sağlayanlar tarafından da satı- sağlayabilecektir.
labilmektedir.[4]
İki yıl gibi kısa bir sürede yüksek standartlı ve yüksek hacimli bir
Gönüllü emisyon sertifikalarının oluşturulduğu belli başlı sektörler potansiyeli harekete geçiren Gönüllü Emisyon Ticareti sistemi sera
ve proje konuları: Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, katı atık çöp gazlarının azaltımı bakımından gelecek vadeden bir potansiyeli de
deponi gazlarının toplanması, ormancılık, sanayi süreçlerinden ortaya koymaktadır. Bu piyasanın bazı kurallarla ve altyapılarla
kaynaklanan emisyonların azaltılmasıdır. Buna göre hidroenerji desteklenmesi ile KP kapsamında emisyon ticareti sistemine
yüzde 32, rüzgar yüzde 15 ve biyoyakıt yüzde 3 ile bunların toplamı entegre olmayı kolaylaştıracaktır.
olarak yenilenebilir enerji toplamda yüzde 50; enerji verimliliği yüzde
4, ormanlaştırma yüzde 7, yakıt değişimi yüzde 9 ve katı atık yüzde Gönüllü Emisyon Eicareti’ndeki projeler ile fosil yakıtlar yerine
16 ile yaklaşık proje portföyünün yüzde 86’sını oluşturmaktadır. yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji arzının çeşitlen-
dirilerek enerji arz güvenliğinin sağlanması, hava kalitesinin
4. Türkiye’deki Gönüllü Emisyon Ticaretinin İncelenmesi iyileştirilmesine yardımcı olmaktadır. Hava kalitesinin iyi olması
Türkiye’de emisyon azaltımına yönelik kuralları belirlenmiş insan ve çevre sağlığını olumlu olarak etkileyerek, sağlık giderle-
ticari bir sistem olmamasına rağmen başta rüzgar, jeotermal, rinin azalmasına da etki etmektedir. Ayrıca, yenilenebilir enerji
küçük hidroelektrik santraller ve katı atık yönetimi olmak üze- teknolojileri için araştırma-geliştirme ve sanayi alanlarının artma-
re yenilenebilir enerji yatırımlarından kazanılan emisyon sertifi- sıyla yeni istihdamların oluşmasını sağlamaktadır. Yenilenebilir
kalarının 2006 yılından bu yana bazı şirketler ve firmalar tarafından enerji kaynaklarıyla üretilen elektriğin şebeke sistemine ihtiyaç
tezgah üstü piyasalarda işlem gördüğü bilinmektedir. Kazanılan duyulmadan da iletilebilme imkanlarına sahip olması açısın-
bu sertifikalar, gönüllü emisyon azaltım sertifikası (VER) olarak dan özellikle kırsal alandaki insanların elektriğe erişimini kolay-
karbon denkleştirmek ya da karbon nötr olmak isteyen şirket ya da laştırmakta ve insanların hayat kalitesini artırmaktadır.
kişilere doğrudan ve/veya aracı kurumlar vasıtasıyla satılmaktadır.
Ancak gönüllülük esasına dayanan bu sistemin yasal ve kurumsal Yine Gönüllü Emisyon Ticareti’ne konu olacak projeleri ile enerjinin
altyapısı oluşturulmadığından bu piyasanın işlem hacmi bilinmekle verimli kullanılması sera gazı emisyonlarının azaltılmasını sağla-
beraber bu bilgilerin izlenmesinde, güncellenmesinde ve makla birlikte, daha az fosil yakıtın kullanımı sonucu daha az ha-
paylaşımında süreklilik sağlanmamıştır. Diğer taraftan projeler- va kirliliğine neden olan gazların atmosfere salımı sonucunda, in-
den elde edilen sertifikaların mali değerine ilişkin bilgiler de sanların sağlığını tehdit eden unsurların azalmasını sağlamaktadır.
bulunmamaktadır. Bu bilgiler her ne kadar ticari sır niteliği taşısa Enerjinin daha verimli kullanılmasıyla nihai tüketiciler başta olmak

153
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

üzere tüm enerji kullanan kişilerin enerji harcamalarında azalma she could not use this mechanism like other developing countries.
sağlamaktadır. Voluntary Emission Trading is the alternative way for Turkey to
mitigate the GHG emissions in a cost effective manner. Voluntary
6. Sonuç Emission Trading also supplies new job opportunities for project
Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için oluşturulan uluslararası develops, retailer, brokers, etc. The realization ratios of renewable
anlaşmalarda, gelişmişlik düzeyine göre adil bir konumda yer energy and solid waste disposal project are increased by Voluntary
alamamıştır. Bunun sonucu olarak oluşturulan mekanizmalardan Emission Trading credits.
da gelişmekte olan ülkeler gibi faydalanamamıştır. Bununla
birlikte, Türkiye kendi imkanları çerçevesinde emisyonlarını azalt- Voluntary Emission Trading provides some social and environ-
maya yönelik olarak proje bazlı faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu mental benefits during the offsetting projects. Renewable energy
faaliyetlerden en önemlisi Gönüllü Emisyon Ticaretidir. Bu me- projects supply new and national primary energy sources to ge-
kanizma ile sağladığı emisyon azaltımları karşılığında emisyon nerate electricity. Solid waste disposal projects prevent some en-
sertifikalarını satabilmekte ve projelerin fizibilitesini artırmaktadır. vironmental problems such as waste, leachate and noise.

2012 yılı sonrası iklim rejimine kadar Türkiye için tek seçenek Post – 2012 climate change regime was not determined in COP
olan gönüllü emisyon ticareti vasıtasıyla yenilenebilir enerji ve – 15, in 2009. Turkey wants to be a right position in post – 2012
katı atık bertarafı alanlarında 2006 yılından bu yana projeler ger- climate change regime. For this reason, carbon projects and credits
çekleştirmektedir. will be more important than today. In addition to this, Turkey should
be ready for the new carbon mechanisms like NAMA crediting and
Gönüllü Emisyon Ticareti ile proje firmaları, komisyoncular ve sectoral crediting. Voluntary Emission Trading would be a good
finans alanlarında yeni iş alanları oluşmuş, projelerin gerçekleşme tool for preparing these issues.
oranları artmıştır. Ayrıca, sera gazı emisyonlarının azaltılması ile
hem çevresel hem sosyal faydalar sağlanmıştır. Turkey as a developing country needs new financial resources
to mitigate her GHG emissions. These resources will be supplied
2007 yılında başlayan 2012 sonrası rejime yönelik sistemi be- project and program based approaches. For project-based
lirlemeye çalışan iklim müzakerelerinde kapasite oluşumu sağ- approaches, voluntary emission trading could be an exercise
layan Gönüllü Emisyon Ticareti ile bir emtia borsası niteliği taşıyan for Turkey. Ongoing voluntary emission reduction projects show
karbon borsalarının da oluşumu için ticaret potansiyelini ortaya Turkey’s capacity to use financial resources effectively. This will
koymaktadır. presents also Turkey’s GHG emission reduction potential. Turkey
has a potential in renewable energy, energy efficiency and solid
Kaynaklar waste disposal.
[1] Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Inetgovernmental
Panel on Climate Change, IPCC), “Glossary”, 2008, Turkey has a special circumstance as decided in 26.CP/7 in Conference
(çevrimiçi), http://www.ipcc.ch/pdf/glossary/ipcc-glossary.pdf, of Parities in 2001 under the UNFCCC. Turkey should use this decision
12.06.2008. to use more carbon projects. Also Turkey could try to become a host
[2] Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin country for Clean Development Mechanism by showing the capability
(United Nations Framework Convention on Climate Change, with the experiences in voluntary emission trading.
UNFCCC), “Resources”, 2009a, (çevrimiçi), http://unfccc.int/
resource/docs/convkp/conveng.pdf, 09.01.2009. Bu makale bildiri olarak kabul edilmiş ancak ICCI 2010’da
[3] TÜRKEŞ M., “İklim Değişikliğiyle Savaşım, Kyoto Protokolü ve sözlü olarak sunulmamıştır.
Türkiye”, Mülkiye, Cilt XXXII, Yaz 2008, ss. 101-131, s.106-107.
[4] GOUMAS T., “Gönüllü Karbon Piyasaları ve Türkiye”, Mitigating
Climate Change VCM workshop, Ankara, 4-5 Ekim 2007, s. 17
[5] EcoSystem Market Place-New Carbon Finance, 2008: 28-30 5

Summary
The rapid industrialization, population growth, urbanization and
socio-economical development cause many environmental
problems such as climate change, which is the result of the increase
in the emission of greenhouse gases (GHGs) especially CO2.
Since the climate change problem threats all living beings, this
problem needs to be dealt globally. The ultimate objective of United
Nations Framework Convention on Climate Change (UNFCCC) is
to stabilize the GHG concentrations in the atmosphere at a level
that would prevent dangerous anthropogenic interference with the
climate system. In order to accomplish this task, GHGs emissions
reduction should be reduced in significant amounts.

Kyoto Protocol flexibility mechanism is one of the tools to reduce


the GHG emissions. Due to Turkey’s position in UNFCCC and KP,

154
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

COMBINED HEAT AND POWER (CHP): A NO-BRAINER CONTRIBUTION TO ENERGY


COSTS CONTROL, CO2 EMISSIONS REDUCTION AND ENERGY SECURITY

Jayen VEERAPEN
International Energy Agency

Abstract requirements can help justify building long transfer pipelines. A


Secure, reliable and affordable energy supplies are fundamental to recent study commissioned by Finnish energy company Fortum
economic stability and development. The worsening misalignment found that, despite the need to build a 100km pipeline, nuclear
between energy demand and supply with major consequences district heating is the most cost-effcient way to reduce Helsinki’s
on energy prices, the threat of disruptive climate change and the CO2 emissions from heat and power production after 2020¹.
erosion of energy security all pose major challenges for energy
and environmental decision makers. More efficient use of primary Compared to the carbon scenario, which is based on the current
energy sources can help to mitigate the impact of these negative production structure, heat production costs including infrastructure
trends. Combined Heat and Power (CHP) or cogeneration and investments, decrease by €18-26/MWh in a nuclear district heating
district energy represent a proven set of technologies to achieve scenario and by €7/MWh in a bio-scenario.
that goal. Yet, the results from IEA research in 2008-09 found that
only a small number of countries are currently maximising their use It could be argued that heat energy is valuable mostly to cold
of CHP and district energy. regions and at specific times of the year. However, process
heating, absorption chilling and desalination are a sample of
applications that do not fit within this delineation. For example the
CHP: The Traditional And Non-Traditional View IEA² predicts that by 2030, desalination capacity in the Middle
The combination of CHP and district energy systems can in time East and North Africa will grow from 21 million cubic metres (mcm)
provide the necessary flexibility to change the fuel mix towards a of water per day in 2007 to 110 mcm per day. Currently, the main
low carbon energy system. The average global efficiency of fossil- desalination technology - distillation - is heavily (heat) energy-
fueled power generation has remained stagnant for decades at 35- intensive; using heat from power generation can help lower
37%, and recent gains in natural gas plant efficiency threaten to primary energy sources requirements as opposed to separate
be overtaken by a return to coal-fired power plants. CHP allows power and heat production. The IEA’s World Energy Outlook
75-80 % of fuel inputs, and up to 90% in the most efficient plants, estimates that by 2030 so-called Combined Water and Power
to be converted to useful energy. The two thirds of input energy lost plants in the Middle East will account for 32% of total electricity
in traditional fossil-fuelled power generation represent significant generation as opposed to 10% in 2007.
missed opportunities for savings on both energy costs and CO2
emissions. While CHP cannot, in itself, increase power supply, it The IEA CHP Collaborative
can increase the supply of useful heat. By making more efficient The IEA launched the CHP Collaborative³ in 2008 to promote
use of fuel inputs, CHP allows the same level of end-use energy the penetration of CHP in the electricity and heat markets. The
demand to be met with fewer (fossil) energy inputs, hence, the Collaborative has produced two global studies: CHP: evaluating
reduced dependence on these exhaustible, CO2-generating fuels. the benefits of greater global investment (2008); and Cogeneration
and district energy: sustainable energy technologies for today
CHP and district energy technology finds applications beyond the and tomorrow (2009). They provided data on, and a vision of, the
traditional fossil-fueled power generation and/or space heating potential benefits of CHP and district energy. They also included
domains. Many renewable sources of energy are thermal sources, an overview of policy best practices while recommending options
e.g. biomass, biogas, geothermal and concentrating solar. By to consider when implementing these policies. The next phase of
making more optimal use of these energy sources, e.g. by adding the CHP Collaborative will build from and advance the findings of
value to waste heat from renewables-fueled power generation, these studies in 2010-11. Planned activities include:
CHP makes renewables a more attractive option to investors and  Improved quality and geographic coverage of global CHP data
developers, thereby promoting the shift to renewables. In addition,  Development of new analysis on options for an expanding long-
waste heat from nuclear power generation can potentially be term role for CHP in future low / zero carbon energy visions;
recovered and fed into district energy systems. Nuclear power this analysis will make a candid assessment of these options
plants are often located far from inhabited areas but rising energy such as development of large-scale CHP systems, renewables
costs, CO2 emission reduction imperatives and energy security integration and integrated approaches for local heat planning.

¹ “Cogeneration and On-Site Power Production”, Jan – Feb. 2010 issue, PennWell/WADE, 2010
² “World Energy Outlook”, OECD/IEA, 2009
³ http://www.iea.org/G8/CHP/chp.asp

155
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Improving energy demand and supply fundamentals with major


impacts on energy costs, reducing CO2 emissions and enhancing
energy security will require a mix of solutions. What fraction each
solution will occupy in the overall solution is still in the workings.
However, it is clear that the drive towards more efficient use of
primary energy sources is in for the long term. Does CHP have a
role to play? The no-brainer answer is: YES.

The International Energy Agency (IEA) is an intergovernmental


organisation, which acts as energy policy advisor to 28 member
countries in their effort to ensure reliable, affordable and clean
energy for their citizens. Founded during the oil crisis of 1973-
74, the IEA’s initial role was to co-ordinate measures in times
of oil supply emergencies. As energy markets have changed,
so has the IEA. Its mandate has broadened to incorporate the
“Three E’s” of balanced energy policy making: energy security,
economic development and environmental protection. Current
work focuses on climate change policies, market reform, energy
technology collaboration and outreach to the rest of the world.

156
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

RÜZGAR SANTRALİ PROJELERİNDE PROJE FİNANSMANI

Kazım ŞAFAK
Ataseven Group

Gittikçe artan bir hızla küreselleşen dünya ekonomisi şu günlerde bu fiyat üzerinde kamunun ısrar etmesinden dolayı yatırımcıların
son 30 yıl içinde karşılaştığı en büyük ve yaygın ekonomik kriz bu tür bir yüklenici sözleşmesine ödeyecekleri bir marjın
ile karşı karşıya. Bu büyük krizin kaynağının finansal piyasalar bulunmamasıdır. Dünya örneklerine bakıldığında garanti fiyat
olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu büyük finansal kriz dışında sistemi ayakta tutan diğer bir piyasa ise ikili anlaşmalar
derinleşerek Real Sektörü de içine almış durumda. Bütün dünyada piyasasıdır.
hissedilir şekilde yatırımlar azalmasına rağmen ülkemiz yenilenebilir
enerji yatırımlarına baktığımızda yatırımlarda keskin bir düşüş Ancak elektrik satış piyasasının yeni yapılanan ve kuralları
görülmemektedir. Bu durum ancak şu şekilde açıklanabilir; finansal tam oturmamış bir piyasa olduğu göz önüne alındığında, proje
piyasalardaki daralmaya rağmen yenilenebilir enerji yatırımları, finansmanında kullanılabilecek ve firmalara EPC sözleşmeleri
garantili nakit akımları sayesinde bankaların kredi portföyündeki yapmalarına olanak sağlayacak vade ve kalitede ikili anlaşmalar
paylarına büyütmektedirler. ne yazık ki bulunmamaktadır.

Yenilenebilir enerji yatırımları özellikle de rüzgar enerji santralleri c) Garanti Fiyatın Düşük Olması ve İkili Anlaşmalar Piyasasının
yatırımları ülkemizde son 2 yıl içinde hızlı bir şekilde artarak 30 Halen Oluşamamasının Öz Kaynak/ Yatırım Tutarı Dolayısıyla
MW Kurulu güçten 2009 yılı sonu itibari ile 850 MW Kurulu güce IRR Üzerindeki Etkileri:
çıkmıştır. Bankaların yenilenebilir enerji yatırımlarını hedef olarak 10 MW Kurulu gücünde yıllık 30.000.000 kWh üretimi olan ve
seçmesine rağmen ülkemiz de bu projelerin finansmanın da 12.000 EURO toplam yatırımı bulunan bir Rüzgar Santralinin
yatırımcılar halen çok fazla sorunla karşılaşmaktadır. finansmanında garanti Fiyatın etkileri aşağıda sunulmaktadır.

Yatırımcının Karşılaştığı Sorunlar Aşağıdaki başlıklar Altında Banka Açısından : (0,55 Eurocent/kWh)
Toplanabilir: Yatırım Tutarı : 12.000.000 EURO
Elektrik İhraç Gelirleri : 1.650.000 EURO
a) Kredilerin Teminat Yapısı Öz Varlık Oranı : % 26= 3.229.200 Euro (1yıl + 10
Ülkemizde halen saf proje finansmanı olanağı bulunmamaktadır. Yıl Vade, %7 Faiz Oranı ve 1.15’lik Borç Çevirme Oranına Göre)
Bankalar finansman sağladıklarında firmalardan ya ana firma Borç Oranı : 74% = 9.190.800 Euro (1yıl + 10
garantisi ya da ipotek ve benzeri kefaletleri talep etmektedirler. Yıl Vade, %7 Faiz Oranı ve 1.1’lik Borç Çevirme Oranına Göre))
Genellikle ipotek ve benzeri teminatlar inşaat dönemi için talep IRR : 12.3%
edilmekte ve projenin kabulü yapılıp işletmeye alınmasından sonra
ipotek ve benzeri teminatlar kalkmakta ancak ana şirket kefaleti Yatırımcı Açısından : (0,65 Eurocent/kWh)
kredi borcu bitene kadar devam etmektedir. Bu durumda ana şirket Yatırım Tutarı : 12.000.000 EURO
üzerinde ciddi bir kefalet yükü oluşturmakta ve firmaların büyüme Elektrik İhraç Gelirleri : 1.950.000 EURO
stratejileri üzerinde ciddi bir sınırlama getirmektedir. Konuya sadece Öz Varlık Oranı : % 12= 1.490.400 Euro (1yıl + 10
yatırımcı açısından bakmanın yanlış olduğunu düşünmekteyim. Yıl Vade, %7 Faiz Oranı ve1.15’lik Borç Çevirme Oranına Göre)
Burada bankaların inşaat dönemi risklerini bir şekilde bertaraf Borç Oranı :88% = 10.929.600 Euro (1yıl
etmek için bu teminat yapıları üzerinde ısrar etmeleri normaldir. + 10 Yıl Vade, %7 Faiz Oranı ve 1.15’lik Borç Çevirme Oranına
Eğer ülkemizde EPC (Mühendislik, Tedarik ve İnşaat) yüklenici Göre)
sistemi oluşmuş olsaydı bankaların hem inşaat dönemi hem de kredi IRR : 24%
dönemi boyunca proje sahibi firmadan isteyeceği teminat yapısının
daha kabul edilebilir olacağını düşünmekteyim. Çünkü bankalar Bankanın istediği öz kaynak koyulduğunda yatırımcının IRR: 18,7
EPC sözleşmesi sayesinde proje sahibinden karşılayamadıkları
diğer bütün riskleri EPC sözleşmesi ile karşılayabileceklerdir. Yukarıdaki hesaplamalardan da anlaşılacağı üzere garanti fiyatın
finansman üzerinde yarattığı farkların yatırım kararı üzerindeki
b) EPC Sözleşmesi İçin Projelerde Yeterli Marjının etkisi inanılmaz derecede büyüktür.
Bulunmaması
Yukarıda da değindiğimiz üzere ülkemizde bir EPC piyasası d) Borç Vadesindeki Yaşanan Kısalmalar:
oluşamamıştır. Bunun ana sebebi ise ülkemizdeki garanti fiyatın Dünya piyasalarını saran küresel krizin yarattığı belirsizlik ortamı
0,55 Eurocent/kWh gibi oldukça düşük bir seviyede belirlenmesi ve borç vadeleri üzerinde de baskı oluşturmaktadır. Vadeler git gide

157
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

kısalmakta bu da projelerin finansmanı açısından yatırımcılar


üzerindeki baskı yaratmaktadır.

e) Yıllık Enerji Üretim Raporlarındaki Belirsizliklerin Kaynakları


ve Bunların Enerji Üretimi Dolayısıyla da Öz Kaynak/Yatırım
Tutarı Üzerindeki Etkileri
Bilindiği üzere rüzgar enerjisi için finansman ayağının en önemli
bacaklarından birisini rüzgar ölçüm direklerinden alınan dataların
akredite bir bağımsız kuruluş tarafından değerlendirilerek oluşturan
yıllık enerji üretim raporları oluşturmaktadır. Ülkemiz şartlarında bir
yıl kesintisiz yapılan rüzgar ölçümü sonucu oluşturulacak raporlar
gerek ülkemiz proje sahalarının karmaşık yapısı gerekse ülkemiz
de uzun dönem sağlıklı rüzgar ölçümlerinin bulunmamamsı
sebebi ile yaklaşık %13 belirsizlik içermektedir. Bu belirsizliğin
üzerine ülkemiz de faaliyet gösteren bankalar P75 üretimini uluslar
arası finans kuruluşları ise P90 üretimini finansman için temel
almaktadır.

Tablo 1.
P50 Seviyesinden
Üretim
düşülecek oran
Enerji Üretimi 30,000,000
Belirsizlik 13%
Standar Sapma 3,900,000
P-50 30,000,000
P-60 29,011,946 3.4%
P-70 27,954,838 7.3%
P-75 27,369,490 9.6%
P-90 25,001,949 20.0%
P-99 20,927,243 43.4%

Yukarıdaki tablodan da açıkça görüldüğü üzere P50 den P75 ve


P90 a gidildikçe enerji üretiminde sırasıyla %9,6 ve %20 oranlarında
bir azalma oluşmaktadır. Bunun yatırımcı üzerinde oluşturacağı ek
yükler de kredi çalışmalarında göz önünde bulundurulmalıdır.

158
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ECOLOGICALLY SOUND APPLICATIONS OF GE’S JENBACHER ENGINES AND


LATEST DEVELOPMENTS ON THE J624 ENGINE

Klaus PAYRHUBER Martin SCHNEIDER


GE Energy GE Energy

Abstract corporate initiative to offer customers advanced technologies to


GE Energy’s Jenbacher gas engine division has a long experience help meet their pressing environmental challenges. CHP plants are
in developing and manufacturing gas engines for all type of inherently more energy efficient because they consume less fuel
gaseous fuels. The product portfolio ranges from 0.25 up to 4+ than separate power and heating systems. With a total efficiency
MW. GE’s Jenbacher engines are best in class in terms of fuel level of up to 95%, GE’s Jenbacher cogeneration plants for
flexibility ranging from natural gas, biogas, landfill gas, flare gas, greenhouse applications provide CO2 fertilisation and economical
steel gases to coal mine gas. The type 6 engine is the largest supply of on-site electrical and thermal power (Figure 1).
engine in GE’s Jenbacher portfolio; it was introduced in 1988. All
GE Jenbacher engines are high-speed engines running on 1,500
rpm, therefore have high power density and cost advantages
compared to medium and low speed engines.

The J624 with 4+ MW output is the world’s first 24-cylinder gas


engine and was introduced in 2007. Today GE has an installed fleet
of more than 2,000 type 6 units worldwide running on all types of
gaseous fuels from pipeline gas to low BTU gas as well as high
hydrogen gas, and the applications range from power generation,
cogeneration to tri-generation. A continuous development program
is driving output and efficiency of all versions, having the largest
engines achieving the highest electrical efficiency at around 45.5%.

GE has provided power plants with plant output up to 200 MW


based on the type 6 engines. Key advantages of power plants with
the type 6 engines are the easy transportation and short delivery Figure 1. Greenhouse Application with J624 engine being brought on site.
time as well as very short installation time. A containerized solution
has been developed to shorten delivery time and make installation Type 6 Engine Development
work at customer site even simpler. The containerized solution In order to achieve the highest customer value, the type 6 gas
makes the power plant mobile, because it can be easily re-located engine was developed focusing on highest electrical efficiency and
to other sites. highest specific output. From the early beginning, it was the target to
develop a highly efficient high-speed gas engine with long durability
This paper presentation focuses on the experience with the and reliability. The design concept is based on a pre-chamber
newest and largest GE Jenbacher Gas Engine, the J624, and the ignition system, favourable combustion geometry, reasonable piston
development history of the type 6 engines. Improving efficiency is speed with 11 m/s, separation of the cool mixture intake section from
crucial for competitive cost of electricity and it is essential to reduce the hot exhaust gas flow (cross flow cylinder head) and a four-valve
CO2 emissions in a carbon constrained environment. cylinder head design. This concept allowed continuous performance
improvements over time. Figure 2 shows the history on output and
Introduction efficiency of the type 6 gas engine family.
GE Energy’s Jenbacher gas engine division has been developing
and manufacturing gas engines for more than 50 years. Today, The 12- and 16-cylinder engines were available as versions A, B
only high-speed gas engines with 1,500 rpm are designed and and C. With the introduction of version E, the 20-cylinder engine
produced in Jenbach. GE’s Jenbacher gas engines have cost was added to the type 6 engine family, extending the product
advantages over medium- and slow-speed engines, since they offering into the 3 MW electrical output range. At that time, the
achieve much higher power density, which results in high specific 20 cylinder engine was considered as a unique design for a high-
output in kW/ton and makes transportation easy. speed gas engine. A comprehensive improvement package on the
version E allowed a further increase of the specific output to 20 bar
GE’s Jenbacher cogeneration application – including tailored brake mean effective pressure (BMEP) and paved the way for an
solutions for greenhouses – is ecomagination certified under GE’s even further output increase.

159
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Figure 3. The J624 Engine.

product program 2010. Depending on the natural gas quality, up to


46.6% mechanical efficiency can be achieved. The corresponding
electrical efficiency at generator terminal is about 45.5%.

Figure 2. Type 6 Specific Output and Efficiency over time.

In 2006, the commercialization of the later called F-version began


as a staged field introduction. The most important feature of
version F is the Miller camshaft timing allowing optimized ignition
timing, thus enhancing mechanical efficiency – especially with low
methane-number gases.

In 2009 another serial release was ready using features such as


further combustion optimization and new piston technology. The
newly introduced steel piston design results in higher peak firing
potential and therefore in higher efficiency, without compromising
the recoverable thermal output. In addition to this development
step for high-speed gas engines, this new technology provides the
base for further improvements regarding specific engine output
or extended maintenance schedules and shows once more GE’s
leadership in gas engine technology.

The staged field introduction of the above-mentioned improvements


allows a reliable field validation of single features minimizing risk for
the customer. That allows GE Jenbacher to continuously improve
performance on the engine while maintaining reliability of the fleet
and supporting growth of the type 6 fleet with another several
hundred units installed worldwide.

J624 Engine
With the introduction of the J624 in June 2007, GE’s Jenbacher
business presented the first high-speed 24-cylinder gas engine. With
this new gas engine GE entered into the 4 MW power generation
segment. After successfully completing a comprehensive test
program on the test bench in Jenbach, Austria, the engine has
since fulfilled all output and efficiency expectations in several field
tests and represents a quantum leap in gas engine technology.

The J624 shows the continuation in GE’s Jenbacher gas engine


developments, and it was the logical “next step” for the type 6
engine family after the successful growth story of the 20-cylinder
model. The J624, with its highly compact design, delivers the
highest electrical output of all currently commercially available
1,500 rpm high-speed gas engines using proven lean burn, turbo-
charged and mixture-cooled design. Figure 3 shows the J624
highly packaged engine.

An optimized compression ratio that provides a further efficiency


increase has been introduced for the type 6 platform with the

160
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

RÜZGAR TÜRBİNİ ÜRETİMİNDE KOMPOZİT UYGULAMALAR

Kubilay ALPDOĞAN
Polin A.Ş

Özet 100 m yükseklikte ve 100 metre kanat çapında olup, rotor ve nacelle
Rüzgar türbini maliyetine en çok etkisi bulunan rotor kanat, nacelle kısımlar yüzlerce ton ağırlığındadır. Zemindeki denge sistemleri
ve spinner parçaları kompozit malzemelerden üretilmektedir. gücü toplayan, kontrol eden ve ileten bağlantı elemanlarıdır [1].
Kanat üretiminde mevcut kullanılan epoksi reçine ve e-glass cam
keçeden oluşan kompozit yapılar yerini karbon elyaf ve vinilester Nacelle içerisinde yer alanlar: Makine kısmını dış etkilerden koruyan
reçineye bırakmaktadır. Nacelle üretiminde ise polyester ağırlığını dış-kapak, makine kısmını taşıyan iç-kapak, şasi hızını artıran
sürdürmektedir. Nacelle ve Spinner kısımlarının üretiminde yaygın ve enerjiyi ileten güç alanı, mekanik enerjiyi elektrik enerjisine
olarak El yatırması ve bazı kısımlarında ise L-RTM yöntemleri dönüştüren jeneratör, nacelle hareketini sağlayan yaw dişli, ve
kullanılmaktadır. Rüzgar türbin kanatlarının üretiminde günümüzde operasyonu izleyen ve kontrol eden mekanizmadır (Şekil 2) [1].
kullanılan en yaygın metot ise vakum infüzyon yöntemidir. Yöntemin
uygulamasında genel olarak epoksi kalıplar tercih edilmektedir.
Bu yöntem sayesinde daha stabil ve yüksek mekanik mukavemet
değerine sahip ürünler elde edilmeye başlanmıştır.

Rüzgar Türbini ve Elemanları


Rüzgar türbini, rüzgardaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye
daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemdir. Rüzgar
Türbinleri 4 ana kısımdan oluşur: rotor (rotor), kule (tower), nacelle
(muhafaza) ve elektrik-elektronik sistem (balance of system)
(Şekil 1). Rotor kısım, rüzgar enerjisini harmanlayarak mekanik
işe dönüştüren kanatlardır. Nacelle ise mekanik işi elektriğe
Şekil 2. Rüzgar Türbininin Alt Parçaları [1].
dönüştüren yapının kasasıdır. Nacelle’de yer alan ekipmanlar dişli
kutusu, jenaratör, ve elektrik kontrol elemanlarıdır. Kule ise, rotor Rüzgar türbinlerinde en büyük ağırlığı Kule oluştururken (%30-
ve nacelle taşıyan kısımdır. Modern kullanım rüzgar türbinleri 60- 65), türbin bütününde maliyet olarak en az kısmı (%10-25) teşkil
etmektedir. İkinci ağır kısım Nacelle ve ekipman (%25-40) ve
sonrasında rotor (%25-40) parçalarıdır. Bu kısımlar ise maliyet olarak
türbin maliyetinin yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Tablo 1, rüzgar
türbini parçalarının ağırlık ve maliyet oranlarını göstermektedir [2].

Rüzgar türbinlerinin büyüklük ve sağladıkları enerjiye göre tipleri


vardır. Çıkan enerji, kanat uzunluğuna ve rüzgar hızına bağlıdır.
Örneğin, 10 kilowatt türbin 7 metre rotor çapına, 750 kW üreten
türbin 44 metre rotor çapına ve 1.5MW üreten türbin 70 metre
çapına sahip olmaktadır [3]. Günümüz şartlarında türbin kanatları
boylarına göre gruplandırıldığında; 40m altında olanlar, 40-60 m
arasında olanlar ve 60 m’den daha uzun olanlar olmak üzere üç
farklı gruptan bahsetmek mümkündür [4].

Tablo 1. Rüzgar Türbini Parçalarının Ağırlık ve Maliyet Oranları [2].


Türbin
Türbin Ağırlığındaki
Parça Maliyetindeki
Payı %
Payı %
Rotor 10-14 20-30
Nacelle 25-40 25
Dişli Kutusu ve dişli takım 5-15 10-15
Jeneratör 2-6 5-15
Kuleye binen Ağırlık 35-50 N/A
Şekil 1. Rüzgar Türbini Ana Parçaları [1]. Kule 30-65 10-25

161
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Kompozit ve Takviye Malzemeleri sağladığı yararların başında sertleşme sırasındaki düşük çekme
Kompozitler; termoset veya termoplastik yapıda, tek ya da çok özelliği gelir. Bu genelde %1-2’dir. Fakat dolgu maddeleri ile sıfıra
yönde takviye özelliği sağlayacak şekilde, cam elyafı ve/veya diğer indirilebilir. Epoksi reçineler cam, karbon ve aramid olmak üzere
takviye malzemelerinden yeterli miktarda (uzunluk ve ağırlıkça) çeşitli elyaf takviye malzemeleriyle birlikte kullanılmaktadırlar. Bor,
katılmış bir polimer matriksdir [5]. Çelik levha, alüminyum kütük tugsten, çelik, bor karbür, silikon karbür, grafit ve kuartz gibi özel
veya magnezyum dökümden farklı olarak ürün şekillendirilirken, takviye malzemeleri için matriks reçine olarak da kullanılmaktadır.
kompozit malzeme özellikleri ve yapısı ürüne göre belirlenebilir. Epoksi reçineler özellikle “vakum torba”, otoklav, basınçlı torba,
pres, elyaf sarma ve el yatırması gibi kompozit üretim tekniklerinde
Kompozitlerin üstün yanları aşağıdaki şekilde sıralanabilir [5]: kullanımda elverişlidir [5].
1. Yüksek Mukavemet
2. Hafiflik Vinilester
3. Tasarım Esnekliği Vinilester reçineler, epoksi reçinelerin avantajları ile doymamış
3. Boyutsal Stabilite polyester reçinelere özgü “kolay işleme”/“hızlı sertleşme” gibi
4. Yüksek Dielektrik Dayanımı özellikleri birleştirmek üzere geliştirilmiştir. Epoksi reçine ile
5. Korozyon Dayanımı akrilik ya da meta akrilik asidin reaksiyona sokulması sonucu
6. Kompozit Parça İmalatı elde edilmektedirler. Bu reaksiyon, maleik anhidrit kullanıldığında
7. Yüzey Uygulamaları polyester reçinelerde olduğu gibi doymamış bir uç üzerinde
8. Düşük Araç/Gereç Maliyeti meydana gelmektedir. Polyester reçinede olduğu gibi benzer bir
9. Geçmişteki Başarılı Uygulamalar sıvı elde etmek için üretilen polimer, stiren içinde çözülür. Vinil
esterler mekanik dayanım ve mükemmel korozyon dayanımı
Kompozit endüstrisinde kullanılan en yaygın termoset reçineler şu sağlarlar. Böylece epoksi reçinelerdeki gibi karmaşık proses veya
şekilde sıralanabilir: Doymamış polyesterler, epoksiler, vinilesterler, özel kullanım becerisi gerektirmezler [5].
poliüretanlar ve fenoliklerdir.
Fenolikler
Polyester Fenolikler, kondensasyon reaksiyonu sırasında sertleşen termoset
Doymamış polyester reçineler kompozit %75’ni temsil ederler. reçinelerdir. Bu reaksiyonda, işlem sırasında su, ortamdan
Bu reçineler kompozit ve kompozit dışı parçaların enjeksiyon ile uzaklaştırılmalıdır [5].
kalıplanmasında farklı seviyelerde kullanılmaktadır. Polyesterler,
dikarboksilik asitler ve polihidrik alkollerin (glikoller) kondensasyon Takviye Malzemeleri
polimerizasyonu sonucu oluşurlar. Ayrıca, doymamış polyesterler
dikarboksilik asit bileşeni olarak maleik anhidrit veya fumarik asit gibi Cam Elyafı
doymamış bir madde içerirler. Ürün olarak alınan polimer, şebeke Alümina-kireç-borosilikat gibi, ana malzemelerden üretilen “E”
yapısı oluşturabilmek ve düşük vizkozitede bir sıvı elde edebilmek camından cam elyafı yüksek elektriksel yalıtım özellikleri, neme
amacıyla stiren gibi reaktif bir monomer içinde çözülür. Bu reçine karşı direnç ve yüksek mekanik özellikleri sayesinde, polimer
sertleştiğinde, monomer polimer üzerindeki doymamış uçlar ile matriks kompozitleri içinde en çok kullanılan takviye malzemesi
reaksiyona girer ve onu bir katı termoset yapıya çevirir [5]. durumundadır. Diğer bir ticari cam kompozisyonu olan “S” camı; hem
daha yüksek mukavemet, ısı dayanımı ve eğilme modülü, hem de
Jelkot geliştirilmiş kimyasal dayanım özellikleri ile daha spesifik cam elyafı
Jelkot kompozit parçaya estetik açıdan güzel bir görünüm ve dış takviye malzemesi olma özelliğine sahiptir. Kompozitlerin takviyesi
etkenlerden (çizilmeye ve hava koşullarına dayanım sağlamak, için kullanılan cam elyafı genellikle 9 ile 23 mikron arasındadır [5].
ozmoz etkisini azaltmak gibi) koruma sağlar. Kalıp yüzeyinde
bir tabaka oluşturacak şekilde uygulanan jelkotun, sertleşmeye Aramid Elyafı
başladığı anda (ancak tam sertleşme tamamlanmadan önce) cam Yüksek düzeyde yönlendirilmiş olan bu polimer, düşük yoğunluk
elyafı ve polyester reçineden oluşan bir laminat jelkot tabakası ile yüksek modül ve yüksek düzeyde yapışma özelliği ile yüksek
üzerine takviye amaçlı olarak uygulanmaktadır [5]. mukavemet/ağırlık oranını üründe bir araya getirmektedir. Mukavemet
ve modül değerleri yanısıra, liflerin kolaylıkla ıslatılabilmesi ve
Epoksi üründe darbe dayanımı özellikleri dolayısıyla yaygın olarak kullanılan
Epoksi reçineleri, her molekülde iki veya daha fazla epoksi reçinelerin çoğunluğu ile kullanılabilmektedir.
grubunu veya daha genel tanımlamada glisidil gruplarını ihtiva
eden maddelerdir. Sertleşme sırasında hiçbir yan ürün meydana Bor Elyafı
gelmez. Çıkan sertleşmiş reçine genelde mükemmel kimyasal, Bor elyafı; bor’un kimyasal buharının çok ince bir tungsten teli
mekanik ve elektrik özellikleri olan sert termoset maddelerdir. üzerinde yoğunlaştırılması ile üretilmektedir. Çok sağlam ve
Epoksi reçineler öncelikle üstün mekanik özellikleri, korozif sıvılara dayanıklı bir takviye malzemesi olup, yüksek yoğunluğu ve yüksek
ve ortamlara dayanımı, üstün elektriksel özellikleri, yüksek ısı maliyeti kullanımını sınırlandırmaktadır. Piyasada yalnızca şerit
derecelerine dayanım veya bu değerlerin bir kombinasyonu halinde bulunmaktadır.
olarak yüksek performanslı kompozit ürünlerinin üretimi amacı
ile kullanılmaktadır. Ancak, epoksi reçinenin vizkositesinin çoğu Karbon Lifleri
polyester reçineninkinden yüksek olması ve üstün mekanik Yüksek teknoloji ürünü olarak kompozit pazarının geniş bir kısmı,
özellikler elde etmek için post kür gerektirmesi nedeniyle epoksilerin karbon veya grafit elyaf ürünlerinden yararlanmaktadır. Sentetik
kullanımı zordur. Epoksi reçinelerin diğer polyesterlere göre esaslı elyafların çoğunluğu, girdi malzeme olarak polikronitril

162
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

(PAN) kullanılarak elde edilmektedir. Bu liflerin modülleri ve 3. Hızlı Üretim (Döngü zamanı)
dayanımları, proses sırasındaki gerilim ve sıcaklık koşullarının 4. Hafiflik
değiştirilmesi ile kontrol altında tutulmaktadır. Nispeten düşük elyaf 5. Yorulma ve Burulma Direnci
yoğunluğu, yüksek mukavemet ve yüksek modül özelliklerini bir 6. Bakım Kolaylığı
araya getirirerek üstün bir kombinasyon özelliği sunmaktadır. Aynı
zamanda yüksek ısılarda özelliğini koruma ve yorulma dayanımı Küçük ve büyük türbinlerde tasarım ve imalat farklılıklar
özelliklerine sahiptir. Bununla birlikte karbon liflerin sınırlı uzama göstermektedir. Küçük makinalarda daha hafif döküm kullanılarak
özellikleri bazı darbe sorunlarına neden olmaktadır. Bu açığı maliyet azaltma yoluna gidilmektedir. Birçok parçasının kalıbı
kapatmak amacıyla daha yüksek uzama olanaklı elyaf ürünleri döküm alüminyumdur. Büyük ölçekli türbinlerde ise çelik
geliştirilmektedir. [5]. döküm kullanılarak daha mukavim ve yapısal yorulma direnci
sağlanmaktadır. Çelik dökümlerin boyutu, kanadın göbek kısmında
Tablo 2. Takviye Malzemelerinin Özellikleri [5].
zorlayıcı üretim sürecine yol açar. Kompozit malzemelerin
Gerilme Gerilme mukavemet ağırlık oranının yüksek olması, üretim kolaylığı, bakım
Takviye Özgül
Dayanım Modülü Özellikler
Türleri
(MPa) (GPa)
Ağırlık maliyetinin düşük ve mekanik özelliklerinin iyi olması nedeniyle
Yüksek mukavemet, rüzgar türbin kanatlarının tasarımında ve uygulamasında büyük
Cam 3000-5000 72-82 2,48-2,60 iyi kalıplama özellikleri, avantaj sağlamaktadır.
düşük maliyet
Karbon/ Yüksek modül, elektriksel
2500-3000 200-700 1,75-1,96 Tablo 3’te rüzgar türbini parçalarında kullanılan malzemeler yüzdelik
Grafit iletkenlik, yüksek maliyet
İyi spesifik özellikler, orta gösterim ile verilmiştir [2].
Aramid 2750-3000 82-124 1,44
maliyet
Yüksek modül, yüksek Rotor
Boron 3500 400 2,55
maliyet
Günümüzde, birçok rotor kanadı, cam elyaf takviyeli polyesterden
İyi darbe dayanımı ve
Polyester 1000 9 1,38 üretilmektedir. Daha başka denenmiş malzemeler, çelik, kimi
kimyasal özellikler
İyi darbe dayanımı ve kompozit ürünler ve karbon elyaf takviyeli plastiktir. Rotor
Naylon 950 5 1,16
alkali dayanımı çapı büyüdükçe, daha mukavim, ve yorulma direnci yüksek
Düşük yoğunluk, iyi darbe malzemelere yönelinmektedir. Türbin tasarımı geliştikçe,
Polietilen 1200-1500 40-60 0,97
dayanımı, düşük derece
çelik, cam elyafı ve karbonelyaf içeren kompozitlerin kullanımı
Kompozitlerde Kullanılan Ara Malzemeler ise şunlardır: artacaktır [2]. Kullanılan matris malzemelerine göre kompozit
1. Köpükler malzemeler, yüksek rijitlik ve mukavemetleri, mükemmel yorulma
2. Sentaktik Köpükler ömürleri, yüksek korozyon ve erozyon dirençleri nedeniyle
3. Bal Peteği tercih sebebidir. E_glass camlar E=72.000 N/mm² ve Density=
4. Tahta / Balsa Ağacı 2.540 kg/m³ değerlerini verirken; Carbon Elyaf E=230.000 N/
mm² ve Density= 1.800 kg/m³ gibi çok daha mukavemet veren
Rüzgar Türbini Parçalarının Üretimde Kompozit değerler göstermektedir. Reçinelere baktığımızda ise Epoksi
Malzemeler E= 3.000 N/mm² ve Density= 1.200 kg/m³ değerlerini verirken;
Kanatların üretim yöntemleri ve üretimde kullanılacak malzeme Vinilester Reçineler E= 4.000 N/mm² ve Density= 1.140 kg/m³
seçimleri genellikle kanat boylarına göre farklılıklar göstermektedir. değerlerini vermektedir. Rüzgar türbin kanatlarında homojen
Malzeme yorulma özelliği türbin tasarım ve malzeme seçiminde bir kuvvet dağılımı ve yüksek mekanik mukavemet değerlerinin
önemli bir olgudur. Rüzgar Türbininin 30 yıllık ömründe, birçok sağlanabilmesi için sandviç yapılardan yararlanılmakta ve
parça 4x108 yorulma stres döngüsüne dayanmak durumundadır. ağırlıkla PVC köpük ve balsa ağacı kullanılmaktadır. En başta
Söz konusu yüksek yorulma direnci döngüsü, havacılık, otomotiv, daha yaygın olan balsa yavaş yavaş yerini PVC köpük ve benzeri
köprü gibi diğer insan yapımı yapılardan daha ağırdır [3]. Genel çekirdek malzemelere bırakmaktadır. Çekirdek malzeme olarak
olarak türbin üretiminde kullanılacak malzeme seçiminde aşağıdaki Balsa E=270 N/mm² ve Density=150 kg/m³ değerlerini verirken,
kriterleri sıralayabiliriz: kanatlarda kullanılan PVC köpükler E=70 N/mm² ve Density=
1. Maliyet 60 kg/m³ değerlerini vererek, özellikle hafiflik gerektiren büyük
2. Mukavemet ve Rijitlik kanatlarda tercih edilmektedir.

Tablo 3. Rüzgar Türbininde Kullanılan Malzeme Oranları


Baskı
Parça/Malzeme Kalıcı Manyetik Ağaç Karbon Lif
Uygulanmış Metal Alüminyum Bakır CTP
(Ağırlıkça %) Malzemeler Epoksi Takviyeli Plastik
Beton
Rotor
Göbek Kısmı (95)-100 (5)
Kanat 5 95 (95) (95)
Nacelle (17) (65)-80 3-4 14 1-(2)
Dişli Kutusu 98-(100) (0)-2 (<1)-2
Jeneratör (50) (20)-65 (30)-35
Kapak, ekipman ve kasa 85-(74) 9-(50) 4-(12) 3-(5)
Kule 2 98 (2)
1. 100kW altındaki Türbinler Küçük Türbin olarak sınıflandırılmıştır. Parantez içindeki değerler Küçük Türbin içindir.
2. Nacelle; 1/3 Dişli Kutusu, 1/3 Jeneratör ve 1/3 Kapak ve diğer ekipmanlar olarak kabul edilmiştir.
3. Küçük Türbin pazarının yarısı, dişli kutusu olmayan direct-drive sistemli olarak kabul edilmiştir.
4. Rotor kanatları CTP, Epoksi veya karbon takviyeli plastiktir

163
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Nacelle malzemeyi yüksek dayanımlı ve hafif ürünler elde edilebilecek


Spinner ve Nacelle kısımlarında ise yaygın olarak CTP (camelyaf şekilde sertleştirir. Üretimin başlangıç aşamasında, pigment katkılı
takviyeli polyester) kullanılmaktadır. Spinner ve Nacelle üretiminde jelkotlar kalıp yüzeyine sprey tabancası veya fırça ile uygulanır.
NPG takviyeli izoftalik jelkot ve reçine olarak da orto ya da izoftalik Jelkot yeterli derecede sertleştiğinde, takviye malzemesi tabakaları
reçineler tercih edilmektedir. jelkot’un üzerine yerleştirilir ve reçine elle kalıba uygulanır. Takviye
malzemesi üzerine tatbik edilen reçine sertleşene kadar rulolama
Kule işlemine tabi tutulur. Nacelle ve spinner üretiminde ağırlıklı bu
Kule metal olarak üretilmektedir. Kısmen beton uygulamaları da yöntem kullanılır. Kanatların elle yatırma yöntemi ile üretilmesi
söz konusudur. durumunda reçine/elyaf oranı göreceli yüksek kalacağından
kanatların çoğu diğer yöntemlerle üretilmektedir.
Türbinleride kullanılan malzemelerin geçen 10 içerisindeki
gelişimi Şekil 3’te gösterilmiştir[2]. Rüzgar türbinlerinde en sık L.RTM
kullanılan malzemenin CTP olmasının nedeni, gerekli özellikleri Önceden kesilmiş veya önceden şekillendirilmiş takviye
düşük maliyet ile sağlayabilmesidir. Bunlar, iyi mekanik özellikleri malzemelerinin, erkek ve dişi kalıp arasına yerleştirilerek kapatıldığı
olması, korozyon direncinin yüksek olması, yüksek ısı dayanımı, bir kapalı kalıplama yöntemidir. Reçine, enjeksiyon kanallarından,
kolay imalat ve kabul edilebilir maliyette olmasıdır. Cam elyaf en basınç altında kalıp içerisine pompalanır. Genellikle enjeksiyon
yaygın kullanılan takviye olmasına karşın, daha komplike kompozit basıncı 2,75–3,5 bar’dır. Kalıp yüzeylerinden birine veya ikisine
malzemelerde saf karbon elyafı tercih edilmektedir. Daha mukavim birden jelkot uygulanabilir. Korozyon dayanımı ve/veya dış yüzey
ve hafif olmasına karşın cam elyafa göre daha pahalıdır. Karbon görünümünün daha iyi olması istenen durumlarda tül veya yüzey
elyaftan daha dayanıklı ve pahalı elyafsa boron elyaftır. keçesi kullanılabilir. Sandviç konstrüksiyon ara malzemeleri
mekanik ekleme parçaları ve somun cıvata gibi metal parçalar
kalıplama sırasında bünye içerisine gömülerek birlikte kalıplanabilir.
Nacelle ve Spinner bazı kısımlarında L-RTM kullanılır.

Vakum Torba Kalıplama


Rüzgar türbin kanatlarının üretiminde günümüzde kullanılan
en yaygın ve kabul gören metot vakum infüzyon yöntemidir.
El yatırmasından farkı sertleşme işlemi sırasında basınç
uygulanmasıdır. Bu kalıplama yöntemlerinin her birinde malzeme
uygulama aşamasında, ıslak sistemler ve prepregler kullanılır.
Islak sistemlerde keçe veya dokunmuş fitil takviyeleri kalıba
yerleştirilir. Sıvı reçine, takviye malzemesi yüzeyine uygulanır.
Kolay şekillenebilir plastik bir film (torba diye de adlandırılır),
reçine emdirilmiş takviye malzemesinin üzerine yerleştirilerek,
parçanın çevresinde kalıba yapıştırılır. Islak sistem yerine prepreg
Şekil 3. Rüzgar Türbini Malzeme Kullanımı. kullanıldığında, levhalar ve şeritler kalıp yüzeyine el ile ya da ATP
Rüzgar türbini kanadında E-Glass ve S+R Glass tipler kullanılır. yöntemiyle yerleştirildikten sonra, plastik film kaplanır. Vakum
E-Glass en yaygın kullanılan tiptir. Maliyeti düşük, etkin izolasyon torba kalıplamada, kalıp yüzeyi ile plastik film (torba) arasındaki
ve düşük su emiş oranı özellikleri vardır. S+R Glass ise, düşük hava vakumlanır. Islak sistem kullanıldığında, önce reçine takviye
maliyet ve yüksek performans özellikleri içerir. Elyaf iplik çapları malzemesine emdirilir. Daha sonra, sertleşme tamamlanana
E Glass’takinin yarısı kadardır, bu nedenle elyaf iplik sayısı kadar vakum uygulanarak, plastik filmin atmosferik basınç altında
arttığından daha sert yüzey kalitesi sağlanır. [6]. kalması sağlanır. Sertleşme süreci, ayrıca ısı uygulanarak da
hızlandırılabilir. Basınç torba kalıplama, atmosferik basınçtan daha
Hem epoksi hem de polyester, hatta vinilster, rüzgar kanadı yüksek basınçların kullanılması gereken uygulamalarda kullanılır.
sektöründe ilk günlerden beri kullanılmaktadır. Kanatlar büyüdükçe Bu yöntemde prepreg veya ya sistem malzemeleri kullanılabilir.
epoksi daha etkin tercih edilmektedir. Polyester işlemesi daha kolay Esnek plastik film reçine emdirilmiş takviye malzemesi üzerine
ve daha ekonomik olmasına karşın epoksi 26m ve üzeri kanatlarda yerleştirildikten sonra, yaklaşık 3,5 bar’lık basınç sertleşme
mukavemeti daha yüksek olduğu için tercih edilmektedir. Polyester tamamlanana kadar plastik film yüzeyine uygulanır [5]. Yöntemin
ise post-kürlenme ihtiyacı duymamaktadır ama kanatlar daha ağır uygulamasında genel olarak epoksi kalıplar tercih edilmektedir.
olur. E-glass en çok kullanılan takviye malzemesi iken daha uzun Bu yöntem sayesinde daha stabil ve yüksek mekanik mukavemet
kanatlarda ağırlık azaltan ve sertlik sağlayan daha pahalı karbon değerine sahip ürünler elde edilmeye başlanmıştır (yüksek cam
elyafı kullanılmaktadır [7]. oranı verdiğinden) ki büyük ölçekli rüzgar türbin kanatları (5MW ve
üzeri) için tercih nedenidir.
Rüzgar Türbininde Kompozit Parça Üretim Teknikleri
Türbin üretiminde kompozit kullanılan kısımlarda uygulanan üretim Vakum Destekli Reçine Enjeksiyon Kalıplama (VARTM)
yöntemleri şunlardır: SCRIMP (Seeman Composites Resin Infusion Molding Process)
firması tarafIndan patenti alınan bir enfüzyon yöntemidir.
El Yatırması Geleneksel vakum torba kalıplamadan farklı olarak, kuru malzeme
Bu proseste sıvı reçine malzemesi ile elyaf beraberce açık kalıba bir kalıp içine yerleştirilir ve reçine vakum altında, kuru malzeme
uygulanır. Reçinede meydana gelen kimyasal reaksiyonlar arasından süzdürülür. Kalıp tamamen doldurulduktan sonra,

164
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

çevresinde esnek bir film yayılarak vakum uygulanır. Kuru malzeme [2] ANCONA D., and McVeigh J, “Wind Turbine-Materials and
sıkıştırılarak hava dışları atılır. Patentli kılcal borular, vakum altında Manufacturing Fact Sheet”, Princeton Energy Resources
reçinenin dağılımı için kullanılır. Reçine sertleştirme reaksiyonu International, LLC, US Department of Energy, August 2001.
istendiği takdirde ısı uygulanarak hızlandırılabilir [5]. Büyük kanat [3] “Wind Energy Applications Guide”, American Wind Energy
üreticilerinden bu yötemi uygulayanlar mevcuttur. Association, January 2001.(www.awea.org.tr)
[4] BİLLUR E., Çevik E., Parnas L., Balya B., Şenel F., “Rüzgar
Sargı Tekniği Türbinleri rotor Kanatlarının Üretilmesi ve Belgelenmesi”,
Elyaf sarma yöntemi üstün kalitede yüzeye sahip ürünlerin üretimi Elektrik Mühendisleri Odası E-Kütüphanesi
açısından bir devrim niteliği taşımaktadır. Takviye malzemesi [5] CTP Teknolojisi, Camelyaf A.Ş.
lifler ve reçineler, dönen bir kalıp yüzeyine veya makine kontrollü [6] EKER B., Akdoğan A., and Vardar A., “Using of Composite
geometrik yapıya sahip mandreller üzerine uygulanır [5]. Çok nadir Materials in Wind Turbine Blades”, Journal of Applied
kanat üretiminde karşılaşılan bir yöntemdir. Sciences, Vol.6 (14), pp.2917-2921, 2006.
[7] GRANDE J.A., “Wind Power Blades Energize Composites
Prepreg Kalıplama Manufacturing”, Plastics technology, http://www.ptonline.com/
Kolay işlenebilir bir kalıplama malzemesi elde etmek üzere, reçine articles/200810fa2.html, 2010.
ve takviye malzemesinin birleştirilmesi yöntemidir. Elyafın çok doğru
bir biçimde yerleştirilmesinin gerekli olduğu uygulamalarda otomatik Summary
şerit yerleştirme (ATP) tekniği kullanıldığında veya kalıp yüzeyine Wind Turbines are composed of tower, blades, generator, spinner,
el yatırması işleminin özenle yapılması gerektiğinde kullanılan nacelle, and electrical parts. Every part is made of different
bir yöntemdir. Prepreg malzemede, takviye/reçine oranının çok materials. The blades and nacelles, which take the largest share in
hassas bir şekilde kontrol edilmesi, son ürünün elde edilmesinden total turbine cost, are composite products.
önce, malzeme kalite kontrol testlerinin yapılabilmesine olanak
tanımaktadır. Prepregde takviye malzemesi olarak devamlı Composite materials (or composites for short) are engineered materials
lifler, keçeler, düz dokumalar ve kumaşlar kullanılmaktadır. made from two or more constituent materials with significantly different
Reçine olarak polyester, epoksi ve fenolik reçineler yanı sıra, physical or chemical properties which remain separate and distinct
polyester, polietereterketon (PEEK) ve polifenilensulfür (PPS) gibi on a macroscopic level within the finished structure. In wind blade
termoplastiklerin bir kısmı da prepreg üretiminde kullanılmaktadır. manufacturing, epoxy resin and e-glass composites are applied in
Prepreg kumaşlar ile üretim maliyetleri diğerlerine göre oldukça general. The new trend is using carbon fibers instead of e-glass and
yüksektir [5]. applying vinyl ester resin instead of epoxy resin. The main reason for
this is the growing diameters of the blades and the need for lighter but
Sonuç tough materials. In nacelle and spinner manufacturing, it is common
Kanatlar, rüzgar türbinlerinde sistem verimine direkt olarak etki to apply glass reinforced polyester (GRP). As constituent, isoftalic
eden bir parametredir. Rüzgar enerjisi dönüşüm sistemlerinde gelcoat with NPG additive can be utilized. Furthermore orto or isoftalic
verimliliği arttırmak için jeneratör bölümlerinde de bir takım resins are the mostly preferred resins.
mekanik ve elektronik iyileştirmeler yapılmaktadır. Ancak yapılan
bu iyileştirmeler malzeme ve aerodinamik açıdan doğru bir biçimde The new type of materials for blade manufacturing is continuously
tasarlanmış kanatlar ile bütünleşik olarak kullanılmadığı sürece researched. Composite materials are preferred against matrix
istenilen sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Bu sebeple kanat ve materials because of their high rigid and toughness, resistance to
kanat kalıplarının üretiminde günden güne otomasyon artmaktadır. corrosion and erosion. In the recent years, the new developments in
Bir ispanyol kanat üreticisinin geliştirdiği otomasyon üretim ile fiber technology provide high toughness levels, easy manufacturing,
işçilik ve döngü zamanının % 75 kısalttığı ve daha tutarlı kanatlar lower maintenance costs, and better mechanical specifications in
üretildiği rapor edilmiştir [7]. wind blade design and application.

Günümüzde, rüzgar türbinlerinde önemli bir kısmı kapsayan Nacelle and spinner parts are generally manufactured with Hand
kompozit malzeme teknolojisi üzerinde yoğunlaşılarak dayanım/ Layup technique and some pieces can be produced by Light Resin
ağırlık oranı parametresinin arttırılmasına yönelik çalışmalar Transfer Molding method. In terms of turbine blades, vacuum
devam etmektedir. Bunun yanı sıra Epoksi-vinilester/cam-karbon- bagging technique is the most common method. Generally, epoxy
elyafı ve metal kompozit hibrid sistemlerde ya da termoplastik moulds are preferred for the application of the technique. The blades
yapıların kanatlara uygulanabilirliği araştırılarak özellikle daha from carbon polyester can be manufactured with mix technique of
büyük kanat üretimine yeni ufuklar açılmaya çalışılmaktadır. 2015 hand layup and vacuum infusion. In addition to this, some other new
ler Rotor çaplarının 180-200 metrelerde tek bir kanat ağırlığının methods like preform and fiber placement are also tried. Carbon
ise 37-57.000 kg’larda 2020’de ise bunların rotor çaplarında 250 polyester helps reducing the blade loads and weights, and providing
metrelerde ve tek bir kanat ağırlığının ise 60-90 ton seviyelerinde lower costs. In contrary, carbon fibers have disadvantages of high
olacağı öngörülmektedir. Ancak bu gelişim hızı otomasyon ve raw material costs and liable production process requirements.
malzemedeki yeniliklerle tolere edilebilir.
In conclusion, the applicability of composite materials in wind
Kaynaklar turbine blade, nacelle and spinner manufacturing is discussed and
[1] STERZİNGER G, and Svrcek M, “Wind Turbine Development: the advantages and disadvantages are listed. Finally, the future
Location of Manufacturing Activity”, Renewable Energy Policy manufacturing techniques and expectations have been evaluated
Project (REPP), Technical Report, September 2004. by means of developing technology and industrial requirements.

165
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

2012 ÖNCESİ VE SONRASI GÖNÜLLÜ KARBON PROJELERİNİN ROLÜ

Lale ÇAPALOV
Mavi Consultants

Özet Bu sayede KP mekanizmaları olarak hayata geçen


Bildiri düşük karbonlu ekonomiye geçişte, hem küresel ve bölgesel  Emisyon Ticareti
hukuki çerçeve hem de stratejik ve fiziksel etkiler açısından iklim  The Clean Development Mechanism (CDM) – Temiz Kalkınma
değişikliği risk yönetimi konusunda bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Mekanizması
İklim değişikliği ile mücadelede uluslararası politikalar her ne  Joint Implementation (JI) - Ortak Uygulama
kadar yoğun olarak tartışılıp gündemde olsa da küresel anlamda mekanizmaları bir anlamda bugün bildiğimiz karbon pazarı ile
uygulama aşamasında doğan zorluklardan dolayı, istenilen beraber emisyon azaltımı ya da telafisi olarak ele alacağımız “ticari
etkinliğe ve verimliliğe ulaşılması beklenenden daha uzun zaman emtia” yı da oluşturmuş oldu.
almaktadır. Bu çerçevede, hem özel sektör ve hem de kamu sektörü
sorumluluk alarak düşük karbonlu ekonomiye geçişte bilinçli olarak Kyoto Protokolü’nün 2005 yılında yürürlüğe girmesini takiben,
yeni uygulamalarda gönüllü olarak da etkin bir rol almaktadır. ülkeler taahhüt ettikleri salım azaltımlarını gerçekleştirmek için
etkin bir şekilde çalışmalar yapmaya başladılar. Uyum piyasaları
adı verilen bu piyasaların en büyüğü, Avrupa Birliği’nin üyelerini
Sanayileşmenin sonucunda salınımı gün geçtikçe artan sera kapsayan bir kota sistemi olan EU-ETS’dir. Avrupa’daki büyük
gazlarının iklim değişikliği açısından oluşturduğu küresel tehdit, sanayi tesisleri, bu çerçevede salımlarını azaltmak, azaltamadıkları
geniş kapsamda ilk olarak 1980’li yılların başlarında gerçekleştirilen kısmı EU-ETS içinde kullanmadığı kotası olan diğer firmalardan
çeşitli konferanslarda gündeme gelmiştir. Bu çerçevede veya esneklik mekanizmalarından gelen sertifikalarla karşılamak
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli -Intergovernmental zorundadır. Bir başka deyişle, kotasını aşan firmalar, kotasını
Panel on Climate Change (IPCC) 1988’de iklim değişikliğinden aşmayanlardan sertifika satın alır ya da alternatif olarak CDM veya
kaynaklanacak olası tehditleri değerlendirmek amacı ile bilimsel JI projelerinden kaynaklanan CER veya AAU sertifikalarından temin
çalışmalara başlamış ve ortaya çıkan tablo sonucunda Birleşmiş eder. EU-ETS’in ilk fazı (öğrenme dönemi) 2007 sonunda sona
Milletler, 1992 yılında Rio de Janeiro’daki ilk küresel çevre ermiştir. 2008-2010 dönemini kapsayan ikinci fazı, halen devam
konferansını gerçekleştirmiştir. Bu konferans sonucunda Birleşmiş etmektedir. Üçüncü faz ise, 2012-2020 dönemini kapsayacaktır.
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi - United Nations
Framework Convention on Climate Change (UNFCCC) imzaya Bu sertifikalar arasında herhangi bir birim farkı yoktur ve seçim
açılmış ve 190’dan fazla ülke tarafından tasdik edilerek 1994 firmalara bağlıdır. EU-ETS kotaları, fiyatlar 2009’da ciddi düşüşler
yılında yürülüğe girmiştir. Bu çerçevede başlayan uluslararası göstermiş olsa da, aralarında en yüksek fiyattan satılmaktadır¹.
müzakereler, 1997 yılında Kyoto’da (Japonya) gerçekleştirilen Global karbon piyasalarında hacimsel olarak en büyük pay EU-
iklim konferansında emisyon azaltım hedeflerinin belirlendiği bir ETS’e aittir. 2008 rakamlarıyla 126 milyar USD büyüklüğündeki
protokol ile sonuçlanmıştır. karbon pazarının 92 milyar USD’yi EU-ETS’ten kaynaklanmaktadır.
Birincil ve ikincil CDM ile JI’ın toplam hacmi ise 33 milyar USD
Kyoto Protokolü’ne (KP) göre EK I ülkeleri bir “baz yılı” kabul ederek büyüklüğündedir. Bu piyasalar içinde proje bazlı gönüllü piyasalar,
(genelde 1990) 2008-2012 yılları arasında beş yıllık bir süreyi küçük bir yer (yaklaşık 400 milyar USD) kaplamaktadır² (Grafik 1).
kapsayan dönemde emisyon azaltım hedefleri belirlemişlerdir.
EK I Emisyon Hedefleri belirtilen bir ön şarta göre, protokolün
yürülüğe girmesi için, 1990 yılı küresel emisyonlarının en az %
55’ini kapsayan ülkeler tarafından tasdik edilmesi gerekiyordu.
Amerika Birleşik Devletleri bu kapsamda protokülü imzalayıp,
senatoda onaya sunulmadığı için, KP’nin yürürlüğe girmesi,
ancak 2004 yılında Rusya’nın onayından sonra, 2005 yılında
gerçekleşti. Protokole göre karbon salımlarını azaltma taahhüdü
almış (gelişmiş) ülkeler, kendi içlerinde aldıkları tedbirlerin
yanı sıra uluslararası piyasalardan da belli ölçüler dahilinde
karbon sertifikaları alabilecek ve taahhütlerini bu şekilde yerine
getirebileceklerdir. Grafik 1. EUA fiyatı¹

¹ Avrupa İklim Borsası (ECX)


² “State and Trends of the Carbon Market 2009”, Dünya Bankası raporu, Mayıs 2009.

166
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Kopenhag’da müzakerelerde bağlayıcı bir anlaşma çıkmayacağının


anlaşılması üzerine Türkiye heyetinin Başmüzakerecisi Mithat
Rende, Türkiye’nin karbon emisyonu indirimine dair herhangi bir
hedef açıklamayacağını söyledi4. Bildirinin yazıldığı tarihte Türkiye
henüz bu konuyla ilgili bir çalışma yapmamıştı.

Mutabakatta üzerinde anlaşma sağlanan konu başlıkları özetle:

 Hedef
Küresel ısı artışının 2°C olacak şekilde sera gazı emisyonlarında
azaltma yapılması (bağlayıcı olarak hedef verilmedi)
 Finans
Gelişmekte olan ülkeler için 2012’ye kadar 30 Milyar USD’lık bir
fon ayrılması. Ayrıca 2020’ye kadar her yil 100 USD’lık bir fon
oluşturulması (azaltma, uyum ve teknoloji transferi başlıkları için
Şekil 1. Dünyadaki karbon piyasaları.
mali yardım)
Şekil 1’de de görüldüğü gibi, uyum piyasalarında ve gönüllü
pazarlarda bir çok farklı inisiyatif ve mekanizma söz konusudur.  Gözlem
Kyoto Protokolü, CDM ve JI mekanizmalarını oluşturmuştur. Ölçümleme Raporlama ve doğrulama konularında uluslararası
Bunun dışında farklı bölgelerde birbirinden farklı zorunlu ve gönüllü analizin benimsenmesi
emisyon ticaret sistemleri mevcuttur.
 Teknoloji
Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM), Kyoto Protokolü’nün Kalkınma ve teknoloji transferini hızlandıracak yeni bir
yürürlüğe girdiği tarihten bu yana önemli bir başarı göstermiştir. mekanizmanın ortaya konması5
Şubat 2010 itibariyle CDM’e kayıt olan proje sayısı 2194, CER
sertifikası çıkan proje sayısı ise 705 olmuştur. Bu rakamların Mutakabatta, karbon pazarları konusuna değinilirken esneklik
ötesinde, yaklaşık 4013 proje ciddi anlamda CDM çalışmaları mekanizmalarından bahsedilmemesi dikkati çekti ve bu konuda
yapmaktadır. Bu projelerin dışında, tasarım aşamasında olan 5071 soru işaretleri oluşturdu.
proje daha olduğu göz önüne alındığında CDM’in önemi daha
anlaşılabilir olmaktadır³. Görüşmeler sonucunda küresel bağlayıcılığı olmayan bir metnin
çıkmasına rağmen ülkelerin bölgesel anlamda düşük karbonlu
Karbon piyasalarının 2012 sonrası kaderini belirlemesi açısından ekonomiye geçiş konusunda kararlı oldukları gözlemlendi. Örnek
Kopenhag toplantısı büyük önem taşıyordu. Aralık 2009’da olarak Japonya salımları 1990 yılına göre % 25, Güney Kore ise
Kopenhag’ta COP 15 (Taraflar Konferansı) çerçevesinde toplanan mevcut duruma göre % 30 azaltacağını anons etti. Ayrıca Amerika
192 ülkeden 15 bin delege - 117 ülke en yüksek makamda temsil Birlkeşik Devletleri’nin 2005 yılına göre 2020’ye kadar % 17 ve
edildi- iki hafta boyunca sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim sonrasında 2050 yılına kadar % 80 azaltım hedefi uzun vadede
değişikliğine uyum için finansal ve teknolojik destek konularında dikkat çeken konulardı. Ayrıca Avrupa Birliği’nin 1990 yılına göre
müzakereler yürüttü. Son gün açıklanan Copenhagen Accord- 2020 yılına kadar aldığı % 20 azaltım hedefi zaten biliniyordu – ki
(Kopenhag Mutabakatı) yasal bağlayıcılığı olmaması sebebi ile bir bu hedef diğer ülkelerde benzer hedeflerin alınması durumunda %
çok çevrede hayal kırıklığı yarattı. Diğer taraftan bazı çevrelerde 30’a çıkacak şekilde deklare edildi.
de 117 politik liderin bir araya gelip böyle önemli bir konuda yön
gösterdiği ve asıl sonuçların 2010 yılı Aralık ayında Meksika’da Kopenhag mükarelerinin en dikkat çekici tarafı aslında özel
ortaya çıkacağı görüşü hakimdi. sektörden gelen yoğun ilgiydi. Karbon yönetimi birçok sektör için
orta ve uzun vadede risk yönetimi açısından önem taşıyor. Risk
Mutabakatın 4. Maddesi Ek-1 ülkelerinin bireysel veya ortak şekilde başlıkları fiziksel etkiler, hukusal boyut (ülkesel ve uluslararası),
2020’ye kadar emisyon indirim hedeflerini 1 Şubat 2010’dan pazar dinamikleri ve prestij olarak ele alınabilir. Prestij konusu hem
önce Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi konunun küresel anlamda tüm sosyal paydaşların gündeminde
Sekretaryası’na bildirmeleri gerektiğini söylüyor. Gelişmekte olan olması ve hem bireylerin hem de firmaların konuya sosyal
ülkelerden de seragazlarını azaltmaya yönelik eyleme geçmeleri, bu sorumluluk açısından ele aldıkları için özellikle önem taşıyor.
alandaki çabalarının yine kendileri tarafından gözlemlemesi ve gözlem
sonuçlarını iki yılda bir BM’ye iletilmesi öngörülüyor. Eylül 2009’da Gönüllü karbon piyasaları, birçok farklı amaca hizmet eder. Firmalar,
yayımlanan ‘Ulusal İklim Değişikliği Strateji’ belgesinde Türkiye’nin organizasyonlar ve bireyler, değişik amaçlar doğrultusunda
2020 yılına kadar enerji sektöründeki karbon emisyonunda artıştan kendi karbon ayak izlerini telafi etme yoluna gitmektedir. İklim
yüzde 7 azaltma yapacağı ifade edilmişti ki bu toplam emisyonlarda değişikliğiyle mücadele konusunda kanunların çıkması uzun süre
artıştan yüzde 5 indirime denk geliyor. Çevre ve Orman Bakanı aldıkça, bu konuda daha aktif olmak isteyen ve inisiyatif alan
Veysel Eroğlu ise Enerji Bakanlığı projeksiyonlarına dayanarak bireyler ve şirketler, gönüllü karbon kredilerine ilgi göstermektedir.
emisyonlarda %11 artıştan azaltıma gidilebileceğini söylemişti. Bunun yanı sıra, ABD örneğinde olduğu gibi firmalar faaliyet
³ UNEP Risoe Centre on Energy, Climate and Sustainable Development
4
Baykan B.C., “Kopenhag Zirvesi: Zayıf Mutabakat, Hedefsiz Türkiye”. Betam Araştırma Notu #055.Yazının tamamına ulaşmak için www.betam.bahcesehir.edu.tr
5
UNFCCC (www.unfccc.int)

167
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

gösterdikleri ülkenin ileride zorunlu olarak koyacağı salım azaltım göre netleşecek. Bu noktada açık olan konuların başında, “Kyoto”
hedeflerine ön hazırlık olarak, uyum öncesi azaltım ve telafi yoluna pazarının dolayısıyla CDM/JI projelerinin devam edip etmeyeceği
gidebilmektedir (Grafik 2). ya da hangi şekilde hangi ülkelerde geçerli olacağı. Burada EU
ETS Türkiye açısından da ayrıca önem taşıyor. Karbon pazarındaki
oyuncuların gözü diğer taraftan şu aşama ABD pazarında. Çıkması
beklenen kanunun tavan takas formatında bir sistemi kapsaması
ve bunun içinde gönüllü standardların ya da CDM / JI projelerin
geçerli olması, Kyoto sonuçlanmasa bile tüm resmi başlıbaşına
değiştirebilir. Bu açıdan Türkiye’nin yanında mevcut projelerin
durumu da henüz netlik kazanmadı. Projelerin 2012 sonrası değeri
için bir şey söylemek çok zor.

Tüm gelişmeler gözden geçirildiğinde öne çıkan en önemli nokta,


artık günümüzde tüm yatırımların çevresel ve sosyal açıdan
incelenerek hem risk yönetimi açısından hem de sosyal sorumluluk
açısından algılanması gerektiğidir.

Summary
This paper aims at informing event participants on the existing
Grafik 2. Proje bazında karbon fiyatları, OTC 20086
voluntary markets from a long term climate change risk
Uyum öncesi talep, hem bir öğrenme süreci anlamına gelmekte, hem management perspective, by considering regional and global legal
de firmaların emisyon risklerini daha iyi anlayıp yönetebilmelerine framework, as well as its strategic and physical impacts. It provides
olanak sağlamaktadır. Gönüllü piyasalarda ticareti yapılan karbon also background information about the international climate
sertifikaları, genel olarak uyum piyasalarına göre daha düşük fiyatlı climate change negotiations by providing a view of the political and
olduğu için uyum öncesi alım yapan firmalara bir tasarruf olanağı economic outcomes of the discussions. It will also explore how
da sağlayabilmektedir. Bir çok firma ise, kendi sürdürülebilirlik political decisions are implemented into commodity markets by
stratejilerine paralel olarak kurumsal sosyal sorumlulukları explaining Emissions Trading Schemes in general. An introduction
temelinde karbon ayak izlerini her yıl telafi etmekte, bazı firmalar into the global carbon markets and Kyoto Mechanisms are also
bunu halkla ilişkiler ve pazarlama amaçlı da kullanabilmektedir. described in the paper by giving related market information.
Yatırımcıların firmalardan karbon risklerine ve sürdürülebilirlik
ilkelerine dair beklentileri de firmaları bu piyasada etkin olmaya iten A special emphasis is given to the Copenhagen Accord to provide
diğer faktörlerdir (Grafik 3). an insight into the post-2012 discussions. The post-2012 structure
of the carbon market is still unclear. Different views on the
outcomes of the Copenhagen Accord are discussed in order to
give an overview for the future strategies.

It furthermore describes the role of the voluntary carbon markets


in corporate risk management by analysing climate change related
risks and developments for companies in the service and industrial
sectors.

The paper also evaluates the opportunities and expectations


regarding carbon-neutral services, projects and products with
regards to global good practices in terms of climate change and
corporate social responsibility.

The outlook of the voluntary carbon market indicates that the


demand, price range and project types vary significantly and it is
Standart bazında karbon fiyatları, OTC 20086
an integral part of the carbon market as a complementary to the
Gönüllü piyasalarda sertifikalar, geniş bir fiyat aralığında compliance markets as a testing ground for new technologies and
seyretmekte, çok çeşitli parametreler VER değerini etkilemektedir. approaches. The Kyoto Protocol, in particular CDM, has created a
Gönüllü piyasalar, bu açılardan uyum piyasaları için bir “test sürüşü” significant supply of offset projects in the pipeline.
işlevi de görmekte, yenilikçi proje tiplerine ve metodolojilerine
ev sahipliği yaparak karbon piyasalarındaki bir boşluğu da
doldurmaktadır. Bu açıdan gönüllü piyasalar, zorunlu piyasalara
bir alternatif yaratmaktan çok, tamamlayıcı bir rol üstlenir.

2012 sonrasında gönüllü piyasaların durumu bir açıdan zorunlu


pazarın hem küresel hem de bölgesel anlamda alacağı resme
6
Ecosystem Marketplace, New Carbon Finance

168
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

GÜNEŞ ENERJİSİ SEKTÖRÜ VE FOTOVOLTAİK SİSTEMLERİN


ŞEBEKEYE BAĞLANTISI

Levent GÜLBAHAR İsmail Hakkı KARACA


Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği

Özet kaçış yolları arayışı artmış, bunun yerine en azından kullanımı


Günümüzde enerji kullanımının gittikçe artması, çevre kirliliği ve doğal sırasında çevreye zarar vermeyen, minimum karbon salınımı
kaynakların azalmasına neden olmaktadır. Özellikle fosil kökenli yapan enerji kaynaklarına yöneliş başlamıştır.
kaynaklardan elde edilen enerjinin, diğer kaynaklara göre çevreci
olmayışı ve sınırlı olması bu sorunu önemli hale getirmektedir. Çevre Yenilenebilir enerji kaynaklarının en bilinenlerinden bir tanesi
sorunları konusunda bilincin artması ile temiz enerji kullanımına güneş enerjisidir. Bu enerji, sıcak su ve elektrik üretiminde
yönelik yeni teknolojiler gündeme gelmiştir. Böylece güneş kullanılmaktadır. Üretilen elektrik ve sıcak suyun ise kullanım
enerjisinden elektrik üretimini olanaklı kılan fotovoltaik uygulamalar alanları çok farklı olabilir. Burada üzerinde durulması gereken
yaygınlaşmaya başlamıştır. Fotovoltaik sistemler şebekeye bağımlı nokta, bu üretim süreçlerinde enerjinin üretilmesi için belirli bir
sistemler (On Grid) ve şebekeden bağımsız sistemler (Off Grid) yatırım maliyetine katlanılıyor olunmasıdır.
olarak uygulanmaktadırlar. Dünyada fotovoltaik sistemlerin kullanımı
incelendiğinde, çoğunlukla şebekeye bağımlı kullanımın olduğu ve Türkiye klasik fosil yakıt bakımından zengin bir ülke olmamasının
kullanımın her geçen gün arttığı gözlenmektedir[1]. Bu artış şebekeye bir sonucu olarak enerjide dışa bağımlı bir ülkedir. Enerjide dışa
bağımlı sistemler için belirli standart ve kuralların oluşturulmasını bağımlılıktan sıyrılıp, kaynakların daha etkin ve verimli kullanılması
zorunlu kılmıştır. Büyüklüğüne bakılmadan iletim veya dağıtım için alternatif enerji kaynaklarına yönelmek gerekmektedir. Kısa
sistemine bağlanan tüm yenilenebilir güç sistemleri, kayıt altında vadede fosil yakıtlarca zengin topraklar elde edemeyeceğimize
tutulmalı, kurulu güçlerine göre üretecekleri enerji miktarı önceden ve dünya yenilenebilir enerji kullanımına doğru yöneldiğine göre,
tahmin edilmeli ve gerçekte ürettikleri enerji değerlendirilmelidir. Türkiye’nin de bu enerji piyasasındaki değişimden hem kullanım,
Avrupa Birliği ülkelerindeki örnek sistemlerde yenilenebilir enerji hem de üretim geliri olarak payını alması için elini çabuk tutması
kaynaklarının şebekeye bağlantısı, ilgili iletim ve dağıtım şirketlerinin gerekmektedir.
kontrolünde gerçekleştirilmektedir. Tüm bu sistemlerde üretim
sayacının çıkışı, ilgili dağıtım veya iletim şirketi yetkilisi tarafından 2. Güneş Enerjisi Sektörü
şebekeye bağlanmakta ve ulusal veri izleme sistemine girilerek Güneş enerjisi son 10 yıldır dünyanın, enerji ve iklim değişikliği
sağlıklı istatistiki verilerin oluşması sağlanmaktadır. ile ilgili sorunları için dikkatlerini yönelttiği en önemli kaynak
durumuna gelmiştir ve bütün dünyada en kapsamlı Ar-Ge
Yapılan bu çalışmada, yüksek güneşlenme sürelerine sahip çalışmalarının yapıldığı bir sanayi dalıdır. Güneş enerjisi,
olan ülkemizin, bu avantajıyla sahip olduğu potansiyelin ısıtmada, soğutmada ve değişik teknolojilerle elektrik enerjisi
değerlendirilebilmesi ve güneş enerjisini yaygın olarak kullanmakla üretiminde kullanılmakta olup, yapılan projeksiyonlarda 2040
kalmayıp teknoloji üretebilme fırsatını da yakalayabilmesi için yılına kadar dünya enerji gereksinmesinin % 26’sının güneşten
gerekli olan stratejik devlet desteği vurgulanmıştır. Ayrıca diğer karşılanabileceği ve 2 milyondan fazla kişiye istihdam imkanı
ülkelerdeki muadil uygulamalar irdelenerek, kurulu gücü 500 sağlanacağı belirtilmektedir. Dünyada güneşten elektrik enerjisi
kWh’e kadar olan fotovoltaik sistemlerin, şebekeye bağlanması ile üreten sistem maliyetlerinde baş döndürücü bir teknolojik gelişme
ilgili kritik noktalar ülkemiz perspektifinden değerlendirilmiştir. ve ilk yatırım maliyetlerinde büyük düşüşler gözlemlenmektedir.
Yapılan tahminlerde, 2010’lu yıllardan itibaren güneş enerjili
Anahtar kelimeler: Güneş enerjisi, fotovoltaik paneller, şebekeye elektrik üretim sistemlerinin konvansiyonel kaynaklardan üretilen
bağlantı. elektrik enerjisi fiyatları ile rekabet edilebilir mertebelere geleceği
öngörülmektedir.[2]
1. Giriş
Dünyada nüfusun, talebin, üretimin ve enerji ihtiyacının giderek “Güneş Ülkesi” olarak nitelendirebileceğimiz Türkiye’nin, yıllık
daha fazla artması ile ortaya çıkan fosil yakıtların tükenmesi güneşlenme süresi 2.640 saat ve yataya düşen güneş ışınımı
tehlikesi ile beraber çevreye verdiği zarar, enerji ihtiyacının yıllık 1.311 kWh/m²’dır.[3] Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle sahip
karşılanabilmesi için insanoğlunu farklı enerji kaynakları aramaya olduğu bu güneş enerjisi potansiyeli açısından birçok ülkeye göre
sevk etmiştir. Geldiğimiz bu noktada yararlanabileceğimiz en yakın şanslı durumdadır. Ancak ülkemizin bu şansını iyi değerlendiremiyor
ve bilinen kaynak, güneş enerjisidir. olması kaçınılmaz bir gerçektir. Özellikle güneşlenme süresi
olarak ülkemiz kadar yüksek verilere sahip olmadığı halde güneş
Son yıllarda gündemimizin vazgeçilmez bir parçası olan küresel enerjisinden elektrik üretim sistemlerini yaygın halde kullanan pek
ısınma fenomeni ile birlikte çevreye zararlı olan fosil yakıtlardan çok ülke bulunmaktadır. Bu durumun en önemli sebebi ülkelerde

169
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

uygulanmakta olan teşviklerdir. Dünyada kullanımı her geçen gün


artmakta olan fotovoltaik sistemler, ne yazık ki eksik mevzuat ve
mevcut olmayan teşvikler yüzünden ülkemizde henüz yaygınlaşmış
bir uygulama değildir.

3. Güneş Enerjisi İle Elektrik Üretim Sistemleri /


Fotovoltaik Paneller (PV Paneller)
Güneş ışınlarındaki fotonlar, fotovoltaik hücreye çarpar ve hücreler
tarafından emilirler. Bu şekilde atomlarından serbest bırakılmış
elektronlar, materyalin bir yanından diğer yanına akarken, diğer
yandan da elektronların serbest kalması ile oluşmuş pozitif delikler,
elektronların akım yönünün ters yönünde akarlar. Bu şekilde
elektrik üretimi sağlanmış olur.

a. Akülü Sistem

Şekil 1. Fotovoltaik prensibi.

Güneş enerjisi ile elektrik üretim sistemleri incelendiğinde sistem


temel anlamda ikiye ayrılmaktadır.

 Şebekeden Bağımsız (Off Grid) Sistemler b. Aküsüz Sistem


 Şebekeye Bağlı (On Grid) Sistemler
Şekil 2. Akülü ve aküsüz fotovoltaik sistemlerin şebeke bağlantısı [6].

Şebekeden bağımsız sistemler şebeke elektriğinin olmadığı Şebekeye bağlı fotovoltaik bir sistemde fotovoltaik (PV) paneller,
çiftlik evi, baz istasyonları, askeri uygulama alanları ve tarımsal şarj regülatörü, akü grubu, inverter, pano (sigorta), sayaç ve yükler
alanlar gibi mahallerde elektrik ihtiyacının karşılanmasına yönelik bulunmaktadır.
güneş enerjisinden faydalanan elektrik üretim sistemleridir. Bu
sistemlerde fotovoltaik paneller, şarj regülatörü, akü ve invertör Fotovoltaik Paneller: Güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren
kullanılmaktadır. modüllerdir.

Günümüzde gelişmiş ülkelerde fotovoltaik sistemlerin kullanımı Şarj Regülatörü: Fotovoltaik panelin gerilimini regüle ederek
incelendiğinde giderek yaygınlaşan uygulama ise şebeke bağlantılı aküyü besler. Akünün şarj-deşarj durumlarını kontrol ederek
sistemlerdir. aşırı şarj ve deşarj olmasını engeller ve akünün kullanım ömrünü
uzatır.
3.1. Şebekeye Bağlı (On Grid) Sistemler
Şebeke elektriği bulunan tüm mahallerde elektrik ihtiyacının Akü Grubu: Aküler sayesinde güneş enerjisinin yetersiz olduğu
karşılanmasına yönelik güneş enerjisinden faydalanan elektrik durumlarda sistemi besler.
üretim sistemleridir.
İnverter: İnverter, güneş panellerinden gelen DC elektrik enerjisini
Son yıllarda yaygın hale gelen, kullanıcıların bina çatı ve yüzeylerine evin içerisindeki şebeke elektriğine uygun cihazları çalıştırabilmek
yerleştirilen fotovoltaik paneller ile üretilen enerji iki yönlü sayaç için AC elektrik enerjisine dönüştüren cihazdır.
uygulamasıyla şebekeye verilebilmektedir.[4,5] Bu sistemlerde
üretilen DC akımın, AC akıma çevrilmesi ve şebeke uyumlu olması Pano: Panoya gelen elektrik sigortalardan geçirilerek ev içerisine
gerekmektedir. Fotovoltaik paneller, elektrik ihtiyacının tamamını, dağıtılır.
bir kısmını veya ihtiyaçtan fazlasını üretebilmektedir. Bu tür
sistemlerde fotovoltaik panel ile üretilen elektriğin fazlası elektrik Sayaç: Çift taraflı sayaç, güneş enerjisinin yetersiz kaldığı
şebekesine satılır, yeterli enerjinin üretilmediği durumlarda ise durumlarda şebekeden çekilen elektrik enerjisini okur. Güneş
şebekeden enerji alınır. Şebekeye bağlı sistemler, akülü ve aküsüz enerjisinden üretilen elektrik enerjisi fazlalık oluşturduğunda da
sistemler olmak üzere ikiye ayrılır. bunu ayrıca okuyarak şebekeye verilen elektriği gösterir.

170
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ilişkin verilere dağıtım şirketinin erişebilmesi amacıyla görüntüleme


ve izleme sistemlerinin kurulması gerekebilmektedir.

Üretim tesisinin bağlantısında kullanılan bağlantı hatlarının ve


teçhizatının aşırı gerilim darbelerine dayanıklı olması ve bağlanılan
sistemin nominal geriliminin 2,2 katına sürekli dayanabilecek
yapıda olması gerekmektedir.

I. Bağlantı noktası
Üretim sisteminin kurulu gücünün 100 kw ve üstünde olması
halinde, bu tesisler YG (Etkin şiddeti 1000 volt üzerindeki gerilim)
seviyesinden dağıtım sistemine bağlanır. Kurulu gücü 100 kw’ın
altında ise AG gerilim seviyesinden dağıtım sistemine bağlanır.
Ancak bu tesisin, dağıtım şirketi tarafından yapılacak teknik
a. Şebekeye Bağlı Akülü Sistem değerlendirme sonuçlarına göre YG gerilim seviyesinden dağıtım
sistemine bağlantısı yapılabilir.

AG (Etkin şiddeti 1000 volt ve altındaki gerilim) sevisinden


bağlanacak üretim tesislerinin toplam kapasitesi, bu üretim
tesislerin bağlı olduğu dağıtım transformatörünün gücünün % 20’ini
geçmemesi gerekmektedir.

YG/AG dağıtım transformatöründe yıllık ortalama yüke ilişkin


bir yıllık ölçüm bilgisi bulunmaması halinde, üretim tesisinin
b. Şebekeye Bağlı Aküsüz Sistem kapasitesi, bağlanacağı dağıtım transformatörünün gücünün %
15’ini geçmemelidir.
Şekil 3. Akülü ve Aküsüz Fotovoltaik Sistemlerin Şebeke Bağlantı Şeması [7]
AG’den bağlanacak üretim tesisinin başvuruda beyan edilen kurulu
3.2. Şebekeye Bağlantı Esasları (500kW Gücün Altındaki gücünün 5 kw’ın üzerinde olması halinde, üç faz üzerinden dağıtım
Fotovoltaik Sistemler) sistemine bağlanmalıdır.
Ülkemizde, kurulu gücü azami 500 kW ve altındaki yenilenebilir
enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinde üretim faaliyetinde Bağlanılacak noktanın kısa devre akımının, bağlanacak üretim
bulunan veya yalnızca kendi ihtiyacını karşılamak amacıyla, tesisinin nominal akımına bölümü ile elde edilecek bağlanabilirlik
toplam verimliliği ilgili yönetmelikte belirlenen değerin üzerinde oranının; kurulu gücü 500 kw’a kadar olan fotovoltaik (PV) güneş
olan tesisi kuran gerçek veya tüzel kişiler lisans alma muafiyetinden enerjisine dayalı üretim tesisleri için 100’ün üzerinde olması
yararlanabilmektedir. [8] gerekmektedir.

Bu muafiyet bu üretim sistemlerinin, iletim ve dağıtım sistemine Dağıtım şirketi, üretim tesisi ve bağlantı sisteminde yapılan bakım
bağlantısında bir takım güvenlik sorunlarını da beraberinde test ve deneylerin uygunluğunu denetlemelidir.
getirmektedir. Bu nedenle sistemlerin şebekeye bağlantısında
aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmelidir: II. Sayaçlar
I. Bağlantı noktası Üretim ve tüketim tesislerinin aynı mekanda bulunması halinde,
II. Sayaçlar bağlantı anlaşmasında belirlenen yere çift yönlü ölçüm yapabilen
III. İhtiyaç fazlası enerji sayaçlar takılmalıdır.

Fotovoltaik üretim tesisinin sayacın bulunduğu nokta itibariyle III. İhtiyaç fazlası enerji
dağıtım sisteminin gerilim seviyesi ve frekans düzeyi (50 Hz) Dağıtım şirketi, tüketim tesislerince tüketilen elektrik enerjisi
ile uyumlu olmalıdır. Akım gerilim harmonikleri ile fliker etkisi miktarının tespiti ve faturalandırılması sırasında üretim tesisinde
bakımından diğer dağıtım sistemi kullanıcılarına olumsuz etki üretilerek dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi miktarını tespit
yapmamalıdır. etmelidir ve sisteme verilen ihtiyaç fazlası enerji, yapılacak olan
elektrik alım anlaşması çerçevesinde dağıtım şirketi tarafından
Üretim tesisi, şebeke kaybı veya dağıtım sisteminde bir kısa satın alınmalıdır.
devre arızası oluşması durumunda dağıtım sistemi ile bağlantısı
kesilecek ve dağıtım sistemine kesinlikle enerji vermeyecek şekilde Ülkemizde 500 kW gücün üzerindeki yenilenebilir güç sistemleri
tasarlanmalı, kurulmalı ve işletilmelidir. lisans verildikten sonra devreye alındıkları için kayıt altında
Üretim tesisinin dağıtım sistemine bağlantısının, dağıtım sisteminin tutulabilmektedir. Diğer taraftan yukarıda belirtilen hususlar dikkate
topraklama sistemine uygun olması gerekmektedir. alındığında şebekeye (iletim ve dağıtım hattına) bağlanan 500 kW
gücünün altındaki yenilenebilir güç sistemleri lisans muafiyetinde
100 kW ve üzeri kurulu güce sahip üretim tesislerine, bağlantı oldukları için şebekeye bağlantılarının kayıt altında tutulması son
noktasındaki gerilim, aktif ve reaktif güç ve bağlantı durumuna derece önemlidir. Büyüklüğüne bakılmadan iletim veya dağıtım

171
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

sistemine bağlanan tüm yenilenebilir güç sistemleri kayıt altında Almanya: 2009 yılı itibariyle fotovoltaik sistemler için uygulanmakta
tutulmalı, kurulu güçlerine göre üretecekleri enerji miktarı önceden olan şebekeyi besleme tarifeleri şu şekildedir:
tahmin edilmeli ve gerçekte ürettikleri enerji değerlendirilmelidir.
Avrupa birliği ülkelerindeki örnek sistemlerde yenilenebilir  30 kWp’ten daha küçük sistemler: Yere kurulu solar PV sistemler
enerji kaynaklarının şebekeye bağlantısı ilgili iletim ve dağıtım için 0,3194 Euro/kWh, binalara ve ses kesme duvarlarına kurulan
şirketleri kontrolünde gerçekleştirilmektedir. Tüm bu sistemlerde solar PV sistemler için 0,4301 Euro/kWh
üretim sayacının çıkışı, ilgili dağıtım veya iletim şirketi yetkilisi  30 – 100 kWp arasındaki sistemler: Yere kurulu solar PV sistemler
tarafından şebekeye bağlanmakta ve ulusal veri izleme sistemine için 0,3194 Euro/kWh, binalara ve ses kesme duvarlarına kurulan
girilmektedir. solar PV sistemler için 0,4091 Euro/kWh
 100 – 1000 kWp arasındaki sistemler: Yere kurulu solar
Örneğin Avustralya’da fotovoltaik sistemlerin şebekeye bağ- PV sistemler için 0,3194 Euro/kWh, binalara ve ses kesme
lanması için dağıtım şirketi ile üretim tesisi sahibi tüzel veya ger- duvarlarına kurulan solar PV sistemler için 0,3958 Euro/kWh
çek kişi arasında; “Şebeke Bağlantı Anlaşması” ve “Güç satın  1000 kWp’ten daha büyük sistemler: Yere kurulu solar PV
alma anlaşması” imzalanmaktadır. Böylelikle fotovoltaik üretim sistemler için 0,3194 Euro/kWh, binalara ve ses kesme
tesislerinin şebeke bağlantısı kayıt altına alınmış olmaktadır. duvarlarına kurulan solar PV sistemler için 0,3300 Euro/kWh

Şebeke bağlantı anlaşması kapsamında dağıtım şirketi, Avustralya Sözleşme süreleri 20 yıldır ve değerler sabittir. Önümüzdeki yıllarda
da üretim tesisinin ilgili mevzuatta belirlenen standartlara uygun- yapılacak kontratlardaki şebeke besleme tarife değerlerinde % 8 -
luğunu denetlemek için üretim tesisi sahibinden fotovoltaik sistemde 11 arasında indirimler planlanmaktadır.
kullanılan ürünlere ilişkin teknik bilgi talep etmektedir. Ayrıca
dağıtım şirketi, sertifikalı bir elektrikçi tarafından, üretim sisteminin İspanya: 2008 yılından beri yasal çerçeveyi “Real Decrato” (kraliyet
uygunluğunun kontrol edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu denetim kararnamesi) olarak bilinen ve 2008’de yenilenen Yenilenebilir
neticesinde taraflar arasında bağlantı anlaşması imzalanmaktadır. Enerji Kaynakları Yasal düzenlemesi belirlemektedir. 2009
itibariyle güneş enerjisi teşvikleri için şebekeyi besleme tarifesi şu
Güç satın anlaşması kapsamında ise dağıtım şirketi, kendi pro- şekildedir;
sedürüne bağlı olarak inverter seçimini, monofaze sistemlerde 10 Binaya entegre sistemlerde
kVA ve trifaze sistemlerde 30 kVA olarak sınırlandırmaktadır. Bu • 20 kWp’ten küçük sistemler için: 0.34 Euro/kWh
sayede dağıtım şirketi kişilerin satabileceği elektrik miktarına kota • 20 kWp’ten büyük sistemler için: 0.32 Euro/kWh
koymaktadır. PPP Yere kurulmuş sistemler için: 0.32 Euro/kWh
Bu güneş enerjisi teşviklerinin yıllık toplam sınırları 500 MW
Taraflar arasındaki bu anlaşmalar, güvenlik açısından bir risk civarındadır.
görülmesi veya sistemi yaptıran kişinin sistemin yapıldığı yerden
ayrılması durumunda iptal olmaktadır. Türkiye: Ülkemize baktığımızda ise 2009 yılının yaz aylarında
TBMM gündemine alınan fakat görüşmeleri ertelenen “Yenilenebilir
3.4. Şebekeye Bağlı Sistemlerde Karşılaşılan Sorunlar: Enerji Kaynakları Kanunundaki değişiklik önerisi”ne göre güneş
 Güneş enerjisi kesintili bir enerji kaynağıdır. (Gece/Gündüz) enerjisi teşviki için şebeke besleme oranları; ilk on yıl için 0.28
 Bu nedenle dağıtım sistemlerindeki planlamalarda güçlükler ya- Euro/kWh, ikinci on yıl için 0.22 Euro/kWh şekilde olacak.
şanmaktadır.
 Küçük güçlü sistemlerde ise yapılması gereken işlemler (mahsup- 4. Sonuç
laşma) dağıtım şirketleri açısından maliyeti artırmaktadır. Güneşten elektrik üretimi, yenilenebilir ve temiz olma
 Pahalılığı ve dağıtımındaki bu tür teknik zorluklar nedeniyle özelliği nedeniyle dünya çapında giderek artan bir biçimde
güneş elektriğin desteklenmesi kaçınılmazdır. kullanılmaktadır. Bu konuda Almanya, İspanya, Fransa ve diğer
Avrupa Birliği ülkeleri gelişmiş örnekler olarak öne çıkmaktadır.
Fotovoltaik sistemlerin şebekeye bağlanmasının beraberinde Sözü geçen ülkelerin bu alandaki başarılarının temelinde güneş
getirdiği sorunlara rağmen gelişmiş ülkeler, krizleri özellikle enerjisinin kullanımının artırılması için uyguladıkları kamusal
yenilenebilir enerji konusunda yatırımların artırılması, Ar-Ge ka- politikalar olduğu bilinmektedir. Bu politikaların uluslararası,
pasitesinin yükseltilmesi ve istihdam sağlanması için bir fırsat ola- bölgesel ve devletler düzeyinde geliştirilmekte olan çevre
rak gördüklerini yeni stratejiler ve ayırdıkları milyarlarca dolar kamu koruma önlemleri ile uyumlu ve yakın ilişki içinde olduğu dikkat
fonu ile gösteriyorlar. Örneğin; çekmektedir.

Fransa: 2009 itibariyle uygulamadaki Yenilenebilir Enerji Kaynakları Temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak güneş enerjisinin
Teşvik Yasasına göre şebeke besleme tarifeleri şu şekildedir: kullanılması ve kullanımının yaygınlaştırılması için ülkemizin
 Yere kurulan sistemler için Fransa anakarasında 0,32823 Euro/ dünya güneş kuşağı üzerinde olduğu da dikkate alınarak
kWh, Korsika gibi adalarda 0,42 Euro/kWh gerekli hukuksal, idari ve teknik altyapının değerlendirilmesi
 Çatıya kurulan veya bina entegre sistemler için tüm Fransa’da gerekmektedir. Her şeye rağmen ülkemizin enerji politikasının
0,60176 Euro/kWh yeniden şekillendirilmesi ve bu amaçla her türlü önlemin
harekete geçirilmesi için önümüzde bir fırsat ve zaman olduğunu
Kontrat süreleri 20 yıldır ve enflasyon oranlarına göre tarifeler düşünebiliriz. Bu noktada Türkiye, güneş enerjisi üretim ve
güncellenmektedir. Vergi kesintileri şeklinde farklı yenilenebilir kullanımına kaynak ayırmalı ve bir an önce gerekli teşvikleri
enerji teşvik mekanizmaları da mevcuttur. yürürlüğe sokmalıdır.

172
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Kaynaklar
[1] www.akademimuhendislik.net, 2010
[2] 6-7 Kasım 2009, 1. Güneş Enerjisi Sistemleri Sempozyum ve
Sergisi Sonuç Bildirgesi, MMO, Mersin, 2009
[3] http://www.eie.gov.tr/turkce/YEK/gunes/tgunes.html, 2010
[4] T.C Enerji ve tabii Kaynaklar Bakanlığı Elektrik İşleri Etüt
İdaresi genel Müdürlüğü, “Bina Enerji Yöneticileri” Eğitim
Kitapları Cilt–1, Cilt–2, Cilt–3 Ankara, 2008
[5] http//:www.enerteach.com, 2010
[6] http//:www.tcpdf.org, 2010
[7] California Energy Commission, “A Guide To Photovoltaic (PV)
System Designand Installation”, Californiya, J,une 2001
[8] www.rega.basbakanlık.gov.tr

Summary
Increasingly use of energy causes pollution and consumes
more natural resources. Fossil energy resources are limited and
not environment friendly and this makes the increasingly use of
energy more and more significant condition. New clean energy
technologies are developed while people are more conscious
about environment. In this way photovoltaic panels that enables
to generate electricity by solar radiation has been starting to use
commonly. Photovoltaic systems are applied in two ways, first’s
on-grid systems and second’s off-grid systems. Mostly on-grid
photovoltaic systems are applied to utilize the solar radiation in the
world and that recently increases [1]. This makes to establish rules
and standards essential for on-grid systems. All renewable energy
systems that connect to distribution or transmission systems must
be registered, forecasted for energy amount that can be generated
by the system and evaluated for the actual energy generations.
Network connections of the renewable energy systems are
controlled by the distribution or transmission companies in EU
countries. In these countries connection of meters with the network
is realized by authorized officers of the distribution or transmission
companies and registered into the national data trace. That enables
to have reasonable statistics.

In this study it’s emphasized strategically important government


support that’s needed to catch the chances regarding the great
potential of Turkey which has very impressive solar radiation values
in solar electricity systems. In addition critical points of the solar
systems that has less peak power than 500 kWh are evaluated
from viewpoint of Turkey as different applications are considered.

Keywords: Solar energy, photovoltaic panels, network connection.

173
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

YENİLENEBİLİR ENERJİ YASA TASARISI ve ÇEVRE MEVZUATI ÇERÇEVESİNDE,


ATIK VE GAZLARINDAN ENERJİ ÜRETİMİ ve POLİTİKA ÖNERİLERİ

M. Ata CEYLAN
CEV Enerji ve İTO Enerji Komitesi

Özet 2.1.3.1. Radyo Aktif Atıklar


Dünya genelinde enerji bağımlılığı ve ihtiyacı giderek artmakta 2.1.3.2. Kimyasal Atıklar
olup, kullanılan enerji kaynakları gün geçtikçe tükenmektedir. 2.1.3.3. Biyolojik Atıklar
Öte yandan, çevre kirliliği ve küresel ısınma kendisini daha fazla 2.1.3.4. Alev Alabilir Atıklar
hissettirmektedir. Ülkemizin Atıktan Enerji Potansiyeli biyokütle ile 2.1.3.5. Patlayabilir Atıklar
beraber yaklaşık 8,6 milyon TEP olup; özellikle de belediyelerimizin 2.1.3.6. Tıbbi Atıklar
mali kaynakların kısıtlı olması ve genelde gider kalemlerinin gelir 2.1.4. Özel Atıklar(Tehlikesiz/Tehlikeli Ara Kategori Atıkları: Yağlar,
kalemlerinden fazla olmasından dolayı, söz konusu projeleri Çamurlar, Fırın Külü)
gerçekleştirmeleri mümkün olamamaktadır. Bundan dolayı bu tarz
projeler Yap-İşlet-Devret tarzındaki (BOO, BOT, PPP) modellerle 2.2. Katı Atık Yönetiminin Ana Bileşenleri
gerçekleştirilmekte olup, yatırım ve finansmanı özel firmalarca ATIK ÜRETİMİ
yapılmaktadır.

BİRİKTİRME
Öte yandan, atıktan enerji üreten projeler, diğer yenilebilir enerji
kaynaklarına (hidro, rüzgâr, güneş, vb.) göre çalışma koşulları
TOPLAMA
daha zor ve nispeten mikro ölçeklidir. Türkiye’nin tüm kentlerinde,
atık depolama alanlarından (landfill) enerji üreten projeler İŞLEME- GERİ KAZANIM-ENERJİ
TAŞIMA (VE
gerçekleştirilse bile, ulaşılabilecek maksimum kapasite 250 MW’ AKTARMA) CEV Enerji ve İTO Enerji Komitesi

tır. Bu miktar da sadece bir baraj veya büyük ölçekli bir rüzgâr
projesine denk düşmektedir. Bununla birlikte, atıktan enerji projeleri DEPOLAMA
vasıtasıyla, 1 MW’lık enerji üretim santralinde 600 m³/h LFG gaz, (LANDFILL)

dolayısıyla 240 m³ metan ve 46,000 ton/yıl CO2 gazının emisyon Şekil 1. Katı atık yönetiminin ana bileşenleri.
değerinin azaltılması sağlanmaktadır. Ayrıca her an patlama riski
olan bu gazların kontrol altına alınması sağlanmaktadır. 3. Yasal Mevzuat

Söz konusu projelere salt enerji projesi olarak değil, önemli birer 3.1. Belediye Kanunu Madde 15
“Çevre Projesi” gözüyle bakılması gerekmektedir. Özel bir teşvik 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinin g bendi gereği,
mekanizması uygulanmadığı takdirde, atıktan enerji üretim “Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı,
yatırımları ilgi görmeyecektir. Ülkemizin, Kyoto Protokolü’nü kabulü ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri
sonrası önem arz etmeye başlayan Atık Yönetimi ve enerji üretimi yapmak ve yaptırmak” belediyelerin kapsamındadır.
konusunun ciddi seviyede desteklenmesi gerekmektedir.
3.2. Çevre Mevzuatı (Atıkların Yönetimi)
1. Giriş
Atıklar, değerlendirilmesi gereken bir kaynak olup atıkların Tablo 1. Çevre Mevzuatı

kendisinden bazı ısıl işlemler yöntemiyle veya gömüldüğü sahalarda Resmi Gazete
İlgili Yönetmelik İlgili Maddeler
Tarih/Sayı
üreyen metandan, yenilenebilir enerji üretilebilmekte ve potansiyel
Tehlikeli atıkların Kontrolü Madde 20,21 ve
bir kaynağın bir kaynağa dönüşmesi sağlanmaktadır. 14 MART 2005/25755
yönetmeliği Ekler 15,16 ve 17
Atıktan Ek Yakıt olarak
Arz güvenliği ithalata bağımlılığın azaltılması, çevrenin korunması sera Kullanılmasında Uyulacak
22 Haziran 2005/25853
Tüm Madde ve
gazı emisyonunun azaltılması ve istihdam imkanları oluşturulması Genel Kurallar Hakkında Ekler
Tebliğ (22.06.2005)
açışından atıktan enerji üretiminin önemi giderek artmaktadır.
Tıbbi Atıkların Kontrolü Madde 33, 34
22 Haziran 2005/25883
Yönetmeliği ve 35
2. Atık Türleri ve Katı Atık Yönetiminin Ana Bileşenleri: Katı Atıkların Kontrolü Madde 38, 39
14 Mart 1991/ 20814
Yönetmeliği ve 40
2.1 Katı Atıkların Çeşitleri Atıkların Yakılmasına İlişkin Tüm Maddeler ve
2010 yılı (Muhtemelen)
2.1.1. Evsel Atıklar Yönetmelik Taslağı Ekler
Atıkların Düzenli 26 MART 2010/ 27533
2.1.2. Endüstriyel Atıklar (Kâğıt, Gıda Sanayi, Mezbaha) Tüm Maddeler ve
Depolanmasına Dair (YENİ)
2.1.3. Tehlikeli Atıklar Ekler
Yönetmelik

174
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

3.2.1. Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği


ISIL İŞLEMLER
“Madde 27- Depo kütlesinde havasız kalan organik maddenin
mikrobiyolojik olarak ayrışması sonucu çevreye yayılarak,
patlamalara, zehirlenmelere sebep olabilecek metan gazı ağırlıklı YAKMA GAZLAŞTIRMA PİROLİZ
olmak üzere karbondioksit, hidrojen, sülfür, amonyak ve azot
bileşikleri yatay ve düşey gaz toplama sistemi ile toplanır ve
HAVASIZ ORTAM
kontrollü olarak atmosfere verilir veya enerji üretmek sureti ile FAZLA HAVA
değerlendirilir” olarak belirtilmektedir.
KISMİ HAVA
4. Atıkların Enerji Amaçlı Değerlendirilmesi
Genel anlamda belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve diğer ISI, KÜL SIVI, GAZ, KATI
ilgili endüstriyel atık bertaraf yetkili mercileri, katı atık bertarafı GAZ, YAKIT , KÜL
sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla yeni teknolojilere yönelmeye
başlamışlardır. Bunlar da en genel haliyle;
Şekil 3. Isıl işlemler.
 Biyometanizasyon (Landfill-Doğal Metan Gazı Oluşumu)
 Isıl İşleme Dayalı (Yakma, Piroliz, Gazlaştırma, vs.) (2) Yakma ve beraber yakma işlemi sırasında üretilen ısının,
elektrik enerjisine dönüştürme, üretim sürecinde kullanma ya da
4.1. Biyometanizasyona Dayalı Enerji Üretimi bölgesel ısıtma kullanma gibi yöntemlerle en elverişli biçimde geri
kazanılması esastır.
Tablo 2. Çevre ve Orman Bakanlığı Tarafından Belediyelerle
Yürütülen Çalışmalar Tablo. Ülkemizdeki Lisanslı Tehlikeli Atık Yakma Tesislerinden Bazıları
Tesis Belediye Hizmet Firma Adı Kapasite
Sayısı Sayısı Alan Nüfus
İZAYDAŞ (Yakma) 35.000 ton/yıl
2003/8 genelgesi kapsamında
63 590 17.076.912 PETKİM (Yakma) 17.500 ton/yıl
yürütülen çalışmalar
AB projeleri 9 113 3.867.493 TÜPRAŞ (Yakma) 7.750 ton/yıl

Düzenli Depolama Yapan


Belediyeler
41 581 32.075.218 Ek yakıt lisansı almış tesislerin sayısı:
 2008 yılında 26 çimento fabrikası, 3 kireç tesisi lisans almıştır.
Toplam 113 1.284 53.019.623
 Enerji geri kazanımı-gazlaştırma tesisi: 1 adet İstanbul’da
bulunmaktadır.

5. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına İlişkin Genel


Mevzuat Düzenlemeleri
Yenilenebilir enerji kaynaklarının desteklenmesine ilişkin
düzenlemeler iki ana kanunda yer almaktadır:
 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile bu kanuna istinaden
çıkarılan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği,
 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi
Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun.

5.1. 5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunundaki Düzenlemeler


Teşvikler kapsamında yapılan düzenlemelerden en önemlisi,
5346 sayılı YEK Kanunu ile getirilen 10 yıllık alım garantisi ve fiyat
teşviğidir.
Şekil 2. Depogazdan enerji üretimi.
Uygulanacak fiyat EPDK’nın belirlediği bir önceki yıla ait Türkiye
Yakında, Ankara-Sincan, Adana, İskenderun tesisleri de faaliyete ortalama elektrik toptan satış fiyatıdır. Bu fiyat 5 Euro Cent / kWh
girecektir. karşılığı Türk Lirasından az, 5,5 Euro Cent /kWh karşılığı Türk
Lirası’ndan fazla olamaz. Serbest piyasada bu fiyatın üstünde satış
4.2. Isıl İşleme Dayalı Atık Bertarafı ve Enerji Üretimi hakkı vardır.
Çevre ve Orman Bakanlığımızca, 2000/76/EC sayılı direktif temel
alınarak hazırlanan atıkların yakıt veya ek yakıt olarak yakılmasına Bu uygulamalar 31/12/2011 tarihinden önce işletmeye giren
ilişkin yönetmelik taslağında; tesisleri kapsar. Bakanlar kurulu uygulamanın sona ereceği tarihi,
Genel kurallar olarak; 31/12/2009 tarihine kadar, en fazla iki yıl süreyle uzatabilir.
MADDE 5 – (1) Yakma veya beraber yakma işlemine tabi
tutulmadan önce atığın tehlikeli atık olup olmadığı, atık içerisinde 5.2. Yenilenebilir Enerji ile İlgili Kanun Değişiklik Teklifi
radyoaktif madde bulunup bulunmadığı belirlenir. Tehlikeli olan Meclis Genel Kurulu gündeminde bulunan YEK’in değiştirilmesi
ve olmayan atıkların yakılmasına veya beraber yakılmasına aynı hakkında kanun teklifinde aşağıdaki değişiklikler yer almaktadır:
emisyon limit değerleri uygulanır.  Çöp gazı ise ayrı olarak tanımlanmıştır.

175
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

 Fiyatlar da revizyon öngörülmektedir.  DOĞRU B., “Atıktan Enerji Üretimi ve Yasal Mevzuat, Uluslar
 Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten lisans arası Atıktan Enerji Sempozyumu (IWES), İstanbul, 2009.
sahibi tüzel kişiler, on yıl süreyle sistem kullanım tarifilerini % 90
indirimli olarak öder. Summary
 Teşviklerden yararlanabilmek için YEK Belgesi ve lisans The energy dependency and need is increasing gradually in
alınması, 31/12/2015 tarihinden önce üretim tesisinin işletmeye worldwide, while the energy sources are getting exhausted day
girmesi ve her yıl 31 Ekim tarihinden önce EPDK’ya başvuruda by day. On the other hand, environmental pollution and global
bulunması gerekmektedir. warming makes itself more apparent. Our potential waste into
 Ancak katı ve sıvı haldeki yakıtları kullanmak suretiyle elektrik energy including biomass is approximately 8.6 Million TEP;
enerjisi üreten biyokütleye dayalı üretim tesislerinden kurulu whereby especially due to the facts that the financial sources of
gücü 1000 kW’dan az olanlar YEK destekleme mekanizmasına our municipalities are scarce and that generally the income items
tabi olamaz. exceed the expense items, these municipalities are not capable
to realize such projects. This is why these kinds of projects are
6. Sonuç realized through Build-Operate-Transfer models (BOO, BOT,
 Atıklardan elektrik üretimi, sera gazı emisyonunun azaltılması PPP), the investments and financing of which is made by private
yönündeki girişimler ve üretim teknolojilerinde yaşanan companies.
gelişmeler ile birlikte dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek
artmaktadır. On the other hand, the working conditions for projects producing
 YEK kanun değişikliği kapsamında; “çöp gazı” ayrı olarak energy from solid waste are more difficult than those of other
tanımlanarak olumlu bir adım atılmıştır. Ancak bununla beraber renewable energy sources (e.g. Hydro, wind, solar etc.) and are of
daha genel bir tanım yapılarak; atıktan enerji tanımının yapılması a much lower scale. Even if energy projects are being realized from
ve uygulanabilecek tüm teknik yöntemlerin (çöp gazı, yakma, landfill areas in all cities of Turkey, the maximum capacity reached
piroliz, gazlaştırma) bu Yenilenebilir Enerji destek kapsamına is 250 MW, which corresponds only to a dam or to a medium-scale
alınmalıdır. wind project in only one region. However; 1 MW can be produced
 Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği; Madde 27- “Depo kütlesinde from 600 m³/h LFG of household waste through the use of Landfill
havasız kalan organik maddenin mikrobiyolojik olarak ayrışması projects so that the emission value of 250 m³ methane and 46.000
sonucu çevreye yayılarak, patlamalara, zehirlenmelere, sebep tons/year CO2 gas can be easily reduced. Moreover, it is possible
olabilecek metan gazı ağırlıklı olmak üzere karbondioksit, to take these gases constituting a risk of explosion at any time
hidrojen, sülfür, amonyak ve azot bileşikleri yatay ve düşey under control.
gaz toplama sistemi ile toplanır ve kontrollü olarak atmosfere
verilir veya enerji üretmek sureti ile değerlendirilir” denilmektedir. Such projects indeed should be considered as important
Bu maddenin de; atmosfere verilmesinin yerine “bu gazın “Environmental Projects” rather than only as energy projects, so
enerji üretmek sureti ile değerlendirilmesi gerekir” zorunluluğu that nobody will be interested in Waste-to-Energy investments
getirilmelidir. unless a special mechanism of incentive is induced. Thus, the issue
 Atıktan enerji üretimi ile ilgili yasal düzenlemeler net, anlaşılır, of Waste Management and Energy Recoviring which seriously
uygulanabilir ve değişen ihtiyaçlara göre revize edilebilir gained on importance after our country’s acceptance of the Kyoto
olmalıdır. Protocol must be supported more seriously.
 Yatırımların sürdürülebilir olması açısından teşvik mekanizmaları,
atıktan enerji üretim ve tesisi yatırım maliyetlerini karşılayacak
düzeyde belirlenmelidir.
 Bu kapsamda, hem yatırımcıların hem tüketicilerin faydalarının
optimum düzeyde olması için teşvik mekanizmaları günün
ihtiyaçlarına ve gelişen teknolojiye göre sürekli revize
edilmelidir.
 YEK kanun taslağında “Ancak katı ve sıvı haldeki yakıtları
kullanmak suretiyle elektrik enerjisi üreten biyokütleye dayalı
üretim tesislerinden kurulu gücü 1000 kW’dan az olanlar
YEK destekleme mekanizmasına tabi olamaz” denilmektedir.
Bu maddenin kapsamına kesinlikle atıktan enerji üretimi
alınmamalıdır.
 Söz konusu projelere salt enerji projesi olarak değil önemli
“Çevre Projesi” gözüyle bakılması gerekmektedir. Unutulmalıdır
ki; atıktan enerji projeleri nispeten küçük ölçekli projeler
olmasından dolayı; özel bir teşvik mekanizması uygulanmadığı
taktirde yatırımcılar tarafından ilgi görmeyecektir.

Kaynaklar
 ÖZBAY M., “Katı Atık Yönetiminde Mühendislik Sistemleri”, pp.
1-172, Ankara, 2006.
 ALPASLAN M. N., “Katı Atıların Yönetimi”, pp. 1-5, İzmir, 2005.

176
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

PHOTOVOLTAICS VERSUS CONCENTRATED SOLAR POWER

Dr. Martin STICKEL Sebastian PETRETSCHEK


Fichtner GmbH & Co. KG Fichtner GmbH & Co. KG

Abstract A major difference between the two groups of technologies is that


The solar sector worldwide experiences an impressive growth in the presently market mature CSP technologies concentrate the
both, the number of projects as well as the size of individual power solar irradiation, i.e. require direct irradiation in order to reflect the
plants. The quality of engineering and project management so sun beams by mirrors concentrating them in either point focusing
far does not always live up with the corresponding requirements. (central receiver and solar dish) or linear focusing (parabolic
Fichtner, together with the University of Stuttgart performed a trough, linear Fresnel). Almost all of the PV plants work with non-
comparative study of the Levelized Electricity Costs, which un- concentrated sun-light and can therefore also make use of both,
derlines that the technology and plant concept must be carefully the direct as well as diffuse irradiation.
selected according to the requirements regarding dispatchability,
feed-in tariffs as well as characteristics of the available sites and Photovoltaic cells use semiconductors, which effect an electric
ambient conditions, first of all with respect to the solar irradiation. field that is able to separate charge carriers; by connecting the
two contacts a current can flow. This way, sunrays are directly
Background and Relevance transferred into electricity without any moving parts. The direct
It is hardly worth to mention that renewable energy sources are current electricity is transformed by inverters to alternating current
expected to grow sharply over the next years and decades, replacing as used in the public grid and transformed by transformers to the
fossil fuels and being energy sources counting with significantly required voltage level to feed into the public grid.
decreasing energy costs in the medium and long term - in contrast
to their fossil competitors. The major drivers for decreasing costs Different plant concepts in the PV are furthermore characterized
for energy generation are, as already shown in the wind sector, by the type of installation, i.e. fix, one-axis tracking or two-axis
economies of scale as well as rocketing project sizes. tracking as well as the type of inverters that are used (few large
central inverters or many small sting inverters). Tracking is used to
However, the increasing project volumes, which more and more increase the sunlight cached by the PV modules in case that the
frequently reach investment amounts of appr. three-digit million Euros, therewith increased the electricity generation overcompensates
are not in all cases reflected in the quality of project development the corresponding additional costs for mechanical equipment and
processes, project contracts, financing schemes, project management additional land.2
as well as risk management and technology selection. This is surprising
since the plant capacities are nowadays measured in Mega-Watt
rather than in Kilo-Watt and the players in the market are no longer
dominated by purely ecologically motivated individuals but by multi-
national players in the production of the equipment, engineering and Non- Linear-focusing Point-focusing
(dual axias)
construction of the plants, investment and financing. Concentrating (single axis)

Fichtner together with the University of Stuttgart performed a study


which compares the Levelized Electricity Costs for different plant
concepts at different sites, including the analysis of sensitivities on
key ambient parameters.1

Technologies and Plant Concepts Integrated Solar Combined Cyle

Figure 1 show a synopsis of the currently relevant solar power


technologies, which of course are in different stages of market
maturity. The presently predominant technologies in large scale
plants are the non-concentrating photovoltaic (PV) plants with
different types of modules (mono-crystalline, poly-crystalline and Figure 1. Solar Power Plants – Synopsis
several thin-film technologies) on one hand and parabolic trough (Source: Fichtner)
plants on the side of concentrated solar power (CSP).
1
Study on behalf of Fichtner GmbH & Co. KG and University of Stuttgart: Photovoltaics and concentrated solar power plants - Development of a methodology for an estimation of the levelized
electricity costs and profitability of the investment on the basis of three different locations.
2
In case tracking systems are used, the equipment is installed with a lower ground coverage ratio in order to reduce mutual shading of the modules.

177
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Figure 2 pictures the scheme of a parabolic trough plant with Technology Selection
thermal storage. Solar heat is collected in the field of parabolic The selection of the most adequate solar power plant concept shall
troughs and transported by a heat transfer fluid to the solar heat be based on technological and financial criteria, such as:
exchanger where steam is generated and used for electricity
production in a conventional water-steam ranking cycle. During 1. Site related criteria, such as the size of the available land,
high solar irradiation, the heat can be stored in a thermal storage topography and the availability of water. The cost efficiency of
in order to operate the plant during low irradiation due to passing CSP plants benefits more significantly from larger plant sizes
clouds or for covering electricity demand during evening hours. than PV plants since the latter are built in a very modular manner.
Parabolic trough plants are characterized among others by Large plants require large sites that in the best case are almost
counting or not with thermal storages and by the type of cooling flat and have water available at site (for the cooling system of
system they use (wet, dry, hybrid). the water-steam cycle and the cleaning of the mirrors)3 . PV
plants also are most easily built on flat areas and in large scale;
however, many commercial multi-MW plants are build on hilly
sites and without any water close to the site. During operation
water is only needed when module cleaning is required, which
in dusty areas is the case a few times a year; in central Europe
some plants are being operated for several years without
any cleaning. If needed, the relatively small amount of water
required for cleaning can be transported by truck to the sites.
2. Electricity storage: So far, there is no technology available for
large scale energy storage of PV plants. In contrast, in (some)
CSP plants thermal energy can be stored, e.g. in molten salt
storages as used in the Andasol plants in southern Spain.
However, the need and availability of storage depends on the
load curves of a specific country or region and their coherence
with the characteristics of the corresponding power plants; for
Figure 2. Parabolic Trough CSP Power Plant
instance, in case there are sufficient gas fired and hydropower
(Source: Fichtner)
plants, which can be dispatched according to the electricity
demand, plant specific storage systems actually would not be
necessary and due to their relatively high costs from a macro-
economic point of view even not optimal.
3. Irradiation and other meteorological conditions: As mentioned
above, a high portion of direct irradiation is required for CSP
plants while PV plants also operate with diffuse irradiation.
Furthermore, first of all the ambient temperature but also the
wind speed have an influence on the plant performance, which
requires further attention.

Approach for Quantitative Comparison


The relevance of the most of the ambient conditions for the
economics of different plant concepts were analyzed further in
Figure 3. Parabolic Trough Power Plant
(Source: Solar Millennium)

Figure 4. PV Plant Figure 5. Approach for Quantitative Analysis


(Source: Juwi) (Source: Fichtner)

3
For comparison reasons please note that e.g. the 50MW Andasol plants with a thermal storage of approximately 7.5hours full load have a total site surface of about 1.5km² and are supposed to
require annually water in the range of 900,000m³.

178
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

a quantitative manner as follows: For different example sites


(Bahamas, Northern Italy, South Africa) performance simulations
were performed using long term average irradiation and
temperature data from Meteonorm. The plant configurations
were elaborated based on a proprietary Excel-Tool (to
determine a suitable ground coverage ratio for PV plants based
on the optimum inclination angles of the PV modules). With the
Solar Adviser Model (SAM)4, we calculated the corresponding
plant electricity outputs, which together with the related cost
data for capital expenditures (CAPEX) and for operation and
maintenance (O&M) formed the basis for the calculation of the
the Levelized Costs of Electricity generation (LEC) in a cash
flow model as result indicating the commercial performance of
the concepts. Figure 6. LECs for Different Plant Concepts (example Bahamas)
(Source: Fichtner)
We therefore defined a set of typical plant configurations as
follows:
• Parabolic Trough CSP plant
• PV plant with thin film modules from First Solar (FS 275)
• PV plant with poly-crystalline modules from Suntech Power (STP
200)
• PV plant with mono-crystalline modules from SunPower
(SunPower 305)
For the parabolic trough plant a reference plant size of 125MW was
assumed, while the PV plant sizes differ according to the capacity
that can be installed on a defined site and the corresponding land
costs were considered in the cash flow model. Therewith the LEC
[€/kWh] of the PV plants can reasonably be considered independent
of the plant size due to the modular characteristic of PV plants.
Figure 7. Module Prices versus LEC (example Northern Italy)
Calculation of Levelized Electricity Costs (LEC) (Source: Fichtner)
For the mentioned regions, LEC were calculated comparing the
different PV technologies and tracking concepts with CSP, which
resulted in the example for Bahamas as indicated in Figure 6.
The different types of PV plants are able to generate electricity at
lower costs than parabolic trough CSP plants (among others, due
to the relatively high portion of diffuse irradiation due to the high air
humidity). Double-axis tracking resulted to be the most expensive
solution for all three PV technologies; the lowest LEC shows the
thin film plant concept with fixed installations.

Typically tracking systems are not of advantage with thin film


modules since the module surface is relatively large due to the rather
low efficiency rates. However, in case of high direct irradiation and
high module efficiencies as well as high module prices, tracking Figure 8. LEC as a function of Direct Normal Irradiation
becomes more attractive. Due to the decreasing module prices in
the recent years, we observe that double-axis tracking systems different plant parameters and ambient conditions were performed,
become less used in large scale projects, i.e. it becomes more which are summarized in the following paragraphs.
attractive to just install additional module capacities (please refer
to Figure 7). Furthermore, one-axis and fixed installations benefit As CSP requires the concentration of the sunlight, direct solar
from the advantage of less or no moving parts in the entire power irradiation is needed while PV modules also use diffuse irradiation;
plants, which results in simpler plant commissioning and operation consequently, the LEC of CSP show a more significant dependency
and ultimately lower costs for O&M. on the DNI than PV. In comparison to CSP, there is only a small
difference between the PV technologies, which are predominantly
Sensitivity Analyses related to differences temperature dependency and the response
In order to identify general drivers for LEC, sensitivity analysis on on low irradiation levels (please refer to Figure 8).

4
SAM (Solar Advisor Model) is a free software tool made by NREL. SAM allows simulating and calculating different kind of energy generation systems, e.g. PV, CSP and fossil fuel plants. For PV and
CSP SAM uses hourly data generated from Meteonorm or other sources which offer the formats tm2 or epw (8760 data rows). SAM selects the necessary data and sums the hourly results for the whole
year to one value. Fichtner usually performs PV performance calculation using PVSYST a software system that became renown in the PV sector. For performance simulations Fichtner normally uses
its own software tool SOLPRO. However, for this study we preferred to use SAM, predominantly because both technologies, PV and CSP parabolic trough plants can be simulated.

179
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

High temperatures have a negative impact on the efficiency of


the PV modules. The temperature coefficient of thin film modules
usually is in the range of -0.2%/K while the efficiency of crystalline
modules decreases at 0.4%/K to 0.5%/K.

Thus, in general terms it can be stated that the temperature effect


on the efficiency of thin film modules is lower than on the efficiency
of poly-crystalline and mono-crystalline modules. The cooling of
the water-steam cycle in CSP plants is less efficient; while the
thermal losses in the solar field also decrease.

However, the plant performance with respect to the ambient


temperature needs to be analyzed in detail for the region and its
climate conditions; e.g. the cooling system of the parabolic trough
plant needs to be adopted project specifically, which also has an Figure 9. LEC’s as a function the Ambient Temperature
impact on CAPEX and O&M costs, which is not considered in the
above calculation.

All solar power plants are characterized by the need of large sites
in comparison to other renewable energies. However, the land
costs mostly are relatively low compared to the overall CAPEX.
Figure 10 shows the influence of the land price on the LEC for
fixed mounting systems.

The influence of the land price for thin film is the biggest due to
high land use, because of the lower efficiencies. Doubling the
price for the land per year the LEC increases more than 3.2 %, for
monocrystalline cells it is only about 1.7 %. The influence of the
land costs on the LEC is marginal within a variety of 1 % within the
Figure 10. LEC’s as a Function of Land Costs
given boundaries.

Conclusions and Outlook While the CSP sector still can be considered a seller’s market
The solar energy sector is so far to a large extent driven by cross- with a substantial potential for cost savings, in the PV sector cost
subsidies, such as incentivized feed-in tariffs or portfolio standards competitiveness in the production of solar equipment (first of all
in the electricity production. In some countries, tax exemptions or modules) as well as increasing module efficiencies are key and
direct subsidies in the investment phase are given to stimulate the new technologies, such as organic PV modules or printed PV cells
development of the solar power sector. (Nanosolar) drive continuous improvements.

In the wind sector, we already can observe that economies of scale The study underlines that technology selection and plant concept
also stimulated by feed-in tariffs led to the existence of projects that must be carefully performed according to the requirements
at good locations are built without material subsidies, being feasible regarding dispatchability, feed-in tariffs as well as characteristics of
based on the sales of energy and CO2 emission certificates. the available sites and ambient conditions (first of all with respect
to the solar irradiation).
The feed-in tariffs in Germany and Spain for solar energy led to
relatively low production costs for solar equipment and without the The design of solar power plants shall be the result of thorough
development of the parabolic trough plants in southern Spain this state-of-the-art engineering and optimization procedures applying
technology including their thermal storage systems would probably thorough simulation of the electricity generation and the optimization
not yet be considered a proven and bankable technology. of plant technical as well as financial performance. Moreover, the
technological concept of the plant has to be embedded in a sound
Presently, different technologies in the solar sector are in a thrilling project development process including the elaboration of sound
competition – among themselves but also with other renewable and bankable project contracts.
and conventional energy sources. Competitive concepts are being
developed in the CSP sector e.g. solar tower technologies with These are, among others, Engineering, Procurement and
ambient air or pressurized air are to be mentioned as well as the Construction as well as Operation and Maintenance contracts that
generation of steam directly in the heat collectors in the solar field have to establish the details of plant performance and acceptance
of parabolic trough or Fresnel plants. criteria as well as a fair balance of risks.

180
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

21. YÜZYILIN ENERJİ YÖNETİMİ: AKILLI ŞEBEKELER

Mehmet İMERYÜZ
GE Energy, Türkiye

Özet  Kaynakların en uygun şekilde kullanımını sağlayacak şekilde


Elektrik enerjisinin bir şebeke temelinde kullanıldığı 1890’lı yıllardan uyarlanabilir olmalıdır.
günümüze gelinceye kadar teknolojideki gelişmeler, elektrik  Varlık ve bilgi bakımından dağıtılmış olmalıdır.
enerjisi arzının güvenliğini, niteliğini, işlevselliğini ve verimliliğini  Ham verinin bilgi haline getirilmesini sağlayacak şekilde
arttırma yönünde çok önemli atılımların yapılmasını sağlamıştır. dönüştürücü olmalıdır.
Bu atılımlar elektrik enerjisinin üretilmesi, tüketicilere iletilmesi ve  Tehditlerden ve bilinmeyen durumlardan etkilenmeyecek
tüketilmesi biçimlerini sürekli olarak ileriye götüren dönüşümlere şekilde güvenlikli olmalıdır.
yol açmıştır. Elektrik enerji endüstrisi, 21. yüzyılın ilk 10 yılını
geride bırakmak üzere olduğumuz bugünlerde yeni bir dönüşümün Bu niteliklere sahip olacak bir Akıllı Şebeke’nin altyapısının dijital
eşiğine gelmiş bulunuyor. Temiz enerji talebinin artmasıyla birlikte cihazlar ile veri iletişimi ve bilgi teknolojilerine dayanması gerektiği
daha fazla sayıda yenilenebilir enerji kaynağının mevcut iletim ve çok açıktır. Buna göre, Akıllı Şebekeler’in kurulabilmesi için elektrik
dağıtım şebekelerine bağlanma gereksinimi ile tüketicilerin enerji endüstrisinin, üretim ve iletim/dağıtım teknolojileri altyapısının
kullanım şekilleri üzerinde daha fazla bilgiye ve denetime sahip temeli olan bakır ve çeliği, bilgi işleme ve iletişim teknolojileri
olma taleplerinin, arz tarafındaki kurumların olağan güvenlik ve altyapısının temeli olan silikon ve fiber optikle bir araya getirmesi
verimlilik arttırma gereksinimleriyle bir araya gelmesi, şebekenin esastır. [2]
bütününü temel alan yeni yönetim şekillerinin geliştirilmesini
zorunlu hale getirmektedir. Bu bildiride uluslararası meslek 2. Uygulama Alanları
kuruluşları tarafından daha önce geliştirilen tanımlamalar ışığında Bugün sahip olunan teknolojiyle bir çok alanda Akıllı Şebeke
eldeki teknolojiyle yapılabilecek olası uygulamalar ele alınacak ve uygulamaları gerçekleştirilmektedir.
akıllı şebekelerin geleceği üzerinde durulacaktır.

2.1. Arz Tarafındaki İyileştirmeler


1. Tanımlar Elektrik enerjisinin verimli, güvenilir ve çevreye uyumlu bir
Akıllı Şebekeler çoklukla geleceğe dönük ve bu yönüyle soyut şekilde tüketicilere ulaştırılması için yıllarıdır kullanılan ve dijital
bir kavram olarak algılansa da uluslararası meslek kuruluşları teknolojideki ilerlemelere paralel olarak işlevselliği ve verimi sürekli
tarafından tanımlar geliştirilmiş ve yol haritaları çıkarılmaya artan temel uygulamalar şunlardır:
çalışılmıştır. Bunlardan EPRI (Electric Power Researc Institute)’ye  Dağıtım Yönetim Sistemi / Enerji Yönetim Sistemi / SCADA
göre Akıllı Şebeke:  Trafo Merkezi Otomasyonu
 Verimli, güvenilir ve birbirleriyle eşgüdümlü olarak çalışan, her  Dağıtım Fideri Otomasyonu
biri otomasyona tabi birçok iletim ve dağıtım sisteminden oluşan  Reaktif Güç Kompanzasyonu
bir güç sistemidir.  Gerilim Regülasyonu
 Acil durumlarda kendi kendini iyileştirme özellikleri olan ve
üretim/iletim/dağıtım şirketi ile enerji pazarının ihtiyaçlarına 2.2. Talep Tarafındaki İyileştirmeler
karşılık veren bir güç sistemidir. Tüketicilerin elektrik enerjisinin kendilerine olan maliyetleri üzerinde
 Sayısı milyonlarla ifade edilen müşteriye hizmet veren ve daha fazla bilgi ve denetime sahip olma talepleri ile hizmet sağlayıcı
gelişen dijital ekonominin ihtiyacı olan zamanında, güvenilir dağıtım şirketlerinin hızlı faturalandırma ve kayıp / kaçakları önleme
ve uyarlanabilir bilgi akışını sağlayan bir akıllı haberleşme ihtiyaçları Gelişmiş Sayaç Altyapısı – GSA (Advanced Metering
altyapısına sahip bir güç sistemidir [1]. Infrastructure – AMI) uygulamalarını zorunlu hale getirmiştir.

Bu tanımlara göre bir Akıllı Şebeke’nin sahip olması gereken GSA’nın temelini çift yönlü veri iletişimine imkan sağlayan
nitelikleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: telsiz ve/veya fiber optik bir haberleşme ağı ile böyle bir ağa
 Akıllı Şebeke acil durumları önceden gidermeye izin verecek bağlanmaya müsait, enerjinin maliyetine göre kendini dinamik
şekilde geleceği kestirebilir olmalıdır. olarak ayarlayabilen ve tüketim sahasındaki (ev, işyeri vb.) değişik
 Akıllı Şebeke önceden kestirilen veya algılanan problemleri yüklerle etkileşim içinde olan akıllı sayaçlar oluşturur. Enerjinin
düzeltecek veya oluşmasını önleyecek şekilde kendi kendini talep ve arzını en uygun şekilde dengelemek amacındaki hizmet
iyileştirebilir olmalıdır. sağlayıcı şirketler GSA uygulamalarının önünü açmaktadır.
 Müşterilerle ve pazarla etkileşimli olmalıdır. Bunun neticesinde Akıllı Ev / İşyeri, Akıllı Bina ve Ev Otomasyon

181
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Şekil 1. Gelişmiş sayaç altyapısı.

Ağı (Home Automation Network – HAN) gibi yeni teknolojiler


geliştirilmektedir.

GSA ile geliştirilebilecek kimi uygulamalar şunlardır: Şekil 2. Senkrofazörler ile iletim şebekesi görüntüsünün bir örneği.
 Gerçek zamanlı fiyatlandırma / faturalama
 Doğrudan yük kontrolü nedenleri belli olsa da sonuçları ve tetiklediği diğer arızalar, güç
 Yük izleme ve yük temelinde alt-sayaçlar santrallerinin (özellikle termal santrallerin), yük akışının, koruma,
 Arıza algılama ve arıza çağrı yönetim sistemi otomatik kontrol ve haberleşme sistemlerinin birbiriyle etkileşimine
 Talep eğrisi oluşturma / izleme bağlı olarak önceden kestirilemeyen bir nitelikte olmaktadır. Bu
 Güvenlik izleme nedenle birbirini tetikleyen bu beklenmedik olay silsileleriyle, Milli
 Uzaktan ev denetimi Yük Tevzi Merkezlerinde manuel olarak yapılacak müdahalelerle
başa çıkmak etkin olamamaktadır [3].
2.3. Geniş Alan Ağı Koruma, İzleme ve Kontrol Sistemleri
Milli iletim şebekeleri büyüyüp karmaşıklaştıkça ve ülkeler Bu amaç doğrultusunda TEİAŞ tarafından gerçekleştirilen Özel
arasında eş zamanlı – senkron – bağlantılar yapıldıkça, genişleyen Koruma Sistemi, üçer adet büyük termal santral ile hidroelektrik
şebekenin kararlılığını emniyet altına almak ve bir ülkenin milli santralinin TEİAŞ’ın fiber optik geniş alan ağı ile UCTE şebekesi
şebekesinde meydana gelen bir sorunun diğer şebekelerin ile bağlantı noktaları olan Hamitabat (Bulgaristan ile) ve Babaeski
kararlılığını riske atmamasını sağlamak amacıyla tasarlanan Geniş (Yunanistan ile) trafo merkezlerine bağlanmasını ve burada tesis
Alan Ağı Koruma İzleme ve Kontrol Sistemleri hızla gelişmekte ve edilecek denetleyicilerin karşılıklı yük akışları sınır değerlere
yaygınlık kazanmaktadır. Bu teknolojinin altyapısını güç santralleri ulaştığında 15 adet trafo merkezinde yer alan güç trafolarını veya
ve trafo merkezlerine konulan akıllı röle ve/veya denetleyiciler ilgili santrallerdeki üniteleri belli bir yük atma mantığıyla devre dışı
ile bunlar arasında tesis edilen, çoğu zaman fiber optik (Optical bırakmasını sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Aynı zamanda kimi
Ground Wire – OPGW kablo ile) veri iletişim ağları oluşturur. uç durumlarda meydana gelebilecek ülkelerarası güç salınımlarını
Geleneksel SCADA altyapısı ve uygulamalarıyla saniyeler ve daha büyümeden algılayarak iki sistemin bağlantısını koparıp
dakika mertebesinde gerçekleştirilebilen müdahaleler, Geniş Türkiye’yi ada konumuna getirecek özel bir koruma uygulaması
Alan Ağı teknolojileri ile 100 ms mertebesinde ve otomatik olarak uygulanmıştır. Tüm bu sınır değerler TEİAŞ ve UCTE’nin yürüttüğü
yerine getirilebilmekte ve bu sayede iletim şebekesini kararsızlığa ortak çalışma gruplarının raporlarında yer almıştır [4].
sürükleyebilecek olağan dışı durumlar önleyici algoritmalarla
zararsız hale getirilebilmektedir.

Diğer yandan Geniş Alan Ağı teknolojilerinin ölçme ve izleme


alanında sağladığı en önemli imkan, güç sisteminin anlık durumunu
farklı noktalarda eş zamanlı olarak izlemeyi sağlayan senkrofazör
ismi verilen ölçümlerdir. Senkrofazör ölçümleri kullanılarak, şebeke
ölçeğinde koruma uygulamaları geliştirmek ve uygun arabirim
ve yazılımlar kullanılarak, tüm şebekenin gerçek ve eş zamanlı
görüntüsünü izlemek mümkün olmaktadır.

Türkiye iletim sisteminin 2010 yılı içerisinde Kıta Avrupası’nın UCTE


(Union for the Coordination of Transmission of Electricity) şebekesi
ile eş zamanlı – senkron – olarak bağlanması kapsamında bir Şekil 4. TEİAŞ – UCTE bağlantısı geniş alan ağı koruması sistem şeması.
Geniş Alan Ağı uygulaması yürütülmektedir. TEİAŞ ve UCTE’nin
1990’lı yıllardan beri yürüttüğü çalışmalara göre, bu bağlantının 2.4. Varlık İyileştirme ve Yönetimi
sistem kararlılıklarını riske etmeden yapılabilmesi için gereken Üretim, iletim ve dağıtım alanından servis sağlayıcısı olan
koşullardan bir tanesi, bağlantı noktalarında özel bir koruma şirketlerin en kıymetli varlıkları sahip oldukları teçhizattır. Yapılan
sisteminin tesis edilmesidir. Çünkü Kuzey Amerika ve Avrupa gibi araştırmalara göre, özellikle gelişmiş ülkelerde bugünkü elektrik
yaygın ve karmaşık iletim şebekelerinde son yıllarda meydana şebekesini oluşturan teçhizat ortalama 35-40 yıl önce kurulmuştu.
gelen enerji kesintileri incelendiğinde görülmüştür ki bu arızaların Gelişen ekonomi nedeniyle artan enerji talebi ve rekabet koşulları

182
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

altında, bu teçhizatın sınır yük değerlerinde çalışıyor olması Gözetilmesi gereken bir diğer husus da Dağıtılmış Üretim
gerçeği de göz önüne alındığında, varlıkların akılcı yönetiminin Kaynakları’nın hem müşteri hem de hizmet sağlayıcı şirket açısından
bakım ve yatırım planlamalarını düzenlemek açısından ne denli maliyetleri iyileştirme amacına hizmet etmesidir. Bu amaçla
önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. bağlantı noktasındaki güç alış verişinin sözleşmeyle belirlenmiş
değerlere göre veya elektrik kullanım tarifesinin değişken fiyatına
Varlık Yönetimi alanında gerçekleştirilen kimi Akıllı Şebeke göre iyileştirilecek şekilde denetlenmesi gerekebilecektir.
uygulamaları şunlardır:
 Coğrafi Bilgi Sistemleri Gelişmekte olan elektrikli hibrit araçlar Mikro Şebekeler’in işletimi
 Trafo İzleme (sıcaklık, gaz, nem) açısından yeni uygulamaların geliştirilmesini zorunlu kılacaktır.
 Devre Kesicisi İzleme (birikmiş ark akımı, manevra sayısı) Çünkü bu araçlar seyyar nitelikte yeni tüketiciler olacaktır. Şebekeye
 Akıllı Cihazları İzleme (kendi kendini test) bağlanmalarının ve ayrılmalarının olası etkileri ile enerji kullanım
 Güvenlik (ayar değeri değiştirme, şifre, ürün güncelleme) maliyetlerini etkileşimli olarak denetleyen akıllı ve haberleşebilir
cihazlara sahip olmaları gerekecektir.
3. Gelecek Uygulama Alanları
Yukarıdaki örneklerden görüleceği gibi elektrik şebekesi 4. Sonuç
günümüzde oldukça karmaşık bir yapıdadır ve bu şebekenin Akıllı Şebeke günümüzde mevcut olmayan yepyeni bir teknolojik
verimli bir şekilde yönetilmesi için kullanılan bir çok Akıllı buluş değildir. Ne de hemen sipariş edilip ertesi gün devreye alınacak
Şebeke uygulaması bulunmaktadır. Temiz ve yenilenebilir enerji bir üründür. Kendi ölçeklerinde yalıtılmış olarak kullanılagelen
kaynaklarının yaygınlaşması, güneş enerjisi alanında olması varolan teknolojilerin haberleşme altyapılarının birbiriyle
beklendiği gibi site ve bina ölçeğinde kullanılmaya başlanması, paylaşılması, kimi ürün ve arabirim boşluklarının doldurulmasıyla
dolayısıyla bunların şebekeye bağlanacak olmalarının doğurduğu daha büyük ölçekli şebeke temelinde kullanılmasıyla ortaya çıkacak
hususlar ile yakın bir gelecekte elektrikli hibrit otomobillerin yeni tümleşik uygulamalardır. Amaç arz ve talebin dengelendiği,
yaygınlaşacak olmaları ve mikro türbinler gibi yenilikler Akıllı Şebeke yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli olarak değerlendirildiği,
uygulamalarının gelecekte alacakları yönü belirleyecektir. arz güvenliğine ve kalitesine sahip, daha yetenekli ve emniyetli
birleşik bir enerji yönetim sistemine sahip olmaktır.

Kaynaklar
[1] IntelliGrid Architecture Report: Volume 1, User Guidelines and
Recommendations, EPRI, Paolo Alta, CA: 2002.1012160.
[2] SOLLECITO, L., “Smart Grid: The Road Ahead”, Protection
Automation and Control World, Summer 2008 / Volume 5, pg:
40.
[3] ILICETO, F., “Defense Plans Against Major Disturbances in
Large Interconnected Power Pools”, Workshop Conference
on Reliability of Electrical Systems, Rome, Italy, March 25
2003, pg: 3.
[4] DURUKAN Y., Özkaya A., “Connection of Turkish Power
System to UCTE”, BSTPP Workgroup, Lviv, Ukraine, March
2008.

Şekil 5. Elektrik Şebekesinin Yakın Gelecekteki Olası Görünümü Summary


Smart Grid is not a totally new technological invention that does not
Akıllı Şebeke uygulamalarında gelecek tasarımları belirleyecek exist today. Nor it is a single product that can be purchased one day
en önemli alan Dağıtılmış Üretim Kaynakları (Distributed Energy and installed next day. Rather it is the integration at enterprise level
Resources – DER) diye adlandırılan alan olacaktır. Toplam gücü of certain applications that are being used at a relatively isolated
10 MW veya daha az olan yenilenebilir enerji kaynakları ve bağlı local level by sharing communication infrastructures, creating new
yükler, ana şebekeye bağlanma ve ada modunda ayrılma koşulları interfaces and filling in some product gaps. Smart Grid is not a
yönetilmesi gereken birer Mikro Şebeke niteliğine sahip olacaktır. one-time solution, but it is a new energy management system that
Mikro Şebekelerin geleneksel olarak radyal besleme mantığına can be put together by electrical utilities with long-term focus. The
göre işletilen orta gerilim dağıtım şebekelerine bağlanacak ultimate goal is to have a more capable, integrated, reliable and
olmaları, tüm şebekenin yük tevzi, kontrol ve koruma felsefesini secure power system that the supply and demand are balanced
köklü olarak değiştirecektir. Bağlantı noktalarında tesis edilmesi optimally and the renewable energy resources are evaluated
gereken akıllı denetleyicilerin Mikro Şebeke’nin ada olarak ayrılma productively. Smart Grid is the tool to reach that goal.
ve yeniden senkron olarak bağlanma mantığını yönetmesi ve bunu
yaparken hem üretim tarafıyla hem de yük tevzi merkezi ve aynı
şebekeye bağlı olası başka Mikro Şebeke denetleyicileriyle iletişim
içinde bulunması gerekecektir. Bunun yanı sıra yenilenebilir enerji
kaynaklarının durumunun atmosferik koşullar gereği raslantısal
olması çok boyutlu bir denetimi zorunlu kılmaktadır.

183
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ENERJİ VERİMLİLİĞİNDE ISI YALITIMININ ROLÜ VE XPS İLE OPTİMUM ÇÖZÜMLER

Meltem YILMAZ
XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği

Özet
Enerjisinin yüzde 75’ini ithal eden Türkiye’de ısı yalıtımının
yaygınlaşması çok önemlidir. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi
ve küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin her geçen gün daha fazla
hissedilmesi de bu gerekliliği kanıtlamaktadır. Ancak mevcut duruma
bakıldığında, ısı yalıtımı sektörü yılda ortalama yüzde 20 büyümesine
rağmen, uygulamanın yaygınlığı açısından Avrupa’nın gerisinde
kaldığımız görülmektedir. Yeni yönetmelik ve düzenlemelerle birlikte
ısı yalıtımı sektörünün hak ettiği seviyeye ulaşacağı beklenmektedir.

XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği de Türkiye’de yalıtım


bilincinin gelişmesi ve yalıtımda AB standartlarında ileri teknoloji
ürünlerin kullanımının yaygınlaşması amacıyla kurulmuştur. XPS
Levhaların kullanılmasıyla uzun ömürlü, zaman içinde çevre ve
iklim şartlarından olumsuz etkilenmeyen, sürdürülebilir ısı yalıtım Duvarlardan % 25-40
detayları oluşturulabilir. Çatılardan % 20-25
Isı Köprülerinden % 15-25
Doğramalardan % 10-20
Neden Isı Yalıtımı Yaptırmalıyız? Isı Kaybeden Yapı Bileşenleri
Türkiye’de enerji ihtiyacı, nüfus artışına ve sanayideki gelişmelere
paralel olarak gün geçtikçe artmakta ve enerji kaynakları bu ihtiyaca Hangi Detaylarda Isı Yalıtımı Uygulanmalıdır?
cevap verememektedir. Yeryüzünde enerji kaynaklarının zamanla Temeller-Döşemeler
azalması ve küresel ısınma, tüm ülkelerin enerji ihtiyaçlarını kontrol Bu detayda ısı yalıtımı; nem, toprak basıncı ve zemin suyunun
altına almalarını ve enerjiyi etkin kullanma yöntemleri geliştirmelerini zararlı etkilerine maruz kalan temel perde duvarlarında ve zemine
zorunlu kılmıştır. Ülkemizde de başta sanayi ve konut sektörleri oturan döşemelerde döşeme betonu üzerinde uygulanmaktadır.
olmak üzere enerji tüketimi her geçen yıl artmaktadır.
Duvarlar
Türkiye’deki binalarda enerjinin yüzde 82’si ısıtma ve soğutma Duvarlardaki ısı yalıtımı uygulaması, hem mantolama olarak da
amaçlı kullanılmaktadır. Binalar için kullanılan enerji, ülkemizde adlandırılan dıştan ısı yalıtımı hem de içten ısı yalıtımı şeklinde
harcanan toplam enerjinin yüzde 26’sını oluşturmaktadır. Enerji gerçekleşmektedir. Duvarlara içten ısı yalıtımı uygulaması, yalıtım
ihtiyacının yaklaşık yüzde 75’ini ithal enerji ile karşılayan Türkiye’de, levhalarının dıştan uygulanmasının mümkün olmadığı ya da içten
binaların ısıtılması amacıyla tüketilen enerjinin azaltılması acil yalıtım levhalarının kullanımın çok daha faydalı olduğu durumlarda
önlem planları arasında yer almaktadır. Enerjinin etkin kullanılması başvurulan bir yöntemdir.
ise ancak ısı yalıtımı ile sağlanabilir. Sağlıklı yaşam koşullarının
yaratılması, yakıt tüketimlerini azaltarak kullanıcının düşük yakıt Örneğin, mevcut binanın kalitesini yükseltirken özellikle dış cephenin
masrafları ile ısınma ve soğutma yapabilmesi ve dolayısıyla dış görüntüsünün korunması gerekiyorsa, dıştan ısı yalıtımı yapmak
hava kirliliğinin de azaltılmasının sağlanması, binanın iç ve mümkün olmadığı için içten uygulama yapılmaktadır. Ayrıca çok sık
dış etkenlerden korunarak ömrünün uzatılması amacıyla, yapı kullanılmayan, devamlı ısıtılmayan spor, konferans, tiyatro salonları
bileşenleri ve dış ortam arasındaki ısı kaybını azaltmak için yapılan vb. için de içten ısı yalıtımı avantaj sağlamaktadır.
işlemlere ısı yalıtımı denir.
Çatılar
Isı yalıtım sistemlerinin esas amacı; yapı bileşenleri ve taşıyıcı Gezilebilen ve gezilemeyen teras çatılarda, bahçe çatılarda ve
sistemi dış etkenlerden koruyarak kullanım amacına uygun sağlık konutlarda en sık kullanılan tür olan kırma çatı olarak da bilinen
ve konfor şartlarını yapı içerisinde sağlamaktır. Bina içerisinde eğimli çatılarda ısı yalıtımı uygulaması yapılmaktadır.
konforlu yaşam koşullarının oluşturulması insan sağlığı için ne
kadar önemli ise yapının dış etkenlere karşı korunması da içerisinde Diğer Detaylar
yaşadığımız, sağlam ve uzun ömürlü olmasını beklediğimiz yapılar Isı yalıtımı siding uygulamalarında ve soğuk hava depolarında da
için aynı öneme sahiptir. [1] yapılmaktadır. [2]

184
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Isı Yalıtımının Avantajları  8 Mayıs 2000 tarih ve 24043 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
 Isıtma ve soğutma giderlerinde en az yüzde 50 tasarruf sağlar. “TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği ve Standardı”, 09
 Bina cepheleri tümden kaplandığı için yapı fiziği açısından en Ekim 2008 tarih ve 27019 sayılı Resmi Gazete’de revize edildi.
uygun yöntemdir. Kolon, kiriş vb. yapı elemanlarında ısı köprüsü Yeni Yönetmelik 1 Kasım 2008 tarihinden itibaren geçerli oldu.
oluşumlarını önler.  02 Mayıs 2007 tarih ve 26510 sayılı Resmi Gazete’de “Enerji
 Binaların taşıyıcı sistemlerini korozyona karşı korur, depreme Verimliliği Kanunu” yayımlandı.
karşı güvenliği artırır.  05 Aralık 2008 tarihinde 27075 sayılı Resmi Gazete’de “Binalarda
 Yoğuşmayı önler; evlerde nemden kaynaklanan küf, rutubet, Enerji Performansı Yönetmeliği” yayımlandı. 05 Aralık 2009
mantar ve kötü koku oluşumunu engeller. tarihinde yürürlüğe girdi.
 Mantolama sistemi dengeli ısı dağılımı sağlayarak sağlıklı ve  12 Ağustos 2001 tarih ve 24491 sayılı Resmi Gazete’de “Yapı
konforlu yaşam koşulları oluşturur. Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeliği” yayımlandı.
 Yeni binalarda ısıtma/soğutma tesisat maliyetlerini azaltır.
 Binanın cephe bakım maliyetlerini azaltır, binanın ömrünü Yeni Binalarda Isı Yalıtımı 1 Kasım 2008’den
uzatır. Sonra Zorunlu Oldu
 Eski binalarda enerji tasarrufunun yanı sıra cephede estetik Yalıtım sektörünün yıllardır revizyonunu beklediği “TS 825 Isı
çözümlere imkan verir. Yalıtımı Yönetmeliği”, binaların uygun ısı yalıtımı özelliklerine
 Binaların yalıtımlı olması ülke ekonomisine her yıl 7.5 milyar göre inşa edilmesi için gerekli şartları ve enerji ihtiyacının
dolar kazandırır. hesaplanması sırasında kullanılacak hesap metodu ile değerlerini
 Her yıl yeni yapılan 100 bin binanın tamamında ısı yalıtımı yeniden düzenlemiştir. 1 Kasım 2008 tarihinde yürürlüğe giren
yapılması durumunda 300 milyon dolar enerji tasarrufu yeni yönetmeliğe göre binalar, ısı kayıpları bakımından çevre
sağlanabilir. şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak yalıtılacaktır. Yönetmelik
 Fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı salınımını yüzde 50 kapsamında, aylık ortalama dış sıcaklık değerleri meteorolojiden
azaltarak küresel ısınmayla mücadele sağlar. alınan veriler doğrultusunda yenilenmiştir ve bu doğrultuda özellikle
soğuk bölgelerde ısı yalıtım levhalarının kalınlıkları artırılmıştır.
Isı Yalıtımının Maliyeti Artık binaların hesaplanan yıllık ısıtma enerjisi ihtiyacı, bölgelere
 Binanın yapım aşamasında ısı yalıtımının maliyeti bina göre verilen yıllık ısıtma enerjisi sınır değerlerini aşamayacaktır.
maliyetinin yüzde 3 ila 5’i kadardır.
 Mevcut binalarda metrekarede ortalama 30–40 TL maliyeti vardır. Aslında eski “TS 825 Isı Yalıtımı Yönetmeliği” gereğince, 2000
 Sağladığı tasarrufla maliyetini birkaç yıl içinde amorti eder ve yılından sonra inşa edilen binaların ısı yalıtımlı olarak projelendirilmesi
ömür boyu tasarruf sağlar. gerekiyordu. Ancak yönetmelikteki aksaklıklar nedeniyle bu
uygulama hayata geçirilemiyordu. TS 825’in revizyonundaki
Türkiye’de Isı Yalıtımında Mevcut Durum ve en önemli gelişme; bu esasların yeni binalarda uygulanmasına
Avrupa Ülkeleri İle Karşılaştırma zorunluluk getirilmesi olmuştur. Ayrıca artık, mevcut binalarda da
Isı yalıtımı, renovasyon projelerinin de etkisiyle Türkiye’nin krizlere tadilat projesi ile yenilenen ve ilave edilen kısımların yeni standarda
rağmen, inşaattan bağımsız olarak büyüyen tek sektörüdür. Enerji göre enerji verimli olarak tasarlanması gerekmektedir. [3]
maliyetlerinin hızla artması ve yalıtım bilincinin gelişmesi sektörü
büyütmektedir. Türkiye’de ısı yalıtımı sektörü son 10 yıldır her yıl TS 825’in revizyonu ile:
yüzde 20, mantolama (dıştan ısı yalıtımı) pazarı ise son 5 yıldır her  Merkezi ısıtma sistemi dışındaki lokal ısıtılan (kat kaloriferi gibi)
yıl yüzde 35 büyüme göstermektedir. yapılarda ara kat döşemeleri ve duvar bölmelerinin (ısıl direnci
0,80 m²K/W olacak şekilde) yalıtılması gerekmektedir.
Ancak tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, ısı yalıtımı konusunda  Türkiye yine 4 iklim bölgesinde incelenmektedir. Aylık ortalama
ülkemizin kat etmesi gereken önemli bir mesafe bulunmaktadır. dış sıcaklık değerleri meteorolojiden alınan veriler ile yenilenmiş,
Çünkü Türkiye’deki 17 milyon konutun yüzde 90’ında ısı yalıtımı derece gün bölgelerine göre tavsiye edilen U değerleri, sıcak
yoktur. Isı yalıtımı konusunda Avrupa ülkelerinin de çok gerisinde iklim bölgelerinde soğutmada enerji verimliliğini arttırmak amacı
kalmış durumdayız. Binaların ısıtma ve soğutmasında Almanya’nın ile iyileştirilmiştir. Dolayısı ile bu bölgelerde ısı yalıtım kalınlıkları
10 katı kadar enerji tüketiyoruz. Ülkemizde binaların metrekare artacaktır.
başına enerji tüketimi 300-350 kwh arasında, bizden daha soğuk  Pencereler için önerilen ısı geçirgenlik katsayıları tüm derece
olan Almanya’da ise 30-60 kwh’tir. Bu değerlerin ülkemizde gün bölgeleri için yükseltilerek (2,4 W/m²K’e çekilerek) yalıtımlı
ortalama 100–120 kwh olması hedeflenmektedir. camların kullanımı zorunlu hale gelmiştir.
 Yoğuşma hesaplarında uluslararası metodlara geçilmiştir.
Isı Yalıtımı İle İlgili Mavzuatlarda Son Gelişmeler
Isı yalıtımı sektöründe son dönemlerde yaşanan gelişmelerin TS 825’in revizyonu ve XPS ürünlere yansımaları
sektörün hızlı bir ivme ile büyümesini sağlayacağı tahmin  Toprak teraslı temel perde duvarları ve ters teras çatı ısı
edilmektedir. Bu gelişmeler; 2008 yılında “TS 825 Isı Yalıtımı yalıtımında XPS Isı Yalıtım Levhaları kullanılması zorunlu hale
Yönetmeliği”nin revizyonu, 2009 yılında “Binalarda Enerji getirilmiştir. (Yeni TS 825 Ek.E , madde 8-9)
Performans Yönetmeliği” ile Enerji Kimlik Belgesi’nin zorunlu  TS 11989 EN 13164 ısı yalıtım mamulleri binalar için fabrikasyon
olması, EİE’nin tebliğiyle enerjiyi verimli kullanmayanlara olarak imal edilen ekstrude polistren köpük (XPS) standardına
yönelik idari para cezalarının artırılması ve Türkiye’nin Kyoto uygun olmalıdır.
Protokolü’nü imzalamasıdır. Sıra ile mevcut konuyla ilgili kanun  Basma mukavemeti %10 deformasyonda 300 kPa ve üstünde
ve yönetmelikler: basma dayanımına sahip ürünlerin kullanılması zorunlu olmuştur.

185
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

 Difüzyon ile su emme değeri EN 12088 göre % 3’ün altında Mantolama Uygulamalarında Paket Sistemler ve
olmalıdır. Avantajları
 Levhalar, ciltli ve ısı köprülerini önleyecek şekilde binili
olmalıdır. Uluslararası Standartlara Uygundur
Paket sistemler, ETAG 004 (Dış Cephe Sıvalı Isı Yalıtım Sistemleri-
Enerji Kimlik Belgesi ve ısı yalıtımı zorunlu… Yaşlandırma ve Performans Testleri) gibi, ısı yalıtım sistemlerinin
“Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği” de ısı yalıtımını bir performansının bir bütün olarak test edilmesini zorunlu kılan
binanın olmazsa olmazları arasına yerleştirmektedir. 5 Aralık bir test metodu ile test edilmektedirler. Bir araya gelen sistem
2009’da yürürlüğe giren yönetmelik; binalarda Enerji Kimlik ürünlerinin (ısı yalıtım malzemesi, yapıştırıcı, sıva, donatı filesi,
Belgesi’ni zorunlu kılmaktadır. Enerji Kimlik Belgesi, asgari olarak yüzey kaplama malzemeleri ve sistem içindeki tüm bileşenler)
binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, yalıtım sonuç performansını, gerçek koşulları simüle ederek, yaşlandırma
özellikleri ve ısıtma-soğutma sistemlerinin verimiyle ilgili bilgileri testleri ile belirleyen kapsamlı bir metottur. Sadece ETAG 004’e
içeren bir belgedir. göre onay alan ısı yalıtım sistemleri için CE belgesi düzenlenmekte
ve Avrupa’da ticari dolaşımına izin verilmektedir.
Konutlar aynen beyaz eşyalarda olduğu gibi A’dan G’ye kadar
sınıflandırılmaktadır. A sınıfı; tasarruflu ve sera gazı emisyonu Dayanıklıdır
düşük çevreci konutları, G sınıfı ise enerji israf eden ve sera gazı Bina ömrü boyunca birbiri ile uyumu test edilmiş malzemeler
emisyonu yüksek konutları işaret etmektedir. [4] kullanıldığında, olumsuz iklim şartlarından etkilenmeden
sürdürülebilir tasarrufa imkan sağlamaktadır.
Artık yapılan her bina bu yönetmeliğe göre projelendirilmek
zorundadır ve belediyeler bu sürecin başlangıcında yeni binaların Güvenilirdir
ısı yalıtımı projelerinin uygunluğunu denetleyecektir. Yönetmelik ilk Uygulama hataları, işçilik hataları vb. herhangi bir olumsuzluk
etapta yeni binaları kapsamaktadır. Her yıl ortalama 100 bin yeni karşısında son kullanıcı için tek bir firma ile garantörlük antlaşması
bina inşa edilmektedir. Artık bu binalar ısı yalıtımı yapılmış olarak yapmaya avantaj sağlamaktadır.
inşa edilecektir. Mevcut binaların da 2017 yılına kadar sisteme
uyumlu hale gelmesi yani ısı yalıtımlı olması öngörülmektedir. Yani Ekonomiktir
şu an yalıtımsız olan 15 milyon konutun da bu sürede yalıtımlı hale Paket sistemler, markalı ve garantili olduğundan finans kredili
gelmesi gerekecektir. sistemlere olanak sunmaktadır. [6]

Evlerini satmak ya da kiralamak isteyenler enerji tüketimlerini


düşürerek binalarına değer katmak, A sınıfı binalarda oturmak için
kısa sürede ısı yalıtımına ağırlık verecektir. Bu konutlara yalıtım
yaptırılması, ısı yalıtımı sektörü için ortalama 50 milyon dolarlık
pazar ve 40 bin kişilik istihdam artışı anlamına gelmektedir.

Isı yalıtımı olmayan binalar 61 bin TL’ye varan cezalar


ödeyecek!
Tüketicileri ve işletmeleri ısı yalıtımına yönlendirecek bir başka
gelişme ise enerjiyi verimli kullanmayanlara yönelik olarak
uygulanacak idari para cezalarının 2009’da yüzde 12 ve 2010’da
yüzde 2,2 oranında artırılması olmuştur. Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nin
tebliği ile 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren, Enerji Verimliliği Yasası
kapsamında enerjiyi verimli kullanmayan işletme, bina sahipleri ve
yöneticilerin ödeyecekleri idari para cezaları 613 TL ila 61 bin 352
TL arasında değişmektedir. [5]

Kyoto kapsamında en ciddi yatırım yalıtım olacak!


Isı yalıtımını zorunlu kılan gelişmelerden biri de Türkiye’nin Kyoto
Protokolü’nü imzalaması olmuştur. Protokol gereği 2012 yılından
itibaren bazı yükümlülüklerin altına girecek olan ülkemizde, sera
gazı salımını önleyecek çevreci yatırımlar hız kazanacaktır.
Bu kapsamda en büyük yatırım ise yalıtıma yapılacak yatırım
olacaktır.

Dünyadaki tüm sera gazı salımının yüzde 1.3’üne neden olan


Türkiye, küresel ısınmaya en çok neden olan ülkeler sıralamasında
13. sırada yer almaktadır. Isınmak için tüketilen fosil yakıtlar ise
çevre kirliliğinin en önemli sebebini oluşturmaktadır. Isı yalıtımıyla
konut başına atmosfere yayılan atık gaz miktarı da yarı yarıya
inmektedir. Şekil 2.

186
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

XPS Nedir?  Uygulama esnasında kolay işlenebilir, kesilen levhalar fire


Homojen hücre yapısına sahip, ısı yalıtımı yapmak amacıyla vermeden kullanılabilir.
üretilen ve kullanılan köpük malzemelerdir. XPS’in hammaddesi  Kolay, çabuk işlenebilirliği ve fiziksel özellikleri sayesinde hemen
olan polistren, ekstrüzyon işlemi ile hat boyunca istenilen kalınlıkta hemen bütün hava şartlarında uygulanabilir.
çekilir. Sürekli bilgisayar kontrolünde yapılan bu üretim sayesinde  Kenarlarının binili olması birleşim yerlerinde ısı köprüsü oluşma
homojen bal peteği görünümünde, kararlı bir hücre yapısı elde riskini ortadan kaldırır, uygulama sırasında levhaların düzgün
edilir. Hücreler bütün yüzlerinden birbirine bağlıdır. Hava hücrelerin yüzey oluşturmasını ve işçiliği kolaylaştırır. [8]
içine hapsedilmiştir. Hareketsiz kuru hava ile bilinen en mükemmel
ısı yalıtımı sağlanmaktadır. Hattan çıkan malzemenin yüzeyi, zırhlı XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği
veya pürüzlü yüzey olarak malzemenin kullanılacağı detaydaki Isı yalıtımı sektöründe 2006 yılından bu yana hizmet veren
ihtiyaçlar doğrultusunda yapılandırılır. [7] XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği, Ekstrude Polistren Isı
Yalıtım Levhası üreticilerini aynı çatı altında toplayan bir sivil
toplum kuruluşudur. Türkiye’de ısı yalıtımı bilincinin geliştirilmesi
misyonuyla yola çıkan XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği’nin
öncelikli hedefleri arasında; AB standartlarında, bina ömrü boyunca
dış ortam koşullarından etkilenmeyen ve ısı yalıtım performansını
yitirmeyen ileri teknoloji XPS Isı Yalıtım Levhalarının kullanımının
yaygınlaşması bulunmaktadır.

Isı yalıtımının önemi, paket sistemlerin avantajları ve XPS Isı


Yalıtım Levhaları konusunda sektöre ve kamuoyuna yönelik
bir bilgilendirme kampanyası yürüten dernek, XPS levhaların
kullanımının yaygınlaştırılmasını amaçlamakta ve bu yolla uzun
ömürlü, ekonomik ve en doğru ısı yalıtım uygulamalarının yapılması
için faaliyet göstermektedir.
Şekil 3.
XPS Derneği, bilgilendirme kampanyası kapsamında çeşitli hedef
Mantolama Uygulamalarında Xps Levhaların Avantajları kitlelere yönelik eğitim seminerleri düzenlemektedir. Sektörü ile
 Düşük ısı iletkenlik değeri sayesinde, aynı kalınlıkta diğer ısı ilgili fuar, kongre, konferans ve seminer gibi organizasyonlara
yalıtım malzemelerine oranla daha yüksek ısıl direnç sağlar. katılmaktadır. Bilgilendirme kitapçıkları, broşürler ve derneğin
Mantolamada kullanılan pürüzlü levhaların ortalama ısı iletkenlik üç ayda bir yayımlanan kurumsal yayını XPS Bülten ile hedef
değeri λ = 0.030-0.040 W / m K’dir. (TS 825) kitlesine bilgi akışı sağlamaktadır. İMSAD ve Çevre Dostu
 Bünyesine su emmemesi sayesinde uygulama sırasında Binalar Konseyi Derneği’ne üye olan XPS Derneği, pek çok
oluşabilecek işçilik hatalarından etkilenmez. Çünkü bünyesine Avrupa Birliği projesine de iştirakçi olarak destek vermektedir.
su giren ısı yalıtım malzemelerinin ısı yalıtım performansı Sektörün sorunlarına yönelik konularda karar vericilerle
azalır. Ayrıca bünyeye giren su donma-çözülme yolu ile ısı düzenli görüşmelerde bulunan dernek, medya ilişkileri ile de
yalıtım malzemesine ve üzerindeki sıva kaplamasına zarar son kullanıcıya ulaşmakta ve tüketicilerin ısı yalıtımı ile ilgili
verir. sorunlarına çözüm ortağı olmaktadır.
 XPS dışındaki ısı yalıtım levhaları ile yapılan mantolama
uygulamalarında, su ile temas riskinin yüksek olduğu noktalarda XPS Isı Yalıtımı Sanayicileri Derneği’nin üyeleri arasında,
(subasman, saçak altları, pencere köşeleri vb.) XPS kullanılması, Türkiye’nin önde gelen yalıtım firmaları; B-PLAS, BTM, DOW
bu ürünün tüm cephe uygulamasında kullanılması için geçerli bir TÜRKİYE, ERYAP, PAKPEN ve YALTEKS yer almaktadır.
nedendir. (Wlt ) EN 12087 % 0.7-3 (Tam daldırma ile uzun süreli
su emme) (Wdw) EN 12088. % 0.5-5 8 (Difüzyon ile uzun süreli Kaynaklar
su emme) [1] YILMAZ, M., “Neden Isı Yalıtımı Yaptırmalıyız?”, Yüksek
 Yüksek basınç ve çekme dayanımları sayesinde, yatay yüklere Performanslı ve Uzun Ömürlü Isı Yalıtımı Kılavuzu, s. 2, XPS
ve kesme yüklerine karşı yüksek mukavemet gösterir; malzeme Derneği Yayınları, Mayıs 2007.
iç yapısında bozulma ve parçalanma olmaz. CS 10/(100) ve TR [2] YILMAZ, M., “Hangi Detaylarda Isı Yalıtımı Uygulanmalıdır?”,
(100) Yüksek Performanslı ve Uzun Ömürlü Isı Yalıtımı Kılavuzu,
 Boyutsal kararlılık açısından cephe uygulamalarında uzun ss. 6-15, XPS Derneği Yayınları, Mayıs 2007.
vadede dayanıklı ve stabildir. Çürümez, ufalanmaz. [3] TS 825 Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği.
 Yüzey pürüzlülüğü sayesinde üzerine uygulanan sıva ile [4] Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği.
maksimum aderansı sağlar. Yüksek yapışma özelliği sayesinde [5] http://rega.basbakanlik.gov.tr, 29 Ocak 2009 tarihli Resmi
sıva ve duvar elemanı ile maksimum tutunma sağlanır. (0.08 N/ Gazete.
mm²) [6] YILMAZ, M., “Mantolama Uygulamasında Paket Sistemler
 Optimum su buharı geçirgenlik direnci ile duvar kesitinde gerekli ve Avantajları”, Maximum Performans Sağlayan Mantolama
buhar geçişine izin verir. Sistemleri, s. 9, XPS Derneği Yayınları, Aralık 2008.
 Mantolama uygulamalarında kullanılan pürüzlü ürünlerin [7] YILMAZ, M., “XPS Nedir?”, Yüksek Performanslı ve Uzun
ortalama μ değeri 80-100’dür. Bu da yapı fiziği açısından buhar Ömürlü Isı Yalıtımı Kılavuzu, s. 3, XPS Derneği Yayınları,
geçişi için uygundur. Mayıs 2007.

187
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

[8] YILMAZ, M., “Mantolama Uygulamalarında XPS’in Avantajları”,


Maximum Performans Sağlayan Mantolama Sistemleri, s. 2,
XPS Derneği Yayınları, Aralık 2008.

Summary
In Turkey, which imports 75 percent of its energy spread of thermal
insulation is very important. Rapid depletion of energy resources
and the negative effects of global warming will be felt more with
each passing day and this proves the necessity of the thermal
insulation. However, considering the current situation, although
the heat insulation industry grows 20 percent per year, in terms of
the applications’ prevalence in Europe we are lagging behind. With
new regulations and regulations of the thermal insulation industry it
is expected to reach the level it deserves.

Improving thermal Insulation awareness and maintaining


sustainable growth of the thermal insulation materials market are
the main targets of the association. Extruded polystyrene boards
can deliver the perfect thermal insulation performance and with
Durabilty for the lifetime of the structure and Insulation performance
of the building will continue.

188
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

TURKEY’S ENERGY MIX AND PIPELINE POLITICS

Doç. Dr. Mert BİLGİN


Bahçeşehir Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Abstract Table 1. Energy Production and Consumption in Turkey (by types)


Turkey is a natural energy corridor between the largest oil and gas Total Final Energy Production in Turkey (Mtoe)
sources of the World in Eurasia-the Middle East and Europe, which Energy sources 1990 2000 2007 2010 2020 2030
indeed is the second biggest market. Turkey aims to transform
Coal and lignite 12.41 13.29 21.68 26.15 32.36 35.13
transit capabilities into strategic gains in order to become a hub.
Her pipeline politics proves a certain degree of success and may Oil 3.61 2.73 1.66 1.13 0.49 0.17
facilitate achievement of this goal. This paper, however, indicates Natural gas 0.18 0.53 0.16 0.17 0.14 0.10
that transformation of transit features into an energy hub confronts
Biomass and
a significant inconsistency between current energy mix and pipeline 7.21 6.56 5.33 4.42 3.93 3.75
wastes
projects. The paper elaborates a projection on energy mix (generated
Nuclear 7.30 14.60
from change in population, GNP per capita, total energy demand,
Hydropower 1.99 2.66 4.56 5.34 10.00 10.00
energy per capita and change in energy intensity from 1973 to
2020) and matches the findings with existing and proposed oil and Geothermal 0.43 0.68 0.70 0.98 1.71 3.64
natural gas pipelines. Accordingly, reconstruction of energy mix as Solar and wind 0.03 0.27 0.22 1.05 2.27 4.28
proposed and improvement of transit terms appear indispensable,
Total production 25.86 26.71 36.12 39.22 58.20 71.68
without which it seems very difficult for Turkey to eliminate high risks
Total final energy consumption in Turkey (Mtoe)
of domestic failure and become an energy hub.
Coal and lignite 16.94 23.32 39.46 39.70 107.57 198.34

Shifts in Turkey’s Energy Mix Oil 23.61 31.08 42.04 51.18 71.89 102.38
Turkey’s total energy demand will more than triple from 2000 to 2010 Natural gas 2.86 12.63 43.21 49.58 74.51 126.25
and definitely evoke massive investments in the energy sector. It is,
Biomass and
therefore, imperative to indicate to what extent Turkey will manage wastes
7.21 6.56 5.33 4.42 3.93 3.75
at optimizing this incessant growth with domestic investments and
Nuclear 7.30 14.60
additional imports. Table 1, obtained from official estimates, makes
a projection on Turkey’s energy production and consumption.[1] Hydropower 2.01 2.68 4.56 5.85 8.76 10.00
Turkey will benefit from domestic resources and renewables to a Geothermal 0.43 0.70 1.90 1.23 1.71 3.64
certain extent and develop a nuclear capacity up to 14.60 Mtoe.
Solar and wind 0.03 0.27 0.32 1.10 2.27 4.28
The table disregards environmental restraints and possible post-
Kyoto obligations on carbon emissions and puts forward coal and Total consumption 53.05 77.52 140.63 152.23 279.20 463.24
lignite as the leitmotiv of Turkey’s domestic energy production by Source: Adopted from Toklu et al, 2009.
2030. Turkey’s coal and lignite production is expected to increase
to 26.15 Mtoe in 2010; 32.36 Mtoe in 2020; and 35.13 Mtoe by Domestic Flaws and Investment Gaps
2030. This picture is related to oil prices expected to remain above This scenario will not allow Turkey reach her goal of becoming
65$. In the mean time, the table assumes no remarkable increase energy hub as it will exacerbate certain domestic malfunctions
in domestic oil and gas production. Biomass and wastes are tended and leave very few rooms for international implications. This
to decrease in production. arises from the unique situation of natural gas in Turkey’s energy
features. Regarding contractual terms, Turkey has been bound
Turkey’s natural gas consumption is expected to increase from with “take or pay” agreements signed by Russia and Iran; the
43.23 Mtoe in 2007 to 126.25 Mtoe in 2030. The coal and lignite terms of which do not allow Turkey to re-export gas under any
consumption will increase from 39.46 Mtoe in 2007 to 198.34 Mtoe circumstances.[2] In 2007 Turkey imported 80% of natural gas
in 2030. The oil consumption is also predicted to increase drastically from Russia and 20% mainly from Iran. Imports from Azerbaijan,
from 42.04 Mtoe in 2007 to 102.38 Mtoe in 2030. Differences in Turkmenistan and Iran will not change this picture fundamentally
shares of fossil fuels are present at the favor of coal and lignite on as Russia will continue to be the main provider for the next decade
the one hand, natural gas on the other. In this mix; costs arising contributing more than 70% of gas under contractual conditions.
from high oil and gas prices are taught to be balanced by cheap Regarding Turkey’s energy sector and infrastructure; the situation
and available coal and lignite, where as C emissions are balanced is not better. Turkey lacks natural gas storage capacity, with partial
by natural gas, which in fact is the cleanest fossil fuel. exception of Silivri facility functioning since 2007 with a capacity

189
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

of 1.6 billion cubic meters (BcM) comprising less that 5% of her mix, efficiency and intensity. The interesting question, therefore,
total consumption. Turkey’s plan to build higher storage capacity emerges as why Turkey is interested in more gas flow to Europe
of 5 BcM in Tuz Golu (Salt Lake) is significant. Yet there has while she is totally and extravagantly dependent on gas imports
been no further development other than plans for the last 5 years. with “take or pay” and “no re-export” obligations.
Awkwardness occurs from Turkey’s choice to use 40% of imported
gas for domestic and industrial use and 60% to produce electricity. Policy Options and Restraints
[3] This choice indicates a failure resulting in extravagant energy Regarding supply and demand; Turkey does not benefit from
burden given that natural gas imports coasted $600 million per domestic renewable resources (mainly, hydro, geothermal, wind
month in average in 2007 when Turkey spent at least $350 million and sun) as much as her potential. The analysis on Turkey’s actual
monthly to generate electricity.[4] Regarding future; Turkey’s coal energy mix and its expected shift, (under normal conditions defined
and lignite imports will increase from 18 Mtoe in 2007 to 163 Mtoe by actual economic growth, population increase and GDP per
in 2030. Natural gas imports will go from 43 Mtoe to 126 Mtoe capita where in drastic changes in energy policy which may stem
during the same period. The main question, therefore, emerges from environmental restraints, economic recession, technological
whether Turkey has options other than importing almost 170 BcM breakthrough and other factors are ignored) indicate growing
of coal, lignite and natural gas, which will not only be extravagant import dependence on coal, oil and natural gas from nowadays to
in economic and unsustainable in environmental terms; but also 2030. Actual energy mix, and the trend built upon it, is problematic.
obscure her will of becoming an energy hub. Natural gas balances environmental effects of other fossil fuels
at the cost of extreme dependence on imports. Furthermore,
Amendment Plans: How reasonable? extravagant choice of electricity production from natural gas, which
Turkey’s 2010 energy plan seems to be aware of these discrepancies appears to be the most expensive way when compared to other
and attributes a special significance to development of nuclear options, appears as a big mistake. Finally, Turkey’s natural gas
and renewable energy as well as increasing energy efficiency.[5] contract terms result in very high costs subject to oil prices; extra
The Ministry of Energy and Natural Resources plans to increase payment obligations because of “take or pay” regulation; and reveal
the share of renewable to somewhere between 20-30% by 2020 high opportunity costs because of her “no re-export” obligation.
which, under current trend, would remain below 10%.[6] Analyses,
on Turkey’s hydropower, geothermal, solar and wind resources, Regarding economic and geo-strategic criteria; Turkey needs to
result in a huge amount of renewable potential.[7] This verifies the recover her domestic break down in order to avoid a total failure.
possibility of increasing the share of renewables almost to 30%.[8] Turkey, indeed, plans to build natural gas storage facilities in
This goal will, however, be highly subject to investment decisions, Tuz Lake; erect nuclear power plants in Mersin Akkuyu (close
regulations and political conjuncture. The government, in the mean to Mediterranean) and in Sinop (by Black Sea) totaling up to
time, is intended to make a 5000 MW nuclear power plant which will 7000-10000 MW; launch an energy industry zone in Ceyhan
start functioning by 2015 in Mersin, Akkuyu (close to Mediterranean). (with refineries, ports, gas liquefaction units, LNG terminals and
Another nuclear power plant, between 3000-5000 MW, is planned petrochemical factories) and increase the share of renewables up
to be constructed in Sinop (by Black Sea) until 2020. The planned to 30% in 2030. These investments are necessary to normalize
nuclear power plants are important in capacity and may help Turkey current domestic inconsistencies. Turkey, within this perspective,
ease negative consequences of electricity generation from imported appears as an emerging energy transit country enjoying her
gas. The most significant question is on contractual terms of nuclear geographic location and may turn into a strategic energy hub only
power plants as they will be vital to decide whether nuclear energy if she accomplishes the massive investments as planned; acquires
will help Turkey to overcome current failure.[9] re-export right for natural gas; and attains favorable contractual
terms on natural gas and the planned nuclear power plants.
Outcomes of Pipelines This seems to be a very difficult task to attain and is subject to
Turkey’s pipeline politics proves more success when compared contingencies related to bargaining capacity, political conjuncture,
to her domestic structures.[10] Oil and gas pipelines from Russia, economic conditions and financial terms.
Caspian and Middle East to Europe and Mediterranean include
Kirkuk-Yumurtalik oil pipeline and Baku Tbilisi Ceyhan oil pipeline; References
two gas pipelines from Russia; Baku-Tbilisi-Erzurum gas pipeline [1] TOKLU, E., Güney, M.S., Işık, M., Comaklı, O. , Kaygusuz,
from Azerbaijan; Tebriz-Erzurum gas pipeline from Iran; and K., “Energy production, consumption, policies and recent
Turkey-Greece connector. Greece-Italy interconnection, Nabucco developments in Turkey,” Renewable and Sustainable Energy
gas pipeline and Samsun-Ceyhan oil pipeline will develop this Reviews, 2009, doi:10.1016/j.rser.2009.12.006
web further. At best case scenario, which describes a hypothetical [2] BILGIN, M., “Geopolitics of European natural gas demand:
situation in which all of these pipelines function at full capacity, Turkey Supplies from Russia, Caspian and the Middle East,” Energy
will host 4-4.5 million barrels per day comprising 4.5-5% of World’s Policy, Vol. 37, No. 11, 2009, pp. 4482-4491.
oil refining potential and transit 43 BcM/y of gas to EU markets which [3] TUNÇ, M., Çamdali, Ü. and Parmaksizoğlu, C., “Comparison
will constitute about 6.5% of European gas imports by 2030. of Turkey’s electrical energy consumption and production with
some European countries and optimization of future electrical
These figures are significant and make it possible to conclude that power supply investments in Turkey,” Energy Policy, Vol. 34,
Turkey appears as an emerging energy transit country. The general No. 1, 2006, pp. 50-59.
picture, however, is awkward in the sense that Turkey is supposed [4] NTBP, Nükleer Teknoloji Bilgi Platformu, Doğal Gaz Enerjisi,
to transit more gas to European countries most of which are less Termik. <http://www.nukte.org/dogalgazenerjisi>, accessed
dependent on gas imports and prove better results in their energy on 5 January 2010.

190
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

[5] ÇOLAK, I., Bayındır, R. and Demirtaş, M., “Türkiye’nin Enerji


Geleceği,” TUBAV Bilim Dergisi Vol. 1, No. 2, 2008, pp. 36-
44.
[6] MENR, Ministry of Energy and Natural Resources, The
Budget for 2010, 18 December 2009. <http://www.enerji.
gov.tr/yayinlar_raporlar/2010_Genel_Kurul_Konusmasi.pdf>,
accessed on 21 December 2009.
[7] YÜKSEK, Ö., “Reevaluation of Turkey’s hydropower potential
and electric energy demand,” Energy Policy, Vol. 36, No. 9,
2008, pp. 3374-3382.
[8] SERPEN, U., Aksoy, N., Öngür, T. and Korkmaz, E.D,
“Geothermal energy in Turkey: 2008 update,” Geothermics,
Vol. 38, No. 2, 2009, pp. 227-237.
[9] BILGIN, M., “Neopolitics (New energy order politics) of
Fossil, Renewable and Nuclear Fuels: Turkey’s Position and
Alternative Futures,” Journal of International Relations, Vol. 5,
No. 20, 2009b, pp. 57-88.
[10] BILGIN, M., “New Prospects in Political Economy of Inner-
Caspian Hydrocarbons & Western Energy Corridor through
Turkey,” Energy Policy, Vol. 35, No. 12, December 2007, s.
6383-6394.

191
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

MANAGEMENT OF DISTRIBUTED ENERGY RESOURCES

Mete TAŞPINAR
Siemens Türkiye

Purpose Of The System  Renewable Unit


The purpose of the Management of Distributed Energy Resources Used e.g. for modeling wind power, PV systems, solar thermal
system is to operate Decentralized Energy Supply Systems (DESS) systems, small run of river plants, geothermal plants.
in an “optimized” way. “Optimized” does in this context mean that
the operation shall be carried out on optimized operation cost /  Fixed Demand
profit and shall consider all inflicted technical, contractual and Used for modeling energy demands that have to be supplied in
environmental constraints. any case.

A DESS may consist of a certain number of generation units,  Interruptible Demand


storages, flexible and inflexible demands as well as energy Used for modeling energy demands that can be switched off (or
exchange contracts and primary energy sources connected via an reduced) temporarily, but will not make up the forgone energy
energy flow topology. later (e.g. lighting devices, fans).

The fields of application of the Management of Distributed  Controllable Demand


Energy Resources are decentralized energy supply systems of Used for modeling energy demands that can be controlled by
electrical utilities, industries or IPP’s and for facility management switching temporarily, but will make up the forgone energy later
companies. (e.g. air conditioning, night storage heating, cold store).

The Management of Distributed Energy Resources system is not  Mixing Element


meant to be a substitute for all possible automation equipment Used e.g. for modeling mixed fuelling of converters
necessary for operating the components of a DESS; there must be
at least that much local automation equipment available to allow  Linking Element
the basic operation of DESS components ensuring component and Used e.g. for modeling transmission losses and constraints,
personal safety in the absence of the Management of Distributed emissions.
Energy Resources system.
 Balance Node
Management Of Distributed Energy Resources Model The inputs and outputs of the other model elements are
Elements connected to certain balance nodes, thus defining the energy
The components / units of a DESS and their energy flow topology flow topology of the modeled system.
are modeled in of Management of Distributed Energy Resources
by the following classes of model elements:
 Contract
Used e.g. for modeling (electricity) import and export contracts,
electricity market offers, primary energy contracts, emission
emergence.

 Converter
Unit Used for modeling all kind of energy converters with one (or
two) inputs and one (or two) outputs, e.g. turbines, boilers, fuel
cells, biomass gasification, pumps, water electrolysis.

 Battery Unit
Used for modeling accumulator storages.

 Storage Unit
Used e.g. for modeling hot water storage, steam accumulators,
flywheels, primary energy storages. Figure 1.

192
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

The Management of Distributed Energy Resources planning


applications do model all cost / revenue and constraint relevant
energy and media flows, regardless of their possible type (electricity,
hot water, steam, cooling, emissions, hydrogen, etc.).

The Management of Distributed Energy Resources control


applications provide control and supervision capability of all
generation units, storage units and flexible demands as well as
control capability to maintain an agreed electrical interchange
energy profile.

The following picture shall illustrate the assembly of a DESS


model in Management of Distributed Energy Resources using
the model elements (rectangular objects with unit names) and
connecting them via balance nodes (circular objects with node
numbers).
Figure 3.
Architecture Of Management Of Distributed Energy
Resources - Scheduling
The following figure shall illustrate the overall functional architecture The respective Management of Distributed Energy Resources
of Management of Distributed Energy Resources: function is the Unit Commitment

 Control Functions
- Unit Monitoring and Control
The respective Management of Distributed Energy Resources
functions are the Generation
Management and the Load Management
- Interchange Control
The respective Management of Distributed Energy Resources
functions are the Exchange
Monitor and the Online Optimization and Coordination

Figure 2.

All Management of Distributed Energy Resources functions are


interchanging the data via the process database.

The interactions and strategies depend on the concrete task


of a given Management of Distributed Energy Resources
implementation (which function has to calculate at what times,
given that what kind of assets are being modeled, acting on what
kind of energy markets, …).

Overview Of The Functions – According Data Flow


The following figure shall illustrate the Management of Distributed
Energy Resources functions along with the respective data flow:
As can seen from the figure above, the tasks / functions of
Management of Distributed Energy Resources are split into three
major groups:

 Basic Functions
- Process connection capabilities (measurement, states)
- Measured value processing and archiving
- Process control capabilities (set points, commands)

 Planning Functions
- Forecasting
The respective Management of Distributed Energy Resources
functions are the Weather Forecast, the Load Forecast, the
Price Forecast and the Generation Forecast

193
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

AB TEMİZ ENERJİ DİREKTİFLERİ

Metin ATAMER
Atamer Group

29 Ocak 2010 tarihinde, Avusturya’nın başkentinde gerçekleştirilen bunun aşılmasının gerekli olduğunu söylemekte. Bir başka konu
Yenilenebilir Enerji Şurası’nda yapılan konuşmalarda çok önemli ise, ülkelerin kısa devre güçlerini artırmalarını tavsiye etmekteler.
konular konuşuldu. Bunların en çarpıcı başlıklarını izlememizde Devamlı olarak bilgi akışının sağlanmasının önemi üzerinde
fayda vardır. durmaktalar. Bilhassa ülkeler arasında esnek yapı oluşturulmasının
öneminin her ülke tarafından kabul edilmesi üzerinde durulması
2009 senesi içinde yayınlanan Avrupa Birliği’nin yenilenebilir gerekir.
enerji için yeni kabul ettiği direktiflerin üye ülkeler için öneminin
irdelenmesinde ülkemiz için yarar vardır. Üye ülkeler direktifler Avrupa Birliği’nin 2009’da yayınlanan Yenilenebilir Enerji Direktifleri
için “Action Plan” olarak tarif edilen, ülkelerin kendi hazırlayacağı içinde hedeflerin belirlenmesi önemlidir. En önemlisi, NREAP
hareket planları önemlidir. Hatta bu hareket noktaları için atılacak (National Renewable Energy Action Plan) olarak tarif edilen Milli
ilk adımlar, küresel düşünceyi meydana getirmektedir. Yalnız, Yenilenebilir Enerji Hareket Planı’nın üretilmesi gerekir. Bu önemli
direktiflere uyacağız diye niyet mektubundan ileri planlama plan, 2020 senesi için gereken hedefleri kapsar. Bu hedeflerde
yapmaları gerekmektedir. kararlılık şarttır. Bununla birlikte, tatbik stratejilerinin belirlenmesi
gerekir. Yenilenebilir enerjide şeffaflık da şart koşulmuştur.
Avrupa Birliği’nin en önemli konusunun “İklim Değişikliği” olduğunu
unutmamak gerekir. Bu nedenle üretilecek enerji politikalarının NREAP için AB direktiflerinin maddeleri içindeki stratejilerin uyum
bu konuyla örtüşmesi gerekir; Enerji Arz ve Emniyetinin, Enerji sağlaması gerekir. Yenilenebilir enerjinin elektrik üretiminde,
Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanılma ısıtma ve soğutmada ve bilhassa ulaşımda kullanımında uyum
Önceliğinin Rekabet Esasları içinde enerji politikaların üretilmesi sağlanması gerekliliği vurgulamaktadır.
esasına dayanmaktadır.
AB üyesi ülkelerde 2010 Aralık ayına kadar hedefler tayin edilmesi
Avrupa Birliği Üyesi ülkelerin ürettikleri yenilenebilir enerjinin ve 2010 senesinin Temmuz ayına kadar uygulamaya alındığının
toplam üretim kurulu güçleri içindeki oranına bakarsak; Grafik 1’de bilgilerinin beyan edilmesi istenilmektedir.
yer alan bazı üye ülkelerin oranları bulunmakta. % 1.57’den %
41.87’ye kadar değişik oranları izlememiz mümkündür. Ayrıca, AB ülkelerinin beklentileri içinde 2011 senesinde üye
ülke raporlarının sunulması yer almaktadır. 2012 senesinde
Her ülkenin 2020 senesi için belirlediği hedef % 21 olarak ise, bu raporların toplanıp AB Komisyon raporunun açıklanması
görülmektedir. 2007 senesinde öngörülen % 16 hedefine birçok beklenmektedir.
ülkenin yaklaşmasıyla, bu çıtanın 2020 senesine için % 21 olarak
belirlenmiş olduğunu görmekteyiz. Bu hedefe yol alırken birçok Ülkelerin 2005 senesinde yenilenebilir enerji yatırımları konusunda
dar boğazların olabileceğini kabul eden Avrupa Birliği, bunların ülkelerin eriştikleri hedefleri ve 2020 senesi için belirledikleri
başında her ülkede var olan bürokratik engellerin yer aldığını ve
60
RES, 2005
45 RES, 2010
41,89
40 49
50

35

30 28,51 40 39,8
26,8 40 38
25 34
32,6
18,23 31
20 30
30 28,5
15,36
15 25 25
23,3 24
10,35 23 23
10 8,69
7,23 7,06 7,16 20 20,5
5,79 5,33 20 18 18 18
17 17 17,8
5 2,83 2,54 16 16 16
1,57 15
14
15
14
15
13 13 13 13
0 11
10,3 10
9,4 8,7
10
KA

YA

YA

YA

SA

YA
A

YA

Ç
N

7,2
İK

İY

R
D
TA
TA

VE

6,9
E

6,7
AR

AN
R

AL
AN

AN

N
AN

TE

6,1
İY

5,8
İS
İS
U

İS
LO

5,2
N
R

İT

İL
İM

M
M

FR

4,3
ST

LL
BE

AR
AR

LA
U

PO

G
O
AL

3,1 2,9
AN

O
H
U

2,4
N

İN
R

2,2
AC
LG
M

H
AV

1,3
D
U

BU

0 0
C
EK

0
Ç

BE CZ DE IE ES IT LV LU MT AT T SI FI UK
Grafik 1. AB ülkeleri içinde enerji üretiminde yenilenebilir enerji üretim
yüzdesi Grafik 2. AB üye ülkelerinin hedefleri.

194
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

hedefleri görmekteyiz. En düşüğü % 10 ve en yükseği % 49 olan for the renewable energy sources. The Member states should also
bir yelpazede ülkeler küresel yaşamı ne kadar önemsediklerini bu share all the informations that are needed among the members .
rakamlarla göstermekteler. They all agree to have a flexiblity among the member states.

Bu gerçeklerin yanında, iletim ve dağıtım konularını da ele alan In the year 2009 the member states have accepted to state their
AB üyesi ülkeler, iletim ve dağıtımda ortalama kayıplarının % targets for the year 2020. Within the targets for the year 2020 , they
6-7.5 olduğunu kabul etmekteler. Bu nedenle bu kayıpları en have also stated that all member countries should have a National
aza indirecek bazı konularda yatırım yapmayı hedeflediklerini Renewable Energy Action Plans that they should declare which
söylemekteler. İletim voltajının yükseltilmesi, reaktif gücün also should be applicable. The plans should be sustainable for all
azaltılması, transformatörlerdeki verimliliğin artırılması, hatta member countries. Each Member Country will have the strategies
eski trafoların değiştirilmesi öngörülmektedir. Burada belirlenen for the action plans that they will have to announce to all other
hedefle, yöresel hataların en aza indirilmesi, hatlara konulacak member states. They all accept to have transperancy for the
duyargalarla sistemin devamlı kontrol edilmesi ve bununla beraber policies between the member states.
tüketici maliyetlerinin düşürülmesinin kararlaştırılmış olduğunu
görmekteyiz. The strategies of the action plans in all member states should fall
in with the directives of the EU. It is also stated that the policies
Avrupa Birliği’ne girmek için çok uzun bir müddet çaba sarf eden of the renewable energy action plans should match with the
ülkemizin burada direktifleri ve bilhassa 2020 hedeflerini iyi directives of the EU in all aspects including heating and cooling,
değerlendirmesi gerekir. 2023 senesinde Cumhuriyetimizin 100 and transportaion should also be concidered.
yılını kutlayacağız. Cumhuriyetimizi kuranlara karşı sorumluluk
hissetmemiz gerektiğini düşünmekteyim. All EU member staes have accepted to present their action plans
for the year 2020 and should be presented to EU by the end of
Kaynaklar July 2010. They also should declare that the implimentation have
[1] AB Renewable Energy Directives 28 already started witin the year 2010. Member states will report their
action plans and strategies within the given time.
Summary
29th of January 2010 a summet have been held in the capital of The EU Energy Comission will prepare a report on the action plans
Austria on the renewable energy and speaches that have been for all member states by the end of 2011. These report will be
given in the summitt has to be evauated carefully. We should trace collected and a general report will be prepared by the EU Energy
the outcome of the papers that were given in this conference. EU Comission which will be announced to public in 2012.
countries have accepteted certain directives on the renewable
energy targets which will need actions to be taken in the coming In the second Chart we can see the renewable energy aims of
years. We should also closely look at the implementaion of the Memeber States and plans of the decleration for the year
these directives. The member states have also accepted action 2005 and also the targets of the 2020. The average of these figures
plans to be drived for each member states which are important come up to 10 % to 49% of target that has been noted, related to
to all other member states. They have to plan the application on the climate issues. We strongly feel the importance of the climate
these directives in each state, and it should not stay as a single change issues that has been accepted by the member states.
declaration, but they should be applied.
Related to these directives of the EU Energy Comission all member
The main aim of this action plan is the climate change issue that states have also noted that the losses of the transmission and
they have agreed as the main aim of the directives. Therefore the distribution have come up to 6-7.5 % which should be evaluated
energy policies of each state should match with the climate issues, at a high importance. They also have stated that all members
which are important to the member states. The priority on the uses should lower these losses. They plan to increase the transmission
of the renewable energy should match with the Energy policies on line voltage , they plan to lower the reactive power , they plan to
the security and the availability, providing the compatibility . increase the efficiency of the transformers, and even change the
old transformers with new efficient transformers. To decrease the
Some of the EU countries have the following percentage of local line fail faults, they plan to control the lines with detectors
renewable energy usage in their total consumption varying from and sensors to minimise the interruption. They also plan to
1.57 % up to 41.87 % as seen in the grafic. Some countries have increase the usage of the energy with high efficiency, having a low
neuclear power and some have coalfired power plants installed as maintenance costs to decrease the overheads on the transmission
their major source of energy. and distribution lines.

All member states have accepted a target as an avarage of 21% To be a member of the EU countries, Turkey have spent a fortune
reneable energy usage for the year 2020. For some of the member with time and material in the past 40 years , and now we can
states the targets for the years 2010 have been reached within see where EU countries stand and where Turkey stands, this
2007 as %16 and the new target has been indicated as 21% for should be evaluated openly. We are standing at door of the 100 th
the year 2020. They also have accepted some bottle necks . They anniversary of independance by the year 2023 . I feel responsible
all accept that there are burocratic difficulties in the member states to the founders of our Turkish Nation from scretch and all should
as in all countries which should be overcomed. There should also feel the same to plan ahead.
increase in the capacity of the short circuit in the transmission lines

195
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

GRID CONNECTION OF RENEWABLE ENERGY

Andrew JONES Miguel SOBRAL


S&C Europe S&C Europe

Abstract power factor at a remote POC using a line drop compensation


The paper will consider various techniques that have been used to algorithm. Figure 1 shows actual measurements associated with
help renewable generation connect to the grid. The first is the use a hybrid reactive power compensator for a 90 MW wind power
of STATCOM technology for the supply of voltage and power factor plant where the POC is at 345 kV, 37 km away from the collector
control by supplying fast VARs to meet the reactive requirements of substation. In this case the compensator is controlling the power
the grid code and also to support installations which are connecting factor at the POC at unity (i.e., zero net MVAR at the POC).
to a weal grid. The second part will consider the role that energy 100
storage has to reduce local intermittency and to participate more
WPP MW
profitably in the local supply and ancillary service market. Finally
80
it will consider active network management as a means of getting
additional generation onto the same transmission and distribution
60
asset. In all cases recent examples from installations will be
MW, MVAR

presented from UK, Ireland and the US.


40

Introduction INVERTER MVAR WPP NET MVAR


To meet the renewable targets set by governments around the 20
world technology changes have been required. S&C Electric has
been actively involved in multiple projects around the world that
0
allows grid connection of intermittent renewable sources to grids.
This paper also draws on examples of other companies S&C have
-20
worked with.
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11

Hours
Grid Code Figure 1.
There are many different grid codes in operation around the world
and these vary depending on the requirements of the local grid A hybrid reactive power compensator offers several advantages
operators and the condition of the grid that they are connected relative to additional switched power factor correction capacitors
to. Modern wind turbine generators (WTGs) have capabilities to applied at the WTG low voltage terminals:
dynamically control the power factor or voltage at the terminals  The power factor of the wind power plant can be dynamically
of the generators. Grid codes typically require wind power plants controlled without changing the power factor set points of
to be able to vary their power factor to meet system operating individual WTGs, increasing the overall speed of response.
conditions and not all turbines are capable of this. In this case  The power factor at the WTG terminals can be independently
the use of voltage source inverter technologies using pulse width controlled at or near unity power factor, thereby minimizing
modulation techniques to synthesize a voltage either greater reactive current flow through the WTG step-up transformers and
than or less than the bus where the inverters (DSTATCOM) are the collector system. This effectively reduces active and reactive
connected are now widely used in wind power plants for power power losses in the wind power plant.
factor or voltage control. Most recent developments are that WTG  A wind farm management system is not required to control
act as the “master” and the additional requirements are provided reactive power in the wind power plant.
by the DSTATCOM operating in a “slave” mode.  The available reactive power from the compensator can be utilized
at all power output levels of the wind power plant, compensating
Due to economics normally one of the most cost effective solutions for collector cable charging (capacitive) reactive power at zero
is the use of a substation based hybrid reactive power compensator and low power output levels or providing reactive power.
solution which can be used to dynamically control the power factor
at the Point Of Connection (POC) with response times dictated Compared to using only mechanically-switched capacitor banks
by intentional delays associated with the switching of SSDs in in the collector substation, the hybrid reactive power compensator
the compensator. Through local collector bus voltage and current offers the following advantages:
sensing and “slow” feedback of voltage and current at the POC  The power factor at the POC can be controlled more precisely
through SCADA, the DSTATCOM can dynamically control the over the entire output range of the wind power plant.

196
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

 The number of switching events of capacitor banks is reduced As the penetration of wind increases there has been a trend in the
due to the dynamic reactive power range of the inverters, thereby UK to connect to networks where there is a low available fault level
increasing the life of the capacitor bank switching devices. which means that voltage fluctuations are higher between maximum
 The dynamic compensator control algorithm distributes the generation and no generation. Even full converter WTG have
number of switching operations of any single capacitor bank problems with this and a substation based solution will keep voltage
based on historical number of switching operations, resulting in within statutory limits. The following graph illustrates the use of a single
more even wear on capacitor switching devices and prolonged DSTATCOM to provide voltage control for a single 850kW turbine.
life in multiple capacitor bank applications.
 The severity of the capacitor-switching transients associated
with the energisation of the capacitor banks can be reduced
slightly by the inverter control action.

As in any situation where shunt capacitor banks are applied,


the application review of the hybrid reactive power compensator
must include a review of potential harmonic resonance conditions
this is particularly relevant where the wind farm is connected
to a grid with a low available short circuit level. The review will
typically include detailed harmonic resonance analysis, including
impedance frequency scans for various operating conditions of
the wind power plant and harmonic distortion analysis based
Figure 2.
on representative “ambient” harmonic levels (i.e. harmonics
present in the system without the wind power plant) or harmonic The Electronic Shock Absorber
currents injected by WTGs. In cases where WTGs with power The Electronic Shock Absorber (ESA) is basically the DSTATCOM
factor correction capacitors are involved, careful attention must with energy storage added. This allows wind farms to control real
also be paid to any potential resonance conditions caused by the power outputs and ramp rates. The ESA was developed in conjunction
WTG capacitors. In cases where resonance conditions with high with the Hawaiian Electric Company (HECO) as a demonstration
local impedances at characteristic harmonic frequencies (i.e. 5th, unit and is used with very early models of wind generators that have
7th, 11th, 13th, etc. harmonics) are identified, capacitor banks in limited basic control functions. The problem that HECO faced is
the hybrid reactive compensation system can be converted to that due to the large penetration of wind on an island system, the
harmonic filter banks. In wind power plants using WTGs with variations in wind speed caused both voltage regulations problems
power factor correction capacitors where resonance conditions and frequency variations. The ESA has demonstrated the ability to
are caused by the WTG capacitors, a damped C-type filter is modify the net output of the wind farm/ESA into the utility system to
commonly used to lower the local impedance of the wind power meet all the local requirements. The following graphs show the ESA
plant over a wide range of frequencies. In wind power plants performance against performance parameters set by HECO as part
utilizing WTGs with doubly-fed induction generators (DFIG) or of local Power Purchase Agreements.
full-converter WTGs with appreciable levels of harmonic current
ESA Power
injection, it is sometimes necessary to apply a high-pass filter 0.10
Wind Farm Output
Power Per Unit of

0.05
to prevent some of the harmonic currents from flowing into the 0.00
system and causing high levels of harmonic voltage and current -0.05

distortion. If a hybrid compensator is applied in this situation, one -0.10


0 20 40 60 80 100 120 140
Time - seconds
or more of the capacitor banks can be converted to high-pass
filters to address this issue. Average Power (sum of last 30 absolute changes at 2-second sample rate)
(interpolated between 2-second samples)
0.04
Wind Farm Output
Power Per Unit of

(Red Line is Limit)

0.03
The S&C Distributed Static Compensator (DSTATCOM) is an
0.02
inverter based solution that provides both an inductive and 0.01

capacitive range of sub cycle response that is capable of voltage 0.00


0 20 40 60 80 100 120 140
and power factor control plus providing support for low voltage ride Time - seconds

through (LVRT). It is modular in format, and can be provided as Ramp Rate


(Change In Power from 1 minute ago)
0.30
an outdoor or indoor solution, which for economic reasons, may 0.20
(Red Lines are Limits)
Wind Farm Output
Power Per Unit of

0.10
also have switched capacitors and reactors, controlled by the 0.00
-0.10
DSTATCOM. The switched devices provide the large changes and -0.20
-0.30
the DSTATCOM supply the vernier changes. 0 20 40 60 80 100 120 140
Time - seconds

This short term capability means that the DSTATCOM can Instantaneous (Change in Power from 2 seconds ago)
0.15
Wind Farm Output

compensate for the longer response times to reactive power


Power Per Unit of

(Red Lines are Limits)

0.10
0.05
command, of some turbine manufacturers. This has the ability to 0.00
-0.05
reduce the size of the system solution as the turbine capabilities -0.10
-0.15
can then utilised to ensure the most economic solution. In addition, 0 20 40 60 80 100 120 140

it is possible to use the short term rating capability to supplement Time - seconds

any shortfall in the turbine LVRT capability. Figure 3.

197
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

The ESA power graph shows the performance of the ESA as it despatch reliability if it was connected and charged by a renewable
compensates for the variations in each of the three parameters energy source. One of the attractions for AEP, was the deferment
which it is monitoring. For this sample, the average power does of asset upgrades. With T&D congestion and the ability to obtain
not go outside of its limits so the ESA does not need to react to upgrades for transmission assets means that this has significant
compensate. The Ramp Rate reaches its lower limit and the ESA benefits for the renewable industry. The modularity of the units
compensates for this by injecting energy into the system. This is means that they can be relocated at various points in the system
most noticeable around the 70 sec area. The instantaneous hit its where it is needed. Several other systems are now connected and
upper limit at 90 secs and the ESA absorbed energy at that point. they include projects connected to renewable sources.
It should be noted that the ESA, whilst performing these functions,
can also provide voltage and/or power factor control plus it can Japan Wind Development has installed a project that has 34 MW
assist with LVRT requirements. of NaS energy storage for a 51 MW wind farm. The use of such a
large amount of energy storage in this instance allows for a much
Long Term Energy Storage higher level of energy trading and also allows significant peak
As more Distributed Generation (DG) schemes are introduced shaving.
closer to the load, there is a desire to provide energy when needed.
Typically, a 100MW wind farm will only average 30 to 40MW, NGK has also demonstrated NaS technology for load smoothing
resulting in a network utilisation of up to 40%. at TEPCO Demonstration at Hachijo-Jima Island. Here the NAS
battery is used in a constant state of charge and discharge to
The other area where renewable energy suffers is the lack of ability provide a smooth out put from the wind farm.
to dispatch it when it is needed. The Economic Research Council
argues that often wind is generated at night when demand is low,
and does not have a mechanism to balance or store the energy
to meet demand when needed, so the energy tends to be lost.
The UK Department of Trade and Industry (DTI) stated that 6-10
hours of energy storage can increase the dispatch reliability up to
95%, and that depending on the power purchase agreement, could
increase revenue between 2 to 35%, or more. Additional work in
the UK has shown that 1MW of energy storage could be used to
remove 3MW of transmission and distribution capacity constraint.

S&C has the ability to integrate multiple energy storage technologies


but due to commercial reasons the largest number of projects has
been with NGK’s NaS technology. The NaS battery based long
term energy storage offered by S&C uses the DSTATCOM as the
Power Conditioning System. This means that the DSTATCOM Figure 5.
can provide the voltage and power factor control plus assisting
LVRT, with the added benefit of controlling the power fed into the Active Network Management
utility system versus the power fed into charging or discharge the In the Orkney Islands off the North of Scotland Smarter Grid Solutions
energy storage. The following discusses some of these in relation has effectively applied an active network management scheme to
to the S&C demonstration unit in American Electric Power (AEP) allow increased connection of renewable generation in an area
Charleston, West Virginia and other NGK NaS applications. that traditionally was network constrained. Normally renewable
connections are built on the premise that conventional capacity is
The first system installed at AEP has the ability to provide 7 MWH of planned on maximum output within approved planning guidelines.
storage. This storage helps in a number of ways. The most obvious Active Network Management (ANM) uses real time information so
is, the ability to provide the storage to meet demands. The system that dynamic information can be used to accommodate additional
is charged at night and is used during the daytime near peak hours generation on existing networks.
to shave the peak demand. It could also be used to improve the
Network perspective – today:
 Multiple generator applications but no capacity available due to
network constraints
 Some diversity assumptions made regarding renewables
 Network operator focuses on conventional connection solutions
including special protection schemes / inter tripped non-firm
generation
 Lengthy timescales for network reinforcement

Network perspective – tomorrow:


 ANM system measures real-time network export
 Pre-emptive action to stay within limits (regulate NFG MW in
Figure 4. real-time)

198
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

 Adopts a zonal approach to constraint allocation (see below)


No available capacity  Existing connections unaffected
FG
 Considers commercial connection agreements
15 MVA This project went live in November 2009 with the result that this
3-12 MVA scheme would have cost £30 million of T&D upgrade.
12 MVA

Conclusion
?
There are many different solutions to help facilitate renewable
connection and S&C has a comprehensive suite of proven solutions
Bus 1 Bus 2
that have been demonstrated by S&C or its partners. It is felt that
Figure 6.
all these have a role to play in helping Turkey meet its renewable
targets.

FG Real-time export
0-15 MVA
p, q, v, i

3-12 MVA 12 MVA


p, q, v, i
NFG

0-9 MVA ANM SCADA

Figure 7.

 Takes corrective action if necessary (disconnect NFG)


 Voltage at bus 1 and bus 2 must be within statutory limits in all
scenarios

This solution allows additional generators to be connected and


takes into consideration multiple constraints within the network and
export cables. It uses real time ANM algorithms to manage multiple
generators against the multiple constraints by
 Real time measurement and control

Normally Open Point


EDAY

ROUSAY SANDAY

Zone 1
BURGAR
HILL WESTRAY STRONSAY

Zone 2

SHAPINSAY

STROMNESS

Orkney Core
SCORRADALE

KIRKWALL

NORTH
HOY

THURSO
Zone 4
ST. MARY’S
GRID

LYNESS Zone 3 FLOTTA

Figure 8.

199
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

HİDROJEN ENERJİ TEKNOLOJİLERİ PROJELERİ VE UNIDO-ICHET

Mustafa HATİPOĞLU
UNIDO-ICHET

Özet yatmaktadır. Ayrıca, enerjiye olan talep sanayileşme ile birlikte her
Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (UNIDO-ICHET), geçen gün artmaktadır. Ancak fosil enerji kaynaklarının kullanılması
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında hidrojen teknolojileri çevresel kaygıları da beraberinde getirmektedir. Fosil yakıtların
köprüsü oluşturarak, hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi ve kul- yakılması karbondioksit üreterek sera gazı etkisine sebep olmakta,
lanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bir bu da küresel ısınmasının artmasına ve iklim değişikliğine sebep
UNIDO projesidir. ICHET bu amacını, uygulamalı ar-ge projeleri olmaktadır. Fosil yakıt kirliliği ayrıca ekosistemi de tehdit etmekte olup,
yürütmek veya bu projelere destek vermek, bu konularda seminer, doğal kaynakların % 30’u son 30 yıl içinde tüketilmiş durumdadır. Eğer
toplantı, çalıştay düzenlemek veya bu faaliyetlere katılmak suretiyle iklim sorunları aynen devam ederse, 2100 yılında deniz seviyesi 70
gerçekleştirir. ICHET 21 Ekim 2003’te Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve cm yükselmiş, ortalama sıcaklık 4,5 °C artmış olacaktır. IPCC’ye
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile UNIDO arasında imzalanan Güvence (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Paneli) göre iklim değişikliği kontrol
Fonu Anlaşması ile kurulmuş, 19 Mayıs 2004’te İstanbul’da faaliyete altına alınamadığı takdirde, 2100 yılına kadar dünya gıda üretiminin
geçmiştir. Başlangıç fonu olarak Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar % 40 azalması beklenmektedir. Bu nedenle küresel ısınmanın
Bakanlığı 40 M$’lık bir bütçeyi UNIDO’ya ayırmıştır. ICHET şu 2050 yılına kadar 2°C’den fazla artmaması, sanayi ülkelerinin CO2
anda 28 tam zamanlı çalışan ve 10 yarı-zamanlı çalışana sahiptir. emisyonlarının 1990 yılıyla karşılaştırıldığında, 2020’ye kadar % 40,
2050’ye kadar da % 80 düşürülmeleri gerekmektedir.
Kar amacı gütmeyen bir merkez olan ICHET’in temel amacı geliş-
mekte olan ülkelerin geleneksel enerji teknolojilerinden doğruca Mevcut enerji sistemi ekonomik, fiziksel, çevresel ve jeopolitik
hidrojen enerjisine geçişine destek olmaktır. Yerel projeler için nedenlerden dolayı sürdürülebilir değildir. Bu durum bilim ve siyaset
üniversite-endüstri işbirliği öne çıkarılarak (HICE, Battery Hybrid, çevrelerini alternatif birincil enerji kaynakları arayışına yöneltmiştir.
Hythane, Yakıt Pili ve Kojenerasyon sistemi üretim projeleri), Mevcut alternatif birincil enerji kaynakları olarak nükleer fizyon,
ekonomik faydanın eldesi hedeflenmektedir. Ayni zamanda çevre nükleer füzyon, güneş, rüzgar, okyanus-termal, okyanus akıntıları,
duyarlılığı yaygınlaştırılarak (Temiz göller, temiz nehirler, temiz gel-gitler ve jeotermal enerji kaynakları sıralanabilir. Fakat bu enerji
çevre, yeşil hava limanı, yeşil liman, yeşil kent, yeşil sanayi projeleri kaynakları, sürekli olmamak (güneş, rüzgar, dalga), tüketim yerinden
gibi.) geleceğe yönelik enerji ve çevre politikaların oluşmasına kat- uzak olmak, taşınamamak, depolanamamak (nükleer ha-riç), ulaşım
kıda bulunulmaktadır. ICHET’in mühendis ve bilim adamları yeterli araçlarında kullanılamamak gibi çeşitli dezavantajlara sahiptir.
tecrübe ve deneyim ile daha birçok projeyi gerçekleştirip Türkiye’nin
hizmetine sunmaya kararlıdır. Dünya ve Avrupa çapında projelerin Hidrojen dünya üzerinde serbest halde bulunmadığı için birincil
gerçekleşmesi için sağlanan finansmanın devamlılığı ve çeşitliliği enerji kaynaklarından üretilmesi gerekir. Bu yüzden hidrojen
önemlidir. birincil enerji kaynağı değil, elektrik gibi bir enerji taşıyıcısıdır.
Karbon yayımlarını düşürmesi ve enerji arzı güvenliği hidrojen
1. Giriş ekonomisine geçiş için iki önemli faktördür. Hidrojen birim ağırlık
Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (UNIDO-ICHET), itibariyle benzinin üç katı enerji içerir. Taşınabilir, depolanabilir,
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında hidrojen teknolojileri sürdürülebilir, temiz ve çevre dostudur. Isınma, elektrik ve ulaşımda
köprüsü oluşturarak, hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi ve ihtiyaç duyulan geniş bir enerji bandını etkin ve emisyonsuz bir
kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bir şekilde sağlayabilir. Yakın gelecekte hidrojen, muhtemelen uzun
UNIDO projesidir. ICHET bu amacını, uygulamalı Ar-Ge projeleri mesafeli ulaşım için birincil yakıt olacaktır. Hidrojen içten yanmalı
yürütmek veya bu projelere destek vermek, bu konularda seminer, motor veya hidrojen yakıt pilinin çıktılarının elektrik, ısı ve su olması
toplantı, çalıştay düzenlemek veya bu faaliyetlere katılmak suretiyle nedeniyle hidrojen ‘geleceğin yakıtı’ olarak adlandırılmaktadır.
gerçekleştirir. ICHET 21 Ekim 2003’te Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Hidrojen şu metotlarla üretilebilir: Yenilenebilir enerjiden (rüzgar,
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile UNIDO arasında imzalanan Güvence güneş, hidrolik, geotermal) üretilen elektrik ile suyun elektrolizi, doğal
Fonu Anlaşması ile kurulmuş, 19 Mayıs 2004’te İstanbul’da faaliyete gazın buharla reformasyonu, petrolün kısmi oksidasyonu, kömürün
geçmiştir. Başlangıç fonu olarak Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar ve biyokütlenin gazlaştırılması, nükleer yüksek sıcaklıkta suyun
Bakanlığı 40 M$’lık bir bütçeyi UNIDO emrine ayırmıştır. ICHET şu elektrolizi, yüksek sıcaklıkta suyun termokimyasal parçalanması,
anda 28 tam zamanlı çalışan ve 10 yarı-zamanlı çalışana sahiptir. fotoelektrokimyasal ve fotobiyolojik metotlar. Hidrojenin çok hafif
olması nedeniyle depolanması için büyük hacimler gerekmektedir.
Günümüzün önemli toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlarının Bu nedenle güvenli, küçük hacimde yüksek miktarda hidrojen
altında dikkat edilirse hep enerjiye ve kaynaklarına sahip olma isteği depolayabilen sistemler geliştirilmiştir. Hidrojen kullanım alanlarına

200
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

bağlı olarak basınçlı gaz tüplerde, sıvı halde, metal hidrürler, İstanbul Boğazı’nda Kobold Türbini. İstanbul Boğazı’nda, boğaz
kimyasal hidrürler veya nanotüplerde depolanabilir. akıntı hızına bağlı olarak 20-50 kW elektrik üretecek olan bir dikey
türbin yapılacaktır. Boğaz’ın akıntı hızları 1,5 – 3,5 m/sec arasında
Hidrojenin yaygın kullanılmasının önündeki engeller şunlardır: ölçülmüştür. Proje süresi 3 yıl olup 400.000 $’lık bir yatırım yapı-
a) Hidrojen altyapısı yetersiz, lacaktır.
b) Hidrojen üretim maliyeti halen yüksek,
c) Hidrojen yakıt pillerinin ve elektroliz aletlerinin maliyetleri Haliç’te Hidrojen Yakıt Pilli Melez Yolcu Gemisi. Proje
oldukça yüksek, İstanbul Haliç’te, hidrojen enerjisi ve elektrik bataryaları ile
d) Hidrojenin depolanmasındaki zorluklar ve yüksek maliyet, melez çalışan 50 kişilik bir turistik feribot üretimi ve işletimini
e) Hidrojenin kamuoyunda yeterince tanınmaması. öngörmektedir. İBB projesi olup, ICHET hidrojen ekipmanları,
laboratuvar, test işlemleri ve hidrojen dolum istasyonu desteği
14 Eylül 2009 tarihinde dünyanın önde gelen otomobil firmaları vermektedir. German Lloyd’dan geminin dizayn onayı alınmıştır.
Daimler, Ford, General Motors, Opel, Honda, Hyundai, Kia Motors, (Resim 1)
Renault/Nissan ve Toyota, 2015 yılından itibaren birkaç yüz bin
yakıt pilli aracın ticarileşeceğini ve yollara çıkacağını açıkladılar.
Hidrojen yakıtlı araçlar bataryalı araçlarla karşılaştırıldığında
daha düşük verime sahiptir, ancak dolum zamanı çok daha
düşük (5 dakika) ve bir depo hidrojen (350 bar) ile alınan yol
yaklaşık 500 km’dir. Yenilenebilir enerjiden üretilen elektrik
ile doldurulan akülü araçlar da sıfır karbonlu çözümdür, ancak
uzun akü dolum zamanları ve akü boyutlarının büyüklüğü, akülü
araçları daha kısa mesafelerde (250 km) kullanılmaya sınırlar.
Yakıt pilleri, yüksek verimli, düşük veya sıfır yayımlı, sessiz
(dönen veya hareketli parça yok), modüler cihazlardır. Hem ısı, Resim 1.
hem de elektrik enerjisi üretebilen bu cihazlar, güç santrallerinde
MW mertebesinde, taşımacılıkta 50-200 kW aralığında, konutlar Hidrojen İçten Yanmalı Motorlu Melez Belediye Otobüsü:
için gerekli ısı ve elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak amacı ile Projenin amacı ICHET ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliği
5-20 kW aralığında, küçük cihazlarda ise (1 kW altı) kullanılma ile hidrojen içten yanmalı ve elektrik bataryalı melez bir otobüs
imkanına sahiptir. Yakıt pilleri, otobüs, motosiklet, bisiklet, golf imalatıdır. Proje sadece şehir trafiğindeki emisyonları azaltmakla
arabası, uzay, uçak, lokomotif, gemi, sualtı vasıtaları, yaygın kalmayacak, aynı zamanda yükselen verim sayesinde yakıt
enerji üretimi, kojenerasyon, kesintisiz güç kaynakları, yedek tasarrufu da sağlayacaktır. Otobüs frenleme enerjisini geri
güç birimleri, taşınabilir güç kaynakları gibi çeşitli uygulamalarda kazanabilecektir. Otobüsün enerji sistemi batarya grubu ve 90 kW
denenmiştir. (120 beygir) hidrojen içten yanmalı motorun (HICE) seri melez
düzeninden oluşmaktadır. Otobüs İETT tarafından İstanbul’un
2. ICHET Projeleri tarihi yerlerinde turistik amaçlarla kullanılacaktır. (Resim 2)

2.1. Uluslararası Demonstrasyon Projeleri

Hidrojen İçten Yanmalı Üç-Tekerlikler (Hindistan’da): Projenin


amacı, hidrojenin yolcu taşımadaki etkinliğini ve çevre dostu rolünü
göstermektir. Yeni Delhi Pragati Meydan’da 15 adet üç-tekerlekli
yolcu taşıtı, içten yanmalı motorları hidrojen yakacak şekilde
dönüştürülecektir. Mutabakat Belgesi (MoU) 12 Mart 2009’da,
ICHET ve Hint’li proje ortakları arasında imzalandı.

Cook Islands Hidrojen Adası: Projenin amacı, Cook Islands/


Aitutaki’de yenilenebilir enerji (rüzgar + PV güneş) ve hidrojen
enerji sistemleri kurmak ve adalara teknoloji transferini destek-
lemektir. Resim 2.

2.2. Ulusal Demonstrasyon Projeleri Hidrojen Yakıt Pilli Melez Botlar: Üniversitelere proje öneri-
sinde bulunmaları için yapılan çağrı yoluyla, 10 üniversite tara-
Bozcaada Hidrojen Adası Projesi: Projenin amacı, yenilenebilir fından yapılan başvurular değerlendirilmiş, 6 üniversitenin baş-
enerji kaynaklarından (20 kW güneş paneli + 30 kW rüzgar türbini) vurusu (İTÜ, ODTÜ, SÜ, Dokuz Eylül, Haliç, YTÜ) seçilerek
elektrolizör aracılığıyla hidrojen üretimi sağlayacak bir tesis kurmak desteklenmesine karar verilmiştir. Yaklaşık 7 m boyunda ve 3 m
ve bu hidrojeni adadaki yerleşik (kaymakamlık binası ve hastane enindeki bu botlar, Haliç’te gösterime sunulacaktır. Projenin ama-
için kesintisiz güç kaynağı) ve taşıma (hidrojen yakıt pilli bot ve cı, Türkiye’nin göl, ırmak ve turistik bölgelerinde fosil yakıtlı su
yolu taşıma aracı) uygulamaları için kullanmaktır. Proje süresi 3 yıl taşıtlarının yerini hidrojen ve akülü melez taşıtların almasıdır.
olup projeye ICHET tarafından 1.900.000 $ fon sağlanmıştır. (Resim 3)

201
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Resim 5.
Resim 3.
Hidrojen Yakıt Pilli Kesintisiz Güç Kaynağı (İDO): 5 kW yakıt
Hidrojen Dolum İstasyonu: Projenin amacı Haliç’te Eyüp İDO pilli çevreye duyarlı ve sessiz bir yardımcı güç birimi oluşturuldu
İskelesi arkasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ve Yenikapı İDO Bilet Gişelerinde Nisan 2009’da hizmete
tahsis edilen 500 m²’lik alanda, Türkiye’nin ilk hidrojen üretim ve açıldı.
dolum istasyonunu yapmaktır. Tesis hidrojenli yolcu gemisine ve
hidrojenli otobüse 220/350 barda hidrojen temin edecektir. Tesisin Hidrojen Yakıt Pilli Kesintisiz Güç Kaynağı (Ayasofya): 5 kW
hem kara hem de deniz taşıtlarına yakıt ikmali yapması, projeyi yakıt pilli çevreye duyarlı ve sessiz bir yardımcı güç birimi olarak
dünyada ilk kılmaktadır. Hidrojen tesiste elektroliz ile üretilecektir. geliştirildi. Ayasofya Müzesi Bilet Gişeleri ve kamera sistemlerinde
Proje 3 yıl sürecek olup, ICHET tarafından projeye 2 milyon $ fon kullanılacak.
sağlanmıştır.
Hidrojen Yakıt Pilli Forklift: Projede, mevcut batarya sistemi
Mobil Hidrojen Dolum Birimi: Projenin amacı, sahada ICHET’in yerine sürekli ve verimli bir şekilde güç sağlarken hiçbir zararlı
hidrojenli gösteri araçlarına yakıt temin edecek, mobil hidrojen emisyon salmayan 8 kW’lık bir yakıt pili ve uygun hidrojen ekipmanı
dolum istasyonu oluşturmaktır. Araç hidrojeni suyun elektrolizi kullanarak 1,5 ton kaldırabilen bir forklift dizayn edilmiştir. Projede
ile üretecek ve 220 bar ve 15-20 bar basınçlarda hidrojen kullanılan forklifti Adana’da elektrikli forklift üreten ÇUMİTAŞ
sağlayabilecektir. firması sağlamıştır. (Resim 6)

2.3. Tamamlanan Projeler

Hidrojen Yakıt Pilli Melez Scooter: Projenin amacı, benzinle


çalışan bir mobilete yakıt hücresi entegre ederek, aracı sessiz ve
çevre dostu yapmaktır. Aracın engelliler tarafından kullanılması
düşünülmektedir. (Resim 4)

Resim 6.

Yenilenebilir Enerji (rüzgar türbini + güneş pili ) + Hidrojenli


Mobil Ev: Projede güneş, rüzgar ve PEM yakıt pilinin birlikte
kullanılmasıyla oluşan melez enerji sisteminin, şebekeden
bağımsız olarak elektrik üretmek amacıyla kullanılması, elektrolizle
hidrojen üretilmesi ve bu hidrojenin yerleşim bölgesinden uzak
yerlerde ve afet bölgelerinde yemek pişirme, ısınma ve elektrik
üretimi için kullanılması amaçlanmıştır. Sistem, 800 W’lık güneş
panelleri, 1-3 kW’lık bir rüzgar türbini, 2 kW’lık bir yakıt pili,
dakikada 1 lt hidrojen üreten bir elektrolizör ve hidrojenli ocaktan
oluşmaktadır. (Resim 7)

Resim 4.

Hidrojen Yakıt Pilli Melez Yolcu Taşıma Aracı: Projede, halka


açık ve turistik yerlerde gösteri amaçlı kullanılmak üzere, bir yolcu
taşıma aracı 2 kW’lık bir yakıt pili ve batarya ile melez çalışacak
şekilde dönüştürülmüştür. Araca koyulan güneş panelleri ise
bataryalara ekstra enerji sağlamaktadır. (Resim 5)
Resim 7.

202
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

2.4. Genel Faaliyetler


Türkiye’nin en gelişmiş hidrojen ve yakıt pili laboratuvarları
oluşturulmuş, üniversitelerin ve endüstrinin kullanımına açılmıştır.
Sanayi ve üniversitelerinin hidrojen alanındaki bilgi ihtiyaçlarını
gidermek için kısa kurslar düzenlemektir. Ar-Ge projeleri des-
teklenerek, mevcut teknoloji seviyelerinin yükseltilebilmesi ve
yeni teknolojilerin bulunabilmesi için çaba harcamaktadır. Yerli ve
yabancı, enerji içerikli toplantılara katılım yoluyla ICHET’in hidrojen
alanındaki faaliyetleri tanıtılmaktadır.

3. Sonuç
Kar amacı gütmeyen bir merkez olan ICHET’in temel amacı,
gelişmekte olan ülkelerin geleneksel enerji teknolojilerinden
doğruca hidrojen enerjisine geçişine destek olmaktır. Yerel
projeler için üniversite-endüstri işbirliği öne çıkarılarak (HICE,
Battery Hybrid, Hythane, Yakıt Pili ve Kojenerasyon Sistemi
üretim projeleri), ekonomik faydanın eldesi hedeflenmektedir. Aynı
zamanda çevre duyarlılığı yaygınlaştırılarak (temiz göller, temiz
nehirler, temiz çevre, yeşil hava limanı, yeşil liman, yeşil kent, yeşil
sanayi projeleri gibi) geleceğe yönelik enerji ve çevre politikaların
oluşmasına katkıda bulunulmaktadır. ICHET’in mühendis ve
bilim adamları, yeterli tecrübe ve deneyim ile daha bir çok projeyi
gerçekleştirip Türkiye’nin hizmetine sunmaya kararlıdır. Dünya ve
Avrupa çapında projelerin gerçekleşmesi için sağlanan finansmanın
devamlılığı ve çeşitliliği önemlidir.

Summary
The International Centre for Hydrogen Energy Technologies is
a UNIDO project which has the mission of demonstrating viable
implementations of hydrogen energy technologies and facilitating
their widespread use in developing countries through realizing &
supporting demonstration projects, applied research activities,
education, training, seminars, conferences and workshops. ICHET
has formed by a Trust Fund Agreement between UNIDO and The
Ministry of Energy and Natural Resources of Turkey in October
2003. ICHET started operation on 19th May 2004 in Istanbul,
Turkey with initial budget of 40 million USD funded by the Turkish
Government over 7 years. ICHET currently has staff of 28 full-time
and 10 part-time.

ICHET puts forward university-industry collaboration for local


projects to achieve the economic benefit. ICHET’s Technical Team
has experience to take part and execute various hydrogen projects
in a team environment. The clean/green transportation projects,
i.e., HICE+Electric Hybrid bus, HyThane engine development,
Fuel Cell development, Electric Hybrid vehicles, are currently
implemented. Projects aiming to reduce costs of hydrogen and
fuel cell production are also supported. ICHET intend to implement
bigger projects such as low to zero emission districts, ports,
airports, with funding and commitment from various sources.

203
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

THE ROLE OF NATURAL GAS SECTOR IN TURKISH ENERGY SECTOR

Muzaffer ERTÜRK
İGDAŞ

Abstract relative fuel efficiency and low carbon dioxide intensity. Electricity
Natural gas consumption has increased across the world economy generation accounts for 35 percent of the world’s total natural gas
because of its many advantages. In Turkish economy, the role of consumption in 2030, up from 32 percent in 2006.
natural gas has been increased because of intensive consumption
of both industrial, commercial activities and households. However, In the International Energy Agency (IEA), (2009), Natural Gas
Turkey is not a rich country in terms of natural gas reserves and Market Review (NGMR), it is claimed that during 2008, natural
production. More than 95 percent of natural gas consumed has gas moved from a relatively tight supply and demand balance to an
been imported. On the other hand, Turkey has advantageous easing one. This will accelerate during 2009 as new supply capacity
geographical position because of neighbourhood of the countries comes on line. Overall there was a 1% annual increase in OECD
to have large natural gas reserves and production. Under these countries in 2008: gas demand rose strongly in the first half of 2008,
circumstances, Turkey have to design and manage energy policy but declined over the last quarter and fell even more rapidly in early
successfully both in domestic natural gas sector conditions and 2009. For 2009, we anticipate demand to decline, especially in the
international gas market conditions to provide security, lower cost industrial sector. Gas demand in the power generation sector will
and efficient usage of natural gas supply. be affected differently in each region depending on the relative gas
and coal prices. Demand is expected to rebound in the medium
Introduction term driven by the power generation sector.
In the world economy, there has been a great demand of energy
input, because of increasing population, technological change, Figure 1 demonstrates the evolution from 1971 to 2007 of world
economic growth. On the other hand, there is a scarcity of energy. total primary energy supply by fuel (Mtoe). It is clear that energy
For this reason, both countries and firms seek to efficient usage supply has increased. The share of oil has decreased and the
of energy, lower cost, sustainability, sensitivity for environment. share of gas and nuclear energy have increased.
Among the alternative energy resources, natural gas has a many
advantages mentioned above, for this reason, both firms and
countries has a increasing demand of natural gas. However, it is
not easy to design and to manage a system in which can allocate
the inadequate resources efficiently.

In the International Energy Outlook 2009, Energy Information


Administration (EIA), it is stated that with world oil prices assumed
to return to previous high levels after 2012 and remain high through
the end of the projection, consumers opt for the comparatively less
expensive natural gas for their energy needs whenever possible.
In addition, because natural gas produces less carbon dioxide
when it is burned than does either coal or petroleum, governments
implementing national or regional plans to reduce greenhouse
gas emissions may encourage its use to displace other fossil
fuels. Natural gas remains a key energy source for industrial
sector uses and electricity generation throughout the projection.
The industrial sector currently consumes more natural gas than
any other end-use sector and is expected to continue that trend
through 2030, when 40 percent of world natural gas consumption
is projected to be used for industrial purposes. In particular, new
petrochemical plants are expected to rely increasingly on natural
gas as a feedstock-particularly in the Middle East, where major oil
producers, working to maximize revenues from oil exports, turn to
Source: International Energy Agency (IEA) (2009). Key World Energy Statistics, IEA
natural gas for domestic uses. In the electric power sector, natural Figure 1. Evolution From 1971 To 2007 Of World Total Primary Energy
gas is an attractive choice for new generating plants because of its Supply By Fuel (Mtoe)

204
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Figure 2 demonstrates the evolution from 1971 to 2007 of natural


gas production by region (billion cubic metres). It is clear that natural
gas production has been increased. The market share of the Former
Soviet Union and the Middle East has importantly increased. The share
of OECD countries has importantly decreased. These differentiations Source: OECD/IEA 2009
also affect the economic and political power of the countries.

Figure 3. Total Primary Energy Supply

Source: OECD/IEA 2009

Source: International Energy Agency (IEA) (2009). Key World Energy Statistics, IEA Figure 4. Energy Production of Turkey

Figure 2. Evolution From 1971 To 2007 Of Natural Gas Production By


Region (Billion Cubic Metres)

The Role Of Natural Gas Sector In


Turkish Energy Sector
Turkish economy has a great economic growth and industrialization
potential. When the economy catch the stabile economic development
path, than, Turkish economy dramatically grows. From the 2001
crises to 2008 worl financial crises, Turkish economy shows the great
economic growth performance. Figure 6 Natural Gas: Gross Domestic
Consumption (ktoe and %change yoy) stated that, Turkey is a rather
Source: The Economist Intelligence Unit (2010), Energy Briefing
atypical OECD member country, as it is currently undergoing a high & Forecasts, EUI,
economic growth and high industrialisation phase. Between 2000 and
2007, GDP grew by nearly 40%, even allowing for the banking crisis
of 2001 when GDP declined 7.5%. Natural gas has met a major part
of Turkey’s rapidly growing energy needs, rising from 6% of supply in
Figure 5. Net Imports of Natural Gas and Crude Oil (% of Total
1990 to more than 30% in 2007. Between 2000 and 2007, it doubled Consumption)
its share, representing in absolute terms a 150% increase, so that
gas demand is now comparable with that of Spain. Turkish economy
heavily depends on the import of energy. Domestic production is very
low, especially, crude oil and natural gas. Figure 3 shows the total
primary energy supply, the role of natural gas has been increased.
Figure 4 demonstrates energy production of Turkey, it is clear that
natural gas and crude oil production too low to meet the demand of
Turkish economy. Figure 5 indicates net imports of natural gas and
crude oil (% of total consumption), almost more than 90 percent of
both natural gas and crude oil have been imported. Figure 6 shows
gross domestic consumption of the natural gas, (ktoe and %change
yoy), the consumption of natural gas in Turkish economy has been
increased until the world financial crisis. As seen in, Figure 7, IEA,
NGMR (2009) stated that, Turkey has a high level of dependence on
Source: The Economist Intelligence Unit (2010), Energy Briefing & Forecasts, EUI,
imported energy. Only lignite, some oil, and a very small amount of gas
and hydro are domestically produced. Security of supply thus features Figure 6. Natural Gas: Gross Domestic Consumption
(ktoe and %change yoy)
highly in Turkey’s energy policy priorities. Virtually all gas is imported,

205
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

a circumstance unlikely to change over the forecast period. Given that


currently around two-thirds of gas supply comes from one supplier,
Russia, via only two pipeline routes, security of supply concerns
dominate gas (and to a lesser extent electricity) policy thinking. The
Russia-Ukraine dispute in January 2009 exacerbated these concerns.
Other import infrastructure includes two LNG terminals, the 7 bcm
South Caucasus pipeline which started delivering Azeri gas in 2007
and a 10 bcm pipeline from Iran.

In Turkish natural gas sector, BOTAS (wholly state-owned) owns and


operates transmission system, and holds concession to transport
gas. Within the framework of the Natural Gas Market Law enacted
in May 2001, BOTAS’s monopoly rights were abolished on natural
gas imports, wholesales and distribution, and An Independent
Regulatory Authority EMRA was established. The natural gas market Source: International Energy Agency (2009). Natural Gas Information, IEA, p.583
activities have been unbundled as import and export, wholesale, Figure 9. Natural Gas Network of Turkey
production, distribution, transmission and storage of natural gas by
Law. After 2009, BOTAS’s vertically-integrated corporate structure South European Gas Ring, the Turkey-Greece Interconnector has
will be separated as trading, storage and transmission. Except for been operational since November 2007. A feasibility study for linking
transmission, all business segments will be privatised. Tariffs are the Interconnector with ltaly via a pipeline crossing the Adriatic sea
approved and published by the Energy Market Regulatory Authority was completed by the end of 2004. The studies on the ltaly extension
(EMRA). In accordance with the Natural Gas Market Law, EMRA are conducted by respective companies of Greece, Turkey and ltaly,
is issuing licenses for regional natural gas distribution. As of April and the off-shore pipeline is planned to be operational by 2012.
2009 the number of distribution companies reached 66, and 52 city The second project (Nabucco) aiming at construction of a pipeline
centers as well as 60 provinces were provided access to natural gas from Turkey to Austria via Bulgaria, Romania and Hungary, with a
in Turkey. Two projects are underway for transportation of natural gas capacity of 31 bcma is planned to become operational by 2013. The
from the Caspian Central Asian, South Mediterranean and Middle six partnered project is now in FEED phase. (See also, Hacisalihoglu
East regions to Europe through Turkey. The initial project of the (2008), Demirbas, (2002).)

Conclusion
Both world economy and Turkish economy, there has been
an increasing energy demand, especially natural gas demand
because of some advantages. On the other hand, especially,
Turkish economy is heavily dependent on import. In order to
achieve, sustainable, secure, cheaper natural gas, it have to be
designed and managed the natural gas market both domestic and
international level. It is carefully designed to liberalize the sector to
prevent inefficient free market framework. Free-competitive market
system should efficiently be designed to consider both public
Source: International Energy Agency (2009). Natural Gas Market Review, IEA, and private benefit. On the other hand, international natural gas
p.170 sector has great complexity both global players and their political
Figure 7. Turkey’s Long Term Natural Gas Contracts vs. Demand and economic power. Turkish economy should efficiently design
international energy policies to obtain maximum benefit.

References
 DEMIRBAS, Ayhan, (2002). “Turkey’s Energy Overview
Beginning İn The Twenty-First Century” Energy Conversion And
Management 43 1877–1887
 HACISALIHOGLU. Bilge, (2008) “Turkey’s Natural Gas Policy”
Energy Policy 36 1867–1872
 International Energy Agency (2009). Natural Gas Information,
IEA,
 International Energy Agency (2009). Natural Gas Market
Review,
 Internatıonal Energy Agency (2009). World Energy Outlook
2009, Presentation to the Press London, 10 November 2009
Source: International Energy Agency (2009). World Energy Outlook 2009  International Energy Agency (IEA) (2009). Key World Energy
,Presentation to the Press London, 10 November 2009 Statistics, IEA
Figure 8. Indicative Costs For Potential New Sources Of Gas Delivered To  The Economist Intelligence Unit (2010), Energy Briefing &
Europe, 2020 ($/Mbtu) Forecasts, EUI.

206
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

HİDROLİK TÜRBİNLERİN VERİM ARTIŞLARINDAKİ FAYDA ANALİZİ

Mücahit SAV Yrd. Doç. Aydın ÇITLAK


ETKB/EÜAŞ Genel Müdürlüğü Fırat Üniversitesi Müh. Fak. Makine Müh.
Hidrolik Sant. Dai. Bşk.

Özet Ülkemizde hidroelektrik santrallerde kaliteli ve sürdürülebilir üretim


Türkiye’de mevcut hidroelektrik santrallerin çoğu Elektrik Üretim A.Ş. faaliyetleri için gerekli olan işletme, bakım-onarım, revizyon ve
(EÜAŞ) Genel Müdürlüğü tarafından işletilmektedir. Özel firmalar rehabilitasyonlar uygulamaya konmaya başlanmıştır. Hidroelektrik
tarafından işletilen santraller nispeten daha yeni santrallerdir. santrallerde mekanik aksamın en önemli parçası olan su türbinleri
EÜAŞ’ın 2008 yılı itibariyle 100’ün üzerinde hidroelektrik santrali ile ilgili çalışmalar her geçen gün artmaktadır.
(HES) mevcuttur. Ancak son yıllarda herhangi bir santral yapımına
başlanmamış olup, sadece Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü Günümüzde Türkiye’de 50’den fazla 20 yıldan daha eski büyük
tarafından önceden yapımına başlanmış olan hidroelektrik su türbini bulunmaktadır. 20 yıl önce üretilen su türbinleri ile
santrallerin EÜAŞ Genel Müdürlüğü’nce devralınarak işletmeye günümüz teknolojisi ile üretilen su türbinleri arasında türbin biçimi
alınması söz konusu olmuştur. (03.03.2001 tarihli Enerji Piyasası farkından kaynaklanan % 3 ila % 5 arasında değişen verim farkı
Kanunu; devlet kuruluşlarının yatırım yapması yerine özel bulunmaktadır. Zamanla çalışan türbin çarklarında aşınmadan
firmaların yatırım yapmasını uygun görerek serbest piyasaya (kavitasyon) ve labirent açıklıklarının artmasından kaynaklanan
geçişi gerçekleştirmiştir.) ilave enerji kayıpları da olmaktadır [2].

EÜAŞ Genel Müdürlüğü verilerine göre santrallerin devreye Türkiye’deki hidroelektrik santraller eskidikçe rehabilitasyon ve
alınış tarihleri 1956’dan başlayıp günümüze kadar sürmektedir. yenileme çalışmaları daha çok hız kazanmıştır. Rehabilitasyon
Türkiye’de hidroelektrik santrallerde rehabilitasyon çalışmaları çalışmalarında en büyük maliyet unsuru türbin teçhizatlarının
ise yeni yeni başlamıştır. Keban HES, rehabilitasyon değişimidir. Bu çalışmalarda; çark değişimine karar vermek,
çalışmasının başlatıldığı ilk santrallerden biridir. Santraller zamanla çalışan su türbininin verim kaybını, mevcut sistemin enerji
eskidikçe rehabilitasyon ve yenileme çalışmaları da artacaktır. maliyetini ve suyun değerini yani birim kW saat başına harcanan
Rehabilitasyon çalışmalarında en büyük maliyet unsuru türbin su miktarını (özgül su sarfiyatı) bulmak için türbin verimliliğinin
teçhizatlarının değişimidir. Özellikle bu unsurlara göre fayda ölçülmesi gerekmektedir. Türbin çarklarının değiştirilmesi oldukça
analizinin yapılması ülkemizin toplam santral rehabilitasyonu ve güç ve fazla maliyet gerektirmektedir1 [3].
yenileme maliyetlerini düşürecektir.
Türkiye’de hidroelektrik üretimin % 60’ını gerçekleştiren Fırat
1. Giriş Havzası santrallerine ait model test verim eğrileri incelendiğinde,
Ülkemizde her geçen gün enerji ihtiyacı artan bir seyir göstermek- en büyük üç santral göz önüne alınırsa; türbin verimlerinin
tedir. Bunun yanında gün geçtikçe fosil kaynaklı yakıtlar hem Atatürk ve Keban HES’te % 95,3, Karakaya HES’te % 92,4
tükenmekte, hem de fiyatları sürekli artan bir eğilim sergilemektedir. olduğu, imalatçısının verdiği model deneylere göre hesaplanmış
Ülkemiz gerçekliği paralelinde, elektrik üretiminde doğalgaza jeneratör ve trafo verimlerinin de günümüz teknolojisiyle elde
bağımlılığımız düşünüldüğünde, elektrik enerjisi üretimimizin dışa edilen değerlere çok yakın olduğu görülür. Bu veriler ışığında
bağımlılıktan kurtarılarak talebin kesintisiz, güvenilir ve düşük teçhizatların rehabilitasyonu ile elde edilebilecek verim artışının %
maliyetlerle karşılanması, kaynak çeşitlendirmesine giderek arz 0,7 ile % 4 arasında olabileceği gözlenmektedir. Bu santrallerden
güvenliğinin sağlanmasıyla mümkün olabilecektir. Ülkemiz gibi tüm bazılarında, türbinlerin mevcut verim durumlarının tam olarak ne
devletler sürdürülebilir bir çevre yönetimi ile enerji kaynaklarında olduğunu bulmak için türbin saha verimlilik ölçümleri yapılmıştır.
dışa bağımlılığı önlemek ve kaynak çeşitliliği oluşturmak için Bu verimlilik ölçümü ile elde edilebilecek verim artışı miktarı daha
yenilenebilir enerji kaynaklarına haklı bir yöneliş göstermişlerdir. büyük doğrulukla tahmin edilebilmiştir [4, 5].

Yenilenebilir enerji kaynaklarının en önemlisi hidrolik potansiyeldir. 2. Verim Artışının Öngörüldüğü Bazı Santraller
Bu potansiyelin bir kısmı teknik olarak mümkün olmamakla beraber, 2007 yılında EÜAŞ Genel Müdürlüğü tarafından bazı hidroelektrik
yerel ekonomik yapılabilirliği bakımından da sınırlıdır. Ülkemizin santrallerinde verim artış analizleri yaptırılmıştır [3]. Yapılan
hidroelektrik enerji potansiyelinin değerlendirilmesinde dünyadaki çalışmalarda; santral teçhizatlarından cebri borularda su akışı
gelişmelere paralel olarak bilgi, tecrübe ve teknoloji gelişmesinin ölçümü, ultrasonik akış ölçerlerle yaptırılmıştır. Francis tipi türbin
de yükselmesi gerekecektir [1]. çarkları, dijital fotografmetre kullanılarak 2D ve 3D Geometrik

¹ Karakaya HES’de her bir türbin çarkı yaklaşık olarak 85.000 kg’dır. EÜAŞ Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılında İspanyol Socoin Şirketine yaptırdığı bir araştırma verilerine göre; çarkların birim kg
başına maliyeti işçilik ve mühendislik dahil 25 € olarak hesaplanmış ve neticede bir türbin çarkının değiştirilme maliyeti olarak 2.125.000 €=2.911.250 USD-$ tutarında bir meblağ ortaya çıkmıştır [3].

207
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Ölçme denilen özel bir yöntemle ölçülmüştür. Türbin çark analizleri Karakaya HES’deki türbinler en az 20 yıllık türbinler olması
yapılmıştır. Türbinden geçen su, su sıcaklıkları ve mekaniksel nedeniyle, türbin rehabilitasyonu için bazı çalışmalar yapılmıştır [4].
parçalar (taşıyıcı ve kılavuz yatak, basınçlı yağ sistemi vb.) EÜAŞ Genel Müdürlüğü tarafından 2007 yılında yapılan verimlilik
üzerinde yapılan türbin verimlilik testlerine göre söz konusu testlerine göre; Karakaya HES için % 92,4 olan türbin verimi,
santraller için teknik karakteristikler ve öngörülen verim artış rehabilitasyon çalışması ile ortalama olarak % 2,75 artırılacağı
değerleri hesaplanmıştır düşünülmüştür. Kurulu gücü1800 MW (6*300) olan santralde her
bir ünite başına yıllık ortalama olarak 1250 GW güç ve 4000–4500
Verim test çalışmalarından sonra türbinlerin şu anki verimleri ile çalışma saati düştüğü kabul edilmektedir. Söz konusu santralde
türbinden alınabilecek minimum ve maksimum verim değerleri bu çalışma saatlerinden sonra türbin teçhizatlarında aşınma ve
karşılaştırılmış, bu artışların ortalaması alınarak aşağıdaki Tablo yorulma görüldüğünden bakıma alınmakta, türbin çark kanatları da
1’de gösterilen ortalama verim artış değerleri bulunmuştur. kavitasyon işlemine tabi tutulmaktadır. Ek verim artışı ile üniteler,
fazla bakım gerektirmeden ve kavitasyona uğramadan, yıl içindeki
Tablo 1. Verim Analizi Yapılan Bazı EÜAŞ Santralleri ve Teknik günlerde daha çok çalışma saatine sahip olarak daha fazla enerji
Özellikleri [6] üretimi yapabileceklerdir. Dolayısıyla yıllık üretim kapasitesine
Kurulu
Yıllık Üretim
Türbin Öngörülen daha fazla etki edecektirler.
Santral Adı Güç Verimi Verim
(Kw Saat)
(MW) (%) Artışı
2007 yılında Karakaya HES’de yapılan çalışmalara göre verim test
Karakaya HES 1800 7.500.000.000 92,4 2,75
sonuçları Grafik 1’de gösterilmiştir.
Keban HES 1330 6.600.000.000 95,18 2,75
Gökçekaya HES 278,4 400.000.000 88 5
Türbin Verimliliği (%)

Gezende HES 160 528.000.000 94 2

Ayar Kanat Açıklığı


Doğankent HES 74,5 314.000.000 84 6
Demirköprü HES 69 80.000.000 89 5
Sarıyar HES 160 300.000.000 88 5
Seyhan 2 7,5 33.000.000 92 5
Kadıncık 1 70 315.000.000 91 3
Kadıncık 2 56 307.000.000 91,9 2,5

3. Karakaya HES İçin Verimin Fayda Analizi Ünite Gücü (kW)

Bir santralde maksimum üretim yapabilmek için belirli aralıklarla Grafik 1. Karakaya HES’in verim eğrileri [3].
teçhizat rehabilitasyonu mutlaka yapılmalıdır. Özellikle puant
Karakaya HES için son 9 yıla ait üretim miktarları ise Tablo 2’de
saatlerinde ayar kanatlarının azami olarak açılıp fazla su akışının
gösterilmiştir.
geçirilmesiyle ünitelerin pik değerlerine kadar yüklenmeleri;
zamanla türbin çarkları başta olmak üzere tüm mekaniksel
Tablo 2. Karakaya HES Üretim Miktarları (GW Saat) [8]
teçhizatın, uzun yıllar içerisinde yorulma, aşınma veya
2009
değişik arızalar gösterip ekonomik ömürlerini doldurmalarıyla Yıl 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
(11 Ay)
sonuçlanmaktadır. Üretim 4, 5, 6, 8, 7, 8, 6, 6,
4, 160,
(GW 378, 007, 895, 978, 431, 544, 873, 266,
117
saat) 409 142 320 504 431 198 102 681
Türkiye’de Karakaya HES, tıpkı Sarıyar ve Keban hidroelektrik
santralleri gibi güçlü kavitasyona (aşınma) maruz kalan Karakaya HES’de son 5 yılın üretim ortalaması 7.610.000.000 kW
santrallerdendir ve her 2–3 senede bir türbin çarkları ve labirentlerde saat olmuştur (Tablo 2) [8]. Fayda-maliyet analizinde ortalama
ciddi oranda yüzey kaplaması yapılmaktadır. Tecrübeye dayalı olarak yıllık üretim miktarı 7.500.000.000 kW saat aldığımızda
verilere göre Kavitasyon etkisi ile yapılan yüzey kaplamaların 50 fayda analizi şu şekilde olacaktır:
senede bu tip bir türbinin verimini % 2 düşürdüğü söylenebilir [2].
Tablo 3. Karakaya HES İçin Verimin Fayda Analizi

Yapılan çalışmalarla; Karakaya HES’de türbin çarklarının Verim artışı


Beklenen
aşırı kavitasyona uğraması; orijinal türbin çark tasarımından Yıllık Üretim Satış Fiyatı² sonrası
Verim
(kw saat) (USD-$/kw saat) gerçekleşecek
kaynaklandığı olarak yorumlanmıştır. 14 adet çark kanadı ve 26 Artışı
üretim (USD-$)
adet ayar kanadının kendi aralarında asal olmamaları ve uyumlu bir
şekilde çalışamamaları, çark tasarımının yeni baştan yapılmasıyla 7.500.000.000,00 % 2,75 0,27 55.687.500 USD-$
öngörülen yeni bir verim artışının gerçekleştirilebileceği
düşünülmüştür. Yeni tasarımla; 14 adet olan çark kanadının 15 EÜAŞ Genel Müdürlüğü olarak Karakaya HES’in Türkiye Elektrik
adede çıkarılması (en iyi verimi alabilmek için çark kanatlarının Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) Genel Müdürlüğü’ne ve elektrik
17 adet olması daha mantıklı olabileceği söylenmiştir) ve bunun piyasasına satmış olduğu elektriğin birim fiyatı 2009-Aralık ayı
yanında çark kanat açılarının da ufak çapta değiştirilmesi itibariyle ortalama 18–19 kr/kW saat olarak belirlenmiştir [9]. Bu
planlanmıştır [7]. Karakaya HES’de bu tür bir çalışma makalenin verilere göre verim artışı sonrası gerçekleşecek üretim hesaplaması
yazıldığı tarihe kadar henüz yapılmamıştır. şöyle olacaktır:

² 0,27 $/kW saat (EÜAŞ Genel Müdürlüğü-Karakaya HES’in Serbest Piyasaya 2009 yılı Aralık ayı için ortalama yıllık satış miktarı)

208
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

durumlarda yapılmalıdır. Rehabilitasyonu yapılacak teçhizatın, yeni


Kazanç = Yıllık üretim X beklenen verim artışı X kW saat başına satış
teknolojik gelişmelerle modernizasyon ve otomasyonun kolayca
fiyatı
uygulanabileceği yerlerde seçilmesi uygulanabilirliği artırır.
Kazanç = 7.500.000.000 X % 2,75 X 18 Kuruş/kW saat = 55.687.500
USD-$
Türbin verimliliğindeki kısmi iyileştirmelerle ünitelerin optimum
Bu şekilde yıllık olarak Karakaya HES’de verim artışına bağlı yüklerde çalıştırılmaları sağlanmakta olup, kaliteli elektrik üretimi
olarak gerçekleşecek üretim miktarı karşılığı minimum 55.500.000 ile ülkemiz elektrik enerjisi arz güvenliğinin de çok iyi noktalara
& 60.000.000 USD-$³ olmaktadır. Görüldüğü gibi verimdeki getirilmesi mümkün olabilmektedir. Türkiye’de hidrolik potansiyelin
her % 1’lik artış ile 15–20 milyon dolarlık net kazanç sağlamak en fazla olduğu Fırat havzasında; Keban, Karakaya, Atatürk
kaçınılmazdır. Ayrıca, % 2.75’lik bir artışla gelecek olan üretim HES gibi çok büyük santrallerin yıllar içinde aşınan ve arızalanan
fazlası, yaklaşık olarak 75–80 MW Kurulu Gücüne sahip bir teçhizatlarının rehabilite edilmesi ile mevcut üretim kapasitelerinin
hidroelektrik santral eşdeğerindedir. artırılması ülke için büyük önem arz etmektedir.

Karakaya HES’in 2008 yılı maliyetler toplamı 35.000.000 TL Kaynaklar


(24.000.000 USD-$) olmuştur. Bu maliyet kalemleri içerisinde; [1] KAKAÇ S., TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, ODTÜ
sermaye ve yatırım maliyetleri, kesinti-arıza maliyetleri, personel Mezunlar Derneği Yenilenebilir Enerji Kaynakları Paneli–10
ve bakım giderleri, vergi, resim, harç, amortisman bedeli ve Ekim 2009
kurumlar vergisi bulunmaktadır [4]. Türkiye’nin ikinci büyük santrali [2] EÜAŞ Hidroelektrik Santraların Verimliliğinin Araştırılmasına
olan Karakaya HES’in yıllık maliyetlerini türbin rehabilitasyonu Yönelik AR-GE Komisyonu Raporu, Ankara, 2004.
yaparak, verimdeki küçük bir artış ile karşılamak mümkündür. Aynı [3] EÜAŞ Genel Müdürlüğü tarafından Şirketlere yaptırılan,
zamanda verim artışı sonucu türbin rehabilitasyonu ile mekanik türbinler için fizibilite çalışmaları raporları – Kaynak: EÜAŞ
aksan arızalarının azalması söz konusu olacağından, ünitelerin Genel Müdürlüğü
emre amadelikleri yani kullanılabilirliği de artacaktır. Başta [4] Keban HES-Direkt Metot ile Yapılan Termodinamik Verimlilik
Karakaya HES olmak üzere birçok hidroelektrik santral için çok Testleri-Verbundplan, Nisan 2006, Keban HES Raporları
büyük bir sorun olan türbin çarklarında meydana gelen kavitasyon [5] Su Türbinlerinin Verimliliği ve Saha Testleri,. Sav M. Yük.
olayı çok büyük bir oranda azaltılmış olup, bu çalışmalar için Mak. Müh -ETKB/EÜAŞ, ÇITLAK A. Yrd. Doç. Dr. -Fırat
verilecek olan işçilik süre ve masrafları da minimuma indirilmiş Üniversitesi Mühendislik Fak. Mak. Müh. Enerji Ana Bilim Dalı,
olacaktır. Termodinamik Dergisi Aralık–2009
[6] EÜAŞ Genel Müdürlüğü raporları.
Ancak, Türkiye’deki enflasyon oranlarının yıllar içindeki değişikliği [7] Rehabilitation Study in Karakaya Hiydraulic Power Plant,
ve dolar kurundaki ani değişiklikler bu hesaplamayı çok karışık Javier Velasco P., Sökmen A.; Socoin Ingenieria Construction
yapabilmektedir. Üretilen enerjinin birim satış fiyatı devamlı Industrial, Spain,
değiştiğinden toplam net fayda analizi de çok hassas olarak [8] Keban ve Karakaya HES faaliyet raporları
yapılamamaktadır. [9] https://pmum.teias.gov.tr/UzlasmaWeb/ Giriş tarihi 30.12.2009

4. Sonuç Summary
Görüleceği gibi, hidrolik türbinlerde rehabilitasyon yapılarak Most of the existing hydroelectric power plants are operated by
türbin ve işletme verimleri iyileştirilebilmektedir. Özellikle, çark EUAS Central Organization in Turkey. The power plants operated by
kanat sisteminde ve türbin su geçişinin ve yeni çark, yeni hız private sector is relatively newer. EUAS owns over 100 hydroelectric
regülatörü, aşınan parçaların değiştirilmesi, su ile temas eden power plants by 2008. However hadn’t been under way any built
yüzeylerin tamiri gibi elemanlarında iyileştirme işleri sayesinde power plant in recent years by EUAS, only take over responsibility of
verim daha fazla artırılabilir. Verimliliği artırma çalışmalarında power plants and operation of the hydroelectric power plants, which
yatırım gücüne ve uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle only have been under way to build by general directorate of DSI, are
yapılacak rehabilitasyon çalışmalarının karlı olup olmayacağı been mentioned by general directorate of EUAS. (Energy Market
hususunda ciddi ve detaylı fizibilite çalışmalarının yapılması has been liberalised by the law of Energy Market in 03.03.2001
gereklidir. Bir hidroelektrik santralinin, olası bir verim artışı ile which foresees that investments shall be made by private sector.)
yapılan maliyetleri amorti edebilme zamanının net bir şekilde According to EUAS Central Organization’s data, the power plant
hesaplanabilmesi için teknik ve idari-mali analizlerinin çok daha commissionings first started in 1956. Rehabilitation projects in
hassas bir şekilde ve oturmuş bir elektrik piyasası ortamında hydroelectric power plants have recently started in Turkey. Keban
yapılması uygun olacaktır. HEPP is the first power plant, to be rehabileted. As power plants
are getting older, rehabilitation and refurbishment works will also
Teçhizat verimliliğinin çalışmaya bağlı olarak azalması; modern ve increase. The most high cost compenent in the rehabilitation
zamanında yapılan etkin bakım teknikleriyle önlenebilir. Teçhizat projects is the renewal of turbine equipment. Espacially making
verimliliği standartlara uygun olarak yapılan periyodik testlerle, benefit analysis regarding this matter will decrease the cost of total
işletme değerleriyle izlenebilir; yenileme ve rehabilitasyonlarla rehabilitation and refurbishment of power plants in our country.
artırılabilir. Yenileme ve rehabilitasyon, teçhizat performanslarının Bu makale bildiri olarak kabul edilmiş ancak ICCI 2010’da
büyük oranlarda azaldığı ve fonksiyon yetersizliğinin oluştuğu sözlü olarak sunulmamıştır.

³ Elektrik piyasasındaki gün içine değişebilen birim fiyatlar da bu hesaplamayı doğrudan etkilemektedir. Gün içi uygulamaları gündüz, gece ve puant olarak hesaplanmaktadır. Gündüz- 06.00 – 17.00
Puant-17.00 – 22.00 Gece-22.00–06.00 saatlerini kapsamaktadır. Her saatin birim fiyatı değişebilmektedir. Örneğin pik değerlerin olduğu puant saatinde birim fiyatlar çok daha artabilmektedir. (Kay-
nak: EÜAŞ Genel Müdürlüğü/Elektrik Piyasası Hizmetleri Daire Başkanlığı)

209
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ENERJİ TESİSLERİ İÇİN GEREKLİ OLAN TAŞINMAZLARIN KAMULAŞTIRILMASI

Neşe LEBLEBİCİ
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Özet ve/veya dağıtım faaliyetleri için, 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası
Enerji tesislerinin kurulabilmesi amacıyla ve kamu yararı adına Kanunu ise bu kanunda öngörülen faaliyetlerin gerektirmesi halinde
ihtiyaç duyulan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetindeki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri doğrultusunda EPDK
taşınmazların Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından kamulaştırma yapılacağını ifade etmektedir. 5015 sayılı
tarafından kamulaştırılması hususunun değerlendirildiği bu Petrol Piyasası Kanununda ise kamulaştırmaya ilişkin hükümler;
bildiride; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 4646 sayılı Doğal bu kanun kapsamındaki tesisler için gerekli arazi, arsa ve binalara
Gaz Piyasası Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda ilişkin hak ve mülkiyet edinimlerinin öncelikle anlaşma yoluyla
belirtilen faaliyetlerin gerektirmesi halinde 2942 sayılı Kamulaştırma yapılmasının esas olduğu, rafineri, lisanslı depolama tesisi, iletim
Kanununun usul ve esaslarına göre yürütülmesi gereken işlemler hatları ile Kurumca belirlenecek işleme tesislerine ait edinimlerin ise
üzerinde durulmuş, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve çözüm 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde
önerilerine değinilmiştir. kamulaştırma yoluyla da yapılabileceği şeklinde belirtilmektedir.
[2]
1. Giriş
Herhangi bir yapının kurulabilmesi için arazinin temin edilmesi Bu yetki kapsamında, söz konusu enerji tesislerinin kurulabilmesi
maliyet ve süre bakımından önem taşımaktadır. Bu önemin enerji için gerekli olan ve özel mülkiyete ait bulunan taşınmazların lisans
projeleri için artarak söz konusu olması; tesislerin kurulabilmesi sahibi tüzel kişiler lehine ve kamu yararına elde edilmesi işlemleri
için büyük alanlara gereksinim duyulması, inşa edilmeleri için aşağıda detaylarıyla açıklanan aşamalarda EPDK tarafından
sınırlı zaman verilmesi, arazi temini maliyetlerinin toplam yatırım yürütülmektedir. Taşınmazların tapuda kayıtlı olup olmama
maliyetleri içerisindeki payının fazla olmamasının beklenmesi gibi durumlarına göre değişen kamulaştırma işlemleri söz konusu
nedenlere dayanmaktadır. olduğundan, bildirinin sonraki bölümlerinde konular bu ayrım
gözetilerek izah edilmeye çalışılmıştır.
Bu bildiri, enerji projelerinin kurulabilmesi için gerekli olan, gerçek
ve özel mülkiyete ait bulunan taşınmazların elde edilmesine 2. Tapuda Kayıtlı Olan Taşınmazların Kamulaştırılması
değinilmesi hedeflenerek, konunun EPDK, lisans sahibi tüzel kişiler EPDK tarafından lisans verilen tesislerin kurulacağı alanlarda
ve taşınmaz sahipleri açısından değerlendirilmesi planlanarak bulunan ve tapuda kayıtlı olan taşınmazlar; öncelikle arazide
hazırlanmıştır. yapılan detaylı etüt ve incelemeler sonucunda, arazinin genel
yapısı, konumu, bağlı olduğu yerleşim birimleri, idari sınırları, jeolojik
İdarenin kamu yararı düşüncesiyle ve kamu gücüne dayanarak, durumu, toprak özellikleri, topoğrafik durumu, iklimsel özellikleri,
karşılık parasını peşin vermek şartıyla bir taşınmazı zorla yani ulaşım olanakları, çevresel etkileri, cinsi, mülkiyet ve mevcut
mal sahibinin rıza ve muvafakatına bakılmaksızın edinmesi olarak kullanım durumları, mütemmim cüzler ve müştemilatı, kadastro ve
tanımlanan kamulaştırma, Anayasanın 35 ve 46’ncı maddelerinde iskan durumu vb.’nin belirlendiği etüt raporu ile tanımlanır. Belediye
düzenlenen hükümler gereğince, mülkiyet hakkı üzerine kamu sınırları içinde kalan yerlerde belediye meclisince, belediye
yararına bir sınırlama konulmasını gerektirmektedir. [1] ve mücavir alan dışında kalan yerlerde ise il genel meclisince
onaylanan nazım ve uygulama imar planları ile gerektiğinde mevzi
Enerji projeleri için gerekli olan ve özel mülkiyete ait bulunan imar planları düzenlenir. Bu bilgiler kapsamında; halihazır haritalar,
taşınmazların öncelikle anlaşma yoluyla elde edilmeleri esas kadastro paftaları, varsa bölge ve çevre koruma planları ile imar
alınmakta olup bunun sağlanamadığı durumlarda lisans sahibi özel planlarının yanı sıra tapu kayıtları da değerlendirilerek hazırlanan
hukuk tüzel kişilerinin talep etmeleri ile 2942 sayılı Kamulaştırma arazi kullanım ve mülkiyet durumu haritaları ve kamulaştırma
Kanunu hükümleri doğrultusunda EPDK tarafından kamulaştırılarak planları projeye ilişkin genel vaziyet planı ile çakıştırılır. Böylece
da edinilebilmektedirler. [3] kamulaştırmanın projenin hangi unsurları için gerekli olduğu
belirlenir, mülkiyeti kamulaştırılacak ve/veya kamulaştırma yoluyla
EPDK; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 4646 sayılı Doğal irtifak hakkı kurulacak alanlar tespit edilir. [3]
Gaz Piyasası Kanunu ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu
kapsamındaki faaliyetler için gerekli olan taşınmazların elde İlgili kadastro müdürlüklerince kontrol edilen kamulaştırma planları
edilmesinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen ile belirlenen taşınmazların tapu kayıt bilgilerine göre listelenmesini
esaslar doğrultusunda kamulaştırma yapma yetkisine sahiptir. takiben, tarım arazisi niteliği taşıyan taşınmazlar için tarım dışı
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu elektrik piyasasında üretim amaçla kullanım izni alınması gündeme gelmektedir. Konuya

210
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ilişkin olarak, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Hazine adına tescili talebiyle yeniden dava açılır. Mahkemece
Kanunu’nda yapılan değişiklik ile alternatif alan bulunmaması, yapılacak duruşmada tarafların bedelde anlaşamamaları halinde
Toprak Koruma Kurulunun uygun görmesi ve toprak koruma ikinci ve gerektiğinde üçüncü bir bilirkişi kurulu marifetiyle bedel
projelerine uyulması şartıyla, EPDK’nın talebi üzerine yenilenebilir tespit ettirilmekte, sonuç olarak hakim tarafların ve bilirkişilerin rapor
enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımlar için Tarım ve veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete
Köyişleri Bakanlığınca izin verilebileceği gündeme gelmiştir. Bu uygun bir kamulaştırma bedeli tespit etmektedir. Bu şekilde verilen
düzenleme hükmü gereğince alınan izni takiben EPDK tarafından kararın tescil hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz
kamulaştırma kararları alınır. Elektrik ve petrol piyasaları faaliyetleri hakları saklıdır. [4]
için EPDK tarafından alınan kamulaştırma kararları kamu yararı
kararı yerine geçmekte iken, doğal gaz piyasası faaliyetleri için Hazine adına tescil edilen taşınmazlar üzerinde Maliye Bakanlığı’nca
kamu yararı kararı yerine geçen lüzum kararı ve kamulaştırma kamulaştırma bedelini ödeyen lisans sahibi özel hukuk tüzel kişileri
kararı ayrı ayrı alınmaktadır. Bu noktada vurgulanması gereken; lehine bedelsiz irtifak hakkı tesis edilir. [2] Lisansın geçerlilik süresi
30/09/2004 tarihli ve 25559 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ile sınırlı olan bu irtifak hakkı, en az otuz yıl için kurulursa sürekli
Bakanlar Kurulu kararının bulunması nedeniyle, EPDK tarafından nitelik taşır ve üst hakkı olarak tanımlanır. Lisans sahibi özel hukuk
yapılacak kamulaştırmalarda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun tüzel kişilerine, mülkiyeti Hazineye ait olan arazinin üstünde veya
27. maddesi hükümleri doğrultusunda acele kamulaştırma uy- altında inşaat yapma hakkı veren üst hakkı, bağımsız ve sürekli
gulanmasının mümkün olduğu hususudur. Bildirinin bundan sonraki nitelik taşıyorsa sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz
bölümlerinde; tesislerin kurulabilmesi için gerekli olan arazinin olarak kaydedilebilir. [5]
kullanımına yasal olarak imkan sağlaması ve inşaata başlama za-
manını kısaltması gibi nedenlerle lisans sahibi tüzel kişilerce tercih 3. Tapuda Kayıtlı Olmayan Taşınmazların
edilen acele kamulaştırma süreci tanımlanacaktır. Kamulaştırılması
Kadastrosu yapılmamış yerlerde ise; taşınmaz üzerinde fiili
Kamulaştırma kararının alınması ve söz konusu taşınmazların hakimiyeti bulunan kimsenin onun zilyedi olduğu hükmünden
kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirilerek tapu sicillerine hareketle [5], ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19.
şerh verilmesinden sonra; kamulaştırmadan etkilenen kişilerin maddesine göre öncelikle tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların
bilgilendirilmesi amacıyla mahallinde yapılan toplantılar ile sonraki durumunu tespit etmek ve söz konusu taşınmazların 20 yılı
aşamalarda uygulanacak adımların izah edilmesi, kurulacak tesis aşkın bir zamandan beri davasız ve aralıksız olarak malik
hakkında bilgi verilmesi, planlar üzerinde kamulaştırılacak alanların sıfatıyla zilyetlikle kullanıldığını belirlemek amacıyla mahallin
gösterilmesi, yasal hakların bildirilmesinin yanı sıra sosyal etkiler mülki amirine müracaat edilerek bilirkişi seçilmesi talep edilir.
açısından değerlendirilmesi de söz konusu olabilmektedir. Daha Kamulaştırılacak taşınmazların durumu seçilen bilirkişiler
sonra, kamulaştırılmasına karar verilen taşınmazlar hakkında aracılığıyla tespit edilip zilyetlik tutanakları ile belgelenir. Zilyetlik
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi gereğince ta- tutanakları ve kamulaştırma planlarında belirtilen taşınmazların
şınmazların bulunduğu yer asliye hukuk mahkemelerinde EPDK 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesinde sayılan kamu
tarafından açılan davalar kapsamında mahkeme bilirkişileri mallarından olup olmadığı ilgili kurumlardan sorularak belirlenir.
tarafından belirlenen bedellerin lisans sahibi tüzel kişilerce ödenmesi [4] Elde edilen bilgi ve belgeler ilgili asliye hukuk mahkemesine
ile taşınmazlara el konulmasına karar verilmekte, böylece arazinin iletilerek, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi
kamulaştırma amacı doğrultusunda kullanılması suretiyle inşaata gereğince kamulaştırma bedelinin tespiti ile taşınmazlara el
başlanmasına imkan sağlanmaktadır. Taşınmaz sahiplerinin gelir konulması ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi
seviyelerinde azalmaya veya haksız artışa neden olmayacak gereğince ise belirlenen bedelin lisans sahibi tüzel kişiler adına
adil bir tespit yapılması esas alınarak bu noktada önem kazanan bankaya yatırılması karşılığında Maliye Hazinesi adına tesciline
taşınmaz değerlemesi; kamulaştırma maliyetlerinin önceden tahmin karar verilmesi talebiyle iki ayrı dava açılır. Böylece, mahkeme
edilebilmesi, inşaata başlanılıp arazi yapısı değiştirilmeden önce bilirkişilerince belirlenen kamulaştırma bedelinin üçer aylık vadeli
arazi değerini etkileyen unsurların tespiti, mahkeme bilirkişilerince hesaba dönüştürülerek bankaya yatırılması ile taşınmazlara el
belirlenen bedellerin karşılaştırılabilmesi ve bedeller arasında çok konulmasına karar verilmesini takiben lisans sahibi tüzel kişilerce
fark bulunması halinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun inşaata başlanması mümkün olmaktadır. Sonraki aşamada
10’uncu maddesine göre ileride açılacak davalarda savunmaya mahkemece; bilirkişi raporunun zilyetlere tebliği ve o yerin en büyük
esas olarak kullanılabilmesi açısından üzerinde durulmayı mal memuruna bildirimi ile birlikte taşınmaz malın durumu gazetede
gerektirmekte olup, tercihen lisans sahibi tüzel kişiler tarafından ilan edilerek, Hazine veya üçüncü bir kimse tarafından itiraz edilip
ilgili uzman kişi, kurum ya da kuruluşlara değerleme yaptırılması edilmemesi durumlarına göre hak sahipliğinin değerlendirilmesi ile
da gündeme gelebilmektedir. taşınmazın tesciline karar verilir.

Taşınmazları kamulaştırılacak kişiler hakkında yapılan adres ve 4. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar


mirasçı araştırması sonucunda belirlenen ilgililerin adreslerine EPDK tarafından yürütülen kamulaştırma uygulamalarında
gönderilen tebligatlar ile EPDK tarafından mahallinde yapılacağı karşılaşılan bazı zorluklar ve sorunlar ile önemli görülen hususların
bildirilen uzlaşma toplantıları gerçekleştirilir. Belirlenen tahmini üzerinde durmak gerekirse; öncelikle detaylı ön etüt ve planlama
bedel üzerinde anlaşmaya varılması halinde ve maliklerin tapuda yapılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu kapsamda,
ferağ vermesi ile söz konusu taşınmazlar sahibinden kamulaştırma proje alanının özel yasalarla tanımlanmış ve sınırlanmış olan
yoluyla alınmış sayılır. Anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi alanlarla ilişkilerinin araştırılması, ilgili diğer yasal düzenlemelerin
halinde ise 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine incelenmesi, imar planlama çalışmalarının başlatılması, iskana
göre kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazların konu olacak yerler varsa yeniden yerleşimin planlanması, tapu

211
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

kayıtlarının şerhler, beyanlar, ipotekler, hacizler vs. yönünden alınan kararların iptali, değiştirilmesi veya yeni kararlar alınması
incelenmesi önem kazanmaktadır. Lisans almadan önce yapılacak gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
etütler ve proje yeri belirleme çalışmaları kapsamında ve hatta
proje planlama aşamalarında; mümkünse kamulaştırmaya gerek EPDK uygulamaları kapsamında, imar planlama çalışmaları
kalmayacak veya olabildiğince az gereksinim duyulacak ve tamamlanmadan kamulaştırmaya başlanamayacağı belirtilen
yerleşim yerlerini etkilemeyecek şekilde planlanma yapılması, rüzgar, jeotermal, biyogaz, termik vb. kaynaklı enerji tesisleri için
mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazilerinden ise; öncelikle söz konusu tesislerin kurulabilmesi için gerekli olan
uzak durulması hedeflenerek marjinal tarım arazilerinin bulunduğu arazilerin bulunduğu alanın enerji üretim tesisi amaçlı ayrılmasının
alanların tercih edilmesinin ileride karşılaşılacak sorunların sağlanması, bu çerçevede varsa üst ölçekli planlarda değişikliğe
azalmasına katkı sağlayacağı öngörülmektedir. gidilmesi veya nazım ve uygulama imar planları ile gerektiğinde
mevzi imar planlarının düzenlenerek onaylatılması söz konusu
Özellikle barajlı hidroelektrik santrallerde söz konusu olabildiği gibi olmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmelikler gereğince
çok geniş alanların kamulaştırılması gerekliliğinin ortaya çıkması hazırlanarak ilgili kurum görüşlerinin alınması ve varsa üst ölçekli
ve bazı yerleşim yerlerinin su altında kalması durumlarında, planlarla uyumunun sağlanması ile onaylanan imar planlarının,
kamulaştırma ve yeniden yerleşim süreçlerinin eşzamanlı olarak özellikle teknolojik gelişmelerin hızlı ilerlediği rüzgar enerjisinden
yürütülmediği ve iyi yönetilmediği projelerde aksamalar gündeme elektrik üretimi santrallerinde karşılaşıldığı gibi türbin sayısının
gelmekte ve bölgede yaşanan sosyal etkilerin değerlendirilmesi azalması ile revize edilmesi gündeme gelebilmekte, bu durum
gerekmektedir. Bu noktada, konunun kamulaştırmadan ve uzun bir sürede tamamlanan imar planlama sürecinin uzamasına
iskandan etkilenen bölge halkı, lisans sahibi tüzel kişiler ve dolayısıyla kamulaştırmanın gecikmesine neden olabilmektedir.
EPDK açısından irdelenmesi, halkın bilgilendirilmesi, acele
kamulaştırmanın tüm taşınmazlar için değil öncelikle inşa edil- Acele kamulaştırma uygulamasının inşaata bir an önce başlan-
mesi gereken kısımlardaki taşınmazlar için uygulanacağı bir masına imkan sağlaması nedeniyle halen yaygın olarak tercih
kamulaştırma programı tercih edilmesi, etkin bir taşınmaz de- edilmesi, bu durumun 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun
ğerleme politikası takip edilmesi, sosyal etki değerlendirmesi bütünü ve ilgili maddesinin ruhuyla bağdaşmadığı düşünülmekte,
raporlarının hazırlanması, iskana ilişkin işlemleri yürütecek idare bu nedenle çeşitli sorunlara yol açtığı gözlenmektedir. Bu
ile koordinasyon içerisinde olunması gibi hususlar söz konusu sorunlar; acele kamulaştırma uygulanması amacıyla açılan
olmaktadır. davalar sonucunda belirlenen tahmini kamulaştırma bedellerinin
hak sahiplerine ödenmesi, ileride açılacak davalar sonucunda
Öte yandan, gerekli olan arazinin öncelikle doğrudan alım-satım kesinleşecek kamulaştırma bedeli ile başlangıçta ödenen
ile elde edilmesinin tercih edildiği hallerde taşınmazların gerçek bedel arasında artan ya da eksilen bir fark olması durumunda
değerlerinin üzerindeki bedellerle satın alınabileceği, bu durumun; kamulaştırma maliyetlerinin öngörülenden fazla artması ya da
satın alınamayan taşınmazlar için kamulaştırma talep edilmesi eksilen farkın geri alınabilirliği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
halinde kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi sürecini etkileyerek esaslarına göre 27. madde kapsamında davaların açılmasından
uzlaşma olasılığını azaltacağı, bölgede sosyal ve ekonomik sonra makul bir süre içerisinde EPDK tarafından uzlaşma
dengelerin bozulmasına neden olabileceği düşünülmektedir. toplantılarının yapılması ve gerekirse mahkemece bedel tespiti
Benzer şekilde tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların bulunduğu ve tescili talebiyle 10’uncu maddeye göre davaların açılması
yerlerde de lisans sahibi tüzel kişilerce tercih edilebilen zilyetliğin gerekliliği, makul olarak belirlenen sürenin ne olması gerektiği gibi
devri yoluyla taşınmaz edinimi yerine kamulaştırma yoluna hususlarda belirsizlikler bulunması şeklinde tespit edilmektedir.
gidilmesinin daha uygun olabileceği önerilmektedir.
5. Sonuç ve Öneriler
Ülkemizde ilk tesis kadastrosunun tamamlanması çalışmaları halen 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun amaç ve kapsam başlığı
devam etmekte olduğundan; tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların altında, özel kanunlarına dayanılarak gerçek ve özel hukuk
kamulaştırılmasının söz konusu olduğu hallerde, öncelikle o bölge tüzel kişileri adına yapılacak kamulaştırmalarda da bu kanun
için kadastro çalışmaları programının incelenmesi önerilmektedir. hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir. Kanun maddesinin
Tespitleri yapılmış, kontrol edilmiş ve askı ilanı cetvelleri onaylanmış bu hükmü, elektrik, doğal gaz ve petrol piyasalarını düzenleyen
ancak kesinleştirme ve tescil işleri tamamlanmamış çalışma kanunlara dayanılarak lisans sahibi özel hukuk tüzel kişileri adına
alanlarında, taşınmazlara ilişkin bu tespitler kullanılarak acele EPDK tarafından yapılan kamulaştırmalarda uygulama imkanı
el koyma kararlarının alınması mümkün olabilmektedir. Ancak, bulmaktadır. Enerji tesislerinin kurulabilmesi amacıyla gerekli olan
zilyetlik tutanaklarının hazırlanmasından sonra mahkeme süreci taşınmazların EPDK tarafından kamulaştırılması çalışmalarının
devam ederken kadastro tespitlerinin tamamlandığı ve her iki tespit hız kazanması amacıyla acele kamulaştırma kavramının yeniden
arasında fark olduğu durumlarda, yapılması gereken düzeltme ve değerlendirilmesi ve yasal düzenlemenin yapılması gerektiği
değişiklikler mahkemenin karar verme sürecinin uzamasına neden düşünülmektedir.
olabilmektedir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun istisnai olarak öngördüğü
Genellikle nehir tipi hidroelektrik santrallerde karşılaşıldığı üzere bir usul olan acele kamulaştırma[4], EPDK tarafından 30/09/2004
proje değişikliği nedeniyle kamulaştırma planlarının revize tarihinden itibaren uygulanması nedeniyle ülke genelinde yaygın
edilmesinin gündeme gelmesi, sürecin uzamasına, uygulamaların hale gelmiştir. Bu durumun neden olabileceği aksaklıkların
karışmasına ve zorlaşmasına yol açabilmektedir. Planların revize giderilmesi ve belirsizliklerin çözüme kavuşturulması amacıyla
edilmesi ile kamulaştırmadan etkilenen kişilerde ve kamulaştırılacak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde düzenleme
alan yüzölçümlerinde değişiklik olması dolayısıyla, EPDK tarafından yapılmasının uygun olabileceği düşünülmektedir.

212
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Tamamlanmasının uzun zaman alması ve disiplinler arası bir focused on, problems faced during implementation and possible
çalışma alanı olması nedeniyle kamulaştırma sürecinin iyi yöne- solutions have been overwied and also it has been aimed to treat
tilmesi gerektiği düşünülmekte, bu amaçla gerek EPDK gerekse the expropriation process under technical, economical, social and
lisans sahibi tüzel kişiler bünyesinde uzman ve deneyimli bir kadro juridical heads.
ile uygulanması ve takip edilmesi önemle önerilmektedir. Kısaca
zor alım olarak adlandırılan sürecin, taşınmazları kamulaştırılan Expropriation which is known as “compulsory acquisition” can
kişilerin zarara uğratılmamaları amaçlanarak yürütülmesi esasına also describe like “confiscation of real and private juridical artificial
dayalı olduğu unutulmamalıdır. persons’ immovable properties by an administration considering
public interest, without the approval and consent of the owner
Enerji tesislerinin türüne ve uygulanan kamulaştırma sürecine provided that its cost is paid in advance” as it is mentioned
göre toplam yatırım maliyetleri içerisindeki payı oldukça artabilen in the Law no: 2942. In this study, the issues of expropriation
kamulaştırma giderlerinin gereğinden fazla yükselmemesi he- of the immovables required for the purposes of establishing
deflenerek; maliyetlerin önceden belirlenebilmesi ve bedellerin energy facilities have been emphasized and planning, appraisal,
karşılaştırılabilmesi açısından lisans sahibi tüzel kişilerce taşınmaz determination of expropriation value and registration stages have
değerlemeye önem verilmesi önerilmekte, bedellerin konuyla ilgili been overviewed. At this point; terms such as public interest,
uzman kişi kurum ya da kuruluşlar tarafından ve EPDK tarafından expropriation plan, land appraisal reports, rapid expropriation,
düzenlenen formatlara göre hazırlanacak raporlar ile tespit expropriation decision, address and heir research, bargaining
ettirilmesinin yararlı olacağı öngörülmekte, özellikle büyük alanları negotiations, title abandonment, registration and right of building
kapsayan projelerde, taşınmazları kamulaştırılan kişi sayısının are mentioned.
fazla olduğu ve yerleşim yerlerinin de etkilendiği durumlarda önem
kazanan bu konunun, sosyal etki değerlendirmesi ve yeniden The ownership of the expropriated immovable shall belong to the
yerleşim planlamasını da kapsayacak şekilde incelenmesi gerektiği Treasury. Usage right of the immovable registered on the Treasury
düşünülmektedir. shall be established for the license holding corporate bodies who
paid the expropriation cost by the Ministry of Finance for free of
Kaynaklar charge. The validity period of the usage right shall be limited with
[1] ARCAK, A., “Kamulaştırmasız El Koyma ve Yeni Hükümler”, s. the validity period of the license.
20, Seçkin Yayınevi, 1987, Ankara
[2] http:www.epdk.org.tr/mevzuat
[3] LEBLEBİCİ,N., “Yenilenebilir Enerji Projelerinde İnşaat Öncesi
Döneme İlişkin Süreç”, 15. Ululuslararası Enerji ve Çevre Fuarı
ve Konferansı, İstanbul, 2009
[4] BÖKE V., “4650 Sayılı Kanunla Değişik 2942 Sayılı
Kamulaştırma Kanunu ve Kamulaştırma Bedelinin Tespiti
Davaları”, s. 161-164, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2004.
[5] 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu

Summary
As it mentioned in Electricity Law No: 4628; the expropriation
demands of the license holding corporate bodies performing
generation and/or distribution activities in the electricity market shall
be evaluated by the EMRA and if found appropriate expropriation
is performed on the basis of the procedures established in the
Expropriation Law No: 2942. And ıf the operations defined in
Natural Gas Market Law No: 4646 so necessitate, expropriation
shall be carried out in accordance with the principles set forth in
Law No: 2942. And also, according to Petroleum Market Law No:
5015, it is recomended that immovables shall be obtained primarily
through agreements. In the event that the activities put forward in
Law No: 5015 necessitate, the acquisitions regarding the refineries
and licensed storage facilities, transmission lines and processing
facilities to be determined by the EMRA may also be realized as
per the provisions stated in the Expropriation Law.

In this context; while expropriation shall be carried out by EMRA,


there are many emerging problems during the application that
cannot be anticipated and these problems sometimes can give rise
to a delay in establishment of energy facilities. Therefore, in this
notice, rapid expropriation procedure and its necessarry stages
have beeen explained, processes in non-cadastral and cadastral
areas have been analysed, related legal arrangements have been

213
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

FLEXIBLE POWER FOR MODERN GRIDS

Niklas WÄGAR
Wärtsilä Power Plants

Abstract
Generating sets based on reciprocating engines with synchronous
generators are well suited to supporting the modern electrical
grid, especially in enhancing stability and reliability with high fuel
efficiency. With modern engine-based generation, true power
flexibility is offered via a number of inherent features; namely fast
start up and short loading times, an unlimited number of starts
without service penalties, and great load following capabilities. This
type of generation is excellent for balancing natural fluctuations
in the network from other distributed generation, such as wind
and solar. The rapid and efficient addition of generation capacity
is easy during peak or intermediate loading, be it hourly, daily or
seasonally. Turkey has, in many respects, been a front-runner in the
Figure 1. Expected Growth in Global Electricity Use 1980-2030
application of such equipment. Extensive validation tests to check (Source International Energy Agency 2008)
the enhanced frequency support provided by this technology, have
already taken place in Turkey. energy during 2009 only, in just a few countries, such as Germany,
USA and Turkey, the trend is clear.
This paper discusses the flexible power features of modern
reciprocating engine-generator sets, and their capabilities for the In Germany, with a total installed power plant capacity of 130
dynamic and economic provision of Grid Stability support. GW (2007), renewable energy (hydro, biomass, solar and wind)
constitutes 13 % of the total electricity generation of 638 TWh. The
installed wind power capacity in Germany was, at the end of 2009,
The Electricity Sector is Changing almost 26 GW. Predictions made to 2030 reveal a scenario where
The electricity sector has undergone some significant changes renewable energy capacity would increase to 100 GW, constituting
during the last 15 years, and there is no sign that this cycle of change about 35 % of all electricity generation. Interestingly, so far in
is slowing. The recent past was marked by privatization in the Germany, the growth of renewable power generation has actually
energy sector, and the unbundling of generation and transmission. been higher than predicted. During 2009, the installed wind power
Unbundling has enabled greater transparency in competition, and capacity grew by 8%, an increase of 1900 MW, while solar power
has also enabled the use of more diverse generation technologies increased by a remarkable 51%, an increase of 3000 MW.
- in essence, the playing field has been levelled for all players.
In the USA, 10 GW (9922 MW) of wind power generators was
Predictions indicate that by the year 2030, worldwide electricity use installed in 2009 alone. Considering that their wind power capacity
can be expected to increase by more than 45% compared with 2006 at the end of 2008 was almost 25,2 GW, the growth rate in 2009
(see Figure 1). Although the recent economic crisis most probably was as high as 40 %. It will be obvious that such an increase may
slowed this growth, it is likely to be merely a temporary dip in the pose some challenges to grid operators.
long term projection. Comparing this projected growth in electricity
usage with the availability of fuels for electricity generation, and In Turkey, with a total installed generating capacity of 45 GW, the portion
taking into consideration climate change discussions and emission of renewable energy is as high as 35 %, thanks to the considerable use
regulations, it is evident that the status qua is out of the question. of hydro power, which accounts for 33%. The remaining 2% comes
from wind and other renewable energy sources. The peak load in
Renewable Energy Turkey is at the moment about 30 GW, but scenarios for 2018 predict
As a natural outcome of the climate change discussion, public a peak load demand in the range of 50-55 GW. This prediction would
opinion calls for renewable energy sources. In many countries, the mean a peak load demand increase of 70-80% in just 10 years.
political framework is in tune with public opinion through energy
acts with feed-in tariffs that promote the possibilities for renewable During 2009, installed wind power capacity in Turkey was almost
energy. It is evident that there will be a rapid growth in both wind doubled. To the existing 458 MW of capacity, a further 343 MW
and solar power capacity. When looking at the growth in renewable was added, making a total of 801 MW.

214
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Grid Stability, The Delicate Balance • A non-spinning reserve, providing secondary control and
Quoting ENTSO-E, the European Network of Transmission reaching full load from standstill within 5 minutes
System Operators for Electricity, “50 Hertz: a delicate balance”,
one can only agree. The balance between consumption and All of these above items should preferably be achievable with the
generation has been continuous since the first light was switched highest possible energy efficiency.
on. However, considering scenarios for expected growth through
2030, the on-going climate change discussion, and the introduction Reciprocating-engine-driven generating sets provide the answer to
of more renewable energy sources with a number of variability the needs of flexible power generation. If needed, such engines
factors, it is clear that the balance will become even more delicate. can have flexibility of fuel choice, such as natural gas, bio gas, and
Furthermore, increasing importance is being given to having quality even liquid bio fuels. Even instantaneous switching between these
electricity available all the time. Blackouts are simply unacceptable fuels is a realistic option.
in modern society.
The spark-ignited Wärtsilä 34SG medium speed gas engine has
Of course, wind speed varies and the changes caused by wind a proven track record and impressive references in flexible power
ramping up and down can be quite rapid. Wind forecasting helps in generation, gas compression, and combined heat and power
predicting the need for conventional capacity. Much development (CHP), reaching total efficiency figures of up to 90%. Lately, a
work is currently being invested into different forecasting methods, number of reference installations in the USA have proved that this
which will eventually result in fewer errors in wind and load concept is a true and viable option for wind power backup. The
forecasting. However, by nature, the correlation between electricity 20-cylinder version has now been optimized to deliver 500 kW/
demand and wind output is statistically independent. cylinder from the same engine block, thus increasing the engine
shaft power output of the 20V version from 9 MW to 10 MW.
The optimal location for wind and solar energy farms is seldom
close to the major part of the consumption, but rather in remote Table 1. Main Data for The Wärtsilä 34SG Reciprocating-Engine-
areas with limited transmission resources. So, long transmission Driven Generating Set
lines are anyhow needed for wind energy capacity. However, it Wärtsilä 34SG C2 50 Hz/750 rpm 16V34SG 20V34SG
is not necessary to build additional costly transmission lines to
Electrical Power, kW 7744 9730
provide electricity from elsewhere when the wind is calm.
Heat rate kJ/kWh 7819 7779

Expanding the main transmission lines, and carrying out Electrical efficiency % 46.0 46.3
transmission upgrades to transmit energy between its generation
and consumption points, could be envisioned as being the first A power plant based on multiple units in parallel provides several
choice for coping with the situation. However, the building or benefits for grid stability operation. A very high part-load efficiency
expanding of major transmission lines may not be acceptable due is reached (see Figure 3) since the optimal amount of generating
to several aspects: sets is automatically connected on line by the power plant power
• High cost of the investments management system, based on actual need.
• Public opinion and the NIMBY (Not In My Back Yard) effect
• The time needed (estimated 7 years by ENTSO-E) Maintenance can be rotated and performed at suitable intervals.
• Transmission line losses Operation is easy, thanks to the integrated control system
• Variable generation utilizes only a minor part of the transmission with communication highways to the power plant’s automation
capacity system. There are in-built options for several utility automation
communication protocols, ensuring that the total plant output
Now, if investments in big grids and the upgrading of transmission requests can be communicated from the grid dispatch centre.
corridors in order to incorporate new variable energy resources The most interesting aspect of this type of flexible power generation
is not necessarily the optimal solution, and in some cases not
even possible, the question becomes how to meet flexible power
generation needs. The answer to this question is, local, flexible
power generation close to the centres of consumption.

Flexible Power Generation, The Distributed


Generation Option
The more traditional base load power generation plants, i.e. hydro,
coal, gas turbines and even nuclear, will be able to balance some of
the variations in the output from renewable electricity sources. But,
what are actually needed are decentralized, modular “combo” power
plants, located close to consumption centres that can act as:
• A base load provider when needed
• An intermediate generation provider
• A peak load shaver when requested
• A frequent start and stop generation provider with no maintenance Figure 2. A multiple generating set solution based on the Wärtsilä 34SG
impact reciprocating engine.

215
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

The requirements can be met thanks to the multiple generating set


concept of Wärtsilä Flexible Power Plants, whereby several generating
sets can be selected to contribute to frequency support.

Figure 3. The multi-unit gas engine power plant features very high part load
efficiency. Example from a 10 x Wärtsilä 20V34SG , 98 MW plant. Figure 5. TEIAS Reserve Tests Evaluation real test performed on a
Wartsila 34SG with a 5 % reserve (note that the MW y-scale is somewhat
magnified).
is the potential offering of Secondary Frequency Control, without
fuel and spinning reserve costs. This is made possible by the very
fast starting and loading of these generating sets, reaching full load Conclusion
within 5 minutes, which is a typical need for Secondary Frequency Modern electricity supply systems will increasingly need efficient and
support, see Figure 4. Development is ongoing to enable 30 flexible generation capacity having minimal environmental impact.
seconds from initiation of start action until synchronisation and Because of the rapid variations from renewable energy sources, such
ready to load. Unloading and stopping are also fast, which may as wind and solar, power plants based on multiple reciprocating-
be equally important for coping with consumption variations. engine-driven generators have numerous operational benefits. This
Numerous daily starts and stops have no noticeable impact on concept of flexible power generation can be seen as being a real wind
maintenance intervals and related costs. energy enabler.

References
[1] http://www.teias.gov.tr/eng/The Turkish Electricity Transmission
Company
[2] http://www.iea.org/International Energy Agency 2008
[3] http://www.ewea.org The European Wind Energy Association
[4] http://www.entsoe.eu European Network of Transmission
System Operators for Electricity
[5] Mikael Backman InDetail, Wärtsilä technical journal 01.2010, The
Wind Enabler
[6] Jacob Klimstra Operational Reliability Of Modern Large-Scale
Natural-Gas-Fuelled Engines: The Cumulative Results Of A 5 Year
Time Span, ICCI 2008

Figure 4. The Wärtsilä 34SG gas engine’s starting sequence and loading.

Turkish Grid Stability Support, TEIAS Primary


Frequency Support Tests
TEİAŞ, The Turkish Electricity Transmission Company, began
testing the primary frequency support of power plants during 2009
already. These are sophisticated and high level tests, and TEIAS
is in many ways a front runner in this field, with real grid stability
support tests being already incorporated as a rule.

Power plants based on Wärtsilä 34SG gas engine-generator


sets have been tested in accordance with TEIAS specifications
for primary frequency support rules. For the “Reserve tests”, the
generating set grid support set point (∆P = 5 % x Power Plant
Pnominal in the case below) should be reached in a specified
time, typically within 30 seconds (TEIAS). See Figure 5.

216
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ENERFLEX’S SUSTAINABLE AND PROFITABLE ENERGY SOLUTIONS -


POLYGENERATION

Norman HOOGEVEEN
Enerflex

Abstract
In Groningen, The Netherlands, Enerflex designed, developed,
manufactured and installed the PolyGeneration system, with heat,
steam, cooling and (emergency) power generation, at the UMCG
Hospital. The hospital is situated in the center of the city with a
population of approximately 600,000. This plant provides enough
heat output for internal hospital usage and also meets the district
heating requirement for buildings close by.

Enerflex has been successfully operating and maintaining this 10


MWe five unit installation since 1992. The precisely designed heat,
power and cooling streams has secured success through many
years of operation.

Enerflex
Enerflex Ltd. is a specialist in sustainable and profitable energy
solutions. The University Medical Centre (UMCG), Groningen, The Netherlands.

 Turnkey Integrated Solutions medications and patient care, as well as providing training for
 Customised Energy Systems medical professionals. It is therefore the highest calibre hospital in
 Operations and Maintenance 24/7 the region. The UMCG Medical Centre provides medical services
 Spare Parts for the city of Groningen, as well as for the north eastern provinces
 Service and Commissioning of: of the Netherlands. It has approximately 9,000 employees with
- Power Generation over 1,300 hospital beds. The UMCG is like a city within the city of
- Combined Heat and Power Groningen, as it has special non-medical sections. One of these
- PolyGeneration sections resembles a shopping mall including stores, a hair salon,
- Natural Gas Compression one of the Dutch national banks, gardens and some lunchrooms.
Many seminars are held in the hospital and like many hospitals the
Since founding the European branch office in the Netherlands, UMCG has its own power plant.
Enerflex has completed over 2,500 installations across Europe
of which over 1,000 are still remotely controlled and maintained The UMCG has a power plant with five gas engines. The installation
by the Company. To support this, Enerflex also has an extensive at the UMCG is a good example of a PolyGeneration plant with
service base across the world. engines running at elevated jacket water temperature.

Enerflex has been active in Turkey since 1996 in Power Generation The Power Plant
and Combined Heat and Power units. Nowadays our focus is on The UMCG power plant is a PolyGeneration plant with the ability
the increasing market of environmentally friendly PolyGeneration to provide emergency power when required. When the grid is
- a combination of generating Thermal Power, Steam, Electrical unavailable, automatically the UMCG power plant shifts from
Power, Emergency Power, Cooling, CO2 fertilizing, Compressed the utility grid into island mode operation, which assures that the
gas, etc. hospital operates without interruption. The heart of the power plant
consists of five Waukesha Engines 12V- AT27GL natural gas
Case Study: 10 MWe PolyGeneration Plant with over engines.
350,000 Combined Successful Running Hours
Each of the five 12 cylinder AT27GL’s operate at 1000 RPM and
Description each has a displacement of 176 litres. The BMEP (Brake Mean
The UMCG is not only a hospital, but also a Medical University. The Effective Pressure) for this application is approximately 14 bar with
UMCG Medical Centre provides research for medical instruments, overloads allowed up to 15 bar. The changing price structure of

217
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Production Demand

Fired HRSG Steam Sterilizing, humidification, heating

Heat exchangers

Engine heat and Heat Heating, hot water


fired boilers

“Heat power”

Absorption and Cold Air conditioning, medical equipment


electric chillers ice buffer

UMCG heating scheme.

Two trigenerator units in a facility.


UMCG power plant is the cold buffer that is used to increase
electricity has altered the unit’s functionality over time. The five the chiller capacity and optimise the costs. At night it stores cold
units have a combined output of approximately 10 MWe and is from the compressor chillers, powered by reduced cost off-peak
above the demand of the UMCG. Previously, the excess power electricity. During peak hours the compressor chillers are only
was sold back into the utility grid, creating additional revenue for operational when the absorption chiller can not deliver sufficient
UMCG. Currently the contract requires the UMCG to purchase cooling and the ice buffer is unloaded (empty).
approximately 200 kW from the utility grid during peak hours which
are weekdays from 07:00 to 23:00. During off-peak hours the price The ice buffer is a big water tank with coolant running through
of electricity lowers and the units are shutdown. Just before 07:00 multiple tubes. When the buffer is loaded (full) the coolant is below
(weekdays) the units are started automatically. The amount of 0°C, forming ice on the tubes of the buffer. The ice around the
units started and the power they run is automatically matched to tubes reduces the temperature of the coolant when unloading
the UMCG’s contractual power exchange with the grid. Typically (emptying). The picture below is the cold buffer, and shows a hand
during peak hours four units are supplying power to the facility. touching the ice formations around the tubes.

Another important factor is the gas contract. The gas contract


allows the UMCG maximum hourly gas consumption. In cold
winter periods, the extra gas required for heating reduces the gas
available for the units which can be in conflict with the electricity
contract. Consequently an engine is shut down and extra electricity
is taken from the grid. On a national level this means that a
Combined Heat and Power (CHP) unit is stopped and power &
heat are produced independently. As this happens in winter at a
moment of high electricity consumption the extra electricity is most
likely produced in an older large power plant consuming natural
gas at low efficiency. Thus by stopping one of its units the UMCG
meets its maximum gas consumption, but on a national scale the
consumption of gas increases.

UMCG Heating and Cooling Circuits


The UMCG has two heating / cooling circuits, one for 8.5 bar steam Cold buffer.
and the other with hot water for the heating system which is also
utilized for the cooling circuit. The heating circuit in the UMCG Engine Cooling System
operates at 100/73 °C in winter and lower in summer months. The units are divided into two groups, a group of three and a group
of two. The exhaust gasses of the first group (1, 2 and 3) go to
The absorption chiller takes the heat from the heating circuit and steam boilers (HRSG) each engine has a separate steam boiler.
cools the heating water down before it goes to the other users.
The steam has multiple uses such as heating, humidity control and The steam boiler contains gas burners that can be used together
sterilizing medical tools and beds. Cooling is required not only for with / without the engine exhaust gas. The heat recovered from the
the air conditioning, but also for cooling medical equipment. The exhaust is approximately 1.2 MWt.
cooling circuits are interconnected via heat exchangers.
The picture above shows the insulated exhaust pipes going to the
The UMCG cooling system has multiple compressor chillers lower part of the steam boiler. The gas burners are located in the
and a 1.7 MW absorption chiller. The absorption chiller utilizes centre of the boiler. The engine exhaust is cooled down below
the engine(s) jacket water heat and is operational only when the 100°C in the economizer to pre-heat the feed water prior to entering
ambient temperature is over 17°C. An interesting feature of the the steam boiler, thus increasing total efficiency in the HRSG.

218
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

IC Heat
Dump

Exhaust
3 * HRSG Engine 1,2 and 3
Economiser
fired
GASENGINE
8.5 bar steam 1950 kWe
JW 113 °C LOC IC
Exhaust Engine 4 and 5

JW = Jacket Water
LOC = Lube Oil Cooler
EC IC = Inter Cooler
EC = Engine Cooler
EGHE = Exhaust Gas Heat
Exchanger
HRSG = Heat Recovery Steam Boiler

Customer
EGHE 4 and 5 Engine Cooler 1..5 LOC Dump chiller
Heating system

Engine cooling scheme.

Absorption chiller.
lacquering and mechanical parts were overcome. An investigation
showed that the coolant used was not a fit for the application and
the proper venting of the cooling system was critical to keeping
the cooling system free of gases. Of course high temperature
cooling is very demanding on the cooling system and requires it to
be maintained in optimal condition. The early problems have been
solved and the units are running trouble free. The cylinder heads
(for example), installed after the cooling system modifications
have been in service for over 25,000 operating hours. Engine oil
analysis maintains acceptable levels, after approximately 3,500
hours, which translates into one year of operation. However the
UMCG replaces the oil yearly as a minimum. The average oil
consumption of these engines is below 0.2 gr/kWh, with no signs of
Steam boiler. deterioration of these engines, the UMCG has decided to postpone
the normally scheduled overhaul. Though the installation is already
The exhaust of units 4 and 5 is cooled down in a “standard” exhaust close to 18 years old, the above results have lead to overhauls
gas heat exchanger that produces hot water as the final part of the being rescheduled from 2011 to 2016. This means that these units
“heating chain”. The heat from the lube oil coolers is used to pre- will be running for many years to come!
heat the return of the inlet (coldest part) of the central heating water.
The jacket water adds thermal energy to the central heating water
via a plate/frame heat exchanger, prior to the exhaust gas heat
exchanger. The temperature of the jacket water depends on the
temperature of the heating water which (as previously mentioned
above) varies from winter to summer. In summer the jacket water
heat is used in an absorption chiller to produce cold water which
requires a high input temperature.

Obtaining proper performance from the absorption chiller (while


accounting for the temperature loss across the heat exchanger),
a minimum jacket water temperature of 113°C is required. During
winter operation when the absorption chiller is not used, the jacket
water temperature is reduced to temperatures ranging from 103°C
to 109 °C. Control room.

Lessons Learned MasterControl


As the units were commissioned at the end of 1993, the site has The energy solutions designed and manufactured by Enerflex
been running for nearly 18 years and has gathered considerable are operated by a fully integrated operating system called the
experience. The units have over 70,000 running hours each. The MasterControl. The MasterControl operating system (developed
installation is running trouble free and the availability of the units is by Enerflex in conjunction with other institutes and businesses)
over 98%. In the early years of the project however, availability was operates and monitors all processes relating to CHP units and
lower due to maintenance and packaging issues. Problems with other energy systems.

219
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Certified Reliability The MasterControl supports various interfaces, like Modbus,


The essential operating / monitoring functions of the entire energy CANbus and Profibus. This allows for communication with building
solution are regulated on a redundant basis (utilizing multiple management systems.
microprocessors) according to the prevailing European guidelines.
The MasterControl has been designed in accordance with the Important Issues in Designing the MasterControl
strictest standards for EMC emission and immunity. Providing a  Failsafe (redundant) control of the fuel gas valves.
system that is virtually immune from external interference from  Failsafe (redundant) handling of the primary protections of
frequency regulators, mobile phones, walkie-talkies, etc. engine water temperature, room temperature, control panel
temperature (for an optimal function of the MasterControl), fuel
Regulation and Monitoring gas pressure, backfire and emergency stop.
All relevant processes are regulated by the MasterControl. In  Failsafe (redundant) control of the generator and mains
addition for CHP engines, we have integrated an extensive switches.
operation facility for controlling the generator switch and mains  Redundant speed control of the engine.
(utility) switch. This feature allows MasterControl to utilize the CHP
unit as an emergency power source, in the case of a utility power The MasterControl design is function tested according to the
failure. The ability to control both the mains and generator circuit following standards, directives and legislation:
breakers control is unique to MasterControl. In that synchronisation  Requirements for electronic systems for gas burning installations.
takes place with redundancy. This makes it impossible to switch KE92 Class C, permanent operation.
on asynchronously. The emergency power system can also work  European standard for safety and control devices for gas burning
in parallel with other CHP units such as diesel stand-by generators, appliances CEN TC 58 doc. no. N229.
operated by MasterControl.
Construction of the MasterControl Control System
The MasterControl monitors and controls process parameters. The MasterControl control system incorporates the following
This keeps the CHP units running as long as possible, providing elements:
the optimum performance out of the installation.  The control unit includes various electronic hardware control
prints with a Linux operating system. These control prints are
Maximum Efficiency connected with a PC data bus.
The MasterControl design gets the most out of the CHP unit in  The field modules, in the control panel act as an input / output
terms of efficiency and power output. The power output (electrical interface for the Control System. These interface modules send
& thermal) is regulated dynamically on the basis of various and receive both analogue and digital signals.
parameters, to ensure that the maximum power output is supplied  The MasterControl is equipped with a Display and Input Unit
at all times. If there is a reduction in the heating demand process, (DIE). This unit is the MMI (Man Machine Interface) between
the MasterControl will continue to operate and will adjust the the CHP unit and the end user.
thermal power to match the heat demand. If the electrical power of  The Engine Field Module is located near the engine. This module
the installation cannot be reduced, the excess thermal power can processes all of the data received from the engine relevant for
be removed via the integrated heat dump radiator control and heat control and protection.
dump coolers.
Footnote:
Simple, Economical, Fast and Comprehensive Due to the use of field modules (between the control system,
The MasterControl operating system processes more than 200 measurement modules and auxiliary controls) the MasterControl is
million instructions per second, in order to ensure an optimized protected from the effects of indirect lightning.
process control. The MasterControl is designed to allow software
upgrades on a “plug and play” basis. These features allow for easy Display and Input Unit (DIE)
and convenient system operation for the end user. The entire
installation can be operated and controlled with the use of four
push buttons.

Telemetry and Local System Integration


An optional feature of the MasterControl is the powerful telecontrol
function based on the IEC 870-5 protocol. This allows the CHP unit
to be monitored from our service centre in Rijsenhout and adjusted
remotely if necessary. In the case of a failure, the MasterControl will
contact the service centre independently and also features a call-
out for upcoming maintenance requirements. This function is also
available to customers who maintain the CHP unit independently
of Enerflex. The MasterControl is currently available in English,
German and Dutch languages. The MasterControl system utilizes
a Windows environment, has a full graphical user interface and is
easy to use with other Windows applications.

220
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

PETROL FİYATLARININ DOĞAL GAZ FİYATLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:


TÜRKİYE İÇİN FIRSATLAR VE TEHDİTLER*

Okan YARDIMCI Prof. Dr. Volkan Ş. EDİGER


Enerji Uzmanı, EPDK İzmir Ekonomi Üniversitesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Ekonomi Bölümü.

Özet Bu bildiride, petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki etkisi


Dünya doğal gaz ticaretinde son zamanlarda yaşanan gelişmelerle analiz edilmiştir. Fiyat ilişkisi açısından geleceğe yönelik beklentiler
birlikte, uzun dönemli anlaşmaların yerini kısa dönemli anlaşmalara, ortaya konmuş ve bu beklentiler doğrultusunda Türkiye için fırsatlar
vadeli piyasaların yerini anlık piyasalara, fiziki ticaretin ise yerini ve tehditler analiz edilmeye çalışılmıştır.
finansal ticarete bıraktığı görülmektedir. Bu sürece paralel olarak,
gelişmekte olan doğal gaz depolama piyasası ile sıvılaştırılmış doğal 2. Petrol ve Doğal Gaz Fiyatlarının Oluşumu
gaz piyasasının, stratejik ve teknolojik bir takım unsurların, anlık Petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki etkisini ayrıntılı
piyasalarda oluşan petrol fiyatları ile doğal gaz fiyatları arasındaki olarak incelemeden önce, dünya petrol ve doğal gaz fiyatlarını ayrı
ilişkinin değişmesine sebep olduğu değerlendirilmektedir. 2009 ayrı analiz etmek ve piyasalar arasındaki farkları ortaya koymak
yılında petrol/doğal gaz fiyat oranı rekor seviyelere ulaşmıştır. faydalı olacaktır.
Eş enerji baza getirilmiş haftalık ortalama fiyatlar incelendiğinde,
petrolün doğal gaza kıyasla 5 kata varan oranda yüksek olabildiği 1984-2008 döneminin ortalama doğal gaz fiyatları incelendiğinde,
görülmektedir. Ülkemizin doğal gaz anlaşmalarının yaşanmakta bölgeler arasında çok farklı fiyatların oluştuğu görülmektedir.
olan bu gelişmeler ışığında değerlendirilmesi büyük önem arz (Grafik 1) Örneğin 2008 yılı ortalama doğal gaz fiyatları, büyük
etmektedir. oranda uzun vadeli kontratlara bağlı AB’de 12,61 dolar/MMBtu iken,
İngiltere’deki Heren National Balancing Point (NBP)’de 10,79 dolar/
Anahtar Kelimeler: Petrol Fiyatları, Doğal Gaz Fiyatları, 10/1 ve MMBtu, ABD’deki Henry Hub’da 8,85 dolar/MMBtu, Kanada’da ise
6/1 İlişkisi, Eşbütünleşme 7,99 dolar/MMBtu olmuştur. Doğal gaz fiyatlarındaki minimum-
maksimum arasındaki bu fark uzun süredir benzer şekilde devam
etmektedir. LNG fiyatlarında ise büyük değişimler yaşanmıştır.
1. Giriş LNG fiyatları, 1984-2003 yılları arasında boru gazı fiyatına oranla
Enerjinin gün geçtikçe artan önemi karşısında, devletlerin yüksek seviyelerde seyrederken, 2003 yılından itibaren göreceli
enerji kaynaklarına ulaşmak için verdikleri mücadele, enerji olarak düşüşe geçmiştir. Günümüzde ise LNG fiyatları en yüksek
kaynaklarının kendi aralarında yaşadıkları mücadele ile iç içe boru gazı fiyatı olan AB fiyatını yakalamış bulunmaktadır. Bu trendin
geçmiş bulunmaktadır. Bir yanda doğalgaz/petrol arasında hakim gelecek yıllarda da devam etmesi durumunda LNG fiyatlarının,
yakıt olma mücadelesi verilirken, öte yanda doğal gaz rezerv ve eskiden olduğu gibi, boru gazı fiyatlarından daha yüksek olması
üretim kapasitelerinin yeryüzünde eşit dağılmaması yüzünden beklenebilir.
jeopolitik kaygılar artmaktadır. Birçok uzman günümüz enerji 15

jeopolitiğinin merkezinde doğal gazın bulunduğu konusunda fikir


12
birliği içindedir.
ABD Doları / MMBTU

Bu itibarla doğal gaz fiyatları ile bu fiyatlar üzerindeki petrol


6
fiyatlarının etkisi, üzerinde çalışılması gereken önemli konuların
başında gelmektedir. Özellikle enerji ithal eden ülkeler için 3

geçerli olan bu durum, enerjisinin dörtte üçünü satın almak ve


0
bunun için de milyarlarca dolar kaynak ayırmak zorunda olan
1984

1985

1986

1987

1988

1989

1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

ülkemiz için de bir zarurettir. Enerji, Türkiye ithalatının önemli Japonya - CIF (LNG) AB - CIF İngiltere, Heren NBP ABD, Henry Hub Kanada, Alberta

bir bölümünü oluşturmaktadır. 2010-2020 yılları arasında petrol


faturasının 293 milyar dolar, doğal gaz faturasının ise 181 milyar Grafik 1. 1984 - 2008 yılları arasında farklı bölgelerde oluşan doğal gaz
fiyatları [3].
dolar olması beklenmektedir.[2] Bu karamsar tabloya rağmen
ülkemizde enerji fiyatlarının analizine ilişkin çalışmaların sayısı Petrol ticareti tarihsel olarak doğal gaz ticaretinden önce başlamıştır.
oldukça azdır. Günümüzde bütün şiddetiyle devam eden enerji 1859 yılında ABD’nin Pennsylvania eyaletinde modern kuyu
kaynak çatışmasında, ulusal çıkarlarımızın en üst seviyede delme yöntemi ile başlayan sondaj çalışmaları, dünyada ilk bilinçli
korunabilmesi için enerji fiyatlarına ilişkin çalışmaların artması petrol aramacılığını başlatmıştır. Giderek artan üretim, petrolün
gerekmektedir. uluslararası ticaretinin başlamasını da beraberinde getirmiştir.

* Bu bildiride, Prof. Dr. Volkan Ş. EDİGER’in danışmanlığında Okan YARDIMCI tarafından hazırlanan ve Şubat 2010 tarihinde tamamlanan “Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları Üzerindeki
Etkisi ve Türkiye İçin Öneriler” isimli uzmanlık tezi çalışmasından faydalanılmıştır.[1] Hem tez çalışması hem de bildiri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun katkılarıyla hazırlanmıştır.

221
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Uluslararası doğal gaz ticareti ise daha çok ikinci dünya savaşı 10/1 Oranı’na göre, Henry Hub’da dolar/MMBtu cinsinden oluşan
sonrasında başlamıştır. 1976-2008 yılları arasında anlık piyasada doğal gaz fiyatı, dolar/varil cinsinden oluşan WTI petrol fiyatının
oluşan petrol fiyatları incelendiğinde, doğal gazdakinden aksine, 10’da biridir. Yani, petrol fiyatı 20 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı
bölgeler arasındaki fiyat farklılaşmasının düşük seviyelerde olduğu 2 dolar/MMBtu, petrol fiyatı 50 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı 5
görülmektedir (Grafik 2). Fiyatların birbirlerine yakın seyretmesinde dolar/MMBtu olmalıdır. Bu ilişki aşağıda matematiksel olarak
uluslararası ticareti yapılan petrol miktarının yüksek oluşunun etkili gösterilmiştir:
olduğu düşünülmektedir. Günümüzde uluslararası ticarete konu
F gaz = 0,1 x F petrol (1)
olan doğal gaz miktarı, petrole göre oldukça düşük düzeydedir;
doğal gazın yaklaşık % 70-75’i üretildiği ülkede tüketilmektedir. F gaz = Henry Hub’da oluşan doğal gaz fiyatı (dolar/MMBtu),
Petrolde ise bu oran sadece % 33 dolaylarındadır. F petrol = WTI petrol fiyatı (dolar/varil)
120

110 6/1 Oranı’na göre ise, petrol fiyatı 20 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı
100
3,33 dolar/MMBtu, petrol fiyatı 50 dolar/varil iken doğal gaz fiyatı
Cari fiyatlarla, money of the day

90
80
8,33 dolar/MMBtu olmalıdır1. Bunun formülü de aşağıdaki gibidir:
ABD Doları/Varil

70
60
50 F gaz = 0,1667 x F petrol (2)
40

30

Henry Hub Anlık Doğal Gaz Fiyatı (Dolar/MMBtu)


20
34

10
30
WTI Petrol Anlık Fiyatı (Dolar/Varil) /

0
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008

26

Dubai Brent Nigerian Forcados WT I 22

Grafik 2. 1976-2008 yılları arasında farklı bölgelerde oluşan anlık piyasa 18


petrol fiyatları [3].
14

10
Doğal gaz ilk yıllarda boru hatları ile taşınmaya başlanmış, ilerleyen
süreçte sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG: Liquified Natural Gas) 6

kargoları ve sıkıştırılmış doğal gaz (CNG: Compressed Natural 2


1996

1997

1998

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010
Gas) araçları vasıtasıyla taşınması gündeme gelmiştir. Bu süreçte,
doğal gazda boru hattı taşımacılığından araçlar ile taşımacılığa
Grafik 3. WTI Petrol Anlık Fiyatı (dolar/varil) / Henry Hub Anlık Doğal Gaz
doğru bir geçiş yaşanmıştır. Petrol ise -bunun tam aksine- ticarete Fiyatı (dolar/MMBtu)
konu olduğu ilk yıllarda araçlar vasıtasıyla taşınmış, boru hattı
taşımacılığı daha sonraki yıllarda gündeme gelmiş, büyük hacimli Petrol-doğal gaz fiyat ilişkisi ile ilgili olarak 2003 yılına kadar
petrol ticaretinin daha kolay bir şekilde yapılabilmesi amacıyla boru yapılmış olan çalışmalarda görülen ortak yorumlar; doğal gazın
hatları inşa edilmiştir. Petrol ticareti ile doğal gaz ticareti arasındaki pazara ilk girdiği yıllarda ikame ürün olan petrole göre fiyatının
bu temel farklılık, piyasaların oluşumu açısından da bazı farklılıklar ucuz olmasının, gelişen doğal gaz ve LNG teknolojisi ile doğal
oluşturmuştur. gazın kullanımının ve dolayısıyla petrole kıyasla fiyatının artmaya
başlamasının, doğal gazın piyasaya difüz etmesinden sonra
Petrol piyasasında anlık piyasalardan vadeli piyasalara doğru ise fiyatının enerji cinsinden petrol fiyatına eşitlenmesinin (6/1
bir geçiş yaşanırken, doğal gaz piyasasında vadeli piyasaların oranına gelmesi) normal karşılanması gerektiği; piyasanın doğal
yerini anlık piyasalar almaktadır. Ancak, her iki piyasada da, fiziki gaz tarafından ele geçirilmesinden sonra ise 6 katsayısının
ticaretten sanal, bir başka deyişle kağıt üzerindeki finansal ticarete giderek azalmasının (doğal gaz fiyatının petrol fiyatına kıyasla
doğru bir gelişim gözlenmekte, kağıt üzerindeki ticaret, fiyatların yüksek seyretmesi) beklenmesi gerektiği şeklindedir.
oluşumunda oldukça önemli olmaktadır.
Kısacası eski çalışmaların büyük bir bölümünde, fiyat ilişkisi
3. Petrol-Doğal Gaz Fiyat İlişkisi enerji kaynakları arasındaki pazar mücadelesiyle açıklanmıştır.
Bu çalışmada, petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatları üzerindeki Ancak, grafikte açıkça görüldüğü üzere, fiyat ilişkisi ile ilgili
etkisinin analizi için, ABD’de anlık piyasalarda oluşan petrol ve doğal beklentiler gerçekleşmemiştir. 2003 yılı sonrasında petrol-
gaz fiyatları kullanılmıştır. Petrol fiyatları için, EIA (Energy Information doğal gaz fiyat ilişkisi beklentilerin aksi yönünde seyretmeye
Administration) tarafından yayınlanan 2 Ocak 1986’dan günümüze başlamıştır.
WTI (West Texas Intermediate) haftalık petrol fiyatlarından
yararlanılmıştır. Anlık WTI petrol fiyatları ile karşılaştırma yapılırken Grafikten, 10/1 oranından 6/1 oranına doğru devam eden
ise, EIA’nın Natural Gas Weekly Update’lerinde yayınlanan 6 hareketin değiştiği ve 18/1 oranına doğru aksi bir hareketin
Mayıs 1996’dan günümüze anlık Henry Hub doğal gaz fiyatları başladığı açıkça görülebilmektedir. 2009 yılında petrol fiyatlarının
kullanılmıştır.[4] Söz konusu iki fiyat serisinin oranlarının verildiği doğal gaz fiyatlarına oranı rekor seviyelere ulaşmıştır. Son
Grafik 3 incelendiğinde, 1996–2003 yılları arasındaki dolar/varil yıllarda yaşanan bu gelişmeleri değerlendirmeden önce petrol
cinsinden petrol fiyatlarının, dolar/MMBtu cinsinden doğal gaz ve doğal gaz fiyatlarını eş enerji bazında karşılaştırmak faydalı
fiyatlarına oranının, 10/1’den 6/1’e doğru değişmekte olduğu olacaktır. 1 varil WTI petrolünün yaklaşık 5,8 MMBtu enerji
görülmektedir. Grafiğin yorumuna geçmeden önce 10/1 ve 6/1 içermesi dolayısıyla petrol fiyat 5,8’e bölünerek oluşturulan grafik,
oranlarından bahsetmek faydalı olacaktır. Grafik 4’te yer almaktadır.

1 Oranlar API derecesine göre değişmekle birlikte, 1 varil petrolün 5,6 MMBtu–6,3 MMBtu arasında enerji verdiği kabul edilmektedir. 1 varil WTI petrolü ise yaklaşık 5,8 MMBtu enerji içermektedir.
Eş birim enerji cinsinden bakıldığında, WTI petrolü ile Henry Hub’da oluşan doğal gaz fiyatının rekabetçi bir ortamda eşitlik-2’de yer aldığı gibi olması beklenebilir.

222
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

MMBtu olması beklenebilir. Bu durum, petrol fiyatlarının küresel

WTI Petrol Anlık Fiyatı (Dolar/MMBtu)


26 26
Henry Hub Anlık Doğal Gaz Fiyatı

24 24 piyasalarda, doğal gaz fiyatlarının ise bölgesel bazda belirleniyor


22 22
20 20 olması dolayısıyla doğal gaz fiyatlarının belli bir noktaya kadar
18 18
petrol fiyatlarını takip edebildiği, petrolün maliyet dışı unsurlarla
(Dolar/MMBtu)

16 16
14 14
12 12 çok yüksek seviyelere çıkması durumunda ise etkileşimin ortadan
10 10
8 8 kalktığı şeklinde değerlendirilebilir. Dolayısıyla, ilerleyen yıllarda
6 6
4 4 petrol fiyatlarında yaşanacak dalgalanmalar ile petrol/doğal gaz
2 2
0 0 fiyat ilişkisinin seyrinin gözlenmesi faydalı olacaktır.
1996

1997

1998

1999

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010
Doğal Gaz (Sol Eksen) Petrol (Sağ Eksen)
EViews paket programı yardımıyla yapılan ekonometrik testler
Grafik 4. Henry Hub Anlık Piyasa Doğal Gaz Fiyatı (dolar/MMBtu) ile WTI sonucunda, 2003 öncesi dönemde (Mayıs 1996–Ocak 2003)
Petrol Anlık Piyasa Fiyatı (dolar/MMBtu), cari fiyatlarla. petrol ve doğal gaz fiyatlarının eşbütünleşik olduğu, 2003 sonrası
2003 yılından sonra petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranla dönemde ise (Ocak 2003–Ocak 2010 dönemi) petrol ve doğal
yükselişe geçmeye başladığı, bu trendin 2006 yılından itibaren daha gaz fiyatları arasında bir eşbütünleşme olmadığı görülmüştür.
da artarak devam ettiği ve 2009 yılında rekor seviyelere ulaşıldığı Granger nedensellik testi sonuçlarına göre, eşbütünleşme olan
bu grafikten de görülmektedir. 04/09/2009 tarihinde petrol fiyatının dönemde petrol fiyatlarından doğal gaz fiyatlarına doğru bir
doğal gaz fiyatına oranı 5,39 olarak gerçekleşmiştir. etkileşim bulunmaktadır; petrol fiyatları ise doğal gaz fiyatlarından
etkilenmemektedir. Varyans ayrıştırma ve Granger nedensellik gibi
Petrol/doğal gaz fiyat ilişkisinin Irak’ın 2003 yılındaki işgalinden uygulanan bütün testler, 2003 sonrasında petrol fiyatlarının doğal
sonra yeni bir safhaya girmesi oldukça dikkat çekicidir. Bu dönem gaz fiyatları üzerindeki etkisinin azaldığını göstermektedir.
petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği dönemdir. 2003 yılında yaşanan
bir diğer önemli olay da, yukarıda bahsedildiği üzere, önceden 4. Türkiye İçin Fırsatlar ve Tehditler
yüksek düzeylerde seyretmekte olan LNG fiyatlarının boru gazı Yukarıda belirtildiği üzere, 2009 yılında petrol/doğal gaz fiyat
fiyatlarına oranının o yıldan itibaren göreceli olarak düşüşe geçmiş oranı rekor seviyelere ulaşmıştır. Eş enerji baza getirilmiş haftalık
olmasıdır. ortalama fiyatlar incelendiğinde, petrolün doğal gaza kıyasla
5 kata varan oranda yüksek olabildiği görülmektedir. Yüksek
Petrol fiyatlarının (dolar/MMBtu) doğal gaz fiyatlarına (dolar/ petrol fiyatlarına rağmen başta ABD olmak üzere tüm dünyanın
MMBtu) oranının, petrol fiyatları ile ilişkisinin incelenebilmesi için gözünü konvansiyonel olmayan doğal gaz kaynaklarına dikmesi,
hazırlanan Grafik 5’ten şu gözlemleri yapmak mümkündür: enerji dönüşüm sürecinin başladığının kanıtıdır. Özellikle ABD’nin
a) Petrol fiyatlarının 10-50 dolar/varil seviyelerinde seyrettiği enerji politikasını konvansiyonel olmayan doğal gaz kaynakları
durumlarda petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı 1-2 üzerinde şekillendirdiği, hem sondaj sayıları (doğal gaz amaçlı ve
civarında olmaktadır. konvansiyonel olmayan kaynaklara yönelik yatay ve yönlü sondaj)
b) Petrol fiyatlarının 50-80 dolar/varil seviyelerinde seyrettiği hem de üretim grafiklerinde açıkça görülebilmektedir. Bu süreçte
durumlarda petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı 1-5 petrol fiyatları ile doğal gaz fiyatlarının ilişkisi ise azalmaktadır.
civarında olmaktadır.
ABD’de yaşanan bu gelişmelere paralel olarak diğer ülkelerde,
6
Henry Hub Anlık Doğal Gaz Fiyatı (Dolar/MMBtu)

uzun dönemli doğal gaz anlaşmalarının yerini petrol fiyatlarının


yanı sıra başka emtia fiyatlarına da bağlı olabilen kısa dönemli
WTI Petrol Anlık Fiyatı (Dolar/MMBtu) /

anlaşmalara bıraktığı, anlık doğal gaz piyasalarının oluştuğu ve bu


4
piyasalarda petrol fiyatlarından bağımsız olarak finansal ticaretin
3 başladığı görülmektedir. Tüketim oranlarındaki değişim, doğal
2
gaz depolama oranlarındaki değişim, LNG piyasasının gelişimi,
piyasaların serbestleşmesi, teknolojik gelişmeler (özellikle gas-to-
1
liquid teknolojisi) ve stratejik ve politik unsurlar gibi faktörlerin petrol
0 ve doğal gaz fiyatları ile bu enerji kaynaklarının fiyat ilişkisinde
0 10 20 30 40 50 60 70 80 90 100 110 120 130 140 150
WT I Petrol Anlık Piyasa Fiyatları (Dolar/Varil), 2010 Yılı Değeriyle farklı etkileri olacaktır.
Grafik 5. Petrol-doğal gaz fiyat ilişkisinin petrol fiyatlarının seviyesi ile
etkileşimi2 Dolayısıyla, doğal gazı büyük oranda uzun dönemli kontratlar
yoluyla ithal eden ülkemizin bu enerji dönüşümü sürecinde başarılı
c) Petrol fiyatlarının 80 dolar/varil seviyelerinin üzerinde seyrettiği olabilmesi için yukarıda sıralanan unsurların olası etkilerinin
durumlarda petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranı yaklaşık yeterince analiz edilmesi ve ülkemizin doğal gaz anlaşmalarının
2’nin altına inmemektedir. yaşanan bu gelişmeler ışığında değerlendirilmesi büyük önem arz
etmektedir. Mevcut anlaşmalarda fiyat revizyonuna gidilmesi ya da
Bir başka deyişle, petrol fiyatlarının 50 dolar/varil seviyelerinde yeni anlaşmalarla doğal gazın fiyat avantajından faydalanılması
olduğu bir dönemde petrol fiyatlarının doğal gaz fiyatlarına oranının için zaman uygun görünmektedir. BOTAŞ’ın sona ermesi yakın
1,56, doğal gaz fiyatının 5,53 dolar/MMBtu olması; petrol fiyatlarının olan anlaşmalarında satıcı taraf ile masaya oturmadan önce, konu
100 dolar/varil seviyelerinde olduğu dönemde ise petrol fiyatlarının ile ilgili detaylı ve çok yönlü çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca,
doğal gaz fiyatlarına oranının 2,11, doğal gaz fiyatının 8,16 dolar/ doğru bir enerji ve vergilendirme politikası için enerji kaynakları

2 Grafik için Mayıs 1996–Ocak 2010 dönemindeki fiyatlar kullanılmış olup, paranın zaman değerinin etkisinin giderilmesi amacıyla fiyatlar bugünkü değerlerine getirilmiştir. Lineer regresyon
doğrusunun formülü şöyledir: F petrol / F gaz = 1,0041 + 0,0111 F petrol.

223
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

arasındaki fiyat ilişkisinin doğru tahmini gerekmektedir; en doğru gaz ithalatı yapmak, yani çok uzun yıllar boyunca kullanılabilecek
tahminlere de ancak küresel piyasalar ile özellikle büyük üretici olan depolama tesislerine yapılacak yatırımların yerine belli bir
ve tüketici ülkelerdeki gelişmelerin yakından takip edilmesiyle kriz dönemini günübirlik çözümler ile atlatmak, yanlış planlama
ulaşılabileceği açıktır. dolayısıyla kaynakların israfı anlamına gelmektedir. Tedarik
noktalarında çeşitlilik sağlarken ülkemizin coğrafi konumunu
Fakat önceden yapılan anlaşmalarda fiyat revizyonuna gidilmesinin değerlendirerek doğuda yer alan üreticiler ile batıda yer alan
kolay olmadığı da hatırlanmalıdır. Anlaşmalarda fiyatların aşırı tüketiciler arasında yer alacak bir Hub’ın işletmecisi olmak büyük
yükselmesi veya düşmesi durumları için alıcı ve satıcıları korumaya önem arz etmektedir. Ayrıca, doğal gaz bolluğunun yaşandığı bu
yönelik fiyat revizyonu hükümleri genelde bulunmaktadır. Ancak yıllar, ihracat yapma hakkı (re-export) olan anlaşmalar için uygun
çoğu zaman alıcı ile satıcı fiyat revizyonlarında anlaşmakta bir ortam sağlamaktadır. Gelecek yıllarda karşılaşılması pek
zorlanarak konuyu uluslararası tahkimle çözme yoluna mümkün olmayan bu fırsatın iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
gitmektedirler. LNG ticaretinin hızla gelişmekte olduğu günümüzde, gazlaştırma
ve sıvılaştırma tesislerinin her ülkeyi jeopolitik açıdan önemli
Giriş bölümünde de bahsedildiği üzere, enerjinin ülkemizin en bir konuma sokabileceği unutulmamalıdır. Ülkemizin coğrafi
büyük ithalat kalemini oluşturmasına rağmen, enerji fiyatlarının konumunun öneminin devamı için, LNG teknolojisinde deneyim
analizine ilişkin çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Bununla kazanmak, gazlaştırma tesislerinin yanı sıra sıvılaştırma tesisleri
birlikte, tüm dünyada enerji fiyatlarına ilişkin yapılan tahminlerin kurmak büyük önem arz etmektedir.
yanılma payının çok yüksek olduğu da bilinen bir gerçektir. Bu
sebeple, anlaşmalarda ilk aşamada herhangi bir taraf için uygun Son olarak, bahsedilmesi gereken önemli bir husus da vergi
görülen bir değişiklik, ilerleyen zamanlarda taraflar için dezavantajlı oranlarıdır. Ülkemizde nihai petrol fiyatlarının büyük bir kısmını
hale gelebilmektedir. Örneğin IEA tarafından 2004 yılında vergiler oluşturmaktadır. Tüketimi yönlendirmede etkili bir yöntem
yayımlanan raporda, 2010-2030 yılları petrol fiyatlarının doğal gaz olan vergi oranlarının, enerji kaynaklarının ilişkisi kapsamında,
fiyatlarına oranının 1-1,25 arasında değişeceği öngörülmekteyken yaşanan küresel gelişmeler ışığında belirlenmesi büyük önem arz
[5], 2009 yılında yayımlanan raporda aynı oranların 1,5-2 arasında etmektedir.
değişeceği öngörülmektedir.[6] EIA’nın 2008 yılındaki tahmini ise
3 civarlarındadır.[7] 5. Sonuç
Dünya, petrol döneminin sonuna yaklaşmakta, doğal gaz dönemini
Doğal gaz anlaşmalarında yer alan fiyat sepetini çeşitlendirerek karşılamaktadır. Yeni dönem, petrol üretim ve tüketimini sona
doğal gaz alım formülünde, petrol ürünleri dışındaki enerji erdirmeyecektir ancak başta fiyat mekanizmalarında yaşanacak
kaynaklarına da yer verilmesi en sık karşılaşılan önerilerin değişiklikler olmak üzere ekonomilere önemli etkileri olacaktır.
başındadır. Yakın dönemlerde bazı ülkelerin yapmış oldukları Ülkemizin doğal gaz anlaşmalarının, bu gelişmeler ışığında
anlaşmalarda, doğal gaz fiyatlarının enerji havuz fiyatlarına, doğal yeniden değerlendirilmesi ve bu kapsamda yapılan çalışmaların
gaz spot piyasa fiyatlarına ya da bunların çeşitli bileşimlerine yakından takip edilmesi ülke menfaatleri açısından büyük önem
bağlandığı görülmektedir. Petrol fiyatlarının yüksek seyrettiği şu taşımaktadır.
günlerde alıcı ülkeler için çok avantajlı gibi görülebilen bu durumun,
ilerleyen dönemlerde de devam edeceğini söylemek için ise henüz Kaynaklar
erkendir. [1] YARDIMCI O., “Petrol Fiyatlarının Doğal Gaz Fiyatları
Üzerindeki Etkisi ve Türkiye İçin Öneriler”, Uzmanlık Tezi,
Petrol döneminin sonlarına yaklaşılan bu yıllarda, petrol fiyatlarının EPDK, Şubat 2010.
alternatif enerji kaynaklarına oranla pahalı olması oldukça makul [2] UYSAL M., TBMM Araştırma Komisyonu Bilgi Notu.
görünmektedir. Doğal gazın piyasaya hakim olmak için verdiği [3] BP Statistical Review of World Energy 2009, www.bp.com/
mücadeleden başarılı çıkması durumunda, petrol fiyatlarının statisticalreview, Aralık 2009.
sonunun da odun ve kömür fiyatları gibi olması beklenmektedir. [4] www.eia.doe.gov, Ocak 2010.
Bu nedenle, küresel piyasaların yakından takip edilmesi, bu geçiş [5] IEA, “World Energy Outlook”, 2004.
sürecinin iyi tahlil edilmesi ve petrol fiyatının düşüşe geçeceği [6] IEA, “World Energy Outlook”, 2009.
döneme göre pozisyon alınması çok önemlidir. [7] EIA, “The Relationship Between Crude Oil And Natural Gas
Prices”, 2008
Fiziki ticaretin yanı sıra finansal ticaret enstrümanlarının çalıştığı
bir ticaret yapısı ve anlık piyasa oluşumu da sıklıkla değişen petrol- Summary
doğal gaz fiyat ilişkisinden faydalanabilmek için gereklidir. Uzun Oil and natural gas are the Turkey’s two major import items.
dönemli anlaşmalardan, kısa dönemli anlaşmalara ya da anlık Therefore, oil and natural gas prices have great importance
piyasalara, fiziki ticaretten ise finansal ticarete geçerken ulusal arz for our country’s economy. This study, in which the effect of oil
güvenliği boyutu göz ardı edilmemesi gereken önemli bir husustur. prices on natural gas prices is analysed, also involves threats
Spekülatif hareketlere daha fazla açık olan bu gelişmiş piyasalarda and opportunities for Turkey in this regard. Due to the recent
tedarik noktalarında çeşitlilik sağlanması ve doğal gaz depolama developments in the global natural gas market; long term contracts
miktarlarının arttırılması büyük önem arz etmektedir. Günümüzde have been substituted by short term ones, futures markets have
arz güvenliği, kaynakların miktar yönünden çok, fiyat yönüyle given way to spot market, and physical trades have been substituted
değerlendirilmektedir. Özellikle kış aylarında, anlık piyasalarda by financial trades. In paralel with this process, developing natural
doğal gaz fiyatları ani yükselmeler yapabilmektedir. Bu dönemlerde gas storage market and liquified natural gas market, and certain
çok yüksek fiyatlar ile LNG veya benzeri enstrümanlar yoluyla doğal strategical and tecnological developments in the global enegry

224
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

market resulted in evolution in the relationship between oil prices


and natural gas prices. As the world gaze at the unconventional
natural gas reserves, and natural gas consumption has been
rapidly getting closer to the oil consumption, declining effect of oil
prices over the natural gas prices is understandable. In this study,
spot Henry Hub natural gas prices and West Texas Intermediate oil
prices between May 1996-January 2010 are analysed. It is clearly
seen that oil and natural gas price series are cointegrated among
May 1996-January 2003. However, after 2003, natural gas prices
do not respond raising oil prices at the same rate. It is seen that
oil prices are 5 times higher than natural gas prices in 2009. It
is concluded that between January 2003-January 2010, oil and
natural gas price series are not cointegrated. Besides, in this study,
the relationship between the level of oil prices and the effect of
oil prices on natural gas prices is analysed. It is argued that the
evaluation of threats and opportunities for Turkey’s natural gas
market in the light of global developments, and following closely
these developments have great importance. Furthermore, it is
argued that to canalize short term contracts instead of long term
ones, to ensure formation of spot market and financial trade are
among the basic suggestions for our country.

225
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

YENİLENEBİLİR ENERJİ SEKTERÜNDE LOJİSTİĞİN YERİ VE ÖNEMİ

Olgun HACIALİOĞLU
Ulus Trans Uluslararası Nakliyat ve Tic. A.Ş.

Özet Bahsetmiş olduğumuz 78.000 MW’lık lisans başvurularının sadece


Kendi enerji kaynaklarımızı açığa çıkartmak ve üretim durumuna % 20’lik bir kısmının onaylandığını ve her projede 3 MW’lık
getirmek amacı ile yatırımcılar Türkiye’de yeni enerji yatırımlarına türbinlerin kullanıldığını varsayacak olursak, 5 bin 200 adet türbinin
yönelmişlerdir. Ancak proje sahibi pek çok firma Türkiye’deki lojistik limanlardan ve yurtiçindeki tedarikçi firmalardan proje sahalarına
sektörünün bir bütün olarak bu projelere hazır olup olmadığını göz taşıması yapılacaktır. Bir türbinin ortalama 8 adet özel tipte araç ile
ardı etmemeliler. taşındığını varsayacak olursak 41 bin 600 adetlik araç hareketinden
bahsediyoruz.
Lojistik firmalarının deneyimli personel, yeterli ekipman bunun
yanı sıra ülkemizdeki liman sahaları, proje sahalarındaki vinç vb. Peki Türkiye’deki lojistik firmaları bu projelere ne kadar hazır?
ekipmanların geliştirilmesi için, lojistik firmalarına yatırımcı statüsünde
destek verilmesi gibi konular çok büyük önem arz etmektedir. Lojistik süreci aşağıdaki konu başlıkları altında toplayacak
olursak;
1. Liman Hizmetleri
Bilim ve teknolojinin hızla geliştiği ve bilgi çağı dediğimiz bu yüzyılda 2. Liman - Proje Sahası Arasındaki Taşıma Operasyonu
en önemli konuların başında geçen yüzyılda olduğu gibi yine “enerji” 3. Proje Sahasındaki Vinç Hizmetleri
gelmektedir. Enerji stratejik konumunu 200 yıldır korumaktadır.
Günümüzde enerji üretim ve tüketim miktarları ülkelerin gelişmişliğinin 1. Liman Hizmetleri
en önemli göstergelerinden biri haline gelmiştir. Özellikle 20. yüzyılın Gerek Türkiye’nin rüzgar potansiyeline gerekse yapılan başvurulara
ikinci yarısından itibaren sanayileşmiş ülkelerde enerji tüketiminden bakıldığında, ağırlıklı olarak proje sahalarının Marmara ve Ege
dolayı oluşan çevre kirliliği etkisini göstermiş ve enerji artık çevre ile Bölgesinde toplandığı göze çarpmaktadır.
birlikte anılmaya başlanmıştır.
Konu bölgelerdeki limanları incelediğimizde ise, bu tip ekipmanların
Aslında bir bakıma ülkelerin dışa bağımlı hale getirilmiş olan elleçlenmesi ve geçici olarak stoklanmasına müsait liman sayısı
enerji politikalarının bir tarafa bırakılarak herkesin kendi enerjisini oldukça sınırlı sayıdadır. Bu limanlar içinde özelleştirme sürecini
kendi üretmesi ve böylelikle kendi yerli ve yenilenebilir enerji tamamlayanlar elleçleme için yatırım yapmışlardır. Ancak işletmesi
kaynaklarının potansiyelinin açığa çıkarılması gereği görülmüş ve halen devlet kurumlarında olan limanlarda RES’lere ait ekipmanları
yapılan çalışma ve araştırmalar bu hedefe yönelik olmuştur. elleçleyebilecek ekipman bulunmamaktadır.

İnsan yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan enerji, geçmişte Bir lotta 6 komple set türbinin gemi ile limana geldiğini düşünecek
olduğu gibi bugün de dünya ve Türkiye gündeminde tartışılan olursak, ortalama 6.000-6.500 m2 gibi bir stok sahasına ihtiyaç
konuların başında yer almaya devam etmektedir. Enerji, ülkelerin duyulmaktadır.
ekonomik ve sosyal olarak gelişiminde, dolayısıyla toplumsal refahın
artırılmasında vazgeçilmez bir etken olmaya devam etmektedir. Mevcut limanlarımızda hali hazırda yürüyen gerek konteynır,
gerekse kuruyük operasyonlarında stok sahalarının büyük bir kısmı
Ülkemizdeki enerji durumuna özellikli olarak RES projeleri kullanılmaktadır. Aynı bölgede birden fazla projenin olması ve
üzerinden kısaca bakarsak; sevkiyat tarihlerinin çakışması durumunda, limanlardaki elleçleme
ve stok sahasına ilişkin ciddi sıkıntılar yaşanacaktır.
Türkiye’nin hedefi, halen 800 MW olan rüzgar enerjisi kapasitesini,
2023 yılında 20.000 MW’a yükseltmektir. Toplam enerji üretimi 2. Liman - Proje Sahası Arasındaki Taşıma Operasyonu
42.000 MW olan Türkiye’nin teknik olarak 88.000 MW, ekonomik Ülkemizde 2 bin 500’e yakın lojistik firması varken, özellikle
kullanılabilirliği olan 40.000 MW rüzgar gücü potansiyeli, girişimciler yenilenebilir enerji projelerine ait ekipmanların taşımasını ger-
için cazip bir yatırım alanı olmaktadır. Kasım 2007’de hepimizin çekleştirebilecek firma sayısı oldukça az sayıdadır. 2008 yılında
bildiği üzere 78.000 MW lisans başvurusu yapılmıştır. RES projelerindeki talep ve yatırımları göz önünde bulunduran
lojistik firmaları, bu tip özel taşımaları gerçekleştirebilmek adına
Her ne kadar yapılan bu başvurular henüz karara bağlanmamış olsa gerekli ekipman ve personel yatırıma gitmiş, ancak global
da, önümüzdeki günlerde lisansların önemli bir kısmının onaylanması krizin etkisi ile RES yatırımcılarının projelerini öteledikleri gibi
beklenmektedir. Böylelikle gerek yatırımcı firmalar, gerek türbin aynı şekilde lojistik firmaları da bu yatırımlarına ara vermek du-
üreticileri gerekse lojistik firmaları için yoğun bir süreç başlayacaktır. rumunda kalmıştır.

226
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Söz konusu lojistik yatırımlarından bahsedecek olursak, yüksek 3. Proje Sahasındaki Vinç Hizmetleri
tonaj ve uzunluktaki parçaları taşımak için özel üretim araçlar RES projeleri ile ilgili bir diğer önemli konu ise, gerek gemi
ve personele ihtiyaç duyulmaktadır. Bundan 3-4 sene öncesine tahliyesi, gerekse proje sahasında montaj esnasında kullanılacak
kadar türbinlerin üretim kapasiteleri 1 MW civarlarında iken vinçlerdir. Daha önce de belirttiğimiz şekilde, 3-4 sene önceki
bunlara ait parçaların boyut ve ağırlıkları da mevcut ekipmanlar ile türbinlerin nacelle ağırlıkları 25-30 ton civarında iken, günümüzdeki
taşınabilmekteydi. Örnek verecek olursak, geçmiş yıllarda üretilen türbinlere ait nacelle ağırlıkları 125 tonlara kadar çıkmaktadır. Bu
türbinlerin kanat boyları 25 metre civarında ve 3 adedi tek tır ile da kurulumda daha önce kullanılan düşük kapasiteli mobil vinçlerin
taşınabilirken günümüzde kanat uzunlukları 3 MW’lık bir türbinde yerine min. 400-500 ton kapasitede paletli kafes bomlu vinçlerin
50 metre’lere kadar çıkmıştır. Bu durumda da lojistik firmalarının kullanılması zorunluluğunu getirmiştir.
bu yeni nesil türbinlere ait parçaları taşıyacak ekipmanlara yatırım
yapmaları kaçınılmaz olmuştur. Ülkemizde vinç hizmeti veren firmalar bu durumu göz önünde
bulundurarak, belirtilen tipte vinç yatırımlarına gitmiş ve makina
Özellikle kanat, kule ve nacelle gibi parçaların taşınmasında parkurlarını genişletmişlerdir. Ancak nakliye ekipmanlarında
kullanılan araçlar, hem yüksek maliyetli hem de tedariği oldukça yaşanacağını düşündüğümüz sıkıntıların, vinç hizmetlerinde
uzun bir süreyi gerektirmektedir. Nasıl ki türbin üretimi yapan firmalar de yaşanacağı kanaatindeyiz. Kısaca yaşanacağını tahmin etti-
yoğun talep dönemlerinde teslimatları 1 yıl gibi bir zaman zarfında ğimiz bu sıkıntılardan bahsedecek olursak; aynı anda birden
yapabiliyorsa, aynı şekilde bu tip özel araç üretimi yapan firmalar fazla projenin başlaması durumunda mevcut vinçler projelerde
da teslim sürelerini 8 ay hatta 1 yıla kadar çıkartmaktadırlar. kullanılıyor olacağından, yeni başlayacak olan proje beklemek
durumunda kalacak ya da yatırımcı firmalar yurtdışından kiralama
Konuyu bir de yatırım yapacak olan lojistik firmaları tarafından ele sistemine giderek yüksek maliyetlere katlanmak durumunda
alacak olursak, oldukça ciddi sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. kalacaktır. Bu nedenle henüz sonuçlanmamış olan lisans baş-
vurularının ivedilikle onaylanması, RES yatırımcılarının proje
Söz konusu araç ve ekipman yatırımı için ciddi bir finans kaynağı başlangıç ta-rihlerini tespit etmeleri ve bu doğrultuda gerek
gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz kriz döneminde yüksek lojistik firmaları gerekse vinç hizmeti verecek olan firmalar ile
yatırım maliyetleri göz önüne alındığında, lojistik firmalarının bu sözleşmelerini yap-maları gerekmektedir.
yatırımlar için uygun kredi ve finansör bulabilmesi oldukça zordur.
Enerji lojistiği ile ilgili yatırımların finansör firmalar tarafından ayrı Yatırımcılardan alınan proje başlangıç tarihlerine istinaden, lojistik
değerlendirilerek ucuz ve esnek kredi imkanlarının yaratılması ve vinç firmaları mevcut ekipmanlarını kontrol edip, eksik kalacakları
gerekmektedir. Ayrıca çeşitli devlet destekleri ile enerji lojistiği noktalarda yeni yatırımlara giderek sıkıntı yaşanmaması için gerekli
yapan firmaların desteklenmesi uygun olacaktır. tedbirleri almalıdır. Kısaca yukarıda bahsettiğimiz konu başlıklarını
toparlayacak olursak, yenilenebilir enerji yatırımlarında, enerji
Bunun yanı sıra söz konusu araçlar normal kuru yük taşıması lojistiğinin önemini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Ülkemizin
yapan araç statüsünde değil, özel ekipman statüsünde ele alınıp, gelecekteki enerji ihtiyacı göz önünde bulundurularak, bu enerji
ikinci el ekipman ithaline izin verilmesi uygun olacaktır. Bu sayede sektöründe yatırımlar teşviklenmiş ve birçok proje için çalışmalar
enerji lojistiği yapan firmaların yatırım maliyetlerinin düşürülmesi başlamıştır. Ancak bu projelerin hayata geçmesinde önemli
ve yeni araçlardaki uzun süreli teslimatların önüne geçilerek yeterli rolü olan enerji lojistiğinde, ne yazık ki bu tip teşvik ve destekler
sayıda ekipmanın temini kolaylaştırılmış olacaktır. sağlanamamıştır. Bu da lojistik sektöründeki firmaların yatırımlarını
olumsuz yönde etkilemektedir. Oysaki yatırımcı firmaların hiç
Ele alınması gereken bir diğer konu ise, Karayolu Taşıma Kanununda hesaba katmadıkları, enerji lojistiğindeki ekipman eksikliği nedeni
bu tip taşımalara ilişkin eksikliklerdir. Enerji lojistiği ve özellikle RES ile projelerin hayata geçiş sürelerinde ciddi gecikmekler yaşanacağı
projelerine ait ekipmanların karayollarımızda hareketi ülkemiz için aşikardır. Bu da projelerin geri dönüş sürelerini istemeden de olsa
çok yeni bir kavramdır. Bu eksiklik ve yanlışlıkların giderilebilmesi uzatacaktır. Bu sebeple enerji lojistiğinde hizmet veren firmaların
ise ancak enerji lojistiği yapan firmaların bir dernek çatısı altında da yatırımcı firmalar statüsünde değerlendirilerek, teşvik ve
toplanarak, sıkıntı ve gerekli düzenlemeler için Ulaştırma Bakanlığı desteklerden faydalanmaları sağlanmalıdır. Kısacası Türkiye’nin
nezdinde girişimlerde bulunması gerekmektedir. Konuyu bir örnek enerji politikalarının içinde “Enerji Lojistiği”ne de yer verilmesi ve
ile açıklayacak olursak, bu tip taşıma yapan araçların ülkemizde buna göre her türlü desteğin aynı paralelde devam etmesi gerektiği
otoban kullanmasına ve gece seyir etmelerine izin verilmemekte, düşüncesindeyiz.
trafiğin en yoğun olduğu gündüz saatlerinde toplam uzunluğu 55-
60 metreleri bulan araçların trafikte hareket etmeleri istenmektedir. Summary
Oysaki Avrupa ülkelerinde yapılan taşımalara baktığımızda bu tip If we review the Energy Status in our Country, especially from the
ekipmanları taşıyan araçların sadece geniş otobanlarda ve gece perspective of Windfarm projects, the following picture is revealed:
seyir etmelerine izin verilmektedir. The target, which Turkey set for itself, is to increase the wind
energy capacity that is presently at 800 MW to the level 20.000
Bunun yanı sıra, taşıma yapabilmek için Karayolları Genel MW by the year 2023. Wind power potential of Turkey, which has
Müdürlüğünden alınan özel yük taşıma izin belgelerine sadece a total power production of 42.000 MW, constitutes an attractive
tek seferlik izinler verilmekte, bu da her taşıma için ayrı ayrı field of investment for entrepreneurs with its 88.000 MW technical
izin alınmasına ve dolaylı olarak bu maliyetlerin yatırımcılara potential and 40.000 MW of economical availability. As we all know,
yansımasına sebep vermektedir. Yine Avrupa’daki örneklerden 78.000 MW license applications were made in November 2007. If
yola çıkacak olursak, bu tip araçlar yıllık bazda izin alarak taşıma we assume that only 20% of the subject matter 78.000 MW license
maliyetleri aşağıya çekmektedir. applications have been approved and that 3 MW turbines are used

227
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

in each project, we will see that 5.200 turbines will be transported types of transportation. The mobility of the equipment belonging
from ports and supplier firms in the country to the project sites. If to the energy logistics and especially to the windfarm projects, on
we assume that a single turbine requires 8 special type vehicles highways, is relatively a very new concept for our country. If we
on the average, then we would be considering the mobilization of attempt to shed some light on the subject by means of an example,
41.600 vehicles. it can be said that the vehicles that are involved in this type of
transportation are not permitted to use the express highways or
The other question we have to ask is how ready are the logistics to cruise at night and as such these vehicles with lengths up to
firms in Turkey for the subject matter projects??? 55-60 meters are expected to transport the equipment during the
day during heavy traffic. However, when we look at Europe, we
We can group the logistic process under the following headings: see that the same type of vehicles is allowed to use wide express
1. Port services highways and cruise during the night. On the other hand, on the
2. Transportation operations between the Port and Project Site special load transportation permits that are obtained from the
3. Crane services at the Project Site General Directorate of Highways, only one time authorizations are
granted, leading to a cumbersome process of obtaining a separate
1. Port Services permit for such transportation. This consequently is reflected to the
When we look at the wind potential of Turkey as well as the investors as increased costs.
applications made, we will see that the project sites are mainly
located in the Marmara and Aegean regions. If we assume that in 3. Crane Services at The Project Site
one lot, 6 complete sets of turbines arrive at the port, it becomes Another important issue with regard to the windfarm projects is the
evident that a stocking area in the size of 6.000-6.500 m2 would cranes that will be used both during the unloading of the vessels
be necessary. and assembly at the project site.

In case there are more than one project in the same area and the As we have mentioned before, the nacelle weights of the turbines
shipment dates overlap, there would be serious difficulties with that were being produced 3-4 years ago were around 25-30 tons.
regard to the handling and stocking sites. However, presently, the weights of the subject matter turbines can
go up to 125 tons. This has led to the necessity to use minimum
2. Transportation Operations Between the Port and Project Site 400-500 ton capacity, crawler cranes in place of the lower capacity
Although we have 2.500 logistic companies in our country, the number ones that were previously used in this type of installations.
of the ones that can realize the transportation of the equipment
belonging to the renewable energy projects is very limited. In consideration of the difficulties that may be experienced; if and
when more than one project is commenced, it can be said that the
In this crisis period, which we have been going through, newcomers will be required to wait as the available cranes will
when the high investment costs are taken into consideration already be in use for other projects. Or alternatively, the investors
it becomes evident how difficult it would be for the logistics will choose to hire the cranes from other countries out of Turkey,
firms to raise the necessary funds and find suitable financing bearing the resultant high costs.
sources. The investments pertaining to the energy logistics
must be evaluated separately by financing institutions so that For the foregoing reasons, it is urgently necessary to approve the
flexible and reasonably priced credit opportunities can be license applications that have not been finalized yet, while the
created. Furthermore, it would be appropriate for the firms Windfarm Project investors determine the project commencement
in the energy logistics business to be supported by means of dates and in line with these dates execute the related contracts
various government support schemes. both with the logistics companies and the companies that will be
providing crane services. In summarizing the headings explained
The subject matter logistics investments would require special above; the importance of the energy logistics in renewable energy
manufacturing vehicles as well as personnel to be able to transport investments must not be neglected. However, the necessary type
pieces of high tonnage and length. When the energy generation of incentives and backings has not been provided in the type of
energy logistics that would make the subject matter projects viable.
capacity of the turbines was only 1 MW just 3-4 years ago, the
This situation effects the investments of the companies in logistics
associated components and parts, in terms of their size and weight,
sector negatively.
were suitable for transportation by means of available vehicles. If
we give an example, the blade size of the turbines manufactured in
Although it has not been taken into consideration by the investor
the recent years were approximately 25 meters making it possible companies, it is quite evident that delays in the realization of the
to transport 3 of them on a trailer. However, currently the blade projects will be experienced due to the deficiencies in equipment of
length of 3 MW turbines goes up to 50 meters necessitating the energy logistics companies.
logistics companies to invest in the equipment that can be used in
transporting the parts belonging to these new generation turbines. For the reasons indicated above, the companies in the energy
logistics sector must also be evaluated in the status of the investor
Another subject that must be considered is the deficiencies in firms and the necessary incentives and backing must also be made
the Law on Highway Transportation with regard to the foregoing available to them.

228
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

WHERE DOES “WASTE-TO-ENERGY” BUSINESS STAND WITHIN ENERGY AND


RENEWABLE ENERGY MARKET?
TURKEY – CASE STUDY

Osman TÜRKMEN
DESAT&TÜRKMEN Energy

Abstract The share of nuclear power in primary energy demand edges


The sources of the World is not infinite. Oil, coal, natural gas and down from 6% today to 5% in 2030 (its share of electricity output
other fossil fuels are vanishing rapidly, found rarely and those drops from 15% to 10%), reflecting the consistency of our rule
contribute to the global warming which is a real issue that cannot not to participate changes in national policies. Nuclear output
be swept under the carpet. Renewable energy is a must that nonetheless increases in absolute terms in all major regions except
cannot be missed. Mechanisms within Kyoto Protocol encourages OECD Europe.
the wide usage of renewables. Within these, waste is a brilliant and
zero-cost resource to generate energy and biofuels. Turkey can Modern renewable technologies grow most rapidly, overtaking gas
generate almost 40% of the total electricity consumption and 57% to become the second-largest source of electricity, behind coal,
of diesel consumption out of MSW, IW and HW. soon after 2010. Excluding biomass, non-hydro renewable energy
sources – wind, solar, geothermal, tide and wave energy – together
Where Are We at Energy Market in The World? grow faster than any other source worldwide, at an average rate
On current trends, energy related emissions of carbon-dioxide of 7.2% per year over the projection period. Most of the increase
(CO2) and other greenhouse gases will rise inexorably, pushing up occurs in the power sector. The share of non-hydro renewables
a average global temperature by as much as 6˚C in the long term. in total power generation grows from 1% in 2006 to 4% in 2030.
Hydropower output increases, though its share of electricity
The energy sector will have to play the central role in curbing drops 2 percentage points to 14%. In the OECD, the increase in
emissions – through major improvements in efficiency and rapid renewables-based power generation exceeds that in fossil-based
switching to renewable and other low-carbon technologies, such and nuclear power generation combined.
as carbon capture and storage (CCS).
The reference scenario projections call for cumulative investment
World primary energy demand grows by 1.6% per year on average of over $26 trillion (in year-2007 dollars) in 2007-2030, over $4
in 2006 – 2030 from 11,730 Mtoe (million tones oil equivalent) to trillion more than that foreseen in 2007. The power sector accounts
just over 17,010 Mtoe – an increase of 45%. for $13.6 trillion, or 52% of the total.

Fossil fuels account for 80% of the World’s primary energy mix The current financial crisis is not expected to affect long-term
in 2030 – down slightly on today. Oil remains the dominant fuel, investment, but could lead to delays in bringing current projects to
though demand for coal rises more than demand for any other completion, particularly in the power sector.
fuel.
Saudi Arabia remains the World’s largest producer throughout the
Collectively, non-OECD countries account for 87% of the increase. projection period, its output climbing from 10.2 mbpd in 2007 to
As a result, their share of World primary energy demand rises from 15.6 mbpd in 2030.
51% to 62%.
Production of natural gas is also set to become more concentrated
Global primary demand for oil (excluding biofuels) rises by 1% per in the most resource-rich regions. If investments in these countries
year on average, from 85 million barrels per day (mbpd) in 2007 to falter, lower gas supply could lead to greater reliance on coal and
106 mbpd in 2030. higher CO2 emissions.

Global demand for natural gas grows more quickly, by 1.8% per Estimates of remaining proven reserves of oil and NGLs (natural
year, its share in total energy demand rising marginally, to 22%. gas liquids) is enough to supply the World with oil for over 40 years
Most of the growth in gas use comes from the power generation at current rates of consumption.
sector.
Global energy related CO2 emissions rise from 28 Gt in 2006 to 41
World demand for coal advances by 2% a year on average, its Gt in 2030 – an increase of 45%. World greenhouse-gas emissions,
share in global energy demand climbing from 26% in 2006 to 29% including non-energy CO2 and all other gases, are projected to
in 2030. Some 85% of the increase in global coal consumption grow from 44 Gt CO2-equivalent in 2005 to 60 Gt CO2-equivalent
comes from the power sector in China and India. in 2030, an increase of 35% over 2005.

229
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

IEA considers two climate-policy scenarios corresponding to long- Also “biomass shall mean the biodegradable fraction of products,
term stabilization of greenhouse-gas concentration at 550 and 450 waste and residues from agriculture (including vegetal and
parts per million (ppm) of CO2 equivalent. The 550 policy scenario animal substances), forestry and related industries, as well as the
equates to an increase in global temperature of approximately 3˚, biodegradable fraction of industrial and municipal waste”.
the 450 policy scenario to a rise of around 2˚C. Carbon capture and
storage (CCS) and trade systems are assumed to play an important Directive also clearly defines “electricity produced from renewable
role in the OECD regions. The carbon price there reaches $90/ energy sources shall mean electricity produced by plants using only
tonne of CO2 in 2030 in the 550 policy scenario and $180/tonne in renewable energy sources, as well as the proportion of electricity
the 450 policy scenario. produced from renewable sources in hybrid plants also using
conventional energy sources and including renewable electricity
The 550 policy scenario requires $4.1 trillion more investment in used for filling storage systems, and excluding electricity produced
total between 2010 and 2030 and this extra amounts to $17 per as a result of storage systems.” [3]
person per year on average throughout the World.

The 450 policy scenario needs $2.4 trillion to be invested in low-


or zero-carbon power generation capacity and an additional $2.7
trillion invested in more energy-efficient equipment. Together,
these costs equal on average 0.55% of annual World GDP. [1]

Where does Renewable Energy Stand for within Energy


Market?
Renewable energy sources account a big opportunity for low-
carbon or zero-carbon power generation. The most common
agreement on this matter is Kyoto Protocol. The major feature of
the Kyoto Protocol is that it sets binding targets for 37 industrialized
countries and the European community for reducing greenhouse
gas (GHG) emissions. These amount to an average of five per cent
against 1990 levels over the five-year period 2008-2012.

Different mechanisms are envisaged at the Kyoto Protocol to reduce


the amount of carbon emissions. Under the Treaty, countries must
meet their targets primarily through national measures. However, Figure 4. Alternative Energy Sources/Technologies-Qualitative Scores
the Kyoto Protocol offers them an additional means of meeting
their targets through mechanisms. Solar, wind and biomass are the most attractive subsectors of
alternative energy. The summary view of each technology,
The Kyoto mechanisms, emissions trading (known as “the ranking it with regards to its growth outlook, addressable market,
carbon market”), clean development mechanism (CDM) and joint cost structure, and development is given above. Based on this, it
implementation (JI) help stimulate green investment and help is believed that solar, wind and biomass share the best outlook,
Parties meet their emission targets in a cost-effective way. The as all three are already commercial and benefit from a strong
carbon market is a key tool for reducing emissions worldwide. It demand.
was worth $30 billion in 2006 and is growing. [2]
As for biomass, it is the cheapest source of alternative energy if the
European Union issues various directives for the renewable waste-disposal savings are taken into consideration, and is cost
energy. The member nations are guided on how to organize the competitive with coal-fired baseload power.
mechanisms to increase the renewable stake in their energy
generation on consumption. Directive sets forth the rule that Renewables have two major disadvantages compared with fossil
“Member states operate different mechanisms of support for and nuclear fuels. First, renewables, with the notable exceptions
renewable energy sources at the national level, including green of hydropower and geothermal power, tend to be less reliable
certificates, investment aid, tax exemptions or reductions, tax sources of energy supply. Second, the cost of producing energy
refunds and direct price support schemes. One important means from renewable sources is generally uncompetitive at prevailing
to achieve the aim of the Directive is to guarantee the proper input prices and capital costs.
functioning of these mechanisms, until a Community framework is
put into operation, in order to maintain investor confidence.” At this point, wind and geothermal are the only renewable
technologies for electric generation that can be installed at a cost
The term “renewable” often is confusing. Although there is a per unit capacity equal to that of coal, the World’s main source
general concept and understanding, it is best to refer to institutional of baseload power. The capital cost of biomass plants, offshore
definitions as it is dictated by the European Union: “renewable wind farms, and other renewable technologies, with the exception
energy sources shall mean renewable non-fossil energy sources of hydropower, is far higher than the capital cost of coal generation,
(wind, solar, geothermal, wave, tidal, hydro-power, biomass, landfill per megawatt (MW) of generating capacity. The comparison table
gas, sewage treatment plant gas and biogases)”. is given below.

230
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Table 1. Characteristics of New Power Plants Assumed to Have Been Waste within Biomass as A Multiplier for Benefit
Ordered in 2007 Among the renewable resources, waste has been identified one
of the promising energy source. Before the energy, we should
examine the consequences on the waste issue.

Waste is an unavoidable phenomenon that increases by time,


technology and population. It is applicable for every human being
in the World. First of everything, the managers responsible for
the waste must dispose it without any concern to make benefit of.
There are mainly four generations of waste disposal:
 First generation - Landfilling: The oldest way of disposal
Of course, construction cost is only one element of the total distinguishes by wild dumping and organized landfills from each
cost of electric generation. Efficiency matters: the average wind other.
turbine is expected to operate at only 35% of capacity, versus  Second generation - Biogas: Biogas technologies derived from
85% for a coal plant, so the effective installed cost of wind the fact that methane (CH4) shall be extracted from the waste
turbines is much higher than the base cost. Most installations piles in order to prevent explosions.
involving renewable technologies are expected to have much  Third generation – Composting: Composting requires different
shorter plant lives than the 40 years assumed for the average methods in order to extract the organic content of the waste in
coal or nuclear plant, further increasing the relative capital cost order to be used as fertilizers.
of renewable generation.  Fourth generation – Thermal process – Incineration and
gasification are the most known methods of disposal.
Renewable sources, with the notable exception of fuel cells, tend
to have far lower costs for routine operation and maintenance than There are two main considerations in favor of the waste:
nuclear or fusel-fuel plants. However, some renewable generation  Waste is a problem for the society: The objective of EU Directive
involves relatively high fixed maintenance costs due to the need for 1999/31/EC on the landfill waste is to prevent or reduce as far
replacements of components. as possible, negative effects on the environment, in particular
the pollution of surface water, groundwater, soil and air, and on
The US Department of Energy’s estimate of “levelized” costs over the global environment, including the greenhouse effect, as well
the lifetime of an average plant, which includes some estimates of as any resulting risk to human health, from landfilling of waste,
capital charges, fuel and maintenance costs, and other relevant during the whole life-cycle of the landfill. Article 5(2) of the
factors, show renewable generation costing 20% - 367% more directive requires the reduction of biodegradable MSW going to
per unit of electricity than conventional coal-fired generation as landfills to;
depicted below. - 75% by 16 July 2006
- 50% by 16 July 2009 and
Table 2. Estimated Levelized Cost of New Generation Entering
Service 2016 - 35% by 16 July 2016 calculated on the basis of the total
amount of biodegradable municipal produced in 1995 or the
latest year before 1995 for which standardized Eurostat data
is available.

The main concerns even at organized (or regular) landfills, not


mentioning of the wild dumping that is a catastrophe for the
environment, that landfills;
Given these cost disadvantages, the viability of alternatives to - Produce greenhouse gases (GHG), mainly CO2 and CH4,
fossil fuels depends entirely on government policies to promote - Leak black liquor that pollutes ground water,
their use. Those are mainly; - Produce smell,
 Consumption mandates: Many countries, including the US, - Invites birds, pesticides and rodents that carry microbes &
mandate consumption of specified amounts of percentages of pollutants to the housing areas,
biofuels (i.e. ethanol) and electricity out of renewable sources. - Pollutes the landfill area.
 Preferential prices: This method of support is used especially  Waste is a source of energy: Therefore, the Directive 1999/31/
in Europe, where “feed-in tariffs” require utilities to purchase EC mandates the member nations to set up a national strategy
energy from renewable sources at guaranteed prices. for the implementation of the reduction of biodegradable waste
 Tax incentives for energy producers: Many jurisdictions provide going to landfills not later than 16 July 2003. The strategies
tax credits, accelerated depreciation, or other benefits to should include measures to achieve the targets by means of
companies that produce energy from specified sources. particular recycling, composting, biogas production or materials/
 Tax incentives for consumers: In many places, households energy recovery.[5]
and businesses can obtain tax credits or deductions for the
installation of renewable energy production. What Happens in Waste?
 Greenhouse gas regulations: The EU and some US states have Waste and landfills accounted for approximately 23% of total US
adopted rules intended to limit emission of CO2 and other gases anthropogenic methane (CH4) emissions in 2007, the second
believed to contribute to climate change.[4] largest contribution of any CH4 source in the US. Additionally,

231
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

wastewater treatment and composting of organic waste accounted produced more than 245 million tons of MSW, averaging about 2
for approximately 4% and less than 1% of US CH4 emissions, kg waste per person per day. 79 million tons of waste got recycled,
respectively. A summary of greenhouse emissions from waste is making a recycle rate of 32.1% which is much higher than the recycle
presented below. rate of MSW in 1980 (10%). The rest of the MSW is usually either
Table 3. Emissions from Waste (Tg CO2 Eq.) combusted with energy recovery or disposed by landfilling. [7]

Turkey - Case Study


According to the results of the 2003 Municipal Waste Statistics
Survey in Turkey, MSW was collected in 3,011 municipalities out
of 3,215 each. In the 3,011 municipalities receiving solid waste
Table 4. Emissions from Waste (Gg) services, 12.8 million tons in summer, 13.3 million tons in winter
and as a total 26.1 million tons of solid waste were collected in
2003 throughout Turkey.

Daily amount of solid waste per capita is calculated as 1.37 kg/


capita-day in summer, 1.38 kg/capita-day in winter and 1.38 kg/
Overall in 2007, waste activities generated emissions of 165.6 capita-day for annual average.
TgCO2 Equivalent (or 165.6 million tons of CO2 equivalent), or just
over 2% of total US GHG emissions. Disposal methods of the municipal waste are as follows:
 45% (11.8 million tons) were disposed off in municipality
After being placed in a landfill, waste (such as paper, food, and dumps,
yarn trimmings) is initially decomposed by aerobic bacteria. After  29% (7.4 million tons) were disposed off in controlled landfill
the oxygen has been depleted, the remaining waste is available sites,
for consumption by anaerobic bacteria, which break down organic  15% (3.9 million tons) were disposed off in metropolitan
matter into substances such as cellulose, amino acids, and sugars. municipality dumps,
These substances are further broken down through fermentation  2% (597 thousand tons) were buried,
into gases and short-chain organic compounds that form the  1% (259 thousand tons) were burned in open areas,
substrates for the growth of methanogenic bacteria. These CH4-  1% (326 thousand tons) were disposed of in composting plant,
producing bacteria convert the fermentation products into stabilized and
organic materials and biogas consisting of approximately 50% CO2  0.9% (228 thousand tons) were dumped into the rivers.
and 50% CH4 by volume. Significant CH4 production typically begins
one or two years after waste disposal in a landfill and continues for For the industrial and Hazardous Waste (HW) statistics, three
10 to 60 years or longer. [6] different surveys have been applied annually in the scope of the
industry:
Recycling of municipal solid waste (MSW) offers various  Manufacturing industry waste statistics: Approximately 3,000
significant benefits. It prevents the emission of many GHG and establishments having more than 25 employees and representing
water pollutants, saves energy, supplies valuable raw materials 88.33% of total production and 75.60% of total employment
to industry, creates jobs, stimulates the development of greener have been covered in the survey that has been performed since
technologies, conserves resources of the World, and reduces 1992.
the need for new landfills and combustors. With the rising global  Thermal power plants waste statistics: Data of all of the 16
warming threat, MSW recycling, reducing GHG emissions, will thermal power plants and thermal power plants operated by
gain even further importance. The recycle rate of different types of private sector are investigated annually since 1992 in cooperation
MSW varies widely. The recycle rate of auto batteries is very close with Turkish Electricity Generation Cooperation.
to 100%, whereas recycling of glass containers is not a common  Mining establishments waste statistics: All of the mining
practice with a recycle rate of 25.3%. establishments are covered in the survey that has been
performed annually since 1994.
Recycling is one of the most common ways to divert MSW from the
waste stream. In 2005, US residents, businesses, and institutions And data on water, wastewater, waste and environmental
employment and expenditures are collected.
It was stated that, 57% of the total amount of solid waste generated
was disposed off. This amounts to 9.7 million tons and distributed
as:
 12.83% of this amount disposed to municipal dumps,
 21.94% of this amount was stored in the area of the
establishments,
 28.44 % was disposed to sea, river and lake,
 6.78% was used as filling materials,
 3.13% was controlled land filled,
 0.27% was incinerated,
Chart 1. MSW Recycle Rates in US (1960-2005)  26.6% was disposed off by other methods.

232
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Data on hazardous waste is available for the year 2000. According The potential of energy generation out of MSW is 59,300,000,000
to the results of the 2000 Manufacturing Industry Waste Survey, kWh which is almost 1/3 of the total electricity consumption of
1.308 million ton/year hazardous waste was generated from Turkey at 2007 which was 189,500,000,000 kWh.
manufacturing industry. 10.84% of total amount was recycled in
the establishment field. 26.25% was sold and donated and 62.91% The waste characterization in Turkey reveals that the average calorific
of it was disposed off. [8, 9] value (CV) of the HW is approximately 6,000 Kcal/kg. The potential of
energy generation out of HW is 15,700,000,000 kWh which is almost
If we look at the energy supply-demand projections of Turkey, 1/12 of the total electricity consumption of Turkey at 2007.
following are observed:
As a total and disregarding the industrial waste (sludge etc.), the
 Case I-A (base demand – Scenario 1) energy potential of MSW and HW is 75,000,000,000 kWh which is
The power plants of existing system, 4,319 MW under almost 40% of the total electricity consumption of Turkey at 2007.
construction, 12,818 MW granted by licence and expected to be
in service on proposed date according to Scenario 1 will not cover The fourth generation waste disposal technologies employs very
the base energy demand according to project generation and firm efficient ways to generate electricity as well as biofuels as a by-
generation starting from the years 2014 and 2009 respectively. product in a very environmental friendly manner. For example
gasification, by way of IGCC (Integrated Gasification Combined
 Case I-B (base demand – Scenario 2) Cycle) proves to generate electricity out of steam and gas, or
The power plants of existing system, 4,319 MW under electricity and ethanol and LNG. For example, with the proven
construction, 8,599 MW granted by licence and expected to be in formula of “1 ton MSW can generate 175 liters of biodisel”; a
service on proposed date according to Scenario 2 will not cover combination of electricty and 5,600,000 tons of biodiesel can be
the base energy demand according to project generation and firm produced. This diesel amount is 57% of Turkish diesel consumption
generation starting from the years 2013 and 2009 respectively. in 2004 which is 9,886,144 tons. [11]

 Case II-A (low demand – Scenario 1) Additional advantages stimulated by the low-carbon mechanisms
The power plants of existing system, 4,319 MW under quoted above (i.e. carbon credits, tax credits) must be added on
construction, 12,818 MW granted by licence and expected to top of above advantages.
be in service on proposed date according to Scenario 1 will not
cover the low energy demand according to project generation By way of utilizing waste-to-energy business, Turkey can get rid
and firm generation starting from the years 2015 and 2010 of waste mountains and generate electricity and biofuels. Both
respectively. account very much in favor of the climate change and energy
demand for a desirable and clean World.
 Case II-B (low demand – Scenario 2)
The power plants of existing system, 4,319 MW under References
construction, 8,599 MW granted by licence and expected to be in [1] International Energy Agency, World Energy Outlook, Executive
service on proposed date according to Scenario 2 will not cover Summary, 2008.
the base energy demand according to project generation and firm [2] Kyoto Protocol to the United Nations Framework Convention
generation starting from the years 2014 and 2009 respectively. on Climate Change, United Nations, 1998 (http://unfccc.int/
kyoto_protocol/items/2830.php)
In conclusion; [3] Directive 2001/77/EC of the European Parliament and of the
 With addition of 17,136 MW new installed capacity composed of Council of 27 September 2001 on the promotion of electricity
4,319 MW under construction and 12,818 MW granted licence produced from renewable energy sources in the internal
(Scenario 1) to the existing power system as end of year 2007, electricity market, 2001.
it is calculated that the expected electricity demands according [4] JP Morgan Securities Inc, Alternative Energy Strategy, 15
to project generation and firm (guaranteed) generation capacity May 2008.
will not be covered as from the years of 2014 and 2009 [5] Directive 1999/31/EC of the European Parliament and of the
recpectively. Council of 16 July 1999 on the Landfill of Waste, 1999.
 With addition of 12,937 MW new installed capacity composed [6] US Environmental Protection Agency, Inventory of US
of 4,319 MW under construction and 8,599 MW granted licence Greenhouse Gas Emissions and Sinks: 1990-2007
(Scenario 2) to the existing power system as end of year 2007, it [7] Raymond James Investment Banking – Türkiye, Information
is calculated that the expected electricity demands according to Memorandum for Environmental Technologies, July 2007
project generation and firm (guaranteed) generation capacity will [8] Turkish Ministry of Forest and Environment, Municipal Waste
not be covered as from the years of 2013 and 2009 recpectively. Statistics Survey, 2003.
[10] [9] İzaydaş (İzmit City Municipal, Hazardous And Clinical Waste
Incineration Plant) Feasibility Study, December 2005.
What can “Waste-to-Energy” Bring to Turkey? [10] Turkish Ministry of Energy, Turkish Electricity Transmission
It is very much evident that Turkey will face an energy crisis soon. Corp., Turkish Electrical Energy 10-Year Generation Capacity
Projection (2008-2017)
The waste characterization in Turkey reveals that the average [11] Turkish Energy Market Regulation Agency (EMRA), http://
calorific value (CV) of the MSW is approximately 2,000 Kcal/kg. www.epdk.gov.tr/lisans/petrolbilgisistemi/tupras/ek4.htm

233
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

HİDROELEKTRİK SANTRALLER İÇİN SAATLİK ELEKTRİK ÜRETİM TAHMİN MODELİ

Ozan KORKMAZ Mehmet KÜÇÜKBEYCAN


APLUS Enerji APLUS Enerji

Ahmet Cihat TOKER Derya ALYAMAÇ


APLUS Enerji APLUS Enerji

Özet satış fiyatı azabilmektedir. Bu örnekteki GÖP ve DGP fiyatları için


Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği ile birlikte elektrik 1 Aralık 2009 günü saat 07:00 ve 21:00 için gerçekleşen fiyatlar
ticareti saatlik periyotlarla yapılmakta ve her saat için marjinal kullanılmıştır.
fiyatlar belirlenmektedir. Piyasa katılımcılarının her saat için
Miktar Fiyat Açıklama
üretim programı verme ve bu programa uyma yükümlülükleri
kWh TL/MWh
bulunmaktadır. Bu durumda piyasa katılımcılarının bir sonraki GÖP Üretim Tahmini 1000
günün üretim miktarını saatlik olarak önceden tahmin etmeleri 1 Aralık PMUM'a Yapılan Satış 1000 110.00 GÖP Fiyatı
Gün Öncesi Birim Elektrik Satış Fiyatı 110.00
gerekmektedir. Bu çalışmada nehir tipi hidroelektrik santraller için
saatlik üretim tahmin modeli önerilmektedir. Nehir akımlarında DGP Gerçekleşme 1100
1 Aralık Gün Öncesi PMUM Anlaşma Miktarı 1000 110.00 GÖP Fiyatı
döngüsel ve mevsimsel hareketler ile doğrusal olmayan stokastik 2009 07:00 PMUM'a Ekstra Teslim Edilen Miktar 100 70.00 DGP Fiyatı
ilişkiler mevcuttur. Mevsimsel ve döngüsel hareketler, Hızlı Fourier Gerçekleşen Birim Elektrik Satış Fiyatı 106.36 %3.3 azalma
Dönüşümü ile, stokastik ilişki ise Geriye Yayılımlı-İleri Beslemeli GÖP Tüketim Tahmini 1000
Yapay Sinir Ağı kullanılarak belirlenmektedir. 1 Aralık PMUM'dan Tedarik Edilecek Miktar 1000 80.00 GÖP Fiyatı
Gün Öncesi Birim Elektrik Satış Fiyatı 80.00

1. Giriş DGP Gerçekleşme 900


Hidroelektrik santrallerde elektrik üretim verimini artırmak için, 1 Aralık Gün Öncesi PMUM Anlaşma Miktarı 1000 80.00 GÖP Fiyatı
2009 21:00 PMUM'a Teslim Edilemeyen Miktar -100 174.16 DGP Fiyatı
belirlenen zamanda rezervuara gelen akımın tahmini gereklidir. Gerçekleşen Birim Elektrik Satış Fiyatı 69.54 %13.1 azalma
Nehir akış tahminleri yapılmasının hidroelektrik santraller için Şekil 1. Piyasa koşullarına bağlı elektrik satış gelir senaryoları.
başlıca avantajları şunlardır:
 Rezervuar girdilerinin ön bilgisi sayesinde, santraller daha büyük Örnek olarak verilen yukarıdaki durumda, üretim tesisinin
düşü ile daha uzun süre işletilebilir. belirtilen saatler için üretim tahmininin 1000 kWh olacağının gün
 Elektrik fiyatlarının yüksek olduğu zamanlarda daha çok elektrik öncesinden öngörüldüğü ve bu miktarın PMUM’da satılacağı
üretilebilir. varsayılmıştır. Yukarıdaki tablo, gerçek zamanlı üretimde % 10’luk
 1 Aralık 2009 sonrası PMUM’da dengesizlik maliyetleri bir tahmin hatasının elektrik birim satış fiyatı üzerindeki etkisini
azaltılabilir. göstermektedir. 1 Aralık 2009 saat 07:00’de ve 21:00’de % 10’luk
hatalı tahmin nedeniyle birim elektrik satış fiyatı sırasıyla % 3.3 ve
1 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe giren nihai Dengeleme % 13.1 azalmıştır. Buna göre talep tahmini, üretim tesisinden en
ve Uzlaştırma Yönetmeliği ile birlikte elektrik ticareti saatlik yüksek geliri kazanma noktasında öne çıkmaktadır.
periyotlarla yapılmakta ve her saat için sistem marjinal fiyatları
belirlenmektedir. Piyasa katılımcılarının Gün Öncesi Planlama Bu çalışmada, nehir tipi hidroelektrik santraller için saatlik üretim
(GÖP) olarak adlandırılan piyasada, bir sonraki günün her saati tahmin modeli önerilmektedir. Önerilen model sinyal işleme ve
için üretim programı verme ve bu programa uyma yükümlülükleri yapay sinir ağları algoritmalarını kullanan hibrit bir modeldir.
bulunmaktadır. Bu durumda, piyasa katılımcılarının bir sonraki günde
üretecekleri elektrik miktarını saatlik olarak önceden tahmin etmeleri 2. Tahmin Modeli
gerekmektedir. GÖP’e verilen tahminlere göre gün öncesinden tüm Hidroelektrik santrallerin elektrik üretiminde kullandıkları nehir
sistemin dengelenmesi yapılmaktadır. Tahminlerdeki hatalar sistemin akımlarında döngüsel ve mevsimsel hareketler ile doğrusal
gerçek zamanda dengesizliğe düşmesine sebep olmaktadır. Sistemin olmayan stokastik ilişkiler mevcuttur. Önerilen modelde öncelikle
dengesizliğe düşmesi durumunda oluşan maliyetler dengesizliğe nehir akımları verisinin içindeki döngüsel ve mevsimsel hareketler,
sebep olan taraf tarafından karşılanmaktadır. Sistem dengesizlik Fourier Dönüşümü kullanılarak belirlenmiştir.
maliyetlerini en aza indirmek için saatlik talep tahminlerindeki hata
payının çok düşük olması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Nehir Döngüsel ve mevsimsel hareketlerin veriden çıkarılmasıyla
tipi hidroelektrik ve rüzgar santralleri için bu tahminleri yüksek bir nehir akımının içindeki doğrusal olmayan stokastik seri ortaya
doğruluk payı ile yapabilmek için kompleks bir tahmin modeline çıkarılmıştır. Bu doğrusal olmayan ilişkinin modellenmesi için
ihtiyaç duyulabilmektedir. Geriye Yayılımlı-İleri Beslemeli Yapay Sinir Ağı kullanılmıştır.
Yapay sinir ağı modelinin sonuçları ile döngüsel ve mevsimsel
Şekil 1’deki örnekten görülebileceği üzere talebin tahmin edilenden bileşenlerin toplanması sonucunda akım serisi tahmin modeli
düşük veya yüksek gerçekleşmesi durumlarında elektriğin birim oluşturulmuştur.

234
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

2.1. Mevsimsel ve Döngüsel Bileşenlerin Belirlenmesi fs


Genellikle zaman serisi analizi gerektiren durumların dört farklı x [ n ] =A ⋅ cos[ 2π n] (1)

bileşeni olduğu varsayılır;
 Mevsimsel bileşen (St), fs frekansında bir periyodik sinyalin Tö zaman aralığıyla
 Trend bileşeni (Tt), örneklenmesinden oluşan x[n] zaman serisine karşılık gelen X[k]
 Döngüsel/periyodik bileşen (Ct), frekans serisinin sadece iki elemanı A/2 değerine sahipken, diğer
 Rastgele, hata veya düzensizlik bileşeni (It). elemanları 0 olacaktır. Bunun yanında A/2 değerine sahip olan
elemanlarının indeksleri, yani k değerleri, sf ile birebir bağlantılı
Bu bileşenler iki temel toplama veya çarpım modelleri birleştirilir olacaktır. Dolayısıyla herhangi bir zaman serisinin frekans
[1]. serisinde diğer değerlere göre çok yüksek olan tepelere karşılık
gelen k değerlerinden orijinal zaman serisindeki periyodik öğelerin
Mevsimsellik, zaman serisinin belirli dönemlerinde gözlemlenen frekansları belirlenebilir. Frekans serilerinin elde edilmesi için çeşitli
benzer eğilimleridir ve otokorelasyon ile ölçütlendirilir. Eğer ölçüm değişik disiplinlerde kullanılan en hızlı ve en hassas yöntem Hızlı
hataları küçükse, mevsimsellik serinin her elementinde kendini Fourier Dönüşümü (HDF) yöntemidir.
tekrarlayan bir model olarak kendini gösterir. Seride periyodik
salınımlar şeklinde görülen mevsimsellik etkisi, trigonometrik sinüs HDF’nin zaman serilerindeki periyodik öğelerinin bulunmasında
ve kosinüs’lü terimlere karşılık gelen parametre kümesi ile açıklanır kullanılırken dikkat edilmesi gereken husus, uygulanması gereken
[1]. pencereleme tekniğinin iyi seçilmesidir. Frekans analizi ancak
kullanılan zaman serisinin uzunluğu sonsuz olduğu zaman tam
Bu tarz kendisini tekrarlayan verilerde trigonometrik fonksiyonların anlamıyla eşdeğer bir seri üretebilir. Bu elbette pratik koşullarda
kullanılması, özellikle sinüs ve kosinüs fonksiyonlarının temel mümkün değildir, dolayısıyla periyodikliğin tespit edilebilmesi için
fonksiyonlar olarak yer alması polinom tipi fonksiyonlardan daha olabildiğince uzun zaman serileri kullanılmalıdır. N uzunluğundaki
uygun olur. Fonksiyonu sinüs ve kosinüs’ün lineer bir kombinasyonu bir zaman serisi, sonsuz uzunluktaki orijinal periyodik zaman
şeklinde ifade etmek, fonksiyonun çeşitli frekanslara ayrılmasını serisinin yine N uzunluğunda dikdörtgen bir pencere ile
sağlar. Ayrıca trigonometri temelli fonksiyonun katsayıları hangi çarpılmasına eş değerdir. Dikdörtgen bir pencere kullanmak, yani
frekansın bulunduğunu ve ne kadar ağırlıkta olduğunu gösterir[2]. sınırlı uzunluktaki seriyi değiştirmeden kullanmak yerine, orijinal
veri, uç kısımları daha yumuşak bir şekilde azalan başka bir
Akarsu akımlarının düzenli bir eğilim gösterebilmesi için meydana pencere fonksiyonu ile çarpıldıktan sonra HFD analizine sokulur.
gelebilecek buharlaşma, terleme, sızma olaylarının olmaması veya Bu seçimde önemli bir denge söz konusudur. Buna göre, birbirine
homojen bir düzen göstermesi gerekmektedir. Pratikte ise böyle yakin iki periyodik sinyali ayırmaya yönelik pencereler daha çok
bir durum söz konusu değildir. Ayrıca, yıllar içerisinde havzada gurultu sokarak periyodik sinyale karşılık gelen tepelerin rastlantısal
meydana gelen bitki örtüsündeki değişim ya da nüfusta meydana öğelere karşılık gelen frekans dizisi arasında kaybolmasına neden
gelen değişimler akarsuyun rejimini etkilemektedir. Öte yandan olmaktadır. Diğer yandan, periyodik sinyali rastlantısal sinyalden
yeryüzünde meydana gelen sıcaklık değişimleri ile mevsimsel ayırmaya uygun pencereler ise birbirine yakin iki periyodik sinyali
değişimlerde akarsu akımlarının düzenini bozan etmenlerdir [3]. birbirinden ayıramamaktadır. Hidrolojik zaman serilerindeki
periyodik öğelerin birbirinden farklı frekanslara karşılık gelmesi
Çok sayıda hidrolojik veri (yağış, debi, buharlaşma gibi) ortalama nedeniyle ikinci tur bir pencereleme yöntemi kullanılmıştır. Buna
veya standart sapma gibi temel istatistiksel parametrelerinde göre aylık periyottaki uzun süreli hidrolojik verilerin Blackman-
periyodik (mevsimsel) özellikleri yansıtırlar. Bu özellikler bir yıllık Nutall penceresiyle çarpıldıktan sonra HFD’leri alınmıştır. HFD’nin
dönem içinde oluşan düzenli hareketlerdir ve her yıl gerçekleşir. büyüklük serisine bakılarak tepe yapan indeksler bulunmuştur. Bu
Gözlem serilerindeki bu periyodik bileşenler, Fourier dönüşümleri indekslere karşılık gelen HFD serisi değerleri sabit tutularak geriye
yaklaşımı kullanılarak araştırılabilir. Fourier dönüşümleri sürekli kalan HFD serisi elemanları sıfırlanmıştır. Bu operasyon serideki
periyodik olmayan zaman alanı fonksiyonunu frekans alanı rastlantısal öğelerin ayıklanmasını sağlamaktadır. Rastlantısal
fonksiyonuna dönüştüren bir işlemdir. öğelerden ayıklanmış olan HFD serisine ters dönüşüm işlemi
uygulanarak zaman serisinin periyodik deterministik kısmı elde
Fourier dönüşümü gibi spektral sinyal isleme yöntemlerinin edilmiştir. Böylece serinin içerisindeki mevsimsel ve döngüsel
arkasında yatan en önemli sezgi, sinyalin içindeki saf rastlantısal bileşenlerin toplamı ortaya çıkarılmıştır.
unsurların tüm frekanslara eşit şekilde dağılacağı, tam anlamıyla
belirlenebilir (deterministik) olan periyodik unsurların ise tek bir 2.2.Yağış - Akım İlişkisinin Kurulması ve Saatlik Tahminler
frekansta kendilerini göstereceğidir. Dolayısıyla herhangi bir Akım verisinin içindeki deterministik bileşenin, akım verisinden
zaman serisinin frekans analizi yapıldığı zaman tespit edilecek çıkarılmasıyla hata serisi elde edilmiştir. Bu seri, stokastik olaylar
yüksek tepeler zaman serisindeki periyodik hareketlere işaret tarafından belirlenen bir seri olduğundan doğrusal olmayan
edecektir. yöntemlerle modellenmelidir. Anlık yağış miktarı ile hata serisi
arasında korelasyon bulunması sebebiyle yağış-akım ilişkisi,
Zaman serilerinin frekans analizi, serinin Fourier değişiminin yapay sinir ağları yöntemi ile modellenmiştir.
alınması vasıtasıyla asıl seriyi tam anlamıyla tanımlayan, ancak
tanım olarak zaman serisi değil frekans serisi olan bir baksa seri Yapay sinir ağları, girdi ve çıktı arasında doğrusal olmayan
elde etmekten ibarettir. Genellikle frekans serisi zaman serisinin bağlantıları anlayabilecek esnek bir matematiksel yapıdır. Bir
içeriğindeki kullanılabilir bilgiyi, örnek olarak periyodikliği, daha yapay sinir ağı, nöron, birim, hücre veya nod olarak adlandırılan
kompakt bir şekilde tanımlamaktadır. Örnek vermek gerekirse: işlem elementlerinden oluşur. Her birim diğer birimlere direk

235
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

bağlantılarla bağlıdır. Her bir birim kendisine ait verilere göre akım senaryoları üretilebilmektedir. Bu hatanın standart sapması,
oluşturulmuş ağırlık faktörü ile sonuca ulaşır [4]. PMUM’da strateji geliştirmek ve elektrik satışından daha yüksek
gelirler elde etmek için gereklidir.
Bu çalışmada, saatlik akıma bağlı elektrik üretim tahmini
yapılabilmesi için geriye yayılımlı-ileri beslemeli yapay sinir ağı
ve yöntemi kullanılmıştır. Yapay sinir ağları, girdilere karşılık
çıktılar üreten bir kara kutu olarak ele alınabilir. Yapay sinir ağları,
kendisine verilen örnekler üzerinde kendini eğiterek bir çözüm
sistemi geliştirmektedir. İleriye beslemeli geriye yayılmalı yapay
sinir ağları yönteminde girdi, gizli ve çıktı birimleri olmak üzere
üç farklı katman bulunmaktadır. Her katman birçok nörondan
oluşmakta olup katmanlar aralarında bağlantı kuvvetleri ile
bağlanmaktadırlar. Önerilen yöntem iki etaptan oluşmaktadır.
Birincisi, çıktı katmanındaki çıktı bilgi sinyalini hesaplamak için
girdi hücrelerindeki dış girdi bilgisini ileten bir ileriye doğru besleme Şekil 2. Tahmin modeli gereksinimleri.
etabıdır. İkincisi ise, çıktı katmanında hesaplanan ve gözlenen bilgi
sinyalleri arasındaki farklara dayanarak bağlantı kuvvetleri üzerinde
değişikliklerin yapıldığı bir geriye doğru ilerleme etabıdır [5]. Bir
eğitim sürecinin başında, bağlantı kuvvetleri rastgele değerler
olarak atanmaktadırlar. Öğrenme algoritması her iterasyonda
eğitim başarı ile tamamlanana kadar kuvveti değiştirmektedir.

Yapay sinir ağları gibi kara kutu modellerinde havzanın yağışı


akışa dönüştürmesi sürecinin ayrıntılarına girilmemektedir. Bu tip
modellerde havzaya yağışı akışa çeviren kapalı bir kutu gözüyle
bakılır. Sistemin dönüşüm fonksiyonunun o havzada gözlenmiş Şekil 3. Tahmin modeli girdi ve çıktıları.
olan yağış ve akış kayıtlarına dayanarak belirlenmesine çalışılır.
Girdi katmanındaki hücre sayısı tespit edilirken yağış ve akım 4. Sonuçlar ve Öneriler
veri çiftlerinin çapraz korelasyon katsayıları dikkate alınmıştır. Bu çalışmada, nehir tipi hidroelektrik santrallerde saatlik elektrik
Yağış-akış veri çiftlerinin çapraz korelasyon ve akım serisinin tüketimini tahmin eden bir model önerilmiştir. Bu modelde, Hızlı
otokorelasyon değerleri göz önünde bulundurularak, en yüksek Fourier Dönüşümü ile akım verisindeki mevsimsel ve döngüsel
çapraz korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. İleri beslemeli geriye hareketler ortaya çıkarılmakta, stokastik bileşeninin tahmini için
yayınım (İBGY) sinir ağı metoduyla farklı girdi ve gizli katman Yapay Sinir Ağları kullanılmaktadır. Yapılan tahminler, üretim
hücre sayıları kullanılarak elde edilen ortalama kare hatası ve tesisinin PMUM’da daha yüksek gelir elde etmesi ve sistem
korelasyon katsayıları hesaplanmış ve en uygun sonuçları veren dengesizlik maliyetlerini azaltması için kullanılabilecektir. Ayrıca
yapı belirlenmiştir. tahmin modeli, rezervuarlı santrallerin, nihai Dengeleme ve
Uzlaştırma Yönetmeliği kapsamında daha yüksek gelirler elde
3. Tahmin Modelinin Bir Nehir Tipi Hidroelektrik Santral etmesi için yapılacak işletme optimizasyonu çalışmalarına girdi
için Uygulanması sağlayacaktır.
Nihai Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’ne göre, üretim
tesislerinin, bir sonraki gün için üretecekleri elektrik enerjisini Saatlik olarak yapılan tahminlerin aylık hale getirilmesi ile
saatlik olarak o gün içerisinde saat 11:30’a kadar belirtmeleri yatırım aşamasında olan tüm hidroelektrik santral projelerinin
gereklidir. Dolayısıyla tahmin modeli kurulurken sahip olunan fizibilitelerinin kontrolünde kullanılacak ve projelerin gerçekten
veri, tahmin yapılacak günden 2 gün önceki gerçekleşen veridir. yapılabilir olup olmadıkları konusunda bilgi sağlayacaktır.
Bu nedenle ara bir tahmin yapılması ve bu tahminin sonuçlarının
modelde girdi olarak kullanılması gereklidir. Bu durum Şekil 1’de Kaynaklar
açıklanmaktadır. [1] ABBAK, R.A, “Zaman Dizilerini Fourier Tekniği İle Analizi”,
Deniz Düzeyi Gözlemlerinin En Küçük Kareler Yöntemiyle
Tahmin modeli için gerekli girdiler ve modelin çıktıları Şekil 2’de Spektral Analizi,pp 24-29,2005
gösterilmektedir. Buna göre geçmiş akım verileri ve geçmiş yağış [2] HEATH, M. T., pp 495-509,” Scientific Computing; An
miktarlarına ek olarak, elektrik üretim tahmininin yapılacağı gün için Introductry Survey”, McGraw-Hill, Newyork,, 2002
öngörülen yağış miktarları da modelde girdi olarak bulunacaktır. [3] TÜRKTEMİZ, B. 2008,” Akarsu Akımlarını Etkileyen
Tahmini yağış miktarlarının meteoroloji merkezlerinden temin Parametreler”, Baraj Haznelerine Giren AkımlarınYapay Sinir
edilememesi durumunda, bu servisi sağlayan yabancı kuruluşlarla Ağları (Ysa) İle Tahmini,pp 18-19,2008
proje bazlı ortaklıklar kurulmaktadır. Saatlik akım miktarlarının [4] DİBİKE, Y.B. and Solomatine, D. E, “River Flow Forecasting
tahmin edilmesinin ardından santralin işletme kotları ve farklı Using Artificial Networks”, Phys. Chem. Earth (B), Vol. 26,
debilerdeki türbin verimlerinin modele girdi olarak eklenmesi ile No. 1, pp. 1-7, 2000
saatlik elektrik üretim miktarları tahmini olarak belirlenmektedir. [5] CIĞIZOĞLU, H.K., “Yapay sinir ağları ve zaman serileri
Yapılan tahminler ile gerçekleşmeler arasındaki hata için uygun bir analizinde kullanımı”, IV. Ulusal Hidroloji Kongresi, İstanbul
istatistiksel dağılım bulunarak her saat için maksimum ve minimum Teknik Üniveristesi,İnşaat Fakültesi. 21-25 Haziran 2004.

236
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Summary
After the start of application of the final Balancing and Settlement
Regulation on 1th of December 2009, the trade of electricity is
changed to hourly basis. With the new regulation, system marginal
prices are set for each hour according to the supply, demand
and supply bids. Therefore, electricity generation companies are
obliged to present their hourly generation program and exercise
this program. In order to manage this, generation companies need
to forecast their hourly generation. Forecasting stream flows or
wind speeds accurately is generally difficult. In this study, a short
term generation forecast method is presented for small scale
hydropower projects.

There are trend, seasonal, cyclic and stochastic elements in


stream flows which are used by hydropower plants to generate
electricity. After the elimination of trend by a trend analysis, the
cyclic and seasonal variations together with the stochastic relation
in the stream flow data are obtained. The deterministic component,
which is formed by seasonal and cyclic variations, is determined
by Fast Fourier Transform (FFT) and subtracted from the original
data. The obtained series is the stochastic component which is
non-linear. In order to model this non-linear relationship, Feed
Forward Back Prorogation Neural Network is used. The outputs of
this neural network (NN) and the deterministic component is added
to form the forecasts. Therefore the suggested forecast model is
FFT hybrid NN model. The outputs of the model can be used in
hourly generation forecasts of must-run hydropower plants as well
as plants with reservoirs.

237
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

SOLAR POWER PLANTS FROM IDEA OF INVESTMENT TO REALIZATION

Ömer Cihan KARAHAN


Merk Solar Energy/Akfel Group

Abstract film and cyrstalline modules which leads us to prepare financial


With its initiation in Germany by various incentives at the beginning feasibility which is Feed-In-Tariff (assumed) oriented and displays
of 1990’s, solar energy market has turned into a different position the investment and running costs, finance conditions, profit range
after solar power plant projects have been realized during the and IRR-ROI calculations. At the last step, the license application
middle of 2000’s. The easiness of installation, one of the numerous and several official permits process cover approximately four
advantages of solar energy, presented several opportunities for months while the connections with related equipment manufacturers
the investors in a wide range between 1 kW to MW level projects. are set in order to initiate the implementation properly.
Predictable electricity generation, zero running cost and short
installation period of solar power plants lead Independent Power Planning-Development
Producers to invest with minimized risk. In this summary, you will After the Feed-In-Tariff (FIT) and the time of the purchase
find information about development, license application, planning, obligation of the generated solar electricity are determined, the
financing, implementation and operation of solar power plants and final layout gets prepared. The final layout includes designing the
reference examples around the world which are realized by Juwi desired technical and infrastructural capabilities of the system,
Solar AG which is the official project partner of Merk Solar Energy setting up the purchasing agreements, removing residential and
in Turkey. environmental concerns. After the final layout is ready to go, all
the implementation plan is made regarding to lead time of the
1. This is How We Do It equipments, field works, test generation and start-up. With the
help of this professional planning and development process, the
power plants can start production, depends on the size, less than
two months.

Financing
Energy projects are very favourable for banks or finance
organizations because of its continuously improving market
conditions. Once the governments determine a FIT system for solar
energy which is necessary because of the difference between grid
parity and solar electricity prices, the related equity sources are
ready to cooperate for these investments. Since the solar power
plant does not spend any time and money to sell the electricity for
20 years which look like to be longer since the renewable energy
Consultancy sources become more critical for the future energy plans, these
The consulting process is crucial prior to the project where the best investments are the first choice for the related corporations. Our
location for the investment is determined, technical and financial financing experts have extensive experience with hundreds of
feasibilities are prepared and license applications are handled projects and have continuously growing networks at their disposal.
after the most efficient investment method is chosen by taking For each project, we develop a specially-tailored financing concept,
every parameter into consideration. Regarding to long years of select banks and underwriters, establish credits and, if necessary,
meteorological measurements and related softwares and national help to integrate power providers as additional financing bodies.
electrical transmission and distribution lines, the most suitable The search for investors and the development of a stable business
region is chosen in order to make further detailed field surveys. At model for operation for the project are all part of the practical and
this point, the most important decision to make is developing the precise financial strategy.
project on a government owned field or on a natural person owned
field. After this selection of field with the elimination of more than 35 Implementation
parameters such as property conditions, range, shading conditions, Preparing the location and constructing and setting up the system
transportation conditions and physical charachteristics of the land, requires precise coordination between many different trades
the technical pre-feasibility is prepared by observing field details, and suppliers. This includes the appraisal and evaluation of
price conditions, generation diagrams and previous experiences. the properties and condition of the open space to be used. We
The technology selection is made with the comparison of thin- gather all experts needed for construction (architects, structural

238
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

engineers, logisticians and technicians of all types) under one roof. than C-Si technology. From this view, the FIT price can be around
This, together with our years of experience allows for prompt and 22-25 Eurocent/kWh for a proper investment opportunity.
quick construction of the plants.
3. Reference Projects
Management As long as solar power plants investments are just brand new in
We monitor and optimise the operation and efficiency of the plants Turkey, there are some basic rules for these investments to be
over a period of more than 20 years. Regular inspection, continuous taken into consideration before initiating the investment idea. The
remote monitoring and close cooperation with manufacturers hardest step of these projects is finding finance solutions since
guarantee high technical availability for the plants. In addition, upon the investment cost is pretty high comparing to other energy
request we can assume all business and organisational duties sources. Although the banks and related corporations are very
associated with the project. This includes managing questions interested in these projects because of the government’s purchase
regarding taxes and insurance and delivering detailed reports to guarantee, the corporations always want to be sure about what
investors. they are investing for. This is the main reason why the number
of module manufacturers who has achieved to sell their products
2. General Structure of The Solar Market for these projects, is very limited. At the recent conditions, the
Despite the numerous advantages, solar energy technology is not banks generally accept well-known PV module, inverter and
ready yet for competing against other conventional or renewable mounting system brands only if these brands are gathered up by
energy sources in the terms of finance. Hence, this brings the an experienced project developer company who can also handle
necessity of a government policy which rules the energy suppliers the engineering-procurement-construction (EPC) works. Below,
to purchase the solar electricity from a FIT price which is also some of the reference projects (more than 600 MW, cumulative)
arranged by the related government bodies at the beginning of where all these abilities and experiences are brought together by
each year. Searching, observing and understanding of the FIT Juwi, are listed with general information.
structures of recent markets are very crucial for a government if
the government is planning to open a space for the market which Rwanda Project (Africa)
should be profitable and long-term planned. Two countries can
be shown as examples; in Germany FIT prices for power plants
are determined by assuming the lowest investment conditions.
By this way, thin-film technology (generally CdTe modules) has
taken its much deserved position in the market with its operational
advantages like resisting against high ambient temperatures and
8-12% more electricity generation during a year. So, the plan
was solid as well as its results where we see more than 10.000
employees, well-efficient power plants and just a 3 Euro/month
Capacity: 250 kW PV Modules: FirstSolar
electricity bill difference for citizens.
Annual Yield: 325.000 kWh Year: 2007
Alongside, when the market conditions in Spain are inspected, the
El Cura Project (Spain)
fast growing which is followed by big collapse was shocking for the
country as much as for the global market. With its best irradiation
figures in Europe, Spain has a big potential for solar energy. When
the irradiation differences and financing opportunites of Spain
and Germany are compared, it is very obvious that the first high
price was the reason why the market growed without control. The
private market has taken advantage of this situation where the
cyrstalline photovoltaic modules got started to be used for power
plant projects since the FIT price allowed the investment cost to
Capacity: 2.000 kW PV Modules: Firstsolar
get bigger. The investment costs were around 6-7 Million Euros/
Annual Yield: 3.100.000 kWh Year: 2008
MW and the outcomes of this model was a disaster. Then, the
predictable collapse has begun which was at the same time with
Corsica Project (France)
the beginning of global crises in 2009.

Since the second biggest market, Spain, disappeared from the


global market and the global crises effected solar industry, especially
cyrstalline module market, the cyrstalline module producers started
to decrease their sale price and the discount was around 45% at the
end of the shortage. Nowadays, two technologies are competitive
in the terms of investment cost, but thin-film technology will stay
more advantageous for a while. For Turkey, thin-film technology
looks more advantageous at the current market conditions where it Capacity: 7.710 kW PV Modules: Firstsolar
is pretty clear that its investment cost and generation figures better Annual Yield: 14.000.000 kWh Year: 2010

239
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Waldpolenz Project (Germany)

Capacity: 40.000 kW PV Modules: Firstsolar


Annual Yield: 40.000.000 kWh Year: 2008

Lieberose Project (Germany)

Capacity: 52.790 kW PV Modules: Firstsolar


Annual Yield: 53.000.000 kWh Year: 2009

References
[1] www.juwi.com
[2] www.merkenerji.com

240
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

HASTANELERDE KOJENERASYON UYGULAMALARI

Özay KAS
Arke Enerji Sistemleri

Özet
Yaşamımızın vazgeçilmez parçası olan hastanelerin verdiği
hizmet seviyesi ile paralel olarak sağladığı iç hava kalitesinin elde
edilmesi enerji harcamalarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Hastanelerin ısıtma-soğutma ile elektrik tüketimi ihtiyaçları, gaz
motorlu kojenerasyon ünitelerinin sağladığı kullanılabilir elektrik ve
ısı enerjisi oranlarına uygun paralellik göstermektedir. Hastaneler
bu açıdan kojenerasyon uygulamaları için en uygun tesislerin
başında gelmektedir.

70 milyonu aşan nüfusu ile Türkiye’de kojenerasyon sistemlerinin


hastaneler başta olmak üzere alışveriş merkezi, otel gibi hizmet
tesislerinde geniş yelpazede uygulama potansiyeli mevcuttur.
Yaşam kalitesi ve standardının her geçen yıl arttığı ülkemizde
kojenerasyon sistemlerinin potansiyeli önemli ekonomik tasarruflar Grafik 1.
vaat etmektedir.

Yaşamımızın vazgeçilmez parçası olan hastanelerin verdiği


hizmet seviyesi ile paralel olarak sağladığı iç hava kalitesinin elde
edilmesi enerji harcamalarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Hastanelerin ısıtma-soğutma ile elektrik tüketimi ihtiyaçları, gaz
motorlu kojenerasyon ünitelerinin sağladığı kullanılabilir elektrik ve
ısı enerjisi oranlarına uygun paralellik göstermektedir. Hastaneler
bu açıdan kojenerasyon uygulamaları için en uygun tesislerin
başında gelmektedir.

Hastanelerin Günlük ve Mevsimsel Elektrik ve


Isıtma İhtiyacı
7 gün 24 saat hizmet veren hastane binalarının elektrik tüketimleri,
gün içindeki yoğunluğa bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Grafik 2.
Mevsimsel değişiklikler ise binanın soğutma yüküne bağlı olarak
değişmektedir. Aşağıdaki grafikler Ankara’da bulunan 22.000 m² Aşağıdaki grafikler aynı hastane için yapılan optimizasyon
büyüklüğünde A sınıfı bir hastanenin yaz ve kış dönemine ait çalışması sonucunda seçilen kojenerasyon ünitesinin elektrik
günlük elektrik tüketim trendini ve ısı ihtiyacını yansıtmaktadır. ve ısı üretimi kapasiteleri ile hastanenin elektrik ve ısı ihtiyacını
karşılama oranlarını göstermektedir.
Kojenerasyon Sistemi Seçimi İçin Optimizasyon
Hastane için kojenerasyon sistemi seçiminde 3 temel kriterin Hastanenin kendi elektrik ve ısı ihtiyacını karşılamak üzere
maksimize edilmesi hedeftir. Bunlar; kojenerasyon sisteminin seçilen kojenerasyon ünitesi ile; yıllık elektrik ihtiyacının % 87’si,
maksimum kapasiteyle çalışması, elektrik tüketiminin ve ısı ısı ihtiyacının % 90’ı karşılanmaktadır. Kojenerasyon ünitesinin
ihtiyacının maksimum oranda karşılanmasıdır. Ancak elektrik elektrik üretimi kapasite kullanım oranı % 90, ısı üretimi kapasite
ve ısı tüketiminin günlük ve mevsimsel etkilerle değişkenlik kullanım oranı ise % 65’tir.
göstermesi ve kojenerasyon ünitelerinin nominal güçlerinin belirli
aralıkla üretilmesi nedeniyle; temel amacı tasarruf olan sistem Hastanelerin kurulu trafo güçleri, genellikle gerçek tüketim
seçiminde optimizasyon yapmak zorunludur. Optimizasyon için 3 değerlerine göre oldukça yüksektir. Bunun temel nedeni; radyoloji
temel kriterin maksimize edilmesinin yanı sıra yatırım geri ödeme ve nükleer tıp cihazları başta olmak üzere tıbbi cihazların kurulu
süresinin minimum yapılması ana hedeftir. güçlerinin büyük, buna karşın devrede kalma sürelerinin kısa

241
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Grafik 3. Grafik 5.

sistemi tarafından üretilen ısı enerjisinin % 65’i faydalı ısı olarak


değerlendirilebilmektedir.

Sistem uygulaması trijenerasyon olarak yapıldığında ısı tüketiminin


soğutma öncelikli gerçekleşmesi nedeniyle; üretilen tüm ısı
soğutma sisteminde değerlendirildiği sırada ısıtma kazanlarının da
sıcak su üretmek üzere devreye girmesi ve doğalgaz tüketmesi
kaçınılmazdır.

Yıllık kümülatif değerlendirmede trijenerasyon uygulaması toplam


tasarrufu arttırsa da, absorbsiyonlu soğutma ekipmanlarının
yatırım maliyeti göz önüne alındığında, toplam yatırım geri ödeme
süresi kojenerasyon uygulamasına göre daha uzun olmaktadır.
Bununla birlikte hastanenin bulunduğu bölgenin iklim şartları
Grafik 4.
dikkate alınarak her proje için değerlendirmenin ayrı ayrı yapılması
olmasıdır. Bu nedenle kurulu trafo gücüne göre kojenerasyon ve buna göre karar verilmesi yerinde olacaktır.
sistem seçimi yapmak yanıltıcı sonuçlar doğurabilir.
Özellikle Ege ve Akdeniz bölgesi gibi ılıman iklime sahip illerde
Fizibilite ve Yıllık Tasarruf Analizi trijenerasyon uygulaması kojenerasyona göre daha avantajlı
Yukarıdaki 3 ve 4 no’lu grafiklerde gösterilen elektrik tüketimi ve olabilmektedir.
ısı ihtiyacının karşılanması için güncel enerji fiyatları (Tüm fon ve
paylar dahil, KDV hariç olmak üzere; Elektrik: 0,277 TL/kwh, Doğal 70 milyonu aşan nüfusu ile Türkiye’de kojenerasyon sistemlerinin
gaz: 0,615 TL/m³) ile hastanenin kojenerasyon sistemi öncesi hastaneler başta olmak üzere alışveriş merkezi, otel gibi hizmet
yıllık elektrik gideri 7.013.000 kWh karşılığı 1.942.000 TL, doğal tesislerinde geniş yelpazede uygulama potansiyeli mevcuttur. Yaşam
gaz gideri 571.000 m³ karşılığı 351.000 TL olmak üzere toplam kalitesi ve standardının her geçen yıl arttığı ülkemizde kojenerasyon
2.293.000 TL/yıl’dır. sistemlerinin potansiyeli önemli ekonomik tasarruflar vaat etmektedir.

Kojenerasyon sisteminin kurulumundan sonra bakım giderleri Summary


dahil olmak üzere toplam enerji gideri 1.169.000 TL’ye gerilemiş, Hospitals have a indispensable role in our life. Indoor air quality cost
konvansiyonel sisteme göre 1.124.000 TL/yıl tasarruf sağlanmıştır. for hospitals has major share in total cost parallel to service quality.
Buna göre toplam tasarruf oranı % 49 olarak gerçekleşmiştir. Electricity and heating demands of hospitals are parallel to energy rates
Toplam yatırım tutarının finansman maliyetleri dahil yaklaşık provided by cogeneration systems with gas engines. Thus, hospitals
650.000 Euro olduğu dikkate alındığında, yapılan yatırımın geri are one of the most proper facilities for cogeneration applications.
ödeme süresi 14-15 ay civarındadır.
Impressing results has been achieved at a hospital’s cogeneration
Grafik 5’te aylık olarak düzenlenmiş enerji maliyetleri ve tasarruf application newly built in Ankara city. A mathematical modelling
tutarları görülmektedir. derived due to electricity and heating demand of facility, afterwards
optimum CHP unit’s selection was done. Achieved results are
Hastanelerde Trijenerasyon Uygulaması için summarized in following paragraphs.
Genel Yaklaşım
Hastane binalarının ısıtma ve sıcak su ihtiyacı; verilen hizmetin Cogeneration systems have an important application potential
aynı zamanda otelcilik hizmetini de içerdiğinden, yaz aylarında for shopping centers, hotels, and hospitals in Turkey with over 70
daha düşük oranda olmasına rağmen 4 mevsim, gece-gündüz million population. Furthermore,cogeneration systems promise great
süreklidir. Yukarıdaki örnekte görüldüğü şekilde, kojenerasyon economic savings in Turkey where our living quality getting better.

242
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ÖZEL ENERJİ YATIRIMLARININ VE ÖZELLEŞTİRME’NİN NERESİNDEYİZ?

Özkan AĞIŞ
Türkiye Kojenerasyon ve Temiz
Enerji Teknolojileri Derneği (TURKOTED)

Kongre açılış konuşması metni… 800 projenin hayata geçirilmesi için “Teşvikler Kanun Taslağı”nın
revize edilerek kanunlaşacağı umudunu korumak istiyoruz. Rüzgar
ve özellikle akarsu santrallerine karşı giderek artan kamuoyu
ICCI® 2009’un açılış konuşmasında “Küresel Kriz Enerji Yatırımları duyarlılığı, bu santrallerin inşaat sürelerini uzatmakta, bazen de
için Yeni Fırsatlar Sunuyor” diye söze başlamış, bize sunulan bu tamamen durdurmaktadır. Yerli enerji kaynaklarımızın hayata
fırsatın, temiz enerji üretim sistemlerimizin teşvik edilmesi için geçirilmesine karşı, bilinçli ya da bilinçsiz oluşturulan bu güçlerle
gerekli yapısal ve yasal çalışmaların bir an önce ele alınması uzlaşma yollarının aranması yolunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar
dileğiyle bitirmiştim. Bakanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın çalışmalar içinde
olduğunu görüyor ve takdir ediyoruz. Misyonunu ve çalışmalarını
ICCI® 2010’un birinci gününde, enerji de geçen bir yıl içinde ülkemizde temiz enerji üretim teknolojilerine oturtmuş Derneğimizin
şekillenen performans dosyamıza birlikte göz atalım: de, yatırım yolunun açılması yolunda kendisine verilen her türlü
Yenilenebilir enerji kaynaklarımızın elektrik üretiminde değerlendi- görevi yerine getireceğini arz etmek isterim.
rilmesi için 2005 yılından beri yapılmakta olan çalışmalar, 2009 yılı
ilk yarısında hızla devam etmiş, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Geçen konferanstan bu yana, Enerji Dünyamızda gördüğümüz
153 rüzgar, 477 akarsu ve hidrolik, 68 fosil yakıtlı ve 15 adet biogaz en büyük ve önemli gelişme “Enerji Özelleştirme Paketleri”nde
ve jeotermal tesisin inşaat çalışmaları başlamıştır. Bu rakamlara olmuştur. 2000 yılından beri, özelleştirilmesi için defalarca ihaleye
halen lisans değerlendirmeleri süren başvurular dahil değildir. Aynı çıkartılan, TEDAŞ’ın 20 Dağıtım Bölgesinden 5’inin özelleştirilmiş,
zamanda bu kadar çok tesise başlanmasının itici gücü, Türkiye Büyük 4’ünün de anlaşma noktasına getirilmiş olması önemli bir başarıdır.
Millet Meclisi Genel Kurulu’na kadar gelmiş olan “Teşvikler Kanun Bu başarının sağlanmasında, ETKB ile Başbakanlık Özelleştirme
Tasarısı”nın son anda geri çekilmiş olmasıdır. En büyük yasama İdaresi Başkanlığı’nın mükemmel işbirliğinin çok büyük rolü
makamında oluşan bu irade değişikliği, yerli ve yabancı yatırımcıları olmuştur. Yıllardan beri umutsuz bekleyişimizi, çok başarılı bir
şoka sokmuştur. Bu değişiklik, yatırımcıları ürkütmüş, başlananlar hız eyleme dönüştüren, özelleştiren “özelleştirme team”ini kutluyorum.
keserek devam etmiş, 5 proje dışında yeni projelere başlanmamıştır. Bu başarılı örnekleri gördükten sonra geri kalan 11 dağıtım bölgesi
Bu irade değişikliğinin neden yapıldığı yolunda resmi bir açıklama ile EUAŞ’a ait eski, yaşlı ve yorgun 13 santralin de en kısa zamanda
yapılmamış olması, belirsizlikleri büsbütün artırmıştır. yeni işletmelere devredileceğine inanıyorum.

2008 yılı başından beri dünyamızı kasıp kavuran krizin adı “Finans Takdir ettiğimiz diğer önemli bir politika, hükümetimizin, doğal gaza
Kriz”dir. Bu kriz, finans kaynaklarının azalması ile başlamış, eriyip zam yapmama kararlılığıdır. Aylardan beri, küresel krizin doğal gaz
tükenmesi ile derinleşmiştir. Bütün dünyada bizdeki gibi enerji talebinin de, fiyatının da belini kırdığını, dünyada ilk defa doğal
projelerini destekleyecek finans kaynakları tamamen tükenmediyse gaz talep artışında duraklama kaydedildiğini, Amerika’da SHALE
bile iyice dibe vurmuştur. Krizle iyice sınırlı miktarlara gerileyen proje kayalarından çok büyük miktarlarda ve çok düşük üretim maliyetiyle
finansmanı, çok fizibl ve hatta son derece “bankable” karakterde doğal gaz üretildiğini, tüm dünyada doğal gaz fiyatlarındaki
projelere bile çok güçlükle sağlanabilmektedir. Finansman gerilemenin sürdüğünü yazıp çizmekteydim. Enerji ve Tabii
kuruluşları birinci öncelikle, üretilen elektrik enerjisine satın alma Kaynaklar Bakanlığı’nın dünyada, doğal gazdaki bu değişmeleri
ve ödeme garantisi veren anlaşmalar veya yasaları ön planda değerlendirerek, zam yapmanın zamansız ve gereksiz olacağı
tutmakta, bu garantiler yoksa, destekleyecekleri projelerin kendini kararlılığını göstermesi, elektrik üreticilerine, sanayicilerimize ve
kaç yılda geri ödeyeceğine, yani verecekleri kredinin ne kadar vatandaşlarımıza rahat bir nefes aldıracaktır.
kısa zamanda kendilerine döneceğine bakmaktadır. 2005 yılında
çıkartılan “Yenilenebilir Enerji Kaynakları” kanununda yer alan ve Yenilenebilir enerji kaynakları yatırımcılarının başka sorunları da var.
bugüne kadar bir türlü artırılmayan 5,0 Euro cent/ kwh’lık satın alma Bunlardan birincisi, 1 Kasım’da alınan 78.000 MW’lık rüzgar tesisi
fiyatı ile, finans kuruluşlarına bekledikleri geri ödeme güvencesini başvurularının çözümsüzlüğüdür. Vaktiyle neden bu kadar acele
vermek yatırımcı için çok zor, yani finansçı için de risklidir. Bu edildiğini anlayamadığınız bu başvuru kriterleri iyi tespit edilemediği
fiyatla bazı yatırımcıları örnek göstererek, teşvikleri dondurmak için ortaya çıkan bu başvuru kaosu bir an önce çözülmelidir.
politikası, yapılan yatırımların kredi geri ödemelerini riske sokacak
ve yeni yatırımları da caydıracaktır. Enerji kaynaklarında dışa Ayrıca lisans alıp, inşa aşamasına geçen rüzgar ve akarsu santralleri
bağlılığımızı azaltmak için geçen yıllarda başlatılmış olan o güzel (HES) çok yavaş yürümektedir. EPDK sitesinde listesi yayınlanan
çalışmaların heba edilememesi ve böylece lisans almış yaklaşık inşa halindeki 634 tesis üzerinde yaptığımız incelemede;

243
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

 İnşaat ilerlemesi % 80’in üzerinde (yani bir yıl içinde


tamamlanabilecek olan) olan tesis sayısı sadece 38 adettir ve
tüm tesislerin % 6’sını oluşturmaktadır.
 634 tesis, ortalama 2 yıldır inşa halindedir ve ortalama ilerleme
yüzdesi % 10’dur. Yani bu hızla devam ederse, bu 634 tesis 20
yıl içinde tamamlanacaktır.
 Bu tesislerin 100 adedi, 1 yıldır ancak 0-1 (%) ilerleme kayde-
debilmiştir. Bu tesislerin bu kadar yavaş gitmesinin nedenleri
araştırılmış mıdır? Araştırılmışsa, hızlandırmak için ne gibi
çareler düşünülmektedir?
 Ayrıca, krizden sonra arz/talep durumunu revize ederek
Haziran 2009’da yayınlayan ve elektrik sıkıntılarının 2015 yılına
ertelendiğini duyuran TEİAŞ/APK Dairesi, bu 634 santralin hangi
yıllarda işletmeye alacağını hesaplamıştır.

05 Aralık 2009 tarihinde uygulamaya konulan PMUM’un gün


sonrası bazlı saatlik teklif uygulamasında oluşan sorunlar, birkaç
doktora tezi hazırlanabilecek kadar artmıştır. Bu sorunların miktarı
ve boyutları çok büyüdüğü için TEİAŞ ve EPDK’ya başvurarak ayrı
bir sempozyum düzenlemeyi planlıyoruz.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın başarı ile yürüttüğü en


önemli projesi ENERJİ VERİMLİLİĞİ çalışmalarıdır. Elektrik İşleri
Etüd İdaresi Direktörlüğü Başkanlığı’nda yürütülen bu çalışmaların
ülke çapına yayılmasıyla, hem üretimde hem de tüketimde enerji
tasarrufunun daha bu ilk yıllarda bile birkaç yüz milyon dolar
mertebelerine ulaşacağını hesaplıyor ve yapılan çalışmaları takdir
ediyoruz.

Konuşmama nokta koymadan önce, nükleer enerji santralleri ya-


pımında hükümetimizin kararlılığını bütün gücümüzle destekliyoruz.
Türkiye, nükleer teknolojiden daha fazla uzak duramaz. Ancak,
uygulamada gerek santral dizaynında, gerekse nükleer atıkların
yok edilmesinde dünyanın en yeni teknolojilerinin kullanılmasına
önem ve öncelik verilmelidir.

244
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

TÜRKİYE’NİN UZUN DÖNEM TEPE YÜK TALEBİNİN TAHMİN EDİLMESİ

Pelin GİREP Merih Aydınalp KÖKSAL


Ortadoğu Teknik Üniversitesi - Makina Mühendisliği Bölümü Hacettepe Üniversitesi.- Çevre Mühendisliği Bölümü

Melis BİLGİÇ Derek K. BAKER


Hacettepe Üniversitesi.- Temiz Tükenmez Enerjiler Bölümü Ortadoğu Teknik Üniversitesi - Makina Mühendisliği Bölümü

Özet kullanılmaktadır. Bu çalışmada, uzun dönem saatlik yük tahmini


Elektrik yük talep tahmini, gelecek yatırımlar, ekonomik denge için YSA yaklaşımı kullanılmıştır. Uzun dönem tepe yük talep
ve elektrik iletim sistemi frekans dengesi düşünüldüğünde bir tahmin modellerinin oluşturulması için öncelikle uzun dönem yük
ülke için çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle tepe yük talep profilleri tahmin modelleri YSA kullanılarak 2009-2020 yılları arası
tahmini, bir ülkenin enerji sektöründeki davranışında önemli role ve dokuz yük dağıtım bölgesi için oluşturulmuştur. Daha sonra bu
sahiptir. Elektrik yük talep tahmini yapabilmek için çeşitli yöntemler yük profilleri kullanılarak iyimser, vasat ve kötümser senaryolar için
literatürde mevcuttur. Bu çalışmada uzun dönem yük talebi tahmin bu üç senaryo bazında kalibrasyon modelleri yapılmıştır.
modellerinin oluşturulmasında yapay sinir ağları (YSA) yaklaşımı
kullanılmıştır. Dokuz yük dağıtım bölgesine göre tüm Türkiye için 2. Önceki Çalışmalar
2020 yılına kadar uzun dönem saatlik yük tahmininin yapabilmesi Literatürde uzun dönem saatlik yük ve tepe yük tahminleri üzerinde
için modeller oluşturulmuştur. Bu tahmin modellerinin sonuçları sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmaların ilklerinden
incelenerek Türkiye’nin enerji sektöründeki mevcut ve gelecekteki birinde, Haida ve Muto [1] oluşturdukları uzun dönem tepe yük
durumu analiz edilebilir. tahmin modellerinde mevsim dönemlerindeki hataları azaltmayı
amaçlamışlardır. Transformasyon tekniği kullanarak regresyon
1. Giriş modelleri yapmışlardır. Bahsedilen mevsim dönümündeki hataları
Modellerin doğru yapılması, elektrik kamu hizmetlerinin çalışması azaltmak için öncelikle sıcaklık ve yük verileri kullanılarak yük
ve planlaması açısından elektrik yük talep tahmin modellemelerinde profilleri oluşturmuşlardır. Daha sonra Alkhal [2] ileri beslemeli YSA
çok önemli yer tutmaktadır. Yük tahmini, elektrik hizmetleri yaklaşımı kullanarak uzun dönem saatlik yük tahmini yapmıştır.
sağlayan kamu ve özel şirketler için elektrik yük üretimi ve satın Kermanshahi [3] iki farklı yaklaşımla uzun dönem saatlik yük
alımındaki, yük değiştirmedeki ve alt yapı gelişimindeki önemli tahmini yapmıştır. Kullandığı yaklaşımlar recurrent neural network
kararların alınmasında yardımcı olmaktadır. Buna ek olarak, yük ve üç katmanlı feed forward back propagation’dır. Modellerinde
tahmini; enerji sağlayıcı şirketler, finansal kurumlar ve elektrik 1975-1994 yılları arası yük verilerini eğitmek için kullanmıştır. 1995-
üretimi, iletimi, dağıtımı ve piyasasındaki diğer şirketler için oldukça 1997 ve 2000-2005 yıllarının da yük tahminlerini yapmıştır. Matsui
önemlidir. et.al. [4] günlük tepe yük tahmini yapabilmek için YSA modelleri
oluşturmuşlardır. Analiz edilebilir yapılı bir YSA oluşturarak tah-
Yük tahmini kısa ve uzun dönem olmak üzere ikiye ayrılabilir. Bu minlerini gerçekleştirmişlerdir. Türkiye’de uzun dönem tepe yük
farklı zaman aralıklı tahmin modelleri elektrik hizmet şirketlerinde tahmini için yapılan yalnızca bir çalışma vardır. Bu çalışmada, As-
farklı amaçlar için kullanılır. Elektrik kamu hizmetleri için yük tahmini lan et.al. [5] Kütahya ili için geriye doğru beş yılın elektrik puant
ne kadar önemli ise enerji sektöründeki yeni düzenlemelerle yük tahmini YSA modelleri oluşturarak yapmıştır. Bu kısa literatür
artık özel sektör için de çok önemli hale gelmiştir. Ayrıca, arz ve özetinden de görüleceği gibi tüm Türkiye’yi kapsayan uzun dönem
talepteki oynamalar, hava koşullarındaki değişimler ve tepe yük saatlik yük ve tepe yük çalışması mevcut değildir.
durumlarındaki yüksek elektrik fiyat artışları yük tahminini çok
önemli kılar. 3. Modellerin Oluşturulması
Çalışmada, ilk olarak uzun dönem yük profilleri tahmin modelleri
Uzun dönem saatlik yük tahmininde yapılan tahmin süresi bir yıldan 2009-2020 yılları ve dokuz yük dağıtım bölgesi için oluşturulmuştur.
daha uzundur. Uzun dönem saatlik yük tahminlerinden yıllık tepe Daha sonra bu yük profilleri kullanılarak, 2009-2020 yılları arası ve
yük talebi elde edilir. Tepe yük talep tahminleri sistemdeki kurulu dokuz yük dağıtım bölgesi için iyimser, vasat ve kötümser olmak
gücün, tepe yük talebini karşılayıp karşılayamayacağını gösterir. üzere üç senaryo bazında kalibrasyon modelleri oluşturulmuştur.
Buna göre yapılacak yatırım planlanır. Bu bölümde bu oluşturulan modeller ve sonuçları anlatılmıştır.

Bölgesel uzun dönem saatlik modellerin tepe yük tahminleri 3.1. Yük Profilleri Tahmin Modellerinin Oluşturulması
kullanılarak yük dağıtım bölgelerinde bulunan santrallarin kurulu Dokuz yük dağıtım bölgesi için uzun dönem yük profil modelleri YSA
güçlerinin ne zamana kadar yeterli olacağı ve ne zaman yeni ilave yaklaşımı ve MetrixND [6] yazılımı kullanılarak oluşturulmuştur.
kapasite ile tepe yük talebin karşılanabileceği belirlenebilir. Modellerin oluşturulmasında TEİAŞ Milli Yük Tevzi Merkezi’nden
temin edilen 2004-2008 yılları arasındaki bölgesel saatlik yük
Uzun dönem saatlik yük tahmin çalışmalarında yapay sinir ağları verileri, meteorolojiden temin edilen saatlik sıcaklık verileri, tak-
(YSA), regresyon yöntemleri, bulanık mantık ve genetik algoritma vim verileri (haftanın günleri, haftasonu, aylar, mevsimleri milli

245
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ve dini bayramlar) ve güneş doğuş-batış saatlerinden elde edilen 4. Sonuçlar


güneşlenme süresi verileri kullanılmıştır. Bu verilerin % 75’i öğ- Dokuz yük dağıtım bölgesi için elde edilen saatlik yük tahminlerinin
renme, % 25’i test verisi olarak kullanılmıştır. toplanması ile tüm Türkiye için uzun dönem saatlik yük tahminleri
elde edilmiştir. Bu şekilde, üç senaryo bazında 2009-2020 yılları
Bu veriler kullanılarak YSA yaklaşımı ile günlük enerji (toplam ve Türkiye için uzun dönem saatlik yük talep tahmini hesaplanmış
yük), tepe yük ve her saatin için (1-24) için uzun dönem yük profil ve bu değerlerden de yıllık tepe yük değerleri elde edilmiştir. Elde
tahmin modelleri oluşturulmuştur. Modellerin mimarisinde giriş ve edilen tepe yük değerleri ve bu değerlerin bir önceki yıla göre yüzde
çıkış düğümlerinin yanı sıra, üç adet gizli düğüm kullanılmıştır. İlk değişimleri 2009-2020 yılları için verilmiştir. 2004-2008 yılları için
gizli düğümde takvim verileri giriş verisi olarak kullanılmış, ikinci verilen tepe yük değerleri de gerçek verilerden alınmıştır. Tablo 1
ve üçüncü düğümde ise meteorolojik veriler ve takvim verileri giriş incelendiğinde yüzde değişim değerlerinin giderek azaldığı gözlen-
verisi olarak kullanılmıştır. Giriş verileri, yazılım tarafından otomatik mektedir.
olarak 0.1 ile 0.9 değerleri arasına ölçeklendirilmiştir. İlk saklı
düğümde aktivasyon fonksiyonu olarak doğrusal fonksiyon, ikinci 2004-2020 yılları için üç senaryo bazında uzun dönem tepe yük
ve üçüncü saklı düğümlerde ise sigmoid fonksiyonu kullanılmıştır. tahmin değerleri Şekil 2’de gösterilmiştir. 2009 yılına bakıldığında
Çıkış düğümünün aktivasyon fonksiyonu ise doğrusal fonksiyondur. yaşanan ekonomik krizin etkileri tepe yük değerindeki düşüş olarak
Modelleri oluşturmak için 1’den 100’e kadar özyineleme (iterasyon) görülmektedir.
yapılmıştır. Bu özyinelemeler beş kez tekrar edilmiştir. En yüksek
R-Squared (R2) sonucuna erişen deneme model tarafından Tablo 1. Kötümser, Vasat ve İyimser Senaryo Bazında 2009-2020
seçilmiştir. Yılları İçin Yıllık Tepe Yük Değerleri ve Bir Önceki Yıla Göre Yüzde
Değişimleri

Yapılan YSA modelleri kullanılarak 01.01.2004 ile 31.12.2020 % % %


Yıl Kötümser Vasat İyimser
tarihleri arasındaki tahmini saatlik yük profillerini oluşturulmuştur. Değişim Değişim Değişim
Şekil 1’de model oluşturulan yük dağıtım bölgelerinden biri olan 2004 23.410 23.410 23.410
Adapazarı (ADA)’nın 2005 yılına ait gerçek saatlik yük verileri ve
2005 24.570 24.570 24.570
tahmin edilen saatlik yük profil değerleri gösterilmiştir.
2006 26.719 26.719 26.719
3.2. Kalibrasyon Modellerinin Oluşturulması 2007 28.743 28.743 28.743
Dokuz yük dağıtım bölgesi için üç farklı senaryo bazında 2008 30.059 30.059 30.059
ekonometrik modeller kullanılarak uzun dönem aylık talep tahminleri
2009 28.905 -4% 29.172 -3% 29.559 -2%
oluşturulmuştur [7]. Her bölge için üç farklı senaryo bazında
tahmin edilen aylık talep değerlerinin toplanmasıyla 2020 yılına 2010 30.958 7% 31.910 9% 33.292 13%
kadar bölgesel yıllık talep tahminlerinin elde edilmiştir. MetrixLT 2011 33.348 8% 34.539 8% 36.232 9%
[8] programı kullanılarak üç farklı senaryo bazında elektrik yük
2012 34.277 3% 35.683 3% 37.709 4%
profil tahminleri, bölgesel yıllık talep tahminlerine kalibre edilmiştir.
Kullanılan kalibrasyon modelleri Eşitlik 1.’de verilen denkleme 2013 35.561 4% 37.203 4% 39.615 5%
dayanmaktadır. 2014 36.808 4% 38.707 4% 41.519 5%

2015 37.858 3% 40.019 3% 43.230 4%


Enerji yıl
Yüka , g , s = profila , g , s × 12 31 24 2016 38.982 3% 41.424 4% 45.049 4%
(1)
∑∑∑ ( profil
a= y g =a s = g
a, g ,s )
2017 40.298 3% 43.077 4% 47.128 5%

Burada kullanılan Profil yük profillerin saatlik değeri, Enerji yıllık 2018 41.439 3% 44.572 3% 49.039 4%

elektrik talebi, a ay, g gün, ve s ise saattir. Bu şekilde, tahmin 2019 42.627 3% 46.158 4% 51.058 4%
edilen yıllık elektrik taleplerindenki değişimi ihtiva eden uzun 2020 43.507 2% 47.430 3% 52.736 3%
dönem saatlik yük değerleri tahmin edilmiştir.

Şekil 1. ADA yük dağıtım bölgesinin 2005 yılına ve Şubat 2005 ayına ait gerçek verileri ile tahmin edilen saatlik yük profili değerlerinin karşılaştırılması

246
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Şekil 2. 2004-2020 yılları için üç senaryo bazında uzun dönem tepe yük Şekil 3. 2020 yılı vasat senaryo ve Türkiye için mevsimsel uzun dönem
tahmin değerleri. saatlik yük talep tahmini.

Tablo 2’de Türkiye için yıllık tepe yük değerlerinin görüldüğü ay,
haftanın günü, gün ve saat verilmektedir. Buradan görülebileceği
gibi, bütün tepe yük değerlerinin hafta içinde, Aralık ayında ve
saat 17:00’de gerçekleşmesi tahmin edilmektedir. Bu sonuçlardan
Türkiye için ısınma yükünün soğutma yükünden daha fazla olduğu
söylenebilir. Aralık ayında gerçekleşen tepe yüke çok yakın bir
değer de Ağustos ayında saat 15:00’te gerçekleşmektedir. Bu
şekilde, Türkiye’de soğutma yükününün ısıtma yüküne çok yakın
olduğu da gözlenmektedir.
Tablo 2. Türkiye’ye Ait 2009-2020 Yılları İçin Tepe Yük
Değerlerinin Saati, Günü, Haftanın Günü ve Ayı
Tepe Yükün Şekil 4. 2020 yılı iyimser senaryo ve Türkiye için mevsimsel uzun dönem
Yıl
Saati Günü Haftanın Günü Ayı saatlik yük talep tahmini.

2004 17 15 Çarşamba 12

2005 18 26 Pazartesi 12

2006 18 26 Salı 12

2007 15 25 Çarşamba 7

2008 15 19 Salı 8

2009 17 21 Pazartesi 12

2010 17 20 Pazartesi 12

2011 17 19 Pazartesi 12

2012 17 17 Pazartesi 12
Şekil 5. 2020 yılı kötümser senaryo ve Türkiye için mevsimsel uzun dönem
2013 17 16 Pazartesi 12 saatlik yük talep tahmini.
2014 17 15 Pazartesi 12

2015 17 21 Pazartesi 12

2016 17 19 Pazartesi 12

2017 17 18 Pazartesi 12

2018 17 17 Pazartesi 12

2019 17 16 Pazartesi 12

2020 17 14 Pazartesi 12

Şekil 3, Şekil 4 ve Şekil 5’te 2020 yılı ve Türkiye için MetrixLT


yazılımdan alınan mevsimsel uzun dönem saatlik yük tahmin Şekil 6. 2020 yılı vasat senaryo ve Türkiye için yıllık uzun dönem saatlik yük
sonuçları sırasıyla vasat, iyimser ve kötümser senaryo bazında talep tahmini.
verilmiştir. Şekillerde kırmızı renk pazar günlerini, yeşil renk cumar-
tesi günlerini ve mavi renk hafta içi günlerini belirtmektedir. 5. Sonuçların Değerlendirilmesi
Bilindiği üzere tepe yük değerlerine göre ülkelerin elektrik
Şekil 6’da 2020 yılı ve Türkiye için vasat senaryo bazında yıllık üretim kapasiteleri belirlenmektedir. Bu durum göz önünde
uzun dönem saatlik yük tahmini verilmiştir. Şekilde görülen Mayıs bulundurulduğunda Türkiye’nin mevcut elektrik piyasasının ne
ve Ağustos aylarındaki düşüşlerin sebebi, bu tarihlerin sırasıyla kadar büyük bir ölçüde büyümeye ihtiyacı olduğunu gözler önüne
Ramazan ve Kurban Bayramı tatillerine denk gelmesidir. sermektedir.

247
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Sonuçlardan da görüleceği üzere, 2008 yılında 30.059 MW olan monthly demand forecast are developed based on high, medium
tepe yük değeri vasat senaryo için yaklaşık % 57 artış ile 47.430 and low scenarios for each load distribution region using the
MW olarak tahmin edilmektedir. Bu tepe yükteki artış, 2020 yılında econometric models which use variables such as gross domestic
Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesinin ne kadar artırılması product, household income, heating and cooling degree days.
gerektiği konusuna ışık tutmaktadır. These monthly estimates are summed to obtained annual demand
forecast for each region. The long term regional load profiles are
Bu çalışma ile Türkiye’nin üç senaryo bazındaki tepe yük artışı then calibrated to the annual estimates using MetrixLT software.
düşünülerek ortalama yaklaşık % 47lik bir kapasite artışı 2020 These calibrations then provide long term hourly load forecast for
yılına kadar gereklidir. Bu artışın sağlanması için Türkiye’nin yeni each region.
yatırımcılara, ek iş gücüne, teknolojik imkanlara ve yeni ekonomik
kaynaklara ihtiyacı vardır. The regional long term hourly load forecasts are then summed
to obtain forecasts for Turkey, which then provides annual peak
Kaynaklar demand estimates for Turkey. The results show that long term
[1] HAİDA,T., Muto, S., “Regression Based Peak Load Forecasting hourly loads are estimated to increase on average by 4% between
Using A Transformation Technique”, IEEE Transactions on 2009 and 2010 and peak demands are expected to appear in
Power Systems, Vol.9,pp. 1788-1794, 1994. December at 5 pm.
[2] ALKHAL, F., Artificial neural networks for long-term electric
modeling and forecasting, Ph.D. thesis, Purdue University, There are very limited number of studies on electricity demand
Indiana, USA. pp.150, 1998. forecast for Turkey, and actually to the authors’ best knowledge,
[3] KERMANSHAHI, B.,” Recurrent neural network for there is only one study on the long term hourly demand estimate
forecasting next 10 years loads of nine Japanese utilities”, for Turkey. Since, there is no study on regional demand forecast;
Neurocomputing, 23, pp.125-133, 1998. the results of this study would be very beneficial to the related
[4] ALKHAL, F., “Artificial neural networks for long-term electric entities.
modeling and forecasting”, Ph.D. thesis, Purdue University,
Indiana, USA. pp.150, 1998. The results of this study can be used by Turkish Electricity
[5] ASLAN,Y., Yaşar, C., Nalbant, A., “Kütahya İlinin Yapay Sinir Transmission Co. (TEİAŞ), Turkish Electricity Generation Co.,
Ağları Kullanılarak Elektrik Puant Yük Tahmini”, Dumlupınar Turkish Electricity Trading and Contracting Co., State Water Works,
Üniversitesi, Kütahya, 2006. Energy Market Regulatory Authority, Turkish Electricity Distribution
[6] Itron MetrixND, http://www.itron.com/pages/products_detail. Co. and its associated distribution companies.
asp?id=itr_000482.xml, Erişim Tarihi: Şubat 5, 2010.
[7] TURKER, L., “Ekonometrik ve yapay sinir ağları yaklaşımları This project is funded by The Scientific and Technological
ile Türkiye’nin bölgesel uzun dönem elektrik talebinin ve Research Council of Turkey (TUBITAK). The authors would like to
buna bağlı CO2 emisyonunun tahmini”, Yüksek Lisans Tezi, acknowledge to TUBITAK for their financial support.
Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2008.
[8] Itron MetrixLT, http://www.itron.com/pages/products_detail.
asp?id=itr_000485.xml, Erişim Tarihi: Şubat 5, 2010.

Summary
Accurate and reliable models for electric load forecasting are
important to the operation and planning of an electric utility
company. Load forecasting helps an electric utility to make
important decisions on purchasing and generating electric power
and infrastructure development. Load forecasts are also important
for energy suppliers, financial institutions, and other participants in
electric energy generation, transmission, and distribution.

Long term load forecasts are performed for periods longer than one
year. Annual peak load demand is obtained from long term hourly
load forecasts. Peak forecasts provide information if the current
installed capacity would be sufficient in the near future. This would
also help to plan the investments in the electricity sector.

The approaches used in developing long term hourly load forecast


are artificial neural networks (ANN), statistics, fuzzy logic and
genetic algorithm. In this study, ANN and econometric approaches
are used in developing the long term hourly load forecasts.

First, long term load profiles between 2009 and 2010 are
developed using the ANN models for each load distribution region
using the hourly temperature and calendar data. Then long term

248
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

TURBINE EVALUATION BASED ON IRR CALCULATION FOR WINDFARM


DEVELOPMENT & IMPORTANCE OF MICROSITING

Dr. Rüçhan HAMAMCI İsmail KURIŞ Ertan KIRAN


Eksim Yatırım Holding A.Ş. Eksim Yatırım Holding A.Ş. Eksim Yatırım Holding A.Ş.

Abstract Table 1. Effect of Turbine Choice on the Net Capacity Factor (P75)
Turbine choice depending on the mean wind speed of the site is
Project A Project B Project C Project D
the main concern of the wind farm developer due to the fact that
Turbine 1 22.1% 26.2% 26.3% 22.9%
the annual energy yield of a project is very sensitive to the wind
speed and the turbine used. Depending on the turbine chosen, Turbine 2 21.7% 26.2% 26.4% 22.7%
annual energy yield can vary up to 20% or even more. All others Turbine 3 24.4% 27.9% 27.9% 25.9%
are equal, 20% less energy yield may result a 60% drop in the IRR Turbine 4 19.7% 23.1% 23.9% 20.1%
and 5 years longer pay-back period. In this study, those effects are
Turbine 5 20.9% 25.4% 25.7% 21.9%
summarized and the importance of micrositing & turbine choice is
Turbine 6 24.1% 29.0% 29.5% 24.9%
emphasized.
Turbine 7 25.6% 29.9% 30.9% 26.8%
1. Introduction Turbine 8 24.6% 29.6% 29.3% 25.3%
Turbine choice depending on the mean wind speed of the site is Turbine 9 22.6% 26.9% 27.8% 23.8%
the main concern of the wind farm developer due to the fact that Turbine 10 24.6% 28.5% 29.2% 25.4%
the annual energy yield of a project is very sensitive to the wind
Turbine 11 23.1% 27.0% 27.9% 23.5%
speed and the turbine used.
Range ∆ 5.9% 6.8% 7.0% 6.7%

Depending on the turbine chosen, annual energy yield can vary up


to 20% or even more. All others are equal, 20% less energy yield
may result a 60% drop in the IRR and 5 years longer pay-back
period.

In order to evaluate the wind projects, annual energy yield


estimation at the first stage should be done for different turbine
alternatives with different models like WAsP, Windsim, Meteodyn,
FITNAH, KLIMM etc. in order to check errors attributed to those
models.

Once all energy yield and the cost estimations (CAPEX & OPEX)
are done and the loan structure is decided, financial model shall
be run and the turbine alternatives shall be ranked by IRR (Internal
Rate of Return), NPV (Net Present Value), DSCR (Debt Service
Coverage Ratio), COE (Cost of Energy) and the pay-back period. Figure 1. Effect of Unit MW on the Net Capacity Factor (P90)
EKSIM Investment Holding has prepared a special software in
Microsoft Excel format to calculate all those financial indicators. 2.3. Effect of the Rotor Diameter on the Net Capacity Factor
Rotor diameter has significant effect on energy output. The
2. Turbine Evaluation higher the diameter, the more the output. However, the increase
in diameter brings more mechanical loads on the turbine and
2.1. Effect of Turbine Choice on the Net Capacity Factor manufacturers try to optimize the durability and the energy output
Only due to the turbine choice, the project may have a difference of the turbine. In other words, in exchange for lower energy output,
in Net Capacity factor around 6-7% which is a significant figure in some manufacturers prefer lower rotor diameters in order to
terms of affecting the financial parameters. decrease lifetime costs of their turbines.

2.2. Effect of Unit MW on the Net Capacity Factor 3.Evaluation of the Energy Yield Calculation Model
Although each site may have different optimum Unit MW, from In Table 2, energy yields calculated by two different models are
Figure 1, it can be stated that approximately 2 MW Unit Power summarized. It shows that the Model (WAsP or CFD based) has
seems to be optimum in general. also some effect on the energy yield calculation, especially in

249
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Hence, the calculation of the NCF as less uncertain as possible is very


important. In that sense, there is no need to emphasize the detrimental
importance of the quality and the quantity of the raw wind data.

According to the Figure 4, same increase in NCF increases the


Net Present Value of the project as much as 10 folds.

Figure 2. Effect of the Rotor Diameter on the Net Capacity Factor (P90)

Table 2. The Effect of the Model on Net Capacity


Factor (P50)
WAsP CFD ∆
Turbine 1 28.7% 29.4% -0.7%
Figure 4. Effect of NCF on NPV
Turbine 2 32.0% 32.8% -0.8%
Turbine 3 32.4% 33.0% -0.6% 4.2. Effect of Electricity Sales Price
In Figure 5, Feed-in-tariff values in Europe are plotted against
Turbine 4 33.7% 34.4% -0.7%
the average NCF of the relevant country. The higher the NCF,
Turbine 5 31.9% 32.3% -0.4%
the lower the sales price. Turkey may also use different incentive
complex terrain. CFD should be preferred in countries like Turkey prices depending on wind speed which in return would cause a
where the projects areas are hilly. homogenous distribution of wind farms all over Turkey.

R elation between Net C apacity F actor and the F eed-in-


4. Financials T ariff
In base scenario, 1.120 EUR/kW CAPEX, 70 EUR/MWh Electricity
140
Sales Price, 5 EUR/tonCO2 VER Price for a ten years period,
32% Net Capacity Factor, 43.000 EUR/MW/yr OPEX, 6% bank 120
profit rate with a 2+10 year loan payment scheme, 10 years book
depreciation and 10% salvage value at the end of 20 years is 100
E U/MWh

considered. 80

4.1. Effect of Net Capacity Factor 60

Due to turbine performance or improper micrositing, Net Capacity 40


Factor (NCF) can vary in a wide range. For example, Figure 3
demonstrates the results of a particular case in which IRR and 20
DSCR values are plotted versus NCF. An increase in NCF from 10 15 20 25 30 35

26% to 34% results with an increase in IRR from 7% to 19% and an NC F

increase in DSCR from 0.9 to 1.3 levels. This is close to the range Figure 5. Relation between Net Capacity Factor and the Feed-in-Tariff
at turbine performance (∆ = 7%) as discussed in Section 2.1. In
other words, a wrong choice or unawareness of such factors may Together with NCF, Electricity Sales Price (ESP) is another crucial
cause a feasible project to become unfeasible or vice versa. factor effecting feasibility of a Wind Farm Project since both
proportionally increase the income as they increase. In Figure 6,
Taking into account that 1 Per cent change in NCF causes 2-3 1 Eurocent/kWh increase from 60 EUR/MWh to 70 EUR/MWh in
% variation in IRR, even the Model Choice becomes important. ESP leads to a 70% increase in IRR and 20% in DSCR.

Figure 3. Effect of NCF on IRR & DSCR Figure 6. Effect of ESP on IRR & DSCR

250
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

According to the Figure 7, same 1 Eurocent/kWh increase in ESP


from 60 EUR/MWh to 70 EUR/MWh more than doubles the NPV
of the project.

Figure 9. Effect of CAPEX on NPV

Figure 7. Effect of ESP on NPV


double the Net Present Value of the investment. In order to make
a uniform distribution of investments regional incentives should be
4.3. Effect of CAPEX considered by the Government seriously.
Capital Expenditures (CAPEX) – in other words initial investment
– have negative effect on IRR & DSCR as observed in Figure 8. Finally, decreasing CAPEX and increasing O&M revenue can be
10% increase from 1.000 EUR/ kW to 1.100 EUR/kW in CAPEX a reasonable strategy in countries like Turkey where the market
leads to a 20% drop in IRR and 10% decrease in DSCR. has not matured yet and the turbine suppliers are competing for a
market share. This strategy has been mathematically proven to be
feasible for both the manufacturer and the wind farm developer.

Figure 8. Effect of CAPEX on IRR & DSCR

The learning curve of the wind turbine is almost in the smoothening


period. Therefore, price fluctuations are dominantly affected by the
supply-demand relation influenced by global economical trends.
Economic crisis in the end of 2008 has reduced the turbine prices
around 10-20 %.

To reduce the negative impact of CAPEX of the wind farm on


the IRR of the project, turbine manufacturers may reduce the
CAPEX prices significantly and make the balance in long term
O&M income. It has been shown by calculation that CAPEX Cost
Balancing through long term O&M is feasible for both the turbine
manufacturer and the investor.

According to the Figure 9, a 20% decrease in NPV of the project


can be observed while CAPEX increases by 100 EUR/kW.

5. Conclusion
Turbine choice in wind farm project development is one of the most
crucial aspects of the investment. NCF can vary from turbine to
turbine by 7%, which in return may bring an unfeasible project to
a highly profitable investment in terms of the IRR comparison or
vice versa.

Electricity Sales Price, on the other hand, is as much important


as the turbine choice since just 1 Eurocent/kWh increase, may

251
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

RISK MANAGEMENT CONSIDERATIONS FOR RENEWABLE ENERGY

Sandra Tvarian STEVENS


Wiley Rein LLP

Abstract to property. Other suits have included more novel causes of


Like any technology, renewable energy technologies, such as solar, action based on zoning restrictions, or violations of environmental
wind, and geothermal carry potential risks. Renewable energy protection laws. While some of the suits have sought to stop the
companies may face construction risks and potential start-up delays. operation of an existing wind farm, many of the lawsuits seek to
Once the project is operational, there can be business interruption prevent the construction of new wind farms and, therefore, show
and equipment breakdown risks. Even though renewable energy is that wind farms need to give considerable thought to the possibility
meant to provide environmentally-friendly alternatives to traditional of construction delays on new projects.
energy sources, renewable energy production can generate
byproducts that are harmful to health and the environment. Insurance One of the earliest lawsuits involving wind energy was a case
can help a company transfer a portion of such risks, and insurers called Rose v. Chaikin that was brought by New Jersey residents
are in fact developing new renewable energy insurance products to in 1982. The residents alleged that a neighboring wind project
provide renewable companies with additional risk transfer options. created excessive noise, was a public nuisance, and caused them
to experience nervousness, dizziness, loss of sleep and fatigue.
Introduction They wanted to stop the operation of the wind project. Although the
It is now widely accepted that alternatives to traditional energy court recognized that wind farms can further “the national need to
sources are needed in order to address issues such as resource conserve energy by the use of an alternate renewable source of
depletion. Not surprisingly, the market for renewable energy, power,” it found that the wind project violated noise ordinances and
including wind power, solar power, and geothermal power continues constituted an actionable nuisance. Therefore, the court ultimately
to grow. By 2016, this market is expected to expand to $225 billion. ruled that the property owners were entitled to an injunction
[1] It is also estimated that Europe and North Africa could obtain all prohibiting operation of the wind project. [3].
of their power needs from renewable energy sources by 2050. [2].
Lawsuits also have been brought seeking to prevent the expansion
These increased growth opportunities bring with them a host of of existing wind farms. For example, in Bomba v. Zoning Board
risk management considerations for renewable energy companies, of Appeals, two property owners challenged the height of wind
including bodily injury and property damage risk, construction risk, turbine “test towers.” When the state zoning board of appeals
as well as the potential for business interruption, and litigation. found that the wind turbines at issue were not subject to height
While it cannot protect against all losses, insurance can be used to limitations, the property owners appealed the decision in court and
manage such risks for renewable energy companies. opposed a proposed expansion of the wind farm. One property
owner alleged that the expansion would pose a safety and property
Litigation Risk hazard because during every ice storm, thousands of pieces of
Renewable energy companies in the United States (“U.S.”) face ice were thrown from the existing turbines and fell on neighboring
litigation risk from a wide variety of lawsuits, including lawsuits property, in some instances causing damage to nearby roofs. The
alleging nuisance, bodily injury, property damage, wildlife impact, court found these to be credible concerns. However, the court
and environmental impact. A number of recent lawsuits involving rejected the second property owner’s claim on the basis that the
wind, solar, and geothermal companies are discussed in this paper. second property owner had done no more than offer speculations
Although litigation risk in Europe and other parts of the world may about how ice from the wind farm could harm his business. [4].
differ from litigation risk in the U.S., an analysis of U.S. lawsuits
can provide insight to non-U.S. renewable energy companies More recent cases have sought to prevent the construction of new
about risks they may encounter if they do business in the U.S. wind farms as well. One recent case, Muscarello v. Ogle County
Identification of these risks can, in turn, guide renewable energy Board of Commissioners, is a telling example of the wide-range of
companies in determining what kind of insurance to purchase in an allegations faced by wind farms and wind farm operators. At issue in
effort to transfer some of the risk. Muscarello v. Ogle County Board of Commissioners was a special
use permit that the County Board had issued to a wind farm for the
Wind Power construction of a Wind Energy Conversion System. A neighboring
Over the years, a number of lawsuits have been brought against landowner sued the wind farm arguing that construction of the
wind turbine manufacturers and wind farm operators. Several of the wind farm would interfere with the use of the property by causing
suits have alleged excessive noise, economic loss, and damage radar interference and interference with cell phones and navigation

252
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

systems. Muscarello further claimed that the turbines would create exacerbated her asthma and affected her health. Like in Layton
excessive noise and that there was a risk of rotor blades being v. Yankee Caithness Joint Venture, L.P, the court in Gap v. Puna
thrown from the turbines that could cause damage.[5] The case Geothermal Venture did not find that there was sufficient evidence
was dismissed in 2008, but is currently on appeal with the U.S. that the geothermal emissions had caused the plaintiffs’ health
Court of Appeals for the 7th Circuit. Muscarello v. Ogle County problems.[9]
Board of Commissioners is typical of the kinds of allegations that
are being made against wind farms. Geothermal facilities may also face wrongful death lawsuits.
One such case, Calpine Corp. v. ACE American Insurance Co.,
Other lawsuits have attempted to prevent construction of new wind involved an insurance claim arising out of the death of a cooling
farms on similar grounds. For example, in Clark County v. FAA, tower employee who was killed at a geothermal plant in California.
claims were made that the spinning blades of the wind turbines The employee had been hired by a subcontractor the plant had
would scramble the radar waves needed to track airplanes. As retained to rebuild the cooling towers. A wrongful death suit was
a result, the Federal Aviation Administration (FAA) was ordered subsequently filed against the geothermal facility and later a claim
to reconsider its decision to allow the construction of a wind farm was submitted to the insurance company. [10].
near the site of the Las Vegas Airport.[6] As of the date of this
paper, studies are ongoing as to what impact wind farms may Increased media attention is also being given to the question of
have on radars at other locations. whether geothermal projects can cause earthquakes. Earthquake
tremors have been linked to at least two geothermal projects in
Muscarello v. Ogle County Board of Commissioners and Clark the U.S. and in Europe. In July 2009, the U.S. Department of
County v. FAA demonstrate that wind farms in the United States Energy halted a geothermal fracturing project in California citing
need to take into account the possibility of construction delays concerns about the possibility of increased seismic activity that
on new projects. This is particularly true where neighboring could result when bedrock is fractured to extract heat and generate
landowners are opposed to the new construction. electricity. The project was shut down completely in December
2009. A similar project in Basel, Switzerland was halted after it
U.S. environmental laws have also been used as a basis for was suggested that the project had caused 100 tremors, including
challenging construction of new wind farms. Animal Welfare five with magnitudes between 2.0 and 3.0 on the Richter scale.
Institute, et al. v. Beech Ridge Energy LLC, et al. is one recent The earthquakes caused no bodily injury, but did cause damage
example of how failure to take endangered species into account to local buildings amounting to about $9M.[11] Thus, geothermal
in plant construction can derail an entire project. The dispute facilities face the potential for a unique exposure to earthquake
in that case arose out of concerns that construction of a wind claims that other renewable energy companies such as solar
farm in West Virginia would adversely impact endangered bats. and wind do not seem susceptible to because of the different
The Animal Welfare Institute, a nonprofit group, sued to stop technologies at issue.
construction. The Animal Welfare Institute provided estimates that
the project would kill more than 6,000 bats each year. A federal Solar Power
judge stopped construction of the wind farm in December 2009 While solar power companies are less likely to face earthquake
finding that the wind farm consultants should have undertaken claims than geothermal facilities, like geothermal companies,
surveys that would have shown the presence of the endangered solar power companies need to be aware of the potential for
bats at the project site.[7] This case demonstrates how stringently environmental pollution and health and safety claims. This
environmental laws in the U.S. tend to be enforced. may come as a surprise to some because renewable energy
technologies, such as solar power, are intended to provide
Geothermal Power environmentally-friendly alternatives to traditional energy sources.
Like wind farms, geothermal facilities have been the subject However, solar cell production can generate byproducts, and as
of a number of different lawsuits over the years. Among other with any technology that generates byproducts, care must be
things, the lawsuits against geothermal facilities have involved given to the treatment and disposal of the resulting byproducts.
allegations that geothermal facilities can pollute the environment
and endanger human health. For example, polysilicon production and the manufacture of solar
cells generates silicon tetrachloride, a toxic substance that poses
In one early case, Layton v. Yankee Caithness Joint Venture, environmental risks and health hazards when inhaled. In the past
L.P., the plaintiffs claimed that hydrogen sulfide and chemicals few years, silicon tetrachloride disposal has achieved increased
emanating from a geothermal plant caused health problems such attention, particularly in instances where it is alleged that silicon
as headaches, bloody noses, dizziness, sore throats, coughing, tetrachloride is being dumped illegally.[12] Tedlar Polyvinyl Fluoride
and nausea. The court, however, did not find a sufficient causal is another environmental and health concern. Tedlar increasingly
link between the hydrogen sulfide around the homes and the is being used in photovoltaic cells. Tedlar is solvent-cast using
emissions from the plant. Therefore, the court ultimately denied dimethyl acetamide (“DMAC”). DMAC can produce systemic injury
the Plaintiffs’ claims.[8] if inhaled or absorbed through the body over prolonged periods
of time. Additionally, when Tedlar is burned, toxic fumes can be
Similar allegations have been made and rejected in more recent released. This increased public attention in the U.S. to disposal
cases. For example, in Gap v. Puna Geothermal Venture, a of silicon tetrachloride and Tedlar means that renewable energy
property owner sued a geothermal well operator alleging that the companies need to be aware of the potential for bodily injury and
geothermal facility emitted odors, fumes and noxious gases that pollution lawsuits involving these by-products.

253
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Combined Power Projects Business Interruption


At least one lawsuit has been filed involving multiple renewable After a new company is up and running, its focus may shift from
energy technologies. That suit, captioned, Back Country Against construction issues to protecting against business interruption
Dumps et al. v. Abott et al,. was filed in February 2010 by and other operational risks. Business interruption (“BI”) insurance
environmental conservation groups in Southern California. The is designed to compensate a company for income it would have
conservation groups allege that the project will cause harm to earned, but for the interruption in business.[18] Some business
endangered animal species, including sheep; butterflies; birds interruption policies can include an extension of coverage for
and toads, as well as to plant species, such as the thornmint. loss of income due to property loss at a key supplier or customer
Therefore, the conservation groups want to prevent construction location. In addition to lost business income, business interruption
of the proposed renewable energy project. Unlike most renewable insurance can also be written to cover operating expenses and/or
energy projects that are limited to a single renewable energy necessary expenses incurred during the period of restoration for
technology, the California project is unique in that involves a wind the property.[19]
farm, a solar power facility and a geothermal power facility.[13] As
of the date of this paper, the lawsuit is pending. Equipment Breakdown
Equipment breakdown insurance covers losses arising from direct
Risk Assessment and Insurance Considerations physical damage to covered equipment as a result of an accident.
The above discussion of U.S. lawsuits and potential claims The policy will usually define what covered equipment is. Routine
against wind, geothermal and solar companies is not intended to examples include heating or electrical equipment. An equipment
be exhaustive. Rather, it is meant solely to provide readers with breakdown policy may be written to cover the cost of replacing
an idea of the various risks faced by renewable energy companies or repairing damaged equipment. Such policies can be written to
in the U.S. and to provide insight to non-U.S. renewable energy provide extensions of coverage for service interruption and lost
companies about the risks they may encounter if they do business income. Equipment breakdown policies generally do not cover
in the U.S. It is also important to note that such risks may differ loss resulting from physical damage caused by wear and tear.
over time. For example, a renewable energy company that is about [20]
to begin construction on a new project may be concerned about
construction risks and the potential for delays in start-up. Then, Specialty Cover
once the project is up and running, the company’s focus may shift It is important to identify the specific risks a particular renewable
from construction risk to the potential for business interruption or energy company may face. Recognizing this need, a number
equipment breakdown. These business concerns translate into of insurers in the U.S. and Europe are underwriting insurance
insurance issues. Companies may decide to purchase insurance specifically targeted at the renewable energy industry. For
to cover builder’s risk, delays in start up, business interruption and example, primary (or first layer) insurers are offering policies
equipment breakdown. with limits excess of $100 million covering renewable energy
construction risks through the first year of operation. Some excess
An insurance contract expresses an insurer’s agreement to liability policies with limits in excess of $20 million for construction
accept, in return for a premium, a bounded and defined risk. risks are also being underwritten by various insurers.
Insurers underwrite contracts only on those specific risks that they
agree to assume in exchange for premiums. [14]. This risk-for- Insurers have been offering coverage for wind farms for a number
premium exchange permits the insurance industry to distribute of years. Some insurers now also are beginning to offer specialty
risks among the public and enables individuals and businesses products for the solar industry and are looking closely at the type
to engage in activities that would be impossible to undertake if of solar technology that is involved to determine whether coverage
they themselves were required to bear the associated risks. Thus, should be tailored to Concentrating Solar Power (CSP) technology
insurance is a risk transfer mechanism that can help reduce a or Photovoltaic (PV) technology. In the PV industry, some insurers
company’s risk portfolio for future losses. Although insurance are developing performance warranty policies covering possible
cannot protect against all losses, it can be used to manage some risk of performance deterioration in PV modules.
risks for renewable energy companies, including builder’s risk,
business interruption and equipment break-down. Conclusion
While the insurance needs that each renewable energy company
Builder’s Risk may have will require a careful, individualized review, there are
Start-up companies can face new construction risks. Builder’s risk some recommendations that can be made. First, each renewable
insurance is designed to fill gaps in insurance with respect to new energy company should look closely at the types of risks it faces,
construction.[15] Builder’s risk policies do not cover losses occurring including the potential for bodily injury or property damage claims,
before construction begins or after completion of construction. or pollution and environmental claims. Second, each renewable
Construction must be in progress for coverage to exist.[16] energy company should work with its risk management department
to determine what its specific insurance needs are based on those
Builder’s Risk policies can contain Delay-in-Start-Up coverage. risks. Third, if it already has insurance in place, each renewable
As the name implies, Delay-in-Start-Up (“DSU”) insurance covers energy company should decide whether the available insurance
income loss or specified additional expenses that result from a addresses each of these risks. As technology and needs in the
delay in the start-up of a business. Typically, start-up losses renewable energy industry continue to develop and evolve there
are measured from the date on which the business would have will be an ongoing need for each renewable energy company to
become operational had loss or damage not occurred.[17] reassess its insurance needs on a continuing basis. Finally, it is

254
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

important to recognize that insurance is not intended to, and does


not protect against all risks.

References
[1] MİLLS, E., “From Risk To Opportunity: 2007 Insurer Responses
to Climate Change,” p. 15, November 2007.
[2] HOLLİDAY, K., “All Europe’s electricity could be from
renewables by 2050, says PwC report,” Energy Risk, March
29, 2010.
[3] ROSE v. Chaikin, 453 A.2d 1378 (N.J. Super. Ct. Ch. Div.
1982).
[4] Bomba v. Zoning Board of Appeals, No. 293552, 2005 WL
2106162 (Mass. Land Ct. Sept. 1, 2005).
[5] Muscarello v. Ogle County Board of Commissioners, No. 3:06
CV 50017, 2007 WL 5021065 (N.D. Ill. May 3, 2007).
[6] Clark County v. FAA, 522 F.3d 437 (D.C. Cir. Apr. 2008).
[7] Animal Welfare Institute, et al., v. Beech Ridge Energy LLC,
et al., No. RWT 09 CV 1519, 2009 WL 4884520 (D. Md. Dec.
8, 2009).
[8] Layton v. Yankee Caithness Joint Venture,
L.P., 774 F. Supp. 576 (D. Nev. 1991).
[9] Gap v. Puna Geothermal Venture, 104 P.3d 912 (Haw.
2004).
[10] Calpine Corp. v. ACE American Insurance Co., No. C 05-
00984 SI., 2007 WL 3010570 (N.D. Cal. Oct. 12, 2007).
[11] BOYLE, R., “Two Major Geothermal Projects Abandoned in
Popular Science,” December 14, 2009.
[12] CHA, A. E., “Solar Energy Firms Leave Waste Behind in
China,” Washington Post Foreign Service, March 9, 2008.
[13] Back Country Against Dumps et al., v. Abott et a.l, No. 10-199
(E.D. Cal.).
[14] North River Insurance Co. v. Cy Thompson Transportation
Agency, Inc., 840 F.2d 139, 142 (1st Cir. 1988) (recognizing
that coverage is tailored to the risks defined in the insurance
policy).
[15] FİNK, A.J., “Nailing Down Fundamental Insurance Coverage
Issues in Builder’s Risk Policies,” RISK, Summer 2005.
[16] VOLLMER, M., “Builders Risk Insurance: What Is It? Who
Needs It?,” THE RISK FACTOR, p. 1, Spring 2002.
[17] LİNDBERG, A., “Insuring Projects and Contract Work,” IF’S
RISK MANAGEMENT JOURNAL, Part 2, p. 15, Jan. 2005.
[18] POLİN, D., “Recovery Under Business Interruption Insurance,”
41 Am. Jur. 3d Proof of Facts 319, § 3 (2005).
[19] BLACKMAN, C. and S. Davis, “Business Interruption
Coverage: A Primer for Before and After the Storm,” PBI
Insurance Institute 1, Spring 2006.
[20] PRAHL, R.J., “Equipment Breakdown Coverage: A Growing
Need – Even For Small Business,” THE ROUGH NOTES
MAGAZINE, August 2000.
Bu makale bildiri olarak kabul edilmiş ancak ICCI 2010’da
sözlü olarak sunulmamıştır.

255
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

TÜRKİYE ENERJİ SEKTÖRÜNDE BÜYÜME İLE İSTİHDAMIN İLİŞKİSİ VE


GELECEK İÇİN PROJEKSİYON

Prof. Ümit Doğay ARINÇ Selami BALCI


UGETAM UGETAM

Serkan KELEŞER Hüseyin BULUNDU


UGETAM UGETAM

Özet  Kömür, linyit (katı)


Ülkemizde hızlı nüfus artışı, tarım nüfusundan kent nüfusuna  Nükleer (katı)
geçiş, sanayileşmede geldiğimiz nokta ışığında artan enerji talebi
had safhadadır. Genç nüfusumuzun çok olması, istihdam için ii) Yenilenebilir (veya Tükenmeyebilir) Enerji Kaynakları:
hızlı tedbirler ve çözüm önerileri almamızı zaruri kılmıştır. Enerji  Yakacak odun (katı)
sektörünün çok geniş bir yelpazeye hitap etmesi ve nitelikli eleman  Hidrolik (sıvı)
ihtiyacı, uluslararası kabul görmüş standartlarının olması nedeniyle  Rüzgar
üretilecek çözümlerin de uluslararası ölçekte olmasına ihtiyaç  Güneş,
doğurmaktadır. Ülkemizde büyüme konusunda ve kentleşme  Jeotermal (sıvı, gaz)
çalışmalarında en önemli sektörlerin başında inşaat ve enerji  Okyanus ve gel-git (sıvı)
sektörü gelmektedir. Enerji sektöründeki büyümenin, sektördeki  Biyogaz (katı, gaz)
istihdam rakamları ile doğru orantılı olarak artması beklenmektedir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlandığı, son zamanlarda İkincil enerji kaynakları, birincil enerji kaynaklarına dayalı olarak
enerji verimliliğinin öneminin arttığı, sanayiden konuta topyekün üretilen bir enerji çeşididir. Enerji kaynaklarının farklılığı kadar
çözüm önerileri ve projeler geliştirildiği gözükmektedir. verdiği randımanlar da farklıdır. Karsılaştırma yapabilmek için
eşdeğerlik birimleri seçilmiştir. Eskiden kömür kullanımı çok yaygın
Anahtar Kelimeler: Büyüme, Enflasyon, İstihdam, Nitelikli olduğu için kıyaslama birimi olarak önce kömür eşdeğeri, sonraları
Eleman, Mesleki Eğitim, Yenilenebilir Enerji, EPDK (Enerji Piyasası hidrokarbonlar on sıraya yerleşince petrol eşdeğeri kabul edilmiştir.
Düzenleme Kurumu), Sanayi, Enerji Verimliliği, Avrupa Birliği (Ozan BAHAR, 2005:14)

TEP (Ton Petrol Eşdeğeri) : 107 Kcal


Giriş KEP (Kilogram Petrol Eşdeğeri) : 10.000 Kcal
Yunanca “energon” sözcüğünden türeyen enerjide; “en” iç, “ergon”
ise iş anlamına gelmekte ve bir cisim ya da sistemdeki iş yapma Ekonomik ve toplumsal kalkınmanın en önemli girdilerinden olan
kabiliyeti olarak ifade edilmektedir (Aruoba-Alpar, 1992:89). enerji, 70’li yıllardan günümüze tüm dünya ülkelerinin gündemini
Diğer bir deyimle enerji, herhangi bir sistem içinde oluşan iştir. ağırlıklı olarak işgal etmekte ve uğrunda savaşlar meydana
Ölçülebilir bir fiziksel nicelik olan enerji; fizik bilim dalının temel gelmektedir. Bu bağlamda, ekonomik büyümedeki önemli rolü
kavramlarından biri ve aynı zamanda da ekonomik faaliyetlerin ve ile enerji, kalkınma programlarının vazgeçilmez bir unsurudur.
dolayısıyla üretimin vazgeçilmez bir unsurudur. Bugün, uğrunda Enerji politikaları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, sürdürülebilir
savaşlar yapılan ve birçok insanın ölümüne neden olan enerji, kalkınma planlarının bütünleşmiş bir parçasını oluşturmaktadır
bütün ekonomiler ve toplumlar için çok önemli bir üretim faktörü ve (TÜBİTAK,1998:1).
girdi niteliğindedir. Enerjinin bulunmadığı bir coğrafyada; üretimden,
tüketimden, ekonomiden ve tabii ki insan yaşamından söz etmek 1. Enerji, Büyüme ve Ekonomi İlişkisi
imkansızdır. Literatüre bakıldığında, enerji ile ilgili bir takım farklı Enerji, ekonominin en önemli faaliyeti olan üretimde kullanılması
ayrımlara gidildiği görülmektedir. Söyle ki; güneş, rüzgar, jeotermal zorunlu bir girdi ve sonuçta toplumların refah düzeyinin
vb. enerji türlerinin 20. yüzyılın son yarısında tanınmaya ve yükseltilmesini sağlayan bir faktör olarak; ekonomik büyüme,
kullanılmaya başlanması ile beraber enerjinin daha önceden gaz, kalkınma ve sosyal gelişmenin gerekli ve yeterli bir koşuludur.
katı ve sıvı şeklindeki ayrımı bir tarafa bırakılmış, “yenilenebilir” Bu bağlamda, belirli bir anda, belirli bir ülkede genellikle TEP
ve “yenilenemeyen” enerji türleri diye iki yeni sınıflandırmaya cinsinden hesaplanan toplam enerji tüketimi “E” ve para cinsinden
gidilmiştir. Buna göre (Aruoba-Alpar, 1992:89-90); ifade edilen Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) “Y” arasındaki ilişki,
ekonomik faaliyette enerjinin rolü hakkında fikir vermektedir. Genel
i) Yenilenmeyen (veya Tükenebilir) Enerji Kaynakları: olarak “enerji şiddeti” veya “enerji yoğunluğu” diye adlandırılan bu
 Petrol (sıvı) “E/Y” oranı, ülkelere ve zamana göre değişiklik gösterebilmektedir
 Doğal gaz (gaz) (Yücel,1994:141). Çünkü; her ülkenin sahip olduğu üretim faktörünün

256
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Tablo 1. Temel Ekonomik Gösterge


2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
GSYH 9,4 8,4 6,9 4,7 0,9 -6,0 3,5
Kişi Başı Milli Gelir (GSYH, ABD Doları) 5.802 7.056 7.643 9.221 10.285 8.456 8.821
Kişi Başı Milli Gelir (SAGP, GSYH, ABD Doları) 10.177 10.386 12.688 13.455 14.041 13.136 13.647
Nüfus (Yıl ortası, Bin Kişi) 67.734 68.582 69.421 70.256 71.079 71.897 72.698
Dış Ticaret (Milyar ABD Doları)
İhracat (FOB) 63,2 73,5 85,5 107,3 132,0 98,5 107,5
İthalat (CIF) (5) 97,5 116,8 139,6 170,1 202,0 134,0 153,0
Fiyatlar (Yüzde Değişme) TÜFE Yıl Sonu 9,4 7,7 9,7 8,4 10,1 5,9 5,3
İşsizlik Oranı (Yüzde) (4) 10,8 10,6 10,2 10,3 11,0 14,8 14,6
Enerji ve Elektrik Arzı
Enerji Arzı (bin tep) 87.778 90.077 99.313 107.257 106.525 99.360 105.791
Elektrik Arzı (milyon kWh) 150.018 160.794 174.637 190.010 198.085 194.300 202.000

yapısı ve miktarı, coğrafi koşullar, emeğin verimliliği ve özellikle de enerjisinin % 60’nı tüketmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde
sanayi ve imalat sektöründeki farklılıklar enerji yoğunluğunun da yaşayan 5 milyar insan ise enerjinin geriye kalan % 40’lık kısmını
değişiklik göstermesine neden olabilmektedir. Bununla birlikte; tüketmektedir (Atılgan, 2000:31).
enerji tüketim yapısında, kullanılan teknolojilerde, kişilerin yaşam
şekillerinde değişikliğe gidilerek ve enerji tasarruf edilerek de “E/Y 2. Sektörlerde İstihdam Durumu
oranı” aşağı ya da yukarı çekilebilir. “E/Y” ilişkilerinin analizi; Y=f Ülkemizde istihdam edilen
(K, L, E) fonksiyonunun içindeki E/K, E/L ilişkilerinin incelenmesini meslekleri ve sektörleri in-
gerektirmektedir. Diğer bir ifadeyle; enerji, hiçbir zaman kendisi için celediğimizde, inşaat sek-
değil, ekonomik gereksinimlerin karşılanmasına yönelik faaliyetlerin törü son yıllarda elde ettiği
gerçekleştirilmesi için tüketilmektedir. Dolayısıyla, enerjinin hangi hızlı küçülmelere rağmen
ölçüde K (sermaye) ya da L (emek) gibi üretim faktörü oluşturduğu halen en fazla istihdamın
ile diğer mal ve hizmetlerin üretimde ne kadar paya sahip olduğunun gerçekleştiği sektörlerin
bilinmesinde, ekonomik açıdan büyük önem bulunmaktadır. (Ozan başında gelmektedir.
BAHAR, 2005:14)
Sırayı perakende ticareti
Böylece, gelecek yıllara yönelik yapılması gereken ekonomik almaktadır. Bunun da ne-
fayda/maliyet analizleri ve üretim/tüketim projeksiyonları daha deni, bir yandan ülkemiz-
kolay belirlenerek, ekonominin her sektöründe aktörler planlarını deki genç nüfusun fazla-
ve kararlarını buna uygun olarak şekillendirebileceklerdir. lığı, bir yandan da kredi
kartı kullanımındaki yay-
Enerji şiddeti oranı (E/Y), enerji otoriteleri tarafından bir tahmin aracı gınlaşmanın perakende
olarak şıkça kullanılmaktadır. Enerji talebinin tahminini biçimlendiren sektörünün büyümesinde
en önemli etken ise GSMH düzeyidir. Ulusal gelir ne oranda büyürse etken rol oynamasıdır.
enerjiye olan talep de o oranda artar. Diğer bir deyimle, enerjiye
olan talebin artış oranıyla ekonominin büyüme oranı arasında Peki enerji sektörü bu sektörlerin neresinde diye baktığımızda, ilk on
bir korelasyon söz konusudur. Buna ekonomi dilinde talebin gelir sektörde faaliyetlerin sürdürülebilmesi için en önemli girdinin enerji
esnekliği adı verilmektedir (Ölçen, 2000:25). Enerji talebi (E), tüketici olduğunu görürüz. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Ana sektörler
geliri (Y)’nin bir fonksiyonu olarak ifade edilecek olursa: E= k1yA büyümeli ki, enerjiye duyulan ihtiyaç artsın. Enerji sektörü ile ilgili
seklinde yazılabilir. Burada; k1 sabit sayısı veA da enerji talebinin yapılan bir araştırmayı burada ele almak faydalı olacaktır. 2001 yılı
gelir esnekliğini göstermektedir. Gelir esnekliği, yıldan yıla çok fazla sonu itibariyle ülkemizde su, elektrik ve doğal gaz sektörlerinde
değişir gibi görünmesine karşın, yıl ortalaması veri alındığında, istihdam rakamı yaklaşık 83 bin kişi olarak karşımıza çıkmaktadır.
değişimin çok yavaş olduğu ortaya çıkmaktadır (Yücel, 1994:172). Bu rakamlara 2010 yılına kadar doğal gaz sektöründeki büyüme,
Türkiye için bu oran genellikle 1’in üzerinde kalmıştır. Diğer bir petrol ve LPG sektörü, kömür ve linyit, HES’ler enerji üretim tesisleri
deyimle; ekonomik kalkınma, her dönemde kendi artışından daha gibi diğer bileşenleri de kattığımızda 300 bin civarında bir istihdam
yüksek bir oranda enerji tüketim artışını gündeme getirmiştir. (Ozan karşımıza çıkmaktadır. Burada istihdamı artırmak için yatırımların
BAHAR, 2005:14) önemi çok büyüktür.

Ülkeler sanayileşme hızlarını arttırdıkça, enerjiye olan talep de Türkiye’nin bir enerji koridoru olması, enerji talebinin sürekli
artmaktadır. Başka bir deyişle; gelişmiş olan ülkeler, gelişmekte artması ve ucuz enerjinin de uluslararası rekabet için bir ihtiyaç
olan ülkelere göre çok daha fazla enerji tüketmektedirler. Bugün, haline gelmesi, alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarını ön
dünya genelinde yaklaşık olarak 6 milyar insan yaşamaktadır. plana çıkarmıştır. Ayrıca Türkiye ekonomisinin büyümesine paralel
Bunun, 1 milyarı sanayileşmiş ülkelerde yaşamakta ve kullanılan olarak, yabancı yatırımcılar da ülkemize gelerek, gerek ortaklıklar

257
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

yoluyla gerekse şirket satın almalarıyla yatırımlar yapmaktadır. bakımından dışarıya bağımlıdır. Bununla birlikte, taş ve linyit
Önümüzdeki 20 yılda Türkiye’nin sadece elektrik için yapması kömürlerinde önemli yurtiçi rezervleri vardır. Bunların kullanımı
gereken yatırım tutarı, 250 milyar lirayı aşmaktadır. (Hacer Gemici, yıllardır gerilemektedir. Bu durum, aynı şekilde sınırlı sayıdaki
27,3,10). Uluslararası güvenli bir koridor olması, NABUCCO doğal gaz ve petrol kuyuları için de geçerlidir. Son olarak yurt
projesi ve diğer enerji iletim hatlarının yatırımları, hem enerjiyi hem içindeki yenilenebilir enerji her geçen gün önem kazanmaktadır.
de enerji sektöründeki yatırımları dolayısıyla istihdam için fırsatları
ön plana çıkarmaktadır. 4.1. Yenilenebilir Enerji Faaliyeti
Almanya’da yenilenebilir enerjiler 2008 yılında pozitif artış
3. Fırsatlar İçin Uygulamalı Eğitim sağlamıştır. Almanya’da yenilenebilir enerji kullanımı % 9,6’dır. 2008
Ülkedeki işsizliğin en önemli yılında toplam 230 milyar kilowatt yenilenebilir enerji tüketilmiştir.
sebebi mesleksizlik. Meslek Önceki seneye oranla 3 milyar kWh artış sağlanmıştır.
liselerini daha cazip hale
getirmeden bu sorun çö- Yenilenebilir enerjiden kazanılan elektrik, Almanya’daki elektrik
zülmeyecektir. Daha fazla kullanımında % 15,3 arttı. Yenilenebilir enerji üretimindeki pay
istihdamın ancak daha güç- ise % 7,3’de kalmıştır. Bunlara oranla biyoyakıt üretimi % 22’ye
lü bir canlanma ile mümkün gerilemiştir. Genel yakıt tüketimindeki kullanım % 7,6’dan % 5,9’a
olabileceğini dile getirirken, gerilemiştir. Bu gerilemenin sebebi ise biyoyakıtlara uygulanan
“İşgücüne yeni katılan her- vergi muafiyetinin kaldırılmasıdır. Yenilenebilir enerjiden
kese istihdam sağlayabil- kazanılan elektrik % 6,1 artışla 89,6 milyardan 95,1 milyar kWh’ye
mek için her yıl en az % 7 büyümemiz gerekiyor. 2003-2008 yılları ulaşmıştır. Bunlardan rüzgar enerjisi ise % 40,3 (2007: % 39,7)
arasında istihdam 3,2 milyon kişi arttı. Demek ki ülkemizin istikra- ile en çok paya sahiptir. İkinci sırada 28,7 milyar kWh (25,7) ile
rını koruyup, yapısal reformlara odaklandığımızda istihdamı artı- biyoenerji geliyor. Bunu, 21,8 milyar kWh (21,2) ile hidroelektrik
ran ekonomik büyümeyi de sağlayabiliyoruz. (TOBB Başkanı Rifat takip etmektedir. Fotovoltaik üretimi sayesinde kazanılan 4,3
Hisarcıklıoğlu). Artan işsizlik kalifiye eleman eksikliğinden kaynak- milyar kWh % 40’lık bir oranla Alman enerjisine elektrik verdik.
lanmaktadır. Pek çok sektörde patronların istenilen vasıfta işçi bu- Bunun yanında, jeotermik üretiminde geçen seneye oranla 4,3
lamadığını, bu sıkıntının çözülmesi halinde işsizliğin azalacağını milyion kWh’de kalmıştır.
biliyoruz. (TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi). Enerji sektörü toplum
hayatını yakından ilgilendirmekte, büyük projelerin gerçekleşmesi Tablo 3. Birincil Enerji Sektöründeki İstihdam Rakamları
ancak iyi yetişmiş kalifiye personel ile başarılabilmektedir. Mesleki Yıl 2007 2008
standartların Avrupa normlarında tanımlanması ve bu mesleklere Taş Kömür Madenciliği 34.774 31.510
ilişkin yeterliliklerin belirlenerek mevcut ve potansiyel iş gücünün
Linyit Madenciliği Ve Rafinesi 13.805 13.635
sektörün potansiyel yatırım önceliklerine göre uygulamalı eğitime
tabii tutularak belgelendirilmesi zaruridir. Bu anlamda eğitim otori- Bölgesel Isıtma 14.907 14.243
teleri, meslek liseleri, üniversiteler, uygulamalı eğitim merkezleri ve Mineral Yağ İşlemleri 17.731 18.331
finans sağlayıcılar nitelikli işgücü için önceden personel yetiştire- Petrol Ve Doğalgaz
rek yapılacak enerji yatırımlarının ekonomik süresinde bitirilmesini Kazanımı 5.183 5.497
sağlamalıdır.
Gaz Sağlama 32.862 33.530
Elektrık Sağlama 121.512 121.425
Tablo 2.
Toplam 240.774 238.171
Yıl Faaliyet İşyeri sayısı Çalışan sayısı
Kaynak: BMWi
2001 Toplam-Total 3 486 82 491
Elektrik-Electricity 345 46 794
Tablo 4. Yenilenebilir Enerji İstihdam
Gaz - Gas 3 3 285
Yıl 2007 2008
Su - Water 3138 32 412
Rüzgar 84.300 85.100
Kaynak : TÜİK
Fotovoltaik 38.600 57.000
4. Almanya Enerji Sektörü Göstergesi Solartermik 12.100 17.400
Almanya’da temel enerji tüketimi, 1990’lı yılların başından itibaren Hidroelektrik 9.400 9.400
ekonominin gelişmesine karşın tüketimde gerilemiştir. Ancak
Jeotermal 4.500 9.100
bununla birlikte, buna benzer ülkelerin gelişen sanayi ile birlikte
Biyokütle 31.300 34.700
enerji ihtiyacı da giderek büyüyor. Yönelimin düşüşe geçmesindeki
faktörlerden birisi de, olumsuz hava şartlarıdır. Soğuk bir kış Biyogaz & Biyoküttle 13.500 7.400
mevsiminde ısınma ihtiyacı önemli ölçüde artıyor. Bu sebeplerden Biyokütle Yakıtı 22.800 28.500
dolayı, 2008 yılındaki ihtiyaç, önceki seneye oranla % 2’lik bir Biyoyakıt 28.500 25.200
artışla 3.906.114 GWh’ya yükselmiştir. Diğer bir sebep de, enerjinin Toplam 245.000 273.700
verimli kullanılmasıdır. Bugün ise 1990’lara oranla matematiksel
Kamu Ve Ortak Kullanımında’ki Çalışmalar 4.300 4.300
olarak, üretim için % 15 daha az işçilik lazım. Bunun göstergesi,
enerji üretimindeki teknolojik gelişmelerdir ve bir de rasyonel ve Toplam 249.300 278.000

tasarruflu enerji tüketiminde ayrıca bir avantajdır. Almanya enerji Kaynak: AG EE-STAT (BMU)

258
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

4.2. Alman Enerji Sektöründeki İstihdam [16] http://www.thema-energie.de/energie-im-ueberblick/zahlen-


Toplu enerji branşında kömür madenciliğinden elde edilen daten-fakten/statistiken/energieerzeugung/erneuerbare-
ısınmadan tutun ki, gürleyen enerji üreticilerinde Almanya’da yarım energien-2008.html
milyon kişi çalışmaktadır. Gelişen ekonomi sayesinde yenilenebilir [17] www.tusiad.org.tr
enerjiden 2008 senesinde toplam 278 bin kişiye istihdam sağladık. [18] Aruoba Celik, Alpar Cem (1992). Turkiye Ekonomisi Sektorel
Bunlardan 278 bin 700 kişi, ekonomi sektöründe, binlerce kişi ise Gelismeler, Ozyurt Matbaacılık, Ankara.
kamu sektöründe çalışmaktadır. Yükselen enerji kurulumunda [19] Atılgan İbrahim (2000). “Turkiye’nin Enerji Potansiyeline
geçen sene 174 bin kişiye istihdam sağlanmıştır ve bununla Bakıs”,Gazi Universitesi Müh. Mim. Fak. Dergisi, Cilt 15,
kalınmayıp ondan önceki yıla oranla % 16 artış sağlanmıştır. No:1.
Kurulumların işletiminde ve onarımında 2008 yılı itibari ile 49 bin
600 kişi çalışmıştır. Çalışanları alanlara göre sıralarsak; 2008 Summary
yılında rüzgar enerjisinde 85 bin 100 kişi, biyokütle 95 bin 800, The need of energy is exorbitant because of increase of population,
solar enerji 74 bin 400, hidroelektrik 9 bin 300 ve jeotermalde movement from agriculture population to city population and
ise 9 bin 100 kişi. Fotovoltaik ve jeotermal alanında ise önemli industrialization figure point of Turkey .The reason of high young
ilerlemeler kaydedilmiştir. Rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve biyokütle population of Turkey we should develop new group of measures
alanlarındaki işçi sayımızda, ondan önceki yıla oranla sadece düşük and solving alternative for employment. Energy sector is serving a
oranla ilerleme kaydettik. Bunun göstergesi ise lastik sanayisi. vide area of different type of sector, its’ need of qualified employee
Enerji seferberliğinde biyoyakıtların üretiminde çalışanların sayısı and standards in energy is very high internationally projection for
düşük de olsa 53 bin 700’e ulaşmıştır. solving employment problem should be international scale. Energy
and construction sector are main area for growth and urbanization
5. Sonuç activities. It is assumed growing of employment ratio which should
İşsizlik oranlarının % 14 rakamlarına ulaştığı, sürekli genç nüfusun be direct proportion. At the present day passing to renewable
işsizler ordusuna katıldığı buna karşın işletme yetkililerinin aradığı energy resource and importance of energy efficiency increased
nitelikte personel bulamaması kısa sürede tedbirler alınmasını ,from industry to residence have been developed total solution
zaruri kılmaktadır. Enerji sektörünün de artan işsizliğe bir çare proposal and new projects in energy sector.
olacağı hesaplanabilir. Yapılacak inşaat yatırımlarının üstyapıdan
ziyade altyapı yatırımları olması ve bu altyapı yatırımlarının da Key Words: Growth, Enflation, Employment, Qualified Employee,
çoğunluğunun enerji yatırımları olması işsizlerin umut kapısı Vocational Training, Reneawable Energy, EPDK(Energy Market
olmuştur. Temelinde istatistiki verilerin yeterli olmaması enerji Regulation Autority), Industry, Energy Efficciency, European
sektörü için insan kaynağı bilgi tabanının oluşturulmasını zaruri Union
kılmaktadır. Sektördeki düzenleme kurumunun yapısının su,
kömür, linyit ve yenilenebilir enerji kaynaklarını da kapsaması
gerekmektedir. Yeni enerji kaynaklarının da yenilenebilir enerjiden
kaynaklanması için yasal mevzuatın bir an önce yürürlüğe
girmesi ve bu sektörde iş sahaları ve mesleklerin yapılanması
gerekmektedir. Hayat boyu öğrenme modelinin, özellikle enerji
sektöründe uygulamaya geçilmesiyle sektörde mevcut çalışanlara
ilave vasıflar kazandırılması hedeflenmelidir.

Kaynaklar
[1] www.epdk.gov.tr
[2] Türkiye Enerji Ajandası 2009, Sektörel Fuarcılık.
[3] T.C.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Stratejik Planı (2010
- 2014)
[4] www.haberturk.com
[5] www.zaman.com.tr
[6] www.tuik.gov.tr
[7] www.iskur.gov.tr
[8] www.sgk.gov.tr
[9] Bahar ,Ozan SBE Dergisi,2005 , Sayı :14
[10] www.tesis.org.tr
[11] www.dsi.gov.tr
[12] www.tupras.com.tr
[13] www.petder.org.tr
[14] http://www.thema-energie.de/energie-im-ueberblick/zahlen-
daten-fakten/marktzahlen/beschaeftigung-im-energiesektor.
html
[15] http://www.thema-energie.de/energie-im-ueberblick/
zahlen-daten-fakten/statistiken/energieverbrauch/
primaerenergieverbrauch-in-deutschland.html

259
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

REHABILITATION & FULL REPOWERING OF 2x150 MW EÜAŞ AMBARLI FUEL-OIL


PLANT UNITS 4&5 BY CONVERSION TO 2x410 MW DUEL FUELLED COMBINED
CYCLE POWER PLANT AN EPC CONTRACTING CHALLENGE

Serdar ERKAN
EPP Joint Venture

Abstract  Costal location of Ambarli Site, facilitating enhanced GT


Ambarlı Units 4&5 rehabilitation project involves the conversion of thermodynamic efficiency due to low altitude/high ambient
the existing Fuel-Oil fired boiler steam plant into Combined Cycle pressure and again facilitating best ST LP stage performance
by the addition of 2 ea Gas Turbine Generators and 2 ea Heat thanks to availability of cool sea water for high condenser
Recovery Steam Generators. The existing Steam Turbines are vacuum,
to be modified/re-rated for maximum performance under the new  One to two orders of magnitude reduction in SO2 and NOx
steam regime. Existing plant systems shall be rehabilitated and emissions, practically negligible PM emissions.
reused to the maximum possible extent. This project, involving  Much higher net overall thermodynamic cycle efficiency and
ambitious performance objectives and engineering challenges, is significantly lower cost of Natural Gas resulting in several fold
being implemented under a turn-key lump-sum contract by EPP reduction in fuel costs per kw-hour,
JV, a Joint Venture entity among PROKON Group of Companies  Lower staffing costs afforded by available new modern plant
with no foreign entity partnership. automation designs,
 Concentration of National 154 KV and 380 KV Grid facilities in
Ambarlı Units 4&5 Repowering Project is a “first of its kind” project the vicinity,
in Türkiye and is equalled in magnitude and complexity by only a  Convenient location in a region that hosts Türkiye’s largest
handful of worldwide examples. consumer potential.

Concrete Objectives
 Rehabilitation, modification, upgrade, rerate and reuse, in
Investment Rationale general, of existing plant systems and auxiliary/ancillary facilities
Electricity Generation Company Inc. (EÜAŞ), a wholly treasury to the maximum extent allowed by the new combined cycle
owned government utility, was faced with a multitude of compelling process requirements and performance objectives, resulting in
reasons to react expeditiously to the state of affairs at Ambarlı: significantly lower per KW installed cost of additional capacity
 Sustained pressure from EU authorities, under the EU Acquis attained after conversion, in comparison to current typical costs
harmonization process and Turkey’s accession talks, to of equivalent greenfield CCPP facilities,
significantly reduce the excessive levels of SO2, NOx and  Stipulated life extension and re-engineering & modification of the
Particulate Matter emissions resulting from the use of high existing 40 year old Steam Turbines for performance optimization
sulphur content heavy fuel-oils and unfavourable boiler under the new 3-Pressure level+Reheat Heat Recovery Steam
combustions conditions, Generation regime, fundamentally different from the existing Single
 Reduction in plant availability factors due to high equipment High Pressure+Reheat, high flow, fired boiler steam regime.
failure frequencies and resultant outages,  Rehabilitation & performance enhancement & of steam
 Marked reduction in peak and maximum continuous rating MW condensers within their existing foot-prints.
figures due to significant performance degradation in plant sub-  Minimum installed capacity of 2x408 MW, via addition of dual
systems (steam turbine stationary and rotating steam paths, fuelled GT Generator sets and HRSG units.
generators, condensers, sea water circulation pumps, boiler  Minimum net exportable capacity of 2 x 400 MW, via minimization
feed water pumps, closed cycle cooling systems, condensate of house-consumption.
pre-heating systems, steam generator heat transfer surfaces  Minimum net combined cycle thermodynamic efficiency of 54%
etc.) after close to 40 years of plant operation,  Reduction of existing So2 emissions of over 4000 mg/Nm³ down
 Further increase in kw-hour production costs due to the reduction to below 60 mg/Nm³
of original net ISO thermodynamic efficiency of 41% to 35% over  Reduction of existing Knox emissions of over 500 mg/Nm³ down
the years, in addition to the inherently high base cost of No:5&6 to below 50 mg/Nm³
heavy fuel oils used.  Elimination of PM emissions down to negligible levels.

Faced with above issues on one hand and in consideration of the The realization of the above ambitious performance objectives were
following “facilitating/favourable” factors on the other hand, EÜAŞ entrusted to the EPP Joint Venture formed by Prokon Engineering
decided to implement a full-repowering program to convert the Group companies back in November 2008 after a competitive
existing FO Plant to Combined Cycle configuration: international tendering process, under a turn-key, lump-sum EPC

260
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

basis contract. Units were taken off the grid at the end of March needed from the ST-Gen sets to meet the Client’s combined cycle
2009 and handed over to EPP for dismantling, thus marshalling the block gross & net MW rating and to simultaneously meet the net
commencement of Project activities in earnest. efficiency requirements, given the Siemens provided guaranteed
capacity figures. This enhancement, though already a massive
Scope of Engineering, Procurement & Construction effort in itself, simply could not be achieved by straight-forward
Works repair, rehabilitation & life extension measures. The situation was
In accordance with the selected repowered configuration, the also further exacerbated by the Client’s after the event rejection of
following new power island systems are being engineered, the utilization of the existing turbine-driven boiler feed water pumps,
procured and constructed: thus resulting in a substantial increase in house-consumption,
which could only be partially compensated by the additional steam
 2 ea 282 MW GT-Generator sets, Siemens SGT5-4000F available to the Steam Turbine LP stage, as this stage was already
 2 ea Vertical type, 3-Pressure level + Reheat Enclosed Heat close to overloading conditions with resultant excessive LSB kinetic
Recovery Steam Generators, AE&E, 358 Ton/Hour exit losses, and lowered stage efficiencies.
 New HP, IP and LP Boiler Feed Water Pumps
 100% capacity HRSG Steam By-pass (PRDS) systems On the other hand, the rather constricted available site dimensions,
 Steam Water Cycle Chemical Dosing and Steam Water Analysis limited by the existing steam turbine hall on one hand and the
systems fuel-oil tank farm at the other, presented another very critical
 New adjustable pitch propeller type Condenser Cooling Sea design limitation on the size of the HRSG units, complicating the
Water Circulation Pumps achievement of highest possible steam conditions. Given also the
 New Sea Water Treatment/Intake (TAPIS) system minimum stack exhaust temp limitation of 105 Deg C dictated by the
 GT side generator and lube-oil closed circuit cooling systems Client, only approximately 370 MWs of exhaust heat energy was
 2 Km long NG supply pipe-line and 175,000 M³/hour RMS-A available to produce steam within a rather small HRSG footprint.
station This had to be converted to steam very efficiently to the full extent
 NG heating, scrubbing, distribution, final metering/filtering and and at the highest HP steam flow, pressure and temperature values
domestic consumption RMS-B systems for maximum exergy, and at the same time making sure that the LP
 No 2 Light Distillate Oil transfer and forwarding and Ignition Gas stage would not be flow-overloaded unduly.
systems
 15 Ton/Hour capacity start-up Auxiliary Boiler System Therefore, a very long and arduous HRSG thermodynamic and
 2 x 35 M³/hour capacity Demineralized Water Production engineering model design effort had to be launched, with numerous
system iterations between ST re-engineering/modification and HRSG
 Industrial effluent, oily waste and domestic waste treatment simulation parameters, all driven and managed by EPP process
systems engineering team.
 Instrument & Service Air Supply and distribution system
 Fire detection, alarm & fighting system Despite all the site and Client specifications constraints, the above
 380 KV Switchyard efforts resulted in a very efficient 3 row x 9 level HRSG heat
 GT side MV & LV switchgear exchanger bundle design by AE&E, capable of producing 281,
 ST side MV & LV switchgear 47 and 29 ton/hour HP, IP and LP steam flows, respectively. An
 GT & ST side and BOP I&C systems and plant-wide DCS additional 9 ton/hour LP steam that is not feasible to feed to the LP
Integration stage is still available for space building heating purposes if the Client
 GT Powerhouse, Workshop & Warehouse buildings so desires. Thanks to the very efficient design, a HP and Reheat
 Miscellaneous building utilities (cranes, hoists, HVAC, lighting, steam temperature of 540 Deg C was achieved, which is already the
small power distribution etc.) extended duration operating limit of the existing turbines. It is also
 Miscellaneous communication systems worthwhile to note that, these capacity figures are based on a stack
 Landscaping exit temperature of 111 deg C, thus providing an even further margin
of 6 deg C, affording more flexibility to the Client to operate the units
Major Rehabilitation Scope & Engineering Challenges under even increased flow rate conditions to cater for additional non-
Due to the required net exportable and installed capacity process steam consumption needs, if so desired.
figures coupled with the minimum net thermodynamic efficiency
requirement, the core of the rehabilitation scope pertained to the The above HRSG performance maximisation effort was paralleled by
re-engineering and modification of the existing steam turbines to comprehensive, NDE/NDT, Opening Steam Path Audit, Laser scan
achieve net generator output ratings that are significantly higher 3D modelling, reverse engineering, CFD flow modelling studies by
than the industry’s conventional expectations from such repowered TurboCare Inc and proprietary thermodynamic/engineering model
steam turbines under HRSG operating conditions. As per past performance simulation studies by EPP that eventually resulted in
experience, such turbines rated at 150 MW under single high an expected Steam Turbine shaft power of 131 MW and generator
pressure + reheat, high total/low LP flow, fired boiler steam regime bushing output rating of 127,5 MWs, thus now well exceeding the
would expected to provide only around 113 MW under lower Client’s performance objectives on all counts. This astonishingly
total but higher LP flow, 3 pressure level+reheat HRSG steam high ST performance enhancement is now being implemented
conditions, which represent conditions diametrically opposite to the through a complete redesign/new manufacture of all IP steam
conditions under which steam turbines were originally designed and path components, complete redesign and manufacture of new HP
optimized. Therefore, an additional capacity of at least 10 MW was Curtis stage rotor and nozzle elements, replacement of all the LP

261
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

stage blades with modern aerofoil design components for better


performance and rotor wheels due to RAM concerns, complete
redesign and new manufacturing of all radial seals and end gland
boxes of all turbine stages, in addition to the more conventional
rehabilitation works relating to ST casing cracks, valve body, stem,
insert, turning gear, bearings etc. and general FOD/SPE damage
life-cycle impact abatement repairs.

The overall Combined Cycle Process design work was further


complicated by the unusual grid connection arrangement, in which
the existing steam turbine generators’ connection to the 154 KV
National Grid shall be maintained, while, the new GT generators
sets are required to be connected to the 380 KV National Grid via a
new 380 KV switchyard. Given the lack of a by-pass stack between
the GT and HRSG units, as per Client requirements, any request
by National Dispatch Centre to independently operate the topping
Figure 2. Full Repowered Ambarlı Duel Fuelled Combined Cycle Power
cycle for peaking duty or for power quality management concerns Plant Units 4 & 5- 3D View
must be achieved by 100% HRSG steam by-pass/PRDS facilities
or via dry-running the HRSG units at 480 deg C GT exhaust
temperature conditions, albeit at much reduced GT output. This
dry-run capability stipulation dictated the utilization of P91 alloys
for HRSG HP and Reheat stage tube bundles.

The fact that all the above challenging engineering, procurement,


construction, commissioning & start-up, performance testing and
reliability run works, that have assumed a somewhat R&D character
beyond the foreseeable/predictable, amenable to straight-forward
design and planning needs of conventional power plant EPC
contracting scope, are being implemented in a turn-key basis by
EPP JV, totally with local Turkish engineering and contracting
teams, with no foreign entity consortium or joint venture partnership
is a source of pride for our group of companies’ admiralty ship,
PROKON Engineering Inc. who has zealously mobilized, with
little concern for cost, all human and monetary resources for the
eventual success of this Project. We would also like to express
our appreciation for the successful efforts and cooperative attitude
of our ST rehabilitation subcontractor, TurboCare Inc and HRSG
supplier, AE&E and last but not the least, our Client Electricity
Generating Company Inc (EÜAŞ) for their trust, spirit of cooperation
and professional support.

We hope that, the successful realization of the ambitious investment


objectives of our Client, EÜAŞ, shall present a verified model for
Figure 3. Ambarlı Full Repowering Project – Overall Heat & Mass Balance
other power generators in our region, paving the way for further and Process Flow Diagram
implementations of this concept.

Figure 1. Ambarlı Fuel-Oil Power Plant – Existing Units 1 to 5. Figure 4. Steam Turbine Disassembly

262
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Figure 5. Gas Turbine Package (SGT5-PAC-4000F) – 3D View

Figure 6. Heat Recovery Steam Generator - 3D View

263
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

TECHNICAL DUE DILIGENCE OF HYDROPOWER PROJECTS IN TURKEY

Dr.-Ing. Stephan HEIMERL Dr.-Ing. Ronald HASELSTEINER Dr.-Ing. Beate KOHLER


FICHTNER GmbH & Co. KG FICHTNER GmbH & Co. KG FICHTNER GmbH & Co. KG
Merkezi Almanya Türkiye İstanbul Merkezi Almanya Türkiye İstanbul Merkezi Almanya Türkiye İstanbul
Şubesi Şubesi Şubesi

Abstract  an investment volume of approx. 46.6 billion TL or approx. 22.5


Turkey demonstrates a remarkable economical growth rate which billion EUR.
in return results in growing energy demand. In order to guarantee Turkey’s hydropower potential has been utilized more intensely
energy supply, the energy market was privatized in 2000/01. since the energy sector was privatized. National and international
Since then, more and more private companies are investing investors are attracted by both relatively comfortable profitability
in hydropower projects. Especially a great number of small and of hydropower projects in Turkey and sustainable long-term
medium hydropower plants are at the center of Turkish and foreign compatibility of renewable energies. Additionally Lender’s are
investors’ interest. Within the decision making process due diligence interested in financing or re-financing.
services play an important role to confirm the technical feasibility
and boundary constraints of the project, to minimise risks for the For this purpose, objective and independent Consultants are
investor and to ratify the profitability of the investment. A technical contracted for due diligence services with the aim of confirming
due diligence is an inevitable part of the risk assessment process the technical feasibility and the appropriateness of applied
particularly for hydropower projects since these projects belong to assumptions including the scheduling and project costs and
the most challenging engineering jobs compared to other energy benefits. In this context, the major risks should also be identified
sources such as the wind power. Hence, Consultants with long-term and evaluated.
experience in planning, designing and realizing hydropower projects
can provide an objective, realistic and independent evaluation of The Role of a Due Diligence
the target project. In this paper the basics of due diligence services
and the main objectives with regard to hydropower projects are Definition
described. The overall development of the Turkish energy market The term “Due Diligence” is used for a number of concepts
is explained as an introduction to this paper. including the performance of an analysis of a business prior to
signing a contract, or the performance of an act with a certain duty
Hydropower Development in Turkey of care. Within this evaluation process all available information
The economically feasible electric energy potential of Turkey is about the financial, legal and technical status as well as other
approximately 140 • 10³ GWh/a, nearly 65 % of the technical important aspects of the projects and related parties is collected
feasible hydropower potential according to DSI, the State and evaluated. The most common example of a “Due Diligence” in
Hydraulic Works, 2009. 33 % of this economically feasible electric various industries is the process through which a potential acquirer
energy potential was utilized with an installed capacity of approx. evaluates a target company or its assets for acquisition.
14,500 MW (approx. 30 % of the total installed capacity) in 2009.
These hydropower plants produced approx. 45.5 10³ GWh/a in Before arriving at an investment decision on an existing asset or
2009. developing a completely new one, owners, operators, investors,
lenders, insurance companies and developers have to understand
Hydropower in Turkey is and will be used more and more to achieve and mitigate all the risks prior to the final decision of proceeding
the utmost level of electricity generation. Also, a good number of further. Project risks which might affect the project’s profitability in
private small and medium hydropower plants are operated with the short, medium and long term can usually be identified during
relatively small reservoirs, with daily or monthly reservoir capacities. initial project development stages.
In the future, the construction and operation of a great number of
small hydropower plants (<10 MW) and medium sized ones (<50 Therefore, the main goals of a due diligence are:
MW) will contribute to the hydroelectric energy production.  Information acquisition about the asset,
 Analysis of the information received,
In the view of the unused part of the economically feasible electric  Assessment of the relevant information,
energy potential in Turkey, a lot of hydropower projects are under  Proper documentation of the whole process of an investment.
development in the moment. Official figures of DSI, the State
Hydraulic Works, provide following information for the year 2009: Various (sub-) types of due diligences are applied depending on
 approx. 1,580 projects, the different asset types and the different investment purposes:
 with approx. 22,500 MW installed capacity,  Strategic due diligence of investors as a basis for strategic
 with approx. 80 billion kWh/a and decisions,

264
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

 Financial due diligence to evaluate the capital, profit, liquidity, finally this approach may result in further problems and lead to heated
liabilities, customer records and other benchmarks, discussions which may harm the mutual trust between the parties.
 Commercial due diligence to review the market and the
sustainability of the specific business based on the target In many cases lenders are also interested in project financing issues.
assets, Since lenders do not have relevant staff capable of assessing and
 Tax due diligence to analyze the fiscal and tax related aspects, evaluating the projects by its own means, the lender will usually
 Legal due diligence to analyze the legal relations, obligations contract its own lender’s consultant or lender’s engineer in order
and risks, to work on an additional, independent and reliable due diligence.
 Technical due diligence to evaluate the assets in the view of The scope and aim of different due diligence services have to be
availability, operation, maintenance, necessary rehabilitation adjusted to the specific needs and requirements of the clients.
and investments etc.,
 Environmental due diligence to evaluate the sustainability and Technical Due Diligence of Hydropower
compliance of all relevant standards, Projects in Turkey
 Human resources and organizational due diligence. With regard to the appreciable amount of hydropower projects
in Turkey in every stage of development - in operation, under
The Typical Procedure of a Due Diligence construction and in design phase - and the high growth rate of
Within the framework of such a process, the typical steps performed the electricity market in combination with the expected comfortable
by an investor’s internal staff and/or external consultants are as profitability of the projects a lot of investors are attracted. Also the
follows: aspect of hydropower being a “green” and renewable energy plays
an important role for several investors.
 Step 1 - Pre Due Diligence
Analysis of the free available data of the target asset to identify the A careful and proper assessment of the related target assets within
main questions and risks. In many cases this step is performed a due diligence is essential in such an investor driven market. Since
without direct contact with the owner of the target asset. hydropower projects are crucially dependent on the boundary
constraints such as hydrology, geology and topography technical
 Step 2 - Initial Contact due diligence services are inevitable to obtain a reliable detailed
A Letter of Intent is signed upon mutual agreement by both evaluation about:
parties - the investor and owner. The target subject, the terms  the feasibility of a project,
of confidentiality (NDA), the manner of handling the required  the costs (CAPEX and OPEX),
information and the time frame for the main due diligence  the benefits based on the annual energy production,
process are defined in this document.  the possible risks and possible risk mitigation means and
activities and
 Step 3 - Pre acquisition Due Diligence  the time schedule for development, construction and operation
Detailed assessment of the available data together with a team (including maintenance periods).
of specialists. In this phase the main topics are reviewed with All these issues need to be assessed within the outlined technical
regards to financial, legal, technical and environmental aspects. due diligence services by an experienced consultant in order to
Also initial site visits are carried out. obtain a reliable evaluation of the project.

 Step 4 - Post completion Due Diligence Usually such services cannot be handled with simple “check lists”
Second assessment after signing a contract but before execution since every hydropower project is unique and requires a unique
of the contract (closing). In this step a Purchase Audit is made treatment and design. Most of the problems related to hydropower
to determine the balance of the target asset to readjust the sales projects arise due to the inappropriate approach of project
price if necessary. developers applying “copy & paste” designs without considering
the actual conditions and requirements of a hydropower project.
 Step 5 - Post acquisition Due Diligence As mentioned above hydropower projects are mainly based on the
After closing the investor has full access to all data, thus the existing natural conditions at site like:
possibility to reassess the performance of the contract details  hydrological regime of a river,
especially with regard to the warranties. This step is neglected in  topography,
many cases.  the geological conditions including the remarkable earthquake
risk in Turkey and
In particular in steps 2 and 3, the investor needs support of various  other boundary constraints in terms of environment, socio-
specialists to validate his own evaluation of the business in order economic aspects etc.
to confirm related decisions. An appropriate, well balanced team
of experienced specialists and/or consultants is necessary, in Additionally the increasing application of electro-mechanical (E&M)
consideration of the limited time frame and wide spread subjects equipment from Far East by Turkish owners have to be weighed up
and items to be handled. considering low initial investment costs in contrast to shorter service
periods or to a general unfavourable efficiency of the power units.
In some cases, certain steps are neglected or intentionally reduced
due to the boundary constraints and the level of experience of the Furthermore, in the view of the different participants of such a due
investor. For certain cases this might be possible and justified but diligence process, expert’s knowledge and experience is needed

265
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

to handle those parties in different roles acting as:


 Investor’s engineer,
 Lender’s engineer,
 Owner’s engineer.
The work of a lender’s engineer is the most challenging one in
such due diligence processes since it acts as a kind of “buffer”
and moderator at the same time among all project participants.
The main duty in addition to the technical review of the design
assumptions, design criteria and the design itself is to mediate
between primarily the lender and the owner represented by the
owner’s engineer, the design engineer or other technical experts.
The different project approaches, expectations and aims have to
be well understood and communicated to each party in light of all
specific terminologies. The lender’s engineer plays an important
role in not only performing a technical due diligence but also
counselling both the client and the project developers in order to
avoid problems and minimize all kinds of risks in advance.

An important challenge of internationally financed projects is the


liability to comply with not only the national norms and standards
but also the international ones including the Equator Principles
for environmental and social aspects. Another significant aspect
is achieving a good international engineering practice mostly
represented by accredited publications prepared in the USA
(USBR, USACE, ASTM etc.), in Europe (IEC, EN, BS, DIN etc.) or
by international organizations (ISO etc.).

Since many newcomers forge ahead into the energy market of


Turkey without experience in the hydropower sector and lenders
are often unversed in financing energy projects, crucial problems,
misunderstandings and misinterpretations are anticipated. In
addition to the technical tasks another important aspect is the
understanding of country specific aspects such as typical layouts,
documentation, authorization procedures etc.

The services of an independent consultant are inevitable in such


an environment of conflicts. In consideration of consolidated
findings of many technical due diligences on hydropower projects
in Turkey as an engineer in different roles and after many lessons
learnt in cooperation with the clients - investors, lenders, financial
consultants, owners and engineers etc. - the authors can conclude
that appropriate experienced consultancy will avoid frequent
mistakes and problems simply by understanding the technical
subjects and limits. Recent experience has also demonstrated that
the scope of the services of a lender’s engineer can contribute to
cost effectiveness and risk mitigation if the consultant does not
neglect its common consultancy tasks. Thus, lender and owner
may get benefit from lender’s due diligence services.

266
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

RÜZGAR ÖLÇÜMLERİNDEKİ TEKNİK PROBLEMLER

Barış AĞIR Sunay ATASEVEN


EPURON Yenilenebilir Enerji Projeleri Ltd. Şti. Ataseven Enerji Üretim A.Ş

Özet 2. Sensörlerin Montajı


Bir Rüzgâr Elektrik Üretim Santralinin projelendirilmesi, santral Sistemde kullanılacak anemometrelerin montajdan önce dünyaca
sahasından üretilebilecek enerji miktarına göre yapılır. Santral kabul görmüş enstitülerin rüzgar tünelinde kalibre edilmesi ge-
sahasından üretilebilecek enerji miktarı da proje sahasından rekmektedir. Direğe monte edilecek anemometre ve yön sensörü
alınan rüzgar ölçümlerine göre belirlenebilmektedir. Bu nedenle sayısı direğin yüksekliğine ve arazinin yapısına göre belirlenir. Bir
Rüzgar Elektrik Üretim Santrallerinin kurulmasının ilk aşaması tane anemometre direğin en tepesine, merkez eksenine yerleştirilir.
rüzgar ölçümüdür. Rüzgâr ölçümleri, projenin veri değerlendirmesi, En tepedeki bu anemometrenin yıldırım veya kuş çarpmaları ne-
enerji üretiminin belirlenmesi, türbin seçiminin yapılması gibi deniyle zarar görme olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle tepedeki
projenin ileri aşamalarında en önemli unsurdur. Bu nedenle kaliteli anemometrenin 1,5 m. aşağısına bir tane daha anemometre yer-
ölçüm yapılmasına özen gösterilmelidir. Santral kurulmadan önce leştirilir. Diğer anemometreler ve yön sensörleri yan kollar ile ölçüm
en az 1 yıl süreyle rüzgar değerleri kaydedilmektedir.Yapılan direğine monte edilir. (Şekil 2)
ölçümler ile analizler yapılmakta ve bu analizlerin ışığında projeler
yapılmaktadır. Santral kurulduktan sonra da en az bir Rüzgar
Ölçüm Direği ölçüm yapmaya devam ettirilmektedir.

1. Rüzgar Ölçüm Sistemi


Rüzgar Ölçümü yapılması düşünüldüğünde ilk yapılması gereken,
ölçüm direğinin yerini tespit etmektir. Santralin yapılması düşünülen
saha iyice analiz edilip sahayı en iyi temsil edebilecek yer seçilir.
(Şekil.1)

Şekil 2. Rüzgar ölçüm direği yan kolları

Yan kol mesafeleri sensörlerin ölçümlerini etkilemeyecek şekilde


Şekil 1. Rüzgar Ölçüm Direğinin Yeri
ayarlanması gerekmektedir. Herbir sensör için bir yan kol bağlantısı
Rüzgar Ölçüm direkleri santral sahasındaki hakim rüzgâr yönüne yapılmalıdır. Yan kol mesafeleri Şekil 3’te gösterilmektedir.
dik olacak şekilde yerleştirilir.
Sensörlerin birbirlerinin ölçümlerini etkilememesi için iki sensörün
İkinci olarak; direğin yüksekliği ve tipine karar verilmektedir. Ölçüm en üst noktaları arasındaki mesafe en az 1,5 m. olacak şekilde
direğinin yüksekliği en az rüzgar türbininin kule yüksekliğinin 2/3 katı ayarlanır. (Şekil 3)
kadar yapılır. Yüksekliğe göre de direk tipi belirlenir. Boru tip veya
kafes tip direk seçilebilir. Yükseklikle beraber bu tiplerin avantaj ve
dezavantajları da düşünülerek direğin tipine karar verilmelidir.
Min. 150 cm
Üçüncü konu Rüzgar Ölçüm Sistemlerinde kullanılacak ekip-
manlardır. Bir Rüzgar Ölçüm Sisteminde rüzgar hız sensörü, rüzgar
yön sensörü, termometre, nem sensörü, basınç sensörü ve kayıt Min. 75 cm
cihazı bulunmaktadır. Sensörlerden gelen bilgiler kayıt cihazında
kaydedilir ve gerektiğinde bir uzaktan erişim sistemi vasıtasıyla
istenilen yere aktarılır. Kullanılacak sensörler her zaman 1. sınıf
seçilmelidir. Sistemler genellikle elektrik şebekesinin olmadığı yer-
lere kurulduğundan, aküler ve solar panellerden oluşan besleme
sistemi de bulunmaktadır. Tüm bu ekipmanları korumak için de
mutlaka bir yıldırımdan koruma sistemi kurulmalıdır. Şekil 3. Sensör montaj mesafeleri

267
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

İki anemometre arasında da en az 15-20 metre mesafe bırakılır. 5. Sonuç


Sunumun başında da bahsedildiği gibi iyi bir Rüzgar Elektrik Üretim
3. Rüzgar Ölçüm Sisteminin Bakımı Santrali geliştirmek için kaliteli ölçüm yapmak gerekmektedir.
Rüzgar ölçümleri sırasında rüzgar ölçüm direklerinin standartlara Burada ölçüm yapmak için tasarlanan Rüzgar Ölçüm Sisteminin
uygun kurulmasından sonra en önemli nokta aynı standartlar ile kurulumundaki hassasiyetler kadar devamı için söz konusu olan
direğin idamesini sağlamaktır. Direğin ne kadar gündür kurulu hassasiyetler de önemlidir. ‘Bir kere ölçüm sistemini her şeye
olduğundan, ne kadar gündür ölçüm yapıldığından ziyade uygun kurduk, iş tamam’ diye düşünmemek gerek.
sensörlerden alınan verilerin ne kadarının kesintisiz ve doğru
olduğu konusu önem taşımaktadır. Bu nedenle ölçüm direği ve Ama sistemlerin gerek kurulumunda gerekse idamesinde yukarıda
üzerindeki ekipmanların periyodik olarak bakımlarının yapılması bahsettiğimiz bazı zorluklar yaşamaktayız. Bu sorunların aşılması
gerekmektedir. Periyodik bakım yılda 4 defadan az olmamalıdır. gerekmektedir.
Yaşanılan bazı tecrübelere dayanarak ayda bir bakım yapılması
daha uygun görülmektedir. Bakımlar ilk bakışta yatırımcı açısından Yurt dışından ithal edilen sensörler ve kayıt cihazlarının ülkemizde
maliyetli görünse de yapılan ölçümlerin kalitesinin enerji analizlerini üretilmesi yakın gelecekte mümkün olmayabilir belki ama en
direk olarak etkileyeceği gözönüne alınmalıdır. azından sensörlerin kalibre işlemleri ülkemizdeki üniversitelerde
yapılabilir. İstenilen standartlara uygun bir rüzgar tüneli bizim
Bakımlar sırasında direğin genel olarak yapısına bakılır. Eğer direkte üniversitelerimizde de oluşturulabilir. Bu durumda kalibre işlemleri
herhangi bir eğilme söz konusu ise halatlar kontrol edilerek halatlar için kaybettiğimiz süreyi kazanmış oluruz.
gerginleştirilir. Direğin genel bakımından sonra sensörler hem
görsel açıdan hem de elektriksel açıdan kontrol edilmelidir. Arızalı Bununla beraber gümrükleme işlemleri ile ilgili yeni düzenlemelerle
sensör var ise aynı marka aynı model, yeni sensörle değiştirilmelidir. gümrük süreçleri kısaltılabilir.
Sensörlerden sonra besleme sistemi de kontrol edilmelidir. Solar
paneller temizlenmeli, aküler ölçülmelidir. Akü ve solar panel ile ilgili Rüzgar Ölçüm Sistemlerinde kullanılan teknolojiler konusunda uzman
problem var ise zaman kaybetmeden yenisi ile değiştirilmelidir. Aksi kişiler de yetiştirebiliriz. Bu konuda da teknik liseler, yük-sekokullar ve
taktirde ölçümleri kaydetmek mümkün değildir. üniversiteler düzeyinde çalışmalar yapılıp eleman yetiştirilmelidir.

4. Rüzgar Ölçüm Sistemlerinde Yaşanan Problemler Kaynaklar


Proje bazlı rüzgar ölçümleri ülkemizde son yıllarda artış göstermiştir. [1] Murat Durak, Serra Özer, “Rüzgâr Enerjisi: Teori ve Uygu-
Bu nedenle rüzgar ölçümlerinde kullanılan teknolojileri daha yeni yeni lama” (s.113-s.195)
tanımaktayız. Daha önceleri tüm sistem yurt dışından ithal edilmekte [2] Garrad Hassan, Wind Farm Design
iken bugün direkler ülkemizde birçok firma tarafından yapılır duruma [3] www.ruzgarenerjisibirligi.org.tr
gelmiştir. Ama yine de sensörler ve kayıt cihazları hala yurt dışından [4] Tony Burton, David Sharpe, Nick Jenkins, Ervin Bossanyi,
ithal edilmektedir. Bu nedenle ekipmanların temini oldukça uzun “Wind Energy Handbook”
sürmektedir. Bir de üstüne ekipmanların Türkiye’ye girişteki gümrük
sürecini ekleyince zaman daha da uzamaktadır. Summary
Design of wind power plant, is based on the amount of producing
Kullanılan sensörlerin yurt dışından ithal ediliyor olması, özellikle energy. Producing energy received from project site is determined
kış aylarında sahalardaki zor hava koşulları vb. nedenlerden dolayı by measuring the wind. Therefore, the wind measurement is the
kesintisiz ölçümler yapılamamaktadır. Bu da enerji analizlerinin initial phase of the establishment of Wind Power Plant. Wind
belirsizliğini arttırmaktadır. Herhangi bir sorun olduğunda, ‘ürünü measurement, evaluation data determine the energy production,
ithal edeyim sorunu gidereyim’ diye düşünürseniz bu size en az turbine selection, is the most important elements in advanced
1,5-2 aylık data kaybı demektir. Bu belirsizlik oranını azaltmak için stages. Therefore, must be taken to high quality measurements.
hem yatırımcının hem de ölçüm sistemi kuran firmaların stoklarında Firstly, location of wind masts must be carefully determined.
her zaman yedek ürün bulundurması gerekmektedir. Chosen to the height and type of the wind mast must be selected
weatherproof sensors. Height of sensors adjusted terrain.
Rüzgar hız sensörlerinin, ilk montajdan önce, montajdan 2 yıl After the establishment of wind mast most important point is
sonra ve bir ölçüm direğinden başka bir ölçüm direğine monte maintenance of the wind mast according to international standards.
edilmesi gerektiğinde, dünyaca kabul görmüş enstitülerin rüzgar Continuously data is very important. These Technologies are new
tünelinde kalibre edilmesi gerekmektedir. Bu enstitüler yurt dışında technologies in our country. Therefore it is hard to satisfy high
bulunduğundan, ürünleri kalibrasyon için yurt dışına göndermek quality measurement. In this case, uncertainty increases in the
gerekmektedir. Bu durumdaki gümrük işlemleri yeni alıma göre biraz energy analysis.
daha uzun sürüyor. Bu durumda da yine en az 1,5-2 ay kaybediliyor. Recently, project-based wind measurement has increased in our
Bu sorunların dışında bir de bakım problemleri olmaktadır. Rüzgar country. Earlier while all systems are imported directly from abroad,
Ölçüm Sistemlerinde kullanılan teknolojiler ülkemizde çok yeni wind mast are now produced in our country by Companies now.
olduğundan bu konuda yetişmiş eleman sayısı çok az sayıdadır. But sensors and recording devices are still being imported from
Böyle olunca da bir arıza durumunda yetişmiş elemana ulaşmak ve abroad. Custom procedures are quite long. Therefore, the investor
bu elemanın olaya müdahalesi vakit almaktadır. Bazen uzunca bir and measurement systems established company must keep spare
süre çözülemeyen problemler olmaktadır. Uzman kişinin defalarca materials in stock at any time.
sahaya gitmesi gerekebilmektedir. Bu arada da bir çok kere data Number of experienced staff is very few with respect to all
kaybı yaşanmaktadır. equipment used in the measurement system.

268
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

HES PROJELERİNDE ÇED SÜRECİ VE İPTAL DAVALARI

Av. Süleyman BOŞÇA


Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü

Özet önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek


Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED), gerçekleştirilmesi planlanan değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve
projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin kontrolünde sürdürülecek çalışmalardır.
belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da
çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesinde; herkesin,
önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu,
değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini
kontrolünde sürdürülecek çalışmalardır. önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtilmiştir.

ÇED Yönetmeliğinin EK-I listesinde yer alan projeler, Seçme 2872 sayılı Çevre Kanununun amacı, bütün canlıların ortak varlığı
Eleme Kriterlerine tabi olup “Çevresel Etki Değerlendirmesi olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri
Gereklidir” kararı verilen projeler ve Yönetmelik kapsamında ya da doğrultusunda korunmasını sağlamaktır. Kanunun 3. maddesinde
kapsamı dışında bulunan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğinin önlenmesine
genişletilmesi halinde, kapasite artışı toplamı Yönetmeliğin EK- ilişkin genel ilkeler sayılmıştır. Buna göre, arazi ve kaynak kullanım
I’inde belirtilen eşik değer veya üzerindeki projeler ÇED’e tabidir. kararlarını veren ve proje değerlendirmesi yapan yetkili kuruluşlar,
karar alma süreçlerinde sürdürülebilir kalkınma ilkesini gözetirler.
Bununla birlikte, ÇED Yönetmeliğinin EK-II listesinde yer alan Yapılacak ekonomik faaliyetlerin faydası ile doğal kaynaklar
projeler, Yönetmelik kapsamında ya da kapsamı dışında bulunan üzerindeki etkisi sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde uzun
projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesi halinde, dönemli olarak değerlendirilir. Politikalarının oluşmasında katılım
kapasite artış toplamı bu Yönetmeliğin EK-II’sindeki eşik değer hakkı esastır. Bakanlık ve yerel yönetimler; meslek odaları,
veya üzerindeki projeler, seçme eleme kriterlerine tabidir. Seçme birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını
eleme kriterlerine sahip projeler hakkında Çevre ve Orman kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlüdürler. Kanun’un
Bakanlığı tarafından “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir” 9. maddesinde “çevrenin korunması amacıyla; doğal çevreyi
veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin
verilir. korunması esastır. Biyolojik çeşitliliği koruma ve kullanım esasları,
yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve
Kurulu gücü 25 MW ve üzeri olan nehir tipi santraller Ek-I listesinde ilgili diğer kuruluşların görüşleri alınarak belirlenir. Ülke fiziki
olup ÇED’e tabidir. Kurulu gücü 0,5 MW ve üzeri olan nehir tipi mekanında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-
santraller ise Ek II listesinde yer almakta olup, seçme eleme kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma,
kriterlerine tabidir. Özellikle Doğu Karadeniz’de ÇED’e ilişkin çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçlarının karşılanması sonucu
kararlara karşı açılan iptal davalarında mahkemeler tarafından oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama
verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararları HES projelerinin imar planlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında
gerçekleşmesi önünde çok büyük bir engel olarak durmaktadır. 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları Bakanlıkça
yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni
Mahkemeler tarafından ÇED’e ilişkin iptal davalarında verilen planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak
kararlarda özellikle havza planlamasının yapılması, biyolojik yönetmelikle belirlenir. Ulusal mevzuat ve taraf olduğumuz
çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği için gerekli can suyu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınarak koruma statüsü
miktarının yetersizliği ile ÇED raporlarında iletim hattı ile ilgili kazandırılmış alanlar ve ekolojik değeri olan hassas alanların her
çalışmalara yer verilmemesi temel gerekçeler arasında yer tür ölçekteki planlarda gösterilmesi zorunludur. Koruma statüsü
almaktadır. kazandırılmış alanlar ve ekolojik değeri olan alanlar, plân kararı
dışında kullanılamaz” hükümlerine yer verilmiştir. Kanun’un 10.
maddesinde ise; gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu
ÇED ve İlgili Yasal Düzenlemeler çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler,
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), gerçekleştirilmesi planlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası
projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin hazırlamakla yükümlüdürler. “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu
belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da Kararı Veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı
çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak alınmadıkça, bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım

269
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. ile ilgili zamanlama takvimini ve iletişim bilgilerini halka duyurur.
Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler ve Stratejik Çevresel Halkın görüş ve önerileri zamanlama takvimi içerisinde komisyona
Değerlendirmeye tabi plan ve programlar ve konuya ilişkin usul ve sunulur. Komisyonun nihai ettiği Çevresel Etki Değerlendirmesi
esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir. Raporu halkın görüş ve önerilerini almak üzere İl Çevre ve Orman
Müdürlüğünde ve Bakanlıkta on işgünü görüşe açılır. Bakanlıkça
Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik projeyle ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de dikkate alınarak
usul ve esaslar, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde üç işgününde komisyon üyesi sayısı kadar çoğaltılması istenir.
düzenlenmiştir. Çoğaltılan Nihai Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu beş
işgünü içerisinde Bakanlığa sunulur. Bakanlık, Komisyonun rapor
ÇED Sürecinin İşleyişi hakkındaki çalışmalarını dikkate alarak beş işgünü içinde proje
ÇED Yönetmeliğine tabi projeler hakkında “Çevresel Etki için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” ya da “Çevresel Etki
Değerlendirmesi Olumlu”, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Değerlendirmesi Olumsuz” kararı verir, bu kararı proje sahibine ve
Olumsuz”, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir” veya ilgili kurum ve kuruluşlara yazılı olarak bildirir. Valilik, alınan kararın
“Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararlarını verme içeriğini, karara esas gerekçelerini ve halkın görüş ve önerilerinin
yetkisi Bakanlığa aittir. Ancak Bakanlık gerekli gördüğü durumlarda nihai Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporuna yansıtıldığını uygun
“Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir” veya “Çevresel Etki araçlarla halka duyurur.
Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının verilmesi konusundaki
yetkisini, sınırlarını belirleyerek Valiliklere devredebilir. ÇED Yönetmeliğinin EK-II listesinde yer alan projeler, Yönetmelik
kapsamında ya da kapsamı dışında bulunan projelere ilişkin
Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan kapasite artırımı ve/veya genişletilmesi halinde, kapasite artış
gerçek ve tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler toplamı bu Yönetmeliğin EK-II’sindeki eşik değer veya üzerindeki
için; Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki projeler, seçme eleme kriterlerine tabidir. Seçme eleme kriterlerine
Değerlendirmesi Raporu, Seçme Eleme Kriterlerine tabi projeler sahip projeler hakkında Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından
için proje tanıtım dosyası hazırlamak, ilgili makamlara sunmak ve “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir” veya “Çevresel Etki
projelerini verilen karara göre gerçekleştirmekle yükümlüdürler. Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verilir.

ÇED Yönetmeliğinin EK-I listesinde yer alan projeler, Seçme Proje sahibi, projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi uygulamasının
Eleme Kriterlerine tabi olup “Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli olup olmadığının araştırılması amacıyla bir dilekçe ekinde bu
Gereklidir” kararı verilen projeler ve Yönetmelik kapsamında ya da Yönetmeliğin Ek-IV’üne göre hazırlayacağı üç adet Proje tanıtım
kapsamı dışında bulunan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya dosyası ile hazırladığı proje tanıtım dosyasında ve eklerinde yer
genişletilmesi halinde, kapasite artışı toplamı Yönetmeliğin EK- alan bilgi belgelerin doğru olduğunu belirtir taahhüt yazısını ve imza
I’inde belirtilen eşik değer veya üzerindeki projeler ÇED’e tabidir. sirkülerini Bakanlığa sunar. Bakanlık 15. maddenin birinci fıkrasının
(a) ve (b) bentlerinde yer alan projeleri, bu Yönetmeliğin EK-IV’ündeki
Proje sahibi, dilekçesi ekinde bu Yönetmeliğin EK-III’ünde yer kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada
alan Çevresel Etki Değerlendirmesi genel formatı esas alınarak gerekli görülmesi halinde proje sahibinden projesi ile ilgili geniş
hazırlanmış iki adet Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul
Dosyası ile Bakanlığa başvurur. edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya
yaptırmasını isteyebilir. Bakanlık on beş işgünü içinde inceleme ve
Bakanlık, başvuru dosyasındaki bilgi ve belgeleri uygunluk değerlendirmelerini tamamlayarak proje hakkında “Çevresel Etki
bakımından inceler. Uygun hazırlanmadığı anlaşılan dosya Değerlendirmesi Gereklidir” veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi
tamamlanmak üzere proje sahibine iade edilir. Proje sahibi, Gerekli Değildir” kararını beş işgünü içinde verir, kararı Valiliğe ve
eksikliklerini tamamlayıp dosyayı yeniden Bakanlığa sunar. proje sahibine bildirir. Valilik bu kararı halka duyurur. “Çevresel Etki
Değerlendirmesi Gereklidir” kararı verilen projeler için gerekçeli karar
Bakanlık başvuru dosyasının bir kopyasını halkın katılımı toplantısı Bakanlığa bildirilir. Bu Yönetmeliğin 7. maddesi uyarınca “Çevresel
ve kapsam belirleme toplantısının tarihini ve yerini belirten Etki Değerlendirmesi Gereklidir” kararı verilen projeler, Çevresel Etki
bir yazı ekinde komisyon üyelerine gönderir ve komisyonu ilk Değerlendirmesine tabidir. Bir yıl içinde bu Yönetmeliğin 8. maddesine
toplantıya çağırır. Komisyona Bakanlık temsilcisi başkanlık eder ve göre Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin başlatılmaması
komisyonun sekretarya hizmetleri Bakanlıkça yürütülür. durumunda başvuru geçersiz sayılır.

Komisyonun kapsam belirleme toplantısından önce, halkı yatırım Kurulu gücü 25 MW ve üzeri olan nehir tipi santraller Ek I listesinde
hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini olup ÇED’e tabidir. Kurulu gücü 0,5 MW ve üzeri olan nehir tipi
almak üzere proje sahibi tarafından projenin gerçekleştirileceği santraller ise Ek II listesinde yer almakta olup, seçme eleme
yerde Bakanlık ile mutabakat sağlanarak belirlenen tarihte, kriterlerine tabidir.
halkın katılımı toplantısı düzenlenir. Toplantı İl Çevre ve Orman
Müdürünün veya görevlendireceği bir yetkilinin başkanlığında HES Projeleri ve Çevreci Yaklaşımlar
yapılır. Toplantıda; halkın proje hakkında bilgilendirilmesi, görüş, Hidroelektrik santralleri kuruluş maliyetlerinin diğer elektrik üretim
soru ve önerilerinin alınması sağlanır. Başkan katılımcılardan santral çeşitlerine göre daha düşük olması, ortalama kullanım
görüşlerini yazılı olarak vermelerini isteyebilir. Toplantı tutanağı, ömürlerinin daha uzun olması, diğer santrallere göre daha az
bir sureti Valilikte kalmak üzere Bakanlığa gönderilir. Valilik, halkın sera gazı salınımına sebebiyet vermesi, elektrik üretiminde dışa
katılımı toplantısı ile halkın görüş ve önerilerini bildirebileceği süreç bağımlılığı azaltması nedenleriyle stratejik öneme sahiptir.

270
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Kyoto Protokolü’nün taraf ülkelere ülkelere C02 emisyonlarını d) Çevre ve Orman Bakanlığı’nın HES projelerinde Tenant
azaltma, dolayısıyla fosil yakıt kullanımını azaltma zorunluluğunu metodunu kullanarak dere yatağına bırakılacak su miktarını
getirdiği, fosil yakıtların başında gelen fuel-oil ve doğal gaz gibi belirlediği (bu değer yıllık ortalama akış debisinin % 10’udur ) söz
yakıtlar dikkate alındığında, ülkemizin önemli ölçüde dışa bağımlı konusu metot kullanılarak belirlenen % 10’luk değerin aslında
olduğunun görüldüğü, bu bağımlılığın azaltılmasının ülkemiz enerji kısa süreli uygulamalarda veya su kalitesi düşük nehirler için
kaynaklarının değerlendirilebilmesi ile mümkün olabileceği, bu kullanıldığı, bu değerin Doğu Karadeniz bölgesindeki nehirler
yönüyle bakıldığında nehir santrallerinin önemli bir yenilenebilir için kullanılmasının çok da doğru olmayabileceği, çevresel
enerji seçeneği olarak öne çıktığı açıktır. açıdan vurgulanmak istenen noktanın, Tenant metodunun
sucul yaşamın içinde bulunduğu yeri, kötüden iyiye doğru
Türkiye’nin enerji bakımından yurt dışı bağımlılığının azaltılması, grupladığı ve su miktarı hakkında daha sonra değerlendirme
çevre faktörlerinin de korunması suretiyle mümkündür. Bu yaptığı, bu metot uygulanmadan önce uygulama bölgesinin
açıdan bakıldığında nehir tipi santraller gibi yenilenebilir enerji sınıflandırılmasının gerekliği,
üretim potansiyeline sahip kaynakların değerlendirilmesi önem e) Tünel kazısı hafriyatının depolanacağı eski taş ocaklarının
taşımaktadır. Bu alandaki faaliyetler Kyoto Protokolü uyarınca fosil yerlerinin proje tanıtım dosyasında olmadığı, ayrıca açık
yakıtlara bağımlılığın azaltılması doğrultusundaki küresel eğilim ve kazılardan çıkan büyük hacimdeki hafriyatın nasıl bertaraf
politikalarla da uyumludur. Hidroelektrik santrallerin çevre dostu edileceği hakkında proje tanıtım dosyasında herhangi bir bilgi
olma özelliklerinin yanında, bu santraller Avrupa Birliği tarafından bulunmadığı, hazırlanacak olan ÇED raporunda hafriyat döküm
da teşvik edilmektedir. alanları ve döküm şekli hakkında detaylı bilginin verilmesinin
gerektiği, yüzeyden kazınacak olan bitkisel toprağın nerede
HES Projelerinde ÇED’e İlişkin İptal Kararlarının barındırılacağının açık bir şekilde yazılmadığı, proje tanıtım
Gerekçeleri dosyasında tünel kazısından çıkan hafriyatın büyük bir
İdare Mahkemeleri tarafından ÇED’e ilişkin kararların iptal kısmının beton agregası olarak kullanılacağının belirtildiği,
gerekçelerinde birçok hususun ortak olduğu dikkati çekmektedir. daha sonra inşaatların beton kısımlarında yanlış agrega türü
Bu gerekçeler şunlardır: kullanımından dolayı çıkabilecek hasarları önlemek için tünel
a) Hidro elektrik santrali projesinin gerek yapım aşamasında kazılarından çıkan kaya malzemenin laboratuvarda beton
gerekse faaliyete geçtikten sonra ne tür bir çevresel etki agregası olabilirliği açısından test edilmesinin gerektiği, en az
yaratacağının, yapılması planlanan projenin öngörülebilir 50 sene kullanım ömür olan HES projesinin, inşaat bitiminden
çevresel etkilerinin doğru hesaplanmadığı, projenin kurulacağı 5 ila 10 sene sonra beton aksamında zararlı agrega kullanımı
alanın ekolojik yapısı, flora ve faunası üzerinde nasıl etkiler sonucu hasarlar meydana gelebileceği, hasarlı bölgelerin tamiri
doğuracağı, yapımı neticesinde dere yatağının kuruma sırasında da çevreye zarar verilme ihtimalinin bulunduğu, tünel
olasılığının bulunup bulunmadığı, dere yatağındaki sucul inşaatı sırasında meydana gelebilecek duyarsızlıkları önlemek
yaşamın olumsuz olarak etkilenip etkilenmeyeceği, dereye için tünel güzergâhındaki kaya kütlesinin sınıflamasının
bırakılması planlanan suyun akarsudaki mevcut ekolojik yapılması ve kinematik analizlerle süreksizliklerin blok
dengenin ve canlı yaşamın devamı için gerekli ve yeterli olup duyarlılıkları üzerindeki etkilerinin irdelenmesinin gerektiği,
olmadığı, derede bulunan balıkların yaşamlarına olumsuz f) HES projesinin, aynı dere üzerinde bulunan diğer HES’ler
etkisinin olup olmayacağı, projenin orman ve orman altı bitki ile birlikte değerlendirilmesi gerekliği, Çevre ve Orman
örtüsüne, çay tarım alanlarına, bölgede yaşayan insanlara Bakanlığı’nın birden fazla HES projesini içeren akarsu havzaları
ve hayvanlara zarar verip vermeyeceği, proje kapsamında için bir problem olarak belirtilen bu durumda bütün havzayı
kesilecek ağaçların heyelan ve erozyona yol açıp açmayacağı, kapsayacak bir ÇED sürecinden uzak durmayı tercih ettiği,
proje kapsamında ortaya çıkabilecek katı atık ve atık suların HES projelerinin yapıldığı bütün su havzaları incelendiğinde
bölgenin doğal yapısına zarar verip vermeyeceği hususları bu havzalara sadece enerji üretim alanları olarak bakıldığının
gerektiği gibi incelenmemiştir. görüldüğü, bir HES’in bıraktığı kuyruk suyu diğer bir HES
b) HES çalışmalarının inşaat ve enerji üretimi süreçlerinin ayrı ayrı tarafından alınmakta belirli bir düşü ile enerji elde edildikten
çevresel etkilerinin olduğu; inşaat aşamasında yol açma, boru sonra, sıradaki HES’in devreye girdiği, bu sürecin dere/çay
döşeme ve tesis kurma gibi işlemlerin çevreye zarar verdiği, artık elektrik üretemeyecek kotlara inene kadar devam ettiği,
çevreye verilen zararın keşif bölgesine gidilirken görüldüğü, bu işlem sırasında bazen dere yatağının değiştirildiği ve bazen
HES inşa eden firmaların uyguladıkları inşaat yöntemlerinin de suyun kayaç içinde açılan kanal boyunca taşındığı, bütün
gelişmiş özellikler taşımadıkları, sektörün ekosistem üzerinde bu uygulamaların o havzadaki yaşam biçimini ve kalitesini
ciddi tahribat açan yöntemleri, belki de süregelen bir alışkanlık etkilediği, yapılan işlerin normal olduğu “her tür uygulama
olarak, devam ettirdiği ve çeşitli nedenlerle gözlemlenebildiği, çevreyi değiştirir/zarar verir” yaklaşımı ile dile getirildiği, bu
projelerdeki temel belirsizliğin kullanılacak inşaat yöntemlerinin yaklaşımın doğru olmadığı, her ortamın tolore edebileceği bir
net olarak ortaya konulamaması olduğu, çevresel zorlamanın olduğu, Antropojenik müdahalenin çevre
c) Enerji nakil hatlarının (ENH) HES projelerinden ayrı olarak özellikleri bozulmadan yapılması gerektiği, havzanın “kaldırma
ele alındığı, ENH ayrı ele alınmasının HES projeleri için kapasitesi” aşıldığında sistemin (havza), özgün niteliklerini geri
ciddi bir sorun olduğu, ENH olmadan proje kapsamındaki dönüşü olmaksızın kaybedeceği, havza kalitesini korumanın
HES projesinden üretilen elektrik enerjisinin ulusal ağa tek yolunun bütün HES’leri ve enerji nakil hatlarını bir bütün
eklenemeyeceği, bu hatların ciddi çevresel etkilerinin (ağaç olarak ele almaktan geçtiği, bu sürecin HES planlama aşaması
kesimi, yol açılması, yangın potansiyelleri vb.) olduğu, bu ile başlaması (HES’lerin sayısı, havzanın özellikleri, açılacak
nedenle ENH ve HES’lerin çevresel etkilerinin birlikte ele yollar, boru hatları vb. teknik hazırlık büyük ölçekli haritalar
alınması gerektiği, ve yerinde belirleme ile tamamlanmalıdır), inşaat sürecinin

271
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

nasıl işletileceği ile devam etmesi (ağaç kesme, hafriyat Environmental Effect. The river type power plants in appendix-2
taşıma, patlatma vb. protokoller uygulanmalı ve denetlenmeli) list which have installed capacity of 0.5 MW or above depend on
ve gözlemi içeren işletme süreci ile tamamlanması gerektiği selection criteria.
(bağımsız akı/yağış gözlem istasyonu, canlı türlerindeki
değişmeler tarımsal faaliyetlerdeki değişim vb.), üç aşamalı Particularly, having stay of execution and overruling decisions
bu planlamanın PTD ve ÇED raporunda detaylı olarak given by courts in cases against action for nullity for Evaluation of
belgelenmesi gerektiği, Environmental Effect is a big obstacle to run hydro-electric power
g) Sucul canlılar için yerinde bir çalışmanın yapılmadığı, derede plant in East Black Sea region.
şu anda sucul hayatı destekleyecek miktarda su olduğu, bu su
miktarının proje ile önemli ölçüde azalacağı, bu konunun da Basin planning, lack of water quantity which is necessary for
ÇED sürecinde incelenmesi gerektiği. conservation and sustainability of biological diversity and not
including the works about connection line in Evaluation of
Sonuç Environmental Effect reports are main reasons in decisions given
Mevcut durumda ÇED’e ilişkin kararı iptal edilen HES projeleri in action for nullity regarding Evaluation of Environmental Effect
için süreç tamamen durmuştur. ÇED Yönetmeliği gereğince by courts.
“Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumsuz” kararı verilen projeler
için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumsuz” kararı verilmesine
neden olan şartların tamamında değişiklik olması durumunda proje
sahibi yeniden başvuruda bulunabilir.

ÇED’e ilişkin kararı iptal edilen proje sahiplerinin mahkemeler


tarafından verilen yürütmeyi durdurma/iptal kararları doğrultusunda
belirtilen eksikliklerin giderilmesinden sonra yeniden başvuru
yapmaları gerekmektedir.

Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği kapsamındaki tesis


tamamlama süresinin de ÇED’e ilişkin iptal kararının verilmesinden
itibaren yeniden ÇED’e ilişkin karar alınıncaya kadar uzatılması
gerekmektedir. Bununla birlikte asıl görev, havza planlaması
noktasında Çevre ve Orman Bakanlığı’na düşmektedir.

Summary
The Evaluation of Environmental Effect is a work which sets
out negative and positive effects of projects planned to run for
the environment; evaluates preventing the negative effect or
determining location and alternative technologies, precautions
taken to keep the negative effect at a lower level; and monitoring
the implementation and control of projects.

The projects in the appendix-1 of evaluation of environmental effect


regulations are based on selection criteria and the projects which are
decided to have “The Evaluation of Environmental Effect Required”
and in case of extending or increasing the capacity regarding the
projects within or out of regulation, the sum of increasing the
capacity depends on The Evaluation of Environmental Effect for
projects which are above threshold value or at threshold value
level stated in appendix-1 of regulation.

In addition to this, the projects in appendix-2 of The Evaluation of


Environmental Effect regulation, in case of extending or increasing
the capacity regarding the projects within or out of regulation,
the sum of increasing the capacity for projects which are above
threshold value or at threshold value level stated in appendix-2 of
regulation are based on selection criteria. Ministry of Environment
and Forest may decide for the projects which are based on selection
criteria to have “ The Evaluation of Environmental Effect Required “
or “ The Evaluation of Environmental Effect not Required “.

The river type power plants in appendix-1 list which have


installed capacity of 25 MW or above depend on Evaluation of

272
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

SUGÖZÜ ENERJİ SANTRALİ – SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ ÜRETİM MODELİ

Gülben Gülcan PEHLİVANZADE Şeref HACIOĞULLARI


İskenderun Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş. İskenderun Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.

Özet
Ekonomik ve sosyal hayatın temel girdisi olan elektrik enerjisinin,
toplumsal kalkınma ve gelişmeyi destekleyecek şekilde; zamanında,
yeterli miktarda ve sürekli bir şekilde üretilmesi gerekmektedir.
Hedeflenen toplumsal kalkınma ve gelişmenin sürdürülebilir
olabilmesi ise; bu üretim sırasında çevrenin korunması için gerekli
tüm tedbirlerin alınmasına bağlıdır.

Dünya genelinde elektrik enerjisi üretiminde en çok kullanılan


kaynak olan kömürü daha verimli yakarak çevre ile uyumlu
bir şekilde elektrik enerjisi üretecek yakma teknolojilerinin
geliştirilmesinde son yıllarda önemli ilerlemeler sağlanmıştır.

Bugün gelinen noktada; çok daha az kömürle çok daha fazla


elektrik enerjisi üretmek, yanma sonucunda oluşacak atıkların
miktarını önemli ölçüde azaltmak ve oluşan bu az miktardaki atığı Tüm bu teknolojik gelişmeler neticesinde; dünya genelinde yakma
da ileri arıtma sistemlerini kullanarak çevreye zarar vermeyecek verimi ve emre amadeliği oldukça yüksek birçok kömür santrali
şekilde bertaraf etmek mümkün hale gelmiştir. projesi hayata geçirilmiştir. Doğal ve insani çevrenin korunmasını
esas alarak enerji üreten bu tesislerden biri de Adana’nın Yumurtalık
Tüm bu teknolojik gelişmeler neticesinde; dünya genelinde yakma İlçesi’nde faaliyet gösteren İSKEN Sugözü Enerji Santrali’dir.
verimi ve emre amadeliği oldukça yüksek birçok kömür santrali
projesi hayata geçirilmiştir. Çevrenin korunmasını esas alarak İsken Sugözü Enerji Santrali
enerji üreten bu tesislerden biri de Adana’nın Yumurtalık İlçesi’nde Ülkemizin en büyük uluslararası yatırımlarından biri olan ve yakıt
faaliyet gösteren İSKEN Sugözü Enerji Santrali’dir. olarak kalorifik değeri yüksek, kül ve kükürt oranı düşük taş kömürü
kullanan İSKEN Sugözü Enerji Santrali; ekonomik ve sosyal
Anahtar Kelimeler: Enerji Üretimi, Çevre Koruma, Sosyal hayatın temel girdisi olan elektrik enerjisini, sahip olduğu yüksek
Sorumluluk, Sürdürülebilir Kalkınma yakma teknolojisi ve gelişmiş çevre koruma sistemlerini kullanarak
çevreyle uyumlu bir şekilde üreterek ülkemizin sürdürülebilir
Giriş kalkınmasına destek olmaktadır.
Ekonomik ve sosyal hayatın temel girdisi olan elektrik enerjisinin,
toplumsal kalkınma ve gelişmeyi destekleyecek şekilde; zamanında, Toplam kurulu gücü 1320 MW olan ve yılda yaklaşık olarak 10
yeterli miktarda ve sürekli bir şekilde üretilmesi gerekmektedir. milyar kWh elektrik enerjisi üreten İSKEN Sugözü Enerji Santrali;
Hedeflenen toplumsal kalkınma ve gelişmenin sürdürülebilir ülkemizde tüm yasal izin ve ruhsatlarını alarak onların gereklerini
olabilmesi ise; bu üretim sırasında çevrenin korunması için gerekli sürekli olarak yerine getiren ilk kömür yakıtlı enerji santralidir ve
tüm tedbirlerin alınmasına bağlıdır. uygulamakta olduğu uluslararası teknik ve çevre standartları ile
sektöründe öncü konumundadır.
Dünya genelinde elektrik enerjisi üretiminde en çok kullanılan kaynak
olan ve bu özelliğini kısa ve orta vadede devam ettireceği kabul Almanya’daki temiz kömür ve kentsel enerji santralleri modeline
edilen kömürü; daha verimli yakarak çevre ile uyumlu bir şekilde uygun olarak geliştirilen ve ülkemizin ISO 14001 Çevre Yönetim
elektrik enerjisi üretecek yakma teknolojilerinin geliştirilmesinde Sistemi ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi
son yıllarda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Sertifikalarına sahip ilk ve tek kömür yakıtlı enerji santrali olan
Sugözü Enerji Santrali’nde çevrenin koruması ile iş sağlığı ve
Bugün geldiğimiz noktada; çok daha az kömürle çok daha fazla güvenliği yüksek öncelik taşımaktadır.
elektrik enerjisi üretmek, yanma sonucunda oluşacak atıkların
miktarını önemli ölçüde azaltmak ve oluşan bu az miktardaki atığı Sugözü Enerji Santrali’nde kullanılan taş kömürü Güney Afrika ve
da ileri arıtma sistemlerini kullanarak çevreye zarar vermeyecek Kolombiya gibi ülkelerden deniz yoluyla santrale getirilmektedir.
şekilde bertaraf etmek mümkün hale gelmiştir. Kömürü taşıyan gemiler santralin açığında demirlemekte ve özel

273
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

deniz üstü aktarma platformu vasıtasıyla boşaltılmaktadır. Boşaltma filtrelerde tutulan maddeler kül silolarına aktarılır. Santralde oluşan
işleminde iki adet mavna görev almaktadır. Mavnalardan konveyör kaliteli taş kömürü külü gelişmiş ülkelerde olduğu gibi çimento katkı
sistemine aktarılan kömür bu sistem vasıtasıyla depo alanına sevk maddesi olarak çimento fabrikalarında kullanılmaktadır. Yoluna
edilmekte ve burada depolanmaktadır. Kömür transferinin her devam eden baca gazı elektrostatik filtreden geçtikten sonra baca
aşamasında tamamen kapalı sistemler kullanılmakta ve tozuma gazı arıtma ünitesine girmektedir. Burada baca gazının üzerine
önlenmektedir. Kömür depo alanında da kömürün tozumasını farklı yükseklikteki borulardan kireçtaşı çözeltisi püskürtülür. Böylece
önlemek amacıyla bir dizi önlem alınmıştır. Bunlardan en önemlisi; gaz kireçtaşı ile yıkanmış olur. Burada meydana gelen kimyasal
depo alnının etrafını çevreleyen fıskiye sistemleridir. reaksiyonlar sonucunda baca gazının içinde yer alan kirleticiler tutulur
ve nihai ürün olarak; alçıpan imalatında kullanılan alçıtaşı elde edilir.
Kömür; depo sahasından yine konveyör sistemi vasıtasıyla önce
bunkerlere ve ardından da kazanları besleyen değirmenlere, daha Tüm bu arıtma kademelerinden geçerek arıtılan baca gazı su
sonrada kazanlara iletilmektedir. Değirmenlerde öğütülen ve toz buharı olarak 150 metre yüksekliğindeki bacaya iletilmekte
haline getirilen kömür sıcak hava ile ısıtıldıktan sonra kazana verilir ve buradan da atmosfere verilmektedir. Çıkan emisyonlar ise
ve burada yüksek ısıda yanmaya tabi tutulur. Kazanların etrafı bacada bulunan emisyon ölçüm cihazlarıyla sürekli olarak
borularla çevrilidir ve bu boruların içerisinde saf su bulunmaktadır. ölçülmekte ve kaydedilmektedir. Bütün bunların yanında Sugözü
Kömürün yanması sonucunda açığa çıkan ısı enerjisi borulardaki Enerji Santrali’nin baca gazı emisyonları; kurulan on-line sistem
bu suyu yüksek sıcaklık ve basınçta buhara dönüştürmektedir. aracılığıyla Adana Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından
da sürekli olarak izlenmektedir.
Elde edilen bu buhar daha sonra türbine gönderilmektedir. Türbinin
kanatlarına çarpan yüksek sıcaklık ve basınçtaki buhar sıcaklığını Sugözü Enerji Santrali’nin faaliyetleri; yürütülen ve alanında bir
ve basıncını kaybederken kanatları döndürmektedir. Türbinde ilk olan “Çevresel İzleme ve Yönetim Programı” kapsamında,
oluşan bu dönme hareketi ona bağlı olan jeneratörlere aktarılmakta ilk günden bu yana alanında uzman, yetkili ve bağımsız bilimsel
ve burada elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Daha sonra kuruluşlar tarafından detaylı bir şekilde izlenmektedir. Bugüne
trafolara aktarılan elektrik enerjisinin burada voltajı yükseltilir. kadar yapılan izleme çalışmaları tesisin çevre ile uyumlu bir şekilde
Sugözü Enerji Santrali’nde üretilen elektrik enerjisi; Adana ve Erzin elektrik ürettiğini göstermektedir.
istikametlerine giden iki adet iletim hattı ile enterkonnekte sisteme
aktarılmaktadır. Ayrıca İSKEN Sugözü Enerji Santrali, benimsediği sürdürülebilir
kalkınma ilkesi uyarınca çevreyi koruyarak yürüttüğü faaliyetinin
Türbin çıkışında sıcaklığını ve basıncını kaybeden buhar yanı sıra kurumsal sosyal sorumluluğunun da bilincinde olarak,
yoğunlaştırıcıya gönderilir. Burada denizden alınan soğutma yerel ekonominin canlandırılması ve yerel toplumsal kapasitenin
suyu ile soğutularak yoğunlaştırılır ve tekrar su haline getirilerek güçlendirilmesi amacıyla; ekonomi, çevre, eğitim, sağlık, kültür,
kazana basılır. Denizden temin edilen soğutma suyu ise hiçbir sanat ve spor alanlarında geliştirilen projelere destek olmaktadır.
işleme tabi tutulmadan ve içeriğinde herhangi bir değişikliğe
uğramadan, kalitesi korunarak 1200 metre uzunluğundaki boru Sonuç
ve difüzör yapılarından oluşan derin deniz deşarj sistemi ile tekrar Çevreye ve insana duyarlı işletme yönetimi anlayışı ve
denize verilir. Kullanılan deşarj sistemi ve difüzör yapıları soğutma uygulamalarıyla İSKEN; yörenin bir parçası olarak kabul görmüş,
suyunu denize verirken deniz yüzeyinde yönetmeliklerde belirtilen sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerden yöreye birçok katkıda
sınır değerlerin çok altında ısınma sağlayacak ve ekosistemi hiçbir bulunmuştur. Bütün bu yönleriyle İSKEN; çağdaş, çevreci ve insan-
şekilde etkilemeyecek biçimde tasarlanmıştır. Bu alanda yapılan toplum merkezli bir kuruluştur.
izleme çalışmaları da deşarj sisteminin denizde hiçbir etkiye neden
olmadığını göstermektedir. Summary
Electrical energy, which is the main input of economic and social
Yanma sonucunda oluşan baca gazı da arıtma tesislerinden geçirilip life, should be generated sufficiently and permanently in such a
arıtıldıktan sonra atmosfere verilmektedir. Bu çerçevede oluşan gaz way that supporting social progress and development should be
ilk olarak elekrostatik filtrelere gönderilir. % 99’dan daha yüksek toz ensured. The sustainability of the social progress and development
tutma verimi ile çalışan elektrostatik filtrelerde baca gazının içinde aimed is dependent on taking the necessary precautions for
bulunan; toz, kül ve diğer katı partiküller tutulmaktadır. Elektrostatik protecting the environment during this generation.

274
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Significant developments have been achieved recently in


combustion technologies of coal, which is the most common source
of electricity generation and presumed to maintain its popularity in
the short and long term, to generate electricity efficiently and in
compliance with environmental protection principles.

Nowadays, it is possible to generate much more electricity with less


coal, and reduce the amount of waste resulting from combustion
significantly and dispose this minimum amount of waste by using
high-tech disposal systems without causing any environmental
pollution.

In consequence with all these technological developments, many


coal power plant projects have been put into practise whose
combustion efficiency and disposability is pretty high. One of
the facilities which generate energy by considering protection of
environment is İSKEN Sugözü Power Plant operating in Yumurtalık,
Adana.

İSKEN Sugözü Power Plant, which is one of the most important


international investments of our country and which utilizes hard
coal of high calorific value and low ash and sulphur content,
supports sustainable development of our country by its production
compliant with environment, high-tech combustion technology and
developed environmental protection systems.

Total installed capacity of İSKEN Sugözü Power Plant is 1320


MW and it generates approximately 10 billion kWh electricity in
a year. This is the first coal fired power plant which provides all
legal permits and certificates and maintains continuous execution
of relevant requirements and it is a leading facility in its sector
by means of international applications of technological and
environmental procedures.

Other than being the first coal fired power plant in Turkey which
has ISO 14001 Environmental Management System and OHSAS
18001 Occupational Health and Safety System Certificates,
the facility also enables all the environmental parameters to
be monitored by independent scientific institutions specialized
in their fields within the scope of “Environmental Management
and Monitoring Programme” which has been effective since the
construction of the facility.

İSKEN; in line with principle of sustainable development it has


adopted, besides conducting its activities caring for protecting the
environment, also supports projects in the fields of vitalizing local
economy and improving local social capacity.

With business management understandings and applications that


are sensitive to the environment and people, İSKEN is accepted as
an integral part of the region, and has made many social, economic
and cultural contributions to the region to date.

275
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ATIKLARIN GAZLAŞTIRILMASINA DAYANAN ELEKTRİK ÜRETİM TEKNOLOJİSİ

Dr. Tamer TURNA


Turna Enerji Sistemleri San. ve Tic. Ltd. Şti.

Özet oksijen tüketmezler. Tümünün prosesi başlatabilmesi için bir


Gazlaştırma ısı, basınç ve buhar yardımıyla maddelerin doğrudan ısı kaynağına gereksinimi söz konusudur. Gazlaştırmanın
gaz fazına geçmesini sağlayan ve temelde karbonmonoksit ve temelde üç ürünü söz olur, bunlar: (i) Hidrokarbon gazları
hidrojen oluşumunu sağlayan bir prosestir. Gazlaştırma teknolojileri (diğer adı sentetik gazlar), (ii) Hidrokarbon sıvıları (yağlar), (iii)
çeşitlilik arz etmekte, ancak dört temel mühendislik kriterlerine göre Kömürleşmiş katı madde (siyah karbon ve kül). Sentetik gaz
gruplandırılmaktadır. Bunlar (i) Gazlaştırma reaktör ortamı (oksijen temelde karbonmonoksit ve hidrojenden (% 85’den fazla bir
veya hava miktarı), (ii) Reaktör tasarımı, (iii) İç ve dış ısı kaynağı oranda) ve daha düşük oranlarda olmak üzere karbondioksit
durumu, (iv) İşletme sıcaklığı. ve metan gazlarından oluşmaktadır. Sentetik gazlar elektrik
veya buhar üretiminde yakıt olarak değerlendirilebilmektedir.
Gazlaştırmada kullanılan tipik maddeler: Organik maddeler, Hava ile karıştırılması kaydıyla sentetik gazlar otto veya dizel
kömür ve petrol temelli maddelerdir. Hammadde ya kuru ya motorlarında kullanılabilmektedir.
da bulamaç şeklinde reaktör çemberine (yani gazlaştırıcıya)
verilmektedir. Gazlaştırıcıda hammadde yüksek sıcaklık ve Bu makale, “Atıkların Gazlaştırılmasına Dayanan Elektrik Üretimi
basınç altında, oksijen yönünden zengin veya fakir ortama Teknolojisi”nin teknik, ekonomik ve çevresel sonuçları hakkında
maruz kalmaktadır. Ticari gazlaştırma tesisleri genelde geniş bir görüş sunmaktadır.

Giriş Introduction
Türkiye’de oluşan evsel atıkların çoğu çöp sahalarında düzenli A large amount of municipal waste in the TR is being landfilled.
veya düzensiz çöplüklere atılmaktadır. Geri dönüşüm süreçlerine The amount of recycling and waste composting still very low.
tabi tutulan veya kompost (gübre) üretiminde kullanılan evsel atık Municipal waste left is named is “Residual Waste”. The European
miktarı hala oldukça düşük oranlardadır. Bu işlemlere tabi tutula- Landfill Directive now means we must reduce the waste we send
mayan evsel atıklara “Kalan Atıklar” denmektedir. Avrupa Toplulu- to landfill. Until recently, the only alternative to landfill which has
ğunun Atık Depolama Direktifine göre depolamaya gönderilen atık- been considered is mass-burn incineration. There are opponents
ların azaltılması hedeflenmiştir. Kısa bir süre öncesine dek atıkların for the incineration of residual waste because it destroys natural
depolanmasına tek seçenek “atık yakma tesisleri” olmuştur. Ancak resources; it undermines recycling by demanding a steady stream
atık yakma tesislerinin önemsenecek düzeyde muhalifleri vardır. of waste; it adds to climate change; and it causes pollution from air
Bunlar atıkların yakılarak bertarafın doğal kaynakları tükettiğini, emissions and toxic ash. A number of other options for dealing with
geri dönüşüm imkanlarının sürekli madde akışı ihtiyacı nedeniyle residual waste are now becoming more significant, in particular
baltalandığını, iklim değişikliğine yol açıldığını ve hava kirliliğinin pyrolysis and gasification. This briefing explains how these
yanı sıra zehirli küllerin geri kaldığını söylemektedirler. Bu çekince- processes work and what their benefits and disadvantages are.
lere çözüm oluşturması bakımından giderek daha fazla seçenekler
- örneğin piroliz ve gazlaştırma teknolojileri – kalan atıkların berta- The following schematic shows a recommended flow chart of a
rafına çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makale bu tekno- common municipal waste handling process.
lojilerin avantaj ve dezavantajlarını irdelemektedir. İlişikteki şema
evsel atıklar için önerilen genel süreci göstermektedir. Pyrolysis and Gasification – How It Works?
Pyrolysis and gasification are thermal processes: they use
Piroliz ve Gazlaştırma – Nasıl Çalışır? high temperatures to break down any waste containing carbon.
Piroliz ve gazlaştırma termik süreçlerdir: karbon yapılarının ayrıştı- Both technologies use less oxygen than traditional mass-burn
rılmasında yüksek sıcaklıklar kullanmaktadır. Her iki teknolojide de incineration.
(atık yakma teknolojisine kıyasla) daha az oksijen tüketilmektedir.
Piroliz sürecinde atıklar kömüre (veya küle), piroliz yağı ve sentetik The pyrolysis process degrades waste to produce char (or ash),
gaza (“singaz”) indirgenmektedir. Bunun ardından gazlaştırma sü- pyrolysis oil and synthetic gas (called syngas). The gasification
recinde singazın içindeki hidrokarbonlar (kontrollu miktarda oksijen process then breaks down the hydrocarbons left into a syngas
verilerek) ayrıştırılmaktadır. Piroliz ve gazlaştırmada karbon içeren using a controlled amount of oxygen. Gasification and pyrolysis
atıklar örneğin kağıt, petrol esaslı atıklar (plastik ve tekerlekler) ve typically rely on carbon-based waste such as paper, petroleum
organik madde içeren atıklar örneğin gıda atıkları. Gazlaştırmada based wastes like plastics and tires, and organic materials such

276
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Şekil 1. Katı Atık İşleme Süreç Şeması Figure 1. Solid Waste Handling Schematic

küçük bir miktar oksijen kullanılmakta, pirolizde ise oksijen kullanıl- as food scraps. Gasification involves using a small amount of
mamaktadır. Her iki teknolojide de sentetik (“singaz”) gaz üretilmekte oxygen whereas pyrolysis uses none. Both produce a synthetic
ve bu gaz %85 oranında karbonmonoksit ve hidrojenden ve de daha gas (called syngas) made up mainly of carbon monoxide and
küçük oranlarda olmak üzere karbondioksit ve metan gazlarından hydrogen (85 percent), with smaller amounts of carbon dioxide
oluşmaktadır. Singazın kalorifik bir değeri olduğundan bu gaz yak- and methane.
ma tesislerinde elektrik ve/veya buhar ürtiminde kullanılabilmekte,
veya kimya, petrokimya ve rafineri tesislerinde hammadde olarak Syngas has a calorific value, so it can be used as a fuel to
değerlendirilebilmektedir. Sürecin yan ürünleri olarak sıvılar (ör. gaz generate electricity or steam, or used as a basic chemical in the
yıkamadan kaynaklanan) ve katılar (kömür ve kül). petrochemical and refining industries. Other by-products include
liquids (mainly water used for washing the gas clean) and solid
Çoğu gazlaştırma ve piroliz süreçlerinin dört kademesi vardır. residues – ash, or char.
Bunlar:
 Atığın ön ayrıştırılması: Burada sterilizasyon sağlanmakta ve Most gasification and pyrolysis processes have four stages:
kalorifik değeri olmayan ve de geri dönüşüme müsait olan kimi  Pre-treating the waste, which usually involves sterilizing it and
atıkları (ör. cam, moloz ve metaller) ayrıştırılmaktadır. separating out some of the recyclables, especially glass, grit
 Kalan atıkların ısıtılması: Temelde organik hamurdan oluşan and metal (which have no calorific value)
bir kütle gaz, yağ ve kömür (kül) üretilir.  Heating the remaining waste, mainly organic pulp, to produce
 Yıkama (temizleme): Üretilen gazlar yıkanır ve içerisindeki katı gas, oils and char (ash)
partiküller, hidrokarbon partikülleri ve uçucu solvent türü bile-  ‘Scrubbing’ (cleaning) the gas to remove some of the
şenler ayrıştırılır. particulates, hydrocarbons and soluble matter
 Temizlenmiş gaz ile elektrik üretimi ve kimi durumlarda BEIS  Using the scrubbed gas to generate electricity and, in some
teknolojisiyle eşzamanlı olarak ısı üretimi sağlanır. cases, heat (through combined heat and power – CHP).
 Atık yakma tesislerine seçenek olarak geliştirilen çözümlerin  Most alternatives to mass-burn incineration being developed
çoğu bu dönemde piroliz veya gazlaştırma tesisleridir. now use a combination of pyrolysis and gasification.

277
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Şekil 2. Piroliz Süreci Şeması Figure 2. Pyrolysis Process Schematic

Olumlu ve Olumsuz Hususlar Nelerdir? Pro’s and Con’s?

 Olumlu Hususlar:  Pro’s:


• Az oksijen kullanıldığından düşük düzeyde havayı kirleten • By using less oxygen, fewer air emissions are produced,
emisyonlar oluşmakta, • Emissions are easier to control because they are scrubbed
• Emisyonlar gaz yıkama tesisleri sayesinde daha iyi kontrol to remove contaminants,
edilebilmektedir, • The plants are modular. They are made up of small units
• Tesisler modüler yapıdadır. Küçük ünitelerin eklemlenmesiy- which can be added to or taken away as waste streams or
le tesisler kurulup büyütülmekte veya atık akışının azaldığı volumes change (e.g. with increased recycling) and are,
(ör. geri dönüşüm imkanlarının artmasıyla oluşan) durumlar- therefore, more flexible than mass-burn incinerators,
da modüler tesisler sökülerek başka yerlere taşınabilmekte, • By creating fuel for electricity and / or heating, the processes
bu nedenle atık yakma tesislerinden çok daha esnek nitelik displace energy from other sources. Where the energy
var olmakta, displaced is gas or coal, it can reduce climate change
• Elektrik ve/veya ısı üretimi için yakıt üretildiğinden, bu süreç- impacts (this argument can also be made for energy from
ler diğer enerji türlerini ikame etmektedir. İkame edilen yakıtın waste incineration),
doğal gaz veya kömür olması durumlarda karbon emisyon sa- • The processes produce a more useful product than standard
lınımı azaltılmaktadır, incineration – gases, oils and solid char can be used as a
• Bu süreçler (atık yakma tesislerine kıyasla) daha kullanışlı fuel, or purified and used as a feedstock for petro-chemicals
ürünler (gaz, yağ ve kömür) üretilmekte ve enerji üretim tesis- and other applications.
lerinde veya zenginleştirme yöntemiyle petro-kimya ve başka
uygulamalarda değerlendirilebilmektedir.  Con’s:
• Unless they only deal with truly residual waste (what is left
 Olumsuz Hususlar: once best practice recycling and composting has happened)
• Geri dönüşüm imkanı olan atıkların süreçlerde kullanılması, the processes will undermine recycling,
geri dönüşüm teknolojilerin ve doğal gübre üretiminin aleyhine - For example, paper is a valuable material which is lost
işlemektedir. when reduced to a gas. Further, paper made from trees

278
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

- Örneğin kağıt çok değerli bir madde olup gazlaştırılması requires double the energy of recycled paper. Each ton of
halinde kaybolmaktadır. Diğer yandan ağaçlardan kağıt recycled paper saves about two dozen trees.
üretiminde harcanan enerji, atık kağıdın geri dönüşümün- - Aluminium, steel and glass are easily recycled when
den üretilen kağıda kıyasla iki katı enerji tüketmektedir. separated from solid waste but unrecoverable from
Bir ton kağıt için 24 adet ağaç kesilmektedir. gasification process slag; Beverage cans made from
- Aluminyum, çelik ve cam katı atıkların arasından kolaylık- aluminium ore require 20 times as much energy to
la ayrıştırılabilmektedir, ancak gazlaştırma sürecine tabi produce compared cans made of recycled aluminium.
tutulduklarında bunların curuftan ayıklanması mümkün • The gas and solid emissions produced are similar to mass-
olmamakta, cevherden üretilen alüminyum içecek kutuları burn incineration,
için, geri dönüştürülmüş kutulara kıyasla 20 kat daha fazla • The plants need a certain amount of certain materials to
enerji tüketilmektedir. work effectively e.g. paper, wood and food waste – these
• Atık gaz ve katı partikül emisyonları katı atık yakma tesisle- are often the most valuable parts of the waste stream for
rindekine benzer niteliktedir, composting,
• Tesislerin verimli çalışabilmesi için değerli atıkların da (ka- • Recycling creates more jobs,
ğıt, ağaç ve gıda atıklarının) gazlaştrılması gerekmektedir. • Any fuel produced nowhere near makes up for the energy
Bilindiği üzere bu atıklar doğal gübre üretiminde kullanılan spent in manufacturing new products – re-use and recycling
değerli kısımlardır. are still better.
• Geri dönüşüm süreçleri daha fazla istihdam yaratmaktadır. • In addition, while mass-burn incineration is a proven
• Tesislerde üretilen yakıtlar, hammadde olarak kullanılan katı technology, the effectiveness of pyrolysis and gasification
atıkların üretilmesi sırasında harcanan enerji miktarının çok has not yet been fully demonstrated.
altındadır.
• Bunlara ek olarak katı atık yakma tesisleri rüştünü ıspatla- Reference
mış bir teknoloji olup, piroliz ve gazlaştırma tesisleri henüz [1] TURNA ENERJİ SİSTEMLERİ SAN. Ve TİC. LTD. ŞTİ.
tamamen bu kategoriye girememiştir. (www.tes-engineering.biz) ve ETS GmbH (www.carbon-
credits.net) Proje Uygulamaları.
Kaynaklar
[1] TURNA ENERJİ SİSTEMLERİ SAN. Ve TİC. LTD. ŞTİ.
(www.tes-engineering.biz) ve ETS GmbH (www.carbon-
credits.net) Proje Uygulamaları.

279
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Şekil 3. Örnek bir Piroliz Tesisi Figure 3. A Pyrolysis Plant Example

Ön Görülen Yakıt Kaynağına Göre Elektrik Üretimi Tablosu Power Generation Capacity Based on the Fuel Source
(Örnek) / (Example)
Fizibilite Örneği Feasibility Example

Kapasiteler Capacities:
Enerji Santralı Kapasitesi : 2412 kW Plant Nominal Power Capacity : 2412 kW
Net Elektrik Üretim Kapasitesi : 2170 kW Plant Net Power Capacity : 2170 kW
Gaz Tüketimi : 7179 kW Gas Consumption : 7179 kW

Gelirler Revenues:
Elektrik Satışı : 3.298.400 TL/Yıl Power Sales (0,19 TL/kWh) : 3.298.400 TL/Yıl

Giderler Expenses:
Tüm İşletme Giderleri : 289.440 TL/Yıl All O&M Costs : 289.440 TL/Yıl

EBITDA : 3.008.960 TL/Yıl EBITDA : 3.008.960 TL/Yıl

CAPEX : 13.540.000 TL CAPEX : 13.540.000 TL


(Atık ön elleçleme tesisi hariç) (Excl. waste handling !)

Basit Geri Ödeme Süresi : 4.5 Yıl / Years Statik Pay Back Period 4.5 Yıl / Years

280
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

THE IMPORTANCE OF VOLUNTARY CARBON MARKET IN TURBULENT


TIMES OF NEGOTIATIONS

Thomas CAMERATA
South Pole Carbon, Istanbul Office

Abstract and alternative fuels and new technology engines are other issues
National Climate Change Strategy for Turkey has been developed discussed in context of the strategy.
and published by the government. The emission reduction
measures to be taken are defined on sector basis. However, Application of management tools such as energy control and
financial resources to realize those reduction targets are lacking management systems, greenhouse gas inventory and reporting
for the project developers. Voluntary Carbon Market could systems, greenhouse gas management systems will be developed
provide access to international funding opportunities. A number in order to follow up industrial emissions in the mid-term. The
of renewable energy projects have already benefited from carbon voluntary carbon markets is also mentioned to be encouraged for
revenue in Turkey. The carbon market is expected to play an transforming the emission reduction investment costs into revenues
important role in post-2012 emission reduction targets. for enterprises.

Waste management is also included in the emission reduction


Copenhagen round of Climate change negotiations did not give the measures. The Waste Management Action Plan will be developed
expected outcome and no legally binding global carbon reduction and 70% of the municipal wastes in Turkey are aimed to be
treaty has been developed. Turkey has ratified Kyoto Protocol last disposed at the sanitary landfill facilities by 2012. The measures
year but does not have a commitment for the first phase beginning defined for Land Use, Forestry and Agriculture includes rational
from 2008 to 2012. The delegates attended to Copenhagen use of manure, implementation of modern techniques in irrigation,
negotiations presented the endeavours in order to combat with soil cultivation and use of pesticides and supporting organic
climate change. The “National Climate Change Strategy” was agriculture, drought-tolerant plants, certified seed production in the
published in December 2009. The short, mid and long term short term.
emission reduction plans are described and the special status
differentiating from developed European countries. The delegate Developing Classification standards for land use and a geographical
member also added that Turkey would participate to international information system for all land classes in Turkey are among the
treaty within common but differentiated responsibilities. mid and long term plans. In addition, 2.3 million hectars will be
afforested and rehabilitated between years 2008-2012.
Turkey is Taking Part in The Solution
In context of National Climate Change Strategy[1], achievable In order to implement the strategy and realize all sector based
emission reductions on a sector basis have been defined if national measures defined above required financial resources shall be
and international funds are accessible. Main sectors on focus are: provided by both national international resources. Clean technology
1) Energy, investments, transition to a low carbon economy and scientific
2) Transportation, research for mitigation and adaptation are the main paths to follow
3) Industry, up for an effective emission reduction for Turkey and would require
4) Waste, huge financial resources.
5) Land Use, Agriculture and Forestry.
Carbon Revenues Could Encourage Emission
The long term strategy for energy sector comprises both increasing Reduction Projects
the share of renewable energy in total electric power generation to Continued growth of the voluntary markets has been considered
25% and reducing the energy density by 2020. Energy efficiency seriously as financial resource for those targets (Figure 1). The
measures are also included in the agenda of short, medium and volume of Voluntary Carbon Markets has been increasing over the
long term strategies. A target of 7% reduction in the reference years with the increasing number of renewable energy and green
scenario by 2020 has also been defined. investments also in connection to the improving Global Warming
and climate awareness. The increasing volume of a voluntary
The railroad transportation in freight and passenger transportation carbon market is a good indicator that there would be a demand
needs to be supported in order to decrease the use of fossil fuel for carbon markets in the post 2012 regime as well.
as sector approach. Public transportation as well as short distance
maritime transportation shall be encouraged in medium long term. The carbon emission reducing projects, particularly developed in
Energy efficiency, environmental-friendly transportation modes renewable energy generation, have already benefited the support

281
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

regulations. This would help to see where further emission


reductions could be achievable easily and seeking funds to realise
them.

To conclude, 2010 is a very important year for climate negotiations.


Turkey should develop sustainable strategies and seek ways to
be harmonised with global carbon market mechanisms. Voluntary
carbon market coupled with carbon accounting would be the key
activities to support turbulent times of negotiations in Cancun,
Mexico.
Figure 1. Historic values for the voluntary carbon markets[2]

of carbon finance. There is a long pipeline of projects which will References


be commissioned in the following years and will start issuing their [1] Ministry of Environment and Forest, National Climate Change
credits very soon. Turkey now has 78 projects listed on Gold Strategy, Turkey (http://www.undp.org.tr/energEnvirDocs/
Standard and also increasing number of projects under VCS. Ingilizce%20-%20Strateji%20Belgesi.pdf)
Turkey has gained a strong position in the voluntary carbon markets [2] Ecosystem Marketplace, New Carbon Finance
as the energy infrastructure is going under a transformation and [3] Ecosystem Marketplace, New Carbon Finance. (1) Based on
number of renewable energy projects is increasing. The additional 335 observations
revenues from carbon emission reduction are also supporting
projects lacking financial feasibility such as electricity from biogas
or landfill (Figure 2). Voluntary carbon markets have demonstrated
how important can carbon revenues are and how vital post 2012
period will be for project owners. In order to keep this market alive
after 2012, a great pressure has been put on national climate
negotiations within this year.

Figure 2. Turkey has gained a strong position in the voluntary market [3]

Project Developers Should Ensure Registration of


Their Projects Pre-2012
Voluntary carbon markets would play an important role to be
harmonized by the global carbon market mechanisms rules for
the post 2012 regulations. Gold Standard and Voluntary Carbon
Standard have been a good practicing area for the project
developers. Enlarging the frame by different kinds of projects
such as energy efficiency in industry or enabling low carbon public
transport vehicles would put an extra value to that endeavours for
combat with climate change.

If the project is eligible for generating emission reductions and


carbon revenues are vital for the implementation, early action
should be taken by the project owner. During the design phase and
before any payment made or any loan taken for the project, carbon
emission reduction development should start. Carbon developers
can help you to assess your emission reduction potential and to
evaluate the best carbon standard to be used.

In addition for a complete picture of activities carbon accounting


should join the scene backed up with applicable standards and

282
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

REDUCED ENVIRONMENTAL IMPACT WITH ENGINES

Thomas STENHEDE
Wärtsilä Ecotech

The internal combustion engines are the most efficient single principle. When HFO was the only fuel choice available, the diesel
energy converter where chemical bound energy in liquids and engine or compression ignition was selected.
gaseous fuels are used.
Now when natural gas is available the existing diesel engines can
Thanks to the high efficiency the specific environmental becomes be converted to burn natural gas and simultaneously keeping the
low in particular when power is generated. oil capability operational. Thereby, a duel fuel engine is available.
In the below table a comparison is made between otto and diesel
There are a number of parameters which influence the type of engines using various fuels.
emissions and the amount thereof.
For a 100 MWe plant operating 8000 hours per year at full load this
Such parameters are: means for an HFO fired plant, which switches to natural gas, the
 Choice of fuels yearly emissions become as shown in Table 2.
 Engine combined cycles
Table 1. Specific Emsissions of Wärtsilä Engines
 Waste heat recovery
Engine type W50DF W46GD W46 W34SG
 Exhaust gas clean up systems Process otto diesel diesel otto
Fuel NG NG HFO NG
Since Turkey nowadays has got a fine meshed gas grid the Sulphur content in fuel %S - - 2.0 -
Shaft power per cyl kWm 950 975 975 450
utilization of engines has expanded, thereby both oil and gas Shaft efficiency (η). ISO % 48.6 45.0 47.9 48.0
are widely used. The access to natural gas has to a great extent Exhaust gas temperature °C 398 340 317 390
become beneficial for the environment. Nitrogen oxides (NOx) g/kWh 1,2 8,0 14,7 1,2
Carbon monoxide (CO) g/kWh 1,4 1,0 1,1 2,2
Sulphur (SO2) g/kWh 0,09 0,15 8,0 -
Fuel Impact on the Environment Particles g/kWh 0,06 0,1 0,46 0,07
For power generation heavy fuel oil (HFO) has been standard fuel. Carbon dioxide (CO2) g/kWh 436 499 646 450

Typical for HFO is beside the low price that it contains high levels
of sulphur and ash. When oil is combusted in diesel engines the Table 2. Yearly Emissions of Engine Power Plant

burn out is very good and the efficiency is high (40-45%) and the Engine type W50DF W46GD W46
unburned residuals as CO is low. The compression ignition cycle Fuel NG NG HFO

gives also higher emissions of NOx. Nitrogen oxides (NOx) ton/year 960 6400 11760
Carbon monoxide (CO) ton/year 1120 800 880
Sulphur (SO2) ton/year 72 120 6400
The combination of sulphur and ash give a higher particulates emission Particles ton/year 48 80 368
as the ash generates nucleus for sulphuric acid condensation. Carbon dioxide (CO2) ton/year 348800 399200 516800

Sulphuric acid contributes to acid rain which precipitates on land As seen there is a substantial environmental improvement when a
and forests and NOx contributes to smog formation, all giving a power plant changes to natural gas. This is also valid for a green
negative impact on the environment. house gas like CO2.

As long as natural gas is available at a competitive price for power Engine Combined Cycles
generation gas is from an environmental point of view the preferred Still the exhaust gases contain a lot of unused energy and by
fuel in a combustion engine. introducing a steam generating system further power could come
from the plant. Wärtsilä has experience from several engine
Natural gas, which mainly is composed of methane, shows a number combined cycles (ECC) in which the power output has been
of benefits for protecting the environmental. Natural is almost from increased by more than 8%.
sulphur compounds, only small amount for odourisation, free from
ash and particles, and a high hydrogen-carbon ration. This means that a 100 MWe engine plant now can generate up
to almost 110 MWe without further fuel consumption. From an
Most engines built today in Turkey are spark ignited (below 10 efficiency point this means that the gross efficiency now is in the
MWe per genset) and pilot ignited DF-engines, all applying the otto 50% range.

283
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

The choice of fuel is important as an engine can very well operate treatment methods meaning that the energy conversion has already
on high sulphur (HFO) but certain actions has to be taken when taken place and can not be affected. The energy consumption can
it comes to corrosion in the exhaust gas system. For gas fuelled be high.
systems this limitation is not at the hand and further improvement
can be made. It is anticipated that a well designed plant can achieve Conclusion
53% in the near future. In general pre-combustion methods like; fuel selection could be
more efficient and choice of internal process such as otto/diesel
Exhaust gas in
Steam Turbine
processes. Secondly waste heat recoveries either as engine
Superheated steam (one/plant)
(12..20bar)
Generator combined cycle or combined heat/chilling reduce the specific
Electric
Superheater G power emissions and improve the efficiency. Wärtsilä provides all these
Steam Condenser
methods as selected by its customers.
Exhaust gas Drum (one/plant)
Boiler Evaporator Cooling water
(one/engine) HT water heat (or air cooling)
recovery Condensate

Make-up water
Economiser
Feed water
Tank
Feed water (one/plant) •plant total el. efficiency 47 .. 50%
Exhaust gas out (min 130°C with •recommended plant size min 30 MWe
(min 180°C with sulphuric fuels) •LP steam production for fuel heating
sulphuric fuels)
to be considered in HFO plants
Feed water pump

Figure 1. Engine combined cycle

The ECC thus improves the efficiency by 4%-unit implying that


there is a 4% reduction in specific emissions.

Recovery of Waste Heat


The engine driven power plant has an efficiency of 45% means
that 55% of the fuel energy is rejected via exhaust gas and engine
cooling. This rejected energy can to some extent replace other
energy sources where low grade energy is requested e.g. steam
generation, hot water, chilling. There are difficulties in finding
appropriate solutions but if the can be identified in industrial
process, municipal utilities the emissions could be reduced and
energy saved.

A district cooling and power plant is depicted below.

As seen in Figure 2 residual heat is used in a heat recovery module


and a boiler for driving an absorption chiller. A compressor chiller
is used for peaking and stand-by to meet the demand according to
a duration curve.

Figure 2. An engine driven DCAP plant.

Exhaust Gas Clean Up Systems


The most obvious way of reducing emissions into the air is to clean
up the exhaust gas by:
 Flue gas desulphurization
 SCR for deNOx
 Electrostatic precipitation for particles

All methods are widely applied and efficient, but they are costly
to install and some consume chemicals for operation. They are

284
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

GEOTHERMAL EXPLORATION IN TURKEY

Özgür Çağlan KUYUMCU Umut Destegül SOLAROĞLU


BM Mühendislik ve İnşaat A.Ş. BM Mühendislik ve İnşaat A.Ş.

Abstract between depths 1000-2000 m. This has brought out a wholly new
Turkey is famous for many things from its beautiful nature to a opportunity and a parallel strong private sector interest in deeper
diverse culture going back many civilizations. However, there is yet geothermal exploration.
another asset that Turkey is not yet famous for: Turkey’s abundant
geothermal resources. Current estimated numbers confer that Geothermal exploration requires significant upfront expensive
Turkey’s geothermal capacity is 7th in the world at 2000 MWe studies such as geological, geophysical and geochemical
and 31500 MWt. Overall, Turkey provides a very promising and investigations. Once the well location is given, the expense is
unrevealed sector for investors. However in order to truly become multiplied, with average drilling costs running around 2.5 m USD
one of the leading countries in geothermal, Turkey needs to iron for a 2000 m depth conventional exploration well. It is clear that
out its legislative bottlenecks associated with exploration licensing, despite all production advantages, geothermal energy requires
expropriation, supervising institutions, import regime, data libraries heavy risky upfront investment. In order to maintain and escalate
and support mechanisms. private sector interest, exploration needs to be stripped off its
problems and supported by the government to the highest extent.
1. Introduction Owing to its relatively limited exploration history, the Turkish
Turkey is famous for many things. These include historic geothermal sector heavily relies on the oil & gas technologies, staff
monuments and landmarks, long beaches with clear seas, forests and equipment that have been around for much longer periods
and mountains and a comprehensive history and an incredible instead. On the other hand, a number of important technical
culture going back many civilizations. There is yet another asset differences from oil & gas require that availability and/or import and
present in Turkey; one that it is not yet famous for. That asset is logistics issues are urgently solved in the near future. For instance,
its abundant geothermal resources. Studies conducted by many the importing regime governing geothermal is currently far more
institutions put Turkey at the 7th order among countries having the demanding in comparison to that applicable to oil & gas.
highest geothermal potential at 2000 MWe and 31500 MWt. On the
other hand, the actual installed power capacity is only around 100 The primary issues requiring a permanent solution are not only
MW, way lower that what this potential suggests. This is actually a drilling issues, but also supervising authorities and their rights and
positive thing for investors in that it means the future is wide open responsibilities. The best example is MTA, who has been appointed
for geothermal energy in Turkey. the government body that grants prospect licenses to the private
sector, while simultaneously acting as an independent exploration
At the overall energy front, there is a similar situation. The current company that is in direct competition with the private sector.
installed power capacity in Turkey is approximately 48,000 MW, Another topic is the shape and area limitations for exploration
where energy demand projections put the installed power capacity prospect licenses. If not revised, the current practice will continue
requirement at 96,000 MW by 2020. This is double the current to create conflict of interest in many reservoir areas at each instant
level, requiring an approximate 100 billion USD of investment. In the licenses overlap. Further regulation and support mechanisms
consideration of this vast need for added installed power capacity, can also be implemented in order to ensure steady and fast growth
the Turkish government has taken very important steps towards of the sector. These would typically include creation of national
stimulating the energy market since 2001. Starting from 2005, a digital subsurface data libraries and associated data banks, new
parallel mission of driving renewable energy initiatives was also regulations enabling urgent expropriation for drill pads and even
strongly integrated into these steps, culminating in the signing direct governmental support in the form of partial drilling grants
of the Kyoto Protocol on February 6th, 2009. Being among the and rental or otherwise provision of specialty drilling and testing
countries primary renewable resources, geothermal energy now equipment.
holds a stronger place than ever in Turkey’s energy plans.
2. Energy in Turkey
Geothermal exploration work in Turkey has been pioneered by the The current installed power capacity in Turkey is approximately
government exploration company MTA (Maden Tetkik ve Arama) 48,000 MW, where energy demand projections put the installed
since late sixties, with very little private sector involvement. MTA power capacity requirement at 96,000 MW by 2020. This is double
has published more than 185 geothermal reserves most of which the current level, requiring an approximate 100 billion USD of
were shallower than 1000 m depth. Meanwhile, recent studies investment. In consideration of this vast need for added installed
now show that deeper and stronger geothermal reserves exist power capacity, the Turkish government has taken very important

285
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

steps towards stimulating the energy market since 2001. Starting Table 1. Summary of Geothermal Uses So Far
from 2005, a parallel mission of driving renewable energy initiatives
Current Situation in Geothermal Uses[2]
was also strongly integrated into these steps.
Direct use heat exchange: 983 MWt (equivalent to 117,000 houses)

Recent major changes in laws and regulations can be summarized 402 MWt (equivalent to 10 million persons
Balneaological use:
per annum)
as follows:
 Electricity Market Law (no.4628 / 03.03.2001) – Private energy Power generation: 80,7 MWe
production CO2 Production: 120,000 ton / year
 Energy Market Regulatory Authority (EMRA, 19.11.2001)
Table 2. Power Generation Targets
 Agreement on Water Use / (Gen. Drct. of State Hydraulic Works,
26.06.2003) Target Projection
 Law on Utilization of Renewable Energy Sources For The Purpose Power generation, 2010 forecast: 250 MWe
of Generating Electrical Energy (no.5346 / 18.05.2005) Power generation, 2015 forecast: 550 MWe
 Law on Utilization of Geothermal Resources (no.5686 /
Heat exchange 2015 forecast: 8000 MWt
03.06.2007)
 Regulations on Utilization of Geothermal Resources Table 3. Domestic Heating Potential in Turkey
(11.12.2007) Domestic Heating Potential
 Declaration of intent to sign Kyoto Protocol (30.06.2008)
İzmir 220,000 houses
 Draft Renewable Energy Law with special Tariffs for
Denizli 100,000 houses
renewables¹
Aydın 90,000 houses
Following some of these drastic measures, hydropower, wind Bursa, Balıkesir 140,000 houses
energy, electricity distribution, natural gas distribution and thermal Afyon 65,000 houses
(coal/gas) energy sectors received significant foreign investment Manisa and Turgutlu 50,000 houses
interest and shifted to an accelerated capacity installation rate².
Kütahya 35,000 houses

Turkey is therefore currently rated among the world’s largest few Çanakkale 35,000 houses

markets for energy investors. It shares the multiple advantages of; Sakarya 30,000 houses
 Having %65 of its hydropower resources still unused, Salihli 30,000 houses
 Having over %90 of its geothermal energy resources still Other areas 205,000 houses
unused,
Domestic Heating Sub-Total 1,000,000 houses
 Having over %90 of its wind power resources still unused,
Greenhouse and Other Heating 250,000 houses equivalent
 Having an aggressive privatization and build-operate legislative
structure already implemented, 1,250,000 houses equivalent (10,000
Total
MWt)
 Holding the critical position of transit country for oil and gas
resources from the Caspian Basin and the Middle East to the 2,800,000 Ton/Year (2.7 billion USD/
FUEL-OIL EQUIVALENT
Year)
EU.
The following may be listed as the most notable problems of the
3. Geothermal in Turkey industry:
Turkey’s proven geothermal reserves are calculated at 3,293
MWthermal, and an estimated potential at 2,000 MWenergy and  As well known, deep geothermal exploration has a wholly
31,500 MWthermal[1]. The current and projected (government different level of risk profile in comparison to shallower studies. It
target) geothermal capacity utilization is as given in Tables 1-3. is in fact comparable to oil & gas exploration in that it;
 Requires specialized and expensive geophysical methods with
4. Geothermal Exploration in Turkey wide station distribution and relies much more heavily on the
The new Geothermal Law that was passed in June 2007, allows quality and accuracy of pre-drilling studies – as opposed to
for private sector exploration studies targeting geothermal energy surface manifestation and fault based top-down methods of
generation. Since 1935, MTA (Turkish Governmental Mining & shallow geothermal exploration,
Geothermal Exploration Company) has discovered approximately  Requires expensive drilling rigs and high level of well engineering,
185 geothermal fields throughout Turkey. Interestingly, 95% of where drilling costs run up to 3,500,000.- USD for a 2000 m
these discoveries is shallower than 1000 meters depth, owing to deep well,
the technological and budgetary limitations of the past. On the  Deals with both high temperatures and high pressures and
other hand, the most recent discoveries have proven that the most therefore specially manufactured equipment typically requiring
commercial geothermal reserves in Turkey are present between 8-12 weeks for manufacture and a further 8 weeks for shipping,
1200 to 2000 meters depth. This has brought out a wholly new  Has a high upfront investment profile that increases geometrically
opportunity and initiative in deeper geothermal exploration. with exploration depth and is neither financable by any banks,
While the opportunity is present, this is not without problems. nor recoverable in case of failure.

¹ 9 Euro.cents / KWh foreseen for geothermal,


² Private sector investment applications in hydropower B.O.T. reached 10,594 MW in its first year, representing 10,6 billion USD total investment. Applications in wind power were a staggering
78,000 MW.

286
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

It can be assumed for simplification that exploration for a geothermal they do not have any financial limit to the number of licenses they
field may cost around 2500 to 3500 USD / MW of installed capacity can hold. This is in direct conflict with the intention of the new law,
reserve discovered. which aims to strip MTA of its current unfair advantages.

5. Recommendations 6. Conclusions
The following problematic areas have been identified and measures With the application of these simple measures, it is only natural
recommended for expediting the growth of geothermal energy and that the Turkish geothermal sector will attract investment and
derivative uses in Turkey: expand at an incredible rate. This is already visible from the current
momentum of geothermal investments, as undertaken by some of
5.1. Authorized Institution the big players of the Turkish energy market.
Current legislation indirectly delegates private sector’s licensing
and control functions to MTA. At the same time, MTA has been References
repositioned as an independent exploration entity that will act in [1] Lund,, W., J., Freeston, D., H. and Boyd, T. L., “Direct
direct competition with the private sector, operating under the application of geothermal energy: 2005 Worldwide review”,
same law. Culmination of execution and control duties in the same Geothermics Volume 34, Issue 6, December 2005, Pages
institution is a fundamental conflict that needs to be resolved 691-727
urgently – a dedicated Geothermal Directorate is proposed. [2] World Energy Council 2009 “Survey of Energy Resources
Interim Update 2009”, World Energy Coulcil Publications, pp.
5.2. Import Regime 63.
Geothermal exploration companies are not eligible for importation of [3] Garside, L.J., 1997, Nevada geothermal gradient-hole
geophysical, drilling and well testing equipment in exemption from database, Nevada Bureau of Mines and Geology. CD-ROM
regular customs requirements. This causes significant obstructions prepared under INEL Contract NO, C85-110656-005.
and delays in the supply of necessary special-purpose equipment
from other countries and / or local oil companies. Meanwhile, such
an exemption applies for oil & gas exploration.

5.3. Exploration licenses


Current licensing mechanism is not suitable for efficient exploration
and exploitation of resources after their discovery. License areas
have to be expanded to allow for minimum 5000 ha to maximum
25,000 ha size and be limited in shape to eliminate impractically
shaped license areas.

5.4. Access to public data banks


The government of Turkey holds an incredible amount of valuable
exploration information acquired through past studies such as
irrigation wells, oil, gas and mining exploration studies, ground
investigation works, etc. However, this data has to be regrouped
from its scattered form in different institutions into a well organized
library[3]. The contents of this library thereafter have to be made
accessible to associated license holders at a certain cost, in order
to eliminate the need for repetitive data acquisition.

5.5. Urgent Expropriation


Expropriation under Turkish law typically takes 2 years or more
to finalize. Factoring in the maximum exploration license period
of 4 years allows, this does not allow enough time to complete all
required studies. In order to overcome this problem, the already
existing mechanism of urgent expropriation with hydropower
projects has to be also carried and integrated to the geothermal
law.

5.6. Equal Rights with MTA


MTA is a very old and strong government exploration company
competing with the private sector under supposedly equal rights.
Notwithstanding the authorized institution matter addressed
above, MTA is further exempted from the fees and bank guarantee
letters required during licensing from private sector companies.
This typically means MTA is free to operate without any urgency
to complete the development of any one license they hold and that

287
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

DOĞALGAZ TİCARETİ VE AVRUPA GAZ “HUB”LARI

Volkan ÖZDEMİR
BOTAŞ Strateji Geliştirme ve Uluslararası Projeler Dairesi
Başkanlığı

Özet Hub piyasası ve gaz ticareti hususunda bu görüş doğruluğunu


En geniş tanımıyla doğal gaz ‘hub’ı, birden fazla noktadan kanıtlamıştır. Ancak ABD’de var olan bu kavramın dünyanın geri
(tedarikçiden) gelen arzın bir noktada toplanıp yine birden fazla kalanına ve en önemli tüketim merkezlerinden biri olan Avrupa
alıcıya dağıtılması yoluyla yapılan ticari faaliyetin merkezidir. doğal gaz piyasalarına yansıması farklı olmuştur.
Spot piyasa işlemleri için uygun bir ortam oluşturan hublar, daha
fazla alıcının görece ucuz arz kaynaklarına ulaşımını sağlarken, Avrupa’da rekabetçi bir gaz piyasasının oluşumu için ilk direktifler
satıcılara da doğal gaz için anlık en uygun fiyatı sunan alıcılara 1990’larda verilse de, bu gidişat dünyaya paralel olarak yavaş
ulaşma imkanı tanıyan temel piyasa birimidir. Avrupa’da rekabetçi ilerlemektedir. Uzun erimli kontratların piyasanın büyük bölümüne
bir gaz piyasasının oluşumu için ilk direktifler henüz 1990’larda hakim olduğu Avrupa’da, gaz hubları kısa dönemli gaz ticareti
verilse de bu gidişat sanal ve fiziksel hublar birlikte ele alındığında konusunda her ne kadar ticari faaliyete maruz gaz hacmi değişkenlik
artarak ilerlemektedir. Bunun sonucunda, uzun erimli kontratların ve (nispeten azlık) gösterse de, çeşitli alıcı ve satıcılara sunduğu
piyasanın büyük bölümüne hakim olduğu Avrupa’da, gaz hubları imkanlarla alternatif bir ticaret modeli sağlamaktadır. Bu bağlamda
kısa dönemli gaz ticareti konusunda çeşitli alıcı ve satıcılara sunduğu göreceli olarak daha olgun ve rekabetçi bir gaz piyasasına sahip
imkanlarla alternatif bir ticaret modeli de sunmaktadır. Avrupa’daki olan İngiltere gaz hubı NBP’de (National Balance Point) ticareti
hublar birbirleriyle ve daha da önemlisi, doğal gaz ticaretinin uzun yapılan gaz miktarı kıta Avrupa’sına göre çok daha yüksektir.
erimli kontrat yapısıyla rekabet halindedir. Doğal gaz ticaretine etki Güçlü bir hub odaklı ticaretin olduğu İngiltere’de bu avantaj uzun
edebilme olanağı olan bu hubların konumu güçlendikçe kaçınılmaz erimli kontratlardaki fiyat için de bir referans teşkil etmeye namzet
olarak petrol fiyatlarından bağımsız bir dünya doğal gaz fiyat olmuştur. Bu da gaz fiyatlarının petrole bağımlılığını indirerek,
mekanizmasının kurulması da olağanlaşacaktır. Bu araştırmanın kendi fiyat mekanizmasıyla şekillenecek bir dünya doğal gaz
amacı da Avrupa’da var olan doğal gaz hublarını karşılaştırmalı piyasasına evrilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yükselen bir
olarak incelemek, bunların genel doğal gaz ticareti içindeki dünya doğal gaz piyasasının temel çıkış noktası olan gaz hubının
konumlarını analiz etmek ve hub odaklı doğal gaz ticaret yapısının oluşması ve işlerlik kazanmasında önemli bir koşul olarak, uzun
ülkemizde de mümkün olup olamayacağını sorgulamaktır. erimli kontratlarla bağlanmış alternatif kaynakların olmaması ve
ticaretin kapasite kısıtlamalarıyla bloke edilmemiş olması sayılabilir.
Farklı oyuncular arasında kısa dönemli kontrat fırsatı sunabilen gaz
Bir Piyasa Merkezi olarak “Gaz Hub” Ne Demektir? hubları piyasaya da hareket ve esneklik kazandırmaktadır.
En geniş tanımıyla “Doğal Gaz Hub”ı, birden fazla noktadan
(tedarikçiden) gelen arzın bir noktada toplanıp yine birden fazla Uygulama alanlarına göre yeryüzünde iki tür gaz hubı vardır:
alıcıya dağıtılması yoluyla yapılan ticari faaliyetin merkezi alanıdır. Fiziksel ve Sanal Hub’lar.
Satıcılar, nakliyeciler, piyasa aracıları ve alıcıları arasındaki gaz
ticaret faaliyeti şekillenerek piyasa mekanizmasında fiyatlandırma Fiziksel hublar, belirli bir noktada konumlanır; dolayısıyla gaz
belli olur. Bu özelliğiyle hublar, arz ve talebin kesiştiği gaz kontrat bu noktaya ulaştırılmalı ve oradan ticareti yapılmalıdır. Bu klasik
noktalarıdır da denebilir. Boru hattı şirketlerinin gaz iletim, arz anlamda somut bir meta/mal piyasasından farksızdır. ABD’deki
güvenliği, talep dengelemesi ve genel anlamda ticareti faaliyetinden Henry Hub buna klasik ve dünyadaki en gelişmiş örnektir. Burada
edindiği uzmanlık alanının ve dominant konumunun“hub” tarzı 12 boru hattı birbirine bağlı bulunmakta, 3 tane yeraltı depolama
yeniden yapılandırılmış piyasalarda farklı bir boyuta dönüşmesi bu tesisine erişim olanağı sunulmaktadır. Lousiana eyaletinde hem
piyasa gelişim sürecinin doğal bir sonucudur. Spot piyasa işlemleri karada hem de açık denizde üretim yapan üreticilere erişim
için uygun bir ortam oluşturan hublar daha fazla alıcının görece ucuz imkanı sağlanmaktadır. Likidite oranı ise hayli yüksektir. Transfer
arz kaynaklarına ulaşmasını sağlarken, satıcılara da doğal gaz için merkezinde yapılan kağıt üzerindeki ticaret fiziksel olarak teslim
anlık en uygun fiyatı sunan alıcılara ulaşma imkanı tanımaktadır. edilen doğal gazdan yaklaşık olarak yüz kat fazladır². Sanal
Hub’lar sayesinde tüketicilerin daha önce ticari faaliyette bulunan hublarda ise coğrafi ticaret platformu büyük bir alanı ve hatta
boru hattı şirketleri tarafından yapılan taşıma, depolama, aktarma ülkenin tamamını kapsayabilir. Bu tür bir hubın özelliği ise, ticarete
gibi alanlardan daha ‘hesaplı’ bir şekilde yararlanacağı ve bu konu olan gaz her hangi bir noktadan bu sanal piyasaya girer ve
anlamda rekabetçi piyasa dinamiklerinin doğal gazda da ilerleyeceği sağlayıcının gazı belirli bir noktaya taşımasına gerek kalmaz. Fiziki
görüşü ileri sürülmüştür1. Özellikle ABD’de gelişmiş olan Henry olarak var olmasa da kendi işlerliğini kazanan ve serbest pazar

¹ http://newsletter.epfl.ch/mir/newspaper-article?np_id=85&np_eid=22&catid=0
² International Energy Agency (IEA), “Flexibility in Natural Gas Supply and Demand”, Paris, 2002. s.80

288
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

mekanizmasına göre arz-talep dengesinin şekillendiği bir piyasa Spot Piyasalar ve Gaz Hubları Arasındaki İlişki
mevcut hale gelir. (İngiliz iletim sistemi - NBP) Dünya doğal gaz piyasalarında gelişen serbestleşmeye paralel
olarak spot piyasaların gelişimi de artmaktadır. Spot piyasanın
Ulusal gaz piyasasını AB’de ilk serbestleştiren ülke İngiltere’dir oluşması için en önde gelen koşullardan biri, çok sayıda alıcı ve
ve ilk hub da yine bu ülkede belirmiştir. Avrupa’daki en büyük satıcının her birinin tek başına fiyatı belirleyecek etkide bulunmasını
ve ciddi gaz hubına sahip olan NBP, gaz kontratlarının IPE engelleyecek oranda geniş bir piyasa içinde ticaret yapabilmeleridir.
(International Petroleum Exchange) de işlem görmesini sağlar. Piyasanın likiditesi olarak adlandırılan bu özellik, sahipleri birbirinden
Avrupa’daki diğer birçok hub da bu merkezle bir şekilde ilintilidir. farklı olan boru hatlarının kesiştiği, birinin diğerinin boru hattını
Henry Hub ile aynı mantıkta işler, ama tek farkı sanal bir piyasa kullanabildiği, depolama imkanlarının ve tüketim merkezlerinin
olmasıdır. Belçika Zeebrugge hubı da interconnector sayesinde yakın olduğu bir fiziksel nokta ile desteklendiğinde gaz hubları
NBP’nin hizmetindedir. Piyasa kendi gelişmiş mekanizmasına kavramının bizatihi kendisini ortaya çıkarmaktadır. Burada arz ve
sahip olduğundan piyasa dengelenmesi veya yükümlülüklerini talep fiziksel olarak dengelenir ve fiyatlar bu dengelenmenin doğal
yerine getiremeyen taşıyıcı-alıcı-satıcılara cezai yaptırım aracıdır. Bir hubda ticaret likit bir piyasaya dönüştüğünde, spot ve
olmaz. Çünkü piyasa akışkanlığında böyle bir yaptırıma vadeli işlemler piyasası oluşmakta, yakın zaman ve gelecek için
zaten kendiliğinden gerek kalmaz. Taşıyıcılar sadece kendi bir piyasa fiyatı doğmaktadır. Genellikle tezgah üstü piyasalarla
pozisyonlarını belirleyen giriş ya da çıkış miktarlarını belirtir, başlayan spot ticaret ile yapılan doğal gaz teslimi kontratları, bir
fiziksel olarak bu işlem ise İngiliz Ulusal İletim şirketi (eski günden bir yıla kadarki dönemi kapsayabilmektedir. Finansal
Transco) tarafından yapılır. gaz piyasaları olarak adlandırılan bu yapının önemli bir özelliği
de, serbest piyasa ile birlikte artan fiyat oynaklığına karşı piyasa
Avrupa’daki diğer sanal hublar şunlardır: oyuncularına koruma sağlamasıdır. Örneğin nihai tüketicilere gaz
 TFF (Hollanda) Gasunie şirketi tarafından işletilen ve NBP’ye teslim etme yükümlülüğü bulunan bir doğal gaz dağıtım şirketi
benzer bir sistemde çalışır. spot fiyatlardaki değişimlere karşı talebini ayarlayamadığı için
 PSV (Italya), PEG (Fransa) fiyatlardaki artışlara karşı, bu artışı tüketicilere yansıtamadığı
oranda, fiyat riskine maruz kalmaktadır. Bu durumda doğal gaz
Fiziksel hublar ise şunlardır: dağıtım şirketinin spot veya vadeli işlemler piyasasına girerek fiyat
 Zeebrugge (Belçika), riskine karşı çıkarlarını koruması mümkündür. Brokerlar bu riski
 Baumgarten (Avusturya), Merkezi Avrupa Gaz Hub Şirketi’nin yöneterek spot piyasada etkinlik sahibidirler.
(CEGH) OMV ve Gazprom arasında eşit ortaklıkla kurularak
Rus ve Nabucco gazı üzerinden ciddi bir fiziki hub oluşturma Spot piyasaların serbest piyasada arz güvenliğine yaptığı etkilere
potansiyeli içermektedir. ilişkin olarak, öncelikle kısa dönemde arz ve talebin dengelenmesini
 Bunde-Oude (Hollanda), Emden (Almanya). Son ikisini sağlayıp bir bakıma arz güvenliğine katkı sağladığını söylemek
kapsayacak ve Avrupa’da rekabeti geliştirerek daha düşük mümkündür. Bununla birlikte, uzun dönem arz güvenliğine
miktarda ve kısa dönemli kontratlara bağlanmış gaz ticareti ilişkin olarak spot ve vadeli işlemler piyasasında oluşan fiyatların
sağlamak adına ileride önemli bir gaz hub yaratmak için Statoil- uzun vadeli yatırım kararları için temel alınması pek mümkün
EON Ruhrgas, Wingas ve BEB “North West European Hub gözükmemektir. Çünkü uzun vadeye ilişkin olarak spot piyasadaki
Company” isimli ortak bir şirket kurmuşlardır. likidite oranı düşük olmakta, uzun vade için oluşan fiyatlar
piyasadaki küçük bir oyuncu topluluğunun beklentilerini yansıtır
Bu hublarda ticari olacak gaz hacmi arttıkça, hublar arasındaki hale gelmektedir. Bunun yerine uzun vadeli yatırım kararlarının
rekabetin artacağı da kesindir. Bu her ne kadar rekabeti kamçılar uzun vadeli arz/talep tahlillerine göre yapıldığı ve spot fiyatların bu
gibi gözükse de, sınırlı sayıda IOC’nin göreceli güçlü oldukları kararların test edilmesinde kullanılması olanaklıdır.
piyasalarda ticaretin büyük bölümüne egemen olduğu ve/veya
olacağı gerçeğini değiştirmemektedir. Bu bakımdan artan hub Spot piyasalar için olmazsa olmaz bir kavram da esnekliktir. Esneklik
rekabeti, aslında mevcut devlerin piyasa rekabetinin yeni bir iki ana grupta toplanabilecek araçlar ile sağlanmaktadır: Fiziksel ve
şekle dönüşümünden başka bir şey değildir. Bir bakıma bu akde bağlı araçlar. Fiziksel araçlara üretim ve ithalatta değişken
gelişmenin de dünya doğal gaz piyasalaşma sürecinin beklenen arz, depolama ve boru hattındaki stok örnek olarak verilebilir. Akdi
bir sonucu olduğu petrol piyasalarındaki yapıya bakılarak araçlar arasında ise en önde geleni kesintili anlaşmalardır. Bilindiği
söylenebilir. üzere doğal gaz piyasasında talep düzeyi özellikle mevsimsel olarak
dalgalanmalar göstermekte, bunun dışında gün içinde ani talep iniş
Tablo 1. Avrupa Gaz Hubları Hacimleri (TWh) ve çıkışları yaşanabilmektedir. Bunun dışında arz kaynaklı sorunlar
Piyasa Yeri Tipi 2005 2006 Değişim da ortaya çıkabilmekte, bu durum da arz ve talebin dengelenmesi
NBP UK Sanal hub 5768 7058 22% sorununu gündeme getirmektedir. Bu noktada esneklik sistemin
TTF NL Sanal hub 122 201 64% arz veya talepten kaynaklanabilecek dengesizliklere karşılık
tepki verebilme yeteneğini ortaya koymaktadır. Kuşkusuz ki bu
ZEEBRUGGE BE Fiziki hub 463 500 8%
açıdan arz güvenliğine önemli oranda katkıda bulunmaktadır.
MS-ATR İspanya Fiziki hub 260 281 8%
Esneklik düzeyi genellikle her bir ülkenin sahip olduğu doğal gaz
CEGH Avusturya Fiziki hub 8 99 1061%
piyasasının özelliklerini yansıtmaktadır. Örneğin yerli üretim fırsatı
PSV Italya Fiziki hub 29 78 170%
bulunan ülkeler üretim tesislerini dengesizlik durumunda devreye
BEB Almanya Fiziki hub 5 13 170% sokmaktadırlar. Tüketilen doğal gazın büyük oranda ithalat yolu
PEG’s Fransa Fiziki hub 45 77 73% ile karşılandığı ülkelerde ise depolama tesislerinin yapımına önem
Ref. European Gas Trading 2007. Prospex Research Ltd. October 2007 s.11 verilmektedir. Esneklik sağlanmasında geleneksel olarak kullanılan

289
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

araçları üç ana grupta toplamak mümkündür: Arz yanlı, talep yanlı yapabilme olanağı ve doğal gaz ile petrolün aslında yakıt olarak
ve depolamaya ilişkin araçlar. Arz yanlı araçlar içinde üretim ve rekabet etmeleri de rol oynamıştır³. Doğal gaz fiyatlarındaki bir
ithalat koşullarında özellikle ‘swing’ olarak tabir edilen faktör diğer gelişme ise bölgeler arasındaki fiyat farklılıklarının zamanla
esneklik açısından önem kazanmaktadır. Swing, alıcının aldığı gaz ortadan kalkması tahminleridir. Burada en önemli sebep, spot LNG
miktarını belirli sınırlara kadar artırmasına imkan veren bir mukavele ticaretinin bölgeler arasında arbitraj yapılmasının önünü açmasıdır.
hükmüdür. Genellikle maksimum günlük kontrat miktarı, yıllık Bu yöndeki gelişmelerin ilk örneği Avrupa ve Amerika arasında
kontrat miktarının bir yüzdesi olarak ifade edilir (% 100’lük bir oran gerçekleşmektedir. Deniz aşırı kıtaların iki yakasında da faaliyet
swing olmadığı bir durumu ifade etmektedir). Bu açıdan swing, ani gösteren firmalar Atlantik’in her iki tarafında da LNG projelerinde
talep değişikliklerine karşı alıcı ülkeye kısa süre içinde dengeleme yer alarak iki bölge arasındaki fiyat farklarından faydalanma
imkanı sağlamaktadır. İthalata ilişkin olarak her bir ithalat kontratı amacı gütmektedirler. Bu da orta ve uzun vadede fiyat farklarının
temelinde belirlenmekle birlikte genellikle kısa mesafelerde yüksek etkinsizleştirilmesi anlamına gelecektir.
bir swing yüzdesi sağlanabilirken, uzun mesafeli teslimler için ek bir
yatırım olmaksızın yüksek bir swing yüzdesi sağlanması mümkün Dünyada mevcut halde doğal gaz ticareti hublarda spot olarak
olamamaktadır. Gaz endüstrisinin rekabete açılması ile birlikte yapılan bağımsız doğal gaz fiyatlandırması, petrol ürünleri ağırlıklı
geleneksel esneklik araçlarına yenilerinin eklendiği görülmektedir. fiyatlandırma ve ham petrol fiyatlandırması olarak kabaca üç kısım
Spot piyasa ve gaz hub ilişkisinin pekişmesi de bu gidişatla etrafında toplanmaktadır. Daha çok ABD için geçerli olan (çeşitli
ilgilidir. Doğal gazın diğer herhangi bir mal gibi alınıp satılabildiği, boru hatları taşıma maliyeti ve Henry Hub’da belirlenen fiyatlar
tedarikçilerin tek düze yerine çeşitli hizmetleri içeren kontratları üzerinden NYMEX endeksli fiyatlar) ama dünyada pek yaygın
sunabildiği bir piyasa yapısı esneklik üzerinde de etkili olmaktadır. olmayan bağımsız gaz fiyatlandırmasının aksine kıta Avrupasında,
Böyle bir ortamda fiyat arz ve talebin dengelenmesi açısından en yapılan ticaret petrol ve bilhassa petrol ürünleri ağırlığının hissedilir
uygun araç konumuna gelmektedir. Depolama fiziksel bir araç olduğu bir formülasyonla şekillenmektedir. Bunun yanında yoğun
olmanın ötesinde talebin düşük olduğu aylarda depolama yaparak LNG kullanımının olduğu Asya-Pasifik piyasalarında LNG fiyatının
talebin yüksek olduğu ve fiyatların da yükseleceği varsayımı ile artan hesaplanmasında petrol ürünlerinden ziyade formülasyon olarak
fiyat oynaklığına karşı bir korunma ve kar olanağı sağlamaktadır. ham petrol fiyatının ağırlığı göze çarpmaktadır4:
LNG ticaret içinde spot bazlı satışların ve her hangi bir kontrata ya
P(LNG) = ax + b (1)
da projeye bağlanmamış LNG gemilerinin sayısının artışı LNG’nin
yeni bir esneklik unsuru olarak gelişmesine zemin hazırlamaktadır. LNG Fiyatı:
Özellikle LNG gazlaştırma terminalleri yeraltı depolama imkanı x: ham petrol fiyatı (çeşitlendirilmiş ham patroller sepeti
sınırlı olan ülkeler için hayati önem taşıyabilmektedir. ortalaması)
a: Alıcı-satıcı arasındaki kontrat müzakeresindeki eğim katsayısı
Gaz Hubları ve Doğal Gaz Ticareti Fiyatlandırmaları b: C.I.S esasına göre belirlenen mesafe/uzaklık birimi
Kendi içinde böylesi bir rekabet yaşayan hubların asıl rakibi tabii
ki uzun erimli kontratlı gaz ticaret sistemidir. NBP büyüklüğüne
rağmen İngiliz piyasasının % 30’una sahipken bu oran kıta
Avrupa’sında % 10’un altında kalmaktadır. Ancak dünya genelinde
gazın ticaretinin spot piyasalaşmasına yönelik bir gidişatın da
tekrar vurgulanması gerekir. Uzun erimli kontratlarda petrol ve
petrol ürünleri halen daha çok ciddi bir paya sahiptir. Gaz fiyatının
hesaplanmasında kontratlarda petrol fiyatı endekslemesi olmazsa
olmazdır. Bu endeksleme ham petrol fiyatı, hafif-ağır petrol
ürünlerini kapsayarak 20-25 yıllık sözleşmelere aksettirilir. Fakat
bu endeksleme üretici ülkeler arasında büyük değişiklik gösterir
ve nihai olarak gizlidir. Rusya, Cezayir, Hollanda, İran gibi ülkeler
bu geleneksel yolu tercih ederken İngiltere’de gaz fiyatları % 37,
bunun yanında genel fiyatları içeren enflasyon sepeti indeksi ise %
28’lik paya sahiptir. Bu NBP gaz hubının İngiltere’deki öneminden
kaynaklanan bir durumdur: Hubdaki gaz fiyatı uzun erimli kontratlara
girebilecek kadar büyük bir öneme sahiptir. Bu hubların sayı, önem
Grafik 1. 2008 yılı için karşılaştırmalı dünya doğal gaz piyasaları fiyatları5.
ve kapasitesi arttıkça gaz fiyatlarının diğer piyasalarda da aynı
seyre gideceğinin göstergesidir. Hubların konumu güçlendikçe İlerisi için projeksiyonlar söz konusu olduğunda, Avrupa hublarında
kaçınılmaz olarak petrol fiyatlarından bağımsız bir gaz fiyat ticareti yapılacak gaz miktarı artsa ve LNG Avrupa ile dünya
mekanizmasının kurulması da olağanlaşacaktır. piyasalarında sesini daha çok duyurmaya başlasa ve artı olarak
unkonvensiyonel gaz kullanım yöntemleri piyasalaşmaya başlasa
Doğal gaz anlaşmalarında petrol fiyatlarına dayalı fiyat formülleri da, hükümetlerin daha rekabetçi bir piyasa oluşumunu dışarıdan
son yıllarda petrol ve doğal gaz fiyatlarının gittikçe birbirine gözlemlemelerini beklemek yanlış olur. Devletler doğal olarak
yaklaşmasına yol açmıştır. Bu durumun gelişmesinde doğal gaz mevcut piyasa durumu üzerinden kısa vadeli enerji/doğal gaz
kullanan büyük tüketim merkezlerinde başka yakıt türlerine geçiş arz güvenliğini temine yoğunlaşmışlardır. Bununla birlikte, fiziksel

³ Michelle Michot FOSS, “Global Natural Gas Issues and Challenges: A Commentary”, Energy Journal, Vol. 26, No.2, 2005, s. 125
4
http://www.med.govt.nz/templates/MultipageDocumentTOC____39562.aspx
5
BP Statistical Review of World Energy 2008

290
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

hublar sanal hublara dönüştükçe piyasa akışkanlığı ve esnekliği için kırıcı etki yaratmasını beraberinde getirecektir7 . İşte bu
artacaktır. Sanal hublarla boru hatlarından kaynaklanan aksamalar faktörler düşünüldüğünde henüz oluşma aşamasında olan
düşecek ve tacirler daha serbest hareket edebileceklerdir. Bunun Türkiye gaz piyasasında “hub” kavramının gündeme gelmesi
çok mühim bir sonucu olacaktır: Avrupa ülkelerinde iletim hatları Avrupa piyasalarındaki bu sert rekabeti göğüsleyebilecek bir me-
şirketleri ulusal ölçekte ya da daha büyük bölgesel anlamda kanizmaya ve Nabucco gibi uluslararası projelerin ülkenin “hub”
genişletilmiş hublar kurmak zorunda kalacaklardır. Bu süreç iletim olma siyasi iradesini de içeren bir yapılanmaya dönüşmesine bağlı
fiyatlandırmasının mesafeden bağımsız olduğu giriş çıkış tarife durmaktadır.
rejimiyle birlikte işlerlik kazanacaktır. Yukarıda değinildiği gibi sanal
hubların da fiziksel hublardan farkı zaten bu noktada belirmektedir. Summary
Avrupa tarifeler rejimi düşünüldüğünde salt bu gelişme bile başlı In the largest term, natural gas hub is the center of commercial
başına bir devrim addedilebilir. activity in which multiple-point of gas suppliers interact with multiple
buyers, shippers at the same point. Spot market transactions
create an environment suitable for the hubs, increase the buyers’
access to relatively cheap sources of supply while providing a
natural gas trader the consumer for the moment that offers the
best price within supply and demand mechanism of the market.
The formation of a competitive gas market in Europe, for the first
directives to the 1990s, has increased the progress of virtual and
physical hubs. As a result, short-term gas trading in a variety of
buyers and sellers at European gas hubs creates an opportunity
to offer an alternative model of trade against long-term contracts.
Hubs in Europe compete with each other and, more importantly,
long term natural gas trade contracts. The more the trade at natural
gas hubs increase, the more the possibility of abandoning oil prices
Grafik 2. will be and this will inevitably accelerate the establishment of an
independent price mechanism for world natural gas. Therefore, the
Yukarıdaki şekilde gaz fiyatlandırılması için kullanılan ortalama purpose of this research is to examine the European gas hubs,
endeksleme görülmektedir. Buna göre fuel oil, benzin, vs. gibi to analyze their situation in related with the written developments
petrol ve petrol ürünlerinin gaz fiyatlandırmasındaki nihai ağırlığı % above and if possible to discuss the viability of functioning of such
75’ler seviyesindedir. Aşağıda ülke örnekleri incelendiğinde ise, gaz kind of a trade hub in Turkey.
hubının gelişmiş olduğu İngiltere fiyatlandırmasındaki enflasyon ve
bağımsız gaz fiyatının etkisi, buna mukabil diğer örneklerde ise
petrol ve petrol ürünlerinin ağırlığı göze çarpmaktadır. Hollanda’daki
gaz fiyatını % 1.8’lik minimal etkisi ise bu ülkedeki gaz hubı TTF’nin
küçük ölçekte de olsa varlığına bağlıdır6 .

Grafik 3.

Burada son olarak belirtilmesi gereken bir husus daha vardır:


Hubların sayısının artması, hublar arasındaki ticaretin de art-
masına sebebiyet verecek ve bu da ister istemez kendi meka-
nizmasında oluşacak olan gaz fiyatlarının spot piyasada şirketler

6
Her iki şekil de http://newsletter.epfl.ch/mir/newspaper-article?np_id=85&np_eid=22&catid=0 adresinden erişilebilen “Important New Nodes; Gas Hubs And Their Impact On Competition”,
Network Industries Quarterly, Kış 2006 makalesinden alınmıştır.
7
http://www.gvsi.com/download/editorials/Mrktfocs-Jan-02.pdf

291
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

ASFALTİTİN SIVILAŞTIRILMASI SONUCU ELDE EDİLEN HAM PETROLÜN


DEĞERLENDİRİLMESİ VE DİĞER HAM PETROL ÖRNEKLERİYLE
KARŞILAŞTIRILMASI

Murat AYTEKİN Yasemin İLHAN


Ciner Grubu, Enerji ve Madencilik Bölümü Ciner Grubu, Enerji ve Madencilik Bölümü

Özet Tablo 1. Sentetik Ham Petrol Eldesi İçin Piroliz Edilen


Bu çalışmanın amacı, asfaltitin sıvılaştırılması sonucu elde edilen Asfaltit Numunesinin MTA’da Yaptırılan Analiz Sonuçları
sentetik ham petrolün, diğer ham petroller ile kıyaslanarak ekonomik Parametre Birim Değer
ve fizibıl olarak kullanımının değerlendirilmesidir. Kaliteli petrolün
Nem % 3,81
kalitesini ve fiyatını belirleyen en önemli unsurlar, kükürt oranının
düşük ve API (American Petroleum Institute) derecesinin yüksek Uçucu % 49,01

olmasıdır. Asfaltitin sıvılaştırılması sonucu elde edilen sentetik ham Kül % 32,93
petrolün, Tüpraş Kırıkkale Rafinerisi, Vitsan Gözetim Mümessillik Sabit Karbon % 14,25
ve Ticaret A.Ş. ve Tübitak MAM’da yapılan analiz sonuçlarında,
Üst Isıl Değer Kcal/kg 5609
kükürt oranının % 4,52 - 6,45 aralığında, API derecesi ise 18,10
değerindedir. Bu orana bağlı olarak yakıtın çevresel etkileri kadar Alt Isıl Değer Kcal/kg 5331
korozif özelliğinden dolayı ürünü kullanılamaz kıldığı ve kükürdün Toplam Kükürt % 7,52
prosesi olumsuz yönde etkileyeceği, kükürt giderimi işleminin ise
Yanar Kükürt % 4,20
pahalı olması sebebiyle bu değerin, yakıtı fiyat olarak katlayacağı
düşünülmektedir.
Tablo 2. Tüpraş Kırıkkale Rafinerisinde Yaptırılan TBP
Analiz Sonuçları
Elde edilen sonuçlar dahilinde, asfaltit, ham petrol ürünleri
Parametre Birim Değer
ile kıyaslanarak, ekonomik ve fizibıl açıdan kullanımı
Apı Değeri °C 18,1
değerlendirildiğinde; yakıtın düşük nitelikte ve kalitesiz olduğu
kanısına varılmıştır. Yoğunluk gr/cm³ 0,9453

Su+Tortu % Hacim 8,0


1. Giriş
Kükürt % Ağırlık 5,84
Bu çalışmada; asfaltitin sıvılaştırılması sonucu elde edilen sentetik
ham petrolün özelliklerinin ve kükürt oranlarının değerlendirilmesi Asfaltitin sıvılaştırılması sonucu elde edilen sentetik ham petrolün,
ve bu değerlerin dünyadaki ham petrol örnekleriyle kıyaslanması Tüpraş Kırıkkale Rafinerisi’nde yaptırılan TBP (True Boiling Point)
amaçlanmıştır. analiz sonuçları Tablo 2’de verilmiştir.

Bu çalışma kapsamında elde edilen katı ve sıvı ürünlerin kimyasal Tüpraş Kırıkkale Rafinerisi’nde yapılan analiz sonucu asfaltitten
ve fiziksel analizleri “TÜBİTAK Marmara Araştırma Enstitüsü”, elde edilen sentetik ham petrolün ürün fraksiyonları ve özellikleri
“Tüpraş Kırıkkale Rafinerisi” ve söz konusu analiz parametreleri Tablo 3’te verilmiştir.
için akreditasyonunu tamamlamış laboratuarlarda tamamlanmış,
elde edilen bulgular aynı konuda daha önce yapılan çalışmalarla Tablo 3. Tüpraş Kırıkkale Rafinerisinde Yaptırılan TBP Analiz
karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Sonuçları
Hacim Ağırlık API (60/60 Yoğunluk
Ürün Fraksiyonları
2. Asfaltit ve Özellikleri (%) (%) °F) (g/cm³)

Asfaltit, petrol kökenli bir kayaçtır. Derinlerde bulunan sıvı veya yan Hafif Nafta 0,87 0,66 65,74 0,7166
sıvı durumdaki asfalt maddesinin hidrostatik basınç, gravitasyon, Ağır Nafta 13,36 11,06 49,19 0,7823
sıcaklık gibi etkenlerle taşınarak, yarık, çatlak ve boşluklara
Kerosen 13,39 11,96 35,78 0,8447
yerleşmesiyle oluşmuştur.
Hafif Dizel 12,04 11,49 25,11 0,9026
Asfaltik maddelerin, petrolün zaman, sıcaklık ve basıncın etkisi Ağır Dizel 12,14 12,18 17,55 0,9484
altında uğradığı metamorfoz olayı sonunda oluştukları bu nedenle
petrol kökenli oldukları bilinmektedir. Hafif Vakum Gaz Yağı 6,45 6,68 12,88 0,9790

Ağır Vakum Gaz Yağı 19,27 20,54 8,9 1,0072


Sentetik ham petrol eldesi için piroliz edilen asfaltit numunesinin
Vakum Dip Distilat 19,68 21,99 2,4 1,0561
MTA’da yaptırılan analiz sonuçları
Tablo 1’de verilmiştir. LPG + Kayıp 2,81 3,45

292
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

3. Asfaltit Analiz Sonuçları Kükürt Değerleri Ham Petrolün Yoğunluğu


Ham petrolün yoğunluğu 60°F (≈15,5°C) sıcaklık ve 1 atmosfer
Tablo 4. Asfaltit Numunesinin Toplam Kükürt ve Yanar Kükürt
Değerleri basınç altındaki petrolün yoğunluğu ile ifade edilir. Ham petrolün
yoğunluğu 0,6 – 1,00 gr/cm³ arasında değişmektedir.
Asfaltit Analiz Sonuçları
Parametre Metodoloji Birim Sonuç Ham petrolün yoğunluğu kimyasal bileşimine bağlıdır ve hidrokarbon
Toplam Kükürt Astm D 4239 % 7,70 ± 0,39 yüzdesi, gaz miktarı, reçine asfalt gibi hidrokarbonların oranı, sülfür
Yanar Kükürt Astm D 4239 % 5,72 oranı ve sıcaklık faktörlerinden etkilenmektedir. Ham petrolün fiyatı
Not: Bütün Analizler Nemli Örnekte Yapılmıştır ve işletilme yöntemleri yoğunluğuna göre değişmektedir. Petrolün
yoğunluğu azaldıkça fiyatı artmaktadır.
PSAN analizleri kükürt değerleri Tablo 5’te verilmiştir.
Ham Petrolün API Gravitesi
Tablo 5. PSAN Analizleri Kükürt Değerleri
Amerika Petrol Enstitüsü (American Petroleum Institute) ve ulusal
Kükürt Analiz Bureau standartları tarafından belirlenen ve sıvı petrol ürünlerinin
PSAN Analiz Kodu Birim
Sonucu
yoğunluklarını ifade eden özelliktir. Petrol endüstrisinde petrolün
PSAN-1* % wt 6,23 yoğunluğu yerine API derecesi kullanılmaktadır.
PSAN-1** % wt 6,55

PSAN-2* % wt 4,573 Petrolün yoğunluğu ile API gravitesi arasında ters bir orantı vardır.
API gravitesi büyüdükçe yoğunluk küçülmekte ve petrolün kalitesi
PSAN-3* / *** % wt 5,26
yükselmektedir.
PSAN-5* % wt 6,036

PSAN-5** % wt 6,45 API gravitesinin yüksek olması, distilasyon sonucu elde edilecek
ürünün ekonomik değerinin daha fazla olacağı anlamına
PSAN-6* % wt 5,764
geldiğinden, API derecesi arttıkça petrolün fiyatı artmaktadır.
PSAN-7* % wt 4,402

PSAN-8* % wt 4,387 Kükürt İçeriği


PSAN-11*** % wt 4,29
Ham petrolde kükürt miktarının yüksek olması istenmeyen bir
durumdur. Bunun; kükürt içeriğinin petrolün ısıl değerini düşürmesi,
PSAN-12*** % wt 5,41
rafinasyon ve lojistik faaliyetleri etkileyecek olan korozif etkisi olmak
PSAN-13*** % wt 5,39 üzere başlıca iki sebebi vardır.
PSAN-15*** % wt 5,57
Dünyadaki bazı ham petrollerin API dereceleri ve kükürt içerikleri
PSAN-16*** % wt 5,55
Tablo 8’de verilmiştir.
PSAN-17*** % wt 5,35
Tablo 8. Dünyadaki Bazı Ham Petrollerin API Dereceleri ve Kükürt
PSAN-19*** % wt 5,64
İçerikleri [2]
PSAN-20*** % wt 5,58 Ham Petrol API° Kükürt (% wt)
PSAN-21*** % wt 5,19 Venezuella, Boscan 10 5,5
PSAN-22*** % wt 5,44 İran, Soroosh 18 3,3
* TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Enerji Enstitüsü (Kocaeli) Irak, Basra Heavy 24 3,5
** Man B&W Laboratuvarı (Almanya)
*** Vitsan Gözetim Mümessillik ve Ticaret A.Ş. (Kocaeli) Irak, Basra Medıum 31 2,58
Irak, Basra Lıght 35 1,95
Tablo 6. Asfaltit Numunesinin Tüpraş’ta Yapılan Analiz Sonuçları
Irak, Kerkük 55 1,97
Ölçülen Parametreler Birim Analiz Sonucu Avustralya, Griffin 18 0,03
Kükürt % wt 4,52
Dünyadaki ham petrollerle kıyaslandığında, sentetik ham
Tablo 7. Asfaltit Numunesinin Vitsan’da Yapılan Analiz Sonuçları petrolün bu değerine en yakın kükürt oranı % 5,5 ile
Venezuella’da bulunan ham petroldür ki Venezuella, kükürt
Ölçülen Parametreler Birim Analiz Sonucu
değeri ve üretim maiyetinin yüksek olması nedeniyle bu petrolü
Kükürt % wt 4,68 çıkartmamaktadır.

4. Ham Petrolün Özellikleri ve Değerlendirilmesi Bunun yanında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndan alınan
Ham petrolün kalitesini etkileyen faktörler; Türkiye’de bulunan ham petrol sahaları ve kükürt oranları değerleri
 Yoğunluğu ve/veya API derecesi, incelendiğinde, bunların % 3 - 4’ün altında olduğu görülmüştür.
 Kükürt içeriği, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndan alınan Türkiye’deki ham
 Ürün fraksiyonları, petrol sahaları ve bunlara ait API° ve kükürt değerleri Tablo
 Viskozitesi, 9’da verilmiştir. Türkiye ham petrol değerleri incelendiğinde,
 Tan değeri (Toplam asitlik sayısı) çoğunluğunun spesifikasyonunun asfaltitin sıvılaştırılması sonucu
 İçerdiği safsızlıklar elde edilen ham petrolden iyi olduğu görülmektedir.

293
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Tablo 9. Türkiye’deki Ham Petrol Sahaları ve Bunlara Ait API Tablo 10. Asfaltitten Elde Edilen Sentetik Ham Petrolün Kükürt
Dereceleri ve Kükürt Değerleri Değerleri, API Dereceleri Ve Ürün Fraksiyonlarının Diğer Ham Petrol
Örnekleri İle Karşılaştırılması
Saha API° Kükürt (%)
Vakum
Adıyaman 26.7 2 Vakum
Ham Kükürt Nafta Kerosen Dizel Gaz
API° Artığı
Akpınar 31.0 1 Petrol (% wt ) (%) (%) (%) Yağı
(%)
(%)
Alcık 33.0 0.5
Sentetik
Batı Fırat 35.2 1 Ham 5,84 18,10 14,23 13,39 24,18 25,72 22,48
Petrol
Batı Haznemir 21.5 3
Meksika
3,4 21,50 15,30 13,80 9,4 24,3 36,90
Batı Kozluca 12.6 6 Maya
Beşikli 25.6 2 Irak
1,97 35,10 28,14 17,10 10,88 27,68 13,51
Kerkük
Bozova 22.9 3
Malezya
0,03 44,60 25,19 18,12 32,37 18,81 9,23
Cendere 29.0 1 Tapis
Çelikli 35.2 1 Brent
0,37 38,3
Blend
Çemberlitaş 31.0 1
Dünyadaki ham petrollerle kıyaslandığında, sentetik ham petrolün
Deveçatak 37.0 0
bu değerine en yakın kükürt oranı %5,5 ile Venezuella’da
Doğu Beşikli 19.4 3 bulunan ham petroldür. Venezuella, kükürt değeri ve üretim
Eskitaş 16.0 4 maiyetinin yüksek olması nedeniyle bu petrolü çıkartmamaktadır.
Garzan-B 24.0 2 Bunun yanında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndan alınan
Garzan-C 24.0 2 Türkiye’de bulunan ham petrol sahaları ve kükürt oranları değerleri
incelendiğinde, bunların % 3 - 4’ün altında olduğu görülmüştür.
Germik 18.8 3
Güney Adıyaman 20.4 2.4
Asfaltitin sıvılaştırılması ile elde edilen sentetik ham petrolün,
Karaali 24.6 1 yüksek kükürt oranına bağlı olarak çevreyi, yakıtın kullanılacağı
Karadut 38.4 1 kazan ve makineyi olumsuz yönde etkileyeceği kanısına varılmıştır.
Kurtalan 33.2 1.3 Kükürdün giderilmesi için proses kullanılması gerekmektedir ve
bu proses hidrojenasyon işlemine dayanmaktadır. Fakat Doç.
Kuzey Migo 37.0 0.3
Dr. S. Alpan’ın “Güneydoğu Anadolu Asfaltit Zuhurlarının Çok
Kuzey Osmancık 37.6 0
Yönlü Değerlendirilmesi Projesi” konulu tezinde de belirttiği gibi
Oyuktaş 31.0 1 geliştirilmekte olan piroliz proseslerinden endüstriyel uygulamaya
Ozan Sungurlu 37.2 0 en çok yaklaşmış bulunan COED prosesinde kömürün piroliziyle
Vakıflar 46.5 0 elde edilen sentetik ham petrolün API değeri 4’tür ve ancak
hidrojenasyon gibi yatırım, işletme ve bakım masrafı çok yüksek
Yalankoz 21.8 2
bir prosesle 25 dolayında bir değere yükseltilebilmektedir [13].
Yeniköy (Derdere) 32.0 1
Asfaltitten elde edilen sentetik ham petrolün kükürt giderme
5. Asfaltitten Elde Edilen Sentetik Ham Petrolün prosesinin fizibilitesi incelendiğinde prosesin pahalı olduğu ve
Diğer Ham Petrol Örnekleri ile Karşılaştırılması yakıtı fiyat olarak ikiye katlayacağı düşünülmektedir.

Asfaltitten elde edilen sentetik ham petrol ile diğer ham petrol Kaynaklar
örneklerinin kükürt değerleri, API dereceleri ve ürün fraksiyonlarının [1] AYTEKİN, M., “Ham Petrol Özellikleri ve Asfaltitten Elde
karşılaştırılması Tablo 10’da verilmiştir. Edilen Sentetik Ham Petrolün Değerlendirilmesi”, Anadolu
Üniversitesi, Eskişehir
6. Sonuç [2] BOLAT, E. , Kavlak, Ç. , Yalın, G. , Dinçer, S. ,”Türk Lin-
Asfaltitin sıvılaştırılması sonucu elde edilen sentetik ham petrolün, yitlerinin ve Asfaltitlerinin Bir Türk Artık Vakum Yağı ile
Tüpraş Kırıkkale Rafinerisi, Vitsan Gözetim Mümessillik ve Ticaret Sıvılaştırılması”, Yıldız Üniversitesi, Kimya Mühendisliği
A.Ş. ve Tübitak Marmara Araştırma Merkezi’nde yapılan analiz Bölümü, İstanbul
sonuçları incelendiğinde, kükürt oranının % 4,52 - 6,45 gibi çok [3] ŞENATLAR, Yük. Müh. A. , “Avgamasya Asfaltitinin Sıvılaşma
yüksek bir değer aralığında olduğu görülmüştür. Potansiyelinin ve Ekstrakt Yapılarının İncelenmesi”, İstabul
Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 1984
Dünyadaki ham petroller ile asfaltitten elde edilen sentetik ham [4] SAYDUT, A., “Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Asfaltit ve
petrol karşılaştırıldığında, sentetik ham petrolün yüksek kükürt Linyitlerinden Fiziksel İşlemlerle Kül ve Kükürdün Giderilmesi”,
oranı göze çarpmaktadır. Petrolün kalitesini ve fiyatını belirleyen Dicle Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Diyarbakır, 1999.
en önemli unsurlar, kükürt oranı ve API derecesidir. Kaliteli bir [5] SAYDUT, A., “Güneydoğu Anadolu Asfaltit ve Kömürlerinin
petrolün kükürt oranının düşük, API derecesinin ise yüksek olması Pirolizi ile Sıvı Yakıt Eldesi ve Karakterizasyonu”, Dicle
istenmektedir. Sentetik ham petrolün ise Tablo 9’da görüldüğü Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Diyarbakır , 2005.
üzere kükürt oranı % 5,84, API derecesi ise 18,10 şeklinde istenilen [6] DÜZ, Z.M., “Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Asfaltitten
değerlerin tam tersidir bu da yakıtın düşük nitelikte ve kalitesiz Kükürdün Giderilmesi”, Dicle Üniversitesi, Fen Bilimleri
olduğunun göstergesidir. Enstitüsü, Diyarbakır , 1995.

294
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

[7] ŞENGÜLER, Dr. İ., MTA Genel Müdürlüğü Enerji Dairesi,


“Asfaltit ve Bitümlü Şeylin Türkiye’deki Potansiyeli ve Enerji
Değeri”, TMMOB Türkiye VI. Enerji Sempozyumu – Küresel
Enerji Politikaları ve Türkiye Gerçeği
[8] ALPAN, Doç.Dr.S., “Güneydoğu Anadolu Asfaltit Zuhurlarının
Çok Yönlü Değerlendirilmesi Projesi”, Maden Tetkik Arama
Enstitüsü, Ankara, 1977.
[9] KOYUNCUOĞLU, A., “Kömürün Sıvılaştırılması”, Yıldız
Teknik Üniversitesi, Kimya - Metalurji Fakültesi, Kimya
Mühendisliği Bölümü, 2005.
[10] SERT, M., “Pyrolysis of Şırnak Asphaltite and Soma Lignite
at Different Type of Reactors and Product Characterization”,
Ege Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, İzmir, 2002

Çalışmaya Destek Veren Kurumlar


[1] Ciner Grubu Enerji ve Madencilik Bölümü

Summary
In this paper, the evaluation of using synthetic crude oil which
obtainedfrom liquefaction of asphaltite and comparing this synthetic
crude oil with other crude oil samples is intended.

Asphaltite is a kind of schist which comes from petroleum. Generally


asphaltic materials are formed by the migration of petroleum and
solidificationin cracks during tectonic movements. During and
after the migration, petroleum losses its light components cracks
into gas and undergoes series of complex chemical and physical
changes. Asphaltite is formed with transforming the fluids existed
in deep with the effects of hydrostatic pressure, gravitation and
temperature then locating into splits and spaces.

Sulphur ratio and API degree are determined the quality and price
of petroleum. The lower sulphur ratio and higher API degree are
demanded for qualified petroleum.

Synthetic crude oil acquired by liquefaction of asphaltite was


analyzed at Tüpraş Kırıkkale Rafinery, Vitsan Supervision, Agency
and Business Co. and Tubitak MAM. As aresult of analysis, the
sulphur content in the liquefied asphaltite sample was measured
as 4.52–6.45% and API degree was found as 18.10. These results
are opposite of desired values and present that the synthetic crude
oil has low quality.

Synthetic crude oil’s sulphur content is close to Venezuela’s crude


oil which has 5.5 % sulphur content. Even though, Venezuela does
not explore this crude oil because of high sulphur ratio and high
production cost. Beside this, investigation of crude oil specifications
shows that Turkish crude oils have lower sulphur content than 3-4
% based on the data taken from Turkish Petroleum Cooperation.

When crude oil in the world and liquefied asphaltite as a synthetic


crude oil are compared, synthetic crude oil has a higher sulphur
ratio than natural crude oil. It is thought that the higher sulpur ratio
affects negatively environment, boilers and machines that the
liquefied asphaltite used. Sulphur removal requires process based
on hydrogenation. Since this kind of processes are significantly
expensive, the value of fuels that obtained by liquefaction of
asphaltite will be doubled sharply.

295
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

KÜRESEL EKONOMİK KRİZ SONRASINDA ENERJİ PİYASALARINDA


GELİŞİM ve OLUŞUMLAR

Yavuz AYDIN
GE Energy, Türkiye

Özet 10.0
2008 – 2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik kriz önce finansal 7.5
alanda başlamak üzere tüm sektörlerde etkisini gösterdi ve enerji 5.0
sektörü de bu küresel daralmadan payını aldı. Elektrik talebi ciddi 2.5
şekilde düştü. Bunun neticesi olarak Elektrik kurulu güç rezervleri 0.0
yüksek olan ülkelerde yeni yatırımlar çok ileriye ötelendi. Gelişmekte -2.5
olan Doğu Avrupa ve Asya ülkeleri de krizden etkilenmekle birlikte -5.0
kriz sonrası talep artışının ve yüksek GSMH lere geri dönüşün -7.5
daha hızlı olacağı yönünde güçlü belirtiler alındı. US-CAN- Western Japan Other Emerging Mideast- Sub- Other
MEX Europe Americas Europe N. Africa Saharan Asia-
Africa Pacific
Bölgelere göre krizin yeni enerji yatırımlarına etkileri şu sonucu 2008 2009 2010 2011 2012
doğurdu: ABD ve Avrupa gelecek 5-6 boyunca önemli bir kapasite
artışına gerek duymayacak, gelişmekte olan ülkelerde düşük Grafik 1. Dünya ülkeleri kriz öncesi ve sonrası GSMH gelişimi.
rezerv ve hızlı geri dönüş nedeniyle kapasite artışı yatırımları orta
vadede kriz öncesi seviyelere ulaşacaktır. Türkiye düşük rezerv ve
Rezerv
hızlı GSMH artışı nedeniyle 2010 yılından itibaren yeniden %5’in
> 31%
üzerinde elektrik talep artışı sürecine girecek ve önemli miktarda 30%- 25%

yeni kapasite yatırımlarının yoğunlaştığı bir bölge olacaktır. 25%- 15%


< 10%

Küresel ekonomide 2008 yılının başında başlayan ve 2009 yılının


son çeyreğine kadar süren dönemin son 70 yılda yaşanan en
kötü dönem olduğu konusunda tüm uzmanların hemfikir olduğu
biliniyor.

Bu iki yıllık küresel ekonomik çöküntü döneminde Finans sektörü 3


trilyon dolar kayba uğradı, işsizlik oranları bütün dünya ülkelerinde
%10’un üstüne çıktı, bir kısmında da %20’leri aştı. Varlık fiyatları
öngörülemeyecek seviyelere düştü ve insanlar serbest pazar
prensiplerine olan inancını yitirdi.

Bu dönemin enerjiye yansıması ise üretim seviyelerindeki ciddi


düşüşlerin etkisiyle enerji tüketiminde daralma ve dolayısıyla
elektrik üretim rakamlarında ciddi azalma şeklinde gerçekleşti. Grafik 2.

Bir ülkenin enerji talep artışının o ülkenin GSMH artışı ile direkt Rezervleri çok daha az olan gelişmekte olan ülkeler ve Asya
bağlantılı olduğu ve Enerji talep artışının ortalama GSMH’nin %50 ülkelerinde ise benzer etki yaşanmakla birlikte yeni yatırımların
fazlası olarak gerçekleştiği bilinmektedir. Kriz döneminin en dramatik ötelenmesinde süreç 2-3 yıl gibi daha kısa bir dönem oldu.
etkisi ülkelerin GSMH oranlarında ciddi düşüşler olarak görüldü.
2008-2009 dönemi içinde gerçekleşen ve 2010-2011 döneminde
2008 yılı başlangıcı itibariyle elektrik üretim kapasitesinde ortalama beklenen Gayrisafi Milli Gelir Gelişmekte olan Avrupa ülkelerinde
%30 rezerve sahip gelişmiş ülkeler, ekonomik daralmanın etkisiyle Grafik 3’te gösterilmektedir.
kendilerini %60’lı seviyelere kadar ulaşan kapasite rezervi bolluğu
içinde buldular. 2009 yılı başlarında karanlık, sis ve umutsuzluk içinde yolunu
bulmaya çalışan ekonomi dünyasında, yılın son çeyreğine
Bunun doğal sonucu olarak da, elektrik üretim amaçlı yeni projeler gelindiğinde güneş ışınlarının parlamaya başladığı görüldü.
ihtiyaç ertelenmesi nedeniyle 5-6 yıl ötelendi. Kötümserlikler, ihtiyatlı iyimserliklere dönüşmeye başladı.

296
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

8 Summary
6 2008 – 2009 Global Economic Crisis hit all sectors starting from
4
2
Finance and ,of course, energy sector has also got it’s share from
0 this impact. The demand for electricity dropped seriously and as a
-2 preliminary result, the countries with high reserve capacity delayed
-4
-6
new investments further end further.
-8
Rusya Romanya Macaristan Turkiye Cek Cumh. Polonya
2008 2009 2010 2011 Emerging East Europe and Asian countries have also been
impacted, however, latest economic indicators regarding GDP
Grafik 3. Gelişmekte olan avrupa ülkeleri GSMH gelişimi. growth and electricity demand growth reveals that the recovery will
2009 yılının son çeyreği, dünya ekonomisinde 8 çeyrek dönem be faster in those countries.
süren daralmanın sona erdiğini belirten göstergelerle sonuçlandı.
Finansal piyasalar dengelendi, ekonomik iyileşmede Asya lider, Impact towards the new energy investments will be seen as
Amerika ortada ve Avrupa arka sıralarda onlara yetişmeye following: While USA and West Europe will not need significant
çalışıyor. additional capacity for next 5-6 years, It will not take longer for
those emerging countries to return back to pre-crisis trend due to
2010 yılı ve sonrası için yaşlı Avrupa’nın gelişme beklentisi %1-1.5 low reserves and demand growth.
dolaylarında iken Türkiye burada ayrışıyor ve gelişmekte olan
yükselen piyasa yapısı büyüme oranını %4 ve üstüne çıkarıyor. Turkey,in line with most emerging economies, will return back to
5% electricity demand growth and will be one of the center for new
Avrupa genelinde elektrik talep artışları gelecek 5 yıl boyunca %2 energy investments due to rapid recovery of GDP and low capacity
dolayında seyrederken mevcut kurulu güç rezervlerinin çok yüksek reserves.
olması nedeniyle yeni yatırımları destekleyecek bir piyasa baskısı
olmayacaktır.

Türkiye’de ise, elektrik talebinde reel piyasaların üretim ve do-


layısıyla elektrik tüketim rakamları yeniden 2002-2008 sürecindeki
artış eğilimine girmiştir.

300000

250000

200000

150000 Yillik Uretim

100000

50000

0
96

98

00

02

04

06

08

10

12

14

16
19

19

20

20

20

20

20

20

20

20

20

Grafık 4. Türkiye elektrik üretiminin yıllara göre değişimi.

Kriz döneminden çıkış süreci içindeki bu beklenti ve öngörülerin


Enerji piyasalarına etkileri şöyle özetlenebilir:
1. Yeni Elektrik Üretim yatırımlarında rezerv kapasiteler ve
büyüme oranları belirleyici olacaktır. (Bkz. Grafik 2)
2. Kıta Avrupası’nda yüksek rezerv ve düşük büyüme oranları
nedeniyle yakın dönem içinde enerjide önemli bir yeni yatırım
görülmeyecektir.
3. Türkiye, hem gerçek rezerv kapasitesinin azlığı ve hem de hızlı
büyüme trendinin yeniden oluşumu nedeniyle tekrar yılda en
az 3000 MW yeni kapasite ihtiyacı sürecine girmiştir.
4. Geçmiş 2 yıllık ekonomik daralma Türkiye’nin hızlı enerji talep
artışında en fazla 3 yıllık bir ötelemeye yol açmıştır.
5. Bu hızlı geri dönüş ve enerji talep artışı önemli yeni kapasite
projelerine kapı açmaktadır.
6. Türkiye’deki yeni kapasite projelerindeki dağılımın %15-20
Hidro, %15-20 Kömür %10-15 Rüzgar olurken hala %45’inin
Doğal Gaz olacağı beklenmelidir.

297
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

TÜRKİYE ELEKTRİK VE DOĞAL GAZ PİYASALARINDA LİBERALLEŞME


UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Yeşim AKCOLLU
Rekabet Kurumu

Özet
Dokuz yıla yakın bir süredir yürürlükte olan ve Türkiye enerji
piyasalarının serbestleştirilerek rekabete açılmasını öngören
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 4646 sayılı Doğal Gaz
Piyasası Kanunu ile amaçlanan noktaya gelinememiştir. Doğal gaz
piyasasında BOTAŞ’ın doğal gaz alım kontratlarının bir kısmının
özel sektöre devredilmesi, yeni oyuncuları da kapsayan şebekeye
erişim kurallarının belirlenmesi, birkaç dağıtım bölgesinin
özelleştirilmesi, yeni dağıtım bölgelerinin ihale edilmesi; elektrik
piyasasında ise bazı üretim tesislerinin ve dağıtım bölgelerinin
özelleştirilmesi gibi konular rekabetçi açıdan olumlu gelişmeler
olarak öne çıksa da enerji piyasalarda gerçek rekabetin ortaya
çıkabilmesi için katedilmesi gereken uzun bir yol vardır.

Doğal gaz piyasasına bakıldığında, çok sayıda toptan satış lisansı


alan şirket olmasına rağmen 4646 sayılı Kanundan kaynaklanan
ithalat kısıtı nedeniyle boru hatları vasıtasıyla gaz ithalatı yapmak
mümkün değildir. 2005 yılında dünyada ilk kez gerçekleştirilen
“kontrat devri” ihalesine rağmen bugün doğal gazın sadece yaklaşık
% 10’u özel sektör tarafından tedarik edilmektedir. 2008 yılının
Temmuz ayında spot LNG ithalatına izin veren Kanun değişikliğinin
ardından bu alanda piyasaya girişlerin olması, bir yandan
toptan satış piyasasında oyuncu sayısını ve rekabeti biraz olsun
artırırken diğer taraftan da BOTAŞ’ı al-ya da-öde yükümlülükleri
ile karşı karşıya bırakmıştır. Söz konusu yükümlülükleri ile başa
çıkmaya çalışan ve aynı zamanda hakim durumda olan BOTAŞ’ın
piyasadaki hareketleri, özellikle hakim durumunu kötüye kullanıcı
davranışlardan kaçınması büyük önem arz etmektedir. Türkiye
doğal piyasasında serbestleştirme ve BOTAŞ’ın piyasadaki
konumunun irdelenmesine ek olarak, bu çalışmada, son yıllarda
gerçekleştirilen dağıtım ihaleleri de ele alınacaktır.

2001 yılında yürürlüğe giren 4628 sayılı Kanunun ardından,


2004 yılında YPK kararı ile kabul edilen Strateji Belgesi elektrik
piyasasında serbestleştirme ve özelleştirme işlemlerinde bir
yol haritası olması açısından önem arz etmiştir. Fakat Strateji
Belgesi’nde yer alan hedeflere uyulamamış, Strateji Belgesi’nin
tekrar gözden geçirilmesi ve özelleştirme takviminin yeniden
oluşturulması gerekmiştir. Mevcut duruma bakıldığında, elektrik
üretim özelleştirmesi alanında pek fazla gelişme yaşanmasa
da, 2009 yılında üç dağıtım bölgesinin özelleştirme işlemleri
tamamlanmış ve 2010 içinde de ihalesi yapılmış olan / yeni
ihaleye çıkılacak olan bölgeler için çalışmalar devam etmektedir.
Bu çalışmada elektrik piyasasında serbestleşmenin ve sağlıklı
bir rekabet ortamının yaratılması için gereken hukuki ve yapısal
değişiklikler de tartışılacaktır.

298
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

ETKB 2010-2014 DÖNEMİ STRATEJİK PLANI PERSPEKTİFİNDE


TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKA ve STRATEJİLERİ

Zekiye ÖZKUL
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Özet talebi artış hızı aynı dönemde dünya ortalamasının üç katı


Ulusal önceliklerimiz paralelinde enerji ve tabii kaynaklar sektörlerine olarak %4,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı şekilde ülkemiz,
ışık tutan ve ulusal enerji ve tabii kaynaklar stratejilerimizin önemli dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğal gaz tüketiminde
bir parçasını oluşturan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Çin’den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomi
2010-2014 Dönemi Stratejik Planında; “Enerji arz güvenliği”, konumundadır. Bu eğilimin önümüzdeki yıllarda da devam
“Ülkemizin enerji alanında bölgesel ve küresel etkinliği”, “Çevre” ve edeceği hesaplanmaktadır [2].
“Tabii kaynaklar” konuları çerçevesinde petrol, doğal gaz, kömür,
yenilenebilir enerji kaynakları, elektrik enerjisi, enerji piyasaları 2008 yılı sonu itibari ile birincil enerji arzı 106,3 milyon ton eşdeğeri
ve tabii kaynaklarımıza ilişkin arama, üretim, yatırım ve işletme petrol (tep) düzeyinde gerçekleşmiştir. Enerji arzında %32’lik pay
faaliyetleri değerlendirilmiş, önümüzdeki beş yıla ilişkin olarak ile doğal gaz ilk sırayı alırken, doğal gazı %29,9 ile petrol, %29,5
Bakanlığın stratejik amaç ve hedefleri belirlenmiş, izleyeceği ile kömür izlemiş, %8,6’lık bölüm ise hidrolik dahil olmak üzere
stratejiler açıklığa kavuşturulmuştur. yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmıştır [3].

Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde ülkemizin Birincil enerji arzının 2010 yılında 126 milyon tep, 2020 yılında
genel enerji durumu değerlendirildikten sonra enerji politika ve ise 222 milyon tep düzeyine ulaşacağı beklenmektedir. Bu
stratejileri özetlenmiş; ikinci bölümde ise Bakanlığın 2010-2014 değerler enerji arzının yılda yaklaşık %6 düzeyinde artış
Dönemi Stratejik Planında ele alınan stratejik konular çerçevesinde göstereceğine işaret etmektedir. Ancak, 2009 yılında yaşanan
ülkemizin mevcut durumuna ilişkin bilgiler verildikten sonra küresel ekonomik durgunluğun etkisi nedeniyle bu değerler
Bakanlığın önümüzdeki beş yıllık döneme ilişkin belirlemiş olduğu revize edilmektedir.
amaçlar, hedefler ve stratejiler açıklanmıştır. Çalışmanın kapsamı
gereği, Bakanlığın “Tabii Kaynaklar (Madencilik)” sektörüne yönelik Net ithalat oranının %74 seviyesinde olduğu ülkemizde petrol
önümüzdeki beş yıllık döneme ilişkin politika, amaç ve hedeflerine ve doğal gazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte biri ithal
burada değinilmemiştir. edilmektedir.

1.Türkiye’nin Genel Enerji Durumu ve Enerji Politika ve 1.1.Türkiye Elektrik Enerjisi Sektörü
Stratejileri Türkiye brüt elektrik enerjisi tüketimi 2008 yılında 198,1 milyar
Türkiye enerji ve tabii kaynaklar politikalarının temel hedefi enerji kWh olarak gerçekleşirken 2009 yılında bir önceki yıla göre %2,42
ve tabii kaynakları; verimli, etkin, güvenli ve çevreye duyarlı şekilde azalarak 193,3 milyar kWh, elektrik üretimimiz ise bir önceki yıla
değerlendirerek, ülkenin dışa bağımlılığını azaltmak ve ülke göre (198,4 milyar kWh) %2,02 azalarak 194,1 milyar kWh olarak
refahına en yüksek katkıyı sağlamaktır [1]. gerçekleşmiştir (Tablo 1).

Tablo 1. 2009 Yılı Elektrik Üretiminin Kaynaklara Göre Dağılımı[4]


Bu kapsamda Türkiye’nin enerji politikasının ana öğelerini;
 Dışa bağımlılığın en alt düzeye indirilmesi, Kaynak Üretim (milyar kWh %
 Kaynak çeşitliliğine ve yerli, yeni ve yenilenebilir kaynaklara Doğal gaz 94,46 48,6
önem verilmesi, Kömür 42,18 21,7
 Çevre üzerindeki olumsuz etkilerin en aza indirilmesi, Hidrolik 35,87 18,5
 Enerjinin verimli üretilmesi ve kullanılması,
İthal Kömür 12,79 6,6
 Kamu yararının ve tüketici haklarının gözetilmesi,
 Serbest piyasa uygulamaları içinde kamu ve özel kesim Sıvı yakıtlar 6,6 3,4
imkanlarının harekete geçirilmesi Yenilenebilir 1,1 1,1
oluşturmaktadır [2]. Diğer 0,04 0,0
Toplam 194,1 100
Ülkemiz, toplumsal refahı artırma, kalkınma hedeflerini
gerçekleştirme ve sanayi sektörünün uluslararası alandaki TEİAŞ’ın son projeksiyonlarına göre elektrik enerjisi talebinin
rekabet gücünü artırma çabası içindedir. Bu durum, enerji 2018 yılında yüksek talep senaryosuna göre 357,2, düşük talep
talebinde uzun yıllardır devam eden hızlı bir artışı beraberinde senaryosuna göre ise 335,8 milyar kWh düzeyine ulaşacağı
getirmektedir. 1990-2008 döneminde ülkemizde birincil enerji hesaplanmaktadır [5].

299
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

2009 yılında sisteme toplam 3.022 MW’lık yeni santral eklenmiş yerli ve yenilenebilir kaynak potansiyelimizin tespiti ve kullanımı,
olup, devreye giren ilave kapasitenin 2.810 MW’lık kısmı (Tablo 2) nükleer enerjinin elektrik enerjisi üretimine dahil edilmesi, yeni
özel sektör tarafından yapılan santrallerden oluşmaktadır. enerji teknolojilerinden yararlanılması gibi alanlarda yasal ve teknik
çalışmalar yoğunlaştırılmıştır.
Tablo 2. 2009 Yılında Devreye Giren Kurulu Güç[6]
Kaynak MW 2.2. Yerli Kaynak Üretimi, Kullanımı ve Kaynak
Doğal gaz 1.391 Çeşitlendirmesi
Hidrolik 466 Enerji talebinin karşılanmasına ilişkin uzun vadeli planlama
Rüzgar 439 çalışmalarımızda, 2023 yılına kadar yerli kaynaklarımızın
tamamının, yenilenebilir enerji kaynaklarının ise azami ölçüde
İthal Kömür 270
kullanılması, enerji arzında çeşitlendirmenin artırılması ve nükleer
Asfaltit 135
enerjinin 2020 yılına kadar olan dönemde elektrik enerjisi üretim
Jeotermal 47 kompozisyonuna dahil edilmesi, böylelikle dışa bağımlılığın ve
Çöp Gazı 16 ithalat faturasının azaltılması hedeflenmiştir.
Biogaz 6
2008 yılında ülkemizin toplam birincil enerji tüketimi yaklaşık 106,3
Diğer 39
milyon TEP, üretimi ise 29,2 milyon tep olarak gerçekleşmiştir [3].
Özel Sektör Toplamı 2.810
Ülkemizin, özellikle petrol ve doğal gazda yerli kaynaklarının artan
Obruk HES (Kamu) 212 enerji talebi ile karşılaştırıldığında göreceli olarak azlığı petrol ve
Toplam 3.022 doğal gazda enerji ithalatını beraberinde getirmektedir.

2009 yılı sonu itibari ile Türkiye elektrik enerjisi kurulu gücü yaklaşık Bu bağlamda ülkemizin enerji arzında kaynak, teknoloji ve altyapı
44.600 MW düzeyine ulaşmıştır (Tablo 3). çeşitlendirilmesinin artırılması büyük önem arz etmektedir. Bu
nedenle, yurtiçi ve yurtdışında petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri
Tablo 3. 2009 Yılı Sonu Türkiye Kurulu Güç Dağılımı[7]
son yıllarda yoğunluk kazanmıştır ve Plan dönemi içinde de
Kaynak MW % Üretici MW %
artırılarak devam ettirilmesi hedeflenmektedir.
Doğal gaz 14.576 33 EÜAŞ 24.203 54,2
Hidrolik 14.417 33 Üretim Şirketleri 7.315 16,4
Ülkemiz hidrokarbon potansiyelinin araştırılması, keşfi, tespiti
Kömür 8.580 19 Yap İşlet 6.102 13,7
ve üretilmesi faaliyetleri kapsamında; 2009 yılında 30,10 adam/
İthal Kömür 1.921 4 Otoprodüktör 3.588 8,1
ay jeolojik saha çalışması, 84,46 ekip/ay jeofizik saha çalışması
Sıvı Yakıtlar 1.820 4 Yap-İşlet-Devret 2.439 5,5
gerçekleştirilmiş; 51 adet arama kuyusu, 50 adet tespit kuyusu ve
Yenilenebilir 912 2 İşletme Hakkı Devri 650 1,5
42 adet üretim kuyusu olmak üzere toplam 143 adet kuyu açılmış
Diğer 2.333 5 Mobil Santrallar 262 0,6
olup, 243,3 bin metre sondaj yapılmıştır [9].
TOPLAM 44.559 100 Toplam 44.559 100

Elektrik enerjisi sektöründe uzun vadeli hedefleri ortaya koyan 2009 yılında toplam 2,4 milyon ton ham petrol ve 729,4 milyon
“Elektrik Enerjisi Piyasası Arz Güvenliği Strateji Belgesi” 2009 yılında m³ doğal gaz üretilmiş olup, günümüze kadar toplamda yaklaşık
Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile uygulamaya konulmuştur. 133 milyon ton ham petrol ve 11,3 milyar m³ doğal gaz üretimi
gerçekleştirilmiştir. 2009 yılı sonu itibari ile kalan üretilebilir ham
Strateji Belgesi çerçevesinde; 2023 yılına kadar tüm yerli kömür petrol rezervimiz 44,37 milyon ton olup, yeni keşifler yapılmadığı
ve hidrolik potansiyelimizin ekonomiye kazandırılması, rüzgar takdirde bugünkü üretim seviyesi ile yurtiçi toplam ham petrol
enerjisi kurulu gücümüzün 20.000 MW, jeotermal enerji kurulu rezervimizin 18 yıllık ömrü bulunmaktadır. 2009 yılı sonu itibari ile
gücümüzün 600 MW mertebesine ulaştırılması ve ayrıca, elektrik kalan üretilebilir yurtiçi toplam doğal gaz rezervimiz ise 6,2 milyar
enerjisi üretiminin yüzde 5’inin nükleer enerjiden sağlanması m³’tür. Yeni keşifler yapılmadığı takdirde, bugünkü üretim seviyesi
hedeflenmiştir [8]. ile yurtiçi doğal gaz rezervimizin 8,5 yıllık ömrü bulunmaktadır [9].

Ayrıca, Strateji Belgesinde enerji verimliliği projelerine öncelik Değişen arama stratejisi ve artan arama yatırımlarına bağlı olarak
verilmesine ve santral rehabilitasyonlarının yapılmasına dikkat yurtiçi kara alanlarının yanında yurtdışı ve özellikle denizlerdeki
çekilmiş, tam rekabetçi piyasaya geçişin yol haritası belirlenmiş, hidrokarbon aramacılığı yoğunlaştırılmıştır. Karadeniz başta
toptan satış piyasasının gelişimi, özelleştirme uygulamaları ve olmak üzere 2004-2009 yıllarında denizlerimizde yoğun bir sismik
elektrik enterkoneksiyonları konularında temel stratejiler ortaya program gerçekleştirilmiş olup, çalışmaların artırılarak sürdürülmesi
konulmuştur. hedeflenmektedir.

2. Bakanlık 2010-2014 Dönemi Stratejik Planı Elektrik üretiminde kullanılan yerli kaynaklarımızdan linyitten elde
edilebilecek elektrik enerjisi üretim potansiyeli toplam 120 milyar
2.1. Enerji Arz Güvenliği kWh/yıl olup, potansiyelin %44’lük bölümü değerlendirilmiştir. 11
Gerek dünya genelinde gerekse ülkeler bazında enerji sektörüne milyar kWh/yıl potansiyele sahip olan taşkömürünün ise %32’lik
ilişkin tartışma gündemlerinin temelini oluşturan enerji arz güvenliği kısmı değerlendirilmiş durumdadır. 2005 yılından itibaren kömür
ülkemiz için de önemini korumaktadır. Ülkemizin enerji arz güvenliği aramalarına yönelik gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda 2005-
bağlamında son yıllarda, enerji piyasalarının rekabete dayalı ve 2009 döneminde 4,2 milyar ton linyit rezervi tespit edilmiş ve
şeffaf bir piyasa anlayışı çerçevesinde yeniden yapılandırılması, böylece linyit rezervimizde % 50 artış olmuştur [2].

300
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Enerji arz güvenliğinin sağlanması kapsamında, ETKB 2010-2014 2.4. Enerji Verimliliği
Dönemi Stratejik Planında da ifade edilmiş olan “yerli kaynaklara Enerji arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılıktan kaynaklanan
öncelik verilmek sureti ile kaynak çeşitlendirilmesinin sağlanması risklerin azaltılması ve iklim değişikliği ile mücadelenin etkinliğinin
amacı doğrultusunda; Plan dönemi içerisinde, yerli petrol, doğal artırılması hedefleri çerçevesinde, enerjinin üretiminden
gaz ve kömür arama faaliyetlerinin artırılması, yapımına başlanan kullanımına kadar olan süreçte verimliliğin artırılması, israfın
3.500 MW’lık yerli kömür yakıtlı termik santrallerin 2013 yılı önlenmesi ve enerji yoğunluğunun azaltılması hayati önem arz
sonuna kadar tamamlanması ve 2014 yılına kadar nükleer santral etmektedir.
inşasına başlanılmasının sağlanması hedeflenmiştir [1].
Bu bağlamda, sosyal ve ekonomik gelişme hedeflerini etkilemeden
Bu hedefleri gerçekleştirmek için yürütülecek çalışmalarda yerli enerji tüketimini azaltacak tedbirler uygulanacak; elektrik enerjisi
kömür, petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerine öncelik üretim tesisleri ile iletim ve dağıtım şebekelerinde enerji verimliliğinin
verilerek bu alanlardaki yatırımların sürdürülebilirliğini sağlayacak artırılmasına, yüksek verimli kojenerasyon uygulamalarının
tedbirlerin alınmasına, küçük rezervli kömür yataklarının bölgesel yaygınlaştırılmasına ilişkin çalışmalar yürütülecektir.
enerji üretim tesislerinde değerlendirilmesine, yerli linyitlerimizin
kalitesine uygun teknolojilerin yaygınlaştırılmasına, yeni kurulacak 2008 yılında birincil enerji yoğunluğu 282 kep/1000 dolar (1998
termik santrallerde yüksek verim ve birim başına düşük emisyon yılı GSYİH Serisine göre, 2000 yılı dolar fiyatları ile) olarak
elde edecek çevrim teknolojilerinin kullanılmasına önem gerçekleşmiştir. Yürütülen ve planlanan çalışmalar kapsamında
verilecektir. birincil enerji yoğunluğunun 2023 yılına kadar, 2008 yılına göre
%20 oranında düşürülmesi hedeflenmektedir. Önümüzdeki beş
2.3. Yenilenebilir Enerji Kaynakları yıllık döneme (2015 yılına kadar) ilişkin olarak ise 2008 yılına göre
2005 yılında yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının %10 azalma sağlanması hedefi konulmuştur [1].
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanılmasına İlişkin Kanun ile
özel sektör marifetiyle yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik Elektrik enerjisi üretiminde verimliliği artırmak üzere, mevcut kamu
enerjisi üretilmesi imkanı sağlanmıştır. Yenilenebilir enerji ile ilgili santralarında yeni teknolojiler kullanılarak verimi yükseltmek ve
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra 2.887 MW kurulu gücünde üretim kapasitesini artırmak için yapılan bakım, rehabilitasyon
80 adet yeni rüzgar projesine lisans verilmiştir. Bu projelerden ve modernizasyon çalışmalarının 2014 yılı sonuna kadar
toplam 1.000 MW kurulu gücünde olan santraların yapımı devam tamamlanması sağlanacaktır [1].
etmektedir [2].
Bu kapsamda; AB Enerji Verimliliği Müktesebatı ve özellikle
Yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin temel hedefimiz, bu kojenerasyon düzenlemeleri ile tam uyum sağlanması,
kaynakların elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının 2023 yüksek verimli kojenerasyon/trijenerasyon ve bölgesel ısıtma
yılında en az %30 düzeyinde olmasının sağlanmasıdır. 2002 uygulamalarını yaygınlaştırıcı ve teşvik edici tedbirlerin alınması,
yılında neredeyse yok sayılacak düzeyde olan rüzgar enerjisi elektrik üretim santrallerine ilişkin rehabilitasyon projeleri
kurulu gücü, 2009 yılı sonu itibari ile 800 MW düzeyine, jeotermal kapsamında çevre mevzuatına uygunluk gözetilerek santrallerin
enerji kurulu gücü ise yaklaşık 80 MW düzeyine ulaşmıştır. performansı, güvenilirliği ve işletme ömrünün artırılması, sanayi
kuruluşlarının verimlilik artırıcı projeleri ve enerji yoğunluğunun
Bakanlık Stratejik Planında 2015 yılına kadar, 2009 yılı itibari düşürülmesine yönelik alacakları tedbirlerin desteklenmesi, enerji
ile 802,8 MW olan rüzgar enerjisi kurulu gücünün 10.000 MW’a, yönetimi sistemi ve enerji yöneticilerinin sanayi ve bina sektörlerinde
2009 yılı itibari ile 77,2 MW olan jeotermal enerjisi kurulu gücünün yaygınlaştırılması, toplumumuzdaki enerji kültürünün ve verimlilik
ise 300 MW’a çıkarılmasının sağlanması ile yapımına başlanan bilincinin geliştirilmesi için özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının
5.000 MW’lık hidroelektrik santrallerinin 2013 yılı sonuna kadar da katılımları ile kampanyalar, ödüllü yarışmalar, eğitim ve medya
tamamlanmasının sağlanması hedeflenmiştir [1]. etkinlikleri de dahil olmak üzere ülke çapında bilinçlendirme
faaliyetlerinin yürütülmesi enerji verimliliğinin artırılması amacı
Bu kapsamda; üretim planlamalarının, teknolojik gelişmelere ve kapsamında izlenecek stratejiler arasında yer almaktadır [1].
mevzuat düzenlemelerine bağlı olarak yenilenebilir enerji kullanım
potansiyelindeki gelişmeler dikkate alınarak hazırlanması, 2.5. Enerji Piyasalarının Serbestleştirilmesi ve
ekonomik potansiyel oluşturan yenilenebilir enerji kaynaklarına Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
ilişkin olarak, lisans verilen projelerin öngörülen sürede 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu (2001), 4646 sayılı Doğal
tamamlanması için gerekli tedbirlerin alınmasının sağlanması, gaz Piyasası Kanunu (2001), 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu
hidroelektrik üretmeye elverişli su kaynaklarının geliştirilmesine (2003) ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası
yönelik çalışmaların öncelikle havza temelinde bütüncül bir Kanunu (2005)’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte ülkemiz enerji
yaklaşımla ve değişen tüketim taleplerini karşılamakta esneklik sektöründe rekabete dayalı ve işleyen piyasaların oluşturulmasına
sağlayan bir şekilde yürütülmesi için ilgili kurum ve kuruluşlarla yönelik önemli adımlar atılmış, sektörde faaliyet gösteren kamu
gerekli işbirliğinin sağlanması, elektrik iletim sisteminin daha kuruluşları yeniden yapılandırılmış, sektörde serbestleşmeyi temin
fazla rüzgar enerjisi santralı bağlanmasına imkan verecek şekilde edecek kurallar uygulanmaya başlanmıştır. Enerji sektöründe
güçlendirilmesi için gerekli çalışmaların hızlandırılması, elektrik serbestleştirmenin temel amacı; arz güvenliği bakımından
enerjisi üretimine uygun jeotermal alanların özel sektöre açılması gerekli ve yeterli yatırımların yapılmasını sağlayacak yatırım
konusundaki çalışmalara hız kazandırılması ve yenilenebilir enerji ortamının oluşturulması, sektörde rekabet ortamının sağlayacağı
kaynakları alanında teknoloji geliştirme çalışmalarına ağırlık verimlilik artışı yolu ile elde edilecek kazanımların tüketiciye
verilmesi planlanmıştır. yansıtılmasıdır.

301
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Ülkemiz enerji sektörünün 2020 yılına kadar toplam yatırım 2009 yılı sonu itibari ile özel sektörün Türkiye toplam kurulu gücü
ihtiyacı 120 milyar doları aşmaktadır. Bu çerçevede, ihtiyaç içindeki payı yaklaşık %46, toplam elektrik üretimi içindeki payı ise
duyulan yatırımların mümkün olduğu kadar özel sektör tarafından yaklaşık %54 olarak gerçekleşmiştir [11]
yapılmasını sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi yönünde
gerekli çalışmalar yürütülmektedir [2]. Bakanlık tarafından, serbest piyasa koşullarına tam işlerlik
kazandırmak ve yatırım ortamının iyileşmesini sağlamak amacı
2002-2009 döneminde elektrik üretimi kurulu güç kapasitemiz kapsamında 2014 yılına kadar, elektrik sektöründe hedeflenen
31.750 MW’den 44.600 MW düzeyine ulaşmıştır. Bu dönemde özelleştirmelerin tamamlanması ile 2015 yılına kadar elektrik ve
devreye giren 12.850 MW ilave kapasitenin yaklaşık 7000 MW’lık doğal gaz sektörlerinde rekabete dayalı olarak işleyen piyasa
bölümü özel sektör tarafından yapılan santrallerden oluşmaktadır yapısının oluşturulmasının sağlanması hedeflenmiştir [1].
(Tablo 4).
Stratejik öneme haiz büyük yatırımların özel sektör-kamu işbirliği
Tablo 4. Elektrik Piyasası Özel Sektör Yatırım Miktarı (MW) [1]
ile yapılmasına ilişkin modeller geliştirilmesi, özelleştirilecek
2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Toplam üretim tesislerinin belirlenmesinde ve portföyler halinde grup-
Özel landırılmasında piyasada hakim güç oluşturulmaması ve reka-
Sektör betin sağlanması kriterlerinin esas alınması, arz güvenliğinin sağ-
388 569 1.183 619 384 972 2.810 6.925
Yatırımı lanması amacıyla gerekli üretim kapasitesi ve yedek kapasitenin
(MW) oluşturulması için geliştirilen Kapasite Mekanizması çerçevesinde,
Elektrik enerjisi piyasasında öngörülen model ikili anlaşmalara üreticiler için; güvenilir kapasitelerine ilişkin olarak MW güçleri
dayanmaktadır. Bu modelde elektrik üretim, toptan satış, perakende ile orantılı kapasite bildirimi yapma, bu bildirime uygun olarak
satış ve tüketim taraflarında tedarikçi sayısının artırılıp, serbesti ve kapasite belgelerini yayınlama ve bu kapasiteyi temin yükümlülüğü,
rekabet içerisinde ikili anlaşmalar yapılması öngörülmektedir. Bu tedarikçiler için; tedarik etmekle yükümlü oldukları yükleri
sistem içerisinde serbest tüketicilerin yani belli miktarda tüketimi karşılamak üzere MW cinsinden gerekli kapasite belgelerini temin
olan gerçek ve tüzel kişilerin, tedarikçilerini karşılıklı anlaşmalar etme ve bildirme yükümlülüğünün getirilmesi, elektrik sektöründe
sonucunda, istediği fiyat ve koşullarda seçebilme imkanı vardır. ikili anlaşmalar sistemine dayanan piyasa yapısının güçlendirilmesi
Serbest tüketici limiti her yıl Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve elektrik iletim sisteminin geliştirilmesi ve iletim kayıplarının
(EPDK) tarafından belirlenmektedir. Serbest tüketici limiti indirim azaltılmasına yönelik olarak iletim sistemi yatırımlarına öncelik
süreci, 2004 yılında 9 milyon kWh’lık limitin 7.8 milyon kWh’ya verilmesi serbest piyasa koşullarına tam işlerlik kazandırmak
indirilmesi ile başlatılmıştır. Serbest tüketici limiti 2009 yılında 480 ve yatırım ortamının iyileşmesini sağlamak amacı kapsamında
bin kWh’ya, 2010 yılında ise 100 bin kWh’ya indirilmiştir. Böylece, izlenecek stratejiler arasında sayılmıştır.
piyasa açıklık oranı %60’lar düzeyine ulaşmıştır [10].
2.6. Kaynak Ülke Çeşitliliğinin Sağlanması ve
Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi’nde İthalattan Kaynaklanan Risklerin Azaltılması
de öngörüldüğü şekilde, elektrik enerjisi piyasasında tüketim Türkiye doğal gaz üretimi (yurtiçi ve yurtdışı üretim toplamı)
tarafında piyasa açıklık oranının artırılabilmesi amacıyla, serbest 2008 yılında yaklaşık 1 milyar m³, tüketim ise 36 milyar m³ olarak
tüketici limitinin düzenli olarak indirilmeye devam edilmesi ve 2011 gerçekleşirken; 2009 yılında üretim 729,4 milyon m³, tüketim ise
yılı sonuna kadar meskenler hariç tüm tüketicilerin, 2015 yılına yaklaşık 33 milyar m³ olarak gerçekleşmiştir. Tüketim dikkate
kadar ise tüm tüketicilerin serbest tüketici olmalarının sağlanması alındığında doğal gazda dışa bağımlılık oranının %97 seviyesinde
planlanmaktadır [8]. olduğu görülmektedir.

Elektrik enerjisi sektöründe serbestleşenin önemli unsurlarından Ülkemizin doğal gaz ihtiyacı beş kaynak ülkeden karşılanmakta
olan elektrik dağıtım ve üretim faaliyetlerinin özelleştirilmesine olup ithalatımızın üçte ikisi bir ülkeden (Rusya Federasyonu)
yönelik çalışmalarda önemli aşamalar kaydedilmiştir. Türkiye yapılmaktadır.
Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) Genel Müdürlüğü’nün yeniden
yapılandırılması ile oluşan 20 bölgesel elektrik dağıtım şirketinden Doğal gaz arz güvenliği açısından önemli olan ülkemizin doğal
2009 yılı sonu itibari ile; Başkent, Sakarya, Meram ve Menderes gaz depolama kapasitesinin artırılması yönünde çalışmalar sür-
elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirme ve devir işlemleri dürülmektedir. Kuzey Marmara ve Değirmenköy’deki tesisler 1,6
tamamlanmıştır. Çoruh, Osmangazi ve Yeşilırmak elektrik dağıtım milyar m³ kapasite ile 2007 yılı içerisinde devreye alınmış olup,
şirketlerinin ise özelleştirmeleri tamamlanmıştır. Son olarak 2010 2009 yılı sonu itibari ile depolama kapasitesi 2 milyar m³’ün üzerine
yılı Şubat ayında Uludağ, Çamlıbel, Van Gölü ve Fırat elektrik çıkarılmıştır. Ayrıca, Tuz Gölü Doğal gaz Yer altı Depolama Te-
dağıtım şirketlerinin özelleştirme süreci başlatılmıştır. sisi’nin tamamlanması için çalışmalar devam etmektedir. Sekiz yıl
sürmesi planlanan proje kapsamında 12 adet depo oluşturularak 1
Elektrik üretim kapasitesinin geliştirilmesi, mevcut üretim tesislerinin milyar m³ doğal gazın depolanması hedeflenmektedir [2].
emre amadeliklerinin artırılması ve kapasite kullanım faktörlerinin
yükseltilmesi ile sektördeki rekabetin artırılması için özel sektör Türkiye petrol üretimi (yurt içi ve yurt dışı üretim toplamı) 2008
kaynaklarının harekete geçirilmesi amacıyla gerçekleştirilen yılında 2,2 milyon ton, 2009 yılında ise yaklaşık 2,4 milyon ton
elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesi sürecinde toplam kurulu olarak gerçekleşmiştir. Petrolde dışa bağımlılık oranımız %93
gücü 140 MW olan 11 adet küçük üretim tesisinin özelleştirilmesi seviyesindedir. Yurtdışı hidrokarbon arama ve üretim faaliyetleri
tamamlanmış ve toplam kurulu gücü 141 MW olan 52 adet küçük sonucunda, 2008 yılında yurtdışı üretimi doğal gazda yaklaşık 500
hidroelektrik santralinin özelleştirme süreci başlatılmıştır. milyon m³, ham petrolde ise 9 milyon varil olarak gerçekleşmiştir.

302
BİLDİRİLER KİTABI
PROCEEDINGS BOOK K

Bakanlık Stratejik Planında petrol ve doğal gaz alanlarında kaynak Bakanlık Stratejik Planında da yer verilen; ülkemizin jeostratejik
çeşitliliğini sağlamak ve ithalattan kaynaklanan riskleri azaltmak için konumunu etkin kullanarak enerji alanında bölgesel işbirliği süreçleri
önümüzdeki beş yıllık döneme ilişkin olarak; yurtdışı ham petrol ve çerçevesinde ülkemizi enerji koridoru ve terminali haline getirme
doğal gaz üretimimizin 2008 yılı üretim miktarlarına göre iki katına amacı kapsamında; 2015 yılına kadar, ülkemizin ve Avrupa’nın
çıkarılması, doğal gaz ithalatında en fazla ithalat gerçekleştirdiğimiz petrol ve doğal gaz arz güvenliğinin artırılması yönünde gündemde
ülke payını %50’nin altına indirecek kaynak ülke çeşitliliğinin olan projelerin gerçekleştirilmesi, Ceyhan’a gelen petrol miktarının
sağlanması, 2009 yılı itibari ile 2,1 milyar m³ olan mevcut doğal gaz 2008 yılına göre (245 milyon varil) iki katına çıkarılmasının
depolama kapasitesinin 2 katına (4 milyar m³) çıkarılması ve ulusal sağlanması, Ceyhan Bölgesi’nin farklı kalite ve özelliklerdeki ham
petrol stoklarının güvenli düzeyde muhafazasının sürdürülmesinin petrolün uluslararası piyasalara sunulabildiği rafineri, petrokimya
sağlanması hedeflenmiştir [1]. tesisleri ve sıvılaştırılmış doğal gaz ihraç terminalinin bulunduğu
entegre bir enerji merkezi haline getirilmesinin sağlanması ile
3. Ülkemizin Enerji Alanında Bölgesel ve 2011 yılına kadar UCTE’ye tam entegrasyonun sağlanması
Küresel Etkinliği hedeflenmiştir [1].
Bakanlığımız, önemli bölgesel petrol ve doğal gaz projelerinde öncü
rol oynamak suretiyle gerek ulusal arz güvenliğinin sağlanması 4. Çevre
gerekse bölgesel ve küresel arz istikrarına katkı sağlanmasını esas Enerji üretimi ve tüketiminden kaynaklı sera gazı emisyonları,
alan politika ve stratejileri uygulamakta ve bu alanda kararlılığını insan kaynaklı iklim değişikliğinin temel nedeni olarak kabul
sürdürmektedir. Ayrıca, elektrik enerjisi arz güvenliğine katkı edilmekte, iklim değişikliğinin yaşam kalitesi, çevre, su, tarım ve
sağlamak ve yeterli enerjinin kesintisiz ve kaliteli bir şekilde temini gıda kaynakları ve ulusal ekonomiler üzerindeki olumsuz etkileri
açısından komşu ülkelerle ikili ve çok taraflı (bölgesel) olmak üzere çerçevesinde enerji sektöründe küresel ölçekte yeni arayışlar
elektrik enterkonneksiyonlarına da büyük önem verilmektedir. gündeme gelmektedir. İklim değişikliği ile mücadelede enerji
sektörünün etkin rol oynaması öngörülmekte, bu durum enerji arzı
3.1. Enerji Alanında Bölgesel İşbirliği ve talebinde yeni yönelimleri beraberinde getirmektedir.
Süreçlerinin Değerlendirilmesi
Türkiye, başta Orta Doğu ve Hazar Havzası olmak üzere, dünyanın Tabii kaynaklar alanında ise, madenlerin doğada milyonlarca yıl
ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık % 72’sinin süren bir zaman dilimi içinde doğal olarak ve jeolojik şartların
bulunduğu bir coğrafyada yer almaktadır. 2030 yılına kadar olan uygun olduğu ortamlarda sınırlı miktarda oluşabildiği dikkate
dönemde %40 oranında artması beklenen dünya enerji tüketiminin alındığında, madenlerin bulunabildiği yerlerde çevre-ekonomi
[12] önemli bir bölümünün içinde bulunduğumuz bölgenin dengesini gözeterek kullanılmasının zorunlu olduğu açıkça ortaya
kaynaklarından karşılanması öngörülmektedir. çıkmaktadır. Aynı zamanda madencilikte kullanılan alanların
rehabilite edilerek ekosisteme kazandırılması, sektörde bertaraf
Arz ve talep coğrafyaları arasındaki farklılık, üretici ülkeleri ve arıtma teknolojilerinin gelişmesi, madenciliğin sürdürülebilir
piyasalara ulaşarak kaynaklarını ekonomik getiriye dönüştürme, kalkınma prensiplerine uygun bir faaliyet dalı olmasını
tüketici ülkeleri ise kaynaklara ekonomik koşullarda erişerek enerji sağlamaktadır.
arzlarını güvence altında tutma arayışlarına yönlendirmektedir.
4.1. Enerji ve Tabii Kaynaklar Alanlarındaki Faaliyetlerin
Türkiye, küresel enerji sektöründeki gelişmeler ekseninde ve özel Çevreye Olan Olumsuz Etkilerinin Azaltılması
jeostratejik konumunun getirdiği avantajlar çerçevesinde kendi Ülkemiz, 2004 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
enerji arz güvenliği bakımından tedarikçi ülke çeşitlendirmesini Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olmuş ve 2007 yılında ilk Ulusal
sağlamanın yanı sıra zengin hidrokarbon kaynaklarının başta Bildirimini sunmuştur. Kyoto Protokolü ise 5 Şubat 2009
AB olmak üzere büyüyen piyasalara taşınmasında önemli bir rol tarihinde TBMM tarafından onaylanmıştır. Enerji ve madencilik
üstlenmeyi hedeflemiştir. sektörlerinde çevresel boyutlara ilişkin uluslararası platformlarda
pozisyonumuz; ülkemizin ekonomik gelişmişlik düzeyi, enerji
Doğu-Batı Enerji Koridorunun en önemli bileşenini oluşturan sektörünün büyüme potansiyeli ve bu doğrultuda enerji arzındaki
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı, 4 Haziran 2006 ihtiyaçların “ortak fakat farklı sorumluluklar” ilkesi temelinde ele
tarihinde Ceyhan İhraç Terminali’nden yüklenen ilk petrol tankeri alınması yönündedir.
ile işler hale gelmiş ve Azeri petrolünün uluslararası pazarlara
taşınmasına başlanmıştır. Ceyhan İhraç Terminali’ne 2008 yılında Bakanlık Stratejik Planında, enerji ve tabii kaynaklar alanlarındaki
245 milyon varil, 2009 yılında ise 287 milyon varil petrol gelmiş faaliyetlerin çevreye olan olumsuz etkilerini en aza indirme amacı
olup, 2006 yılından 2009 yılı sonuna kadar yükleme yapılan petrol çerçevesinde yürütülen çalışmaların 2010-2014 döneminde de
miktarı toplamda 800 milyon varile ulaşmıştır [1]. artırılarak sürdürüleceği belirtilmiştir. Ayrıca söz konusu amaç
kapsamında, 2014 yılından sonra enerji sektöründen kaynaklı
Ayrıca, ülkemizin elektrik ithalat ve ihracat potansiyelini artırmak sera gazı emisyon artış hızında azalma sağlanması hedefine yer
üzere, komşu ülkelerle uluslararası iletim bağlantıları tesis verilmiştir [1].
edilmekte ve mevcut bağlantılar güçlendirilmektedir. Elektrik
iletim şebekemizin Avrupa iletim şebekesi (UCTE) ile senkron- Enerji verimliliğinin geliştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının
paralel çalışmasını temin etmek üzere UCTE ile başlatılmış olan kullanımının artırılarak yaygınlaştırılması, temiz kömür yakma
çalışmaların hızla tamamlanması ve bağlantının yapılabilmesi için teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve nükleer enerjinin elektrik
iletim ve üretim sisteminde yapılması gerekli olan değişiklik ve enerjisi üretim seçeneklerine dahil edilmesi enerji ve çevre ilişkisi
iyileştirmeler üzerinde çalışmalar devam ettirilmektedir. çerçevesinde Bakanlık tarafından izlenecek temel stratejilerdir.

303
B
BİLDİRİLER KİTABI
P
PROCEEDINGS BOOK

Bu kapsamda; ülkemizin sera gazı azaltım potansiyelinin production of the domestic oil, natural gas and coal resources
belirlenmesi, önceden önlem alma yaklaşımı çerçevesinde will continue increasingly within the period of the Plan. Moreover,
karşılaşılacak risk ve kayıpların minimizasyonu, toplumun according to the aim of providing diversification of the energy supply,
ve yatırımcıların bilinçlendirilmesi ile su, atık su ve katı atık the maximum use of the domestic and renewable resources in the
gibi çevre korumaya yönelik altyapı tesislerinin biyokütle/gaz production of electricity energy and the initiation of the construction
potansiyellerinden yararlanılmasının sağlanmasına yönelik of the nuclear plant have been targeted.
çalışmalar yapılması planlanmaktadır.
Again, within the framework of the targets for the provision of
Kaynaklar energy supply security, the reduction of the risks resulting from the
[1] ETKB, “2010-2014 Dönemi Stratejik Planı”, 2010, www. foreign dependence and the increase in the effectiveness of the
enerji.gov.tr struggles against the climatic change, studies will be conducted for
[2] ETKB, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sn. Taner YILDIZ’ın raising the efficiency and the reduction of the energy intensity in
Bakanlığın 2010 Yılı Bütçesini TBMM Genel Kuruluna Sunuş the process from the production to the use of energy.
Konuşması”, www.enerji.gov.tr
[3] ETKB, “2008 Yılı Genel Enerji Dengesi Tablosu”, www.enerji. The Ministry evaluates the energy resources in eastern countries
gov.tr through actualizing the geographical features that will enable
[4] TEİAŞ, “2009 Yılı Aylık Üretim İstatistikleri”, www.teias.gov.tr transportation of such resources to western countries and the
[5] TEİAŞ, “Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Kapasite projects that will cover the commercial and political dimension of
Projeksiyonu 2009-2018”, 2009 the involvement.
[6] ETKB, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü
[7] TEİAŞ, “Yük Tevzi Raporları”. The greenhouse gas emissions out of the energy production and
[8] YPK’nın 18/05/2009 tarih ve 2009/11 sayılı Kararı ile kabul consumption are considered as the main reason for the climatic
edilen “Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji change caused by human beings. An effective role undertaken
Belgesi”. for the struggle with the climatic change is important. In terms of
[9] TPAO, “2009 Yılı Petrol ve Doğal gaz Sektör Raporu”. demand, improvements parallel to the advancements in technology
[10] EPDK, www.epdk.gov.tr especially in the energy efficiency and in terms of supply, the
[11] EÜAŞ, “Elektrik Üretim Sektör Raporu-2009”. spreading of the use of renewable energy resources alternative
[12] Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), “World Energy Outlook to the fossil fuels and the integration of nuclear energy into the
2009”. composition of electricity energy production are the two main
components of the energy policies of the Ministry.
Summary
In parallel to our national priorities, Strategic Plan of Ministry of
Energy and Natural Resources for the period between 2010 and
2014, which poses a significant component of our national energy
and natural gas resources strategy and which sheds light on the
energy and natural resources sector.

In the Strategic Plan of the Ministry our strategic aims and targets
have been determined for the following five years in the matters
of “Energy supply security”, “the regional and global effectiveness
of our country in the field of energy” “Environment” and “Natural
resources” and the strategies to be pursued have been clarified.

The main target is to provide the energy resources to all consumers


adequately, with high quality, at low costs, securely and in
consideration of the sensitivities about the environmental matters.
According to such aim, the efforts for creating a competitive and
liberal market will continue and practices for the realization of
the new production investments to be activated for meeting the
electricity energy need, within the structure of the market, in
harmony with the resource priorities of the energy policy of our
country and under sustainable conditions. Within that framework,
the production and distribution privatizations that are among the
instruments for bringing competitiveness into the electricity energy
market will be completed within the planned process and a market
that is based on competition within the framework of the free market
conditions will be given its shape.

In line with the aim of reducing the foreign dependence of our


country in the energy supply, our studies for the exploration and

304
Notlar
Notlar
Notlar

You might also like